Professional Documents
Culture Documents
Tıp Terimleri
Tıp Terimleri
Öğrenme çıktıları
Bölüm içinde hangi bilgi, beceri ve yeterlikleri
kazanacağınızı ifade eder.
Tanım
Bölüm içinde geçen
önemli kavramların
Bölüm Özeti tanımları verilir.
Bölümün kısa özetini gösterir.
Dikkat
Konuya ilişkin önemli
Sözlük uyarıları gösterir.
Bölüm içinde geçen önemli
kavramlardan oluşan sözlük
ünite sonunda paylaşılır.
Karekod
Bölüm içinde verilen
Neler Öğrendik ve Yanıt Anahtarı
karekodlar, mobil
Bölüm içeriğine ilişkin 10 adet
cihazlarınız aracılığıyla
çoktan seçmeli soru ve cevapları
sizi ek kaynaklara,
paylaşılır.
videolara veya web
adreslerine ulaştırır.
Editör
Yazarlar
Öğretim Tasarımcısı
Prof.Dr. Tevfik Volkan Yüzer
Grafikerler
Ufuk Önce
Özlem Çayırlı
Ayşegül Dibek
Gülşah Karabulut
Hilal Özcan
TIP TERİMLERİ
E-ISBN
978-975-06-2376-9
iii
Solunum Sistemi Sindirim, Boşaltım
ve Üreme Sistemleri
BÖLÜM 3 ve Dolaşım Sistemi BÖLÜM 4 ve Organları
Terimleri Terimler
Giriş ................................................................ 69 Giriş ................................................................. 97
Solunum Sisteminin Anatomi ve Fizyolojisi .... 69 Sindirim Sistemi ve Organları ...................... 97
Solunum Sistemi ile İlgili Organlar ...... 70 Sindirim Sistemi Organlarının Anatomi
Solunum Sisteminde Yaygın Kullanılan ve Fizyolojisi .......................................... 97
Tıbbi Terimler ................................................. 73 Sindirim Sistemi ile İlgili Terimler ........ 102
Solunum Sisteminde Yaygın Kullanılan Boşaltım (Üriner) Sistemi ve Organları
Anatomik Terimler ................................ 74 Terimleri ......................................................... 109
Solunum Sisteminde Yaygın Kullanılan Üriner Sistemi ve Organları ................. 109
Tanısal ve Patolojik Terimler ................ 75 Üreterler ............................................... 111
Solunum Sisteminde Yaygın Kullanılan Mesane .................................................. 111
Ameliyatlara İlişkin Terimler ............... 76 Ürethra (İdrar Kanalı) ......................... 111
Solunum Sisteminde Yaygın Kullanılan Üreme Sistemi ve Organları ........................ 115
Teşhis ve Tedaviye İlişkin Terimler ...... 77 Üreme (Genital) Organları .................. 115
Dolaşım Sisteminin Anatomi ve Fizyolojisi .... 79 Dişi Üreme Sistemi ve Organları ........ 115
Dolaşım Sistemi ile İlgili Organlar ....... 79 Erkek Üreme Sistemi ve Organları ...... 116
Dolaşım Sisteminde Yaygın Kullanılan Tıbbi Erkek İç Üreme Sistemi ve Organları .... 117
Terimler .......................................................... 81 Üreme Sistemi ve Organları ile ilgili
Dolaşım Sisteminde Yaygın Kullanılan Terimler .................................................. 119
Anatomik Terimler ................................ 81
Dolaşım Sisteminde Yaygın Kullanılan
Tanısal Terimler ..................................... 82
Dolaşım Sisteminde Yaygın Kullanılan
Ameliyatlara İlişkin Terimler ................ 83
Dolaşım Sisteminde Yaygın Kullanılan
Patolojik Terimler ................................. 84
iv
Sinir Sistemi, Endokrin
Klinikte Kullanılan
BÖLÜM 5 Sistem ve Duyu BÖLÜM 6
Terimler
Organları Terimleri
Giriş ................................................................. 129 Giriş ................................................................. 161
Sinir Sisteminin Bölümleri ve İşlevleri ......... 129 Kan ve Kanın Yapıları ................................... 161
Merkezi Sinir Sistemi ............................ 130 Hematoloji ............................................. 161
Periferik Sinir Sistemi ........................... 132 Radyolojik Tedavi ve Tanı Teknikleri ........... 164
Sinir Sistemi Hastalıklarının Tanısı ile Nükleer Tıp ............................................ 164
İlgili Terimler ......................................... 133 Radyoloji ................................................ 167
Sinir Sistemi Hastalıklarının Onkoloji ................................................ 169
Semptomatik Terimleri ........................ 135 Çocuk ve Yaşlı Hastalıkları ve Tedavisi ........ 171
Sinir Sistemi Hastalıklarının Cerrahi .... Pediatri–Çocuk Hastalıkları .................. 171
Müdahalesi ile İlgili Terimler ............... 137 Geriatri ................................................... 174
Sinir Sistemi Hastalıklarının Tıbbi Anesteziyoloji, Psikiyatri, Romatoloji Bilim
Sağaltımı ile İlgili Terimler ................... 137 Dalları ............................................................ 175
Duyu Organları Hakkında Genel Bilgiler .... 138 Anesteziyoloji ....................................... 175
Organum Vısus (Görme Organı) ........ 139 Psikiyatri ................................................ 176
Göz Küresi (Bulbus Oculı) ................... 139 Romatoloji ............................................. 176
Optik Sinir (Nervus Optıcus) ............. 140 Hematoloji, Onkoloji, Anesteziyoloji,
Görme Duyusu ile İlgili Terimler ......... 141 Romatoloji, Nükleer Tıp, Geriatri,
Organum Vestıbulocochleare (İşitme Pediatri, Psikiyatri Dalları ile İlgili
ve Denge Organı) ................................. 142 Klinik Terimler ....................................... 180
İşitme ve Denge Duyusu ile İlgili
Terimler .................................................. 145
Organum Tactus (Dokunma Organı) .... 146
Organum Olfactorıum (Koku Organı) .... 149
Organum Gustus (Tat Organı) ........... 149
Tat ve Koku Duyusuyla İlgili Terimler ..... 150
Endokrin Sistem Hakkında Genel Bilgiler .... 151
Hormonların Kimyasal Özellikleri ve
Salgılanma Düzeni ............................... 151
Hipofiz Bezinden Salınan Hormonlar .... 151
Paratiroid Bezlerden (Glandula
Parathyroidea) Salınan Hormonlar ..... 153
Pankreastan Salınan Hormonlar ......... 153
Endokrin Sistem ile İlgili Terimler ...... 154
v
Sağlık, Hastalık ve
BÖLÜM 7 İlaç Bilimi Terimleri BÖLÜM 8 Sağlık Hizmetleri
Terimleri
Giriş ................................................................. 195 Giriş ................................................................. 233
İlaç Bilimi ile İlgili Kavramlar ........................ 195 Sağlık Kavramı .............................................. 233
İlaç (Farmasötik Preparat) ................... 195 Sağlık Kavramının Boyutları ................ 234
İlaçların Adlandırılması ......................... 195 Hastalık Kavramı ve Hastalık Etkenleri ...... 236
İlaçların Kaynakları ............................... 196 Hastalık Etkenleri (Ajan) ..................... 236
İlaçların Uygulanması ve Dozaj Şekilleri ..... 196 Konakçı .................................................. 237
Oral, Oküler ve Nazal Uygulamalar Çevre ...................................................... 239
İçin Dozaj Şekilleri ................................. 197 Sağlığı Koruma ............................................... 241
Parenteral, Pulmoner, Rektal veya Sağlığı Koruyucu Önlemler .................. 242
Vajinal ve Dermal Uygulama İçin Sağlık Hizmetleri ........................................... 244
Dozaj Şekilleri ........................................ 197 Koruyucu Sağlık Hizmetleri ................. 245
İlaçların Emilimi, Dağılımı, Metabolizması Tedavi Edici Sağlık Hizmetleri ............. 247
ve Vücuttan Atılımı ....................................... 199 Rehabilitasyon ile İlgili Sağlık
İlaçların Emilimi .................................... 199 Hizmetleri .............................................. 248
İlaçların Dağılımı ................................... 200 Sağlık Düzeyi Ölçütleri ................................. 250
İlaçların Metabolizması ........................ 201 Hastalık (Morbidite) ile İlgili Ölçütler .... 251
İlaçların Atılımı ...................................... 201 Ölüm (Mortalite) ile İlgili Ölçütler ...... 251
İlaçların Sınıflandırılması .............................. 202 Doğum (Fertilite) ile İlgili Ölçütler ..... 253
Sindirim Sistemi ve Metabolizma Diğer Ölçütler ........................................ 254
İlaçları ..................................................... 202
Kan ve Kan Yapan Organ İlaçları ......... 203
Kardiyovasküler Sistem İlaçları ............ 204
Dermatolojik İlaçlar .............................. 205
Sistemik Hormonal İlaçlar (Seks
Hormonları ve İnsülin Hariç) ............... 207
Genital ve Üriner Sistem İlaçları .......... 208
Sistemik Kullanılan Antienfektif
İlaçlar ...................................................... 209
Antineoplastikler ve İmmünomodülatör
(İmmün Sistemi Düzenleyici) İlaçlar ... 211
Sinir Sistemi İlaçları ............................... 212
Kas-İskelet Sistemi İlaçları .................... 213
Antiparaziter İlaçlar .............................. 214
Solunum Sistemi İlaçları ....................... 215
Oftalmolojik (Göz) ve Otolojik
(Kulak) İlaçlar ........................................ 217
İlaçların İstenmeyen Etkileri ........................ 218
İlaç Etkileşimleri .................................... 218
İlaçların Toksik Etkileri ......................... 220
İlaçların Reçetelenmesi ................................. 222
vi
Önsöz
Sevgili öğrenciler,
Günlük dilimizden farklı olarak her bir bilim da- Sinir sistemi, iç salgı organları ve duyu organ-
lında özel bir dil kullanılmaktadır. Dilbilimciler ları terimleri beşinci bölümün konusu olarak
bu özel dilden “özgün dil” diye bahsederler. Sos- ele alınacaktır. Bu bölümde sinir dokusu hak-
yal ve beşeri bilimler, filoloji, mühendislik, fen kında genel bilgiler aktarılarak, sinir sistemi-
bilimleri ve sağlık bilimleri temel alanları olsun, nin bölümleri olan merkezi sinir sistemi ile pe-
bütün bu alanlarda uzmanlaşmış kişilerce özgün riferik sinir sistemi hakkında bilgi verilecektir.
dil kullanılmaktadır. Herhangi bir bilim dalının Sinir sistemi hastalıklarının tanısal, semptom,
dilini öğrenmek ya da o bilim dalına ait bir mes- cerrahi müdahale ve ameliyat terimleri ile tıb-
lekte çalışmak istiyorsanız, o zaman o meslek bi sağaltım ve ilaç terimleri hakkında da bilgi-
grubunun kullanmakta olduğu dili öğrenmeniz lere rastlayabilirsiniz. Bölümün son kısmında
şarttır, çünkü dil iletişim için en temel araçtır. ise duyu organları ile endokrin sistemi hakkın-
da genel bilgiler edinebilirsiniz.
Tıbbi dokümantasyon ve sekreterlik ile sağlık
kurumları işletmeciliği önlisans programları ve Altıncı bölümde ise bir insan vücudunda bu-
sağlık yönetimi lisans progromına yönelik ha- lunan sistemlerin dışında kalan ama sağlık
zırlanmış olan elinizdeki kitap, tıp terimlerine kuruluşlarında yer alan klinikler ve bir takım
giriş ve tıp alanına genel bir bakış açısı sağla- bilim dallarında kullanılan terimlere yer ver-
ması amacıyla hazırlanmış sekiz bölümden mektedir. Bu bölümde baştan sona; radyo-
oluşmaktadır. Birinci bölümde; dilbilimi, terim loji, onkoloji, anestezi, hematoloji, algoloji,
bilimi ve sözcük bilimi ilişkisi hakkında bilgi romatoloji, psikiyatri ve geriatri gibi alanlara
verildikten sonra, dile ait bir birim olan terim ilişkin terimler hakkında bilgilere rastlayabi-
tanımlanarak, sözcükten farkı ortaya konula- lirsiniz.
caktır. Genel anlamda terimlerin barındırması
gereken niteliksel özelliklerden örneklerle bah- Yedinci bölüm ilaç bilimi terimlerini kapsa-
sedilip, tıp terimlerinin özellikleri ve Türk diline maktadır. İlaç bilimi ile ilgili kavramlar hak-
etkisi bakımından geçmişten günümüze olan kında bilgi verildikten sonra, ilaçların uygu-
gelişim süreci anlatılacaktır. Son olarak, tıp te- lanması ve dozaj şekilleri, ilaçların emilimi,
rimlerinin Türkçe’de okunuş ve yazılış kuralları dağılımı, metabolizması ve vücuttan atılımı,
ile önek, kök ve soneklere ayrıştırılabilirliği açı- ilaçların sınıflandırılması, istenmeyen etkiler
sından yapısal özellikleri ele alınacaktır. Hedef ve reçetelendirmeye dair bilgiler bulabilirsi-
kitle itibariyle dil sadeleştirilmiş, mümkün ol- niz. Bölümde ayrıca alana ilişkin terimler de
duğunca dilbilimsel terimlerden arındırılmıştır. işlenecektir.
İkinci bölüm hareket sistemi terimlerini ele Sekizinci ve son bölümde ise sağlık hizmetleri
alacaktır. Bu bölümde hareket sistemine iliş- terimleri ele alınacaktır.
kin temel bilgiler verildikten sonra, sırasıyla Elinizdeki kitap, şimdiye kadar alışılagelenin
semptom ve hastalık terimleri, tanı terimleri, ötesinde bir tıp terimleri kitabıdır. Zira kitap
teşhis yöntemleri, cerrahi müdahale ve ameli- incelendiğinde görüleceği gibi; daha sonra
yat terimleri, tıbbi sağaltım ve ilaç terimleri ile profesyonel sağlık personeli olması bekleni-
kısaltmalara yer verilecektir. len öğrencilerin durumu dikkate alınarak, tıp
Üçüncü bölümde solunum ve dolaşım sistemi terimlerinin yanı sıra, çalışacakları birimlerde
terimleri hakkında bilgi edinebilirsiniz. Her ihtiyaç duyacakları insana ve insanı oluşturan
iki sistemin işleyişi hakkında öz bilgiler veril- sistemlere ve çalışacakları kliniklere ait kısa,
dikten, her iki alanın anatomi ve fizyolojisi özet bilgilerde verilmiştir.
hakkında bilgi edindikten sonra, bu alanlarda Değişik alanlardan bilim insanlarının bir araya
yaygın kullanılan tıbbi terim öğeleri, anatomi getirdiği bu kitap, dileriz sizler için eğitim ve
terimleri, tanı ve patoloji terimleri ile ameli- öğrenim hayatınızda bir temel başvuru kayna-
yatlara ilişkin terimlerle tanışacaksınız. ğı, ileride mesleğinizi icra ederken de yol gös-
Dördüncü bölüm sindirim, boşaltım ve üreme terici olacaktır.
organları terimlerini kapsamaktadır. Bu bölüm- Mutlu ve başarılı bir öğrenim dönemi geçirme-
de, diğer bölümlerde olduğu gibi her üç sisteme niz dileğiyle.
ve organlara ait bilgi aktarılacaktır. Semptom
ve hastalık terimleri, tanı terimleri, teşhis yön-
temleri, cerrahi müdahale ve ameliyat terimle- Editör
ri, tıbbi sağaltım ve ilaç terimleri ile bu alanlar-
da sıkça kullanılan kısaltmalar ele anılacaktır. Prof.Dr. Nedim ÜNAL
vii
Bölüm 1
Terim Bilimi ve Genel Tıp Terimleri
1
1 Dil biliminin bir alt alanı olan terim bilimini Bilimi (Terminografi)
öğrenme çıktıları
tanımlayabilecek ve dil biliminin diğer alt 2 Terim bilimi ve terim sözlük bilimi ilişkisini
alanları ile olan ilişkisini kurabilecek kurabilecek, terimi tanımlayabilecek,
mükemmel terimin özelliklerinden
3
bahsedebilecek, güdülen terim
2
Geçmişten Günümüze Tıp Terimleri politikaları ve dilin ölçünleştirilmesine
3 Tıp terimlerinin geçmişten günümüze olan (standartlaştırılmasına) yönelik çalışmaları
gelişimsel sürecini açıklayabilecek tanımlayabilecek
4 5
Yazılış Kuralları Tıp Terımlerının Yapısı: Kökler ve Ekler
4 Tıp terimlerini Türkçede olduğu gibi ifade 5 Tıp terimlerini yapısal olarak ön ek, kök ve
edebilecek son eklere ayrıştırabilecek
Anahtar Sözcükler: • Dil Bilimi • Terim Bilimi ve Sözcük Bilimi • Tıp Terimlerinin Özellikleri
• Tıp Terimlerinin Türkçede Okunuş ve Yazılış Kuralları • Tıp Terimlerinin Yapısı
2
Tıp Terimleri
GİRİŞ
Evrende var olan her şey göstergeden ibarettir. Gösterge kendisi dışında bir nesne ya da olguya işaret
eden ve onun yerine geçen varlıktır. Göstergeler kabaca doğal ile yapay, dilsel ile dil dışı, somut ile soyut
gibi sınıflandırmalara tabiidir. Bu sınıflandırmalar dışında başka sınıflandırmalar da vardır, ancak bunlara
burada değinmeyeceğiz. Dil ve iletişimin temel taşı olan sözcük aslında dilsel bir göstergedir. İşte bu temel
taşın tanımlanması çabasıyla varılan sonuçta dilbilimi bir bilim dalı olma yolunda temelleri atılmış ve bun-
dan sonra geliştirilen kuram ve ilkeler çıkış noktası göstergeden hareket edilerek geliştirilmiştir.
DÜŞÜNCE
kavram
sesel imge
De Saussure’den sonra gelen dil bilimcilerin katkılarıyla çağdaş genel dil bilimi ku-
rulmuş ve zamanla türlü alt alanları ortaya çıkmıştır. Dil biliminin çekirdeğinde bu-
lunan ve günümüzde kuramsal dil bilimine ait olan temel alt alanlar sırasıyla aşağıda
verilmiştir:
1. Ses bilgisi ve Ses bilimi (Phonetics and Phonology)
2. Biçim bilimi (Morfology)
Ivor Armstrong 3. Gösterge bilimi (Semiotics)
Richards 4. Sözcük bilimi (Lexicology)
(1893-1979)
3
Terim Bilimi ve Genel Tıp Terimleri
Tarihsel
Dil Bilimi Sinir Dil Bilimi
Dirim
Tarih Uzam Dil Bilimi
Ana Dili Olarak
Dil Bilimi Tıp
Türkçenin Öğretimi
Dil Bilgisi Adli Biyoloji
Coğrafya Yabancı Dil
ve Dil Bilimi
Olarak
Biçem Bilgisi
Türkçenin
Çağdaş Diller Öğretimi
Hukuk
ve Türk
Klâsikler Edebiyatı
Eğitim Bilimi
Terim bilimi, diğer adıyla da terminoloji, dil biliminin temel alt dallarından biridir. Dil biliminin alt
alanında yer alan sözcük bilimi ile yakından ilişkilidir. Uluslararası Terim Bilimi Birliği IAT’nin (Inter-
national Association of Terminology) tanımına göre “Terim bilimi, belli bir bilimdalına özgü ve mesleksel
alanlarda insanlar arası iletişim için gerekli olan sembol sistemlerinin ve dil bilimsel işaretlerin (imgelerin)
araştırılması ve uygulanması ile ilgilenen bir bilimdalıdır. Her şeyden önce dil biliminin bir alt alanıdır – ‘dil
bilimi’ burada en geniş anlamıyla ele alınmalıdır – ancak, ağırlıklı olarak anlam bilimi (anlam ve kavram
sistemleri) ve uygulayım bilimi (edim bilimi) gibi dalları ilgilendirir [...]”.
Terim bilimi kendine özgü bir bilimdalı olsa bile sözcük bilimi ile yakından ilgilidir, çünkü her iki bi-
limdalı da temelde sözcükler ile ilgilenir (yani, sözcük bilimi genel dilin (GD) sözcükleri ile ilgilenirken te-
4
Tıp Terimleri
DİL BİLİMİ GD ÖD
Terim Bilimi
Şekil 1.5 Genel Dil (GD)’den Özgün Dil (ÖD)’e Geçiş
5
Terim Bilimi ve Genel Tıp Terimleri
Şekil 1.8’deki örneklere göre GD’den ÖD’ye veya tersi ÖD’den GD’ye bir alış-veriş söz konusu değil-
dir. GD’deki (tur) dizkapağı, (tur) soluk borusu, (tur) bademcik sözcüklerinin karşılığında Latince kökenli
(tur) patella, (tur) trake ve (tur) tonsil terimleri yer almaktadır. Anlamsal olarak birbirinin aynı fakat tanım-
sal olarak birbirine benzeyen bu sözcük ve terimler arası geçiş olmadığı için sözcük bilimi ile terim bilimi
birbirinden farklı bilimdalları olarak görülmektedir.
Böylece, bir bilimdalına özgü bir sözcük, aynı zamanda da bir terimdir. Sözcük sınıflandırması açısın-
dan sözcük bilimi ile terim bilimi farklı bilimdallarıdır. Terimsel sözlüklerde terimler genelde isimlerden
oluşmasına rağmen sözcük bilimsel yayınlarda her çeşit sözcük sınıfı vardır. Yani, sözlüklerde isim, fiil,
sıfat, belirteç, belirleyen, adıllar,
bağlaçlar gibi dil bilgisel özellikler
GD ÖD yer almaktadır. Dolayısıyla sözcük
bilimini terim biliminden ayıran
bir etmen de sözcüksel sınıftır.
GD ÖD
Sözcükleri kullananlar bir dili
(tur) DİZKAPAĞI (tur) PATELLA tıp konuşanların bütünüdür. Terimleri
(tur) SOLUK BORUSU (tur) TRAKE tıp kullananlar ise söz konusu bir bi-
(tur) BADEMCİK (tur) TONSİL tıp limdalının uzmanlarıdır. Başka bir
deyişle, sözcüklerin kullanımı çok
Şekil 1.8 Özgün Dil (ÖD) ile Genel Dil (GD) Arasında Geçiş Yok geniş bir kitle tarafından gerçekleş-
mekteyken, terimlerin kullanımı
ise daha dar kapsamlıdır, yani sadece belli bir uzman zümreye aittir. Terimlerle iletişim özgün bir konu
hakkındadır. Sözcüklerle iletişim ise günlük hayattaki herhangi bir konu ile ilgili olabilir. Terimler genel-
de bilimsel söylemlerin yer aldığı konuşmalarda geçer.
Öğrenme Çıktısı
1 Dil biliminin bir alt alanı olan terim bilimini tanımlayabilme ve dil biliminin diğer alt
alanları ile olan ilişkisini kurabilme
Ferdinand de Saussure’ün
iki ögeli göstergesinden Ferdinand de Saussure’ün,
Terimbilimi ile sözcükbili-
esinlenen Ogden ve Ric- De Saussure İlkeleri başlık-
mini sözlükbilimi ile karşı-
hards gösterge Şekillerine lı dört dilbilimsel ilkesini
laştırın.
hangi üçüncü ögeyi ekle- araştırıp paylaşın.
mişlerdir?
6
Tıp Terimleri
Felber’e göre “dil bilimsel bir sembol olan söz- Şekil 1.10 Bilimdalına Özgü Terim
cüğün çoğu zaman birden fazla anlam yüklenmesi,
kavram sınırının kesin bir çizgiye sahip olmaması, Felber’in yukarıda bahsetmiş olduğumuz gö-
bazen bir anlamdan diğer anlama bulanık geçişler rüşüne karşılık, günümüzde sözcüklerin yanı sıra,
yapması kaçınılmazdır. Kullanım alanına göre söz- aynı bilimdalına ait olmayan bazı terimler de bağ-
cüğün hangi anlama geldiği bağlamdan belli olur. lam bağımlısıdır. Değişik bilimdallarına ait terimler
Yani, sözcüğün anlamı bağlama göre değişir”. Tam bazen eşadlı olabilecekleri gibi (Örnek 2/1), çok an-
tersine, Felber’den önce paylaşılan bir görüşe göre lamlı da olup birden fazla anlamı karşılayabilirler
terimlerin bağlamdan etkilenmedikleri savunul- (Örnek 2/2):
7
Terim Bilimi ve Genel Tıp Terimleri
8
Tıp Terimleri
terimlerin var olan terimler ile kavram ve terim sistemleri bakımından uyumluluğunu gerektirir. Böylece,
ilişkili oldukları terimler ile yapısal anlamda türdeşlik (paralellik) sağlamış olurlar.
örnek 4
Düzen içinde terimler.
(4/1) Kimya terimleri.
9
Terim Bilimi ve Genel Tıp Terimleri
Ayrıca, tutunabilmeleri için terimlerin zihinsel Terim Bilimi, Dil Politikaları ve Dil
sözlükçede yer edebilecek nitelikte oluşturulmaları Planlaması
gerekir. Bunun için açımlama yoluyla oluşturulan
Dil planlaması GD’de olduğu gibi ÖD’de de
ve iki birimden fazla öge barındıran birleşik terim-
gerçekleştirilebilir. Bir dilin sağlıklı gelişimi ve
lerden uzak kalınmalı, kısa terimler oluşturulmalı-
hayatta kalabilmesi o dili sürekli izleme ve denet-
dır. Böylece, dilsel ekonomiklik sağlanabilir.
lemeye, gereken değişiklikleri yapmaya, bunları
kaydetmeye ve bu değişikliklerin o dili konuşan
Yerel Terimler toplum tarafından benimsenmesine bağlıdır. GD
Terimlerin çoğalması dilde var olan yerel kay- ile ÖD’de iyileştirmeler yapılmıyor ve bunlar kay-
naklardan gerçekleştirilirken, aynı zamanda bu da alınmıyor ise, o dil uluslararası düzeyde önemi-
birimlerin salkımlı olmaları da sağlanmalıdır. Bazı ni yitirir. Dolayısıyla, bir dilin hem GD’sini hem
bilimdalları dışında (örneğin tıp, kimya, din bi- de ÖD’sini kontrol altına almak şarttır. Özellikle
limleri, v.s.) terimler yerel kaynaklardan, yani ana ÖD’nin denetlenmesi sayesinde bir dilin yaşaması
dilden, oluşturulmaya çalışıldığından oluşturulan teminat altına alınmış olur.
terimler dilin kurallarıyla uyumlu ve doğasına ay- Dil planlaması deyince, akla ilk gelen bir dilin
kırı olmayacak bir biçimde kullanıma sunulabilir. GD’sini yabancı sözcüklerden arındırmak ve yeni
kavramlar karşısında o dilin kaynaklarından yeni
Güncel Terimler sözcükler türetmek biçiminde anlaşılır. ÖD’de dil
planlaması GD’dekinden çok da farklı değildir.
Terimler bilim ve teknolojideki gelişmeler so-
Yalnız, bahsedilen eylemlerden başka bir de ÖD’de
nucu güncelliklerini yitirebilirler. Güncelliklerini
terimlerin standartlaştırılması (ölçünleştirilmesi)
kolayca yitirebileceklerinden, terimler ileriye yöne-
eylemi de vardır.
lik oluşturulmalıdırlar ve bunun için zaman zaman
gözden geçirim yapmak bir gerekliliktir (Örnek 7). Gelişmekte olan birçok ülkenin (ve belki de di-
lin) bilimsel ve teknik terim varlığı yetersiz kalmak-
tadır. Ulusal benlik ile dil arasında çok sıkı bir bağ
olduğundan terim bilimcilerin görevi, bu sorunu
örnek 6
şu iki yöntem ile çözmektir:
(6/1) (tur) numara çevirmek (telefonda numaralar
çevrilmiyor, artık tuşlanıyor) 1. Başka bir dilden terim ödünç almak, yani
(6/2) (eng) key (fotokopi makinelerinde artık ödünçlemek (örneğin televizyon, radyo, la-
anahtar (yani key) değil, kart kullanılıyor) zer, anestezi gibi) veya ödünç çeviriler yap-
mak yerine, yeni terimler oluşturarak ulusal
dilin özelliklerini korumak.
Toplum dil bilimsel açıdan bazı ülkeler (İzlanda 2. Bir dilin bilimsel dilini ve teknik terim varlı-
gibi) izledikleri dil politikaları gereği ödünçleme ğını başka bir dilin boyunduruğundan kur-
veya ödünç çeviri yöntemlerini kesinlikle uygula- tarmak için yabancı terimlerden arıtmak.
10
Tıp Terimleri
Dil planlaması özellikle bir ülkenin boyundu- lerin/terimlerin oluşturulması, yani yenileşimlerin
ruğundan henüz yeni kurtulmuş ve gelişmekte olan meydana getirilmesi ile mümkündür. Bu nedenle
ülkelerde çok önemli bir yere sahiptir. Sömürge ol- ulusal dilin korunması için ödünç sözcüklerin/
maktan henüz yeni kurtulmuş ülkelerde anadilin terimlerin ve/veya ödünç çevirilerin engellenmesi
korunması ve geliştirilmesi son derece önemlidir ve gerekir. Dahası da, bilimsel dilin (yani ÖD’nin)
sömürgeci ülkenin dilinden arındırılmalıdır. geçmişteki bir sömürge gücünün etkisiyle boyun-
duruğundan kurtarmak ve yabancı sözcüklerden/
Terimleri Ölçünleştirme terimlerden arındırmak son derece gerekli bir tu-
(Standartlaştırma) tumdur. Örneğin Letonya, Sovyetler Birliği’nden
ayrıldıktan sonra ulusal dil planlamasının önemli
Çağdaş terim biliminin hedefi, 20. yüzyılda bir kuralı da dili, özellikle de ÖD’yi, Rusçadan
meydana gelen bilgi patlaması sonucu uzmanlar
arındırmaktı.
arası iletişimin sağlıklı bir biçimde gerçekleşmesini
sağlamaktır. Dolayısıyla, bilim dilini ölçünleştirme,
yani standartlaştırma, şu şekilde gerçekleşir: Ulusal dil planlamasında önemli bir konu da, di-
lin yapısına uygun olmayan ödünçlemelerin yer-
1. Kullanılması yeğlenen terimler seçilir,
leşmesini engellemektir, çünkü bir terim eğer top-
2. Söz konusu terimlerin sistematik oluşumu lum ya da uzmanlar tarafından da kabul görüp
sağlanır ve iletişimde kullanıma girdiyse ve böylelikle dile
3. Yeğlenen terimlerin ulusal, uluslararası ve yerleştiyse, o terimi uzmanların dilinden arın-
profesyonel ölçünler (standartlar) gereği dırıp yerine, daha uygun da olsa, yeni bir terim
yaygınlaştırılması sağlanır. önerip kullanıma sunmak neredeyse olanaksızdır.
Öğrenme Çıktısı
2 Terim bilimi ve terim sözlük bilimi ilişkisini kurabilme, terimi tanımlayabilme, mükemmel
terimin özelliklerinden bahsedebilme, güdülen terim politikaları ve dilin ölçünleştirilmesine
(standartlaştırılmasına) yönelik çalışmaları tanımlayabilme.
11
Terim Bilimi ve Genel Tıp Terimleri
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TIP 19. yüzyılda ise, Batı’da kaydedilen bilimsel ge-
TERİMLERİ lişmeler nedeniyle, gerek çeviri gerek telif bakımın-
14. yüzyıldan Tanzimat Dönemi’ne kadar Türk- dan, çevrilen bilimsel metinlerdeki terimlerin ol-
çede (ISO 639-3: otk) temsil edilen terimler ağır- duğu gibi aktarılmaları ve birer ödünçleme olarak
lıklı olarak Arapça idi, çünkü Türk bilim insanları karşımıza çıkmaları söz konusudur. O dönemin
Arapçadan Türkçeye yapmış oldukları bilimsel me- padişahlarından II. Mahmut kurdurduğu ilk tıp
tinlerin çevirilerinde terimleri ödünçleme yoluyla okulu olan Mekteb-i Tıbbiye’yi açışında tıp dilinin
aktarmışlardır. O dönem bilimdalları arasında en Türkçeye dönüşmesi gerekliliğini gündeme getirir.
çok işlenen tıp idi. Özellikle 14. ve 15. yüzyıllarda II. Mahmut’un bu konudaki çabaları, çağdaş tıp
bazı Türk bilim insanları Türkçeyi Arapçadan arın- biliminin batıdan Fransızca ödünçlemeler yoluyla
dırmak uğruna bazı tıp terimlerini Türkçeleştirme aktarılarak Türkçe terimlerle işlenmesi biçiminde
çabası içerisine girmişlerdir. açıklanabilir. Bu dönemde II. Mahmut derslerin ve
16. yüzyıldan sonra birçok bilimsel metin Arap- ders kitaplarının Türkçe olması gerekliliğini vurgu-
çadan nasibini almıştır. Buna karşı bir hareket olarak lamıştır. Böylelikle, II. Mahmut zaman içerisinde
bazı bilim insanları ise bilimsel metinleri yalın dille, Türkçenin yabancı dil unsurlarından, yani ödünç-
yani Türkçe terimlerle, yazmayı yeğlemiştir. Bu karşı lemelerden, arınması gerekliliğini gündeme getir-
tepki 18. yüzyıla kadar sürmüştür. Yalnızca tıp ile sı- miştir. 19. yüzyılın sonlarına doğru tıp eğitiminin
nırlı kalmamakla beraber hukuk ve siyaset alanların- Fransızca ile yapılması kaldırılır. Ancak, Türk tıp
daki etkileşimler sonucu ve bilimsel eserlerin Türk- dili ödünçlemelerden hâlen arındırılamamıştır.
çeye çevrilmesiyle yeni kavram ve terimlere karşılık Tanzimat Dönemi’nde ise bazı hekimlerin bi-
bulma çalışmaları da önem kazanmıştır. Bu dönem- limsel yazılarında yalın dil kullanımı ve Türkçe
de terimler konusuna üç yaklaşım önerilmiştir: terimleri yeğlemesi dikkat çekmiştir. Bu dönemde
1. Aktarım ya da Ödünçleme: Latince terim- yapılan Türkçeye çeviriler bu tutumu açıkça ortaya
leri olduğu gibi almak, yani aktarmak ya da koymuştur. Mekteb-i Tıbbiye Mülkiyye’nin kurulu-
ödünçlemek (Örnek 7). şu ardından Cem’iyyet-i Tıbbiye-i Osmaniyye 1866
yılında kurulmuştur. Bu kurumlar tıp eğitiminin
Türkçe yapılması için kurulmuştur. Çok geçme-
örnek 7 den Askerî Tıbbıyye de Türkçe eğitime yönelmiştir.
(7/1) (lat) anaesthesia – (tur) anestezi Bunların gerçekleşebilmesi için ders kitaplarının
(7/2) (gre) cardiology – (tur) kardiyoloji Türkçeleştirilmesi gerekmiştir. Bu da beraberinde
(7/3) (lat) orthopedy – (tur) ortopedi Arapça yazılmış eserlerin Türkçeleştirilmesini getir-
miştir. İşte bu dönemde Cem’iyyet-i Tıbbiye-i Osma-
2. Çeviri: Arapçaya çevirmek. Orada bulun- niyye Arapça yazılmış tıp kaynaklarının Türkçeleş-
mazsa üretme yolu ile Arapça köklerden tirilmesi görevini üstlenmiştir. Böylelikle “Lûgaat-ı
yeni sözcükler oluşturmak (Örnek 8). Tıbbiye” ortaya çıkmıştır.
Türkçeleştirilen kaynaklarda yer alan Arap-
ça yenileşimlere tepkiler doğmuştur. Bu nedenle
örnek 8 1910 yılında Mısır’da bastırılan “Kamus-ı Tıbbî”
(8/1) (lat) cardia – (arb) kalp adlı eserin ön sözünde bu Arapça yenileşimleri an-
(8/2) (lat) doctor – (arb) tabip/(arb) hekim lamlandırabilmek için “Lûgaat-ı Tıbbiye”nin temel
alınması gerektiği belirtilmiştir. Böylece, ne yazık
ki, Tanzimat döneminde Türkçe tıp terimleri çeşitli
3. Özleştirme: Yeni terimlere Türkçe karşılık
bulmak, yani uygun eşdeğerini sağlamak kaynaklarda yazıda ve tıp bilim insanının belleğin-
(Örnek 9). de yer alarak kullanım dışı kalmıştır.
Edebiyat-ı Cedide döneminde bilim dilinin en
önemli sorunu eşanlamlılık olmuştur. Bilimsel kay-
örnek 9 naklarda kimi zaman bir terim ödünçleme olarak
(9/1) (lat) therapy – (tur) sağaltım karşımıza çıkarken, kimi zaman ödünçlemesiyle
(9/2) (lat) cardia – (tur) yürek beraber Türkçesine de rastlanıldığı gibi, kimi za-
man da birden fazla birbirine eşdeğer sayılan Türk-
12
Tıp Terimleri
çe terim ile karşılaşılır. Kısaca açıklamak gerekir- kullanagelmiş oldukları yazı sistemlerine benzeyen
se, aynı metin içerisinde bir terimin (1) yalnızca Latin alfabesine geçişte hemfikir olmuşlardır. Bu
ödünçlemesi, ya da (2) hem ödünçlemesi hem de yeni yazı sistemiyle Türkçenin yapısına uygun düş-
birden fazla Türkçe karşılığı, ya da (3) birden fazla meyen yabancı sözcüklerin Türk diline geçiş yap-
Türkçe eşanlamlısı, ile karşılaşmak olasıdır. Böy- maları önemli ölçüde engellenmiştir. 1932 yılında
lesine bir terim kargaşası Tanzimat döneminde de halkın kullandığı konuşma ve yazı dilinin, 1937/38
birçok bilim insanını rahatsız etmiştir. yıllarında ise bilim ve sanat dilinin özleştirilmesi ve
Meşrutiyet Dönemi’nin en önemli etkinlikleri, sadeleştirilmesiyle Türk dil devrimi Türkiye’de ve
terimler konusuna devletin de el koymasıyla, Ma- dünyada hayata geçen en önemli ve başarılı dev-
arif Nezareti tarafından kurulmuş olan “Istılahat-ı rimlerden biri olarak görülebilir.
İlmiyye Encümeni” ve “Tedkikat-ı Lisaniyye Hey’eti” Türk dil devrimi kapsamında tıp dilini Türkçe-
tarafından gerçekleştirilir. leştirme girişimleri de yoğunluk kazanmıştır. Şöyle
Daha önceki dönemlerde olduğu gibi Cum- ki, 1935 yılında Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı
huriyet Dönemi’nde de tıp terimleri konusunda (Sıhhat Vekâleti) Halkevleri aracılığıyla doktorları
çalışmalar yapılmıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ün tıp terimlerinin Türkçe karşılıklarını araştırmaya
26 Eylül 1932’de Dolmabahçe Sarayı’nda Türk çağırmıştır.
Dili Tetkik Cemiyeti’nin (bugünkü adıyla Türk Dil Türk dil devrimi ile terimlerin özleştirilmesi ve
Kurumu) kuruluşuyla birlikte düzenlemiş olduğu sadeleştirilmesi hareketi Türk Dil Kurumu (TDK)
Birinci Türk Dili Kurultayı’nda başkan sıfatıyla güdümünde her ne kadar kurumsallaşmış olsa bile,
yapmış olduğu söylemde bu cemiyetin amaçlarını tıp terimlerini Türkçeleştirme çabaları bireysel dü-
belirlenmiştir: zeyde seyretmiştir. Bunun üzerine 1964 yılında
Ankara Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi Tıp
1. “Türk dilini ulusal kültürümüzün eksiksiz
ve Sağlık Bilimleri Fakülteleri bünyesinde Tıp Te-
bir anlatım aracı durumuna getirmek, Türk-
rimlerini Türkçeleştirme Komitesi kurulmuştur. Bu
çeyi çağdaş uygarlığımızın önümüze getirdiği
gönüllü yarkurul, TDK ile işbirliği yaparak tıp
bütün gereksinimleri karşılayacak bir yetkin-
terimlerini özleştirme ve sadeleştirme çalışmalarını
liğe erdirmek” ve
hızlandırmıştır. 1967 yılında Hekimlik Terimleri
2. “Bunun için bugün yazı dilinden Türkçeye Sözlüğü Yürütme Kurulu adını alarak bu gönüllü
yabancı kalmış ögeleri atmak, halkçı bir yö- yarkurul daha fazla üye edinerek yürütme kuru-
netimin istediği biçimde, halk ile aydınlar lu olmuştur. Hekimlik Terimleri Sözlüğü Yürütme
arasında nitelikçe ayrı iki dil varlığını orta- Kurulu ayrıca bir de Genel Kurul oluşturmuştur.
dan kaldırmak ve ana ögeleri öz Türkçe olan Ancak, ilerleyen zamanlarda Hekimlik Terimleri
ulusal bir dil yaratmak”. Sözlüğü Yürütme Kurulu’nun çalışmaları amacına
Bilindiği gibi, Türk Dil Devrimi üç aşamalı bir ulaşamamış ve kurul dağılmıştır.
devrimdir ve Atatürk’ün gerçekleştirebildiği son Çok geçmeden, 15. Türk Dil Kurultayı’nda tıp
devrim olma niteliğine sahiptir. Yazı Devrimi ile terimlerinin Türkçeleştirilmesi yeniden gündeme
başlayan (1), halkın konuşma ve yazma dilinin öz- gelmiştir.
leştirilmesi ve sadeleştirilmesi ile devam eden (2), Ancak geçen zaman içerisinde, tıp dilinin bü-
sonunda bu çalışmaların bilim ve sanat diline yan- tün alanlarda Türkçeleştirilmesinin gerçekleştirile-
sıması sağlanan (3) bir devrimdir bu. meyeceği çok geçmeden anlaşılmıştır.
1. Yazı Devrimi: 09 Ağustos 1928. Günümüzde tıp dili bir dil değişkesidir ve belirli
2. Genel Dilde Devrim: 26 Eylül 1932. şartlar oluşmadıkça kullanılmamaktadır. Dil bilim-
3. Özgün Dilde Devrim: 1937/38. ci Appel ve Muysken tıp dilinin kullanımını işlev-
sellik açısından şu şekilde açıklamaktadır:
1928 yılında gerçekleştirilen yazı devriminin
gerekliliğini ortaya koyabilmek için Türkçenin ses- 1. Hekim ile hasta iletişiminde: Durumsal dü-
birimlerine, büyük ve küçük ünlü ses uyumuna da zenek değiştirme ve anlaşılabilirlik sağlama.
uygun gelen bir yazı sistemine aktarılması kaçınıl- 2. Hekimlerarası iletişimde: Teşhis/tedavi öne-
mazlığını vurgulayan Türkologlar, uzun araştırma- risinde bulunma, gizlilik ve güvenilirliği
lar sonunda Türklerin Arap yazı sisteminden önce sağlama.
13
Terim Bilimi ve Genel Tıp Terimleri
Hekim ile hasta iletişiminde kullanılan dilde an- 2. Türkçeye yerleşmiş ödünçlemeler ile Türk-
laşılabilirlik sağlamak adına genel dilin kullanımı çesi benimsenmiş terimler:
söz konusu iken, hekimlerarası iletişimde teşhis ve (tur) hipertansiyon {tıp}: (tur) yüksek tansiyon
tedavi önerisinde bulunurken gizlilik ve güvenilir-
(tur) malin {tıp}: (tur) kötü huylu
liği sağlamak amacıyla özgün dilin kullanımı söz
konusudur. Bu durumun uygunluğu olduğu gibi (tur) benin {tıp}: (tur) iyi huylu
engel oluşturduğu durumlar da vardır. Aslında, tıp Bunlardan bazıları farklı yazılışlarıyla yaygın-
terimlerinin özleştirilmesiyle anlaşılabilirliğini sağ- laşmış, hatta sözlüklere girmiş eşanlamlı terimler
lamak elbette ki mümkündür. olarak karşımıza çıkmaktadır.
Tıp terimlerinin büyük bir çoğunluğunu ana- (eng) malign {tıp}: (tur) malin
tomi bilim dalına ait terimler oluşturur. Anatomi (eng) benign {tıp}: (tur) benin
terimleri ilk kez 1895 yılında İsviçre’nin Basel 3. Türkçeleştirilmesi gereken ödünç terimler:
kentinde Alman anatomistler tarafından saptan-
mıştır. Bundan sonra uluslararası düzeyde düzen- (lat) localiser {tıp}
lenen anatomi kongrelerinde anatomi terimlerini 4. Herkesçe bilinen ve kullanılan Türkçe terim
belirleme çalışmaları devam etmiştir. 1970 yılın- yerine ödünç terimin kullanılması:
da histoloji ve embriyoloji terimleri Rusya’nın St. (tur) orta {tıp}: (tur) middle (midıl)
Petersburg kentinde toplanarak Uluslararası Ana- (tur) orta serebral arter {tıp}: (tur) midılse-
tomi Kongresi’nde saptanmıştır. Anatomi terim- rebral arter
lerine “Nomina Anatomica”, histoloji terimlerine
(tur) çoklu/çoğul {tıp}: (tur) multipl
“Nomina Histologica” ve embriyoloji terimlerine
ise “Nomina Embryologica” denmiştir. Uluslara- 5. Ödünç terimin yanlış yazımı ve/veya sesle-
rası Anatomi Kongresi’nin her beş yılda bir dü- timi:
zenlediği bu etkinliğin sonunda “Nomina Ana- yanlış: (tur) longutidinal
tomica” adlı bir kitapçık yayınlanır. Genelde bu doğru: (tur) longitudinal
kitapçıkların adı kongrenin düzenlendiği kentin
adıyla anılır.
yanlış: (tur) obstrüksiyon – obstriksiyon –
obstiriksiyon
örnek 10 doğru: (tur) obstruksiyon
Basel NA, St. Petersburg NA 6. Türkçeleşmiş terimlerin kısaltmalarının İn-
gilizce veya İngilizce-Türkçe karışımı yazılı-
şı ve/veya okunuşu:
Uluslararası tıp terimleri Latince ve Grekçe kö-
Ca: (tur) se a
kenli olduğundan ödünçleme yoluyla Türk tıp ter-
minolojisinde yer edinmiş, yazılış ve okunuşunda CVH: (tur) cerebrovascular hastalık
farklılıklar ortaya çıktığından eşanlamlılık sorunu- CVO: (tur) cerebrovascular olay
nu da beraberinde getirmiştir. Tıp terimleri ağır- 7. Bütünüyle ödünçlenmiş ya da yarı-ödünç-
lıklı olarak Latince ve Grekçe kökenli olduğundan lenmiş (karışım) terimler:
saydamlığı olmayan, dolayısıyla da kişilerin an-
(tur) maximum
lamlandıramadığı bir özgün dil olarak karşımıza
çıkar. (tur) minimum
Günümüz tıp dilinin özelliklerine bakılacak (tur) infant
olursa, on bir (11) madde başlığı altında şu ilginç (tur) üriner yol
örnekleri sunabiliriz: 8. Öztürkçe olmayan ancak Türkçeye yerleş-
1. Türkçeye yerleşmiş temel ödünç terimler: miş terimler:
(tur) aort {tıp}: (tur) ana atardamar (tur) hasta: (tur) sayrı {tıp}
(tur) arter {tıp}: (tur) atardamar (tur) kalp: (tur) yürek {tıp}
14
Tıp Terimleri
9. Ödünçlenmiş takılar:
Önekler: a-, ante-, anti-, hemi-, hiper-, hyper-, hipo-, hypo-, extra-, ekstra-, intra-, non-, para-, peri-,
pre-post-, trans-;
Sonekler: -algia, -genic, -oid, -osis; -itis, -oma, -pati; -ectomy, -rafi, -scopi, -skopi, -tomi;
10. İlaç ve kimyasallarda yazılış farklılığı ve eşanlamlılık:
(tur) gentamisin – (tur) gentamycin – (tur) gentamysin
(tur) kandida – (tur) candida
11. Aynı metin içinde hatalı yazılışlar ve eşanlamlılık:
(tur) karın – (tur) batın – (tur) abdomen
(tur) adale – (tur) kas – (tur) müskülatür – (tur) muskulatür
Öğrenme Çıktısı
AU C
Okunuş ve Yazılış: AU = AV / O Okunuş ve Yazılış (2): C + E, İ, Y, AE, OE, Y = S
AUris (avris): kulak CErebrum (serebrum): beyin
AUtolysis (otoliz): hücrenin kendi kendini eritmesi Cİlium (silyum): kıl
AUto (oto): otomatik COEliacus (sölyakus): karın boşluğu ile ilgili
CYtologia (sitoloji): hücre bilimi
Okunuş ve Yazılış (1): C + A, O, U, AU, Sessiz
Harfler = K CAEcum (sekum): kör bağırsak
COsta (kosta): kaburga CErebrum (serebrum): beyin
SCApula (skapula): kürek kemiği Cİlia (siliya): kirpik
15
Terim Bilimi ve Genel Tıp Terimleri
J Y
Okunuş ve Yazılış: J + Sesli Harf = Y Okunuş ve Yazılış: Y = İ
JEJUnum (yeyunum): boş bağırsak thYmus (timus): göğüs boşluğu bezi
Junctura synovialis (yunktura sinovyalis): oynar hYpodermis (hipodermis): deri altı
eklem sYstem(a) (sistem): sistem
16
Tıp Terimleri
Öğrenme Çıktısı
C harfi hangi durumlarda K Y sesi hangi harflerle ifade Hangi harfler bir araya gel-
ya da S diye okunur? edilir? diğinde Ö diye okunur?
ÖN EK KÖK SON EK
Kaynaşma Kaynaşma
ÖN EK KÖK SON EK
Harfi Harfi
4. KAYNAŞMA HARFİ: İki kök bir veya en fazla iki harf ile birleşir. Bu harf, çoğunlukla “o”, bir
kökü veya öneki ya da soneki bir diğer köke de bağlayabilir.
Kardi|y|ak
Kardi|y|o|grafi
17
Terim Bilimi ve Genel Tıp Terimleri
Önekler
18
Tıp Terimleri
19
Terim Bilimi ve Genel Tıp Terimleri
20
Tıp Terimleri
Kökler
Hareket Sistemi
Sindirim Sistemi
(lat) jejun, jejun-o, jejun-um yeyun, yeyuno, yeyunum boş bağırsak / ince bağırsağın ikinci kısmı
21
Terim Bilimi ve Genel Tıp Terimleri
(gre) ile, ile-o, ile-um ile, ileo, ileum kıvrım bağırsak / ince bağırsağın üçüncü kısmı
ile-ectom-y ileektomi kıvrım bağırsağın ameliyatla çıkarılması
ile-o-rect-al ileorektal kıvrım bağırsak ve düz bağırsak ile ilgili
(lat) colo, colo-n kolo, kolon kolon / kalın bağırsağın ikinci kısmı
colo-n-ic kolonik kolonla ilgili
colo-ptos-is koloptosis kolon sarkması
(gre) cyst, cyst-o, cyst-i, cyst-ido sist, sisto, sisti, sistido safrakesesi, idrarkesesi, kist
karın duvarından idrar kesesi veya safra kesesine
cyst-o-stom-y sistostomi
açılan geçit oluşturma
cyst-itis sistit idrar kesesinin iltihabı
cyst-om-a kistoma kistlerden oluşmuş tümör
Karınduvarından yapılan kesit aracılığıyla idrarke-
cystido-celiotom-y sistidoselyotomi
sesini açma
22
Tıp Terimleri
Dolaşım Sistemi
damar
(lat) vas, vas-o, vas-i vas, vaso, vasi vas deferens / erkeklerde döl hücrelerini ve
meni sıvısını idrar yoluna taşıyan kanal
vasi-form vasiform damar şeklinde
Vas-o-dilet-at-ion vasodiletasyon kan damarlarının genişlemesi
vas-ectom-y vasektomi vas deferensi çıkarma ameliyatı
23
Terim Bilimi ve Genel Tıp Terimleri
Solunum Sistemi
Üriner Sistem
sidik kesesi;
(gre) cyst, cyst-o, cyst-i, cyst-i-do sist öd kesesi;
kist
karın duvarından sidik kesesi veya safra kesesine
cyst-o-stom-y sistostomi
açılan geçit oluşturma
cyst-itis sistit sidik kesesi yangısı
cyst-oma kistoma kistlerden oluşmuş tümör
24
Tıp Terimleri
Sinir Sistemi
Omurilik;
(gre) myel, myel-o miyel, miyelo Kemikiliği;
Miyelin tabakası
omurilik yangısı;
myel-itis miyelit
kemikiliği yangısı
myel-o-poies-is miyelopoyesis kemikiliğinden kan hücrelerinin oluşması
myelo-cyte miyelosit ilik hücresi
sinir lifleri çevresinde kılıf halinde oluşan yağa benzer yumu-
myel-in miyelin
şak madde
25
Terim Bilimi ve Genel Tıp Terimleri
Duyu Organları
Son Ekler
26
Tıp Terimleri
‐dini ağrı
üro‐dini idrar yapmada ağrı
‐ektazi genişleme
bronş‐ektazi bronşların genişlemesi
‐oz anormal artma
mono‐sit‐oz monositlerin artması
‐peni azalma , eksilme
trombo‐sit‐o‐peni pıhtılaşma hücrelerinin azalması
‐malazi yumuşama
osteo‐malazi kemik yumuşaması
‐poroz zımba delinme
osteo‐poroz kemik erimesi
‐staz akımın durması
kole‐staz safra akışının durması
‐spazm kasılma
anji‐o‐spazm damar kasılması
‐gen ‘den oluşmuş
karsino‐jen kanser oluşturan
‐oid ‘e benzer
muk‐oid mukusa benzer
‐sel fıtıklaşma
gastro‐sel mide fıtığı
‐it iltihap
hepa/t‐it karaciğer iltihabı
‐oma tümör
aden‐oma bez tümörü
‐pati hastalık
nefro‐pati böbrek hastalığı
‐megali büyüme
splen‐o‐megali dalağın büyümesi
‐faji yutmak, yemek
dis‐faji ağrılı yutma
‐fazi konuşma
a‐fazi konuşma bozukluğu
‐fobi korku
akro‐fobi yüksekten korkma
‐pleji felç
hemi‐pleji yarı felç
‐pitoz düşme
blefar/o‐pitoz göz kapağının sarkması
‐raji dışarı çıkma
hem‐o‐raji kanama
‐rea akma
diya‐re ishal
‐reksis yırtılma
entero‐reksis .arsak yırtılması
‐sklerosis daralma
arteri/y‐o‐skleroz damar daralması
27
Terim Bilimi ve Genel Tıp Terimleri
‐grafi görüntüleme
miyel‐o‐grafi omuriliğin radyolojik görüntülenmesi
‐skopi ayna tutma
laring/o‐skopi gırtlağa ayna ile bakmak
‐metri ölçme
odio‐metri işitme ölçümü
28
Tıp Terimleri
aqu-a aqu-ae
Dişil -a -ae
vertebr-a vertebr-ae
-us -ūs fruct-us fruct-us
-ēs -ēs r-ēs r-ēs
29
Terim Bilimi ve Genel Tıp Terimleri
30
Tıp Terimleri
yaşamla ilişkilendir
Türkçenin Teknik Terim Zenginliği tedir ama bu kitabın sonraki baskısına bir ön söz
Prof. Dr. Şükrü Halûk AKALIN yazan A. Dilâçar bu kitabın Atatürk tarafından
yazıldığını belirtmiştir.
“...Atatürk, bilim terimleri konusunda bakı-
nız ne diyor: Öyle istiyorum ki Turk dili bütün Konuşmanın bu bölümünde sizlere Türk-
yöntemleriyle kurallarını ortaya koysun ve her çeyle ilgili genel bilgiler sunmak istiyorum.
dalda yazı yazanlar bütün terimleriyle çoğunlu- Türkçe eklemeli bir dildir. Köklere ekler geti-
ğun anlayabileceği güzel ahenkli dilimizi kullan- rilerek Türkçede terimler, yeni sözler türetilir.
sınlar. Bu düşüncenin bir sonucu olarak Atatürk, Sözleri birleştirme yoluyla yeni bir terim, yeni
geometri ve matematik terimlerinin Türkçeleş- bir söz türetmek de bir başka yoldur. Ad veya
tirilmesi çalışmalarına bizzat katılmıştır. Mü- eylem köklerine getirilen yapım ekleriyle türet-
selles karşılığında türetilen üçgen, zaviyetan-ı me yapılır. Kökler ya ad köküdür veya eylem
mütekabiletan-ı dâhiletan karşılığında türetilen köküdür. Bu köklerden yapılmış gövdeler var-
iç ters açılar, müselles-i mütesaviyü’l-adla kar- dır. Ek almış köklere dil bilgisinde gövde adı
şılığında türetilen eşkenar üçgen, amal-i erbaa verilir. Bu gövdelere de yeni ekler getirerek yeni
karşılığındü türetilen dört işlem gibi terimleri sözler ve yeni terimler türetilebilir. Türkçenin
Atatürk’e borçluyuz. Atatürk, az önce sizlere ak- bir özelliği de, bir kaç söz dışında türetme sı-
tardığım terimlerle ilgili düşüncesini sözde bırak- rasında kökte asla değişiklik yaşanmamasıdır.
mamış, eyleme de geçirmiştir. Çünkü Türkçenin Kural dışı olarak bazı sözlerin kökünde birta-
bilim dili olması için terimlerin de Türkçe olması kım değişiklikler olabilir. Bir sözün bütününe
gerekmektedir. Atatürk, yazmış olduğu Geometri baktığımızda o sözün kökünü ve eklerini açıkça
kitabında bu terimleri kullanmıştır. Büyük bir al- görebilirsiniz. Buna bir örnek vereyim... Sayın
çak gönüllülük gösteren Atatürk, bu kitaba kendi Köksal’ın dilimize kazandırdığı bilişim terimini
adını yazmamıştır. Kitabın yazarı belirtilmemek- dil bilgisi alanında çalışan bir kişi olarak kökü-
31
Terim Bilimi ve Genel Tıp Terimleri
ne ve eklerine ayırayım: Bilişim, bil- kökünden kimi kez sözlerin yapısında değişme görülürken
türetilmiştir, eylem köküdür. Araya bir bağlayı- (sütlaç gibi, cumartesi gibi kimi birleşik sözlerin
cı ünlü giriyor sonra işteşlik yani ortaklık işle- yapısında değişme görülebilir), çoğu kez birleş-
vindeki yapım eki -şeki geliyor. Sonra yine bir tirilen sözlerin yapısında bir degişme görülmez.
bağlayıcı ünlü var. En sonda da ad yapan ek -m Birleştirme yoluyla yapılmış terimlere örnek ol-
bulunuyor. Böylece yeni bir terim, gövde olarak mak üzere Sayın Köksal’ın dilimize kazandırdığı
dilimize kazandırılmış oluyor. Bu gövdeden bi- bilgisayar terimini örnek verecegim. Bil- köküne
lişimci gibi yeni bir söz de türetilebilir. Bilişim ad yapan ek -gi getirilerek bilgi sözü yapılmış-
sözüne baktığımızda bu sözün kökünü açıkça tır. Say- kökünden ad yapım eki -ar ile de sayar
görebiliriz. Yeni terim ve yeni söz türetmek için sözü türetilmiştir. Bu iki sözün birleştirilmesiyle
bu tek yol degildir. İki ayrı sözü bir araya getirip oluşturulan bilgisayar sözü böylece dilimizin söz
birleşik söz oluşturarak yeni bir terim, yeni bir varlığına kazandırılmıştır...”
kavram, yeni bir söz de türetebiliriz. Buna bir-
leşik söz adını veriyoruz. Birleştirme sırasında Kaynak: Türk Dili, Sayı: 624.
Öğrenme Çıktısı
32
Tıp Terimleri
Terim Bilimi (Terminoloji) Terim bilimi dil biliminin kuramsal bir alt alanı ise terim söz-
ve Terim Sözlük Bilimi lük bilimi de uygulamalı alt alanıdır. Terimin betimlenmesi ve
(Terminografi) özelliklerinden bahsettikten sonra güdülen terim politikaları
ile dilin ölçünleştirilmesine yönelik çalışmalara değinilerek söz
konusu bilim dalının kuram ve uygulamalarına yönelik temel
olan önemli konulara temas etmiş olduk.
Söz konusu bilgiler ışığında anahtar görevi gören tipik önek, kök
Tıp Terımlerının Yapısı: Kökler
ve Ekler ve son eklere yer verilmiş, bu birimlerin değişik bireşimler halin-
de karşımıza çıkması durumunda ilk kez karşılaşılabilecek bir tıp
teriminin çözümlenmesini sağlar nitelikte bilgiler paylaşılmıştır.
33
Terim Bilimi ve Genel Tıp Terimleri
1 Aşağıdakilerin hangisinde Türk Dil Devrimi- 4 Terim bilimi ile sözcük bilimi arasında terim
nin aşamaları sırasıyla verilmiştir? alış-verişi bakımından birbirine zıt görüşler vardır.
neler öğrendik?
A. Yazı Devrimi – Özgün Dil Devrimi – Genel Buna göre aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
Dil Devrimi A. Özgün Dil’den Genel Dil’e geçiş vardır, ancak
B. Genel Dil Devrimi – Özgün Dil Devrimi – Genel Dil’den Özgün Dil’e geçiş yoktur.
Yazı Devrimi B. Özgün Dil’den Genel Dil’e geçiş vardır.
C. Yazı Devrimi – Genel Dil Devrimi – Özgün C. Genel Dil’den Özgün Dil’e geçiş vardır.
Dil Devrimi D. Özgün Dil olsun Genel Dil olsun her iki yönde
D. Özgün Dil Devrimi – Genel Dil Devrimi – geçiş yoktur.
Yazı Devrimi E. Genel Dil’den Özgün Dil’e geçiş olabileceği
E. Genel Dil Devrimi – Yazı Devrimi – Özgün gibi, Özgün Dil’den Genel Dil’e ve tam tersi
Dil Devrimi geçiş yoktur.
2 Aşağıdakilerden hangisi nitelikli terimin özel- 5 İki İngiliz dil bilimci olan Ogden ile Ric-
liklerinden biri değildir? hards 1923 yılında göstergeyi tanımlamak adına
A. Saydamlık bir göstergebilimsel üçgen çizmişlerdir. Bu üçgen-
B. Bağlamsızlık de Saussure’ün iki ögeli Şekiline ilave edilen üçün-
C. Tutarlılık cü öge aşağıdakilerden hangisidir?
D. Eşanlamlılık A. Kavram
E. Salkımlılık B. İmge
C. Sembol
3 Sömürülen ülkenin dilinin sömürgeci ül- D. Düşünce
kenin dilinin etkisi altında kalması sorunu terim E. Nesne
bilimiciler tarafından hangi iki yöntem ile giderile-
bilir? 6 Aşağıdakilerden hangisi ilişkin olma duru-
A. Bilimsel ve teknik terim varlığındaki ödünçle- munu gösteren son ekleden biridir?
meleri kullanmaya devam etmek, ama bir yan- A. –ik
dan da kendi söz varlığından bunlara karşılık B. –is
gelebilecek yeni terimler oluşturmak.
C. –itis
B. Bilimsel ve teknik terim varlığını ödünçleme-
D. –y
lerden arındırmak ve kendi söz varlığından yeni
terimler oluşturmak. E. –oma
C. Bilimsel ve teknik terim varlığına kendi dil aile-
sine yakın bir dil ailesinden terimler nakletmek. 7 Aşağıdakilerden hangisi beyaz anlamına ge-
D. Bilimsel ve teknik terim varlığını var olan duru- len ön eklerden biridir?
muyla korumak, ama bundan sonra gelebilecek
A. eritr-
ödünçlemelere izin vermemek.
B. klor-
E. Bilimsel ve teknik terim varlığını bilim insanla-
rının kullandığı biçimiyle kayda geçirmek. C. löko-
D. siyan-
E. siro-
34
Tıp Terimleri
8 Aşağıdakilerden hangisi olumsuzluk veren ön 10 Aşağıdakilerden hangisi yön belirten son ek-
eklerder biri değildir? lerden biri değildir?
neler öğrendik?
A. anti- A. di-
B. de- B. ab-
C. im- C. ad-
D. a- D. dia-
E. bi- E. per-
35
Terim Bilimi ve Genel Tıp Terimleri
Yanıtınız yanlış ise “Tıp Terimlerinin Özel- Yanıtınız yanlış ise “İlişkin Olma Durumu-
1. C 6. A
likleri: Geçmişten Günümüze” konusunu nu Gösteren Sonekler” konusunu yeniden
yeniden gözden geçiriniz. gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı
2. D Yanıtınız yanlış ise “Nitelikli Terim Nedir?” 7. C Yanıtınız yanlış ise “Renkler ile İlgili Önek-
konusunu yeniden gözden geçiriniz. ler” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
4. A Yanıtınız yanlış ise “Dil Bilimi ve Terim Bili- 9. B Yanıtınız yanlış ise “Hareket Sistemi” konu-
mi” konusunu yeniden gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.
5. E Yanıtınız yanlış ise “Dil Bilimi ve Terim Bili- 10. A Yanıtınız yanlış ise “Yön Belirten Önekler”
mi” konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
1 Anahtarı
Araştır 1 Nesne.
36
Tıp Terimleri
Araştır Yanıt
1 Anahtarı
Kaynakça
Açıkalın, I. (1995) A Linguistic Analysis of Hatiboğlu, V. (1981) Cumhuriyetin 50. Yılında
Turkish Medical Language and Doctor Patient Ölümsüz Atatürk ve Dil Devrimi. Ankara: Türk
Communication, Yayınlanmamış Doktora Tezi. Dil Kurumu Yayınları.
Ankara: Hacettepe Üniversitesi.
IAT (1982) Termia News Bulletin. 1 (1). International
Ahmad, Khurshid & Davies, A. & Fulford, H. & Association of Terminology/Uluslararası Terim
Rogers, M. (1994) What is a Term? The Semi- bilimii Birliği.
Automatic Extraction of Terms from Text.
Translation Studies: An Interdiscipline. (Selected ISO/R 1087 - 1969 Vocabulary of Terminology. Geneva:
Proceedings of the Vienna Conference, 9-12 International Organization for Standardization
September 1992). Hornby, M. S., Pöchhacker, F.
http://www.iso.ch/iso/en/ISOOnline.frontpage
& Kaindl, K. (ed.). John Benjamins Publishing
Company, Amsterdam/Philadelphia, Ss. 267 – ISO 1087 - 1990 Terminology – Vocabulary. Geneva:
278. International Organization for Standardization.
Altun, Mustafa (2004-2016) Çağdaş Dil Biliminin [26.10.2000 tarihinde iptal edildi ve yerine
Disiplinlerarası Doğası. Uyarlayan ve Çeviren: aşağıdakiler oluşturuldu :
Dr. Mustafa Altun, Dil Bilimi Sitesi http://dil
bilimi.net/anasayfa.htm, Son Güncelleme: 02 ISO 1087 - 1: 2000 Terminology work – Vocabulary –
Şubat 2016. Part 1: Theory and Application.
Cabré, M. T. (1999) Terminology: Theory, Methods Technical Committee/Subcommittee: ISO - TC 37 /
and Applications, John Benjamins Publishing SC 1 Principles and Methods.
Company, Amsterdam/Philadelphia, 1999.
ISO 1087 - 2: 2000 Terminology work – Vocabulary –
De Saussure, F. (1916) Cours de Linguistique Part 2: Computer Applications.
Générale, C. Bally and A. Sechehaye (eds.), with
the collaboration of A. Riedlinger, Lausanne and Technical Committee/Subcommittee: ISO - TC 37 /
Paris: Payot; trans. W. Baskin, Course in General SC 3 Computer Applications for Terminology.]
Linguistics, Glasgow: Fontana/Collins, 1977. http://www.iso.ch/iso/en/ISOOnline.frontpage
https://www.marxists.org/reference/subject/
philosophy/works/fr/saussure.htm. İzbırak, R. (1949) Coğrafya Terimleri Üzerine Bazı
Erten, A. (2007) Tıp Terminolojisi ve Tıp Metinleri Düşünceler, Ankara: Doğuş Matbaası.
Çevirisi, Ankara, Seçkin Yayıncılık. Karaman, B. İ. (2003) Polysemy in Natural
Felber, H. (1984) Terminology Manual, UNESCO Language, (Yayınlanmamış Doktora Tezi)
and Vienna: INFOTERM, Paris. University of Surrey. Guildford: Surrey.
37
Terim Bilimi ve Genel Tıp Terimleri
Karaman, B. İ. (2015) “Tıp Dilini Özleştirme Rogers, M. A. (1997-98), Terminology I & II.,
ve Sadeleştirme Hareketi ve Günümüzde Yayınlanmamış Çeviribilimi Yükseklisansı Ders
Yapılabilecekler”, VATAN ve SIHHAT Notları, Department of Linguistic & International
“Tıbbiyenin Yurtseverliği”, Dr. Eren AKÇİÇEK Studies, School of Language & International
ve Dr. Fevzi ÇAKMAK (ed.), Ss. 429-453, ISBN: Studies, University of Surrey, Guildford: Surrey.
978-605-63871-2-8, İzmir, BUHASDER Bulaşıcı
Rogers, M. A. (2004) “Lexicology and the Study of
Hastalıkları Önleme Derneği Yayınları.
Terminology”, D. A. Cruse, F. Hundsnurscher,
Levend, A. S. (1972) Türk Dilinde Gelişme ve M. Job & P. Lutzeier (ed.) Handbook of
Sadeleşme Evreleri, 3. Baskı. Ankara, Türk Dil Lexicology, Vol.2., Walter de Gruyter, Berlin/New
Kurumu Yayınları: 347. York, Ss.1847-1854.
Özdemir, E. (1978). “Sözcük Salkımları Üzerine”. Sager, J. C. (1990) A Practical Course in Terminology
Türk Dili: Aylık Dil ve Yazın Dergisi, 28 Processing. Amsterdam/Philadelphia, John
(XXXVIII/ 327): 645-651. Benjamins Publishing Company.
Picht, H., Draskau, J. (1985) Terminology: An Shelov, S. D. (1982) Nauchno-Teknicheskaya
Introduction, The Copenhagen School of Informatisiya, Seri: 2, Cilt: 16, No: 9, Ss. 1–6.
Economics, Guildford, University of Surrey.
TDK (1978) Hekimlik Terimleri Kılavuzu I.
Richards, I. A. ve Ogden, C. K. (1923) The Meaning Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.
of Meaning: Study of the Influence of Language
TDK (2000) Geometri. Ankara: Türk Dil Kurumu
upon Thought and of the Science of Symbolism.
Yayınları.
Cambridge: Magdalene College, University of
Cambridge. Turan, Ş. (1981) Atatürk ve Ulusal Dil. Ankara:
Türk Dil Kurumu Yayınları.
38
Bölüm 2
Hareket Sistemi ve Terimleri
1 2
Hareket sisteminin Anatomi ve Fizyolojisi tanısal ve ameliyatlara ilişkin tıbbi
1 Hareket Sistemini oluşturan yapı ve terimleri yazılış, okunuş ve anlamları ile
organları tanıyabilme tanıyabilme ve kullanabilme
40
Tıp Terimleri
41
Hareket Sistemi ve Terimleri
42
Tıp Terimleri
metrik iki sütun halindedir. Alt taraflar, yapıların- alan üst ucu daha kalın, yaklaşık os femoris uzun-
daki kalın, güçlü kemikler, eklemler ve kaslar yardı- luğunda boru kemiklerdendir. Tibia, vücut ağırlı-
mı ile vücudun bütün ağırlığını taşıma, dik durma ğına destek olduğu gibi, bu ağırlığı ayak bileği ek-
ve mekânda yer değiştirme görevlerini üstlenmiştir. lemi (art. talocruralis) yolu ile os femoris üzerinden
Appendiküler iskeleti oluşturan 126 kemiğin 62’si talusa aktarır. Fibula bacak iskeletinin dış tarafında
alt taraf iskeletine aittir. Alt taraf kemikleri de üst yer alan iki ucu kalınlaşmış uzun, ince bir kemiktir.
tarafta olduğu gibi kalça kemeri kemikleri (alt taraf Üst ucu ile tibianın dış kondiline bağlanan fibula
kavşağı kemikleri) ve serbest alt taraf kemikleri şek- diz eklemine katılmaz. Bu nedenle vücut ağırlığını
linde ayrılarak incelenir. taşımada çok az fonksiyona sahiptir. İnsan vücudu-
Alt taraf kavşağı kemikleri: Kalça kemeri olarak nun ağırlığını taşıma ve destekli hareketleri sağlama
da adlandırılan alt taraf kavşağında, üç kemiğin görevini üstlenmiş olan ayaklarımız bu fonksiyon-
birleşmesi ile oluşmuş tek bir kemik (os coxae) bu- ları en ideal şekilde yapabilecek bir kemik iskelete
lunur. Sağ sol iki os coxae, alt tarafı aksial iskeletin sahiptir. Toplam 26 kemikten oluşan ayak kemik-
en alt bölümüne bağlar. Os coxae (kalça kemiği), ge- leri (ossa pedis) üç kemik grubundan oluşmaktadır.
niş, irregüler şekilde, yassı kemik karakterinde bir Bunlardan ilki, ossa tarsiler (ayak bileği kemiği)dir.
kemiktir. Bağımsız taslaklardan gelişen üç ayrı ke- 7 adet kemikten oluşurlar, el bileği kemiklerine
miğin (os ilii, os ischii, os pubis) 16-18 yaşlarında benzer şekilde iki sıra halinde dizilmişlerdir. Ossa
kemik dokuların birleşmesi sonucu oluşmuştur. Üç metatarsi (ayak tarak kemikleri) 5 adettir. Tibial (iç
kemiğin birleşim yerinde, uyluk kemiğinin başı ile yan) taraftan başlanarak birinci, ikinci ve üçüncü
eklem yapan derin bir çukurluk (acetabulum) bu- metatarsal kemik şeklinde numaralanırlar. Eldeki
lunur. Os ilii (ilye kemiği), kalça kemiğinin en bü- metacarpal kemiklere benzer şekilde birer minyatür
yük ve kanat şeklindeki üst bölümü olup, üst taraf uzun kemik yapısında olup, basis, corpus ve caput
kemiklerinden scapulaya benzer. Os pubis (çatı ke- olarak üç bölümü vardır. Ossa digitorum pedis,
miği), kalça kemiğinin ön-alt bölümünü oluşturan phalanges (ayak parmak kemikleri) 14 adettir. Ossa
os pubis üst taraf kemiklerinden claviculaya uyar. digitorum pedis, phalanges (ayak parmak kemikle-
Os ischii (oturak kemiği), kalça kemiğinin arka-alt ri), ayak başparmağında 2, ikinci ve dördüncü ayak
bölümünü oluşturan L şeklinde bir kemiktir. parmaklarında 3’er tane olmak üzere toplam 14
kemikten oluşmaktadır.
Serbest alt taraf kemikleri: Femur (uyluk), crus
(bacak) ve ossa pedis (ayak) kemikleri bu başlık al-
tında incelenir. Bir taraf uyluk iskeletinde l, bacak
iskeletinde 2, ayak iskeletinde ise 26 kemik bulu-
nur. Bunları ayrı ayrı inceleyeceğiz. Os femoris (uy-
luk kemiği), uyluk iskeletini yapan vücudumuzun
en uzun, en kalın ve en sağlam kemiğidir. Uzun,
tubuler bir kemik yapısında olup vücut boyunun
¼’ü kadar uzunluğa sahiptir. Bu güçlü kemik, vü-
cudun desteklenmesi yanında diz ve kalça eklemi
yolu ile mobilitesinde de rol oynar. Normal yü-
rüme, koşma ve atlama sonucu kendisine ulaşan
güçten daha fazla basınca dayanabilir. Patella (diz-
kapağı kemiği), vücudumuzdaki sesamoid kemikle-
rin en büyüğü olup diz ekleminin ön bölümünde,
m.quadriceps femorisin kirişi içinde bulunur. Yas- Resim 2. 2 Ayak kemikleri
sı trianguler şekilde olup iki yüzü, bir tabanı, bir
tepesi vardır. Ossa cruris (bacak kemikleri),dizden Pelvis (leğen kemiği): Esas çatısı iki os coxae, os
ayak bileğine kadar olan alt taraf bölümü bacak sacrum ve os coccyx’in eklemleşmesi ile oluşmuş
(crus) olarak adlandırılır. Ön kolda olduğu gibi ba- kemik, kas ve bağlardan yapılmış huni şeklindeki
cak iskeletinde de biri iç yanda (tibia-kaval kemik), gövde bölümüne pelvis denir.
diğeri dış yanda (fibula-kamış kemik) olmak üzere
iki kemik bulunur. Tibia, bacağın iç yanında yer
43
Hareket Sistemi ve Terimleri
Aksial İskelet (Sceleton Axiale) Ossa thoracis (gögüs kemikleri): Göğüs kemikle-
Aksial iskelet başlığı altında, gövde ve baş- ri, göğüs kafesinin (thorax) oluşumuna katılan ka-
boyun iskeletini oluşturan kemikler (omurga, gö- burgalar (costae), göğüs kemiği (sternum) ve göğüs
ğüs kemikleri ve kafatası) incelenir. omurlarını (thoracic vertebrae) içerir. Kaburgalar,
göğüs boşluğu içinde yer almış kalp, akciğerler ve
Columna vertebralis (omurga sütunu): Omurga, birçok büyük damarın en ideal şekilde çalışması
kafatası tabanından başlayıp, boyun ve bütün gövde ve korunması için oluşan göğüs kafesinin (cavum
boyunca uzanan longitudinal bir kemik kolondur. thoracis) büyük bölümünü meydana getiren uzun,
Omurga, yekpare bir kemik sütun olmaktan ziya- ince, çok az burulmuş, eğri kemiklerdir. Arkada,
de yetişkinde 26 adet bağımsız kemiğin birleşmesi omurganın göğüs bölümünü oluşturan omurlara
ile oluşan “S” şeklinde esnek bir kolondur. Omur- bağlanan kaburgalar sağ-sol olarak 12 çifttir. Göğüs
ganın oluşumuna katılan her bir bağımsız kemiğe kemiği, göğüs ön duvarının orta bölümünü oluş-
“vertebra” (omur) adı verilmektedir. Omurganın, turan, hançer şeklinde, uzun ve spongiöz bir ke-
bulunduğu vücut bölümlerine göre omur sayıları miktir. Sternum, önde orta hatta sadece deri, deri
aşağıda verilmiştir. Bunlar (Resim 2.3): altı dokusu ve periost ile örtülmüştür. Yetişkinlerde
15-17 cm. uzunluktadır.
Cranium (kafa): Neurocranium kemikleri: 8
kemikten oluşmaktadır. Bunlar; os frontale (alın
kemiği), kafatasının ön üst bölümünde yer almış,
orbitanın (göz yuvaları) üst bölümü ile alnın şe-
killenmesini sağlayan, sığ bir şapkayı andıran bir
kemiktir. Os parietale (çeper kemik), neurocraniu-
mun yan duvarları ve tavanının büyük bir bölü-
münü oluşturan çift kemiktir. Os occipitale (ard
kafa kemiği), kafatasının arka bölümünü oluşturan
tek kemiktir. Os temporale (şakak kemiği), neuroc-
raniumun tabanı ve yan duvarlarının oluşumuna
katılan çift kemiklerdendir. Os temporale kitlesi
içinde işitme ve denge organını taşıması yanında
bazı damar ve sinirlerin geçişine imkân sağlaması
nedeniyle ayrı bir öneme sahiptir. Os sphenoidale
(temel kemik), kafatasını oluşturan kemiklerin bir-
çoğu ile eklem yapan sphenoid kemik, basis cranii
(kafatası tabanı)’nin ortasında bulunur. Os ethmo-
idale (kalbur kemik), ethmoid kemik neurocrani-
um oluşumuna katılan tek kemiklerden biri olup,
burun boşluğunun tavanı, dış yan duvarları, burun
bölmesi ile sağ-sol orbitaların iç yan duvarlarının
oluşumuna katılır.
Ossa cranii (Kafa kemikleri): İnsan vücudunun,
Resim 2.3 Columna vertabralis en üst pozisyondaki beyin ve duyu organlarını taşı-
yan bölümü cranium (kafa) olarak adlandırılır. İşit-
• Vertebrae cervicales (boyun) C 7 adet me kemikçikleri ve dil kemiği hariç toplam 22 ke-
mikten oluşan baş iskeletine cranium (kafatası)
• Vertebrae thoracicae (göğüs) T 12 adet denir. Bütün omurgalılarda kafatasının neurocrani-
• Vertebrae lumbales (bel) L 5 adet um ve uiscerocranium olmak üzere iki bölümü var-
• Os sacrum (sağrı) S l adet (yetişkinde birle- dır. Neurocranium, beyinin yerleştiği cavum craniiyi
şip kaynaşmış) çevreleyen (kabaca saçlı deri altında kalan kısım)
• Coccyx, os coccygealis (Kuyruk) l adet (Ye- kafatası bölümüdür. Başta saçlı deri dışında kalan
tişkinde birleşip kaynaşmış) bölüm yüz (facies) olarak adlandırılır. Uiscerocrani-
um yüz iskeletini oluşturan kafatası bölümüdür.
44
Tıp Terimleri
45
Hareket Sistemi ve Terimleri
Serbest üst taraf eklemleri: Omuz eklemi (art. Kas dokusu 3 ana yapıdan oluşur. Bunlar; kas
humeri, glenohumeral eklem), dirsek eklemi (art. lifi, zengin kapiller ağı ve fibroblast, kollajen lif
cubiti, radioulnar eklemler, radiocarpal (el bileği ve elastik liflerin yer aldığı bağ dokusudur. Kas-
eklem) eklem, carpal eklemler, el tarak ve el parmak lara yardımcı yapılar; fascia, kiriş, kas kılıfları ve
iskeleti eklemlerinden oluşmaktadır. bazı yerlerde içi sıvı dolu olan boşluklardır. Bu
Junctura membri inferiores (Alt taraf eklem- sıvı dolu keselere “bursa” adı verilmektedir. Bursa
leri): Art. sacroiliaca, symphysis pubica, Art. coxae synovialis adı verilen bu yapılar, kirişlerin fonksi-
Art. genus, tibia ve fibula arasındaki eklemler, art. yonlarını kolaylaştırıcı ve onları koruyucu olarak
talocruralis, art. intertarseae, ayak tarak ve ayak par- oluşmuşlardır. Beyaz ve parlak olarak görünen kas
mak iskeleti eklemlerinden oluşmaktadır. kirişleri, bazen yuvarlak bir yapı gösterirken, bazen
de yassılaşmış olarak bulunurlar. Her bir kas ve kas
Baş, boyun Eklemleri: Art. temporomandibu-
grubu, fascia (fasya) adı verilen bir örtü ile her ta-
laris, art. atlantooccipitailis, art. atlantoaxiale ve bo-
raftan örtülmüşlerdir.
yundaki diğer eklemlerden oluşmaktadır.
Yapısal ve fonksiyonel özelliklerine göre 3 tür
Gövde eklemleri: Juncturae columnae vertebra-
kas vardır. Bunlar:
lis, juncturae thoracisten oluşmaktadır.
İskelet kası (çizgili kas): Çizgili kaslar, bir ya da
daha fazla sayıda sinire sahiptir. Sinir, kasa geldi-
Kas ğinde kasla temas ederek nöromüsküler bağlantı
Hareket sisteminin temel yapılarından bir di- ya da motor son plak adını verdiğimiz bir yapıyı
ğeri kaslardır. İnsan vücut ağırlığının % 40-50’si oluşturur. Bu yapının görevi uyarıyı kasa aktararak
kaslardan oluşmuştur. Kas dokusu kasılma yapa- kasılmadaki olayları başlatmaktır.
bilen bir dokudur. Kas kemik bütünlüğü kirişlerle
sağlanır. Kas hücreleri birleşerek, kas liflerini ve kas
lifleri de kasları oluşturur. Kasların arasında sayı-
İç organlarımızın çalışması kaslarımız sa-
sız kan damarı ve sinirler bulunur. Kas, sinirlerin
yesinde gerçekleşir.
uyarıları ile kasılabilen ve gevşeyen özel bir yapıya
sahiptir. Kasların üzeri kalın bir zarla örtülüdür.
Buna “kas zarı” denir. Kas lifini oluşturan hüc- Kalp kası: Organizmada ritmik ve otomatik ka-
reye ise, “myoblast” adı verilir. Birçok myoblastın sılmalar yapan bir çizgili kas türü olan kalp, “miyo-
kaynaşmasıyla lifler ve daha sonra da myofibriller kard” adı verilen kalp kas tabakasında ve kalbe yakın
ortaya çıkmaktadır. Hücreleri genellikle ince uzun büyük damarların duvarında yerleşik bir dokudur.
şekillidir ve kas lifi olarak tanımlanır. Vücudun çe- Düz kas: Organizmada geniş yayılma gösteren
şitli eklemlerinde, organlarında bulunan bağlara dokulardan biri de düz kaslardır. Bulunduğu yerler
ise, “ligament” denir. Kemikleri bir arada tutan bu arasında sindirim sistemi, Hareket sistemi, üriner
sert bağ dokudur. ve genital sistemler, damarlar, deri ve göz sayıla-
bilir. Düz kaslar genellikle içi boşluklu organlarda
görülmektedir. Düz kaslar sinir içermelerine göre
de sınıflandırılırlar. Zengin sinir ağı içeren gözün
iris tabakası multiünit kaslar olarak adlandırılır ve
hızla kasılabilen hücrelerdir. Bağırsakların kas taba-
kasını oluşturan düz kaslar daha çok hücrelerarası
bağlantılarla kasılmalarını gerçekleştirirler ve visse-
ral düz kaslar olarak adlandırılırlar. Bunlar uzun ve
yavaş kasılmalar yaparlar. Fonksiyonel önemi olan
bir olay da kasılmadır. Kasılma ile organizmada
birçok faaliyet yerine getirilir. Kas dokusu hücreleri
bu fonksiyonu, kimyasal enerjiyi kullanarak yap-
maktadırlar. Düz kas dokusu hücrelerinin, yapısal
olduğu kadar fizyolojik bakımdan da çizgili kastan
Resim 2.4 İnsan vücudunda kas yapısı ayrı özellikleri vardır. Bu tür kaslar yavaş ve uzun
46
Tıp Terimleri
47
Hareket Sistemi ve Terimleri
Boyun bölümü kasları: Bu bölümün kasları iki grup halinde incelenebilir. Bunlar:
• Boyun ön-yan bölümü kasları
• Boyun arka bölümü kasları
Taraf kasları: Taraf kasları, iki ana bölümde ele alınır. Bunlar:
• Üst taraf kasları
• Alt taraf kasları
Öğrenme Çıktısı
Tablo 2.1 Hareket sisteminde yer alan tıbbi terimlere ait kökler
Acetabul/o (asetabulo): asetabulum, koksal kemikte femur başının yerleştiği eklem boşluğu
Acromi/o (akromiyo): skapular çıkıntı üstünde uzanan yassı kemik çıkıntısı; omuz çıkıntısı
Ankyl/o (ankilo): eğri, çarpık, bükük
Arthr/o (artro): eklem
Articul/o (artikulo): eklem
Brachi/o (brakio): kol
Burs/o (burso): eklemlerin çevresinde bulunan içi sıvı dolu kesecik
Calcane/o (kalkaneo): topuk
Carp/o (karpo): bilek
Cartilagin/o (kartilagino): kıkırdak
Cephal/o (sefalo): baş
Cervic/o (serviko):boyun
48
Tıp Terimleri
49
Hareket Sistemi ve Terimleri
50
Tıp Terimleri
Hareket sistemi içinde bilinmesi gereken tıbbi terimlere ilişkin önekler ve tanımları aşağıdaki tabloda
alfabetik sıra ile verilmektedir.
Tablo 2.2 Hareket sisteminde yer alan tıbbi terimlere ait önekler.
A-(a): yokluk, yetersizlik, olumsuzluk
Endo- (endo): iç
Epi- (epi): üstünde
Infra- (infra): aşağıda
Inter- (inter): arasında
Sub- (sub): altında
Hareket sistemi içinde bilinmesi gereken tıbbi terimlere ilişkin sonekler ve tanımları aşağıdaki tabloda
alfabetik sıra ile verilmektedir.
Tablo 2.3 Hareket sisteminde yer alan tıbbi terimlere ait sonekler.
-al (al): ile ilgili
-algia (alji): ağrı
-ar (ar): ile ilgili
-ary (ari): ile ilgili
-asthenia (asteni): halsizlik
-blast (blast): olgunlaşmamış hücre
-centesis (sentez): sıvının cerrahi olarak aspirasyonu, boşaltılması
-clasis (klazis): cerrahi olarak kırmak
-clonus (klonus): titrenti
-cyte (sit): hücre
-desis (dezis): cerrahi tespit
-dynia (dini): ağrı
-eal (eal): ile ilgili
-ectomy (ektomi): cerrahi olarak kesip çıkarma
-genesis (genezis): oluş, başlangıç
-ic (ik): ile ilgili
-itis (it): enflamasyon
-kinesia (kinezi): hareket
-malacia (malazi): yumuşama
-meter (meter): ölçüm yapmada kullanılan alet
-oid (oid): benzer
-oma (oma): tümör, kitle
-osis (ozis): anormal durum
-ous (oz): ile ilgili
-pathy (pati): hastalık
-peri (peri): etrafında
-pexy (peksi): cerrahi tespit
-physis (fizis): büyümek
-plasia (plazi): Oluşumu ya da sayıca artma anlamında büyümeyi belirten sonek
-plasty (plasti): plastik ameliyatı
-porosis (porozis): kemik yoğunluğunun azalması
-sarcoma (sarkoma): kötü huylu tümör
-scopy (skopi): bakarak inceleme
-thermy (termi): ısı
51
Hareket Sistemi ve Terimleri
52
Tıp Terimleri
53
Hareket Sistemi ve Terimleri
Tablo 2.5 Hareket sisteminde yaygın kullanılan semptomlara ve patolojiye ait tıbbi terimler
Yazılış/okunuş Tanım
Parrot hastalığı, bebeklerin kalıtsal letal osteokondrodisplazi şekli. Kı-
Achondro-plasia (akondroplazi)
kırdakların gelişme bozukluğu.
Bir hastalık sonucu eklemlerde oluşan çarpıklık, eğrilik sonucu ekle-
Ankyl-osis (ankiloz)
min bükülememesi.
Arthr-algia (artralji) Eklem ağrısı.
Arthr-itis (artritis) Eklem enflamasyonu.
Arthro-pathy (artropati) Eklem hastalığı.
A-ton-ic (atonik) Gevşemiş, tonüsünü yitirmiş, doğal gerilimini yitirmiş kas.
Organ ve dokuların beslenme yetersizlikleri sonucu hacimlerinde ve
A-trophy (atrofi)
ağırlıklarında azalmayla karakterize hastalık tablosu.
Brady-kines-ia (bradikinezi) İstemli hareketin anormal yavaşlaması.
Burs-ectomy (bursektomi) Bursanın cerrahi olarak çıkarılması.
Burs-itis (bursitis) Bursanın iltihaplanması.
Chondr-oma (kondroma) Kıkırdağın iyi huylu tümörü.
Chondro-malacia
Kıkırdağın yumuşaması.
(kondromalazi)
Chondro-sarcoma
Kıkırdağın kötü huylu tümörü.
(kondrosarkom)
Nedeni ne olursa olsun istemli hareketleri yapmada güçlük çekme ya
Dys-kines-ia (diskinezi)
da bu hareketleri yaparken ağrı oluşması.
Dys-ton-ia (distoni) Doku ya da organlarda anormal gerginlik.
Dys-trophy (distrofi) Anormal gelişme.
Electro-myo-gram Kas kasılmalarına bağlı elektrik akımlarının grafik olarak yazdırılmasıy-
(elektromiyogram) la elde edilen eğri, EMG.
Electro-myo-graphy
Kas aktivitesine eşlik eden elektrik akımlarının yazdırılması.
(elektromiyografi)
54
Tıp Terimleri
55
Hareket Sistemi ve Terimleri
yaşamla ilişkilendir
56
Tıp Terimleri
Öğrenme Çıktısı
1 Hareket sistemi ile ilgili yaygın kullanılan kök ve ekleri yazılış, okunuş ve anlamları ile
tanıyabilme ve kullanabilme
2 Hareket sistemi ile ilgili yaygın kullanılan anatomi, semptom ve patolojik tanımları
karşılayan tıbbi terimleri yazılış, okunuş ve anlamları ile tanıyabilme ve kullanabilme
3 Hareket sistemi ile ilgili yaygın kullanılan tanısal ve ameliyatlara ilişkin tıbbi terimleri
yazılış, okunuş ve anlamları ile tanıyabilme ve kullanabilme
57
Hareket Sistemi ve Terimleri
Hareket sistemi kemik, eklem ve kaslardan oluşur. Kemikler, eklem ve kaslar ile bağlantılar oluşturacak
şekilde birbirlerine bağlanır ve böylece her biri diğerine göre hareket edebilir. Eklemler, kemikler arasın-
daki bağlantı noktalarında bulunur. Kemik yapıların etrafını saran kas dokusu kemik ve eklemin hareke-
tini sağlayan yapılardır. İskelet, aynı zamanda gövde yapısının temelini oluşturur ve yumuşak dokulardan
yapılmış çeşitli organlar, bu temel içinde dış etkilerden korunarak yerleşir. İnsan vücudu topografik olarak
baş-boyun, gövde ve ekstremitelere ayrılarak incelenir. Baş-boyun ve gövdenin iskeleti için aksial iskelet,
ekstremitelerin iskeleti için de appendiküler iskelet terimi kullanılır. Hareket sistemi kemik, eklem, kas ve
kıkırdak yapılardan oluşur. Kemikler, eklem ve kaslar ile bağlantılar oluşturacak şekilde birbirlerine bağla-
nır ve böylece her biri diğerine göre hareket edebilir. Eklemler, kemikler arasındaki bağlantı noktalarında
bulunur. Kemik yapıların etrafını saran kas dokusu kemik ve eklemin hareketini sağlayan yapılardır. İs-
kelet, aynı zamanda gövde yapısının temelini oluşturur ve yumuşak dokulardan yapılmış çeşitli organlar,
bu temel içinde dış etkilerden korunarak yerleşir. İnsan vücudu topografik olarak baş-boyun, gövde ve
taraflara ayrılarak incelenir. Baş-omurga ve gövdenin iskeleti için aksial iskelet, alt ve üst tarafların iskeleti
için de appendiküler iskelet terimi kullanılır.
Kemikler şekillerine göre altı farklı şekilde gruplandırılırlar. Bunlar:
• Uzun kemikler
• Kısa kemikler
• Yassı kemikler
• Düzensiz kemikler
• Sesamoid kemikler
• Yardımcı kemikler
Kemiklerin birbirleri ile olan bağlantılarına eklem veya “Articulatio” denir. Eklemler iskeletin çeşitli ke-
miklerini birbirine bağlayan fonksiyonel bağlantılardır ve hareket sisteminin en önemli elemanlarından
biridir. Eklemler üç farklı gruba ayrılırlar. Bunlar:
• Oynar eklem
• Yarı oynar eklem
• Oynamaz eklem
Kaslar hareket sisteminin en önemli ögelerindendir. Kas dokusu kasılma yapabilen bir dokudur. Kas
kemik bütünlüğü kirişlerle sağlanır. Kas hücreleri birleşerek, kas liflerini ve kas lifleri de kasları oluşturur.
Kasların arasında sayısız kan damarı ve sinirler bulunur. Yapısal ve fonksiyonel özelliklerine göre kaslar üç
türe ayrılmaktadır. Bunlar:
• İskelet kası
• Kalp kası
• Düz kas
Kaslar çalışma biçimine göre istemli ve istemsiz çalışan kaslar olarak iki gruba ayrılır. Kasların görevleri
iskelet ile birlikte vücuda şekil vermek; vücut ve organların hareketini düzenlemek; soluk alıp vermeye
yardımcı olmak, olarak sayılabilir.
58
Tıp Terimleri
1. Hareket sistemi ile ilgili yaygın kullanılan kök ve ekleri yazılış, okunuş ve anlamları ile tanıyabilme ve
kullanabilme
2. Hareket sistemi ile ilgili yaygın kullanılan anatomi, semptom ve patolojik tanımları karşılayan tıbbi
terimleri yazılış, okunuş ve anlamları ile tanıyabilme ve kullanabilme
3. Hareket sistemi ile ilgili yaygın kullanılan tanısal ve ameliyatlara ilişkin tıbbi terimleri yazılış, okunuş
ve anlamları ile tanıyabilme ve kullanabilmesine imkan verir.
59
Hareket Sistemi ve Terimleri
60
Tıp Terimleri
61
Hareket Sistemi ve Terimleri
62
Tıp Terimleri
63
Hareket Sistemi ve Terimleri
64
Tıp Terimleri
1 Aşağıda verilen kemiklerden hangisi columna 6 Aşağıdakilerden hangisi kas sisteminin görev-
vertebraliste bulunan kemik gruplarından biri de- lerinden biri değildir?
ğildir?
neler öğrendik?
A. İskelet ile birlikte vücuda şekil vermek.
A. Vertebrae cervicales B. Vücut ısısının düzenlenmesine yardımcı ol-
B. Vertebrae thoracicae mak.
C. Vertebrae lumbales C. Vücut hareketlerini düzenlemek.
D. Os sacrum D. Soluk alıp vermeye yardımcı olmak.
E. Ossa metacarpi E. Organların hareketini düzenlemek.
2 Aşağıda verilen köklerden hangisi “koksal ke- 7 Aşağıdakilerden hangisi çizgili kas yapısına
mikte femur başının yerleştiği eklem boşluğu” nu sahip organlardan biridir?
ifade etmektedir?
A. Dalak
A. Ankyl/o B. Kalın bağırsak
B. Arthr/o C. Kalp
C. Acromi/o D. Karaciğer
D. Acetabul/o E. Safra kesesi
E. Articul/o
8 Aşağıda verilen tıbbi terimlerden hangisi
3 Aşağıda verilen köklerden hangisi “alt çene “Hareket ederken ağrı hissetme” tanımına karşılık
kemiği” ni ifade etmektedir? gelmektedir?
A. Mandibul/o A. Abductor
B. Maxill/o B. Kinesiology
C. Medull/o C. Dyskinesia
D. Metacarp/o D. Adductor
E. Metatars/o E. Atrophy
5 Tıbbi terim ve tanımlar ile ilgili aşağıdakiler- 10 Aşağıdakilerden hangisi “Myopathy” tıbbi te-
den hangisi yanlıştır? rimine karşılık gelmektedir?
65
Hareket Sistemi ve Terimleri
1. E Yanıtınız yanlış ise “Kemikler” konusunu ye- 6. B Yanıtınız yanlış ise “Kaslar” konusunu yeni-
niden gözden geçiriniz. den gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı
2. D Yanıtınız yanlış ise “Kemikler” konusunu ye- 7. C Yanıtınız yanlış ise “Kaslar” konusunu yeni-
niden gözden geçiriniz. den gözden geçiriniz.
3. A Yanıtınız yanlış ise “Kemikler” konusunu ye- 8. C Yanıtınız yanlış ise “Kaslar” konusunu yeni-
niden gözden geçiriniz. den gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
2 Anahtarı
Yazılış/okunuş Tanım
66
Tıp Terimleri
Kaynakça
Artukoğlu M.A. (1997) Tıbbi Terminoloji, 1. Cilt, http://www.aof.anadolu.edu.tr/kitap/EHSM/1210/
Hacettepe Üniversitesi Sağlık İdaresi Yüksekokulu unite04.pdf
Yayınları No:1, Ankara.
http://www.aof.anadolu.edu.tr/kitap/EHSM/1219/
Artukoğlu M.A., Kaplan A., Yılmaz A., (2004) Tıbbi unite08.pdf
Terminoloji, 2. Baskı, Denge Matbaacılık, Ankara.
http://zehirlenme.blogspot.com/2008/09/kaslar-kas-
Ayral N., (1965) Anatomi ve Fizyoloji, Ankara yapisi-ve-kas-cesitleri.html
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Yayınları Sayı: 9,
Kavukçu S., (1998) Tıbbi Terminoloji, Dokuz Eylül
Güzel istanbul Matbaası, A n k a r a.
Üniversitesi Yayınları, İzmir.
Clemente C.D. (2006) Anatomy: a regional atlas of
Layman D. P. (2005) Medical Terminology
the human body, 5. Baskı, Lippincott Williams &
Demystified, McGraw-Hill Professional
Wilkins.
Publishing.
Cohen B. J. (2007) Medical Terminology: An
Leonard R.J. (1995) Human Gross Anatomy: An
Illustrated Guide, 5. Baskı, Lippincott Williams
Outline Text, Oxford University Press, NY.
& Wilkins.
Mesut R. (2011) Tıbbi Latince, Nobel Tıp Kitabevleri,
Davies J., (1998) Essentials of Medical Terminology,
Gözden Geçirilmiş İkinci Baskı, İstanbul.
Delmar Publishers.
Şenel Tekin P., (2010) Tıbbi Terminoloji 1-2, Ankara
Dykes M., Ameerally P. (2002) Anatomy, 2. Baskı,
Üniversitesi Uzaktan Eğitim Yayınları, Gözden
Elsevier Health Sciences.
Geçirilmiş 2. Baskı,Yayın No: 72.
Ehrlich A., Schroeder C. L. (2004) Medical
Şenel Tekin P., (2010) Tıbbi Terminoloji 3, Ankara
Terminology for Health Professions, 5. Baskı,
Üniversitesi Uzaktan Eğitim Yayınları, Yayın No:
Cengage Learning.
63.
Hatiboğlu M. T., Çam M., (1997) Tıbbi Terminoloji,
Willis M. C. (2005) Medical terminology: The
Hatiboğlu Basım ve Yayım Ltd.Şti., Ankara.
Language of Health Care, 2. Baskı, Lippincott
Hole J. W. (1986) Essentials of human anatomy and Williams & Wilkins.
physiology, 2. Baskı, W.C. Brown.
Willis M. C. (2007) Medical Terminology: A
http://host.nigde.edu.tr/uludogan/gakir/human_ Programmed Learning Approach to the Language
anatomi_ve_fiz._ders_notu_fen_bilgisi_1.pdf of Health Care, 2. Baskı, Lippincott Williams &
Wilkins.
http://stu.inonu.edu.tr/~e040032041/konu4.html
67
Bölüm 3
Solunum Sistemi ve Dolaşım Sistemi Terimleri
Solunum Sisteminde Yaygın Kullanılan
Solunum Sisteminin Anatomi ve Tıbbi Terimler
öğrenme çıktıları
1 2
2 Solunum sistemini oluşturan yapı ve 4 Solunum sistemi ile ilgili yaygın kullanılan
organların anatomi ve fizyolojisine ilişkin tıbbi terimleri yazılış, okunuş ve anlamları
genel bilgileri açıklayabilme ile tanıyabilme ve kullanabilme
3 4
6 Dolaşım sistemini oluşturan yapı ve 8 Dolaşım sistemi ile ilgili yaygın kullanılan
organların anatomi ve fizyolojisine ilişkin tıbbi terimleri yazılış, okunuş ve anlamları
genel bilgileri açıklayabilme ile tanıyabilme ve kullanabilme
68
Tıp Terimleri
GİRİŞ
Solunum sistemi hayatın sürdürülmesi için gerekli en temel fonksiyonu gerçekleştiren sistemdir. Hüc-
relerin canlılığı için gerekli yeterli oksijenin alınmasını, ortaya çıkan karbondioksitin vücuttan uzaklaştı-
rılmasını sağlayan yapı ve organlardan oluşur. En önemli görevi dokulardaki gaz alışverişi olan solunum
sisteminin diğer fonksiyonları ise, organizmanın pH ve sıcaklığının düzenlenmesidir. Ayrıca solunum ile
dışarıya ısıtılmış ve nemlendirilmiş hava verilmesi, sıcaklık ve su buharı kaybına da yol açmaktadır. Solu-
num sisteminin larenks aracılığıyla hava akışını düzenleyerek ses üretme, dolayısıyla konuşabilmeyi sağla-
ma fonksiyonu da vardır. Solunum sırasında hava, içinde bulunan oksijeni vermek ve karbondioksiti almak
üzere sürekli olarak akciğerlere girip çıkmak zorundadır. Bu da soluk alma ve soluk vermeyle sağlanır.
Dışarıdaki havanın vücut içine alınması yani soluk alma işlevine inspiration (inspirasyon); vücut içindeki
havanın dışarıya aktarılmasına ise, soluk verme expiration (ekspirasyon) denir.
Organizmada kan dolaşımını sağlayan, kalp ve damarlardan oluşan sisteme dolaşım (kardiyovasküler)
sistemi denilmektedir. Dolaşım sistemi içinde kalp, arter, ven ve kapiller (kılcal) damarlar yer almaktadır.
Kalp bir pompa gibi çalışıp damarlara kan pompalayarak; hücre, doku ve organlara kanın ulaşmasını sağ-
lar. Kalbin pompa gücü ile damar sistemi içine fırlattığı kan, önce arterlere sonra kapiller damarlara oradan
da venlere geçerek tekrar kalbe döner.
Dolaşım sisteminin temel fonksiyonu, kanın, damar sistemi içinde belli bir basınç altında dolaşmasını
sağlamaktır. Kan dolaşımı ile hücrelerin iç ortamdan madde alış verişi, beslenmesi, onarımı ve hormon-
ların dağılımı gibi olaylar gerçekleşmektedir. Dolaşım sistemi aynı zamanda vücut ısısını ve pH dengesini
sağlamakla da görevlidir.
SOLUNUM SİSTEMİNİN
ANATOMİ VE FİZYOLOJİSİ
Solunum sistemi burun, ağız, farenks,
larenks, trakea, akciğerler ve içindeki bronş-
lar, bronşioller ve alveollerden oluşur. Hava
sırasıyla bu yapıları geçerek alveollere ulaşır.
Solunum sisteminin larenksten sonraki bö-
lümleri iki büyük yapıya ayrılır. Bunlar, hava
yolları ve alveollerdir. Hava yolları trakeadan
başlar ve dallanarak akciğerlerin içine doğru
ilerler. Dallanmalar sırasında tüplerin çapları
giderek daralır, boyları kısalır ve alveol adı
verilen kapalı keselerde sonlanır. Trakeadan
sonraki ilk dallanan yapılara bronş, bronşlar-
dan sonraki daha dar çaplı yapılara da bron-
şiyol adı verilir. Havanın larenksi geçmesi
sırasında, larenkste bulunan ses tellerinin
titreşimi ile sesler oluşmaktadır. Akciğerler-
de gaz değişiminin yapıldığı bölgelerde hava
ile kanı birbirinden ayıran ince bir zar doku
vardır. Bu zar doku, gazların hızla geçişine
izin verecek kadar incedir. Gerek akciğerler-
de gerekse hücre düzeyinde gaz alışverişi di-
füzyon ile olmaktadır. Akciğerlerde venlere
ait kapiller ağ içinde yer alan karbondioksit
alveol içine verilirken alveollerde yer alan ok-
sijen arterlere ait kapiller damarlar aracılığı
ile kana geçmektedir. Resim 3.1 Solunum sistemi yapı ve organları
69
Solunum Sistemi ve Dolaşım Sistemi Terimleri
Solunum sisteminin en büyük organı akciğer- çocuklarda yetişkinlerden daha hızlıdır. Metabo-
lerdir. Göğüs kafesi içinde sağda ve solda birer lizmanın hızlanması ile oksijen gereksinmesinin
tane olmak üzere iki akciğer bulunmaktadır. Ak- artması, karbondioksit birikmesi ve pH azalması
ciğerler ve akciğerlerin içinde bulunduğu göğüs (asidoz) solunum hızını artırır; pH’ın artması (al-
kafesi elastik yapıdadır. Gerçekte akciğerleri göğüs kaloz) ise solunum sayısını düşürür.
kafesinin duvarlarına bağlayan hiçbir yapı yoktur.
Akciğerleri göğüs kafesine doğru çeken ve onların
göğüs duvarından ayrılmalarını engelleyen güç, İnspirasyonun en önemli kası
iki plevra yaprağı arasında bulunan sıvı ve nega- diyafragmadır.
tif basınçtır. Plevra akciğerlerin üzerini çevreleyen
iki yapraklı bir zardır. Plevranın dıştaki yaprağına
parietal plevra, içtekine ise visseral plevra denil- Solunum sistemiyle kan ve dolaşım sistemi yo-
mektedir. Visseral plevra akciğerlerin üzerini çev- ğun iş birliği içinde çalışır. Bu açıdan bakıldığında
relerken, parietal olan göğüs duvarına yapışıktır. iki çeşit solunumdan söz edebiliriz. Bunlar iç ve dış
Bu iki zar aralarında bulunan çok az miktardaki solunum olarak isimlendirilir.
sıvı ile birbirlerine adeta yapışık durumdadır ve İç solunum, hücre düzeyinde meydana gelen gaz
birbirlerinden ayrılmaları oldukça zordur. Plevra alışverişinin gerçekleştiği solunumdur. Hücre bün-
yaprakları arasındaki negatif basınç ekspirasyon yesinde oksijen ve karbondioksit alışverişine, yani
sırasında akciğerlerin göğüs kafesinden daha fazla biyolojik yanma olayına iç solunum denir. Biyo-
ayrılmalarına izin vermez ve akciğerleri tekrar gö- lojik yanma olayı, organizmalardaki asıl solunum
ğüs duvarına doğru çeker. Herhangi bir nedenle fonksiyonudur. Hücrelerde bütün hayatsal olayla-
(yaralanmalar, akciğer hastalıkları, kaburga kı- rın sürmesi için gerekli enerjiyi sağlayan bu solu-
rıkları gibi) bu iki yaprağın arasına hava girmesi numdur. İç solunum, hücreye gelen enerji yüklü
(pnömotoraks) akciğerlerin büzülüp kalmalarına bileşiklerin, özellikle karbonhidrat ve yağların bi-
neden olur. Havanın girişi plevra boşluğundaki yolojik yanması ve yüklü oldukları enerjinin hayat
negatif basıncı ortadan kaldırmaktadır. İnspiras- olayları için serbest bir hale sokulması demektir.
yon sırasında plevra boşluğundaki negatif basınç
Dış solunum, akciğerler yoluyla havadan oksi-
daha da negatif değere düşmektedir. Akciğerlere
jenin alınarak kana verilmesi ve kandaki karbon-
hava girmesi için akciğerlerdeki hava basıncının
dioksitin yine akciğerler aracılığıyla dışarı atılması
dışarıdaki hava basıncından az olması gerekmek-
şeklinde gerçekleşen solunumdur.
tedir. Bu da ancak göğüs kafesinin ve dolayısıy-
la akciğerlerin hacminin genişlemesiyle sağlanır.
Akciğerler kendi kendilerine hareket etme niteli-
ğine sahip değildir. Göğüs kafesinin genişlemesi Her soluk alışta akciğerlere belirli bir mik-
için, kaburgaların kaldırılması ve diyafram kası- tar hava girer ve her soluk verişte bu hava-
nın kasılması gerekmektedir. Böylece bazı kasların nın önemli bir kısmı dışarı çıkar. Ne kadar
kasılması sonucunda genişletilen göğüs kafesi ile zorlanırsa zorlansın hava tamamen dışarı
birlikte akciğerler göğüs duvarına doğru çekilirler. verilemez ve alveollerde bir miktar hava
İnspirasyon aktif bir olaydır ve ancak bazı kasların kalır. Bu nedenle, akciğerler hiçbir zaman
kasılması ile yapılmaktadır. Diyafragmanın kasıl- havasız kalmadığından gaz alışverişi kesin-
ması ile göğüs kafesi genişler, bunu akciğerlerin tisiz devam eder.
genişlemesi ve akciğer içi basıncın düşmesi takip
eder. Bütün bu olayların sonucunda dışarıdaki
hava akciğerlere doğru çekilir. Normal inspirasyo- Solunum Sistemi ile İlgili Organlar
nu takip eden ekspirasyon tamamen pasif bir olay- Solunum sistemi ile ilgili organlar sırası ile
dır. Ancak zorlamalı ekspirasyon, karın kasları gibi burun, burun boşluğu, farenks, larenks, trakea,
bazı kasların kasılması ile yapılmaktadır. Normal bronşlar ve akciğerler olarak sıralanabilir. Solunu-
solunum hızı ortalama bir yetişkin için dakikada ma yardım eden organlar ise diyafram ve kaburga-
12-16 olarak kabul edilmektedir. Solunum sayısı lar arası kaslardır.
70
Tıp Terimleri
Farenks (Yutak-Pharynx)
Farenks, sindirim kanalının, ağız ve burun boşluğunun arkasında yer alan bölümüdür. Yutak, birçok orga-
nizmada hem sindirim sisteminin hem de solunum sisteminin parçasıdır. Hem havanın hem de besinin yu-
tağın içinden geçmesinden dolayı, bağ dokudan oluşan bir kapak, yutma sırasında soluk borusunun girişini
kapatarak besinin buraya kaçmasını önler. İnsanlarda, yutak konuşmada da etkilidir.
Farenks üç bölümden oluşur. Bu bölümler:
• Nazofarenks: burun boşluğunun arkasında kalan kısımdır.
• Orofarenks: yutağın ağız boşluğunun arkasında kalan kısmıdır.
• Laringofarenks (hipofarenks), yutağın larenks ve özefagusa açılan kısmıdır.
Gırtlak (Larenks-Larynx)
Larenks, boynun ön tarafında, 3 ve 6. servikal omur hizasında, farenksin altında, trakeanın üstünde yer
alan; hava iletimi ve ses çıkarmada temel görevi olan; kıkırdak, zar, bağ ve kas karışımı üst solunum yolu
organıdır. Larenks üç tek (thyroid, cricoid ve epiglottic cartilage) ve üç çift kıkırdaktan meydana gelmekte-
dir. Thyroid cartilage üzerinde boğazın ön-üstünde yer alan adem elması (laryngeal prominence) adı verilen
bir çıkıntı bulunmaktadır.
Trakea
Trakea (Trachea-nefes, soluk borusu), vücutta so-
lunan havanın geçtiği, boynun ön tarafında yer alan,
yutaktan sonra gelen boru şeklinde bir organdır. Arka
duvarı zardan, diğer duvarları yarım halka biçiminde
üst üste dizilmiş kıkırdak parçaları, kas ve zardan ya-
pılıdır. Havanın boğazdan akciğerlere geçişini sağlar.
Soluk borusunun üst tarafı biraz genişleyerek ses tel-
lerinin bulunduğu gırtlağı oluşturur. Lokmalar yutu-
lurken gırtlak kapağı soluk borusunu kapatır. Soluk
borusunun içini örten mukoza hava ile gelen küçük
yabancı cisimlerin dışarıya atılması için, titrek tüylü
hücrelerle döşelidir.
71
Solunum Sistemi ve Dolaşım Sistemi Terimleri
Bronşlar (Bronchi)
Soluk borusu ikinci kaburga hizasında ikiye ay-
rılarak bronşları oluşturur. Bronşlar, soluk borusu-
nun yapısındadırlar. Her biri bir akciğere girer, sağ
bronş daha kalın, kısa ve diktir. Sol bronş ise kalbe
komşu olması nedeniyle daha ince, uzun ve yatay-
dır. Bronşlar akciğerde ince dalcıklara ayrılırlar.
72
Tıp Terimleri
Öğrenme Çıktısı
Tablo 3.1 Solunum sisteminde yaygın kullanılan tıbbi terimlere ait kökler
Adenoid/o (adenoido): Bezler
Alveol/o (alveolo): hava kesecikleri, alveoller
Bronchi/o; bronch/o (bronkio; bronko): bronş
Bronchiol/o (bronkiolo): küçük bronşlar, bronşiol
Laryng/o (laringo): larenks, gırtlak
Lob/o (lobo): lob
Muc/o (muko): mukus, sümük, balgam
Nas/o (nazo): burun
Ox/o (okso): oksijen
Pector/o (pektoro): göğüs
Pharyng/o (faringo): farenks, yutak
Phren/o (freno): diyafragma
Pleur/a; pleur/o (plevro; plevra): plevra, plevral boşluk
Pneumon/o; pulmon/o (pnomono; pulmono): akciğerler
Pneumat/o;pneum/o (pnomato; pnomo): hava, solunum, akciğerler
Rhin/o (rino): burun
Sinus/o (sinuso): sinüsler
Spir/o (spiro): solunum
Steth /o (steto): göğüs
Thorac/o (torako): göğüs
Tonsill/o (tonsillo): bademcikler
Trache/o (trakeo): trakea, soluk borusu
73
Solunum Sistemi ve Dolaşım Sistemi Terimleri
Solunum sistemi içinde bilinmesi gereken tıbbi terimlere ait son ekler ve tanımları alfabetik sıra ile
verilmektedir.
Tablo 3.2 Solunum sisteminde yaygın kullanılan tıbbi terimlere ait son ekler
74
Tıp Terimleri
75
Solunum Sistemi ve Dolaşım Sistemi Terimleri
76
Tıp Terimleri
Tablo 3.6 Solunum sisteminde yaygın kullanılan teşhis ve tedaviye ilişkin terimler
yaşamla ilişkilendir
Akciğerlere hava taşıyan bronş tüplerinin Hasta öksürüğe ve enfeksiyona bağlı olarak halsiz
(solunum boruları) iç yüzeyindeki zarın iltihap- düşebilir. Hafif ateş ve ara ara ürperme yaşana-
lanması sonucu meydana gelen bronşitin akut ve bilir. Akut bronşit çoğunlukla grip ve soğuk al-
kronik olarak iki farklı türü bulunmaktadır. Akut gınlığına da yol açan virüsler nedeniyle görülür.
bronşit genellikle grip, kızamık, boğmaca veya Viral ve bakteriyel akut bronşit bulaşıcıdır. Akut
tifo gibi hastalıklar sırasında görülürken kronik bronşit genellikle herhangi bir komplikasyona
bronşit daha ciddi bir iltihaplanmadır ve mutlaka neden olmadan iyileşmektedir. Bronşit tedavisi
tedavi edilmelidir. Bronşitin neden olduğu öksü- için hastalarda görülen bulgulara yönelik semp-
rük bazı durumlarda kuru olmakla birlikte genel- tomatik tedavi yapılır. Antipiretik ve aneljezikler,
likle balgamla birlikte görülür. Bronşit öksürüğü kodein veya dekstrometorfan içeren öksürük şu-
yoğun ve şiddetlidir. Hastanın sık öksürmesi bir rupları, mukolitikler ve antihistaminikler bronşi-
süre sonra göğüs bölgesinde ve kasılmalar ne- tin semptomlarını gidermekte kullanılanılır.
deniyle karın kaslarında ağrıya yol açar. Bronşit
belirtilerinden biri olan balgam genellikle şeffaf- Kaynak: https://www.medikalakademi.com.
tır. Ancak sarı, sarımsı gri ve yeşil renkte olabilir. tr/bronsit-nedir-belirtileri-ve-tedavisi/
77
Solunum Sistemi ve Dolaşım Sistemi Terimleri
Öğrenme Çıktısı
3 Solunum sistemi ile ilgili yaygın kullanılan kök ve ekleri yazılış, okunuş ve anlamları ile
tanıyabilme ve kullanabilme
4 Solunum sistemi ile ilgili yaygın kullanılan tıbbi terimleri yazılış, okunuş ve anlamları ile
tanıyabilme ve kullanabilme
a. Trakeadan solunum
sağlayabilmek için
1. Spirometer
yapılan cerrahi
girişim.
b. Plevral boşluktaki
2. Bronchography sıvının cerrahi
girişimle alınması.
c. Plevra ve akciğerin
3. Rhinoplasty
enfeksiyonu.
d. Kanda yoğun
miktarda
4. Pleuracentesis
karbondioksit
bulunması. Solunum sistemi ile ilgili
Günlük hayatta karşılaştı-
5. Tracheostomy e. Oksijen yetersizliği. karşılaşabileceğiniz tıbbi
ğınız solunum sistemine ait
f. Solunum terimlerde yer alan kök ve
tıbbi terimleri düşününüz.
hareketleriyle
oluşan hava
ekleri ayırt etmeye çalışınız.
6. Thoracodynia hacmini ve
ventilatuar debinin
ölçülmesinde
kullanılan alet.
g. Yalnızca oturur
7. Pneumopleuritis pozisyonda
solunum yapabilme.
j. Burun plastik
10. Hypoxia
ameliyatı.
78
Tıp Terimleri
Kalp
Dolaşım sisteminin ilk organı olan kalp dört boşluktan oluşan bir yapıya sahiptir. Üst taraftaki boş-
luklara atrium adı verilir. Sağ üst boşluğa atrium dekster (sağ atrium), sol üst boşluğa atrium sinister (sol
atrium) denilir. Kalbin alt boşluklarına ise ventrikül adı verilmektedir. Sağ alt boşluğa ventrikül dekster
(sağ ventrikül) ve sol alt boşluğa ventrikül sinister (sol ventrikül) denilir. Atriumlar ventriküllere kapaklar
aracılığı ile bağlıdır. Sağ atrium ile sağ ventrikül arasındaki kapak; trikuspid kapak, sol atrium ile sol vent-
rikül arasındaki kapak; bikuspid veya mitral kapak adını alır. Atriumlar kalbe dönen kanı kabul eden ve
ventriküller içine gönderen bölmelerdir. Ventriküller ise esas pompa görevini yapan bölmeler olup kanı
damar sistemi içine pompalar.
79
Solunum Sistemi ve Dolaşım Sistemi Terimleri
Kalbe giriş yapan damarlar atriumlarla bağlantılı- arteria pulmonalis’tir. Aorta sol ventrikülden çıkar ve
dır. Sağ atriuma giren iki damar; vena cava superior ve oksijence zengin kanı bütün vücut dokularına dağı-
vena cava inferior bütün vücudun venöz kanını (C02 tan arter sisteminin ana damarıdır. Pulmoner arter
konsantrasyonu artmış kan) sağ atriuma getirirler. ise sağ ventrikülden çıkar ve C02 li kanı oksijenlen-
Vena pulmonales ise akciğerlerde temizlenerek oksi- mesi için akciğerlere götüren sistemin ana damarıdır.
jenlenmiş kanı sol atriuma getirirler. Bu bilgilerden
kalbin ikili bir pompa şeklinde çalıştığı anlaşılmakta-
Ven
dır. Sağ ventrikül karbondioksiti bol olan kanı akci-
ğerlere, sol ventrikül ise oksijence zengin kanı bütün Venler (toplardamar) vücudun diğer kısımla-
vücuda pompalamaktadır. Böylece organizmada her rından topladığı kanı kalbe taşıyan kan damarla-
ikisi de kalpten başlayıp kalpte sonlanan iki dolaşım rıdır. Dolaşım sisteminin önemli bir bölümünü
sistemi oluşmaktadır. Bunlardan biri sistemik dolaşım oluşturan venler, dolaşımdaki kanın ortalama %
veya büyük dolaşım olup kalbin sol ventrikülünden 60’ını taşımaktadır. Atardamarlar ile dokulara ve
başlayıp organizmayı dolaştıktan sonra sağ atriumda organlara taşınan temiz kanın içindeki oksijen ve
sonlanır. Diğeri pulmoner veya küçük dolaşım olup besin maddeleri, çeşitli dokular ve organlar tarafın-
sağ ventrikülden başlayıp, akciğerleri dolaştıktan dan kullanıldıktan sonra kanın kalbe geri dönüşü
sonra sol atriumda sonlanmaktadır. venler (toplardamarlar) tarafından sağlanır. Kanın
Kalp üç tabakadan oluşmaktadır. Bunlar en iç ta- atardamarlar içindeki hareketi kalbin pompalama
baka olan endokardium, kas tabakası olan orta taba- basıncı ile sağlanır ve bu sayede kan, en uç bölge-
ka yani myokardium veya myokard ve en dışta kalbi lere kadar gidebilir. Ancak dokularda kullanılan
saran çift yapraklı perikard yani kalp zarı tabakasıdır. kanın basıncı düşüktür ve kanın kalbe geri dönüşü
oldukça düşük bir kan basıncıyla gerçekleşir. Kan
geri dönerken en büyük sıkıntıyı bacaklarda çeker.
Damarlar Çünkü ayakta duran bir insanda kan, yer çekimine
Dolaşım sisteminin kalpten sonra gelen yapısı karşı hareket ederek kalbe doğru yol almak zorun-
damarlardır. Dolaşım sistemi kapsamında üç tip dadır. Kalbe geri dönerken kanın geri kaçmasını
damar yapı vardır. Bunlar arter, ven ve kapiller önlemek için venlerde tek yönlü kapaklar bulunur.
damarlardır.
Kapiller Damarlar
Arter Arterler ile venler arasındaki dolaşım devresini
Arterler kalpten çıkan damarlardır, kanı kalpten tamamlayan, çapları en dar, duvarları en ince da-
daha uzaktaki organlara götürürler ve ventriküllerle mar sistemidir. Hücre düzeyinde madde alışverişi-
bağlantılıdırlar. Kalpten çıkan iki ana damar aort ve nin yapıldığı damar sistemidir.
Öğrenme Çıktısı
80
Tıp Terimleri
Tablo 3.7 Dolaşım sisteminde yer alan tıbbi terimlere ait kökler
Angi/o (anjiyo): damar
Aort/o (aorto):aorta
Arteri/o (arterio):arter, atar damar
Ather/o (athero):yağlı salgı
Atri/o (atrio):kalbin kulakçık bölümü, atriyum
Cardi /o (kardiyo): kalp
Coron/o (korono):taç
Ech/o (ekho):yankı
Isch/o (iskiyo):gizlemek, saklamak
Phleb/o (flebo):ven, toplardamar
Rhythm/o (rithmo):ritim
Tensi/o (tensiyo): tansiyon
Valvul/o (valvulo):valv, kapakçık
Vascul/o (vaskulo):damar
Vas/o (vazo):ven, toplardamar
Ven/o (veno):ven, toplardamar
Ventricul/o (ventrikulo):kalbin karıncık bölümü, ventrikül
Dolaşım sistemi içinde bilinmesi gereken tıbbi terimlere ait ön ekler ve tanımları alfabetik sıra ile ve-
rilmektedir.
Tablo 3.8 Dolaşım sisteminde yer alan tıbbi terimlere ait örnekler
Brady- (bradi): yavaş
Tachy- (taşi): hızlı
81
Solunum Sistemi ve Dolaşım Sistemi Terimleri
82
Tıp Terimleri
83
Solunum Sistemi ve Dolaşım Sistemi Terimleri
84
Tıp Terimleri
7 Dolaşım sistemi ile ilgili yaygın kullanılan kök ve ekleri yazılış, okunuş ve anlamları ile
tanıyabilme ve kullanabilme
8 Dolaşım sistemi ile ilgili yaygın kullanılan tıbbi terimleri yazılış, okunuş ve anlamları ile
tanıyabilme ve kullanabilme
a. Kardiyoloji
1. Angiospasm alanında uzman
kişi.
c. X Işınlarına
opak bir
madde enjekte
3. Bradycardia ettikten sonra
damarların
radyografisinin
çekilmesi.
d. Ultrason
4. Valvuloplasty
yöntemiyle
kalbin
Dolaşım sistemi ile ilgili Günlük hayatta karşılaştı-
incelenmesi. karşılaşabileceğiniz tıbbi ğınız kal ve damar hasta-
e. Damar plastik terimlerde yer alan kök ve lıklarına ait tıbbi terimleri
5. Venous
ameliyatı.
ekleri ayırt etmeye çalışınız. düşününüz.
f. Kapakçığın
6. Angioplasty plastik cerrahi
ile onarılması.
g. Kalbin dış
7. Angiography
tabakası.
h. Kan
damarlarında
8. Cardiologist
ani ve istemsiz
kasılma.
i. Kalbin üst
9. Epicardial
kısmına ait.
j. Kalbin atış
hızının
10. Pericardium
normalden
yavaş olması.
85
Solunum Sistemi ve Dolaşım Sistemi Terimleri
Solunum sistemi burun, burun boşluğu, farenks, larenks, trekea, bronşlar ve akciğerler ve solunuma yardım eden
diyafram ve kaburgalar arası kaslardan oluşmaktadır. Solunum sistemi hayatın en temel fonksiyonunu gerçek-
leştiren; dokuların ihtiyacı olan oksijenden zengin kan için vücuda oksijen temin eden ve dokulardaki fazla
karbondioksiti vücut dışına atan hayati bir sistemdir. Sistemin en önemli görevi dokulardaki gaz alışverişi olan
solunum sisteminin bununla birlikte organizmanın pH ve sıcaklığının düzenlenme görevleri de vardır. Ayrıca
solunum ile dışarıya ısıtılmış ve nemlendirilmiş hava verilmesi, sıcaklık ve su buharı kaybına da yol açmaktadır.
Solunum sistemi aynı zamanda larenks aracılığıyla hava akışını düzenleyerek konuşabilmeyi sağlar. Hava, için-
de bulunan oksijeni vermek ve karbondioksiti almak üzere sürekli olarak akciğerlere girip çıkmak zorundadır.
Bu da soluk alma ve soluk vermeyle sağlanır. Hava alınmasına soluk alma (inspiration-inspirasyon), verilmesine
soluk verme (expiration-ekspirasyon) denir. Solunum sistemiyle kan ve dolaşım sistemi, iş birliği halinde çalışarak
solunum görevini gerçekleştirirler. Solunum iç ve dış solunum olarak iki şekilde gerçekleşir. İç solunum, hücre-
ler içinde oluşan oksijen ve karbondioksit alışverişi, yani biyolojik yanma olayıdır. Dış solunum ise, akciğerler
yoluyla havadan oksijenin alınarak kana verilmesi ve kandaki karbondioksitin yine akciğerler aracılığıyla dışarı
atılması şeklinde gerçekleşen solunumdur.
Burun, anatomik olarak, yüz üzerinde alınla üst dudak arasında bulunan, dışa çıkıntılı, 2 delikli koku alma ve
solunum organıdır. Burun boşluğu (nazal kavite veya nazal boşluk), yüzün ortasında burnun arkasında ve üstün-
de bulunan hava ile dolu, büyük bir boşluktur. Yutak veya farenks (pharynx), sindirim kanalının, ağız ve burun
boşluğunun arkasında yer alan bölümüdür. Farenks, nazofarenks, orofarenks, laringofarenks olarak üç bölüm-
den oluşmaktadır. Larenks, boynun ön tarafında, 3 ve 6. servikal omur hizasında, farenksin altında, trakeanın
üstünde yer alan; hava iletimi ve ses çıkarmada temel görevi olan; kıkırdak, zar, bağ ve kas karışımı üst solunum
yolu organıdır. Trakea (Trachea-soluk borusu), vücutta solunan havanın geçtiği, boynun ön tarafında yer alan,
yutaktan sonra gelen boru şeklinde bir organdır. Soluk borusu ikinci kaburga hizasında ikiye ayrılarak bronşları
oluşturur. Bronşların her biri bir akciğere girer ve akciğerde ince dalcıklara ayrılırlar. Bu dalcıklara bronşiyol adı
verilir. Göğüs boşluğunda sağ ve solda iki tane olan akciğerler mediastinum adı verilen bir bölme ile birbirle-
rinden ayrılmaktadır. Akciğerler, kan ile hava arasındaki gaz alışverişinin yapıldığı solunum sistemi organıdır.
Akciğerlerin en uç noktasında gaz alışverişinin gerçekleştiği yapılar alveollerdir.
86
Tıp Terimleri
Bu bölümde solunum sistemi içinde bilinmesi gereken anatomik tıbbi terimler alfabetik sıra ile yazılış, okunuş
ve tanımları ile birlikte verilmektedir.
87
Solunum Sistemi ve Dolaşım Sistemi Terimleri
Oto-rhino-laryngo-logy (otorinolaringoloji) Kulak, burun ve larenks ile ilgili hastalıklarla ilgilenen bilim dalı.
88
Tıp Terimleri
89
Solunum Sistemi ve Dolaşım Sistemi Terimleri
Organizmada kan dolaşımını sağlayan, kalp ve damar sisteminden oluşan sisteme dolaşım (kardiyovasküler)
sistemi denilmektedir. Dolaşım sistemi içinde kalp, arter, ven ve kapiller damarlar yer almaktadır.
Dolaşım sisteminin temel fonksiyonu, kanın, damar sistemi içinde belli bir basınç altında dolaşmasını sağlamak-
tır. Kan dolaşımı ile hücrelerin iç ortamdan madde alım verimi, beslenmesi, onarımı ve hormonların dağılımı
gibi olaylar gerçekleşmektedir. Dolaşım sistemi aynı zamanda vücut ısısını ve PH dengesini sağlamakla da görev-
lidir. Kan basıncı genel anlamda kanın damar duvarına yapmış olduğu basınç olarak tanımlanmaktadır. Arteriyel
damar sistemi içinde kalbin kasılıp gevşemesi sırasında kasılma esnasında (sistol döneminde) en yüksek basınç
yani sistolik basınç (büyük tansiyon), gevşeme esnasında (diyastol döneminde) ise en düşük basınç; diyastolik
basınç (küçük tansiyon) oluşmaktadır. Dolaşım siteminin ilk organı olan kalp dört boşluktan oluşan bir yapıya
sahiptir. Kalp üç tabakadan oluşmaktadır. Bunlar en iç tabaka olan endokardium, kas tabakası olan orta tabaka
yani myokardium veya myokard ve en dışta kalbi saran çift yapraklı perikard yani kalp zarı tabakasıdır. Dolaşım
sisteminin kalpten sonra gelen yapısı damarlardır. Dolaşım sistemi kapsamında üç tip damar sistemi vardır.
Bunlar arter, ven ve kapiller damarlardır.
Aşağıda yer alan çizelgede dolaşım sistemi içinde bilinmesi gereken tıbbi terimler alfabetik sıra ile yazılış, okunuş
ve tanımları ile birlikte verilmektedir.
90
Tıp Terimleri
Cardio-logy (kardiyoloji) Kalp ile ilgili hastalıkların tanı ve tedavisi ile ilgili çalışma alanı.
Coron-ary arteries (koroner arter) Koroner atardamar. Taç şeklinde yerleşik, kalbin ana damarları.
91
Solunum Sistemi ve Dolaşım Sistemi Terimleri
92
Tıp Terimleri
neler öğrendik?
B. Pleuracentesis B. Kalbin atım hızının normalden düşük olması
C. Rhinoplasty C. Kalbin atım hızının normalden yüksek olması
D. Bronchography D. Kalbin iç tabakasının enflamasyonu
E. Pneumopleuritis E. Kalbin dış tabakasının enflamasyonu
3 Aşağıdakilerden hangisi “soluk alma” kavra- 8 Kan damarlarında ani ve istemsiz kasılmaya
mına karşılık gelir? ne ad verilir?
A. Expiration A. Arrhythmia
B. Hyperpnea B. Bradycardia
C. Hypoxia C. Valvuloplasty
D. Inspiration D. Angiospasm
E. Apnea E. Hypotention
93
Solunum Sistemi ve Dolaşım Sistemi Terimleri
Yanıtınız yanlış ise “Solunum Sisteminde Yanıtınız yanlış ise “Dolaşım Sisteminde
1. B 6. C
Yaygın Kullanılan Ameliyatlara İlişkin Te- Yaygın Kullanılan Patolojik Terimler” konu-
rimler” konusunu yeniden gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı
Yanıtınız yanlış ise “Solunum Sisteminde Yanıtınız yanlış ise “Dolaşım Sisteminde
2. A 7. A
Yaygın Kullanılan Tıbbi Terim Ögeleri” ko- Yaygın Kullanılan Patolojik Terimler” konu-
nusunu yeniden gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Solunum Sisteminin Yanıtınız yanlış ise “Dolaşım Sisteminde
3. D 8. D
Anatomi ve Fizyolojisi” konusunu yeniden Yaygın Kullanılan Patolojik Terimler” konu-
gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Solunum Sisteminde Yay- Yanıtınız yanlış ise “Dolaşım Sisteminde
4. D 9. C
gın Kullanılan Teşhis ve Tedaviye İlişkin Te- Yaygın Kullanılan Patolojik Terimler” konu-
rimler” konusunu yeniden gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Solunum Sisteminde Yanıtınız yanlış ise “Dolaşım Sisteminde
5. E 10. E
Yaygın Kullanılan Tanısal ve Patolojik Te- Yaygın Kullanılan Tanısal Terimler” konusu-
rimler” konusunu yeniden gözden geçiriniz. nu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
3 Anahtarı
94
Tıp Terimleri
Araştır Yanıt
3 Anahtarı
Dolaşım sisteminin temel fonksiyonu, kanın, damar sistemi içinde belli bir
basınç altında dolaşmasını sağlamaktır. Kan dolaşımı ile hücrelerin iç ortam-
dan madde alım verimi, beslenmesi, onarımı ve hormonların dağılımı gibi
Araştır 3
olaylar gerçekleşmektedir. Dolaşım sistemi aynı zamanda vücut ısısını ve pH
dengesini sağlamakla da görevlidir.
Kaynakça
Artukoğlu M.A. (1997) Tıbbi Terminoloji, 1. Cilt, Hole J. W. (1986) Essentials of human anatomy and
Hacettepe Üniversitesi Sağlık İdaresi Yüksekokulu physiology, 2. Baskı, W.C. Brown.
Yayınları No:1, Ankara.
Kavukçu S (1998) Tıbbi Terminoloji, Dokuz Eylül
Artukoğlu M.A., Kaplan A., Yılmaz A. (2004) Tıbbi Üniversitesi Yayınları, İzmir.
Terminoloji, 2. Baskı, Denge Matbaacılık, Ankara.
Kellerman F.R. (1997) Introduction to Health Sciences
Clemente C.D. (2006) Anatomy: a regional atlas of Librarianship: A Management Handbook,
the human body, 5. Baskı, Lippincott Williams & Greenwood Publishing Group, Incorporated.
Wilkins.
Layman D. P. (2005) Medical Terminology Demystified,
Cohen B. J. (2007) Medical Terminology: An McGraw-Hill Professional Publishing.
Illustrated Guide, 5. Baskı, Lippincott Williams
& Wilkins. Leonard R.J. (1995) Human Gross Anatomy: An
Outline Text, Oxford University Press, NY.
Davies J., (1998) Essentials of Medical Terminology,
Delmar Publishers. Şenel Tekin P., (2010) Tıbbi Terminoloji 1-2, Ankara
Üniversitesi Uzaktan Eğitim Yayınları, Gözden
Dorland’s Illustrated Medical Dictionary, http: ( (www. Geçirilmiş 2. Baskı,Yayın No: 72.
mercksource.com, Erişim tarihi: 25.03.2009
Şenel Tekin P., (2010) Tıbbi Terminoloji 3, Ankara
Dykes M., Ameerally P. (2002) Anatomy, 2. Baskı, Üniversitesi Uzaktan Eğitim Yayınları, Yayın No: 63.
Elsevier Health Sciences.
Willis M. C. (2005) Medical terminology: the
Ehrlich A., Schroeder C. L. (2004) Medical language of health care, 2. Baskı, Lippincott
Terminology for Health Professions, 5. Baskı, Williams & Wilkins.
Cengage Learning.
Willis M. C. (2007) Medical Terminology: A
Hatiboğlu M. T., Çam M. (1997) Tıbbi Terminoloji, Programmed Learning Approach to The Language
Hatiboğlu Basım ve Yayım Ltd.Şti., Ankara. of Health Care, 2. Baskı, Lippincott Williams &
Wilkins.
95
Bölüm 4
Sindirim, Boşaltım ve Üreme Sistemleri
ve Organları Terimler
1 2
1 Sindirim sistemine ait yapı ve organları 2 Boşaltım sistemine ait yapı ve organları
tanıyabilme ve sindirim sistemi ilişkin tanıyabilme ve Boşaltım Sistemine ilişkin
terimleri öğrenebilme terimleri öğrenebilme
3
3 Üreme sistemini ve organlarını tanıyabilme
üreme sistemine ilişkin terimleri
öğrenebilme
Anahtar Sözcükler: • Üst ve Alt Sindirim Sistemi • Karaciğer, Safra Kesesi ve Yolları • Pankreas
• Tanı, Hastalık ve Semptomlar • Böbrekler ve Boşaltım Sistem Organları • Üreme Sistemi ve Organları
• Tedavi
96
Tıp Terimleri
97
Sindirim, Boşaltım ve Üreme Sistemleri ve Organları Terimler
98
Tıp Terimleri
kastabakaları
çok daha fazladır. Bu nedenle mide, sindirim sis- Onikiparmak Küçük kurvatur
Pilor kanalı
teminde depo görevi yapacak şekilde özelleşmiştir. bağırsağı
(Duodenum) Pilor sfinkteri
dikkat
• Mide, sindirim sisteminin en geniş kısmı-
Sağ ana safra kanalı Sol ana safra kanalı
dır. “j” şeklinde kaslı bir bezdir. Ana safra kanalı
Sistik kanal
• Alınan besini depolamak için genişler. Koledok
Pilorik sfinkter
Besini sıkıştırır, ezer ve mide duvarında Safra
kesesi
üretilen asit ve etkili sindirim sıvıları ile
karıştırır.
• Besini kremsi bir sıvı haline geçirir ve ince Ampulla Vater
Büyük pankreas kanalı
(Wirsung)
bağırsağa gönderir. (Papilla) Küçük safra kanalı
(Santorini)
Oniki parmak barsağı
• Mide,kasla çevrili esnek bir torbadır (Duodenum)
99
Sindirim, Boşaltım ve Üreme Sistemleri ve Organları Terimler
Mide
dikkat
• İnce bağırsak sindirim işlemini, be-
sini daha da basit parçalara ayırarak
Safra Kesesi
Pankreas tamamlar.
• Bu parçalar daha sonra ince bağırsak
duvarından emilirler.
Onikiparmak
bağırsağı • Duvar kasları kasılarak besini akıtırlar
• Besinin bu uzun tüpteki yolculuğu
Şekil 4.5 Karaciğerin Önden Görünüşü yaklaşık 6 saat sürer
• Bağırsaklarımız, 7,5- 8,5 m. Uzunlu-
ğundadır.
İnce Bağırsak(İnstestinum Tenue)
• İlk kısmı İnce Bağırsak denilen, karı-
İnce Bağırsak: sindirimin en önemli bölgesi na doğru uzanan kıvrımlı bir tüptür.
ince bağırsaklardır. İnce bağırsak, mide ile kalın
bağırsak arasındadır. Üç kısmı vardır; duodenum
(onikiparmak bağırsağı), ince bağırsağın ilk ve en Kalın Bağırsak(İntestinum Craussum)
kısa kısmıdır. Mideyi jejunuma bağlayan bir tüp-
Kalın bağırsak: üç bölümü vardır: Çekum veya
tür. Jejunum, ince bağırsağın orta kısmıdır, duode- “kör bağırsak”, kalın bağırsağın ilk bölümüdür.
num ile ileum arasında bulunur. Apandis çekumun bir uzantısıdır. Kolon, kalın ba-
Yetişkin insanlarda boyu 2-8 metre arasında de- ğırsak için kullanılan bir terimdir.
ğişir. İleum, ince bağırsağın son kısmı. İnsanlarda Çekumdan rektuma kadarki kısım için kullanı-
yaklaşık 4 metre uzunluğundadır. İnce bağırsağa lır. Kendi içinde dört kısma ayrılır: çıkan kolon,
100
Tıp Terimleri
Enine Kolon
Çıkan
(Yükselen)
Kolon
Sindirilmemiş
Besin Kalın İnen Kolon
Bağırsağın İlk
Bölümüne
Geçer
Sekum
Apandis
Atık Madde ya da
Dışkı Dışarı Bırakılır Sigmoid Kolon
Anus
101
Sindirim, Boşaltım ve Üreme Sistemleri ve Organları Terimler
102
Tıp Terimleri
-odyine/odini: ağrı
odyno-phag-ia odinofaji ağrılı yutma
-phagia/faji: yemek/yutmak
pene:içeri
Pe-ne-tra-t-ion tract/tra: çekmek penetrasyon kapalı delinme
-ion:süreç
per-fo-ra-t-ion perferasyon delinme /delikli
polyp poly: çok sayıda olan polip saplı ur
port: taşıma
-al:ile ilgili
port-al hyper-tens- portal ven sisteminde basınç
hyper: fazla portal hipertansiyon
ion artışı
-tens:gerginlik
-ion: süreç
spleen: dalak
splen-o-megaly splenomegali dalak büyümesi
megaly: büyük
steat/o: yağ feçesten aşırı yağlı maddeler
Steatorrhea steatore
-rrhea: akmak atımı
icter: sarı
icter-us ikter sarılık
-us:durum
singult-us a sob: latince hıçkırma singultus hıçkırık
ileo:bağırsak ile ilgili
İle-us ileus bağırsak düğümlenmesi
-us: -us: durum
hepato: karaciğer
Hepat-o-megaly hepatomegali karaciğer büyümesi
-megaly: genişleme
hepato: karaciğer
Hepat-o-splen-o-
-megaly: genişleme hepatosplenomegali karaciğer ile dalak büyümesi
megaly
spleen: dalak
103
Sindirim, Boşaltım ve Üreme Sistemleri ve Organları Terimler
hepat/o: karaciğer
hepat-itis hepatit karaciğer iltihabı
-itis/it:enfeksiyon
di: çift
di-vert-i-cul-itis -vertical: dikey divertikülit divertikül iltihabı
-itis/it:enfeksiyon
gastr/o: mide
mide ve incebağırsak
gastr-o-enter-itis enter/o: bağırsak gastroenterit
iltihabı
-itis/it:enfeksiyon
pancreat/o: pankreas
pancreat-itis pankreatit pankreas iltihabı
-itis/it:enfeksiyon
peritone/o: periton, karın
periton-itis duvarı peritonit periton bezi iltihabı
-itis/it:enfeksiyon
umblicus:göbek
umblic-al hern-ia -al:ilgili umblikal herni göbek fıtığı
hernia: fıtık
groin: kasık
inguin-al hern-ia inguinal herni kasık fıtığı
hernia: fıtık
hiatus: mide üstü
hiat-us hern-ia hiatus hernisi mide fıtığı
hernia: fıtık
-oma: tümör, kitle
hepat-oma hepatoma birincil karaciğer tümörü
hepat/o: karaciğer
karaciğerde hücre
cirrh/o:portakal-sarı renkte harabiyeti ve bağdokusu
cirrh-osis siroz
-osis: durum artışı ile giden kronik bir
hastalık
mal:kötü
mal-ab-sorp-tion ab: uzaklaştırma malabsorbsiyon emilme bozukluğu
sorp:alma
çölyak hastalığı;
enter/o: bağırsak gluten
gluten enter-o-path-y buğdaydaki glütene bağlı
-pathy: hastalık enteropatisi
hassasiyet
-chalasia: özellikle sfinkter
kasının, özofagusun alt
özefagus sfinkterinde
a-chalas-ia kısmının ve kardiyanın akalazya
gevşeme sorunu
gevşemesi
a-: yokluk, olumsuzluk
-iasis: durum
lith/o: taş
chole-lith-iasis kolelithiyazis safra kesesi taşı
choledoch/o: koledok
kanalı
-iasis: durum
co-,col,;com-,con-: beraber
koledokolithi
choledo-co-lith-iasis lith/o: taş koledok kanalında taş
yazis
choledoch/o: koledok
kanalı
104
Tıp Terimleri
-iasis: durum
co-,col,;com-,con-: beraber
lith/o: taş
cholecyst-o-choledo-co- kolesistokol safra kesesi ile koledok
cholecyst/o: safra
lith-ia-sis dokolithiyazis kanalında taş
kesesi
choledoch/o: koledok
kanalı
eso-/ezo:içe doğru
gastr/o: mide mide asidinin aşağıdan
gastr-o-eso-phagu-al re- gastroözefajiyal
phagia/faji: yemek/yutmak yukarı özefagusa doğru
flux reflü
-flux: akı gelmesi
re-: geri
laktaz laktoza (süt şekerine)
lact-ose in-toler-ance
intoleransı karşı hassasiyet
hem/o, hemat/o: kan
hemo-rrhoid hemoroid basur memesi
-rrhoid: şişme
an-al fissure anal fissür anal bölgede çatlak
Fecal: fec(es)-al:feçes
impᾱctus: Latince impingere, Fekal feçes tıkacı, feçesin sıkışıp
fec-al im-pac-tion
sağlamlaştırma, bağlama, Empaksiyon kanalı tıkaması
çarpıştırma, tutma
irrir: kızdırma/provoke
-able :yapabilme
irritabl kolon hassas bağırsak
irrit-able colon syn-drome colon: kolon
sendromu sendromu
syn-eş
drom: hareketli
ileo:bağırsak ile ilgili
İleitis terminalis crohn hastalığı, ileumun
-itis/it:enfeksiyon
ile-itis termin-al-is (crohn son kısmını tutan kronik
temrin: süreli/sınırlı
hastalığı) iltihabi bağırsak hastalığı
-al: ile ilgili
co-,col-,com-,con-/
rektumdan başlayıp
ko,kol,kom,kon: beraber
yukarı doğru ilerleyen
col-itis ulc-er-osa -itis/it:enfeksiyon kolitis ülseroza
kronik iltihabi bağırsak
ulcer: mukozada doku kaybına
hastalığı
yol açan lezyon
steat/o: yağ
steat-o-hepat-itis hepat/o: karaciğer steatohepatit yağlı karaciğer
-itis/it:enfeksiyon
pepsia: sindirim sindirim sisteminde mide
pept-ic ulc-er ulcer: mukozada doku kaybına peptik ülser suyu ile temas eden
yol açan lezyon yerlerde olan ülser
Yemek Borusu
Diyafram
Endoskop
Işık Mide
105
Sindirim, Boşaltım ve Üreme Sistemleri ve Organları Terimler
dikkat
Soneklerin sonuna gelen “y” harfi bir sü-
reci ifade eder. –metry–,scopy-,opsy gibi.
106
Tıp Terimleri
Alınan
Mide
107
Sindirim, Boşaltım ve Üreme Sistemleri ve Organları Terimler
108
Tıp Terimleri
KISALTMA AÇIMLAMA
AFP Alfa Fetoprotein
ALF Alkalen Fosfataz
ALT Alanin Transaminaz
AST Aspartik Transaminaz
ERCP Endoskopik Retrograt Kolanjiopankrotikografi
EUS Endoskopik Ultrasonografi
GE Gastroenteroloji
GGT Gama Glutamik Transaminaz
GİS Gastrointestinal Sistem
GÖR Gastroözefageal Reflü
GÖRH Gastroözefageal Reflü Hastalığı
Hp Helikobakter Pilori
İBH İltihabi Bağırsak Hastalığı
İBS İrritabl Bağırsak Sendromu
KÖS Kardiyoözefageal Sfinkter
NG Nazogastrik
PEG Perkütan Transhepatik Gastrostomi
PPİ Proton Pompa İnhibütörü
PTK Perkütan Transhepatik Kolonjiografi
US Ultrasonografi
Öğrenme Çıktısı
1 Sindirim sistemine ait yapı ve organları tanıyabilme ve Sindirim Sistemi ilişkin terimleri
öğrenebilme
109
Sindirim, Boşaltım ve Üreme Sistemleri ve Organları Terimler
Lobüller arası
toplardamar Toplayıcı kanal
Üreter
Medülla
Üreter piramidi Bowman kapsülü
Nefron
Lobüller arası
Mesane atardamar
Korteks
Henle
Medülla kulbu
İdrar Yolu
Böbrek
Şekil 4.7 Boşaltım Sistemi Oganları atardamar
Böbrek Böbrek
toplardamarı sinüsü
Böbrekler Böbrek pelvisi
110
Tıp Terimleri
Üreterler
Üreterler (idrar borusu), Üreterler sağ ve sol Üreter
tarafta birer tane olmak üzere idrarı böbreklerden
idrar torbasına taşır. Üreterler peritonun arkasında
uzanırlar ve karın arka duvarına yaslanarak aşağı-
ya doğru uzanırlar. Üreterler kaslı borulardır ve bu
nedenle idrarı peristaltizm hareketleri ile ileri ite-
bilirler. Böbrek havuzundan ayrılan idrar, üreter
arayıcılığıyla karın üst bölümünden kasıklara doğ-
Detrusor
ru ilerleyip mesane içine boşalır. Yetişkinlerde, üre- Mesane kası
terler genellikle yaklaşık 26-28 cm boyunda olup boynu
yaklaşık 5 mm’lik çapa sahiptir. Üreter karın içine İnternal üretral
Ürethra sfinkter
doğru ilerlerken üç farklı darlığa sahiptir: 1-böb-
Pelvik
rekten çıkış yeri. 2-karın orta bölümünde büyük taban
damarı çaprazladığı yer. 3-mesane içine giriş yeri. Eksternal üretral sfinkter
Üretere düşen böbrek taşları bazen bu darlıklarda Eksternal üretral açıklık
sıkışıp kalabilir.
Şekil 4.9 Üreter, Mesane ve Ürethra’ların Yapısı
Üreterlerin distal intravezikal kısmı mesane
duvarı içerisinde submukozal olarak ilerler ve det-
rüsör kası tarafından arkadan desteklenir. Mesane Ürethra (İdrar Kanalı)
doldukça idrar, detrüsör üzerine oturmuş olan üre- Ürethra tutabilme (kontinans) mekanizmasında
terler üzerine baskı yapar. Yani mesane içi basıncın önemli rolü olan fibromüsküler bir yapıdır. Sadece
arttığı durumlarda üreterovezikal bileşke musküler miksiyonda ve anormal durumlarda açılır. Mukoza
ve submukozal katman arasında sıkışarak idrarın ve vasküler submuköz doku üretra lümenini kapa-
mesaneden üreter içine geri akışı önlenir. Mesane tır ve dolum fazında idrar kaçışına engel olur.
içi basınç sürekli olduğunda ise idrarın mesane içi- Ürethra kadınlarda vajinanın anterior duvarın-
ne boşalmasını engeller. da uzanır ve simfizis pubisin hemen arkasında yer
alır. Kadın üretrası yaklaşık 4 cm uzunluğundadır.
Mesane Kilitorisin hemen altında vulvaya açılır. Puboü-
Alt üriner sistemin önemli bir bölümünü oluş- retral bağ ürethrayı pubis kemiğine bağlar.
turur. Mesane pelvik kavitenin duvarlarıyla birleşen Üretra erkekte 20-21 cm uzunluğunda olup
konnektif doku bölgesine tutunan içi boş musküler mesaneden penisin ucundaki açıklığa kadar uzanır.
bir organdır. Mesane yani idrar kesesi, idrarı de- Prostatik ürethra, Membranöz ürethra ve pe-
polayan ve istemli olarak idrarı boşaltımını yapan nil ürethra olmak üzere 3 bölüme ayrılır. Prostatik
lümeni olan kaslı yapıda bir organdır. Mesane tam ürethra ürethranın en geniş ve genişleyebilen kısmı
kapasite dolduğunda küre şeklindedir ve yaklaşık olup ortalama 3-3,5 cm uzunluğundadır.
olarak 500cc sıvı depolayabilir. Fakat bu kapasite
Membranöz ürethra ortalama 2-2,5 cm uzun-
kişinin ebatlarına, yaşına ve cinsiyetine bağlı olarak
luğundadır. Bu bölümün etrafında çizgili kaslardan
değişebilir.
oluşan eksternal ürethral sfinkter bulunur. Penil
Mesane pelviste, periton boşluğunun ön ve alt ürethra ise ortalama 15 cm uzunluğundadır. Pe-
tarafında, pubis kemiğinin ise arkasında yer alır. nisin corpus spongiozumu içinde bulunur. Erkek
(Mesane boş durumda simfizis pubisin arkasında ürethrasının en dar yeri dış açıklığıdır.
dolunca tamamen kemik pelvis içindedir.) Mesa-
ne bağlar vasıtasıyla pelvisin anterolateral fasyasına
gevşek bir pozisyonda tutunur.
111
Sindirim, Boşaltım ve Üreme Sistemleri ve Organları Terimler
112
Tıp Terimleri
113
Sindirim, Boşaltım ve Üreme Sistemleri ve Organları Terimler
Öğrenme Çıktısı
2 Boşaltım sistemine ait yapı ve organları tanıyabilme ve Boşaltım Sistemine ilişkin terimleri
öğrenebilme
114
Tıp Terimleri
115
Sindirim, Boşaltım ve Üreme Sistemleri ve Organları Terimler
Vagina
Sol Fallop tübü (tuba uterina) Sağ yumurtalık (sağ ovaryum)
Ampulla Isthmus
Uterus
boşluğu
Endometrium
Myometrium Sekonder follikül
Korpus uteri Primordinal Primer
follikül follikül
Antrum
Doğum kanalı
(döl yolu, vagina)
Korpus luteum
Vagina, kadın çiftleşme organıdır. Yukarıda serviks, aşağıda vestibulum vajina arasında uzanan, önden
arkaya basık, fibromüsküler yapıda boru şeklindedir. Vagina, uterusun altında, mesane ile idrar yolunun
arkasında, kalın barsakların son bölümünün önündedir. Normalde uzunluğu 8-10 cm. kadardır. Doğumda
bebeğin çıkabileceği kadar genişler. Çiftleşme esnasında erkek spermi vagina dibine ve arka duvarına atılır.
Vulva
Kadın dış genital organlarına topluca vulva adı verilir. Vulva; kadın dış genital bölgelerine karşıdan bakıldığında
üstte çatıyı oluşturan leğen kemiklerinin birbiriyle orta hatta birleştiği bölgenin oluşturduğu kabarıklık olan pubis
tepesi, altta anüs ve labium majus (dış dudaklar) adı verilen yapılarca sınırlanan ve labium minus (iç dudakları) örten
bölgedir.
Penis
İki uyluk arasında sarkık duran bir organdır. Erkekte cinsel birleşme ve boşaltım sistemi organıdır.
Penis, ereksiyon denilen olay ile sertleşir, sertleşen penis kalınlaşır ve uzar. Ereksiyon ile cinsel birleşme
olur ve erkek üreme hücreleri olan spermleri vajinaya bırakır. Spermlerin dışarı atılmasının ardından, pe-
nis normal haline döner. Penis boşaltım sisteminin son kısmı, aynı zamanda da spermlerin dışarı atıldığı
kanaldır. Penis normal pozisyonunda iken, yaklaşık 8-10 cm. uzunluğunda, 3 cm. çapında iken ereksiyon
durumunda 12-15 cm. uzunluğunda 4 cm çapındadır. Bu durum kişiden kişiye değişiklik gösterebil-
mektedir. Penis üç bölümden meydana gelmektedir. Kök bölümüne radix penis, gövde bölümüne corpus
penis, baş kısmına glans penis denir.
116
Tıp Terimleri
117
Sindirim, Boşaltım ve Üreme Sistemleri ve Organları Terimler
Prostat bezi içerisinde daralarak giden ejakulator kanal, duktus deferens içeriği ile vesicula seminalis
salgısının karıştırılmasını ve lümen içeriğinin fışkırarak atılmasını sağlar.
Prostatae (Prostat)
Kestane büyüklüğünde, koyu kırmızı renkte, oldukça sıkı dokulu, sert kıvamlı olan prostat, erkek üre-
me organlarının en büyük bezidir. Yaşın ilerlemesi ile birlikte büyüme gösterebilir.
Prostat rektumun önünde, mesanenin aşağısında ve symphysis pubicanın arka tarafındadır.
Günde 0.5-2 ml prostat salgısı üretilir. Salgılanması, testesteron hormonu ile kontrol edilir ve süt gibi,
alkali bir sıvıdır.
Üreter
Ampulla
Vesicula seminalis Ejakülatör
kanal
Prostat
Cowper Ductus
bezi deferens
Kan damarları
ve sinirler
Tubuli seminiferi
Ductus (vas) contorti Caput
deferens epididymidis
Efferent Urethra
ductuli
Glans penis
Epididymis
118
Tıp Terimleri
119
Sindirim, Boşaltım ve Üreme Sistemleri ve Organları Terimler
miyom seminom
nefroma
120
Tıp Terimleri
121
Sindirim, Boşaltım ve Üreme Sistemleri ve Organları Terimler
Öğrenme Çıktısı
Gözlemlediğiniz hastalarda
Menapozun hangi yaşlarda
Amenore nedir? kolik belirtilerini arkadaşla-
başlayabileceğini belirtiniz
rınızla paylaşınız
122
Tıp Terimleri
1
Sindirim sistemine ait yapı ve
organları tanıyabilme ve Sindirim
Sistemi ilişkin terimleri öğrenebilme,
123
Sindirim, Boşaltım ve Üreme Sistemleri ve Organları Terimler
124
Tıp Terimleri
1 Karında sıvı birikmesini ifade eden terim 6 Mesanenin endoskopik incelemesini tanım-
hangisidir? layan terim hangisidir?
neler öğrendik?
A. Meteorizm A. Sistografi
B. Asit B. Üreteroskopi
C. Assit C. Pyelografi
D. Garguyman D. Sistoskopi
E. Distansiyon E. Kolposkopi
2 Safra kesesinin cerrahi olarak çıkarılmasını 7 Mesanede idrar birikmesini ifade eden terim
tanımlayan terim hangisidir? hangisidir?
A. Gasrektomi A. Hipospadias
B. Kolektomi B. Glob vezikal
C. Kolostomi C. Sistit
D. Kolesistektomi D. İdrar enkontinansı
E. Hepatektomi E. Distansiyon
5 Aşağıdakilerinden hangisi “mide fıtığını” ifa- 10 Aşağıdakilerden hangisi “epispedias” tıbbi te-
de eder? rimin anlamıdır?
A. Femoral herni A. Üretra deliğinin penisin altında bulunması
B. Hepatoma B. Üreterde taş bulunması
C. İnguinal herni C. Testislerin aşağıya inmemesi
D. Akalazya D. Menide sperm olmaması
E. Hiatus hernisi E. Üretra deliğinin penisin üstünde bulunması
125
Sindirim, Boşaltım ve Üreme Sistemleri ve Organları Terimler
Yanıtınız yanlış ise “Sindirim Sistemi Semp- Yanıtınız yanlış ise “Boşaltım Sistemi Teşhis
1. C 6. D
tom ve Hastalıkları Terimleri” konusunu ye- Terimleri” konusunu yeniden gözden geçi-
niden gözden geçiriniz. riniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı
Yanıtınız yanlış ise “Sindirim Sistemi Cerra- Yanıtınız yanlış ise “Boşaltım Sistemi Semp-
2. D 7. B
hi Müdahale ve Ameliyat Terimleri” konu- tomları ve Hastalıkları Terimleri” konusunu
sunu yeniden gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Sindirim Sistemi Semp- Yanıtınız yanlış ise “Boşaltım Sistemi Semp-
3. B 8. D
tom ve Hastalıkları Terimleri” konusunu ye- tom ve Hastalıkları ile İlgili Terimler” konu-
niden gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Sindirim Sistemi Semp- Yanıtınız yanlış ise “Üreme Sistemi ve Or-
4. D 9. D
tom ve Hastalıkları Terimleri” konusunu ye- ganları Tanı Terimleri” konusunu yeniden
niden gözden geçiriniz. gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Sindirim Sistemi Tanı Yanıtınız yanlış ise “Üreme Sistemi ve Or-
5. E 10. E
Terimleri” konusunu yeniden gözden geçi- ganları Semptom ve Hastalıkları Terimleri”
riniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
4 Anahtarı
126
Tıp Terimleri
Kaynakça
Anonim 2008, Büro Yönetimi ve Sekreterlik, Tıbbi Hatipoğlu, M. Tahir, Çam, Meryem, 1997, Tıbbi
Terminoloji (Tedavi Hizmetleri) MEGEP, T. C. Terminoloji, Hatipoğlu Yayınları 97, 2. Baskı.
Milli Eğitim Bakanlığı, Ankara.
Steiner, Shirley Soltesz; Capps, Natalie Pate, 2003,
Arslantaş Didem, 2012, Tıbbi Terminoloji, T. C. Quick Medical Terminology, A Self-Teaching,
Anadolu Üniversitesi yayını No: 2525, Açık Guide 5th Edition, John Wiley and Sons, INC.
Öğretim Fakültesi Yayını No: 1496.
Süzen, L. Bikem, 2012, Sağlık Dili, Bedray Basın
Arıncı Kaplan, 2014, Elhan Alaittin, Anatomi, Güneş Yayıncılık, İstanbul, 12. Baskı.
Tıp Kitapevi.
Tekin Perihan Şenel, 2010, Tıbbi Terminoloji I-II,
Artukoğlu, M. Adil, 1997, Tıbbi Terminoloji, Cilt 1 Ankara Üniversitesi Uzaktan Eğitim Yayınları
ve 2, Devlet İstatistik Enstitüsü, Ankara. Yayın No: 72.
Erimoğlu Cevdet, 1982, Açıklamalı Anatomi Sözlüğü, Thierer, Nina; Nelson, Deborah; Ward, Judy K.;
İstanbul Üniversitesi.
Young, La Tanya, 2010, Medical Terminology
Güler, Çağatay, Çakır, Banu, 1993, Tıbbi Terminoloji, Language for Health Care, 3rd edition, The
Songül Yayıncılık, Ankara. McGraw Hill Company.
Gylys, Barbara, A, Wedding, Mary Ellen, 2013, Yıldırım Mehmet, 1997, İnsan Anatomisi, Nobel Tıp
Medical Terminology Systems, A Body System kitapevi.
Approach, Seventh Edition, F. A. Davis Company.
internet kaynakları
https://tr.wikipedia.org/wiki/Karaci%C4%9Fer web ziyaret tarihi:22/02/2016.
http://www.biyolojisitesi.net/tum%20uniteler/bosaltim/ diger_sistemlerle_iliskisi.html web ziyaret
tarihi:29/02/2016.
http://www.cocukuroloji.com/TR,613/pelviktaban. web ziyaret tarihi:29/02/2016
http://www.globalrph.com/medterms_home.htm web ziyaret tarihi: 3.06.2017
127
Bölüm 5
Sinir Sistemi, Endokrin Sistem ve Duyu Organları
Terimleri
1 2
öğrenme çıktıları
3
Endokrin Sistem Hakkında Genel Bilgiler
3 Endokrin sistemi oluşturan yapıları ve
hormonların işlevlerini açıklayabilme
Anahtar Sözcükler: • Merkezi Sinir Sistemi • Periferik Sinir Sistemi • Duyu Organları BOS • Beyin
• Endokrin Sistem • Hipofiz Bezi • Hypothalamus • Hormonlar
128
Tıp Terimleri
GİRİŞ
Mükemmel bir organizma olan insan vücudunda,
Homeostasis sinir sistemi, endokrin sis-
yaşamsal faaliyetlerin sağlıklı bir şekilde sürdürülebil-
tem ve duyu organlarının birlikte çalışma-
mesi için bütün organların birbirleriyle uyumlu bir
sıyla sağlanan iç ortam dengesidir.
şekilde çalışması gerekmektedir. Sinir sistemi ve en-
dokrin sistem vücut içerisinde kurdukları ağ sayesinde
tüm organların bir arada uyum içerisinde çalışmasını SİNİR SİSTEMİNİN BÖLÜMLERİ VE
sağlayan, vücudun iç ortamından ve çevreden gelen İŞLEVLERİ
uyaranlara karşı uygun yanıtlar oluşturan ve böylece
vücudun homeostasis adı verilen iç ortam dengesini Sinir dokusunun fonksiyonel hücreleri olan nö-
koruyan en karmaşık sistemlerdir. ronların soma adı verilen gövde kısımları çeşitli orga-
nellerini içerir ve değişik büyüklüklerde olabilir. Nö-
Homeostasisin sağlanabilmesi için vücutta bulu- ronlar, hücre gövdesinden çıkan çok sayıda dendritik
nan solunum, dolaşım, sindirim, boşaltım gibi sistem- uzantılara ve bir adet de akson adı verilen uzantıya sa-
lerin birbirleriyle işbirliği içerisinde çalışması şarttır. hiptir (Şekil 5.1). Dendritler uyarıları hücre gövdesine
Örneğin; fiziksel aktivitemiz arttığında nabız ve soluk iletirken, akson hücreden aldığı impulsları diğer hüc-
alıp verme sayımızın artması, deride bulunan kan da- relere (başka bir nöron, kas hücresi, bez hücresi gibi)
marlarımızın genişlemesi, ter bezlerimizin çalışarak iletir. Sinir impulsunun bir nörondan diğerine veya
vücut ısımızın düşürülmesi gibi. Bu esnada duyu or- başka bir hücreye geçişini sağlayan özelleşmiş bağlantı
ganları çevreden gelen farklı uyaranların algılanmasın- yerlerine sinaps adı verilir. Sinaptik bağlantılarda ile-
dan ve sinir sistemine iletilmesinden sorumludur. Sinir tişimi sağlayan kimyasal maddeler de nörotransmitter
sistemi de dış ortamdan gelen uyaranlara karşı oluşan olarak adlandırılır. Nöronlar hücre gövdelerinden çı-
değişiklikleri düzenlemek için istemsiz olarak çalışan kan uzantı sayısına göre tek kutuplu (uni-polar), çift
düz kaslara ve kalp kasına, istemli olarak çalışan iskelet kutuplu (bi-polar) veya çok kutuplu (multi-polar)
kaslarına ve salgı bezlerine emirler göndererek iç or- nöronlar olarak, işlevlerine göre de duyusal (afferent),
tamdaki değişikliklerin düzenlenmesinden ve kont- motor (efferent) ve ara nöronlar (internöron) olarak
rolünden sorumludur. Endokrin sistem ise salgılamış gruplandırılabilirler.
olduğu hormonlar aracılığıyla iç ortamın kimyasal ya-
pısındaki değişikliklere karşı daha geç başlayan fakat
daha uzun süreli olan yanıtların oluşturulmasından
sorumludur. Böylece bu organ ve sistemler birlikte ça-
lışarak vücudun bir bütün halinde dengede kalmasını Nukleus
sağlar ve korurlar. Kitabın bu bölümünde öncelikle Mitokondri Dendritler
sinir sistemi, endokrin sistem ve duyu organlarının
yapısal özellikleri ve işlevleri hakkında bilgi edineceksi- Endoplazmik
Retikulum
niz. Daha sonra bu sistemlerdeki patolojik durumlar- Hücre
Gövdesi
da ortaya çıkan belirtiler ile ilgili terimleri öğrenecek ve
son olarak da bu hastalıkların gerek cerrahi müdahale
ve ameliyat ile tedavisine ilişkin, gerekse tıbbi sağaltım
ve ilaçla tedavisine ilişkin kliniklerde sıklıkla kullanılan
Akson
terimler hakkında bilgi edineceksiniz. Ünitede yer alan
tıbbi terimlerle; nöroloji, nöroşirurji, psikiyatri, kulak- Ranvier Boğumu
burun-boğaz, göz, cildiye ve endokrin gibi kliniklerde,
Schwann Hücresi
öncelikle sağlık ekibi ile iletişim, tıbbi kayıtlar, istatis-
tikler, tıbbi ve idari raporlar, hasta dosyaları, bilimsel
yayınlar ve faturalandırma gibi süreçlerde sıklıkla kar- Akson
şılaşabileceksiniz. Edindiğiniz bu bilgiler sayesinde, Sonlanmaları
129
Sinir Sistemi, Endokrin Sistem ve Duyu Organları Terimleri
Beyinde ortalama 100 milyar kadar nöron kapalı bir tüp şeklindedir. Daha sonra bu tüpün
bulunurken, bunun on katı kadar da glia hücresi üst ucunda 3 adet bombeleşme (kesecik) meydana
bulunmaktadır. Glia hücrelerinin farklı işlevler üst- gelerek, bunlardan sırasıyla ön beyin (prosencep-
lenen tipleri vardır. Bunlardan “oligodendrosit”ler, halon), orta beyin (mesencephalon) ve arka beyin
aksonların etrafını sararak, elektriksel olarak yalı- (rhombencephalon) kısımları oluşur. Tüpün geriye
tılmasını sağlayan ve böylece iletkenliğini arttıran kısmı da kanal içerinde kuyruk sokumuna doğru
miyelin kılıfını oluştururlar. Bu görevi periferik uzanarak omurilik kısmını meydana getirir. Bu ke-
sinir sisteminde “Schwann hücreleri” üstlenir. seciklerden gelişen yapılar ve işlevleri Tablo 5.1’de
“Mikroglia”lar, fagositoz yaparak, yani yabancı verilmiştir.
maddeleri yok ederek, sinir sistemini mikroorga-
nizmalardan korurlar. “Astrosit” adı verilen yıldı-
Beyin (Cerebrum, Encephalon)
zımsı glia hücreleri ise nöronların beslenmesine
ve kimyasal işlevlerine çok önemli katkılar sağlar- Beynin gelişimini en son tamamlayan ve en
lar. Ayrıca kan-beyin bariyerinin oluşmasında da karmaşık fonksiyonlara sahip bölümü ön beyin
önemli rol oynarlar. bölümünde bulunur. Bu bölümde sağlı sollu yer-
leşim gösteren beyin yarımkürelerinden (sereb-
ral hemisferler) sağ taraftaki vücudun sol yarısını
kontrol ederken, sol taraftaki vücudun sağ yarısını
kontrol etmektedir. Serebral hemisferlerin yüzey
dikkat
Glia hücrelerinin sinir sisteminin işleyişinde alanı girintili (sulcus) ve çıkıntılı (gyrus) bir yapıya
sanılandan çok daha önemli görevler üstlendi- sahiptir. Bu oluklardan belirgin olan bazıları beyni
ği gösterilmiştir. Çeşitli haberci moleküllerin frontal, parietal, temporal ve occipital loblara ayı-
üretimi ve dönüştürülmesi sayesinde, nöronal rır. Beyindeki loblar, kendilerini koruyan kafa ke-
çevreyi etkileyerek, nöronların işlevlerinde be- mikleri ile aynı adı taşımaktadır (Şekil 5.2).
lirgin değişikliklere yol açabilmektedirler. Hemisferlerin dışta yer alan kabuk kısmına
“korteks” adı verilmektedir. Korteks bölgesinde si-
nir hücrelerinin gövdeleri bulunduğu için buraya
Sinir sistemi merkezi sinir sistemi (MSS) ve gri cevher (substantia grisea) adı verilir. Nöronların
periferik sinir sistemi (PSS) olmak üzere başlıca miyelin ile kaplı aksonal uzantılarının bulunduğu
iki kısımda incelenir. Bunlardan MSS vücudun kısma ise beyaz cevher (substantia alba) denilmek-
merkezinde yer alan beyin ve omurilikten oluşur- tedir. Beyaz cevherde uzanan lif demetlerinden
ken; PSS vücudun diğer bölgelerinde yaygın ola- “projeksiyon lifleri” üst kortikal merkezler ile pe-
rak bulunan kranial, spinal ve otonom sinirlerden riferdeki yapıları irtibatlandırmak üzere aşağı ya da
oluşmaktadır. yukarı doğru uzanırlar (inen ve çıkan yollar). “Aso-
siasyon lifleri” aynı hemisfer içindeki farklı fonksi-
yonel bölgeleri bağlantılandırırken, “kommissural
Merkezi Sinir Sistemi
lifler de sağ ve sol beyin hemisferlerini birbirine
MSS’ni oluşturan yapılardan beyin (cerebrum) bağlar. En büyük komissural lif demetine corpus
ve beyincik (cerebellum), cranium adı verilen ka- callosum adı verilir.
fatası kemiklerinin içerisinde muhafaza edilirken,
omurilik (medulla spinalis), omurların üst üste
dizilerek oluşturduğu kemikle çevrili bir kanal içe-
risinde asılı vaziyette bulunmaktadır. Sinir siste- Dopamin eksikliğinde Parkinson hastalı-
ğı, fazlalığında ise şizofreni görülür.
minin merkezi bölümünü oluşturan yapılar, anne
karnında ilk gelişmeye başladıklarında iki ucu
130
Tıp Terimleri
Parietal Lob
Frontal Lob
Oc
cip
ita
lL
Temporal Lob ob
Pons
Bulbus Cerebellum
131
Sinir Sistemi, Endokrin Sistem ve Duyu Organları Terimleri
Beyin Boşlukları (Ventriküller), Zarları oluşturan “cornu anterior” (ön boynuz) bölgesin-
ve Beyin Omurilik Sıvısı=BOS de bulunan motor nöronlardan kasların hareketini
Beyinde, her hemisfer içinde birer tane, orta ve uyaran motor veya efferent sinirler çıkar. Kelebeğin
arka beyinde de birer tane olmak üzere toplam 4 arka kanatlarını oluşturan “cornu posterior” (arka
adet boşluk (ventrikül) bulunur. Bu boşlukların boynuz) bölgesinde bulunan nöronlar ise duyu
içi beyin-omurilik sıvısı (BOS) ile doludur. BOS veya afferent sinirler aracılığıyla vücuttan gelen
sürekli olarak üretilip, venöz sisteme geri emilerek uyarıları beyne iletirler. Beyne giden ve beyinden
sinir sistemini dış ortama kapalı, steril bir ortam gelen (inen ve çıkan yollar) sinir lifi demetlerinden
içerisinde tutmaktadır. Toplam hacmi 130 ml ci- aynı işi üstlenenler bir araya toplanarak “tractus”
varında olan BOS’un 30 ml’lik kısmı beyin için- adını alır ve belirli bir güzergâh boyunca uzanırlar.
deki ventriküler sistemde bulunurken, geriye kalan Bu nedenle omurilik yaralanmalarında hasarlanan
kısmı subarachnoid aralıkta dolaşmaktadır. “Su- bölgede bulunan lif demetlerinin taşıdığı duyulara
barachnoid aralık” beyni ve omuriliği saran 3 adet özgün kayıplar görülür.
zar tabakasından ortadaki “arachnoid mater” adlı
tabaka ile en içteki “pia mater” adlı tabaka arasında Periferik Sinir Sistemi
bulunan boşluğa verilen isimdir. Bir de bunların en PSS beyinden sağlı sollu çıkan 12 çift cranial si-
dışında yer alan sağlam ve dayanıklı anlamına ge- nir ile omurilikten çıkan 31 çift spinal sinire ek ola-
len bir zar tabakası daha vardır ki; buna da “dura rak, hem beyinden hem de omurilikten çıkan ve ira-
mater” adı verilir. Beyin ve omuriliği saran zarlara de dışı işlevlerimizi düzenleyen otonom sinirlerden
genel olarak “meninks” denir. meydana gelmektedir. Periferik sinirler içinde başlıca
iki tip lif bulunur. Bunlardan duyusal lifler deride ve
Beynin Kanlanması vücudun iç ortamındaki yapılarda bulunan reseptör-
Beyin metabolik ihtiyacı yüksek bir organdır lerden aldıkları uyarıları omuriliğe ve beyine iletirler.
ve bu ihtiyacını karşılayacak olan enerjiyi diğer or- Motor lifler ise üst merkezlerden gelen uyarıları he-
ganlardan farklı olarak sadece glikozdan elde eder. def organlara götürürler. Somatik motor lifler iske-
Beynin günlük glikoz gereksinimi 125 gramdır. let kaslarında sonlanırken, visseral motor lifler kalp
Beyin dokusunun işlevsel ve yapısal bütünlüğünü kası, düz kas ve salgı bezlerinde sonlanırlar. Kranial
sürdürebilmek için muhtaç olduğu glikoz ve oksi- sinirlerde de benzer görevler üstlenen lifler bulunur.
jeni elde etmesi için kesintisiz bir kan akımına ih- Bu sinirler, taşıdıkları lif çeşidine göre yüz ve başın
tiyaç vardır. İstirahat halindeyken 100 gram beyin bölgesinin motor ve duyusal fonksiyonları ile vücu-
için dakikada 40-60 mililitre kan gerekir. Serebral dun otonomik fonksiyonlarını düzenler.
hemisferlerin occipital lob dışında kalan kısmının Otonom sinir sistem ise irade dışı olan fonk-
kan akımı “arteria carotis interna” ve dalları, diğer siyonlarla ilgilidir. Otonom sinir sisteminin fonk-
kısımlarınınki ise “arteria vertebralis” ve dalları ta- siyonları birbirinin tam tersi olan, “sempatik” ve
rafından sağlanır. Bu arter dallarının akut tıkanıklı- “parasempatik” sistem olarak adlandırılan iki bölü-
ğında veya kan akımının yavaşlaması sonucunda, o mü vardır. Sempatik sistem, acil durum karşısında
damar tarafından beslenen beyin bölgesinde ortaya vücudun oluşturduğu ani değişiklikleri düzenler-
çıkan bölgesel iskemi, hücre ölümü ile sonuçla- ken; parasempatik sistem, istirahat durumundaki
nabilen patolojik durumlara yol açar. Bu nedenle ve başlıca sindirimle ilgili fonksiyonları düzenler.
damar kökenli beyin hastalıklarında genellikle acil Normal şartlarda, her iki sistem arasında bir denge
girişim gereklidir. vardır ve pek çok davranışta somatik sistemle bir-
likte hareket edebilirler.
132
Tıp Terimleri
133
Sinir Sistemi, Endokrin Sistem ve Duyu Organları Terimleri
Myel-o-graphy ( miyelografi): Subaraknoid boşluğa kontrast madde verilerek çekilen omurilik röntgeni
Narkolepsi: Tekrarlayan uyku nöbetleri. Uyku hastalığı
Sinir sistemini oluşturan yapılarda hasarlanma ile seyreden hastalıkların
Nörodejeneratif hastalık:
bütününe verilen ad
Düşünce ve mantık düzeyinde ortaya çıkan, anlamsızlığı, gereksizliği,
Obsesif-kompülsif bozukluk: yersizliği, hasta tarafından kabul edilen, hastanın irade ve isteği dışında
inatçı biçimde sürekli olarak yineleyen takıntılı düşünce ve davranışlar
Periferik nöro-pathia (periferik
Çevresel sinirlerde fonksiyon bozukluğu yapan patolojiler
nöropati):
Hastanın gerçeği değerlendirmesinde, düşünce içeriğinde, duygulanım,
Psikoz: algılama ve davranışlarında ileri derecede bozulmalar yapan ağır ruhsal
hastalıklara verilen genel addır
Hastaların gerçeği değerlendirmesinin ileri derecede bozulmadığı, hayata
Psiko-nevroz: sınırlı da olsa uyum gösterebildiği anksiyete, obsesif-kompulsif bozukluk
ve fobik bozukluk gibi psikiyatrik rahatsızlıklara verilen genel ad
(Çocuk felci) omurilik gri maddesinin iltihabı, daha çok çocuklarda
Polio-myel-itis (polyomyelit): görülen ateş, baş ağrısı, kas ağrıları, bulantı, kusma ile aniden başlayıp
ağır şekillerde kaslarda atrofi ve felce uzanan virutik hastalık
Polio-encephal-itis
Beyin gri maddesinin iltihabı
(polyoensefalit):
Polio-myelo-encephal-itis Beyin ve omurilik gri maddelerinin iltihabı, poliomiyelit ve polioensefalitin
(polyomyeloensefalit): birlikte oluşur
Serebral abse: Beyin absesi, beyin dokusu içerisinde kapsüllü bir irin birikimi
Cerebral palsy (serebral palsi): Beyin felci
Cervical disco-pathia (servikal
Boyun omurları arasındaki kıkırdaktaki yapısal bozukluk
diskopati):
134
Tıp Terimleri
135
Sinir Sistemi, Endokrin Sistem ve Duyu Organları Terimleri
136
Tıp Terimleri
137
Sinir Sistemi, Endokrin Sistem ve Duyu Organları Terimleri
• Antikolinesteraz ilaçlar
• Otonom gangliyonları etkileyen ilaçlar
yaşamla ilişkilendir
Stephen Hawking nasıl bilgisayar kullanıyor? fonksiyonu yapabiliyor. Aynı zamanda fare dene-
50 yıldır ALS motor nöron hastası olan ünlü timi de yapabiliyor. Yazdıkları, ayrı bir donanım
İngiliz astrofizikçisi Stephen Hawking, son za- kullanarak seslendiriliyor. İnternet üzerinden te-
manlarda sadece sağ yanak kaslarından birisi ile lefon konuşması için özel bir program kullanıyor,
bilgisayar kullanıyor, yazdıklarını seslendiren bir telefonları kendi cevaplıyor, bilgisayar ses çıkışı
program yardımıyla konferans verebiliyor. Haw- telefon hattına bağlanıyor. Yine özel bir yazılım
king akülü sandalyeden güç alabiliyor, iletişim ile infrared uzaktan kumanda modülü ile çalıştığı
yazılımı için kullandığı programın oldukça iyi binada birçok ışık, kapı, projeksiyon vs. kontrol
bir kelime tahmin özelliği var. Gözlüğüne monte edebiliyor.
edilmiş, yanak kaslarından birisine temas eden
infrared değiştirici ile bilgisayara tek anahtarlı Kaynak: http://turkals.blogspot.com.
denetim sağlanıyor. Bu şekilde bir fare tıklaması tr/2011/03/stephen-hawking-nasl-bilgisayar.html
Öğrenme Çıktısı
138
Tıp Terimleri
3. Organum tactus: Isı, ağrı ve temas ile ilgili hisleri alma görevi yapar.
4. Organum olfactus: Koku almamızı sağlar.
5. Organum gustus: Tat almamızı sağlar.
Sklera M. Rectus
Lateralis
Lens
Sklera
İris
Sclera Choroid
Pupil Lens
İris
Retina
Kornea Pupil
Cornea
Fovea Centralis
Ön Anterior
Chamber
N. Opticus
Kamara Suspensory
Chamber
Suspensory
Arka Ligament
Retinal Kan
Ciliary Body
Kamara Damarları
Fibrae
Corpus Vitreum
Zonulares
Corpus Ciliare M. Rectus
ve Ciliar Kaslar Medialis
139
Sinir Sistemi, Endokrin Sistem ve Duyu Organları Terimleri
II. Orta Tabaka (Tunica Vasculosa) • Choroidea: Retina ile sclera arasında yer
Gözün diğer tabakalarını besleyen damar ta- alan gözün damarsal tabakasıdır. Gözün
bakasıdır. kanla beslenmesinde görev alan tüm da-
marlar bu tabaka yoluyla göz küresine gi-
• İris: Gözün renkli tabakasını oluşturur.
rerler.
Ortasındaki açıklığa “pupilla” (gözbebeği)
denir. Gözbebeği ışınların göze kontrol-
lü olarak girmesini sağlar. Kuvvetli ışıkta, III. İç Tabaka (Tunica İnterna)
pupilla’nın kenarına paralel seyreden daire- Gözün en içteki sinir tabakasıdır.
sel kas lifleri (musculus sphincter pupillae)
• Retina: Gözün iç yüzeyini kaplar ve optik
kasılarak pupilla’yı daraltırlar. Karanlıkta
sinir aracılığıyla beyine bağlıdır. Retinada
ise tam tersi pupilla’nın kenarı etrafında
ışığı algılayan iki tip reseptör hücresi vardır:
ışınsal dizilmiş kaslar (musculus dilatator
Koniler ve basiller. Gözde yaklaşık 7 mil-
pupilla) kasılarak pupilla’yı genişletirler.
yon koni vardır ve bunlar başlıca makula
Pupilla’nın büyümesine “midriazis”, küçül-
lutea’da bulunurlar. Görülen cismin detaylı
mesine “myosis” denir.
olarak ayırt edilmesinde, renkli görmede ve
• Corpus ciliare: Gözün vasküler tabakası- aydınlıkta görmeden sorumludurlar. Basil-
nın kalınlaştığı, choroid ile iris arasında ka- ler ise sayıca 130 milyon civarındadırlar ve
lan bölümüdür. Sclera’ya yapışıktır. Corpus makula dışındaki tüm retinada bulunurlar.
ciliare’nin arka yüzünde bulunan, sayıları Basillerin başlıca fonksiyonları karanlık-
70-80 arasında değişen çıkıntılara, “proces- ta görmeyi sağlamalarıdır. Retinada hiçbir
sus ciliaris” adı verilir. Bu çıkıntıların salgı- duyu reseptörünün olmadığı iki yer vardır:
ladığı “humor aquosus (aköz humör)” adlı optik disk (optik sinirin retinadaki başlan-
sıvı sürekli olarak üretilir ve iris ile kornea gıç yeri) ve ora serrata. Ora serrata, retinada
arasındaki açıda bulunan “Schlemm kanalı” ışığa duyarlı kısım ile ışığa duyarlı olmayan
denilen bölgeden kana karışır. Aköz humör, kısım arasındaki sınıra denir. Retinanın
normal gözde 12-20 mmHg arasında olan arka kutbundaki oval, sarı pigmentli nokta-
göz içi basıncını oluşturur. Corpus ciliare ya ise “macula lutea” adı verilir.
içine yerleşmiş oblik, sirküler ve uzunla-
masına seyreden siliyar kas lifleri (muscu-
lus ciliaris), kasıldıklarında corpus ciliare’yi Optik Sinir (Nervus Optıcus)
küçültürler. İrisin arkasında, arka kamara Retinada oluşan elektriksel uyarılar, optik sinir
ile arka segment arasında yer alan lens, zo- ile beyne iletilir. 3.4 mm kalınlığındaki göz siniri-
nül adı verilen yapılar aracılığıyla corpus nin içinde yaklaşık bir milyon sinir lifi vardır. Bun-
ciliare’ye bağlıdır. Siliyar kaslar kasılınca zo- ların arasında kısa devre olmaması için her birinin
nüller gevşer ve lens daha küresel hale gelir; üzeri myelin tabakası ile kaplıdır. Sağ ve sol tarafın
böylelikle ışığı kırma gücü artar ve yakın- görme sinirleri (nervus opticus) hipofiz bezinin he-
daki objelerden gelen sapmış ışınlar retina men ön tarafında birbirleriyle çaprazlaşıp, lif alış
üzerinde odaklanır. Lens daha yassı hale verişi yaparlar. Böylece iki göz ile tek görme (stereo
geldiğinde ise, göze giren ışık uzaktaki ob- görüş) sağlanır.
jelerin retina üzerinde odaklanmasına ola-
nak verecek şekilde daha az kırılır. Bu yolla
siliyar kaslar gözün fokuslama (odaklama)
A vitamini eksikliği gibi basillerde hasar
hareketini kontrol ederler. Bu odaklama
yapan sebepler gece körlüğüne neden olur.
olayına yani gözün uzağa ve yakına uyum
sağlaması olayına “akomodasyon” adı verilir.
Yaşa bağlı olarak lensin akomodasyonu git-
tikçe bozulur.
140
Tıp Terimleri
141
Sinir Sistemi, Endokrin Sistem ve Duyu Organları Terimleri
142
Tıp Terimleri
kıkırdak bölümden oluşurken, geri kalan 2/3’lük kemik bölümü temporal kemik içinde yer alır. Dış kulak
yolu “membrana tympani” adı verilen ovalimsi, çok ince bir zar ile son bulur. Zarın dış kulak yoluna bakan
yüzü deriden oluşurken, iç yüzü mukoza ile kaplıdır. Dış kulak yolu derisinde bulunan kıllar ve “cerumen”
(serümen) adı verilen özel bir salgıyı üreten bezler, dışarıdan gelen tozları ve yabancı maddeleri tutarak
kulak zarını ve kulağın içindeki yapıları fiziki etkilerden korurlar. Serümen salgısının içten topladığı deri
döküntüleri ile dıştan giren toz ve diğer parçacıkları tutarak kanal içinde birikmesi ve zamanla taşlaşması
sonucunda buşon adı verilen kulak kiri oluşmaktadır.
Canales
Semicirculares
N. Vestibularis
N. Facialis
Malleus
N. Acusticus
Cochlea
Stapes
Incus
Eustachian
Tüpü
Dış Kulak Yolu Kulak Zarı
143
Sinir Sistemi, Endokrin Sistem ve Duyu Organları Terimleri
(kemik labirent) ve labyrinthus membranaceus tüylü hücreler mekanik enerjiyi elektrik enerjisine
(zar labirent) olmak üzere iki bölümden oluşur. dönüştürürler. Sesin şiddeti desibel (dB) cinsin-
Kemik labirent ile zar labirent arasında ise pe- den ölçülür. İnsanlar 20 dB ile 120 dB arasındaki
rilenfa denilen sıvı bulunur. Kemik labirentler, ses yoğunluğunu normal olarak işitebilir. Ancak
zar labirentleri kapsül gibi saran sert yapılardır. kulakta en rahat işitilen ses yoğunluğu 50 - 70
Önde cochlea, ortada vestibulum, arkada ise ca- dB arasındadır. Kulak kepçesi tarafından alınan
nales semicirculares olarak üç bölümden oluşur. ses dalgaları, kulak yolu aracılığı ile kulak zarına
Kohlea şekil olarak salyangoz kabuğuna benzer iletilir. Kulak zarı, bu titreşimleri güçlendirerek
ve orta kulaktan oval pencere ile ayrılır. İşitme timpan boşluğunda bulunan çekiç, örs ve üzen-
reseptörlerini taşıyan ve silyalı hücrelerden olu- gi kemikçiklerine ulaştırır. Bu kemikçikler zarda
şan corti (korti) organı burada bulunur. Vestibül oluşan titreşimleri oval pencere aracılığıyla perily-
ise kohlea ile yarım daire labirentleri arasında mpa sıvısına iletir. Titreşimler dalgalar hâlinde
bulunan ovalimsi boşluktur. Vestibülün içinde cochlea boyunca ilerleyerek corti organında bu-
zar labirentin denge ile ilgili yapılarından “ut- lunan işitme reseptörlerini uyarır. Bu reseptörler
riculus” ve “sacculus” bulunur. Canales semicir- de aldığı uyartıları cochlear sinirin lifleri ile de-
culares (kanales semisirkülares) adı verilen yarım ğerlendirilmek üzere beynin işitme merkezlerine
daire kanalları; ön, arka ve yanda olmak üzere üç götürür ve ses burada algılanmış olur. Dengenin
adettir ve bu kanalların hepsi vestibulum’a açılır. sağlanmasında vestibüler sistem; göz kaslarını
Vestibulum ve kanallar vücudun hareketlerini ve kontrol eden ve oryantasyonun sağlanmasına yar-
dengesini algılar. Zar labirentin içinde endolenfa dımcı olan oküler sistem ile istemli kasların to-
denilen sıvı bulunmaktadır. Zar labirentin den- nusunu kontrol eden cerebellar sistem ile işbirliği
ge duyusu ile ilgili bölümüne vestibüler labirent, halinde çalışır. Baş hareketlerindeki hızlanma ve
işitme ile ilgili bölümüne ise cochlear labirent yavaşlamalar, yarım daire kanallarının içinde bu-
adı verilir. lunan endolenf sıvısının baş ve vücudun hareket
yönünün tersi istikametindeki hareketine neden
olur. Örneğin baş sağa doğru hareket ettirildiğin-
dikkat de, yarım daire kanalları içindeki sıvı sola doğru
Kulakları çubuk, saç toka- hareket eder. Sıvının bu hareketiyle uyarılan re-
sı, anahtar, tığ ve benzeri septörler ise bu impulsları vestibular sinir ile be-
cisimlerle temizlemek, ku- yinciğe (cerebellum) iletir.
lak yolu enfeksiyonlarına İşitme, konuşma ve denge bozukluklarının
ve kulak zarı yırtılmalarına
tanı ve tedavisinde uzman odyologlar tarafından
neden olabilir.
yapılan odyolojik değerlendirmeler kritik rol oy-
namaktadır. İşitme kaybının tanısı ne kadar geç
konulursa kişi rehabilitasyondan o kadar az fayda
İşitme ve Denge Fizyolojisi görmektedir. İdeal olan, tüm yeni doğan bebek-
Ses dalgaları veya frekansları, fiziksel ortam- lerde otoakustik emisyon testi ile işitme taraması
larda titreşim olarak kendini gösterir ve havay- yapılması ve işitme kaybı saptanan kişilerde en
la iletilir. Kulak kepçesi tarafından toplanan ses kısa zamanda işitme cihazı ile rehabilitasyona baş-
dalgalarının, beyinde ses hâlinde algılanmasına lanmasıdır. İleri dereceli işitme kayıplarında ve
işitme denir. İşitme esnasında orta kulakta ses cihazdan fayda görmeyen hastalarda ise cochlear
titreşimleri iç kulak sıvılarına iletilmektedir. Bu- implant (koklear implantasyon) ameliyatları ya-
rada ses frekanslarının analizi yapıldıktan sonra, pılmaktadır.
144
Tıp Terimleri
145
Sinir Sistemi, Endokrin Sistem ve Duyu Organları Terimleri
Epidermis
örnek Derinin damarsal yapılar içermeyen en dış taba-
40 yaşında bayan hasta ani bulantı ve denge bozuk- kasıdır. Vücut bölgesine ve su içeriğine göre kalınlığı
luğu şikayeti ile aile hekimine başvuruyor. Birkaç değişmektedir. Çoğunlukla protein yapısında keratin
hafta önce sağ kulağında çınlama ve hışırtılı ses duy- isimli proteini yapan ve keratinosit olarak adlandırılan
maya başladığını, buna şiddetli bir bulantı ve kus- hücrelerden oluşur. Bu hücrelere ilaveten deriye ren-
manın eşlik ettiğini, sanki oda etrafında dönmeye gini veren melanosit, Langerhans ve Merkel hücreleri
başladığı için ayakta bile durmakta güçlük çektiğini de bulunmaktadır. Deri içten dışa sırasıyla; stratum
ifade ediyor. Bu ataktan sonra da o kulakta hafif bir basale, stratum spinosum, sratum granulosum, stratum
işitme kaybı olduğunu belirten hastanın bilgisayarlı lucidum ve stratum corneum olmak üzere 5 alt taba-
tomografisinde herhangi bir patoloji saptanmıyor. kadan oluşur. En alt yani dermis ile komşu katmanda
Olası tanı nedir? keratinositler bölünerek üst katmanlara atıldığı için
Bu semptomlar iç kulak ile ilgili bir anomaliyi dü- bu tabakaya “doğurgan” anlamına gelen stratum ger-
şündürtmektedir. Genellikle labirent sıvısı hacmin- minativum da denilmektedir. Stratum spinosum da
deki artışa bağlı olarak hastalarda vestibüler fonksi- keratinositlerin arasında kemik iliği kökenli immün
yonlarda bozulma vardır ancak işitme kaybı azdır. sistem hücreleri olan Langerhans hücreleri bulunmak-
Hastanın “Meniere hastalığı” ön tanısı ile bir KBB tadır. Bunlar derinin ve vücudun savunma sistemleri-
uzmanına yönlendirilmesi gerekir. dir olduğundan, allerji ve ekzamaların gelişiminde rol
oynarlar. Stratum granulosum’da artık bölünme yete-
neği taşımayan düzleşmiş keratinositler bulunur ve iç-
Organum Tactus (Dokunma Organı) lerinde “keratohyalin granülleri” barındırırlar. Bu gra-
Dokunma organı olan deri, erişkin bir insandaki nüllerin artması ile ilerleyen hücre dejenerasyonu ve
yaklaşık iki m2’lik yüzey alanı ile vücudumuzun en hücre ölümü meydana gelir. Alt katmanlardaki canlı
büyük duyu organıdır. Tüm vücudu dıştan kaplayan keratinositlerin en üst katmanlarda ölmesi ve deriden
deri, toplam vücut ağırlığının % 15’ini oluşturmak- dökülerek atılması sürecine “keratinizasyon turnover
tadır. Ağız, göz ile genital alanda mukoza olarak ta- (döngüsü)” denilmektedir. Normal bir insanda bu sü-
nımlanan yapı ile devam eder. Vücudun anatomik reç 28 gündür. Korneosit olarak adlandırılan stratum
alanlarına bağlı olarak değişmekle birlikte 1cm2 lik corneum hücreleri, ölü ancak biyokimyasal olarak ak-
bir deride; ortalama 10 kıl follikülü, 15 yağ bezi, tif hücrelerdir. Deriyi ve vücudumuzu dış ortamdan
100 ter bezi, yarım metre kan damarları, 2 metre korurken, deriden su kaybını da kontrol etmektedir.
sinir, 3000 adet duyu sinir sonlanması bulunmakta-
dır. Deride bulunan reseptörler de ısı, ağrı ve temas
Dermis
ile ilgili hisleri alma görevi yapar. Kabaca bir oran
vermek gerekirse, 1 cm2 lik bir deride; 200 ağrı algı- Epidermal tabakanın altında yer alan dermis ta-
layan, 25 adet basınç algılayan, 2 adet soğuk algıla- bakasında çok daha az sayıda hücre, fakat çok daha
yan ve 12 adet de sıcak algılayan reseptör bulunur. fazla lif (kollajen, elastin ve retiküler lifler) bulun-
maktadır. Dermisteki ana hücreler fibroblastlardır ve
Derinin dış yüzeyinde gözlenen ince kırışık-
dermisin hücre dışı destek (matriks) dokusunu oluş-
lıklara “sulcus cutis” veya hiyeroglif kalıplar de-
tururlar. Ayrıca, vücut savunma sisteminin parçası
nilmektedir. Bu çizgilerin birincil olanları geniş ve
olan makrofajlar ve mast hücreleri gibi başka hücre-
derinken; ikincil hatlar sığ ve dardır. Bunlar birbir-
lere de konaklık eder. Dermiste bulunan duyu resep-
lerini çaprazlayarak değişik şekiller oluşturmakta ve
törlerinden dokunma duyusunu alan Merkel ve Me-
yaşa, vücut bölgelerine göre değişmektedir.
issner cisimcikleri daha çok el içi ve ayak tabanında
Deri epidermis, dermis ve hypodermis (deri altı yer alır. Basınç duyusunu alan Pacinian cisimcikleri,
dokusu) olmak üzere 3 tabakadan oluşmaktadır. vücut ağırlığını taşıyan anatomik alanlarda ve genital
Bu tabakaların kalınlığı anatomik bölgelere göre bölgede daha yoğun olarak bulunmaktadır. Meka-
değişmektedir. Epidermisin en ince olduğu alan nik duyu ise Ruffini cisimcikleri denen reseptörlerle
0.1 mm ile göz kapaklarıdır. En kalın olduğu yerler algılanır. Dermiste tüm bu yapıların arasında sinir,
1.5 mm ile el içi ve ayak tabanıdır. Dermisin en damar, lenfatik yapılar, ter ve yağ bezleri, tırnak ve
kalın olduğu yer ise sırt derisidir. kıl folllikülleri yer almaktadır.
146
Tıp Terimleri
Hypodermis
Derinin en alt tabakası liposit adı verilen hücrelerden oluşmaktadır. Lipositlerin oluşturduğu küçük
bölmelere “panniculus” denilmektedir. Endokrin görevleri androjenleri östrojene çevirmektedir. Ayrıca
tokluk hissini sağlayan “leptin” adı verilen hormonu da üretirler.
Deri Ekleri
Derideki “ekrin” ter bezleri vücut ısısının düzenlenmesinden sorumludur. Günlük terleme miktarı 10
litreye kadar ulaşabilir. Bunun %99’u su, %0.5’i mineral tuzlar, %0.5’i üre ve organik maddeler içermekte-
dir. Terdeki üre miktarı kandakine oranla yaklaşık 2 kat fazladır. “Apokrin” ter bezleri ise koltuk altı, göbek
deliği çevresi ve kasık bölgelerinde bulunan ve kişiye özgü kokunun yapımından sorumlu bezlerdir. Er-
genlik döneminde hormonların etkisi aktif hale gelmektedir. Kanalları doğrudan deriye değil sebase bezin
kanalının hemen üzerinde “pilosebase ortak kanala” açılmaktadır. “Sebase” bezler, özellikle yüz ve saçlı de-
ride yoğundur. Ancak göz kapaklarının kirpiklere yakın kısmında, dudakların vermilion alanında, peniste
sünnet derisinde ve göğüs ucunda bulunmamaktadır. Bu bezler “sebum” olarak tanımlanan yağı yaparak,
derinin bariyer fonksiyonunu üstlenmiştir ve deriden su kaybını engellemektedir. Aşırı sebum salınımına
“sebore” denilmektedir. Salınımı gün içerisinde değişmekle birlikte, androjenler tarafından arttırılmakta,
östrojenler tarafından ise azaltılmaktadır.
Derinin Fonksiyonları
Vücudumuz ile dış ortam arasındaki ilişkiyi sağlayan derinin başlıca görevi vücudu iç ve dış etkenlere
karşı korumaktır. Vücuttaki toksinlerin, suyun ve tuzun terle atılması sayesinde detoksifikasyon işlevi gör-
mektedir. Derideki damarların, yağ dokusunun ve bezlerin özel yapısı sayesinde vücut ısısını düzenleyip
korumaktadır. Derideki asit manto tabakasının varlığı ve zengin savunma sistemi hücreleri sayesinde vücut
biyolojik etkenlerden korunur. Keratin ve lipid manto ise mekanik ve fiziksel etkenlere karşı koruma sağlar.
Deri aynı zamanda metabolik açıdan da aktif bir organdır. Vücudun iç ve dış ortamından gelen kimyasalla-
rı yıkmaktadır. İlaç ve kimyasal maddelerin hem emilimi, hem de vücuttan atılımı deri aracılığıyla gerçek-
leşmektedir. Esnek özeliği ile altında bulunan dokuları örterek destekleyen deri, vücuttaki statik elektriğin
de dışarı atılmasına aracılık eder. Ayrıca vitamin D yapımı ve melanin sentezi görevleri de üstlenen deri,
dokuları UV’ye karşı korumaktadır. Son olarak, insan vücudunun estetik görünümünü sağlamak da deri-
nin oldukça önemli işlevlerinden birisi olarak sayılabilir.
147
Sinir Sistemi, Endokrin Sistem ve Duyu Organları Terimleri
De-pigment-ation
Deriye rengini veren maddenin yokluğu
(depigmentasyon):
Diaphoresis (diyaforez): Aşırı terleme
Erythema (eritem): Kızartı
Ecchymosis (ekimoz): Kanın damar dışına çıkmasına bağlı olarak deride görülen morluk
Eczematoit (egzema): Derideki irinli lezyon.
Electro-desiccation
Elektrik kıvılcımlarıyla dokuları kurutma
(elektrodesikasyon ):
Eruption (erupsiyon): İsilik, derideki döküntü
Erythema (eritem): Derideki yaygın kızarıklık
Fulguration (fulgurasyon): Elektrik akımıyla dokuların yakılması
Gangrene (gangren): Dokunun ölümü
Hyper-pigmentation
Deriye rengini veren maddenin artması
(hiperpigmentasyon):
Hyper-hidr-osis (hiperhidroz): Aşırı terleme
Hyper-kerat-osis (hiperkeratoz ): Epidermisin aşırı kalınlaşması
Leuko-derma (lökoderma): Derideki beyaz lekeler
Lipoma (lipom): Yağ doku tümörü
Lipo-suction (liposakşın): Yağların emilerek çekilmesi işlemi
Local excision (lokal eksizyon): Bölgesel bir lezyonun kesilip çıkarılması
Macule (makula): Derideki renksiz leke
Mole (mol): Ben, leke
Melan-oma (melanom): Melanin pigmenti içeren hücrelerin tümörü
Necrotic/nekrotik -tic/tik: Ait, ilgili
Nevus (nevüs): Doğum beni
Onycho-mycosis (onikomikoz): Tırnağın mantar enfeksiyonu
Papill-oma (papilom): Siğil
Papule (papul): Küçük deri kabartısı
Par-onychia (paronişi): Tırnak çevresi dokunun iltihabı
Pediculosis (pediküloz): Bitlenme
Pemphigus (pemfigus): Ciltte ani oluşan büller (içi su dolu kabarcık) ile karakterize lezyonlar
Petechiae (peteşi): Deride oluşan küçük kan
Psoriasis (psoriyazis): Sedef hastalığı
Pustula (püstül): Deride içi cerahatli kabarcık
Pyo-derma (piyoderm): Cerahatlı deri hastalığı
Seborrhoea (sebore): Yağ bezlerinde salgı artışı
Skin grafting (skin gırafting): Sağlıklı bir bölgeden yapılan deri nakli
Steat-oma (steatom): Yağ bezi kisti
Tinea (tinea): Derinin mantar hastalığı
Tinea barbae (tinea barba): Sakallı derideki mantar hastalığı
Tinea capitis (tinea kapitis): Saçlı derideki mantar hastalığı
Tinea corporis (tinea korporis): Gövde derisindeki mantar hastalığı
Tinea pedis (tinea pedis): Ayak derisindeki mantar hastalığı
Urticaria (ürtiker): Şiddetli kaşıntıyla seyreden lezyonlar
Xero-derma (kseroderma): Cilt kuruluğu
148
Tıp Terimleri
Organum Olfactorıum (Koku Organı) nın miktarı koklama olayı ile orantılıdır. Koklama
Koku duyusu insanın diğer insanlarla, kendi- işlemi, ortamda genellikle yeni bir kokunun dikkat
siyle, doğadaki diğer canlılarla ve cansız ortamlar- çekmesi hâlinde yarı refleks bir yanıt olarak görül-
la temel ilişkilerinin düzenlenmesinde önemli rol mektedir. Koku duyusun bir diğer ayırt edici özel-
oynayan bir duyudur. Anne karnında ilk gelişen liği de, beyinde bir ara istasyonda filtrelenmeden
duyu olması sebebiyle, yeni doğan bebeklere anne direkt olarak kortekse giden tek duyu olmasıdır.
memesini bulma ve emme davranışını sağlama ko- Vücuda gelen diğer tüm duyusal uyaranlar, önce
nusunda yol gösterir. Koku duyusunun algılanma diencephalon’un bir bölümü olan thalamus’a uğ-
işlevi, burun boşluklarını örten mukoza tabaka- rar ve orada nöron değiştirirler. Daha sonra burada
sındaki hücreler aracılığıyla sağlanır. Bu hücreler bulunan üçüncü nöronların aksonları aracılığıyla
burun boşluğunun üst kısmında yer alan “regio kortesin ilgili merkezlerine ulaşırlar.
olfactoria” bölgesinde bulunur. Koku bölgesinde
koku reseptörleri, destek hücreleri ve bazal hücreler
olmak üzere başlıca üç tip hücre bulunur. Koku re-
Koku duyusu ile ilgili merkezler ile hafıza
septörleri bipolar nöronlardır ve her bir burun boş-
merkezleri arasındaki bağlantılar fonk-
luğunda yaklaşık 25 milyon civarında koku hücresi
siyonel MR görüntüleme yöntemleri ile
bulunur. Bu hücrelerden çıkan silialar, burun boş-
birlikte net bir şekilde ortaya çıkarılmıştır.
luğuna giren havadaki koku tanecikleri tarafından
uyarıldıklarında koku alma işlemi başlar. Mukoza
epitelinin derinlerindeki bağ dokusu içinde bulu-
nan Bowman bezlerinin yapmış oldukları müköz Organum Gustus (Tat Organı)
yapıdaki salgı hem mukozayı nemli tutar, hem de
Tat duyusunu algılayan dil; çizgili kaslardan
koku taneciklerini çözücü işlev görür. Reseptör
oluşan ve sindirim sistemine ait bir organdır. Her
hücrelerinin aralarında yer alan destek hücreleri
maddenin içerdiği kimyasal yapıların bileşenlerine
ise reseptör hücrelerin beslenmesini sağlar. Destek
göre farklılık gösteren tat duyusu, dilin üzerinde
hücreleri taban kısımlarında yer alan bazal hücre-
yerleşen farklı “tat tomurcukları” sayesinde algıla-
lerin farklılaşmasıyla oluşurlar. Bazal hücreler, hızlı
nır. Dilin üst yüzeyi çok katlı yassı epitel hücrele-
bir bölünme kapasitesine sahiptir ve yaklaşık olarak
rinden oluşan bir mukoza ile örtülüdür. Mukoza-
iki ayda dökülerek kaybolur. Böylece koku epiteli
nın alt kısmında bulunan bağ doku, epitel tabakayı
sürekli yenilenmektedir. yukarı doğru iterek oval şekilli kabarcıklar meyda-
na getirir ki, bu yapılara “dil papillaları” adı verilir.
Koku Fizyolojisi Bu papillalar dilin özellikle uç, yan ve arka kısım-
Herhangi bir yapıdan kaynaklanan ve havaya larında bulunur, orta kısımlarında ise bulunmaz.
karışan koku molekülleri, solunan hava ile önce- Dilde başlıca dört tip papilla yer alır. Bunlardan
“papilla filiformes” denen ipliksi ve koni şeklindeki
likle burun boşluğunun “regio respiratoria” adı
papillalar dilin dorsal yüzeyinde yer alır. Bu papil-
verilen bölümüne gelir. Her solunum döngüsün-
lalar tat tomurcuğu içermediği için tat duyusunun
de bu bölgede bulunan konkalara (concha nasales)
algılanmasında rol almaz. Besinlerin ağız içinde
çarpan hava akımı böylece yavaşlar, girdaplar ya-
lokma hâline getirilmesinde yani mekanik öğütme
parak ısınır ve nemlilik kazanır. Böylece havadaki
de işlev görürler. “Papilla fungiformes” adı verilen
koku molekülleri çözülmüş olur. Daha sonra, regio
mantarımsı papillalar, dil sırtının ön kısımlarında
olfactoria bölümündeki reseptörlere ulaşan koku
yer alır. “Papilla foliatae” dilin yan taraflarında yer
molekülleri, koku siniri olan “nervus olfactorius” u
alan yaprak şeklindeki kabarıntılardır. “Papilla cir-
uyarır. Bu sinirin lifleri, ethmoid kemiğin “lamina
cumvallatae” denilen üst yüzeyi düz ve geniş olan
cribrosa” (kalburumsu kemik plaka) kısmından ge- papillalar ise dilin arka kısmında yer alır Her bir
çerek kafatası içine girer. Burada bulunan “bulbus papillada sayıları 90-250 arasında değişen tat to-
olfactorius” (koku soğanı) adlı yapıda nöron değiş- murcuğu yer alır. Dilde bulunan bu tat tomurcuk-
tiren uyarılar, bu nöronların aksonları aracılığıyla ları yardımı ile dört temel tat duyusu alınır. Dilin
koku duyusunu beynin temporal lobundaki koku uç kısmı tatlıyı, ön-yan kenarları tuzluyu, arka-yan
merkezlerine taşırlar. Koku merkezine ulaşan hava- kenarları ekşiyi ve dil köküne yakın kısımları da
149
Sinir Sistemi, Endokrin Sistem ve Duyu Organları Terimleri
acıyı algılar. Yiyeceklerdeki farklı tatlar, vücut iç dengesinin korunmasında rol oynarlar. Örneğin, şekerli
tatlar ile karbonhidrat alımının, ekşi tatlar ile aminoasit alımının kontrolü sağlanır. Tuzlu tatları ile gün-
lük mineral ve elektrolit balansı sağlanırken, acı tatlar ile de insan yaşamı için tehlikeli olabilecek zehirli
gıdalara karşı bir kaçınma davranışı oluşturulur. Besinlerin lezzet duyusunun alınabilmesi için sıvı hâlde
olması gerekir. Bu nedenle kuru bir dil üzerine konulan kuru bir besinden lezzet alınamadığı için besinle-
rin tükürük sıvısı ile ıslatılması gerekir.
Tat ve koku işlevleri, kimyasal duyu alma sistemine dâhildir. Bu duyuları alan reseptörler, diğer duyu
reseptörlerine göre çok daha çabuk adapte olma yeteneğine sahiptir. Alınan mesajlar farklı kranial sinirler üze-
rinden beyindeki merkezlerine iletilirler. Dilden alınan duyuları esas itibarıyla chorda tympani denilen sinir
aracılığıyla nakledilir. İlaveten, IX. ve X. kranial sinirler olan nervus glossopharyngeus ve nervus vagus’un ak-
sonal dalları da beyin sapındaki ortak tat çekirdeğine (nucleus gustatarius) tat duyusunu taşır. Bu çekirdekte
bulunan nöronlardan başlayan uyarılar ise beyindeki tat ile ilgili merkezlerde sonlanır. Tat ve koku uyaranları
birbirlerini de etkiler. Bu nedenle tat bozukluklarının çoğunda koku bozukluğu da görülür.
Öğrenme Çıktısı
150
Tıp Terimleri
151
Sinir Sistemi, Endokrin Sistem ve Duyu Organları Terimleri
152
Tıp Terimleri
153
Sinir Sistemi, Endokrin Sistem ve Duyu Organları Terimleri
litus denen şeker hastalığına neden olur. insülinin normalin üstünde salgılanmasına bağlı olarak kandaki
glikoz düzeyinin normalin altına düşmesine ise “hipoglisemi” denir. Bu durumdan en çok zarar gören
organ beyindir; zira beynin tek enerji kaynağı glikozdur.
Glukagon hormonu, insülinin tam tersine kandaki glikoz düzeyini arttırıcı etki yapar. Bunun için
karaciğer ve kaslarda depo edilen glikojeni glikoza dönüştürür. Kan glikoz seviyesinin insülin ve glukagon
hormonlarının birlikte çalışarak % 80–120 mg civarında sabit bir değerde tutulması hayati bir önem arz
etmektedir.
154
Tıp Terimleri
araştırmalarla
ilişkilendir
H.M, 1935 yılında, 9 yaşında ağır bir bisiklet kazası geçirir ve yaklaşık beş dakika boyunca bilin-
cini kaybeder. Bu olaydan sonra parsiyal tipte (petit mal) epilepsi nöbetleri geçirmeye başlar ve giderek
sıklığı artan jeneralize tipte (grand mal) epilepsi nöbetlerine dönüşür. Nöbetlerinin sayısı haftada en az
biri çok şiddetli olmak üzere, günde ona kadar çıkar. Artık yalnız başına kalamaz hale gelir ve hiç bir
epileptik ilaç tedavisine cevap vermemektedir. Yaşam standartlarını yükseltebilme umudu ile 1 Eylül
1953 tarihinde H.M. 27 yaşında iken; amigdala, uncus, hipokampal gyrus ve anterior hipokampusun
üçte ikisinin alınmış olduğu “bilateral medyal temporal lob rezeksiyonu” gerçekleştirilir. Ameliyat son-
rası H.M.’nin nöbetleri büyük oranda azalmıştır ancak ağır bir amnezi ortaya çıkmıştır. H.M. ameliyat
öncesi geçmişini hatırlayıp, ailesini tanımaktadır ancak ameliyat olduğu günden sonrasına ait hiçbir
anı oluşturamamaktadır. Amnezi kişiliğinde veya entelektüel kapasitesinde herhangi bir değişikliğe yol
açmamıştır, ancak hafızasında birkaç dakikadan fazla yeni bilgi tutamamaktadır. Öyle ki, 82 yaşına
kadar yaşayan H.M. kendisini hep 27 yaşında olarak hatırlamış ve her aynaya baktığında gördüğü yaşlı
adam görüntüsüne şaşırmıştır.
Birçok sinema filmine ve kitaba ilham kaynağı olmuş bu vakadaki amnezi olgusu, söz konusu beyin
bölgeleri ile ilgili olarak bize neler söylemekte?
Kaynak: http://zihinustune.blogspot.com.tr/2011/09/en-tannms-amnezik-hm.html
https://yilmazhakan.wordpress.com/?s=H.M
Öğrenme Çıktısı
Bebeklere söylenen ninni- Tiroid işlevlerinin normal Kandaki glikoz düzeyi ile
lerde geçen “uyusun da bü- veya anormal olduğu du- pankreastan salınan hor-
yüsün” ifadesinin geçerli bir rumlarla ilişkili terimler monlar arasındaki ilişkiyi
fizyolojik temeli var mıdır? nedir? açıklayın.
155
Sinir Sistemi, Endokrin Sistem ve Duyu Organları Terimleri
156
Tıp Terimleri
neler öğrendik?
A. Miyelografi A. Poliüri
B. Ventrikülografi B. Miyopi
C. Elektroensefalografi C. Polidipsi
D. Elektromiyografi D. Polifaji
E. Anjiyografi E. Kilo kaybı
2 Aşağıdakilerden hangisi organum olfactorius’un 7 Parasempatik sistemin hakim olduğu bir tab-
karşılığıdır?
loda hangisi görülmez?
A. Görme organı
A. Kalp hızı yavaştır.
B. İşitme organı
B. Gözbebekleri daralmıştır.
C. Tat organı
C. Bağırsak hareketleri hızlıdır.
D. Koku organı
D. Kandaki şeker seviyesi artmıştır.
E. Dokunma organı
E. Kalp damarları daralmıştır.
3 Serebral nöronlarda anormal elektriksel boşa- 8 Beyinde hem işitme, hem de koku merkezle-
lımın neden olduğu hastalık aşağıdakilerden hangi- rini bulunduran bölge neresidir?
sidir?
A. Occipital lob
A. Epilepsi B. Frontal lob
B. Parkinson C. Temporal lob
C. Alzheimer’s hastalığı D. Cerebellum
D. İnme E. Pons
E. Mystenia gravis
9 Vücut sıcaklığını ayarlayan merkez, aşağıda-
4 Göz küresi kaç tabakadan oluşur? kilerden hangisindedir?
A. 2 A. Hipofiz
B. 3 B. Epifiz
C. 4 C. Hypothalamus
D. 5 D. Epithalamus
E. 6 E. Subthalamus
157
Sinir Sistemi, Endokrin Sistem ve Duyu Organları Terimleri
Yanıtınız yanlış ise “Sinir Sistemi Hastalıkla- Yanıtınız yanlış ise “Endokrin Sistem ile İl-
1. C 6. B
rının Tanısında Kullanılan Yöntemler ile İlgili gili Terimler” konusunu yeniden gözden ge-
Terimler” konusunu yeniden gözden geçiriniz. çiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı
2. D Yanıtınız yanlış ise “Koku Organı” konusu- 7. D Yanıtınız yanlış ise “Otonom Sinir Sistemi”
nu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
4. B Yanıtınız yanlış ise “Göz Küresi” konusunu 9. C Yanıtınız yanlış ise “Beynin Bölümleri” ko-
yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.
5. A Yanıtınız yanlış ise “Tiroid Hormonları” ko- 10. A Yanıtınız yanlış ise “Hipofiz Bezi Hormonları”
nusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
5 Anahtarı
Beyindeki loblar, kendilerini koruyan kafa kemikleri ile aynı adı taşıdıkla-
rı için os occipitale ile komşuluk yapan beyin bölümünde lobus occipitalis;
Araştır 1 os temporale ile komşuluk yapan bölüme lobus temporalis; os parietale ile
komşuluk yapan bölüme lobus parietalis ve os frontale ile komşuluk yapan
bölüme lobus frontalis adı verilir.
Tat duyusu ile ilgili olarak “geusia (guzi)” eki kullanılır. Örneğin; a-geusia
(aguzi) hiç tat alamama; dis-guzia (disguzi) tat alma duyusunda bozukluk;
hypo-geusia (hipoguzi) ise tat alma duyusunda azalma anlamına gelir. Koku
Araştır 2 duyusu ile ilgili olarak da “osmia (ozmi)” eki kullanılır. An-osmia (anozmi)
koku alamama; cac-osmia (kakozmi) nörolojik hastalıklarda, kafa travma-
ları sonrasında ya da beyin tümörlerinde oluşabilen, mevcut kokuları kötü
koku olarak algılama, dis-osmia (dizozmi) koku alma duyusunda bozukluk
anlamını taşır.
158
Tıp Terimleri
Kaynakça
Artukoğlu M.A., Kaplan A., Yılmaz A. (2004) Tıbbi http://www.acibademhemsirelik.com/e-dergi/70/
Terminoloji, 2. Baskı, Denge Matbaacılık, Ankara. makale.asp
Arıncı K, Elhan A. (2001) Anatomi II. Cilt: Dolaşım http://www.turkepilepsi.org.tr/epilepsiVideo.aspx
Sistemi, Periferik Sinir Sistemi, Merkezi Sinir http://noroloji.blogspot.com.tr/search/label/
Sitemi, Duyu Organları; 3. Baskı, Güneş Kitabevi Nörodejeneratif%20Hastalıklar
Ltd Şti, Ankara.
Kavukçu S. (1998) Tıbbi Terminoloji, Dokuz Eylül
Arslantaş D. (2015) Tıbbi Terminoloji, Anadolu Üniversitesi Yayınları, İzmir.
Üniversitesi Yayını No: 2525, 5. Baskı, Anadolu
Üniversitesi, Eskişehir. Kocatürk U. (2006) Tıp Terimleri El Sözlüğü, 4.
Baskı, Plar Ltd. Şti., Ankara.
Clemente C.D. (2006) Anatomy: A Regional Atlas of
The Human Body, 5. Baskı, Lippincott Williams Layman D. P. (2005) Medical Terminology
& Wilkins. Demystified, McGraw-Hill Professional
Publishing.
Cohen B. J. (2007) Medical Terminology: An
Illustrated Guide, 5. Baskı, Lippincott Williams Willis M. C. (2007) Medical Terminology: A
& Wilkins. Programmed Learning Approach to The Language
of Health Care, 2. Baskı , Lippincott Williams&
Davies J. (1998) Essentials of Medical Terminology, Wilkins
Delmar Publishers.
Sargon MF. (2016) Anatomi Akıl Notları, 1. Baskı,
Dökmeci İ., Dökmeci H. (2012) Tıp Terimleri Güneş Kitabevi Ltd Şti, Ankara.
Sözlüğü, 2. Baskı, İstanbul Medikal Yayıncılık
Ltd. Şti., İstanbul. Şenel Tekin P. (2010) Tıbbi Terminoloji 1-2, Ankara
Üniversitesi Uzaktan Eğitim Yayınları, Gözden
Ehrlich A., Schroeder C. L. (2004) Medical Geçirilmiş 2. Baskı, Yayın No: 72.
Terminology for Health Professions, 5. Baskı ,
Cengage Learning. Şenel Tekin P. (2010) Tıbbi Terminoloji 3, Ankara
Üniversitesi Uzaktan Eğitim Yayınları, Yayın
Elhan A., (2003) Anatomi Terimleri Sözlüğü, 1. Baskı, No: 63.
Güneş Kitabevi Ltd Şti, Ankara.
Yıldırım M. (2014) Güncel Tıp Terimleri Sözlüğü, 1.
Hatiboğlu M. T., Çam M., (1997) Tıbbi Terminoloji, Baskı, Nobel Tıp Kitabevleri Ltd Şti, İstanbul.
Hatiboğlu Basım ve Yayım Ltd. Şti., Ankara
Yıldırım M. (2002) Korrelatif Anatomi (Correlative
http://www.drhipofiz.com/HIPOFIZ_BEZI_VE_ Anatomy, Waxman SG), 24. Baskıdan çeviri,
HORMONLARI.html Nobel Tıp Kitabevleri Ltd Şti, İstanbul.
159
Bölüm 6
Klinikte Kullanılan Terimler
öğrenme çıktıları
1 2
1 Hematoloji ve Kan yapılarını tanıyabilme, Radyolojik Tedavi ve Tanı Teknikleri
bu sistemlerin klinik terimlerini 2 Nükleer Tıp, Radyoloji ve Onkoloji ile ilgili
öğrenebilme klinik terimleri öğrenebilme
3 4
Çocuk ve Yaşlı Hastalıkları ve Tedavisi Bilim Dalları
3 Pediatri ve Geriatri ile ilgili klinik terimlerini 4 Anesteziyoloji, Psikiyatri, Romatoloji Bilim
öğrenebilme Dalları ile Klinik terimlerini öğrenebilme
160
Tıp Terimleri
161
Klinikte Kullanılan Terimler
halkalar biçimindedir. Kana kırmızı rengini ve- Balıklar, kuşlar ve sürüngenlerde eritrositlerin her
ren hemoglobin de eritrositler içinde bulunur. birinin bir çekirdeği vardır. Buna karşılık, memeli-
Hemoglobin, içinde demir bulunan bir kırmızı lerde çekirdek hücreden dışarı atılır. Hücre geliştiği
pigment (boyayıcı, renk verici) ile birleşmiş bir vakit çekirdek kaybolur. Ancak, eritrositlerin ömrü-
nün kısalığına (insanda 3 ay) yorulmaktadır. Ölen bu
proteinden oluşur. Kanın pıhtılaşması, kanda bu- hücreler yerine daimi olarak yenileri gelir. Memeli-
lunan “fibrinogen-fibrinojen” proteininin “fibrin” lerin hayatı süresince, kırmızı kemik iliği içinde ara
haline dönüşmesinden olur. vermeden sürüp giden hücre bölünmeleriyle yeni
eritrositler oluşur. Eskiyen eritrositler dalak ve ka-
raciğerdeki kimi hücreler tarafından tahrip edilir ve
vücuttan dışarı atılır. Aşırı çalışma, heyecan ve yara-
lanmaya kapı aralayan sarsıntılar, eritrositlerin artma-
sına taban hazırlar. Akyuvar isimi verilen lökositler,
eritrositlerle beraber kan hücrelerini alana getirirler.
Lökositler
Vücuda giren canlı cansız her çeşit yabancı mad-
deyi tanımak ve onlarla savaşmak için görev yapar-
lar. Bir bölümü direk mikroplarla savaşırken, başka
bir bölümü yabancı molekülleri ve mikropları tanı-
yarak sistemi uyarır, diğerleri de mikropla savaşmak
üzere antikor, spesifik proteinleri üretir. Lökositle-
rin sayısı daha az olup 1 mm3 kanda 7-8 bin civa-
rındadır. Lökositler tek çekirdekli ve çok çekirdekli
olarak iki gruba ayrılır. Lenfositler tek çekirdekli-
ler arasında bulunur. Çok çekirdekliler; nötrafiller,
Şekil 6.2 Eritrosit morfoloji: Boyanmış kanda bazofiller ve eozinofiller olarak üçe ayrılırlar. Kan
eritrositler yaklaşık pulcuklarının sayısı 1 mm3 kanda 200-400 bin ara-
Çapı 8 μm, kalınlığı 2 μm, çekirdeksiz, bikonkav sındadır. Lökositlerin hayat müddeti değişiktir. 48
görünümlü – 72 saat ile hayat boyu canlı kalabilirler.
Kanın, damar dışına çıktığında pıhtılaşma özel-
liği vardır. Bu vaziyet, plazmada erimiş olarak bu-
lunan fibrinojen maddesinin özel bir ferment ile
fibrin haline geçerek erimez bir hale gelmesinden
ileri gelir. Kanın damar dışında olmasıyla medyana
gelen bu fermenti akyuvarlar kana salarlar.
Eozinofil
Nötrofil Bazofil
A B
Lenfosit Granülsüz
Şekil 6.3 Eritrositlerin biçim ve esnekliği A: Elektron akyuvarlar
Monosit
mikroskobunda duran eritrositin bikonkav şekli
B: ufak bir kan damarının dolaşımındaki eritrositlerin Şekil 6.4 Lökositler
sıra dışı esnekliği görülmektedir. Kaynak: http://www.bilgicik.com/yazi/kan-doku/
162
Tıp Terimleri
Granülsüz olanlar: Lenf düğümleri, kemik iliği, dalak ve timüs bezinde üretilir. Sitoplazmaları az,
çekirdekleri büyüktür.
Lenfosit: Timus bezinde üretilip, dalak, kemik iliği ve lenf düğümlerinde olgunlaşırlar. Mikroplara
karşı antikor üreterek vücudumuzu korurlar.
Monosit: Ömürleri tükenmiş ve bozulmuş dokuları fagositoz yaparak yok ederler. Makrofajlara dönü-
şürler. makrofajlar, mikroorganizmaları fagositozla yok ederler.
Granüllü Akyuvarlar: Büyük bir bölümü kırmızı kemik iliğinde üretilir.
Nötrofil: Yabancı maddeleri fagosite ederek yerler.
Eozinofil: Parazitlere ve alerjiye karşı vücudu korur.
Bazofil: Kanın damar içinde pıhtılaşmasını engelleyen heparin parçacıklarını salgılar.
Trombositler
Bir yaralanma halinde yaralanan bölgeyi ilk onarma ve bu bölgede pıhtı oluşması için bir dizi olayı
başlatma görevi olan hücrelerdir. Bu hücrelerin hayat müddetleri 7-9 gündür.
Görüldüğü gibi kan hücreleri kemik iliğinde sürekli olarak yapılan, yaşayan ve can veren hücrelerdir.
Bir bakıma kan hücreleri sürekli olarak yenilenen hücrelerdir. Kemik iliği ise sürekli olarak çalışan ve ge-
reksinime uygun miktarda hücre üreten bir fabrikadır. İnsan vücudunda 70 ml / kilogram kadar kan vardır
(70 kg ağırlıkta biri için yaklaşık 5 litre). Bu kanın % 35-40 kadarı hücresel personellerden oluşmuştur.
Kanın İçeriği
Kan, hücrelerden ve “plazma “ isimi Hormon,
verilen bir sıvıdan oluşmuştur. Hücreler vitamin,
alyuvarlar (kırmızı kan hücreleri), akyu- antikor
varlar (beyaz kan hücreleri) ve trombo- vb. %3
Plazma % 55
pulcukları %1
santrifüj edilirse, hücreler plazmadan
ayrılır. Hücreler daha ağır oldukları için Eritrosit %99
dibe çökerken daha hafif olan plazma
üstte kalır. Kan, içi heparin ile sıvan-
mış “mikropipet” denilen küçük tüpler-
de santrifüj edilir. Bu tüpün en alttaki
bölümünde alyuvarlar toplanır, bunun Şekil 6.5 Kanın santrifüj edilmiş hali
hemen üstünde ise çok ince bir tabaka Kaynak: http://www.alasayvan.net/saglik-bilgileri-haber/300750-
halinde akyuvarlar bulunur, en üstte ise kanin-yapisi-ve-gorevleri.html
plazma bulunur.
Hematokrit, alyuvarların oluşturduğu kan hacminin toplam kan hacmine oranıdır. Hematokrit tayini
için kan heparinize özel tüplerde santrifüj edilir, alyuvarlar en altta toplanır, onun üstünde akyuvar ve
trombositlerin oluşturduğu çok ince bir tabaka oluşur, en üstte ise plazma isimi verilen açık saman sarısı-
beyaz renkte sıvı toplanır.
163
Klinikte Kullanılan Terimler
Öğrenme Çıktısı
164
Tıp Terimleri
Şekil 6.6 Triod sintigrafisi Şekil 6.7 Bütün vücut kemik sintigrafisi
Şekil 6.8 Myokard perfüzyon sintigrafisi Şekil 6.9 Beyin perfüzyon sintigrafisi
165
Klinikte Kullanılan Terimler
166
Tıp Terimleri
167
Klinikte Kullanılan Terimler
MR
Görüntüleri
Ultrasonografi
Ultrasonografide radyoloji pratiğindeki diğer görüntüleme yöntemlerinden farklı olarak elektromanye-
tik radyasyon olmayan ses enerjisi kullanılmaktadır. Ses enerjisi mekanik bir enerji olup ortamdaki mole-
küler titreşimin bir dalga halinde yayılmasından ibarettir.
Doppler US
Sabit frekanslı bir ses demetinin hareketli bir yapıdan yansırken frekansında oluşan değişikliğin derecesi
ile hareketli yapının hareketinin saptanmasına dayalı bir prensiple vücutta akışkanların (arteriyel ve venöz
kan akımı) akım hızını ve yönünü belirlemeye dayalı bir inceleme yöntemidir. Johann Cristian Doppler
168
Tıp Terimleri
tarafından 1842 yılında tanımlanan doppler etkisi- açılması, damar darlıklarının genişletilmesi, damar
nin tıpta yaygın kullanımı ultrasonografik teknikle- baloncuklarının (anevrizma) tıkanması ya da da-
rin geliştirilmesinden sonra olmuştur. Dopplerdeki mar içerisindeki yeni pıhtının (trombüs) eritilmesi
frekans farkı, doppler eşitliği ile gösterilmektedir. benzeri birçok işlem, radyolojik görüntüleme kıla-
vuzluğunda yapılan perkütan tedavi örnekleridir.
Anjiografi
Genel olarak vücuttaki damarların kontrast Onkoloji
maddeler kullanılarak görüntülenmesidir. Özellik- Tümöral hastalıklar ile ilgilenen bilim dalına
le kalp ve beyin ve periferik damarlarının görüntü- onkoloji Oncos (=şişlik) ve logos (=bilim) Latince
lemesinde kullanılır. kelimelerinin bir araya gelmesi ile oluşturulmuş bir
deyimdir ve ilgilenen uzmana onkolog denilmekte-
Sintigrafi dir. Onkoloji ile uğraşan disiplinler tıbbi onkoloji,
Vücuda verilen radyoaktivitenin ilgili organ cerrahi onkoloji ve radyasyon onkolojisidir. Ortak
veya dokuda dağılımının saptanması temeline da- çalışma ile hastaların tedavisi ve takibini daha yakın-
yanan radyonüklid görüntülemenin yöntemi Sin- dan izlenebilmektedir. Cerrahi onkoloji hastalığın
tigrafidir. Birçok batı ülkesinde radyoloji disiplini tanısının konmasında ve hastadaki mevcut tümö-
içerisinde yer alan bu yöntem, görüntülerinin hem rün çıkarılmasında oldukça etkilidir. Pek çok cer-
oluşturulması, hem de taşıdıkları bilgiler ve yorum- rahi disiplin bu grup içerisindedir. (Genel Cerrahi,
lanması bakımından, radyolojik tanı yöntemleri ile Kulak-Burun-Boğaz Cerrahisi, Beyin Cerrahisi, Gö-
aynı kategoride değerlendirilir. ğüs Cerrahisi, Ortopedi, vb.) bulunmaktadır. Tanı
konan hastalara cerrahi tedavi sonrasında veya ame-
liyat olamayacak kadar yayılmış hastalığı olanlarda
Girişimsel Radyolojide tedaviye kemoterapi (kanser ilaçları) ve radyoterapi
Görüntüleme kılavuzluğunda, vücuda dışardan ile devam edilir. Kanser hastalıklarının ilaçla tedavisi
sadece iğne ve/veya kateterle girilerek birçok tedavi Tıbbi Onkoloji (çocukluk çağında Pediatrik Onko-
girişimi yapılır. Vücudun derinlerindeki iltihap bi- loji) tarafından, radyoterapi ile tedavisi ise Radyas-
rikintilerinin (apse) boşaltılması, köpeklerden ge- yon Onkolojisi tarafından yapılmaktadır. Tüm bu
çen ve iç organlarda sıvı keseleri oluşturan (hidatid süreçlerden de anlaşılacağı gibi kanser birden fazla
kist) hastalığın tedavisi, safra yolu tıkanıklıklarının tıp disiplininin birlikte çalışmasını gerektirmektedir.
Miyom
Nefroma Seminom
169
Klinikte Kullanılan Terimler
Yemek
borusu üst
kası
Yemek
borusu
Kanser Yemek
borusu alt
kası
Mide
Radyasyon Onkolojisi ve Tıbbi Onkoloji (Medikal Onkoloji), kanserli hastaların takip ve tedavisini
yapar. Bu hastaların takip ve tedavisinde gerektiğinde ilgili cerrahi uzmanları ile işbirliği yapılır. Medikal
Onkoloji bilim dalının uzmanlarına tıbbi onkoloji uzmanı, radyasyon onkolojisi uzmanlarına ise radyas-
yon onkolojisi uzmanı denilir.
Şekil 6.15 Bilgisayarlı tomografiyle tespit edilmiş bir Şekil 6.16 Toraks BT’sinde kitle görünümü
akciğer CA olgusu
170
Tıp Terimleri
Öğrenme Çıktısı
Pediatri–Çocuk Hastalıkları
Çocuk hastalıkları ile ilgilenen tıp dalıdır. İlgili uzmanına pediatr denilmektedir. Pediatri 0 ile 15 yaş
yada 18 yaşına kadar olan hastalar ile ilgilenen bir ana bilim dalıdır. Hasta grubu bebek, çocuk, ergen
olarak üç grupta incelenir. Pediatri kelimesini ilk yunanlılar kullanmıştır. Pediatri (erkek çocuk veya erkek
doktor) anlamına da gelmektedir. Pediatride çocuklar üzerine ilk çıkarılan yazılar çok eskilere dayanır.
M.S. 2. yüzyılda Efes’li Soraenus Çocuk Hastalıkları ile ilgili yazılar yazmıştır. Kitap olarak da çocuk hasta-
lıkları ile alakalı ilk kitabı Ebubekir Razı 895-925 tarihlerinde yayınlamıştır. Çocuklara ait ilk özel hastane
1802 yılında Fransa’da açılmıştır. Pediatri (Çocuk Hastalıkları), çocuk ile ilgili hemen her bölümü inceler
çocuk sağlığına dair her şeyi pediatri bölümünde ana başlık olarak başlıca şu bölümler hizmet vermektedir.
Pediatri Bölümleri
1. Çocuk Acil
2. Çocuk Endokrinolojisi
3. Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları
4. Çocuk Gastroenterolojisi
5. Çocuk Genetik Hastalıkları
6. Çocuk Göğüs Hastalıkları
171
Klinikte Kullanılan Terimler
172
Tıp Terimleri
dikkat
KRUP (Laringotrakeobronşil) Çocuk Enfeksiyonu
Üst soluk yolunu tutan viral enfeksiyondur. Son- Çocuklarda oluşan üst ve alt solunum yolu
baharın bitiminde kışın başlangıcında yoğunlaşır. 6 enfeksiyonları, sindirim sistemleri, üriner bölge
ay – 4 yaş arasında sık görülür. Krup genellikle üst ve böbreklerde oluşan kısaca tüm vücutta oluşan
soluk yolu enfeksiyonunu takiben ortaya çıkar hafif enfeksiyonları araştıran ve tedavisini sağlayan bö-
ateş yapar. Çocuk, subglottik ödem nedeniyle “hav- lümüdür.
lar” ya da “horoz öter” gibi öksürür (Stridor). Soluk
alırken hırıltı vardır.
Genellikle bulgular gece ağırlaşır ve çocuk nefes al- Çocuk Nefrolojisi
makta zorlanır. Oturarak nefes almaya çalışır. Bu- Çocuk böbrek hastalıkları ve çocuk üriner siste-
run kanatları solunuma eşlik eder, interkostal çekil- mini inceler , çocukluk çağı romatizmal hastalıkla-
meler vardır. rı, böbrek ve üriner sistemi hastalıklarını, teşhis ve
tedavi eder. Çocukluk çağında böbreklerde oluşan
iltihaplanmalar çocuklarda ileriye dönük fark edil-
mesi zor hasarlar yaratabilir.
Çocuk Cerrahisi
Çocuk cerrahları diğer cerrahlardan farklıdır.
Tamamen çocuklar üzerine eğitim görmüşlerdir. Noenatoloji-Yeni Doğan
Çocukların sindirim sistemini, solunum sistemi, Yeni doğan bebeklerle ilgili uzmanlık dalıdır.
ürolojik ve genital hastalıklarının cerrahi tedavisi Yeni doğan, bebeklerde ilk haftalar özellikle ilk 28
ile ilgilenirler. gün oldukça önemlidir. Yeni doğan üniteleri, be-
beklerin gelişimlerini takip ederler ve herhangi bir
hastalık söz konusu ise erken teşhis ve tedavi yolu
Çocuk Endokrinolojisi
araştırılır.
Çocukların hormonal dengesi ve metabolik ge-
lişimi dengesi ve bunlarla ilgili hastalıkları incele-
yen bilim dalıdır. Yeni doğan bebeklerden tutun,
18 yaşına kadarki ergenlere kadar çocuk endokrin dikkat
EPİGLOTTİT
uzmanları ilgilenirler. Çocuk endokrinolojinin izle- Çok çabuk (6-8 saatte) ortaya çıkan, hayati tehlike
diği alanlar. Büyüme ve gelişmedeki sorunlar, Boy oluşturan bir bakteriyel enfeksiyondur.
oranının normalden kısa olması, obezite, Erken Her yaşta görülürse de 3 – 7 yaşlarda daha sık ortaya
gelişim, Guatr ve tiroit bezi hastalıkları, Diyabet, çıkar.
Böbrek üstü bezi hastalıkları, Raşitizm, osteogene- Yüksek ateşe neden olur.
sis Imperfecta (Kırılgan Kemik Hastalığı) hastalık- Epiglotta ödem ve şişlik, boğazında kızarıklık olur,
ları, aşırı tüylenme, adet düzensizliği, cinsel gelişim tükürük salgısı artar, yutkunurken ağrısı olur.
bozuklukları, küçük penis ve inmemiş testis gibi Soluk alırken hırıltı duyulur, burun kanatları solu-
sorunlar, genital yapı sorunları çocuk endokrin bö- numa eşlik eder, suprasternal çekilmeler olur.
lümünün ilgilendiği alanlardır. Hasta oturur halde rahat nefes alır, nefes açlığı var-
dır ve solunum güçlüğünün tüm bulguları vardır.
Çocuk Onkolojisi Boğazında hafif bir uyarı ya da korku endişe gibi
Çocuklarda oluşan tümör hastalıkları ile ilgile- durumlarda soluk yolu birdenbire tıkanabilir. O
nen ve tedavi eden bir bilim dalıdır. nedenle dikkatli ve uyanık olmalı, ağıza /boğaza ba-
kılmamalıdır.
173
Klinikte Kullanılan Terimler
Öğrenme Çıktısı
174
Tıp Terimleri
Anesteziyoloji
Anestezi uzmanları ameliyathane ekibinin en
önemli üyelerindendir. Çünkü hastaya anestezi veril-
meden ameliyatın başlaması mümkün değildir. Has-
tanın ameliyat sırasında ağrı duymasını engellemek
için kullanılan ilaçlar, anestezi ve reanimasyon heki-
mi tarafından belirlenir. Anestezinin insan vücudu
üzerindeki bazı olumsuz etkilerini en aza indirmek ve
hastanın ameliyattan sonra hayati işlevleri etkilenme-
den uyanmasını sağlamak da yine anestezi hekiminin Şekil 6.18 Solunum maskesi
sorumluluğundadır.
Cerrahi sırasında hastanın yaşamını sürdürebilmesini, ağrı duymamasını, uyumasını sağlayan uygu-
lamaları kapsayan Anesteziyoloji uzmanına anestezist denilmektedir. Anesteziyoloji bilim dalı içerisinde
reanimasyon (yeniden canlandırma) ve ağrı ile uğraşan bilim dalı (Algoloji) yer almaktadır.
Algoloji (ağrı bilimi) bir üst uzmanlık alanıdır.
Ağrı, vücudun herhangi bir yerinden kaynaklanan,
bir hastalığa bağlı olan ya da olmayan ve kişi için ra-
hatsız edici bir duyudur. Ağrı akut veya kronik ağrı
olabilir. Akut ağrı; çeşitli hastalıkların habercisi olan
ve birden bire ortaya çıkan bir ağrıdır. Kronik ağrı,
akut ağrı gibi bir hastalığın belirtisi olmaktan daha
çok, kendisi başlı başına bir sorundur. Başlıca ağrı
türleri; baş ağrısı, boyun ağrısı, bel, sırt ve bacak ağrı-
sı, omuz ve kol ağrısı, yüz ağrısı, damar tıkanıklığına
bağlı olan ağrı ve kanser ağrısıdır.
Hayati (Vital) fonksiyonlarda bir değişiklik ol-
maksızın geçici bilinç kaybı ve refleks aktivitede
azalma hali genel anestezi olarak adlandırılmaktadır.
Genel anestezi uygulaması; bilinç kaybına yol açarak,
hastanın ameliyat sırasındaki duyumunu önler, ağrıyı
ortadan kaldırarak hastaya ameliyat sırasında konfor
sağlar ve refleks aktiviteyi baskılayıp kas gevşemesi
sağlayarak cerrahi müdahalenin yapılmasını kolay-
laştırır. Bu etkileriyle genel anestezinin amacı, uygun
cerrahi koşullar sağlamaktır. Ancak bunun yanında
hastanın ameliyat süresince sağlığını ve güvenliğini Şekil 6.19 Algolojik belirti
devam ettirmek de, anestezi hekiminin görevidir.
Progresif depresyon
175
Klinikte Kullanılan Terimler
Psikiyatri Dalları
Romatoloji
Romatizma oldukça genel bir terimdir ve ke-
Psikiyatrinin Alt Uzmanlık Dalları mik, kas ve eklemlerin etrafındaki ağrı veya acıyı
• Bağımlılık psikiyatrisi: madde bağımlılığı ifade etmek için kullanılır. Romatizma dalı ile ilgili
olan hastaların tedavisi ile ilgilidir. uzmana romatolog denilmektedir. Romatizma de-
• Ergen psikiyatrisi: ergenliğini tamamlamış yince tek bir hastalık anlaşılmaz. Pek çok hastalığı
olan hastaların akıl hastalıkları tedavisi ile içerir. Bazıları sık bazıları ise oldukça nadir görülür.
ilgilidir. Artritin kelime anlamı vücuttaki bir veya daha fazla
• Çocuk psikiyatrisi: çocuklar ve ergenlik ça- eklemde görülen yangıdır. Artrit çocuklar da dahil
ğında olanların tedavisi ile ilgilidir. olmak üzere herkesi her yaşda etkileyebilir, bunun-
la beraber kadınlarda erkeklere göre bu hastalıklara
• Adli psikiyatrisi: adli, hukuki konular ile il-
yakalanma şansı daha fazladır.
gilidir.
Eklemler bir kemiği diğerine bağlar ve kemik-
• Geriatrik psikiyatri: yaşlı hastaların akıl so-
lerin serbestçe hareket edebilmelerine izin verecek
runlarının tedavisi ile ilgilidir.
şekilde tasarlanmışlardır. Kemiklerin son bölü-
• Nöro psikiyatri: sinir sistemi, beyin hasta- münde eklemler kıkırdak olarak adlandırılan sert,
lıkları ve beyin travmaları sonucu oluşan lastik kıvamında bir materyal ile örtülmüşlerdir.
akıl hastalıklarının tedavisi ile ilgilidir. Biz yaşlandıkça bu eklem kıkırdağı sık kullanmaya
• Organizasyon psikiyatrisi: iş yerlerinde veya bağlı veya yaralanmalardan sonra daha kolay zede-
organizasyon aktiviteleri ile ilgilidir. lenebilir hale gelir.
176
Tıp Terimleri
177
Klinikte Kullanılan Terimler
Eklem
kapsülü
Sinovya İltihablı
sinovya
Kemik ve
kıkırdağın
sinovit ile
Kıkırdak hasarlanması Kıkırdak
Kemik
Kemik
omurlar
diskler
sinirler
sindesmofitler
(ligament kalsi-
fikasyonları)
Şekil 6.23 Ankilozan spondilit
Kaynak: http://www.tipilmi.org/hastaliklar/ankilozan-spondilit.html
178
Tıp Terimleri
179
Klinikte Kullanılan Terimler
Tablo 6.1 Onkoloji, Anesteziyoloji, Romatoloji, Hematoloji, Nükleer Tıp, Geriatri, Pediatri Dalları ile İlgili Semptom
ve Hastalık Terimleri
180
Tıp Terimleri
hemat/o: kan
hemat-o-poiesis hematopoez kan üretimi
-poiesis: üretim
hemo-: kan
hemo-lysis -lysis: bozulma, ayrılma, hemoliz eritrositlerin erimesi
çözülme
hemo-: kan
hemo-rrhage hemoraji kanama
-rrhage: akmak
hemo-: kan
-rrhage: akmak
hemo-rrhagic dia-the-sis hemorajik diatez kanama eğilimi
dia: tamamlama, boyunca
the/o: koymak, yerleştirme
in: içinde
in-fancy bebeklik hayatın ilk bir senesi
phan: parlak ışık
leuk/o: beyaz
leuk-o-penia lökopeni lökosit azlığı
penia: eksiklik, yokluk
leuk/o: beyaz
leuk-o-cytosis lökositoz lökosit fazlalığı
-cytosis: hücre durumu
lymph/o: lenf
lymph-odeno-pathy aden/o: bez lenfodenopati lenf bezi düğümü büyümesi
-pathy/pati: hastalık süreci
181
Klinikte Kullanılan Terimler
thromb/o: pıhtı
thromb-o-penia trombopeni trombosit azlığı
-penia: eksiklik
Tablo 6.2 Onkoloji, Anesteziyoloji, Romatoloji, Hematoloji, Nükleer Tıp, Geriatri, Pediatri Dalları ile İlgili Tanı
Terimleri
182
Tıp Terimleri
Arthr/o: kavşak,
arthr-itis düğüm, katılma artrit eklem iltihabı
İtis: katılaşma
Bi: çift zaman içinde iki kutuplu ruh
bi-polar bipolar
Pol: kutup hali
aşırı yemek yeme ve kusma
bu-lim-ia nervos-a Lim/o: açlık bulimia nervosa ile takip eden yemek yeme
bozukluğu
organizmada meydana
gelen ve hücreleri kontrolsüz
canser kanser
büyüyen kötü huylu
tümörler
Medi/o: ortada eklem boşluğu gibi
familial medi-
Terrain: arazi ailevi akdeniz ateşi serozaları tutan kalıtsal
terranean fever
Fever: ateş iltihabi bir hastalıktır
kanda ürik asit yüksekliği ile
guot-es gut
seyreden eklem hastalığı
Hem/o: kan
Globin: protein kalıtsal olan bir hemoglobin
hemo-globin-o-pathy hemoglobinopati
-pathy: hastalık, bozukluğu hastalığı
duygu
Hem/o: kan
Lytic: azaltma, kırmızı kan hücrelerinin
hemo-lytic an-emia yıkama,ayırma,kırma hemolitik anemi erimesi sonucu oluşan
An: ilgili, karşı kansızlık veya anemi
Emia: kan durumu
Hem/o: kan
kan pıhtılaşmasının bir
phil/o: hoşlanan,
hemo-philia hemofili bozukluğa bağlı kalıtsal bir
ilgilenen
kanama hastalığı
philia: ilgi çeken
karaciğerden menşe alan
Hepa -toma Hepa: karaciğer hepatoma
kötü huylu tümör
hodgkin’s lympho-ma Lymph/o: lenf hodgkin lenfoma bir cins lenfoma
Hypo: eksiklik,az,
hypo-chondria aşağı hipokondriya hastalık kuruntusu
Chondr/o: kıkırdak
183
Klinikte Kullanılan Terimler
Lei/o: pürüzsüz
Myo: kas
leio-myoma Myom/o: kas tümürü leiomyom(a) düz kas iyi huylu tümörü
Oma: tümör, kütle,
sıvı toplanması
Lei/o: pürüzsüz
Myo: kas
leio-myo-sarco-ma leiomyosarkom(a) düz adale sarkomu
Sarc/o: bağ dokusu,
et
beyaz kan hücrelerinin
leuk/o: beyaz
leuk-emia lösemi kanser türü hastalığı (kan
Emia: kan durumu
kanseri)
lymph/o: lenf
lenf dokusundan
Lymph-oma Oma: tümör, kütle, lenfoma
kaynaklanan tümör
sıvı toplanması
Mania: takıntılı
mania manyak delilik
meşguliyet
Melan/o: siyah deride melanin
melan-oma Oma: tümör, kütle, melanom(a) hücrelerinden kaynaklanan
sıvı toplanması kötü huylu tümör
beyin ve omuriliği
saran meninks denilen
Mening/o: omurilik
zarlardan kaynaklanan,
ve beyni örten
sinir dokusunu dıştan iten,
membran, zar
meningi-oma menenjiyom(a) yavaş büyüdüğünden
Meningi/o: meninges
ve yayılma olasılığı çok
Oma: tümör, kütle,
düşük olduğundan büyük
sıvı toplanması
çoğunluğu iyi huylu kabul
edilen tümörlerdendir
Multipl: çoklu
plazma hücrelerinin aşırı
Myel: omurilik, kemik
artmasıyla ortaya çıkan bir
multipl myel-oma iliği multipl/myelom(a)
çeşit kemik iliği kötücül
Oma: tümör, kütle,
hastalığı
sıvı toplanması
Neo: yeni, güncel vücuttaki her hangi bir
neo-plasm Plasm: düzenlme, neoplazm(a) dokunun anormal büyümesi,
yapı neo plazma, tümör
Nephr/o: böbrek
böbrekten menşe alan
nephr-oma Oma: tümör, kütle, nefroma
tümör
sıvı toplanması
Nephr/o: böbrek
Sarc/o: bağ dokusu,
nephro-sarc-oma et nefrosarkom(a) böbrek sarkomu
Oma: tümör, kütle,
sıvı toplanması
184
Tıp Terimleri
Neur: sinir
neur-osis Osis: olağan dışı nevroz sinir hastalığı
durum
obsessive-compulsive obsesif kompulsif
saplantılı dürtü bozukluğu
disorder bozukluk
Oste/o: kemik
osteo-artritis osteoartrit kemik kireçlenmesi
Artresia: kapatma
Oste/o: kemik
Sarc/o: bağ dokusu,
osteo-sarc-oma et osteosarkom(a) kemik sarkomu
Oma: tümör, kütle,
sıvı toplanması
Para: yakınında,
para-noia anormal paranoya şüphecilik
Noia: akıl
phobia Phobia: korku fobi korku
Poly: birçok
poly-cyt-hemia Cyte: hücre polisitemi kan alyuvar artışı
Haima: Yunanca kan
Psych/o: akıl
psych-osis Osis: olağan dışı psikoz psişik (ruh) hastalığı
durum
Psych/o: akıl
pyscho-pahty psikopat psikolojik bozukluk gösteren
Pathy: hastalık, duygu
Retin/o: retina
Blast: genişleme,
retina hücrelerinden köken
retino-blast-oma patlama Retinoblastom(a)
alan kötü huylu göz tümörü
Oma: tümör, kütle,
sıvı toplanması
Rheabdomy/o: çizgili
iskelet kasları
Sarc/o: bağ dokusu,
rhabdomyo-sarc-oma rabdomiyosarkom(a) kötü huylu çizgili kas tümörü
et
Oma: tümör, kütle,
sıvı toplanması
kas, kemik, kıkırdak, kan
damarı gibi bağ doku
Sarc/o: bağ dokusu,
elemanlarından köken alan,
et
sarc-oma sarkom(a) hızlı gelişen ve genellikle
Oma: tümör, kütle,
lenf damarlarıyla metastaz
sıvı toplanması
yapan oldukça kötücül
tümör
Socio: ilişki sosyal hayat uyumda
socio-pathy sosyopat
Pathy: hastalık, duygu bozukluk gösteren
185
Klinikte Kullanılan Terimler
Suden: ani
suden infant death İnfant: bebek ani bebek ölümü bebeğin uyku sırasında
syndrome Death: ölüm sendromu sebebi bilinmeyen ölümü
Syndrome: belirtisi
System/o: Sistem, sebebi bilinmeyen cilt,
düzen eklem, böbrek, vs gibi birçok
system-ic lupus Lupi/lupus: kurt sistemik lupus eritema- doku ve organ iltihabına
erythem-atosus Erythem/o: boşaltılan, tozus bağlı bağışıklık sisteminin
kızarıklık bozukluğu sonucu ortaya
- osis: anormal durum çıkan bir hastalıktır
embriyonun üç katına ait
birçok dokunun bir arada
Terat/o: hatalı
gelişmesi sonucu meydana
şekillenmiş fetüs
terat-oma teratoma gelen, kesit yüzünde kıl, diş,
Oma: tümör, kütle,
yağlı bir içerik bulunan kistik
sıvı toplanması
yapılar, bazen kıkırdak ve
kemik içeren tümör
Thym/o: timüs do-
kusu
thym-oma timoma timüs tümörü
Oma: tümör, kütle,
sıvı toplanması
Tablo 6.3 Onkoloji, Anesteziyoloji, Romatoloji, Hematoloji, Nükleer Tıp, Geriatri, Pediatri Dalları ile İlgili Teşhis
Yöntemleri Terimleri
186
Tıp Terimleri
Posit/o: düzeltilmiş
Positron: yönü
vücudun kesitsel
düzeltilmiş elektron
positron e-mission positron emisyon görüntüsünün alınabildiği
tanesi, pozitif elektron
tomo-graphy tomografisi x ışınlarıyla çalışan
Mission: göndermek
görüntüleme yöntemi
Tom/o: esim, kesme
Graphy: kayıt işlemi
radi/o: x ışını, radyoaktif
radio-graphy radyografi x ışınları görüntüsü
Graphy: kayıt işlemi
gama ışınları yayan
radyoaktif bir izotopun
Scint/i: parıltı
scinti-graphy sintigrafi organizma içindeki yolunu
Graphy: kayıt işlemi
izlemek temeline dayanan
teşhis yöntemi
Tom/o: kesim, kesme
tomo-graphy tomografi kesit röntgen filmi
Graphy: kayıt işlemi
Ultrasound: ses üstü yüksek frekanslı ses
ultra-sono-graphy ultrasonografi
Graphy: kayıt işlemi dalgası görüntüsü
Tablo 6.4 Onkoloji, Anesteziyoloji, Romatoloji, Hematoloji, Nükleer Tıp, Geriatri, Pediatri Dalları ile İlgili Cerrahi
Müdahale ve Ameliyat Terimleri
Tablo 6.5 Onkoloji, Anesteziyoloji, Romatoloji, Hematoloji, Nükleer Tıp, Geriatri, Pediatri Dalları ile İlgili Tıbbi
Sağaltım ve İlaç Terimleri
187
Klinikte Kullanılan Terimler
188
Tıp Terimleri
Tablo 6.6 Onkoloji, Anesteziyoloji, Romatoloji, Hematoloji, Nükleer Tıp, Geriatri, Pediatri Dalları ile İlgili
Kısaltmalar
Kısaltma Açıklama
ALL Akut Lenfosittik lösemi
AML Akut myeloid lösemi
Ba Baryum
BaE Baryum Enema
BT Bilgisayarlı Tomografi
bx Biyopsi
EPO Eritropoetin Düzeyi
EST Elektroşok Tedavi
Hct Hemotokrit
Hgb Hemoglobin
IQ Zeka Testi (Intelligence Quontient)
İTP İdyopatik Trombositopenik Purpura
KA Karsinoma
KLL Kronik Lenfosittik lösemi
KML Kronik myeloid lösemi
MET Metastaz
MR Manyetik Rezonans
NHL Non-Hodgkin Lenfoma
NSAII Non-sterodial antiinflamatuar ilaç
OA Osteoartrit
PET Positron Emisyon Tomografisi
Plt Platelet Sayısı
PZ Protrombin Zamanı
RT Radyoterapi
SLE Sistemik Lupus eritematozus
TKS Tam Kan Sayımı
Öğrenme Çıktısı
189
Klinikte Kullanılan Terimler
Çocuk ve Yaşlı Yaşlılık hekimliği, yaşlılığa bağlı olarak oluşan sağlık sorunlarını ve bun-
Hastalıkları ve Tedavisi ların tedavilerini belirtilmiştir. Pediatri çocuk hastalıkları ile ilgilenen tıp
ana bilim dalı açıklanmıştır. Bu tıp bilim dalları ilgili cerrahi müdahale
ve ameliyat terimleri ve devam eden tablo bölümlerinde ise tıp ana bilim
dallarını ilgilendiren bozuklukların, ayrıntılı şekilde belirtilmiştir.
190
Tıp Terimleri
1 Aşağıdaki bilim dallarından hangisi tümör ile 6 Aşağıdakilerden hangisi uyuşturucu ilaç anla-
ilgili bilim dalını ifade eder? mındadır?
neler öğrendik?
A. Hematoloji A. Analjezik
B. Romatoloji B. Hipnotik
C. Endokrinoloji C. Narkotik
D. Onkoloji D. Sedatif
E. Nöroloji E. Anestezik
2 Lenf Bezi büyüklüğünü ifade eden terim han- 7 Tranklizan ilaç tabiri aşağıdakilerden hangisi-
gisidir? ne uyar?
A. Splenomagali A. Kaygı giderici
B. Lenfadenopati B. Uyku verici
C. Hepatomagali C. Depresyonu Önleyici
D. Ekimoz D. Kusmayı Önleyici
E. Tümör E. Hayal Gördürücü
191
Klinikte Kullanılan Terimler
Yanıtınız yanlış ise “Onkoloji, Anesteziyo- Yanıtınız yanlış ise “Onkoloji, Anesteziyo-
2. B 7. A
loji, Romatoloji, Hematoloji, Nükleer Tıp, loji, Romatoloji, Hematoloji, Nükleer Tıp,
Geriatri, Pediatri Dalları ile İlgili Semptom Geriatri, Pediatri Dalları ile İlgili Tıbbi Sa-
ve Hastalık Terimleri konusunu yeniden ğaltım ve İlaç Terimleri” konusunu yeniden
gözden geçiriniz. gözden geçiriniz.
3. D Yanıtınız yanlış ise “Onkoloji, Anesteziyo- 8. C Yanıtınız yanlış ise “Onkoloji, Anesteziyo-
loji, Romatoloji, Hematoloji, Nükleer Tıp, loji, Romatoloji, Hematoloji, Nükleer Tıp,
Geriatri, Pediatri Dalları ile İlgili Tıbbi Sa- Geriatri, Pediatri Dalları ile İlgili Tıbbi Sa-
ğaltım ve İlaç Terimleri” konusunu yeniden ğaltım ve İlaç Terimleri” konusunu yeniden
gözden geçiriniz. gözden geçiriniz.
4. E Yanıtınız yanlış ise “Onkoloji, Anesteziyo- 9. D Yanıtınız yanlış ise “Onkoloji, Anesteziyo-
loji, Romatoloji, Hematoloji, Nükleer Tıp, loji, Romatoloji, Hematoloji, Nükleer Tıp,
Geriatri, Pediatri Dalları ile İlgili Semptom Geriatri, Pediatri Dalları ile İlgili Tıbbi Sa-
ve Hastalık Terimleri” konusunu yeniden ğaltım ve İlaç Terimleri” konusunu yeniden
gözden geçiriniz. gözden geçiriniz.
5. C Yanıtınız yanlış ise “Onkoloji, Anesteziyo- 10. E Yanıtınız yanlış ise “Onkoloji, Anesteziyo-
loji, Romatoloji, Hematoloji, Nükleer Tıp, loji, Romatoloji, Hematoloji, Nükleer Tıp,
Geriatri, Pediatri Dalları ile İlgili Semptom Geriatri, Pediatri Dalları ile İlgili Semptom
ve Hastalık Terimleri” konusunu yeniden ve Hastalık Terimleri” konusunu yeniden
gözden geçiriniz. gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
6 Anahtarı
Psikiyatri bir tıp dalıdır. Başlıca ilgi alanı beyin hastalıklarıdır. Bu alanda günlük
Araştır 4 dilde akıl hastalığı, ruh hastalığı, sinirlilik halleri, ... denilen durumlar yer alır.
192
Tıp Terimleri
Kaynakça
Arslantaş Didem 2012, Tıbbi Terminoloji, T. C. Hutton A.R., 2002, An Introduction To Medical
Anadolu Üniver sitesi yayını No: 2525, Açık Terminology For Health Care, A Self-Teaching
Öğretim Fakültesi Yayını No: 1496, Package, Third Edition, Churchill Livingston,
İngiltere
Anonim, Büro Yönetimi ve Sekreterlik, Tıbbi
Terminoloji (Tedavi Hizmetleri) MEGEP 2008, Steiner, Shirley Soltesz; Capps, Natalie Pate, 2003,
T. C. Milli Eğitim Bakanlığı, Ankara,. Quick Medical Terminology, A Self-Teaching,
Guide 5th Edition, John Wiley and Sons, INC,
Artukoğlu, M. Adil,1997, Tıbbi Terminoloji, Cilt 1 ve
USA.
2, Devlet İstatistik Enstitüsü, Ankara.
Süzen, L. Bikem, 2012, Sağlık Dili, Bedray Basın
Güler, Çağatay, Çakır, Banu, 1993, Tıbbi Terminoloji,
Yayıncılık,, 12. Baskı, İstanbul.
Songül Yayıncılık, Ankara.
Tekin Perihan Şenel, 2010, Tıbbi Terminoloji I-II,
Gylys, Barbara, A, Wedding, Mary Ellen, 2013,
Ankara Üniversitesi Uzaktan Eğitim Yayınları
Medical Terminology Systems, A Body System
Yayın No: 72,Ankara.
Approach, Seventh Edition, F. A. Davis Company.
Thierer, Nina; Nelson, Deborah; Ward, Judy K.;
Hatipoğlu, M. Tahir, Çam, Meryem, 1997, Tıbbi
Young, La Tanya 2010, Medical Terminology
Terminoloji, Hatipoğlu Yayınları 97, 2. Baskı,
Language for Health Care, 3rd edition, The
Ankara
McGraw Hill Company, USA.
internet kaynakları
http://www.gundemturkiye.com/saglik/anabilim-dali/pediatri-cocuk-hastaliklari-ana-bilim-dali.html web
sitesine giriş tarihi: 22/02/2016
https://tr.wikipedia.org/wiki/Ya%C5%9Fl%C4%B1l%C4%B1k_hekimli%C4%9Fi web sitesine giriş tarihi:
22/02/2016
https://tr.wikipedia.org/wiki/Pediatri web sitesine giriş tarihi: 22/02/2016
https://tr.wikipedia.org/wiki/N%C3%BCkleer_t%C4%B1p web sitesine giriş tarihi: 22/02/2016
https://tr.wikipedia.org/wiki/Radyoloji web sitesine giriş tarihi: 22/02/2016
https://tr.wikipedia.org/wiki/Psikiyat web sitesine giriş tarihi: 22/02/2016
https://tr.wikipedia.org/wiki/Akci%C4%9Fer_kanseri web sitesine giriş tarihi: 22/02/2016
https://tipnotlari.files.wordpress.com/2013/07/hematoloji1.pdf
http://www.medipolmega.com/Hizmet-Alanlari/94/Nukleer-Tip
http://www.mnt.com.tr/ssl1.asp
http://www.psikiyatri.org.tr/pagepublic.aspx?menu=3
http://www.globalrph.com/medterms_home.htm web sitesine giriş tarihi: 05/06/2017
193
Bölüm 7
İlaç Bilimi Terimleri
1 2
İlaç Bilimi ile İlgili Kavramlar İlaçların Uygulanması ve Dozaj Şekilleri
öğrenme çıktıları
3 4
ve Vücuttan Atılımı İlaçların Sınıflandırılması
3 İlaçların vücutta geçirdiği aşamaları ve etki 4 Tedavide kullanılan ilaç gruplarını
mekanizmalarını açıklayabilme tanımlayabilme
5 6
İlaçların İstenmeyen Etkileri İlaçların Reçetelenmesi
5 İlaçların kullanımı sırasında oluşabilecek 6 Reçete ve e-reçete hakkında bilgi ve
istenmeyen etkileri sıralayabilme becerilere sahip olabilme
194
Tıp Terimleri
195
İlaç Bilimi Terimleri
Öğrenme Çıktısı
Günümüzde eczanelerde Biyobenzer ilaçlar ile stan- Bir maddenin ilaç olabil-
neden majistral ilaç hazır- dart formülasyonda ki ilaç- mesi için neler gerektiğini
lanmaktadır? ları karşılaştırın. düşünün.
196
Tıp Terimleri
197
İlaç Bilimi Terimleri
198
Tıp Terimleri
İlaçların Emilimi
Emilim ilaçların uygulama bölgesinden kan dolaşımına geçişidir. Emilimin hızı ve derecesi uygulama
yoluna bağlıdır. İntravenöz yolla verilen ilaçların tamamı sistemik dolaşıma geçer. Diğer yollarla uygulanan
ilaçların emilimi kısmen azalabilir. Örneğin oral yol ile alınan ilaçların gastrointestinal sistemde çözülmele-
ri ve barsak mukozasından geçmeleri gerekir. Bazı hastalıklar veya gıdalar bu süreci etkileyebilir.
İlaçların gastrointestinal sistemden emilimi kimyasal özelliklerine bağlı olarak pasif difüzyon ya da
aktif transport yoluyla olur.
Pasif Difüzyon: Kimyasal maddelerin hücre zarından, derişimin yüksek olduğu bölgeden derişimin
düşük olduğu bölgeye doğru ve derişim farkı ile orantılı bir hızda geçmesidir. İlaçların çok büyük bir kısmı
vücuda bu şekilde girer. Yağda çözünen ilaçlar biyolojik membranları kolayca aşarken, suda çözünen ilaçlar
hücre zarlarını geçirgen kanallar sayesinde geçebilirler.
Aktif Transport: İlaç moleküllerinin hücre zarından bir yoğunluk veya elektrokimyasal bir engele kar-
şı, düşük yoğunlukta olduğu ortamdan daha yoğun olan ortama “taşıyıcı” denilen bir endojen moleküle
bağlanarak ve yüksek enerjili fosfat (ATP, adenozin trifosfat) yardımıyla taşınmasıdır. Örneğin levodopa,
lityum.
İlacın gastrointestinal sistemden emilimini etkileyen faktörler; midenin pH’sı, mide boşalması ve bar-
sak hareketleri, ilacın partikül büyüklüğü, besinlerin varlığı, vücudun pozisyonu, egzersiz, emilim alanını
azaltan hastalıklar (örn. Crohn hastalığı), bazı ilaçları metabolize eden doğal intestinal mikroflora.
Biyoyararlanım: Bir ilacın dozaj şeklinden emilerek sistemik dolaşıma geçme hızı ve derecesidir. Biyo-
yararlanımı etkileyen faktörler; karaciğerden ilk geçiş etkisi, ilacın çözünürlüğü, kimyasal kararsızlık, ilaç
formülasyonunun yapısıdır. İlk geçiş etkisi, ilaçların sistemik dolaşıma katılmadan önce önemli miktarda
metabolize edilmesidir. İlaçların büyük bölümü için bu olayın fazla önemi yoktur. İlk geçiş etkisinden
önemli ölçüde etkilenen ilaçlar, vücuda ilk girişlerinde karaciğerden geçmeyi gerektirmeyen diğer yollar-
dan (parenteral veya sublingual yol gibi) verilirse bu etkiye maruz kalmazlar. Bunun nedeni ilacın sistemik
dolaşım içine dağıldıktan ve seyreldikten sonra karaciğere gelmesidir.
Biyoeşdeğerlik: Farmasötik eşdeğer olan iki ilacın aynı molar dozda verilişinden sonra biyoyararla-
nımlarının ve etkilerinin hem etkinlik hem de güvenlik açısından aynı olmasını sağlayacak kadar benzer
olmasıdır.
İlaç Reseptörü: Bir ilacı bağlayıp farmakolojik etkilerine aracılık eden, hücre yüzeyi veya içinde bulu-
nan özdeş bir hedef olan makromoleküldür.
199
İlaç Bilimi Terimleri
Agonist: Bir reseptörle etkileşerek, o reseptör Etki Biçimine Göre İlaçların Etkileri
için karakteristik olan bir fizyolojik veya farma-
kolojik cevabın ortaya çıkmasını sağlayan endojen
Kimyasal Yoldan Etkiler
maddeye veya ilaca agonist denilir.
Lokal antiasitler mide asidini nötralleştirerek
Antagonist: Agonist ile aynı reseptör veya bağ-
etki gösterir.
lanma bölgesi için yarışarak agonistin etkisini azal-
tan veya önleyen, ancak kendisi herhangi bir yanıt
oluşturmayan maddedir. Yerine Koyma (substitüsyon) Yoluyla
Etkiler
Hipotiroidide eksik tiroid hormonu dışarıdan
İlaçların Dağılımı
verilerek tedavi yapılır.
İlaçların dağılımı, ilacın geriye dönüşümlü ola-
rak kan dolaşımından, hücreler arası alana (hücre
dışı sıvı) ve/veya hücre içi sıvıya geçmesidir. Bir Organizmada Aktif Bir Maddeyi Açığa
ilacın plazmadan hücreler arası alana geçmesini et- Çıkararak Dolaylı Etkiler
kileyen faktörler; kan akımı, kılcal damarların ge- Sülfonilüre grubu oral hipoglisemik ilaçlar in-
çirgenliği, ilacın doku ve plazma proteinlerine (en sülin salgılatarak etki yaparlar.
önemlisi albümin) bağlanma derecesi ve ilacın ne
kadar lipofilik (yağda çözünebilme) olduğuna bağ- İlaca Yanıtı Değiştiren Etkenler
lıdır.
Organizmanın yapısı veya organizma/çevre iliş-
Doruk Konsantrasyon: Bir ilacın tek bir dozu- kisi ile ilgili çeşitli etkenler ilaca yanıtlar üzerinde
nun verilmesinin ardından plazmada ulaşılan mak- etkilidirler.
simum (doruk) ilaç konsantrasyonudur.
İlaçların etkileri, etki yerlerine ve biçimlerine
Vücut ağırlığı ve dağılım hacmi
göre gruplandırılarak incelenebilir.
Vücut ağırlığı hem yaşla, hem de erişkinde de-
ğişiklik gösterir ve sabit dozlamada ilaç konsantras-
Etki Yerine Göre İlaçların Etkileri yonlarını ve etkisini değiştirebilir. Dağılım hacmi
de yaşa göre değişir. Örneğin sıvı hacmi çocukta
İyon Kanalları Üzerinden Etkiler erişkine göre daha fazladır. Ayrıca erişkinde şiş-
manlıkla yağ dokusu hacmi, ödemle su hacmi artar.
İlaçlar iyon kanalları ile etkileşerek bu kanala
özgü iyon hareketlerini değiştirebilirler. Bu olayda
hücre içi iyon derişimleri ve bunlarla oluşan hücre Yaş
işlevlerini etkiler. Lokal anestezikler, sodyum ka- İlaç etkileri farmakokinetik farklılıklar nedeniy-
nallarını kapatır, sinir yanıtlarını engeller ve ağrı le bebek, çocuk ve yaşlılarda ilaç etkinlikleri deği-
duyumunu ortadan kaldırır. şebilir.
200
Tıp Terimleri
Öğrenme Çıktısı
201
İlaç Bilimi Terimleri
202
Tıp Terimleri
Tonikler
İştahsızlıkta kullanılan geleneksel ilaçlardır.
Antitrombotik İlaçlar
Damar sisteminin delici ve kesici fiziksel yaralanmalar sonucu trombosit, endotel hücreleri ve pıhtılaş-
ma faktörleri arasında oluşan bir takım etkileşimler sonucu trombosit-fibrin tıkacı oluşmasıdır. Travmatik
bir etki olmadan kanın, kan damarları ve kalpte istenmeyen pıhtı oluşturması ise patolojik bir durumdur.
Kan damarları ve kalpte oluşan pıhtıyı parçalayan ve çözülmesini sağlayan ilaçlar bu gruptadır. Örneğin,
Doku plazminojen aktivatörü (tPA).
Antihemorajikler
Hemofili hastalığında olduğu gibi kanama durdurucu faktörlerin eksikliğinde, gastrointestinal cerrahi
sonrası gibi durumlarda durdurulamayan kanama görülür. Hemofili, en sık Faktör VIII ve IX’ un eksikli-
ğinde ortaya çıkar. Faktör içeren kan ürünleri, bazı doğal proteinler (örneğin, Protamin sülfat), K vitamini
ve sentetik antagonist ilaçlar (örneğin, traneksamik asit) bu gruptadır.
203
İlaç Bilimi Terimleri
Antianemik İlaçlar
Anemi, eritrosit sayısının, hemoglobin içeriğinin veya her ikisinin birden azalması ile oluşan bir hasta-
lıktır. Tedavisinde tipinin belirlenmesi şarttır. Oral ya da parenteral demir, folik asit, epoetin alfa, epoetin
beta, hidroksiüre anemi tipine göre kullanılan bu gruptaki ilaçlardandır.
Kalp Tedavisi
Kalp kasının kasılma gücünü artıran ilaçlar bu gruptadır. Örneğin, Dijitoksin (kalp glikozidi), Milri-
non (fosfodiesteraz inhibitörü).
Antihipertansifler
Hipertansiyon, diyastolik kan basıncının sürekli olarak 90 mmHg’dan yüksek olması ve buna yüksek
sistolik kan basıncının (>140 mmHg) eşlik etmesidir. Diüretikler, Beta blokerler, Anjiotensin çevirici en-
zim (ACE) inhibitörleri ve Anjiotensin II antagonisti ilaçlar hastaya uygun olarak eşlik eden hastalığa göre
kombine şekilde kullanılır.
Diüretikler
İdrar akımını artıran ilaçlardır. Kronik kalp yetmezliğine bağlı ödemi gidermek için kullanılırlar. Ör-
neğin, Hidroklorotiyazid.
Periferik Vazodilatörler
Kalp yetmezliğinde, kalbin bozuk olan kasılma fonksiyonu nedeniyle kalbin, kanın kalbe toplandığı
venlerde ve kanın pompalandığı arterlerde yenmesi gereken basınç artar. Bu gruptaki ilaçlar damarların
dilatasyonunu (genişlemesini) sağlayarak venöz göllenmeyi artırarak ve arteriyel direnci düşürerek kalbin
yükünü azaltırlar. Örneğin, ACE inhibitörleri, Kaptopril.
204
Tıp Terimleri
Dermatolojik İlaçlar
Derideki bozuklukların tedavisinde hem taşıyıcı hem de etken madde önem taşır. Taşıyıcı; derinin
nemlenme derecesine etki eder, hafif bir antiinflamatuvar etkisi vardır ve preparattaki etkin ilacın deri içine
geçişini kolaylaştırır.
Antifungaller
Lokalize mantar enfeksiyonlarının çoğu topikal preparatlarla tedavi edilir. Örneğin, %1 Tiokonazol
içeren krem.
Emoliyanlar ve Koruyucular
Deriyi rahatlatır, düzgünleştirir ve nemlendirir, kuruma ya da pullanmaya neden olan bozukluklarda
kullanılırlar. Örneğin, %2 Üre içeren solüsyon.
205
İlaç Bilimi Terimleri
206
Tıp Terimleri
Sistemik Hormonal İlaçlar (Seks siyon ve kanama gibi streslerde kortizol salınımı
Hormonları ve İnsülin Hariç) artar. Glukokortikoidlerin sistemik kullanımı inf-
lamatuvar cevabın baskılanması içindir. Örneğin,
Endokrin sistem, sinir sistemi ile birlikte vü-
Betametazon ve deksametazon.
cut fonksiyonlarının yönetilmesi ve kontrolünü
sağlar. Bu grupta önemli hormonlar, farmakolojik
amaçlar için kullanılan hormon analogları ve as- Tiroid Hastalıkları Tedavisinde
lında hormon olmayan ancak hormonların sentez Kullanılan İlaçlar
veya fonksiyonlarını inhibe eden ilaçlar bulun- Tiroid hormonları hipotiroidizmde (miksö-
maktadır. dem) ve ayrıca toksik olmayan difüz guatrda, Has-
himoto tiroiditinde (lenfdenoid guatr) ve tiroid
Hipofiz, Hipotalamus Hormonları ve karsinomunda kullanılır. Levotiroksin sodyum en
çok tercih edilen ilaçtır.
Analogları
Antitirodi ilaçlar, hipertiroidizmde ya da hastala-
Ön hipofizden büyüme hormonu
rın tiroidektomiye (tiroid bezinin cerrahi müdahale
(GH:somatotropin) salınımı, hipotalamustan
ile alınması) hazırlanması ya da uzun süreli tedavi
salgılanan büyüme hormonu salgılatıcı hormon
için kullanılır. Propiltiourasil en çok kullanılan ilaçtır.
(GHRH) ile büyüme hormonu salgılamasını inhi-
be eden hormonun (GHRIH:somatostatin) kont-
rolü altındadır. GH, büyümeyi düzenler. Aşırı GH Pankreas Hormonları
üretimi Bromokriptin ile inhibe edilir. Büyüme Glukagon, pankreasın Langerhans adacıkları-
geriliği sentetik büyüme hormonu (somatotropin) nın alfa hücrelerinde yapılan bir polipetit hormon-
kullanılarak tedavi edilir. Arka hipofiz bezinden dur ve karaciğerde depolanan glikojeni harekete
oksitosin ve vasopresin salgılanır. geçirerek plazma glukoz konsantrasyonunu artırır.
Hipoglisemi (kan glukoz değerinin normalin altına
düşmesi) tedavisinde ağızdan şeker verilemiyorsa
Sistemik Kullanılan Kortikosteroidler
Glukagon enjeksiyonu kullanılır. Hipoglisemi bi-
Adrenal korteks (böbreküstü bezi) hormonları linç kaybına yol açabileceği için acil bir durumdur.
(kortikosteroidler); böbrek üstü bezinin kabuk kıs-
mında üretilen, benzer kimyasal yapıda olmalarına
karşın fizyolojik işlevlerine göre glukokortikoitler Kalsiyum Homeostazisi
(kortizol), mineralokortikoitler (aldosteron) ve Kalsitonin, paratirod hormonu ile birlikte kemik
androjenler (testosteron, androsteron, östrojen ve yapım-yıkım döngüsünün düzenlenmesinde ve kal-
progesteron) olmak üzere üç gruba ayrılan, orga- siyum dengesi ve homeostazısının korunmasında rol
nizmada başlıca su ve elektrolit dengesinin sağlan- oynar. Somon kalsitonin, hiperkalsemili hastalarda
ması ile karbonhidrat, yağ ve protein metabolizma- plazma kalsiyum konsantrasyonunu düşürmek için
sının düzenlenmesinde rolü olan yirmibir karbonlu kullanılır. Rekombinant paratiroid hormonu post-
steroit yapıdaki hormonlardır. Ateş, travma, enfek- menopozal osteoperoz tedavisinde kullanılır.
207
İlaç Bilimi Terimleri
Genital ve Üriner Sistem İlaçları sistemik yan etkisi olan ajanlardır. Kullanımları id-
Erkek ve dişi genital organ ve üriner sistemleri rar yolu enfeksiyonları ile sınırlıdır. Örneğin, Ni-
ile ilgili ilaçlar bu gruptadır. Bu sistemlerin enfek- torfurantoin.
siyonlarının tedavisi, hormon yetersizliklerinde ye-
rine koyma ya da fonksiyonel yetersizliğin tedavisi Seks Hormonları ve Genital Sistem
farmakolojik amaçlardır. Modülatörleri
Androjenler, antiandrojenler, estrojenler (öst-
Antienfektifler ve Antiseptikler rojenler), antiestrojenler (antiöstrojenler), pro-
Genital bölgede kullanılan antienfektifler, man- gestojenler (projestojenler) ve antiprogestojenler
tar enfeksiyonunda kullanılanlar ya da diğer bakteri (projestojenler) bu gruptadır. Androjenler, örneğin,
enfeksiyonları için kullanılan ilaçlar bu gruptadır. Danazol. Antiadrojenler, örneğin, Finasterid. Est-
Mantar enfeksiyonunda kullanılanlar, ağızdan tab- rojenler, örneğin, Dietilstilbesterol. Antiöstrojenler,
let, lokal olarak krem ya da vajinal ovül şeklinde örneğin, Klomifen. Progestojenler, örneğin, Hid-
antifungal preparatlardır. Örneğin, Flukanazol, ti- roksiprogesteron. Antiprogestojenler, örneğin, Mi-
okonazol. fepriston.
Antiseptikler, uygun koşullar altında canlı do-
kunun yüzeyine uygulandığı zaman bakteri gelişi- Ürolojikler
mini inhibe eden maddelerdir. Üriner antiseptikler İdrar akışını iyileştirmek için kullanılan ilaçlar
ise, idrarda antibakteriyel aktivite gösteren, çok az bu gruptadır. Örneğin, Dutasterid.
208
Tıp Terimleri
209
İlaç Bilimi Terimleri
210
Tıp Terimleri
211
İlaç Bilimi Terimleri
Anestezikler Antiepileptikler
Tedavinin amacı, bir ya da daha fazla antiepi-
leptik ilacın etkili dozda sürdürülmesini sağlayarak
Genel Anestezikler
nöbetlerin ortaya çıkmasını önlemektir. Dozlar
Santral sinir sistemi fonksiyonlarının ilaçlarla dikkatle ayarlanır, düşük dozdan başlayıp nöbetler
reversibl (dönüşümlü) inhibisyonu durumudur. kontrol altına alınana kadar devam edilir. İki ya da
Bu sırada bilinç, ağrılı uyaranlara cevap, istemli ve daha fazla antiepileptik ilaç birlikte kullanıldığın-
istemsiz hareketler ve otonom refleksler olmadığın- da olası etkileşimler için her bir ilaç kontrol edilir.
dan cerrahi girişimler gerçekleştirilebilir. Bu grup
Epilepsinin kontrol altına alınmasında kullanılan
ilaçlara, inhalasyon (hava yoluyla) anesteziği Sevof-
ilaçlar, Karbamazepin, Lamotrijin, Okskarbazepin,
luran, intravenöz anestezik Etomidate örnek olarak
Fenitoin, Topiramat, Valproat, Vigabatrin.
verilebilir.
Lokal Anestezikler
Anti-Parkinson İlaçları
Sinirlerde impuls oluşumunu ve iletimini rever- Parkinson hastalığında ilaç tedavisi hastalığı
sibl olarak inhibe ederler. Duyusal sinirlerde böyle önleyemese de hastaların çoğunda yaşam kalitesini
etki özellikle ağrılı dental ve cerrahi girişimler ge- artırmaktadır. Bromokriptin, Kabergolin, Prami-
rektiğinde istenir. Örneğin, Lidokain, Prilokain bu peksol bu grupta yer alır.
grupta yer alan etken maddelerdir.
Psikoleptikler
Analjezikler
Antipsikotikler
Opioid Olmayan Analjezikler Nöroleptikler olarak da bilinir. Psikolojik bo-
Bu ilaçlar parasetamol ve asetilsalisilik asit (ve zukluğu (şizofreni, beyin hasarı, mani gibi) olan
diğer steroid olmayan antiinflamatuvar ilaçlar, hastaların kısa süreli sakinleştirilmesinde kullanı-
NSAİİ’ler), özellikle kas ve iskelet sisteminden kay- lırlar. Klorpromazin, Klozapin, Haloperidol, Ris-
naklanan ağrılarda uygundur. Bu grup kas ve iske- peridon bu gruptaki ilaçlardandır.
let sistemi ilaçları kısmında anlatılacaktır.
Anksiyolitikler
Opiod Analjezikler Anksiyete durumunun yatıştırılmasında sa-
Bu ilaçlar özellikle iç organlardan kaynaklanan dece kısa süreliğine kullanılabilirler. Anksiyolitik
ağrılar başta olmak üzere orta ve yüksek şiddette benzodiazepin grubu ilaçlar kullanılır. Örneğin,
ağrılarda daha uygundur. Diazepam.
212
Tıp Terimleri
213
İlaç Bilimi Terimleri
Antiinflamatuvarlar ve Antiromatik
Ürünler
İnflamasyon (iltihap), fiziksel travma, tah- dikkat
riş edici kimyasal maddeler veya mikrobiyolojik Ağrı kesici ilaçlar ayda 6-10 adetten fazla
ajanlar tarafından oluşturulan doku hasarına kar- doktor tavsiye etmeden kesinlikle kulla-
şı gelişen normal bir savunma mekanizmasıdır. nılmamalıdır. Bu ‘aşırı ilaç kullanımı baş
İnflamasyon vücudun, enfeksiyona yol açan or- ağrısı’ ya da ‘analjeziğe bağlı baş ağrısı’
denilen klinik duruma sebep olabilir.
ganizmaları inaktive etme veya parçalama, irri-
tanları uzaklaştırma ve doku onarımı koşullarını
oluşturma çabasıdır. İyileşme sağlandıktan sonra İskelet Kasını Gevşeten İlaçlar
genellikle inflamasyon yatışır. Ancak bazen polen- Multiple skleroz ya da diğer nörolojik bozuk-
ler gibi alerjik maddeler veya astım ve romatoid luklara bağlı kronik kas spazmı ya da spastisitenin
artritte olduğu gibi otoimmun mekanizmalar inf- giderilmesinde kullanılan ilaçlar bu gruptadır. Ör-
lamasyonu uygunsuz şekilde tetikler. Antiinflama- neğin, Dantrolen, Baklofen, Tizanidin.
tuvar veya bağışıklık sistemini baskılayan ilaçların
(immünosüpresan) bu durumların tedavisinde
Gut Hastalığına Karşı Kullanılan İlaçlar
kullanılması gerekebilir. NSAİİ’ler osteoartritte
ağrının giderilmesinde, inflamatuvar artritlerde Gut, ürik asidin kan konsantrasyonunun yüksek
(örn.romatoid artrit) antiinflamatuvar ilaç olarak olmasıyla karakterize bir metabolizma hastalığıdır.
Akut gut atağı tedavisinde bölgedeki inflamasyo-
kullanılırlar. Örneğin, İbuprofen, Naproksen, Ke-
nu engellemek için kolşisin ve ağrının tedavisinde
toprofenin.
NSAİİ kullanılır. Kronik gut tedavisinde ürik asi-
din böbreklerden atılımını artırarak kandaki kon-
Eklem ve Kas Ağrısında Kullanılan santrasyonunu azaltan Allopurinol kullanılır.
İlaçlar
Genel amaçlı ağrı kesici ve antipiretik (ateş dü- Kemik Hastalıklarının Tedavisinde
şürücü) ilaçlar asetil salisilik asit, methamizol sod- Kullanılan İlaçlar
yum ve parasetamol bu gruptadır. Baş ağrısı, geçici Osteoporoz, kemik kitlesinde ilerleyici kayba
kas ve iskelet ağrısı, dismenore ve ateşli durumlarda bağlı kemik kırılganlığında artıştır. Bifosfonatlar
kullanılırlar. bu gruptadır.
Türkçe Yazım ve
Orijinal Terim Tanım
Sesletim
Romatizmayı önleyen veya romatizmanın tedavisinde
Anti-rehuma-tic (antiromatik)
kullanılan madde. Antiromatizmal.
Antiparaziter İlaçlar
Antiprotozoal İlaçlar
Protozoal enfeksiyonlar hijyenik koşulların yayılmasına neden olan vektörlerin kontrolünün yetersiz
olduğu geri kalmış tropikal ve subtropikal ülkelerde çok sık görülmektedir. Ancak giderek daha uzak
mesafelere yolculuk yapmanın mümkün hale gelmesiyle malarya (sıtma), ambiyazis, layşmaniyazis, tripa-
nozomiyazis, trikomoniyazis ve giardiyazis gibi enfeksiyonlar belirli coğrafik bölgelerle sınırlı kalmaktan
214
Tıp Terimleri
uzaktır. Ökaryot yapısında olan tek hücreli protozoalardaki metabolik olaylar prokaryotik bakterilerden
çok insanlarınkine benzer. Bu nedenle protozoal enfeksiyonlar, bakteriyel enfeksiyonlara göre daha zor
tedavi edilir. Ambiyazis ve malarya tedavisinde Klorokin, metranidazol kullanılır.
Antihelmintik İlaçlar
Helmint (kurt) grubu insanda enfeksiyona neden olmaktadır. Mebendazol bu grupta kullanılan ilaç-
lardandır.
Nazal Preparatlar
Rinit, burun mukoz membranlarının (burun içini kaplayan zarların) inflamasyonudur ve hapşırma,
burunda kaşıntı, sulu burun akıntısı ve burun mukozasında konjesyona (mukozadaki kan damarlarının
inflamasyon nedeniyle şişmesine) neden olur. Ataklar, allerjik ajanla daha önce karşılaşılmış olmasına bağlı
olarak gelişen IgE ve kaplı mast hücrelerinin yeniden allerjen (toz, polen, hayvan kılı gibi) ile karşılaşma-
ları sonucunda gelişir. Mast hücrelerinden histamin, lökotrienler ve kemotaktik faktörler gibi bronşlarda
spazm yapan, ödeme ve mukoza kalınlaşmasına neden olan maddeler salgılanır. Allerjik rinitte antihista-
minikler ile dekonjestanlar birlikte kullanılır.
Boğaz Preparatları
Yutağı kaplayan mukoza membranı ve onun altındaki tabakanın iltihabı (farenjit) ve boğazın her iki ya-
nında yer alan bademciklerin akut veya kronik iltihabı (tonsilit) gibi hastalıkların tedavisinde antiseptikler,
antibiyotikler ve lokal anestezik içeren pastiller kullanılır.
215
İlaç Bilimi Terimleri
Astım, solunum yollarında mikrobik olmayan cak balgamın atılmamasına neden oldukları için
inflamasyona bağlı olarak ortaya çıkan nefes daral- kronik bronşit ya da bronşektazili hastalarda zarar-
ması ile karakterize kronik bir hastalıktır. Hastada lı olabilir. Öksürüğün kuru ve tahriş edici olduğu
görülen nefes darlığının nedeni solunum yolların- durumlarda da yumuşatıcı ve ekspektoran öksürük
daki kasların kasılmasına, mukozanın şişmesine ve preparatları kullanılır.
buradaki salgının artmasıyla orantılı olarak solu- Soğuk algınlığında; ağrı kesici, ateş düşürücü ve
num yollarında daralma olmasıdır. Astım tedavi- sistemik etkili dekonjestan preparatların kombine
sinde temel kural hastalığın ağırlığına göre ilaç doz edilmiş dozaj şekilleri kullanılır.
ve çeşidini ayarlamaktır.
Tedavilerinde selektif beta2 agonistler ve korti-
kosteroidler kullanılır. Selektif beta2 agonistler kısa Sistemik Kullanılan Antihistaminikler
etkili (örn. Salbutamol) ve uzun etkili (örn. Salme- Nazal alerjilerin tedavisinde kullanılırlar. Burun
terol) olanları vardır, bronkospazma (akciğer düz akıntısı ve aksırmayı azaltırlar. Nazal dekonjesyon-
kasında gevşemeye) neden olurlar. Kortikosteroid- da daha az etkilidirler.
ler inhalasyon yoluyla (örn. Budesonid), oral (örn. Oral antihistaminikler ürtikeri önlemede de
Prednisolon) ya da parenteral (örn. Hidrokortizon) değer taşır ve ürtiker şeklindeki döküntüler, ka-
olarak kullanılır. şıntı ile böcek sokması ve ısırıklarının tedavisinde
de kullanılır, ayrıca ilaç alerjilerinde de kullanılır.
Setrizin, Feksofenadin ve Levosetrizin bu grup-
Öksürük ve Soğukalgınlığı
tadır.
Preparatları
Mukolitik ilaçlar, balgamın akışkanlığını artı-
rarak atımını kolaylaştırırlar (örn. Asetilsistein). Diğer Solunum Sistemi Ürünleri
Öksürük; astım, gastroözofageal reflü hastalığı Akciğer sürfaktanları, yenidoğan özellikle pre-
veya rinit gibi altta yatan bir bozukluğun sempto- matüre bebeklerdeki solunum sıkıntısı sendromu-
mu olabilir. Bu durumlarda öksürüğü baskılayan nun tedavisi için kullanılır. Beraktan ve Poraktan
ilaçlar (örn. Dekstrometofan) yararlı olabilir. An- alfa bu gruptadır.
Türkçe Yazım ve
Orijinal Terim Tanım
Sesletim
216
Tıp Terimleri
Antiinflamatuvar İlaçlar
Cerrahi girişimlerden kaynaklananlar dahil inflamasyon tedavisinde lokal damla olarak ya da oral kor-
tikosteroidler verilir. İnflamasyon ve alerjik konjuktivitin tedavisinde antihistamikler de kullanılır.
Midriyatikler ve Sikloplejikler
Üveit tedavisinde kullanılırlar. Üveit gözde iris, siliyer cisim ve koroidden oluşan üveal tabakanın iltiha-
bıdır. Ayrıca midriyatikler göz bebeğini genişlettikleri için gözdibi muayenesini kolaylaştırırlar.
Glokom Tedavisi
Glokom deyimi, aslında optik diskte çukurlaşma ve optik sinir hasarının eşlik ettiği görme alanı kaybı
(daralması) ile kendini gösteren bir grup bozukluktur. Glokom genellikle göz içi basınçta yükselme ile bir-
likte olursa da, göz içi basınç normal aralıkta olduğu zaman da ortaya çıkabilir. Glokom tedavisi için halen
yalnızca göz içi basıncı düşüren ilaçlar vardır. Topikal beta blokerler bu grup ilaçlardır. Örneğin, Timolol.
local anesthet-ic (lokal) (anestezik) Gözün duyu yitimine yol açan madde.
217
İlaç Bilimi Terimleri
Öğrenme Çıktısı
218
Tıp Terimleri
219
İlaç Bilimi Terimleri
220
Tıp Terimleri
İmmünotoksik Etki
Otoimmünite
İlaçların immün (bağışıklık) sistem üzerindeki
zararlı etkileri immünotoksik etki olarak tanımla- Organizmanın kendi antijenlerine karşı bir im-
nır. İmmünotoksik etkiler: (1) Direk immünotok- mün cevap oluşturmasıdır. Otoimmün reaksiyon-
sisite, (2) alerji, (3) otoimmün hastalıklar olarak 3 lar sistemik veya organa özgü olabilirler. Her iki
gruba ayrılır. tipi de ilaçla tedavi gören hastalarda tanımlanmış-
tır. İlaçla oluşan en bilinen organa özgü reaksiyon-
lar bir antiromatizmal ilaç olan penisilamin ile sinir
Direk İmmünotoksisite ve kas arasındaki bağlantının tahrip olması, bir an-
İmmünosupresyon (bağışıklık baskılayıcı) ve tihipertansif ilaç olan alfa-metildopa ile hemolitik
immünostimulasyon (bağışıklık uyarıcı), direk anemidir (organizmanın kendi eritrositlerini par-
immünotoksisitenin alt kavramlarıdır. İmmüno- çalaması sonucu oluşan eritrosit sayısında azalma).
221
İlaç Bilimi Terimleri
yaşamla ilişkilendir
Öğrenme Çıktısı
İLAÇLARIN REÇETELENMESİ
Hekimin tedavi için uygun gördüğü ilaçların hazırlanması ve hastaya verilmesi için gerekli bilgileri içe-
ren, eczacıya yönelik yazıya reçete denir. İlacın kullanılma şeklini de belirttiği için eczacı tarafından hastaya
tarif edilmesi gereken bilgileri de içerir. Bir ilaç için yazılan reçete 4 bölümden oluşur:
222
Tıp Terimleri
1. Başlangıç (Süperskripsiyon): Latince “alı- Mor Reçete: Faktör dışındaki diğer kan ürün-
nız” anlamına gelen “recipe” sözcüğünün lerine özel renkte kan ürünleri reçete türüdür. Has-
kısaltılmış şekli olan R, Rx veya Rp simge- tanede yatan hastalar için de aynı reçete kullanılır.
lerinden biri ile başlayan bölümdür; Kan ürünü reçeteleri ilgili birimlerden alınacak
2. Yazım (İnskripsiyon): Eczacı tarafından sağlık kurulu raporlarına bağlı olarak uzman he-
verilmesi istenen müstahzarın ad, farmasö- kimler tarafından yazılabilir. Ancak, acil hallerde
tik şekil ve doz özelliğinin (250 mg’lık veya kullanılması zorunlu olan ürünlerden yalnız ku-
500 mg’lık gibi) yazıldığı bölümdür. Ma- duz, tetanoz ve anti D immünglobulinleri için
jistral ilaçların hazırlanmasında kullanılan sağlık kurulu raporu aranmaz. Hastanelerde yatan
ilaç ve yardımcı maddeler de reçetenin bu hastalarda; faktör dışındaki kan ürünleri için sağlık
bölümünde yer alırlar; kurulu raporu gerekli değildir. Köy ve ilçelerde çı-
kan vakalara vaktinde müdahale edilebilmesi için
3. Yapılış (Subskripsiyon): Verilmesi istenen
yalnız kuduz ve tetanoz immünglobulinleri pratis-
müstahzarın adedini belirten bölümdür.
yen hekim tarafından da kan ürünleri reçetesine
Majistral ilacın farmasötik şekline ve hazır-
yazılabilir. Mor reçete (kan ürünleri reçetesi) dört
lanmasına ait bilgileri de içerebilir;
nüshalıdır ve reçetelerin birinci nüshası eczaneler
4. Kullanılış (İnstrüksiyon): İlacın kullanılı- tarafından il sağlık müdürlüğüne, ikinci nüshası
şı hakkında eczacıya ve hastaya bilgi verilen hastanın kurumuna gönderilir, üçüncü nüsha ecza-
bölümdür. nede, dördüncü nüsha ise karnede kalır. Hemofili
Türkiye’de kontrole tabi olmayan beşeri ilaç takip karnesini alamadan herhangi bir nedenle has-
müstahzarları beyaz reçeteye yazılır. Psikotrop ilaç- talanmış olanların ilaçları, ilgili uzman tarafından,
lar için yeşil reçete ve uyuşturucu ilaçlar için kırmı- bir kere mahsus olmak üzere sağlık kurulu rapo-
zı reçete kullanılır. Ayrıca, hemofili hastaları için runa istinaden mor renkli kan ürünleri reçetesine
sadece kan faktörlerinin yazımına özel turuncu re- yazılabilir.
çete ve faktörler dışındaki diğer kan ürünlerine özel Reçetesiz İlaç: Eczanelerden veya diğer satış
mor reçete uygulaması vardır. noktalarından doktor reçetesi gerekmeden alınabi-
Beyaz Reçete: Özel bir kontrole tabi olmayan len herhangi bir ilaçtır. İngilizce “over the counter
beşeri ilaç müstahzarlarının yazıldığı reçete türüdür. (OTC)” tezgâh üstü ilaç anlamında olup günlük
Yeşil Reçete: Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz hayatta sıkça rastlanan basit rahatsızlıkların gideril-
Kurumu’nca (TİTCK) 01.02.1986 tarihinde yü- mesi için, hekim müdahalesi olmaksızın, gerekti-
rürlüğe sokulan psikotrop madde ve müstahzarla- ğinde sadece eczacının tavsiyesiyle kullanılmasında
rın yazılmasına özgü reçete türüdür. sakınca olmayan, kısa bir süre kullanılmak üzere,
Kırmızı Reçete: Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz güvenli ve belirtilen endikasyonlar için etkili ol-
Kurumu’nca (TİTCK) 29.05.1985 tarihinde yü- dukları kabul edilmiş ilaçlardır.
rürlüğe sokulan kontrole tabi uyuşturucu madde Tezgâh Arkası İlaç: Sadece eczanede, eczacıya
ve müstahzarların yazıldığı reçete türüdür. Bağım- danışıldıktan ve kimlik tespiti yapıldıktan son-
lılık yapma riski yüksek narkotik analjezikler ve ra alınabilecek tezgâh arkası ilaçtır. Bu statüde-
kokain bu tür uyuşturucu reçetesinde yazılırlar. Bu ki ilaçların ingilizce “behind the counter (BTC)”
ilaçların yazılabilecek maksimum miktarları ba- yani “tezgâh arkası ilaç” olarak adlandırılmalarının
kanlık tarafından belirlenerek ilan edilmiştir. nedeni, bazı ilaçlara reçetesiz erişimi korumakla
Turuncu Reçete: Hemofili hastaları için sade- birlikte, eczacının ilaçların yanlış kullanımını en-
ce kan faktörlerinin yazımına özel reçete türüdür. gelleme işlevinin sağlanmasıdır. Örneğin etkili bir
2003 Bütçe Uygulama Talimatı uyarınca, hemofili dekonjestan olan psödoefedrinin, metamfetamin
hastalarına, T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından özel üretiminde kullanıldığı tespit edildikten sonra bu
olarak düzenlenmiş “hemofili takip karnesi” ve tu- ilaç pek çok ülkede BTC kategorisine geçirilmiştir.
runcu renkte, dört nüshalı “hemofili reçetesi” verilir. E-reçete: Sağlık hizmet sunucularının sistemle-
Hemofili reçetelerine hematoloji veya dâhiliye veya ri üzerinde, hekimler tarafından, Sosyal Güvenlik
pediatri uzmanı tarafından yalnız faktör yazılabilir; Kurumu (SGK)’nun duyurduğu ve tanımladığı
reçetede bulunan bölümlerin ilgili hekim ve eczacı- şekilde oluşturulup medula sistemine elektronik
lar tarafından eksiksiz olarak doldurulması gerekir. ortamda kaydedilerek elektronik reçete numarası
223
İlaç Bilimi Terimleri
verilmiş olan reçeteler e-reçete (elektronik reçete) doz miktarı” bilgileri de verilmektedir. Kaç
olarak tanımlanmaktadır. 01.07.2012 tarihi itiba- kez(doz1) alanına ilacın belirlenen periyod-
riyle e-reçete uygulaması başlamıştır. 15.01.2013 da kaç sefer verileceği yazılmaktadır. Sefer-
tarihi itibariyle ise istisnai durumlar hariç tüm re- de kaç doz(doz2) alanına her bir seferde ne
çeteler e-reçete olarak düzenlenmeye başlanmıştır. kadar miktar ilaç kullanılacağı yazılır. Bu
E-reçetede yer alan bilgilerin içeriği; bölümde ilaç miktarları ile ilgili ayrıca bir
bilgi eklenmesi istenirse bu bilgi ilaç açık-
1. Reçete Alt Türü; - Ayaktan Reçetesi - Yatan lama alanına eklenebilmektedir. Örneğin
Reçetesi - Günübirlik Reçetesi - Taburcu e-reçetede simetrik doz yazılmasına karşın
Reçetesi- Acil Reçetesi - Yeşil Alan Reçetesi hasta eğer ilacı gün içerisinde veya günler
- Evde Bakım Reçetesi. arası farklı dozlarda kullanacaksa bu durum
2. Reçete Türü; - Normal - Kırmızı - Turuncu ilaç açıklama alanında belirtilebilmektedir.
- Mor - Yeşil Reçete türü seçeneği ekranda 7. Kullanım Periyodu/Birimi; Hekim bu
normal reçete seçilmiş olarak gelmektedir. bölümde “Kaç kez/Seferde Kaç doz” bö-
Hekim kırmızı, turuncu, mor, yeşil reçete lümüne yazdığı bilginin hangi sürede ne
kapsamında bir ilaç yazacaksa reçete türü sıklıkla kullanılacağını belirlemektedir.
olarak ilgili reçeteyi seçer. Örneğin gün içerisinde sabah 1 adet ak-
Kırmızı, turuncu, mor ve yeşil reçeteler şam 1 adet ilaç kullanılacaksa bu bölüm-
e-reçete olarak oluşturulmuş olsalar dahi de 1 günde sabah 1 adet/akşam 1 adet ilaç
Sağlık Bakanlığının ilgili mevzuat hüküm- kullanılacağının yazılması gerekmektedir.
leri doğrultusunda yine manuel olarak oluş- Örnek 1; İçinde 10 tablet olan A ilacının
turulmaya devam edilmekte ancak Kuruma “Kaç kez/Seferde Kaç doz” 2*1 yazıldığını
ibraz edilmemektedir. kabul edelim. Hekim “Kullanım periyo-
3. Reçete Tarihi; Reçete tarihi, Medula Takip du” bölümünde “1”, “Birimi” bölümünde
No Tarihi olarak hekimin ekranına otoma- de “günde” seçerse “hasta, 1 günde 2*1
tablet kullanacaktır” anlamındadır. Örnek
tik olarak gelmektedir. Ancak istenirse re-
2; İçinde 3 adet tablet bulunan B ilacının
çete tarihi bu tarihten daha ileri bir tarih
“Kaç kez/Seferde Kaç doz” 1*1 yazıldığını
olarak seçilebilir. Bu tarihten geri bir tarih
kabul edelim. Hekim “Kullanım periyodu”
seçilemez.
bölümünde “1”, “Birimi” bölümünde de
4. İlaç Adı; Kurum sisteminde kayıtlı olan “haftada” seçerse “hasta, 1 haftada 1*1 tab-
ilaçların; let kullanacaktır” anlamındadır.
• Aktif ilaç listesi (Kurumca geri ödemesi 8. Kullanım Şekli; Bu alana ilacın kullanım
yapılan ilaçların listesi), şekli belirtilir. Eğer ilaç kullanım şeklinin
• Aktif ilaç pasif barkod listesi (Kurumca belirtilmesine gerek yoksa bu alana herhan-
ilacın geri ödemesi var ancak bu ilaca ait gi bir kullanım şeklinin belirtilmez.
geri ödemesi yapılmayan barkodların 9. İlaç Açıklama Alanı; Sağlık Uygulama
listesi), Tebliği (SUT)’un “6. İlaç Temini Ödeme
• Pasif ilaç listesi (Kurumca geri ödeme- Esasları” başlıklı bölümü ve bu bölüm ile
si yapılmayan ilaçların listesi) listeleri ilgili SUT eklerinde, bazı ilaçların kulla-
vardır. Hekim bu listelerden ilaç adını nımı için düzenlenecek reçetelerin ekinde
seçerek e-reçeteyi oluşturur. ibrazı istenilen belgelerde aranan bilgiler,
e-reçete uygulamasında e-reçete içinde be-
5. Kutu adedi; Kutu adedi bu bölümde belir-
lirtilebilir. Örneğin endikasyon dışı ilaç
tilmektedir.
kullanım yazısının tarih ve sayı ile geçerlik
6. Kaç Kez/Seferde Kaç Doz; İlacın kaç sefer süresi, güvenlik izlem formunun ilgili mev-
(doz 1 alanı) ve her bir seferde hangi mik- zuat hükümlerine göre uygun olarak hasta
tarda (doz 2 alanı) verileceği belirtilmek- adına düzenlendiği ibaresi ve sürekli görev-
tedir. Sağlık hizmet sunucularına ödenen/ le yurtdışına gönderilenlerin yurt dışı göre-
ödenmeyen ilaç listeleri verilirken aynı lis- vine dair resmi belgenin tarih ve sayısının
teler içerisinde “ambalaj miktarı” ve “tek e-reçetede belirtilmesi gerekmektedir.
224
Tıp Terimleri
a. Teşhis/Tanı; ICD-10 tanı kodu 12. Reçete Açıklama Alanı; Bu alan ilaç açıkla-
e-reçetede ayrıca belirtilmektedir. Bu ma alanı ile tamamen aynıdır. Gereken du-
alana ise SGK’nın geri ödeme kapsa- rumlarda açıklama bilgileri reçete açıklama
mında yer alan ilaç ile ilgili özellikle ol- alanına da eklenebilmektedir.
ması istenen teşhis/tanı yazılır. Hekim ICD-10 Kodu: Uluslararası düzeyde ingilizce
bu alana isterse ayrıca teşhis/tanıda ya- olarak “International Classification of Diseases” ya
zabilir. da kısaca “ICD” olarak kullanılan tanımlamanın
b. Hasta Güvenlik ve İzlem Formu; dilimizdeki karşılığı “Hastalıkların Uluslararası Sı-
Güvenlik ve İzlem formu Sağlık nıflaması” olarak yapılır. Tam şekli “Hastalıkların
Bakanlığı’nın ilgili mevzuatında be- ve Sağlıkla İlgili Sorunların Uluslararası İstatistiksel
lirtildiği şekilde oluşturulmaya devam Sınıflaması (International Statistical Classification
edilir. Ancak e-reçete uygulamasında of Diseases and Related Health Problems)’dir.
bu formun “ilgili mevzuat hükümlerine Medula: Genel Sağlık Sigortası (GSS) Medula
göre uygun olarak hasta adına düzen- Sistemi (MEDULA), Türkiye’de temel olarak sağlık
lendiği” ibaresi belirtilir. tesislerinden, sigortalı ve hak sahipleri için verilen
sağlık hizmeti için ödemeye esas fatura bilgisinin
c. Endikasyon Dışı Kullanım İzni; E- re-
GSS sistemine aktarılmasını ve fatura bedellerinin
çete uygulamasında bu izin yazısının “
tesislere ödenmesini sağlayan bir otomasyon sis-
tarih ve sayı ile geçerlik süresi” belirtilir.
temidir. Medula akronimi MED(ikal) ve ULA(k)
d. Tetkik Sonucu; Bu alana SGK tarafın- kelimelerinin ilk hecelerinin birleşmesi ile türetil-
dan geri ödemesi yapılan ilaç ile ilgili miştir. GSS ve hastaneler arasında fatura bilgilerini
tetkiklerin adı, yapıldığı tarih ve sonuç- toplamak değerlendirmek ve geri ödemesini gerçek-
ları yazılır. leştirmek için oluşturulan bütünleşik bir sistemdir.
e. Tedavi Süresi; Bu alana ilgili mevzuat Sağlık Uygulama Tebliği (SUT): Türkiye’de
gereği istenilen tedavi süreleri yazılır. büyük bir nüfus kesiminin, ilaç masrafları dâhil,
f. Diğer; Bu alana hekim tarafından istenir- tedavi giderleri sosyal güvenlik kapsamına alınmış
se yazılan ilaca ait açıklama yazılır. Ayrıca olup devlet tarafından karşılanır. Kamu kurum ve
sürekli görevle yurtdışına gönderilenlerin kuruluşlarınca bedeli ödenecek ilaçların neler ola-
yurt dışı görevine dair resmi belgenin ta- cağı, bunlardan bazılarını reçeteleyecek hekimlerin
rih ve sayısı da bu alana yazılabilir. niteliği (uzman veya pratisyen hekim), reçeteleme ile
ilgili koşullar, ilaçların bir reçetedeki sayısı ve miktarı
10. Doktor Sertifika Kodu; Bu alan boş gön-
ile hekimlerin bunları reçeteye yazması ile ilgili kısıt-
derilebileceği gibi gereken durumlarda aile layıcı kurallar, ilgili yasalara ve yönetmeliklere göre
hekimliği sertifikası veya hemodiyaliz serti- SGK tarafından yayınlanan tebliğdir. “Bedeli ödene-
fikası bilgisi gönderilir. cek ilaçlar” listesi, başka bir deyişle geri ödemeye tabi
11. Reçetede Tanılar; Tanı olarak ICD-10 tanı ilaçların listesi ve tedavi giderlerinin karşılanması ile
kodları seçilir. ilgili esaslar ve diğer hükümler bu tebliğ ile belirlenir.
225
İlaç Bilimi Terimleri
Türkçe Yazım ve
Orijinal Kök Tanım
Sesletim
anest aeshet (o) “Duyu, duyum” anlamı veren kök.
anksiyo anxi (o) “Kaygı, korku ve kuruntu” anlamı veren kök.
bronş bronch (i) (o) “Bronş, bronşial tüplerle ilgili” anlamı veren kök.
dinami dynam (o) “Güç, hareket gücü” anlamı veren kök.
epilep epilept (o) “Epilepsi” anlamı veren kök.
fibrin(o) fibrin (o) “Kanın pıhtılaşmasında rol alan protein, pıhtı lifi” anlamı veren kök.
“Küf ya da mantara ait, küf ya da mantarın neden olduğu” anlamı
fung fung (i) (o)
veren kök.
gonand gonand (o) “Erbezi, üreme organı” anlamı veren kök.
hem(a) haem(o), hem (o) “Kan” anlamı veren kök.
helmint helmint (h) (o) “Bağırsak kurtları, solucanları” anlamı veren kök.
hipno hypn (o) “Uyku” anlamı veren kök.
immün immun (o) “Bağışık, bağışıklık” anlamı veren kök.
kerat kerat (o) “Kornea, boynuzumsu doku veya tabaka” anlamı veren kök.
kinet kinet (o) “Hareket” anlamı veren kök.
lakt lact (i) (o) “Süt” anlamı veren kök.
mik (o) myc (o) “Mantar” anlamı veren kök.
miyo myo “Kas” anlamı veren kök.
muko muc (o) “Mukus, mukoza” anlamı veren kök.
oftalm (o) ophtalm (o) “Göz” anlamı veren kök.
östro oestr (o), estr (o) “Östrojen, dişi seks hormonu” anlamı veren kök.
farma pharmac (o) “İlaç” anlamı veren kök.
piro pyr (o) “Ateş” anlamı veren kök.
pirüri prurit (o) “Kaşıntı” anlamı veren kök.
psik (o) psych (o) “Akıl, zihin, ruh” anlamı veren kök.
ritim (r)rhythm (o) “ritim” anlamı veren kök.
“Mikroorganizmalar tarafından üretilen veya onların
septik septic (o)
parçalanmaları sonucu oluşan” anlamı veren kök.
sito cyt (o) “Hücre” anlamı veren kök.
“Kas ve kas grubunun aniden gelişen istem dışı kasılması” anlamı
spazm spasm (o) (d)
veren kök.
tiroit thyroid (o) “Tirod” anlamı veren kök.
toksik tox (ic) (o) “Zehir, zehirli” anlamı veren kök.
trof (o) troph (o) “Beslenme, uyarma” anlamı veren kök.
tüs tuss (i) “Öksürük” anlamı veren kök.
üro ur (o) “İdrar, üriner sistem” anlamı veren kök.
vir vir (o) “Virüs” anlamı veren kök.
226
Tıp Terimleri
Türkçe Yazım ve
Orijinal Ek Tanım
Sesletim
Öğrenme Çıktısı
227
İlaç Bilimi Terimleri
228
Tıp Terimleri
1 “İstenen etkiyi meydana getiren doz” aşağıda- 6 “Antihemintik” teriminin ek-kök ayrımı
kilerden hangisidir? hangi şıkta doğru verilmiştir?
neler öğrendik?
A. Doz A. an-ti-helmint-ik
B. Dozaj B. anti-helmin-tik
C. Günlük doz C. anti-helmit-ik
D. Dozaj aralığı D. an-ti-helmin-tik
E. Efektif doz E. anti-helmintik
2 Aşağıdakilerden hangisi sıvı dozaj formudur? 7 “-loji” son eki eklendiği terime hangi anlamı
verir?
A. Tablet
B. Çiğneme tableti A. “içinden”
C. Efervesan tablet B. “…ile ilgili”
D. Enterik tablet C. “… bilimi”
E. Kapsül D. “- sız, - siz”
E. “öncü madde”
3 Aşağıdakilerden hangisi ilacın damar içi uy-
gulamasıdır? 8 Anaflaktik reaksiyonda hangi antikor rol alır?
A. İntratekal A. IgA
B. İntravenöz B. IgE
C. Subkutan C. Albumin
D. İntramüsküler D. IgD
E. İntraartiküler E. IgG
4 İlaçların emilimi hakkında aşağıdakilerden 9 Teratojenik etkiye sahip ilaç grubu hangisidir?
hangisi yanlıştır?
A. A
A. İlaçların kan dolaşımına geçişidir. B. B
B. Gastrointestinal sistemde emilim pasif difüz- C. C
yon yoluyla olabilir. D. D
C. Gastrointestinal sistemde emilim aktif trans- E. X
port yoluyla olabilir.
D. İntravenöz yolla verilen ilaçların bir kısmı siste- 10 Faktörler hangi reçete türüne yazılır?
mik dolaşıma geçer.
E. Yağda çözünen ilaçlar biyolojik membranları A. Beyaz
kolayca geçer. B. Kırmızı
C. Normal
5 Aşağıdaki hastalıklardan hangisinde mide-ba- D. Yeşil
ğırsak yavaşlaması sonucu ilacın emilimi az olur? E. Turuncu
A. Migren
B. Vertigo
C. Mani
D. Depresyon
E. Hipertansiyon
229
İlaç Bilimi Terimleri
Araştır Yanıt
7 Anahtarı
İlaçtan beklenen etkinin en iyi şekilde elde edilmesi (emilim, etkin doza kısa
Araştır 2 sürede ulaşabilme) ve kullanım kolaylığı (kötü koku, tat veya yutma güçlüğü,
bilinci kapalı hasta) açısından farklı dozaj şekilleri vardır.
Çoğu kez kendi kendine uygulama yapılamayacağı için doktor, hemşire gibi
uygulamayı yapacak bir kişiye gereksinim vardır. Ayrıca daha ağrılıdır. Dozaj
Araştır 3 şeklinin steril ve izotonik olması ve veriliş şekline özgü bazı özellikleri taşıması
gerekir. Parenteral dozaj şekilleri genellikle daha pahalıdır.
İlaçların akut potansiyel etkileri hakkında önemli bilgi sağlar. Bu bilgilerle veri
Araştır 5 tabanı oluşur ve ilaç prospektüslerinde değişiklik yapılması ya da ilacın ruhsa-
tının iptaline kadar çeşitli planlamaların yapılmasında faydalı olur.
Turuncu reçete sadece hemofili hastalarının kan ürünü reçetesidir. Mor reçe-
Araştır 6 te ise sadece acil durumlarda hemofili hastalarının kan ürünlerinin bir defaya
mahsus yazıldığı, bunun dışında diğer kan ürünlerinin yazıldığı reçete türüdür.
230
Tıp Terimleri
Kaynakça
Bökesoy T. A., Çakıcı İ., Melli M. (Ed.). (2000) Murray R.K., Mayes A. P., Granner D. K., Rodwell
Farmakoloji Ders Kitabı, Gazi Kitabevi, Ankara. V. W. (Ed.). (1993) Harper’ın Biyokimyası, Barış
Kitabevi, İstanbul.
Despopoulos A., Silbernagl S. (Ed.). (1997) Renkli
Fizyoloji Atlası, Nobel Tıp Kitabevi, İstanbul. Mycek M.J., Harvey R.A., Champe P.C. (Ed.). (2001)
Farmakoloji, Güneş Kitabevi, Ankara.
Kayaalp S.O. (Editör) (2000) Rasyonel Tedavi
Yönünden Tıbbi Farmakoloji Cilt 1. Dokuzuncu Öner S. (2002) Farmakolojinin Temelleri, Nobel Tıp
Baskı, Hacettepe-Taş Kitapçılık, Ankara. Kitabevi, İstanbul.
Kayaalp S.O. (Editör) (2000) Rasyonel Tedavi Üstüneş, L. (Editör) Rx MediaPharma İnteraktif İlaç
Yönünden Tıbbi Farmakoloji Cilt 2. Dokuzuncu Bilgi Kaynağı, GEMAŞ, İzmir.
Baskı, Hacettepe-Taş Kitapçılık, Ankara.
Yeşilada E., Ertan R., Tunçtan B., Özkan Y.,
Kayaalp S.O. (Editör) (1996) Tıbbi Farmakoloji Küçükgüzel İ., Buharalıoğlu K. (Ed.). (2015) İlaç
İkinci Baskı, Hacettepe-Taş Kitapçılık, Ankara. ve Eczacılık Terimleri Sözlüğü, Türk Dil Kurumu
Yayınları, Ankara.
Kayaalp S.O. (Editör) (2011) Türkiye İlaçla Tedavi
Kılavuzu, Pelikan Kitabevi, Ankara. http://www.sgk.gov.tr/medula.html
Lüllmann H., Mohr K., Ziegler A., Bieger D.
(Ed.) (2001) Renkli Farmakoloji Atlası, Palme
Yayıncılık, Ankara.
231
Bölüm 8
Sağlık, Hastalık ve Sağlık Hizmetleri Terimleri
1 2
Hastalık Kavramı ve Hastalık Etkenleri
öğrenme çıktıları
3 4
Sağlığı Koruma Sağlık Hizmetleri
3 Sağlığı korumanın nasıl yapılacağını ve 4 Sağlık hizmetlerini tanımlayabilme ve
sağlığı koruma düzeylerini açıklayabilme özelliklerini açıklayabilme
5
Sağlık Düzeyi Ölçütleri
5 Sağlık düzeyi ölçütlerini hesaplayabilme ve
yorumlayabilme
Anahtar Sözcükler: • Sağlık • Sağlığın Boyutları • Sağlık Dengesi •Hastalık • Hastalık Etkenleri
• Sağlığın Korunması • Sağlık Hizmetleri • Sağlık Ölçütleri
232
Tıp Terimleri
233
Sağlık, Hastalık ve Sağlık Hizmetleri Terimleri
3. Barış ve güvenlik içinde yaşamanın temeli, geleneksel görüş bu nedenle sağlığı fiziksel sağlık
tüm insanların sağlıklı olmasıdır. Bu husus boyutuyla ele almıştır.
kişiler ve devletler arasında tam bir işbirliği
sağlanarak gerçekleştirilebilir.
Yüzyılımızın ve gelecek yüzyılların sağlık anla-
yışını belirleyen DSÖ’nün amacı da ‘tüm insanları Fizyoloji
olanakların elverdiği en üst sağlık düzeyine ulaştı- Canlıların vücutlarının (organ ve dokula-
rabilmektir. Bu amaçlardan da anlaşılabileceği gibi; rının) nasıl çalıştığını inceleyen bilim dalı.
Sağlık, hastalık ve sakatlığın olmaması yanında be-
denen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir. Sağlığın Ruhsal Boyutu: İnsanın büyüme ve
gelişmesine ruhsal karakterleri de yardım eder.
Sağlığın ruhsal boyutu stres ile başa çıkabilme,
rahatlama gücü ve çatışmalara çözüm üretebilme
dikkat yeteneğini içermektedir. Çocuklar büyüme
İnsan sağlığı, hastalığın ve gelişme döneminde geçirecekleri ruhsal
olmayışı değil, bunun çok travmaların etkisiyle toplumsal kuralları kabul
daha ötesinde bir niteliktir. etmeyen, üretkenliği ve başarısı düşük bireyler
şeklinde yetişebilirler. Günlük yaşamdaki kızgınlık,
mutsuzluk, korku, empati, günah, aşk ve nefret gibi
Dünya Sağlık Örgütü ruhsal durumlar sağlığımızı yakından etkileyen
Dünyadaki tüm insanların sağlık du- olaylardır. Ruhsal sağlığı geliştirmek için yapılacak
rumlarını iyileştirmek amacıyla kurulan, her türlü girişim bireylerin daha mutlu olmalarını
araştırma, insangücü yetiştirme, hizmet- ve hayattan daha çok zevk almalarını sağlayacaktır.
leri halka sunma konularında ülkelere
her türlü teknik ve sınırlı parasal destek
sağlama, dünyada sağlık politikaları ile Empati
ilgili ilkeleri belirleyerek ülkelere yol gös- Bir kişinin kendisini başka birisiyle ya da
termeyi ilke edinen merkezi Cenevre’de başka birisinin davranışlarıyla yakın ola-
bulunan Birleşmiş Milletlerin uzmanlaş- rak görmesi.
mış bir örgütüdür.
234
Tıp Terimleri
Öğrenme Çıktısı
235
Sağlık, Hastalık ve Sağlık Hizmetleri Terimleri
236
Tıp Terimleri
Viruslar: Canlı bir hücrenin içerisinde yaşamak insanda hastalıklara sebep olurlar. Bu hastalıklar,
zorunda olan küçük hastalık etkenleridir. Büyüklük- doğrudan ruhi bir hastalık olabileceği gibi psikolo-
leri 0.02-0.2 mikron arasında olup, normal mikros- jik kökenli beden hastalıkları şeklinde de görülebi-
kopla görülemezler. Nezle, grip, kızamık, kızamık- lir. Nevroz ve mide ülserinde olduğu gibi.
çık, kabakulak, suçiçeği, kuduz, bazı ishaller, çocuk
felci gibi çok sayıda hastalık etkeni olabilirler.
Toplumsal etkenler
Prion: Viruslardan daha küçük, nükleik asitleri
Toplumsal olaylar sonucunda hasta olunabilir.
olmayan, infektif, protein benzeri bir materyalden
oluşan, bilinen en küçük canlılardır. Deli dana has-
talığının etkeni bir priondur.
Allerjen
Allerjik durumun ve allerji belirtilerinin
ortaya çıkmasına yol açan madde, allerji
Artropot yapıcı madde. Çiçek tozları, çeşitli yiye-
Eklem bacaklı omurgasız hayvanlar gru- cekler, bazı ilaçlar vb gibi.
bu. Vektör olarak önemlidir.
Kanserojen
Herhangi bir kanser yapıcı madde; kanse-
re neden olan madde
Besinsel etkenler
Üç farklı durum vardır: Besinlerde bulunan temel
besin gruplarının (karbonhidrat, yağ, protein, vita- Konakçı
min mineral ve su) gereksinimine göre eksikliği ya da
İnsan organizması daima ilgi ve dikkatin ağırlık
fazlalığı hastalığa neden olur. Bazen beslenmede bu
merkezini oluşturur. Çoğunlukla hastalığın ileri
gruplar arasında dengesizlik durumu vardır. Koleste-
evresinde (patolojik sürecin son aşamalarında) ele
rol yüksekliği, obesite, raşitizm, vitamin eksiklikleri
alınması en büyük hatalardandır. Konakçıya ilişkin
bu durumlara örnektir. Bazen de kimi besinlerle alı-
başlıca özellikler:
nabilecek toksik maddeler ya da kimi besinlerle alı-
nabilecek mikroorganizmaların alınması hastalıklara • Genetik yapı (Kalıtım)
neden olur. Besin zehirlenmelerinde olduğu gibi. • Yaş
• Cinsiyet
Kimyasal etkenler • Meslek
Dokularda değişmelere neden olan kimi zararlı • Medeni durum
kimyasal maddeler (karsinojenler, toksik (zehirli) • Kişisel alışkanlıklar
maddeler, allerjenler vb.) insanlarda değişik dü- • Etnik gruplar
zeyde hastalıklara neden olurlar. Bazen doğuştan • Organizmanın direnç mekanizması vb.
sakatlıklara, bazen kanserlere, bazen ani ölümlere
yol açabilirler. Kurşun, karbonmonoksit, insektist
zehirlenmeleri, bazı kimyasal ilaçlar kimyasal zehir-
lenmelere en sık neden olan maddelerdir. Patolojik
Hastalık etkenlerinin doku ve organlarda
oluşturduğu gözle görülebilen ya da görü-
Fiziksel-Mekanik etkenler lemeyen yapısal ve görevsel değişiklikler.
Bu gruba delici, kesici ve ezici travmalar, anor-
mal ısı, nem, esinti, basınç, ionizan ışınlar, titreşim
ve gürültü gibi etkenler girer.
Genetik yapı
İnsanlar, her canlı gibi, anne ve babalarından
Psikolojik etkenler aldıkları kimi özelliklerle doğar. Bu özellikler kimi
Stres kelimesiyle ifade edilen ve ruhi sıkın- hastalıklara duyarlılık ve dirençliliklerinde etkin
tı veren zorlamalar ve bunaltıcı etkenler, zamanla olabilir. Afrika yerlilerinden orak hücreli anemisi
237
Sağlık, Hastalık ve Sağlık Hizmetleri Terimleri
238
Tıp Terimleri
alışkanlıkları; cinsel yaşam biçimleri vs. gibi kişiye Organizmanın Direnç Mekanizması
ilişkin alışkanlıklar kimi hastalıkların ve bozukluk- Bu mekanizma, özellikle bulaşıcı hastalıklar için
ların ortaya çıkışında önemli rol oynar. Bireylerin çok önemlidir. Kimi hastalıklara duyarlı bireyler-
hobileri ve boş zaman faaliyetleri de hastalık etken- den oluşan toplumlarda hastalıkların ilk girişi çok
leriyle maruziyeti etkiler. Etin çiğ olarak tüketildi- şiddetli salgınların ortaya çıkmasına ve ağır sonuç-
ği toplumlarda (örneğin çiğ köfte) tenyasis denen lara neden olur. Örneğin, izole toplumlara kızamık
hastalığa sık rastlanır. Sigara tüketiminin sağlığa enfeksiyonunun girişi her yaştan çok sayıda kişinin
zararları bugün dünyada kabul edilen bir gerçektir. ölümüne neden olmuştur. Bunun nedeni izole top-
Sigara içenlerde başta akciğer kanseri olmak üzere, lumlardaki insanların daha önce kızamık etkeniyle
birçok organın kanserine daha sık rastlanır. Kalp- karşılaşmamış ve hastalık etkenine duyarlı olmala-
damar hastalıkları da sigara içenlerde daha ölümcül rından dolayıdır. Genel olarak, infeksiyonlara di-
seyreder. Sigara içen annelerin bebeklerinin erken renç yetersizliğinden dolayı infeksiyon hastalıkları
doğdukları bilinir. bebeklik ve yaşlılık dönemlerinde şiddetli seyreder.
Ancak immün sistemi baskılananlar, kronik hasta-
lığı olanlar, alkol, damar içi uyuşturucu ilaç kul-
Tenyasis lananlar, sigara içenler, immün sistemi baskılayan
Hasta kişilerin gaitaları ile kirlenen suyu ilaç alanlarda da hastalıkların şiddeti yüksek olup,
içen hayvan etlerinin çiğ ya da iyi pişiril- daha ağır veya öldürücü seyreder.
memesi sonucu insana bulaşan, halk dilin-
de şerit diye adlandırılan yassı solucanın/ Çevre
tenya’nın oluşturduğu hastalık. Karın ağ-
Çevre, bir organizmanın yaşamını ve gelişmesini,
rısı, kilo kaybı, sindirim bozukluğu, sinir-
insan davranışlarını ve toplumu etkileyen çok
lilik ve uykusuzluk… bu hastalığın başlıca
çeşitli dış koşulların ve etkenlerin tümünü belirtir.
belirtileridir.
Çevre, kapsadığı etkenlerin türüne göre üçe ayrılır:
• Biyolojik çevre
Etnik Gruplar ve Irklar • Fiziksel çevre
Bir etnik grubu belirleyen özellikler yalnızca • Toplumsal çevre
ırk, din ya da doğum yeri ile ve kimi zaman da bu
üç özellikten ikisinin ya da üçünün bir bileşimi Biyolojik Çevre Etkenleri
olarak belirir. Müslüman-Negrolar ya da İsrail’de
İnsan için biyolojik çevre, kendisini saran
doğan-yaşayan beyaz ırktan yahudiler üçlük bir
ve kendisinden başka diğer biyolojik varlıkların
bileşim oluşturur. Etnik grupların birbirlerinden
(mikroorganizmalar, böcekler, bitkiler, hayvanlar,
ayrılmasında, özellikle onların ortak genetik
vb.) tümünü belirtir.
özelliklerinin yanı sıra değişik beslenme biçimleri
ve yaşam biçimleri (akraba evlilikleri vb.) rol oynar.
Ailevi distonomi, Tay-Sachs hastalığı, hemoli- Fiziksel Çevre Etkenleri
tik anemi ve diyabet (şeker hastalığı) yahudilerde İnsanların yaşadığı çevredeki fizik etkenlerin
sık görülür. Penis kanseri, sünnet uygulamasından tümü, fiziksel çevre diye tanımlanır. İnsan sağlığını
dolayı hıristiyanlarda, yahudilere ve müslümanlara etkileyen başlıca fiziksel çevre unsurları şunlardır:
göre daha sıktır. Amerika Birleşik Devletleri’nde • Su,
birçok hastalığın etnik gruplar arasında farklı
• Hayvansal ve bitkisel besinler,
görülme sıklığı ve ölüm yüzdelerine sahip oldu-
ğu bilinir. Tüm kanser ölümleri siyah erkeklerde • Sıvı atıklar (lağım ve pis sular),
daha yüksektir. Bunda kişilerin genetik özellikleri • Çöp ve gübre (katı atıklar),
ve çeşitli davranışlar sonucu elde ettikleri risklerin • Barınak (havalandırma, ısıtma, aydınlatma vb),
(örneğin daha fazla sigara içmeleri) yanı sıra sağlık • Atmosferik- Meteorolojik etkenler (nem,
bakım hizmetlerinden daha az oranda yararlanma- ısı, basınç, hava hareketleri, gazlar, buharlar,
larının da rolü vardır. partiküller, çeşitli ışınlar vb.),
239
Sağlık, Hastalık ve Sağlık Hizmetleri Terimleri
240
Tıp Terimleri
biçimi, eğitim düzeyi, ahlaki düzeyi, top- • Toplum: Belirli bir yerde, uzun süre yaşa-
lum içinde davranışı, iyi bir aileden gelme- yan ya da yaşayacak olan, kendi kendine
si, din ve ırk bağları gibi özellikler kulla- yeterli, toplumsal örgüt ve kurumları ile
nılmaya gayret edilir. Bütün bu gayretlere birlikte halkın oluşturduğu bir topluluktur.
karşın sınıflar nesnel (objektif ) temellere Toplumda görülen sanayileşme, kentleşme,
bağlanamamış ve hiçbir zaman evrensel bir göç ve toplum düzenini bozan olaylar ile
anlam da kazanamamıştır. sağlık arasında sıkı ilişkiler vardır.
Öğrenme Çıktısı
241
Sağlık, Hastalık ve Sağlık Hizmetleri Terimleri
Temel koruma
Temel korumanın amacı, hastalık riskini arttırıcı sosyal, ekonomik ve kültürel yaşam özelliklerinin
oluşmasını önlemektir. Temel korumaya örnek olarak, hava kirliliğinden korunmanın, global etkileri (sera
etkisi, asit yağmuru, ozon deliği, vb.) ve kentsel alandaki etkilerinden (akciğer hastalığı, kalp hastalığı, vb.)
dolayı gerekliliğini verebiliriz. Örneğin, bazı büyük şehirlerde, zaman zaman havadaki sülfür dioksit mik-
tarı Dünya Sağlık Örgütü›nün kabul ettiği maksimum değerin üstüne çıkmaktadır. Bir çok ülkede, bu za-
rarlının gelişmesinde etkili olan nedenleri önlemeye yönelik kamu politikalarının acilen geliştirilmesi, sağ-
lığın korunması için gereklidir. Ne yazık ki temel korumanın önemi genellikle geç olarak anlaşılmaktadır.
Koroner kalp hastalığının temel korumasında: tarım sektörü, besin endüstrisi ve besin ithalat ihracat
sektörünü içine alan beslenmeyle ilgili ulusal plan ve programlar geliştirilmelidir; sigara içmeyi önleyici
programlar oluşturulmalıdır; yüksek kan basıncının kontrol altına alınmasına yönelik programlar uygulan-
malıdır ve düzenli fizik aktiviteyi teşvik edecek programlar yapılmalıdır. Etkili bir temel koruma için, ülke
politikalarını yürütenlerin desteğinin önemi, sigara ile ilgili yürütülen mücadelede görülmektedir.
Birincil koruma
Hastalıkların nedenlerine yönelik koruma önlemleri alınmasına birincil korunma denir. Birincil korunma
uygulamaları, klinik öncesi evrede yapılır. Birincil korumada birbirinin tamamlayıcısı olan ve iki etyolojik gö-
rüşü barındıran, iki strateji vardır. Birincil koruma, ortalama riski azaltmak amacıyla tüm topluma (toplum
stratejisi) veya kısmi maruziyet nedeniyle yüksek risk altında bulunan kişilere (yüksek riskli kişi stratejisi) he-
deflenmiş olabilir. Tüm sürücülere emniyet kemeri takma zorunluluğu toplum
stratejisine örnektir. Birincil korumaya örnek olarak, yeterli ve dengeli beslenme,
düzenli fiziksel egzersiz yapma alışkanlığının yerleştirilmesi, tütün ve alkol gibi
maddelerin kullanımının önlenmesi, düzenli yaşama ve uyku alışkanlığına sahip dikkat
olma, streslerle başa çıkma, uygun zaman yönetimini gerçekleştirme önemli ko- Aşı ile korunma çok önemli
ruyucu yaklaşımlardır. Hastalanmadan, hastalıklara karşı aşı ile korunma özgün bir özgün birincil korunma
bir birincil korunma önlemidir. Bireylerin, ailelerin ve toplumun sağlık eğitim önlemidir.
düzeyinin yükseltilmesi de bu kapsamda düşünülmelidir.
242
Tıp Terimleri
243
Sağlık, Hastalık ve Sağlık Hizmetleri Terimleri
Üçüncül Korunma
Hastalık ve kaza gibi durumlarının bir sonucu ola-
rak meydana çıkan özürlü veya hasta kişilerde mevcut
olanaklar içerisinde fiziksel, ruhsal, sosyal (mesleksel Rehabilitasyon
ve ekonomik) bakımdan en yüksek düzeye götürebi- Kişilerin sakatlıklarının giderilmesi ve be-
lecek çabaların tümüdür. Üçüncül koruma sakatlıkla- densel yeteneklerinin artırılması için sağ-
rı, yakınmaları azaltmaya ve hastaları rehabilite etme- lık hizmeti verilir. Aynı zamanda onlara
ye yöneliktir. Rehabilitasyonun amacı, hasta kişilerin yeni beceriler kazandırılması, sosyal uyum
gücünden en iyi şekilde yararlanılmasını olanaklı kıl- ve iş uyumu sağlanarak kendi kendilerine
mak ve bireyin topluma yük olmasını önlemeye çalış- yeterli duruma getirilmeleri için de çalışı-
maktır. Bu çalışmalar, kişinin ekonomik ve psikolojik labilir. Bu hizmetlerin tümüne rehabilitas-
gücünü yükseltir ve sonuçta hastalığın tekrarlamaları, yon (esenlendirme) hizmetleri denir.
güçsüzlük ve yetersizlik duygusunun doğurabileceği
kötü sonuçlar önlenmiş olur.
Öğrenme Çıktısı
244
Tıp Terimleri
Koruyucu Sağlık Hizmetleri farklıdır. Aşılama ile edinilen bağışıklık uzun süre-
Koruyucu sağlık hizmetlerinin temel amacı, lidir. Bazı aşılar ile yaşam boyu bağışıklık kazanılır.
toplumu hastalık etkenlerinden uzak tutmaya veya Bazı aşılarla bırakılan bağışıklığın devamlı olabil-
hastalık etkenlerinin yok edilmesine yönelik hiz- mesi için tekrarlarının yapılması gerekir.
metlerdir. Koruyucu sağlık hizmetleri önceliğinde Beslenmeyi düzenleme: İnsan organizmasının
sağlık gücünün yükseltilmesi ve geliştirilmesi hiz- direncini artıran en önemli öge beslenmedir. Bes-
metleri de yer alır. Sağlığın geliştirilmesi hizmetleri lenmesi bozuk olan bireylerin bulaşıcı hastalıklara
sağlıklı kişilerin, sağlık durumlarını daha üst düze- daha çabuk yakalandıkları ve hastalıkları daha ağır
ye yükseltmek için sağlanan hizmetlerdir. Sağlığın geçirdikleri bilinmektedir. Beslenmenin kronik
geliştirilmesi hizmetlerinin temel özellikleri, ulusal hastalıkların (koroner kalp hastalığı, kanserler, vb)
ve uluslararası boyutlu olmasının yanı sıra, sorum- nedenselliğindeki rolü çok yönlüdür. Besinlerin
luluğun bireye ait olmasıdır. Bu hizmetin en yaygın saklanması ve servise hazırlanmaları sırasında kul-
uygulaması ise sağlık eğitimidir. lanılan metodlar kanserojen maddelerin oluşması-
Koruyucu sağlık hizmetleri çevreye ve kişiye yö- na neden olabilir. Örneğin tütsülenmiş gıdalarda ve
nelik olarak ikiye ayrılır. kömürde ızgara yapılan etlerde mide kanserlerine
neden olan benzpiren bulunmuştur. Bazı besinler-
de bulunan aflatoksin, nitrozaminlerle, kasıtlı veya
Çevreye Yönelik Koruyucu Sağlık kasıtsız olarak katılmış bazı maddeler, konservelere
Hizmetleri konulan maddeler, besi hayvanlarını şişmanlatmak
• Su kaynaklarının sağlanması ve denetimi için verilen hormonlar, böcekleri öldürmek için
• Katı atıkların denetimi kullanılan ilaçların kanserojen etkileri incelenmek-
tedir. Tüketilen besinler, içerdikleri besin grupları
• Zararlı canlılarla (haşere) mücadele açısından da kanser oluşmasında rol oynayabilirler.
• Besin sanitasyonu Protein ve yağdan zengin diyetle, iyi saflaştırılma-
• Hava kirliliğinin denetimi mış karbonhidratlardan zengin ve posa bırakma-
• Gürültü kirliliğinin denetimi yan diyetlerin kansere yol açtığı iddia edilmektedir.
Aşırı beslenme, şişmanlığa yol açarak uterus ve me-
• Radyoaktif zararlıların denetimi
napoz sonrasındaki meme kanserlerinin nedenleri
• İş sağlığı arasında yer alır. Beslenme bazen de içerik olarak
kansere karşı koruyucu olabilir. Kanser oluşumunu
Kişiye Yönelik Koruyucu Sağlık engelleyen maddeleri içerebilir. Taze meyve ve kök
Hizmetleri sebzeler özellikle sindirim ve solunum sistemi ile
uterus kanserlerinin oluşmasını önlemekte etkili-
Bağışıklama: Bağışıklama gerek kişinin ve ge- dirler.
rekse toplumun infeksiyonlardan korunması için
en kolay ve ucuz başarı sağlayan, bundan dolayı
bulaşıcı hastalıkları kontrol etmede ilk akla gelen
uygulamadır. Bağışıklama yoluya konakçı direnci- Kronik Hastalıklar
ni artırmak amacıyla, aşılar veya bağışık serumlar Kronik hastalıklar, çok sayıda hastalık et-
kullanılır. Vücuttaki, özel antikor üretimini uyar- keninin etkileşmesi sonucu ortaya çıkan,
mak veya artırmak amacı ile kişiye antijen verilme- genellikle orta yaşlarda başlayan, ilerleyici
sine ‘aşılama’ denir. Aşılar belirli hastalık etkenleri özelliği olan ve hiçbir zaman tam bir iyi-
veya ürünlerinin antijenik özellikleri taşıyan, ancak leşme sağlanamayan hastalıklardır. Geniş
hastalandırıcılık özelliği olmayan endüstriyel pre- bir hastalık grubunu oluşturan kronik
paratlarıdır. Hastalığa duyarlı olan kişiler, aşılama hastalıklara örnek olarak kalp-damar has-
yoluyla dirençli hale getirilirler. Aşılama ile özgün talıkları, hipertansiyon, kanserler, roma-
(belirli bir hastalık için spesifik) bir bağışıklık tizmal hastalıklar, diabet, kemik erimesi
sağlanır. Aşılama ile elde edilen bağışıklık aktif (osteoporoz) vb verilebilir.
bağışıklıktır. Aşılama ile bağışıklık oluşması için
bir zaman süreci gerekir. Bu süre değişik aşılar için
245
Sağlık, Hastalık ve Sağlık Hizmetleri Terimleri
Hastalıkların erken tanı ve tedavisi: İkincil korumanın etkisi kısa sürelidir. Bu uygulama, antibi-
korunma erken teşhis ve tedavi çalışmalarını içer- yotik kullanmanın genel sakıncalarını taşır. İlaç alımı
mektedir. Nedeni çok iyi anlaşılamayan hastalık- sırasında allerji ve toksik reaksiyonlarla karşılaşılabilir,
larda erken tanı çalışmaları önem kazanmakta, ‘er- antibiyotiklerin bireyin normal floralarını bozması
ken tanı hayat kurtarır’ sloganları yaygın olarak sonucunda başka infeksiyon etkenlerinin sorunları
kullanılmaktadır. Erken tanı ile, tedavi şansı artar eklenebilir. Antibakteriyel ilaçlara karşı dirençli bakte-
ve kolaylaşır, tedavi giderleri azalır, doku ve organ ri suşlarının gelişmesi de önemli bir sorundur. Ayrıca
kaybı önlenir ve sakatlık oluşumuna engel olunur. ilaçla korunma masraflı bir uygulamadır.
Etkili erken teşhis metodları bulunduğundan, Kişisel hijyen: Kişisel hijyen, sağlık eğitiminin
serviks ve meme kanserinde, erken teşhis uygu- ilk konularından birisidir. Bulaşıcı hastalıklarla
lamaları etkilidir. Bundan dolayı, bu iki kanserin mücadelenin ilk şartı bireylerin temiz olmasıdır.
kitle tarama ve erken tanı yöntemlerinde önemli Eller mikroorganizmalarla her an kirlenebilir. Eli
gelişmeler olmuştur. Yirmi yaş üzeri kadınların her kirlenen kişi kendisini ve başkalarını kolayca in-
ay kendi memelerini periyodik olarak kontrolleri, fekte edebilir. Eller tuvaletten sonra, yemeklerden
mamografi denilen radyolojik metodla 40 yaş üzeri önce ve sonra sabun ve su ile temizlenmelidir. Bar-
kadınlarda 2-3 yılda bir kontrol edilmeleri meme sak parazitlerinden korunmak için tırnaklar kısa
kanserlerinin, kadınlarda rahim ağzından alınan kesilmeli ve içleri temiz tutulmalıdır.
sürüntü örneklerinin incelenmesi ile de rahim kan- Fiziksel aktivite: Fiziksel aktivite, enerji tü-
serinin erken tanısı mümkün olmaktır. ketimi ile sonuçlanan herhangi bir vücut hareke-
Ana çocuk sağlığı hizmetleri: Anne ve çocuk ti olarak tanımlanır. Yürümek, bisiklete binmek,
sağlığı hizmetleri toplum için vazgeçilmezdir. Ülke- oyun oynamak, paten kaymak, ev temizlemek,
miz, nüfusu hızla artan ülkeler arasındadır. Genç nü- dans etmek ya da merdiven çıkmak gibi aktiviteleri
fus yapısına sahip olan ülkemizde nüfusun % 60’ını ve sporu kapsar. Bu nedenle düzenli fiziksel akti-
anne ve çocuk grubu oluşturmaktadır. En fazla sağ- vite günlük hayatın bir parçasıdır. Fiziksel aktivite
lık sorunu da bu grupta yaşanmaktadır. Anne-çocuk noksanlığı; ölüm, hastalık ve sakatlıkların başlıca
ölümlerinin başlıca nedenleri sık ve çok erken yaşta temel nedenlerindendir. Dünya Sağlık Örgütü’nün
doğumlar, infeksiyon hastalıkları, yetersiz beslenme verilerine göre hareketsizlik ve hareketsiz geçirilen
ve yetersiz eğitimdir. Ülkemizde anne ve çocuk sağ- bir hayat, ölüm ve sakatlıkların 10 ana nedeninden
lığı alanında hizmet veren öncü kurumlar, aile sağlı- biridir. Her yıl iki milyondan fazla ölümün sebebi
ğı merkezleri, anne-çocuk sağlığı ve aile planlaması fiziksel hareketsizliğe bağlanmaktadır. Dünyada,
merkezleri ve hastanelerin ilgili bölümleridir. Bu çeşitli ülkelerdeki yetişkinlerin %60-85 kadarı sağ-
merkezlerde düzenli aralıklarla gebelerin sağlık kont- lıklı olmak için yeterince hareket etmemektedir.
rolleri yapılmakta, gebelikten korunma yöntemleri Bedensel etkinliklere başlamak için hiçbir yaş geç
konusunda danışmanlık ve uygulama gibi hizmet- değildir. Hangi yaş grubunda başlanırsa başlansın
ler sunulmaktadır. Doğumdan itibaren çocukların kişiye ilerideki yaşamında fayda sağlayacaktır. Ör-
gelişimi takip edilmekte ve aşıları yapılmaktadır. neğin, 50 yaşından itibaren düzenli fiziksel aktivite-
Üreme sağlığı hizmetleri de anne-çocuk sağlığı ve nin faydaları genellikle ilerleyen yaşlarda eşlik eden
aile planlaması merkezlerinde yürütülmektedir. pek çok fiziksel, psikolojik ve sosyal zarardan sakın-
Üreme sağlığı hizmetleri, üreme sağlığı sorunlarını mak ya da bu durumları tersine çevirmek ile çok
önleyerek ve çözerek üreme sağlığına ve iyi olma alakalı olmaktadır. Fiziksel aktivite, yaşlanmanın
durumuna katkıda bulunan yöntem, teknik ve pek çok negatif etkisini önlemeye büyük oranda
hizmetler dizisi olarak tanımlanmaktadır. yardımcı olmaktadır. Etkinliğin sıklığı haftada en
İlaçla koruma: İlaçla korunma, bir infeksiyonun az 3 gün olmalı, haftada 5 güne kadar çıkılmalıdır.
veya infeksiyon hastalığının gelişmesini önlemek için Etkinlik sıklığını belirlemede kişinin yaptığı egzer-
kimyasal maddelerin kullanılmasıdır. İlaçla korunma siz programından zevk alması ve kendisini yorgun
sağlanan infeksiyon hastalıklarının başlıcaları, yeni hissetmemesinin önemi vardır.
doğanın gonokoksik konjonktiviti, streptokoksik in- Sağlık eğitimi: Kişilerin ve toplumun kendi
feksiyonlar, meningokoksik menenjit, tüberküloz ve sağlık düzeylerini geliştirmelerini, hastalıklardan
sıtmadır. Cerrahi müdahalelerde infeksiyonlardan ko- korunabilmelerini, tedavilerini uygun biçimde uy-
runmak için ilaçla korunma uygulanmaktadır. İlaçla gulayabilmelerini ve sağlık hizmetlerini daha ve-
246
Tıp Terimleri
rimli kullanabilmelerini sağlamak amacıyla, sağlık dispanserleri, ana-çocuk sağlığı ve aile planlaması
konularındaki bilgilerini artırmak, yanlış olan tu- merkezleri birinci basamak tedavi hizmeti sunan
tum ve davranışlarını değiştirmek ya da yeni olum- kuruluşlara örnektir.
lu davranışlar kazandırmak için programlı olarak
yürütülen çalışmalardır.
İkinci Basamak Tedavi Hizmetleri
Hastaların yatırılarak teşhis ve tedavi hizmet-
Tedavi Edici Sağlık Hizmetleri lerinin verildiği genel hastanelerdir. Bu hizmetler,
Tedavi hizmetleri, sağlık durumu bozulan kişi- 3-4 uzman hekimin çalıştığı, 50-100 yataklı has-
lerin, eski sağlık düzeylerine ulaşmalarını sağlamak taneler olabileceği gibi, tam teşekküllü hastaneler
üzere verilen sağlık hizmetleridir. Hastaları tedavi de verilebilir.
etmek amacıyla düzenlenen sağlık hizmetleri üç
aşamada ele alınmaktadır. Tedavi edici sağlık hiz-
metleri, temel olarak hekim sorumluluğunda, diğer
Üçüncü Basamak Tedavi Hizmetleri
sağlık personelinin ekip halinde çalışmasıyla sunul- Özel dal hastanelerinde verilen sağlık hizmet-
maktadır. leridir.
Tedavi edici hizmet türleri: Hastaları tedavi Kanser hastaneleri, sanatoryumlar, ruh sağlığı
etmek amacıyla düzenlenen sağlık hizmetleri üç hastaneleri ve üçüncü basamak hizmeti veren ku-
aşamada ele alınmaktadır: ruluşlarda verilen sağlık hizmetleri bu gruptadır.
Sağlık hizmetleri basamakları arasında hiz-
met kapsamı, ulaşılabilirlik ve maliyetler açısın-
Birinci Basamak Tedavi Hizmetleri dan önemli farklılıklar bulunmaktadır. İyileştirici
Hasta tedavilerinin evde ve ayakta yapıldığı hizmetleri basamaklar biçiminde ele almanın temel
sağlık kuruluşlarıdır. Bu kuruluşlar yataksız sağlık nedeni, bu basamaklar arasında bir hasta sevk siste-
kuruluşlarıdır. Aile Sağlık Merkezleri, tüberküloz minin gerekliliğini vurgulamak içindir.
ÜÇÜNCÜ
BASAMAK
HİZMET KAPSAMI
ULAŞILABİLİRLİK
MALİYETLER
İKİNCİ
BASAMAK
BİRİNCİ
BASAMAK
247
Sağlık, Hastalık ve Sağlık Hizmetleri Terimleri
Rehabilitasyon ile İlgili Sağlık Herkes için Sağlık: DSÖ’nün 1977 yılında
Hizmetleri yapılan 30 uncu Genel Kurulu’nda ‘2000 yılında
Hastalık ve kaza sonucunda gelişen kalıcı bozuk- herkes için Sağlık’ hedefini kabul edildi. Bu hedefin
luklar ve sakatlıkların günlük hayatı etkilemesini en- temelini 2000 yılına kadar dünyadaki tüm insan-
gellemek ya da bu etkiyi en aza indirgemek, kişinin ların sosyal ve ekonomik yönden verimli bir hayat
bedensel ve ruhsal yönden başkalarına bağımlı olma- yaşayabileceği sağlık düzeyine erişmesini sağlamak
dan yaşamasını sağlamak amacıyla düzenlenen sağlık oluşturmaktadır.
hizmetleridir. Bu hizmetler iki şekilde verilmektedir:
248
Tıp Terimleri
ramdır. Bu konferans sonunda tüm dünya ülkeleri ta- • Sağlık hizmetlerinin planlama ve uygula-
rafından kabul edilen ve yayınlanan bildirgede Temel masına toplum katılmalıdır.
Sağlık Hizmetleri tanımı ve ilkeleri sıralanmıştır. Bu • Sağlık hizmetleri ‘ekip anlayışı’ içinde
bildirgeye göre Temel Sağlık Hizmetleri ‘bilimsel ve verilmelidir. Hekim dışı personel kullanıl-
uygulama olarak sağlam temelli, toplumsal olarak ka- masına önem ve gerekirse öncelik sağlan-
bul edilebilir yöntem ve teknolojilere sahip, toplum- malıdır.
daki birey ve ailelerin katılımıyla evrensel olarak ula-
• Halkın ilk başvuruları için hizmet birimleri
şılabilir herkese gerekli olan hizmetlerdir; bir ülkenin
kurulmalıdır.
sağlık sisteminin olduğu kadar sosyal ve ekonomik
gelişmesinin de entegre bir parçasıdır.” • Kademeli hasta sevk sistemi işletilmelidir.
Temel Sağlık Hizmetleri’nin daha iyi anlaşıla- • Koruma, tedavi, rehabilitasyon ve sağlığı
bilmesi için dört yönünün bilinmesi gerekir: geliştirici hizmetler birlikte bir bütün ola-
rak ele alınmalıdır.
Temel Sağlık Hizmetleri, sağlık hizmetlerinin
genelini ilgilendiren bir görüştür. Sağlık hizmet- • Hizmet sürekli olmalıdır.
lerinin geneli ile ilgili bir görüş (felsefe) oluşudur. • Sağlık yönünden birey ve çevresel risk belir-
Bu görüşün temelini şu dört nokta oluşturur: lenmelidir.
• Sosyal eşitlik: Sağlık hizmetleri doğuştan • Hizmet modeli, kişilerin kendi sağlıkların-
kazanılan bir haktır. Bu hizmetler, yalnızca dan sorumlu olmalarını destekler biçimde
onu satın alabilecek sosyal sınıflara değil, olmalıdır.
toplumdaki herkese ve en uzak yerleşim • Hizmet modeli, toplumun koşullarına uy-
yerlerinde oturanlara da, sosyal adalet anla- gun teknolojiyi kullanmalıdır.
yışı içinde eşitlik ve hakkaniyet ölçülerinde Temel Sağlık Hizmetleri, sağlık hizmetlerinin
götürülmelidir. ilk basamağıdır.
• Öz sorumluluk: Herkes kendi sağlığının Temel Sağlık Hizmetleri, bir faaliyetler grubu-
değerini bilmeli ve kendinden (ve çocukla- dur. Buna göre, her ülke en azından aşağıda be-
rından) sorumlu olmalıdır. lirtilen ve vazgeçilemez olan sekiz faaliyeti yapmak
• Sağlık hizmetlerinin boyutu: Sağlık sosyal zorundadır. Halkın sağlık eğitimi, beslenme duru-
bir olgudur ve sağlık hizmetleri yalnızca sağlık munun geliştirilmesi, temiz su sağlanması ve sani-
sektörü tarafından yürütülemeyecek kadar ge- tasyon, ana-çocuk sağlığı ve aile planlaması, başlıca
niş boyutludur. Sağlık hizmeti birçok sektörün bulaşıcı hastalıklara karşı bağışıklama, endemik,
işbirliği ve koordinasyonu ile yürütülebilir. epidemik ve pandemik hastalıkların kontrolü, sık
• Uluslararası dayanışma: Sağlık bir dünya görülen hastalıkların uygun tedavisi ve temel ilaç-
ve insanlık sorunudur. Gelişmekte olan ül- ların sağlanması yerine getirilmesi gereken sağlık
kelerdeki sağlık hizmetlerinin kalkınmasını hizmeti başlıklarıdır.
desteklemek gerekir.
249
Sağlık, Hastalık ve Sağlık Hizmetleri Terimleri
Öğrenme Çıktısı
SAĞLIK DÜZEYİ ÖLÇÜTLERİ Oran (Kat, Ratio): Bağımsız iki kümenin biri
Bir ülkede sağlığı etkileyen etmenler ve sağlık birine nispet değeridir. Birimi yoktur. Erkek- ka-
düzeyini gösteren değişik ölçütler vardır. Bunlar, dın-oranı, yaş bağımlılık oranı gibi değerlerin bir
sağlık olaylarının objektif ve sayısal olarak tespit birimi yoktur. Biri diğerine görece kattır. Kaba ola-
edilmesini sağlar. Bu bağlamda sağlık ölçülebilir rak oran bir sayısal değerin diğer bir sayısal değere
bir kavramdır. Sağlık hizmetlerinin değerlendiri- bölümüdür.
lebilmesi sağlık sorunlarının sayısal olarak tespiti
ile mümkündür. Sağlıkla ilgili problemlerin tespit
edilmesi, çözümlerinin planlanması ve verilen sağ- dikkat
lık hizmetlerinin değerlendirilebilmesi için gerekli Bir iş yerinde 80 kişi çalışmakta ve bunların
sayısal değerlere sağlık ölçütleri denir. Sağlık öl- 30’u hasta ise, hasta olanların olmayanlara ora-
çütleri, düzenli tutulan sağlık kayıtları yardımıyla nı nedir? Hasta olanların olmayanlara oranı
elde edilir. Sağlık düzeyi ölçütleri, 30/50 formülünden 0.60’dır.
• Bir toplumun sağlığını tanımlama (toplumsal
tanı koyma) ve sağlığın değişik özelliklere göre
(yaş, cinsiyet vb.) göre değişimini belirleme, Orantı (Kısım, Proportion): Bir alt kümenin
kümeye nispeti değerdir. Birimi yoktur. Kadınla-
• Sağlık sorunlarının zaman içindeki değişi- rın orantısı, insanlar arasında kadınların ne ölçüde
mini belirleme, olduğu, ne kadar olduğu, ne kadar bir kısmı oluş-
• Bir toplumun sağlık düzeyini diğer toplum- turduğunun bilgisidir. Tabiatıyla parçanın bütüne
larla karşılaştırma, nispeti olmakla daima bir kesirdir ve yüzdelikle ve
• Sunulan sağlık hizmetlerinin değerlendiri- benzeri ölçekte ifade edilir.
lebilmesinde kullanılır.
Bir ülkenin sağlık ölçütleri ölüm, hastalık, do-
ğum, sakatlık gibi olaylardan sağlanan verilerle be-
lirlenir. Bu olayların miktarını ve tekrarını sayılarla dikkat
ifade ederiz. Ne var ki sayılar daima tam bir bilgi Yukarıdaki örnekte hasta olanların orantısı kaç-
veremez. Sayıları karşılaştırarak yorumda bulun- tır? Hasta sayısı / tüm çalışan sayısı formülün-
mak her zaman mümkün olmaz. Karşılaştırılıp den (30/80) x 100 = %37.5’dir.
yorumlanabilecek, büyüklükler ifade edecek ola-
bilmeleri için göreceli hale (oran, orantı, hız) dö- Hız (Görece değişim, Rate): Bir olayın bi-
nüştürülmeleri gerekir. Genelde ölçütlerde üç tür rim zamandaki görece (başka bir olaya oran veya
kavram vardır: orantısı cinsinden) oluş miktarı değeridir. Bi-
250
Tıp Terimleri
rimlidir. Bebek ölüm hızı, verem hastalığı insi- hastalığın ciddiyet derecesi ve prognozu için sıklıkla
dans hızı vb. örnek verilebilir. kullanılmakta olup örneğin Akciğer kanserinin 5
yıllık sağkalımı % 13 (0.13) dür.
Hastalık (Morbidite) ile İlgili Ölçütler
Prevalans: Prevalans için Türkçe uygun karşılık
Prognoz
yaygınlık kelimesidir. Her hangi bir zaman dili-
Bir hastalığın seyri hakkında tahmini ve
minde bir hastalığa tutulu halde olanların (eski ve
iyileşme şansı olup olmadığı anlamında
yeni olgular) sayısı prevalans, bu sayının görece bü-
kullanılan tıbbi bir terimdir. Günümüz
yüklüğü de prevalans hızı diye adlandırılır.
tıbbında doktorlar bir hastanın tedaviye
nasıl cevap vereceğinin yöntemlerini araş-
Prevalans hızı = [Belli bir yer ve zamanda gö-
tırmaktadır.
rülen tüm olgular (eski+yeni) / Risk grubu] x 100
251
Sağlık, Hastalık ve Sağlık Hizmetleri Terimleri
Yaşa-Cinsiyete Özel Ölüm Hızı (15-49 yaş Neonatal (Yenidoğan) Ölüm Hızı: Neona-
grubu kadınlar için) = Belirli bir yerde bir yılda 15- tal dönem; Canlı doğan bebeklerin 0–28 günlük
49 yaş grubundaki kadın ölüm sayısı / Aynı top- dönemine denir. Bir yıl içinde 0–28 günlük iken
lumun o yıla ait 15-49 yaş grubundaki kadınların ölen bebek sayısının o yılda doğan toplam canlı
toplam nüfusu ) x 1000 bebek sayısına bölünmesi ile bulunur. Genetik ve
doğum travmalarına bağlı ölümlerin genel bebek
Nedene-özel ölüm hızları: Ölümlerin ölümleri içindeki yoğunluğunu, gebelik hijyeni
nedenlerini ve boyutunu belirlemede kullanılır. önlemlerinin etkinliğini, doğum hizmetlerinin
Böylece bir toplumda en çok öldüren ilk 5 veya 10 yeterliliğini belirlemek amacıyla hesaplanır.
nedenin neler olduğu saptanır. Şöyle hesap edilir:
Neonatal Bebek Ölüm Hızı = (Bir yıl içinde
Nedene-Özel Ölüm Hızı= (Bir yılda ‘X’ 0-28 günlük iken ölen bebek sayısı / Aynı toplum-
nedenine bağlı olarak meydana gelen ölüm sayısı da o yıl içindeki canlı doğum sayısı ) x 1000
/ Aynı toplumun o yıla ait toplam nüfusu) x 1000
Orantılı (Proportional) ölüm hızları: Yaşa ve Postneonatal Bebek Ölüm Hızı: Postneona-
nedene özel olarak hesap edilebilir. tal dönem; Canlı doğan bebeklerin 29–365 gün-
lük dönemine denir. Bir bölge veya toplumda bir
Nedene-Özel Orantılı Ölüm Hızı: Tüm
yıl içerisinde canlı doğan her bin (1000) bebekten
ölümler içinde belirli nedenden ölenlerin boyutunu
kaç tanesinin postneonatal dönemde; yani 29–365
verir, toplumun nüfusunun bilinmediği hallerde
günleri arasında öldüğünü gösteren bir hızdır.
kullanılır. Örneğin, tüberküloza orantılı ölüm hızı,
Postneonatal dönem ölüm hızları genellikle bozuk
yüz ölümden kaçının tüberkülozdan olduğunu
çevre koşullarının çocuk sağlığına olan olumsuz et-
ifade eder. Şöyle hesap edilir:
252
Tıp Terimleri
kilerinin boyutlarını belirler. Bu dönem ölümleri Ana Ölüm Hızı = (Bir yıl içinde gebelik, do-
büyük oranda önlenebilir. Çocuk sağlığını düzeltici ğum ve lohusalık nedeniyle ölen anne sayısı / Aynı
önlemlerin ilk etkileri postneonatal ölüm hızının toplumda o yıl içindeki toplam canlı doğum sayısı)
azalması ile görülür. x 100,000
Postneonatal Bebek Ölüm Hızı = (Bir yıl Doğum (Fertilite) ile İlgili Ölçütler
içinde 29-365 günlük iken ölen bebek sayısı / Aynı
Doğumlarla ilgili hızlara fertilite hızları da denir.
toplumda o yıl içindeki canlı doğum sayısı ) x 1000
Ana-çocuk sağlığı ve aile planlaması hizmetlerinin
örgütlenmesi, yürütülmesi ve yeniden düzenlenmesi
Perinatal Ölüm Hızı: Perinatal dönem: Can- aşamalarının uygun bir biçimde planlanmasında
lı doğan bebeklerin 0–7 günlük dönemine denir. doğum verilerinden yararlanılır. Ayrıca doğumlar,
Ana sağlığı düzeyini, doğum öncesi bakımın yeterli nüfus artışında rol oynayan önemli bir faktördür.
ve doğumun sağlıklı koşullarda olup olmadığını Doğumlar bir bölgenin ya da ülkenin nüfus artışıy-
gösteren önemli bir göstergedir. Ölü doğan bebek la doğrudan ilgilidir.
sayısı ile canlı doğup 0-7 gün içinde ölen bebek
sayısı toplamının aynı yılda doğan toplam doğum
(canlı ve ölü) sayısına bölünmesi ile hesaplanır. Kaba Doğum Hızı: Kaba doğum hızı bir böl-
gedeki doğurganlık hakkında kesin bilgi vermez.
Perinatal Ölüm Hızı= [ (Bir yıl içinde ölü do- Çünkü paydada bulunan yıl ortası nüfus içinde do-
ğan bebek sayısı + (0–7) günlük iken ölen bebek ğum yapamayacak yaşta ve cinsiyette kişiler vardır.
sayısı) / Aynı toplumda o yıl içindeki toplam (canlı Doğumlarla ilgili yaş grubu 15–49 yaş kadınlardır.
+ ölü) doğum sayısı ] x 1000 Bu kadınların incelenmesi doğurganlık hakkında
daha açıklayıcı bilgiler verir. Belli bir bölgede, bir
yıl içindeki toplam canlı doğumların, o bölgenin
Beş yaş altı çocuk ölüm hızı: Bir yıl içinde do-
yıl ortası nüfusuna bölünüp, 1000 ile çarpılması ile
ğan her 1000 canlı doğuma karşılık beş yaşından
elde edilir ve binde (‰) olarak ifade edilir.
küçük yaşta ölenlerin sayısını ifade eder. Önemli
bir sağlık düzeyi göstergesidir.
Kaba Doğum Hızı = (Bir yıl içindeki toplam
Beş yaş altı çocuk ölüm hızı = (Belirli bir yer- canlı doğum sayısı / Aynı toplumda o yıl içindeki
de bir yıl içinde hayatının ilk beş yılı içinde ölen toplumun nüfusu) x 1000
çocuk sayısı / Aynı toplumda o yıl içindeki canlı
doğum sayısı) x 1000
253
Sağlık, Hastalık ve Sağlık Hizmetleri Terimleri
Diğer Ölçütler
Diğer önemli göstergeler arasında, doğuştan beklenen yaşam süresi, beş yaşında beklenen yaşam
süresi, en çok görülen ilk 10 hastalık, en çok öldüren ilk 5 ölüm nedeni, sağlık hizmeti göstergeleri,
yatak başına düşen nüfus, yatak işgal oranı, hastanede ortalama yatış süresi, sağlık kuruluşlarının
sayısı, sağlık çalışanlarının herbirine düşen nüfus, aşıyla korunulan bulaşıcı hastalıklara karşı aşılama
hızı, aşı ile önlenebilir hastalıkların sıklığı vb gibi çok sayıda ölçüt vardır.
Öğrenme Çıktısı
254
Tıp Terimleri
Hastalık kavramını
2 tanımlayabilme ve hastalık
etkenlerini sıralayabilme
255
Sağlık, Hastalık ve Sağlık Hizmetleri Terimleri
256
Tıp Terimleri
Sağlık hizmetlerini
4 tanımlayabilme ve özelliklerini
açıklayabilme
257
Sağlık, Hastalık ve Sağlık Hizmetleri Terimleri
2 İnsan yaşamı için aşağıda söylenen cümlelerin 7 Aşağıdakilerden hangisi hastalıkların doğal
hangisi yanlıştır? seyrindeki klinik öncesi evreyi tanımlar?
A. İnsan yaşantısı hastalık ve sağlık dönemlerin- A. Hastalık belirtilerinin açığa çıktığı evreyi
den oluşur. B. Hastalık sonrası sakatlıkların ortaya çıktığı evreyi
B. İnsan yaşamı hastalık ve sağlık dönemleri açı- C. Hastalıkların erken teşhislerinin yapılabileceği
sından bir bütündür. evreyi
C. İnsan yaşamı bir bütündür. D. Hastalık uyaranları ortaya çıkıncaya kadar ge-
çen evreyi
D. Bireyin ne zaman hasta, ne zaman sağlam oldu-
E. Hastalıkların tedaviyle iyileştirildikleri evreyi
ğu belli değildir.
E. İnsan yaşamı sağlık özelliği açısından dönemle-
re ayrılamaz
8 Sağlığın ruhsal boyutu hangi yetenek ile ilgili
değildir?
A. Görme ve işitme kapasitesi
3 Aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
B. Stres ile başa çıkabilme
A. Toplumdaki bireyler hasta ve sağlamlardan oluşur. C. Rahatlama gücü
B. Sağlık ve hastalık hali durağandır. D. Çatışmalara çözüm üretebilme
C. Hastalık kişinin kendisini hasta hissetmesiyle E. Sorunları çözebilme
başlar.
D. Hastalık, yakınması olmayanlarda bulunmaz. 9 Nüfusu 1000 olan bir köyde 150 kişide ro-
E. Sağlık ve hastalık hali durağan değildir? matoit artrit hastalığı vardır. Romatoit artrit hasta-
lığının prevalans hızı ne kadardır?
4 Sağlık dengesini oluşturan etkenler aşağıdaki- A. 150 B. 1000
lerden hangisidir?
C. %10 D. %15
A. Çevre E. %7
B. Kişi
C. Kişi ve çevresi 10 Aşağıdakilerden hangisi belli bir bölgede bir
D. Kişi, çevre, etken yılda olan canlı doğumların, o bölgenin o yıl nü-
E. Hastalık etkenleri fusuna bölünüp, bin ile çarpılmasıyla hesaplanan
ölçüttür?
5 Aşağıdaki etkenlerden hangisi kişiye ilişkin bir A. Genel doğurganlık hızı
özellik değildir? B. Kaba doğum hızı
A. Kültür B. Medeni durum C. Ölü doğum hızı
C. Etnik grubu D. Meslek D. Üreme hızı
E. Cinsiyet E. Doğal artış hızı
258
Tıp Terimleri
1. E Yanıtınız yanlış ise “Sağlık” konusunu yeni- 6. C Yanıtınız yanlış ise “Sağlığı Koruma” konu-
den gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.
3. E Yanıtınız yanlış ise “Hastalık” konusunu ye- 8. A Yanıtınız yanlış ise “Sağlık” konusunu yeni-
niden gözden geçiriniz. den gözden geçiriniz.
4. D Yanıtınız yanlış ise “Sağlığı Koruma” konu- 9. D Yanıtınız yanlış ise “Sağlık Düzeyi Ölçütleri”
sunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
5. A Yanıtınız yanlış ise “Hastalık Etkenleri” ko- 10. B Yanıtınız yanlış ise “Sağlık Düzeyi Ölçütleri”
nusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
8 Anahtarı
259
Sağlık, Hastalık ve Sağlık Hizmetleri Terimleri
Araştır Yanıt
8 Anahtarı
Sağlık durumundan hastalığa kadar gidişin doğal seyrinde konakçı lehine yapaca-
ğımız müdahalelerin tümüne sağlığı koruyucu önlemler denir. Sağlığı koruyucu
önlemler, hastalığın doğal seyri sırasında uygulandığı döneme göre dört aşamada
ele alınır. 1. Temel koruma 2. Birincil koruma 3. İkincil koruma 4. Üçüncül ko-
ruma. Temel korumaya örnek olarak sigara içmeyi önleyici programlar oluşturul-
ma verilebilir. Dünya Sağlık Örgütü 2003 yılında üye ülkelerle ‘Tütün Kontrolü
Çerçeve Sözleşmesi’ni imzalayarak, üye ülkeleri sigara karşıtı sistematik ve güçlü
bir mücadele sürecinin içine katmıştır. Bu bağlamda, sigara reklamları, promos-
yonları ve sponsorluklarına yasak getirilmiş ve bunun ile ilgili yasal değişiklikler
yapılmıştır. Bir başka uygulamada ise sigara üzerindeki vergiler artırılmıştır. Bi-
Araştır 3 rincil Koruma uygulamalarına vücut bakımı, düzenli fiziksel aktivite, yeterli ve
dengeli beslenme, aile planlaması, düzenli yaşama ve uyku, streslerle başa çıkma,
zaman yönetimi v.b., bireylerin, ailelerin ve toplumun sağlık eğitim düzeyinin
yükseltilmesi, bazı hastalıklardan aşılama ile korunma örnek olarak verilebilir.
İkincil korunma, erken teşhis ve tedavi çalışmalarıdır. Meme kanseri için kendi
kendine meme muayenesi ve mamografi çekilmesi buna örnek verilebilir. Üçün-
cül koruma, hastalık ve kaza gibi durumların bir sonucu olarak meydana çıkan
özürlülük veya hastalık halinde kişileri mevcut olanaklar içerisinde fiziksel, ruhsal,
sosyal (mesleksel ve ekonomik) bakımdan en yüksek düzeye götürebilecek çaba-
ların tümüdür.
Ana- çocuk sağlığı ölçütlerinden başlıcaları; bebek ölüm hızı, neonatal (yenido-
ğan) ölüm hızı, postneonatal bebek ölüm hızı, perinatal ölüm hızı, beş yaş altı
çocuk ölüm hızı, ana ölüm hızı, kaba doğum hızı, genel doğurganlık (üreme) hızı
Bebek Ölüm Hızı = (Bir yıl içinde bir yaşını doldurmadan ölen bebek sayısı /
Aynı toplumda o yıl içindeki canlı doğum sayısı) x 1000
Neonatal Bebek Ölüm Hızı = (Bir yıl içinde 0-28 günlük iken ölen bebek sayısı
/ Aynı toplumda o yıl içindeki canlı doğum sayısı ) x 1000
Postneonatal Bebek Ölüm Hızı = (Bir yıl içinde 29-365 günlük iken ölen bebek
sayısı / Aynı toplumda o yıl içindeki canlı doğum sayısı ) x 1000
Perinatal Ölüm Hızı = [ (Bir yıl içinde ölü doğan bebek sayısı + (0–7) günlük
Araştır 5 iken ölen bebek sayısı) / Aynı toplumda o yıl içindeki toplam (canlı + ölü) doğum
sayısı ] x 1000
Beş yaş altı çocuk ölüm hızı = (Belirli bir yerde bir yıl içinde hayatının ilk beş
yılı içinde ölen çocuk sayısı / Aynı toplumda o yıl içindeki canlı doğum sayısı) x
1000
Ana Ölüm Hızı = (Bir yıl içinde gebelik, doğum ve lohusalık nedeniyle ölen anne
sayısı / Aynı toplumda o yıl içindeki toplam canlı doğum sayısı) x 100,000
Kaba Doğum Hızı = (Bir yıl içindeki toplam canlı doğum sayısı / Aynı toplumda
o yıl içindeki toplumun nüfusu) x 1000
Genel Doğurganlık Hızı = (Bir toplumda bir yıldaki toplam canlı doğum sayısı /
Aynı toplumda o yıl içindeki 15-49 yaşlardaki kadınların nüfusu) x1000
260
Tıp Terimleri
Kaynakça
Akdur, R., Çöl, M., Işık, A., İdil, A., Durmuşoğlu, Last MJ, Wallace BR (Eds). (1992). Public Health &
M., Tunçbilek, A. (1998). Halk Sağlığı (1.baskı), Preventive Medicine (13th Edition). Prentice-Hall:
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi., Antıp AŞ Yay., London.
Ankara.
Metintaş S, Aile ve sağlık, içinde: Akyürek F (ed).
Aksakoğlu, G., Ellidokuz, H. (1996). Bulaşıcı (2007). Aile Sağlığı (2.baskı), Açıköğretim
Hastalıklarla Savaş İlkeleri (2.baskı), Açılım Fakültesi Yayınları, Eskişehir.
yayıncılık, İzmir
Metintaş S, Toplumda sık görülen hastalıkların
Dirican, R., Bilgel, N. (1993). Halk Sağlığı (Toplum önlenmesi, içinde: Akyürek F (ed). (2007). Aile
Hekimliği) (2.baskı), Uludağ. Üniversitesi Sağlığı (2.baskı), Açıköğretim Fakültesi Yayınları,
Basımevi, Bursa. Eskişehir.
Güler, Ç., Akın, L. (ed) (2012). Halk Sağlığı Temel Payne, W.A., Hahn, D.B. (1998). Understanding Your
Bilgiler (2.baskı), Hacettepe Üniversitesi yayınları, Health (5th Edition), WCB McGraw-Hill Press,
Ankara. London.
Hayran, O., Sur, H.(1998). Sağlık Hizmetleri El Tezcan, S. (1992). Epidemiyoloji: Tıbbi Araştırmaların
kitabı, Yüce Yayım, İstanbul. Yöntem Bilimi (1.baskı). Hacettepe Halk Sağlığı
Vakfı Yayını. Ankara.
Hobson, W. (1997). Theory and Practice of Public
Health (5th Edition), Oxford U. Press,London. Velicangil, S. (1980). Koruyucu ve Sosyal Tıp (2.baskı),
Formül Matbaası, İstanbul.
internet kaynakları
Milli Eğitim Bakanlığı, http://www.megep.meb.gov.tr/dokumanlar/sağlık hizmetleri sekreterliği alanı çerçeve
öğretim programı.pdf., Erişim 2016.
261