Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 5

PORTRE FOTOĞRAFI

Bir şeyi görsel olarak tanımlamaktır. İç dünya, zaman, mekana dair bilgi verir. İzleyiciyle
başarılı iletişim kurmak için göz teması gerekir.

Fayyum Portre, 1-3 yyda mısırda ölen kişinin 7-30 yaş arasındaki halinin tahta zemine portre
olarak yapılması ve mumya ile gömülmesi. İkona 5-6 yyda kilise duvarına, tavanın yapılan
idealize edilmiş portrelerdir.

Rönesans dönemi paraya portre resim koyma vardır. Barok döneminde geleneksel olmayan
kompozisyonlar vardır. Rembrandt, renkten çok ışığın ressamıdır. Dramatik aydınlatma,
gölgelerin ve aydınlıkların bir arada olmasıdır.

Neoklasizm dönemi, barok ve rokoko karşıtıdır. İdealize edilmiş kahramanlık hikayeleri


vardır. Realizm dönemimde idealleştirme yoktur. Sıradan insanlar oldukları gibi resmedilir.

Fotoğraf Sonrası

Kübizm, soyut sanat akımı ile göründüğü gibi resmedilmez. Picasso Velazquez’in “Les
Meninas” eserini taklit eder. Velazques, saray fotoğrafçısıdır, sanatçı kendini de resme dahil
eder. 3 boyut algısı vardır.

Portre fotoğrafı, estetik, kültürel, ideolojik, sosyolojik ve psikolojik olmak üzere karmaşık bir
dizi etkileşimin bulunduğu bir alandır.

Portreler kişiye “böyle görünüyorsun” der. Portre, aristokratların prestij kaynağı olup belli
kesimler çektirir. Ancak herkesin ulaşabileceği lükstür.

Portre fotoğrafları her yerde, paraların üstünde, kimliklerimizin üstünde, resmi belgelerde,
okul yıllıklarında, düğün albümlerinde, aranıyor afişlerinde…

Portre, fiziksel benzerlik üzerine kurulan mimetik (taklide dayalı) bir sanat formudur.

Alan Sekula için portre, burjuva benliğin törensel sunuşudur. Portre benliğimizi temsil ediyor
ve bu temsil sanatsal uylaşımları aşarak resmi kabul görüyor. Portrenin iki yüzü: Saygınlık /
Baskı ve Denetim Aracı. Portreler, temsil ettiği krallar, devlet başkanları, diktatörler
aracılığıyla iktidar aygıtının, devletin de sembolü olarak iş görüyor.

Portrenin bileşenleri:

 Yüz (Yüz ifadesi ve saç gibi ayrıntılar)-Kişisel görünüm


 Poz-Tavır ve Tutum, “Terbiye”
 Giyim-Toplumsal sınıf cinsiyet, kültürel değerler ve moda
 Konum-(ya da arka plan düzenlemesi)-Fotoğraftaki kişinin içinde olduğu toplumsal
manzara

Erken dönem stüdyo portrelerinin kökeninde yağlı boya resim geleneği yer alır. Portre
fotoğraflarının stüdyoda çekilmesinin altında teknik gerekçeler bulunuyor. Uzun pozlama
sürelerinden dolayı modelin başucunu sabit tutmasını sağlayacak aletler kullanılıyor ya da
yaslanması için çeşitli dekorlar bulunduruluyor. Stüdyolarda burjuva iç mekanını yansıtan
dekorlar kullanılıyor.

19.yyda portrecilik giderek artan bir talep görmüştür. Fotoğraf resmi anlamda hükümetler ve
resmi kurumlar tarafından bireysel kimlik damgası ve otoritesi olarak kullanılacaktır.

Portre fotoğrafı geliştirildiği 19. yy. şartlarında fizyognomi ve frenoloji gibi fiziksel
özelliklerden yola çıkarak kişinin karakterini, suça yatkınlığını tahmin etmeye çalışan sözde
bilimlerin ilgi alanına giriyor. Bilimsel nesnellik sunan bir araç gibi kullanılıyor. Orta Sınıf,
portre fotoğrafı çektirir ve kendisine alır ama işçi ve suçlunun portre fotoğrafını devlet çeker
ve el koyar.

Francis Galton için fotoğrafın insan gözünün ötesini görebildiği düşüncesi, O’nun kurumsal
düzenleme ve insan tiplerine göre arşivleme ve sınıflandırma işlemi için kullanılmasıdır. 1883
tarihli insan becerileri araştırması kitabında suçluların, hayat kadınlarını, tüberküloz
hastalarının fotoğrafları bulunur. Temel amacı anormal insanların görsel arşivini yapmaktır.
Hem tıbbi hem de toplumsal anlamda anormal insanlar. Galton kompozit fotoğraflar
oluşturur. Öjenik kavtamını formüle edendir. Öjenik, iyi ırktan gelen insanların yine iyi ırktan
gelenlerle evlendirmektir. Galton, fotoğrafı bu amaç için kullanmıştır.

POST MERTEM FOTOĞRAFLAR

Ölüm sonrası özellikle çocukların fotoğraflarının çekilmesi 19.yy İngiltere’sinde gelenek


haline geldi. Nedeni ise bu dönemde çocuk yaşta ölümlerin çok yaygın olmasıydı.
Hayattayken çekilmiş fotoğrafı olmayanların anı olarak saklamak için fotoğraflanmasıdır.
Buna rağmen fotoğraf çektirmek halen pahalı idi.

BUGÜN
İlk portre fotoğrafçıları, Amerikan Mathew Brady, Fransız Nadar ve Alman August Sander,
portre fotoğrafçılığını kültürel arşiv oluşturmaya yarayacak belge üretmek olarak
görüyorlardı.

August Sander

Bireyin toplumsal resmedilişine adanmış portreciliktir. 20.yyın ilk yarısında Almanya’nın


çeşitli bölgelerinde geniş çaplı portreye dayalı belgesel çalışması yapar. Mekansal olarak
adlandırabileceğimiz portrelerinde Alman halkını oluşturan toplumsal sınıfları, küçük meslek
gruplarını, köylüleri, kentlileri, askerleri vs. Alman toplumunun bütün bir toplumsal profilini
fotoğraflamıştır.

Bireyden yola çıkarak toplumun fotoğrafını çekmeyi amaçlıyordu. Onun fotoğraflarındaki


bireylerin tek başına önemi yoktu. Bu bireyler, ait oldukları toplumsal katmanı, sınıfı, meslek
grubunu yansıtıyorlardı.

Fotoğraf, bireyin tarih ve kültür içinde nasıl biçimlendiğini görmek, bunun üzerinde çalışmak
ve belgelemek için bir araçtı. Sander’in çalışması “Zamanın Özellikleri” bir portre arşivinden
oluşuyordu ve Weimar Almanyasının görsel arşivi niteliği taşıyordu.

İç ve dış mekanda fotoğrafları vardır. Mekansal portrelerdir. Fotoğraflar anlık gelişmemiştir.


Fotoğraf için önceden görüşülmüştür.

Sander’in arşivi karşılaştırma mantığıyla iş görür. Sosyal hiyerarşiyi imgeler arasındaki


benzerliklerden ve farklılıklardan yola çıkarak kavrayabiliriz. Giysiler, insanların duruşları,
bakışları, nesnelerin çerçeve içindeki konumları bize ipuçları verir.

Sander’in daha sonra Naziler tarafından el konulan arşivi hem örtük bir fizyognomik mantık
içerir, bireyleri sosyal tiplere indirger, bu bakımdan biraz Nazi ırkçılığı kokar, hem de sınıflı
toplum yapısını ve işçi sınıfının konumunu görsel olarak sunmakla ortaya anlamlı bir sosyal
harita çıkarır.

Yousuf Karsh

Portre fotoğrafıyla moda fotoğrafının kesişiminde yer alan en önemli fotoğrafçılardan biridir.
1908’de, Mardin’de Ermeni bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Yousuf Karsh, yaşamı
boyunca ünlülerin, sanatçıların, devlet adamlarının, bilim adamlarının portre fotoğraflarını
çeker. Mardin’i Ermeni olduğu için terk etmek zorunda kalır. Fotoğrafçı amcası onu
Kanada’ya götürür. Karsh, eğitim almadan, bir zanaatkar olarak fotoğrafa atılır.
Özellikle devlet adamları portreleri Rönesansa kadar uzanan burjuva portre resim geleneğinin
kodlarını takip eder. Yapay ışıkla çalışır ve ışığı, konusunu fondan ayırmak, vurgu yapmak
amacıyla kullanır. Makinadan bağımsız paraflash kullanır.

Fotoğraflardaki mizansenin tamamen kendi kontrolü altında olmasına özen gösterir. Mekan
ve kostüm seçimine, ellerin nerede duracağına, yüzün nereye yöneleceğine kendisi karar verir.
Büyük bir titizlikle çalışan Karsh, iktidar sahibi ya da iktidara yakın insanların arasına kabul
edilmek ve saygınlık kazanmak için olsa gerek, çalışırken en az müşterilerinki kadar pahalı
kostümler, değerli taşlardan kol düğmeleri, kürk mantolar gibi gösterişli bir kılığa bürünür.

Portrelerinde güç, azamet, iktidar, zekâ, yaratıcılık, güzellik gibi ‘müşterilerine’ atfettiği
değerleri vurgulamaya özen gösterir. Yazar ve sanatçı portrelerinde ise daha serbest bir biçem
izler.

Ünlü portrelerinin dışında nadiren ünlü olmayan insanlarla çalışmıştır. Karsh’ın fabrika
işçileri veya çiftçileri çektiği fotoğraflarda da yoğun bir idealleştirme fark edilir. Örneğin bir
otomobil fabrikasında boya yapan işçileri ameliyat yapan operatör doktorlara benzetir, çelik
fabrikası işçileri için aristokratik bir ruha sahip olduklarını söyler. Bu halleriyle Karsh’ın işçi
fotoğrafları, sözgelimi Ansel Adams’ın ya da Salgado’nun gerçekçi fotoğraflarından oldukça
uzaktır.

Karsh’ın ünlü fotoğrafları arasında bol tüylü bir kürk giydirerek Rus ayısıyla özdeşleştirdiği
Kruşçev, Karsh’ın mizansen yaratmasına izin vermeyen Fidel Castro, yazar Hemingway,
bulunmaktadır.

Karsh’ın asıl ün kazanmasını sağlayan fotoğrafı Winston Churchill portresidir. Dünya


fotoğraf tarihinin en çok çoğaltılan fotoğraflarından biri olan Karsh’ın Churchill portresi,
fotoğrafçının dünyaca tanınmasına yol açar. Karsh’ın Churchill’in fotoğrafını çekerken
deklanşöre basmadan hemen önce, Churchill’in ağzından purosunu çekip almış, bu sayede,
memesi alınmış çocuğa benzetilen spontane bir ifade yakalamıştır.

Nan Goldin

New York’un yer altı kültürünü ele alır. Uyuşturucu bağımlılarını, gayleri, toplumun marjinal
kesimlerini fotoğraflar. İç mekan ve tepe flash kullanır.

Cindy Sherman
Tamamında kendi otoportresi vardır. 1950’li yıllarda Hollywood B sınıfı filmlerdeki basma
kalıp kadın temsillerini eleştirir. Kadınların halinden memnun gibi görünmesini ironik olarak
anlatır. Kaygılı ve çerçeve dışına bakan fotoğrafları vardır. Feminist yaklaşım vardır.

You might also like