Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 48

ALMANYADAYENiONTOLOGP

Nicolai Hartmann

Sistematik felfese 2 ile ugrapnlar, heqeyi ta~1yabilmesi ge-


reken bir temeli, felsefi bir temel ilimi daima aram1~lardir. On-
larm gorli.~i.i, felsefenin bi.iti.in disiplinlerinin bir noktada bir-
le~mesinin, bir temelden hareket etmesinin ve bir hedefe varma-
smm gerektigi idi. Herzaman bir sistemin kurulmasma ~h~1l­
d1g1 ic;;:in, bu gori.i~ daha da onem kazamyordu. Her sistem kur-
ma bir tehlikeye at1lmaktir; bunun ic;;:in lazim olan, hareket nok-
tasmm, ve mi.imki.inse, bu noktadan ileriye at1lacak ad1mlar111
emniyet altma almmas1 icli.
Her felsefe sisteminin bir kritik hiicum kaq1smda y1kih~1,
sistemlerin zay1fhg1111 erkenden gosterdi. Bu durumda kritigin
kencli silah1111 ele almaktan ba~ka ne yap1labilirdi? Bilgi ic;;:in kri-
tik bir vas1taya ihtiya<_; vard1; bu vasita cla, dogru olarak, hata
kaynaklanmn ke~fedilmesinde ve gidilecek yollann haz1rlanma-
smda aramyordu. Ger<_;ekten, Grek felsefesinin olgunluk <_;agm-
da da, bir temelin bulunmas1 i<_;in boyle bir <_;aba goriiliir. Bu <_;a-
ba derhal kiymet kazanm1~, felsefe bir ilim karakteri almaga ba~- /
l am1~ti.

1 Bu yaz1 • Felsefe Arkivi • ir;in yaz1lm1§ ve cilt I, say1 2-3 (1946) de yayimlan-
m1§t1. Arkivin bu say1s1 ti.ikendiginden, ogretim ir;in gerekli olan yaz1y1, asistan Ulug
Nutku'mm yeni r;evirisiyle yay1mhyoruz. - T. M.
2 Bu terimle, bilgi theorisi, ethik, esthetik, mantik, felsefi anthropologi, tarih

ontologisi v.b.g. felsefe disiplinleri kastedilmektedir. Genel olarak soylenirse, felsefe


tarihine ait olmayan biitiin felsefe ara~tirmalan bu terimin ir;ine girerler. - T.M.

1
F~lsefe arasllrmalannm hemcn her sahasrndaki son temel
I

problemlerin i;:oziimlenemeyi~i, yiizy1llar sonra bir temel disipli-


nin kurulmasma tesir eden ikinci bir motiv olmustur. Bu temel
I

p1oblemler metafizik problemlerdir: madde ile dii~iince diinya-


s1 (Geist), insanla kainat, anlam ile kiymet problemleri. Hii;:bir
felsefe bunlara kaq1 ilgisiz kalamaz; bizi bu sorulara gotiiren, in-
sanm yalmz soru sorma hevesi degil, bu problemlerde insanm
reddedemeyecegi degi~mez bir kaderin pay1 olmas1dir. Fakat hii;:-
bir felsefe bu sorulan sonuna kadar i;:0zemez de; bumt yapmaga
kalki~irsa hep hedefini a~ar ve gene kritige kolay bir yol ai;:1hr.

Boylece kritik problemi burada da onemle ortaya i;:1kmak-


tadir: insan ii;:in miimkiin olam imkans1z olandan ayiran, hedef-
leri dogru olarak ve insanm bilme giiciine uyacak bir ~ekilde bc-
lirleyi p bilmece i;:ozme at1lganhgm1 smirlayan bir vas1ta bulun-
mahdir.
Bu sebepten felsefenin hareket noktas1, cmaiv», tabii bir dii-
~iincenin her bilmeceyi i;:ozebilecegini sanchg1 bir yerde, rn.eLafi-
zikte aramlmadi. E,skiden oldugu gibi, ~imdi de biitiin problem-
lerin i;:oziim ~ekillerini ii;:ine alan bir metafizige varmak bir ga-
ye olara'k elbette kalabilir; fakat meLafizigin kendisi felsefe ii;:in
hareket noktas1 olamaz. Bizi metafizig;e ancak uzun bir yol gotii-
riir; ve hareket noktasmdan iyice uzakla~1lmad1ki;:a, ona hi<;: yak-
la~1lamaz. Her zaman metafizikten daha i;:ok uzaklaplarak, aram-
lan felsefi temel disiplinin kurulmasma i;:ah~1ld1 ve boylece bir
sira denemelere baFuruldu.
tlk deneme mant1kla yap1ldi. Mant1g1 temel ilim yapma i;:a-
bas1, Aristoteles' den Yenikanti;:1lara kadar tekrar eder. Felsefe ar-
tik yarg1 ve sonui;:larla ugra~1yor; felsefenin kavram sistemi de
bu yarg1 ve sonui;:lanndan ileri gidemiyor. 0 halde, eger dii~iin­
celer arasmdaki ilgiler hatalardan temizlenirse, bu chi~iince ilgi-
lerinden dogru bir ~ekilde sonui;: i;:1kanlm1~ olmas1 gerekir. Sko-
lastik felsefe ile rationalism, varolanm ii;: yap1smm dogrudan dog-
ruya kavramlarla kavramlabilecegini sand1g1 ii;:in, bu gorii~e bii-
yiik bir iimitle baglanm1~ti. Hegel'in dialektigi bile bu gorii~e
dayamr. Yalmz burada ~u nokta unutulmaktaych :yap1lan bir so-
nui;: i;:1karmanm dogrulugu, i;:1kanlan ~eyin hakikat olclugunu
heniiz saglamaz; bunun ii;:in aym zamanda ilk yargilann da haki·
kat1 soylemesi laz1mdir; fakat mant1ki ilgiler kendi ba~lanna hii;:-
bir zaman ve hi~bir ~ekilde bunu saglayamazlar.
O halde, bize ilk temelleri saglayacak olan kaynaga gidilme-
liydi. Bu kaynak dii~iince vasitalarmda ~e.gil, bilgi vas1tal~~mda
aramlmahdir. Dii~i.i.nme varolandan geh~1giizel uzakla~ab1hr ve
tamamiyle dogru ve mant1ki bir ~1karma ile, irreal bir ~eyin pe-
~inden ri.i.yadaym1~ ~ib~i gidilebili~; fa~at ancak varolan b~r~ey
bilinebilir; ~iinhi. b1lg1 varolan b1qeym kavranmas1 demektir.
Boylece bilgi theorisi mantigm yerine ge~ti. Bilgi theorisi
Platon'un felsefesinde bile, iizerinde heqeyi ta~1yan bir temel
rohi.nii oynar. Yeni~agda, Descartes ve Kant'da ise, tamamiyle
bir temel ilim olur. Kesin ve giivenilir olan ~ey nedir, nelerden
~iiphe edilemez, hakikat olanla hakikat olmayan birbirinden I}a-
sil aynhr? i~te biitiin bu sorular, «Kritiknin takmd1g1 tavn pe-
lirlerler; ~i.i.nkii clii~iince bak1mmdan bilgi olarak kabul edilen
heqey bilgi degildir; bu hata da olabilir. Fakat bir dii~iincenin
hata veya hakikat olmasmm farkma nas1l vanhr?
Bilgi theorisi bu problem iizerinde baz1 ilimlerin ihtiyacma
yetebilecek belli sonu~lara varm1~tlr. Ger~i o, genel kriteriumlar
gosterememi~, fakat gelenekle gelen bin;ok hatamn kaynaklanm
ke~federek bunlan zarars1z bir hale sokrnu~tur. Fakat felsefe i~in
bu yetmezdi. Felsefede varhgm kavramlmas1 problemi onem ka-
zamr; ~i.i.nkii felsefede yalmz belli obiektlerin isabetle kavram-
hp kavramlamayacag1 degil, varolan bir ~eyin genellikle kavra-
mhp kavramlamayacag1 da aynca bir problemdir. Eski zaman-
larcla skeptisism bunun miimkiin olamayacag1111 soylemi~tir. Ye-
ni zamandaki idealist theoriler ise bu problemlerden pek tehli-
keli sonu\lar \lkarm1~lard1r.
Yalmz bilgi theorisi ile ileriye gidilemeyi~inin sebebi bu-
dur. Ger\i bilgi, bilme ile varolan hiqey arasmda kurulan bir
ilgidir; fakat bu ilginin kurulmasmda, bilme kadar varolanm da
pa.y1 vardir; hem de bu ilgi, yalmz bilginin obiekti tarafmdan
degil, bilgi yapan, her tiirli.i. bilgi obiektlerini i\ine alan subiek-
tin diinya ile olan varhk ilgileri tarafmdan kurulmu~tur. Bu bil-
gi ilgisi varolan bir di.inyada olup biter ve bu diinyanm bir par-
\as1 olarak subiektin aym diinya ile kurmu~ olclugu bir\ok ilgi-
lerden sadece bir tanesidir.
Demek ki bilgi ilgisinin temeline kadar gidilebilmesi i\in,
varhk problematiginin ortaya at1lmasma, yani ontologiye liizum
vardir.

3
Bu durumdan derhal sonu<;; <;;1kanlmad1. Onceleri geli~mc
ba~ka yollardan ge<;;ti. Bilgi kaynaklan bilrneye ait olduklan i<;;in,
bilme fenomenlerine onem verilmesi daha uygun geldi. Bu sefer
de psikologi bir temel ilim olarak ortaya <;;1kt1.
Bu husustaki di.isi.ince basittir: bilginin bir olus tarz1 vard!f
' '
ve bu bilme aktlarmda - idrak etme, hat!flama, tasarlama, kar~1-
la~t1fma v.b.g. - izlenebilir. 0 halde verilen ~ey ile bilginin kay-
nagma varabilmek i<;;in, bu aktlann tahlil edilrnesi laz1md1r. Bu-
rada bizi dogrudan dogruya gayeye goti.irebilecek olan yollar
a<;;1km1~ gibi gori.ini.iyor; <;;iinki.i burada bilgi saglayan bilme, dog-
rudan dogruya kendi kendine kalmaktadir ve obiektini kavra-
mak i<;;in kendisinden aynlarak d1~anya <;;1kmasma hizum yoktur.
Bu obiekt, bilmenin kendi obiektidir.
Bu hesap gene de yanh~t1r. Bilgi yapan subiektlerin arasm-
da aynhk vard!f; bu aynhk genel ve prensipiel olan bir ~eyin
gori.ilmesine engel olur. Bundan dolay1 di.inya subiektlere degi-
~ik ~ekillerde gori.ini.ir. Bundan ba~ka, art1k obiektler degil, an-
cak aktlar kavranabilir; aktlar da ba~ka kanunlara bag;lid1rlar.
Bu yi.izden, bilmenin olu~ tarpna - ne kadar mi.ikemrnel kavram-
hrsa kavramlsm - dayamlarak aktlarda hakikat olan ve hakikat
olmayan ~eyler hakkmda bir karar verilemez; <;;iinki.i hata ile bil-
gi, olu~lan bak1mmdan birbirlerinden hi<;;bir zaman ayn tutula-
mazlar.
Son olarak da, aktlar ancak tabi! bilgi yoni.ini.in (obiekte
<;;evrilen yoni.in) kendisine kar~1, yani bilgi aktma kaq1 <;;evrilme-
siyle indirekt kavramrlar. Fakat bilme, bu <;;evrilme Slfasmda
kendi yolunu kap1yor; aktlanm da obiekt yapmakla onlann ta-
bi1 gidi~lerini bozuyor. Boylece psikologinin introspektion ve
denekle deneme yapmasmda bilinen aporiler (gii<;;liikler) meyda-
na <;;1kiyorlar.
Yi.izy1l11mzm ba~mda psikologism ile mi.icadele eden Feno-
meno~ogi okulu, bu yetersizlikleri kaq1lamaga <;;:ah~tI. «Fenome-
nologrn yeni bir felsefi temel ilim olacakt1; art1k tabiat ilimleri
ornek ~lmarak deneme yai:maktan vazge<;;:ildi 1 ve ~eylere dogru-
dan dogruya bakmanm yenne, ternel yap1larm tahliline dayanan
I

1
Psikologi, denemelerini yaparken tabiat ilimleri11i ornek olarak aliyorclu .-T.M.

4
yeni bir method gecrti. Buradaki ba~hca g0rii~ ~udur: psi~ik akt-
larda, genel karakterde temel yap1 cre~itleri varchr; bu temel ya-
p1lann elde edilmesi icrin tek bir ornekten hareket edilir; tesa-
cliifi olan «paranthes icrine)) ahmr ve paranthes d1~mda kalan,
direkt bir ccg0rii~)) kazanmak icrin ele ahmr .
Boylece, psi~ik olaylarm ara~t1nlmas1 yeni bir temele daya-
tildi. Fakat genel bir fe1sefe disiplini kurulamadi. Fenomenolo-
ginin bu methodu, bilme d1~1 obiektlere uygulanamadi. D1~
di.inya da dahil verilmi~ olan heqeyin bir fenomen karakterine
sahip oldugu dogrudur; fakat boyle olunca fenomenler obiekt-
lerin kendileri degil, onlarm goriinii~ tarzland1r. Eger fenomen-
lerin tahlili sayesinde realite fenomenleriyle goriinii~ fenornen-
leri arasmdaki. aynhg1 gosteren bir kriterium saglansaych, ancak
0 zaman gercrek bir temel kazamlm1~ olurdu. Boyle bir kriterium
da hakikatle hakikat olrnayam birbirinden ayirrriaga yarayan bir
olcriiyii bulmanm aym olurdu. Fakat fenomenologi elbette bu
gayeden crok uzak kaldi.
Bir temel ilmin kurulmas1 icrin yap1lan ba~hca bu dort de-
nemeye dikkate deger b~ka aok1mlar da kat1ld1lar. Bunlann hep-
si, hareket alamm crok daha geni~ bir temele dayatmaga crah~ir­
lar; bu bakimdan ortak bir karakter ta~1rlar: biitiin insan haya-
tlm dolduran degi~ik ilgilerin zenginligi dikkate almmah ve
boyle bir insan hayatmdan hareket edilerek veri ve hakikat tar-
t1~1lmahdir.

insanlar icrinde ya~ad1klan toplum ~ekli bakimmdan oldu-


~;u kadar, bilgileri, diinya g6rii~leri bakimmdan da aynhrlar.
Toplum ~ekilleri her devrin ozelligine g0re degi~ir; bu ozellik-
ler bir defa olan ve tekrarlanmasma imkan olmayan tarihi duru-
mu tayin eder. Art1k bu durumun yap1sma, ya da bu durumu
meydana getiren tarihi sebeplere verilen oneme gore, felsefi dii-
~iinrnenin temel disiplini olarak sosiologi yahut tarih ortaya cr1-
kar. Bundan dolay1 zamamrn1zdaki felsefede bir sosiologism ve
bir historism akim1 vard1r. ikincisi crabucak relativism ~ekline
girdi; relativism de croktanchr a~1ld1g1 samlan bir skepsis'in yeni-
lenmesine sebep oldu.
Bu iki felsefe ak1m1 ile hayat felsefesi ve pragmatism ara-
smda benzerlik vard1r. Her ikisi de sosiologik ve tarihi bir gorii-
~e dayamr ve relativisrnc k<lcrarlar. Fakat Almanyadaki hayat fel-

5
,...

sefesi akim1 dii~iince tarihine dayand1g1 ve devrin di.i9iince ha-


yatmdan sonm;,:lar cs1kard1g1 halde, Amerikan pragmatismi insan
hayatmm genel ihtiya<;lanndan hareket eder ve bilgi ile hara
arasmdaki ilgide ancak hayata hizmet edenle hayata zararh ola-
nm yans1masm1 goriir. Bu gorii9e gore herzaman her milletin
kendisiyle birlikte ayakta duran ve y1kilan cckendi hakikatrn var-
dir; dii9iincelerin kendi obiektlerine uygun gelip gelmemcleri
demek olan, zamana ve insamn tavirlanna bagh olmayan cctek»
bir hakikat yahut hata onlarca yoktur. Bu bakimdan art1k felsefe
bir bilgi deg;il, dolaylSlyla da bir ilim degil, belki cchayat ~ekli­
nin» anlat1h~1, ya da bir insan grubunun herhangi bir zaman-
daki ge<;ici problemlerini kar~1lamaga csah~an bir tavird1r.
Aksakhklan kolayhkla goriilen bu a~1nhklar bir tarafa b1-
ra:kilsa bile, hareket noktas1 yapilan gorii~lerin yetersizligi acs1k-
tadir. Biitiin bu felsefe akimlan insamn pratik, sosial, tarihl yan-
lanm ele ahyor, ya da onun sadece dii~iince hayat1111 gozoniin-
de bulunduruyorlar. Bunlardan insan hakkmda tek tarafh bir
dii~iince dogar ve felsefe bilgisi i<;in, bu gibi d ii~iincelerden <;1-
kacak olan sonucslar da tek tarafh kalmak zorundadirlar.
Elbette bilginin imkanlanyla 9artlan111 insanda aramamn
dogru bir yam vardir; fakat o zaman insam her yandan, yani ken-
di yap1s111111 biitiinli.igii i<;inde anlamaga <;ah~mak Iaz1mdir. Bu-
nunla yeni bir felsefc akimma girilmi~ oluyor ve bu sefer de te-
mel ilim anthrophologi oluyor.
insanla onun hayat ~ekli, yalmz zaman ve hayat ~artlan ba-
k1mmdan d,egil, insan soyu ve biologik kabiliyetler bak1mmclan
da bir ozellik gosterir. Teklerde ve milletlercle dii~iince hayat1 da
s?ybirligi niteliklerine bagh bir ~ekil kazamr; <;iinki.i her mille-
tm hayatmm kaynagmda, kendine ozel bir faaliyet yoni.i, mut-
luluk, hak ve iyilik dii9iincesi, kendine ozel bir ideali ve cli.inya
gorii~ii vardir. Anthropologi sadece bu problemlerin i.izerindc
~~rmakla yetinmemelidir; insan soyunun biologik ~artlanm, clii-
~unc~ hayatmm autonom kuvvetleriyle birlikte gormek ve boy-
lece msamn ~ap1sm111 bi.itiini.i hakkmda bir goril~ kazanmak el-
bette onun bir gorevidir.
Bumml~ .berabe.r . son soz anthropolog,i nin olamaz; <;i.inki.i
~nthr?pol~.g1 msam i<;mde ya~ad1g1, uydugu, kuvvetleriyle bo-
gu~tugu dunyadan ay1nrsa, nas1l olur cla onu bi.iti.inli.igi.iyle kav-
6
rayabilir? insan diinyada yalmz ba~ma degildir; varhk ilgilerin~n
kurdugu geni~ bir sistem ic;;indedir ve bu sistem sadece onun s1s-
temi degildir; onun bulunmad1g1 yerde, onsuz da vard1r. Varhk
ilgileri, insanm bir parc;;as1 oldugu ((diinya»dir. Bu sebepten,
anthropologiclen genel varhk bilgisine, ontologiye donmek ge-
rekmektedir.
Aym durum sosiologi, hayal feLsefesi, pragmatism ve tarih
fclsefesi ic;;in de gosterilebilir. Tarihin geli~mesini, yahut hayatm
sosial ~ekillerini, bunlann ait olduklan varhk ilgilerini tamma-
dan anlamak nas1l miimki.i.n olabilir? Davram~, eylem, isteme,
arzu, limit, koPku gibi insan durumlannm dayand1g1 ilgiler bi-
linmeden onun dii~iince yap1sma yahut yap1p ettiklerinin pratik
onemine nas1l girilebilir? Bundan dolay1 zama111m1zda felsefi bir
temel ilim aramak c;;abas1 bizi, Aristoteles'den beri prima philo-
sophia rohi.nii oynayan bir disipline, ((Varolam oldugu gibi» in-
celeyen bir bilgiye, ontologiye gotiirmektedir.

II

Sistematik felsefenin bugiin Alrnanyacla yeni bir ontologi


kurma yoluna girmesinin sebebi buradad1r. Gen;,:i bu ontologi
heniiz tam anlarn1yla haz1r degildir; fakat olu~ halindedir ve
onun kurulmasma <;ok <;e~itli yonlerden ve birbirinden ayn vas1-
talarla davramlm1~ olmas1 - ontologi i<;in hareket noktalannm
<;oklugu ile bunlann gostercligi z1thklar i<;inde <;agda~lann yolu-
nu bulmas1 pek gii<;le~mektedir - bu egilirnin ne kadar genel ve
gerekli oldugunu onaylamaktad1r.
§imdilik ontologi bir siirii gii<;li.iklerle <;arp1~maktachr. Bun-
lar yalmz ontologi hakkmda <;e~itli onyarg1lardan, antik ve sko-
lastik felsefenin yanh~ yollannm bizde birakt1g1 hatiralardan ile-
ri gelmemektedir; aym zarnancla bunlar bilgi theorisinin halis
aporileridirler. 1 • Burada temel aporilerden bir tanesini, bir te-

1
N. Hartmann bu Lerimi Almancaya, •gidilecek yolun yoklugu • demek ohm
W eglosigkeit kclim siylc c;evirir. Bir yolun bulunamamas1 fenomenlerin tahlili sira-
s111da gi.ic;liikler, c;eli ~ m el er, z1tl1klar, Grekc;e bir kelimc ile apori:ler §eklinde orlaya
c;1kar. Bunlann c;ozi.imleri gerekli olm ad1g1 gibi bazen tamamiyle imkan cl1§1 olabi-
lirl cr; bu durumda onlar •halis . apo rilerdir ve h erhangi bir temele (ornegi, varh-
g1n lcmeline) a il lirlcr. - T. ~ f.

7
mel ilim olmak isteyen ontologinin methodologik durumuna ait
olan aporiyi ele alahm: ontologinin kurulabilmesi i~in daha once
biitiinliigiiyle kurulmu~ bir bilgi kritigine ihtiya~ yokmudur?
Burada, empirik bir ara~tirma temeline dayanmadan apri-
ori sonu~lar ~1karan eski, kritigi olmayan ontologi ele alm-
m1yor; aksine, geni~, ~e~itli bilgi alanlannda kazamlm1~ olan il-
mi gorii~lerin degerlendirilmesi gerekiyor. Eri9ilmesine ~ah91lan
ontologi daha ilk ad1mmda, bilgi alanlan'ndaki ara~tirma sonu~­
larma bagh bulunuyor; ara9t1rma sonu~lannm kurdugu bilgi
methoduna dayamyor. Fakat ba9ka bir ~eye bu kadar bagh olan
bir disiplin nas1l olur da temel ilim olmak iddias1yla ortaya ~1-
kabilir?
Bu itiraza cevap olarak denebilir ki, aym apori, tek bir di-
siplini temel ilim yapmak isteyen cliger ~abalann ~ogunda var-
dir. Anthropologi, sosiologi, tarih felsefesi de empirik bir temele
dayanan geni~ bir bilgiyi ve buna ait methodologik esaslan «ilk
~art>> olarak kabul ederler. Dstelik aym ~ey, hi~bir «ilk ~artall da-
yanmadan kendi ba9lanna duruyorlarm19 gibi goriinen diger ~a­
balar i~in de ge~erlidir. Mantik ve bilgi theorisi pek geni9 bir ol-
~iide ilmi ara9tirma olayma dayamrlar; ve yalmz bu olay1 goz-
onunde bulundurmakla kalmazlar, aym zamanda onu (sadece on-
dan soz etmekle kalmasalar bile) dogrudan dogruya incelerler.
Bilgi theorisi ve mant1k or.taya ~1karabildikleri kanunluluk ilgi-
lerini, aslmda bu zengin malzemeye, ilmi ara9tirmamn saglad1g1
malzemeye, bor~ludurlar. Psikologi ile fenomenologi, inceleme-
ge giri~tikleri malzemenin smirs1z ~e9itliligi i~inde bogulup kal-
mazlar da, temel sorulara girmek isterlerse, aym ~ey onlar i~in de
ge~erlidir. Ger~ekten, bunlar felsefeye bir temel olabilecek du-
r:umda degildirler.
Bununla gii~liik ortadan kalkm1~ olmuyor; aym gii~liik bu
sef~r yeniden beliriyor. 0 halde felsefi bir temel disiplin di.i9iin-
cesmden vaz m1 ge~ilmeli? Vazge~ilmeli gibi goriini.iyor, fakat o
zaman felsefenin birligi ortadan kalkm19 olmayacak m1? Felsefe
ara~tirmalannm biitiin alanlarmm herhangi bir temeli bulun-
mahdir; ve felsefe dal budak salchk~a, bu husustaki ihtiya~ da
~ogalacaktir.

§imdi, i.izerinde durmam1zm gerektigi bir soru kaq1smcla-


y1z: felsefi bir temel ilimin ne yapmas1 vc ne yapmamas1 istenir?
8
Gerc;:ekten bu soru hic;:bir zama_n ac;:1kc;:a ac;:1klanm~?1; iistelik,
birbirlerinden aynhg1 ac;:1kc;:a behrlenmeyen temel ihm olma \:a-
balanna pek degi~ik iimitler baglandi.
Eger c;:ok kiic;:iik aynhklara bak1lmazsa, felsefi bir temel ili-
mi arama c;:abalan, birbirinden c;:ok ayn olan lie;: soru yoniinde
toplamr. J?irincis~ ~udu~ : hareket n?ktas1 olarak kesinlikle .ka~
bul edileb1lecek ilk venler nerededir? Bu, ara~tirmamn b1lg1
~artlarma ait olan methodik bir sorudur. ikinci soru ~udur: ve-
rinin c;:e~itliliginden kalkarak bir gorii~ birligine nas1l vanyoruz?
Bu soru da ara~tlrma yonlerinin 6zellikleri ile birbirlerinden
c;:ok uzakla~an her~eyin birligine, biitiinliigiine yonelmektedir.
:Bu, sonunda felsefenin sistemi ile ilgili, c;:ok geni~ ve iddiah bir
sorudur. Dc;:iinciisii de ~udur : felsefe ara~tirmalannm bii.tiin obi-
ekt alamnm ilk obiektiv temelleri hangileridir? Bu soru bilgi-
nin temellerine degil, obiekte ve biitii.n obiekt alanlanna, sonun-
da dii.nya, hayat, insan v.b.g. nin temellerine yonelmektedir.
ikinci ve iic;:iincii sorular c;:ok ayn ~eylere yonelmekle bir-
likte, gene de s1kica birbirlerine baghdirlar; c;:ii.nhi. dii.nya hak-
kmdaki bilginin birliginin, toplu bir baki~1 gerektiren c;:e~itlili­
gin ontik temellerine bagh oldugu apac;:1ktir.
Birinci soru ise diger iki sorudan tamamiyle aynd1r; «bizim
ic;:in birinci dereceden olana, yani bilgide ilk olana yonelir. Bu-
na kaq1hk diger ikisi «kendi ba~ma birinci derecede>l olana,
arastirmada · son olana aittir. Bu iki tii.rlli. sorus tarzmda ratio
cog~oscendi (bilgi diizeni) ile ratio essendi (varl1k diizeni) ara-
smdaki biitiin z1thklar ortaya <;_:1kmaktadir.
Aristoteles' den beri bi linen bu z1thklar, felsefi bir temel ilim
aramrken daima birbirleriyle kan~t1nlmasalard1, ~imdi bu hu-
susta tek bir kelimeye bile 1iizum kalmazdi. Fakat metafizige ait
ontik temellerin manuk ve bilgi theorisinde - sonralan fenome-
nologide de - aranabilmesi, bu .zithklann birbiriyle kan~t1nlma­
smm bir sonucu idi; biitiin felsefenin methoduna ait ilk temel-
lerin de sosiologi, tarih felsefesi ve anthropologide aranabilme-
si, aym yamlmaya dayamyordu. Mantik ve bilgi theorisi bizi
method bakimmdan birinci derecede olana (bilgi bakimmdan
ilk ~arta), sosiologi, tarih felsefesi ve anthropologi de ontik ba-
kimdan birinci derecede olana (varhga ait ve bilgi bakimmdan
sonuncu olana) gotiirebilmeli, fakat bunun tersi yap1lmamah idi.

9
Her iki iddiamn da bir ve aym soru ic;inde izlenemeyecegi
bir gerc;ektir; bir ve aym disiplin ic;inde bu sorulann ikisi birden
gec;erli degildir. 0 halde bunlardan ya biri, ya da digeri izlenme-
lidir; her ikisini de incelemek isteyenler bu sorulan birbirinden
iyice ayirmah ve onlan problemlerin yoniin e gore izlemelidir.
Burada ikinci bir hususla kaq1la~1yoruz. Felsefe, bilgi baki-
mmdan, biitiin diger disiplinlerclen bag1ms1z olan tek bir disip-
linle ba~lamahdir iddias1 utopiktir. Gerc;i ilk hazirhklan sagb-
yan soru alanlan vardir: bilgi theorisinin ve fenomenologinin
soru alanlan bunlann arasmda sayilabilir; fakat bunlar kenclile-
rinden once gelenlerden aynlarak incelenemeyecekleri gibi, ic;-
leri bakimmdan da boyle bir temeli kurmak ic;in yeterli c.legil-
dirler. Tek tek dii~iiniirler, c;1kl~ alanlarmm geni~ligini fark et-
meseler bile, felsefe birc;ok yanlardan birden ara~tirmalanna ba~­
lar. Felsefe zamamn biitiin bilgisinden faydanalabilir ve bu bil-
gi filosoflann hareket noktalan ic;in her zaman onemlidir. H ic;-
bir felsefe kendisiyle ba~lamaz; ilimlerin ara~tirmalanm - bu
ilimler heniiz ba~lang1c;ta olsalar bile - kendisi ic;in ~art ko~ar.
Felsefe disiplinlerinin kendileri de, kaq1hkh ilgiler ve ~art­
larla birarada bulunurlar. Metafizik, bilgi theorisi, eth ik ve ta-
rih felsefesine ait dii~unceler arasrnda ccorganik» bir ilgi varchr.
Bunlar ancak ogTetim gayeleri bakimmdan aynlabilirler; bu da
ancak dar s1111rlar ic;inde miimhin olabilir. Her buyi.ik dii~iini.i­
riin eserinde, temel sorulann geli~mesine gore, c;e~itli disiplin -
lere ait problemlerin birbirleriyle olan ilgilerini gormek ve gos-
termek miimkiindur.
Ontologi, method bakimmdan mutlak bir oncelige sahi p
oldugunu iddia etmez; bu ylizden, yukarcla adlan gec;en ve fel-
se~i bir temel ilimin kurulmasma c;ah~an akunlar ii;:inde tama-
m1yle yeni bir yer alir. Biitiin felsefe clisiplinlerinde ontologinin
yarchmma ihtiyaci olan sorular vardir; bu bak1mdan ontologi,
bunlann method bakimmdan ilerlemesini miimhin kilan ilk
~art.Ian saglar; fakat onlardan once gelmek, onlara yol gostermek
iddiasmda degildir. Aksine ontologi dig·er disiplinleri «ilk ~art»
~larak ka~ul ed~r: onlardan kendisi ic;in sonw;,:lar c;1kanr ve ara.)-
tirmam~ i!erleyi~1 bakumndan daha c;ok bir philosophia ulti11ia
~araktenm ta~Ir. Fakat, bu, ontologinin ilk varhk temellerini
mcelemesine ve bu anlamda philosojJh£a prima olmasrna cngel
degildir.

10
Demek ki ontologinin yeri, felsefe disiplinlerinin kar~1hkh
ilgi esasma dayamyor; bu ilgi, disiplinlerden herhangi birinin
method bakimmdan bir oncelige sahip olmasma engel oluyor;
ve boylece yukarda anlat1lan apori'yi, felsefenin hareket nokta-
sma ait soruyu, reddetmeden c;:ozebiliyor. Fakat ontologi, bu ha-
reket noktasm1 yalmz kendisine maletmiyor. Bu durum, agirh-
gm birinci sorudan iic;:iinci.lye gec;:tigini gosterir ve temel ilimin
as1l ilgi alam da ratio cognoscendi' den ratio essendi'ye kaym1~
olur. Art1k heqey varhk temelleri probleimine baghdir; c;:iinkii
1_ f bir bi.itiini.in birligi ve toplu olarak gori.ilebilmesi hakkmdaki
soru en iyi bir ~ekilde ilk varhk temellerinden hareket edile1ek
ele almabilir; fakat bu hedefe, verilerin c;:qitliliginden hareket
edilerek hic;:bir zaman vanlamaz.
Problemin bu ~ekle girmesi bile dikkate deger bir sonuc;:-
tur; c;:iinkii temelden olan bu degi~iklik sayesinde, reflexion'a
dayanan bir tavirdan vazgec;:ilerek yeniden tabii tavira donill-
mektedir; c;:i.inki.i obiekte yonelme bilginin tabii tavndir. Psiko-
logi, mant1k ve bilgi theorisi, bu tabii tavn, suni olarak obiekt-
ten ay1nyorlar ve subiekte, subiektin aktlanna, dii~i.inmenin
kendisine (kavram ve yarg1ya), bilgi ilgilerine ve 9artlanna yo-
neltiyorlar. Boylece bu bilgiler varolan bir 9eyden verilmi~ olan
bir 9eye dogru donmi.i~ bulunuyorlar. Gerc;:i bu onlann ozel ara~­
tirmalan ic;:in gereklidir; fakat bu yeni tavir, verilmi9 olan bir
~eyin c;:e9itliligi yiizi.inden varolan bir 9eyi gozden kac;:irmak teh-
likesine di.i9i.iyor. Bu o kadar ileri gidiyor ki, yeni ontologinin
ba~lang1cmda, her alandaki verili9 tarzlan, yanh~ bir ~ekilcle var-
hk tarzlan olarak kabul ediliyor. /

Reflexion'lu tavirdan c;:ikan birc;:ok gorii~ler bugi.ine kaclar


heni.iz a91lmam1~larclir. idrak olunabilen bir 9eyin «gerc;:ek olan»
9eyle bir tutulrnasma gene de rastlanmaktad1r. Bu di.i9iince bir
zamanlar Yenikantc;:1larda yaygmcl1; ve bu okulun 1dii9i.incesi
ic;:inde yeti~enlerin, iclrak edilemeyen pek c;:ok gerc;:ek 9eylerin ol-
dugunu anlayabilmeleri i~in ~imdiye kadar gittikleri yoldan ken-
dilerini zorla uzakla9tirmalan laz1mdir. idrak edilebilen 9eylerle
ger~ek ~eylerin birbirinin aym olma1d1g1 tabiat ilimlerince bili-
niyordu; fakat bilgi theorisi onlara kar91 ~oyle bir itirazda bulun-
du: bu ilimlerin konusu olan atomlar, energiler, tabii olaylar
birer1 hipothesclirler ve tabiat ilimlerinin bu obiektleri, iclrak
olunabilcn ~eylerclen nzakla~t1k~a, ger~ek olan ~eylerden de o de-

11
rece uzakla~1rlar. Fakat bir dii~iinme verimi olan bir hipothesin
kavramaga <:;ah~t1g1 varhk iligileriyle aym olmad1g1 bu <:;e~it kri-
tigin goziinden tamamiyle ka<:;1yordu; <:;iinkii boyle bir kritik, dii-
~iince ile varhk arasmdaki ilgiyi goremiyordu; bu sebepten, bii-
tiin bilginin temelini, varolam, gozden ka<:;1nyordu.
Reflexion'a dayanan bu tavir, yirminci yi.izy1l111 positivis-
minde, positiv ilimlere de sirayet etmi~tir. Miimkun oldugu ka-
dar kritik olmak gayesiyle positivist <:;evrelerde art1k tabiat ka-
nunlanndan degil, sadece tabiat ilimlerinin kanunlanndan soz
ediliyordu. Positivistler sirf kanun bulmaga <:;ahpn ilimler iize-
rinde konu~tuklanndan, ilimlerin anlams1z oldugu kadar tehli-
keli de olan klSlr bir yola sapmalanna sebep oluyorlard1; <:;iinhi
yalmz kendi kavram ve formiilleriyle ugra~an ilimler obiektsiz
kalmaga mahkumdurlar.
Yeni ontologinin dogmasmm ve tabi1 tavnn yeniden kaza-
mlmasmm yapt1g1 degi~ikligin ne gibi faydalar saglachg1m tar-
tabilemek ii:;in, bu gibi aykin orneklere ihtiya<:; vardir. Bu tabii
tavir, obiekt diinyasmm bize vas1tas1z olarak verildigini; buna
kaq1hk aktlann dii~iinme ve bilgi ilgileri gibi i<:; verilerinin vas1-
tah olarak, obiekt alanmdan uzakla~1p kendi ii:;imize i:;evrilerek
verilmekte oldugunu ai:;1klar; i:;i.inkii reflexion'a dayanan tavir,
tabii tavrm kendisinden once gelmesini ~art ko~ar. Ontologinin
tavn ise, tabii tavrm direkt ve tek i:;izgide devam1 demektir.
Bunu ba~ka bir yandan gostermek de miimkiindi.ir. Reflexi-
on'lu tavir, tarihi ilimleri relativisme gotiirmi.i~tiir; fakat bir ha-
kikat gcirii~iiniin neye gore relativ olmas1 gerektigi sorulursa, bu
soruya, hakikat belli bir zamandaki hayat ilgilerine, pratik ihti-
yai:;lara ve sosial hayata, kisaca <etarihi olana» gore d~gi~ir diye
bir cevap ahmr. Bununla, relativisme bagh olmayan hii:;bir ~eyin
bulunmad1g1 samlmaktadir; fakat tarihin real aki~1, bizce biitii-
niiyle anla~1hp i<:; yaplSl kavramlamasa bile, her tiirlii relativism-
den bag11ns1z olarak kabul edilmektedir.
Relativism i<:;in bu durum ba~ka tiirli.i olamazd1; <:;i.inkii bir
~ey i<:;in biitiin ba~ka ~eyler relativ olunca, o ~eyin kendisi relativ
olam~~; ~iinkii o zaman relativ olan bir ~ey, relativ oldugu ii:;in
kendlSlm ortadan kald1nr. Tarih diinyasmm realitesi, ii:;indeki
her ~orii~iin ve ge<:;erlilik dii~i.incesinin relativ olmasma ragmen,
relat1v olmanm iistiindedir.

12
Gcrc;,:ekLen burada cla onLologik bir Lezle kaq1la~1yoruz. Bu
tez tarihi varhk alamm kaq1hyor ve tarihi relativismin iddiala-
nm da ic;,:ine ahyor. Yalmz, temel olan bu di..i~iince hakkmda bir
bilgiye sahip de_giliz; bu dii~~ir_ice _bize tabii tavirdan,. f~~~ma bile
vanlmadan gehyor ve relat1v1smJ.11 sonuc;,:lanyla c;,:eh~t1gme bak-
madan, onu kendiligimizden kabul ecliyoruz.
Boyle bir sonuca varmak, a~1n bir ~ekilde kritik olan her
reflexion'un kaderidir; c;,:i.inki..i reflexion, kendisinin dayand1g1
ilk ~artlan tammad1g1 g~ibi, bunlarl~. ilgilei:imiyor da; kritigin k1-
hC1m kendi atilganhgma kaq1 deg1l, venlere kaq1 kullamyor.
Kendini ele~tirmekten yoksun olmakla, ele~tir:rnesi bo~a gidiyor.
Tarihl relativismin ilerleyemedigi ve giic;,:si.iz kald1g1 yerde, bu
relativismin dayand1g1 fakat tammak istemedigi ontologik «ilk
prtlarn ortaya pkmaktadir.
Buna kaq1hk ontologi, ilk ~artlan incelemekle i~e ba~lar;
sorulan, sadece bize «verilmi~ olan»a yonelten k1Slrla~m1~ kriti-
g·in elinden kurtararak ilk prtlann kendilerine dogru c;,:evirir.
Ontologi, ilk ~artlarm bize oldugu gibi verildikleri samsma ka-
p1lmaz; aksine, heqeyden once bunlan aray1p ac;,:1k bir ~ekilde
ortaya koy:rnaya c;,:ah~1r. Bu demektir ki, ilk ~artlar ile veriler ara-
smda once bir ilgi kurulmahd1r. Bu hususta kaq1la~1lacak giic;,:-
liikler de, temelli gi.ic;,:li.ikler degildtir; dayand1klan sorulan ve
hipothesleri her zaman smamak zorunda olan positiv ilimlerin
c;,:ogu bu c;,:e~it giic;,:li.iklerle kaq1la~aktad1r.
Bu ac;,:1klamadan sonra, felsefenin hareket noktas1 hakkmda-
ki sorunun bizi tek bir temel disipline neden gotiiremedigi, fa-
kat varhk temelleri hakkmdaki sorunun bizi bu hedefe nas1l go-
tiirdiigi.i anla~1hyor. Gerc;,:i her fenomen alam, her veri grubu bir
hareket noktas1 olabilir; yalmz fenomenlerin halis, verilerin de
gerc;,:ek olmalan laz1md1r. Onlann bu nitelikleri ta~1y1p ta~1ma- ,
chklan ba~lang1c;,:ta ender durumlarda, fakat c;,:ogu zaman sonra-
dan onlardan c;,:1kanlan sonuc;,:larla anla~1hr. Verilmi~ olan ile ve-
ri1memi~ olan ~eyler, sadece bilinmesi gereken varhgm yap1s111a
degil, aym zamanda obiektin belli yanlan ic;,:in ahc1 ve sec;,:ici bir
organa sahip olan insamn bilgi «apparat»ma da baghd1r. Bilgi
ilkin her yerde varolanm «d1~ma» c;,:evrilmi~tir; idrak alam boy-
le bir ilgi ic;,:in prototiptir.
Eger verilmi~ olan ~eyleri kendisine konu eclinen bir ilim

13
1cmcl ilim yap1lirsa, hcterogcn olan vc method bakimmdan bir-
birlerinden cok uzakta bulunan fenomen alanlanmn ~oklugu
gozoni.inde t~1tularak i~e ba~lamak gerekir. Boylece de, tek b.ir
hareket noktas1 yerine, birbiriyle bag1 olmayan tek tek ~eylerm
bir y1gm1 elde edilir. Hele bunclan ba~ka ccbizim i~in oncell olan-
la cckendi ba~ma once)) olan birbiriyle kan~t1nhrsa, bu kan~1m1
varhk temeli olarak kabul etmek tehlikesi ile kaq1la~1hr ve ya-
p1S1yla birlig;i aranan cliinya bir kaos i~inde ~ozii.lmege ba~lar.
Bu rozi.ilme
'S ,
zamamm1z111 relativisminde cok ilerlemistir.
;J '

Kritisism, logisism, psychologism akimlannda ~ozii.lrme daha da


gizli kalabilirdi. Relativismin skeptik, ~ozi.ici.i karakterine bu
yiizden te~ekkiir etrnek Iaz1mdir; <;:i.inkii relativism, reflexion'a
clayanan hareket noktalarrndan ba~layarak onlan kendileriyle
~eli~ik bir duruma getirmi~ ve sonunda bu ~eli~meleri a~1kta b1-
raknu~tir. Ancak bu ~eki lde yeni ontologi i~in bir <;:ah~ma ala111-
n111 saglanmas1 imkam kaza111lm1~ oluyor.

III

Felsefenin dayanabilecegi bir temel ancak varhk temelleri-


ne <;:evrilen soru yoniincle aranabilir. Felsefede onemle ii.zerinde
durulmas1 gereken husus, hareket noktas1 olarak se~ilen feno-
men alanlanmn, varhk alanlannm tabil ilgilerine uyacak bir ~e­
kildc, bir bii.tiin i<;:inde cliizenlenmelerinin gerektigidir. Bu dii.-
zen, ccbize verilmi~ olan ~eylernin diizeninden tarnamiyle fark-
hchr ve onti:k terimiyle nitelenebilir. Bu di.izeni bulrnak ontolo-
ginin ba~hca garevidir. 1drak, qyanm mahiyetiyle ilgilenrnedigi
i<;:in en heterogen olan ~eyleri birbirine baglar; aym durum, bel-
li smirlar i<;:inde, ccolaylarm ya~anmasmda» da gori.ili.ir. Ustelik
1 burada dagm1k bir <;:e~itliligin bi.iyi.ik onemi varchr. Bununla
birlikte, idrak Ve olaylann ya~anmas1 her zaman yoruma rnuh-
ta~tlf; y~n.i bunlann bize tamtt1g1 varhk ilgileri di.izeninin kaza-
mlmas1 i<;:m, her zaman dig"er 0o-ori.islerden
1 '
hareket edilmesi ge-
l

rekrnektedir.
Diger yanda, ontik diizen, tabii dunya goru~iine sa111ld1gm·
clan daha da yakmdir. 1drak ve olaylann yapnrnas1 ile tabii di.in-
ya gar~i.~i.i ar~smda bir fark vardn~ Tabii diinya gori.i~i.i ile, id-
rak ed1len ob1ektler ve ya~amlan olaylar arasmdaki ortak di.i~i.in-
14
ce bunlann real olduklanmn kabul edilmesidir; vc bu di.isl.in-
' '
ce onemlidir. Fakat tabi1 di.inya gori.i~i.i, obiektlerle olaylann,
idrak edildikleri ve ya~and1klan gibi olduklanm hi<;bir zaman
iddia etmez. Tabi1 di.inya gori.i~i.i, aktlann (iclrak, di.i~i.inme v.b.)
bize realiteyi verdigini kabul eder, fakat bunlann bize varhg1 ol-
dugu gibi tamttiklan hakkmdaki cmygunlub (adaequatio) tezi-
ni kabul etmez.
Boylece, tabi! di.inya gori.i~i.ine ontologi bakimmdan ozelli-
gi olan bir unsur kat1lmaktadir; bu yeni unsur, e~yanm <;ekirde-
gine dogru bir yakla~ma olarak belirlenebilir ve fenomenden
varhga, gori.ini.i~ tarzmdan gori.inenin kendisine yonelen bir ta-
virm ac,:1klanmas1dir.
Tabii di.inya gbri.i~i.i temelcle ontologiktir ve bu sebepten
clolay1 da, yukancla gosterilcligi gibi, kesintiyc ugramadan dog-
rudan dogruya felsefi: ontologiye ge<;ebilir. Positiv ilimlerin ta-
v1rlan da bu gec,:itin yolu i.izerincledirler. Boylece, tabii di.inya
gori.i~i.i, ilimlerin <;ogu ve felsefi cli.inya gori.i~i.i tek bir yonde top-
lanarak aralanncla ,51ki bir ilgi kurarlar. Genell ikle, yalmz skep-
tisism, subi ektivism ve id ealism bu c,: izginin ch~ma c,:1karlar. Bu
theoriler yi.izi.inden, yolclan c,:1kan felsefe, ancak yeni ontologinin
ba~lamas1yla kendini bu durumcl an kurtarabilmi~tir.

~imdi burada as1l problem, fenomen dizisindeki di.izenin,


obiektlerin di.izenine uyacak bir ~ekikle i~lenmesi, real di.inyanm
yap1smm anla~1lma s1d1r. Bi.iti.in olarak gozoni.inde tutulunca,
di.inya yaplSlmn sir dolu bir ~eyi yahut bir bilmeceyi saklad1g111 1
sanmak, bir yamlmadir. Di.inya yaplSl, onun ic,:inde yer alan in-
sana kendisini saklamaz; yalmz ona, kendimizi merkez yaparak
baktig·1m1zdan, onun hakkmda toplu bir gori.i~ kazanam1yoruz.
Fakat bu, ortadan kald1nlmas1 mi.imki.in olan bir gi.ichikti.ir· an-
cak, fenomen dizisinde ccverilmi~ olan ~eylerin» birbiriyle 'olan
baghhg1 di.inyanm varhk di.izeni olarak kabul edilmemeliclir.
Veri ·di.i.zen~nin .. aksine, va:hk di.izeni, tabi1 di.inya gori.i~i.ine ozel
olan ob1ekt1v yonelme (orientation) ile aranmahchr.
.. o.bie~tiv yonelm e, insanm di.inyada yolunu bulabilmesi ic,:i n
onemh bir ba~andir. Ba~langl<;:ta bu, dar s1111r lar icind e kahr;
I bu s1.~1irlar h~yatm gerekli, pr~tik ihtiyac,:lan tarafi~dan c,:izilir.
Bu yonelme, msa~m. hayvana olan i.isti.inhigi.idi.ir. Hayvanm dav-
ram~mda heqey itki hayatma (ac,:hga, kendini korumaya, cinsi

15
itkiye) dayamr; hayvanm diinyas1111 itkileri tayin eder ve o, ken-
di diinyasmda bir merkezdir. Bundan dolay1 hayvamn gorii~i.i
\Ok dar kahr; \iinki.i ger\ek dtinyada onun payma elbette boyle
merkezi bir yer dti~mez. Merkezi yonelme yamlmalarla doludur.
insanm bilmesi bu yamlmalann ortadan kald1nlmas1yla ba~lar;
insan, di.inyay1 kendisine gore degil, kenclisini dtinyaya gore
ayarlar. Boylece, dtinyada kendi yolunu bulmaga, hareket ve yo-
ni.ini.i belirlemege ba~lar; bununla insan, real di.inya ile olan il-
gileri derecesincle, merkezde olmayan yerine yakla~m1~ olur.
Obiektiv yonelme, temelde varhk ilgilerine dogru bir <;;ev-
rili~tir; · fakat boyle oldugu i<;in onun insan hayatma, pratik ga-
yelere hizmetinin az oldugu samlmamahdir. Obiektiv yonelme,
hayat1m1z1, btittin bir dtinya dtizeni tarafmdan ta~man, bir <;;ok
~artlara bagh bir :hayat olarak anlamaktad1r. Bu anlayi~, onun
diger gorti~lere olan tisttinltigtidtir; <;tinkti di.inyada hayatm1 ak-
tiv bir ~eki1de dtizenleyen bir varhgm bag1ms1zhg1, onun kendi
baghhgm1 bilmesiyle ba~lar.
insanm kainat kaq1smdaki tabii tavn, real dtinyamn ya-
plSl hakkmcla bir dti~tinceye varmas1 i<;in yeterli degildir; real
ilimlerle felsefe theorileri, dtinyada kendi yoni.imtizti belirtmek
gayesiyle ba~lamlan faaliyeti pratik ihtiya<;larm smirlan otesin-
de de devam ettirirler. Birbirinin yerine ge<;;en ve real di.inyay1
daima daha fazla kavramaga ~ahpn di.inya gorti~leri, bu yonde
iler lemektedirler.
Bu geli~me, hi<; gerilemeden devam edebilseydi, ontologi-
nin bugunkti gfaevi basitle~irdi. Fakat, dii~iince tarihinin ger-
c;ek ak1~1 gozontinde bulundurulursa, reflexion'a dayanan tav1-
rm araya girerek, 0zellikle felsefede bi.iyiik bir rol oynad1g1 go-
rtil tir. Reflexion'lu tavir, yukanda gosterilidigi gibi, bilginin kri-
tigi ve emniyete almmas1 bakimmdan aslmda s1hhatli bir istek-
ten doguyor; fakat sonradan bag1ms1z bir ~ekil alarak tabii tav1n
ortadan kaldirmaga <;ah~1yor. Reflexion, kendi tavrma gore dtin-
~a g~r~~l~rine ~ekil verir; bu gorii~lerle, hayvan diinyasmda oldu-
gu g1b1, msam merkez· olarak alan bir dtinya goru~une geri do-
ntilmti~ olur.
Reflexion'a dayanan di.inya gorti~lerinin ytikseklerde dola-
~an metafizik ideleri gozoni.inde bulundurulursa, bunun a1dati-
c1hgmm farkma kolayhkla vanlamaz; <;;iinku onlar subiekti,
16
«ben))i, «dii~iince diinyasmrn, hiirriyeti, yahut en sevilen genel
bir terimle «akil))l, diinyamn merkezi say1yorlar. Bu kainat go-
rii~leri en yiiksek obiektleri inceleme konusu yap1yorlar; fakat
i<;;ersinde subiekt, dii~iince diinyas1 ve akilm bulundugu real
di.inyanm bir bi.iti.in olarak yap1s1 hakkmda bize tamamiyle yan-
h~ dii~i.inceler veriyorlar. Hayvana, kendi bilmesinin seviyesine
gore faydah olan ve bu yiizden yalmz onun i<;;in anlam t~1yan
bir ~ e y, felsefe i<;;in bir tehlike olur; <;;iinkii boylece real diinya
felsefenin konusu olmaktan <;;1kar ve onun yanmdan ge<;;ilmi~
olur.
Bugi.in felsefede, tabii tavirm ve onun obiektiv olarak yo-
ne1digi diinyanm yeni ba~tan kazamlmasma <;;ah~1lmaktad1r. Bu
sebeptendir ki, zamamm1zda ontologinin kurulmas1 i<;;in felsefe-
nin hemen hemen bii.tiin ara~t1rma alanlanm kaplayan bir di.i-
~iince <;;arp1~mas1 varchr. Bu <;;arp1~mada her ~eyden once ontolo~
gi i<;;in bir zemin hazirlanmasma <;;ah~ilmaktadir.
- '""·'
Bu durum basit degildir. Felsefi dii~i.inmenin heni.iz bir<;;ok
kusurlan vardir; bunlar yiizy1llarca metafizige hakim olduklan
ii:;:in, sanki felsefenin irs1 yanh~landirl ar. Diinyanm birligi hak-
kmda miimkiin oldugu kadar <;;abuk bir dii~iince elde etmege
i:;:ah~mak egilimi, bu yanh~lar arasmda en tehlikelisidir. Boyle
bir durum kar~1smda uygun olmayan vas1talara ba~vurulmas1 ve
di.inyanm birligi hakkmda bir bilginin kazamlamamas1 ka<;;m1l-
maz bir sonu<;;tur.
Metafizik diinya gorii~lerinin <;;og;u bir yamlmaya dii~mii~­
ler, «bir tek)) olmas1 laz1m geldigi samlan ve apriori tesbit edil-
mi~ olan bir temel prensibi (yahut diinyamn sebebini) aram1~­
lard1r. Diinya, varhk basamaklan bakimmdan birbirinden <;;ok
farkh yap1lardan meydana geldigi i<;;in, bu temel prensip ya en
alt1, ya da en iist bir basamakta 2 , yani ah~ilm1~ terimlerle soyle-

Bmada •alt • ve •i:ist • - basamak tcrimleri birbirinin zt.ddt olarak anla~1lma­


1

mal1~ir;,. bunlarcla herhangi bir cleger aranmamahd1r. Bu terimler saclece varhgm


• bas1lhgme • ve · komplex. Jigine i§aret etmekteclir.
2
IIartmaim , varhg1 ba§hca dart sfere ( tabakaya, alana) aymr: 1. madd! varhk
sferi , 2, organik varhk sferi, 3. psi§ik varhk sferi, 4. tariht ( dii~iince di.inyas1, Geist)
varhk reri.
Bir §ema ile gosterilirse:

17
nirse, ya maddede, ya da du9unce dunyasm~a _aranr~19t1~. Birinci
yon materialism ad1yla ta111nm19tlf ve <;;:e9ith 9ekillen vard1r;
ikincisi ise biitiin theism ve pantheismlerde, biitiin idealism ve
akil metafiziklerinde ya9amaktadlf.
Demek ki, ya en alt varhk basamagma ait prensip varhgm
biitiin iist basamaklanna, ya da en iist varhk basamag1mn pren-
sibi alttaki varhk basamaklanna ta91111yor ve uygu.lamyordu. Bu,
diinya hakkmdaki dii9iinceyi <;;:ok basitle.? tiriyordu. Varhk basa-
maklannm <;;:e.?itliligi ve ozelligi bu 9ekilde anla91lamaz; gerek
«yukandanJJ, gerekse «a9ag1danJJ kurulmaga ba9lanan boyle bir
konstruktion'un dogru olmad1g1 da zamanla anla91ldi. Ne tarihi
varhktan hareket edilerek organism ve kosmos, ne de maddeden
hareket edilerek psi9ik hayat ve dii9iince hayat1 anla91labilir;
<;:iinkii bir varhk alamnm kategorilerinin ve kanunlanmn ba~ka
bir varhk alanma ta9111mas1 ve uygulanmas1, bu alanlann suur-
lannm a91lmas1 demektir. SmITlanm a9an kategoriler, obiektiv
ge<;:er liliklerini ka ybed erler.
Ontologi, bu gibi konstruktiv ve subiektiv gorii9lerden ay-
nlmahdlf; her tiirlii a91n iddialardan uzak kalmah ve .ozellikle,
vanlacak sonrn;;:lan, bunlar ne kadar i;;:ekici olurlarsa olsunlar,
acele ile kabul etmekten sa;kmmahdlf.
Ontologi diinyamn birlig·inden, onun bir biitiin, bir sistcm
oldugundan 9iiphe etmez; fakat bu birligin ne r0lidugunu, nas1l
kur_uldugunu onceden soyleyemez; bunlan once ara9tlfmas1 ge-
rekir. Basiitle9tirilen, yahut belli bir alandan alman 9emalar red-

Tarihl varhk sferi ...................... · · ·•· · · · · · · · · · · ·


,j, varolma §art1
Psi§ik varl1k sferi ................ ...... ·. · · · · · •· · · · · · · · ·
Organik varhk sferi ......................... · · · · · · · · · · · ·
Madd1 varhk sferi ................... , ...... ···. · ·. · · · · t baguns1zhk

" Biz bu varhk sfcrlerine diinyada fenomen olarak rasthyoruz. Her sfcrin varli-
gi, k~ndinclen onceki, yan i altlaki sferi yahut sferleri §art ko~ar. Iler sfer, kendin-
den onceki sfere gore • bag1ms1z.du., ; fakat ayrn zamanda ken din den onceki sfere
dayamr. Demek ki, autonomi ve dayanma aym zamanda varchr. Bundan ba§ka, en
alt sfer (madcli varhk) en kuvvelli olan sferdir. En iist sfcr de, en zay1f olan, fa-
kat aym zarnanda en bag11ns1z olan sferclir. Sferlcr arasmdaki bu ilgileri di.izenlc-
yeu kanunlara • kategorial kanunla1'» aclt verilmektedir. Her varhk sferinin i:izcl ka-
nunlan vardir; bunlar birbirlerine geri goti.iriilemez ve bir sferden almarak digerine
ta~1mp uygulanamazlar. _ T. M.

18
dedilmelidir. Diinyamn birliginin bir kaynaktan geldigini ya-
hut bir <;e~it merkez oldugunu dii~iinmek yanh~ olur; iistelik, bir
toplamm, ya da bir bi.itiiniin birliginden de b~lamlamaz. An-
cak, diinyanm birligini, onun i<; ,yap1smm 1di.izem olara~ .ara~ak
anlamh olur; <;iinkii yap1, di.inyamn biiti.in fenomen d1z1lennde
vard1r.
Eger bu, i<; yapiya ait bir tez olarak kabul edilirse, bununla
az bir ~ey soylenmi~ olmaz. Yapmm karakteri sayesinde, diizen,
'k.ural ve kesintisiz bag kurulmu~ oluyor. Eskiler buna Kaos'un
ziddi olan Knsmos diyorlard1; bunu soylerken de, kainat biitiin
~ekil giizellig;i ile gozlerinin oniinde canlamyordu. Ontologi, bir
ya~.ama sevincinin degerlendirilmesi olan bu optimism' den ay-
nlmak zorundadir; fakat bu diinya .gorii~iinde, diinyanm yap1-
sma ait di.i~iinceleri eksiksiz kabul eder.
Fakat eski ontologinin, diinya yap1smm nas1l olduguna yak-
la~an bir dii~iincesi yoktu. 0, rdiinyanm biitiiniini.i, form ve mad-
de; potentia (imkan) ve actus (ger<;eklik); essentia (ide) ve ens
(~ey, nesne) gibi birka<; zit kavramla kavramaga <;ah~1y:ordu.
Bu kategoriler <;ok basittirler ve iistelik liizumundan fazla
genelle~tirilmi~lerdir. «Form)) kavrnm1 statiktir ve olu~u kavra-
yamaz; real diinya ise biitiiniiyle olu~ i<;indedir. «Madde)) bize
e~yanm varhk <;e~idini tamtir; psi~ik ve clii~iince hayatma ait olay-
lan a<;rklayamaz; organik alanda da ancak bagh bir unsurdur.
Platon'un idea ile nesne aras.mda gordi.igi.i z1thk daha universal-
dir; fakat Platon diinyay1, zamana bagh olmayan varhk ile olu~a
dayanan goriinii~ diye par<;ahy.or. Bunlardan birincisi real de-
gildir, ikincisi ise varhk karakterinden yoksundur (yahut varhk
bakimrndan onemi yoktur). Ger<;;i potentia ile actus, olu~u kap-
larlar; fakat bu anlamda <<OlU~)), gayesi 011Ceden konmu~ bir olay-
dir ve fizik olaylarm aki~ma aykinchr. Bu ~ema insamn yap1p .et-
melerine gore <;izilmi~tir; ve insanda olaylara gaye dikte etmek
egilimi vardir. Fakat insanm gaye koymasmm etki alam diinya-
nm biitiinhigiiyle kaq1la~.t1nhrsa ne kadar kii<;;iik kahr ve bun-
lara kar~1 Kosmos'daki olaylar ne kadar bi.i.yiik bir ilgisizlik i<;;in-
de olup biterler! Fenomenlerde kaq1la~1lanlann kosmik bir in-
tellektin gayeleri tarafmdan idare edildiginin hi<;bir belirtisi
yoktur. Mithos'larla dil~iinme devirlerinden kalan bir inan<;, bu
gibi fantazilerden faydalanabilirdi; fakat ·cidd1 bir dii~iincenin
kaq1smda bu fantaziler ortadan kaybolurlar. ·

19
Bu gibi vasitalara baFurubrak varhgm basamaklar diizc-
ninin kavramlmas1 istenirse, ileri siiriilen dii~iinceler, varhgm
real basamaklar sirasma uygun dii~mez; <;iinkii boyle bir basa·
maklandirmada, alnmda insan1 ol<;iilerin damgas1m ta~1yan go-
rii~ a<;1lan i~e kan~ir ve diinya hakkmdaki bilgimiz anthropo-
morph olur. Universaller metafizigi bu hususta <;ok ileri gitmi~­
ti. Bu metafizik, eski «idea» cli.i~iincesinin ~ekil dcgi~tirerek or-
taya <;1kmas1dir. Genel olan, ideal oldugu i<;in miikemmel say1h-
yor; tekligi olan real diinya ise miikemmel olam1yordu. Boyle
bir diizen, real diinyamn degerclen dii~mesine, ger<;ek hayatm
ve onun kaplad1g1 alamn kii<;iimsenmesine sebep olur.
Fakat bu gorii~lerde, diinyamn «birnligi dii~iincesinin bu-
lunmas1 <;ok onemlidir; <;iinkii diinya ger<;ekten bir basamaklar
diinyas1dir Ve birligi de, basamaklar diizenidir. Eski ontologi
ile ugra~an filosoflar bunu gormii~lerdi; birlikte, i<;i<;e <;e~itlili­
gin oldugunu ve diinyay1 meydana getiren bu <;e~itliligin bir ba-
samaklar diizeni kurdugunu biliyorlardi. Eger bu basamakln.r
diizeni, hemen anthropomorph bir gorii~e gore tasarlamp diin-
yaya dikte edilmeseydi, onun hakkrndaki bu bilgi ile cidd1 ara~­
tirmaya ba~lanabilirdi. Fakat bu bilgi yalmz basille~Lirilmekle
kalmad1, yanh~ yollara da sapt1nlch. Biitiin dikkatin fenomcn-
ler iizerinde toplanarak diinyanm «gizliligi» ortaclan kalchnla-
cakken, geli~igi.izel konstruktionlar yap11ch.
Genel olarak, bu basamaklar dii~iinces1y1e eski ontologinin
k1sa bir ad1m atm1~ oldugu soylenebilir. onemli olan, bu clii- .
~iincenin nas1l anla~1lacag1chr. Varhk, bir kiymet basamag1 dii-
~iincesinden hareket eclilerek basamaklancl1nhrsa, fenomenlere,
skolastik universaller realisminden daha yakm olunsa bile, ya-
mlmak <;ok kolayd1r. §oyle bir .sonu<; akla uygun goriinebilir:
organism, cans1z ~eylerclen, psiihe (ruh) organismden, dii~iince
diinyas1 (tarih1 varhk, Geist) psiihe'den daha miikemmeldir.
Bununla, diinyanm yap1smda onemli olan bir ~eyin kavramld1-
g1 samlmaktachr.
~u onemli hususun yanh~ bir ~ekilde apkland1g1m, belki
de yanh~ bir ~ekilde kavramld1g1111 kabul etmek gerekir. Dii-
~iince diinyasmm, tabiat alanmdaki yap1lardan daha miikemmel
oldugu dogru mudur? Tabiat, bagh bulundugu kanunlan ak-
samadan izler; fizik olaylarda bir isabetsizlik, bir ~a~irma yok-
20
tur; fakat organik hayatta durum bu kadar basit degildir. insan,
plau yaprnas1, gaye koymas1, hiirriyeti ve eylemleriyle her yerde
isabetsiz tahrninlerde bulunabilir ve yamlabilir. Ancak insamn
bulundugu yerde degerlere aykin hareket etmekten ve sue;;: i~le.
rnekten soz edilebilir. Demek ki, eger varhk basamaklan baki.
mmdan rniikemmellikten sozetmek istenirse, o zaman insamn,
hayvana, bitkiye ve sonunda, cans1z tabiatm dinamik sistemine go-
re daha az rni.ikemrnel oldugu soylenmelidir.
Fakat bu gibi kaq1la~tirmalar bir yana birakihrsa, ~oyle
bir hakikat ile kaq1la~1labilir: her varhk basamagmm kendi-
ne ozel rniikernmelligi vardir; bu miikemmellik, bir varhk ba-
samag1111 meydana getiren bir ozelligin gerc;;:ekle~rnesiyle olur.
Bir gezegen sistemi, kendisine merkezi bir sinir sistemi yaki~ti­
nlmakla daha rni.ikemmel olmad1g1 gibi, giizel bir hayvan da
kendisine ahlaki c;;:at1~malar ve karar verrne durumlan yaki~t1n­
larak daha rniikemmel olamaz. Bu gibi fantazilerle diinyanm
~ekli degi~tirilmekte ve onun gerc;;:ekten sahip oldugu miikem-
mellik c;;:almmaktad1r.
Bir iist basamaktaki yap111111 olgunlugu, bir alt basamaktaki
yapmm olgunlugundan ba~kadir; ve biitiin tecriibe gosteriyor
ki, alt basamaklardaki yap1lar, iisttekilere gore daha kolay ol-
gunla~1yorlar. Bu anlamda, alt basamaklann, iisttekilerden daha
miikemmel olduklan soylenebilir. Hakh olarak kendisini varh-
gm en ii.st basamagmda di.i~i.inen insan da, diger yap1lar arasm-
cla en az miikemmel oland1r.
Bir miikemmellik clizisi ~eklinde one siiriilen basamaklar
diizeni dii~iincesinin ac;;:1k kalan yam, varhk basamaklannm de-
recelendirilmesinin, bu basamaklann iistte yahut altta yer al-
malanna ait diizenin, yiikseldikc;;:e miikemmelle~tiginin samlma·
s1dtr. Dstte yahut altta yer almak, varhk basamaklanmn yap1la·
n geregidir ve bu, her varhk basamagmm ozel bir miikemmel·
ligi olduguna aykin degildir. Olgunla~malan ic;;:in daha c;;:ok §e·
ye ihtiya<;; gosteren varhklar, daha iistte olanlarchr; bu sebep·
, ten, daha ge<;; olgunla~irlar.
Bununla birlikte, iistte olanlarm eri~ecekleri olgunlugun,
daha yiiksek bir deger s1111fma girmesi, bu dii~iince ile ilgilidir.
Bu yiizden ahlak degerleri, miikemmelligi sadece vital degerler
olan organik varhkta degil, ancak chi~tince cliinyasmda, insanda

21
gen;:ekle~irler. Fakat, bu deger s1111£lannm derecelenmesi, ozel
deger s1mflan olan yap1lann miikemmellik dereceleri ile bir
tutulmamahdir; \iinkii bu miikemmellik derecesi de, ontik basa-
maklar diizeniyle ilgisizdir. Ontik basamaklar diizeni, yap1lann
i.istte yahut altta bulunu~una dayamr.
Eger basamaklar diizeni bir geli~menin sonucu olarak anb.-
~1hrsa, problemin yolundan \lkihr. Bu cski ve yaygm
gorii~,diinyamn tek bir kaynaktan nas1l \Ikt1g1m kavramak ih-
tiyacmdan dogmu~tur. Biiti.i.n ~e~itlilik tek bir kaynaktan \Ikm-
ca, elbette kendiliginden birbirine baglamr ve «birlik». kurar;
fakat bununla problem kolayla~m1~ olmaz, daha gii~le~ir; ~i.inkii
diinyanm yap1smdaki bilmecenin \OZi.imi.i, verilmi~ olan ~eyle­
rin \Ok uzagmdadir; varolamn basamaklan ise, hi~bir giicrliik
~ekilmeden fenomenlerde gori.ilebilirler.

Geli~me dii~i.incesi daha da ileri gitmi~tir; buna belki de ge-


li~me (Entwicklung) kelimesinin kendisi sebep olmu~tur. Keli-
menin asil anlam1, «sanlm1~ olan bir ~eyin a~1lmasrn clemektir.
Bu dii~i.ince ile, ba~lang1\ devresinde gizli bir imkan olan bir
~eyin, bitimde bir sonu\ olarak ortaya \lkmas1 kastediliyor. Bu
dii~iince basamaklar dizisine uygulamrsa, ~oyle bir anlama bii-
riiniir: iist basamaklann alt basamaklarcla goriini.i~ alanma \lk-
mamasma ragmen, en alt basamak, i.ist basamaklann ~ekirdegi­
ni ta~Ir. Bu da, alt
basamagm, i.ist basamaktakilerin «belirti))sini
ta~1yan ~ekillerinin
genel bir teleologisini kurmaktir. Bu clu-
rumda, alt basamaktakilerin dinamismi, iist yap1lara dogru uza-
nan bir dinamism olmahdir.
Diinyay1 tek bir kaynaga baglayan bu birlik-postulat1 da,
diinyanm en iist basamag;mda bulunan bir varhgm onu hazir-
lam1~ oldugunu dii~iinmek ihtiyacmclan dogmu~ olabilir; fakat
boyle bir dii~iince kurgusu elbette havada kahr; ~i.inki.i bu cli.i-
~iincenin dogru oldugunu fenomenler gostermiyorlar; ne de
onu kabul etmek i~in apriori bir sebep var. Fakat, biiti.in kritik
gorii~lerden daha onemli olan, boyle bir geli~me ~emasmm ba-
samaklar diizeninde hi\bir degi~iklik yapmamas1, ne biqey ek-
siltmesi, ne de bir~ey katmas1d1r. Boyle bir .5ema bize basamak-
lar diizeni hakkmda hi~biqey ogretmez; sadece genetik bir yo-
rumda bulunur. Bununla varhk basamaklan problemine meta-
fizik bir yuk haks1zca yi.iklenir.

22
Bu gibi problem kaydirmalan ile ontologide ileri gidile-
mez. Bu yiizden, ontologik dii~iince bir bw;:uk yiizy1ldan beri
yerinde saymaktadir; c;iinkii sirtma yiiklenen metafizik prob-
lemleri ta~1yam1yordu. Ontologik dii~i.inmeye bu .yiikiin atilma-
s1yla ba~lanmahd1r.

IV

Aralanndaki aynhklar bak11mndan deg;i~ik sm1flara giren


yapilar, basit bir ~ekilde yanyana getirilir ve bir _basamaklar di.i-
zenine gore s1ralanmaga c;ah~1hrsa, varhk di.izenme daha yakla-
silmi~ olur. Burada ister istemez bitki, hayvan, insan gibi ba-
~amaklar dizisi akla geliyor. Bitkinin altmda cans1z varhk (ge-
ni~ anlam1yla «~ey») serilidir. Cans1z varhk ile insan emeginin
~ekil kazandird1g1 ve gi.inli.ik ya~amada kullamlan e~ya degil, ta-
biattaki ~ekiller goz oniinde bulundurulmahd1r. Tek ki~inin
iistiinde millet ve devlet gibi topluluk yap1lan gelir; bunlann
iistiinde de «tarih» ad1 altmda toplad1g1m1z daha geni~ ilgilerin
bir ~ekli bulunmaktadir. Fakat tarihin kavram sisteminde, bu
yapmm karakteri hemen hetn.en kaybolmakta, <<0lu~)) di.W.ince-
si agir basmaktadir. Oh1~, diger basamaklar ic;rin de gerekli bir
unsur oldugundan, onemin en i.ist basamaga verilmesi ile temel
gorii~ten uzakla~1hyor (metabasis).
Aynca, boyle bir basamaklar dizisi tamamiyle homogen go~
riinmi.iyor. Bitki ve hayvan hayatmda da birlikte ya~ama ~ekil­
leri vardir; bunlar «millet)) kavramma girerler ve bu kavramla
birlikte ikinci bir basamaklar dizisine ait olabilirler. Halbuki
biz millet, devlet ve tarihten, insan hayatma ·ozel olan yap1lan
anhyoruz ve bu sebepten onlan tabii yap1lardan ay1nyoruz. Di-
ger yanda, canlmm c;e~itlerinin de bir tarihi, kendi soylanmn /

tarihi vardir; ve bu, ontologi bakimmdan insan tarihinden da-


ha az onemli degildir. Ustelik, kainatm bir parc;a.s1 olarak yeryi.i-
ziiniin de bir tarihi, daha biiyi.ik kosmik sistemlerin de kendi
tar ihleri vardir.
Demek ki, basamaklar dizisi homogen clegildir; fakat bu
dizi, hie;; olmazsa tabii: bir diizen kuruyor. Basamaklar di.izeninde
her unsur bi.iti.in bir fenomen grubunu temsil ediyor; fenomen
grubu oldugu gibi kahyor, hi<;bir~ey onu sarsam1yor; c;ri.inki.i ba-
samaklar di.izeni, hi<; olmazsa ilk dort unsuruyla (madde, bitki,

23
hayvan, insan) bir~ok gorii~lerin temelinde idi; fakat gene de,
onun kendisini felsefede kabul ettirdigi soylenemez; bu teme-
lin iizerinde fazla bir~ey kurulamadi. byleyse bu gorii~te bir tu-
tars1zhk olmah. Acaba yanh~hk nerededir?
Basamaklarm yap1lannm ayn olmalan, bu yanh~hgm se-
bebi olamaz; onlann aym olmalanm gerektirecek bir garanti de
yoktur. Varhk alanlanna clikkatli bakihrsa, bunlarm basamak-
lar ~eklinde oldugu ger~ekten goriili.ir mi.i? Bitki ile hayvan ara-
smdaki ilgi bakimmdan bu durum hi~ de apa~1k gori.inmi.iyor.
Her ikisi de ayn ayn basamak alanlandu-lar ve her ikisinin de
alt basamaklan arasmda reddedilmez bir parallellik vardir. Bun-
dan ba~ka, her ikisiyle cans1z ~eyler arasmdaki aynhk, kendi ara-
lanndaki aynhktan daha koktendir. insan, tarihl, akil sahibi,
diinyaya obiektiv yonelen bir varhk olarak anla~1hrsa, bitki ve
hayvan ile insan arasmdaki aynhgm da kokten oldugu gori.ili.lr.
Fakat biitiin yeni yap1 ozellikleri burada da ilk clefa insanla ba~.
lamazlar; psi~ik hayat ve bilme, yi.iksek hayvanlarcla da belli bir
dereceye kadar vardir. Bu bakimdan, i.ist basamagm ba~lamas1
hayvan diinyasma kadar iner. Basamaklar arasmdaki sm1n, iize-
rinde tart1~1lmayacak bir «yenilik» (novum) olarak ortaya ~ikan
bilmenin ba~lad1g1 yere deg;il de, neclen hayvanla insan arasma
koyuyoruz? Demek ki varhk basamaklan arasma konan smu-lar,
bilinmesi istenen yap1 aynhklanm, ba~tan sona kadar olcluklan
gibi belirtmiyorlar. ikinci bir husus da ~udur: i.ist basarnaklar,
alt basamaklann hepsini degil, ~ogunu ta~irlar. Ornegi, hayvan
bitkiyi degil, nitelikleriyle birlikte maclcleyi ta~1r. Buna kar~1hk
insanm varhk yap1smda hem hayvan hayat1 hem de madcle var-
dir; fakat bunlar insanm varhk yap1sm1 kuramazlar; bamba~ka
bir ozelligi olan i.i~iinci.i bir unsura temel olurlar. Bu, insamn
tarihl, ahlaki ve hiir olan yap1Sld1r. Eger hayvancla da bilmenin
oldugu clii~i.ini.ili.ir.se, o zaman insanm ad1 ge~en tabakalan ara-
sma, dordi.inci.i bir basarnak olan psi~ik hayat basamagmm kat1l-
d1g1 goriiliir. Bu basamak da, «di.i~i.ince»clen yoksun olan yi.ik-
sek hayvanlarm bilmesinde vardir ve insanda devam ecler.
Aym durum, topluluk ~ekillerinde, hatta tarihte gosterilc-
bilir. Bir milletin varhg1, teklerinin say1 bakimrndan ~okluguna
dayamr. Bu teklerden herbiri hayvan organismidirler; bu yi.iz-
den de, mekanda yer alan maddi varhktirlar. Tekin sm1rh ha-
yatmm iistiine ~1kan bir milJet hayat1mn devam1111 cb, c1igcr

24
/
hayvan <;;e~itlerinde oldugu gibi, kendi soyu saglar. Hayatm de-
vammda psi~ik ozellikler, beden ozellikleri o-ibi tekden teke ge-
<;;erler. Bir tarihi birlik olan millet, yap1smd~ki bu tabakalar ta-
rafmdan ta~mmaktad1r. Ortak dil, gelenek, bilgi ve sanat ile da-
ha iistte bir dii~iince diinyas1 kurulmaktachr. Bir milletin haya-
tma, zaman i<;;indeki geli~mesi gozoniinde tutularak bakihrsa,
onun ba~anlanmn ve ba~mdan ge<;;enlerin dizisinde aym taba-
kalar diizeninin manzaras1 goriillir. Tarihin yaplSl da basitcc
kendisiyle s1111rh degil, tabakalardan kurulan bir varhk yap1-
s1dir.
Diinyadaki varhk yap1lapncla bir basamaklar diizeninin bu-
lundugu muhakkaktir. Fakat ontologi, bu basamaklar diizeniyle
i~e ba~larsa, fazla ilerlemez; <;;iinkii kaq1la~1lan dururnlar bu c1i.i- ,
zenin kahbma uygun dii~mez. Kesintiye u<Trarnaclan devam eden
varhk <;;e~itlerinin, yahut varhk tabakala~·111111 yap1 ozellikleri
yalmz bu basamaklarda kalmaz, yukanya dogru devam ederek
yenilenirler. Daha <;;ok ~oyle bir soru sorulrnahdir: iist basama-
ga <;;1kan yenilik nedir? -Ost basamagm i.istte olrnas1m saglayan
nedir? Soru boyle sorulunca, baki~1m1z yap1lann kendilerine cle-
gil, onlarm degi~iklige ugrad1g1 varhk alanlanna <;;evrilir; <;;iin-
hi yap1lann yi.iksekligi ile birlikte yeni ~ekiller ve 0zellikler ta-
~1yan yeni varhk alanlan daima ortaya <;;1karlar. Boylece bitki
ile hayvanda canhhk ve aktiv regeneration, yiiksek hayvan ~e­
killerinde psi~ik hayat, insanda d i.i~i.ince cl iinyas1 or ta ya <;;1kar.
Bununla ontologik sorunun ilgisi, varhk yap1lannm <<basa-
maklarnmdan, varhk alanlannm, yahut varhk ((tabakalarnmrn
kendilerine <;;evrilmi~ olur.
ilginin varlik tabakalanna <;;evrilmes_i ilk baki~ta onems~z
goriinebilir; fakat basamaklarla tabakalar arasmd~ <;;ok a<;;1k bir
ilgi vard1r. Eger buradaki s1111flandirmanm g~yes1 sadece genel
bir gori.i~"Lin saglanmas1 olsayd1, o zaman. ~ia1:g1 s1111flanchrrnamn
ongori.ilrnesi gerektigi i.izerindc tart1~1lab1lirch. Fakat b~lrad~ daha
<;;ok real diinyanm yap1s1 iizerinde duruluyo:·· Bu ya_r~"1.se. dunyay1
meydana getiren varhgm basamak ve ~e~1l <;;e~tthh'.?111111, basa-
maklar diizen.inin ayms1 degildir. Bu ~ek1ller daha ustte ~l~uk­
<;;a daha <;;ok tabakah olan yap1lard.~r·.. ~u baknndan i<;;_mde
bulunduklan diinyaya benzerler; butunun t~ba~al.an, varhk
yiiksekliginin ol<;;iisii nispetinde .onl~r~a ker~d~le~1111 _ tekr~rlar~
lar. Eger chinya yap1s1111n temelme 1111lrnek 1ste111y01sa, plmz

25
komplex formlarla yetinmek bize hic;,:bir~ey saglamaz; bu ~ekil­
lerde ortaya c;,:1kan, onlarda kismen clevam eden, aym zamanda
onlan birbirinden ayiran ve birbirine birle~tiren varhk tabaka-
lanmn yap1 ozelliklerine kadar gidilmelidir.
Tabakalar arasrndaki ilgi, yap1lann ~ekilleri arasmdaki il-
ginin aym degilclir; onlar, ne bitki ve hayvan cli.inyasmm ti.irleri
gibi parallel ve yanyanachrlar, ne de hayvandaki fizik madcli
~eyler, insan hayaLmdaki hayvan, millet hayaLmclaki insan, in-
sanhgm tarihi olu~tmdaki millet gibi ic;,:ic;,:e girerler; aksine, yi.ik-
sek yap1lann ~ekillerinde olclugu kadar, cli.inyanm bi.iti.ini.inde
de kahci bir di.izen prensibine gore i.isti.isle gelerek yerlerini ahr-
lar. Onlann arasmda hem bir baghhk, hem de relativ bir bag1m-
s1zhk vardlf; tabakaclan tabakaya degi~en temel yap1 ozellikleri
(kategoriler) gosterirler. Bununla beraber onlarda ortak ozellik-
ler (temel kategoriler) de eksik degildir.
Ara~tirmamn method bakimmdan ~ekillerclen tabakalara
gec;,:mesiyle, di.inya yap1s111a bamba~ka bir tarzda girilebilecektir;
c;,:i.inki.i tabakalann yap1 ozellikleri, fenomenlerle s1ki bir i~bir­
ligi saglanarak i~lenebilir ve bizi bir sonuca goti.irebilir. Yap1la-
rm basamaklar di.izenindeki ontik ilgi de, ancak tabakalar ara-
smclaki ilgiye dayamlarak - bu ilgi, i.ist varhk ~ekillerinin ya-
p1s111da da kesintiye ugramaclan devam ettiginden - daha ya-
kmdan belirlenebilir; c;,:i.inki.i yap1lar arasmdaki ilgi, onlann
ic;,:incle bulunduklan tabakalann yap1lanna baghchr.
~imcliye kaclar yeni bir gbri.i~le kaq1la~macl1k; eski gorii~­
lerin tutars1z ve eksik sonuc;,:lan i.izerinde clurduk. Varhk taba-
kalan cli.i~i.incesinin ba~lang1c1, eskilcrin tabiat-cli.i~i.ince cli.inyas1
(yahut maclcle-cli.i~i.ince di.inyas1) zithgmclachr. Tabiat ve cli.i~i.in­
ce di.inyas1, yap1lar, ~ekiller degildirler; bunlar, temelden hete-
rogen olan, birbirinclen c;,:ok clegi~ik yap1 ozellikleri gosteren var-
hk alanland1rlar. Yalmz, yap1lan ay1nm c;,:ok toptan, c;,:ok kaba
bir ay1nmd1r; birle~tirici unsurlar eksiktir; sadece, zit kuwplar
kaq1 kaq1ya konmu~tur. Boylece, ancak bir alternativin yanh~
manzaras1 ile kaqila~1yoruz; di.inya gori.i~i.i dualist oluyor.
Basamaklar clizisi eski metafizikte zengin bir ~ekil ald1g1 za-
man, gene de c;,:ok defa yap1lann di.izenine doni.ili.iyor. Bunu
Aristoteles' de ve onu izleyen bi.iti.in skolastik d i.i~iini.irlerde go-
ri.iyoruz. Cisim, organik cisirn, canhhg1 olan varhk, - yap11ann

26
basamaklan bunlard1r; fakat ruhun da basamaklan vardir: vi-
tal ruh, idrak eden ruh, ak1l sahibi olan ruh (dianoetikon). Bu-
racla heniiz basamaklar diizeninin iki <,:e~idi arasmda bir ay1nm
yap1lmamaktad1r. Bu yi.izden basamaklar di.izeni heterogen ka-
hyor ve ontologi i<,:in de verimli olam1yor.
Descartes'm varhg1 extensio ve cogitatio olarak ikiye ayir-
mas1, ileri at1lan onemli bir ad1md1r. Ger<,:i ilk bakt~ta bu da bir
basitle~tirmedir; gene iki unsur kaq1 kaq1ya konuyor ve di.inya
dualist bir ~ekilde boliinmii~ gori.ini.iyor; fakat bu unsurlar aym
zamanda varhgm ger<,:ek ve temelden olan aynhgm1 gosteriyor-
lar ve biiti.iniiyle ayn iki di.inya gibi kaq1 kar~1ya bulunuyorlar.
Descartes'm varhgm bu <,:e~itlerine «substans» ad1 vermekle an-
latmak istedigi ~uydu: dii~i.inceler, mekanda yay1lan e~yadan de-
gi~ik yap1cladirlar. Onlann bu kokten aynhg1 ile birbirinden
ayn olan verili~leri 0rtii~iir.
Descartes, bu iki varhk alamm birbirinclen ayn iki vcrili~
tarzmm kaq1lad1g1111 gordi.i. Temel yap1 ozelliklerinin bu veri-
li~ tarzma bagh oldugu, her iki varhk alam da temel yap1 ozel-
liklerince belirlendigi, hatta adlanm onlardan ald1g1 i<,:in, bu
gori.i~ onemlidir. Cogitatio ve extensio, yap1lann yahut yap1 ba-
samaklarmm degil, biitiin varhk alanlanmn aynhklanm orta-
ya <,:1karan unsurlarchr. Bunlar mekan i<,:indeki madde ile me-
kanda olmayan dii~iincelerin (bilmenin i<,:inde bulunanlann)
varhk <,:e~idini nitelerler. Universaller realismi ewada ve clii~i.in­
mede (kavramlarcla) bulunan genelligi bir tuttu; fakat tek olam
da ikinci derecede (sekunder) kabul etti; c:;i.inhi ona gore, genel
olan, tek olamn bi.itiin yap1 ozelliklerini ta~1r. Boylece, her iki
varhk alanmm ontologik z1thg1 da ortadan kalkm1~ oluyor. Des-
cartes bu z1thg1 yeniden ke~fetti ve bunun birbirine goti.iri.il-
mesi miimhin olmayan bir temel aynhk oldugunu gosterdi.
Tabakalar arasmdaki ilginin anlam1111 kavrayan ilk filosof Des-
cartes'chr. Diger yanda Descartes, ontologik clii~iimne <,:aguun
sonunda bulunuyor. Bu sebepten onun ke~fi ontologide etkisini
g·o steremedi.
ilk.in as1l hedef, ruh-beden probleminin sistematik i~lenrnc­
si ydi: art1k insan, varlik alanlanmn ikiligi i<,:inde goriihiyord u.
Bu s1111r insanm ortasmdan ge<,:er ve onun yaplSlm par<,:alam1~
gibi goriiniir; fakat aym smir biitl'in varhkta dcvam eclcr, - in-

27
san topluluklanmn ve tarihi: hayatm ~ekillerine kadar devam
eder. 0 zamanlar bu du~unceye liy1k oldugu onem verilmedi.
[)unyay1 tabakalar yaplSl olarak gorebilmek ic.in tek bir sm1nn
yetmedigi anla~1hrsa, bu di.i~i.incenin onemi ·de anla~1hr.
Cogitatio, subiektiv iC, dunya olan psi~ik hayat (ruh hayat1)
iC,in yetiyorclu; fakat ortak cli.i~i.ince hayatmm Leki.isti.i di.inyas1
iC,ill yetmiyordu; C,i.inki.i bu cli.inyanm yapilan, ozellikle «Cli.i~un­
me>lnin ve iC, di.inyanm alamm bi.isbuti.in a~1yorlar. Burada var-
hk alanlanm bir defa daha ikiye bolen bir smir var; bu, en t;,:ok
gaze c.arpan ve en az bilinen bir s1111rdir; fakat fenomenlerle
gosterilebilecek bir durumdadir da. Aym durum extensio ic.in
de gosterilir: organik ve anorganik varhklar arasmdaki aynhk
herkesce bilinir; fakat Descartes, canh cismi bir mekanism ola-
rak kabul etmekle, her iki alan arasmdaki aynhg1 bilerek orta-
dan kaldirm1~ oldu.
Gerc.ekte durum ~oyledir: UC, sm1r, varhg1 tabakalara ayir-
maktadir; buna gore, tabakalar art1k iki degil, birbirinden ayn
ve gosterilmesi mi.imki.in olan dart temel tabakadir. Bu tabaka-
lar varhkta ustuste gelen bir yap1 kurarlar. Descartes'm C,ift
substans theorisi ile C,izilen smir, bu UC, s1mnn en altta olamdir.
Varhk c.e~itleri arasmdaki en bi.iyi.ik aynhg1 gosteren de bu s1-
mrd1r. Ba~ka bir deyi~le, burada kategoriler arasmclaki aynhgm
en bi.iyi.igi.i ortaya c.1kmakLadir. Fakat bu aynlik art1k Lahiat-cli.i-
·?unce dunyas1 ~eklinde olan eski bir zithgm, yahut kesin anla-
m1yla du~i.inme ve yer kaplama gibi bir z1thgm aynhg1 degil,
organik hayatla psi.?ik hayat arasmclaki aynhktir. Bu ikisi real
tliinyanm ortasrnclaki varhk tabakalanm kurarlar; bunlara bir-
birinden en uzak cliger iki tabaka da eklenirler: altta, cans1z ta-
biat, ustte, du$unce di.inyasi. Eger bumt kisaica «~ey, canhhk, ruh,
'Geist>l gibi ah~ganhk olmu~ kelimelerle ac.1klamak istersek, var-
hk basamaklan ile varhk tabakalan arasrndaki aynhg1, farkmcla
olmaks1zm yeniden karartm1$ olurui. Bu yuzden, bu aynhk
g·osterilirken kullamlan terimlere dikkat edilmelidir. Fakat ta-
bakalar clizisinin ozelligi hakkmdaki gori.i~te, saglam, yol goste-
ren bir ornek vardir: gi.ini.imuzde tabii bir ~ekilde gruplara ayn-
lan ilimler. Eger tabakalar cli.i~iincesinin geli~mesi incelenirse,
real di.inyanm ontik dart temel tabakas1 hakkmdaki bilginin ilk
defa felsefe bakimmdan dayanchg;1 ve gerc.ekle~tigi temeli, ilim-
Jerin gruplara aynlmasmda buluruz.

28
- ----~-

. .Fizik bi.itiin anorganik LabiaLt obickL yapa11 ilimlcrlc c;cv-


t1lm1~tir. Aym ~ekilde zoologi ve botanikte birc;,:ok ozel bioloo-ik
bilgi dallan toplamr; bunlarm hepsi organik - canh varhkl~n
incelerler. Psi~ik hayat1 psikologi inceler ve bu ilmin c;,:evresinc
de topluluklar - soylar, - kitleler psikologisi, karakterologi,
dii~i.inme - ve isteme psikologisi gibi bi.iyiik aynhklar gosteren
birc;,:ok ara~tirma kollan girmege ba~lam1~tir. Fakat onemli
olan, bu gruptan aynlarak bizim c;,:oktanchr tarihl ilimler ad1 al-
tmda toplad1g1m1z bir grubun bag1ms1zhg1dir. Bu ilimler gru-
buna hukuk ve devletler, dil, sanat ve edebiyat ilimleriyle tarih
ilimlerinin bi.itiin c;,:e~itleri dahildir.
Ost ta.baka hakkmdaki genel gorii~iin vard1g1 sonuc;,: ic;,:in,
bu d0rdiincii grubun kendini digerlerinden ayirmasmm neden
onemli oldugu apac;,:1kt1r. ilk iic;,: varhk tabakas1, obiekt alanlan
sayesinde guc;liik c;ekilmeden dogrudan dogruya birbirlerinden
aynlabilirler; c;unkii bunlar gi.inliik hayatta da kolayhkla kav-
ramlabilen obiekt alanlandir. Fakat dordi.inci.i tabakada direkt
obiekt bilgisi yetmez; c;,:i.inkii tarihi varhg1 psi~ik varhktan ayir-
mak ic;in c;ok yanh di.i~iinmeye ihtiyac;,: vardir. Bu £ark onceden
birc;,:ok defalar goriildi.iyse de (ornegi, Hegel), ancak ilk defa yi.iz-
y1hm1zm ba9lannda psikologismin bir yana atilmas1yla ac;1khk
kazand1; iki Alman felsefe akim1 olan Yenikantc;1hk ve Fenome-
nologi'nin ciddi, devamh c;,:ah~malanyla gerc;ekle~ti. Bu aynhgm
gi.inijmiizde bile direnmelerle kaq1la~mas1, onu gee;,: anlamamn
bir sonucundan ba~ka biqey degildir.
Fakat ontologik tavirdan c;,:ok uzak bulunan bu felsefe akim-
larmm dii~i.iniirlerine ilimlerin birbirinden aynlmas1 yol gos-
tetmeseydi, onlar gi.ic; olan bu yolu bulamayacaklardi. Psikolo-
gik methodlann c;,:erc;evesi ic;inde kalarak chi~iince hayatmm ozel
varhk alam c;,:ok giic; bulunabilir; fakat mademki ba~ka method-
r
larla c;ah~an ve psikologik obiekt alanmdan bamba9ka bir c;e~it­
te obiekt alam olan tarihl ilimlerin geni9 ve daha da geni~leyen
bir c;evresi vardir, o halde bu ilimleri kaq1layan ozel varhk c;e~i­
clini ic;ine alan bir varhk alam ile ozel ya pi la rm da olmalan ge-
rekir. ·
Bu varhk alam, dilin, hukukun, ahla.km, politik akimlann,
bilginin ve sanatlarm varhk alamd1r. Fakat tarihl varhk yalmz
biiyiik c;apta ve tarihi cHc;ude degil, aym obiektiv ic; yap1s1 ve 9e-

29
killcnmesi ilc de lcklerin bilgi cliinyasrnda vardir; ve burada da
kendisini ta~1yan psi~ik aktlann ge~iciliginin iistiine ~1kar, in-
sanm tarihi mah olur. insamn tarihl varhg1, ba~kalanna bildi-
rilebilme, subiektleri birbirine baglama, nesilden nesile devre-
clilebilme bakimlanndan da bilme ~evresinin darhg1111 a~ar; ay-
m .~ekilde, ki.) inin bilmesinin bag1ms1z ~evresi de, i~ yap1s111111
zenginligini kepdi malzemesinclen deg·il, i~inde yeti~tigi ve uy-
clug·u hayat ~evresinin ortakla~a tarihl diinyasmdan ahr.
En iist varhk tabakasmm islenmesinde Alman idealism fel-
sefesinin onemli pay1 vard1r. B~l varhk tabakas1 baZI yap1 ozel-
likleri bakimmdau Hegel'in cwbiektiv Geist)) theorisinde bize
a~1k bir ~ekilde ta111tilm1~tir. Fakat Hegel, Geist'a bir substans
karakteri Vfierek bu biiyiik di.i~iincesinin anlam1111 degi~tircli.
Temelde Hegel, Cartesius tavnyla hareket etti; bir zamanlar
substans olarak ge~en cogitatio gibi, ondan aynhg·1 heni.iz go-
riilmi.i~ olan Geist'm da bir substans olarak kabul edilmesi ge-
rekiyorclu. Boylece, yeni Geist kavram1 ilk anmdan beri bir si.i-
rii metafizik problemlerle yiiklenmi~ oldu. Hegel'den sonraki-
ler bu kavram1 oyle anlamlara biiriidiiler ki, sonunda o kendi
haline b1rakilch. Bundan ba~ka, bu kavram ile psi~ik varhg1
(Hegel' de «subiekliv Geist») birbirinclen ayiracak a~1k bir smir
da yoktu; ~Linkii bir «obiektiv akiln metafiziginde, psi~ik varh-
gm hi~bir bag1ms1zhk hakki kalm1yorclu.
Bi.iti.in bu tarih1 geli~menin sonucu bugµn de toplu bir ~e­
kilde ortaya konmu~ clegildir. Di.i~i.ince chinyas1 hakkmda dog·-
ru bir kavram - yani, problemlerin ~ok kan~1k durumuna uy-
gun gelecek bir kavray1~ - elde etmek i~in, bugi.in de her alan-
da ~ahplmaktachr. Fakat yeni ontologinin ba~lang1~lan hakh
olarak ilim ~at1~malanmn sonunu bekleyemezcli. Biitiin temel
problemler hareket halinde bulunuyorlar; ontologik ara~tirma­
nm kendisi de hareket halindedir; her ilim gibi ontologik ara~­
tirma da ancak problemlerin olgtrnla~t1g1 nispette ileriye gidc-
bilir. Bunun d1~mda heqey ho~ bir speku1ation olarak kahr; fa-
kat problemlerin bugi.inkli clurumu i~in, dii~i.ince di.inyasmm
bag1ms1zhg1 hakkmda a~1k bir gorii~ kazanmak ve onun varhk
s1mn ile psi~ik aktlarm aki~1 arasmdaki aynhg1 kavramak, yeter-
lidir.
v
Boylece ula~1lan basamaklar dizisinde art1k ger~ek tabaka-
30
lar problemi ele alm1yor; bu Labakalar, yap1lann ve varl1k ~c.bl­
lerininn c;,:qitliligi ic;,:inde olsalar bile, ontik ozelliklerini kaybct-
mezler.
Tabakalar prubleminin gerc;ekten aydmlanmas1 ic;,:in, bizim
bu hazirhg1 yapmam1z gerekir; c;,:iinkii yapilann basamaklar di-
zisi, bu problemin heni.iz hic;,:bir yamm bize tamtam1yordu. §im-
di onem tabakalar diizeni iizerinde degil - bunu gormek ve
yanh~ dii~iincelere saplanmamak art1k kolay - , tabakalann us-
tiiste gelmesinin 6zel ~ekli iizerinde toplanacakt1r. Bunu i~leyip
ortaya c;,:1karmak ic;,:in tabakalann birbiriyle ic;,:ten ilgilerini, ic;,:ten
baghhklarnu tahlil etmek gerekir.
Varhk tabakalanna uygulanmas1 istenen boyle bir incele·
menin ufku c;,:ok geni~tir. Eger real diinyanm yap1s111daki birlik
karakteri hakkmda verilecek karann boyle bir incelemenin yo·
ni.inde bulunmas1 gerektigini ac;,:1kc;,:a gozoni.inde bulundurursak,
bunun onemini daha iyi anlayabiliriz. Di.inyamn yaplSl gerc;,:ek-
ten bir tabakalar yaplSl ise, onun birligi, bu tabakalann birbi-
rine baghhgmdan ba~ka biqey .olamaz; bu birlik de ancak diin-
yamn tabakalan arasmdaki ilginin kanunlanm elcle etmegi
ba~armak ~art1yla anla~1labilir ve tabakalar arasmdaki ilgi ka-
nunlan da, diinyamn kahc1 dengesini saglarlar. Tabakalan bir-
birinden derin bir uc;,:ururn gibi ayiran c;,:e~itliligin ic;,:inden gec;,:e-
rek kesintiye ugrarnayan bag1 gostermek, miirnkun olacaktir. Bu
eskiden beri aramlan ve birtiirlii vanlarnayan di.inyanm birli-
gini tammak ic;,:in bir yol olacaktir; fakat bu, konstruktionlarla
hazira konarak degil, onu bize ogretecek olan ara~tirmalarla
miimki.indiir. /
Problemin c;,:ekirdegi olan «di.inyanm birligi)) iizerinde her-
zaman acele edilerek toptan sonuc;,:lara vanlch; spekulativ sabir-
s1zhk, problemi c;,:ok erken istenilen c;,:oziim ~ekillerine siiriikli.i-
yordu ve diinya hakkmdaki gorii~ basitle~tiriliyordu. Biiti.in La-
bakalarm ya en iist tabakaya, ya da en alt tabakaya bagh olmas1
isteniyordu. Bu da bizi yukarda gosterilen iki c;,:e~it metafizige
(«her~eyi iist tabakaya ta~1yan metafizib ve (<heqeyi alt tabaka-
ya ta~1yan metafizik») goti.iriir. Tabakalar, kesintiye ugramayan
bir sira olarak kurulmasalar bile, en ii.st yah u t en al~ tabakamn
rnanzarasm1 biitiin tabakalarda gormek isteg;i vardi.
Biitiin bu c;,:abalar i~i c;,:ok kolaya ald1lar; varl1k tabakalan

31
arasrndaki ilgini n l<llas1l)) bi r ilgi old ugunu, tabakalann hangi
bakimdan bag;1ms1z, hangi bakirndan birbirine bagh bulunduk-
lanm hie; ara~tirrnad1lar. ilkin bu ara.~t1nlrnahdir; ara~tirma
clogrudan dogruya degil, ancak tek tek varhk tabakalanmn ken-
clilerine, onlann ternel cleterminationlanna (yahut temel yap1
ozelliklerine) yonclen, dolarnbac;h bir yoldan gec;en bir tahlil ile
yap1labilir; c;i.i.nkli. varhk tabakalan arasmclaki ilginin gerc;ek
tarz1, baghhk ve bag1ms1zhk tarz1, ancak tabakalarm temel de-
terminationlarma uygulanan bir ara~tlfma ile elde edilebilir.
Biiti.i.n bir varhk alammn bu gibi temel determinationlan
ic;in eski Grek felsefesinden beri cckategorilern terimi kullamldi.
idealistler tarafmclan bu terirne sadece «anlama yetisinin form-
iarrn anlam1 verilerek clegeri di.i.~iiri.i.lclli.. Kaynag1 bakimmdan
bu terim, genel ve temelde olan «varhk ilgileri ))anlamma gel-
mektedir. Varlik tabakalanmn temel yap1 ozclliklerinin kavra-
111lmas1 ve anlatilrnas1, kategori teriminin as1l anlammdad1r.
Her ozel olamn yap1sma, yani tabakalann ozelligine giren
ontologi bir cckategoriler bilgisi» ~eklini ahr; kategoriler bilgi-
sinin i~leni~i, cckategorilerin tahliline)) (kategorial analiz) claya-
nan bir c;ah~nwdir; c;iinkli. bize vcrilmi~ bulunan varhgm di~ ta-
rafrna yap1~1p kalan bir gori.i~, temel yap1 ozellikleri hakkmda
bilgi sag;layamaz. Varhgm yap1sma girerek derinligine gidebi-
len bir tahlilin yap1lrnasrna ihtiyac; vardlf.
Boyle bir c;ah~ma c;ok gi.i.c;tiir; yiiriinen dolambac;h yol bi.i-
ti.i.nliigi.i. ile gori.ilemeyecek kadar uzunclur; c;iinkii var.olan ~ey­
lerin c;e~itliligi zengindir ve her iist tabakada kategoriler daha
c;ogahr. Burada tek bir di.i~i.i.niir gerc;ekten c;ok ileri gidemeye-
cektir; fakat kendisinden ·onceki c;ah~malan hazir bulacaktir;
c;iinkii kategorilerle (herzaman bu isim altmda olmasa bile) sis-
tematik filosoflar her devirde ugra~m1~lardlf. Filosoflann bula-
mad1g1 birc;ok ~ey, ilimlerin ilerlemesiyle ortaya c;1kanlm1~tir.
Genellikle bunlara aramlmadan, c;ok defa da bulanlar tarafm-
dan bilinmeden vanlm1~tir; fakat bunlardan c;1kan onemli so-
nuc;lar, sonraki nesiller tarafmdan kolayhkla bilinebilmi~tir.
Felsefe tarihi ile ilim tarihi, kateg.orilerin tahlili bakimm-
dan hirer zengin kaynaktirlar. Bu hazinenin degerlendirilmesi
ic;in, bizden onceki dii~iiniirlerin dii~iincelerinin kendi kastet-
tikleri anlamda anla~1hp anla~ilmamas1 onemli degildir; onemli

32 l
olan, «tek ba~ma» dii~iinmege kapah kalan problemleri gormeyi
ogrenmektir. Boylece, yiizy1llar boyunca real diinyamn en alt
tabakasmm bin;:ok kategorisi ortaya ~1kti. Bunlarm anla~1lmas1
tek tek ve dag1111k kalmasma ragmen, iizerlerinde tart1~1lacak
onemli biqey yoktur. Alt tabakanm bu kategorileri, zaman ve
mekan, olu~, durum, substans (kahc1hk), kausalite, tabiat ka-
nunlulugµ ve kaq1hkh etki kategorileridir.
Kategori ara~tirmalannm onemini anlamak i~in bu ornek-
ler yeterlidir. Her kaLegori, hemen ~oziilmesi miimkiin olmayan
bir~ok problem ta~ir; fakat her kategoride belli ve iyi bilinen
ozellikler de vardir. Tabakalar arasmdaki ilginin a~1klanmas1
i~in, bilinen ozellikler, gii~liik ~ekilmeden hareket noktas1 ola-
rak almabilirler. Anorganik tabiatm kategorilerinden biraz on-
ce adlan ge~enlerin yanma organik tabiatm baz1 kategorilerini
de siralarsak, tabakalar arasmdaki ilginin onemi kendiliginden
anla~1hr. Her canh varhgm temel determination'u olarak g1da
ahFeri~i (biri yap1ci, biri y1kic1 karakter·de iki zit <wlu~») gelir;
organik varhgm aktiv bir ~ekilde «kendisini duzenlemesi»; ge-
ne aktiv olarak «kendisini yeniden kurmasrn (~ogalmas1) da bu-
na ornektir; bunlardan ba~ka, «~ekirdek durumunda bir te-
mel sistem»e dayanan determinati.on; «soy birliginin irsiligi»nin
s1mn olan «mt~tation» (degi~ebilirlik) kategorileri vardir.
Her iki kategori grubu nekadar temelden degi~ik! Anorga-
nik ve organik varhk tabakalan arasmdaki biitiin z1thk meyda-
na ~1kiyor. Organik di.inyamn kategorilerinden her biri, cans1z
tabiatm kateg'orilerine gore bir «yenilik» (novum) ta~ir; bu da
organik dunyanm autonomisini (kendi kanunlulugunu) goste-
rir. Bununla beraber, birinci gruba dahil olan kategoriler goz- /
onunde bulundurulur Ve onlarm ·~Ok daha geni~ ·olan genelligi
dii~iinuli.irse, organik varhk kategorilerinin, cans1z tabiatm ka-
tegorileri tarafmdan herhangi bir ~ekilde ta~md1g1 kolayhkla
goriilur.
Gerc;ekten, yer kaplama, zaman, olu~, durum kategorileri
tekrarlamrlar; deg;i~iklik onlarm ozel ~ekillerindedir. Substans
karakterine sahip olmamakla beraber, soylarm devam etmesi
bakimmd<\n organik diinyada bir ~e~it «yerinde kalma» vard1r.
Etkide bulunmak, bir kausalite ~eklini almamasma ragmen,
«c;ogalman ve «c;ekirdek durumundaki bir temel sisteminn deter-
t •'
33
mination'u larafmdan la~mmakladir. Org_a nik funktion'lann
hepsi kaq1hkh etkiye dayamr; tabiat kanunlulugunun organik
diinyaya hakim oldugunu, onlann degi~meyen karakteri goster-
mektedir.
Hemen ilk kaq1la~tirmacla, i.istiiste gelen tabakalann genel
yap1 ozellikleri arasmda bir yap1 aynhg1 ile bir yap1 ilgisinin
bulundugu gori.ilmektedir. Yap1 aynhg1 ve yap1 ilgisi, gerekli
tahlilden once anahatlanyla kavramlabilir bir durumdachr; ya-
p1 aynhg1 daha iist kategorilerin komplex yap1smda, yap1 ilgisi
de daha alt kategorilerin, iisttekilerin di.izenli unsurlan olarak
yeniden belirmeleriyle kavranmaktad1r.
Bu ilgi, bi.iti.in tabakalar dizisinin ilgisi ~eklinde ka vraml-
mak istenirse, o zaman boyle bir ilginin bagh oldugu kanunlan
aray1p bularak gostermek gerekir; <;:i.inki.i her iki alt tabakanm
ilgisi hakkmda ge<;:erli olan bir ~eyin, bundan dolay1 diger taba-
kalann aynhklan hakkmda da ge<;:erli olmas1 gerekmez. Bu <;:e-
~it kanunlar elbette sadece tabiat kanunlan olamazlar; <;:iinhi
onlann di.i~i.ince ·di.inyasma kadar uzanmalan gerekir. Bu ka-
nunlar, basamaklar dizisinin bi.itiin <;:evresi i<;:indeki kategori il-
gilerini tabakadan tabakaya izledikleri i<;:in, onlara hakh olarak
«kategorial kanunlarn ad1 verilebilir.
Bu kanunlarm izlerine rastlanmca, tabakalann baghhk ka-
nunlannm, tabakalarm temelinde oldugu gori.iliir; bunlan ta-
bakalann yap1s111dan elcle etmek zor deg·ildir; ve bundan, taba-
kalann baguns1zhg1 ve birbirine baghhg1 hakkmda ba21 sonu<;:·
lar <;:1kanlabilir. Eger bir varhk tabakas1, i<;:i bak1m111d:m biitiin·
liigi.i ile ba9ka bir varhk tabakasma bagh ise -yukardaki ornekte
organik varhk alamnm i<;:i bakimmdan anorganik varhgm yap1
ozelliklerine bagh oldugunu gosterdigimiz gibi-, o zaman bu
varhk tabakasmda da lemelli, kalchnlmaz bir baghhgm oldugu
sonucu <;:1kanlabilir. Varhk tabakalan arasmdaki bu baghhgm,
iist bir tabakanm her9eyi hakkmda ge<;:erli olup olamayacag1, ya-
hut list tabakanm yap1smm ozelliginde bir sm1ra <;:arp1p <;:arpma·
yacag1, her varhk tabakasrnm yap1 ozelliklerine dayanan ilgisin·
den <;:1kanlmahchr.
Bu <;:e~it ara~tirmalarda sorularm bir <;:e~idi hep tekrar eder:
hangi varhk tabakas1 biti~ik bulundugu tabakadan ayn tutula-
rak varolabilir? Organik hayat olmadan psi~ik hayat olabilir mi?

34
Cans1z tabiat olmadan organik hayat var m1dir? Yahut bunlarm
tersi olabilir mi? Ya da: bu tabakalar arasmda ii;; bakimmdan
olan baghhk ilgisi tek bir yonde midir? Bu tabakalar arasmdaki
baghhk tersine i;;evrilebilir mi? Yoksa yalmz 0zel durumlarda
m 1 tersine i;;evrilebilir? Bunclan ba~ka: bir tabakanm ba~ka bir
tabakaya olan baghhg1, onun bu tabaka tarafmdan ta~mmas1
anlamma gelir mi? Biti~ik iki tabaka arasmclaki ta~mma ilgisi
kaq1hkh m1dir?
Bu gibi sorularla incelenen aynnt1lar tek tek kategori gTup-
lan iizerinde toplamrlar. Ornegi, biitii.n varhk tabakalan ara-
smda ortakla~a temel yap1 ozellikleri var m1d1r? Varsa, bunlarda
diinyanm birligini kuran tabakalar i;;e~itliliginin baghhg1 var
m1dir? Yoksa ba~ka tiirlii bir baghhk m1 var? Son olarak: her
tabakada, gei;;erlikleri diger tabakalara kaclar uzanan kategoriler
var m1dlr? Eger boyle bir durumun olmas1 gerekiyorsa, tabaka-
1an birbirinden ayiran neclir? Bu durum tabakalarm birbirine
kar~1 olan bag1ms1zhg;m1 ortaclan kaldirmaz .rn1?

Bu sorular tabakadan tabakaya ba~ka bir i;;ehre gosterdigin-


den -i;;iinkii burada iki tabakanm ilgisinden hareket edilerek bii-
tiin tabakalann ilgisi hakkmda analogiye dayanan sonui;; i;;1kar-
malar yapmak gei;;erli degildir- kendilerine bagh bulunan prob-
lemlerin zenginliginin pek i;;abuk artacag1 ve giii;;liikle kavram-
labilecek i;;e~itlilikte olacag1 bellidir. Burada yap1lacak ara~tlr­
malarm gii<;; olmalan gereklidir. Hatta aslmda bu ara~tlrmalar
ba~hba~ma bir ilim olabilecektir. Bu ilim «kategorilerin tahlili))
adm1 ahr. Bu ilime yeni ontologinin biitiin ozel sorulan gi-
rerler. /
Bu ara~tlrmalar bu yaz1da yapilmayacaktlf. 1 Onlann sonui;;-
larma kisaca i~aret edilecektir. Bu ara~tlfmalarm ti.imi.i, kendi
ba~lanna, belli, genel bir gori.i~ saglamak ve bundan sonu<; <;1ka-
nlmasm1 miimkiin kilmak gibi ozellikler gosterir; ara~tirmala­
rm ba~ans1 bu sonu<;lann onemiyle oli;;iilebilecektir.
iki soru grubundan ikincisi daha basittir. Bu grupta yap1-
1 Probleme daha yakm<lan bakmak i9in yazann •Aufbau der realen Welt,
Grundrif3 cler allgemeinen Kategorienlehre • (Berlin, 1940) aclmdaki kitabma ba~­
vurulmahdn; bu kitap •Ontologie . nin 3. cildiclir. Bundan once 91kan iki cildin ad-
/ lan: 1. •Zur Gruncllegung der Ontologie • ( 1935). 2. • Moglichkeit undt Wirklich-
keit> (1939).

35
Ian tahlil, apg1da gosLerildigi gibi <;;:ok a<;;:1k sonu<;;:lar verir.
1. Biitiin tabakalar arasmda ortak.'la§a 'Olan temel yap1 ozel-
likleri (temel kategoriler) vard1r. Bunlar iki~er iki~er ortaya <;;:1-
kan z1thklardir: birlik ve &e~itlilik, <;;:atl~ma ve uygunluk, form
ve madde, element ye sistem, vbg. kategorilerdir. Bu kategori-
ler, varolan §eylerin tabakalan arasmclan gc<;;:tikleri zaman, yeni ·
bir karakter kazamrlar. Tabakalar bu ka.tegorilerle birbirine
baglanm1~lardir; fakat baglanmay1 saglayan sadece kategoriler
degildir.
Alt tabakalann iiste dogru uzanan, iist tabakalara giren
2.
kategorileri vardir; fakat ters yonde bir uzanma yoktur; iist ta-
bakanm kategorileri geriye dogru donerek alt tabakalara uzan-
mazlar. Zaman, olu~, degi~me, etki kategorileri, mekanik olu~
tan yukan dogru tarihi olaylann i<;;:ine uzamrlar. Fakat organis-
min kendisini aktiv olarak · tekrarlamas1, a~ag1 dogru, kosmik
olaylara kadar uzanmaz; organismde, psi~ik hayatm gosterdigi gi-
bi, bilme ile kaq1la~t1nlabilecek bir ~ey tekrarlanmaz.
3. Fakat biitiin alt tabaka kategorileri de, iist tabakalara
girmezler. Ost tabakalara girenler de, bunlarm hepsinden ge<;;:-
mezler. Kategorilerin tekrarlanmasmda, tabakalar dizisinin bel-
li bir yerinde «kesintiye ugrama» vardIY. Organik alanda, nice-
lik ilgisinin matematik formu; psi~ik alanda, yer kaplama ve
madde olma kesintiye ug;rar; fakat zaman kategorisi yukanya
kadar devam eder. Boylece, organik ve psi~ik hayat arasmdaki
smir, derin bir kesinti olarak ortaya <;;:1kar. Ostelik psi~ik ve or-
ganik tabakalann iisti.iste gelmesindeki ilgi, canh ve cans1z tabi-
at tabakalan arasmdaki ilgiden ba~kad1r. Organism, maddenin
unsurlanm biinyesine ald1g1 ve onlara «~ekil kazandird1g;rn hal-
de, psi~ik varhk, organik ~ekilleti ve olu~lan oldugu gibi bira-
kir ve ba~ka bir karakterde olap olay .ve yap1larm alam olarak
(m.e~anda olmayan ve madde olmayan) onlarm iistiinde yer ahr.
Ps1~1k alan, organik ~ekillerin ve olu~lann ~eklini degi~tirmeden,
temelini onlann iistiinde kurar.
. 4. Ost tabakalarm yap1lanmn bag1ms1zhg1', alt kategorile-
rm bu tabakalarda tekrarlanmas1yla zarar gormez. Her iist ta-
bakada yeni yap1 ozellikleri vardIY. Ger<;;:ekten, ontik di.izen baki-
mmdan bU.tiin bir varhk tabakasmm «iistte» olu~u, bu yeni ya-
p1 ozelliklerine clayamr. Kategorial «110VUml) olmadan, varhk
36
alanlanmn iistiiste gelmesi de olamaz. Organik alandaki olu~­
larm dengesi ve organik varhgm kendini diizenlemesi, c;;:ogal-
mas1; olu~un, c;;:ekirdek durumunda bir temel sistem tarafmdan
determination'u; aym ~ekilde, psi~ik alanda mekanda yoksun
olan c;;:e~itlilik, bilmenin ic;;: diinyas1, gayeye yonelen eylem; di.i-
~iince di.inyasm~la da, di.i~tincelerin obiektivligi, ortakla~a idele-
rin kuvveti ile teklerin birbirine baglanmas1, ki~i hi.irriyeti ve
sorumluluk yetisi, bir,e r novum'dur.
5. Varhgm basamaklar dizisinde noyum'un ba~lamas1, aym
zamanda, e~it yiikseklikte olan kategorilerin ba~lamas1d1r. Boy-
lece, real yap1larm yiikselen dizisinc;le once basamaklar fenome-
ni ortaya c;;:1kar: formlann devamm1 kesintiye ugratan ve varhk
alanlanm birbirinden ayiran ortak s1111rlar, yahut tabakalar ara-
smdaki mesafeler belirir.-
Tasvir edilen bu kanunlar, aslmda tabakalann kendi ka-
nunlandir. Bunlar, diinyamn, yi.ikseklikleri gittikc;;:e artan basa-
maklardan kurulan basit bir btittin olmad1gm1; aym zamanda,
tabakalann i.istiiste gelmesinin belli bir ~eklini gosterdigini; ve
ilkin buna gore diinyanm birliginin ozel yap1sm111 anla~1labile­
ceg;ini ac;;:1klamaktadirlar.
Elde edilen bu sonuc;;:larla, gori.i~lerimizin hareket noktas1
olan birinci grup sorulara donersek, bu di.i~iinceler daba aydm-
lanacaklardir; c;;:iinkii bu sorular tabakalar arasmdaki baghhk il-
gisine aittir. Organik bayat olmaclan psi~ik hayat olabilir mi?
Fizik-kosmik diinya olmadan organik hayat olabilir mi? §imdi
bu sorulann cevaplan verilebilir: ikisi de olamaz, c;;:iinki.i alt ta-
bakamn yap1 ,ozelliklerinin iist tabakada onceden bulunmas1
I

heT iki durumcla da ~artt1r. Organism yer kaplar ve maddi bir


yam varclir; bu baknndan organism, kainatta hareket eden kiit-
leye benzer. Psi~ik aktlar da, organismde ve atornlann yap1sm-
daki olaylar gibi zaman ve olu~ ic;;:indedirler; V·e zaman bakimm-
dan diizenlenen tek bir diinya ic;inde onlarla birlikte bulunur-
lar. Bunu hayatta edindigimiz bilgi ve tecriibelerimiz de goste-
riyor: biz diinyanm hic;;:bir yerinde, organism tarafmdan ta~m­
mayan, ona bagh olmayan, havlda dola~an bir ruh hayat1 ta111-
m1yoruz; varolabilmesi ic;:in cans1z tabiatm belli bir alamna
(belli bir is1ya, havaya, suya, vbg.) bagh olmayan organik bir ha-
yat da bilmiyoruz. Aym ~ckilde, psi~ik hayat1 olan teklerin bil-

37
rnesi tarafrndan ta~mmayan bir dii~tince hayat1 da olamaz. Ger-
i;:i bilme, teklerin bilmesinden daha iist bir b:asam.ak tizerinde
bulunan «genel» bir bilme degildir; fakat mademki tekler orga-
nik hayata, organik hayat da fizik-maddi bir dtinyaya baghd1r,
o halde en tist tabaka olan dii~tince diinyasmm, kendinden alt-
taki btitiin tabakalar dizisi tarafmdan ta~md1g;m1 soyleyebiliriz.
Fakat tabakalann birbirine baghhk ve birbirini ta~1ma il-
gisi tersine i;:evrilemez. Geri;:ekten, fizik dtinya organik hayat ol-
madan, organik varhk psi~ik hayata dayanmadan, psi~ik varhk
dti~tince hayat1 olmadan da varolahilir. Hay.at, kainatta ancak
i;:ok ozel ve ~iiphesizki ender olarak bir arada bulunan ~artlar al-
tmda meydana gelir. Hayat1 mtimkiin kilan bu gibi ~artlara da
ancak yerytiztinde rastlamaktayiz; bununla beraber, bilme an-
cak hayvan dtinyasmm ytiksek ~ekillerinde varchr; fakat dti~i.in­
ce dtinyas1, insanm olu~unda sonradan ortaya i;:1kan bir ve-
rimdir.
Bu gorii~lere dayanarak, tabakalar arasmdaki baghhk ilgi-
sinin kanunlan birkai;: ciimle ile anlat1labilir.
·..!.-c'.1-l.'
I. Real dtinyanm yap1smda, yalmz iist tabaka alt tabakaya
oaghdir; alt tabaka iist tabakanm kald1nlmaz ,5art1dir; onu
miimktin kilar. Fakat alt tabaka, iist tabakaya hii;:bir zaman bag-
h degildir; ona ihtiyaci yoktur .
.2. Bu tek yanh baghhk ilgisi bi.ittin tabakalar dizisinin ii;:in-
den ge~er; fakat .hi~bir zaman iist tabakalarrn ozel yap1lannm
arasmdaki ilgiyi kaq1lamaz. Baghhk ilgisi ancak, a. alt kate-
gorilerin kuvvetli olmasmda (bu kategorilerin i.ist tabakala-
ra girebilmelerine gore) ; b. i.ist tabakamn btitiin varolma
~eklinin alt tabakanm varhk ~artlanna bagh olmasrnda (iist ta-
bakanm, dayanacak bir temele ihtiyac1 oldugundan) kendini
gosterir.
3. Biittin diger bakimlardan iist tabaka alt tabakaya kar~I
autonomdur. Ust tabaka alt tabakaya «dayamrn; fakat onun ta-
rafmdan determine edilmemi~tir. Ust tabakay1 alt tabakadan ay1-
ran btittin ozellik, ondaki kategorial novum' dur. Her iist taba-
ka ancak kismen bag1mhdir; alt tabakanm tizerinde durmas1 ve
onun tarafmdan ta~mmasma kar~1hk, «hum dtir.
Heqeyi tek bir prensip-ten -bu ister «yukardan asaC:;.rn istcr
' t? '

38
((asagidan yukarrn olsun- ti.iretmek isteyen bi.iti.in metafiziklerin
neden yamld1klan111 bu kanunlar gostermektedir. Real di.inya
bukadar basit kurulmam1~tir; her tabakanm diger tabakalara
gore bag1ms1zhg1 vardir; tabakalar yi.ikseldikc;;e, b~gunh a1:tono-
mi artar. Heqeyi di.i~iince di.inyasmdan tiiretmek isteyen bir me-
tafizik, birinci kanuna gore geliyor; baghhk ilgisinin tabii yoni.i-
nii tersine i;;eviriyor; en iist kategorileri en giii;,:hi kategoriler
olarak gori.i.yor (ak1h ve gayeye yonelmeyi maddi varhga kadar
uyguluyor). Heqeyi maddeden tiiretmek isteyen metafizik de,
iii;,:i.i.ndi. kanuna kaq1 gelir. Geri;,:i boyle bir metafizik, tabakalar
arasmdaki baghhgm yoniini.i goriir; fakat bunu toptan bir bag-
hhk ilgisi ~ekline sokar; bu yii.zden, ii.st tabakalardaki kategorial
novum'u ve onlarm ozel yap1lan111n autonomi'sini gozden kac;;1-
nr (psi~ik aktlan ve di.i~i.ince dii.nyasm1 fizik olu~lardan ti.iretmek
ister).
Her iki metafizik ile varhk tabakalannm <;e~itliligi ortadan
kalkar; di.inya homogen ve monoton olur. Bu gibi basitle~tirme­
ler, dii.nyanm ~enginligine kaq1 yap1lan hirer haks1zhktir; onun
gen;ek birligine de gereken deger verilmez. c_;oklukta birligin
tabakalar yap1s1yla sagland1g1, birbirine dayanmamn ve bi;rbi-
rinden bag11ns1z olmamn basamaktan basamaga gec;;tigi, bu gibi
gfoi.i~lerle degerlendirilernezler.
--~

insan a~1n theorilerden ho~lamyor; bu onun metafizik ihti-


yao. Yi.ice varhklara tutku, yan tutma inat<;1hg1, ~a~irt1c1 olanm
<;ekiciligi, oteden beri bu ho~lanmamn <;e~itleridirler . Bu yi.iz-
/
den btiLi.in metafizik sistemler, hangi ruhl tatmin sebebiyle ·yola
c;;1karlarsa c;1ks111lar, hep a~1n theorilerin yolunu tutmu~lardir.
Di.inyanm gerc;ek birliginin temelini kaybeden de bu theoriler-
dir: kaybetmeleri de gerekiyordu, c;i.inkli a~1n idiler, <;iinki.i diin-
yamn birliginde a~1nhk yoktur. Akhn yolu, di.inyanm yap1s1m
«sine ira et studio» (ofkelenmeden, istekle c;;aii~arak) kazanmak-
tir; -bi.iti.in c;aglarda bu, popiiler olmadi. Fakat varolan dtinya
lle pazarhk edilmez. 0, kendisini tammam1z ic;;in bizi zorlamaz; /
kendi bakkmdaki alclat10 gorii~lere kar~1 biiyi.ik bir ilgisizlik
ic;;inde kahr; i.istelik, icat olsun diye yap1lan ~emalara da kap1la-
nm ac;;maz. \
Fakat, kendi apac;;1khg1 ic;;inde olan diinyanm ontik birligi-
nin rnetafizik ihLiyac;;lara kaq1 ho~gori.irsiiz, claha guc;;lli., agir ba-

39
r
san bir goril~il ta~1y1p ta~1mad1g1 da elbette sorulabilir. Bunun
kaq1smda, metafizik diinya gorii~leri c1hz goriiniirler. Ontik bir-
ligin basamaklar dizisinde iki <;e~it bag1ms1zhkla kaq1la~iyoruz.
Bunlardan biri daha gil<;lii olanrn, digeri daha yiiksek olanm
bag1ms1zhg1d1r. Bunlarla tersine ilgi kuran basamaklar dizisin-
de de iki <;e~it «i.istiinhikJl vardIT. Kosmos'daki maddi olaylann
iistiinliigii, bu olaylarm, bagh olcluklan kanunlann d1~111a <;1k-
mamas1 ile saglamyor; biitiin hayat, bilme ve di.i~i.ince diinyas1
da maddi olaylara baghdIT. Fakat clii~ilnce di.inyasmm cla iistiin-
liigii vardir; o, Kosmos'daki kanunlulugu bozmaz; fakat anlay1-
~mm giicii ile bilebilir ve gayeliligi ile hedeflerini degerlendi-
rebilir.
Bu bir <;eli~me deg·ildir. Osti.inliigiin her iki <;e~idi de, tek
bir dilnya diizeninde birbiriyle <;atl~mayacak kaclar heterogen-
dirler. Konstruktiv diinya gorii~lerinin hi<;bir zaman kavraya-
mad1g1m -dii~iince tarafmdan yaratilmayan, yonetilmeyen bir
diinyada, dii~iincenin yarat1nhg111111 ve etkisinin, hiirriyetinin,
idelerinin <;ok daha geni~ bir alam olacag1m- kategorial kanun-
lar a<;1k<;a gosteriyorlar.
Bu hi.irriyet ol<;iisi.i insan i<;in yeterlidir. Dii~i.ince diinyas1-
11111 s1mrs1z giici.iniin pe~ine takilmak, kuruntuya kapil;makt1r.
1nsan diinyay1 ki.i<;i.imsemekle kenclisini yi.ikseltmcz. Bu di.inya
ile i~birligi yaparak kcndi sm1rlan i<;incle <;ah~mak, en i.ist yap1
olan clii~iince di.inyasm·1 da onun yap1sma ' katmak, insana veril-
mi~tir. Biiyiik olana katkida bulunmak, kil<;iik olana kat1lmak-
tan daha biiyiik bir i.7tir.

VI
Metafizik problemler, kesin sonu<;lar veren bir gori.i~le so-
nuna kadar <;ozi.ilerek tiiketilen problemler degildirler. Diinya-
nm bi~ligi p~o.blemi de boyledir. Bununla birlikte, bu prob-
~emler l~leneb1hrler; bilgi iizerine kurulan her yeni gori.i~, bir
ilerleme, bir yakla~ma, yeni bir i.ilkenin kazamlmas1 demektir .
. Yeni ontologinin varhk tabakalan clii~i.incesincle - yukar-
daki kanunlann anlammda - agir basan, eski metafizik sorula-
n1:1 .<;ogunun bu di.i~i.incenin yard1m1yla ilerleyebilrnesinin one-
~1dir: .Bi.itiin il.e:Iemelere engel olan kok salrn1~ yamlmalar go-
ruleb1hr, a51lab1hr, yeni yo11arcla yi.iri.incb il ir.
40
Diinyamn tabi.l birligi problemi, c;;ozumiine yakla~1labile­
cek bir c;;ok problemden biridir; ve theorik anlamda en onemli
problem oldugu ~iiphesizdir. Eski c;;oziim ~emalan kendilerini
l bize c;;ok ~as~:. tamttilar; ne ?i~-. r.:ensi_bi?:;. n.~ d~ bir .di,i.~y~ te-
melinin birhg1 ele almch; butunun birhg1 uzermdek1 goru~ler
de yetersizdi. Tabakalan belirli baghhk kanirnlanm izleyen bir
yapmm birligi, diinyamn birlik karakteri ic;;in bir gorii~ sagla-
yabilir ve ancak boyle bir g0rii~, tabakalann heterogen olu~u ile
bu tabakalar arasmdaki derin kesintilere uygun gelebilir. Eski
diinya gorii~lerinin hepsi diinyay1 kiic;;i.ilttiiler. Yeni ontologinin
ilk i~i, bu yapma engelleri ortadan kaldirmak, diinyanm biiyiik-
liigiine yonelen bir gorii~ii kazanmaktir.
Kiic;;iiltiici..i. g0ri.i.~ler insan, toplum, millet, tarih gibi daha
i.i.st basamaklann ontik yap1lanna ait problemlere de uygulandi.
Bu problemlere dar, tek yanh, «yukardan a~agrn, ya da «a~ag1-
dan yukarrn gorii~lerle girilmege c;;ah~1ld1; bunlar ya dii~i.i.nce
chi.nyasmdan, ya da tabiattan hareket edilerek kavramlmak is-
tendiler. Hatta tabakalann yapm bu gori.i~lere uyuyordu; c;;i.i.n-
kii. kendi baeylarma ele ahmrlarsa, ikisi de miimkiindi..i.r: insan
hem tabil, hem de tarihl bir varhkt1r. Bir millet hem bir soy
birligi, hem de bir topluluk eyeklidir; tarih de hem tabi1 bir
olaydir, hem de bir di.i.~iince olay1dir. Fakat bi.i.tiin onemi iize-
rinde toplayan «aym zamanda varolma» gorli~i.i, dogru yerini
bulam1yordu. En yi.i.ksek varhk yap1lanmn uygunca kavraml-
mas1 ic;;in iki unsur azd1r. Onlar da, ic;;inde bulunduklan diinya
gibi, tabakalardan meydana gelen yap1lardir; di.i.nyay1 kuran ay-
m tabakalar, onlarda tekrarlamrlar; tabakalann smlflan onlann
da ic;;inden gec;;erler. Ozellikle bu yap1larda, determination'lann
ve kanunlarm <;e~itleri i.i.stli.ste gelirler; aynca, onlarm genel de-
termination'u da tabakalarclan meydana gelmi~tir; bu sebepten
birc;;ok c;;at1~ma alanlanm ic;;ine ahr.
Bu hususta en iyi ornek, zama111m1zda i.i.zerinde c;;ok tartl-
/
~1lan, anthropologinin obiekti olan insand1r. En i.ist varhgm,
aym zamanda en bag1mh ve en c;;ok ~arta dayanan bir varhk ol-
dugunu insanda gori.i.yoruz. Anthropologi theorileri, insam ya
tabii ya da tatihl varhk olarak tek yanh g0rdiiler. Birinciler, in-
samn davranma giiciini.i. ve yarat1c1hg1m, ikinciler ise onun soy
aynhklanm anlayam1yorlardi. Fakat insamn ba~hca ozelligi,
onun bi.itiin varhk Labakalanncla yeri olmas1, bi.i.tiin kanunlara

41

\.
ve determination'lara kat1lmas1dir. Descartes'm insamn birligi-
ni par<;;alamadan onun ortasmdan ge<;;irdigi smir, «ruh ~e b~­
den» olaralf. tanman yap1 ikiligi, burada ancak fenomemn bir
kism1d1r. Aslmda insan biitiin tabakalan ta~tr; o hem maddi
hem de tarihi bir varhkt1r. Varhk tabakalan insanda ~oyle dii-
zenlenmi~lerdir: ii.st tabakalar alt tabakalara clayamrlar ve onlar
tarafmdan ta~1111rlar; fakat aym zamancla ii.st tabakalann ozel ya-
p1lan ve determination'lan varchr.
insanm ontik tabakalardan meydana geldigi gorii~ii, onun
yap1smm aynhg1m kendi birligi ile birle~tirme imkamm sagh-
yor; boylece, goriini..i.~te birbiriyle <;;at1pn fenomenler arasmda
ahenk kuruluyor. Organik ve psi~ik kabiliyetlerin irsi olarak na-
s1l ge<;;ebildigi ve insan gruplannm soy ozelliklerinin nas1l belir-
lendigi anla~ilabilmektedir; fakat bu kabiliyetlere dayanan di..i-
~iince clli.nyas1 cla ozelligini vc bag1ms1zhg1111 kaybetmiyor. insa-
m yalmz biologik yahut yalmz psikologik gormek gibi, yalmz ta-
rihi ilimler bakimmdan gormek de yanh~tir. insanm birligi, i<;;in-
cle ya~ad1g1 di..i.nyamn birligi gibi tabakalardan kurulur. insan,
ancak ondaki tabakalar yap1s111m temel kanunlanmn, tabakala-
rm birbirine baghhklanmn, real diinyanm heterogen unsurlan-
nm bilinmesi ile anla~1labi1ir.
Durum, tarih problemindc de ba~ka ti.i.rlii degildir. Millet-
lerin olu~undaki ve yokolu~unclak i olaylarm aki~1 kausal bir aki~
m1clir, yoksa gayeye yonelen bir aki~ michr? Bu aki~1 kor bir te-
sacliif mii, yahut bir akil ve isterne mi tayin ecliyor? Tann buyru-
gunun her~eye hakim olduguna inamld1k<;;a, bu sorunun cevab1
apriori olarak akil lehinde veriliyordu. Bu metafizik ilhamm bir
kuruntu oldugu anl a~1hnca, tarihte hiikiim siiren determination
hakkmda bir~ok garii~ler <;;arp1~maga ba~lad1lar: sadece kausal
bir olu~, insamn politik ve di.i.~i..i.nceler tarihi bak1mmdan olan
clavranma gii.ci.ini.i a<;;1klayamazch; fakat olu~un ak tl tarafmdan
yoneltildigi clii~li.ncesin in yeterli olacagm1 en a~1n bir opti-
mism bile iddia eclemez .

. Bu sebepten, tarihin olu~1111cla iki <;;e~it heterogen determi-


nat1on'un <;;at1~t1g1 <;;ok onceden goriildli.. Fakat tarih1 olaylar
«tekn bir olu~ i<;;inde kavramlmaga <;;ah~1hrsa, onlann biraracla
nas1l bulunabilecekleri karanhk kalmak zorundadir. Ontologi
bunun tabakalarclan, bi.i.tiin varltk tabakalanmn i.i.stiiste gelmc-
42
sinden ozellik kazanan bir olu~ oldugunu bize ogretiyor. Millet-
lerin soy hayatmm organik olu~una dahil olan biitiin fizik olu~­
lar, tekin psi~ik hayatmm olu~u ile toplumun olu~unun tarihl
sebepleri ve aki~ yonleri sayesinde yl.iksek bir yap1 ozelligi ka-
zanmaktadirlar. Her tabakadaki olu~ da kendi ozel determinati-
on'unu birlikte getirir; ·boylece, bii.tl.i.n olu~un determination'u
gene tabakalardan kurulan bir determination oluyor. Birbiriyle
<;;all~an kausal baglann ortasmda insamn «onceden gormesi)) ve
«karar vermesi)) i<;;in, politik yoneticilerin ve yonetilenlerin dav-
ranma giicii i<;;in geni~ bir hareket alam bulunmaktadir. Fakat
insanm onceden gorme giici.i smirhchr ve giicl.i.nl.i.n yetemeyecegi
durumlan hesaba katmak zorundad1r.
Bu temel l.i.zerinde olaylarla s1h bir ilgide bulunan bir ta-
rih felsefesi, <;;izilmi~ smirlar i<;inde, anlamh c;;abalarm ve an-
lams1z olaylann birarada bulunmas1 bilmecesini, tarihi olaylann
«birligill ile <;;ozmegi ba~arabilir.-
K1sa bir yaz1da bu kadar geni~ ufuklu sonu<;larm temellen-
dirilemeyecegi, onlara ancak clokunulabilecegi kendiliginden
anla~1lmaktad1r. Fakat gene de, eski metafizik sorularm incelen-
mesi bir problem olarak ortaya <;;1km1~tir; bu incelemede speku-
lativ metafizige ait heqey ch~arda birakilacakt1r. Ger<;;i bu yol
bizi, felsefe sistemlerinin c;;ok defa arachklan toplu c;;oziim ~ekil­
lerine gotl.i.rmeyecektir; fakat problemlerin birbiriyle <;;at1~t1k­
lan alana goturecektir. Bu yolun ge<;ti.gi. yer saglam bir temel
i.i.zerindedir.
Spekulativ metafizik bir yana birakihrken, eski. bir prob-
lem olan teleologinin lemellerinin de tamamiyle ortadan kald1-
nlmas1 onemli bir noktad1r. Gen;;ekten, ~imdiye kadar gelip ge-
<;en metafizik sistemlerin <;ogu teleologik idiler (yukardan a~ag1
bir metafizik kurmak i.steyenler <;ogunluktadir). Bunun sebebi-
ni anlamak <;;ok kolaychr: varolan her~eyde gayeye yonelen bir an-
lay1~ hi.iki.im si.irerse, en bilmeceli fenomenler hemen hemen hi<;;
gi.i<;;li.ik c;ekilmeden a<;1klanabilirler (ornegi, organik funktionla-
rm gayeli olmas1, yu'ksek hayvanlarda bilmeni.n ba~lamas1, insan-
da kendini bilmenin ba~lamas1, ki~inin di.i~i.ince di.inyasmda obi-
ektivligin ve hi.ir davranma gi.icunun ortaya c;;1kmas1, vbg., ya-
ni kisaca, yukan dogru c;1kan basamaklar dizisi). Bu gorl:t~i.in
tcblike1 i vc ~i.iphcl i yam o1dugu gibi kahr; <;;Cmki.i fenomenler

43
- boyle bir gorii~ i~in en ufak bir ipucu bile vermiyorlar. Feno-
menler, gayeye yonel_e n davram~m di.i.~iince cliinyasmm varh~
tabakasma ait oldugunu, onun organisme ve biiti.i.n cans1z tab1-
ata tasmmasmm ve uygulanmasnun, insan aklmm kencli kendi-
siyle bir oyunu oldugunu gosteriyorlar. Bu, aklm yalmz ke:id~­
ne ozel olan yaplSlm, dilnyanm biiti.i.ni.i.nde tekrar bulmak tht1-
yacmclan dogmu~tur.
insan di.i~i.incesi, kosmosun kendisinc benzedigini samyor.
Eger kosmos ona cevap verebilseydi, yeryi.i.zi.i cininin Faust'a
soyledigini soyleyecekti: «Sen bana clegil, kavrayabildigin cli.i~iin­
ceye benziyorsun.>> Ontologik di.i~i.i.nme, insamn clii~ilnce diin-
yasm1 biisbiitiin ba~ka olan, kendisine benzerneyen bir ~eye go-
tiirmekteclir; onu cliinyamn, kainatm ger~ek problemlerine so-
kacaktir. Bununla da metafizigin yi.izy1llar boyunca si.ircgiden
~e~itleri - idealism olsun, rationalism, theism, pantheism olsun
hepsi bir - bir vuru~ta y1kihrlar.
Bir tarihi varhk olarak insan, kainat hakkmclaki Loplu bir
gorii~te ger~ekten liy1k oldugu yeri ancak bu ~ekilde ahr. Eger
insan 1 akl1111 ve gayeye yonelmesini bi.iti.in diger varhklarla pay-
la~irsa, kainatta ozel bir yeri olmaz vc onun hayvandan, hatta
e~yadan i.isti.in olan yam, olsa olsa bunlar hakkmdaki bilgisi ola-
bilir. Fakat bu, insamn kainatla genellikle ald1g1 yeri dolclur-
maz; boyle bir yer ona ancak tabiat kuvvetlerini kencli gayeleri
i~in vasita yapmak ve onlara kencli imkanlarmm s1111n i~incle
ii.stun gelmek kabiliyetini saglar.
Dii~i.ince diinyasmm kazanchg1 i.i.stiinli.ik, onun oncedcn
gorme ve karar verme gi.iciiniln saglacl1g1 i.isti.inlilkti..ir. TabiaL
kuwetleri de di.i~i.ince diinyas1 gibi gayeli hareket etselerdi, di.i-
~i.ince clunyas1 onlan dizginleyemezdi; bu durumda tabiat ka-
nunlan da kendi gayelerine bagh kalacaklard1 ve ikinci bir kuv-
vet onlan bu gayelerinden ayiramayacakti. Tabiat kuvvetlerinin
hi~bir gayesinin olmamas1 ve yalmz baglt olcluklan kanunlan
kori.ikori.ine izlemeleri sayesindeclir k i, ancak insan onlara bir
gaye verebiliyor. Bu aynhg1 ortadan kaldirmak, dii~iince di.in-
yasmm kiymetini tammamak, onu fecla etmek, onun ba~ka ~ey­
lere anlam verme kabiliyetinden, yarat1Cihgmdan vazgec;mek
demektir.
Eski telcologik rnetafizig in koki.ini.in soki.ilmesinin oncrni

44
ancak bu gori.i.~lerlc ol<;;i.i.lebilir. Arllk cli.~~i.incc varl1~11~111 real
diinyamn biiti.inii.ndeki yeri ele ahm)'. O~: ms~nm kend1rn k.avr;-
masi, yanh~ yollardan aynlarak ken~m1 yemden bulmas1, mkar
edilen hakir gori.ilen haklanm yemden kazanmasi. Bu sadece
theoriiere birakilacak bir is clegildir; c;,:i.i.nki.i. insamn bilmedigi
ve inanmad1g1 bir hi.i.rriyet, gerc;,:ek bir hi.i.rriyet degildir.
Pratik bakimdan e~siz bir onemi olan clar anlamdaki hi.i.r-
riyet problemi, istemenin hiirriyeti p1:obl~midi.r. !~s~n kararl~­
rmda hiir degilse - kararlan, determmat10n zmc1nmn gerekh-
li(S·i tarafmdan belirleniyorsa - eylemlerinin suc;,:unu ta§imaz,
m ukafatma lay1k olmaz, davram~larmn:l hesab1m veremez, ahla-
0

k1 bir varhk olamaz. Bu sebepten, Alman idealistleri isteme hi.ir-


riyetinin ispat1 i<;;in biiyiik bir tutkuyla ugra~t1lar; fakat biitiin
olaylan, psi~ik ve tarihl olanlan da, tannca bir kudret gibi, diin-
ya cletermination'unda kok bulan teleologik bir ide ile belirle-
mek istiyorlarch. ·
Bu gayeli (final) «determinism»e kaq1 hiirriyet di.i.~iin­
cesi gi.i.c;,:si.iz kahyordu. Bu ortadan kalcl1nld1g1 zaman da,· zit
bir kutuba gicliliyordu: olaylann zamanla birlikte akl~mda hi:r
baghhgm, tabiattaki olu~un kausal baghhgmm d:i ortadarr kalka-
cag1 samhyordu. Boyle bir <<indeterminism», fizi.k hatta organik
olaylann aki~mdaki kanunlan hi<;;bir ~ekilde koruyamaz. Tu-
tarh dii~i.ini.irlerin, isteme hi..i.rriyeti problemini sonunda neden
bnakt1klann111 sebebi budur; bu di.i~i..i.niirlerin <;;ogunun insan
ic;,:in y1k1c1 olan .bu sonuc;,:lar hakkrnda a<;;1k bir di..'t~iincesi yoktu.
Varhk tabakalan cli.i~iincesinin degeri burada ortaya <;;1ki-
yor. Eger final- determination yalmz <<bilen)), <<gaye koyan)) dii-
~i.ince varhgmda gori.Hiiyorsa, insamn i<;;inde bulundugu kausal
olu~a yon verememesi i<;;in hi<;;bir sebep yoktur. Kausal olaylar
gerc;,:ekten son gayelere bagh degildirler; onlar, biitiin gayelere
kaq1 ilgisiz kalarak olup biterler; ve kausal sebepler komplex'ine
dahil olan her determination'u zaman zaman kabul ederler.
§imdi ~u soru c;,:1k1yor: cli..i.~iince varhg1, yalmz kendi.sinin olacak
olan «belirleyici bir faktorii», bir «<leterminant>n terazinin ke-
fesine atabilir mi, atamaz m1? ·
Burada onemli olan gorii~, dunyamn bir tabakalar yaplSl,
insanm da tabakalardan kurulan bir varhk oldugudur. Her taba-
kanm kendi determination tarzi olunca, basa;maktan basamaga
;r

45
yi.ikselen determinantlann cla bulunmas1 gerekir; bunlar novurn
olarak alt tabakalara girerler ve olu~un ybniinii birlikte belirler-
ler. Bu anlamda her iist tabaka alt tabakaya gore hiirdiir; iste-
me hurriyeti de bu hiirriyetin bzel bir ~eklidir. 1steme hiirriyeti
problemi, kategorial gbrii~le sonuna kadar c;;oziilmemi~tir; fakat
bu biitiin metafizik sorulann kaderidir; anla~1lm1~ olan, sa-
dece eski, spekulativ tart1~manm sozde bir tart1~ma oldugudur.
Determinism ile indeterminism aym yanh~1 yap1yorlar. Hi.irri-
yetin ortaya c;;1kmas1 ic;;in alt determination c;;e~itlerinden (brnegi,
kausal diziden) hit;;birinin at1lmas1 gerekmez; c;;unkii yeni ba~la­
yan iist determination onlan yoketmez; aksine, kendi deterrni-
nation'unu onlara katar. Boylece, dunyadaki olaylann kanunla-
ra dayanan aki~ma zarar gelrneden insamn isteyerek karar ver-
mesi ve istemesini belirlemesi ic;;in bir yol ac;;1lm1~ oluyor.
Hiirriyet ancak tabakalardan kurulan bir diinyacla mi.irn-
kiindiir. T ek tabakah bir cliinyada «alt>l determination' a ekle-
necek bir <<list>l determination yoktur. Kant'm «kendi ba~ma
varhk ve gorii.nii~)) theorisinde bu gorii~iin ilk i~1g1 bizi aydm-
lat1yor: Kant, kausal bag1 gbriinu~ diinyasmda smirlamakla ve
onun kaqlSlna <<intelligible)) dayanag1 olan ahlak kanununu koy-
makla <<kausal dizinin zaman ic;;inde ba~lamasrnrn anlayan ilk fi.
losoftur. Fakat Kant dururnu heniiz c;;ok basit gbri.iyordu; c;;iinkil
real diinyamn yaplSl iki tabakacla kalmaz ve kendi ba~ma bir
clii.nya olarak, iist tabaka saclece goriinii~ olan bir di.inyamn kar-
~1s111a c;;1kmaz. Di.inya yapm aym realitcye sahip olan c;;ok daha
zengin bir tabakalar dizisidir. Fakat basarnaktan basamaga yiik-
seldikc;;e ozelle~en <<bag1mhhkta autonomi», gec;;erli ornegini kau-
sal antinominin Kant tarafmdan c;;oziilrnesiyle bulmaktad1r.
Hiirriyet problemi gibi, tabakalar gbrii~iiyle yeni bir temel
iizerine oturtulan birc;;ok problem varchr. Bunlardan en onemli-
sinin bilgi problemi oldugunu samyoruz. Herzaman, bilen subi-
ektten hareket edilcligi ic;;in, subiektin kencli obiekti ile nas1l te-
masa geldigi anla~1lam1yordu; her iki sferdeki transcedence'in
(~yr:h.g11:1). ac.t1g1. UC,L~rum kapatilarnaz gibi goriiniiyordu. Eger
b1lg1 ilg1s1, sub1ektm, real diinyamn bir unsuru olarak ic;;inde
bulundugu birc;;ok varhk ilgilerinden biri olarak anla~1hrsa, du-
rum biisbiitiin degi~ir.

Demek ki bilgi, transcendent olan (subiekt sferini a~an) tek


46
bir akL olarak kalmaz; isleme, davranma, i.'uniL clme, korkma,
bir durumu ya~ama, bir duruma katlanma ve bunlara benzer
aktlarla aym siradadir. Bu aktlarm hepsi, bilmeyi kendi real
diinya c;;evrelerine baglarlar; hepsinin real obiektlerle ilgisi var-
dir; bu obiektlerin realitesi hakkmda bilgiye sahiptirler. Bilgiyi
bu aktlardan ayiran nitelik, obiekllerin ozelliklerine yonelmesi,
obiekte obiekt olarak c;;evrilmesidir. Bilmenin unsurlan ile obi-
ekt arasmdaki ilgi de, tabakalar diizeninde ozel yer alan bir dl.i-
zendir: bilen subiekt, biitiin unsurlanyla birlikte en iist taba-
kaya, dii~iince diinyasma aittir; fakat onun obiektleri belli bir
olc;;iide biitiin tabakalara dag1lm1~lard1r. <;;ok defa yap1lchg1 gibi,
bilgi probleminde onem alt tabakalarda varolanlar i.lzerinclc
toplamrsa, bilginin kaq1 kaq1ya bulunan unsurlan olan subiekt
ile obiekt arasmda kokten bir heterogenlik, derin bir uc;;urum
varm1~ gibi goriiniir. Bumm sonucu, bilgi ilgisinin kavramla-
mayan, hatta. miimklin olmayan bir ilgi olclugunu kabul et-
mektir.
Aslmda subiekt ile obiekt arasmclaki bu uc;;un1m, degi~ik
yiiksekliklerde olan varhk tabakalan arasmclaki uc;;urumdan cla-
ha derin degildir. Fakat varhk tabakalannm c;;ok belli bir ~ekil­
de - yani kendi ontik baglanna gore - birbirlerine her bilgi-
den once bagland1klan111 kategorial kanunlar gosterdiler. Taba-
kalarm heterogen olmas1 buna hic;;bir zaman engel degildir. Su-
biekt ile obiektin birbiriuden ayn kalmas1 saclece subiektin bir
((gorii~ ac;;1s1chr.» Aslmda, obiekt ile obiektin dii~iiniilmesi ara-
smdaki dlizene, yerini, bilmenin ic;;incle sec;;en tek yanh bir theo-
rinin onyarg1smdan ba~ka biqey engd olmamaktachr.
Bu onyarg1 kald1nlmca, bilgi ilgisinin ontologik ternel lize-
rinde tahliline bliyiik glic;;liiklerle kar~1la~1lmadan devam edile-
bilir. Yanh~ bir hareket noktasmm sec;;ilmesiyle beliren temelsiz
aporiler y1k1hrlar; apriorism probleminin ve birc;;ok ba~ka prob-
lemlerin bagh oldugu, c;;ok tart1~1lan obiekt prensipleri ve varhk
prensipleri de, kategoriler probleminin yeni ~ekli ic;;inde i~lene­
bilirler.
Yaz1m1z111 sonunda yalmz ~una degelim: zamamm1zda moda
olan ve henliz birc;;oklanna felsefe bilgisinin y1kilmas1 olarak go-
riinen relativism problemi, yeni ontologinin temeli iizerinde in-
celenebilir ve zarars1z bir cluruma getirilebilir.

47
Her relativlik, kendisini relativ yapan bir ~eyi ~art kopr.
Bugi.in hakikat olarak ge<;:en, yarm bir hata olarak s~y1hrsa, 0i:em
b_u degi~menin sebepleri iizerinde toplamr. Pragm~tis_m_ ve" h1sto-
nsm'in birka<;: vurgu degi~ikligi ile ileri siirdiiklen g1b1, eger bu
sebepler insamn degi~en hayat durumlannda ise, hakikatm rela-
tiv gori.inmesi, insamn biitiin durumlannm tarih1 degi~meler ba-
k1m111dan relativ g0riinmesinden ba~ka biqey degildir. Fakat bu
deg·i~menin kendisi relativ olmuyor; varhg1, insamn onu kabul
yahut red etmesine dayanm1yor; o kendi ba~ma varoluyor.
Bununla biz, cchakikat olarak ge<;:erli olan»a bagh olmayan
bir varhk alanmm zemini iizerine gelmi~ bulunuyoruz. Bu ze-
mi:° iizerinde, heqeye ragmen olduklan gibi varolan, hi<;:bir re-
lat1vlige dayanmayan olaylar ve durumlar yer ahyorlar. Hakikat
olmalan ve hakikat olmamalan sadece zamana gore ge<;:erli ya-
hut ge<;:ersizle~mi~ olan, degi~gen gorii~lerin kendileri de, haki-
k_at olma ve hakikat olmamamn ger<;:ek anlamm1 bu zemin iize-
nne gelmekle yeniden kazamrlar; <;:iinkii onlann hakikat olup
o~mamalan hakkmcla <;:agda~larm ccdegi~en gorii~iiJJ bir kere
b1l~ karar veremez; karar ancak o goru~lerin obiektlerine uygun
gelip gelmemelerindededir.
". Hangi smirlar i<;:inde bir bilginin obiekte uygun gelebile-
ceg1 yahut gelemeyecegi sorusu, hakikat ve hatanm kesin anla-
m~nda hi<;:bir degi~iklik yapmaz. Bu art1k bir «hakikat» proble-
m1 d~g_il, hakikatm kriteriumu problemidir; bunun da bilgi
t~e_onsme hirakilmas1 gerekir. Bi.itiin bilginin dogrulugu, teme-
11111 tecriibenin zamanla artmasmda bulur. Bu da ne onceden
soylenebilir, ne de <;:abukla~t1nlabilir.

48

You might also like