Professional Documents
Culture Documents
Soru Ve Cevaplarla Araştırmacılık Rapor Yazma Ve Sunma 1st Edition Rauf Arıkan Full Chapter Free
Soru Ve Cevaplarla Araştırmacılık Rapor Yazma Ve Sunma 1st Edition Rauf Arıkan Full Chapter Free
https://ebookstep.com/product/anayasa-ve-ogretmenler-yasasi-soru-
bankasi-2nd-edition-sinava-hazirlik/
https://ebookstep.com/product/cocuk-ve-ergen-psikanalizi-
kuramcilar-ve-kavramlar-1st-edition-neslihan-zabci/
https://ebookstep.com/product/ideal-ve-gercek-idealizmin-ve-
gercekciligin-kisa-tarihi-1st-edition-arthur-schopenhauer/
https://ebookstep.com/product/ortadogu-ve-dis-politika-arap-
ulkeleri-ve-israil-1st-edition-meliha-benli-altunisik/
Psikanaliz ve Din Freud Jung ve Din Alg■s■ 6th Edition
Erich Fromm
https://ebookstep.com/product/psikanaliz-ve-din-freud-jung-ve-
din-algisi-6th-edition-erich-fromm/
https://ebookstep.com/product/fen-ve-teknoloji-4-ogrenci-ders-ve-
calisma-kitabi-2-2nd-edition-coll/
https://ebookstep.com/product/fen-ve-teknoloji-5-ogrenci-ders-ve-
calisma-kitabi-1-2nd-edition-coll/
https://ebookstep.com/product/fen-ve-teknoloji-4-ogrenci-ders-ve-
calisma-kitabi-1-2nd-edition-coll/
https://ebookstep.com/product/psikanaliz-defterleri-4-cocuk-ve-
ergen-calismalari-cocuk-ve-ergen-cinselligi-kolektif/
Soru ve Cevaplarla
(./)
o
-,
c
<
CD
()
CD
<
QJ
ARA TIR CILI
"O
APO Vı Z A VE
QJ
-,
QJ
)>
::a
SU A
, )>
c.cn
-t
-
::a
:s:
)>
n
-
r-
-
�
::a
)>
,,
o
::a
�
N
:s:
)>
<
m
fi)
c:
2
i:
)>
ı:ı
=
o
:n
c
=
=
;s:ı.
c:
.,,
"
J
Soru ve Cevaplarla
ARAŞTIRMACILIK - RAPOR YAZMA VE
SUNMA
•
Soru ve Cevaplarla ARAŞTIRMACILIK - RAPOR YAZMA VE SUNMA
Prof. Dr. Rauf Arıkan
© Copyright 2021, NOBEL AKADEMİK YAYINCILIK EGİTİM DANIŞMANLIK TİC. LTD. ŞTİ. SERTİFİKA NO : 40340
Bu baskının bütün haklan Nobe/ Akademik Yaymcılık Eğitim Oamşmanlık Tic. Ltd. Şti.ne aittir. Yayınevinin yazıl! izni olmaksızm, kitabın tümünün veya
bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaffımı ve dağıtımı yapılamaz.
Nobel Yayın Grubu, 1984 yılından itibaren ulusal ve 2017 yılından itibaren ise uluslararası düzeyde düzenli olarak faaliyet yürütmekte ve yayınladığı
kitaplar, ulusal ve uluslararası düzeydIJki yükseköğretim kurumları kataloglarında yer almaktadır.
Genel Dağıtım
ATLAS AKADEMİK eAsıNı vilvıı'.ı DAiliTINı rfc. LTD. şri.
Adres: Bahçekapı mh. 2465 sk. Oto Sanayi Sitesi No:7 Bodrum Kat Şaşmaz-ANKARA - siparis@nobelyayin.com
Telefon: +90 312 278 50 77 - Faks: O 312 278 21 65
E-Sabş: www.nobelkitap.com - esatis@nobelkitap.com /www.atlaskitap.com · inlo@atlaskitap.com
Dağıbm ve Sabş Noktalan: Ma Basım Dağıtım, Arasta, Arkadaş Kitabevi, D&R Mağazaları, Dost Dağıtım, Ekip Dağıtım, Kida Dağıtım, Kitapsan, Nezih
Kitabevleri, Pandora, Prefix, Remzi Kitabevleri
ÖN SÖZ VE AMAÇ
iii
Üniversite eğitiminin de amacı; düşünen, araştıran, çözüm üreten, yeniliklere açık,
bilgili gençlerin yetişmesine ön ayak olmaktır. Ülkemizde 200 adet üniversite, 150 bin
öğretim elemanı ve 8 milyon kadar üniversite öğrencisi ile araştırma yapılmakta ve bilgi
üretilmektedir. Yukarıda değinilenlerin bu bağlamda düşünülmesi ve kullanılması dilekle
rimizle . . .
Rauf Arıkan
Şubat 2021
iv
. . .
iÇi N DE Ki LER
v
SORU 39. Q-SORT ÖLÇEGİ N E DİR? •••••••.•..•••...•...•••..••••..••....•••••••••••••••••••••••••••••••.....•••..••••....•••...•••• 69
SORU 40. GUTTMAN ÖLÇEGİ NEDİR? ••••....••...•.•.•••....••.•••••••••••••••••••••••••••••••••..•••...•.•••...•••.....••••••••• 71
SORU 41. OSGOOD BOYUTSAL AYIRMA ÖLÇEGİ NEDİR? ••••••••••••••••••••••••••••...•••.••..••...•••....••••.••••• 72
SORU 42. ENDEKS ÖLÇEKLER NE DEMEKTİR? ..•••.•••••••••••••••••••••••••••••.•.••••...••....•••.••..•••..••••••••••••••••• 73
SORU 43. STRES TESTLERİ NE DEMEKTİR? •...•••••••.•••••........••••........•.••••..•••....••••••••••••••••••••••..•...••...•. 75
SORU 44. McLEANS ENDEKSİ NEDİR? ••••••••••••••••••••..••....••..••••.•..........••...•••.•.••••••••••••••••••.•..••••....••••• 77
SORU 45. MUKAYESELİ OLMAYAN ÖLÇEKLER HANGİLERİDİR? ........••.•••••••••••••••••..•...••....•••......•.••. 78
SORU 46. SÜREKLİ/KESİKSİZ ÖLÇÜMLEME NASIL UYGULANIR? •••••....••.•.••••.•••••••••••••••••..•.•••••..••••• 79
SORU 47. LİKERT ÖLÇEGİ NEDİR? ••••••••.•..•.••...•...•.....•••..•••..••••••••••••••••••••••••••••••••••...•...••....••••....••••• 80
SORU 48. MASLACH TÜKENM İŞLİK ÖLÇEGİ NEDİR? .••..•••...••••.•.••••••••••••••••••••••.•..•..•....••....••••....•••• 84
SORU 49. MEMNUNİYET END E KSLERİ NEDİR? .•...•••....••..••......••••••••••••••••••••••••••••••....•••..•••......••...... 85
SORU 50. İŞ MEMNUNİYET ÖLÇEGİ NEDİR? •••..••.••••....••••••••••••••••••••••••••••..•.••.....•..•..•••...••......••.•••.. 85
SORU 51. YAŞAM MEMNUNİYET ENDEKSİ NEDİR? •••••••••••.•.........•••••....•.•..•.••.....•.•••••••••••••••••••••.•••• 87
SORU 52. SEMANTİK FARKUUK ÖLÇEGİ NEDİR? ••••••••••••••.•........•.••••.•..•••....••.....•..••••••••••••••••••••..... 89
SORU 53. STAPEL ÖLÇEK NEDİR? ...•••••.....•••..•••.•••.••••••••••••••••••••••••...••••..•••.....••...••..••...••....•••.••••••••• 91
SORU 54. SERVQUEL ÖLÇEKLER •••.......••••••••••••..••••.....•••...••...••••••••.......•....••••..••••••••••••••••••..••.....••••• 92
SORU 55. ÖLÇEKLERDE GEÇERLİLİK VE GÜVENİRLİK NE DEMEKTİR? ••........•.••••••••••••••••.••..••.....•••• 93
SORU 56. ANKET NEDİR? •..•••••.•••••...•.••••••....•..............••...•••....••••.••.......•..•••••.•.•••••••...............••.•....•. 98
SORU 57. ARAŞTIRMALARDA ANKETİN YERİ VE ÖNEMİ NEDİR? •.....•..•.••••••••••••.•••........•.....•••....•••• 99
SORU 58. KULLANILAN YÖNTEMLERE GÖRE ANKETLER HANGİLERİDİR? .••....••.............•....••••••••• 103
SORU 59. AMAÇLARINA VEYA KONULARINA GÖRE ANKETLER .........••...•••...••.....•..•••••••••••.•....••... 106
SORU 60. SORULAN SORULARA VE KULLANILAN ARAÇLARA GÖRE ANKETLER ••...•.........•.•.•.••••• 107
SORU 61. ANKET YÖNTEMİNİN OLUMLU YÖNLERİ ••••••••••••••.......•••••...........•......•......•............•.... 108
SORU 62. ANKET YÖNTEMİNİN OLUMSUZ YÖNLERİ.. .......•..........••••....••....••••••••••••••••••••.••...•..••.. 109
SORU 63. ANKETLERİN DAYANDIGI VARSAYIMLAR .........•........•..........•...............•...••.••••••..••......•• 111
SORU 64. ANKET FORMLARININ HAZIRLANMASI .......••...•.....••............•...•••••••••.•.•.•.......•....••......•• 112
SORU 65. ANKETLERİN KAPSAMI VE TASARLANMASl ......•....••..••••.•.....•....•.......•...••...•..........•......•• 115
SORU 66. ANKETLERDE ANLATiM DİLİ VE SÖZCÜKLERİN SEÇİMİ ......................•.........•.....••....... 118
SORU 67. ANKETİN TAMAMLANACAGI SÜRE VE MALİYET .•....••••.••••••••••.•...••....••...•...•...........••..... 118
SORU 68. DÖNÜT ORANI VEYA CEVAP ALAMAMA SORUNU ..•••••••....•..........•........•..................... 119
SORU 69. SORU SAYISININ BELİRLENMESİ.. ..•.••.•••.•.•••..•..............•.•.......•..........................••.••.•••••• 120
SORU 70. SORU SIRASININ BELİRLENMESİ ••••.••.•••...••.....•....•........•.••••....••.•....•....•....•••••••••••••••..•... 121
SORU 71. ANKETLERDE KULLANILAN SORU ÇEŞİTLERİ ................................................•.•••••••••••••• 122
SORU 72. ANKETLERİN SAHADA UYGULANMASI VE MUHTEMEL SORUNLAR ••••••.•...•....•....•••....• 127
SORU 73. ANKET FORMLARININ ÖN TESTİ VE İYİLEŞTİRİLMESİ (PİLOT UYGULAMA) ...•....••......• 129
SORU 74. ÖRNEKLEME NE DEMEKTİR VE HANGİ ÖRNEKLEME YÖNTEMLERİ YARDIR? .......•.....• 132
SORU 75. MAKSATU ÖRNEKLEME H ANGİ DURUMLARDA UYGULANIR? ••••.••••••.••••..............•..... 134
SORU 76. BASİT OLASIUKU ÖRNEKLEME NASIL YAPILIR? ...•••.••.••••.......•.....••....••.•.....•..........••..... 134
SORU 77. TABAKAU ÖRNEKLEME NASIL UYGULANIR? .•...•.••••••••.••.•••...........••....•...•.............•••..... 135
SORU 78. SİSTEMATİK ÖRNEKLEME NASIL UYGULANIR? ••.•..••..........•••....••.......................••......•.. 135
SORU 79. EN UYGUN DENEK SAYISI (ÖRNEK HACMİ) NE KADAR OLMAUDIR? .....•........••....••.... 136
SORU 80. ÖRNEK HACMİ H AZIR TABLODAN NASIL BELİRLENİR? •••......••....••.....•......•••••••••.••••••••• 137
SORU 81. TAM SAYIM NE DEMEKTİR? ..•••••••••••••••.••..•.•.........••.......•••••••....•....••.........•...••...••.•.•.••••• 139
SORU 82. VERİ ANALİZİ NE DEMEKTİR VE NASIL YAPIUR? ....••...........••...•••....••........•..••..•.•.•.••••••• 139
SORU 83. BASİT TABLOLAR ............................................................................................................ 140
vi
SORU 84. ÇAPRAZ TABLOLAR •••••••••••••••••••.•••••••••••.•••..•••••••••.•••.••••••.•••.••••.•...•......•...•••...••••.•...•••••.. 141
SORU 85. FREKANS TABLOLAR! / FREKANS TABLOLARIYLA ANALİZ ••••••••••.•••••••••.•••..•.••.••••••••.••••• 142
SORU 86. RAPORLARDA GRAFİK KULLANIMl ••••••••••••••••••••••••••••.••••••••••••••••••••••••••••.•••••.•••••••.•••••..• 143
SORU 87. BETİMSEL ANALİZLERİ ÖRNEKLERLE AÇIKLAYINIZ ••..••••.•...•••••••....•...•••...••..•••..••.•••••...• 145
SORU 88. NEDENSELLİK ANALİZLERİNİ AÇIKLAYINIZ •....••••.••••.••••.••••••••••••....•...••...•••..•••..•..••..•..•• 146
SORU 89. ANKET VERİLERİNİN ANALİZİNDE YARARLANILAN BAŞLICA İSTATİSTİKSEL TESTLER .153
SORU 90. UYGULANAN ANKET YÖNTEMİNDEN KAYNAKLANAN SORUNLAR ..••...••••..•••..•..•••••..• 155
SORU 91. ANKETLERDE HATA KAYNAKLAR! VE HATALAR! AZALTMA YOLLARl... ••...••...•...••.••••...• 157
SORU 92. ARAŞTIRMALARDA EKSİK VERİLER VE ALINABİLECEK ÖNLEMLER •••••••••••••••••••••••••••••••• 159
SORU 93. ARAŞTIRMA RAPORUNUN YAZILMASI •••••••••.•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••.•••••••• 160
SORU 94. RAPORDA SAYFA DÜZENİ ••••••••••••••••••••••••••••.•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• 161
SORU 95. KAYNAK GÖSTERMEK NE DEMEKTİR? •••••••.•••••••••••••••..••••••••.•••••••••.•..••..•..•......•••.....•••... 169
SORU 96. APA SİSTEMİNE GÖRE KAYNAKÇA ÖRNEKLERİ ••...•••....•...........•..•...•....••....•...••..•...••.••.. 170
SORU 97. BİR RAPORUN KAYNAKÇA AÇISINDAN İRDELENMESİ .••............•••..••...••....••...•...•..•••••.. 172
SORU 98. BİLİMSEL RAPORDA KAYNAK GÖSTERİLMEZSE NE OLUR? •••.......•...••...••...••...•...•....••.. 173
SORU 99. KAÇ ÇEŞİT BİLİMSEL ARAŞTIRMA RAPORU VARDIR? .•...•••••..•......••..•••...••...•....•..•......•.. 174
SORU 100. ÖZETTE NE YAZILMALIDIR? ...•••...••.......•........••..•....•••....•.•••••.•........•....••....•...•...•........ 174
SORU 101. BİR ARAŞTIRMA RAPORUNUN VEYA TEZİN OLUMLU VE OLUMSUZLUKLAR! ••.•••.••• 175
SORU 102. ARAŞTIRMANIN SUNUMU VE SAVUNULMASI •..••••....•..........••...........•........•...•..•......•. 176
SORU 103. BAŞARILI BİR SUNUMUN KOŞULLAR! NELERDİR? ...••..........•••..........••...••...•...•..••.....•• 177
SORU 104. BİLİMSEL MAKALE NEDİR VE NASIL YAZILIR? •.•...•.....•..........•••.....•....••...••...•...•.........•• 178
SORU 105. BİLİMSEL ARAŞTIRMALARIN İRDELENMESİ .•.....•......•.........•.•••...............•...••...•..••.....•• 180
SORU 106. BİLİMSEL ETİK ......•.........••........•....................•..•........•............•....................................• 183
KAYNAKÇA ..•....•.......••....•....•....•••..•.•..•.••.•.•••••.•.•.•••••••••••.••••••••••••••••••••..••••••.•••...••..•••.....•..•••.....•••... 185
EK: ARAŞTIRMACILIK VE RAPOR YAZMAYA İLİŞKİN SORU ÖRNEKLERİ........................................ 187
vii
SO R U 1.
B İ Lİ M N E D İ R? B İ LİMİ N TAN IMI VE
. .
B I LIM DALLARI
Bilim; evreni anlamaya, olay ları v e olguları açıklamaya yönelik gayretlere v e bunların
sonucunda oluşan birikime verilen addır. Şimdiye kadar bildiklerimizin tümü bilimdir.
Ancak bilgi veya malumat, bilim demek değildir. Bilgi, bilimsel araştırmalar sonucunda
üretilir. Bilimin temeli akılcılıktır yani akıl yürütmek ve aklı kullanmaktır. Bilim, gözlem
ve deneylerden elde ettiği verileri akıl süzgecinden geçirerek eşyayı ve olayları anlamaya,
açıklamaya ve sonuçlar çıkarmaya çalışır. Böylece genel doğruları ya da bilimsel yasaları
ortaya koyar. Bu amaçla kul landığı yönteme Bİ LİMSEL Y ÖNTEM adı verilir. Eğer bir
araştırmada gerekli ve yeterli verileri elde edilmişse, bu veriler uygun şekilde analiz edil
mişse, bu analizlerden mümkün olan çıkarımlar yapılıp hipotezler oluşturulmuşsa ve bu
hipotezler yeni verilerle test edilmişse bilimsel yöntem uygulanmış demektir.
Olup biteni anlamada FELSEFE, D İN ve SANAT da başvurulan yollardan olabilir.
Ancak bu alanlarda olay ve olguları ele alma, sebep ve sonuç ilişkilerini kurma ve değer
lendirme yöntemi ağırlıklı olarak kullanılmadığı için müspet bilimin dışında kalmaktadır.
Bilim ve felsefe yakından ilişki lidir fakat aynı değildir. Bilim, evrende olup biten olayları
ve olguları ele alır. Deney ve gözlem bilimin kullandığı başlıca yöntemdir. Felsefe ise var
lığa ilişkin değerlerle, anlamlarla hatta Dünya ötesi metafizik kavramlarla uğraşır. Bilimin
ürettiği bilgilerle insanı, doğayı, Dünya'yı, kısacası tüm evreni tutarlı bir bütünlük hiilinde
yansıtır. Bu nedenle felsefecilerin çoğu Doğu 'da da Batı ' da da tanınmış bilim adamlarıdır.
Sokrates, Aristo, İbni Haldun, İbni Sina, Sartre, Einstein, Hawkins ve daha başkaları felsefi
yönü ağır basan bilim adamlarıdır. Fakat felsefenin de dinin de sanatın da kendine özgü
doğruları, kendi gerçekleri ve kendi değerleri bulunmaktadır. Bunlar da gerek insanları
gerekse toplumları yakından ilgilendirmektedir. İnsanlar etrafındaki nesnelere farklı türden
ilgi ve tepki duyarlar. Onları bilmek, tanımak ve kullanmak suretiyle yarar sağlarlar. Nes
nelerin anlamı, amacı ve ahlakil iği açısından ele alırsak felsefeyi kullanmış oluruz. Duygu,
heyecan, his, zevk açısından nesnelere yaklaşıyor ve bu duygular oluşturuyorsa estetik
denilen disiplinle karşı karşıyayız demektir. Çünkü estetik, nesnelerin bizde uyandırdıkları
etki bakımından incelenmesidir. İşte, sanat eseri denilen şey de nesnelerin insanlarda este
tik tepkiler doğurmasıdır (Arslan vd., 2002: 1 2). Kısacası, olgulara ve nesnelere insanlar
farklı açılardan yaklaşmakta ve farklı yorumlara ulaşmaktadır. Zaten bilgi, nesne ile özne
arasındaki ilişki ve yapılan çıkarımdır. Burada bizim yaptığımız açıklamalar, pozitif bilim
ler ya da müspet bilimler alanı ile ilgilidir.
Soru ve Cevaplarla ARAŞTI RMACI L I K - RAPOR YAZMA VE SU NMA
Bilimin tarihi, yazının icadı ile beraber başlar denilebilir. Bilimde, bilimsellik denilen
olgulara dayalı olarak doğrulama (ispat etme) esas olduğu gibi yanlışlanabilirlik de önem
l idir. Bilimde her şeyin her zaman tam doğru olması söz konusu değildir. Her şeyin zaman
la değişmesi, gelişmesi, i spatlanabildiği gibi yanlışlanabi lmesi de söz konusıdur. B i limsel
lik bu yönüyle yöntem demektir; akılcıdır, akıl ve mantığa dayanır (Yıldırım, 2012).
•Evreni an la-
*Di n d eğildir. *Temel b i l .
ma çabaları
*Falcı l ı k deği l d i r. *Mühendislik ve
*Tü m bildikle- *Evreni anlama *Deney
*Kesin deği ldir. teknoloji
ri mizin topla m ı *Evre n i açıklama *Gözlem
*Za manla değişir *Sağl ı k bil.
*Doğrul uğu *Öngörüde *Akıl ve
ve gelişir. *Tarım bil.
kabul ed i l m iş bulunma mantık
*Sanattan *Sosyal bil.
bi lgi lerden
farklıdır. *Beşeri bil.
oluşur.
2
Soru ve Cevaplarla ARAŞTIRMACI L I K - RAPOR YAZ.MA VE SUNMA
S O R U 2.
Bİ Lİ M İ N AMACI N E D İ R?
3
Soru ve Cevaplarla ARAŞTIRMACI L I K - RAPOR YAZMA VE SU NMA
1. Eğiti m B i l i m leri
2. Fen B i l i m leri ve Matemati k
3. F i loloj i
4. Güzel Sanatlar
5. Hukuk
6. İlah iyat
7 Mi marlık, Tasarım
8. Mühendislik v e Planlama
9. Sağl ı k B i l i m leri
1 0. Sosyal, Beşeri ve İdari B i l i m ler
1 1. Zi raat, Orman ve Su Ü rün leri
1 2. Spor B i l i m leri
ilkeler
Hedefler
TARAL
Ortak Amaçlar
Araalı!jıyla
Ulusal Öncelikler Ulaşılacak Amaçlar
4
Soru ve Cevaplarla ARAŞTI RMAC I L I K - RAPOR YAZMA VE SU NMA
Herhangi bir ülkenin bilim ve teknoloji alanındaki durumunu ve diğer ülkelerle muka
yese edilmesine olanak veren ölçütlere AR-GE göstergeleri adı verilmektedir. Türkiye için
bu göstergelerden bazılarının son yıllardaki durumları AB ve ABD ile mukayeseli olarak
Tablo 4 'te yer almaktadır. Hiilen AR-GE harcamalarının milli gelire oranının % 1 ' in altında
olması, bilimsel yayın sayısı ile atıf sayısı ve atıf katsayısının düşük olması dikkati çek
mektedir. Tam zamanlı AR-G E personelinin 64 bin kadar olması bu göstergelerin en dik
kati çeken yönüdür.
ı •) :.!009 verileri. ( **) lmpact factor olarak bilinir ve atıf sayısının yayın sayısına bölünmesidir.
l\ııyıııık: ULAKBİM, Türkiye Bilimsel Yayın Gösıergeleri, 2012 ve Thoınson's Web ofScience.
- .JE!I;:- --------
_:-_- -----
-
- --
-- --
---�-·.,;....J�-
,,. �-· �
TÜRKIYE'NIN KÜLTÜREL HAFIZASI:
Milli KÜTÜPHANE
RESİM: YAZILI KAYNAKLAR/LİTE RATÜR
5
Soru ve Cevaplarla ARAŞTIRMAC I L I K - RAPOR YAZ.MA VE SU NMA
SO R U 3 .
. .
Çeşitli bilim dallarında yapı lan araştırmaların amaçlarını genel olarak aşağıdakilerden
biri veya birkaçı olduğunu belirtebiliriz:
6
Soru ve Cevaplarla ARAŞTI RMAC I L I K - RAPOR YAZ_MA VE SU NMA
adeta bir yarış içerisinde bulunmaktadır. Çünkü bilim ve teknoloj i sayesinde üretim ve
verim artmakta, gelirler yükselmekte, böylece toplumsal refaha ulaşılmaktadır. Bu yönüyle
bilim ve teknoloji, çağdaş gelişmeleri yönlendiren ve şekillendiren en önemli faktör duru
mundadır. Yüksek teknoloj inin yol açtığı ekonomik, siyasi ve askeri kapasite nedeniyle
ülkenin itibar ve prestij i yükselmektedir. Dolayısıyla bilim ve teknoloj i düzeyinin yüksek
olması, ülkenin uluslar arenasında öncülük ve önderlik kazanmasına sebep olmaktadır. Bu
durumdaki ülkelerin Araştırma-Geliştirme (AR-GE) göstergeleri bakımından da iyi du
rumda olmaları doğaldır. Her yıl bilimsel araştırmalara ayrılan bütçe, bilim adamı sayısı,
buluş ve patent sayısı, bilimsel yayın sayısı, bilimin kurumsallaşmış olması, toplumsal ve
kültürel yapının bilimsel gelişmeye uygun ve olumlu olması en önemli gösterge unsurları
dır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre ülkemizde 2020 yılında 8 milyon
kadar her düzeyde üniversite öğrencisi, 500 bin lisansüstü öğrenci mevcut olup her yıl ta
mamlanan master ve doktora tezi toplam sayısı da 50 bine yaklaşıyor (www.tuik.gov.tr).
Zamanımızda insan hakları, demokrasi, azınlıklar, işsizlik, yoksul luk, kadın ve çocuk hak
ları, terörizm, göçler vb. konuların önem ve güncellik kazanması nedeniyle ulusal ve ulus
lararası sosyal araştırmalar da en az fen ve mühendislik araştırmaları kadar güncellik ve
yaygınlık kazanmıştır.
7
Soru ve Cevaplarla ARAŞTI RMACILIK - RAPOR YAZMA VE SU NMA
SO R U 4.
.. . .
8
Soru ve Cevaplarla ARAŞTI RMAC I L I K - RAPOR YAZMA VE SU NMA
g
Soru ve Cevaplarla ARAŞTIRMAC I L I K - RAPOR YAZMA VE SUNMA
Şekil 2'de ise, araştırma modellerinin bir merdiven basamağı şeklinde, basamaklar yük
seldikçe, araştırmanın daha derinlik ya da yükseklik kazandığı ve daha analitik hale geldiği
ima edilmektedir. Keşifse) araştırma; ön bilgiler elde etmek, neyin ne olduğunu anlamak,
hipotezi netleştirmek, izlenecek yolu kararlaştırmak için yapılır. Betimsel araştırmada bir
kademe daha yukarı çıkılarak olayı anlatan ya da tanımlayan verilere ulaşılmaya çalışılır.
Nedensel araştırmalarda ise sebep-sonuç ilişkileri istatistiksel analizler dahil tüm yöntemlerle
ortaya konmaya çalışılır. Nicel analizlerde yapılan ortalama, mod, medyan, frekans tabloları
tipik betimsel çalışma örnekleridir. Korelasyon, regresyon, Ki-kare, faktör analizi vb. uygu
lamaların yapıldığı çalışmalar da nedensel araştırma modellerine örnektir.
NEDENSEL= Niçin?
BETİMSEL=Nasıl?
KEŞİFSEL =Ne?
Araştırma proj esi tasarımı, araştırma sürecinde karşı laşılacak muhtemel tablonun bi
l imsel, teknik, idari ve mali yönleriyle net olarak önceden görülmesini ve anlaşılmasını
sağlar. Araştırmanın önceden planlanması ve proj elendiri lmesi, hataların ve eksiklerin ön
ceden fark edilmesini ve daha iyi bir proje hazırlanmasını mümkün kılar. Böylece proj enin
kabul görmesi, onaylanması ve desteklenmesi mümkün hale gelir. Her kurumun kendileri
ne göre proje formadan olabilir: üniversiteler, Bakanlıklar, DPT, TÜ B İTAK, Avrupa B ir
liği, Birleşmiş Milletler vb. kendilerine özgü proj e formadan olan kurumlardır. Ancak her
ciddi araştırma proj esi başlatılırken araştırma önerisi bağlamında aşağıdaki kutuda işaret
edilen bilgiler düzenlenerek yetkili makamın veya kişinin oluruna sunulmalıdır:
10
Soru ve Cevaplarla ARAŞTIRMACI L I K - RAPOR YAZ.MA VE S U NMA
11
Soru ve Cevaplarla ARAŞTIRMACI L I K - RAPOR YAZMA VE SU NMA
SO R U 5.
ARAŞTI RMALAR NAS I L SI N I FLAN D I RI LI R?
B ilim, bir bakıma sınıflandırma demektir. "Science is classification" değişi çok bili
nir. Bunun biraz eski sözcüklerle karşılığı "İlim tasniftir." ifadesidir. Evrendeki tüm var
lıklar, canlılar, cansızlar, eşyalar hatta tutum ve davranışlar gruplandırılarak anlatılır. Sınıf
landırma, anlamayı ve anlatmayı kolaylaştırır. Araştırmaları da daha iyi anlayabilmek ve
en uygun şekilde kullanabilmek için gruplara ayırmakta fayda vardır. Araştırmalar değişik
açılardan sınıflandırılabilir:
• Alanlarına göre: Fizik, kimya, eğitim, işletmecilik, tarih, coğrafya vb. araştırmaları.
• Sektörlere göre : Tarım, sanayi, turizm, bankacılık vb. araştırmaları.
• Karakterlerine göre : Temel araştırmalar, uygulamalı araştırmalar, gel iştirme araş
tırmaları (AR-GE araştırmaları), pazarlama/reklam araştırmaları, fizibilite araştırma
ları, kamuoyu araştırmaları, hane halkı araştırmaları vb.
• Araştırmanın modeline göre : Keşifse!, betimsel veya nedensel araştırmalar.
• Yöntemlerine göre : Literatür araştırmaları, anket, gözlemsel, deneysel veya teorik
araştırmalar, eylem araştırması, örnek olay incelemesi, içerik analizi, söylem analizi,
arşiv ve doküman incelemesi, kütüphane araştırması, İnternet araştırması, istatistik
sel analiz, etnografık araştırma, fenomenolojik araşırma.
• Kullanılan veri lere göre : Nicel araştırmalar, nitel araştırmalar, ilk el veya ikinci el
veri kullanan araştırmalar, kesit verileri veya zaman serileri kullananlar, an
ket/gözlem/deneysel veri kullanan araştırmalar.
• Yayın durumuna göre : Yayımlanmış/yayımlanmamış, rapor halinde, kitap hiilinde,
dergide makale, baskıda, yayına kabul edilmiş, ulusal yayın/uluslararası yayın, ulu
sal veya uluslararası endekslerde tanınan yayın.
• Bilimsel değerine göre : Yüksek, orta, zayıf, özgün veya derleme, vb.
12
Soru ve Cevaplarla ARAŞTI RMAC I L I K - RAPOR YAZ.MA VE SU NMA
SORU 6 .
ARAŞTI RMA NASI L PLAN LAN I R?
13
Soru ve Cevaplarla ARAŞTIRMAC I L I K - RAPOR YAZ.MA VE S U NMA
SO R U . 7
ARAŞTI RMA KON US U NAS I L BELİ RLEN İ R?
Araştırmalar, bireysel olarak gerçekleştirildiği gibi ekip halinde veya bir kurum bünye
sinde de yürütülebilir. Üniversitelerde veya büyük firmalarda yapılan araştırma bir proj e
çalışması olarak ele alınır. Uluslararasında yürütülen ortak proj eler d e mevcuttur: uzay proj e
leri, C ovid-19 aşı geliştirme projeleri gibi. Bir projenin i lgili makama veya yöneticiye öne
rilmesi ve onayının alınması gerekir. Hazırlanan bu ilk taslağa "proje önerisi" adı veril ir.
Proj e önerisinde, araştırma faaliyeti boyunca yapılacak işlerin sırayla belirtilmesi ve açık
lanması gerekir. Yapılacak işlemlerin ilk adımında konu belirlemeye yönelik ön çalışmalar
yer almakta, literatür taraması ve gerekiyorsa uzmanlarla ve meslektaş çevresinin görüşlerine
başvurulmaktadır. Böylece konuyu belirlemeye yönelik genel bilgiler elde edilmekte, daha
önce başkaları tarafından araştırılmış bir konunun tekrar edilmesi önlenmekte, araştırma
problemine ve hipoteze bağlı olarak konu netleştirilmekte ve yöntem kararlaştırılmaktadır.
Yeryüzünde her coğrafya, her ülke, her belde, her örgüt, her ürün, her uygulama, her sorun
araştırma konusu olabilmesine karşın, öğrenciler çoğu zaman araştırma konusunu belirleme
de güçlük çektiklerini ifade ederler. Diğer yandan, ok sayıda araştırma konusu olmasına kar
şılık, bunların tümü araştırılabilir nitelikte değildir. Araştırma konusunu belirlemede aşağı
daki hususlara dikkat edilmelidir (Arıkan, 20 1 3: 32-46 ve Sayım, 20 1 5: 1 7-24):
• Yeterli ön çalışma yapmış olmalıdır (danışmanla veya uzmanlarla görüşme ve litera
tür incelemesi yapmak).
• Araştırmanın amacı, araştırma problemi, araştırma hipotezi belirlenmelidir.
• Araştırılacak konu yeni, özgün, araştırmaya değer ve önemli olmalıdır. İhtiyaç du
yulan ve çözüm bekleyen yeni alanları ya da hiç araştırılmamış konuları seçmelidir.
• Konu, belirgin temel teorik bilgi ler açısından anlamlı olmalı, teoride yeri bilinmeli,
araştırma üniversite bünyesinde yapılacaksa kişinin kendi anabilim dalı veya ilgi
alanı çerçevesinde olmalıdır.
• Gereken mali kaynak, zaman, araç gereç ve veri lere erişim bakımından araştırmanın
yapı labilir olması gerekir.
• Yetkili üst yönetimin belirlemelerine, araştırmanın patronaj ını üstlenen veya spon
soru olan kurumla yapılan isimlendirmeye uyulmalıdır.
• Konu başlığı çok uzun olmamalı; kısa, net, anlaşılır ve araştırmanın amacını ve içe
riğini az çok yansıtıcı nitelikte olmalıdır.
• Konu, bilimsel yöntem kullanmaya olanak vermelidir. Belirlenen konu, veri topla
maya/üretmeye, verileri sınıflama ya da analize, hipotez oluşturmaya ve bu hipotezi
test etmeye elverişli olmalıdır.
14
Soru ve Cevaplarla ARAŞTIRMAC I L I K - RAPOR YAZMA VE S U NMA
15
Soru ve Cevaplarla ARAŞTIRMAC I L I K - RAPOR YAZMA VE SU NMA
SO R U 8 .
HANGİ ARAŞTI RMA YÖNTEMLE Rİ VARD I R?
Araştırmalarda izlenen yol veya usule yöntem adı verildiğini belirtmiştik. Bilimde
yöntem önce, sonuç ise sonra gelir. Yöntem uygun seçilmiş ise sonuçlar daha doğru ve
tutarlı olur. Araştırma yönteminin adı , iki gerekçeye dayanmaktadır: Kullanılan veriler
(verinin türü ve elde etme şekli) ya da verilerin nası l analiz edildiği. Anketle elde edilen
veriler kullanılıyorsa anket araştırması, veriler deney yoluyla elde edilmiş ise deneysel
araştırma, araştırma literatür taramasına dayanıyorsa kütüphane araştırması veya literatür
araştırması adı verilir. İstatistiksel veya ekonometrik çalışmalar ise kullanılan analiz yön
temine işaret etmektedir.
Kütüphanelerde veya İnternet ortamında tamamlanan araştırmalara ise kütüphane araş
tırmaları adı verilir. Basılı kaynakların incelenmesi, klasik literatür taraması, online ola
rak çalışılması ise İnternet literatürü taraması olarak bilinir. Unutmamalıdır ki bir araş
tırmada birden çok yöntemden yararlanılabilir: Gerek sosyal gerekse fen alanlarındaki aka
demik araştırmalarda geleneksel olarak önce detaylı bir literatür çalışması yapılır, sonra
deney veya anket yoluyla veri ler toplanır. En sonunda da veriler, istatistiksel anali ze tabi
tutulur ve yorumlanır.
Yöntem deni lince bilimsel yöntem anlaşılması gerekir. Bilimsel yöntem, araştırmanın
gerektirdiği verileri elde etme, düzenleme ve analiz etme, bulguları irdeleyerek bunlardan
bir sonuç çı kartma şeklinde unsurları içermektedir. O halde bilimsel yöntem öncelikle
olguların deney, gözlem, görüşme vb. yoluyla veri lere dönüştürülmesi, bu verilerin tasnif
edilerek düzenlenmesi, bunlara dayalı olarak hipotez ve teorilerin geliştiri lmesi, yeni veri
lerle bu tezlerin sınanarak genel doğrulara ulaşılması faaliyetidir. Sıkça dile getirildiği gibi
bu süreç, bilimsel yöntemin aşamalarıdır.
Araştırmada kullanılmak üzere seçilen yöntemin bilimsel olması yanında çalışılan
alana uygun olması ve eldeki verileri analize olanak vermesi gerekir. Aşağıdaki açıklama
lar, veri türü ile anal iz şekl i ilişkisini göstermektedir:
• Kütüphane araştırması: Konuyla ilgili literatürü inceleme esasına dayanır.
• İçerik analizi : Bir eserin veya dökümanın çeşitli yönleriyle irdelenmesi ve çıkarım
lar yapılması.
• Eylem araştırması : Araştırmacının içerisinde bulunduğu ortamı ve olguyu araştırması.
• Örnek olay incelemesi : Tipik olan ve geneli yansıtan tek bir olgunun derinlemesine
incelenmesi ve genel leme yapılması.
• Anket çalışmas ı : Yüz yüze veya iletişim araçları yardımıyla anket sorularının yanıt
larının alınması.
16
Soru ve Cevaplarla ARAŞTI RMAC I L I K - RAPOR YAZMA VE SU NMA
• Örnekleme çalışması: Kümeden rastgele seçilen bir parçanın incelenmesi veya yanıt
alınması.
• Tam sayım çalışması: Kümenin tüm birimlerinden bilgi alınması veya incelenmesi :
Nüfus sayımı.
• Klasik anket çalışması: Çok sayıdaki denekten veya birimden sınırlı miktarda bilgi
alınması.
• Derinlemesine anket çalışması: Sınırlı sayıdaki denekten ayrıntılı bilgi alınması.
• Odak grup çalışması: İ lgili kişilerden 5- 1 0 kişilik bir grup oluşturarak konunun tartı
şılması.
• Deneysel yöntem: Kontrol grubu ve tekrarlanan ölçümler yardımıyla doğru veriler
elde etmek.
• Gözlemsel yöntem: Uygun bir gözlem formu ve yeter sayıda gözlemlerle gerçeğe
ulaşmak.
• İstatistiksel analiz: İstatistik hesapların ve testlerin yapılması.
Çeşitli bilim dallarında farklı bilimsel yöntemler aynı araştırmada bir arada kullanıla
bilir. Tek bir yöntemin kullanılması da yeterli olabilir. Topluca bir arada görmek ve muka
yese edebi lmek amacıyla başlıca araştırma yöntemleri Tablo 7 ' de verilmiştir. Nicel verile
rin ve nicel analizlerin kullanıldığı araştırmalara nicel araştırmalar, nitel veri lerden yarar
lanılan araştırmalara da nitel araştırmalar denildiği de unutulmamalıdır. Bunlar aşağıda
sırayla ele alınacaktır.
17
Tablo 7. Başl ıca Araştı rma Yöntem leri Özet Tablosu
18
Soru ve Cevaplarla ARAŞTIRMAC I L I K - RAPOR YAZMA VE SU NMA
SO R U 9 .
N İCEL ARAŞTI RMA N E D İ R?
19
Soru ve Cevaplarla ARAŞTIRMAC I L I K - RAPOR YAZ.MA VE SU NMA
SO R U 1 0 .
.. . .
20
Soru ve Cevaplarla ARAŞTI RMAC I L I K - RAPOR YAZ.MA VE SU NMA
21
Soru ve Cevaplarla ARAŞTIRMAC l L I K - RAPOR YAZ.MA VE S U NMA
MILGRAM Deneyi (Araçsal İtaat Davranışı Deneyi / Elektrikle Şok Deneyi) : Anor
mal veya tehl ikel i durumlarda sorumluluk üstlerde olduğu için astlar koşulsuz olarak emir
lere uymaya devam ederler, askerlikte olduğu gibi .
Stanford Hapishane Deneyi (Rol Modeli Benimseme Deneyi): Gardiyan ve tutuklu
olarak iki gruba ayrılan ve altı gün boyunca tutukevi şartları uygulanan deneklerin rollerini
büyük oranda benimsedikleri ve işkenceci-mağdur rolüne sahiplendikleri gözlemlenmiştir.
İki Mahkum Açmazı (Birlikte Suç İ şleyen İki Kişinin İ tiraf Paradoksu Deneyi) : Bera
ber işledikleri ancak hiç tanık olmayan bu suçtan dolayı ayrı odalara kapatılan tutukluların,
itiraf edenin serbest kalacağı, birinin durumunun diğerinin yapacağı itirafa bağlı olan kar
maşık durum.
Pavlov Deneyi (Köpeklerle Yapılan Şartlı Refleks Deneyi): Uzun süre yiyeceğin zil
sesiyle beraber verilmesi ve ağız salgısı benzeri belirtilerin, yemek kesilerek sadece zil sesi
olduğunda aynı şartlanmaların devam ettiği şartlanma durumu.
Yiyecek İ çecek Sektöründe Tat Lezzet Deneyleri (Uygun Sıfatlarla veya Puanlama
Yoluyla Yeni Gıdaların Beğeni Durumlarının Denenerek Saptanması): Coca Cola'nın Pep
si 'ye olan beğeni üstünlüğü anlayışının gerçeğe dayanmadığını kanıtlamak üzere kurgula
nan tat deneyi nde etiketleri kapalı olarak sunulan iki içecekten hangisini beğendiği sorulan
ve aslında Coca Cola tiryakisi olan kişinin "Tabii ki içtiğimi beğendim ve bu Coca Co
la 'dır." dedikten sonra etiketi açılan şişenin Pepsi çıkması gibi.
Bilimsel ciddi bir dergiden altı ay önce RET alan bir makalenin, hiç değişiklik yapıl
madan aynen tekrar sunularak bu defa kabul alıp alamayacağını denemek gibi (Gerçek
hayatta böyle bir olay yaşanmış ve makale KA BUL almış.)
22
Soru ve Cevaplarla A RAŞTIRMAC I L I K - RAPOR YAZMA VE S U NMA
SO R U 1 1 .
GÖZLEMSE L ARAŞTI RMA YÖNTEMİ
Veri toplama, gözlem yoluyla yapılmaktadır. Gözlemci v e denek, sonuç üzerinde et
ken olmadığı için yüz yüze görüşmede mektup veya telefonla bilgi almaya göre daha sağ
lıklı ve doğru veri toplama olanağı vardır. Araştırmacının veya gözlemcinin sürece bir dah
li yoktur, ne gözlemleniyorsa o kaydedilir. Gözlemlerin kaydedilmesi, önceden yapılan
planlamaya ve hazırlıklara uygun olarak belirli formlara yazılarak yapılmalıdır. Olaylan,
kişileri, sosyal grupları, etkinlikleri, örgütleri, doğa olaylarını ve doğadaki canlıları gözlem
yoluyla araştırmak mümkündür. Araştırmacı aşağıdaki iki yoldan birini izlemek durumun
dadır:
• Katılımlı gözlem: Araştırmacının olayın içerisinde yer alması.
• Katılmadan gözlem: Olayı dışardan gözlemlemek, aynalı gözlem odasından anaoku
lu öğrenci lerini gözlemlemek gibi.
Sosyal ve ticari hayatta gözlem yoluyla bilgi toplamak ve gerçekleri ortaya çıkaran
örnekler vardır: Gizli müşteriler, müşahit hakemler, gizli kameralar vb.
n Evet:
�.f"Y,;:\
-�
Kısmen: E K H
Hayır:
Deılerlendimıe Ölcütleri
l . Okuma öncesinde ha:ı:ıı:lıklar yapıyor.
2. Okuma amacını belirtir.
3. Akıcı okumayabiliyor.
4. Okumaya dikkatini yoğunlaştırabiliyor.
5. Karşılaştığı kelimelerin arılamlannı tahmin ediyor.
6. Okuduklarını zihninde c arılandınyor.
7. N e, � niçin ve kiın (5N I K) sorulanna cevap anyor.
8. Okuduklarının konusunu belirleyebiliyor.
9. Okuduğunun ana fi1<:ıini belirleyebiliyor.
10. Okuduklarından çılwımlar yapabiliyor.
1 1 . Ortaya konan sorurılan belirleyebiliyor ve onlara farklı çözilmler
bulabilivor.
-- -
23
Soru ve Cevaplarla ARAŞTIRMAC I L I K - RAPOR YAZMA VE S U NMA
Ç EŞİT Lİ GÖ Z L E M YÖ N T E M L E R İ
Gözlem Yöntemleri
Kttııım.z
Gözlem
24
Another random document with
no related content on Scribd:
It must not be assumed, however, that Cheriton indulged in both
these luxuries. His respect for the internal economy forbade that
course. But observing that George Betterton selected Green
Chartreuse he contrived to smuggle unseen the Grand Marnier to
George’s side of the table. He then addressed his mind to slumber.
After a full twenty minutes thus blissfully stolen he awoke with a little
start.
“Beg pardon, George,” said he. “Did I understand you to say the
Militia had gone to the dooce and the country must be reconstructed,
or that the Country had gone to the dooce and the Militia must be
reconstructed?”
“The Country, Cheriton,” said Caroline Crewkerne, in her most affairé
manner; “certainly the Country.”
“What a good head you have, Caroline!” said Cheriton, giving
expression to a somnolent admiration. “Take after your father. Sorry
to interrupt you, George. Most able discourse. By the way, Caroline,
you never give one the treat of the famous old brandy these days.
Not for myself. I never touch brandy; but I was thinking of George. It
is known to be excellent for any kind of disquisition.”
George Betterton, duly fortified with a little of the famous old brandy,
and with a yet further supply of Grand Marnier, which Cheriton
caused to be conveyed to him, proceeded on his victorious way.
“Country gone to the dogs—yes,” said Cheriton. “Militia gone to the
dooce—quite so. Circus to-morrow, Miss Goose. But Gobo quite
educational too.”
Cheriton addressed himself again to slumber, with a peaceful,
resigned, yet vastly contented air.
It was five minutes past three before Caroline Crewkerne quitted the
table. In spite of her fund of natural shrewdness she could not help
feeling—so easy it is for the wisest people to deceive themselves in
some things—that she had sat at the feet of a political Gamaliel who
played ducks and drakes with the War Office. As for George
Betterton, having been endured with a patience that was not always
extended to him, without actually giving himself airs, he felt that upon
the subject of the Militia he really was no end of a fellow. Cheriton,
who had enjoyed an additional thirty-five minutes of undisturbed
repose, gave him clearly to understand that he concurred in that
opinion.
Back in the drawing-room, Caroline Crewkerne reaffirmed her
intention of destroying the half-finished portrait of Miss Perry.
“An unpardonable piece of presumption in the first place,” said she.
“And, in the second, the man was positively insolent.”
Cheriton had already looked for the canvas, and with a whimsical
little sigh of satisfaction had looked in vain. It would seem that the
myrmidons of the Bond Street Galleries had done their work.
“Do be more lenient, my dear Caroline,” said Cheriton, persuasively.
“The fellow is young, and his lot is hard. Pray don’t take the bread
out of the mouth of a rising genius who has to support his mother.
George, my dear fellow, throw the weight of your great influence into
the scale. Caroline must be more humane. Rising young man—
highly susceptible—wholly captivated by our distracting Miss Goose.
Any young fellow with any sort of instinct for nature at her choicest
would have done the same.”
Cheriton concluded upon an exclamation from the redoubtable
Caroline.
“Why,” she cried, “the picture has been taken away!”
Mr. Marchbanks was summoned.
“Two men from Peabody’s fetched it an hour ago, my lady,” Mr.
Marchbanks explained.
“Without my permission,” stormed his mistress.
“I had no instructions, my lady,” said Mr. Marchbanks. “I was under
the impression that it was the property of the young painting
gentleman.”
“You were under the impression!”
“Caroline,” said Cheriton gravely, “if you have not been properly
scored off it looks uncommonly like it. Young fellow evidently didn’t
allow the grass to grow under his feet. He said he would send for it
to-morrow, but he seems to have changed his mind. But, in my
humble judgment, if you must blame anybody you will do well to
blame George. If he hadn’t been so devilish interesting on the
subject of the Militia it would never have happened.”
CHAPTER XVI
HYDE PARK
THE next morning, a little before eleven, the wonderful Miss Perry,
accompanied by the admirable Mr. Bryant, was approaching Apsley
House when the figure of a solitary horseman was to be seen. It had
a combination of unexpectedness and familiarity which fixed Miss
Perry’s attention. She gave a little exclamation. The horseman was
unmistakably Jim Lascelles.
Jim received a most affectionate greeting.
“You are just in time,” said he. “It is a near thing. Gobo is yonder in
the offing. I was afraid he would get here before you.”
Miss Perry was delighted but perplexed by a suggestion that Jim put
forward. It was that they should go down the left while Gobo rode up
on the right.
“But I promised Gobo,” she said.
“Look here, Goose Girl,” said Jim, with tremendous resolution, “do
you suppose I have invested the last half-sovereign I have in the
world on the worst hack in London, to be cut out by that old duffer?
Come on round, you Goose, before he gets up.”
Really Miss Perry is not to be blamed. Jim Lascelles was resolution
incarnate once he had made up his mind. Jim’s horse, a nondescript
who does not merit serious notice, walked a few paces briskly, the
chestnut followed its example, as chestnuts will, and the next thing
was Jim’s horse broke into a canter. The chestnut did the same. Of
course it was Miss Perry’s business to see that the chestnut did
nothing of the sort. But it has to be recorded that she failed in her
obvious duty. And then, so swift is the road to destruction, in less
time than it takes to inform the incredulous reader, the chestnut and
the nondescript began literally to fly down Rotten Row.
It was a golden morning of glorious June, and, of course, things
constantly happen at that vernal season. But as the four pairs of
irresponsible hoofs came thundering by, flinging up the tan in all
directions and nearly knocking over a policeman, equestrians of both
sexes, and pedestrians too, stared in polite amazement and very
decided disapproval. If not absolutely contrary to the park
regulations, it was certainly very wrong behavior.
There is every reason to suspect that the opinion of that high
authority, Mr. Bryant, was even more uncompromising. Not for an
instant did he attempt to cope with the pace that had been set. He
was content sadly to watch his charge get farther and farther away.
He then turned to look back at the man with the red face, who had
just arrived at the turn.
That elevated personage, who could not see at all well without his
spectacles, halted at the turn and looked in vain for the wonderful
Miss Perry. His friend Cheriton, who had entered the gates just in
time to be au courant with all that had happened, accosted him
cheerfully.
“Doctors’ orders, George?”
“Ye-es,” said George, rather gruffly.
“I warned you years ago, my dear fellow,” said his friend,
sympathetically, “that any man who drinks port wine in the middle of
the day as a regular thing, can count later in life on the crown of the
martyr.”
George looked rather cross. He peered to the right and he peered to
the left. The ever-receding pair were by now undecipherable to
stronger eyes than those of George Betterton.
“Seen a gal about?” he inquired rather irritably. There never was a
duke since the creation of the order who could endure to be kept
waiting.
“I’ve seen several,” said his friend, with an air of preternatural
innocence.
“I mean that gal of Caroline Crewkerne’s,” said George.
“I was not aware that she had one.”
“Tall, bouncing gal,” said George. “Ginger hair.”
“Ginger hair!” said his friend. “Tall, bouncing gal! Do you mean my
ward, Miss Perry?”
“Your ward! What d’ye mean, Cheriton?”
“Caroline Crewkerne seems to think,” said Cheriton, coolly, “that I
shall serve the best interests of a lonely and unprotected and
extraordinarily prepossessing girlhood if I act, as it were, in loco
parentis during Miss Perry’s sojourn in the vast metropolis.”
George began to gobble furiously. It was a sign, however, that his
mind was working. That heavy and rusty mechanism was very
difficult to set in motion.
“If it comes to that,” said he, “I should say I am quite as capable of
looking after the gal as you are.”
“A matter of opinion, George, I assure you,” said Cheriton, with
genial candor.
“What d’ye mean?”
“For one thing, I am rather older than you. Therefore, in Caroline’s
opinion, I am better fitted to occupy the paternal office.”
“Are you, though?” said George, stubbornly.
“I am sixty-five, you know,” said his friend, with an air of modest
pride. “The ideal age, if I may say so, for wisdom, experience, and
knowledge of the world to coalesce in the service of innocence,
beauty, and extreme youth. At least, I know that is Caroline
Crewkerne’s opinion.”
“Goin’ to marry the gal, are you?” said George, bluntly.
Some men are very blunt by nature.
“The exigencies of the situation may render that course expedient,”
said Cheriton, rather forensically. “But in any case, my dear George,
speaking with the frankness to which I feel that my advantage in
years entitles me, I am inclined to doubt the seemliness of the open
pursuit by a man of nine-and-fifty of a wayside flower.”
“What d’ye mean, Cheriton?” said George, with a more furious
gobble than any he had yet achieved.
“What I really mean, my dear fellow,” said his friend, “is that you can
no longer indulge in the pleasures of the chase without your
spectacles. Had you been furnished with those highly useful, if not
specially ornamental adjuncts to the human countenance, you would
have been able to observe that the wonderful Miss Perry—whose
hair, by the way, is yellow—was spirited away exactly ninety seconds
before you arrived on the scene.”
“Who took her?” said George, who by now had grown purple with
suppressed energy.
“A young fellow took her,” said Cheriton. “A smart, dashing, well-set-
up young fellow took her, my dear George. He simply came up,
tossed her the handkerchief, and away they set off hell for leather.
By now they are at the Albert Memorial.”
No sooner was this information conveyed to him than George
Betterton did a vain and foolish thing. Without bestowing another
word upon Cheriton he set off in pursuit. It was supremely ridiculous
that he should have behaved in any such fashion. But it is surprising
how soon the most stalwart among us loses his poise; how soon the
most careful performer topples off the tight-rope of perfect discretion
and sanity. The spectacle of George pursuing the runaways with a
haste that was almost as unseemly as their own was certainly
romantic. And at the same time it provided infinitely pleasant food for
the detached observer who was responsible for George’s behavior.
Cheriton stood to watch and to laugh sardonically. The marionette
had begun to answer to the strings in delightful fashion. He promised
to excel all anticipation.
In the meantime Young Blood was careering away like the wind.
Faster and faster it went. It was higher, deeper, richer, more
exhilarating than any of the old Widdiford madnesses. It was in vain
that the British public looked pained and the London police looked
important. This was its crowded hour of glorious life; and if there was
to be an end to all things, there were two persons at least who felt
that, after all, the cosmos had done very well to get itself invented.
However, this sort of thing cannot last forever. The nondescript soon
began to display signs of distress.
“Bellows to mend,” said Jim.
The glorious Miss Perry had difficulty in checking her chestnut.
“Why,” said she, “he is almost as strong as your papa’s pedigree
hunter.”
“We’ve done a record from the Red House to the Parsonage, I think,”
said Jim.
Even when they turned to ride back their high spirits met with no
check. The crowded glorious hour continued, if pitched in a less
emotional key. Jim’s nondescript was no longer equal to the fine
careless rapture.
“Goose Girl,” said Jim, “do you know I have made a resolution?”
“Have you, Jim?” said Miss Perry.
“I am determined to finish that picture of you in your wonderful
Gainsborough frock.”
“Of course, Jim,” said Miss Perry.
“That picture is to be a masterpiece, you know.”
“Is it, Jim?” said Miss Perry.
“Yes,” said Jim. “And when it has made me famous what do you
suppose I am going to do?”
“I don’t know, Jim,” said Miss Perry.
“Can’t you guess?”
Miss Perry knitted her brows in grave perplexity.
“Marry Muffin.”
“What, marry the Ragamuffin!” said Jim, scornfully.
“She is prettier than Polly is.”
“But she is such a Ragamuffin; and she has never an incredible hat
and a Gainsborough frock to call her own.”
“She has her mauve, Jim,” said Miss Perry.
“No,” said Jim, decisively; “in spite of her mauve I decline to marry
the Ragamuffin.”
Miss Perry looked vastly disappointed.
“Milly is too young,” said she.
Jim pressed the nondescript. The ice was getting desperately thin.
And every moment the light of the morning was making it thinner.
“Goose Girl,” said Jim, “do you remember that once you promised to
marry me?”
“Yes, I did, Jim,” said Miss Perry, “if you got those three big red-
cheeked apples off the tree at the Red House at Widdiford.”
“I got them off all right,” said Jim. “But instead of receiving your hand
in matrimony I got a tremendous licking.”
“The apples were awfully nice, though,” said Miss Perry, like a true
daughter of Eve.
The high personage who controls the limelight continued to play
most embarrassing tricks with the light of the morning. The hapless
Jim Lascelles felt himself to be no match for that master hand.
“Goose Girl,” said Jim, defiantly, “assuming for a moment that I made
myself famous enough to buy back the Red House at Widdiford, with
the strawberry beds and the apple orchards, and the old wicket-gate
that leads into the back lane which takes you straight to the
Parsonage—would you keep the promise that you made when you
were a long-legged person of seven, with a very large appetite, and I
was a chubby subject of thirteen and a half with rather thin
trousers?”
“Yes, Jim, I would,” said Miss Perry, with remarkable promptitude,
frankness, and sincerity.
“There, now I’ve done it,” groaned Jim. “It was bound to happen. I
knew the royal daylight would provoke me to make a cad of myself
before it had done playing its tricks. But if people will have yellow
hair, and they will wear yellow gauntlets to match it, and that fellow
upstairs will fling the limelight all over the place, how can a poor
painting chap help himself?”
Miss Perry had grown very grave. She was silent for twenty-five
seconds.
“Jim,” said she, with slow-drawn solemnity, “if you do marry anybody,
I r-r-really think it ought to be Muffin.”
“That Ragamuffin!”
“She is such a sweet,” said Miss Perry. “And she is so pretty; and
dearest papa says she is so clever; and of course you know I am
rather a Silly.”
“All the world knows it.”
“And Muffin always said she would just love to live at the Red House
at Widdiford.”
“Goose Girl,” said Jim, “I am afraid you are deep. You want to marry
Gobo.”
“Not r-r-really,” said Miss Perry, with wide-eyed earnestness. “Of
course he is a dear, but—but of course, Jim, he is not like you are.”
“Thank you very much for the information. But tell me, Goose Girl,
wouldn’t you like to be a duchess?”
“Oh no, Jim,” said Miss Perry.
“Why not, you Goose?”
“It sounds rather silly.”
“So it does, now you come to mention it,” said Jim. “But think of all
the wonderful frocks and jewels you would have, and the wonderful
houses, and the wonderful horses, and the wonderful ices of every
conceivable color and every possible flavor. And as for cream buns,
a duchess of course can have as many as she requires.”
“I would rather have the Red House at Widdiford,” said Miss Perry.
“Really,” said Jim, “you are the most tremendous thing in Geese.
Just think what you could do if you were a duchess. You could buy
old books and new vestments for your papa; Muffin could have a
new mauve; the Polly Girl could marry her parson, and she could
boast of her sister who married the duke; and the Milly Girl could
think more about Persian kittens and less about self-improvement;
and as for Dickie and Charley, they both might go to Sandhurst and
probably become field-marshals.”
The blue eyes of Miss Perry opened in their dazzlement to
dimensions that were perfectly astonishing.
“It would be awfully nice,” said she; “but, Jim——”
“Well?”
“I did promise you, didn’t I?”
“You would never have got those three red-cheeked apples if you
hadn’t,” said Jim.
As they neared the turn at Hyde Park Corner they began
unconsciously to assume airs of decorum. The accusing figure of Mr.
Bryant awaited them. Lord Cheriton too was only a little way off. He
stood by the railings looking the picture of outraged delicacy.
When the runaways came up to greet him he held up both hands
before his face with the gesture of dismay of a very nice old lady.
“I am dumb,” said he.
Apparently Jim Lascelles was smitten with a similar infirmity. As for
Miss Perry, the ineradicable instincts of her sex assumed the control
of that irresponsible person.
“Have you seen Gobo?” she demanded breathlessly.
The blend of disinterested concern and absolute innocence was
perfectly charming.
“I could never have believed it,” said Cheriton, with a pained air. “The
finished duplicity, the Jesuitical depth.”