Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 48

Kozmik Albay Kozmik Oda Operasyonu

11th Edition Erkan Y■lmaz Büyükköprü


Visit to download the full and correct content document:
https://ebookstep.com/product/kozmik-albay-kozmik-oda-operasyonu-11th-edition-erk
an-yilmaz-buyukkopru/
More products digital (pdf, epub, mobi) instant
download maybe you interests ...

O Amante do Tritão 11th Edition R B Mutty

https://ebookstep.com/product/o-amante-do-tritao-11th-edition-r-
b-mutty/

Getal Ruimte vwo B deel 1 11th Edition J H Dijkhuis E A

https://ebookstep.com/product/getal-ruimte-vwo-b-deel-1-11th-
edition-j-h-dijkhuis-e-a/

Getal Ruimte vwo B deel 2 11th Edition J H Dijkhuis E A

https://ebookstep.com/product/getal-ruimte-vwo-b-deel-2-11th-
edition-j-h-dijkhuis-e-a/

Getal Ruimte Uitwerkingen vwo B deel 2 11th Edition J H


Dijkhuis E A

https://ebookstep.com/product/getal-ruimte-uitwerkingen-vwo-b-
deel-2-11th-edition-j-h-dijkhuis-e-a/
Getal Ruimte Uitwerkingen vwo B deel 3 11th Edition J H
Dijkhuis E A

https://ebookstep.com/product/getal-ruimte-uitwerkingen-vwo-b-
deel-3-11th-edition-j-h-dijkhuis-e-a/

On Dokuz Numaral■ Oda 2nd Edition Doris Lessing

https://ebookstep.com/product/on-dokuz-numarali-oda-2nd-edition-
doris-lessing/

Petjah Satu dari Seribu Aku Mau Kamu Oda Sekar Ayu

https://ebookstep.com/product/petjah-satu-dari-seribu-aku-mau-
kamu-oda-sekar-ayu/

Equações Diferenciais Elementares e Problemas de


Valores de Contorno 11th Edition William E Boyce
Richard C Diprima Douglas B Meade

https://ebookstep.com/product/equacoes-diferenciais-elementares-
e-problemas-de-valores-de-contorno-11th-edition-william-e-boyce-
richard-c-diprima-douglas-b-meade/

Protesis parcial removible 13th Edition Alan B. Carr Y


David T. Brown

https://ebookstep.com/product/protesis-parcial-removible-13th-
edition-alan-b-carr-y-david-t-brown/
m
:::o

z

r-
3::

DJ
C:
-<
c:
"
"
Q:
"O
:::o
c:

"
o
N
3:

"
)>

CD


Erkan Yılmaz Büyükköprü

1967 Ankara doğumludur. İlk ve orta öğrenimini Ankara Aydınlıkevler'de


tamamlamıştır. l 983 yılında Harp Okuluna girmesi ile başlayan ve 33 yıl süren
askerlik hayatı boyunca şerefte taşıdığı üniformasını 2016 yılı Kasım ayında
çıkarmak durumunda kalmış ve kıdemli albay rütbesi ile emekli olmuştur. Evli
ve iki çocuk babasıdır.
Safahatı ve sicil kayıtlan, askerlik görevine daha yüksek mevkilerde ve
rütbelerle devam edeceğinin işareti olmasına rağmen, o da ülkesini ve milletini
canının önüne koyan diğer birçok silah arkadaşı gibi hainlerin kumpasının
hedefi olmuştur.
Hedeflerden birisi olması tesadüf değildir.
Bunun gerekçesi sadece meslek hayatının toplam 15 yılını terörle
mücadelede geçirmesi, 8 yıl Özel Kuvvetler Komutanlığında görev yapması,
Irak Kuzeyine 1992 yılında yapılan ilk sınır ötesi harekata bilfiil katılması veya
birçok şerit rozet, takdir ve madalyayla taltif edilmesi değildir. O aynı zamanda
"Kozmik Oda"nın teslim edildiği, elimine edilmesi gereken vatansever bir
askerdir. Hainler amaçlarına ulaşmış, Albay Büyükköprü, 15 Temmuz 2016
tarihinde FETÖ terör örgütü mensubu hainlerin darbe kalkışmasından sonra
yaşananlar nedeniyle (görev süresi TSK tarafından 2 yıl uzatılmasına rağmen)
TSK'den ayrılmak durumunda kalmıştır .


Kırmızı Kedi Yayınevi: 1318
İnceleme: 114

Kozmik Albay - Kozmik Oda Operasyonu


Erkan Yılmaz Büyükköprü

©Erkan Y ılmaz Büyükköprü, 2020


© Kırmızı Kedi Yayınevi, 2020

Yayın Y önetmeni: Enis Batur

Editör: Mehmet Ali Güller


Kapak Tasarımı: Umut Tezerer
Son Okuma: Mustafa Çolak
Sayfa Tasarımı: M. Aslıhan Özçelik

Tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında, yayıncının yazılı izni alınmaksızın
hiçbir şekilde kopyalanamaz, elektronik veya mekanik yolla çoğaltılamaz,
yayımlanamaz ve dağıtılamaz.

Birinci Basım: Kasım 2020, İstanbul


On Birinci Basım: Mart 2021, İstanbul
ISBN: 978-605-298-723-0
Kırmızı Kedi Sertifika No: 40620

Baskı: Pasifik Ofset


Cihangir Mah. Güvercin Cad. No: 3/1 Baha İş Merkezi A Blok Kat: 2
34310 Haramidere/İSTANBUL
T: 0212 412 17 77 Sertifika No: 44451

Kırmızı Kedi Yayınevi


kirmizikedi@kirmizikedi.com / www.kirmizikedi.com
facebook.com: kirmizikediyayinevi / twitter.com: krmzkedikitap
instagram: kirmizikediyayinevi
ômer Avni Mah. Emektar Sok. No: 18 Gümüşsuyu 34427 İSTANBUL
T: 0212 244 89 82 F: 0212 244 09 48
Erkan Yılmaz Büyükköprü

KOZMİK ALBAY
Kozmik Oda Operasyonu
İÇİNDEKİLER

Başlarken ı 9
Her Şey Böyle Başladı ı 12
Takip Görevi ı 13
19 Aralık 2009' da Yaşananlar ı 20
Polis Operasyon İçin Düğmeye Basıyor ı 23
Merkez Komutanlığı Personeli Bekleniyor ı 28
O Kılğıt ı 30
Ev Araması ı 37
21 Aralık 2009 ı 43
Bülent Arınç'ın Açıklamaları ı 47
Annç'ın Suikast İddiasından Faydalanma Hesabı ı 52
Genelkurmay Başkanlığının İlk Basın Açıklaması ı 56
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile Görüşmem ı 57
8 Mermi Yalanı ı 60
Bölge Başkanlığına Operasyon ı 65
Hılkimin Bölge Başkanlığına Gelmesi ı 76
Muzaffer Ata Başçavuş'un Evinde Yapılan Aramalar ı 79
Genelkurmay'ın Basın Açıklaması ı 81
Önce Nezarethane Sonra Adliye ı 82
Mahkemeye Çıkarılıyoruz ı 90
Özel Kuvvetler Okul Komutanlığında Görevlendirme ı 94
Başbuğ-Erdoğan Görüşmesi ı 98
Yalan Haberler ı 99
İki Davayı İlişkilendirme Çabası ı 104
Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Servet Yörük ı 105
Kozmik Oda Aramasına İzin ı 111
TEM Polislerinin Bilirkişiye Baskısı ı 114
'Kozmik Odalarda' Aramalar Başlıyor ı 118
Aramanın Sonuçlanması ı 131
Selahattin Kısacık'ın Tutanağa Şerhi ı 136
Kozmik Odaları Mühürleme Tutanağı • 138
Kadir Kayan'ın ' Takip Edilme' Şikayeti • 141
Genelkurmay Başkanlığının Tutanaklara İtirazı • 143
Savcı Hard Diskin Peşinde • 146
Genelkurmay Hard Diski Teslim Etti • 148
Savcının hedefi 16 Numaralı Oda • 152
Kozmik Oda Aramasına Tepkiler • 154
Savcının Kozmik Odadan Çıkardığı
Hard Diskin Başına Gelenler • 162
Asılsız İhbarlar • 167
Mustafa Bilgili Tarafından Yapılanlar ve Yapılmayanlar • 169
Savcı Sadık Bayındır'ın Araştırma ve Tespitleri • 174
Sahte İhbar Tutanağı Tutan Komiser • 180
Emniyet'in Analizi ve Değerlendirme Raporu • 183
O Kağıdın Analizi • 186
Sarı Basın Karh • 191
Abdullah Gül'le İlgili İllegal Bilgi Toplama Faaliyeti Konusu • 193
Yusuf Akal'ın Odasındaki ' Deliller' • 195
Delillerin İmha Edildiği İddiası • 196
Kroki Analizi • 197
Kapı Zillerinin Fotoğrafı • 199
Telefon Analizi • 203
'Kovuşturmaya Yer Olmadığı' Kararı • 204
Tekin Küçük 39759, Cumhuriyet Savcısı • 210
Hakim ve Savcılara Açılan Davaların Sonuçları • 212
Polisler ve Bilirkişiler Hakkında Açılan Dava • 217
Hard Diskin Hukuksuz Çoğalhlması • 221
İhbarcı Doktor Ferit Çiçek • 226
Polis Kumpasları • 227
Polislerin Hukuksuzlukları • 229
Polis-Savcı-Hakim Üçgeninde FETÖ Kumpası • 235
Sonsöz • 238
Bu kitabı,
kitabın hazırlıgı sürecinde zamansız olarak kaybettigimiz,
FETÖ ile m ücadele ederek Kozmik Oda'dan bilgi ve belge çıkarılmasına
izin vermeyen komutan olarak tarihe geçen,
cesareti, duruşu ve komutanlık vasıfları ile Türk subayına
hainler ve düşmanlar ile mücadelede model olacagına inandıgım
kahraman komutanım, dönemin Seferberlik Tetkik Daire Başkanı
merhum emekli Tümgeneral Selahattin Kısacık'a
ithaf ediyorum.

Erkan Yılmaz Büyükköprü


Emekli Albay
Başlarken

Bu kitabı tarihe not düşmek için yazdım.


Eğrisiyle doğrusuyla, eksiğiyle fazlasıyla kamuoyunda
çok farklı biçimlerde "Kozmik Oda" ya da "Arınç Suikastı"
olarak bilinen soruşturmanın, aslında doğrusunun ne oldu­
ğunu birinci ağızdan anlatmak istedim.
TSK mensubu yüzlerce general, subay, astsubay ve sivil
memura yönelik olarak "Balyoz, Ergenekon, Askeri Casusluk
ve Poyrazköy" olarak bilinen diğer birçok kumpas davasıyla
birlikte göz önüne alındığında, bu komplonun amacının sa­
dece TSK'yi zayıf düşürmek ve onu karanlık emellere göre
yeniden şekillendirmek olmadığı, aynı zamanda, aslında ül­
kemizin bütünlüğüne ve geleceğine yönelik ne denli büyük
çapta bir hain girişim olduğunun anlaşılmasına da katkı sağ­
layacağını düşünüyorum.
Kitap okundukça, hainlerin amacının sadece "Kozmik
Odaya" girmekten ibaret olmadığı ve göründüğünden çok
daha karmaşık ve detaylı planlanmış bir projenin parçası ol­
duğunun da anlaşılacağını sanıyorum.
Tüm bunları göz önünde tutarak, kitabı yazarken kişisel
duygu ve öfkelerimi, yaşadığım zorlukları elimden geldiğin­
ce geri planda tutarak, daha çok ülkeme ve milletime yapılan
hainliği tüm yönleri ve belgeleri ile aktarmayı hedefledim.
Ben askerim, yıllarca dağlarda dolaştım. Bu iş, yani kitap
yazmak benim işim değil, oldukça da zormuş. Bunu kitabı ya­
zarken gördüm. Amatör bir yazar olduğum için kitabı okur­
ken birçok hata görebilirsiniz. Bu nedenle önceden affınıza
sığınıyorum. 5 yıldan fazla süren Kozmik Oda kumpasını

9
anlatan bu kitaptaki her şey ya belgelidir ya bizzat yaşadıkla­
rımdır. Aktarılmış değildir, bizzat yaşadıklarım, birinci ağız­
dan kaleme alınmışbr.
Kitabı yazmaya başlayınca "Peki, neden şimdi? Geç kal­
madın mı?" gibi soruları çok sık duydum. Bu kitabı olayın
gerçekleşmesinden 10 yıl sonra yazmamın ana sebebi 201 7
yılına kadar muvazzaf bir asker olarak TSK' de göreve devam
etmemdir.
Kamuoyunda "Ergenekon", "Balyoz", "Askeri Casusluk",
"Poyrazköy" gibi isimlerle bilinen davaların hepsinin ortak
yönü; bu kumpaslarda FETÖ mensubu asker, polis, hakim,
savcı gibi devlet görevlilerinin ve hatta siyasilerin işbirliği
içinde olmasıdır.
FETÖ mensubu teröristler, daha büyük başka güçlerin
maşası olarak, onların güdümünde ülke yönetimini ele geçir­
mek için kendilerine engel olarak gördükleri vatanını, dev­
letini, milletini seven, Atatürkçü kimlikleriyle bilinen asker­
leri kurdukları bu tür kumpaslarla ordudan uzaklaştırmayı
ve cezaevlerinde çürütmeyi planlamışlardı. Bu maksatlarına
ulaşmak için yeri geldiğinde yok saydıkları kanunları işlerine
geldiği gibi kullanmışlardı.
Devletin polisi, savcısı, hakimi görünümündeki FETÔ
mensubu hain teröristler aldıkları talimatlarla sahte deliller
üretmekten, gizli tanıklar yaratmaktan çekinmediler. Bu sa­
yede ülkesine ömrünü adamış vatansever askerleri yargılayıp
yıllarca hapishanelerde tutmayı başardılar. Bu hainler yalnız
değildi. Önceleri cemaat daha sonra FETÖ olarak anılan bu
yapıya, kişisel menfaatleri doğrultusunda destek veren, onla­
ra çanak tutan, aynı yolda yürüyen gazeteciler, yazarlar, söz­
de kanaat önderleri olduğunu da hatırlatmak isterim. Bundan
başka davaların öncesinde ve davaların devam ettiği süreçte
"askeri vesayeti kaldıracağız" gibi söylemlerle bu hainlere ce­
saret veren siyasetçileri de tarih yazacaktır.
Cemaatçi teröristler ile devleti yönetenlerin menfaatleri
çatışmasa ve 17 / 25 Aralık yaşanmasaydı, muhtemeldir ki bu
vatanseverler hala cezaevlerinde olacaktı. Askerlere yıllarca

10
kumpas kuran cemaatin teröristleri yeni kumpaslarını devleti
yönetenlere yöneltince büyük bir hata yaptılar. Süreç tam bu­
rada yön değiştirdi.
Önce 1 7 / 25 Aralık operasyonları, ardından 15 Temmuz 2016
tarihinde yaptıkları hain darbe girişimi her şeyi, olanı biteni,
kurdukları tüm kumpasları gün yüzüne çıkardı. Merhametsiz
hainler, vatanseverleri ömür boyu tutmayı düşündükleri ceza­
evlerindeki hücrelere kendileri girdiler. Bir kısmı da korkakça
kaçtılar, hala firardalar. Amaçlarının, Türk milleti, Türk vatanı,
Türk bayrağı gibi değerler olmadığını gösterdiler.
Hainlerin bir kısmının darbe sonrasında askeri helikopter
ile Yunanistan' a kaçmaktan ve sığınma talebinde bulunmak­
tan bile çekinmemesi bunun en güzel örneklerinden birisi
oldu.
Tehdit bitti mi?
Elbette hayır.
Bukalemun gibi değişerek, başka isim ve yapılarla güzel
ülkemin, canım vatanımın ele geçirilme çalışmalarına devam
edildiğini ve bundan sonra da devam edileceğini üzülerek
belirtmek istiyorum.
Umarım bu kitabım, bundan sonra bu tür girişimlerde
bulunacaklara bir uyarı olur, geri dururlar, onlarla mücadele
edecek olanlara da güç verir.

11
Her Şey Böyle Başladı

Toplumda, "Kozmik Oda" ya da "Başbakan Yardımcısı


Bülent Arınç' a Suikast" davası olarak bilinen olayın meydana
geldiği tarihte Özel Kuvvetler Komutanlığı1 Seferberlik Tet­
kik Daire Başkanlığı Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığında
Albay rütbesi ile Bölge Subayı olarak görev yapıyordum.
Seferberlik Bölge Başkanlıklarının görevi; ülkenin düşman
işgaline uğraması durumunda, yerlerini asla terk etmeyecek,
bölgesindeki hakim otoriteyi yıkmak veya zayıflatmak, düş­
man harekatını engellemek ve bölgeye sahip olmak maksadı
ile yapılacak direniş ve ayaklanma gibi eylemleri başlatacak
ve gerçekleştirecek sivil kadroları barış zamanında bulup ör­
gütlemek ve eğitmektir.
Ankara Çukurambar 1425. Cadde' de bulunan Hüdaverdi
Pastanesinin önünde 19 Aralık 2009 Cumartesi saat 17.lO'da
FETÖ mensubu savcıyla, polis kimliği taşıyan FETÖ mensu­
bu 30 civarı polisin işbirliği içinde yaptıkları kanunsuz ope­
rasyona maruz kaldık. FETÖ mensubu polisler tarafından
gerekçesiz olarak olay mahallinde aynı gün önce üst ve araç­
larımız, sonra evlerimiz, bir hafta sonra da işyerimizde ara­
malar yapıldı ve gözaltına alındık.
Olay esnasında, benimle birlikte operasyona maruz kalan
arkadaşım Binbaşı İbrahim Göze'yle birlikte, bilgi sızdırdığın­
dan şüphe edilen bir albayı takip için komutanlarımız tarafın­
dan verilen bir görevi icra etmek maksadıyla Çukurambar' da
bulunuyorduk.
Yaşadığımız hukuksuz uygulamalarla ilgili ayrıntılara geçmeden önce, top­
lum tarafından merak edildiğini düşündüğüm Özel Kuvvetler Komutanlı­
ğının Kuruluşu ve Görevleri ile ilgili kısa bir bilgilendirmeyi kitabın sonuna
EK-1 olarak ekledim.

12
Takip Görevi

2008 yılının aralık ayında görev yapmakta olduğum Anka­


ra Seferberlik Bölge Başkanlığında Bölge Başkanı olan Topçu
Albay Yusuf Akal tarafından odasına çağrıldım. Yusuf Albay,
Türk Silahlı Kuvvetlerinde, birtakım kişilerin gizli bilgi ve
belgeleri Silahlı Kuvvetler dışına sızdırdığından şüphelenil­
diğini belirtti. Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Servet
Yörük tarafından, Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığına
bilgi sızdırdığından şüphelenilen bir askeri personelin fiziki
olarak takip edilerek, temas ettiği kişilerin tespit edilmesiyle
ilgili olarak bir görev verildiğini söyledi. Bu görevin çok gizli
olduğunu, sadece benim, kendisinin, Özel Kuvvetler Komu­
tanı ve Genelkurmay Başkanı tarafından bilindiğini, bu gö­
revle ilgili mesai arkadaşlarıma, ailem ve başka hiç kimseye
bilgi vermemem gerektiğini söyledi.

13
Gerçekten de o tarihlerde basında özellikle birtakım ga­
zetecilere Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili gizli bilgi ve bel­
gelerin sızdırıldığına dair birçok haber çıkıyordu. Aslında
bu sızdırılan bilgilerin birçoğu da yalan yanlıştı. Ama bunla­
rı sızdıran ve yazan kişiler belli ki çok iyi psikolojik harekat
eğitimleri almıştı. Çünkü doğru olan bir kaç bilginin yanına
birçok yalanı da kendileri ekleyerek, sanki yazdıkları haberin
tamamı doğruymuş gibi kamuoyunda istedikleri etkiyi yara­
tabiliyorlardı.
Takip edeceğim askeri personel Kara Harp Okulunda
(KHO) görevli Kurmay Albay B.K. idi. Bölge Başkanımızın
verdiği şifahi emir üzerine 2008 yılının aralık ayında B.K. Al­
bayı takip etmeye başladım. Görevi sadece kamuya ait açık
alanlarda icra ediyordum. Takip görevini Ankara Seferberlik
Bölge Başkanlığına ait sivil plakalı araçla ve sivil elbiseyle
yapıyordum. B.K. Albay mesaiye giderken servis kullanmı­
yordu. Kendisine ait 06 *** 92 plakalı özel aracı ile mesaiye
gidiyordu.
Sabahları 07.40 gibi evden çıkıyor ve yaklaşık 10 dakika
içinde KHO'ya geliyordu. Okula girdikten sonra takip et­
meye gerek olmadığı için Bölge Başkanlığına dönüyordum.
Akşamları ise mesai bitiş saatinden önce KHO'ya giderek çı­
kışını bekliyordum. Mesai bitiminde genellikle direkt evine
geliyordu. Ama akşam dışarı çıkabileceği düşüncesiyle geç
saatlere kadar evinin bulunduğu bölgede kalıyordum. Hafta
sonları ise sabah genellikle 09.00' dan itibaren evinin bölgesi­
ne giderek beklemeye başlıyordum. Eğer dışarı çıkarsa ben
de arkasından giderek temas ettiği kişileri tespit etmeye ça­
lışıyordum.
Bölge Başkanımız Yusuf Albay' ın verdiği emir gereğince
mesai arkadaşlarım ve ailem dahil hiç kimsenin yaptığım gö­
rev ile ilgili herhangi bir bilgisi yoktu. Ailem zaman zaman
akşamları ve hafta sonları da çalışıyor olmamdan rahatsız
oluyordu. Ama zaten bütün meslek hayatım boyunca yoğun
çalışmama alışık oldukları için duruma katlanıyorlardı.

14
Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığında görevli diğer ar­
kadaşlarım ise böyle durumlara alışık oldukları için geliş
gidişlerimi sorgulamıyorlardı. Çünkü Özel Kuvvetler Ko­
mutanlığının bütün personeli bazen sadece komutanla kendi
aralarında direkt görevler verilebileceğini bilirlerdi.
Kurmay Albay B.K.'yı fiziken takip ediyor, temas ettiği ki­
şileri tespit etmeye çalışıyordum. Göreve başlayalı bir ayı geç­
mişti. Her akşam ve her hafta sonu görevdeydim. Anlaşılan
takip görevi daha uzun müddet devam edecekti. Gerçekten
Bölge Başkanlığındaki diğer işlerimle birlikte benim için çok
yorucu olmaya başlamıştı. Yusuf Albay da böyle düşünmüş
olmalı ki bir gün benimle birlikte Bölge Başkanlığında gö­
revli arkadaşlarım Yarbay Sayım Arslan ve Binbaşı İbrahim
Göze'yi odasına çağırdı. Yaptığım görevle ilgili olarak arka­
daşlarımı kısaca bilgilendirdi ve bu günden sonra görevin
üçümüz arasında dönüşümlü olarak yapılacağını söyledi.
Odadan çıktıktan sonra ben arkadaşlarımı görev konusunda
detaylı olarak bilgilendirdim. Daha sonra görevi nasıl yapa­
cağımızın planlamasını birlikte yaptık. O günden sonra yo­
ğunluğum biraz azalmıştı ve artık sadece üç günde bir göreve
gider olmuştum.
B.K. Albay'ı araçla takip ettiğimiz zamanlarda özellikle
yoğun trafik nedeniyle ya da park etme anındaki gecikmeler
nedeniyle zaman zaman takipte zorlanıyorduk. Hatta bazen
takip ederken B.K. Albay'ı kaybettiğimiz bile oluyordu. Bir
müddet sonra Bölge Başkanlığına ait diğer işlerimizin de yo­
ğunluğu artınca, 3 kişiyle de takip görevinde iyice zorlanır
hale geldik. Bu konuyu aramızda yaptığımız toplantılarda ko­
nuşuyorduk. Bu sıkıntımızı bir gün toplantıda Yusuf Albay' a
söyledik. Eğer Bölge Başkanlığında görevli diğer iki arkada­
şımızı da göreve dahil edersek, takibi aynı anda iki kişiyle ve
iki araçla daha etkin yapabileceğimizi bildirdik. Yusuf Albay
önerimizi kabul etti. Böylelikle şubat ayından itibaren üç ki­
şilik ekibimize Kıdemli Başçavuş Osman Darıcı ve Kıdemli
Başçavuş Muzaffer Ata da dahil oldu. Artık takibi aynı anda
iki ayrı araç ve iki ayrı personel ile yapıyorduk.

15
Albay B.K. Çukurambar semtinde oturuyordu. Bu semt
lüks binaların bulunduğu bir semtti. Bu nedenle bölgede çok
sayıda siyasetçi, milletvekili, bürokrat ve işadamı ikamet edi­
yordu. Görevi icra ederken çok dikkatli olmamız ve dikkat
çekmememiz gerekiyordu. Ancak yaptığımız değerlendirme
sonucunda aynı araçlarla aynı bölgeye gelmemizin dikkat
çekebileceğini gördük. Bu nedenle izleme için her seferinde
farklı araç kullanmanın daha doğru olacağını düşündük. Böl­
ge Başkanımıza araç kiralamayı teklif ettik. Teklifimiz uygun
görüldü ve Şubat 2009 tarihinden itibaren hafta sonları için bir
adet araç kiralamaya başladık. Hafta içinde kiralamıyorduk.
Çünkü sabah evden çıkan Albay B.K. genellikle doğrudan iş­
yerine gidiyor ve akşam mesai bitiminde de işten çıkarak eve
dönüyordu. Bu nedenle gün boyu işyerinde bulunması nede­
niyle Çukurambar bölgesinde bulunmamıza gerek de yoktu.
Araç da bu nedenle hafta içinde kiralanmıyordu. Dolayısıyla
sadece hafta sonları araç kiralamaya başladık ve her seferinde
başka bir araçla takip görevini icra ediyorduk. Takip görevi
nisan ayına kadar böyle devam etti.
Bulunduğumuz bölge belirttiğim gibi siyasetçilerin ve üst
düzey bürokratların yoğun olarak ikamet ettiği bir bölgeydi.
Bu nedenle polis için de hassas bir bölgeydi. Çok dikkatli ol­
mamız gerekiyordu. Bizi de takip eden olup olmadığı konu­
sunda titiz davranıyorduk. Sonunda şüphelerimiz gerçeğe
dönüştü ve bizi de takip edenler olduğunu fark ettik.
2009 yılı nisan ayında takibe çıkan arkadaşlarımız peş
peşe kendilerinin de takip edildiğinin farkına vardılar. Gö­
reve giden her arkadaşımız, bizi takip ediyorlar diye geri
dönüyordu. Gerçekten de sıkı bir şekilde takip ediliyorduk.
Hem de takip edenler kendilerini saklama ihtiyacı bile duy­
muyorlardı. Ya da fazlaca acemiydiler. Öyle ki biz aracımızı
nereye park edersek onlar da aracımızın arkasına gelip park
ediyorlar, biz araçtan inersek onlar da iniyorlar, biz arabada
beklersek onlar da arabada bekliyorlardı. Bu durumda bizi ta­
kip eden aracın plakasını alıp, Bölge Başkanlığı binasına geri
dönüyorduk. Takip eden aracın plakasını sorguladığımızda

16
bizi takip eden beyaz Hundai marka araç gerçekte mavi Opel
çıkıyordu. Zaman zaman da yanımda bulunan arkadaşımı
markete göndererek, bir şey almasını istiyordum. Arkadaşı­
mın arabadan inmesiyle birlikte takip eden araçtaki şahıslar­
dan biri de arabadan iniyor ve markete onun peşinden giri­
yordu. Bizi takip edenler gerçekten ya çok acemiydiler ya da
özellikle fark edilmek istiyorlardı.
Bölge Başkanımızla yaphğımız toplanhlarda bu durumu
kendisine bildirdik. Bölge başkanımız Albay Yusuf Akal, Özel
Kuvvetler Komutanı Korgeneral Servet Yörük'le yaphğı gö­
rüşmeden sonra bize takip görevine ara vermemiz gerektiğini
söyledi. Takip görevine iki hafta ara verdik. İki hafta aradan
sonra yeniden takibe başladık.
Daha takibe başladığımızın ikinci haftasında yeniden biz
de takip edilir olmuştuk. Bir kez daha Yusuf Albay'a duru­
mu ilettik. Bunun üzerine takibe yeniden ara verdik. Artık
lO'ar,lS'er gün arayla takibe başlıyor ve her seferinde takip
edilmemiz üzerine yeniden ara veriyorduk.
Temmuz ayına geldiğimizde artık adeta biz takip yapmı­
yor, takip ediliyor durumuna gelmiştik. Aslında Ankara Se­
ferberlik Bölge Başkanlığında görev yapan diğer arkadaşla­
rımla birlikte kendi aramızda yaptığımız toplanhlarda takip
edildiğimizi fark ettiğimizi, buna rağmen göreve devam et­
memizin çok sorun teşkil edebileceğini konuşuyorduk. Ne­
den görevin sonlandırılmadığını merak ediyorduk.
Bariz takip ediliyor olmamıza rağmen 1 -2 haftalık aralar­
dan sonra yeniden göreve devam ettiriliyor olmamıza Bölge
Başkanımız da bizim gibi anlam veremiyordu. Ama dönemin
Özel Kuvvetler Komutanı Korg. Servet Yörük ısrarla görevi
devam ettiriyordu. Peki, nereden biliyordum onun ısrarcı ol­
duğunu? Ben Bölge Başkanlığında, Bölge Başkanından sonra­
ki en kıdemli ikinci personeldim. Bölge Başkanımız Ankara
dışına göreve gittiğinde veya izinli olduğunda Özel Kuvvetler
Komutanına konuyla ilgili bilgileri ve raporları ben veriyor­
dum. Bu nedenle bir seferinde konuyla ilgili olarak kendisine

17
bilgi vermek üzere Gölbaşı'nda bulunan Özel Kuvvetler Ko­
mutanlığına gittim.
Takip görevi ile ilgili raporu verdikten sonra; "Komutanım
B.K. Albay'ı takip ederken biz de takip ediliyoruz, yaptığımız
görev ve bulunduğumuz Seferberlik Bölge Başkanlığıyla ilgili
sıkıntılı durumlar yaşayabiliriz, bu konuda bir emriniz olacak
mı?" dedim. Bana "Takip edildiğinizi nereden çıkartıyorsun
aslanım" dedi. Yaşadığımız olayları ve yaptığımız tespitleri
tek tek kendisine anlattım. "Korkmayın koçum, arkanızda
ben varım, gönül rahatlığıyla görevinizi yapabilirsiniz" dedi.
"Komutanım ne benim ne de diğer arkadaşlarımın şahsımızla
ilgili kaygısı var. Ancak görev yaptığımız Ankara Seferberlik
Bölge Başkanlığı ile ilgili kaygımız var. Kurumumuza hiçbir
şekilde zarar gelmesini istemeyiz, bu nedenle kaygı duyuyo­
ruz" dedim. Bana konuyu inceleyeceğini ve ona göre karar
vereceğini söyledi. Anladım ki, Yusuf Albay bütün kaygıları­
mızı kendisine iletmesine rağmen benzer tepkileri alıyordu.
Bu nedenle de görev 10' ar 15' er günlük aralarla devam edi­
yordu.
2009 yılının temmuz ayı geldiğinde Yusuf Albay bir gün
toplantıda, "dikkatli olun bir sorun yaşanmasın" uyarısında
bulundu. Görev yapan arkadaşlar olarak hepimiz takip edil­
diğimizi ve her an bir sorunla karşılaşabileceğimizi kendisine
ilettik. Aslında uzadıkça uzayan takip görevi hepimizin canı­
nı sıkıyordu. Özel Kuvvetler Komutanıyla görüştükten sonra
kararı bize ileteceğini söyledi.
Nihayet 20 Temmuz 2009 tarihinde Özel Kuvvetler Komu­
tanıyla görüştükten sonra takip görevinin sona erdiğini bize
bildirdi. Hepimiz derin bir nefes almıştık. Gerçekten de bü­
yük bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzu hissediyorduk.
Ama bu nefes alma sürecimiz çok da uzun sürmedi.
Kasım ayı geldiğinde Yusuf Albay bir toplantı yaparak
bizlere takip görevinin yeniden başlayacağını söyledi. He­
pimiz aslında rahatsız olmuştuk. Ama verilen emri yerine
getirmek üzere 21 Kasım tarihinde yeniden göreve başladık.
Göreve başladığımızın ikinci haftasında biz de yeniden takip

18
edilmeye başlamıştık. Demek ki bizi tak.ip edenler, geçen süre
içinde bizi takip etmekten vazgeçmemişlerdi. Durumu Yusuf
Albay'a bildirdik: "Komutanım biz takibe devam ediyoruz.
Ancak biz de bir taraftan tak.ip ediliyoruz. Görevin bu haliy­
le devam etmesinin de doğru olmadığını düşünüyoruz. Bu
söylediklerimizin ne kadar zor olduğunun biz de farkındayız,
görevden kaçıyormuş gibi bir duruma da düşmek istemeyiz,
ancak durum gerçekten vahim. Her an istenmedik bir du­
rumla karşılaşabiliriz."
Bir kez daha Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Servet
Yörük ile konuşacağını ve tespitlerimizi kendisine ileteceği­
ni söyledi. Nihayetinde Yusuf Albay 12 Aralık 2009 tarihinde
komutanla görüştüğünü ve bize görevin aralık ayı sonuna
kadar devam edeceğini ve aralık ayı sonunda görevin bitirile­
ceğini söyledi. Ama 19 Aralık 2009 tarihinde operasyon bize
yapıldı.
Şimdi olay tarihinde neler yaşandığına bir göz atalım.

19
19 Aralık 2009' da Yaşananlar

19 Aralık 2009 Cumartesi günü nöbet sırası bende ve İb­


rahim Binbaşı'daydı. Sabah 08.30' da İbrahim Binbaşı ile bir­
likte Oran'da bulunan Özel Kuvvetler Komutanlığına ait loj­
manlardan çıkarak Bölge Başkanlığına ait 06 LJY 48 plakalı
Renault Clio aracımızla Ayrancı'da, Güvenlik Caddesi'nde
bulunan Bumerang Araç Kiralama Şirketine gittik. Oradan
bir araç kiralayarak her iki araçla birlikte Ankara Seferberlik
Bölge Başkanlığına geldik. Ben kiraladığımız 06 BH 9712 pla­
kalı aracı alarak, saat 10.00 civarında Çukurambar'da oturan
Albay B.K.'yı takip etmek üzere Çukurambar'a gittim. İbra­
him Binbaşı Bölge Başkanlığı binasında kaldı. Eğer B.K. Al­
bay evden çıkacak olursa ben kendisine haber verecektim.
B.K. Albay, saat 11.20 civarında yanında üç kadınla evinden
çıkarak arabasına bindi ve bölgeden ayrıldı. Ben de arkasın­
dan giderek takibe başladım. B.K. Albay, Hamamönü bölge­
sinde eşi ve kızı olduğunu tahmin ettiğim iki kadını arabadan
indirdikten sonra Gençlik Parkı'na geldi. Cumhurbaşkanlı­
ğı Senfoni Orkestrası binasının karşısındaki kapıdan girerek
araaru parkın içinde olan otoparka bırakb. Burada yanındaki
yaşlı kadınla Gençlik Parkı içinde bulunan havuzun etrafında
yürüyüş yapblar. Ben bu arada İbrahim Binbaşı'yı durumdan
haberdar ebniştim ve o da Gençlik Parkı bölgesine gelmişti. Ta­
kibe birlikte devam ebneye başladık. B.K. Albay ve yanındaki
yaşlı kadın yürüyüşten sonra Gençlik Parkı'ndan çıkarak, yine
arabalarıyla Ankamall AVM'ye gittiler. Araa kapalı otoparka
bırakblar. Ben ve İbrahim Binbaşı da araçlarımızı kapalı oto­
parka bırakarak B.K. Albay'ın peşinden AVM'nin içine girdik.

20
Tam bu sırada AVM giriş kapısında önceden tanıdığım Er­
güner Yüzbaşı ve ailesiyle karşılaştım. 1-2 dakika ayaküstü
sohbet edip yanlarından ayrıldım. Ancak bu 2 dakikalık süre­
de B.K. Albay'ı gözden kaçırmıştım. İbrahim Binbaşı ile hızla
iki ayrı yöne ayrıldık ve aramaya başladık. Çok geçmeden İb­
rahim Binbaşı telefonla arayıp "komutanım yürüyen merdi­
venlerden üst kata çıkıyoruz" dedi. Hızla üst kata çıktığımda
B.K. Albay'ı bir mağazanın içinde gördüm. Burada alışveriş
yaptıktan sonra AVM'nin en üst katında bulunan restoranlar
bölgesinde bir lokantaya oturdular ve yemek siparişi verdi­
ler. Bunun üzerine İbrahim Binbaşı'yı yanıma çağırdım ve biz
de aynı bölgede bulunan başka bir restoranda yemek yemeye
başladık.
Yemekten sonra AVM'den ayrılabilecekleri düşüncesiyle
İbrahim Binbaşı'yı otoparka, arabaların yanına gönderdim.
Saat 13.40 civarında yemekten kalkıp otoparka doğru gitme­
ye başladılar. Ben de peşlerinden otoparka gittim.
Otoparktan peş peşe 3 araç birlikte çıktık ve Konya yolun­
da AŞTİ istikametine doğru yöneldik. Ankara Emniyet Mü­
dürlüğü önünde yoğun bir trafik vardı. Bu nedenle zaman
zaman takipte zorlanıyorduk. Ancak AŞTİ istikametine doğ­
ru yönelince de, muhtemelen eve gideceğini düşünüyorduk.
Nitekim tahmin ettiğimiz gibi AŞTİ'nin oradan önce Es­
kişehir yoluna döndü ve sonra da Öğretmenler Caddesi'ne
dönerek evinin olduğu yere geldi. Önce evin hemen yanında
bulunan markete girdi ve alışveriş yaptı. Daha sonra araba­
sıyla evin kapalı otoparkına girdi. Saat 14.00 civarıydı.
İbrahim Binbaşı ile telefonda konuşarak, Hüdaverdi Pas­
tanesinde oturup bir çay içelim ve durum değerlendirmesi
yapalım, dedik. B.K. Albay'ın evine yaklaşık 150 metre mesa­
fede 1425. Cadde' de bulunan Hüdaverdi Pastanesinin önüne
her iki aracımızı park ettik ve içeri girdik. Burada yaptığımız
değerlendirmede B.K. Albay'ın aracını kapalı otoparka aldı­
ğını ve o saatten sonra tekrar dışarı çıkmayacağını değerlen­
dirdik. Ben İbrahim Binbaşı'ya Çayyolu'nda bir evim oldu­
ğunu ve site yönetimi ile görüşmem gerektiğini, bu nedenle

21
Çayyolu'na gideceğimi söyledim. İbrahim Binbaşı da alışveriş
yapacağını söyledi. Bunun üzerine birlikte önce Çayyolu'nda
evimin bulunduğu yere giderek site yönetimiyle görüşmeye,
oradan Gordion AVM'ye giderek alışveriş yapmaya karar
verdik.
Bumerang araç kiralama şirketinden kiraladığımız 06 BH
9712 plakalı aracı 1425. Cadde'de Hüdaverdi Pastanesi önün­
de bırakarak, her ikimiz de Bölge Başkanlığına ait 06 LJY 48
plakalı araca binerek Çayyolu'nda evimin bulunduğu siteye
gittik. Yönetim odası kapalıydı ve kimseye ulaşamadığımız
için görüşemedik. Aynı sitede 2 adet evin camında satılık ilanı
vardı. İbrahim Binbaşı da satın almak için ev bakıyordu.
Bu nedenle her iki evin fiyatını öğrenmek için belirtilen
telefon numarasını aradı ve evler hakkında bilgi aldı. Aldığı
bilgileri ve telefon numaralarını defterine kaydetti.
Neden bu kadar detaylı anlatıyorum? Çünkü daha sonra
evinde yapılan aramalarda bu evlerle ilgili aldığı notlara po­
lis tarafından el konulduğunda, malum medyada "binbaşının
evinde hücre evlerinin adres ve bilgileri çıktı" şeklinde yazı­
lar yazıldı.
Siteden ayrılarak Gordion AVM'ne gittik. Burada yaklaşık
2 saat kaldık ve her ikimiz de alışveriş yaptık. Sonrasında Çu­
kurambar 1 425. Cadde'de bulunan Hüdaverdi Pastanesinin
önünde bıraktığımız kiralık aracı almak üzere saat 17.10 civa­
rında Çukurambar' a geri döndük.

22
Polis Operasyon İçin Düğmeye Basıyor

Hüdaverdi Pastanesinin önünde bıraktığımız aracı almak


için geldiğimizde gördüğüm manzara, bizim aracın sağ ve sol
yanına aracın kapıları açılamayacak kadar yakın mesafede iki
aracın park edilmiş olduğuydu. Önce pastaneye ya da pas­
tanenin hemen yanında bulunan markete gelen müşterilerin
araçları olduklarını düşündüm.

Bizim geldiğimiz arabayı İbrahim Binbaşı kullanıyordu.


Ben sağ ön koltukta oturuyordum. Sağ elimde el çantam
olduğu halde inmek için arabanın kapısını açhm. Daha sağ
ayağımı dışarı atmamıştım ki 3-4 kişi kolumdan çekerek beni
aracın dışına, yere düşürdüler. Yerde aramızda küçük bir ar­
bede yaşandıktan sonra ellerimi arkadan kelepçelediler. Ben
o anda çantamı alıp kaçmaya çalışan kapkaççılar olduklarını

23
düşünmüştüm. Bu arada "polis, polis!" diye bağırdıklarını
duydum. Ben de "Siz polisseniz ben de askerim, çabuk ke­
lepçeleri çıkarın, suç işliyorsunuz" dedim. Bu esnada benim
yüzümü arabaya çevirdiler ve ellerim kelepçeli olduğıı halde
arkamdan üst aramamı yaphlar. Üzerimde bulunan kaban
ve pantolonumun bütün ceplerine ellerini sokarak üzerimi
aradılar. O esnada İbrahim Binbaşı'ya bakhğımda, 3-4 kişinin
aynı şekilde onun de üzerine çullandığını ve kelepçeleyerek
üst araması yaphğını gördüm.
Zaten arabadan iniyordum. Beni arabadan çekerek yere
düşürüp kelepçelemelerine ve zor kullanmalarına gerek
yoktu. Arabadan indikten sonra kimliklerini gösterip bizim
kimliğimizi sorsalar zaten olay açıklığa kavuşabilirdi. Ama
durup dururken zor kullanmaları, kelepçelemeleri ve arka­
dan üst araması bahanesi ile ellerini ceplerime sokmalarının
gerçek nedeninin ne olduğu birazdan ortaya çıkacakh.
Kendilerine asker olduğumuzu söylememe rağmen üst
araması yaptıkları için suç işlediklerini, bunun hesabını vere­
ceklerini söyledim. Hemen kelepçelerimizi çıkardılar. Kimlik­
lerimizi gösterdik ve ben de onların kimliğini sordum. Onlar
da kimliklerini gösterdiler. Başlarında bulunan amirleri An­
kara Terörle Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Yaşar Çor ve
Terörle Mücadele Şube A Büro Amiri Serdar Mercan'dı. "Ara­
ma kararınız var mı, askeri şahıs olduğumuzu söylememe
rağmen kelepçeleyip üstümüzü aradınız, suç işliyorsunuz"
dedim. "Arama kararı var" dediler, görmek istediğimi söyle­
diğimde ise karar bir türlü gösterilemedi!
Aradan 2 saat geçtikten sonra ısrarla arama kararını gör­
mek istemem üzerine bana bir fotokopi kağıt gösterdiler.
Ankara 9. Sulh Ceza Mahkemesinin 12 Aralık 2009 tarih,
2009 / 1306 sayılı ve Hakim Mehlika Aytaç imzalı karar yazı­
sında, "Ankara ili genelinde 12-26 Aralık 2009 tarihleri arasın­
da personel ve araçların genel araması yapılabilir" yazıyordu.
Bu esnada polisler bize oldukça samimi davranıyordu. Ya­
şar Çor; "Komutanım asker olduğıınuza çok sevindik. Biz sizi
canlı bomba olabilirsiniz diye düşünmüştük" dedi. Çevreye

24
bakbğımda neredeyse 30' a yakın sivil polis vardı ve etrafımız
tamamen çevrilmişti.
Yaşar Çor' a "neler oluyor" diye sordum. "Komutanım
hakkınızda ihbar var" dedi. "Ne ihbarı" diye sordum. "Ko­
mutanım bir vatandaş telefonla arayarak araçlarınızın plaka­
sını vermiş ve Bülent Arınç' a karşı bir eylem yapabileceğiniz­
den şüphe etmiş" dedi ve bana bir tutanak gösterdi.2
Tutanakta özetle; "Çukurambar' da Başbakan Yardımcı­
sı Bülent Arınç'ın evine geliş gidişlerinde, evinin civarında
06 BH 9712 plakalı gri Renault ile 06 LJY 48 plakalı araçları
görüyorum. Araçlardan ve içindekilerden şüpheleniyorum.
Bülent Arınç' a suikast yapacaklarından şüpheleniyorum" ya­
zıyordu.
Tutanakta ihbarın saat 14.SO'de ismini söylemeyen bir
şahıs tarafından yapıldığı belirtilmişti. Ben çok sinirlendim.
"Sen bu hikiiyeleri başkasına anlat, bana gerçek derdini söy­
le" dedim. "Saat 14.SO'de ihbar yapılmış, saat 1 7.30 olmuş,
sen gelip bana müdahale ediyorsun, 3 saattir plakaları sorgu­
layıp aracın birinin Genelkurmay Başkanlığına ait olduğunu
ve diğer aracın da benim tarafımdan kiralandığını ve kimli­
ğimi öğrenemediniz mi? Asker olduğumu, albay olduğumu,
kimliğimi tespit edemediyseniz siz bu işi bırakın" dedim.
"Komutanım öyle demeyin, askeri araç olduğu için plaka
kaydı gizli çıkıyor, onun için tespit edemedik. Bir de bugün 19
Aralık 2000' de yapılan 'Hayata Dönüş' operasyonunun yıl­
dönümü. Bu nedenle canlı bomba eylemi bekliyorduk" dedi.
Belli ki dertleri başkaydı. Ankara Emniyet Müdürlüğü Te­
rörle Mücadele Şube Müdür Yardımcısı 3 saat içinde 2 aracın
plakasını sorgulayıp kim olduklarını bulamadıklarını ve canlı
bomba olabileceğimizden şüphe ettiklerini söylüyordu ve be­
nim de buna inanmamı bekliyordu. "Peki, o halde sorgulama
sonunda hangi kurumlara ait plakalar gizli çıkar. Mesela TSK
ve MİT dışında sorgulamada gizli plaka çıkar mı?" dediğim­
de ise verecek bir cevabı kalmamıştı. "Evet, demek ki isimsiz,

2 Ankara Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından 19 Aralık


2009 tarihinde tutulan 659 Sayılı İhbar Tutanağını EK-2'de görebilirsiniz.

25
kimliği belirsiz de olsa koca başkentte yapılan her ihbarı 30-
40 kişilik bir ekiple araştırmaya gidiyorsunuz, Ankara Emni­
yet Müdürlüğünü tebrik ediyorum" dedim.
"Canlı bomba çıkmadığımıza göre artık gidebiliriz her­
halde" dedim. Terörle Mücadele A Büro Amiri Serdar Mer­
can; "Komutanım savcı beye bilgi vereceğim, talimatına göre
hareket edeceğiz" dedi. Ben her şeye rağmen savcı beyle
konuştuktan sonra yanlışlık yaptıklarım belirterek, özür di­
leyip gideceklerini düşünüyordum. Serdar Mercan telefon
görüşmesinden sonra yanıma gelerek, savcı beyin Merkez
Komutanlığı personeli çağrılarak olay mahallinde üst ve araç­
larımızın aranması talimatım verdiğini söyledi. Canlı bomba
beklerken karşılarına bir albay ve bir binbaşı çıkmıştı. Üst­
lerinde beylik tabancaları bile yoktu. İsimsiz, kimliği belli
olmayan bir ihbara dayanarak operasyon yaptıkları yetmi­
yormuş gibi bir de Merkez Komutanlığı nezaretinde detaylı
arama kararı almışlardı.
O anda ben de İbrahim Binbaşı da olayın basit bir ihbar
olmadığım ve altında başka şeyler olduğunu anlamıştık. Mer­
kez Komutanlığı personelini beklemeye başladık.
Şimdi soruşturmanın başlamasına sebep olan ihbarı
Türkiye Cumhuriyeti Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının
2009 / 1 77475 sayılı soruşturma evrakından okuyalım:

19 Aralık 2009 tarihinde saat 14.50 sıralarında Ankara


Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü
Nöbetçi Amirliğine ait 0312 303 52 25 numaralı telefonu
arayan erkek bir şahsın, "Çukurambar'da Bülent Arınç'ın
evine geliş gidişlerinde civarda 06 BH 9712 plakalı gri Re­
nault ile 06 LJY 48 plakalı araçları gördüğünü, araçlardan
ve içindekilerden şüphelendiğini ve Bülent Arınç' a yönelik
bir saldırıda bulunabileceklerinden şüphelendiğini" belir­
terek, telefonu kapathğını, CMK'nın 250. maddesiyle yet­
kili Ankara Cumhuriyet Başsava Vekilliği müracaat sav­
alığına bildirilmesi üzerine, 2009 / 628 soruşturma sayılı
evrakı üzerinden soruşturma· başlahlmışhr.

26
İhbar konusu olayın araştınlması için Nöbetçi Cumhuriyet
Savası Mustafa Bilgili tarafından "Günün önemine binaen
ihbarda geçen araçların ve şahısların tespit edilmesine yö­
nelik çalışma yapılması, tespit edilmesi halinde şahısların
etkisiz hale getirilerek yakalanması, üst ve araçlarının titiz­
likle aranması" şeklinde talimat verilmiştir.
Kolluk görevlilerince telefon ihbarında belirtilen bölge
civarında yapılan çalışmalarda saat 17.00 sıralarında Çu­
kurambar Mahallesi 1425. Cadde numara 22 adresinde ih­
barda adı geçen 06 BH 9712 plakalı araan park halinde gö­
rüldüğü ve bir süre beklenildiği, saat 17.10' da, park halinde
bulunan aracın yanında, ihbarda geçen ikinci araç olan 06
LJY 48 plakalı araç ile şüpheliler Erkan Yılmaz Büyükköp­
rü ve İbrahim Göze'nin geldikleri, daha sonra da araçtan
inip park halinde bulunan 06 BH 9712 plakalı aracın ya­
nına geldiklerinin görüldüğü, kolluk görevlilerince her iki
şahsa kimlik ibraz edildikten sonra şahısların etkisiz hale
getirilmek istendiği, şahısların kendilerinin askeri personel
olduklarını beyan ettikleri, yapılan kimlik kontrolünde ise
şüpheliler Erkan Yılmaz Büyükköprü'nün albay, şüpheli
İbrahim Göze'nin ise binbaşı rütbesinde askeri personel ol­
dukları belirlenmiştir.
Yakalanan şahısların askeri personel olduklarının anlaşılma­
sı ve Nöbetçi Cumhuriyet Savasının, "Merkez Komutanlığı
ile irtibata geçilmesi, Merkez Komutanlığı personeli ile bir­
likte şüphelilerin üst ve araçlarının aranması" şeklindeki ta­
limah üzerine Ankara Merkez Komutanlığı yetkilileri haber­
dar edilmiş ve şüphelilerin, kabaca üst aramaları yapılmışbr.

27
Merkez Komutanlığı Personeli
Bekleniyor

Evet, işin içinde iş olduğunu ve sürecin uzayacağını anla­


mıştım. Bunun üzerine saat 1 7.30 civarında görev yaptığım
Ankara Seferberlik Bölge Başkanı Topçu Albay Yusuf Akal'ı
telefonla arayarak durumdan haberdar ettim. 15-20 dakika
sonra Yusuf Albay da bölgeye geldi. Yusuf Albay'ı aradıktan
sonra bir devre arkadaşımı aradım. Devre arkadaşım ve aile­
siyle birlikte ailece o akşam orduevinde birlikte yemek yiye­
cektik. Arkadaşıma mesaide olduğumu, işimin uzadığını ve
yemeği iptal etmemiz gerektiğini söyledim. Daha sonra da
eşimi aradım ve aynı şeyleri ona da söyledim. Yaptığım bu üç
aramaya da polis engel olmadı ve herhangi bir müdahalede
bulunmadı. Zira olay anında kimlerle iletişime geçtiğimi ta­
kip ediyorlardı.
Merkez Komutanlığı personelini beklediğimiz sırada, bize
müdahale etmelerinin üzerinden 10-15 dakika geçmişti ki bir
baktım, hükümete yakın olarak bilinen TV kanallarından biri
gelerek çekim yapmaya başladı. Yaşar Çor' a kameraları uzak­
laştırmasını söyledim. Polisler muhabirleri yanımızdan uzak­
laştırdı. Ama olay mahallinin karşısında bulunan bir binadan
çekime devam ettiler. Koca Ankara' da birçok TV kanalı olma­
sına rağmen, meydana gelen bir olaydan 10-15 dakika sonra
sadece bir tanesinin haberi alıp olay mahalline gelmesini ve
çekim yapmasını, siz okuyucuların takdirine bırakıyorum!
Merkez Komutanlığı personeli bir türlü gelememişti. Niye
gelmediklerini sorduğumda, "Haberleri var, geliyorlar. Yan­
lış yere Bahçelievler'e, 7. Cadde'ye gitmişler" diye cevap

28
verdiler. Aradığınız numarayı söyleyin, biz arayalım dediği­
mizde bize verdikleri numara faks numarası çıktı. Bölge Baş­
kanımız Yusuf Albay başka bir numaradan Merkez Komu­
tanlığına ulaştı. Ekibin 15-20 dakikaya kadar olay mahalline
geleceği söylendi. Merkez Komutanlığı personelini bekler­
ken, polislerle sohbet ediyorduk.
Onlar bize olayla hiç ilgisi olmayan kendilerince yaşadık­
ları ilginç başka olaylan anlatırken, ben onlara bize neden bu
operasyonu yaptıklarını soruyordum. Bu nedenle zaman za­
man gerginlikler yaşanıyordu.

29
O Kağıt

Bu esnada polislerden biri "Su ister misiniz?" diye sordu.


"İyi olur" deyince İbrahim Binbaşı ve 2 polis memuru mar­
ketten su alıp geldiler. Olay günü Ankara' da hava çok soğuk­
tu. Hepimizin elleri ceplerimizdeydi. Merkez Komutanlığı
personelinin gelişi de uzayınca ben üşüdüğüm için cebimde
bulunan beremi çıkartıp başıma takmak istedim. Bu esnada
bereyi cebimden çıkartırken bir kağıt parçası da yere düştü.
Yanımdaki polis benden önce davranıp kağıdı yerden aldı ve
bana verdi. Kağıda baktığımda üzerinde "1424 Cd Feza A"
yazıyordu. Kağıt küçük beyaz bir not kağıdıydı. Kağıt benim
değildi ve üzerindeki yazı da benim değildi, ama kağıt cebim­
den düşmüştü. Bu nedenle kağıdı elime aldım.

�- .. -

O esnada su içmek için su şişesinin kapağını açtığım anda


3-4 polis birden üzerime atlayarak "kağıdı yutacak" diye

30
bağırmaya başladılar. Daha sonra da kağıdı elimden aldılar.
Terörle Mücadele Şube Müdür Yardıması Yaşar Çor hemen
bir talimat vererek olayın tutanak albna alınmasını ve kağıda
el konulmasını istedi. Ne olduğunu bile anlayamamışbm. Ne
kağıdı yutmak ne de başka bir amacım vardı. Sadece su içmek
istemiştim. Şimdi normal bir kimlik sorma yerine, neden zor
kullanılarak., araçtan çekilerek yere düşürüldüğümü, ellerim
arkadan kelepçelenerek üst araması adı altında ceplerime el­
lerin girdiğini daha iyi anladım.
Evet, isimsiz bir ihbara cumartesi olmasına rağmen, canlı
bomba olabilir denilerek 30'a yakın polisle müdahale edil­
mişti. Şahısların askeri personel çıkmasına rağmen bırakılma­
yarak arama kararı alınması ve şimdi de cebimden bana ait
olmayan bir kağıdın çıkması ve "kağıdı yutmak istedi" diye
tutanak tutulması, aslında polislerin gerçek amacının başka
şeyler olduğunu gösteriyordu. Demek ki isimsiz, asılsız, basit
bir ihbar değil, planlı programlı bir kumpasın içindeydik!
Biraz sonra polisler tarafından bir tutanak yazılarak ge­
tirildi. O esnada Merkez Komutanlığı personeli de olay ma­
halline gelmişti. Tutanakta kağıdın 6 cm'ye 10 cm. ebadında,
beyaz küçük bir kağıt olduğu, üzerinde "1424 Cd Feza A"
yazdığı ve kağıdın elimden alındığı yazıyordu. Bu tutanağın
alb polisler, Merkez Komutanlığı görevlileri ve benim tara­
fımdan imzalandı. Aslında kağıdın ve yazının bana ait olma­
dığını o anda anlamışbm. Belki bunu şerh olarak tutanağa
yazıp imzalayabilirdim. Ama her şey o kadar hızlı gelişti ki o
anda bunu düşünemedim.
Aradan 3-4 saat geçmişti. Ayrıntılı araç ve üst aramaları­
mız yapılarak tutanağa geçirildikten sonra, ne hikmetse ikin­
ci bir tutanak polisler tarafından yazılarak önüme getirildi
ve imzalamam istendi. Bu kez hazırlanan tutanakta; "kağıdı
suyla birlikte yutmak isterken, ağzımdan aldıkları" yazılıydı.
Bunun üzerine ilk yazdıkları tutanakta böyle bir şey yokken
ve ilk tutanağı kendileri de imzalamış olmalarına rağmen ara­
dan geçen 3-4 saat içinde neden böyle ikinci bir tutanak daha
yazdıklarını sorduğumda, siz imzalayın dediler. Ben de "her

31
iki tutanağı da siz yazdınız. Ben birinci tutanağı imzaladım,"
dedim.
Gerçekte de zaten kağıt elimdeydi. "İkinci tutulan tuta­
nakta kağıdı ağzımdan aldığınızı yazmışsınız. Böyle bir olay
olmadı. Yalan söylüyorsunuz. Olduysa ilk tutanağa neden
yazmadınız. Ben bunu imzalamam" dedim. Bunun üzerine
"Biz de imzadan imtina etti deriz" diyerek tutanağı götürdü­
ler.
Şimdi de olayın Türkiye Cumhuriyeti Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığının 2009 / 177475 Soruşturma evrakına nasıl girdi­
ğine bir göz atalım:

Merkez Komutanlığı personelinin olay yerine gelmesi


beklenirken, saat 18.30 sıralarında şüpheli Erkan Yılmaz
Büyükköprü'nün su içmek istediği sırada sağ avucunun
içerisindeki bir kağıdı yutmaya çalışhğına dair Ankara
Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü
görevlileri tarafından tutanak tutulmuş, "Merkez Komu­
tanlığı personelinin beklendiği sırada Albay Erkan Yılmaz
Büyükköprü isimli şahsın su içmek istediği esnada sağ
avucunu kapalı bir şekilde ağzına götürdüğü, su içmeye
çalışırken biz görevliler tarafından bir şey yutmaya çalıştığı
fark edilmiş, su içmesi engellenmiş, ağzındakini çıkarması
istendiğinde elini ağzına tekrar götürerek almaya çalışma­
mızı engellemiş, ağzından çıkardığını avucunun içinde sı­
kıca tutmuş, avucunun açılabilmesi için eli tutularak avuç
içerisindeki kağıt zorla alınmış, yaklaşık 6-10 cm. ebadın­
daki beyaz, bükülmüş ve buruşturulmuş kağıtta 1424 Cd.
Feza A. ibaresinin olduğu, yazının bitimindeki taraftan 1 /
4 oranında yırhlmış olduğu kağıt görülmüş" ibarelerinin
yazılı olduğu tutanağı şüpheliler Erkan Yılmaz Büyükköp­
rü ve İbrahim Göze'nin imzalamadıkları belirlenmiştir.

32
Cumhuriyet Savcısı olayı tamamen çarpıtarak, polis ve
bizlerin de imzaladığı birinci tutanağı görmezden gelmiş ve
gerçekle alakası olmayan ikinci tutanağı kayda geçirmişti.
Kağıdı ağzımdan çıkardıysam kağıt zaten ıslanmış olmalıydı.
Basit bir tükürük testiyle ağzıma alıp almadığım da tespit edi­
lebilirdi. Daha da kolayı Hüdaverdi Pastanesinin ve yanında
bulunan marketin kamera kayıtları incelenseydi, kağıt yutma
gibi bir olayın olmadığı kolayca tespit edilebilirdi. Anlaşılan
o ki savcının derdi de gerçekleri ortaya çıkarmak değil, soruş­
turmayı derinleştirebilmek için yalana sarılmaktı.
Merkez Komutanlığı personeli geldikten sonra olay ma­
hallinde onların nezaretinde üst ve araç araması yapılmaya
başlandı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2009 / 177475 numara­
lı soruşturma evrakına göre yapılan üst ve araç aramalarına
bir göz atalım:

33
Another random document with
no related content on Scribd:
*** END OF THE PROJECT GUTENBERG EBOOK REIGN OF THE
TELEPUPPETS ***

Updated editions will replace the previous one—the old editions will
be renamed.

Creating the works from print editions not protected by U.S.


copyright law means that no one owns a United States copyright in
these works, so the Foundation (and you!) can copy and distribute it
in the United States without permission and without paying copyright
royalties. Special rules, set forth in the General Terms of Use part of
this license, apply to copying and distributing Project Gutenberg™
electronic works to protect the PROJECT GUTENBERG™ concept
and trademark. Project Gutenberg is a registered trademark, and
may not be used if you charge for an eBook, except by following the
terms of the trademark license, including paying royalties for use of
the Project Gutenberg trademark. If you do not charge anything for
copies of this eBook, complying with the trademark license is very
easy. You may use this eBook for nearly any purpose such as
creation of derivative works, reports, performances and research.
Project Gutenberg eBooks may be modified and printed and given
away—you may do practically ANYTHING in the United States with
eBooks not protected by U.S. copyright law. Redistribution is subject
to the trademark license, especially commercial redistribution.

START: FULL LICENSE


THE FULL PROJECT GUTENBERG LICENSE
PLEASE READ THIS BEFORE YOU DISTRIBUTE OR USE THIS WORK

To protect the Project Gutenberg™ mission of promoting the free


distribution of electronic works, by using or distributing this work (or
any other work associated in any way with the phrase “Project
Gutenberg”), you agree to comply with all the terms of the Full
Project Gutenberg™ License available with this file or online at
www.gutenberg.org/license.

Section 1. General Terms of Use and


Redistributing Project Gutenberg™
electronic works
1.A. By reading or using any part of this Project Gutenberg™
electronic work, you indicate that you have read, understand, agree
to and accept all the terms of this license and intellectual property
(trademark/copyright) agreement. If you do not agree to abide by all
the terms of this agreement, you must cease using and return or
destroy all copies of Project Gutenberg™ electronic works in your
possession. If you paid a fee for obtaining a copy of or access to a
Project Gutenberg™ electronic work and you do not agree to be
bound by the terms of this agreement, you may obtain a refund from
the person or entity to whom you paid the fee as set forth in
paragraph 1.E.8.

1.B. “Project Gutenberg” is a registered trademark. It may only be


used on or associated in any way with an electronic work by people
who agree to be bound by the terms of this agreement. There are a
few things that you can do with most Project Gutenberg™ electronic
works even without complying with the full terms of this agreement.
See paragraph 1.C below. There are a lot of things you can do with
Project Gutenberg™ electronic works if you follow the terms of this
agreement and help preserve free future access to Project
Gutenberg™ electronic works. See paragraph 1.E below.
1.C. The Project Gutenberg Literary Archive Foundation (“the
Foundation” or PGLAF), owns a compilation copyright in the
collection of Project Gutenberg™ electronic works. Nearly all the
individual works in the collection are in the public domain in the
United States. If an individual work is unprotected by copyright law in
the United States and you are located in the United States, we do
not claim a right to prevent you from copying, distributing,
performing, displaying or creating derivative works based on the
work as long as all references to Project Gutenberg are removed. Of
course, we hope that you will support the Project Gutenberg™
mission of promoting free access to electronic works by freely
sharing Project Gutenberg™ works in compliance with the terms of
this agreement for keeping the Project Gutenberg™ name
associated with the work. You can easily comply with the terms of
this agreement by keeping this work in the same format with its
attached full Project Gutenberg™ License when you share it without
charge with others.

1.D. The copyright laws of the place where you are located also
govern what you can do with this work. Copyright laws in most
countries are in a constant state of change. If you are outside the
United States, check the laws of your country in addition to the terms
of this agreement before downloading, copying, displaying,
performing, distributing or creating derivative works based on this
work or any other Project Gutenberg™ work. The Foundation makes
no representations concerning the copyright status of any work in
any country other than the United States.

1.E. Unless you have removed all references to Project Gutenberg:

1.E.1. The following sentence, with active links to, or other


immediate access to, the full Project Gutenberg™ License must
appear prominently whenever any copy of a Project Gutenberg™
work (any work on which the phrase “Project Gutenberg” appears, or
with which the phrase “Project Gutenberg” is associated) is
accessed, displayed, performed, viewed, copied or distributed:
This eBook is for the use of anyone anywhere in the United
States and most other parts of the world at no cost and with
almost no restrictions whatsoever. You may copy it, give it away
or re-use it under the terms of the Project Gutenberg License
included with this eBook or online at www.gutenberg.org. If you
are not located in the United States, you will have to check the
laws of the country where you are located before using this
eBook.

1.E.2. If an individual Project Gutenberg™ electronic work is derived


from texts not protected by U.S. copyright law (does not contain a
notice indicating that it is posted with permission of the copyright
holder), the work can be copied and distributed to anyone in the
United States without paying any fees or charges. If you are
redistributing or providing access to a work with the phrase “Project
Gutenberg” associated with or appearing on the work, you must
comply either with the requirements of paragraphs 1.E.1 through
1.E.7 or obtain permission for the use of the work and the Project
Gutenberg™ trademark as set forth in paragraphs 1.E.8 or 1.E.9.

1.E.3. If an individual Project Gutenberg™ electronic work is posted


with the permission of the copyright holder, your use and distribution
must comply with both paragraphs 1.E.1 through 1.E.7 and any
additional terms imposed by the copyright holder. Additional terms
will be linked to the Project Gutenberg™ License for all works posted
with the permission of the copyright holder found at the beginning of
this work.

1.E.4. Do not unlink or detach or remove the full Project


Gutenberg™ License terms from this work, or any files containing a
part of this work or any other work associated with Project
Gutenberg™.

1.E.5. Do not copy, display, perform, distribute or redistribute this


electronic work, or any part of this electronic work, without
prominently displaying the sentence set forth in paragraph 1.E.1 with
active links or immediate access to the full terms of the Project
Gutenberg™ License.
1.E.6. You may convert to and distribute this work in any binary,
compressed, marked up, nonproprietary or proprietary form,
including any word processing or hypertext form. However, if you
provide access to or distribute copies of a Project Gutenberg™ work
in a format other than “Plain Vanilla ASCII” or other format used in
the official version posted on the official Project Gutenberg™ website
(www.gutenberg.org), you must, at no additional cost, fee or expense
to the user, provide a copy, a means of exporting a copy, or a means
of obtaining a copy upon request, of the work in its original “Plain
Vanilla ASCII” or other form. Any alternate format must include the
full Project Gutenberg™ License as specified in paragraph 1.E.1.

1.E.7. Do not charge a fee for access to, viewing, displaying,


performing, copying or distributing any Project Gutenberg™ works
unless you comply with paragraph 1.E.8 or 1.E.9.

1.E.8. You may charge a reasonable fee for copies of or providing


access to or distributing Project Gutenberg™ electronic works
provided that:

• You pay a royalty fee of 20% of the gross profits you derive from
the use of Project Gutenberg™ works calculated using the
method you already use to calculate your applicable taxes. The
fee is owed to the owner of the Project Gutenberg™ trademark,
but he has agreed to donate royalties under this paragraph to
the Project Gutenberg Literary Archive Foundation. Royalty
payments must be paid within 60 days following each date on
which you prepare (or are legally required to prepare) your
periodic tax returns. Royalty payments should be clearly marked
as such and sent to the Project Gutenberg Literary Archive
Foundation at the address specified in Section 4, “Information
about donations to the Project Gutenberg Literary Archive
Foundation.”

• You provide a full refund of any money paid by a user who


notifies you in writing (or by e-mail) within 30 days of receipt that
s/he does not agree to the terms of the full Project Gutenberg™
License. You must require such a user to return or destroy all
copies of the works possessed in a physical medium and
discontinue all use of and all access to other copies of Project
Gutenberg™ works.

• You provide, in accordance with paragraph 1.F.3, a full refund of


any money paid for a work or a replacement copy, if a defect in
the electronic work is discovered and reported to you within 90
days of receipt of the work.

• You comply with all other terms of this agreement for free
distribution of Project Gutenberg™ works.

1.E.9. If you wish to charge a fee or distribute a Project Gutenberg™


electronic work or group of works on different terms than are set
forth in this agreement, you must obtain permission in writing from
the Project Gutenberg Literary Archive Foundation, the manager of
the Project Gutenberg™ trademark. Contact the Foundation as set
forth in Section 3 below.

1.F.

1.F.1. Project Gutenberg volunteers and employees expend


considerable effort to identify, do copyright research on, transcribe
and proofread works not protected by U.S. copyright law in creating
the Project Gutenberg™ collection. Despite these efforts, Project
Gutenberg™ electronic works, and the medium on which they may
be stored, may contain “Defects,” such as, but not limited to,
incomplete, inaccurate or corrupt data, transcription errors, a
copyright or other intellectual property infringement, a defective or
damaged disk or other medium, a computer virus, or computer
codes that damage or cannot be read by your equipment.

1.F.2. LIMITED WARRANTY, DISCLAIMER OF DAMAGES - Except


for the “Right of Replacement or Refund” described in paragraph
1.F.3, the Project Gutenberg Literary Archive Foundation, the owner
of the Project Gutenberg™ trademark, and any other party
distributing a Project Gutenberg™ electronic work under this
agreement, disclaim all liability to you for damages, costs and
expenses, including legal fees. YOU AGREE THAT YOU HAVE NO
REMEDIES FOR NEGLIGENCE, STRICT LIABILITY, BREACH OF
WARRANTY OR BREACH OF CONTRACT EXCEPT THOSE
PROVIDED IN PARAGRAPH 1.F.3. YOU AGREE THAT THE
FOUNDATION, THE TRADEMARK OWNER, AND ANY
DISTRIBUTOR UNDER THIS AGREEMENT WILL NOT BE LIABLE
TO YOU FOR ACTUAL, DIRECT, INDIRECT, CONSEQUENTIAL,
PUNITIVE OR INCIDENTAL DAMAGES EVEN IF YOU GIVE
NOTICE OF THE POSSIBILITY OF SUCH DAMAGE.

1.F.3. LIMITED RIGHT OF REPLACEMENT OR REFUND - If you


discover a defect in this electronic work within 90 days of receiving it,
you can receive a refund of the money (if any) you paid for it by
sending a written explanation to the person you received the work
from. If you received the work on a physical medium, you must
return the medium with your written explanation. The person or entity
that provided you with the defective work may elect to provide a
replacement copy in lieu of a refund. If you received the work
electronically, the person or entity providing it to you may choose to
give you a second opportunity to receive the work electronically in
lieu of a refund. If the second copy is also defective, you may
demand a refund in writing without further opportunities to fix the
problem.

1.F.4. Except for the limited right of replacement or refund set forth in
paragraph 1.F.3, this work is provided to you ‘AS-IS’, WITH NO
OTHER WARRANTIES OF ANY KIND, EXPRESS OR IMPLIED,
INCLUDING BUT NOT LIMITED TO WARRANTIES OF
MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR ANY PURPOSE.

1.F.5. Some states do not allow disclaimers of certain implied


warranties or the exclusion or limitation of certain types of damages.
If any disclaimer or limitation set forth in this agreement violates the
law of the state applicable to this agreement, the agreement shall be
interpreted to make the maximum disclaimer or limitation permitted
by the applicable state law. The invalidity or unenforceability of any
provision of this agreement shall not void the remaining provisions.
1.F.6. INDEMNITY - You agree to indemnify and hold the
Foundation, the trademark owner, any agent or employee of the
Foundation, anyone providing copies of Project Gutenberg™
electronic works in accordance with this agreement, and any
volunteers associated with the production, promotion and distribution
of Project Gutenberg™ electronic works, harmless from all liability,
costs and expenses, including legal fees, that arise directly or
indirectly from any of the following which you do or cause to occur:
(a) distribution of this or any Project Gutenberg™ work, (b)
alteration, modification, or additions or deletions to any Project
Gutenberg™ work, and (c) any Defect you cause.

Section 2. Information about the Mission of


Project Gutenberg™
Project Gutenberg™ is synonymous with the free distribution of
electronic works in formats readable by the widest variety of
computers including obsolete, old, middle-aged and new computers.
It exists because of the efforts of hundreds of volunteers and
donations from people in all walks of life.

Volunteers and financial support to provide volunteers with the


assistance they need are critical to reaching Project Gutenberg™’s
goals and ensuring that the Project Gutenberg™ collection will
remain freely available for generations to come. In 2001, the Project
Gutenberg Literary Archive Foundation was created to provide a
secure and permanent future for Project Gutenberg™ and future
generations. To learn more about the Project Gutenberg Literary
Archive Foundation and how your efforts and donations can help,
see Sections 3 and 4 and the Foundation information page at
www.gutenberg.org.

Section 3. Information about the Project


Gutenberg Literary Archive Foundation
The Project Gutenberg Literary Archive Foundation is a non-profit
501(c)(3) educational corporation organized under the laws of the
state of Mississippi and granted tax exempt status by the Internal
Revenue Service. The Foundation’s EIN or federal tax identification
number is 64-6221541. Contributions to the Project Gutenberg
Literary Archive Foundation are tax deductible to the full extent
permitted by U.S. federal laws and your state’s laws.

The Foundation’s business office is located at 809 North 1500 West,


Salt Lake City, UT 84116, (801) 596-1887. Email contact links and up
to date contact information can be found at the Foundation’s website
and official page at www.gutenberg.org/contact

Section 4. Information about Donations to


the Project Gutenberg Literary Archive
Foundation
Project Gutenberg™ depends upon and cannot survive without
widespread public support and donations to carry out its mission of
increasing the number of public domain and licensed works that can
be freely distributed in machine-readable form accessible by the
widest array of equipment including outdated equipment. Many small
donations ($1 to $5,000) are particularly important to maintaining tax
exempt status with the IRS.

The Foundation is committed to complying with the laws regulating


charities and charitable donations in all 50 states of the United
States. Compliance requirements are not uniform and it takes a
considerable effort, much paperwork and many fees to meet and
keep up with these requirements. We do not solicit donations in
locations where we have not received written confirmation of
compliance. To SEND DONATIONS or determine the status of
compliance for any particular state visit www.gutenberg.org/donate.

While we cannot and do not solicit contributions from states where


we have not met the solicitation requirements, we know of no
prohibition against accepting unsolicited donations from donors in
such states who approach us with offers to donate.

International donations are gratefully accepted, but we cannot make


any statements concerning tax treatment of donations received from
outside the United States. U.S. laws alone swamp our small staff.

Please check the Project Gutenberg web pages for current donation
methods and addresses. Donations are accepted in a number of
other ways including checks, online payments and credit card
donations. To donate, please visit: www.gutenberg.org/donate.

Section 5. General Information About Project


Gutenberg™ electronic works
Professor Michael S. Hart was the originator of the Project
Gutenberg™ concept of a library of electronic works that could be
freely shared with anyone. For forty years, he produced and
distributed Project Gutenberg™ eBooks with only a loose network of
volunteer support.

Project Gutenberg™ eBooks are often created from several printed


editions, all of which are confirmed as not protected by copyright in
the U.S. unless a copyright notice is included. Thus, we do not
necessarily keep eBooks in compliance with any particular paper
edition.

Most people start at our website which has the main PG search
facility: www.gutenberg.org.

This website includes information about Project Gutenberg™,


including how to make donations to the Project Gutenberg Literary
Archive Foundation, how to help produce our new eBooks, and how
to subscribe to our email newsletter to hear about new eBooks.

You might also like