Professional Documents
Culture Documents
Osmanli Donemi Sirli Seramikleri
Osmanli Donemi Sirli Seramikleri
Hazırlayan
701849013
Danışman
Bursa-2020
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ……………………………………………………………………………………1
BİRİNCİ BÖLÜM
SERAMİK
İKİNCİ BÖLÜM
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ…………………………..……………………….26
FOTOĞRAF LİSTESİ………………………………………………………………..27
KAYNAKÇA…………………………………………………………………………..29
GİRİŞ
Son olarak seramiğin üretilirken son halini nasıl aldığına dair herhangi bir fikri
olmayanlar için aşama aşama her teknik anlatılıp, detaylı şekilde açıklama yapılacaktır.
Bu anlatım yapılırken;
1
BİRİNCİ BÖLÜM
SERAMİK
Seramik genellikle kil, toprak elementleri, su ve çeşitli tozların karışımı ile elde
edilir. Seramik sanatı, hammaddesinin kil olduğu, elde, kalıpta ya da tornada
biçimlendirilmiş ve fırınlanmış her türlü eşyanın genel adıdır.
Seramiğin ilk hammaddesi balçık adı ile bilinen çamur birikintileriydi. İlk
seramik kaplarsa balçıkla sıvanan sepetlerdi. İlk çamur hazırlama tekniği o dönemlerde
elle yoğurma, dövme ve çiğnemeydi. Kurutma açık havada doğal olarak
sağlanmaktaydı. İlk çamur şekillendirme yöntemi de elle serbest şekillendirme olarak
yapılmaktaydı. Daha sonra tornada çevirme geliştirildi. İlk pişirme işlemleri ise açık
ateşte ve açık alanda gerçekleşmekteydi.1
1
Ateş Arcasoy, “Seramik Sanatı”, http://dspace.marmara.edu.tr/handle/11424/5499 , s.1, (10.04.2020).
2
Ara Altun, Belgin Demirsar Arlı, Anadolu Toprağının Hazinesi: Çini Osmanlı Dönemi, İstanbul: Kitap
Yayınevi, 2007, s.17.
2
1.2. ÜRETİM MERKEZLERİ
Osmanlı’nın topraklar ilhak ederek büyümesiyle yeni dini yapılar inşa edilmiş ve
bu yapıların duvarları çinilerle süslenmiştir. Bu çinilerin en önemli üretim merkezi İznik
olmuştur. Özellikle büyük ve önemli yapıların çinileri Fatih Sultan Mehmet’in sarayda
kurduğu nakkaşhanede mimarbaşının denetiminde hazırlanmakta ve İznik’teki
atölyelerde üretilmekteydi.4 Uzun bir geçmişe sahip olan seramik geleneği İznik’te onu
diğer merkezlerden ayıran en önemli özellik olarak ortaya çıkar. Kullanılan
hammaddeler, pişirme teknikleri, astar, boya ve sırlar, geniş renk yelpazesi,
karakteristik desenler hepsi bir araya gelerek İznik seramiklerinin özgünlüğünü yansıtır.
Özellikle 16.yüzyılın ikinci yarısında sert ve kaliteli beyaz hamur, pürüzsüz yüzey ve
renkli sır İznik seramiklerinin karakteristik özelliği olmuştur. Günümüze ulaşan sayısız
örnekteki seramik parçalarında ustaca uygulanan fırça darbelerini, özgün stilizasyonları,
detaylı bezemeleri görmek mümkündür. Ayrıca İznik kazılarında bugüne kadar
bilinmeyen renk ve desenlerde binlerce parçanın yanı sıra fırın kalıntıları da
bulunmuştur. 5
3
Gönül Öney, Zehra Çobanlı, Anadolu’da Türk Devri Çini ve Seramik Sanatı, İstanbul: T.C Kültür ve
Turizm Bakanlığı Yayınları, 2007, s.213.
4
Öney, Çobanlı, a.g.e., s.214.
5
D. Onur Erman, “ Seramik Sanatında Kuş Figürü Üzerine Kişisel Uygulamalar”, Hacettepe Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Seramik Anabilim Dalı Sanatta Yeterlilik Tezi, Ankara 2009, s.113.
3
edilememiş ve bununla birlikte üretim olumsuz yönde etkilenmiştir. Ülkenin bozulan
ekonomisiyle birlikte siparişlerin azalması imalathane sayısının da azalmasını
beraberinde getirmiş 18.yüzyıla gelindiğinde ise üretim tamamen durmuştur.6
Bir diğer üretim merkezi Kütahya’dır. İznik üretimiyle aynı tarihlerde başladığı
söylenebilir. Bu devre ait seramiklerde görülen form daha çok derin kase ve geniş
tabanlı tabaklardır. Vazo, sürahi, ibrik gibi kapalı forma sahip buluntuların sayısı az
miktardadır. Kütahya seramiklerinde beyaz hamur ve sır altı tekniği benimsenmiştir.
19.yüzyıla gelindiğinde Kütahya çini-seramik üretiminde azalmalar görülür.
6
Şerif Günyar, “Anadolu Seramiğinde Kuş Ögeleri”, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Seramik Anabilim Dalı Sanatta Yeterlilik Tezi, Eskişehir 2007, s.114.
7
Nurşen Ö. Fındık, “Osmanlı Devri Seramik Sanatı”, Türkler Ansiklopedisi, Ankara: Yeni Türkiye
Yayınları, 2002, C.12, s.376.
8
Fındık, a.g.m
4
İKİNCİ BÖLÜM
Bursa’ya bağlı bir ilçe olarak bilinen İznik, Bursa’nın kuzeydoğusunda İznik
gölünün doğusundaki ovada konumlanmaktadır. İlk sınırları güneyde Orhaneli Çayı ve
Uludağ, batıda İstanbul Körfezi ve Marmara Denizi, doğuda Sakarya ırmağı arasındadır.
Sonrasında doğu sınır ucu Bartın sınırına kadar genişlemiştir.9
9
Ü. Melda Ermiş, “İznik ve Çevresi Bizans Devri Mimari Faaliyetlerinin Değerlendirilmesi”, İstanbul
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim Dalı Doktora Tezi, İstanbul 2009, s.5.
10
Elif Türkölmez, “İznik: Surlar ve Kapılar Kenti”, Türsab Dergisi, S.322, Nisan 2012, s.6-8.
11
Semavi Eyice, “İznik”, İslam Ansiklopedisi, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2001, C.23,
s.543.
12
Deniz Güçlü, “Antik Bithynia Bölgesi’nin Tarihsel İçerikli Yazıtlar Kataloğu ve Tarihçesi”, Akdeniz
Üniversitesi Eski Çağ Dilleri ve Kültürleri Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Antalya 2007, s.3.
13
Bilge Umar, İlk Çağda Türkiye Halkı, İstanbul: İnkılap Kitapevi, 1999, s.167.
5
İznik I. Nikomedes tarafından Nikomedia (İzmit) kurulana kadar bir dönem
krallığın başşehri olmuş, III. Nikomedes’in vasiyeti üzerine de Roma İmparatorluğu
idaresine girmiştir. 14 Şehir Roma döneminde eski sınırlarının dışına taşarak büyüme
göstermiş ve yeni sur duvarları ile kapılar ilave edilmiştir. 123 yılında yaşanan deprem
sonrası harabeye dönen şehrin surları İmparator Hadrianus tarafından restore
ettirilmiştir.15 Bu nedenle Hadrianus şehrin ikinci kurucusu sayılabilir.
Süleyman Şah’ın İznik’i alıp merkez yapması ve bölgenin daha sonra Bizans
hakimiyetine girmesi Anadolu’daki Türkmenler tarafınca fethedilmesi gereken kutsal
bir misyon halini almıştır. Nitekim Osmanlı Beyliği’nin kuruluş yıllarında Osman
Bey’in ilk amacı İznik’i almak oldu. Denemelerde bulunsa da surları aşması mümkün
olmadı. Oğlu Orhan Bey de aynı ideolojiyle hareket edip 1331 yılında şehri Osmanlı
hakimiyetine kazandırmıştır.16
14
Sencer Şahin, “Helenistik ve Roma Çağlarında İznik/Nikaia”, Tarih Boyunca İznik, İstanbul 2004, s.5.
15
Eyice, a.g.m, s.543.
16
Ahmet Güneş, “Osmanlı Döneminde İznik”, İslam Ansiklopedisi, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları, 2001, C.23, s.545.
6
2.2 KIRMIZI HAMURLU SERAMİKLER
Osmanlı dönemi günlük hayat için üretilmiş kırmızı hamurlu grubun en kolay ve
en yoğun gruplarından birini tek renk sırlı seramikler oluşturmaktadır.
Tabak, kase, çanak, mürekkep hokkası, kandil, testi ve dışa çekik ağızlı kaseler
bu tekniğin görüldüğü belli başlı kap çeşitleridir.17 Genellikle kahverengi, hardal sarısı,
yeşil, firuze gibi renkler bu teknikte uygulanır.
F.1 F.2
17
Fındık, a.g.m, s.377.
7
2.2.2 Kazıma tekniğinde seramikler
İznik üretimli kırmızı hamurlu Osmanlı dönemi sırlı seramiklerinin bir diğer
grubunu kazıma şeklinde oluşturulan seramikler oluşturulur. Daha önce Bizans ve
Selçuklu dönemlerinde görülen bu teknik Osmanlı döneminde de varlığını
sürdürmüştür.
Bu teknik iki grupta sınıflandırılır. İlk gruptaki örneklerde şekil verilen kırmızı
hamuru üzeri astarlandıktan sonra ince ve sivri uçlu alet yardımıyla hamur henüz
işlenecek kıvamdayken kazınarak desen oluşturulur. Desen oluşturulduktan sonra eserin
fırınlama evresine geçilir. Yüksek ateşte pişirildikten sonra çıkarılır ve üzeri şeffaf
renkli sır ile sırlanarak tekrar fırınlanır ve tekniğin yapım aşaması bitmiş olur.
Genellikle iç yüzeyde turkuaz, yeşil ve hardal sarısı renginde sır uygulanır. Dış yüzeyde
ise astar ve sır kabın üst yani ağız kenarından belli seviyelere kadar aşağıda olan
kısımlara uygulanmıştır.
İkinci grup ise hem kazıma hem boyamanın yapıldığı örneklerden oluşur. İlk
gruptaki aşamalar aynen burada da geçerlidir fakat kazıma ile desen oluşturulduktan
sonra astarlı yüzeyin üzerine boya sürülür. Desenlerin içlerinin tek renkle veya iki
renkle boyanmasından sonra fırınlama işlemine geçilir. Boyama yapıldığı için sır şeffaf
renksiz sır olarak uygulanmaktadır. Boyama işlemi serbest fırça darbeleriyle uygulanır.
F.3 F.4
8
F.5
F.6
9
2.2.3 Slip tekniğinde seramikler
İznik kazılarında sırlı veya sırsız şekilde, tüm ya da tüme yakın formda çok
sayıda seramik parçası bulunmuş olup; slip tekniğindeki bu seramiklerin 14.-15. yüzyıl
erken Osmanlı devri örnekleri oldukları değerlendirilmektedir.19
F.7
18
Fındık, s.376.
19
Fındık, s.376.
10
F.8
F.9
Osmanlı’ya özgü ilk teknik olan Milet, kırmızı hamurlu Osmanlı seramikleri
grubuna getirdiği yeniliklerle karşımıza çıkmaktadır. Diğer kırmızı hamurlu İznik
seramiklerine nazaran daha zarif ve gösterişli durmaktadır.
Tekniğin yapım aşamasını incelersek; form verilen kırmızı hamurun üzeri beyaz
astarla boyanır. Pürüzsüz hale getirilen yüzeyde boya ile desen oluşturma işine geçilir.
11
Boyama işlemi serbest fırça şeklinde yapılır, desen oluşturma işlemi tamamlandıktan
sonra parça fırına verilir. Fırından çıkarılan seramik şeffaf renksiz sır ile sırlanarak
tekrar fırına verilir ve yapım aşaması tamamlanır. Genellikle kobalt mavisi kullanımı
görülse de geç dönem örneklerinde mor, firuze ve yeşil rengi kullanımı karşımıza
çıkmaktadır. 20
F.10
20
Fındık, a.g.m, s.377.
21
Turgay Polat, “Milet İşi Seramiklerde Form Tipolojisi Üzerine Bir Deneme”, Sanat Tarihi Dergisi,
C.25, S.2, 2016, s.215.
22
Fındık, a.g.m.
23
Bkz. Fotoğraf.10
12
Milet İşi bezemelerin dekorları ise üç farklı şekilde yapılmaktaydı. Bunlardan
ilki çizilen desenin kontur içine alınarak belirtilmesi şeklinde olandır. Desene göre daha
koyu tonda boya ile sınırlarının belirlenmesi ile oluşan yöntemdir. Bir diğer yöntem
konturların ince uçlu aletlerle kazınarak oluşturulmasıdır. Burada da Milet İşi ve kazıma
tekniğinin iç içe olmasını görmüş oluruz. Bunun dışında Slip tekniğinin de Milet İşi ile
kullanıldığı örnekler mevcuttur. Son yöntem ise kontur oluşturmadan serbest fırça
yöntemiyle desen oluşturma yöntemidir.24
F.11 F.12
F.13
24
Polat, a.g.m, s.217.
13
2.3. BEYAZ HAMURLU SERAMİKLER
Beyaz hamurlu evrenin ilk süsleme ürünü olan bu tekniği yapım aşaması; şekil
verilen beyaz hamurun üzerine isteğe göre (pürüzsüz yüzeye sahip olmak isteniyorsa)
astar sürülür ve kuruması beklenir. Kuruduktan sonra form verilen ve astarlanan yüzey
üzerine desen oluşturma işlemine geçilir. Fakat desen oluşturma işlemi serbest fırça
yöntemiyle değil, desen şablonları ile gerçekleştirilir. Mavi rengin kullanıldığı desen
oluşturma işlemi de tamamlandıktan sonra oluşturulan desenin konturları daha koyu
tonda belli edilerek malzeme fırına verilir. Pişirmesi tamamlanıp fırından çıkarılan
seramiğin üzerine şeffaf renksiz sır uygulanır ve tekrar fırınlanır. Böylelikle teknik
tamamlanmış olur.
25
Toz haline getirilmiş seramik hammaddelerin eritilip hızlı şekilde soğutulmasıyla oluşan cam yapılı ara
mamule verilen isimdir. Sırın akışkanlaşmasını sağlar.
26
Oktay Aslanapa, Anadolu’da Türk Çini ve Keramik Sanatı, İstanbul: Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü
Yayınları, 1965, s.19.
14
Eserlerin süslemesinde genellikle bitkisel bezeme hakimdir. Bunun yanı sıra
bitkisel ve geometrik motifli süslemelerde görülmektedir.27 Ayrıca 1963 yılında kazı ve
sondaj çalışmalarında Mavi- Beyaz grubu içerisinde yer alan tavşan ve balık figürlü
sayısız seramik buluntusu ele geçirilmiştir.28
F.14
27
Bkz. Fotoğraf:13
28
Oktay Aslanapa, Şerare Yetkin, Ara Altun, İznik Çini Fırınları Kazısı II. Dönem, 1981-1988, İstanbul,
1989, s.26.
15
F.15
F.16
16
2.3.2. Şam işi tekniğinde seramikler
Beyaz hamurlu çok renkli grubun ilk seramik örneklerini oluşturan Şam işi
seramikler, yine tıpkı Milet tipi seramiklerde olduğu gibi yanlış adlandırma ile
tanımlanmıştır. Benzer çinideki eserlerin Şam’daki yapılarda bulunmasından dolayı
orada üretildiği düşünülmüş ve bu şekilde adlandırılmıştır. Fakat Şam’da bu tip üretimin
16.yüzyılın sonunda başladığı, İznik üretiminin ise 15.yüzyıl sonu 16.yüzyıl başı olduğu
bilinmektedir. 29 Ayrıca British Museum’ da yer alan Şam işi tekniğinde yapılmış
kandilin ayak kısmında İznikli Müsli Usta’nın adı ve 1549 tarihi yazmaktadır.30 Bunun
yanı sıra İznik kazılarının ortaya çıkardığı buluntular da bu tekniğin 16.yüzyılda İznik’te
yapıldığını kanıtlamıştır.31
F.17
29
Fındık, a.e, s.379.
30
Bkz. Fotoğragf:17
31
Gönül Öney, “İslam Süsleme ve Sanatlarına Türklerin Katkısı”, İslam Sanatında Türkler, İstanbul:
Yapı Kredi Yayınları, 1976, s.119-129.
17
Yapım aşaması Mavi-Beyaz tekniğiyle aynıdır. Fakat ondan ayrılan en önemli
yanı sınırların siyah renk ile belirlenmesidir. Bahsedilen özelliklerin yanı sıra bu
teknikte mavinin dışında donuk yeşil ve manganez moru renklerinin görülmesidir.
Renk, motif ve kompozisyon bakımından Osmanlı seramiklerinde arasında özgün bir
gruptur. Bu tekniğe özgü olan geniş gövdeli, top yapraklı ağaç motifi diğer seramik
gruplarında kesinlikle kullanılmamıştır.32
F.18 F.19
32
Fındık, a.e., s.379.
18
2.3.3. Haliç işi tekniğinde seramikler
Mavi-Beyaz grubundaki diğer seramik türü Haliç İşi diye adlandırılan tekniktir.
16.yüzyılın başında Aksaray bölgesindeki çalışmalar sırasında bulunan seramikler,
Evliya Çelebi’nin de bu seramikleri İznik çömleklerini aratmayan Çin porselenleri
kalitesinde sözlerini dikkate alan araştırmacılar Haliç bölgesinde üretildiğini düşünerek
bu ismi vermişlerdir.33 İznik kazılarında elde edilen buluntular ve kitabeli parçalardan
elde edilen verilere göre bu tip seramiklerin üretim merkezinin İznik ve Kütahya olduğu
anlaşılmıştır.34
F.20
33
Fındık, a.e, s.380.
34
Aylin Sönmez, “Bursa Türk İslam Eserleri Müzesi’ndeki Seramikler”, Çanakkale Onsekiz Mart
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Çanakkale 2010,
s.112.
35
Sönmez, a.g.e.
19
2.3.4. Rodos işi tekniğinde seramikler
F.21 F.22
36
Sönmez, a.e., s.188.
37
Sönmez, a.e.
20
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İznik üretiminin 18.yüzyılda son bulmasıyla Kütahya ön plana çıkmış fakat İznik
seramiklerinin kalitesini yansıtamamıştır. İznik’te gerçekleştirilen kazı çalışmaları veya
bölgeye yönelik yapılan çalışmalar Kütahya’da yeteri kadar olmamıştır. Bundan ötürü
üretimi belgeleyecek kanıt sunulamamıştır. Fakat temel kazılarında ele geçirilen yanık
ya da bozuk seramik parçaları, üç ayaklar ve fırın kalıntıları sayesinde Kütahya’da
14.yüzyıldan itibaren üretim yapıldığı anlaşılmaktadır.38
38
Fındık, a.e, s.381.
39
Fındık, a.e.
40
Fındık, a.e.
21
kompozisyonlara işlenmiştir. 19.yüzyıl ve 20.yüzyılın ilk yarısındaki seramiklerde ise
balık pulu motifli desenler kendini göstermiştir. 41
İlk dönem seramikleri üzerinde yapılan bezemeler mavi, yeşil, sarı, kırmızı ve
mor renkleri kullanılarak oluşturulmuştur. Kütahya seramiklerinde hiçbir zaman Rodos
İşi’de görülen mercan kırmızısı rengine ulaşılamasa da, mavi, firuze, yeşil ve koyu
toprak kırmızısı ile çok renkli bezeme uygulanmıştır. Fakat İznik seramiklerinde hiç
görülmeyen canlı sarı rengin Kütahya’da başından beri var olması, Kütahya
seramiklerinin karakteristik yapısını gösterir. Sert beyaz hamurlu ve sır altı tekniğinde
yapılan bu seramikler fincan, kase, matara, gülabdan, kulplu veya kulpsuz kupa, tabak,
ibrik, kandil, sürahi, buhurdanlık gibi kullanım eşyalarını oluştururlar. 42
F.23 F.24
41
Esin Demir, “Kütahya Çini Seramiklerinin Motif Özellikleri ve Seramik Bölümü Öğrencilerinin Bu
Seramik ve Motiflerden Etkilene Düzeyi”, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Uygulamalı
Sanatlar Eğitimi Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2010, s.5.
42
Demir, a.g.e, s.24.
22
F.25
F.26 F.27
23
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Osmanlı devri son üretim merkezi olan Çanakkale, seramik sanatı olarak gerek
üslup gerekse renk ve desen açısından Türk seramik sanatına yenilikler getirmiştir.
Kaba kırmızı hamuru sır altı tekniğinde bezenmiş bu seramikler ilginç desenleriyle
dikkat çekmektedir.
F.28
43
Fındık, a.e., s.384.
44
Deniz Onur Erman, “Türk Seramik Sanatının Gelişimi: Toprağın Ateşle Dansı” Acta Turcica, S.1,
2012, s.28.
45
Erman, a.g.e., s.24.
24
Çanakkale geç dönem seramiklerinde daha fantastik üretimler söz konusudur.bu
dönemdeki testi biçimindeki kapların üst kısmı at veya kuş başı şeklinde biçimlendirilir.
Bitkisel motiflerle ve hayvansal figürlerle kap yüzeyi üzerinde kabartma görünümü
yaratılmıştır.46
F.29 F.30
46
Fındık, a.e.
25
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Ateşin icadıyla birlikte ilk defa M.Ö 10 binlerde balçık kullanımıyla başlayan
seramik yapımı, gündelik ihtiyacı karşılamak amacıyla üretilen belirli kap kaçakları
oluşturmaktaydı. Zaman geçtikçe kullanılan malzemeler değişmiş değişen malzeme ve
yüzyılla birlikte yeni teknik, bezeme anlayışları doğmuştur. Sırsız şekilde herhangi bir
bezemeye ihtiyaç duyulmadan üretilen bu seramikler daha sonraki dönemlerde sırın
bulunmasıyla birlikte boyalı ve sırlı şekilde üretilmeye başlanmıştır.
Çalışmama konu olan Osmanlı sırlı seramiklerinde, yapılan kazı çalışmaları ile
edinilen bilgilere göre Bizans ve Selçuklu dönemlerinde görülen bezeme tekniklerinin
devam ettiği anlaşılmış; bu devletlerden farklı olarak kendine özgü teknik olan Milet
İşi’ni geliştirdiği görülmüştür. İlk olarak kırmızı hamurlu üretim görülürken 15.yüzyılla
birlikte beyaz hamura geçildiği, çok renkli bezemelerin yapıldığı ve beyaz hamura
geçişle birlikte seramiklerin et kalınlıklarında incelmeler görülmüştür. Bunlarla birlikte
Rodos, Şam, Milet İşi gibi tekniklerin ilk olarak İznik üretimi olduğu yapılan kazı
çalışmaları sonucunda ortaya çıkmıştır.
26
FOTOĞRAF LİSTESİ
F.1: Tek Renk Sırlı Bezeme Tekniği, Kase – İznik Çini Fırınları Kazısı
F.2: Tek Renk Sırlı Bezeme Tekniği, Kase – İznik Çini Fırınları Kazısı
27
F.21:Rodos Tekniği, Tabak Parçası
28
KAYNAKÇA
ARLI Belgin, Ara ALTUN, Anadolu Toprağının Hazinesi: Çini, Osmanlı Dönemi,
İstanbul: Kitap Yayınevi, 2007.
ASLANAPA Oktay, Anadolu’da Türk Çini ve Keramik Sanatı, İstanbul: Türk Kültürü
Araştırma Enstitüsü Yayınları, 1965.
ERMAN Deniz O., “Seramik Sanatında Kuş Figürü Üzerine Kişisel Uygulamalar”,
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Seramik
Anabilim Dalı Sanatta Yeterlilik Tezi, Ankara, 2009.
FINDIK Nurşen Ö., “Osmanlı Devri Seramik Sanatı”, Türkler Ansiklopedisi, Ankara:
Yeni Türkiye Yayınları, C.12, 2012, ss.374-385.
29
GÜNEŞ Ahmet, “Osmanlı Dönemi’nde İznik”, İslam Ansiklopedisi, İstanbul:
Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, C.23, 2001, ss.545-547.
ÖNEY Gönül, Zehra ÇOBANLI, Anadolu’da Türk Devri Çini ve Seramik Sanatı,
İstanbul: T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 2007.
POLAT Turgay, “Milet İşi Seramiklerde Form Tipolojisi Üzerine Bir Deneme”,
Sanat Tarihi Dergisi, C.25, S.2, 2016.
UMAR Bilge İlk Çağda Türkiye Halkı, İstanbul: İnkılap Kitapevi, 1999.
30