Professional Documents
Culture Documents
Kültür Üretimi 1st Edition Pierre Bourdieu Full Chapter Free
Kültür Üretimi 1st Edition Pierre Bourdieu Full Chapter Free
Kültür Üretimi 1st Edition Pierre Bourdieu Full Chapter Free
Bourdieu
Visit to download the full and correct content document:
https://ebookstep.com/product/kultur-uretimi-1st-edition-pierre-bourdieu/
More products digital (pdf, epub, mobi) instant
download maybe you interests ...
https://ebookstep.com/product/dunyanin-sefaleti-1st-edition-
pierre-bourdieu/
https://ebookstep.com/product/heideggerin-politik-ontolojisi-1st-
edition-pierre-bourdieu/
https://ebookstep.com/product/sosyoloji-meseleleri-2nd-edition-
pierre-bourdieu/
https://ebookstep.com/product/eril-tahakkum-2nd-edition-pierre-
bourdieu/
Bilimin Bilimi ve Dü■ünümsellik 1st Edition Pierre
Bourdieu
https://ebookstep.com/product/bilimin-bilimi-ve-
dusunumsellik-1st-edition-pierre-bourdieu/
https://ebookstep.com/product/ayrim-begeni-yargisinintoplumsal-
elestirisi-1st-edition-pierre-bourdieu/
https://ebookstep.com/product/dusunumsel-sosyolojiye-davet-1st-
edition-pierre-bourdieu-loic-wacquant/
https://ebookstep.com/product/sanatin-kurallari-yazinsal-alanin-
olusumu-ve-yapisi-1st-edition-pierre-bourdieu/
https://ebookstep.com/product/akademik-aklin-elestirisi-pascalca-
dusunme-cabalari-2nd-edition-pierre-bourdieu/
PIERRE BOURDIEU
Kültür Üretimi
Kültür Üretimi
SEMBOLİK ÜRÜNLER/ SEMBOLİK SERMAYE
ÇEVİRENLER
Sibel Yardımcı - Elçin Gen
-
�\''',.
iletişim
İletişim Yayınları 3257 • sanathayat dizisi 55
ISBN-13: 978-975-05-3448-5
© 2023 İletişim Yayıncılık A.Ş. / 1. BASIM
1. Baskı 2023, İstanbul
İletişim Yayınları
SERTİFİKA NO. 40387
Cumhuriyet Caddesi, No. 36, Daire 3, Seyhan Apartmanı,
Harbiye Mahallesi, Elmadağ, Şişli 34367 İstanbul
Tel: 212.516 22 60-61-62 •Faks: 212.516 12 58
e-mail: iletisim@iletisim.com.tr web: www.iletisim.com.tr
•
İÇİNDEKİLER
SUNUŞ
Pierre Bourdieu'nün Sanat, Edebiyat
ve Kültür Sosyolojisi
RANDAL JOHNSON................................................................................................................................... 7
Kültür Üretimi
PIERRE BOURDIEU
Sembolik Mallar Piyasası . .
............... ................................ ............................................... 53
• Konumlar ve Konumlanmalar . .
............ ........................................................... ..... 108
• "Ekonomi"nin İnkirı . . . .
............................ .. ..... ............................................................... 136
• İnanç Döngüsü . .
... ................... ........................................................................................... 141
• İnanç ve Aldatma . . . .
.................................. ...... ................ .. ............................................... 143
• Kutsallara Saldıran Ritüeller ................................................................................. 146
• Fark .............................................................................................................................................. 20 7
7
türel pratiklerin daha geniş çaplı toplumsal süreçlerle ilişki
si, entelektüellerle sanatçıların toplumsal konumları ve rol
leri, yüksek kültür ile popüler kültür ilişkisi gibi, 1 9 70'ler
den itibaren kültür üzerine tartışmalarda giderek daha faz
la yer tutan tüm meseleler, Bourdieu'nün eserlerinde doğru
dan veya dolaylı olarak ele alınır. Belki de en önemlisi, Bour
dieu'nün, düşünce sistemleri, toplumsal kurumlar ve fark
lı maddi ya da sembolik iktidar biçimleri arasındaki ilişki
yi masaya yatırmasıdır ki bu , dostu ve College de France'tan
meslektaşı Michel Foucault gibi düşünürlerle arasındaki ya
kınlığı gösterir.
Bourdieu'nün geniş kapsamdaki eserleri, akademik disip
linlerin sınırlarını aşarak, farklı alanlarda kullanılabilecek
son derece etkili ve verimli bir toplumsal analiz modeli or
taya koyuyor. Pratiğe ilişkin teorisini geliştirme sürecinde
Bourdieu , dilsel değiş tokuş, dilin politik kullanımları, mü
ze ziyareti, fotoğrafın toplumsal kullanımları, Kabiliye top
luluklarında evlilik törenleri ve ritüel değiş tokuş, Fransız
üniversite öğrencilerinin toplumsal kökenleri ve güzergah
ları, akademisyenler ve aydınlar gibi konular üzerine yaz
mıştır - yirmiden fazla kitapta ve yüzlerce makalede ele al
dığı birçok konudan sadece birkaçıdır bunlar. 2
Üretim: Eğitim Sistemine llişkin Bir Teorinin llkeleri] ve The Inheritors: French
Students and their Relation to Culture, çev. Richard Nice (Chicago: University
of Chicago Press, 1977) [Vilrisler: Öğrenciler ve Kültür] ; aynca bkz. La noblesse
d'Etat: grandes ecoles et esprit de corps (Paris: Minuit, 1 989) . Fransa'da akademik
sistem konusunda bkz. Homo Academicus, çev. Peter Collier (Cambridge: Polity
Press; Stanford: Stanford University Press, 1 988) [Homo Academicus].
Eksiksiz kaynak dizini için bkz. Y. Delsaut, "Bibliography of the Works of
Pierre Bourdieu, 1 958-1988" , Bourdieu, In Other Words: Essays Towards a Ref
lexive Sociology içinde, çev. Maqhew Adamson (Cambridge; Polity Press; Stan
ford: Stanford University Press, 1 990) s. 1 99-2 18.
3 Bourdieu'nün eserleri hakkında genel değerlendirmeler için bkz. Rogers
Brubaker, "Rethinking Classical Theory: The Sociological Vision of Pierre
Bourdieu" , Theory and Society, 1 4 ( 1 985) , s. 723-744; Paul DiMaggio, "Review
Essay: On Pierre Bourdieu" , American]oumal of Sociology, 84:6 (Mayıs 1979),
s. 1460- 1 474; Nicholas Garnham ve Raymond Williams, "Pierre Bourdieu
and the Sociology of Culture: An Introduction" , Media, Culture and Society:
A Critical Reader içinde (Londra, Beverley Hills: Sage, 1 986) s. 1 1 6-130; Axel
Honneth, "The Fragmented World of Symbolic Forms: Reflections on Bour
dieu's Sociology of Culture", Theory and Society, 3 : 3 ( 1 986) , s. 55-66; Pekka
Sulkunen, "Society Made Visible: On the Cultural Sociology of Pierre Bour
dieu" , Acta Sociologica, 25:2 ( 1 982) , s. 103- 1 1 5 .
4 Analiz edilen kültürel pratiklerin çeşitliliği bakımından Bourdieu'nün eserleri
Roland Barthes'ın Çağdaş Sôylenler adlı eserini andırır.
9
seçkin ile avam arasında yaptıkları ve nesnel sınıflandırma
lar içindeki konumlarını dışavuran veya eleveren ayrımlar
la kendilerini ayırt ederler," diye yazar. Sanat ve kültürel tü
ketim, sınıf ayrımlarının ve eşitsizliklerin kökeni veya mü
sebbibi olmasa da, "bilinçli ve kasıtlı olarak veya olmayarak
toplumsal bir işlevi -farklılıkları meşrulaştırma işlevini- ye
rine getirme" , böylece toplumsal yeniden üretime katkıda
bulunma eğilimindedir. 5 Bourdieu de Foucault gibi iktidarın
dağınık halde olduğunu , genellikle sorgulanmadan kabul
edilen yaygın görme ve tanımlama biçimlerinde gizlendiğini
düşünür; ancak onun kavramlaştırmasında, Foucault'nun
kinden farklı olarak, bu dağınık veya sembolik iktidar, eko
nomik ve siyasi iktidara indirgenemese de onunla iç içedir,
dolayısıyla meşrulaştırıcı bir işlevi vardır.
Bourdieu'nün kültürel alanla ilgili çalışmaları, Kant'a da
yanan estetiğin evrenselliği mefhumuna ve sanat ile kültü
rün dış belirlenmelerden bağımsız ve özerk olduğunu vaze
den ideolojilere karşı güçlü bir tez oluşturur. "Habitus" kav
ramı aracılığıyla , yapısalcılığın toplumsal analizden kovdu
ğu eyleyici mefhumunu yeniden devreye sokarken, bugün
edebiyat ve sanat eleştirisinde hala etkili olan yaratıcı olarak
sanatçı (veya özne) gibi romantik anlayışların idealizmine
de kapılmayan analitik bir model ortaya koyar. Ayrıca "alan"
kavramı sayesinde, öznenin eylemini nesnel toplumsal iliş
kilerin zeminine taşırken, sosyolojik ve 'Marxçı' analizin bir
çok farklı örneğinde rastlanan mekanik determinizme tes
lim olmaktan kaçınır. Bourdieu , toplumsal ilişkiler alanın
da sanatın ve kültürel pratiğin nesnel konumunu ortadan
kaldıran özcü sanat kavramlarına ve sanatçıyla ilgili (hala)
10
hakim olan karizma temelli görüşlere karşı çıkmak üzere
son derece ikna edici savlar geliştirmiştir. Pratiğe dair teori
si, edebiyat ve sanat incelemelerine uzun zaman yön vermiş
olan pek çok temel varsayımın sorgulanmasını sağlar.
Bu kısa sunuş yazısında , Bourdieu'nün analiz tarzında
öne çıkan bazı unsurları sanat ve edebiyat incelemeleriy
le olan ilişkileri üzerinden özetlemeye çalışacağım. Kültür
alanı konusundaki çalışmaları, Bourdieu'nün ele aldığı da
ha genel meselelerle kopmaz bir bütünlük içinde olduğun
dan, böyle sınırlı çerçevedeki bir yazıyı bile eserlerinin ta
mamındaki genel yaklaşımın bağlamına oturtmak gereki
yor. Bourdieu'nün eserlerine dair ayrıntılı bir değerlendirme
veya eleştirel analiz ortaya koymak gibi bir niyetim yok; ge
nel hatları ortaya koymanın ötesinde, eserlerinin sosyal bi
lim ve felsefe alanlarında örtük veya açık biçimde temas etti
ği çeşitli teorik yaklaşımlar içerisinde nasıl bir yere oturdu
ğunu da göstermeye çalışmayacağım. Yazının ilk bölümün
de Bourdieu'nün pratiğe dair teorisinin bazı temel ilkelerini
özetleyeceğim. ikinci bölümde, bu teoriyi edebiyat ve sanat
alanına (bundan böyle "kültür alanı" denecek) nasıl uygula
dığına bakacağım. Üçüncü bölümde ise sanat algısı ile este
tik teorisine odaklanacağım.
1.
6 Bourdieu , "The Genesis of the Concepts of Habitus and Field" , çev. Chan
na Newrnan, Sociocriticism, 2, Theories and Perspectives, 2 (Pittsburgh, Pa. , ve
M �ntpellier: International Institute for Sociocriticism, Aralık 1985), s. 1 1 - 1 2
v e s. 12, n . 1 .
Katılımcılan arasında Jean-Claude Chamboredon, Christophe Charle, jean
Louis Fabiani, Pierre-Michel Menger ve Remy Ponton gibi bilim insanlarının
11
rihten önceki çalışmalarının büyük kısmı, kendi ifadesiyle
"mutlu bir yapısalcı"nın Cezayirli köylü toplulukları üzeri
ne yaptığı etnografik incelemelerdi. 7 Bourdieu bu inceleme
ler sayesinde yapısalcılığın sınırlarını gördü ve insan prati
ğine dair bilimsel bir yaklaşımın gelişimi önünde engel teş
kil ettiğini düşündüğü ikili karşıtlıkları (birey/toplum, öz
gürlük/zorunluluk vs. ) aşmak üzere kendi teorisini ve meto
dolojisini geliştirmeye girişti. Bu karşıtlıkların tümünü , "öz
nelcilik" ile "nesnelcilik" , veya zaman zaman kullandığı te
rimlerle sosyal fenomenoloji ile sosyal fizik arasındaki genel
epistemolojik karşıtlığın tezahürleri olarak ele aldı. 8
Öznelcilik, toplumsal dünya hakkında bireylerin birin
cil deneyimlerine ve algılarına dayanan bir bilgi biçimini
12
temsil eder ve fenomenoloji, rasyc:mel eylem kuramı ve yo
rumlamacı sosyolojinin bazı türleri, antropoloji ve dilbilim
sel analiz (Volosinov'un ifadesiyle "bireyci öznelcilik" ) gibi
entelektüel akımları kapsar.9 Edebiyat alanında, yazarı "ya
ratıcı" olarak ele alan karizma ideoloj isine dayalı her tür
lü idealist ve özcü teoriler buna dahildir. Öte yandan nes
nelcilik, toplumsal dünyayı açıklarken bireysel deneyimi ve
öznelliği paranteze alarak, pratiği insan bilincinden bağım
sız şekilde yapılandıran nesnel koşullara odaklanır. Saus
sure'ün göstergebilimi , yapısal antropoloj i ve Althusserci
Marksizm gibi birçok toplum kuramında nesnelci yaklaşım
söz konusudur. 1 0
Öznelcilik d e nesnelcilik d e , Bourdieu'nün "öznelliğin
nesnelliği" 1 1 diye tarif ettiği olguyu açıklayamaz. Öznelcilik,
bilinci şekillendiren toplumsal zemini kavramayı başara
mazken, nesnelcilik, tam tersine, toplumsal gerçekliğin bir
ölçüde bireylerin toplumsal dünyaya dair kavrayış ve temsil
leriyle şekillendiğini göremez. Bourdieu , Aynm'ın sonuç bö
lümünde nesnelciliği eleştirirken şöyle yazar:
14
zümlere (bilinç, özne vs. ) alternatif olarak ve eyleyiciyi salt
bir "taşıyıcı"ya (Althusser'deki Trager) veya "bilinçdışı" dı
şavuruma (Levi-Strauss) indirgeyen yapısalcılığın "tuhaf ey
lem felsefesi"ne tepki olarak geliştirilmiştir. Bourdieu , sko
lastik felsefeden aldığı ama Hegel, Husserl ve Mauss gibi dü
şünürlerin de farklı olmakla birlikte yakın denebilecek bir
anlamda kullandıkları habitus kavramını, ilk kez , Erwin Pa
nofsky'nin Gotik Mimarlık ve Skolastik Felsefe adlı eserinin
Fransızca baskısı vesilesiyle teorisine dahil eder. 1 6 Kavramı,
bir düzeyde , eyleyicilerin yaratıcı, faal ve buluşçu yetileri
ni açıklama aracı olması bakımından Chomsky'nin "türetici
gramer" kavramına benzetir, ancak Chomsky'den farklı ola
rak onu evrensel bir zihne aftetmez . Habitus özetle "bilinç
felsefesinden kurtulmayı, ama bunu yaparken nesne inşala
rının pratik işleticisi olarak eyleyicinin gerçekliğini gözden
kaçırmamayı hedefleyen bir teorik yaklaşım" dır. 1 7
Bourdieu habitusu biçimsel olarak şöyle tarif eder:
15
den oluşan bir sistem. Hiçbir surette kurallara riayetin neti
cesi olmaksızın nesnel olarak "kurallara bağlanmış" ve "ku
rallı" olan bu yatkınlıklar, yapılar ve temsiller, bir şefin dü
zenleyici eyleminin neticesi olmaksızın topluca uyum için
de düzenlenebilir. 18
Habitus kimi yerde "oyuna dair bir sezgi" olarak tarif edi
lir: eyleyicileri, somut durumlarda muhakkak hesaplanmış
olması gerekmeyen ve kurallara bilinçli bir riayetten ibaret
olmayan davranışlarda ve tepkilerde bulunmaya yatkın kı
lan bir "pratik duygusu" (sens pratique). Habitus, pratikle
ri ve algıları türeten bir yatkınlıklar kümesidir. Ilk çocukluk
yıllarında başlayan ve zamanla bir "ikinci duygu" veya ikinci
mizaç halini alan uzun bir telkin sürecinin neticesidir. Bour
dieu'nün tanımına göre, habitusun temsil ettiği yatkınlık
lar, failin hayatı boyunca sürmeleri bakımından "kalıcı" dır.
Birçok farklı faaliyet alanında pratikleri türetebilmeleri an
lamında "aktarılabilir" dider; telkin süreçlerinin nesnel top
lumsal koşullarım kaçınılmaz olarak barındırmaları anla
mında da "yapılandırılmış yapılar" dır. Aynı toplumsal sınıfa
mensup eyleyicilerin habitusları arasındaki benzerliğin se
bebi budur ve bir "sınıf habitusu" ndan bu sayede söz edi
lebilir (Örneğin Bourdieu Aynm'da, işçi sınıfı habitusunun,
çok geniş bir kültürel pratik yelpazesi içinde birbirine ben
zer tercihleri türettiğini gösterir) . Son olarak, habitusun yat
kınlıkları, özgül durumlara uyarlanmış pratikleri türetebil
meleri anlamında "yapılandırıcı yapılar"dır.
Habitus kavramı, faillerin eylemlerinde stratejik hesaplar
yapma olasılıklarını yadsımaz , ama çok daha farklı bir işlevi
vardır. Bourdieu'nün sözleriyle:
16
şıma eğiliminde olan, şimdide mevcut bir geçmiş; dolaysız
sınırlamalardan ibaret olmayan dışsal zorunluluklar yasa
sının mütemadiyen uygulanmasını sağlayan bir içsel yasa) ,
nesnelciliğin toplumsal pratiklerde görüp de açıklayamadı
ğı sürekliliğin ve düzenliliğin ilkesidir; mekanik sosyolo
jizmin dışsal, anlık determinizmleriyle de, kendiliğinden
ci öznelciliğin tamamen içsel ama aynı ölçüde anlık belirle
nimiyle de açıklanamayan, kurala bağlanmış dönüşümlerin
ilkesi de bu sistemdir. 19
17
anlamını borçlu olduğu sistem içindeki diğer tüm unsurlar
la olan ilişkileri çerçevesinde kavranır. Bourdieu'nün ente
lektüel alan kavramına dair ilk açiklamalannda ( 1 966 tarih
li "Entelektüel Alan ve Yaratıcı Proje" başlıklı makalesinde)
tözcü bakış açısının yoğun etkisi hala mevcuttur.20 Eyleyici
lerin birbirleriyle etkileşimlerinden ziyade, alanda işgal et
tikleri konumlar arasındaki nesnel ilişkilerin önemli oldu
ğunu , ancak Max Weber'in din sosyolojisini okuduktan son
ra fark eder.21
Herhangi bir alanda mevcut olan çeşitli konumlan işgal
eden (veya kimi durumlarda yeni konumlar yaratan) eyleyi
ciler, o alana özgü çıkar veya kaynakların denetimi için bir
birleriyle rekabet ederler. Sözgelimi ekonomi alanında, bi
rikmiş ekonomik sermayelerini kullanarak, çeşitli yatırım
stratej ileri aracılığıyla ekonomik sermaye elde etmek için
rekabete girerler. Ancak alanlarda bahis konusu olan çıkar
ve kaynaklar her zaman maddi mahiyette değildir ve failler
arasındaki rekabet -ki Bourdieu'ye göre alanların tümünde
ki yegane değişmez özelliktir- her zaman bilinçli hesapla
maya dayanmaz . Kültür (örneğin edebiyat) alanında reka
bet, çoğunlukla tanınmaya [ recognition/reconnaissance], tak
dise [consecration] ve prestij e içkin otorite etrafında döner.
Bourdieu'nün "sınırlı üretim" olarak adlandırdığı alt-alanda ,
yani büyük ölçekli bir piyasayı hedeflemeyen üretim alanın
da, bu durum bilhassa geçerlidir. Takdise veya prestij e da
yanan otorite tamamen semboliktir ve ekonomik sermaye
de muhakkak bir artış sağlaması gerekmez. Nitekim Bour-
19
Ekonomik sermaye gibi, diğer sermaye biçimleri de top
lumsal sınıflar ve sınıf fraksiyonları arasında eşitsiz dağıl
mıştır. Farklı sermaye biçimleri belli koşullar altında birbir
lerine dönüştürülebilir (örneğin, uygun türde ve yeter mik
tarda akademik sermaye, iş piyasasında daha kazançlı bir işe
yerleşmeyi sağlayarak ekonomik sermayeye tahvil edilebi
lir) , ama sermaye biçimleri birbirine indirgenemez . Ekono
mik sermayeye sahip olmak beraberinde muhakkak kültü
rel veya sembolik sermaye sahipliğini getirmez , aynı şekil
de tersi de geçerlidir. Nitekim Bourdieu kültürel üretim ala
nım "kazanan kaybeder" mantığı temelinde " ters çevrilmiş
ekonomi dünyası" olarak analiz eder, zira ekonomik başarı
(örneğin edebiyatta, çok-satan bir eser yazmak) kültürel ala
na mahsus takdisin ve sembolik iktidarın önünde pekala bir
engele de işaret edebilir.
Ancak, Bourdieu'nün ekonomi terminolojisini kullanma
sının, ekonomizme veya ekonomik indirgemeciliğe işaret et
mediğini görmek gerekir. Bourdieu ekonomi alanını diğerle
ri arasında herhangi bir alan olarak görür, alanlarla ilgili ge
nel teorisinde ona birincil önem atfetmez. Bir alana (felsefe
alanına, bilim alanına vs . ) girmek ve oyunu oynamak için,
söz konusu alana veya bir başkasına girip o oyunu oynama
ya önceden yatkın kılan bir habitusa sahip olunması gere
kir. Alanda meşru bir oyuncu olarak kabul görmek için de,
en azından asgari düzeyde bilgi, beceri veya "yetenek" gere
kir. Dahası oyuna girmek, o bilgiyi, beceriyi veya "yeteneği" ,
olabilecek en kazançlı şekilde kullanmaya çalışmak demek
tir. Kısacası alana girmek, kişinin (akademik, kültürel, sem
bolik) sermayesini, oyuna katılarak en yüksek faydayı ve
ya "karı" elde edeceği "yatırımlar"da kullanması demektir.
!erin farklı PE'leriyle [pedagojik eylem] aktarılan; hakim PE'nin dayattığı kül
türel keyfilik ile farklı grup veya sınıflar içerisindeki aile PE'sinin telkin ettiği
kültürel keyfilik arasındaki mesafe uyarınca kültürel sermaye değeri değişen
kültürel mallar" : Reproduction in Education, Society and Culture, s. 30.
20
Normal şartlarda hiç kimse bir oyuna kaybetmek için gir
mez . Aynı şekilde hiç kimse edebiyat alanına girerken -me
sela roman yazarken- kötü eleştiri almayı hedeflemez.
Her alanda, bu şekilde tanınmasalar da bahis konusu olan
belirli çıkarlar vardır; öyle olduğu kabul edilmese de , bel
li bir "yatırım" yapılır. Bu çıkar ve yatırımları, hiçbir suret
te ekonomiye indirgemeksizin ekonomi mantığı çerçevesin
de analiz etmek mümkündür, zira alanlar arasındaki homo
loji, yapısal özdeşliğe işaret etmez. Farklı faaliyet alanlarında,
alandaki özgül çıkarlara (ve faillere) uygun olarak yatırılan
farklı sermaye türlerinin bulunduğu fikri, Bourdieu'ye "ge
nel pratikler ekonomisi bilimi" dediği şeyi geliştirme imka
nı verir: Burada , "çıkarsız veya karşılıksız, dolayısıyla gayri
ekonomik olma iddiasındakiler de dahil tüm pratikler, mad
di veya sembolik karı yükseltmeye yönelen ekonomik pra
tikler" olarak analiz edilebilir.25 Araştırmacı, alandaki öz
gül çıkarların neler olduğunu ve alana katılan faillerin han
gi (bilinçli hesaplamaya dayalı olan veya olmayan) birikim
stratejilerini kullandıklarını araştırmalarıyla ortaya koyar.
Bourdieu , habitus ve alan kavramlarını , pratiğe ilişkin
kapsamlı teorisinin ayrılmaz parçası olan kültürel üretim
alanını analiz ederken geliştirir ve detaylandırır. lçkin anali
zin yaygın biçimlerinin çoğunda örtük biçimde mevcut olan
(belki de Baudrillard'ın gösterge fetişizmi kavramında uç
noktasına götürülen) , sembolik biçimlerin ve mübadele sis
temlerinin başka pratik tarzlarından bir şekilde ayrılabilece
ği fikrini reddeder Bourdieu . °Toplumsal ve sembolik yapı
lar arasında mütekabiliyet olduğunu öne sürer; bu müteka
biliyetin temelinde, toplumsal hayatın sistemli bütünlüğü ve
21
tüm toplumsal faaliyet alanları arasındaki yapısal ve işlevsel
homoloj iler yatar. Bourdieu'ye göre, kavramların bir alan
dan diğerine aktarılmasında, "epistemoloj i geleneğinin ana
lojide tespit ettiği önemli bir bulgulayıcı değer vardır" ve bu
aktarım Bourdieu'ye teorik ilkelerinde daha yüksek bir ge
nelleştirme düzeyine ulaşma imkanı verir.26
il.
26 "The Genesis of the Concepts of Habitus and Field", s. 18; Brubaker, "Rethink
ing Classical Theory", s. 747-748.
27 Bourdieu'nün modelinin bu bakımdan "derin hermeneutik"le yakınlığı açıktır;
bu yaklaşım üç analiz düzeyini biraraya getirir: ( 1 ) "sembolik formların üre
tim, dolaşım ve alımlanmasının toplumsal ve tarihsel koşullan"yla ilgili olan
toplumsal-tarihsel analiz; (2) söylem analizi, veya sembolik formların yapısı
nın ve iç düzenlenişinin analizi; (3) "olası anlamın yaratıcı biçimde yeniden
inşa edilmesi"ni gerektiren yorumlama/yeniden yorumlama. Bkz.]. B. Thomp
son, Ideology and Modem Culture: Critical Social Theory in the Era of Mass Com-
22
Bourdieu'nün modeli , tam da karmaşıklığı sayesinde ,
kültürel metinleri sadece kendi içlerinde ele alan yorum
ların veya tamamen dış etkenler üzerinden değerlendiren
analizlerin indirgemeciliğine teslim olmaz. Esere ilişkin ek
siksiz bir açıklamaya , ne sadece metnin kendisinden, ne de
şu veya bu belirleyici toplumsal yapıdan hareketle ulaşıla
bilir. Bir sanat eseri ancak, hem çeşitli bileşenleriyle birlik
te kültür alanının tarihine ve yapısına hem de alanın ikti
dar alanıyla ilişkisine bakarak açıklanabilir. Bourdieu'nün
ifadesiyle:
25
!ayısıyla biçimsel özellikler ilişkisel bakış açısıyla, yani diğer
biçimsel özelliklere karşıtlıkları üzerinden kavranmalıdır.34
Ancak Bourdieu'ye göre edebiyat sistemi kavramı nihaye
tinde yetersizdir, zira gerek geçmiş gerek mevcut biçimsel
özelliklerin kendilerinin de toplumsal ve tarihsel olarak in
. şa edilmiş olduğunu göremez ve içkin analiz tarzlarına mah
kum olmaya devam eder.
Metinleri toplumsal üretim ve tüketim koşullarından ayı
ran formalist analiz, bir toplumsal fail olarak üreticiyi (yaza
rı) devredışı bırakır, edebiyat pratiğinin ortaya çıktığı nesnel
t�plumsal koşullan göz ardı eder ve tarihin belli bir döne
minde bir eseri sanat yapan ve ona "değer" kazandıran şeyin
ne olduğu sorusunu es geçer, ki bunların ikisi de alan için
deki yapısal değişimlere uygun olarak sürekli değişir. Daha
sı içsel izah, "belli bir eseri bir edebiyat eseri haline getiren
ş�y"in, edebiyatı ve edebiyat pratiğini yetkilendiren ve ida
me ettiren karmaşık bir toplumsal ve kurumsal çerçeve ol
duğunu göz ardı eder. Bourdieu şöyle yazar:
26
Edebiyat eserlerinin tam olarak anlaşılabilmesi için, onla
ra dayanak oluşturan toplumsal ilişkiler sistemi içine yerleş
tirilmeleri gerekir. Eserlerin estetik veya biçimsel özellikle
rini inkar etmek anlamına gelmez bu, parçası oldukları ola
naklar evreniyle ilişkili konumlarını temel alan bir analiz or
taya koymak anlamına gelir. Başka deyişle, bu inanç evre
ninde "eserin yalnızca maddi üretimi değil, sembolik üreti
mi, yani eserin değerinin üretimi veya (onunla aynı anlama
gelen) eserin değerine duyulan inancın üretimi de" dikkate
alınmalıdır.36 Bunun için, eserin anlamını ve değerini üreten
sanatsal aracıların (yayıncılar, eleştirmenler, ajanslar, galeri
ciler, akademiler vs . ) işlevleri tanınmalıdır. Böylece her eser,
(romantik gelenekteki gibi) bir kişisel yaratıcılık örneği veya
(formalistlerin savunduğu gibi) "edebilik" numunesi olarak
görülmektense, bir bütün olarak sanat alanının ifadesi hali
ne gelir. Bu çerçevede, tek başına içsel analiz gerçekten de
temelsiz ve indirgeyicidir.
Bourdieu'nün, diğer sosyoloj ik yaklaşımlar başta olmak
üzere dışsal analiz tarzlarına itirazı, mekanik determinizm
le malul olmalarına dayanır. Bourdieu , nicel veya nitel yön
temlerle eserleri doğrudan müelliflerinin toplumsal kö
keniyle ilişkilendiren, veya eserlerin izahını onları sipariş
eden ya da hitap ettikleri gruplarda arayan analistlere kar
şı çıkar.37 Lucien Goldmann'ın "bireyler-aşın özne" teorisi
ni ve özgül bir eserin, onu üreten toplumsal grup veya sını-
36 Bourdieu, "The Field of Cultural Production, or: The Economic World Re
versed" , The Field of Cultural Production: Essays on Art and Literature içinde,
ed. Randal johnson (Columbia University Press, 1993 ) .
37 llk yaklaşımın bir örneği, istatistiki süreklilikleri açıklayıcı etken olarak kulla
nan Robert Escarpit'tir. Bkz. Escarpit, Sociology of Literature, çev. Ernest Pick
(Painesville, Ohio: Lake Erte College Series, cilt 4, 1965) , özellikle 2. bölüm.
ikinci yaklaşımın sanat eleştirisi alanındaki örneği, müşterilerin "hayata bakı
şının çeşitli stiller arasındaki ilişkilerin ortaya çıkmasındaki nihai belirleyici
etken" olduğunu öne süren Frederick Antal'dir. Bkz. Florentine Painting and its
Social Background (Londra: Kegan Paul, 1947) s. 274.
27
fın dünya görüşünü "yansıttığı" veya dışavurduğu fikrini de
aynı şekilde reddeder.38
!statiksel analiz yöntemlerinin çoğunda rastlanan başat
sorun , kullanılan "örneklem"i genellikle sorgulamamala
rı ; standart edebiyat tarihlerinden, anı yazılarından ve bi
yografilerden alınan yazar sınıflandırmalarını kullanmala
rıdır. Başka deyişle, örneklem, sadece takdis edilmiş yazar
ları içerirken, edebi açıdan faal oldukları dönemde olum
suz anlamda olsa bile (yani, bugün kabul görmüş yazarla
ra karşıt bir konumda bulunsalar bile) önemli konumda bu
lunmuş ama bugün önemsiz sayılan yazarları dışarda bırak
ma eğilimindedir. Titiz bir istatiksel analizin edebiyat alanı
nın tamamını kapsaması gerekir: hem önemli hem önemsiz
yazarları; hem bugün kabul görmüş yazarları, hem de edebi
yat tarihçilerinin belirli ama tanımlanmamış sembolik çıkar
larına uygun olarak unutturduğu yazarları. Tek başına ista
tiksel analiz o durumda bile en iyi ihtimalle, toplumsal kö
ken ve formel eğitim gibi ampirik açıdan doğrulanabilir ba
zı sürekliliklerin yüzeysel ve kısmi tespitiyle sınırlı kalacak;
yazarların temel ayırt edici özelliklerini, hatta tarihin belirli
bir döneminde "yazar"ın nasıl tanımlandığını tam anlamıyla
kavrayamayacaktır. Yazar tanımı -yani yazar vasfını taşıma
ya kimin hakkı olduğu , meşru edebiyat pratiğinin ne oldu
ğu sorusu- edebiyat alanındaki sembolik mücadelenin kilit
bahis konularından biridir ve bunu görememek, edebi meş
ruiyetin hakim tanımının körü körüne kabul edilmesiyle so
nuçlanır. 39
!statiksel analizin ikinci ve belki de daha vahim sorunu ,
yazarların toplumsal kökenleri ile eserlerinin anlamı ara-
38 Lucien Goldmann konusunda örneğin bkz. The Hidden God, çev. Philip Thody
(New York: The Hurnanities Press, 1964) ve Towards a Sociology of the Novel,
çev. Alan Sheridan (Londra: Tavistock, 1986) .
39 Bkz. Christophe Charle, "Situation du charnp litteraire" , Litterature, 44 (Aralık
1 98 1 ) , s. 8-20, özellikle s. 10.
28
sında doğrudan bağ kurmaya çalışan diğer analiz biçimle
rinde olduğu gibi, Bourdieu'nün edebiyat alanındaki dü
şük kurumlaşma derecesi olarak tarif ettiği şeyden kaynak
lanır. Edebiyat alanı, bahislerin sembolik mahiyette oldu
ğu alanlar başta olmak üzere diğer tüm alanlar gibi, siya
set ve ekonominin talepleri karşısında göreli özerkliğe sa
hiptir. Zaman içinde sürekli değişen edebi niteliğe veya de
ğere nihai olarak karar verecek yasal hakemler yoktur. Ya
zarların izlediği stratejiler ve güzergahlar bireyseldir - elbet
te bu tamamen öznel oldukları veya bilinçli bir hesaplama
nın neticesi oldukları anlamına gelmez; aynca, bu stratejiler
ve güzergahlar benzer toplumsal kökenleri olan failler ara
sında bile büyük farklılık gösterir. Edebiyat alanı, gelenek
sel kategoriler temelindeki sosyolojik analize daha elverişli
olabilen alanlarda geçerli olan yasalara uymaz. Edebiyat öy
le bir alandır ki, orada çaba her durumda başarıyla ödüllen
dirilmez; belirli konumlara veya (Fransız Akademisi üyeli
ği gibi) şeref payelerine atfedilen değer, söz konusu faile gö
re büyük değişiklik gösterebilir; talep arzı değil, arz talebi
yaratır; kıdemin kariyer yolu üzerindeki etkisi çok düşük
tür; edebiyata olan ilgileri haricinde pek ortak noktası bu
lunmayan, bambaşka toplumsal ve coğrafi kökenlerden ya
zarlar edebiyat alanında birarada var olur.40 Bu nedenle, ya
zarın toplumdaki nesnel konumu ile ürettiği metinlerin tü
rü arasında doğrudan, mekanik bir korelasyon bulunamaz.
Bourdieu'nün karşı çıktığı yaklaşımların bir diğeri de,
eserlerin yapısı ile toplumsal yapı arasında veya eserler ile
belirli bir toplumsal sınıfın toplumsal çıkarları arasında ho
moloj i varsayan "yansıma teorileri" dir. Lukacs ve Gold
mann'ın yaptığı gibi, yazarın bir grubun bilinçdışı sözcüsü
olduğunu öne sürmek, Bourdieu'ye göre romantizmin ka
hin-ozan [vates ] mitini ters çevirmekten ibarettir. Yazarı bir
40 A.g.e., s. 13.
29
tür "aracı"ya [medium] indirgeyen bu yaklaşım, grup ile ifa
de tarzı arasında tam bir korelasyon varsayar, eserin yapısın
da dünya görüşünün ifade kazandığı varsayılan grubun na
sıl tanımlanacağını sorgulamaz. Söz konusu grubun dünya
görüşünün her yönüyle anlaşıldığını ve o dünya görüşünün
bir biçimde homoj en olduğunu kabul eder. Bourdieu'ye gö
re, "bir grubun, bir eserin üretiminde dolaysızca, ereksel ne
den (işlev) olarak etkide bulunabileceği varsayımına indir
genebilecek bu türden manevi kalıtım atıflanndaki son de
rece naif önvarsayımlan incelemek gerekir" .41
Edebiyat eserlerini , yazarın değil de, mensubu olduğu
toplumsal sınıfın ifadeleri olarak düşünen, yazarı sınıfının
"zihinsel yapısı"na tutarlılık kazandıran birinden ibaret gö
ren, eserleri toplumsal grupların kolektif ürünleri olarak su
nan bu yaklaşımlar, sembolik malların üretiminin, dolaşımı
nın ve tüketiminin nesnel koşullarını da göz ardı eder. Do
layısıyla, Bourdieu'nün yapısalcı analizlerin büyük kısmında
itiraz ettiği nesnelciliğe yenik düşerler. Bourdieu'ye göre sa
nat eserleri, "sınıf'la sınırlı olmayan nesnel toplumsal ilişki
kümeleri içinde var olan eyleyiciler tarafından üretilir ve ey
leyiciler açısından belirli işlevleri yerine getiren bu ilişki kü
melerinin de analize dahil edilmesi gerekir.
Ne kadar ayrıntılı veya "üstü örtülmüş" olursa olsun yan
sıtma teorileri edebiyat alanının göreli özerkliğini göz ardı
eder. Mihail Bahtin de, edebiyatın, belirli bir dönemin kül
türünün "bütünsel bağlamı"nın parçası olduğunu ve ondan
ayrı ele alınamayacağını söylerken bu soruna işaret etmek
tedir. Toplumsal ve ekonomik etkenlerin edebiyat üzerin
de etkisi olduğu açıktır, fakat bu etki ancak bir bütün olarak
kültür üzerindeki etkileri aracılığıyla kendini gösterir; top-
30
lumsal ve ekonomik etkenlerin kendi başına edebiyat üze
rindeki etkisi, ancak kültürün tamamı dolayımıyla gerçek
leşir.42 Bourdieu , sanat ile toplumsal yapı arasında dolay
sız bir bağ ortaya koyan yaklaşımların yarattığı "kısa devre
etkisi"ne karşı, kendine ait işleyiş ilkeleri olan bir toplumsal
evren olarak alan teorisini geliştirmiştir. Alan dışındaki et
kenler, ancak bizzat alanın yapısındaki dönüşümler aracılı
ğıyla alan üzerinde etkide bulunabilir. Başka deyişle, alanın
yapısı, bir prizma gibi, dış belirleyenleri kendi mantığı çer
çevesinde kmlıma uğratır [ refract] ve dış etkenler ancak bu
kırılım aracılığıyla alan üzerinde etkide bulunabilir. Belirli
bir alanın özerklik derecesi, tam da dış talepleri kendi man
tığı çerçevesinde kırılıma uğratma gücüyle ölçülür.43
Bourdieu'nün dışsal analize yönelik son eleştirisi, bu ana
lizde sanat eserlerinin kendine has dilinin dikkate alınmı
yor olmasıdır. Gördük ki bu , Bourdieu'nün, edebiyat dilinin
veya "edebiliğin" edebiyatı veya edebiyat pratiğini tek başı
na açıkladığı yolundaki formalist iddiayı kabul ettiği anla
mına gelmiyor - edebiyat dilini, bir edebiyat sisteminin ta
rihsel olmakla birlikte hala içsel kalan özgül dili olarak gö
ren Tynyanov'un görüşleri de buna dahil. Edebi formun ve
ya edebi dilin analizi Bourdieu'ye göre edebiyat in � eleme
lerinin asli parçasıdır; fakat bu dil, ancak ilişkisel düzeyde
42 M. M. Bakhtin, Speech Genres and Other Late Essays, çev. V. W. McGee, ed. Caryl
Emersen ve Michael Holquist (Austin: University of Texas Press, 1 986) s. 2.
43 Alain Viala, Bourdieu'den esinle, alanın yarattığı "prizma etkisi"nden söz eder:
"Prizmadan kastım, hem toplumsal gönderge ile metin arasına hem de eser ile
okurları arasına giren edebiyat yasaları, kurumlan ve alanları tarafından oluş
turulan o yan-saydam ve deforme edici dolayımlar, gerçeklikler - anlamı be
lirleyen gerçeklikler" . Viala'nın ana hatlarını çizdiği prizmalardan bazıları şun
lar: ( 1 ) edebiyat hayatının kurumları, (2) sosyo-poetika, (3) tema, moda ve ge
lenek, (4) güzergahlar, (5) yazarın psikolojisi ve (6) dil. Bkz. A. Viala, "Pris
matic Effects", (ed.) Philippe Desan, Priscilla Parkhurst Ferguson ve Wendy
Griswold, Literature and Social Practice (Chicago: University of Chicago Press,
1989) s. 256-266, alıntı s. 256. Ayrıca bkz. Viala, Naissance de l'ecrivain, özel
likle s. 7- 1 1 .
31
-veya daha genel anlamda söylersek, metinlerarası düzey
de- ele alındığında ve parçası olup içinden çıktığı nesnel
toplumsal ilişkiler alanına yeniden yerleştirildiğinde tam an
lamına kavuşabilir. Bourdieu'ye göre, "ellerindeki olanakla
rı, [ oyunda ] bahis olarak öne sürmek gibi gayet somut çı
karlar için kullanan ve bu olanaklar kümesinden birinin ve
ya diğerinin egemen olması için her türlü stratejiye başvu
ran toplumsal failler [yani yazarlar, eleştirmenler vs . ] ara
sındaki güç dengeleri" ni göz ardı etmek mümkün değil
dir.44 Sanat eserlerine dair içsel ve dışsal okumalar arasında
ki uzlaşmaz gibi görünen farklılıkları aşabilecek bir yönte
min, farklılaştırıcı tutumlardan oluşan bir sistem olarak gö
rülen metinlerarasılık anlayışını benimsemesi ve özgül bir
toplumsal ilişkiler kümesi içerisinde (bilinçli veya bilinçdışı
biçimde) hareket eden fail (yani üretici) kavramını devreye
sokması gerekir. Bourdieu'nün alan ve habitus kavramlarıy
la geliştirdiği yöntem tam da budur.
Çok kısaca özetlersek , Bourdieu'nün yöntemi toplum
sal gerçekliğin üç düzeyini kaynaştırmaya çalışır: ( 1 ) ikti
dar alanı dediği alan (yani toplumdaki hakim iktidar iliş
kileri kümesi veya yönetici sınıflar) içerisinde edebiyat ve
ya sanat alanının konumu ; (2) edebiyat alanının yapısı (ya
ni, hem alanda meşruiyet kazanmak için rekabet eden faille
rin işgal ettiği nesnel konumların yapısı hem de bizzat fail
lerin nesnel özellikleri) ; (3) üreticilerin habitusunun (yani,
pratikleri doğuran yapılandırılmış ve yapılandırıcı yatkınlık
ların) ortaya çıkışı.
Kültür (edebiyat, sanat vs . ) alanı, meşruiyet ilkesi ekono
mik veya siyasi sermaye sahipliği olan iktidar alanı içerisin
de ikincil veya tabi konumda bulunur. Kültür alanının ik-
44 "The Field of Cultural Production, or: The Economic World Reversed", The
Field of Cultural Production: Essays on Art and Literature içinde, ed. Randa!
Johnson (Columbia University Press, 1993).
32
Another random document with
no related content on Scribd:
prohibition against accepting unsolicited donations from donors in
such states who approach us with offers to donate.
Please check the Project Gutenberg web pages for current donation
methods and addresses. Donations are accepted in a number of
other ways including checks, online payments and credit card
donations. To donate, please visit: www.gutenberg.org/donate.
Most people start at our website which has the main PG search
facility: www.gutenberg.org.