Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 54

Yal■n Tutku 2nd Edition Annie Ernaux

Visit to download the full and correct content document:


https://ebookstep.com/product/yalin-tutku-2nd-edition-annie-ernaux/
More products digital (pdf, epub, mobi) instant
download maybe you interests ...

Paixão simples 1st Edition Annie Ernaux

https://ebookstep.com/product/paixao-simples-1st-edition-annie-
ernaux/

Uma Paixão Simples 1st Edition Annie Ernaux

https://ebookstep.com/product/uma-paixao-simples-1st-edition-
annie-ernaux/

Le vrai lieu entretiens avec Michel Porte 1st Edition


Annie Ernaux

https://ebookstep.com/product/le-vrai-lieu-entretiens-avec-
michel-porte-1st-edition-annie-ernaux/

Industriels et banquiers français sous l Occupation


Deuxième édition 2nd Edition Annie Lacroix Riz

https://ebookstep.com/product/industriels-et-banquiers-francais-
sous-l-occupation-deuxieme-edition-2nd-edition-annie-lacroix-riz/
Annie John 1st Edition Jamaica Kincaid

https://ebookstep.com/product/annie-john-1st-edition-jamaica-
kincaid/

PLÁTICAS SOBRE EL SENDERO DEL OCULTISMO VOL I ANNIE


BESANT C LEADBEATER LIBRO Annie Besant Charles
Leadbeater

https://ebookstep.com/product/platicas-sobre-el-sendero-del-
ocultismo-vol-i-annie-besant-c-leadbeater-libro-annie-besant-
charles-leadbeater/

My Lost Rebel 1st Edition Annie J Dean

https://ebookstep.com/product/my-lost-rebel-1st-edition-annie-j-
dean/

Enseñarle a hablar a una piedra Annie Dillard

https://ebookstep.com/product/ensenarle-a-hablar-a-una-piedra-
annie-dillard/

El Club de Lectura del Refugio Antiaéreo Annie Lyons

https://ebookstep.com/product/el-club-de-lectura-del-refugio-
antiaereo-annie-lyons/
Annie
Ernaux

Yalın
Tutku
Çeviri: Yaşar Avunç

ROMAN

•can
2. BASKI çağdaş
ANNIE ERNAUX

YALIN
TUTKU
Can Çağdaş

Yalın Tutku, Annie Ernaux


Fransızca aslından çeviren: Yaşar Avunç
Passion simple
İlk baskı: Editions Gallimard, 1991
Bu çeviriye kaynak alınan baskı: Folio, 2008
© 1991, Editions Gallimard, Paris
© 2022, Can Sanat Yayınları A.Ş.
Tüm hakları saklıdır. Tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında yayıncının
yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz.

1. basım: 2022
2. basım: Nisan 2022, İstanbul
Bu kitabın 2. baskısı 2 000 adet yapılmıştır.

Dizi Editörü: Cem Alpan


Editör: Şirin Etik
Düzelti: Melis Oflas
Mizanpaj: Emin Petek

Sanat yönetmeni ve dizi tasarımı: Utku Lomlu I Lom Creative (www.lom.com.tr)


Kapak uygulama: Beyza Ceylan I Lom Creative (www.lom.com.tr)

Baskı ve cilt: Türkmenler Matbaacılık Reklam San. ve Tic. Ltd. Şti.


Maltepe Mah. Gümüşsuyu Cad. No: 16-18
Topkapı, İstanbul
Sertifika No: 43087

ISBN 978-975-07-5595-8

CAN SANAT YAYINLARI


YAPIM VE DAGITIM TİCARET VE SANAYİ A.Ş.
Maslak Mah. Eski Büyükdere Cad. İz Plaza Giz, No: 9/25 Sarıyer/İstanbul
Telefon: ( 0212) 252 56 75 / 252 59 88 / 252 59 89 Faks: ( 0212) 252 72 33
canyayinlari.com
yayinevi@canyayinlari.com
Sertifika No: 43514
ANNIE ERNAUX
YALIN
TUTKU

ROMAN

Fransızca aslından çeviren

Yaşar Avunç
Annie Ernaux'nun Can Yayınları'ndaki diğer kitapları:

Seneler, 2021

Babamın Yeri, 2022


ANNIE ERNAUX, 1 Eylül 1940'ta, Lillebonne'da, işçi sınıfına mensup
bir ailede doğdu; çocukluğunu Yvetot, Normandiya'da geçirdi. Mazbut
bir sosyal çevrede büyüdü, edebiyat öğrenimi gördü ve uzun yıllar bo­
yunca edebiyat öğretmenliği yaptı. Kişisel deneyimle toplumsal tarihi
birleştiren unsurlan daha ilk romanı Armoires vides'le (Boş Dolaplar)
ortaya koydu. Sınıf atlama, evlilik, kadın özgürlüğü, cinselllik, kürtaj, has­
talık, yaşlılık ve ölüm gibi meseleleri kendi deneyimleri üzerinden akta­
rırken, arka planda daima toplumsal yaşam ve onu oluşturan kültürel,
siyasi, tarihi olaylara yer vererek, "toplumsal bellek" yazını olarak nite­
lenebilecek eserlere imza attı; başta Renaudot Ödülü olmak üzere bir­
çok ödüle değer görüldü. Hala Cergy'de yaşamaktadır.

YAŞAR AVUNÇ, 3 Ağustos 1927'de, Bursa'da doğdu. 1946'da Balıke­


sir Lisesi'ni, 1951'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Roman ve
Fransız Filolojisi Bölümü'nü bitirdi. 1952-1954 yılları arasında, Saarland
Üniversitesi Avrupa Enstitüsü'nde eğitim gördü. Türkiye'ye döndük­
ten sonra bankacılık sektöründe şube müdürlüğünden yönetim kurulu
üyeliğine kadar çeşitli kademelerde göre'("yaptı. Emekli olduktan son­
ra, 1990 yılında çevirmenliğe başladı. Bugüne kadar Fransızcadan Türk­
çeye otuzun üzerinde roman, deneme, anı kitabı çevirdi. 2008 yılında,
Çeviri Derneği tarafından kendisine Çeviri Onur Ödülü verildi.
"Nous deux adlı dergi,
Sade'dan daha müstehcen."

Roland Barthes
Bu yaz televizyonda, Canal Plus'de ilk kez bir pomo
film izledim. Bir dekoderim yok; ekrandaki görüntüler
bulanıktı, konuşmaların yerini alan tuhaf efektler, cızırtı­
lar, şapırtılar, başka türlü bir dil, yumuşak ve kesintisiz.
Korseli ve çoraplı bir kadın silueti ile bir erkek seçiliyor­
du. Ne döndüğü anlaşılmıyordu, jestlerden, eylemlerden
herhangi bir şey kestirmek olanaksızdı. Erkek kadına
yaklaştı. Yakın plan bir görüntü ortaya çıktı, ekranın pa­
rıltıları arasında kadının cinsel organı apaçık göründü,
ardından da erkeğin ereksiyon halindeki, kadınınkinin
içine giren cinsel organı. Her iki organın gidiş gelişleri
değişik açılardan çok uzun bir süre gösterildi. Kamış, er­
keğin avucunda yeniden belirdi ve sperm kadının göbeği­
ne yayıldı. Kuşkusuz, insan bu görüntüye alışıyor, ilk kez
görmek sarsıcı. Birçok yüzyıl geride kalmış, yüzlerce ku­
şak gelip geçmiş, ancak şimdi izleyebiliyoruz bir erkek
cinsel organı ile bir kadın cinsel organının birleşmesini,
spermi - eskiden neredeyse ölece� duruma gelmeden ba­
kılamayan şey, şimdi tokalaşmak kadar kolay görülüyor.

Bence yazmak da buna yönelmeliydi, cinsel birleş­


me sahnesinin yarattığı bu etkiye, bu bunaltıya ve bu
şaşkınlığa, ahlak yargılarının askıya alınmasına.

11
Geçen yılın eylül ayından bu yana bir erkeği, bana
telefon etmesini, evime gelmesini beklemekten başka bir
şey yapmadım. Markete, sinemaya gidiyor, kuru temizle­
yiciye giysiler götürüyor, okuyor, ödev kağıtlarına bakıyor,
tamamen eskisi gibi davranıyordum ama bu eylemlere
uzun süredir alışık olmasaydım, fevkalade bir çaba harca­
madan hiçbirini yapamazdım. Özellikle konuşurken, eski
gücümle yaşadığımı sanıyordum. Düşüncemin yahut ira­
demin gerçek bir katkısı olmaksızın, sözcükler ve tümce­
ler, hatta kahkahalar dökülüyordu ağzımdan. Zaten yap­
tıklarımı, gördüğüm filmleri, karşılaştığım insanları artık
belli belirsiz anımsıyorum. Davranışlarımın tümü yapay­
dı. İrademi, isteğimi ve insan zekası denen şeyi (öngör­
mek, artıları, eksileri, sonuçları değerlendirmek) kullandı­
ğım başlıca eylemlerin hepsi bu adamla ilişkiliydi:

gazetelerde onun ülkesi hakkında yazılan


okumak (yabancıydı)
giyim kuşam eşyalarını, makyaj malzeme­
lerini seçmek
ona mektup yazmak
yatak çarşaflarını değiştirmek ve odaya çi­
çekler koymak

12
bir dahaki sefere, muhtemelen ilgisini çe­
kebilecek şeyi söylemeyi unutmamak için not
etmek
birlikte geçireceğimiz gece için viski, mey­
ve ve başka ufak tefek yiyecekler almak
geldiğinde hangi odada sevişeceğimizi ta­
sarlamak

Konuşmalar sırasında kayıtsız kalmadığım tek konu


bu adam, onun görevi, geldiği ülke, gittiği yerlerdi. Be­
nimle konuşan kişi söylediklerine karşı ilgimin ansızın
artmasının onun anlatma biçimine bağlı olmadığı gibi,
konunun kendisiyle ilgili olmadığını bilmiyordu, halbu­
ki dikkatimi çeken şey, A.'nın on yıl önce bir gün, onun­
la tanışmadan evvel, Havana'da görevdeyken belki de
karşımdaki kişinin bana zengin ayrıntılarla anlattığı
"Fiorendito"ya, o gece kulübüne gitmiş olmasıydı. Aynı
şekilde, okurken üzerinde durduğum tümceler kadın-er­
kek ilişkileriyle ilgiliydi. Bunlar bana A. hakkında bir
şeyler öğretiyor gibi geliyor ve öyle olduklarına inanmak
istediğim şeylere belli bir anlam kazandırıyorlardı. Ör­
neğin, Grossman'ın Yaşam ve Yazgı adlı romanında, "sev­
diğimiz zaman öpüşürken gözlerimizi kapatırız" cümle­
sini okuyunca, böyle öptüğü için A.'nın beni sevdiğini
düşünüyordum. Kitabın geri kalan bölümü, bir yıl bo­
yunca kendimi oyalama, iki buluşma arasındaki zamanı
doldurma aracına dönüşmüştü. ,.
<\

Benim için tek bir gelecek vardı, o da yeni randevu


saptamak üzere hep bir sonraki telefonun çalmasıydı. İş
yükümlülüklerimin dışında -ki o bunların saatlerini bili-

13
yordu- ben yokken telefon eder de kaçırırım korkusuy­
la, evden mümkün olduğunca az çıkıyordum. Elektrik
süpürgesini ya da saç kurutma makinesini, telefon sesini
duymamı engelleyebilir diye çalıştırmaktan kaçınıyor­
dum. Bu telefon sesi beni sık sık, cihazı elime alıp alo
deyinceye kadar süren bir umutla bitkin düşürüyordu.
Arayanın o olmadığını anlayınca o kadar derin bir hayal
kırıklığı yaşıyordum ki telefondaki kişiden nefret ediyor­
dum. A:nın sesini duyar duymaz, o belirsiz, o acılı, o
kuşkusuz kıskanç bekleyişim çabucak sona eriyor, önce
çıldırıp sonra bir anda yeniden normale döndüğüm his­
sine kapılıyordum. Aslında bu sesin önemsizliği ve kendi
hayatımdaki orantısız önemi beni şaşırtıyordu.
Bir saat sonra geleceğini haber vermişse -bir "fırsat",
yani karısını kuşkulandırmadan gecikmek için bir baha­
ne bulmuşsa- duş almak, bardakları çıkarmak, oje sür­
mek, yerleri silmek gibi sıraya koyamadığım işleri yap­
mak için coşkulu bir enerjiyle doluyor, düşünmeden,
hatta istek duymadan (cinsel doyuma ulaşabilir miyim
diye kendi kendime soracak kadar) başka bir beklenti
içine giriyordum. Artık kimi beklediğimi bilmiyordum.
Arabanın frenini, kapının çarpmasını, beton eşikte ayak
seslerini -yaklaşması beni her zaman belirsiz bii dehşete
düşürmüştür- işiteceğim o an kıskıvrak bağlamıştı beni.
Telefon edişiyle gelişi arasında üç ya da dört gün
gibi daha uzun bir süre varsa, onu görmeden önce yap­
mam gereken bütün işleri, gitmem gereken dost yemek­
lerini tiksintiyle gözümün önünde canlandırıyordum.
Onu beklemekten başka yapacak bir işimin olmamasını
istiyordum. Buluşmamızı engelleyecek herhangi bir şey
çıkabilir diye gitgide çoğalan bir saplantı içinde yaşıyor­
dum. Bir gün öğleden sonra arabamla eve dönüyordum,
o da yarım saat sonra gelecekti, o an bir anda bir şeye

14
çarpabileceğimi düşündüm. Hemen ardından: "Durur
muydum bilmiyorum."1

Makyajımı yapıp saçlarımı taradıktan ve evi topla­


dıktan sonra zamanım kalsa bile okuyamıyor ya da ödev­
lere bakamıyordum. Bir bakıma A.'yı beklemekten baş­
ka bir şeye vermek istemiyordum aklımı: Bu bekleyişi
berbat etmemeliydim. Çoğunlukla bir kağıda tarihi, saa­
ti kaydederek "gelecek" yazıyor, başka cümlelerle de ya
gelmezse, isteği azalmışsa gibi düşüncelerin verdiği kor­
kuları dile getiriyordum. Akşamlan o kağıdı yeniden alıp
bu kez üzerine "geldi" yazıyor, buluşmamızın ayrıntıları­
nı düzensiz bir biçimde not ediyordum. İki paragrafın­
dan biri önce, öteki sonra yazılmış, birbiri ardına, kesin­
tisiz okunan bu karalamalara şaşkın şaşkın bakıyordum.
İkisi arasında, saptamaya çalıştığım yazı da dahil olmak
üzere, diğer her şeyi gülünç kılan sözler ve jestler vardı.
Arabadan çıkan iki gürültü, Renault 25'inin fren sesi ve
yeniden kalkış sesi arasında geçen zaman içinde, haya­
tımda öğleden sonraları bu adamla yatakta olmaktan
daha önemli bir şey gerçekleşmediğine emindim. Ne ço­
cuk sahibi olmak ne sınavlarda haşan kazanmak ne uzak
yolculuklara çıkmak bu kadar önemliydi.

Bu ancak birkaç saat sürüyordu. Saatimi takmıyor­


dum, o gelmeden hemen önce çıkarıyordum. Onunkisi

l. Bir arzuyu çoğu kez, yol açabileceğim ya da kurbanı olabileceğim bir kaza,
bir hastalık, az çok trajik bir şeyle dengeleme alışkanlığım var. Bunun bedelini
hayal gücümle ödemeyi kabul edip etmediğimi bilmek, arzumun gücünü -belki
aynı zamanda yazgıya meydan okumanın gücünU- ölçmenin oldukça emin bir
yoludur. "Yazmakta olduğum şeyi tamamlamayı başarabilirsem, evimin yan­
ması bana vız gelir." (Aksi belirtilmedikçe tüm notlar yazara aittir.)

ıs
hep kolunda oluyordu, ona gizlice bakacağı anı gözlüyor­
dum. Buz almak için mutfağa gittiğimde gözlerimi kapı­
nın üstünde asılı duvar saatine çevirip düşünüyordum:
"İki saatten fazla olmuş", "bir saat" ya da "bir saat sonra
ben burada olacağım, o ise gitmiş olacak." Şaşkınlık içinde
kendime soruyordum: "Şimdiki zaman nerede?"
Gitmeden önce yavaş yavaş giyiniyordu. Gömlek
düğmelerini ilikleyişini, çoraplarını, külotunu, pantolo­
nunu giyişini, kravatını bağlamak için aynaya dönüşünü
izliyordum. Ceketini giyince her şey bitmiş olacaktı.
İç�mden geçen zamandan başka bir şey değildim artık.

O gider gitmez üzerime çöken yorgunluğun içinde


donup kalıyordum. Ortalığı hemen toplamıyordum. Bar­
daklara, arta kalanlarla birlikte tabaklara, izmarit dolu kül
tablasına, koridora, odaya saçılmış giysilere, çamaşırlara,
yere sarkmış çarşaflara bakıp duruyordum. Her bir nes­
nenin bir jesti, bir anı imlediği, bir müzedeki herhangi
birinin karşısında hiçbir zaman duyamayacağım güç ve
acıdan bir tablo oluşturan bu dağınıklığı olduğu gibi sak­
lamak isterdim. Doğal olarak, onun spermini içimde sak­
lamak için ertesi günden önce yıkanmıyordum.
Kaç kez seviştiğimizi hesaplıyordum. Her defasında
ilişkimize bir şeyin daha eklendiği hissine kapılıyordum,
fakat bizi birbirimizden kesinlikle ayıracak olan da bu
jest ve haz birikimiydi. Bir arzu sermayesini tüketiyor­
duk. Fiziksel yoğunluk düzeyinde kazanılan, zaman dü­
zeyinde yitiriliyordu.
Onun bedeninde uyuyormuş gibi hissettiğim bir
yan uykuya dalıyordum. Ertesi gün, daha önceki bir ok­
şayışın, söylediği bir sözcüğün yinelendiği bir uyuşukluk
içinde yaşıyordum. Fransızca müstehcen sözcükler bil­
miyordu ya da kullanmak istemiyordu çünkü bunlar

16
onun için toplum içinde yasak olan sözcükler değildi,
diğer sözcükler kadar masumdu (onun dilindeki argo
sözcükler de bana öyle gelirdi). Metroda, markette, ''.Ağ­
zınla benimkini okşa," diye mırıldandığını duymuştum.
Bir kez Opera istasyonunda, düşlere dalıp farkına var­
madan, binmem gereken metroyu kaçırmıştım.
Son buluşmamızın üzerinden zaman geçtikte, uzak­
laştıkça bu uyuşukluk hali dağılıyor, telefon sesini gitgi­
de daha fazla acı ve kaygıyla beklemeye başlıyordum.
Eskiden, sınavlara ne kadar ara vermişsem başaramaya­
cağımdan o ölçüde emin olurdum, şimdi de beni tele­
fonla aramadığı günler ne kadar çok sürüp giderse, bıra­
kıldığımdan o ölçüde emin oluyordum.

Onun yokluğunda, mutlu anlarım sadece yeni giysi­


ler, küpeler, çoraplar aldığım anlardı; bunları evde, ayna­
nın önünde deniyordum, ideal olan -ki bu olanaksızdı­
beni her defasında değişik bir kıyafetle görmesiydi. Yeni
bluzumu ya da ayakkabılarımı evden ayrılmadan önce
güçbela beş dakika görüyordu. Bir başka kadına duyabi­
leceği yeni bir arzu karşısında giysilerin yararsız olduğu­
nu da biliyordum. Ama daha önce gördüğü bir kıyafetle
karşısına çıkmak bana bir hata, onunla ilişkim süresince
meylettiğim bir çeşit mükemmellik çabasında bir gevşe­
me gibi geliyordu. Aynı mükemmellik arzusuyla, büyük
bir süpermarkette Fiziksel Aşk Teknikleri adlı kitabı karış­
tırdım. Başlığın altında "700.000 �det" yazıyordu.

Çoğu zaman bu tutkuyu bir kitap yazıyormuş gibi


yaşadığım izlenimine kapılıyordum: her sahnede aynı

17
başarı ihtiyacı, her ayrıntıda aynı kaygı. Ve bu tutkunun
peşinden sonuna kadar gittikten sonra, "sonuna" sözcü­
ğüne belirli bir anlam yüklemeksizin, ölmeyi umursa­
mayacağım düşüncesi, çünkü bunu yazmayı bitirdikten
birkaç ay sonra ölebilirdim.

18
Sık görüştüğüm insanların önünde, saplantımı söz­
lerime yansıtmamaya çalışıyordum fakat bu sürekli sür­
dürülmesi güç bir dikkat gerektiriyordu. Kuaförde ko­
nuşkan bir kadına rastlamıştım, başı lavabonun içine
doğru eğik vaziyette, "Sinir tedavisi görüyorum," deyin­
ceye kadar herkes kendisine normal yanıtlar veriyordu.
Personel hemen, çaktırmadan, bu önüne geçilmez itiraf
bir akıl bozukluğunun kanıtıymış gibi, kadına soğuk bir
mesafeyle yanıt vermeye başladı. "Bir tutku yaşıyorum,"
demiş olsam aynı şekilde anormal görünmekten kork­
muştum. Bununla birlikte, bir süpermarketin kasasında,
bir bankada, başka kadınların arasında olduğum zaman­
lar, onların da zihninde benimki gibi bir erkek var mı,
yoksa böyle yaşamayı -yani daha önceki yaşamım gibi-,
sadece hafta sonlarını, restorana gitmeyi, spor seansını
ya da çocuklarının sınav sonuçlarını bekleyerek yaşama­
yı nasıl sürdürüyorlar diye soruuırdum kendime: Tüm
bunlar benim için yorucu ya da güç şeylerdi artık.

Bir kadının ya da bir erkeğin "falanla çılgınca bir aşk"


ya da "fılanla çok güçlü bir ilişki" yaşamakta olduğunu,
yaşadığını itiraf etmesi gibi, sır verme bahanesiyle, kimi

19
zaman içimi dökmek istiyordum. Dertleşmenin verdiği
coşku geçince, az da olsa kendimi salıverdiğim için ken­
dime kızıyordum. Karşımdakinin sözlerine sürekli, "Ben
de, benim için de öyle, ben de aynısını yaptım vb." diye
yanıt verdiğim bu konuşmalar, ansızın tutkumun ger­
çekliğine yabancı görünüyorlardı. Hatta bu iç döküşler­
de yiten bir şey vardı.

Kimi zaman evimde kalan üniversite öğrencisi oğul­


lanma, bana ilişkimi kolayca sürdürmemi sağlayan en
rahat uygulamayı açıklamıştım sadece. Böylelikle, eve
dönüp dönemeyeceklerini öğrenmek için önceden tele­
fon etmeleri, evdeyseler de, A. geleceğini bildirdiğinde
evden ayrılmaları gerekiyordu. Bu anlaşma -en azından
dışarıdan- herhangi bir güçlüğe neden olmuyordu. Ama
ilişkimi çocuklarımdan tümüyle gizli tutmayı yeğlerdim,
tıpkı daha önce flörtlerimi, maceralarımı ailemden dai­
ma gizlediğim gibi. Kuşkusuz, yargılarından kaçınmak
istediğim için. Ayrıca ebeveynler ve çocuklar, kendileri­
ne en yakın ama sonsuza dek en yasaklı kişilerin cinselli­
ğini rahatsızlık duymadan kabul edebilecek en son kişi­
lerdir. Bırakın, çocuklar annelerinin o dalgın bakışların­
da, o boş sessizliğinde gizlenen şu gerçeği yadsısın: Kimi
zaman çocuklarına verdiği değer, erkek kedilerin peşin­
de koşmaya can atan dişi kedilerin yavrularına verdiği
değerden daha fazla değildir. 1

1. Marie Qaire dergisinde kendileriyle yapılan söyleşilerde gençler, ayrılmış


ya da boşanmış olan annelerinin aşklarını kesinlikle kabul etmiyorlar. Bir kız,
öfkeyle şunları söylüyor: "Annemin sevgilileri sadece onun düş kurmasına hiz­
met etti." Bundan daha iyi bir hizmet olur mu?

20
Bu süre içinde bir kez bile klasik müzik dinleme­
dim, şarkıları yeğliyordum. Önceleri hiç önemsemedi­
ğim, en duygusal olanları beni altüst ediyordu. Bunlar
tutkunun salt, aynı zamanda evrensel olduğunu dobra
dobra anlatıyordu. Sylvie Vartan'ın, "C'est fatal, animal"1
adlı şarkıyı söylediğini duyduğumda, bunu yaşayan tek
kişi olmadığımdan emindim. Şarkılar yaşadığım şeye eş­
lik ediyor, onu meşrulaştırıyordu.

kadın dergilerinde önce yıldız falını oku­


yordum.
hikayemi içerdiğine inandığım falanca filmi
hemen görmek istiyordu canım, ama Oshima' nın
Duyular İmparatorluğu gibi çok eski bir film söz
konusuysa ve artık hiçbir yerde gösterilmiyorsa
derin bir hayal kırıklığına uğruyordum.
akşam beni araması dileğiyle, metro koridor­
larında oturan erkeklere ve kadınlara para veri­
yordum. Saptadığım bir tarihten önce beni gelip

1. (Fr.) Bu ölümcül, hayvan. (Ç.N.)

21
görürse, Secours Populaire'e1 200 frank göndere­
ceğime söz verdim. Alışık olduğum yaşam tarzı­
mın aksine, paramı kolayca sokağa atıyordum.
Bu bana genel, gerekli, A.'ya olan tutkumdan
ayrılmaz bir masraf gibi geliyordu; buna düş ve
bekleyiş içinde harcadığım zaman ve doğal ola­
rak beden de dahildi: Yorgunluktan bitkin dü­
şünceye dek sevişmek, son kez yapıyormuşçası­
na. (Son kez olmadığını kim garanti edebilir ki?)

bir öğleden sonra, o bendeyken, oturma


odasındaki halının üstüne çok sıcak bir cezve
koyarak atkı çözgü ipliklerine kadar yaktım.
Hiç önemsememiştim. Hatta bu yanık izini her
gördüğümde, onunla geçirdiğim o öğleden son­
rayı anımsayarak mutlu oluyordum.

günlük yaşamın sıkıntıları beni rahatsız et­


miyordu. A. (kuşkusuz, evli erkeklere özgü bir
tedbir olarak) bana mektup göndermediği için,
iki ay süren postacıların grevi umurumda değildi.
Tıkanan trafikte, banka gişesinde rahat rahat bek­
liyor, memurların beni asık suratla karşılamaları­
na kızmıyordum. Hiçbir şey beni sabırsızlandır­
mıyordu. İnsanlara karşı şefkat, acıma ve kardeş­
lik karışımı bir duygu hissediyordum. Banklara
uzanmış marjinalleri, fahişelerin müşterilerini,
Harlequin'den çıkma ucuz bir aşk hikayesine da­
lan bir kadın yolcuyu anlıyordum (Ama içimde
onlara benzer ne bulunduğunu bilemiyordum).
bir kez çırılçıplak vaziyette buzdolabından

1. Fransa'da 194S'ten bu yana yoksullar adına faaliyet gösteren, kir amacı güt­
meyen bir yardım kuruluşu. (Y.N.)

22
bira almaya giderken, çocukluğumda oturduğu­
muz mahallede, öğleden sonralan evlerine gizli­
ce adam alan bekar ya da evli, çocuklu kadınlan
anımsadım (her şeyi dinleniyordu - komşular
onları uygunsuz davrandıkları için mi yoksa cam
silecek yerde gündüz saatlerini keyiflerine ayır­
dıkları için mi kınıyorlardı, bunu çözmek ola­
naksızdı).

Geçen bunca zamanda tutkumu romanesk biçimde


yaşadığım izlenimi içindeydim, ama şimdi onu hangi bi­
çimde yazdığımı bilmiyorum; kadın dergilerinde görül­
düğü gibi bir tanıklık mı, sırdaşlık mı, manifesto ya da
tutanak mı, hatta metin yorumu mu bilmiyorum.
Ben bir ilişkiyi öykülemiyorum, "11 Kasım'da geldi"
gibi kesin ya da "haftalar geçti" gibi yaklaşık bir kronolo­
ji içinde (yansı benden kaçan) bir hikaye de anlatmıyo­
rum. Bu ilişkide benim için kronoloji yoktu; sadece onun
varlığını ya da yokluğunu biliyordum. "Her zaman" ile
"bir gün" arasında durmadan gidip gelen bir tutkunun
işaretlerini biriktiriyorum, bu envanter söz konusu tut­
kunun gerçekliğine ulaşmamı sağlayacakmış gibi. Doğal
olarak, burada olayların sıralanışıooa ve betimlenişinde,
o anda deneyimlemenin değil de bir şeyleri yaşadıktan
sonra başkalarına ya da kendine anlatmanın yolu olan
ironi ya da alay yok.
Tutkumun kökenine gelince, onu ne bir psikanalis­
tin yeniden oluşturmamı isteyeceği uzak ya da yakın ta-

23
rihimde ne de çocukluğumdan bu yana beni etkileyen,
kültürel duygu örneklerinde (Rüzgar Gibi Geçti, Phedre
ya da Piaf'ın şarkıları, Oidipus kompleksi kadar belirle­
yicidir) aramak niyetindeyim. Tutkumu açıklamak değil
-bu, onu bir hata ya da gerekçelendirilmesi gereken bir
kargaşa olarak kabul etmek anlamına gelir- sadece sergi­
lemek istiyorum.
Belki de hesaba katılacak veriler ancak somut veri­
lerdir, bunu deneyimlemem için gerekense zaman ve
özgürlüktür.

Saint-Laurent takımlarını, Cerruti kravatlarını ve


büyük arabaları seviyordu. Hızlı araba sürüyordu, farları
yakıp söndürerek, konuşmadan, kendini tamamen özgür­
lüğe bırakmış gibi, iyi giyimli, bir Fransız otoyolunda
egemen konumda, Doğu ülkelerinin birinden gelen biri.
Alain Delon'a benzetilmekten hoşlanıyordu. Bir yabancı
söz konusu olduğunda ne kadar doğru analiz edilebilirse,
entelektüel ve sanatsal konulara saygı duymasına karşın,
onlarla ilgisi olmadığını tahmin ediyordum. Televizyonda
spor müsabakalarını ve Santa Barbara'yı izlemeyi yeğli­
yordu. Bütün bunlar bana vız geliyordu. Kuşkusuz, bir
yabancı olan A.'nın beğenilerini her şeyden önce kültürel
farklılık olarak görebiliyordum, oysa aynı beğeniler bana
bir Fransız söz konusu olduğunda başta toplumsal farklı­
lık olarak görünecekti. Ya da belki A.'da kendimin "en

24
sonradan görme" yanını bulmak hoşuma gidiyordu: Elbi­
selere, plaklara ve seyahatlere hevesli, böyle imkanlara
sahip arkadaşlarımın arasında bunlardan yoksun bir genç­
tim - tıpkı bir zamanlar tüm halkıyla bunlardan yoksun
kalan, Avrupa vitrinlerindeki güzel gömleklere, videolara
sahip olmaktan başka bir şey düşünmeyen A. gibi. 1

Doğu Bloku ülkelerinde adet olduğu üzere çok içi­


yordu. Otoyolda giderken bir kaza yapmaktan korksam
da bana itici gelmiyordu. Hatta sendelese ya da beni
öperken geğirse bile. Tersine, bir bayağılığın başlangıcın­
da onunla bir olmak beni mutlu ediyordu.
Benimle ilişkisinin niteliğini bilmiyordum. Başlan­
gıçta kimi ipuçlarına -mutlu haline ve bana bakarkenki
suskunluğuna, "Arabayı deli gibi sürdüm," deyişine, bana
çocukluğunu anlatmasına- dayanarak, onun da benimle
aynı tutkuyu duyduğu sonucuna varmıştım. Bu inanç
sonradan sarsılmıştı. Bana daha ihtiyatlı, açılmaya daha az
meyilli görünüyordu - ama fikrimi değiştirmem için ba­
basından, on iki yaşında ormanda topladığı ahududular­
dan söz etmesi yeterliydi. Artık bana hiçbir şey armağan
etmiyordu - dostlardan çiçek ya da bir kitap aldığımda,
bana ilgi göstermeyi gereksiz bulduğunu düşünüyor ama
hemen, "Bana arzusunu hediye ediyor," diyordum. Kıs­
kançlığının belirtisi sandığım cümleleri hevesle not edi­
yordum, ki bunlar bence aşkının tek kanıtıydı. Bir süre
sonra, "Noel'de bir yere gidiyor musun?" cümlesinin bir
buluşma ayarlamak ya da ayarlam�mak için sorulmuş sı-
'

1. Bu adam dünyanın bir yerinde yaşamayı sürdürüyor. Onu daha fazla be­
timleyemem, kimliğini ortaya çıkarabilecek ipuçları veremem. Kararlılıkla
"hayatını yaşıyor", yani onun için bu yaşamdan daha önemli bir yapıt yok.
Benim için başka türlü olması, bana onun kimliğini açıklamama izin vermiyor.
O benim kitabımda değil, sadece yaşamımda yer almayı seçti.

25
radarı ya da pratik bir soru olduğunu fark ettim, biriyle
kayak yapmaya gidip gitmeyeceğimi öğrenmeye yönelik
dolaylı bir yol değildi (belki başka bir kadını görmek isti­
yordu da benim gitmemi diliyordu). Sevişmekle geçen bu
öğleden sonralarının onun için ne anlama geldiğini soru­
yordum kendime sık sık. Kuşkusuz, tam olarak sevişmek­
ten başka bir şey değil. Ne olursa olsun, ek nedenler ara­
manın yaran yoktu, sadece bir tek şeyden emin olabili­
yordum: arzusundan ya da isteksizliğinden. Su götürmez
tek gerçek cinsel organına bakıldığında anlaşılıyordu.

26
Yabancı olması, yalnızca turistik yanını, klişelerini
bildiğim bir kültürle yoğrulmuş davranışlarına ilişkin
herhangi bir yorum yapmayı daha da güçleştiriyordu.
Başlangıçta, karşılıklı anlaşmamıza konan bu apaçık sınır­
lar karşısında cesaretim kırılmış ve o Fransızcayı yeterin­
ce iyi konuştuğu halde, benim onun dilini konuşmadığım
gerçeğiyle de pekiştirilmişti. Sonra, bu durumun beni,
aramızda tam bir iletişim, hatta bir kaynaşmanın müm­
kün olabileceğini sanma yanılsamasından kurtardığını
kabul ettim. Fransızcanın alışılmış kullanımına göre onun
Fransızcasının gösterdiği hafif farklılıkta, bazen bir söz­
cüğe yüklediği anlam konusunda hissettiğim tereddütte,
her an söz alışverişlerimizdeki yaklaşıklığı ölçüyordum.
Sonunda donukluk ve şaşkınlık içinde keşfedilen bir şeyi,
başlangıcından bu yana aralıksız, tamamen ayırdına vara­
rak yaşama şansım olmuştu: Sevilen erkek bir yabancı.

Evli olmasının bana dayattığı kısıtlamalar -ona tele­


fon etmemek - mektup göndermemek - izah edemeye­
ceği için armağan yollamamak - daima onun özgürlük
olanaklarına bağlı olmak- beni isyan ettirmedi.

27
Ona yazdığım mektupları evden çıkarken veriyor­
dum. Okur okumaz bunları küçük parçalara bölüp oto­
yolda atabileceğinden kuşkulanmak, yazmayı sürdürme­
mi engellemiyordu.
Giysilerinde benden bir iz kalmamasına dikkat edi­
yor, vücudunda da iz bırakmıyordum. Bunları karısıyla
arasında herhangi bir olay çıkmasını önleme arzusunun
yanı sıra, beni terk etmesine neden olabilecek bir kin
beslememesi için de yapıyordum. Aynı nedenle, karısıyla
dolaştığı yerlerde onunla karşılaşmaktan kaçınıyordum.
Kadının karşısında, istemdışı bir hareketle -ensesini ok­
şamak, kıyafetinin bir yerini düzeltmek- aramızdaki
bağı ele vermekten korkuyordum. (Ayrıca karısını her
gördüğümde olduğu gibi, A.' nın onunla seviştiğini hayal
ederek boş yere acı çekmek istemiyordum - ki kadını
önemsiz bulmamın, belki de "elinin altında" olduğu için
A.'nın onunla seviştiğini düşünmenin, böyle bir imgenin
yaratacağı işkenceye bir yararı dokunmazdı. )

Üstelik bu kısıtlamalar bir beklenti ve arzu kaynağıy­


dı. Beni hep nasıl çalıştığı kestirilemeyen telefon kulübe­
lerinden aradığı için, ahizeyi kaldırdığımda çoğunlukla ses
gelmiyordu. Zamanla, bu "sahte" aramanın "gerçek" olan­
dan en fazla on beş dakika önce geldiğini, A.'nın bu süre
zarfında çalışan bir makine bulmak için çabaladığını öğ­
rendim. O ilk ve sessiz çağrı, sesinin müjdecisi, (nadiren
gerçekleşen) kesin bir mutluluk vaadiydi; adımı söyleyip,
"Görüşebilir miyiz?" diye soracağı ikinci aramayla birinci
arasındaki zaman, olabilecek en güzel anlardan biriydi.

Akşamları televizyonun karşısında kendi kendime, o


da benimle aynı programı ya da aynı filmi izliyor olabilir
mi diye soruyor, özellikle konu aşk veya erotizmse senar-

28
yo bizim durumumuzla örtüşüyor mu diye merak edi­
yordum. La Femme d'a côte [Komşu Kadın]1 adlı filmi,
karakterlerin yerine bizi koyarak izlediğini hayal ediyor­
dum. Bana bu filmi gerçekten izlediğini söylese, bunu o
akşam bizim için seçtiğine ve ekrana aktarılan hikayemizin
ona daha güzel, herhalde daha doğru görünmüş olduğu­
na inanma eğilimim vardı. (Sinemada evlilik dışı tüm
tutkular her zaman kötü sonuçlandığı için, ilişkimizin
ona tehlikeli görünebileceği fikrini haliyle çabucak red­
dediyordum. 2)

Kimi zaman, kendi kendime, belki bütün gününü


bir saniye bile beni düşünmeden geçiriyor diyordum.
Kalktığını, kahvesini içtiğini, konuştuğunu, güldüğünü
gözümün önüne getiriyordum, sanki ben yokmuşum
gibi. Kendi saplantımla hiç uyuşmayan bu durum beni
şaşkına çeviriyordu. Bu nasıl mümkün olabilirdi? Gerçi
sabahtan akşama dek aklımdan çıkmadığını öğrense o
bile şaşırırdı. Benim tutumumu ya da onunkini daha
doğru bulmak için hiçbir neden yoktu. Bir bakıma, ben
ondan daha şanslıydım.

Paris'te yürürken, işi başından aşkın üst düzey bir


yöneticiye benzeyen yalnız bir adamın kullandığı büyük
arabaların geçtiğini görünce, A.'nın bu adamlardan ne ek­
sik ne de fazla olduğunu, önceliği4tariyerine ayıran, iki ya

1. 1981 yapımı bir François Truffaut filmi. (Y.N.)


2. Pialata'nın Loulou, Blier'nin Trop belle pour toi [O Kız Senin İçin Fazla Güzel]
adlı filmleri vb.

29
da üç yılda bir yeni kadın için erotizm ya da belki bir aşk
serüvenine giren bir adam olduğunu anlıyordum. A.'nın
benim için, tanımadığım, ilgi duymadığım o BMW ya da
Renault 25'lerin içindeki temiz adamlar gibi olduğundan
emindim. Ama yürürken, bir sonraki buluşmayı bekler
gibi vitrinlerden giysilere, iç çamaşırlarına bakıyordum.
Bu geçici uzaklaşma anlan dıştan geliyordu, onları
aramıyordum. Tersine, beni saplantımdan kurtarabilecek
fırsatlardan, okumalardan, gezintilerden ve önceleri tat
aldığım her türlü etkinlikten kaçınıyordum. Müdürü­
mün benden istediği bir ek iş yükünü, adama telefonda
neredeyse hakaret ederek, şiddetle geri çevirdim. Hisle­
rime ve tutkuma, onun hayali hikayelerine sınırsız bir
biçimde bağlanmamı engelleyecek şeylere karşı çıkmaya
pekala hakkım varmış gibi geliyordu.

Metroda, bekleme salonlarında, insanın hiçbir şey


yapmamaya hakkı olduğu her yerde, oturur oturmaz
A.'yı düşlemeye dalıyordum. Bu durumun içine girdi­
ğim saniyede beynimde bir mutluluk spazmı gerçekleşi­
yordu. Sanki beyin aynı imgelerin, aynı anıların sürekli
hücumuna uğrayıp diğerleri gibi bir cinsel organ haline
gelerek doyuma ulaşabiliyormuş gibi, kendimi fiziksel
bir hazza bıraktığımı sanıyordum.

Bunları yazmaktan doğal olarak hiçbir utanç duy­


muyorum çünkü yazıldıkları an, bunları görenin sadece
ben olduğum an ile başkaları tarafından okunacakları an
arasında geçecek süreyi düşündüm ki bu ikincisi sanıyo­
rum hiçbir zaman gerçekleşmeyecek. O zamana kadar

30
bir kaza geçirebilir, ölebilirim, bir savaş çıkabilir ya da bir
devrim olabilir. İşte bu gecikmeyi hesaba katarak şimdi
yazabiliyorum, aşağı yukarı on altı yaşımda bütün bir
gün boyunca yakıcı güneşe maruz kaldığım, yirmi ya­
şımda doğum kontrol hapı kullanmadan seviştiğim gibi:
Sonrasını düşünmeden.
(Dolayısıyla, yaşamı hakkında yazan kişiyi teşhirci­
ye benzetmek yanlış olur, çünkü teşhircinin tek arzusu
kendini göstermek ve aynı anda görülmektir.)

31
Baharda bekleyişim sürekli bir hal aldı. Mayıs ayının
başında sıcaklar erkenden bastırmıştı. Sokaklarda yazlık
elbiseler belirdi, kafelerin terasları doldu taştı. Boğuk sesli
bir kadının söylediği egzotik bir dans şarkısı, "Lambada"
duyuluyordu sürekli. Her şey yeni haz olanaklarının ha­
bercisiydi, A.'nın bunlardan bensiz yararlanabileceğini dü­
şünüyordum. İşi, Fransa'daki görevi bana tüm kadınların
hayranlığını çekebilecek gibi, çok yüksek görünüyordu;
kendimi ise, tam tersine, onu yanımda tutacak hiçbir özel­
liğim olmadığını düşünerek değersizleştiriyordum. Paris'e
gittiğimde, hangi semt olursa olsun, onu daima yanında
bir kadın, arabasıyla geçerken görmeyi umuyordum. Böy­
le bir rastlaşmaya karşı kayıtsızmışım gibi, gururla, dimdik
yürüyordum. Bunun hiçbir zaman gerçekleşmemesi beni
neredeyse daha çok düş kırıklığına uğratıyordu tabii: O
başka yerde, ulaşılamazken, bense onun hayali bakışlarının
altında İtalyan Bulvan'nda ter içinde dolaşıp duruyordum.
Onu Sceaux Parkı'na ya da Vincennes Ormanı'na doğru,
camlan indirilmiş, radyo sesi sonuna kadar açılmış araba­
sında giderken görür gibi oluyordum.

Bir gün, haftalık bir televizyon dergisinde, Paris' e


turne için Küba'dan gelen bir dans grubu hakkında bir

32
haber okumaya başladım. Haberi yapan kişi, Kübalı ka­
dınların cinsel hazlara düşkünlüğü ve özgürlüğü üstünde
duruyordu. Bir fotoğrafta da kendisiyle röportaj yapılan
iri, siyah gözlü, uzun, çıplak bacaklı dansçı kadın görülü­
yordu. Yazıyı okudukça önsezim artıyordu. Sonunda,
Küba'yı bilen A.'nın resimdeki dansçı kadına rastladığın­
dan emin olmuştum. Onu bu kadınla bir otel odasında
görüyordum ve o anda hiçbir şey beni bu sahnenin ger­
çekdışı olduğuna inandıramazdı. Aksine, bana saçma ve
düşünülemez gelen, bunun gerçekleşmemiş olması var­
sayımıydı.

Görüşmek için telefon ettiğinde, yüzlerce kez bek­


lediğim bu arama hiçbir şey değiştirmiyordu, eskisi gibi
acı verici bir gerginlik içinde kalıyordum. Sesinin ger­
çekliğinin bile beni mutlu edemediği bir duruma gelmiş­
tim. Her şey, sevişmek için birlikte olduğumuz anlar dı­
şında, sonu gelmeyen bir eksiklikti. Üstelik, daha sonra
gideceği an bende saplantıya dönüşmüştü. Hazzı gele­
cekteki bir acı gibi yaşıyordum.

Artık bir çağrının insafına kalmamak, daha fazla acı


çekmemek için ilişkimi kesme arzusu içindeydim ama
yapar yapmaz bunun ne anlama geleceğini düşünüyor­
dum: Hiçbir şey beklemeden geçireceğim bir dizi gün.
Ne pahasına olursa olsun - ister bir ister birçok kadın
bulsun (bu, onu terk etmek isteyişime bağlı acıdan çok
daha büyük bir acıydı) devam etmeyi yeğliyordum. Ne
var ki bir an için görünen hiçliğin y;ınında, şimdiki duru­
mum iyi, kıskançlığımsa kırılgan bir ayrıcalık gibi geli­
yordu. Bu durumun, bu ayrıcalığın sona ermesini iste­
sem delilik etmiş olurdum çünkü bu son, besbelli ira­
dem dışında, o gittiğinde ya da beni bıraktığında bir gün
gelecekti.

33
Another random document with
no related content on Scribd:
ADVERTISEMENTS.

ROCK & BUMBALL, Literary Undertakers.


Peacock Feather Caskets a Specialty. Caxton Building,
Chicago.

USE BLISS CARMAN’S CONDITION Powders.


Make poets lay. Chicago and Canada.

H₂ BOYSEN, Literary Analyst. Ibsen interpreted while you wait.


Columbia College, N. Y.

WALTER QUEER NICHOLS, ONE of Harper’s Young People,


Manufacturer Castoria Jokes. Warranted harmless. Address
Harper’s Drawer, Franklin Square, New York.

MAVERICK BRANDER MATTHEWS, Dealer in Local Color in bulk


or tubes. Columbia College, New York. Write for specimens.
Reference, Bacheler, Johnson & Bacheler.

WEE WILLIE WINTER, DESIGNER of graveyards. Weeps to


order. References: A. Daly, L. Langtry, A. Rehan.

CABLEGRAM.
Nice, 1 Juin.
To Bumball, Chicago:
Philistine received. Fire Carman.
Rock.
Coll $7.61.

MEDITATIONS IN MOTLEY.
By WALTER BLACKBURN HARTE

“Meditations in Motley” reveals a new American


essayist, honest and whimsical, with a good deal of
decorative plain speaking. An occasional carelessness
of style is redeemed by unfailing insight.—I. Zangwill
in The Pall Mall Magazine for April, 1895.
A series of well written essays, remarkable on the
whole for observation, refinement of feeling and literary
sense. The book may be taken as a wholesome protest
against the utilitarian efforts of the Time-Spirit, and as a
plea for the rights and liberties of the imagination. We
congratulate Mr. Harte on the success of his book.—
Public Opinion, London, England.
Mr. Harte is not always so good in the piece as in the
pattern, but he is often a pleasant companion, and I
have met with no volume of essays from America since
Miss Agnes Repplier’s so good as his “Meditations in
Motley.”—Richard Le Gallienne, in the London
Review.

PRICE, CLOTH $1.25.


For sale by all Booksellers, or sent postpaid on
receipt of price by The Philistine.
LITTLE JOURNEYS
To the Homes of Good Men and Great.
A series of literary studies published in monthly
numbers, tastefully printed on hand-made paper, with
attractive title-page.
By ELBERT HUBBARD
The publishers announce that Little
Journeys will be issued monthly and that each
number will treat of recent visits made by Mr.
Elbert Hubbard to the homes and haunts of
various eminent persons. The subjects for the first
twelve numbers have been arranged as follows:

1. George Eliot
2. Thomas Carlyle
3. John Ruskin
4. W. E. Gladstone
5. J. M. W. Turner
6. Jonathan Swift
7. Victor Hugo
8. Wm. Wordsworth
9. W. M. Thackeray
10. Charles Dickens
11. Oliver Goldsmith
12. Shakespeare

LITTLE JOURNEYS:
Published Monthly, 50 cents a year. Single copies.
5 cents, postage paid.
Published by G. P. PUTNAM’S SONS,
27 and 29 West 23d Street, New York.
24 Bedford Street, Strand, London.
*** END OF THE PROJECT GUTENBERG EBOOK THE
PHILISTINE ***

Updated editions will replace the previous one—the old editions


will be renamed.

Creating the works from print editions not protected by U.S.


copyright law means that no one owns a United States copyright
in these works, so the Foundation (and you!) can copy and
distribute it in the United States without permission and without
paying copyright royalties. Special rules, set forth in the General
Terms of Use part of this license, apply to copying and
distributing Project Gutenberg™ electronic works to protect the
PROJECT GUTENBERG™ concept and trademark. Project
Gutenberg is a registered trademark, and may not be used if
you charge for an eBook, except by following the terms of the
trademark license, including paying royalties for use of the
Project Gutenberg trademark. If you do not charge anything for
copies of this eBook, complying with the trademark license is
very easy. You may use this eBook for nearly any purpose such
as creation of derivative works, reports, performances and
research. Project Gutenberg eBooks may be modified and
printed and given away—you may do practically ANYTHING in
the United States with eBooks not protected by U.S. copyright
law. Redistribution is subject to the trademark license, especially
commercial redistribution.

START: FULL LICENSE


THE FULL PROJECT GUTENBERG LICENSE
PLEASE READ THIS BEFORE YOU DISTRIBUTE OR USE THIS WORK

To protect the Project Gutenberg™ mission of promoting the


free distribution of electronic works, by using or distributing this
work (or any other work associated in any way with the phrase
“Project Gutenberg”), you agree to comply with all the terms of
the Full Project Gutenberg™ License available with this file or
online at www.gutenberg.org/license.

Section 1. General Terms of Use and


Redistributing Project Gutenberg™
electronic works
1.A. By reading or using any part of this Project Gutenberg™
electronic work, you indicate that you have read, understand,
agree to and accept all the terms of this license and intellectual
property (trademark/copyright) agreement. If you do not agree to
abide by all the terms of this agreement, you must cease using
and return or destroy all copies of Project Gutenberg™
electronic works in your possession. If you paid a fee for
obtaining a copy of or access to a Project Gutenberg™
electronic work and you do not agree to be bound by the terms
of this agreement, you may obtain a refund from the person or
entity to whom you paid the fee as set forth in paragraph 1.E.8.

1.B. “Project Gutenberg” is a registered trademark. It may only


be used on or associated in any way with an electronic work by
people who agree to be bound by the terms of this agreement.
There are a few things that you can do with most Project
Gutenberg™ electronic works even without complying with the
full terms of this agreement. See paragraph 1.C below. There
are a lot of things you can do with Project Gutenberg™
electronic works if you follow the terms of this agreement and
help preserve free future access to Project Gutenberg™
electronic works. See paragraph 1.E below.
1.C. The Project Gutenberg Literary Archive Foundation (“the
Foundation” or PGLAF), owns a compilation copyright in the
collection of Project Gutenberg™ electronic works. Nearly all the
individual works in the collection are in the public domain in the
United States. If an individual work is unprotected by copyright
law in the United States and you are located in the United
States, we do not claim a right to prevent you from copying,
distributing, performing, displaying or creating derivative works
based on the work as long as all references to Project
Gutenberg are removed. Of course, we hope that you will
support the Project Gutenberg™ mission of promoting free
access to electronic works by freely sharing Project
Gutenberg™ works in compliance with the terms of this
agreement for keeping the Project Gutenberg™ name
associated with the work. You can easily comply with the terms
of this agreement by keeping this work in the same format with
its attached full Project Gutenberg™ License when you share it
without charge with others.

1.D. The copyright laws of the place where you are located also
govern what you can do with this work. Copyright laws in most
countries are in a constant state of change. If you are outside
the United States, check the laws of your country in addition to
the terms of this agreement before downloading, copying,
displaying, performing, distributing or creating derivative works
based on this work or any other Project Gutenberg™ work. The
Foundation makes no representations concerning the copyright
status of any work in any country other than the United States.

1.E. Unless you have removed all references to Project


Gutenberg:

1.E.1. The following sentence, with active links to, or other


immediate access to, the full Project Gutenberg™ License must
appear prominently whenever any copy of a Project
Gutenberg™ work (any work on which the phrase “Project
Gutenberg” appears, or with which the phrase “Project
Gutenberg” is associated) is accessed, displayed, performed,
viewed, copied or distributed:

This eBook is for the use of anyone anywhere in the United


States and most other parts of the world at no cost and with
almost no restrictions whatsoever. You may copy it, give it
away or re-use it under the terms of the Project Gutenberg
License included with this eBook or online at
www.gutenberg.org. If you are not located in the United
States, you will have to check the laws of the country where
you are located before using this eBook.

1.E.2. If an individual Project Gutenberg™ electronic work is


derived from texts not protected by U.S. copyright law (does not
contain a notice indicating that it is posted with permission of the
copyright holder), the work can be copied and distributed to
anyone in the United States without paying any fees or charges.
If you are redistributing or providing access to a work with the
phrase “Project Gutenberg” associated with or appearing on the
work, you must comply either with the requirements of
paragraphs 1.E.1 through 1.E.7 or obtain permission for the use
of the work and the Project Gutenberg™ trademark as set forth
in paragraphs 1.E.8 or 1.E.9.

1.E.3. If an individual Project Gutenberg™ electronic work is


posted with the permission of the copyright holder, your use and
distribution must comply with both paragraphs 1.E.1 through
1.E.7 and any additional terms imposed by the copyright holder.
Additional terms will be linked to the Project Gutenberg™
License for all works posted with the permission of the copyright
holder found at the beginning of this work.

1.E.4. Do not unlink or detach or remove the full Project


Gutenberg™ License terms from this work, or any files
containing a part of this work or any other work associated with
Project Gutenberg™.
1.E.5. Do not copy, display, perform, distribute or redistribute
this electronic work, or any part of this electronic work, without
prominently displaying the sentence set forth in paragraph 1.E.1
with active links or immediate access to the full terms of the
Project Gutenberg™ License.

1.E.6. You may convert to and distribute this work in any binary,
compressed, marked up, nonproprietary or proprietary form,
including any word processing or hypertext form. However, if
you provide access to or distribute copies of a Project
Gutenberg™ work in a format other than “Plain Vanilla ASCII” or
other format used in the official version posted on the official
Project Gutenberg™ website (www.gutenberg.org), you must, at
no additional cost, fee or expense to the user, provide a copy, a
means of exporting a copy, or a means of obtaining a copy upon
request, of the work in its original “Plain Vanilla ASCII” or other
form. Any alternate format must include the full Project
Gutenberg™ License as specified in paragraph 1.E.1.

1.E.7. Do not charge a fee for access to, viewing, displaying,


performing, copying or distributing any Project Gutenberg™
works unless you comply with paragraph 1.E.8 or 1.E.9.

1.E.8. You may charge a reasonable fee for copies of or


providing access to or distributing Project Gutenberg™
electronic works provided that:

• You pay a royalty fee of 20% of the gross profits you


derive from the use of Project Gutenberg™ works
calculated using the method you already use to
calculate your applicable taxes. The fee is owed to the
owner of the Project Gutenberg™ trademark, but he
has agreed to donate royalties under this paragraph to
the Project Gutenberg Literary Archive Foundation.
Royalty payments must be paid within 60 days
following each date on which you prepare (or are
legally required to prepare) your periodic tax returns.
Royalty payments should be clearly marked as such
and sent to the Project Gutenberg Literary Archive
Foundation at the address specified in Section 4,
“Information about donations to the Project Gutenberg
Literary Archive Foundation.”

• You provide a full refund of any money paid by a user


who notifies you in writing (or by e-mail) within 30 days
of receipt that s/he does not agree to the terms of the
full Project Gutenberg™ License. You must require
such a user to return or destroy all copies of the works
possessed in a physical medium and discontinue all
use of and all access to other copies of Project
Gutenberg™ works.

• You provide, in accordance with paragraph 1.F.3, a full


refund of any money paid for a work or a replacement
copy, if a defect in the electronic work is discovered
and reported to you within 90 days of receipt of the
work.

• You comply with all other terms of this agreement for


free distribution of Project Gutenberg™ works.

1.E.9. If you wish to charge a fee or distribute a Project


Gutenberg™ electronic work or group of works on different
terms than are set forth in this agreement, you must obtain
permission in writing from the Project Gutenberg Literary
Archive Foundation, the manager of the Project Gutenberg™
trademark. Contact the Foundation as set forth in Section 3
below.

1.F.

1.F.1. Project Gutenberg volunteers and employees expend


considerable effort to identify, do copyright research on,
transcribe and proofread works not protected by U.S. copyright
law in creating the Project Gutenberg™ collection. Despite
these efforts, Project Gutenberg™ electronic works, and the
medium on which they may be stored, may contain “Defects,”
such as, but not limited to, incomplete, inaccurate or corrupt
data, transcription errors, a copyright or other intellectual
property infringement, a defective or damaged disk or other
medium, a computer virus, or computer codes that damage or
cannot be read by your equipment.

1.F.2. LIMITED WARRANTY, DISCLAIMER OF DAMAGES -


Except for the “Right of Replacement or Refund” described in
paragraph 1.F.3, the Project Gutenberg Literary Archive
Foundation, the owner of the Project Gutenberg™ trademark,
and any other party distributing a Project Gutenberg™ electronic
work under this agreement, disclaim all liability to you for
damages, costs and expenses, including legal fees. YOU
AGREE THAT YOU HAVE NO REMEDIES FOR NEGLIGENCE,
STRICT LIABILITY, BREACH OF WARRANTY OR BREACH
OF CONTRACT EXCEPT THOSE PROVIDED IN PARAGRAPH
1.F.3. YOU AGREE THAT THE FOUNDATION, THE
TRADEMARK OWNER, AND ANY DISTRIBUTOR UNDER
THIS AGREEMENT WILL NOT BE LIABLE TO YOU FOR
ACTUAL, DIRECT, INDIRECT, CONSEQUENTIAL, PUNITIVE
OR INCIDENTAL DAMAGES EVEN IF YOU GIVE NOTICE OF
THE POSSIBILITY OF SUCH DAMAGE.

1.F.3. LIMITED RIGHT OF REPLACEMENT OR REFUND - If


you discover a defect in this electronic work within 90 days of
receiving it, you can receive a refund of the money (if any) you
paid for it by sending a written explanation to the person you
received the work from. If you received the work on a physical
medium, you must return the medium with your written
explanation. The person or entity that provided you with the
defective work may elect to provide a replacement copy in lieu
of a refund. If you received the work electronically, the person or
entity providing it to you may choose to give you a second
opportunity to receive the work electronically in lieu of a refund.
If the second copy is also defective, you may demand a refund
in writing without further opportunities to fix the problem.
1.F.4. Except for the limited right of replacement or refund set
forth in paragraph 1.F.3, this work is provided to you ‘AS-IS’,
WITH NO OTHER WARRANTIES OF ANY KIND, EXPRESS
OR IMPLIED, INCLUDING BUT NOT LIMITED TO
WARRANTIES OF MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR
ANY PURPOSE.

1.F.5. Some states do not allow disclaimers of certain implied


warranties or the exclusion or limitation of certain types of
damages. If any disclaimer or limitation set forth in this
agreement violates the law of the state applicable to this
agreement, the agreement shall be interpreted to make the
maximum disclaimer or limitation permitted by the applicable
state law. The invalidity or unenforceability of any provision of
this agreement shall not void the remaining provisions.

1.F.6. INDEMNITY - You agree to indemnify and hold the


Foundation, the trademark owner, any agent or employee of the
Foundation, anyone providing copies of Project Gutenberg™
electronic works in accordance with this agreement, and any
volunteers associated with the production, promotion and
distribution of Project Gutenberg™ electronic works, harmless
from all liability, costs and expenses, including legal fees, that
arise directly or indirectly from any of the following which you do
or cause to occur: (a) distribution of this or any Project
Gutenberg™ work, (b) alteration, modification, or additions or
deletions to any Project Gutenberg™ work, and (c) any Defect
you cause.

Section 2. Information about the Mission of


Project Gutenberg™
Project Gutenberg™ is synonymous with the free distribution of
electronic works in formats readable by the widest variety of
computers including obsolete, old, middle-aged and new
computers. It exists because of the efforts of hundreds of
volunteers and donations from people in all walks of life.

Volunteers and financial support to provide volunteers with the


assistance they need are critical to reaching Project
Gutenberg™’s goals and ensuring that the Project Gutenberg™
collection will remain freely available for generations to come. In
2001, the Project Gutenberg Literary Archive Foundation was
created to provide a secure and permanent future for Project
Gutenberg™ and future generations. To learn more about the
Project Gutenberg Literary Archive Foundation and how your
efforts and donations can help, see Sections 3 and 4 and the
Foundation information page at www.gutenberg.org.

Section 3. Information about the Project


Gutenberg Literary Archive Foundation
The Project Gutenberg Literary Archive Foundation is a non-
profit 501(c)(3) educational corporation organized under the
laws of the state of Mississippi and granted tax exempt status by
the Internal Revenue Service. The Foundation’s EIN or federal
tax identification number is 64-6221541. Contributions to the
Project Gutenberg Literary Archive Foundation are tax
deductible to the full extent permitted by U.S. federal laws and
your state’s laws.

The Foundation’s business office is located at 809 North 1500


West, Salt Lake City, UT 84116, (801) 596-1887. Email contact
links and up to date contact information can be found at the
Foundation’s website and official page at
www.gutenberg.org/contact

Section 4. Information about Donations to


the Project Gutenberg Literary Archive
Foundation
Project Gutenberg™ depends upon and cannot survive without
widespread public support and donations to carry out its mission
of increasing the number of public domain and licensed works
that can be freely distributed in machine-readable form
accessible by the widest array of equipment including outdated
equipment. Many small donations ($1 to $5,000) are particularly
important to maintaining tax exempt status with the IRS.

The Foundation is committed to complying with the laws


regulating charities and charitable donations in all 50 states of
the United States. Compliance requirements are not uniform
and it takes a considerable effort, much paperwork and many
fees to meet and keep up with these requirements. We do not
solicit donations in locations where we have not received written
confirmation of compliance. To SEND DONATIONS or
determine the status of compliance for any particular state visit
www.gutenberg.org/donate.

While we cannot and do not solicit contributions from states


where we have not met the solicitation requirements, we know
of no prohibition against accepting unsolicited donations from
donors in such states who approach us with offers to donate.

International donations are gratefully accepted, but we cannot


make any statements concerning tax treatment of donations
received from outside the United States. U.S. laws alone swamp
our small staff.

Please check the Project Gutenberg web pages for current


donation methods and addresses. Donations are accepted in a
number of other ways including checks, online payments and
credit card donations. To donate, please visit:
www.gutenberg.org/donate.

Section 5. General Information About Project


Gutenberg™ electronic works
Professor Michael S. Hart was the originator of the Project
Gutenberg™ concept of a library of electronic works that could
be freely shared with anyone. For forty years, he produced and
distributed Project Gutenberg™ eBooks with only a loose
network of volunteer support.

Project Gutenberg™ eBooks are often created from several


printed editions, all of which are confirmed as not protected by
copyright in the U.S. unless a copyright notice is included. Thus,
we do not necessarily keep eBooks in compliance with any
particular paper edition.

Most people start at our website which has the main PG search
facility: www.gutenberg.org.

This website includes information about Project Gutenberg™,


including how to make donations to the Project Gutenberg
Literary Archive Foundation, how to help produce our new
eBooks, and how to subscribe to our email newsletter to hear
about new eBooks.

You might also like