Professional Documents
Culture Documents
Screenshot 2024-05-18 at 4.35.16 PM
Screenshot 2024-05-18 at 4.35.16 PM
3.Örnek
Dünya üzerinde tarihin ve kültürün yanı sıra coğrafi güzelliklerin
görülebilmesi için insanlar farklı ülkelere ziyaretlere gitmektedir.
Ülkeler arası turistik amaçlı yapılan ziyaretlerde isteyenler tatil için
isteyenler de tur şirketleri ile gezilere katılabilmektedir. Turizm
açısından baktığımızda ülkemize yıl içerisinde pek çok kişi
gelmektedir. Turizm insanların farklı kültürleri tanıması, yeni lezzetleri
tatması açısından önem taşımaktadır. Ülkemizin doğasının güzelliğini
görmek isteyen pek çok turist gelmektedir. Aynı şekilde ülkemizdeki
tarihi yapıların da görülmesi için yine yurt dışından pek çok ziyaretçi
gelmektedir. Ülkemizden de yurt dışına çıkmak isteyenler turistik
ziyaretlere katılabiliyorlar. Ülkemizde yurt içinde gezi yapabildiğimiz
gibi yurt dışına da ziyaretler gerçekleştirebilmekteyiz. Turizm bütün
ülkeler açısından hem gelir kaynağı hem de kültürel açıdan milletlerin
birbirlerine yenilikler katması anlamına gelmektedir. Herkes kendi
beğendiği ilgi duyduğu ülkelere tatil amaçlı veya gezi amaçlı ziyaret
yaparak tanımayı görmeyi istediği yerleri ziyaret edebilmektedir.
Turizm insanların birbirleriyle iletişimini sağlayan birbirini tanıyarak
daha güzel adımlar atılmasını sağlayan bir ziyaret türüdür şeklinde
nitelendirebiliriz.
TURİZM
Turizmci Gözüyle
Turizm, ülkemiz için çok önemli bir gelir kaynağıdır. İnsanları birbirine
yaklaştırır, yeni dostluk kurulmasını sağlar, değişik kültürlerin
kaynaşmasına ve ön yargıların yok olmasına aracı olur.Bu nedenle
turizm, diğer sektörlerden daha önemlidir. Dolayısıyla ülkemizin, tüm
olanaklarını turizm için kullanması gerekir. Devlet, bütün gücüyle
türizmi desteklemeli, deniz kenarlarına daha çok ve daha büyük oteller
yapmalı, havaalanı sayısını çoğaltmalı, tarihȋ binaları restore edip
turizmin hizmetine sunmalıdır. Ayrıca büyük otellerin deniz kıyısında
özel plajları ve etkinlik alanları olmalıdır.
MISIR PİRAMİTLERİ
Duygu: Ayşeciğim, iyi ki bu geziye seninle beraber geldim. Mısır
Piramitlerini çok merak ediyordum. Gerçekten benim için hem çok
eğlenceli hem de çok faydalı bir gezi olacak. Ben aceleden çok araştırma
yapamadım. Senin piramitler hakkında bilgin var mı? Gezmeden önce
bana biraz anlatabilir misin? Ayşe: Tabi anlatayım. Ben gelmeden önce
iyice araştırdım. Mısır Piramitlerinin her biri 20 ton olan taşlardan inşa
edilmiş ve bu taşların temin edilebileceği en yakın mesafe yüzlerce km.
uzaktaymış. Duygu: Peki bu taşların nasıl getirildiği biliniyor mu? Ayşe :
Hayır, maalesef bilinmiyor. Bunlardan başka Piramit kimin adına
yapıldıysa, onun bulunduğu odaya, yılda iki defa güneşin girdiğini de
okudum. Bu günler o kişinin doğduğu ve tahta çıktığı günlermiş. Duygu:
Çok ilginç. ‘‘Güneş girmeyen eve doktor girer.’’ atasözüne çok zıt bir
olay. Ben en çok mumyaları merak ediyorum. Onlar burada nasıl
korunabilmişler? Bunlarla ilgili bir şeyler biliyor musun? Ayşe: Bu
konuyla ilgili çok bilgim yok ama mumyalarda radyoaktif madde
bulunduğundan, mumyaları ilk bulan 12 bilim adamının kanserden
öldüğünü okumuştum. Duygu: Mumyalarda radyoaktif madde varsa
bunun başka olumsuz etkileri de olabilir bence. Ayşe: Başka olumsuz bir
etkisinin olup olmadığını bilmiyorum ama Piramitlerin içerisinde ultra
sound, radar, sonar gibi cihazların çalışmadığını biliyorum. Belki bu da
mumyalarla ilgili olabilir. Ayrıca kirli suyu, birkaç gün piramitin içine
bırakırsan, suyu arıtılmış olarak bulabileceğini de az önce bir turist
söyledi. Çok ilginç değil mi? Ayrıca sütün de burada birkaç gün süreyle
taze kalabileceğini ve daha sonra hiç bozulmadan yoğurt haline
gelebileceğini de internetten öğrenmiştim. Sen çiçekleri çok seversin.
Bitkilerin, piramitlerin içinde daha çabuk büyüdüğünü biliyor muydun?
Duygu: Öyle mi? Hiç duymadım keşke en sevdiğim çiçeğimi getirseydim.
Ayşe: Bir de çöp bidonunun içindeki yemek artıklarının hiç koku
yaymadan piramitlerin içinde uzun süre kalabildiğini de az önce bir
rehber, kendi grubuna anlatırken duydum. Ve son olarak da kesik,
yanık, sıyrık gibi yaraların bir Piramit’in içinde daha çabuk iyileştiğini de
biliyorum. Duygu: Gerçekten senin sayende şimdi daha iyi
gezebileceğim. Ben de belki birilerinden farklı bir şey duyarsam sana
anlatırım. Ayşe: Hadi o zaman gezelim.
Alıştırmalar
- Aşağıdaki cümleler doğru ise “D” yanlış, ise “Y” yazalım.
1. Duygu, Ayşe’yle beraber Mısır Piramitlerini gezmeden önce
internetten araştırma yapıyor.()
2. Mısır piramitleri, piramitlere yakın çevrelerdeki taşlardan yapılmış. ( )
3. Piramit kimin adına yapıldıysa, onun bulunduğu odaya, yılda iki defa
güneşin girdiği biliniyor. ( )
4. Güneş girmeyen evdeki insanların daha çok hasta olabileceği
anlamında bir atasözümüz vardır. ( )
5. Mumyalardaki radyoaktif maddelerin bazı olumsuzlukları olduğu
açıklanmış. ( )
-----------------------------------------------------------------------------------------------
-------
Piramitler
Eski Mısırlılar firavunun öldükten sonra ölüler kralı Osiris olacağına
inanırlardı. Yeni firavun da Horus (güneş-tanrının koruyucusu ve
göklerin hakimi) olurdu. Bu döngü güneşin doğuşu ve batışıyla
sembolize edilirdi.Piramitlerin yapılış amaçları krallar öldükten sonra
mezar ve hazinelerinin korunmasıdır. İlk piramit Zoser tarafından veziri
İmhotep’e yaptırılan Zoser Piramidi'dir. (MÖ 2630 civarı) En ünlüleri
Giza Piramitleridir. Bunlardan Keops dünyanın eski yedi harikasından
biri sayılmaktadır.
Piramitlerin bazı özellikleri:
• Duvarları değerli taşlarla kaplıdır.
• Lahitler piramidin tam merkezindedir.
• İçerisinde birçok kabartma, heykel ve hiyeroglif bulunur.
• İçlerinde öbür dünyaya yapılan güneş yolculuğu mitolojisinin yanı
sıra güneşin geceleyin karşılaştığı düşman devleri yenip, geceden şafağa
zaferle çıkışını anlatan papirüs üzerine yazılmış metinler ve taşlar
üzerine kazınmış resimler vardır.
Turizm
Turizm Nedir?
Kişilerin yurt içinde ya da yurt dışında, tatil, sağlık, spor ya da kültür
amaçlı gerçekleştirdikleri gezilerdir.
Turizm Neden Önemlidir?
Turizm hem ekonomik hem de kültürel anlamda büyük önem taşır.
döviz, o ülkenin ekonomik olarak kalkınmasını sağlar. Yeni iş alanları
açar . Turizm aynı zamanda bir ülkenin diğer ülkeler kültürel ve tarihi
yapısının çok daha iyi bilinmesini sağlar.
Mısır’ın yaklaşık 7000 yıllık bir geçmişi vardır. Mısır, turistik açıdan
oldukça zengin bir ülke. Gerek coğrafi gerekse tarihsel açıdan birçok
eşsiz güzelliklere sahiptır.
Gize Bölgesi
Elbette Eski Mısır medeniyetinin kalıntıları birinci sırayı alıyor. Bu
kalıntıların en önemlisi Dünyanın Yedi Harikası’ndan da biri olan büyük
Piramittir. Hem Piramitler hem de sfenksler ve diğer önemli antik
kalıntılar, Kahire’nin Gize bölgesindedir. Bunların yanı sıra bölgede
birçok mezarlık, tapınak ve başka çeşitli kalıntılarda bulunur. Bunlara ek
olarak Saqqara ve Dahshur bölgelerinde de piramitler mevcuttur.
Mısır Müzesi
Meşhur Tahrir Meydanı’nında bulunan Mısır Müzesi, ülkenin en önemli
müzesidir. Antik Mısır’ın en büyük koleksiyonu buradadır. Kahir’de,
antik dönemden de İslamiyet döneminden de birçok eser bulunur.
Özellikle Eski Kahire bölgesi tarihsel açıdan oldukça zengindir. Bu
bölgede pek çok önemli cami, kilise, ve tapınak var.
İskenderiye
Mısır’ın en mühim şehirlerinden birisi olan İskenderiye ,İskender’in
emriyle MÖ 332’de kurulmuş. İskenderiye’de İskenderiye Kütüphanesi,
İskenderiye Limanı, Kayıtbay Kalesi, Montaza Sarayı ve Abu al-Abbas al-
Mursi Cami gezelebileceğiniz yerler arasındadır.
Luksor
Mısır’ın bir başka önemli şehri eşsiz tarihi kalıntılarıyla Luksor. Mısır’ın
güneyinde bulunan bu şehir, dünyanın en büyük açık hava müzesine
sahip. Luksor şehrinde; onlarca tapınak, anıt ve tarihi eser yer alıyor.
Luksor Tapınağı, Krallar ve Kraliçeler Vadisi ve Hatshepsut Tapınağı
var.Bu kalıntlar sayesinde her yıl binlerce turist tarafından ziyaret
ediliyor.
Şarm El-Şeyh
Şarm El-Şeyh. Sina yarımadasında Kızıl deniz kıyısında bulunur.
Yalnızca Mısır’ın değil, dünyanın en turistik noktalarını arasında yer
alan bu şehir, öncelikli olarak tam bir dalış cennetidir ve dünyanın dört
bir tarafından gelen turistler, sırf bu sebepten Şarm el-Şeyh’i ziyaret
ederler. Ayrıca safari yapmakta mümkündür.
Turizm
Turizm Nasıl artılır?
çevreyi korumak gerekir. denizler kirlenmemeli, ağaçlar yok edilmemeli.
doğal güzellikleri, tarihȋ yerleri korumalı ve kültürel değerlerimizi
kaybetmemeliyiz. Çevre ve turizm birbirini tamamlamalı.
Eğitim sunusu
Turizm Nedir?
• Ülkeler için en önemli sektörlerden birisi turizm sektörüdür. Turizm
sektörü,
oldukça geniş bir yapısı olmakla birlikte oldukça önemlidir. Sizler için
Turizm nedir ve
çeşitleri nelerdir? Turizm'in önemi nedir? Tüm detayları ile derledik.
• İnsanlar, her sene tatil planları yapmaktadır. Bu tatil planları bazen
gezme amaçlı
bazen eğitim amaçlı bazense farklı amaçlarla yapılmaktadır. Birçok
amacın ortaya
çıkması sonucunda turizm meydana gelmiştir. Turizm ile ülkelere çok
önemli bir gelir
kaynağı yaratılmıştır.
• Turizm; gezme, eğlenme, vb. gibi nedenlerden dolayı yapılan bir
aktivitedir
Turizm Nedir?
• Turizm, mevsim ayrımı olamadan dört mevsim boyunca
yapılabilir. Turizmin amacı ise birçok farklı nedenden dolayı
olabilir. Geniş bir yapısı olduğu için turizmi birçok farklı açıdan
değerlendirmek mümkündür. Turizm, yapılma şekline göre
birçok farklı türe ayrılmıştır.
Turizm Çeşitleri Nelerdir?
• Turizm, birçok farklı amaca hizmet eden değerli bir sektördür.
Genel olarak gezme amacı ile yapıldığı düşünülen turizm, aslında birçok
farklı amaç için yapılabilmektedir. Bundan dolayı turizmin çeşitleri
ortaya çıkmıştır.
Bu sene tatilde değişik bir şeyler yapalım dedik. Yeni yerler görmek için
yola çıktık. Kültür ve tarih açısından zengin bir ülkeye, İspanya'ya
gitmeye karar verdik. Önce şehirleri haritada işa- retledim. Bir tur
şirketinden izin tarihlerimize göre tur satın aldık. Bu şekilde uçak ve otel
masraflarımızı daha az tuttu. İspanya, Avrupa Birliği'ne üye bir ülke. Bu
sebeple, Türk vatandaşlarından Schen- gen vizesi istiyor. Ağustos,
İspanya'nın en Sıcak ayıdır. Ancak biz oradayken hava serindi. Hemen
her gün hava kapalıydı. Bu yüzden güzel fotoğraflar çekemedik. Ağustos
ayında genelde halk tatil yapmak için güneyde sahil bölgesine gidiyor.
Çalışma ve yemek saatleri bize göre daha farklı. Sabah on ve iki, akşam
beş ve sekiz arası çalışıyorlar. Öğle arası siesta yapıyorlar. Akşam
yemeğini gece onda yiyorlar. Hatta saat sekiz civarı açık resto- ran
bulmak zormuş, ancak biz daha çok turistik şehirlere gittik ve bu
nedenle yemek yemek için yer bulmakta hiç zorlanmadık.
Restoranlarda servis biraz yavaştı. Yirmi dört saat açık
hamburgercilerde yemek yedik. Sonuçta, İspanya'dan çok güzel anılarla
ayrıldık.
Yaz tatilleri
Yaz tatilleri hemen hemen her öğrenci için güzel anılar ile dolu
günlerdir. Yaz tatillerinde güzel günler geçirmek için zengin ve ya fakir
olmaya gerek yoktur. Her iki durumda da güzel günler geçirilebilir.
Yaz tatilimde ben genellikle kitap okumayı tercih ederim. Evimizin
yakınında yer alan ve yazın genelde kupkuru olan dere boyunca
yürüyüp garip enteresan şeyler bulmayı aramayı severim. Ayrıca
akşamları çizgi romanlar okuduktan sonra arkadaşlarım ile bisiklet ile
turlamayı ve mümkünse evimizin yakınlarında yer alan piknik
alanlarında yeşilliklerin içerisinde zaman geçirmeyi de severim.
Bazı arkadaşlarım yaz tatili boyunca ya babasının yanında ya da
başkalarının yanında çalışırlar. Çoğu zaman onlar için üzülsem de
yaptıkları işlerin onların boyunu aşmayan işler olduğunu bildiğim için
onları iş çıkışı zamanlarında görmek dahi bana yeterli gelir çoğu zaman.
Afyonkarahisar:
Afyonkarahisar'da kız isteme sırasında erkek tarafına yalnızca su ikram
ediliyor. Kız verilirse erkek tarafı cuma günü çaya davet ediliyor. Nişan
günü damadın annesi herkesin önünde gelini bir kez daha istiyor. Elini
öpen gelini kaynana kutlamıyor. Sebebi ise ilginç; gelinle ilk günden yüz
göz olmamak
Aydın:
Evlilik için kesin bir kural var: "Evi olmayan erkeğe kız verilmez."
Pazartesi başlayan düğünlere 'ön düğün', cuma başlayanlara 'ters
düğün' deniyor.Damat gelini para, buğday, şeker ve pirinç serperek
karşılıyor
Diyarbakır:
Diyarbakır yöresinde gelin damadın evinin kapısında dolu bir testiyi
kırıyor. Böylece evliliklerinin bir ömür su gibi yolunda akıp gitmesi
umuluyor. İçeri girerken ayağının altına post seriliyor. Bunun nedeni
gelinin koyun gibi uysal olması.
Edirne:
Gelin, damat evine geldikten sonra dışarı çıkarılarak kucağına bir kız ve
bir erkek çocuğu oturtuluyor. Bunun nedeni gelinin kız ve erkek
çocuğunun olmasının istenmesi. Akşam yemeğine gelen konuklar
kaşıklarını yanlarında getiriyor.
Kastamonu: Uğura çok inanılıyor. Bir kız istenmeye karar verildiğinde
evin en iyi huylu kişisi ayakkabısını sallayarak ayağından atıyor. Düz
düşerse evliliğin uğur getireceğine inanılıyor.
Kırklareli:
Kırklareli'nde düğün günü erkek tarafı kız evine gelin almaya gittiğinde
yanında canlı tavuk götürür ve gelinin evine/bahçesine bırakır. Gelinin
ailesi evlerinden bir can çıktığını düşünerek yerine bir can gelmesini
(tavuk) ister.
Galata Kulesi
Dünyanın en eski kuleleri arasında sayılan ve İstanbul’un
sembollerinden biri olan Galata Kulesi, 2013 yılında UNESCO Dünya
Mirası Geçici Listesi’ne dahil edilmiştir. İstanbul’un siluetini oluşturan
en önemli yapılardan biri olan Galata Kulesi, uzun dönem yangın
gözetleme kulesi olarak kullanıldı ve Galata Yangın Kulesi olarak
adlandırıldı.Galata Kulesini, 528 yılında Bizans imparatoru Anastasius
yaptırmıştır.
Galata Kulesini 1348 yılında Cenevizliler yığma taş kullanarak yeniden
inşa etmiş ve 1445-1446 yılları arasında da yükseltmiştir. Kule
günümüze kadar deprem, yangın ve rüzgâr gibi nedenlerden dolayı
zararlar görmüş, bunun için birçok kez restore edilmiştir. Son
restorasyon 1965 -1967 yılları arasında yapılmıştır.
Galata Kulesi ilk zamanlar denizcilere yol gösteren bir fener kulesi
olarak, Cenevizliler zamanında ise Galata bölgesini korumak için
kullanılmıştır. Osmanlı zamanında bu kule barınak, rasathane ve yangın
kulesi gibi çeşitli şekillerde kullanılmıştır.
İstanbul’un en güzel tarihi mekanlarından biri olan Galata Kulesi,
Karaköy, Taksim, Tophane ve Kasımpaşa semtlerinin arasında
bulunmaktadır. 69 m 90 cm uzunluğunda olan Kulenin balkonundan
İstanbul Boğazının ve Haliç’in muhteşem manzarasını izlemek
mümkündür.
ANADOLU'DA GİYİM
Her toplumun kendisine özgü, tarihi kadar eski giysileri var. Bu giysiler
toplumların geleneklerini, kültürlerini yansıtıyor.Anadolu halkının
geleneksel giysileri, kültürlere özgü giyim tarzlanına iyi bir örnektir.
Bunlar ayn zevkler, iklim koşulları ve tarihi nedenlerle bölgeden bölgeye
değişir. Hareketli yaşam tarzına uygun olmaları ise giysilerin ortak
özelliklerinden en önemlisidir. Bu giysileri günümüzde Anadolu halkının
tümünde görmemiz mümkün değildir, fakat yine de özellikle küçük
yerleşim merkezlerinde insanlar onları hala kullanırlar.
Hemen hemen tüm kırsal bölgelerde hem kadınlar hem de erkekler,
günlük yaşantılarında şalvar adındaki bol pantolonlar giyerler.
Erkeklerin şalvarı pantolona benzer biçimde biraz daha dardır ve
genellikle şalvarlaın beline kuşak ya da silahlık sararlar. Kadınların
şalvarı ise daha bol ve daha renklidir.
Anadolu'da giyimin önemli bir parçası da başlıklar ya da örtülerdir.
Erkekler başlarına genellikle 'kasket takarlar. Kasket güneşe karşı
koruyucu olması nedeniyle oldukça kullanışlıdır. Kadınlar ise ince bir
kumaştan, 'yemeni’ adında bir başörtüsü kullanırlar. Bu örtü renk renk,
desen desendir ve kadınlar onun çevresini el işi bir örgü türüyle, yani
'oya' ile süslerler. Günümüzde başörtüsü kullanmayan kadınlar da
yemeniyi günlük hayatlarında aksesuar olarak kullanmaktadır.
Günümüzde geleneksel giysileri hem otantik halleriyle hem de modem
giysilerle bir arada görmek mümkündür. Bu durum gösteriyor ki,
modern yaşamımız nedeniyle dünyanın farklı ülkelerinde benzer
giysileri kullanıyoruz fakat kültürel öğelerimizden de tamamen
vazgeçmiyoruz.
PİKNİK
Bugün hava çok güzel ve güneşli. TÖMER’in öğrencileri Çubuk Barajı’na
pikniğe gidiyorlar. Okuldan bir otobüse biniyorlar. Pikniğe 30 öğrenci ve
8 öğretmen gidiyor. Orada yemek içinmeyveler, peynir, ekmek ve salam
alıyorlar. Bir öğrencinin teybi ve güzel kasetleri var. Bazı öğrencilerin de
topları var. Otobüs saat11’de kalkıyor ve 20 dakikada Baraja gidiyor.
Orada tahta masalar ve sıralar var. Öğrenciler ve öğretmenler
masalarda oturuyorlar, yemek yiyorlar, müzik dinliyorlar ve
konuşuyorlar. Biraz da çalışıyorlar, çünkü yarın onların Türkçe sınavları
var. Onlar çok çalışıyorlar, çünkü çabuk Türkçe öğrenmek
istiyorlar.Otobüs saat dörtte geliyor ve hepsi okula dönüyorlar. Güzelbir
gün… Ama şimdi yorgundurlar. Artık dinlenmek istiyorlar.
A. Aşağıdaki sorulara cevap veriniz.
1. Öğrenciler ve öğretmenler piknikte ne yapıyorlar?
..................................................................................................
2. Öğrenciler piknikte niçin ders çalışıyorlar?
..................................................................................................
B. Doğru cevabı işaretleyiniz.
UNUTKANLIK
Cengiz ile Metin liseden arkadaştırlar. Cengiz liseyi bitirdikten sonra
üniversiteyi kazanamamış ve turizm işine başlamıştır. Metin ise
üniversite 2 sınıfta mühendislik eğitimi yapmaktadır.Bir gün Cengiz,
Metin’den aldığı mektupta arkadaşının okuldaki arkadaşlarıyla
birlikte, çalıştığı otele gelerek tatil yapacağını öğrenir. Buna çok
sevinen Cengiz hemen hazırlıklara başlar. En iyi odayı arkadaşı Metin’e
ayırır, odayı çiçeklerle süsler.Cengiz, Metin’in geleceği gün onu
karşılamak için tren istasyonuna gider. Tren perona girince sevinçten
havaya uçacağını sanır. Çünkü, tam karşısında arkadaşı Metin
durmaktadır. Uzun yıllar birbirlerini görmedikleri için koşarak
birbirlerine sarılırlar ve eski günleri anarak otele giderler. Fakat, otele
geldiklerinde Metin eşyalarının bulunduğu valizi trende unuttuğunu
anlar. Uzun yıllar sonra karşılaşmanın sevinciyle eşyalarını trende
unutan Metin telaşlanır.Cengiz üzülmemesini bir telefonla valizini otele
getirtebileceğini söyler. Metin rahatlar ve odasına çıkmak ister.
Cengiz, Metin’i odasına çıkarıp ona sürpriz yapmak ister. Çiçeklerle
süslü odaya girince Cengiz çok şaşırır. Bütün çiçekler solmuş ve bazıları
da tamamen kurumuştur. Çünkü, Cengiz de o günün heyacanıyla
çicekleri sulamayı unutmuş. Metin de Gengiz’e üzülmemesini
söyleyerek onun gönlünü alır. Birlikte çiçeklere sularken lise günlerini
hatırlalarlar. Bir hafta boyunca çok güzel günler geçirirler. Ayrılık günü
gelmiştir. Tren isyasyonunda Cengiz Metin’e valizini bir daha
unutmamasını hatırlatır. Metin de Cengiz’e çiçekleri sulamayı
unutmayasın diye gülerek ayrılırlar.
Lütfen, soruları okuduğunuz metine göre yanıtlayınız.
1. Seçeneklerin hangisi “İki arkadaşın yolları neden ayrılmış?”
sorusunun cevabı
olabilir?
A) İkisi bir birlerinde darılmışlar.
B) Onlar farklı yerlere taşındırları için ayrılmışlar.
C) Cengiz üniversiteyi kazanmış, Metin iş hayatına başlamış.
D) Arkadaşlardan biri yurt dışına gitmiş.
E) Birbirlerini kaybetmişlerdir.
Köylü ve DİLENCİ
Bir köylü kadın ikinci defa evlendi. Mutfakta birinci kocasını
düşündü. Birinci kocası şimdiki kocasından daya iyiydi. Bu arada bir
dilenci kapıyı çalmadan içeri girdi. Köylü kadından bir şeyler vermesini
rica etti. Çünkü dilenci çok açtı.
Köylü kadın dilenciye:
“Nereden geliyorsun?” diye sordu.
Dilenci “Çanakkale’den geliyorum” diye cevap verdi.
Köylü kadın Ça-nakkale’yi duymadı ve bunu cennet gibi anladı.
Kadın: “Birinci kocam geçen yıl öldü.Cennette onu gördün mu?” diye
sordu.
Dilenci: “Tabii, sevgili bayan,kocanızı tanıyorum. Kocanız orada
gömleksiz, şapkasız büyük bir elbiseyle dolaşıyor” dedi.
Köylü kadın: Ah! Benim zavallı kocam dedi ve dilenciye: “Cennete ne
zaman dönüyorsun?” diye sordu.
Dilenci: “Yarın hazırlanıp on dört gün sonra cennete dönecegim.”
dedi. Köylü kadın: “Birinci kocama bir şeyler götürür müsün?” diye
sordu.
Dilenci; “Tabii” diye cevap verdi ve “Deli bir kadın! Belki
Ölü kocasına para ve elbise gönderir” diye düşündü.
Köylü kadın pantolon, gömlek, ayakkabı ve 12 tane altın, bir sucuk ve
üzümü getirip torbaya koydu. Köylü kadın, dilenciye; “Bunların hepsini
kocama götür ve ona selamımı söyle” dedi.
Dilenci torbayı alıp gitti.Biraz sonra kadının kocası geldi. Köylü kadın
kocasına “Birinci kocama biraz önce bir dilenciyle giyecek, altın ve sucuk
gönderdim”dedi.
Kocası: “Aman Tanrım! Deli kadın” diye düşündü. Karısına hiçbir çey
söylemeden atını getirdi ve binip dilencinin arkasından gitti. Dilenci nal
sesleri duydu, durup baktı ve köylüyü gördü.Hemen torbayı bir ağacın
arkasına saklayıp torbanın üstünü örttü ve yolun kenarına oturdu. Köylü
geldi ve dilenciye; “Torbalı bir dilenci gördün mü?” diye sordu. Dilenci;
“Evet gördüm Şu tarafa gitti.” dedi.
Köylü dilenciye: “Atımı tut” diye rica etti ve o tarafa doğru koşmaya
başladı. Dilenci torbayı aldı ve ata binip gitti. Köylü tabii dilenciyi
bulamadan geri döndü baktı ama at ve o adam yoktu. Her şeyi o
zaman anladı. Köylü: “Ben karımdan daha deliyim. Dilenciye atımı
kendim verdim” dedi ve eve yürüyerek döndü. Karısı: “Yürüyerek
mi geldin?” diye sordu. Köylü: “Evet, cennete daha çabuk, gitsin ve
eşyalari birinci kocana ulaştırsın diye atımı dilenciye verdim” dedi.
A. Aşağıdaki doğru cevapları işaretleyiniz.
1. Dilenci köylü kadından niçin bir şeyler vermesini rica etti?
a. Çünkü, onu tanıyordu. ( )
b. Çünkü, o cennetten geldi. ( )
c. Çünkü, çok açtı. ( )
d. Dilencinin parası yoktu.( )
Doğa çok güzeldir. Doğada çiçekler, böcekler ve çeşitli canlılar yaşar. Doğa
olmasaydı hiçbir canlı yaşayamazdı. Doğada her yana çiçek kokuları yayılır.
Doğayı yok etmemeliyiz. Çünkü doğa sadece biz insanların değil, bitki ve
hayvanlarında barındığı yerdir. Doğa sağlığımıza iyi gelir. Doğada temiz hava alır
ve güneşleniriz. Doğada çiçekler, böcekler, ağaçlar ve hayvanlar bulunur. Doğayı
sevmeli ve zarar vermemeliyiz. Unutmayın doğaya zarar verirseniz, hem
kendinize hem de doğadaki tüm canlılara zarar vermiş olursunuz.
Doğada insanın içine bir ferahlık gelir. Mis gibi kokular gelir her taraftan. Kuşlar
cıvıldar, arılar bal yapar. İlkbaharda ağaçlar çiçek açar, kışın yapraklarını döker.
Doğanın dengesi çok büyüleyicidir. Bir de herkesin bildiği gibi besin zinciri vardır.
Doğada sayılamayacak kadar çok canlı vardır. Örneğin bir çay kaşığı toprakta, en
fazla bu dünyadaki insan sayısı kadar çok canlı vardır. Ara sıra doğaya gitmeliyiz.
Böylelikle daha dinç ve daha sağlıklı oluruz. Doğadaki ağaçları kesmemeli, onları
korumalıyız.
GELENEKLER
EVLİLİK GELENEKLERİ: Türkiye “Tuzlu Kahve” Türkler için kız isteme
merasiminde kahve ikram etmek önemlidir. Gelin olacak kız tarafından
yapılan kahvelerden damada ikram edilecek kahvenin içine tuz konması
bu merasimde bir gelenek hâlini almıştır. Damadın seve seve içtiği tuzlu
kahve, aile için sabrı ve gelinden gelecek her sıkıntıya katlanmayı
simgeler.
Hindistan “Damada ayak banyosu” Düğünde damat kayınvalidesi
tarafından karşılanır, damadın ayakları yıkanır ardından süt ve bal ikram
edilir. Ayrıca, gelin ve damat düğün yerinde yakılan kutsal ateşin
etrafında 4 kere dönerler ve masalarına doğru koşmaya başlarlar, kim
ilk oturursa evde onun sözünün geçeceğine inanılır.
Çin “Ayın 15’i uğursuz sayılır” Çin’de evlilik astrolojiye göre
yapılmaktadır. Evlenecek çiftlerden damadın ailesi astroloji uzmanına
başvurarak evlenmeyi düşünenler hakkında yorum ister. Astroloji
uzmanının hazırladığı horoskopu damadın ailesi uygun bulursa,
çocuklarının doğum saatini ve tarihini kızın ailesine göndererek, aynı
işlemi onların da yapması gerektiğini söyler. Ay takviminin 7. ayının son
15 gününde evlenmenin uğursuz olduğuna inanılır; çünkü o dönemde
cehennemin kapısının açılıp kayıp ruhların serbest kaldığına inanırlar.
Kahve
Türk kültürünün önemli bir parçası olan kahve yüzyıllardır
kullanılmaktadır. Kahve içmek, kahve ile ilgili çeşitli gelenek ve
göreneklerle günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası olmuştur. Türk
kültüründe kahve, misafirperverliğin ve dostluğun sembolü olarak
görülmektedir. Türk kahvesi eşliğinde insanlar bir araya gelerek anılarını
paylaşıp arkadaşlığın tadını çıkarmaktadır. Aynı zamanda iş
toplantılarında, düğünler ve törenler gibi yerlerde de en çok aranan bir
içecektir. Türkiye’de kahve, uzun yıllar keyifle tüketilmeye devam
edilmesi ile kültürün vazgeçilmez bir parçasıdır.
Türklerin Kahve Kültüründeki Önemi
Türkiye, kahve kültüründe Türk kahvesi ile özel bir yere sahiptir. Ayrıca
Türk toplumunda günlük hayatın önemli bir parçası haline gelmiştir.
Tarih boyunca, Türkler topluluklar arası ilişkileri güçlendirmek için kahve
kültürünü kullanmışlardır. Türkler, kahvesini genellikle sosyal
ortamlarda paylaşmayı tercih etmektedir. Bu yüzden kahve alışverişi de,
Türk kültüründe özel bir anlam kazanmıştır. Bu yöntem arkadaşlık
ilişkilerini renklendirmek ve ilişkileri yoğunlaştırmak için
kullanılmaktadır. Ayrıca maddi durumu fark etmeksizin çoğunlukla
insanların kahve sevebileceği söylenmektedir.
Türklerde davet edilen misafirin konukseverlik göstermek için Türk
kültüründe kahve önemli bir yere sahiptir. Türk kültürünün en belirgin
özelliği olan konukseverlik, insanlar arasındaki bağları güçlendirmeye
yardımcı olur. Konukseverlik, misafir olarak geldiğinde kahveyi getirerek
yeni arkadaşlar edinmeyi kolaylaştırır. Dolayısıyla, kahvenin Türk
toplumunda önemi oldukça büyüktür. Türk kültüründeki kahve kültürü,
vatan sevgisini, arkadaşlık bağlarını, üretkenliği ve sağlıklı yaşamaya
dayalı kaliteli zaman geçirmeyi desteklemektedir.
Türk Kahvesinin Tarihi
Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin unutulmaz sözünün başında olduğu gibi;
“Üç şey kaybetmeyi değil, kaybetmeden üç şeyi elde etmeyi bilin”
olarak kabul edilebilmektedir. Birincisi sağlık, ikincisi arkadaşlık ve
üçüncüsüyse Türk kahvesi!
Türk kahvesi, 17. yüzyılda Osmanlı tarafından Orta Doğu’ya getirilmiştir.
Ardından ise Avrupa’ya yayıldı. Türkler bu içeceği çok sevdikleri için, ona
“fincan sevgisi” denirdi. Osmanlı egemenliği altındaki bölgelerde Türk
kahvesinin çok popüler olmasının önemli sebeplerinden biri, efsanelere
inanılan özellikleriydi. Türk kahvesi genellikle arkadaşlarla söyleşmek,
onların konuşmalarını dinlemek ya da okuduklarını konuşmak için
kullanılıyordu.
Türk kahvesinin geleneksel bir tüketim biçimi vardır. Genellikle günlük
yaşamın bir parçası haline gelmiştir. Ayrıca kültürün sıkı bir parçasıdır.
Midyat’ta, insanlar hala kahvehanelerde kahve fincanı (mavi çini) ile
Türk kahvesi içiyorlar. Kahvenin yanında fıstık ve limonlu tatlı servis
edilmektedir.
Türk Kültüründe Kahve Neden Önemli?
Türk kahvesinin insan sağlığına faydaları saymakla bitmeyecek kadar
çoktur. Bu kahvenin bileşiminde bulunan antioksidanlar, özellikle kalp
ve damar hastalıklarının riskini azaltmak ve hücresel hasarı önlemek için
önemli rol oynarlar. Türk kültüründe kahve önemli bir yere sahipken
ayrıca, Türk kahvesinin mide ülserlerine karşı etkili olduğu da
bilinmektedir. Kahvenin, sindirim sistemini çalışmasını destekleyip,
bağırsak hareketlerinin sağlıklı bir şekilde devam etmesine yardım
etmesi, sindirim sistemini rahatlatır ve gazı azaltır. Türk kahvesi, kan
pıhtılaşmasını önlediğinden aynı zamanda kalp ve damar hastalıklarına
karşı koruma sağlayabilmektedir. Özellikle diyabet hastaları için, kan
şeker seviyesinin dengelenmesine yardımcı olabilmektedir. Bu
potansiyele sahip olan Türk kahvesindeki polifenoller de sağlık üzerinde
önemli bir etkiye sahiptir. Ek olarak, Türk kahvesinin enerji sağlayan
özelliklerinden dolayı, uykusuzluk, stres ve depresyon tedavisinde
etkilidir.
Kahve aynı zamanda geleneksel Türk yaşam tarzının önemli bir
unsurudur. Rahatlamanın, sosyalleşmenin ve enerji toplamanın bir yolu
olarak tüketilmektedir. Ayrıca baş ağrısı ve mide ağrısı gibi rahatsızlıkları
iyileştirmeye yardımcı olabilecek tıbbi özelliklere sahip olduğuna
inanılmaktadır.