Professional Documents
Culture Documents
Propaganda Hitlerin Müftüsünden Nazi Türklere Bir Diktatörün Otopsisi 4th Edition Erdinç Yücel Full Chapter Download PDF
Propaganda Hitlerin Müftüsünden Nazi Türklere Bir Diktatörün Otopsisi 4th Edition Erdinç Yücel Full Chapter Download PDF
Propaganda Hitlerin Müftüsünden Nazi Türklere Bir Diktatörün Otopsisi 4th Edition Erdinç Yücel Full Chapter Download PDF
https://ebookstep.com/product/teknologi-pengelasan-mulyadi-s-t-m-
t-iswanto-s-t-m-t/
https://ebookstep.com/product/perencanaan-tambang-buku-ajar-dr-
supandi-s-t-m-t-ir-hidayatullah-sidiq-s-t-m-t-bayurohman-
pangacella-putra-s-t-m-t/
https://ebookstep.com/product/psikologi-industri-ribangun-bamban-
jakaria-s-t-m-m-boy-isma-putra-s-t-m-m/
https://ebookstep.com/product/pemrosesan-paralel-dahlan-abdullah-
s-t-m-t/
Teori dan Pratikum Rangkaian Listrik Buku Ajar Dr Ir
Ija Darmana M T Erliwati S T M T
https://ebookstep.com/product/teori-dan-pratikum-rangkaian-
listrik-buku-ajar-dr-ir-ija-darmana-m-t-erliwati-s-t-m-t/
https://ebookstep.com/product/deregulasi-dan-restrukturisasi-
sistem-ketenagalistrikan-dr-ir-syarifuddin-nojeng-m-t-dr-ir-h-
arif-jaya-m-t-ir-syamsir-m-t/
https://ebookstep.com/product/ebeveynin-olumu-yeni-bir-yetiskin-
kimligine-gecis-4th-edition-debra-umberson/
https://ebookstep.com/product/dasar-dasar-instalasi-dr-agus-
adiarta-s-t-m-t/
Bir Diktatörün Otopsisi
PROPAGANDA
. . .
ERDiNÇ YUCEL
O KARAKARGA YAYINLARI 54
Her halda ..ıdıılıT. Bu eserin ayım ya da ll><I olamk hiçbir lılılıımil,
reUf halda sahibinin ,anb imi abnmadan kullanılama,.
PROPAGANDA
Erdinç Yücel
ISBN: 978-605-9670-56-2
İmıi�Sahipleri: YeldaCumıılıolfu, M. K. P�
KaraKarxa Y.,ınlan, Desıek Y.,ınlan'nm ab lomdıqudıa.
Yayıncı Senifika No: 13226
• karakarga.com
. info@karakarga.com
,
rfJ karakargayayinlari
O karakargayayinlari
�11.· karakargayayin
Nazizm Türkiye'de 2 73
.......... . . . . . . . . . . . . . . . . .. ........................................................................
ÖN SÖZ
Erdinç Yücel
BÖLÜM 1
KARANLIK ÇÖKERKEN
HER ŞEYİN BAŞLANGICI: BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI
17
basına denk bir enerj iyi ortaya çıkardı. Ondan sonra vay efendim yüz
metrelik dalgalar mı dersiniz, atmosferi kaplayarak güneş ışınlarının
dünyamıza ulaşmasını engelleyen toz bulutları mı dersiniz, oksij en
miktarındaki azalma mı dersiniz, bitki örtüsünün yok oluşu mu . . .
Haliyle 1 2 metrelik giga ahilere yol görünmüştü. B u saatten sonra
neyle nasıl beslenmeyi umuyorsun ki zaten ? Dünyanın dört bir yanı,
nı kaplayan çeşit çeşit sürüngen ortadan kalkarken onlar tarafından
avlanmaktan kurtulan her çeşit hayvancığın ortalığı kaplaması çok
da zor olmayacaktı. Biliyorsunuz, sonrası kuyruklu kuyruksuz bir ta,
kım primatlar, mağaralarda takılan ahiler filan . . . Konuya olayların
en başından, dinozorların yok oluşundan girmem sizi endişeye sevk
etmesin. Amacım her şeyi kendi bağlamına oturtarak konuşmak.
Her şey büyük bir patlamayla başladı çünkü. Tarih böyle akıyor.
Bir sabah uyanmışsın Yucatan Yarımadası yerinde yok. Ertesi sabah
uyanabileceğin zaten şüpheli. En iyisi anı yaşamak. Mağaradaki adam
belki can sıkıntısından resimler çizer mağara duvarlarına. O zaman
her şey herkesindir. Meyve bulursan ye. Taşları yont. Ateşi yak. Tav,
şanı avla, balığı avla, geyiği avla ama geyiğe yine de saygı duy. Onun
boynuzları var. . . Sonra çevrene hakim olmak için hiç bitmeyecek bir
çabaya giriş. Bizonu, mamutu, dinozoru avlayacak silahlar geliştir. . .
İçimden bir ses dinozora takılmış olabileceğinizi söylüyor. Demek
istediğim de o zaten. Her duyduğunuza inanmak zorunda değilsiniz.
İnanmayın da zaten. Çünkü herkesin bir ucundan tutup kendi ide,
oloj ik tercihlerine göre çekiştirdiği bir olaylar bütünü hakkında ko,
nuşacağız.
Tanıklarımız var. Milyonlarca tanık; müthiş acılar yaşamış savaş
kurbanları, soykırımdan ve katliamlardan arta kalanlar. . . Ama yal,
nızca onlar değil. Bu savaş suçlarının şurasında burasında yer almış,
kan ve gözyaşı her yeri kaplarken katilleri alkışlamış, coşkuyla sela,
ma durmuş milyonlar da var. Kurbanların hatırlatmaya ve diğerleri,
nin unutturmaya çalıştığı onca detay var.
Yalnız tanıklar değil, yığınla belge de var başka bakış açılarıy,
la tekrar tekrar didiklenen ama devasa bir propaganda makinesinin
18
kendi kurgusal evrenini yaratmak üzere deforme ettiği, düzenlediği,
yarattığı milyonlarca belgeye tam olarak güvenebilir miyiz ?
Her neyse. Bütün bunlara daha çok var elbette. Şimdi dinozoru
avlayacak silahlar geliştir. Dinozor yoksa bizon avla. Mamut avla . . .
Ama kurda kuşa yem olma. . . Kurttan köpek yap, demirden kılıç,
üzümden şarap, öpücüklerden insan . . . Gelişim böyle bir şey ama her
zaman kolay değil.
Tarihçi olmadığım gibi bir Paul Eluard da değilim. Bu yüzden
bana güvenebileceğinizi söylüyorum. Çünkü elimizde olan veriler
kadar, olmayanları da durmaksızın hatırlatmak niyetindeyim size.
Elimizdeki verileri orta yere saçtığımız vakit, hikayemizdeki boşluk,
lan da daha net görmeye başlarız. Bu boşluklar, özenle üzerinde du,
rup aydınlatmamız gereken tüm kara deliklerin haritasını önümüze
serer. Her yeni cevabın yeni sorulara gebe olmasının da sebebi budur.
İlerleme dediğimiz şey zaten önümüzdeki boşlukların haritasını çı,
kartmak değilse nedir ki ?
Çünkü gökte ay var, güneş var. . . Geceyi ve gündüzü anlayamı,
yorsan, aya ve güneşe tap. Çevrende bizon var. Postuna bürününce
onun gücüne sahip olacağına inan . . . Anlamak için çabalamak gerek
ama korkuyorsan ne olacak ? Gecenin karanlığında karşına çıkabile,
cek şeyler yüzünden gözünü sımsıkı kapat ama orada neler olduğunu
merak etmekten de geri durma. İşte bu bizim hikayemiz . . . Korku ve
saldırganlık arasında . . . Sahip olmak ve kölelik arasında . . . Öznellik
ve nesnellik arasında .. .
Sonra toprağı ek. Hayvanı evcilleştir. . . Mağaradan çıktığında av,
lanmak için ayrı, korunmak için ayrı, gezegenin bilinmeyenlerine
meydan okumak için ayrı ekiplere ihtiyaç duymaya başla. Seni ge,
zegenin bilinmeyenlerinden korumak için ayrı, diğer insanlara karşı
savunmak için ayrı ekipler çıksın ortaya. Sev, öğren, kork, meydan
oku. Kork. Yeniden meydan oku. Bu döngü hiç bozulmasın. Sonra
birileri yaşadığın toprak parçalarını çevrelemeye başlasın.
Artık her şey herkesin olamaz çünkü onun elinde kılıç, seninkin,
de maydanoz var.
19
Artık avlayamadığımız şey kalmadı belki ama anlayamadıkları,
mız gün geçtikçe artıyor. Çünkü her cevap yeni soruların tohumunu
atar. Her şeyi bağlamına oturtmak diyordum ya, işte oraya doğru gi,
diyoruz.
İnsan insana köle olur mu ? Koskoca kurttan köpek yaptık ya, in,
sandan köle neden olmasın ? Arazileri çevrele. Boyun eğdirebildiğin
her şeye boyun eğdir ama anlayamadıklarından korkmaya devam et.
Depremler, gelgitler, yanardağ patlamalarıyla tanış. Yenemediğin her
şeye boyun eğ ama anlamak için kafa patlat. Tanrı kralların var artık
ama savaşlar, kıtlıklar ve hastalıklar onları korumuyor.
Hayat nereden geliyor ? Gündüz güneş, gece ay var, bizonu ise av,
layabiliyorsun . . . Bütün dikkatini ve saygını yukarıya yönelt. Bizonun
postu seni sadece soğuktan korur. O da bir yere kadar. . .
Kuzeyden v e doğudan türlü türlü barbarlar geliyor. Kuzeyde ve
doğuda hayat kolay mı zannediyorsun ? Ama geliyorlar ve neden gel,
dikleri umurunda değil. O zaman onlarla savaş. Boyun eğdirebildiğin
her şeye boyun eğdir. Engelleyemiyorsan kendine başka yollar üret.
Ayağının değdiği her yeri fethet. Yeni şeyler öğren. Onlar yeni so,
rulara yol açsın. Her yeni soruyla el yükselt ama çözümlerin arttıkça
ihtiyaçların da artsın. Sen potansiyellerini artırdıkça, artan refahın
oraya başka insanları çeksin. Ürettiklerin tükettiklerinle hiçbir za,
man denkleşemesin. Bak artık şehirlerin var.
Ama her şey büyük bir patlamayla başladı.
28 Haziran 1 9 1 4 günü Avusturya - Macaristan İmpararorluğu Veli,
ahn Franz Ferdinand . . .
Veliaht Prens Ferdinand dediğimde hepinizin kafasında şimşek,
ler çakmış olmalı. Savaşta Almanlar yenildi, onlar yenilince biz de
yenilmiş sayıldık. Yoksa koskoca Osmanlıyı perişan etmek kimin
haddine ?
Bazılarınız şimdi bıyık altından gülüyor olabilir ki bıyıklar üstü,
ne de konuşma fırsatımız olacak ilerleyen bölümlerde. Sonuçta ne
olduysa oldu ve Almanlar yenildi işte. Savaş bittiğinde artık Alman
İmparatorluğu, Avusturya,Macaristan İmparatorluğu, Osmanlı İm,
20
paratorluğu ve Rus Çarlığı yoktu. Dünya bambaşka bir yer haline
gelmişti. Hepsi o Almanlar yüzünden. Hans ve Helga. Şimdi bildi,
niz ?
Peki Adolf?
Tam da oradayız şimdi. 25 yaşındayken Alman vatandaşı dahi
olmayan Avusturyalı asker kaçağı Adolf, gönüllü olarak Alman or,
dusuna katıldı.
Alman vatandaşı olmadığı, Almanya'da yasal oturum iznine bile
sahip olmadığı ve hatta müttefik Avusturya - Macaristan İmpara,
torluğu makamları tarafından asker kaçağı olarak arandığı halde,
Hitler'in Alman ordusuna nasıl katılabildiği halen tarihçiler arasın,
da tartışılan bir muammadır.
Bir dakika... Alman ordusuna katıldığı sırada artık asker kaça,
ğı olarak aranmıyordu Hitler. Çünkü asker kaçağı olarak aranırken
Münih'te yakalanıp Avusturya'ya götürülen Hitler, Avusturya,Ma,
caristan ordusundan yetkilileri askerliğe elverişli olmadığına ikna
etmiş ve askerlik sorununu aşarak yeniden Münih'e dönebilmiştir.
Hitler'in Avusturya - Macaristan ordusuna katılmamak için
onca maceraya giriştiği halde neden Alman ordusuna gönüllü olarak
katıldığı da ayrı bir mesele. Kesin olan tek nokta Hitler'in o tarihler,
de Aryen Irkına dair saplantılara çoktan kapılmış olduğudur ve ken,
disiyle aynı saplantıya sahip kişi ve gruplarla zaten temas içindedir.
Hitler'e sorarsanız Kavgam isimli kitabındaki iddiası, 3 Ağustos
1 9 1 4'te Bavyera Kralı 3. Ludwig'e mektup yazarak Alman ordusuna
katılmak için başvurduğu ve hemen ertesi gün bu talebinin kabul
edildiğidir.
İşte elimizde var olan belgeler kadar, var olmayanlara bakma,
mızın niçin gerektiğine dair en güzel örneğimiz de, Hitler'in bu
masalıdır. Zira Bavyera Krallığı arşivinde böyle bir mektup yoktur.
Asker alım işlemleriyle saray değil, Savaş Bakanlığı ilgileniyordu.
Daha önemlisi, henüz iki gün önce Dünya savaşına girmiş olan Al,
man İmparatorluğu içindeki ikinci büyük kralın biraz meşgul olması
beklenir. Koskoca kral o hengamede adı sanı belli olmayan, Alman
21
vatandaşı bile olmayan, ülkeye bir kaçak olarak girmiş sıradan bir
Avusturyalının gönüllü askerlik başvurusuyla mı ilgilenecek ?
Nazi propaganda makinesinin Almanlara anlattığı mucizelerle
dolu Hitler masallarını dinlerken neden son derece dikkatli olmamız
gerektiği anlaşılmış olmalı.
Alman ordusuna ne olduğu asla kanıtlanamayacak olan bir ta,
kım hilelerle katılan Onbaşı Hitler, savaş sırasında 35 kez göğüs
göğse muharebeye girdi. Bir kez bacağından yaralandı. Bir kez gaz
saldırısı nedeniyle geçici körlük yaşadı. Savaş bittiğinde düşük rüt,
besine rağmen iki madalyası vardı. Bir de gazilik nişanı . . . Ve yenik
Almanya'nın vermiş olduğu madalyalar kendisine bir takım kapı,
lar açacak olsa da, Almanya'da bir yabancı olarak yaşamaya devam
edecekti. Değişen tek şey, artık gizlenmek zorunda olmadan, Alman
devletinin bilgisi dahilinde bu ülkede yaşayabilecek olmasıydı.
22
YENİLGİYE UGRAYAN DEVRİM
23
Herkes büyük bir felaketin gelmekte olduğunu bilir ama çoğunluk
bunu bilmezden gelir.
il. Enternasyonal, 1 907 Stuttgart Kongresinde savaşın yaklaş,
makta olduğunu tespit ederek savaşın önlenmesi için neler yapıla,
cağını görüştü. Savaşın başlaması halinde ise mümkün olan en hızlı
şekilde sona erdirmek ve savaş koşullarında devrimci durumun oluş,
turulması için neler yapılacağına dair bir hat çizdi.
1 9 1 4'te, savaş başladıktan yalnızca birkaç gün sonra ise Sosyal
Demokrat Parti, il. Enternasyonal'in Stuttgart Kongresinde alınan
kararlara karşın barışçıl politikalarından bir anda çark etti ve milli,
yetçi bir söylem üretmeye başladı. Partiyle bağlantılı bazı sendikalar
bu söylemi o kadar ileri taşıdılar ki, Alman işçi sınıfının gelişimi için
yeni toprakların fethinin şart olduğu propagandasını bile yaptılar.
Savaşı umut olarak pazarlamak gerçekten dahicedir ama savaş,
rahat koltuğunuzda izleyerek alkışlayabileceğiniz bir şey değildir.
Ondan kaçamazsınız. Savaşın refah getireceği propagandaları yapı,
ladursun, savaşta harcanacak insan gücü, en çok fabrikalardan ve o
dönem Almanya' da çok güçlü olan sendikalardan çekiliyordu. Savaş
daha birinci yılını doldurmadan yüz binlerce işçi cephede ölmüştü
bile ve işler pek de yolunda gitmiyordu. 1 9 1 6'da işçilere özel bir yasa
çıkarıldı ve stratej ik sektörlerde çalışanlar hariç neredeyse tüm işçi,
ler cepheye sürüldü. Geri kalanlar ise ekmeği bile karneyle alıyorlar,
dı ve kendilerine ayrılan paylar da düşürüldükçe düşürülüyordu. Bu
da işçiler arasında hoşnutsuzluğu artırdı. Şehirler ve köylerden cep,
heye giden mektuplar artık askerlere dayanma gücü verecek umut
dolu şeylerden değil, açlık ve sefaletten söz ediyordu. Peki, geride
bıraktıkları açlıktan kırılırken, asker ne için savaşır?
Başlangıçta Sosyal Demokrat Parti içinde yalnızca birkaç kişiden
ibaret olan savaş karşıtı muhalefet, artık sesini daha fazla duyura,
bilir olmuştu. Grevler, işçi konseyleri... Ne ararsanız vardı. Sosyal
Demokrat Parti de bölünmüştü zaten.
1 9 1 8'e geldiğinde artık her şey daha da karmaşıklaşacaktı. Rus,
ya'daki devrim en çok Almanya ve Avusturya,Macaristan'da yan,
24
kı buldu çünkü savaş bunlar için hiç de parlak geçmiyordu. Ama
Alman komünistleri için Rusya'dan gelen haberler de pek iç açıcı
sayılmazdı. 1 9 1 7 N isan'ında "Bütün iktidar Sovyetlere " diyen Lenin
gitmiş, konsey demokrasisi yerine Sovyetleri fiilen etkisizleştiren
otoriter bir sosyalizmin inşasına başlanmıştı. Oysa eli kulağındaki
Alman devriminde de konseyler çok etkili bir rol oynayacaktı. Ve
Alman komünistlerinin bir kısmı için konsey demek sosyalizm de,
mekti. Bolşeviklere karşı devrim öncesinde de şüpheci ve mesafeli
bir tavra sahip olan Rosa Luxemburg gibi bazı Alman komünistler
Lenin liderliğindeki devrim hareketini coşkuyla karşılasalar da Bol,
şeviklerin pratiğine karşı eleştiriden de geri durmuyorlardı.
Bolşeviklerin devrim sonrası izleyeceği rota henüz ana hatlarıyla
bile tam olarak ortaya çıkmamışken olan bitenleri çözümleme be,
cerisinden dolayı Rosa Luxemburg, Karl Liebknecht ve sonradan
anarşist bir çizgiye çekilecek olan Otto Rühle'yi özel olarak anmak
gerek. Rosa ve Karl kısa bir zaman sonra 1 920 Berlin ayaklanmasın,
da katledilecek olsa da, Otto Rühle hayatta kalır ve faşizmin henüz
yükseliş evresinde olduğu yıllarda, faşizme karşı mücadele için örgüt,
lenme arayışına girerek anti,faşizmin ilk teorisyenlerinden biri olur.
Henüz Adolf'ten pek söz etmemiş olmam sıkıcı geldiyse biraz daha
sabredin. Tam da onu anlatıyorum aslında. Adolf'ler, Benito'lar sak,
sıda yetişmiyor. Nasyonal Sosyalizm de kuluçka kabında üretilmedi.
Almanya 1 9 1 8'e büyük grevlerle girdi. İşçiler ise tıpkı Rusya'da
devrim öncesinde olduğu gibi konseylerde örgütleniyorlardı. Ekim
ayına gelindiğinde artık Alman ordusunun hezimeti kesinleşmişti,
buna rağmen kurmaylar hala İngiliz donanmasına saldırı planları
yapıyorlardı ve bu da ordu içinde huzursuzluğa ve küçük çaplı bir
isyana neden oldu.
İsyan eden erlerin tutuklanarak götürüldüğü Kiel şehrinde bu tu,
tuklamalara tepki gösteren işçilerin üstüne ateş açıldı ve ordunun bu
tavrı da yaklaşık 20 bin askerin ayaklanarak asker konseyleri kurma,
sına neden oldu. Kasım ayının başında Kiel şehri artık devrimci işçi
ve asker konseylerinin kontrolü altındaydı. Hareket yalnızca dört
25
gün içinde o kadar hızlı yayıldı ki, Rusya'daki devrimin ilk yıldö
nümü olan 6 Kasım geldiğinde ayaklanma 20 ayrı şehre yayılmıştı.
8 Kasım'da ise Münih İşçi, Asker ve Çiftçi konseyleri, hiç kan
dökülmeden Bavyera Sovyet Cumhuriyeti'nin kurulduğunu ilan
ettiler. Böylece Avrupa'nın ilk sosyalist devleti de Almanya'da ku
rulmuş oldu. Ama fazla yaşamayacaktı. Bavyera Sovyet Cumhuri
yeti yalnızca 6 ay sonra aslında ordu artığı, aşırı milliyetçi düzen
siz bir grup olan Freikorps birliklerinin saldırısı sonucu yıkılacaktı.
Hani haberlerde filan duyanlarınız olmuştur: "Almanya'da 30 Ni
san gecesi yapılan 1 Mayıs kutlamalarında yine çatışmalar yaşandı"
derler her sene . . . Bu gösteri ve çatışmalar, aslında Bavyera Sovyet
Cumhuriyeti'ni anmak içindir. Alman ordusunun Münih'e yeniden
girdiği tarih, 30 N isan 1 9 1 9'dur çünkü.
Bu arada Almanya çapındaki ayaklanma 9 Kasım 1 9 1 8 günü
Berlin'e ulaştığında imparatorluk sarayı Spartakistlerin liderliğinde
ele geçirilerek, "İşçi ve Askerlerin Sosyalist Cumhuriyeti" ilan edil
di. Buna karşın Rusya'daki Sovyet devriminin Almanya'da tekrar
lanmasını istemeyen Sosyal Demokratlar da aynı gün cumhuriyeti
ilan ettiler.
Büyük savaş biterken, Almanya' da monarşinin yerini ikili iktidar
almıştı. Ama bu durum da uzun sürmedi. 1 3 Ocak 1 9 1 9'da Freikorps
birlikleri Berlin'e girerek büyük bir katliama giriştiler. 1 9 Ocak'ta
ise yeni anayasayı yapacak olan Kurucu Meclis seçimleri gerçekleş
tirildi. Cumhuriyeti ilan eden Sosyal Demokrat Parti yüzde 3 7 ,9 oy
oranıyla seçimlerden galip olarak ayrıldı. Onlardan ayrılmış olan
USPD yüzde 8, cumhuriyet karşıtı aşırı sağcı DNVP ise yüzde 1 0
seviyesindeydi.
Tam da bu noktada Freikorps için parantezimizi açabiliriz. Savaş
tan yenilgiyle çıkan Alman Ordusu fiziki açıdan çX>kmüş durumday
dı ve bu moralleri de yerle bir etmişti. Bu olaylar yaşanırken henüz
imzalanmamış olan Versay Antlaşması da ordunun büyük ölçüde
terhisini, zorunlu askerliğin kaldırılmasını ve ordu mevcudunun yüz
bin ile sınırlı tutulmasını öngörüyordu. Bu nedenle imparatorluğun
26
yıkılması sonrası yeniden organize olan Alman devleti için resmi
bir sıfatı olmayan bu düzensiz birlikler, büyük önem kazanacaktı. En
azından Alman devleti içinde Versay Antlaşmasına büyük tepki du,
yan bazı aşırı milliyetçi ya da monarşist kesimler için. . .
Freikorps birlikleri Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Alman or,
dusundan arta kalan unsurlardan oluşmuş, düzensiz, silahlı birlikler,
di. Versay Antlaşması imzalanmadan hemen önce Alman ordusu,
nun mevcudu 350 bin kadarken, Freikorps birliklerinin mevcudu
250 binin üzerindeydi. Bunlar, savaştan sonra sivil hayata uyum
sağlayamayan psikopatlar, yenilgi sonrası ortaya çıkan sosyal huzur,
suzluklara karşı öfke duyan anti,komünistler ve yenilgiyi bir takım
iç düşmanlara bağlayan aşırı milliyetçilerden oluşuyordu. Freikorps
birliklerinin sembolü Svastika (gamalı haç) idi. Dünya savaşındaki
yenilgiden sonra bunları destekleyen ana unsurlar ordu içindeki ve
dışındaki bir kısım monarşistler olsa da, Sosyal Demokrat Parti li,
derleri arasında da Freikorps destekçileri olduğu bilinmektedir. Fre,
ikorps birlikleri daha sonralan birçok sosyal demokratı da komünist
isyancılara destek vermek suçlamasıyla öldüreceklerdir.
Bu arada o günlerde kimsenin dikkatini çekmeyen bir başka ge,
lişme daha olur. 5 Ocak 1 9 1 9'da Münih'te bir araya gelen 6 aşırı
Alman milliyetçisi, Alman İşçi Partisi'ni kurma karan alır. Genel
Başkan olarak da gazeteci ve şair Karl Harrer seçilir.
Mart ayına gelindiğinde savaşın mağlupları arasında yer ala,
rak dağılan Avusturya ve Macaristan'da da konseyler kurulur.
Macaristan'da Konsey ( Sovyet) Cumhuriyeti kurulur. Bela Kun li,
dediğindeki bu sosyalist devletin de ömrü sadece 5 ay olacaktır. Al,
manya, Avusturya ve Macaristan'daki devrimci faaliyetlerinin yanı
sıra, Rusya'daki iç savaşa da Kızıl Ordu saflarında aktif olarak katılan
Bela Kun, yıllar sonra Stalin'in emriyle infaz edilecektir.
Sosyal Demokrat Parti cumhuriyeti ilan etmiş, İşçi ve Askerle,
rin Sosyalist Cumhuriyeti'ni Berlin'e gömmüş, Spartakistleri imha
etmiş, seçimlerin yaprlıp meclisin açılışını sağlamış, geriye savaşı
resmen bitirecek olan Versay antlaşmasının imzalanması ve anaya,
27
sanın yürürlüğe girmesi kalmıştır. Aslında ocak ayında oturumları
başlamış ve henüz imzalanıp resmileştirilmeden önce bazı maddeleri
yürürlüğe sokulmuş olan Versay Antlaşması Haziran'da imzalanır,
Temmuz'da anayasa yürürlüğe girer. Öy le ya da böyle halen Alman
işçilerinin en büyük partisi olan Sosyal Demokrat Parti'nin kirli bir
mendil gibi kenara atılmasının vakti gelmiş gibidir.
1 920 yılı mart ayında Alman Anavatan Partisi'nin kurucusu mo,
narşist Wolfgang Kapp, Freikorps birliklerini kullanarak darbe yapar.
Aslında Kapp darbenin görünen yüzü olsa da darbenin arkasında bir
takım aşırı milliyetçi ve monarşist subaylar vardır. İlerde bu darbeye
kısaca yeniden değinerek bu subaylardan birini daha yakından tanı,
yacağız. Ama ona henüz zaman var.
Darbenin başlangıcı, sosyal demokrat cumhurbaşkanın Freikorps
birliklerinin terhisine dair talebinden sonraya denk gelir. Sosyal
demokratlar Versay Antlaşmasının toplumda yarattığı derin utancı
ve öfkeyi doğru okuyamadıkları gibi, toplumun "aşırı uçlara" yönel,
mesine engel olmak için radikal sola karşı önlemler alıp dururken,
attıkları her adımda Nazizmin gelecekteki zaferine giden yolları da
açmış oldular. Günümüzde Marksist ya da Anarşist araştırmacılar dı,
şında bu hususu hatırlatan pek kimse kalmamıştır. "Ilımlı" olmak
halen en büyük erdem kabul edilmektedir çünkü. Nazizmin iktidarı
kolayca gasp edebilmiş olmasında en büyük pay bu "ılımlı" siyaset,
lerde olduğu halde . . .
Freikorps birliklerinin Berlin'e girmesiyle birlikte, sosyal demok,
radar Berlin'i bırakıp kaçarlar ama Ruhr bölgesi işçilerinin kurduğu
50 bin kişilik Ruhr Kızıl Ordusu darbeye direnir. İşçiler genel greve
gider ve darbe püskürtülür, konseyler ise yeniden kurulmuştur.
Darbenin püskürtülmesinden sonra Berlin'e dönen Sosyal De,
mokrat Parti liderleri, işçileri genel grevi durdurmaya çağırır ama
başarılı olamaz. Bu süreçte fazlasıyla yıprandıkları için, sağ kanat par,
tilerin kuracağı hükümeti dışardan destekleyeceklerini açıklarlar. Al,
man Komünist Partisi ise işçiler silahlı direniş ve genel grevle darbeyi
püskürtürken, pasif kalmış ve olan bitenleri izlemekle yetinmiştir.
28
Darbe bastırıldıktan sonra Sosyal Demokrat Parti, işçi direnişleri
"sorununu" çözmeye yöneldi. Grev ve direniş içindeki işçilerin üzeri
ne gidildi. Ruhr Kızıl Ordusu ise ordu tarafından dağıtıldı. Ruhr böl
gesindeki işçi hareketinin ezilmesi, birkaç yıl sonra yaşanacak olan
Fransız işgali sırasında gerçekleştirilen grev ve direnişlerin de etkisiz
kalmasının sebeplerinin başında yer alacaktır.
Bu koşullarda Haziran ayında yapılan seçimlerde Sosyal Demok
rat Parti ( SPD) 6 milyon oy kaybı ile yüzde 2 1 , 7'ye geriler. Daha önce
onlardan kopmuş olan Bağımsız Sosyal Demokrat Parti ( USPD) ise
oylarını iki kat artırarak yüzde 1 6'ya ulaşır ama bir yıl önceki seçim
lere göre bu iki partinin oylarında hala 3 ,3 milyonluk bir kayıp var
dır. Komünist Parti zaten kendi iç karışıklıkları yüzünden seçimlere
dahi girememiştir. Cumhuriyet karşıtı aşırı sağcı DNVP ise yüzde
1 5 'e yükselmiştir.
Sonraki üç yıl yine ayaklanmalarla, grevler ve katliamlarla ge
çecektir ama Alman siyasetinin aşırı sağa kayışı ilk işaretlerini ver
meye başlamıştır işte. Şimdi küçük bir boşluğu doldurmamızın vakti
gelmiş olmalı. Son olarak Münih'te 6 kafadara Alman İşçi Partisi'ni
kurdurmuştuk değil mi?
Partinin kurucuları ne kadar iddialı olursa olsun partilerinin altı
boştu. Bu nedenle üye sayısını kabarık göstermek için üye numarala
rını 5 0 1 'den başlattılar.
Ortalık bunca karışıkken kurulan bu yeni partinin ne olduğunu,
neci olduğunu anlamak isteyen taze cumhuriyetin askeri istihbarat
birimleri ise Alman İşçi Partisi hakkında bilgi edinip raporlamak
üzere bir haber elemanını görevlendirmeye karar verdi. Savaştan
sonra askeri istihbarat tarafından eğitilen bu haber elemanı, 1 9 1 9'un
yaz aylarında Münih'teki parti merkezine girip parti liderlerinden
Anton Drexler'le karşılaştığında kendini şöyle tanıtmış olmalıdır:
"Guten tag herr Drexler, ich heisse Adolf... Adolf Hitler! "
29
SPOİLER: STRATEJİK DERİNLİK
30
bir ülkede istihbarat elemanı olarak yanaştığı minicik partiye lider
olmuş. Sonra iktidarı ele geçirmiş. Avrupa'nın neredeyse her ülkesi
ne birer günde giren dehşetli bir ordunun başkomutanlığını yapmış
filan . . . Günümüzde bazıları için çok çarpıcı ama yalnızca bazı "mi
nik" detayları atlamanız lazım.
Başarısız birahane darbesini geçiyorum. İkinci Dünya Savaşı'nı
başlattığında muazzam bir askeri ve teknik kapasiteye sahip olan Al
manya, savaş sonunda ikiye bölünecektir. Bu iki parçadan biri İngi
liz ve Amerikan işgaline, diğeri Rus işgaline uğrayacaktır. Yere göğe
sığdıramadığı Almanlar, 5 milyonu asker olmak üzere 7 ,5 milyon
dan fazla kayıp vermiş olacaktır. Bu da Almanya nüfusunun yüzde
1 1 'i yapar, sakat kalanları konunun dışında bıraktığımızda . . . Erkek
nüfusu büyük ölçüde yok olduğu için fabrikalarında çalışacak insan
bulamayacaklardır. Hiç düşünmez misiniz bugün Almanya' da neden
milyonlarca Türk var?
İlk kuşak Almancılardan birilerine rastlayacak olursanız bir so
run bakalım işçi olarak gittikleri Almanya'da kaldıkları barakaların,
karavanların önünde ne gibi kuyruklar oluşuyormuş ? Ekonomik,
toplumsal, siyasal krizleri boş verin. Hitler sonrası Almanya'nın cin
sel krizi bile bugün dinleyenleri titretmeye yeter. Hitler'in mirası işte
budur. Yerlere göklere sığdıramadığı ırkının "kara kafalı" Türklerle
filan nasıl. . .
B u işler böyle işte. Kendini doğrulayan kehanetler d e aslında
kendini doğrulamamaktır. İddiana uyan verilerin hepsini art arda
sıralarsın ama uymayanları göz ardı edersin. Her şey bitip gerçek
resim ortaya çıktığında ise zaten sen orada değilsindir. Büyük sava
şın en büyük yıkımını yaşayan şehirler Dresden'dir, Hamburg'dur,
Braunschweig'tir, Berlin'dir. Braunschweig'e, yalnızca 24 saatte 1 0
bin ton bomba yağdırılmıştır. Yalnızca İngiliz v e Amerikan hava
kuvvetleri tarafından Berlin'e atılan bomba miktarı yaklaşık 70 bin
tondur. 1 943 'te Gomora Operasyonu adı verilen hava saldırıları so
nucu stratej ik sanayi tesislerinin bulunduğu Hamburg neredeyse ta
mamen yok edilmiştir. Dresden'de 2 günlük bombardımandaki ölü
31
sayısı yüz binlercedir. Berlin'de galiplerin tecavüzüne uğrayan Al
man kadınlarının sayısı en iyimser tahminle on binlercedir.
Savaş ekonomisini, sivil Almanların yaşadığı o dehşetli sefaleti
filan hiç anmaya bile gerek yok. İşin orası bütün Avrupa'da geçer
liydi. Peki, Almanya'nın bütün bilimsel ve teknoloj ik birikiminin
ABD ve Rusya'ya akmış olmasına ne demeli ? Bugünkü dillere destan
Amerikan istihbaratının bel kemiğinin bu savaş sayesinde oluştu
rulmuş olmasına ne demeli ? Rakipleri ABD ve Rusya'nın nükleer
silahlanmasını, bu savaşa borçlu olmasına ne demeli ?
Siz de Hitler'in bir dahi olduğunu düşünüyor musunuz ? Ülkesi
nin bütün potansiyelini ideoloj ik saplantılarla ve bin yıllık bir im
paratorluk kurma hevesiyle heba etmiş olması, size gerçekten dahice
görünüyor mu ?
Ama hikaye böyle son eriyor ve her şey biterken artık ortada Al
man ordusu diye bir şey yok. Savaşta semiren Alman şirketlerinin
hepsi ilerleyen yıllarda en birinci Nazi karşıtı olacaklardır. Savaştan
önce Hitler'in peşinden coşkuyla giden Almanlar savaştan onlarca
yıl sonra dahi onun adını sadece tiksintiyle anacaklardır. Pek kıy
metli kitabı tam 70 sene boyunca basılamayacaktır.
Şimdi tekrar Münih'teki Alman İşçi Partisi'nin merkezine dö
nerken, büyük savaştan sonraki Almanya'nın bu feci akıbetini her
an akılda tutmak gerçekten de faydalı olacaktır. Çünkü geriye dönüp
baktığımızda bütün bir ol;ıylar dizisini görme şansına sahibiz ve bü
yük resim görmeye çok meraklıysak büyük resim işte tam olarak ora
dadır. Bölünmüş, yıkılmış, harap olmuş, milyonlarca vatandaşı yok
olmuş, bütün potansiyelleri yağmalanmış, bitik bir ülke.
Gerçekten zekice . . .
32
ADOLF'ÜN KİMLİGİ
33
Another random document with
no related content on Scribd:
paljolla veellä niellä, ettei tavallista tietä saaren taitse aina saa
ohjatuksi. Silloin se lautan rikki ruhjoo noita louhikoita vastaan ja
katsokoot siinä silloin miehet eteensä, miten päänsä pärjäävät… Jo
siinä kerta oli minullekkin huonosti käyvä, kun teki saman tempun",
kertoi laskijamme.
XII. Lopuksi.
Näin oli viisiviikkoinen veneretkemme nyt päättynyt.
Updated editions will replace the previous one—the old editions will
be renamed.
1.D. The copyright laws of the place where you are located also
govern what you can do with this work. Copyright laws in most
countries are in a constant state of change. If you are outside the
United States, check the laws of your country in addition to the terms
of this agreement before downloading, copying, displaying,
performing, distributing or creating derivative works based on this
work or any other Project Gutenberg™ work. The Foundation makes
no representations concerning the copyright status of any work in
any country other than the United States.
• You pay a royalty fee of 20% of the gross profits you derive from
the use of Project Gutenberg™ works calculated using the
method you already use to calculate your applicable taxes. The
fee is owed to the owner of the Project Gutenberg™ trademark,
but he has agreed to donate royalties under this paragraph to
the Project Gutenberg Literary Archive Foundation. Royalty
payments must be paid within 60 days following each date on
which you prepare (or are legally required to prepare) your
periodic tax returns. Royalty payments should be clearly marked
as such and sent to the Project Gutenberg Literary Archive
Foundation at the address specified in Section 4, “Information
about donations to the Project Gutenberg Literary Archive
Foundation.”
• You comply with all other terms of this agreement for free
distribution of Project Gutenberg™ works.
1.F.
1.F.4. Except for the limited right of replacement or refund set forth in
paragraph 1.F.3, this work is provided to you ‘AS-IS’, WITH NO
OTHER WARRANTIES OF ANY KIND, EXPRESS OR IMPLIED,
INCLUDING BUT NOT LIMITED TO WARRANTIES OF
MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR ANY PURPOSE.
Please check the Project Gutenberg web pages for current donation
methods and addresses. Donations are accepted in a number of
other ways including checks, online payments and credit card
donations. To donate, please visit: www.gutenberg.org/donate.
Most people start at our website which has the main PG search
facility: www.gutenberg.org.