Professional Documents
Culture Documents
× 1-Sabit Protezler
× 1-Sabit Protezler
Emrah Ayna
SABİT PROTEZLER
1 Bölüm
Teşhis ve Tedavi Planlaması:
Sabit protetik tedavinin alanı, tek bir dişin restorasyonundan tüm
oklüzyonun rehabilitasyonuna kadar uzayabilir. Bir dişin eksikliği sonucu oluşan
fonksiyonel, anatomik, biyolojik ve estetik kayıp, bu eksikliğin giderilmesindeki
ana nedenler olarak sıralanabilir. Protetik diş hekimliğinde, hastanın eksik diş
veya dişlerinin idame edilmesinde günümüzde sayılan ihtiyaçlara yönelik
alternatifler geliştirilmektedir. Hekim her birey için spesifik ihtiyaçları
değerlendirerek eksik dişin idame edilmesinde uygulayacağı protetik rstorasyonu
belirlemelidir.
Teşhis: İşaret ve semptomların gözlenmelerine dayanarak bir hastalığın
tanınmasına teşhis “diagnosis” denir. Öncelikle hastanın dişleri, sert ve yumuşak
dokuları değerlendirilir.
Kliniğe gelen hasta ile ilgili bilgiler toplanır. Bu bilgiler;
Kişisel: Ad, soy ad, yaş, cinsiyet, meslek, adres vs,
Dişsel: Mevcut diş, yumuşak ve sert dokuların durumu,
Medikal: Kullanılan ilaçlar, tıbbi uygulamalar sistemik rahatsızlıklar
(Kardiovaskular and pulmonar rahatsızlıklar, Diabetes mellitus-DM-, Scleroderma
vs.)
Sabit protetik tedavilerde iyi bir teşhis yapabilmek için sekiz başlık
altında değerlendirme yapılmalıdır:
1- Psikolojik değerlendirmeler: Filozofik, titiz, lakayt ve histerik vs
durumlar değerlendirilir. Hastanın beklentileri, önceki dental tedavileri ve
kooperasyonunun değerlendirilmesi gereklidir.
Etkili iletişim için, öncelikle hastanın esas şikayetinin ne olduğunu
belirlemek ve bu şikayete göre ağzın rehabilitasyonuna karar vermeden önce
hastanın fikrini alıp yapılacak tedaviye birlikte karar verilmesi gerekir.
2- TME değerlendirilmesi: Sabit protetik tedavi için öncelikle gerekli
olan sağlıklı eklem ve destek iskelet kaslarıdır.
1
Şekil 1: Anamnez Formu
GNATOSTOMATİK SİSTEM
*Dişler
*Çiğneme sistemi kasları
Temporomandibular eklem
*Sert ve yumuşak dokular
TMD semptomları:
1. Kas ağrısı (Masticatory pain)
2. Akut malokluzyon (Acute malocclusion)
3. Kısıtlı sınır hareketleri (Limited excursive movements)
4. Eklemde krepitus (Joint crepitus)
5. Ağız açmada deviasyon (Deviation upon opening)
6. Kondillerin kapanmasında ağrı (Pain upon apexification of the condyles)
2
Extraoral palpasyon: Masseter, temporal, trigger tetik noktaları ve eklem
kapsulünün enflamasyonu palpe edilerek değerlendirilir.
Kasların fonksiyonel değerlendirmesi: Superior, inferior veya medial
lateral pterygoid kasların palpasyon yolu ile değerlendirilmesi zordur. Bu
nedenle bu kaslar fonksiyon ile değerlendirilir.
3
HAREKETLERİN MESAFESİ
Gezinme hareketlerinin sınırları ve sıklığı
• Alt çene maksimum açılma oranı insizaller arası 53-58 mm’ dir. 40 mm’den az
değerler kısıtlı açılmadır.
• Deviasyon/ Defleksiyon: Alt çenenin açılması esnasında orta hattan kayma
miktarı.
• Sert sonlanma = diskal problem. Yumuşak sonlanma = muskular problem
Resim 3:
4
4- Ağız içi (İntra oral) muayene:
a. Periodontal muayene:
Dişleri periodontal olarak üç gruba ayırabiliriz;
-Prognozu iyi dişler. Klinik olarak periodontal desteği iyi dişler
-Prognozu uygun dişler. Yaklaşık olarak %25’ten daha az ataşman kaybı
olan dişler
-Prognozu zayıf dişler. %50’den az ataşman kaybı olan dişler
-Sorgulanabilir prognoz. %50’den fazla ataşman kaybı olan dişler. İkinci
derece lüksasyon ve klinik olarak görülebilen furkasyona sahiptirler.
-Umutsuz prognoz. %75’ten fazla ataşman kaybı olan dişler. Korunması
mümkün olamayan, 3. derece lüksasyonlu, hipermobil, zayıf kron kök
oranına sahip dişlerdir.
Bir dişin çekimi veya restorasyonuna karar verilmesi aşağıdaki kriterlere bağlıdır:
1. Dişin restore edilmesinden sonraki kron kök oranı
2. Dişin arktaki pozisyonu ve bunun stratejik önemi
3. Tedavi prosedürlerinin öngörüsü ve bu işlemleri icra etmede klinisyenin
yeteneği
4. Estetik
5
5. Restorasyonun uygulanacağı bölgede tatmin edici olmayan anatomik
bozukluklara neden olabilen periodontal cerrahinin bir sonucu olarak
periodonsiyum veya komşu dokularla uyuşma olup olmayacağı
6. Restoratif işlemlerden sonra sağlıklı bir durumdaki periodonsiyumun korunup
korunamayacağı
Alveolar Kemiğin Korunması: Ataşmanlarındaki akut enflamatuvar sorunlara
rağmen uzun süreli retansiyon için kullanılacak dişler kemik kaybına neden
olabilirler.
DİŞ MOBİLİTESİ
Teşhis ve prognozun değerlendirilmesinde en kritik klinik parametredir.
Patolojik mobilite nedenleri aşağıdakilerdir;
1. Gingival ve periodontal enflamasyon
2. Parafonksiyonal okluzal alışkanlıklar
3. Okluzal prematür kontaklar
4. Kemik desteğinin kaybı
5. Travmatik tork kuvvetleri uygulayan hareketli protez kroşeleri
6. Periodontal terapi, endodontik terapi, ve travma.
7. Kron kök oranı
Resim 6:
6
iii. Abrazyon; Dişin dış etkenlerle aşınmasıdır. Pipo içme, tütün çiğneme,
şişe açma, kalem vurma, iplik koparma gibi etkenlerle dişler üzerinde
çentikler meydana gelir. Bir diğer önemli etken abraziv diş patları ile
kullanılan diş fırçalarıdır. Horizontal kullanımdan dolayı mine-sement
bileşim yerinde “V” şeklinde defektler oluşur.
7
Resim 9: Kron/kök Oranları ve ante kanunu
6- Endodontik değerlendirmeler:
Diş Vitalitesi
• Pulpal sağlık- destek dişlerin pulpa testleri ile pulpanın hacmi, geçmiş
tedavileri değerlendirilir. Direk ve indirek kuafajlı dişlerin sabit protez
desteği olarak kullanılmasından önce endodontik olarak tedavi edilmesi
gerekmektedir. Prostodontik tedavilerden sonra baskı altında kalan pulpa
odaları pulpal rahatsızlıkların gelişmesine daha yatkındır.
Destek alınacak endodontik tedavili dişte iyi bir prognoz için gereklilikler
• İyi bir apikal sızdırmazlık ( kanal içerisinde en az 4-5 mm gutta percha
olamalı)
• Okluzal baskıda hassasiyet olmamalı
• Eksuda olmamalı
• Fistül olmamalı
• Apikal hassasiyet olmamalı
• Aktif enflamasyon olmamalı
7- Estetik/fonetik değerlendirmeler:
a. Diş form ve renginin belirlenmesi
b. Yüzün belirli rehber noktaları ile anterior dişlerin –özellikle- üst
çene santral kesiciler- bukkal ve insizal kenarları arasındaki
ilişkinin belirlenmesi gereklidir. İdeal estetik bir hasta güldüğü
zaman tüm santral kesiciler ve dişetinin 1mm veya daha azının
görülmesidir.
c. “Gummy” Smile; Dudak hattı ince olan hastalar güldükleri zaman
kesici dişler ile birlikte dişetlerinin 3 mm’den fazlası görünür.
Teşhis ve tedavide göz önünde bulundurulması gereklidir.
d. Semento enamel bileşimin lokasyonu,
e. İnsizal kenarların dudaklar ile ilişkisindeki pozisyonu,
f. İnsizal okluzal düzlem
8
g. Posterior okluzal düzlem,
h. Estetik Marjin Düzenlenmesi; Üst çenede kaninlerin %44, lateral
kesicilerin %34, santral kesicilerin %50’sinde gingival marjinler
görülmez.
Resim 10:
Resim 11:
9
• Basit menteşe tipi bir artikülatör arklar arasında doğru bir ilişki
kurabilmek için uygun olmaz.
• Aşağıdaki klinik durumlarda facebow kullanılır;
a. Vertikal boyutun arttırılacağı bir sentrik ilişki uygulanacağı zaman
b. Kanin ve anterior rehberlik kaybedildiği zaman
c. Prepare edilecek destek diş veya dişler arkın köşelerinde olduğu
zaman
d. Fazla sayıda eksik diş olduğunda okluzyonun yeniden inşası gerekli
olduğu zaman
Modellerin uyumlandırılması sayesinde ön planlama için tüm diş
modifikasyonları uygulamak ve okluzyon düzlemi ile ilgili problemleri
düzeltebilmek için olanak sağlanmış olur.
• Teşhis amaçlı preparasyonlar yapılabilir.
• Final restorasyonu planlamak için öngörülen tedavi planının teşhis mum
modelasyonlarının hazırlanmasına olanak sağlar. Teşhis mum örnekleri
sonradan geçici mastır modeller, preparasyon rehberleri veya geçici
restorasyonlar ve kayıt kaidelerinin hazırlanmasında kullanılabilir.
ARTİKÜLATÖRLER
Alt çene hareketlerini teşhis modellerine yüz arkları (facebow) vasıtası ile
aktardığımız apareylere artikülatör adı verilir. Artikülatör seçimi, tedavinin tipi
ve karmaşıklığına, talep edilen hassasiyete ve genel yarara bağlıdır.
Restorasyonların çoğu küçük, ayarlanamayan artikülatörlerde veya modeller
arasındaki ilişkiyi sabitleyen aletlerde hazırlanır. Bunlar alt çenenin tüm
hareketlerini yapamadıkları için, restorasyonların okluzyonu hatalı olur. Bazı
hatalar ağızda düzeltilebilir, fakat hem zaman kaybı çok olur hem de hatalar
daha çok artabilir. Bu hatalar ileriki dönemlerde okluzyon ve nöromuskular
rahatsızlıklara yol açabilir. Artikülatörler tam ayarlanabilir ve yarı ayarlanabilir
olarak sınıflandırılabilir.
Yarı ayarlanabilir artikülatörler, çok fazla zaman ve hüner gerektirmeyen,
pratik, temsil ettiği yapılarla hemen hemen aynı büyüklükte, yeterli hassasiyet ile
modellere bağlanabilen apareylerdir.
2 temel tasarıma sahiptirler; Nonarcon (En çok tam protezlerin yapımında
kullanılır) tipte mekanik fossa alt çene modeline göre sabittir. Arcon (artikülatör
ve kondil kelimelerinden türemiştir) tipte ise mekanik fossa üst çene mideline
göre sabittir.
Tam ayarlanabilir artikülatörler, Arcon tipte olup hastanın sınır
hareketlerine göre ayarlanabilen, geniş pozisyon serbestliğine sahip
artikülatörlerdir. Pratikte pek sık kullanılmazlar. Dört posterior bölge aynı anda
yapıldığında , atipik mandibula hareketlerinin varlığında ve okluzyonun tümünün
restorasyonu ile vertikal boyutun yenilendiği durumlarda ve ileri bilimsel
çalışmalarda kullanılır.
10
Resim 12:
DESTEK DİŞLERİN SEÇİMİ
Kron-köprü çalışmalarında destek dişlerin seçimi dikkatli bir teşhis, analiz
ve tedavi planlamasını gerektirir. Destek diş seçiminde, uygulanacak
restorasyonun tipi, dişsiz boşluğun uzunluğu, dişlerin periodontal durumu, etkili
kök yüzey alanı, kök sayısı ve şekli, erüpsiyon derecesi, dişin prognozu ve ark
üzerindeki konumu gibi bazı faktörler göz önünde bulundurulmalıdır.
Genellikle klinik olarak ideal özelliklere sahip destek dişler bulamayız.
Sabit protez desteği olarak düşündüğümüz dişlerde sıklıkla yukarıda saydığımız
faktörler olumsuz olarak karşımıza çıkar.
Sorunlu destek dişler: Çoğunlukla özel bazı yaklaşımları gerektirirler.
Destek olarak düşünülen dişlerin sergiledikleri problemler sabit bir protez
planlamasının hareketli bir uygulamaya dönüşmesine neden olabilir.
11
h. Atrizyon, abrazyon, erozyon
Resim 13:
Mineralizasyon ile ilgili olarak sınıflandırılan sorunlu dişler genellikle
laminate veneer veya full onarımla restore edilirler. Estetik ve fonksiyonel
gereksinimler için bu şekilde tatmin edici sonuçlar elde edilebilir. Spesifik
uygulamalar gerektiren diğer uygulamaları açacak olursak:
Çürük dişler: Çürük dişin kullanılması sahip olduğu sağlıklı yapının durumuna
bağlıdır. Ayrıca dişin prognozu da önemlidir. Eğer destek olarak düşünülen diş
çürükten fazlaca etkilenmiş ise, bu dişin tutuculuk için yeterli destek dokuya
sahip olması destek olarak kullanılmasında yeterli endikasyonu sağlar. Ancak bu
tür dişler intrakoronal tutucular için uygun destek yapıya sahip değillerdir. Çürük
nedeniyle madde kaybına uğramış dişlerde pinli onarımlar, kronal ve radiküler
stabilizasyon yöntemleri uygulanmalı ve bunların üzerine tam kronlar yapılmalıdır.
Çürüğe fazla eğilimli bireylerde klinik yaklaşım;
1- Çürük kontrol programı
a. Proflaksi ve flor uygulaması
b. Uygun beslenme biçimi
c. Operatif dişhekimliği
2- Endodontik ve periodontal konsültasyon
3- Madde kaybının onarımının ardından tam kronlar
4- Düzenli hekim kontrolü
Resim 14:
12
Okluzal düzlem dışına çıkmış dişler:
Herhangi bir diş, karşısında dişsiz bir saha olduğunda mevcut okluzal
düzlemin dışına çıkar ve karşıt arkta herhangi bir diş engeline veya mukozaya
değene kadar uzamasına devam eder. Bu olay genellikle travmatik bir okluzyonun
oluşmasına veya kapanışın kilitlenmesine neden olur ki bu da çiğneme fonksiyonunu
kısıtlar. Bu tür dişlerin periodontal ligamenti ve kemik desteği genellikle zayıftır.
Ayrıca normal okluzal düzleme indirilmeleri hemen hemen olanaksızdır. Tek yol,
uygun vakalarda endodontik tedavi ile birlikte kron boyunu kısaltmaktır. Ancak
çoğu zaman preparasyon yapıldığında bu dişlerde yeterli tutuculuğu ve dirençli bir
yapıyı sağlamak zordur. Bu nedenle birçok vakada uzama miktarının fazlalığına ve
kemik desteğinin zayıflığına bağlı olarak çekim yoluna gidilebilir. Uzayan diş sabit
onarımın yapılacağı çeneye karşıt çenede ise anlatılan uygulamaların dışında
uzama miktarı az ise, mine seviyesinde kalmak kaydı ile aşındırmalar yapılabilir.
Resim 15:
Fena konumda olan dişler (malpoze dişler): Destek dişlerin ark üzerindeki
dizilişleri sabit bölümlü protezlerin tasarımını, estetik sonucunu ve ömrünü
etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Malpoze dişlerin destek olarak
kullanılmaları kontraendike değildir, ancak bu konudaki karar, söz konusu dişlerin
uygun tutuculuk sağlayabilecek düzeyde, gelen kuvvetleri karşılayıp
karşılayamayacaklarına göre verilir. Uygun bir diş kesimi ve uygun bir tutucu
tasarımı ile sabit protez için elverişli bir birim oluşturulabilir ve daha iyi bir ark
konumu sağlanabilir.
Küçük ortodontik diş hareketleri, teleskopik sistemler ve endodonti fena
konumda olan dişlerin sabit protezlerde destek olarak kullanımları için
başvurulabilecek yaklaşımlardır. Bu tür dişlerin preparasyonu da bazı farklılıklar
gerektirir. Bu konuda doğru planlama yapabilmek için diş kesiminden önce
hazırlanacak teşhis modelleri hekime büyük ölçüde yardımcı olur. Protezin
bitiminden sonra, eğer malpoze dişler destek olarak kullanılmışlarsa, periodik
okluzal uyumlandırmalar yapılmalıdır. Hatta bu kontrolleri yapmak amacıyla kron
ve köprülerin okluzal yüzeyleri kumlanmış olarak ağza geçici olarak yapıştırılmalı
ve protezin takılmasından üç ile beş gün sonra veya çatışmalar gözlendiği sürece
düzeltmeler yapılmalıdır. Bu arada şunu da belirtmek gerekir ki, destek dişlerin
uygun olmayan konumu en iyi şekilde ortodontik tedaviler ile düzeltilebilir.
Böylece proteze daha uygun bir temel hazırlanmakla beraber, destek olarak
kullanılamayacak durumdaki dişler de kullanılabilir hale getirilebilir. Ancak
13
ortodontik tedaviler de çok zaman alması hastaya ek masraflar getirmesi gibi
dezavantajları vardır.
Resim 16:
Periodontal sorunlu dişler: Destek olarak düşünülen bir diş mobil olduğu
zaman, bu durumda olmasına neden olabilecek koşullar gözden geçirilmelidir.
Ancak bundan sonra böyle bir diş, sabit protezin bir parçası olarak düşünülebilir.
Periodontal tedavi çürük kontrol programlarından önce veya birlikte
değerlendirilmelidir. Periodontal tedavinin umulan başarısı istenen düzeye
getirilemediği sürece aşırı mobilite ile sonuçlanmış fazla kemik harabiyeti olan
dişler sabit onarımlar dışında tutulmalıdır.
Mobil dişlerin sabit protezler için kullanımlarının mekanik dezavantajları
aşikardır. Kök kemik desteği azalmış periodontal sorunlu dişler aynı zamanda
Ante kanununda öngörülen koşullara da ters düşer. Periodontal sorunlu dişlerin
splintlenmesi bu olumsuzluğu kompanze edebilir, ancak sağlıklı bir dişin splinte
katılmasına karar verirken yeterince dikkatli çalışılmazsa bu dişlerin de riske
sokulabileceği hesaba katılmalıdır.
Periodontal operasyonlardan sonra anterior dişlerin preparasyonları
oldukça güçtür. Dişlerin daralan servikal bölgeleri, daha iyi bir estetik sağlamak
amacıyla yapılan kesimlerde pulpanın etkilenme olasılığını arttıracaktır. Buna
ilaveten ölçü safhasında bu bölgedeki aşırı andırkatlar yüzünden ölçü ağızdan
çıkarılırken yırtılma, parçalanma eğiliminde olacak ve bozulacaktır.
14
4- Sağlıklı dişleri riske sokmayacak şekilde splintleme uygulamak
5- En iyi morfolojik konturları sağlamak
6- İleri vakalarda, teleskopik tipte tüm arkı splintlemek
Dişlerin splintlenmesi yalnızca gerekli olan hallerde yapılmalıdır. Pahalı bir
işlem olmasının yanında, hastaların rutin ağız hijyenlerini sağlamaları güçleşir. Bu
arada en zor kararlardan biri de daha az sağlıklı bir dişi stabilize etmek için
sağlıklı bir dişe splintleme konusudur. Terminal bir destek dişin kaybı tüm tedavi
planlamasını değiştirebilir.
Splintlemenin endikasyonları;
1- Hareketli protezlerde destek dişlerin stabilizasyonu için
2- Antagonisti olmayan bir dişin uzamasını ve yükselmesini önlemek için
3- Daha iyi bir ark pozisyonunu korumak için, örneğin birinci molar dişin
eksikliğinde eğik bir ikinci molar dişte teleskopik sistemle yapılan
restorasyonun premolar dişlere splintlenmesi
4- Periodontal sorunlu dişlerin tedavisi amacıyla
5- Periodontal operasyonlardan sonra destek doku yıkımı olan hastalarda
6- Rezeksiyon geçirmiş dişleri ilave desteklerle güçlü kılabilmek için
7- İmplantlar, tek veya köprü desteği olarak kullanıldıklarında
splintlenebilirler.
Aşınmış dişler: Aşınmış dişler, eğer labial veya bukkal yüzlerinde bir
örtümü gerektirmiyorsa bilinen yöntemlerle tedavi edilir. Bu dişlerde gingival
bitiş çizgisi diş yapısında daha fazla kayıpları önlemek amacıyla aşınmış sahanın
ötesinde konumlandırılır.
Erozyonlu dişlerin preparasyonunda önemli bir tehlike vardır, o da pulpal
çekilmenin erozyonla aynı seviyede olmamasıdır. Preparasyon sırasında bu husus
dikkate alınmalıdır.
Bir dişin tek bir yüzeyi farklı gingival sonlanmalarla prepare edildiği zaman
estetik ve gingival doku cevabı olarak güçlükle karşılaşılır. Bu yüzden erozyonlu
dişlerde de düzgün bir marjinal sonlanma ve uygun morfolojik konturlar elde
edilmelidir.
Servikal erozyonlu bir dişin kemik desteği genellikle yeterlidir. Bu arada
hastalara erozyonun etyolojisi hakkında bilgi verilmelidir. Fırçalama alışkanlıkları
ve abraziv maddelerin etkileri konusunda uyarılmalıdır.
Abrazyon ve atrisyon; Şiddetli abrazyona uğramış dişler destek olarak
kullanılmak istendiklerinde, preparasyonları sırasında dikey boyut ve retansiyon
temininde güçlük çıkarırlar. Bu hastalarda dikey boyutun doğru bir şekilde
ayarlanması oldukça güçtür. Bu tür vakalarda restorasyonların yapımında
kullanılacak materyallerin seçimi de önemlidir. Örneğin bruksizme bağlı olarak
aşınmalar meydana gelmiş ise çok sert metal alaşımlar veya porselen okluzal
yüzeyler kullanılmamalıdır.
15
Çok sayıda teleskopik koping ihitiva eden diş destekli protezler, hastanın
ekonomik gücüne bağlı olarak en iyi yaklaşım olabilir.
Resim 17:
Rezeksiyon uygulanmış dişler: Bu başlık altında hemiseksiyon, kök
amputasyonu, radisektomi, biküsbidizasyon ve rezeksiyon adıyla anılan
uygulamalar genel olarak değerlendirilecek olursa, sonuç olarak zayıf karakterli
dişler söz konusu olmaktadır. Bu tür operasyonları geçiren dişler her zaman
destek olarak ilave yükleri kaldırabilecek güçte değillerdir. Ancak hastanın onayı
alınarak ve hekim bu tür dişlerin prognozunu olumlu değerlendirirse, ilave bir
dişle splintlemeye giderek arkın bütünlüğünü korumak için riski göze alabilir.
Rezeke dişlerde uygulanan protezin başarısı büyük ölçüde ilgili dişlerin
prognozuna bağlıdır. Bu yüzden bu dişler düzenli olarak kontrol edilmelidir.
Resim 18:
Eğik dişler ve paralellik: Diş hekimlerinin sıkça karşılaştıkları sorunlardan
biri de eğik dişlerdir. Distal bir destek diş 23o’ den fazla bir eğim gösterdiği
zaman bu dişin mesial duvarını anterior ayağa paralel hazırlamak, pulpaya zarar
vermeksizin hemen hemen olanaksızdır. Eğik destek dişler gerekli olan paralelliği
sağlayabilmek için aşağıdaki yaklaşımlarla tedavi edilirler.
16
3- Ortodontik tedavi yöntemleri kullanılarak
4- Distal ayakta mesial yarım kronlar kullanılarak
17
Resim 19:
İster genel bozukluklar, isterse lokal problemler ile oluşsun, dişlerdeki
doku kayıplarının protetik tedavisinde, mümkün olan en az doku kaybının
sağlanması ile restorasyonların uygulanması amaçlanmaktadır.
18
Prof.Dr. Emrah Ayna
2 Bölüm
DİŞ KESİMİ VE MATERYALLERİN DOKULARA ETKİLERİ
Resim 20:
Pulpa ve dentini etkileyen faktörler:
1- Diş kesiminin etkileri,
2- Materyal etkileri,
3- Restoratif etkiler.
19
1- DİŞ KESİMİNİN ETKİLERİ
20
Tüm bu etkiler göz önüne alınarak diş kesimi mutlaka ıslak bir ortamda
yapılmalıdır. Dentin kalsifiye, hücresel, canlı bir yapıdır ve hücresel içeriği
korunmalıdır.
21
2- MATERYAL ETKİLERİ
a. Amalgam restorasyon: Dental pratikte amalgam, çok kullanışlı ve
hatta esansiyel bir restoratif materyaldir. Buna rağmen nemli tükürük ortamında
amalgamın metalik iyonları, tükürüğün yüksek sülfit içeriği ile reaksiyona girer.
Sonuçta renk değiştirme, ciddi marjinal ve çukurcuk oluşumu ile birlikte korozyon
olur. Dentinin kararmasının nedeni, kalay ve civa iyonlarının penetrasyonudur. Bu
renk değişimi, izole edici bir kaide ya da kavite lakının kullanımı ile önlenir.
Amalgam kavite duvarlarına yapışmadığı fakat sadece sıkı biçimde bu duvarlara
dayandığı için, restorasyon ile kavite duvarları arasında sabit bir ısıda, yaklaşık
4-20 µm arası bir kapiller boşluk mevcuttur. Bu marjinler; ekspansiyon ve
kontraksiyona neden olan sıcak ve soğuk yemekler yenirken açılır ve kapanır. Buna
marjinal sızıntı adı verilir. Marjinal sızıntının alttaki dentin ve pulpa üzerine
zararlı etkisi sığ kavitelerin altında düzgün bir kavite lakının, derin
restorasyonların altında ise doğru bir kaide dolgusunun kullanılması ile büyük
oranda azaltılabilir veya bu zararlı etki önlenebilir.
b. Kaideler ve kavite lakları: Büyük ve derin metalik restorasyonların
altındaki kaidenin temel amacı dentin ve pulpayı termal şoklara karşı izole
etmektir. Yeni kesilmiş dentin kanalcıkları içindeki protoplazma üzerine metalin
direk teması, metal soğuduğu zaman keskin, bıçak gibi saplanan bir ağrıya neden
olur, metal pulpaya çok yakın olduğu zaman; ısı, vasküler tıkanma nedeniyle (kan
damarlarına kanın hücum etmesi) pulsatif (nabızsal) ağrıya neden olacaktır. İzole
edici bir kaide ya da kavite lakı, galvanik şoklara karşı bir koruyucudur ve metalik
iyonların penetrasyonunu engelleyerek dentinin renk değişimini önler.
c. Flor: Geçici ve ya daimi restorasyonu yerleştirmeden önce kavite
içine kalay-flor solusyonunun (Caulk’un %30’luk kalay florid solüsyonundan (susuz
gliserin)1 damlanın 10 damla su içine konulması ile hazırlanır) topik uygulaması
demineralize olmuş dentinin remineralizasyonunu arttırır.
d. Metalik restorasyon: Metal soğuk ve sıcağı çok hızlı bir şekilde
iletir. Kimyasal olarak dentin ve pulpa üzerindeki etki yalnızca siman kaide
üzerinden oluşabilir. Bu ara madde ilk etapta restorasyon marjinlerini yeterli
biçimde tıkar. Fakat, tükürükte çözünebilir oldukları için zamanla akıp gitme
eğilimindedirler, böylece özellikle temizlenemeyen proksimal servikal marjinlerde
bakteri plağı oluşumu için bir aralık ortaya çıkar. Çürüksüz ağızlarda tükürük
debrisleri bu aralıkları doldurur, eğer ağız florası çok miktarda kariyojenik
mikroorganizma içeriyorsa marjinal çürükler oluşabilir. İyi cilalanmış seramik,
metal, amalgam ve diğer pürüzlü yüzeylerin yaptığı gibi gingivayı irrite etmez.
Plak akümülasyonunu ve gingivitisi önlemek için özellikle proksimal yüzeylerde ve
gingiva ile temas eden tüm marjinal bölgelerde mükemmel polisaj esastır.
e. Porselen: İyi cilalanmış porselen yüzeyine karşı gingival dokular
oldukça toleranslıdır. Glaze’den sonra aşındırma yapılırsa porselenin mekanik
polisajı bozulur. Tüm porselen materyalinin yeniden glazürlenmesi gerekir.
22
f. Geçici kron ve köprüler: Kron preparasyonunun geçici olarak
kaplanması, yeni kesilmiş dentinin ve altındaki pulpanın, termal şoklardan ve
tükürük kontaminasyonundan korunması için esastır. Geçici simantasyon büyük
oranda tükürük sızdırdığı için kısa bir periyoddan (2 hafta) daha uzun süre ile
yerinde bırakılmamalıdır. Yeni kesilmiş dentin kanalcıklarının, geçici ya da daimi
kronların yapıştırılmasından önce kavite verniği ile tıkanması, sızıntı nedeniyle
oluşan zararları ve ağrıyı büyük ölçüde azaltır. Akrilik kron kenarlarının nekadar
mükemmel tefsiye ve polisaj yapılırsa yapılsın uyumsuz olması, bakteri plaklarının
gingiva kenarlarında birikmesine ve mekanik irritasyonların gelişmesine neden
olur. Gingiva kısa sürede ağrılı ve şiş bir duruma geçer, kolayca kanar ve geçici
kronu çıkarılmasından sonra gingivitis ortaya çıkar.
g. Simanlar:
i. Çinko fosfat siman: Son derece asidiktir, pulpa iltihabına neden
olur ve bakteriyel invazyona izin verir. Ucuzluğu, ısı izolasyonu ve
dayanıklılığı avantajlarıdır. Çinko ve fosforik asitin kimyasal
kombinasyonudur. Fosforik asitin zararı sürekli değildir. Asit yavaş
yavaş nötralize olur. Daha sonra dentinde reperatif bir süreç
başlar. Sığ kavitelerde ve altında reperatif dentin bulunan
sklerotik dentinli yaşlı bireylerde tamir hemen gerçekleşir. Buna
rağmen kalın kaide şeklinde derin kavitelerde geçirgen dentin
kanalcıkları üzerine yerleştirildiğinde ciddi ağrı şokuna ve pulpal
hemorajilere neden olabilir. Bu nedenle derin kavitelerde kalsiyum
hidroksit solüsyonu ya da çinko oksit öjenol siman biyolojik açıdan
önerilir. Özellikle genç dişlerde ya da kanalcıkları yeni kesilmiş
yaşlı dişlerde çinko fosfat siman kullanılması gerekiyorsa, pulpayı
korumak için kavite verniği ya da kalsiyum hidroksit, izolatör bir
madde olarak sürülmelidir.
ii. Polikarboksilat siman: Çinkooksit ve poliakrilik asit arasındaki
karşılıklı etkileşme ile elde edilir. Pulpaya yakın kavitelerde minimal
etki oluşturmaktadır. Bu nedenle, silikat ve kompozit rezin
restorasyonların ve hatta inley (inlay) ve amalgam restorasyonların
altında kaide olarak güvenle kullanılır.
iii. Cam iyonomer ve rezin modifiye cam iyonomerler: Cam
iyonomerlerin dişe bağlanması, yapısındaki karboksilik asit
grubunun, dişin yapısındaki kalsiyum ile reaksiyona girmesi ile
oluşmaktadır. Reaksiyondaki zincir oluşumu devam ettikçe,
temasta olduğu diş yapısındaki kalsiyum ve fosfat iyonları da
reaksiyona katılır. Dişin sert dokularına bağlanma ve kariostatik
özellikleri vardır. Ancak nem kontaminasyonuna karşı çok
hassastırlar. Bakteriyel invazyonu önleyişi, flor açığa çıkışı,
başlangıçtaki düşük pH’sı ve diş yapılarına kimyasal bağlanması,
23
metal katyonları çıkarmasına bağlanmaktadır. Rezin modifiye cam
iyonomerler geleneksel cam iyonomerler kadar flor salarlar. Suda
daha az çözünürler, daha az mikrosızıntı ve su ile erken
kontaminasyona daha fazla dirençlidirler. Diş kesiminde kalan
dentin kalınlığı 1 mm’den az olduğunda pulpada tepkiler belirir.
iv. Kompozit rezinler: Mükemmel estetik kaliteleri ve kolay
manüplasyonları nedeniyle tercih edilirler. Mine ve dentin dokusuna
adezyon ile bağlanırlar. Klinik başarısı, hasta ve diş seçimine,
oklüzyona, oral hijyen ve alışkanlıklarına, rezin türüne, uygulama
yöntemine, hekimin becerisine bağlı olarak değişir. Başarısızlıklar
ise, polimerizasyon büzülmesi, kenar sızıntısı, aşınma, renklenme ve
post operatif duyarlılıktır.
3- RESTORATİF ETKİLER:
a. Yaşla birlikte gingival değişiklikler: Yaş ilerledikçe epitelyal ataçman
apikale doğru yer değiştirir. Çocukluk döneminde kısmen sürmüş dişte epitel
mineye bağlanır. Diş yavaş yavaş sürerken epitelyal ataçman mine-sement
bileşimine doğru migrasyona uğrar ve gingival cep derinleşmesi ile birlikte,
apikale doğru yer değiştirir. Bu bölge, özellikle hafif enflamatuar reaksiyon
gösteren dokularda, gingival sıvının eksüdası ile temizlenir. Buna rağmen çok derin
patolojik ceplerde temizlenme olamaz, bu nedenle anaerobik bakteriler, kendi
kendini temizleyemeyen patolojik ceplerde kolonize olabilir ve plak
oluşturabilirler. Plaklar, kök çürüklerine sebep olur. Plaklar, gram negatif, toksin
üretici organizmalar içerebilir ve toksik gingivitis ortaya çıkar. Bu toksik plaklar,
genç insanlardaki dişeti üzerinde kalan full kronlar ( bu durum bakteri plağının
gelişimini hızlandırır) çevresinde de oldukça sık olarak görülürler.
24
ANATOMİ
Oral kaviteyi kaplayan üç farklı yapıda mukoza tabakası ayırt edilebilir:
1. Çiğneyici mukoza (keratinize mukoza): Dişeti ve sert damağı
kaplayan mukoza
2. Örtücü mukoza: Yumuşak damak, ağız tabanı, dudaklar, yanaklar,
vestibul ve alveolü örten mukoza
3. Özelleşmiş duyusal mukoza: Dilin dorsum kısmını kaplayan ve tat
tomurcuklarını oluşturan mukoza
Resim 21:
Dişeti
Bakteriyel plak nedeniyle herhangi bir eksudasyon veya anflamaston
içermeyen normal dişeti pembe renkte ve portakal kabuğuna benzer pütürlü bir
dokuya sahiptir. Genişliği 1mm’den 9 mm’ye kadar değişebilirken, serbest dişeti
marjininden alveolar mukozaya kadar uzanır. Gingiva ve alveolar mukoza bir
demarkasyonla birbirinden ayrılırlar ki buna mukogingival junction (MGJ)
(mukogingival bileşim) adı verilir. Bu sınır pütürlü keratinize doku ile daha fazla
elastik fibriller içeren konnektif bir doku şeklindeki düzgün parlak mukozayı
birbirinden ayırır. MGJ’nını ucuna doğru alveolar mukoza vestibul mukozayı
meydana getirerek kaslara ve dudak ve yanakların fasyalarına tutunur.
Bu şekilde dişeti üç kısıma ayrılabilir:
1. Serbest (marjinal) gingiva: Kronal görünümün en üst noktasından, dişle olan
epitelyal ataşmana kadar uzanan kısım
2. Tutunmuş (yapışık) gingiva (attached gingiva): Epitelyal ataşman
seviyesinden dişeti ve alveolar mukoza birleşimine (MGJ) kadar uzanan
kısım
3. İnterdental papil: Komşu dişler arasındaki alanı dolduran dişetinin bukkal
ve lingual komponentleriolan ve merkezi bir içbükeylik ile birbirinden
ayrılan üçgensel bir yansıma şeklinde görülen kısım.
Alveolar mukoza
Mukogingival birleşim
İnterdental papil
25
Labial veya bukkal yüzeyde epitelyal ataşmanın ucunda veya buraya yakın
bir seviyede oluşan, dişetinin yapışık kısmı ile serbest kısmını birbirinden hafif
bir çöküntü ile ayıran ‘V’ şeklindeki oluğa da serbest dişeti oluğu denir.
Periodonsiyum
Mandibula ve maksilladaki periostiuma tutunmuş konnektif bir doku yapısıdır ve
dişleri mandibular ve maksiler alveolar proçese bağlar. Periodonsiyumun esas
elemanı, dişe fonksiyon sırasında destek sağlayan, kemik ve sement içerisine
gömülmüş kollajen fibrillerden oluşan periodontal ligamenttir (PDL). Sharpey
lifleri olarak da bilinen bu fibriller dalga şeklinde bir yol izlerler ve kemik veya
sement içerisinde sonlanırlar.
PDL içerisinde beş temel fibril grubu vardır.
Resim 23:
Diş-dişeti birleşimi (Dentogingival junction)
26
konnektif fibröz doku ataşmanının ortalama 1,07 mm olduğu tespit edilmiştir.
Konnektif doku ataşmanı ve birleştirici epitelin birlikte boyutu 2,04 mm’ye ulaşır
ve biyolojik genişlik olarak ifade edilir. Kron marjinlerinin yerleşimi bu biyolojik
alan içerisinde olmalıdır. Bu biyolojik genişlik bölgesi aşılırsa, enflamasyon ve
kanamalar kaçınılmazdır. Sonuç olarak ta ataşman kaybı, birleştirici epitelin
apikale doğru çekilmesi ve periodontal cep oluşumu ortaya çıkar.
Resim 25:
Dişeti üzerinde marjinal yerleşim :
1. Dişeti travmatize edilmez, kolay hazırlanır ve kron mine içerisinde
hazırlanır,
2. Temizlik daha kolay yapılır,
27
3. Yumuşak dokular zarar görme riski taşımazlar, ölçü daha net olur ve day
üzerinde daha net bir bitiş çizgisi elde edilir,
4. Kontroller sırasında restorasyonun değerlendirilmesi daha sağlıklı yapılır.
28
DİŞ KESİMİ (PREPARASYONU): PRENSİPLER VE ENSTRÜMANTASYON
PRENSİPLER
29
Resim 30:
B. Yumuşak dokuların korunması: Diş kesimi esnasında hastanın
yutkunması, acı ile ani bir hareketi veya hekimin küçük bir dikkatsizliği dil, dişeti
ve yanak gibi yumuşak dokulara frezle zarar verilmesine neden olabilir.
C. Yetersiz kesim: Uygun olmayan şekilde prepare edilen diş uzun süreli
diş sağlığına da ters etki edebilir. Yetersiz aksiyal kesim plak kontrolünü
engeller, yetersiz okluzal kesim disfonksiyon ile sonuçlanabilir. Kötü marjin
yerleşimi ise minenin zayıf parça halinde kalmasına veya tüberkül kırılmasına
neden olabilir. Aşırı aksiyal konturlu kronlar gingival enflamasyona neden olurlar.
Preparasyon marjini mümkün olduğunca supragingival hazırlanmalıdır. Simante
edilen restorasyonlarda subgingival marjinler periodontal hastalıkların ana
faktörlerinden biri olarak tanımlanmıştır. Supragingival marjinlerin yumuşak
dokulara travma yapmadan daha net hazırlanmaları kolaydır. Ayrıca genellikle
sert mine üzerinde sonlanırlar, subgingival marjinler ise sıklıkla dentin veya
sement üzerindedir.
D. Marjinal bütünlük : Kron restorasyonlarının dişeti kenarında
sonlanma mesafesi ve şekli biyolojik uyum için önemli bir faktördür. Kron kenarı
dişeti iliklileri 4 aşamada değerlendirilebilir:
30
Resim 31:
31
D. Marjinal Sonlama: Marjinal bölgede kron ve diş arasında 120 µm’dan
daha büyük bir aralığın bulunması, bu kısımdaki simanın çözülmesine,
bakteriyel plak birikimine ve bunun sonucunda da periodontal
dokuların rahatsızlanmalarına yol açmakta, biyolojik ve mekanik
restoratif başarısızlığa neden olmaktadır. Marjin sonlanmaları bu
başarısızlıkları en aza indirebilmek için bir çok araştırma sonunda
tasarlanmış dizaynları içerir. İyi bir marjin tasarımı;
a. Aşırı bir kesime neden olmaksızın kolay bir preparasyona
izinvermeli,
b. Ölçü ve day üzerinde kolayca yansıtılabilmeli,
c. Yeterli materyal kalınlığına izin vermeli (mum modelasyonun
distorsiyona uğratılmadan manuple edilebilmesi, estetik materyal
için yer sağlanması),
d. Diş dokusunun korunması gibi özellikleri taşımalıdır.
32
net bir şekilde belirlenememesi, ve döküm aşamalarından sonra kron kenarlarının
hassas tesviye ve cilalama zorluklarıdır.
KNİFE-EDGE
Ø Okluzal kuvvetler altında ince kenarlar deforme olabilir.
Ø Aşırı kontürlü restorasyonların oluşmasına neden olabilir.
Ø İnce bitim çizgisine uyacak kenarı da mumlama ve döküm sırasında hassas
olarak oluşturulmaz.
SHOULDER
Ø Geniş basamak ve oklüzal kuvvetlere karşı dirençlidir.
Ø Porselenin kırılmasına yol açabilecek gerilimleri azaltır.
Ø Dişteki gerilimlerin yoğunlaşmasına yol açarak diş kırıklarına neden olabilir.
BİZOTAJLI SHOULDER
Ø Bizotajlı shoulder tipi basamakta açı değeri azaldıkça; restorasyon ve diş
arasındaki aralık azalacak; dolayısıyla restorasyonun dişe uyumu artacak.
Ø Kron ile diş arasındaki vertikal yönde bir aralık bizotaj bölgesine daha küçük
olarak yansır.
Ø Restorasyonda yer olan küçük uyum hataları da giderilmiş olmakta ve
mikrosızıntı düşük seviyelerde tutulmaktadır.
CHAMFER
Ø Veneer metal restorasyonlar için tercih edilen dişeti bitiş çizgisi
Ø Bitiş çizgisinin en az gerilim oluşturduğu basamak çeşididir.
Ø Stres altındaki siman tabakasının başarısızlığa uğrama ihitmali düşük olan
basamak çeşididir.
33
DİŞ PREPARASYONU
Diş kesimi kesim prensiplerinin ışığı altında bir düzen içinde yapılmalıdır. Temel
prensip dişin anatomik formuna sadık kalınmasıdır. Kesime hangi yüzden
başlanacağına dair iki ayrı düşünce vardır:
1- Aksiyal yüzlerin okluzal yüzden önce kesilmesi: Paralellik daha kolay
gözlenir.
2- Okluzal yüzün veya kesici yüzün önce kesilmesi: Klinik kron boyu uzun
dişlerde tercih edilmesi önerilir.
Aksiyal kesim: Dişin uzun aksına paralel olarak kron bölgesinde serviko-
insizal veya okluzal yönde oluşturulan kesim şeklidir. Öncelikle çap veya
yarıçapı kesim derinliğine uygun silindirik frezler ile diş yüzeyinde
anatomik kurvatürlere uygun olarak rehber oluklar (serviko-insizal veya
okluzal veya mesiodistal yönlü) açılır.
Aksiyal kesim iki bölümde gerçekleştirilir.
a- Gingival aksiyal kesim: Dişetinden dişin ekvator
bölgesine kadar olan bölümde yapılan kesimdir. En az
1,2 mm gerekir. Metal-seramik kalınlığı ancak bu
ölçüde ideal restorasyon özelliği kazanmaktadır.
34
Metal alt yapı; 0,35-0,50 mm
Opak alt yapı; 0,10 mm
Porselen;+ 0,60-1,00 mm
1,12-1,60 mm
35
1- Mekanik ayırım (mekanik retraksiyon)
a. Rubber Dam – tek diş ayırımında uygun iken, tüm ark ölçülerde
uygulanabilirliği mümkün değildir.
b. Keten lifler, iplik, lastikler veya mumlanmamış dental floss(diş
ipi), gütta perka, bakır ano –mekanik etkili materyal diş ve diş eti
arasına dikkatlice yerleştirilir. Ayırım iplikleri değişik
kalınlıklarda büyük en altta olmak üzere üst üste yerleştirilerek
kesim sınırı açığa çıkarılır. Dokular için en az zararlı yöntemdir.
Avantajları: Kanama kontrolü ve mükemmel sağlık
Dezavantajları: Doku ayırımı iyi olabilir fakat diğer yöntemelere göre
dişeti (crevicular) sıvısı kontrolü zayıftır. Sulkusun zarar görmesini önlemek için
uzaklaştırılmadan önce su ile ıslatılmalıdır.
Materyal en az 7 dakika bekletilir ve diş eti dişten 0,4-0,7 mm uzaklaşır.
Resim 26:
36
Aşırı konsantrasyonlarda %10 doku yıkımı olduğunu bildiren çalışmalar
vardır. 10 dakika uygulanması yeterlidir. Krestal dokuda 0,1 mm’den az geçici
kayıp oluştururlar.
Önemli bir kontrendikasyonu olmadığı gibi, minimal sistemik etkisi vardır.
Önerilen mekanik-kimyasal ajanların en etkilisidir.
3- Rotary gingival curretage: Bir rotary el aleti ile diş eti dişten
uzaklaştırılırak geçici bir ayırım sağlanır.
4- Cerrahi: Bu yöntemde elektro-cerrahi ve cerrahi bistüri yöntemi
uygulanır. Elektro-cerrahide 1.0 veya daha fazla MHz’lik yüksek frekanslı
elektrik akımı ile ağrı ve kas spazmı oluşturmadan kesici elektrodun doku ile
teması sonucunda dokunun ısısı yükseltilerek düzgün bir kesi yüzeyi ve dişeti
ayırımı sağlanır. Cerrahi bistüri ile gingival hiperplazilerde dişeti kole bölgesinden
uzaklaştırılır. Bir üçüncü yöntem olan kimyasal koterizasyonda %40 çinko klorür,
sodyum sülfit, potasyum hidroksir gibi maddeler kullanılır. Nekroz ve doku kaybı
oluşturduğundan pek kullanılmamaktadır.
5- Laser: Bu amaç için, 2.780 nm erbium-class (480-510 nm.) lazerden
yararlanılır. Stimulasyon yüksek elektrik akımı ile olur. Kan tarafından absorbe
edilebilmesinden dolayı 1-2 mm kadar olan damarlarda hemostaz saglanır. Ciltte
belirli bir absorbsiyona ugrayana kadar vasküler lezyonlarda kapiller kuruma ve
protein koagulasyonuna sebep olur. Bundan dolayı lazer sistemi kullanılarak
yapılan retraksiyonun avantajı yeterli bir hemostazın saglanmasıdır. Scott ve ark.
yaptıkları çalısmada, erbium lazer teknigi ile çift kord teknigini karsılastırmıs,
erbium lazer tekniginin geleneksel yöntemlerden çok daha iyi oldugunu
belirtmislerdir. Özellikle postoperatif rahatsızlıkların ortadan kalktıgını,
istenmeyen diseti çekilmelerinin olmadıgını belirtmislerdir.
37
Resim 27:
38
akımına yol açar ve mekanoreseptörler ile subodontoblastik
sinir pleksusuna iletilir.
- Pulpa: Bağ dokusu yapısında, glikoproteinler ve asit
mukosakkaritlerle birlikte diğer proteinlerden meydana gelir. Pulpa,
dentin oluşumu, beslenmesi, dişin sinirlerinin temini ve dişin
korunmasını sağlar.
- Sement: Kökün büyük kısmını kaplayarak periodonal kemiğe ve
dentine tutunur. %45-50 inorganik , %50-65 organik ve sudan
oluşur. Moleküler yapısı hidroksilapatittir.
Günümüzde aeretör adı verilen hava türbünleri ile yüksek devirli diş
kesimleri yapılmaktadır. Yüksek devirli aletlerle daha konservatif ve kaliteli
preparasyonlar yapılırken, düşük devirli aletlerin (mikromotor) kullanımını
gerektirecek yıkıcı preparasyonlarda oluşabilmektedir.
Kesici uçlar (frezler): Küresel ve silindirik olabilirler. Elmas, tungsten
karbid ve delici frezler (twist drill) olmak üzere üç tip frez grubu kullanılır.
Kesim aletlerinin etkileri
Diş kesiminde, kesim mine-dentin bileşiminde ya da bunun hemen altında
yapıldığı zaman ağrı duyarlılığı maksimumdur. Çünkü özellikle genç ve daha
önceden dentini zedelenmiş hastalarda dentin hücrelerinin protoplazmik
dallanmaları bu sahalarda çok fazladır. Kesim derinleştikçe odontoblastların
harabiyetlerinin artmasına rağmen ağrı reaksiyonu azalacaktır. Bunun yanı sıra
pulpa ve dentin harabiyet miktarı artacaktır.
Yüksek ve düşük devirli dönen aletlerle kesim işlemi için diş dokularının
uzaklaştırılması ısıya, hıza, basınca ve vibrasyona bağlı olarak diş ve çevre
dokularda çeşitli etkiler ortaya çıkarır.
Isı: Kesim anında diş dokularının ısınması, diş dokularının moleküllerini
bağlayn enerjinin açığa çıkması şeklinde ifade edilir (65-80 derece). Isınmanın
oluşturacağı dentin yanığı, pulpal enflamasyon, nekroz gibi olumsuzlukları önlemek
için mutlaka hava-su spreyi kullanılmalıdır. Isı artıran etkenler:
1- Aletin dönme hızı. Alet ne kadar hızlı dönerse, o kadar yüksek ısı
oluşur.
2- Aletin çapı.
3- Hekimin uyguladığı basınç.
39
Vibrasyon: Kullanılan aletlerin tipi vibrasyon oluşturacak şekildedir. 6000
dev/dk ‘nın oluşturduğu vibrasyon dalgası hasta ve hekim için en rahatsızlık verici
sınırdır. 100.000 dev/dk 1600 cycl/sn’lik vibrasyon dalgası oluşturur. 1300
cycl/sn üzerindeki vibrasyon dalgaları hasta için fark edilmezdir.
40
florit iyonları dentin kanalları içine diffüze olarak dış ortam ile açık
dentin yüzeyinin ilişkisini keser.
2- Kimyasal impregnation: Kortizon preparatları termal irritasyonlara
karşı etkilidir. Çinkoklorit veya gümüş nitratla uygulanabilir. Ayrıca
Naflorur, kaolen, gliserin karışımı metal bir alet ile dişe sürülür 2 dk
sonra yıkanır.
3- Koruyucu astar maddeleri: Doğal rezinlerin organik eriticiler içerisinde
çözünmesi ile elde edilen ve yapılarında Ca(OH)2, ZnO gibi doku dostu
ajanlar bulunan maddeler diş yüzeyine sürülerek koruma sağlanır.
4- Geçici kronlar: En uygun ve en yaygın yöntemdir. Polimetil metakrilat,
polietil metakrilat, epoksi rezinler, BİS-GMA kompozit rezinler, ısı ve
basınçla sertleşen akrilikler ve metal kronlar kullanılmaktadır. Amaç diş
pulpasını mekanik, kimtasal ve bakteriyel etkilerden korumak ve daimi
restorasyon tamamlanana kadar fonksiyon, fonasyon ve estetiği
sağlamaktır.
41
Prof.Dr. Emrah Ayna
3. Bölüm
Kron-köprü protezlerinde sınıflandırma:
1- Diş arkında uygulandıkları bölgeye göre
a. Anterior kronlar
b. Lateral kronlar
c. Posterior kronlar
2- Kullanılan materyallere göre
a. Metal kronlar
b. Porselen kronlar
c. Akrilik kronlar
d. Kombine kronlar
i. Metal-porselen kronlar
ii. Metal akrilik kronlar
3- Dişte kapsadığı yere göre
a. Full kronlar
b. Parsiyel kronlar
c. Milli kronlar
4- Uygulama sürelerine göre
a. Geçici kronlar
b. Daimi Kronlar
5- Yapıştırılma özelliklerine göre
a. Sabit kronlar
b. Hareketli kronlar
6- Kenar sonlanma şekillerine göre
a. Kenarları dişeti üzerinde (supragingival)
b. Kenarlar dişeti seviyesinde
c. Kenarları dişeti oluğu içinde (supgingival)
KRONLAR
Kronlar, doğal dişin şekil, fonksiyon ve estetiğini iade eden sabit protez
türleridir. Çürük, kırık dişler, atrizyon, abrazyon, erozyon, pozisyon ve okluzyon
bozuklukları, estetik, splintleme, köprü desteği, kısa klinik kron ve bölümlü protez
desteği amacı ile uygulanabilmektedir. Kullanılan materyaller, bölgeler, kapladığı
diş yüzeyleri, daimi ve geçici olarak kullanım amaçlarına göre bir çok sınıflama
yapılmıştır. Temel olarak iki ana başlık altında sınıflama yapılabilir.
A- Tam Kronlar
i. Tam metal kronlar (full kronlar)
ii. Metal destekli estetik kronlar (Veneer kronlar)
42
1. Akrilik-metal kronlar
2. Seramik-metal kronlar
iii. Tam (full) estetik kronlar
iv. Teleskop kronlar
B- Parsiyel Kronlar
i. İnley, onley, pinley, pinledge
ii. ¾ kronlar
iii. 4/5 kronlar
iv. 7/8 kronlar
v. Laminate kronlar
A- Tam Kronlar
a. Tam (full) metal kronlar: Tamamı döküm metal olarak
hazırlanır. En büyük dezavantajı biyomekanik olarak uygun olmasına rağmen
estetik olamamasıdır. Maksiller 2. molar ve mandibular 1., 2. dişlere, ulaşılması
zor ve az kesim gerektiren bölgelerde uygulanmaktadır. Genellikle basamaksız
kesim (knife edge) sonlanma ile hazırlanmaktadır.
43
aşınması gibi dezavantajları yanında, alternatif seramik ve kompozit
materyallerdeki teknolojik gelişmeler daha az kullanılmasına neden
olmuştur.
B- Parsiyel kronlar
44
i. İnley: Okluzal, gingival ve proksimal lezyonların
onarımında yaygın olarak kullanılırlar. Endikasyonları bir amalgam
restorasyon ile aynıdır. Bunun yanında bir inley onley kontağı ve antagonist
metal kron varlığında, dişetinin altına kadar uzanan kavitelerde, üzerine bir
rest yuvası hazırlanması planlanan destek dişlerde özellikle endikedir.
Kavite preparasyonlarında Black prensipleri ve klasifikasyonu geçerlidir.
Döküm inleylerde preparasyon, konservatif esaslara benzemekle beraber,
paralel duvarlar, tek bir giriş yolu, keskin internal açılar, düzgün bir taban
ve kenar bizotajlarının hazırlanması gereklidir.
b. 3/4 kronlar: Alt ve üst ön grup dişlerde labial yüz ile mesial,
distal yüzlerin bir kısmı dışında kalan diğer yüzeyleri kapsayan
45
restorasyonlardır. Doğal diş kronunun dört yüzünde üç yüzünü
kaplayan döküm metal veya porselen kron şekilleridir.
46
Prof.Dr. Emrah Ayna
4. Bölüm
SABİT PROTEZLERDE ÖLÇÜ
ÖLÇÜ MADDELERİ
Günümüzde ölçü netliği ve tekniği açısından bir çok ticari ürün kullanıma
sunulmuştur. Bu materyallerin seçimi fiyat, raf ömrü, hassasiyet, netlik,
hazırlama kolaylığı ve hasta tarafından kabul edilebilirliği gibi faktörlere bağlıdır.
1- İrreversible Hidrokolloidler:
(H20)
Potassium alginate + Calcium sulfate dihydrate -------> Calcium alginate gel +
potassium sulfate
formulü ile reaksiyon gösterirler. Zamana bağlı kötü boyutsal stabiliteleri ve ince
detayları iyi kopyalayabilme kabiliyetlerinin olmaması, sabit protezler için ölçü
alımında kullanılmalarını olumsuz kılar. Ancak antagonist çenelerin ölçüsünün
alımında kullanılabilir.
2- Reversible Hidrokolloidler:
(heat)
Agar-agar Gel (30-50 C.) <------------> Sol (71-100 C.)
(cooling)
formülü ile reaksiyon gösterirler. Bekletmeden model elde edilirse boyutsal
sabitliği ve yüzey detayları mükemmel verirler. Bu maddeler sol halden jel hale
dönüşme özelliği gösterirler. Vizköz yapıda olan sol, özel kaşığı ile hasta ağzına
yerleştirilir. Vücut ısısının biraz üzerinde elastik jel haline gelerek şekillenir.
47
Ancak sol halinden jel haline dönüşüm sağlayan ısı değişikliği soğutucu siteme
sahip özel kaşıklar ve ekipman gerektirdiğinden kullanımı kısıtlıdır.
3- Elastomerler
Özellikleri:
- Bir saat içerisinde 0.4% büzülme gösterirler
- Çalışma ve yerleştirme zamanı uzundur. 8-10 dakika
Özellikleri:
- elastomerler içerisinde en büyük boyutsal değişim gösterendir, ilk
yarım saatte 0.6% büzülme. Bunun nedeni polimerizasyon sonucu açığa alkol
ve su çıkması ve alkol ve suyun buharlaşması ile sertleşmiş materyalin
kontraksiyonuna neden olmasıdır.
- Düşük vizkosite
48
- polisülfidlerden daha hidrofobiktir.
- sertleşme zamanları 4-6 dakikadır
- ölçü alınacak bölge nemsiz ve kuru olmalıdır.
Özellikleri:
- 0.14-0.17% büzülme oranları ile çok stabildir.
- ağızdan uzaklaştırılırken çok düşük geçici deformasyona sahiptir.
- hidrofobik yüzeylerde temas açısı 98 o; hydrophilic yüzeylerde ise
53o’dir
- tüm kullanılabilir ölçü materyallerinin içinde en iyi elastik özelliklere
sahip olanıdır.
- çoğu H2 gazı açığa çıkarır. Modele alçı dökülmesi biraz
geciktirilmelidir. Zira, erken dökmede alçı model üzerinde yüzey porozitesi
oluşabilir. Genellikle, kullanım kolaylığı açısından Otomix (şırınga) sistem olarak
hazırlanmaktadır. Bu tür hazırlanan karışımlarda hava kabarcıkları
oluşmamaktadır.
49
- hipersensivite rapor edilmiştir. (yanma, kaşıntı ve ağız
rahatsızlıklarının ani başlangıcı gibi)
Elastomerlerin kıyaslaması
ÖLÇÜ TEKNİKLERİ
50
maddesine daha iyi destek olması amacı ile kazınmaz. Akıcı kıvamlı ölçü maddesi
hem kaşık içerisine hemde özel enjektörleri yardımı ile retraksiyon iplikleri
çıkarılmış ve hava ile kurutulmuş diş veya dişler üzerine yerleştirilir. Kaşık daha
sonra ağıza yerleştirilerek polimerizasyonu beklenir. Ölçü maddesi sertleştikten
sonra ağızdan çıkarılır bol su ile yıkanır ölçüde retraksiyon sonucu dişeti oluğunun
net ve kesintisiz görüntüsü kontrol edilir.
ÇALIŞMA MODELLERİ
Çalışma modeli kesilmiş diş, komşu ve karşıt dişler ile çevreleyen dokuların
taklit edildiği bir dublikattır (kopya ürün). Alçı, revetman gibi model materyalleri
ölçü içerisine dökülerek elde edilir. Bu amaçla kullanılan model materyalleri:
1. Sınıflama
51
2. Manipulasyonu etkileyen özellikler:
DAY TEKNİKLERİ
Day prepare edilen tek dişin veya dişlerin hareketli dublikasyonudur.
Genellikle kök kısmı day çivilerinden oluşur.
Hareketli day tekniği: En önemli avantajı mum örneğin daha az ve kolay
maniplasyonudur. Day üzerinde kole bölgesine dokunulmadan etrafı düzeltilir ve
bir kurşun kalem ile kron kenarı bitiş çizgisi tespit edilir. Model üzerinden tek
bir day çıkarılarak izolasyonu, mum modelajı, tüm yüzeyler ve özellikle kole
bölgesi direkt görülerek çalışma olanağı sağlanır.
52
açısından kök şekli verilir, yalıtılır ve ölçüdeki yerine konarak etrafına ve tüm
arka yeni bir alçı dökülür.
Divestment tekniği: Bu teknikte, mum model direkt olarak refraktör day
materyali üzeride hazırlanır, Mum örnek hiç çıkartılmadan day ile birlikte
revetmana alınır. Sertleşme genleşmesi ve dökümden sonra dayın bozulması
dezavantajıdır.
53
Prof.Dr. Emrah Ayna
5. Bölüm
KESİLEN DİŞ DOKULARININ KORUNMASI
Kesilen diş dokusunun üzerinde 0.05-0,10 µm kalınlığında kesim artıkları,
tükürük, kan ve mikroorganizmalardan oluşan SMEAR tabakası vardır. Bu tabaka
dentin kanalcıklarına diğer materyallerin girişini engeller, adeziv materyallerin
uygulanmasından önce dişe zarar verilmeden ortamdan uzaklaştırılmalıdır. Smear
tabakasının uzaklaştırılması ile dış etkenlerin etkisi açık kalan dentinin korunması
gereklidir. Kesilen diş dokusu 4 şekilde korunabilir:
1- Elektro-impregnation: Diş yüzeyi su ile yıkanıp kurutulduktan sonra
%2’lik fluorid solüsyonu ile 40-60 sn diş yüzeyine çökertilir. 6-9 volt ve 2-5
mA’lik galvanik akımın iyonoforez ile uygulanması sonucunda sodyum florit iyonları
dentin kanalları içine diffüze olarak dış ortam ile açık dentin yüzeyinin ilişkisini
keser.
2- Kimyasal impregnation: Kortizon preparatları termal irritasyonlara
karşı etkilidir. Çinkoklorit veya gümüş nitratla uygulanabilir. Ayrıca Naflorur,
kaolen, gliserin karışımı metal bir alet ile dişe sürülür 2 dk sonra yıkanır.
3- Koruyucu astar maddeleri: Doğal rezinlerin organik eriticiler
içerisinde çözünmesi ile elde edilen ve yapılarında Ca(OH)2, ZnO gibi doku dostu
ajanlar bulunan maddeler diş yüzeyine sürülerek koruma sağlanır.
4- Geçici kronlar: Döküm bir restorasyon tamamlanıncaya kadar
hastanın konforunun ve biyolojik dokuların devamlılığının sağlanması için prepare
edilmiş dişlerin korunması önemlidir. Geçici restorasyonlar, daimi restorasyonlar
yapılıncaya kadar fonksiyon, fonasyon ve estetiği sağlamakla birlikte, dişeti
çekilmeleri gibi yumuşak doku reaksiyonlarını başlattıkları gerekçesiyle uzun
süreli kullanımları önerilmemektedir. İdeal bir geçici restorasyon aşağıdaki
faktörleri sağladığında başarılı olur:
1- Biyolojik Faktörler:
a. Pulpanın korunması: Dentin tübüllerinin açığa çıkması sonucu pulpaya
zararlı olabilecek fiziksel (ısı,travma) ve kimyasal (tükürük asitleri,
besinler) etkilerden korunmak amacı ile kesilmiş diş yüzeyleri
tamamen örtülmelidir.
b. Periodontal sağlık: İyi bir marjinal uyuma sahip olmalı, doğru kontur
ve düzgün yüzeylerde oluşmalıdır. Plak oluşumunu önlemeli, kolay
temizlenebilmeli, karşıt ve komşu dişler ile uyumlu bir okluzal
ilişkide bulunmalıdır.
2- Mekanik Faktörler: Çiğneme esnasında fonksiyonel kuvvetlere
dayanabilecek direnç ve dayanıklılıkta olmalıdır. Okluzal fonksiyon dişlerin
migrasyonunu önlemek için uygun hazırlanmalıdır.
54
3- Estetik Faktörler: Özellikle tüm anterior dişlerin ve maksiler
premolarların (gülme hattına giren dişleri) geçici restorasyonları renk ve
kontur açısından estetik ihtiyaçları karşılamalıdır.
Geçici restorasyonların uzun süreli kullanımını engelleyen faktörler;
1. Düşük dayanıklılık
2. Zayıf marjinal kenarlar
3. Renk değişikliği
4. Aşınmaya az direnç
5. Doku irritasyonları
6. Geçici simanın kaldırılma zorluğu
55
• Vasat direnç
• Vasat aşınma direnci
• Yeterli renk stabilitesi
• Düşük ekzotermisite
• Vasat büzülme
• Vasat maliyet
b. Işık ile aktive olanlar
• Direnç ve dayanıklılık değişik komponentler ile artırılabilir
• Komponente göre düşük ve yüksek aşınma direnci
• Yeterli renk stabilitesi
• Düşük, orta ve yüksek ekzotermisite
• Düşük ve yüksek büzülme
• Düşük ve yüksek maliyet
Uygulama Tekniği:
Materyal seçimi uygulama tekniğinin şartlarına göre değişir. En az toksik
ve en az polimerizasyon büzülmesi olan materyaller direkt teknikte kullanılır.
Otopolimerizan rezinlerin büzülmeleri yanı sıra poroziteleri fazladır,
dayanıklılıkları azdır ve renk solması fazla olur. Polimetilakrilatların
polimerizasyon büzülmelerinin ve renk değişikliklerinin az olması direkt
kullanımda tercih edilmelerine neden olur.
56
restorasyon frezle temizlenir, ağızda prova edilir, okluzal ve
marjinal uyumlamaları yapılarak polisajdan sonra geçici bir
simanla yapıştırılır.
• Direkt folyo/mum tekniği: Transparan parça yerine mum modele
edilir veya aluminyum folyo kullanılarak geçici restorasyon direkt
olarak hazırlanır.
• Direkt aljinat tekniği: Diş kesiminden önce aljinat ile ölçü alınır
ve model elde edilir. Bu model üzerinde transparan propilen veya
sellülöz asetat levhaların adapte edilmesi ile kalınlıkları 0,5mm
olan diş arkı elde edilir. Preparasyon bittikten sonra izolasyonu
takiben bu ark içerisine rezin doldurularak ağız içerisine
yerleştirilir. Rezinin polimerize olmasından sonra transparan
tabaka kaldırılır ve restorasyon geçici bir siman ile yapıştırılır.
3. Spesifik indirekt (ağız dışında) teknik:
• Indirekt aljinat tekniği: Kesilmiş dişleri içeren diş arkından ve
karşıt arktan ölçü alınarak elde edilen modeller üzerinde değişik
uygulamalarla geçici kron veya köprüler yapılabilir. Direk yönteme
göre avantajları:
• Kesilmiş diş ve dişeti serbest monomer ile temas etmez.
Sonuçta dokular zarar görmez ve alerjik bir etki ortaya
çıkmaz.
• Kesilen diş rezin ısınsa maruz kalmamış olur.
• Rezin kesilmiş diş üzerine direkt olarak uygulandığında
polimerizasyon esnasında marjinlerde istenilen uyum elde
edilemez. Distorsiyon oluşur. İndirekt yöntemde bunlar
kontrol altında olduğundan oluşmaz.
• Vakuform şablon tekniği: Model üzerinde mum veya vakumla
şablon hazırlandıktan sonra, aljinat ile ölçü alınır. Mum örnek
yerinden çıkarılır, dış yüzey formunu oluşturan ölçü içine
otopolimerizan akril doldurularak model üzerine uygulanır
böylece iç yüzey formu elde edilir.
Simantasyon
Geçici kronların yapıştırma simanlarını,ojenol içeren ve içermeyen olarak iki
grupta toplanabilir. Ojenol içerenler çinko oksit ojenol simanlarıdır. Ojenol
sayesinde pulpada sedatif etki gösterirler. Ojenol içermeyenler ise kalsiyum
hidroksit içerirler. Bu madde ise pulpayı iyileştirir. Bu ürünlerin kullanımından
önce dentin hassasiyetini azaltmak için flor, dentin liner, kavite lakı gibi ojenol
içermeyen hassasiyet giderici ajanlar kullanılabilir.
Geçici kronlarda olması gereken özellikler:
1- Kenar seviyeleri serbest dişeti seviyesinin üstünde olmalıdır.
57
2- Otopolimerizan akrilik, dual ve ışıkla sertleşen kompozit materyalleri,
doğal dişlere göre daha fazla plak birikimine yol açarlar. Işıkla veya dual
sertleşen materyaller, otopolimerize rezinlerden daha fazla büzülme
gösterdiklerinden marjinal uyum sorunu yaratırlar.
3- Zaman içerisinde renk değiştirirler
4- Kullanım süresince sertliklerinde azalma olur.
58
Prof.Dr. Emrah Ayna
6. Bölüm
KÖPRÜLER
Kaybedilmiş bir dişin yerine konulmasında uygulanan yöntemlerden en
bilinen ve uygulanan yöntem köprü protezleridir. Köprü, doğal dişler (ayak,destek
dişler) üzerinde yer alan tutucu kronlar ile eksik olan dişin yerine konulan ve bu
tutucu kronlara bağlanan gövdeden oluşan bir sabit protez çeşididir. Bir köprü
protezinin temel üç elemanı vardır:
Kronlar: Doğal dişlerin kron kısımlarını kapsayan tutucu unsurlardır.
Gövde: Eksik olan dişin yerini alan ve köprü protezine asılı olan bir
elemandır, çeşitli şekillerde olabilir.
Bağlayıcı (konnektör): Tutucu kron ve gövdeyi birleştiren bağlayan
kısımdır.
Endikasyonlar
Genel endikasyonlar:
1- Fizyolojik gereksinimler: Hareketli protezi kabul edememe
2- Sistemik rahatsızlıklar: Epilepsi hastaları
3- Ortodontik gereksinimler
4- Periodontal durum: Lükse dişler, estetik ihtiyaçlar
5- Fonasyon
6- Fonksiyon ve stabilite
Lokal endikasyonlar:
1- Destek dişe restorasyon yapma gerekliliği
2- Destek dişte morfoloji bozukluğu
3- Hareketli protez için destek dişlerin uygun olmaması
Kontrendikasyonlar
Genel Kontrendikasyonlar
1- Hasta ile iletişim problemi
2- Hasta yaşı
3- Lokal anestezi
4- Çürük oranı
5- Ağız hjyeni
6- Gingival hiperplazi
7- Periodontal sağlık
59
Lokal Kontrendikasyonlar
1- Destek dişin prognozu
a. Kalan diş dokusunun miktarı
b. Klinik kron uzunluğu, boyutu ve biçimi
c. Kök apikalinin durumu
d. Kök yüzey alanı
e. Dişin periodontal durumu
f. Gövde uzunluğu
g. Ark üzerindeki dişin kaybedilme olasılığı
h. Eksik diş sayısı
2- Doku kaybı ve kretin formu
3- Dişlerin uygun olmayan rotasyonu ve uygun olmayan aşırı eğimleri
4- Köprülerin devamlılığı ve tamiri
SINIFLAMA
1- Sabit Köprüler
a. İki tarafı sabit tutuculu (rijit( köprüler
b. Tek tarafı sabit Diğer tarafı hassas tutuculu (nonrijit) köprüler
c. Tek tarafı sabit tutuculu kanatlı (kantilever) köprüler
d. Resin bağlantılı (adesiv) köprüler
i. Rochette
ii. Maryland
e. Spring köprüler
2- Hareketli Köprüler
a. Teleskop kron tutuculu köprüler
b. Barlı köprüler
i. Dolder barlı
ii. Andrews barı
iii. Doku barı
GÖVDELER
Kaybedilen bir veya daha fazla dişin fonksiyon ve görünümünü restore eden
köprü protez elemanıdır. Özellikleri:
1- Doku yüzeyinde ve destek diş etrafında plak kontrolünü yapabilmek için
çok iyi planlanmalı ve kontürlenmelidir.
2- Doku stümülasyonunu sağlayarak ağız dokularının sağlığını ve rahatını
devam ettirecek şekilde yapılmalıdır.
3- Dönme momenti ve kuvvet kolunu azaltmak üzere değiştirildiğinde bile
fonksiyona katkıda bulunmalıdır. Gövde başarısını etkileyen faktörler:
Biyolojik Faktörler:
1- Gövde-kret teması
60
a. Saddle (eyer biçimli): Bukkalde ve lingualde rezidüel kreti örten
dizayndır. Anterior bölgede estetik söz konusu olduğunda gingival
yüzeyin en zor temizlenebildiği bu dizayn tercih edilir.
Konturların tümü kret şekline uyar ve doğal dişi tamamı ile taklit
eder.
Mekanik Faktörler: Uygun olmayan materyal seçimi, kötü metal alt yapı
seçimi, kötü diş kesimi, ve okluzyon başarıyı azaltır. Gövde uzunluğu arttıkça
başarı oaranı azalır.
61
Estetik Faktörler: Gövdeler eksik olan dişin antagonisti ve komşu dişler ile
arasındaki estetik uyumu sağlayacak şekilde hazırlanmalıdır.
Revetman
Fosfat bağlı revetmanlar: Yüksek erime ısılı alaşımların dökümü için kullanılır.
%80 kristobalit ve kuartz veya ikisinin karışımı şeklinde silikadır (yanmaz bir
doldurucu). Amacı yanmazlık ve yüksek termal genleşme sağlamaktır.
Silika bağlı revetmanlar: Bağlayıcı olarak, ısıtılınca silikaya dönüşebilen silika jeli
kullanılır. Fosfat bağlı revetmanlardan daha fazla ısıya dayanırlar. Cr alaşımları
için tavsiye edilir.
Revetmanların özellikleri:
1- Dayanıklılık
2- İncelik
3- Gözeneklilik
Revetmana alma ve döküm tekniğinin iki amacı vardır: Nispeten büyük hacimli
döküm model hazırlanarak,
1. Döküm sonrası metal büzülmesini önlemek,
2. Üç revetman genleşmesi ile büzülmeyi kompanse etmek:
Isısal Genleşme: Revetman içerisindeki silis (quartz-kristobalit)
ısıtıldığında parçacık büyüklüklerinde değişime uğrarlar ve ısısal genleşmeyi
oluştururlar. Mumun eritilmesinden sonra ısıtılan revetman, soğumadan alaşım
dökülürse, alaşım, ısısal genleşmeden dolayı mum hacminden daha büyük bir alana
yerleşmiş olacaktır. Böylelikle alaşım soğutulduğunda ortaya çıkacak olan
62
büzülme kompanse edilmiş olur. Maksimum genleşme için revetmanın en az 675
dereceye kadar ısıtılması gereklidir.
Sertleşme Genleşmesi: Revetman sertleşirken açığa çıkan ısıyla
meydana gelen, mum modelin ısıl genleşmesi sonucu etkin sertleşme genleşmesi
oluşur. Çok düşük düzeyde gerçekleşir. (%0,03).
Higroskopik Genleşme: Düşük sıcaklıklarda döküm gerçekleştirilmesi
gereken durumlarda geliştirilen bir tekniktir. Revetmana alma işlemi bittikten
hemen sonra manşet 37 derecedeki bir su banyosunda 30 dk bekletilir. Suya
yeterince doyan revetman istenilen oranlarda genleşme oluşturur.
Metaller
1. Soy alaşımlar
a. Soy Metaller
* Au, Pt, Pd, Ir, Rh, Os, Ru
* Sülfid formlu, oksidasyona, aşınmaya ve korozyona
dirençli,
b. Değerli Metaller
* Gümüş ile güçlendirilen tüm soy metaller
c. Temel Metaller
* In, Sn, Zn, Cu, Ni
* İlave spesifik özellikler geliştirmek için kullanılır.
2. Sınıflama
a. "Kron-köprü" Altın Alaşımlar (full)
* Type I (yumuşak) - min. 83% Soy Metal
* Type II (orta) - min. 78% Soy Metal
* Type III (sert) - min. 78% Soy Metal
* Type IV (extra sert) - min. 75% Soy Metal
b. Ceramo-metal alaşımlar
* Yüksek soy: > 60% Soy Au > 40%
* Soy: > 25% Soy Au < 40%
* Temel metal ağırlıklı: < 25% Soy
3. Alaşım seçimi
a. "Kron-köprü" (altın) alaşımlar:
* Type I - küçük inleyler; çok az stres alan bölgeler
* Type II - inleyler, ince 3/4 kronlar, full kronlar
* Type III - ince 3/4 kronlar, destek dişler, gövdeler, full
kronlar, kısa mesafeli köprüler
* Type IV - Hareketli bölümlü proterzlerin alt yapıları, uzun
mesafeli köprüler
63
b. Seramo-metal alaşımlar:
1) Yüksek altın alaşımları (97% soy: Au-Pt-Pd)
+ İdeal sertlik, mükemmel korozyona direnç
+ Porselen renkleşmesi olmaz
- Düşük elastik modulu, zayıf bükülme direnci
- Yüksek maliyet
* Kontrendikasyon: Uzun mesafeli köprüler
2) Altın-palladyum alaşımı (50% Au, 40% Pd)
+Yeterli sertlik, gerilim direnci, korozyona direnç
mikemmel porselen metal bağlantısı
+ En yüksek elastik modulu
+porselen ile uyumunda bazı zorluklar
3) Altın-palladyum- gümüş alaşımları (45-50% Au, 20-30%
Pd,10-15% Ag)
+ Yüksek elastik modulu
+ Yeterli korozyon direnci
- Gümüş nedeniyle porselen renkleşmesi
4) Yüksek paladyum alaşımları (70-80% Pd, 10-15% Cu or Ag)
+ Yüksek sertlik, yüksek makaslama direnci
+ Maliyet
- Koyu mavi oksit tabakası bazen zorlukla örtülüyor
- Düşük elastik modulu, zayıf büklüme direnci
* Kontrendikasyon: Uzun mesafeli köprüler
5) Palladyum-Gümüş Alaşımları (50-60% Pd, 30-40% Ag)
+ İyi maskelenmek, korozyon direnci
+Yüksek elastik modulu
- Porselen renkleşmesi
6) Temel metal alaşımları (Ni-Cr, Co-Cr, Ti)
+ Çok yüksek sertlik, eğilme, makaslama direnci
+ Çok yüksek elastik modul
+ Düşük maliyet
- Alerjen reaksiyonlar (Ni)
- Lehimleme güvenilir değil
- Zor parlatma
* Endikasyon: Uzun mesafeli köprüler
64
Prof.Dr. Emrah Ayna
7. Bölüm
Dişhekimliğinde Seramik Restorasyonlar
PORSELEN
Renk Pigmentleri
Porselene istenilen renkler, yüksek ısıya dayanıklı konsantre metal oksitleri
ile verilir.
Pembe - Kromium-kalay veya krome-alumina- Bu pigmentler, 13500 C pişme
derecesinde bile sabittir. Camdaki yeşilimsi rengin elimine edilmesine yardımcı
olur ve porselene sıcak bir ton verir.
Sarı - Indium veya praesodimium- Fildişi rengini vermek için en stabil pigmentler.
Mavi - Kobalt tuzları bu rengi vermek için kullanılır.
65
Yeşil - Chromium oksit bu rengi veren ana pigmenttir. Ancak kullanımından
mümkün olduğunca kaçınılmalı, çünkü yeşil, camın karakteristik rengidir.
Gri - Demir oksit veya platin, kullanılan pigmentlerdir. Bu pigmentler, aynı
zamanda translusent efektleri de verir.
Porselen-metal bağlantısı:
66
ön ısıtmaya tabii tutulur ve oksit tabakanın oluşması sağlanır. Soy olmayan metal
alaşımları ise Ni-Cr sayesinde ısıtıldıklarında okside olurlar. Alaşımda bulunan
Berilyum oksidasyonu kontrol ederek istenmeyen kalınlıklara ulaşmasını engeller.
Oksit yüzey opak tabaka içinde çözünür. Atomik kontaklar sonucunda, metal ve
porselenin elektronları paylaşması ile direk kimyasal bağlantı oluşur. Bu bağlantı
için monomoleküler oksit tabakası gereklidir. Mekanizma tam olarak bilinmemekle
birlikte primer mekanizma metal oksitlerin porselen içine difüzyonları şeklinde
oluşan kimyasal bağlantıdır.
b. Mekanik bağlantı: Al2O3 tozu ile uygulanan pürüzlülük düzenli hale
getirilerek yüzey alanının arttırılması ile mekanik tutunma direnci arttırılır.
c. Sıkıştırma Bağlantısı: Fırınlamadan sonra soğuma esnasında metalin
genleşmesi porselenden bir miktar daha fazla olduğundan metal daha çabuk
büzülür ve sonuçta metal gerilim, seramik ise baskı altında kalarak tutunma
kuvveti arttırılır.
d. VanDerWalls Kuvvetleri: Metalin pürüzlü yüzeyine uygulanan
porselen fırınlama esnasında eriyip akıcı duruma gelerek mikroskopik çukurcukları
ıslatır. Yüzey gerilimi, VanDerWalls bağlantıları ve adezyon kuvvetleri bu
bağlantıların oluşmasında etkilidir. Soy metal alaşımlar porselen tarafından daha
iyi ıslatıldığından daha iyi bağlantı oluştururlar. Alaşım yüzeyi Al2O3 tozu ile
(50µm partikül hacimli) blasting işlemi ile abraze edilerek yüzey alanı arttırılır.
Fiziksel tutunma kuvvetleri porselen-metal bağlantısında minör yardımcı
kuvvetlerdir.
67
porselen ile kimyasal bağlantı için ortam sağlar. Okside olan iyonlar ile
porselen oksijeni arasında elektron transferi oluşarak kimyasal bağlantı
oluşur.
3- Opak tabaka, pişirme esnasında büzülerek sıkıca metale tutunur.
4- Mine ve dentin porseleni maksimum yoğunlukta uygulanır. Soğuma
esnasında metalden daha çabuk soğuyan porselen büzülerek metal
tarafından sıkıştırılır ve bağlantı güçlendirilir.
PORSELENLERİN GÜÇLENDİRİLMESİ
Dişhekimliğinde kullanılan porselenler kimyasal olarak oldukça stabildir ve
zaman içerisinde bozulmayan bir estetik sağlamaktadır. Termal iletkenlik ve
termal genleşme katsayısı mine ve dentinin değerlerine oldukça yakındır. Porselen
kayıp diş dokusunun yerine konulabilen en doğal ve biyouyumlu sentetik
materyaldir. Ancak düşük çekme dayanımı ve kırılganlığı dayanıklı bir altyapı
materyali ile güçlendirilmelerini zorunlu kılmaktadır. Seramik materyalin
baskılara karşı direnci yüksek (350-550 MPa), gerilime karşı dirençleri oldukça
düşüktür (20-60 MPa). Porselen temel olarak bir tür camdır ve kırılma
68
direncinden yoksundur. Camlar yüzeydeki mikro çatlakların varlığına karşı oldukça
hassastırlar. Bu da dental porselenlerin kullanımındaki temel sorunlardan biridir.
Fırın ısısından soğurken porselenin dış yüzeyi iç yüzeyinden daha çabuk
soğumaktadır (termal ilekenliğin düşük olması nedeniyle). Dış yüzey başlangıçta iç
yüzeyden daha fazla büzülmeye uğramaktadır. Bunun sonucunda dış yüzeyde
sıkıştırıcı bir yüklenme ile iç yüzeyde gerilme stresi oluşur ve iç yüzey dışarının
etkisiyle büzülemez ve çatlaklar oluşur. Düşük genleşme katsayılı glazür
uygulaması dış yüzeyde çatlakları doldurarak dış yüzeyin sıkıştırmasını azaltır.
Ancak iç yüzeylerde adaptasyon bozulacağı için uygulanamaz. Bu nedenle
yapılması gereken porselenler için yüksek derecede güç desteği sağlamaktır.
Porselenlerin dayanıklılık ve sertliklerinin yeterli düzeye ulaşması için ya
daha kuvvetli bir alt yapı ile destek sağlanır ya da daha kuvvetli ve sert
seramikler üretilir.
Dişhekimliğinde kullanılan seramikleri destek yapıların özelliklerine göre üç
grup altında değerlendirmek mümkündür.
• Metal seramikler
• Güçlendirilmiş kor sistemleri
• Reçine bağlı seramikler
69
seramiğin gözenekli bir manşetin içine dökülmesinden sonra sıvının hızla alınarak
sıkıştırılmış ancak zayıf bir seramik yapı elde edilmesidir- adı verilen bir
yöntemle refraktör day üzerine alumina tozundan sulu ince hamur ile bir çekirdek
hazırlanarak 10 saat 1120 derecede sinterlenmektedir- ısıtarak veya ısı
vebasınçla partiküllerin nokta teması ile füzyona uğraması sonucu seramik veya
cam tozunun visköz akışla yğunlaştırma işlemidir-. Alumina partikülleri bu
aşamada oldukça porozdur. 1100 derecede 4-6 saat Lanthum camı infiltre
edilerek pişirilir. Eriyen camın poroziteleri doldurması ile oldukça yoğun bir
seramik oluşur.
Avantajları
1.Mekanik ve fiziksel özellikleri yüksektir. (fleksural direnci = 450-600 MPa)
2. Tek üyeli kronlar ve üç üyeli köprülerde kullanılır.
Dezavantajları
1.Alumina kor nispeten opaktır;
Porselenin hazırlanmasında iki teknik kullanılır:
1- Platin Folye tekniği: Epoksi rezin veya elektrolit ile elde edilmiş
dayların üzerine folye adapte edilir. Üzerine kor porseleni işlenir.
Platin folye matriksi bunzen alevi üzerinde veya porselen fırınında
degassing işlemine tabii tutulur. Kor üzerinde geleneksel feldspatik
porselen ile kontürleme ve glazür ile restorasyon bitirilir.
2- Refraktör day tekniği(fosfat bağlı özel revetman): Platin folye
yerine refraktör day materyali kullanılarak seramik restorasyonlar
tamamlanır.
In-Ceram sistemlerde alumina yerine spinel (MgAl2O4-magnezyum aluminat)
veya Zirkonya kullanılarak estetik, direnç ve dayanıklılık arttırılmaya çalışılmıştır.
Spinel estetiği arttırmış ancak direnci düşürmüştür (350 MPa). Zirkonya ile
direnç 800 MPa’ya kadar ulaşmıştır.
Slip Casting yönteminde bir alternatif de CEREC (Sirona), Celay (Vident,
Vita), sitemlerinde olduğu gibi CAD/CAM teknolojisi ile üretim yapılmasıdır.
Hazırlanan bloklar elde edilen tarama verilerine göre şekillendirilir ve daha sonra
ısıl işleme tabi tutularak sertleştirilir.
70
Zirkonyum seramikler; (Itriyum-tetragonal
zirkonya polikristal seramikler ;Y-Tzp) LAVA
(3M ESPE), Cercon (Dentsply), e. Max ZirCAD
• Polikristalin Seramikler
(Ivoclar), Procera Zirconia (NobelBiocare),
CEREC (Sirona) VİTA YZ (Vita Zahnfabrik); ve
tamamen sinterize edilmiş DCS-President, DC • Alümina Esaslı Seramikler; In-Ceram
Zirkon (Smartfit Austenal) Monolitik Zirkonya; Alumina, In-Ceram Spinell, In-CeramZirconia
Lava all-Zirconia, Zircon Zahn, BruxZir Solid
Zirconia. • Zirkonya Esaslı Seramikler; Lava Frame (3M
Zirkonya ile güçlendirilmiş seramikler; Vita ESPE), Everest ZS ve ZH (KaVo), In-Ceram
Suprinity (VITA) Celtra (DeguDent) YZ (VITA), Zerion (Straumann) ve Cercon
Kompozit Reçine Materyaller; Paradigm™ MZ Smart Ceramics (DeguDent)
100, LavaTM Ultimate (3M ESPE)
Hibrid Seramikler; Vita Enamic (VITA),
Saf Alumina Korlar: Kor yapımında saf alumina kullanıldığında yüksek direnç
ve üstün bir ışık geçirgenliği oluşur. Ölçüden elde edilen daylı model bilgisayar
ortamında taranır, %99,5 saf alumina 1600-1700 derecede sinterlenerek kor yapı
elde edilir. Kor üzerine estetik feldspatik porselen işlenir.
Güçlendirilmiş kor sistemlerinin ana sorunu asitleme ile mikromekanik
retansiyon yüzeyinin oluşturulamamasıdır. Böylece reçine siman ile dişe
bağlantısında sorunlar oluşabilir.
Reçine bağlı seramikler: Adeziv tekniklerin gelişmesi önceleri seramik
restorasyon yapımını mümkün olmadığı düşünülen alanlara kadar taşımıştır. Mine
ve dentin ile seramik arasındaki adeziv bağlantı seramik restorasyonun direncini
arttırırken üstün bir mekanik bütünlük sağlamaktadır. Ayrıca adeziv ajan
restorasyonun iç yüzeyindeki çatlakları elimine etmekte ve kırık ihtimalini
azaltmaktadır. Seramik rstorasyonlar üst düzey estetikleri, renk stabiliteleri,
yüzey parlaklıkları, aşınmaya dirençleri ve doku uyumlulukları ile diğer estetik
materyallere üstünlük gösterirler. Reçine bağlantılı seramik restorasyonlara
uygun materyaller cam seramikler olarak adlandırılan özel bir gruba dahildirler.
Lösitle Güçlendirilmiş Feldspar Cam Seramikler: Önceleri metal
seramiklerde metal yüzeyine tutunma amacı ile lösit kullanılmıştır. Günümüzde
71
lösitle güçlendirilmiş feldspar seramikler sinterleme veya sıcak pres ile
üretilmektedir.
* Sinterleme Yöntemi (Fortness, Optec-HSP): Sinterleme yönteminde sulu
bir seramik hamuru hazırlanarak refraktör day üzerinde kurutulur ve daha sonra
porselen fırınında pişirilir. Şekillendirme için işlem birkaç defa tekrarlanabilir.
* Sıcak Prsleme (Dicor, Empress, IvoclarVivadent): Sinterlenen seramiklerin
doğasında bulunan pişme büzümesine bağlı sorunlar çıkabilir. Bunu önlemek için
döküm yapılabilen cam seramikler geliştirilmiştir. Bu yöntemde mumun uçurulması
ile yapılan döküm tekniği uygulanmaktadır. Mumun bıraktığı boşluk lösitle
güçlendirilmiş cam seramiği ile doldurulur. İşlem cam seramiğin 1180 derecede
özel bir fırında eritilerek preslenmesi ile gerçekleşir.
Lityum Disilikat ve Apatit Cam Seramikler (Empress2): Reçine bağlantılı
seramik restorasyonların kullanım alanını genişletmek ve köprü yapımında
kullanmak amacı ile SiO2-LiO2 sistemine dayanan bir seramik geliştirilmiştir.
Lityum disilikat rastgele iç içe geçen tabaka biçimli bir çok kristalden
oluşmaktadır. Direnç açısından bakıldığında iğnemsi kristaller çatlakların yön
değiştirmesine, kollara ayrılmasına veya önlerinin kesilmesine neden olmakta,
böylece materyaldeki çatlak oluşumu lityum disilikat kristalleri tarafından
tutularak bükülme direncinde artış sağlanmaktadır. Lityum disilikat cam
seramiklerin genleşme katsayıları 10ppm/oC’den yüksek olduğu için feldspar
seramik yerine apatit cam seramiği üst yapı seramiği olarak kullanılmaktadır.
Materyalin yapım aşamasında ortaya çıkan faz mine ve dentinnin yapı taşlarından
olan hidroksiapatittir.Bu yüzden mine ile oldukça fazla benzerlik gösterir.
Fluoromika Cam seramikler: Sio2, K2O, MgO, Al2O3, ZrO2
kompozisyonuna fluoresans sağlamak için fluoridlerin ilave edilmesi ile elde
edilmektedirler. Mumun uçurulması ile cam seramiğin oluşan boşluğa dökümü ile
restorasyon hazırlanır.
72
TAM SERAMİK RESTORASYONLAR
Tam seramik restorasyonların tercih sebepleri
1- Estetik ve Periodontal ve protetik Problemler
a. Metal bileziklerin görünmesi
b. Dişetinin çekilmesi
c. Periodontal enflamasyon için potansiyel
2- Korozyon-metal intoleransı
a. Alaşım seçiminin uygunsuzluğu ve çeşitliliği
b. Yetersiz alaşım kalitesi
3- Materyallerin biyouyumlulukları ve artan estetik talepler.
Endikasyonları:
1- Fluorozis ve tetrasiklin renklenmeleri
2- Amelogenezis imperfekta, dentinogenezis imperfekte
3- Yaygın çürüklerde
4- Travma ve pulpa yaralanmalarında
5- Diastema
6- Dentin renklenmelerinde
7- Uzun süre tedavi edilmeyen gangrenli dişlerde
8- Kırılmış ya da aşınmış ön grup dişlerin düzenlenmesinde
9- Mine displazilerinde
10- Koledeki fazla erozyonlarda
Kontrendikasyonları
1- Yetersiz tecrübe
2- Yetersiz preparasyon
3- Uygun olmayan bağlantılar ve gövde yüzeyi
4- Adeziv-bonding başarısızlıkları
5- Parafonksiyonel alışkanlıklar
6- Kron tutuculuğunun azaldığı dişler
7- Aşırı vertikal overlap
8- Baş başa kapanışlarda erozyon nedeniyle kron boyunun azalması
73
9- Ön bölgede yoğun çapraşıklık
Labial kesim:
İnterproksimal
genişletme:
Marjinal sonlanma:
İnsizal ve lingual
sonlanma:
Endikasyonlar:
1- Diş renklenmeleri: tetrasiklin, flourozis, yaşlanma
2- Mine defektleri: Hipoplazi, malformasyonlar
3- Diastema
4- Malpoze dişler
5- Kötü restorasyonlar
6- Aşınma
7- Lateral agenezisi
Kontrendikasyonları
1- Yetersiz mine
2- Minenin asitle pürüzlendirilememesi
3- Prafonksiyonel alışkanlıklar
Preparasyon:
Labial kesim: Restorasyonun minede yeterli örtümü sağlaması için tüm marjinler
mümkün olduğunca mine sınırları içerisinde tutulmalıdır. Çok küçük dentin sahaları
ortaya çıkabilir. Marjinlerin mine sınırları içerisinde olması önemlidir. Genel kural
74
preparasyonun %50’den fazlasının mine sınırları içerisinde yapılmasıdır. Minede
elde edilen derinlik ortalama 0,5 mm’yi geçmemelidir.
İnterproksimal genişletme: Porselen laminatın interproksimal kenarları komşu
dişlerin kontak sahalarına kadar uzatılmalıdır. Genel kabul interproksimal sahanın
yarısına kadar genişletmedir. Böylece marjin, lateral oblik açıdan veya direk
önden bakıldığında görülmez.
Marjinal sonlanma: Restorasyonun labial sulkus içerisinde olması gerektiğinden,
marjinal sonlanma supgingival hazırlanır. Preparasyon miktarı bu hassas bölgede
laminatın güçlenmesi için fazla kontur vermeden yeterli kalınlığa sahip olabilecek
şekilde ayarlanmalıdır. En az kesimi gerektiren vakalarda bile servikal bölgede en
az 0,25 mm chamfer (oluklu) sonlanma ile kesim gereklidir.
İnsizal ve lingual sonlanma: İnsizal kenarı içine alan rpreparasyonlar daha başarılı
restorasyonlar hazırlanmasına olanak sağlar.
İNLEY VE ONLEY RESTORASYONLAR
İntrakoronal (kron içi) restorasyonlardandır. Günümüze kadar, döküm yolu
ile altın alaşımlarından elde edilmekteyken, seramik ve kompozit materyallerdeki
teknolojik gelişmeler bu materyallerin kullanımını arttırmıştır. İnley, diş dokuları
içinde yer alır ve mesail, distal veya okluzal yüzlerden bir veya bir kaçını ihtiva
eder. Onley ise dişin okluzal yüzeyini tamamen kaplayan restorasyonlardır.
İnley ve onley restorasyonlar;
1- Döküm metal inley ve onley
2- Porselen inley ve onley
3- Kompozit inley ve onley olarak sınıflandırılabilir.
İNLEY RESTORASYONLAR ONLEY RESTORASYONLAR
Tüm okluzal yüzeylerin kaplanması ile modifiye edilen (özellikle MOD
İntrakoronal (kron içi) restorasyonlardandır. Günümüze kadar, döküm yolu kaviteler) inley restorasyonlar onley olarak adlandırılır. Onleyler, kuvvetlerin
ile altın alaşımlarından elde edilmekteyken, seramik ve kompozit materyallerdeki geniş bir alana ve düzgün olarak dağılımına yardımcı olur.
teknolojik gelişmeler bu materyallerin kullanımını arttırmıştır. İnley, diş dokuları
içinde yer alır ve mesail, distal veya okluzal yüzlerden bir veya bir kaçını ihtiva Endikasyonları:
eder. Onley ise dişin okluzal yüzeyini tamamen kaplayan restorasyonlardır. Bukkal ve lingualdeki mine duvarları sağlam ve 2-3 mm kalınlığında olani
İnley ve onley restorasyonlar; fakat diğer bölgeleri tahrip olan dişler,
1. Döküm metal inley ve onley Bir MOD preparasyonun isthmus bölgesinde, kronun bukkolingual kalınlığının
2. Porselen inley ve onley yarısından daha fazlası örtülecek ise,
3. Kompozit inley ve onley olarak sınıflandırılabilir. Bukkal ve lingualde sağlam dokulara sahip, endodontik tedavili dişlerde,
Yüksek ve sivri tüberküllere sahip dişlerde,
Onley preparasyonundaki prensiplerin çoğu inleyler ile aynıdır.
Döküm Metal İnley : Alt ve üst çenede 4,5,6 nolu dişlerde ve gerektiğinde
7 nolu dişlerde okluzal ya da çok yüzlü kaviteler (okluzal, proksimal, gingival)
yapımında kullanım alanı bulurlar. Endikasyonu amalgam restorasyonunun
endikasyonu ile aynıdır. Estetik problem çıkarmayacaksa 1,2,3 nolu dişlerin sınıf 3
kavitelerinde de uygulanabilir. Kontağında kron bulunan kavitelerde endikasyonu
daha çok uygundur.
Devital ve/veya madde kaybı büyük olan dişlerde, özellikle MOD
kavitelerde inley restorasyonlar kama etkisi oluşturarak dişin kırılmasına neden
olabilir. Bu tür dişlerde onleyler tercih edilir.
75
Kavite prensipleri: Dolgu kavite kurallarına uyulur. Fakat inley ve onley
kron-köprü sistemi veya modifiye bir tutucu olarak değerlendirildiğinden
preparasyon farklılıkları vardır.
• Biyolojik prensipler: Profilaksi, hijyen, pulpanın korunması, diş dokularının
korunması esastır. Uygulanacak restorasyon kalan yapıyı korumalıdır.
Preparasyon hem prensiplerin uygulanmasını hem de en az doku kaybını
gerektirir.
• Tutuculuk: Tutuculuk diş preparasyonunun uzun aksı ve giriş yolu boyunca
restorasyonun uzaklaşmasına neden olur. En iyi tutuculuk paralel duvarlar
ile elde edilir. 5-7 derecelik eğimler de tutuculuk açısından uygundur.
İlave Kutu ve oluk preparasyonları tutuculuğu arttırır. Giriş yolunun tek
olduğu restorasyonlar tutuculuk açısından en üstündür. Keskin ve belirgin
kavite açıları, kırlangıç kuyruğu şekli tutuculuğu olumlu etkiler.
• Direnç: Apikal, oblik veya okluzal kuvvetler altında restorasyonun
kaviteden uzaklaşmamasını sağlayan özellik direnç özelliğidir. Horizontal
yönlü rotasyon kuvvetlerini engelleyici proksimal kutu ve oluklar direnci
arttırır. Okluzal kuvvetlere direnç düz pulpal ve gingival yüzeyler ile
sağlanır. İki yüzlü inleylerde okluzal parçası proksimale yerdeğiştirmeyi
önlemek için kırlangıç kuyruğu şeklinde ve yeterli derinlikte
hazırlanmalıdır.
• Yardımcı tutuculuk: Tutuculuğun az durumlarda kutu, oluk ve pin
uygulamaları yardımcı tutucu olarak hazırlanırlar.
• Kenar geometrisi ve bizotaj: Metal alaşımlarının döküm büzülmeleri,
restorasyonların kavite ve basamağa uyumunu azaltmaktadır. Bizotaj
daha iyi bir uyum sağlamak amacı ile uygulanır. Bizotaj aynı zamanda
desteği kalmamış mine prizmalarını da kaldırdığından ileride oluşabilecek
mine kırıklarının önüne geçilmiş olunur.
ONLEY
Tüm okluzal yüzeylerin kaplanması ile modifiye edilen (özellikle MOD
kaviteler) inley restorasyonlar onley olarak adlandırılır. Onleyler, kuvvetlerin
geniş bir alana ve düzgün olarak dağılımına yardımcı olur.
Endikasyonları:
• Bukkal ve lingualdeki mine duvarları sağlam ve 2-3 mm kalınlığında olani
fakat diğer bölgeleri tahrip olan dişler,
• Bir MOD preparasyonun isthmus bölgesinde, kronun bukkolingual
kalınlığının yarısından daha fazlası örtülecek ise,
• Bukkal ve lingualde sağlam dokulara sahip, endodontik tedavili dişlerde,
• Yüksek ve sivri tüberküllere sahip dişlerde,
Onley preparasyonundaki prensiplerin çoğu inleyler ile aynıdır.
76
Prof.Dr. Emrah Ayna
8. Bölüm
ENDODONTİK TEDAVİLİ DİŞLERİN RESTORASYONU
Klinik değerlendirmeler
1. Pre-endodontik tedavi
a. Subgingival çürüklerin varlığı
b. Periodontal durum
c. Alveol kemik desteği
d. Kök morfolojisi
e. Ark içi ve arası yerleşim
f. Okluzal alışkanlıklar
g. Kök kırıklarının değerlendirilmesi
h. Dişin yararlanılacağı amaç
2. Post-endodontik tedavi
a. Kalan klinik kron miktarı
b. Endodontik tedavinin tipi, kalitesi ve süresi
c. Radyografik değerlendirme
Restorasyon Tipleri
77
- Marjinal uyumun üst düzey kontrolü daha azdır
- İki parçalı dökümün genleşme oranı daha iyi kontrol edilebilir
- Post uzaklaştırılmadan, restorasyonun yenilenmesi gerçekleştirilemez
- Kronun farklı bir düzlemde konumlandırılması seçilemez
2. İki parçalı ve bir üst yapı üzerine hazırlanan kron:
a. Sivri döküm post-core
1) Avantajları:
- Yüksek dayanıklılık
- Prefabrike postlardan daha iyi uyum
- Diş yapısı daha radiküler korunur
2) Dezavantajları
- Retantif değil
- Dişlerde kama şekilli çatlak oluştururlar
- Birkaç seansta tammlanır
3) Endikasyonları:
- Kanalları düz kökler
- Aşırı sivri uçlu kökler
b. Prefabrike, paralel, dowel (vida), core ile birlikte: Şekil ve yüzey
özelliklerine göre sınıflandırılabilir. Genellikle Au-Pt-Pd, Ni-Cr, Co-Cr, ve
titanyumdan hazırlanmaktadırlar.
1- Konik postlar
a. Düz yüzeyli
b. Pürüzlü, seyrek dişli
c. Vidalı
2- Paralel postlar
a. Düz yüzeyli
b. Dişli yüzeyli
c. Vidalı
d. Vidalı ucu konik
En popüler olan prefabrik postlar paralel kenarlı yüzeyi dişli postlardır.
Ancak çok doku uzaklaştırılması gerektiğinden dezavantajlıdır. Konik şekil
gösteren kanallarda konik ve döküm postlar tercih edilir.
1) Avantajları:
- Yüksek direnç
- İyi retansiyon
- Azaltılmış stres
2) Dezavantajları:
- Diş yapısının kaybı
- Paslanmaz çelilk postların muhtemel korozyonu
3) Endikasyonları:
- Güçlü, dairesel kanallar
78
Farklı prefabrik post sistemleri: Fleksi postlar, fiber postlar, zirkonyum postlar
c. Radikülar amalgam core
1) Avantajları
- Diş yapısını dha radiküler koruma
2) Dezavantajları
- Düşük gerilin direnci
- Temel metallerin korozyonu
3) Endikasyonları
- Uygun pulpa odalı (4mm derinlik) posterior dişler
Klinik Teknik
79
2. Belirle nen uzunlukta gutta percha uzaklaştırılır.
a. Periodontal sond veya dönel aletler
b. Gates Glidden frezler
3. Gerektiğinde antirotasyonel kilit hazırlanır
4. Post simantasyonu
5. Core Yapımı (amalgam, cam iyonomer siman, hibrit cam iyonomer
simanlar ve kompozitler)
Döküm postlar: Geride çok az diş dokusunun kaldığı aşırı derecede harabiyete
uğramış dişlerde, kökleri paralel olmayan arka grup dişlerde tercih edilir. İndirek
ölçü yöntemi ile hazırlanan kanalın ölçüsü alınır. Servikalden 1,2 mm uzun ve
kanala rahatlıkla girebilecek bir kürdan parçası hazırlanır. Uygun fabrikasyon
kaşıkla ve yoğun kıvamlı bir ölçü maddesi ile tüm arkın ölçüsü alınır. Sertleşince
ağızdan çıkarılır. Akıcı kıvamlı ölçü maddesi hazırlanır. Paper pointler ile
kurutulan kanal içerisine lentüloyardımı ile yerleştirilir. Kaşık içerisine de akıcı
kıvamlı ölçü maddesi yerleştirilerek ağıza yerleştirilir. Sertleştikten sonra
ağızdan çıkarılır ve model elde edilip dökümü yapılmak üzere laboratuara sevk
edilir.
80
ProfDr. Emrah Ayna
9. Bölüm
YAPIŞTIRMA AJANLARI VE SİMANTASYON
(DENTAL LUTING AGENTS)
Simantasyon, herhangi bir sabit restorasyonun bir yapıştırma ajanı (siman)
ile dişler üzerine uygulanması işlemidir. Geçici ve daimi olarak uygulanmaktadır.
Geçici simantasyon, bitirilmiş çok üyeli bir restorasyonun; dişlerin muhtemel
hassasiyetini, alveol kreti gövde ilişkisini, kenar dişeti ilişkisini kontrol etmek
amacı ile yapılır. Daimi simantasyon ise geçici simantasyondan sonra
restorasyonun uygunluğu teyit edilince uygulanır.
C. Polikarboksilat bağlı
1. Çinko Zinc Polikarboksilat
2. Cam İyonomer
81
2. Dolduruculu (Işıkla ve kendinden sertleşen- ikili polimerzasyon-
Light ve Dual Cure)
3. Doldurucu içermeyen
3. Avantajları
a. Kullanımı ve manipulasyonu kolay, film kalınlığı(25um)
b. Başarılı klinik geçmiş (>100 yıl - 1878), düşük maliyet
c. Orta derecede dayanıklılık ve sertlik, Fazlalıkların
uzaklaştırılması kolay
4. Dezavantajları
B. Çinko polikarboksilat
3. Avantajlar:
82
4. Dezavantajları:
C. Cam İyonomer
4. Avantajları
5. Dezavantajları
83
2. Daimi simantasyonda kullanılır fakat çok yüksek dayanıklılık
özelliklerine sahip değildir. Toz likid içerisinde spatül yardımı ile
en az 60 saniye karıştırılmalıdır.
3. Avantajları
4. Dezavantajları
4. Avantajları
5. Dezavantajları
84
a. Kırılganlıkta artış
b. Zor temizlenme
1. Karakteristikleri
a. Fluoride içerirler
b. Dentine yapışırlar (Cam iyonomerden az)
c. Mineye yapışırlar (cam iyonomer ile aynı)
d. Mikrosızıntısı cam iyonomerlerde küçüktür
e. Nem hassasiyeti cam iyonomerlerden azdır
f. Dayanıklılık, sertlik daha yüksektir
A. Tek kron, 3-üyeli köprü, pulpal hassasiyet yok, iyi retantif form –
Cam iyonomer siman
85