Professional Documents
Culture Documents
Mekanik Ventilasyon
Mekanik Ventilasyon
ERICH SEGAL
ANESTEZĠ
VE
YOĞUN BAKIMDA
MEKANĠK VENTĠLASYON
Ali GÜNERLĠ
DEÜTF
Anesteziyoloji ve Rean AD
ĠZMĠR
2
Ventilasyon nedir?
3
Respirasyon nedir?
4
Ġnspirasyon?
Ventilasyon sırasında, akciğerlere hava giriĢidir,
Spontan ventilasyonda, inspirasyon toraks ve göğüs
boĢluğunun ekspansiyonu ile sağlanır.
Ġnspiratuvar kasların özellikle diyafragma ve eksternal
interkostal kasların kasılmaları gerekmektedir.
Ekspirasyon ?
Akciğerlerden hava çıkıĢıdır,
Pasif bir olaydır,
Ekspirasyon sırasında, solunum kasları gevĢer, toraks
boĢluğunun hacmi azalır ve solunum havası alveol dıĢına
itilir.
5
Ġnspirasyon-ekspirasyon
6
Hava yolları
Havanın alveollere kadar izlediği yol
Havanın filtre edilmesi, ısıtılması, nemlendirilmesi
Burun, (ağız), trakea, bronĢlar - bronĢioller,
Alveoller
7
Figure 17-4: Branching of the airways
GAZ DEĞĠġĠMĠ
Pulmoner alan
Alveol
Alveolar kanalları
Respiratuvar bronĢiyoller
8
Fonksiyonel anatomi
Orta hava yolları
Orta solunum yolu
Trakea
BronĢlar
BronĢioller
BronĢioller
Astım
BronĢit
Amfizemde daralır.
9
Havayolu pasajı
Trakea
Alveol
Alveol
kesesi
1o
2o ALVEOLAR DUCT
Terminal
3o bronşiol
BronĢiyol Respiratuar
BronĢ Kıkırdaksız bronşiyol
Visseral
plevra
Kıkırdak + Bezler
bezsiz
SOLUNUM SĠSTEMĠ
Plevral
„boĢluk‟
Pariyetal plevra
Elastik içeri çeker
GÖGÜS DUVARI
BronĢioller içinde elastik lifler , Beyin sapından
duktus ve alveolar duvarlar gelen solunumu
yöneten sinirler
Ġletici Kaburga
tüpler
kaslardan
yapılmıĢtır Interkostal
kaslar + ?
Kaslar iter
Visseral
plevra Mesotelyum
ALVEOLAR
ALVEOLUS KESE
ALVEOLAR KANAL
TERMINAL
BRONġIYOL
Visseral
plevra
Alveolar duvar
AKCĠĞER KAN DOLAġIMI
1o
2o ALVEOLAR DUCT
Terminal
bronşiyol
3o
Respiratuvar
PULMONER VEN
bronşiyol Visseral
plevra
KAPILLER YATAK
Akciğerde hava hareketleri ?
Akciğerde oluĢan hava hareketlerinin temeli
basınç değiĢikliklerine dayanır.
Gaz ve sıvıların daima yüksek basınç
bölgelerinden, düĢük basınç bölgelerine doğru
hareket edeceği düĢünülürse
ventilasyon sırasındaki hava hareketi ağız ve
burunla baĢlayan “iletici havayolları" ile
alveoller arasındaki basınç farkları ile ortaya
çıkmakta,
ağız ve alveol arasındaki basınç farkı ortadan
kalktığında hava akımı durmaktadır.
14
Ventilasyon sırasında oluĢan
basınç değiĢiklikleri birimi?
Ventilasyon sırasındaki basınç
değiĢikliklerinin değerlendirilmesinde
birim olarak genellikle
"santimetre su (cmH2O)" kullanılır.
Ayrıca her basınç için bir “baseline”
yani “sıfır” değerine ihtiyaç vardır.
Bu sıfır referans noktası bir atmosfer
basıncına eĢittir ve deniz seviyesinde
*760 mmHg = 1034 cmH2O’dur.
(*:1cmH2O= 1.36mmHg)
15
ġekil: Solunum mekaniğinde gaz akımını
sağlayan basınçlar ve basınç gradiyentleri.
16
HAVA YOLU GEÇĠġ BASINCI
PTA=Paw-PA
17
TRANSTORASĠK BASINÇ
PTT=PA-Pbs
PTR=Pawo-Pbs
Pozitif basınçlı ventilasyon sırasında havalanma için gerekli
basınçtır.
19
TRANSPULMONER BASINÇ
PL=PA- Ppl
20
21
AKCĠĞER VOLÜM VE KAPASĠTELERĠ
Tidal volüm
Ġnspiratuvar yedek volüm
Ekspiratuvar yedek volüm
Vital kapasite
Rezidüel volüm
Fonksiyonel Rezidüel Kapasite
Total akciğer kapasitesi
Zorlu vital kapasite
Zorlu ekspiratuvar volüm
Akciğer volüm ve kapasiteleri
Total
akciğer
kapasitesi
Vital
kapasite
Tidal
Volüm
Funksiyonal Residüel
Residüel kapasite Volüm
125
IRV
100 TV
VC
% Normal TLC
IRV ERV
75
VC
TV IRV
50 FRC VC
ERV RV TV
25 FRC ERV
RV FRC RV
0
Normal Obstrüktif Restriktif
Obstrüktif hastalık:
AzalmıĢVC ArtmıĢ TLC, RV, FRC.
Restriktif hastalık:
AzalmıĢ VC AzalmıĢ TLC, RV, FRC.
24
Fonksiyonel residuel kapasite (FRK )
25
Fonksiyonel residüel kapasite değiĢiklikleri
POZĠSYONA BAĞLI
DEĞĠġĠKLĠKLER
– Dik pozisyondan yatar
pozisyona geçiĢ:
– FRK 3 L’den 2L’ye düĢer
– Diyafragmanın yukarıya
hareketi ?
– Göğüs çapının azalması
ANESTEZĠ ĠNDÜKSĠYONU
(Ketamin hariç)
– FRK’de 450 ml düĢüĢ
– Kas gevĢeticiden
etkilenmez
– Solunum Ģeklinden
(spontan/kontrole)
etkilenmez.
HALOJENLĠ
ANESTEZĠKLERĠN KASLARIN
TONĠK AKTĠVĠTESĠNĠ
AZALTAN ETKĠSĠ 26
Fonksiyonel residüel kapasitenin azalma nedenleri
SAF OKSĠJEN-
ABSORBSĠYON
ATELEKTAZĠSĠ-AKCĠĞER
PARANKĠMĠ
RETRAKSĠYONU ARTIġI
OBEZĠTE
27
Fonksiyonel residüel kapasitenin azalma nedenleri
Atelektazi
Ekspiratuvar kas aktivitesi
Distal hava yollarında hava tuzağı
Diyafragmanın yukarı yer değiĢtirmesi
ArtmıĢ torasik kan volümü
Ġmmobilizasyon
AĢırı sıvı yüklenmesi
Yüksek FiO2 ve buna bağlı absorbsiyon atelektazisi
28
Fonksiyonel residüel kapasite pozisyon iliĢkisi
29
FRK AZALMASININ SONUÇLARI
BRONġ ÇAPINDA
AZALMA
– Havayolu direncine
etkisi:
Normal akc: Ø
Bronkospazm:
30
FRK AZALMASININ SONUÇLARI
Anestezi FRK
FRK<KK Hipoksemi
YaĢ KK
31
Ölü boĢluk
Hava yolları ve akciğerlerdeki gaz değiĢimine
katılmayan volüm
Anatomik ölü boĢluk (Sabit)
– Ġletici hava yollarındaki volüm (~ 1 mL/ 1kg vücut ağırlığı)
Alveoler ölü boĢluk
Perfüze olmayan, gaz değiĢimine katılmayan alveoller
Fizyolojik ölü boĢluk
– Anatomik + alveoler
– CO2 “dilusyon tekniği ile hesaplanır
VD = VT × [(PaCO2 – PeCO2)/PaCO2]
33
Pulmoner fizyolojide kompliyansın rolü?
34
KOMPLĠYANS
35
Mekanik ventilasyon sırasında
kompliyansın rolü?
Akciğer dokusu ve toraks yapısında oluĢan
değiĢiklikler kompliyansı etkileyeceğinden
mekanik ventilasyon süresince kompliyansın
monitorizasyonu hastadaki değiĢiklikleri izlemek
için değerli bir yöntemdir.
Mekanik ventilasyon sırasında kompliyans ölçümü
gaz akımının olmadığı anda yapılır ve
"statik kompliyans (SK)" veya "efektif kompliyans"
olarak tanımlanır.
Kompliyansın azaldığı durumlarda aynı volümü
verebilmek için uygulanan basıncın arttırılması
gerekir. 36
BASINÇ-HACĠM (P-V) EĞRĠSĠNĠN BĠLEġENLERĠ
Akciğer retraksiyonu-Göğüs kafesi ekspansiyonu dengesi
FRC
Rezidual
Volüm
37
BASINÇ-HACĠM (P-V) EĞRĠSĠNĠN BĠLEġENLERĠ
Akciğer retraksiyonu-Göğüs kafesi ekspansiyonu dengesi
1/ CTOT=1/CP + 1/CCW
38
ġekil 2 - 3: Normal akciğerde bir volum- basınç eğrisi
(ĠĢaretli bölge inspiryum sırasında elastik güçleri yenen solunum iĢini gösterir)
39
40
DHFAHFDFFJSD
DFLDFŞLFD
İVŞH
41
42
43
Ġnternal PEEP=OTO PEEP
KOAH
YaĢ>60
ArtmıĢ hava yolu direnci
ArtmıĢ akciğer kompliyansı
Yüksek solunum frekansı
Ters orantılı ventilasyon
Özellikle havayolu obstrüksiyonuyla
artmıĢ tidal volüm
44
Dinamik pulmoner hiperinflasyon
Ġnternal PEEP belirleyicileri
Ġnternal Eksternal
Mekanik faktörler Ek dirençler
Akıma direnç Entübasyon tüpü
Ekspirasyon akımının Ventilatör devresi
sınırlanması Ventilatör ayarı
Solunum sistemlerinin Solunum hızı
direnci I:E oranı
Dakika ventilasyonu
46
“Havayolu rezistans eĢitliği” nedir?
Akciğerdeki gaz akımları üzerine en önemli direnç iletici
havayollarına ait anatomik yapılar tarafından oluĢturulmaktadır.
Akciğerde havayollarındaki gaz akımı, basınç ve rezistans arasındaki
etkileĢimi tanımlayan kavrama "havayolu rezistans eĢitliği (Raw)"
denilmek ve
(Raw = PTA /Akım = cm H2OL/san).
Bu eĢitliğin pratik açıklaması sabit akım hızında havayolu direncinin
arttığı durumlarda uygulanan basıncın çoğunun havayollarında
kaybedileceği ve alveollere ulaĢamayacağıdır.
Bu durum alveollerde daha düĢük basınç ve gaz değiĢimi için daha az
volüm demektir.
Diğer bir yorum da obstrükte havayollarını aĢabilmek için daha
yüksek gaz akımınına gereksinim duyulacağı yani solunum eforunun
artacağıdır.
0,5 L/saniyelik gaz akımı sırasında akciğer patolojisi olmayan
kiĢilerde rezistans değeri yaklaĢık 0,6 - 2,4 cmH2O/L/saniye,
amfizem veya astımlı hastalarda 13-18 cmH2O/L/saniyeye kadar
yükselebilmekte ve alveoler ventilasyon önemli derecede
azalmaktadır.
47
Hava yolu rezistansı
48
Mekanik ventilasyon sırasında rezistansın rolü ?
49
Mekanik ventilasyon sırasında rezistansın rolü ?
Göğüs duvarı
kompliyansında
azalma
• Plevral
basıncın
vertikal
gradientinde
azalma
• Anatomik
olarak ventral
akciğer hacmi
daha az
•Daha homojen
ventilasyon
dağılımı
52
YÜZÜKOYUN POZĠSYONDA VENTĠLASYONUN DAĞILIMI
53
Atelektazi ve Anestezi
Genel anestezi altında geliĢen hipoksemide atelektazi
oluĢumu önemli rol oynar,
Akciğerin ventile olmayan alanlarının perfüze olması
nedeniyle ventilasyon-perfüzyon bozukluğu oluĢur,
atelektazi miktarı ile intrapulmoner Ģantlar arasında
korelasyon vardır,
Atelektazi geliĢen genç sağlıklı akciğerde hipoksik
pulmoner vazokonstriksiyon ile kan atelektazik alanlardan
sağlam alanlara yönlendirilir.
Ġnhalasyon anestezikleri, hipoksik pulmoner
vazokonstriksiyonu engelleyerek arteriyel hipoksemiye
katkıda bulunur.
Genel anestezi altında atelektazi hem eriĢkinlerde hemde
çocuklarda özellikle %90’ında dependent (altta kalan)
alanlarda geliĢir,
Fonksiyonel rezidüel kapasitenin azalması, rezorpsiyon
aktelektazisi hipoksiyi agreve eder.
54
Rezorpsiyon atelektazisi
Anestezi indüksiyonu sırasında geliĢen atelektazi
Preoksijenasyon için %100 oksijen solunması ile bir dakika
içinde akciğerlerdeki nitrojenin ¾’den fazlasının yerini
oksijen almaktadır. Ġletici hava yollarının bloke olması yada
kollabe olması durumunda rezorpsiyon sonucunda
atelektazi geliĢir.
Ġntrapulmoner Ģant artar. Özellikle düĢük TV veya düĢük
basınç sikluslu ventilatörlerin kullanıldığı hastalarda tablo
daha ağırdır,
%100’e karĢın %30 oksijen ile solutmakla erken dönemde
atelektazi geliĢmesi önlenebilir.
Ayrıca akciğerler yeterli PEEP düzeyi ile (örn. 10 cmH2O)
açık tutulabilirse, %100 oksijen solutulsa bile atelektazi
önlenebilir veya azaltılabilir.
55
Yoğun bakımda atelektazi
ARF/ARDS’de sürfaktan sistemi inaktiftir.
Sürfaktan bir yüzey-aktif ajandır ve akciğer iç yüzeyinde
ince bir tabaka oluĢturarak akciğerin yüzey gerginliğini
sağlar.
Sıvının hava dolu alanlara giriĢine önler, akciğerin kuru
kalmasını sağlar.
Yüzey gerginliği ile yüzey alanı arasında iliĢkiyi korur.
Bu sağlanmasaydı alveollerin açık kalması için çok fazla
çaba gerekirdi ve ekspirasyon sırasında alveoller kollabe
olurdu.
Sürfaktan ile alveolun açılması ve kolabe olmasının
önlenmesi daha düĢük kuvvetlerle mümkün olmaktadır.
Sürfaktan ayrıca yüzey gerginliğini koruyarak farklı
çaptaki alveollerde aynı basıncın korunmasını da sağlar.
Eğer yüzey gerginliği sabit olsaydı, basıncı yüksek olan
küçük alveoller büyük alveollerin için boĢalırdı.
56
Yüzey basıncı ve surfaktan
Alveollerdeki likid moleküllerin oluĢturduğu yüzey
tansiyonu veya çekici güç
– OluĢturduğu basınç Laplace yasasına göre
P = 2T/r
P = büzen basınç / alveolleri açık tutan basınç
T = yüzey basıncı (sabit)
r = alveolun yarı çapı
– Küçük alveollerde yüksek basınç
Surfaktan moleküllerinin parçalanması ile çekici
güç bozulur
– Yüzey basıncı düĢer (düĢük volümlerde daha
fazla ) küçük alveoller, içi boĢ büyük
alveollere doğru kayar ve basıncın düĢmesi ile
açık alveoller kapanır
– Akciğer kompliansı artar
57
ġekil : Surfaktanın sentezi,salınımı,kaybı arasındaki denge
Sağlıklı akciğer. Yüzeyde ve
ekspirasyon sırasında kaybedilen
sürfaktan yerine yenisini
serbestleĢtirten hipofazda
(micelles) yeterli miktarda
sürfaktan vardır.
Mekanik ventilasyon sırasında
sürfaktan sentezi, salınımı ve
kaybı arasında dengesizlik vardır.
Ġnspirasyon baĢında sürfaktan
moleküllerinin belirgin eksikliği
vardır ancak hipofazda birikenler
ortaya atılmaktadır. Ekspiryum
sonunda yüzeyde genelde yeterli
sürfaktan vardır.
Sonraki ekspirasyon ile yüzey
aktif moleküller (sürfaktan)
dıĢarı doğru sıkıĢtırılmaktadır ve
yeniden ortaya atılması için
hipofazda da yeterli miktarda
yoktur ve böylece ciddi sürfaktan
eksikliğini oluĢtuğu tablo ortaya
çıkar.
58
Shear stres
Ekspanse Kollebe,
olan sağlıklı ekspanse
alveol olan
alveolün
aĢırı gerilim
oluĢturduğu
alveol
60
PEEP’in surfaktan üzerine etkisi
61
ATELEKTAZĠNĠN ÖNLENMESĠ
FIO2
Ventilasyon/Perfüzyon oranı düĢük hastalarda
yüksek O2 konsantrasyonları atelektazi
eğilimini arttırır.
%30 O2 kullanımı: O2 rezervlerini azaltır
(Havayolu problemi varsa risk artar)
%100 O2 + PEEP: Atelektaziyi azaltır, gaz
değiĢimini iyileĢtirir.
PEEP düzeyi:
– BaĢka patolojisi olmayanlarda +5 cmH2O,
– Obezlerde +10 cmH2O
62
ATELEKTAZĠNĠN ÖNLENMESĠ
Açma (Recruitment) manevrası:
30-40 cmH2O ile 7-10 saniye
Olumlu yönleri:
Gaz değiĢimi
Mikrovasküler kaçıĢ
kompliyans
Sağ ventrikül fonksiyonu
Olumsuz etkiler: (süre+basınç ile iliĢkili)
Hemodinamik
Splanknik dolaĢım (deneysel)
Her hastaya mı?
Atelektazi mekanizması göğüs kafesi ekspansiyon tonusu
azalması değilse: Etki ?
%100 O2 vs %30 O2+ %70 N2O (?)
63
ATELEKTAZĠNĠN ÖNLENMESĠ
PEEP
Havayolları kollapsı (%65) + Atelektatik alveol
Toraks grafisi: Parankim dansitesinde azalma
UYGUNSUZ PEEP UYGULAMASI:
Yetersiz açılma olduğunda sağlıklı (açık) alveollerde
overinflasyon
Atelektatik alanın perfüzyonunda artıĢ
Ventilasyon-Perfüzyon dengesizliği artıĢı
%100 O2 + PEEP: Atelektaziyi azaltır, gaz değiĢimini
iyileĢtirir.
PEEP düzeyi:
BaĢka patolojisi olmayanlarda + 5 cmH2O,
Obezlerde + 10 cmH2O
64
ATELEKTAZĠNĠN ÖNLENMESĠ
65
ARDS’de hipokseminin fizyopatolojisi
66
Tip 1 Hücrelerin Tip 2Hücrelerin
Hasarlanması Hasarlanması
Sıvı geçirmeyen
Kompliansta azalma
bariyerin kaybı nedeniyle
alveolar ödem Surfaktan eksikliğine
Ödeme bağlı alveolar
bağlı atelektazi
stabilitenin kaybı ile
atelektazi
Atelektazi ve tip 1
hücrelerin büyüyüp
gerilmesine bağlı
kompliansın azalması
67
ARDS’de Radyoloji
68
ARDS’de akciğer
Akciğerde üç bölge
H bölgesi:
( Healty = sağlıklı )
Baby Lung = Bebek akciğeri
R bölgesi
( Recrutible = açılabilen )
D bölgesi
( Diesease = hasta ) bölgeler.
69
SÜNGER MODELİ
Etkili olan
Yerçekimi yok basınç Yerçekimi var
Gaz/Doku
Gaz/Doku
:0.6
:1
Gaz/Doku: Gaz/Doku
0.6 :0.5
Gaz/Doku Gaz/Doku
:0.6 :0.2
70
Solunum mekaniği ile ilgili kriterler
71
Oksijenizasyon ile ilgili kriterler
72
Ventilasyon ile ilgili kriterler
Vd / Vt ( Ölü boşluk/
tidal vol ) 0.25-0.40 0.4-0.6 > 0.6
73
Mekanik ventilasyonda temel prensipler
74
Mekanik ventilatörün ayarlama prensipleri
Solunum sayısı
Tidal volüm / dakika volümü
Ġnspirasyon akımı
Ekspirasyon sonu basıncı
Solunum zaman iliĢkisi
Ġnspirasyon sonu basınç platosu
75
Solutma siklusları
Ġnspirasyon fazı
Ġnspirasyondan ekspirasyona değiĢme
Ekspirasyon fazı
Ekspirasyondan inspirasyona değiĢme
Solunum zaman iliĢkisi :
I:E iliĢkisi veya I:E ratio inspirasyon
ekspirasyon sürelerinin zaman iliĢkileridir
76
Ventilatörün ayarlanması
Tidal volüm (VT) : 5-7 ml/kg Vücut Ağırlığı
Respiratör solutma sayısı ( RR ) : 12-14 /dk.
Dakika volümü = ( VT x RR )
Ġnspirasyon / Eksprasyon : 1:2, 1:3
Pik insüflasyon basıncı : 30 cm H2O
Oksijen konsantrasyonu ( FIO2 ) : % 30 – 60
PEEP : ihtiyaca göre
Alarm :Ventilatör diskonneksiyonu,
Pik insp. Basınç:> 30 cm H2O,
FIO2 < O.25 veya > 0.6
77
Solunum Modları
Volüm Kontrollü
Kontrollü zorunlu solunum (CMV)
Asiste kontrollü solunum (AC)
Intermittent Mandotory Ventilation (IMV)
Senkronize Intermittent Mandatory Ventilation (SIMV)
Basınç Kontrollü
Basınç kontrollü ventilasyon (PCV)
Basınç destekli solunum (PSV)
78
Pozitif basınçlı ventilasyon V/Q iliĢkisini çeĢitli
faktörler ile etkiler
PEEP
79
Pozitive End Expiratory Pressure (PEEP)
80
Distansiyon Normal Kollabe
Yan etkileri
Barotravma
Kardiyak output azalması
Rejiyonal hipoperfüzyon
NaCl retansiyonu
Ġntrakraniyal basınç artıĢı
Paradoksal hipoksemi
82
Ġnspirasyon süresini uzatmanın
fizyolojik etkileri
Uzayan gaz karıĢım süresi infiltratif akciğer
hastalıklarında V/Q uyumunu arttırır.
83
Ġnspirasyon sırasında basıncın
artması ile volümdeki değiĢiklik
kalın çizgi ile görülmektedir.
A noktasında alveol halen
kollabedir.
Kritik açılma basıncı P0 noktasına
B noktasından önce eriĢilmez.
Alveoler volüm artıĢı hızla olur
(kesikli çizgi) ve D notasına
ulaĢır. Alveoler recruitment ve kollapsın
olası mekanizması,
Alveol (açılmıĢ) rekrute olmuĢtur.
Basınç-volüm eğrisinin
(Bu arada alveoldeki basınç B ve Ģematik resmi
D ile eĢittir.
Volüm kapanma basıncı olan Pc’ye
C noktasında ulaĢtığında volüm
değiĢikliği tekrar kollabe olur.
84
Açılma ve kapanma basınçlarının bulunması
Hava yolu basınçları; maksimum PaO2 düzeyine ulaşılana kadar yavaş yavaş artırılması.
Bu nokta tüm akciğerin tamamen açık olduğu noktadır ( P9 )
PaO2 düşmeye başlayana kadar basınçları yavaş yavaş düşür.Bu değer bazı alveollerin kollabe
olmaya başladığı değerdir ( Pc )
Akciğerin açılması
Akciğerin açılması için basıncı kısa bir süre için P0’ya çıkar (örn. 5-10 sn)
Akciğeri açık tut
PEEP’in tam Pc’nin üstündeki bir basınçta olduğundan emin ol ve ventilatörü şu şekilde ayarla:
Hemodinamiği etkilemeden mümkün olan en düşük hava yolu basıncı (daha yüksek basınçlar
alveoler boyutun kapiller yatakta konstriksiyon yapabileceği anlamına gelir)
Akciğerde olası shear stressi azaltmak için mümkün olan en düşük basınç ve optimal
inspirasyon/ekspirasyon oranı ve frekans ayarlanır (Pc üstündeki alandaki en küük basınç
değişiklikleri volümlerde büyük değişikliklere neden olur). Aynı zamanda akciğerleden CO2
atılımının da iyi olması gerekir. Pratikte sürekli (online) PaO2 monitörizasyonun ile en küçük
atelektazi için bile hassas olduğu ve ve düzenleyici düzeltmelerinin anında yapılmasına olanak
sağladığı gösterilmiştir.
85
PEEP TĠTRASYONUNDA ĠKĠ FARKLI
STRATEJĠNĠN KIYASLANMASI
87
Mekanik Ventilasyon Problemleri
88
Mekanik ventilasyonun monitorizasyonu I
Oksijenizasyonun takibi
PaO2- Arteriyel,kapiller,mikst venöz kan gazı
Alveolo-arteriyel O2 basınç farkı (Aa PO2)
Alveolo-arteriyel O2 basınç oranı ( PaO2/PA O2)
Arteriyel/inspired O2 oranı (PaO2 /FIO2)
Respiratuvar indeks = Aa PO2/ PaO2
Ġntraarteriyel elektrod
Transkutanöz kan gazı ölçümü
Pulse oksimetre
Mikst venöz oksijen saturasyonu
89
Mekanik ventilasyonun monitorizasyonu II
b . PaCO2 ve pH
c . Pulmoner Kompliyans
d . Sıvı balansı
e . Akciğer grafisi
f . Kan basıncı ve nabız
g . Gaz alarmı
90
Mekanik ventilasyonda sık yapılan hatalar
91
Sonuç:I
Hem anestezi uygulamalarında hem yoğun
bakımda akciğerler kollabe olma eğilimindedir
( atelektazi ve hipoksemi )
92
Sonuç:II
Akciğeri açık tutma manevraları (Open Lung Management)
Akciğerde daha fazla hasar geliĢmesini önler,
FiO2’nin azaltılmasına izin verir,
Ġnterstisyel ve intrapulmoner ödemin resorpsiyonunu sağlar,
Hipoksik pulmoner vazokonstriksiyonu da önler.
Her hasta için akciğerin açılma ve açık tutma basınçları
farklıdır. Bunlar zaman içinde akciğerdeki hastalığın
durumuna göre değiĢiklik de gösterebilir.
93
94
TeĢekkür ederim
95
YENĠ CESUR DÜNYA / ALDOUS HUXLEY'
96
Şekil 1. Normal kişilerde ve ARDS’li hastalarda volüm-basınç eğrileri.
ARDS’li hastalarda alveollerin kapanmaya karşı aşırı eğilimi ve artmış elastik
direnç nedeniyle pozitif basınç alt kırılma noktasına ulaşıncaya kadar volüm
artışı cevabı gerçekleşmez. Bu noktadan sonra volüm (akciğerlere
pompalanan hava miktarı) belli bir miktara ulaştığında ise (üst kırılma noktası)
ortaya çıkan karşı gerilim kuvvetleri (stretch-force) artan basınca rağmen
içeriye daha fazla volüm pompalanmasını engeller. 98
MEKANĠK
VENTĠLASYON
Doç.Dr.Hülya ULUSOY
K.T.Ü. Tıp Fakültesi
Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD.
Trabzon
1
MEKANĠK VENTĠLASYON (MV);
Solunum yetmezliği durumlarında hastanın
solunum yollarında siklik olarak basınç
değiĢikliği oluĢturarak akciğerlere gaz giriĢ
çıkıĢı sağlama iĢlemidir.
2
MV için kullanılan alet ve cihazlara Mekanik
Ventilatör denir.
3
SOLUNUM YETMEZLĠĞĠ
AKUT KRONĠK
PaCO2 ani artış PaCO2 yüksek
pH ani düşüş pH normal
(7.36-7.44)
4
HĠPOKSEMĠNĠN KLĠNĠK BULGULARI:
Takipne, taşikardi, hipertansiyon,terleme (Sempatik
stimülasyon bulguları)
Bradipne, bradikardi, hipotansiyon, aritmiler, arrest
%40 O2 verilmesine rağmen siyanoz
Yardımcı solunum kaslarının solunuma katılması
Uyaranlara cevabın azalması
Reflekslerin azalması
Bilinç bulanıklığı
MONĠTORĠZASYON
Arter kan gazı-----Kapnometri-----Pulsoksimetri
5
Solunum Yetmezliği Etyolojisinde Rol Oynayan
Nedenler
I- Primer pulmoner disfonksiyon:
Obstrüktif akc hastalığı (Kr.Bronşit)
Restriktif akc hastalığı (Sarkoidoz)
Pnömoni
ARDS
Toksik gaz, duman inhalasyonu
O2 zehirlenmesi
Yağ embolisi
Pulmoner kontüzyon
Akut kardiyojenik pulmoner ödem 6
Solunum Yetmezliği Etyolojisinde Rol Oynayan
Nedenler
II- Kardiyovasküler disfonksiyon:
Hemorajik şok
Sepsis
Sol ventrikül yetmezliği
Aşırı sıvı yüklenmesi
Mikroembolizm
Masif kan transfüzyonu
DİK
Kardiyopulmoner by-pass sonrası gelişebilir
7
Solunum Yetmezliği Etyolojisinde Rol Oynayan
Nedenler
III- SSS disfonksiyonu:
8
Solunum Yetmezliği Etyolojisinde Rol
Oynayan Nedenler
IV- Nöromüsküler disfonksiyon:
Myastenia Gravis
Spinal kord kesisi
Guillian Barre Sendromu
Tetanoz
Musküler distrofi
Nöromusküler bloklarda görülür
9
Solunum Yetmezliği Etyolojisinde Rol
Oynayan Nedenler
V- Sebebi Bilinmeyen:
Pankreatit
Üremi
Morbid obezite
10
SOLUNUM YETMEZLĠĞĠ TEDAVĠSĠ:
1. O2 verilmesi
2. ETE (Endotrakeal entübasyon) ve
MV(Mekanik ventilasyon)
3. PEEP uygulaması
4. İntravasküler volümün düzenlenmesi
5. Havayolundaki sekresyonların atılması
6. Enfeksiyonun kontrolü sağlanmalıdır.
11
Entübe Olamayan Hastalarda O2 VeriliĢ Yolları;
12
Endotrakeal entübasyon uygulanmadan
%100 O2 vermekle solunum yetmezliği
düzelmiyorsa;
Endotrakeal entübasyon ve Mekanik
Ventilasyon uygulamasına geçilir.
13
MEKANĠK VENTĠLASYONA BAġLAMA
KRĠTERLERĠ:
Mekanik Kriterler:
14
MEKANĠK VENTĠLASYONA BAġLAMA
KRĠTERLERĠ:
Oksijenizasyon Kriterleri:
15
MEKANĠK VENTĠLASYONA BAġLAMA
KRĠTERLERĠ:
Ventilasyon Kriterleri:
16
PaO2 Yaş ile azalır;
YAŞ PaO2
_________________
≤ 30 94
31-40 87
41-50 84
51-60 81
≥ 60 75
17
Mekanik Ventilatör (MV) Tipleri;
18
“ĠDEAL” MV ÖZELLĠKLERĠ:
1- Akım hızı (0-80 L/dk)
Tidal volüm (50-1500 ml) ayarlananbilir
Frekans (SS) (10-50/dk) olmalı
I :E oranı
2- Hava-O2-Anestezik gaz-İnhalasyon ajanları
verilebilmeli
3- Havayolu basıncı(Pap) ve Ekspire edilen dakika
volmü (Exp MV) monitorize edilebilmeli
4- İnspire edilen hava nemlendirilebilmeli
5- Verilecek ilaçlar nemlendirilebilmeli
6- Temizliği ve sterilzasyonu kolay olmalı
19
“ĠDEAL” MV ÖZELLĠKLERĠ:
7- Non-rebreathing valv ya da kapalı sistem ile
kullanılabilmeli
8- Pediyatrik sisteme adapte edilebilmeli
9- Gaz karışımındaki O2 oranı ayarlanabilmeli ve
monitorize edilebilmeli
10- Uyarıcı sistemi ve manuele geçiş özelliği olmalı
11- Hortum ve tüp sistemini ölü mesafesi az
olmalı, hava kaçakları olmamalı
12- Aralıklı zorunlu ventilasyon (IMV) ve zorunlu
dk volüm ayarları olmalı
20
MV MODLARI:
IPPV: Aralıklı pozitif basınçlı ventilasyon
CPAP: Devamlı pozitif havayolu basıncı
Atelektazi, ARDS’de Akciğer ödeminde
yararlıdır.
PEEP: Ekspirasyon sonu pozitif havayolu basıncı
FiO2=%50 iken, PaO2≤60 torr iken PEEP
gerekir.
FRC’yi ve akciğer C’nı arttırır.
Atelektaziyi önler, Vent/Perf imbalansını
düzeltir.
Barotavma, hipotansiyon ihtimali vardır.
21
NEEP: Ekspirasyon sonu negatif havayolu basıncı
Amfizem, astımda yararlı olabilir.
IMV : Aralıklı zorunlu ventlasyon
MV sonlandırmada yararlanılır. Spontan
solunuma izin verir.
22
BaĢlangıç MV Ayarları:
f: 6-12/DK
Vt: 10-15ml/kg
I:E: 1:2
FiO2: %50
23
MV’ da Destek Uygulamalar:
25
MV AYIRMA KRĠTERLERĠ:
Mekanik Olarak;
1- VC >10ml/kg
2- Maksimal İnspirasyon Gücü >20 cmH2O
3- FEV1 >10ml/kg
26
MV AYIRMA KRĠTERLERĠ:
Oksijenasyon-Ventilasyon-Kan Gazları;
27
MV AYIRMA YÖNTEMLERĠ (Weaning)
1-T-Tüp;
Havayoluna 2-2.5cmH2O’ luk basınç uygulamak
mümkündür
2-IMV; En sık kullanılır. Ventilatörün destek
frekansları giderek azaltılır, sonra CPAP’a geçilir.
28
Mekanik Ventilasyon Kriterleri (ÖZET)
I- Solunum Mekanikleri:
PARAMETRE MV MV MV
NORMAL ÖNERİLİR ŞART SONLANDIR
PARAMETRE MV MV MV
NORMAL ÖNERİLİR ŞART SONLANDIR
PaO2(mmHg) 80-90 50-60 50 -
FiO2=0.21
30
Mekanik Ventilasyon Kriterleri (ÖZET)
III- Ventilasyon:
PARAMETRE MV MV MV
NORMAL ÖNERİLİR ŞART SONLANDIR
PaCO2 35-45 45-55 >55 -
(mmHg)
31
MV KOMPLĠKASYONLARI:
I-Fizyolojik Komplikasyonlar:
32
MV KOMPLĠKASYONLARI:
II-Pulmoner Komplikasyonlar:
a)Enfeksiyon
b)Barotravma-Pnömotoraks-Mediastinal Amfizem
c)O2 toksisitesi (24sa uzun, %60 üzerinde O2)
d)Atelektazi (Fizyolojik ölü boşluk artar
VD/VT=%40-70’e çıkar)
e) DVT-Emboli
f)Yetersiz nemlendirme
33
MV KOMPLĠKASYONLARI:
III-ETE Bağlı Komplikasyonlar:
34
MEKANİK VENTİLASYON
basınç uygulamasıdır.
başlamasına kadar geçen süre) 3-5 saniyedir. Solunum sayısı 12-20/ dk dır.
İ / E Oranı:
Normal koşullarda ekspiryum süresi inspiryumdan uzun olmalıdır ( İ:E = 1/1.5 veya 1/2 )
Obstrüktif akciğer hastalıklarında ekspiryum süresi uzatılarak İ/E oranı 1/3, hatta 1/4
olarak ayarlanmalıdır
Atelektazi eğilimi olduğunda ise bu oran 1/1, hatta tersine olabilir (IRV: ters oranlı
ventilasyon)
Normal solunumda gaz akımı inspiryum sırasında oluşan
negatif intraplevral basınç ile sağlanır.
gradiyenti gerekir.
Ppeak: inspiratuvar peak hava yolu basıncı:
Ppeak ?
Değişmemiş
sistemden gaz kaçağı
hiperventilasyon Pplato ? * Pulmoner emboli
* Ekstratorasik olay
Değişmemiş Artmış
C= V/P
Total solunum sistemi kompliyansı (Crs): akciğer ve göğüs duvarının
kompliyanslarının toplamına eşittir.
1/Crs= 1/Cpulmoner + 1/Ctoraks
7.2-7.44 pH hedeflenir
İNTÜBASYON VE MEKANİK VENTİLASYON İÇİN
ENDİKASYONLAR
Fizyolojik:
Oksijen verilmesine rağmen devam eden hipoksi
PaCO2> 55 mmHg ve pH< 7.25
Vital kapasite< 15 ml/kg
Klinik:
Hava yolu kontrolunu gerektiren derecede bilinç bozukluğu
Hemodinamik instabilite ile birlikte solunum sıkıntısı
Üst hava yolu obstrüksiyonu
* Aspirasyon gerektiren ve hastanın klirensini sağlayamadığı
volümde bronşiyal sekresyon
Mekanik ventilasyonda başlangıç ayarları:
Sorular:
- her soluk nasıl başlatılacak..........ventilasyon modu(kontrollu,
hasta tetiklemeli, her ikisi)
- solunum frekansı ne olacak..........solunum frekansı
- oksijen konsantrasyonu ne olacak......FiO2
- inspiratuar gaz akımı ne kadar hızla olacak...inspiratuvar akım
- ne kadar PEEP gereksinimi olacak......PEEP
- ne kadar peak inspiratuvar hava yolu basıncında inspiratuvar akım
sonlanacak.....Ppeak
- inspiryum oranı ne olacak......I/E oranı
- akım paterni ne olacak..... sabit, desendan, sinuzoidal
total siklus zamanı (TCT) (sn)= inspiryum zamanı(Ti) (sn) +
ekspiryum zamanı(Te) (sn)
- Ve= f x Vt
tidal volüm(Tv)= klinik olarak öngörülen başlangıç ayarı
Siklus mekanizması
Volüm
Basınç
Zaman
Volüm-basınç kontrole
Volüm-basınç asist kontrol
Volüm-basınç kontrollü SIMV
Akım
Basınç destekli
Zaman sikluslu ventilasyon
Akım sikluslu ventilasyon
VOLÜM KONTROLLU MEKANİK VENTİLASYON
sabit Ve sağlanır.
hiperinflasyon gelişir.
Uzun süreli CMV, solunum kası atrofisine ve zor weaninge neden olur.
Volüm kontrollu
ventilasyon
Volüm kontrol
- Volüm kontrollü ventilasyon
- Volüm kontrollü asist
ventilasyon
-Volüm kontrollü SIMV
Volüm kontrol:
İnspirasyon akım hızı sabit
İnspirasyon akım şekli
kare
Tidal volüm sabit
Basınç değişken
ASİSTE KONTROLLU VENTİLASYON(ACMV)(TRİGGERED
CMV):
Devredeki bir basınç algacı hastanın negatif basınç eforunu
algılayarak solunumu tetikler.
Tetikleme duyarlılığının ayarlanması hangi düzeydeki inspiratuvar
hasta eforunun ventilatörü tetikleyeceğini belirler.
Ventilatör, tetikleyebilen solunum eforuna yanıt olarak , hekim
tarafından ayarlanmış olan sabit Vt ile asiste solunum oluşturur.
Bu modda frekans hasta tarafından, Vt, tetikleme duyarlılığı,
inspiratuvar akım oranı ve frekans limiti doktor tarafından belirlenir.
Dakika volümü hasta ve cihazın kontrolu altındadır.
Hastanın oluşturduğu frekans doktorun belirlediği frekansın altına
düştüğünde ventilatör CMV gibi solunumu devam ettirir.
ASİSTE KONTROLLU VENTİLASYON(ACMV)(TRİGGERED
CMV):
Tetikleme duyarlılığı ve peak inspiratuvar hava yolu basıncı
hastanın solunum işini belirler.
Yüksek negatif tetikleme duyarlılığı ve düşük inspiratuvar
akımlar hastanın solunum işini artırır, solunum kasları yorulur
ve mekanik ventilasyon amacından uzaklaşmış olur.
Yüksek inspiratuvar akım oranı, ekspirasyon zamanının
uzamasını doğurur ve solunum işini minimuma indirir, dinamik
hiperinflasyonu önler, gaz değişimini iyileştirir.
Bu modda hastanın solunuma katılması solunum kası
atrofisini önler.
Hastanın solunum sayısının artması veya azalması, asit-baz
dengesi bozukluklarına neden olabilir.
Asiste-kontrollü ventilasyon
Bu ventilatörlerde trigger yanında kontrollü
solunumlar için frekans ayarlanır.
INTERMITTENT MANDATORY VENTILATION(IMV):
*Genelde 20-25 cm H2O basınç ile başlanır veya tidal volümü 5-7
ml/kg değerine ulaştıracak olan basınç ayarı yapılır.
*Daha düşük peak hava yolu basıncı ile daha fazla tidal volümler elde
edilmesi, akciğer mekaniklerinin iyileşmekte olduğunu yansıtır
PRESSURE SUPPORT VENTILATION(PSV):
Avantajları:
-hasta konforu
-spontan solunumu desteklemesi
-solunum işini azaltması..............efektif bir weaning modudur.
PRESSURE CONTROL VENTILATION(PCV):
Avantajı:
* Peak hava yolu basıncının düşük, ortalama hava yolu
basıncının yüksek olması gaz değişimini
iyileştirdiğinden ve barotravmadan koruduğundan
özellikle ARDS’de uygun bir moddur.
Dezavantajı:
* tidal volümün sabit olmayıp garanti edilememesidir.
PEEP(POZITIVE END EXPIRATORY PRESSURE)
* Amaç:
- nontoksik FiO2(<%50) ile parsiyel arteriyel oksijen satürasyonunu
%90’ın üzerinde tutmak
- Aspirasyon
- Oksijen toksitesi
Solunum Yetersizlikleri
Yapay Solunum Gereksinimi
Saptanması ve Ayarları
Solunum
yetersizlikleri
Hiperkapnik Hipoksemik
(Pompa Yetersizliği) (Akciğer Yetersizliği)
Alveoler
Periferik Sinir sistemi Havayolu
MSS ve göğüs Komponenti
Komponent
Diğer
– Genel anestezi
– KPR
– Ġleri derecede asit baz dengesi bozukluğu
– Akut intrakrayal basınç artıĢı
– GKS<8*
Yapay Solunum kararı
Geri dönüşümlü akut solunum yetersizliği
YS kararı hastalığın seyrinin erken döneminde
verilmeli
ġuur değiĢikliği, solunum mekaniği, ventilasyon
ve oksijenasyon parametreleri kullanılabilir
Acil durumlarda bu parametrelerin ölçümü
gerekmez
YAPAY SOLUNUM GEREKSİNİMİ
GÖSTERGELERİ (gaz değişimi)
Gösterge Normal Yapay solunum
Torakoabdominal diskordans
Yardımcı solunum kaslarının kullanımı
Medikal tedavilerle iyileĢme yok
Yapay Solunum kararı
FiO2
Alt basınç 4-5 cmH2O baĢlanır, hastaya
göre titre edilir
Üst basınç 8-10 cmH2O baĢlanır, hastaya
göre titre edilir
IMV endikasyonları
Solunumsal veya kardiyak arrest
Koma veya Ģuur bulanması (KOAH’a bağlı Ģuur
değiĢiklikleri hariç)
Havayolunun korunması
Yutma ve öksürük refleksinin bulunmaması
AĢırı sekresyon varlığı
Hemodinamik instabilite (Kan basıncı veya ritim)
Yeni gastroezofageal cerrahi,üst GĠS kanaması
Medikal instabilite
Akut MI
Akut yüz travması
NIMV dan ENTÜBASYONA
GEÇİŞ
Maske entoleransı
Gaz değiĢimi ve/veya dispnenin düzeltilememesi
Hemodinamik instabilite veya kardiyak iskemi
veya ventriküler disritmi
Acil endotrakeal entübasyon gereksinimi
(sekreyon varlığı veya havayolu korunması)
Mental durumun 30 dakika içerisinde
iyileĢmemesi
(baĢlangıçta hiperkapnik veya hipoksik hastada)
IMV ayarları
Mod
Solunum hızı
Soluk hacmi ve basınçlar
Ġnspiratuar akım
I:E oranı
PEEP
FiO2
Ġnspiratuar tetik
Mekanik Ventilatör Kontrol Paneli
Solunum frekansı
Yüksek frekansta TE
Oto PEEP
Barotravma
Uyum poblemi
Hipervent-Hipokapni
Soluk hacmi ayarları
5-8 ml/kg soluk hacmi
DüĢük Vt’de; FRC’de azalma
Atelektazide artma
Basınç duyarlı modlarda Vt miktarı ; Basınç
Kompliyans
Hava yolu Rezistansı
Akım hızı tarafından belirlenir
Basınç ayarları - Pik İnspirasyon basıncı
(Ppik)
Peak basınç 50 cmH2O
Plato basınç maksimum 30 cmH2O
AC hasarı için Pplato (Ppause) daha önemli.
Havayolu rezistansı arttığında Ppik artsa
bile alveollere ulaĢan basınç düĢük olur.
Barotravmadan kaçınmak için Pplato <35
cmH2O olmalı
Ppik
kompliyans
rezistans
volüm
akım
PEEP
Basınç
PEEP
zaman
Ppik
rezistans
akım
Pplato
İnsp. sonu
alveol basıncı
kompliyans
tidal volüm
PEEP
İnspiratuar akım
Vt, I:E ve solunum hızı ile değiĢir
1:2
1:3, 1:4
Ventilatörler;
– Basınç
– Akım
– Zaman
– Volümle iliĢkili olarak tetiklenebilir.
İnspiratuar tetik
Bazı ventilatörlerde
pressure
otomatik
2 mod:
Basınç tetiği (-1 veya -2) trigger-
threshold
Akım tetiği (5lt/dakika)
time
Trigger
Zaman tetiklemesi: Kontrollü ventilasyon (P veya V)
Basınç veya hasta tetiklemesi: Asiste ventilasyon
Akım tetiklemesi
Zaman+basınç tetiklemesi: Asiste - Kontrollü
ventilasyon
Zaman Tetiklemesi Nedir?
20
Alveolar pressure
15
10
-5
PEEP = 0 PEEP = 10
Havayolu obstruksiyonu
Tetik oto-PEEP +
25
20
Alveolar pressure
15
-5
PEEP = 8
Optimal PEEP düzeyi
Minimal kardiyovasküler bozukluk yaparken, hedeflenen
oksijenasyonu sağlayan minumum PEEP düzeyidir.
1. P-V eğrilerindeki LĠP düzeyi
2. LĠP+2 cmH2O
3. Ġncremental PEEP
(Burda SaO2, DO2, CO düzeyleri takip edilerek optimal
PEEP düzeyi tespit edilir).
(HFPPV)
Ventilatör Ventilatör
Akım/Volüm İnspirasyon zamanı
Solunum sayısı ayarı
Kontrollü Basınç Kontrol ayarı
Hasta
İnspirasyon tetiklemesi Akım/Volüm Ventilatör
Asiste - Ventilatör Basınç Kontrol İnspirasyon zamanı
Solunum sayısı ayarı ayarı
Kontrollü
Asiste - Hasta Basınç Kontrol Hasta
İnspirasyon tetiklemesi Basınç destek ayarı Ekspirasyon tetiklemesi
Spontan
Spontan Hasta Basınç Kontrol Hasta
İnspirasyon tetiklemesi PEEP/CPAP ayarı Ekspirasyon tetiklemesi
Volüm Kontrollü Ventilasyon
Tidal volüm ayarlanır
Solunum kontrollü veya asiste kontrollüdür
Ġnspirasyon akım kontrollüdür
Ġnspirasyon akımının kontrolü ile ayarlanan tidal
volüme ulaĢılır
Ġnspirasyondaki hava yolu basıncı
– Ġnspiratuar akım veya volüm değiĢikliğine
– Solunum sisteminin rezistans, kompliyans, PEEP ve
hastanın kas aktivitesine bağlıdır
Volüm Kontrollü Ventilasyonun
Avantajları/dezavantajları
Dakika ventilasyonu sabittir
PaCO2 düzeyleri kontrol altına alınabilir
Sabit akım kompliyansı düĢük akciğerde gazın homojen
dağılımını sağlar
Akım hızı değiĢtirilebilir
Havayolu basınçları kontrol edilemez
Kaçaklar tidal volümün düĢmesine neden olur
YavaĢ akım hızlarında hasta eforu artar
Volüm Kontrollü Ventilasyon
Basınç Kontrollü Ventilasyon
Ventilatör bazal basınç değerinin üzerinde pozitif basınç uygular
Basınç dalgası kare Ģeklindedir
Ventilatör ayarlanan değere uygun olarak basıncı hızla yükseltir
ve inspirasyon boyunca korur
Ġnspirasyon akımı ve volümü
– ventilatör tarafından uygulanan inspirasyon basıncına
– Ventilasyon monitörizasyonu
Kapnograf
Ventilatör grafikleri
Ventilatör Grafikleri
ALI/ARDS
Report of American-European consensus ICM 1994 20:225-232
Akut baĢlangıç
AP grafide bilateral
infiltratlar
PaO2/FiO2300 /
PaO2/FiO2200 (PEEP’ten
bağımsız)
PCWP 18 veya sol atrial
hipertansiyonun klinik
bulgularının yokluğu
Yapay solunum
Kaçınılmaz
Hayat kurtarıcı
Akut Sıkıntılı Solunum
Sendromunda Ventilasyon
Akciğer koruyucu ventilasyon
– Tidal volüm 6 ml/kg
– Plato basınçları < 30 cmH2O
– Yüksek PEEP
– “Recruitment” manevraları
YavaĢ akım hızları
Ters oranlı ventilasyon
– PH > 7.20 ve/veya PaCO2 80 mmHg
KOAH ve ASTIM
Hedef
– Dinamik hiperinflasyonu azaltmak
– Solunum iĢini azaltmak
– Permissif hiperkapni
Dinamik hiperinflasyonu azaltmak
Vt (5-8 cc/kg)
RR (8-10 b/min)
Ekspirasyon zamanı maksimin
Solunum iĢini azaltmak (0to-PEEP < % 80 )
Permissif hiperkapni (Basınç )
Kronik Obstrüktif Akciğer
Hastalığında Ventilasyon
Noninvazif ventilasyon
Yardımlı solunum modları
Oto-PEEP ölçerek PEEP düzeyi
Akut solunumsal alkaloza dikkat
Uzun ekspirasyon süresi
Akut Astımda Ventilasyon
Entübasyon bronkospazmı arttırabilir
Ağır sedasyon ve kontrole ventilasyon
Havayolu basınçlarına dikkat
Deselere akım ile ventilasyon
Ekspirasyon zamanı uzun olmalı
PEEP < Oto-PEEP
Nöromüsküler bloker kullanımı DĠKKAT
Postoperatif hastalarda
Ventilasyon
Akciğer sorunu yok
Tidal volüm 6-8 ml/kg
Normokapni
Yardımlı solunum modları
PEEP 3-5 cmH2O
Kafa Travmalı Hastada
Ventilasyon
Kontrole ventilasyon gerekebilir
Hafif hiperventilasyon gerekebilir
Göğüs içi basınç düĢük tutulmalıdır
– Basınç kontrollü ventilasyon
– PEEP düzeyi minimum
Mekanik Ventilasyonun Zararları
Hemodinamik etkiler
Barotravma
Ventilatörle iliĢkili Akc hasarı
Oksijen toksititesi
Ventilatörle iliĢkili pnömoni
Hastanın huzursuzluğu veya ventilatör ile
uyumsuzluk
AĢırı sedasyon gereksinimi
WEANING
WEANİNG
Ventilatör tedavisinin sonlandırılmasıdır
1-Mekanik ventilasyonun,
2-Yapay havayolunun,
3-Terapötik gaz ve aerosollerin,
Weaning-Zamanlama
Weaning: MV’a baĢlar baĢlanmaz.
Hastanın weaning açısından uygun klinik-
laboratuvar özelliklere gelmesi,
Weaning uygulanmasını engelleyecek
kriterlerin olmaması sağlanmalı,
Weaning indeksleri kullanılmalı.
Weaning - Uygun Klinik-
Laboratuar Bulgular
MV’a baĢlama nedeni düzeltilmeli,
Hiper/hipotermi olmamalı,
Anemi olmamalı,
Yeterli gaz değiĢimi olmalı,
Son 24 saat içerisinde sedatif verilmemiĢ olmalı, GKS>13,
Havayolunu koruyabilmeli ve sekresyonları atabilmeli,
LVF, ritm veya ileti bozukluğu, vazoaktif ilaç kullanımı olmamalı,
hemodinamik stabilite sağlanmalı.
WEANING’ DE HASTA İZLEMİ
Bilinç düzeyi, konuĢma ve iĢitme yeteneği değerlendirilir.
15-30 dakika aralıklar ile T.A. takibi
Kalp atım hızı ve ritmi
Solunum hızı
Tidal volüm
Arteriyel kan gazı
monitörize edilir.
Dr.Nilay Boztaş
Dr.Ertuğrul Öğün
Uzm.Dr.Bahattin Tuncalı
UYKU
EVRE 2-%50-60
EVRE 3 %15-20
EVRE 4-
EVRE 3
EVRE 4
Obstrüktif UAS
Santral UAS
Obezite-hipoventilasyon sendromu
Overlap sendromu(KOAH+OUAS)
Uyku-apne sendromu
Apne 10 saniye ve üstündeki solunum durmaları için
kullanılan tanımdır.
Hipopne; hava akımının %50 azaldığı veya arteryel
oksijen saturasyonunun %4 azaldığı durumdur
Co-Existing Disease and Anesthesia Robert K. Stoelting, Stephen F. Dierdorf;
Churchill Livingstone, 1993
Saatte 5 apne ve gecede 30 apne üstü patolojiktir.
300'e kadar çıkabilir, uykuda ani ölüm nedeni olabilir
Farengeal daralma
Farengeal obstruksiyon
PATOGENEZ
Apne oluşumu ve uzaması
Hasta uyanır
HORLAMA
bağlı pletore
eşlik eden hastalıklar(KOAH,hipotiroidi,akromegali)
KARDİYO-VASKÜLER
Apne sırasında kalp hızı düşerken,solunumun başlaması
ile artar
Artmış (-) intratorasik P vagusu,hipoksemi de karotis
cisimciği uyarır böylece bradikardi,2. derece blok ve 40
sn.ye kadar asistoli
Uyanma ile beraber asidoz ve hipoksemi sonucu
sempatik aktivite artarak sinus taşikardisi,prematür
atımlar ve VT
Hipoksemi ve asidoz; karotis kemoreseptörler aracığıyla
vazomotor merkezi uyararak sistemik vasküler rezistansı
arrtırır,sistemik HT,sol kalp yetm,sağ kalp yetm
Sürekli hipoksemi PAP’nı arttırıp kor pulmonaleye yol
açar
EŞLİK EDEN TIBBİ SORUNLAR
SEREBRO-VASKÜLER
Hipoksiye vücut cevabı serebral ve koroner kan
akımında artma,hiperkapninin vazodilatasyon
etkisine rağmen OUA hastalarında serebral kan
akımı uyku sırasında azalmıştır
Apnede serebral kan akımı azalmasına ek
olarak,artmış kortikosteroid ve katekolamin
seviyeleri;artmış kan P,kalp hızı ve trombosit
agregasyonu SVO riskini arttırır
EŞLİK EDEN TIBBİ SORUNLAR
RENAL
OUA’de uyku sırasında ANP artar
ENDİKASYONLARI
-AHİ>20 olması
-en düşük oksihemoglobin saturasyonunun<%90
-gün içi uyuklama eğiliminin varlığı
-cerrahi dışı tedavileri kabul etmemek
-önerilen cerrahi için tıbbi ve cerrahi uygunluk
Nazal rekonstrüksiyon,uvulopalatoplasti,dil kökü
cerrahileri,maksillo-fasiyal cerrahi,genioglossus
ilerletmesi..
OUAS CERRAHİ TEDAVİ
ETYOLOJİ
-Anatomiye bağlı nedenler;septum deviasyonu
nazal polipler,konka hipertrofisi,koanal stenoz/atrofi
makroglossi,tonsil/adenoid hipertrofisi,mikrognati
t-mandibuler eklem ankilozu,larinks/trake webleri
trake atrezisi,eksternal trakeal bası
-konjenital nedenler;Apert send,Cri du chat,Down
send,Prader Willi send,KistikFibrosis
Mukopolisakkaridozis,A-Chiari Malf.
ÇOCUKLARDA OUA KLİNİĞİ
CERRAHİ;adenotonsillektomi,trakeotomi,diğer
maksillo-fasiyal cerrahi
CPAP/BİPAP;a-tonsillektominin uygulanamadığı veya
başarısız olduğu olgularda
KONSERVATİF;kilo verdirilmesi,pozisyonel tedavi
MEDİKAL;O2 veya ilaç kullanımı,çocuklarda tercih
edilmez
TEŞEKKÜR EDERİM
Obstrüktif Havayolu Hastalıkları’nda Tedavi
Astım ve KOAH Tedavisi
Dr. Alev GÜRGÜN
Dr. Ersin Aslan’ a saygı ile
Astım tedavisinin amacı
Hastalık Kontrolünü Sağlamak
ve
Sürdürmek
Minimal gündüz semptomu
Aktivite kısıtlaması yok
Gece semptomu yok
Minimal kurtarıcı ilaç gereksinimi
Normal akciğer fonksiyonları
Atak yok
GINA, 2006
3
GINA
Astım şiddeti
4 Ağır persistan
Sınıflama
3 Orta persistan • Semptomlar
• Günlük aktiviteler
2 Hafif persistan
• Ataklar
1 Hafif intermittan • FEV1/PEFR
• PEF değişkenliği
4
GINA 2006
KISMİ KONTROL ALTINDA
İYİ KONTROL KONTROL DEĞİL
Gündüz semptomları Yok Haftada
(haftada 2 den az) ikiden fazla
Gece semptomları
Yok Var ise
Kısmi kontrol
Aktivite kısıtlaması Var ise kriterlerinden
Yok
bir haftada üç
Semptom giderici Yok Haftada veya daha
gereksinimi (haftada 2 den az) ikiden fazla fazlası olursa
5
ASTIM BASAMAK TEDAVİSİ
Erişkinler – GINA 2005
Astım Kontrolü Olası en iyi durum
Kontrol edici:
Yüksek doz
inhale steroid Astım kontrol
Kontrol edici:
8
Olgu ( Hafif Persistan)
• 40y, K.
Düşük doz İKS
• 2 yıldır astım
LTRA
İnhalasyon tedavisini Zespira/ Clast/ Singulair / Notta / Onceair / Airfix
kullanamıyor , yan etki 10 mg tab DIB (Bir)
S: 1X1 (akşam)
11
Nefes darlığı haftada 4-5 gün
Haftada en az 1 gece nefes darlığı
FEV1: %70
Çok sık kurtarıcı ilaç kullanıyor
12
a) Uzun etkili Beta 2 agonist eklerim (LABA)
b) İKS dozunu arttırırım
13
GINA 2006: Kontrole Dayalı Tedavi Yaklaşımı
Azalt
Kontrol Düzeyi Tedavi Planı
Kontrol Sürdür / basamak azalt
Kısmi kontrol Basamak artır
Artır
Kontrolsüz Kontrol sağlayana kadar basamak artır
Atak Atak tedavisi
Azalt Artır
Tedavi Basamakları
Basamak 1 Basamak 2 Basamak 3 Basamak 4 Basamak 5
Eğitim ve çevresel kontrol
Gereğinde hızlı etkili
Gereğinde hızlı etkili B2 agonist
B2 agonist
Bir veya daha
Birini seç Birini seç Bir veya ikisini ekle
fazlasını ekle
Düşük doz IKS + Orta veya yüksek doz
Düşük doz IKS Sistemik steroid
LABA IKS + LABA
Kontrol edici ilaç Orta veya yüksek doz
seçenekleri LTRA LTRA Anti-IgE
IKS
Düşük doz IKS + LTRA
Düşük doz IKS +
Teofilin
14
Kombinasyon Preparatları
1. Diskus: Fluticasone + Salmeterol (50 µg)
2. Turbuhaler: Budesonid/Formoterol
Symbicort Turbuhaler 160/4.5 2x2
Forte 320/9 2x1
16
Diğer Seçenek ……
Orta doz İKS Orta doz İKS
Beclomethasone 200-400
Rp ) 1. Pulmicort 200 µg Dip.(HFA)
17
Düşük doz İKS + LABA alıyor
3 ay sonra
Gündüz ve gece
semptomu çok nadir
FEV1 %90 Basamak azaltma için hangisini tercih
edersiniz?
Kurtarıcı gereksinimi yok
1. Steroid dozu %50 azaltılır, LABA devam
edilir
18
Olgu 1
28 yaşında kadın hasta, Ordu’lu, ev hanımı
Bir yıldır nefes darlığı, öksürük, hırıltı var
Sigara dumanı, toz rahatsız ediyor
Kalabalık havasız ortamlarda göğsünde sıkıntı
oluyor
Çok sayıda antibiyotik ve öksürük şurubu
kullanmış
Fizik muayene normal
SFT: Prick testler:
FVC : %98 Pozitif kontrol 7x6
FEV1: % 87 Der p: 5x5
FEV1/FVC : %78 Der f: 5x4
FEF25-75: %69 Çayır poleni: -
Reverzibilite : %8 / 120 ml Alternaria: 3x3
Ağır persistan
Hafif persistan
• Günlük semptomlar
• Semptomlar haftada >1, günde
? •
•
<1
Ataklar aktiviteyi etkileyebilir
Gece semptomları ayda >2
•
•
•
•
Sık atak
Sık gece semptomu
Fiziksel aktivitede kısıtlanma
FEV1 veya PEF ≤%60
• FEV1 veya PEF ≥%80
• PEF değişkenliği %20-%30 • PEF değişkenliği >%30
Azalt
Kontrol Düzeyi Tedavi Planı
Kontrol Sürdür / basamak azalt
Kısmi kontrol Basamak artır
Artır
Kontrolsüz Kontrol sağlayana kadar basamak artır
Atak Atak tedavisi
Azalt Artır
Tedavi Basamakları
Basamak 1 Basamak 2 Basamak 3 Basamak 4 Basamak 5
Eğitim ve çevresel kontrol
Gereğinde hızlı
Gereğinde hızlı etkili 2 agonist
etkili 2 agonist
Bir veya daha Bir veya ikisini
Birini seç Birini seç
fazlasını ekle ekle
Düşük doz IKS + Orta veya yüksek
Düşük doz IKS Sistemik steroid
LABA doz IKS + LABA
Kontrol edici ilaç Orta veya yüksek
LTRA LTRA Anti-IgE
seçenekleri doz IKS
Düşük doz IKS +
LTRA
Düşük doz IKS +
Teofilin
İLAÇ Düşük Doz Orta Doz Yüksek Doz (μg)
(μg) (μg)
Hangi tedavi seçeneği bu hasta için
Beklametazon 100-200 200-400 400-800
dipropionat(HFA)
Budesonid uygun? 200-400 400-800 800-1600
Flutikazon propionat 100-250 250-500 500-1000
1) Flutikazon propionat
2) Beclametazon dipropionat HFA
3) Mometazon
4) Budesonid
5) Siklesonid
Olgu 1 çözümü
Düşük doz IKS başlanmalı
400 g budesonide geçilmeli
Rinit semptomları için nazal steroid verilmeli
Olgu 2 çözümü
Orta doz (400-800 g ) inhaler steroid
(BUDESONİD) verilmeli, gerekiyorsa basamak
artırılabilir
Gebelik Astımı ile İlgili Önemli
Noktalar
Gebelik nedeniyle Gebelik süresince
astımının kötüleşme
astımımda bozulma olasılığı yaklaşık 1/3
/kötüleşme olur mu? Astım ilaçlarını
gerekiyorsa kullanmalıdır,
Astım ilaçlarımı kullanırsa daha sağlıklı bir
kullanmam bebek süreç yaşar
açısından sakıncalı mı? Bebek astım açısından
genetik bir risk taşır,
Çocuğum da astım yapılacak öneri gebeyken
adayı mı? ve doğduktan sonra
yanında SİGARA
İÇMEMESİDİR
Bu hasta “kediyi ne yapayım” diye
soruyor, öneriniz?
1) Kediye allerjisi varsa kedi gitsin
2) Kediye duyarlı değilse kalabilir
3) Doğacak çocuk açısından mutlaka gitmeli
4) Doğacak çocuk açısından kalsa daha iyi olur
40 yaş, erkek
35
3500 yıllık mucizevi küçük beyaz
ilaç……..
36
Tanı ve Tedavi
Nazal polip+Aspirin intoleransı+
Astım+Rinosinüzit
İKS’ler SAMTER SENDROMU
1)Budesonid:
• İKS’ler Miflonide inh kap 200-400
• Lökotrien Reseptör Antagonistleri
Pulmicort trb 100-200-400
İnflacort 200 µg inhaler
• Nazal steroidler
2) Flutikazon: Flixotide Diskus 100, 250 µg
• LTRA
Aspirin Desensitizasyonu
• Cerrahi
1) Montelukast : Zespira, Clast, Singulair, Airfix, Notta 10mg 1x1
37
Astım Atak Tedavisi
İlk Değerlendirme: Öykü, fizik bakı (oskültasyon, yardımcı
solunum kasları, nabız, solunum sayısı, PEF veya FEV1,
Sa O2, gerekirse AKG)
İlk Tedavi:
• Oksijen ( Sa O2 > % 90 olacak şekilde)
•1 saat içinde kısa etkili Beta 2 20 dk. ara ile 2-4 puff
•Sistemik Steroid : Ortalama 40 mg/gün Prednizolon
•Sedasyon Kontrendike !
• Nebülizasyon:
– Salbutamol (Ventolin Nebules) 2,5-5
mg
Teofilinden önce !!!
İpratropium + Salbutamol
(Combivent) : 20-30 dk aralıklarla
tekrarlanabilir 38
Olgu
• 54 yaşında erkek
• Öksürük, balgam çıkarma ve nefes darlığı
• 40 paket yılı sigara, 2 yıldır içmiyor
• 4 yıldır eforla olan nefes darlığı
• Kış aylarında artıyor
• Pürülan ve miktarında artış
• 1 yıl önce doktora başvurmuş, kısa etkili
Beta-2 Agonist Yarar Ǿ
39
I: Hafif II: Orta III: Ağır IV: Çok Ağır
FEV1/FVC < %70 FEV1/FVC < %70 FEV1/FVC < %70 FEV1/FVC < %70
FEV1 < %30 ya da FEV1
FEV1 ≥ %80 %50 ≤ FEV1 ≤ %80 %30
40 ≤ FEV1 ≤ %50
<%50 beklenen ve kronik
beklenen beklenen beklenen solunum yetmezliği ya da
Y.A sağ kalp yetmezliği
ORTA KOAH
GOLD TEDAVİ REHBERİ 2010
FEV1/FVC% 80 37
S: Gereğinde
44
KOAH Alevlenme Düzeyi ?
KOAH ALEVLENME- EVDE TEDAVİ
• Önceden kullanmakta olduğu bronkodilatatör ilaçlardan
– Kısa etkili Beta2 dozu ve sıklığı arttırılır
– Semptomlara göre kısa etkili antikolinerjik ilaç eklenir ya da
– Önceden uzun etkili bronkodilatatör almıyorsa eklenebilir
46
Sistemik Steroid
• FEV1 de düzelme
• Hastanede kalış süresinde
• Semptomlarda daha hızlı düzelme
47
Ege ÜTF Göğüs Hastalıkları AD
S: 2X1
Ali GÜNERLĠ
1
Sunum Planı
Neden ventilasyon desteği?
Non-invazif ventilasyon tanımı,avantajları
Gereksinimler
Hasta seçimi, kontraendikasyonları
Uygulama yolları
Uygulama alanları
NIV baĢarısı
Uygulama
NIV? IMV?
Sonuç
2
ş
3
4
Tarihçe
1930 Alvan Barach, (CPAP)
5
Non-invazif Ventilasyon ( NIV )
Spontan soluyan hastaların
Endotrakeal entübasyonsuz (veya trakeotomisiz)
solutulmasıdır
7
NIV Hedefleri
Kısa dönem (akut) Uzun dönem (kronik)
1. Semptomları iyileĢtirmek 1. Uyku süresini ve kalitesini
2. Solunum iĢini azaltmak arttırmak
3. Gaz değiĢimini düzeltmek 2. YaĢam kalitesini arttırmak
4. Hasta konforunu sağlamak 3. Fonksiyonel durumu
5. Hasta /ventilatör uyumu
düzeltmek
6. Riskin azaltılması
4. YaĢamı uzatmak
7. Entübasyondan kaçınmak
8
Spontan Endotrakeal entübasyon
solunum NĠV +
mekanik ventilasyon
9
Ġnvazif Ventilasyona bağlı sorunlar
Endotrakeal Entübasyon
Ventilatör ĠliĢkili Pnömoni ( VĠP )
Sinüzit ( nazal entübasyon)
Silier aktivitenin azalması
KonuĢamama
Yiyip, içememe
10
Ġnvazif Ventilasyona bağlı sorunlar
Ekstübasyon sonrası
Vokalkord disfonksiyonu
Trakeal stenoz
Sedasyon ihtiyacı
Kardiyo-vasküler instabilite
GecikmiĢ weaning
AzalmıĢ öksürük
AzalmıĢ barsak aktivitesi
11
Nourdin‟e göre NIV ve ET entübasyon ile
iliĢkili giriĢimler
NIV Ġnvazif V.
Santral venoz yol, % 24 69
Ġdrar sondası, % 44 94
Foley sondası kalıĢ süresi, gün 5 10
NG sonda, % 12 90
ĠV sedasyon, % 3 55
Mortalite, % 12 29
Maske
Ventilatör
Ventilatör tüpleri
13
NIV – Endotrakeal Entübasyon
NIV Endotrakeal Entübasyon
Non-invazif Ġnvazif yöntem
Kolaylıkla Travmatik
uygulanabilir ArtmıĢ enfeksiyon riski
Kolaylıkla Genellikle sedasyon ve
sonlandırılabilir analjezi gerektirir
Sedasyon Sözel iletiĢim
gerektirmez
sağlanamaz
Konforlu
Sözel iletiĢim
mümkün
14
Maske
Nazal
Oro-nazal
Tam yüz maskesi
Helmet ( Miğfer )
15
Nazal maske Nazal yastık
16
17
NAZAL YASTIK
Burun üstünde
irritasyon, ülser
oluĢanlarda
Klostrofobisi
olanlarda
YumuĢak kauçuk,
silikon materyal
18
Yüz maskesi (oro-nazal maske) Tam yüz maskesi (Full face mask)
19
20
21
Yüz maskesi ve nazal maskenin avantaj (+)
ve dezavantajları (-)
22
Maske Uyumsuzlukları
23
Helmet (Miğfer)
24
Helmet Maskeleri Ailesi
25
Helmet maskeleri
Cilt nekrozu
Gözlerde tahriĢ
Hava kaçağı
26
Helmet maskelerine bağlı sorunlar
Boğulma hissi
Yüz dokusunda yaralanma
Omuz ve boyun yaralanması
Göz irritasyonu
Sinüs ağrısı
Kulak rahatsızlığı
Abdominal distansiyon
27
Physiologic
Evaluation of Different Levels of
Assistance During Noninvasive Ventilation Delivered
Through a Helmet*
Roberta Costa, MD; Paolo Navalesi, MD; Massimo Antonelli, MD et all;
Chest 2006;129;1402-1403
29
Ventilatörler
30
Ventilatör Seçimi
31
Yoğun Bakım Ventilatörleri
Noninvazif Ventilatörler
Değişken Yoğun Bakım Noninvazif
Ġnspirasyon basıncı ++ ++
Kaçak toleransı + ++
DeğiĢik modlar ++ +
Geri soluma - +
Alarmlar ++ +
Monitörizasyon ++ +
Batarya - -+
Oksijen karıĢtırıcı ++ -
Kompakt yapı + ++
32
Ventilasyon Modları
CPAP / BiPAP
PSV
33
Ventilatör Devreleri
34
NĠV
aralıklı ventilasyon desteği modudur !!!!
35
NIV için Hasta Seçimi
36
NIV Kontrendikasyonları
ATS 2001,AJRCCM
Kardiyopulmoner arrest
Diğer organ yetersizlikleri
Ağır ensefalopati (GKS< 10)
Üst GĠS kanaması
Hemodinamik instabilite veya ağır aritmiler
37
NIV Kontrendikasyonları
ATS. 2001, AJRCCM
38
Non-invazif Ventilasyon
Ġnspiratuvar kas iĢi azalır
( IPAP ile tidal volüm artırılarak)
( EPAP ile oto PEEP kompanse edilerek)
SOLUNUM KASLARI DĠNLENĠR
Akciğerdeki mikroatalektazileri düzelterek
AKCĠĞERLER HOMOJEN HAVALANIR
Solunum sisteminin CO2‟e yanıtını artırarak
SOLUNUM MERKEZĠ DUYARLILIĞI ARTAR
IPAP: VT ↑ ------- CO2↓
EPAP: V/Q ------- O2↑
39
BĠPAP= bilevel pozitive airway pressure
41
42
Akut KOAH alevlenmesi
KOAH„da NĠV tercih edildiğinde entübasyon sıklığında
(11/13'e karĢılık 1/13) ve yoğun bakımda kalıĢ süresinde
azalma
Brochard L. N Engl J Med 1990; 323: 1523-1530
43
Akut KOAH alevlenmesi
44
Akut KOAH alevlenmesi
NĠV acil servislerde, hatta hastane öncesinde
daha erken uygulanabilir
NĠV'a geç baĢlanması baĢarı Ģansını azaltır
Conti G. Intensive Care Med 2002; 28: 1701-1707
Squadrone E. Intensive Care Med 2004; 30: 1303-1310
META-ANALĠZLER
Lightowler ve ark; (cochrane systematic review)
47
KOAH‟ta NIV
Hasta Sayısı Ortalama PaCO2 İntübasyon Oranı (%)
Çalışma/yıl NIV Kontrol NIV NIV NIV Kontrol p
Öncesi Sonrası değeri
Bott/1993 30 30 65 55 10 30 0,014
Angus/1996 9 8 76 65 0 37,5 -
Barbe/1996 14 10 59 28,6 0 -
48
Astımda NIV
Teorik yararları
Bronkodilatörler daha etkin uygulanması
otoPEEP‟in azaltılması
sekresyonların atılmasının kolaylaĢması
49
Hipoksik Solunum Yetersizliğinde NIV
Antonelli ve ark. ARDS tedavisinde non-invazif ventilasyonun bir seçenek oluşturup oluşturmayacağını araştırdıkları
çalışmalarında akut hipoksik solunum yetersizliği olan ARDS hastalarında non-invazif mekanik ventilasyon uygulaması
hastalarının ancak % 50’sinde başarılı/etkili olabilmektedir.
Antonelli 2001, ICM 50
Akut Solunum Yetersizliği (ARDS)
ARDS
Rocker GM. Chest 1999; 115: 173-177
Kontrollürandomize yayın yetersizdir.
PaO2/FiO2 < 146 entübasyon için bağımsız bir risk
faktörüdür.
Antonelli M, Intensive Care Med 2001;27:1718-28
Rana S, Crit Care 2006 10:(3):R79
51
52
Hipoksik Solunum Yetersizliği
Hastanekaynaklı pnömopatiler ve
postoperatif solunum yetersizlikleri
Antonelli M. N Engl J Med 1998; 339: 429-435
BaĢarısızlık
oranı % 50 - 100 arasında
değiĢmektedir.
53
Hipoksik Solunum Yetersizliği
Endotrakeal entübasyon sıklıkla Ģu durumlarda gerekir:
Ciddi ve uzamıĢ hipoksi
Yüksek FiO2'ye uzamıĢ ihtiyaç, oksijene bağımlılık
Yüksek PEEP„e uzamıĢ ihtiyaç
Pulmoner rekuritment manevralarına gereksinim olması
BronĢlarda hipersekresyon, sekresyonların atılmasında
yetersizlik
Hemodinamik instabilite
Komplikasyonlar (sepsis, multipl-organ yetersizliği vb.)
54
Kardiyojenik Akciğer Ödemi
55
Kardiyojenik Akciğer Ödeminde NIV
57
Obstrüktif Uyku Apnesi (OSA)
58
Postoperatif Solunum Yetersizliği
59
Postoperatif Solunum Yetersizliği
60
Postoperatif Solunum Yetersizliği
80
70
60
50
NİV
(%) 40
Standart
30
20
10
0
Entübasyon Sepsis/MOF YB Hastane
mortalitesi mortalitesi
61
Postoperatif Solunum Yetersizliği
62
Postoperatif “Profilaktik” NIV
Kindgen-Miles 2005, Chest
56 torakoabdominal anevrizma
Ekstübasyon sonrası standart vs nazal CPAP
63
TORAKS DUVARI ġEKĠL BOZUKLUKLARI
64
TORAKS TRAVMASI
Toraks travması
Gregoretti C. Intensive Care Med 1998; 24: 785-790
65
66
67
Ventilatörden Ayırmada NĠV
68
ProgramlanmıĢ erken ekstübasyon
Ferrer M. Am J Respir Crit Care Med 2003; 168: 70- 76
69
Ekstübasyon Sonrası Solunum Yetersizliği
70
Ventilatörden Ayırmada NĠV
71
Ventilatörden Ayırma Stratejileri
72
Ġmmün Yetersizliği Olan Hastalar ve
'DNR' Kararı Alınan Hastalar
73
Ġmmün Yetersizliği Olan Hastalar ve
'DNR' Kararı Alınan Hastalar
90
80
70
60
50 Standart
(%)
40 NİV
30
20
10
0
Entübasyon YB mortalitesi Hastane
mortalitesi
NPPV-ETI
NPPV (n=129) ETI (n=607) P değeri
(n=25)
Ventilasyon günü 5±4 10±12 19±13 < 0,01
YB günü 6±5 12±16 21±13 < 0,01
SVK % 24 69 80 < 0,01
Ġdrar sondası % 44 94 92 < 0,01
Mortalite % 10 26 12 < 0,01
Nozokomiyal Enfeksiyon Ventilatöre Bağlı Pnömoni
RO %95 KĠ RO % 95 KĠ
NPPV-ETI 2,27 0,95-5,44 1,01 0,11-9,78
ETI 1,95 1,06-3,58 4,07 1,25-13,24
75
76
NIV BAġARISININ BELĠRTĠLERĠ
77
NIV BAġARISININ ÖNCEDEN
ĠġARETLERĠ
78
79
NIV BAġARISININ ÖNCEDEN ĠġARETLERĠ
Öğrenme ve deneyim
Hastalar Kontrendike
•KOAH •Apne
•Akut hiperkapnik
Evet •Kooperasyon yok
Solunum Yetmezliği •Havayolunu koruyamıyor
•Muhtemel Entübasyon •SAB <90mmHg
•GeçirilmiĢ travma/cerrahi
•ACS
Hayır Evet
Ġzle Başlangıç Ayarları
•Hasta Konforunu •Oronasal maske
•Dispne düzeyini •PSV
•KH,SS,SpO2 •IP‟ı hastaya göre titre et
•Yardımcı solunum kasları •EP‟ı <5 cm H2O‟a ayarla
•Solunumsal paradox •FiO2‟ yi SpO2 >90% olacak Ģekilde
•Hasta-ventilatör uyumu titre et
•Maskeden kaçaklar Entübasyonu düşün
•30-60 dk sonra kan gazı
Bakım:
•Gastrik distansiyon?
•Bronkodilatatör tedavi
•Gözlerde kuruma? Yüzde çatlak?
NIV’u sonlandır
83
NIMV baĢarının belirleyicileri
Maske uyumu
Yapay solunum cihazı ile uyum
Ġyi nörolojik tablo
YaĢ
DiĢlerin varlığı
Oral veya havayollarında az sekresyon
Pnömoni olmaması
Hiperkarbinin aĢırı olmaması (>45 <100 mmHg)
Asideminin aĢırı olması (<7.35 >7.1)
APACHE skoru (>21)
2 saat uygulama sonrası vital parametrelerin ve kan
gazlarının düzelmesi
84
BaĢarısızlığın iĢaretleri
pH, NIMV‟dan önce < 7.20 ve NIMV‟dan 1-2 saat
sonra < 7.30 ise
Hasta baĢvurduğunda ve ilk NIMV seansından sonra
PaCO2 > 90mmHg ise
EĢlik eden diğer hastalıklar mevcudiyeti
Ajitasyon, koopere olmama, NIMV‟u tolere edememe
Hava kaçakları
Yetersiz sekresyon çıkarma
Personelin yetersiz bilgi ve tecrübeye sahip olması
85
NĠV BaĢarısını Belirleyen Etkenler
Ventilatör senkronizasyonu
DüĢük Apache II skoru
Kaçak olmaması
Az sekresyon olması
pH‟nın düzelmesi
Oksijenasyonun düzelmesi
Solunum hızının düĢmesi
PaCO2‟nin düĢmesi
Nörolojik skorun düzelmesi
86
NĠV uygulaması baĢarısız ise Endotrakeal
entübasyon + Mekanik Ventilasyon her an
bir seçenektir.
87
NIV? IMV?
Komplikasyon varlığı (sepsis, pnömoni, pulmoner
emboli, masif plevral effüzyon)
Ağır asidoz
YaĢamı tehdit eden hipoksemi ( PaO2 < 40 veya
PaO2/FiO2 < 100)
NĠMV‟nun kontrendike olduğu durumlar
AKG‟da pH < 7.25 ve/veya ensefalopati
bulguları olan hastalarda genellikle NIMV
tedavisi yetersiz
88
Noninvaziv ventilasyonun
istenmeyen etkileri ve komplikasyonları
Hava kaçağı % 80-100
Rahatsızlık hissi % 30-50
Eritem % 20-34
Cilt nekrozu % 13-46
Mukozalarda kuruma % 10-20
Göz irritasyonu % 10-20
Aerofaji % 5-10
Klostrofobi % 5-10
Aspirasyon pnömonisi <%5
Pnömotoraks <%5
Perrin C. Muscle Nerve 2004;29:5-27
89
Kanıta Dayalı Tıp NĠV
Güçlü (randomize KOAH alevlenmeleri
kontrollü çalıĢmalar) Kardiyojenik pulmoner ödem
Ġmmünsuprese hastalar
KOAH hastalarında weaning
Güçsüz (tek kontrollü Astım
çalıĢma, olgu serileri) Kistik fibroz
Postop solunum yetersizliği
DNR hastalar
Zayıf (olgu serisi veya ARDS
tek olgular) Travma
90
91
Crit Care Med 2007; 35:2402–2407.
Sonuç
NIV genel bir çözüm değildir,
BaĢarı doğru hasta seçimi ve uygun
metodolojiye bağlıdır,
Ġnvazif ventilasyonun çoğu
komplikasyonlarını engeller
92
Sonuç
Solunum yetersizliği olan hastaların önemli bir
kısmı NIV ile baĢarılı olarak tedavi edilebilir
(%50-90),
NIV kan gazlarında düzelme sağlar, solunum iĢ
yükünü ve nefes darlığını azaltır,
En fazla faydalanan hastalar KOAH alevlenmesi
ve akut kardiyojenik pulmoner ödemi ve
postoperatif solunum yetmezliği olan hastalardır.
93
Sonuç
NIV‟un ilk bir saati oldukça kritik olup, deneyimli
sağlık personelinin yatak baĢında bulunması
gerekir,
Ġlk 30 dakika içerisinde nefes darlığı, solunum
hızı ve kan gazlarında bir iyileĢme olmassa
invazif mekanik ventilasyon düĢünülmelidir
NIV uygulanan ortam invazif mekanik ventilasyon
uygun Ģekilde organize edilmelidir
94
Noninvasive ventilation in acute respiratory
failure
Nicholas S. Hill, MD; John Brennan, MD; Erik Garpestad, MD; Stefano Nava, MD
95
TEġEKKÜR EDERĠM 96
Ventilasyon Modları
Ali GÜNERLİ
•PSV •ILV
Auto Mode
VS
APV
Kapalı döngü ( closed- loop ) modlar
1. Mandatory ( minimum ) minute ventilasyon
( zorunlu/minimum dakika ventilasyonu ( MMV )
2. Basınç hedefli ( kontrollü ) ve her solukta volüm garantili ventilasyon
a. Pressure augmentation ( Paug) (Basınç arttırımı )
b.Volume assured pressure support ( VAPS ) Volüm garantili basınç desteği
3. Basınç hedefli ( kontrollü ) ve belli bir periyodda/ birden fazla solukta volüm
garantili ventilasyon
a.Pressure regulated volume control (basınç ayarlı volüm kontrol) ( PRVC )
b. Volume support ( Volüm desteği ) ( VS )
c. Autoflow
4. Proportional assist ventilation ( PAV ) ( Orantılı yardımlı ventilasyon )
PCV 26 (37.7 %)
VCV 19 (27.5 %)
PRVC 13 (18.8 %)
SIMV ± PS 8 (11.5 %)
BIPAP 2 (2.9 %)
CPAP 1 (1.4 %)
Ventilasyon Modları
• Ventilasyon modları genel olarak
– Göğüs içinde oluşan basınç şekline
• Pozitif basınçlı ventilasyon
• Negatif basınçlı ventilasyon
– Hasta ventilatör bağlantısına
• Noninvazif ventilasyon
• İnvazif ventilasyon
– İnspirasyon akımının başlama şekline
– İnspirasyon akımının hedefine
– İnspirasyondan ekspirasyona geçiş şekline
göre isimlendirilir
Noninvazif Ventilasyon
• Avantajları Kontrendikasyonları
• İntübasyona bağlı • CPR uygulaması
komplikasyonlar • Solunum arresti
• MV süresi ve • Ciddi hemodinamik
bozukluk
yatış
• GKS< 8
• Mortalite • Status astmatikus
• Hasta konforu • Status epileptikus
• Sedasyon • İki yada daha çok organ
gereksinimi yetersizliği
• Trakeostomi/yüz
• Aralıklı kullanım deformitesi olan hastalar
• Oronazal/üst GİS
cerrahisi, üst GİS
kanaması
• Dolaşım şoku
İnspirasyon Akımının Başlama Şekline
Göre Ventilasyon Modları
Hasta tetiklemeli
Senkronize Aralıklı Zorunlu Ventilasyon (SIMV)
Hasta tetiklemeli
İnspirasyon Akımının Hedefine
Göre ventilasyon modları
• Volüm hedefli • Basınç hedefli
– Volüm kontrole – Basınç kontrole
ventilasyon ventilasyon
– Volüm asist – Basınç asist
kontrole kontrole
ventilasyon ventilasyon
– Volüm kontrollü – Basınç kontrollü
SIMV SIMV
İnspirasyon Akımının Hedefine Göre Modlar
• Volüm hedefli • Basınç hedefli
• İnspirasyon akım hızı • İnspirasyon akım hızı
sabit, değişken,
• İnspirasyon akım şekli • İnspirasyon akım şekli
kare, yavaşlayan akım,
• Tidal volüm sabit, • Tidal volüm değişken,
• Basınç değişkendir • Hava yolu basınçları sabit
Kontrole Ventilasyon Endikasyonları
• Tüm solunum işi ventilatör tarafından
yapılır
1) Ağır solunum yetersizlikleri (ARDS)
2) Hemodinamik instabilite
3) Kompleks yaralanmaları olan hastalar
4) Kas gevşetici uygulanan hastalar
Kontrole Ventilasyonda Sorunlar
Devamlı Akım
MV: 2-3 katı taze gaz akımı, esnek bir rezervuar,
Bir ekspirasyon valvi ( PEEP valve ) ile T veya Y
parçası ile uygulanabilir
Clock Transition
PHIGH PHIGH + PS
P
PLOW PLOW + Psupport
T
Airway Pressure-Release Ventilation
( APRV )
• CPAP gibi alveoler ventilasyon oluşturur
• Spontan solunuma respiratuvar sıklus
sırasında herhangi bir dönemde izin verir
• Yüksek hava yolu basıncına bağlı hasarları
minimalize eder ??
• Sedasyon ihtiyacını azaltır ??
• APRV BIPAP’a benzer ; I:E oranı
değişmemiştir; Faz değişiklikleri hasta ile
senkronizedir
APRV nin şekli
P
PLOW
T
Klinik avantajları
• Akciğer volümünün düşük PIP ile idamesi sağlanır,
ve yüksek FRC , MAP ( CPAP w/gevşeme ) gibidir
• Yüksek kardiyak indeks, V/Q iyileşme , yüksek
DO2, küçük ölü boşluk (intratorasik pompa)
Putensen, AM J RESPIR CRIT CARE MED 1999; 159 Bonn, Germany
• Belirgin parankimal volüm değişikliklerinden korur
* Spontan soluklar
Paw 40
cmH2O * * * * * *
20
0
-10
0 2 4 6 8 10 12s
100
60
Flow
0
60
-100
APRV Basınç ve C02 iyileştirme
• Üst basınç ; MAP’ı ve oksijenizasyonu iyileştirmek
amacıyla akciğerleri koruyacak peak alveolar basınçları
dikkate alınarak ayarlanır
• PaCO2 yi azaltmak için solunum frekansı arttırılır fakat
gevşeme zamanı korunur,
• PS, PEEP’in üzerinde ayarlanır, WOB azalır, ve Vt artar
– PEEP seviyesi solunum işi ile ilişkili olarak azaltılır
Paw 40 Gevşeme sayısında atma Basınç desteği eklenmesi
cmH2O
20
0
-10 0.6 sec
0 2 4 6 8 10 12s
100
60
Flow 0
60
-100
APRV ile spontan solunumun
ARDS’de klinik yararları
• Sedasyonda azalma
– Sedasyon, hasta / ventilatör uyumsuzluğunda
minimal düzeyde olmalı
• Düşük sedasyona bağlı olarak,
– Organ fonksiyonları ile daha az etkileşim,
– Sedasyonun maskelediği komplikasyonları
tanımada kolaylık, hastanın erken mobilize olması
– Aktif öksürük sekresyonların atılmasını
kolaylaştırır
Spontaneous Breathing During
Ventilation-Perfusion Distributions
in Patients with ARDS
• 24 hastada mekanik ventilasyon sırasında spontan
solunumun etkisi araştırılmış;
– PS ile PCV (w/o spontan solunum ) ve PCV (w/
spontan solunum ) aynı ortalama basınç değerleri ,
• APRV kullanılmışsa Uzun I-zamanı ve düşük peak basıncı
• Spontan solunumun üst basınç seviyesine etkisi ile
– Yüksek CI
– V/Q düzelme
– DO2 daha yüksek
– Daha az ölü boşluk
PCV CMV
Modlar
SIMV PSV
Psup Tp Vt
Rate Ti Pinsp
Te @ Kontrol düğmeleri
PEEP
FiO2
ASV nedir? Amaç : Basit kullanım
Geleneksel ASV
PCV CMV
SIMV PSV
Psup Tp Vt
Rate Ti Pinsp
Te @ Kontrol düğmeleri
PEEP
FiO2
ASV nedir? Amaç : Basit kullanım
Geleneksel ASV
PCV CMV
SIMV PSV
Psup Tp Vt
Rate Ti Pinsp
Te @
PEEP
FiO2
ASV nedir? Amaç : Basit kullanım
Geleneksel ASV
PCV CMV
SIMV PSV
Psup Tp Vt
Rate Ti Pinsp
Te @
PEEP
FiO2
ASV’yi nasıl uygularım? Monitorize et
You ASV
•Minute volume
Adjustment •Safe frame
% dakika volümü •Optimal breath pattern
1
3
Monitors
Ventilates
İdeal vücut ağırlığı 2
Başlangıç ayarları
• PBW : boy/cins
• %MV : 100%
• PEEP: mutad
• Rise time: 25 ms
• ETS: 40%
Dakika ventilasyonun ayarlanması
• Diğer : normokapni
Senkronizasyonu
sağlar
3-kontrol
düğmeli
ventilasyon
Oksijenizasyon
İnce ayar
ASV’yi nasıl uygularım?
Basınç rampası
Flow trigger
İnce ayar
Ekspirasyon triger
ASV’yi nasıl uygularım? Emniyet alanı/çerçevesi
İkinci fikir
2000
1500
Tidal Volum
500
DkVol (l/dk)
0
0 20 40 60
Solunum sayısı
Akut Sıkıntılı Solunum Sendromunda(ARDS )
Mekanik Ventilasyon
• Noninvazif ventilasyon
• Yardımlı solunum modları
• Oto-PEEP ölçerek PEEP düzeyi
• Akut solunumsal alkaloza dikkat
• Uzun ekspirasyon süresi
Akut Astımda Ventilasyon
Weaning hastaları
APV veya ASV?
PS veya DuoPAP?
Mekanik ventilasyon uygulamasında
MOD seçimi
Hastalığın nedeni ve hastanın
solunum sisteminin özellikleri
dikkate alınarak yapılmalıdır.
VALI Pnömotoraks
Biyotravma Pnömomediyastinum
Alveolar
boşluk
Alveolakapiller
membran
Alveoler ödem ve hyalin membran
Hemoraji ve ödem
Ventilatör ile İndüklenen Akciğer Hasarı
•
Meredith K, JAP 1989; 66:2150
Ventilatör ile İndüklenen Akciğer Hasarı
• HFOV – Erişkinin içindeki bebeğin Aşırı gerilmiş bölgeler
bakımı
– Konsolide akciğerin tepesinde
oturan bebek akciğeri
• Vücut ağırlığına dayalı
olarak 6-10 ml/kg tidal
volüm
• Açık olan akciğer ünitlerine
dayalı olarak 20-50 ml/kg
tidal volüm
– Histoloji infant akciğer hasarı Atelektazik bölgeler
ile benzer
Ventilatör ile İndüklenen Akciğer Hasarı
• Erişkin ARDS
– Atelektazi
– Aşırı gerilmiş hava
yolları ve alveoller
– Hücresel birikim
– Hiyalen membranlar
Ventilatör ile İndüklenen Akciğer Hasarı
– HFOV 25%
Percent Debris
20%
• Daha az radyografik 15%
hasar 10%
• Daha az oksijenasyon 5%
hasarı 0%
HFOV
HFOV-S
CMV
CMV-S
• Daha az alveoler protein
benzeri atıklar
Mode
– İle sonuçlanmıştır
• Alveoler makrofajların
aktivasyonu ve
proinflamatuvar
sitokinler VILI’de
önemli rol oynar.
*Spontan solunum (nefes alarak verme işlemi) ile yapay solunum arasındaki mekanik ilişkiyi
anlatmak,
*Solunum mekaniğindeki komplians, elastans, PEEP (pozitif end expiratuar basınç) gibi
temel kavramları anlatmak,
Kaynaklar;
1
Yapay Solunum Mekaniği
Bu basamaklar;
2)Havanın atmosfer ve akciğer alveolleri arasında içe dışa akımı; akciğer ventilasyonu
Ventilasyon nedir?
Spontan solunum ya da spontan ventilasyon basitçe, havanın akciğerin içine ve dışına doğru
hareketidir. Ventilasyonda temel amaç, oksijenden zengin havanın akciğerlere alınması ve
yüksek oranda CO2 içeren solunum havasının dışarı atılmasıdır.
Göğüs duvarı ve diyaframın hareketi ile ventilasyon yapılır. Göğüs duvarının yukarıya doğru
hareketi, diyafram kubbesinin aşağıya doğru hareketi akciğer dokusunu genişletir ve hava
alveolden içeri doğru girer. Normalde havanın içeri girişi için harcadığımız enerji dinlenirken
harcadığımız enerjinin %1-2’sidir. Yani inspirasyon (nefes almak) enerji gerektiren,
ekspirasyon (nefes vermek) pasif bir iştir. Akciğerin elastik dokusunun geri dönmesiyle
solunum kaslarını kullanmadan hava dışarıya çıkar. Akciğer hastalıklarında ise nefes almak
zorlaşır, aşırı bir egzersiz yaptığımızda da solunum işi dramatik olarak artar ve ekspirasyon
(nefes vermek) de bir iş gerektirir. Solunum iş yükü çok arttığında fiziksel egzersiz tolere
edilemez ve bazal gaz değişimi için oksijen verilmesi veya yapay solunum gerekebilir.
Gazların fiziği gereği akım yüksek basınçtan → düşük basınca doğru olur.
(Boyle Yasası)
İnspiryum: İnspiratuar kaslara uyarı gider. Diyafragma ve eksternal interkostal kaslar kasılır.
Solunum işini en çok üstlenen kas diyaframdır. Göğüs kafesini yükselten eksternal interkostal
kaslar, sternumu yukarı kaldıran M. Sternocleidomastoideus, kaburgaları yukarı kaldıran
M.serratus anterior ve M. Scaleni’dir. Göğüs duvarının genişlemesiyle toraksın hacmi artar.
İntraplevral (plevra yaprakları arasındaki) basınç daha da negatifleşir. Alveoller genişler.
Alveoler basınç, alveol hacminin artmasıyla birlikte atmosferik basıncın altına düşer ve
dışarıdan içeri doğru hava akımı oluşur. Hava akımı alveoler basınç ile atmosferik basınç
arası denge oluşana kadar devam eder.
2
Ekspiryum; Ekspirasyon sırasında göğüs kafesini aşağıya doğru çeken kaslar; M. Rectus
abdominis ve internal interkostal kaslardır. Ekspirasyonda kaburgalar öne aşağıya doğru bir
açı yapar. Akciğerler şişmiş durumda kalmasını sağlayacak bir kuvvet olmadığı sürece balon
gibi kollabe (sönecek) olacak ve içindeki havayı trakea (nefes borusu) yolu ile dışarı
çıkaracak elastik bir yapıya sahiptir. Akciğerlerin; mediastende hilumda asıldığı yer dışında
akciğer ve göğüs duvarının arasında bağlantı bulunmamakta plevral sıvı tabakası ile çevrili
olarak göğüs boşluğunda yüzmektedir. Her iki plevral yaprak arasında hafif negatif bir basınç
söz konusudur. İnspiratuar uyarı sona erdiğinde, inspiratuar kaslar gevşer. Toraks hacmi azalır
ve intraplevral basınç daha az negatif olur. Alveoler transmural basınç gradyenti (farkı) azalır.
Alveoler hacim azalınca alveoler basınç atmosferik basınçtan daha yüksek hale gelir. Bunun
sonucunda hava akımı oluşur. Hava, alveoler basınç ile atmosferik basınç dengelenene kadar
dışarı doğru akar.
Komplians; Birim volüm değişikliğinin yaptığı basınç değişikliğine komplians denir. Göğüs
duvarının ve akciğer parenkiminin ayrı ayrı kompliansları vardır. Komplians herhangi bir
yapının basınç karşısında genişleyebilme bir diğer anlamda distansiyon haline geçebilme
yeteneğidir. Örneğin kolaylıkla şişebilen bir balon çok kompliyandır. Genişlemeye dirençli
maddeler ise non-kompliyan kabul edilir. Elastans (E) ise kompliansın zıttıdır. Bu durum
formüle edilirse C = 1/E veya E = 1/C. Elastans bir yapının gerildikten sonra orijinal şekline
dönme eğilimidir. Akciğerlerin normal kompliansı, akciğer dokusu ve onu çevreleyen toraks
dokularının kompliansları toplamıdır. Spontan solunum sırasında total komplians yaklaşık
“0,1 L/cmH2O”dur. Ancak komplians değeri kişinin postürü, pozisyonu ve bilinç durumuna
bağlı olarak değişiklik gösterir. Akciğerin kompliansına etki eden en önemli faktörde yüzey
gerilimini etkileyen surfaktandır. Surfaktan yüzey gerilimini azaltır. Pulmoner hastalıklarda
ve akciğer fibrozisinde komplians yani genişleyebilme azalır. Kompliansın azaldığı
durumlarda aynı volümü verebilmek için uygulanan basıncın arttırılması gerekir.
Rezistans nedir?
Ventilasyon sırasında rezistans veya "ventilasyonla ilişkili sürtünme kuvveti" gaz akımına
karşı gösterilen direnci ifade eder. Solunum sırasında hava akımına karşı oluşturulan direnç
başlıca iletici havayollarının anatomik yapısına, akciğerin parankim dokusuna ve diyafragma,
göğüs kafesi, karın içi organları gibi komşu organ/ dokuların hareket edebilme yeteneklerine
3
bağlıdır. Rezistansın arttığı durumlarda alveoler düzeyde yeterli tidal volumü oluşturabilmek
için daha güçlü bir akım veya basınç gerekmektedir.
PEEP nedir?
OtoPEEP/AutoPEEP nedir?
Ekspirasyonun sonunda akciğerde istemsiz olarak kalan pozitif basınçdır. (= İnternsek PEEP)
KOAH tanılı hastalarda havayolu obstrüksiyonu nedeniyle istemsiz olarak alveollerde kalan
ve giderek alveollerin genişlemesine neden olan alveol içi pozitif basınçtır.
İnvazif ve non invazif yöntemler ile yapay solunum uygulanabilir. Ders de resimler ile
örnekleri gösterilecektir.
Önemli mesajlar;
*Birim volüm değişikliğinin yaptığı basınç değişikliğine komplians denir, tersi Elastans.
4
Yoğun Bakımda Ağrı Ve Stres
Uykuya meyilli
Olgu
Anürik, hipotermik ( 34 oC )
Hipotermi
Anüri
Ali GÜNERLİ
DEÜTF
Anesteziyoloji ve Rean AD
İZMİR
1
Tedavide Etik Boyut
Klinik koşularda o anda yapılması gereken,
tıbbi tercihle ilgili olarak hastaya yardım
edilmesi konusunda pratikteki kararlardır.
Hasta reddi,
3
Kurum açısından
4
Hekim hakları açısından
5
Bu tartışmalı konuyu nasıl düzenlemeliyiz?
6
Yararsızlık rehberleri tasarruf sağlar mı?
Güç Güven
Para
Umut Dürüstlük
18
OLGU
İki hafta önce subaraknoid kanama geçiren hasta uyanmamış,
Yaşlıca bir hasta yoğun bakım ünitesinde septik şok nedeniyle ölür.
Hastanın çocukları fatal enfeksiyonun MRSA denen multiresistan
stafilokokus ile muhtemelen kateter ilişkili olduğunu rastlantısal
olarak işitmişler ve bu patojen ile enfekte olan (kırmızı ile kapıya
yazılmış) bir hastaya bakan hemşirenin daha sonra ellerini yıkamadan
babalarının odalarına girdiğini,
22
İspanyol görüşü (Mauricio Valencia and AntoniTorres)
Trust
Money
Hope
Integrity
24
Doktora güvenmemek için nedenler
25
Her şey para mı?
(Is it all just a question of money?)
Futility debates
rarely arise around
therapies that are
cheap and easy to
provide
26
Yararsızlık kararları
Sıklıkla klinisyenler kendi değerlerini güçsüz
hasta ve yakınlarına kabul ettirmek isterler.
31
PYB’a yatırılan
HIV enfeksiyonu olan çocuklarda standart bakım
37
MACRO-ALLOCATİON:
HIV POZİTİF VE PCPENFEKSİYONU OLAN
PYB TEDAVİSİ GEREKTİREN ÇOCUKLARA
DAHA FAZLA KAYNAK AYRILMALI MIDIR?
38
Güney Afrika’nın Anayasasına bakılacak olursa bazı
maddelerinde
“herkes sağlık hizmetlerine ulaşabilme hakkına sahiptir”….
”hiç kimseden acil tıbbi tedavi esirgenemez”….
her çoçuğun temel sağlık hizmeti alma hakkı vardır”…..
Bunlara bakılacak olursa temel ve/veya acil tıbbi bakım için
mümkün olduğunca çok kaynak ayrılmalıdır.
Ancak burada Anayasa Mahkemesi tarafından bilinen iki
sorun vardır.
Birisi basitçe böyle bir durumun pratik olmayışı. Tüm
acillerin bakılabilmesi için muhtemelen diğer sağlık
alanlarından, eğitimden, savunmadan vb. kaynakların buraya
pay aktarılması gerekmektedir. Böyle yapılsa bile kaynakların
ne sonlu ne sonsuz olduğu, daha çok anlaşılmaz olduğu ve
herhangi bir bütçenin artırılabilmesi için diğer bütçelerin
buna karşın azaltılması gerektiği anlaşılmaktadır. Soru daha
çok nasıl paylaşım yapılması gerektiği yönünde olmalıdır, 39
“Acil” tıbbi tedavinin tanımı tartışmalıdır!
Bir böbrek hastasının devletin diyaliz tedavisini
karşılaması için Anayasa Mahkemesine başvurması ve
davasının durumun acil olmadığı gerekçesiyle
reddedilmesi üzerine Anayasa Mahkemesi
acil tıbbi tedavi tanımını “ani felaketler (katastroflar)”
olarak belirlemiş, terminal hastalıkların tedavisinin bu
kapsama girmediği sonucuna varmıştır.
Buna dayalı olarak PCP enfeksiyonu olan pediyatrik
hastaların yoğun bakıma alınarak ventilasyon
tedavilerinin sağlanması da hak sayılmamaktadır, çünkü
bu durum öngörülebilir bir durumdur ve “ani gelişen bir
katastrof” değildir.
Anayasanın bu şekildeki yorumu bir bakıma deontolojik
sistemin katılığını bypass etmek ve yararlılık
düşünülmek amacıyla yapılmış olabilir, çünkü terminal
hasta olanlar tedavi edilseler de topluma yararlılıkları
artırılamaz.
40
MİKRO DAĞITIM: PYB’a ALINACAK HASTALAR
ETİK DEĞERLER AÇISINDAN NASIL SEÇİLMELİDİR?
42
Makro dağıtım politikalarının oluşturulmasında
kamu yararını belirleyen daha net yöntemler
AMAÇ
Bu dersin amacı genellikle hekimler arasında bile yanlış tanımlanan ve tanınan “beyin ölümü”
kavramının tanınmasını ve bu kavramın organ nakli açısından öneminin anlaşılmasını
sağlamaktır.
ÖĞRENİM HEDEFLERİ
Bu dersin sonunda öğrenciler:
1. Öğrenci beyin ölümü tanımının önemini anlamalı.
2. Beyin ölümünün klinik ve labaratuvar bulgularını tanıyabilmeli.
3. Beyin ölümü kavramının organ nakli açısından anlam ve önemini değerlendirmeli.
Tarihçe
Ölümün tanımı ve belirlenmesi tarih boyunca insanlık için bir sorun olagelmiştir. Ölüm
binyıllardır dolaşım ve solunum işlevlerinin sona ermesi olarak algılanmıştır. Yoğun bakım
ünitelerinin ve yapay solunum desteğinin yıllar içinde gösterdiği gelişmeler ölümün tanımında
da değişikliğe neden olmuştur. 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra beyin patofizyolojisi ile
ilgili yapılan kapsamlı çalışmalar ölüm kavramına yeni yorumlar katmışlardır. Örneğin
Leyden, 1866’da “yapay solunum uygulanırsa kafa içi basıncını arttırarak hayvanları
öldürebilmenin mümkün olmadığını”kanıtlamıştır.
Beyin cerrahı ve patolog olan Horsley, 1894'te “ölümden sonra kalbin çalışmaya devam
ettiğini” söyleyerek bu konuda bir ilki gerçekleştirmiştir. Cushing 1901’de, Philadelphia’da
vermiş olduğu bir derste bu bilgilere dayanarak kafa içi basıncı yüksek hastalarda solunumun
aniden durduğunu ve kan basıncının düştüğünü ve “gerçek ölüm meydana geldikten sonra
kalbin bir müddet çarpmaya devam ettiğini” söylemiştir. Tıp literatüründe “beyin ölümü”
kavramının geçtiği ilk iki kaynağın bunlar olduğu belirtilmektedir.
Dünyada bunlar olurken ülkemizde de üniversitemiz öğretim üyesi Prof. Dr. Alfred Heilbronn
1938 yılında “Biyoloji Bakımından Ölüm ve Baka” isimli konferansında “Vücudun ölümü ile
bunu teşkil eden aksamın ölümü arasında kısa veya uzun bir fasıla mevcuttur” diyerek
ölümün bir süreç olduğuna dikkat çekmiştir.
Gene aynı şekilde üniversitemiz öğretim üyesi Prof. Dr. Hans Winterstein da 1939’da
“hekimin ölümü saptadığı zaman vücudun %90’ının canlı olduğunu ve uygun önlemlerle
yeniden hayata döndürülebileceğini” belirtmiş ve “ilk ölen sistemin santral sinir sistemi
olduğunu; bu sistemin ölmesi durumunda tüm vücudu ölmüş kabul edebileceğimizi” ifade
etmiştir.
1959’da ise Wertheimer “sinir sisteminin ölümü, P. Mollaret ve Goulon’da coma dépassé
(geri dönüşümsüz koma) terimlerini kullanarak olaya yeni bir boyut kazandırmışlardır.
Fakültemiz reanimasyon servisinin kurucusu ve eski dekanlarımızdan Prof.Dr. Cemalettin
Öner de bu bilim adamları ile birlikte çalışmış ve coma dépassé kavramının ülkemizde
yerleşmesini sağlamıştır.
1968 yılına dek yapay solunum uygulanan hastalarda beyinsel işlevlerin geri dönüşümsüz
kaybının saptanması günlük pratikte yer almakta ancak hala “beyin ölümü” kavramından söz
edilmemekteydi. Ancak 1968’de Harvard Tıp Fakültesi’nin Ad Hoc Komitesinin sonuç
ARDS
Akut Sıkıntıılı Solunum Sendromu
Prof.
Dr.
Yalım
Dikmen
ARDS’nin Önceki İsimleri
Şok
akciğeri
Islak
akciğer
Da
Nang
akciğeri
Pompa
akciğeri
Hyalen
membran
hastalığı
Artmış
permeabilite
akciğer
ödemi
Sert
akciğer
Colorado Üniversite Hastanesi 1965
Akut
hemorajik
pankreaEt
hastası
Hipotansif
SiyanoEk
PaO2
44
mmHg
Engstrom
venElatör
ile
10
cmH2O
PEEP
PaO2
120
mmHg
Arter
basıncı
normal
PEEP
0
cmH2O
Siyanoz
PaO2
45
mmHg
Asbaugh DG, Bigelow DB, Petty TL, Levine BE: Acute
Respiratory Distress in Adults Lancet 1967;2:319-323
PEEP LİP
Her ventilatörden ayrılma sonrası ‘recruitment’ manevraları
Geleneksel
Edal
volüm
Düşük
Edal
volüm
432
hasta
429
hasta
Vt
12
ml/kg
Vt
6
ml/kg
Plato
P
≤
50
cmH2O
Plato
P
≤
30
cmH2O
70%
60% 65,70%
50% 55%
40%
39,80%
30%
31%
20%
10%
0%
28.
Gün
Mortalite
28.
Gün
"Weaning"
Geleneksel
Vt
Düşük
Vt
Recruitment Manevraları
Akciğerler atmosfer ile kan arasında oksijen alımı ve karbondioksit atılımından oluşan
gaz değişimini sağlamakla görevlidirler. Bu şekilde hücrelere metabolik gereksinimleri
olan oksijen alınmış ve metabolizma sonucu oluşan karbondioksit atılmış olur.
Akciğerlerin bu görevinin yerine gelebilmesi için alveollerinin içine gaz (hava) girip
çıkabilmeli ve alveollerin etrafındaki pulmoner kapillerlerde kan akımı normal olmalıdır.
Alveol ventilasyonu ile kapiller perfüzyonu arasındaki denge vücuda alınan oksijen
miktarının ana belirleyicilerindendir; ve bu dengenin bozulması hayatı tehtid eden
hipoksemilerin yaşanmasına neden olur.
Akut sıkıntılı solunum sendromu,ventilasyon perfüzyon dengesinin ciddi şekilde
bozulmasına ve arter kanında oksijen parsiyel basıncının (PaO2) belirgin düzeyde
düşmesine neden olur.
İlk kez 1967 yılında Kolorado, ABD’den bir grup tarafından tanımlanan akut sıkıntılı
solunum sendromu (ARDS) yoğun bakım biliminin en önemli konularından biridir. Akut
hioksemik solunum yetersizlikleri için bir prototip olan bu sendrom aslında daha önceden
beri bir sorun olarak görülmekte ve farklı klinisyenler tarafından farklı isimlerle
anılmaktaydı. Şok akciğeri, ıslak akciğer, Da-Nang akciğeri gibi isimler ARDS yerine
kullanılan isimlerin bazılarıdır.
Kolorado’da 1965’ten itibaren akut solunum yetersizliklerinin tedavisi ile uğraşan ekip
272 hastalık serilerinde ortak özellikler gösteren 12 hastayı ayırd etmişlerdir. Bu
hastalardaki ortak özellikler olarak oksijen tedavisine yanıt vermeyen ancak ekspirasyon
sonu pozitif basınç ile düzelen hipoksemi, sert akciğerler ve akciğer filminde çift taraflı
infiltrasyonlar gözlenmiştir. Bu ilk 12 hastanın 7’si ölmüş ve bu hastalara yapılan
otopside, akciğerlerin normalden ağır olduğu, alveol içinde ve interstisyumda ödem
meydana geldiği ve alveol cidarlarında hyalen membranlar oluştuğu görülmüştür.
Araştırıcılar bu klinik ve patalojik tabloyu yeni doğanda surfaktan eksikliğine bağlı
olarak meydana gelen sıkıntılı solunum sendromuna benzeterek yetişkinin sıkıntılı
solunum sendromu adını vermişlerdir1.
Daha sonra Avrupa ve Amerika’dan solunum yetersizlikleri ile uğraşan yoğun
bakımcıları bir araya getiren konsensus konferanslarında ARDS ile ilgili tanımlar
tartışılmış ve bu konuda önemli adımlar atılmıştır. Bu adımlardan biri ARDS’de bulunan
yetişkin (adult) teriminin akut olarak değiştirilmesidir. İkincisi ise daha önce literatürde
yer almayan “akut akciğer hasarı” tanımının kabul edilmesidir2.
Bu konsensus konferansına göre akut akciğer hasarı (ALI) kalp yetersizliğine
bağlanamayacak klinik ve radyolojik değişikliklere neden olan bir inflamasyon
sendromudur. ARDS ise bu sendromun en ağır şeklidir. ARDS ile ilgili konsensus
konferansına göre ALI ve ARDS kriterleri tabloda gösterilmiştir.
ARDS tanımları ile ilgili bilinmesi gereken bir başka nokta ise bu konsensus
konferansından çok önce tanımlanmış olan akciğer hasarı skorudur3. Bu skorda akciğerin
radyolojik görünümü, hipoksemi (PaO2/FiO2), uygulanan PEEP düzeyi ve kompliyans 0-
4 arasında puanlanır ve toplam puan hesaplanan parametre sayısına bölünür.
İnsidans ve Mortalite.
ARDS insidansı ile ilgili pek çok çalışma vardır, bunlar uygulandıkları popülasyona,
kullanılan tanımlamaya göre 100.000’de 5 ile 100.000’de 75 arasında, oldukça farklı
sonuçlar vermişlerdir. Buna göre yapılan bir hesaplamaya göre ABD’de yılda en az
150.000 ARDS olgusu meydana gelmektedir.
ARDS ile ilgili bir başka önemli konu da neden olduğu mortalitedir.
Yukarıdaki tablodan da görüleceği üzere yıllar içinde ARDS mortalitesinde belirgin bir
azalma eğilimi vardır ve son yıllarda % 30’un da altına düşmüştür. Bu düşüşte en önemli
sebepler hasta bakımının iyileşmesi ve uygulanan mekanik ventilasyon şekilleridir.
ALI/ARDS meydana gelmesinde farklı etkenler rol oynar. Bu etkenler ya doğrudan
akciğerde hasara yol açan pnömoni, zararlı duman inhalasyonu, mide içeriği aspirasyonu,
göğüs travması ve boğulma gibi etkenlerdir ya da sepsis, dolaşım şoku, masif
transfüzyon, yanık, pankreatit ve kardiyopulmoner bypass gibi akciğeri ikincil olarak
etkileyen faktörlerdir. ARDS meydana gelmesine neden olan etkene göre primer
(pulmoner) veya sekonder (ekstrapulmoner) olarak ayrılabilir.
Fizyopatoloji
ALI/ARDS fizyopatalojisi halen tam olarak aydınlatılabilmiş değildir. Doğrudan veya
dolaylı akciğer hasarı yaratan etken hücresel ve hümoral yanıt ile akciğerde inflamasyona
neden olur. İnflamasyonu başlatan etken için akciğer içinde iki hedef vardır; bunlar
alveol içini döşeyen epitel ile pulmoner kapillerlerin içini döşeyen endotel tabakasıdır.
Pulmoner ARDS’de hasar alveol epitelinden başlayarak ilerler; ekstrapulmoner ARDS’de
ise inflamasyona neden olan etkenler (başlıca inflamasyon yapıcı medyatörler) kan yolu
ile pulmoner kapillere gelir ve hasar buradan başlayarak ilerler.
ALI/ARDS gelişimi genellikle altta yatan neden oluştuktan 48-72 saat sonra ortaya çıkar.
İlk önce yaklaşık 4-6 gün kadar süren eksüdatif faz gelişir. Bu dönemde akciğer içinde
inlamatuar hücre infiltrasyonu, interstisyum ve alveol içinde proteinden zengin ödem
birikimi ve alveol cidarında eozinofilik hyalen membran gelişmi görülür.
Bu değişiklikler alveollerin bir bölümünün ventile olmayarak gaz değişiminin dışında
kalmasına, şant miktarının artması sonucu hipoksemiye neden olur.
ALI/ARDS fizyopatolojisinde ikinci dönem fibroproliferatif dönemdir. Bu dönem yara
iyileşmesi ve reorganizasyon dönemidir. Akciğer büyür, alveoller arası septumlar
parçalanır ve alveol keseleri birleşerek büller oluşur. Bu dönemde ölü mesafe ve solunum
işi artışı ön plana çıkar. Bu dönem 8-10 gün kadar sürer ve yaşayan hastaların büyük
çoğunluğunda önemli bir sekel bırakmadan iyileşir. Yapılan çalışmalar hastaların bir
bölümünde hafif düzeyde obstrüktif ve restriktif soluma bozukluğu oluştuğunu
göstermiştir4,5.
Fizyopatoloji ile ilgili yapılan çalışmalar, akciğerlerin bilgisayarlı tomografi ile
incelenmeye başladığı 1980’li yıllardan itibaren önemli bir atılım yapmıştır. Bu
incelemeler öncelikle akciğerdeki değişikliklerin homojen olmadığını ve alveollerin farklı
durumlarda bulunduklarını ortaya çıkartmıştır. Buna göre sırtüstü yatan bir hastada
akciğerin dorsal bölümünde kalan alveollerin büyük çoğunluğu ödemli akciğerin kendi
ağırlığı altında ezilmesi sonucu atelektaziktir. Orta alanlardaki alveoller basınç düzeyine
bağlı olarak açık veya kapalı olabilir, üst (ventral) alanlarda ise alveoller açıktır. Akciğer
kapasitesi ve kompliyansı çok düşüktür6. Ayrıca alveollerin bir kısmının içi ödem ve
hücre kalıntıları ile dolu olduğundan içlerine gaz giriş çıkışı da mümkün olamaz.
Bu değişimler sonucu yeterli gaz değişiminin yapılamaması ciddi solunum yetersizliğine
neden olarak mekanik ventilasyon endikasyonu oluştururlar. Bu uygulamada amaç, gaz
değişiminin düzeltilmesi ve solunum işinin azaltılmasıdır.
Ancak akciğerlerde meydana gelen hasar, mekanik ventilasyon uygulaması sonucu daha
da ağırlaşabilir. Aslında, bizzat mekanik ventilasyon uygulamasına bağlı akciğer hasarı
meydana gelebilir. Nitekim mortalitenin önemli ölçüde bu hasar sonucu ortaya çıktığı
ileri sürülmektedir7.
Tanı
ALI/ARDS tanısı olukça kolay konur. Akut hioksemik solunum yetersizliği gelişen
hastalarda yukarıdaki Avrupa/Amerikan konsensus konferansı kriterlerinin bulunması
ALI veya ARDS tanısı koymak için yeterlidir. Bundan sonra asıl çaba bunu ortaya
çıkartan nedeni bulmak için sarf edilmelidir.
Tedavi
Günümüzde ALI/ARDS tedavisi önemli ölçüde mekanik ventilasyon uygulaması ve
destek tedavisidir. Yıllar içinde yoğun bakım ünitlerinde uygulanan destek tedavisi
yöntemlerinin gelişmesi mortalitenin önemli ölçüde düşmesine katkıda bulunmuştur.
ALI/ARDS mortalitesini düşürdüğü kanıtlanan mekanik ventilasyon uygulaması ise
“akciğer koruyucu ventilasyon” adı alır; amaç inspirasyon sonunda akciğer hacmini
kısıtlarken ekspirasyon sonu hacmi arttırmaktır. Bunu yapabilmek için tidal volümün
azaltılması (öngürülen vücut ağırlığının her kilogramı için 6 ml) ve PEEP düzeyinin
arttırılmasıdır. Bu uygulamanın mortaliteyi azalttığı çok merkezli randomize kontrollü bir
çalışma ile kanıtlanmıştır8.
Akciğer koruyucu ventilasyon uyglamasının yanında hastalar, sekonder akciğer
infeksiyonlarının önlenmesinden, oksijen tüketiminin azaltılmasını sağlayacak
uygulamalardan ve antioksidanlardan zengin beslenme tedavisinden yarar görürler.
Literatür
1- Ashbaugh DG, Bigelow DB, Petty TL, Levine BE: Acute respiratory distress in adults .Lancet 1967; 2:
319–323
2- Bernard GR, Artigas A, Brigham KL, Carlet J, Falke K, Hudson L, Lamy M, LeGall JR, Morris A,
Spragg R. Report of the American-European consensus conference on ARDS: definitions, mechanisms,
relevant outcomes and clinical trial coordination. The Consensus Committee. Intensive Care Med. 1994;
20: 225-232.
3- Murray JF, Matthay MA, Luce JM, Flick MR. An expanded definition of the adult respiratory distress
syndrome. Am Rev Respir Dis. 1988; 138: 720-723.
4- Neff TA, Stocker R, Frey HR, Stein S, Russi EW. Lng-term assessment of lung function in survivors of
severe ARDS. Chest. 2003; 123: 845-853
5- Ben-Abraham R, Weinbroum AA, Roizin H, Efrati O, Augarten A, Harel R, Moreh O, Barzilay Z, Paret
G. Long-term assessment of pulmonary function tests in pediatric survivors of acute respiratory distress
syndrome. Med Sci Monit. 2002; 8: CR153-157
6- Gattinoni L, Caironi P, Pelosi P, Goodman LR. What has computed tomography taught us about the
acute respiratory distress syndrome? Am J Respir Crit Care Med. 2001; 164: 1701-1711
7- Matthay MA, Bhattacharya S, Gaver D, Ware LB, Lim LH, Syrkina O, Eyal F, Hubmayr R. Ventilator-
induced lung injury: in vivo and in vitro mechanisms. Am J Physiol Lung Cell Mol Physiol. 2002; 283:
L678-682
8- ARDS Network. Ventilation with lower tidal volumes as compared with traditional tidal volumes for
acute lung injury and the acute respiratory distress syndrome. The Acute Respiratory Distress Syndrome
Network. N Engl J Med. 2000; 342: 1301-8
AKUT SOLUNUM YETERSİZLİĞİ
Doç. Dr. Perihan ERGİN ÖZCAN
AMAÇ
ÖĞRENİM HEDEFLERİ
Bu dersin sonunda öğrenci:
1. Akut solunum yetersizliği sebeplerini sayabilmeli.
2. Acil girişim gerektiren durumları tanıyabilmeli.
3. Solunum yetersizliğindeki hastaya tedavi uygulamalarının neler olduğunu sayabilmeli.
Akut solunum yetersizliği (ASY) ve mekanik ventilasyon ihtiyacı yoğun bakıma alınma
nedenlerinin başında gelmektedir. Yüksek morbidite ve mortaliteye sahip olmak yanında
tedavi maliyeti de oldukça yüksektir. Normal solunum, solunum sistemini oluşturan
komponentlerin bir arada normal fonksiyonu ile sağlanır. Bunların herhangi birinin düzenli
çalışmaması ile normal gaz değişimi bozulur ve ASY tablosu gelişerek mekanik ventilasyon
ihtiyacı doğar. Altta yatan patofizyolojik mekanizmaya göre ASY 4 gruba ayrılır (Tablo 1).
Tip I (hipoksemik) ve Tip II (hiperkapnik) solunum yetersizlikleri gaz değişim anomalileri ile
görülür. Mekanik ventilasyon ihtiyacı da genel olarak klinik kriterlere göre (artmış solunum
hızı, yardımcı sonlum kaslarının kullanılması, paradoksal göğüs duvarı hareketi, mental
durumda değişiklik) konulmaktadır.
Akut solunum yetersizliği insidansı kullanılan tanımlamaya ve çalışılan hasta
popülasyonuna göre değişmektedir. Avrupa ve USA verileri birbirinden oldukça farklıdır,
ülkemizde bu konuya ait net veriler yoktur. Akut solunum yetersizliğine sıklıkla başka organ
yetersizlikleri de eşlik edebilir ve ölüm sebebi çoğunlukla çoğul organ yetersizliğidir.
Astım
İnflamasyon, düz kas kasılması ve mukus tıkaçları ile karakterize astımda oluşan dinamik
hiperinflasyona bağlı solunum yetersizliği ve hipotansiyon gelişir. Ciddi statua astmatkus,
mekanik ventilasyon gerektiren akut solunum yetersizliğine nadir olarak sebep olmaktadır.
Medikal tedavide bronşial inflamasyonu ve bronkokonstrüksiyonun azaltılması amaçlanır.
Mekanik ventilasyon uygulanan hastalarda pnömotoraks, kardiyopulmoner arrest gibi
komplikasyonlar gelişebilir. Yine mekanik ventilasyon sırasında dinamik hiperinflasyonun
artması ve intrensek PEEP oluşması açısından dikkatli olunmalıdır. Düşük tidal volüm, düşük
solunum sayısı ve uzun ekspiryum süresi rahat solumaya yardımcı olacaktır.
Pnömoni
Mekanik ventilasyon gerektiren akut solunum yetersizliği vakalarının yaklaşık %14-23’ü
pnömoni vakalarıdır. Pnömoni vakalarında septik şok ve akut akciğer hasarı gelişmesi
mekanik ventilasyon gereksinimini doğurmaktadır.
Şok
Global hipoperfüzyon, laktik asidoz, hiperventilasyon ve solunum kaslarının
hipoperfüzyonuna bağlı tip IV akut solunum yetersizliği oluşur. Şokta oksijen tüketiminin
yaklaşık %30’u solunum kasları tarafından kullanılır. Ciddi şokta erken dönemde mekanik
ventilasyon kullanımı solunum kaslarının oksijen tüketimini azaltır ve solunum işini
sınırlayabilir.
ÖNERİLEN KAYNAKLAR:
1. Sweeney RM, McAuley DF, Matthay MA. Acute Lung Failure. Seminars in
Respiratory and Critical Care Medicine 2011;32:607-625
2. Acute Respiratory Distress Syndrome The Berlin Definition JAMA 2012; 307
Tablo 1: Akut Solunum Yetersizliğinin patofizyolojik sınıflandırılması
Tip I Tip II Tip III Tip IV
Mekanizma V/Q uyumsuzluğu Alveolar Atelektazi Hipoperfüzyon
Şant (Qs/Qt) hipoventilasyon Şant (Qs/Qt) Metabolik asidoz
Zamanlama: ARDS tablosunun, klinik durumda kötüleşme olmasından sonraki ilk 7 gün
içinde gelişmesi
Akciğer görüntüleme: Efüzyon, atelektazi ve nodülle açıklanamayacak bilateral opasite
Ödem kaynağı: Kardiyojenik pulmoner ödem veya akciğerde volüm yükü ile
açıklanamayacak solunum yetersizliği
Oksijenizasyon: PaO2/FiO2 oranı ≥ 5 PEEP ile
Hafif ARDS: 201-300
Orta ARDS: 101-200
Ağır ARDS: < 100
Tablo 3. Primer ve sekonder ARDS sebepleri
Primer ARDS Sekonder ARDS
Pnömoni Nonpulmoner sepsis
Gastrik içeriğin aspirasyonu Ciddi travma
Akciğer kontüzyonu Kardiyopulmoner bypass
Sude boğulma İlaç zehirlenmesi
İnhalasyon hasarı Akut pankreatit
Reperfüzyon pulmoner ödem TRALİ
Emboli
bildirgesi JAMA Ağustos sayısında yayınlanmış ve böylelikle “beyin ölümü” tanımı
literatürde yerini almıştır. Report of the Ad Hoc Committee of the Harvard
Medical School to Examine the Definition of Brain Death der ki: “Beynin tüm bölümlerinde,
geri dönüşsüz fonksiyon kaybı yerleşmesi durumunda, hukuki ölümün gerçekleştiği kabul
edilmelidir. Çünkü, bu durumda, uygulanan tüm tıbbi girişime (solunum ve dolaşım desteği)
rağmen, koma durumu kalıcıdır.”
BEYİN ÖLÜMÜ
DİKKAT: Klinik ölüm olarak da adlandırabileceğimiz beyin ölümü ile hücresel ölüm arasında
bir süreç söz konusudur ve bunun sonunda biyolojik anlamda ölüm gerçekleşir. İşte bu süreç
“Organ Nakli” açısından son derece önemli ve değerlidir.
DİKKAT: Beyin ölümü nörolojik bulgularla saptanan bir klinik tanıdır. Bazı durumlarda bu
klinik tanı yardımcı laboratuvar ( özellikle radyolojik ) incelemelerle desteklenmelidir.
1. Pupillalar fikse ve ışığa cevapsızdır: Parlak ışık kaynağı ile pupilaların ışık reflekslerinin
olmadığı görülmelidir. Pupillalar genelde ortada 4-6 cm çapında ve eğer spinal sempatik
yol sağlamsa daha da dilate olabilir
2. Korneal refleksler yoktur : Temiz bir pamukla, çok nazik bir şekilde korneaya zarar
vermeden uygulanmalıdır ve herhangi bir hareket gözlenmemelidir.
3. Vestibulo-oküler refleksler yoktur:
Serviko-oküler refleks, servikal hasar söz konusu değil ise yapılabilir ve göz kapakları elle
açılıp başı güçlü bir şekilde bir yandan diğer tarafa çevirerek herhangi bir göz hareketinin
olup olmadığına bakılır. Hiçbir hareketin olmaması gereklidir.
Serviko-oküller refleks bakılamıyorsa, kalorik test yapılmalıdır. Önce timpanik membran
muayenesi ile perforasyon araştırılır. Kalorik test oldukça önemlidir. Nörolojik kriterler beyin
ölümünü gösteriyorsa timpanik membran delik olsada test yapılabilir. Baş 30 derece kaldırılır,
buzlu 50 ml su, enjektöre konur enjektör dış kulak yoluna yerleştirilir. Gözler açık tutulurken
soğuk irrigasyon yapılır ve gözlerde herhangi bir hareketin olmadığı görülürse beyin ölümü
doğrulanmış olur. Buzlu su ile irrigasyon bittikten sonra da 1 dakika gözlere dikkatle
bakılmalıdır.
4. Ağrılı uyaranlara motor cevap yoktur:
Ağrılı uyaranlara karşı, spinal refleksler hariç, hastanın hiçbir motor cevabı olmamalıdır.
Ağrılı uyaran, tırnak yatakları, supraorbital bölge ve temporomandibular ekleme
uygulanmalıdır.
Tüm bu test ve muayene bulguları bize beyin ölümü tanısını düşündürüyorsa bu kez “Apne
testi” uygulamasına geçmeliyiz. Apne testi şu şekilde uygulanır.
I. Hasta, %100 oksijenle 10 dk ventile edilir.
II. PaCO 2 40 mmHg olacak şekilde mekanik ventilasyon uygulanır.
III. İlk kan gaz örneği alınarak ventilatörden ayrılır.
IV. 6 L/dk olacak şekilde trakeal kateter yardımıyla O 2 insüflasyonu uygulanır.
V. 10 dk sonra ikinci kan gazı örneklemesi yapılır.
VI. Hasta, ventilatöre bağlanır.
VII. PaCO 2’ deki artış > 20 mmHg ise apne testi pozitif olarak değerlendirilir.
Morbid obez ya da kronik obstrüriktif akciğer hastalığı olanlara apne testi uygulanmaz.
Uygulama sırasında herhangi bir hemodinamik instabilite (hipo/hiper-tansiyon, aritmi)
gelişirse ya da yeterli PaCO 2 artışı olmaksızın hipoksi gelişiyorsa teste son verilir.
Destekleyici testlerden yardım alınır. Bunlar çok çeşitlidir ve hastanenin mevcut koşullarına
uygun olarak uygulanmalıdır:
1. Elektrofizyolojik Ölçümler: EEG, sabit potansiyeller, sensoriyel uyarılmış
potansiyeller
2. Serebral kan akımı ölçümleri: Anjiografi, ekoensefalografi, transkranial doppler
ultrasonografi, intrakraniyal basınç ve serebral perfüzyon basıncı ölçümü
3. Serebral metabolizma ölçümleri: Oksijenin serebral metabolik hızı, juguler venöz
oksijen saturasyonu, pozitron-emisyon tomografisi
4. Patomorfolojik ölçümler: Bilgisayarlı tomografi, magnetik rezonans görüntüleme,
beyin omurilik sıvısı sitolojisi.
5. Atropin testi
DİKKAT: Eğer etyoloji belirli ise 12 saat, belirsiz ise 24 saat gözlem sonucu muayene
tekrarlanır ve bulgular sabit kalıyorsa beyin ölümü tanısı kesinleşir.
Sağlık Bakanlığı’nın Resmi Gazete’de yayınlanan, 1993, 2000 ve 2002 tarihli Beyin
Ölümü Kriterleri:
1. Bilinç kaybı,
2. Spontan hareket olmaması,
3. Ağrılı uyaranlara motor yanıtın olmaması,
4. Spontan solunum bulunmaması (apne testi),
5. Beyin sapı reflekslerinin tamamen kaybolması:
I. Kornea refleksi yokluğu
II. Vestibulo-oküler refleks yokluğu
III. Okülo-sefalik refleks yokluğu
IV. Farengeal ve trakeal refleks yokluğu
6. Pupiller dilate, ışığa yanıtsız (4-9 mm),
Ayırıcı tanı, yeterli süre gözlem (12-24 saat).
ÖNERİLEN KAYNAK
A Definition of Irreversible Coma: Report of the Ad Hoc Committee of the Harvard Medical
School to Examine the Definition of Brain Death. JAMA, Aug 5,1968-Vol 205, No:6
Ağır Sepsis
Yalım Dikmen
Ağır Sepsis
vakası/Yıl 800,000
300,000
400,000
100,000
200,000
Yıl
*Angus DC. Crit Care Med. 2001 .
Ağır Sepsis:
Diğer Majör Hastalıklarla Karşılaştırma
Ağır Sepsis İnsidansı Ağır Sepsis Mortalitesi
300
250.000
250
Vaka / 100,000
200.000
200
Ölüm / yıl
150
150.000
100 100.000
50 50.000
0 0
AIDS* Kolon Meme KKY† Ağır AIDS* Meme AMI† Ağır
Kanseri§ Sepsis‡ Kanseri§ Sepsis
†NationalCenter for Health Statistics, 2001. §American Cancer Society, 2001. *American Heart Association.
2000. ‡Angus DC et al. Crit Care Med. 2001.
Çalışması
Türkiye Dünya
Merkez 16 281
Hasta sayısı 124 9.375
Yaş ortalaması (yıl) 52.9 ± 18.9 58.1±18.4
Apache (%95 CI) 22,4 (20,7-24,2) 22,9 (22,7-23,1)
SOFA (%95 CI) 9,4 (8,7-10,1) 9,2 (9,0-9,3)
YB mortalitesi (%) 66,9 40,53
Ülke ve Hastalık Ağırlığına Göre
Ağır Sepsis Mortalitesi
80
70
60
50
40
30
20
10
0
Israel Hungary Saudi Turkey Romania
Mortality Apache II
F. Laterre’den izin (!) ile 2003
Çalışması
60
50
Hasta Sayısı (%)
40
30
20
10
0
1 Organ 2 Organ 3 Organ > 4 Organ
Dünya Türkiye
ACCP/SCCM Konsensus Tanımları
¾ Ağır Sepsis:
Sepsisle birlikte aşağıdaki
sistemlerden ≥1’nda görülen organ
fonksiyon bozukluğu.
Kardiovasküler (Dirençli Hipotansiyon)
Renal
Respiratuar Septik
Hepatik
Hematolojik
Şok
Bone et al. Chest. 1992;101:1644;
MSS
Wheeler ve Bernard. N Engl J Med. Açıklanamayan metabolik asidozis
1999;340:207.
ACCP/SCCM Konsensus Tanımları
Enfeksiyon SIRS Sepsis Ağır Sepsis
Çoklu Organ Yetersizliği
Bilinçsizlik Taşikardi
Konfüzyon Hipotansiyon
Pisikoz ↑ CVP
↑ PAOP
Takipne
PaO2 <70 mm Hg Oligüri
SaO2 <90% Anüri
PaO2/FiO2 ≤300 ↑ Kreatinin
Sarılık
↑ Enzimler
↓ Trombositler
↓ Albumin
↑ PT/APTT
↑ PT
↓ Protein C
↑ D-dimer
Organ Yetersizlikleri ve
Mortalite
90
80
70
60
50
%
40
30
20
10
0
1 Organ 2 Organ 3 Organ > 4 Organ
Carvalho AC, Freeman NJ. J Crit Illness. 1994;9:51-75; Kidokoro A et al. Shock.
1996;5:223-8; Vervloet MG et al. Semin Thromb Hemost. 1998;24:33-44.
Ağır Sepsis
Endotelial Disfonksiyon ve
Mikrovaskuler Trombozis
Hipoperfüzyon/İskemi
Ölüm
Ağır Sepsisin 3 başı: hipotansiyon, hipoperfüzyon ve organ disfonksiyonu. Crit Care Med
2004; 320(Suppl):S595-S597
Prospektif, Çok Merkezli, Randomize Çalışmalarda
Sepsis Mortalitesinin Karşılaştırılması
¾Klasik ölçütler
Santral ven basıncı 12-15 mmHg
Ortalama arter basıncı ≥ 65 mmHg
İdrar çıkışı ≥ 0.5 ml/kg/saat
¾Santral venöz veya mikst venöz O2
saturasyonu ≥ % 70 (Grade B)
Sepsise Bağlı Hipoperfüzyonda Erken
Hedefe Yönelik Tedavinin Önemi
NNT 1 ölümü engellemek için = 6-8
60 Standart Tedavi
EHYT
50
Mortalite (%)
40
30
20
10
0
Hastane 28 gün 60 gün
Mortalitesi mortalite mortalite
(Tüm hastalar)
Rivers E, Nguyen B, Havstad S, et al. Early goal-directed therapy in the treatment of severe
sepsis and septic shock. N Engl J Med 2001; 345:1368-1377, adapte edilmiştir
MAP
65 mm Hg 75 mm Hg 85 mm Hg F/LT
Urinary
output (mL) 49 +18 56 + 21 43 +13 .60/.71
Red Cell
Velocity (au) 0.42 + 0.06 0.44 +016 0.42 + 0.06 .74/.97
N=2375
Protokolü
tamamlamış
ENHANCE Çalışma Protokolü
Drotrekogin Alfa infüzyonu
başlangıcı 28-gün tüm
Tarama ve nedenlere bağlı
Onam
mortalite
alınması
≤48 hrs
90
PROWESS DrotAA
(24.7% mortality)
Survival (%)
80
70
PROWESS Placebo
(30.8% mortality) ENHANCE DrotAA
(25.3% mortality)
60
0 7 14 21 28
Days After the Start of the Infusion
Xigris Kontrendikasyonları
¾ Kafa içinde arteriyovenöz malformasyon
veya anevrizma
¾ Bilinen kanama diyatezi
¾ Kronik ağır karaciğer yetersizliği (Child C)
¾ Kanama tehlikesi oluşturan ve yerleşim
olarak ulaşılması zor olan hasarlar (ör.
Retroperitoneal kanamaya neden olan çoklu
travma)
Xigris Kullanılırken Dikkat
Beklenen yarar olası zarar yönünden değerlendirilmeli
¾ Heparin tedavisi (> 15U/kg/h)
¾ Trombosit < 30,000/mL
¾ INR > 3
¾ Yeni GI kanama (< 6 hafta) (tedavi edilmemişse)
¾ Yeni oral antikoagülan kullanımı (< 7 gün)
¾ Yeni trombolitik tedavi (< 3 gün)
¾ Aspirin kullanımı (> 650mg) veya trombosit
inhibitörleri (< 7 days)
¾ Yeni geçirilmiş iskemik inme (< 3 ay)
INR: international normalised ratio, GI: Gastrointestinal
Kan Transfüzyonu
¾Eğer
Kanama beklentisi,
Koroner arter hastalığı
Laktik asidoz yoksa
¾Hemoglobin düzeyleri 7-9 g/dl yeterlidir
(Grade B)
Glukoz Kontrolü
Bu tanımlar itibarı ile Sepsis veya SIRS çok kritik bir klinik tablo oluşturmamaktadır.
Çok hassas olan bu tanımlar gerçekten de ağır bir egzersiz yapmış bir atleti veya grip
olmuş bir kişiyi kapsayıp sepsis tanısı konmasına neden olabilir. Bu nedenle bu tanımlar
çok eleştirilmektedir. Ancak klinik olarak önemli tablo ağır sepsis tablosudur. Ağır
sepsis; sepsis ile birlikte bir veya daha fazla organ veya sistemde fonksiyon bozukluğu
bulunmasıdır. Bu fonksiyon bozukluğu kardiyovasküler sistemde oluştuğunda tabloda
tedaviye dirençli hipotansiyon hakim olacaktır ki; bu durumda septik şoktan bahsetmek
gerekecektir. Septik şok klinik olarak en ağır tablodur ve mortalitesi % 60’ın üstüne
çıkmaktadır. Bu konsensus tanımlarından sonuncusu da “çoklu organ disfonksiyonu
sendromudur (ÇODS)”. Bu sendrom ile akut hastalık durumunda, organların
fonksiyonlarındaki bozukluklar sonucu homeostazisin hekimin girişimleri olmadan
sağlanamadığı bir tablo tanımlanmaktadır. Çoklu organ disfonksiyonu, kafa travması
sonrası koma veya pnömoni sonrası solunum yetersizliğinde olduğu gibi birincil
olabilir, ya da bir saldırıya karşı gelişen konak yanıtı sonucu ikincil olarak meydana
gelebilir. Organ yetersizliklerinin ölçüsü ve yetersizlik gelişen organ sayısı ağır sepsis
mortalitesinin belirleyicisidir. Ağır sepsiste karşımıza çıkabilecek organ yetersizlikleri
tablo 2’de sıralanmıştır.
Sepsis tanısı
Bir hastada sepsis tanısı koymak genellikle problem yaratmaz. Çok hassas olan sepsis
tanımları zaten oldukça geniş bir hasta popülasyonunu kapsamaktadır. Ancak bu
hastalarda organ fonksiyon bozukluğunun başladığı anda, ağır sepsis tanısının konması
hastanın hayatta kalması açısından kritik önem taşır. Bu nedenle sepsis hastaları organ
fonksiyon bozuklukları açısından yakından izlenmelidir. Arter kan gazlarının takibi
gelişen metabolik asidozu gösterecektir; oksijen satürasyonunun veya arter oksijen
parsiyel basıncının düşmesi solunum yetersizliğini, idrar miktarının azalması böbrek
yetersizliğini, sarılık karaciğer yetersizliğini düşündürmelidir. Sepsis hastası izlenirken
serebral fonksiyon bozukluğu üzerinde özellikle durulmalıdır. Serebral fonksiyon
bozukluğu, davranış değişikliklerinden ajitasyona veya komaya kadar oldukça fazla
değişiklik gösterir. Septik ensefalopati çok sıklıkla atlanan bir tablodur ve klinisyenler
tarafından tanınmadığı için gereksiz bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans
görüntülemesi gibi tetkikler ile zaman kaybedilmektedir.
Ağır sepsis hastasında akut faz reaktanları özellikle C reaktif protein belirgin derecede
yükselmektedir. İlk saldırıdan 3-4 saat sonra düzeyi yükselmeye başlar ve 36 saate
kadar en yüksek seviyesine ulaşır. İnfeksiyon dışında travma gibi etkenlerle de yükselir.
Bu nedenle sepsis tanısı için kullanımı çok güvenilir değildir.
Prokalsitonin bakteri infeksiyonlarında daha hızlı yanıt veren ve daha özgün bir
laboratuar testidir. Prokalsitonin düzeylerinin takibi hem tanı konması, hem de klinik
gidişin takibi açısından faydalı olabilir.
Laboratuar incelemeleri sepsis nedeni olan mikroorganizmanın bulunmasına yönelik
olmalıdır. Sepsis odağının yerini saptamaya yönelik olarak hasta dikkatle muayene
edilmeli, sepsise işaret edebilecek tüm dış bulgular (yaralar, selülit, vb) incelenmelidir.
Anamnez alınmalı ve görüntüleme girişimleri hızla yapılmalıdır. Vücut sıvılarından
(kan, idrar, bronş sekresyonu) örnekler alınarak mikrobiyolojik incelemeler
yapılmalıdır. Burada çok önemli olan ve hiç unutulmaması gereken nokta, örneklerin
antibiyotik başlanmadan önce alınmasıdır. Mikrobiyolojik inceleme ile,
mikroorganizma ve ona etki edecek antibiyotiğin saptanması mümkündür.
Mikrobiyoloji laboratuarının yapacağı ilk inceleme örneklerin gram boyaması ile
infeksiyon etkeninin saptanmaya çalışılmasıdır.
Sepsis Tedavisi
Ağır sepsis hastalarında mortalitenin düşürülmesi için tedavi arayışı çok uzun süredir
devam etmektedir. Ancak bu çalışmalar ikinci bir yılın başına kadar olumlu cevap
vermemiştir. Son yıllarda yayınlanan çalışmalar mortalitenin düşürülebileceğini
göstermiştir.
Bu çalışmaların ilki ağır sepsis sırasında gelişen akut solunum sıkıntısı sendromunda
(ARDS) akciğer koruyucu ventilasyon stratejisi ile belirgin bir fayda sağlandığını
bildirmiştir14. Bu çok merkezli çalışmada ARDS gelişmiş hastaların normalden düşük
tidal volümler (6 ml/kg) ve yüksek PEEP düzeyleri ile ventilasyonu mortalite ve
morbiditeyi belirgin düzeyde azaltmıştır.
İkinci olumlu çalışma Belçika’da yapılmıştır. Bu çalışmada yoğun bakım ünitesinde
yatan kritik hastalarda kan şekeri düzeylerinin insülin infüzyonu ile normal düzeyde
(80-110 mg/dL) tutulmasının yoğun bakım ve hastane mortalitesini azalttığı
gösterilmiştir15.
Ağır sepsiste mortalitenin azaltılabileceğini gösteren çok önemli bir çalışma da acil
hekimlerinden gelmiştir16. ABD’de acil serviste ağır sepsis tanısı konan hastalar
üzerinde yapılan bu çalışmada ilk tedavinin hedeflerinin doğru seçilmesi ve hızlı ve
etkin bir tedavi ile mortalite önemli düzeyde azaltılabilmiştir.
Septik şokta adrenal yetersizliğin önemli bir yeri olduğu hipotezinden yola çıkan bir
başka çalışmada, septik şoktaki hastalara düşük dozda ancak uzun süreli kortikosteroid
verilmesinin hem şok tablosunu gerilettiği hem de sağ kalım şansını arttırdığı
gösterilmiştir17.
Son olarak yapılan çok merkezli bir çalışmada rekombinan aktive protein C tedavisinin
etkisi araştırılmıştır18. Protein C, koagülasyon sistemi içinde yer alan doğal bir
antikoagülan maddedir. Trombin trombomodülin birleşmesi ile aktive olan protein C,
koagülasyon faktörlerinden 5a ve 8a’yı inaktive ederek etki gösterir. Ancak aktive
protein C, inflamasyon karşıtı, antiapoptotik etkiler de gösterir. Böylece farklı yollardan
olumlu etkileri olabilir. Tüm dünyadan 1700 civarında ağır sepsis hastasının alındığı bu
çalışmada (PROWESS) rekombinan insan aktive protein C’si (rhAPC) ile mortalitenin
düşürülebileceği gösterilmiştir.
Görüleceği gibi 2000’li yılların hemen başlarında yapılan bu çalışmalar sonucunda
sepsis mortalitesini azaltılabileceği doğrultusunda oluşan yeni duyarlılık, tüm dünyada
“Sepsiste Sağ Kalım Kampanyası”nın başlatılmasına neden olmuştur. Bu kampanyanın
ilk adımı Barselona Deklarasyonu ile atılmıştır Bu deklarasyonda sepsisin önemli bir
sağlık sorunu olduğu vurgulanmış ve bu konuda ortak bir çaba sarfedilmesi gerektiği
vurgulanmıştır. Kampanyanın ikinci adımı 2009 yılına kadar ağır sepsis mortalitesini %
25 düşürmek amacıyla “kanıta dayalı” tedavi rehberinin oluşturulması olmuştur. Delile
dayalı tıp tekniklerinin kullanıldığı tedavi rehberi 2004 Mart ayında iki önemli dergide19
ve çeşitli web sitelerinde20,21 yayınlanarak uygulamaya konulmuştur. Bu gün
kampanyanın 3. basamağı olan tedavi rehberinin klinik kullanıma uyarlanması, eğitim
ve değerlendirme aşaması yürürlüktedir.
Bu rehberle birlikte ağır sepsis hastalarının tedavisi ile ilgili bazı önemli özellikler de
saptanmaya başlamıştır. Bu özelliklerin başında tedavi başlangıç zamanı gelmektedir.
Aslında tüm tıbbi sorunların tedavisine yanıt alabilmek için belirli bir zaman dilimi
içinde başlanması gerekir. Hastalık belirtilerinin başlaması ile tedavi girişiminin
başlaması arasındaki bu süreye “fırsat penceresi” adı verilir. Ağır sepsis için bu fırsat
penceresi çok dar bir zaman aralığını kapsamaktadır. Ağır sepsisin belirtisi olan organ
fonksiyon bozukluğu bulguları başladığı anda saptanmalı ve tedavi girişimlerine
başlanmalıdır. Bu iddianın en önemli kanıtı Rivers ve arkadaşlarının16 çalışmasıdır. Bir
başka kanıt da daha yeni bir rhAPC çalışmasından22 gelmektedir. Bu çalışmada organ
fonksiyon bozukluğu başladıktan sonraki ik 24 saat içinde rhAPC başlanan hastalar ile
ikinci 24 saatte başlanan hastalardaki mortalite ornaları karşılaştırılmıştır. Mortalite, ilk
24 saat içinde ilaç başlananlarda % 23, ikinci 24 saatte başlananlarda % 27 olarak
bulunmuştur ki bu fark istatistiksel olarak anlamlıdır.
Yukarıda adı geçen tedavi rehberinine göre ağır sepsis hastasının tedavisinde yapılması
gerekenler aşağıdaki şekilde sıralanmıştır.
Sepsis düşünülen bir hastada organ fonksiyon bozukluğu görüldüğünde:
1. Şok tablosunun var olup olmadığı kontrol edilmelidir. Sistolik arter basıncının
90 mmHg’nın altında, ortalama arter basıncının 65 mmHg’nın altında olması
ve/veya Laktat düzeyinin 4 mmol/L’nin üzerinde olması şok tanısı
koyduracaktır. Bu durumda santral ven basıncı (SVB) 8-12 mmHg oluncaya
kadar sıvı replasmanı yapılmalıdır. Bu değere ulaşıldığı halde şok tablosu devam
ediyorsa tedaviye vazopresör (noradrenalin veya dopamin) eklenmelidir. Santral
ven kateterinden kan alınarak oksijen satürasyonu (SvO2) ölçülmelidir, eğer bu
değer % 70’in altındaysa ve hematokrit değeri de % 30’un altındaysa eritrosit
transfüzyonu yapılmalıdı. Hematokrit % 30’un üstünde ise transfüzyonun yararı
yoktur. Bu durumda öncelikle inotrop (dobutamin) başlanmalıdır. Eğer şok
nedeniyle tedavi başlanmışsa kortikosteroid tedavisi de (hidrokortizon 200-300
mg/gün (veya eşdeğeri); 7 gün süresince) başlanmalıdır.
2. Organ fonksiyonları başladıktan maksimum bir saat içinde kan kültürü alınmalı
ve geniş spektrumlu antibiyotik başlanmalıdır. Antibiyotik tedavisi,
mikrobiyolojik tetkik sonuçları geldiğinde tekrar değerlendirilmeli ve gerekirse
tedavi değiştirilmelidir.
3. Sepsis odağı saptanmalı ve ortadan kaldırılması için gereken tüm girişimler hızla
yapılmalıdır. Kaynak kontrol girişimlerine örnekler aşağıdaki tabloda
verilmiştir.
Kaynak kontrol girişimi Örnek
Drenaj İntraabdominal abse
Ampiyem
Septik artrit
Piyelonefrit, kolanjit
Debridman Nekrotizan fasiit
İnfekte pankreas nekrozu
İntestinal infarkt
Cihaz çıkarılması İnfekte santral kateter
İdrar sondası
Definitif girişimler Divertikülit için sigmoid rezeksiyonu
Gangrene kolesistit için kolesistektomi
Klostridyum myonekrozu için amputasyon
4. Sepsis nedeniyle hipoksemik solunum yetersizliği gelişmiş ve mekanik
ventilasyona başlanmışsa koruyucu ventilasyon yöntemleri uygulanmalıdır.
5. Kan şekeri düzeyleri 150mg/dL’nin altında kalacak şekilde intravenöz insülin
infüzyonuna başlanmalıdır. Bu arada intravenöz insülin infüzyonu
uygulamasının son derece riskli bir girişim olduğu ve bu süreçte hastanın
devamlı olarak yakından izlenmesi gerektiği hatırlanmalıdır.
6. Eğer hastada hesaplanan APACHE II skoru 25’in üstündeyse ve
kontrendiksyonları yoksa rhAPC tedavisi başlamalıdır.
7. Bunların yanında iyi bir yoğun bakım takibi ve bakım hastanın hayatta kalması
açısından çok önemlidir.
8. Sepsis tedavi rehberinin yayınlanmasından daha sonra yayınlanan iki çok yeni
çalışmada farklı besin maddelerinin sepsiste sağ kalımı arttırdığı gösterilmiştir.
Bunlardan ilkinde antioksidanlar ve balık yağı ile beslemenin, sepsis
mortalitesini azalttığı gösterilmiştir23. İkinci çalışma ise sepsis hastalarında
selenyum kullanımının olumlu etkisini göstermiştir24
Sonuç olarak; ağır sepsis yaygın, tedavisi pahalı ve mortalitesi yüksek bir sağlık
sorunudur. Klinikte çalışan tüm hekimlerin bilmesi gereken, yatan hastalarının her
hangi birinde tedavi sürecinin herhangi bir anında bu tablonun ortaya çıkabileceği ve
organ yetersizlikleri başladıktan sonra ağır sepsise yönelik tedavinin erkenden
başlatılması ve etkin bir şekilde uygulanması ile hastalara yaşam şansı verilebileceğidir.