Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 8

Chapter 1

Ara Sahne
Lands Between mahvolmuş, işkence ve umutsuzluğa saplanmış durumda.
Burada gerçekten uğruna savaşmaya değer bir şey var mı? Kurtarılmaya
değer biri var mı?

Morne Kalesinin önünde Gözleri sarı bant ile kapatılmış bir kadın görürler.

İrina " Orda birimi var bineğinizin sesini duydum lordlarım ve leydilerim."

İrina Morne kalesinden kaçmış ve babasını Komutan Edgar orda kalmış.


Babası Komutan Edgar'dan duyduğu son sözler ise şu "Görevimi terk edemem. Kale düşse
bile. Komutan olarak, Morne'un değerli kılıcının yanlış ellere geçmemesini sağlamak için
kalmalıyım."

İrina "Oradaki hizmeticiler hepimize karşı nefretle dolu olarak isyan ettiler. O zamandan
beri birlikte kaçtığım tüm yoldaşlarım için geldiler. Bir canı bile bağışlamadılar. Babamın
hayatından endişe ediyorum. Ruhum onun kaçmasını diliyor"

Ara Sahne
Morne Kalesi'nin köleleri yanlış doğmuştu. Onların varlığı bir ceza
olarak kabul ediliyor. Ama tek suçları Grace'in dışında doğmaktı. Bu
yüzden nefretin kalplerinde mayalanıp, sonunda efendilerinden
kurtulmaları için onlara ilham vermesi hiç de şaşırtıcı değil. Uzun
zaman önce Morne Kalesi'nde başlayan intikam döngüsünün bir sonraki
adımı.

Morne kalesinde Lütuf'dan uzak doğan köleler zamanla efendilere itaat etmeyi bırakmışlar
ve o çarpık ruhları ve bedenleriyle artık önlerine gelenden intikam alıyorlar.
Bunların hepsini yapma sebepleri ise basit Altin'ın Lütfü hiçbir zaman onların üzerinde
olmadı.

Komutana mektubu verince


"Anlıyorum. Irina'dan. Teşekkür ederim, sana borçluyum. Ama henüz ayrılamam. Kale
düşse bile. Komutan olarak, Morne'un değerli kılıcının yanlış ellere geçmemesini sağlamak
için kalmalıyım."
ARA SAHNE
Asırlar önce bu kalede yalnız bir savaşçı mücadele verdi. Bütün klanı
yok edildi.Ama o yoldaşlarının kılcıı alıp kendi kılıcına ekledi ve
savaşmaya devam etti. İntakamını almaya çok kararlıydı ve böylece bu
kalenin efsanevi kılıcı oluştu. Godrick'in sürgün şövalyeleri tarafından
ele geçirildi, bir hükümsüz tarafından çalındı ve sonra size geçti. Ve
bununla birlikte, intikam döngüsü devam ediyor.Göze Göz.

Edgar "Sizlere sonsuza kadar borçlandım. Kılıcın bu düşmüş varlıkların eline geçmemsine
yardım ettiğiniz için artık görevime bağlılığım kalmadı. Kızımı bulduktan sonra geri kalan
günlerimi onunla geçireceğim"

İrina'nın Ölüsünü Görünce


"Hayır HAYIRRR. Kızım bunu hak etmedi. Bunun sorumlusu benim, görevimi kızımın
güvenliği yerine seçtim. Ve kader bana böyle cevap verdi. Onları bulucam. AŞAĞILIK
YARATIKLAR HESAP VERECEKLER. İrina huzurlu uyu çünkü intikamını alıcam"

Chapter 2

Morne kalesinden sonra binekleriniz ile bu çarpık diyarda gezerken bir


kilise harabesine denk geliyorsunuz. Artık harabe bile denemeyecek kadar
yıkılmış ancak içinde bir duman yükseliyor. Gizlice bakıyorsunuz ve
içeride bineğinin yanında oturmuş yemek pişiren bir adam var.

Kale The Merchant

"Sizde Tarnishedsiniz ve anlayabiliyorumun benim peşimde değilsiniz o zaman neden


birşeyler almıyorsunuz. Ben Kale tüccarım. Ben Gezginlerdenim. Seyahat ederken
mallarımı satıyorum."

"Elden Ring parçalandığından beri bu diyar yok oluşa ve deliliğe mahkum. Artık sadece
sizin gibi Tarnishedler bu diyarı tamamen parçalanmaktan koruyor. Şöyle diyelim sen
benim gözümde iyi karşılanması gerekn bir müşterisin."

"Gezginlerden bu diyara dağılan çok var. Sizlerden ricam onları bulursanız selamımı
iletmeyi ve onlarlada takas yaparmısınız ?"

"Halkımın hepsi gezgin, uzun zamandır altının lütfuyla reddedildi. Bu yüzden


yerleşemiyoruz ve acınası, aralıksız bir yolculuğa mecbur kalıyoruz. Halklarımız benziyor
çoğu açıdan birbirine benziyorlar. Bizde bir deyiş vardır. Hiçbir sempati yada merhamet
bekleme karşı taraftan ama bize biri zarar vermeye çalışırsa. Onlara merhamet gösterme."
Şu ana kadar sadece sürülmüş şovalylere, tüccarlar ve tarnishedler
hakkında konuştuk. Hepsinin tek bir ortak noktası var o da öyle yada
böyle Lütüf'dan mahkum bırakılmaları.

Edgar ile ikinci karşılaşmada size saldırcak. Savaşın ortasında Yura yardıma gelecek.
Edgar'ı bir klübede kızının cesedini elinde tutarken buluyorusnuz. Size bakar bakmaz fark
ettiğiniz tek şey onun altına yakın gözleri. Sadece öldürmeye yemin etmiş ve başka
hiçbirşeyden tatmin bulamayan o yaratık artık sizinde önünüzde bir düşman.

Savaşı kaybederken Yura summon oluyor ve Edgar'ı tek kılıç darbesi ile kafasını koparıyor.

Chapter 3

Yura The Bloody Finger Hunter

Yura'nın geldiği topraklarda bir iç savaş nedeniyle herkesin delirip birbirini parçalıyorlar.
Hayattaki tek amacını kana susamışlık yüzünden deliren Tarnishedleri avlamak olduğunu
söylüyor.
Siz bunu dedikten sonra neden Bloody Fingerlara karşı savaştığını anlıyorsunuz tabii.
Sonra size asıl peşinde olduğu kişiyi söylüyor. Eleonora isminde bir Ejder Şovalyesi. Yerini
bulduğunu ve oraya gideceğini söylüyor. Marikanın İkinci Kilisesine doğru akşamdan siz
uyurken yola çıkıyor. Siz sabah uaynıp Yura'yı yanınızda görmeyince meraklanıp
gidiyorsunuz ve ölmeden önce Yura'nın ağzından bir iki kelime çıkıyor.
"Ben başaramadım."
Ondan sonra Eleonora sizebakıyor ve hiç istifini bozmadan saldırmaya başlıyor. Ejder
kanından dolayı onunda içinde çok fazla insanlık kalmadığını ve deliliğe sürüklendiğini
anlıyorsunuz attığı bir iki savaş çığlığıve gene göz renginin altına yakın olmasından.

Şu zamanda kadar açıkca gördüğünüz üzere. Deliliğin pek çok formu var ve
bu diyar çürümeye yüz tutmuş.

Chapter 4

Vyke The Dragon Spear and Hyetta

Kilisenden çıkınca dağın yamacında aynı İrina'ya benzeyen biri seslendi


"Merhaba orda birilerimi var ?"
"Ben Hyetta Uzaktaki Işığı aramak için yolculuk yapıyorum. Kabalık ediyorsam kusuruma
bakmayın ama acayip sizde hiç Shabriri üzümü varmı acaba ?"
Ara Sahne
Nasıl oluyorsa aynı İrina'ya benziyor ama İrina öldü. Hyetta acaba
İrina'nın bedeninin elemi geçirdi ama ne amaç uğruna yaptıki bunu ?
Kendini bile tanımıyor.

"Gözlerim olmasa bile çok uzakdan bir ışık görüyorum ve benim bir finger maiden olarak
gerçek amacıma yönlendirecek bunlar. Ban üzüm verenler gibi değilsin değil mi ? Sen
farklısın. Diğeri bana istemediğim halde dokunur. Bir deri bi kemik parmaklarıyla gözlerime
bastırırlar. Ama olsun bana genede Shabriri üzümü veriyorlar ama sen bir şekilde daha
naziksin. Bunun yanında acaba bu üzümler neye benziyorlar merak ediyorum. Bu üzümler
çok yumuşak ve tatlı ama yakıcılar. Görmeye değer bişey olmalılar.

Ara Sahne
Tabii siz Shabriri Üzümlerinin Flame of Frenzy den çıldırmış olan
Tarnished ve insanların gözleri olduğunu biliyorsunuz.

Hyetta'dan aldıkları parşomende yazanlar.

Adı Vyke'ydi, ejderha mızrağı. Antik ejderhalarla savaştan sonra,


ejderhanın sevgisini kazanmış ejderha tarikatçılarının yükselişi geldi.
En çok sevilenlerden biri Vyke, ejderha mızrağıydı; Godfrey'den türemiş
bir Tarnishedlerinden, Elden Lordu olma umuduyla denizin ötesinden
dönerek Yuvarlak Masa'ya katıldı. Bu amaçla Vyke, bir finger maiden
tahsis edildi ve iki büyük runun gücünü kazandı. Ancak meşe ağacının
dikenleri önünde durduğunda gerçeği fark etti. Finger maidenın gerçek
amacının, Elden Lordu olacak kişi için dikenleri yakmak olduğuydu. Ve
bu, aşktan mı yoksa görevden mi doğmuştu, Vyke finger maidenını yakmayı
reddetti. Çünkü Shibiri'nin fısıldamaları ona, başkentin derinliklerinde
saklı, dikenleri yakabilecek bir çılgınlık alevi olduğunu söylemişti.
Ancak Vyke geri döndüğünde, finger maidenı ölmüştü. Görevine ihanet
ettikten sonra intihar mı etmişti? Yoksa Vyke yakalanıp hainlik suçundan
cezalandırılmış olmasından dolayımıydı? Ne olursa olsun, şimdi Vyke'ın
intikam ruhu, İnhibition Kilisesi'nde ölü maiden'ı koruyor, gerçek Vyke
ise yasak topraklar derinindeki bir bir Evergaol'da hapsedildi, üç
yanmış parmak tarafından sıkılan zırh içinde diz çökmüş durumda. Bu,
Elden Lordu olması gereken Tarnished'den geriye kalan tek şeydi.

Vyke'ı yendikten sonra size son nefesi ile bişeyler fısıldıyor.


"Valeria'ım ohhh canım Valeriam seni öldürmediğim için yaşadıklarıma bak. Yaptıklarımdan
pişman değilim. Seni asla öldürmem. Siz Tarnishedler gidin Başkentin altındaki lağımlara
gidin orada aradığnızı bulacaksınız. Belki de daha fazlasını."

Chapter 5

Kale'nin Yaşadıkları
Siz başkente ulaştığınızda kocaman yapılar ve devasa surlar görüyorsunuz
içeri girdiğinizde ise yıkılmış başkenti görüyorsunuz.

Lağımları keşfederken bir parşomene rastlıyorsunuz ve şunlar yazıyor.

Shabriri Yaratlılanların En Rezaleti


Herşey uzun zaman önce bir iftira ile başladı. Shabriri bir yalan ile
geldi. O kadar rezil o kadarhinlik doluyduki yalanı anlaşıldığında
cezası gözlerinin oyulması oldu. Dediklerinin ne olduğunu tam
bilmiyoruz. Ama ya Gezginlerin ölümüne sebep olan Shabriri ise, ya
çarpık bir gülümseme ile kendiği işlediği rezil suçu onların üstüne
yıktıysa. 3 Parmak tarikatı ile işbirliği yaptığın ve
güvenilemeyecekleri söylese. "Bundan sonra şunu anlıyorusnuz insanların
nedne bu tüccarlardan nefret ettiklerini ve lütüfdan mahrum
edildiklerini" İşin sonunda bu Deliliğin Shabriri ile başladığını ve
gözleri oyulduktan sonra Flame of Frenzy'nin ışığı onun boş göz
yuvalarını doldurdu ve altın sarısı gözler Shabriri Üüzmleri olarak
bilindi. Herşeyini kaybedenlere yayılan bir zehirdi adeta.

Lağımlara ulaştığınızda Bir odada çalan bir ses duyuyorsunuz oraya doğru ilerlediğinizde
Kale'nin söyledikleri aklınıza geliyor

"Bu arada bir ara ev diyebileceğimiz bir yer vardı ona Büyük Karavan diyorlardı. Ama
asırlardır kayıp bizim için o karavan. Hatırladığım kadarıyla hep onu arar dururum bu lanetli
diyarda ve böyle bir isimle orda çok güzel malzemeler vardır değil mi ? Büyük Karavan çok
şairene değilmi ?"

"Diğerlerine kıyasla yalnızlığı seçmişimdir hep ve diğer Gezginlerin aksine atalarıma


soracak bir sorum yok ama bilmem gereken bir şey var . Kökenim, kim olduğumu, nereden
geldiğimi ve nereye gideceğimi öğrenmek istiyorum. Hatta umarım bana Büyük Karavan
da katılırsınız. Kim bilir ellerinde takas edebileceğimiz neler vardır."

Ara Sahne
Eğer Shabriri dedikleri gibi tüccarları ölüme sürüklediyse onların
yanlarında getirecekleri acılarını da biliyordur.

Kale The Merchant ile Başkentin altındaki bir zindan da karşılaşıyorsunuz.

Gördünmü atalarıma neler yaptıklarını ? Bütün klan canlı canlı


gömülmüşler. Hasta, delirmiş, eski hallerinin rezil bir
kopyaları.İnlemelerini duyuyormusun ? ARTIK İNSAN BİLE DEĞİLLER. Üç
Parmağa taptığımızı söylediler ve onların üstüne bu DELİLİĞİ biz
salmışız.

EĞER BİZDEN BUNU BEKLİYORLARSA, BİZDEN SADECE BUNU ALACAKLAR!!!

Lütfun dünyası ve onun insanları aralardaki çatlaklarda batmamızı


görmekle yetinmeliydiler.Ama huzurumuzu bozarak kaprislerine göre bizi
kırdılar. Hiçbirinizi affetmeyeceğim. Artık takas yapmayacağım.

Bir dakika, yüzün, o gözler. Frenzied Flame'i kabulenmişsin. Tanınmamış


savaşçı, kendini herşeyden ayır. Frenzied Flame her türlü acını, derdini
ve kederini alsın. Kaos dünyayı ele geçirsin. Kaos dünyayı...

Eğer Kale ile kapıda konuştuktan sonra Frenzied Flame'i alırlarsa Hyetta kapıda bekliyor
olacak. Ona dokunum yeni maiden'ın olarak aldığında ise.

Gözlerim, gözlerim eriyorlar. (acı içinde bağıracak) Teşekkür ederim.


Onlara dokundum. 3 Parmakların kelimelerine dokundum. Maiden'ın olarak
onları anlatmama izin ver.
Herşey ondan geldi. Sonra parçalar geldi, doğum ve ruhlar. Ama Büyük
İrade bir hata yaptı. İşkence, acı, çaresizlik. Her gün, her lanet,
herkes bir hata ile doğdu. Ve böylece ödünç alınan kaosun sarı
alevlerinde eritilmeli. Herşey gene tek olana dek.

Bana üzümleri verenler hiç doğmamayı dilediler. Onların lordları ol.


Acılarını, çaresizliklerini, umutsuzluklarını al onlardan. Bütün
günahları al ve hepsini kaosun alevinde erit. Kaosun Lordu ol.

Sonra maiden acılar içinde yanarak ölüyor.

Chapter 6
Mountiantops Of The Giants

Biraz ilerledikten sonra Shabriri ile karşılaşıyorlar;

Sonunda karşılaştık Tarnished. Lord olacak kişi, hahah bu asık surat da


neden ? Bu beden ile daha önceden tanışmış olmanızdan korkuyorum. Bu çok
talihsizce çünkü o öldü. Bedenine gelirsek, o bana kendi isteği ile
verdi.Shabriri. Umarım buna darılmazsın.

Çok değerli birşeyi feda edeceksin. Bir maiden'ın hayatını, sadece Lord
olabilmek için bir maiden'ın alevlere mahkum edeceksin. Düşüncesi bile
çok korkunç. İstese yada istemese bile senin ilerleyişin ona bağlı.

Çaresiz maiden'ın hayatını bağışla, benim Shabriri'nin sözlerine kulak


aç ve dinle. Seçilmiş savaşçılar. Başkentin derinliklerine in, Üç
Parmağı bul ve Frenzied Flame'i kabullen. Sonra Erdtreeyi kendi bedenine
kazıdığın alevler ile yak. HEPSİNİ YAK. KAOS DÜNYAYI ELE GEÇİRSİN. KAOS
DÜNYAYI...

Shabriri kaosun reenkarne hali. Beni yok edemezsin...

Grace'e ilk oturduğunuzda Melina geliyor ve şunları söylüyor.

Frenzied Flame sahip olunabilecek birşey değil. O şey saf kaos.


Yaşamları yok eden sonsuz bir acı. Bu dünya ne kadar kötü halde olsada,
her ne kadar acı ve işkence çığlıkları yükselsede. Hayat kabul ediyor,
doğum devam ediyor. Bu gene de güzel birşey değilmi. Eğer lord olursan
bu konuşmamı hatırla. Lütfen Frenzied Flame'i bırak.

Ara Sahne
Belkide yalnız bırakman gerekiyordu. İçinde barındırdığı dehşetler
yüzünden.

Chapter 7
Mountiantops of Giant daki kazanda oturmuşken Melina geliyor ve diyorki.

Frenzied Flame'i kabullendin. Acınası. Anlaşmamız burada bitiyor.


Elveda Torrent, elvada Tarnished.
Artık yanmış başkente geri dönülmüş ve Godfrey The First Elden Lord, Radagon ve Elden
Beast ile kapışıldıktan sonra Frenzied Flame seçildiğinde.

Melina Ara Sahne


Böylece göze göz kavramı bütün dünyayı kör bıraktı. Lord of Frenzied
Flame. Sen yolculuk yaptığın sürece seni arayacağım. Sana ait olanı
sana getirmek için. Kaderine yazılmış ölümü.

You might also like