Professional Documents
Culture Documents
İbn Arabi - İlahi Aşk-2
İbn Arabi - İlahi Aşk-2
•20 *
Sevginin Temelleri
•2 1 *
İlâhi Aşk
•2 2 *
Sevginin Temelleri
•23*
İlâhi Aşk
Allah seni üsıün kılsın! Bil ki, sevgi -(h u b b ).ilâ h î bir makamdır. Al
lah kendini onunla vasfetti. Kendini Vedûd22 diye adlandırdı. Hz. Pey-
gam ber’in hadislerinde de Allah, Mu/ıikb-Seven, diye nitelendirildi. Al
lah Tevrat’ta M usa’ya sevgiyle şöyle vahyetti: “Ey Ademoğlu, sana verdiğim
h ak la Ben seni seviyorum . Öyleyse, senin üzerindeki h a k k ım la d a sen Ben'i
sev .
Kur’an’da ve Sü nn et’de hem Allah hakkında hem de yaratıklar hak
kında ki sevgi (m uhabbet) zikredilm ektedir. Allah, Kur’an’da, sevenle
rin durum larını sıfatlarıyla bildirm iştir. Kendisinin sevmediği sıfatları
da zikretmiştir. Sevmediği sıfatların kim lere ait olduğunu da belirtm iş
tir. Yüce Allah K u r’an’da Peygam berim ize, şu ayeti bize söylem esini
em red erek, şöyle b u yu rm u ştu r: “De ki: Eğer Allah'ı sev iy orsan ız ban a
uyıın, ki Allah d a siz i sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah bağışlayan ve
esirgeyendir." (K u ra n , 3/31). Gene buyurm uştur ki: "Ey inananlar, sizden
kim dininden dönerse, (bitsin ki) Allah y akın d a öyle bir toplum getirecek ki, O
onları sever, on lar da O'nu severler..." (Kur’a n ,.5/54). Allah sevdiği kim se
ler hakkında da şöyle buyurm aktadır: “Allah tövbe edenleri sever; temizle-
neııleri sever.” (K ur’an, 2/222; 9/108). “Hiç kuşkusuz Allah kendisine tevek-
kül edenleri sever." (K u r’an, 3/159). “A llah sabredenleri sever." (K u r’an,
3/146). “Allah şükredenleri sever, Allah tasadduk edenleri sever, Allah mııhsin-
leri,yani iyilik ve güzellik yapanları sever." (K ur’an, 2/195). “Allah K endiyo-
lunda, kurşunla kaynatılm ış sağlam binalar gibi sa f bağlayarak çaıpışanlart se
ver." (K u r’an, 61/4).
Allah beğenm ediği bazı sıfatlarından dolayı bir toplum u sevmeyi
bırakırsa, bununla, o toplum un değişm esini, ancak ve de zorunlu ola
rak karşıtıyla devam etm esini ister. Bu konuyla ilgili olarak şöyle bu-
yurm uşıur: “Allah bozguncuları, fesatçıları sevmez." (K ur’an, 5/64; 28/77)
Allah bozgunculuğu sevmez. Bozgunculuğun karşıtı iyilik, sulh ve ba
rıştır. Bozgunculuğu bırakm ak dem ek, bizzat sûllıa ulaşm ak demektir.
Allah bu konuda şöyle buyurm aktadır: “Hiç kuşkusuz Allah gururlanıp şı-
m aranları sevm ez■" (K u r’an, 28/76), “Çünkü Allah kendini beğenip övünen
•24*
Sevginin Temelleri
kim seyi sevm ez." (K u r’an, 31/18), “A llah zulmedenleri, zalim leri sevmez."
(K ur'an, 42/40), “Allah müsrifleri, israf edenleri sevmez." (K u r’an, 6/41),
“Allah kâfirleri sevmez." (K ur’an, 30/45), “Allah, kötü sözün açıkça söylen
mesini sev m ez" (K ur’an, 4/148), “Allah haksız yere saldıranları sevmez."
(K u r’an, 2/190).
Sonra Allah, bazısını süslü ve güzel göstererek, bazısına da m utlak
değerler vererek, bize eşyayı sevdirdi. Bize büyük ilgi gösteren Allah Te-
alâ şöyle buyuruyor: F akat Alalı size imanı sevdirdi ve onu sizin kalbleri-
nizde süsledi ve size küfrü, fışkı ve isyanı çirişin gösterdi." (K ur’an, 49/7). Ay
nı anlam da gene şöyle buyuruyor: “Kadınlardan, oğullardan, kaııtarlarca
yığılm ış altın ve gümüşten, otlağa salınmış atlardan, davarlardan ve ekinlerden
gelen zevklere aşırt düşkünlük insanlara süslü, cazip ve güzel gösterildi. Bunlar
sa d ece dünya hayatının geçimidir. Asıl varılacak yer, A llah’ın yanındadır."
(K u r’an, 3/14). Karı koca hakkında da şöyle buyuruyor: “O’nun ayetle
rinden biri de, kendileriyle kaynaşm anız için, size kendi nefislerinizden eşler
yaratm ası ve aran ıza sevgi ve m erham et koymasıdır." (Kur’an, 30/21). Allah
bize, A llah’ın düşm anlarına sevgi beslem em izi yasak etmiştir. Söyle de
m iştir bu konuda: “Ey inananlar! Benim d e düşmanım sizin de düşmanınız
olan kim seleri dost edinmeyin. Onlar, size gelen g erçeğ i in k â r ettik leri,
Rabb'iııiz A llah’a inandığınızdan dolayı Resul’ü ve sizi, yurdunuzdan sürüp çı
kardıkları halde, siz onlara sevgi besliyorsunuz" (K ur’an, 60/1).
Kur’an ’da sevgi daha pek ço k yerde geçm ektedir. Ayrıca, sevgi Pey
gam berim izin sözlerinde de çokça geçm ekledir. Kudsî bir hadiste şöyle
buyurulm aktadır: “Ben bir gizli hâzineydim, bilinmiyordum. Bilinmeyi sev
dim, istedim ve yaratıkları yarattım . O nlara kendim i bildirdim. O n lard a Beni
tanıdılar". Bu dem ektir ki, Allah bizi bizim için değil, sadece Kendi için
yaratm ıştır. Bu nedenle, cezayı am ellerle yan yana koydu, onu am ellere
bağladı. Am ellerim iz kendim iz içindir, O ’nun için değil, ibadetim iz ise
O ’nun içindir, kendim iz için değil. D olayısıyla ibadet am elin aynısı de
ğildir. Yaratıklardaki zahiri am eller O ’nun yaratmasıdır, çünkü o ameli
yapan O ’dur. O am ellerin güzelliği, o am eller kul tarafından yapılmış
o lm asına rağm en, edeben ve nezaketen O ’na mal edilir. Her şey Al
lah’tandır, çü nkü Allah şöyle buyurm aktadır: “N efse ve onu şekillendirene,
on a kötülüğü ve iyiliği ilham edene and olsun." (Kur’an, 91/7-8), " Oysa sizi
d e yaptıklarınızı da Allah yaratmıştır." (K ur’an, 37/96). Ve gene şöyle bu
yurm aktadır: “Rjabbiniz Allah, işte böyledir. O’ndan b aşk a Tanrı yoktur. O
•25*
İlâhi Aşk
•26*
S E V G İN İN B E L İR T İL E R İ
•27*
İlâhi Aşk
Bu durum, Allah’ın Âdem oğuilarm dan, “Ben sizin Rabbiniz değil mi-
_yim?” diye sorarak, onlardan aldığı “Evet, buna şahidiz!" m isakına, antlaş
masına benzemektedir. (K ur’an, 7/172). Hiç kimse, O’nu o zaman inkâr
etmemişti. Bu nedenle her insanın fıtratında, kendisine dayanacağı bir
Varlığa, bir Varediciye ihtiyacı vardır ki o da Allah’tır; kim ileri O ’nu tanı-
masa da, bilmese de, hakikat budur. Bunun için Allah şöyle buyuruyor:
“Ey insanlar, siz Allah’a muhtaçsınız; Allah ise, O zengindir, O hainde lâyıktır."
(Kur’an, 35/15). Böylece Allah, sîzdeki bu muhtaçlığın, başkasına değil
de sadece Kendisine olduğunu bildirmektedir, fakat siz onu bilem iyorsu
nuz. Oysa biz Hakk'ı bununla bildik. Bu makâma bizzat ulaştığımız ve o
duyguyu bizzat yaşadığımız için, bu dizeleri söylüyoruz:
G ene bu konuda bizim tattığım ız bir zevk vardır. Biz sadece tattığı
mız aşkı anlatıyoruz:
Şam’a ilk kez girdiğimde24, bizim için bu anlam da bir zevk, bir tad
hasıl olm uştu. Uzun sûren ilahı bir hal esnasında, hayalimde som ut bir
biçim kazanan, m eçhul ve uzunca süren bir cazibe hissettim . O hal ve o
lisan üzere hitab ederek, aşağıdaki dizeleri söyledim:
•29*
İlâhi Aşk
O tapınağın iki ehli var: Biri Tanrı, biri benim özüm, hem iyilik hem ö z
veri için
O’nun ilki bir harftir yedili
Ki aşa r fa sıl harflerinden öteki altı harfi25
•30*
Sevginin Belirtileri
Bil ki, insan sevgilisinden duyduğu sözün dışındaki sözlere sağır ol
duğu, sevgilisinin yüzünden başka gördüğü her türlü manzaraya karşı
kör olduğu, sevgilisinin konuşm asının ve sevgilisinin sevdiği konuşm a
ların dışındaki konuşm alara ilgisiz kaldığı zam an, ancak aşk o insana
hakim olur. O zaman kalbinin üzerine bir m ühür koyar ve oraya sevgi
lisinin sevgisinden başka h içbir şeyi sokm az. Hayal hâzinesinin üzerine
bir kilit vurur, bir sürgü sürer, böylece hayalinde sevgilisinin suretin
den başkasını hayal etm ez, hayalini meşgul edecek bir başka görüntü
nün öne çıkm asına ya da b ir başka surelin oraya sokulm asına izin ver
mez. T ıpkı şairin şu sözünde olduğu gibi:
O nunla duyar ve onun için duyar. O nunla görür ve onun için gö
rür. O nunla konuşur ve onun için konuşur. Bizzat ben hayal gücüyle
öyle etkilendim ki, aşkım , tıpkı Cebrail’in, Allah Resulü’ne — selat ve se
lâm üzerine olsun— som ut olarak gözükm esi gibi, sevgilim in suretini
gözlerim in önüne hissedilir biçim de getiriyordu ve ben ona bakmamaz-
lık edem iyordum . O benim le konuşuyordu, ben de ona kulak verip
.dinliyordum ve ne söylediğini anlıyordum. G ünlerce en ufak bir şey yi-
yem edim . Her ne zaman sofra önüm e gelse, sevgilim sofranın ucuna
geliyor, bana bakıyor ve bizzat kulaklarım la duyduğum sözler söylü
yordu bana. “B eni seyrederken yeınek mi y iy eceksin ?” diyordu bana.
Bunun üzerine ben de yem ek yem ekten vaz geçiyordum ama açlık da
duym uyordum . O na öylesine sırılsık lam âşık olm uştum ki sonunda
ona baka baka şişm anladım . Bakışlarım ona çakılm ıştı ve o benim için
gıda ve besin kaynağı olm uştu. Dostlarım ve ailem , hiçbir şey yemedi
ğim halde böyle şişm anlayışıtna şaşırıyorlardı, çü nkü günlerce, ne olur
sa olsun hiçbir şey tatmadan, yem eden, içm eden o şekilde kalmıştım.
Açlık hissetm iyordum . Susuzluk da duymuyordum. İster oturayım , is
ter ayakta durayım, ister hareket edeyim, ister hareketsiz durayım göz
lerim in önünde hep O durmaktaydı.
Aslında insanın sevgilisi Hakk Teâlâ olursa, ya da bir insan, bir ka
dın ya da bir çocuk olursa bil ki ancak o zaman sevgi, âşığı sevgi deni
zinde boğar. Bu saydıklarım ın dışındakilerin sevgileri, insanı sevgi der
yasında bogamaz.
•31*
İlâhi Aşk
♦33*
İlâhi Aşk
•34-
Sevginin Belirtileri
•35»
İlâhi Aşk
*36*
Sevginin Belirtileri
•37»
İlâhi Aşk
•38*
İLÂ H İ SEV G İ
lâhi sevgide A llah, bizi, h em bizim için hem Kendisi için sever.
» 'T a n r ın ın , Kendi için bize duyduğu sevgi şu kud si h ad iste ifade
ed ilm ekted ir: “Ben bir gizli hâzineydim ; bilinm ek istedim ve mahluhatı y a
rattım. S onra on lara Kendim i tanıttım; on la r da Beni tanıdılar”. D em ek ki,
Allah bizi, O ’nu tanıyalım diye, Kendisi için yaratm ıştır. Şu ayet bunu
ço k iyi belirtm ekted ir: "Ben cinleri ve insanları an ca k B an a ibadet etsinler
d iy ey a ra ttım .” (K u ra n , 51/56). N eticede, Allah bizi sadece Kendi için
yaratm ıştır.
Allah’ın bizim için bize duyduğu sevgiye gelince, bizim yaratılış ga
yemize ve tabiatım ızın özüne uygun düşm eyen işlerden kurtuluşum u
zu sağlayacak ve bizi m utlu edecek am elleri bize tanıtm akla, bu sevgi,
ifadesini bulm aktadır34.
Sübhan olan Tanrı yaratıkları Kendini teşbih etsinler diye yaratm ış
tır. Yaratıklara, O ’nu teşbih etm elerini, O ’na hamd ve sena etm elerini ve
O’na secde etm elerini söylem iştir. A ncak bu şekilde O ’nu tanıyabiliyo
ruz. Bu konuda şöyle buyurm aktadır: “Yedi gök, yeryüzü ve bunların içinde
bulunanlar, O’nu teşbih ederler. O'nu övgüyle teşbih etmeyen hiçbir şey yoktur,
fa k a t siz onların teşbihlerini anlam azsınız...” (K u r’an, 17/44). Yani O nasıl
sa o hal üzere ve O’ndan olan şeyle, O’na ham d ve sena ile O’nu teşbih
•39*