Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 13

Uluslararası Ticaret Notları:

1.Ünite:

• Uluslararası Ticaret Teorisi’ne göre karşılaştırmalı üstünlükler ve serbest ticaret dünya


kaynaklarının en etkin kullanımını sağlar.
• Dış ticaret politikası, hükûmetin ülkenin doğrudan dış ticaret akımlarını sınırlandırmak,
özendirmek veya bu işlemlerin yapılış yöntemlerini düzenlemek için almış oldukları
sistematik önlemleri ifade eder.
• Dış Ticaret Politikasının hedefleri şunlardır:,
1. Dış Ödeme Dengesizliklerinin Giderilmesi (Dış Ticaret Bilançosu açıklarının
giderilmesi)
2. Dış Rekabetten Korunma (İthalatı sınırlandırma)
3. Ekonomik Kalkınma (Dış ticaret politikasını sanayileşme stratejilerinin bir aracı
olarak kullanmaya çalışmak)
4. Piyasa Aksaklıklarının Giderilmesi (Gümrük tarifelerinin veya öteki kısıtlamaların
azaltılarak iç piyasada rekabeti geliştirme)
5. Ekonominin Liberalleştirilmesi (Serbest Piyasa Ekonomisi)
6. İç Ekonomik İstikrarın Sağlanması (İşsizlik ve enflasyon sebebiyle iç ekonomik
istikrar bozulur ve bunun düzeltilmesi için gümrük tarifeleri ve kotalar koyularak toplam
talep yerli mallara kaydırılarak yerli üretimi arttırma)
7. Hazineye Gelir Sağlamak (İthalat ve ihracat üzerine konulan vergiler)
8. Dış Piyasalarda Monopol Gücünden Yararlanma (Tek üretici olduğu ürünlerin
dışarıya satışına sınırlandırmalar koyulması)
9. Otarşi (Ekonomik bakımdan kendi kendine yeterlilik)
10. Sosyal ve Siyasi Nedenler
11. Dış Politika Amaçlarına Hizmet
• Dış Ticaret politikasının araçları şunlardır:
a. Gümrük Tarifeleri (Malların ülke sınırlarından geçişi sırasında alınan vergiler)
b. Tarife Dışı Araçlar:
i. Miktar Kısıtlamaları: Devletin ithalatı doğrudan doğruya belirli miktarla sınırlandırmasına
dayanan uygulamalar.
ii. Tarife Benzeri Faktörler: İthalatı pahalılaştırarak yerli üretimin karlılığını artıran, yani fiyat
mekanizmasına müdahale eden önlemler.
iii. Görünmez Engeller: Bu önlemler, devletin halk sağlığı, çevre korunması veya kamu güvenliği
gibi nedenlerle çıkardığı idari, teknik düzenleme veya standartları içerir.
iv. “Gönüllü” İhracat Kısıtlamaları: Bunlar ithalatçı ülkenin piyasasını bozduğu gerekçesi ile
üretici ülkelerin mal ihracını sınırlandırmaya yönelik bir tür kota uygulamasıdır.
c. İhracatın Özendirilmesi: Dış ticaret politikası araçları her zaman ithalatı
sınırlandırmaya odaklanmaz. Gelişmiş ve az gelişmiş ülkelerde genellikle
ihracatı teşvik etmek amacıyla alınan önlemler, ihracatçılara daha fazla ulusal

1
para kazandırmayı teşvik etmek veya ihraç malları üretim maliyetlerini
düşürmek için bürokrasiyi azaltmayı içerir.
d. Bağlı Ticaret: Bağlı ticaret, döviz tasarrufu, yerli üretimi ihraç etme ve yabancı
sermaye çekme gibi nedenlerle kullanılan bir ticaret yöntemidir. Günümüzde
takas ve kliringin ötesine geçerek karşı-satın alım, geri-satın alım, dengeleme
(offset) gibi yöntemleri içerir. Ancak, tarifelere dayalı korumacılıktan tarife dışı
korumacılık türlerine geçiş, dış ticarette saydamlığı azaltıp belirsizliği artırarak
dünya ticaret akımlarını olumsuz etkilemiştir.

Dış Ticaret Politikalarının Tarihsel Geçmişi:

• Müdahaleci dış ticaret politikalarına dayanan merkantilist dönemden sonra (XVI.yy-XVIII.yy),


dünyada serbest ticaret akımları etkili olmaya başladı. Dünya ticaretinin serbestleştirilmesi
de en fazla kayırılmış ülke kuralı adı verilen bir uygulamasının önemli katkıları olmuştur.
• Merkantilizm: Merkantilizm, bir ekonominin ihracatını en üst düzeye çıkarmak ve ithalatını en
aza indirmek için tasarlanmış milliyetçi bir ekonomi politikasıdır.
• I.Dünya Savaşı’ndan önceki dönemde en gelişmiş sanayi ülkesi İngiltere’ydi. (Serbest ticaret
savunucusu)
• I. Dünya Savaşı sonrasında uluslararası iş birliği düşüncesi, katı milliyetçilikten uzaklaşarak
çeşitli uluslararası örgütlerin kurulmasını teşvik etti. Bu dönemde, Birleşmiş Milletler Teşkilatı
(UN) kuruldu ve Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası (IBRD), ve Uluslararası Ticaret
Örgütü (ITO) gibi örgütler uluslararası ekonomik ve ticari iş birliğini sağlamak amacıyla
oluşturuldu. Ancak, ABD'nin ITO'yu onaylamaması üzerine, GATT (Genel Anlaşma Tarifeleri ve
Ticaret) 1948'de kuruldu. GATT, gümrük tarifelerini azaltmak için çok taraflı görüşmeler yürüttü,
ancak tarifeler azalırken "görünmez engeller" ortaya çıktı. 1970'lerden sonra dünya genelinde
korumacılık eğilimleri arttı, bu da "yeni korumacılık" olarak adlandırıldı.
• Nihayet 1994’te sonuçlanan Uruguay toplantılarında ilk kez, tarifelerin yanında görünmez
engellerin indirilmesi konusunda sınırlı da olsa bazı kararlar alınmış ve GATT anlaşmasını
kapsayan Dünya Ticaret Örgütü (World Trade Organization) kurulmuştur.

Korumacılık Yönündeki Görüşler: Serbest ticaret, optimum kaynak dağılımı ve dünya üretimini
maksimize ederek tüm ülkeleri faydalandırır. Korumacılık ise rekabeti engeller, özel çıkar gruplarının
etkisini artırır, bürokrasiyi karmaşıklaştırır ve monopol oluşturabilir.

• Ulusal Güvenlik: Ulusal savunma ile doğrudan ilgili olan endüstrilerin korunması ve
geliştirilmesinde dış korumaya gerek vardır çünkü hiçbir ülke ulusal güvenlik bakımından
tamamen kendine yetemez. Adam Smith: “Savunma zenginlikten daha önemlidir.”
• Genç Endüstri Tezi: Genç Endüstriler Tezi, yeni gelişmekte olan endüstrilere geçici
koruma sağlanması gerektiğini savunan bir ekonomi teorisidir. Bu, genç endüstrilerin
rekabet avantajı kazanarak uzun vadede ekonomik büyümeye katkıda bulunacağı
düşüncesine dayanır.

2
• Stratejik Ticaret Politikası: Ekonomide kilit endüstrilerin özendirilmesi dolayısıyla
sağlanan dışsal ekonomilerden bütün ülke yararlanır ve böylece de gelecekteki büyüme
olanakları yükselir.
• Dampinge Karşı Koruma: Gümrük tarifelerinin konulmasını gerektiren başka bir neden
de yabancı üreticilerin yaptıkları dampinge karşı yerli üreticileri korumaktır. Hemen
hemen tüm ülkelerde yasalar dampingin önlenmesi için anti-damping vergilerinin
konulmasını öngörür.
• Belirli Koşullarda Geçerli Olabilecek Görüşler:
i. Ödemeler Bilançosunun İyileştirilmesi ve İşsizliğin Önlenmesi: Ekonomik
duraklama içinde bulunan ülkeler işsizlik oranlarını azaltmak için gümrük
tarifelerini artırma yoluna başvurabilirler.
ii. Ticaret Hadlerinin İyileştirilmesi: Gümrük tarifeleri ticaret hadlerini ülke lehine
değiştirerek ekonomik refahı olumlu yönde etkileyebilir. Ancak bu da gerçekleşme
olanağı pek sınırlı bir önlemdir.
iii. Ulusal Pazarlık Gücünü Arttırma: Yüksek gümrük tarifesi olan ülkeler, kendi ihraç
mallarının yabancı pazarlarda avantajlı konuma gelmesi için tarife indirimine gitme
olasılığına sahiptir. Ancak düşük tarife uygulayan ülkeler, böyle bir ödünü verme
konusunda daha zayıf bir durumda kalabilirler.

Kişisel Çıkarlara Dayalı Görüşler: ABD ve diğer sanayileşmiş ülkelerde, özellikle az gelişmiş ülkelerin
rekabet edemediği endüstriler, düşük fiyatlı ithalatın iç piyasalarını bozduğu gerekçesiyle devletten
koruyucu önlemler talep eder. Bu genellikle dokuma, ayakkabı, giyim, gıda gibi emek-yoğun sektörleri
kapsar. Gelişmiş ülkeler için en uygun politika, zayıf endüstrilerde çalışanları daha rekabetçi sektörlere
kaydırmak ve bu süreçte gerekirse geçici maddi destek sağlamaktır.

• Düşük Yabancı Ücret: Sanayi ülkelerinde koruma yanlısı gruplar, düşük ücretli ülkelerden
(Asya, Afrika ve Latin Amerika) gelen ithalatı kısıtlamak için lobi yapar. Ancak Amerika, yüksek
ücret alan birçok endüstride bu ülkelerle rekabet edebilmektedir. Bu argüman, ücretlerle emeğin
marjinal verimi arasındaki ilişkiyi göz ardı eder.
• Üretim Maliyetlerini Eşitleme: Eğer iş gücü, iklim vs. gibi herhangi bir doğal üstünlükleri
nedeniyle yabancı mallar, yerli mallardan daha ucuza üretiliyorsa, rekabet eşitliğini sağlamak
için aradaki fark ölçüsünde bilimsel tarife adı verilen bir tarife konulması savunulmaktadır.
• Ulusal Pazar Görüşü: Eğer ithalat kısıtlanacak veya tamamen önlenecek olursa yerli üretim
artacak, iktisadi faaliyetler genişleyecektir. Ancak yerli piyasanın ihtiyaçduyduğu tüm malların
ülkenin kendisi tarafından üretilmesi, kapalı ekonomilere özgü bir politikadır. Bu da uluslararası
uzmanlaşmanın reddedilmesi anlamına gelir.

2.Ünite:

• Çeşitli mallara uygulanacak vergi oranlarını gösteren listelere tarife denir.


Otonom Tarife: Ülkenin tek taraflı koyduğu tarifeler.
Sözleşmeli Tarife: Uluslararası anlaşmalarla belirlenen tarifeler.

3
• Türkiye ile Avrupa Birliği arasında 1996’da imzalanan Gümrük Birliği Antlaşması ile iki taraf
arasındaki ticarette uygulanan tarifeler ve kotalar kaldırılmış, ticaret serbestleştirilmiştir.
• Gelişmiş ülkelerde sanayi mallarına uygulanan tarifeler 2000'li yıllarda genellikle yüzde 2-3
civarına indirilmiştir, ancak az gelişmiş ülkelerde bu oranlar daha yüksektir. Ülkeler arasında
önemli tarife farkları bulunmaktadır, özellikle tekstil, giyim, ayakkabı gibi hassas sektörlerde
uygulanan tarifeler daha yüksektir. Tarife oranları ham maddelerden mamul ürünlere doğru
artış gösterir, bu durum az gelişmiş ülkelerin mamul mallarını ihraç etmelerini zorlaştırır.
• Gümrük vergilerinin uygulanmasında en yaygın iki amaç: devlet hazinesine gelir sağlamak
ve yerli sanayiyi dış rekabetten korumaktır.
• Gümrük vergileri spesifik ve ad valorem vergiler olarak ikiye ayrılır:
Spesifik Vergi: Birim ve ağırlık gibi malların fiziki birimleri üzerinden alınan vergiler.
Uygulamaları daha kolaydır. Ad valorem vergiler kadar dış koruma sağlamazlar.
Ad valorem Vergi: Malın değerinin belirli bir yüzde oranı. Değer üzerinden alındıklarından
artan fiyatlara aynı oranda uygulanırlar, yani verginin koruma gücü değişmez.
• Yasaklayıcı Tarife: Uygulandığı malın ithalini sıfıra düşürecek kadar yüksek oranlı tarife.
• Karma Gümrük Vergileri: Genellikle ham maddesi gümrük vergisine tabi olanmallara
uygulanır.
• Nominal Tarife: Nihai mal üzerindeki vergi. Malı üreten yurt içi endüstrilere aynı oranda
koruma sağlamaz.
• F.O.B: free on board (güvertede teslim)
• C.I.F: cost, insurance and freight (maliyet, sigorta ve navlun)
• F.A.S: free alongside ship (gemi yanında teslim)
• F.O.R: free on rail (demiryolu teslimi)
• C.F.: cost and freight (maliyet ve navlun)

Gümrük Vergisinin Ekonomik Etkileri:

1. Dar Anlamda Etkiler (Kısmi Denge Yaklaşımı): Bunlar üretim etkisi (gümrük
vergilerinin ithal malın iç fiyatını yükseltmesi ve ithalata rakip üreticileri dış piyasanın
rekabetinden koruyarak yerli üretimin artmasına yol açması. Diğer adı koruma
etkisidir.), tüketim etkisi, dış ticaret etkisi, gelir etkisi ve bölüşüm etkisidir.
❖ Toplumsal Üretim Kaybı: Gümrük tarifeleri dolayısıyla üretimin ancak daha
yüksek reel bir kaynak maliyeti (daha düşük verimlilik) ile arttırılmış olması.
❖ Toplumsal Tüketim Kaybı: Gümrük tarifelerinin iç fiyatları yükseltmesi
dolayısıyla toplam tüketici rantında ortaya çıkan azalma.
❖ Dış Ticaret Etkisi: Yerli üretimdeki artış ve tüketimdeki azalmanın diğer
yandan ithalatta daralmaya sebep olmasıyla ortaya çıkan etki.
❖ Üretici Rantı: Firmaların ortalama maliyetlerinin piyasa fiyatından düşük
olması dolayısıyla normal karın üzerinde elde ettikleri kazançlar.
2. Makroekonomik Etkiler (Genel Denge Etkileri): Bunlar ulusal gelir ve istihdam artışı,
dış ticaret bilançosu açıklarını giderme, dış ticaret hadlerini iyileştirme, ülkedeki gelir

4
dağılımını belirli sosyal sınıflar lehine değiştirmek ve yabancı ülkelerin sübvansiyonlu
ve dampingli ihracatına karşı konulan tarifelerdir.
➢ Ticaret Hadleri Etkisi: Bir büyük ülkenin tarife koyarak karşı ülkeyi satış fiyatlarını
düşürmeye zorlaması, böylece de ticaret hadlerini kendi lehine değiştirmesidir.
➢ Optimum Gümrük Tarifesi: Tarifelerin, yapılan son artışın ticaret hadlerini
iyileştirici etkisi ile ticaret hacmini daraltıcı etkisinin birbirine eşit olacak düzeyde
belirlenmesidir. Bundan daha yüksek düzeydeki vergi ülke refahını düşürür, daha
düşük düzeydeki bir vergi de en yüksek refah düzeyine ulaşmasını engeller. (Bir
ülkenin refah düzeyini en çok yükselten tarife.)
➢ Etken Dış Koruma: Nihai mal ve girdiler üzerindeki gümrük tarifeleri sonucunda,
malın yurt içi katma değerinin ne oranda korunduğunu ifade eder. Malın üretiminde
kullanılan tarife oranları ile ters orantılıdır.
➢ Negatif Dış Koruma: Tarifeler dolayısıyla yurt içinde yaratılan katma değerin, tarife
öncesi katma değerdan daha düşük olması.
➢ İstihdamı Yükseltici Etki: Tarifeler belirli koşullar altında ulusal gelir ve çalışma
düzeyini yükseltici etki doğurabilirler.
➢ Ödemeler Bilançosunu İyileştirici Etki: Tarifeler belirli koşullar altında dış ödme
açıklarını giderici etki yapabilir.
➢ Misilleme: Tarifelerini yükselterek dış ticaret ortaklarına zarar veren ülkeye karşı,
öteki ülkelerin de tarifelerini yükselterek tepkide bulunmaları.
➢ Dış Ticaret Haddi Etkisi: Bir büyük ülkenin tarife koyarak karşı ülkeyi satış
fiyatlarını düşürmeye zorlaması, böylece de ticaret hadlerini kendi lehine
değiştirmesi.
➢ Ticaret Hacmi Etkisi: Tarifelerin ithalatı daraltarak ulusal refahı olumsuz yönde
etkilemesi durumu.

3.Ünite:

• Tarife dışı ataçların çoğu ithalatın kısıtlanmasına yöneliktir. Bir kısmı da ihracatın özendirilmesi
ve hatta caydırılması amacıyla konulmuş olabilir.
• Tarife-dışı araçlar, gümrük tarifelerinden ayrı olarak uluslararası mal ve hizmet akımlarının
normal gelişme seyrini etkileyen her türlü politika ve uygulamaları ifade eder.

Miktar Kısıtlamaları: Gümrük tarifelerinden farklı olarak ithalat hacmini dolaysız biçimde
sınırlandırmaya yönelik uygulamalardır.

1. İthalat Kotaları: Hükümetlerin ithal edilecek mal hacmi üzerine fiziki miktar veya parasal
değer koyduğu sınırlandırmalardır. Doğrudan sınırlandırmaya yöneliklerdir. Yurt içi sanayi
ve tarım kesimini korumak ya da ödemeler bilançosu açıklarını önlemek gibi nedenlerle
kullanılırlar.
➢ Global Kotalar: İthalat hacmi miktar veya değer olarak belirlenir ancak ithalatın
kimler tarafından yapılacağı konusunda bir kısıtlama getirilemez.

5
➢ Tahsisli Sistemde Kotalar: Başvuruda bulunan firmalar arasında üretim
kapasitesi, ihracat, istihdam vs. gibi belirli ölçütlere göre dağıtılır. (Kotadan pay
alanlara verilen belgeye ithalat lisansı denir.)
➢ Gümrük Tarife Kotaları (Tariff quotas): Belirli bir döneme kadar süren kotanın
dolmasından sonra ithalat kapıları kapatılmaz, daha yüksek tarife ödenerek ithalata
izin verilir.
➢ Kotaların ilk etkisi, ithal mallarının yurt içinde arzını kısarak fiyatlarını yükseltmektir.
➢ Kotaya Denk Gümrük Vergisi: Yurt içi fiyatlar üzerindeki etkileri açısından her
kota miktarına eşdeğer bir gümrük vergisi bulunabilir.
➢ Kıtlık Rantı: Kotaların yurt içi mal arzını kısıtlamaları dolayısıyla fiyatlarda ortaya
çıkan artışların neden olduğu kardır.
➢ Gelir Etkisi Farkı: Kotalarla gümrük vergileri arasındaki önemli bir fark, kotaların
bütçeye gelir etkisinin olmamasıdır.
➢ Kaçakçılık: Kotalar mal kaçakçılığını tarifelerden daha çok özendirirler.
➢ Saydamlık: Kotalar tarifeler kadar saydam değildir.

Gümrük tarifeleri ve ithalat kotalarının farkları şunlardır:

• Kotalar tarifelere göre çok daha katı uygulamalardır.


• Kotaya tabi bir malın talebi resmi ithalat kanallarından karşılanmayınca bu
talebin yasal olmayan yollardan karşılanması için bir kapı açılmış olur yani mal
kaçakçılığı ve karaborsacılık özendirilebilir.
• Kotalarda hükümetin gelir sağlama etkisi yoktur. Bunun yerini şimdi kıtlık rantı
veya kota karları alır. Burada önemli olan, kıtlık rantını veya bu kota karlarını
kimlerin alacağıdır. Kota karları normal koşullar altında ithalatçılara gider.
• İthal edilen malın yurt içi fiyat artışlarında farkları vardır. Kotalarda iç satış
fiyatının üst sınırı belirli değildir ve bu kotaların toplumsal maliyetinin yüksek
olması sonucunu doğurabilir.
2. İthal Yasakları: İthalatı kotalarla sınırlamanın en son şeklidir. Yasaklanan malın ülkeye
girişi tamamen engellenir. Başvurmak için sebepler şunlardır:
I. Ekonomi için önemsiz veya lüks sayılan malların ithaline izin verilmeyecek kıt döviz
kaynaklarından tasarruf sağlanır.
II. Yerli sanayiyi dış rekabetten tam olarak korur.
III. Dış açıkların kapatılmasına katkı sağlar.
➢ Türkiye’de kotalar ve ithalat yasakları yerli sanayi koruma ve dış ödeme açıklarını önleme
amacıyla geçmişte yoğun olarak kullanılmıştır. 24 Ocak kararlarından sonra başlayan dış ticareti
liberalleştirme hareketi içinde kotalara 1981 yılında son verildi. İthali yasak olan malların sayısı
da giderek azaltıldı ve 1990 ithalat rejimi ile tamamen kaldırıldı. (Kısaca 24 Ocak 1980, Türk
ekonomisinde dışa açılma ve liberalleşme hareketinin başlaması.)

6
➢ İthalat kotaları ve yasaklamalar aşırı koruma duvarları oluştururak ulusal ekonomiyi dış
dünyadan soyutlarlar. Böyleci iç fiyatların dünya fiyatlarıyla bağlantısı kalmaz, kaynak
dağılımında etkinlik bozulur ve ihracat geriler.

Döviz Kontrolü: Devletin döviz alım, satım, ihraç ve ithali üzerine kısıtlamalar koymasına dayanan
uygulamalardır. Bu sistem genellikle ithalat kotaları ve çoklu kur sistemleri ile birlikte uygulanır. Döviz
kontrolleri genellikle sabit kur sisteminde uygulanır ve sabit kurları hükümetler belirler.

• Döviz kontrolünün en aşırı şeklinde, ülkenin tüm döviz gelirleri merkez bankasında bir fonda
toplanır ve dış ödemeler de izne tabi olarak bu fondan yapılır. Ancak döviz işlemlerine
hükümetin koyduğu kısıtlamalar bundan daha yumuşak olabilir. Kambiyo kontrolü uygulayan bir
ülkenin parası konvertibilitesini yitirir ve yumuşak para olur.
• Döviz kontrolünün doğal sonucu döviz karaborsasının oluşmasıdır.
• Döviz karaborsası: Döviz kontrolünün uygulandığı ülkelerde, izinsiz olarak yapılan döviz alım
satım işlemleri ve işlemlere uygulanan yüksek kurlardır.
• Gayriresmi serbest döviz piyasası: Döviz kontrolü uygulayan ülkelerde, yasalara aykırı olarak
yapılan döviz alım ve satış işlemleri, döviz karaborsası.
• Yakın tarihe kadar döviz karaborsası (Tahtakale piyasası) Türkiye’de de önemli bir olay
durumundaydı fakat 1981 sonrası esnek kur sistemlerinin uygulanması ve döviz kontrolünün
yumuşatılması ile birlikte, serbest döviz piyasasının “karaborsa” niteliği ortadan kalkmıştır.
• Konvertibilite: Yabancı paraların iç piyasada dileyen herkese, dilediği miktarda ve istenen
amaç için satılmasının yasal olarak serbest olduğu ülkelerin ulusal parasıdır. Tersi, “yumuşak
para”dır.

Çoklu Kur Sistemi: Kambiyo denetimi uygulayan ülkelerde genellikle çoklu kur uygulamaları yaygındır.
Çoklu kur sistemleri de sabit kur sistemleriyle bir arada görülebilir. Ancak burada tek değil, birden fazla
resmi kur vardır. Amaç yine, ülkenin döviz gelirlerini arttırma ve döviz giderlerini kısma düşüncesidir.

• Çoklu kur uygulamalarının en basit şekli ikili kur sistemidir. Bu sistemde biri genellikle düşük
tutulan bir resmi sabit kur, diğeri de arz ve talep koşullarına göre belirlenen serbest piyasa kuru
vardır.
➢ Çok Elyaflılar Anlaşması (MFA): Sanayileşmiş ülkeler tarafından, az gelişmiş ülkelerin ihraç
ettikleri tekstil ürünleri üzerine kota konulmasına olanak veren çok yanlı anlaşmadır. 2005 yılı
başına yürürlülükten kalkmıştır.

Yeni Korumacılık: Dünya iktisat tarihinde 1930’larda dünyayı etkisi altına alan korumacılık, birinci
korumacılık dönemi olarak bilinir. 1973 Dünya Enerji Buhranı’ndan (staglasyon yani enflasyonla birlikte
işsizlik) sonra yeniden hortlayan korumacılık akımlarına da “yeni korumacılık” adı verilmiştir.

• Yeni korumacılık ilk başta tekstil, ayakkabı, giyim, çelik vs. olmak üzere daha çok az gelişmiş
ülkelerin yeni ihraç etmeye başladıkları emek-yoğun sanayi malları üzerinde ortaya çıktı.

7
• Önlemleri: Gönüllü ihracat kısıtlamaları, teknik standartlar ve idari düzenlemeler, ihracata ve iç
piyasaya yönelik endüstrilere sübvansiyon, kamu ihalelerinde yerli üreticilere öncelik, yabancı
yatırımlar için yurt içi katkı zorunluluğu.
• Teknik Standartlar: İthalatçı ülkelerin ithal malının teknik özelliklerini belirlemek için koydukları
normlar, bir tür dış ticaret engeli.

Gönüllü İhracat Kısıtlamaları: Tekstil ve giyim gibi emek yoğun mallar ihracatının satıcı ülke tarafından
kotalarla sınırlandırılması konusunda alıcı ve satıcı ülkeler arasında varılan anlaşmalara bağlı olarak
konulan engeller.

İhracat Kotası: Sanayileşmiş ülke piyasasında bozulmalara neden olduğu gerekçesiyle, az gelişmiş
ihracatçı ülkenin ihracatı üzerine konulan kotalar. Tipik örneği tekstil kotalarıdır. Özellikle yeni
sanayileşmekte olan ülkelerin imalat sanayi ürünleri ile tarım ürünleri ihracatı üzerine konur.

Görünmez Engeller: İthalatçı ülkelerin halk sağlığını, kamu düzenini, çevreyi korumak vs. gibi
nedenlerle koydukları fakat bir dış ticaret engeli gibi etki doğuran yasal, idari veya teknik
düzenlemelerdir.

İhracat Sübvansiyonları: İhracatı özendirmek için ihracatçıya, ihracat için mal üreten sanayici veya
yan sanayicilere verilen sübvansiyonlar, yabancı para cinsinden ihracatı ucuzlatır. Fakat dış talep
esnekliğine bağlı olarak ihracat hacmini daha büyük ölçüde genişlettiği sürece, ihracat dövizlerini artırıcı
etki yapar. İhracata dolaysız ödeme biçiminde yapılan ihracat sübvansiyonları bir tür damping kabul
edilir. O nedenle ihracat sübvansiyonları genellikle faiz indirimi, düşük fiyatlı girdi sağlama gibi dolaylı
yollardan yapılır.

Telafi Edici Vergi: Ucuz ithal malının ülkeye girişini engellemek için sınırdan giren mallardan içerideki
yüksek fiyat ile arasındaki fark ölçüsünde alınan bir vergidir. Avrupa Birliği’nin tarımsal destekleme
politikasının esası buna dayanır.

İthalatta Fark Giderici Vergiler: Ucuz ithal mallarını içerideki yüksek fiyat düzeyine çıkartmak için
ithalattan bu fark ölçüsünde bir vergi alınır. Buna da fark giderici vergi adı verilir. Bu vergiler ithalatı
engellemede çok katı uygulamalardır, ithalat kotalarına benzetilebilirler. Avrupa Birliği’nin tarım
ürünlerini destekleme politikaları fark giderici vergi uygulamasına dayanmaktadır.

İhracat Vergileri: İhraç edilen mallardan ana ülke tarafından alınan vergilerdir. Hazineye gelir sağlama,
ihracatı caydırma, dış ticaret hadlerini iyileştirme gibi amaçlara hizmet eder.

İhracat Ambargosu: Ekonomik, askeri ve siyasi nedenlerle hasım durumdaki bir ülkeye belirli malların
satışının hükümet tarafından yasaklanmasıdır.

Monopoller ve Karteller: Monopolcü uygulamaların temel özelliği yüksek fiyat uygulamaları ile aşırı
kazanç elde edilmesidir. Monopolcü firmanın karını arttırabilmek için başvurabileceği bir yol da fiyat
farklılaştırması yapmaktır. Bu çerçevede firma daha sonra fiyatları yükseltme düşüncesi ile geçici bir
süre dış piyasa fiyatlarını düşürme yoluna gidebilir.

8
İhracat Monopolleri ve Damping: İhracat monopolleri bazen iç ve dış piyasaları birbirinden ayırarak
her birisine farklı fiyat uygularlar. İhracat endüstrisindeki bir büyük firmanın malını dış piyasada iç
piyasadan daha düşük bir fiyattan satma uygulamasına damping adı verilir.

Karteller: Benzer mal veya hizmetleri üreten firmaların fiyatları belirlemek, üretimi kısmak, piyasaları
bölüştürmek veya yeni teknolojilerin uygulanmasını sınırlandırmak gibi amaçlarla aralarında yapmış
oldukları açık veya gizli anlaşmalardır.

Ters Damping: Bir ihracatçı firmanın yabancı piyasaya ulusal piyasadaki satış fiyatına göre daha
yüksek fiyattan mal satması.

Yıkıcı Damping: İhracatçı firmanın yabancı piyasayı ele geçirebilmek ve o piyasada monopol
oluşturabilmek için, yerli firmaların dayanamayacağı kadar düşük fiyatlardan o piyasaya mal satması.

Anti-damping Vergisi: Piyasasında damping yapılan bir ülkede, hükümetin yerli üreticileri korumak için
yabancı satıcıya karşı uyguladığı özel bir vergi.

Anti-damping Kodu: Damping yapılan ülkelerde açılacak soruşturmanın ve uygulanacak vergilerin


esasını belirlemek üzere GATT’ın belirlemiş olduğu yönerge.

Anti-damping Soruşturması: Yerli üreticilerin ulusal piyasada damping yapıldığı iddiası karşısında
durumu araştırmak için yöntemi belirlenmiş olan inceleme.

DÜNYA TİCARETİNDE YAYGIN BİÇİMDE UYGULANMAKTA OLAN TARİFE DIŞI KISITLAMALAR:

Antidamping Vergisi: Açılan soruşturma sonucunda ülkesinde damping yapıldığını belirleyen ülkenin
ulusal sanayinin koruma gerekçesiyle uygulamasına izin verilir.

Telafi Edici Vergiler: İhracatçı ülkenin ihraç malı üreticilerine verdiği sübvansiyonların olumsuz
etkilerini gidermek amacıyla ithalatçı ülke tarafından konulan dengeleyici vergilerdir. WTO’nun
uygulamasına izin verdiği bu verilere antisübvansiyon vergisi denilmektedir.

Miktar Kısıtlamaları: İthalat kotası olarak da bilinirler. Yurt içi endüstrileri korumak veya dış ticaret
açıklarını gidermek amacıyla konulurlar.

İç Endüstrileri Koruma Önlemleri: Yurt içi üreticileri koruma amacına yönelik önlemlerdir. Yurt içi
endüstrileri ithalattan zarara uğramış olan veya böyle bir tehlike ile karşılaşan ülkeler WTO’nun izniyle
geçici sürelerle dış rekabete karşı yurt içi üreticilerine koruyucu önlemler alabilirler.

Gıda Güvenliği, Bitki ve Hayvan Sağlığı Önlemleri: Bitki ve hayvan sağlığını koruma amacına yö-
neliktir. Hükûmetlerin bu amaçla aldıkları önlemler arasında önemli farklılıklar bulunmakta, bu da söz
konusu ürünlerin ticareti üzerinde bir tür kısıtlama önlemi gibi etki yapar.

Özel Koruma Önlemleri:Ülkeler özel koruma önlemlerine özellikle çevre Amaç 10-korunması ve top-
lumsal güvenlik gibi amaçlarla başvurmaktadırlar.

Teknik Düzenlemeler ve Mal Standartları: İnsan sağlığı ve güvenliği ya da çevreyi koruma gibi amaç-
larla konulan malın hacim, kullanış veya işlevlerini ya da etiketleme ve paketleme gibi özelliklerini

9
belirlemeye yönelik düzenlemelerden oluşur. Yabancı malın ülkeye ithal edilebilmesi için bu gibi
özellikleri karşılaması gerekir; bu ise etkileri açısından bir tür ticaret engeli gibidir.

4.Ünite:

• 2.Dünya Savaşı sonrası dünya ticaretinin serbestleştirilmesi iki ayrı doğrultuda gelişme
göstermiştir. Bunlar: GATT (Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması) çerçevesindeki çok
yanlı görüşmelerle ticaretin serbestleştirilmesine dayanan evrensel yaklaşım, diğeri de iktisadi
birleşme hareketleridir.

Küreselleşme: 1980’lerden sonra dünyadaki sosyalist rejimlerin yıkılması ve teknolojideki hızlı


gelişmeler sonucu, ülkeler arasında ekonomik sınırların kalkması, dünya ülkelerinin ekonomik, sosyal
ve kültürel yönlerden birbirine yakınlaşmasıdır. Ekonomik anlamda küreselleşmenin boyutları şöyledir:

• Ticari Küreselleşme: 1947’de kurulan GATT çerçevesinde gümrük tarifeleri ve kotaların


serbestleştirilmesi çalışmaları ile başlatılmıştır. Diğerlerinden daha eskidir.
• Mali Küreselleşme: Ülkelerin kısa veya uzun vadeli sermaye akımlarıyla ilgili olarak
uygulamakta oldukları engel ve kısıtlamaları kaldırıp yurt içi piyasalarını dünya piyasaları ile
bütünleştirmelerinin bir sonucudur.
• Üretimin Küreselleşmesi: Sınır ötesi üretimin yaygınlaşması.

Dünya Ticaret Örgütü (WTO): 1 Ocak 1995 tarihinde faaliyete geçen WTO, Uruguay Görüşmeleri’nde
oluşturuldu ve dünya ticaretini serbestleştirme çabalarını sürdürmek üzere GATT’ı değiştirip geliştirerek
kendi bünyesine aldı. Uruguay Toplantılarında GATT Sözleşmesi’nde değişiklik yapılmış ve yeni
ortaya çıkan anlaşma metnine GATT 94 adı verilmiştir. Bu yeni anlaşma metni ilk sözleşme olan GATT
47’den çok daha geniş kapsamlıdır. Tüm Batılı sanayileşmiş ülkeler üyesidirler. Faaliyetleri şunlardır:

• Örgütün kapsamına giren anlaşmaların uygulanması, yönetimi ve işleyişinin sağlanması.


• Yapılacak yeni çok yanlı ticaret görüşmeleri için bir forum oluşturma, ticareti serbestleştirme
çabalarına yeni alanlar katma.
• Üyeler arasında çıkabilecek anlaşmazlıkları çabuk ve etkili biçimde çözmek üzere bir ara
buluculuk mekanizması kurma. (Anlaşmazlıkların Çözümü Organı)
• Üyelerin dış ticaret politikalarını gözden geçirme ve değerlendirme. (Ticaret Politikalarını
Gözden Geçirme Organı)
• Sürekli bir kurumsal yapı olarak IMF, Dünya Bankası ve bunlara bağlı kuruluşlarla yakın iş birliği
yapma.
• Ulusal ticaret sisteminin faydalarından yararlanmaları için gelişmekte olan ülkelere ve dönüşüm
ekonomilerine yardımcı olma.

GATT’tan devraldığı iki kural şunlardır:

✓ En fazla kayrılan ülke kuralı: Bir üye ülkenin diğerinin mallarının ithalatıyla ilgili olarak ona
verilen bir ödün (tarife indirimi gibi) veya sağlanan bir kolaylık, ayrım yapmadan diğer bütün
ülkelere de aynen geçerli kılınmalıdır. Serbest ticaret bölgeleri ve gümrük birlikleri bu kuralın

10
dışındadır. Dünya ticaretinin çok-yanlı serbestleştirilmesi üzerinde önemli derecede etkili
olmuştur.
✓ Ulusal işlem kuralı: Yurt içinde konulan vergi ve öteki müdahale araçlarında yerli mallarla
yabancı mallar arasında fark gözetilmemesini, hepsine aynı işlem yapılmasını ifade eder.

Yönetim yapısı şöyledir: Üye ülkelerin ilgili bakanlardan oluşan bir Bakanlar Konferansı vardır,
en az iki yılda bir toplanır. Ayrıca daha sık toplanan ve tüm üye ülke temsilcilerinden oluşan bir
Genel Konsey’e sahiptir. Nihayet örgütü temsil eden ve ilgili bakanların atadığı bir genel
direktörü bulunur, merkezi Cenevre’dir.

• 2.Dünya Savaşı’ndan sonraki uluslararası ekonomik ve mali sistemin temeli 1944’te toplanan
Bretton Woods Konferansları’nda atılmıştır. Konferansların sonucunda kurulmasına karar
verilen iki örgütten birisi Dünya Bankası (Avrupa ekonomilerinin onarımına katkıda bulunmak
için) diğeri de Uluslararası Para Fonu’ydu (uluslararası parasal ve mali sistemin düzenli biçimde
işlemesini sağlamak).

GATT’ın Politika ve İlkeleri: Temel işlevi dünya ticaretini serbestleştirmektir.

• Koruma Aracı Olarak Gümrük Tarifelerinin Tercih Edilmesi: GATT, korumanın zorunlu
olduğu durumlarda, gümrük tarifelerini kotalardan üstün tutar. Çünkü tarifeler hem daha saydam
hem de piyasa mekanizması ile daha uyumlu araçlardır.
• GATT ve Haksız Rekabet Uygulamaları: Anti-damping vergisi koyma yetkisi ve telafi edici
vergi uygulama hakkına sahiplik.
• Yeni Korumacılık
✓ Hizmetler Ticareti Genel Anlaşması (GATS): Hizmetler ticaretinin serbestleştirilmesi
amacıyla.

GATT Toplantıları: 1947 yılında Cenevre’de ilk toplantısını yapmıştır ve son toplantısı olan
Uruguay Görüşmeleri’ne kadar 8 toplantı yapmıştır.

• Uruguay Görüşmeleri: Dünya ticaretinin serbestleştirilmesi adına kararlar alınmıştır.


1994’te sonuçlanan son GATT görüşmesidir. En geniş kapsamlı toplantıdır. GATS
kurulmuş, sanayi malları alanında yeni tarife indirimleri olmuştur, mal ticaretine ek
olarak hizmet ticareti de konu edilmiştir, sınai ve fikri mülkiyet haklarının korunması ve
tarımsal sübvansiyonlarla diğer tarife dışı araçlar tartışılmıştır.
• Toplantının önemli tartışma konularından birisi tarımsal sübvansiyonların
azaltılması ve bu ürünlerin dünya ticaretinin serbestleştirilmesiydi.
• Uluslararası ticarete ilişkin sorunları görüşmek ve bununla ilgili bir gündem belirlemek
üzere WTO üyesi ülkelerin bakanları 1999 yılı Aralık ayında ABD’de, Seattle’de
toplandılar. Bu toplantılara Yeni Binyıl Görüşmeleri denir.
• Doha Görüşmeleri: 2001 yılı Kasım ayında Katar’ın başkenti Doha’da başladı.
Gündeminde sanayi ürünleri ile birlikte tarım ürünleri ve hizmet ticaretinin
serbestleştirilmesi, tarımsal sübvansiyonların kaldırılması, anti-dampingle ilgili

11
kuralların sıkılaştırılması, uluslararası yatırım ve rekabet politikalarının geliştirilmesi gibi
konular vardı. Toplantıların amaçları arasında uluslararası ticarette özellikle az
gelişmiş ülkelere yönelik iyileştirmeler sağlanması gibi hedefler de yer alıyordu. Fakat
toplantılar sırasında az gelişmiş ülkeler, hedeflenen amaçların kendilerini daha da
yoksullaştıracağını öne sürdüler. Doha Görüşmeleri ile ilgili son Bakanlar Toplantısı
Meksika’nın Caucun kentinde yapıldı ve öncekiler gibi bir uzlaşma sağlanamadan
dağıldı. Böylece WTO’nun Doha Görüşmeleri bugün için bir sonuç alınamadan
dağılmış bir toplantı görünümündedir.

İktisadi Birleşmeler Teorisi: İktisadi Birleşmeler Teorisi, ekonomik ve coğrafi yönden


yakın bir grup ülkenin aralarında serbest ticaret bölgesi, gümrük birliği veya ekonomik birlik
kurarak dünya ticaretini serbestleştirmeleridir.

Türleri:

• Tercihli Ticaret Anlaşmaları: En dar kapsamlı iktisadi iş birliği örneğidir. Burada


anlaşmaya üye olan ülkeler, tek yanlı veya karşılıklı olarak belirli mallar üzerindeki
gümrük tarifelerinde indirimde bulunur.
• Serbest Ticaret Bölgesi: Bu tür birleşmelerde, birliğe üye ülkeler, aralarındaki
ticarette gümrük tarifelerini ve miktar kısıtlamalarını kaldırmakta fakat birlik dışında
kalanlara karşı her biri kendi özel tarifesini uygulamaktadır.
• Gümrük Birliği: Hem üyelerin kendi aralarındaki ticarette gümrük tarifeleri ve
kotalar kaldırılmakta hem de birlik dışında kalan ülkelere karşı tek bir ortak tarife
uygulanmaktadır. Etkileri statik ve dinamik etkiler olmak üzere ikiye ayrılır. Statik
etkiler, teknoloji ve ekonomik yapının sabit kalması varsayımı altında, üretim
faktörlerinin yeniden dağıtımı dolayısıyla ortaya çıkacak etkileri ifade eder. Dinamik
etkiler ise süreklilik gösteren ve çoğunlukla kalkınmayı hızlandıran etkilerdir.
• Ortak Pazar: Üyeler, aralarındaki ticareti serbestleştirip dışa karşı ortak tarife
uygularlarken, emek ve sermaye gibi üretim faktörlerinin de bölge içinde serbest
dolaşımı sağlanmaktadır.
• İktisadi Birlik: İktisadi birlikler ortak pazarın ötesinde ekonomik, mali ve para
politikalarının koordinasyonunu da gerektirir.

“İkinci En İyi” Teorisi: Viner’in gümrük birliklerinin etkileri konusundaki


açıklamalarına kadar benimsenen görüş şu idi: Ülkelerin izleyecekleri serbest
(müdahalesiz) ticaret dünya refahı açısından en iyi politikadır; o hâlde, hâlen
uygulanmakta olan bir dış ticaret engelinin kaldırılması veya azaltılması da serbest
ticaret yönünde atılan bir adım olduğundan, dünya refahını artırıcı etkide bulunur.
Ancak gümrük birliği analizleri göstermiştir ki bir grup ülkenin kendi aralarındaki ticareti
serbestleştirmeleri, birlik dışına karşı uyguladıkları tarifeleri sürdürdükleri bir durumda
ülkenin refahını net bir biçimde artırmayabilir. Bu fikir daha sonraları Genel Ekonomi
Teorisi’nde ortaya atılan İkinci En İyi Teorisi’nin de temelini oluşturmuştur. Viner’in

12
1953’te gümrük birliği teorisi üzerindeki öncü çalışmasından (The Customs Union
Issue) sonra teori, Meade tarafından geliştirildi ve 1957’de Lipsey ve Lancaster
tarafından genelleştirildi. İkinci en iyi teorisi bugün yalnız uluslararası ekonomi için
değil, genel ekonomi için de büyük önem taşımaktadır.

Kutuplaşma Teorisi: Farklı gelişme düzeylerinde bulunan ülkelerin, mal ve faktör


hareketlerinin serbest olduğu bir iktisadi gruba katılmaları durumunda, serbest
piyasa düzeni, bunlar arasındaki gelişme dengesizliğini artırır. Bu yönde yığınlı
(kümülatif) hareketler ortaya çıkar. Böylece zengin ülkeler daha zengin, yoksul ülkeler
daha yoksul duruma gelirler. İsveçliiktisatçı Gunnar Myrdal tarafından ortaya atılan bu
görüş, Kutuplaşma Teorisi diye bilinir. Kutuplaşma teorisi: Gümrük birliği içinde geri
kalmış ülke ile göreceli olarak ileri ülkeler arasındaki farkın giderek açılması, geri kalmış
ülkenin daha da yoksullaşmasıolarak özetlenebilir.

Dünyadaki Ekonomik Birleşmeler: Hâlen dünyadaki gelişmiş ve az gelişmiş ülkeler


arasında oluşturulan çok sayıda iktisadi birleşme hareketi vardır. Bunların içinde
kuşkusuz en başarılı olanı Avrupa Birliği’dir. AB’den başka sanayileşmiş ülkeler
arasında geliştirilen başka birleşmeler de vardır. Avrupa Kıtasında Avrupa Serbest
Ticaret Bölgesi (EFTA), Amerika Kıtası’nda da Kuzey Amerika Serbest Ticaret
Bölgesi (NAFTA) bunlara örnek olarak gösterilebilir.

13

You might also like