İnci̇lleri̇n Oluşum Süreci̇ Ve Kaynaklik Değeri̇ 44

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 44

İNCİLLERİN OLUŞUM SÜRECİ VE KAYNAKLIK DEĞERİ

Giriş
Gerçek İsa’nın yani tarihin İsa’sının ortaya konmasına yönelik çalışmalar, Yunanca Yeni-
Ahit versiyonunun eleştirel bir edisyonunun ortaya konmasına yönelik çalışmalarla başlamıştır.
Hıristiyanlık tarihinde uzunca bir süre devam eden araştırmalar sonunda pek çok Yunanca Yeni
Ahit edisyonu hazırlanmıştır. 1454 yılında matbaanın icatına kadar tüm Eski ve Yeni Ahit
kitaplarının kopyaları elle yazıldığı için iki kopya bile birbiri ile özdeş değildi. İngiliz kralı James,
John Wccliffe ve Miles Cowardle başkanlığında bir komiteyi Eski ve Yeni Ahit’in ilk İngilizce
edisyonunu hazırlamakla görevlendirdiğinde mütercimlerin elinde sadece bir dizi el yazması ve
Erasmus tarafından bırakılan spekülatif bazı metinler vardı. Bu komitenin 1611 yılında
tamamladığı ve King James Versiyonu olarak bilinen ilk İngilizce Kitabı-Mukaddes versiyonu
yaklaşık iki buçuk asırlık bir zaman süresince Yunanca Kitab-ı Mukaddes metni üzerine hiçbir
eleştirel araştırmanın yapılmamasına yol açmıştır. Ancak 1844’de Sina yarımadasında St.
Catherine manastırında Codex Sinaiticus’un keşfi bu fetret devrini sona erdirmiştir. Çünkü bu
kodeksin mucidi olan Constantin Tischendorf 1869-1872 yılları arasında tarihi olarak dördüncü
yüzyılın ilk dönemlerine kadar uzanan bu yeni kodeks üzerine dayanan kendi eleştirel edisyonunu
yayımlamıştır. Aynı yıllar arasında diğer bir dördüncü yüzyıl Yunanca Kitabı Mukaddes edisyonu
Vatikan kütüphanesinde bulunur ve Codex Vaticanus adı altında yayınlanır. Bu tarihlerden itibaren
ele geçen yeni Yunanca Bible el yazması metinleri 19. yüzyılın sonlarına doğru iyice artmıştır. Bu
dönemde Mısır bölgesinde binlerce papirüs ele geçirilmiştir. Bu papirüsler arasında 1930-1932
yılları arasında bilinmeyen bir kaynaktan satın alınan Chester Beatty Papirüsü Yunanca Bible
metni araştırmalarına önemli katkı yapmıştır. Çünkü bu papirüs üçüncü yüzyılın ilk yarısında yani
en eski Yunanca metin kabul edilen yukarıda ifade ettiğimiz Codex Sinaiticus ve Codex Vaticanus
‘dan yaklaşık bir yüzyıl öncesine kadar uzanıyordu.1
Yunanca İncil metinlerinin önemli kısmının en eski metinleri bilinebildiği kadarıyla MS.
200 yıllarına dayanmaktadır. Yuhanna İncili’nin çok küçük bir kısmı ise MS. 125-160 yıllarına
yani İsa’dan yaklaşık 100 yıl kadar sonrasına kadar geri götürülebilmektedir. Tüm İncillerin yer
aldığı yaşayan en eski yazma ise üçüncü yüzyıla aittir. Eski ve Yeni Ahit’in tüm kitaplarını içinde
barındıran en eski Kitab-ı Mukaddes nüshası ise ancak dördüncü yüzyıla kadar geri gitmektedir.
Bununla birlikte araştırmacıların belirttiğine göre, bu en eski nüshalar düzenli bir eleştirel Yunanca
Yeni-Ahit edisyonu ortaya koymak için yeterli değildi. Çünkü Yunanca İncillerin önemli
kopyalarından çoğu 19. ve 20. yüzyıllarda müzelerde, manastırlarda ve kilise arşivlerinde bulunup
ortaya çıkarılmıştır.
İlk bölümde haklarında bilgi verdiğimiz 1945’de Mısır’da ele geçen Nag Hammadi
Kütüphanesi ve 1947’de Qumran bölgesinde keşfedilmeye başlayan Ölü Deniz Yazmaları olarak
bilinen metinler, İsa öncesi döneme dayanmaları dolayısıyla Yunanca Yeni-Ahit metninin eleştirel
edisyonuna doğrudan etki etmeseler de hem İsa’nın hem de onun bir nevi danışmanı olan
Yahya’nın daha iyi anlaşılması için son derece önemli bir bağlam sunmaktadır. Çünkü keşfedilen
bu yazmalar, pek çok Eski-Ahit metninin İbranca metni ile ilgili bilgilerimizi yaklaşık 1000 yıl
öncesine çekmiştir.
Araştırmacılara göre, bulunan bu ve benzeri yazmalara rağmen ilk yüzyılda ortaya
çıkışlarından üçüncü yüzyıla kadar geri götürülebilen ilk kopyalarının keşfine kadar Yunanca
İncillerin derleniş tarihiyle ilgili tarihsel muamma hala tam olarak çözülmüş değildir. Çünkü

1
Bkz., Funk & Hoover, The Five Gospels, ss. 8-9; Funk, Honest to Jesus, ss. 94-95; ayrıca bkz., Raymond E. Brown ve
diğerleri, “Texts and Versions”, Raymond E. Brown ve diğerleri, eds., The New Jerome Biblical Commentary, Casell: 1998,
ss. 1083-1112
aşağıda göreceğimiz üzere, Yeni-Ahit kitapları özellikle de İnciller tek tek tedavüle çıkmadan önce
birbirleriyle alakalı çeşitli gruplar halinde bir araya getirilmişlerdi. Örneğin ikinci yüzyılın
başlarında sadece iki kodeks varken üçüncü yüzyılın sonlarına doğru çok sayıda kodeks tedavüle
çıkmıştır. Dördüncü yüzyıla gelindiğinde ise Codex Siniaticus ve Codex Vaticanus gibi büyük
çaplı Kitab-ı Mukaddes el yazmaları gün yüzüne çıkmaya başlamıştı. Matbaanın icadından iki
yüzyıl öncesinden aydınlanma döneminin başlangıcına kadar geçen süre oldukça karmaşık bir
dönem olmuştur. İlk Latince Kitab-ı Mukaddes’in Johann Gutenberg tarafından 1452-1456 yılları
arasında basıldığına inanılmaktadır. İlk Yunanca Yeni-Ahit versiyonu ise ancak 1514-1517 yılları
arasında basılabilmiştir. Martin Luther 95 maddelik bildirgesini Wittenberg Kilisesinin kapısına
31 Ekim 1517’de asmış ve Roma Katolik Kilisesi de Luther tarafından başlatılan reform hareketine
karşı 8 Nisan 1545 tarihinde düzenlediği Trent konsilinde Kitab-ı Mukaddes’in kanonizasyonu
sorununu tekrar masaya yatırmış ve neticede daha önce kanona dahil edilmeyen günümüz Yeni-
Ahit külliyatının son kısmı olan Vahiy kitabı bu konsilde Katolik Kilisesi tarafından Yeni-Ahit’e
dahil edilmiştir.2 Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere 1611 yılında Kitab-ı Mukaddes’in ilk İngilizce
edisyonun King James Versiyonu adı altında yayımlanmıştır. İşte tüm bu gelişmeler orta-çağdan
Aydınlanma dönemine kadar gelinceye kadar Yeni-Ahit’in geçirdiği evreleri ana hatlarıyla ortaya
koymaktadır.3 Yeni-Ahit’in eleştirel edisyonuyla ilgili bu kısa girişten sonra şimdi de İncillerin
oluşumu ve birbirleriyle ilişkileri konusuna geçiyoruz.

İncillerin Oluşum Süreci


Hıristiyan kaynaklara göz attığımızda İncillerin nasıl oluşturulduğuyla ilgili şu bilgilere
rastlamaktayız. İsa’nın çarmıha gerilmesinden sonra havarileri, üstatlarını kaybetmenin verdiği
hüznün yanı sıra, artık hesaba çekilme sırasının kendilerine geldiği endişesiyle etrafa dağılıp
saklanmışlardı. Ancak, İsa’nın üçüncü günde ölümden dirilip kendilerine görünmesiyle birlikte
güç kazanan havarilerin ümitleri tekrar yeşermiştir. Zira onlar İsa’nın hayatta iken müjdelediği
Tanrı’nın Krallığı’nın çok yakın bir zaman içinde vuku bulacağına ve üstatlarının geri dönerek
onlarla beraber yaşamaya başlayacağına inanıyorlardı. Bu inanç içerisinde Kudüs’e yerleşen
havariler beklemeye başlarlar. Bu arada da etraflarındaki insanları üstatları İsa’nın çok yakında
geri gelip Tanrı’nın Krallığı’nı kuracak “İsrail’in Mesih’i” olduğuna ikna etmeye çalışırlar. Bütün
bunları yaparken aşağıda göreceğimiz üzere havariler kesinlikle bir araya gelip, İsa’dan
duyduklarını birbirleriyle paylaşıp onun bir biyografisini veya tıpkı Hz. Muhammed’in
hadislerinin toplandığı gibi onun sözlerinin ve yaptıklarının bir araya toplandığı kitaplar
oluşturmaya çalışmamışlardır. Çünkü onlar İsa’nın çok yakında geri döneceğine ve Tanrı’nın
Krallığını kuracağına inandıkları için, bu tarz eylemlerde bulunmayı gereksiz görüyorlardı.
Bununla birlikte, havariler, etraflarındaki insanları kazanmaya çalışırken, İsa’nın sözlerini
ve yaptıklarını onlara şifâhî olarak aktarmayı da kuşkusuz ihmal etmiyorlardı. Onlar bunu
yaparken de, anlattıkları bu sözlerin ve eylemlerin kendi dönemleri açısından arz ettiği önemi
insanlara göstermek istiyorlardı. Böylece onlar İsa’nın söz ve davranışlarına/eylemlerine orijinal
bağlamlarından soyutlamak suretiyle kendi dönemlerine göre yeni anlamlar yüklemiş oluyorlardı.
Yeni taraftarlar kazanmanın yanında havariler, İsa’nın yaşamından bazı kesitleri ve olayları
yeniden hatırlamak/hatırlatmak suretiyle gerek kendilerine ve gerekse gittikçe artan Hıristiyanlara
bunları öğretmeye de çalışıyorlardı. Bu bağlamda havariler zaman zaman İsa’yı reddeden Yahudi
din adamlarıyla da tartışmalara giriyorlardı. İşte bu tartışmalarda İnciller’in teşekkülü için bir
üçüncü bağlam daha vücut bulmuş oluyordu. Kısacası, buraya kadar ifade ettiğimiz bu üçlü
bağlam çerçevesinde İsa’nın yaşamı ve yaptıklarıyla ilgili sözlü olarak aktarılan bilgiler, zamanın

2
Jacques Dupuis, The Christian Faith In the Doctrinal Documents of the Catholic Church, Banglore: Theological Publication
In India, 1996, ss. 95-97.
3
Funk, Honest to Jesus, s. 106.
şartlarına göre şekil değiştirdiklerinden aşağıda detaylı olarak göreceğimiz üzere kendi orijinal
bağlamlarının dışına itilmişlerdir.
Ancak yılların geçmesi ve havarilerin bir bir ölmesine rağmen İsa bir türlü dönmeyince,
sayıları binlere ulaşan taraftarları onun sözlerini ve yaptıklarını sözlü olarak birbirlerine
anlatmanın ötesinde yavaş yavaş bu şifâhî rivayetleri kısa pasajlar halinde yazarak kendilerinden
sonrakilere aktarmaya başlamışlardır. Bunlara örnek olarak Matta İncili’ndeki şu pasajı verebiliriz:
“Bir zamanlar havariler İsa’ya gelip şöyle derler: Tanrı’nın Krallığı’nda en büyük kimdir? İsa da
onlardan bir çocuk isteyerek onu onların ortasına koyar ve onlara şöyle der: Hakikaten size
söylüyorum ki dönüp bu çocuk gibi olmadıkça sizden birinin Göğün Krallığı’na girmesi mümkün
değildir. Her kim kendini bu çocuk gibi alçak gönüllü yaparsa, Tanrı’nın Krallığı’nda en büyük
odur”.4 İşte geçen zaman içerisinde İsa’nın bir türlü tekrar geri gelmemesi ve havarilerinin bir bir
ölmesi üzerine bazı Hıristiyanlar onun sözleri ve yaptıklarıyla ilgili bu tarz pasajları birbirlerine
ekleyerek İncilleri oluşturma yoluna gitmişlerdir.5
Görüldüğü üzere İnciller, Hz. Muhammed’e gelen vahiylerin bir araya toplandığı Kur’an
gibi İsa’ya gelen vahiyleri bünyesinde toplayan kitaplar değildir. Dahası onlar, sadece İsa’nın
sözlerinin ve yaptıklarının kendisinden sonra ortaya çıkan şartlar içerisinde bir araya
getirilmesinden oluşan kitaplardır. Genel Hıristiyan kanaatine göre İnciller şu şekilde ortaya
çıkmıştır: İsa’nın geldiği dönemde Yahudiler kendilerini putperest Roma idaresinden kurtaracak
ve Tanrı’nın Hz. Davud’a vaat ettiği ilahi devleti yeniden tesis edecek bir Mesih beklentisi
içerisindeydiler.6 İsa gelince ilkin onu böyle bir Mesih olarak düşündüler; fakat o bu beklentilerin
tam aksine dünyevî bir Tanrısal Krallık’tan ziyade uhrevî bir krallığı insanlara müjdeliyor ve onları
bu krallığa hazırlamaya çalışıyordu. Bundan dolayı dünyevî bir mesih veya kral beklentisi içinde
olanlar çoğunlukla hayal kırıklığına düşüyorlardı. Özellikle de İsa’nın çok kısa bir süre zarfında
ortadan kaybolması bu ümitsizliği daha da körüklüyordu. İşte böyle bir ortamda hem dünyevî
mesih inancını canlı tutmak hem de İsa’nın söylediği ve yaptığı işleri sonraki nesillere anlatmak
için İncil yazarları kendi beklentileri doğrultusunda İsa’nın söz ve davranışlarını yorumlayarak
yeni bir İsa imajı oluşturmayı hedeflemişlerdi.
Burada hemen şunun altını çizelim ki, ne İncil yazarları ne de Yeni-Ahit’in diğer kitaplarını
telif edenlerin hiçbiri, tasvir ettikleri olayların bizzat görgü şahidi değildir. İncil yazarları veya
deyim yerindeyse İncil derleyicileri, İsa’dan sonra birkaç on yıldır nesilden nesile aktarılan sözlü
ve yazılı geleneğe bağlı ikinci hatta üçüncül betimlemeciler konumundadırlar. Bu bağlamda,
İsa’nın ilk elden orijinal hatıraları, (1) Hıristiyanların kendi dinî liderlerini yüceltmek için onun
evrensel nitelikli dinsel bir figür haline getirme çabalarıyla; (2) kaleme alındıkları dönemim ölen
ve dirilen tanrı motifleriyle; (3) Gentile kökenli Hıristiyanların oluşturduğu ilk Kilise’nin,
kendisinden ayrıldığı merkezî Yahudiliğe karşı çıkmasıyla; (4) Bizzat Hıristiyan toplumunun
farklı akımları içinde ihtilaf çıkaran polemiklerle; (5) Ve İsa’nın yaşamında cereyan eden olayların
Eski-Ahit peygamberlerinin verdikleri sözlerin yerine getirilmesi ve böylece de onun Eski-Ahit
peygamberliğinin tamamlayıcısı olarak sunulmasıyla çeşitli şekillerde muhafaza edilmiş,
ayıklanmış, geliştirilmiş, yüceltilmiş ve kısmen de tahrip edilmiştir. İsa’nın orijinal hatıralarının
bu şekilde manipüle edilmesini Howard Kee şu şekilde ifade eder: “Bu dönemde tarihçiler sadece
geçmiş olayları nakletmekle kalmamışlar aynı zamanda kendilerini o geçmiş olayların şimdiki
okuyucular için ne anlam ifade ettiklerini tedarik ediciler olarak görmüşlerdir”.7 Ayrıca İnciller,
hem Yahudilerin baskılarına hem de Roma İmparatorluğu’nun baskı ve zulümlerine karşı ayakta
4
Matta 18:1-2.
5
Sanders, The Historical Figure of Jesus, ss. 58-59; Heyer, Jesus Matters, ss. 8-9.
6
İsa’nın geldiği dönemdeki Mesih beklentileri için bkz., Otto Betz, “Messianic Expectations in the Context of First-Century
Judaism”, Robert F. Berkey & Sarah A. Edwards, eds., Christology In Dialogue, Ohio: The Pilgrim Press, 1993, ss.31-43;
Lucas Grollenberg, Unexpected Messiah Or How the Bible Can be misleading, London: SCM Press, 1988.
7
Howard Kee, What Can We Know About Jesus?, Cambridge: Cambridge Unv. Press, 1990, s. 90; John Hick, The Metaphor
of God Incarnate, London: SCM Press, 1993, s. 16.
kalma mücadelesi veren ilk Kilise tarafından kaleme alındıklarından ve içinde bulundukları
bağlamdan dolayı onların muhtevaları bizzat İsa’nın kendisi ve yaptıkları olmayıp ilk Kilise’nin,
muhalifleri ile mücadelesi bağlamında İsa’nın sözlerinin ve yaptıklarının yorumlanması olduğu
gerçeğinden hareketle, İnciller’in sundukları bilgilerin İsa’nın bir biyografisini yazmak için
oldukça yetersiz olduğu görülür.8 İşte bundan dolayıdır ki İsa’nın konumu ve statüsünü incelerken
dört İncilin yorumlanmasında, imanları, fikirleri, kanaatleri, önyargıları ve tartışmaları hem
İnciller’de hem de Yeni-Ahit’in diğer kitaplarında yansımasını bulan ilk Hıristiyan toplumlarının
mevcut yaşamlarını dikkate almak zorundayız. Zira, bu yazıları üreten toplumlar, İsa hakkındaki
geleneği kendi iç bünyelerinde oluşturan canlı aracı kurumlar niteliğindedirler. Ayrıca, bu
dokümanların ötesindeki tarihsel İsa’ya ulaşmak istiyorsak, İsa’nın zamanındaki Yahudilikle ilgili
olarak son dönemlerde ortaya çıkan zengin malzeme ve yeni tespitlerin de dikkate alınması
gerekir. Zira, son dönemlerde ilim âlemine sunulan bilgilerin ışığı altında çok az insan İsa’nın
mesajının temelde Yahudiliğe ait olmadığına itiraz edebilir duruma gelmiştir.9 Yine, İsa’nın
konumunu incelerken şunu da unutmamalıyız ki temel kaynak olan İnciller, İsa’dan 40-60 yıl
kadar sonra onun yaşamında cereyan eden orijinal olaylardan oldukça farklı bir ortamda, yine onun
ana dili olan Aramca değil, Yunanca olarak kaleme alınmışlardır. Paula Fredricksen Yeni-Ahit
yazılarının kaleme alındığı dönemi şu şekilde özetler: “Yeni-Ahit yazılarının yazıldığı dönem
“sözlü anlatımdan yazılı anlatıma; Aramca’dan Yunanca’ya; zamanın sonundan zamanın ortasına;
Yahudilerden Gentilelilere; Galile’den Judea’ya ve oradan da İmparatorluğa” geçişlerin olduğu
bir dönemdi.”10 Kısaca İnciller, İsa’nın söylediklerini ve yaptıklarına bizzat tanık olan İsa’nın
kendi/orijinal havarileri yani o olayların görgü tanıkları tarafından değil de daha sonraki dönemde
Hıristiyan olmuş kişiler tarafından zaman içinde ortaya çıkan yeni durumlara uygun olarak
derlenen kitaplardır. Yani İnciller İsa’nın sözleri ve yaptıkları ile ilgili ilk el rivayetlere değil,
ikinci hatta üçüncü el rivayetlere dayanmaktadırlar. Dolayısıyla da İncillerin ve diğer Yeni-Ahit
yazılarının bir araya getirildiği dönemde bu yazıları okuyan kişiler dikkatlerini tarihsel İsa’dan
ziyade onun çarmıhta ölümünün insanlığının günahlarına kefaret olmayı temsil eden rolüne, onun
üçüncü günde ölümden dirilip göğe yükselişine ve dönüp kuracağı Tanrı’nın Krallığı’na
yoğunlaştırmış oluyorlardı.11
Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere, İnciller günümüzde Markos, Matta, Luka ve Yuhanna
gibi isimlerle bilinmelerine rağmen onlar isimsiz olarak kaleme alınmışlar ve ikinci yüzyılın ikinci
yarısından sonra bugünkü isimleriyle anılmaya başlanmışlardır. Bilindiği üzere Matta ve Yuhanna
İsa’nın gerçek havarisi olarak kabul edilirken, Markos Pavlus’un takipçisi ve Luka da Pavlus’un
öğrencilerinden biri olarak görülür. Yani, İncil yazarları gerçekte yaşamış şahsiyetlerdir; ancak
İnciller’i onlar yazmamışlardır. Günümüzün en yetkin Yeni-Ahit araştırmacılarında biri olarak
kabul edilen E.P. Sanders isimsiz olarak yazılan İnciller’in isimlendirilme sürecini şöyle anlatır:
“MS. ikinci yüzyılın ortalarında sayısız İncil nüshası vardı. Hıristiyan yetkililer bunlardan
hangilerinin sahih olduğu konusunda bir karara varmak için onları isimlendirme yoluna
gitmişlerdir. İşte böylece günümüzde Kilise tarafından sahih kabul edilen dört İncil’e Markos,
Matta, Luka ve Yuhanna adları verilmiştir.”12 Şimdi tek tek İncilleri ele alarak onların nasıl
isimlendirildiğini görmeye çalışalım.

8
John Marsh, Jesus in his Lifetime, London: Sidgwick & Jackson, 1981, ss.12-14.
9
Vermes, Jesus the Jew, s. 113.
10
Paula Fredricksen, From Jesus to Christ, New Heaven: Yale Unv. Press, 1988, s. 8.
11
J.K. Elliot, Questioning Christian Origins, London: SCM Press,1982, s.4.
12
Sanders, The Historical Figure of Jesus, s. 64.
Markos İncili: Bu İncil Pavlus’un arkadaşı,13 Barnabas’ın kuzeni14 ve Petrus15 ile ilişkili
olan John Mark’a isnat edilmiştir. Bu isnat, Eusebius’un naklettiğine göre, ilkin Papias16 (MS.130)
tarafından yapılmıştır. İsa Okulu ekolü üyelerine göre tıpkı diğer konularda olduğu gibi bu konuda
da Papias güvenilir değildir. Çünkü o, Markos İncili’ni meydana getiren sözlü gelenekten ziyade
bu İncil’in naklettiği olayların görgü tanığı olan biri tarafından yazılmış olduğu konusuyla daha
çok ilgilendiği için onu John Mark’a isnat etmiştir.
Matta İncili: Eusebius’un naklettiğine göre Matta’yı17 ilk İncil yazarı olarak nitelendiren de
Papias’dır. Bu İncil’in isnat edildiği Matta, Markos 2: 14 ve Luka 5:27’de vergi toplayıcılarına
verilen bir isim olan Levi adıyla da bilinmektedir. Papias, bu İncili Matta’ya isnat ettikten sonra
onun ilk olarak İbranca olarak derlendiğini de iddia etmektedir. Ancak bu iddia tamamıyla
asılsızdır. Çünkü aşağıda da göreceğimiz üzere Matta İncili, Q ve Markos İncilleri kaynak olarak
kullanılarak oluşturulan Yunanca bir İncildir.
Luka İncili: Bir hekim ve Pavlus’un arkadaşı olan Luka’nın, Luka İncili ve Resullerin İşleri
adlı eserin yazarı olduğu iddiası ikinci yüzyılda ortaya çıkmıştır. Yani bu iddia ilk defa ikinci
yüzyılda yapılmıştır. Koloseliler, 4:14; II. Timoteos, 4:11 de Luka adı insanları tedavi eden bir
hekim olarak yer almaktadır. Ancak Luka İncil’i ve Resullerin İşleri’nin yazarının hekim olması
muhtemel değildir. Yine onun Pavlus’un arkadaşı olması da şüphelidir. Tıpkı Markos ve Matta
İncillerinin söz konusu yazarlara isnadı gibi bu İncilin Luka’ya isnadı oldukça saçmadır.
Yuhanna İncili: En son yazıldığına inanılan bu İncil birinci yüzyılın sonlarında yani MS. 90
yıllarından sonra derlenmiştir. Yaklaşık olarak MS. 180 yıllarında bazıları bu İncil’i Efes’te
yaşayan Yuhanna’ya diğer bazıları da İsa’nın gözde havarilerinden Yuhanna’ya18 isnat ederken,
Irenaeus, Zebedee oğlu Yuhanna’ya atfetmiştir. Bu İncil ilk kilisede itizali olarak görüldüğünden
ona karşı çıkılmıştır. Yine o Zebede oğlu Yuhanna ile alakalı hiçbir olayı da ifade etmemektedir.
Bu nedenle pek çok araştırmacıya göre Yuhanna İncil’i Suriye bölgesinde bir değil, birçok kişi
tarafından meydana getirilmiş bir eserdir. Yani bu İncilin tek bir yazarı veya derleyicisi yoktur.19
Buraya kadar ifade ettiğimiz hususlardan da görüleceği üzere Kudüs’ün MS. 70 yılında
Romalılar tarafından tahrip edilmesinden çok kısa bir süre sonra adı bilinmeyen bir Hıristiyan
yazar ilk rivayet İncili olan Markos’u kaleme almıştır. Bu yazar İsa’yı, Yahya tarafından vaftiz
edilmesiyle başlayan, ölümüyle sona eren ve daha sonra taraftarları tarafından yapılan çeşitli
keşifleri ihtiva eden bir oyunun baş rol oyuncusu olarak sunar. Çocukluk İncilleri (Infancy
Gospels) ile ilgili araştırmalarda bulunan Ronald Hock, Markos İncili’nin ilk Hıristiyan hareketi
tarihinde son derece önemli bir rol oynadığını ileri sürer.20 Çünkü bu İncilin ortaya çıkışına kadar
İsa, diğer geleneklerden ödünç olarak alınan şiirsel anlatımlara tabi tutulmuştu. Bu dönemde onun

13
Bkz., Resullerin İşleri, 12:12; 13:5; 15:36-41; Koloselilere , 4:10; II. Timoteosa., 4:11.
14
Bkz., Koloseliler., 4:10.
15
Bkz., Petrus 5:13.
16
Papias ile ilgili bkz., http//www.ccel.org/fathers2/ANF/anf01-43.htm=P3497-557426 (The Christian Classics Ethereal
Library at Calvin College. Last updated on May 27, 1999). Eusebius’un Papias ile ilgili değerlendirmesi için bkz., J.
Stevenson, ed., A New Eusebius, London: SPCK, 1963, ss. 50-52.
17
Bkz., Matta 10:3.
18
Bkz., Yuhanna 13:23-25; 19: 25-27; 20:2-10; 21:7, 20-23. Bu noktada, günümüz Hıristiyanlığı için son derece önemli, önemli
olduğu kadar da ilginç olan şu hususun altını çizmekte fayda görüyoruz: İsa’dan yaklaşık olarak altmış yıl kadar sonra yazılan
(MS. 90 yılları ile MS 110 yılları arasında) Yuhanna İncili, İsa’nın kendi havarisi olan Yuhanna’ya atfedilmektedir. Ancak,
İsa’nın havarisi olan Yuhanna’nın bu İncili yazmasının tarihsel açıdan mümkün olmadığı pekala bilinmektedir. Bu bağlamda
karşımıza, tarihsel olarak mümkün olmamasına rağmen niçin Hıristiyanlar dördüncü İncil’i Yuhanna’ya atfetmişlerdir? sorusu
çıkmaktadır. Kanaatimizce bu sorunun cevabı gayet açıktır. İsa’nın ölümünden sonra Şam yolunda gördüğü bir vizyon sonucu
İsa’nın, kendisini “milletler havarisi” olarak tayin ettiğini iddia eden Pavlus zaman içinde kendi görüşlerinin hakim olduğu bir
Hıristiyan dogması oluşturmuştu.18 Bu Hıristiyan dogması da temelde Yuhanna İncilinin öğretisi ile uyuşmaktaydı. İşte bu
nedenle Pavlus’un görüşleri etrafında şekillenen bu Hıristiyan dogmasının güvenilirliğini ve otantikliğini artırmak için
dördüncü İncil, İsa’nın orijinal havarisi olan Yuhanna’ya atfedilmiştir.
19
İncilerin isimlendirilmesiyle ilgili bkz., Funk, The Five Gospels, s. 20.
20
Bkz., Ronald Hock, The Infancy Gospels of James and Thomas, Santa Rosa: Polebridge Press, 1996.
öğretisi sözlü olarak nakledildiği için bir rivayet zinciri oluşturma yoluna gidilmemişti. Ayrıca
Markos İncili’ne kadar İsa’nın eylemleri değil, sadece sözleri bir araya getirilerek kayıt edilmişti.
Ancak Markos İncilinin oluşturulmasıyla İsa, söz ve eylemlerin bütüncül bir şekilde bir araya
getirilerek oluşturulan bir öykü kahramanı haline getirilmiştir.21
İsa ile ilgili Markos İncilinin ortaya koyduğu bu yeni rivayet ondan yaklaşık 10 yıl sonra
Matta ve Luka tarafından yeniden gözden geçirilmiş ve genişletilmiştir. Aşağıda da göreceğimiz
üzere önce Matta daha sonra da Luka, Markos İncili’ni esas alarak ona yaptıkları yeni eklemelerle
kendi İncillerini oluşturma yoluna gitmişlerdir. Bu çerçevede onlar önce Markos İncilinde
anlatılan anekdotları yeniden gözden geçirmişler ve daha sonra da değişik yöntemler kullanarak
bu materyali kendi anlayışları ve beklentileri ışığı altında artırma yoluna gitmişlerdir. Bunu
yaparken de onların kullandığı en önemli kaynak hakkında aşağıda detaylı bilgi vereceğimiz
sadece İsa’nın sözlerini ihtiva eden hipotetik Q İncili’dir.
Markos İncili ile onu kaynak olarak kullanan Matta ve Luka arasındaki ilişkiyi göstermek
için şu noktalara dikkat çekmek istiyoruz: Markos İncili İsa’nın bazı kadın taraftarlarının
gömüldüğü mezarı boş bulması anekdotuyla son bulmaktadır. Matta ve Luka bu rivayeti aynen
alarak ve ona İsa’nın ölümünden sonra havarilerine görünmesi rivayetlerini de eklemiştir. Matta
bu görünmelerin Galile’de olduğunu naklederken Luka onların Kudüs ve Judea bölgesinde
gerçekleştiğini nakletmektedir. Hatta Luka, Resullerin İşlerinde Markos İncilinin bu rivayetini
yeniden gözden geçirme işlemini daha da ileri götürerek İsa’nın göğe yükselişiyle ilgili de bilgi
vermektedir. Markos İncili ile Matta ve Luka arasındaki ilişki veya diğer bir deyişle farkla ilgili
bir diğer önemli noktada da İsa’nın doğumu ve çocukluğuyla ilgili bu İncilerin naklettiği
bilgilerdir. Bilindiği üzere Markos, İsa’nın doğumu ve çocukluğuyla ilgili herhangi bir bilgi
vermeden işe İsa’nın Galide’den ayrılıp Ürdün nehrine gitmesi ve burada Yahya tarafından vaftizi
ile başlamakta ve devamla Yahya’nın, dönemin idarecileri tarafından hapsedilmesini müteakip
İsa’nın Galile bölgesinde kendi öğretisini yaymaya başladığı konusunda bilgi vermektedir. Bunu
yaparken İsa’nın vaftiz olması esnasında Tanrı tarafından oğul olarak kabul edildiği de
nakledilmektedir.22 Matta ve Luka ise Markos İncilinin verdiği bu bilgileri nakletmeden önce
İsa’nın doğumu ve çocukluğuyla ilgili bilgi vermekte ve daha sonrada farklı şekillerde de olsa
İsa’nın nasıl Tanrı’nın Oğlu konumuna yükseltildiğiyle ilgili nakillerde bulunmaktadır.
İkinci yüzyılda ise diğer İncil derleyicileri bu rivayetleri temel alarak onları daha da
genişletme yoluna gitmişlerdir. Örneğin, bu bağlamda İsa’nın annesi Meryem’in ağırlıklı olarak
anlatıldığı Yakub’un Çocukluk İncili (Infancy Gospel of James) derlenmiştir. Bu İncil de İsa’nın
annesi Meryem’in anne-babası, doğumu ve yetiştirilmesi hakkında bilgi verilmektedir. Bu
dönemde meydana getirilen bir diğer İncil de Luka 1:26-56’da kısaca nakledilen vaktinden evvel
yetişkinleşen bebek İsa’nın yaptığı bazı mucizevi işleri anlatan Tomas’ın Çocukluk İncilidir
(Infancy Gospel of Thomas).23
İsa’nın doğumu, çocukluğu ve anne-babasıyla ilgili bilgilerle genişletilen Markos İncilinin
İsa telakkisi, dördüncü İncil olarak kabul edilen Yuhanna tarafından daha da genişletilerek
yaratılışın başlangıcına kadar geri götürülmektedir. Zira, Yuhanna İncilinin önsöz (prologue)
olarak adlandırılan giriş kısmında yazar/derleyici İsa’nın hikayesini zamanın başlangıcına kadar
geri götürmektedir. Buna göre ilahi söz ve hikmet yani logos yaratılışta Tanrı ile birlikteydi ve
daha sonra bu logos insan şekline girerek yani bedenleşerek İsa’da tecelli etmiştir.24 Bu
genişletmeyle yetinmeyen Yuhanna’nın yazarı, İsa’nın ölümü sonrasıyla ilgili naklettiği

21
Funk, Honest to Jesus, s. 121.
22
Markos İncilinin bu rivayetleri ile ilgili bkz., Markos, 1: 1-15.
23
Bu İncillerle ilgili bkz., Oscar Culmann, New Testament Apocrypha, London: SCM Press, 1973. Yakub’ın Çocukluk ve
İbrani Tomas İncilleri’nin Türkçe tercümeleri için bkz., Ekrem Sarıkçıoğlu, “Hıristiyanlıkta Çocukluk İncilleri”, Türkiye I.
Dinler Tarihi Sempozyumu, Samsun: 1992, ss. 5-42.
24
Yuhanna, 1:1-14.
rivayetlerle öyküyü daha da genişletme yoluna gitmiştir. Bu bağlamda öncelikle İsa’nın ölüm
sonrası Kudüs’de taraftarlarına göründüğü hususuyla ilgili nakiller yapılır daha sonra ise Galile
bölgesinde meydana gelen görünme hikayeleri anlatılır.25
İncilerin nasıl teşekkül ettiğini bu şekilde ana hatlarıyla ifade ettikten sonra şimdi de
onların iskeletini yani hangi konulardan oluştuklarını ve kronolojisini ele almaya çalışalım.
İncillerin Çatısı (İskeleti)
İsa’nın söz ve eylemlerini rivayet yoluyla nakleden dört İncili –Markos, Matta, Luka ve
Yuhanna- ele alıp incelediğimizde onların genel olarak şu beş ana konuyu ihtiva ettiğini görürüz:
(1) İsa’nın umuma yönelik söz ve eylemleri (dördünde de ortak); (2) İsa’nın çarmıhta acı ve ıstırap
çekmesi ve gömülmesi olayları (dördünde de ortak); (3) İsa’nın ölümü sonrası taraftarlarına
görünmesiyle ilgili anlatılar (Matta, Luka ve Yuhanna’da yer almakta); (4) İsa’nın doğumu ve
çocukluğuyla ilgili rivayetler (sadece Matta ve Luka’da yer almakta); (5) İsa’nın insan suretinde
bedenleşmeden önceki haliyle ilgili bilgiler yani önsöz (sadece Yuhanna’da yer almakta).
İncillerin bu temel muhtevası üzerinde araştırmalarda bulunan bilim adamları rivayet
İncillerinin en temel uzvunun ve en erken parçasının İsa’nın söz ve eylemleri olduğunu ve buna
daha sonra İsa’nın tutuklanması, yargılanması, idamı ve ölümüyle ilgili bilgileri ihtiva eden
“ıstırap” (passion) bölümünün eklendiğini ileri sürmektedir. Devamla bu araştırmacılara göre
İnciller geliştikçe İsa’nın ölümü sonrası dirilerek taraftarlarına göründüğü yönündeki rivayetler
her bir İncil derleyicisi tarafından diğerlerinden bağımsız olarak ana hikayeye dahil edilmiştir.
Bunlara ilaveten Matta ve Luka, İncillerinin giriş kısmına birbirlerinden bağımsız olarak İsa’nın
doğumu ve çocukluğuyla ilgili bilgiler eklemişlerdir. Yuhanna ise Markos İncili’nde İsa’nın vaftizi
ile başlayan, Matta ve Luka tarafından İsa’nın doğumu ve çocukluğunu da içine alacak şekilde
genişletilen İncil hikayesini daha da gerilere, zamanın başlangıcına kadar geri götürmektedir.
Buraya kadar anlattığımız hususları anlatım düzeni çerçevesinde bir araya getiren Funk26 onları şu
şekilde sıralamaktadır:

Önsöz + Doğum ve Çocukluk Hikayeleri + İsa’nın Söz ve Eylemleri + İsa’nın Acı Istırap
Çekmesini Anlatan Hikayeler + İsa’nın Ölüm Sonrası Taraftarlarına Görünmesiyle İlgili Öyküler.

Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere Markos İncili ilk rivayet İncil olarak kabul edilmektedir.
Ancak ondan önce rivayet İncili olarak kabul edilmeyen, bir öğretici veya bilge insan olarak
İsa’nın sözlerini bir araya toplayan çeşitli İncillerin de olduğu ileri sürülmektedir. Bunlardan en
önemlisi Matta ve Luka’nın İncillerini derlerken temel kaynak olarak kullandıkları Markos İncilini
genişletmek için birbirlerinden bağımsız kaynak olarak kullandıkları aşağıda hakkında detaylı
bilgi vereceğimiz hipotetik Q İncili’dir. Funk’a göre bu İncilin yazılı bir İncil olduğu kesindir.
Çünkü Matta ve Luka İncillerinde sık sık ondan aynen nakillerde bulunmaktadır.27 Bununla
birlikte bu İncil, genel itibariyle hipotetik olarak kabul edilmektedir. Ancak, 1945’de bulunan Nag
Hammadi Kütüphanesinde yer alan İbrani Tomas İncili’nin deşifre edilmesinden sonra bu İncilinin
varlığı ve muhtevası sağlamlaştırmıştır. Çünkü bu İncil de tıpkı Q gibi rivayet yapısı olmaksızın
İsa’nın sözlerini ihtiva etmektedir. Öyle ki Tomas İncilinde yer alan sözlerin ve kıssaların yüzde
kırkı Q İncilindeki anlatımlarla paralellik arz etmektedir. Araştırmacılara göre her iki İncil de (Q
ve Tomas) naklettikleri bilgileri ortak bir sözlü gelenekten almıştır. Fakat mevcut deliller bunu
yaparken onların birbirlerinden doğrudan ödünç bilgiler almadıklarını göstermektedir.28 Şüphesiz
25
Bkz., Yuhanna, 21.
26
Funk, Honest to Jesus, ss. 122-123.
27
Funk, Honest to Jesus, s. 124.
28
Funk, Honest to Jesus, s. 124.
ki rivayet İncili olmayan başka söz İncilleri de vardır. Örneğin İsa’nın bazı sözlerini oldukça bölük
pörçük ve düzensiz bir şekilde ihtiva eden 1224 Oxyrhynchus İncili, Meryem İncili29 ve Yakup’un
Gizli İncili bunlar arasında sayılabilir.30
Hem rivayet İncilleri olan dört kanonik İncilleri hem de sadece İsa’ya atfedilen sözleri
ihtiva ettiği için rivayet İncili olarak kabul edilmeyen Q, Tomas ve diğer Söz İncilleriyle ilgili
buraya kadar anlattıklarımızı bir araya getirdiğimizde kronolojik olarak bu İncilleri şu şekilde
sıralayabiliriz:31

I. Aşama: MS. 50-60 Q ve Tomas İncilleri, 1224 Oxyrhynchus İncili


II Aşama: MS.70-80 Markos İncili ve Eagerton İncili
III. Aşama: MS. 80-90 Matta ve Luka İncilleri
IV. Aşama: MS. 90-110 Yuhanna İncili
V. Aşama: MS. 100-150 Petrus İncili, Meryem İncili, Yakup ve
Tomas’ın Çocukluk İncilleri, Yakub’un Gizli İncili, 860
Oxyrhynchus İncili.

Bu kronolojiden de görüleceği üzere ilk Hıristiyan literatürünün ortaya çıkmasında doruk


nokta, MS. 70 yılında Romalıların Kudüs’ü tamamen ele geçirerek mabedi tahrip etmesi olayıdır.
Zira mabedin yıkılmasıyla mabet kültü ve buna dayalı olarak da bürokrasi sona erince Yahudilik
yeniden yapılanma sürecine girmiştir. İşte bu yeni süreçte bir yanda Yahudiliğin temeli olan
Rabbinik gelenek gelişirken, diğer yanda İsa öğretisi etrafında şekillenen yeni hareket bağlarını
Yahudilikten tamamıyla kopararak yeni bir din olarak ortaya çıkmaya başlamıştır. İşte bu bağlam
dahilinde ortaya çıkmaya başlayan İnciller ikinci yüzyılda oldukça fazla sayıya ulaşmıştır.
İncillerin ortaya çıkış sürecini, temel yapılarını ve kronolojisini gördükten sonra şimdi de
dört İncille ilgili daha ayrıntılı bilgi vermeye geçiyoruz. Bunu yaparken öncelikle ilk İncil olan
Markos hakkında bilgi verdikten sonra Matta İncilini atlayarak Markos’u ve diğer kaynakları
kullanarak meydana getirildiğini bizzat ilk cümlelerinden öğrendiğimiz Luka hakkında bazı
bilgiler vereceğiz. Son olarak ise dördüncü İncil olarak kabul edilen Yuhanna hakkında bilgi
vermeye çalışacağız. Burada Matta İncili’ni dışarıda tutmamızın nedeni, tıpkı Luka gibi Markos
İncili temel kaynak olarak kullanılarak oluşturulduğu için Markos ve Luka İncilleri hakkında
söylenen şeylerin aynı zamanda onun içinde geçerli olmasıdır. Yuhanna ise aşağıda göreceğimiz
üzere bu İncillerin hiçbirini kaynak olarak kullanılmadan derleyicisinin kendi teolojik anlayışı
çerçevesinde oluşturulmuş bir İncildir.
Markos İncili
Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere Markos İncili ilk rivayet İncili olarak kabul edilmektedir.
Bu İncil temelde iki ana kısımdan oluşmaktadır. (1) İsa’nın anlattığı anekdotlar ve sarf ettiği sözler
(öğretisi); (2) İsa’nın tutuklanması, yargılanması ve idam edilmesiyle (çarmıha gerilmesi) ile ilgili
bilgiler. Son zamanlara kadar araştırmacılar Markos İncilinin ilk on üç bölümünün (1-13 baplar)
İsa’nın umumi öğretisinin kronolojik bir yapısını yansıttığına inanmaktaydı. Ancak son
zamanlarda bu öğretiyle ilgili anekdotların sözlü olarak nakledilişiyle ilgili ortaya çıkan yeni
bilgiler ve dönemin folkloruyla ilgili araştırmalarda bulunanlar, İsa geleneğinin, çeşitli
29
Bu İncil genel olarak Nag Hammadi Kodeksine dahil edilmesine rağmen bu kodeks bulunmadan önce iki Yunanca ve bir de
Koptik versiyonu dolayısıyla halihazırda bilinmekteydi.
30
Funk, Honest to Jesus, ss. 72-73.
31
Funk, Honest to Jesus, s. 125.
bağlamlarda tekrar tekrar yeniden nakledilmesine uygunluk arz edecek şekilde kısa ve bağımsız
bölümler halinde şekillendiğini açıkça ortaya koymuşlardır. Bu sözlü materyal genel olarak diğer
anekdotlarla bağlantılı olmayan anekdotlardan, kısa ve öz kıssalardan veya kolayca
hatırlanabilecek cinste şiirsel anlatılardan müteşekkildi. İşte araştırmacılara göre Markos İncili bu
materyalin ortak bir konu etrafından bir araya getirilmesiyle oluşmuş bir İncil’dir.
Markos İncili’nin bu şekilde teşekkül ettiğinin ileri sürülmesi bu İncil’in sunduğu bilgilerin
İsa’dan sonra yaklaşık 40 yıl gibi bir süre sözlü olarak İsa’ya inanlar arasında mevcut olduğunu
ortaya koymaktadır. Şüphesiz ki İsa ile ilgili anlatılan hikayeler Markos İncilinin yazımıyla son
bulmamıştır. Çünkü bu dönemde inanların çoğunluğu hâlâ sözlü anlatıma yazılı anlatımdan daha
çok değer vermekteydi. Bu durumun en başta gelen sebebi Funk’ın da ileri sürdüğü gibi, İsa’ya
inanan kişilerin çoğunun okur-yazar olmaması veya insanların yazılı dokümanları elde etmeye güç
yetirememesi ya da yazılı kaynaklara ulaşma imkanlarının olmamasıydı.32 Kısaca Markos ve diğer
rivayet İncilleri sözlü geleneğin izlerini taşırlar. Bu izler de genelde iki ana kategoriye
ayrılmaktadır. Bunlardan ilki hatırlamaya yardımcı olması için aynı veya benzer şekle sahip
materyalin bir araya getirilmeye çalışılması eğilimidir. Örneğin, İsa’nın muhalifleriyle tartışması
hakkındaki bir anekdot, olayı nakleden kişiye diğer bir benzer olayı hatırlatır. Veya anlatılan bir
öykü konuşmacıya diğer bir öyküyü hatırlatır. İsa’nın muhalifleriyle girdiği çatışma ve tartışmaları
konu alan rivayetleri veya öyküleri rastgele kümelemekle Markos İncilinin yazarı, naklettiği olay
ve öykülerin hangi bağlam çerçevesinde ortaya çıktığını bilmediğini açıkça ortaya koymaktadır.
İşte bu noktadan hareket eden araştırmacılara göre Markos İncili yazarı bir tarihçi değildir. Çünkü
o İncilinde İsa ile ilgili rivayetleri toplarken hiçbir şekilde olayların sırası veya kronolojisiyle
alakadar olmamıştır.
İkinci önemli nokta ise Matta ve Luka’nın Markos İncili’ndeki materyali serbestçe
kullanması ve bu materyale yeni bağlamlar tayin etmeleridir. Markos İncili ile ilgili zikredilmesi
gereken bir diğer önemli nokta da tıpkı diğer İnciller gibi –Matta, Luka, Yuhanna- onun seyahat
rivayeti özelliği taşımasıdır. Zira bu İncilin muhtevasına göz attığımızda İsa’nın eylemde
bulunurken ve halka yönelik konuşmalar yaparken devamlı surette bir yerden diğer bir yere
seyahat ettiğini görürüz. Yani Matta İncilinde İsa’ya atfedilen söz ve eylemleri İsa belirli bir yerde
değil, gezginci bir vaiz olarak değişik yöreleri gezerken söylemiş ve yapmıştır. Funk’a göre
seyahat rivayeti, eski öykücüler için bir dizi anekdotu birbirine bağlı bir öyküye dönüştürmenin en
basit ve kolay yoluydu.33
Buraya kadar anlattıklarımız çerçevesinde Markos İncili’nin muhtevasına göz attığımızda
İsa’nın vaftiz sahnesini ve şeytan tarafından günaha sevk edilmeye çalışılmasını naklettikten
sonra34 Markos, İsa’nın hayatında anlamı olan bir günde cereyan eden şu olaylara yer vermektedir:
Vaftizci Yahya’nın hapse atılması, İsa’nın Galile’ye dönmesi ve kendi İncilini (öğretisini) ilan
etmeye başlaması, Galile denizi kenarında yürürken iki öğrenci kazanması, Kefernahuma gitmesi,
orada sinagogda vaazda bulunması, kötü bir ruhun sahiplendiği hastadan o ruhu defetmesi, Simon
Petrus’un evine gidip kaynanasını iyileştirmesi, akşam olunca kendisine getirilen tüm hasta ve cine
tutulmuş kişileri iyileştirmesi.35 Markos İncilinde anlatılan olayların sıralaması fiili bir sıralamanın
hatırlanmasına dayanmamaktadır. Çünkü bu İncilde anlatılan hikayeler ve olaylar Markos
İncili’nin çatısı altında birbirine birleştirilinceye kadar birbirinden izole/ayrı halde olan tek tek
öykü ve olaylardı. Hatta bazen Markos (Matta ve Luka’da) eski bir hikayenin dublörü olarak olayı
kendi icat etmektedir. Markos’un naklettiği hikayeleri analiz eden araştırmacılar onları temelde iki
kategoride toplamaktadır. Bunlardan anekdot veya ilan öyküleri olarak adlandırılan birinci grup
İsa’nın söylediği şeylere zemin teşkil eden kısa rivayetlerdir. Bunlardan bazıları İsa’nın

32
Funk, Honest to Jesus, s. 128.
33
Funk, Honest to Jesus, s. 128.
34
Markos 1:15
35
Markos, 1:16-35.
muhalifleriyle olan tartışmalarını, diğerleri ise İsa’nın hastaları mucizevi şekilde iyileştirmesi, kötü
ruhları kovması ve benzeri olaylarla ilgili anlatılardır. Markos İncili’nde bu gruba giren toplam 32
anekdot bulunmaktadır. Funk’a göre bu tarz rivayet İsa’nın geldiği dönemde öykücüler arasında
oldukça yaygın bir uygulamaydı.36 Bunlara ilaveten Markos bir dizi mucize hikayesi de
nakletmektedir. Bunlar da genel olarak İsa’nın hastaları iyileştirmesi ve kötü ruhları insanlardan
kovması gibi olayları anlatan iyileştirme ve habis ruhları kovma mucizeleri; su üzerinde yürümek,
fırtınayı dindirmek, ekmek ve balığı çoğaltmak gibi tabii harikalar; ve bir melek veya aziz gibi
ilahi varlığın İsa’ya ifşa edici olarak tezahür etmesi veya görünmesi olarak ifade edilen mucizeler
olmak üzere üç gruba ayrılmaktadır. İsa’nın Musa ve İlyas’la konuşması bu tarz mucizeye
örnektir.37
Buraya kadar ifade ettiğimiz hususları bir bütün olarak düşündüğümüzde Markos’un
kendisine kadar gelen sözlü rivayetleri dönemin şartları ve kendi düşüncesi çerçevesinde bir araya
getirerek İncilini oluşturduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Şimdi bu İncilin nasıl oluştuğunu daha
detaylı olarak ifade etmeye çalışalım. Yukarıda da belirttiğimiz üzere İsa’nın çarmıha gerilişinden
sonra taraftarları arasında ağızdan ağıza dolaşan İsa’nın sözleri zamanla iki veya daha fazla sözün
bir araya getirilmesiyle kümeleştirilmeye başlanmıştı. İşte Markos, etrafta kümeleşmiş şekilde
tedavülde olan bu sözleri derleyerek kendi İncilini oluşturma yoluna gitmiştir. Örneğin 2:1 den
3:6’ya kadar olan bölümde Markos bir biri peşi sıra gelen İsa’nın Ferisilerle olan tartışmalarını
anlatan öyküleri birbiriyle ilişkilendirir. Markos dördüncü bölümde bir dizi dinsel kıssadan
bahseder. Dokuzuncu bölümde İsa’nın havarilikle ilgili sözlerinden bir özet sunar. Markos
İncilinin 13. bölümü dünyanın son bulmasından önce meydana gelecek olan olaylarla ilgili sözleri
ihtiva ettiği için “küçük apokalipse” olarak adlandırılır. Benzer tipte bir diğer anekdot grubu da
11:27 – den 12-37’ye kadar olan kısımda yer almaktadır. Bütün bu örnekler Markos’un İsa’nın
sözleri ve kıssalarını kendi yapıları ve konuları çerçevesinde bir araya getirdiğini göstermektedir.
Yoksa Markos, naklettiği söz ve kıssaların hangi sıra dahilinde meydana geldiğini yani oluşum
sıralarını bilmiyordu. Ayrıca onun, onların İsa tarafından söylendiği orijinal konteksle alakalı fikir
sahibi olmadığı da ortadadır.
Bunların dışında Markos, İncilinde Philip H. Sellew’in38 “öğretici sahneler” (didactic
scenes) adını verdiği bazı pasajlar da oluşturmuştur. Bu sahnelerde İsa halka yönelik öğretide
bulunmakta ve daha sonra da bu öğretiyi anlama konusunda yardıma ihtiyacı olan yakın
arkadaşları tarafından kendisine sorular sorulmaktadır. Üçüncü bölümde ise Markos farklı bir tarz
uygulamaya yer vererek İsa’nın yakın akrabalarının/ailesinin onu bulmak için sokağa çıktığını ve
onu alıp eve götürdüklerini, çünkü onun kötü güçler tarafından sahiplenildiğini düşündüklerini
anlatmaktadır.39 Bunların dışında Markos, bir grup materyali bir başka gruba dahil etmek suretiyle
alternatif teknikler de kullanmaktadır. Örneğin Markos İsa’nın Yairos’un kızını iyileştirmesiyle
ilgili kıssayı kanamalı bir kadını iyileştirmesi kıssasının içinde vermektedir.40 Ayrıca Markos
bazen de olayları çiftleştirerek vermektedir. Örneğin, Markos İsa’nın iki kez çölde aç insanları
doyurduğundan41; iki kere kör bir adamın körlüğünü giderdiğinden42 ve iki kere de havarilerini
Kudüs’e ön hazırlık yapmak için gönderdiğinden bahsetmektedir.43
Markos’un İncilinin çatısını kurarken kullandığı öyküler, hikayesinin başına, ortasına ve
sonuna serpiştirilmiş durumdadır. Funk’ın ifade ettiğine göre bu öyküler Markos tarafından

36
Funk, Honest to Jesus, s. 129.
37
Markos, 9:4.
38
Philip H. Sellew, “Beelzebul in Mark 3: Dialogue, Story or Sayings Cluster?”, Forum 4/3 (1988), ss. 93-108.
39
Markos, 3: 21-22.
40
Markos, 5: 21-43.
41
Markos 6:35-44; 8:1-9.
42
Markos 8:22-26;10:46-52.
43
Markos, 11:1-11; 14:12-16.
özellikle İnciline yorumsal bir çatı kazandırmak için derlenmiştir.44 Markos’un İncili’nde
kullandığı öyküler şunlardır: Çölden gelen ses öyküsü45; İsa’nın Yahya tarafından vaftiz
edilmesi46; İsa’nın çölde şeytan tarafından test edilmesi öyküsü47; İsa’nın müjdeli haberleri (İncili)
ilan ve tebliğ etmesi48; İsa’nın taraftarlarına kim olduğunu sorması ve onların cevapları49;
İnsanoğlunun acı ve ıstırap çekeceği50; İsa’nın şekil değiştirmesi/yücelmesi öyküsü51;
İnsanoğlunun öleceği ve dirileceği öyküsü52; İsa’nın acı ve ıstırap çekmesi ile ilgili öykü53; İsa’nın
mezarının boş bulunması öyküsü.54
Markos İncili’nin çatısını oluşturan bu öykülerden İsa’nın çölde görünmesi, Yahya ile
ilişkisi, onun tarafından vaftiz edilmesi, şeytan tarafından test edilmesi ve Markos’un anladığı
şekilde mesajının özetinin sunulduğu bölümler giriş kısmını oluşturmaktadır. İsa’nın kimliği ile
ilgili taraftarlarına yönelttiği soru, Eski-Ahit peygamberliğini (Eski-Ahit peygamberlerinin
kehanetlerini) ifa etmek için acı çekeceği, öleceği ve dirileceğiyle ilgili ikinci grup öyküler ise
Markos’un hikayesinin dönüm noktasını teşkil etmektedir. Çünkü bu kısımda Markos, İsa’nın
çarmıha gerilmesinden sonra ilk Hıristiyan cemaati içinde şekillenmeye başlayan yeni bir İsa imajı
oluşturmaya başlamıştır. İsa’nın acı ve ıstırap çekmesiyle mezarının boş bulunması öykülerinin
anlatıldığı son bölümde ise Markos, bir kadının İsa’yı yağlaması, Yudas’ın İsa’yı ele vermesi,
İsa’nın Fısıh kutlaması, İsa’nın Gethsemane denen yere götürülmesi ve Petrus’un aceleci yemini
gibi olayları anlatmaktadır.
Markos İncili ile ilgili buraya kadar söylediklerimizi bir bütün olarak ele alıp
değerlendirdiğimizde, sonuç olarak en erken rivayet İncili olan bu İncil yazarının naklettiği
sözlerin ve olayların görgü tanığı olmadığı açıktır. Çünkü onun naklettiği bilgiler üçüncü bir şahıs
veya şahıslar tarafından kendisine nakledilmişti. Hatta Markos İncili yazarı, bilgileri edindiği
kişilerin isimlerini de bilmiyordu. Yani Markos İncilinde naklettiği bilgileri isimsiz kaynaklardan
elde etmiştir.
Luka İncili
Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere Matta ve Luka İncillerinin yazarları, en erken rivayet
İncili olarak kabul edilen Markos ve hipotetik Q İncillerini kaynak olarak kullanarak İncillerini
oluşturmaya çalışmışlardır. Nitekim Luka İncilinin ilk cümlelerine baktığımız zaman bu durumu
açıkça görmemiz mümkündür:
[Bilindiği üzere] pek çok kişi aramızda seyirleri zirve noktaya çıkmış olan olayların
düzenli bir şekilde rivayetini sağlamak için onları derlemeye koyuldu. Tıpkı orijinal
görgü tanıklarının ve sözlerinin görevlilerinin bize naklettiği gibi başlangıçtan beri her
şeyi baştan aşağı inceleyen ve araştıran biri olarak hakkında sana bilgi verildiği
öğretilerin gerçekliğinin farkında olasın diye sizin için ey Theophilus onları sistematik
bir şekilde yazıya geçirmem gerektiği düşüncesi bana uygun geldi.55
Luka İncili’nin giriş kısmında yer alan bu ifadelerden de anlaşıldığı üzere bu İncil
yazarının/derleyicisinin naklettiği olayların görgü şahidi olması bir yana, onun üçüncü kuşağa ait
bir İncil yazarı olduğu anlaşılmaktadır. Bu pasajdan öğrendiğimiz bir başka nokta da Luka İncili
44
Funk, Honest to Jesus, s. 130.
45
Markos 1:1-8
46
Markos 1:9-11
47
Markos 1:12-13;
48
Markos 1: 14-15
49
Markos 8: 27-30
50
Markos 8:31-33
51
Markos 9: 2-8
52
Markos 9: 30-32, 10:32-34
53
Markos 14: 1-15, 47
54
Markos 16: 1-8
55
Luka 1:1-4.
yazarının eserini hazırlarken kullandığı diğer İncilleri –Markos ve Q- bilmesidir. İsa Okulu ekolü
üyelerine göre Luka’nın yazarı tıpkı helenist tarihçiler gibi kendinden önceki kaynakları serbestçe
kopya etmiş ve onlardan aldığı bilgileri ortaya çıkan yeni şartlar dahilinde yeniden düzenleyerek
okuyucusuna sunmaya çalışmıştır. Ayrıca bu ekol mensuplarına göre Luka’nın yukarıda
naklettiğimiz pasajda yer alan kendinden önceki materyalleri araştırdığı iddiası günümüzde
yapılan araştırmalar gibi anlaşılmamalıdır. Çünkü Luka’nın yazarı kendinden önceki rivayetleri
düzenli bir şekilde araştırıp tarihsel olarak doğru bir tasvir ortaya koymak için çaba sarf eden
akademik bir tarihçi gibi davranmamıştı.56 Aksine onun amacı, patronu olan Theophilus’u
kendisine sunulan Hıristiyan inancının doğruluğuna inandırmaktı. Buna göre Luka’nın amacının
temelde tarihsel olmaktan ziyade teolojik olduğunu çok rahat bir şekilde söylememiz mümkündür.
Helenist bir tarihçi olarak Luka’nın bu metodu ve amacı çağdaş Yeni-Ahit araştırmacılarını
onun kendi döneminin şartları çerçevesinde sunduğu bilgilerin ne derece doğru ve güvenilir
olduğunu sorgulamaya sevk etmektedir. Zira 2:1-4’de Luka, okuyucularına İsa’nın annesi Meryem
ve Yusuf’un Suriye valisi Quirinius tarafından emredilen genel nüfus sayımında Betlehem’de
kayıt olmak için oraya gittiğini söylemektedir. Ancak bilindiği üzere Quinirius zamanında yapılan
kısmi nüfus sayımı MS. 6 yılında gerçekleşmişti. Halbuki Matta 2:16’ya göre İsa, Büyük Herod
hâlâ işbaşındayken dünyaya gelmişti. Büyük Herod ise Quinirius’tan yaklaşık 10 yıl kadar önce
MÖ. 4 yıllarında ölmüştür. Dolayısıyla İsa hem MÖ. 4 ve hem de MS. 6 yılında doğmuş olamaz.
Yine bizzat Luka’nın kendisi Quinirius ile İsa arasında kurduğu bu ilişkinin aksine Vaftizci
Yahya’nın Büyük Herod döneminde doğduğunu söylediği yerde de İsa’nın doğumunu Herod’la
ilişkilendirmektedir.57 Bu çelişkili bilgiler açıkça ortaya koymaktadır ki Luka gerçekte İsa’nın
doğrum tarihini bilmemektedir. Bu gibi çelişkili bilgiler vermeye devam eden Luka bir başka yerde
de Yahya ile ilgili olarak Hanna ve Kayafas’ın baş rahipliğinden bahsetmektedir.58 Ancak Hanna
ve damadı Kayafas’ın aynı zamanda baş rahip değildi. Çünkü mabet geleneğine göre aynı anda
birden fazla baş rahip olması mümkün değildi. Esasen Yahudi tarihine baktığımız zaman onların
birbiri beşi sıra baş rahip olmadığını da görüyoruz. Bu çelişki de açıkça göstermektedir ki Luka
İncili yazarı olayları karıştırmaktadır. İfade ettiğimiz bu iki örnekte görüldüğü üzere Luka İncili
yazarı naklettiği olaylarla ilgili çelişkili bilgi verdiği için tarihsel İsa’nın ortaya konması
konusunda araştırmalarda bulunan çağdaş Yeni-Ahit uzmanları Luka İncili’nin sunduğu bilgileri
ihtiyatlı karşılamaktadır.59
Yuhanna İncili
Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere MS. 90-110 yılları arasında yazıldığına inanılan bu İncil,
rivayet İncillerinin sonuncusu olarak bilinmektedir. Genel kanaate göre Yuhanna, İncili’ni
meydana getirirken kendinden önceki hiçbir yazıyı doğrudan kaynak olarak kullanmamıştır. Yani
Matta ve Luka’nın Markos ve Q İncillerini kaynak olarak kullandığı gibi Yuhanna da kedinden
önceki İncileri kullanmamıştır. Aksine o kendi teolojik anlayışı doğrultusunda İsa’nın hikayesini
şekillendirerek okuyucusuna sunmuştur. Bu nedenle o, aşağıda da göreceğimiz üzere diğer rivayet
İncillerinden oldukça farklı bir muhtevaya sahiptir. Zira Yuhanna İncili diğer İncillerde olduğu
gibi İsa’nın anlattığı veya anlattığına inanıldığı hiçbir kıssa/öykü ve hikmetli söze yer
vermemektedir. Ancak bununla beraber çok azda olsa diğer İncil yazarlarıyla ortaklık arz eden
birkaç anekdota yer vermektedir.
Yuhanna İncili, sinoptik İncillerden (Markos, Matta ve Luka) oldukça farklı bir İsa portresi
çizmektedir. Sinoptiklerde İsa, sık sık çeşitli dinsel kıssalar anlatan ve vecizeli özdeyişlerde
bulunan hikmetli bir zat gibi sunulurken Yuhanna’da ise monolog tarzında oldukça uzun

56
Funk & Jesus Seminar, The Acts of Jesus, s. 5.
57
Luka 1:5
58
Luka 3:2
59
Funk & Jesus Seminar, The Acts of Jesus, s. 5.
konuşmalar yapan bir eğitimci gibi takdim edilmektedir. Yine sinoptiklerde İsa, Tanrı’nın
Egemenliğinden bahsederken Yuhanna’da çoğunlukla kendi şahsından ve Baba Tanrı ile
ilişkisinden bahsedilmektedir. Keza sinoptiklerde çeşitli iyileştirme ve kötü ruhları kovma
eylemlerinde bulunurken Yuhanna’da sadece kendi otoritesine yönelik “alametler/işaretler”
gösterdiğinden bahsedilmektedir. Ayrıca Yuhanna İsa’nın vaftizini öngörmesine rağmen ondan
bahsetmemektedir. İsa’nın çölde şeytan tarafından test edilmesiyle ilgili herhangi bir bilgi de
verilmemektedir. Gettsemane ve son akşam yemeği olayları ise tamamıyla yeni bir format içinde
okuyucuya sunulmaktadır.
Yuhanna İncili sinoptik İncillerle mukayese edildiğinde kronolojide de oldukça çelişikler
bulunmaktadır. Örneğin sinoptiklerde tek bir Fısıh’dan bahsedilirken Yuhanna’da üç Fısıh yer
almaktadır. Mabet olayının Markos İncili’nde İsa’nın acı ve ıstırap çektiği hafta başı meydana
geldiği nakledilirken Yuhanna’da bu olayın İsa’nın umumi vekilliğinin başında meydana geldiği
ifade edilmektedir. Yine çarmıh hadisesinin sinoptik İncillerde Fısıh günü meydana geldiği ifade
edilirken Yuhanna’da bu olayın Fısıh kuzusunun boğazlandığı Fısıh arefesinde meydana geldiği
belirtilmektedir. Sinoptiklerde İsa’nın kendi öğretisini halka tebliğ etmeye Yahya’nın
tutuklanmasından sonra başladığı söylenirken Yuhanna’da daha Yahya aktif olarak öğretide
bulunurken İsa’nın kendi öğretisini halka anlatmaya başladığı ileri sürülmektedir.
İfade ettiğimiz bütün bu farklılıklar yanında Yuhanna İncili bazı noktalarda sinoptiklerle
örtüşmektedir. Ancak örtüşen bu noktalarda bile Yuhanna’nın anlatımı açıkça diğerlerinden
ayrılmaktadır. Bu hususa örnek olarak Markos 2:1-12’deki inmeli hastalarla Yuhanna 5:1-18’deki
havuzdaki topal adamın hikayesi; iki sefer anlatılan beş ekmek ve iki balıkla 5000 kişinin
doyurulması hikayeleri60; İsa’nın denizin üstünde yürümesi ile ilgili hikayenin iki versiyonu61;
kör bir adamın iyileştirilmesi ile ilgili hikayenin iki versiyonu62 gibi anlatılar verilebilir. Funk’a
göre bu ve benzeri mucize öyküleri muhtemelen Markos ve Yuhanna tarafından bilinen ortak bir
kaynaktan gelmektedir. Ancak böyle bile olsa her iki İncilci de bu kaynağı birbirlerinden bağımsız
ve özgürce kullanmıştır.63
Yuhanna İncili’nde anlatılan öyküler bu İncil’in genel muhtevasına uygun bir şekilde
dizayn edilerek okuyucuya sunulmaktadır. İsa’nın bir düğünde suyu şaraba çevirmesi64, İsa’nın
bir kişinin Tanrı’nın Egemenliği’ni tecrübe etmesi için ikinci defa yukarıdan, yani ruhtan dünyaya
gelmesi gerektiğini öğrettiği Nicodemus ile olan diyaloğu65; İsa’nın, kuyudan su çekmeye gelen
ve sonsuza tek insanın susuzluğunu giderecek su olduğunu öğrenen Samiriyeli bir kadınla
diyaloğu.66 Bunların dışında Yuhanna sinoptik İncillerin İsa’sı ile hiçbir şekilde ilgisi olmayan bir
çok değişik konu ile ilgili uzun söylemlere yer vermektedir. Zira, Yuhanna İncili’nde İsa, gezginci
bir vaiz ve hikmet peygamberinden çok ilahi özeliğe sahip bilinçli bir mesih olarak sunulmaktadır.
Ayrıca Yuhanna’da İsa fakirlere, sakatlara ve dinsel olarak dışlanmış kişilere hemen hemen hiç
ilgi göstermemektedir. Çünkü bu İncil de İsa’nın beşeriliği tamamen ihmal edilmiş durumdadır.
İşte bundan dolayıdır ki ilk iki bölümde hakkında detaylı bilgi verdiğimiz tarihin İsa’sının ortaya
konmasına yönelik araştırmalarda bu İncilin sunduğu bilgiler oldukça az hatta hemen hemen hiç
kullanılmamıştır.
Markos, Matta, Luka ve Yuhanna İncilleri’nin oluşum süreçleri ve muhtevaları ile ilgili
buraya kadar aktardığımız bilgileri bir arada mütalaa ederek onların bize sundukları malzemeleri
incelediğimizde, tarihin İsa’sının ortaya konması noktasında birtakım problemlerin mevcudiyetine

60
Markos 6:35-44//Yuhanna 6:1-15.
61
Markos 6:45-52// Yuhanna 6: 16-21.
62
Markos 8: 22-26// Yuhanna 9:1-7
63
Funk, Honest to Jesus, s. 126.
64
Yuhanna 2:1-11
65
Yuhanna 3:3-6
66
Yuhanna 4:7-14.
tanık oluruz. Zira, bize sunulan bu malzemeleri bir araya getirdiğimizde onların İsa’nın
yaşamındaki boşlukları tam olarak dolduramadıklarını görürüz. Bu bağlamda, İnciller’de tarihsel
İsa ile ilgili göze çarpan temel problemleri şu şekilde sıralamak mümkündür:
(1) İlk Hıristiyanlar dolayısıyla da İncil yazarları İsa’nın hayatını anlatan biyografiler
yazmak yerine onun öğretisini kendilerine göre kullanmış ve böylece onun söz ve fiillerinden
oluşan bazı pasajları korumaya çalışmışlardır. Bu korunan pasajlar bir müddet sözlü olarak
nakledildikten sonra editörler ve yazarlar tarafından yeniden düzenlenmiştir. Bu nedenle İsa’nın
yaşamı ve yaptıklarıyla ilgili olarak muhafaza edilen bu pasajların İsa tarafından ifade edildikleri
noktasında kesin bir kanaate varmak mümkün değildir. (2) İnciller’de İsa ile ilgili yer alan bilgiler
bir taraftan revizyona tâbi tutulurken diğer taraftan da ilk Hıristiyanlar kendi durumlarına göre İsa
ile ilgili yeni bilgiler ortaya koyma yoluna gitmişlerdir. Bu şekilde ortaya çıkan İncillerin yazarları,
yukarıda ifade ettiğimiz gibi belli değildir. Yani onlar isimsiz olarak yazılmışlardır. MS. yaklaşık
150 yıllarında ise, bunları isimlendirme ihtiyacı duyulmuş ve onlara bugünkü isimleri verilmiştir.
(3) Dördüncü İncil olan Yuhanna mahiyet itibariyle diğer üç İncil’den oldukça farklıdır. Bu
nedenle tarihin İsa’sıyla ilgili bilgiler daha çok ilk üç İncil’de yani Markos, Matta ve Luka’da
bulunmaktadır.
İncillerin Birbirleriyle İlişkileri
Reformasyon döneminden ilhamını alan fakat aydınlanma dönemi ile başlayan Kitabı-
Mukaddes’in modern bilimsel metotların ışığında eleştirel bir şekilde ele alınıp incelenmesi
yönündeki çalışmalar, yukarıda gördüğümüz üzere İncillerin Yunanca metinlerinin eleştirel bir
edisyonunu yapmakla devam etmiş fakat son bulmamıştır. Çünkü onların Yunanca edisyonun
ortaya konmasından sonra araştırmacılar bu edisyonda yer alan İncillerle ilgili son derece dikkatli
araştırma ve incelemelerde bulunarak İsa’yı ilk mevcut yazılı kaynaklardan ayıran yaklaşık 200
yıllık süreyi aydınlatmaya çalışmışlardır. Bu bağlamda yapılan çalışmalar sonucunda ortaya çıkan
ilk husus, İncillerin birbirleriyle ilişkiler olmuştur. Bu ilişkiler çerçevesinde göze çarpan ilk nokta
yukarıda da gördüğümüz üzere Yuhanna İncili ile Markos, Matta ve Luka’dan oluşan sinoptik
İnciller arasındaki farkdır. Çünkü araştırmalara göre Yuhanna ve sinoptikler tarafından çizilen iki
tasvirin her ikisinin de tarihsel olarak doğru olması mümkün değildi. Örneğin, Sinoptiklerde kısa,
öz ve birkaç satırlık beyitler halinde ve kinayeli bir şekilde konuşurken Yuhanna’da İsa uzun
söylemlerde ve tek taraflı konuşmalar yapan biri olarak tasvir edilmektedir. Sinoptik İncillerle
Yuhanna İncili sunduğu iki değişik İsa portresini daha iyi anlamak için yukarıda da ifade ettiğimiz
farkları bir tablo halinde şu şekilde gösterebiliriz:
Sinoptik İnciller Yuhanna İncili
1-Matta ve Luka İncilleri İsa’nın 1-Yuhanna İncili zamanın
doğumu ve çocukluk hikayeleriyle, Markos başlangıcıyla yani evrenin yaratılışıyla
İncili ise Vaftizci Yahya ile başlar. başlar.
2-İsa Yahya tarafından vaftiz edilir. 2- İsa’nın doğum ve çocukluk
3-İsa dinsel hikayeler/kinayeli sözlerle, hikayelerine yer vermez.
hikmetli ve veciz sözlerle insanlara öğretisini 3-İsa’nın vaftiz olması varsayılmakta
sunmaya çalışır. fakat ondan bahsedilmemektedir.
4-İsa, bir bilge ve hikmetli kişi gibi 3-Sinoptik İncillerin aksine bu İncilde
tasvir edilmektedir. İsa oldukça uzun söylemlerde
5-İsa, hastaları iyileştiren ve kötü bulunmaktadır.
ruhları insanlardan kovan mucizevi bir hekim 4-İsa bir filozof ve mistik bir şahsiyet
görünümündedir. gibi tasvir edilmektedir.
6-Tanrının Egemenliği fikrinin İsa’nın 5-İsa’nın hastaları iyileştirdiği ve kötü
öğretisinin ana teması olduğu ruhları insanlardan kovduğu yönündeki
vurgulanmaktadır. hiçbir rivayete bu İncil yer vermemektedir.
7-İsa kendi konumu ve statüsü Yani bu İncile göre İsa bu gibi eylemelerde
hakkında hemen hemen hiçbir şey bulunmamıştır.
söylememektedir. 6-Tanrının Egemenliği değil bizzat
8-İsa, insanların fakir, yoksul ve baskı İsa’nın kendi şahsı öğretisinin ana temasıdır.
altında olmalarının sebepleri ile ilgilenerek 7-İsa, söylemlerinde yaygın olarak
kendini adeta bu sebepleri ortadan kendi tabiatı ve icra ettiği misyon üzerinde
kaldırmaya atamış biri görünümündedir. durmaktadır.
9-İsa’nın elçiliği yani aktif olarak 8-Sinoptik İncillerin aksine Yuhanna
öğretisini yayması işlemi yaklaşık bir yıl İncili’nde İsa fakir, yoksul ve baskı altında
kadar sürmüştür. olanlar için hemen hemen hiçbir şey
10-İsa’nın, çarmıha gerilmesine yol söylememektedir. Yani bu gibi kişilerin
açan mabet olayı onun problemlerine herhangi bir çözüm
vekilliğinin/peygamberliğinin son haftasında sunmamaktadır.
cereyan etmiştir. 9-Yuhanna İncili’ne göre İsa’nın aktif
11-İsa, son akşam yemeğini tebliğ faaliyeti bir yıl değil yaklaşık üç yıl
havarileriyle yemiştir. kadar sürmüştür.
10- Mabet olayı İsa’nın
vekilliğinin/peygamberliğinin son haftasında
değil, ilk günlerinde cereyan etmiştir.
11- Yuhanna İncili sinoptik İncillerde
yer alan yakalanmadan önce havarileriyle
yediği son akşam yemeği olayını İsa’nın
havarilerinin ayaklarını yıkaması olayı ile yer
değiştirtmiştir
.
İncillerin birbiriyle ilişkisiyle ilgili bir diğer nokta da Markos, Matta ve Luka İncilleri
arasındaki ilişkidir. Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere Matta ve Luka İncillerinin yazarları
eserlerini oluştururken en erken rivayet İncili olarak kabul edilen Markos İncili’ni
birbirlerinden bağımsız kaynak olarak kullanılmışlardır. Yeni-Ahit araştırmacılarının ifade
ettiğine göre Matta ve Luka İncilleri’nin yazarları eserlerinin iskeletini Markos İncili’nin
sunduğu bilgilerden oluşturmuşlardır. Bu bağlamda onlar aşağıda göreceğimiz üzere
Markos’tan aldıkları bilgileri kendi teolojileri doğrultusundan yeniden gözden geçirerek ve
onlara diğer bazı kaynaklardan elde ettikleri materyalleri de ekleyerek kendi teolojileri
doğrultusunda İncillerini oluşturma yoluna gitmişlerdir. Markos İncili’nin Matta ve Luka ile
ilişkisi konusunda İsa Okulu ekolü üyeleri şu argümanları ileri sürmektedir:67
1- Matta ve Luka İncilleri arasındaki uyuşma Markos’un başladığı yerde başlar ve
Markos’un sona erdiği yerde de son bulur. Yani Matta ve Luka İncilleri Markos İncilinden
nakilde bulundukları yerlerde birbirleriyle ördüşmektedir.
2- Matta İncili Markos İncilinin yaklaşık olarak yüzde doksanını Luka ise yüzde ellisini
ihtiva etmektedir. Matta ve Luka İncillerinin yazarları Markos’dan nakilde bulunurken bunu
çoğunlukla aynı düzen dahilinde yapmışlardır. Matta ve Luka görüş ayrılığına düştüklerinde ise
ya Matta ya da Luka Markos İncili’ndeki sırayı izlemektedir.
3- Genel olarak ele aldığımızda Markos, Matta ve Luka’nın aralarındaki şifahi/sözlü
görüş birliğinin yaklaşık olarak yüzde ellinin üzerinde olduğu rahatlıkla görülür. Markos, Matta
ve Luka İncilleri’nin ne derecede birbirleriyle uygunluk arz ettiğini daha iyi görebilmek için
örnek olarak aşağıdaki tabloya dikkat çekmek istiyoruz.

Markos 2: 16-17 Matta 9:11-12 Luka 5:30-31


Ferisilerin alimleri onu Ferisler bu durumu Ferisiler ve onların
(İsa’yı) günahkarlarla ve vergi gördüklerinde, havarileri [şu alimleri onun havarilerine şu
memurlarıyla beraber yemek şekilde sorguya çekerler: şekilde şikayette bulunurlar:
yerken gördüğünde “Sizin öğretmeniniz niçin ‘İnsanlar niçin vergi
havarilerini şu şekilde vergi memurları ve memurları ve günahkarlarla
sorgularlar: ‘[Üstadınız] vergi günahkarlarla beraber yemek beraber yiyip içiyorlar?’.
memurlarıyla berber yemek yiyor? Cevap olarak İsa onlara
yiyerek ne yapmak istiyor?’İsa İsa bunu işitince şöyle şöyle dedi: ‘Ne zamandan beri
bunu işitince onlara şöyle dedi: “Ne zamandan beri sağlam olanlar doktora
dedi: ‘Ne zamandan beri sağlam olanlar doktora muhtaçtır? Doktora muhtaç
sapasağlam olanlar doktor a muhtaçtır? Doktora muhtaç olanlar hastalardır’.
muhtaçtır? Doktora muhtaç olanlar hastalardır’.’
olanlar hastalardır’.

67
Funk & Hoover, The Five Gospels, ss. 10-11.
4-Sinoptik gelenekte Matta ve Markos sık sık Luka’ya karşı hem fikirdir. Aynı şekilde
Luka ve Markos’da sık sık Matta’ya karşı fikir birliği içinde olmaktadır. Ancak Matta ve Luka
çok nadiren Markos’a karşı hem fikir olmaktadır.
İşte bu gerçekler ve sinoptik İnciller arasındaki uyuşma ve ayrılık noktalarının
incelenmesi araştırmacıları Markos İncili’nin ilk olarak yazıldığı ve Matta ve Luka İncilleri’nin
yazarlarının da eserlerini kaleme alırken onu kaynak olarak kullandıkları sonucuna
götürmüştür. Araştırmacılar, sinoptik İnciller olarak bilinen bu İncilleri paralel satırlar halinde
bir araya getirerek Matta ve Luka’nın İncillerini derlerken Markos’u nasıl kaynak olarak
kullandıklarını gözlemlemeye çalışmışlardır. Bu gözlemlemeye göre Matta ve Luka, Markos
İncilinin metnini kendi bakış açılarına göre yeniden gözden geçirmişler ve bunu yaparken de
zaman zaman ondan bazı kısımları çıkarmış ve zaman zaman da ona bazı ilaveler yapmak
suretiyle sunduğu bilgileri kendi anlayışlarına göre adeta yeniden düzenleyerek İncillerini
oluşturma yoluna gitmişlerdir.
Matta ve Luka’nın Markos ile paylaştıkları sözlü uyumlara ek olarak, onlar aynı
zamanda Markos’un onlarla mukayese edilebilir bir şey sunmadığı durumlarda da aralarında
önemli derecede sözlü uyum vardır. Bu tarz kategori içinde değerlendirilebilecek yaklaşık
olarak 200 civarında ifade söz konusudur. Sinoptik gelenekten ayırt edilebilmesi için “ikili
gelenek” olarak adlandırılan bu malzeme genelde İsa’ya atfedilen sözler ve kıssalardan
oluşmaktadır. Nitekim Matta ve Luka arasındaki bu şaşırtıcı benzerlik noktalarını izah etmenin
bir yolu olarak araştırmacılar, Matta ve Luka’nın Markos dışında birbirlerinden bağımsız fakat
ortaklaşa kullandıkları bir başka dokümanın daha olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu
araştırmacılara göre bir zamanlar böyle bir kaynak vardı; Matta ve Luka’da onu kaynak olarak
kullanmıştı. Bu farazi/hipotetik İncile ilk bölümde en erken İncilin tespitine yönelik çalışmalara
atıfta bulunurken belirttiğimiz üzere Almanca’da “kaynak” anlamına Quelle denmiştir. Daha
sonraları ise bu İncil kısaca Q diye adlandırılmış ve günümüzde de bu şekilde bilinmeye devam
etmektedir. Ancak ilk zamanlar diğer bazı araştırmacılar sadece İsa’nın sözlerinde oluşan bir
İncilin gerçek bir İncil olamayacağını ileri sürerek söz konusu bu argümana karşı çıkmışlardır.
Zira onlara göre İsa hakkında anlatılan şeyleri özellikle de İsa’nın yargılanması ve çarmıha
gerilmesi hadisesini içermeyen, sadece ona ait sözleri ve kıssaları ihtiva eden bu İncile benzer
başka bir İncil olmadığı için bu Q İncilinin bir zamanlar mevcut olduğu iddiası kabul
edilemezdi. Ancak 1945 yılında Mısır’da keşfedilen Nag Hammadi Kütüphanesinde yer alan
İbrani Tomas bütün bu itirazlar geçersiz kılmıştır. Zira bu İncil’de tıpkı Q gibi İsa’nın
sözlerinden oluşmakta ve onun hastaları iyileştirmesi, mucizeleri, yargılanması ve ölümü gibi
konuları içermemektedir.
Matta ve Luka’nın Q İncili’nden (Q4) naklettikleri materyaldeki şifahi hemfikirlikleri
bazen oldukça açık-seçik şekilde kendini belli etmektedir. Bu hususa örnek olarak aşağıdaki
tabloyu verebiliriz:
Matta 3: 7-10 Luka 3:7-9

Ferisilerin ve Saddukilerin pek çoğunu Böylece [Yahya] kalabalıklara şöyle


vaftiz için gelirken gördüğünde [Yahya] dedi: “Ey şeytanın zürriyeti olanlar! Sizi
onlara dedi: Ey Şeytanın zürriyeti gelecek olan öfkeden kaçmak için kim
olanlar!Sizi gelecek olan öfkeden kaçmak uyardı? O zaman kalbin değişmesine uyacak
için kim uyardı? O zaman kalbin değişmesine meyve üretmeye başlayın ve kendi kendinize
uyacak meyve üretmeye başlayın ve kendi “bizim babamız İbrahimdir” demeyi
kendinize “bizim babamız İbrahimdir” düşünmeyin bile. Size derim ki Allah
demeyi düşünmeyin bile. Size derim ki Allah İbrahim için şu kayalardan evlatlar
İbrahim için şu kayalardan evlatlar çıkarabilir. Hatta şimdi balta ağaçların
çıkarabilir. Hatta şimdi balta ağaçların kökünün tipine nişanlanmış durumda.
kökünün tipine nişanlanmış durumda. Böylece iyi/tercih edilir meyve üretmeyen
Böylece iyi/tercih edilir meyve üretmeyen her ağaç kesilir ve ateşe atılır.
her ağaç kesilir ve ateşe atılır”.
Diğer zamanlarda ise aralarındaki hemfikirlik öylesine cüzidir ki bu noktalarda Matta
ve Luka’nın ortak bir kaynaktan nakilde bulunup bulunmadığını belirlemek oldukça güçtür.
Ayrıca Matta ve Luka’nın kendi İncilleri’ne dahil ettikleri Q İncili materyali de aynı şekilde
düzenlenmemiştir. İşte bu noktalarda açıkça göstermektedir ki Matta ve Luka İncillerinin
yazarları Q İncili’nden yaptıkları nakilleri ortak temel kaynakları olan Markos İncili’nden
altıkları taslağa kendi teolojileri doğrultusunda farklı şekillerde monte etmişlerdir. Q İncili
konusunda uzman olan araştırmacılara göre Luka, Q İncili’ndeki sözlerin ve hikayelerin orijinal
düzenini Matta’tan daha iyi korumuştur. Matta ve Luka İncilleri’nin yazarlarının Markos ve Q
İncillerini kaynak olarak kullanmasıyla ilgili son bir nokta olarak da hem Matta hem de
Luka’nın kendi İncillerini oluştururken Markos ve Q’yu yeniden gözden geçirirken her iki
kaynağı da İsa hakkında söylenmiş son söz olarak görmedikleri hususudur. İsa Okulu ekolü
araştırmacılarına göre Q İncili ile ilgili bu olgusal gerçekliğin araştırmacılar tarafından kabul
edilmesi ilk evrelerinde İsa geleneğinin gelişmesinin değerlendirilmesinde önemli rol
oynamaktadır.68 İşte Matta ve Luka’nın İncilleri’ni derlerken Markos ve Q İncillerini kaynak
olarak kullanmalarına ilk bölümde de ifade ettiğimiz üzere araştırmacılar “iki kaynak” hipotezi
adını vermektedirler. Bu teoriyi şema halinde aşağıdaki gibi gösterebiliriz:

68
Bkz., Funk & Hoover, The Five Gospels, ss.11-13.
Matta ve Luka’nın Kullandığı Özel Kaynaklar (Dört Kaynak Teorisi)
Yukarıda ifade ettiğimiz üzere Matta ve Luka İncilleri’nin derleyicileri Markos ve
hipotetik Q İncili’ni kaynak olarak kullanarak kendi İncillerini oluşturma yoluna gitmişlerdir.
Ancak Matta ve Luka İncillerinde Markos ve Q İncilinden nakledilen materyali ayıklayan Yeni-
Ahit uzmanları, söz konusu İncillerde Markos ve Q’da bulunmayan bir dizi muhtelif
malzemenin de bulunduğunu ortaya koymuşlardır. Bu araştırmacılara göre Matta ve Luka
İncilleri’nin derleyicileri eserlerini oluştururken birbirlerinden bağımsız kaynak olarak
kullandıkları Markos ve Q İncili dışında kendilerine özgü başka kaynaklar da kullanmışlardır.
Markos ve Q İncillerinde bulunmayan fakat sadece Matta ve Luka İncilleri’nin
yazarlarına özel olan bu materyalin herhangi bir yazılı kaynaktan veya halk arasında yaygın
olan sözlü rivayetlerden gelişi-güzel bir şekilde derlenip terlenmediği tam olarak belli değildir.
Matta ve Luka İncilleri’nin her birine has olan ve onların Markos ve Q İncilleri’nden
naklettikleri materyalin dışında olan bu malzeme yukarıda da ifade ettiğimiz üzere
araştırmacıları, Matta ve Luka İncillerinin yazarlarının Markos ve Q’ya ilaveten iki bağımsız
kaynak daha kullanmış olduklarını ileri sürmeye sevk etmiştir. İşte Matta ve Luka’nın her
birinin İncilleri’ni derlerken birbirlerinden bağımsız üç kaynağa sahip oldukları görüşü
aşağıdaki şemada görüleceği üzere “dört-kaynak teorisinin” ileri sürülmesine yol açmıştır.
Buna göre Matta ve Luka İncilleri’nin derleyicileri sadece her ikisinin de haberdar olduğu
Markos ve Q İncillerini kaynak olarak kullanmakla kalmamış aynı zamanda sadece birinin
haberdar olup diğerinin haberdar olmadığı bir üçüncü kaynağı da kullanmışlardır.
Araştırmacılar Matta’nın kullandığı üçüncü kaynağı “M”, Luka’nın kaynağını da “L” olarak
isimlendirilmektedir. Yeni-Ahit uzmanlarına göre bu kaynakların yazılı mı yoksa sözlü mü
olduğunu tespit etmek oldukça güçtür. Bu çerçevede Matta ve Luka İncilleri’nin oluşum
süreçlerini bir tablo halinde şu şekilde gösterebiliriz:
Bu tablo doğrultusunda Matta İncili ve Luka İncilleri’ni incelediğimizde yukarıda da
ifade ettiğimiz üzere sadece onlara özgü olan bazı materyalin olduğunu görürüz. Örneğin, Matta
İncili, Markos ve diğer İncillerde olmayan bazı olaylar nakletmektedir. Göklerin
Egemenliği’nin anahtarının İsa tarafından Petrus’a verildiğini bildiren69 olayla tapınak
vergisini ödemek için Petrus’un balığın ağzında bulacağı para hikayesi70 bu tür malzemeye
örnek olarak verilebilir. Yine Matta İncili naklettiği İsa’nın doğumu ve çocukluğuyla ilgili
hikayelerle, onun acı ve ıstırap çekmesi olayları ve ölümü sonrası gerçekleşen olaylarla ilgili
nakillerinde diğer İncillerle paralellik arz etmeyen bazı bilgiler vermektedir. Araştırmacılara
göre bu ek bilgileri Matta yazarı M adlı kaynaktan nakletmiştir. Bunlara ilaveten Matta İncili
diğer kaynaklarda paraleli bulunmayan mücmel öğretiler ve kıssalar da nakletmektedir. Bu
mücmel öğretiler İsa’nın “dağ vaazı” olarak bilinen vaazında yer alan adam öldürme, zina,
boşanma ve yemin etmeyle ilgili hükümleri ihtiva etmektedir.71 Dağ vaazında ifade edilen bu
hususlara ek olarak sadaka, dua, affetme/bağışlama, oruç gibi ibadetlerin de ifa edilirken hangi
hususlara dikkat edilmesi gerektiğiyle ilgili hususlar da Matta İncili’ne has olan mücmel
öğretilere ilave edilebilir.72
Bunların dışında yukarıda da ifade ettiğimiz üzere Matta İncili’ne özgü olan bazı
kıssalar da vardır. Bu kıssalar şunlardır: Buğday tarlasının yabancı otla (delice) ile sabote

69
Matta 16:17-20.
70
Matta 17:24-27.
71
Matta 5: 21-27.
72
Matta 6: 1-18.
edilmesi;73 Göklerin Egemenliği’nin tarlada saklı hazineye benzetilmesi;74 Göklerin
Egemenliği’nin inciye benzetilmesi;75 affedici olmayan uşak öyküsü;76 bağda çalışmak için
kiralanan işçilere yapılan ödemeyle ilgili öykü77; iki oğul kıssası78; göklerin egemenliğinin oğlu
için düğün şöleni düzenleyen krala benzetilmesi;79 Göklerin Egemenliği’nin on bakire kıza
benzetilmesi;80 emanete verilen para kıssası;81 son yargı günüyle ilgili öykü.82 Funk’ın ifade
ettiğine göre bu kıssalardan buğday tarlasının sabote edilmesi ve Göklerin Egemenliğinin
tarlada gömülü olan hazine ve inciye benzetilmesi kıssalarının Tomas İncilinde paralelleri
bulunmaktadır. Yine kralın oğlu için düzenlediği düğün şöleni öyküsü de Luka ve Tomas
İncilleri’nde bulunan bir akşam yemeği partisi öyküsünün bir versiyonudur.83 Yine farklı bir
şekilde olmasına rağmen emanet para kıssası da Luka 19: 12-27’deki kıssaya benzemektedir.
Bunların dışındaki kıssalar ise Funk’a göre Matta İncili yazarına özgüdür.84
Luka İncili’ne göz attığımızda ise ondaki kendine özgü olay ve sözlerin Matta’ya oranla
daha fazla olduğunu görmekteyiz. Luka’ya özgü olan rivayetlere şunları örnek olarak
verebiliriz: İsa’nın Nasıra kasabasında sinagoga giderek vaaz vermesi;85 mucizevi bir şekilde
çok balık yakalanması;86 İsa’nın Nain kentinden dul bir kadının oğlunu diriltmesi;87
kendilerinden cin çıkarılan kadın taraftarlarla ilgili öykü;88 Samiriye kasabasında yaşanan
olay;89 yetmiş iki kişinin geri dönüşü;90 Marta ve kardeşi Meryem ile ilgili öykü;91 kötürüm
kadının hikayesi;92 Herod Antipas ile ilgili İsa’nın sözleri;93 her tarafı su toplayıp şişen hasta
bir adamın iyileştirilmesi;94 İsa’nın on cüzzamlı hastayı iyileştirmesi;95 ve Zakkay adlı zengin
bir adamla ilgili hikaye.96
Funk’a göre Luka’ya özgü olan bu rivayetlerin bazısı Markos İncilinde yer alan bazı
olayların alternatifidir. Diğer bazıları ise Markos’da yer alan Luka İncili’nin diğer bölümlerinde
de yer alan olayların kopyası niteliğindedir. Örneğin, on cüzzamlı hastanın İsa tarafından
iyileştirilmesi rivayeti Luka İncili’nin ödünç olarak alarak zikrettiği olayın daha detaylı bir
şekilde yeniden ifade edilmiş şeklidir.97 Funk’a göre tüm bu ifadeler Luka ve onun hitap ettiği
Hıristiyan topluluğu tarafından üretilmiştir. Bu nedenle onlar İsa’nın eylemlerini yeniden
yapılandırma işinde temel olarak kullanılamazlar.98

73
Matta: 13: 24-30.
74
Matta 13:40.
75
Matta 13: 45-46.
76
Matta 18: 23-34.
77
Matta 20:1-15.
78
Matta 21:28-32.
79
Matta 22: 2-13.
80
Matta 25: 1-12.
81
Matta 25: 14-30.
82
Matta 25: 31-46.
83
Bkz., Luka 14:16-23; Tomas 64:1-11
84
Funk, Honest to Jesus, ss. 132-133.
85
Luka 4: 16-30.
86
Luka 5: 4-11.
87
Luka 7: 11-17.
88
Luka 8:1-3.
89
Luka 9:51-56.
90
Luka 10: 17-20.
91
Luka 10: 38-42.
92
Luka 13: 10-17.
93
Luka 13: 31-33.
94
Luka 14:1-6.
95
Luka 17: 11-19.
96
Luka 19:1-10.
97
Karş., Markos 1:40-45; Luka 5: 12-16.
98
Funk, Honest to Jesus, s. 133.
Yukarıda naklettiğimiz hususlara ilaveten Luka İncili, İsa’ya isnat edilen ancak diğer
kaynaklarda olmayan bazı söz ve kıssalar da ihtiva etmektedir. Bunların en belli başlılarını şu
şekilde sıralayabiliriz: Elini sabana koyup da geriye bakanların Tanrı’nın Egemenliği’ne
giremeyeceğini ifade eden İsa’nın sözü;99 iyi Samiriyeli kıssası;100 gece yarısı bir arkadaşın
diğerinden ekmek istemesi kıssası;101 gerçek mutluluğun Tanrı’nın sözünü işitip uygulayanların
üzerine olduğu ifadesi;102 zengin çiftçi kıssası;103 Galileli günahkarlarla ilgili öykü;104
davetlerde yemek masasına nasıl oturulması gerektiği ile ilgili İsa’nın uyarı ve tavsiyesi;105
kayıp para kıssası;106 müsrif oğul kıssası;107 kurnaz kahya öyküsü;108 zengin adam ve Lazarus
kıssası;109 değerli hizmetçi kıssası;110 adaletsiz yargıç öyküsü;111 tapınakta dua eden Ferisiler
ve vergi toplayıcı öyküsü112 ve Kudüs ile ilgili İsa’nın ağıtı.113
Matta ve Luka İncilleri’nin diğer kaynaklarda olmayan ancak bazıları İsa’nın kim
olduğunu belirleme konusunda oldukça faydalı olabilecek bir dizi rivayet ihtiva ettiği gerçeği
araştırmacıları Markos ve Q İncillerinden başka bir dizi sözlü veya yazılı materyalin de olduğu
ve onların Matta ve Luka İncilleri’nin yazarları tarafından eserlerine dahil edildiği sonucuna
sevk etmiştir.

Söz İncilleri: Q veTomas


Hem ilk bölümde en erken rivayet İncili’nin tespitine yönelik araştırmalardan
bahsederken hem de yukarıda İncillerin oluşum süreçleri hakkında bilgi verirken bahsettiğimiz
üzere Matta ve Luka İncilleri’nin derleyicileri eserlerini oluştururken temel kaynak olarak
Markos İncili’ni kullanmıştır. Ancak bu İncillerin muhtevası konusunda yapılan araştırmalar
onların, ilave olarak Markos İncilinde olmayan bir dizi söz ve kıssaları da ihtiva ettiği gerçeği
araştırmacıları her iki İncil derleyicisinin de ortaklaşa kaynak kullandıkları bir başka İncilin
daha bulunduğu sonucuna götürmüştür. Bu bağlamda 1838 yılında Christian Weisse, “iki
doküman hipotezi” (two-document sources) adlı bir argüman ileri sürmüştür. Buna göre Matta
ve Luka’nın eserlerini kaleme alırken birbirlerinden bağımsız olarak Markos İncilini ve İsa’nın
sözlerini ihtiva ettiği düşünülen ve adına kaynak anlamına gelen Almanca Quelle kelimesinin
kısaltılmışı olarak Q denen ortak bir İncili kullanmışlardır.114 Araştırmacılara göre Q İncilini
üreten Yahudi-Hıristiyan cemaat Markos, Matta ve Luka İncilleri’nin kaleme alındıkları
topluluklardan oldukça farklıydı. Nitekim Q İncili ile bu İnciller mukayese edildiğinde Q’nun
onlardan ne derece farklılık arz ettiği açıkça ortaya çıkmaktadır. Zira (1) Q onlar gibi rivayet
İncili değildir. Çünkü o sadece İsa’ya isnat edilen sözlerden oluşmaktadır. Bu nedenle Q İncili
sadece İsa’ya isnat edilen sözleri okuyucuya aktarmakla yetinmekte ve hiçbir şekilde onun
yaşamı ve sonuyla ilgili bilgi vermemektedir. (2) Q İncili gelecek olan veya diğer bir tabirle
gelmesi an meselesi olan Tanrı’nın Egemenliği üzerine vurgu yapar. İlk Hıristiyan toplumunun
imanında ortaya çıkan dirilip göğe yükselen Mesih anlayışına yer vermez. Hatta bu İncil’de
99
Luka 9:61-62.
100
Luka 10: 30-35.
101
Luka 11: 5-8.
102
Luka 11: 27-28.
103
Luka 12: 13-21.
104
Luka 13:1-5.
105
Luka 14: 7-14.
106
Luka 15:8-10.
107
Luka 15: 11-32.
108
Luka 16: 1-8.
109
Luka 16: 19-31.
110
Luka 17: 7-10.
111
Luka 18:1-8.
112
Luka 18: 9-14.
113
Luka 19:41-44.
114
Mack, The Lost Gospel of Q, s. 20.
İsa’nın ölümüyle ilgili bilgilere de yer verilmez. (3) Tıpkı aşağıda hakkında ayrıntılı bilgi
vereceğimiz diğer bir söz İncili olan Tomas İncili gibi Q İncili de İsa’yı bilge bir kişi ve hikmet
öğreticisi olarak tasvir etmektedir.
John Kloppenborg Matta ve Luka İncillerine dayanarak Q İncili’nin İngilizce
tercümesini sunduğu Q Parallels (1988) adlı eserinde bu İncili’nin muhtevasını Q1, Q2 ve Q3
diye üç bölüme ayırmaktadır. Bunlardan Q1 adlı bölüm en erken ve tarihsel İsa’ya en yakın
olan malzemeleri ihtiva ederken, Q2 ve Q3 ise zamanla yapılan çeşitli redaksiyonlar sonucu
Q1’e eklenen malzemeleri ihtiva etmektedir. Bu bağlamda Q1 genel olarak İsa’nın hikmetli
sözlerini, İsa’nın gerçek takipçilerinin davranışlarını, ölüm ve o günkü dünyayla ilgili bilgileri
ihtiva etmektedir. Q2 ise bu materyallere Tanrı’nın Egemenliği vuku bulduğunda gerçekleşecek
olan yargıyla alakalı eskatolojik bilgileri de ilave etmektedir. Q3 de Q1 ve Q2’ye İsa’nın kendi
kendilerini murakabeye çeken taraftarlarının Tanrı’nın idaresinin mevcut durumu çepeçevre
kuşatmasını beklerken gösterdikleri sabırla ilgili bilgileri de ilave etmektedir.115
Q İncili’nin ihtiva ettiği materyali inceleyerek onların ortaya koyduğu İsa portresini
gözler önüne sermeye çalışan Burton Mack,116 tarihin İsa’sına en yakın bilgileri ihtiva eden
Q1’de yer alan şu 12 noktanın İsa’nın yaşamı boyunca insanlara ne tür bir öğretide
bulunduğunu ortaya koyduğunu ileri sürmektedir. Bu 12 nokta şunlardır:

Düşmanlarınızı sevin. (Q 9)
Şayet biri sizin bir yanağınıza vurursa ona öbürünü de çevirin. (Q9)
Sizden isteyen herkese (dilenene) verin (bağışta bulunun). (Q9)
Başkasını yargılamayın ki sizde başkaları tarafından yargılanmayasınız. (Q 10)
Önce kendi gözündeki değneği çıkar. (Q 12)
Bırak ölüler kendi ölülerini gömsünler. (Q 19)
Kuzular olarak kurtların arasına çıkın/gidin. (Q20)
Ne para, ne azık torbası nede pabuç taşıyın. (Q20)
Hastalara özen gösterin ve onlara Tanrı’nın Egemenliği’nin onlara yakın olduğunu
söyleyin. Q20).
İsteyin/talep edin size verilecektir. (Q 27)
Yaşamınız için endişe etmeyin. (Q39)
Tanrı’nın idaresinin sizin üzerinizde olduğundan emin olun. (Q39)117

Weisse’nin bu argümanı Yeni-Ahit uzmanları arasında genel kabul görmesine rağmen


bazı araştırmacılar rivayet şekli olmaksızın bir dizi sözün bir araya getirilmesiyle bir İncil
oluşturulamayacağını ileri sürerek ona muhalefet etmişlerdir. Ancak yukarıda da ifade ettiğimiz
gibi 1945 yılında Nag Hammadi Kütüphanesinde Tomas İncili’nin Kıptice versiyonu
bulununca bu muhalefet de ortadan kalkmıştır. Çünkü Kıptice versiyonu keşfedilen Tomas
İncili’nin daha önce keşfedilmiş MS. 200 yıllarına kadar geri giden üç Yunanca frakmenti vardı.
Fakat araştırmacılar bu frakmentlere dayanarak onu tam olarak teşhis edemediklerinden dolayı
bu frakmentleri bilinmeyen bir İncilin parçaları olarak tasvir etmişlerdi. 1945 yılında Kıptice
versiyonunun keşfedilmesiyle bu frakmentlerin Tomas İncili’nin farklı versiyonları olduğu
ortaya çıkmıştır. Böylece de Q İnciliyle büyük oranda ördüşen ikinci söz İncili ortaya çıkarılmış
oldu. Tomas İncili olarak teşhis edilen bu fragmentler İsa’ya atfedilen toplam 114 söz ve
hikayeden oluşmaktadır. Bu İncil de Q İncili gibi rivayete yer vermez. Tıpkı Q İncili gibi Tomas
İncili de İsa’nın yargılanması, ölümü ve ölümden dirilişi hakkında bilgi vermediği gibi doğum

115
Mack, The Lost Gospel, ss. 71-72.
116
Bkz., Mack, The Lost Gospel, 105 vd.
117
Q İncilinde ifade edilen tüm bu hususlar onun kaynak olarak kullanıldığı Matta ve Luka İncillerinde de mevcuttur.
ve çocukluk hikayelerine de yer vermemektedir. Yine İsa’nın Galile ve Judea bölgesindeki
tebliğ faaliyetleriyle ilgili anlatılan rivayetlere de yer vermemektedir. Tomas İncili’nde
Markos’la paralellik arz eden 47; Q ile paralellik arz eden 40; Matta ile paralellik arz eden 7;
Luka ile paralellik arz eden 4 ve Yuhanna ile paralellik arz eden 5 söz/ifade vardır. Bu sayılar
iki sefer sayılan sözleri de içermektedir. Yaklaşık olarak 55 söz veya söz parçası ise Tomas
İncili’ne özgüdür. İşte pek çok araştırmacının diğer İncillerden oldukça bağımsız bir geleneği
temsil ettiğine inandığı bu materyaller bilim adamlarının diğer İncillerde yer alan İsa’nın
sözlerinin ve hikayelerinin analizi için “kontrol grubu” olarak adlandırdığı şeyi
oluşturmaktadır.118
Q İncili hem Matta hem de Luka İncilleri tarafından kaynak olarak kullanıldığı için tabii
olarak onlardan önce oluşturulmuştur. Q İncili üzerinde çalışan araştırmacılara göre bu İncil
muhtemelen MS. 50 yıllarında meydana getirilmiştir. Eğer bu tarih doğruysa o zaman Q İncili
otomatik olarak İsa’nın sözlerini kaydeden ilk yazılı İncil olma niteliğini kazanmaktadır. Tomas
İncili ise yukarıda ifade ettiğimiz üzere birkaç farklı versiyonu olduğundan, araştırmacılar
tarafından MS. 50-60 yılları arasında yazıldığı ileri sürülmektedir.
Görüldüğü üzere rivayet düzeni olmaksızın İsa’nın sözlerini ihtiva ettikleri için “söz
İncilleri” olarak nitelendirilen Q ve Tomas İncilleri rivayet İncillerinden –Markos, Matta, Luka
ve Yuhanna- daha önce kaleme alınmıştır. Sadece İsa’nın sözlerine yer veren bu İncillerde
rivayet İncillerinde yer alan İsa’nın doğumu, çocukluğu, ölümü ve ölümden dirilmesiyle ilgili
anlatılan öyküler yer almaz. Bu durum bizi açıkça Yeni-Ahit’teki rivayet İncilleri’nin sadece
ilk Hıristiyan cemaatinin kendi İsa anlayışlarını yansıtan eserler oldukları, orijinal İncilin
İsa’nın doğumu, ölümü ve yeniden dirilmesinin hiçbir rol oynamadığı sadece ona atfedilen
sözlerin bir araya getirilmesinden oluştuğu ihtimaline götürmektedir. İlk bölümde gördüğümüz
gibi bu tarz bir sonuç Hıristiyanlık tarihinde İncillerle ilgili ilk eleştirel yaklaşımda bulunarak
İsa’nın kim olduğu ve ne söylediğinin, İncil yazarlarının onun söylediği ve yaptığı şeylerle ilgili
nakletikleri raporlardan farklı olduğunu ileri süren Reimarus tarafından gündeme getirilmişti.
Funk’a göre Reimarus’tan sonra bir dizi yeni dokümanın bulunmasının da yardımıyla bu fikir
daha da geliştirilmiş ve netice olarak İsa’nın gerçekte kim olduğu ve ne yaptığıyla kanonik
İncillerin onun tasviri arasındaki boşluğun son derece büyük olduğu ortaya çıkmıştır. Kısaca Q
ve Tomas İncilleri’nin rivayet İncilleri olarak bilinen kanonik İncillerden önce yazılmış olması
ve muhteva açısından da onlardan oldukça farklı olmaları İsa Okulu ekolü araştırmacılarını
İsa’nın kimliği konusunda Q ve Tomas’ın daha muteber kaynak olduğu sonucuna sevk
etmiştir.119
İncillerin oluşum süreçleri ve iskeletleriyle ilgili buraya kadar ifade ettiğimiz hususları
bir araya getirdiğimizde şu sonuca ulaşmamız mümkündür: İncillerde yer alan dinsel öğütlerin
ve çeşitli sözlerin otantikliği ve İsa’ya olan nispetleriyle alakalı olarak Yeni-Ahit araştırmacıları
bağımsız ve türeti kaynakların belirlemesine büyük ilgi göstermişlerdir. Zira iki kaynak ve dört
kaynak teorileri çerçevesinde ifade edilen hususları bir araya getirdiğimizde sinoptik İnciller’in
artında Q İncili, Markos İncili, Özel Matta İncili (M) ve Özel Luka İncili (L) adlı dört bağımsız
kaynak olduğunu görmekteyiz. Bunlara ilaveten günümüzde Tomas İncili de beşinci bağımsız
kaynak olarak araştırmacılara hizmet etmektedir. Hatta bazı araştırmacılara göre Yuhanna
İncili’nin günümüzdeki edisyonu “İşaretler İncili” diye adlandırılan daha önce yazılmış bir
İncille irtibatlandırılmaktadır. Bu durum bağımsız kaynakların sayısını altıya çıkarmaktadır.
Yuhanna İncili’nin bir parçası olan “İşaretler İncili” adlı bu kaynak sinoptik İncillerde olduğu
gibi birkaç özdeyişin dışında hiçbir dinsel öğüt ihtiva etmemektedir. İşte bundan dolayı İsa
Okulu ekolü üyelerine göre bu İncil İsa’nın gerçek sözlerinin ve eylemlerinin ortaya konması

118
Funk & Hoover, The Five Gospels, s. 15.
119
Funk, Honest to Jesus, s. 135.
çalışmalarına çok az bir katkıda bulunmaktadır. Yine söz konusu bu üyelere göre Pavlus’un
mektupları ve diğer ilk dönem Hıristiyan dokümanları da bağımsız kaynaklardır. Ancak
günümüz dünyasında İsa ile ilgili sahip olunan bilgiler temelde yukarıda ifade ettiğimiz beş
bağımsız kaynağa yani Q İncili, Markos, Özel Matta, Özel Luka ve Tomas inciline dayandığı
için İsa Okulu ekolü mensupları İsa’nın otantik sözlerini ve eylemlerini tespit etmeye çalışırken
temelde sadece bu kaynaklara başvurmaktadır.
İncillerin Sunduğu Bilgilerin Değerlendirilmesi
İsa Okulu ekolü mensupları İsa’nın otantik sözlerini ve eylemlerini tespit etmeye
çalışırken yukarıda oluşum süreçlerini ve birbirleriyle ilişkilerini gördüğümüz İncillerin
sundukları bilgileri değerlendirmek için bir takım kurallar formüle etmişlerdir. Şimdi bu
kuralların neler olduğunu ifade etmeye çalışalım. Bu bağlamda ileri sürülen ilk husus yazılı
İncil kaynaklarının sundukları bilgilerin kulaktan duyma yani ikincil el kaynaklardan elde
edilen bilgiler olduğudur. Çünkü aşağıda göreceğimiz üzere İncil yazarları aracılar vasıtasıyla
kendilerine ulaştırılan sözleri ve öyküleri/kıssaları kendi konteksleri ışığı altında ifade etmeye
çalışmışlardır. Çünkü onların hiçbirisi naklettikleri hususların bizzat görgü şahidi değillerdi.
Yani İncil yazarları eserlerinde naklettikleri sözleri bizzat İsa’dan duymamışlar ve rivayet
ettikleri eylemlerin de bizzat görgü tanığı olmamışlardı. Aksine onların naklettikleri sözler ve
eylemler isimleri bilinmeyen aracılar vasıtasıyla kendilerine iletilmiştir. Hatta yukarıda da ifade
ettiğimiz üzere kanonik İnciller olarak bilinen İnciller ilkin isimsiz olarak kaleme alınmış ancak
daha sonra ilk Kilise otantik kaynaklarını belirleme sürecinde onları bugünkü şekliyle Markos,
Matta, Luka ve Yuhanna’ya isnat etmiştir.
Bu kısa girişten sonra şimdi de İsa Okulu ekolü üyelerinin İncillerin sunduğu bilgiler
değerlendirmek için geliştirdikleri “yazılı delilin kuralları” olarak adlandırılan ve The Five
Gospel adlı eserde ifade edilen hususları gözler önüne sermeye geçiyoruz.
1-“İncil yazarları topladıkları malzemeleri önce kümeleştirerek onlara uygun bağlam
bulmuşlar sonra da onları bu bağlam dahilinde eserlerinde ifade etmişlerdir”. Bu kurala göre
İncil yazarları topladıkları bilgileri onların ifade edildiği bağlam dahilinde değil, kendi
hususi/özel bağlamları dahilinde bir araya getirerek okuyucuya sunmuşlardır. İsa Okulu ekolü
üyelerine göre sözlü geleneğin hakim olduğu dönemde özdeyişlerin ve kısa kıssaların bir araya
getirilerek kümelendirilmesi kolayca hatırda tutulup sözlü olarak diğer kişilere nakledilmesini
kolaylaştırmaktaydı. Kümelendirilen bu sözler de daha çok halk tarafından bilinen ve her
fırsatta kullanılan rivayetleri ihtiva ediyordu. Örneğin, Markos 10:17-31 deki ifadeler zenginlik
teması etrafında bir araya getirilmişti. Yine İsa’nın dağ vaazı olarak bilinen söylemi de bu tarz
bir söz kümesini temsil etmektedir.120 İsa Okulu ekolü araştırmacılarına göre İsa’ya ait sözleri
ve kıssaları kümeler halinde gruplandırma bir anlamda onların yorumunu kontrol altına almanın
da bir yoluydu. Örneğin, Luka İncili yazarı, eserinin 15. babında kayıp koyun, kayıp para ve
kayıp oğul hikayelerini bir araya toplayarak bu üç hikayeyi birbiriyle mukayese içinde
anladığını ima etmektedir. İşte bu şekilde yapılan kümeleştirmeler sonucunda İsa’ya isnat
edilen bazı söz ve kıssalar İncil derleyicileri tarafından orijinal bağlamlarının dışına
itilmişlerdir.
2- “İncil yazarları naklettikleri sözleri ve kıssaları çoğunlukla yeniden yapılandırarak
onlar için yeni rivayet bağlamları icat etmişlerdir”. İsa Okulu ekolü üyelerine göre bir söze veya
kıssaya yeni bir bağlam kazandırmanın yolu onu bir rivayet zincirine dahil etmekti. Bu tekniğin
en yaygın örneği nükteli sözlerde zirve noktaya ulaşan kısa anekdotları ihtiva eden etkili
anlatım öyküleridir. Her ne kadar bu tür öyküler tarihsel kalıntılar ihtiva etseler de onların ifade
edildikleri bağlamların çoğu İncil yazarları tarafından icat edilmiştir. Örneğin, Markos 2:23-

120
Bkz., Matta 5: 1-42.
28’de ifade edilen Ferisilerin, Cumartesi yasağını çiğneyerek bu günde buğday başaklarını
koparıp yiyen İsa’nın havarilerini tenkit ettikleri beyan öyküsü bunun en güzel örneğidir. Bu
rivayetin orijinalinde havarilerin yaptığı bu hareketten dolayı bizzat İsa’nın kendisi tenkit
edilirken, İsa’nın ölümünden sonra tenkit havarilere yönlendirilmiştir. Ancak iyi bilinmektedir
ki İsa’ya karşı çıkanlar Ferisiler değil, Yazıcılar yani Saddukiler idi. Yine Ferisilerin İsa’nın
ölümünden çok sonrasına kadar Galile bölgesinde herhangi bir ağırlıklarının olmadığı da
bilinmektedir. İlaveten İsa, kendisine yöneltilen bu tenkite Davut ve onun taraftarlarıyla ilgili
Eski-Ahit’te yer alan bir öyküden alıntı yaparak karşılık vermiştir. İşte bütün bu nedenlerden
dolayı İsa Okulu araştırmacılarına göre bu hikayenin son kısmında yer alan “Sebt günü Adem
ve Havva için yaratıldı. Yoksa Adem ve Havva sebt günü için değil. İşte bundan dolayı
insanoğlu Sebt gününe de hükmetmektedir” ifadesinin hikayenin orijinalinde yer aldığı
şüphelidir.121 Nitekim Markos bu sözü “ve o devam etti” sözüyle hikayeyle ilişkilendirerek bir
zamanlar bu sözün bağımsız olarak ifade edildiği izlenimini vermektedir. Luka ise bu sözü
hikayeye “ve o onlara şöyle demişti” diye ekleyerek bu anlayışı daha da pekiştirmiştir.122 İsa
Okulu ekolü mensuplarına göre bu tarz bir eğilimin nedeni, İsa’nın ilk taraftarlarının onun bu
sözleri ifade ettiği hususi bağlamı hatırlayamamalarıdır. Buna göre onlar İsa’nın söylediği sözü
hatırlamış fakat o sözün söylendiği bağlamı hatırlayamamışlardır. Bunun üzerine onlar İsa’nın
ifadelerini kendi ihtiyaçları bağlamında anlamaya çalışmış ve böyle yaparak da onları, ifade
edildikleri orijinal konteksten uzaklaştırmışlardır.
Zikrettiğimiz bu iki nokta İncil yazarlarının, naklettikleri sözlerin ve kıssaların
bağlamlarını nasıl değiştirip onları kendi anlayışları doğrultusunda manipüle ettiklerini açıkça
ortaya koymaktadır. İşte bu hususu dikkate alan İsa Okulu ekolü araştırmacıları İncil
yazarlarının İsa’ya isnat edilen söz ve eylemleri naklederken kendi yorumlarını da ekleyerek
onları genişletme yoluna gittiklerini ileri sürmektedirler. Hatta bu araştırmacılara göre İncil
yazarları naklettikleri söz, eylem ve kıssaları kendi düşünce sistemlerine ve görüş açılarına
uydurmak için redaksiyona ve revizyona tâbi tutarak yeniden düzenleme yoluna gitmişlerdir.
Bu hususu İncillerin oluşum süreçleriyle ilgili bilgi verirken de naklettiğimiz üzere, Yeni-Ahit
uzmanı Howard Kee şu şekilde ifade etmektedir: İncillerin derlendiği dönemde tarihçilerin
amacı, olan olayları olduğu gibi nakletmekle yetinmeyerek onların kendi okuyucuları için ne
anlama geldiğini de ifade etmeye çalışmak olduğu İncil yazarları/derleyicileri da İsa’ya isnat
edilen söz, kıssa ve eylemleri sadece nakletmekle yetinmeyerek onların kendi dönemlerindeki
kişiler için ne anlama geldiğini de ifade etmeye çalışmışlardır.123
İsa Okulu ekolü üyeleri zikrettiğimiz bu argümanlara örnek olarak Markos İncilinde yer
alan şu olayı vermektedir: Vaftizci Yahya’nın takipçileri, Ferisiler ve onların takipçileri oruç
tutma alışkanlığına sahipti. İsa ve taraftarları ise görünürde oruç tutmuyorlardı. Markos 2:19’a
göre bir gün İsa’ya niçin taraftarlarının oruç tutmadığı sorulduğunda o da şöyle yanıt vermişti:
“Damat yanlarındayken arkadaşları oruç tutmaz değil mi?” Ekol üyelerine göre herhangi bir
özel Hıristiyan bağlamına sahip olmayan bu özdeyiş İsa’ya geri götürülebilir. Ancak Markos
veya ondan önce başka birisi onu aktarırken ona bir Hıristiyan bağlamı ilave ederek onu şu
şekilde değiştirmiştir: “Damadın onlardan alınacağı gün geldiğinde o zaman onlar da oruç
tutacaklardır”.124 İşte bu ilave, İsa ve havarileri oruç tutmamasına rağmen Yahudi uygulaması
olan orucun Hıristiyanlıkta yeniden tesisini öngörmektedir veya diğer bir deyişle haklı
çıkarmaktadır. İsa Okulu mensuplarının bu bağlamda verdiği bir diğer örnek de Markos 4: 1-
34’de anlatılan söz ve kıssalardır. Bu bölümde ifade edilen sözlerin temel argümanı 3-8 ayetleri
arası anlatılan tohum ekici kıssasıdır. Markos’un bu kıssaya hikayeye kazandırdığı bağlama

121
Funk & Hoover, The Five Gospels, s. 21.
122
Luka 6:5.
123
Bkz., Kee, What Can We Know About Jesus?, s. 90.
124
Markos 2:20.
göre tohum ekici öyküsü İsa’nın taraftarlarına hususi olarak açıklaması gereken Tanrı’nın
muhteşem idaresinin gizliliğidir.125 Buna göre sadece havariler bu anlatının özel
dinleyicileridir. Bu nedenle sadece onlar bu kıssayı zikretmekle İsa’nın ne kastettiğini
anlayabilirler. İsa Okulu ekolü üyelerine göre Markos İncili’nde önemli bir rol oynayan umumi
öğretinin bu şekilde hususi bir şekilde izahı tekniği, Markos’un kendi icadıdır. İşte bütün bu
izahlardan yola çıkan araştırmacılar, Markos İncili 4: 10-12’deki “Tanrı’nın Egemenliği’nin
gizi/sırrı sizlere verilmiştir. Dışta bulunanlara ise her şey görebilsinler fakat kavrayamasınlar,
işitebilsinler fakat anlayamasınlar diye simgesel kıssalarla söylenir...” ifadesinin bu tekniğin en
güzel örneği olduğunu ileri sürerler. Çünkü onlara göre Markos bu ifadeyi kendi uydurarak
İsa’nın ağzına koymuştur. Bu noktadan hareketle araştırmacılar tohum ekici kıssasının alegorik
yorumunun Markos’un kendi işi olduğunu ileri sürmüşlerdir.126
3- Naklettikleri söz ve hikayelerin bağlamlarını bu şekilde değiştirme veya onlara kendi
düşünce sistemleri doğrultusunda yeni konteksler kazandırma yoluna giden İncil yazarları
zaman zaman da İncilleri’ni derledikleri dönemde “cari olan yaygın hikmetli sözlerden ve
Yunanca eserlerden bazı nakiller yaparak onları da İsa’nın ağzına koyma yoluna gitmişlerdir”.
İsa Okulu ekolü üyelerine göre İnciller’in derlendiği dönemde sözlü gelenekten yazılı olana
geçildiği için İncil derleyicileri herhangi bir kaynak gösterme yoluna gitmeksizin dönemlerinde
yaygın olan özdeyişleri ve hikmetli sözleri hangi kaynaktan geldiklerine dikkat etmeksizin
eserlerine dahil ederek onları da İsa’ya söyletme yoluna gitmişlerdir. İlk Hıristiyanlar için İsa
efsanevi bir hikmet adamı olarak görüldüğü için o dönemde Süleyman ve Sokrates’e atfedilen
yaygın hikmetli ve veciz sözler İncil yazarları tarafından İsa’ya atfedilmeye yoluna gidilmiştir.
Örneğin Markos 2:17’de İsa’ya atfedilen atasözü Plutarch ve Diogenes Laertius’un eserlerinde
de yer almaktadır: “Sağlam bir kişi ne zamandan beri doktora ihtiyaç duymaktadır. Doktora
hasta olan, ihtiyaç duyar”. Bu sözü sadece İsa söylemediği gibi muhtemelen o, onu söyleyen
ilk kişi de değildir. Markos İncili’ndeki bu ifadeye paralel olarak Matta da Eski-Ahit
peygamberlerinden şu alıntıyı yapmaktadır: “Bunun ne olduğunu git ve öğren. Ben kurban
değil, merhamet arzu ediyorum”.127
Yine İsa Okulu ekolü üyelerine göre Eski-Ahit’in Yunanca tercümesi olan Septuaginta
da İsa geleneğinin oluşmasında son derece önemli rol oynamıştır. Çünkü ilk Hıristiyan toplumu
kutsal yazılarını ve kitaplarını oluşturmaya başladıklarında İsa’nın gerçekten mesih olduğunu
ispat etmek için İbranca kaynaklardan ziyade Yunanca kaynaklara başvurmuşlardı. Bu
bağlamda İncil yazarları Yunan kutsal yazılarından nakiller yaparak onları İsa’nın ağzına
koyma konusunda tereddüt etmemişlerdir. İşte bu sebepten dolayı bu ekol üyeleri İsa çarmıhta
asılı iken ona atfedilen sözlerin gerçekte ona ait olmadığı, onların büyük bir oranda Eski-Ahit’in
Mezmurlar kitabından alınarak İsa’ya atfedildikleri sonucuna varmışlardır.128 Hatta onlara göre
İncil yazarları sadece bununla yetinmeyerek sık sık kendi sözlerini de İsa’ya atfetmişlerdir.
Örneğin, Markos 1:14-15’de Markos, İsa’nın tebliğinin ne olduğunu bizzat kendi sözleriyle şu
şekilde özetlemektedir: “Zaman doldu. Tanrı’nın Egemenliği yakındır. Günahlarınızdan
vazgeçin ve bu mesaja inanın”. Bu ifadenin analizini yapan İsa Okulu üyeleri bu söylemin
“Tanrı’nın Egemenliği” ifadesi hariç diğer kısımlarının tamamen Markos’a ait olduğunu ileri
sürmüşlerdir.129 Luka İncili yazarı da benzer şekilde İncil’in ilerlemesi yönündeki kendi izahını
İsa’nın ağzına koyarak ona maletmektedir.130 Her iki örnek ve daha pek çoğu İncil yazarları
tarafından ifade edilerek İsa’ya atfedilmişlerdir.

125
Markos 4: 10-12.
126
Funk & Hoover, The Five Gospels, s. 22.
127
Matta 9:13.
128
Funk & Hoover, The Five Gospels, s. 23.
129
Bkz., Funk & Hoover, The Five Gospels, s. 40.
130
Bkz., Luka 24: 46-49.
İncil yazarları, Eski-Ahit ve Yunan kutsal yazılardan yaptıkları nakillere ve bizzat kendi
ifadelerini İsa’ya atfetmelerine ilaveten ilk Hıristiyan toplumu tarafından sert bulunan veya
anlaşılması güç olan bazı ifadeleri de yumuşatarak günlük kullanıma uygun hale getirmeye
çalışmıştır. Bu bağlamda İsa Okulu üyelerine göre İncillerdeki “sert ifadeler günlük yaşam
şartlarına adapte edilmesi için nakil sürecinde çoğunlukla yumuşatılmıştır”.131 Örneğin, Matta
20:16’da yer alan “Son olan ilk olacak, ilk olan da son olacak” ifadesi Markos 10:31’de şu
şekilde yumuşatılmıştır: “İlk olanların çoğu son olacak, son olanların çoğu da ilk olacak". İsa
Okulu üyelerine göre Matta söz konusu bu ifadeyi bağ işçileri ile ilgili anlattığı hikayeye
uydurmak için daha sert hale getirmiştir.132
Matta İncilinde İsa zengin adama her şeyini satıp elde ettiği tüm geliri fakirlere
vermesini tavsiye etmekte133 ve Markos İncilinde de devenin iğne deliğinden geçmesinin
zengin bir adamın Tanrı’nın Egemenliğine girmesinden daha kolay olduğunu söylemektedir.134
Markos, bu İncil ifadelerini anlaşılması çok güç ve sert bulduğu için yumuşatma yoluna gittiği
için söz naklederken “her şeyin Tanrı için mümkün olduğu”135 ifadesine yer vermektedir. Bu
şekilde Tanrı’nın merhametinin sınırsız olduğu ifade edilmek suretiyle zengin bir adamın tüm
malını satıp fakirlere vermediği sürece Tanrı’nın Egemenliği’ne girmesinin mümkün
olamayacağı düşüncesi yumuşatılmış olmaktadır.

İsa’nın Hıristiyanlaştırılması
İsa sonrası dönemde gelişen Hıristiyan bilinci tarihsel İsa’ya galip geldiği için İncil
yazarları İsa’yı Hıristiyanların inanmak zorunda olduğu şeyleri tasdik edici konuma
getirilmiştir. İşte bu gerçekten hareket eden İsa Okulu üyeleri şu argümanları ileri sürmüşlerdir:
(1) “Hıristiyan söylemi bağlamında ifade edilen söz ve kıssalar İncil yazarlarının veya onların
seleflerinin kendi uydurmalarıdır. (2) [Bu nedenle] İncillerin söylemi veya bakış açısıyla tezat
teşkil eden söz veya kıssalar eski geleneği yansıtır. (3) İlk Hıristiyan toplumu kendi iddialarını
savunmak için apolojetik ifadeler geliştirmişler ve zaman zaman da bunları İsa’ya
atfetmişlerdir”.136
Bilindiği üzere “Hıristiyan” tabiri ilk kez İsa sonrası dönemde Pavlus’un geliştirdiği
“İlahi Oğul Rab Mesih” inancını benimseyenler için ilk defa Antakya bölgesinde kullanılmaya
başlanmıştır.137 Bu tabir ilk dönemlerde müesses bir dinsel gelenekten ziyade “Mesih’e
inananlar” anlamında kullanılmıştır.” Bu nedenle İsa, ilk Hıristiyan değildi. Ancak İncillere
baktığımızda onun İncil yazarları tarafından tıpkı bir Hıristiyan gibi konuşturulduğunu
görmekteyiz. Bu nedenle İsa’nın söylemi veya bakış açısıyla İncillerin yansıttığı söylem veya
bakış açısı arasındaki tezat, İsa’nın gerçek sesinin ortaya konması için son derece önemlidir.
Çünkü İncil yazarları ve dolayısıyla da ilk Hıristiyan toplumu tarihsel İsa’nın söz ve eylemlerini
yansıtmaktan ziyade kendilerinin inanması gereken şeyleri İsa’ya atfederek ona tasdik ettirme
yoluna gitmişlerdir. Yeni-Ahit araştırmacılarına göre yazılı olarak ifade edilen en erken sözlü
İncil versiyonu Pavlus’un Korintoslulara birinci mektubunun 15:3-5 pasajıdır. Bu pasajda

131
Funk & Hoover, The Five Gospels, s. 23.
132
Bkz., Matta 20:1-15.
133
Bkz., Matta 10: 21-22.
134
Bkz., Markos 10: 25.
135
Bkz., Markos 10:27.
136
Funk & Hoover, The Five Gospels, s. 24.
137
Bkz., Resullerin İşleri 11:26. Her ne kadar günümüz Hıristiyanlar dinlerini İsa’ya dayandırıyorlarsa da bir çok Hıristiyan
bilim adamının da ileri sürdüğü gibi günümüz Hıristiyanlığı Hz. İsa’nın tebliğ ettiği ya da onun öğretisinin ışığın altında
oluşturulan bir din değildir. Örneğin, Wilhelm Bousset ve Wilhelm Heitmüller gibi Hıristiyan bilim adamlarına göre
günümüz Hıristiyanlığı geleneksel anlamında insanın Tanrı ile ilişkisinin İsa’nın şahsı tarafından aracılık edilen bir din
olduğu için o, tarihin İsa’sının dini değildir. Dolayısıyla da İsa ilk Hıristiyan değildir. Bkz., Rudolf Bultmann, Existence
and Faith, London: Collins, 1973, s. 219.
Pavlus şu ifadelere yer vermektedir: “Kutsal kitaplara göre İsa bizim günahlarımız için öldü ve
gömüldü. Kutsal kitaplara göre üçüncü günde dirildi”. Görüldüğü üzere bu pasaj kutsal
kitaplarda öyle olacağı ifade edildiği için ölüm ve yeniden dirilme olaylarının nasıl ve ne zaman
vuku bulduğunu ifade etmektedir. Markos İncili derlendiğinde Pavlus’un bu İncil versiyonu
toplumda yaygın olarak bilinmekteydi. Nitekim İsa’nın çarmıhtaki ıstırabı ile ilgili üç tahminde
Markos sözlü İncil geleneğiyle ilgili bilgisini şu ifadelerle açıkça ortaya koymaktadır:

İsa öğrencilerine insanoğlunun büyük bir işkenceye tâbi olarak acı çekmesinin,
toplumun ileri gelenleri, yüksek rütbeli rahipler ve alimler/bilginler tarafından
reddedilmesinin ve öldürülüp üçüncü günde dirilmesinin mukadder olduğunu
öğretti.138
İnsanoğlu düşmanlarına teslim edilecek ve onlarda onu öldürecekler. Ölümünden
üç gün sonra ise o dirilecek.139
İnsanoğlu yüksek rütbeli rahiplere ve bilginlere teslim edilecek. Onlar da onun
ölüm cezasına çarptıracak ve yabancılara teslim edecek. Onlar da onunla alay
edecek, yüzüne tükürecek ve kamçılayacak ve sonra da onu öldürecek. Ancak üç
gün sonra o dirilecek.140
Bütün bu örnekler Markos’un Pavlus tarafından nakledilen sözlü geleneği bildiğini
göstermektedir. Hem Pavlus ve hem de Markos’un versiyonları ilk Hıristiyan toplumu içinde
oluşan “Hıristiyan” terminoloji bağlamında bir araya getirilmiştir. Buna göre ilk İncil olan
Markos, aslında kendi düşünce sistemi çerçevesinde geliştirdiği İncil versiyonunu İsa’ya
atfetmiştir.
“İsa’nın ölümü sonrası meydana gelen olaylarla ilgili İncillerde yer alan söylem ve
rivayetler, İncil yazarlarının veya onlardan önceki sözlü geleneğin ürünüdür”. Örneğin, Markos
13:5-37’de İsa’ya atfedilen ve “küçük apokalipse” (little apocalypse) olarak bilinen ifadeler
İsa’nın ölümü sonrası meydana gelen olayları yansıtmaktadır. Zira bu pasajda, İsa taraftarlarına
kendilerine dikkat etmelerini tavsiye etmektedir. Çünkü bu pasaja göre İsa’nın ölümü sonrası
taraftarları ona bağlılıklarından dolayı sinagoglarda dövülecek, vali ve kralların huzuruna
çıkarılıp aşağılanacaktır. İsa Okulu ekolü üyelerine göre bu pasajda ifade edilen hususlar
Pavlus’la başlayarak meydana gelen olayları yansıtmaktadır. Bu bağlamda onlara göre Markos
13:10 ve Matta 28: 18-20’de yer alan İncilin/müjdeli haberlerin tüm dünyaya yayılması görevi
Pavlus, Markos ve ilk cemaate mensup diğerleri tarafından geliştirilmiştir. Yine Markos 13:12-
13’de anlatılan aile üyelerine yine aile üyeleri tarafından ihanet edilmesi hadisesi de
muhtemelen MS. 66-70 yılları arasında Romalılar tarafından Kudüs’ün kuşatılması sırasında
yaşanan olayları yansıtmaktadır.141

İncillerden İsa’ya: Sözlü Geleneğin Sunduğu Bilgilerin Değerlendirilmesi


İsa Okulu ekolü araştırmacılarına göre İncillerde İsa’ya atfedilen söz ve kıssaların
gerçekte ne derece ona ait olduğu yönünde yapılan ayıklama işleminde araştırmacılar, genelde
“sadece 30-50 yıllar arasındaki sözlü geleneğe geri götürülebilen söz ve kıssaların İsa
tarafından ortaya konmuş olması mümkündür” şeklindeki temel argümandan yola çıkmaktadır.
İncil yazarları tarafından ilk olarak formüle edildikleri gösterilebilen sözler tartışma konusu
yapılmayabilir. Çünkü araştırmacılar İncillerdeki sözlerin otantikliğini araştırırken temelde iki
tür delil aramaktadırlar. Onlara göre İncillerde yer alan hususi formüller ya İncil yazarlarının

138
Markos 8:31.
139
Markos 9:31.
140
Markos 10:33.
141
Funk & Hoover, The Five Gospels, s. 25.
bireysel karakteri ya da gelişen ve büyüyen ilk Hıristiyan toplumunun sosyal bağlamı dahilinde
anlaşılabilir. İsa Okulu ekolü üyelerine göre Yeni-Ahit araştırmacıları bu iki tür delil vasıtasıyla
İncillerde yer alan söz ve kıssaların ne derece yazıya geçirilmeden önceki dönemin olaylarını
yansıtıp yansıtmadıklarını ortaya koymaya çalışmaktadır.
İşte bu noktan hareket eden İsa Okulu araştırmacıları İncillerde yer alan sözleri yüksek
oranda sözlü gelenek dönemine atfetme konusunda kendilerini desteklemek için aşağıdaki
temel kuralları geliştirmişlerdir:

1-İki veya daha fazla bağımsız kaynağa atfedilen söz ve kıssalar, içine
yerleştirildikleri kaynaklardan daha eskidir.
2-İki farklı bağlama atfedilen söz ve kıssalar muhtemelen ilk dönemlerde halk
arasında birbirlerinden bağımsız olarak tedavüldeydi.
3-İki veya daha fazla farklı kaynağa atfedilen aynı veya benzer muhteva müstakil
bir yapıya sahipti ve bundan dolayı da muhtemelen eski gelenekten zuhur etmişti.
4-Kısmi olarak daha sonraki döneme ait yazılı İnciller tarafından yansıtılan yazılı
olmayan gelenek oldukça eski hatıraları muhafaza ediyor olabilir142.
Görüldüğü üzere ilk üç kural tamamıyla nesnel olarak yazılı kaynaklardan daha eski olan
sözlerden oluşan bir materyalin mevcut olduğunu ortaya koymaktadır. Dördüncü kural ise
güçlü bir yazılı tanıklık olmamasına rağmen sözlü döneme kadar geri gidebilen bir başıboş
geleneğin olduğu konusunda araştırmacıları uyarmaktadır.
Sözlü gelenek dönemi genel olarak İsa’nın ölümünden ilk İncilin derlenmesine kadar ki
dönemi kapsamaktadır. Bu da kronolojik olarak MS. 30-50 tarihleri arasına tekabül etmektedir.
Sözlü dönemin bu şekilde sınırlandırılması MS. 50’den sonra insanların her şeyi yazıya
geçirerek birbirlerine naklettiği şeklinde anlaşılmamalıdır. Nitekim ikinci yüzyılın başlarına
kadar İsa’ya atfedilen söz ve kıssalar ağızdan ağza nakledilmeye devam etmiştir. Hatta bazı ilk
dönem Kilise otoritelerinin İsa’nın ölümünden yaklaşık bir asır sonra bile sözlü geleneğe yazılı
olanından daha fazla önem verdiği bilinen bir vakıadır. Yine İncillerin yazıldığı dönem dikkate
alınırsa bu dönemde çok sınırlı sayıda yazılı İncil kopyası olduğu; mevcut kopyaların çok sınırlı
olduğu ve kullanımlarının da oldukça az olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır. Ayrıca bu dönemde
el yazması İncil nüshaları genelde papirüslere, parşömenlere, çok uzun tomarlara yazıldığı için
hem açılıp okunmaları zordu hem de onları elde etmek oldukça pahalıya malolmaktaydı. Ayrıca
bu dönemde okur-yazar oranının da oldukça düşük olduğu dikkate alınırsa, insanların, İsa’ya
atfedilen söz ve kıssaları yazılı hale getirildikten sonra bile sözlü olarak birbirlerine nakletmeye
çalıştıkları inkarı kâbil olmayan bir gerçeklik olarak karşımıza çıkar.
İlk yazılı İnciller yukarıda haklarında ayrıntılı bilgi verdiğimiz Q ve Tomas İncili’nin
en erken versiyonudur. Markos İncili ise 65-70 yılları arasında derlenmiştir. İsa Okulu ekolü
üyelerine göre sadece bu sebepten dolayı bile en erken bağımsız kaynaklar olan Q ve Tomas
İncilleri’ndeki çifte tanıklığın çok güçlü belgesel delil olması anlaşılabilir bir durumdur. Q ve
Tomas İncilleri’nin sadece İsa’ya atfedilen sözleri ihtiva eden eserler olduğu göz önüne
alındığında diğer İncillerde yer alan ve sözlü gelenek dönemine kadar geri götürülebilen söz ve
kıssaların bu iki kaynaktan derlendiği hiçte şaşırtıcı olmasa gerek.143

İncil Materyalinin Şifahiliği ve Belleklerde Muhafazası

142
Funk & Hoover, The Five Gospels, s. 26.
143
Funk & Hoover, The Five Gospels, s. 26.
Bilindiği üzere İsa, havarilerine sözlü olarak tebliğde bulunmuştur. Bu bağlamda o, tıpkı
bir gezgin vaiz gibi bölge bölge ve kasaba kasaba gezerek insanlara vaazlarda bulunmuştur. Bu
nedenle onun sözleri insanlar arasında ilkin ağızdan ağıza yani sözlü olarak nakledilmiştir.
Havarileri ve taraftarları da İsa’ya sözlü olarak mukabelede bulunmuşlardır. Dahası onlar
üstatlarının ölümünden sonra onun hatırda tutulabilecek nitelikteki sözlerini ve kıssalarını
birbirlerine tekrarlamışlar fakat bununla yetinmeyerek onları diğer yörelerdeki insanlara sözlü
olarak da nakletmişlerdir. Tüm bunları yaparken onlar söz konusu bu sözler ve kıssalar için
şartların gerektirdiği yeni bağlamlar icat ederek ve yarattıkları bu yeni bağlamlara uydurmak
için de çeşitli ilavelerde bulunmak suretiyle onları daha zenginleştirme yoluna gitmişlerdir.
İsa’dan miras kalan sözlü geleneği nesilden nesile aktaranlar, aktardıkları sözleri ve
kıssaları moda mod değil, hafızalarında kaldığı kadarıyla naklettiği için onlarda doğal olarak
bazı değişiklikler yapmaları kaçınılmaz olmuştur. Ayrıca unuttukları kısımları hatırlamak için
herhangi bir yazılı kaynağa sahip olmadıklarından ve naklettikleri sözleri duydukları
kaynakların durumdan duruma değişkenlik arz etmesinden dolayı İsa’ya isnat ettikleri söz ve
kıssaları harfi harfine ona isnat etmeleri de hiçbir şekilde mümkün olmamıştır. Örneğin bu
dönemdeki insanların İsa’nın söz ve eylemlerini nakletmesi bizim duyduğumuz fıkraları veya
öyküleri diğer insanlara nakletmemize benzemektedir. Tıpkı duyduğumuz bir fıkra veya
öyküyü kelimesi kelimesine değil de temel yapısını ve ana konusunu hatırlayıp geri kalan kısmı
kendi ifadelerimizle doldurarak diğer insanlara nakletmemiz gibi İsa’nın söz ve eylemlerini
sözlü olarak nakledenler de onların ana muhtevalarını hatırlayıp satır aralarını kendi sözleriyle
doldurma yoluna gitmişlerdir.
Bilindiği üzere İsa’nın ana dili Aramca idi. Onun aynı zamanda İbranca da bilip
bilmediği hakkında herhangi bir bilgiye sahip değiliz. Ancak onun söz ve eylemleri kanonik
İncillerde Yunanca olarak ifade edilmiştir. Dolayısıyla eğer İsa Yunanca konuşamıyor idiyse o
zaman onun Tanrı’ya hitap etmek için kullandığı “Abba” gibi sözlerin dışındaki
tastamam/tıpatıp sözlerinin sonsuza tek kaybolduğu sonucuna varılabilir. Ancak Galile
bölgesinde son dönemde yapılan arkeolojik kazılara göre ilk yüzyılda bu bölgede Yunan etkisi
oldukça yaygındı. İşte bu nedenden dolayı bazı araştırmacılara göre İsa’nın Yunanca’yı biliyor
olması oldukça mümkündür. Bu olasılığı dikkate alan araştırmacılara göre İncillerde muhafaza
edilen sözlü geleneğe ait bazı söz ve kıssaların orijinal olarak İsa’ya ait olması ihtimali vardır.144
Ayrıca iyi bilinmektedir ki insan hafızasında en kolay ve en iyi yer eden şeyler kısa, öz, tahrik
edici ve hatırlanması kolay olan anekdotlardır. Bundan dolayı mevcut İncillerde İsa’nın en çok
kaydedilen sözlerinin bir takım vecize ve kıssalardan oluşması hiçte şaşırtıcı değildir. İşte bu
sebepten dolayı İncil geleneğinin en erken katmanı tamamıyla Q ve Tomas İncilleri’nde
nakledildiği gibi rivayet bağlamı olmaksızın o dönemde cari olan vecize ve kıssalardan
meydana gelmişti.
Son dönemlerde insan hafızası ile ilgili yapılan çalışmalar bilim adamlarını, özellikle de
psikologları insan zihninin kısa ve uzun dönem olmak üzere iki hafızaya sahip olduğunu
savunmaya sevk etmiştir. Buna göre kısa dönemli hafıza bir seferde ancak yedi kalem şeyi
hatırda tutabilir. Ancak zamanın geçmesiyle bu hafızanın tuttuğu bu nesneler ya uzun dönemli
hafızaya transfer edilir ya da kaybolur gider. Ayrıca deneyler ortaya koymuştur ki, işittiğimiz
veya duyduğumuz şeyin temel noktalarını veya özünü kavrarız ve bu özü daha önce
kazandığımız bilgiyle irtibatlandırırız. Daha sonra ise bu yeni bilgiyi daha önce elde ettiğimiz
kategorilerle uzun dönemli hafızada toplarız. Yine bir başka deneye göre çoğu insan öğrendiği
bir ifadenin tam sözlerini, orijinal ifadeyle o sözün hatırlanması gereken kısmı arasına 16 hece
karıştığında unutmaktadır. Ancak aynı deney çoğu insanın işittiği veya okuduğu bir şeyin özünü
veya temel muhtevasını hatırlamada oldukça başarılı olduğunu da ortaya koymuştur. İşte insan

144
Funk & Hoover, The Five Gospels, ss. 27-28.
zihniyle ilgili ortaya konan bu bulgulardan hareket eden İsa Okulu ekolü üyeleri sözlü geleneğin
delil olmasıyla ilgili şu ekstra kuralı geliştirmişlerdir: “İsa’nın öğrencileri bazı nadir durumlar
hariç İsa’nın sözlerini ve anlattığı kıssaları aynen değil, sadece onların özünü ve temelini
hatırlamış” ve onların içlerini kendi sözleriyle doldurmuşlardır.145
Ayrıca yukarıda da ifade ettiğimiz üzere İncil yazarları eserlerini derlerken İsa sonrası
dönemde gelişen kurumsal Hıristiyanlığa ait sözleri sık sık İsa’ya atfetmekten geri durmamıştır.
Hatta onlar İsa’nın adına çeşitli sözler uydurarak İsa’ya atfetme yoluna dahi gitmişlerdir. İsa
Okulu araştırmacılarına göre İncil yazarlarının bu durumu hiçte yadırganacak bir şey değildir.
Çünkü tıpkı herhangi bir öykü anlatıcısının naklettiği şahsiyetle ilgili bir takım tasarrufta
bulunmasının tabi olması gibi İncil yazarları da dönemlerinde yaygın olan bu uygulama
çerçevesinde gerçekte İsa’ya ait olmayan bir takım sözler uydurarak onları İsa’ya atfetmişlerdir.
Bu noktada cevaplanması gereken temel soru hangi şartlar altında İncil yazarların bir takım
sözler uydurarak İsa’nın ağzına koymuş olduklarıdır. İsa Okulu mensuplarına göre birkaç
meşru sebepten dolayı İncil yazarları böyle bir uygulamanın içine girmişlerdir. Şimdi Markos
İncili’ni izleyerek söz konusu bu sebeplerden bir kaçı ifade etmeye çalışalım.
1-İsa’nın özel bir takım şartlar çerçevesinde söylemiş olduğu sözlerle neyi tasavvur etmiş
olduğunu ifade etmek için.
2-Markos’un anladığı şekilde İsa’nın mesajını özetlemek için. “Vakit tamam oldu.
Tanrı’nın Egemenliği/İdare edici gücü kapıdadır. Yollarınızı değiştirin ve müjdeli haberlere
güvenin”.146
3- Kendi İncil hikayesinin neticesini önceden tahmin etmek ve İncili özetlemek için.
Örneğin bu konuda Markos, İsa’nın şöyle söylediğini ifade etmektedir. “Ademoğlu düşmanları
tarafından alabora edilmiştir. Onlar sonunda onu öldüreceklerdir. Öldürülmesinden üç gün
sonra o ölümden dirilecektir.”147
4- Markos’un havariler ve diğerleri hakkındaki kendi görüşünü ifade etmek için. Örneğin
Markos, fırtınanın dinmesinden sonra korkudan titreyen havarilere yönelik İsa’ya şu sözleri
söyletmektedir: “Neden öyle son derece korkaksınız? Hâlâ güvenmiyorsunuz değil mi?”148
5- Markos güven ve teslimiyetle hastanın iyileştirilmesi arasında bir ilişki kurduğu için
İsa’yı yeni/henüz iyileştirdiği bir kadına şu sözlerle hitap ettirtmektedir: “Kardeş, senin
güvenin/samimiyetin seni iyi etti.149
6- İsa ve havarilerinin oruç tutmaması gerçeği karşısında ilk Hıristiyanlar oruç tutmalarını
haklı çıkarmak için İncil derleyicileri şu sözü İsa’nın ağzına koymuşlardır: “Damadın
kendilerinden çekip alınacağı günler gelecek, o zaman onlar oruç tutacaklardır”.150
7- İsa hakkındaki gerçek kanaati ortaya çıkarmak için Markos İsa’ya şu sözleri
söyletmektedir: “İnsanlar benim hakkımda ne söylüyor?”151 Bu sorudan hemen sonra bir sohbet
esnasında Markos İsa’ya bu sefer de şu soruyu sordurmaktadır: “Peki siz benim kim olduğumu
düşünüyorsunuz? O zaman Petrus Hıristiyanların İsa hakkında ne düşündüklerini ifade etmek
için şu cevabı verir: “Sen atanmış/tayin edilmiş olansın”.152

145
Funk & Hoover, The Five Gospels, s. 28.
146
Markos 1:15.
147
Markos 9:31-32.
148
Markos 4:40.
149
Markos 5:34.
150
Markos 2:20.
151
Markos 8:27.
152
Markos 8: 29.
Görüldüğü üzere İncil yazarları tıpkı diğer hikaye nakledicileri gibi davranarak kendi
dönemlerinde İsa’nın insanlar tarafından nasıl algılandığını gözler önüne sermeye ve bunu
yaparken de söz konusu bu yeni algılamaları haklı çıkarmak için onları İsa’nın ağzına koymaya
yani İsa’ya isnat etmeye azami gayret sarf etmişlerdir. İşte bu sebepten dolayı İsa Okulu
araştırmacıları gelecek bölümde göreceğimiz üzere bu şekilde sonradan uydurulan ve İsa’ya
atfedilen sözlerin büyük çoğunluğu için siyah renkli oy pusulası kullanarak onları gerçekte
İsa’ya ait olmayan sözler kategorisine dahil etmişlerdir.153
İsa Okulu ekolü üyeleri İncillerde İsa’ya isnat edilen söz ve kıssaların nasıl anlaşılması
gerektiğiyle ilgili buraya kadar ifade ettiğimiz hususlara ilaveten şu ilave hususları da
araştırıcıların dikkatine sunmaktadır: (1) İsa’nın konuşma şekli çoğunlukla diğer insanlardan
ayırt edilebilecek bir yapıya sahipti. (2) İsa’nın söylediği sözler ve anlattığı kıssalar mevcut
dinsel ve sosyal yapıya karşı nitelikteydi. (3) İsa’nın söz ve kıssaları dinleyenleri şok ve tahrik
edici bir niteliğe sahipti. (4) İsa’nın söz ve kıssaları çoğunlukla abartı, alay ve paradoksal
ifadelerle doluydu. (5) İsa’nın kullandığı imajlar somut ve canlıydı. Onun söz ve kıssaları
metaforik/mecazî söylemler ihtiva etmekteydi. (6) Kural olarak İsa, diğer insanlarla diyalog ve
tartışmaya girmezdi. Hatta o iyileştirdiği hastalara onları iyileştirmeyi dahi teklif etmemiştir.
Yani insanlar istediği için İsa onları iyi etmiş yoksa kendi arzu ettiği için değil. (7) İsa, ilk şahıs
zamiri yani “ben” ifadesini kullanarak hiçbir şekilde kendi şahsına işaret etmemiştir. (8) İsa,
mesih olduğuna dair bir iddiada bulunmamıştır.154
İsa Okulu mensuplarının İsa’ya isnat edilen söz ve kıssaları hangi ölçüler dahilinde ele
alıp değerlendirdiğini bu şekilde ifade ettikten sonra şimdi de İsa’ya isnat edilen eylemleri
değerlendirmek için geliştirilen ölçütler üzerinde durmaya çalışalım.

İncillerde İsa Hakkında Anlatılan Öykülerin Folklorik Yapısı


İsa Okulu ekolü üyelerine göre İncillerde İsa ile ilgili anlatılan öyküler, İsa’nın ilk
takipçileri tarafından üretildiği ve yazıya geçirilmeden önce birkaç on yıl ağızdan ağıza sözlü
olarak nakledildiği için uzun süre onları nakledenlerin zihinlerinde yeniden kurgulanmış,
ayıklanmış, artırılmış veya eksiltilmiş ve bu şekilde bir araya getirilmiş olduğu için folklorik
bir yapı kazanmıştır. Bu bağlamda İncil yazarları veya derleyicilerinin yaptığı şey, ilk
Hıristiyan toplumunun tahayyülünün ürettiği malzemeleri ve iyi niyetli inanç sahiplerinin İsa
hakkında icat ettikleri öyküleri onlara yeni bağlamlar yaratarak kayda geçirmek olmuştur.
Bütün bu işlemleri de şu hususlar çerçevesinde yapmışlardır:
(1) İlk Hıristiyan toplumu Eski-Ahit geleneğinde yer alan kehanetleri yerine getirmek
veya ondaki manevi lisana uydurmak için İsa hakkında yeni öyküler üretmişlerdir. (2) İsa’nın
Mesihliğini daha geniş bir alana yaymak için, yani onun Mesihliğini tüm dünyaya duyurmak
için onun hakkında yeni öyküler icat etmişlerdir. (3) İlk Hıristiyan toplumu İsa’nın kim olduğu,
ne yaptığı ve ne söylediği konularındaki kendi kanaatlerini desteklemek için onun hakkında
yeni öyküler üretmişlerdir. (4) İlk Hıristiyan toplumu ve İncil derleyicileri kendi uygulamalarını
haklı çıkarmak için İsa ile ilgili yeni tasvirler geliştirmişlerdir.
İsa Okulu araştırmacılarına göre ilk Hıristiyan toplumu ve İncil derleyicileri bütün
bunları kasıtlı bir şekilde tarihsel gerçekleri tahrip etmek için yapmamışlardır. Onlar bunları
yaparken sadece miras olarak aldıkları sözlü geleneği kendi idrak ve anlayışlarına uydurmak
için beşer eğilimlerine müsamaha göstermişlerdir.155 Yani İncil yazarları eserlerini kaleme

153
Funk & Hoover, The Five Gospels, s. 30.
154
Bkz., Funk & Hoover, The Five Gospels, 30-33.
155
Funk & Jesus Seminar, The Acts of Jesus, s. 6.
alırken naklettikleri hususların tarihsel doğruluğuna değil de söz konusu hususların dönemin
inananları için ne anlam ifade ettiğine dikkat etmişlerdir.
İsa Okulu ekolü üyeleri İsa’ya isnat edilen eylemlerin hangi oranda ona ait olduğunu
araştırmaya koyulmadan önce İncil yazarlarının İsa ile ilgili anlattıkları öyküleri şekil ve
muhtevalarına göre çeşitli sınıflara ayırma yoluna gitmişlerdir. İncillerdeki öykülerin tiplerinin
araştırılıp incelenmesi işlemi “şekil tenkidi” (form criticism) olarak bilinmektedir. Çünkü şekil
tenkidi folklor veya sözlü geleneğin yapısı ve nesilden nesle naklini konu edinmektedir. Bu
ekol üyelerine göre İncillerde İsa ile ilgili öyküleri sınıflandırırken her sınıfı birbirinden kesin
çizgilerle ayırmak mümkün değildir. Çünkü İncil yazarları eserlerini oluştururken onları belirli
bir öykü kalıbına bağlı olarak bir araya getirmemiştir. Bu bağlam dahilinde İsa Okulu
mensupları İncillerde yer alan İsa ile ilgili öyküleri kıssa ve özdeyişler (parables and
aphorisms), beyan öyküleri (pronouncement stories) , tartışma öyküleri (controversy stories),
mucize öyküleri (miracle stories), kötü ruhları kovma öyküleri (exorcisms), çağrı ve görev
öyküleri (call and commissioning stories) ve menkıbeler (legends) olmak üzere yedi sınıfa
ayırmaktadır. Şimdi bu öyküleri ana hatlarıyla tasvir ederek onlarla ilgili bazı örnekler vermeye
çalışacağız.
Kıssalar ve Özdeyişler
Kıssa ve özdeyişler İncil geleneğinin bel kemiğini oluşturmaktadır. Onlar İsa’nın kendi
bakış açısını temsil etmektedir. İsa, yaptığı eylemlerle ilgili öyküler anlatmamış ve kendi
söyleminin bizzat konusu olmamıştır. O öğretisi esnasında kıssalara yer verdiğinde
müsrif/mirasyedi oğul, akşam yemeği partileri, kayıp koyun, saldırıya uğrayan yolcular ve
günlük yaşamda karşılaşılan benzeri olaylarla ilgili şeyler söylemiştir. Söz konusu bu kıssalarla
ilgili yukarıda ayrıntılı bilgi verildiğinden burada onlarla ilgili daha fazla bilgi vermeyi gerekli
görmüyoruz.
İsa’nın yaptığı eylemlerle ilgili öyküler diğerlerinin yani üçüncü şahsın bakış açısını
yansıtmaktadır. Bu bağlamda İsa Okulu araştırmacıları İncillerde İsa’ya isnat edilen sözlerle
onun hakkında anlatılan öyküler arasındaki şu önemli farka dikkat çekmektedir: İsa’ya isnat
edilen sözlerin nakli, konuşulan orijinal sözlerin tekrarlanması, nesilden nesile aktarılması ile
yapılırken, ona isnat edilen eylemlerin nakli olayın görgü tanığı olarak tekrar edilmesiyle değil
de üçüncü şahıs tarafından rapor edilmesiyle gerçekleşir. Bu bağlamda naklinin doğruluğu, atfı
ve anlamı dışında bir sözün orijinal ifadesiyle daha sonraki nakli arasında fark yoktur. Ancak
bir eylemin rapor edilmesiyle onun orijinal şekli arasında fark vardır. Örneğin İsa’nın gösterdiği
bir mucize İncillerde anlatılırken o yeniden icra edilmiyor sadece nasıl meydana geldiği olayın
görgü tanığı olmayan üçüncü şahıslar tarafından rapor ediliyor. Kısaca İncillerde İsa’ya isnat
edilen sözler İncil derleyicilerinin icat ettikleri yeni bağlamlar çerçevesinde bir araya getirilip
tekrar edilirken, ona isnat edilen eylemler söz konusu eylemlerin görgü tanığı olmayan kimseler
tarafından şöyle şöyle olmuştur gibi ifadelerle rapor edilmiştir.

Beyan Öyküleri
Beyan öyküsü önemli veya meşhur bir kimsenin ifadesinde kısa ve öz bir şekilde
yansımasını bulan anekdotlardır. Luka İncili 9:57-48’de yer alan şu ifadeler bu tarz öyküye
örnek olarak verilebilir: “Yolda yürürken taraftarlarından biri İsa’ya şöyle dedi: ‘Her nereye
gidersen seni takip edeceğim’. İsa da ona şöyle dedi: ‘Tilkilerin inleri, gökte uçan kuşların
yuvaları var. Fakat Ademoğlunun başını sokacak bir yeri yok”.
İsa Okulu ekolü üyelerine göre beyan öyküleri İsa hakkında anlatılan öykülerden
tarihsel olarak daha makuldür. Çünkü onlara göre İsa, kıssa ve vecizevi sözlerle insanlara
öğretide bulunan bir bilge kişiydi. Tarihsel İsa’nın kim olduğunu ortaya koymaya çalışan
araştırıcılar İncillerde İsa’ya isnat edilen söz ve kıssaların yanında beyan öykülerine de ağırlıklı
olarak yer verme eğilimindedir. Sadece Markos İncili’nde 31 adet beyan öyküsü bulunmaktadır.
Şimdi İncillerde yer alan bazı beyan öykülerini örnek olarak sunmak istiyoruz:
Yahya’nın İsa’nın beklenen kişi olup olmadığı yönündeki tahkikatı;156 İsa’nın Yahya
yönelik övgüsü;157 cinlerin başkanı Belzeebul ile İsa ilişkisi konusundaki tartışma;158 Tilkilerin
inleri, gökte uçan kuşların yuvası olduğu fakat İsa’nın başını sokacak yeri olmadığı öyküsü;159
İsa’nın Galile’ye yolculuğu;160 İsa’nın günahkarlarla yemek yemesi;161 İsa’nın öğrencilerinin
oruç tutmamasından dolayı sorguya çekilmesi;162 İsa’nın Ferisiler tarafından Sebt günü
yasağını delmekle suçlanması;163 İsa’nın gerçek akrabasının/ailesinin kim olduğuna yönelik
ifadesi;164 her peygamberin kendi yakınları ve çevresi tarafından hakir görüldüğü öyküsü;165
kirli elle yemek yeme ile ilgili öykü;166 Ferisilerin İsa’dan bir belirti göstermesini istemesi;167
İlyas’ın öncü/haberci olarak sunulması öyküsü;168 Havarilerin içlerinden hangisinin en üstün
olduğu hakkındaki tartışmasını ifade eden öykü;169 İsa’nın gösterdiği mucizeler karşısında
bunları hangi yetki ile yaptığı yönündeki sorgulamayı ifade eden öykü;170 krala vergi verilip
verilmemesi hakkında kendisine sorulan bir soru üzerine İsa’nın kralın hakkının krala,
Tanrı’nın hakkının da Tanrı’ya verilmesi gerektiğini anlatan öykü;171 ölülerin dirilmesi ile ilgili
öykü;172 en önemli emirle ilgili öykü;173 Davut oğlu öyküsü;174 İsa’nın dul kadının fakirliğini
övmesi öyküsü.175

Tartışma Öyküleri
Bu öyküler genellikle İsa’nın mucizevi olarak yaptığı bazı iyileştirme vakaları, İsa’nın
ve taraftarlarının davranışları sonucunda muhaliflerinin İsa’ya sordukları bazı sorular üzerine
ortaya çıkan tartışmaları ihtiva etmektedir. Örneğin Markos İncili 3: 1-6’da yer alan İsa’nın
Sebt günü eli tutmayan bir adamı sinagogda iyileştirmesi hadisesi üzerine meydana gelen
tartışma bu tür öykünün en güzel örneğidir. Söz konusu öykü şöyledir: “İsa sinagoga girdi.
Orada eli tutmayan bir adam vardı. (Orada olanlar) Sebt günü adamı iyileştirip
iyileştirmeyeceğini görmek için gözlerini İsa’ya diktiler. İsa elleri tutmayan adama ‘gel
herkesin önüne çık’ dedi. Ve oradakilere sordu: ‘Sebt günü iyilik yapmak mı kötülük yapmak
mı yoksa hayat kurtarmak mı yoksa onu tahrip etmek mi yasaldır?’ Ancak onlar susmaya devam
ettiler. İsa kızgınlık içinde onları süzdükten sonra onların inatçılığına hayret ederek eli sakat
adama ‘elini uzat’ dedi. Adam elini uzattı ve eli oracıkta iyileşti. (Bunun üzerine) Ferisiler
Herodesçilerle birlikte dışarı çıkıp İsa’dan kurtulmak için onun aleyhine plan hazırlamaya
koyuldular”. Görüldüğü üzere bu pasajda ifade edilen tartışma konusu “Sebt günü eli tutmayan
156
Matta 11: 2-6; Luka 7:18-23
157
Matta 11:7-11; Luka 7:24-28
158
Matta 12.22-32; Luka 11:14-23
159
Matta 8:18-22; Luka 9:57-62
160
Markos 1:35-39; Luka 4: 42-44
161
Markos 2:15-17; Matta 9:10-13; Luka 5:29-32
162
Markos 2:18-22; Matta 9:14-17; Luka 5: 33-39
163
Markos 2:23-28; Matta 12: 1-8; Luka 6:1-5
164
Markos 3:31-35; Matta 12:46-50; Luka 8:19-21
165
Markos 6: 1-6; Matta 13: 54-58
166
Markos 7: 1-13; Matta 15:1-9
167
Markos 8: 11-13; Matta 16:1-4; Luka 11:29-30
168
Markos 9:9-13; Matta 17: 9-13
169
Markos 9: 9-13; Matta 18: 1-5; Luka 9: 46-48
170
Markos 11: 27-33; Matta 21:23-27; Luka 20:1-8
171
Markos 12: 13-17; Matta 22: 15-22; Luka 20: 21-26
172
Markos 12: 18-27; Matta 22: 23-33; Luka 20: 27-40
173
Markos 12:28-34; Matta 22: 34-40; Luka 10: 25-29
174
Markos 12: 35-37; Matta 22: 41-46; Luka 20: 41-44
175
Markos 12: 41-44; Luka 21:1-4; ayrıntılı bilgi için bkz., Funk & Jesus Seminar, The Acts of Jesus, s. 11.
adamın iyileştirilmesinin yasal olup olmaması” hususudur. Bu öyküye İsa’nın Sebt günü
yasağına aldırmaksızın hastaları iyileştirmesi sebebiyet vermiştir. İşte yukarıda da ifade
ettiğimiz üzere tartışma öykülerinin beyan öykülerinden farkı onlara İsa’nın veya taraftarlarının
yaptıkları bir takım eylemlerin sebebiyet vermiş olmasıdır. İncillerde yer alan bazı tartışa
öyküleri şunlardır:
İsa’nın, dört kişinin getirip evin çatısından yanına indirdiği inmeli bir hastayı
iyileştirmesi ve ona oğul günahların bağışlandı demesi üzerine ortaya çıkan tartışmayı konu
alan öykü;176 İsa’nın eli tutmayan adamı Sebt yasağını çiğneyerek iyileştirmesi üzerine ortaya
çıkan münakaşayı konu alan öykü;177 boşanmanın yasal olup olmadığı yönündeki münakaşayı
konu alan öykü;178 münakaşa konusu olan miras olayı ile ilgili öykü;179 İsa’nın Sebt günü
kamburluğundan dolayı acı ve ıstırap içinde olan bir kadını iyileştirmesi üzerine ortaya çıkan
tartışmayı konu alan öykü;180 ve İsa’nın, Sebt günü su toplayıp her tarafı şişen hastayı
iyileştirmesi hadisesini konu alan öykü.181
Mucize Öyküleri
İsa Okulu araştırmacıları İsa’nın cinleri ve kötü ruhları kovması, mucizevi şekilde
hastaları iyileştirmesi ve icra ettiği diğer bazı olağanüstü eylemleri mucize hikayeleri adı altında
bir araya getirmişlerdir. Tıpkı beyan öyküleri gibi mucize öyküleri de Yahudi ve paganist
çevrenin repertuarından ödünç alınmadır. Zira benzer öyküler daha önce hakkında bilgi
verdiğimiz Hanina Ben Dosa gibi diğer bazı karizmatik öğreticiler ve iyileştiriciler için de
anlatılmaktaydı. Cinleri ve kötü ruhları kovma ve hastaları iyileştirme hadiseleri bazen yukarıda
ifade ettiğimiz beyan ve tartışma öyküleri grubuna da dahil edilebilir. İnciller de toplam olarak
altı cin ve kötü ruhları kovma olayı anlatılmaktadır. Bunlar şunlardır: Dilsiz adamdan sağır bir
cinin çıkarılması üzerine onun konuşmaya başlaması;182 Keferhanum’da bir sinagogda İsa’sının
kötü ruha tutulmuş bir adamdan cini çıkarması;183 Gerasiniler bölgesinde İsa’sının kötü ruhlarla
dolu bir adamdan bu ruhları çıkararak onları domuz sürüsüne göndermesi ve bunun üzerine
domuzların kendilerini uçurumdan aşağı atması mucizesi;184; İsa’nın Yunanlı kadının kızına
musallat olan cini ondan çıkarması;185 İsa’nın içinde dilsiz cin olan bir adamdan bu cini
çıkarması.186
Bu mucizelere ilaveten İncillerde 18 tane de iyileştirme ve canlandırma öyküsü yer
almaktadır. Bunlar şunlardır: İsa’nın Romalı bir yüzbaşının ölüm döşeğinde olan oğlunu
iyileştirmesi;187 İsa’nın Simon’un kayınvalidesini iyileştirmesi;188 İsa’nın cüzzamlı bir hastayı
iyileştirmesi;189 İsa’nın inmeli bir hastayı iyileştirmesi;190 İsa’nın sağ eli tutmayan/kötürüm
olan bir adamı iyileştirmesi;191 İsa’nın Yairos adlı bir adamın ölüm döşeğinde olan kızını
iyileştirmesi;192 İsa’nın on yıldır rahip kanaması olan bir kadını iyileştirmesi;193 İsa’nın sağır

176
Markos 2: 1-12; Matta 9:1-8
177
Markos 3:1-6; Matta 12: 9-14; Luka 6: 6-11.
178
Markos 10:2-12; Matta 19: 3-8
179
Luka 12:13-15.
180
Luka 13: 10-21
181
Luka 14: 1-6
182
Luka 11: 14; Matta 12: 22.
183
Markos 1:23-28; Luka 4:33-37.
184
Markos 5:1-20; Matta 8: 28-34; Luka 8: 26-39
185
Markos 7: 24-30; Matta 15:21-28
186
Markos 9: 14-29; Matta 17:14-20. Bir diğer benzer mucize için bkz., Matta 9:32-34.
187
Luka 7: 1-10; Matta 8: 5-13; Yuhanna 4: 45-54.
188
Markos 1:29-31; Matta 8: 14-15; Luka 5: 38-39.
189
Markos 1:40-45; Matta 8: 1-4; Luka 5:12-16.
190
Markos 2:1-12; Matta 9:1-8; Luka 5: 17-26.
191
Markos 3: 1-6; Matta 12: 9-14; Luka 6: 6-11.
192
Markos 5:21-24; Matta 9:18-19; Luka 8:40-42.
193
Markos 5: 24-34; Matta 9: 20-22; Luka 8: 42-48.
bir adamın sağırlığını gidermesi;194 İsa’nın Beytsayda’da kör bir adamın körlüğünü
gidermesi;195 İsa’nın Bar Timoes adlı bir amanın körlüğünü gidermesi;196 İsa’nın gözlerine
dokunmak suretiyle iki amanın körlüğünü gidermesi;197 İsa’nın Nain kasabasında dul bir
kadının ölen oğlunu diriltmesi;198 İsa’nın acı ve ıstırap içinde olan bir kadını iyileştirmesi;199
İsa’nın bedeni baştan aşağı su toplayan bir adamı iyileştirmesi;200 İsa’nın on cüzzamlı hastayı
iyileştirmesi;201 Eli ayağı tutmayan hastaların havuza dalınca iyileşmesi;202 İsa’nın tükürüğü ile
yaptığı çamuru doğuştan kör bir adamın gözlerine sürerek onun görmesini sağlaması203 ve
İsa’nın Lazarus’u ölümden diriltmesi hadisesi.204
İsa, insanlardan kötü ruhların/cinler kovması, hastaları iyileştirmesi ve bazı sakatlıkların
giderilmesi gibi mucizevi eylemleri yanında bir de “doğal harikalar” denen çeşitli mucizevi
eylemlere bulunmuştur. Bu tarz mucizelere de İncillerde yer alan ve İsa’ya atfedilen şu
eylemleri örnek olarak verebiliriz: İsa’nın öğrencileriyle birlikte kayıktayken çıkan fırtınayı
dindirmesi;205 İsa’nın beş ekmek ve iki somunla 5000 kişiyi doyurması;206 İsa’nın su üstünde
yürümesi;207 İsa’nın yedi ekmek ve birkaç küçük balıkla 4000 kişiyi doyurması;208
öğrencilerinin tüm gün hiçbir balık tutamaması üzerine İsa’nın mucizevi şekilde çok sayıda
balık tutması;209 ve İsa’nın mucizevi şekilde suyu şaraba çevirmesi.210
Çağrı ve Görevlendirme Öyküleri
İncillerde yer alan diğer bir öykü çeşidi de İsa’nın öğrencilerine yüklediği görevleri
ifade eden anlatılardır. Bunlara örnek olarak İncillerde yer alan şu ifadeleri verebiliriz: İsa’nın
öğretisinin ilk günlerinde Galile gölgesinde deniz kıyısında dolaşırken önce Andreas ve Simon
adlı balıkçıları daha sonra da Yakup ve kardeşi Yuhanna’yı ağlarını bırakıp kendisini
izlemeye/öğrencisi olmaya çağırması;211İsa’nın kendisine yardımcı olması için on iki kişiyi
havarisi tayin etmesi;212 İsa’nın on iki havarisine kötü ruhları insanlardan kovmaları ve misyonu
yaymaları için yetki vermesi;213 İsa’nın ölümden dirilmesinden sonra Galile bölgesinde
havarilerine görünüp onları tüm milletleri kendi öğrencisi yapmakla görevlendirmesi;214 ve
İsa’nın Pavlus’u öğretisini tüm uluslara yaymakla görevlendirmesi.215
Mitolojik Öyküler
İsa Okulu ekolü üyeleri İncillerde yer alan son öykü çeşidini de mitolojik öyküler olarak
adlandırmaktadır. Bu öykü çeşidi biyografik ve kült mitolojileri olarak ikiye ayrılmaktadır.

194
Markos 7: 31-37.
195
Markos 8: 22-26.
196
Markos 10: 46-52; Matta 20:29-34; Luka 18: 35-43
197
Matta 9: 27-31
198
Luka 7: 11-17.
199
Luka 13: 10-17.
200
Luka 14: 1-6.
201
Luka 14: 1-6.
202
Yuhanna 5:1-9.
203
Yuhanna 9:1-7.
204
Yuhanna 11:1-44.
205
Markos 4:35-41; Matta 8:23-27; Luka 8: 22-25.
206
Markos 6: 35-44; Matta 14: 15-21; Luka 9:12-17; Yuhanna 6: 1-15.
207
Markos 6: 47-52; Matta 14: 24-33; Yuhanna 6:16-21.
208
Markos 8:1-10; Matta 15:32-39.
209
Luka 5: 1-11
210
Yuhanna 2:1-11.
211
Markos 1: 16-18; Matta 4: 18-20.
212
Markos 3:13-19; Matta 10: 1-4; Luka 6: 12-16
213
Markos 6: 7-13; Matta 10:1 ve 5-15; Luka 9:1-6; Luka 10:1-16
214
Matta 28: 16-20; Luka 24: 36-49; Yuhanna 20: 19-23.
215
Resullerin İşleri 9: 1-19; 22: 3-16; 26; 9-19. Bu ifade dört kanonik İncil’de yer alamamasına rağmen Hıristiyanlık için son
derece önemli olduğu ve kanaatimizce İsa’nın ölümünden sonra havarilerine görünüp onları öğretisini tüm uluslara
yaymakla görevlendirdiği Matta 28:16-20’deki kaynaklık teşkil ettiği için son derece önemlidir.
Biyografik mitos, ilgili kahramana olağanüstü bir ruh bahşedilen öyküdür. İsa’nın şeytan
tarafından sınanması öyküsü biyografik mitostur. Kült mitosu ise bazı ritüel uygulamaların
tesisi için ifade edilen öykü biçimidir. İsa’nın havarileriyle yediği son akşam yemeğinin tasviri
kült mitosudur. Bunların yanında ilahi varlığın görünür olmak veya ilişki kurmak suretiyle bir
beşerde temsil edilmesini ifade eden anlatılar da mitolojik öykülere dahil edilmektedir.
Örneğin, İsa’nın aşkınlaşıp şekil değiştirerek Musa ve İlyas ile konuşması ve onlarla birlikte
yürümesi, Kutsal Ruh’un gökten inerek İsa’nın bedenine girmesi öyküsüne yer veren İsa’nın
vaftiz hikayesi bu tür öykülerdendir. İncillerde yer alan mitolojik öykülere şu ifadeleri örnek
olarak verebiliriz: İsa’nın Yahya tarafından vaftiz edilmesi öyküsü;216 İsa’nın şeytan tarafından
sınanması;217 İsa’nın ölümünü önceden haber vermesi;218 İsa’nın aşkınlaşıp şekil değiştirerek
Musa ve İlyas ile konuşması;219 İsa’nın havarileriyle yediği son akşam yemeğinin tasviri;220
Getsemane yöresinde meydana gelen olayın tasviri;221 İsa’nın mezarının boş bulunması olayını
anlatan öykü;222 İsa’nın ölümden dirildikten sonra Magdalalı Meryem’e görünmesi;223 İsa’nın
ölümden dirilmesinden sonra on bir havarisine görünmesi;224 İsa’nın göğe yükselmesi
öyküsü225 ve İsa’nın doğumu ve çocukluğuyla ilgili öyküler.226
İncil Nakilcilerinin Rivayetleri Naklederken Okuyucuya Doğrudan Hitap Etmesi
İncillerin oluşum süreçleri ve genel yapılarıyla ilgili buraya kadar ifade ettiğimiz
hususlardan da anlaşılacağı üzere rivayetleri nakledenler zaman zaman naklettikleri öykülere
doğrudan müdahil olmuştur. İsa Okulu araştırmacılarına göre böyle müdahillikler nakilcilerin
bazı gerekli veya ilginç bilgiler temin etmek için okuyucuya doğrudan hitap etmesi gibi yollarla
olmuş olmalıdır. Örneğin Markos 3:21’de İsa’nın akrabalarının/ailesinin onu alıp götürmeye
geldiğini naklettikten sonra şu ifadeye yer verir: “Çünkü onlar onun kendinden geçtiğini/aklını
oynattığını düşünüyordu”. Nakilcilerin, anlattıkları öyküleri özetlemesine örnek de Matta İncili
yazarının uygun bir noktada anlattığı konuyu özetlediği 9:35 ifadesi verilebilir: “İsa tüm kasaba
ve kentlere giderek onların sinagoglarında öğretide bulunuyor; Göklerin hükümranlığının
müjdeli haberlerini ilan ediyor ve her türlü hastalığı ve illeti iyi ediyordu”.
Bu tarz doğrudan söze/öyküye müdahil olma ve özetlemeler İncil nakilcilerinin veya
derleyicilerinin eylemi olduğu için onların İsa’ya isnat edilen söz ve eylemlerden bağımsız
olarak değerlendirilmesi gerekir. İsa Okulu ekolü üyelerine göre bir İncillerde nakledilen bir
bilginin tarihsel olarak güvenilir bir malzeme olarak kabul edilebilmesi için onun sözlü
gelenekten türetilen parçalarda bulunan doğrudan bir delille desteklenmesi gerekir. Bu argüman
ışığı altında İncilleri inceleyen bu ekol araştırmacıları İncil nakilcilerinin İsa’ya isnat edilen söz
ve eylemleri naklederken onlara yaptıkları ilave ve özetlemelerle ilgili şu örnekleri verirler:227
İsa’nın çeşitli hastalıkları iyileştirmesi ve kötü ruhların sahiplendiği kişilerden bu ruhları
çıkarması;228 İsa’nın Galile bölgesini turlaması;229 İsa’nın kalabalıkları tedavi etmesi;230 İsa’nın

216
Markos 1: 9-11; Matta 3:13-17; Luka 3:21-22; Yuhanna 1: 29-34
217
Markos 1:12-13; Matta 4:1-11; Luka 4: 1-13
218
Markos 8:31-33; Matta 16: 21-23; Luka 9: 18-22. İsa’nın ikinci ve üçüncü defa ölümünü haber vermesi ile ilgili bkz.,
Markos 9:30-32; 10, 32-34; Matta 20;17-19, 20; 26-30; Luka 9:43-45, 18:31-34.
219
Markos 9: 2-8; Matta 17: 1-8; Luka 9: 28-36
220
Markos 14: 22-26; Matta 26: 26-30; Luka 22: 14-20
221
Markos 14: 32-42; Matta 26: 36-46; Luka 22: 39-46
222
Markos 16: 1-8; Matta 28: 1-8; Luka 24: 1-12; Yuhanna 20: 3-10
223
Matta 28: 9-10; Yuhanna 20: 11-18
224
Matta 28: 16-20; Luka 24: 36-49; Yuhanna 20: 19-23.
225
Luka 24: 50-53
226
Matta 1: 18- den 2: 23’e kadar ki bilgiler.
227
Funk & Jesus Seminary, The Acts of Jesus, s. 22.
228
Markos 1: 32-34; Matta 8: 16-17; Luka 4:40-41
229
Matta 4:23-25
230
Markos 3: 7-12; Matta 12: 15-21; Luka 6: 17-19
Yahuda bölgesinden ayrılması;231 Matta’nın anlattığı bir öyküyü özetlemesi;232 İsa’nın kadın
öğrencileri;233 İsa’nın günlük rutin işlerini anlatan öykü;234 İsa’nın icra ettiği pek çok mucize235
ve nakilcinin anlattığı meselenin belli başlı noktalarını özetlemesi.236
Naklettiğimiz bütün bu örneklerde İsa gezginci olarak tasvir edilmektedir. İsa Okulu
mensupları bu tespitin doğru olduğunun altını çizmektedir. Onlara göre İncillerde İsa hakkında
anlatılan hemen hemen tüm bireysel öyküler İsa’nın plansız bir şekilde öğretide bulunmak ve
çeşitli hastalıkları iyileştirmek için başı boş dolaştığını ortaya koymaktadır. Bu bağlamda
araştırmacılar İsa’nın bu eylemlerde bulunurken Tanrı’nın Egemenliği hakkında konuştuğu
konusunda hemfikirdirler. İsa Okulu ekolü üyelerine göre İncil derleyicileri anlattıkları
öyküleri kendi ifadeleriyle özetlerken konuyu çok abartmaktadır. Örneğin yukarıda
naklettiğimiz İsa’nın tüm kasaba ve kentleri dolaşarak her türlü hastalığı iyileştirdiği ifadesi
onlara göre oldukça abartılıdır. Çünkü İsa bölgedeki tüm kent ve kasabaları dolaşmamış ve her
türlü hastalığı da iyileştirmemiştir. İşte bu nedenden dolayı bu ekol üyeleri Matta İncili’nde
geçen bu özeti kırmızı değil de pembe oy pusulasıyla değerlendirmişlerdir.237
İncil nakilcilerinin anlattıkları olaylara doğrudan müdahil olması ve onları zaman zaman
özetlemesi dışında rivayet İncillerinin derlenmesinde göze çarpan bir diğer husus da İncil
yazarlarının İsa’nın acı ve ıstırap çekmesi olayları olarak bilinen onun çarmıha gerilmeden
önceki haftada cereyan eden olaylar, mezarının boş bulunması, ölümden dirildikten sonra
taraftarlarına görünmesi, doğrumu ve çocukluğu ile ilgili öyküleri İncillerine ilave etmeleridir.
İsa Okulu araştırmacılarına göre bu unsurlar İncil geleneğini oluşturan bireysel anekdotlardan
farklı bir statüye sahiptir. Çünkü onlar ortaya çıkan bu geleneğe sonradan eklenmişlerdir. Şimdi
İncil geleneğine sonradan eklenen bu unsurları biraz daha detaylı olarak incelemeye çalışalım.
İsa’nın Acı ve Istırap Çekmesi Öyküsü
İsa’nın yakalanması, yargılanması, idamı (çarmıha gerilmesi) ve gömülmesi olaylarını
içeren bu öykü İncil geleneğinin temel yapısını oluşturan malzemelere sonradan ilave
edilmiştir. 20. yüzyılın başlarına kadar bu öykünün İncillerin yazıya geçirilen ilk kısmı olduğu
düşünülüyordu. Bu bağlamda rivayet İncilleri uzun girişler ihtiva eden İsa’nın acı ve ıstırap
çekmesi öyküsü olarak tanımlanıyordu. Ancak son dönemlerde yapılan araştırmalar neticesinde
elde edilen bulguları değerlendiren araştırmacılar, İncillerde yer alan bu öyküyle diğer
rivayetler arasındaki kronolojinin taban tabana zıt olduğunu yani diğer rivayetlerin önce bu
öykünün ise daha sonra olduğunu ileri sürmeye başlamışlardır. Buna göre rivayet İncilleri
İsa’nın acı ve ıstırap çekmesi olayını anlatan uzunca bir ekle anekdot, kıssa ve sözlerin bir araya
getirilmesi olarak mütalaa edilmeye başlanmıştır. Kısaca bu yeni araştırmaların bulgularına
göre İsa’nın acı ve ıstırap öyküleri gelişen İncil geleneğinin ilk kısmı değil daha sonra ona
yapılan bir ektir.238
Bu argümandan hareket eden araştırmacılar bu öykünün İsa’nın cahil ve köylü
takipçilerinin değil de İncil derleyicilerinin kendi eklemesi olduğunu ileri sürmektedir. Buna
göre bu öykü manevi olarak sofistike bir durumda olan apolejetiklerin Eski-Ahit’in Mezmurlar
kitabından ve İsail’in acı ve ıstırap çeken salih kahramanlarla ilgili rivayetlerden derlenmiştir.
Bu nedenle onlar büyük oranda İsa’nın idamı ile ilgili gerçek bilgileri yansıtmamaktadır. Bu

231
Markos 10:1; Matta 19: 1-2
232
Matta 9:35
233
Luka 8:1-3
234
Luka 21:37-38.
235
Yuhanna 2:23-25.
236
Yuhanna 12: 37-43.
237
Funk & Jesus Seminar, The Acts of Jesus, s. 22.
238
Bkz., Funk, Honest to Jesus, ss. 224-240.
argümanın ışığı altında bu öyküde anlatılanları değerlendiren İsa Okulu ekolü üyeleri onların
çok az bir kısmının tarihsel bilgilere dayandığını ileri sürmüştür.239
İsa’nın Mezarının Boş Bulunması ve Taraftarlarına Görünmesi Öyküleri
İncil yazarları İsa’nın çarmıha gerilmesi öncesi ve çarmıhta acı ve ıstırap çekmesiyle
ilgili öykülerden hemen sonra gömüldüğü mezarın boş bulunması ve ölümden dirilen İsa’nın
taraftarlarına görünmesiyle ilgili anlatılara yer vermektedir. Bu bağlamda Markos İncili sadece
İsa’nın mezarının boş bulunduğu ifadesine yer vermektedir. Bu İncil de ölümden dirilen İsa’nın
taraftarlarına görünmesiyle ilgili hiçbir rivayete yer verilmemektedir. Markos İncili’ni kaynak
olarak kullanılarak derlenen Matta ve Luka İncilleri ile Yuhanna İncilleri ise İsa’nın mezarının
boş bulunması ile yetinmeyerek onun ölümden dirildikten sonra çeşitli şekillerde taraftarlarına
görünmesiyle ilgili rivayetlere de yer vermektedir. İsa’nın ölümünden sonra taraftarlarına
görünmesiyle rivayetlere yer veren kanonik Matta, Luka ve Yuhanna İncilleri’yle Petrus ve
İbraniler İncili gibi apoktif İnciller’in her biri birbirlerinden bağımsız olarak bu rivayeti ihtiva
ettiğinden söz konusu rivayetlerin birbirleriyle uzlaştırılması mümkün değildir.240
İsa’nın Doğumu ve Çocukluğuyla İlgili Öyküler
İlk İncil olan Markos, İsa’nın doğumu ve çocukluğuyla ilgili hiçbir bilgi ihtiva
etmemesine rağmen onu kaynak olarak kullanan Matta ve Luka İncilleri birbirleriyle
uzlaştırılması mümkün olmayan doğum ve çocukluk hikayeleriyle başlamaktadır. İsa Okulu
araştırmacılarına göre İsa’nın doğumu ve çocukluğuyla ilgili İncillerde yer alan öyküler tıpkı
yukarıda haklarında bilgi verdiğimiz İsa’nın çarmıhta ve öncesinde acı ve ıstırap çekmesiyle
ölümünden sonra taraftarlarına görünmesi öyküleri gibi İncil geleneğine sonradan
eklenmişlerdir. Matta ve Luka İncillerinden çok kısa bir süre sonra İsa’nın çocukluğunu konu
alan iki İncil derlenmiştir. Bunlar, biri her an çeşitli mucizeler gösteren zamanından önce
olgunlaşan genç İsa modeli çizen Tomas’ın Çocukluk İncilidir. Diğer ise İsa’nın doğumuyla
ilgili rivayetlerden önce annesi Meryem’in doğrum ve çocukluk hikayelerine yer veren Yakup
İncilidir.241 İsa Okulu ekolü üyelerine göre söz konusu bu İncillerde anlatılan öykülerin hiçbir
tarihsel değeri yoktur.242
İsa Okulu araştırmacılarına göre İncillerin oluşum süreçleri ve iskeletleriyle ilgili buraya
kadar ifade ettiğimiz hususları bir bütün olarak ele alıp değerlendirdiğimizde onların, bazısı
sözlü bazısı yazılı materyallerin birbiri üzerine konarak meydana getirilmiş eserler olduklarını
söyleyebiliriz. Bu bağlamda bu eserlerin ilk katmanını İsa’nın Tanrı’nın Egemenliği hakkındaki
öğretisiyle öğrencilerinin onun hakkında konuştuğu bu egemenlikle ilgili değerlendirmeleri
oluşturur. İkinci katmanı ise ilk Hıristiyan cemaatin öğrencilerinin İsa ve Tanrı’nın Egemenliği
ile ilgili değerlendirmeleri hakkında anlattıkları öyküler oluşturur. Son katman ise İncil
derleyicilerinin kendi toplumlarındaki İsa ve Tanrı’nın Egemenliği anlayışını yansıtır. Yani bu
son aşama İsa’nın ve onun kıssa ve özdeyişlerle hakkında konuştuğu Tanrı’nın Egemenliği’nin
İncil derleyicilerinin eserlerini oluşturdukları dönemde nasıl algılandığını ihtiva eder.
İncillerin oluşum süreçleri ve tarihin İsa’sını ortaya koyma konusundaki kaynaklık
değerleriyle ilgili İsa Okulu ekolünün buraya kadar naklettiğimiz görüşleri İncilleri oluşturan
sözlü gelenekle ilgili bir takım soruların ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Çünkü İncil
araştırmacıları İncilleri oluşturan materyalle ilgili çalışmaları esnasında sözlü halde bulunan bir
takım öykülerle karşılaşınca, doğal olarak kendi kendilerine “sözlü öykülerle meşgul
olduklarını nasıl bileceklerini” sorma ihtiyacı hissetmişlerdir. Yine İncillerin ihtiva ettiği

239
Funk & Jesus Seminar, The Acts of Jesus, s. 23.
240
Bkz., Funk, Honest to Jesus, ss. 257-264.
241
Bkz., Sarıkçıoğlu, “Hıristiyanlarda Çocukluk İncilleri”, ss. 5-42.
242
Funk & Jesus Seminar, The Acts of Jesus, s. 24.
materyallerin yapısının araştırılması sürecinde belirli bir kıssa ve sözün yazılı İncillerin
derlenmesinden daha önce mevcut olduğu ortaya çıktığında araştırmacılar kendi kendilerine şu
soruyu sorma ihtiyacı duymuşlardır: İncillerdeki (yazılı kaynaklardaki) “bireysel öykülerin en
erken versiyonunu nasıl yeniden yapılandırabiliriz?”. Yine bu bağlamda cevaplanması gereken
bir başka soru da İncillerde yer alan öykülerin veya sözlerin “ilk versiyonlarının veya en erken
versiyon oldukları düşünülen malzemelerin betimledikleri öyküler tarihsel olarak makul
mü/güvenilir mi?”. Şimdi İsa Okulu araştırmacılarının bu ve benzeri soruların cevaplarını
bulmak için yaptıkları araştırmaları ana hatlarıyla görmeye çalışalım. Çünkü tarihsel İsa’sının
kim olduğunu ortaya koymaya çalışan araştırmacılar, yazılı İncilleri oluşturan malzemeleri
inceleyerek yeniden oluşturdukları öykülerden güvenilir tarihsel bilgileri nasıl çıkardıklarını
belirtmelidirler.
İsa Okulu ekolü üyeleri İsa’ya isnat edilen eylemlerin ne derece gerçekte ona ait olup
olmadıklarını ortaya koymak için yaptıkları araştırmalarda yazılı kaynaklarda yer alan
öykülerden daha eski olan öykülerin envanterini ortaya koymaya çalışmışlardır. Bu bağlamda
İncillerde yer alan kıssaların/öykülerin yazılı hale getirilmeden önce mevcut olup olmadığını
keşfetmek için onların iki veya daha fazla bağımsız kaynakta bulunup bulunmadığını
araştırmışlardır. Çünkü onlara göre yazıya dökülmeden önce iki veya daha fazla bağımsız
kaynakta bulunan öyküler yazılı kaynaklardaki versiyonlarından daha eskidir. Bu bağlamda
The Acts of Jesus adlı eserde her bir parça için olan marjinal terkip usullerinin söz konusu
parçanın kaynağı veya kaynakları olduğu ileri sürülmektedir. İsa Okulu mensupları bu
argümanlarını daha net olarak ortaya koymak için Markos 3:30-30; Matta 12:22-32 ve Luka
11:14-23’de geçen İsa’nın Beelzebul adlı bir cin tarafından sahiplenildiği yönündeki tartışmayı
örnek olarak vermektedirler. Sinoptik İncillerde yer alan bu öykü Matta ve Luka’nın eserlerini
derlerken kaynak olarak kullandıkları hem Markos İncili’nde hem de hipotetik Q İncili’nde de
bulunduğu için o iki ayrı bağımsız kaynağa sahiptir. Çünkü Markos ve Q İncili İsa geleneğinin
ortaya konması konusunda bağımsız kaynaklar olarak kabul edilmektedir. İşte bu özelliğinden
dolayı İsa Ekolü üyeleri bu öykü için pembe oy kullanarak onun tarihsel açıdan makul/güvenilir
olduğunu belirtmişlerdir. Buna göre İsa’yı Beelzebul adlı cinin sahiplendiği gibi öyküler sözlü
gelenek döneminde de tedavüldeyidi.243
İsa Okulu araştırmacıları İncillerde İsa’ya isnat edilen eylemlerin ne derece ona ait olup
olmadığını araştırırken söz konusu eylemlerle ilgili çıkardıkları envanterden yalnızca 11 tanesi
iki, 34 tanesi de üç bağımsız kaynağa sahiptir.244 Bunlardan bazıları şunlardır:
İki Bağımsız Kaynağa Sahip Olanlar

İsa’nın şeytan tarafından sınanması (Q ve Markos).


Subayın oğlu/kölesi (Q ve Yuhanna).
Beelzebul tartışması (Q ve Markos).
Cüzzamlıların iyileştirilmesi (Markos ve Egarton İncili).
İsa’nın günahkarlarla beraber akşam yemeği yemesi (Markos ve 1224 nolu İncil
frakmenti).
İsa’nın gerçek akrabalar öyküsü (Markos ve Tomas).
Oniki havarinin görevi (Markos ve Q).
İsa’nın su üstünde yürümesi (Markos ve Yuhanna).
İsa’nın çok az miktarda ekmek ve balıkla 4000/5000 kişiyi doyurması (Markos ve
Yuhanna).
İsa’nın Kudüs’e girmesi (Markos ve Yuhanna).

243
Bkz., Funk & Jesus Seminar, The Acts of Jesus, s. 25, 72-73.
244
Bkz., Funk & Jesus Seminar, The Acts of Jesus, ss.
Mabet olayı (Markos ve Yuhanna).245
İsa Okulu ekolü üyelerine göre bu eylemlerden son dört tanesi dördüncü İncil yazarının
eserini derlerken ilk İncil olan Markos’tan haberdar olmadığı varsayımına dayanmaktadır.

Üç Bağımsız Kaynağa Sahip Olanlar


Çölden yükselen bir ses (Markos, Q, Yuhanna).
İsa’dan bir alamet/işaret istenmesi (Markos, Q, Yuhanna).
İmparator ve Tanrı (Markos, Tomas, Egarton İncili).
İsa’nın takdis edilmesi (Markos, Luka, Yuhanna).246

İsa Okulu mensupları yukarıda naklettiğimiz 11 ve burada naklettiğimiz 4 öykünün


dışındaki öykülerin çoğunun sadece Markos İncili tarafından tasdik edilmesinin tarihçiler için
oldukça talihsiz bir durum olduğunu ileri sürmektedirler. Çünkü söz konusu öykülerin bağımsız
kaynak olarak sadece Markos İncili’nde sahip olmaları onların İsa’ya aidiyetini
güçleştirmektedir. Yine bu ekol mensuplarına göre nasıl ki bir sözün birden fazla bağlamda
söylenmesi ilk bakışta o sözün muhafaza edildiği yazılı kaynaklardan daha eski olduğunu ima
etmesi gibi, aynı şekilde birden fazla bağlama atfedilen eylemlerinde ilk bakışta onları ihtiva
eden yazılı kaynaklardan daha eski olduğu düşünülmektedir. Ancak İncillerde bu şekilde birden
fazla bağlama atfedilen eylem oldukça azdır. Bu tarz bir yapıya örnek Yuhanna İncilinde
İsa’nın tebliğ hayatının hemen başında247 Markos İncili’nde ise İsa’nın tebliğ hayatının
sonlarına doğru cereyan ettiği ifade edilen “mabet olayı” verilebilir.
İsa Okulu araştırmacılarına göre İncillerin oluşum süreçlerini, genel yapılarını,
muhtevalarını ve tarihin İsa’sının tespitte oynadıkları rolü yani kaynaklık değerlerini bu şekilde
inceledikten sonra şimdi de burada ifade ettiğimiz bilgiler doğrultusunda İncillerde İsa’ya isnat
edilen söz ve eylemlerin ne derece/hangi oranda ona ait olduğunu tespit etmeye çalışan İsa
Okulu mensuplarının The Five Gospels ve The Acts of Jesus adlı eserlerde vardıkları bulguları
ana hatlarıyla görmeye çalışalım.

245
Funk & Jesus Seminar, The Acts of Jesus, s. 25.
246
Funk & Jesus Seminar, The Acts of Jesus, s. 25.
247
Yuhanna 2:13-22.

You might also like