Professional Documents
Culture Documents
Çağdaş Felsefe 2 Büt Ödevi
Çağdaş Felsefe 2 Büt Ödevi
*Wakanda, Black Panther çizgiromanları ve filmlerinde geçen bir ülkedir; bilime, teknolojiye,
felsefeye verdiği önemle Marvel evreninde çok önemli bir yere sahiptir.
Feuerbach: Çok haklısın Asya. Benim felsefem özellikle Hegel ve din eleştirisi etrafında dönüyor.
Hristiyanlığın Özü kitabımda bunlara öncelik veriyorum ve tabii Aydınlanma ile de çok ilgisi var
yazdıklarımın. Özetlemem gerekirse dini, bilim dışı unsurları nedeniyle eleştiren Aydınlanma
düşünürlerinin aksine, benim eleştirim biraz daha kompleks. Dini inançların gerçekten hurafelerle dolu
olduğunu kabul ediyorum ama dini, en küçük ayrıntılarında bile önemli gerçeklerin içerildiği bir alan
olarak görüyorum. Sanırım sorduğun soruyu yani Hegel’den etkilenmiş olmamı bu noktada daha iyi
açıklayabileceğim: Benim din eleştirim diyalektiktir. Dinin salt soyut bir reddinden ziyade, kararlı bir
şekilde reddini savunuyorum. Yani şayet din yanlışsa bile bu yanlışlık onun değersiz olduğunu
göstermez. Herhangi bir şey gibi dinin de olumsuzlanması kocaman bir sıfıra değil, özel bir sonuca ve
daha yüksek bir diyalektik aşamaya götürür bizi. Ben dinin, ilahi bir gerçek değil de insan yaratımı
olmasına rağmen, insan ihtiyaçlarından ortaya çıktığını düşünüyorum. Bu düşüncemi de Hegel'in tarih
boyunca tinin kendini gerçekleştirmesi kavramından yola çıkarak edindim. Şöyle söyleyebilirim: Tanrı
benim için insan doğasının bir nesnelleştirilmesidir. Başka bir deyişle, Tanrı esasen ayrı bir varlık
olarak düşünülen ve saygı duyulan insan varlığıdır. Güç, bağışlayıcılık, iyilik ve sevgi gibi Tanrı'ya
adanmış olan tüm nitelikler özünde insan doğasının nitelikleridir. İnsanlar bunları Tanrı'yla
özdeşleştirmekle kendi içsel niteliklerinden yabancılaşır. Ben bu yabancılaşmayı aşmak için insanların
dinin gizeminden tamamen arındırılmasının gerektiğini düşünüyorum. Bu sebepten Geleceğin
Felsefesi kitabımda bu eleştirilerimi spekülatif felsefeyi ve Hegelci idealizmi içerecek şekilde
genişlettim. Spekülatif felsefe, felsefeyi dinsel dürtülere tabi kılmış, onu teolojiye dönüştürmüştür
fakat felsefe materyalist ve eleştirel olmalıdır.
Asya: Teşekkür ederim Bay Feuerbach… Bay Marx, bugün bile Hegel’in felsefesini ters yüz eden
filozof olarak anılıyorsunuz, böyle anılmanızda Feuerbach’ın söylediklerinin büyük etkisi var
kuşkusuz. Bununla ilgili birkaç şey söylemek ister misiniz?
Marx: Mutluluk duyarım. Dediğiniz gibi Asya, Hegel’den ve Feuerbach’tan çok etkilendim.
Eserlerimde özellikle Feuerbach’ın az önce dile getirmiş olduğu dinde ve spekülatif felsefede belirgin
olan yabancılaşma kavramına odaklandım. Öncelikle Hegel'in felsefesinde, insanın doğayla
etkileşiminin öznel yönünü ihmal eden Aydınlanma empiristlerine yönelik eleştirilerini çok dikkate
aldım ve bunun yanında Feuerbach'ın insan bilgisinin nesnel temellerini ve felsefede materyalizmin
olması gerektiğini vurgulayan Hegel eleştirilernden de çok etkilendim. Fakat her ikisinin de eksik
yanları vardı, ben bu eksiklikleri giderdim. Bu bağlamda Feuerbach'ın materyalizmi ile Hegel'in
diyalektik yaklaşımını birleşterek, diyalektiği tarihsel bir biçimde ele aldım. Benim için insanlığın özü,
Hegel'in kendini açığa çıkaran tininde değil, toplumsal ilişkilerin toplamındadır. Bu sebepten Hegel’e
yönelik materyalist eleştirim, tinin idealist diyalektiğini materyalist bir emek diyalektiğiyle
değiştirmeyi amaçlar. Çünkü benim için emek, insanlığın gerçek özüdür. Bu bağlamda Hegel’in tinin
kendini açımlaması olarak gördüğü tarihsel gelişimi ben, farklı üretim biçimlerine karşılık gelen
aşamalar olarak görüyorum. Bunun en büyük sebebi ekonomik sistemlerdeki üretim ilişkilerinin; bazı
bireylerin üretim araçlarına sahip olduğu, diğer bireylerin ise bu tür mülkiyetlerin dışına itildiği sosyal
sınıflar arasında bir bölünmeyi zorunlu kıldığını ve bu zorunluluğun sınıf çatışmalarını doğurduğunu
görmemdir. Feuerbach’a tekrardan dönecek olursam onunla ilgili en büyük eleştirim aydınlanmacı
eski materyalizm kafasında olmasıdır. Oysa benim yeni materyalizmim, bakış açılarımızı insan
toplumuna kaydırır ve bu da gelecekteki komünizme işaret eder. Şunu demek istiyorum; Feuerbach’ın
dine ve felsefeye yönelttiği eleştirileri kabul etmekle birlikte; kendisinin az önce de ifade ettiği felsefe
eleştirel olmalıdır meselesinde ayrılıyoruz. Çünkü bence “felsefe, politik eylemden ayrılamaz. Şu
sözümü eminim hatırlıyorsunuzdur: filozoflar dünyayı yalnızca çeşitli şekillerde yorumladılar; amaç
onu değiştirmektir.”*