Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 33

T.

BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

SANAT TARİHİ ANA BİLİM DALI

OSMANLI DÖNEMİ SIRLI SERAMİKLERİ

SANAT TARİHİ KURAMLARI ÖDEVİ

Hazırlayan

Fatih Samet CANIBEK

701849013

Danışman

Dr. Öğr. Üyesi Filiz İNANAN

Bursa-2020
İÇİNDEKİLER

GİRİŞ……………………………………………………………………………………1

BİRİNCİ BÖLÜM

SERAMİK

1.1. SERAMİĞİN TANIMI………………………………………………………….......2

1.2. ÜRETİM MERKEZLERİ…………....……………………………………………...3

İKİNCİ BÖLÜM

İZNİK ÜRETİMLİ SERAMİKLER

2.1. İZNİK’İN TARİHİ TOPOGRAFYASI…………………………..…………………5

2.2. KIRMIZI HAMURLU SERAMİKLER…...….………………………….......…......7

2.2.1 Tek renk sırlı seramikler..………………………………….........................7

2.2.2. Kazıma tekniğinde seramikler…...……………………..……....................8

2.2.3. Slip tekniğinde seramikler……..…………………..…………………….10

2.2.4. Milet tekniğinde seramikler…...…...…..………………………...............11

2.3 BEYAZ HAMURLU SERAMİKLER……………………….…….……………....14

2.3.1. Mavi-Beyaz tekniğinde seramikler……………….……………………...14

2.3.2. Şam İşi tekniğinde seramikler………………………..…………………..17

2.3.3. Haliç İşi tekniğinde seramikler………………………….……………….19

2.3.4 Rodos İşi tekniğinde seramikler…………………………….……………20

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

KÜTAHYA ÜRETİMLİ SERAMİKLER

3.1. KÜTAHYA SERAMİKLERİNE GENEL BAKIŞ………………………………..21


DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

ÇANAKKALE ÜRETİMLİ SERAMİKLER

4.1. ÇANAKKALE SERAMİKLERİNE GENEL BAKIŞ…………………………….24

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ…………………………..……………………….26

FOTOĞRAF LİSTESİ………………………………………………………………..27

KAYNAKÇA…………………………………………………………………………..29
GİRİŞ

Bu çalışmanın amacı; Osmanlı dönemi sırlı seramiklerinde uygulanan bezeme


tekniklerini, motiflerini ve kendine özgü olarak geliştirdiği üslupları anlatmak olacaktır.

Tarihsel süreçte her kültür birbirleriyle etkileşim içerisine girmiş; bu etkileşim


sonucunda da geçmişten örnekler alınarak kademeli şekilde ilerlemeler gerçekleşmiştir.
M.Ö 10 binlerde ihtiyaçtan üretilen seramik kap kaçakların, zaman geçtikçe sanat
eserine dönüştüğü ve tarihsel süreçteki geldiği son nokta çalışmamda kısmi olarak
gösterilecektir.

Ayrıca Milet ve Rodos İşi olarak bilinen tekniklerin, isimlerinden kaynaklı


olarak üretim yerlerinin farklı merkezlerde olduğu düşüncelerine açıklık getirilecektir.

Son olarak seramiğin üretilirken son halini nasıl aldığına dair herhangi bir fikri
olmayanlar için aşama aşama her teknik anlatılıp, detaylı şekilde açıklama yapılacaktır.
Bu anlatım yapılırken;

1.) Hamurun fırınlanma aşamaları nasıldır?

2.) Kullanılan tekniğin bezemesi nasıl yapılır?

3.) Teknikte kullanılan renkler nelerdir?

gibi sorulara yanıtlar aranacak, okuyuculara basit anlatımlarla aktarılacaktır.

1
BİRİNCİ BÖLÜM

SERAMİK

1.1. SERAMİĞİN TANIMI

Seramik genellikle kil, toprak elementleri, su ve çeşitli tozların karışımı ile elde
edilir. Seramik sanatı, hammaddesinin kil olduğu, elde, kalıpta ya da tornada
biçimlendirilmiş ve fırınlanmış her türlü eşyanın genel adıdır.

Seramiğin yapılabilmesi için ateşe ihtiyaç duyulduğundan ilk seramik


örneklerinin ateşin bulunmasıyla başladığını söyleyebiliriz. Buna göre ilk seramikler
M.Ö 10. ve 9. binlerde üretilmiştir.

Seramiğin ilk hammaddesi balçık adı ile bilinen çamur birikintileriydi. İlk
seramik kaplarsa balçıkla sıvanan sepetlerdi. İlk çamur hazırlama tekniği o dönemlerde
elle yoğurma, dövme ve çiğnemeydi. Kurutma açık havada doğal olarak
sağlanmaktaydı. İlk çamur şekillendirme yöntemi de elle serbest şekillendirme olarak
yapılmaktaydı. Daha sonra tornada çevirme geliştirildi. İlk pişirme işlemleri ise açık
ateşte ve açık alanda gerçekleşmekteydi.1

Seramiğin Anadolu’da üretilmesiyle birlikte, her üretim merkezi kendi


karakterini ortaya koymuş ve çeşitlilik artmıştır. Bu çeşitlilik ve gelişimle birlikte sıvıyı
içine sızdırmayan ve sertlik açısından dayanıklılık sağlayan ‘’sır’’ seramiğin üzerine
uygulanmaya başlanmıştır. Sırın bileşimindeki ana hammadde kumdur. Saydam sır
yapımında genellikle kurşun, mat sır yapımında da çinko kullanılmaktadır. 2 Sır seramik
veya çiniye uygulandığında dışarıdan gelen sıvıları içeriye sızdırmaz. Bu nedenle zaman
geçtikçe sırsız seramik üretimi durmaya başlamış ve sırlı seramik üretimi onun yerini
almıştır.

1
Ateş Arcasoy, “Seramik Sanatı”, http://dspace.marmara.edu.tr/handle/11424/5499 , s.1, (10.04.2020).
2
Ara Altun, Belgin Demirsar Arlı, Anadolu Toprağının Hazinesi: Çini Osmanlı Dönemi, İstanbul: Kitap
Yayınevi, 2007, s.17.

2
1.2. ÜRETİM MERKEZLERİ

Osmanlı’nın 15.yüzyılda Anadolu’nun büyük bölümüne hakim olmasıyla


birlikte bölgede güç değişikliği yaşanmış, bu devrin ‘’Beylikler ve Erken Osmanlı
Devri’’ olarak adlandırılmasına neden olmuştur.

Erken Osmanlı devrinde sanat anlayışı değişim ve gelişim göstermesiyle Klasik


Osmanlı sanatının temelleri atılmıştır. Selçukluların çini ve seramik üretim merkezi
Konya iken, 15.yüzyılla birlikte başta İznik olmak üzere Kütahya, Bursa ve İstanbul
gibi merkezler öne çıkmıştır.3

Osmanlı’nın topraklar ilhak ederek büyümesiyle yeni dini yapılar inşa edilmiş ve
bu yapıların duvarları çinilerle süslenmiştir. Bu çinilerin en önemli üretim merkezi İznik
olmuştur. Özellikle büyük ve önemli yapıların çinileri Fatih Sultan Mehmet’in sarayda
kurduğu nakkaşhanede mimarbaşının denetiminde hazırlanmakta ve İznik’teki
atölyelerde üretilmekteydi.4 Uzun bir geçmişe sahip olan seramik geleneği İznik’te onu
diğer merkezlerden ayıran en önemli özellik olarak ortaya çıkar. Kullanılan
hammaddeler, pişirme teknikleri, astar, boya ve sırlar, geniş renk yelpazesi,
karakteristik desenler hepsi bir araya gelerek İznik seramiklerinin özgünlüğünü yansıtır.
Özellikle 16.yüzyılın ikinci yarısında sert ve kaliteli beyaz hamur, pürüzsüz yüzey ve
renkli sır İznik seramiklerinin karakteristik özelliği olmuştur. Günümüze ulaşan sayısız
örnekteki seramik parçalarında ustaca uygulanan fırça darbelerini, özgün stilizasyonları,
detaylı bezemeleri görmek mümkündür. Ayrıca İznik kazılarında bugüne kadar
bilinmeyen renk ve desenlerde binlerce parçanın yanı sıra fırın kalıntıları da
bulunmuştur. 5

Osmanlı İmparatorluğu’nun gerileme dönemine girmesiyle birlikte sarayın hem


sanatsal hem de finansal desteğini çekmesi, İznik’teki seramik üretimini etkilemiştir.
Üretim giderek kalitesini düşürmüş, kullanım alanları daralmış, ithal ürünlerle rekabet

3
Gönül Öney, Zehra Çobanlı, Anadolu’da Türk Devri Çini ve Seramik Sanatı, İstanbul: T.C Kültür ve
Turizm Bakanlığı Yayınları, 2007, s.213.
4
Öney, Çobanlı, a.g.e., s.214.
5
D. Onur Erman, “ Seramik Sanatında Kuş Figürü Üzerine Kişisel Uygulamalar”, Hacettepe Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Seramik Anabilim Dalı Sanatta Yeterlilik Tezi, Ankara 2009, s.113.

3
edilememiş ve bununla birlikte üretim olumsuz yönde etkilenmiştir. Ülkenin bozulan
ekonomisiyle birlikte siparişlerin azalması imalathane sayısının da azalmasını
beraberinde getirmiş 18.yüzyıla gelindiğinde ise üretim tamamen durmuştur.6

Bir diğer üretim merkezi Kütahya’dır. İznik üretimiyle aynı tarihlerde başladığı
söylenebilir. Bu devre ait seramiklerde görülen form daha çok derin kase ve geniş
tabanlı tabaklardır. Vazo, sürahi, ibrik gibi kapalı forma sahip buluntuların sayısı az
miktardadır. Kütahya seramiklerinde beyaz hamur ve sır altı tekniği benimsenmiştir.
19.yüzyıla gelindiğinde Kütahya çini-seramik üretiminde azalmalar görülür.

İznik’te 18.yüzyılda çini ve seramik üretiminin sona ermesiyle, İbrahim Paşa


1718’de Tekfur Sarayı’nda çini üretim faaliyetlerinin başlaması için İznik’ten ustalar
getirtir. Tekfur Sarayı atölyelerinde desen, renk, sır ve teknik bakımından İznik
seviyesine ulaşılamamış; atölyeden verimli sonuç alınamaması üretimin kısa süreli
olmasına neden olmuştur. Prof. Dr. H. Örcün Barışta başkanlığında 1996 yılında
gerçekleştirilen Eyüpsultan Çeşme Kazısı ile 1997-98 yıllarında gerçekleştirilen
Eyüpsultan Cafer Paşa Türbesi yüzey araştırma kazılarında seramik-çini hakkında
bilgiler bulunmaktadır. Ayrıca Çömlekçiler mahallesindeki yüzey araştırmaları sırasında
ele geçen buluntular sayesinde Eyüp bölgesinde kırmızı ve beyaz hamurlu üretimin
varlığından söz edilebilmektedir.7 Bahsi geçen bilgiler eşliğinde çok sayıda olmasa da
ve henüz pek fazla buluntuya rastlanmasa da İstanbul Eyüp’te de seramik üretimi
olduğu görülmektedir.

Osmanlı devri son üretim merkezi Çanakkale’dir. 17.yüzyıl sonlarından itibaren


üretimin varlığı bilinmekte olup 20.yüzyıla kadar kırmızı hamurlu üretim sürmüştür.8
Sonuç olarak yapılan kazı çalışmaları ve elde edilen bulgular neticesinde farklı üretim
merkezlerinin olabileceği ihtimaller arasındadır.

6
Şerif Günyar, “Anadolu Seramiğinde Kuş Ögeleri”, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Seramik Anabilim Dalı Sanatta Yeterlilik Tezi, Eskişehir 2007, s.114.
7
Nurşen Ö. Fındık, “Osmanlı Devri Seramik Sanatı”, Türkler Ansiklopedisi, Ankara: Yeni Türkiye
Yayınları, 2002, C.12, s.376.
8
Fındık, a.g.m

4
İKİNCİ BÖLÜM

İZNİK ÜRETİMLİ SERAMİKLER

2.1. İZNİK’İN TARİHİ TOPOGRAFYASI

İznik üretimli seramikler hakkında bilgi vermeden önce en önemli üretim


merkezi olan İznik’in tarihsel sürecine kısaca değinmek faydalı olacaktır.

Bursa’ya bağlı bir ilçe olarak bilinen İznik, Bursa’nın kuzeydoğusunda İznik
gölünün doğusundaki ovada konumlanmaktadır. İlk sınırları güneyde Orhaneli Çayı ve
Uludağ, batıda İstanbul Körfezi ve Marmara Denizi, doğuda Sakarya ırmağı arasındadır.
Sonrasında doğu sınır ucu Bartın sınırına kadar genişlemiştir.9

İznik’in şu anda bulunduğu konumda önceleri Helikore adında bir yerleşim


merkezi olduğu düşünülmektedir. M.Ö 316 yıllarına doğru Büyük İskender’in ölümüyle
onun kumandanlarından olan Antigones, gölün kıyısında kurduğu bu şehre kendi
isminden hareketle Antigoneia adını vermiştir10

Antigones M.Ö 301 yılında Lysimakhos’a açtığı savaşta hayatını kaybetmiş ve


galip gelen Lysimakhos şehrin adını karısı Nike’den esinlenerek Nikaia olarak
değiştirmiştir. 11 M.Ö 281 yılında Lysimakhos’un ölümüyle Nikaia, Bithynia Krallığı
olarak bilinen devlete bağlanmıştır. Bithynia Krallığı’nın sınırını günümüz İzmit
Körfezi, İstanbul’un Anadolu yakası, Kocaeli, Adapazarı, Bolu ve Zonguldak’ın batı
ucu ve Bursa ilinin bulunduğu coğrafi alan oluşturuyordu.12 Bithynia Krallığı’na kısaca
değinecek olursak; M.Ö 326 yılında oluşmaya başlayan krallığın, İskit akınlarından
kaçıp bölgeye yerleşmeleriyle tarihsel süreci başlamıştır. Bölgeye Bion adını vererek
Bithyn ‘’Thyn ülkesi’’ anlamına gelen kökene çevirmişler ve Bithynia adını
vermişlerdir.13

9
Ü. Melda Ermiş, “İznik ve Çevresi Bizans Devri Mimari Faaliyetlerinin Değerlendirilmesi”, İstanbul
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim Dalı Doktora Tezi, İstanbul 2009, s.5.
10
Elif Türkölmez, “İznik: Surlar ve Kapılar Kenti”, Türsab Dergisi, S.322, Nisan 2012, s.6-8.
11
Semavi Eyice, “İznik”, İslam Ansiklopedisi, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2001, C.23,
s.543.
12
Deniz Güçlü, “Antik Bithynia Bölgesi’nin Tarihsel İçerikli Yazıtlar Kataloğu ve Tarihçesi”, Akdeniz
Üniversitesi Eski Çağ Dilleri ve Kültürleri Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Antalya 2007, s.3.
13
Bilge Umar, İlk Çağda Türkiye Halkı, İstanbul: İnkılap Kitapevi, 1999, s.167.

5
İznik I. Nikomedes tarafından Nikomedia (İzmit) kurulana kadar bir dönem
krallığın başşehri olmuş, III. Nikomedes’in vasiyeti üzerine de Roma İmparatorluğu
idaresine girmiştir. 14 Şehir Roma döneminde eski sınırlarının dışına taşarak büyüme
göstermiş ve yeni sur duvarları ile kapılar ilave edilmiştir. 123 yılında yaşanan deprem
sonrası harabeye dönen şehrin surları İmparator Hadrianus tarafından restore
ettirilmiştir.15 Bu nedenle Hadrianus şehrin ikinci kurucusu sayılabilir.

Süleyman Şah’ın İznik’i alıp merkez yapması ve bölgenin daha sonra Bizans
hakimiyetine girmesi Anadolu’daki Türkmenler tarafınca fethedilmesi gereken kutsal
bir misyon halini almıştır. Nitekim Osmanlı Beyliği’nin kuruluş yıllarında Osman
Bey’in ilk amacı İznik’i almak oldu. Denemelerde bulunsa da surları aşması mümkün
olmadı. Oğlu Orhan Bey de aynı ideolojiyle hareket edip 1331 yılında şehri Osmanlı
hakimiyetine kazandırmıştır.16

İstanbul’un 1453 yılında fethinin ardından ilim ve kültür merkezi özelliğini


giderek kaybeden bölge, bundan sonraki dönemlerde çini ve seramik üretimiyle ön
planda kalmayı sürdürmüştür.

14
Sencer Şahin, “Helenistik ve Roma Çağlarında İznik/Nikaia”, Tarih Boyunca İznik, İstanbul 2004, s.5.
15
Eyice, a.g.m, s.543.
16
Ahmet Güneş, “Osmanlı Döneminde İznik”, İslam Ansiklopedisi, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları, 2001, C.23, s.545.

6
2.2 KIRMIZI HAMURLU SERAMİKLER

2.2.1 Tek renk sırlı seramikler

Osmanlı dönemi günlük hayat için üretilmiş kırmızı hamurlu grubun en kolay ve
en yoğun gruplarından birini tek renk sırlı seramikler oluşturmaktadır.

Tekniğin yapım aşaması oldukça sadece ve basittir. Form verilen kırmızı


hamurlu eser, astarlanarak fırınlanır ve yüksek ateşte pişirilir. Astarlama evresi tüm
seramikler için ya fırça yardımıyla yüzeye sürülerek ya da parçanın tamamen astar dolu
kovaya daldırılmasıyla gerçekleştirilebilir. Fakat bu teknikteki örneklerde genellikle
astarın iç yüzeye tamamen, dış yüzeye ise parçanın ağız kısmından belli seviyelere
kadar sürüldüğü görülmektedir. Fırından çıkartılan parçanın üzerine herhangi bir
bezeme yapılmadan şeffaf renkli sır ile sırlanarak tekrar fırına verilir ve teknik elde
edilmiş olur.

Tabak, kase, çanak, mürekkep hokkası, kandil, testi ve dışa çekik ağızlı kaseler
bu tekniğin görüldüğü belli başlı kap çeşitleridir.17 Genellikle kahverengi, hardal sarısı,
yeşil, firuze gibi renkler bu teknikte uygulanır.

F.1 F.2

17
Fındık, a.g.m, s.377.

7
2.2.2 Kazıma tekniğinde seramikler

İznik üretimli kırmızı hamurlu Osmanlı dönemi sırlı seramiklerinin bir diğer
grubunu kazıma şeklinde oluşturulan seramikler oluşturulur. Daha önce Bizans ve
Selçuklu dönemlerinde görülen bu teknik Osmanlı döneminde de varlığını
sürdürmüştür.

Bu teknik iki grupta sınıflandırılır. İlk gruptaki örneklerde şekil verilen kırmızı
hamuru üzeri astarlandıktan sonra ince ve sivri uçlu alet yardımıyla hamur henüz
işlenecek kıvamdayken kazınarak desen oluşturulur. Desen oluşturulduktan sonra eserin
fırınlama evresine geçilir. Yüksek ateşte pişirildikten sonra çıkarılır ve üzeri şeffaf
renkli sır ile sırlanarak tekrar fırınlanır ve tekniğin yapım aşaması bitmiş olur.
Genellikle iç yüzeyde turkuaz, yeşil ve hardal sarısı renginde sır uygulanır. Dış yüzeyde
ise astar ve sır kabın üst yani ağız kenarından belli seviyelere kadar aşağıda olan
kısımlara uygulanmıştır.

İkinci grup ise hem kazıma hem boyamanın yapıldığı örneklerden oluşur. İlk
gruptaki aşamalar aynen burada da geçerlidir fakat kazıma ile desen oluşturulduktan
sonra astarlı yüzeyin üzerine boya sürülür. Desenlerin içlerinin tek renkle veya iki
renkle boyanmasından sonra fırınlama işlemine geçilir. Boyama yapıldığı için sır şeffaf
renksiz sır olarak uygulanmaktadır. Boyama işlemi serbest fırça darbeleriyle uygulanır.

Kazıma tekniğinde üretilen seramiklerin bezemesinde lale ve kıvrımlı dallardan


oluşan bitkisel motifler ile helezon, daire, yarım daire, beş ya da yedi kollu yıldız, düz
ya da diyagonal dalgalardan oluşan geometrik süslemeler görülmektedir.

F.3 F.4

8
F.5

F.6

9
2.2.3 Slip tekniğinde seramikler

Kırmızı hamurlu Osmanlı seramikleri arasında en erken grubu slip (astar


boyama) tekniğindeki seramiklerdir. Sonraki zamanlarda Milet tipi seramiğin
yaygınlaşması ve beyaz hamurlu seramik örneklerinin üretilmeye başlanmasıyla slip
tekniği gerilemeye başlamıştır.18

İznik kazılarında sırlı veya sırsız şekilde, tüm ya da tüme yakın formda çok
sayıda seramik parçası bulunmuş olup; slip tekniğindeki bu seramiklerin 14.-15. yüzyıl
erken Osmanlı devri örnekleri oldukları değerlendirilmektedir.19

Slip tekniğinin yapım aşaması adından da anlaşılacağı üzere astar ile


gerçekleştirilir. Kırmızı renkli şekillendirilen hamurun astarsız yüzeyine astar ile desen
oluşturulur. Astar oldukça yoğun şekilde sürülür ve serbest fırça tekniğiyle bezemesi
gerçekleştirilir. Daha sonra fırına gönderilen ve pişirmesi tamamlanan seramik üzerine
firuze, yeşil, turkuaz gibi şeffaf renkli sır sürülerek tekrar fırınlanır ve teknik
tamamlanmış olur. Seramiklerin iç yüzeylerinde yapraklar, kıvrımlı dallar, rumi ve
palmetlerden oluşmuş bitkisel motifler görülmektedir. Dış yüzeylerinde ise ince ve uzun
yapraklar belirli aralıklarla yerleştirilmiştir.

F.7

18
Fındık, s.376.
19
Fındık, s.376.

10
F.8

F.9

2.2.4. Milet tekniğinde seramikler

Osmanlı’ya özgü ilk teknik olan Milet, kırmızı hamurlu Osmanlı seramikleri
grubuna getirdiği yeniliklerle karşımıza çıkmaktadır. Diğer kırmızı hamurlu İznik
seramiklerine nazaran daha zarif ve gösterişli durmaktadır.

Tekniğin yapım aşamasını incelersek; form verilen kırmızı hamurun üzeri beyaz
astarla boyanır. Pürüzsüz hale getirilen yüzeyde boya ile desen oluşturma işine geçilir.

11
Boyama işlemi serbest fırça şeklinde yapılır, desen oluşturma işlemi tamamlandıktan
sonra parça fırına verilir. Fırından çıkarılan seramik şeffaf renksiz sır ile sırlanarak
tekrar fırına verilir ve yapım aşaması tamamlanır. Genellikle kobalt mavisi kullanımı
görülse de geç dönem örneklerinde mor, firuze ve yeşil rengi kullanımı karşımıza
çıkmaktadır. 20

Milet İşi olarak adlandırılan bu seramiklerin, yanlış tanımlamayla bu ismi aldığı


yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkartılmıştır. 1935 yılında Friedrich Sarre, bu
seramiklerin Beylikler Dönemi seramikleri olduğunu belirtmiş ve “Milet İşi” olarak
adlandırmıştır. Fakat Oktay Aslanapa’nın 1963-1964 yıllarında başlattığı İznik Çini
Fırınları Kazısı’ndan elde edilen buluntular, tartışmalara yeni bir boyut kazandırmıştır.
Çok sayıda bu tipte seramik parçalarının yanı sıra, üçayaklar, fırın malzemeleri, ısı
ölçen dereceler ve hammaddenin bulunmasıyla birlikte üretim merkezinin İznik olduğu
kanıtlanmıştır.21

Diğer kırmızı hamurlu İznik seramiklerinde açık formlar hakimken, Milet


tekniğinde ise daha çok kapalı forma sahip eşyalar üretilmiştir. Kapalı formun dışında
derin olmayan, düz dipli, yarı dairesel tabaklar ile derin ve dışa çekik ağızlı kaseler
görülen en yaygın örneklerdendir.22

Milet İşi seramiklerin bezemelerinde çiçek, yaprak, kıvrımlı dallar ve


palmetlerden oluşan bitkisel ve yıldız, altıgen, dikey hatlardan oluşuna geometrik
motiflerin yanı sıra; kuş ve balık figürlü örnekler de görülmektedir. Ayrıca İznik Çini
Fırınları Kazısı’ndan çıkartılan insan figürlü seramik parçası, türünün tek örneğidir. 23

F.10

20
Fındık, a.g.m, s.377.
21
Turgay Polat, “Milet İşi Seramiklerde Form Tipolojisi Üzerine Bir Deneme”, Sanat Tarihi Dergisi,
C.25, S.2, 2016, s.215.
22
Fındık, a.g.m.
23
Bkz. Fotoğraf.10

12
Milet İşi bezemelerin dekorları ise üç farklı şekilde yapılmaktaydı. Bunlardan
ilki çizilen desenin kontur içine alınarak belirtilmesi şeklinde olandır. Desene göre daha
koyu tonda boya ile sınırlarının belirlenmesi ile oluşan yöntemdir. Bir diğer yöntem
konturların ince uçlu aletlerle kazınarak oluşturulmasıdır. Burada da Milet İşi ve kazıma
tekniğinin iç içe olmasını görmüş oluruz. Bunun dışında Slip tekniğinin de Milet İşi ile
kullanıldığı örnekler mevcuttur. Son yöntem ise kontur oluşturmadan serbest fırça
yöntemiyle desen oluşturma yöntemidir.24

F.11 F.12

F.13

24
Polat, a.g.m, s.217.

13
2.3. BEYAZ HAMURLU SERAMİKLER

2.3.1. Mavi-Beyaz tekniğinde seramikler

İznik’te beyaz hamurlu seramik üretimine geçilmesiyle birlikte seramiklerin


kalitesi artmış; kaliteye bağlı olarak yapılan desen ve kullanılan renkler de çeşitlilik
göstermeye başlamıştır. Kullanılan renk ve desenlere göre de farklı sınıflandırmalar
yapılmıştır. Mavi-Beyaz grubunu oluşturan bu seramiklerde ağırlıklı olarak mavi rengin
kullanımı hakimdir.

Tekniğin yapım aşaması diğer tekniklere göre farklılık gösterir; çünkü bu


teknikte desen oluşturmak için desen şablonları kullanılır. Ayrıca beyaz hamurla birlikte
fritli25 üretime geçilmiş, fırın teknolojisinde yenilikler yaşanmış ve hamurun daha kolay
şekillenmesinden ötürü daha büyük boyutlarda kapların üretimi yapılmıştır. Mavi-Beyaz
grubu üretimine 15.yüzyılın sonu ile 16.yüzyılın başında geçilmiştir. Üretim merkezi
birinci derece İznik iken ikinci derece de Kütahya olarak gösterilebilir.26

Beyaz hamurlu evrenin ilk süsleme ürünü olan bu tekniği yapım aşaması; şekil
verilen beyaz hamurun üzerine isteğe göre (pürüzsüz yüzeye sahip olmak isteniyorsa)
astar sürülür ve kuruması beklenir. Kuruduktan sonra form verilen ve astarlanan yüzey
üzerine desen oluşturma işlemine geçilir. Fakat desen oluşturma işlemi serbest fırça
yöntemiyle değil, desen şablonları ile gerçekleştirilir. Mavi rengin kullanıldığı desen
oluşturma işlemi de tamamlandıktan sonra oluşturulan desenin konturları daha koyu
tonda belli edilerek malzeme fırına verilir. Pişirmesi tamamlanıp fırından çıkarılan
seramiğin üzerine şeffaf renksiz sır uygulanır ve tekrar fırınlanır. Böylelikle teknik
tamamlanmış olur.

25
Toz haline getirilmiş seramik hammaddelerin eritilip hızlı şekilde soğutulmasıyla oluşan cam yapılı ara
mamule verilen isimdir. Sırın akışkanlaşmasını sağlar.
26
Oktay Aslanapa, Anadolu’da Türk Çini ve Keramik Sanatı, İstanbul: Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü
Yayınları, 1965, s.19.

14
Eserlerin süslemesinde genellikle bitkisel bezeme hakimdir. Bunun yanı sıra
bitkisel ve geometrik motifli süslemelerde görülmektedir.27 Ayrıca 1963 yılında kazı ve
sondaj çalışmalarında Mavi- Beyaz grubu içerisinde yer alan tavşan ve balık figürlü
sayısız seramik buluntusu ele geçirilmiştir.28

F.14

27
Bkz. Fotoğraf:13
28
Oktay Aslanapa, Şerare Yetkin, Ara Altun, İznik Çini Fırınları Kazısı II. Dönem, 1981-1988, İstanbul,
1989, s.26.

15
F.15

F.16

16
2.3.2. Şam işi tekniğinde seramikler

Beyaz hamurlu çok renkli grubun ilk seramik örneklerini oluşturan Şam işi
seramikler, yine tıpkı Milet tipi seramiklerde olduğu gibi yanlış adlandırma ile
tanımlanmıştır. Benzer çinideki eserlerin Şam’daki yapılarda bulunmasından dolayı
orada üretildiği düşünülmüş ve bu şekilde adlandırılmıştır. Fakat Şam’da bu tip üretimin
16.yüzyılın sonunda başladığı, İznik üretiminin ise 15.yüzyıl sonu 16.yüzyıl başı olduğu
bilinmektedir. 29 Ayrıca British Museum’ da yer alan Şam işi tekniğinde yapılmış
kandilin ayak kısmında İznikli Müsli Usta’nın adı ve 1549 tarihi yazmaktadır.30 Bunun
yanı sıra İznik kazılarının ortaya çıkardığı buluntular da bu tekniğin 16.yüzyılda İznik’te
yapıldığını kanıtlamıştır.31

F.17

29
Fındık, a.e, s.379.
30
Bkz. Fotoğragf:17
31
Gönül Öney, “İslam Süsleme ve Sanatlarına Türklerin Katkısı”, İslam Sanatında Türkler, İstanbul:
Yapı Kredi Yayınları, 1976, s.119-129.

17
Yapım aşaması Mavi-Beyaz tekniğiyle aynıdır. Fakat ondan ayrılan en önemli
yanı sınırların siyah renk ile belirlenmesidir. Bahsedilen özelliklerin yanı sıra bu
teknikte mavinin dışında donuk yeşil ve manganez moru renklerinin görülmesidir.
Renk, motif ve kompozisyon bakımından Osmanlı seramiklerinde arasında özgün bir
gruptur. Bu tekniğe özgü olan geniş gövdeli, top yapraklı ağaç motifi diğer seramik
gruplarında kesinlikle kullanılmamıştır.32

Bezemelerindeki en karakteristik özelliği iri enginarların veya ağaçların bütün


yüzeyi kaplamasıdır. Diğer seramik gruplarına nazaran daha sıra dışı motif ve
kompozisyon anlayışı söz konusudur.

F.18 F.19

32
Fındık, a.e., s.379.

18
2.3.3. Haliç işi tekniğinde seramikler

Mavi-Beyaz grubundaki diğer seramik türü Haliç İşi diye adlandırılan tekniktir.
16.yüzyılın başında Aksaray bölgesindeki çalışmalar sırasında bulunan seramikler,
Evliya Çelebi’nin de bu seramikleri İznik çömleklerini aratmayan Çin porselenleri
kalitesinde sözlerini dikkate alan araştırmacılar Haliç bölgesinde üretildiğini düşünerek
bu ismi vermişlerdir.33 İznik kazılarında elde edilen buluntular ve kitabeli parçalardan
elde edilen verilere göre bu tip seramiklerin üretim merkezinin İznik ve Kütahya olduğu
anlaşılmıştır.34

Tekniğin yapım aşaması diğer Mavi-Beyaz gruplarıyla aynıdır. Bu tekniğin en


belirgin özelliği ise beyaz zemin üzerine kobalt mavi ile yapılan helezoni kıvrımlardan
oluşan desenlerdir. İnce fırça darbeleriyle oluşturulmuş helezoni kıvrık dallar ve
aralarına yerleştirilmiş küçük yaprak ve çiçekler tekniğin bezeme şeklini oluşturur. 35
Kobalt mavi ve firuzenin dışında az da olsa yeşil renk kullanımı görülür.

F.20

33
Fındık, a.e, s.380.
34
Aylin Sönmez, “Bursa Türk İslam Eserleri Müzesi’ndeki Seramikler”, Çanakkale Onsekiz Mart
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Çanakkale 2010,
s.112.
35
Sönmez, a.g.e.

19
2.3.4. Rodos işi tekniğinde seramikler

Mavi-Beyaz grubunun Osmanlı dönemine ait son tekniğidir. 1865-1878 yılları


arasında Augueste Salzmann Rodos’ta 532 parçalık bir koleksiyon satın almış ve bu
alışveriş sonrası İznik çinileri 20.yüzyıl başında Rodos işi ismini almıştır. 36 Hem bu
tekniğin ilk olarak Süleymaniye Camii içerisinde kullanılmış olması hem de İznik
kazılarından elde edilen buluntular ve kitabeli parçalardan elde edilen bilgiler tekniğin
İznik üretimi olduğunu kanıtlamaktadır.

Mavi beyaz grubundaki diğer tekniklerde görülen üretim aşamaları bu teknikte


de geçerlidir. Ayrıca Şam tekniğinde kullanılmış olan sınırları siyah boyayla belirleme
işleri Rodos İşi tekniğinde de görülür. Bu tekniğin en belirgin ve karakteristik
özelliklerinden biri mercan kırmızısı renginin bezemelerde kullanılmasıdır. Mavi ve
zümrüt yeşili tonlarının yanı sıra mercan kırmızısı kullanımı çok renkliliği sağlamıştır.

Bezemelerde kullanılan iri yeşil yapraklar tekniğin diğer karakteristik özelliğidir.


Çintemani, bulut, balık pulu motifleri madalyonlar, yelkenliler ve örgü şeritleri gibi
motifler sıklıkla görülür. 17.yüzyıl sonlarında kalite oldukça düşmüş,18.yüzyılda da bu
teknik son bulmuştur. 37

F.21 F.22

36
Sönmez, a.e., s.188.
37
Sönmez, a.e.

20
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

KÜTAHYA ÜRETİMLİ SERAMİKLER

3.1. KÜTAHYA SERAMİKLERİNE GENEL BAKIŞ

İznik üretiminin 18.yüzyılda son bulmasıyla Kütahya ön plana çıkmış fakat İznik
seramiklerinin kalitesini yansıtamamıştır. İznik’te gerçekleştirilen kazı çalışmaları veya
bölgeye yönelik yapılan çalışmalar Kütahya’da yeteri kadar olmamıştır. Bundan ötürü
üretimi belgeleyecek kanıt sunulamamıştır. Fakat temel kazılarında ele geçirilen yanık
ya da bozuk seramik parçaları, üç ayaklar ve fırın kalıntıları sayesinde Kütahya’da
14.yüzyıldan itibaren üretim yapıldığı anlaşılmaktadır.38

Tıpkı Şam, Rodos İşi gibi tekniklerin yanlış tanımlanması Kütahya


seramiklerinde de yaşanmıştır. Mavi beyaz grubu seramiklerin Kütahya’da üretimine
başlandığı ifade edilmiş ve bu grubun “Kütahya İşi” olarak adlandırılması yapılmıştır.
Çünkü İngiltere Godman Koleksiyonu’nda yer alan 1510 tarihli bir ibriğin üzerinde yer
alan kitabede “Kütahyalı Abraham” adının geçmesinden dolayı bu tanımlama
yapılmıştır. Fakat Prof. Dr. Oktay Aslanapa öncülüğünde başlatılan İznik Çini Fırınları
Kazısı tüm bu tartışmalara son vermiştir.39

Kütahya seramiklerinin mavi-beyaz teknikteki üslubu İznik’e göre daha sade,


desenler daha özensiz ve basittir. Hamuru da daha yumuşak ve gözeneklidir. Serbest
fırça hareketleriyle yapılan desenler görsellik açısından İznik’i yakalayamamıştır. Mavi
beyaz teknikteki üretim 18.yüzyıla kadar devam etmiştir.40

18.yüzyıl seramiklerini süsleyen desenlerde en fazla küçük yapraklar ve çiçekler


görünmektedir. Bu küçük naif çiçekler noktalamalarla yapılan renklendirmelerle
betimlenmiştir. Bitkisel motiflerle birlikte gemometrik motiflerin de görüldüğü
bezemelerde ayrıca balık kuş gibi hayvan figürlerinin yanı sıra insan figürleri de

38
Fındık, a.e, s.381.
39
Fındık, a.e.
40
Fındık, a.e.

21
kompozisyonlara işlenmiştir. 19.yüzyıl ve 20.yüzyılın ilk yarısındaki seramiklerde ise
balık pulu motifli desenler kendini göstermiştir. 41

İlk dönem seramikleri üzerinde yapılan bezemeler mavi, yeşil, sarı, kırmızı ve
mor renkleri kullanılarak oluşturulmuştur. Kütahya seramiklerinde hiçbir zaman Rodos
İşi’de görülen mercan kırmızısı rengine ulaşılamasa da, mavi, firuze, yeşil ve koyu
toprak kırmızısı ile çok renkli bezeme uygulanmıştır. Fakat İznik seramiklerinde hiç
görülmeyen canlı sarı rengin Kütahya’da başından beri var olması, Kütahya
seramiklerinin karakteristik yapısını gösterir. Sert beyaz hamurlu ve sır altı tekniğinde
yapılan bu seramikler fincan, kase, matara, gülabdan, kulplu veya kulpsuz kupa, tabak,
ibrik, kandil, sürahi, buhurdanlık gibi kullanım eşyalarını oluştururlar. 42

F.23 F.24

41
Esin Demir, “Kütahya Çini Seramiklerinin Motif Özellikleri ve Seramik Bölümü Öğrencilerinin Bu
Seramik ve Motiflerden Etkilene Düzeyi”, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Uygulamalı
Sanatlar Eğitimi Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2010, s.5.
42
Demir, a.g.e, s.24.

22
F.25

F.26 F.27

23
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

ÇANAKKALE ÜRETİMLİ SERAMİKLER

4.1. ÇANAKKALE SERAMİKLERİNE GENEL BAKIŞ

Osmanlı devri son üretim merkezi olan Çanakkale, seramik sanatı olarak gerek
üslup gerekse renk ve desen açısından Türk seramik sanatına yenilikler getirmiştir.
Kaba kırmızı hamuru sır altı tekniğinde bezenmiş bu seramikler ilginç desenleriyle
dikkat çekmektedir.

17.yüzyılın ikinci yarısından 20.yüzyıla kadar devam kırmızı hamurlu bu


seramik grubunun 18.yüzyıl örneklerinde sır altı tekniğinde yapılmış tabak, kase,
matara, tepsi, sürahi, küp ve testi gibi forma sahip günlük kullanım eşyaları mevuttur.43
18.yüzyıl seramiklerinde desenler serbest fırça ile yapılmış; soyut çiçekler, rozetler,
benekler, yelkenliler, kalyonlar ve cami motifleri ile kuş ve balık figürleri bezemelerde
kullanılmıştır.44

19.yüzyıldan itibaren giderek yaygınlaşan Batılılaşma hareketi ile porselen sofra


eşyası kullanımını gündeme getirmiştir. 1892’de Sultan II. Abdulhamit’in talimatıyla
Yıldız Sarayı’nın bahçesinde porselen imalathanesi açılır. Ay-yıldız damgalı porselenler
hem sarayın ihtiyaçlarını karşılamak hem de yabancı elçi ve hükümdarlara hediye etmek
amacıyla üretilir. Üretilen tabak ve vazolar ya İstanbul manzarasıyla süslenir ya da
padişahın portreleriyle resmedilir.45

F.28

43
Fındık, a.e., s.384.
44
Deniz Onur Erman, “Türk Seramik Sanatının Gelişimi: Toprağın Ateşle Dansı” Acta Turcica, S.1,
2012, s.28.
45
Erman, a.g.e., s.24.

24
Çanakkale geç dönem seramiklerinde daha fantastik üretimler söz konusudur.bu
dönemdeki testi biçimindeki kapların üst kısmı at veya kuş başı şeklinde biçimlendirilir.
Bitkisel motiflerle ve hayvansal figürlerle kap yüzeyi üzerinde kabartma görünümü
yaratılmıştır.46

F.29 F.30

46
Fındık, a.e.

25
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

Çalışmamda Osmanlı dönemi sırlı seramiklerini ele aldım. Bezeme gruplarının


yapım aşamalarını, bezemede kullanılan renkleri, bezemeyi oluşturan figür ve motifleri
birbirine benzeyen ve birbirinden ayrılan yönleri ile yansıtmaya çalıştım.

Ateşin icadıyla birlikte ilk defa M.Ö 10 binlerde balçık kullanımıyla başlayan
seramik yapımı, gündelik ihtiyacı karşılamak amacıyla üretilen belirli kap kaçakları
oluşturmaktaydı. Zaman geçtikçe kullanılan malzemeler değişmiş değişen malzeme ve
yüzyılla birlikte yeni teknik, bezeme anlayışları doğmuştur. Sırsız şekilde herhangi bir
bezemeye ihtiyaç duyulmadan üretilen bu seramikler daha sonraki dönemlerde sırın
bulunmasıyla birlikte boyalı ve sırlı şekilde üretilmeye başlanmıştır.

Çalışmama konu olan Osmanlı sırlı seramiklerinde, yapılan kazı çalışmaları ile
edinilen bilgilere göre Bizans ve Selçuklu dönemlerinde görülen bezeme tekniklerinin
devam ettiği anlaşılmış; bu devletlerden farklı olarak kendine özgü teknik olan Milet
İşi’ni geliştirdiği görülmüştür. İlk olarak kırmızı hamurlu üretim görülürken 15.yüzyılla
birlikte beyaz hamura geçildiği, çok renkli bezemelerin yapıldığı ve beyaz hamura
geçişle birlikte seramiklerin et kalınlıklarında incelmeler görülmüştür. Bunlarla birlikte
Rodos, Şam, Milet İşi gibi tekniklerin ilk olarak İznik üretimi olduğu yapılan kazı
çalışmaları sonucunda ortaya çıkmıştır.

26
FOTOĞRAF LİSTESİ

F.1: Tek Renk Sırlı Bezeme Tekniği, Kase – İznik Çini Fırınları Kazısı

F.2: Tek Renk Sırlı Bezeme Tekniği, Kase – İznik Çini Fırınları Kazısı

F.3: Kazıma Tekniği, Dip Parçası - İznik Çini Fırınları Kazısı

F.4: Kazıma Tekniği, Dip Parçası- İznik Çini Fırınları Kazısı

F.5: Kazıma Tekniği, Tabak- Amasya Harşena Kalesi Kazısı

F.6: Kazıma Tekniği, Yayvan Tabak- Amasya Harşena Kalesi Kazısı

F.7: Slip Tekniği, Ağız Parçası- İznik Çini Fırınları Kazısı

F.8 Slip Tekniği, Kase- İznik Çini Fırınları Kazısı

F.9: Slip Tekniği, Dip Parçası- İznik Çini Fırınları Kazısı

F.10: Milet İşi, Gövde Parçası, İznik Çini Fırınları Kazısı

F.11: Milet İşi, Dip Parçası İznik Çini Fırınları Kazısı

F.12: Milet İşi, Dip Parçası İznik Çini Fırınları Kazısı

F.13: Milet İşi, Kase- İznik Çini Fırınları Kazısı

F.14: Mavi-Beyaz Tekniği, Tabak

F.15: Mavi Beyaz Tekniği, Kandil

F.16: Mavi-Beyaz Tekniği, Tabak

F.17: Şam İşi, Kandil

F.18: Şam İşi, Tabak

F.19: Şam İşi, Tabak

F.20: Haliç İşi, Tabak

27
F.21:Rodos Tekniği, Tabak Parçası

F.22: Rodos Tekniği, Tabak

F.23: Kütahya Üretimi, Tabak

F.24: Kütahya Üretimi, Tabak

F.25: Kütahya Üretimi, Tabak

F.26: Kütahya Üretimi, Gülabdan

F.27: Kütahya Üretimi, Matara

F.28: Çanakkale Üretimi, Fincan

F.29: Çanakkale Üretimi, Testi

F.30: Çanakkale Üretimi, Testi.

28
KAYNAKÇA

ARCASOY Ateş, “SeramikSanatı”,


http://dspace.marmara.edu.tr/handle/11424/5499 (10.04.2020)

ARLI Belgin, Ara ALTUN, Anadolu Toprağının Hazinesi: Çini, Osmanlı Dönemi,
İstanbul: Kitap Yayınevi, 2007.

ASLANAPA Oktay, Anadolu’da Türk Çini ve Keramik Sanatı, İstanbul: Türk Kültürü
Araştırma Enstitüsü Yayınları, 1965.

DEMİR ESİN, “Kütahya Çini Seramiklerinin Motif Özellikleri ve Seramik


Bölümü Öğrencilerinin Bu Seramik ve Motiflerden Etkilene
Düzeyi”, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü
Uygulamalı Sanatlar Eğitimi Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi,
Ankara, 2010.

ERMAN Deniz O., “Seramik Sanatında Kuş Figürü Üzerine Kişisel Uygulamalar”,
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Seramik
Anabilim Dalı Sanatta Yeterlilik Tezi, Ankara, 2009.

ERMİŞ Melda Ü., “İznik ve Çevresi Bizans Devri Mimari Faaliyetlerinin


Değerlendirilmesi”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim Dalı Doktora Tezi, İstanbul,2009

EYİCE Semavi, “İznik”, İslam Ansiklopedisi, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı


Yayını, C.23, 2001, ss.543-545.

FINDIK Nurşen Ö., “Osmanlı Devri Seramik Sanatı”, Türkler Ansiklopedisi, Ankara:
Yeni Türkiye Yayınları, C.12, 2012, ss.374-385.

GÜÇLÜ Deniz, “Antik Bithynia Bölgesi’nin Tarihsel İçerikli Yazıtlar Kataloğu


ve Tatihçesi”, Akdeniz Üniversitesi Eski Çağ Dilleri ve Kültürleri
Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Antalya, 2007.

29
GÜNEŞ Ahmet, “Osmanlı Dönemi’nde İznik”, İslam Ansiklopedisi, İstanbul:
Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, C.23, 2001, ss.545-547.

GÜNYAR Şerif, “Anadolu Seramiğinde Kuş Ögeleri”, Anadolu Üniversitesi


Sosyal Bilimler Enstitüsü Seramik Anabilim Dalı Sanatta
Yeterlilik Tezi, Eskişehir, 2007.

ÖNEY Gönül, “İslam Süsleme ve Sanatlarına Türklerin Katkısı”, İslam


Sanatında Türkler, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 1976, ss.119-
129.

ÖNEY Gönül, Zehra ÇOBANLI, Anadolu’da Türk Devri Çini ve Seramik Sanatı,
İstanbul: T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 2007.

POLAT Turgay, “Milet İşi Seramiklerde Form Tipolojisi Üzerine Bir Deneme”,
Sanat Tarihi Dergisi, C.25, S.2, 2016.

SÖNMEZ Aylin, “Bursa Türk İslam Müzesi’ndeki Seramikler”, Çanakkale Onsekiz


Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi
Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Çanakkale, 2010.

ŞAHİN Sencer, “Helenistik ve Roma Çağlarında İznik/Nikaia”, Tarih Boyunca


İznik, İstanbul, 2004, ss.3-23.

TÜRKÖLMEZ Elif “İznik Surlar ve Kapılar Kenti”, Türsab Dergisi, S.322,


Nisan:2012, ss.4-12.

UMAR Bilge İlk Çağda Türkiye Halkı, İstanbul: İnkılap Kitapevi, 1999.

30

You might also like