Türk Mitolojinde Kuş Motifi Daha Çok Ruhun Sembolü Olarak Kabul Edilmektedir

You might also like

Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 2

Türk mitolojinde kuş motifi daha çok ruhun sembolü olarak kabul edilmektedir

Kalafat (2006)’a göre Hazar Türklerinde güvercin önemli bir yere sahiptir. Güvercinin yuva
yaptığı
evin zenginliğe ve bolluğa kavuşacağına inanılır. Anadolu’da ve Azerbaycan’da kutsal sayılan
güvercin avlanmaz ve eti yenmez (Doğan, 2013). Artumak (2004)’a göre güvercin beyaz
renginden dolayı aşkın ve barışın simgesidir. Antik Mısır’da güvercinlerin ülkelerine iyi
haberler getireceğine inanılmıştır (Armutak, 2004: 143- 157)
Başlangıçta eti ve gübresi için yetiştirilen güvercinler, daha sonraları bu hayvanların
yön bulma, yuvasına bağlılık ve uzun mesafeleri uçabilme gibi yeteneklerinin
keşfedilmesi ile birlikte haberleşme amaçlı kullanılmaya başlamışlardır. Özellikle
savaşlar sırasında güvercinlere haberleşme konusunda önemli görevler düşmüştür. M.Ö
1200 yıllarında Mısır’da güvercinlerden haberleşme amacı ile yararlanıldığını
görüyoruz. Daha sonraki dönemlerde haberleşme amaçlı yetiştiricilik farklı ülkelere de
yayılmıştır. M.Ö 300 yıllarında Çin’de güvercinlerle bütün ülkeyi kapsayan bir
haberleşme ağı kurulmuştur. Özellikle savaş sırasında ki haberleşmelerde güvercinler
önemli bir rol oynamışlardır. Cengiz Han’ın seferleri sırasında haberleşme amaçlı posta
güvercin kullandığı bilinmektedir.
7
Günümüzde posta güvercini yetiştiriciliği daha çok sportif ve yarış amaçlı olarak
yapılmaktadır. Haberleşme gereksiniminin yanı sıra güvercinler güzellikleri, uçarken
yaptığı oyunlar ve bazen de ötüşleri için yetiştirilmişlerdir.

Osmanlı toplumunda güvercin yetiştiriciliği saray içinde ve halk arasında oldukça


yaygın bir uğraştır. 1600’lü yıllarda yaşadığı tahmin edilen ve sözleri Karacaoğlan’a ait
olan bir halk türküsünde bile taklacı güvercinlerden bahsedilmektedir. Yaptığım
aştırmalardan, taklacı ırkın daha çok halk içinde yaygın olduğunu, saray da ise süs
güvercinlerinin makbul kabul edildiği gibi bir sonuca vardım.

Osmanlı sarayının, bir yandan Anadolu’nun yerli ırklarını geliştirirken bir yandan da
yayıldığı çok geniş coğrafya içersinde ve bu coğrafyaya komşu ülkelerdeki güvercin
ırklarını topladığı ve ıslaha çalıştığı bilinmektedir. Osmanlı’da gerek İstanbul’da
gerekse İstanbul dışındaki saraylarda, saraya bağlı çiftliklerde, mutlaka bir
“güvercinlik” bulunmaktadır. Osmanlı toplumunda kuşlarla ilgilenen kişilere genel
olarak “kuşbaz” adı verilmektedir. Sarayın kuşbazları genellikle saray bahçelerinde
bulunan ve “kuşluk” adı verilen bölümde bakılan kuşlarla ve güvercinlerle de
ilgilenmektedirler.
Osmanlı toplumunda halk arasında güvercin yetiştirenler pek iyi gözle görülmemektedirler.
Aslında bu yargı oldukça eskilere ve hatta Orta Asya Türk topluluklarına kadar gitmektedir.
Güvercin yetiştirenlerin daha çok başıboş kişiler oldukları, günlerinin büyük bölümlerini
kuşlarla geçirdiklerinden evleriyle ve aileleriyle ilgilenmeyecekleri düşünülür. Hatta bu
nedenle kuşçulara kız vermeye bile yanaşılmazdı. Eski bir atasözü, “Kuşbazı ve kumarbazı
öldüren gazi olur” der. Bu söz bile toplumun kuşçulardan pek hoşnut olmadığını
göstermektedir.

Osmanlılar da dikkati çeken bir özellik, güvercinlerin Osmanlı sarayının değerli


hayvanları arasında sayılması ve sarayda yetiştirilen güvercinlerde kesinlikle melez ırk
bulundurulmamasıdır. Bu konuya dikkat edilmesi gerektiğini belirten bir belge Osmanlı
devlet arşivinde mevcuttur.

OSMANLILAR’DA POSTA GÜVERCİNİ YETİŞTİRİCİLİĞİ

You might also like