Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 57

Galata ve Pera 19 Yüzy■l■n ■kinci

Yar■s■nda 3rd Edition Nur Ak■n


Visit to download the full and correct content document:
https://ebookstep.com/product/galata-ve-pera-19-yuzyilin-ikinci-yarisinda-3rd-edition-
nur-akin/
More products digital (pdf, epub, mobi) instant
download maybe you interests ...

Süt ve Bal 3rd Edition Rupi Kaur

https://ebookstep.com/product/sut-ve-bal-3rd-edition-rupi-kaur/

■slam Demokrasi ve Türkiye 3rd Edition Ahmet Arslan

https://ebookstep.com/product/islam-demokrasi-ve-turkiye-3rd-
edition-ahmet-arslan/

Mai ve Siyah 3rd Edition Halit Ziya U■akl■gil

https://ebookstep.com/product/mai-ve-siyah-3rd-edition-halit-
ziya-usakligil/

Yatay ve Dikey Boyutlar■n Sembolizmi 3rd Edition Rene


Guenon

https://ebookstep.com/product/yatay-ve-dikey-boyutlarin-
sembolizmi-3rd-edition-rene-guenon/
■slam Maneviyat■ ve Taoculu■a Toplu Bak■■ 3rd Edition
Rene Guenon

https://ebookstep.com/product/islam-maneviyati-ve-taoculuga-
toplu-bakis-3rd-edition-rene-guenon/

Desperta Ferro Antigua y Medieval 19 César contra


Pompeyo 1st Edition Aa. Vv.

https://ebookstep.com/product/desperta-ferro-antigua-y-
medieval-19-cesar-contra-pompeyo-1st-edition-aa-vv-2/

Desperta Ferro Antigua y Medieval 19 César contra


Pompeyo 1st Edition Aa. Vv.

https://ebookstep.com/product/desperta-ferro-antigua-y-
medieval-19-cesar-contra-pompeyo-1st-edition-aa-vv/

Psikopolitika Neoliberalizm ve Yeni ■ktidar Teknikleri


3rd Edition Byung Chul Han

https://ebookstep.com/product/psikopolitika-neoliberalizm-ve-
yeni-iktidar-teknikleri-3rd-edition-byung-chul-han/

Kur an ■n Tarihçesi ve Yaz■m Serüveni 3rd Edition Arif


Tekin

https://ebookstep.com/product/kur-an-in-tarihcesi-ve-yazim-
seruveni-3rd-edition-arif-tekin/
..

19. YUZYILIN
. . .

iKiNCi YARISINDA
\
\

GALATA
ve

PERA
19. YÜZYILIN
iKiNCi YARISINDA
. . .

GALATA
ve

PERA

Nur Akın
LİTERATÜR YAYINLARI: 24

19. YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA


GALATA ve PER A

Nur Akın

2.000 Adet : Mayıs 1998


Birinci Basım
2.000 Adet : Temmuz 2002
İkinci Basım
Üçüncü Basım 2.000 Adet : Ekim 2011

Genel Yayın Yönetmeni : Kenan Kocatürk


Editör : Öner Ciravoğlu
Tasarım : Yetkin Başarır
Uygulama : Emel Atik
Baskı ve Cilt : Ömür Matbaacılık A. Ş.
Beysan Sanayi Sitesi, Birlik Caddesi No. 20
Haramidere 34524 İstanbul
Tel : (0212) 422 76 00
Faks: (0212) 422 46 00
www.omur.com.tr

Birinci Basım ISBN: 975-7860-90-5


İkinci Basım ISBN: 978-975-8431-81-6

© Copyright 1998-2002, 2011 Literatür: Yayıncılık


Bu kitabın yayın hakları Literatür: Yayıncılık Dağıtım Pazarlama San. ve Tic. Ltd. Şti.'ne
aittir. Kitabın tamamı veya bir bölümü hiçbir biçimde çoğaltılamaz, dağıtılamaz, yeniden elde
edilmek üzere saklanamaz.

Sertifika No: 10843

LİTERATÜR: YAYINCILIK, DACITIM,


PAZARLAMA, SANAYİ VE TİCARE T LTD. ŞTİ.
İSTİKLAL CADDESİ, EMGEN HAN, Nü: 47 KAT: 4
BE YOCLU, 34433 İSTANBU L
T 0(212) 292 4120
F 0(212) 245 5987
E literatur@literatur.com.tr
www.literatur.com.tr
. . .

iÇiN D E KiLE R
Giriş xı

19. YÜZYIL İSTANBUL'UNDA AZINLIK GRUPLARI ve BATILILAŞMA 1


Sosyal Yapı ve Batılı Eğilimler 2

Fiziksel Yapı ve Batılı Eğilimler 18

GALATA ve PERA 29

Bölgeyi Oluşturan Nüfus 30

Toplumsal Ortam 40

Kültürel Amaçlı Kulüp ve Topluluklar 58

Eğitim 58

Başlıca Meslekler 61

Batılı Eğilimler ve Tüketim Biçimleri 63

Fotoğrafçılık 75

BÖLGENİN TARİHİ 81

Bölgenin Tarihi 82

BÖLGENİN KENTSEL ÖZELLİKLERİ 87

Bölgenin Kentsel Özellikleri 88

VI. Belediye Dairesi 97


Sokakların Aydınlatılması 122

Sokakların Adlandırılması 125

Yol Genişletmeleri ve Kaplamaları 126

Sokaklarla İlgili Bilgiler 134

Sokakların Güvenlik Sorunları 136

Ulaşım Düzeni 1 39

Su Sorunu 143
vi İÇİNDEKİLER

Mezarlık Alanları 148


Bakım ve Güzelleştirme Çalışmaları 151

BÖLGENİN ÖNEMLİ YAPI LARI 171


Galata'daki Anıtsal Yapılar 172
Galata Kulesi ve Surları 178
Galata'daki Dinsel Yapılar 192
Kilise ve Sinagoglar 192
Cami ve Mescitler 195
Tekke 197
Pera'daki Dinsel Yapılar 198
Mezarlıklar 203
Elçilikler 207
Kamu Yapıları 219
Ticaret Yapıları 221
Hanlar 221
Pasajlar 224
Mağazalar 236
Konfeksiyon Mağazaları 238
Ev Eşyalarıyla İlgili Mağazalar 239
Parfümeri ve Kuaförler 240
Çiçekçiler 240
Fotoğraf Atölyeleri 242
Kitapçılar 243
Matbaalar 243
Borsa 244
Bankalar 248
Tercüme Büroları 249
Eğitim ve Kültür Yapıları 250
Galatasaray Lisesi 250
Yabancı Dilde Eğitim Veren Diğer Okullar 250
Kitaplıklar 254
Sosyal Kulüpler 254
İÇİNDEKİLER vii

Tiyatrolar ve Sirkler 257


Naum Tiyatrosu 257
Varyete Tiyatrosu 259
Soullier Sirki 260
Dolmabahçe Tiyatrosu 260
Diğer Tiyatrolar 261
İşlevsel Diğer Yapılar 265
Sağlık Yapıları 265
Hamamlar 266
Oteller 267
Pera Palas 272
Tokatliyan Oteli 277
Eğlence Yerleri 280
Kafe ve Restoranlar 280
Pastane ve Şekerciler 287
Bakkal ve Şarküteriler 288
Park ve Bahçeler 290
Konutlar 293
Mimarlar ve Yapı İşleri 315

YANGINLAR, DEGİŞİM ve BUGÜNKÜ DURUM 327


Yangınlar ve Değişim Süreci 328
Bugünkü Durum 344

Sonuç 348

Kaynakça 353

Dizin 355
NUR AK I N
Restorasyon dalında tamamladığı Yüksek Lisaı:s eğitiminden sonra "Küçük Anadolu
Kentlerinde Tarihsel Dokunun Korunması İle İlgili Bir Yöntem Araştırması" adlı teziy­
le 1980 yılında İTÜ Mimarlık Fakültesi'nde "doktor' unvanını aldı. 1987 yılında
"Balkanlarda Osmanlı Evı" konulu çalışmasıyla "doçenf', 1993 yılında da "19. Yüzyı ­
lın İkinci Yarısında Balat, Galata, Pera" adlı teziyle ''Profesör' oldu. 1983 yılında Vi­
yana'da, 1995-96 ders yılında Fulbright burslusu olarak Philadelphia'da araştırma­
larda bulundu. Restorasyon alanında, kent korumadan tek yapı ölçeğine kadar çeşit­
li projelerde görev aldı. Bu konularla ilgili olarak çok sayıda yurt içi ve yurt dışında
sunulmuş veya yayınlanmış bildiri, makale ve araştırmaları bulunmaktadır. Araş­
tırmalarından Balkanlarda Osmanlı Dönemi Konutları (Literatür: Yayıncılık) 2001
yılında yayımlandı. 1974-2007 yılları arasında İTÜ Mimarlık Fakültesi'nde görev
yapan Nur Akın, halen İstanbul Kültür Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık
Fakültesi öğretim üyesidir.
GiRiŞ
Bilindiği gibi İstanbul, neredeyse kuruluşundan b u yana, çok sayıda dil, inanç ve
etnik çeşitlilik sergileyen insanın gelip geçtiği, yerleştiği, hatta kuşaklar boyu yaşadı­
ğı bir dünya kentidir. Yüzyıllarca süren değişimlere karşın, bu özelliğini günümüze
dek korumuştur. İstanbul'un alınmasından sonra söz konusu mozayiğe yeni ve ağır­
lıklı bir grup olarak Türkler de katılmış, ayrıca Osmanlıların yerleştirme politikası
doğrultusunda Rumeli ve Anadolu'nun çeşitli yörelerinden azınlıkların getirilmesi
ve bunlara Avrupa'dan göçen Musevilerin eklenmesi kozmopolit bir ortam oluştur­
muştur. Galata ve Pera'nın gelişiminde büyük rol oynayan Avrupa kökenli Levanten­
ler de, bu ortama katılmıştır. İstanbul'un bu farklı kültürel grupları, başından beri
kendi inanç ve geleneklerini sürdürmekte serbest bırakılmışlar, özellikle Tanzi­
mat'tan sonra kendilerine tanınan ayrıcalıkların artırılması etkinlik ve ağırlıklarını
yoğunlaştırmıştır. İstanbul'un konumu, tarihsel birikimi gibi etkileyici özelliklerinin
yanında, bu azınlık grupları ve yaşadıkları bölgelerdeki önemli sosyal ve fiziksel rri­
telikler kente bir dizi özgünlük katmış, kültürel yelpazenin renkli parçalarını oluş­
turmuştur.
İstanbul'u İstanbul yapan bu çoğulcu ortamda Rum, Ermeni ve Musevi toplulukla­
rıyla Levantenler, Osmanlı İmparatorluğu'nun özellikle Batı'yla sıkı Hişkiler içinde
olduğu 19. yüzyılda kent içinde yoğunlaştıkları Fener, Kumkapı, Balat, Galata-Pera gi­
bi belirli bölgelerde ilginç yaşam biçimleri ve çevreler yaratmışlardır.
Bu bölgeler arasında İstanbul'un kozmopolit geçmişindeki yoğunluğunu fiziksel
olarak günümüze en çarpıcı bir biçimde aktaran bölge Galata ve onun uzantısı Pe­
ra'dır. Buradaki fiziksel çevre, Haliç'in karşı kıyısındaki tarihsel yarımadayla karşılaş­
tırıldığında, bir Batı kenti görünümü sunar. Nitekim çoğu yabancı kaynakta ve bu ça­
lışmanın temellendirildiği İstanbul'da çıkan yabancı dildeki gazetelerde bu ayırım,
tarihi yarımada için "Stamboul" (İstanbul), Galata ve Pera içinse "Constantinople" te­
riminin kullanılmasıyla bir kez daha vurgulanmaktadır.
Ele alınan iki bölgenin 19. yüzyılın ikinci yarısından 20. yüzyılın başına dek sergi­
lediği tüm özellikleri, sosyal yapı, yaşam biçimi, kültüre ve eğlenceye yönelik tercih­
leri ve bunların oluşturduğu kentsel ve yapısal nitelikleri, değişim ve gelişimleri ince­
lemeyi amaçlayan bu çalışmanın çıkış noktası, dolaysız bilgi edinme araçlarından bi­
ri olarak yerel gazete haberlerinden yararlanmaktı. Özellikle Galata ve Pera için, 1848-
1900 yılları arasında çıkan ve yoğun haber kaynağı niteliği taşıyan günlük Fransızca
gazeteler aracılığıyla, bölgenin o dönemdeki ortamından günü gününe ve birinci el­
den bilgiler yakalama olanağı elde edilmiştir.
xii GİRİŞ

Gazete tarama çalışmalarına 1848 günlü Joumal de Constantinoplt!l� lfC) başlan­


mış, 1865'te çıkan son sayısına dek bu gazete; ardından ,1866 Ocak ayından itibaren
1891 sonuna dek La Turquie (L'I) ve 1891-1900 arası için de Le Moniteur Oriental (LMO)
günü gününe taranmıştır. Çalışmanın temelde bu haberlere dayalı olarak geliştirile­
ceği öngörüldüğünden, söz konusu haberlerdeki bilgi yoğunluğu, Galata ve Pera böl­
geleri için ele alınan konuların ağırlığını belirlemiştir. Bazı evrelerin daha ağırlıklı
bir biçimde işlenmesi, büyük ölçüde bu durumdan kaynaklanmaktadır.
Çalışmada dönemin adıyla "Pera" diye söz edilen Beyoğlu ve Galata'ya ait haberler­
den elde edilen bu bilgileri daha da zenginleştirmek ve ayrıntılandırmak için, aynı
yıllarda İstanbul'da çıkan diğer yabancı dilde gazete ve dergilerle Osmanlıca gazetele­
ri, Annuaire du Commerce, Annuaire Oriental gibi � lıkları taramak ve elde edilen bil­
gileri karşılaştırarak bütünleştirmek, bölgenin tanınması konusunda daha kapsamlı
ve ilgi çekici sonuçlar getirecektir. Ancak bu aşamada, yöreyle ilgili yoğun bilgi içeren
JC, LT ve LMO'den yararlanılmıştır. Bu boyutta, yalnız bir gündelik gazetenin 52 yıl­
lık süre içinde taranması bile, hayli uzun, sabır ve emek isteyen bir çalışma gerektir­
miştir.
Temelde söz konusu haberlerden edinilmesi hedeflenen bu bilgilerin, gerektikçe
yöreyle ilgili seyahatnamelerden yeni yayınlara dek uzanan kaynaklarla bütünleştiri­
lerek verilmesine çalışılmıştır. Ayrıca bu bölgelerle ilgili olarak anlatılanlar yer yer es­
ki harita, gravür, fotoğraf, kartpostal, sokak silueti ve tek yapı rölöveleriyle desteklen­
miştir. Metne özel bir malzeme olarak, taranan gazetelerde çıkan türünün ilk örnek­
lerinden başlayarak, dönemin özelliklerini sergileyen resimli-çizimli ilanlar ve duyu­
rular da eklenmiştir.
Böylece, 50 yıllık gazete haberleri aracılığıyla, bugüne dek çok sayıda yayınla ince­
lenmiş olan Galata ve Pera bölgesinin, geçen yüzyılın ikinci yarısındaki özelliklerinin
basına yansıdığı ayrıntılarıyla sergilenmesine ve İstanbul'un kozmopolit ortamının
fiziksel çevreye etkisi konusunda daha fazla bilgi edinilmesine katkıda bulunmaya ça­
lışılmıştır.
Yoğun bir kitaplık çalışması gerektiren bu araştırmada, özverili bir görev bilinciy­
le gazete koleksiyonlarını kullanmama büyük kolaylık sağlayan İstanbul Büyükşehir
Belediye Atatürk Kitaplığı Müdür Yardımcısı Sayın Safiye Özkan'a ve Atatürk Kitap­
lığı uzmanlarından Sayın Saadet Çiftçi'ye, kitabın görsel malzemesinin önemli bir
bölümünü oluşturan fotoğrafların kullanımına izin veren Alman Arkeoloji Enstitü­
sü Müdürü Prof. Dr. Harald Hauptmann'a ve Enstitü'nün Fotoğraf Arşivi Görevlisi
Sayın Nurhan Akkaya'ya teşekkür borçluyum.
Ayrıca, kitabın 1. baskısını titizlikle okuyup, baskı yanlışlarına ilişkin düzeltme
önerileri getiren Dr. Deniz Mazlum'a ve Ali Akkaya'ya da çok teşekkür ederim.

Nur Akın
S O SYAL YA P I V E BAT ILI E G İLİ MLER

İstanbul, Bizans döneminden başlayarak her ulustan insa­ (1) Bu 1 3 nahiye içinde 219 ma­
nın gelip geçtiği, kozmopolit bir ortam içinde gelişen bir halle yer almaktaydı. H . İnalcık, İs­
tanbul, Encyclopdedia of lslam, cilt:
dünya kentiydi. Fetihten sonra da bu özelliklerini koru­ iV, s. 229'dan nakleden İ . Ortaylı,
maya devam etmiştir. II. Mehmet, eski Bizans düzenine İstanbul'da Yerleşme Düze n i n i n
uygun olarak kenti 13 bölgeye ayırmıştı.'0 Azınlıklar İs­ Evrim i Üzerine, İstanbul'dan Sayfa­
lar, İstanbul, 1986, s. 199.
tanbul'un belirli semtlerinde dinsel liderlerinin etkinliği (2) R. Mantran 15. yüzyıl so­
altında bir kilise ya da sinagogun çevresinde gruplar ha­ nunda Galata'daki nüfus konusun­
linde yaşamakta, çalışma yerleri de genellikle bu yerleş­ da bazı sayısal bilgiler vermektedir.
R . Mantran, "XVI . ve XVl l . yüzyıllar­
menin yakınlarında bulunmaktaydı. Müslümanlar tarihi da İstanb ul'da Azınlıklar, Meslekler
yarımadanın merkezinde yaşarken, yabancıların büyük ve Yabancı Tüccarlar," Tarih ve
çoğunluğu Galata'da, diğer azınlıklar da Marmara Denizi Toplum, Nisan, 1 985, cilt: 3, sayı:
16, s. 20. Her ne kadar 12. yüzyılda
ve Haliç kıyılarındaki küçük merkezlerde oturmaktaydı. Galata'da İtalyan Musevilerinin ya­
Kumkapı-Samatya bölgesi Ermeni, Fener bölgesi Rum, şadığı bilinmekteyse de, söz konu­
Balat-Hasköy bölgesi ise Musevi yerleşmeleri olarak geliş­ su cemaatin bölgede belirli bir top­
luluk olarak yerleşmeleri 16. yüzyıl­
mekteydi. Ayrıca Boğaziçi köylerinde de, belirli etnik ayı­ da başlamaktadır.
ruhlar vardır. (3) Aynı eser.

Tarihi en azından Bizans dönemine dek giden Galata ve


onun uzantısı Pera, Avrupalılarla Levantenlerin ağırlıkta
olduğu yerleşmelerdir. Ancak bu semtlerde kilise, okul
vb. resmi kurumların yapım ve onarımı, hatta yeni konut
yapımları özel izne bağlanmıştı. Söz konusu kısıtlamalar
nedeniyle, bu azınlık yerleşmeleri büyük yoğunluklara
ulaşamamışlardır. Ayrıca Fatih'ten başlayarak bu semt­
lerde, ya da yakın çevresinde Müslüman mahalleleri oluş­
turulmasına dikkat edilmiş, böylece gayrimüslimler bir
anlamda denetim altına alınmışlardır.<2> Bu dönemde di­
ğer azınlık semtleri içinde en kalabalığı olan Galata nü­
fusunun İstanbul'un onda birini oluşturduğu görülmek­
tedir. c3ı Gittikçe önemli bir merkeze dönüşecek olan Pera
ise o tarihlerde Mevlevihane, Şahkulu Mescidi, Asmalı
Mescit ve Ağa Camii çevresindeki küçük Müslüman gru­
pları dışında, bağlık-bahçelik boş bir alandır. Ancak 16.
yüzyıldan itibaren Avrupa devletlerinin İstanbul'da sü-
S O SYAL YAPI VE B AT I L I E G İ L İ M L E R l

rekli elçi bulundurmaları v e İran'ın dışında bu elçilikle­ (4) 3 Kasım 1839 tarihli Tanzi­
rin de, hep Pera'da yerleşmeleri, bölgenin gelişiminde en mat Fermanı'nın 8., 9., 10. ve i l .
maddeleri uyarınca "Devlet-i Os­
önemli etken olmuştur. maniye tabiyetinde bulunan her­
kes, hangi dil ve mezhepten olursa
Henüz bir sur içi bölgesi niteliğini taşıyan Galata'da, 17. olsun, istisnasız Osmanlıdır." Taha
Toros, Osmanlı İmparatorluğu'nda
yüzyılda da Müslümanlar azınlıktadır. Buna karşılık, böl­ Gayrimüslim Azı n l ı klar, Tanzimat
genin yakın çevresinde önemli Müslüman mahalleleri Ansiklopedisi, cilt: 4, s. 1 008. Böy­
yer almaktadır. Bu dönemde Azapkapı, Kasımpaşa yöre­ lece Müslümanla Müslüman olma­
yan ayrımı Tanzimat'la birlikte or­
leriyle, Tophane ve Fındıklı yöreleri geleneksel Osmanlı tadan kalkmıştır.
mahalle düzeni içinde gelişen epeyce yoğun konut alanla­
rı içermektedir. 18. yüzyıl sonlarına dek Galata'nın sur dı­
şına taştığı söylenemez. Pera bölgesi ise, özellikle 18. yüz­
yıl başından itibaren gitgide artan bir biçimde, elçilikle­
rin çevresinde yoğunlaşan yabancılar ve gayrimüslim
azınlıklarla kalabalıklaşmaktadır. İngiltere, Fransa gibi
Avrupa'nın büyük devletleri, kapitülasyonların sağladığı
ayrıcalıklarla yabancı tüccarlar, Levantenler ve bunlarla
ortaklık kuran yerli azınlıklar için Galata ve Pera gitgide
daha etkin bir odak noktası olmaktadır. 18. yüzyılda Os­
manlı İmparatorluğu'nun siyasal gücünün azalması, ye­
nilgiler yaşanması ve toprak kayıplarına uğraması, buna
karşılık Batının dikkat çeken bir gelişim sürecine girmiş
olması, Osmanlı yönetim kadrolarını yeniliklere doğru
yönelterek önemli değişimlerin gerçekleştirilmesini sağ­
lamıştır. Özellikle III. Selim (1789-1808) döneminde Batılı
devletlerle ilişkilerin çoğalması Pera bölgesine ilgiyi ar­
tırmış, burada yeni yapılaşma ve yerleşmeler başlamıştır.
Ardından gelen II. Mahmut (1808-1839) dönemi reform­
larıyla, Pera'nın önemi gittikçe artar. Ayrıca elçilikler ve
çevrelerine ek olarak Tıbbiye'nin Galatasaray'a yerleşti­
rilmesi bölgede önemli bir odağın oluşmasını sağlar.

Bilindiği gibi, 1839 Tanzimat Fermanı İmparatorluk için­


de yaşayan azınlıklara Müslümanlarla eşit haklar tanı- ·

mış, bu durum söz konusu gruplara daha büyük bir gü­


vence sağlamıştır. c•> Ancak, 1856 Islahat Fermanı'na dek
süregelen sıkıntılar vardır. Örneğin 19 Eylül 1849 günlü
JCun başyazısında, İmparatorluk sınırları içinde yaşayan
etnik grupların, istedikleri haklara sahip olmak için bu
ülkeyle bütünleşmeleri gerektiği vurgulanmakta, bir ülke
4 1 9 . Y Ü Z Y I L İ S T A N B U L ' U N D A AZ I N L I K G R U P LA R ! VE BAT I L I LA Ş M A

vatandaşının herşeyden önce ulusal eğitimden yararlan­ (5) C. Küçük, Osmanlı larda
masının doğru olacağı, gayrimüslim cemaatlerin ise bu 'Millet Sistemi' ve Tanzimat, Tanzi­
mat Ansiklopedisi, cilt: 4, s. 1 0 17.
eğilimde olmadıkları belirtilmektedir.

1850'li yılların başında, 1856 Islahat Fermanı'nı hazırla­


yan çalışmalar sürmektedir. 7 Eylül 1854 günlü Hatt-ı
Hümayun'un tam metni Fransızca olarak 9 Eylül günlü
J"Cda yayımlanmakta ve yabancılara bir kez daha duyu­
rulmaktadır. J"Cun 19 Ekim 1854 günlü sayısında, söz ko­
nusu Hatt-ı Hümayun'un tüm Avrupa ülkelerinde ilgi ve
övgüyle karşılandığı belirtilmekte, bu belgeyle padişah ve
yönetici kadrosunun devletin yeniden canlanıp kalkın­
ması için özenle çalıştığını kanıtladığı yazılmaktadır.
Gayrimüslim Osmanlılara geniş haklar tanıyan ve Tanzi­
mat'la söz verilenleri gerçekleştirecek somut reformları
açıklayan Islahat Fermanı 18 Şubat 1856'da ilan edilmiş,
tam metnin Fransızca çevirisi de 21 Şubat 1856 günlü
J"Cda yayımlanmıştır. Bu fermanla getirilen başlıca re­
formlar arasında, gayrimüslimlerin orduda albay rütbesi­
ne kadar çıkabilecekleri, memuriyette birinci sınıfa kadar
yükselebilecekleri, devletten özel izin almadan kilise,
okul, hastane, mezarlık vb. yapıları eski planları uyarınca
yeniden yapabilecekleri gibi önemli hükümler sayılabi­
lir.<5> Ancak bu yapıların yeni bir planla yapılmaları halin..:
de, patrik ya da cemaat liderlerinin hükümete başvuruda
bulunmaları gerekeceği ve önerilerin belirli bir süre ince­
lendikten sonra değerlendirileceği belirtilmektedir. Fer­
manın getirdiği diğer bir yenilik, İmparatorluk vatandaş­
larının, hangi din ve ırktan olursa olsun, yaşları tuttuğu
ve gerekli sınav vb. yasal işlemleri tamamladıkları takdir­
de, askeri ya da sivil tüm okullara kabul edilecekleridir. 14
Kasım 1854 günlü J"Cda, Askeri Tıbbiye'ye her etnik
gruptan öğrenci alınmasından övgüyle söz edilmektedir.
Buradaki eğitimin tümüyle Fransızca olduğu ve mezun­
ların subay rütbesiyle orduya katıldıkları yazılmaktadır.
Ayrıca, her cemaate bilim, sanat, sanayiyle ilgili okul aça­
bilme izni verilmektedir. Yalnız bu okullardaki eğitim
sistemi, eğitimcilerin seçimi gibi konuların, üyeleri padi­
şah tarafından belirlenecek karma bir kurulun denetimi
altında olacağı belirtilmektedir. Bir diğer eşitlik de vergi
SOSYAL YAPI VE BAT I L I E G İ L İ M L E R 5

konusunda gerçekleşmekte v e İmparatorluk vatandaşla­ (6) Her millet Babıiili'yle ilişki­


rından alınan vergilerde sınıf, din ve mezhep ayırımı gö­ leri, mali ve idari sorumluluğu ve
adli sorunları açısından bağımsız
zetilmeyeceği koşulu getirilmektedir. gruplardı . İ . O rtaylı, ayn ı dili konuş­
malarına rağmen Erm e ni-Gregor­
1856 Fermanı'yla birlikte, gayrimüslim cemaatlerin kapa­ yen, Ermeni-Katolik ve Ermeni-Pro­
testanların ayrı örgütleri, ayrı semt
lı gruplar halinde bir yönetici etrafında "millet"leşmeye ve mahalleleri olduğunu belirtmek­
başladıkları görülür. '< > Bu dönemde İstanbul'da yaşayan tedir. i. Ortaylı, Osmanlı İmparator­

gayrimüslim gruplar arasında en yoğun olanı Rumlardır. luğunda Millet, Tanzimat Ansiklo­
pedisi, cilt: 4, s. 996.
Fetihten sonra İzmir, Mora, Trabzon gibi İmparatorlu­ (7) Aynı eser, s. 998.
ğun çeşitli yerlerinden getirilen Rumlar İstanbul'a yerleş­ (B) C. Küçük, a.g.e., s. 1023.
tirilmiş ve kendilerine ev verilerek vergi muafiyeti tanın­ Ermeni Patrikhanesi Osmanlı İmpa­
ratorluğu'ndaki Ermenilerin en yük­
mıştır. 16. yüzyılın sonunda Fener'e yerleşen Rum-Orto­ sek makamıydı. Patrikhane, "Ami­
doks Patrikhanesi dünya Ortodokslarının dini, adli, mali ra" adıyla anı lan iki yüz kadar zen­
bir yönetim merkezim haline gelmiş, bu durum da Rum­ gin ve soyl u Ermeni tarafından yö­
netilmekteydi. i. O rtaylı, a.g.e., s.
lara epeyi ayrıcalıklı bir konum getirmiştir. Genellikle 999, 1000.
tüccar ya da banker olan ve varlıklı bir kesim oluşturan (9) i l . Mahmut döneminde Er­
Rumlar, özellikle II. Mahmut döneminden sonra Osman­ menilerin ilk resmi görevleri Darp­
hane M ü d ü rlüğü'dür. T. Toros,
lı İmparatorluğu'nun yönetiminde üst kadrolara kadar a.g.e., s. 1009.
yükselmiş, valilik, elçilik, bakanlık gibi önemli devlet gö­ (10) 24 Mart 1852'de, yine ayn ı
revlerinde bulunmuşlardır. Tarih boyu İstanbul'daki et­ bürodan 20 yıllık tercüman Serap­
hin Manasse ile ilgili bir haber çık­
kinlikleri de diğer azınlık gruplarına göre daha fazla ol­ maktadır.
muştur.

Anadolu'da dağınık bir biçimde yaşamakta olan Ermeni­


lerin bir bölümü de, yine fetihten sonra İstanbul'daki be­
lirli bölgelere yerleştirilmiştir. Kent nüfusunun % lO'unu
geçmeyen bu cemaate 1856 Islahat Fermanı'ndan sonra,
1863 tarihinde devletçe verilen "Nizamname-i Millet-i
Ermeniyan"la, "millet" statüsüne kavuşturulmaları sağ­
lanmıştır.<•> Osmanlı döneminde kuyumculuk, zenaatkar­
lık, mimarlık, sarraflık gibi işlerle uğraşan ve oldukça
zengin bir grup oluşturan Ermeniler de Rumlar gibi, an­
cak II. Mahmut döneminden başlayarak devlet işlerinde
görevlendirilmişlerdir.<9> Özellikle 19. yüzyılın ikinci yarı­
sı ve sonlarında çok sayıda Ermeni'nin devlet yönetimin­
de bulunduğu görülür. Babıali'de çevirmen olarak görev
yapan Ermenilerin adları gazetelerde sık sık geçmektedir.
Örneğin 29 Kasım 1851 günlü :fCda Paris'te eğitim gören
Garabet Kumaryan'ın Babı-Ali Tercüme Bürosu'na atan­
dığı duyurulmaktadır.<'°>
6 1 9 . Y Ü Z Y I L İ S TA N B U L ' U N DA A Z I N L I K G R U P L A R ! VE BAT I L I LA Ş M A

İstanbul'un diğer önemli cemaati Musevilerdir. Fetihten (il) Fatih, 1453'den sonra im­
önce de, 12. yüzyılda Galata'da ticaretle uğraşan İtalyan paratorl uğun çeşitli yerl erindeki
M usevileri İstanbul'a getirtmiş ve
Musevileri yaşamaktaydı. Fetih sonrası boşalan alanlara b u yolla bir yandan kentin azalan
Anadolu'dan getirtilerek yerleştirilen Musevilerin yanı n ü fusu yerine boşalan alanları dol­
sıra,00 II. Beyazıt döneminde, 1492 yılında İspanya'da çı­ dururken, diğer yandan yeni fethe­
dilen bu kente, özellikle daha gü­
karılan fermanla "dinlerini değiştirerek Katolikliği ka­ vendiği b u cemaatten gruplar yer­
bul etmedikleri takdirde her ne sebeple olursa olsun bir leştirmiştir. 1. C . Schick, Osmanlı­
daha geri dönmemek üzere İspanya'yı terke"02ı zorlanan lar, Azınlıklar ve Yahudiler, Tarih ve
Toplum, Mayıs, 1986, cilt: 5, sayı:
ve Osmanlı İmparatorluğu'na kabul edilen'13ı Sefarad Mu­ 29, s. 37.
sevileri de gelmişlerdir. Ayrıca diğer Avrupa ülkelerin­ (12) N . Güleryüz, İstanbul Si­
den göçlerle İstanbul'daki Musevilerin sayısı artmıştır. nagogları , İstanbul, 1992, s. 5.
(13) "Ve dün lanetler altında
Osmanlılar, Musevilere yakın ilgi göstermiş, din ve gele­ kalan kimseler / Sefil ve çıplak ola­
neklerine karışmamışlardır. En tutucu çevrelerde bile, rak İstanbul'a geldiler / İlk defa ola­
Musevilere diğer etnik gruplara oranla daha hoşgörüyle rak işitilebildi: / Siz muhacirsiniz,
sefa geldiniz". A. Galanti, Türkler ve
davranılmıştır. Museviler de tarih boyunca, Rum ve Er­ Yahudiler Tarihi, Siyasi Tetkik, 2.
menilerin İmparatorluk içinde bitmeyen çatışmaları ya­ basım, İstanbul 1947, s. 39-40'da
nında, bazı özel olaylar dışında,'14' bütünleşmiş bir cemaat belirtildiğine göre bu metin, İstan­
bul'da çıkan El Tiempo Gazetesi'nin
niteliği taşımışlardır. M u sevi göç ü n ü n 400. y ı l ı n da
1 8 92'de, daha sonra da Kahire'de
Museviler, 19. yüzyıla doğru gittikçe önem kazanan diğer çıkmakta olan L'Aurore Gazete­
si'nin 27. 7. 1 9 1 7 günkü sayısında
gayrimüslim gruplara oranla daha erken tarihlerde, 15. ve yayınlanmıştır. Nakleden Ç. Yetkin,
16. yüzyılda en parlak dönemlerini yaşamışlardır. Bu ta­ Türkiye'nin Devlet Yaşamında Ya­
rihlerde Osmanlı yönetimi, gerekli yeteneklere sahip ol­ hudiler, İstanbul, 1992, s. 21.
(14) İ . O rtaylı bu konuda, 17.
dukları için, ticari ve mali alanlarda ve dış ilişkilerde Mu­ yüzyıl da Sabatay Sevi ve dönmeler
sevilerden yararlanma yoluna gitmiştir.cısı Giderek zayıf­ olayın ı hatırlatmaktadır. i. Ortaylı,
layan ve yabancı devletler karşısında üstünlüğünü yitir­ a.g.e., s. 1000.
(15) Musevilerin İstanbul için­
meye başlayan Osmanlı Devleti'nin bu durumuna bağlı de en tanınmış semtleri Balat ve
olarak, 18. yüzyıl ve 19. yüzyılın ilk yarısında Musevilerin Hasköy olmuştur. 17. yüzyılda par­
de toplum içindeki etkinlikleri azalmış, bu dönemde mali lak dön e m i n i yaşayan Balat'ta,
kentin en ünlü sinagogları kurul­
yönden zayıfladıkları gibi, eğitim ve kültür alanında da muş, ancak b u durum fazla uzun
gerilemişlerdir.<16ı Bu durum 19. yüzyılın ikinci yarısına sürmemiştir.
dek sürmüş, 1830'ların başından itibaren cemaatin başına (16) M useviler için en önemli
olaylardan biri de, i l . Mahmut dö­
geçen, dönemin ünlü isimlerinden Avram Kamondo n e m i ndeki yeniçeri kırımıdır. B u
(1785-1873),07l Musevileri bu çöküntüden kurtarmaya ça­ durum, yeniçerilere m a l v e para ko­
lışmıştır. 19. yüzyılın ikinci yarısında Alliance Israelite nusunda aracılık yapan güçlü Mu­
sevi ailelerini büyük ölçüde etkile­
Okulları'nın kurulmasıyla da Museviler, Avrupa kültürü­ miştir. Acıman, Gabbay, Karmona
ne açık bir biçimde eğitim görmeye ve dönemin en geçer­ gibi ailelerden bu tarihlere kadar
li yabancı dili Fransızca'yı öğrenmeye başlamışlardır."8' "Sarrafbaşı", "Şapçıbaşı" gibi dev­
l et n ezdinde önemli görevlerde bu­
Museviler arasında bakanlık, valilik, elçilik gibi görevler­ l u nan ve "Bey", "Çelebi" vb. unvan­
de bulunanlar olmamakla birlikte, üst düzeyde devlet iş- larla anılan kişilerin bu olayla kırı-
S O S Y A L Y A P I VE B A T I L I E G İ L İ M L E R 7

lerinde çalışanlar, örneğin saray doktorları oldukça ma uğraması, Osmanlı Devleti tarihi
önemli yer tutarlar. Bu üç etkin gayrimüslim grup dışın­ içinde önemli yer tutar. Ç. Yetkin,
a.g.e., s. 1 12.
da, İstanbul'da Doğu Ortodoks mezhebine bağlı Bulgar­ (17) Mali konulardan çok iyi
lar, Doğu Hıristiyanları'ndan Süryan-i Kadim, Yakubi, anlayan Kamondo, İstanbul'da kar­
Nesturi gibi cemaatler Keldani ve Marmiler gibi gruplar deşiyle birlikte bir banka kurmuş ve
bu banka zaman zaman Osmanlı
da yaşamaktaydı. Devleti'ne büyük parasal katkılarda
bulunmuştur.
Batıya açılma ve Batıyla sıkı ticaret ilişkileri, İstanbul'da (18) 1839 Gülhane Hatt-ı Hü­
mayunu ve 1856 lslahat Fermanı
giderek güçlenen bir ticaret burjuvazisinin oluşmasına genelde tüm İmparatorluk içindeki
yol açmıştır. Azınlıklar, Sanayi Devrimi'yle desteklenen gayri müslimlere M ü s l ümanlarla
İngiltere, Fransa gibi ülkelerin ticareti politikasıyla, özel­ eşit haklar sağlamakla birlikte, b u
y e n i d u r u m Musevilerden ç o k , Rum
likle Galata ve Pera bölgelerinde bir ticaret ve finans bur­ ve Ermenilerin daha fazla varlık ve
juvazisi oluşturmuşlardır. Giderek zenginleşen bu kesim, etkinlik kazanmalarına neden ol­
yaptığı yardımlarla desteklediği okul, yardım derneği vb. muştur. Bu konudaki görüşler için
bkz. Ç. Yetkin, a.g.e., s. 103, 105.
kuruluşlarla, özellikle 19. yüzy1lın ikinci yansı nda güç­ (19) H. Kazgan, Galata Banker­
lenmiş ve Islahat Fermanlarının getirdiği kolaylıklarla leri, İstanbul, 1 9 9 1 , s. 5.
önemli yerlere gelerek, devletin bazı kararlarının kendi (20) R. Mantran Türklerin, pa­
dişah uyruğu olmayan Osmanlılarla
çıkarlarına uygun bir hale getirilmesinde etkin olmuşlar­ ticaret yapma konusundaki düşün­
dır. cı•ı Müslüman Osmanlıların genel olarak ticarete fazla cesini şöyle özetlemektedir: " Kafir­
eğilim duymamaları ve yabancı dil sorunları, dış ticaretin lerin İstanbul'a veya diğer limanla­
ra gelmeleri, daha aşağı olmalarının
Rum, Musevi ve Ermeniler aracılığıyla gelişmesini sağla­ göstergesidir. Türk, barış halinde
mıştır.<20ı Azınlığa mensup memurlar da etkili bir biçim­ olduğu düşmanının ayağına mal
de, yabancılarla bazı yüksek düzeydeki Osmanlı yönetici­ satmaya gidecek kadar alçalamaz.
Osmanlı zihniyeti içinde kafir, onun
lerinin ilişkilerini kolaylaştırmışlardır.<21ı Bu dönemde, ülkesinde ticaret yapabilmek için
etkinlikleri giderek artan tüccar ve üst düzey devlet me­ yalvarmakta ve Türk, yüceliği için­
murlarının oluşturduğu burjuvazinin zenginliği büyük de ona bu izni vermektedir. " R.
Mantran, a.g.e., s. 2 1 . Örneğin Ba­
boyutlara ulaşmıştır. Galata ve Pera'nın en görkemli han ron de Bruk'un İstanbul'da görevde
ve apartmanlarının "en büyük tüketiciler" olarak adlan­ bulunduğu sırada Avusturya Mali­
dırılan'22ı bu gruba ait olduğu görülür. ye Bakanlığı'na atanması oldukça
iyi bir bürokrat olduğunu göster­
mektedir.
İstanbul içinde çeşitli bölgelere yayılmış olan Rum, Muse­ (21) R. M antran bu konuda
vi ve Ermenilerle, diğer sınırlı sayıda cemaate sahip gay­ Sadrazam Rami Mehmed Paşa'nın
Batı lılarca tanınmasını sağlayan
rimüslim grupların dışında kentin Batılılaşmasında en Demetrius Kantemir'i örnek olarak
büyük etken, Galata ve Pera'da odaklanmış Levantenler­ göstermektedir. Ayn ı eser, s. 22.
dir. Birkaç kuşaktan beri İstanbul'da yaşayan Levantenler, (22) Yerel ve ithal malı her çe­
şit ürünün talepçileri bu gruptur.
başta İtalyan kökenli, yani çoğunlukla Akdenizli ve Ege­ Aynı eser.
li'dir.C23l Ayrıca aralarında Fransız vd. Avrupa kökenli ki­ (23) G. Scognamillo, Bir le­
şilere de rastlanmaktadır. Bunların bir kısmı yerli azın­ vantenin Beyoğlu Anı ları, İstanbul,
1990, s. 27.
lıklarla evlenerek, yarı Avrupalı bir grubun doğmasına
neden olmuştur. Pera'ya ilk gelen Venedik, Fransız ve İn-
8 1 9 . Y Ü Z Y I L İ S TA N B U L' U N D A A Z I N L I K G R U P L A R ! VE BATI L I L AŞ M A

giliz Elçilikleri v e 17. yüzyıldan itibaren d e elçiliklerin sa­ (24) Örneğin Fransız Elçili­
ği'nin tercümanları, Osmanlılarla
yısındaki artış, bu kuruluşların çevresinde söz konusu Le­
daha iyi ilişki kurabilmek için yerel
vanten ve gayrimüslim grupların<2•ı yoğunlaşmasını sağ­ ve azınlık kökenliydi. Bu göreve ön­
lamıştır. Elçilikler, Osmanlı Devleti'yle kendi ülkeleri ce Rumlar, daha sonra Ermeniler
getirilmiş, ancak bir süre sonra yal­
arasında siyasi odak noktası olmanın dışında, özellikle sa­
nız İstanbul'da oturan Fransız aile­
natsal ve kültürel etkinlikleriyle, Batı sanatını ve yaşam lerinden, ya da Fransa'dan getirti­
biçimini bu bölgeye taşımışlardır. Bu etkinlikte Fransız­ len tercümanlardan yararlanılmış­
tır. R. Manıran, a.g.e., s. 2 1 .
ların öncülük ve ağırlığı, diğerlerine oranla daha fazla
(25) Y i n e dönemin gazetele­
hissedilmiştir. rinde gerektikçe padişahın yaban­
cıları kolladığına dair yazılar çık­
maktadır. Örneğin 20 Ocak 1 877 ta­
19. yüzyılın ikinci yarısında, Osmanlıların giderek Batı'ya
rihli LT'de, padişahın Musevileri ve
açılan yaklaşm:ıları ve buna bağlı olarak da, gayrimüslim­ tüm diğer etnik grupları koruyaca­
lerle her düzeyde birlikte çalışma ortamı, bu gruplar ara­ ğına dair Paris Elçisi Sadık Paşa ta­
rafından, padişahtan alınan yetkiy­
cılığıyla, diğer alanlara olduğu gibi, sanat ve kültür alan­
le, Kamondo'ya yazılan bir mektup­
larına da yeni görüşler ve yeni bakış açıları getirmiştir. tan söz edilmektedir.
Dönemin yabancı dildeki gazetelerinde, Islahat reformla­
rından sonra padişahın sık sık devlete katkıda bulunan
gayrimüslimleri yeni unvan ve madalyalarla ödüllendir­
diği görülmektedir. Örneğin 20 Haziran 1864 günlü
JCda, Mısırlızade Boğos Efendi'ye padişah buyruğuyla
"Bey" unvanı verildiği belirtilmektedir. Aynı haberde,
Galata'nın ünlü bankerleri Tingirzade Apik Efendi ve
Hristaki Zografos Efendi'ye de "sanie mütemaizi" derece­
si verildiği yazılmaktadır. Devletin bu tutumunu öven ga­
zete yazıları da çıkmaktadır. Örneğin 25 Eylül 1871 günlü
JCda "Osmanlı Devleti Hıristiyanları yönetim işlerinden
uzaklaştırmak şöyle dursun, yeni görevlerle bu grupların
devletteki etkinliğini arttırmaktadır" denilmekte ve bu
bağlamda ilk olarak, Hariciye Vekaleti Müsteşarlığının
bir gayrimüslime verildiği duyurulmaktadır.<2sı

19. yüzyılın ikinci yarısında Batılılaşma reformları sür­


mekte ve bu yeniliklerden öncelikle etkilenen, zaten ba­
şından beri Batılı olan Galata ve Pera bölgeleri olmakta­
dır. Yönetimin, askeri düzen vb. konulardaki yenileştirme
hareketleriyle ilgili haberler de oldukça sık duyurulmak­
tadır. Ayrıca 1850'li yıllarda padişahların Batılı kültür ve
eğitime verdikleri önem, yaşam biçimleri ve ilgi alanları­
nı da değiştirmektedir. Saray artık tarihi yarımadadan
Pera'ya yakın bir noktaya; Dolmabahçe sahiline gelmekte
SOSYAL YAPI VE B AT I L I E G İ L İ M L E R 9

ve padişah kış aylarında, Pera'nın balo v e tiyatrolarına il­ (26) Bu tür b i r haber için bkz.
gi duymaktadır. JC, 9 Kasım 1851.
(27) M . Sechan, Dolmabahçe
Sarayı'yla ilgili olarak adı geçen ün­
Yaz aylarında elçilerin Boğaziçi sahilindeki sefarethane­ lü sanatçılardan b i ridir. 24 Haziran
1855 günlü JC, sarayın i ç dekoras­
lerine taşınmaları padişahı da etkilemekte, örneğin 24
yonu için iki yıl ö nce Fransa'dan
Mayıs 1851 günlü JCda, padişahın yazı geçirmek üzere getirti len ü n l ü s anat ç ı M . Sec­
Çırağan Sarayı'ndan Beylerbeyi'ne gittiği duyurulmakta­ han' ın, bezeme işlerin i tamamla­
dır. Yaz başlarında padişahın emriyle gidilen yazlıklar­ mak üzere yeniden İstanbul'a geldi­
ğini duyurmaktadır.
dan, yine padişahın emriyle kışlıklara dönülmektedir.<2•ı
Genellikle elçilik mensupları Pera'daki konutlarına dö­
nerken, Osmanlı vezir ve üst düzey yöneticileri de, tarihi
yarımadadaki konaklarına yerleşmektedir. Mayıs ortala­
rında gidilen yazlıklar, kasım ayın sonlarına doğru terke­
dilmektedir. Örneğin 14 Kasım 1851 günlü JCda, hafta
başında sadrazamın Baltalimanı'ndaki yazlığından dönü­
şü duyurulmaktadır. 24 Kasım 1851'de de, Fransız elçilik
mensuplarının, başta M. de Lavallette ve eşi Markiz de La­
vallette olmak üzere Tarabya'daki köşkü terk ederek, Pe­
ra'daki Fransız Sarayı'na geçtikleri, ertesi gün de Rum El­
çisi M. Titoffun Büyükdere'den Pera'ya döndüğü yazıl­
maktadır.

Padişahın Topkapı Sarayı'nı terkinden sonra yerleştiği


Çırağan Sarayı'nın ardından, tam bir Batılı saray anlayışı
içinde yaptırdığı Dolmabahçe'ye geçişiyle ilgili haber
JCun 17 Mart 1856 günlü sayısında verilmektedir. Bu ha­
bere göre, padişahın nisan ayı içinde Çırağan'ı terk ederek
yeni yapılan Dolmabahçe Sarayı'na geçecektir. Bu neden­
le, çok sayıda işçinin yeni konutu oturulabilir hale getir­
meye çalıştıkları belirtilmektedir. Dolmabahçe'ye taşın­
ma 6 Haziran'ı bulmuştur. 9 Haziran 1856 günlü JC, cu­
ma günü padişahın Dolmabahçe Sarayı'na geçtiğini du­
yurmaktadır.

Padişahın Batılı güzel sanatlara ve kültürel aktivitelere


verdiği önemi vurgulayan haberler de oldukça sıktır. Ör­
neğin 10 Kasım 1858'de JC, padişahın Dolmabahçe Sara­
yı'nın arkasındaki alana yaptırdığı tiyatronun tamamen
bittiğini, ilk kez aydınlatılan salonda M. Sechan'ın<27ı ya­
rattığı görkemi, zevk, sanat ve lüks birlikteliğini olabildi-
10 1 9 . Y Ü Z Y I L İ S T A N B U L ' U N D A A Z I N L I K G R U P L A R ! VE BAT I L I LA Ş M A

ğince övmektedir. Haberde Pera sosyetesinden kalabalık (2B) 2B Şubat IB71'de tiyatro­
bir grubun, o gün öğle saatlerinde tiyatroyu ziyaret ettiği da, Viyanalı bir jimnastik grubunun
gösterilere başlayacağı duyurul­
belirtilmektedir. 27 Kasım 1858 günlü JC'da yeni açılan maktadır. 25 Mart 1871 günlü LT'de
tiyatronun ayrıntılı tanımı yapılmakta ve Sultan Abdül­ İtalyan, Amerikan, İspanyol, Nor­
mecid'in açık görüşlülüğüyle ince zevki, mimariye katkı­ veç, Belçika elçileriyle, diğer elçilik­
lerden katılanlara Gedikpaşa Tiyat­
ları övülmektedir. Yine tiyatroyla ilgili 13 Nisan 1859 rosu'nda bir gösteri yapıldığı yazıl­
günlü diğer bir haberde, genç Müslümanlardan bir şarkı­ maktadır.
cı ve bale grubunun oluşturulmaya çalışıldığı yazılmakta­ (29) Ayrıca 19. yüzyılda Batı
sanatlarına gerçekten ilgi duyan
dır. Ayrıca ne yazık ki 23 Ağustos 1866 günlü L'.rde, Dol­ padişahların, Pera'ya gelen döne­
mabahçe Saray Tiyatrosu'nun iki gün önce tamamen yan­ min tanınmış Batılı müzisyenlerini
dığı, sadece mobilyaların bir kısmıyla, içinde bulunan de saraya çağırarak, huzurunda
konserler verdirdiği bilinmektedir.
zengin kostümlerin kurtarılabildiği duyurulmaktadır. Örneğin 1 3 Haziran 1885 günlü LT,
tanınmış müzik profesörü M. Spi­
Pera'da ve ardından padişahın isteğine bağlı olarak Dol­ nelli'nin saraya çağrıldığını ve padi­
şaha bir flüt konseri verdiğini, bu
mabahçe Sarayı'nda tiyatro gösterilerine verilen önem, konserden memnun kalan padişa­
1870'li yıllarda tarihi yarımadadaki ünlü Gedikpaşa Ti­ hın da M. Spinelli'yi sarayın müzik
grubuna aldığın ı belirtmektedir.
yatrosu'nu etkinliğini de arttırmıştır. Bu tiyatronun özel­
likle Ramazan süresince çok kalabalık olduğu yazılmak­
tadır. 16 Ocak 1871 günlü L'.rde, tiyatroda Manon Lesca­
ufnun oynandığı ve Türkçeyi iyi bilen genç Ermeniler­
den oluşan aktrislerin yanında, aktörlerin de Türk ve Er­
meni oldukları belirtilmektedir. Kadın oyuncular arasın­
da Türk olmaması doğaldır. Gedikpaşa Tiyatrosu, bu Ba­
tılılaşma eğilimleri içinde, olabildiğince yabancı grubu
da tarihi yarımadaya çekmeye ve Pera'da oynadıkları
oyunları, buradaki izleyiciler için de tekrarlamalarına ça­
lışmaktadır.'28' Padişah da, 19. yüzyılın sonlarına doğru Pe­
ra'nın gerek kış, gerekse de yaz aylarında düzenlenen da­
vetlerine benzer girişimlerde bulunmaktadır. Örneğin 24
Haziran 1882 günlü L'.rde, II. Abdülhamit'in Yıldız Sara­
yı'nın bahçesinde bir kır toplantısı düzenlediği, davete el­
çiler, vezirler, diğer kordiplomatik mensupları, eşleri, ço­
cukları, üst düzeyde Osmanlı yöneticileri vb.den oluşan
dört yüzden fazla insanın katıldığı yazılmaktadır.'29'

Bu değişim ve Batılılaşma çabaları içinde, Müslüman


gruplar için hala geleneksel Osmanlı yaşam biçimi ve ge­
leneklerinin sürdürülmeye çalışıldığı gözlenmektedir. 19
Temmuz 1861 günlü JC'da, kamuya açık kentiçi gezinti
yerlerinde Müslüman kadınların ancak haftanın belirli
SOSYAL YAP! VE B A T I L I E G İ L İ M L E R il

günlerinde ve bazı alanlarda gezi yapabilecekleri, diğer


günlerin erkeklere ayrıldığı belirtilmekte, bu gezilerde
yalın ve düzgün bir kıyafet giyilmesi şart koşulmakta ve
konuyla ilgili bir dizi kuralın polis merkezlerinde ilan
edildiği yazılmaktadır. Ayrıca, söz konusu koşullara uy­
mayanların para ve hapis cezasına çarptırılacakları eklen­
mektedir. 24 Ocak 1867 günlü LTde de, Türk kadınları­
nın geceleri dolaşmasının yasak olduğu, sadece araba ile
gezebilecekleri, tersine bir uygulamada polis merkezine
götürülerek, para cezasına çarptırılacakları yazılmakta­
dır.

19. yüzyılın sonuna dek gazetelerde reformların sürdüğü­


nü vurgulayan yazılar çıkmaktadır. Örneğin 13 Ağustos
1898 günlü LMO'de, Sultan Abdülhamit sayesinde Os­
manlı İmparatorluğu'nun önemli merkezlerinde, eğiti­
min her kademesine hizmet veren geniş programlı okul­
lar açıldığı, çocukların daha sekiz-on yaşlarından itibaren
tarih, coğrafya, fizik gibi babalarının hiç bilmediği konu­
ları öğrendikleri belirtilmektedir. Kırk yıl önce hiçbir Os­
manlı bürosunda biraz olsun Fransızca bilen bir efendiye
rastlamak olanaksızken, bugün aristokrat ve orta sınıf
Müslümanlar arasında sadece Fransızca değil, İngilizce,
Almanca ve diğer Avrupa dillerinden konuşanlar olduğu
yazılmakta, hatta bu konuda bazı Türklerin Avrupalıları
geçtikleri belirtilmektedir. Ayrıca eğitime verilen öne­
min bir parçası olarak çeşitli alanlarda yeni eğitim ku­
rumları, fakirler ve yetimler için kuruluşlar, sağır ve dil­
sizler için okul vs. kurulduğu da eklenmektedir.

19. yüzyıl İstanbul'unda, özellikle yabancı, Levanten ve


gayrimüslimlerin ağırlıkta olduğu Galata ve Pera bölgesi
için dönemin bilim, sanat, kültür açılarından geçerli ve
önemli tüm bilgilerini veren ve Fransızca olarak eğitim
yapan kuruluşlar da ayrı bir önem taşımaktaydı. Ayrıca
bu dönemde eğitim konusuna gittikçe artan bir ilgiyle
eğilindiği gözlenmekte, örneğin 4 Mayıs 1851 günlü J'Cda
ilk ve orta öğretim müfettişi Kemal Efendi'nin sekiz ay
süreyle Avrupa'da araştırma yaparak, en iyi eğitim sis­
temlerini incelediği, bu amaçla Paris, Londra, Brüksel,
12 1 9 . Y Ü Z Y I L İ S TA N B U L ' U N D A A Z I N L I K G R U P LA R ! VE BAT I L I LA Ş M A

Berlin, Viyana'da bulunduğu ve son olarak da İtalya'dan (30) Paris'teki gençlerin bu


döndüğü yazılmaktadır. amaçla yetişmeleri için oraya gön­
derilen müderris Hasan Tahsin
Efendi ve bu konudaki bilgi için
Bir taraftan, özellikle devlet düzeyinde görevler üstlenen bkz. J C, 1 9 Ocak 1857.
Müslüman Osmanlıların başta Fransızca olmak üzere ya­
bancı dil öğrenmelerine verilen önemin yanında, diğer
yandan da İstanbul'da yaşayan yabancıların da Osmanlıca
öğrenmeleri konusuna eğilindiği görülmektedir. Örne­
ğin 9 Haziran 1854 günlü JCda Fransızca, İngilizce ve
Türkçe karşılıkları olan ve Th. Fardis adlı bir Levanten ta­
rafından yayınlanan "Guide de la Conversation" (Konuşma
Kılavuzu) tanıtılmaktadır.

19. yüzyılın ikinci yarısında dışarıya eğitim için gönderi­


lenlerin sayısı da fazladır. Gerek Müslüman, gerekse gay­
rimüslim gençler, devlet tarafından Avrupa'nın hemen
her yerine bilim ve sanat konularında bilgi sahibi olup,
yetiştirilmek için gönderilmektedir. Bunlardan bir kısmı
Avrupa'da yayınlanan önemli kitapların Türkçeye çevril­
mesi amacıyla dil eğitimine yönelmektedir.t30> Ayrıca Av­
rupa'ya eğitim için işçi gönderilmesi de, gelişme çabaları
içindeki Osmanlı Devleti'nin dikkate değer girişimlerin­
dendir. Örneğin 22 Ocak 1857 günlü JCda, imalat çalış­
malarında uzmanlaşmaları amacıyla otuz kadar Osmanlı
işçisinin Manchester'e gönderileceği, ayrıca bir kısım işçi­
nin de buradaki tersane ve diğer liman kentlerinde yetiş­
tirileceği yazılmaktadır. Hükümetin Batı'yla ilişkilerinin
arttığı bu dönemde, Batı'nın da Doğu dünyasını tanıması
için çabalarda bulunulmaktadır. Örneğin 5 Şubat 1857
günlü JC, Padişahın Berlin Kraliyet Kitaplığı'na Doğu
edebiyatından çok sayıda kitap gönderdiğini ve bu neden­
le Osmanlı elçisi Kemal Efendi'yi ziyaret eden bir temsil­
ciler heyetinin, padişaha Berlin'deki Doğu dilleri üzerine
çalışan araştırmacılara büyük yarar sağlayacak bu arma­
ğan için, teşekkürlerini sunduklarını yazmaktadır.

1860'lı yıllarda da eğitime verilen önem olabildiğince art­


tırılmakta ve halka kurs niteliğinde özel dersler verildiği
görülmektedir. 27 Nisan 1864 günlü JCda, bu kurslara il­
gi çekmek için sadrazam ve bir grup üst düzey yetkilinin
SOSYAL YAPI VE B AT I L I E G İ L İ M L E R 13

Darülfünun'a giderek, hekim Salih Efendi tarafından ve­


rilen ebelik derslerini izledikleri belirtilmektedir. 9 Ara­
lık 1867 günlü LTde ise, padişahın izniyle hukuk doktoru
M. d'Hallys'in her hafta, Hariciye Vekaleti'nin bir salo­
nunda, Fransızca olarak hukuk, ekonomi-politik ve üslup
dersleri vereceği duyurulmaktadır. Ayrıca derslerin, dev­
let görevlisi olsun olmasın herkese açık olduğu belirtil­
mektedir.

19. yüzyılın sonunda Osmanlı ölçüm sistemlerinden de


uzaklaşılmaktadır. 23 Ocak 1882 günlü LTde 13 Mart'tan
itibaren metrik sisteme geçileceği, bu amaçla hükümetin
vilayetlerin büyük bir kısmına yeni ölçüm ve ağırlıklar
gönderdiği yazılmaktadır. 26 Şubat 1883 günlü bir gazete
haberinde ise, bir yıldır metrik sisteme geçildiği, Dahiliye
Vekaleti'nin hala kullanılmaya çalışılan eski ağırlık ve öl­
çülerin kullanımını tamamen kaldırmak için gerekli ön­
lemleri almak zorunda olduğu belirtilmektedir. Ancak
yüzyıllardır alışılmış sistemden, yepyeni bir diğerine geç­
mek Osmanlı vatandaşları için pek kolay olmamıştır. Bu
nedenle de, 12 Haziran 1883 günlü LTde, en fazla üç-dört
aylık bir süre için yeni ve eski ölçüm ve ağırlık sistemleri­
nin birlikte kullanımına izin verildiği görülmektedir.

1 9. yüzyılın ikinci yarısında eğitime verilen bunca öneme


karşın, başkentte Avrupa kentlerinin vazgeçilmez ku­
rumlarından kitaplıklar konusunda herhangi bir girişim
olmadığı gözlenmektedir. 19 Nisan 1851 günlü JCda Pa­
ris, Londra, Roma, Leipzig gibi merkezlerin hepsinde bi­
rer kitaplık olduğu, buna karşın üniversite kentleri ara­
sında yer alma eğiliminde olan İstanbul' da benzer bir ku­
ruluşun eksikliği belirtilmektedir. Yazıda ayrıca, camile­
rin çoğunun içinde yer alan kütüphane binalarından söz
edilebileceği, fakat yabancılara yasak olan bu yerlerle,
yerli-yabancı herkesin yararlandığı zengin kitaplıkların
karşılaştırılamayacağı yazılmaktadır. Ancak bu gazete
haberinde, tarihi yarımadada, özellikle 18. yüzyılda yo­
ğunlaşan genel kitaplıkların gözden kaçtığı görülmekte­
dir. Galata ve Pera'da, gerek yabancı elçilik ve eğitim ku­
rumlarının, gerekse de cemaatlerin bölgeye hizmet veren
14 1 9 . Y Ü Z Y I L İ S TA N B U L' U N D A A Z I N L I K G R U P L A R ! V E BATI L I L A Ş M A

okuma salonları bulunmakta ve her geçen gün bunlara (31) Osmanlı İmparatorluğu sı­
yenileri eklenmektedir. Örneğin 12 Şubat 1862 günlü nırları içinde çıkan bu ilk gazete
"Bulletin des Nouvelles" adını taşı­
JCda, Rumların İngiliz Elçiliği'nin yanında, Hamalbaşı maktadır ve Fransız Elçiliği matba­
Sokak üzerinde yeni bir dernek ve okuma salonu oluştur­ asında basılmıştır. G. Groc, i. Çağ­
dukları yazılmaktadır. lar, La Presse Française de Turqu­
ie de 1795 a nos Jours, İstanbul,
1985, s. XIV. Bunu 1796 yılında çı­
Gazetelerde İstanbul'un kitaplık gereksinimi hemen her kan Gazette Française de Constan­
yıl, yeni yazılarla vurgulanmaktadır. 16 Ocak 1865 tari­ tinople izlemiştir.
(32) 1 3 Şubat 1862 günlü JC ,
hinde JC, yine bir başyazıyla halka açık kütüphanelerin devlet basımevi atölyelerinde
önemini ve ancak bu yolla halkın eğitilebileceğini belirt­ önemli yenilikler yapıldığını, Tak­
mektedir. 1880'li yıllara gelindiğinde, bir ulusal kitaplık vim-i Vekayi'nin geliştirileceğin i ve
gazeten i n bundan böyle dış ülke­
kurulması fikrinin nihayet devlet tarafından ciddiye lerden ve bilinmesi gerekli çeşitli
alındığı konusunda haberlere rastlanmaktadır. Örneğin olaylardan haberler vereceğini du­
13 Haziran 1882 günlü L'I', ilgili Vekaletin tüm cami ve yurmaktadır. Devlet matbaasında
yapılan yeniliklerle ilgili bir haber
medreselerdeki kitapları bir kitaplık bünyesinde toplama de, 14 Aralık 1 876 günlü LT'de çık­
projesini duyurmaktadır. 18 Ocak 1883'te ise, alınan karar­ maktadır. Buna göre, devlet tara­
la medrese ve camilerin kitaplıklarının salı-cuma hariç, fından görevlendirilen Agop Boya­
cıyan Efendi, Avrupa'nın tanınmış
hergün saat dokuzdan öğleden sonra üçe kadar halka matbaalarını ziyaret etmiş ve devlet
açılacağı ve buralarda denetim yapacak kişilerin kitap ve basımevi için gerekli bazı makinala­
elyazmalarının iyi kullanımından sorumlu olacakları rın alınmasını gerçekleştirmiştir.

duyurulmaktadır. 25 Haziran 1884'te ise L'J', 24 Haziran


günü milli kütüphanenin, üst düzeyde yöneticilerin
katıldığı bir törenle açıldığını ilan etmektedir. Böylece
beklenen önemli adımlardan biri daha atılmış olmak­
tadır.

İstanbul'daki yabancı yayın ağırlıklı kitapçılar da genel­


likle Galata ve Pera bölgesinde toplanmışlardır. 1850 yılı
başlarında hiç rastlanmayan bu dükkan türü, aradan ge­
çen üç yıl içinde üç kitapçının birden açılmasıyla 1853'te
önem kazanmaya başlamış, 1866 yılına gelindiğinde bun­
ların sayısı beşe varmıştır. 25 Ocak 1866 günlü JCda, o yıl
içinde her dilden eski ve yeni yayınların bulunabileceği
iki kuruluşun daha hizmete gireceği duyurulmaktadır.

19. yüzyıl İstanbul'unda gazete yayıncılığı da önemli et­


kinliklerden biridir. İlk Fransızca gazete 1795 tarihlidir.<3ı>
1831'de, resmi gazete Takvim-i Vekayi'nin<32> Fransızca
tıpkıbasımı olan Le Moniteur Ottoman çıkmaya başla­
maktadır. 19. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde, gazete
SOSYAL Y A P I VE BATI L I E G İ L İ M L E R 15

sayılarında önemli artışlar gözlenmektedir. Örneğin 2 0 (33) Söz konusu 40 gazetenin


Kasım 1871 günlü L'l, İstanbul'da kırk adet gazete yayın­ d i llere göre dağı l ı m ı şöyledir: 9
Türkçe, 7 Fransızca, 2 İngiliz­
landığını, bunların çoğunun günlük olduğunu belirt­ ce/Fransızca, 1 0 Ermenice, 9 Rum­
mekte, toplam tirajı kırk bin olarak vermektedir. Bu da, ca, 2 Bulgarca ve 1 İ b ranice.
özellikle yabancıların, Levantenlerin ve gayrimüslimle­ (34) LT, 26 Nisan 1873; ilk sa­
yı 22 Mayıs'ta çıkmıştır. LT, 23 Ma­
rin gazete okumaya büyük önem verdiklerini ortaya koy­ yıs I B73.
maktadır.CJJ> 1873 yılı nisanında, devletin imparatorluk sı­ (35) Bunlar arasında haftalık
nırları içindeki her yerde kamu yararına gerçekleştirdiği olan Levanı Herald gazetesinin 2
Şubat 1 859'dan itibaren çıkacağı
uygulamaları tanıtan haftalık bir yayının "Le Journal des haberi 26 Ocak IB59 günlü JC'da
'lravaux Publics de l'Empire Ottoman" adıyla çıkarılmaya duyurulmaktadır.
başlayacağı duyurulmaktadır.<34> 19. yüzyılın sonlarına ge­ (36) Örneğin 6 Nisan 1852
günlü JC'da, bir ay içinde İstan­
lindiğinde, örneğin 1895'te yabancı dildeki gazeteler ara­ bul'da " Neyran-Agharmi" adlı bir
sında Fransızca olanların altı-yediyi bulduğu, bunun ya­ haftalık gazetenin yayına başlaya­
nında İngilizce gazetelerin,<35> onbeş kadar Osmanlıca ga­ cağı ve her perşembe günü çıkacak
olan gazetenin içerden ve dışardan
zetenin, on Ermenice<36> ve altı tane de Rumca gazetenin önemli haberlerin özetini vereceği
yayınlandığı belirtilmektedir.<37l Özellikle Galata ve Pe­ duyurulmaktadır.
ra'daki yabancı, Levanten ve gayrimüslimlerin gazeteleri, (37) IB70-BO arasındaki 1 0 yıl­
lık sürede sadece 28 Fransızca ga­
Fransızca ve İngilizce olarak yayınlanmakta ve başyazıla­ zeteden üçünün denetimden geçe­
rında devletin sadık bir yayın organı olarak, Osmanlı çı­ rek 1880'1i yıllara ulaşabildiği yazıl­
karlarını herşeyden önde tuttukları ve savundukları sık maktadır. G. Groc, i. Çağlar, a.g.e.,
s. 5.
sık vurgulanmaktadır.<38> (38) Söz konusu gazetelerin
zaman zaman çıkan yazılarında,
Dönemin en çok okunan gazetelerinden Journal de Cons­ padişahı ve devleti olabildiğince
savundukları gözlenmektedir. Aynı
tantinople, iyi bir gazete örneği olarak ve kalıcı etkinliği­ konuya H. Kazgan da değinmekte­
ni sürdürmek üzere zaman zaman atılımlar yapmaktadır. dir. H. Kazgan, a.g.e., s. 1 32.
Örneğin 15 Şubat 1855 günlü JCda, uzun süredir Paris'te (39) Bunlar, 30 N isan IB55
günlü JC'da duyurulan La Presse
çıkan gazetelerde çalışan C. Hertz'in, JCun redaksiyo­ d'Orient ve 9 Temmuz IB55 günlü
nunda görev almak üzere İstanbul'a geldiği duyurulmak­ JC'da, haftalık olarak çıkacağı be­
tadır. JC, 24 Mayıs 1855 tarihindeki haberiyle, yabancı, lirtilen 1 6 sayfalık Le Journal Pour
Tous'dur.
Levanten ve gayrimüslim halka önemli bir katkıda bu­
l unmakta, Tanzimat Konseyi'nin aldığı kararların tam
çevirisini, hükümetin izniyle bir broşür halinde, Pera'da
Rus Kançilarya binasının arkasındaki bürolarında satışa
çıkardığını duyurmaktadır. Yine aynı yıl, iki yeni Fran­
sızca gazete daha yayın hayatına katılmaktadır.<'•> Daha
önceleri üç günde bir çıkan "Journal de Constantinople -
Echo de l'Orienf', 28 Eylül 1859'dan itibaren "Journal de
Constantinople-Edition �otidienne" adıyla, pazarları ha­
riç, hergün çıkan bir gazeteye dönüşmekte ve özellikle
Galata ve Pera bölgesinde yaşayan Avrupalı ve Levanten-
16 1 9 . Y Ü Z Y I L İ S T A N B U L ' U N D A A Z I N L I K G R U P LA R ! V E BAT I L I LA Ş M A

lerle ilgili, ya da onları ilgilendirecek haberler vermekte­ (40) 12 Mart 1 864 günlü JC'da,
dir. Gayrimüslimlere ait haberler ise, daha azdır. Bu grup gazetenin matbaasını yenilediği ve
yeni tekniklerle dışarıdan da baskı
içinde en fazla sözü edilen Rumlar, bir miktar da Ermeni­ işleri kabul ettiği yazılmaktadır.
lerdir. Musevilere, A. Kamondo ve ailesiyle ilgili haberler
dışında, neredeyse hiç değinilmemektedir.

1864 yılı başında JC, basımevini yenilemekte ve dışardan


baskı işleri almaya başlamaktadır.c•oı Ayrıca aynı yılın so­
nuna doğru, JC ile tarihi yarımadanın ünlü gazetesi Ceri­
de- i Havadis arasında oluşturulan bir anlaşmayla, Ceride­
i Havadis'e ilan vermek isteyenlerin JCun bürosuna, JC
için ilan vereceklerin de Ceride- i Havadis yönetimine
başvurabilecekleri duyurulmaktadır. Bu yolla her iki böl­
genin sakinlerinin, zaman zaman aynı günlerde önemli
ilanlardan haberdar olmaları sağlanmaktadır. Ancak JC,
31 Ocak 1866 tarihinden itibaren yayın hayatına son ver­
miştir. Gazetenin aynı tarihli son sayısında, abonelerin 1
Şubat'tan itibaren yayına başlayacak olan "La 'l'urquie''ye
aktarıldığı duyurulmaktadır. "La 'l'urquie'', sayfa düzeni,
haber çeşit ve ağırlıkları açısından, JCun devamı niteli­
ğindedir.

Daha önce de değinildiği gibi, bu dönemde başta Fransız­


ca olmak üzere, başlıca Avrupa dillerini bilmek ve yaban­
cılarla Osmanlılar arasında gerek devlet işleri ve ticaret,
gerekse de günlük yaşam çerçevesinde ilişki kurabilmek
büyük önem taşımaktaydı. Bu nedenle de tercüme bürola­
rı, en çok aranan kurumlar arasında yer almışlardır. Ör­
neğin 9 Kasım 1852 günlü JCda, başkentin ticaretine ge­
rekli yardımları sağlamak ve çeşitli dillerde, her türlü ya­
yın, tercüme ve redaksiyon yapmak amacıyla "Chambre
Commerciale de 'l'raductions'' (Ticari Tercüme Odası) adıy­
la anılan bir büronun kurulduğu duyurulmakta ve böyle
bir büronun İstanbul gibi, çok sayıda dilin kullanıldığı,
dünyaca ünlü bir ticaret kentine önemli katkısı olacağı
vurgulanmaktadır. Özellikle Babıali'deki Tercüme Büro­
sunda çalışan gençlerin eğitimine büyük önem vermekte­
dir. Örneğin 2'1 Mayıs 1856 günlü JCda, ,bu genç tercü­
manlara M. Redhouse'un Fransızca, Tarih ve Coğrafya
dersleri verirken Doğu dilleri tercümanı olarak Londra'ya
SOSYAL Y A P I VE B AT I L I E G İ L İ M L E R 17

tayiniyle boşalan yer için, baştercüman Kabuli Efendi'nin


yeni çözümler aradığı belirtilmektedir.

Batılılaşan Osmanlı Devleti'nde tercümenin önemi ve ge­


rekliliği açıktır. Örneğin 16 Nisan 1857 günlü J"Cda, Pa­
ris'teki Osmanlı Elçisinin padişahın emriyle, çok sayıda
tanınmış oriyantalisti, B ıb-ı Ali'ye sunulmak üzere Fran­
sız Medeni Kanunu'nu tercümeyle görevlendirdiği ve İs­
tanbul'da yeni kurulan hukuk komisyonunca, bu tercü­
menin ışığı altında Osmanlı Devleti'ni uygun bir yasa ta­
sarısının geliştirileceği yazılmaktadır.
F İ Z İ K S EL YAP I V E BAT ILI E G İ L İ MLE R

İstanbul'un Haliç'le ayrılan iki kısmı, tarihi yarımada ve


karşısındaki Galata bölgesi, başından beri iki farklı orta­
mın temsilcileri olarak gelişmişlerdir.

Galata, fetihten önce bir Ceneviz yerleşmesi olarak, Bi­


zans'ın güçlü merkezi Konstantinopolis'in karşısında yer
almaktaydı. Fetihten sonra da bu durumunu korumuştur.
Daha önce de belirtildiği gibi, özellikle 19. yüzyılda yer
yer gayrimüslimlerin odaklaştıkları Fener, Balat, Kum­
kapı, Samatya gibi semtler dışında, Osmanlı İmparatorlu­
ğu'nun yönetim ve yerleşme merkezi olma niteliğini taşı­
yan ve dönemin yabancı dildeki gazetelerinde "Stambouf'
olarak adlandırılan tarihi yarımadanın karşısındaki Ga­
lata ve Pera, Levantenlerin "Constantinopli"u olarak geliş­
_
miştir.

19. yüzyıl başlarına dek Galata suriçinde bir yerleşim ser­


gilemiş, uzantısı Pera ise, 18. yüzyıl ve büyük ölçüde de 19.
yüzyılda gelişmiştir. Özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısına
kadar gayrimüslimlerin oturacakları yerlere getirilen kı­
sıtlamalar ve ulaşım olanaklarındaki sınırlılık, bölgenin
fazla gelişmesini önlemiştir. Ayrı durum, tarihi yarımada
için de geçerlidir. Sur dışındaki çok sayıda boş alanı, dö­
nemin kent haritalarından gözlemek mümkündür. Ken­
tin büyük bir bölümü ıssızdır. Örneğin bu tür alanlarla il­
gili ilginç bir haber 6 Şubat 1858 günlü jCda yayınlan­
makta ve bir hafta boyu Taksim'in ötelerinde ve Feriköy
çevresinde kurtların görüldüğü, bunlarla çoban köpekle­
ri ve avcılar aracılığıyla mücadele edildiği belirtilmekte­
dir.

Dönemin yapı faaliyetlerinde önemli bir adım 1831'de,


Tanzimat'ın ilanından bir süre önce atılmış ve mimarlık
etkinliklerini daha düzenli bir hale getirmek amacıyla,
F İ Z İ K S E L Y A P I VE B A T I L I E G İ L İ M L E R 19

yapım v e onarım işleriyle görevli mimarbaşılık, b u işlerin (41) Müslümanlarla M ü slüman


mali yönüyle ilgilenen şehreminliğiyle birleştirilerek, olmayanlar arasındaki eşitlikle, ha­
la ortak hale getirilmemiş bazı nok­
Ebniye - i Hassa Müdürlüğü kurulmuştur. 1839 Tanzimat talar, 19. yüzyılın ikinci yarısı bo­
Fermanı'ndan sonra oluşturulan yeni düzen ve buna bağlı yunca çıkarılan padişah fermanla­
olarak da giderek gelişen yasa, yönetmelik ve kurallarla, rıyla düzeltilmektedir. Örneğin 22
Mart 1 876 günlü LT'de , kurumlar ya
kentte çok farklı bir fiziksel yapı ortaya çıkmaya başla­ da kişiler tarafından satılan arsa ya
mıştır. Özellikle İstanbul'un ahşap yapılarını yok eden da taşınmazların satın alınmasında,
yangınlardan sonra, daha önceleri çıkarılan padişah fer­ bundan böyle M ü slüman-gayri
müslim ayırımı yapılmayacağı kara­
manlarının yerine, Ebniye Nizamnameleri adıyla anılan rı duyurulmaktadır.
düzenli yönetmelikler le yapısal ve kentsel düzen daha sis­
temli bir hale getirilmeye çalışılmıştır. 1848 tarihli I. Eb­
niye Nizamnamesi ve hemen ardından ertesi yıl çıkarılan
I I. Nizamnameyle, 19. yüzyılın ikinci yarısı İstanbul'unu
yaratan ve özellikle kagirleşmeye ön planda tutan yapı
kuralları koyulmuştur. II. Ebniye Nizamnamesi'nin ar­
dından 4 Ekim 1849 günlü J'Cda çıkan ve nizamnamele­
rin kagirleşmeyle ilgili maddelerini ele alan yazıda, her
beş ahşap yapıda bir yangın duvarı yapılması ve olanak
bulundukça bir bahçe ya da boşluk bırakılması koşulu ye­
tersiz bulunmakta, her evin kagir bir yangın duvarı olma­
sı gerektiği, ancak buna karşın arada bahçe ya da boşluk
bırakılmasının, örneğin Pera gibi pahalı alanlarda çok
zor olacağı ve malsahipleri açısından maddi kayıplara yol
açacağı, bunun yerine her yapının iki tarafına örülecek
kagir duvar koşulunun hem daha karlı hem de yangına
karşı daha akla yakın olacağı gibi, konuyla ilgili hüküme­
ti yönlendirici görüşler belirtilmektedir. Bilindiği gibi
Tanzimat'la getirilen en büyük yeniliklerden biri, daha
önceleri kentin oluşumunu ve dolayısıyla da görünümü­
nü büyük ölçüde etkileyen Müslüman-gayrimüslim ayı­
rı mının ortadan kaldırılmasıdır. Bu hem sosyal, ekono­
mik, politik vb. konularda önemli bir değişim getirmek­
t e, hem de fiziksel çevre açısından yeni bir düzene olanak
tanımaktadır. Daha önce her iki grubun yapılarına, birbi­
rinden ayrılabilmeleri için kat sayısı, malzeme ve renk gi­
bi konularda katı sınırlamalar getiren kurallar, Ebniye
Nizamnameleriyle kalkmakta ve diğer alanlardaki eşitlik
mimariye de aktarılmaktadır.<•ıı Ancak yüzyıllar boyu
böyle bir ayrımla yaşayan grupların, yürürlüğe giren eşit­
l ik kurallarına uyabilmesi ve kentin bu ayrımlar olmaksı-
20 1 9 . Y Ü Z Y I L İ S TA N B U L' U N D A A Z I N L I K G R U P LA R ! V E BATI L I L A Ş M A

zın bütünleşebilmesi, 19. yüzyılın sonlarına doğru ancak (42) Dönemin gazetelerinde
gerçekleşebilmiştir. c42ı Tanz i m at Komisyonu'nun yoğun
çalışmalarından da sık sık söz edil­
m ektedir. Böyle bir haber için bkz.
1 857'de yeni düzen içinde çeşitli idari bölgelere ayrılan JC , 14 Ekim 1854. 1856 Ferman ı'nın
İstanbul'da, bu idari birimler içinde Ebniye Nizamname­ ardından, yeni uygulama gereği
gayri müslim cemaatlerin Devlet
lerinin getirdiği kuralları en fazla uygulamaya çalışan Meclisi'nde görev alacak üyelerinin
Belediye ile 1858'de Galata ve Pera bölgesinin düzenlen­ Babıali tarafından belirlenmesiyle
mesi için kurulan VI. Daire olmuştur. Sorumluluğundaki ilgili bir haber ve üyelerin adları 22
Mayıs 1856 günlü JC'da yayınlan­
alanın kentsel açıdan düzenlenmesinde büyük çaba göste­ maktad ır. Buna göre Rum cemaati
ren bu kuruluş yol açılması ve döşenmesi sokakların üyesi: Prens Vogorides; Birleşmiş
aydınlatılması C43ı ve adlandırılması, evlerin numaralandı­ Ermeniler Cemaati üyesi: Darphane
Müdürü M i hran Duz; Birleşmemiş
rılması gibi çok sayıda önemli uygulama gerçekleştirmiş­ Ermeniler Cemaati üyesi : Barutha­
tir. ne Müdürü Boğos Dadian; Protes­
tan Cemaati üyesi: Stefan Ağa; Mu­
sevi Cemaati üyesi ise M . Habe­
1856 Islahat Fermanı'nın sağladığı olanaklarla, devletten u r'dür.
hemen her gün yeni bir kilise, ya da dinsel yapı için izin (43) Th. Gautier 1852'de İstan­
alındığı gözlenmektedir. Bu konuda 8 Haziran 1861 gün­ bul tarafında zamanında aydın latıl­
mayan sokaklarda, geceleri herke­
lü L'.l'de çıkan bir haberde, yeni dinsel yapı uygulamaları­ sin elinde lambayla gezdiğini, an­
na karşı hükümetin takındığı hoşgörülü tavır vurgulan­ cak Ramazan döneminde genellikle
dıktan sonra, bu kadar çok kilise yerine hastane, okul vb. karanlık olan sokak ve meydanların
neşeli bir biçimde aydınlatıldığını
yapılar yapılmasının, halka katkı açısından daha yararlı yazmaktad ır. Th. Gautier, Constan­
olacağı belirtilmektedir. C44> tinople, İstanbul en 1852 , İstanbul,
1990, s. 101. Ancak 30 yıl sonra, 12
Şubat 1880 günlü LT'de ise, İstan­
19. yüzy1lın sonuna doğru bu imar çalışmaları, kent için­ bul'un sokaklarını elektrikle aydın­
de belirli noktaların, Batı kentlerinin etkili meydanları latma konusunda bir şirket kurula­
gibi, daha özenli bir biçime getirilmesine dek varmakta­ cağı ve deneme olarak işe Yıldız
Köşkü çevresinin aydınlatılmasıyla
dır. Örneğin zaman zaman alınan kararlarla, kentteki ba­ başlanacağı belirtilmektedir.
zı alanlara saat kuleleri dikilmesine, <45ı ya da bazı önemli (44) 1 6 Ağustos 1864 günlü
sokak ve meydanlara, Paris ve diğer merkezlerde olduğu J C 'da, İstanbul'da mevcut O rto­
doks kiliseleri konusundaki istatis­
gibi, özel sektöre kiralanacak büfeler koyulmasına çalışıl­ tikte, toplam 67 Ortodoks kilisesi
maktadır. Örneğin 14 Aralık 1889 günlü L 'l'de, bu büfele­ olduğu, bunlardan 29'unun İstan­
rin vitrinlerinde halka yapılan duyuru ve çeşitli ilanların bul tarafında, 31'inin Hasköy, Ta­
tavla, Pera, Galata ve Boğaziçi'nin
yer alacağı ve üstlerinde de saat bulunacağı yazılmaktadır. Avrupa yakasında, ?'sinin de Kadı­
Ayrıca kentin çeşitli yerlerine koyulacak WC kabinleri­ köy'le Beykoz arasında yer aldığı
nin de, sürekli olarak akarsuyu olacağı ve geceleri iyi ay­ yazılmaktadır.
(45) 1 0 Ocak 1888.
dınlatılacağı duyurulmaktadır. Çok uzun süre tahtta ka­ (46) LMO , 17 Ekim IB95'de ol­
lan II. Abdülhamit dönemi, bu tür yeniliklerin art arda duğu gibi.
gerçekleştirilmeye çalışıldığı bir dönemdir. Padişahın bu
konudaki çabaları, gazetelerde de sık sık vurgulanmakta­
dır. <46ı
F İ Z İ K S E L Y A P I VE B AT I L I E G İ L İ M L E R 21

19. yüzyılın sonuna dek yenilikler v e Batı tarzında geli­ (47) 1 9 Şu bat 1862 günlü
şimler birbirini izlemektedir. Örneğin 7 Aralık 1861 gün­ J C'da, bu iş için çeşitli görüşler ol­
duğu belirtilmektedir. Bunlar: Gala­
lü J'Cda, Osmanlı posta servisinde önemli reformlar ya­ ta Kulesi'nin, ya da b u amaçla dev­
pılacağı ve merkezi Galata'da olan bir büro, başkentin di­ let tarafından görevlendirilen M .
ğer önemli bölgelerinde de bu merkezin şubeleri açılaca­ Ritter'in Kuruçeşme'de, u z u n süre­
dir astrolojik gözlemler ve deneyler
ğı belirtilmektedir. 15 Şubat 1862'de JCun duyurduğu di­ yaptığı yerin kullanımıdır.
ğer bir yenilik, İstanbul'da kurulacak olan Rasathane bi­ (48) Bu konuda bir haber için
nasıdır.<•n İstanbul'un telgraf bağlantısının kurulması da bkz. LT, i l Ağustos 1883.
(49)
önemli bir yeniliktir. Bu konuda ilk haber, 26 Şubat 1862 Müslüman:
günlü JCda çıkmakta ve Pera'daki telgraf istasyonundan Erkek 201. 339
Londra'yla doğrudan bağlantı kurulduğu duyurulmakta­ Kadın 179.581
Toplam 384.910
dır. Rum:
Erkek 9 1 . 704
Bu arada yapılan yeniliklerin yaygınlaştırılması amaçlan­ Kadın 60.937
Toplam 152.741
makta ve bu nedenle Nafıa Vekaleti'nce devletin çeşitli Ermeni:
yerlerindeki yöneticilere, halka yararlı olacak yeni proje­ Erkek 83.770
ler, uygulamalar konusunda bilgi veren sirkülerler dağı­ Kadı n 65.720
Toplam 149.590
tı lmakta ve herkesin olabildiğince yeni gelişmelerden ha- Bulgar:
. berdar olmasına çalışılmaktadır.<•9ı Erkek 3.977
Kadın 400
Toplam 4.377
1 9. yüzyılın ikinci yarısında, gelişen İstanbul'un nüfusun­ Katolik:
da da artışlar gözlenmektedir. L'I', 7 Şubat 188l'de, 13 Şu­ Erkek 3.209
bat'tan itibaren kentin her bölgesini kapsayacak yeni bir Kadın 3.233
Toplam 6.442
nüfus sayımına başlanacağını duyurmaktadır. Ancak 16 M usevi:
Nisan 188l'de, bu konudaki çalışmaların ağır gittiği, oysa Erkek 22.394
yönetimin en geç bir ay içinde herşeyin bitirilmiş olması­ Kadın 21 .967
Toplam 44.361
nı istediği yazılmaktadır. 28 Nisan'da 1. bölgedeki çalış­ Protestan:
maların tamamlandığı, diğerlerinin hızla sürdürüldüğü Erkek 488
belirtilmektedir. 28 Temmuz 1885 günlü L'I'de verilen Kadın 331
Toplam 819
nüfus sayımı sonuçlarına göre, İstanbul'un nüfusu Latin:
873.565 kişi olarak görünmektedir. 3 Eylül 1885 günlü L'I', Erkek 528
bu sayının İstanbul içindeki cemaatlere ve kadın-erkek Kadın 554
Toplam 1 .082
nüfusa göre dağılımını vermekte,<•9ı ancak bu sonucun Diğer Yabancılar:
kentin gerçek sakini olmayan çok sayıda kişinin de sayı­ Erkek 1 0 1 .205
ma katılması nedeniyle, yanıltıcı olduğunu belirtmekte­ Kadın 2 8.038
Toplam 129.243
d i r.
Genel Toplam:
Erkek 508.814
Yüzyılın ikinci yarısındaki, bu yeni ve özenli bir kent dü­ Kadın 364.751
Toplam 871 .562
zenine kavuşma çabalarına karşın, çalışmaları gerileten
ve büyük hasar yaratan tehlike, bu dönemde hemen her-
Another random document with
no related content on Scribd:
Convention.
LP43610.
Conversation.
LP43355.
Conversation with President Tito.
MP25084.
Conveyors.
MP24925.
Coo coo bird.
R578374.
Cook’s tour.
LP43179.
Cool million.
LP43496 - LP43499.
Cop killer.
LP43268.
Coppola Company.
LP43624.
Copy function-CORGZ.
MP25349.
Coralee.
LP43002.
Corfield (John) Productions, Ltd.
LF124.
Cork from Portugal.
MP24872.
Cornwell, Bruce.
MP24732.
MP25051 - MP25057.
Cornwell, Katherine.
MP24732.
MP25051 - MP25057.
Coronet Films.
MP25388.
Coronet Instructional Materials, a division of Esquire, Inc. SEE
Esquire, Inc. Coronet Instructional Materials.
Coronet Instructional Media, a division of Esquire, Inc. SEE Esquire,
Inc. Coronet Instructional Media.
Correct way of correcting.
LP42960.
Correspondents report.
MP25107.
Corrupted.
LP43330.
Corsair Films, Inc.
LP43190.
Cosmic annihilator.
R578425.
Cost, volume, profit relationships.
MP25456.
Counseling skills evaluation.
MP25425.
Countdown.
LP43434.
LP43581.
Counterattack.
LP43235.
Couplings.
MP24924.
Court and a free press.
MP25086.
Court martial of William Calley.
MP25092.
Coyote country.
MP24858.
Coyote den and pups.
MP24772.
Coyote pups growing up.
MP24773.
Coyotes and man.
MP24794.
Coyotes escape from man.
MP24770.
Coyotes hunting.
MP24771.
Crack in a crystal ball.
LP43005.
Crackpot king.
R572111.
Cradle of liberty.
R568014.
Cranial nerves.
MP25257.
Cranium.
MU8998.
Crash.
LP43187.
Crawford, Robert F.
MP24987.
Crawford (Ron) Inc.
MP25388.
Crawl, revised.
MP25489.
Crazy with the heat.
R577485.
Creative dramatics — elementary.
MP25367.
Crimson ghost.
R568601.
Crisis.
LP43599.
CRM, Inc.
MP25430.
CRM Productions.
MP25463 - MP25470.
CRM Productions, a division of Ziff Davis Publishing Company. SEE
Ziff Davis Publishing Company. CRM Productions.
Crooked circle.
LP43299.
Crosby (Bing) Producers, Inc.
R566189.
Cross my heart.
R574029.
Crossroads.
LP43586.
Crushed to earth.
R567586.
Crying “wolf.”
R572115.
C. S. Company.
R574037.
Cue tricks.
R572343.
Cupid goes nuts.
R578426.
Cutter.
LP43139.
Cycle of peril.
LP43481.
Cycliste.
LP42977.
Cynthia.
R577226.
Cytoplasmic motility.
MP25302.
D
Dacchille, Leonardo.
MP25134.
Daddy’s girl.
LP43607.
Dana Productions, a division of Saparoff Films, Inc. SEE Saparoff
Films, Inc. Dana Productions.
Dancing.
LP43538.
Dangerous millions.
R568009.
Dangerous money.
R574061.
Dangerous venture.
R578418.
Danger point.
LP43580.
Danish pastry.
LP43224.
D’Antoni (Philip) Productions, Inc.
LP43262.
Dark delusion.
R577227.
Dark outpost.
LP43251.
Darr-Don, Inc.
LP43202.
Dart and Duster comparison with Nova and Maverick.
MP25035.
Dart / Nova / Maverick comparison.
MP25029.
Data communications.
MP24952 - MP24958.
Data management facilities: OS 360/370 I / O support and
processing.
MP24943.
Data management facilities: OS 360/370 space allocation and
cataloging.
MP24945.
Date for Lucy.
LP43568.
Daughters of Saint Paul, Boston.
LP43120.
Davenport, Thomas R.
MP25478.
Davidson Films.
LP43264.
Davis, Joan.
MU8994.
MU8995.
MU8996.
Davis, Robert E.
MP24802.
Davis, Stan.
MU8994.
MU8995.
MU8996.
Day after forever.
LP43397.
Day care today.
JP24983.
Day in the sun.
MU8937.
Day 1, day 2, friends.
MP25426.
Day with a Navajo family.
MP24753.
Dead end cats.
R579967.
Deadeye Dick.
R579975.
Deadline for murder.
R567998.
Deadlock.
LP43325.
Deadly China doll.
LP42939.
Deadly encounter.
LP43596.
Deadly gamesmen.
LP43438.
Deadly shade of green.
LP42967.
Deadly trackers.
LP43118.
Dead reckoning.
R572328.
Dealer’s wild.
LP43181.
Dear Mister Prohack.
LF135.
Dear murderer.
R578604.
Death grip.
LP43594.
Death is the door prize.
LP42992.
Death of a very small killer.
LP42988.
Deceived.
LP43272.
Decision: alcohol.
LP43127.
Decisions.
MP25068.
Decisive hours.
MP25355.
Decoy.
R572505.
Deep water rescue breathing.
MP25042.
Definite integral.
MP25057.
Degradation in plastic materials: cause, effect, cure.
MP25275.
DeLaurentiis International Manufacturing Company, S. P. A.,
Produzioni.
LP43047.
Delicate balance.
LP42933.
Delilah.
LP43222.
DelMonte, Angelo A.
LU3668.
Demagogues and do gooders: noisy voices of the Depression.
LP43308.
DePatie.
LP43130 - LP43133.
LP43137.
LP43630 - LP43631.
LP43634 - LP43636.
Derivatives.
MP25052.
Desert fury.
R578391.
Desilu Productions, Inc.
LP43550 - LP43573.
Deterioration of water.
LP43062.
Devil’s disciples.
LP43033.
Devil’s playground.
R573666.
Devil thumbs a ride.
R575632.
DeVries, Peter.
LP43575.
Diamond City.
LF142.
Diamond demon.
R567068.
Diamond that nobody stole.
LP42949.
Dickerson, Randolph.
MP24885.
Dictionaries, words and language.
MP24889.
Die, darling, die.
LP43279.
Diffusion and osmosis.
MP24837.
Digital computer engineering laboratory.
MP24861.
Dilemma.
LP43185.
Dimension of difference.
MP24897.
Dinky finds a home.
R572107.
Dinner date.
LP43168.
Dinner of herbs.
LP43468.
Dipsy Doodle show.
LU3670.
Directors Company.
LP43355.
Dirt duel.
LP43444.
Dirty Danish dolls.
MU8909.
Discreet charm of the bourgeoise.
LP42971.
Discussing topics — elementary.
MP25363.
Disney (Walt) Educational Materials Company.
LP43190.
Disney (Walt) Productions.
LP43189 - LP43200.
LP43524 - LP43547.
LP43612.
MP24746 - MP24795.
MP24805 - MP24808.
MP25037 - MP25038.
MP25175 - MP25179.
MP25387.
R570686.
R573947.
R577485 - R577489.
R578549 - R578551.
Disney hunting.
MP24771.
Disorders of motility.
MP25268.
Disparates.
MP25434.
District claims review panel.
MP24903.
Disturbance calls — general 1.
MP24932.
Ditzel (William) Productions.
MP24739.
Diverse Industries, Inc.
MP24849 - MP24852.
MP24929 - MP24930.
D. L. N. Ventures Partnership.
LF125.
DNA replication.
MP25312.
Do and talk — elementary.
MP25368.
Doberman gang.
LP43618.
Doctor and Mister Harper.
LP43486.
Doctor Jekyll and Mister Mouse.
R578942.
Doctor Quik and the exchange ray.
LU3668.
Dodge Colt comparison.
MP25141.
Donald discovers transportation.
MP24751.
Donald’s dilemma.
R573947.
Don and Denise.
LP43462.
Don is dead.
LP43602.
Don Ricardo returns.
R569741.
Don’t feed the bears.
MP24789.
Don’t look now.
LF125.
DOS environment.
MP25344.
DOS librarian programs.
MP25347.
DOS libraries.
MP25343.
Dossier on a diplomat.
LP43029.
DOS / VS.
MP25431.
MP25432.
MP25433.
DOS workshop.
MP25352.
Double danger.
R570066.
Doubleday and Company, Inc.
MP24975.
MP25172 - MP25174.
MP25221 - MP25225.
Doubleday and Company, Inc. Doubleday Multimedia.
MP24975.
MP25172 - MP25174.
MP25221 - MP25225.
Doubleday Multimedia, division of Doubleday and Company, Inc.
SEE Doubleday and Company, Inc. Doubleday Multimedia.
Double jeopardy.
LP43332.
Double vowel rule.
MP25270.
Down Missouri way.
R569729.
Down two roads.
LP43433.
Doyen Properties Associates.
LU3671.
Drawing structures.
MP25300.
MP25399.
Dribble.
MP24914.
Driftin’ river.
R569738.
Drilling and blasting.
MP25328.
Drive hard, drive fast.
LP43101.
Driver performance test.
MP25337.
Drivers.
LP43402.
Drivo - test.
MP25435.
Dryden file.
LP43349.
Duel in the sun.
R578232.
Duel with doom.
LP43285.
DuMaurier, Daphne.
LF125.
Duster / Valiant / Nova / Maverick comparison.
MP25036.
E
Eagle Island.
MP25439.
Eagle Lion Films, Inc.
R570574.
Ear and hearing.
MP25263.
Early abortion.
MP24906.
Early man in North America.
MP24743.
Early sports quiz, no. 13.
R570213.
Earth: its water cycle.
MP25458.
Earth: the restless planet.
MP25220.
Earth 2.
LP43100.
Eastern.
MP24952 - MP24958.
Easter Yeggs.
R569647.
Easy come, easy go.
R574032.
Easy rap.
LP43416.
Easy way.
MP25400.
E. C. A. SEE Effective Communication Arts, Inc.
Echo of a nightmare.
LP43038.
Economy: a new way to go.
MP25093.
Edge of the world.
LP42970.
Edge of violence.
LP43583.
Edison Electric Institute.
MP24862.
EDP systems controls.
MP25235 - MP25239.
Educational Innovators Press, a division of Multimedia Associates,
Inc. SEE Multimedia Associates, Inc. Educational Innovators
Press.
Educational Media Corporation.
MP25336.
Edutronics Systems International, Inc.
MP24940 - MP24967.
MP25126 - MP25133.
MP25162 - MP25163.
MP25182 - MP25201.
MP25235 - MP25247.
MP25343 - MP25354.
MP25431 - MP25433.
MP25436.
Edward Albee’s A Delicate balance.
LP42933.
Edwards, Gerald.
MP25342.
Ee - yi - ee - yi - oh.
LP43126.
Effective Communication Arts, Inc.
MP25278.
Effective interviewing techniques.
MP25126.
Effective supervision.
MP25013.
Effective writing: building an outline.
MP25390.
Effect of gamma rays on man in the moon marigolds.
LP43577.
Effects of gas rates and depth of injection on well performance.
MU9001.
Effects of surface conditions on gas lift performance.
MU9000.
Efficiency experts: Westinghouse compacts.
MU8988.
Egg and I.
R578388.
Eggs.
MP24979.
Ego states.
MP25077.
Ehrlich, Stanley V.
MU8912.
800 series cornhead.
MP25156.
Eldorado Films, S. R. L.
LF125.
Electronic mouse trap.
R572105.
Element.
MP24736.
Elementary natural science — songbirds.
MP25113
Elephants.
LP43125.
LP43533.
Elephant seal colony.
MP24805.
Elizabeth: the queen who shaped an age.
LP43082.
Emergency.
LP43159 - LP43187.
LP43402 - LP43404.
Emergency in Ward E.
LP43296.
Emergency Productions.
LP43159 - LP43187.
LP43402 - LP43404.
EMKA, division of Universal City Studios, Inc. SEE Universal City
Studios, Inc. EMKA.
Emperor of the North.
LP43207.
Employee orientation series for Bendix Home Systems.
MU8908.
Encyclopaedia Britannica Educational Corporation.
MP24832 - MP24841.
Enders, Robert.
LP43575.
End of the line.
LP43014.
LP43473.
End theme.
LP43115.
Enemy.
LP43248.
Energy conversion.
MP25172.
Energy environment game.
MP24862.
Energy relationships of cyclohexane conformations.
MP25398.
Enersen, Dick.
MP25040.
Enersen / Pal Enterprises.
MP25040.
Engineer.
MP25471.
Engineering Research Institute.
MP24845.
English logic static control program.
LP43469.
English through interaction.
MP25360 - MP25377.
Environmental Studies.
MP25429.
Epoch Producing Corporation.
LP43201.
Equine Films, Inc.
LP43350.
Escape.
LP43405 - LP43408.
Escape Productions.
LP43405 - LP43408.
Escuela Agricola Panamericana.
MP24969.

You might also like