Professional Documents
Culture Documents
Bitirme Tezi ÇEVİRİ
Bitirme Tezi ÇEVİRİ
C
BOZOK ÜNİVERSİTESİ
FEN-EDEBİYAT FAKÜKTESİ
BİTİRME TEZİ
Ayşe AYDIN
Danışman
Prof. Dr. İbrahim ERDAL
BOZOK-2024
Türk Dünyası
Sayı 14
Çarşamba 3 eylül 1335 1919
7 Zilhicce 1337
Matbuatın Hürriyeti
Üçüncü ferit paşa hükümeti mevaki’-i iktidara birtakım müstesna şartlar içinde geldi, ilk günler,
dahiliye nazırı matbuatın kıymetini takdir ettiğini söyledi. Millet meclisinin münakid
bulunmadığı bir zamanda hükümet en çok matbuata dayanabilir, diye muharrirlerden müzaheret
istedi. Daha evvel, Kütahya’ya sürülen, İtalya’ya gitti ki mecbur tutulan arkadaşlarımızı
yerlerine getirdi. Bunlar hükümetin hüsn-i niyetine iyi delillerdi. Meselesi ehemmiyetten
tamamıyla düştü. Acaba bu, hangi tarafın işiydi? Matbuatın mı gösterilen itimada liyakatsizliği
görüldü; yoksa hükümet mi matbuata kıymet vermemenin daha iyi olacağı zannına düştü? Bu,
cidden merak edilecek bir meseledir. Birinci şık doğru olsaydı, nafia nazırı abuk Ahmet paşa'nın
evvelki günkü((yirminci asır))daki beyanatı varid olamazdı. Müşarünileyh matbuatın
hürriyetine taraftar olduklarını, matbuat milletin lisanı demek olduğundan hükümete zahir
oldukça büyük faideler elde edileceğini söylüyorlar. Dikkat edilirse görülür ki paşa gazetelerden
şikayet etmiyor, belki matbuatın hürriyeti lazım olduğunu ileriye sürüyor. Şüphesiz pek ağır,
pek müşkil anlar içinde yaşıyoruz; böyle zamanlarda halkın vicdanına tercüman olmak lazım
gelen gazetelerin millete büyük hizmetleri dokunur. Matbuatın hürriyetinden hiçbir vakit, hiçbir
yerde bir zarar gelmemiştir. Kemal bey merhum((edebiyatsız millet, dilsiz insan kabilindendir))
demiş; biz de diyemez miyiz ki hürriyetsiz matbuatı olan bir millet, hiçbir hakkını tanıtamayan
bir kalabalıktır?
Garip bir hal: biz de herhangi hükümet iktidarı elde ettiği zaman son derece hürriyetçidir; sonra
yavaş yavaş en hafif tenkitler-ne kadar samimi, hüsn-i niyetle olursa olsun-başladı mı, hükümet
de tavrını değiştiriyor. On seneden biri bu, böyledir. Başka türlü olmak ihtimalini de kolay kolay
göremiyoruz. Bir kere daha dedik: bu zihniyetle hürriyet hiçbir vakit telif edilemez. Bu itibarla
bu memlekete hiçbir vakit hakiki hürriyet girmemiştir, giremez. Bununla beraber görüyoruz ki
bugünkü hükümetin rüknleri arasında, abuk Ahmet paşa gibi, halkı, halkçılığı anlamış,
hürriyetin lüzumunu takdir etmiş zatlar vardır. Yoksa yukarıda zikrettiğimiz ikinci şık mı, yani
matbuatın itimada laik olmadığı zannı bulunduğu mu doğrudur? Gazetelerimiz içinde büyük
bir ammenin fikrine meks olmayanları, şahsi emeller güdenler var mıdır? Biz hiçbir
arkadaşımızı böyle bir şeyle ayıplamak istemeyiz. Fakat öyle olsa bile, bundan ne zarar çıkar?
Hakikate tercüman olmayanlar da, bulanık suda balık avlamak isteyenler de ne iktidar vardır
ki? Foyaları az zamanda kendi kendine meydana çıkar. Onlardan kuşkulanmak bile bir zaaf
eseri telakki olunmalıdır. Hakkı isteyen, hakkı arayan, haktan kaçınmaz, haksızlıktan korkmaz.
Hükümet, milletin faidesine çalıştığı kanaatinde ise, sözü özüne uygun gazetelerle kolayca
anlaşabilir, bütün matbuatı kendine mezahir bulabilir. Biz, resmi, gayr-ı resmi lisanlarla, ne
kadar düşünücü, ne kadar asrı olduğumuzu iddia edersek edelim, işimiz sözümüze uymadıkça
daima gülünç olmak mevkiinde kalırız. Doğru söylüyoruz, eğri mi? Biz tarihi bir vakayı tespit
ediyoruz: hakkımızı, edep lisanıyla, hiçbir yere ufak bir ta’rizde bulunmaksızın, istemek. Bunu
da kırmızı bir kalem darbesi, gazetemizin sütunundan siler, çıkarır, fakat kalplerde yaşayan tarih
onu daha acı hıfz eder. Atideki neslimizin bugün için vereceği yanılmaz hüküm, ağır bir tel’in
cezası olmasın. Onun için gazetelere nefes almak fırsatı verilse, bu müşkül zamanlarda millet
hayli kazanır. Biz bu itikattayız.
Kazım Nami
Müttefikler meclisinde
Paris 1-müttefikin meclis-i alisi pazartesi sabahı içtima’ edecek ve ağleb-i İhtimal Bulgaristan
muahede-i sulhiyesi şeraiti ile aynı zamanda Macar hükümetinin teklifine verilecek cevap ile
meşgul olacaktır. Bulgar muahede-i sulhiyesine derç edilecek şerait-i esasiye komisyon
tarafından bade’t-tetkik ihzar edilmiştir. Amerika murahhasları Trakya’nın idaresine ve adalar
Denizi’nde bir muhriç itasına Tahir talimat almadıkları cihetle bu mühim mesele muallakta
bulunmaktadır. (t.h.r)
Türk dünyası
Sayı 15
Perşembe 4 eylül 1335 1919
8 zilhicce 1337
Kafkasya
Memleketimiz Kafkasya meselesiyle maa’l-teessüf layık olduğu ehemmiyetle meşgul olamıyor.
Halbuki bu mesele Türkiye için hayati bir ehemmiyeti haizdir. Türkiye'nin istikbali, Kafkasya
meselesinin alacağı veya almak üzere bulunduğu şekil ile pek ziyade alakadardır. Türkiye'nin
bu rabıta ve alakayı henüz görmediği, takdir edemediği katiyetle iddia olunabilir. Biz
ekseriyetle(Kafkasya) deyip geçiyoruz. (Azerbaycan) ahval ve hadisatını ekseriye(Estonya)
yahut(Litvanya)da … eden vukuata atfettiğimiz ehemmiyetle(!) Takip ediyoruz, (Ermenistan)
Cumhuriyeti’ne dair olan haberler ise, bizi ancak ale’l-umum Ermeni işleri derecesinde yalnız
bir Ermeni işi olarak alakadar ediyor. Yakın bir istikbal bunun ne büyük bir hata olduğunu
gösterecektir. Çünkü vekayi’ ve hadisatın inkişafıyla da sabit olacaktır ki Kafkasya meselesi
biraz da, hatta biraz da değil pek vasi’ bir mikyasta bir Anadolu meselesidir. Anadolu'nun
emniyeti meselesidir, Anadolu Türklüğünün, hatta bütün Türklüğün istikbali meselesidir!
Mamafih bu hakikatin sübutu için ahval ve hadisatın inkişafını beklemeye de lüzum yoktur.
Vaziyet meydandadır: Şimali ve cünübü dahil olduğu halde Kafkasya ahali-i asliyesinin pek
büyük ve kahir bir ekseriyeti,- bu ekseriyetin büyük bir kısmı da türk olmak üzere- ya Türk’tür,
yahut Müslümandır. Kafkasya Müslümanlarıyla türküler arasında ise pek büyük farklar yoktur.
Hatta bunlar kendileriyle Türkler arasında hiçbir fark gözetmezler. Türkü can kardeşi, aynı
mukaddes yolun yolcusu bilirler. Hepsinin arzusu bir noktada toplanır. Ecnebi
boyunduruğundan kurtulmak, istiklale nail olmak! Kafkasyalılar türkü, çeçeni, lazkisi, çerkesi
dahil olmak üzere bu gayenin istihsali için hep beraber çalışmışlar, her vakit beraber çalışmaya
azm etmişlerdir. Bütün bu halkın Türkiye’ye, Türkiye Türklerine karşı pek samimi bir
teveccühleri, muhabbetleri, meclubiyetleri vardır. Kafkasyalılar İstanbul’u yalnız Türkiye’nin
payitahtı olarak tanımazlar. İstanbul'un onlar nazarında daha yüksek bir mevkii vardır. Şimdi
bize bu derece yakın bir kitlenin sakin ve sahip bulunduğu, Türkiye ile hem hudut bir kıtanın
mukadderatı mevzu’-ı bahs oluyor. Malum ve muhakkak olan bir şey de var ki o da, bir kıta
mukadderatını da, maziye nispetler herhalde büyük tahavvülat vuku bulacağı, hatta
bulunduğudur. Ezcümle Kafkasya’da bir Ermeni Cumhuriyeti teşekkür etmiş bulunuyor. Bunun
yanında bir de Gürcü hükümeti var. Bu hükümetlerin şimdiki halde ne hususları, ne de istikbal
ileri kat’i olarak malum ve muayyen değil. Bizim Türk ve İslam Kafkasya’nın da umumi sulhu
istiklal veya muhtariyetine nail olmuş bulunduğu halde idrak edeceği hususunda pek derin bir
kanaatimiz vardır. Çünkü bu onların hakkıdır. Eminiz ki general Harbord’un riyaseti altında
olarak evvelki gün şehrimize gelmiş ve yakında Ermenistan’a azimeti mukarrer bulunmuş olan
Amerika heyeti de, Ermenistan haricindeki Kafkasya’ya da teşmil edeceği bi-tarafına tahkikat
ve tetkikatı neticesinde, Türk ve İslam Kafkasya’nın da bazı milli ve mukaddes haklara malik
olduğunu ve bu hakların tasdiki zaruri bulunduğunu teslim edecektir. Fakat bakalım sathi
düşünmekten, sathi düşünenlerimizden ne zaman kurtulabileceğiz; ne zaman bizim de milliyet
desturlarından istifade etmek isteyen ve eden diğerleri gibi(bir millet) olduğumuzu söylemekten
korkmayacağız, çiğnemeyeceğiz!? Nebizade Ahmet Hamdi
İzmir tazminat komisyonu
Geçen nüshalarımızdan birinde, İzmir’de teşekkül eden tazminat komisyonunun işgal
esnasındaki vukuattan mutazarrır olanları istima’a başladığını yazmıştık. Ahiren aldığımız
tafsilatı bervech-i ati derç ediyoruz: Yunan hükümeti, müttefiki bulunduğu hükümetlere
muhtelit bir tazminat komisyonu tesisini teklif ve teklif-i vaki’ üzerine ecnebi tebalarının
istid’alarının fasl-ı rü’yeti için muhtelit bir komisyon teşekkül etmiştir. Mezkur komisyon
Yunan hükümeti namına siroz bidayet mahkemesi reisi Çerimonaki, İngiltere namına mösyö
Patterson, Fransa namına sabuncu … İtalya namına da mösyö Viki’den ibarettir. Komisyon
azası şehrimiz Yunan fevkalade komiserliği tarafından tayin olunmuştur. Türk ve Yunan tebaları
istid’alarının fasl-ı rü’yetine memur olan heyet, Çerimonaki, belediye reisi hacı Hasan Paşa,
dava ve … mürekkeptir. Her iki komisyon da vazifelerine başlamışlardır.
Türk Dünyası
Sayı 16
Cuma 5 Eylül 1335 1919
9 zilhicce 1337
Türk Bayramı
Bir millet ki mevcudunu tarihin en çok, en canlı sahifelerini tutmuş, şarkta, garpta büyük
kahramanlıklarıyla, harikalarıyla, … yükseklikleriyle görülmüştür, zamanın amansız darbeleri
altında kaldıkça yeni bir hayatı kuvvetle kaderin kendisine hazır bulundurduğu mevkiini yine
tutmağa çalışacağında şüphe yoktur. Tarihin her sahifesi bu iddianın doğruluğuna şahittir.
Asya'da gerek İslamiyet’ten evvel, gerek sonra az çok süren saltanatlar kurmuş, 6 ordu ile
Avrupa’nın ta bir ucuna gitmiş, Baltık denizi kenarında en kavgacı halklar arasında temiz,
medeni bir mevcudiyet bırakmış, Avrupa’nın göbeğinde bir krallık vücuda getirmiş, nihayet iki
büyük kıtanın … yerleşerek Akdeniz’i, Karadeniz’i kucaklayan bir imparatorluk yaratmış bir
millet, bugün de, yarın da varlığının kıymetini anlamaktan geri kalamaz. Bugün başkalarının
esaret zincirleri altında yaşayan Türk kitleleri, her vakit o büyük, o geniş varlığın duygularını
taşıyor. Bir millet, coğrafi yahut siyasi hudutlarla birbirinden ayrı parçalara bulunsa da ruhlarını
yerleştiren bağ birdir. Fransızlar, Kanada’da kalan ırkdaşlarını hiç unutmadılar, unutamadılar;
Fakat bu ruhu birlik, onların ayrı ayrı devletler halinde, yahut elinde yaşamalarıyla hiç de mani’
olmadı. Türk birliğinden bahsederken bizi(Emperyanistlik)le ittihama kimsenin hakkı olamaz;
Biz bütün Türklüğü bir devlet halinde düşünmüyoruz; Belki muhtelif parçaları, lisanı, dini bir
birlikle birbirine kenetlenmiş yüce bir millet tahsil ediyoruz. Türk, bizim ağır, elemli
mağlubiyetimize rağmen, bu birliğini daha ziyade hissediyor, ona daha büyük bir azimle, bir
imanla sarılıyor. Balkan faciasını, ((Artık Türk öldü)) dedikleri o demleri bir hatırlasak, sonra
da yine mağlubiyetimize rağmen-beş harp senesinde gösterdiğimiz zindeliği göz önüne
getirsek, ne yaman bir halk olduğumuzu anlarız. Bugün misafirimiz olan dünkü hasımlarımız,
bunu, resmi, hususi lisanlarla kaç kere söylediler. Bizce, ferdi gurur ne kadar makdühse, milli
benliğe itimat, milli gurur o kadar makbuldür. Milletimizin sözünde durur, adaleti sever,
insanlığa hürmet eder olduğunu, tarihinde kirli bir bayrak olmamasına mukabil, sayısız
sahifelerinin altınla yazılı bulunduğunu söylemek neden hoş görülmesin? Dökülen demir
tavlanır. Canlı Türk milleti de galipte olsa, mağlupta olsa bütün harplerden daha canlı olarak
çıkmıştır; bu harpte milli vicdanımızı şuurlandırmamıza yaradı, meşrutiyetten sonra mübhem,
mütereddit duran Türklük duygusu bu harp içinde hususiyle mütarekeden beri çok daha feyzli
bir seyir aldı. ((Türk dünyası)) maddeten, siyaseten çok felaketli bir zamanda, milletin
vicdanında duyduğu bu feyizli heyecandan doğdu. İlk gününden beri arta arta görünen rağbeti
ancak bu heyecana isnat edebilir. Mademki Türk dince lisanca, hülasa … birliğini anlamış,
kendi dünyasına daha alakalı görünmeğe başlamıştır, ilahi, kutsi hislerle karşılanan bu Kurban
Bayramını, ((Türk Bayramı)) diye yad etmekte haklı değil midir? Bugün yoksulluklar içinde
inleyen zavallı halkımızı, Sibirya’nın buzlu ovalarında, yahut dünyanın cehennem sıcaklığıyla
yanan vadilerindeki esir vatandaşlarımızı, şurada burada sürünen, insanlardan merhamet, şefkat
dileyen muhacirlerimizi, gözleri yaşlı anılarımızı, düvellerimizi, sıcak kucaklarda mahrum
yaşayan yetimlerimizi, uzaklarda, ta uzaklarda yürekleri bizim için titreyen kardeşlerimizi
kalplerimiz kanayarak yad ediyoruz; hepimiz için Allah’tan dünyada en büyük nimetlerinden
olan milli varlığımız nimetini istiyoruz. Sırtımız çıplak, karnımız yarı aç, gözlerimiz yaşlı,
yüreklerimiz yaralı olduğu halde ruhlarımızın ta derinliklerinde yarının zindeliklerini sakla atan
tanrımıza yalvarıyoruz: ((ya Rabbi! Mübarek Kurban Bayramı’nı bütün kardeşlerimiz için,
bütün bizler için bir saadet güneşi olarak doğdur; dünyamız şen, mamur olsun.)) Başka
temennilere hacet mi var?
Kazım Nami
Almanya'nın Cevabı
İtilaf devletleri mösyö Klemanso’nun teşebbüsü üzerine geçenlerde Almanya’ya bir nota
vermişlerdi. Bu noktada alman Kanun-i Esasi’nin (Avusturya Almanya’sı Almanya ile temin-i
vahdet Ettikten sonra Rayştag meclisine nüfus ile mütenasip bir surette iştirak edeceklerdir. O
zamana kadar Avusturya Almanya’nın Rayştag’daki mümessilleri istişari bir mahiyette olmak
üzere beyan-ı re’y edeceklerdir.) Mealinde olan 61’inci maddesinin lağvı talep ediliyordu.
Ahiren Almanya bu notaya cevap vermiştir. Fakat cevab-ı memulün hilafında olarak kabulü
mutazammin değildir. Cumartesi sabahı resmen sulh konferansı kitabet-ı umumiyesine tevdi’
edilen bu nota mu’teliflerin, Almanya’nın, Almanya-Avusturya hudutlarını cebren tashih
ettiremeyeceğini ve Avusturya ahalisinin Almanya ile bir vahdet-i milliye temini hususundaki
üzerlerine muhalefette bulunmayı taahhüt edemeyeceğini kabul etmiş olduklarını taahhüttür-i
ita vermektedir. Bu noktada deniliyor ki((Almanya müttefiklerimizin 3 Eylül tarihli
noktasından sonra eski nokta-ı Nazarını muhafaza edebileceğini zannetmiyor. Bununla beraber
alman Kanun-ı Esasi’nin kısmen ta’diline lüzum yoktur. Almanya hükümeti cemiyet-i akvam,
sulh muahedesinin 80’inci maddesi mucibince Avusturya Almanya’nın vaziyet-i hukukiyesini
ta’dile muvafakat etmediği müddetçe kanun-ı esas aside tadilat icra edemeyecektir. Eğer
müttefik ve müşarik devletler, Almanya’nın ta’dil teklifini reddetmesi üzerine sulh
muahedesinin 429’uncu maddesine istinat ederek işgal sahasını tevsi’ etmek isteyecek olursa
bu hususta 429’uncu maddenin böyle bir tedbire katiyen istinat-gah teşkil edemeyeceğini
kaydetmek icap eder. Çünkü bu madde ancak bazı şerait dahilinde işgal müddetinin temdid
edilebileceğine mütedair olup tevsi’ araz-ı şakkını katiyen mevzu’-ı bahsetmemektedir.
Binaenaleyh Almanya hükümeti tehdid-i vakıada, şayan-ı teessüf bir hareke-i şedideden başka
bir mahiyet görmemektedir.))
Hürriyet ve itilaf
((hürriyet ve itilaf)) namı altında bir ((fırka)) teşkil ettiği iddiasında bulunan zümrenin
hakikaten bir ((fırka)) olarak mevzu’-ı bahs edilmeye değer bir ehemmiyeti kalmadı.
Mütarekenin akdini müteakip hasıl olan, ((ittihat ve terakki))ye muhalif kuvvetli bir fırka
teşkiline pek müsait vaziyetten istifade etmek maharetli(!) Gösteremeyen hürriyet ve itilaf
efkar-ı umumiyesi kendisinden büsbütün soğutmak, mevkiini efkar-ı umumiye nazarında sofra,
sofradan daha aşağılara düşürmek için ne mümkünse yaptı. Hürriyet ve itilaf, memleketin, en
kıymetli zamanlarını pek çirkin gürültüler, münazaa mücadeleler arasında gaip etmesinden
mesul olan başlıca, yegane amildir. O mühim dakikalarda bütün millet efradının lale vererek
memleketin vaziyet-i umumiyesini mümkün mertebe ıslaha çalışmaları lazım ve mümkün, hatta
ekseriyetçe pek ziyade matlup ve mültezim iken hürriyet ve itilaf buna meydan vermedi,
münasebetlerinin kin ve …, ihtiraslarını tatmin etmekten başka bir gaye göze etmedi, gütmedi,
herkesi birbirine düşürdü. Muhaliflerini tedhiş etmek için önüne gelene((ittihatçı)) tamgasını
vurdu, önüne çıkan her muhalifi asıp kesmeye, lafı ve teb’ide kalkıştı. Dün geldi ki((hürriyet
ve itilaf)) kulüpleri kayırılacak, ihtiraslarını tatmin edilecek eski muhalif
Mücahitleriyle(!)sürülmesi lazım gelen((ittihat siyaseti melunları)nın[*1] listelerini tanzim
etmekten başka bir işle meşgul olmamaya başladılar. Hürriyet ve itilaf bu haliyle, iktidar mevkii
ile olan münasebetini muhafaza etmekte devam edebilseydi memleket şimdiye kadar,
uğrayabileceği felaketlerin en büyüğüne çoktan uğramış bulunacaktı. Teşekkür olunur ki
hürriyet ve itilaf, tatmini Kabil olamayacak derecede vasi’ olan ihtiraslarıyla büsbütün kör
olmuş, ne yaptığını bilmez bir hale gelmiş idi: liderinin ayan azalığına nail olamaması üzerine
hükümetle olan alakasını kesti, mevcudiyetine ilk mühlik darbeyi kendisi vurdu. Ondan sonra
için için kendi kendisini yedi, ve lehülhamd bitirdi. Bugün ortada(hürriyet ve itilaf) namına
enkazdan başka bir şey yoktur. Filhakika henüz bazı faaliyetleri var, içtimalar akd ediyorlar,
fırkayı yeniden canlandırmak, Kuvvetlendirmek üzere kararlar ittihaz eğliyorlar. Fakat bütün
bu faaliyetler heder olmaya mahkumdur. Çünkü(hürriyet ve itilaf) vaktiyle kuvvetini ancak
hükümetle, iyi kötü herhalde birer(şahsiyet) olağan üç beş kişiden alıyordu. Halbuki bugün ne
elinde hükümet kuvveti vardır, ne de o üç beş şahsiyete maliktir. Şimdiki halde(hürriyet ve
itilaf) meşhur lideri de dahil olduğu halde bir fırkayı idare edebilecek, mevcut diyete sahip
kılabilecek her türlü avamil ve anasırdan mahrumdur. Bu itibar ile, daha söze başlarken
söylediğimiz üzere, mevzu’ olmaya bile artık değeri yoktur. Bilhassa biz bu gibi bahslere hiç
bulaşmak da istemezdik. Çünkü fırka ciyak münaraalarından cidden müteneffiriz. Fakat evvela,
kanığız ki, kanaat hasıl ettik ki her ne yapılırsa yapılsın, her ne kadar itilaf-perverane ve hulus-
karane hareket edilirse edilsin efradı arasında bile bir ittihad-ı nazar, bir vahdet temin
edemeyen(hürriyet ve itilaf)ın hiçbir tarafla anlaşması imkanı yoktur ve olamaz. Saniyen
görüyoruz ki(hürriyet ve itilaf) hakiki bir mevcudiyet sahibi olmadığı, hiçbir kuvvete istinat
1[*] bu tabir hürriyet ve itilaf kulüplerinde tertip edilen … kullanılmıştır. Hakikatte, kolayca anlaşılacağı
üzere(hürriyet ve itilafa muhalefet) manasını tazammun eder.
etmediği halde iktidar mevkiini tekrar ele geçirmek arzu ve emellerinden el’an vazgeçmemiştir.
Bu husustaki arzu ve emellerinin tahakkuku ihtimalini büsbütün bertaraf etmeye, henüz imkanı
varken, çalışmayı bir vazife bildik: hürriyet ve itilaf bugün iktidar mevkiinde değil. Kendisine
ait hakikatleri şimdi, olduğu gibi, söyleyebiliriz. Fakat ne kadar zayıf bir ihtimal olursa olsun
günün birinde tekrar mevki’-i iktidara geçtiği takdirde, tecrübe ile sabit olduğu üzere, herkesin
ağzı kilitlenecek, yine müthiş bir … sürecek, kimsenin en ufak bir tenkitte bulunmasına meydan
verilmeyecektir. Doğrusunu söylemek lazım gelirse hürriyet ve ihtilafın bugünkü hal ve
vaziyeti ile tekrar iktidar mevkiine gelmeyeceğine dair elimizde, kendi perişan halinden başka,
bir senet de yoktur. (Hürriyet ve itilaf)da bundan istifade eder v her nasılsa bir çaresini bulup
da iktidar mevkiine çıkabilirse artık hal ve istikbalimiz hakkındaki bütün ümitlere, bütün reha
ve selamet ünitelerine veda etmemiz lazım gelecektir. ((Gören göz kılavuz istemez)) derler;
hürriyet ve ihtilafın mevki’-i iktidara gelmesini bize bu kadar felaketli, feci ve muellim bir
hadise olarak telakki ettiren esbabı birer birer zikretmeye hacet yoktur zannediyoruz. Mamafih
birkaçını zikredelim:
1- hürriyet ve ihtilafın mevki’-i iktidar ile münasebettar olduğu zamanlardaki vaziyet eti ileride
eline böyle bir fırsat geçtiği takdirde nasıl bir vaziyet alabileceğini, ne yapabileceğini
göstermeye kafidir.
2- hürriyet ve itilafta her nokta-ı nazardan itimat edilebilecek, her nokta-ı nazardan şayan-ı
itimat bir hükümet adamı olabilecek hiçbir şahsiyet yoktur. Hürriyet ve itilaf, efradı arasında
bize ne bir sadrazam-lideri bi’t-tab’ müstesna- ne bir hariciye nazırı, ne dahiliye nazırı, hatta ne
de adamakıllı bir müdür-i umumi gösterilir. Hürriyet ve itilaf ihatalı, vukuf ve malumat sahibi,
mütefekkir bir dimağdan mahrumdur. Hürriyet ve itilaf bir kabine inşa etmek için lazım gelen
malzemeyi hariçten tedarik edeceğini iddia etse bile hükümet işlerini merkez-i umumilerinde
ittihaz edilecek kararlara tevkif etmek arzusundan-hürriyet ve itilafın evvelce en nüfuzlu birer
geni olan sabık bir nazırın sabık fırkasına karşı ahiren vuku' bulan ittihamlarıyla da sabit olduğu
üzere-yine vazgeçmeyecek, hükümet makinesi yine merkez-i umuminin mahdud zihniyeti
dairesinde işleyecektir.
3- Hürriyet ve itilaf memleket idaresinden değil. Kendini idareden bile acizdir. Buna el’an
içinde çırpınmakta olduğu ihtilaflardan daha kat’i bir delil aranmamalıdır.
4- Hürriyet ve itilafın ihtirasları … Bugünkü dahili ihtiraslarına ve hükümet mevkiinde
bulunduğu sıralardaki icraatına hakim olan bu ihtirasların yarın-Fırka maazallah yine hükümeti
ele geçirdiği takdirde icraat. Millet ve memleketi nerelere sürükleyeceği izahtan müstağnidir.
Bu cihetleri herkesin bilmesi, düşünmesi ve ona göre hareket etmesi icap eder. Fakat hürriyet
ve itilafın mevki’-i iktidara gelmesi ihtimali daha kuvvetle baş gösterdiği zaman son söz bi’tab’
makam-ı mualla-yı hilafet ve saltanatın olacaktır. Bu sebeple naçiz mütalaalarımızı şimdiden
sevgili ve mukaddes hakanımız efendimiz hazretlerinin atebe-i seniyyelerine de arz ve ala
etmek cesaretini göstermeyi bir vazife-i sadakat ve ubudiyet bildik.
Nebizade Ahmet Hamdi
Ehemmiyetli Haberler
Bab-ı Ali’nin yeni notası
Bab-ı ali itilaf-ı fevkalade komiserliğine tevdi’ eylediği bir notada, İzmir’de zuhur eden vekayi’
hakkında jandarma kumandanı Kemal Paşa tarafından tanzim olunan raporun tabi’i ikmal edilir
edilmez kendilerine birer nüsha verileceğini bildirmiştir.
Hak yol
sözü üzerine uygun olanlar için yol birdir: hak yol. Fakat fertler, bin türlü ihtiraslar içinde
çalkana çalkana, dümeni kırılmış gemiler gibi, hak yoldan çok defa şaşırırlar; bununla beraber
gittikleri yolun hak olduğunu iddiadan da anne vazgeçmezler. Dikkat edilirse, hayatın
cilvelerine derin bir kayıtsızlık gösterenler, özleri kadar sözlerinde de doğrudurlar. Onun içindir
ki şehirlerde uzak, köyleri iffetli sinelerinde yaşayan kimseler de hileye, hırsa az tesadüf olunur.
Hak, ilahi bir nurdur, güneş gibi her şeyi aydınlatır; ancak ihtiras fırtınalarının yığdığı kara
bulutlar o nurun tecellisine hail olmak isterler. Katil, katlini ya inkar eder, yahut mazur
göstermeğe çalışır; çünkü hakkın tecellisi karşısında düştüğü zelil mevkiin çirkinliğinden kendi
de ürker. Halkın vicdanı, hak nurunun tecelli ettiği mübarek bir yerdir, onun üzerine çekilen
bulutlar ne kadar koyu, ne kadar karanlık olursa olsun bir gün yine doğruyu görecek kadar açılır,
yine ferdi ihtirasların doğurduğu çirkinlikleri etrafıyla gösterir. Biz, bu ahlakı kanaat
dolayısıyladır ki şimdiye kadar hakkın esiri olduk: halka hizmet için. Bizim karşımızdaki varlık
halktı, yine halktır. O varlık içinde faniyiz. Allah'tan sonra yegane mahbubumuz odur; onun
aşığı, onun hadimi, onun kurbanıyız. Halbuki ne görüyoruz? Mazinizde sizi en ufak bir ithama
sürükleyecek, yine en ufak bir lekeniz olmadığı halde, halka hadimsiniz, onun varlığına faideli
olmaktan başka bir şey düşünmüyorsunuz diye, küfür mahiyetinde tarizlere uğruyorsunuz.
Filhakika fazilet, pek çok ağızlarda kuru bir sözden başka bir şey değildir. Herkes ona çıkart
temellük iddiasındadır, lakin ona hakikaten malik olanlar ne kadar azdır. Eski devirde adeta
umumileşen bir dert vardı: yaranmak. Bu dert bugün de vardır. Eskiden yüksek makamlara
yaranmak, bu sayede müreffa yaşamak için, yapılmadık küçükler yoktu, on on iki sedan beri de
yüksek makamların yerini fırkalar tuttu. Hak daima, bu ihtiraslarla boğulmak, halk daima
aldatılmak istendi, bugün de isteniyor. Siz Türk’sünüz; Türklüğümüzü söylemek, Türklüğe
hizmet etmek sizin için hem bir hak hem bir vazifedir. Fakat siz bu haksızlığı ister, bu vazifenizi
yapmağa çalışırken, başka bir hak, sahte bir vazife feryadıyla hücumlara uğruyorsunuz.
Zamanenin ilhan modası neyse, derhal yüzünüze o damga vurulmak isteniyor. Çünkü siz, halkın
vicdanındaki hak nuruna tecelli yeri olursanız, hak yolundan gözükmek, bu suretle ferdi hırsları
ve tatmin etmek isteyenlerin mahiyetlerini gösterilecek bir vaz’ alırsınız. Bu çekilir mi ya?
Bilinmez, bilmek istenmez ki cemiyetler nura doğru, feyze doğru, canlı canlı yürüyen insan
kitleleridir; onları, yüzü hak rengiyle boyamış yalanlarla yolundan alıkoymak mümkün değildir.
İlk makalemizde söylemiştik: biz halkıyız, milliyetçiyiz. Bize demek istiyorlar ki: hayır, bunlar
sizin siperinizdir; ok altında geçmişinizin lekelerini taşıyorsunuz. Siz şunları yapanların
yardakçılarısınız; ocak gayreti güdüyorsunuz. Halbuki biz, ölmüş işleri takip etmek kadar yad
etmeği de faideli bulmuyoruz. Caniler cezasını görür; fakat biri de her türlü şaibeden mesun,
temeyyüz, namuslu bir halk var ki kanlarımız onun fedakar hadimleri olmak emelindeyiz.
Akşam onun içindir ki yolumuzda hakkı ve halkı şaşırtmağa o çalışanları görürsek, elimizde
olmayan bir sükunsuzlukla onları iz’aç ok ederiz. Türkler, varlıklarının mukaddes bir timsali
add ettikleri hakanlarıyla, mevcudiyet kavgasına atıldılar. Altı yüz bu kadar senelik değil, belki
ismi değişen bin senelik büyük, kudretli bir devletin bugün haksız, insanlık için çirkin
tecavüzler, hücumlar önünde müdafaası, muhafazası kaydıyla en ufak kuvvetlerden bile medet
umarken, neden nefsini o halkın hizmetine hisbetullah ve teff edenlere tariz olunuyor? Türk
birliğini istemek, Türk’ün hakkı için çırpınmak nasıl cinayet olur? Bu namuslu çabalayışa leke
kondurmak kolay mıdır? Onun için biz, hak tanıdığımız yolda, irkilmeksizin yürüyeceğiz. Allah
yardımcımızdır.
Kazım Nami
Vapura İntizaren
Son alınan haberlere nazaran izmir'de sükun tam teessüs etmiştir. İslam ve Hıristiyan ahali
daimi bir … ahval-i iktisadiye üzerinde hasıl ettiği su-i tesiri tamamıyla takdir ettiklerinden
hasmane ve intikam-cüyane tezahürata katiyen meydan vermemektedirler. Mülhakat ahvali
hakkında malumat-ı lazıme henüz istihsal edilmemiş ise de tahkik-i fecayi’ heyetinin vereceği
rapora nazaran hal-i sabıkın avdet edeceğine herkes emin olmaktadır. Salahın biran evvel
husuliyle sükunetin müyesser olması umumen temenni edilmektedir.
Türk dünyası
Sayı 23
Cuma 19 Eylül 1335 1919
23 zilhicce 1337
Vaziyette silah
Londra 17-mareşal lord Alenbi bugün Londra ya muvasalet etmiş ve Viktorya istasyonunda
teheccüm edem halk tarafından fevkalade bir surette istikbal edilmiştir. Müşarünileyh Paris’ten
hareketinden evvel(…) gazetesini Paris muhabiriyle vuku bulan bir mülakatı esnasında
Arapların ve Kemal-i sadakatle bütün muharebata iştirak eder emir Faysal’ın lehinde beyanatta
bulunmuştur. Mareşal mısır'a avdet ettiği zaman İskenderiye’de ikamet edeceğini meselesi
tesviye edildiği takdirde Britanya seyyahların kışı Kahire’de geçirebileceklerini ilave etmiştir.
Trakya’da ihtilal
8 Eylül tarihli morning puset gazetesinden: Atina 6 Ağustos-garbi Trakya’da Bulgaristan idaresi
aleyhine bir kıyam vuku’ bulmuştur. Türk ahali Bulgar asker ve komitecileri üzerine hücum
ederek Bulgarlardan epeyce vefiyat verdirmişlerdir. Gümülcine arasında vukua gelen diğer bir
müsademe neticesinde dokuz asker ve beş kadın telef olmuştur. Kadınlar Bulgaristan idaresini
isteriz diye yazılan bir mazbataya vaz’ imza ettiklerinden dolayı bu akıbete düçar olmuşlardır.
Garbi Trakya’nın Bulgaristan tarafından tahliyesi için sulh konferansına muhtıra gönderen
Müslüman mebuslarda Bulgarlar tarafından tevkif edilmişlerdir. Vaziyet pek vahimdir. Çünkü
Müslümanlar ekseriyeti teşkil etmektedirler. Rumlar da Türklere iltihaka başlamışlardır. Bu
ihtilal garbi Trakya, Amerika’nın teklifi vechle Bulgaristan’a verildiği takdirde orada asayişin
yalnız silah kuvvetiyle temin edileceğini gösterir.
Rum Patrikhanesi
Rum patrikhanesi tarafından, Yunan nokta-ı nazarını müdafaaten, Trakya meselesi hakkında
cemahir-i müttehide reisi Mösyö Wilson’a çekilmesi takarrür eden telgrafı tanzime memur
komisyonun hazırladığı telgrafname patrikhane meclislerince kabul edilmiştir. Telgrafnamede
Türkiye Rumları hakkında da bazı mülahazat ilave olunmaktadır.
Türklük-Turancılık
Bir babanın birkaç oğlu olur. Bunlar, bir çatı altında müreffa, Mesut yaşarlarken çoğalan
yaverleri, artık bir çatı almaz. Başka başka yurtlar kurmağa giderler. Birkaçı gurbete de çıkar.
Oturdukları kıtanın uzak, yakın yerlerine dağılırlar. Oralarda, kendi başlarına, yeni yurtlar
kurallar. Artık tali’ bu kardeşleri birbirinden ayırmıştır, her biri kendi aleminde yaşamağa
başlamıştır. Bunların oğulları, oğullarının oğulları yalnız büyük babalarının, dedelerinin
isimlerini tanırlar. Köklerine hürmetleri olan bu dallar, bir gün amcazadelerinin nerelerde
bulunduklarını hatırlarlarsa, bir fırsat zuhur edince tanışmak, buluşmak kaygısına düşerler. Bu
pek tabi’i hatta zaruri bir haldir. Bir babanın oğulları, torunları birbirlerine hiçbir vakit düşman
olamazlar, dünya hali birbirleriyle darılacak, çarpışacak dahi olsalar, asır halinde de, yesir
halinde de yine birbirlerine bağlıdırlar. İşte Türkler, asırdan beri anayurttan ayrılmış, tarihin
cilvelerine uyarak diyar diyar dolaşmış, bazı defalar birbirleriyle kanlı kanlı çarpışmıştırlar;
fakat dinleri bir, dilleri bir olan bu kardeşler dinle dil sahasında birbirlerini hiçbir vakit
unutmamış, birbirini hiçbiri vakit inkar etmemişlerdir. Biz garp Türkleri, kaderin bize çizdiği
vazife yolunda yürüyerek bin sene evvelinden beri bu sahillere yerleşmiş, Osmanlı namını
aldıktan sonra da dallarımızı, budaklarımızı Avrupa’nın göbeğine, Afrika’nın kumlu, ateşli
çöllerine kader uzanmış bir milletiz. Asya'da kalan, İdil boylarıyla Karadeniz kıyılarına yerleşen
kardeşlerimizle dini, lisanı rabıtamızı hiç kesmemişizdir. Türklük Asya’nın en büyük kısmına,
Avrupa’nın şarkına, cenubuna, Afrika sahillerine yapılan büyük bir milliyettir, mezhepleri
tehalüf etse de dinleri bir, lehçeleri değişse de lisanları birdir, bir babanın oğullarıdır. Eğer Türk
isek, bu büyük Türk ailesinin bir cüzü de biziz, Türklük denince, bütün bu yüce millet göz
önüne gelir. Öyle bir millet ki tarihi, en medeni milletlerin tarihinden eski, hatta o eski
zamanlara nispetle medeniyeti daha müterakkidir. Türküm diyebilen bir adam, nasıl olur da
kendisini yalnız Osmanlı Türklerine nispet eder? Öyle bir iddia, gülünç olmaktan başka neye
yarar? Biz garp Türkleri öteki kardeşlerimize bakılınca tarihte daha uzun, daha büyük işler
görmek daha ehemmiyetli bir mevki’ tutmuş olmakla, neden onlardan ruhça ayrılmış add
olunalım? Hatta istesek bile, kendi irademizle yüce Türk ailesinden ayrılmış olabilir miyiz?
Burada o dikkat edilecek bir şey var: Allah kardeşi kardeş, kesesini ayrı yaratmış. … hükmünü
unutmamak lazım. Elbette. Biz ayrı, bir melekte, ayrı hasletler edinmiş, ayrı bir siyasetle idare
olunur bir milletiz, esir kalanları için de bizim gibi hür, müstakil bir hayat isteriz, fakat onları
da siyasi bir vahdet içine alarak, Akdeniz’de bahr-ı muhit-i kebire kadar uzayan bir devlet olmak
sevdasını taşıyacak kadar ilimsiz, sersem değiliz. Olanlarla olan alakamız tamamıyla ruhu,
tamamıyla hırsidir. O kardeşlerimizi Mesut, müsterih, müstakil görmek isteriz. Mesela
Azerbaycan’ın istiklalini bütün yüreğimizle alkışlayışımız o temennimizin bir neticesiydi.
Filhakika her mezhebin birtakım taşkınları olduğu gibi, Türklük mefkuresinin de Cengiz’e haşa
(Aleyhisselam) diyecek kadar ileri gidenleri bulundu. Bunlar, hiçbir vakit bir mesleğin
doğruluğuna, ciddiliğine halel getiremez. Türklük böyle olunca Turancılık nedir? Ya hiç
anlaşılmamış, ya yanlış anlaşılmış, yahut kasten yanlış tefsir edilmiş olan Turancılık hadd-i
zatında tamamıyla zararsız, tecerrüt bir isimdir. Bir mesleğin, yahut siyasi bir gayenin şiarı
değildir. (Turan), iranilerin Türklerin oturdukları yerlere verdikleri bir isimdir, bu itibarla türk
yurdu demektir. Türk yurdu, siyasi hudutlarla birbirinden ayrılmış kardeş Türklerin umumi
vatanıdır. Bizim için Turan Akdeniz kıyılarından, bahr-ı muhit-i kebire o kadar uzanan birbirine
yakın, uyusak Türk ülkelerinin manevi birliğini gösterir, bir kelimedir, daha doğrusu bu, coğrafi
değil, belki tamamıyla hırsi bir tabirdir nasıl Türklüğü hırs merkezi İstanbul’sa, Turan’ın da
manevi merkezi İstanbul’dur. Şu halde Turan ne kara kurum yaylalarına, ne (Bay gül) Baykal
civarlarına, ne de Amuderya, Sirderya ırmaklarının arasına isim olamaz.
Vatan ne Türkiye’dir, türlere, ne Türkistan
Vatan büyük ve … bir ülkedir: Turan!
Demek, bütün Türkleri ruhen rabt neden manevi ülke demektir. Bunu yanlış anlamak, yanmış
anlatmağa çalışmak elbette hakiki bir Türk’e layık olmayan bir şeydir. Şimdi Turancılık kendi
kendine anlaşılır, zannederiz. Mamafih bir kere daha iyi anlaşılması için bir de şöyle
söyleyelim: Turancılık bütün kürtlüğü içine alan hırsı ve hiddetinin vücuduna kuvvet vermeğe
çalışmak yoludur. Biz ne dersek diyelim, bütün Türkler arasında dini, lisanı bir bağ, beraberlik
vardır. Bu bağı, bu birliği kuvvetlendirmek bizim, garbın medeniyetinde en çok feyz alması
lazım gelen Osmanlı Türklerinin mukaddes bir vazifemizdir. Turancılığı siyasi bir sahaya
nakletmek çılgınlık sayılacak kadar tuhaf bir zihniyet olacağı için bizden çok uzaktır. Biz ilmin
gösterdiği yoldan ilerisine gitmek istemiyoruz. Bir suyun mecrasını genişletmekle miktarını
artırmak nasıl Kabil değilse bütün Türkleri bir siyasi vahdet altına almak istemek de türkü
kuvvetlendirmek, Türk’e hizmet etmek değildir. Biz ancak zaten mevcut olan Türk hırsını
kuvvetlendirebiliriz.
Kazım Nami
Bulgar sulhu
Paris 18-müttefikin meclis-i alisinin çarşamba günü bulan içtimaında seyr (…) ilk defa olarak
hazır bulunmuş ve Bulgaristan’a tevdi’ edilecek muahede şeraitini tasdik etmiştir. Muahede
metni mahdud-ı menafi’i bozulan yani hükümetler tarafından serd edilen mütalaata binaen tadil
edilmiştir. Muahede-i sulhiye cuma günü sabahı hariciye nezaretinde Bulgar heyet-i
murahhasasına tevdi’ edilecektir heyet saat on buçukta nezarette hazır bulunmak üzere davet
edilmiştir.
SAYI 14
Huzura kabul
Sadrazam damat ferit paşa hazretleri dün akşam sara-yı hümayuna azimetle huzur-ı
padişahiye kabul buyurulmuştur.
Kurban Bayramı
Şehr-i zilhiccenin ibtidası penceşenbih gününden muteber olmağla önümüzdeki cumartesi
günü id-i said-i adha olacağına dair İstanbul kadılığınca tanzim kılınan ilam-ı şer’i manzur-ı
padişahi buyrulmak üzere makam-ı meşihattan arz-ı atebe-i ulya kılınmıştır.
Gümrükteki sirkatler
Gümrükteki sirkatler hakkında tahkikata devam olunmaktadır. Aleksan topalyanın altınlarını
sirkatte methaldardırlar zannıyla tevkif olunan rüsumat memurlarının tahkikat neticesinde
taksirleri olmadığı anlaşıldığından tahliye olunmuşlardır. Gülcemal vapurundan kaçırılmak
istenen eşyanın tahkikatı da itilaf zabıtasının iştirakıyla icra edilmektedir. Gülcemalden
kaçırılan 57 balyanın kaçak olduğu tahakkuk etmiştir. Onun için müsadere kanunu tatbik
olunarak mezkur emval müsadere edilecek ve satılıp bedeli hazineye irad-ı kayd olunacaktır.
Bu eşyanın elan sahibi çıkmamıştır.
Tayin
… kaimmakamlığına kelek nahiyesi müdürü seri ve kevaş kaimmakamlığına maksutlu
nahiyesi müdürü İsmail vehbi ve karaman kaimmakamlığına şevket beylerin tayin kılındığı
haber alınmıştır. Araş kaimmakamı Mehmet ali beyin mustafa adile yerine Boyabat
kaimmakam esbakı ibrahim fevzi bey tayin kılınmıştır.
Muhtacına ekmek yerine para
Muhtacına iaşe ekmeğine mukabil memurin eytam ve eramile olduğu gibi ekmek esmanının
nakden itası takarrür etmiş ve hane hane tahkikat icrasıyla hakikaten muhtaç olup da ekmek
bedeline müstahak bulunanların defterlerinin tanzimi iaşe memurlarına tebliğ edilmiştir.
Rusya harbi
Odesa’nın işgali
Odesa 25 (ajans royterin telgrafnamesi gecikmiştir) topsuz olarak karaya ihraç edilmiş olan
gönüllü kıtaatı odesayı işgal etmişlerdir. (kagul) namındaki rus karavüzürüne (ceneral
kornilof) namı verilmiştir. (…) torpido muharribi düz arazi üzerinde bulunan bolşevikleri
müessir surette bombardıman etmiştir. Sivastopol kuvve-i bahriyesi 22 ağustosta odesanın 16
mil cenubunda tahaşşüt etmiştir. 23 sabahı … nakliye sefinesi şafakla beraber bolşevikler
tarafından görülmeksizin gönüllü kıtaatı karaya çıkmıştır. Bunlar gruplara ayrılarak sahil
boyunca ilerlemişler ve düşman bataryalarını zabt etmişlerdir. 3 posluk altı toptan ibaret bir
Bolşevik bataryası hayvanlarıyla beraber itinam edilmiş ve topçuları firar etmişlerdir.
Bolşevik bataryalarından beri dragonlar üzerine ateş açmış ise de kıtaat arasında bir güne
zayiat bais olmamıştır. (ceneral kornilof) kuruvazörü şehrin arkasındaki demiryolunu
bombardıman etmiş hat tahrip edilmiştir. Bolşevikler Britanya konsoloshanesini yağma
etmişlerdir.
Çiftçiler derneğinde
Çiftçiler derneği İstanbul merkezi heyeti dün toplanarak taşra şubelerinden gelen ikinci mebus
listelerini müzakere ve kabul etmiş henüz şubeler olmayan yerlerdeki çiftçi guruplarına
bildirilecek tamimin şekl ü esasını kararlaştırarak içtimaa nihayet vermiştir.
Eğlence hasılatı
Şehr-i emini cemil paşanın riyaseti altında Gülhane parkında tertip edilen müsamerede hasıl
olan on bin liranın yedi bin lirası bu günlerde izmire müteveccihen hareket edecek olan hilal-i
ahmer heyetine tevdi’ olunmuştur. Heyet-i Balıkesiri nazilli aydın ve Akhisar civarındaki
muhacirin ve mültecilerin ihtiyacatı bu mebaliğ ile tehvin edilecektir.
Liman haberleri
Gülnihal vapuru dün Karadeniz’den limanımıza gelmiştir. Bir müddetten beri şehrimiz ile
münasebatı inkıtaa uğramış olan (odesa) şehrine dünden beri ve ticaret vapurları işlemeye
başlamıştır. Dün şehrimizden rus gönüllü ticaret ve donanmasına mensup bir vapur ile bir
yunan vapuru yolcu ve eşya humulesiyle odesaya hareket etmiştir.
Ecnebi haberleri
Yunan vapur acentelerinin gayretleri
Bilumum yunan vapur acentelerinin gemilerini tezyid etmek için fevkalade sarf-ı mesai ve
faaliyet ettiklerini yunan gazeteleri yazıyor. Ezcümle son ayda (44) bin tonilatoluk (9) vapur
mübayaa edilmiştir. Yunan gazeteleri yunan ticaret bahriyenin yakında muharebeden evvelki
… ve inkışafını bulacağını memnuniyetle kayd etmektedirler. Malum olduğu üzere tahtülbahr
muharebesi Yunanistan’a vapurunun nısfından ziyadesini gaip ettirmiş idi.
Küçük havadisler
Görülen lüzum idareye binaen konya jandarması kumandanı kaimmakam Bahaeddin beyin
tebdili takarrür etmiştir. Amerika heyet-i tahkikiyesinin bazı Anadolu vilayetlerini ziyarete
giden birtakım azası dün şehrimize avdet eylemişlerdir. Atina gazetelerinde okunduğuna
nazaran İstanbul’da bir yunan eş bahrisi tesisine emirname-i krali intişar etmiştir. Eş bahrinin
memurları da tayin edilmiştir. Ahiren dahiliye nezaretine varid olan bir telgrafnamede
bergama mültecilerinden beş yüz kişilik bir kafilenin yola çıkarıldığı bildirilmektedir.
Jandarma kumandanı kemal paşanın bugün şehrimize muvasaletine bazılarınca intizar
edilmektedir. Trabzon valisi galip bey mahal memuriyetine vasıl olmuştur. Dün saat 9.5da
izmirde fasılalı iki defa hareket arz olmuştur. Nüfusça zayiat yoktur. Meclis-i vükela dün
sadrazam ferit paşanın taht-ı riyasetinde içtima’ eylemiştir. Sekena kanununun bir dere daha
ıslahı için vükeladan mürekkep bir encümen teşkil edilmiştir. Siyah pençe ile alakadar olan
zevatın istintaklarına bugünden itibaren başlanacağı söyleniyor. Son zamanlarda feshanede
imaline başlanan feslerin birkaç gün zarfında tevziine başlanacağı söyleniyordu. Dün suret-i
mahsusada icra eylediğimiz tahkikata nazaran feshane müdüriyeti elyevm tevziat için hiçbir
emir telakki etmemiştir. Vilayat-ı müstahlasa ahalisi tarik-i bedel nakdisi itasından da afv
edilmiş bu babdaki kararname dünkü takdim-i vekayi’le neşr olunmuştur.
Karilerimizin dedikleri
Eytam ve eramilin buğday zamları
Karilerimizden fatıma ibrahim gazetemize gönderdiği bir mektupta eytam ve eramile
memurlarla mütekaitlere tahsis edilenden çok daha dün miktarda verilmekte olan buğday
zamları için: eytam ve eramilin en büyük bedbahtlığı aile reislerinin efulidir. Hayatta olan
biridir. Malul de olsa zevce evlatlarını düşünebilir. Eğer kanunun ve hakkın ayırmadığı bir
muamelede istisna vücuda getirmek lazımsa eytam ve eramil tercih olunmak lazım gelmez
mi? Diyor ve pek açıklı bir lisanla yazdığı mektubuna: otuz sene vatanına sadıkane hizmet
etmiş bir pederin dört yetimi ile bir zevcesini süründürmeğe ne din ne ahlak ne de vicdan
müsaade eder? Cümlesiyle nihayet veriyor.
Yeni eserler
İzmir fecayii hakkında ikinci kitap
Harbiye nezareti bundan iki ay kadar evvel izmirin yunan işgali neticesinde düçar olduğu
tecavüzata dair makamat-ı askeriyeden mevrud raporları müdellel bir kitap halinde neşr etmiş
idi. Harbiye nezaretini bu defa izmir aydın ayvalık ve havalisi yunan işgali hakkında
mütemmim raporları da ikinci bir kitap halinde neşr etmiş ve bu kitapta izmir mağnisa
menemen bergama ayvalık aydın nazillide vuku bulan fecayi birer birer ve bütün teferruatıyla
zikr edilmiştir. Bu harpte en feci şerait dairesinde gelen bir işgale ait vekayii bu kadar
müdellel bir surette tespit eylediğinden ve bu suretle düçar olduğumuz mezalim hakkında
avrupa efkar-ı umumiyesine kafi bir fikir vermeğe gayret ettiğinden dolayı harbiye nezareti
Türkçe olması bir kusurdur. Mümkünde harbiye beşer ve tabiat bu kıymettar mecmuanın bazı
matbaa noksanları yüzünden geç kalan dördüncü nüshası önümüzdeki Perşembe günü müfit
ve mühim münderecat ile intişar edecektir. Türk kadınlığının yegane naşir efkarı olan (inci)
mecmuasının sekizinci nüshası bugün pek zengin münderecat ile çıkmıştır. Gerek resimleri ve
gerek yazıları pek ziyade güzeldir. Bu biricik güzel kadın mecmuasını karilerimize tavsiyeyi
zaid ad ederiz.
Bütün esrara vakıfım!
Yeni intişar eden mükemmel bir fal kitabıdır. İnsanlar çok zaman tefeül ihtiyacından vareste
kalamazlar. Bu kitapla hem bu ihtiyaç tatmin olunur hem arkadaş cemiyetleri ve aileler
arasında gayet latif zaman geçirmeğe hadim bir eğlence elde edilmiş bulunur. Fiyatı: 35
guruştur. Merkez tevzii ibrahim efendi kütüphanesidir. Her kitapçıda bulunur.
Karilerimize
Türk dünyası karilerinden gördüğü teveccühe karşı her nüshasındaki bir tekemmül
göstermeğe çalışıyor. Bilhassa gazetemizi hakikaten ismiyle … bir hale getirmek için türk
alemi hakkında muhtelif türk kitlelerinin yekdiğeriyle münasebat ve revabıtı hakkında ilmi
tetkikler neşr etmek başlıca emelimizdir. Matbuatımızdaki büyük bir noksanı tamamlamak ve
türkleri birbirine tanıtmak hususunda pek müfit olacağına şüphe etmediğimiz bu teşebbüse
mukaddeme olmak üzere pek yakında darülfünun müderrislerinden köprülü zade fuat beyin:
Azeri edebiyatı
Unvanlı mühim bir eserini gazetemizle neşre başlayacağız. Osmanlı edebiyatıyla pek sıkı
revabıtı olan ve fuzuli şah İsmail saip … … gibi büyük sanatkarlar yetiştiren azeri edebiyatı
ne memleketimizde ne de avrupada maatteessüf tetkik edilememiş ve bugüne kadar
mütehassıslar arasında bile meçhul kalmıştır. Türk tarihüledebiyatını ilk defa geniş ve milli
nokta-ı nazardan tetkike muvaffak olarak ihtisasını en ciddi garp muhafil ilmiyesine de tasdik
ettiren fuat beyin bu kıymettar eserini karilerimize şimdiden tavsiye eyleriz.
İş arayanlar
Türk dünyası iş arayanların ilanlarını meccanen neşr ediyoruz. Beş seneden beri ticaretle
iştigal eden fransızca daktilografi bilen bir zat tüccar veya bir komisyoncu nezdinde çalışmak
istiyor. Galata post restanet y.h (185) müracaat. Her türlü işlerde istihdama kadar uzun müddet
tüccar nezdinde bulunmuş kefalet iraesine muktedir fransızca ve Rumcaya vakıf bir türk
gencine lüzumu olanlar asma altı numro 71 mustafa ismet beye müracaat. Mektep-i ali tahsili
görmüş (23) yaşlarında bir genç arıyor. Matbaamıza müracaat. İngiliz motorlarında çalışmış
az çok okur yazar bir genç sanat öğrenmek için bir yerde çalışmak istiyor. Üsküdar’da boyacı
sokağında tütüncü ali efendiye müracaat. Fransızca okur yazar elektrik tesisatı akümilatör ve
makinistlik ve telefonculukta mahareti olan yirmi yaşında pariste tahsil görmüş bir genç
münasip bir iş arıyor. Yemiş meyvehoş 24 numroda m.f adresine müracaat. Fransızca bilir bir
genç gazete idare hanelerinde iş arıyor idaremize müracaat 23. Macaristan’da ziraat mektep-i
alisinden mezun büyük çiftliklerde ameliyat görmüş müteşebbis bir genç çiftliklerde çalışmak
istiyor. … horhor kızıl minare mahallesinde 138 numrolu hanede (a.n) idaresine müracaat.
Afif bir genç evlerde Türkçe tarih dersleri tedris etmek istiyor. Bab-ı ali caddesinde halk
kütüphanesinde a.h. müracaat. Hesabat ve usul defteri aşina bir genç ihtiyat zabiti
ticarethanelerinde veya şirketlerde çalışmak üzere iş arıyor. İdaremize müracaat. Bursa ziraat
mektebinden mezun sanayi ziraiyenin cümlesine aşina ameliyat ziraiyeye vakıf bir genç bir
çiftlikte çalışmak istiyor. Koca mustafa paşa mahallesinde ağaç kakanda 39 numrolu haneye
müracaat. Edirne’de belediye karşısında ordu sebze müteahhidi Mehmet emin bey İstanbul
tüccarının edirnedeki hal ve tesviye edilecek işleriyle uğraşmak istiyor. Edirne eşraf ve
tüccarından kefil gösterebilir. Sultani mezunudur. İhtiyat zabıtlığı etmiştir. Sultani tahsil
görmüş bir genç otellerde ve sair müessesatta katiplik arıyor. İdaremize müracaat.
60 lira maaş
Bir motor için katip aranıyor. Vazife: motor nereye sefer ederse beraber gitmek eşya-yı
ticariyeye nezaret etmek hesabını tutmak. Maaş: yemek içmek motor sahibine ait olmak
şartıyla (60) liradır. Beyoğlu’nda ağa camiinde yunan sefarethanesi altında ligorik
gazinosunda motorcu ihsan beye müracaat.
Doktor Mehmet kamil bey: kalp mide ve bağırsak hastalıkları mütehassıstır. Kendisini bütün
karilerimize büyük bir emniyetle tavsiye ederiz. Hastalarını fevkalade bir dikkat ve ihtimam
ile muayene ve tedavi eder. Muayene hanesi divan yolunda sabık müdafaa-ı milliye sepet
müşhiri ittisalindeki hanededir.
Malul gazilere muavenet pazarının bağçe kapısında birinci vakıfhan altında telefon: 4
Bayram sergisi
Amerika … ile Fransız … gayet metin ve zarif olarak imalathanemizde bilhassa imal olunan
erkek zenne çocuk fotin iskarpin patikleri avrupakari fantezi fotin iskarpinler amerika ispanya
italyanın en meşhur fabrikalarından celp olunan ayakkabıları. Elbiselik ipekli yünlü kumaşlar
margiret patiska çorap fanile gömlek boyunbağı dantela sutaş ve saire lavanta losyon. Fiyatlar
ehun! Mallar sağlam! Bayramdan evvel lütfen mağazamızı bir kere teşrif buyurur iseniz takdir
buyuracak ve memnun kalacaksınız. Bu hayırlı müesseseye koşunuz. 33
Arif zeki ve müstecizade ali kamil ticarethanesinde fabrika fiyatına İngiliz elbiselik
kumaşları. … beyoğlunun maruf terzi hanelerinde çalışan mösyö puldur. Ismarlama kostümler
ve son moda hazır elbiseler yeni posta hane civarında polis merkezi karşısında.
Tanrı misafiri
Muharriri: reşat nuri
-7-
Bir akşam kadınlar korka korka hacı ali efendiye bir haber verdiler: bahçede hafızın bir
misafiri varmış o gün sokakta bulduğu aç ve hasta bir softayı eve getirmiş. Hacı ali efendi
kızmadı bağırmadı yalnız ellerini açarak mazlumane gözlerini semaya kaldırarak … … sen
galiba hazret-i eyüp gibi benim sabrımı deniyorsun dedi. Sonra kudsiye hanımı yanına
çağırdı. Valide ben hafıza İstanbul’da iş buldum. Yarın kat’i cevap alacağım. Bugüne kadar
dişimizi sıktık. Üç gün daha sabredelim. Men sabr-ı zafere. Bursaya kendimizi rezil
etmeyelim. Fakat ben katiyen evime yabancı kabul edemem. Ver şu üç mecidiyeyi ellerine.
Handa mı kalırlar artık hamda mı. Keyifleri bilir. Beş dakika sonra kapı açılıp kapandı. Ev
sahibi ya rabbim şükür diye dua ederken elf geldi. Hafız İlyas’ın misafiri çıkardığını fakat
kendisinin aşağıda olduğunu haber verdi: hafız paraları cebine koymuş sonra … haydi arkadaş
velinimet istemiyor diye sokağa çıkarmıştı. Kudsiye hanım merdiven başından konuşuyordu:
ayol hafız hasta adama ne yaptık? Hani el adamı için velinimeti bırakıp gitmeyecektim ya.
Bari parayı vereydik. Hani efendimin kendi fukarası varken ele para vermek günahtır. Cenab-ı
allah böyle işe rıza göstermez. Üç gün sonra hafız İlyas yola çıkıyordu. Bursa mebusu hacı ali
efendinin ricası üzerine ona istanbulda bir hafız keteplik vazifesi bulmuştu. Ev sahibi saadeti
gözüyle görmek için onu Demirtaş istasyonuna kadar teşyi’ etti. Şimendüfer vapur biletlerini
eliyle aldı heybesine ekmekler yemişler doldurdu. Hafız bu işten memnun değildi. Fakat tabii
velinimetinin emrinden çıkamazdı. Hacı ali efendinin üstünden ağır bir yük kalkmıştı. O günü
bir şenlik günü add ederek işine gitmedi evinde gündüz uykusu uyudu. Ev sahibinin çilesi
daha bitmemişti. Akşam postasıyla medaniyeden dönen komşudan korkunç bir haber aldı.
Komşu hafızı vapur iskelesinde görmüş bağıra bağıra vapur biletini satmağa çalışıyormuş.
Hacı ali efendi evdekilere: çocuklar haydi hazırlanın çekirgede aziz efendi kaplıcasına
gidiyoruz. Hem bir hafta kafamızı dinleriz. Hem de … dönerse ümidini kesip cehennem olur
dedi. Ertesi sabah erkenden elife sıkı bir ders verdiler hafız gelirse zinhar kapıyı açmamasını
ev sahiplerinin karaca beye gittiklerini söylemesini tenbih ettiler. Sonra arabaya bohçalarını
yükleterek çekirgeye gittiler.
-8-
Yatsı ezanı okunmuş sokakta bekçiler gezmeye başlamıştı. Hafız üç saatten beri kanunun
önünde oturdu. Ara sıra kapıyı çalıyor anahtar deliğine dudaklarını uydurarak elif abla gözünü
seveyim tabanının altını yalayım taşlığın bir köşesinde yatayım yarın sabah çıkar giderim diye
yalvarıyor arapça kelimelerle karışık dilenci duaları ediyordu. Kadıncağızın yüzü pekti fakat
gönlü yumuşakça idi. Bahusus onun da kim bilir hangi memlekette hangi kapının dibinde
sürünen bir hafız oğlu vardı. Onun için daha fazla dayanamadı ve ertesi sabah çıkıp
gideceğine dair yemin ettirdikten sonra kapıyı açtı. Elif abla taşlıkta idare kandilinin önünde
… dikiyordu. Hafıza karşı ev sahibi rolü oynamak kadının biraz da gururunu okşamıştı. Hafızı
karşısına oturttu. Ettiği iyiliğe mukabil ona yavaş sesle birkaç ilahi okuttu. Bazı eski dertlerini
dinledi. Elif abla ağır ağır bunları söylerken hafız şaşı gözlerinin dik bir nazarıyla ona
bakıyordu. Sonra hiçbir söz söylemeden birdenbire kanının boğazına atıldı ikisi de
yuvarlandılar. Elif neye uğradığını anlayamamıştı. Hafızı birdenbire çıldırmış kendini
boğacak sandı ve bağırmak istedi fakat haber o yonca tarlasına saldıran aç bir eşek iştihasıyla
kadının yanaklarını yüzünü kemiriyor parmaklarıyla bitmedi.
SAYI 15
Sulh haberleri
Avusturya musalahası neşr edilmek üzere
Paris 2 – sulh konferansı katip-i umumisi mösyö (…) Salı günü badezzeval (sen jermen)e
azimetle müttefiklerin Avusturya mukabil teklifatına olan cevabını ve Avusturya heyet-i
murahhasasına yedi eylülde tevdi’ edilen metinde icra edilen birtakım tadilatı havi muahede-i
katiyeyi başvekil mösyö (renner)e tevdi’ etmiştir. İşbu vesaikle beraber irsaliyle mektubu da
gönderilmiştir. Muahede-i sulhiye fransızca ingilizce italyanca olarak tanzim edilmiştir.
Bunlardan fransızca metni muteberdir. Muahede 181 maddeden ibaret olup Salı akşamı
Avusturya başvekiline tevdi’ edildikten sonra neşr edilecektir. (t.h.r)
Avusturya sulhu
Viyana 2 bugün neşr edilen bir tebliğ-i resmide muahede-i sulhiyeyi müzakere etmek üzere üç
eylülde meclis-i milli encümeninin içtima edeceği bildiriliyor. (t.h.r)
Bulgar sulhu
Paris 2 meclis-i ali Bulgaristan muahede-i sulhiyesini tetkik etmek üzere bugün içtima
edecektir. (poti jurnal) gazetesi muahedenin bilhassa arazi nokta-ı nazarından birtakım
teferruat müstesna olduğu halde bilcümle şeraitinin tanzim ve tespit edildiğini yazıyor.
Bulgaristan’a adalar denizine bir muhriç itası meselesi henüz bir karara iktiran etmemiştir. Bu
karar dede ağaç limanına verilecek tarz-ı idare hususunda dermeyan edilen muhtelif teklifat
hakkında cemahir-i müttehidenin nokta-ı nazarını bildirmesine intizaren talik edilmiştir. Bu
teklifat yunanlılar tarafından bulgarlara iktisadi birtakım imtiyazat itası veyahut beynelmilel
küçük bir hükümet teşkili suretiyle uzlaşmasını istihdaf etmektedir. (poti jurnal) gazetesine
nazaran meclis-i ali badema müzakeratını bulgar umuruna hasr edecek ve sofya kabinesi ile
müzakerata zemin-i teşkil edecek olan birtakım mesaili bu sabahtan itibaren mevzu-ı bahs
eyleyecektir. Bulgaristan muahede-i sulhiyenin bir maddesine tevfikan Trakya hususunda ve
adalar denizi sahilinde bir muhriç temini meselesinde düvel-i muazzamanın atiyen ittihaz
edeceği mukarrerata riayet eylemeyi der-uhde etmektedir. Bulgaristan’a tevdi’ edilecek
muahede layihasının dubricede Bulgaristan ve romanyanın atiyen haiz olacakları hududu
tayin edip etmeyeceği henüz malum değildir. Bazı muhafil-i ecnebiyede tuna cihetinde 1913
hududunun muhafaza edilmesi ve fakat karadeniz civarında Bulgaristan lehine bazı tashihat
yapılması lehinde birtakım temayülat meşhut olmaktadır. Ma haza bu meselenin doğrudan
doğruya Bulgaristan ile hal ve tesviyesi hususunun romanyaya havale edilmesi de imkan
dahilindedir. (t.h.r)
Wilson’un beyanatı
Reis vilson Avusturya Macaristan türk bulgar muahedeleri hakkında hiçbir şey
söyleyemeyeceğini beyan etmiş hatta bu meselenin şekl-i hazırı hariciye komisyonunda bile
mevzu-ı bahs edilemez çünkü mezkur mesail henüz mevki müzakerede bulunuyor demiştir.
Ecnebi haberleri
Macaristan ahvali
Viyana 2 viyana gazeteleri henüz teeyyüt etmemiş bir haber neşr etmektedirler. Bu habere
nazaran (…) kabinesi birini diğer bir kabineye terk ederek istifasını vermiştir. Budapeşte’den
gelen diğer bir telgrafnameye göre bütün macar nuzzarı mösyö (…)un riyaset-i hükümette
ibkası aleyhinde bulunmuşlardır. Ve bunun üzerine (…) mevki-i iktidardan çekilmiştir.
Romanlar ve Macaristan
Paris 2 Avrupa-yı merkezide ve Fransa’da ahiren zuhur eden fırtınadan telefon ve telgraf
telleri umumiyetle bozulduğu cihetle Paris’le Macaristan ve Romanya arasına muntazaman
muhabere edilememektedir. Konferans son üç dört gün zarfında Budapeşte’de cereyan eden
hadisata dair pek az malumat almaktadır. Bundan dolayı meclis-i alinin Macaristan Romanya
harekatı hakkında gönderdiği şedidülmeal notaya hiçbir cevap vürud etmemiştir. Meclis
Romanyalıların Macaristan’dan çekileceklerine dair birkaç güne kadar haberler vüruduna
intizar etmektedir. Bu babda şimdiden birtakım emareler meşhut oluyor. Macar polis teşkilatı
tamamen bozulmuş ve Budapeşte’de Romanya kıtaatının hareketinden sonra intizamı
muhafaza edecek pek az vasıta-ı inzibatiye kalmıştır. Buna binaen meclis Budapeşte’de geçici
birtakım kargaşalıklar zuhuruna ihtimal vermekle beraber meclisin Macar payitahtında
Romanya kıtaatının ibkasını talep edeceğine dair hiçbir emare görülmemektedir.
Müstemleke ihdası
Londra 28 büyük Britanya almayanın sabık şarkı Afrika müstemlekesinin en münbet kısmını
teşkil eden ve 3 milyonu mütecaviz nüfus havi bulunan (…) mıntıkasını Belçika’ya hediye
olarak ita etmiştir. Karesi Ankara Sivas taraflarıyla ırak Arabistan hudud-ı şarkiyye
cihetlerinde birbiri ardınca zuhur eden Rumeli’de belli başlı itba’ ve avne peyda ederek
hükümeti ciddi endişelere düşüren gah celali gah sipahi gah lond gah ayan … Bulgar Rum
ermeni Çerkes Laz Kürt Arnavut elh eşkıyası diye devletin tarih-i vekayiine isimleri geçen
bunca meşahir … elbette bir gayenin hizmetkaranı idiler. (bu coşkunlukların cümlesi de bir
sevdanın bir katlin bir sirkatin veyahut bunlara benzer herhangi bir fiilin neticesi değildir.
Şimdiki mitingler medeniyetin hükümet veya bir heyet aleyhine bir kıyam gayr-ı … tasvir
ettiği gibi vaktiyle veyahut zamanımızda dağa çıkmış acaba yine bir hükümet veya heyet
aleyhine müsellah bir protesto manasını mı tazammun ediyordu? (ma haza Anadolu’nun şu
ahalisinde o günlerde zuhur eden eşkıyalıkta bu son mana asla varid değildir. Bunların
ordudan kaçmış ordunun arkasında gizlenmiş acıktıkça köylere inen rençber fukarasını tecrim
ile yollarda gafilane giden kimseleri soyan bayağı hayırsız kabilinden birtakım efrat
olduklarında şüphe yok. Fakat ne olsa insana bizzat kendisine ait çirkin bir şekil içtimaı
karşısında bulunmak tahassüsü geliyor. Utanmaktan daha şedid bir ızdırap arız oluyor. Ele
geçirilmesi güç birtakım hayırsız katil efrat ile asayişi yer yer muhtil görmek dahil vatanda
bilcümle efradı ailesi meskeni tarlası işi gücü vazifesi ile edep ve haysiyet dairesinde
yaşatacak rabıta-ı kanuniyenin mahal mahal köşk … olduğunu cehl-i umuminin henüz önüne
geçilemediğini ıtrad menafi ve ittihat makasıd denilip içtimaı birçok esbab-ı mühimme ve
avamil-i medinenin muhassalası add edilmiş olan emniyet-i Umumiyenin henüz tesis
edilememiş olduğunu anlamak güce gidiyor.) Ahmet rasim
Bayram alayı
Teşrifat-ı askeriyeden: zat şevket-simat hazret-i hilafet-penahi salat-ı id-i adhayı Beşiktaş’ta
kain sinan paşa camii şerifinde eda ve bade ala-yı vala ile Dolmabahçe sahil sarayını teşrif ile
muayede-i hümayun resm-i alisini saat on buçukta [evvel] icra buyuracaklarından
kaimmakamdan [dahil] itibaren dersaadette bulunan muvazzaf ve mütekait ümera ve erkan-ı
askeriyenin rikab-ı hümayunda bulunmak üzere id-i saidin birinci günü kablezzeval saat
sekizde camii şerife gelmeleri rica olunur. Elbise: büyük üniformadır. Uzun pantolon ve potin
giyilecektir. Bilcümle nişan ve madalyaları takılacaktır.
Zabitan maaşatı
Maaşlarına birer miktar zam icrası için zabitanın harbiye nezaretine müracaat ettikleri harbiye
nezaretinin de meseleyi meclis-i vükelaya tevdi’ ettiği malumdur. Harbiye nazırı Süleyman
şefik paşa dün İstanbul muhafızı ile İstanbul’da bulunan bilumum kıtaat alay kumandanlarını
makam-ı nezarete celp ederek zabitanın terfiyye ahvali meselesinin meclis-i vükelada iki defa
tezekkür edildiğini ve esas itibarıyla hükümetin zam icrasına taraftar bulunduğunu ve ancak
bu meselenin halinde hal-i hazır zabitan mevcudu ile bütçenin de nazar-ı dikkate alınacağını
beyan etmiştir. Nazır paşa ilaveten meselenin bayram ibtidasına kadar kat’i surette hal
edileceğinin zabitana tebşirini alay kumandanlarına tebliğ eylemiştir.
Diken
(diken)in yirmi ikinci nüshası bugün pek zengin münderecat ile intişar etmiştir. Hoşça vakit
geçirmek isteyen karilerimize bu zarif mizah gazetesini okumalarını tavsiye ederiz. Amasya
mutasarrıf esbakı cemal beyin Türkçe’mize nakl ettiği şerlok holmes muharririnin Napolyon
ve miralay jerak sergüzeştleri namındaki eseri küçük gazete tarafından neşr edilmiştir.
Zayi’ cüzdan
Beşiktaş maliye tahsil şubesinden almakta olduğum tekaüd maaş cüzdanını zayi’ ettiğimden
hükmü yoktur. Mütekaidin-i askeriyeden Mehmet nurİ
İaşe encümeninde
İaşenin konya afyon Karahisar ve Kütahya’da mevcut zehairini nakl için düvel-i itilafiye
mümessili mösyö … ile iaşe encümeni reisi Anadolu’ya gideceklerdir. Anadolu’dan kendi
nam ve hesabına zahire getirmeyi arzu eden tüccara her türlü teshilat gösterilecektir.
Şimendüfer ücretlerinin tenziline de çalışılacaktır. Askeri değirmen ve fırınlarından azami
derecede istifade için harbiye nezareti nezdinde teşebbüsatta bulunmuştur.
Bir firağ muamelesi
Tüccardan bayramzade hakkı bey safiye hanımın matbaa-ı Osmaniyedeki hisselerini satın
almak istemiş ve vekili bu hususta defter-i hakani emanetine müracaat eylemiş ise de
defterhane firağ muamelesini ifade tereddüt etmiş ve keyfiyeti divan-ı harpten istizan
eylemiştir.
Tekzip
Matbuat-ı medidiyet-i Umumiyesinden: ingilizce neşr olunmakta bulunan (zi … …)
gazetesinin nüsha-ı ahiresinde güya devletin düçar olduğu müzayaka-ı maliye dolayısıyla
hazine-i hümayun muhteviyatından bazı zi kıymet eşyanın füruht edileceğine dair neşr ettiği
acip havadisin külliyen bi asl ve esas olduğu resmen beyan olunur.
Adaların imarı
Avrupalı bir zat mali bir grup namına şehr-i emaneti müracaatla bir proje mucibince adaların
imarına müsaade talep etmiştir. Proje şehr-i emini cemil paşa tarafından tetkik edildikten
sonra mali cihetleri hakkında tamik-i tetkikat üzere şehr-i emaneti muavinliğine havale
olunmuştur. Mesmuatımıza nazaran bu grup elli milyon lirayı mütecaviz bir sermayeye malik
olup muayyen bir müddet zarfında adalarda otel sanatoryum gazino tiyatro banyo mahalleri
tesis edecek ve avrupalıların rağbetini teminen memalik-i garbiyyenin muhtelif merkezleriyle
Büyükada arasında bahri ve berri (ekspres)ler vücuda getirecektir. Büyükada’nın maltaya
köprü vasıtasıyla rabtı da taahhüt olunmaktadır. Aldığımız malumata göre kumpanya
tesisatının gerek inşasında ve gerek muamelatının yed verende istihdam edeceği memurlardan
yüzde yetmiş beşinin türk olması esasını ve yetmiş sene sonra bütün inşaatın bila-bedel şehr-i
emanetine devrini kabul eylemektedir.
Avdet
Bitlis valiliğine tayin edilen niğde mutasarrıflığından mütekait ziya paşa trabzona vasıl olmuş
ve oraların ab-ı havasıyla imtizaç edemeyeceğini anlayarak ahiren şehrimize avdet etmiştir.
(akşam)
Arif zeki müstecizade ali kamil ticarethanesinde fabrika fiyatına İngiliz elbiselik kumaşları.
Makasıdarımız Beyoğlu’nun maruf terzihanelerinde çalışan mösyö poldur. Ismarlama
kostümler ve son moda hazır elbiseler yeni postahane civarında polis merkezi karşısında.
Küçük havadisler
Sivas vali ve kumandanlığına mamuretülaziz valisi miralay ali galip beyin tayini hususu arz-ı
atebe-i ulya kılınmıştır. Mercan-ı sultanisi müdürü abdülfeyyaz tevfik bey maarif nezareti
heyet-i teftişiyesine memur edilmiştir. Mumaileyh bütün ömrünü hizmet-i maarife hasr etmiş
ilm ü fenne vakıf muhterem bir zattır. Yeni memuriyetinde de maarif memlekete hüsn-i
hizmetler ifa edeceğine eminiz. İngiltere’nin yeni İstanbul fevkalade komiseri tayin olunan
amiral sir durube gelecek hafta içinde İstanbul’a gelecektir. Kayseri jandarma taburu
kumandanı hayri efendinin jandarma açığına nakliye yerine memuretülaziz taburu kumandanı
binbaşı Mehmet muhyittin efendinin nakl ü tayini icra kılınmıştır. Umum jandarma
kumandanlığı makam yaveri kıdemli yüzbaşı ahmet celal efendinin kıdem ve ehliyetine mebni
22 temmuz 335 tarihinden muteber olmak üzere binbaşılığa terfian van jandarma alayının
Başkale taburu kumandanlığına tayini icra kılınmıştır. Malaga Çanakkale mevkii müstahkem
kumandanı olup taht-ı tevfike alınarak bekir ağa bölüğüne sevk edilen miralay şevket bey dün
tahliye edilmiştir. Şark-ı karib amerika muavenet heyeti reisi mister (ceyms barton) Kafkasya
ve Ermenistan’daki teftişinden dün avdet etmiştir. İstanbul’da mevcut dört yüz elli dört
mahallenin bu seneki muhtar ve heyet-i ihtiyariye intihabatı kamilen icra edilmiştir. Vilayet
şimdiye kadar ancak seksen yedi mahallenin intihabatını tetkik ve tasdik edebilmiştir.
Mamafih henüz intihabatı tasdik edilmeyen mahallelerin muhtar ve heyet-i ihtiyariyeleri de
vazifelerine başlamış bulunuyorlar. İhtiyat zabitleri cemiyetinden: 5 eylül Cuma günü saat
üçte kongre fevkalade olarak toplanacaktır. Bilcümle ihtiyat zabitlerinin bihimehal darülfünun
konferans salonunu teşrifleri.
Beşiktaş’ta bayat pazarlarında vaki Beşiktaş’ın sevgili komiki şevki bey idaresindeki tiyatroda
cemil ve İsmail hakkı efendiler şerefine.
Perşembe günü gündüz hanımlara gece umuma (şeytan 6 perde) (aman çaktırmayalım 4)
perde komik kantular … incesaz bando musiki görülmeğe şayeste bir müsamere-i fevkalade
bahçe kapıda uruzdu bak karşısında numro 14 avnizade şerif her nev ayakkabı ticarethanesi
Emniyetli tedavi
Eski ve yeni bel soğukluğu frengi cilt ve kadın hastalıkları kat’i surette teşhis seri’ ve müessir
usullerle ve pek müsait şeraitle tedavi olunur. Adres: galata karaköy poğaçacısının hemen
ittisalinde. 20 numroda doktor boğuz mısırlıyan ilk muayene meccanen
Tanrı misafiri
Muharriri: reşat nuri
-8-
Vücudunun etlerini koparıyordu. Fakat elif güçlü kuvvetli bir kadındı. O da hafızı
yakalamıştı. İri elleriyle dere kıyısında çamaşır tokaçlar gibi hafızın yüzüne müthiş silleler
indiriyor traşlı başını şakir şakir öttürüyordu. Alt alta üst üste bir zaman yerlerde
yuvarlandılar. Taşlıktaki eşya birbirine girmiş lambalar devrilip sönmüştü. Karanlıkta
dakikadan dakikaya mücadelenin şiddeti artıyor sille şakir tüyleri seslerine hele gözü dönesice
bağırsaklarını deşerim gibi tehditlere hele benim muhallebi gerdanlım börek yüzlüm bir yol
bu fakire merhamet yolunda aşıkane niyazlar karışıyordu. Hafız da cılız bedeninden
umulmayacak kadar bir kuvvet vardı. Elif abla ise hafızdan başka bir de yüreğine üzüntüler
veren takatini kesen bir gizli düşmanla uğraşıyordu. Nihayet bu sesleri sille şakir tüylerine
galebe etti. Elif ablanın kesik sesi karanlıkta yavaş yavaş kesiliyordu: vay başıma gelen oğlum
yaşında adam anası yerinde karı ya! Vay efendim ne tesadüf ben size Karacabey’de
sanıyordum. Hayır dört günden beri çekirgeye çekildik. Şöyle bir eyyam başımızı dinliyoruz.
Nereden duyduğunuz Karacabey’de olduğu mu bir iş için evvelisi gün devlethaneye
uğramıştım. Kapıyı bir hafız açtı. Ne kapıyı bir hafız mı açtı? Benim evimin kapısını mı
yanlış olmasın? Allah allah ne münasebet efendim. Devlethaneyi bilmez miyim vay melun
rezil! Aman efendim afv edersiniz sizin için söylemiyorum. Hacı ali efendi hiddetinden
tıkanarak odasına koştu. Müstehcen küfürler savurarak eşyayı birbirine karıştırarak giyinirken
karısı kain anası onu teskin etmeğe fikrinden döndürmeğe çalışıyorlardı. Fakat buna imkan
yoktu. Hacı efendiyi o perişan halde yalnız göndermeğe cesaret edemediler. Kudsiye hanım
da alelacele çarşafını giyerek peşine takıldı. Sed başına vardıkları zaman ortalık iyiden iyiye
kararmıştı. Valide doğrudan doğruya kapıyı çalmayalım tahta perdeden bahçeye girelim.
Aman oğlum elinden bir kaza çıkacak diye yüreğim titriyor. Diye yüreğim tirtir titriyordu. Ne
kazası çıkacak? Softayı def edeceğim. Elifi de hakeza. Öğrensin bana itaatsizlik etmeği. Arka
sokaktan dolaşarak bahçeye girdiler. Karanlık bahçeye yukarı odalardan birinin açık
penceresinden parlak bir ışığı dökülüyordu. Karanlık bir köşeye sinerek beklemeğe başladılar.
İki dakika geçmemişti ki hafızın: hele gözünü seveyim bal yanaklım bir üzüm şerbeti yap da
getir. Ölmüşlerinin canına içelim dediğini işittiler. Az sonra bahçe kapısı açıldı. Elif bir elinde
idare lambası bir elinde bir tas matbaha geçti. Hafız şimdi: üzüm nar zeytin koku ısırmak gibi
kelimeler karışık bir gazele başlamıştı. Bu iyi bir fırsattı. Hacı ali kain anasına ses
çıkartmamasını işaret ederek elifin açık bıraktığı kapıdan gizlice içeri daldı. Hafız her beyitte
bir duruyor pencereden uzanarak matbaha sesleniyordu: hele elma yanaklım sen neye geç
kalırsın? Böreğimi köz köz etmek midir maksadın. Kurbanın olayım yolunda aşıkane
niyazlarla elife sesleniyor o da matbahtan patlama gözü dönesi diye cevap veriyordu. Sonra
tekrar gazeli başlıyordu. Hafız yar aman diye yeni bir beyte başlarken sesinin makam ve
ahengi birdenbire değişti. Yar amanı feci bir aman bitmedi.
SAYI 16
Huzura kabul
Şerif yahya paşa dün sara-yı hümayuna azimetle huzur-ı padişahiye kabul buyrulmuştur.
Selamlık
Selamlık resm-i alisi bugün yıldızda hamidiye camii şerifinde icra edilecektir.
Meclis-i vükela
Meclis-i vükela dün öğleden sonra sadrazam ferit paşanın riyaseti altında iki defa içtima
etmiştir.
Kurban bayramı
Şehr-i zilhiccenin gurresi penceşenbih gününden mazbut olmasına binaen onuncu Cumartesi
günü id-i said-i adha olması lazım geleceğine dair fetvahane-i aliden tanzim olunan ilam bu
babdaki müzekkire-i aliyye-i meşihat-penahi ile arz ve leyle-i mesude-i idde cevami-i şerife
minarelerinin tenvir ve tezyini ve arefe günü emsali misüllü vakt-i muayyenden beden ile
mevaki-i mutadeden top endahtı istizan olunarak mucibince irade-i seniyye-i cenab-ı hilafet-
penahi şeref-müteallik buyrulmuştur.
Susuzluk ve evkaf
Eslafın istanbula su getirtmek için zamana göre pek büyük fedakarlıklar yapmak suretiyle
vücuda getirdikleri yollar son zamanlarda bakımsızlık yüzünden büsbütün harap olmuştu. Bu
yüzden biçare halkın neler çektiğini geçen gün uzun uzadıya şerh etmiştik. Ahiren
memnuniyetle haber aldığımıza göre evkaf idaresi senelerle devam eden ihmalinden sonra
yazdıklarımızdan müteessir olmuş ve su yollarını tamire karar vermiştir. Şimdiki halde henüz
sözden ibaret olan bu kararın yakında semeredar bir fiil haline geçmesini temenni ediyoruz.
İade-i ziyaret
Dün sadr-ı azam damat ferit paşa amerika sefarethanesine giderek ceneral (harbord)a iade-i
ziyaret etmiştir. Ceneral (harbord) gerek ziyaret ve iade-i ziyaretler ve gerek memuriyet-i
mühimme ve seyahat-i karibesine müteallik meşağlı dolayısıyla müracaat eden muharrerin ve
muhabirleri kabul edememiştir. Ceneral (hozley) gazetecilere gayr-ı resmi surette izahat
vermiş ve mamafih bu beyanatın da mülakat olarak neşr edilmesini rica eylemiştir.
Tayin
Uzunköprü kazası belediye tababetine doktor Mehmet nuri büyük çekmece kazası hükümet
tababetine de doktor reşat şükrü nif kazası hükümey tababetine doktor istavraki danoplo
efendiler tayin olunmuşlardır. Büyükçekmece kazası hükümet tabibi doktor muhsin Zekeriya
efendi ankara vilayeti seyyar tababetine karaman kazası belediye tabibi doktor neşet agah bey
konya vilayeti seyyar tababetine nakl-i memuriyetleri icra kılınmıştır. Gemlik kazası belediye
tabibi hilmi ve … kazası belediye tabibi estifano Dimitri efendilerin becayiş-i memuriyetleri
icra olunmuştur.
Liman haberleri
(başlangıç) ve (nimet) vapurları deri tütün ve meyve humulesiyle medaniyeden (şefild) İngiliz
vapuru da fasulye fındık tütün humulesiyle trabzonda limanımıza gelmişlerdir.
Memurinin bayramı
Resmi dairelerin yalnız bayramın birinci ve ikinci günleri kapalı bulunması üçüncü gününden
itibaren memurinin vazifelerine devam etmeleri emr edilmiştir. Tatar cemiyet-i Hayriye katip-
i umumiliğinden: bayram-ı şerifin üçüncü pazartesi günü badezzuhr bilcümle millettaşların
nur-ı osmaniyeden kain cemiyet-i Hayriye binasını teşrif ile bayram merasimine iştirak
eylemeleri rica olunur. Darülalemin ve darülmuallemat mezunları cemiyetinden: bilumum
darülalemin ve darülmuallemat mezunlarının bayramın üçüncü pazartesi günü badezzeval
üçte bayramlaşmak ve şereflerine tertip olunan müsamerede bulunmak üzere büyük reşit paşa
numune mektebindeki yurdumuzu teşrifleri.
Ekmekler hakkında
İaşe encümeni riyasetinden: bugünden itibaren yerli pirinci nev ekmeklere herhalde dolancı
bıçak urulacak dokuz guruşluk üçüncü nev ekmeğe hiç bıçak urulmayacaktır. İkinci nev
ekmeğe bıçak urup urmamak hususunda fırıncılar muhtardır. Şayet ikinci neve bıçak urulursa
birinci ile karışmamak için ikinci nevin bıçağı müdur bir halde olmak mecburidir.
Binnaz sinemada
Şair Yusuf ziya beyin darülbedayi tarafından temsil edilen Binnaz adli manzum piyesi malulin
gazat sinema film imalathanesince sinemaya alınmıştır. 3000 metre kadar tutan bu eser aslı
kadar güzel ve muvaffakiyetlidir.
Tebrik
Zilhiccenin dokuzu sevgili payitahtımız bakünün fethine müsadiftir. Bizim için büyük ve
muazzez olan bugün münasebetle bütün türk arkadaşlarımızı samim kalbimizden tebrik eder
ve tanrımızdan yeni hükümetimize parlak bir istikbal dileriz. Azerbaycan türk talebe cemiyeti
namına muvakkat heyet azaları: Gazanfer Mehmet abid
Bolşeviklerin tahrikatı
Varşov 3 amiral kolçak hükümeti Lehistan payitahtına bir konsolos göndermiştir. Lehistan
hükümeti muhtelif rus hükümetleri nezdinde mümessil bulundurmağa karar vermiştir.
Bolşevikler tahrikatta bulunmak ve iğtişaş tevlit etmek üzere Estonya Litvanya Ermenistan ve
Erzurum’a memurlar göndermektedir.
Macaristan’ın atisi
Londra 3 buraya gelen haberlere nazaran Avusturya macaristandaki ahval ve vekayiin
inkişafını kemal-i dikkat ve endişe ile takip etmektedir. Efkar-ı umumiye ve matbuat ile
memleketi idare etmek teşebbüsünde bulunanların efkar ve mütalaasına göre macaristanın
atisi istikbali meşkuk bulunan Avusturya üzerinde büyük bir tesir icra edecek mahiyettedir.
Hal-i hazırda ihtilalcilerin gerek macar krallığını tesis ve gerek romanyanın tasavvuru vechle
romanya krallığın taht-ı hakimiyetinde (romanya-macar) imparatorluğu teşkili suretiyle bir
hükümet-i mutlakaya temayül eylemesinden korkuluyor. Bir menba’-ı mevsuka aidiyeti aşikar
bulunan bir raporda bildirildiği vechle avrupanın tarih-i ahirinde ismi ve nüfuzu zikr
edilmeyen ve hal-i hazırda yüksek bir mevki işgal eden bir zata macar imparatorluğu tahtını
kabul edip etmeyeceği istifsar edilmiştir. Bu teşebbüsün siyasi fırkalardan yahut
Macaristan’da haiz itibar bulunan anasırdan birine mensup meşhur hatiylerden biri tarafından
icra edildiği rivayet ediliyor.
Çin’de kolera
(sekolo) gazetesinin paristen istihbarına nazaran Şangay’da ve çinin şimalinde müthiş bir
kolera hastalığı icra-yı hükm etmekte ve bu yüzden günde (5000)den fazla insan telef
olmaktadır.
Beşer ve tabiat
Geçen hafta matbaasını değiştirdiği için çıkamayan bu ilmi mecmuanın dördüncü nüshası dün
intişar etmiştir. Suphi ethem bey gibi azm ü ciddiyetle maruf bir arkadaşımızın riyaset-i
tahririyesi altında neşr edilen bu ilmi mecmuası bütün karilerimize tavsiye ederiz.
Diken (diken) ikinci senesine bastığı 24üncü nüshasından itibaren haftalık olarak intişar
edecek ve beş guruş fiyatla satılacaktır. Yirmi dördüncü nüshasında bu münasebetle (30.000)
guruşluk bir de muazzam müsabaka tertip etmiştir. Bu müsabakaya iştirak edenler herhalde
bir hediye kazanacaklardır.
Darülmuallimin-i aliye müdüriyetinden: kısm-ı iptidaiye kayd edilen talebenin müsabaka
imtihanları eylülün on üçüncü cumartesi günü sabahleyin saat onda icra edileceği ilan olunur.
Bayramın birinci günü saat ondan on ikiye kadar mektepte bayramlaşma merasimi icra
edilecektir.
İş arayanlar
Türk dünyası ve iş arayanların ilanlarını meccanen neşr ediyor. İdida-yı tahsili görmüş küçük
sıhhiye bir genç itba maiyetinde veya eczahanelerde münasip bir iş arıyor. İdarehanemizde
(n…) adresine müracaat. Ulum ve riyaziye usul defteri aşina uzun müddet muallimlikte
bulunmuş bir genç evlerde hususi ders vermek yahut ticarethanelerde katip ve muhasiplik
arıyor. Yeni postahane civarında ve yatalı hanında dava vekili arif bey vasıtasıyla (m.t)
idaresine müracaat. Darülaleminden mezun bir efendi hususi ders vermek istiyor: arzu
edenlerin kadıköyünde iskele caddesinde sadakat idarehanesine müracaat etmeleri rica olunur.
Osmanlı itibar-ı milli bankasının namına muharrer bir hisseyi havi 7843-202943 numrolu
muvakkat hisse senedi ilm ü haberin zayi eyledim. Bu kere bankaya bilmüracaa nüsha-ı
saniyesini aldığımdan evvelkinin hükmü olmadığı ilan olunur. Hasan oğlu dedeağaçlı İsmail
hakkı
Çemberlitaş’ta atik ali paşa camii sırasında lale islam kundura mağazası taba ve keseye
muvafık zarif ve metin ayakkabı isterseniz Beyoğlu ve galataya gitmeğe lüzum yok mezkur
türk mağazasına gidiniz.
İnci ayda bir çıkar avrupada bile misli nadir bulunur hanım gazetesidir.
Diken memleketimizin yegane mizaç gazetesidir on beş günde bir çıkar. Her ikisi de karia ve
karilerimize tavsiye ederiz.
Arif zeki müstecizade ali kamil ticarethanesinde fabrika fiyatına İngiliz elbiselik kumaşları.
Makasıdarımız beyoğlunun maruf terzihanelerinde çalışan mösyö poldur. Ismarlama
kostümler ve son moda hazır elbiselerini postahane civarında polis merkezi karşısında.
Yirmi bin lira sermayeli aşiyan-ı teşrifat ve tedrisat şirketi aşiyan idadileri leyli nehari-ibtidai
tali aşiyan mektebinin Kadıköy şubesi payitahtının leyli ve nehari en mükemmel ve büyük
mektebidir. Kayd ü kabul muamelatına başlamıştır. Adres: kadıköyünde osman ağa
mahallesinde kayd ü kabul muamelatı başlamıştır. Her sınıfa mahdud ve muayyen mikdarda
talebe alınacağından geçen seneki efendilerin tecdid-i kayd etmeleri lazımdır. Şehr-i emaneti
civarında şerefiye caddesinde
SAYI 17 s.1
… efendi nasıl ameliyat bunlar. Madam mesela gözlere heyecan hayret şiddet dudaklara
istihza teessür sevda gibi manalar koymak. … efendi bunları pek benim zihnim almayacak
madam seninle toptan bir pazarlık edelim. Elli yaşında bir kadını yirmi yaşına indirmek için
kaç lira istersin. Madam (düşünerek) bütün ameliyatlar için toptan kırk lira. … efendi
(cüzdanından elli liralık bir banknot vererek) al madam. Elli lira. Onda fazla. Anamın ak sütü
gibi helal olsun. Madam (hayretle parayı alarak) fakat efendim. … efendi gelelim yapacağın
işe. Madam benim senden istediğim neden ibaret biliyor musun. Katiyen bir iş görmeden bu
paraları afiyetle yemek. Anlamıyorum beyefendi. Dinle madam. Benim bir karım var elli
yaşında gayet ala bir kadıncağızdı. Fakat üç sene evvel tali yardım etti. Epeyce bir adam
olduk. Şöyle ki birkaç yüz bin liralık bir adam. Bu paraları afiyetle yiyip allaha şükr etsek ya.
Ne gezer. Bizim kocakarı birdenbire bir az iş azdı ki olur şey değil. Bir ay sonra kızımın
düğünü var. Sizin ilanı okumuş alaki istnabula gidelim. O madam malakaya gidip. Madam
salaka diyiniz. Evet o madam salakaya gidip kendimi gençleştireceğim diye kaldı. Düğünde
onu gören otuz yaşında sanacağımızı bütün akranlar kıskanacakmış. Sizin ameliyatlarınızın
laftan ibaret olduğunu biliyorum. Fakat nasıl anlatırsın. Farz-ı mahal olarak onun kılığını
kıyafetini şöyle bir değiştirdiğiniz diyelim. Değişik kaşlarını maskara suretini görünce alem
güler konyanın ağzına bir parmak bal oluruz. İşte madam işimi gücümü bıraktım. Ta
konyadan buraya kadar geldik. Bir aman onu bu fikirden caydırıp konyaya göndermenin
çaresi. Ne olursa olsun senden olur. Ocağına düştüm. (kapıya kulak vererek) merdivende bir
ayak sesi var geliyor. Aman madam. Madam peki merak etmeyiniz. (… ah efendi hemen
dışarı fırlar sonra karısıyla beraber tekrar girer) … efendi gel bakalım. İşte aradığın madam
bu. Anlat derdini (madama hitap ederek) … yirmi yaşında bir kız gibi ter ve taze isterim. Her
kaç para isterseniz peşinen vermeğe hazırım. Zeynep hanım (ellilik şişman bir kadıncağız)
ilahi efendi ben senin için mi istiyorum tazeleşmeyi … efendi elbette ne sandın tevbe olsun
evlenirim üstüne madam siz yandaki odada oturun beyefendi. … efendi siz işinizi bitirinceye
kadar bende gazete okuyayım (yandaki odaya girer) madam şimdi gelelim size hanımefendi.
Kaç yaşına inmek istiyorsunuz hanımefendi. Zeynep vallahi madam ne bileyim. Şöyle bir
yirmi beş otuz. Madam çok güç hanımefendi. Mamafih bir çaresine bakacağız. Fakat bir
şartım var. Söyleyeceğim doğru sözlere darılmayacaksınız. Zeynep doğru söze ne darılayım
madam. Pek güzel. (dikkatle ona bakarak) karşıdan görüşünüz çok … hanımefendi. Biraz
yana dönünüz. Yandan görünüş daha berbat bir tarafa dönünüz. O taraftan görünüşte fena.
Zeynep (mahcup ve dargın) insanın kaç sureti olur madam. Madam pek çok bakışa göre
hanım efendi ağzınızda sakız yahut şeker var mı? Zeynep (hayretle) hayır. Madam … biri
çökük biri inadına şişkin sonra başınızın şu tarafı da çarpık. Zeynep daima sağıma yatarım.
Galiba ondan madam hanımefendi ben sizin yerinizde olsam bu işten vazgeçerdim yüzünüze
bir maske taksanız. Zeynep madam biraz ileri gidiyorsunuz. Ben … maskarası mıyım ayol!
Madam buldum madam buldum. Gayet iyi bir çare buldum. Size yirmi beş yaşında bir kız
şekli vereceğim. Fakat bir şartla. Habeş olacaksınız güzel bir habeş kadını. Zeynep madam
canımı sıkıyorsun? Madam afv edersiniz. Darılmam demiştiniz de. Şu halde sizi iyi bir
muayeneden geçireyim. Evvela saçlara bakalım (zeynebin saçlarını karıştırarak) aman
hanımefendi bunlar ne fena şeyler. Zeynep sen onları on sene evvel görseydin. Madam belki
fakat şimdi hiçbir şeye yaramaz. Onları zift ile yolmak yerine yenisini ekmek lazım. Zeynep
aman madam benim başım tarla mı! Madam başka çare yok madam biraz kumral saç tahmı
ekeceğiz. Alnınızda hesapsız buruşuklar vardır. Hem de böyle zekaya delalet eden buruşuklar
değil araba tekerleği çivili kundura iri gibi karma karışık şeyler. Kaşları kirpikleri saçları ziftle
yolmak yeniden ekmek lazım. Zeynep aman madam bu yolmak sözünü bırak içime fenalık
geliyor. Madam gözlere gelince onlar için mutlaka bir mana bulmak lazım gayet hoş gayet
canlı bir şey düşününüz hanımefendi hatırınız için ne varsa onu. Zeynep peki madam
düşünüyorum. Oldu mu? Bir şeye benzedi mi? Madam yok hanımefendi. Olmuyor. Tatlı bir
şey düşününüz dedim. Zeynep madam tatlının birini değil sekiz on türlüsünü birden
düşünüyorum. Baklava lokma revani. Madam nafile hanımefendi. Gözleri bir şeye
benzemeyeceğiz. En iyisi size çekik bir çinli gözü yaparız. Zeynep allah esirgesin. Madam
şimdi birinize geçelim. Biriniz bir şeye benzetmek herhalde daha kolay olacak. Zeynep niçin?
Madam niçin olacak hiçbir şeye benzemiyor da onun için. Yanaklarınızın ortasında şalgam
gibi şekilsiz bir şey evvela onu doğrultmak lazım. Zeynep ay benim burnum çarpık mı?
Madam çarpık fakat siz bunun farkında olamıyorsunuz. Çünkü gözleriniz şaşı. Zeynep (hayret
ve korku ile) ay benim gözlerim de mi şaşı. Madam maatteessüf öyle hanımefendi. Ameliyata
evvela burun deliklerinizi tıkamakla başlamak lazım. Zeynep o halde nasıl sümküreceğim?
Madam ağzınız ne güne duruyor. Zeynep üstüme iyilik sağlık. Madam ağza gelince burun
deliği gibi bir şey. Ağzınızı bir şeye benzetmek için birçok günler gülmemeniz esnememeniz
söz söylememeniz hülasa ağzınızı açmamanız lazım. Zeynep madam ağzımı açmazsam nasıl
bir içerim? Madam burnunuz ne güne duruyor hanımefendi? Zeynep aklım fikrim sana
emanet parayı ağzımdan sümkürmek burnumla yemek yemek aman gönlüm bulandı. Madam
güzellik gençlik kolay mı kazanılır hanımefendi ağız için olan tavsiyelerim bitmedi. Her gün
on altı saat düdük düdük düdük diye bağıracaksınız. Zeynep madam beni tımarhaneye mi
sokturacaksınız? Madam dudakların daralmasını ağzın küçülmesi için bundan başka çare yok.
Gelelim çeneye çenenizde üç tane katımız var. Bunların ikisi fazla. Onları oğa oğa yerlerinden
oynatmak göğüse indirmek lazım. Zeynep madam beni korkarım boğacaksın? Madam hiç
merak etmeyin hanımefendi. Olsa olsa biraz canınız yanar. Şimdi hülasa ediyorum
hanımefendi. Saçlarınız Hintliye gözleriniz kaşlarınız çinliye renginiz Japonyalıya ağzınız
yamyamlara benzeyecek. Zeynep aman madam beni Çarşamba karısına benzeteceksin desene.
Madam bilmem fakat herhalde hiç kimseye benzemeyeceksiniz muhakkak. Artık konyada sizi
parmakla gösterirler. Zeynep parmakla göstermek değil kafese kurlarda para ile gösterirler.
Madam para ile allah esirgesin. Gelelim yapılacak ameliyatlara. Evvela kafanızı bir ütüden
geçirmek lazım. Zeynep (dehşetten gözleri büyümüş) aman deme madam? Madam ta ki
lüzumsuz tüyler düşün iri kemikler ufalansın yumrular düzelsin. Sonra dişçi dişlerinizi
sökecek sonra başınızı üç gün yağla dolu bir kovanın içine sokacağım. Ta ki laklarınız
kemikleriniz yumuşasın. Sonra yüzünüzdeki derileri çeke çeke davul derisi gereceğim. Fazla
kalan kısımları zamğ ile tepenize yapıştıracağım. Burnunuzu bir kıskaçla sıkacağım.
Dudaklarınızın arasına bir düdük yapıştıracağım. Düdüğün deliğinden söz söyleyeceksiniz
çökük … şişkin … benzetmek için … bir lastik top da sokacağım. Aman dikkat edin. Onu
yutarsanız iş fena. Yanaklarınızın bir genç kadın yanağına benzemesi için her gece yatarken
iki yanağınıza ili dilim kanlı sığır eti yapıştıracaksınız. Zeynep aman madam fena oluyorum.
Madam sonra zamğ balmumu sakız çimento falan gibi şeylerle daha başka türlü tamirat
yapacağım. Bunlar bittikten sonra yüzünüze dokuz tabaka yağlı boya vuracağım. Bu boyayı
üç gün benim burnumda kuruttuktan sonra bir işkembeci bıçağıyla kazıyacağım. Zeynep
madam allah rızası için bayılacağım. Madam bu da bittikten sonra bir miktar barutu … gibi
çekeceksiniz. Fitil ile onu ateşleyeceksiniz. Ta ki içerilere nüfuz etmiş boya çimento falan gibi
şeyler. Zeynep ırgatların taş patlatması gibi sen de beni mi patlatacaksın karı. (avaz avaz
bağırarak) efendi buraya gel. Ben vazgeçtim bu işten gidiyoruz. … efendi (kahkahalarını zapt
etmeğe çalışarak) … hanım. Ben bu sen dönmem konyaya hani billahi evlenirim üsteki. (karı
koca çekişe çekişe merdivenlerden inerler.)
Selamlık
Selamlık resm-i alisi dün yıldızda hamidiye camii şerifinde icra buyrulmuştur. Zat-ı
şevketmeab hazret-i padişahi salat-ı cumayı eda eylemek üzere camii şerife muvasaletinde
huzuru mutat olan zevat tarafından istikbal olunarak salat-ı cumayı badeleda sara-yı
hümayunlarına avdet buyurmuşlardır. Harbiye nazırı Süleyman şefik kolordu kumandanlığına
tayin olunan ahmet hamdi viyanadan avdet eden Pertev paşalar selamlıktan sonra mahfil-i
hümayunda huzur-ı mülükaneye kabul buyurulmuş fahri yaverliğe tayininden dolayı zat-ı
hazret-i padişahiye arz-ı şükran eylemiştir.
Bab-ı alide
Dahiliye nazırı adil bey dün makamlarına gelerek umur ve muamelat dahili ile iştigal
eylemiştir. Öğleden evvel polis müdüriyet-i umumisi müşarünileyhi ziyaretle şehrimizin
asayiş ve inzibatı hakkında bazı evamir telakki eylemiştir.
Ceneral (harbord)
Ceneral (harbord) dün Arnavutköy amerika enas mektebinde şerefine tertip edilen merasimde
hazır bulunmuştur. Dün mevsuk menbadan aldığımız malumata göre ceneral maiyeti erkanı
Pazar günü sabahı (ıslahiye)ye müteveccihen şehrimizden müfarakat edeceklerdir. Anadolu
şümendiferleri ceneral ile rüfekası için hususi bir treni hazırlamıştır. Evvelce heyetin
Kafkasya ve Ermenistan’da tahkikat icrası mukarrer iken bilahare vazifesini anadoluya ve
bilhassa şark vilayetlerimize de teşmil edilmiştir. Bu sebeple heyet trenle ıslahiyeye giderek
oradan otomobil ile maraş malatya Harput Diyarbakır sivas Erzurum Erzincan tarikiyle
Hasankale’ye ve buradan muş cihetinden Kafkasya’ya geçerek Erivan nahcivan şehirlerini
dolaşacaktır. Heyet nihayet … geçerek Tiflise gidecek ve batum tarikiyle tekrar şehrinize
avdet edecektir. Dün yazdığımız vech ile heyetin bir kısım azası bir amerika torpidosuyla
batuma gitmiştir. Bu kısım ceneral (harbord) diğer erkana kars veya (Erivan)da intizar ederek
iltihak eyleyecektir.
İstikraz
(jurnal duryan) gazetesi düvel-i ecnebiyeden birinin hazine-i maliyeye sekiz milyon liralık bir
avans vermeği muvafakat eylediğine dair geçen gün verdiği havadisin sıhhatinde ısrar
eylemektedir.
Muhakeme tehiri
İttihat ve terakki erkanı muhakemesine bayram ertesi başlanacağı zan edilmekte idiyse de
evrak-ı tahkikiyye ve istintakiyenin ikmal edilmemiş bulunması dolayısıyla muhakemenin
daha ziyade teehhüre uğrayacağı anlaşılmıştır.
İntihabat ve patrikhane
Rum patrikhanesinin rumların belediye ve mebusan intihabatına iştirak etmemelerine karar
verdiği evvelce yazılmış idi. İntihabat hakkındaki muamelat-ı ihzariyeye bazı muhallat rum
muhtarlarınca iştirak edilmekte olduğunu istihbar eden patrikhane kendi evamirine muhalif
harekatta bulunan bu gibi muhtarlar hakkında ifası lazım gelen muamelenin tezekkürünü sinot
meclisine tevdi eylemiştir. Sinot meclisi evvelki günkü içtimaında bu mesele ile meşgul olmuş
ve fakat bu babda karar kat’i ittihazını meclis-i muhtelite bırakmıştır.
Meşihat nez’i
Yirmi beş seneden beri defterdarda şeyhülislam esbak merkum mustafa efendi dergahı post
nişini rasih efendinin meşihatı şeyhülislam mustafa sabri efendinin emriyle nez edilmiştir.
Bize haber verildiğine göre bir ve lime cemiyetinde … işret edildiği bazıları tarafından ihbar
olunmuş meclis-i meşayih işi tahkik etmiş ihbarın aslı olmadığı anlaşılmış. Bunun üzerine
muhbirler diğer bir ihbarnameyi doğrudan doğruya şeyhülislam efendiye vermişler
müşarünileyhte bu defa hiçbir tahkike lüzum vermeksizin kendi kalemiyle meşihatın rasif
efendiden nez’iyle diğer birine ahalisini emr etmiş. Keyfiyet bize söylendiği gibi ise
muamelenin tamamıyla keyfi olduğuna herhalde tamiri lazım geldiğine şüphe yoktur.
A’şar işleri
Taşralardan gelen haberlerde a’şarın mez edelerde had-i layıkı bulamadığı nazar-ı dikkate
alınarak hükümetçe emanet suretiyle idaresine mecburiyet hasıl olmaktadır. … esbak maliye
nazırı cavit bey zamanında neşr olunan bir kanun a’şarın emanetle idaresini emr ediyordu.
Bilahare bu usulde su-i istimal mahzurları mevcut olduğundan bahsle a’şarın eskisi gibi
milletimizle devri muvafık görülmüştü.
Muahede-i sulhiye fransa mebusanında
Paris 4 mösyö tardiyo meclis-i mebusanda almanya ile akd edilen muahede-i sulhiye hakkında
mecliste serd edilen tenkidata hükümet namına cevap vermiş ve iltihakçılarla askeri işgal
taraftarlarına fransanın şahsına müteallik teminattan feragat etmekle cemiyet-i akvamın
teessüsü imkanını bahş eylediğini ve İngiltere ile cemahir-i müttehidenin ittifak ve tesanüdünü
kazandığını ispat etmiş ve demiştir ki: almanya fransaya taarruz teşebbüsünde bulunduğu
takdirde İngiltere ve cemahir-i müttehide ile aramızda akd edilen sıkı revabıt itilafkarane bu
taarruzun kuvveden fiile ihracına mani olacaktır. (alsas-loren)in fransaya iadesi hakka
müsteniden icra edilmiştir. Keyfiyet-i istirdat bize her türlü ahvalde hakkı telkin etmektedir.
Halbuki yeni arazi ilhakı bütün iştiha ve ihtiraslara yol açacak ve bais-i istirkap ve şiddet
olacaktır. Aldatıcı bir emniyet ve itimat içinde olmak mı icap eder? Bu cihet mevzu-u bahs
olmamaktadır. İttihad-ı akvam cemiyetinin hak-ı murakabesi derkardır. Atiyen dahi bittab’
nüfuz nazarını tevsi’ edecektir. Bizde bu hususta kusur etmeyeceğiz. Filhakika muahede-i
sulhiye almanyanın vahdetini temin etmektedir. (berlin)in de hezimetinde bir eser teselli
bulmalarından mütevellittir. Almanya hal-i hazırıyla bittab’ sütut-ı siyasiye ve iktisadiyesini
tezyid etmek tasavvurundadır. Herhangi bir şekilde olursa olsun rusyanın menabiini kendisine
mal etmek emelinde bulunduğundan mütemadiyen siyasi bir nezaret altında
bulundurulmalıdır. Kalemansu alman kanun-ı esasisinde Avusturya’sında avusturyanın …
meclisinde mebus bulundurulmak hakkına malik olduğuna dair olan (61)inci maddenin
muahede-i sulhiyeye mugayir bulunduğunu ve mezkur maddenin on beş güne kadar ilgasını
aksi takdirde (ren) şehrinin sol sahiline ilerleyeceğimizi alman hükümetine bildirmiştir.
Müzakerenin teehhürü
Paris 4 mazbata muharreri mösyö barto almanya ile akd edilen muahede-i sulhiye hakkındaki
raporun kıraatini çeharşenbih günü bitirmiştir. Azadan beyanatta bulunmak üzere kayd
edilenlerin sırası itibarıyla mumaileyhi müteakip mösyö gasil sempan ve mösyö Franklin bu
… söz alacaklardır. Bu hafta zarfında müzakeratın neticeleneceği hakkındaki ümitler zail
olmuştur. Filhakika meclis amerikanın harbe müdahalesi hatırası olarak (jirond) munassıbında
kain (…)da rekz edilecek olan abidenin vaz’ esas merasimi icra edileceğinden cumartesi günü
içtima’ etmeyecektir.
Türk esirleri
Evvelki akşam bir İngiliz vapuruyla mısırdan zabit ve nefer olmak üzere 800 türk esiri ile
beraber bazı osmanlı aileleri gelmiştir. Üsera geceleyin de polisin muavenetiyle gemiden
çıkarılmışlar ve otellere birleştirmişlerdir.
Bayramlaşma
Muallimler cemiyetinden: muallimler cemiyeti idare heyeti bayramın ikinci Pazar günü saat
birden ikiye kadar hem aralarında bayramlaşacak hem bazı mühim mesaili müzakere
edecektir. Saat ikiden beşe kadarda muallime ve muallimler bayramlaşacaklardır. Ahali iktisat
fırkasından aza-yı muhteremenin bayramın üçüncü günü bayramlaşmak üzere fırka merkezine
teşrifleri rica olunur. Türk ocağından: bayramın üçüncü pazartesi günü öğleden evvel saat on
birde asıl azanın bayramlaşmak üzere ocağa teşrifleri rica olunur. Türk ocağı sanayi’
encümeninden: sergiye iştirak eden müesseseler eşyalarını henüz ikmal edemedikleri ve
bittab’ ihzarı lazım gelen kataloğun da tanzimi mümkün olamadığı cihetle bayramın ikinci
günü küşadı mukarrer türk sanayi’ sergisinin resm-i küşadının yevm-i ahire talik olunacağı
maalitizar beyan olunur. Himaye-i atfale cemiyet-i umumiyesi katib-i umumiliğinden:
himaye-i atfal … olarak eylülün on ikinci Cuma günü taksim bahçesinde itası mukarrer çaplı
müsamerenin programa ait bazı cihetlerin ikmali zımnında şimdilik tehirine mahburiyet
görüldüğü ilan olunur.
Bulgar sulhu
Paris 5 poti jurnal gazetesi yazıyor: meclis-i ali dün bulgaristanın cenup hududu ile meşgul
olmuş ise de meseleyi henüz suret-i katiyede hal etmemiştir. Poti pariziyen gazetesine nazaran
meclis-i ali dün bulgar hudutlarının tayini hususunu ikmal etmiştir. Trakya meselesi vakt-ı
ahire talik edilmiştir. Ekselsiyor gazetesi diyor ki: Trakya meselesi pek ziyade ilerlemiştir.
Bulgaristana 1913 senesi balkan muharebesinden evvelki hudutlar verilecektir. Adalar
denizindeki iktisadi muhrice gelince Bulgaristan muahede-i sulhiyenin bir maddesine tevfikan
bu hususta aynen verilecek kararın kabulünü şimdiden der-uhde edecektir. (ekudopari)
gazetesi ise meclis-i alinin Bulgaristan cenup hududunu çizmekle meşgul olduğunu ve
bulgaristanın denizle olan irtibatı sarf-ı iktisadi bir mahiyette bulunacağını yazıyor.
Yeni eserler:
Feryat bulgurlu zade rıza bey tarafından bu nam altında manzum bir kitap neşr olunmuştur.
Müjde küçük gazetenin onuncu sayısı intişar etti.
Tanrı misafiri
Muharreri reşat nuri
-9-
Allah takip etti … hanım çardaktaki asmaların birdenbire hışırdayıp çatırdadığını işitti.
Müteakiben hafızın arkasında hacı alinin pembe elma kürküyle paçavra bohçası gibi
düştüğünü gördü. Mahalle sabaha kadar heyecan ve telaş içinde yaşadı. Hafızı sedye içinde
karakola götürülürken mahallede söyleniyorlar pencerelerden çatlak koca karı seslerinin ilahi
tü ne günlere kaldık. Tanrı misafirine bu iş edilir mi hacı değil o acı kör olasıca papas gibi
tekdirleri bedduaları işitiliyordu. Hacı ali efendi elifi de bohçasıyla beraber sokağa çıkardıktan
sonra kapısını kilitledi. Çekirgeye döndü.
-10-
Ertesi sabah erkenden kadınlar eve döndüler. Hacı ali efendi o sabah yatağından çıkmamakta
inat etmiş kadınlar üstüne gidip geldikçe: vallahi şimdi sizi de birer birer … atarım diye tehdit
etmişti. Öğleye doğru sokakta bir kargaşalık oldu. Çocuk büyük kocaman bir alayın ortasında
bir sedye getiriyorlardı. Önde iri bıyıklı bir polis ile mahalle imamı vardı. İmam hacı ali
efendinin kapısını çaldı büyük hanımı çağırdı. Kudsiye hanım hemşire akşam efendinin
elinden bir kaza çıktı. Hafızın ayağı kırılmış. Başınıza kocaman bir mesele çıkacak şunun
şurasında kırk yıldır kardeş gibi geçindik. Komşu kain kardeş demek. İş mahkemelere düşerse
maazallah fena kolu komşu karakola gittik. Hacı efendiye şefaat ettik. Hafız davadan
vazgeçiyor. Karakolda işin arkasını bırakıyor. Fakat bu biçare kırık ayağıyla ortada kaldı.
Bunu tedavi etmek lazım. Sürüdürler köpüğü olduruna fehvasınca buna hacı efendinin
baktırması lazım. Açın kapıyı da hafızı içeri sokalım. Kudsiye hanım birçok münakaşa etti.
Fakat başka türlü yapmağa imkan yoktu. Çar naçar kapıyı açarak eve aldılar.
-11-
Hacı ali efendiden … hanıma mektup benim refika-ı şefikam haffızı tedavi edilmek üzere eve
getirdiklerini haber aldım. Ben yarın alessabah bandırmaya hareket ediyorum. Orada açık bir
belediye muhasebeciliği vardı. İnşallah kapanmamışsa onu talep edeceğim. Eve avdet
edememekliğimin esbabına gelince evvela hanedanımın bunca yıllık şeknamını berbat ettik.
Ne yüzle mahalleye geleyim. Saniyen evimde o haini görünce yeniden kanım kafama çıkacak
bir halt daha karıştıracağım yani ya tamir edilmez bir yerini kırarım madamülhayat otu bana
sürütüp besletirler ya canını çıkarırım allah ve kul nezdinde merdud melun olurum. Ahiret ve
dünyada yerim kalmaz. Salisen söylemeğe dilim varmıyor allah senide beni de teneşir
tahtalarına yatıraydı da bu iş başımıza gelmeseydi. Fakat kazaya rızadan başka çare yok ey
otuz beş senelik refika-ı şefikam allah da kul da senden razı olsun bir gün fenalığını gördüm.
Fakat dün gece o vakadan sonra ağzımdan hiddetle bir laf kaçtı bu herif bir daha evime
girerse şart olsun demiştim. Softa evimize girdiği dakikadan itibaren sen benim mutlakam
sayılırsın. İnşallah arkamdan bandırmaya geldiğiniz zaman tecdid-i nikah etmek lazım
gelecek. Bunca yıldan sonra bu işin başımıza gelmesine benim kadar senin de müteessif
olacağın tabiidir. Fakat ya maazallah ağzımdan daha ağır bir söz kaçsaydı bilfarz talak-ı sülse
ile şart olsun demiş olsaydım. Bu yaştan sonra bir de seni hileciler eline mi teslim etmek
lazım gelecekti? Eminim ki benim evimi barakamı yıkan o melun bunu işittiği zamanda
müteessir olmazdı. O patlayasıca şaşı gözlerini yere dikip: hani sanki beyhude para verip
hileci aramayın. Veli nimete can kurban demeğe kadar varırdı. Gelelim bana göndereceğin
eşyaya bizim yeşil sandığın üst gözünde elh elh.
SAYI 17 s.2
Tevfik fikrete dair bir hatıra
Selanikten istanbula hukuk tahsili için bir yıl bile durmadan yine oraya zavallı babacığımın
menfasına dönmeğe mecbur olmuştum. Bu 1323 senesinin kış ağzıydı. Baktım: memleket
gençleri … mahallesindeki romanya mektebinde toplanıyorlar bazı muallimlerin iktisada
hukuka dair verdikleri ders kılıklı konferansları dinliyorlardı. Kürklerimizde ne saf ne
mukaddes bir ateş vardı. Herkes akşam yemeğini yer yemez evinden çıkıyor Selanik’e mahsus
pek ucuz pek eğlenceli kafa şantan alemlerine göz yumarak romanya mektebinin kucağına
atılıyordu: ellerimizde defterler ceplerimizde kalemlerimiz derslerin başlamasını beklerdik.
Bütün heveslerimize heves değil iştiyaklarımıza rağmen ne yalan söyleyeyim bu konferanslar
bizi tatmin etmeğe başlamıştı: hukuk-ı esasiyenin hukuk-ı düvelin o zamana kadar
bilmediğimiz bahislerini dinlemek iktisadın bilmem hangi iddiasını öğrenmek fena değildi
fakat bu mücerred malumat yekunu genç ruhlarımızın daha yükseklerden gadalanmak isteyen
temayüllerini duyurmuyordu: arzu ediyorduk ki şiirden edebiyattan asıl böyle şeylerden bahs
edilsin. Selanik’in fikri de bu noktada idi. Memlekette üstad tanınmış bir şair yoktu. Biz hep
çoluk çocuktuk: akıl koyuncuyla enis avni (aka gündüz) rasim haşmet ben rıhtımda mısırlı
gazinosunda toplanıyor yazdığımız parçaları birbirimize okuyorduk. Aramıza bazen a. İsmet
de karışıyordu. Bir gün: biz bize romanya mektebinde edebiyata dair musahabeler tertip
edemez miyiz? Diye dertleştik. Hiçbirimiz de cesaret yoktu nihayet en atağımız rasim haşmet
çıktı: ben hazırlanayım dedi. Birkaç gece sonra konferansını verdi. Bunu a. İsmetin bir
musahabesi takip etti. Derken aramızda hüsn ü an meselesine dair bir curcuna koptu. Yarabbi
onlar ne hırıltılı münakaşalardı! Bizim … iddialarımız iktisada hukuka dair ders veren
muallimlere bile sirayet etti. Onlar da vazifelerini unuttular: hüsn nısbidir! Hayır gayr-ı
nısbidir tabiattadır. Lafları rüyalarımıza bile giriyordu. Nihayet içimizden bir akıllı adam
çıktı: İstanbul’a tevfik fikrete rıza tevfike halit ziya cahide raufa şuayibe. Müracaat edin.
Onların bu meseleye elbette sizden fazla akılları eder. Dedi. Bu fikri makul bulduk. Üstatları
paylaştık. Benim hisseme tevfik fikretle rauf bey düşmüştü. Ama muhayyilem edebiyat-ı
cedideyi bir muazzam şahika gibi kabarttığı için yazacağım mektubun oralara kadar
yükseleceğini ve oralardan da hatifden nida iner gibi cevap geleceğini hiç aklım kesmiyordu.
Bin türlü tereddütten sonra kalemi elime aldım: hiç unutmam iki mektuba da şöyle
başlamıştım. Selanikli değilim ve selanikte doğmadım ama burada büyüdüğüm için uzun ve
belki pek lazım teşrifat usulüne vakıf değilim evvela afv alinizi istirham ederek tasaddiatıma
sadece başlamak cesareti gösteriyorum. Bir hafta bilmem geçti miydi bir gün mısırlıya
uğradım garson elime bir mektup verdi. Zarfın üstü lale mürekkeple yazılmıştı. Damgasına
baktım: Rumeli hisarıydı. Yüreğim hop etti. Titrek ellerimle açtım. İçinden bir kartla bir kağıt
çıktı: kartta şunlar yazılıydı: gönderdiğim şeyi sizin için yazdım layık görürseniz
arkadaşlarınıza da okursunuz. Baki size de arkadaşlarınıza da meveddet-i gıyabiye halisam
imza tevfik fikret. Ruhumda irfana çıkmış en saf bir müminin veczini duydum: layık
görürseniz arkadaşlarınıza da okursunuz bu ne tevazudu. Sonra kağıda baktım yine lale ile
yazılmış bir şiir vardı: hüsn ü an nedir?
Büyük bir sualin küçük bir cevabı rübabımın şu kırık tellerinde vaktiyle boğuk bir aksini titrer
duyunca keyfimden ve bu münasebetle birkaç söz onuncu kat göğe yükseldiğim şu hermile
her ihtiyaca her ümide karşı kahkazan mizacımın bütün sönük donuk naçiz bir ihtizazını tespit
edince çırpınarak önünde secde güzar olduğum o vicdanınız served-i hüsn o nedir hüsn ü an
nedri? Mutlak bir iltima’ hakikat mi bilmem? Eflatun hegalde bilmiyor onlar ki raz ekvanı
leden hilkati süzmüş bütün kaza-yı şe’ven ayaklarında sema gözlerinde? İnsanı nebatı hayvanı
belki[…] dinlemiş ve bugün doğru yanlış efkara hitap eden ne kadar şey tasavvur eylersek
hemen umumunu tahkike keşf ü izhara muvaffak olmak için aklı … ederek pinde muhşir
pehna-yı müdrikatı gerek cerri adımlar atan bir nazar gerek dalgın ve muhteriz yürüyen bir
fikirle seyretmiş hülasa işte: o başlar ki iğtirara yakın bir itimat ile yükselmiş onların müthiş
birer sükuta veyahut medid bir ruz sen ve itimada mukabil sükuta katlanarak önünde akır ve
hair tebelbül ettiği ser bir iltima hakikat mi yoksa bir muğlak nehfete nükte-i hilkat mi? Kim
bilir bu sağır ya kör bir adama bir ses yarının aratmaktır. Ben iyiyim o kör o sağır şahsi örnek
o ses o hayal o ihtimal o heyula o ser o mahiyet o tarafta o her şeyde var ve yok gibi hal o
iltima hakikat ya nükte-i hilkat o pençe ruha biraz ihtisas hürriyet veren tabiatı isad eden
tecellidir güzellik işte şu çirkin hayata bir ziynet ve bir tesellidir. Aşiyan 11 şubat 1323
T.F.
Hemen sokağa fırladım. Evvela akili buldum. Beraber hem kartı hem şiiri hırsla okuduk bir
daha bir daha bir daha okuduk. Meğer evkada rıza tevfik beyden mektup gelmiş: uzun bir
cevapname yazıyorum. Kırk elli sahife kadar tutacak dört beş gün sonra biteceğini ümit
ediyorum diyormuş. İki üç gün ara ile rauf beyle cahit beyden birer küçük mektup almıştık.
Başka kimse cevap vermedi. Mahzun olduk ama fikretin iltifatı bize pek gani teselliler
veriyordu. Nihayet gelen cevapları romanya mektebinde öteki arkadaşlara da okuduk. Şiir
hepimizi vecde getirmişti fakat muallimlerden ve fikretin eski arkadaşlarından bir zat itiraz
etti: güzel elbette güzel fakat suale cevap vermiyor sadece şairlik ediyor. Canip bey bir
mektup daha yazsın dedi. Ben red ettim: artık utanırım mümkün değil mümkün değil!
Diyordum. Ben yalnız bir teşekkürname gönderecektim. Nitekim gönderdim. Hatta
memleketlerin o zamanki hali için timsal olabilecek bir kartpostal da lef ettim: işlek bir cadde
herkes işine gidiyor sarhoş bir ihtiyar kenara yıkılmış sızmış bu kartın altına şu mısraları da
ilave ettim: bu en doğru timsalimiz şimdi işte: perişan perakende bir mest-i gamhar uyuklar
uyuklar uyuklar uyuklar! Akile gelince: o manzum bir mektupla fikrete tekrar aynı suali
soruyor: mesela bir gruptaki bir tebessümdeki güzelliğin neden ibaret olduğunu kendi
kanaatince söylemesini rica ediyordu. Bir hafta sonra şu cevap geldi. Sualinizde güzel
şiirinizde hoş u grup o hayret ettiğiniz hande-i hayyam aşıp bütün seraer-i hissiyesiyle şiiriyle
bedaitiyle … sizin demek: beşerin! Bir istihalesi ruhun her … berin.
Çınar
İlk önce belirdi incecik bir iz toprak yarılınca fışkırdı filiz! Temmuzun sıcağı yağarken yere
geçirdi yanından bir serin dere pek çabuk serpildi göğe boy attı gölgesinde yorgun çobanlar
yattı! Bulutlar içinde kayıp oldu ucu altında dinlendi binlerce yolcu. Bir gece ansızın fırtına
çıktı fidanlar kopardı ağaçlar yıktı sandım ki kıyamet kopuyor birden ölüler fışkırmış gibi
kabirden her yanı sarmıştı mezar kokusu yollarda Azrail kurmuştu pusu eflaka ser çeken bu
çınar bile kökünden sarsıldı bin azap ile! Bu vahşi rüzgarla beş yıl dövüştü dallar parçalandı
yapraklar düştü! Göğsü delik deşik sinesinde kan göçtü inleyerek yok dönüp bakan! Üşüştü
üstüne binlerce böcek son mirasını da onlar yiyecek! Üzülme ey çınar daha biz sağız seni
aşkımızla kurtaracağız! Bak işte belirdi toprakta izler kökünden sürüyor yeni filizler!
Yusuf ziya
Böyle bir hatıra münasebetle suretini şu makaleye geçirdiğim manzume ifade noktasından
teba şayandır: görülüyor ki vezn zaruretiyle mevkiini tebdil etmiş bir kelime yok. Tabii ki bir
eser gibi de okunabilir. Fikreti istikbalde adam akıllı tetebbu edecekler için dikkate layık bir
parçadır. Hususuyla fikret nazm-ı lisanımızı nasıl bulmuş nasıl bırakmış suali vaz edilir de bu
noktadan mütalaa olunmak istenirse hüsn ü an nedir? Manzumesi meseleyi çok izah edecektir:
pek müstesna ve en büyük ilhamkar şairimiz hamidin … haş ettiği lisan bu hamid için bir
kabahat değildir çünkü o edebiyatımızda misli görülmemiş bir şairdir biraz nacinin sayesinde
düzeldikten sonra ancak rubab-ı şikeste şairinin elinde kuvvetleşti altı yedi sene evvel
yazdığım hamit fikret unvanlı bir makalemde de iddia ettiğim gibi bütün edebiyat-ı cedide
şairleri bu noktadan fikreti takip etmişlerdir. Evet fikretin elinde nazm-ı lisanımız çok terbiye
gördü. Lakin bunu da inkar etmeyelim. Lirik çeşnisinden epeyce gayb etti. Bu noksanı ilk
duyan izaleye çalışan ve itiraf etmeliyiz herkesten ziyade muvaffak olan ahmet haşim beydir.
Fikretle haşim lisanca birdi: ikisi de skolastik lisanı kullanıyorlardı: fakat beyanca aralarında
çok uzaklık vardı: birinci azli ifadesiyle üstatlığını ispat ediyordu. İkinci ise daha nağmeli
daha şiir dolu üslubuyla nazmın istediği dile yaklaşıyordu. Bu yaklaşma son günlere kadar
böyle kaldı. Edebiyata güzel Türkçe hakim oldu. Fakat kimse ona lirik çeşniyi veremiyordu.
İnkar etmemeliyiz: genç şair Yusuf ziya fikretin aruzunda yaptığı kadar hece vezninde
maharet gösterdi ama beyan hep o beyan o neşri beyandı. Nihayet gözlere yeni bir ışık
ilişmeğe başladı. Bu a. Seyfinin kırık dökük parçalarıdır: bu parçalar tamamıyla şiirin istediği
lirik ifadeyle yazılıyor. Bunları ayrıca tetebbu edebiliriz. Ali canip
İdman eğlenceleri
Bayramın ikinci Pazar günü kadıköyünde oyun kulübünde mühim fevt bol koşu atlama
müsabakaları icra edilecektir. İhsan beyin riyaseti altındaki bahriye muzıkası bu müsabakalara
iştirak eyleyecektir.
Medhal
Azeri türkleri ve lisanları
Azerbaycan neresidir:
Abbasi halifeleri zamanında Azerbaycan eyaleti şu hudud dahilindeki araziden ibaretti: cenup-
ı şarkide elcebal (eski medya) cenup-ı garbide elcezire eyaletinin kısm-ı şarkisi (eski
asuristan) garpte Ermenistan şimalde edan eyaleti (kafkas arazisi) şarkta hazar sahilinde … ve
kilan bugünkü istimale göre Azerbaycan Kafkasya ile osmanlı imparatorluğuna muttasıl olan
iranın şimal garbi vilayetine verilen bir isimdir ki hemen hemen eski abbasi eyaletinin
arazisini şamildir. Eski zamanlarda bu kıta ahmeniler imparatorluğuna tabi medya eyalet-i
cesimesinin bir parçasını teşkil ediyordu müehhiren … adli müstakil bir satraplık haline
kondu. Bu ismin tesmiyesine sebep olan … bu eyaletin satrapı olup İskender kebirin
hizmetine girmiş ve onun ölümünde medya eyaletinin küçük medya namıyla maruz olan bu
şimal garbi kısmını ele geçirmişti. Bu adamın sülalesi laakl milad-ı isaya kadar orada
hükümran oldu. Strabonun … … müştak göstermesi yeni alemlerden bazıları tarafından
şayan-ı kabul görülmemesine rağmen herhalde kolay kolay red edilemez eski ermeni
müverrihlerinin eserlerine bu isme atrupatakan şeklinde de tesadüf olunuyor. Bitmedi
SAYI 17 s.3
Güzel kızla ejderha
Evvel zaman içinde bir tacirin üçü kız üçü erkek altı çocuğu vardı. Kızlar pek güzeldiler
hususuyla en küçüğü hepsinden güzeldi onun için daha küçük iken ona güzel kız ismini
vermişlerdi. Bu isim büyüdükten sonra da kaldı kız kardeşleri bundan dolayı kendisini
ziyadesiyle kıskanıyorlardı. Kardeşlerinden daha güzel olan bu kızcağız yine onlardan daha
yürekliydi. Büyük kızlar zengin oldukları için çok kibirlidir kendilerini büyük görüyor diğer
tacirlerin kızlarıyla konuşmaktan çekiniyor yalnız pek paşa kızlarıyla görüşüyorlardı. Her gün
eğlencelere gezmelere oyunlara gidiyorlar vaktinin çoğunu kitap okumakla geçiren küçük
kardeşleriyle istihza ediyorlardı. Bir gün tacir birdenbire fakir düştü yalnız kasabadan uzak bir
köydeki … başka bir şeyi kalmadı. Çocuklarına köydeki eve gidip oturacaklarını köylüler gibi
çalışarak yaşayabileceklerini ağlayarak anlattı. İki büyük kızı kasabadan ayrılmak
istemediklerini her ne kadar fakir düşmüş iseler de kendileriyle evlenecek gençler
tanıdıklarını söylediler. Halbuki aldanıyorlardı bu gençler kızların fakir düştüklerini görünce
onlarla evlenmek istemediler. Kibirliliklerinden dolayı kendilerini kimse sevmediği için
acımağa layık değiller. Koyun güderken hanımefendilik taslasınlar! Diyorlardı. Lakin yine
herkes güzel kıza gelince uğradığı felakete acımamak kabil değil ne iyi kızcağızdı. Fakirlere
ne kadar tatlılıkla söz söylüyordu. Çok yumuşak çok temizdi. Diyordu. Köydeki eve
yerleştikten sonra tacirle üç oğlu tarla sürmeğe rençberlik etmeğe başladılar. Güzel kız
güneşle beraber kalkıyor ortalığı silip süpürmeğe ev halkına yiyecek pişirmeğe başlıyordu.
Başlangıçta çok sıkıntı çekti çünkü bir hizmetçi gibi çalışmağa alışmamıştı lakin iki ay içinde
daha ziyade kuvvetlendi çalışma bol hava sayesinde sıhhatçe çok kazandı. İşini bitirdikten
sonra kitap okuyor çalgı çalıyor yahut iplik bu gereken şarkı çağırıyordu. Öteki kardeşleri can
sıkıntısından ölüyorlardı. Sabahleyin güneşten çok sonra uykudan kalkıyor bütün gün
geziniyor eski güzel urubalarını süslü arkadaşlarını düşünerek acınıyorlardı. Bir yıldan beri
köyde böyle yaşıyorlardı. Bir gün babalarına bir mektup geldi. Bu mektupta kendisine ait eşya
yüklü bir geminin çok şükür limana geldiği bildiriliyordu. Gemiden çoktan beri haber
alınamadığı için battığına hükmetmişlerdi. Bu haber iki büyük kızın aklını oynatacaktı çünkü
bu sayede içinde sıkıldıkları köy evinden kurtulacaklarını zannediyorlardı? Babalarınca
hazırlanmış görünce etrafını aldılar kendilerine elbise hotuz daha böyle cicili biçili şeyler
getirmesini rica ettiler. Güzel kız hiçbir şey istemiyordu çünkü babasının gelen bütün eşyayı
satarak elde edeceği para kardeşlerinin istediklerine kifayet bile etmeyecekti. Babası sen bir
şey istemiyor musun? Diye sordu kız: mademki beni de hatırlamak lütfunda bulunduğunuz
bana bir gül getirmenizi rica ederim çünkü burada hiç gül yok. Dedi. Adamcağız yola çıktı.
Lakin limana gelince gördü ki bütün eşya deniz suyuyla ıslanarak bozulmuş bunları
satamadığı için eskisi gibi fakir bir halde evine döndü. Evine kadar on fersah bir yol vardı bu
yol büyük bir ormanın içinden geçiyordu zavallı adam orman içinde yolunu kaybetti. Şiddetli
bir kar yağıyordu. Rüzgar o kadar kuvvetli esiyordu ki iki defa kendisini hayvandan aşağı
yuvarladı akşam oldu karanlık bastı. Ya soğuktan ölecek yahut ulumalarını işittiği kurtlara
yem olacaktı. Birdenbire yolun ucunda ta uzaktan büyücek bir aydınlık gördü. O tarafa doğru
yürüdü aydınlığın geldiği yer büyük bir saraydı lakin avlularda kimse yoktu. Yedekte taşıdığı
beygiri açık bir ahır görerek içerisine girdi yulaf o buldu ziyadesiyle aç olduğu için hemen
yemeğe başladı. Tacir beygiri yularından yaslaya bağladı. Sarayın içine girdi. Kimseler yoktu.
Büyük bir salonda güzel bir ateş yakılmış ortaya bir kişilik bir sofra kurulmuştu. Adamcağız
kardan yağmurdan kemiklerine kadar ıslanmıştı ateşe yaklaştı korunmağa başladı. Kendi
kendine ev sahibi olsun hizmetçiler olsun beni herhalde afv ederler belki şimdi gelirler dedi.
Bir hayli zaman bekledi lakin gece yarısına kadar kimse gelmedi. Açlığa dayanamadı. Biraz
yiyecek yedi. Karnını doyurduktan sonra bedenine kuvvet geldi. Salondan çıktı pek güzel
döşenmiş odaları geçti. Nihayet bir yataklı bir odaya vardı. Çok yorgun olduğu için kapıyı
kapadı yatağa uzandı. Uyandığı vakit sabah olmuştu yanında tertemiz bir kat yeni elbise
görünce şaşırdı. Kendi kendine: doğrusu bu saray bana acıyan birinin olacak dedi. Pencereden
dışarı baktı kardan eser yoktu her taraf çiçeklerle süslenmişti. Akşamki büyük salona geldi
orada güzel bir kahve altı hazırlanmıştı. Kahve altısını ettikten sonra adamcağız beygirini
aramağa gitti. Bir gül fidanı yanından geçerken güzel kızının kendisinin gül istediğini
hatırladı bir dal gül kopardı. Derhal şiddetli bir gürültü işitti büyük bir ejderhanın kendisine
doğru geldiğini görünce korkusundan az daha bayılacaktı. Ejderha korkunç bir sesle çok
nankör bir adammışsın seni sarayıma alarak ölümden kurtardım karşılık olarak dünyada her
şeyden ziyade sevdiğim güllerimi aşırıyordun! Artık seni öldürmeyem de kimi öldüreyim
dedi. Tacir diz üstü düştü ellerini kavuşturarak ejderhaya: sultanım beni avf ediniz kızım bir
gül istemişti onu koparırken size nankörlük edeceğimi zannetmiyordum diye yalvardı.
Ejderha: ben sultan değilim ejderhayım ben dalkavukluktan hoşlanmam ne isem bana onu
söylemeli. Böyle yaltaklanmalarla beni yumuşatamazsın. Senin kızların varmış seni bir şartla
avf ederim o da kızlarından biri gönül rızasıyla senin yerine ölmeğe gelsin. Düşünmeğe lüzum
yok şimdi git eğer kızların gelmekten çekinirlerse üç ay sonra tekrara buraya geleceğine
yemin et dedi. Tacir kızlarından birini bu ejderhaya feda etmek fikrinde değildi lakin kendi
kendine: hiç olmazsa ölmezden evvel yavrularımı bir kere daha kucaklamış olurum diye
düşündü. Onun için tekrar geleceğine yemin etti bunun üzerine ejderha ne vakit isterse
gidebileceğini kendisine söyledi. Tacir ahirdeki beygirini aldıktan sonra gelirken duyduğu
sevinç kadar büyük bir kederle saraydan çıktı. Beygir ormanın yollarından birine saptı bir saat
sonra evin kapısı önüne vardı. Çocuklar adamın etrafını aldılar lakin birini onların
okşamasından hoşlanacağı yerde katıla katıla ağlamaya başladı. Elinde güzel kıza getirdiği
gülü tutuyordu. Gülü verdi: güzel kız bu gülü al zavallı babana neye mal olduğunu gör dedi.
Başına gelen felaketi çocuklarına anlattı. Bu hikayeyi dinleyen büyük kızlar bağırıp çağırdılar
hiç ağlamayan güzel kıza karşı ağızlarına gelen kötü sözleri söylediler: şu küçük … kibri bak
başımıza neler getirdi! Niçin bizim gibi ziynetler istemedi? Hayır küçük hanım kendini
beğendirmek istedi. Şimdi babamızın ölümüne sebep oluyor da yine ağlamıyor! Dediler güzel
kız: ağlamak faidesizdir. Neye babamın ölümüne ağlayayım? Ölmeyecek ki. Mademki
ejderha kızlarından birini istemiş ben gider ona teslim olurum babamı kurtarmış olduğum için
hem bahtiyar olur hem de onun şefkatine layık olduğumu gösteririm. Cevabını verdi. Üç
erkek kardeş: hayır kardeşim sen de ölmeyeceksin. Biz gider ejderhayı buluruz. Biz onu
öldüremezsek o bizi öldürsün dediler. Tacir dedi ki: ejderhayı öldürmeği ümit etmeyiniz öyle
büyük bir iktidarı var ki kılına bile dokunmak mümkün değil. Güzel kızın muamelesinden
memnun oldum fakat ölümünü istemem. Ben ihtiyarım daha şurada ne kadar yaşayacağım
onu da feda edebilirim. Öleceğime acınıyorsam o da sizi kayıp edeceğim içindir. Güzel kız
dedi ki: siz bensiz saraya gidemezsiniz beni de sizinle beraber gitmekten men edemezsiniz.
Sizin ölümünden duyacağım kederle yaşamadınsa ejderhanın elinde ölmek daha hayırlıdır. Ne
yaptılarsa güzel kızı dediğinden caydıramadılar gitmeğe karar verdi. Kız kardeşlerini de
sevindirdi. Bu iki kalpsiz kız babaları giderken ağlıyormuş görünmek için gözlerine soğan
sürdüler lakin erkek çocukları babalarıyla birlikte ağlıyorlardı. Yalnız güzel kız onların
kederlerini artırmamak için hiç ağlamıyordu. Çocuklarım masalım daha uzundur. Hepsini
birden anlatmaya vaktim yok. Kusura bakmayınız gelecek haftaya aşağısını anlatırım. Ağa
baba
Kızıl toprak fırını
Mehmet mübahat bey imzalı bir mektuptan: her fırının üç nev ekmeğin her birisinden tabh ve
ihzara mecbur olduğu malumdur. Halbuki kızıl toprakta kain ıhlamur fırını dokuz guruşluk
ekmekten çıkarmamaktadır. Merci-i aidinin nazar-ı dikkatini celp etmek üzere mektubumun
neşrini…
Trabzon ahvali
Hilal-i ahmer heyetiyle trabzonndan Erzurum hududuna kadar seyahat eden bir arkadaşımız
evvelki akşam şehrimize avdet etmiş ve gördükleri hakkında bize aşağıdaki malumatı
vermiştir: trabzon ve havalisinde harbin ve ondan mütevellit sefaletin tahribatı her türlü
tasavvurun fevkindedir. Giresundan canik hududuna kadar imtidat eden sahil boyu rus
istilasına maruz kalmamış olduğu halde harpten çok müteessir olmuştur. Bu civar halkının
yegane krokisini temin eden fındık mahsulünün bu sene hayli bereketli olmasına rağmen
henüz layıkıyla ihracat yapılamaması ve fındık fiyatının birtakım muhtekirler tarafından gayr-
ı tabii bir surette düşürülmesi yüzünden ahali büyük bir yoksuzluk içindedir. Geçenlerde harşit
vadisinde tamamıyla istila eden seylaptan pek çok kimseler mutazarrır olmuştur. Hilal-i ahmer
tarafından trabzona gönderilmiş olan şmdad-ı sıhhi heyetinin azim ve şayan şükran muaveneti
bu biçarelerin … imdadına yetişmiştir. Trabzondan Gümüşhane şiran ve Kelkite kadar
korkunç bir sefalet hüküm sürmektedir. Harbin sefaletin bu havalideki tahribatı insanın
mikroplarını uçurtacak derecede müthiş olmuştur. Ekserisi kadın ve çocuklar olmak üzere
binlerce insan birer müteharrik iskelet halinde akın akın sahile hicret etmişler ve trabzon şehri
bu korkun. Sefalete sahne olmuştur. Muhacirlerin memleketlerine iadesi ve kendi yerlerinde
iskan ve iaşeleri maatteessüf temin edilemediğinden sahildeki büyük bir kesafet nüfus teşkil
ve birçok sarı hastalıkların tevessuuna maruz kalmaktadır. Hilal-i ahmer sıhhi heyeti bütün bu
havaliyi salgın bir surette istila eden frengi uyuz ve sıtmaya karşı mücadele etmektedir.
Bundan başka hilal-i ahmer heyeti mevcut darüleytamlara erzak elbise ve ilaç itası suretiyle
muavenet etmiş ve bazı kasabalarda da darüleytamlar tesisine yardım etmiştir. Trabzonda
hilal-i ahmer heyeti muhtacına mahsus bin kişilik bir aşıhane ile bir muayene hane tesis
etmiştir. Muayene hane her gün yüz kadar hasta tedavi eylemekte ve meccanen ilaç
almaktadır. Heyet gelecek bahara kadar muavenetinde devam edecek olursa o havalideki
sefalete karşı açılan mücadelenin pek büyük semeratını iktitaf edebilecek bu mesai sayesinde
maişet mümkün mertebe hal-i tabiiye avdet edecektir. Hal-i hazıra çare bulmak için nazar-ı
dikkate alınacak en mühim ve maişet kadar esaslı diğer bir meselesidir. Bu halde tek bir dami
kalmayan birçok yerler var ki şehre hicret eden ahaliyi kendi topraklarına iade edebilmek için
oralarda az masrafla kabil olabilecek küçük kulübeler inşasına şimdiden başlamak bu büyük
sefaletin izalesi için ilk atılması icap eden hatveyi teşkil eder. Dahil ahalisinin yerlerine avdet
edip tarlalarını sürebilmeleri için nazar-ı dikkate alınacak bir diğer cihette çift hayvanatına
olan ihtiyaçtır. Birçok köylerde harpten evvel her hanede iki üç çift hayvanı bulunurken
bugün tek bir sagir mevcut değildir. Gümüşhane livasında köse nahiyesindeki cevelanımız
esnasında icra ettiğimiz tahkikat neticesinde evvelce birkaç bin koyunu ve birçok çift hayvanı
olan nahiye merkezinde bugün tek bir keçi mevcut olduğunu ve onunda bir hafta evvel
şehirden getirilmiş olduğunu öğrendik bu yüzden yiyecek bulamayan kurt sırtlan gibi
hayvanat-ı vahşiyeler kasabalara indiği ve açıkta yatan kimsesiz küçük çocukları yediğine
seyahatimiz esnasında bizzat tesadüf ettik.
Sağlam ayakkabıları
İstanbul sirkecide yeni postahane civarında kınaciyan han karşısında 71
Hattat hamit
Şütut-ı mütenevvia ile elvah-ı mukaddese ve fileli ve filesiz kristal levhalar kabartma ve sade
kartlar eczahane ve müessesat-ı ticariye için … ve türlü matbuat resimleri hisse senedatı ve
faturalar tanzim matba edilir. Bab-ı ali: yazı yurdu telefon: İstanbul 1634 56
İş arayanlar
Türk dünyası ve iş arayanların ilanlarını meccanen neşr ediyor. Ticaret mektebinde ve
avrupada sanayi mektebinde tahsil görmüş bir genç şirket veya tüccar maiyetinde hizmet
etmek istiyor. Kefalet dahi verilebilir. Makriköy … fabrikasında almanyadan gelen
talebelerden Gedikoğlu ömer lütfü. Birçok devlet memurluklarında bulunmuş usul defteri ve
umur-ı hesabiyeye bahak vakıf bir genç hususi müesseselerde çalışmak istiyor. Çeharşenbihte
odalar sokağında 14 numroda mütekaidinden ahmet şükrü bey adresine müracaat. Her nev
hesabatı süratle icra eder. Usul-ı defteriye aşina on sekiz yaşlarında bir genç tüccarlar
nezdinde ve sair yerlerde çalışmak istiyor. Üsküdar: atlama taşı kısm-ı çeşme sokağı 7
numroda fuat Bahaeddin efendiye müracaat. İdadi tahsili görmüş hüsn-i hatta malik kitabete
vakıf müsteid bir genç bir tüccar yanında kitabet veya ticaret için iş arıyor. Çemberlitaş
civarında esir pazarında Nevşehir hanında Türkistan talebelerinden abdünnaim efendiye
müracaat. Arapça: Türkçe okur yazar hintçe konuşur sultani talebesinden bir genç iş arıyor:
idaremize müracaat. Memuriyetinden çekilmiş bir zat istanbulda taşrada iş kabul ediyor.
Beylerbeyi post resanet 970
Zayi vesika
Cüzdanımla beraber jandarma matbaası mezuniyet vesikamı zayi edip yenisini
çıkartacağımdan zayiin hükmü yoktur. Jandarma matbaası merteb efradından Mehmet oğlu
hayri
Adem-i iktidar için meyus olmayınız yeni çıkan doktor edip kot şurubunu içiniz eczahanelerin
ekrem deposunda necip bulunur.
Çemberlitaşta atik ali paşa camii sırasında lale islam kundura mağazası taba ve keseye
muvafık zarif ve metin ayakkabı isterseniz Beyoğlu ve galataya gitmeğe lüzum yok mezkur
türk mağazasına gidiniz.
Emniyetli tedavi
Eski ve yeni bel soğukluğu frengi cilt ve kadın hastalıkları kati surette teşhis seri ve müessir
usullerle ve pek müsait şeraitle tedavi olunur. Adres: galata karaköy poğaçacısının hemen
ittisalinde. 20 numroda doktor … mısırlıyan ilk muayene meccanen
Bağçe kapıda … bak karşısında numro 14 avnizade şerif her nev ayakkabı ticarethanesi
darülfünun edebiyat fakültesi müdüriyetinden: edebiyat fakültesine talebe ve talibat kaydı
muamelesine başlanmıştır. Sultaniden mezun olan hanım ve efendiler bila imtihan kayd
olunacak ve tali derecede tahsil gördüğüne dair vesika ibraz eyleyenlerde bila imtihan
fakülteye dahil olabileceklerdir. Kayd olunmak isteyen hanım ve efendiler vesaik tepeyi ibraz
eylemelidirler. Eylülün yirmisinden sonra kayd malumatına nihayet verilecek ondan sonra
duhul imtihanına başlanacaktır. Darülmuallimin aliyeye leyli olarak girecek efendiler
darülfünuna kabul edilenlerden tefrik edileceğinden bu efendilerde evvel emirde fakülteye
kayd olunmalıdırlar. Bab-ı ali caddesinde kadın ve erkek terzihanesi sahibi muzaffer bayram
münasebetiyle muhterem müşterilerine arz tebrikat eyler.
SAYI 18 s.1
Muayede resmi
Zat-ı hazret-i padişahi kurban bayramı namazını eda etmek üzere bayramın birinci günü
zevali saat sekizde yıldız sara-yı hümayunundan hareketle beşiktaşta sinan paşa camii şerifine
muvasalet buyurmuşlar ve muhaffel kapısında vükela ayan-ı reisi ve erkan ve ümera-yı
askeriye tarafından istikbal edilerek namazı edadan sonra saat dokuz buçukta Dolmabahçe
sara-yı hümayununa azimet eylemişlerdir. Zat-ı hazret-i şehriyari binektaşında takdim edilen
kurban duasını kıraat buyurduktan sonra kurbanların zihni irade eylemişlerdir. Dolmabahçe
sara-yı hümayununda nam namlarına yedi kurban zebh edilmiştir. Zat-ı şahane biraz
istirahatten sonra on bire çeyrek kalarak muayede merasiminin ifasını ferman buyurmuşlardır.
Evvela veliaht-ı saltanat Abdülmecit efendi hazretleriyle diğer şehr-i erkan damat paşa ve
beyler ve hidiv mısır muayede merasiminin icrasına tahsis edilen salonu teşrif eylemişlerdir.
Musika-ı hümayun marş-ı sultaniyi teremmüm ettikten sonra nakibüleşraf efendi tarafından
beliğ bir dua kıraat edilmiş ve bade vükela ve ayan reis ve azalarıyla erkan-ı ümera-yı
askeriye rical-i mülkiye şeyhülislam efendi cemiyetler heyet-i murahhasaları hahambaşı
hayim naum efendi bulgar Katolik eksarih vekili zat-ı şahaneye arz tebrikat eylemişlerdir. Zat-
ı hazret-i padişahi hahambaşı efendinin elini sıkmışlar mumaileyh fevkalade iltifatta
bulunarak on dakika kadar ayak üzerinde görüşmüşlerdir. Muayede resminin hitamında
vükela veliaht hazretlerini ziyaretle beyan tebrikat etmişlerdir.
Huzura kabul
Sadrazam damat ferit paşa dün sara-yı hümayuna azimetle huzur-ı padişahiye kabul
buyurulmuştur. Sadr-ı esbak tevfik paşa hazretleri evvelki akşam sara-yı hümayuna azimetle
huzur-ı padişahiye kabul buyurulmuştur. Maliye nazırı tevfik bey evkaf nazırı hamdi efendi
evvelki gün sara-yı hümayuna azimetle huzur-ı padişahiye kabul buyurulmuşlardır.
Zehirli rakılar
Geçen nüshalarımızın birinde amerika hükümetince sanayiden gayrı hususatta kullanılması
memnu olan bir nev ispirtodan istanbulda rakı yapıldığını ve nispeten çok ucuz satılan bu
rakının halk arasında revaç bularak memleketi zehirlediğini yazmış şehr-i emanetince bu kabil
ispirtoların müsekkerat imalinde istimalini men etmek için gördükte fıçıların içine pis kokulu
yahut sabit boyalar konulması için teşebbüs olunduğunu yazmıştık. Haber aldığıma göre şehr-
i emaneti halkın sıhhatini fena halde tahrip eden bu zehirli ispirtoların piyasaya çıkmış
olanlarını gümrükten aldığı bir liste üzerine polisin yardımıyla toplamaya başlamıştır.
Nişan
Şeyhülislam efendi ile dahiliye nazırı adil beye birinci rütbeden osmani evkaf nazırı hamdi
efendiye ikinci rütbeden osmanlı nişanları ihsan buyurulmuştur.
Tayin
Divan-ı harp-i örfi azasından ahmet hamdi paşanın yirminci kolordu kumandanlığına tayinine
irade-i seniyye şeref-sadır olmuştur. Tetkik-i seyyiat komisyonuna memur mütekait erkan-ı
harbiye miralayı neşet beyin divan-ı harb-i örfi azalığına tayin hususu irade-i seniyyeye
iktiran eylemiştir. Havza kaimmakamlığına celp mektubu muavin esbakı mustafa nedim bey
tayin edilmiş ve karaca bey kaimmakamlığına fırta nahiyesi müdürü nuh beyin tayini istizan
kılınmıştır. Sıhhiye müdüriyeti hıfz-ı sıhha müdürü ekrem bey ilave-i memuriyet olarak tayin
edilmiştir. Kayseri mutasarrıfı ali ulvi bey azledilerek yerine çorum mutasarrıfı salif fethi bey
tayin kılınmıştır.
Küçük havadisler: dün sadrazam ferit paşanın riyaseti altında bir komisyon teşekkül ederek
iaşe mesaili hakkında müzakeratta bulunmuştur. Mağşuş ve muzıru’s-sıhha ekmek imal
edenlerle sair ihtikar ve su-ı istimal amillerinin süratle tecziyesini temin etmek üzere iaşe
encümeni dairesinde harbiye nezaretine merbut olmak üzere evkaf bir divan teşkiline iaşe
encümence lüzum gösterilmiştir. Adana vali vekili nazım beye müracaatı üzerine on beş gün
mezuniyet verilmiştir. Şehrimiz İngiltere fevkalade komiserliğine tayin edilen … (roben)in
bugün şehrimize muvasaletine intizar olunuyor. Edirne valisi salim paşa bazı hususat
hakkında malumata müracaat edilmek üzere istanbula çağırılmıştır. Halep vali-i esbak
merhum enis paşanın haremi münire hanım dün hulul-ı ecl mevuduyla vefat etmiştir. Cenazesi
bugün kaldırılacaktır. Mumaileyha hayr ve hasenatı sevr-i abide ve saliha bir hanım idi.
Cenab-ı hak aile keder-i didesine sabr-ı cemil ihsan buyursun. Rahmetullah-ı aleyha.
Fenerbahçe-anadolu müsabakaları
Bayramın ikinci Pazar günü Kadıköy ittihat kulübünde Fenerbahçe ve Anadolu kulüpleri
arasında hararetli bir futbol müsabakası icra edilmiştir. Müsabakanın ilk zamanlarında
Anadolu takımının hücumları pek ziyade göze çarpıyor Fenerbahçe kalesi önünden gol
avazalarıyla karşılanıyordu şu kadar ki fenerbahçenin bütün idmancılarımız arasında
mukavemet ve müdafaa meselelerini bütün kudretiyle sezen orta muavini ismet beyin hararetli
müdafaaları Anadolu takımının gayretlerini hiçe indiriyordu. Oyun başlangıcını takip eden beş
on dakika içinde fenerbahçenin bu defa pek ziyade maharet gösteren ve büyük takdirlere
uğrayan güzide bir idmancısı çok canlı akınlarla Anadolu kalesine birbiri ardınca tam dört gol
yolladı. Cesur darbeleriyle topa tunç sadaları öttüren sabih bey ismindeki bu mahir futbolcu
kendisinin fevkalade istidadını idman alemine henüz yeni tanıttırmaktadır. Kendisine
muvaffakiyetler dileriz. On beş dakika fasıla ile başlayan ikinci haftayım anadoluların
hücumuyla başladı. Anadolular bir sayı yaptı. Buna mukabil fenerbahçeden ethem bey
(Anadolu)lara iki gol daha attı. Ve müsabaka altıya karşı bir gol ile ve (Anadolu)ların
mağlubiyetle hitama erdi. Müsabaka anadolunun bu derece fena bir şekilde mağlubiyeti
takımının fevkalade zayıf olmasından sağ ve sol muavinlerinin son derece gevşekliğinden ileri
geldi. Bununla beraber fenerbahçede zeki bey gibi namdar bir uzvundan mahrum idi.
Fenerbahçe kulübü aynı günde futbol müsabakasını müteakip ittihat çayırında birtakım
eğlenceli müsabakalar tertip etmişti. Fakat herkesin de itiraf edeceği gibi bu eklentiler gülünç
olmaktan başka bir şeye yaramadı hatta kısmen kazalara bile sebebiyet verdi. Mesela
motosiklet yarışı da küçük bir sahadan ibaret olan ve bayram münasebetiyle yüzlerce çoluk ve
çocukla dolmuş bulunan çayırda tehlikeli bir müsabaka idi. Nitekim galatasaraydan fazıl
beyin sükutu az daha büyük bir kaza tevlit edebilirdi. Fenerbahçe kulübünün şayan-ı tenkit bir
ciheti de duhuliye ücretlerini yirmi guruş gibi idmancılar için cidden yüksek olan bir miktar
da tayin etmiş olmasıdır. Bunu diğer müsabakalarda tashih edilmiş görmeyi kendi menfaatleri
namına temenni ederiz. Bayramın üçüncü pazartesi günü gündüz ve akşamı Üsküdar idman ve
musiki yurdu tarafından doğancılar parkında muhtelif spor eğlenceleri muvaffakiyetli bir
surette tertip ve icra edilmiştir.
(ahrar) refikimiz
Eskişehirde (ahrar) namıyla milliyet-perver bir gazete intişara başlamıştır. Tebrik eder
muvaffakiyetini dileriz.
Adanada tebidler
Adana baş idare memuru miralay (bremon)un neşrettiği bir kararname üzerine adanada
mukim doktor eşref Süleyman bey beş sene sabık (pozanti) posta müdürü kazım efendi iki
sabık (bağçe) kadısı hazım efendi üç sene sabık posta memurlarından (…) bir sene müddetle
Kilikya hududu haricine tebid edilmişlerdir.
Hristiyan kadınlar
Adanada Fransız askeri idaresi neşrettiği bir kararname ile müslüman aile ve aşiretler yanında
yaşayan Hristiyan kadın ve çocukların eski aileleriyle yaşamak istedikleri takdirde bir
Hristiyan evinde sekiz gün yaşadıktan sonrada aynı arzuyu gösterirlerse müslüman kocaları
yanında kalmalarına rıza göstermektedir.
Şaki derdesti
Boğazlıyan ve kayseri dahilinde icra-yı şekavet eden kozanlı İsmail beu çetesinden beş
şakinin meyten istisal edildikleri ankara vilayetinden bildirilmiştir.
Trabzon ve ankarada asayiş
Trabzon ve ankara vilayetlerinde asayişin berkemal olduğu mahallerinde varid olan
haberlerden anlaşılmıştır.
Açık muhabere: (kariiniz m. Arif) imzalı varaka sahibine: bahsettiğiniz mesele hakkında
neşriyatta bulunmamız maatteessüf kabil değildir. Sabretmek lazım. İnşallah her işimiz
düzelir.
(vilson) mücadelede
Paris 8 reis-i cumhur mösyö vilson cemahir-i müttehidede konferans itası suretiyle
mücadelesine devam etmektedir. Nivyorktan ajans (havas)a gelen bir telgrafnameye nazaran
reis-i cumhurun maksadını terviç ettirmek hususundaki faaliyetinde bir eser terakki müşahede
edilmektedir. Müşarünileyhin konferanslarının tesiriyle parlamentonun vaziyetinde bir
tahavvül görülmektedir. Mösyö vilson (anidyapolis)e ittihat-ı akvam layihasında atiyen her
türlü muahedat-ı hafiyyenin … edileceğine dair bir kongre münderiç olduğunu beyan etmiştir.
Zabit haberleri
Ser olmuşlar! Evvelki gün sandalhi Mehmet ile müezzin ragıp efendi … güruhunda bir
kadınla beraber sirkeciden denize açılırlar. Fakat sandal bir daha geri dönmez. Edilen şüphe
üzerine lazım gelen taharriyat yapılır ve sandal yenikapı civarında bulunur. Sandalın içinde
mehmetin fesi ve paltosu ile fanile bir kuşak bulunmuştur. İkincisinde yaralanmış! Evvelki
gün şehr-i emini yangın yerlerinden geçen valide sultan hastahanesi memurlarından salih
efendinin önüne dört kişi çıkar. Kendisi bıçak ve silahlarla tehdit ederek üstündeki 50 lira ile
saatini alarak firar ederse de salih efendi hemen civardaki karakola müracaat eder bir polis ile
beraber mahal-i vakaya giderlerken mütecavizlere rast gelirler. Mütecavizlerden abdurrahman
ve biçareyi ağırca yaralar. Abdurrahmanın arkadaşları bu sırada kaçarlar. Fakat abdurrahman
polisin elinden kurtulamaz. Bir daha galatada yıldırım süratiyle geçen bir Fransız otomobili
sivaslı haralamboya çarparak öldürmüştür. Biri bıçakla biri rovelvelerle dolap derede pinayot
… bıçakla tanaşta babacan inliyan rovelvelerle yaralamışlardır. Galatada (mayer) mağazasına
sarıkı giderek üç bin liralık elbise ve saire sirkat ederek firar etmiştir. Tutulmuş bir din
meselesinden dolayı tayyare mektebi hesap memuru salif efendiyi kateden şehzade başında
kaim biraderi kurabiyeci esnafından arif derdest edilmiştir. Yaralayacak adam bulamamış
zeyrekte acemin kahvesinde sarhoş ahmet imam ali efendiyi kalçasından yaralamıştır. Ucuz
satmış! Galatada mayer mağazasına hırsız girerek üç bin liralık elbise çalmıştır. Kabadayılar
azıttılar fenerde altı boğaz yanko ile kardeşi terzinin evini taşlarken polis tevfik efendi
müdahale etmiş bunun üzerine harikler polisin üzerine hücum ederek silahını almışlar ve
mumaileyhi birkaç yerinden yaralamışlardır. Keşke toplamasaydı! Haydarpaşada manora
yapan 20 numrolu lokomotif kömür kırıntıları toplayan isak isminde bir çocuğu ezmiştir.
Avusturya sulhu
Gazetemizin intişar etmediği günler zarfında varid olan bir telgrafnameden anlaşıldığına göre
Avusturya meclis-i milli şeraitin pek ağır olmasına rağmen musalahanamenin kabulüne yirmi
reye karşı yüz rey ile karar vermiştir. Yirmi kadar da müstenkif vardır.
General (franşe despere) belgratta
Belgrat 7 general franşe despere Cumartesi günü buraya vasıl olmuştur. Sırbistan hükümeti
generalin şerefine bir ziyafet keşide etmiştir. General gece parise müteveccihen hareket
etmiştir. Paris sulh konferansı general franşe despereyi istima edecektir.
Ukrayna (kiyef)te
Bal 8 ukrayna matbuat idaresi tebliğ ediyor: Ukrayna kıtaatı (kiyef) şehrini bolşeviklerden
tamamen tathire muvaffak olmuşlar ve (dinyeper) nehri boyunca kızılları takip ederek şehr-i
mezkurun şimalinde elli kilometre ilerlemişlerdir.
Liman haberleri
Giden vapurlar: bugün (kiril) vapuru varnaya (…) trabzon ve batuma (yörük) bandırmaya
(nimet) izmite 13 eylül cumartesi günü (…) izmir ve Beyruta (aldo) karadeniz iskelelerine
(bandırma) karadenize Pazar günü lanavar marsilyaya gideceklerdir. Gelen vapurlar: (nimet)
izmirden (bandırma) trabzondan (İnebolu) gemlikten Fransız (…) izmirden (oskar) mersinden
(…) izmirden limanımıza gelmiştir.
Evlatlık aranıyor
Temiz bir aile 12-13 yaşlarında bir türk kızı arıyor. Gerek evlatlık olarak gerek aylıkla
çalışmak üzere böyle bir kızı olanlar idarehanemize müracaat etsin.
Paris erkek ve kadın terzi mekteplerinden mezun terzi zade osman zeki türkiyenin en büyük
terzi ve kumaş mağazaları Beyoğlu cadde-i kebir telefon 204 merkez şube 790
Tüccar ve tüccar olacaklara yevmiye üç yüz lira ciriye mütehammil Beyoğlu semtinde bir
dükkan sahibinin taşraya azimeti hasebiyle devredilecektir. Kayseri hanında mesai şirketinde
ilhami beye müracaat.
Adem-i iktidar için meyus olmayınız yeni çıkan doktor edip kot şurubunu içiniz eczahanelerin
ekrem deposunda necip bulunur.
Bahçe kapıda … bak karşısında numro 14 avnizade şerif her nev ayakkabı ticarethanesi
Sağlam ayakkabıları
İstanbul sirkecide yeni postahane civarında kınacıyan han karşısında 71
Yirmi bin lira sermayeli aşiyan neşriyat ve tedrisay şirketi aşiyan idadileri leyli nehari ibtidai
tali aşiyan mektebinin Kadıköy şubesi payitahtın leyli ve nehari en mükemmel ve büyük
mektebidir. Kayd u kabul muamelatına başlamıştır. Adres: Kadıköyünde osman ağa
mahallesinde sabık daire-i belediye binasıdır. Kayd u kabul muamelatı başlamıştır. Her sınıfa
mahdud ve muayyen miktarda talebe alınacağından geçen seneki efendilerin tecdid-i kayd
etmeleri lazımdır. Adres: şehr-i emaneti civarında şerefiye caddesinde
Selanik bonmarşesi
Beyoğlu mağazası galatasarayında tokatlıyan karşısında ali namık bey apartmanı altında
tramvay mevkiinde bugün açılmıştır fanile çorap ipekli yünlü kumaş lavanta fotoğraf alat ve
edevatı tuhafiye kundura espor eşyası ve saire 88
Arif zeki ve müsteci zade ali kamil ticarethanesinde fabrika fiyatına İngiliz elbiselik
kumaşları. Makasıdarımız beyoğlunun maruf terzihanelerinde çalışan mösyö poldur.
Ismarlama kostümler ve son moda hazır elbiseler yeni posta hane civarında polis merkezi
karşısında.
SAYI 19 s.1
Huzura kabul
Şeyhülislam mustafa sabri efendi evvelki akşam sara-yı hümayuna azimetle huzur-ı
padişahiye kabul olunarak ihsan buyrulan nişandan dolayı arz-ı teşekkürat eylemiştir.
Amiral kaltrop
Evvelce şehrimizde İngiliz fevkalade mümessili bulunan amiral (kaltrop) İngiliz şimal
donanması kumandanlığına tayin edilmek suretiyle terfi edilmiştir.
Divan-ı harplerde
İstanbul muhafızlığı divan-ı harbi riyasetine mustafa hüsnü paşa azalıklarına miralay cemal
İsmail fehmi recep beylerle kaimmakam Mehmet şaban bey aza mülazımlığına binbaşı ahmet
kemal hüseyin avni beylerle tayinine irade-i seniyye şerefsudur etmiştir.
Mevad-ı şerif
Arif esrar-ı din-i güzin seyyid ziyaettin efendi hazretlerinin davut paşa iskelesinde Samatya
caddesinde kain dergah-ı alileri seccade nişi reşatlü hafız Salahattin efendinin damatlarından
topçu binbaşısı tevfik bey efendi tarafından dünkü gün ervah-ı şehdaya ithaf edilmek üzere
menkıbe-i veladet fahrülenbiya kıraat ettirilmiş ve gecesi de şeyh-i mumaileyhin hemşire
zadeleri ahmet beye biat ve orhan beye ilbas hırka merasim sadiyesi icra kılınmıştır.
Aşar işleri
Bolunun dürek kazasının mısırdan gayrı doksan sekiz parça karye hububat ve … aşarı geçen
sene bedelinden bir milyon on dokuz bin dört yüz altmış üç guruş noksanıyla talebelerine
ihale edilmiş ve geri kalan yirmi sekiz parça köy aşarının da emaneten idaresine karar
verilmiştir.
33 sene sonra
Bolunun Amasra merkezinde otuz üç sene evvel mektep olmak üzere inşasına başlanarak
zemin katı tamamlandıktan sonra şimdiye kadar metruk kalan mektebin üst tarafının inşasına
başlanmıştır.
Küçük havadisler:
Seyyid ahmet şerifüssenevi efendi hazretlerinin yaverliğine binbaşı hadi bey tayin olunmuştur.
İaşe encümeni haydar paşa nakliyat müdüriyetine kayseri mutasarrıf esbakı murat bey tayin
olunmuştur. Don (otrant) tan limanımıza gelen (fransuva Josef) vapuruyla şehrimize bir
amerika muavenet heyeti ile (… kolej) müderrisleri gelmiştir. Ümera divan-ı harbi riyasetine
hüseyin hüsnü paşa azalığına emin Mehmet paşalar ile hafız reşit ve şükrü beyler tayin
olunmuşlardır. Yeni eserler: jin Türkçe ve Kürtçe olarak neşredilen (jin) mecmuasının 24üncü
sayısı intişar etmiştir.
Meclis-i alide
Paris 9 meclis-i ali mösyö kalemansunun taht-ı riyasetinde olarak Salı günü vuku bulan
içtimaında çeharşenbih sabahı Avusturya muahede-i sulhiyesinin imzası münasebetiyle icra
edilecek merasimin teferruatıyla meşgul olmuştur. Meclis müstemlekatı müteallik olup
muahede-i sulhiyeye rabt ve aynı zamanda imza edilecek olan muhtelif mukavelatı tasdik
etmiştir. Bundan maada meclis … esliha ve mühimmat münakılatı hakkındaki mukavelatın ve
berlin brüksel muahedatının tetkiki ile iştigal etmiştir. Meclis alman kanun-ı esasinin 61inci
maddesi hakkındaki notaya verilecek cevabı henüz ikmal etmemiştir. Meclis yeniden hiçbir
malumata … olamadığı cihetle romanya hakkında bir güne karar ittihaz etmemiştir.
Romanya’ya ültimatom
Roma 9 eylül meclis-i ali romanyaya bir ültimatom göndermeğe karar vermiştir. Bu
ültimatom itilafın romanyaya karşı takip ettiği siyasetin nukat-ı esasiyesini muhtevi olacaktır.
Dubrice meselesinde bir müttefik devleti arazi terkine mecbur etmemek prensibi galip
gelmiştir. Mesele romanya ve Bulgaristan arasında doğrudan doğruya hal edilecektir.
Mamafih bu babda amerikanın da tasvip kararı vermesi bekleniyor.
İş arayanlar
Türk dünyası iş arayanların ilanlarını meccanen neşrediyor. Ziraattan ekler ve Budapeşte alat-ı
ziraiye mühendis mektebinin son sınıfına kadar tahsil gören bir genç çiftliklerde ve makine
müesseselerinde çalışmak istiyor. Adres: Kadıköy daire-i belediyesi tanzifat şubesinde nafi
vasıtasıyla müracaat. İzmir Amerikan kollarında tahsil görmüş bir genç ehun şeraitle evlerde
hususi ingilizce ders vermek arzu ediyor. Ve İngilizceye her nev hususi ticari ve resmi tahriratı
da tercüme ediyor. Galatada bank-ı osmani ittisalinde voyvoda hanında numro 1-5 yusuf
ziyaya müracaat. Ali tahsili görmüş bir genç olurda ve müessesat-ı hususiyede çocuklara her
nev ders vermek istiyor şerait gayet müsaittir. Arzu eden haliç oğlunda marangoz vasıtasıyla
müracaat. İdadi tahsili görmüş bulgaristanlı genç bir efendi gerek ticarethanelerde ve gerekse
matbaahanelerde çalışmak istiyor. Şehr-i emanetinde cafer ağa mahallesinde yeni çeşme
sokağında 37 numrolu hanede ahmet hamdi. Bakkaliye ve buna mümasil işlerde ihtisas ve
usul-ı defteriye vakıf bir türk genç münasip bir iş arıyor. Arzu edenler bağçe kapısında
kasantapulu hanında kahveci mustafa ikmal efendiye müracaat. Ali tahsili görmüş bir genç
müsait şeraitle hususi mekteplerde ve evlerde edebiyat tarih ve coğrafya dersleri vermek
istiyor. Halıcı oğlunda ermeni kilisesi civarında (2) numrolu haneye müracaat. Fransızcaya
aşina ihtiyat zabitliğinden terhis olunmuş bir türk genci tüccar yanında iş arıyor. Taşrada
çalışabilir. Gazetemize müracaat. Mektep-i ali tahsili görmüş (23) yaşlarında bir genç gerek
tüccar yanında ve gerek sair müessesatta her ne suretle olur ise olsun bir hizmete taliptir
idaremize müracaat. Mali idari siyasi memuriyetlerde afif sima ile hizmet etmiş faal zinde
mazul bir memur usul-ı muzaafaya arnavutça sırpça bulgarca lisanlarına vakıftır mükemmelen
kitabet eder elinden her iş gelir ve rical devletten mali ve şahsi kefalet irae eder. Sadakat ve
gayretini evrak ile ispat eder. Fatih post …
Taşra ve dersaadette zahire ve celp tüccarları yanında muhasip olarak bulunmuş ticaret
aleminde ihtisas fevkaladeye malik ve kefalet itasına muktedir bir genç iş arıyor. İsteyenlerin
idaremize müracaatı. Sanattaki maharet ve vazifesinde göstermiş olduğu sebat ve ciddiyetten
naşi kabile madam Virjin arslanyana alenen teşekküratımın ceride-i ferideleriyle ilanını rica
ederim. Karilerimizden nuri
Şehzade başınsa millet tiyatrosunda kontrol nurettin beyin şerefine bugün gündüz hanımlara
gecesi beylere deram kısmı (zehirli çiçekler) kumdu kısmı (yavrum nomis) piyesleri mevkii
temaşaya vaz edilecektir.
Emniyetli tedavi
Eski ve yeni bel soğukluğu frengi cilt ve kadın hastalıkları kati surette teşhis seri ve müessir
usullerle ve pek müsait şeraitle tedavi olunur. Adres: galata karaköy poğaçacının hemen
ittisalinde: 20 numroda doktor mısırlıyan ilk muayene meccanen
Dengi dengine
Gazetelerimizin külliyatından bulunan bir perdelik komdiyi (5) guruş fiyatla matbaamızdan
ve bilcümle kitapçılardan arayınız. Muharrerin ibnürrefik ahmet nuri bey olduğunu haber
vermekle iktifa ederiz. Taşralarda doğrudan doğruya idareden gönderilir. Posta ücreti alınmaz.
Musiki dersleri
Tanburu şehir mil bey merhumun yegane yetiştirdiği bir zat ile refiki kemanı diğer bir zat
tarafından hususi tanbur alafranga alaturka keman ud ve nazariyat musiki dersleri usulü son
derece sühuletle tedris edilmekte olduğu ve arzu edenlerin şeraiti anlamak üzere beşiktaşta
hayrettin iskelesinde 19 numrolu merhum tevfik beyin yalısına müracaat eylemeleri. 85
Dersaadet icra dairesinden: kirkor efendinin madam harikliya bint espero ile biraderi vasıl
velet espero zimmetinde olan matlubunun temin istifası için medyunan mumaileyhaya
valideleri yunan devleti tebasından espero matlubunun zevcesi ana bint grigori nam hatundan
uhdelerine intikal edecek mahcuz ve füruhtu mukarrer bulunan beyoğlunda bangaltı civarında
cedid bir sokağında cennet mekan Bayezid han veli vakfından kasım paşa cibayetine tabi yüz
elli üç numro ve on bin guruş kıymetli yüz kırk dört arşın üzerine mebni üç kattan ibaret
dokuz oda iki sofa iki abdesthane bir matbah bir kömürlük ve müştemilat saireyi ve doksan
arşın bahçe ve derununda müşterek bir kuyuyu havi hanenin sülesan hissesi müzayedeye vaz
edildiğinden talip olanların ve daha ziyade malumat almak isteyenlerin tarih ilandan itibaren
otuz gün zarfında 334te 1335 numrolu dosya ile Dersaadet icra idaresine müracaat eylemeleri
ilan olunur.
Kelepir
Kadıköyünde muş dili mesiresinde dere kenarında müserret gazinosu sahibinin taşraya
azimeti münasebetiyle ma mobilya ve bu edevatı acele satılacaktır. İçindekilere müracaat. 105
Zayi tekaüd cüzdanı tekaüd cüzdanımı zayi ettim yenisini alacağımdan diğerinin hükmü
yoktur. K 9 mütekait yüzbaşı şevket
Aşiyan muallimlerine
Aşiyan idadisi İstanbul merkezi kısm-ı iptidai muallime ve muallimlerinin üç gün zarfında
mektep müdüriyetine müracaatları lüzumu beyan edilmektedir. 107
Ucuz sağlam
İngiliz ayakkabıları
İstanbul sirkecide yeni postahane civarında fineciyan han karşısında 71.