Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 57

Sorularla Karamanl■lar Anadolulu

Ortodoks Türkler 1st Edition Nilüfer


Erdem
Visit to download the full and correct content document:
https://ebookstep.com/product/sorularla-karamanlilar-anadolulu-ortodoks-turkler-1st-e
dition-nilufer-erdem/
More products digital (pdf, epub, mobi) instant
download maybe you interests ...

50 Bin Y■ll■k Dünya Düzeni Toplumlar ve Hukuklar■ 1st


Edition Erdem Denk

https://ebookstep.com/product/50-bin-yillik-dunya-duzeni-
toplumlar-ve-hukuklari-1st-edition-erdem-denk/

Sanatç■n■n Kendine Yolculu■u Sanat ve Edebiyat Üzerine


Psikanalitik Denemeler 2nd Edition Nilüfer Erdem
Güngörmü■

https://ebookstep.com/product/sanatcinin-kendine-yolculugu-sanat-
ve-edebiyat-uzerine-psikanalitik-denemeler-2nd-edition-nilufer-
erdem-gungormus/

Mr Garcia 1st Edition T L Swan Swan T L

https://ebookstep.com/product/mr-garcia-1st-edition-t-l-swan-
swan-t-l/

Teknologi Pengelasan Mulyadi S T M T Iswanto S T M T

https://ebookstep.com/product/teknologi-pengelasan-mulyadi-s-t-m-
t-iswanto-s-t-m-t/
Les époques tardives 1069 332 av J C L Égypte et la
vallée du Nil 3 1st Edition Frédéric Payraudeau

https://ebookstep.com/product/les-epoques-tardives-1069-332-av-j-
c-l-egypte-et-la-vallee-du-nil-3-1st-edition-frederic-payraudeau/

Perencanaan Tambang Buku Ajar Dr Supandi S T M T Ir


Hidayatullah Sidiq S T M T Bayurohman Pangacella Putra
STMT

https://ebookstep.com/product/perencanaan-tambang-buku-ajar-dr-
supandi-s-t-m-t-ir-hidayatullah-sidiq-s-t-m-t-bayurohman-
pangacella-putra-s-t-m-t/

Einige Bemerkungen zur Differentialgleichung X t P t X


t für Operatorfunktionen Hellmut Baumgärtel

https://ebookstep.com/product/einige-bemerkungen-zur-
differentialgleichung-x-t-p-t-x-t-fur-operatorfunktionen-hellmut-
baumgartel/

Pemrosesan Paralel Dahlan Abdullah S T M T

https://ebookstep.com/product/pemrosesan-paralel-dahlan-abdullah-
s-t-m-t/

De la fin de l Ancien Empire à la fin du Nouvel Empire


L Égypte et la vallée du Nil 2 1st Edition Claude
Vandersleyen

https://ebookstep.com/product/de-la-fin-de-l-ancien-empire-a-la-
fin-du-nouvel-empire-l-egypte-et-la-vallee-du-nil-2-1st-edition-
claude-vandersleyen/
SOQULA .
RAMANLIL
ANADOLULU OQTOOOKS TU
QKLEQ
..


;o
:C

Nilüfer Erde l>

m
;o
l>
•(JJ
:::!
;o

l>
r
l>
;o
Sorularla Karamanlılar
Anadolulu Ortodoks Türkler

Nilüfer ERDEM
YAYIN NU: 1675
KÜLTÜR SERİSİ: 943

T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI


SERTİFİKA NUMARASI: 4 9 269

ISBN: 978-625-408-093 - 7

www.otuken.com.tr 1 otukenraotuken.com.tr

ÖTÜKEN NEŞRİYAT A.Ş.®


İstiklal Cad. Ankara Han 65/3 • 34433 Beyoğlu-İstanbul
Tel: [0212) 25 103 50 • [0212) 293 88 71 - Faks [0212) 251OD12

Editör: Göktürk Ömer Çakır

Tashih: Gürkan Canpolat

Kapak Tasarımı: GNG Tanıtım

Dizgi-Tertip: GNG Tanıtım

Kapak Baskısı: Pelikan Basım

Baskı: LARUS YAYINEVİ ve TİCARET A.$


Baglar Mah. 62. Sok. Yıldızlar Plaza No:10/A
Bagcılar-Güneşli / İSTANBUL
Sertifika Numarası: 49657
ü1
Qj Kitabın bütün yayın hakları Ötüken Neşriyat A.Ş.°ye aittir
::ı
0- Yayınevinden yazılı izin alınmadan, kaynağın açıkça belirtildiği akademik
c:
' çalışmalar ve tanıtım faaliyetleri haricinde, kısmen veya tamamen alıntı
N
o yapılamaz; hiçbir matbu ve dijital ortamda kopya edilemez, çoğaltılamaz
N
ve yayımlanamaz.
Nilüfer Erdem: 1966 yılında Yunanistan'ın Gümülcine şehrinde doğ­
du. İlk ve orta öğrenimini Gümülcine'de, Batı Trakya Türk azınlığına
ait okullarda tamamladığından Yunanca ve bunun yanında İngilizce bil­
mektedir. 1 984 yılında girdiği İ stanbul Teknik Üniversitesi, Elektronik
ve Haberleşme Mühendisliği Bölümünden 1 988 yılında mezun oldu. İ s­
tanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsünde, Lozan
Antlaşması'ndan Günümüze Batı Trakya Türklerinin Eğitim ve Öğretim Birliği
Sorunu adlı teziyle 2003 yılında yüksek lisansını tamamladı. Aynı ens­
titüde 2009 yılında tamamladığı doktora tezinin konusu ise, Yunan Ta­
rihçiliğinin Gözüyle Anadolu Harekô.tı (1919-1923)'tür. Doktora tezi 201 0
yılında, aynı isimle kitap olarak da yayımlanmıştır. İkinci kitabının ismi
ise Mizah Penceresinden Yunanistan'da Halk, Savaş ve Siyaset (1919-1923)'tir.
2002-2003 öğretim yılında Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi okutmanı
olarak göreve başladığı İ stanbul Üniversitesinde, 20 15 yılında yardımcı
doçent unvanını aldı. Lozan Görüşmeleri Sırasında Patrikhane Meselesi Karşı­
sında Patrik Meletios'un Yunan Kaynaklarına Yansıyan Yaklaşımı, Yunan Kay­
naklarına Göre 1922 Y ılında Batı Anadolu'da Otonom Devlet Kurmaya Y önelik
Faaliyetler, 1913 Yılının Temmuz-Ekim Ayları Arasında Batı Trakya Türkleri İle
İlgili Gelişmelerin Yunan Basınındaki Yansımaları, Harisiyos Vamvakas'ın Os­
manlı Milletvekili Olarak Etkinliği ve Kurmay Subay Metaksas'ın Çanakkale
Harekô.tı ve Olası Türk-Yunan Savaşı ile İlgili İncelemeleri gibi çalışmalara da
sahip olan Nilüfer Erdem, halen İ stanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri
ve İnkılap Tarihi Enstitüsünde öğretim üyeliğini sürdürmektedir. 2019
yılında doÇem unvanı almıştır.
İÇİNDEKİLER

ÖN SÖZ ................................................................................................................................................ 15
Karamanlı ifadesi ile kimler tanımlanmaktadır? 17
Karamanlı ifadesi nereden gelmektedir? 18
Karamanlıların kökeni nedir? .................................................................................................... 2 1
Karamanlıların yaşamında Türk kültürüne ait izler var mıdır? .................................... 24
Karamanlılarda kadının yeri nedir? ........ .. . . . . .
........................ ... ...... ................... .... .................. 29
Karamanlıca basın organlarına göre kadınlarda olması gereken vasıflar
nelerdir? ............................................................................................................................................ 3 1
il. Meşrutiyet Dönemi'nde Karamanlıca basın organlarında kadının
konumuna ilişkin dile getirilen tezler nelerdir? . .. .
.. .......................... . .......... ..................... 35
Karamanlılarda rastlanan Türkçe isimler nelerdir? . .. .
............. ........... . ...... ........ .............. . 37
Karamanlılar için Anadolu'nun anlamı nedir? . .
....... ................................. ............... ........... . 39
Karamanlılar için Ortodoks Hıristiyanlığın anlamı nedir? . . .
.............. ... ... .. . . ................... 42
Karamanlıların din ile hayata bakışı nasıldır? .................................................................... 43
Karamanlılara göre din nerede öğrenilmelidir? . . . . .
............ ............ . . ........... .... ............. ..... . 45
Karamanlıların misyonerlik faaliyetlerine karşı tepkileri nelerdir? . . ....... .. .
........ ....... 47
Misyonerlik faaliyetleri Karamanlıları nasıl etkilemiştir? . . ..
............. .... .. ...................... . 52
Karamanlıca dini kitaplar hangi amaçlarla yayımlanmışlardır? .................................. 54
Karamanlıca dinsel metinlerde kullanılan terminoloji nedir?. .
..................... ......... ...... . 59
Rodokanakis Ruhban Okulu hangi sebeple tesis edilmiştir? . .
..... .......... ....................... 63
Rodokanakis Ruhban Okulunun kuruluş süreci nasıl gerçekleşmiştir? .. . . . .............. 65
Rodokanakis Ruhban Okulu nasıl bir okuldur? .
....................... ......................... ................. . 69
Zincidere'de başkaca hangi okullar tesis edilmiştir? .. .
................. .............................. .... . 73
Kapadokya Yetimhanesinin yetimlere meslek edindirme girişimleri nelerdir? ..... 76
Karamanlıların MTerakki" kavramına yükledikleri anlam nedir? .......... .... ................. .. . 77
Karamanlı aydınlara göre Anadolu'nun terakkisi, yani ilerlemesi için
yapılması gerekenler nelerdir? . . . . ..... .. .. . . ... . .......
. .. . . . .. . . ... .
....... . .
. . .................... .......... .............. . 80
Karamanlılar hangi amaçlarla cemiyetler teşkil etmişlerdir? . .
. ................... ................ 83
Karamanlılara Yunan dili, edebiyatı ve tarihinin öğretilmesi neden ve
kimler tarafından önemsenmiştir? . .
.............. ................................................... ........ .............. . 88
Yunan Devleti'nin sunduğu normlarda Karamanlılar için açılan
okullardaki sorunlar olarak nelerden yakınılmıştır? . .
.................. .. ............................... .. . 93
Karamanlıların eğitimi denilince akla gelen ilk isimlerden Filippos
Papa Grigoriyu Aristovulos kimdir ve hizmeti nedir? 97
Anatoli gazetesi Karamanlıların eğitiminin ıslahı için ne gibi
öneriler getirmiştir? .................................................................................................................... 100
Karamanlıların okullarının ihtiyaçlarının karşılanmasında mütevelli
heyetlerinin (eforia) rolü nedir? ............................................................................................. 103
Karamanlıca eserler hangi tarihler arasında neşredilmişlerdir? .............................. 105
Din dışı Karamanlıca basılı eserler hangi konular üzerinedir? 107
Karamanlıca neşriyat denildiğinde akla gelen ilk isim olan Evangelinos Misailidis
kimdir ve Anadolulu Ortodokslar nezdinde neden önemlidir? .................................... 1 1O
Evangelinos Misailidis'in Temaşa-yi Dünya ve Cefak8r-ü Cefakeş romanının
Osmanlı edebiyatındaki yeri nedir? ....................................................................................... 1 17
Evangelinos Misailidis'in Temaşa-yi Dünya ve Cefak8r-ü Cefakeş
romanı orijinal midir? ................................................................................................................. 1 19
Evangelinos Misailidis'in Temaşa-yi Dünya ve Cefak8r-ü Cefakeş romanının
değeri nedir? .................................................................................................................................. 12 1
Karamanlıca eserlerin dili nasıldır? ...................................................................................... 122
Karamanlıların kadirbilirliği, yahut Karamanlıca eserlerde ve basın organlarında
Damat İbrahim Paşa'ya yer verilmesinin sebebi nedir? ................................................ 124
Karamanlıca eserlerde Papa Georgios hangi sebeplerle anılmaktadır? ................. 127
Karamanlıca yayınlarda rastlanan beli başlı atasözleri nelerdir? 129
Karamanlıca süreli yayınlar var mıdır? 133
Karamanlıca süreli yayınlar içinde Anatoli'nin yeri ve önemi nedir? ....................... 136
Anatoli nelerden bahsetmektedir? ........................................................................................ 138
Anatoli kime veya neye hizmet ediyordu? 140
Anatoli ve Terakki'de il. Abdülhamit nasıl zikredilmiştir? ............................................ 143
Anadolu demiryollarının tesis edilmesine karşı Karamanlılara getirilen
öneriler nelerdir? ......................................................................................................................... 147
Karamanlıların meşrutiyet rejiminden beklentileri nelerdir? 150
Karamanlılar fıirkçeyi neden iyi bir şekilde öğrenmelidirler? 153
Karamanlıların Fener Rum Ortodoks Patrikhanesinin kendilerine
yaklaşımı konusunda düşünceleri nelerdir? ...................................................................... 155
Karamanlılar Bulgar ayrılıkçılığına karşı Fener Rum Ortodoks Patrikhanesini mi
desteklemişlerdir? ....................................................................................................................... 157
Milli Mücadele Dönemi'nde Karamanlılar, hangi gelişmelerden
etkilenmişlerdir? .......................................................................................................................... 16 1
Türk Ortodoks Patrikhanesi nasıl kurulmuştur? .............................................................. 165
Kayseri'deki Kilise Kongresi'nin ilk kararları nelerdir? ................................................ 167
Tıirk Ortodoks Kilisesi nasıl yapılandırılmıştır? ............................................................... 169
Tıirk Ortodoks Patrikhanesini tesis edenler kendilerini nasıl tanımlamışlardır? 171
Anadolu'da Ortodoksluk Sadası'nda yer alan Fener Rum Ortodoks Patrikhanesine
yönelik eleştiriler nelerdir? 174
Papa Ettim kimdir? 177
Yunan kaynaklarında Papa Eftim nasıl tanıtılmıştır? ...................................................... 179
Karamanlılar mübadele kararını nasıl değerlendirmişlerdir? 182
Mübadelenin Türk Ortodoks Kilisesine ne tür bir etkisi olmuştur? 187
Karamanlılar mübadele esnasında başlıca hangi sıkıntıları yaşamış ve
nelerden etkilenmişlerdir? ....................................................................................................... 190
Yunanistan'da Karamanlılar ağırlıklı olarak hangi bölgelere
yerleştirilmişlerdir? 195
Karamanlılar Yunanistan'da sahip oldukları hangi kültürel öğeleri
yaşatmaktadırlar? 198
Karamanlılarda ağıt yakma geleneği var mıdır? .............................................................. 202
Karamanlıca kitabelerin ve mezar taşlarının incelenmesinin
ne gibi faydaları olacaktır? ...................................................................................................... 205

SONUÇ YERİNE ................................................................................................................................ 207


KAYNAKÇA ........................................................................................................................................ 209
GÖRSELLER
1. 1 9 1 4 yılı Astir almanağında, "Kadim Kapadokya tarzı telebbüsünü
andırır Misthi kisvetlerinden" ibaresi ile verilen fotoğraf.
2. Geleneksel giysileri içinde Karamanlı hanımlar.
3. Terakki gazetesindeki Kleovulos'un misyonerlere birinci mektubu.
4. Talas Amerikan Hastanesi ve Amerikan Koleji.
5. P.S. Köseoğlu tarafından 1 894 yılında İ stanbul'da neşredilmiş olan
İbadetname'nin kapak sayfası.
6. 1 5 Ağustos 1 9 1 3 tarihli Aktis'in kapak sayfasında yer alan, Kayseri
Zincidere'deki ruhban okuluna ilişkin fotoğraf.
7. 15 Ağustos 1 9 1 3 tarihli Aktis'in kapak sayfasında yer alan, Kayseri
Zincidere'deki yetimhaneye ilişkin fotoğraf.
8. Filippos P.G. Aristovulos tarafından Türkçeye çevrilerek Yunan al­
fabesiyle yayımlanmış olan Leon Melas'ın Gerostathis Yani Çocukluk
Kemaletimin Vukuatları kitabının kapak sayfası.
9. Filippos P.G. Aristovulos.
1 0. 1 899 yılında İ stanbul' da basılmış olan Karamanlıca Mikra Asia Kıta-
sının Tarihiye Coğrafyası kitabının kapak sayfası.
1 1. 1 7 1 8 yılında basılmış olan Gülzllr-ı imlln-ı Mesihf'nin kapak sayfası.
12. Sıhhatin Sırrı kitabının kapağı.
1 3. Evangelinos Misailidis.
14. Temaşa-yi Dünya'nın "Hayr-hah ve İtibarlı Müşterileri" başlığı ile ya­
yımlanmış listesinin birinci sayfası.
15. Temaşa-yi Dünya ve Cefakar-Ü Cefakeş'in İ stanbul'da 1 872 yılında ya-
yımlanmış olan dördüncü cildinin kapağı.
16. Nevşehirli Damat İbrahim Paşa.
1 7. 1 9 1 3 yılı Astir almanağında yer alan Papa Georgios (Yeorgios) tasviri.
1 8. Karamanlıca Aktis dergisinin 28 Şubat 1 9 1 3 tarihli sayısının kapağı.
1 9. Eskişehir tren istayonu.
20. Papa Eftim 1 (Pavlos Karahisarlıoğlu) .
21. Papa Eftim'in kabri.
22. Gelveri'de Agios Grigorios Kilisesi.
23. Germir'de Panagia Kilisesi.
24. Karamanlı mübadillerden bir grup.
25. Nea Karvali'de muhafaza edilen Aziz Grigorios'un kemiklerini ihtiva
eden sanduka.
26. Nea Karvali'de kaşıklar eşliğinde bir folklor gösterisi.
27. Karamanlı yaşlı kadınlar.
28. Konya Sille' de Aya Eleni Kilisesinde yer alan Karamanlıca kitabe.
Göçün tüm etkilerini üzerinde hissetmiş,
canım annem Nadiye Arif'e . . .
ÖN SÖZ
Batı Trakyalı Türkler mübadelenin gerçekleştiği ilk yıllarda ev­
lerinin bazı odalarını mübadillere vermek zorunda kalmışlardır.
Bölge Türkleri Yunanca, yani Rumca bilmediklerinden dolayı ev­
lerine Türk dilli Karamanlı mübadillerden yerleştirilenler kendi­
lerini şanslı addetmişlerdir. Zira evlerini paylaştıkları, gelenekleri
pek de farklı olmayan, aynı dili konuştukları yeni komşularıyla
iletişim kurabilmişlerdir. Bizim büyüklerimizin evlerine de bir
Karamanlı aile yerleştirilmiştir. Ailenin Güllü isimli kızları, 1 922
doğumlu olan anneannemizi "Turnam, turnam / Ben buralarda
durmam" diye oynatırmış. İki ailenin ilişkisi sonraki yıllarda da
devam etmiştir. Öyle ki bayramlarımızda bizimkiler baklavadan
Güllü ve ailesine pay ayırırken, onlar da Noel ve Paskalya yortula­
rında yaptıkları çöreklerden bizimkilere göndermişlerdir. Anado­
lu' da yaşadıkları dönemde bölge Müslüman ve Hıristiyanlarının
düğün ve bayramlarında birbirlerine karşılıklı olarak ikramlarda
bulundukları gibi. Biz bu gibi anekdotları dinleyerek büyümüştük
ve çocukluğumuzdan siyahlar giyinmiş ve siyah eşarplar örtün­
müş Türkçe konuşan Ortodoks nineleri hatırlamaktaydık. Kaldı ki
Karamanlılar üzerine yapılmış olan araştırmaları da okumuştuk.
Buradan hareketle öğretim üyesi olduğumuz İstanbul Üniver­
sitesi Atatürk İlkeleri ve İ nkılap Tarihi Enstitüsünde "Karamanlı­
ca Metinler" isimli bir ders açtık. Dersi açmamız, Karamanlıları
daha da yakından tanımamız açısından fırsat yaratmıştır. Zira dö­
nemin şartlarını, Osmanlı ve Yunan devletleriyle toplumlarındaki
gelişmeleri de göz önünde bulundurarak Karamanlıca metinleri
tahlil ederken, zaman içinde bizde Karamanlılar ve Karamanlıca
metinler üzerinde bir birikim oluşmuştur. Kitabımız, bu birikimi
paylaşma arzusunun neticesinde ortaya çıkmıştır. Biz, Karamanlı­
ları soru cevaplarla anlatmaya çalıştık. Bunu yaparken Karamanlı­
ların üretmiş oldukları metinlerde, kendileriyle ilgili sorduğumuz
sorulara verdikleri cevapları da yansıtma gayreti içinde olduk.
Bir diğer gayretimiz ise Karamanlıca metinlerdeki zenginliği
ortaya koymak noktasındaydı. Zira Karamanlılarla ilgili yapılmış
güzel çalışmalar mevcuttu. Ancak bizde, Karamanlıca metinlerin
içerisine yeterince nüfuz edilmediği kanaati oluşmuştu. Kara­
manlıca eserler, Yunan harfleriyle yazılmış Türkçe eserler olmakla

------ Anadolulu Ortodoks Türkler � 15


birlikte bazılarını anlayabilmek için Osmanlıca-Türkçe sözlüğe
ihtiyaç vardı. Ancak sözcükler Yunan harfleri ile yazılırken, Türk­
çenin Arap harfleri ile yazılmasında olduğu gibi zaman zaman
değişime uğruyorlardı. Çünkü Yunan alfabesinde "ı", "ö" ve "ü"
seslileri ile "ğ", "j" ve "ş" sessizleri yoktu. "b", "c", "ç" ve "y" gibi
bazı sessizleri elde etmek için ise iki harfin yan yana gelmesi ge­
rekiyordu. Bunun dışında bazı Karamanlı aydın ve yazarlar, Yunan
harfleri ile Türkçeyi kaleme alabilmek için kendilerince metotlar
geliştirmişlerdi. Ayrıca bazı metinlerde, özellikle kilise ve eğitim
ile ilgili olanlarda Yunanca kelimelere tesadüf edilmekteydi. Bu da
Karamanlıca metinleri tahlil etmek isteyen Yunanca bilmeyenler
için Osmanlıca-Türkçe sözlüğün yanında Yunanca-Türkçe sözlüğü
de gerekli kılmaktaydı. Ancak tüm bu zorluklar aşıldığında karşı­
mıza son derece güzel ve temiz bir Türkçe ile yazılmış metinler
ortaya çıkıyordu. Bu sebeple kitabımızda, Karamanlıları anlatabil­
mek için kullandığımız bazı Karamanlıca metinleri alıntılayarak
olduğu gibi verdik. Kısaca, onlara dokunmaya kıyamadık.
Kitabımızı kaleme aldığımız dönemde Prof. Dr. Cezmi Eraslan
hocamız, her zaman olduğu gibi bu çalışmamız boyunca da öne­
rileriyle yanımızda olmuştur. Diğer taraftan kitabımızı yazmak
adına masa başında geçirdiğimiz saatlerde ailemiz büyük bir sabır
göstermiş ve bize çalışma ortamı yaratma gayreti içinde olmuşlar­
dır. Bu destekleri sebebiyle kendilerine ne kadar teşekkür etsek
azdır. Aslında burada bir cümle ile ifade ettiğimiz teşekkürün çok
ötesinde kendilerine bir gönül borcumuz söz konusudur.
Kitabımızın Karamanlıları, bir diğer ifadeyle Anadolulu Orto­
doks Türkleri anlamaya çalışanlara küçük de olsa katkı sunmasını
dileriz.

23 Nisan 2020
Nilüfer Erdem

16 � SORULARLA KARAMANLILAR ------


Karamanlı ifadesi ile
kimler tanımlanmaktadır?
· ------

Farklı unsurların iç içe yaşadığı Osmanlı İmparatorluğu'nda "Mil­


let Sistemi" uygulanmıştır. Millet Sistemi, bir bölgenin Darü'l
İ slam'a katılmasından sonra buradaki kitap ehlinin bir ahitna­
me, hukuk ve himaye bahşedici bir anlaşma ile İslam devletinin
idaresi altına girmesinden doğan bir teşkilat, bir hukuki varlıktır.
Millet Sistemi etnik ve lisan aidiyetine göre değil, din ve mez­
hep aidiyetine dayanmaktadır. Hfil böyle olunca Helen soyundan
gelenlerle birlikte Bulgarlar, Sırplar, Ortodoks Arnavut, Ortodoks
Arap ve Ortodoks Türkler de aynı grup içinde yer almışlardır. Bu
grubun adı "Rum Ortodoks Milleti" olup, Milletbaşı da "Rum Or­
todoks Patriği" dir. 1 Öyle ki Patrik, bütün dindaşlarının meseleleri
üzerinde İslam hukukunun zımmilerle ilgili kuralları çerçevesinde
önemli yetkiler taşımış, "ruhani (dini) " yetkilerin yanı sıra "cis­
mani (dünyevi) " yetkilere de sahip olmuştur.2 Osmanlı idaresi
tarafından Ortodoks cemaatlerin en yüksek temsilcisi ve örgüt­
lenmenin en yüksek düzenleyicisi kabul edilmiştir. 3
Karamanlı dediğimiz topluluk sadece Türkçe konuştuğundan,
bir başka ifadeyle ana dili Türkçe olduğundan dolayı Ortodoks
Rum milletinin diğer mensuplarından ayrılmaktadır. Biz de Ka­
ramanlı ifadesiyle Orta Anadolu'da yaşayan, Türkçe konuşan ve
Ortodoks Hıristiyan olan bir topluluğu kastedeceğiz. Kaldı ki "Ka­
ramanlı" ismi ilk kez 1 553-1 555 yıllarında kullanılmıştır.4

1 İlber Ortaylı, "Osmanlı İmparatorluğunda Millet Sistemi",


https://www.tarihtarih.com/?syf=26&Syz = 3 8 1 989 [Erişim 04. 1 0.20 1 8 ] .
2 Seyfi Yıldırım & Adnan Sofuoğlu, Siyasi Faaliyetleriyle Osmanlı'dan Cumhuriyet'e
İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi, Ankara, KÖKSAV Yayınları, 20 1 0, s. 1 1 - 1 5.
3 Anastasia Anagnostopulu, "Tanzimat ve Rum Milletinin Kurumsal Çerçevesi",
1 9. Yüzyıl İstanbul'unda Gayrimüslimler, Editör Pinelopi Stathis, İstanbul, Tarih
Vakfı Yurt Yayınları, 1 999, s. 1 .
4 J. Eckmann & I . Phonetica, "Anadolu Karamanlı Ağzına Ait Araştırmalar", Ankara
Üniversitesi, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Dergisi, Cilt: 8, Sayı: 1 -2, s. 1 65 .

------- Anadolulu Ortodoks Türkler -l 17


Karamanlı ifadesi
nereden gelmektedir?
· --------�

Türk Dil Kurumunun "Karamanlı" kelimesine verdiği tanım, "Ka­


raman ilinden olan" şeklindedir.5 Nitekim coğrafi açıdan Türkçe
konuşan Ortodoksların yerleştiği alana bakıldığında, Anadolu'da
Karamanoğulları Beyliği'nin yayıldığı topraklara paralellik göster­
diği görülmektedir. 6 Karamanlıların yaşadıkları yerleşimler arasın­
da Kayseri, Talas, Zincidere, Ü rgüp, Nevşehir, Zile, Niğde, Gelveri
(Güzelyurt) , Konya ve Aksaray sayılabilir.7 Bazı kaynaklarda Suri­
ye'de, Balkanlarda, Besarabya'da, hatta Kınm'da Karamanlı grup­
larla tesadüf edildiği kaydedilse de8 biz bu kaynaklarda Karamanlı­
ların Gagavuzlar ve diğer Turkofon, yani Türkçe konuşan Ortodoks
gruplarla karıştırıldığı kanaatini taşıyoruz. Ö rneğin Anadolu'nun
bazı bölgelerinde, Türkler arasında küçük gruplar olarak kaldıkla­
rından dolayı Türkçe konuşan Helenler9 de mevcuttu. 1 0
Karamanlı basınında önemli bir yere sahip olan Evangelinos
Misailidis, 11 1 8 71 yılında kendi matbaasında bastırdığı Temaşa-yi

5 http://www .tdk.gov.tr/index.php?option=com bts arama=kelime&guid=TDK.


_

GTS.5bb5d964c4653 1 [Erişim 04. 1 0.20 1 8 ] .


6 Hülya Eşki Uğuz & Rukiye Saygılı, "Karamanlı Ortodoks Türkler Üzerinden
Erken Cumhuriyet Dönemi Ulus İnşa Sürecinin Analizi'', Uluslararası Yönetim
İktisat ve İşletme Dergisi, ICMEB 1 7 Özel Sayı, s. 790; Dilek Kübra Gürgül, il.
Meşrutiyet Dönemi'nde Karamanlıca· Bir Basın Organı: Aktis Mecmuası (1 91 3-l915),
Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap
Tarihi Enstitüsü, 2018, s. 6.
7 İoannis İoannidis, Kesariya Metropolitleri ve Ma'lümdt-ı Mütenevvia, Dersaadet,
Aleksandros Nomismatidis Matbaası, 1 896, s. 39- 1 3 3 .
8 Eckmann & Phonetica, agm, s. 1 65.
9 Çalışmamızda Ortodoks olan, Yunanca konuşan Osmanlı ve daha sonra Türk
uyruklu olan azınlık mensuplarını "Rum" ifadesiyle andık. Yunanca konuşan,
Ortodoks Yunanistan vatandaşlarını anmamız gerektiğinde "Yunan" kelime­
sini kullandık. Ancak Rumlar ve Yunanların iç içe geçtiği durumlarda "Helen"
sözcüğünü tercih ettik.
10 Georgios Nakracas, Anadolu ve Rum Göçmenlerin Kökeni, Çeviren İbram Onsunoğlu,

İstanbul, Kitabevi Yayınları, 2005, s. 1 1 6.


ıı Yunancanın Türk alfabesi kullanılarak yazılışı konusunda Türkiye'de kurum ve

kişilerin farklı uygulamalara gittikleri görülmüştür. Suat Sinanoğlu, Türk Tarih


Kurumu, Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi, Milli Kütüphane
uygulamaları buna örnek olarak gösterilebilir. Biz, kullanılan transliterasyon

18 r SORULARLA KARAMANLILAR ------


Dünya ve Cefakar-Ü Cefakeş isimli kitabında, Anadolulu Orto­
dokslar için Karamanlı tabirinin kullanılmasına karşı çıkmış ve
"İstanbul'da . . . Büyük Karaman ve Küçük Karaman12 ismi ile iki
Karaman bulunduğu"13 sebebiyle asıl İstanbullulara Karamanlı
denilmesi gerektiğini iddia etmiştir. Misailidis görüşünü aşağıda­
ki cümlelerle dile getirmiştir:

Anadolululara Karamanlı ismi ta Sultan Mehmet Han-ı Gazi Hazret­


lerinin asrından sehven İstanbul'un Karaman'ından dolayı kalmış­
tır. Şöyle ki Anadolu'dan İstanbul'a gelen taşçı ve duvarcı ve sıvacı
ustaları ve amelenin cümlesi Büyük Karaman ve Küçük Karaman'da
otururlar idi. Ve devlet ebniyesine [binalarına] ve yahut onun bunun
binasına ustalar iktiza ettiğinde [gerektiğinde] , gidin birkaç nefer Ka­
ramanlı usta getirin derler idi. Ve o ustaların kaffesi [hepsi] Anado­
lulu olduklarından, vakit geçerek, İ stanbullular kaffe-i Anadoluluları
Karamanlı zan eğlediler ve böylelikle bu isim kalmış ise de yanlıştır,
asıl Karaman İ stanbul'dadır.14

Misailidis'in üstteki satırlarına açıklık getirmek amacıyla, Fatih


Sultan Mehmet'in fetihten sonra İstanbul'u gözde bir şehir haline
getirmeye karar verdiğine dikkat çekmek yerinde olacaktır. Öyle
ki kendisinin bizzat katılarak gerçekleştirdiği seferlerin akabinde
her fethedilen yerin alimleri ve meslek sahipleri özenle seçilerek
İstanbul'a taşınmışlardır. Bu şekilde Karaman bölgesinden de

uygulamalarından hiçbirini benimsemedik. Çünkü bizim kanaatimize göre, bun­


ların hiçbirinde Yunanca okunuş tam olarak karşılanamamaktaydı. Bu esasen,
Yunancada "i", "e" ve "o" gibi seslerin birden fazla harfle karşılanmasından ve
bunların farklı olarak belirtilmesi gerektiğinden kaynaklanan bir zorluktu. Tüm
bunları düşünerek çalışmamızda Yunanca kelimelerin okunuşunu esas aldık ve
kelimenin Yunanca olarak en yakın okunuş şeklini vermeye çalıştık.
12
Bugün İstanbul'da Büyük Karaman isimli bir cadde bulunmakta ve caddenin
bir ucu Fatih Camisi'ne ulaşmaktadır. Küçük Karaman ise yaklaşık olarak Malta
Çarşısı civarıdır. Bu çarşı Fatih Camisi'nin batı tarafının bitişiğindedir.
13 Transkripsiyonunu paylaşacağımız Karamanlıca metinlerde bazı Türkçe ifadeler

yazı diline aktarılırken değişime uğramakta, bazen de yazar tarafından hatalı


yazılabilmektedirler. Biz Karamanlıca metinlerden pasajlar paylaştığımızda,
sözcüklerin sözlüklerde yer alan en doğru şeklini vermeye çalışacak ve bugün
okunduklarında anlaşılabilmelerini amaçlayacağız.
1 4 Evangelinos Misailidis, Temaşa-i Dünya ve Cefakar-Ü Cefakeş, Cild-i Ewel, İstanbul,
Evangelinos Misailidis Matbaası, 1 8 7 1 , s. 1 56- 1 5 7.

------ Anadolulu Ortodoks Türkler ı 19


önemli bir nüfus İ stanbul'a getirilmiştir. Getirilen nüfus içinde
gayrimüslimler de vardır ki, bunlar daha ziyade zanaatkarlardır.
Genellikle Fatih civarında yaşamışlardır. 1 5
Karamanlılar konusunda önemli çalışmaları olan Evangelia
Balta, Karamanlıların "sınırları farklı dönemlerde farklı tanım­
lanan bir bölgenin, geniş anlamıyla Kapadokya'nın sakinleri ol­
duğunu" kaydetmektedir. Karamanlıların yaşadığı coğrafyanın
sınırları kuzeyde Ankara, Yozgat ve Bursa'ya, güneyde Antalya ve
Adana'ya, doğuda Kayseri ve Sivas'a ve batıda Aydın'a kadar uzan­
maktadır. Türkçe konuşan bu Ortodoks cemaat yoğun Müslüman
nüfusa sahip bir coğrafi bölgede, 1 924 yılındaki nüfus mübade­
lesine kadar Türkçe konuşan Ermeniler ve Türkçe konuşan Pro­
testanlarla bir arada yaşamıştır. Bölgede dağınık da olsa, Yunanca
konuşan Ortodokslar da mevcuttur. 1 6

1 5 Yahya Başkan, "Fatih Sultan Mehmet Döneminde Karaman Bölgesinden İstanbul'a


Nakledilen Nüfus", Tarih Dergisi, Sayı: 55, s. 1 08-128.
16 Evangelia Balta, Gerçi Rum İsek De Rumca Bilmez Türkçe Söyleriz, 2. Baskı, İstanbul,
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 201 6, s. 1 1 7- 1 1 8.

20 r SORULARLA KARAMANLILAR -----


Kara manlıların kökeni nedir?
· ------

Karamanlılarla ilgili kaleme alınmış eserlerde, kökenleri ile ilgili


iki görüşün öne çıktığı dikkat çekmektedir. Bunlardan birincisi
daha ziyade Yunanlar tarafından dile getirilmekte ve çoğu kez
Speros Vryonis'in tezlerine dayandırılmaktadır. Bu görüşe göre
Türklerin gelişinden önce Anadolu'da yoğun bir Helen varlığı
söz konusuydu ve Türklerin kendilerini İslamlaştırma eğilimine
karşı asırlar boyunca direnç göstermişlerdi. Ancak Bizans'ın ve
Ortodoks Kilisesinin bölge üzerindeki denetimini kaybetmesi ve
özellikle Osmanlı'nın İ stanbul'u fethiyle birlikte, Anadolu'nun
İslamlaşması kaçınılmaz hfile gelmişti. Süreç içerisinde pek çok
Hıristiyan ekonomik, sosyal ve siyasal sebeplerle İslamiyet'i seç­
mişlerdi. Bu ortamda Anadolu'daki Bizanslı Helenlerin torunları
olan Karamanlılar dinlerini korumuşlar, ancak ilk başlarda Yu­
nanca konuşsalar dahi Selçuklu ve Osmanlı idaresinde kaldıkları
dönemde Yunancayı unutarak Türkçe konuşmaya başlamışlardı. 1 7
Evangelia Balta, Karamanlıların yalıtılmış koşullarda yaşamaları
ve Anadolu'ya yerleşmiş Türk kavimleriyle sürekli etkileşim ha­
linde olmaları sebebiyle Türkçe konuşur duruma geldiklerine iliş­
kin teze dikkat çekmekle birlikte, bu konuda sistemli araştırmaya
dayalı verilerin eksikliğini de vurgulamaktadır. 18
Karamanlıların kökenine ilişkin Türk tezlerine göreyse Balkan­
larda çeşitli tesirler altında kalarak Türklerden Hıristiyanlaşanlar
olmuş, Hıristiyanlaşan bu Türkler, Bizans ve diğer devletlerin or­
dularında mühim hizmetler görmüşlerdir. Hatta Bizans tarafın-

17
Pashalis M. Kitromilidis, "O Ekselinismos Tis Mikras Asias Ke İ İstorikes Katavo­
les Ton Ellinikon Sheseon [Anadolu'nun İslamlaşması ve Türk-Yunan İlişkilerinin
Tarihi Zayıflaması] ", Mikrasiatika Hronika [Anadolu Tarihi], Tomos [Cilt] : 1 6, 1 975,
s. 3 1 8-337; Speros Vryonis, The Decline of Medieval Helenism in Asia Miror and the
Process of İslamization from the Eleventh trough the Fifteenth Century [XI. Yüzyıldan XV.
Yüzyıla Doğru Anadolu' da Ortaçağ Helenizm'inin Düşüşü ve İslamiyetin İlerlemesi], Los
Angeles, University Califomia Press, 1 9 7 1 , s. 452-462; Claudiu Victor Turcitu, İ
Turkofoni Orthodoksi Plithismi Sta Valkania Tu 1 9u Eona, İ Gagavuzi Ke İ Karamanlides
[XIX. Yüzyılda Balkanlarda Turkofon Ortodoks Nüfus, Gagavuzlar ve Karamanlılar], Ba­
sılmamış Doktora Tezi, Ethniko Ke Kapodistriyako Panepistimio Athinon [Atina
Milli ve Kapodistriya Üniversitesi] , 201 7, s. 52.
18
Balta, Gerçi Rum İsek De Rumca Bilmez Türkçe Söyleriz, s. 1 1 9- 1 20.

------- Anadolulu Ortodoks Türkler ı 21


dan İranlılara, Ermenilere ve Araplara karşı Bizans topraklarını
korumak üzere Anadolu'ya geçirilip çeşitli yerlere iskan edilmiş­
lerdir. Hıristiyan Türkler, Bizans sınırlarını Müslüman Türklere
karşı dahi savunmuşlardır. 1 9 Ancak bu Hıristiyan Türklerin Peçe­
neklerin mi, Hazarların ya da Kumanların mı torunları olduğunu
söylemek kolay değildir. 20 Bizans sonrası dönemde ise sadece dini
yönden farklılık gösterdikleri Müslüman Türklerle yaşamaya de­
vam etmişlerdir.21
Gazanfer İbar, Karamanlıların kökenlerinin aydınlatılmasını
zorlaştıran sebepler arasında, bu kültüre dair XIX. yüzyıl öncesi
eserlerin son derece nadir olmasını göstermektedir. 22 Gerçekten
de önceki yüzyıllara ait daha fazla Karamanlıca eser olması ha­
linde, Karamanlılarla ilgili söyleyebileceklerimiz artardı. Bizim
gördüğümüz ana dilleri Türkçe olan Karamanlıların kültürlerinin
ve günlük yaşamlarının Müslüman Türk komşularından farklı ol­
madığıdır. Ancak birtakım özel günlerde ve bayramlarda, Türkçe
ibadet etseler de Ortodoksluğa dair kimi merasimleri de gerçek­
leştiriyorlardı. Bu noktada daha önce ifade ettiğimiz gibi Orto­
doks Patrikhanesine bağlı olmalarının da tesiri vardır. Ancak çoğu
kez Osmanlı'nın diğer Ortodoks tebaasından farklı olduklarının
bilinciyle kendilerini '1\nadolulu Hıristiyanlar", '1\nadolu'nun Hı­
ristiyanları" ya da '1\nadolu'nun Ortodoks Hıristiyanları" olarak
anmışlardır. 23

1 9 Mehmet Eröz, Hıristiyanlaşan Türkler, Ankara, Türk Kültürünü Araştırma En­


stitüsü Yayını, 1 983, s. 3-4; Mustafa Ekincikli, Türk Ortodoks/an, Ankara, Siyasal
Kitabevi, 1 998, s. 98-99.
2° Cami Baykurt, Hıristiyan Türkler, İstanbul, Karma Kitaplar, 2007, s. 85.
2 1 Yonca Anzerlioğlu, Karamanlı Ortodoks Türkler, 2. Baskı, Ankara Phoenix Yayıne­
vi, 2009, s. 1 69.
22 Gazanfer İbar, Anadolulu Hemşehrilerimiz, 2. Baskı, İstanbul, Türkiye İş Bankası
Kültür Yayınları, 20 12, s. 1 05- 1 06.
23 Balta, Gerçi Rum İsek De Rumca Bilmez Türkçe Söyleriz, s. 1 36.

22 � SORULARLA KARAMANLILAR -------


Görsel 1: 1914 yılı Astir almanağında, "Kadim [eski zaman] Kapadok­
ya tarzı telebbüsünü [giyimini] andırır Misthi kisvetlerinden [elbisele­
rinden] " ibaresi ile verilen fotoğraf. Aynı kaynak Misthi'nin bir köy olup
Niğde'nin şimalinde, yani kuzeyinde yer aldığı bilgisini de nakletmektedir.

------ Anadolulu Ortodoks Türkler -123


Kara manlıların yaşamında
Türk kültürüne ait izler var mıdır?
· -------

Karamanlılar, 'J\gios" dedikleri azizlerinin kemiklerine ve ya­


tırlarına büyük saygı göstermişlerdir. Karamanlıların yaşadığı
coğrafyada bölgenin azizlerinin anıldığı yortular, yani bayramlar
gerçekleştirilmiş ve bu özel günlerde azizlerin kabirleri ziyaret
edilmiştir. Bazen kurbanlar kesilirken, çeşitli sunumlar icra edil­
miştir. Bu yortulardan en bilinenleri Agios Mamas, Agia Varvara,
Agios Nikolaos, Agios Haralambos, Agios Georgios ve Agia Mari­
na yortularıdır. Agios Mamas'ın psikolojik sorunları iyileştirdiğine
ve çiftlerin çocuk sahibi olmalarını sağladığına, Agia Varvara'nın
çocukları ve Agios Nikolaos'un fakirlerle öksüzleri koruduğuna,
Agios Haralambos'un leprayı iyileştirdiğine, Agios Georgios'un
köylerin ve köy ahalisinin koruyucusu olduğuna, Agia Marina'nın
ise çocukların soğuk algınlığını atlatmasına yardım ettiğine ina­
nılmıştır. Bazı köylerde yağmur yağması için derede azizlerin ke­
mikleri yıkanmıştır.24
Karamanlıların azizlerine gösterdikleri ilgiyle alakalı zikrettik­
lerimiz, eski Türk toplulukları arasında en köklü ve en eski inanç­
lardan biri olan "atalar kültünü" anımsatmaktadır. Atalar kültü,
ölmüş ataları sayma, onlar için kurbanlar sunma inanç ve gele­
neğidir. Ölen ataların ruhlarının, geride kalanlara iyilik ya da kö­
tülüklerinin dokunabileceği inancı, onlara karşı duyulan minnet,
atalar kültünün temellerini oluşturmaktadır.25 Günümüz Müslü­
man Anadolu halkının evliyaların yattığı yerlere ziyareti de Kara­
manlılarınki gibi aynı külte dayanmaktadır.2 6
Mübadil olarak Yunanistan'a göç etmiş olan Anna Georgia­
di'nin 1 957 yılında kendisi ile yapılan mülakatta naklettikleri, Ka­
ramanlılarda atalar kültünün ne denli derin etkiye sahip olduğunu

24 Vartholomeos İatridis, İ Thriskeftikotita Ton Kapadokon [Kapadokyalılann Dinsel­


likleri], Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Thessaloniki [Selanik], Theologiki Sholi
[İlahiyat Fakültesi ] , 2013, s. 29-38.
25 İbrahim Kafesoğlu, Eski Türk Dini, Ankara, Kültür Bakanlığı Yayınları, 1 9 80, s. 46.
26
Erman Artun, "Türklerde İslamiyet Öncesi İnanç Sistemleri - Öğretiler - Dinler"
http://turkoloji.cu.edu. tr/HALKBILIWerman_artun_inanc_sistemleri. pdf
[Erişim 1 9 . 1 0.20 1 8]

24 r- SORULARLA KARAMANLILAR ------


gözler önüne sermektedir. Nevşehir yöresinden olan Georgiadi,
Agios Georgios'un kemiklerini de beraberlerinde Yunanistan'a
götürdüklerini anlatmıştır. Ancak Yunanistan yolculuğunda de­
nizde geçirdikleri dördüncü gün, son derece sert dalgalara maruz
kalmışlardır. Öyle ki sular, bulundukları gemiyi örtmektedir. Bu
arada beraberlerinde olan papaz, Agios Georgios'un kemiklerini
hatırlamış, kontrol amacıyla geminin ambarına indiğinde azizin
sandukasının ters döndüğüne şahit olmuştur. Sanduka düzeltildi­
ğinde denize sükunet gelmiştir. 2 7
Karamanlılar arasında ağaca çaput bağlama geleneği yaygın­
dır. Genelde çaput bağlanan bu ağaçlar, bir ibadethanenin ya da
aziz yatırının bulunduğu yerlerin önünde yer alan ağaçlardır. 2 8
Nitekim Türklerin inanç sistemlerini ele almış olan Erman Ar­
tun da Anadolu' da hemen hemen her türbenin yanında kesilmesi
yasak bir ağaç olduğunu kaydetmiştir. 29 Ağaçlara çaput bağlama
bütün Türk dünyasında, son derece geniş bir coğrafyada rastla­
yabileceğimiz bir gelenektir. Bu gelenek, ata ruhlarının doğada,
belli nesnelerde var olduğu düşüncesine dayanmaktadır. Türkler
İslamiyet'i kabul ettikten sonra da kutlu sayılan ağaç ve çalılara
adak bağlayarak dilek ve istekte bulunmaktan vazgeçmemişler­
dir. 30 İslamiyet öncesi Türklerde yeri olan "ağaç kültü" Müslüman
Türkler tarafından devam ettirildiği gibi, Hıristiyan Karamanlılar
tarafından da devam ettirilmiştir.
İslamiyet öncesi devirlerde Türkler ağaçları olduğu gibi, bazı
taş ve kayaları da kutsal saymışlardır. Taşları koruyucu ruhla­
rın, tanrısal ve kutsal güçlerin mekanı olarak kabul etmişlerdir.3 1
Türklerin taşlarla ilgili inanışları Orta Asya' daki eski Türk ina­
nışlarına kadar götürülebilir.3 2 Gelverili (Güzelyurtlu) Karaman­
lıların azizlerine adanmış kilisenin girişindeki oymalı taşı, hasta-

27 İ Eksodos [Çıkış], Tomos [Cilt] : 2, Athina, Kentro Mikrasiatikon Spudon [Anadolu


Araştırmaları Merkezi] , 1 9 82, s. 1 42- 1 44.
28 İatridis, agt, s. 44.
29 Artun, agm.
30 Ahmet Gökbel, "Anadolu' da Yaşayan Halk İnanışlarından Çaput Bağlama ve Na­
zar", Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 1, 1 996, s. 1 76.
3 1 Kafesoğlu, age, s . 26.
32 Abdülkadir Kıyak, "Eski Türk Kültüründe Taş-Kaya Kültünün Elazığ'daki Yansı­
maları", Toplum Bilimleri Dergisi, Cilt: 5, Sayı: 10, 201 1 , s. 1 3 1 - 1 3 3 .

------- Anadolulu Ortodoks Türkler ., 25


lıklarının iyileşmesi için üç kerede geçmeleri, 33 eski Türklerdeki
"taş kültünü" anımsatmaktadır. Nitekim Faraşalıların azizlerinin
kendilerini koruması ve hayatlarındaki güçlükleri yenmeleri için
bazı mahallere aziz isimlerini verme adetlerini34 de aynı kültle
ilişkilendirmek mümkündür.
Türkler çok eski dönemlerden beri -Göktürkler de ateşin kut­
sallığına inanıyorlardı-35 ateşin arındırıcı, sağaltıcı, yenileyici ve
canlandırıcı gücüne inanmışlar, günahlardan, kötülüklerden,
şanssızlıklardan ve hastalıklardan kurtulabilecekleri düşüncesiyle
ateş üzerinden atlamışlar, duman içinden geçmişler ya da tütsüler
yapmışlardır. Baharın, doğum ve dirilişin müjdecisi olan Nevruz,
yani Yeni Gün kutlamaları da "ateş kültü" ile ilişkilendirilmiştir.
Öyle ki karanlık ve hastalıklarla geçen dönemin yorgunluğunun
ve sıkıntılarının atlatılabilmesi için Nevruz ateşinden atlama ge­
leneği gelişmiştir. Söz konusu ritüel Türklerde karşımıza sadece
Nevruz'da çıkmayıp, geleneksel kutlamalar ve sosyal eğlenceler
bünyesinde farklı boyutlarda yaşam bulmuştur. Düğünlerde mum
tutma, düğün ve benzer eğlencelerde havaya ateş etme, havai fi­
şeklerle gökyüzünü aydınlatma adetlerinde ateş kültünün izlerini
bulmak mümkündür. 3 6
İsa'nın vaftiz edildiği gün olan ve İ sa'nın doğumundan on iki
gün sonra, 6 Ocak'ta gerçekleştirilen Fota Yortusu [Işıklar Bayra­
mı] 37 akşamı Karamanlılar arasında, büyük bir ateş yakarak üze­
rinden atlama ve külünü kilisede özel bir yere yerleştirme gelene­
ğine rastlanmaktadır. Aynı günün gecesi ruhların huzur bulması
adına komşulara yedi mum da dağıtılmaktadır. Karamanlılar ara­
sında azizlerine mum ya da kandil3 8 yakma geleneği de yaygındır.

33 İatridis, agt, s. 3 1 .
34 Ae, s . 36.
35 Kafesoğlu, age, s. 26.
36 Meral Ozan, "Türklerde Ateş Kültü ve Yeni Gün Anlayışı",
http://www.kulturevreni.com/9-23pdf [Erişim 1 9 . 1 0.20 1 8]
3 7 "Theofania: Ti Yortazume Simera, 6 İanuariu [Theofania: Bu Gün Neyi Kutluy­
oruz, 6 Ocak] "
https://www.newsbomb.gr/eli ada/ekklhsia/story/760 1 20/theofania-ti-gior­
tazoyme-simera-6-ianoyarioy [Erişim 1 9 . 1 0.20 1 8 ]
38 İatridis, agt, s. 32-44

26 � SORULARLAKARAMANLILAR -------
Nikahtan üç dört gün önce damadın evinin yüksek bir mahalline
dikilen direk üzerine fener asılır, çeyiz geceleyin fener eşliğinde
alınır, düğünlere misafirler mum ile davet edilirdi. 39 Karamanlılar­
daki tüm bu adetlerin, Türklerdeki ateş kültünün izlerini taşıdık­
larını söylemek kanaatimizce hata olmayacaktır.
Türk halk inanışlarında kuyruklu yıldız, büyük afetleri ya da
önemli olayları haber vermektedir. Bu haber bazen savaş, bazen
de büyük bir adamın ölümü olabilir. Hüseyin Rahmi Gürpınar
kuyruklu yıldızın yarattığı korkuyu bir romanına konu edinmiş­
tir. 40 Mübadeleyle Yunanistan'a göç etmiş olan Germirli Maria
Porloglu da büyüklerinin kuyruklu yıldızı gördüklerinde haç çıka­
rarak, "Tanrım, iyiye çıkar" diye dua ettiklerini nakletmiştir. Ni­
tekim Balkan ve Birinci Dünya Savaşı'nı, Yunanistan'ın Anadolu
Harekatı, bunu da mübadele ile Yunanistan'a gönderilmeleri iz­
lemiştir. Gesi'den mübadele ile Yunanistan'a gitmiş olan Annika
Haritonidu'nun anlatımından da Karamanlıların kuyruklu yıldıza
olumsuz bir anlam yükledikleri sonucu çıkmaktadır. Haritonidu,
"Bir gün gökte bir yıldız gördük. Sabah görünen yıldız gibiydi
ama kuyruğu vardı . . . Bunun iyi olmadığını söylüyorlardı. 'Savaş
olacak', bazıları da 'açlık gelecek' diyorlardı" demiştir.4ı Benzer
şekilde Sivrihisar'dan Maria Sotiriyu "ay tutulması"na ve bunu
uğursuzluk saydıklarına işaret etmiştir.42
Karamanlılar pehlivanlık ve cirit gibi oyunları düğünler dahil
olmak üzere gerçekleştirdikleri eğlencelerde oynamışlardır. Ö r­
neğin Agios Konstantinos ve Eleni yortusunu cirit oynamak için
vesile görmüşlerdir.43 Düğünleri ve düğün adetleri de Müslüman
komşularınınkinden pek farklı değildir. Gelin hamamı ve damat
tıraşı gerçekleştirilmekte, çalınan tef eşliğinde kaşıklarla oynan­
makta, damat evinin damına hakanlığın sembolü olarak kırmızı
bayrak asılmakta, gelinliğin sembolü olarak gelinin yüzü kırmızı

39 Nevşehir Mekteplerinin Dersaadet Eforyasının Yüzüncü Sene-i Devriyesi 1820-1920,


Dersaadet, Anatoli Matbaası, 1 920, s. 1 08-109.
40 Mehmet Şahin, "Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın 'Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdi­
vaç' Romanında Türk Halk İnançları / Halk Sufizmi", Studies Of The Ottoman
Domain, Cilt: 7, Sayı: 13, 201 7, s. 1 74.
4 1 İ Eksodos [Çıkış], s. 83-93.

42 Ae, s. 20.

43 İatridis, agt, s. 34.

------- Anadolulu Ortodoks Türkler � 27


pullu bir örtü ile örtülmektedir. Gelin ve damadın başı üzerinden
leblebi, buğday ve küçük paralar atılmaktadır.
Karamanlılarda doğan bebeği tuzlamak ve onu kötü ruhlardan
korumak amacıyla tütsülemek geleneği var olmuştur. Ayrıca be­
beği nazardan korumak amacıyla yatağına sarımsak ve mavi bon­
cuk asmışlardır. Karamanlı çocuklar çelik, aşık, körebe, hoplamaç,
saklambaç ve beş taş gibi oyunlar oynamışlardır. Karamanlı ka­
dınlar saçlarını belik şeklinde örüp, uçlarına saçlık denilen sik­
kelerin dikildiği renkli şeritler bağlamışlardır. Topuklarına kadar
uzanan gömlek, üzerine yanları açık arşın entari, kırmalı fistan, üç
etek, sıkma, salta denilen yelek, oyalı yazma, çember, yapık, dizlik
denilen şalvar, kuşak ve nalın giymişlerdir. Erkeklerin kıyafetleri
ise gömlek, şalvar, yelek, kuşak ve çarıktan ibaret olmuştur. Ka­
ramanlılara ait her evde tandır bulunmuş, tarhana ve mercimek
çorbası, mantı ve bulgur pilavı pişmiştir. 44

44 Anzerlioğlu, age, s. 1 85 - 1 9 3 .

28 � SORULARLA KARAMl<NLILAR ------


Koromonlılordo kadının yeri nedir?
· -------
Karamanlılarla yapılan mülakatlar neticesinde ortaya çıkmış ve
Karamanlılar tarafından üretilmiş olan eserler, kadının yerine dair
pek çok ipucu vermektedirler. Ö rneğin Anzerlioğlu'nun eserinde,
damadın evine gelen Karamanlı geline bir oğlan çocuğu verildiği
ifade edilmiştir. Bu, gelinden bir oğlan çocuğunun beklendiğini
gösteren bir harekettir ve pek çok Türk ailesinde var olan soyun
erkek çocukla devam edeceği anlayışıyla ataerkil toplum yapısını
yansıtmaktadır. Aynı eserde Kayseri Çukur köy kökenli bir Kara­
manlı olan Sultan Aslanoğlu bir gelinin neler yapması gerektiğine,
"Gelin oldu muydu kaynanaya, kaynataya, eltiye söylemezdik . . .
Zabanan [sabahleyin] kalktımıydı elimize bir desti alırdık, peşgi­
ri omuzumuza atardık, ellerine su dökerdik, o elini yurdu, öteki
elini yurdu. Elti elti elini öperdi . . . Bir misafir geldimiydi, gidecek
vahıt [vakit] , yatacak vahıt ayaklarını yurduk . . . Kaynata, kaynana
döşeğe girmeyincik gelin girmeceğiydi döşeğe . . . " sözleriyle ifade
etmiştir. Aslanoğlu bir kadının aile büyükleri yanında çocuğunu
tam anlamıyla sevemediğine ise " Ölen gızım güccüğüdü, yeni
yürüyordu . . . Şorada babamın evi . . . Çocuğu aldık geliyok. Babam
arkasında ben önündeyim. 'Gel yavrum gel,' dedim. Kaynanam da
şurda soruduyor [somurtuyor] . 'Utanmıyon mu babanın yanında
yavrum demeye,' dedi. Sevemiyodun çocuğu . . . " cümleleri ile işa­
ret etmiştir.45 İ atridis Karamanlıların 1 4 Eylül'de gerçekleştirdik­
leri bir yortuyu anlatırken, evin bahçesine bir masa hazırlandığını
ve Kapadokya toplumunda adet olduğu üzere kadınların ayakta
erkeklerine hizmet ettiklerini kaydetmiştir. 46
1 888 yılında yayımlanmış olan Karamanlıca Terakki47 dergisin­
de yer alan "Kaynanaya Hoş Görünmek" manşetini taşıyan yazı,
üst satırlarda vermiş olduğumuz Sultan Aslanoğlu'nun anlatıları­
nı destekler niteliktedir. Yazıda eşini seven bir kadının kendisini
kayınvalidesine sevdirmek, onun muhabbetini kazanmak, "tekdi­
rini [azarlamasını] iltifata çevirip sert çehresini daim güleç kıl-

45 Anzerlioğlu, age, s. 1 87- 1 89 .


46 İatridis, agt, s . 29.
47 Karamanlıca basın organları üzerindeki tarihler Julius takvimine göredir. Biz de
dipnotlarda gazetelerin üzerinde yer alan tarihi kullanacağız.

------ Anadolulu Ortodeks Türkt.,.. � 29


maya çabalamak" zorunda olduğu ifade edilmiştir. Öyle ki kadın­
lar kayınvalidelerinin ufak tefek kusurlarını görmezden gelmeli,
"münasebetsiz" hallerine sabretmeli ve kayınvalideleri hakkında
kötü söz etmemelidirler. Yazıya göre kayınvalide yanında kadının
eşiyle fazlaca ilgilenmesi hoş olmadığı gibi, çocuğuna düşkünlük
göstermesi de hoş değildir.48 Terakki'deki bu yazıdan çeyrek asır
sonra yayımlanmış 1 9 1 4 yılına ait Astir [Yıldız] almanağında49
dahi sabrın en fazla kadınlara yakıştığının söylendiği görülmekte­
dir. Yazıya göre: "Sabırlı bir kadın ailesinin cevahiridir, çünkü sab­
rı ile zevcinin her titiz tabiyetlerine katlanarak, onun zihninde do­
laşan iş zımnında meşgul noktalarında muavenet [yardım] eder.
Çocukların tecevüzlüğüne katlanarak onları tatlı tatlı kullanarak
çok fenalıkların önünü beri alır. İhtiyarların çeşit titizliklerine ta­
hammül eder, hizmetçilerini sabırla kullanır ve hastanın başın­
da sabrı ile candan çalışarak tatlı ve usul muamele ile bulunarak
onun ağrılarında tesellici olarak ferahlandırmaya çalışır." Yazının
devamında kadına güzelliğin Allah tarafından hırslanarak bozsun
diye verilmediğinin altı çizilmiştir. 50

Görsel 2: Geleneksel giysileri içinde Karamanlı hanımlar.

48 "Kaynanaya Hoş Görünmek", Terakki, 1 5 Haziran 1 888, s. 36-37.


49 Bir almanak olsa da Astir'in asıl ismi Mikrasiatikon İmerologion O Astir [Yıldız
Anadolu Takvimi] şeklindedir.
50 Ek. P. Dayoglu, "Sabır", Mikrasiatikon İmerologion O Astir [Yıldız Anadolu Takvimi],

1 9 1 4, s. 25 1 -252.

30 � SORULARLA KARAMANLILAR -------


Karamanlıca basın organlarına göre
kadınlarda olması gereken vasıflar nelerdir?
· -------
Karamanlıca basın organlarında evlenmeyi tavsiye eden yazılar
kaleme alınmıştır. Terakki'deki Arhaggelos imzalı böyle bir yazı­
da bekarlığın kişiyi yirmi sene evvel, dulluğun ise daha önce yaş­
landırdığına dikkat çekilmiş, evlenmek her belanın defi için şart
görülmüştür. Evliliğin suç işlemeyi, cinnet geçirmeyi ve intiharı
önlediğine dikkat çekilmiştir. Öyle ki evlenmek kişinin ömrünü
uzattığı gibi, memleketin de kuvvet ve kudretini artırmaktadır.5 1
Aynı basın organında, aynı başlıkla verilen bir başka yazıda ise na­
sıl bir kadınla evlenilmesi gerektiği işlenmiş ve "göğsü imanlı, sa­
liha, namuslu bir kadına malik olmanın" önemine işaret edilmiştir.
Yazının yazarı Gavriilidis'e göre seçilecek eş, kocasına muhabbet
edebilecek türden olmalıdır. Bu da kadının hoşlukta, malda ve
asaletinde kocasına denk olmasıyla mümkündür. Kadın terbiyeli
ve doğurgan olmalıdır. Zira evlenmekteki asıl maksat evlat sahi­
bi olmaktır. Malı çok olan kadın kocasını "minneti altına almaya
çalışacağından" dolayı, malı çok olan kadınla evlenilmemelidir.
Nadide derecede güzel olan ve çok talep edilen kadınla evlenmek
de sakıncalıdır. Yazıda dul kadınlarla evlenmek konusunda farklı
görüşlere yer verilmiştir ki, burada eski eşin hatırlanma ihtimali
üzerinde durulduğu dikkat çekmektedir. 52 İlginçtir ki İ atridis de
Karamanlılarla ilgili tezinde dul kadınların, hatta bazı bekarların
rahibe hayatını seçtiklerini kaydetmiştir.53 Rahibe hayatını seçmiş
bekar kadınlar, muhtemelen evlenme yaşı gecikmiş kızlardır.
1 886 yılında Anatol Ahteri [ŞarkiAnadolu Yıldızı] gazetesinde bir
kadında olması gereken özellikler hilmiyyet [yumuşak huyluluk] ,
sabır, tahammül, ismet [masumluk] ve sükı1t, kendisiyle evlatları­
nın elbise ve nafakalarını hazırlamaya dönük gayret ve çalışkanlık
olarak zikredilmiştir. Öyle ki evlenilecek kızın "güzel piyano çal­
mayı, iyi raks etmeyi, parlak resimler tersim etmeyi, güzel şarkı­
lar terennüm etmeyi" bilmesine gerek yoktur. 54 1 9 1 3 yılında Aktis

51 Arhaggelos, "Teehhül Edin, Evlenin", Terakki, IS Mayıs 1 888, s. 1 1 .


52 Gavriilidis, "Teehhül Etmek, Evlenmek", Terakki, 30 Haziran 1 888, s. 52-53.
53 İatridis, agt, s. 43 .
54 "Zevce", Anatol Ahteri, 8 Eylül 1886, s. 25-26.

------ Anadolulu Ortodoks Türkler ı 31


dergisinde Kamalakidis isimli yazar da kadında aranması gereken
özellikleri namus, hilmiyyet ve nezaket olarak sıralamış, kadının
güzelliğinden dolayı mağrur olmaması gerektiğine temas etmiş­
tir. Ancak Kamalakidis kadında aranacak vasıflar arasına, kadının
"umumun terahhum [acıma] ve şefkatine mazhar olabilmesi" için
bir de saflığı eklemiştir. Kısaca Kamalakidis'e göre kadının fazla
akıllı, fazla atik olmasına gerek yoktur. 55 Bu noktada dikkatimizi
çeken bir hususu zikretmemiz gerekmektedir. Karamanlıca basın
organlarında erkeklerin eşlerinde aramaları gereken özellikler ve
nasıl bir eşle evlenmeleri gerektiği teması işlendiği halde, evleni­
lecek erkekte olması gereken vasıflar ve kızların nasıl bir erkekle
evlenmeleri gerektiği hiç işlenmemiştir. Kanaatimizce bunu, kız­
lara eşlerini seçme hakkının verilmediği şeklinde yorumlamak da
mümkündür.
1 888'de Terakki'de gençlerin eş seçerken ailelerine danışmaları
gerektiği vurgulanmıştır. 56 1 890 yılında Anatoli, "kızlarımızı gözle­
rini açmaksızın henüz 1 2- 13 yaşında iken everiyoruz ve cihet cihet
mazarratlara [zararlara] sebep oluyoruz" demiştir.57 1 9 1 4 yılında
Aktis ise Karamanlıların erkek çocuklarını 1 8-20, kız çocuklarını
ise 1 6- 1 7 yaşına gelince evlendirmelerine eleştirel yaklaşmıştır.
Çünkü gerek erkek gerekse kız, hala çocuk olduklarından ve evlilik
için gerekli maddi ve manevi vasıflara sahip olmadıklarından dola­
yı "mevsimsiz kopmuş bir meyve gibi az bir zaman içinde sararıp
solacaklardır". Yazıda Anadolu' daki anlayış, " . . . ekseri yirmisine
varmış kızlara kartlaştı ve yirmi beş kemaletindeki erkeğe evlen­
me çağı geçti diyorlar" cümlesi ile anlatılmıştır. Oysa erkekler için
yirmi beş, kızlar içinse yirmi yaşa gelene kadar sabretmek gereği
vardır. Diğer taraftan Aktis'te, izdivacın başlıca üç sebeple yapıldı­
ğına dikkat çekilmiştir. Bunlardan birincisi sevda neticesidir. İkin­
cisi ittifak ve üçüncüsü ihtiyaç neticesidir. Birinci sebeple evlilik
yapacakların daha mutlu olacakları "Her iki tarafta mevcut olan
samimiyet kendilerini bahtiyar, mutlu ve her felakete istikamet­
le mukavemet edebilir kılar. Birbirlerine muavin olarak dünyanın
meşakkat [lerine] . . . göğüs gererek, her meselede galip gelirler ve

55 N.İ. Kamalakidis, "Kadınlar Aleminden'', Aktis, 2 1 Şubat 1913, s. 52.


56 Gavriilidis, agm, s. 53.
57 "Mekteplerimizde Islahat", Anatoli, 27 Eylül 1890, s. 1.

32 r- SORULARLA KARAMANLILAR ------


hiçbir şeye mağlup olamazlar" cümleleri ile anlatılmıştır. İttifak
neticesi gerçekleşen izdivaçlar bir dereceye kadar uygun görülür­
ken, ihtiyaç neticesi olanlar "mezmum [kötü] " addedilmiştir.58
1 9 1 4 yılı Astir almanağında kadınların bilmesi gerekenler mad­
deler halinde sıralanmıştır. Bunlar "dikmek, yemek pişirmek, il­
tifatkar olmak, tembellikten içtinap etmek [sakınmak] , sabahtan
erken kalkmak, sır saklamak, itaatli olmak, ruhlu ve neşeli olmak,
yalnız icap ettiği vakit söylemek, çocuklarını görüp gözetmek,
huylarına hakim olmak, nazlı olmamak, mağazalarda dolaşma­
mak, merhametli olmak, ailelerinin sevinci olmak, hanesinin çiçe­
ği olmak, romanlarla iştigal etmemek [uğraşmamak] , iyi yürekli
olmak, değerli zevç intihap etmek, her hususta cesaretli olmak,
zevcinin istinadgah [dayanağı] ve kuvveti olmak, ömrünün mak­
sadı yalnız tekemmül [olgunlaşmak] olduğunu bilmek"tir.59
Üst satırlarda yer alan kadının romanlarla uğraşmaması gerek­
tiğine dair yaklaşım, 1 87 1 yılında yayımlanan Misailidis'in Te­
maşa-yi Dünya ve Cefakar-Ü Cefakeş isimli kitabında da, " . . . Nisa
[kadınlar] taifesi daima dişehlilerin [kadınların] hüsn-ü terbiyesi­
ne dair kitaplar mütalaa [tetkik] ederek, edebiyatı ihlal edici fena
hikayelerden (mithistorimalardan [romanlardan] ) sakınmalı­
dır . . . " cümlesi ile ifade edilmiştir. 60 Maddeler arasında kadınların
mağazalarda dolaşmaması gerektiği tavsiyesi de dikkat çekmekte­
dir ki, Aktis dergisindeki pek çok yazıda kadınların moda tutkusu
eleştirilmiş, ahlak sahibi kadınların "ahlaksızca elbiseler" giyme­
yecekleri ve erkeklerin bin zorlukla kazandığı paraları insafsızca
harcamayacakları üzerinde durulmuştur. 6 1 Yine Aktis'e göre fazi­
let elbisede olmayıp, onu giyen şahıstadır. Kadınların, Sokrat'ın
eşinin "Benim süsüm zevcimin faziletidir" sözünü hatırlarından
çıkarmamaları gerekir. 62
Karamanlılar " . . . Dünyada mezhep zai olsa, dişehlilerin [ka­
dınların] kalbinde bulmak lazım gelir . . . " 63 düsturuna inanmışlar,

58 "Esrar-ı Aile", Aktis, 23 Ocak 1 9 1 4, s. 446.


"Kadınlarımız Ne Öğrenmeli ve Ne Bilmeli", Mikrasiatikon İmerologion O Astir
[Yıldız Anadolu Takvimi], 1 9 1 4, s. 10 1.
60 Misailidis, Temaşa-yi Dünya ve Cefakar-Ü Cefakeş, Cild-i Ewel, s. 94.
6 1 "Moda ve Kadınlar", Aktis, 12 Haziran 1 9 1 4, s. 600.
62 N.İ. Kamalakidis, "Kadınlar Aleminden", Aktis, 3 Temmuz 1 9 1 4, s. 623 .
63 Misailidis, Temaşa-yi Dünya ve Cefakar-Ü Cefakeş, Cild-i Ewel, s. 52.

------ Anadolulu Ortodoks Türkler 1 33


Another random document with
no related content on Scribd:
Mysterious Passes over the Concealed Candle are Made and Its Color
Announced
The performer hides a small compass in his palm. It is held in
place by a wire clip, gripped between the second and third fingers
near the knuckles. A wave of the hand over the tube containing a
candle will affect the compass if any candle other than the white one
is used. Its needle will vibrate when approaching the concealed
magnet, and by determining quickly the position of the magnet, the
color may be announced.
Those who offer guesses usually insist that some electrical device
is used.
Desk Slide in Top of Drawer
Placing a lock lid in the top of a desk drawer provided a writing
board and also gave privacy to the drawer, as shown in the sketch.

The Lid Provides a Writing Slide and Gives Privacy to the Drawer

A lady’s desk in a nicely furnished room was used for the


telephone and as the desk was often locked there was no place on
which to rest the instrument or to take notes. The drawer lid, locked
with a chest lock, proved effective. The lid may be moved back so as
to expose the contents of the drawer. It was finished to match the
desk.—Contributed by Victor Labadie, Dallas, Tex.
Repairing a Broken Fly-Screen Frame

Sheet-Metal Braces Used on a Loose Window-Screen Frame to Make It Rigid

An old broken fly-screen frame was made quite rigid with the use
of metal braces, cut as shown and fastened with nails to each
corner. The brace was cut from sheet metal, and the edges A and B
were cut and bent at right angles to the main part, with their extreme
edges bent over the frame. These were sufficient to make the frame
as rigid as a new one.
Raising the Temperature of a Room
The temperature of a room may apparently be raised several
degrees with the same expenditure of heat, and greater comfort will
result by the application of a simple principle. In summer a moist day
seems warmer than a dry one though the thermometer registers the
same. By permitting steam to escape from a radiator or keeping a
kettle boiling on the stove, the air is moistened and feels warmer.
A Carbon Electric Water Heater
The water heater illustrated is for use on a 110-volt circuit without
added resistance. It consists of two electrodes which are immersed
directly in the water; and while it is not as artistic as the usual
nickelplated heater, it is usually more economical and has the
distinct advantage that it cannot be burnt out. It may be made as
rapid in action as desired, is inexpensive and very convenient where
water is required for experimental or industrial purposes.
For the electrodes, procure two ¹⁄₂-in. uncoppered carbons, and
drill a hole in the top of each of these so that feed wires can be
attached. The handle is shaped from a piece of hard wood. The
lower end is hollowed out half round at either side, so that the
carbons will fit in snugly. Four small holes are then drilled through
from side to side for binding wires, and a large hole is made in the
center for the feed wires. Two smaller branch holes are then drilled
to join the center hole, so that the double feed cord may be branched
out to reach both electrodes. The outer edge of the handle is neatly
rounded off and boiled in paraffin so as to render it impervious to
moisture.
Remove sufficient insulation from the feed cord to make a good
connection with the carbons. Fish the wire through the handle from
the upper end. Pull each of the two ends pretty well through, so that
they can be securely threaded into the holes previously made in the
carbons. Have the latter quite hot and run in as much solder as
possible, forcing it in with the end of a match as it becomes plastic.
Remove all traces of the flux, and paint the connection with some
melted pitch, taken from the top of a discarded dry cell. The feed
cord may then be pulled up tightly, which will draw the carbons in
place. They are then bound by threading through several strands of
copper wire. If the holes in the wood are slightly countersunk, and
two small grooves filed around each carbon at the right places to let
the holding wires in, the binding feature may be disposed of very
neatly.
In some localities the water is so free from all mineral salts that it
will not carry the current freely, which means that the electrodes
must be placed closer together, or else a small pinch of common salt
may be added to the water. Although, in sterilizing instruments,
boiling eggs, or something of that sort, this would be of no
advantage, the salt greatly hastens the boiling.
Preventing Looseness of Drawer Handles

Drawer handles frequently become loosened and sometimes


cause further annoyance by falling to the floor or becoming lost,
because the bolt fastening, as shown in the sketch, is not secure.
This may be avoided by inserting a rubber band between the head of
the bolt and the drawer front. When the knob is drawn up tightly the
pressure of the rubber band prevents it from becoming loosened.—
Contributed by O. F. Germaine, Akron, Ohio.
An Electrical Dancer
The modification of the well-known mechanical dancer shown in
the illustration is based on the principle of the electric bell. While the
amusing antics of the mechanical dancer are controlled by the hand,
the manikin shown is actuated by the electromagnet.

When the Contact is Made the Figure Dances


The mechanism is contained in a box. It consists of an
electromagnet with a soft-iron armature carried by a spring. A wire
from the battery goes to the magnet. The other terminal of the
magnet connects with the armature spring at L1. The spring is bent
at a right angle at its other end, L2, and carries a platform, L3,
strengthened by a smaller disk underneath. The dancer performs
upon this platform.
A contact spring, S, is carried by the armature spring. A contact
screw, C, is adjustable in its contact with the spring S. A wire runs
from the contact screw to the binding post B, to which the other
battery wire is connected.
The current keeps the platform in constant vibration, causing the
dancer to “dance.” By means of the screw C, the action of the
current may be varied, and the “dancing” will vary correspondingly.
The figure is made of wood with very loose joints and is
suspended so that the feet barely touch the platform.—Contributed
by Edward C. Connelly, Wilkesbarre, Pa.
Child’s Swing Built of Pipes in Narrow Space

This Substantial Swing Guards the Youngsters from Injury by Brushing


against the Brick Walls

A narrow space between two city houses was used to erect a


swing, as detailed in the illustration. A piece of 2-in. iron pipe, A, was
cut 1 ft. longer than the space between the walls. Two pieces of 2¹⁄₂-
in. pipe and a 2¹⁄₂ by 2¹⁄₂ by 1¹⁄₄-in. tee, as shown in the detail, was
slipped over the 2-in. pipe, which was built into the walls. A 1¹⁄₄-in.
pipe, B, 20 ft. long, bent as shown, was joined to the tee, and a seat,
C, was attached. The construction of the seat is shown in detail,
being fixed to the wooden part with washers, nuts, and a threaded
nipple, D. A cushion and a removable safety bar, E, were also
features. This swing is safer than one of rope, and will stand much
greater wear.—James N. Reed, San Francisco, Calif.
Door Bumpers Raise Height of Chair
Four wooden door bumpers, of the rubber-tipped knob type,
fastened to the lower ends of the legs of one of the kitchen chairs,
make an almost indispensable high chair, which will bring the table
work to a more comfortable height than the ordinary chair does. The
young child also will appreciate such a chair at the dining table.
When it is no longer needed, the knobs can be unscrewed quickly.—
J. E. McCoy, Philadelphia, Pa.
A Homemade Hawaiian Ukulele
By S. H. SAMUELS

T he one-string banjo, the cigar-box guitar, and similar vaudeville


favorites are giving way to the tantalizing ukulele, and the home
mechanic, to be up to date in his musical craftsmanship, must fall in
line. The size of this instrument makes it especially suited to the
cigar-box type of body construction, as detailed in the several
sketches and shown in the photograph reproduced. This neat
ukulele was made at a cost of 30 cents, by careful selection of
materials from the shop scrap stock.

This Cigar-Box Ukulele Cost the Maker 80 Cents, and Affords Him the
Pleasures of a More Expensive One

A cigar box of good-quality Spanish cedar, about 2¹⁄₂ by 6 by 9 in.,


as shown in Fig. 1, is used for the body. Remove the paper carefully,
so as not to mar the surface, soaking it if necessary. Take it apart,
and if the nail holes are too numerous, or broken out, trim off the
edges. Fit the parts of the body together, as shown in Fig. 2, the top
and bottom pieces resting against the side and end pieces, and the
latter between the sides. Cut the 2¹⁄₂-in. hole in the top piece, as
shown, 3³⁄₄ in. from the neck end. To reinforce the body make strips
A, ¹⁄₄ in. square, and fit them to be glued into the corners at the top
and bottom. Make strips B, ¹⁄₄ by ⁵⁄₈ by 4¹⁄₂ in., and glue them under
the top and on the bottom as indicated in Fig. 2. The final
assembling and gluing of these parts, using animal glue, should be
done after the bridge C is in place, and the other parts are made.
The bridge is of hard wood hollowed underneath the notched edge,
as detailed, and is fitted with a metal string contact.

Fig. 1 Fig. 3
Fig. 2

To Keep in the Fashion in His Musical Craftsmanship, the Home Mechanic


may Make a Cigar-Box Ukulele as Detailed

Spanish cedar or mahogany is suitable for the neck, detailed in


Fig. 3. A single piece is best, but the extension for the pegs and the
wider end at the body may be joined and glued to the main portion of
the neck. Dowels should then be used to reinforce the joints. The
outline of the parts of the neck are shown in detail in Fig. 3. In the
sectional view at the right, the shape of the neck at the thinnest and
thickest parts is shown by the two upper curved, dotted lines. The
nut D is made of mahogany, walnut, or other hard wood, the grain
extending lengthwise, and the notches for the strings spaced as
shown.
The making and spacing of the frets must be done very carefully.
They are of aluminum, brass and other metals being suitable also.
Make the frets ¹⁄₁₆ by ³⁄₁₆ in. and cut grooves ¹⁄₈ in. deep for them.
The spacing of the frets is determined as follows, a standard
practice: The distance from the metal string-contact on the bridge to
the nut should be measured carefully. The first fret, near the head, is
¹⁄₁₈ of this distance from the nut, the total length being in this
instance, 13 in. The second fret is set ¹⁄₁₈ the distance from the first
fret to the bridge; the third, ¹⁄₁₈ from the second fret to the bridge, etc.
The frets must fit tightly in the grooves, requiring no special
fastening. The tuning pegs may be bought or made.
In assembling the parts, fasten the end of the body to the neck,
with glue, reinforced by screws. Set its upper edge parallel with the
fingerboard, and so that the latter is flush with the top of the body,
when fitted to it. Assemble the body, without the top, gluing it to the
end, fixed to the neck. When this portion is thoroughly dried, fit the
top into place finally, and glue it. The whole construction is then
cleaned, sandpapered, stained, and shellacked or varnished. The
stringing of the instrument is simple, and the strings may be
purchased in sets.
Homemade Suitcase Extension

A handy addition to the traveler’s equipment is a suitcase


extension that may be removed when not in use, and folded
compactly, inside of the suitcase if desired. This latter feature is
provided for by arranging the extension to be folded vertically at the
middle. Heavy leather, cloth board covered with strong linen, or
canvas of a suitable color may be used. If cloth board is used it
should be cut the size of the side of the suitcase, and smaller
sections hinged to it at the folds. The leather need not be reinforced
if it is fairly strong. Cut the leather at A, B, C, and D, and arrange it to
be folded on the dotted lines. Rivet guides for the straps, as at E. Fit
the corners with buttons or snaps F, which are locked in position
when the extension is in use. The device slides over the suitcase
and may be drawn tightly against it when empty.—R. S. Matzen, Fort
Collins, Colo.
Putty Deadens Glossy Surfaces in Photography
Attempts to make “close-up” photographs of machinery, or highly
polished objects, often fail because the reflection of light upon the
bright surfaces causes a blur in the photograph. Some
photographers use putty to deaden the gloss. A lump of putty is
rubbed over the surface gently where a brilliant reflection is visible,
or the entire surface is rubbed so that it presents an even, dead
finish on the ground glass of the camera, when focusing.—Ralph W.
Tillotson, Erie, Pennsylvania.

You might also like