Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 168

Vigdis Hjorth

1959 y1hnda Oslo'da dogdu. Felsefe, edebiyat ve siyaset bilimi ogrenimi gordii. 1983'te
kaleme ald1g1 ilk yocuk romamyla Norvey Kiiltiir Bakanhg1 ilk Roman Odiilii'nii ald1.
Ahlaki meselelere genylerin perspektifinden bakabilen yocuk ve genylik kitaplanyla
ovgii toplad1, romanlan sinemaya uyarland1. 1986'da geny bir kadmm cinselligini
ke�fedi�ini konu alan Gjennom skogen romamyla yeti�kin edebiyatma ad1m att1. insan
olmaya dair varolu�sal sorunlan, toplumsal adaletsizlikleri, cinsiyet rollerini, sm1f
farkm1 ve bireysel miicadeleleri psikolojik ve felsefi bir derinlikle ele ald1g1, toplumsal
tabulan cesaretle sorgulad1g1 otuzu a�km romamyla Cappelen, Aschehoug, Dobloug
ve Gyldendal Edebiyat Odiilii gibi pek yok prestijli edebiyat odiiliine lay1k goriildii.
Eserleri otuzu a�km dilde okunan ve Dag Solstad, Thomas Bernhard, Tove Ditlevsen
gibi yazarlardan ilhamla yazd1g1m belirten Vigdis Hjorth, bugiin yagda� Norvey
edebiyatmm en ozgiin ve en onemli isimlerinden biridir.

TUrkyedeki ilk romam Miras (Siren, 2021) hem Norvey'te hem de uluslararas1 edebiyat
diinyasmda biiyiik yank1 uyand1rm1�t1r. Amerikan Ulusal Kitap Odiilii ve Nordic
Counsel Edebiyat Odiilii'ne aday gosterilen bu roman, Norvey Edebiyat Ele�tirmenleri
Odiilii, Norvey Kitabevleri Odiilii gibi pek yOk odiile deger bulunmu�, New Yorker'm
Y1lm Kitaplan (2020) seykisinde yer alm1�t1r.

Postane Giinliikleri yazarm Tiirkyedeki ikinci romamd1r. Hjorth, neoliberal diinyada


varolu� endi�esinin, yah�ma ya�ammm ve anlam aray1�mm insan ruhunda ayt1g1
yaralan ele alan bu romanda yazma ve yazarak insani baglar kurma edimlerini
vurgular. S0ren Kierkegaard'm felsefesinden beslenen ve giiniimiiz insanmm ya�ama
ugra�m1 irdeleyen bu varolu�yu roman, 2020 Believer Roman Odiilii ve Norvey
Edebiyat Ele�tirmenleri Odiilii'ne lay1k goriilmii�tiir.

DilekBa�ak
1962 y1lmda istanbul'da dogdu. Darii��afaka Lisesi, Bogaziyi Oniversitesi ingiliz Dili
ve Edebiyatl ve Oslo Oniversitesi Tiyatro Bilimi Boliimii'nden mezundur. Mimar Sinan
Oniversitesi Tiyatro Ana Sanat Dah'nda ogretim gorevlisi olarak; AFA Yaymlan, Yap1
Kredi Yaymlan ve Tavanaras1 Yaymc1hk'ta editor ve telif haklan sorumlusu olarak
yah�m1�t1r. Ba�ak, Norveyye ve ingilizced�n yeviriler yapmakta, Oslo'da ogretmenlik
gorevine devam etmektedir.
Leve posthornet!

© Cappelen Damm AS, 2012

Bu kitabm Tiirkc;e yaym haklan Kalem Ajans arac1hg1yla


Siren Yaymlan'na aittir. Yaymcmm izni olmaks1zm hic;bir
k1sm1, hic;bir surette ve hic;bir ortamda payla§Ilamaz.

© Siren Yaymlar1, 2023

Siren Yaymlarz - Roman


Sertifika No: 52392
ISBN: 978-605-72601-4-7

Birinci Baskz: Aralzk 2023

Yaym Y onetmeni: Sanem Sirer


Yaym Koordinatoru: Erol Aydm
�ef Editor: Yankz Enki
(:eviren: Dilek Batjak
Kapak Tasarzm: Nazlzm Dumlu
i<;Tasarzm: �.�

Baskz: Ayhan Matbaasz


Mahmutbey Mah. 2622. Sok. No: 6/31
Bagczlar-istanbul Sertifika No: 44871

i\I Bu metin, NORLA'nm c;evirmen destek


NORLA fonlarmdan yararlamlarak yay1mlanm1§t1r.
:=:;::-_

Siren Yaymc1hk Mii§avirlik


Miimessillik ir; ve DI§ Tic. Ltd. �ti.
Asmah Mescit Mah. Ensiz Sokak No. 9/312
Beyoglu-istanbul
t (212) 243 45 65 f (212) 251 05 32
www.sirenyayinlari.com
info@sirenyayinlari.com
Vigdis Hjorth

Postane Gunlukleri

<;:eviren: Dilek Ba�ak

l
YAYINl.ARI
<;ak ya!ja pasta barazam! Tam bana gore bir alet, bir<;ok
nedeni var bunun, ama aszl sebep hi<;bir zaman aym sesi
<;zkartmamasz; bir posta barazanmda sonsuz olaszlzklar
saklz; anu dudagma dayayzp da bilgeligini i<;ine doken
ki!ji tekerriirden su<;lu duruma dii!jmez ve dostuna, cevap
yerine, ha!j vakit ge<;irsin diye bir posta barazam uzatan
ki!ji, hi<;bir !jey demese de, her !jeyi izah etmi!j olur. Sana
!jiikiirler alsun pasta borazam! Semboliim odur benim.
Eski miinzevilerin masaya yerle!jtirdikleri kurukafayz
seyrederek tefekkiire dalmasz gibi, masamm iizerindeki
pasta borazam bana daima hayatm anlamzm hatzrlatzr.

Tekerriir - S0ren Kierkegaard


i ndiiksiyonlu yeni ocakta kullamlamayan baz1.tencereleri bod­
ruma kaldmrken 2000 y1lmdan kalma giinliigiimii buldum.
Giinliik bana Noel'de hediye edilmi§ti ve b1kana kadar birkai; ay
boyunca yazm1§t1m. Atmad1g1ma gore ii;inde ileride bir giin oku­
maya deger §eyler oldugunu dii§iinmii§ olmahy1m. Giinliigii gor­
diigiimde once irkilsem de onu ahp mutfak masasma koydum.
Utii yapt1m, onu gormezden geldim fakat yatmaya giderken ya­
mma ald1m. Ai;1p okumaya ba§lad1m , 1 Ocak'tan 16 May1s'a ka­
dar neredeyse her giin bir §eyler yazmI§Im. Okumay1 bitirdi­
gimde midem oyle bir buland1 ki uyuyamad1m. Kalk1p pencereyi
ai;hm, biraz temiz havaya ihtiyac1m vard1. Su ii;tim, yataga don­
meden once oturma odasmda bir a§ag1 bir yukan yiiriidiim,
sanki ba§ka bir §ey bulmay1 umuyormu§t;asma giinliigii tekrar
ai;t1m. Ocak ay1 indirimler ve benimle ilgilendigini sand1g1m Pe­
ter admda bir adam hakkmdayd1. �ubatm konusu Tor admda bir
adam ve yan fiyata dii§iirdiigiim bir Mulberry i;antayla yanm
numara biiyiik ald1g1m bir i;ift ayakkab1yd1. Belli ki begenmedi­
gim bir siirii film seyretmi§, camm1 s1kan k1z arkada§lan ziya­
ret etmi§ ve saghks1z beslenmi§im. Arada Romerikes gazetesi­
nin yaym kurulu toplanhlarma kahlm1§1m, insanlar hakkmda
yorumlar yazmI§Im ama konu§ulan mevzulardan asla soz etme­
mi§im ve tiim paskalya tatilini eve geldigimde §U ho§lamp ho§­
lanmad1g1m1 dahi bilmedigim, §imdi hat1rlayamad1g1m ve pas­
kalyadan sonra da bahsi gei;meyen Tom ii;in bronzla§ay1m diye
giine§in altmda yatarak gei;irmi§im. isimler, tarihler degi§tirile­
bilirdi; bir ilerleme, bir biitiinliik ya da keyif yoktu, sadece keyif­
sizlik vard1; harcanan paralar, bronzla§mak, dedikodu, yemek;
ben yerine biri diye yazsam da olurmu§ hani. �imdi durum farkh
miyd1, ya§lanmanm bir faydas1 olmu§ muydu?

7
2oo o'in bahanm hatirlamaya i;ah§tim ama beceremedim. 0
bahan ya§am1§t1m degil mi? Romerikes gazetesinde i;ah§1yor,
spor kar§Ila§malan, belediye meclisi toplantilan hakkrnda ya­
z1yordum ama ne bir spar kar§Ila§mas1 ne de bir meclis toplan­
tis1m hatirlayabiliyordum, makaleleri saklam1§ m1yd1m acaba?
Bir ko§u bodruma indim, sanki tiim bunlarrn ya§and1grnrn is­
patma ihtiyac1m vard1, ama bodrumu tamyamad1m, kutulan ta­
myamad1m, belki bodrum da giinliik de benim degildi, arad1-
g1m1 bulamad1m, ba§ka ne kadar sai;ma sapan, atilacak §ey varsa
onlan buldum ama, hepsini atsa m1yd1m yoksa yaksa m1yd1m
acaba? Yine kap1y1 kilitleyip yukan i;1kt1m, yatt1m ama uyuya­
mad1m. Hastalamyorum i§te diye dii§iindiim, ate§im var.

Yazm pencereler ai;1k, sai;lanmda riizgar, araba kullamrken


aynadan annemin arka koltukta oturdugunu gordiigiim §U eski
riiyay1 gordiim yine: Evet, hen buraday1m. Hep takipteyim!

<;alan telefonla uyand1m. Stein nerede oldugumu merak etmi§.


Saat on ikide Norway Designs magazasrnda bulu§acaktik ve an­
nesi ii;in dogum giinii hediyesi sei;mesine yard1m edecektim, he­
men gelecegimi soyledim. Kalkt1m, unuttugum ii;in vicdan azab1
i;ektigimden acele ediyordum, oraya varrnca onemi kalmazd1, o
yiizden acele ediyordum, vicdan azab1m gei;ecekti, birazdan bunu
unutacaktim, 2000 yilmrn ve oncesindeki y1llarrn tamamrn1
unuttugum gibi, birazdan her §ey sanki hit; olmam1§ gibi karan­
hga kar1§1p gidecekti. Stein bekliyordu. Stein'la tam§ah ne kadar
olmu§tu? Onunla ilk ne zaman kar§ila§tig1m1 hat1rlayamad1m,
dii§iindiim, dii§iindiim, neyse ki hat1rlad1m, Trond'un kirkrnc1 ya§
giiniinde, neredeyse bir y1l olacakt1, Stein'la sevgili olah bir yil m1
olmu§tu? Trond yakrnda kirk bir olacakt1, bir dogum giiniinden
digerine, bu bilgi hafizaya kay1thyd1, sadece bulup i;1karmam ge­
rekiyordu. Neden bu kadar zordu ve bunlan neden hatirlamam
gerekiyordu ki, ne yemi§im, ne alm1§1m, nereye park etmi§im,

8
arabay1 ofisin park yerine birak1p aceleyle Stein'm bekledigi
diikkana yiiriidiim. Opii§tiik, unuttugum ic;in belki de k1zm1§tl.
Kosta Boda'dan bir vazoda karar kild1k, giizeldi, ben de bir tane
almay1 akhmdan gec;irdim, giinliigiim akhma gelene kadar. Nor­
way Designs'a gidip dogum giinii hediyeleri ald1g1m vakitler, do­
gum giinii hediyelerinin parasm1 odemek ic;in kasa oniinde dikile­
cegim gelecekteki vakitler. Stein yard1m1m ic;in te§ekkiir etti, ben
de onun 2000 yilmda kac; ya§mda oldugunu hesaplad1m, yirmi
sekiz, 2000 y1lmda ne yap1yordu acaba, bunu hie; sormam1§t1m,
sormu§ olsayd1m hat1rlayacak m1yd1 ki? Vakti k1s1thyd1, acelesi
vard1. Boyleyiz i§te diye dii§iindiim, acelemiz var. Hazir §ehre in­
mi§ ve park yerine iki saatlik para odemi§ken ofise de ugrayabi­
lirim diye dii§iindiim, sonra Margrete arad1 ve adet gormedigini
soyledi. Sanki birilerinin duymamas1 gerekiyormU§ gibi belki de
hamileyim diye f1s1ldad1. Ertesi giin onlara ak§am yemegine ge­
lip gelemeyecegimi sordu, pazar yemegi dedi, evet dedim ve Star­
ting Caddesi'nden a§ag1ya yiiriidiim. <;ok daha ciddi duygular his­
setmeliyim diye dii§iindiim. Giinliikte ciddi §eyler yoktu. Giinliik
havadan sudan §eyler hakkmdayd1. Arna hayatlm boyleydi, bu­
radayd1m i§te. Ofise gitmek istemedi camm, cumartesiydi, oyle
gelse bile hic;bir §eyin acelesi yoktu. Kosta Boda vazosuna rag­
men vicdan azab1m hafiflemi§ degildi. Bir giinliik ahp ba§ka §ey­
ler mi yazsam? Ciddi meseleler ya da onemli olaylar m1 uydursam
ya da Kosta Boda markah vazodan m1 bahsetsem dedim, ate§im
var, diye dii§iindiim sonra, eve dondiim ve iyile§mek ic;in yataga
girdim.

Ertesi sabah uyand1g1mda ba§ta kendimi daha iyi hissettim.


ByggBo Kendin-Yap dergisinin yeni say1s1 ic;in c;ah§mak niyetiyle
bilgisayan ac;t1m ama sonra kotiiledim. Yap1 bile§enleri bir tiirlii
bitmi§ evlere donii§miiyor, mutlu mii§teriler pek mutlu g6riin­
miiyorlard1, kulland1g1m dil mutlu bir dil degildi, belki de hic;bir

9
zaman olmamuiltI. 6nceki metinlerden giiven verici bir §eyler
bulmak i�in eski belgeleri a�tlm ama ruhsuz olmayan bir §ey
bulamad1m. Bilgisayar1 kapatt1m, ate§im vard1. Yine de Marg­
rete ve Trond'larm evine gittim, annem �oktan gelmi§ti. Kap1y1
Margrete a�tI ve parmagm1 agzma gotiiriip sus i§areti yapt1, adet
konusunda bir §ey soylememem gerektigi anlamma geliyordu bu.
Masada her zamanki diizende oturduk; menii giinliige yaz1labi­
lir diye dii§iindiim, Lom'dan pirzola ve ekolojik patates. Drama­
tik bir §eyler olmad1, ama kalbim yine de kilt kilt att1.
2000 y1hm
sorsa m1yd1m? 2000 y1lmda Margrete'nin ka� ya§mda oldugunu
hesaplad1m, yirmi ii�, o zaman Trond'u tamm1yordu. Ne zaman
Trond'la tam§IDI§tI? Bunu biliyordum, sadece bulup �1karmam
gerekiyordu. Neden bulup �1karmahyd1m? <;iinkii Margrete'nin
bir hikayesi olmasm1 istiyordum. <;iinkii ortada bir hikaye olsun
istiyordum. Olmu§ olanla, gelecek olan ve §imdi olan arasmda
bir baglantI olmasm1 istiyordum.

"Lom'un kuzusu giizeldi," dedi annem, arabanm arka koltu­


gundaki halini goziimiin oniine getirdim, hep aymyd1. Her za­
manki gibi kuzu konusunda hemfikirdik. Ardmdan sessizce gece
haberlerini izledik, ben sonra arabayla eve dondiim.

Pazartesi her zamanki gibi uyand1m, her zamanki gibi kahve yap­
t1m, her zamanki gibi bilgisayari a�t1m, Rolf tuhaf bir sesle beni
aray1p gelmemi istediginde ByggBo dergisinin son say1sma bir
gayret giri§mek iizereydim. Meselenin ne oldugunu sordum, soy­
lemek istemedi. Arabayla oraya gittim, ciddi bir ifadeyle beni gi­
ri§te kar§1lad1, benim ofisime ge�tik. Kap1y1 kapad1 ve Dag'm git­
tigini soyleyip tipik Dag elyaz1s1yla yazilm1§ bir kag1d1 bana uzatt1.

Selam Rolf,
Artzk dayanamzyorum, tekneye atlayzp belirsiz bir sure ic;in yel­
ken ac;zyorum, belki memlekete tekrar donerim, ama Kraft-Kom'a

10
bir daha geri donmem, ileti§im uzmanlzgmz bzrakzyorum, hi<; bu­
la§mamalzydzm zaten, ortagzmzz olacak o omurgaszz amczga
soyle, <;zkardzgz her i§ bok gibi, bilgisayardaki her §eyi sildim, bil­
gisayar bir sonraki bahtszz i<;in hazzr anlayacagm.
Dag

�aka olmahyd1 bu. Kafam1 kaldird1m. Rolf omuzlanm silkti. Dag'1


defalarca arad1gm1, ancak telefonun kapah oldugunu soyledi.
Dag'm eski kans1m aramI§, o da her §eyi b1rak1p c;ekip gitmek tam
Dag'hk bir i§ demi§. Rolf, Dag'm bo§and1ktan sonra zor giinler ge­
c;irdigini soyledi. Dag bir kriz gec;iriyordu. Rolf yoklamaya gitti­
ginde dairesi kapatilmI§ gibiydi, teknesi de marinadan aynlm1§tI.

"Bu i§ ciddi mi yani? "

Rolf yine omuz silkti. Masamn iizerinde, oniimde duran


kag1da baktim ve elimle Rolf'a c;1kmasm1 i§aret ettim, buna rag­
men orada dikildi.

"Ellinor? " dedi bir miiddet sonra ve yutkundu. Tekrar elimi


sallad1m, c;ekildi ve ona ihtiyac1m olursa saat be§e kadar i§te ola­
cagm1 soyledi. Ad1mlarmm uzakla§t1g1m duydugumda kag1d1
tekrar okudum. Cuma giinii Dag burada m1yd1? Takvimi ac;t1m,
hayir, cuma giinii evden c;ah§acagm1 soylemi§ti. Per§embe bu­
rada m1yd1? Per§embe giiniinii hat1rlamaya c;ah§t1m. Sonsuz
gibi gelen bir siireden sonra per§embeyi hatirlad1m, evde c;ah§­
mak ic;in i§ten erken c;1kt1g1mda Mac'inin iizerine dokiilen nere­
deyse k1rla§IDI§ bukleleri ve burnunun ucundaki gozliigiiyle ma­
sasmda oturdugunu hat1rlad1g1m1 samyorum, ama bu belki de
c;ar§ambayd1. Son zamanlarda onunla pek konu§mam1§tlm, bu
yiizden mi? BT konusunda ya§anan §U aptal anla§mazhk yiiziin­
den mi acaba? Kraft-Korn umdugumuz gibi kazanc;h c;1kmam1§tI,
ama ne yapahm? En son dogru diiriist ne konu§tuk diye hat1rla­
maya c;ah§tim, ama bu akhmdan c;1k1p gitmi§ti, Dag akhmdan
c;1k1p gitmi§ti. Rolf'u aray1p boyle bir §eyin olabileceginden daha

11
once §iiphelenip §iiphelenmedigini sordum. Bocalad1, demek ki
§iiphelenmi§ti. K1zmam gerekirdi diye dii§iindiim ama becere­
medim. Uziiliip aglamahyd1m, ama onu da beceremedim. Onsuz
i§i yiiriitebilecek miydik? Sakin olmahy1m diye dii11iindiim, pen­
cereye gittim, i§ a�1smdan bize neye mal olacak bu diye sordum
kendime. D111anda aga�larm heniiz dokiilmemi§ san yaprak­
lan riizgarda titre§iyordu, ozellikle de tepedekiler; kendi sonunu
kendin belirleyememek, seni yerinden sokiip atacak riizgarm ne
zaman gelecegini bilememek �ok asap bozucu olmahyd1.

Stein'1 arad1m ama ona olanlardan bahsedemedim. Bir 11eyler­


den soz ettim ama neydi hatirlam1yorum. Tek tiik laf ediyor diye
dii§iindiim. Akh ba§ka §eylerde olmahyd1. Dag'1 teknede, de­
nizde hayal ettim. Yine Rolf'u arad1m, gelmek istedi ama tele­
fonda halledecegimizi soyledim. Dag ne iizerine �ah111yordu?
Posta direktifi. Posta direktifi mi? Posta direktifi i§inin birile­
rine verilmesi gerekiyordu.

"Geliyorum," dedi ve hemen sonra kap1da bitiverdi.

"Camnm s1kilmasm1 anlayabiliyorum," dedi.

"Dag �ekip gittiyse bir §eyler yapmam1z laz1m."

Yaz1 masasmm diger yanmdaki tek sandalyeye oturdu.


Uzunca bir siire sessizlik hakimdi. Ne diyecegimi bilemedim, o
da bilemedi herhalde.

"Belki eve gitmeliyiz," dedi, gozleri kirm1Z1yd1. Dag'1 ozlii­


yor, burada yalmz benimle kalma fikrine katlanam1yor diye dii­
§iindiim.

"Ortada belirsiz bir siirii §ey var," dedim.

"Once kendimizi biraz toparlasak? " dedi.

Sakindim, Dag'm yerine hemen birini bulmam1z gerektigini


dii§iiniip dii§iinmedigini sordum. Dag'm bilgisayardaki her §eyi
sildigi dogru mu dedim.

12
"Evet," dedi. "Ofisi bo§."

En azmdan oraya girmem gerekmedi diye dii§iindiim. Tek­


rar sessizlik oldu. "Omurgas1z" ve "amc1k" laflan aram1zdaki ha­
vada as1h kalm1§t1.

"Posta direktifi i§i nedir?"

"Mii§teri Postkom."

Postkom nedir, kimin nesidir bilmiyordum ama sormak da


istemiyordum.

"i§in ba§mda birka� toplantlya katdm1§t1m," dedi Rolf. "Na­


sd bir i§ oldugunu biliyorum, olduk�a kapsamh ger�i."

Yorgundu, bunu goriiyordum ve gitmesini istiyordum ama gi­


derse ne olurdu, bu i§ ba§1ma m1 kahrd1?

"Bu meseleyi dii§iinmeyi yarma m1 biraksak?" deyip ayaga


kalktl. i nsanlar sorunlara �oziim bulamad1klarmda boyle §ey­
ler soylerler.

Sonra da gitti, i§ ba§1ma kalm1§t1 i§te. En azmdan, bir giin­


liik tutuyor olsayd1m yazacag1m bir §eyler �1km1§tl. Arna bunu
beceremezdim; olmas1 gerektigi gibi, Rolf'un yapt1g1 gibi duygu­
lanarak tepki vermeyi bile becerememi§, sadece donakalm1§tlm;
giinliige de bu olay1 sanki yedigim bir yemekten ya da ald1g1m bir
§eyden bahsediyormu§ gibi yazard1m.

Stein'1 yemege davet ettim, neyse ki ba§ka i§i yoktu. U� �e§it ye­
mek yaptlm, o esnada radyo dinledim. Sinirlerimi yatl§t1rd1.
Olaydan Stein'a bahsedemedim, zaten Dag'1 dogru diiriist tam­
m1yordu, belki de bu bir §akayd1. Yemekten sonra yataga gidip se­
vi§tik. Gelmedim, ama Stein'm keyfini ka�irmamak i�in gelmi§
gibi yapt1m, sonra o yataktan �1ktl, kendi evinde yatmak istedi­
gini soyledi. Ertesi giin erkenden toplantllan varm1§, Mosseve­
ien'deki trafige takdmak istemiyormu§. Anlad1m. Beni �abucak
optii. Kap1 arkasmdan kapand1ktan, arabasmm �ah§tlgm1 ve

13
gittigini duyduktan sonra dii§iindiim: Yakmda bu hikaye bite­
cek. Aynca : �imdi arabasmda oturmu§ dii§iiniiyordur. Ne dii§ii­
niiyordur diye dii§iindiim, sadece bir an i9in, bo§unayd1 haliyle.
Radyo dinliyordur muhtemelen. Ne dinledigini bulmak i9in rad­
yoyu a9t1m ama o kadar 9ok istasyon vard1 ki. Bir yerim mi ag­
nyordu? Kalbimin yakmlarmda bir yer mi agnyordu? Yaz1c1dan
bir kag1t ald1m ama kalem bulamad1m. Sonunda kalem ararken
neredeyse kafay1 yedim. En nihayet bir 9antanm i9inde kalem
buldum ve kag1da ad1m1 yazd1m, sonra da iizerini 9izmek iste­
dim ama bu 9ok acmas1 bir hareket olacakt1. Margrete arad1 ve
co§kulu bir sesle hamile oldugunu soyledi, sevinmem gerektigi
kadar sevinemedim, ama saat 9ok ge9ti. "Yatm1§t1m," dedim ona.

Ertesi sabah ofisimde topland1k. Rolf posta direktifi hakkmda


onda ne varsa getirmi§ti, fazla da bir §eyi yoktu. Dag bir onceki
nisandan bu yana bu i§le ugra§1yordu.

"Yani bununla bir ilgisi yok, oyle mi? "

"Neyin? "

"Onun . . . 9ekip gitmesinin."

"Hay1r, hayir, mesele bo§anma," dedi. "Canma tak etmi§ti."

"Olaylarm boyle geli§mesi iiziicii," diye de ekledi.

Dag'm geri donecegini sanm1yordu, Dag'm ortadan kaybol­


masm1 kabullenmi§ti bile.

"Ya posta direktifi?" diye sordum.

Derin derin i9 9ekti ve acilen Postkom miidiiriinii aray1p ha­


ber vermemiz, belgeleri temin etmemiz gerektigini soyledi. Onu
tamd1gmdan bunu kendisinin yapabilecegini soyledi.

Mutfaga gitti, iki kupayla geri gelip birini oniime koydu ve orada
oylece durdu. Elini omuzuma koymasmdan ya da bana ba§ka bir
§ekilde dokunmasmdan korktum, ama sandalyesine geri gidip

14
oturdu ve kahvesini ic,;ti, telefonunu c,;1kard1, numaray1 buldu ve
telefonu kulagma gotiirdii. "Dag Brodal §U andan itibaren gec,;erli
olmak iizere istifa etti ve yurtd1§mda bulunuyor," dedi. Bo§anma
ve kriz gibi daha onceden bana soyledigine benzer bir §eyler an­
lattI. Kapam§ olarak da " i §ler yolunda gidecek, soz," dedi.

Telefonu bir kenara biraktI, ka§larm1 kaldirmadan once ku­


cagmda duran ellerini inceledi. "Bu i§ten kurtulu§ yak," dedi.
" iyi bir on c,;ah§ma yapilm1§, ama nisandaki ulusal kongre ic,;in­
haz1rlanmas1 gerekiyor. Nisanm ba§1," diye ekledi, "Senin elinde
ne var? "

"ByggBo'nun bir sonraki say1sm1 toparhyorum," dedim, "ve


§U Amerikan restoran zincirine teklif i§iyle de ugra§1yorum. Sen­
dika orgiitlenmelerini bilen sensin ! "

" O zaman bu i § bende," diye i c,; c,;ekti.

D1§an c,;1kt1. Ofiste sadece ikimizin oldugunu dii§iinmek beni ra­


hats1z ediyordu, lie,; ki§i oldugumuzda daha iyiydi. Dogru diizgiin
tepki ver, diye dii§iindiim, esnek ol. Hava almak ic,;in pencereyi
ac,;tim ve hangi ayda oldugumuzu hat1rlamaya c,;ah§tim. Ekim ta­
bii ki, ama mart da olabilirdi. Baharda I§Ik ba§ka tiirlii olsa bile.
Bu I§Ik berraktI. Havada bir §ey vard1. Belki de buna kar§I aler­
jiktim ben.

Stein ak§am haber vermeden c,;1kageldi. Aslmda telefon etti et­


mesine ve miisait olup olmad1g1m1 sordu. �a§ird1m, ama olur
dedim, ne istedigini merak ediyordum, Londra biletleri c,;oktan
odenmi§ti. Dag'1 m1 duymu§tU acaba? Geldiginde iizerinde bir
huzursuzluk vard1, uzaktan kumanda elinde televizyonun ba­
§ma oturdu, ama ilgisini c,;eken bir §ey bulamad1. Bir bardak §a­
rab1m olup olmad1gm1 sordu, ne diyecegini beklerken mutfaga
gidip bir §i§e ac,;t1m. Eve gitmeyecek herhalde diye dii§iindiim.

15
Yataga gidip sevi§tik, soyleyecegini soylemedi ve derin bir uy­
kuya dald1 ya da oyle goriindii. Uykusunda kolunu sirtima att1,
sonra da uyamr gibi oldu, kolunu geri c;ekti. Nefes ah§I tekrar de­
rinle§ti. Yiiziine baktim ve iyice dikkatli bakarsam uyanacagm1
dii§iindiim. Arna gozlerimi dikip bakmam1m bir faydas1 olmad1.
Viicudunu iistiinde bir §ey olmadan hayal etmeyi denedim, ama
beceremedim. Goziimiin oniine gelen sadece tak1m elbiseli bir
adamd1 . Onun benim viicudumu c;1plak hayal edip edemeyece­
gini merak ettim. Yorgam iizerinden c;ekip bakmaya hie; niyetim
yoktu. Olabildigince sessiz yataktan kalkt1m, hirs1z gibi hareket
ettim. Holde, onun giysilerinin durdugu sandalyeye oturdum.
Ceplerini kan§tirsa m1yd1m? iyice kafay1 yiyorum diye dii§iin­
diim. Bir tiinele girmi§tim. Buradan c;1k1§ yok diye dii§iindiim.
<;1ghk atm1yorsam bunlan ya§ayan hen degilim. <;1ghk atarsam
bu i§ bitecek diye dii§iindiim. Belki c;1ghk atmazsam da bitecekti.

Toparlanmam gerektigini soyledim kendime . Nefes ahp veri§im


yava§lad1, yataktan c;1karken gosterdigim dikkatle tekrar yataga
girdim. Yoklugumu fark etmemi§ti.

Sabah uyand1g1mda gitmi§ti. Bir not arad1m ama bir §ey bula­
mad1m. Neden not yazacagm1 ummu§tum ki? Ummak aslmda
fazla kac;an bir sozciiktii. Kalemim de yoktu iistelik, kendime
bunu hat1rlatt1m. Diin buldugum kalemi mutfak c;ekmesine koy­
mu§tum.

Biitiin hafta boyunca ByggBo'nun say1s1yla ugra§tlm, ama iler­


leme kaydedemedim. Hafta sonu bir baksm, gorii§ bildirsin diye
elimdekini per§embe giinii Rolf'a yollad1m. Ofisten erken c;1k­
m1§t1, dag kuliibesine gitmek ic;in tekneye yeti§ecekti, "tekne" der
demez birdenbire durdu, Dag'dan soz etmedi. Arabasmm giderek
uzakla§t1gm1 duyunca bir c;1kt1 ald1m ve okumak ic;in pencerenin

16
oniindeki koltuga oturdum. Bir siirii yaz1m hatas1 vard1. Peki§­
tirme c;eki§tirme, kath tath, pencere tencere olmu§tu, kag1tlan
birak1p bilgisayarm ba§ma gec;tim. Word programmda bir aksi­
lik yoktu. Rolf'u aray1p belgeyi ac;mamasm1 isteyecektim ama bu
onu daha da meraklandmrd1. Yanh§hkla eski versiyonu gonder­
digimi, giincellenmi§ olamn yolda oldugunu belirten 1hmh bir
e-posta yazd1m. Her §eyi diizelttim, ilk bak1§ta goziime c;arpan­
lardan daha fazla hata c;1km1§tI, bir saat sonra yaz1y1 yollad1m.

Arabayla eve donecegim vakit tuhaf bir §ey oldu. Anahtan kon­
taga sokmu§tum ki radyo c;ah§tI ve hie; dinlemedigim P4 istasyo­
nundan bangir bangir bir miizik ba§lad1. Anahtan geri c;evirdim,
radyo sustu. Kath otopark bo§tu. Birilerinin arabaya girmi§ olabi­
lecegi hissine kapild1m. Arna kim, ne ic;in girecekti ki? Bir §ey kay­
bolmam1§t1. Yine de bir yabancmm yakm1mda oldugu hissini iize­
rimden atamad1m. Bu araba benim miydi? Eldivenlerimi bulmak
ic;in arkaya baktim, orada degillerdi. Kapilar1 kilitledim. Eldiven­
lerimi bu sabah yamma almI§ m1yd1m? Sabah1 hat1rlamaya c;ah§­
t1m ama zorland1m, kahve ic;ip yumurta yemi§tim degil mi?

D1§ans1 karanhkt1. Kirm1z1 ve san trafik I§Iklan titrek goriinii­


yordu. Bana gozliik laz1m diye dii§iindiim, birden arabadan ine­
sim geldi, ama bu miimkiin degildi tabii. Dag aramad1. Dag'm ara­
yacagm1 m1 ummu§tum ki? Koltugunun altmda belgelerle tak1m
elbiseli Dag sabahleyin merdivenleri c;1k1yor, ogleden sonralan
iniyor, onu goziimde canlandirmay1 denedim, gozliigiiniin iize­
rine dii§en, yakmda k1rla§acak k1virc1k sac;lan ve riizgara kar§I
yakas1 yukan kalk1k paltosuyla yetti art1k dedigi noktaya dogru
ilerliyor. Numarasm1 silmeliydim, ama telefonu bulamad1m. <;an­
tada degildi, koltukta da yoktu, telefonu unutmu§ muydum? Ara­
bayla geri mi donmeliydim? Sonra telefon c;ald1, arkada yerdeydi,
direksiyonu birakmadan telefonu yerden alamad1m, Dag anyor

17
diye dii§iindiim. Sonunda yoldaki bir otobiis durag1 cebinde dur­
dum, telefona ula§t1m. ByggBo ile ilgili soyleyecekleri olan Rolf
anyordu, ne dedigini anlad1m. Posta direktifiyle ilgili bir e-posta
yollam111t1, Postkom miidiiriiyle toplant1 gelecek hafta yapilacakt1.

Yolun geri kalanmda trafik lambalanm sayd1m, i§e yarad1. Eve


geldigimde arabay1 neredeyse sakince park edip merdivenleri
neredeyse sakince c;1kt1m ve kap1y1 neredeyse sakince ac;t1m.
Kendime bir bardak c;ay yapt1m, oturdum, korka korka e-postay1
ac;t1m, ama rahatlad1m. AB'nin iic;iincii posta direktifi elli gra­
mm altmdaki mektup gonderilerinde serbest rekabete izin ve­
rilmesiyle ilgiliydi. Bu kulaga o kadar da korkunc; gelmiyordu.
Kraft-Korn, bu direktifin yiiriirliige girmesine kar111 miicadelede
posta c;ah§anlarmm sendikas1 olan Postkom'a destek verecekti.
Birinci ve ikinci direktifler Parlamento'dan herhangi bir olay c;1k­
madan gec;mi§ti ve belli ki bu da olays1z gec;ecekti, ama ald1g1m1z
paramn kar§1hgm1 vermemiz gerekiyordu.

Bilgisayan kapatt1m, d111andaki karanhga goziim dald1. Burada ol­


mak yerine Giiney'de olmay1 kim istemezdi ki? Yelkenliyle Giiney'e
gitmek ne kadar siirerdi acaba, siirekli s1cak denizlere yol almak,
bir Yunan adasmda demirlemek. .. Peki neyle gec;inirdi insan?

Elli gramm altmdaki mektup gonderileri. Dag ellerinin ara­


sma ald1g1 kafas1, parmaklarmm arasmdan firlayan bukleleriyle
yammdaki odada oturmu§, Kraft-Kom'dan vazgec;mi§ti. Sonra
da gizli bir plan yapmI§, gemiyi terk edip bizi arkada birakm1§tI.
Belki bir giin bize bikinili bir kadmm kirk gramhk kartpostahm
da yollard1. Dag, seni pislik seni diye dii§iindiim.

Londra hayalkmkhg1 olmad1. Stein da hen de daha once


Londra'ya gitmi§tik, o yiizden yanh§ i§lerle vakit kaybetmedik.
Gardermoen Havaalam'na indigimizde havay1 gittigimiz zamana

18
kiyasla hayli soguk bulduk. Ki§m s1cak bir yerlere gitmekten soz
ettik. En kotiisiiniin karanhk oldugu konusunda hemfikirdik.
"Bitmesine bir §ey kalmad1," dedi Stein. Daireme girdigimde so­
gugu fark ettim.

Postkom miidiiriiyle bulm1madan onceki gece, ertesi giin giye­


ceklerimi ortaya <;Ikard1m, sabah erkenden kalkt1g1mdaysa giy­
mek iizere ba§ka §eyler se<;tim. Bir gece onceki karanma gii­
venmemem camm1 s1ktI. Hava o kadar karanhkt1 ki gece de
olabilirdi. Sabah olduguna kendimi ikna etmek i<;in bir<;ok kez
saate baktim, yine de emin olamad1m, ama trafik sabah trafigi
gibiydi. Birbirinin dibine girmi§ arabalar yava11 yava11 ilerleyen
bir siradaydilar ve karanhktan dolay1 §Oforsiizmii§ gibi gorii­
niiyorlard1. Karanhk insanm i<;ine i11liyordu, i<;imin karard1g1m
hissediyordum. Stein'la ocak aymda gitmeyi konu§tugumuz s1-
cak yeri hayal etmeye <;ah11t1m.

Rolf devetiiyii bir palto giymi§ti, benim de devetiiyii bir paltom


vard1. Rolf'un paltosunun altmda gri bir tak1m, benim palto­
mun altmda bej bir etek ceket. �ehrin merkezinden ge<;ip kotii
bolgesine dogru yiiriidiik. Kaldmmlar tikhm tikhmd1, insanlar
hasta gibi goriiniiyorlard1, Romanyah dilencilerin say1s1 gide­
rek art1yordu, koyu tenli i§siz go<;menler ko11eba11lanm tutmu11-
lard1, on metrede bir bir ke§e rasthyordunuz, Oslo adh dergiyi
satiyorlard1. ikimizin de herhangi bir sendikayla i§ deneyimi
yoktu. "Heyecan verici," dedi Rolf. Uygun bir soz degil diye dii­
§iindiim. Londra nas1ld1 diye sordu, uygun ka<;an bir s1fat bu­
lamad1m. M0llergata 10 numaradaki ofisin giri§i soguk ve ku­
ruydu. Rolf onden gitti, buraya daha once gelmi§ti. �imdi her §ey
anla111lacak diye dii§iindiim. Dag'1 dii§iindiim. Rolf kap1y1 <;ald1,
i<;eriye buyur edildik. Masasmm arkasmdaki adam ayaga kalktI,

19
elimizi s1ktI ve bizi toplant1 odasma gotiirdii. Masadaki kahve
ve sandvic;lere k1sa siiren toplant1 boyunca kimse dokunmad1.
Adam Dag'la iyi c;ah§t1klanm, ismarlanan tiim ara§t1rmalarm
beklenen sonuc;lan verdigini, proj eyi birakmasmm tuhaf oldu­
gunu soyledi. Tiim bulgular direktifin yiiriirliige girmesinin sos­
yal dampinge yol ac;acagma i§aret ediyordu. Birc;ok sendika di­
rektife kar§1 kararlar alm1§tl. Ulkenin en biiyiik sendikas1 olan
LO'dan da direktife kar§1 merkezi bir karar c;1kacagm1 umu­
yordu. Fakat asil tehlike i §c;i Partisi hiikiimetinin direktifi tart1§­
maya ac;madan partinin ulusal kongresinden once h1zhca gec;ir­
mesiydi. Bu nedenle i §c;i Partisi'nin tabanmda sessizce c;ah§mak
ve konunun nisandaki ulusal kongrede giindeme gelmesini sag­
lamak §artt1. Plan buydu. Tamam m1? Rolf notlar ald1. Adam i §c;i
Partisi'nin yerel ve eyalet gruplan, diyerek iki kalm dosyay1 onii­
miize itti ve Rolftan sendika temsilcilerine dag1tllmak iizere A4
kag1dma s1gacak §ekilde en onemli bilgileri ozetlemesini istedi.
Noel'den once iki giinliik bir medya egitimi kursu haz1rlamam1z
gerekiyordu.-Ayaga kalkt1k, vedala§tlk. Sokaga c;1ktig1m1zda Rolf
ne dii§iindiigiimii sordu, ba§1m1 sallad1m. "Evet, evet," dedi.

Rolf'un ba§ka toplantilan vard1, ben de yalmz ba§ima ofise don­


diim ve masamm ba§ma gec;tim. Hava kararm1§t1, ama ola­
mazd1. Gokgiiriiltiilii bir firtma kopacakt1. Pencereye gittigimde
fark ettim ve bilgisayarm fi§ini c;eksem iyi olur diye dii§iindiim.
Komiir karas1 gokyiizii giderek yakmla§1yordu, manzaraya ba­
karken ic;imde §iddetli bir istek uyand1. Camm sanki firtma c;1k­
sm istiyordu, sonra firtma gec;ti, gok giirlemedi, tabii ki bunun
yerine yagmur ba§lad1. A§ag1daki sokakta agir agir ilerleyen ara­
balarm silecekleri yagmurla ba§a c;1kmakta zorlamyordu. Res­
toran zinciri ic;in yapacag1m1z teklifi haz1rlamak iizere tekrar
yerime oturdum, ama faydas1zd1. Eve gitmek istemiyordum, ge­
ceyi ofiste gec;irmeye karar verdim. Karar verince rahatlad1m.
Bunu ona anlatmak ic;in Stein'm aramasm1 istedim. Canlanm1§

20
bir halde yerimden kalktim, c;ay yaptlm ve pekala eve gidebili­
rim diye dii§iindiim, i§in ash, yerde yatmayacaksam uyuyacak
yer yoktu ofiste. 0 an karar vermek zorunda olmad1g1m1 soyle­
dim kendi kendime, beni rahatlatan: da bu oldu. Yorgun argm
eve dondiim.

Cuma giinii birden ac;1hverdim, Amerikan restoran zinciri "En


Hakiki" ic;in tam bir sayfa teklif yazd1m, giiniimiizde gerc;ek ve
moda olan her §eyi kulland1m, belki de iyile§tim diye dii§iin­
diim. Ak§ama Stein'la randevum vard1. Ak§am erkenden telefon
etti, ekranda adm1 gordiigiim an, §imdi randevuyu iptal edecek
diye gec;ti akhmdan. Bir saat erteledi.

Gittigimde beni neredeyse merasimle kar§ilad1. Oglundan dolay1


onun evine sadece birkac; kez gitmi§tim. Oglan annesindeydi,
holde onun oldugu anla§tlan bir fotograf as1hyd1. Ormanda bir
kiitiigiin iizerinde duran ciddi bir oglan. Stein iic; c;e§it yemek ha­
z1rlam1§t1. Kahve faslma gec;tigimizde uzun uzun yiiziime baktl
ve bir hediyesi oldugunu soyledi. Kulaga tuhaf geliyordu bu,
kendi de fark etti, hen topuklanm1 yere bast1m. Akh kan§IDI§
sanki diye dii§iindiim. Cebinden dart ko§e bir kutu c;1kard1. Ku­
tunun ic;inden c;1kard1g1 yiiziigii parmag1ma gec;irip te§ekkiir et­
tim. Ne demek bu diye merak ettim ama soramad1m, Dag'la ilgili
olanlan da anlatamad1m. Margrete'nin hamile oldugu anlatt1m,
ama anmda pi§man oldum, bunu neye yoracakt1? <;ok giizel ha­
ber oldugunu soyledi. Yatt1k, korunarak sevi§tik. Ke§ke benim
evde olsayd1k.

Sabahleyin metroya binebileyim diye beni Majorstue kav§a­


gmda b1rakt1, ogluyla futbol turnuvasma gidecekti. Trene bin­
medim. Bir latte ahp kafede oturdum ve eski gazeteleri oku­
dum, o giiniin gazetelerini almahyd1m, ama ofiste gazete vard1,

21
oraya gitmeyi ge<;irdim akhmdan. Bunu yapmak yerine §e­
hir merkezine yiiriidiim. Yeni yiiziik eldivenime takild1, eldi­
veni <;1kanp yiiziigii kurtarmam gerekti. Yeni yiiziik eskilerle
gitmemi§ti, yiiziiklerin hepsini <;1kanp yeni bir kombinle tek­
rar takt1m, ama eskiler uzun zamandir parmag1mda oldugun­
dan ba§ka parmakta olmuyordu. Tam eskileri atip sadece yeni­
sini tutmaya niyetlenmi§tim ki birden §ehir merkezine yakm bir
yerlerde oldugum d1§mda nerede oldugumu <;1karamad1m. Tra­
figin en s1k1§1k oldugu caddelerden uzak durmak i<;in sola sap­
tim. Reklam panolan <;e§it <;e§it renklerde pml pml I§1ld1yordu,
etrafimda sa<;lan berelerinden firlam1§, eli kolu torbalarla dolu,
kalm ve <;irkin §eyler giyinmi§ insanlar tela§la diikkanlara girip
<;1k1yorlard1, yiizleri griye ka<;m1§t1. Egertorget'ye dogru h1zlan­
d1m ve metroya binmek i<;in a§ag1ya indim, Bergkrystallen hat­
tma giden metronun gelmesine ge<;mek bilmez bir dort dakika
kalm1§t1. Vagonlardan ucuz giysiler giymi§ iizgiin insanlar bo­
§ald1, eski piiskii <;antalan, torbalanyla sallana yuvarlana yiirii­
diiler. Kim bilir kime gidiyorlard1, nereye; tren istasyonlarmm
<;er<;op, i§siz ve ka<;ak go<;men kaynayan yeralt1 ge<;itleri, ben­
zin istasyonlan ve depolar arasmdaki bok gibi apartmanlarma,
tozlu, tek goz dairelerine. Koltuk degnekli, i§itme cihazh, yiiz­
leri yara bere i<;inde obezler, ne bi<;im bir hayatt1 bu? Sorgusuz
sualsiz, nzam ahnmadan atilm1§1m buraya, ilgisizligimi kim­
lere bildirecek, kimlere §ikayet edecektim?

Bir sinir krizi ge<;irmek i<;in can atiyordum. Ona teslim alma ve
uzaklara, her §eyin yava§ akt1g1 sessiz ve huzurlu bir yere gotii­
riilme arzusu. Metro geldi, bindim, en ko§ede bir yere oturdum
ve tammad1g1m bir kadm omuzuma dokunup ad1m1 soyledi. il­
kokulda aym sm1fta oldugumuzu iddia etti, §imdi Pasta Hizmet­
leri idaresinde <;ah§1yormu§ ve medya egitimi kursuyla ilgili bir
i<; yaZI§mada ad1ma rastlamI§. Beni biriyle kan§tird1g1m soyleyip

22
erken indim, cumartesi aki;;a mmm bo§ caddelerinde pencereler­
den mavi ekranlarm parlad1g1m gordiim. Diinyanm iizerine bir
kapak kapat1lm1§tI. Sylvia Plath'm Szr�a Fanus'u gibi diye dii§iin­
diim. Kitab1 tekrar okusam mi dedim ama kesin daha da beter his­
sederdim. Sonra o kapag1 kirmaya �ah§Ir gibi yumrugumu havaya
savurdum ama bir §ey olmad1. Digerleri nerede diye dii§iindiim.
Eger iddia edilen dogruysa insanlar vard1. Su altmda yiiziiyorum
diye dii§iindiim. Televizyonda bagirtI �agirt1 devam ediyordu, ne­
den? Bu ya§am hesabmm tutmayacagm1 herkes gorebilirdi. Dag
diye dii§iindiim. Pasta direktifi diye dii§iindiim.

Eve gelince Rolf'un yorumlan dogrultusunda ByggBo'nun yeni


say1s1 iizerinde �ah§maya ba§lamak i�in bilgisayan a�t1m, ama
i§ler daha da kotiiye gitti. Sandalyeler yerine skandallar, yaya ge­
�idi yerine yama ge�idi, idealist yerine nihilist, smav yerine §I­
nav yazilmI§tI. Metinleri sanki ben yazmamI§Im ve ne hakkmda
olduklanm bilmiyormu§um gibi okumaya �ah§tim, ama bir §ey
anlamad1m. Eski giysileri at1p ba§ka renklerde yenilerini almah­
y1m diye dii§iindiim. Birtak1m §eyler atm1§t1m, ama en pahahla­
nm degil. 0 zaman hala akhm ba§1mda olmah diye dii§iindiim.

On gibi Stein arad1. Buna §a§ird1m, ama ondan bir yiiziik al­
m1§tlm. Birilerine bunu soylemeli miyim diye merak ettim,
ama bu pek dogru olmazd1 herhalde. Ertesi giin ormana gide­
lim mi diye sordu, pazar gelmi§ti. Oglunla birlikte olmayacak
m1sm diye sordu m . OlacaktI, ama o da ii�iimiiz birlikte ormana
gidelim istiyordu.

iyi uyuyamad1m. Yataktan kalk1p du§ ald1g1mda yiiriiyii§ giysi­


lerimin att1klanmm arasmda oldugunu fark ettim. Onlan tor­
badan �1karmak istemiyordum ama ba§ka �are bulamad1m, on­
lan torbadan ald1m, iizerime giydim sonra da �ikard1m. Yerde

23
duruyorlard1 ve kokulan iistiime bula§mI§tI i§te, tekrar du§ al­
mahyd1m. Evvelden kullanmad1g1m bir kot pantolonu ve ken­
dime yak1§tlrmad1g1m ic;in giymedigim bir kazag1 iizerime ge­
c;irip arabaya bindim. Margrete arad1 ve dii§iik yapt1gm1 soyledi.
Aglad1, anneme soylemeye korkuyordu. Regl olmad1gm1 anneme
soylediginden haberim yoktu, onu teselli etmeye c;ah§tim, kesin­
likle yine hamile kalacagm1 soyledim ve Stein'a bu konuda bir
§ey anlatmamaya karar verdim. Oglu gelecekti, o yiizden dogru
bir karard1 bu. Oglunu gormekten korkuyordum. Bir c;ocukla ko­
nu§mayah c;ok olmu§tu. Bulu§acag1m1z yere yakmla§t1kc;a daha
da c;ok korkmaya ba§lad1m, sonunda bir benzin istasyonunda du­
rup tuvalete girdim, oturdum ve beynime kan gitsin diye ba§1m1
one egdim. Birkac; dakika gec;tikten sonra kalkt1m ve bileklerimi
soguk suya tuttum, soguklugun kollanmdan yukan yay1ld1g1m
hissettim. Aynaya bakmamaya c;ah§t1m, ama bu kac;1mlmazd1,
odiim patlad1, fazla siislenip piislenmi§tim, sanki bir oyunda rol
alacakt1m. Birileri d1§andan kapmm kolunu kurcalad1, bir pen­
cere olsayd1 oradan s1v1§1p kac;acakt1m. Arabadan Stein'1 arad1m
ve kendimi iyi hissetmedigimi soyledim. "Ne demek bu?" diye
sordu, cevap veremedim. "Bunu dii§iinmem gerekiyor," dedim.
"Oyle mi? " dedi. Be§ dakika sonra arayacag1m1 soyledim. "Bii­
fede bekliyoruz," dedi. Arabadan c;1kar c;1kmaz soyledigi biifenin
oniinde onlan gordiim. Yiiriiyii§ k1yafeti giymi§ Stein kiic;iik bir
oglamn elinden tutuyordu. Stein'm oglu. Merhaba m1 demeliy­
dim yoksa tokala§ ..nah m1yd1m? Oglan tutabilsin diye elimi ola­
bildigince a§ag1ya nzatt1m. Oglan elime, sonra da ba§mI sallayan
Stein'a bak1p elini uzatt1, eli gev§ek ve kiic;iiktii. Ad1m1 soyledim,
o adm1 soylemedi. Stein, "Bu Truls," dedi. Sonra yiiriimeye ba§­
lad1k, tabii ki yava§ yava§. Truls'un sesi c;1km1yordu. Havay1 yu­
mu§atmak ic;in bir §eyler soylemem gerektigini dii§iindiim ama
ne diyecektim? Stein evvelki giin futbol mac;1 yapt1klanm soy­
ledi, kimin kazand1gm1 sordum.

24
"Truls bir siirii gol attI," dedi Stein, giiliimsedi, §aka oldugun­
dan ikisi de giildii. Oglanm ka<; ya§mda oldugunu bilmiyordum,
sormak i<;in de <;ok ge<;ti. Okula gittigini biliyordum <;iinkii Stein
sene sonu eglencelerine kat1hyordu. Stein cesurdu. Oglamn ikiye
gittigini tahmin ettim, ama belki de hire gidiyordu, §imdilerde
<;ocuklarm ya§lanm kestiremiyordum. Ullevalseter'e giden yo­
lun yoku§ olan son k1smmda herkes yamm1zdan ge<;ip gitti. Belki
de beni oglamn annesi sanm1§lard1, yiizlerden bu okunuyordu.
Annesi olmad1g1m1 soyleme ihtiyac1 hissettim. Herkes oyle san­
m1§ olmah diye dii§iindiim. Ya da annesi olmad1g1m1, di§anda
kald1g1m1 goriiyorlardir. Aynen boyleydi, asil anne yamm1zdan
yiiriiyordu, onlar ii<; ki§iydi, ben d1§anda kahyordum. Stein'm
daha once evlenmi§ olmas1 tuhaft1. Yeniden evlenmeyi istemek
gibi kotii bir ah§kanhg1 var diye dii§iindiim, yiiziine bakt1m ve
onu tamyamad1m, ondan aynlmahyd1m. Ullevalseter'de hepi­
mize <;ilek re<;elli waffle satm ald1, o 1smarlad1, waffle <;ok §eker­
liydi. Ertesi giin posta direktifi toplant1m oldugundan bu gece
<;ah§mak zorunda oldugumu soyledim. Ne diyecegimi ogrenmek
i<;in posta direktifi de ne diye soracag1m umuyordum, ama sor­
mad1. Ba§mI sallay1p, ''Anhyorum," dedi. Ak§am yemeginden
sonra Truls'u arabayla annesine gotiirecekti. Ak§am yemekte ne
olacagma Truls karar vermi§ti. "Ne yiyeceksiniz?" diye sordum.
"Evet, ne se<;tin Truls?" dedi Stein, "Ellinor'a soyler misin?" As­
lmda soylemek istemiyordu ama buna cesaret edemedi. "Taco,"
dedi. "Taco seviyor musun? " dedim, ama tabii ki <;ok aptal bir so­
ruydu bu. 0 da cevap vermedi zaten. Stein oglanm sa<;lanm ok­
§ad1, siirekli Truls'la olmas1 gerektigi i<;in ona ac1yordum. Kalk­
tik, tekrar kostiimiimii giydim, yoku§ a§ag1 yola dii§tiik, yolda
Rolf'tan mesaj geldi, yollad1g1 e-postay1 ahp almad1g1m1 soru­
yordu, yani i§le ilgili yalan soylememi§tim nihayetinde.

"Giizel bir gezinti oldu Truls," dedi Stein, arabaya binmeden


once.

25
Eve donerken Margrete ve Trond'a ugrad1m . Sozle§mi§tik. Marg­
rete kap1y1 a<;tlgmda aglam1§ oldugunu gordiim ve utand1m. "So­
run degil," dedi, aceleyle bana sanld1. Onun arkasmdaki aynada
kendi bak1§1mla kar§ila§t1m, sanki ben de aglam1§ gibi goziikii­
yordum. Gozlerim k1zarm1§, parhyordu. Yalan soyliiyormu§um
gibi hissettim, sanki numara yap1yordum, yiiziim k1zard1, nasil
k1zard1g1m1 aynadan goriiyordum, botlanm1 <;ozmek i<;in egil­
dim. Neyse ki Margrete onden gitmi§ti. Trond bilgisayarm ba­
§mda oturuyordu. Kafas1m kald1rd1, ba§ sallayarak selamla§­
tlk. Tabii ki ciddiydi mesele. Margrete ye§il <;ay yapt1. Ye§il <;ay
<;ok iyi geldi, daha s1k ye§il <;ay yapmahy1m diye dii§iindiim. Bu
kadar saghkhyken neden daha s1k ye§il <;ay yapm1yordum ki?
Sonra da boyle bir durumda boyle §eyler dii§iindiigiim i<;in vic­
dan azab1 duydum ve Margrete'nin dii§iindiiklerimi tahmin ede­
bileceginden korktum. Margrete at1§tlrmahk olarak dilimlen­
mi§ havu<; <;1kard1, ona Ullevalseter'de waffle yedigimi soyledim.
Truls'tan bahsetmedim, uygun ka<;mayacakt1. Yiiziikten de bah­
setmedim. Hemen acile gitmi§lerdi, kanamas1 fazlaym1§. Kan­
dan bu kadar <;ok bahsetmemi§ olmasm1 isterdim. Rahim i<;i­
nin kazmmas1 gerekmemi§, her §ey kendiliginden atllm1§, zaten
<;ok erkenmi§. Fiziksel olarak ac1 <;ekmemi§. Psikolojik olarak ac1
<;ektigini anlad1m. Anneme soyleyip soylemedigini sordum, ba­
§lill sallad1. "Korkuyorum," dedi, "erteliyorum," dedi.

"Mutlaka yeniden hamile kahrsm," dedim.

"Hayatta oldugun siirece umut var," dedi.

"Evet," dedim.

''Arna ya§am sanki beklemeye almd1," dedi.

Oradan aynld1g1mda i<;imdeki her §ey <;ekilmi§ gibi hissettim.


S1kilm1§ gibi, sanki i<;indeki son damlalan da <;1karmak i<;in s1k1-
lan bir meyve suyu kutusu gibi, bir bo§luk. Bir giinliigiim olsayd1
ne yazard1m acaba? Ullevalseter'e yiiriiyii§, Margrete'yi ziyaret,

26
olay iizerine olay, ama bu olaylara kan11anm ben olmas1 d111mda
arada herhangi bir baglantI yak, m;ta kalmI§, fosille§mi§ bir tip,
ba11role uygun degil, boliik porc;iik sahneleri bir arada tutamaya­
cak kadar silik biri. Omurgas1z diye dii§iindiim ve aglamakh ol­
dum, sonra Dag'a sinirlendim. " Kendini topla ! " dedim sert bir
§ekilde ve kendimi toparlamay1, sakin olmay1 ba11ard1m, mesele
buydu zaten. <;ah11mahyd1m! Aynen bunu yapmahyd1m. Bir c;ay­
danhk ye§il c;ay yapt1m ve Rolf'tan gelen e-postay1 okumak ic;in
bilgisayarm ba§ma gec;tim. D111ans1 karanhkti tabii ki, sokaktan
gec;en biri oturma odamm penceresine bakacak olursa goriin­
meyecegim bir yere gec;tim, sadece ic;eride I§Ik yand1g1m gore­
bilirlerdi, bunu bilmek i§ime yarad1, i§e iyice konsantre olabil­
dim. Rolf Postkom'un, mektup pasta hizmetinde rekabete izin
verilmesinin iiyelerinin iizerinde iicret ve c;ah§ma ko11ullan ac;1-
smdan bask1 yaratmasmdan korktugunu yazm1§tI. Dogal olarak
konuyu onemsiyorlard1. Ancak direktifin aynca halkm c;ogu ve
ticari kurumlar ic;in daha pahah ve daha kotii pasta hizmeti an­
lamma gelecegini de iddia ediyorlard1, ozellikle de ta11rada. Ka­
muoyu yaratilmas1 ve i 11c;i Partisi'nin tabamr,ta anlatilmas1 gere­
ken en onemli mesele buydu. Direktifin kar§Ismdaki tek i;etin
ceviz i 11c;i Partisi diye yazm1§t1. Diger merkez ve merkez sol par­
tiler biiyiik ihtimalle kar§I oy kullanacaklard1, ama onlarm bir
agirhg1 yoktu. i §i;i Partisi ulusal kongresinde itiraz hakk1 kul­
lanma karan ahmrsa meclis c;ogunluguna sahip koalisyon hiikii­
meti buna uymaya mecbur kahrd1.

Sonni; olarak, Postkom'un i§e gerc;eki;i bakt1gm1, bu davay1


kazanma ihtimallerini yiizde be§in altmda degerlendirdiklerini
yazm111t1. Rolfa kahrsa ihtimal daha da azd1. Araya da, boyle bir
§ey olursa tarihe gec;er diye not dii§mii§tii.

i11c;i Partisi'ne bir §ey yaptirmak nasil miimkiin olabilirdi ki? Na­
sil oldu da biri bize, Dag'a bu i§i vermi§ti? Dag genc;liginde aktif

27
bir solcuymu§, ama bu i;ok oncedendi, art1k bir hiikmii yoktu,
okyanusta bir yerlerde §imdi halimize ve ba§1m1za att1g1 bu
imkans1z goreve giiliiyordu. Dag, seni aptal seni !

Rolf iizerinde gri bir tak1m elbiseyle i§e geldi. Benim iizerimde
gri etek ceket vard1. Tak1mmm iizerine devetiiyii paltosunu giy­
mi§ti. Sanki bir rol oynayacak gibi giyinmi§ goriiniiyorduk. Bu
benim camm1 s1kt1 ve can s1kmt1m giderek artt1. Parlak deri dos­
yalar sanki ii;indekiler i;ok onemliymi§, biz i;ok onemli bir yere
gidiyormu§uz hissi uyandmyordu. Dar tak1m1m bana i§ kad1m
havas1 veriyordu. 6nemli yiizlerimizle kirli §ehrin sokaklarm­
dan zorlanarak gei;tik. Ruhsuz biirokrasi ve sendika hareketi­
nin muhtai; oldugu fikirlerle dolu yarat1c1 beyinler, paha bii;ilmez
tecriibe, slogamm1z da "Kraft-Korn - dii§iincenin giiciinii sat1yo­
ruz." Steen&St0m k1yafetlerimizi i;ekmi§iz iizerimize, mii§teriye
giiven verip eylem plamm1zla onlan ikna ederek ekmek para­
m1z1 i;1karacag1z, Rolf da halkla ili§kiler dam§mam bebelerinin
sofrasma yemek gotiirecek. Rolf powerpoint sunumundaki kir­
m1z1 vurgulu maddelerle dikkat i;ekti. Hazirhkh gelmi§ti. i kna
ediciydi bir bak1ma. Hi«; ai;1k vermedi. Taban, diyordu gayet ina­
mhr bir §ekilde. Sendika temsilcisi diyordu. Delegeler. Pai;am1z1
kurtarm1§t1. Bir ayhk maa§. Durumu bir i;akm1§ olsalard1 diye
dii§iindiim. iyi ki i;akmadilar. Geri donerken iyi bir gosteri yap­
t1g1m1z konusunda hemfikirdik. Gosteri diye dii§iindiim. Para­
larmm kar§1hgm1 alm1§lard1. Kimse hile yapmamI§tl. Memnun
olmu§a benziyorlard1. Rolfun ba§lanm sallamalanm bekledigi
yerlerde ba§ salladilar. Uzerinde devetiiyii paltosu, giiliimsii­
yordu. Ona iltifat ettim. Neden eskiden hissettigim gibi hissede­
miyordum? Aslmda bunu da istemiyordum.

i§ten sonra ah§veri§ caddelerinde yiiriirken gozlerim eskiden


neye takilmI§Sa, her zaman neye tak1hyorsa yalmzca onlara

28
takild1. Radikal bir sei;im yapan Dag'1 dii§iindiim. Benim ii;in ra­
dikal bir sei;im soz konusu olabilir mi diye dii§iindiim, bu na­
s1l olabilirdi diye dii§iindiim, ama Margrete arad1 ve annemin
yetmi§inci ya§ giiniinii nasil kutlayacag1m1z1 sordu, ben bunu
unutmu§tum. "Her §eye vanm," dedim, "boyle §eyleri organize
etmekten ho§land1gm ii;in patron sensin." Dii§iik yaptlg1m unut­
mu§ gibiydi.

Posta kutusunda bir mektup vard1, el yaz1sm1 tamd1m: Dag. Zarf1


yirtt1m. Rolf'un masasma b1rakt1g1 ve bana ula§tmld1gma kesin
goziiyle baktlg1 nottan duydugu pi§manhg1 yazm1§t1. "Ula§tml­
m1§" onun agzmdan i;1kt1gmda tuhaf bir deyimdi. Bir bira alth­
gmm arkasma yazilm1§ be§ k1sa ciimle. Abartm1§tl, ama benim
onun abartmalarma ah§km oldugumu yazmI§tl, bir de giilen yiiz
emojisi vard1. Kraft-Kom'u zor duruma soktugu ii;in oziir dili­
yordu, ama inancm1 yitirdigini yaz1yordu. Neye olan inanc1yd1
acaba, merak ettim. Ai;1klama yapmam1§t1. Zarfm iizerindeki
miihiirde Strahlsund, Almanya yaz1yordu. Pek anlamh olmasa
da, Rolfun verdigi nottaki tarzm1 §U bagi§la beni triplerindeki
mektuptan daha i;ok sevmi§tim. Bana hayatta ba§anlar diledi­
gini yazm1§t1, ama dalga gei;iyor olmahyd1.

Ertesi sabah i§e geldigimde Rolf'u masasmda bulamad1m. Hii;


boyle yapmazd1, saat ondu. Hastaland1g1 ya da ba§ka sebepler­
den i§e gelmedigi olmu§tu, ama i§e gelemeyecegini anlad1gmda
her zaman haber verirdi. Endi§elenmeye gerek yok diye dii§iin­
diim: Arna durum endi§e vericiydi. Saat on bir bui;ukta giri§ ka­
p1s1 ai;Ild1 ve hemen sonra Rolf i;ar§af gibi bembeyaz bir suratla
kar§1mda dikildi. "Dag olmii§," dedi. "Ne?" dedim. "Dag olmii§,"
diye cevap verdi. "Bogulmu§, Nantes'taki bir limanda." "Ne­
rede?" dedim. " Fransa'da," dedi. "Kaza degilmi§ muhtemelen,
oyle soyliiyorlar, bilerek yapm1§, intihar etmi§," dedi. Ondan bu

29
kadar sert bir laf duymak §a§irt1c1yd1. Rolf goziimiin oniinde ye­
niden §ekillendi. Ne dii§iindiigiimii sordu. "Ben . . . " dedim, geri­
sini getiremedim, tekrar "Ben," dedim ve kekeledim: "Nutkum
tutuldu." Sonra da boyle bir anda boylesine kli§e bir laf etmi§ ol­
maktan utand1m, ama Rolf anlad1gm1 belirtmek ic;in birkac; kez
ba§Im sallad1. Nutkumun tutulmasm1 anhyordu. Dogrusu her
neyse onu hissetmeye, dogru tepki vermeye c;abahyordum c;iinkii
buna ihtiyac1 vard1 ama bunu ona veremedim. Bu olay1 payla§­
mam1z gerek diye dii§iindiim, ama ihtiyac;lanm ahp c;ekip gitsin
istiyordum. Sanki akhmdan gec;eni okumu§c;asma aniden oda­
dan c;1kt1, bu dii§iinceyle irkildim, belki de dii§iincelerimi oku­
yordu ve anlamamas1 gereken her §eyi anhyordu, ama kap1y1 ar­
dmdan kapatmadan once yalmz kalmak istedigini soyledi. "Geri
donecegim," dedi, tehdit edercesine konu§IDU§tu.

Dag olmii§, bogulmu§ ha? Buna inanam1yordum. Dag'dan bek­


lemezdim bunu. Onda boyle bir potansiyel gormemi§tim. Ayaga
kalktim ve Rolf'un ofisine gittim, kafas1 ellerinin arasmda, ma­
sasmda oturuyordu, gozya§lan ic;inde bana bakt1. Duruma uy­
gun davramyor diye dii§iindiim. Arna birilerinin de sakin kal­
mas1 gerekiyordu.

"Ne oldu?" diye sordum, " bunu nasil ogrendin, haberin dog­
ruluguna nasil giiveniyorsun?"

"Haberin dogruluguna giivenmek," lafi yanh§ kac;tl diye his­


settim. Dii§iincelerim yine ahp ba§ml gitmi§ti, ne dedigini du­
yamad1m. "Tekrar soyle," dedim. Agzmm ic;ine bak1p sozciikleri
tek tek dinlemeye odakland1m, ilkin birincisini, sonra ikincisini,
sonra iic;iinciisiinii, ama dordiinciiye sua geldiginde ilk sozciigii
unutmu§tum. Dag'm bo§and1g1 kar1s1 sabahleyin telefon etmi§ti.
Bir rahiple bir polis evine gelmi§ti c;iinkii Dag'm bedeni Nantes'ta
bir limanda yiizerken bulunmu§tu. Teknede bir kavga ya da sar­
ho§luk izine rastlanmam1§, her §ey olmas1 gereken diizende ve

30
yerindeymi§, ne cinnet ne de karga§a izi varmI§. Hava giizelmi§.
Mektup bulunmam1§, ama yollanm1§ olabilirmi§. Polis hemen
bilgisayan ve telefonu incelemeye alm1§, Rolf §imdi noktas1z
virgiilsiiz konu§uyordu, otopsi Dag'm uyku hap1 alm1§ olabile­
cegi kamsmm dogru olup olmad1gm1 gosterecekti, yani mesele
bir kazadan ibaret degildi. Sozciikler agzmdan hu;kmklarla do­
kiildii, onu hii; boyle gormemi§tim.

"Ne yapacag1z?" dedi.

Oda etraf1mda dondii, pencereler bana dogru gelip ai;1hyor­


lard1, d1§anda yamp beni ii;ine i;eken soguk bir I§Ik vard1. Giii;lii
olan Rolf'tu, ben i;okmii§, kendimi kaybetmi§tim. Kendime nii­
fuz etmeye, kendimi bir arada tutmaya i;ah§tim ve cama dogru
ko§mamak ii;in sirtim1 koltuga yaslad1m.

Kendi yaz1 masama nas1l geldigimi hat1rlam1yorum. Birden ken­


dimi orada otururken buldum, sanki yeni uyanm1§ gibiydim.
Rolf'un ofisine gitmek ii;in ayaga kalkt1m, bir ai;1klama bekliyor­
dum. Arna zaten oraya gitmi§tim dedim. Sesi geliyor mu diye ku­
lak verdim. Gitmi§ miydi? Gitmesini mi istemi§tim? Saat kai;t1?
Kol saatimi i;1kanp bir yerde birakm1§t1m. Cep telefonum i;an­
tamda degildi. D1§andaki I§Ik belirsizdi, gecenin bir saati de ola­
bilirdi sabahm korii de. Ayaga kalk1p parmaklanmm ucunda ka­
p1ya ilerledim ve ses i;1karmadan kap1y1 ai;1p koridora bakt1m,
Rolf'un kap1smm altmdan I§Ik s1z1yordu, oradayd1, aynen olmas1
gerektigi gibi.

Sanki kay1p yere dii§mii§ gibi telefon masamm altmdayd1. Saat


iii;e i;eyrek vard1, ak§amiizeriydi, Rolf'u arad1m, eve gidip birkai;
giin izin kullanmasmm iyi olacagm1 soyledim. Buna "Evet," dedi.
"Onu en iyi sen tamyordun," dedim, ama belki de dogru degildi
bu. Gitmesini istiyordum, ama gitmesinden de korkuyordum, o

31
gidince ne yapacag1m1 bilmiyordum. Merdivenlerden agir ad1m­
larla indi, ad1mlan yankilamyordu.

<;ah§amad1m. Eve gitmek istemiyordum. Stein'a da gidemezdim,


bugiin 1;ar§ambayd1 ve ogluyla birlikteydi. Bana gelebilseydi der­
dime 1;oziim olabilirdi. Dag Oldii diye dii§iindiim. Paltomu giy­
dim, d1§an 1;1ktlm ve kalabahga kan§mak niyetiyle insan dolu
caddelere yiiriidiim, i§e yaramad1, kalabahktan, s1k1§1khktan,
dilencilerin uzanan kollarmdan, kapka1;1;ilardan korktum, her
§eyime s1k1 s1k1 sanld1m. Telefon 1;ald1, 1;antam1 a1;1p 1;abucak
telefonu bulmam gerekiyordu, kafa kan§1khg1mdan, §a§kmh­
g1mdan istifade eden birileri onu elimden kapabilirdi, telefonu
buldum, arayan Margrete'ydi. Dag oldii diye dii§iindiim. An­
neme 1;alarsaat almam1z gerektigini soyliiyordu, eskisi bozul­
mu§tu. "Ne? " dedi. "Bilmiyor muydun? " dedi. Bilmeli miydim?
Oraya daha s1k m1 gitmeliydim, anneme daha s1k m1 telefon et­
meliydim, boyle §eyler i<;in kurallar m1 vard1? Ona gitmek, tele­
fon etmek istemiyorum hi<;, ama bunun istemekle alakas1 yoktu.
<;alarsaat diye dii§iindiim, Margrete pek hevesli olmad1g1m1 dii­
§iinmii§tii. Arna bak §imdi diye bagirmak istedim. Ona kotii dav­
ranmak istedim. Dii§iik yapt1gm1 unuttun mu? <;alarsaatle ne
yapacak, sabah sabah ne i<;in kalkacak, Olene kadar uyusun da
dursun i§te, ne olacak ki!

Mutfak 1;ekmecesindeki tiikenmezle alelade bir kag1dm iizerine,


mektupta Almanya miihrii vard1 diye yazd1m <;iinkii ne giin­
liigiim vard1 ne de oyle bir yerim, ne Almanya'da ne de diinya­
nm herhangi bir yerinde ufac1k da olsa bir yerim vard1 benim.
Kiiresel posta hizmeti diye yazd1m, sava§m bittigini haber ver­
mek i<;in 1;1plak ayak Atina'dan Sparta'ya ko§arak giden ilk pos­
tac1. Ondan once bir dagm zirvesinden digerine ta§ y1gmlarmm
iizerinde yiikselen me§alelerle goge yollanan beyaz dumandan

32
sinyaller ve ondan da once uzak tarihi medeniyetler arasmda,
gelecekteyse galaksiler arasmda. Bir k1tadan digerine gonderilen
miihiirlii iletiler, Atlantik'i ve Afrika'y1 a§an "hayattay1m" me­
sajlan, Sibirya'dan, Fransa'dan, <;in'in ui; noktalarmdaki cephe­
lerden gelen oliim haberleri. Gonderenin ve benim ad1m el yaz1-
s1yla yazdm1§, halen ya§ayan birinin, damarlarmda kan akan bir
ba§ka insanm eliyle. Kalemi saran biikiik parmaklar, geni§ tir­
naklar, kimliginize i;ok yakmdan bagh oldugundan taklit edile­
meyen art arda siralanml§ harfler. Yaz, diye yazd1m, kim oldu­
gunu bileyim. imza parmak izi gibiydi, e§siz ve taklidi imkans1z.
K1vnmlar, i;izgiler, yaylar ve noktalar, neredeyse okunmaz, fakat
yine de okunakh. Satmn ritmi, satmn dalgas1, mavi miirekkep
bordiirii ve ba§kalarmm kafasmda, kalbinde, elinde senin resmin,
o yazarken ba§kasmda olu§an sen fikri, kmlgan i;iinkii yazan, or­
taya i;1kan ve kendini belli edene yani bilini;altmdakine ve bastl­
nlm1§ olana i;ok yakm, sozciiklerin sei;imi, elin hafiften titreyi§i,
kuma degil de kag1da yazdm1§ yaz1, i;ok gei; olmadan ve insamn
diinyas1 sona ermeden, bogulmadan az once, diye yazd1m.

Yazmaya devam ettigim siirece sanki bana verilmi§ agir ceza


gei;ici bir siireligine erteleniyor gibiydi.

Per§embe ogleden sonra Rolf arad1, mutfaktayd1m, Stein ye­


mege gelecekti. "Dag'm kans1," dedi, "ayrdd1g1 kans1 arad1." 0
ve yeni sevgilisi belgelerde onun olenin en yak1m olarak gei;me­
sinin sorun oldugunu dii§iiniiyorlarm1§. Bu, onun cenazeyi geri
getirmek zorunda oldugu anlamma geliyormu§. Bunu yapmak
istemiyormu§. Rolf'u aray1p o yapabilir mi diye sormu§. Tabutu
ui;akla Paris'ten ahp gomiilecegi Norvei;'e getirecekti. Vefatla bir­
likte bir siirii yapdmas1 gereken i§ i;1k1yordu ortaya. Dag'm anne
babasmm ya§amad1klanm biliyordum, i;ocuklan da ufakt1.
Avustralya'da bir k1z karde§i vard1 ama kocas1 kanserden olmek
iizereymi§, o yiizden de gelemeyecekmi§, bunu bilmiyordum.

33
Rolf ba§ta afallad1g1m soyledi, ama eski e§ onun yakm arkada§1,
i§ arkada§1 oldugundan dem vurunca sonunda evet demi§ti. Be­
nim de gelip gelemeyecegimi soruyordu.

"Biz bir iic;liiydiik," dedi. "Y1llarca bir iic;lii olduk, Romerikes


gazetesinde, Kraft-Kom'un y1llar siiren oturma siirecinde." Tam
da eski e§in vurgulad1g1 §eylerdi bunlar muhtemelen. "Her ne
kadar i§ler umdugumuz gibi gitmemi§ olsa da," diye ekledi kendi
adma, "teklifler oniimiizde sualanmad1ysa da, zengin olamad1y­
sak da ve son iki yildir, ilk ii<; y1lki kadar birbirimize yakm ola­
mad1ysak da," diye geveledi. "Bizi yoneten sendin," dedi yiiksek
sesle. Wasabi sosunu fazla kac;ud1g1mda oldugu gibi boynumdan
almma dogru bir iirperti yiikseldi. "Mektubu unutmu§ degilim,"
dedi ama bir anlam1 yoktu. Dag'1 tamyorsun, Dag'1 tamyordun,
Dag boyledir i§te, Dag boyleydi i§te.

Stein kap1 diyafonundan arad1, otomatige bast1m, o kap1ya var­


madan konu§may1 bitirmeye niyetliydim. "Bunu dii§iinecegim,"
dedim. " iyi," dedi sanki bir karar vermi§iz gibi.

Merdivenlerdeki ayak sesleri. Nereye gidecegini bilen sa­


kin ve kararh ad1mlar. Sanki resmi bir i§e c;1km1§tl. Kapmm zin­
ciri iizerindeydi. Yard1m1m olmadan ic;eri giremezdi. Anahtan
yoktu. K1z arkada§lanm sevgililerinin anahtarlan olmasm1 isti­
yorlard1. K1z arkada§lanmm sevgilileriyle aralarmdaki bag, be­
nim Stein'la aramda olmayan tiirdendi. Derdim neydi benim?
istemiyor muydum, yapam1yor muydum yoksa yapmaya cesa­
ret mi edemiyordum? Hissettigim iiziintiiden daha fazlasm1 his­
setmek. Hissettigim mutluluktan daha fazlasm1 hissetmek? Bu
fikir cazip gelmekten c;ok korkutuyordu beni c;iinkii kocaman
bir mutluluga inanm1yordum. Kap1 c;ald1, §imdi kapmm oniin­
deydi, hemen dibimde, belki de zili birkac; kez c;alm1§t1, kulak­
lanmda bir §ey vard1. Kap1y1 ac;t1m, k1saca giiliimseyip bana sa­
nld1, ceketini ask1ya astl ve ayakkabilanm c;1kard1. Belki de her

34
§eyi anlatmamm bir faydas1 olur dedim kendi kendime. Arna na­
sil ba§layacaktim? Bankada i§ler nas1l diye sordum. 1;la§IrIDl§ gi­
biydi, bunu daha once hie; sormam1§ m1yd1m? Hala. bankada c;a­
h§1yordu degil mi? Belki de yalmz1mdir diye dii§iindiim. Bu belli
belirsiz duygu yalmzhk duygusu mu? 1;limdi banka hakkmda bir
§eyler soyliiyordu ama anlayamad1m, fark etti ve tekrar soyledi.
Bankada yeni bir goreve ba§vurmu§tu, bana bu gorevin ne oldu­
gunu ac;1klad1. Anlam1§1m gibi yapt1m. Postkom'daki toplantmm
nasil gec;tigini sordu, demek ki ona bundan soz etmi§tim. Tam
dilimin ucuna geldi. Dilimi zor tuttum ve agz1mdan laf c;1kmad1.
<;ok yorgundum. Sabah erken kalk1p kalkmayacag1m1 sordu, ha­
yir dedim. 0 da erken kalkmayacagm1 soyledi. Sonra bende ka­
hp kalamayacagm1 sordu. Tabii ki dedim, neredeyse hazir yii­
ziigii de parmag1ma takm1§sm diyecektim ama §aka yapmak
gelmiyordu ic;imden. Yataga gidip sevi§tik. Sonrasmda kulag1ma
Truls'la tam§tlg1ma memnun oldugunu f1sildad1 ve bu kadar
umursad1g1 ic;in onun adma ben utand1m.

0 gece, tabutu uc;agm kargosunda bavullarla posta c;uvallarmm


arasmda canlandird1m goziimde. Oncesinde de Dag'1 hastane­
nin morgunda ayak ba§parmagmda bir etiketle c;ar§afm altmda
yatarken canlandirm1§t1m. Soylenenlere bak1hrsa gerc;ek ha­
yatta da aynen filmlerde oldugu gibi oluyordu. Kimlik belirleni­
yor, otopsi yap1hyor, cenaze tabuta konuyor ve uc;aga yiiklenmek
iizere havaalanma gotiiriiliiyordu. Cenaze gonderisi ic;in ozel dii­
zenlemeler vard1, pek c;ok ki§i yurtd1§mda Oliiyordu. Gomiilmek
istedikleri ya da ba§kalarmm onlan gommek istedikleri, gomiil­
melerinin en dogal olacag1 yerden ba§ka yerlerde olen insanla­
rm say1s1 giderek art1yordu. Neyin dogal oldugu hakkmda ko­
nu§acak en son ki§i benim diye dii§iindiim, c;iinkii kendimi hie;
dogal hissetmemi§tim. Arna belki de dogal olan buydu. Benim
dogal olana dair duygumun dogal olup olmad1gma kim karar

35
verebilirdi ki? Dogal kavrammm ic;erigini kim belirler, bunu kim
yonetirdi? Arna sozciigii kullanan sensin diye kendi kendimin
dikkatini c;ektim. Baz1 yerlerin gomiilmek ic;in digerlerinden daha
dogal olduklarm1 iddia eden sensin, ne demek istedigimi anhyor­
sun herhalde diye bag1rd1m kafamm ic;inde. Sonra kendime bir
sus dedim, kendimi paylad1m: Akhm ba§ma topla! Boyle bir yere
varamazsm! Peki nasil varay1m o zaman? Nas1l? Koridordan, bir
§ey ic;in yamp tutu§mahsm diyen bir fisiltl geldi.

Yatakta dogruldum. Kalbim yerinden c;1kacak gibi c;arp1yordu.


Fransa'ya uc;acak ve cenazeye e§lik edecektim. Karar vermek te­
dirginligimi hafifletmedi, hemen telefon etmek istedim, ama vakit
gece yans1yd1 ve sabah olunca bu olay bana gerc;ek d1§1 gelecekti.
Sabah oldugunda bu olay bana gerc;ek d1§1 geldi. Kahve makinesi
t1kirdad1, Stein esnedi ve gerindi. Y1kand1k, giyindik. Sonra Stein
birdenbire tela§land1. <;antas1 koridorda ceketlerin altmda duru­
yordu, buraya ait degildi. Her §eyi c;antaya tik1§tmp ko§arak c;1kt1.
Salondaki perdenin arkasmda duruyordum, arabamn kap1s1m
nasil ac;tig1m ve arabay1 nasil c;ah§tlrd1g1m seyrettim. Arabasm1
c;arp1p kotiiriim kalsa ne olacak diye dii§iindiim. Ben arabamla bir
yere c;arpt1m ve kotiiriim oldum diyelim, o zaman bana bakacak
m1? Bu imkans1zd1, her §ey imkans1zd1, bu yiizden geceden ka­
lan faydas1z karar yeniden ortaya c;1km1§tl. Bunu soylemek niye­
tiyle Rolfu arad1m, ama telefona cevap vermedi, fikrimi degi§tir­
meden once ona ula§mak ic;in arka arkaya aray1p durdum, trafik
i§aretlerini sayd1m, be§inciye gelmi§tim ki Rolf telefonu ac;t1, ben
de diyecegimi dedim. Hemen biletleri ayirtacagm1 soyledi ve seki­
zinci kav§aktayken sms'le rezervasyon onay1 geldi.

Air France ile seyahat ettik. Uc;aga biner binmez yurtd1§ma c;1k­
m1§1z gibiydi. Saat alt1y1 gec;iyordu, d1§anda hava c;oktan karar­
m1§t1. ic;ecek arabas1yla geldiklerinde Rolf cin tonik 1smarlad1,

36
iki giindiir uyumam1§t1. Ke§ke kar yagm1§ olsayd1, ke§ke ortahk
beyaza biiriinmii§ olsayd1 dedi. Ona kat1hyordum, ama siirekli
bunu soylemek yanh§ geldi. Eli;ilik tecriibeli dedi, bu tiirden i§­
ler yap1yorlar, belli ki aglay1p s1zlanacak en yakm akrabalardan
olmamam1z onlan rahatlatt1 dedi.

Farkma dahi varmadan gelmi§tik bile ve halledilecek bir siirii §ey


vard1. Bavullar, metro, Frans1zca sokak isimleri ve otel rezervas­
yonumuzla ilgili belirsizlik. Oteli bulduk, bizi bekliyorlard1. Niha­
yetinde bir ekip oldugumuzu soyledi Rolf. Odalanm1za <;1kmadan
once lobide birer kadeh §arap ii;tik. Ba§ka bir iilkede olmak daha
kolayd1.

Ertesi sabah bizi gelip aldilar ve el<;iligin arabas1yla hastaneye


gotiirdiiler. Bir ara Rolf elini elimin iistiine koydu, hastane re­
sepsiyonunda ba§l dondii, bir yere oturmas1 gerekti. El<;i sa­
birhyd1. Bizi hastane miidiiriiniin ofisine gotiirdii, burada bizi
ciddiyetle selamladilar. El<;i arkada kald1, biz miidiirle birlikte
asansore bindik ve bodrum katmdaki uzun bir koridora girdik.
Miidiir 204 numarah kapmm oniinde durana kadar numaralan­
dmlm1§ pek i;ok mavi kapmm oniinden gei;tik; ben her §eye dik­
kat ediyordum, sakin ve makuldiim. Miidiir kap1y1 a<;tl, soguk
yiiziimiize i;arpt1, miidiir lambay1 yakt1. Bir siramn iizerinde,
ye§il bir i;ar§afm altmda bir beden yat1yordu. Miidiir bedenin
kafasmm oldugu uca yiiriidii ve yakma gelmemiz ii;in bize i§a­
ret etti. Bizden isteneni yapt1k. Miidiir i;ar§af1 bir yanmdan kal­
dird1 ve Dag'm sakin yiiziinii gordiik. Gozleri kapahyd1, birileri
onun gozlerini kapam1§tl. Miidiir yiiziimiize bakt1. Ba§1m1z1 sal­
lad1k, Rolf sakindi, bu i§ umdugumuzdan kolay olmu§tu. D1-
§an <;1ktik, miidiir I§1g1 kapatt1, kap1y1 kilitledi. Geride kald1g1
i<;in Dag'a iiziildiim. Sonra asansorle miidiiriin odasma i;1kt1k
ve Dag'm Dag olduguna dair bir kag1t imzalad1k. 0 oldugundan
neredeyse emindik. El<;i bizi kap1da bekleyen arabaya gotiirdii.

37
Arabayla sokaklardan siiziiliirken elc;i hic;bir §eyi kafam1za tak­
mamam1z1 s6yledi. Tabut Norvec;'te cenaze arabas1yla ahmp an­
la§t1klan cenaze biirosuna g6tiiriilecekti.

Otelin 6niinde durdugumuzda ne yapacag1m1z1 bilmiyorduk.


Ac; olmad1g1m1z halde bir §eyler yemeye karar verdik. Sokak­
larda 6ylesine doland1k ve giizel bir kafe bulduk. Yerimize otur­
dugumuzda Rolf bir cin tonik ismarlad1, yiizii k1zarm1§tl, ken­
dini suc;lu hissettigini s6yledi. Yapabilecegimiz bir §ey var m1yd1
acaba diye sordu. Sanki bu sahneyi daha once ya§am1§1m gibiydi.
Hie; gerc;ekmi§ gibi gelmiyor dedi, meniiyii evirip c;evirdi, ancak
bir §ey bulamad1, bir cin tonik daha ald1, son giinlerde Dag'1 as­
lmda ne kadar iyi tamd1gm1 sorgulad1gm1 s6yledi. Belki de bir­
birimizi tamm1yoruzdur dedi ve bana baktl. Her insan bir ada­
dir diyesim geldi. Sonra dogrusunun bunun tam tersi oldugunu
hat1rlad1m, yani "no man is an island" dendigini. Yetersiz ya da
aptalca gelmeyecek ne s6yleyebilecegimi bilemedim. Ac1 hisset­
meyen insanlar hakkmda bir §eyler okumu§tum, bu insanlar sii­
rekli kendilerini yaralama tehlikesiyle kar§l kar§1yaym1§lar. Ben
de mi 6yleydim? Farkma varmadan 6yle olmu§tum da bir giin
6liimciil bir yara m1 alacakt1m?

Kans1 arad1. ismi g6riince Rolf'un yiizii aydmland1 ve konu§tuk­


lanm duymayay1m diye k6§eyi d6ndii. Kansmm s6yleyecegi ne
gibi bir s6ze bu kadar ihtiyac; duymu§ olabilecegini merak ettim.
Stein'1 aramak benim akhmdan bile gec;memi§ti, seyahatten ona
bahsetmemi§tim, Stein'a Dag'1 anlatacak olsayd1m birden c;ozii­
liiverecegimi dii§iinmii§tiim, sanki her §eyi ortahga d6kecek­
tim, o da aslmda ne bic;im bir insan oldugumu g6recekti. Ona bir
kartpostal g6nderebilirim diye dii§iindiim. Rolf'un d6ndiigii k6-
§ede bir gazete bayi vard1, gidip Eyfel Kulesi resimli bir kart al­
d1m. Kulagmda telefonla bilgece laflar dinliyormu§ gibi duran

38
Rolfa bakt1m. Kafedeki masaya geri dondiim ve adres k1smma
Stein'm ad1 yerine kendi ad1mla adresimi yaz1p resmin iizerine
yazmak iizere kart1 i;evirdim. 0 s1rada Rolf geldi ve cenazenin
gomiilmesiyle ilgili i§lere kansmm yard1m edecegini soyledi, ya­
km zamanda teyzesini topraga vermi§ti, bu i§lerden anhyordu.

Eve donerken tabutu fark etmedik. Gardermoen Havaalam'nda


bir cenaze arabas1 arad1m ama goremedim. Tiim yolcularm <;1k­
masm1 bekliyorlar herhalde diye dii§iindiim; ini§ pistlerine ba­
kan pencereli uzun koridorlarda ilerlerken de cenaze arabasm1
goremedim. Muhtemelen normal arabalan kullamyorlard1, mil­
let zaten ui;maktan korkuyordu.

Evde <;antam1 bo§altmad1m. l§1klan yakmad1m. Ustiimde sokak


k1yafetimle giri§teki koltuga oylece oturup kald1m. Uyuyama­
d1m, <;ah§amad1m, ama tiim bunlar yetmiyordu, kafasm1 duvara
vuranlan anlad1m, beyin sarsmtis1 gei;irmek, kan gormek isti­
yordum. Bavulu ah§ap merdivenlerden indirdim, arabaya bin­
dim, gerisingeri havaalanma geldim. Ben arabayla gelirken hava
karard1, kar yagdI. Paris'e bilet ald1m, akhma gelen tek yer bu­
ras1ydI. Charles De Gaulle'den metroya binip aym otele geldim,
doluydu. Resepsiyon gorevlisi bana yakm bir otelde oda ve ge­
li§i i;ok uzun siiren bir taksi ayarlad1, bir i§im olmamasma rag­
men acelem vardI. Oda dordiincii kattayd1, pencereden Notre
Dame ve nehir goziikiiyordu. Biraz a§ag1ya bakmca yolun kar­
§Ismda konu§lanm1§ evsizleri gordiim, kaldmmm bir k1sm1-
nm iizeri tentelerle ortiiliiydii; <;antalar, plastik torbalar, teker­
lekli pazar <;antalan i<;indeki e§yalan ba§ u<;larmda, kartonlar
ve gazetelerin iizerinde dip dibe siralanm1§lard1. Manzaradan
goziimii alamad1m. Birbirleriyle konu§muyorlard1, ama ben ol­
duk<;a uzaktayd1m, belki de f1silda§1yorlardI. Ben buna cesaret
edemezdim. <;ekinirdim. Ba§ka <;areleri yok diye dii§iindiim. Tek

39
yatabilirlerdi diye diii;; ii ndiim. Arna yagmurdan, kardan koru­
nakh smirh say1da yer vard1. Hemen altimdaki telefon kuliibe­
sinde bir adam durmui;; , almm telefonun iizerindeki duvara yas­
fam1i;; uyuyordu. Altma ii;; e mii;;t i. Sabah kalktig1mda gitmii;;t i,
hepsi gitmii;;t i. Sanki hie; burada olmam1i;;l ar gibiydi. Bir gece
daha kalmahyd1m. Rolf'u arad1m ve hastaland1g1m1 soyledim.
Anlay1i;;l a kari;; i lad1. Cenaze toreni cuma giinii yapilacakt1, o za­
mana kadar iyilei;; mek istiyordum. Stein arad1gmda telefona ce­
vap vermedim. Geceyi bekledim. Pencerenin oniinde oturdum,
sonra da koi;; edeki kafede; giinei;; batmca yukan c;1ktim, d1i;; an
c;1kmadan once s1k1 giyindim, caddenin kari;; 1 sma, insanlarm
yatt1g1 kaldmma gec;tim. Onlardan eser yoktu. Telefon kuliibesi
sidik kokuyordu. Yammdan gelip gec;enlere bakt1m. Minik ko­
pekleriyle birlikte yai;;h , iyi giyimli hammlar, kai;;kol takm1i;; er­
kekler, h1zla hareket eden birkac; gene;, Japon turistler. Evsiz­
ler neredeydi i;; imdi? Parklarda m1, koprii altlarmda m1, koprii
iistlerinde yatmay1 imkans1z k1lacak i;; ekilde tasarlanm1i;; bank­
larda m1, bunu bir yerlerde okumui;;t um ve i;;imdiye kadar da iize­
rinde hie; durmam1i;;t 1m. Notre Dame etkileyiciydi, sakin sakin
akan nehir huzur veriyordu. Tekrar uyuduklan kaldmma yiirii­
diim, yeri yanhi;; hat1rlam1yorsam tabii. Bava karard1, nehrin ke­
narmda yiiriidiim ve iic;iincii kez geri dondiigiimde tekerlekli bir
pazar arabasm1 agir agir iten birini gordiim. Tentelerin oldugu
yere vard1 ve sonuna kadar gitti. Bir kartonu yere ac;tI, onun iize­
rine de bir uyku tulumu serdi. Anmda uyuyakald1, oyle goriinii­
yordu, hie; k1mildam1yordu. Bai;; m 1 iyice uyku tulumuna gom­
miii;;t ii. Sonra gelen ikinci kii;; i de onun yanma yatacakt1. Kadm
oyle yapt1. Sanki bir yere gidiyormui;;u m gibi, one dogru egilmii;; ,
hedefe kilitlenmii;; goriinmeye c;ahi;;t 1m. 0 alam belki yiiz metre
gec;tikten sonra, donmeden biraz bekleyip aym istikamette tek­
rar yiiriidiim. �imdi tic; kii;; i olmui;;l ard1. Dordiincii yine iic;iincii­
niin yanma sokulmui;;t u, her birinin arasmda sadece elli santim
vard1, dertleri ilii;;ki kurmak, kendilerini s1cak tutmak degildi,

40
olabildigince «i;ok insana yer olsun diye boyle yap1yorlard1. Ne­
den birbirleriyle ahbaphk etmediklerini merak ettim. Neden bir
§i§e §arap payla§m1yorlard1 ki? Gitar tmgirdatm1yorlard1? �a­
raplan, ag1z armonikalan yok muydu? Kendine baksana sen de­
dim. Sen git de kendin §arap payla§, gitar tmgirdat dedim. Be­
nim gibiler, sadece benden daha bilirn;liler diye dii§iindiim,
kendi hikayeleriyle ha§ ba§a onlar. Goriinii§te bir araya gelmi§­
ler, goriinii§te aym durumdalar ama sadece goriinii§te. Tek ortak
noktalan oradan ba§ka uyuyacak yerlerinin olmamasiyd1, yine
de bu insan hayatmda bir detayd1 ancak. Bergkrystallen'a gider­
ken aym vagonu payla§tlg1m insanlarla ortak bir yamm olmah
m1yd1? Ak§amlan eve donerken bir §i§e §arab1 payla§mah m1y­
d1k, Bergkrystallen treninde bir yere oturur oturmaz hep bir­
likte bir §ark1 m1 tutturmahyd1k? Birlikte bir §eyler mi yapmah,
orgiitlenmeli miydik, Bergkrystallen'a giden trene binenler par­
tisi mi kurmahyd1k? Tentenin altmdakiler bir ortakhk kandir­
macasma girmiyorlard1. Belki de ortak bir §eyleri payla§ma nu­
maras1 yapmak normaldi. insanlarm ortak noktalan olmasm1
k1skamrd1m, demek ki bu numaraym1§, boyle bir §ey yokmu§,
oyle mi? Bu §iiphemi kimlere dam§abilirdim, bunu nas1l bilecek­
tim? Bu §iipheden kimlere bahsedebilecegimi nereden bilecek­
tim? Karanhk bastird1, sokak lambalan az say1dayd1, belki de
onlar gibi olmadan d1§anda gezinmek tehlikeliydi, ne olursa ol­
sun benim d1§mda kald1g1m bir ortakhklan vard1. Sokagm obiir
yanmda uyuyanlardan, d1§anda e§ya y1gmlanm ya da iistii or­
tiilii cesetleri andiranlardan ba§ka canh yoktu, sava§ gibiydi, Af­
rika ve Balkanlar'daki felaketler gibi, y1gm gozlerimin oniinde gi­
derek biiyiidii, sayilanm «i;oktan §a§IrffiI§tlm, bir siire sonra i«i;im
darald1, korkudan nefes nefese kald1m ve otele ko§tum, I§1g1 a«i;­
mad1m, iistiimii ba§Iffil «i;1karmad1m, sadece pencerenin Oniinde
oturup bakt1m. Saat yanmda diinkii adam sallana sallana geldi,
telefon kuliibesine girdi, ba§mI telefon aparatmm iizerindeki du­
vara yaslad1 ve uzun kollanm sark1tlp oylece ayakta durdu. Biri

41
c;eyrek gec;e pantolonunun pac;asmda giderek biiyiiyen karanhk
bir leke goriildii. Diinya boyleydi. Uyand1g1mda adam ortadan
kaybolmu§tu.

Ben Paris'teyken az1c1k yagan ve I§1g1 donii§iimii kolayla§t1ran kar


geceleyin yagmurla beraber ortadan kalkm1§, geriye soguk ve gri
bir renk kalm1§t1. Uzerime siyah bir §eyler gec;irdim, kirm1z1 at­
k1m1 ve eldivenlerimi arka koltuga biraktim, ak§am Stein'la di§a­
nda yiyecektik, c;iinkii bugiin cumayd1, c;iinkii onun eve gelmesini
istemiyordum, c;iinkii bavulumu ac;mam1§tim ve dairem buram
buram s1kmt1 kokuyordu.

Kiic;iik kilisenin oniindeki park yerinin yar1s1 doluydu. Benim ce­


nazeme kac; ki§i gelir acaba diye merak edip c;ocukluk yapt1m,
sonra yapt1g1m c;ocukluktan utand1m, s1kild1m. Dag'm ogul­
lan gelecekti herhalde, onlarm fotograflanm gormii§tiim. <;o­
ziim c;ocuk sahibi olmak m1yd1? "<;oziim" lafm1 kisa bir siire ic;e­
risinde ikinci kez kullanm1§tlm. Bizi kiralayan firmalara durum
nedir diye sorar, bir durum analizi yapard1k, onlar da durumu
kavray1p pahah bir eylem plam 1smarlarlard1. Burada da bir du­
rum mu vard1? Rolf, kilisenin kap1smda Heidi'nin yanmda du­
ruyor, iizerinde Dag'm resmi olan bir hatira yaz1s1 dag1t1yordu.
Dag resimde ayagmda tekne ayakkab1lanyla yelkenlisindeydi ve
bu konuda bir §eyler yapmak ic;in art1k c;ok gec;ti. Rolf'a sanld1m,
Heidi'ye sanld1m ve "Hasta olmasayd1m daha c;ok katk1m olsun
isterdim," dedim. Kraft-Korn adma iizerinde, "Her §ey ic;in te­
§ekkiirler," yazan bir c;elenk 1smarlam1§lard1, benim buna OK di­
yecegimi umuyorlard1. OK oldugunu dii§iiniiyordum. Yapt1klan
her §ey ic;in te§ekkiir ettim. Ba§ka ne diyecegimi bilemiyordum;
sanki yurtd1§mda olmak gibi diye dii§iindiim, hani etrafm1zda
ne olup bittigini anlayamazs1mz ya. Aslmda bir bak1ma hep
yurtd1§mdayd1m, yurtd1§mdan ba§ka bir yer bilmiyorum diye

42
dii§iindiim ve iilkem neresi diye sordum. Benim dilimden ne­
rede konu§uyorlar diye derin dii§iincelere dalm1§ken Heidi'nin
dediklerini duymad1m, birkac; dakikadir konu§uyormu§ meger.
Kiliseye girdim. Tabut uzun bir yoldan gelmi§ti. ic;inde de o yatl­
yordu. Bunu akhm almad1. ilk sira neredeyse doluydu. ikinci s1-
rada sagda solda birileri oturuyordu ve en arkada tek tiik oturan­
lar vard1. Sagdaki be§inci siraya girdim ve en dipten bir onceki
yerde oturdum. Pek iyi olmasa da gorebiliyordum . Dag'm eski
kans1 Tone'nin bir yanmda yerinde duramayan iki oglan ve obiir
yanmda yeni sevgilisi olan uzun boylu esmer adamla ilk s1rada
oturdugunu gordiim sanmm. Bunun ay1p olup olmad1gma karar
vermek benim iistiime vazife degildi. Rolf ve Heidi ortadaki ko­
ridordan gelip ikinci siranm en dibinde onlara ayrilm1§ yerlere
oturdular. Son anda bir adam tela§la ic;eri girip yamma gec;ti ve
bana elini uzat1p son gorii§memiz ic;in te§ekkiir etti, Postkom'un
miidiiriiydii bu. Kapilar kapand1, I§1ktan anlad1m. Bir trompet
bilindik bir parc;a c;ahyordu. Rahip bilindik §eyler soyledi, §ark1
soylememiz gerekiyordu, gorev a§k1 olanlar mmldandi. Rahip
kag1ttan bir §eyler okuyordu, Dag'm iyi bir baba, yelken yap­
maya dii§kiin biri ve ileti§im dam§manhg1 hizmeti sunan Kraft­
Kom'da c;ah§kan bir ileti§im dam§mam oldugunu soyledi. Ayr1ca
kaleci tak1mma iiye oldugunu soyledi. Bu bilgi yanh§ olmahyd1,
bir futbol tak1mmda kalecilik yap1yordu demek istemi§ti bii­
yiik ihtimalle, bundan haberim vard1. Gerc;i kim bilir; birbiri­
mizi tammak hakkmda Rolf'un soyledikleri akhma geldi. Yine
bilindik bir §eyler mmldand1k, sonra da tOren bitti. ilkin Tone
ve ogullan di§an c;1ktl, esmer adam yanm ad1m gerilerinden ge­
liyordu, sonra kim oldugunu bilmedigim birileri, uzaktan akra­
balar, belki okul arkada§lan, Rolf ve Heidi, tammad1g1m birkac;
ki§i onlan takip etti. Sanki bir §ey olacakm1§ ya da yapilacakm1§
gibi merdivenlerde duruyorlard1. Sonra gittiler.

43
Rolf giiniin geri kalanmda izinliydi, arabaya giderlerken He­
idi ona sar1lm1§t1. Rolf yenik dii§mii§ bir adama benziyordu.

Postkom miidiirii park yerine giderken yammdan gec;ti ve bunun


c;ok iiziicii ve beklenmedik bir hadise oldugunu soyledi. Uyku
ilac1 hakkmdaki bilgiler herkesc;e biliniyor muydu bilmiyordum,
sessizce ba§1m1 sallad1m. ''Arna hayat devam etmeli," dedi ve
medya egitimi kurslarma pek c;ok ba§vuran oldugunu soyledi.

"Posta direktifine kar§I hayati miicadelemizi siirdiiriiyoruz,"


dedi, "Dag'm amsma ! "

Miidiir gitti. Ayaklanm dondugu halde mezar ta§larmm ara­


smda yiiriidiim. �u anda yak1yorlard1 onu. Romerikes gazete­
sinde c;ah§tig1m ilk yaz Dag. Dag hayaller kuruyor, Dag'm kara
bukleleri, sabah toplantilarmda Dag'm el kol hareketleri, heye­
canh c;1kan sesi. Dag'm o biiyiik gorii§leriyle onerilerinin masaya
yatmld1g1, Kraft-Kom'un kurulmasmdan sonraki umutlu ilk yil­
lar, Dag'm siirekli az kald1, az kald1 psikolojisinde olmas1. Arna
o an asla gelmemi§, sac;larma aklar dii§mii§tii. insan tutkulanm
gerc;ekle§tirmediginde ne tiir bir utanc; duyuyordu acaba?

Ne yapacaktik peki? Hepimiz eninde sonunda mezara gide­


cektik, bizim ugra§1m1z, bir oriimcek agmda hala hayatta oldu­
gundan dolay1 kurtulmay1 uman sinegin ugra§mdan farkh de­
gildi. "Hayatta oldugun siirece umut vardir," demi§ti Margrete,
ne ic;in peki? Daha fazla ya§amak ic;in mi? Bugiin hayattaysan
yarm da muhtemelen ya§1yor olacaktm, yani oliim birazc1k er­
telenmi§ olacakt1, o zaman genc;ken insamn umudu biiyiik, ye­
ti§kinken biraz daha az, ya§hhkta daha da az ve oliim do§eginde
iyicene azd1. Her saat deger kaybeden bir umut ne bic;im bir umut
olabilirdi? Neden Dag gibi yapm1yorduk? Dayanamayana kadar
neden dayamyor, neden hedefsiz ve amac;s1z bir tela§ ya§1yorduk,

44
b1kkm, yorgun, her §eyden usanm1§ ama yine de ac;, hic;bir i§i,
hic;bir §eyi beceremeyen, anlamad1g1m bir varolu§a mahkum . . .
Dag olmii§tii, peki neden? Ya neden olmasm? Bogulsan da bo­
gulmasan da olecektin sonunda, o zaman bugiin, yarm ya da
obiir giin yiizmeyi birakabilirdin; SU burada Fransa'dakinden so­
guktu gerc;i, ayaklanm §imdi bile donuyordu. Mant1g1mla akhm­
dan c;1karamayacag1m bir gerc;ek vard1 yine de; iistesinden gele­
medigim kar§1hks1z bir a§k gibi, bedenimde huzursuz bir ozlem.

Arabaya gittim, arka koltuktaki kirm1z1 atk1yla eldivenlere bak­


t1m. insanm cuma ak§am1 sevgilisiyle d1§anda yemek yemesi
giizeldi, buna sevinemez miydim? Ugra§t1ysam da sevineme­
dim, radyoyu ac;tim, Afrika Boynuzu'ndaki ac;hk faciasm1 din­
ledim. Skovveien'e geldigimde Posta Hizmetleri'nin amblemi
dikkatimi c;ekti, kenara c;ekip yasak yere park ettim. Yans1 kir­
m1z1, yans1 ye§il bir yuvarlagm ic;inde biraz yin-yang semboliinii
hatirlatan daha kiic;iik, beyaz bir yuvarlak vard1 ve bu sembol
Skovveien'e ait gibi durmuyordu. ic;eri girdim, uzun zamand1r
bir postaneye girmemi§tim. Oraya ait degildim, ic;eridekiler, el­
lerinde sira fi§i olan mii§teriler, bankolarm ardmdaki c;ah§anlar
da d1§anya, Skovveien'e ait degillerdi, Posta Bankas1'nda hesap­
lan vard1 herhalde, bir zamanlar boyle bir §ey oldugunu hatirh­
yorum. Park cezas1 yememek ic;in aceleyle d1§an c;1ktim.

Ofiste En Hakiki'ye sunulacak teklifi ac;tlm. On iic; ciimle yaz­


m1§t1m, o kadar yava§ ilerliyordu ki ciimleleri say1yordum. Or­
ganik iiretilmi§, dii§iik karbon ayak izine sahip g1dalarla yap1-
lan yemekler, bu kesinlikle iyi bir §eydi. Saghg1m1z ic;in iyiydi,
c;evre ic;in iyiydi. Sadece gerc;ek ve otantik olana dayah bir Ame­
rikan zincir restoram, bunu pazarlamanm yolunu bulmak neden
bu kadar zordu? A§ag1dan gelen arabalarm sesleri kayboldu. Ha­
yaletlere inanm1yordum ben. Ko§ede durmu§ fisildayan kimdi

45
peki? Dag? diye seslendim. Sonra her §ey oliim sessizligine go­
miildii. Fiyordun iizerine yayilarak 1;6ken ve yiiksek binalarm en
list katlanyla en biiyiik teknelerin, ardmdan en kii<;iiklerin di­
reklerini orten sise bakt1m ve sonunda her §ey gri oldu. Q1ghk
atan doga degildi; doga sakin ve hissizdi, uzakta, ula§ilamayan
bir yerde, 1;1ghk olmayan 1;1ghg1 koparan bendim, yoksunluktan
buhar olup havaya kan§mak iizere olan bendim, tamamen ken­
dimi kaybetmi§tim, kendimi hi<;bir zaman bulmam1§t1m ki. Q1g­
hktan yaz1ya s11;ramanm yollan diye yazd1m . Ya§amda ba§anla­
mayam dilde ba§armak diye yazd1m ve ayaga kalktim, tuvalete
gittim, aynada kendime bakt1m, hastayd1m, geceleyin Paris'te
uzun siire d1§anda dola§mI§tlm, ger1;ekten orada bulunduysam
tabii. Evsizler hasta olduklarmda ne yap1yorlard1? �imdi ittim
seni, diye bir f1siltl duyuldu, §imdi dii§iip kendini yaralaman ge­
rek. Umutsuzluga kap1l, dedi.

Bilgisayan kapatt1m, vakit daralm1§tl, korkuyor olsam da sa­


birs1zlamyordum. Stein'a Dag'1 nasil anlatacag1m1 bilmiyordum
ama soylemek zorundayd1m degil mi? Dag'1 anlatamazsam ili§­
kimizin ya§ama §ans1 yok diye dii§iindiim. Sanki 1;ok §ans1 var
da, diye ge<;irdim sonra. Dag'm odasmm oniinden ge1;erken ka­
p1y1 a1;1p I§1g1 yaktlm. Oda bo§ goriiniiyordu tabii ki. Koltuguna
oturdum, manzaraya baktlm. Benim penceremden de goriinen
aym aga<; tepeleri, §imdi siyahtilar, gri-kahverengi gokyiiziine
hareketsiz uzamyorlard1. Bir §eyler olsun diye bekledim. Bir i§a­
ret, bir buyruk, belirgin bir ac1. Aga1;lar gokyiiziine kan§tlgmda
kalktlm, tam perdeleri 1;ekecektim ki pencere pervazmda bir
flash bellek gordiim.

Kirm1Zl atk1yla eldivenler de bir §ey degi§tirmedi, ne yapaca­


g1m1 bilemeden aynanm oniinde oylece duraklad1m, sonra git­
mek istemedigim yemege ko§arak gitmek zorunda kald1m, ama

46
Stein heniiz gelmemi§ti. Stein'm ir;eriye ben masada otururken
girip beni gordiigiinii hayal etmemi§tim. Onun masada oturdu­
gunu, benim de atk1m ve eldivenlerimle ir;eri girdigimi hayal et­
mi§tim. Restoram o ser;mi§, masay1 o ayutmI§tI. Ko§edeki ka­
feye girdim, oradan restoranm giri§ini gorebiliyordum. Garson
kadm ne istedigimi sordu, hir;bir fikrim yoktu. Giinlerden cu­
mayd1, arabay1 evde buakm1§t1m, peki §arap iyi bir fikir miydi?
Zaten zar zor dengede duruyordum, zaten cambazhk yap1yor­
dum, zaten her §eye konsantre olmam gerekiyordu, ama §imdi
kalk1p soda ir;mek de her §eyin dagilmak iizere oldugunun, be­
nim dii§mek iizere oldugumun resmiydi, belki de dii§mii§tiim
r;oktan, dii§me halindeydim, o zaman fark etmezdi.

Bira soyledim, Stein'! gordiigiimde biram geldi. Onu daha once


uzaktan gormemi§tim. Aym mekanda olmad1g1m1zda birbirimiz
ir;in gozden uak oluyorduk. Dengesiz, gergin yiiriiyordu, sanki
bacaklanm nas1l kaldmp yere koyacagm1 dii§iiniiyordu, kon­
santre olmu§tu sanki. Dort dakika bekledim, sonra d1§an r;1k­
t1m, yoldan a§ag1 yiiriiyiip restorana girecek, beni bekledigi ma­
saya gidecektim. Bana giiliimseyecekti, ben de giiliimseyecektim
ve Stein sessiz r;1ghg1mm kokusunu almI§ ya da gormii§ oldu­
gundan giiliimseyip r;1ghk r;1ghga ko§arak kar;t1gmda donup ka­
lacakt1m. Gitmesem de olur diye dii§iindiim, eve donebilirim,
Paris'e gidebilirim, tentenin altmda yatabilirim. KumIZI atk1m
ve eldivenlerimle yolda yiiriidiim. Stein beni goriince giiliimsedi,
atk1mm r;ok yak1§tigm1 soyledi. iyile§tigime sevinmi§ti. Evvelki
gece kayaga gittigini soyledi. Sollih0gda'daym1§, az olmasma
ragmen kar idare edermi§.

"itiraf etmeliyim ki," demi§ti. Kann durumunu itiraf edi­


yordu. Tuhaf bir ifade §ekli. �arap geldi, dikkatli ir;tim , bir §ey
fark etmedim, belki de her §eyi uydurmu§tum. Kendime Dag'm

47
olmii§ oldugunu, kiil oldugunu hatirlatt1m, bu olabildigince ger­
c;ekti. Stein Truls'tan bahsetti. insamn bir oglu olmas1 tuhaf ol­
mahyd1, bunu ona sorabilirdim ama soruyu anlamazd1 ki. Dogal
geliyor diye cevap verirdi. Oradan c;1kt1g1m1zda, televizyonda de­
dikleri gibi, "Your place or my place? " dedi. Arna sac;mayd1 c;iinkii
zaten hep bana gidiyorduk. "Sana," deyince birkac; dakika mesa­
feli davrand1. Dairesini aklmda tanyor diye dii§iindiim. Sagda
solda gormemem gereken §eyler var m1 diye merak ediyor. Sir­
lan oldugunu sezdim, karanhk sirlan, asansorde arkasmda du­
rurken fark ettim. E§ikten gec;er gec;mez uzun uzun odalara goz
att1. Ayakkabilarm1 c;1karmadan, I§1klan yakmadan mutfaga
girdi ve o sirada masadan bir mektup ahp cebine koydu. Suyu
ac;ti ve sanki c;ok susam1§, sanki bu yiizden alelacele mutfaga gir­
mi§ gibi egilip musluktan su ic;ti. Dikkat etmeseydim mektuptan
haberim olmayacakti. Kiic;iik, kare §eklindeydi, resmi mektup­
lar gibi dikdortgen degildi. Hole geri geldi ve l§Ig1 yak1p ayakka­
bilarm1 c;1kard1, ceketini asti. Mektup cebinden c;1km1§ degildi .
Gece yans1 yataktan kalk1p odadan d1§an siiziilerek mektubu
okumaya niyetim yoktu. �u anda hissettigim merak1 koruyacak­
tim. Hissedebiliyorum diye dii§iindiim, koluna dokundum, bi­
razc1k iirktii. Bu bir a§k mektubu muydu? Unutamad1g1 eski bir
sevdah, birdenbire haber alman biri miydi? Sevi§medik, mektup
aram1za girmi§ti.

Uyand1g1mda Stein elinde gazetesi ve kahvesiyle mutfaktayd1.


Sofrada kahvalt1 hazird1, ama ben gelmeden ba§lamak isteme­
mi§ti. Hlzhca yedik, c;ah§mahy1m demi§tim. Noel hediyeleri al­
mahyd1m, Dag'm flash bellegini ac;mahyd1m, Dag konusunu
ac;mam1§t1m, Dag meselesi neden bu kadar zordu, bu bana ne­
den dert olmu§tu ki? <;ah§mam gerektigini anhyordu, o da c;a­
h§acakti. ''Arna cumartesileri bankalar kapah," dedim, belki de
§iipheleniyormu§um gibi duyulmu§tu, maksad1m bu degildi .

48
Bankaya giri§ kartl oldugunu soyledi, birtak1m belgeleri tamam­
lamas1 gerekliymi§. Bir §eyler daha soracak olursam i§in i�inden
�1kamayacakt1m. " i §leyen demiriz biz," dedi. Bentle bir degi§ik­
lik fark etmemi§ti sanmm.

Kas1mm sonlarma dogru bir cumartesi sabahmda Oslo. Soguga


kar§I boyunlan egik bir siirii mahzun insan. Ayag1mm altmda
v1c1k vlClk �amurlu kar, ba§1mm iizerinde ezici bir gok. Gog­
siimde bir bask1, her taraftan gelen org miizigiyle birlikte insam
kor eden, zay1f l§Ikla aydmlatilm1§ diikkanlar. Bak1§lan vah§i,
a§ag1lanm1§, yaralanm1§, acelesi olan insanlar. Metrodaki ses­
sizlik ve soguk, hastalar ve hasta alma korkusu. �ehri payla§­
tlg1m insanlar gibi olmak. Bana dogru gelen insanlarm beden­
lerini irdeledim ve yiizlerinde hatalar buldum, siirdiirdiikleri
kii�iik ya§amlardan tiksindim, tiksindigim i�in kendimden nef­
ret ettim. Margrete arad1 ve Noel hediyesi olarak ne istedigimi
sordu, tiksintinin yakamdan dii§mesinden ba§ka bir §ey iste­
miyordum, digerlerinin istekleri varken bende istirap vard1, ce­
vap vermedim, arka planda S0lvguttene* miizigi �ahyordu, Noel
havasma girmeye �ah§t1gm1 soyledi. Ben Noel havasmda degil­
dim, girmeye de �ah§m1yordum, ben hareket eden otomatik bir
makineydim. Sanki hi�bir §ey yokmu§ gibi soziine devam etti ve
Noel'le ilgili bir siirii soru sordu, ben daha yeni Noel oldu sa­
myordum, anneme Noel yemegini haz1rlarken daha yeni yar­
d1m ettim, sadece Noel'de kullamlan kocaman tabaklan dolap­
lara daha yeni yerle§tirdim samyordum, §imdi bunlar yeniden
mi dolaplardan inecekti? Arabanm on panelindeki saati nas1lsa
yakmda yeniden ayarlamam gerekecek diye ayarlamam1§t1m,
k ayak havas1 nasilsa yakmda yeniden gelecek diye yaz gelince
kayaklan bodruma kaldirmamt§tlm, yine vergi donemi gelmi§,

Sesleri heni.iz degi�il<lige ugramam1� oglanlardan olu�an koro. Noel zamam ver­
dikleri konserlerle biliniyorlar. (cr.n.)

49
vergi beyannamemi yeni vermi§tim. Yorgundum, ah§veri§ yapa­
mad1m, yarma kalm1§t1, bu pazar diikkanlar a1;1kt1. Ertesi sabah
kendimi hayal ettim, aym v1c1k v1c1k 1;amurlu karm altmdaki
caddede, aym karanhkta, §imdikinden daha mutlu olacak degil­
dim, o zaman, <;ok ge<;e kalmadan ah§veri§ yapmahyd1m ki ya­
rm istedigim saate kadar, biitiin giin uyuyabileyim, kalktig1mda
olacaklardan hep daha heyecanh olan riiyam1 gormeye devam
edeyim. En kotii kabuslan goriirken bile sabahm getireceklerin­
dense riiyanm devam1m gormeye can ahyordum. Giinden giine
ufak tefek degi§iklikler oluyordu tabii ama onemli §eyler degildi
bunlar. Araba kuyrugunda oniimde ve arkamda olanlar her giin
aym arabalar degildi, ama bu tiirden farkhhklarm bir degeri
yoktu, sevinilecek bir §ey degildi.

Ofiste tek ba§mayd1m, Dag'm flash bellegini bilgisayara tak­


t1m. Yasak ama gerekli bir §ey yap1yormu§um gibiydi. Sadece iki
beige vard1, Postkom 1 ve Postkom 2; birincisi 75KB, ikincisi 54
KB, neredeyse hi<;bir §ey yani. 7 Nisan 2009 tarihli ilk belgeyi
a1;t1m, ba§hk i mkans1z'd1:

Postkom'la yapt1g1m1z toplant1dan sonra Liberal Parti bina­


smdaki kafedeyim §U an.

ON EM Li.

1) Bugiin Finnmark'ta mektup yollamak Oslo'da mektup yol­


lamakla aym fiyata geliyor. Bu iyi. Posta Hizmetleri reka­
bete girecek olursa Finmark'tan Oslo'ya mektup yollamak,
Oslo'nun il<;eleri arasmda mektup yollamaktan daha paha­
hya gelecek. Bu kotii.

50
2) Posta hizmetleri rekabetle yiiz yiize kahrsa �ah§anlarm
maa§lan ve emeklilik ko§ullan rekabetten olumsuz etkile­
necek. Tam zamanh �ah§anlarm say1lan azalacak ve onla­
rm yerine Almanya ve Hollanda'da oldugu gibi, sosyal hak­
lara sahip olmayan az maa§h ge�ici �ah§anlar i§e almacak.
Bu kotii.

3) Posta Hizmetleri'nin kalitesi dii§ecek, �iinkii ge�ici �ah­


§anlar gerekli donamma sahip olmayacak. MEKTUBUNUZ
YER i NE ULA�IRSA BU B i R TESADUF OLACAK.

Ba§ka bir §ey yoktu. 19 Agustos 2010 tarihli belgeyi a�tim, yani
ilkinden bir yil sonra yazilm1§ olam, yazilah birka� aydan fazla
olmam1§t1. Ba§hk yoktu, daha dagm1kt1.

SMK'daki toplant1dan sonra Liberal Parti binasmda oturu­


yorum. Ne diyeyim, ne yazay1m? i nsanlarm ya§am1 iizerinde
biiyiik etkileri olacak kararlar demokratik yollarla almm1yor
�iinkii kararlarm almd1g1 yerler ele§tirel zekadan yoksunlar.
OLAN B i TEN KAR�ISINDA B i R TAVIR ALMAK GER<;EK­
TEN MUMKUN DE Gi L.

Bir siirii bo§ satir, ba§ka bir §ey yok sanmi§tlm, sonra birdenbire
§unlar �1kti:

Mant1gm tersine, ya§amda lagvedemeyeceginiz z1thklar var.


Aralarmdan birinin se�ilmesi gereken z1thklar.

Tekrar bir siirii bo§ satirdan sonra yine birdenbire:

Bu ironi degil. i roninin sonu geldi. Acmm oku �ekip �1kanh­


yor ve ben oliiyorum.

51
Ona hie; bu kadar yakm olmam1§t1m. Ve o benden hie; bu ka­
dar uzak olmam1§t1. Nelerin arasmda sec;im yapmak? Mektupta
inancm1 kaybettigi yaz1hyd1, neye olan inanc1, neye olan inanc1?

Gece yild1zlarla indi. Uzun siire ofis koltugunda oturdum ve Dag'1


dii§iiniirken siyah agac; tepelerinin yukansma gozlerimi diktim.
Gene; gazeteciyi kanatlan altma alan ya§h kurt. Onu egitmi§ti,
beni, Kraft-Korn fikri aklma geldiginde onu yamna alm1§t1, beni.
Kraft-Kom'a c;ok inamyordu ve Kraft-Korn fena da gitmedi, bek­
lendigi, hayal edildigi kadar iyi gitmedi, c;iinkii Dag'm kendini
satmakta zorland1g1 ortaya c;1kti, bunu pek defa dii§iindiim, bir
keresinde ona c;1tlatt1m da, sonra pi§man oldum. Son bir y1lda,
Dag'm soyledigi ve iizerinde pek durmad1g1m tuhaf laflar §imdi
anlam kazamyordu: Komiin, komiinikasyon, komiinizm, ko­
medi, traj edi, kafa kan§1khg1.

Dag'1 Dag yapan §eylerin anlamm1 i§ i§ten gec;tikten sonra


ke§fetmi§tim. Gec;ip gitmi§ olam geriye dogru anlayabildim.*
Eve gidip yattlm ve riiya gormek istedim, ancak riiyalarm go­
riildiigii evreye bir tiirlii giremedim, ertesi giin yapacag1m i§ler
s1k1c1 bir film gibi gozkapaklanmm altmda oynay1p durdu. Uy­
kumun riiya evresini kac;ird1g1m ic;in hissedecegim yorgunlugu
c;oktan hissediyordum, c;enem agnyordu. Sirt1mda tutukluk, ya­
tak odasmdan d1§an atilan ad1mlar, tuvalete inen §mlti ve su,
aynada kendi yiiziim, almma kazmm1§ giiliinc; endi§elerim. Du§
ve sac;1mda §ampuan, bacaklanmm arasmda, kollanmm altmda
sabun, her giin. Giyinmek, giydiklerini kendine yak1§tirama­
mak. Dolabm ic;indekiler ke§ke ba§ka §eyler olsayd1 demek, §a­
§Irmay1 istemek, §a§irmamak ve yine de en giizel olan k1yafeti
eskitmemek ic;in giymeyi ertelemek. En giizelini daha iyi bir za­
mana saklamak. Ba§ka bir sefere. En pahah ic; c;ama§1rlanm asla

Kierkegaard'm, "Hayat sadece geriye dogru anla�Ilabilir ancak ileri dogru ya�an­
mahdir," si:iziine gonderme. (c;:.n.)

52
gelmeyecek bir giin ic;in saklamyor, gelmeyecegini bildigim bir
giin ic;in, hatta gelecegini hie; ummad1g1m bir giin ic;in, yine de
asla gelmeyecek olan bir gelecegi, bildigimiz diinyamn yok ola­
cag1 bir gelecegi bekliyorum. Sonra sabah oldu, hayalimde gor­
diiklerimi, goriirken neredeyse ya§ad1klanm1 bir bir yapt1m.
Boylelikle giinii daha ya§amadan ya§ayabilir, daha yorulmadan
yorulabilirdim, her §ey olup bitmeden once, olan bitene bir an­
lam veremedim, kendimden kopmu§ haldeydim.

Ofis yolunda trafik s1k1§1khg1, kapah park yeri, yukan c;1kan mer­
divenler, Postkom'daki medya egitimi kursu hakkmda Rolf'tan
gelen bir siirii e-posta, En Hakiki restoran zincirinin imkans1z
teklifi, ByggBo'nun hala bitmeyen s ay1s1. Kendi sozciiklerim mi­
demi bulandmyordu, beni boguyorlar diye dii§iindiim, bogu­
luyorum diye dii§iindiim. Sozciikler c;almt1yd1, c;almt1 mal satl­
yordum, beni yozla§t1nyorlard1, ama zaten yozla§mI§tlm ben.
Dii§iindiigiim, soyledigim, yazd1g1m her §ey c;almtl ve sahteydi.
Utand1g1m falan da yoktu, hayatlmda hie; utanc; duymam1§tlm,
klostrofobiydi bu, dii§iinebilecegim, konu§abilecegim ve yazabi­
lecegim ba§ka sozciiklerin olmamas1 beni yiyip bitiriyordu, beni
zehirleyen sozciiklere mahkumdum ben, c;almt1 sozler igrenc; de­
recede ic;ime i§lemi§ti, bundan kurtulam1yordum. Uc;urumun
kenarma dogru ilerledigimi dii§iindiim. Dag'1 dii§iindiim.

Margrete arad1, annemin dogum giiniinii hat1rlatt1, annemi


arad1m, tebrik ettim. "iyi mi?" diye sordum. "Evet," dedi. Soy­
leyecek ba§ka §ey bulamad1m, bu benim hatam m1yd1, bu bag­
lamda bir hatadan soz etmek dogru muydu? Margrete eminim
ki onunla uzun uzun konU§ffiU§tU, k1z karde§ler farkh farkhyd1.
iki k1z karde§in de anneleriyle konu§acak e§it miktarda mevzusu
olmas1 beklenemezdi. Margrete'yle a nnemin, benim annemle ol­
dugundan daha fazla ortak noktas1 vard1. Mesela kolay ahbaphk

53
edebilme yetenegi. Boyle bir yetenegim olsun ister miydim? i§leri
kolayla§tlnrd1 bu. K1sa konu§mam1zdan sonra annem de benim
gibi rahats1z m1 olmu§tu acaba? Muhtemelen rahats1z olmu§tu,
ama aym derecede degil c;iinkii ben Margrete'nin becerdigini be­
ceremedigim ic;in hayal kmkhg1 ya§arken, o benim yiiziimden
hayal kmkhgma ugram1§tI. i ki tane annem olsayd1, iki k1z1 olan
annem gibi onlan birbiriyle k1yaslayabilirdim. Erkenden gel­
dim ve Margrete'nin arabasm1 kav§akta gorene kadar arabada
bekledim, sonra arabay1 siirdiim, boylelikle ikimiz de aym anda
arabadan indik. i c;inde hediyeler olan bir sepetle gelmi§ti. Kii­
c;iikken yaz tatillerinde arabanm arka koltugunda yan yana otur­
mam1z akhma geldi, arka koltukta birbirimizin iistiinde uyuma­
m1z. Bunu hatirlamaktan ziyade biliyordum. Yalmzca bilmekle
kalmay1p hatirlamaya c;ah§tlm, ama beceremedim ve §imdi de
Margrete bana duyamad1g1m bir §ey soyledi. Zili c;ald1, kap1
ac;Ild1, merdivenlerden c;1k1p ic;eri girdik. Boyle son bulacak diye
dii§iindiim. Yerleri marley do§eli iki odah bir dairede tek ba§ma.
Annem bize sanld1. Ba§ka tiirlii olabilir diye dii§iindiim. Oyle
mi samyorsun? Ba§kalarma marley ama sana degil. Her §ey­
den endi§e ettigimi anlad1m. Dort gozle bekledigim bir §ey yak
muydu? $u an onemli diye dii§iindiim. $imdi mi? Annemin di­
vamnda hava durumundan konu§uluyordu. Margrete annemin
kalc;asm1 sordu, annem kalc;as1yla ilgili bir §eyler anlatt1. Ivir z1-
vir konsolunun iizerinde bizim kiic;iikliik fotograflanm1z vard1.
Bir dogum giiniinde c;ekilmi§lerdi kesin. Sac;1m1zda kaskat1 fi­
yonklar. Art1k sac;a fiyonk takilm1yordu. <;ok sevdigim ac;1k san
fiyongumu hatirlad1m, ic;im 1smd1. Demek ki gec;mi§ ic;imde bir
parc;a ya§Iyormu§. "Yorgun goriiniiyorsun," dedi annem. Marg­
rete sepetteki hediyeleri c;1kard1. Serrano'dan Serrano jambonu,
Roquefort'dan rokfor peyniri, ekmek sadece has ve organik ol­
makla kalmay1p Lommedalen'da yerel iiretilen dinkel bugdaym­
dan yapilm1§t1, ta§ devrinde yenen ekmege bundan daha yakm
bir ekmek bulamazd1mz. 0 s1rada Amerikan restoran zinciri En

54
Hakiki'den soz edebilirdim, gene de etmedim, Margrete Noel be­
gonyasm1 c;oktan ortaya koymu§ ve Noel'in kap1da oldugunu soy­
lemi§ti. Her yil annemin dogum giiniinde aym lafi ederdi c;iinkii
annemin dogum giinii arahk ba§mdayd1. Hep yapt1g1m1z gibi
annemin bu sene de onlarla olmay1 isteyip istemedigini sordu.
Her yil bunu sorard1 . Trond'la evlerinde gec;irebilecegimizi soy­
ledi, her yil bunu soylerdi. Annem kendi evine gelmemizi ter­
cih edecegini soyledi. En azmdan bu yil. Her yil bunu soylerdi.
Belki de bayilacag1m diye dii§iindiim. Arna yemek yapmaya yar­
d1m edebilecegimizi soyledi. " Tabii ki," dedi Margrete. Her y11.
Arna bir an gelecek, her yil soylenenler bir giin son bulacak. Bir
zamanlar her yil olanlarm bir giin art1k her y1l olmayacag1 ke­
sin. Ondan sonraki pek c;ok yil siiresince her yil ba§ka §eyler ola­
cak. Annemin Noel'i kendi evinde gec;irmek yerine Margrete ve
Trond'larda gec;irmesi gibi. Annem c;alarsaati paketinden c;1ka­
np bize te§ekkiir etti. Oglen uykusuna yatt1gmda c;ok uzun uyu­
masm diye onu kullanabilirdi. <;iinkii o zaman gece uyumak zor
olabiliyordu. Uyku ilac1 almas1 gerekiyordu, bu da iyi degildi.
Margrete c;ok kolay bag1mhhk yapt1gm1 soyledi. Benim ic;in pek
fark etmiyordu. Annem uyuyakahp da Hotel Sezar'1* kac;irma­
mak ic;in c;alarsaati kurabilecegini soyledi. Biitiin bunlarm fay­
das1 neydi? Koltugun oniindeki pufta yans1 c;oziilmii§ bir bulma­
canm iizerinde gozliigii duruyordu. Bunlar kiic;iik §eylerdi. Asla
daha biiyiik bir §eyler olmayacak m1yd1? Bu kadarma m1 mah­
kumdum ben? Gelecek bu muydu? Umut bu degil diye limit edi­
yordum ama ba§ka bir §ey de ummuyordum, daha ba§ka ya da
daha biiyiik bir §ey hayal edemiyordum ama yine de daha biiyiik
bir §eyler olmahyd1! Sorun olan, aptalca olan buydu, onlar gibi
azla yetinememem. Daha biiyiik §eyler istemiyorlar, daha biiyiik
§eylerle ili§kilerinin olmamas1m benim kadar dert etmiyorlard1.
*
Bir Norve<,: pembe dizisi (<,:.n.)

55
Rolf'un iizerinde devetiiyii paltosu ve gri tak1m elbisesi vard1.
Elimizde dosyalanm1zla M0llergata'ya gittik. Ona, yapt1g1 �a­
lu�manm OK oldugunu yazm1§t1m. i lk giiniin sorumlulugu on­
dayd1. Genellikle derli toplu ve dikkatliydi, peki ben neden bu
kadar gergindim? Biiyiik toplant1 salonunda on ii� ki§i bizi bekli­
yordu. Sanki bir §eyler tehlikedeymi§ de biz yard1m edebilecek­
mi§iz gibi one dogru egilmi§lerdi. Postkom §efi bizi k1saca ta­
mtt1, sonra da sozii bize birakt1.

Rolf ayakta durdu, ben oturacakt1m ama yiiziim seyirciye doniik


ya da yamnda ona doniik olmayacakt1, bir sandalye �ektim, pence­
renin oniine gotiirdiim ve yan seyirciye yan ona doniik oturdum.

"3 no.lu posta direktifi yiiriirliige girerse i§inizi kaybetme riski­


niz var," dedi Rolf.

Ortam1 k1z1§tirmak, ilgi uyandirmak istiyordu. Pencerenin


yanma oturduguma pi§man oldum, cereyan yap1yordu.
"3 no.lu posta direktifi yiiriirliige girdiginde Posta Hizmet­
leri maa§ ve emeklilik kalemleri konusunda rekabete girecek,
kahc1 i§ sozle§melerinin yerini muhtemelen ge�ici i§ sozle§me­
leri alacaktir."

Dinleyiciler korkuyla ba§lanm sallad1lar. Posta direktifi­


nin iyi olmayan diger yonlerini anlatmaya devam etti, bir siirii
§ey anlatt1, ba§lanm sallad1lar, sorunun ciddiyetini anlad1lar.
AB'nin ii�iincii po sta direktifinin yiiriirliige girmesini istemiyor­
lard1. Kimseyi rahats1z etmeden paltomu giymeye �ah§tlm.

"Peki buna nas11 engel olacag1z?" diye sordu Rolf retorik olarak.

"Evet, nas1l?" dedi biri ve yerimden z1plad1m, Rolf soziine


devam etmeden once birka� saniye sustu.

"Medyay1 kullanmahsm1z, daha onceden medyay1 kullan­


maya ah§ik olmayanlarm kulagma yabanc1 ve iirkiitiicii gelebilir
bu, ama her §eyin bir ilki var! " dedi .

56
Omuzlanm1 zorla a§ag1ya indirdim, medya, medya diye dii­
§iindiim, medyaya yazd1g1m her §eyi, onca manas1z yaz1y1.

"Peki medya neden bu kadar onemli?" diye devam etti Rolf


ve arada imdad1m1za yeti§en, ezbere bildigim gii<; ve iktidar ya­
z1mizdan ahnt1 yapt1. "Medya kaynak dag1t1mmda merkezi bir
arenadir," dedi, "siyasi, ekonomik ve sosyal a1;1dan," dedi. " i §
medyanm dramaturjisine ayak uydurmaktan ge1;er. Medya ki§i­
selle§tirme ister, ozde§le§tirme, drama, 1;eki§me ister."

Bu sozciikleri tahtaya yazd1, not almalanm istedi ve onlar


da sanki okuldalarm1§, biz de ogretmenleriymi§ gibi not ald1-
lar, ah bir bilselerdi, ah benim 2000 yilmm baharmdan kalan
giinliigiimii okumu§ olsalard1 da yanlarmda dar bir etek ceket
i<;inde oturamn kim oldugunu anlasalard1, bu dar tak1mm biraz­
dan diki§leri atacak ve ben boynumda bir fiyat etiketiyle 1;ml1;1p­
lak meydanda kalacag1m diye dii§iindiim. Rolf ki§iselle§tirme,
drama ve 1;eki§me iizerine son haftanm gazetelerinden ornekler
verdi. Deh§et ki ne deh§et!

"Bir davay1 one 1;1karmak istedigimizde medyada goriiniir


olmak kesinlikle 1;ok onemlidir."

Bunu bir mantraymI§ gibi soyledi, dogru olmasma dog­


ruydu, mesele bu degildi, soyleminde be§ yil oncesinden bugiine
tek bir sozciik degi§memi§ti. Mantray1 dii§iinmeden soyliiyordu,
sanki dii§iinmenin, farkmdahgm zamam ge1;mi§ti, sanki ya§am,
toplum ve medya hakkmda ke§fedilmesi gerekenler be§ yil once
ke§fedilmi§ ve sonrasmda bunlar yalmzca tekrar edilmi§ti, hi<;
yol almam1§t1k, oldugumuz yerde kalm1§t1k, neden bunu daha
once fark etmemi§tim?

"Etkili hikaye anlat1cilan olmahs1mz ! " diye zikretti, "med­


yaya ve sendikamzm temsil etigi kurumlara dilinden anlayacak­
lan, dikkat 1;ekici hikayelerle ula§m ki iiyeleriniz siras1 geldiginde
medyaya, oy verenlere ve digerlerine hikayelerini anlatabilsin­
ler, posta direktifinin tehlikelerine dair hikayeler yangm gibi

57
yayilsm. Birakm, AB'nin iic;iincii pasta direktifinin dogurdugu
tehditlerin bilgisi kulaktan kulaga yay1hrken ortahk k1z1§sm."

Qok umursuyormu§ gibi yapmaktan yiizii k1zarm1§tl ve ken­


dinden b1km1§t1, c;akma Rolf. Qantamdan bir ba§ agns1 ilac1 c;1-
kard1m, ama su yoktu. Rolf'un c;ok umursuyormu§ gibi yapma­
sm1 c;ok umursuyormu§um gibi seyretmem gerektiginden di§an
c;1kamazd1m.

"Felaket senaryolan uydurun, bunlan yerel gazetelere, rad­


yolara ve televizyon kanallarma pazarlaym ! Medyay1 takip eden
kamuoyu, oyuncularm farkh mecralara ozgii habercilik tarzla­
rmda uzmanla§malanm ve etki yaratmay1 amac;lad1klan medya
platformlanm etkin kullanmalanm talep eder."

"Nas1l?" diye tekrar etti gogsiinde Pasta Hizmetleri logosu


olan kirm1z1 ti§ortlii gene;, c;emkirmiyordu, gerc;ekten ilgiliydi,
bunun onun ic;in bir anlam1 oldugu kafama dank etti. Onlar ic;in
durumun ciddi oldugu, bu daha once kafama dank etmemi§ti,
k1zard1m, utand1m, Rolf bana bakt1, belki onun da kafasma
dank etmi§ti. Birkac; saniye sessizlikten sonra yeniden kendini
toparlad1: "Nordlys gazetesini araym ve Troms0'deki §irketleri­
nin pasta masraflarmm artmas1yla iflas edeceklerini soyleyin.
Yerel i §c;i Partisi mensuplanm direktife kar§I tavir almaya te§­
vik edin. Direktife kar§I olan siyasetc;ileri parti iiyelerini ikna et­
meye te§vik edin. Pek c;ok ki§iden, pek c;ok farkh platformda aym
mesajla halkm Weltanschauung'unu degi§tirmeye katk1da bulu­
nun. Norvec;c;ede kulland1g1m1z kelimeyle: Diinya gorii§ii ! Or­
tahkta pasta direktifiyle ilgili ne kadar §ey varsa hepsini takip
edin. En ufac1k §eyi mesele haline getirin. i§c;i Partisi'nin yerel
kollarmm iilke genelindeki kongresinden once gazetelere okur
mektuplan gonderin. Boylelikle i §c;i Partisi'nin nisandaki kong­
resine olabildigince c;ok delege gelsin. Kiic;iik dereler birle§ip ne­
hir olur. Hareketi tabandan yiikseltin. Burada kiic;iik ad1mlarla
ilerleme stratejisinden bahsediyoruz. Dii§mammz i§c;i Partisi

58
liderleri ! Dii§mammz i §c;i Sendikas1 lideri! Sizden biri gibi dav­
ramyorlar ama dii§man onlar, bana inanm!"

iyi haz1rlanm1§tl. Nordlys ve Troms0 laflanyla uyanm1§lard1.


Uzerinde posta direktifine kar§1 gorii§lerin yaz1h oldugu A4
kag1tlar dag1tt1 ve bunlara dayanarak kendi yerel gazetelerine
·

mektuplar yazmalanm istedi. Ornek yaz1 ki§iselle§tirilecek, iize­


rinde degi§iklikler yapilacakt1. Ellerindeki Postkom kalemleriyle
Postkom bloknotlarmm iizerlerine egildiler.

Tuvalete gidip hap1 agz1ma att1m, musluktan su ic;tim ve posta


c;ah§anlarmdan biri ic;eri girmesin diye dua ettim c;iinkii onlara
nasil bakacag1m1, onlarla nasil konu§acag1m1 bilmiyordum. Sa­
c;1m1 diizelttim, rujumu siirdiim, sonra yine sildim . Makyaj1m1
da silecektim ancak makyaj temizleyicisi olmadan zordu, goriin­
diigiim gibi goriinmemek ic;in ne yapmahyd1m? Tekrar ic;eri gir­
dim, fark1ma varmadilar, ama yazd1klan kag1tlan toplamaya
ba§lad1g1mda beni gordiiler ve meseleyi anladilar. i§lerini, pa­
ralanm kaybetmemek, i§ ko§ullarmm kotiile§memesi, emeklilik
paralarmm azalmamas1 ic;in tiim dikkatlerini vererek kag1tlarm
iizerine egilmi§lerdi. Yans1 ya§h ve kir sac;hyd1, diger yans1 ag1z­
larmm kenarmdan dilleri d1§an sarkan genc;ler, kadm ve erkek
postac1lard1 ve davalan ortakt1. Benim bir davamm olmad1gm1,
benim gibi aym §eyden korkan insanlarla bir arada olmad1g1m1
anlad1m, ama ben neden korkuyordum ki, belirsiz olan buydu
i§te ! Toplantiy1 terk etmeden once yazd1klan kag1tlan verdiler,
rahatlam1§lard1, belki yazmanm faydas1 vard1? Konu§tuklarm­
dan anlad1g1m kadanyla §ehre gideceklerdi, onlarla takilmak
neden olmayacak bir §eydi ki? <;ah§mahyd1m. Posta direktifine
kar§I gazetelere yollanacak on iic; mektubu yarma kadar okuyup
bunlar hakkmda gorii§ bildirmeliydim.

59
" iyi miydi?" diye sordu Rolf merdivenlerden inerken.

"Gayet iyiydi," dedim ve omuzuna vurdum. "iyi haz1rlanm1§­


sm, i §<;i Partisi yoneticileriyle i§<;i Sendikas1 ba§kam hakkmda
soylediklerini sevdim, aynca kafiye de tutturmU§SUil," dedim.

Tam ihtiyac1m oldugu suada posta kutumda Paris'ten gelen o


kartpostah buldum, zekice dii§iiniilmii§, insan yap1s1 posta sis­
temi i§liyordu.

Bunu unutmayay1m diye kartpostah ilan tahtasma ast1m.


<;ay yapt1m, kendimi haz1rlad1m ama bir tiirlii elim yazilara git­
medi. Posta gorevlilerinin yazd1g1 bir tomar yaz1y1 kutudan <;1-
kard1m, masanm iizerine koydum, elim gitmedi. Haberlere goz
att1m, ger<;ekten <;ah§mam gerekiyordu. El yaz1s1 bir §eyler oku­
mayah uzun zaman olmu§tu. Kendime yollad1g1m kartpostal­
daki el yaz1mla Dag'm iki ayn vesileyle okudugum el yaz1s1 ha­
ri<;, bunu da dii§iinmek istemiyorum §imdi. Yazilanlardan bir
anlam 1;1karmaya <;ah§tim, neydi bu? Ak1l almayacak kadar il­
gin<;ti, acayip duygulanarak mektuplan elimden buakt1m. Neydi
bu kadar etkileyici olan? Tek tek sozciikler, tek bir sozciik, tek bir
ciimle, tek tek ciimleler degildi mesele, ama mektuplarm mevcu­
diyeti vard1 ve laf1 dolandumad1klan i<;in sanki yazilanlar dii§ii­
niilmii§ degil de ya§anmI§ gibiydi.

Bir zamanlar ben de bu yetenege sahiptim de sonradan mi kay­


betmi§tim? i§i romantize mi ediyordum? Mektuplan bir kenara
buakt1m, sonra tekrar okudum, bu kez o kadar keskin bir his
duymad1m, ama oradayd1 yine de. Rolfa ne diyecektim? Posta
i;ah§anlarma ne diyecektim? Yazilanlar hi<;bir yere yollana­
mazd1, i§e yaramazd1 bunlar. Ne yaptiklarmm farkmda m1yd1-
lar? Medyanm nasil i§ledigine, medyanm ne istedigine, gii<; ve
iktidara dair benim bildiklerimi bilmiyorlard1 muhtemelen, ama
benim nas1l tarif edecegimi bilemedigim bir §eylere sahiplerdi

60
ve medyanm nasil i§ledigini, medyanm ne istedigini, giii; ve ikti­
dara dair bildiklerimi onlara ogretirsem bunu kaybedebilirlerdi.
Bir baglant1 var m1yd1? Medyaya, siyaseti;ilerin, iktidar sahip­
lerinin diline, gazetecilerin numaralarma dair bildiklerimi on­
lara ogretseydim eger benim nasd tarif edecegimi bilemedigim,
dillendiremedigim, bedenimi cereyan i;arpm1§ gibi hissettiren o
§eyi kaybederler miydi?

0 gece tek bir i§im vard1. Uyand1g1mda i§i halletmemi§tim.


Rolf'u aray1p iptal etmek gei;ti akhmdan ama bu da Dag'm yap­
tlg1 gibi kai;mak olacakti. Bu "yaz1lar" hakkmda konu§may1 be­
ceremeyecegimi soylemek, ba§ka bir §ey yapmahy1z demek ii;in
Rolf'u aramay1 dii§iindiim, ama bu da i§i onun iistiine y1kmak
olacakt1. Etek ceket tak1m1 giymedim, ne olmu§ yani? Hii; onemi
yok dedim, ama onemi vard1, kiyafetim yanh§tl. Yani mesele ki­
yafet, altmdaki degil, oyle mi? diye sordum kendime. Arna sor­
masam daha iyi olurdu zira zaman gei;iyordu ve gei; kalmamam
gerekiyordu. Uzerime bir pantolon, bir kazak gei;irdim ama
Rolf burun kiv1racakt1, pantolonu i;1kard1m ve giiniin geri ka­
lanmda aynaya bakmamaya karar verdim. Kath otoparka park
ettim, Stortingsgaten'den a§ag1ya vurup Stortinget'nin oniinden
Grensen'e i;1kt1m, oradan erimi§ karlara bata i;1ka yoluma devam
ettim. Sulu kar sai;lanmda ve omuzlanmda eriyordu, sai;lanm
ve omuzlanm saatlerce islak kalacaktl, i;anta ya da torbamn ha­
vam1 bozmamas1 ii;in yamma yedek kiyafet de alamazd1m. Sulu
kar yagarken 1slanmaktan kai;mabilecegimi sanm1§t1m, otuz be§
ya§ma gelmi§tim, sulu karla 1slanacag1m1 ogrenmi§ olmahyd1m,
yamma §emsiye de almam1§tlm. Kaldmmdaki Romen dilenciler
ve kar obekleri yiiziinden erimi§ karla i;amurlanml§ tramvay yo­
luna inmek zorunda kald1m, burada yiiriirken ayaklanm da 1s­
land1, ii§iidii, soguktan dondugumda hep oldugu gibi kafam1 top­
lamakta zorland1m, Oslo'da arahk aymda, karanhkta soguktan

61
donmamak zordu ve bugiln de zaten ba§tan zor bir giln olmu§tu.
Bu i§i k1virmamn yolunu bulamam1§tlm, tutulacak yolun yak1-
mndan bile gec;mi§ degildim. Neyse ki kursu Rolf ba§latacakti.
Sendika temsilcisi posta c;ah§anlanyla kamera kar§ISmda ro­
portaj yapacakt1, sonra da onlara c;ektigi videoyu gosterip per­
formanslanm yorumlayacakti. Korkuyordum, onlar da korku­
dan k1vranacaklard1, herkes kameramandan, ozellikle de filme
c;ekilmekten korktugundan k1vranacaktl, Rolfun bitmek bilmez
tekrarlan yilzilnden sandalye tepesinde k1vrand1klanm gormek
katlamlmaz bir hal alacakt1, c;ilnkil artlk yazd1klanm okuduktan
sonra onlan tamd1g1m1 samyordum. Bu i§i nasil becerebilecekle­
rini ogretebilirdik onlara, bunun da kendilerini videoda gormeye
katlanmalarma biraz faydas1 olurdu, kilt kilt atan yilregimle on­
lara sakin olmalanm ogretecektim ben bir de.

Rolf odanm §eklini degi§tirdi. Odanm bir ucundaki yilkseltinin


ilzerinde aralarmda alc;ak bir sehpa duran iki koltuk vard1. Oda­
nm obilr ucunda sandalyeler sinema salonunda oldugu gibi sira
sira dizilmi§ti. Yilkseltideki koltuklardan birinde Rolf oturu­
yordu, kameraman kameray1 ona yoneltmi§ netligi ayarhyordu.
Posta gorevlileri gelmemi§lerdi. Belki de gelmeyeceklerdi. Bize
uyar diye dil§ilndilm. Rolf geriye yasland1, televizyondaki sunu­
cularm kulland1g1 tilrden kilc;ilk dort ko§e kag1tlara ald1g1 notlara
bak1yordu, sag ko§edeki en uzak sandalyeyi i§aret etti. <;antam1
sandalyeye koydum, paltomu c;1kard1m, c;ok huzursuzdum. Posta
c;ah§anlan obek obek c;1kageldiler, en arka siralara oturdular.

"Biraz daha yakla§abilirsiniz ,'' dedi Rolf ama onu dinleme­


diler, art1k soz dinlemiyorlard1, onlara yard1m edemeyecegi­
mizi, parti ve sendika liderlerinden bir fark1m1z olmad1gm1 an­
lam1§lard1.

"Diln gazeteler ic;in yazd1g1mz mektuplar gazetede c;1kacak


olursa,'' dedi Rolf, mektuplan okumad1g1 ic;in bu lafi edebiliyordu,

62
"ya da bir radyo veyahut televizyon kanalmdan aramrsamz ki bu
hie; de olmayacak bir §ey degil, c;iinkii sizler bir sendikanm temsil­
cilerisiniz, iktid� ra kar§I gorii§ bildirmi§siniz, o yiizden: Acele et­
meyin, derin bir nefes aim, sozlerinizi tartarak sec;in."

Rolf'un agzmdan aym eski tarzmda c;1km1§ olmasayd1, derin


bir nefes aim lafi mantikh bir oneriydi. Kendi kendime, sanki bu
lafi daha onceden duymam1§1m gibi derin bir nefes al demeyi
ve dedigimi yapmay1 denedim ama beceremedim c;iinkii etegim
c;ok dard1.

"Gazeteci sizi gerse de gerilmenize gerek yok. Dii§iinceleri­


nizi gozden gec;irmek ve sakin konu§mak en dogal hakkm1z. Ne
diyeceginize karar verin ve soyleyin. Dengenizi bozmalarma izin
vermeyin! Sizi c;ileden c;1karmalarma izin vermeyin. Soylemeye
karar verdiginiz §eyi tekrarlaym, ba§ka da bir §ey soylemeyin.
Soyleyeceklerinizi kafamzda onceden iic; dort farkh §ekilde for­
miile edin, ic;erik aym, ambalaj degi§ik olsun. K1sa ve net. Olay1
gazeteciden once, sizin kendi isabetli ciimlelerinizle anlatmamz
daha iyi olur. Meseleyi dii§iiniin, ne istediginizi dii§iiniin, unut­
maym, goreviniz gazeteciyi tatmin etmek degil, onu etkilemek.
Gazeteci bir arac;, amac; degil."

Ne demek istedigini anhyordum. Gazeteci bir arac;t1, amac; de­


gil. Arna arac; hangi amac; ic;in arac; olacag1m sec;ebilir! Yoksa oyle
degil miydi?

Eski video c;ekimlerini gosterdi, biri konu§ulan ki§inin iyi ol­


mad1g1, digeri de c;ok iyi oldugu bir roportajd1.

"Posta direkti:finden yana olan biriyle televizyonda bir tar­


tl§ma programma c;agnhrsamz," dedi ve gerilimi artirmak ic;in
durdu. Bo§ bo§ ona bak1yorlard1. "O zaman biitiin mesele hazir­
hkh olmakta ! " dedi, "i§te §imdi haz1rlanacaksm1z! Kendinizi ha­
z1rlayacaksm1z," diye lafm1 diizeltti.

63
Bir mayma basmt§tl, ne yaptigmdan bihaberdi, kursa kati­
lanlar normalde bu a§amada sandalyelerinde endi§e ic;erisinde
k1pir k1pir olurlard1, ama bunlara bizim konu§malanm1zdan
b1kkmhk gelmi§, meselenin aslmda ne oldugunu anlamad1g1-
m1z1 anlam1§lard1, yazd1klarmdan anlam1§tlm. Kameraman sa­
atine bakti ve Rolf ilk kimin ba§layacagm1 sordu. Kimseden ses
c;1kmad1. Az1c1k titrek bir sesle bir kez daha sordu. Belki bunu
duyup ona ac1dtlar. K1sa, tombalak, orta ya§h bir kadm ayaga
kalkt1, yava§ yava§ platforma yakla§tt ve koltukta bacaklanm
ac;arak kar§tsma oturdu. Rolf k3.g1tlanm kan§tlrd1, dogru so­
ruyu buldu. "Kendinizi tamtir m1sm1z? "

"Ben Kirkenes'ten Asfrid Bessa," dedi kadm her kelime ara­


smda bir mola alarak kuzey aksamyla, "Kirkenes posta gorev­
lilerinin sendika temsilcisiyim. Ve kuzey bolgelerinin insafs1z
doga ko§ullan altmda pasta c;antalanm sirtlanmt§ ta§tyarak
Norvec;'in kuzeydogusundaki sert iklime kar§t miicadele eden
postac1 kadmlarla erkeklerin onurlu gelenegini siirdiirmekten
gurur duyuyorum. Baham, babamm babas1 ve biiyiik biiyiikba­
bam1z da postac1yd1, biiyiikbabam pasta giizergahmda kurtlarla
kar§tla§ml§, babam giizergahmda soygunculara rastlamt§ . . . Peki
pasta c;antasma dokunabilmi§ler mi? Ne dii§iiniiyorsunuz? "

Rolf afallamt§tl, ama benim kalp atl§lanmm temposu degi§­


mi§, bedenim kendi nefesimle dolmu§tu.

"Ne dii§iiniiyorsunuz?" diye sorusunu tekrarlad1 Asfrid, Rolfun


goziiniin ic;ine bakt1. Rolf oksiirdii ve daha dikkatlice sordu: "Yani
siz, AB'nin iic;iincii pasta direktifine kar§lSlillZ oyle mi?"

"Siz ne dii§iiniiyorsunuz?"

"Mesele benim ne dii§iindiigiim degil, sizin ne dii§iindiigii­


niiz," dedi Rolf kabaca, ama bu da i§e yaramad1.

"Yani," dedi, c;iinkii bir §eyleri ispat etmesi gereken oydu,


kadm degil, kursa kattlanlarm anlad1g1 buydu, "pasta direktifi
hakkmda ne dii§iiniiyorsunuz, iic;iinciisii hakkmda? "

64
"Dort ya da be§ ya da iki ya da on, direktifler ya da direktor­
ler ya da her neyse i§te, onlara ne dendigi umurumda degil, bir
§eyler olduklan gibi iyiyse neden onlan olduklan gibi birakm1-
yoruz? Ha?"

" Pasta Hizmetleri yenilenip i;ag1 yakalamasrn m1?"

Bunu elindeki nottan okumu§tu.

"Ha?" dedi kadm yine.

"Pasta Hizmetleri geli§imi yakalamasm m1? "

"Ne demek istiyorsun?"

"Diinya geli§iyor ve Pasta Hizmetleri'nin de buna ayak uy­


durmas1 laz1m."

"Diinya hakkmda ne dedin sen? "

''Yani i§te," dedi ve yeniden bir dii§iindii.

"Diyorum ki," dedi ve lafm1 tekrarlarken tereddiit etti; ona


ac1d1m ama yapacak bir §ey yoktu.

"Evet?''

"Diinya geli§iyor," dedi Rolf i;abucak ve bir k1kirdama du­


yuldu, kendini toparlamaya i;ah§tl : "Direktif yiiriirliige girerse
ne olmasmdan korkuyorsunuz?"

"Ne san1yorsun? "

Rolf bir h1§1m elindeki notlan kan§tird1 ancak arad1gm1 bu­


lamad1 ve kadm Rolf'a bir kabile §efi bak1§1 f1rlattl.

"Direktif yiiriirliige girerse ne olacagm1 dii§iindiigiimii mil


soruyorsun?"

"Evet," dedi Rolf.

"K1virmadan soyleyeyim mi? "

iyice kendine giivenini yitirmi§ bir halde ba§im salladI.

"Ruslar illegal bir bii;imde akm akm smm gec;ecekler, bir


ya da iki hafta ic;erisinde iii; kuru§luk maa§a i§leri kapacak­
lar ve lisam bilmediklerinden, Norvec;i;e okuyamad1klarmdan

65
mektuplar yerlerine ula§mayacak, kaos c;1kacak, o zaman da
insanlar Posta Hizmetleri'ne giivenmeyecek, onemli ve degerli
§eylerini Posta Hizmetleri'yle yollamay1 birakacaklar. Posta
Hizmetleri'nin sonu gelecek, olay bu."

Rolf lafi burada kesti ve benim bak1§1m1 yakalamaya c;ah§tl,


ba§ka tarafa bakt1m, ona yard1m edemezdim. Canlanm1§lard1,
havaya birc;ok el kalkm1§tl, soz almak istiyorlardi. Rolf gozlii­
giinden ciddiyet akan, c;izgili bir ceket giymi§ miitevaz1 gorii­
niimlii ya§hca bir adam1 i§aret etti, adam topluca olan kadmm
yerini aldi.

"Bu beyin ad1 neymi§ bakahm?" diye sordu Rolf. Konu§ma­


nm daha iyi gidecegini umuyordu.

"Beyin ad1 Rudolf Karena Hansen," dedi adam, "ne dii§iin­


diigiimii soylememe izin verirsen soyleyecegim ve sen de dinle­
yeceksin."

Rolf ciddile§ti. Rudolf Karena Hansen koltugunu dinleyici­


lere c;evirdi ve posta c;ah§anlan one dogru ilgiyle egildiler. Buy­
run i§te, diye dii§iindiim, §imdi ba§hyor.

"Ben," dedi Rudolf Karena Hansen, "Finnmark eyaletinde


postac1y1m. Giizergah1m Bossekop'tan ba§lay1p Eiby'ye kadar
uzamyor, toplam bin be§ yiiz kadar konut, 3303 ki§i var ve her
§ey planland1g1 gibi giderse ki oyle de olmasm1 umuyorum, ba­
harda bu say1 3313'e c;1k1yor. Giinliik gorevim dogru mektubu,
dogru gazeteyi ve dogru paketi dogru yerdeki dogru ki§iye dogru
zamanda teslim etmek. Yirmi ii<; y1l ve dokuz aydir yapt1g1m i§im
sayesinde derin bir anlay1§a sahip oldum, i§im her ne kadar, her
giin, haftada alt1 kez dogru paketi, dogru zamanda dogru ki§iye
ula§tirmay1 kaps1yorsa da bu gorev iki farkh Weltanschauung
arasmda, bir ba§ka deyi§le, laf1 gevelemeden soyleyecek olursak,
halkla kapitalizmin c;1karlan arasmdaki miicadeleyi ic;eriyor."

66
Bu sozciik Rolf'u yerinden su;ratti. Rolf'un gerilmi§ suratma
ve benim orada bulunmama ragmen Rudolf Karena Hansen hie;
istifini bozmadan devam etti, yiizii neler olup bittigini anlayan
meslekta11larma doniiktii.

"Bunu ozellikle c;ok net bic;imde ismi ya da adresi belirsiz


mektuplara kar111 takmilan tutumda gorebilirsiniz . Bu tiir mek­
tuplara biz 'olii mektuplar' deriz."

Salondakiler ba11lanm sallad1.

" i smin ve adresin belirsiz oldugu mektuplar iizerinde 'bilin­


meyen adres' etiketi olan bir kutuya ya da postane amirinin iize­
rine 'eksik adres' yazd1g1 bir kutuya konur, gonderen zarfm arka­
sma adresini yazd1ysa mektup gonderene geri yollamr, ancak bu
ender rastlanan bir durumdur. Gonderenin yaz1h olmad1g1 mek­
tuplar kutular doldugunda imha edilir."

Yine arka siralarda kafalar salland1.

"Bir siirii c;op, reklam ve giiniin utanmaz, yalanc1 gazetele­


riyle birlikte sonsuza dek yok olup giderler."

Kafalar iiziintiilii bir bic;imde salland1.

"Peki," dedi Rudolf Karena Hansen daha ciddi bir ses to­
nuyla, "Olii mektuplan yeniden canlandirmaya ne dersiniz? "

"Nasil? "

Soruyu soran, iizerinde Pasta Hizmetleri amblemi olan bir


ti11ort giymi§ delikanhyd1. Bir siirii insan ceketlerini, c;antalanm
kap1p salonda on tarafa gec;ti. Rolf yalvaran gozlerle bana bakt1,
ama bir i§e yaramad1. Oliiyii nasil canlandirabiliriz meselesini
benden daha fazla dinlemek isteyecek ba11ka kim vard1 ki?

Rudolf Karena Hansen elini seyrelmi§ sac;larmm arasmda


gezdirdi.

"Bir giin," dedi biiyiik bir edayla, "masamda Helge Brun'e ya­
zilm1§ bir mektup buldum. ismin altmda ne adres ne de pasta
kodu vard1, yalmzca 11ehrin Alta oldugu belirtilmi11ti . Alta'da

67
Helge Brun admda biri oldugunu hat1rlam1yordum, boyle biri
yoktu da. Tabii ki kom§u bolgelerde Helge Brun diye biri var m1
diye hemen ara§hrd1m, yoktu. Tiim Finnmark eyaletinde Helge
Brun admda birine rastlanm1yordu. Yurtic;inde Bruner admda
birtak1m insanlar vard1, ancak Alta son derece belirgin harflerle
ve tereddiitsiiz yazilm1§ ve altma da kalm bir c;izgi c;ekilmi§ti ki
ic;giidiilerim bana mektubun Alta'da ikamet eden birine gon­
derildigini soyliiyordu . Belki de soyad1, Brunsvik, Brunsgard,
Brunres, Bruk, Brnyn, Bia, Beige gibi benzer isimlerle kan§tml­
m1§tir diye Alta'daki ilk ad1 Helge olan herkese bakt1m, ama ha­
yir, ne Alta'da ne de Finnmark'ta Helge Brun admda biri vard1.
Mektupta gonderenin ad1 yoktu, miihiirde Drammen yaz1yordu,
bunun da bir faydas1 olmad1. Bir hafta sonra kendi kendime
§oyle dedim: Bu normal bir mektup ve kime yolland1g1m bul­
mak §U ana kadar c;ok fazla vaktimi, enerjimi ald1. Daha fazla
kafam1 yormadan mektubun oliimiinii ilan ettim, iizerine 'bilin­
meyen adres' yaz1p onu 'bilinmeyen adres' kutusuna att1m. i ki
giin sonra Helge Brun'e yazilm1§ yeni bir mektup oniime dii§tii,
bunda da tam adres yaz1h degildi ve bu da Drammen miihii­
riinii ta§1yordu. Ne yapacakt1m? Hic;bir sonuc; almamasa da tiim
ara§tirmalar yapilm1§t1. Bu yiizden bu mektup da 'bilinmeyen
adres' kutusuna kondu, ama idam kararlanmdan §iipheye dii§­
meye ba§lam1§t1m. Mektuplan kim yolluyorsa adresin eksik ol­
dugunu biliyor ama Posta'ya giiveniyordu, hissediyordum. Posta
Hizmetleri bu giiveni bo§a m1 c;1karacakti? "

"Hayir," diye lafm1 kesmek gec;ti ic;imden, ama kendimi tut­


tum. Rolf'un kare not kag1tlanm tutan eli tuhaf bir bic;imde san­
dalyenin arkasmdan sallamyordu, agz1 hafifc;e ac;1k, kag1tlar
§imdi elinden dii§ecek diye dii§iindiim. Rudolf Karena Hansen
k1rla§mI§ sac;lanm eliyle diizeltti ve hepimiz onun bu i§le iyice s1-
nanm1§ oldugunu kavrad1k.

68
"Uykusuz gec;en iki haftadan sonra," dedi, "mektuplan olmii§­
lerin kutusundan c;1kard1m, oniime koyup inceledim. Bunlan aym
ki§i yazm1§ olmah sonucuna vard1m. Postacilarm el yaz1sm1 ta­
mmakta ne kadar iyi olduklanm soylemeye gerek yok herhalde."

"Yok! "

"Mektuplan ya§h biri yazm1§ olmah diye dii§iindiim. El ya­


z1s1 merhum annemle babammkinden farkh degildi, saga dogru
yatik, iizerine bir c;izik atllm1§ l'ye benzeyen t'ler vardi . �oyle bir
mant1k yiiriittiim: Bu mektup ya§h biri tarafmdan yaz1lm1§, an­
cak ya§h birine yaz1lm1§ olmas1 §art degil. Drammen'de ya§ayan
ya§h biri bunu Alta'da oturan torunlarma yazm1§ olabilir. An­
cak bir biiyiikannenin ya da biiyiikbabanm torunlarmm hangi
cadde iizerinde oturdugunu bilmemesi zay1f bir ihtimaldi, c;ok
biiyiik c;atl§malar ya§ayan bir aile soz konusu degilse tabii. Bir
erkek ya da k1z evlat ailesiyle baglanm koparm1§ olabilir, bu yiiz­
den torunlar biiyiikanneyle biiyiikbabalanm gormiiyorlardir, o
zaman mektup bir ban§ma mektubu, biiyiikanne ya da biiyiik­
babadan uzanan bir el diye de dii§iiniilebilir. Arna isim yanh§sa
bu ba§ka tiirlii bir mektup demekti, c;iinkii biiyiikanneyle biiyiik­
baba ne olursa olsun torunlarmm isimlerini kesinlikle her za­
man bilirler. Bu §ekilde olas1 ya da olanaks1z senaryolan tek tek
inceledim, ancak bunun ya§h birinin bir diger ya§hya yazd1g1 bir
mektup olduguna kanaat getirdim, y1llardir ya da on y1llardir
gorii§miiyorlard1, kadm ya da adam Helge Brun'den en son ha­
ber ald1g1 yer olan Alta'ya mektubu gonderip §ansm1 denemi§ti.
Mektubu yazanm kadm olduguna inand1g1m1 itiraf etmeliyim; el
yaz1smm ardmda hangi cinsiyetin yatt1gma dair postac1 ic;giidii­
lerinden size bahsetmeme gerek yok herhalde."

"Yok! "

"Mektubun sahibi Posta'mn meseleyi halledecegine ina­


nan biriydi. �ansma giivenip iimit etmi§. Cadde admm ve bina
numarasmm eksik olmas1 gibi detaylar onu mektup fikrinden

69
caydirmamI§, i§i o kadar acil, Pasta Hizmetleri'ne giiveni o kadar
biiyiikmii§. Mektuba cevap alamaymca bir kez daha §ansm1 dene­
mi§ti. Goziipek bir evlilik teklifi mi? Babas1 oldugunu bilmedigi
bir �ocuk hakkmda Helge Brun'e verilen bi• · oer mi? Mektuplar
iizerinde �ah§t1ktan sonra bunlarm oneL i<luklarma iyice ka­
naat getirdim. Postacilarm altmc1 hislerinin gii�lii oldugunu soy­
lememe gerek yok herhalde, hakh oldugum ortaya da �1kt1 zaten."

Salondan bir ugultu yiikseldi. Devam?

Rudolf Karena Hansen tumturakh bir ara verdi. Rolf elini


kaldird1, ancak pasta �ah§anlarma bakmca elini tekrar indirdi.

Kulak kesilmi§lerdi. Rudolf Karena Hansen'm agzmm i�ine


bak1yorlard1, kendilerini Helge Brun'iin hikayesine iyice kaptir­
m1§, gizemli mektuplarm sahibiyle iyice ozde§le§mi§lerdi. Bir
giin once Rolf onlardan ozde§le§me iizerine bir §eyler yazma­
lanm istemi§ti �iinkii medya insanlarm ozde§le§ecegi §eyler is­
terdi, ancak pasta �ah§anlanm tamm1yorsamz medyanm ne is­
tedigini bilmenin ne onemi vard1 ki?

"Ondan sonra," diye devam etti Rudolf Karena Hansen, "ar­


t1k giizergah1ma �1ktig1mda dogru mektubu dogru pasta kutu­
suna koymakla yetinmedim. Kap1lan �ald1m, sabahlan evde
olan kasabanm ya§hlan, okuldan sonra evde yalmz olan �ocuk­
lar ve tecriibeli bir postac1yla konu§maya vakti olanlarla soh­
bete ba§lad1m. Helge Brun'ii sordum, kimse beni onun pe§ine
takmI§ olmasa da bu, hayat1mm ilgin� bir doneminin ba§lang1c1
oldu. Dinledigim bir siirii kii�iik hikaye yeni ve daha biiyiik bir
hikayeyi, kasabamn yeni bir a�1dan hikayesini olu§turdu. Daha
onceden hi� duymad1g1m ama tek tek ki§iler ve topluluk i�in an­
lam1 biiyiik detaylar ve durumlar, insanlarm nasil ya§ad1klan ve
birbirlerine nas1l bagh olduklan hakkmda yeni bir anlay1§a sa­
hip oldum. Her §ey anlam kazand1 ve pasta dag1t1m1m eskisin­
den iki misli uzun siirse de, miidiiriim olan biteni merak etse
de, yapmam gerekeni hatta fazlasm1 yaptlm, geceleri ofisimde

70
y1gmla olii mektubun ba§ma c;okiip onlara yeniden hayat ver­
meye c;ah§t1m."

Hava daha da kararm1§t1, ama y1ld1zlarm I§1g1 bize kadar ula§I­


yordu, iri kar taneleri adeta agir c;ekim filmlerde oldugu gibi kap­
kara gokyiiziinden yag1yor, yere ya da birinin omuzuna dii§tiik­
lerinde belki de erimiyor, orada oylece kahyorlard1, omuzlardan
ve sokaklardan temizlenebilirlerdi ama ormanda yerde kalacak­
lard1 ki Stein kayaga gidebilsin. Rudolf Karena Hansen'm geldigi
yerde kar her yeri c;oktan bembeyaz kaplam1§tl, her §ey birbiriyle
baglant1h oldugu ic;in karanhg1 aydmlat1yordu. Rolf gozlerini ka­
pam1§t1. Rudolf Karena Hansen devam etti:

"Bir giin eski kereste fabrikasmm oldugu Sagveien 8 numa­


radaki Sture S0rensen'm kap1sm1 c;ald1m ve kap1y1 daha once
gormedigim bir kadm ac;t1. S0rensen'lerin S0rny adasmdan ge­
len k1z karde§leri. Kilise ve Ulusal Ev Sahipleri Dernegi'nin
dergilerini teslim ettim, havadan sudan sohbet ettik, o sira­
lar firtma vard1, ona da Helge Brun'ii sormay1 ihmal etmedim.
S0rensen'lerin k1z karde§i ba§1m sallad1, fakat Helga Brun'ii so­
ruyorsam eger, 'Bu ba§ka bir mesele,' dedi. 'Helga Brun,' diye
tekrar ettim. Olay1 yanh§ anlad1g1m1 bir an olsun dii§iinmemi§­
tim, yani mektubu alacak olanm bir kadm oldugunu. Evlilik tek­
lifi ve bilinmeyen bir c;ocuk fikrini o kadar kafaya takm1§t1m ki,
gonderenle 0 kadar ozde§le§mi§tim ki mektubun bir kadma ya­
zild1gm1 hayal edememi§tim. Helga Brun?"

Rudolf Karena Hanssen bir §eylerin kafasma nasil dank ettigini


gostermek ic;in parmagm1 havaya, ka§lanm da yukan kaldird1 ve
agzm1 ac;ti. Rolf firsat1 kac;irmad1, oksiirdii ve not kag1tlarmdan
birini yukan kaldird1.

"Helga Brun'iin hikayesini ogrenmi§ oldum,'' dedi Rudolf


aceleyle.

71
"Evet? " diye cevaplad1 salon, "hepimiz Helga Brun'iin
hikayesini duymak istiyoruz." Rolf kolunu a§ag1 indirdi.

"Ogleden sonray1 Sarensen karde§lerin mutfagmda gec;irdim."

"Eee?"

"Goriinii§e bak1hrsa Helga Brun ... "

"Evet?"

"Bir yaz Samy adasma gelmi§ . . . "

"Evet?"

"Neden gelmi§? "

"Ha? Neden?"

Soru iizerinde kirm1z1 Posta Hizmetleri ti§ortii olan delikan­


hdan gelmi§ti.

"Peki, nasil anlatay1m ki. . ." Uzun uzun dii§iindii Rudolf ve


Rolf tam vaktinin geldigini anladi.

"Sanmm burada bitiriyoruz," dedi, ama salon Helga Brun'iin


kim oldugunu, mektupta neler yazd1gm1 ve mektubun yerine
ula§IP ula§mad1g1m merak ediyordu. Rolf adama bir dakika ve­
rip saatine bakt1.

"Bir dakika?" diye tekrarlad1 Rudolf ve kameraya dogru goz­


lerini devirdi.

"Helga mektubu oliim do§eginde ald1, olanlara ba§ka bir


l§Ik tuttugundan bu c;ok onemliydi. Omuzlarmdan biiyiik bir
yiik kalkt1g1 ic;in Helga huzur ic;inde can verebildi. Mektubu ya­
zan ki§i, evet, o bir kadmd1, Helga'nm 1967'de Sarny'de yapt1k­
lanna te§ekkiir ediyordu, o siralar Helga bir skandala yol ac;m1§,
Sarny'de yaz sezonunu mahvettigi ic;in de bir daha asla donme­
mek iizere oradan zorla Alta'ya gonderilmi§ti. Sonraki y1llarda
Helga yaptiklarmm iddia edildigi gibi insanlara bu kadar bii­
yiik bir zarar verip vermedigi iizerine epey dii§iinmii§tii. Sadece
dogru dii§iindiigiinii yapm1§tI, ama o diiriist bir insand1 ve bu

72
her zaman faydah olmuyordu. Arna sonra, Helga'mn yaptigmm
sadece bu ki§i i�in degil, muhtemelen pek �ok ki§i i�in de ne ka­
dar onemli oldugunu anlatan bu mektup gelmi§ti.

" 'Sen kim oldugunu samyorsun Helga Brun?' demi§ti polis


§efi ve rahip onu yakalay1p iskeleye gotiirdiiklerinde. Kasabah­
larla birlikte kadm1 ahp gotiirecek olan tekneyi beklemi§tiler."

"Sen kim oldugunu samyorsun? " dedi Rudolf Karena Han­


sen, sanki bana konu§urcasma, oysa odamn en karanhk, en goz­
den irak oldugunu dii§iindiigiim ko§esinde oturuyordum.

'"Evet, ben kimim?' diye cevaplam1§t1 onlan Helga, 'bunu


kendime s1k<;a soruyorum, cevabm1 bulamad1m, kati bir cevab1
da yok bu sorunun, ancak en azmdan cevabm hayahm1 belirle­
yecegini biliyorum. Urkek bir cevap, cesur bir cevabm verecegin­
den farkh bir hayat sunacaktir bana."'

"Helga Brun S0rny'ii i§te bu <;arp1c1 sozlerle terk etti," diye la­
fm1 bitirdi Rudolf Karena Hansen.

"Tamam," dedi Rolf ve bize, bana dogru dondii ama Rudolf Ka­
rena Hansen'm soyleyecekleri bitmemi§ti daha: '1\nlatmak istedi­
gim," dedi, "olii mektuplan canlandirmamn ne kadar onemli ol­
dugu, bunda da en onemli etkenin insan oldugudur. Bunu yapacak
posta �ah§anmm i§ giivenligi olmah, kadrosu olmah ve bu onurlu,
ancak zorlu meslege kendini adayabilecek vakti bulunmah."

Alk1§land1. Rudolf Karena Hansen ayaga kalkti, egildi ve alk1§1


kabul etmek i�in epeyce bir vakit ge<;irdi. Alk1§ dinmeye ba§­
larken oglen yemegi zamam gelmi§ti, Rolf can havliyle saatine
bakt1. Posta <;ah§anlan sandvi�lerin ve Rudolf'un etrafm1 sar­
dilar, herhalde Helga Brun hakkmda sorular soruyorlard1. Rolf
beni koridora <;1kardi.

"�imdi ne yapacag1z? "

Bilmiyordum.

73
"Bir §ekilde i§imizi yap1yoruz," dedi, "oyle degil mi?"

Bilmiyordum.

"Medya egitimi plamm uyguluyoruz," dedi, "Postkom'un


onaylay1p satm ald1g1 §ey medya egitimi degil mi? "

Bilmiyordum.

"Medya egitimi plamm uyguluyoruz," diye tekrar etti ve um­


dugumuz gibi tepki gostermemelerinin bizim sm;umuz olmad1-
gm1 mmldand1.

Kim oldugumu ve nasil cevap verecegimi bilmiyordum.

" i § <;1grmdan <;1kt1," dedi Rolf ve dudaklan titredi, "Dag ol­


sayd1 ne yapard1? "

Dag m1?

Kendini oldiirdii ya, diyecektim. Dag bu sorudan ka<;t1, diye­


cektim ama belki de Dag'm bu sorudan ka<;mI§ oldugu dogru de­
gildi, belki de Dag soruyu cevaplam1§t1. Peki bu iirkek mi yoksa
cesur bir cevap m1yd1? Cesur bir cevap olamazd1, oyle olmasm1
istemiyordum. Arna en azmdan o bir se<;im yapml§tl, ya hen?
Eksik adresli bir mektuptum hen, i<;erikten yoksun bir mektup.

"Kahretsin," dedi Rolf ve pencerenin kenarma oturup kafa­


sm1 ellerinin arasma ald1.

Ona bakmak i<;in bir ad1m geri att1m, ama onu goremedim,
bozuk bir televizyon ekranmda oldugu gibi goziimiin oniinde si­
yah beyaz noktalar dans ediyordu.

"Kahretsin," dedi tekrar, sert<;e almm s1vazlad1, "bu paraya


ihtiyac1m var," dedi. Gri kas1m i§te diye dii§iindiim. Karanhk ve
giderek dii§en 1s1.

"Ke§ke i§i sen devralsan," dedi.

Bir posta <;ah§am d1§an <;1kt1, Rolf yerinden z1plad1.

"Heyecanla filmi gormeyi bekliyorum," dedi yamm1zdan ge-


<;erken.

74
"Heyecanla filmi gormeyi bekliyormu§," diye homurdand1
Rolf kadm gozden kaybolunca, "tekrar dinlemek istiyorlar, ne
yapacag1z? Yerel gazeteler i<;in yazd1klar1 mektuplarm iizerin­
den ge<;emez misin? " dedi, "Liitfen! "

Sonra yiiziiniin rengi att1, yukan bakh: "Yazilar nas1l ol­


mu§?"

Rudolf Karena Hansen'1 elinde Helga Brun'iin mektubuyla ha­


yal ettim. Mektup tart1lan, miihiirler, pullar, tiikenmez kalem­
ler, paketler ve pasta formlan, dogru yere dogru zamanda dag1-
t1lacak ya§ayan mektup y1g1m etrafm1 sarm1§, oysa o zekasm1,
bilgisini ve hayal giiciinii olii mektuplara harc1yor. S1rlanm bu­
lup <;1kanyor. Anlamh bir §eye gomiilmii§ ve benim asla tam­
mad1g1m bir §eye ait, asla sahip olmad1g1m bir diiriistliige ken­
dini kaptirm1§. Onun amac1 halka istediklerini vermek: Ya§ayan
mektuplar.

"Ben devam edebilirim," dedim ve Rolf anmda rahatlam1§


goriindii. "Sen de biraz kafam dinlersin."

"Sag ol," deyip ayaga kalkti. "Sag ol, sag ol," dedi, "oday1 dii­
zenleyeyim."

Tuvalete gittim, ellerimi uzun siire s1cak suyun altmda tuttum ve


yiize kadar sayd1m, giiya yapmayacakt1m ama aynada kendime
bakt1m. Kimsin sen diye sordum. Kimsin sen ve hayatmm anla­
mmm ne oldugunu nasil bulacaksm? Durumun ne? Durum ana­
lizine, eylem planma ihtiyac1 olan bendim. Pasta direktifi davas1
kaybedilmi§ti, ama direktif diger tiim direktifler gibi parlamen­
todan ge<;se Kraft-Kom'a bir zarar gelmez, Postkom'daki medya
egitimi kursunun nasil darmadagm oldugunu da kimsenin ruhu
bile duymazd1. En azmdan pek <;ok ki§inin. i leti§im dam§man­
hg1 §irketi i<;in kotii bir iine sahip olmak bir riskti, i§ kaybedebi­
lirdik, <;ah§ma ko§ullanm zorla§ird1. Bu pek <;ok ki§inin ba§ma

75
gelebilirdi, durumum posta 9ah§anlarmdan daha m1 kotii ola­
cakt1 ki? Olii mektuplarm canlanmas1 kimin i§ine yanyordu?
Ekonomik olarak hi9bir anlam1 yoktu. Bir siirii §ey ekonomik
sistemin radarma girmiyordu. En onemlisi neydi? Olii mektup­
lan dirilenler bu i§e 9ok sevindiklerinden uzun siire bir §ey satm
almazlarsa ne olacakti? Bo§ver dedim, tuvaletten 91kt1m, kap1y1
kapatt1m, evde yangm 91km1§ken ba§ka ne yapabilirdi ki insan,
hem donuyor hem de yamyordum ben.

Rudolf Karena Hansen'm etrafmda bir kalabahk vard1, herhalde


Helga'y1 soruyorlard1. Rolf sandalyelerle masalan yerle§tirdi, elle­
rini 9irpt1 ve diinkii gibi oturmalanm soyledi, k1sa siirede bir s1mf­
taki gibi iki dikdortgen masanm ba§ma merakh yiizlerle oturdu­
lar. �imdi sira bendeydi. Uzerimde dar etegim, islak bacaklanmla
kapmm yanmda durdum, tiim yapmam gereken i<;eriye bir ad1m
atmakt1 ancak Rudolf Karena Hansen'dan sonra sahne almak
zordu. Karanhk ko§edeki sandalyemi Rolf devralm1§tl.

Olan bitenin seninle ilgisi yok diye dii§iindiim. Sen bir ara9sm
diye dii§iindiim, ama ha.la duvara o kadar yakm duruyordum ki
kolumu siirtebilirdim.

"Ne diyebilirim," diye kekeledim. Rolf'un k1pirdand1gm1 fark


ettim, sesimin duyguland1g1m i<;in boguk 91ktlgm1 duyunca yii­
ziiniin §ekli degi§ti, bunu ben de duymu§tum.

"Diin yazd1klanmz1 okudum," dedim "gazetelerin editorlerine


yazd1gm1z mektuplan," dedim, "makalelerinizi," diye diizelttim,
"ve ben," dedim, ancak arkada Rolf'un bu kadar endi§eli olmas1
i§imi zorla§tmyordu, o yiizden duvara ihtiyac1m vard1, duvara
yaslamp gozlerimi kapad1m: "Ben," dedim, "9ok duyguland1m."

Laf havada kald1.

76
"Bir yaz1," dedim gozlerim ha.la kapah, "bizleri duyguland1-
nrken neden ba§ka bir yaz1 umurumuzda olmaz, bunu anlamak
giic; olabilir. Yazd1gm1z mektuplarm bana bu kadar dokunmasm­
dan ne ogrendim? Yerel gazetelere nasil yazacagm1z1 size ben og­
retemem," dedim. Rolf ba§m1 ellerinin arasma ahp zaten az1c1k
kalm1§ sac;larm1 c;ekti.

"Size ogretmeyi dii§iindiigiim §ekilde mektup yazacak ol­


saydm1z bu yazilar kimsenin umurunda olmazd1. Evet, AB'nin
iic;iincii posta direktifi hakkmda size ogretmeyi dii§iindiigiim
formiille yazilm1§ bir yaz1y1 pek okuyan c;1kmazd1. Ve o yiizden
bu i§ten vazgec;iyorum. Diin gece mektuplanmz1 okurken ka­
famda iyice netle§ti," dedim, ama bu dogru degildi, olay §imdi
netle§mi§ti, yani Asfrid Basso ve Rudolf Karena Hansen'm ko­
nu§malanm dinledikten sonra, kafamdaki bulamkhk §imdi ber­
rakla§IDI§tl. "Gazetelerde §U giinlerde yaz1lanlardan o kadar
farkhlar ki editorler bunlan basmay1 dii§iinmez. Ancak posta
direktifine kar§l miicadelenin getirdigi zorluklar kar§1smda diin
gece yazd1gm1z yazilarm gosterdigi yolu takip etmenizin benim
onerecegim §ablonun pe§ine takilmaktan c;ok daha iyi oldugunu
soyleyebilirim. Muhtemel bir zafer ancak bu harika yazilarm bir
uzantls1 olarak kazamlabilir."

Ortahk tuhaf bir sessizlige gomiildii, bir kez daha duvara yaslan­
maya ihtiyac; duydum. Rolf hala ba§1 ellerinin arasmda oturuyor,
one ve arkaya sallamyordu.

"Peki ne yapacag1z?" diye sordu Rudolf Karena Hansen. Du­


vara yaslamyor olmama ragmen dengem bozuldu, ba§1m1 sal­
lad1m sonra da omuzlanm sarsila sarsila yiiziimii duvara don­
diim. Asfrid Basso yava§c;a yamma sokuldu, kulag1ma Samice
bir §eyler fisildad1. Rolf kursu burada bitirmemizi soyledi. Ka­
t1hmcilar e§yalanm toplad1 ve sessizce oday1 terk ettiler, son c;1-
kan Asfrid'di.

77
Ba§ ba§a kald1g1m1zda ikimiz de bir §ey demedik.

"Oziir dilerim," diye f1sildad1m.

"Olur boyle §eyler," dedi Rolf, "c;ok fazla §ey ya§ad1k."

Sessizlik oldu, sonra yalmz kalmak istedigimi soyledim. Agir


ag1r yerinden kalkti, kap1ya yiiriidii. E§ikte durdu, bir §ey olursa
aramam1 soyledi, ba§1m1 sallad1m ve tekrar oziir diledim.

" i nsan olmak kolay degil," dedi, d1§ari c;1ktl ve olabilecek en


sessiz §ekilde kap1y1 kapatt1, koridorda asansore giderken par­
mak uc;larmda yiiriiyormu§ gibi geliyordu kulaga, belki de kurs
nasil gec;ti, neden her §ey bu kadar c;abuk bitti diye merak edecek
Postkom patronuyla kar§ila§maktan korkuyordu. Zavalh Rolf
diye dii§iindiim, c;iinkii i§in en kotiisii tam dibe vurmadan on­
ceki andir. Kendi kendine dibe vurmas1 gerekiyordu. Ana kap1-
dan c;1kt1gm1 pencereden gordiim, ba§1 one egik ve c;1plakt1, sulu
kar yiiziinden omuzlarim dikle§tirmi§ti. Bekledigim gibi sola
donmek yerine saga doniip bir hara girdi.

Kamm damarlarimda uzun bir siire sakin sakin akt1. Koridor­


daki ayak sesleri azalm1§tl. Postkom patronu ugray1p medya egi­
timi kursunun nasil gittigini sordu, fazla detaya girmeden iyi
gitti dedim. Bir §eye ihtiyac1m olursa gee; saate kadar ofisinde
olacagm1 soyledi, i §<;i Partisi'nin Aust-Agder'deki genc;lik kolla­
riyla yaz1§1yormu§. Ondan istedigim bir §ey yoktu, kendimden
bir §ey istiyordum. Arna ne? Kap1ya dogru birkac; ad1m att1m,
ama sokaklara c;1kmak, daha once oldugum halimle o sokaklarda
olmak pek de ic;imden gelmiyordu. Uzun zamandir iizerinde dur­
dugum donmedolab1ms1 §ey inmem ic;in en nihayet durmu§tu ve
tekrar binmek istemiyordum. Bo§ bir gemi nihayet kargosunu
yiiklenmi§, nereye gittigi fark etmeksizin sallantls1z yol ahyordu,
ancak §imdi tekrar yiikiinii bo§altacakt1. Dogru metaforu bula­
mad1m, ancak bir §eyi yakalamak iizereydim, soguga, karan­
hga ve insanlarla dolu caddelere, kotii k1hkh i§iz giic;siiz Somalili

78
erkek y1gmma, tramvay ve otobiis duraklarmda bekle§en kala­
bahga, meydandaki t1k1§ t1k1§hga, listeleri pek uzun ama para­
lan az oldugundan her bir yonden iizerlerine gelen indirimler­
deki bok gibi mallan almak ve benim de ka<;:1p kurtulamad1g1m
tekrarlanan ufak tefek, anlams1z olaylar kar§1smda ofke, nefret
ve moral bozukluguna kapllmak zorunda olduklanm dii§iinen
insanlarm, Noel hediyelerinin, parkometrenin gosterdigi zama­
nm, kirm1z1 I§1klarm, tam unutmu§ken §imdi akhma gelen so­
guk ayaklarm arasma kan§mak istemiyordum. Paltomu giydim,
merdivenleri indim, soguga <;:1ktlm, M0llergata 10 numaramn
oniinde durdum, <;:antamdan Noel hediyeleri listesini <;:1kard1m,
ge<;:en senekiyle ve evvelki senekiyle aymyd1, Noel ge<;:er ge<;:mez
yenisi geldiginden habire yeni liste yapmanm anlam1 yoktu. Lis­
tede Dag'm ad1 vard1. Onun iistiinii <;:izebilirdim.

M0llergata'den a§ag1 yiiriidiim, Stortorget meydamm ge<;:tim, oy­


lesine devam ettim. Karmmdan nefes almaya zorluyordum ken­
dimi. Bir miiddet sonra kalp atl§lanm sakinle§ti, kendine geldi.
Bacaklanm da kendine geldi, beni Saray Park1'na kadar gotiir­
diiler, bunlar sevinilecek tekrarlard1. Stein'm beni aramaya,
Rolf'un ofise gelmeye devam etmesi de oyle, boylelikle Rolf'u pa­
zartesi giinii gorecektim. Rolf'un ayaklarmm onu pazartesi giinii
muhtemelen ofise getirecek olmas1 da, iistelik Kraft-Kom'a iha­
net edip profesyonelce davranmam1§ olmama ragmen. Bacak­
lanmm pazartesi beni ofise gotiirecek olmas1, boylelikle Rolf'u
gorecek olmam da, kalbimin hafta sonu boyunca, pazartesiye
kadar tekrar tekrar atacak olmas1 da, tlpk1 ba§1mm iizerindeki
ylld1zh gogiin karanhkta parlamaya devam etmesi, gecenin ay­
dmhga yol vermesi ve arahk aymda bile sabah olmas1 gibi, bun­
lar kendini sonsuza kadar tekrarlamaktan asla b1km1yor gibi go­
riinen tekrarlard1.

79
Hi<; ummad1k bir §ey olmad1ki;a! Boyle bir §ey olabilirdi, bunu
biliyordum art1k ve pazartesinin gelmesinden korkmaya ba§la­
IDI§tim . Pazartesi ve Noel ah§veri§i birdenbire Saray Park1'nm
iizerine kara bir bulut gibi i;okmii§tii. Bugiiniin ve yarmlarm dii­
§iinceleriyle dolu M0llergata'daki o tuhaf am, Noel ah§veri§ini
ve gorev duygusuyla isteksizce yapt1g1m diger §eylerin hepsini
mahvetmi§tim, yarmlar ve gorevlerle kendime hayat boyu eziyet
edebilirdim. Arna §imdi en azmdan bu acayip giinii ya§Iyordum,
i;iinkii o §U anda oluyordu ve ben onunla ban§abilir, ii;inde yer
alabilirdim, t1pk1 havuzun ii;inde donakalmI§ gibi goriinen park­
taki ordeklerin yaptig1 gibi. Sanki §ark1 soyliiyorlard1.

Narvesen biifesinin bulundugu binada bir posta kutusu as1hyd1.


Hotel Bristol'un duvarmda bir posta kutusu as1hyd1, biitiin posta
kutulanm sayd1m ve arabaya kadarki k1sac1k mesafede tam be§
tane posta kutusu gordiim. Uzerlerinde Posta Hizmetleri'nin
biraz dogulu kai;an logosuyla davetkar bir arahk olan kirm1z1
renkli kutular. Eve vard1g1mda kiii;iik ye§il posta kutumu ai;t1m,
bo§tu, arada sirada ii;inde bir §ey buldugum oluyordu. <;ay yap­
t1m, tekrar okumak ii;in yazilan i;1kard1m, yaz1larm en garibi, el
yaz1smdan i;1kard1g1m kadanyla gen<; birine aitti, el yaz1smdan
anla§Ilabiliyordu.

Bii.yU.kannemin ba.na anlathgma gore

postactlar zorlu ge�en otu.zlu ydlarda

yanlannda otu.rma sepeti olan ktrmtzL Harley-Davidson'lar


kullamrlarmt�, 12oocc.

ke�ke biz de bu.gun yalt�trken Harley kullansak

ama ydlar zorlu geymese.

80
Bir digeri 1 1 ve 12 �ubat 1830 tarihleri arasmdaki gece hakkmdayd1.
Anla§1ld1g1 kadanyla karanhk ve firtmah bir geceydi. Riizgar in­
sam kam<;1hyor, postac1 J0rgen, Faberg'deki Brunlaugsletta'dan
k1zag1yla ge<;erken soguktan donuyormu§. <;antasmda Trond­
heim'dan gelen degerli mektuplar varm1§. Bunu ve Noel hediyesi
olarak ne istedigini ve eve dondiigiinde ne yiyecegini, ne i<;ece­
gini dii§iiniiyormu§, tako ve kola. i<;i i<;ine s1gm1yordu, oyle yaz­
ffil§tl, dii§iincelere dalmama neden oldu. Postac1 J0rgen s1cak bir
yatakta yat1p uyuyacag1 ve ozellikle de yeniden uyanacag1 i<;in se­
vin<;liydi, ancak §U anda geceyi atlatabilmek i<;in miicadele veri­
yordu, kulaklan donmu§tU, yiin eldivenler giymi§ olmasma rag­
men parmaklarmm ucu buz kesmi§ti. SONUNA KADAR OKU
yazm1§tl biiyiik harflerle. Kocaman bir kayamn arkasmdan kor­
kun<; bir katil firlam1§t1. Postac1 J0rgen soyularak Oldiiriilmii§tii,
bu igren<; cinayet kanh ve detayh bir bi<;imde tarif ediliyordu. Kan
izlerinden postacmm <;antasma ula§t1lar, kesilerek a<;ilm1§t1. <;an­
tadan sadece Gudbrandsdalen'in bandosu i<;in yollanan bir siirii
paranm i<;inde oldugu mektup ahnm1§t1. Martin admda biri yap­
m1§tl bu i§i, yakalanml§, oliime mahkum edilmi§ti, kellesi gitti.
"O olaydan sonra postacilar silahlandmld1."

Ayaga kalk1p evin i<;inde gezindim. S1cak bir yatakta yat1p uyu­
yacag1m ve ozellikle de yeniden uyanacag1m i<;in sevin<;li gibiy­
dim. Arna umulmad1k bir §ey yiiziinden boyle olmayabilirdi de.
Posta Hizmetleri'nin tarihini google'lad1m ve olay1 buldum, bi­
raz daha derli toplu bir bi<;imde tarif edilmi§ti. Katilin ad1 Mar­
tin Pedersen'di, kafasmm kesilmesi ve bedeninin tekerlekler al­
tmda ezilmesi cezasrna mahkum edilmi§ti. "Tekerlekler altrnda
ezilme" nedir diye Google'a baktim. Martin Pedersen'in <;ald1g1
para 365 taler ve 60 §ilindi. Gudbrandsdalen bandosu i<;in yol­
lanm1§t1.

81
Olay1 goziimde canlandird1m. Gece, katil ve kurban. Hakh bir
korku. Tamamen ger�ek bir hikayeydi. Ya§anmI§tI. Akd almaz
bir §ey. insanlarm katlanmak zorunda kald1klan, insanlarm
katland1klan. Benim katlanmak zorunda kalmaktan kurtuldu­
gum her §ey. Bunu unutmamahyd1m, ba§kalarmm nelerle mii­
cadele ettigini unutmamahyd1m, benden once ya§ayanlarm ne­
lerle miicadele ettigini, neler hissettigini, neler dii§iindiigiinii,
nelere inand1g1m akhmda tutmahyd1m. Ge�mi§i tammahyd1m,
§U anda daha iyi se�imler yapabilmek i�in onceden yapilm1§ se­
. �imler iizerine kafa yormahyd1m ve bu se�imlerin benim i�in,
ba§kalan ve herkes i�in ne gibi sonu�lar doguracagm1 dii§iin­
meliydim. Ortaya �1kacak toplumun olu§umuna katilmah ve so­
rumluluk almahyd1m.

Gece boyunca beni me§gul eden bu dii§iincede insam rahatla- ·

tan bir §ey vardI.

Saat on iki gibi Stein gelip beni alacakt1, kayaga gidecektik. Pas­
pasm iizerindeki gazeteyi ahrken a§ag1daki giri§ kap1smm a�il­
d1gm1 duydum. Stein erken mi gelmi§ti? Genellikle tam vaktinde
gelirdi. Tirabzanlardan egilerek a§ag1ya bakt1m, postac1y1 gor­
diim. Onu daha once hi� gormemi§tim, �iinkii bugiin cumar­
tesiydi. Postac1 tekerlekli �antasm1 pe§i sira �ekiyordu. Ost kat
kom§um Bjerregaard d1§an �1kti, ben i�eri girip kap1y1 kapat­
tim. Sonra Bjerregaard'm gitmi§ olacag1m dii§iiniip kap1y1 a�­
t1m, etrafi dinledim. Postacmm §mgirdayan anahtarlan ve mek­
tuplarm �1kard1g1 hafif pat sesi. Stein ve Dag'm mektuplarm1 ve
kii�iikken i ngiltere'de bir mektup arkada§Im oldugu giinleri, na­
sil da onun mektubunu bekledigimi dii§iindiim. i�eri girdim, ya­
nag1m1 kap1ya dayad1m, a§ag1daki posta kutusunu hayal ettim.
Uzerinde bir anahtar deligi olan ye§il, dortko§e bir kutuydu, be­
yaz zemin iizerinde siyah harflerle yaz1h olan ad1m digerlerinin

82
arasmdayd1. Bilgisayarm ba§ma gec;tim. Kirm1z1 posta kutusu,
ye§il posta kutusu ve c;ekc;ekle gelen postacmm sesi. DI§ kapmm
kapam§I, mermer zeminde donen c;ekc;ek tekerleklerinin sesi ve
merdivenlerden tirmanan vaat dolu yank1s1. Postac1 mektuplan
dikkatle ve inanc;la gozden gec;irirken titre§en sessizlik, c;ok ya§a
postac1 ! Sana gelen mektubu bulup dogru kutuya koyan postac1.
A§k mektubu, dogum giinii mektubu, kartpostal, davetiye, ser­
tifika, pasaport, tibb1 muayenelerden sonra saghkh oldugumuza
dair dart gozle bekledigimiz rapor ya da belediyeden gelen kut­
sal bilgiler. Belki bir fatura, ama onlan saym1yoruz . Posta ku­
tusu renkleri, bundan boyle k1yafetlerimin renkleri aym onla­
rmki gibi kirmlZl ve ye§il olacak!

Unlem i§aretinden sonra dii§iincelerim bir anhgma gec;en ayki


kendimi yenileme istegime gitti. Hayat1mda hie; ye§il k1yafetim ol­
mam1§t1, olmas1m da dii§iinemiyordum. Posta kutusunun gizem
dolu arahg1 diye yazd1m. Biiyiik postalarm s1gmayacag1 kadar dar,
onlarm pusulayla teslim almmas1 gerekirdi, yurtd1§mdan inter­
netten ismarlanm1§ biiyiik iiriinler. Paketlenmi§, miihiirlenmi§,
kargoyla, arabayla, diidiik c;alan trenlerle ya da uc;aklarla gonderi­
lip kayan lastik bantlara dikkatle yerle§tirilmi§; iilkelerine, eyalet,
ilc;e ve caddelere gore tasniflenmi§; yiiriiyen bantlara, c;ekc;eklere
ve postacmm kararh ellerine gec;meden once posta c;antalarmm
karanhgma dikkatlice yerle§tirilmi§lerdir; her ad1m aym olc;iide
gereklidir. Postacmm hayati onem ta§1yan kargosuyla kap1dan
kap1ya hie; yorulmadan ko§U§turmas1. Postacmm azmi ! Yagmur
c;amur demeden postac1 her giin gelir, Posta Hizmetleri'nin on­
goriilebilirligi, tekrarlanmas1 ! Postac1lar, posta kutulan, Posta
Hizmetleri ve onun tiim organlan c;ok ya§a!

Bir siire oturup yazd1klanma bakt1m. Tabii ki i§e yaramaz §ey­


lerdi . Ancak tammlad1g1m §U co§ma haline benzer duyguyla

83
elimde anahtar a§ag1ya ko§tum . Anahtar uydu, bu bile bir muci­
zeydi. Pasta kutusunda iki fatura vard1. Bunlan saym1yorum de­
dim kendimi tiye alarak, kendime giildiim.

Ullevalseter'e yiiriidiik. 0 kadar �ok insan vard1 ki yan yana yii­


riiyiip konu§amad1k. Konu§maya ihtiyac1m vard1, bir siirii §ey
olmu§tu, ama lafa nasil girecegimi bulmaya �ah§irken bunu an­
la§Ilabilecek bir §ekilde anlatamayacag1m1 anlad1m, kendim de
anlam1yordum ki. Stein onden yiiriiyordu, onun goriintiisiine
kendimi ah§tirmaya �ah§1yordum. 0 vard1, ger�ekti, onun bir
kalbi vard1. 0 kalp Stein oniimden yiiriiyebilsin diye bedenine
k1rm1z1 kan pompahyordu. Yiiriiyii§ yolundaki herkes i�in de
aym §ey ge�erliydi. Ancak bu kadar kalabahk olmalarma, dur­
malarma, dii§melerine sinirlenmemek elde degildi, �ilek re�elli
waffle yemeye gitmek uzun siiriiyordu. Ullevalseter o kadar ka­
labahkt1 ki kayaklanm1z1 tuvaletlerin oraya birakmak zorunda
kald1k. i�eride, bir masanm k6§esinde iki bo§ sandalye buldum,
birine oturup obiiriinii de o sirada kahve ve waffle alan Stein i�in
tuttum. Masada bir babayla k1z oturuyordu. K1zm waffle'1 vard1.
Baba gozlerini §Omineye dikmi§ti, ba§ka bir yerde olmak isti­
yordu. Anda olmak kolay degil diye dii§iindiim. Belki de kendi
hallerinde andayd1 bu ikisi.

S1k1§1khk Stein'1 benim kadar rahats1z etmiyordu, oyle gibiydi.


0 kadar s1k1§1khk vard1 ki s1k1§1khgm onu rahats1z edip etme­
digini soramad1m. Masanm iizerinden egilip kulagma f1sildaya­
mazd1m. Ay1p olurdu. Kasanm oniindeki kuyruk uzundu, ama
kimse kimsenin oniine ge�meye �ah§m1yordu. Waffle'lanm1z1
yedik. Babayla k1z kalk1p gittiler ve tam o s1rada dort ki§ilik bir
aile masanm ko§esini kapmak i�in yerinden firlad1, 1slak eldi­
venlerle berelerini masaya birakt1lar, iizerlerinden buharlar �1-
kan ceketlerini sandalyelere ashlar, ayaklarmda agir, hantal

84
kayak botlanyla siraya girdiler, bagira �agira sipari§lerini ver­
diler, terlemi§ per�emlerini birbirlerinin almlarmdan kaldird1-
lar, pe�etelere burunlanm sildiler, iyice yay1ldilar. Ag1zlarmdan
�1kan bakterilerle kaph son lokmam1 agz1ma tik1§tlrd1m, iste­
meme ragmen o bakterileri soludum, kap1larm �arp1lma sesi ku­
laklanmda pathyordu, dt§an �1kmahyd1m. Sonra oradan aynl­
d1k ve yoku§ a§ag1 kayarken dii§medik. Arabaya geldigimizde
Stein ak§am yemegini birlikte yiyelim mi diye sordu. Hat1rla­
d1g1m kadanyla ba§ka bir plamm yoktu. Fmna atabilecegi bif­
tegi varm1§. Biftek pamuk gibi olurken biz de film seyredebilir­
mi§iz. "Pamuk gibi" lafim sevmedim. Bu karanhk geceyi Stein'da
ge�irmek belki keyifli olabilirdi. Pazartesiye daha �ok vard1 ay­
nca. Pozitif olacakt1m. Kayaktan sonra fmnda biftegi goziimde
canlandird1m. <;ocuklugumla bir ilgisi vardi. Arna cumartesileri
degil, pazarlanyla. Aile kurabilecek biri miydim acaba, merak
ettim. Margrete'nin bu konuda bir yetenegi vard1. Aile kurmak
istiyordu. Bendeyse hi� aile kurma istegi yoktu, ger�i boyle bir
istek neye benzerdi onu da bilmiyordum. Bir aileye sahip olma­
nm pratik bir §ey olduguna dair bir duygum vard1 �iinkii herkes
aileydi, �iinkii toplum aile etrafmda orgiitlenmi§ti, ozellikle de
onemli giinlerde. 0 zaman ben de �ogu insan gibi giiniin birinde
aile kuracak, ailemle aile §eyleri yapmaya ba§layacakt1m, t1pk1
Stein'la sevgili §eyleri yapt1g1m gibi. Bu insanm i�ini karartan
bir dii§iinceydi. Bir daha asla di§e dokunur bir degi§iklik olma­
masi. Bu ne olabilirdi ki? <;ocuk, diye dii§iindiim, Margrete'nin
�ok sahip olmak istedigi. Margrete muhtemelen hamile diye dii­
§iindiim, birden bunu hissettim. Bu beni biraz mutlu etti, yani
bir §eyler hissetmem, ama hissettigim dogru mu acaba diye te­
lefon edemezdim �iinkii muhtemelen dogru degildi, o zaman da
yapt1g1m nezaketsiz ya da neredeyse zalimce olurdu. Zaten o da
son defasmda olanlar yiiziinden birka� ay ge�meden bir §ey soy­
lemezdi ki.

85
"Ne dersin? " dedi Stein.

Duymad1g1m bir §ey mi soylemi§ti?

"Dinliyor musun? "

Kafam kan§IDI§ gibi goriiniiyordum herhalde, elimi tuttu,


onunla gelmem gerektigini dii§iindiigiinii soyledi, onunla gittim,
o biftegi hazirlarken mutfakta yanmda durdum. Bir §ey yapabi­
lir miyim diye sordum, ama patatesleri i;oktan soymu§, salata
sosunu haz1rlam1§, her §eyi planlam1§t1, ba§ka planlanm var de­
seydim bunu nas1l kar§Ilard1 acaba, merak ettim. 0 zaman ona
planlanm1 ai;1klamam gerekecekti, o da biftegi tek ba§ma yemek
zorunda kalacakt1. Onu masanm ba§mda tek ba§ma biftek yer­
ken hayal ettim, haline iiziildiim ve sirtm1 s1vazlamak istedim,
ama masanm ba§mda tek ba§ma oturmuyor, lavabonun oniinde
benimle duruyordu, sirtm1 s1vazlamam yanh§ olurdu. �u an ken­
dinle ol diye dii§iindiim, §U an Stein'la ol diye dii§iindiim, seyre­
decegimiz bir filmden soz etmi§ti, ad1 "Okuyucu"ydu. "Bir kadeh
§arap ahr m1sm? " diye sordu, riske girip "Evet," dedim. Elimizde
kadehlerimiz divanda yan yana oturuyor, biftek fmndayken film
seyrediyorduk, az sonra salonu giizel bir koku sard1. Normalde
boyle olurdu, dogal olarak. Film ikinci Diinya Sava§I oncesinde
degi§ik bir i;ift hakkmdayd1. Kadm adamdan ya§hyd1, ama cin­
selligi ve zevklerini gent; adama tatt1ran kadm oldugundan, gent;
adam ondan kopmay1 bir tiirlii ba§aram1yordu. Okuldan i;1k1p
dogru ya§t;a ondan biiyiik kadma geliyordu ve sevi§iyorlard1,
sonra gent; adam kadma kitap okuyordu. Sonra sava§ patlad1,
aynld1lar ve sava§ bitmeden once tekrar bir araya gelemediler,
ta ki kadmm bir toplama kampmda gardiyanhk yapmakla sui;­
land1g1 mahkeme salonunda kar§1la§malarma kadar. Adam se­
yircilerin arasmdayd1. Zaman gei;mi§, adam biiyiimii§tii, kadm
onu tammad1. Kadm sui;lu bulundu ve mahkeme sirasmda adam
kadmm okuma yazma bilmedigini ke§fetti. Bu her §eyi ai;1kh­
yordu. Sava§tan once o kitap okurken kadmm neden bu kadar

86
dikkatle dinledigini, neden mahkum oldugu §eye mahkum ol­
dugunu ai;1khyordu, eline tutu§turulan kag1tlarda ne yazd1gm­
dan haberi yoktu. Arna bunu itiraf edemiyordu, o yi.izden mah­
kumiyetini kabullendi. �ematik ve duygusal, Hollywood usulti
soykmm, kadm oyuncu Kate Winslet'ti, Stein kendini iyice filme
kaptirm1§tl. Kadmm bacaklan arasmda hayallere kap1hp giden
okullu oglan oydu, kadma giden yolda deliler gibi bisiklet siiren
gen<; oglan. Onlar i§ i.izerindeyken Stein onlarla birlikte ii; gei;i­
riyordu, oglanm kadma okudugu her sozci.igii ya§1yordu, onlarla
aym odadayd1, heyecamn dozu artt1gmda one dogru egiliyor ve
daha h1zh nefes ahyordu, hi.iziinlii bir §ey oldugunda kolumu s1-
k1§tmyordu, iizgi.in bir ifadeyle, yandan gorebiliyordum. Sonunda
her §ey yerli yerine oturdugunda, kadmm sui;suzlugu ve aslmda
bir kurban oldugu anla§1hp da a§klan temize i;1kt1gmda Stein'm
gozleri ya§ardL

En azmdan ta§* degilmi§ dedim kendi kendime. Hissedebili­


yor. Arna ben soguktum, ta§ gibi? Yine de film izlerken duygu­
lanmad1g1m ii;in kendimi sui;layamazd1m. Gormiiyor muydu ya?
Filmin smanma, dram, anlam aray1§1m1z1 nasil somiirdiigiini.i
gormi.iyor muydu? Filmi daha once izlemi§ti. Filmi bu ta§I yu­
mu§atsm da birlikte duygulanahm diye mi koymu§tu? Ta§m ag­
lay1p aglamayacagm1 gormek ii;in mi, aglayam1yordu i§te, agla­
nacak §eydi bu. 0 kiii;iici.ik, s1k1§ill l § di.inyasmda daha biiyi.igiine
ihtiyai; duyuyordu, tipk1 benim gibi, tarihle bi.itiinle§mek ii;in
bir film seyretmi§ti, tipk1 benim posta i;ah§anlanyla biiti.inle§­
meye i;ah§t1g1m gibi ve boyle bir film seyrederek buna yakla§a­
cag1m samyordu. Kaskatl kesilmi§ zihnini hamur gibi yogurup
yumu§atm1§, ba§a i;1kamad1g1 umutsuz di.inyadan kopup gitti­
gini hissetmi§ti, film bitene, biftek hazir olana ve degi§tirmeye

Stein, Norvec;c;e ta� anlamma gelir. (c;.n.)

87
<;ah§maktan iimidi kestigi sefil ger<;eklige geri donene kadar.
Benliginden binlerce kilometre uzaktayd1, tipk1 benim gibi.

i lk ak§am yemegimizde bana soyledigi §eyi hatirhyorum, toz­


pembe ya§am masalmm nereye kayboldugunu her zaman me­
rak ettigini soylemi§ti. Bu akhma kazmm1§tl. <;iinkii ben de hep
kendi masahmm ba§lamasm1 beklemi§, ama yok yere bu kadar
<;ok bekleyince masallara inanmay1 kesmi§tim . Edindigim izle­
nime gore o da masallardan vazge<;mi§ti, bunda <;ok tamd1k ve
insana giiven veren bir §ey vard1. Masallara inanan biriyle bir­
likte olmak iirkiitiicii olabilirdi <;iinkii boyle biri sonunda illa ki
hayal kmkhgma ugrardi.

Sonra akhma mektup geldi, <;iinkii mektubun iizerinde durdugu


masada yemek yiyorduk. Masal ona mektup §eklinde gelmi§ ol­
masm? Kar§1hks1z bir a§k hakkmda bir masal? Stein'm sevdigi
ki§i, a§kma kar§ihk vermi§ ama ba§ka bir ili§kinin i<;indeymi§,
o yiizden Stein benimle yetinmek zorunda kalm1§ mesela? Stein
yine de umudunu kesmemi§? Bu bir Amerikan filmi olsayd1, diye
dii§iindiim, seyirci mektupta neler yazd1gm1 bildiginden sev­
digine kavu§amad1g1 i<;in ona yaz1k oldugunu dii§iiniirdii, ama
sevdigi ba§kasm1 severken sevildigini dii§iinen bana da yaz1kt1.
Bana yaz1k m1yd1?

Yemegin sonuna Jogru hole <;1kt1, iizerinde mor ipek kurdelesi


olan parlak siyah kag1da sanh dart k6§e bir kutu getirdi.

"Ortak bir hediye," dedi.

Biraz huzursuzca paketi a<;t1m, kutunun i<;inde mor renkli


plastik bir z1mbirtl vard1. Onu kutudan <;1kanp ne oldugunu so­
runca k1zard1 . Kullamm kilavuzunu verdi, kotii bir ingilizceyle
yazilm1§t1, bunun bir seks oyuncag1 oldugunu anlamam biraz
zaman ald1. Bir siire once bu konuya deginmi§tik, ama ciddiye

88
almam1�t1m. Dildo kullanmay1 deneyip denemedigimi sor­
mui;;t u. "Tiim modern kadmlarm i;;ifonyerinde bunlardan bir
tane yok mudur? " demii;;t im. �aka yapm1i;;t im, ama belki de ciddi
oldugumu sanm1i;;t 1. Dinlememii;;t i, eger i;; u an yapt1gma bak1-
hrsa. Yiiziimden bir i;; ey belli etmemeye c;ah�t1m ve Dag'm ironi
iizerine yazd1klan akhma geldi. Stein internette en begenileni
ald1gm1 soyledi, bu model kesinlikle bai;; 1 c;ekiyormui;; . Nasd kul­
lamld1g1m sordum, rahats1z oldu, belli ki kendiligimden anla­
yacag1m1 sanm1i;;t 1. Omuzlanm silkip i;; arap almaya kalkmcaya
kadar aram1zda tuhaf bir sessizlik oldu, ben de hediyeyi tekrar
paketine koydum.

Yatmaya gittigimizde, opiii;; iirken, tam sevii;; ecekken yataktan


kalkt1, salona gitti ve elinde onunla geri geldi. Aleti c;ahi;; t irmay1
denedi, titrei;; m esi gerekiyordu ama titrei;;t iremedi. �ifonyerin
iizerindeki lambanm altmda alete uzun uzun bakt1, lastigin ne­
redeyse saydam oldugunu gordiim. Birdenbire c;ahi;;t irmay1 ba­
i;; a rd1, alet vmlad1, titrei;;t i, Stein lambay1 kapatt1 ve aleti bacak­
lanmm arasma yerlei;; tirip giizel mi diye sordu.

"Gayet iyi," dedim .

Aleti tekrar havaya kaldmp baktI, ti c; farkh h1zla titrei;;t ir­


meyi beceriyordu i;; i mdi, bunlan sirayla iizerimde denedi ve her
seferinde giizel mi diye sordu ve ben her seferinde "gayet iyi"
diye cevap verdim.

Aletin titrei;; e n ucunu ic;ime soktu, diger ucunu da klitori­


simin yakmma bir yere yerlei;; t irdi, iistiime yat1p aletle birlikte
ic;ime girecekti. Terbiyeli ya da terbiyesiz bir lafla ac;1klama yap­
mad1 ama bunu soylemeye ugrai;; 1yor diye diii;; ii ndiim, yanhi;; an­
lam1i;; olabilirim, sonunda ba�ard1, aletin titrei;; i mini o da duydu,
mesele buydu demek. Be�inci kez cevap verdim: "Gayet iyi."

Gelmesi her zamankinden daha uzun siirdii, yan tarafa


uzand1, aleti ic;imden c;1kard1, alet vmlamaya ve titrei;; meye devam

89
ediyordu, kapamaya <;ah§tl ama beceremedi, aleti yeniden gece
lambasmm altma tuttu, §imdi daha giiriiltiilii vmhyordu, kapa­
tamad1, odadan <;1k1p onu koridora biraktI ama sesini hala duyu­
yorduk, nihayet onu uzakta bir yere, belki de mutfakta bir <;ek­
mecenin i<;ine koydu.

Ba§kalan da bizim gibi mi hissediyor, diye dii§iindiim yatt1g1m


yerde. Ba§kalan da birbiriyle bizim gibi mi sevi§iyor? Bunu be­
nim i<;in yaptlg1m samyorum, benim i<;in yapt1gm1 hissediyo­
rum, yeterli olmak istiyor, bir §eylerin eksik oldugunu dii§iindii­
giimii mii hissetti acaba? Neden hayir deyip ge<;medim, neden
giilmedim, neden giilmedi, neden bu i<;inden <;1kamad1g1m1z du­
rumda dilsizce, sessizce, miinasebetsizce kalakald1k?

Mektup diye dii§iindiim, bu gizli, utan<; dolu mektupta ne


tiir bir dil kullamhyordu? Pasta <;ah§anlarmm yazilarmdaki gibi
dosdogru, dolays1z, benim yazd1klanmdan <;ok farkh ve o yiiz­
den de hayran birakan bir dil miydi? Belki de gece gizlice kalk1p
mektubu bulmah, bizimki olmayan mutsuz bir a§k hikayesine
kan§ml§ m1 ke§fetmeliydim. Masai eni konu onu da bulmu§ mu
ke§fetmeliydim, bu pek <;ok §eyi a<;1klayacakti.

Arna diye dii§iindiim, kar§1hks1z bir a§k hikayesi de bir ma­


sala konu olabilir, o zaman benim hayatla ya§ad1g1m kar§1hks1z
a§k da pekala bir masala konu olabilir.

Ertesi giin, bir giin once yaptlg1m1z gibi Ullevalseter'e gittik.


Kayak turumuzu yeniden att1k. Arna bu ba§ka bir kayak tu­
ruydu. Ba§ta ayms1 gibi gidiyordu. Bugiin de bir giin oncesiyle
aym say1da insan pistteydi, sanki pazar giinii kayak yapan­
lar cumartesi giinii kayak yapanlarla aymyd1, oyleydi de biiyiik
ihtimalle. Evvelki giinkii kayak turunu hat1rlamaya <;ah§t1m,
evvelki giinkii turu tekrar gozden ge<;irdim, bir sonra neler ola­
cag1m hayal ettim, Ullevalseter'deki kalabahk, waffle'lar, daha

90
Sognsvann'dayken waffle'larm tadm1 alabiliyordum, ama sonra
Stein biriyle c;arp1§tl . Diizliige c;1kmadan, gole gelmeden onceki
son donemec;te iri yan bir adam diimdiiz Stein'a girdi. Yere dii§­
tiiler, Stein ayaga kalkamad1, ayagmm iizerine basam1yordu,
ayag1 kirilm1§t1 belki de. istemesem de ambulans c;agirmak zo­
rundayd1m. Ambulans yanm saat sonra geldi. Biz orada bek­
lerken pek c;ok ki§i durup yard1ma ihtiyac1m1z olup olmad1g1m
sordu, herkese ambulansm yolda oldugunu soyledim. Bir ka­
dm Stein'm altma sermem ic;in kazag1m verdi, adresini not al­
d1m, geri gonderecegime soz verdim. Ambulans geldiginde her­
kesin pistten aynlmak zorunda kalmas1, herkesin bize bakmas1
utanc; vericiydi. Stein fazla bir §ey demedi, belli ki cam yand1-
gmda insan az konu§uyor, bunu hat1rlasam iyi olur. Bizi acile go­
tiirdiiler, Stein'1 sedyeyle ic;eri ta§1d1lar, ben de yakm1 olarak pe§­
lerinden girdim. Uzun, pis, ac1kh, oksiiriip t1ksiran bir kuyruk
vard1. Bizi Volvat'a* gotiirmelerini soyleyecektik ama artik c;ok
gec;ti. ic;erideki hava mikrop doluydu, tuvaletler kokuyordu, ama
onu birak1p eve donemezdim. Sonunda sira ona geldi, ayagmm
rontgenini c;ektiler. Kmlm1§t1. Demi§tim der gibiydi sanki. Ayak
sadece burkulmu§ olsayd1 ambulans daha da utanc; verici ola­
cakt1. Ayag1 alc;1ya aldilar, doktor alti hafta alc;1da kalacak dedi.
Stein'm cam s1kild1, ama koltuk degnekleri satm ald1 ve eve don­
mek ic;in taksiye bindik. Onu yukan c;1kartip yatagma uzanma­
sma yard1m ettim. Acilden annesini aram1§t1, kadm yoldayd1. 0
gelmeden ben gittim. Arabay1 almam gerekiyordu.

Eve geldigimde, a§k mektubu, diye yazd1m, ilan-1 a§kla geldi­


ginde, her §ey ac;1kland1gmda artik tamamdir. Beyazm iizerinde
siyahla yazild1gmda: Seni seviyorum. Bu sozleri asla soyleme­
mi§tim, §imdi bunu bilinmeyen bir tutkuyla, §U ana kadar bi­
linmeyen bir umutla yaz1yordum. Yon belliyse, hedef netse
*
Ozel bir hastane (i;.n.)

91
tereddiide mahal yoktu, yeni gizli a§k1m klavyeyi doviiyordum
adeta. Kibarhktan yapman gereken i§ler, odenmemi§ faturalar,
satm ahnmam1§ Noel hediyeleri, parkmetrede tik tak ilerleyen
zaman yiiziinden dikkatin dag1lmasm, bu tiirden §eyleri unut,
ama ba§kalanm hat1rla, basilmas1 gereken diigme kendi i�inde,
bu diigmeye basmay1 hatirla, aydmlanmanm zirvesine tirman,
kalbinin derinliklerinden avazm �1kt1g1 kadar haykir, daha fazla
ilerleyemedim, ama biraz mesafe kaydettim yine de degil mi?

Rolf M0llergata'daki toplantly1 iptal etti, sirtl tutulmu§tu, bacak­


lan onu birka� giin daha ofise ta§1yamayacaktl. M0llergata'ya
hafif bir bulant1yla ben gittim. Postkom §efi medya egitimi kur­
suyla ilgili neler duymu§tu, bizi i§ten mi atacakt1? Yolda aga�­
lan sayd1m, onlerinden ge�erken sanki kiit kiit atan kalbim, �ok
ismm1§ metabolizmam, kan dola§1m1mm v1zilt1s1, �1tirdayan,
kiitiirdeyen bu giiriiltiilii makinenin ta kendisi olan ben onlarm
k1ymetli varolu§lanm tehdit etmi§im gibi ba§lanm salladilar,
makinenin tekerine ta§ konulmu§tu. Uzerimde kirm1z1 bir kazak
vard1, yumu§at1c1 bir etkisi olacag1m umuyordum, cenazeden bu
yana ilk kez Postkom miidiiriiyle tek ba§1ma olacakt1m. Korka
korka kap1y1 �ald1m, "Girin," dedi, Rolf'u sordu, sirtmm tutul­
dugunu soyledim, iiziintiilerini belirtti, kursu verdigimiz top­
lant1 odasma inerken onden yiiriidii, soylenenler duvarlara sini­
yor mu acaba diye merak ettim. "Buyrun," dedi, oturdum, o giin
oldugu gibi masada kimsenin elini siirmedigi sandvi�ler duru­
yordu. Kurstan bahsetmedi, keyifli goziikiiyordu, bir heves one
egilip yerel i §�i Partisi kollarmdan direktife kar§1 y1gmla itira­
zm geldigini soyledi.

"Yani on alt1 tane gelmi§," diyerek kendini diizeltti. "Arna bu


daha ba§lang1�," dedi, "ii� ay daha var, §a§irmayacag1m eger. . .
evet, cesaretimizi kaybetmeyelim ! " dedi. Son aylarda iilke­
nin dort bir yamm dola§IDl§ ve kendi sendikasmm iiyeleri, i§�i

92
Partisi'nin yerel iiyeleri, eyalet meclisi iiyeleri ve gem;lik kollan
temsilcileriyle gorii§mii§tii, iyimserlikten vazger;miyordu.

''Arna sizlerin iyimser olmad1gm1z1 biliyorum," dedi, "kendi­


nizi iyimserlige kaptiramazsm1z," diye diizeltti, "bu da esasmda
iyi bir §ey," dedi, "birilerinin ayaklarmm yere basmas1 gerek."

0 ki§i olmak istemiyordum. Onun gibi iyimser olmak isti­


yordum ben. Neden pe§in pe§in iiziiliiyoruz ki, diye sordum ken­
dime. Posta Hizmetleri §efinin direktifi.n heniiz yiiriirliige gir­
medigine sevinmesinin tadm1 c;1karmak yerine neden direktifi.n
yiiriirliige girecegi giin ic;in kederleniyordum ki, belki de yiiriir­
liige girmeyecekti, en azmdan protesto edilmeksizin, birtak1m
ko§ullar one siiriilmeksizin. Dere tepe demeden seyahat etme­
nin yorucu olmasma kar§m insamn moralini de yiikselttigini
soyledi r;iinkii herkes sorunun tabandaki posta r;ah§anlanyla
i §c;i Partisi iiyelerinin degil, partinin iist kadrolanyla Briiksel
elitinin oldugunu, onlarm tiim direktifleri ne olursa olsun gec;ir­
meyi ba§ard1klanm dii§iiniiyormu§. Ancak ha.Ia bir ara yol bu­
lunacag1 iimidi mevcutmu§. Posta direktifi.ne kar§l muhalefet o
kadar biiyiikmii§ ki Postkom'un baz1 talepleri kabul edilebilir­
mi§ ya da erteleme olabilirmi§, diger iilkeler erteleme alm1§lar
mesela. Posta r;ah§anlanm her zaman ic;in, r;ah§an olarak ken­
dilerine odaklanmak yerine toplumsal sonur;lara, yani halka
ve i§yerlerine sunulan posta hizmetinin ozellikle de kirsal ke­
simde kotiile§mesine odaklanmalan konusunda te§vik ettigine
beni temin etti. Davamn geleneksel bir ''AB'ye Hayir" kampan­
yas1 olarak algilanmamasma odaklamlmahyd1. Direktifin yii­
riirliige sokulmamasmm Avrupa Ekonomik Alam Serbest Tica­
ret Anla§mas1'yla ilgili olumsuz sonuc;lar dogurmayacagma halk
ikna edilmeliydi. Lafm1 tekrarlad1 ama maksad1 da buydu zaten.
Bilerek isteyerek tekrarlad1, onunla benim tekrarlamalanm ara­
smda fark vard1, benimkiler ne bilerek ne de isteyerek oluyordu.
Aslmda tam manas1yla tekrarlama diye bir §ey yoktu da, insan

93
oldugurnuzdan ve insan hayat1 siirdiirdiigiirniizden varrnI§ gibi
goriiniiyordu. Stein'm kayak pistinde dii§ii§ii, Rolf'un sirtmm
tutulrnas1 bana bunu hatirlatiyordu. Oniirne bir y1gm bilgilendi­
rici yaz1 ve bro§iir koydu, bunlardan yiizbinlerce dag1t1ld1gm1 ve
i§c;i Sendikas1'ndaki diger sendika ternsilcileriyle irtibat1 yogun­
la§tiracag1m soyledi.

"Arna," dedi bana donerek, "yalmzca yiiz on dort giiniirniiz


kald1g1m dii§iiniirsek? "

"Kafay1 c;ah§tiracag1rn," dedirn. Bir atihrn yaprnak iizere ol­


dugurnu hissettigirni soyledirn. Bunun ne oldugunu rnerak etti,
kafarnda §ekillendirrnek ic;in biraz daha zarnana ihtiyac1rn oldu­
gunu soyledirn.

''Arna bana giivenin," dedirn onun co§kusuna kendirni kapti­


rip. Yeni yildan sonra tekrar bulu§rnak ic;in anla§tik.

"Bana giivenin," derni§tirn, "bir at1hrn yaprnak iizereyirn, boyle


hissediyorurn," derni§tirn. Kurstan bahsetrnerni§ti, belki de ka­
tilanlar aglayan ileti§irn dam§rnanma ac1rn1§lard1 da patronla­
rma §ikayet ederek yaraya tuz basrnak isternerni§lerdi. Bu urnut­
suz bir dii§iince degildi. insanm ic;ini is1tan bir dii§iinceydi,
posta c;ah§anlarmm gosterdigi bu varsay1rna dayah duyguda§­
hk M011ergata'dan Stortorget'ye yiiriirken ic;irni is1tt1, o sirada
giine§ beklenrnedik bir §ekilde yiiziinii gosterdi, yeni olu§rnu§,
giizel bulutlarm kaplad1g1 gokyiiziine ba§1rn1 kaldird1rn, bir ta­
nesi eldivene benziyordu, Noel ic;in Stein'a eldiven alacakt1rn !
Stein'm eldivenleri var rn1yd1 hat1rlarnaya c;ah§tirn, sanrn1yor­
durn, Ullevalseter'e gittigirnizde vard1, bunu hat1rlad1rn, c;iinkii
onlari kazakla birlikte kaldirrn1§t1rn, kazag1 unutrnu§turn, yol­
larnarn laz1rnd1. Arna eldivenleri varsa bile bir c;ift daha olsa ne
c;1kard1, benirn birkac; tane vard1. Ferner Jacobsen'm erkek re­
yonuna girdirn, bir siirii eldiven baktirn. "Eldiven her zarnan la­
z1rn," dedirn tezgahtara bu kadar ipe sapa gelrnez bir laf ettigirn

94
ii;in utanmadan once, ama adam aptalca bir §ey soyledigimi dii­
§iinmiiyor gibiydi i;iinkii "Tabii ki eldivene ihtiyac1m1z var," dedi,
"eldiven daima giizel hediyedir." ipe sapa gelmez bir lafm onem­
sizligine ragmen geri;ek olabildigini dii§iindiim. iyi Noeller dedi­
gimizde tiim kalbimizle iyi Noeller diliyor olabiliriz, kelimeler­
den i;ok onlara e§lik eden duygular onemlidir. Tezgahtar siyah
buzag1 derisinden yap1lm1�, parmaklan boyunca diki§i olan bir
i;ift eldiven onerdi, onlan sei;tim. Eldiveni paketlerken bir de­
fasmda eldiveninin tekini kaybettigini, i;ok iiziildiigiinii i;iinkii
eldivenin yurtd1§mdan, Londra'daki Harrods magazasmdan
ahnmI§ giizel ve pahah bir eldiven oldugunu anlatt1. Kaybettigi
eldiveni haftalarca aram1§ ama nafile, sonunda digerini de at­
mI§, birini kaybettigine gore digeriyle ne yapacakm1§, ama bir de
ne goriirsiiniiz, ertesi giin digerini bulmu§. Yalan bu diye dii§iin­
diim, bir yerlerden araklad1g1 bir hikaye. Tezgahtar diinyanm tu­
hafhg1, eldiveni torpido goziindeki fosforlu yelegin ii;inde bulmas1
kar§1smda ba§mI sallad1, eldiven nasil olmu§ da oraya girmi§ti?
Samimiymi§ gibi goriiniiyordu, bu garip hikayeyi benimle, mii§te­
risiyle payla§mI§tI. Belki de geri;ekten boyle bir §ey olmu§tur diye
dii§iindiim, belki de hen onun ii;in onemsiz biri degilimdir. Tabii
ki hayatmda daha onemli insanlar vard1, ailesi, arkada§lar1 gibi,
ama buras1 onun i§yeriydi, eldiven satmak da i§iydi, belki de her
giin buzag1 derisi eldivenler satm1yordu, etraf1ma bakmd1m, yak­
la§makta olan Noel'e ragmen diikkanda i;ok fazla mii§teri yoktu.
Ben de bir §ey soyleyerek kar§Ihk vermek istedim.

"Bu eldiven hikayesi adeta kurgu," dedim hii; ironi yapma­


dan, adamm yiizii aydmland1 ve miite§ekkir bir ifadeyle bana
baktI.

"Degil mi," dedi, "adeta kurgu," dedi sanki ona bir iltifat et­
mi§, bir hediye vermi§im gibi derin dii§iincelere dalarak, gu­
rurla tekrar etti. Bu kadar kolayd1 i§te. Eldivenler paketlenmi§ti.

95
Uzerinde iyi Noeller yazan kalp §eklinde bir etiketi paketin iize­
rine yap1§tird1.

Evde Ullevalseter'den getirdigim <;antay1 buldum, kazak en alt­


tayd1. Daha once gondermedigime utand1m, akhm neredeydi?
Kazag1 unutmu§tum, <;ok onemli olmad1gm1 dii§iinmii§tiim, pek
giizel bir kazak degildi. Akhm neredeydi? Kazaga deger bi<;mek
de neydi ki? Kadm iyilik yap1p kazagm1 odiin<; vermi§ti, ben de
tutmu§ kazagm yeterince giizel olmad1g1m m1 dii§iiniiyordum?
Numaray1 buldum, kazag1 bugiin gonderecegimi belirten bir
mesaj attim, geri doniip te§ekkiir etti. Holtet'deki postaneye gel­
dim, kapanm1§t1, Nordstrand'daki hala a<;1k olan postaneye git­
tim, hat1rlad1g1mdan farkhyd1. CD ve kitap satiyorlard1, bek­
leme siiresi bankadakinden k1sayd1. i <;i korumah biiyiik bir zarf
ve i<;inde Noel §arkilan olan bir CD ald1m, eve dondiim, kazag1
holdeki sandalyenin iizerinde gordiim. Elde oriilmii§ bir kaza­
gm benim evde hi<; i§i olmazd1, kazak belki de ku§aktan ku§aga
kullanilm1§tir diye dii§iindiim, bir anlamda onu degerli kilmak
i<;in. Ait oldugu kad1m goziimiin oniine getirmeye <;ah§hm, ama
beceremedim. Sabit diskte kay1thyd1, biliyordum, bellegimde bir
yerdeydi, sabit diskimde ne kadar <;ok §eyin kay1th oldugunu dii­
§iinmek tuhaft1, ba§kalarmm benim resmimi ya da sozlerimi
belleklerinde yeniden canlandirabilecekleri dii§iincesinden ho§­
lanmad1m, bir siirii aptalca §ey yapm1§, insanlarm kazaklarma
ozen gostermemi§tim . Kazag1 iki parmag1mla tutarak havaya
kaldmp masanm iistiine ta§1d1m. Aslmda kazag1 y1kamahyd1m,
ama yiiniin kurumas1 zaman ahrd1 ve ben onu bugiin yollaya­
cag1ma soz vermi§tim. Belki y1karsam <;ekerdi ve daha da bii­
yiik bir kusur i§lemi§ olurdum, egilip kazag1 koklad1m, inamhr
gibi degildi. Masanm iizerindeki yabanc1 kazaga bak1p durdum
ve egilip yeniden koklad1m. Bu kadmm kokusuydu bu, altma

96
imzam1 atabilirdim, belirli bir insan kokusu. Korktugum gibi ig­
rem; falan degildi. Benim de boyle bir kokum vard1, k1yafetle­
rime sinen, yakm1mda duranlarm fark edebilecegi bir kokum,
evet, §iiphelendigim §eyin onaylanmas1 it;in kazag1 koklam1§tim.
Kokuyordum ve kokum beni ele verebilirdi, kendimi hangi soz­
ciiklerle sunarsam sunay1m saklayamazd1m. Koku pek t;ok kap ­
samh anlam1 olan sessiz bir i§arettir, bunu anlam1§t1m, peki
posta t;ah§anlan daha ilk giinden kokumu ahp her §eyi anlam1§­
lar miyd1 acaba?

Kazag1 olabildigince giizel katlad1m ve bir te§ekkiir kartI, Noel


§ark1larmm oldugu bir CD ve Stein'm koltuk degnekleriyle olan
bir fotografm1 zarfm it;ine koydum. Sira §imdi daha uzundu,
Berlevag'a, Bod0'ye, Bergen'e ve Belt;ika'ya hediyeler yollana­
cakt1 t;iinkii insanlar Noel geldiginde birbirlerine iyi davranmak
istiyorlard1. Sabirs1zlanmamaya t;ah§tim, bu zamam ara§tirma
olarak fatura edebilirdim t;iinkii postaneleri tammadan posta
direktifi iizerine t;ah§amazdm1z. Zarf Tasen'a iadeli taahhiitlii
yolland1ktan sonra sabahki koku mevzusuna aymama ragmen
kafam daha iyiydi. <;iinkii tiim farkmdahklar iyidir diye dii§iin­
diim, diinyada en iyi §ekilde hareket edebilmek it;in ko§ullarm
gert;ekten nasil oldugunu anlamak gerek. Kendine has bir ko­
kusu Olan iyi kalpli kayakt;I, posta t;ah§anmm bana soyledigine
gore iki giin sonra zarfi alacakt1, kadmm zarfi at;1p kazag1 gordii­
giinde nasil mutlu oldugunu, miizige ve te§ekkiir kartma §a§ir­
d1gm1, insanlara giivenilebilecegini dii§iindiigiinii hayal ettim.

DI§anda yild1zlarla dolu lacivert gokyiiziine ve karlarla kaph


t;amlarm iistiinden giiliimseyen parlak aya bakt1m. Kartpostal
gibi diye dii§iindiim, banal degil, sadece beklenmedik.

Cesur cevaplar vermelisin, dedim kendi kendime.

97
Noel kendini yineledi. Stein'm annesi ona ta§md1, her §eyine ko-
'

§U§turdu. Noel'den onceki gece eldivenleri yamma ahp ona ug-


rad1m. Annesi k1saca merhaba dedi, onunla bir kez kar§ila§ml§­
tlm. Truls elinde bir arabayla salonda, yerde oturuyordu, bana
bakmad1. Belki ona da bir hediye almahyd1m, onu unutmu§­
tum. Arna Stein bana hediye almam1§tl, iyile§tiginde hedi­
yemi alacag1m1 soyledi. Annesinden seks oyuncaklan satan
diikkana gitmesini isteyemezdi tabii ki, olaya alayc1 yakla§­
tlg1m ic;in kendime k1zd1m c;iinkii Stein'm niyeti kotii degildi.
Aynca Stein bana hediye almad1ysa benim de Truls'a hediye
almamamm bir zaran yoktu. Sonra Stein'dan hediye gelmeme­
sinin Truls'la bir alakas1 olmad1gm1 dii§iindiim. Truls sadece
bir c;ocuk dedim ve bunu daha once anlamad1g1m ic;in kendime
k1zd1m.

Noel zamam saat iki gibi anneme gittim, Margrete oradayd1 za­
ten. Hep yapt1g1m1z1 yaptik, Margrete karbon ayak izi dii§iik
olan beyaz ve kirm1z1 lahana tur§usu yapm1§t1, organik, pata­
tesleri soydu. Ben tamamen organik ve yine karbon ayak izi dii­
§iik olan meyveleri soydum. CD c;alar en sevdigi Noel §ark1sm1
c;ald1gmda Margrete aglamaya ba§lad1. Gozlerinden akan ya§­
lar domuz pirzolasmm iizerine damlarken hie; sesi c;1km1yordu.
Bunu gordiim c;iinkii tamamen tesadiifen ondan yana bakm1§­
t1m. Belki de tesadiif degildi. Margrete'nin bir §ey soylememi is­
temedigini hissettim. Trond geldiginde ona garip bir §ekilde sa­
nld1. Soylemedikleri bir §ey vard1. Annem Stein nasil diye sordu.
Annesinin gec;ici bir siire ic;in onun yanma ta§md1g1m soyledim.
iyi olmu§ gibisinden ba§ml sallad1. Saat dortte masaya oturduk.
Trond i§in nas1l gittigini sordu. Zamam gelmi§ miydi? Posta di­
rektifinden soz ettim, ilgilenmiyor gibi goriindiiler. En nihayet
meyve salatas1 sofraya geldiginde bir §ey demediler. Tarife gore
yapm1§t1m ama umdugum gibi lezzetli olmamI§tl. Hep tarife

98
gore yap1yorum �ogu §eyi diye dii§iindiim, ama umdugum gibi
lezzetli olmuyor. Aslmda bana herhangi bir soz verilmemi§ti
diye dii§iindiim, konu ister meyve salatas1 ister ba§ka bir §ey ol­
sun. Ancak sanki birisi i§i tarifine uygun yaparsam odiillendi­
rilecegimin soziinii vermi§ gibiydi. Arna i§te ne lezzeti vard1 ne
de kokusu, bir par�ac1k tat yalmzca. Ba§ka tarifler var m1yd1, in­
ternette mesela? Yine sohbeti ka�irm1§t1m, kesin annemin kal�a­
smdan soz ediyorlardi. i roni yapma deyip kendimi toparlad1m,
ironi bitti artik dedim, yetti artlk ironi! Uzakla§mak istemiyor­
dum, dahil olmak, orada olmak istiyordum ama o noktaya nu­
mara yapmadan nas1l geliniyordu? Ben numara yapmadan na­
sil o noktaya geliyordum, insan falan degil, ben! Televizyondaki
" i mdat, Noel tatili" programm1 giilmeden seyrettik, sanki hi�
�ocukluk ya§amam1§1m, gosterilen filmdeki �ocuklar gibi i�im­
den gelen bir §eyleri hi� yapmam1§1m gibiydi. Bunun sadece bir
film oldugunu kendime hatirlatt1m, eglendirme ama�h aptal
bir Amerikan filmiydi, ciddiye almacak bir §ey degildi. Truls'u
Ullevalseter'e �1kan yolda, Ullevalseter'de �ok §ekerli waffle'1 yer­
ken, Stein'm salonunda yerde oturmu§ hayal etim, ona ac1d1m
<;iinkii onda da bu eksikti, ko§an, giilen, dii§en, bagn§an, bir­
birlerinin alnmdaki nemli per�emleri kurulayan, sesleri ve ha­
yat dolu olmalan sinirime giden diger kii�iik kayak�1larda olan
§U i<;inden geleni yapma duygusu; onda gordiigiim o �ok mesa­
feli �ocugun aslmda kendi �ocuklugum oldugu ger�egiyle �ar­
pild1m. Masay1 toplad1k, elimizde kahvelerle divanda oturuyor­
duk, annemin yaptlg1 kurabiyeler de vard1. �imdi ne olacakt1?
Trond anne babasmdan gelen paketi a�tl, oymah kemik saph bir
av b1�ag1yd1 bu, annem gordiigiinde yiizii tuhafla§t1, Harald'da
da bunun ayms1 vard1 dedi, sonra sustu, k1zard1. Baham Oldii­
giinden beri ilk kez onun adm1 and1gm1 duymu§tum. Sonrasmda
gelen sessizlik can s1k1c1yd1. Trond anne babasma ayakkab1 ku­
tusu i�erisinde bir §i§e iyi §ampanya vermi§ti, boylelikle hediye­
nin §i§e oldugunu anlayamayacaklard1, fakat onlarla biraz once

99
konu§tugunda kom§unun onlara iki §i§e iyi §ampanya getirdi­
gini soylemi§lerdi.

"U�iinciide hayir vardir," dedi Margrete.

Cep telefonum 9ald1, Stein eldivenler ii;in te§ekkiir ediyordu,


ne soyledigimi, nasil ciimleler kurdugumu, onlarla nasil konu§u­
yorsam Stein'la da oyle konu§tugumu, ilerleme kaydetmedigimi,
her zamanki gibi yetersiz kald1g1m1 duymasmlar diye yanlarm­
dan uzakla§tlm. Ne hediyeler ald1g1m1z1 birbirimize anlatt1k,
ah1m §ah1m §eyler degildi, "Truls'a selam soyle," dedim. "Ne? "
dedi. "Truls'a selam soyle," diye tekrarlad1m, "ona getirmeyi
unuttugum bir hediyem var," dedim, bunun yalan oldugunu dii­
§iinmiiyordum. Trond bir konyak ald1, Margrete tabii ki i�mi­
yordu. Yeni banyo havlulanm oldu ve dokuz gibi eve dondiim.

Eve gelince En Hakiki'ye verilecek teklifi yazmak ii;in bilgisayan


ai;tim, keyfimden degil, yapmak gerektiginden, bitsin ki ben de
posta direktifine yogunlai;; abileyim diye. En Hakiki muhteme­
len ba§anh olacak yazd1m. Hakiki ve otantik iiriinler ii;in bii­
yiik bir pazar var, i;iinkii pek i;ok ki§i kendini sahte gibi, tak­
liti;i gibi hissediyor diye yazd1m, ben de dahil olmak iizere, ama
bunu sildim, belki ii;ten soylenmi§ti ve ger�ekti ama profesyo­
nelce degildi. Sonra daha fazla bir §ey yazamad1m. Hakiki olan
neydi? Margrete yiyeceklerden soz ederken s1k s1k hakiki olan­
dan, has g1dadan dem vuruyordu. Baz1 sebzeler digerlerinden
daha hakikiydi, organik olanlar, iizerlerine kimyasal madde s1-
kilmam1§, sunni giibre kullamlarak iiretilmemii;; olanlar. Genle­
riyle oynanm1§ m1sir tabii ki normal m1sir kadar hakiki degildi,
peki normal m1sir hep §imdiki m1sir gibi miydi? Birtak1m i;; eyler,
orijinal olanm artik ortada olmad1gm1 dii§iiniirsek hakiki olma
ozelligini nas1l yitiriyor, sahte olmaya ne zaman gei;iyordu? Bu­
giinkii bugday eskiden oldugu gibi degildi herhalde? Elmalarm
ilk elmalarla alakas1 yoktu �iinkii insanlar farkh tiirleri birbiriyle

1 00
kan§tirmi§ti. Kopekler, kurt olan ilk kopekler gibi degildi ama
giiniimiiz kopeklerine bu yiizden sahte diyemezdik. Eskiden ev­
lilik di§i dogan c;ocuklar gayrime§ru sayihyormu§, §imdi yeniden
me§ru olmu§lardi, tiip bebekler, laboratuvarda dollenip Hindis­
tan'daki kadmlarm rahmine yerle§tirilen c;ocuklar gibi, hakiki
kavrami zor bir kavramdi. Bazi yerler digerlerinden daha hakiki
diye dii§iiniiyordu Margrete, tatil yaptiklan yerler ic;in, paskal­
yada Hardangervidda Doga Parki'ndaki Hole'de, yazm Kragem
sahilinde tatil yapiyorlardi, hakikiyle neyi kastediyordu? Eski ev­
lerin iyi korundugunu mu, yeni ev yapilmadigim mi yoksa eski
tarzda yenilerin yapildigmi mi? Hakikiligin ya§la bir alakasi var
miydi, yani eskiler mi hakikiydi, peki yeni olan her §ey bu yiiz­
den sahte olabilir miydi? Bir ah§veri§ merkezi eski kiliseler gibi
gerc;ek ve hakiki olabilirdi degil mi? Norvec;'in bati kiyismi boy­
dan boya gec;en Hurtigruta feribotu hakikiydi, c;iinkii bu hat es­
kiydi. Bir §ey anlamiyordum bu i§ten. Her zamanki gibi yaz git­
sin, olmaz mi dedim kendi kendime, onceden yaptigm gibi, bitsin
diye, dedim, c;iinkii eger hakiki ve ozgiin olan eskilerse, onceden
yazdigim tarzdaki yazilar, eskiden yazdiklanm, Dag'm gitme­
sinden c;ok uzun siire once yazdiklanm, repertuvarimdaki nere­
deyse en eski yazilar §imdi geceleri gizlice yazdigim teklif yazila­
rmdan i;ok daha hakiki ve ozgiindii. Hadi ya Ellinor dedim, yap
gitsin! Felsefe yapmiyorsun, alt tarafi reklam i§te, ileti§im da­
m§manhgi ! Tarifi uygula ! Arna tarifi uygulamak istemiyordum,
bu bana paradan ba§ka bir §ey kazandirmiyordu, dogal olarak,
insana para da lazimdi, insanm parasi olmak zorundaydi! An­
cak §imdi ne tarifi uygulayabiliyor ne de tarife bo§verebiliyor­
dum i;iinkii insan bic;imi, kahbi bir kenara biraktlgmda i§ler zor­
la§iyordu. Arna aym zamanda kahbm, tarzm di§ma i;iktigimzda
i;ok tuhaf, umulmadik yerlere de varabilirdiniz, Ibsen'in dedigi
gibi i;iki§ noktasi en i;ilgm olanm alacagi sonui; en ozgiin olandi.*
*
Peer Gynt, Henrik Ibsen IV. Perde. ( i;.n.)

1 01
Ancak ben ozgiin olam aram1yordum <;iinkii Jim Jarmusch'un
dedigi gibi ozgiinliik yoktu, yalmzca otantiklik vard1, ne demek
istiyordu bununla? Yani yeni varolu§sal sorunlar yoktu, onlan ele
almanm yeni yollan vard1 sadece, baz1lar tlar1 digerlerinden
daha biiyiik etki yaratacak §ekilde, tama1i Kendilerine has yol-
larla, a<;1k<;a kendi imzalanm atarak ele ahyordu, boyle bir §ey
bende yoktu. Hayir, yazd1m. Bir §ekilde var oluyorum i§te, yaz­
d1m, sonra durdum. Belki de bu kavrama tam tersinden yakla§­
mahyd1m, sahte olandan? Taklit olandan. Hani §U bat1h mar­
kalan taklit eden ucuz Gin mallan gibi. Benim taklit etmeye
<;ah§t1g1m gibi, ama kimi acaba? Ozgiinliik ve yenilikten dem vu­
ran reklamlarla Dag'm, Rolfun, benim ve tiim Kraft-Kom'un iil­
kenin onde gelen ileti§im dam§manhg1 firmalanm taklit etmeye
c;ah§mam1z gibi. Gakma Gucci c;antalar plastik bile olsa hakiki
c;anta degil miydi? Hakiki <;akmalar! Hakiki ve safkan bir taklit
oldugumu anlad1m. Ne olmu§ yani, ne olmu§ ha, taklit etmeyen
kimse yok ki, diye aband1m klavyeye, birlikte konu§abilmek ama­
c1yla bir lisam ogrenmek ic;in taklit etmek zorundayiz, ben ileti§im
kurmak istiyorum yazd1m, sadece kendi kendimle konu§mak iste­
miyorum, sonra bilgisayarm iizerine kapand1m, mahvolmu§tum.

En Hakiki'nin arkasmdaki adam hakiki miydi? Adami goog­


le'lad1m, s1radan bir kapitalist gibi goriiniiyordu.

Geceleri bilgisayarm ba§ma gec;ip bir ileti§im dam§mamm konu


alan yaz1mla ugra§1yordum. Rolfa benziyordu, ona Bj 0rne adm1
verdim. Bj0rne, en hakiki, en eski, hasm has1 olmakta yan§an
bahk restoram kaynayan bir bolgede ac;1lacak bahk restoramna
iyi bir isim bulmakta zorlamyordu. "Hakiki Eski Bahkc;1," "Ger­
c;ek Eski Bahkc;1," "Eski Ger<;ek Bahkc;1," "En Gerc;ek Eski Bahkc;1"
ve "Gerc;ek Eski Bahkc;1larm Yeni Bahk Lokantas1"yd1 onerilen­
ler, ama meslekta§1 ve k1demli dam§man B0rge bu ismin c;ok

1 02
uzun oldugunu dii§iiniiyordu. Bj 0rne bozulmu§tu, "Hayat" sma­
vma girdigimde en iyi notlan ben ald1m ama diye terslendi.

Gerisini getiremedim, ironi yap1yordum, hepsini sildim.

Noel'le yilba§1 arasmda, pasta direktifi yiiriirliige girdikten sonra


Almanya ve Hollanda'daki pasta gorevlilerinin <;ah§ma ko§ullan
iizerine yapilm1§ ara§tirmalan okumaya ba§lad1m. Ara§tirmalara
niifuz edemiyordunuz dogrusunu soylemek gerekirse. Gizlenen­
leri 1;ekip 1;1kartmak i<;in her tiirlii analitik yetenegimi kullanmak
zorunda kahyordum. Bir saat i<;inde pasta 1;ah§anlarmm ge1;ine­
meyecek kadar az para kazand1klanm ve ertesi giiniin onlara ne
getirecegini bilemedikleri biiyiik bir giivencesizlik i<;erisinde ya­
§ad1klanm anlad1m. Bunu hem Rolf hem de Postkom miidiirii
soylemi§ti ama kendim de okumak istemi§tim. �imdi soylenen­
ler dogrulanm1§h, bunun beni sarsmas1 gerekiyordu, ama belge­
lerin ikna edici sonu1;lan kar§1smda hi<; sarsilmam1§t1m, kendini
tekrarlayan, s1k1c1 ve fazlaca resmi bir dil kullamlmasma sinir ol­
mu§tum yalmzca. Pasta 1;ah§anlarmm belirsiz gelecegi ve fakir­
liginin aradan kaynay1p gidebilecegi tek bir falso yoktu. Her §ey
sozlii olarak ve sayilarla belgelenmi§ti, ancak fakirlik ve endi§e
konusu dikkatli ifadelere ve tedbirlilige bogulmu§tu. "Sosyal dam­
ping" laf1 ge1;iyordu, ama bunun tek tek ki§iler i<;in somut anlam1
kullamlan dille karartilm1§t1. Dag'm soyledikleri akhma geldi; in­
sanlarm hayatlarma dair en onemli kararlar onlan ilgilendiren­
lere haber verilmeden, onlara sorulmadan, ele§tirel zekadan yok­
sun yerlerde ahmyordu.

Helga Brun'ii google'lad1m, ama bir §ey bulamad1m. Belki de


hi<; ya§amam1§t1. Belki de bir metafordu. Bir §eyin nedeniydi,
ama neyin? Rudolf Karena Hansen'a mail atmay1 akhmdan ge­
<;irdim, hikil.yeyi soracaktim ancak mektup yazmay1 se<;tim.
Mektubu katlad1m, eskiden kalma bir zarfm i<;ine koydum. Pul

1 03
bulamad1m. Oslo merkez istasyonuna gittim, bir yandan da 90-
cuklugumdaki pul defterimi dii§iiniiyordum, ingiliz krali9esinin
§effaf plastik ceplere sokulmu§ «;e§itli renklerdeki yanm profili.
<;e§itli renklerde Norve«; pasta borazam, yirmi be§ kuru§luklar,
on kuru§luklar, Kral Olav'm «;e§itli renklerde yanm profili; pul­
lan tasnifte, degerlendirmede zorluk 9ekerdim, mektuplan ten­
cerelerin iizerinde buhara tutup c1mb1zla zarftan s1ymr, havada
kuruturken bir yandan da ender bulunan, hazine degerindeki o
ozel pulun, istiridyeye gizli incinin hayalini kurard1m. Merkez
tren istasyonu tuhaf bir bi«;imde bo§tu, sadece iilkenin yeni va­
tanda§lan bir ko§ede tak1hyorlard1, bir diger ko§ede giivenlik go­
revlileri evsizleri kap1 d1§an ediyorlard1, Narvesen diikkam ka­
patmak iizereydi. " Pul «;e§itlerinizi gorebilir miyim?" dedim ve
kadm anlamamI§ gozlerle bana bakt1. Orada 9ah§an ba§ka birini
9agird1, o da sag1 solu epeyce kan§tird1ktan sonra iizerinde Ale­
xander Rybak'm fotograf1 olan dokuz bu9uk kron tutarmda bir
pul buldu, boylece mektubumu yollayabildim. Pul koleksiyoncu­
larmm geleceginin parlak oldugunu soylemek uygun olmazd1.

Pul koleksiyonculan, onlar bizden yanadir! Pul koleksiyonculan


bizim taraf1m1z1 tutar, onlarm say1s1 9oktur, pul koleksiyoncu­
larmm 9ogu oy kullanma hakkma sahiptir, etkileyicidirler, tut­
tuklarm1 kopanrlar, zor hayaller pe§indedirler, daha once ne­
den akhma gelmediler ki? Tiim eyaletlerin pul koleksiyonculan,
pasta direktifine kar§I birle§in! Pasta Hizmetleri'ni Koru ve Halk
i«;in Pullar, diye yazd1m eve gelir gelmez, yeni kralm profil res­
miyle notunu dii§tiim «;iinkii kraliyet«;ileri de yamm1za 9ekme­
miz gerekiyordu. Buhan tiiten pul tenceresinin verdigi 9ocukluk
heyecam yeniden akhma geldiginde klavyenin tu§larma hevesle
vurdum. Ya§asm kral ve kraliyet diye yazd1m co§arak. Fyort­
larm, daglarm, pullarm tuhaf el9ileri, bizim el9ilerimiz. Bi­
zim arada sirada §Ik giyinen sebatkar yard1mseverlerimiz, belli

1 04
belirsiz atan kalplerimizin sec;ilmii;;l eri, zor zamanlarm teselli­
leri, endii;; eler ic;indeki zihinlerimizin ba:;; rol oyunculan. Mug­
lak asaletinizi selamhyoruz ! Ya:;;l anan iddias1z krahm1z1 ve onun
i;;i ir, fotograf ve biiyiik ihtimal pul konusunda donammh, kiil­
tiirlii kralic;esini, goriinii:;; e gore pamuk gibi bir kalbe sahip ku­
sursuz veliaht prensimizi ve tek ba:;; m a annelere yiiz kazandiran
tovbekar Sinderella'm1z, orospumuz ve Meryem Anam1z1, c;1p­
lak bedeni :;; e hir ve kasabalardaki her ya:;; t an erkegin kafasmda
ya:;; ayan film y1ld1z1 veliaht prensesimizi selamhyoruz ! Onlarm
dualitesini ve ikiyiizliiliigiinii ve atlarla, kopeklerle, k1zlanyla
ve oliilerle konu:;; a n melekler melegi Prensesimizi ha:;; tac1 edi­
yoruz. Dar zamanda, zor zamanda, iistlerimizin biistlerine s1-
gm1p en onemli mesajlanm1zm, gonderdigimiz en candan se­
lamlarm ve iyi Noeller dileklerimizin iizerine yap1:;;t mlan kiic;iik
dikdortgenlerin iizerinde onlarm resimleri olsun istiyorduk, at
k1hyla siislenmii;; migferleri ba:;;l armda, parlak siingiileri kolla­
rmda olan erkeklerin korudugu, tecaviiz olaylanyla iinlii parkm
ortasmda tam bir pul gibi duran saraylar olmasa ne yapard1k ki
biz? Ah, kraliyet ailesi ve klZll Posta Hizmetleri'nden ve onlarm
soylu koruyucularmdan da kadim, mavi kanh kral soyu, bira­
km tasvirleriniz yapilsm ve bizlerin islak, istekli dillerimiz on­
lan yalasmlar, yap1lsm da mektuplanm1zm yerlerine ula:;; m a­
sm1 garantileyelim.

Bu ii;; e yaramazd1. Onemli olan o esnada hissettiklerimdi, duydu­


gum tutku. Saat on bir olmasma ragmen heyecan ic;inde Rolfu
arad1m. Heyecamm1 payla:;; mad1, medya egitimi kursu onu peri­
:;; a n etmii;;t i. <;ok onemli bir :;; ey kei;;fettigimi soyledim.

"Oyle mi? "

"Daireyi dikdortgen yard1m1yla ac;1klamaya kalk1:;;1 yoruz,


yanh:;; 1 m1z burada," dedim. Ne demek istedigimi anlamad1. "Bir

1 05
meseleyi pazarlayacaksak eger, mesele degi§im ve i<;:selle§tir­
meyse, bu i§ daglar1 diimdiiz eden, yangmlan sondiiren dile b1-
rak1lamaz." Hala. ne dedigimi anlam1§ degildi.

"Sen," diye sordum, "tutkunu, a§km1, en derin ozlemlerini


ve onlarm ger<;:ekle§mesini, bir medeniyetin batI§IIlI engellemek
i<;:in gerekli olan hevesini ve ciddiyetini ifade etme i§ini bir ileti­
§im uzmanma m1 birakirdm?"

"Sarho§ musun sen? "

"Ba§ka kelimeler bulacag1m," dedim, "ba§ka imgeler."

"Oyle yap," dedi ve kapamadan once "iyi Noeller," diledi,


bunu unutmu§tum.

Bir daireyi daireler, bir ii<;:geni ii<;:genler yard1m1yla a<;:1klamak


m1? Soylemesi kolayd1 ama ya yapmas1? Yazilmas1 gerekeni ta­
rif etmek yerine onu yaz . Alman postac1larm fakirligi ve gele­
cek endi§eleri. Gururlu Norve<;: postac1larmm biiyiik miicadele­
lerle kazand1klan sosyal haklanm kaybetme korkusu; ben bunu
becerememi§tim, siradan, ba§ans1z bir gazeteciydim. Arna ha­
yat belki de Ferner Jacobsen diikkammn erkek reyonundaki gi­
biydi, mesele insanm hangi kelimeyi kulland1g1 degil de hangi
duygularm kelimelere e§lik ettigiydi. Bu duygulan edinmeliyim.
Bunu da soylemesi yapmaktan daha kolayd1. Edinmek tuhaf bir
kelimeydi ama §U an Noel gecesiydi, bayram. Stein Truls ve an­
nesiyleydi, ben Margrete ve Trond'a davetliydim ama yalmz kal­
mak istiyordum. Gozden ge<;:irmem gereken, ya§amam gereken
pek <;:ok §ey var diye dii§iindiim. �iiphe dii§iincede, iiziintii ise in­
sanm tiim benliginde meydana gelir ve gozden ge<;:irilemez, ama
insan iiziintiiyii ya§ay1p ge<;:irebilir, ben bir an once ge<;:irmek
i<;:in sabirs1zlamyordum, imkans1z olandan imkanlar dahilinde
en h1zh §ekilde kurtulmay1 kim istemezdi? Dag'm kokusunu ha­
t1rlamaya <;:ah§t1m, gozlerimi kapat1p Dag'm kokusunu <;:1kar­
maya <;:ah§tim, haf1za kart1mda bir yerde oldugundan emindim,

1 06
sonra Dag'm kokusu burnuma geldi, Dag'm kokusuyla doldum,
oda doldu, bundan kai;1§ yoktu, holde bile, hava almak ii;in mer­
divenlerin oniindeki kap1y1 ai;t1m ama merdivenlerde de Dag'm
kokusu i;ok yogundu, kustum, ardmdan avaz avaz feryatlar, goz­
ya§lan geldi, kramplarla ba§a i;1kabilmek ii;in uzand1m, ne kadar
uzun yatt1g1m1 bilmiyorum, kalktig1mda gece olmu§tu, insanm
ii;ine girmi§ ve biinyesinin kaldiramad1g1 §eyi ii;inden i;1kard1-
gmda hissettigi gibi kendimi bombo§ hissettim. Kral'm televiz­
yon konu§mas1 vard1, yilba§1yd1, biiyiik laflarm, biiyiik miizikle­
rin zamamyd1, kendi yans1mam1 ve Nrernes ya da Slemmestad'a
kadar uzanan alam gorebildigim salon penceresinin oniinde
durdum, karanhk yoniimii tayin etmeyi zorla§tmyordu, ama
aym zamanda da kolayla§tmyordu. Ormanla deniz kaybolmu§tu
ama insanlarm oturdugu yerlerde 1§1klar yamyordu. Hayatmm
anlam1 ne? diye sordum. Sen peki sen, sen ne yapacaksm? Top­
lumdaki yerin ne, topluma katkm ne olacak?

Rolf'un sirt1 ha.Ia tutuktu, Postkom miidiiriine yalmz gittim. Ul­


kenin en biiyiik gazetelerinden birine posta direktifine kar§1 go­
rii§lerimizi bildiren bir makale yaz1p yollamay1 onerdim, genel
kuruldaki tiim iiyeler de altma imzalanm koyacaklard1, Noel ta­
tilinde i§i;i Sendikas1'mn yap1sm1 i;ah§ffil§tlm, genel kurul iiyesi
ne demek biliyordum. Direktife kar§l bir imza kampanyas1 ha­
z1rlamay1 onerdim, ancak Dag'm 2009 yazmdaki sei;im kam­
panyasm1 hedef alarak yapt1g1 gibi degil; Noel tatilinde Dag'm
Postkom miidiiriiyle yaptlg1 e-posta yaz1§malanm didik didik
etmi§tim. Yiiz elli bir belediye ba§kam, direktifin yiiriirliige gir­
mesi halinde Posta Hizmetleri'nin hizmetlerinde ve hizmet ka­
litesinde onemli Oli;iide dii§ii§ ya§anacagmdan endi§eliydi, hii­
kiimetten en azmdan, on bir AB iilkesinin daha once yapt1g1
gibi direktifin yiiriirliige girme siirecini erteletme karan i;1kart­
tlrmalanm istiyorlard1. Ve buna benzer §eyler. Hak ettigi ilgiyi

1 07
gormemi§ti ama bunca onemli §ahsiyetin benden, yani bizden
yana oldugunu bilmek giizeldi. Arendal belediye ba§kam, Ask­
vold, Audnedal, Afjord, Arnot ve As belediye ba§kanlan. Dag he­
men yamba§1mdaki ofisteydi ama onun iilkedeki belediye ba§­
kanlarmm hepsine e-posta yollad1gmdan haberim yoktu, hepsi
imza vermemi§ olsa da tiim partilerden yiiz elli belediye ba§kam
imza vermi§ti. Ben §U ByggBo'nun aptal say1s1 ya da zincir resto­
ran pazarlamas1 iizerine ara§tlrmalarla kafay1 yerken o muhte­
melen belediye ba§kanlanm telefonla aram1§, onlarla tartl§IDI§,
kafalanm iitiilemi§, onlan ikna etmi§, hat1rlatmalarda bulun­
mu§tu. �imdi de ben Dag'm c;ah§masma, Dag'm ifadelerine da­
yanarak benzer bir kampanya ba§latmak ve bunu postdirekti­
vet.no sayfasma koymak istiyordum. Postkom miidiirii bunun
iyi bir fikir oldugunu dii§iiniiyordu, ofise gittim, yalmzca ina­
nanlarm degil de c;ogu insamn, diikkanlarm erkek reyonlarm­
daki tezgahtarlarm, kayakc;Ilarm ve bankacilarm direktifin ap­
talca oldugunu anlayacag1 bir dilde yazmak niyetindeydim, tam
o s1rada Stein'm bankadaki i§ ba§vurusunun nasil gittigini sor­
may1 unuttugumu ve Truls'a hediye almad1g1m1 hat1rlad1m, onu
yine unutmu§tum.

i§ten sonra Steen&Str0m magazasma ugrad1m, oyuncak bolii­


miine c;1kt1m. Tam yakla§mI§ken geri donmek istedim ama yine
de gittim. En son ne zaman bir oyuncakc;1 diikkamna girdigimi
hatirlayamad1m, oyuncaklanmdan birini hatirlamaya c;ah§tlm,
oyuncaklanm vard1 herhalde? Uzerime bir gOlge aband1, bunun
nereden geldigini bulmak ic;in etrafima baktlm, ama pencere fa­
lan yoktu, buydu i§te, duvarlar tavana kadar rengarenk oyun­
caklarla silme doluydu, tavandan da bir §eyler sallamyordu ama
pencere yoktu, d1§an firlad1m. Sokaga c;1kmca yeniden nefes al­
maya ba§lad1m, bir kitapc;1ya girdim. Ferah bir yerdi, pencereleri

1 08
vard1, bir Postac1 Pat kitab1 ald1m. Stein, Truls evde olmasa da
kalk gel demi§ti.

Merdivenlerden <;1kmaya karar verdim, nefes nefese kalmak iyi


geldi. Koltuk degnekleriyle kap1da duruyordu, sanld1k, annesi
d1§andayd1, ah§veri§ yap1yordu, iyi oldu, uzun oturmayacakt1m.
Kahve ister misin diye sordu, istemiyordum, hediye paketini ma­
saya biraktlm, banka i§ini soracaktlm, sonra i§i almad1gm1, bu­
nun da camm s1ktig1m dii§iindiim. <:;ay ister miyim diye sordu, o
zaman evet dedim. Masaya oturmu§, <;ay1m1z1 i<;erken Noel'den
onceki medya egitimi kursunda aglamaya ba§lad1g1m i<;in kur­
sun iptal oldugunu soyledim.

"Neler soyliiyorsun? " dedi, "neden" diye sordu §a§km bir


halde, soyleyecek soz bulamam1§<;asma.

''Arada s1rada acaba i§ mi degi§tirsem diyorum," dedim, ag­


z1mdan ka<;1verdi, "ama ne i§ yapacag1m1 bilemiyorum. Para ka­
zanmak i<;in <;ah§mak laz1m."

"Evet, aynen oyle," dedi ve dudagm1 isird1, sonra annesi


geldi. Merdivenlerden inerken bu bir son mu yoksa ba§lang1<; m1
diye dii§iindiim.

Rolf ha.la kotiiydii, o yiizden posta direktifi i§ini ben devrald1m.


Postkom miidiirii her girdigi toplantldan sonra beni aray1p rapor
veriyordu. i§<;i Partisi'nin eyalet kollanm y1lhk toplantilarmdan
once geziyor ve muhalefet ate§ini alevlendiriyordu. Direktife
kar§l oy kullanma karan <;1kan toplantilarda ne tiir argiiman­
larm belirleyici oldugunu anlamak i<;in buralara yeniden gidi­
yor ya da telefon ediyordu. Bu bilgiyi bana iletiyordu. Giinleri bu
§ekilde, seyahatle ve telefon ba§mda ge<;iyordu, kampanyayla il­
gili onerime iPhone'undan yorum gondermi§ti ve soguk bir ocak
giinii anla§ml§t1k. imza kampanyasm1 postdirektivet.no sayfa­
sma koydum, bir saat ge<;medi ki imza yagmaya ba§lad1. Giinde

1 09
birkar; kez sayfaya girip kontrol ediyordum, her defasmda yeni
isimler imzahyor, baz1 giinler yiizlerce imza geliyordu, kulaktan
kulaga yayild1 diye dii§iindiim, kuru otlarm tutu§mas1 misali,
deyimlerin ortaya r;1kmasmm bir nedeni vard1, bundan boyle,
laf olsun diye degil gerr;ekten kastederek soylendiginde deyim­
lerle dalga ger;meyecegim. Kastettigini soylemek, mesele buydu !
Sabahlan yapt1g1m ilk i§ postdirektivet.no'nun sayfasma girip
kontrol etmekti, her giin daha fazla insan geliyordu, ocak karan­
hg1 artik o kadar karanhk degildi, soguk kmlmI§tI ve Mosseve­
ien yolundaki trafik her zamanki kadar yava§ ilerlemiyordu, ara­
balarda posta direktifine kar§I olanlar vard1 belki de.

Aym sonuna dogru, i§r;i Partisi'nin y1lhk eyalet kongrelerinin ye­


disinde direktife kar§I oy kullanma karan almm1§t1. Pek r;ok de­
lege partinin yilhk kongresine haz1r talimatlarla geliyordu. Hir;­
bir yilhk eyalet kongresinden olumlu oy kullanma yoniinde karar
r;1kmad1 ve kar§I oylarm biiyiik bir oy fark1yla kazanmad1g1 bir­
kar; kongrede de hiikiimet temsilcilerinin ziyareti soz konusu
oldu. M0re ve Romsdals'ta Di§i§leri Bakam Jonas Gahr St0re
iiyelerden direktife kar§I onergeyi ger;irmemelerini istedi, St0re
gittikten sonra onergenin oylamasma ger;ildi, dort ki§i harir; her­
kes onergeye evet dedi. Parti yoneticilerinin bir §eyler dondii­
giinii anlamI§ olmalan laz1md1 degil mi? Bir planlan var miyd1,
Postkom miidiirii yoneticilerin planma dair ipur;lan elde edebi­
lir miydi? 0 hatm say1hr biiyiikliikteki ili§kiler ag1m kullanarak
ara§tirma yaptI, bense ba§bakanla bakanlarm kafasmm ir;inde­
kileri okumaya r;ah§t1m ama zordu. Dii§man, i§r;i Partisi hiikii­
metiydi, bu kadanm biliyordum. Dii§mam tamyordum, ama o
sava§ meydanmda goriilmez olmu§tu. Ak§am haberlerinde sii­
rekli Libya'nm bombalanmasm1 savunuyor, posta direktifinden
soz etmiyorlard1. Direktife taraf olanlar ortahkta yoktu. Post­
kom miidiirii M0llergata 10 numarada oturmu§ bunun sebebi

110
hakkmda spekiilasyanlar yap1yardu, ben dinliyar ve ogreniyar­
dum. Bir bildikleri mi var diye merak etti. Ani bir degi§iklik, bir
pusu mu soz kanusuydu, hie; beklemedigimiz bir anda. Biz, dedi.
Hayir, diye akil yiiriittii. Hiikiimet muhtemelen bunun sevimsiz
bir kanu aldugunu biliyardu, yani en iyisi bu kanuya deginme­
mek, bu kanuyu tarh§mamaktl . insanm uyandirmaya cesaret
edemeyecegi bir ay1 misali. Bu i§in her zamanki gibi istedikleri
§ekilde alacagm1 umuyarlard1.

''Arna bizi hafife ahyarlar," dedi Pastkam miidiirii. Bana gii­


veniyardu, kavgaya hazir bir §ekilde ellerini avu§tU:rdu. Hakh
c;1kmasm1 goniilden istiyardum. Gerc;ekten istiyardum. Tam
M0llergata Caddesi'ni gec;erken pencereyi ac;1p bana seslendi :
"Sunndal belediye meclisi kar§l ay kullanm1§ ! "

Palitik kararlarm insanlarm hayah iizerinde etkisi vard1, bunu


biliyardum, mesele buydu. Parlamentada alman kararlar vatan­
da§lar ic;in sanuc;lar daguruyardu, ben de dahil almak iizere. Si­
gara ic;menin yasak aldugu yerlerde sigara ic;miyardum, zaten
arada sirada sigara ic;iyardum. Diikkanlarm ac;1k alma saatleri­
nin uzahlmas1 pek c;ak ki§inin hayatm1 kalayla§tirm1§t1, benim
de, ama tezgahtarlarm ya§am ka§ullanm nasil etkiledigi hie; ak­
hma gelmemi§ti, k1saca, alaym tiim bayutlanm anlamam1§t1m.
AB'nin iic;iincii pasta direktifi yiiriirliige girerse pasta c;alu�anlan
maa§larmm dii§mesi tehlikesiyle kar§l kar§1ya kalacaklard1, te­
aride degil, gerc;ekte. Ev barcunu odeyememe tehlikesiyle. Ara­
bay1 satma tehlikesiyle. iki yakay1 bir araya getirebilmek ic;in
sasyal yard1ma ba§vurmak zarunda kalma tehlikesiyle. Bu her­
kesin ba§ma gelebilirdi. Hayir, gelmezdi kesinlikle. Ben her za­
man kendime giizel maa§h bir i§ bulabilirim, annemden yard1m
isteyebilirdim, benim ic;in ya da ba§bakan ya da d1§i§leri bakam
ic;in boyle bir tehlike soz kanusu degildi. Giicii alanlarm asla teh­
likede almamas1 taplum ac;1smdan ne anlama geliyardu? Pasta

111
c;alu�anlarmm endi§elerini anlayabilirler miydi? Posta c;ah§an­
larrnm endi§elerini anlayabilir miydim? Muhtemelen hayir, ama
en azrndan anlamaya, kendimi onlarm yerine koymaya c;ah§1-
yordum. Kendimi tiiketicinin yerine koyup En Hakiki gibi §ey­
lere ihtiyac1 olduguna inanmas1 ic;in onu nasil kand1rabilecegime
kafa yoruyordum. Kendimi herhangi birinin yerine koymaya c;a­
h§abilirdim. Kendimi anlamakta c;ok zorlamrken, kendime kar§l
samimi degilken, kendimle hic;bir §ekilde senli benli konu§a­
mazken kalk1p ba§kalarmm dii§iince yap1sm1 anlamaya c;ah§­
mak nasil olacakti? Arna, diye dii§iindiim, kendime giden yol ya
ba§kalarmdan gec;iyorsa? Salt insani ko§ullan payla§iyor olma­
m1z nedeniyle ba§kalanm anlamaya c;ah§abilirdim. Giinkii di­
gerleri de belki benim bogu§tuklanmla bogu§uyorlard1 ve bana
yard1m edebilirlerdi. Yard1ma ihtiyac1m vard1, bu c;ok acildi
c;iinkii Margrete gibi hayat1 beklemeye almak, uygun bir zaman
bekleyerek hayatl ertelemek istemiyordum, yarm c;ok gee; olabi­
lirdi. Hayatm ba§kalarrna birtak1m dersler verdigine ve onlarla
konu§manm bana faydas1 olacagrna dair bir his vard1 ic;imde.

Bir oglen vakti posta kutumda Rudolf Karena Hansen'dan ge­


len bir mektup buldum. Ko§arak yukan c;1ktlm, korkudan titre­
yerek yerime oturdum. Helga Brun iizerine biiyiik bir kitap yaz­
d1gm1 ve ileti§im dam§manlarmm arakc;1 olduklar1 kulagma
geldiginden kitap hakkmda c;ok fazla §ey if§a edemeyecegini be­
lirtiyordu.

Biraz dii§iindiikten sonra miitevaz1 bir iislupla posta direktifiyle


ilgili c;ok c;ah§t1g1m1, Helga Brun'iin hikayesinin muhalefeti ce­
saretlendirecegini, zafere katk1s1 olacagm1 samyorum diye yaz­
d1m, biiyiik konu§mak artlk goziimii korkutmuyordu. Cevap ola­
rak, Eiby'ye gelirsem onu ziyaret edebilecegimi yazd1.

112
iki hafta sonra U<;aktayd1m. U<;ak hava karanhkken kalkmu�tI,
zifiri karanhkta indi. Karanhktan korktum. Oslo'da giinler uza­
mu�tI, hava aydmhk m1yd1 yoksa bu sadece zihnimde olan bir §ey
miydi, oras1 pek belli degildi. Belki de psikoza girmi§tim ya da
bipolar bir durumun manik a§amasmdayd1m ve karanhk §imdi
geri geliyordu. Kar y1gmlan dag gibi birikmi§ti, araba sanki bir
kanyonun dibinden ilerliyordu. �ofor Rudolf Karena Hansen'1
gayet iyi tamyordu. Eski kiliseyi, kapatilm1§ kereste fabrikasm1,
kapatilmI§ okulu, kapah kafeyi gosterdi ve heniiz kapatllmam1§
bir <;iftlige sapt1, alt kattaki pencerelerde I§Ik yamyordu. Ona
Kai'm selamm1 iletmemi istedi.

Zili 1;almak i<;in cesaretimi toplayana kadar bir siire merdiven­


lerde durdum. Rudolf Karena Hansen, iizerinde kayak1;1ya geri
gonderdigim el 6rgiisii kazak benzeri bir kazakla hemen kap1da
belirdi, onun kokusunun i<;ine davet edildim, pipo tiitiinii, soba
odunu ve sakal. Selamla§tlk, Kai'm selamm1 ilettim, ''.Aa §U Kai,"
dedi Rudolf Karena Hansen, beni oturma odasma gotiirdii, oda
sava§ zamam Finnmark, toprak yakma taktigi ve <;inli postac1lar
iizerine yaz1lm1§ sararmI§ kitaplarla doluydu. Araba kullanma­
mI§ olmama ragmen bana yolluk niyetine bir i<;ki verdi. i1;mek
istemiyordum, ama buakmak da istemiyordum, i<;ip 1smd1m, bir
koltuga buyur edildim, kans1 hasta oldugu i<;in kendisinin yap­
t1g1 un kurabiyesinden ikram etti, kans1 ikinci katta yat1yordu
ve ona ihtiyac1 oldugunda bastonuyla yere vuruyordu. "�imdi,"
dedi ve ba§m1 tavana bakar gibi geriye egdi, hafiften yere vu­
ruldugunu duydum, sonra gitti, bir miiddet ortahktan kayboldu.
Nordahl Grieg'in eski usul yaz1yla yazilm1§ "Finnmark Yay­
las1 Uzerinde Sabah" adh §iiri bir raptiyeyle duvara asilm1§t1.
Breskades'e vard1klarmda futma kopmu§tu, ren geyikleri yorul­
dugu i<;in mola vermi§lerdi, onu anlat1yordu. Bir tanesi toyna­
g1yla yere vurmu§, "Donmu§ toprag1 derinden kazm1§t1 aniden,

113
mavi ye§il yosun topaklan I§Ik misali burnuna vurmu§tu." �ai­
rin a§ka dair hayalleri ve ya§am i§tah1yla dopdolu "k6ksiiz yii­
regi" dere tepe kovalamI§tI onu. �imdi soruyordu, o ren geyigi
gibi durdugu olmu§ muydu? Asla! Ve yine de ondan oncekilerin
in§a edip ugruna ter d6ktiigii iilkenin nimetlerinden faydalam­
yordu. Kendinden ne katm1§tI?

Ben kendimden ne katm1§hm?

Tats1z bir soruydu bu; yine de ba§lamak ic;in c;ok gee; say1l­
mazd1 herhalde? A§ka dair hayaller ve ya§am i§tahiyla dolu bir
halde iilkeyi ba§tan ba§a katetmedigim kesindi.

Rudolf doniince ic;kilerimizi tazeledi, kendisininkini kafaya


dikti ve yiizii ciddile§meden once kendine bir ic;ki daha koydu.

Helga Brun hakkmdaki kitap diinyanm hie; gormedigi biiyiik­


liikte ve 6nemde bir felsefi eser olacakt1. Ancak b6yle bir eserin
yazilmas1 dogal olarak vakit ahyordu, insan bir e§e ve 6lii mek­
tuplara can verme sorumluluguna sahip bir postac1yken yazar­
hga soyunuyorsa, bu bir nevi sadakatsizlik oluyordu.

Anlad1g1m1 s6yledim.

Bu yiizden onsozden oteye gec;emedigini anlatt1, buna kar§m


halinden son derece memnundu. "(:iinkii onsoziin ba§mda yaz­
d1gm," dedi, "sonunda ba§ka bir §ey olur, c;iinkii onsoz yazmak
izi yolu olmayan, ic;inden gec;ilmesi imkans1z s1k agac;h bir or­
manda ilerlemek gibidir, sonra birden bir ac;1khga c;1karsm1z, ne­
rede oldugunuzu bilemezsiniz ama ormanm di§mda olmak ha­
rikadir ! "

N e demek istedigini anlamam1§t1m, a m a s1k bir ormandan


c;1kmak harika olmahydi.

"Helga Brun hakkmda yazacak olan ki§i," dedi, "kendi yo­


lunda ilerlemeli, otoriteden korkmamah, sisteme hizmet etme­
meli ve sat1hk olmamah, tersine, giic;liilerin sakmacaklan biri
olmah ! "

1 14
Yukandan yere vuruldu ve Rudolf Karena Hansen gitti. <;abu­
cak geri geldi, bir i<;ki koydu, i<;ti, yenisini koydu ve bana pasta
direktifini sordu.

"Pahah, kotii, yerel olana dii§man," dedim aynen postdirek­


tivet.no sayfasmda yazd1g1 gibi.

"Dogru, dogru," dedi, "ne kadar tekrarlasak az ! "

Postkom miidiiriiniin kah telefonla kah gezerek usanma­


dan gosterdigi <;abalardan, yilhk eyalet konseylerinde alman
umut verici kararlardan ve §U ana kadar 6333 ki§inin imzalad1g1
kampanyadan bahsettim, giinliik giizergahmda bu kampanya­
nm reklam1m yapmahyd1. <;iinkii mektup dag1tt1g1 3303 ki§i bu
kampanyaya katihrsa biiyiik bir fark yaratacakt1, belki de say1-
lan 3313'e <;1km1§tl bile.

"�u an itibariyle 3308'," dedi, hastane uzakta oldugundan ve


Breskades'teki firtma yiiziinden dramatik dogumlar ya§and1gm­
dan soz etti.

Sessizlik oldu, cesaretimi toplad1m.

"Helga Brun?" dedim. "Evet, Helga," derken yine ciddi bir


ifade takmd1, bu durumda ifadeden bahsetmek dogru olur. Beni
tepeden t1rnaga siizdii, k1zard1m, Helga'nm hikayesini dinle­
meyi hak etmiyordum muhtemelen. "Bu hem kotii hem de keyifli
bir hikaye," dedi, "aslmda kesinlikle kotii bir hikaye."

"Dinlemek istiyorum," dedim, "<;iinkii bu hikayeden bir §eyler


ogrenecegim kamsmday1m, direni§ miicadelesinde faydah ola­
bilecek bir §eyler."

Dii§iinceli dii§iinceli ba§m1 salladi.

Sene 1967, S0ray adasmda haziran ay1. Helga, anne babalan


bahkhane ve bahk temizleme fabrikasmda <;ah§an adah gen<;­
ler i<;in her yil a<;ilan yaz okulunda ogretmenlik yapmak iizere,

1 15
sirtmda san elbisesi, tarifeli vapurla adaya geliyor. Ada niifusu
neredeyse bin be§ yiiz ki§i, k1sa ya da uzun bir siireligine bi­
rilerinin adaya geliyor olmas1 kendi ic;inde heyecanh bir olay. . .
Helga'y1, adanm heniiz tatile c;1kmam1§ olan iki ogretmeni kar­
§thyor. Bayan Rasmussen'in, genellikle yaz okulu ogretmenle­
rinin kald1g1 c;ati katma yerle§mesine yard1m ediyorlar. Helga
yirmi alt1 ya§mda ve oyle ah1m §ah1m bir giizelligi yok. San§m,
mavi gozlii, sakin bakt§h, sesi alc;ak ve yumu§ak, S0rny adasm­
daki yaz okulu ogretmenleri y1llardir nasdsa oyle biri. Adada
gezdiriliyor ve adanm onde gelenleriyle tam§tmhyor, doktor,
rahip ve polis miidiirii ile. Okuldan diikkana, postaneye, kili­
seye, nht1ma ve benzin istasyonuna giden yolda ba§kalarma da
rasthyorlar. Helga dikkat c;ekmiyor, c;ektiyse de ilgilenenler ka­
sabanm gene; erkekleri ve yorucu nobetlerinden kalan bo§ za­
manlarmda nht1mm kiic;iik kafesinde takilan bahkc;ilar. Yaz
ba§I S0rny'iin en giizel zamanlandir, l§Ik fazlala§ir, giinler uzar,
hava ismir ve turistler gelmeye ba§lar, ancak sayilan heniiz
fazla degildir. Tarifeli vapurun kulak tirmalayan diidiigii, mar­
tilarm boguk c;1ghklan ve her §eyin olmas1 gerektigi gibi oldu­
gunu anlatan o huzur verici ses, tekrarlarm ve doganm ritminin
sesi, dalgalarm f1s1lt1s1 ve ku§larm nameleri. . .

Rudolf medya egitimi kursunda yaptlg1 gibi sahneyi hazirhyordu.

Helga gelmi§, gormii§ ve tuhaf bir tebessiimle giiliimsemi§, gee;


saatlerde, gokyiiziiniin bir anda yamp tutu§arak k1pkirm1z1 pat­
lamasmdan once, giine§ dolu ama neredeyse beyaz olan gecelerde
ac;1khkta yiikselen biiyiik kavak agacma bagh uzun salmcakta
sallanm1§t1. Helga salmcakta sallanmt§, adanm daglarmdaki
patikalarda, nht1mda ve nhtims1z kumsallarda uzun yiiriiyii§­
lere c;1km1§tI, uyamk olanlar onun denize art arda ta§ att1gm1 go­
rebiliyordu, bir §eylerin yiikiinden kurtuluyormu§<;asma. Arna

116
bunu sonra soylemesi kolayd1, i;iinkii sonra sonradan gelirdi,
once degil, onsozdeki ilk ve son ciimle misali.

Bir ogretmen ilk hafta boyunca onunla birlikteymi§, ikinci haf­


tanm ilk giinii yedi ya§mdan on iii; ya§ma kadar i;ocuklara egi­
tim verirkense Helga yalmz kalm1§t1. Onlara fotosentezi ve
Avrupa'nm ba§kentlerini anlatm1§, sonra da gezmeye gotiiriip
bir giin oncesinde olanlara hay1flanmayan, yarm ii;in endi§e­
lenmeyip am ya§ayan havadaki ku§larm, tarlalardaki t;ii;eklerin
isimlerini ogretmi§ti. Baz1 ki§iler, diye eklemi§ti Helga, am ya­
§amanm soylemesi kolay, yapmas1 zor bir i§ oldugunu dii§iiniir,
ama bu konu tartl§maya ai;1ktir. Pek i;ok ki§i mutfak pencerele­
rinden adanm gelecegi olan ne§eli gruba memnuniyetle bak1yor,
onlar Tann'nm ozgiir dogas1 it;erisinde oynay1p ogrenirken bu­
nun Sound of Music-Ne§eli Giinler filminden bir sahneye ben­
zedigini dii§iiniiyormu§; arka planda zirveleri karla kaph gor­
kemli daglar. Film, herkesin bildigi gibi mutlu sonla bitmi§ti.
Bu yil da iyi gei;ecek diye dii§iinmii§lerdi, onceki ve ondan on­
ceki yil gibi. ilk haftanm cuma giiniiniin son ders saatinde Helga
S0rny adasmdaki i;ocuklara bir kompozisyon odevi vermi§, i;o­
cuklar da sessizce evlerine donmii§lerdi. Ertesi giin hepsi kendi
ba§larma odalarmda oturmu§lard1, biitiin hafta sonu kag1da tek
bir sozciik bile yazmadan odevlerin ba§mda gei;mi§ti. Gocuklar
uyuduktan sonra odalarma giren annelerin bundan haberi ol­
mu§, i;ocuklarm konsantre halde ba§mda oturup yazacak tek
bir kelime bile bulamad1klan kag1tlara bakm1§lard1. Sabah ol­
dugunda i;ocuklarm suratlarmm as1khg1, kara kara dii§iinme­
leri, tek ba§larma bisiklet gezintilerine i;1kmalan; bir §eyler
degi§mi§ti ve bunun nedeni de kompozisyon odevi olmahyd1.
Anne babalar odev hakkmda sorular sormu§tu, ama hit;biri ce­
vap vermemi§ti. Anne babalar, odevmi§, yaz okuluymu§, bun­
larm pek onemi olmad1gm1 soylemi§ti i;ocuklara, t;iinkii yaz

117
okulu smav1 olrnayan, sozde bir okuldu, dogruyu soylernek gere­
kirse odev teslirn edilrnese de olurdu. Arna bu da c;ocuklarm ak­
hm c;elrneye yetrnernii;;t i. <;ocuklar kag1tlarm bai;; mdan aynlrna­
rn1i;;t i. Yetii;;k inler c;ocuklarm kendilerini iyice kaptird1klan i;; e yin
ne oldugunu bilrniyor ve bunu c;ocuklardan ogrenerniyordu.

Arna bir baba yolda bir anneye, sonra bir anne nhtirnda bir an­
neye ve bir bai;;k a anne de diikkanda bir babaya rastlarn1i;;t 1. Bu
rnesele uzun zarnandir ic;lerini kernirdigi, bir ai;; a gilanrna itirafi
rnisali utanc; ve hassasiyetle ilintili oldugu ic;in birbirlerine dik­
katlice sorular yoneltrnii;;l erdi: "<;ocuklarm bai;; mdan kalkrna­
d1g1 §U kornpozisyon odevi . . ."

"Evet, o odev."

"Pek kolay degil sanmrn."

"Evet, hie; kolay degil."

''Arna onlan odevden bai;;l anm kaldirrnaya ikna etrnek de ko-


lay degil."

"Evet, hie; kolay degil."

"Odevin konusu, galiba . . . "

"Evet, neydi ya, akhrndan c;1krn1i;; gitrnii;; . "

"Ben de unutrnui;; u rn."

"Arna belki Pal hat1rlar."

"Evet, Pal geliyor ii;;t e, o kesin biliyordur."

Arna Pal de bilrniyorrnui;; . S0ray'de huzursuzluk artrn1i;; , in­


sanlar bu ii;; i n art1k canlarma tak ettigini diii;; iiniip rneselenin ne
oldugunu anlarnaya karar verrnii;; , arna evlerine dondiiklerinde
c;ocuklan kag1tlarmm bai;; m da hevesle oturrnui;; , kalernlerin­
den rniirekkep tai;; I ra tat;; I ra yazarken bulrnui;;l ard1. Anne baba­
lar Forsyte Ailesi dizisinin son bOliirniinii televizyonda izlerken
hie; rahats1z olrnarn1i;;l ard1, c;ocuklar yazrnaya bai;;lad1klarmdan
rnesele hallolrnui;;t u, i;; i rndi geriye yalmzca onlar yatt1ktan sonra

118
kag1tlan okumak kalm1§t1. Arna <;ocuklar yazd1klanm bitirdik­
ten sonra yatmaya gitmeyip sanki aceleleri varm1§<;asma, sanki
yazd1klarmdan bir an once kurtulmalan gerekiyormu§<;asma
pazar gecesi demeden sokaga f1rlam1§ ve yaz1yla doldurduklan
kag1tlan Bayan Rasmussen'in posta kutusunun yanmda, evin
oniinde masum masum duran Helga Brun'iin posta kutusuna
atm1§lard1. Sonra birilerinin yaz1lan <;alacagmdan ya da onlan
okuyacagmdan endi§elenerek Bayan Rasmussen'in kap1sm1 <;a­
hp yaz okulu ogretmeni Helga Brun'iin evde olup olmad1g1m sor­
mu§lard1. Tabii ki evdeydi kadm. Helga Brun o gece on alt1 kez
a§ag1ya inip ogrencilerinin kompozisyonlanm almI§ Ve gece ge<;
saatlere kadar oturup onlan okumu§tu. Mutfak pencereleriyle
oturma odas1 pencerelerinden Helga'nm I§Ik yanan penceresine
bak1p durmu§tu i;ocuklar, beyaz gecelerin k1sac1k siiren karan­
hg1 bastird1ktan sonra bile.

Pazartesi sabah1 S0rny'deki i;ocuklar1 yataklarmdan kaldir­


mak miimkiin olmam1§t1. Anne babalar soylenip durmu§, bag1-
np <;agirm1§lard1 ama bir siire sonra hayli saygm cenaze i§leri
biirosuna, pek de saygm olmayan diikkana, bahkhaneye ve is­
keledeki kafeye <;ah§maya gitmek zorunda kalmI§ ve <;ocuklan
ya§hlara birakm1§lard1, ya§hlar smavs1z oylesine bir okul oldugu
i<;in okulu umursam1yorlard1. Sokaktan ge<;erken i<;eri bakan­
lar Helga'nm elinde orgiisii, sakin bir ifadeyle sm1fta tek ba§ma
oturdugunu soylemi§ti. Anne babalar i§ten dondiiklerinde <;o­
cuklanm uykuda bulmu§lard1, <;ocuklar ak§am vakti uyamp ser­
semlemi§<;esine ortahkta dolanm1§lard1. Tuhaf bir §ekilde karar­
m1§ gozlerine korkmadan bakilam1yordu artik ve sesleri bir giin
i<;inde kalmla§mI§tl. Haziranm ortasmda S0rny adasmda hi<;­
bir §ey eskiden oldugu gibi degildi artik. Bunun bir sui;lusu ol­
mah demi§ti biiyiikler. Peki balonu kim patlatacak, ilk ta§I at­
may1 kim iistlenecekti? Rahip doktora gitmi§, doktorla rahip

119
benzin istasyonun sahibine, kafenin yoneticisine, pansiyon sa­
hibine, bahk haline gitmi§ler, bazilan pasta miidiiriiniin de ic;le­
rinde oldugunu soyliiyormu§ ama oras1 biraz §iipheliymi§. Her­
kesle gorii§iildiikten sonra, sah sabah1, c;ocuklar okula gelmeden
once hep birlikte okula gidip Helga Brun'den bir ac;1klama talep
edilmesi karan ahnm1§tI. Sah sabah1 uyand1klarmda c;ocuklar
c;oktan yataklarmdan kalkm1§ ve okula gitmi§lermi§ bile, Helga
Brun'iin kompozisyonlan hakkmda ne dedigini duymak ic;in sa­
birs1zland1klarmdan kahvalti bile etmemi§lerdi .

Helga koltugunun altmda kompozisyonlanyla ic;eri girdiginde


siralarmda mum gibi oturuyorlard1. Neyse ki Helga'nm kag1tlan
degerlendirmesi ic;in yirmi dort saati olmu§tu, tam yerine otur­
mu§, tam agz1m ac;acakm1§ ki kasabanm yeti§kinleri, onde rahip
ve doktor olmak iizere odaya girerek odevin ba§hg1m ogrenmek
istediklerini belirtmi§lerdi.

"Neden mutsuzum? " demi§ti Helga, en sakin haliyle.

Alb saniye boyunca bir sessizlik hakim olmu§, sonra yeti§kin­


ler kollanm kag1t y1gmma uzatarak one atilm1§lard1, neler ol­
dugunu ve bunun ne anlama geldigi anlayan c;ocuklar kollanm
kB.git y1gmma uzatarak one f1rlam1§, k1yameti koparm1§lard1,
yeti§kinler kiifiirler savuruyor, tekmeler at1yor, etrafa saldmyor­
mu§, kiic;iikler biiyiiklerin arasmdan s1yrilm1§t1, herkesin her­
kese aym maksatla saldird1g1 bir karambolde yiizlerce biiyiiklii
kiic;iiklii el, sinirli, iirkek parmaklarm parc;a parc;a ettigi incecik
kag1tlara uzanm1� �1. <;ocuklar pan;alan ag1zlarma sokup yut­
mu§lar ve kag1t y1gmmm, i§in ic;inde olan herkesin ortak istegi
sonucu un ufak olmas1 bir dakika bile siirmedi.

Onlan sadece Helga Brun okumu§tu. Hemen orac1kta Helga


Brun'iin okuldan kovulmasma, ilk vapurla adadan gonderilme­
sine karar verildi. Baz1lan c;ok daha vahim onlemleri fisildayarak

1 20
dile getirdi, ancak aralarmdaki en saygm ki§iler gereksiz kan­
§tkhga meydan vermek istemiyordu. Bize giivenin, diye f1silda­
m1§lard1. Gem;, sanlar giymi§ san§m bir k1z c;ocugu bizimle na­
s1l ba§a c;1kabilir? Hic;bir tehlikesi yok, diye f1sildadilar, kag1tlar
art1k yok, onun soziine kar§thk bizimki, bo§ laf bunlar, kimse
inanmaz. Arna c;ocuklar? <;ocuk c;ocuktur, gece okudugunuz ma­
sallan biiyiidiikc;e unuturlar neyse ki. Sonra Helga'y1 nhtima go­
tiirmii§ ve geldigi yer olan Alta'ya biletini alm1§lard1, orada ba­
§mm c;aresine bakabilirdi. Bir daha Helga'dan haber almmad1,
olmii§ olsa da umurlarmda degildi, aslmda en iyisi de bu olurdu
zaten. Hayat normale donmii§tii, o gergin yaz ve sonrasmda ge­
len karanhk kt§ bittiginde artik kimse endi§elenmiyordu, yine yaz
gelmi§ti c;iinkii doga kendini hep tekrarlard1. Neyse ki olaylar tek­
rarlamamt§tl c;iinkii Helga c;1k1p gelmemi§ti, onun yerine elli ya­
§mda, kendi halinde Agot gelmi§ ve yaz okulundaki ilk giiniinde
S0my adasmm c;ocuklarma §oyle bir kompozisyon odevini ver­
mi§ti: Babamzm yakalad1g1 en biiyiik bahk. insanlar r.ahat bir ne­
fes ald1, tehlike gec;mi§ti.

Uzun bir siire sessizce oturduk.

Belki be§ dakika sonra -zaman kavram1m eskisi gibi degildi­


ikinci kattan yere vuruldu ve Rudolf Karena Hansen yava§c;a ye­
rinden kalkti. "Gerisini sen hayal et," dedi.

Arna gerisini hayal edemezdim, her §eyin anlatilmas1 gere­


kiyordu. Geri dondiigiinde gece nerede kalacag1m1 sordu, onda
kalabilecegimi dii§iinmemden korkuyordu, ama otelde yer ayirt­
m1§tlm. Benden b1km1§tl ve yapacak ba§ka i§leri vard1, iist katta
hasta bir e§, bir y1gm olii mektup.

''Arna," dedim, "Helga'ya yaz1lm1§ mektuplar anlad1g1m kada­


nyla c;ok uzun siire sonra yaz1lm1§, Drammen'den yollananlar."

"Evet, onlar," dedi ve agz1m kapad1.

121
�imdi gidemezdim. �imdi gitmek miimkiin degildi. Yine posta
direktifini sordu, ama posta direktifi hakkmda konu§mak iste­
miyordum, ufak tefek ve politik §eylerdi bunlar, yakmmda oldu­
gumu hissettiklerimden uzak §eyler. Biiyiik bir §eye yakla§mak­
tayd1m, ufak tefek §eylere donmek istemiyordum. Rudolf Karena
Hansen gozlerini bana dikti.

"Bu i§ ciddi," dedi.

"Evet," dedim, i;iinkii ciddiydi.

"Oliim kahm meselesi," dedi.

"Evet," dedim.

"Her nefeste, her ad1mda, her kararda," dedi.

"Evet," dedim, "ama boyle gelmiyor, imkans1z gibi geliyor."

" imkans1z degil," dedi adeta dii§iincelerimi okur gibi, "kiii;iik


meselelerde biiyiiklerdeki kadar ciddi olmak, biiyiik resimde ol­
dugu kadar ayrmtllar konusunda da ciddi olmak imkans1z degil."

ikinci kattan yere vuruldu, Rudolf Karena Hansen ayaga


kalkt1.

"Gocukken bacagm1 kirmanm giinah oldugunu duysaydm onu


kirmaktan korkar, muhtemelen de daha s1k kirardm, degil mi?"

"Evet?"

Yukari i;1ktl, ne istedigini anlam1yordum, Stein bacagm1


kird1 diye bacag1m1 kirmaktan korkmuyordum ki, oyleyse neden
korkuyordum? A§ag1 indiginde elinde bir kag1t vard1.

"Kolay bir hayat pe§indeysen," dedi, "yapman gereken tek §ey


kendini onemsiz kilmaktir. Bugiin bir §ey soyle, yarm ba§ka bir
§ey, iii;iincii hafta daha ba§ka bir §ey, kendini biri;ok ki§iye do­
nii§tiir, bol kendini, anonim bir fikrin olsun, bir digerinin altma
ismini koy, bir sozlii, bir yaz1h, bir de internet ii;in bir fikrin ol­
sun, bir digerini diikkanda, iii;iinciisiinii bir a§lk olarak, dordiin­
ciisiinii ileti§im dam§mam olarak, be§incisini §ahsen dile getir,

1 22
altmc1sm1 da Postkom adma belirt. 0 zaman tiim zorluklarm or­
tadan kalktigm1 goreceksin."

Gozlerimi kapad1m, bir faydas1 olmad1, aglamaya ba§lad1m.


Elini omuzuma koydu, birkai; kez h1i;kird1m, faydas1 oldu. Elinde
tuttugu kag1d1 bana verdi, Helga Brun'iin mektubunun bir kop­
yas1yd1. Mektubun onda kalmas1 ii;in izin almI§tl, oliim do§egin­
deki Helga'nm kendisinden, Helga mektubu okudugunda huzur
ii;inde olmii§tii. Mektubu yazan Helga'nm S1m,?Jy'de kald1g1 hafta
ogrencisi olanlardan biriydi.

Sevgili Helga Brun,

Aradan kirk y1ldan fazla zaman gei;ti, ama olanlan unuta­


m1yorum ve sana o kompozisyon odevi ii;in te§ekkiir etmek
maksad1yla yaz1yorum. <;ok yalmzd1m, kendimden utam­
yordum, ama nedenini anlayam1yordum. Sonra odevi yaz­
d1m, ii;imde bir §eyler i;oziildii, siirei; ba§lamI§tI. Kendimle,
mutsuzlugumla, zay1fhklanmla, giii;lii yanlanmla ban§ma
ve kendime kar§I sorumluluk alma siireci. Diinyadaki ko§ul­
larla ban§ma, ya§am1 bir odiil gibi goriip k1ymetini bilme sii­
reci. Odev buydu, bundan dolay1 da mutlu olmahy1z, bunu
i;ok ciddiye almahy1z. Altm1§ yedinin yaz1 bodrumdan yu­
kan i;1kan merdivenin ilk basamagm1 i;1kt1m ben. Kendi
bodrumuna t1k1hp kalmI§ o kadar i;ok insan var ki, iistelik
manzaranm geni§, biiyiik resmin anlamh oldugu, gelecek ve
bilinmeyen korkusunun beklentiye donii§ebilecegi yer olan
iist katlar bo§ dururken.

Sayg1lanmla E . J.
Drammen

Kag1d1 ald1m, te§ekkiir ettim, egildim ve pes etmeyecegime soz


verdim. Direksiyonunda Kai'm oldugu taksi geldi, oteldeki odamda

1 23
mektubu yeniden okudum. Kendinle ban§mak, kendinle, zorlan­
d1g1m §ey bu muydu, ozledigim §ey bu muydu benim? Kendimi
bir zaman oldugum gibi kabul etmek, <;ocuklugumla, hikayemle,
annemle, k1z karde§imle, i§ deneyimimle, eksiklerimle, b1kkm­
hklanmla, hepsiyle toptan ban§mak. Bir ba§lang1<; gibi. Ken­
dime kar§1, yaptiklanm ve geli§imim konusunda sorumluluk al­
mak. Di§ ko§ullan sm;lamamak, her ne kadar onemli bir rolleri
olsa da. Toplumu su<;lamamak, her ne kadar dogal olarak yapt1k­
lanmm, varhg1mm smirlanm belirliyor olsa da. Yapmam gereken
se<;imler vard1, sabah kalkt1g1m andan yatana kadar se<;imler s1-
raya girmi§ti ve §U anda Stein'1 aray1p Helga Brun'ii ona anlatsam
m1 yoksa anlatmasam m1 se<;imiyle kar§1 kar§1yayd1m.

Otel odasmm penceresinde durmu§, d1§anda uguldayan


firtmanm arkasmda Breskades daglarm1 se<;ebildigimi dii§ii­
niiyorum, bir yandan da Dag oliinceye kadar kendi hikayemin
dayamlmaz oldugunu anlamam1§ olmam1 kafamm i<;inde yeni­
den evirip <;eviriyorum. 0 esnada 2000 yilmdan kalma giinlii­
giimii bulmu§tum, ya§am u<;urumunun kenarmdayd1m, sonra
Dag olmii§ ve beni itmi§ti, dii§mii§tiim, camm ac1m1§ ama ye­
niden ayag1 kalkm1§t1m, §imdi de buradayd1m. Son derece s1-
radan oliimlii bir insan, ama belki de hepsi bu degildi? Ya§am
halledilmesi zorunlu bir mesele, sorumlulugu yiiksek bir i§ ola­
bilir miydi? Bu <;ok agir bir dii§iince degildi, aksine ozgiirle§­
tiriciydi <;iinkii bir gorevin olmas1 iyiydi, bir gorev iistlenmek;
giiven telkiniydi, <;iinkii insanlar sayg1 duymad1klarma gorev
teslim etmezdi. Sanki karanhk bodrum merdivenlerinin en son
basamagmdayd1m, yukandaki kapmm altmdan giin I§1gmm sii­
ziildiigiinii goriiyordum ve oraya ula§may1, birinci katm aydmh­
gma <;1kabilmeyi ba§aracag1ma dair biiyiik bir inan<; i<;imi kap­
hyor gibiydi.

Stein'1 aramak ve ona her §eyi anlatmak istedim, ama yapma­


d1m, insan birdenbire oyle i<;inden geldigince davranam1yor

1 24
i§te. Rosenkrantz Caddesi'nden a§ag1ya sevgilisi ile bulu§acag1
restorana, sopa gibi gergin gergin ilerleyen Stein'1 goziimde
canland1rd1m, onda yeni bir duyarhhk sezinliyordum, onun da
uc;urumun kenarmda durdugunu daha once neden fark etme­
mi§tim ki?

Ertesi giin havaalanmdan arad1m: "Nerede oldugumu tah­


min edebilir misin? "

"Hayu!"

"Alta'day1m."

"Alta m1? Ne yap1yorsun orada?"

"Bir postac1yla randevum vard1."

"Ha?"

Ba§ka bir §ey soylemeyince bunun ne oylesine bir telefon ne


de postacmm oylesine bir postac1 oldugundan §iiphelendigini
anlad1m.

"i§ ic;in," dedim.

"Oyle mi? "

"Posta direkti:fi iizerine c;ah§tyorum."

"En Hakiki'yle ilgili c;ah§m1yor muydun?"

"Evet, o da var, gittigi yere kadar. Eve dondiigiimde posta di­


rektifi meselesini anlatmm sana."

"Ne zaman?"

"Yakmda. Olur, degil mi? "

"Tabii."

"Sadece burada oldugumu soylemek istedim."

Birkac; saniye sessiz kald1, neredeyse c;1t c;1km1yordu, sonra


''Arad1gm ic;in te§ekkiir ederim,'' dedi.

Gardermoen Havaalam'nda telefonumu ac;tig1mda Postkom mii­


diiriinden bir mesaj geldi. Troms'teki Huistiyan Halk Partisi

1 25
yerel §Ubesi direktife kar§I oy kullanma karan alm1§tI. Gazeteye
yaz1y1 ne zaman teslim edebilirdim?

Yaz1yla ilgili §U ana kadar pek bir §ey yapmamI§tlm, Rolf'u


arad1m, ugrayabilir miyim diye sordum. Agnyan sirtm1 dinlen­
dirmek ic;in yataktayd1. Profesyonelce ama aym zamanda sa­
mimi bir sesle, umanm oyleydi, medya kursu iyi gec;memi§ olsa
da Postkom miidiiriiniin gayet memnun oldugunu anlatt1m. Eya­
letlerin yilhk kongreleri, eyalet valileri, Doga ve Genc;lik merkez
komitesi ve Hiristiyan Halk Partisi'nin Troms'teki yerel §Ubesi
direktife kar§I c;1kma karan alm1§tl.

"Hiristiyan Halk Partisi mi? " diye inledi ve sirtm1 tuttu.

"i§c;i Partisi'nin lider kadrosuyla bir anla§maya varmak


miimkiin."

Sirt1 agnyanlarm yaptiklan gibi one arkaya salland1 .

"Dag'm ofisinde bir flash bellek buldum."

"Oyle mi?"

"ic;inde ki§isel §eyler yoktu."

"Yoktu oyle mi? "

"Sadece pasta direktifi hakkmda birkac; s1k1c1 not."

"Oyle mi? "

"Yani dii§iindiim ki biz onun hatmna .. ? "

"Unut gitsin!"

" Pasta direktifi yiiriirliige girerse mektubunun yerine ula§­


masmm mec;hul oldugunu gayet net bir §ekilde belirtiyor."

"Mektubum?"

"Belki de bu yiizen Dag'dan mektup almadm sen. Mektup


pasta direktifi yiiziinden AB sisteminde kaybolup gitti."

"Yapma ya Ellinor."

"Neden olmasm? i§c;i Partisi'ne iiye olabilir misin, merak


ediyorum."

1 26
"Ne dedin?"

"ikimizden birinin genel kongreye katilmas1 gerek."

"Akhm m1 ka<;irdm?"

"Bunun iimitsiz bir vaka olmas1 §art degil ! Sen yokken ben
<;ok yogun <;ah§t1m. Ge<;en y1l i§<;i Partisi'ne oy verdigini biliyo­
rum."

"Vermedim."

"Oyle demi§tin."

"Ge<;en y1l kime oy verdigimi hat1rlam1yorum. Git sen iiye ol."

"Beniin i<;in imkans1z."

"Nedenmi§? "

"<;iinkii imkans1z ."

"Neden senin i<;in imkans1z oluyor da benim i<;in olmuyor?"

"<;iinkii ben oraya varmak iizereyim . . . ger<;ege."

Anmda pi§man oldum.

"Ha?"

"Bo§ ver. Ucretin ikiye katlamr."

"Oo?"

"Soyledigimi duydun. i§<;i Partisi'ne iiye olunca iicret ikiye


katlamyor, basm locasm1 tamyan sensin."

One egildim ve gozlerinin i<;ine bakt1m.

"Sana ihtiyac1m var," dedim. Ba§mI yana <;evirdi, utanmI§tl.


Gece ona anla§tik m1 diye mesaj att1m.

Sevin<;liydim, Stein'1 arad1m ve geri dondiigiimii soyledim.

"Evet," dedi soru sorar gibi bir sesle, ama soyleyecek ba§ka
bir §ey yoktu, yoksa var m1yd1?

''Alta'da tuhaf bir §ey ya§ad1m," dedim.

"Evet?"

1 27
Peki nereden ba§layacaktim?

"Evet?" dedi yeniden, sonra akhma onun m;urumun kena­


rmda durdugu geldi, bu i§i dogru yapamazsam muhtemelen <;ok
yanh§ olacakti, dogru kelimeleri bulamad1g1m1, anlatmak istedi­
gimi anlatamad1g1m1 soyledim. Ne demek istedigimi anlad1gm1
<;iinkii kendisinin de s1k s1k boyle hissettigini soyledi, sonra da
k1§ tatilini Truls ve annesiyle birlikte ge<;ireceklerini ekledi. Bi­
raz bekledi, sonra beni ozledigini soyledi.

Yine soyleyecek laf bulamad1m ama o bunu anlad1 ve ho§<;a


kal dedik, arad1g1ma pi§man degildim.

Bahar olmahyd1. Mart, mart aymdaki l§lk ve yol kenarlarmdaki


oksiiriik otlar1. Capcanh ye§il yapraklarmdan utanm1§ gibi go­
riinen narin yeni aga<;lar, biiyiikler nobet<;iydi, gagalarmda ince
dallarla ku§lar aga<;larm arasmdan u<;uyor, ruhsats1z yuvalanm
yap1yorlard1. Rolf, Dag'm flash bellegini alm1§ ve dalgmla§ml§tl.
Ofiste dalgmd1k, giine§ en tepeye ula§t1gmda pencereleri a<;tik,
ku§larm ozgiir c1vdtilanm duyduk. Kafay1 <;ah§tmyoruz diyor­
duk, uzun saatler boyunca masalanm1zm ba§mda AB, Avrupa
Ekonomik Alam ve neoliberalizmi anlamak i<;in yabanc1 gaze­
telerle dergilere kapanm1§ oturduktan sonra koridorda ya da
mutfakta birbirimizle kar§ila§tlg1m1zda. Kafay1 <;ah§t1rmak hi<;
de fena bir §ey degil, dedi Rolf, ne demek istedigini anhyordum,
dogru yolda ilerliyorduk. Ogreniyor, kavnyorduk ve yeni §eyler
dii§iinmeye <;ah§1yorduk, anlad1g1m1z §ey kendi kifayetsizligi­
mizdi, buna ragmen insan rahathyordu, yani en azmdan orta­
hkta dolamp hayale kapilm1yorduk. Sol kesimin, mevcut ko§ul­
lan degi§tirmek yerine onlara uyum gostermeye mi <;ah§tlgm1,
temel meseleler yerine yiizeysel mevzularla m1 ugra§t1gm1, yeni
ekonomik diinya diizenini degi§tirmeye <;ah§mak yerine baba­
hk izni ve parayla seks iizerine yasay1 m1 destekledigini merak
ediyorduk. Bir gorevi bolii§iip Dag'm amsma <;ah§mak giizeldi,

1 28
Dag pes edip c;ekip gitmeden once oldugu gibi. Elimizde kahve­
lerimiz mutfakta oturup onu son zamanlarmdaki haliyle hatu­
hyorduk, gittikc;e kamburla§mI§, karamsarca c;atl§malar ya§a­
yan birine donii§tiigiinii c;ok gee; fark etmi§tik, dagilmakta olan
karanhk bir bulut. Dag teknede hayat muhasebesini yap1yor. i§­
ler ne zaman ters gitmeye, her §ey ne zaman tepetaklak olmaya
ba§lam1§t1? Gazetecilik ic;in siyasetten vazgec;tiginde mi? i leti­
§im dam§manhgmdan para kazanacag1m umarak gazeteciligi
birakt1gmda m1? ileti§im dam§manhg1 §irketinden zengin ola­
mayacag1 ortaya c;1ktlgmda m1, ba§ka §ekilde de zengin olmak­
tan vazgec;tiginde mi, art1k c;ok gee; oldugunda m1? Kans1 onu
terk edince posta direktifine olan inanc1m yitirdiginde mi?

"Kesinlikle bahar geldi," dedi Rolf. Giderek aydmlanan ge­


celeri i §c;i Partisi'nin k1demlilerinden olan kom§usu Thor
Granengren'de gec;iriyordu. Thor Granengren parti orgiitiinii,
yerel orgiitleri, diger i§c;i Partisi k1demlileriyle iilkenin dart
bir yamndaki kilit isimleri tamyordu. Rolf Postkom miidiiriiyle
giinliik konu§malan siirdiiriip sabahtan ak§ama oradan bura­
dan gelen telefonlara bakarken ben yalmz ba§1ma kafa yoru­
yordum. Planland1g1 iizere i§c;i Partisi'nin ulusal kongresinden
bir giin once gazetede c;1kacak olan ve pek c;ok sendika lideri­
nin altma imzasm1 koymasm1 umdugumuz yaz1 iizerinde c;ah­
§Iyordum ve zaman darahyordu. Pek c;ok kez yazmaya ba§lad1m
ama ogle uykusuna c;ekilmi§ken okunacak tiirden bir §ey ya­
zamad1m. <;ar§amba giinii pes ettim, i§i Rolf'a buak1p dii§iin­
mek ic;in Bygd0y'e gittim, c;iinkii Bygd0y'deki ormanda insam
rahatlatan anemon c;ic;ekleri yeti§iyordu. Bygd0y'de mavi deniz
ve mavi anemon c;ic;ekleri arasmda Margrete'yi arad1m ve bana
hamile oldugunu soyledi. Tepkimi beklemeden, iic; ay boyunca
bundan kimseye soz etmemeye karar verdiklerini, ama kendini
tutamad1gm1 soyledi . Stein'a bir §ey soylemeyecegime, Trond'a

1 29
bana bundan bahsettigini soylemeyecegime, anneme de soyle­
meyecegime soz vermeliydim, bu kez de i§ler ters gidebilirdi,
ger<;i ger;en seferkinden iii; hafta daha uzun siire ger;mi§ti, ay­
nca hen onun en yakm1yd1m.

Bu laf kafama takdd1. Noel ak§am1 iir;iinciide hayir vardir deyi­


§inden farkh bir §ekilde soylememi§ olsa da, k1z karde§lerin "en
yakm" olduklan ogretildiginden boyle demi§ olsa da, bu laf ka­
fama takdd1 dogrusu. Boyle hissediyor olabilir miydi? Hie; san­
m1yorum. Arna diyelim ki benim onun en yak1m oldugumu his­
sediyor, oyle miydim peki? Oyleyse, bu ne anlama geliyordu?

"Bir dii§iin hele, teyze olacaksm," dedi, "yani bir §eyler ters
gitmezse."

"Eminim her §ey yolunda gidecek," dedim.

"<;ok mutluyum," dedi, "ve r;ok korkuyorum," dedi, "r;ok tu­


haf, sanki her §ey ad1 olmayan muazzam bir duygunun ir;ine ka­
rI§IBl§."

Bizi pazar yemegine davet etti. Sizi, dedi, Stein ile beni kas­
tetmi§ olmahyd1, davetini kabul ettim ve onu bir kez daha teb­
rik ettim, sonra ilk seferinde onu tebrik etmedigim akhma geldi.
Te§ekkiirler dedi, telefonu kapatt1k, Stein'1 aramahyd1m. Arna
once bu havadisleri biraz hazmetmeyi bekledim. Bir agaca yas­
land1m, gozlerimi kapad1m, Margrete'yi bir bebekle hayal ettim.
Giizel bir goriintiiydii. Margrete, daha once hit; gormedigim gibi
giiliimsiiyordu r;ocuguna. Arka plan biraz daha endi§e vericiydi.
Ellinor teyze annesinin yanmda kaz1k gibi duruyordu. Bu i§i k1-
viramayacaktlm. Elimde metin olmasma ragmen roliimii oyna­
maktan acizdim.

Finnmark'tan dondiigiimden beri Stein'a ugramam1§t1m. Onu


ur;urumdan a§ag1ya itmekten, Helga Brun ve posta direkti­
finden soz etmekten korkuyordum, bunu fiyaskoya r;evirmek

1 30
istemiyordum. Arna §imdi pazar yemegini sormak ic;in aram1§­
t1m ve o da benim nerede oldugumu soruyordu, belki de mart1-
lan, agac;larm ugultusunu duymu§tU. Bygd0y deyince birazdan
gelebilecegini soyledi, engebeli alanlarda yiiriimesini tavsiye
eden fizik tedaviciden doniiyordu.

Birka<; dakika sonra park yerinde bulu§tuk, kolumdan tuttu, tu­


haft1, ama muhtemelen kmk yiiziindendi. Kendimi buna hazir­
lamam1§t1m, belki de bundan dolay1 tela§la bankada i§lerin na­
sil gittigini, memnun olup olmad1gm1 sordum. Bekledigim gibi
evet demedi, sorar sormaz bunun c;ok aptal bir soru oldugunu,
laf olsun diye evet diyecegini dii§iindiim. Birbirimizden fark1m1z
yoktu. "Memnun olmakla neyi kastettigine bagh," dedi.

Eger ciddiyse bu onemli bir soruydu. Hemen cevap verme­


yince kolumu s1kt1, belki de oyle sand1m, ama ihtiyac1m buydu.
Yani y1llarca c;ah§may1 dii§iinebilecegi bir i§ olup olmad1gm1 me­
rak ettigimi soyledim. i§ini anlamh bulup bulmad1gm1 merak et­
tigimi soyledim. Orada da durmad1m, hayalini kurdugu i§in bu
olup olmad1gm1 sordum. Arna bunun olmas1 miimkiin degildi, o
yiizden §Unu ekledim: "ideal i§in ne olsun isterdin, neyin haya­
lini kuruyorsun?"

K1sa bir siire once yasland1g1m agaca vard1g1m1zda hala bir §ey
soylememi§ti. Lafi pazar yemegine getirmeyi dii§iindiim, belki
bir faydas1 olur diye, ama yan gozle ona bakt1g1mda sanki cam
ac1yormu§<;asma ka§larmm c;atild1gm1 gordiim ve tepeden tir­
naga iirperdim. Yere egilip bir ta§ ald1m, suya att1m. "Mesele
§U," dedi alc;ak ve yumu§ak bir sesle, "ben hic;bir §eyin hayalini
kurmuyorum."

Konu§madan park yerindeki arabalara yiiriidiik, arabasm1


benimkinin yanma park etmi§ti, birbirimizin arabasmm hangisi

1 31
oldugunu biliyorduk. Bir siirii §ey biliyorduk. Pazar yemegine
evet dedi, ben de ona bir mektup yazacag1m1 soyledim.

"Mektup mu?"

"Ya, bildigin eski moda mektup i§te ."

Ona soyleyemedigim ama soylemem gereken bir §ey vard1.

"Sevgili Stein," diye yazd1m yeni bir kalemle. Yeni beyaz bir
kag1da, sag k6§eye 21 Mart tarihini att1m, ulusal kongreye on se­
kiz giin kalm1§t1. Sonra kalemi kag1dm iizerine birakt1m, koca­
man bir miirekkep lekesi oldu, ama fark etmezdi.

"Hayatim sanki c;ektigim umutsuzluga k1yasla fazla banal.


ili§kimiz sanki umutsuzlugumuza k1yasla c;ok siradan ve yete­
rince tutkulu degil. Hayatlarim1z umutsuzlugumuzu s1gdirama­
yacag1m1z kadar kiic;iikse umutsuzlugumuzla ne yapacag1z peki?
Umutsuzlugumuzu reddedecegiz, c;arpan kalbimizi gormezden
gelecegiz, akhm1zm asla almayacag1 pek c;ok §ey oldugunu ka­
bul etmek yerine, akla yatmayanla ya§ay1p onemli §eylerin belki
de sadece sezinlenebilir oldugu fikrini kabul etmek yerine kendi­
mizle anla§mazhga dii§ecek, kavgaya tutu§acag1z ve beynimize
kalplerimizi aydmlatmasm1, ortadan kalkmayacak c;eli§kilerle
birlikte ya§amay1 miimkiin k1lmasm1 ogretecegiz, sonra da hayli
siradan bir oliimlii olmamn da yeterli oldugu, hatta pek c;ok ac;1-
dan yeterlinin de otesine gec;tigi fikrine ac;1k hale gelecek, canhy­
ken utanc;la ve felc; ic;inde degil, tutku ve minnetle ya§amay1 de­
neyecegiz."

Orada durdum, kustuktan sonra hissedilen rahatlamay1 ya§a­


m1§tim.

Bunu yollayamazd1m tabii ki. Onemli oldugundan degil.


Arna bir §eyler yazmak zorundayd1m, c;iinkii ona bir mektup so­
ziim vard1, mektup hediye gibidir. Kitapc;1ya girdim, umudun
rengi oldugundan ye§il bir kag1t ve biraz daha koyu ye§il bir zarf

1 32
ald1m, sirf eglence olsun diye, eve dondiim, uzun siire kag1dm
ba§mda oturdum. Ba§lamadan kalkt1m, odada birkac; tur at1p
yeniden yerime oturdum, uzun bir siire kalkmad1m. Sonunda
" Seni seviyorum," yazd1m, uzun zamand1r akhmdayd1, belki de
dogru degildi. Kag1d1 giizelce katlad1m, zarfa koydum, onu Ro­
sencrantz Caddesi'nde hayal ettim ve Bygd0y'deki kucakla§ma­
m1z1 yeniden ya§ad1m. Son aylarda s1kc;a yapt1g1m postane zi­
yaretlerinden birinde temin ettigim, Arnold Haukeland'm bir
heykelinin fotografim ta§1yan pulu zarfa yap1§tird1m. Uzerine
birazc1k parfiim de s1ktlm.

Sabah kalktig1mda mektup gizemli yolculuguna c;1kmak iizere


komodinin iizerinde duruyordu, ic;indeki sozciikleri goziimiin
oniine getirdim, §U anda, onlan yazmadan once oldugundan
daha gerc;ek olduklanm hissettim, sozciikler yazdmca gerc;ek ol­
mu§tU. Narvesen diikkanmm oniinde durdum ve mektubu posta
kutusuna att1m. Posta kutusunun iizerinde yazan dogruysa er­
tesi giin eline gec;ecekti, buna inand1m. Posta Hizmetleri'ne bii­
yiik itimad1m vard1, saat dorde c;eyrek kala Holtet'deki kirm1z1
posta kutusuna biraktig1m mektubun, oramn postac1smm gii­
zergahma bagh olarak saat onla iki aras1 bir vakitte Stein'm ye­
§il posta kutusunda olmasm1 saglayacak goriinmez diizenege de.

<;ar§amba giinii, i§i Rolfa vermemin iizerinden bir hafta gec;tik­


ten sonra gazete yaz1s1 ic;in son derece giizel bir taslak teslim etti.
Yorumlarda bulundum, ufak tefek diizeltmeler yapt1m, keyifle,
iistiimden yiik kalkt1, bu mu o mu degil de hem bu hem oydu.
Bu diinyada eylemde bulunmam1z ve oglen uykusundan once
okunabilecek bir §eyler yazmam1z gerekiyordu. Ancak Dram­
men'deki anonim ki§i E .J.'nin sozciiklerini de gozden kac;1rma­
mahyd1k. Bazdan biiyiik laflar etmeliydi, diye kendi kendime
fisildad1m. Onlarla hie; beklemedigim anda kar§1la§t1g1mda

1 33
modalarmm ge�tigini anlamI§ ve kulland1klan sozciikleri yeni
bir bi�imde dinlemeye ba§lam1§t1m, lisanlanm ciddiye ald1m, li­
sanlarmdaki anlamm pe§ine dii§tiim. Etrafa sa�Ilan bir siirii gii­
zel sozciik vard1, giizel laflar enflasyonu ya§amyordu, biiyiik laflar
da dikkat �ekiyordu �ekmesine, ama sadece yokluklar1yla. Yine de
bu laflan da vakti zamamnda hayli siradan oliimliiler ke§fetmi§ti,
aynanm kar§1sma ge�ip geceleri bunlan yiiksek sesle ve en so­
nunda da hi� takilmadan soyledim: Sonsuz, i�gorii, aydmlanma,
ban§ma, ozgiirliik, e§itlik, karde§lik ve bir siirii §ey daha.

internette sekiz bin imza toplanm1§t1, ama bu bir anlamda gizli


sakhyd1. Tiim posta direktifi bir sird1. M0llergata 10 numaraday­
ken oyle hissedilmiyordu, ancak Torgata'da tela§la ko§U§an, ah§­
veri§ yapan, gozlerinde giine§ gozliikleriyle kafe sandalyelerinde
oturan insanlarm arasma kan§t1g1m1zda posta direktifi ger�ek­
ligini kaybediyordu. Halkm posta direktifiyle bir alakas1 yoktu.
Diinyamn bu konudan haberi olmad1g1, diinya bu konuyla ilgi­
lenmedigi siirece posta direktifinin onemine tutunmak gii�tii.
Egertorget'den ge�erken, ofisimize yakla§mI§ken arada sirada
bir tamd1ga rastlay1p ayakiistii sohbet ettigimiz oluyordu. Ne­
reden geldigimizi sorduklarmda utamp s1k1hyorduk. ikimizden
biri AB'nin posta direktifinin yiiriirliige konmas1yla ilgili �ah§I­
yoruz dediginde hemen ba§ka bir muhabbet a�1hyordu.

24 Mart't1 ve i §�i Partisi'nin ulusal kongresine iki hafta kalm1§t1.


i mza kampanyasma 11.000 ki§i kat1lm1§tl. i §�i Sendikas1 lider­
leri direktife kar§I karar �1kartt1lar, bu olaylan duyurmak be­
nim gorevimdi. Basm biiltenleri yazd1m, yollad1m ama hi�biri
eksiksiz yaymlanmad1. Baz1 yerel gazeteler arka sayfalarmdaki
ilanlarm arasmda kii�iik haberler olarak bastI. Romerikes gaze­
tesi iyiydi, eski giinlerin hatrma. Radyo ve televizyonun umuru
olmad1. Telefonumda �1kan her bilinmeyen numarada posta

1 34
direktifi meselesinin nasil gittigini merak eden bir gazetecinin
aramasm1 umuyordum, ama hie; de oyle olmuyordu. Gazeteciler
neredesiniz diye bagiras1m vard1, ama her yerdeydiler, bulun­
malan gereken yerin d1§mda, bir zamanlar ben de oyle yapm1-
yor muydum sanki? Film yild1zlan hakkmda yazmak istemiyor
muydum? Rolf da eski meslekta§lanm postdirektivet.no'da yaz­
maya ikna edememi§ti, buna kar§Ihk kendi bir siirii §ey yazmI§
ve postdirektivet.no'da yaymlam1§tl, c;ok giizel bir giinde i§<;i Sen­
dikalan Birligi'nin 25 iiye sendikasmdan 18'i gazeteye yollanacak
yazmm altma imzalanm koymay1, Dagsavisen gazetesi de yaz1yi
basmay1 kabul etti. Rolf bundan c;ok gurur duyuyordu ve ofisle
Mellergata arasmda daha saglam ad1mlarla yiiriiyordu, bir ogle­
den sonra, son derece ciddi bir yiizle kap1m1 vurdu: "Oldu bitti ! "

Bir anhgma kotii anlamda i§in ciddiye bindiginden korktum


ama goziindeki muzirhktan meselenin o olmad1gm1 anlad1m.

"Ne oldu bitti?"

"Norvec; Kralhg1 i §<;i Partisi'nin taze bir iiyesiyim."

"Oo, harika! Tebrik ediyorum! Nasil hissediyorsun? "

"Hie; fena degil, hem de hie;, iiyelikten aynlmak da miim-


kiinmii§."

"Nasil oluyormu§ bu i§ler? "

"Bir telefon ettim. Temiz kag1dm var m1 diye sordular."

"Seni bir google'lasmlar da gor."

"Ne demek istiyorsun?"

Google'da bulunabilecek s1rlanm merak etmem onu endi§e­


lendirmi§ti.

"Dalga gec;iyorum, seninle kafa buluyorum," dedim, "§imdi


geriye tek bir sorun kald1."

"Neymi§ o? "

1 35
"Seni ulusal kongre balosuna sokabilmek. Her §ey orada olup
bitiyor muhtemelen."

"O zaman bu gorev sana dii§iiyor."

Gorevi iistlendim, o iistiine dii§eni yapm1§t1. i §<;i Partisi'ne,


hiikiimete ya da i §<;i Sendikalan Birligi'ne yakm oldugundan
kongre balosuna davet edilmi§ bekar bir kadm bulmak i<;in kafa
patlatt1m ama nafile. Postkom miidiiriinii arad1m, meseleyi an­
latt1m, partinin verildigi salonda Rolf'un bulunmasmm iyi ola­
cagma katild1gm1 ve ne yapabilecegine bakacagm1 soyledi. Bir­
ka<; giin sonra aray1p acil bir 1;oziim buldugunu soyledi.

"Oyle mi?"

Davetliler listesini ele ge<;irmi§ti, ama i§<;i Sendikalan


Birligi'nin lideri Gerd-Liv Valla'dan ba§ka, ki o da gelemeyecegini
bildirmi§ti, telefon edebilecegi tek bir bekar kadma rastlamam1§t1.
Yalmzca e§cinsel Helge Helseth yard1m edebilecegini belirtmi§ti.
Te§ekkiir edip, "l;!ahane, ama bu aram1zda kalsm," dedim.

Pencereye gittim, d1§an egildim. Gozlerimi kapat1p i<;ime 1;ekti­


gim havanm ba§ka gezegenlerden geldigini hayal ettim. Kii<;iik
§eyler her zaman kii<;iik §eyler degiller, diye dii§iindiim, gozle­
rimi a1;t1m ve parlak ye§il renkteki aga1;larm tepesine, yava§<;a
titre§en ak1;aaga1; yapraklarma bakt1m, aga1;larm arkasmda top­
ragm onlan uzun siire ta§1yacagma inan<;h, ya§ayan ve hirsh bi­
nalar duruyordu. Her §ey hevesli, sanki sevecendi, Rolfa bak­
madan once online imza kampanyasm1 ve elektronik ortamda
dola§an mektubu ka<; ki§inin imzalad1gm1 kontrol ettim, her ge-
1;en giin artiyordu, bu giizel giinde say1 toplamda neredeyse on
iki bine ula§IDl§tl. Bu giizel haberi vermek i<;in Rolf'un kap1sm1
1;ald1m, koltugunda dogruldu, ben ileti§i,m dam§manhg1 yaz1-
lan yazma yetenegimi kaybettigimden beri internette dola§an

1 36
zincir mektuba son §eklini o vermi§ti. Ancak bu rakamlan ka­
muya nasil ula§bracakt1k, Postkom miidiiriinii arad1k, o da he­
yecanland1, heyecanla her bir ismi basmaya karar verdik, ka<;
para tutarsa tutsun, on iki binin hepsini de basacakt1k, her biri
tek tek onemliydi, herkes katilacakt1! Rolf Dagsavisen gazete­
sini arad1, yer ay1rtt1, tam yedi sayfa, bu i§ hallolduktan sonra
elastik deri koltuguna yasland1, " i leti§im dam§manhg1 o kadar
da kotii degil," dedi. Ulusal kongre balosu i<;in bir <;oziim buldu­
gumuzu soyledim.

"Oyle mi? "

"Helseth'e e§lik edecek kimse yok."

"Helseth mi?"

"Finnmark'tan iyi bir eyalet delegesi."

"Bu kadmla m1 gidecegim? "

"Helseth'e e§lik<;i olmam saglayacag1z ama istedigin za­


man gidebilirsin, Helseth'ten ba§ka bir kadmm yanma oturtu­
lacaksm, nasil oldugunu bilirsin i§te, ama sana sorduklarmda
Helseth'le geldigini soyleyeceksin."

"Helseth'in tam ad1 ne?"

"�imdi akhma gelmedi, bakacag1m, tam adm1 onceden soy­


lerim."

"Onceden mi? Be§ giin kald1 zaten."

"Helseth'e takilma, soz konusu ki§iyle kar§Ila§man bile ge­


rekmiyor."

"Soz konusu ki§i mi?"

" iyi hafta sonlan Rolf! Evdekilere selam soyle! "

Beklentiye girme benzeri bir §eyler hissettim. i §<;i Partisi'nin


ulusal kongresini sevin<;le beklemekteydim, bu inamlmaz bir
§eydi . Rolf'un, altmda on sekiz sendika liderinin ve per§embeye

1 37
kadar on iki bine ula§acak ismin imzasm1 ta§1yacak yaz1smm
<;ar§amba bas1hyor olmasma <;ok seviniyordum. Ne yaz1k ki
Dagsavisen gazetesini <;ok az ki§i okudugu halde. Tamd1klanm
arasmda Dagsavisen okuyan yoktu. Dagsavisen olmasmda 1s­
rar eden Postkom miidiiriiydii, aslmda dogald1 bu. Arna politi­
kacilar Dagsavisen okuyor, diye kendimi teselli ettim, onemli
olan da buydu. Ve ba§ka gazeteciler de Dagsavisen'i onemsi­
yordu, bu da ikinci onemli noktayd1. Bir Dagsavisen ahp Saray
Park1'nda golgede bir banka oturdum, bir yandan da <;ar§amba
giiniinii sevin<;le bekliyordum, Saray Park1'na daha onceden,
giine§li olmayan bir giinde yaptlg1m ba§ka bir gezinti geldi ak­
hma, sevin<;li degildim, aksine endi§eliydim , iizgiindiim, sanki
bir gemideydim ve karay1 bulmaya <;ah§1yordum, ama arad1-
g1m karaya <;1kmak istemiyordum, aym zamanda da ya kara go­
ziikmezse diye endi§eliydim. Arna §imdi i §<;i Partisi'nin ulusal
kongresini sevin<;le bekliyordum , bir de boyle hissetmeye de­
vam edebilseydim.

Stein, Truls'un hafta sonu onda kalacagma dair bir e-posta yol­
lad1. Mektuptan bahsetmemi§ti, ama ondan bahsedilmesi gerek­
miyordu zaten. Margrete'yi arad1m, Stein'm oglu Truls'un gel­
mesinde bir sakmca var m1 diye sordum, galiba ona Stein'm bir
oglu oldugundan bahsetmemi§tim. Olur dedi, ama onceden ara­
mamm iyi oldugunu, boylelikle hazirhk yapacak zaman ayarla­
yacagm1 soyledi. Hazirhkla neyi kastettigini merak ettim, belki
de yemegi kastediyordu, "Ya§I kii<;iik," dedim ama ka<; ya§mda
oldugunu hat1rlayamad1m ya da bilmiyordum. Stein'a Truls'un
tabii ki gelebilecegini yazd1m.

Erkenden haz1rlanm1§t1m. Stein ve Truls gelmeden once orada


olmak istiyordum, bir tuhafhk olmasm diye. Direksiyonu tutan

1 38
ellerim titriyordu, kendimi huzursuz ve kotii hissetmemin i§ten
bile olmamasma §a§t1m. Tam biraz a§ama kaydettigimi dii§iiniir­
ken yine ba§a sanyordum. Saraym parkmdaki bak1§ ai;1ma tu­
tunmaya i;ah§t1m, ama Lommedalen'a yakla§t1ki;a bu i§ zorla§tl.
Margrete beni iizerinde mutfak onliigiiyle kar§ilad1 ve kap1 ai;1hr
ai;ilmaz i;ocuklugun s1k1§1k diinyas1 iizerime aband1. Annem i;ok­
tan gelmi§ti, geceyi orada gei;irdigini soyledi Margrete, bir gece
once neler yapt1klar1m merak ettim. Bir gece once ben yalmz­
d1m ve E.J.'nin Helga Brun'e yazd1g1 mektubun kopyasm1 okuyor­
dum. Sozciiklerin her seferinde aym olmasmda insam teselli eden
bir yan vard1. Tekrarlamalar, yeniden okumalar onlan daha az
onemli kilm1yordu, tam tersi. 0 kadar i;ok dengesiz ve belirsiz §ey
var ki, gelgelelim mektupta sabit olan, degi§tirilemez bir ozellik
vard1, ancak Margrete'nin holiinde bu §ey elimden kay1p gitmi§ti.
Onun sui;u degildi bu. 0 siradan bir insand1, hatta ba§ka bir insam
ta§1yan bir insan, bu bir mucizeydi, bir gizem, ama Margrete'nin
oturma odasmda ne bir mucize ne de bir gizem vard1, sadece pa­
zar uyu§uklugu. Biitiin mobilyalar yeni, her §ey yeni ve moderndi
ama yine de solgun, renksizdi, masadaki i;ii;ekler havas1zhktan
solmak iizereydi, bogucu atmosferden ben saranp solmu§tum,
odalarm kapilan diinyaya kapahyd1, d1§ar1daki her §eye kapah,
t1pk1 ben biiyiirken oldugu gibi, sanki evin dort duvan d1§mda
onemli bir §ey yokmu§ gibiydi, gokyiizii yoktu da seri iiretim bir
ufuk vard1, ne ui;urum ne sava§, sadece terbiyeni takmman iste­
niyordu burada, sanki hayatta tek derdin mi§ gibi yapmak ve ya­
kmmdan gei;tigin kurallarm hepsine amnda uymaktan ibaret­
mi§ gibi. Margrete'nin oturma odasma girdim ve i;ocuklugumun
oturma odas1m gordiim, bogaz1m darald1.

Paltomu asm1§t1m ki kap1 i;almd1, gelenler Stein ve Truls'tu.


Margrete onliigiinii i;1kard1, bakmca karm farkedilmiyordu,
daha i;ok erkendi. 0 kap1y1 ai;arken hemen arkasmda durdum,

1 39
daha once birka9 kez kar§Ila§ffiI§lard1, olsun. Stein kibarca selam­
la§tI, Truls'u tamtt1. Truls kii9iiciik elini uzatt1. Stein beni kucak­
lay1p 9abucak boynumdan optii, mektup i9indi bu. Ayakkabilanm
91kardilar, ceketlerini astilar ve benimle oturma odasma ge9ti­
ler, annem divandan ayaga kalkt1. Stein'la ilk selamla§mas1 boyle
oldu, once Truls'a, sonra da bana baktI, sanld1k, soguklugunun
kokusunu ald1m. Margrete mutfakta ona yard1m etmemi istedi ve
yeniden onliigiinii takt1, ben de onun pe§inden gittim.

"Bize bir §ey soylememi§tin, §U mesele hakkmda yani," diye


f1s1ldad1, ba§1m1 sallad1m. Firmda deniz somonu vard1, Lomme­
dalen'daki yerel bir 9iftlikten gelen patates ve salatahkla ikram
edilecekti, tath olarak da Hardangervidda'dan gelen san yabani
bogiirtlenlerden yapilm1§ bir puding vard1.

"Her §eyin en has1, en hakikisi," dedi, onliigiinii 91kard1, pa­


tates 9anagm1 bana verdi, kendi bahk tabagm1 ald1. Sonra i9eri
girdik, bunlan pazar yemegi i9in haz1rlanm1§ sofraya koyduk.

"Sofraya buyrun," dedi Margrete evsahibi sesiyle.

Margrete yine kendinden emin diye dii§iindiim. Ayaklan yere ba­


s1yor; u9urumdan, Bygd0y'de telefonla konu§urken bana yarasm1
a9t1gma memnun kald1g1m o yerden 9ok uzakta §imdi. Tabii ki ya­
ralanmasmdan memnuniyet duymam1§tlm, ama kmlganhg1 onu
goziimde daha goriiniir kilm1§t1, tela§la 9ok h1zh c1rlayan, adm1
koyamayacag1m kocaman bir duyguyla hem mutlu hem korkak 91-
kan sesini daha duyulur k1lm1§t1. Ne kadar hakiki §eyler yersek yi­
yelim, varolu§un tesadiiflerine, doganm kaprislerine, kontrol ede­
medigimiz biyolojinin insafma kalm1§t1k. Arna §imdi kendinden
emindi, varolu§un tesadiiflerini, dogamn kaprislerini a§mI§tl, in­
sanm kendini u9urumun kenarmda, tekrar, ii9iinciide hayir var­
dir diye dii§iiniirken bulmas1 i§ten bile degildi.

"Kiiresel dii§iin, yerel ah§veri§ et," diye lafm1 bitirirken sanki


birilerine, donmu§ pizza yiyenlere kar§l 91k1yormu§ gibi uyaran

1 40
bir sesle konu§tu. Bunun pek yersiz bir protesto oldugunu dii­
§iindiim. Kald1 ki protesto da degildi, bir sinyal, moda bir tavir,
takilan bir maskeydi. Kendinden emin ve kontrollii bir tav1rla
Lommedalen'm r;evre ve alerji bilinci en yiiksek ki§isi gibi sah­
nede duruyordu, daha iyi hammadde sanki her derdin r;aresiy­
mi§ gibi konu§uyordu, §imdi kendini daha fazla begendigine §a­
hit olmak ac1 bir §eydi, i§in ir;inden r;1kamay1p kmld1g1 zamana
k1yasla §imdi kendiyle r;ok daha bar1§1kti. Kmld1g1m1zda daha
r;ok sevilebilir oluyoruz diye dii§iindiim, t1pk1 Stein'm kmld1g1
zaman oldugu gibi, onu sevmeye ba§lam1§, ona mektup yazm1§­
tlm, daha mutlu etmi§ti bu beni. Peki ben kmld1g1m1 gosterip
sevilebilir biri olabilir miydim? Onlarm gozii oniinde, burada,
§imdi, sevilebilmek ir;in kmlabilir miydim?

"Posta direktifini duyammz oldu mu? "

Hir; tepki yoktu. 'frond patatesleri ona uzatmam1 istedi, uzat­


tlm, goziiniin ir;ine baktim ve ozellikle ona, Trond'a posta direk­
tifini duyup duymad1gm1 sordum.

"Hayir," dedi umursamadan.

"Gelecek hafta i§r;i Partisi'nin ulusal kongresinde posta direk­


tifi kabul edilecek," dedim, "bu da standart servis iicretinin degi­
§ecegi anlamma geliyor, Drammen'den Alta'ya mektup yollamak
Oslo'nun bir semtinden digerine yollamaktan pahah olacak."

"Mektup mu? " dedi Margrete, "bu zamanda art1k kim mek­
tup yolluyor ki? "

Stein bana bak1p giiliimsedi.

"Hala postadan almamn kar;milmaz oldugu bir siirii §ey var,"


dedim, "faturalar mesela."

Burun k1vird1.

"Postanm sadece haftada be§ giin gelmesi sence kotii degil mi?"

"Benim ir;in fark etmez."

�imdi durmak olmazd1.

1 41
"Direktife kar§I <;ah§iyorum," dedim.

Stein Truls'un tabagmm iizerine egilmi§, bahk kil<;1klanm


ay1khyordu.

"Her §eye kar§ISm sen zaten," dedi annem.

Bogucu bir sessizlik oldu, tipk1 gen<;lig.mdeki gibi.

"Peki mii§terin kim?" diye sordu Stein, bana yard1m ediyordu.

"Postkom. Posta <;ah§anlarmm sendikas1."

"Sendikayla m1 <;ah§iyorsun? Bunu bilmiyordum."

"Ben de bilmiyordum," dedim, "oyle tesadiif oldu."

"Zavalh Truls," dedi annem, "galiba bahk sevmiyor."

Pek fazla bir §ey yemeyen Truls'a baktik, annem hakh <;1k-
mak istiyordu.

"Bahk sevmiyorsun degil mi Truls? "

Truls sandalyesinde k1pirdand1.

''Aslmda sen bahk seversin Truls," dedi Stein yanh§m1 anla­


madan once, · <;iinkii boyle deyince Truls ozellikle Margrete'nin
yapt1g1 deniz somonunu sevmemi§ gibi goriinmii§tii.

"Yemek zorunda degilsin Truls," dedi annem. Truls oniine


bakt1.

"Umanm yabani bogiirtlen seviyorsundur," dedi Margrete.


Truls ba§Im egdi ve k1pkirm1z1 kesildi.

Boylece heyecan son buldu, anda ya§amak ve kmlmak mese­


lesi de bu kadarmI§ i§te. Mucize ger<;ekle§medi ve bir batakhk­
taym1§1z gibi diinyevi olana sanld1k. Direktif arac1hg1yla onlan
kuyruklarmdan yakalay1p batakhktan <;ekebilecegime nasil ol­
mu§tu da inanm1§tim ki?

DI§anda Stein'la arabalarm arasmda ne yapacag1m1z1 bileme­


den oylece duruyorduk, <;iinkii ona yollad1g1m mektuptan sonra

1 42
ba§ka bir tarzda konu§mam1z gerekiyordu. Hava hala kararma­
m1§tl i;iinkii art1k bahar gelmi§ti, yolun kar§mdaki arazide bu­
lunan bir hu§ agacmm etrafmda beyaz anemon i;ii;ekleri vardi.
Truls onlan toplamaya gitti.

"Bu i§le i;ok ilgilisin, yani posta direktifiyle," dedi Stein.

"Evet, tuhaf," dedim.

"Neden?"

"Benim ii;in i;ok geri;ek bir §ey oldu. ByggBo ve En Hakiki'den


daha geri;ek."

"Ne demek istiyorsun?"

"Ai;1klamas1 zor olan da bu."

"Deneyebilirsin," dedi, "kar§mda yabanc1 yok."

"Yabanc1 yok mu? " dedim, giildiim, o da giildii. Beni i;abu­


cak optii ve hu§ agacmm altmdaki Truls'a bakt1, sonra beni daha
uzun optii. Baharda d1§anda opii§mek giizeldi, bunu yapmayah
epey olmu§tu.

Mesele 50 gramm altmdaki posta gonderilerinin rekabete gire­


cek olmas1 dedim.

"Hadi ama," dedi, giildii, ama bunun ciddi bir mesele oldu­
gunu soyledim ve olas1 sonui;lanm anlatt1m, ba§Im sallad1, bana
katihyordu, hazir ba§lami§ken s1ki;a mektup ahp almad1g1m sor­
dum. One arkaya salland1, daha yeni bir mektup ald1gm1 soyledi.

"Onu kastetmemi§tim," dedim.

"Oyle mi?"

Gormemden korktugundan biz eve gelir gelmez saklamak


ii;in onden gittigi mektubu kastettigimi soyledim.

"Ha, o mu? " dedi.

"Ne vard1 o mektupta?"

1 43
Bu kadar dogrudan sormak biraz cesurca olmu§tu, planla­
mam1§t1m, ama olan olmu§tu. Belki de o, benim en yakm1md1.

"Biraz utamlacak bir §ey," dedi, oniine bakarak.

"<;iinkii?" dedim, onu zorlad1m, ortam1 gerdim, cevaptan


korkuyordum, tam onu bulmu§ken kaybetmekten korkuyordum,
ama bir §eyler bana bu mektubun �ok onemli olabilecegini soy­
liiyordu.

"Ben ileti§im kurmakta pek iyi degilim," dedi tereddiit ede­


rek, "yani bir ileti§im uzmamna ihtiyac1m var da diyebiliriz."

"Ha ha," dedim.

"Hayir, aslmda bazen," dedi, "ne yapacag1m1 bilemedigimde,


kafam kar1§1kken kendime mektup yaz1yorum."

"Ne i�in? Posta Hizmetleri'ne destek olsun diye mi? "

Giilme s1ras1 ondayd1.

"Hayir," dedi, "ama kendimi sanki hen degilmi§im gibi ifade


ederken arad1g1m sozciikleri buluyorum," dedi, "ba§kas1ym1§1m
gibi davramyorum, o zaman kendimi daha net ifade ediyorum.
Ne demek istedigimi gormek i�in de mektubu kendime gonderi­
yorum," dedi.

"Bunlan yalmzca bir kag1da yaz1p bir kenara koysan, sonra


tekrar ortaya �1karsan olmaz m1?"

"Denedim," dedi, "aym §ey degil. Hepsini tek tek yapmah­


y1m, zarf, pul, posta kutusu, o zaman i§e yanyor."

Ne demek istedigini anlad1m.

"Gormemem i�in cebine attlgm mektup kendine yazd1gm bir


mektup muydu?"

"Evet."

Biraz bekledi, sonra ba§mI oniine egdi ve yava§�a, "Mektupta seni


b1rakmamam gerektigi gibi bir §eyler yaz1yordu, sadece tabii ki

1 44
daha iyi formiile edilmi§ti c;iinkii mektubu yazan kendini ifade et­
mi§ti. Senin anlayacagm, ben kendimin ileti§im dam§mamy1m,
boylesi daha ucuza geliyor, her ay birkac; puldan fazlasma para
harcam1yorum ve senin §U direktif kabul edilmezse bu fiyat art­
mayacak da."
"Kesin degil," dedim.
"Hic;bir §ey kesin degil," dedi.
"Dogru," dedim.
''Arna aym yerde durdugumuza, aym zorluklan ya§ad1g1m1za
inamyorum. Beceremedigimiz §ey aym."

Truls elinde beyaz anemon c;ic;ekleriyle geldi, Stein onu kar§ilad1


ve arabaya binmeden once kulag1ma egilip ulusal kongrede bana
ba§anlar diledigini, pazar giinii her §eyi duymay1 dort gozle bek­
ledigini f1sildad1.
Ben de bunu dort gozle bekledigimi hissettim, sonuc; ne
olursa olsun. "<;ar§amba giinii Dagsavisen 'i oku! Per§embe
giinii Dagsavisen'i oku ! Ulusal kongre haberlerini takip et! " diye
bagird1m, "Posta direktifinden soz ederlerse hie; §a§irmam! "

<;ar§amba giinii yaz1, "Posta ve kar" ba§hg1 altmda Dagsavisen'de


c;1kti, alt ba§hg1 "Posta Hizmetleri'nin odedigimiz vergilerle ozel­
le§tirilmesine kar§l c;1k1yoruz. Veto hakkm1z1 AB posta direkti­
fini reddetmek ic;in kullamn! "
"Buyrun bakahm ! " diye dii§iindiim, Narvesen diikkanmda
durup gazeteyi ald1m, bir otobiis duragma girdim. Rolf heye­
canla beni aray1p, "�imdi tepeleri atacak," dedi, "yarm daha
fazlas1 geliyor! "

Biitiin giin telefonun ba§mdayd1k. Rolf, Thor Granengren'le


kahve ve kurabiye e§liginde bahar geceleri gee; vakte kadar
c;ah§1p bir isim listesi c;1karm1§t1. Ulusal kongrenin hemen

1 45
oncesinde pasta direktifi hakkmda bilgi verilmesi ve hatir­
latma yap1lmas1 gereken i i;; <; i Partisi'nin anahtar isimlerinin
listesi. Hordaland'dan yerel hastaneyi kurtarmakla mei;; g ul
gen<; bir kadm, Buskerud'den <;evreyle ilgili bir gen<;, Sogn ve
Fj ordane'den cehennemin dibindeki riizgarh bir adaya koprii
yapilmas1 i<;in miicadele veren bir adam. ilk ismi arad1g1mda
kendimi biraz tuhaf hissediyordum, ama gayet s1cak kari;; i lan­
d1m, meseleyi anlathm, hastanenin postasmm giivenle ve h1zla
ellerine ge<;mesinin yerel hastanedeki endii;; e li hastalar i<;in ne
kadar onemli oldugunu hahrlatt1m, kadm bu konuda benimle
hemfikirdi. ikinci ismi arad1g1mda sinirlerim biraz yahi;; m 1i;; t 1,
gayet sICak kari;; 1 land1m, k1saca meseleyi anlathm, pasta di­
rektifi kabul edilirse ve pasta hizmetleri rekabete a<;1hrsa, bu­
nun trafige yan dolu nakliye arabalarmm <;1kmas1 ve atmosfere
daha fazla co2 gazmm salmmas1 anlamma gelecegini soyledim,
gen<; kadm bunu hi<; diii;; ii nmedigini, bu bilgi i<;in tei;; e kkiir et­
tigini ve haberi etrafa yayacagm1 soyledi, sonra ii<;iincii kii;; iyi
arad1m, ilk ikisi sayesinde keyiflenmii;; t im, cehennemin dibin­
deki riizgarh adaya koprii yapilmas1 fikrini destekledigimi soy­
ledim, pasta direktifi kabul edilmedigi siirece koprii postanm
adaya giivenli bir i;; e kilde ulai;; m asm1 saglayabilirdi, ama adaya
tekneyle veya arabayla pasta ulai;; h rmak kar getirmediginden
direktif kabul edilirse postalarm adaya ulai;; a cagm1 kimse ga­
ranti edemezdi. Ve Sogn ve Fj ordane'nin delegesi bana yiirek­
ten katild1, bavulu hazird1.

Telefonlara gece de devam ettim, Rudolf Karena Hansen'm ya­


i;; a d1gm1 soyledigi aydmlanmay1 yai;; a ml§ gibi hissettim kendimi,
onceden anlamad1g1m durumlan anlad1m, insanlar hakkmda
bai;;ka zaman olsa hi<; duyamayacag1m hikayeler duydum, daha
once goremedigim baglantilan gordiim, kendimi bir baglamm
par<;as1 gibi hissediyordum.

1 46
Gece saat dokuzda <;ah§maya ha.la devam eden Rolfa ho§<;a
kal dedim. Kaldmmda durup Rolf'un Dag'mkine kom§u ofisi­
nin penceresinde yanan 1§1ga bakbm, Dag'mkinde I§Ik yoktu.
Rolf'un telefon kulagmda, sag koluyla el kol hareketleri yapa­
rak volta att1g1m gordiim. �imdi onu <;ok seviyordum. Belki de
Kraft-Kom'un be§inci y1hm kutlamahyd1k. Kath otoparka in­
medim, o kii<;iik arabaya s1gamayacak kadar dopdoluydum, ar­
tik neden gogsiim kabard1 dendigini anhyordum. M0llergata'ya
bu sefer bilindik bir yoldan gittim, yol §imdi farkhyd1 <;iinkii ge­
ceydi, <;iinkii <;ar§ambayd1, kii<;iik cumartesi yani, bahard1, in­
sanlar sokaktayd1, i<;iyorlard1, §ehrin is1tma lambalarmm al­
tmda oturmu§ sigara tiittiiriiyorlard1, mutlu goriiniiyorlard1
ama belki de bu kalabahg1 d1§ar1da olmaya maddi giicii yeten­
ler olu§turdugundan durum boyleydi, ke§ler, <;ingeneler koprii
altlarma ve §ehirde ha.la rastlanabilen ormanc1klara <;ekilmi§­
lerdi. M0llergata 10'da Postkom miidiiriiniin dordiincii kattaki
odasmda I§Ik yamyordu, oray1 iyice gorebilecegim bir yerde dur­
dum, evet oradayd1, t1pk1 Rolf gibi telefon kulagmda, sag koluyla
el kol hareketleri yap1yordu, insanm i<;ini ferahlatan bir goriin­
tiiydii bu. Giinliik tutuyor olsayd1m bunu yazard1m. <;ah§an in­
san, kendini i§ine vermi§ insan, enerjisini i§ine harcayan insan,
ba§kalar1yla konu§up i§ birligi yapan insan hakkmda yazard1m.
Haz1r yolumu degi§tirmi§ken Youngstorget'den ge<;eyim dedim,
Folkets Hus Kongre Merkezi'nde de hareket vard1, merdivenler,
minibiisler, binanm on cephesinde ve terasta toplanm1§ insan­
lar, onlar da ertesi giine haz1rlamyorlard1.

Gece goziime uyku girmedi, endi§e edecek bir §ey olmamasma


ragmen yatakta doniip durdum. Kimse posta direktifinin redde­
dilecegine cidden inanm1yordu, Postkom'un miidiirii bile. Arna
son ana kadar miicadeleyi siirdiirmek i<;in motive olmak ama­
c1yla bu olas1hga sanlmahyd1, bunu iiyelerine bor<;luydu, bunu

1 47
kendine ve davaya borc;luydu. Fakat zaferle sonuc;lanmayacaksa
bunca c;abanm bir k1ymeti var m1yd1? Sadece yapmI§ olmak ic;in
mi yap1yorduk? Hayir, c;iinkii bunca c;aba zaferle sonuc;lanmasa
dahi hiikiimetin kar§1lamas1 ve garanti saglamas1 gereken somut
talepler sunulmu§ olacaktI. Siyaset bu, dedim kendi kendime
arabayla oraya giderken, kalbim kiit kiit at1yordu. Son aylarda
politika hakkmda c;ok §ey ogrenmi§tim, Dag'la daha s1k konu§­
mu§ olsayd1m daha da fazlas1m ogrenecektim diye dii§iindiim,
belki Rolf, Dag ve ben molalarda daha fazla politika konu§say­
d1k durum daha farkh olabilirdi. Kalbim o kadar h1zh at1yordu
ki direksiyonu tutan ellerim titriyordu, Kiwi marketinde dur­
dum, ama Dagsavisen gazetesi yoktu, satilm1yordu, Narvesen
diikkamna varana kadar kalbim daha da h1zh c;arpt1, gazeteyi
buldum, ya yaz1 c;1kmad1ysa diye ac;maya korkup arabaya ko§­
tum, ama c;1km1§tI, yaz1 ve on iki bin isim, yedi tam sayfa, ina­
mlacak gibi degildi! Herhangi bir yorumda bulundular m1 diye
radyoyu ac;tim, bir §ey yoktu, telefonumun c;almasm1 bekledim,
c;almad1, Rolf'la bulu§ana kadar oyalanmak ic;in P4 radyo istasyo­

nunu ac;tim, ABBA'mn money-money-money §ark1s1 iistiime iis­


tiime geldi, parmaklanmla direksiyonda ritim tuttum, one arkaya
salland1m, arabay1 kath otoparka birak1p yukan ko§tum, Rolf
yeni du§ alm1§t1, iizerinde yeni iitiilenmi§ bir gomlek vard1, elleri

huzursuz, bak1§lan keskindi, masasmm iizerinde yazmm oldugu


sayfa ac;1k bir §ekilde Dagsavisen seriliydi: "Hazir m1sm?"

Ba§1m1 sallad1m, M0llergata'ya neredeyse ko§arak git­


tik, kagm gibi asansorii bekleyemedigimizden tela§la merdi­
venlerden c;1kt1k, Postkom miidiiriiniin kap1s1 ac;1kt1, ic;eride
Dagsavisen'in iizerine egilmi§ ii<; c;ah§an vard1, bizi gordiigiinde
onlan kabaca bir kenara itti, onun kabala§tigm1 hie; gormemi§­
tim, i§ ciddiye binmi§ti.

1 48
Bugiinii planlad1k. A ve B planlanm1z vard1. Kim kiminle konu­
§acak, falan. Kimler heniiz karanm vermemi§, kimler fikrini de­
gi§tirebilir, falan. Daha once de planlarm iizerinden gec;mi§tik
ama §imdi her §ey hareket halindeydi, tahmin edilemezdi, k1-
lu;lan bilemi§, zirh1m1z1 ku§anmI§, giiciimiizii toplam1§t1k, kal­
bimden yava§ atmasm1, sindirim sistemimden sakinle§mesini,
kammdan diizgiin akmasm1 istedim, beni meydana getiren o gii­
riiltiicii, karma§1k makinenin biitiiniine, nas1l oldugumu kimse
anlamasm diye sessiz olmasm1 emrettim. El s1k1§tlk, birbirimize
ba§anlar diledik ve sessizce Youngstorget'ye, sava§ meydanma
gitmek ic;in yola koyulduk.

Folkets Hus Kongre Merkezi'nin oniinde k1yamet koptugunu


uzaktan gorebiliyorduk. "i§c;i Partisi'nin 2011 Ulusal Kongresi"
yaz1h kocaman pankartlar bahar riizgarmda dalgalamyordu,
i§c;i Partisi ve Norvec; bayragmdan olu§an bir dizi bayrak mer­
kezin damma c;ekilmi§ti, Youngstorget Caddesi'nin alt k1smmda
bulunan parti binasmm giri§ kap1s1 Jens Stoltenberg'in poster­
leriyle siislenmi§ti, her taraf insan kaymyordu. Bu renk ciimbii­
§iine yakla§mI§ken, posta direktifine kar§I c;1kan bildiriler dag1-
tan i§c;i Partisi iiyesi posta hizmetleri c;ah§anlanyla kar§Ila§tik,
onlan destekleyen bir iki laf edip bildirileri ald1k. Direnin de­
likanhlar! Direnin k1zlar! Propagandaya benzer her tiirlii §eyin
dag1tilmasm1 yasaklayan Sendikalar Birligi'nin genel sekreteri
Raymond Johansen ana giri§e yirmi metreden fazla yakla§­
mamalanm soylemi§ti. Postkom'un haber biilteni olan Posta
Borazam'm dag1tmak ic;in izin istemi§ ve hay1r cevab1m almI§­
tik. Oslo i§c;i Partisi gec;en sec;im kampanyasmdan kalan tek kul­
lammhk di§ firc;alanm dag1tma izni de alamam1§t1 c;iinkii di§
saghg1 masraflarm1 devletin kar§1lamas1 onerisi oylanacaktI.
i§c;i Partisi iiyesi posta c;ah§anlan yirmi metre talebine uydular,
ama delege oldugunu dii§iindiikleri birinin giri§e yonlendigini

1 49
gordiiklerinde, ellerindeki bildiriyi yirmi metreyi ai;; m adan bu
kii;;ilere ulai;;t 1rd1lar. Rolf'la hen kalabahgm arasmda Postkom
miidiiriinii takip ediyorduk, sagla solla ve merkezdan insanlarla
el s1k1i;; 1yor, liizum gordiigii yerde posta direktifi mevzusunu ac;1-
yordu, merdivenlerden kay1t masasma kadar neredeyse yirmi
kere sohbet ic;in durdu, Postkom miidiirii resmi konuk, Rolf yan­
dai;; ve parti iiyesi olarak kay1thyd1, kulag1ma, partiye ilgisinin
gerc;ekligini kontrol etmeyeceklerini umdugunu fisildad1. Kraft­
Kom'dan onceki ii;; hayatmdan tamd1g1 gazetecilerle kari;; 1lai;; t i,
Postkom miidiirii herkesi tamyordu, boynunda kartl olmayan
tek kii;; i bendim, kendimi d1i;; a nda kalm1i;; ve yabanc1 hissettim,
dillerini, kodlanm bilmiyordum, goziimii Postkom miidiiriiniin
sirtmdan ayirmay1p orada tek bai;; 1 ma dikildim, kendime ac1-
d1m, eski bir okul arkadai;; 1 mla metroda kari;; i lai;; mca kim oldu­
gumu itiraf etmek zorunda kald1g1m zamanki gibi kalabahgm
ortasmda eski bir keyifsizlik duygusu iizerime c;oktii. Gerc;ek
olmak ve gerc;ekten anda olmak, sorun buydu, bu, hasbelkader
hangi grubun ic;inde ya da d1i;; m da olmama bagh degildi, unut­
mamak laz1md1. insanlar salona girdi, en az bin kii;;i vard1, Post­
kom miidiiriinii, diger sendika liderleriyle birlikte oturdugu pro­
tokol koltuklarmda gorebilecegim bir yerde durdum, Rolf basm
s1rasmm arkasmda yandai;;l ar ic;in aynlm1i;; sandalyelerden bi­
rinde oturuyordu, kapilar kapand1, d1i;; a nda kald1m. D1i;; a ndan
rapor verecektim, d1i;; a ns1 rapor vermek ic;in onemli bir yerdir.

Biraz sonra ABBA melodileri duydum, c;alan money-money­


money degildi, ama benzer bir i;; eydi. Rolf, Christian Ringnes ti­
yatrosunun Mamma Mia miizikalinden iki oyuncunun kongreye
kiiltiirel katk1da bulundugunu yazd1 iPhone'nundan. ABBA'dan
sonra ii;; 1 k ve s1cakhk hakkmda bir i;; ark1 soylediler, kap1ya go­
revlileri k1zdirmayacak kadar yakm duruyordum. Rolf, bai;;b a­
kanm son kongreden bu yana kaybettikleri onde gelen iiyelerin
isimlerini anarak ac;1hi;; konui;; m asma bai;;l ad1g1m yazd1, hepsini

1 50
tek tek anamazd1. Posta direktifinden de soz etmedi diye yazd1
Rolf, Dagsavisen gazetesinde imzalarm oldugu sayfa a<;1k oturu­
yordum, on iki bin ismin hepsini tek tek okumaya karar verdim,
hazu orada oturuyorken bir imza da ben att1m, ara verildiginde
bunu Rolf'e soyledim, k1zard1 ve kendisinin de oyle yapt1gm1
soyledi. Posta direktifine pek <;ok ki§inin degindigini soyledi, bir
miiddet sonra Postkom miidiirii de geldi, pek <;ok ki§inin posta
direktifine kar§I oldugunu belirttiklerinde alk1§land1klanm ve
ba§kalarmm da alk1§ almak i<;in konu§malarmm arasma "bu
arada posta direktifine de kar§1y1m" lafm1 s1k1§tird1gm1 anlatt1.
Bir ko§ede duran koltuklarm iizerine yerle§tim, bilgisayanm1
<;1kard1m, kendime bir kahve ald1m, birka<; kez tuvalete gittik­
ten sonra kendimi evimde hissetmeye ba§lamam hi<; zor olmad1.
insan uyum gostermeye meyyal diye dii§iindiim, bunu benden
once dii§iinen birileri <;1km1§t1 mutlaka, ama fark etmezdi <;iinkii
insanlar birbirini taklit ederdi, bunun ne anlama geldigini, ba§­
kalarmm dii§iindiiklerini ve ifade ettiklerini deneyimlemek bir
payla§Im hissi doguruyordu. Rolf basm mensuplanyla tak1hyor,
posta direktifi meselesinin parti liderlerinin kaybedebilecegi bir
mesele olduguna onlan ikna etmeye <;ah§1yordu ve kimse buna
inanm1yordu. Liderler aj andalarmda olam ne yap1p ne edip ge­
<;irecekler laf1yd1 nakarat; hi<; de garip degildi, biz de aym naka­
rati soyliiyorduk. Arna biz politikacilara bask1 yapmadan, onlara
tavizler verdirmeden once ge<;iremeyecekler diye a<;1klad1 Rolf,
yine de talepler ve tavizler basm i<;in pek de iyi malzeme degildi.

Postkom miidiirii bir siire salondayd1, posta direktifi hakkmda


kiminle ne zaman konu§acagma karar vermek i<;in d1§an <;1k1-
yordu <;ogunlukla. Vakit yakla§t1gmda tela§la i<;eri girdi ve ra­
por vermek i<;in hemen d1§an <;1kti, hen de notlar ald1m. Ancak
ikisi birden salondayken oturdugum yerden bir iki §ey yakala­
d1g1m da oluyordu. Goriinii§te imzalarda neredeyse B harfine

1 51
kadar geldigim Dagsavisen gazetesinin arkasmda gayet masum
oturuyordum ancak o sirada aslmda Telemark delegelerinin ko­
nu§malanm dinliyordum. Real Madrid ve Barcelona mai;m­
dan bahsediyorlard1. Arna aynca pasta direktifi hakkmda bir­
kai; laf ettiklerini de duydum <;iinkii konu yiiksek ve k1zgm ses
tonuyla tart1§ilm1§t1, AB'yi cam goniilden destekleyenler bile di­
rektife kar§1yd1, i§birliki;ilerim arada d1§an i;1kt1klarmda rapo­
rumu verdim, ba§lanm salladilar, onlar da bunu fark etmi§lerdi.

Saat dokuz bui;ukta toplant1 sonland1gmda yakmlardaki italyan


restoram Santino'ya gidip pizza yedik. Rolf telefonu bana uzahp
en giizelini sona saklad1gm1 soyledi.

Arka planda duyulan sesler, biiyiik kap1 her ai;ild1gmda duydu­


gum seslerdi. Bir siirii insan sesi, c1zirdayan mikrofonlar ve g1-
cirdayan sandalye bacaklan, ad1mlar, seslerin ugultusu, alk1§,
bagn§ i;agn§, fisiltilar, ama aynca konu§macilar i§i;i Partisi'nin
iinlii "herkes kat1lacak" sloganmm yaz1h oldugu k1rm1z1 duvarm
oniindeki kiirsiiye i;1khklarmda olu§an sessizlik ve beklenti. Soz
Hordaland'dan bir delegeye verilmi§ti, uzun ad1mlarla yiiriiyen,
hevesle one dogru egilip konu§an geni;, esmer bir adamd1 bu, se­
sinde insam k1skandiran bir ozgiivene sahipti i;iinkii soyledikleri
yiirektendi, ciddiydi, anlam ta§1yordu ve yalmzca hakh bir da­
vay1 savunanlarm sahip olduklan, parti liderlerine kar§1 i;1kabi­
lecek o iradeye, davaya adanm1§hga ve o derin giice sahipti. i n­
sanlarm biiyiik §ehirlere goi; etmesinin pek i;ok nedeni oldugunu
soyledi. "Egzotik yiyeceklerin, herkese parmak atan mahalle pa­
pazmm eksikligi," dedi ne§eli bir §ekilde soyleyecegi onemli §eye
gelmeden once. "Ya§ayan bir yerel toplum kendiliginden olu§mu­
yor," dedi ve hiikiimetin kendi ismarlad1g1 ara§tirmay1 havaya
kald1rd1. "Bir sosyal demokrat ii;in ciddi bir okuma," dedi. "Pasta
direktifi sayesinde sosyal dampingde Avrupa �ampiyonlugu ii;in

1 52
yarn�1hyor, tam zamanh Alman posta c;ah§anlan art1k o kadar
kotii maa§ ahyorlar ki sosyal yard1m almak zorundalar," dedi.
AB taraftan oldugunu soyledi, ancak AB'de c;ogunlugu sagcilarm
ele gec;irdiginin de farkmdayd1. Norvec;'te Posta Hizmetleri'ne
rekabet ortam1 olu§turulmas1 daha once de teklif edilmi§ti, ama
o zaman i§c;i Partisi hayir demi§ti. �imdi AB'nin yapmaya c;ah§­
tig1 da pratikte aym §eydi. Milyarlarca krona mal olacak, isten­
meyen bir politikay1 m1 yiiriirliige koyacaksm1z? 0stlandet bol­
gesindeki tiiccarlan zengin ederken Posta Hizmetleri'ni ayakta
tutabilmek ic;in vergi odeyenlerin parasm1 fill kullanacaksm1z?
Benim dii§iindiiklerim, ifade etmeye c;ah§tiklar1m, Rolf'un ifade
etmeye c;ah§t1g1 ama Dagsavisen'deki yaz1da bile zay1f kalan her
§ey ortaya konmu§tu. Kral Elvis'ten ahntilayacak olursak: R e ­
turn to sender! Kelimenin tam anlam1yla basit ve en giizelinden
ilkel bir §ekilde ortaya konmu§tu. Son olarak, "�imdi ormanlar
canland1,"* diye ahnti yapti, "korular yaprakland1. Yaradil1§m
vaktidir, ama tavizin degil asla."

Bunu gordiikten sonra uzun bir siire sessizce oturduk. Ertesi giin
c;ok onemli oldugu halde uzun bir siire akhm1zdan c;1k1p gitti.

Ke§ke Dag da bunu gorebilseydi, c;iinkii belirleyici olan, ha­


yati onem ta§1yan boyle §eylerdi. Gene; bir insan kiirsiiye c;1k1yor,
gorii§lerini belirtiyor, dii§iindiiklerini ortaya dokiiyor, gorii§le­
rini ba§kalarma sunuyor, iktidara kar§1 c;1k1yor, c;iinkii derin­
lerde bir yerde ha.Ia ileti§im kurabildigi birileri var ve onu du­
yanlar Dag'm sec;tigi yoldan ba§ka bir c;1k1§ oldugunu anhyorlar.

Gece riiyamda Dag'm koltugunda oturdugunu gordiim. Ofise


girdim, Dag koltugunda oturuyordu, kollan koltugun kollarm­
dan sark1yordu, elleri yere sark1yordu. Ba§1 sallamyordu, iki

Bir Hlristiyan ilahisi. (c;:.n.)

1 53
kopek di§i neredeyse t;enesini get;en uzunluktayd1, yiizii koca­
man inciler biiyiikliigiinde gozya§lanyla kaphyd1, ayaga kalkt1-
gmda sarho§ ya da hasta gibi sallamyordu. D1§anda lapa lapa
kar yag1yordu, ince giyinmi§ Dag bu karh havada ne yapacak diye
merak ettim, karm yiiksekligi birazdan pencereye kadar gelecek
hatta iyice ortecekti, kap1y1 at;mak istedim, imkans1zd1, kar yii­
ziinden i�eride kapah kalm1§tlm, d1§andaki kar yiiziinden ofis­
ten ba§ka bir yeri goremiyordum, §ehir karlar altmdayd1, belki de
diinyada buz devri ba§lam1§t1, yiiz yil siirecekti belki. Biraz sonra
giimbiirtiiler duyuldu ve bina salland1, kar yiiziinden her §ey t;6-
kiiyor diye dii§iindiim, oda salland1, ba§Im doniiyordu, sonunda
sallant1 durdugunda oda yamulmu§, biitiin mobilyalar bir tarafa
dogru kaymI§tl, pencerenin oniinde, karm it;erisinde bir tir teker­
legi duruyordu, kar yiiziinden bir tir yoldan t;1km1§, tmn baz1 par­
t;alar1 etrafa dagilm1§tl, kocaman tekerleklerden biri penceremin
oniine gelmi§ti, tekerlegin arkasmda, bembeyaz ve t;ok giizel karm
it;erisinde tuhaf bir t;it;ek at;1yordu, giine§in parlad1g1 yerde olup
kayak yapmak vard1 §imdi.

Ertesi giin plan yapmak i�in M0llergata'da bulu§tuk. Bugiinkii


giindemin posta direktifiyle pek ilgisi yoktu, bizi ilgilendiren
Ba§bakamn saat on bir bu�ukta yapacag1 ozet konu§mas1yd1.
Arna orada olmak, davay1 sunmak, tartI§mak, ikna etmek, te§­
vik etmek onemliydi. Rapor ver, bunu §imdi biraz daha az gergin
ve sakin olan zihnime ekledim. Bugiin merdivenleri t;ikmak ko­
lay geldi, birileri selam verdi, direktif hakkmda haber t;1km1§ m1
diye bakacag1m gazeteler elimde yine aym ko§eye t;oktiim. Rolf
ve Postkom miidiirii salona girdiler, ama Rolf k1sa bir siire sonra
d1§an t;iktI, sigara i�meye ba§lam1§tl, posta direktifi meselesi ol­
masa �oktan partiden aynlm1§t1, it;eride i§lerin ne kadar s1k1c1
ve siirprizsiz oldugunu f1sildad1.

1 54
"S1k1c1 bir ortamda heyecan <;ekmek dayamlmaz bir §ey,"
dedi. Thor Granengren'den ald1g1 listeyi arka cebinde gezdiri­
yordu, siirekli bir siitunun arkasma ge<;ip kirli, y1pranm1§ listeye
goz at1yor, lafa giri§meden once onemli biriyle kar§ila§lp kar§l­
la§mad1gm1 kontrol etmek i<;in delegelerin yakalarmdaki isim
kartlanm dikkatle inceliyordu, bahar havasmda merdivenlerde
giderek daha fazla vakit ge<;iriyordu, agzmda bir Marlboro Light
sigaras1yla Stoltenberg'in kocaman resminin altmda, Young­
storget manzarasma kar§l sigara i<;en digerleriyle posta direktifi
hakkmda hararetle konu§uyordu. On biri <;eyrek ge<;tiginde siga­
rasu:�1 sondiiriip salona girdi. Ben kap1 gorevlilerini sinirlendir­
meyecek mesafede d1§anda durdum.

Stoltenberg posta direktifine kar§l muhalefetin <;ok gii<;lii oldu­


gunu fark ettigini belirtti. Sesi, daha <;ok, kendi partisine soz ge­
<;iremedigini gosteren bir kararla Briiksel'e gitmekten korkan bi­
risi gibi <;1k1yordu. "Onemli olan politik ilkeler dogrultusunda
destek saglamak," dedi. Posta direktifiyle ilgili taleplerin <;ogu
vetoya gerek duyulmadan yerine getirilecekti. Hiikiimet posta
iletilerinin en fazla alt1 giinde teslim edilmesi ve tiim iilkede aym
posta iicretini siirdiirme garantisini verebilirdi.

"Ne demi§tim," diye f1sildad1 Rolf basm mensuplarma, ama


onlar garantilerin haber degeri olmad1gm1 dii§iindiiler.

"Bize giivenin," diye soziinii tamamlad1 Stoltenberg. Bazilan


alk1§lad1.

Karar komitesi <;ah§malarma ba§lad1.

Rolf d1§anda tak1hyordu, ba§bakanm buyurgan konu§­


masma ragmen partinin pek <;ok eyalet kolunun kararmdan
donmeyecegini duydugunu soyledi, ben de not ald1m. Post­
kom miidiirii protokol sirasmda gorevi ba§mdayd1, yerel yone­
tim platformunda meseleler tart1§1hrken de posta direktifinin

1 55
durdurulmasmm anemini belirten pek c;ok ki§iye rastland1g1 ha­
berini sms'le bize yollad1.

"Yerel yanetim platformu mu?" diye sordum.

"Evet, oyle dedim," dedi Rolf.

Postkom miidiirii heyecan ic;erisinde d1§an c;1kti, karar ko­


mitesinde pek c;ok ki§inin direktife kar§I garii§ belirtmek ic;in
partiyle ters dii§meyi gaze ald1gm1 duydugunu sayledi. Fuayede
bir hareketlilik gaze c;arp1yordu, insanlar fis1lda§1yor, telefonlar
siirekli c;ahyordu.

"Kaybedebileceklerini anlamak iizereler," dedi Postkom mii­


diirii ve eyalet kollan liderlerini hizaya getirmek ic;in yiiksek­
lerden birilerinin yollad1g1 parti gorevlilerini, siyasilerin sekre­
terlerini i§aret etti. Eger bayle yaparsamz biz de §ayle yapanz,
yapmazsamz §Oyle §Oyle yapanz, yerel yanetim platformu pasta
direktifini kabul ederse §U mevki olur, §U karar ahmr, burada §U
c;1kar, §Urada §U c;1kar, falan. Talimat ahp da gelmi§ olan eyalet li­
derlerinin, ama azellikle de talimat almam1§larm pe§indeydi bu
ulaklar, onlardan kararlarmdan vazgec;melerini isteyecek, bu­
nun ic;in bask1 yapacaklard1, o sirada Rolfla Postkom miidiirii
aym ki§ileri, azellikle de daha ehlile§tirilmemi§, hala oportiinist
olmamI§, neyin miimkiin, neyin miimkiin olmad1g1 hakkmda
ha.la hayal kmkhg1 ya§amam1§ genc;lik kollan iiyelerini kafakola
almaya c;ah§1yorlard1. "istikrarh, saglam ve s1k1 duran bir muha­
lefet! " diye buyuruyordu Postkom miidiirii, ama vetodan kurtul­
mak ic;in talepleri kar§1lama konusunda son derece esnek olmay1
kafasma koymu§ Rigmor Aasrud liderligindeki deneyimli, giic;lii
siyasilerden olu§an karar komitesinde pasta direktifi kar§Itl ol­
manm kolay bir i§ olmad1g1m da ekliyordu. "i§ler bayle yiiriir,"
dedi Postkom miidiirii. "Biiyiik kararlan gec;irmek ic;in kiic;iik
kararlar1 gec;irecegine soz ver, ilkelere kar§I diigmeler, misketler
degi§ toku§ et. <;iinkii iktidar §U fil meselesinde oldugu gibidir,"
dedi, "tarif etmesi giic;tiir ama ona toslaymca tamy1verirsin."

1 56
Bugiinlerde Folkets Hus Kongre Merkezi'nde pek c;ok fil vard1
anlad1g1m kadanyla, gazetelerden ve televizyondan tamd1g1m
kadanyla oldukc;a biiyiiklerdi, orta boy olanlar daha da c;ogun­
luktayd1, kim olduklanm bilmiyordum ama Postkom miidiirii bu
konuda beni aydmlatmu�tI. Bazdan da biiyiik olmay1 sabirs1z­
hkla bekleyen kiic;iik fillerdi. Postkom miidiirii de bir fildi ve fil­
lerin dilinden anhyordu. Arna c;ok gerekli bir lisan daha vard1,
beni son aylarda sirtlay1p ta§IIDI§ bir lisan. Golgelerde, kuytu­
larda, k1y1da ko§ede kalm1§ adalarda, eski i§<;i s1mfi barlarmda,
iist katlarda, yatak odalarmda, mektuplarda, uc;urumun kena­
rmda duranlardan, dii§mekte olanlardan gelen telefonlarda ko­
nu§ulan bir lisan. Gelecek y1llarm zor gec;memesini dileyerek
olay1 dosdogru yazan posta c;ah§amnmki gibi, mektubu yazan
hakkmda gerc;ek bir §eyi ifade etmekten ote bir derdi olmayan
bir lisan. Kandirmay1, gizlemeyi amac;lamayan, ac;1klay1c1 ve yii­
celtici, her §eyi daha berrak gormeme yard1m eden ve ta§1yama­
d1klanmdan beni c;ekip kurtaran bir lisan. Bu lisan muhafaza
edilip koruma altma almmahyd1 c;iinkii o olmadan insanhk var
olmay1 ba§aramazd1, filler de oyle. <;iinkii filler de kendileri ol­
maktan, fil olmaktan c;1kmamn, fil dilinde ne tammlanabilen ne
de oviilebilen daha yiice §eylerin ozlemini c;ekiyordu.

Bir giinliik ahp bu lisam geli§tirmeliydim.

Dokuz buc;uga kadar oradayd1k, herkes kendi yoluna gitmeden


once fuayede k1sa bir toplant1 yaptik, hen eve gittim, Rolf da gitti
sand1m, ama saat on bir buc;ukta Justisen bardan beni arad1. Bu
a§amada posta direktifini veto etmenin sorumsuzluk oldugunu
iddia eden k1zgm bir d1§i§leri bakam sekreterlerine yakalanm1§tI.
Mantikh, demokratik ve sorumlu davram§ talepte bulunmak ve
bu talepler yerine getirilmezse veto hakkm1 kullanmakm1§.

''Arna olacak olan bu zaten," diye cevap verdigini soyledi Rolf


ve §imdi bunu tekrar etti, "olacak olan bu."

1 57
Ertesi sabah anla§tlg1m1z gibi dokuzda oradayd1m, Rolf gelmedi.
Arad1m, cevap vermedi. Postkom miidiirii salondayd1, tek ba­
§Ima oturup Rolf'u ozledim, tuhaf bir duyguydu bu. Biz i§ orta­
g1y1z diye dii§iindiim, bunu dii§iinmem iyi bir §eydi, saat on gibi
sesi k1silm1§ halde geldigini gormek de oyle.

"Kanm sigara i9tigimi ke§fetti," diye homurdand1, "ama


onunla bir pazarhk yaptlk. Ulusal kongre bitene kadar i1;ecegim,
sonra birakacag1m ! "

i9eri girdi, a m a hemen tekrar d1§an 91ktI 9iinkii yerel yone­


tim platformu gorii§meleri yap1hyordu ve sigara i9mesi gereki­
yordu. Postkom miidiirii de d1§andayd1, karar komitesinde ve
eyalet kollarmda i§lerin nasil gittigini ogrenmeye 1;ah§1yordu.

"Bak," diye f1sildad1, yerel yonetim idarecilerinin nasil bir bir


parti kurmaylan St0re, Stoltenberg ve Johansen'le gorii§meye
1;agnld1gma dikkat 1;ekti.

"Tabandaki insanlar bizden yana, pis i§leri onlar yapmak zo­


runda ! "

0 giin i§ler erken bitti, geceki halo i9in hazirhklar yap1lacaktI.

"$u Helseth," diye sordu Rolf, "kadma bir merhaba demem


laz1m."

"Bir araya gelmeniz gerekmiyor," dedim, "sadece kap1da


Helseth'e e§lik ettigini soylesen yeter, adm listede yaz1h."

"Tamam, tamam ama . . . "

"Postkom miidiirii kontrol etti, masada yanmda Nordland'dan


§ahane bir delege oturacak. Bir bira i9elim mi? " dedim. Ge9en
geceki gibi yine Santinos'a gittik. Bardagm yansma gelmi§ti ki
ona haberi verdim.

"Adamm ad1 Helge."

"Kimin?"

"E§lik ettigin ki§inin."

1 58
"Ne? "

"Helge Helseth."

''Adam m1? "

"Ona selam bile vermen gerekmiyor, sadece kap1da Helge'ye


e§lik ettigini soyleyeceksin, adm1 soylemen dahi gerekmiyor,
Helseth yeter."

"Homo olduguma dair dedikodu «;1kmayacak m1?"

"<;1ksa ne olur? E§cinsellige kar§1 m1sm?"

"Hayir, hayir, ama ger«;ekten Ellinor."

"Baloya gitmeyebilirsin, sana kalm1§, ama i«;eri girmenin tek


yolu Helge'ye e§lik etmen. Aynca adam yak1§1kh."

"Onunla kar§ila§tm m1? "

"Hayir ama posta direktifine kar§1."

"Tamaro, tamam."

Bardagmdakini bir diki§te bitirdi.

"Evet, evet," dedi.

"Karar komitesi tam gaz «;ah§1yor," dedim.

Dii§iinceli bir halde kafasm1 sallad1.

"Evet, evet," dedi yine, bir bira daha ismarlad1, ben de bir tane
ald1m, arabay1 birakmaya karar verdim, ozel bir durumdu bu.

"O zaman benle geliyorsun," dedi, "bekleyecegine, orada ola­


cagma soz veriyorsun degil mi?"

i«;im ismd1 derler ya, ger«;ekten i«;im ismd1.

"Tabii ki," dedim, "biz i§ ortag1y1z ! "

Gri tak1m elbisesini siyah tak1m elbiseyle degi§tirmek i«;in ofise


yiiriidiik, oradan da balo i«;in giyinmi§ insanlarm kapmm oniin­
deki merdivenlerde kuyruga girdigi Folkets Hus Kongre Salo­
nuna gittik. Kadmlar elbise, erkekler tak1m elbise giymi§lerdi,
Postkom miidiirii biiyiik bir heyecanla karar komitesinin ha.la

1 59
toplantida oldugunu soyledi. Hala. karara kar§I c;1kan tek bir ki§i
varmI§, Gene; i§<;i Partisi'nin ba§kan vekili.

Zavalh ba§kan vekili, ii; r;ektik, iizerimdeki giinliik k1yafet­


ler yiiziinden kalabahktan aynlsam da bana da bir ic;ki verdiler
ve kadehlerimizi, davam1z ic;in cesurca direnen Gene; i§<;i Partisi
ba§kan vekiline kaldird1k.

"Helge Helseth'e merhaba dedin mi?" diye sordu Postkom


miidiirii ve bir siirii di§i eksik, ya§hca bir adam1 kolundan c;ekti.
Rolfiin yiizii bembeyaz oldu, ama Finnmark eyaletinden kon­
ferans delegesi olan Helseth'le selamla§t1. Helseth, Rudolf Ka­
rena Hansen'! iyi tamyordu. Rolf Nordland delegesini bulmak
ic;in ortadan kayboldu, birazdan herkes salona girmi§ olacakt1
ve ben neredeyse. tek ba§1ma kalacakt1m, ama bir siirii insanm
sigara ir;mek, dedikodu ve spekiilasyon yapmak ir;in d1§an c;1k­
maya ba§lamas1 uzun siirmedi, r;ogu posta direktifinden soz edi­
yordu. Tuvalet kabininde uzun siire oturup kadmlarm partinin
yonetim kadrosunun direktif meselesinde onlara bask1 yapmak
ic;in hala birtak1m insanlan iizerlerine salmasmdan yakmma­
lanm, k1zgmhklanm dile getirmelerini dinledim, Rolf parti yo­
netiminin direktifle ilgili gorii§lerini degi§tirmeleri ic;in siirekli
insanlan uyard1gm1 ve bunun Nordland delegesinin de dikka­
tini c;ektigini yazm1§t1. Bunun farkmda oldugumu, c;iinkii ka­
dmlar tuvaletinde de ba§ka bir §eyden soz edilmedigini yazd1m
cevap olarak. Nihayet on bir buc;ukta d1§an c;1kti, karar komi­
tesinin iiyelerindr n biri bir sigara otlanmak ic;in yamm1za gel­
diginde merdivenl ':!rde duruyorduk, bizden ate§ ald1gmda ka­
rar komitesinin toplant1smm bittigini soyledi ve c;ogunlugun
posta direktifi hakkmda §ahane bir beyanda bulunmak ic;in an­
la§t1g1m soyledi, belli ki kim oldugumuzdan haberi yoktu. Rolf
adam1 konu§turmay1 denedi ama adam tereddiit etti. Rolf Post­
kom miidiiriiniin bu beyam gormesini istedi, adam pek goniillii
degildi. Yoksa dedi Rolf, yumruklanm s1kti, adam kabul etti.

1 60
Rolf, Postkom miidiiriinii ahp getirdi, i§c;i Partisi'nin genel sek­
reteri Raymond Johansen ve Rigmor Aasrud ile arka odaya gec;­
tiler, yirmi dakika sonra geri geldi, sersemlemi§ gibiydi. Beyanda
Postkom'un ileri siirdiigii taleplerin hepsinin kabul edildigi yaz1-
yordu, §imdi ne yap1yorduk? ''Amar; posta direktifini durdurmak
olsun diye durdurmak degildi," dedi. "Politik ilkeler dogrultu­
sunda destek kazanmakti amac;," dedi sanki birilerinden almt1 ya­
p1yormu§ edas1yla, ama almt1 yap1yor olsa bile soylenenin dogru­
lugu §iiphe gotiirmezdi.

Birbirimize baktik, yorgun dii§mii§tiik.

''Aslmda amac1m1za ula§t1k," dedi Postkom miidiirii bezgin bir


halde, iktidarla yapt1g1 toplant1dan sonra pek kendinde degildi.

"Aslmda umdugumuzdan daha iyisi oldu," dedi Postkom


miidiirii, i§e olumlu tarafmdan bakmak istiyordu.

Ba§kalan da geldi, beyam duymu§lard1, §Oyle dediler: "Hepsi


desteklendi mi? <;ok iyi i§ becerdiniz!"

Sonra Postkom miidiirii Raymond ve Rigmor'un oldugu arka


odaya gec;ti ve ufak tefek degi§ikliklerle beyam kabul ettigini bil­
dirdi. Giinden geceye siiren macera pek c;ok ki§i ic;in bitmi§ti,
ama bizim ic;in degil. Biz iic; silah§orler, sonuc;lar1 tart1§mak ic;in
Mellergata 10 numaraya dogru yiiriidiik. i§c;i Partisi'nin genc;lik
kollarmm k1zgm oldugu haberi Postkom miidiiriiniin telefonuna
mesaj olarak geldi, buna iiziildiik, Postkom'un muazzam bask1
altmda pes etmesinin i§c;i Partisi'nin genc;lik kollanm nasd ha­
yal kmkhgma ugratt1gm1 c;ok iyi anhyorduk. Arna yine de bu bir
tiir ba§anyd1, bunu elimizden kac;irmamahyd1k! Talepler one sii­
riildiigiinde AB bunlan kabul etmeyecekti, veto hakkm1 yine de
kullanabilirdik! Bunu tekrarlad1k! "Hiikiimet, taraflar arasmda
anla§mazhk c;1kmas1 durumda Avrupa Serbest Ticaret Birligi an­
la§masmda onerilen siirecin ba§latilmasmdan ba§ka bir §eye des­
tek vermemi§ti," dedik siingiimiiz dii§mii§ vaziyette, pek de gurur
duymayarak. ''Aynen! " dedik ve ba§1m1z1 anlamh anlamh sallad1k.

1 61
Kendimizi boyle ikna ve teselli etmeye i;ah§t1k, hayal kmkhg1m1z1
ve kmlan umutlanm1z1 konu§a konu§a zafere donii§tiirerek. Za­
feri kazananlar tarih yazar, ama kaybeden ileti§im uzmanlar1 da
katk1da bulunur. Eve taksiyle dondiigiimiizde saat ikiye gelmi§ti
ve Rolf Postkom'un karar komitesinin beyanmdan duydugu mem­
nuniyeti dile getiren bir basm biilteni taslag1 yazd1.

Pazar sabah1 i;ok yorgundum, ama diger giinlerde oldugundan


daha da once kalkmahyd1m ki basm biilteni saat sekize i;ey­
rek kala hazir olsun. Pazar giinleri seyrek i§leyen tramvay ye­
rine taksiye bindim, olaganiistii bir durum vard1. Yedi bui;ukta
M0llergata'dayd1m, Postkom miidiirii i §i;i Partisi geni;lik kolla­
rmm itirazlanm gece geri i;ektigini soyledi, bunun nas1l geri;ek­
le§tigini tahmin edebiliyorduk, ben sevindim i;iinkii i §i;i Partisi
geni;lik kollarmm k1zgm olmasmdan ho§lanmam1§tlm, belli ki
karar yeterince iyiydi, geceleri goziime uyku girmeden dii§iindii­
giim Rudolf Karena, Asfrid Basso ve medya egitimi kursundaki
diger ki§iler ii;in de yeterli olmahyd1.

Basm biiltenini yazd1k, bast1k, kopyalad1k ve Folkets Hus Kongre


Merkezi'ne gittik. Biilteni basm mensuplarma dag1tt1k, yamm1z­
dan gei;en Raymond Johansen'e de bir kopya verdik, iislubu­
muzu o kadar begendi ki biilteni i;ogaltip herkese dag1ttird1.

Rolf, Postkom miidiirii ve digerleri ii;eri girdi. Artik sahiplen­


digim koltuga i;oktiim, gazetelerin posta direktifi hakkmda ne­
ler yazd1gma goz att1m, az haber i;1km1§t1, zaten bunun da bir
onemi yoktu, mesele hallolmu§tu, posta direktifi olmadan ge­
i;ecek ertesi giin ii;in §imdiden iiziiliip kaygilanmaya ba§lam1§­
tlm. Ozetlemek ii;in yapilacak birkai; toplantl, k1sa bir rapor ve
Postkom miidiiriine, posta direktifine ve M0llergata 10'a elveda,
Dag'm bo§ koltugunun durdugu ofise geri donii§. En Hakiki ya

1 62
da ilgin� olmayan, anlams1z ba§ka §eyler hakkmda bir iki §ey
yazmak, hayat1m1 kazanmak i�in bo§ bir f1�1 gibi yuvarlamp
durmak. Yine memnuniyetsizlik ve yarm fikri iizerime aban­
m1§t1, bilgisayarla telefonumu birakt1m, merdivenlerde duran­
larm yanmdan ko§arak indim, di§an �1kt1m, seslerine taham­
miiliim yoktu, konu§malarma, dedikodularma, yolda§hklarma,
i�ten pazarhklarma, sadece yorgunsun dedim kendime, sadece
yorgunsun, Kirkeristen'deki �ayira kadar deli gibi ko§tum, ken­
dimi yere att1m, yiiziimii �imene gomiip aglad1m, bir gece on­
ceki riiyam1 hat1rlamaya �ah§t1m. Riiyadaki goriintiilere dald1m,
penceremin oniindeki kocaman tlr tekerlegi, ya§am dongiisii, 0
tuhaf �i�ek ve sonunda giine§, i�ime i§lemi§ti, yava§�a sakinle­
dim ve diinyaya ait oldugumu hissettim, gozlerimi a�tig1mda �a­
hlann arkasmda a�m1§ sapsan bir karahindiba gordiim, �almm
arkasmda biiyiimekten, bir karahindiba olmaktan, san renkte
olmaktan mutlu goriiniiyordu. Ayaga kalk1p iistiimii ba§1m1 sil­
keledim ve sakin bir halde geri dondiim, bir yandan da Rudolf
Karena Hansen'm her ad1mda, her kararda, hangi taraf1 tuta­
cagmda belirleyici olan "oliim kahm" meselesini dii§iiniiyor­
dum. Se�me §ans1m vard1 ve se�mek zorundayd1m, kimse kur­
tulam1yordu bundan, buz devri mi olacaktl yoksa bahar m1? En
Hakiki'den vazge�ebilirdim, klavyeye bir kez tiklamama, tek bir
ciimleye bakard1 bu i§, kendimi ba§ka bir i§e vermek i�in dige­
rinden vazge�mek, ba§lamak i�in asla ge� degildi. Bunu anla­
d1g1m1 samyordum ama baz1 §eyleri tekrar tekrar anlamak ge­
rektigini kavnyordum. �imdi biraz daha rahat nefes ahyordum,
taleplerin kar§iland1gm1 kendime hat1rlatt1m, Norve�li posta �a­
h§anlan Almanlar gibi �ekmeyeceklerdi, Tann korusun, tabii
ki diinyada tehlikeli bir geli§me ya§amyordu, bu durumda tav­
nm1 gostermeliydim, kiirsiiye �1kmahyd1m, kendimi geri �ek­
mek, buhran ge�irmek, bir §eyleri bastirmak yerine bir gorii§
belirtmeliydim, �iinkii benim ilgisizligim dayanamad1g1m §eyle­
rin siirekli artmasmm nedenlerinden biriydi. Ba§lamak i�in asla

1 63
gee; degil, diye kendi kendime tekrarlad1m, sanki bir konu§ma
yapmaya haz1rlamyormU§UID gibi, <;iinkii bu basit sozciikler bir
§eyleri kapatmak yerine ac;1yorlard1, degi§im umudu ye§ertiyor­
lard1, umut oldukc;a hayatmda can var demektir dedim, Folkets
Hus Kongre Merkezi'nin merdivenlerini c;1kt1m, ko§eme geldim,
kimse bilgisayanmla telefonumu c;almam1§tl, bu kadar insanm
oldugu yerde bu bile bir mutluluktu. Rolf, Aasrud'un karan ac;1k­
lad1gm1 yazd1, vakti geldiginde oylanacakt1, ben d1§anda ken­
dimi toparlamaya c;ah§irken saatler gec;tiginden vakit gelmi§ti.
Rolf "Vakit geldi," diye yazd1, Akershus'den gene; bir kadm soz al­
m1§tl, Rogaland'dan gelen ve direktife hayu diyen bir onergenin
desteklenmesini istiyordu. Posta direktifi kongrede ele alman
en onemli meselelerden biriydi dedi, bu yiizden kongrenin bu
konuda bir tavu almas1 gerekiyordu. Aynca parti yonetimi hie;
utanmadan partinin en yiiksek orgamm son derece onursuzca,
sinsice ve kmanmay1 hak eden bir bic;imde etkilemeye c;ah§arak
balonun tadm1 kac;ird1g1 ic;in de c;ok k1zgmd1 !

"Salondan alk1§lar yiikseldi," diye yazd1 Rolf, bunu duymu§­


tum, Rogaland'dan orta ya§h bir kadm soz ald1gmda alk1§lar
hala kesilmemi§ti. Kadm en son konu§mac1y1 yiirekten destek­
ledigini soyledi, parti yonetiminin insanlan etkileme c;abalan ve
ozellikle de balodaki utan<; verici tav1rlarmdan dolay1 o daha da
ofkeliydi. Balo eskisi kadar eglenceli gec;memi§ti ! Tekrar alk1§­
lar geldi, sonra oylamaya gec;ildi, Rogaland'm onerisi 300 oydan
181'ini ald1, inamlacak gibi degildi.

Ayaga kalkt1m, etrafimdakiler de kalkt1, ic;eriden kopan giim­


biirtiiyii duyduk, sanki deprem olmu§tu, bina salland1, insan­
lar ayaklanm yere vuruyor, alki§hyor, bag1nyor, 1shk c;ahyor,
kutlama yap1yorlard1, tarihi bir and1, daha once olmu§ bir §ey
degildi, kimse de olacagma inanm1yordu, parti yoneticilerinin
beti benzi att1, durumu ak1llan almad1, gozlerine, kulaklarma

1 64
inanamadilar, kap1 ac;ild1, kollan havada ayakta durup bagiran­
lan gordiim ve Rolf kendinden gec;mi§ bir halde : "Gordiin mii?
Gordiin mii?" dedi. Hayir gormedim ama duydum, duyulmaya­
cak gibi degildi, gazeteciler Postkom miidiiriiniin etrafm1 sard1,
miidiir karga§adan dolay1 dogru diiriist konu§am1yordu, haber
herkesin dilindeydi, internetteydi, tweet'ler atihyordu, insan­
lar birbirine sanhyor, birbirini kucakhyordu, mutlu bir karga§a
c;1km1§t1, salona s1z1verdim, sabah dag1tt1g1m basm biiltenlerini
toplad1m, iizerlerinde elle diizeltmeler yapt1m. "Postkom posta
direktifi kararmdan memnun" laf1 "Postkom posta direktifi ka­
rarmdan FEVKALADE memnun" olmu§tu.

Rolf Postkom miidiiriiyle konu§mak isteyen gazetecileri uzun


bir s1raya sokuyordu, televizyon, radyo ve gazeteler oradayd1.
St0re'nin Briiksel'e c;ekinerek gitmesi gerekecekti, cebinde bir
hayir cevab1 vardi. NRK televizyonu ve Aftenposten gazetesi
Postkom miidiiriiyle Posta Hizmetleri'nin L0renskog'daki mer­
kez binasmda roportaj yapmak istiyordu, taksiye bindik, medya
ic;in camm1z feda.

Ke§ke Dag bunu gorseydi diye dii§iindiim, 6ldiigiine pi§man


olurdu.

M0llergata 10, 10 Nisan, saat be§. Pencereleri ic;eri bahar havas1


girsin diye ac;m1§1z, bir §i§e de §arap ac;m1§1z. Bir siirii insan var,
Postkom c;ah§anlan, burada olmak, biraz daha tadm1 c;1karmak
ic;in uc;u§lanm ertelemi§ posta c;ah§anlan. Olaylan yeniden goz­
den gec;iriyoruz. Bir gece oncesinin hayal kmkhgm1 tekrar anla­
t1yoruz, duydugumuz ku§kuyu ve yorgunlugumuzu yeniden ya­
§Iyoruz, sonra da co§kumuzu yeniden yakahyoruz. Tekrar tekrar
ya§ayabilecegimiz bir co§ku bu, ugra§irsak bu mutluluk dii§iin­
celerimizde ve gonliimiizde tekrarlanabilir. Biiyiik resimde tabii
ki basit bir posta direktifi bu. i§c;i Partisi'nin tabam ic;in kiic;iik

1 65
bir ad1m ama benim ii;in biiyiik ve onemli i;iinkii bu i§ siiresince
keyif alarak ya§ayabilmek ii;in baz1 §eyleri anlamanm ne kadar
onemli oldugunu ogrendim. Hit; kimse onemsiz degil, her biri­
miz, her giin ya bir medeniyet kurmak ya da tam tersine diinyay1
yak olmaya terk etmek arasmda sei;im yapmak zorundayd1k, en
ufac1k §eylerde bile iistlenmemiz gereken bir gorev vard1.

Stein beni saat alt1da almaya geldi. Bir kez daha Rolf'u kucak­
lad1m, Postkom miidiiriinii kucaklad1m, oniime geleni kucakla­
d1m, orada dururken Stein'1 da kucaklad1m, yiyecek bir §eyler
ve §arap almI§tl, her §eyi duymak istiyordu. Elimden geldigince
anlatt1m ona, tek kadmhk devrimimin ba§lad1gm1 dii§iindiigiim
yerden ba§lad1m.

2ooo'li y1llardan kalma giinliigiimii buldugum giin ba§lam1§tl


her §ey. Ya da Dag'm gittigi giin. 0 bizi hit; olmayacak §ekilde
b1rak1p gittiginde. Bana olmayacak bir i§ yap1p i;ekip gitmenin
miimkiin oldugunu gostermi§ti, ben de olmayacak i§lere kalk­
mak, i;ekip gitmek istedigimi anlam1§t1m. Yoksa Dag'm Oldiigii
giin miiydii? Hit; olmayacak, donii§ii olmayan bir §ey yapm1§,
kendini Oldiirmii§tii. Normal bir giin. Her zamanki gibi kalkm1§­
t1m oysa, kahve yapmI§, bilgisayarm ba§ma gei;mi§, ByggBo'nun
yeni say1sm1 haz1rlamaya ba§lamI§tlm. Sonra Rolf aram1§, ofise
gelmemi soylemi§ti, sonra Dag i;ekip gitmi§ti, sonra Dag ol­
mii§tii, bir anlamda ben de oliiydiim ama ya§ayan bir olii ve canh
kalmak ii;in bir §eyler yapmahyd1m.

11 Nisan 2011, giin agard1. Gazetelerin geldigini duydum, her za­


manki gibi Aftenposten'la Dagsavisen'1 almak ii;in d1§an i;1ktim,
tak1m1 tamamlamak ii;in Klassekampen gazetesini de ald1m, her
ne kadar Klassekampen'1 kap1 kap1 dola§IP satma heveslisi olma­
sam da kap1ma kadar gelmesine bir itiraz1m yoktu. Ui;ii de ba§tan

1 66
a§ag1 posta direktifi haberleriyle doluydu ve Stoltenberg'le St0rre
tiim fotograflarmda feci §ekilde tats1z goziikiiyorlard1.

Bu giizel bahar sabahmda bir yiiriiyii§e �1kt1m, uykusuzluktan


tath bir sarho§luk i�erisindeydim, kafamm iizerinde u�an ku§­
larm c1viltilanm keskinle§mi§ duyulanmm hepsiyle duydum,
a§ag1da �ukurda a�IDI§ beyaz anemonlan gordiim, yarm diye bir
dertleri yoktu onlarm, yarmm kendi zorluklanm da beraberinde
getirecegini bilsem dahi ben de bu giizel giinii yarm endi§esiyle
golgelemek istemiyordum.

Yann beklendigi iizere geldiginde bir giinliik ve krem rengi kart­


lar satm ald1m . Rudolf Karena Hansen'a mektup yazd1m, kazan­
d1g1m1z zaferden dolay1 onu kutlad1m. Harika i§ birligimizden
dolay1 te§ekkiir ettim ona, daha �ok yazmak, yazmak, te§ek­
kiirler etmek istiyordum ama o sirada postacmm i�eri girdi­
gini duydum. 0 d1§an �1kana kadar kap1da heyecanla bekledim
ve elimde anahtarla ko§arak merdivenlerden indim. Posta ku­
tumdan pek fazla bir §ey �1kmazd1 �ogu zaman, ama belli de ol­
mazd1. Telefon faturamm altmda yamuk yumuk biiyiik harflerle
ad1mm yaz1h oldugu bir zarf buldum. Bir �ocuk yazm1§ gibiydi.
Truls'tan bir mektup. Postac1 Pat kitab1 i�in te§ekkiir ediyordu,
biiyiiyiince postac1 olmaya karar verdigini yazm1§tI. Hemen otu­
rup te§ekkiir mektubuna te§ekkiir etmek i�in bir te§ekkiir mek­
tubu yazd1m ve postac1 olmak istemesinin cesur bir se�im oldu­
gunu belirttim. Biitiin mesele cesur se�imler yapmakta diye de
ekledim, bu se¢imler ister biiyiik ister kii�iik §eylerle ilgili olsun.
Sonra giinliigiimii a�tlm.

1 67

You might also like