Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 41

TARİH VE ZAMAN ---------------------------------------- I.

ÜNİTE-
I. ÜNİTE
TARİHVEZAMAN

TARİHVE TARİHİN KONUSU NOT: Deprem, sel, çığ gibi doğa olaylarının oluş nedeni
tarihin konusu içerisinde yer almaz. Ancak bu olaylar
Tarih Nedir? sonucunda meydana gelen göçler, savaşlar, istilalar gibi
Geçmişte yaşamış insan topluluklarının gelişmeler tarihin konusunu oluştururlar.
faaliyetlerini yer ve zaman göstererek, sebep- TARİH VE DİĞER BİLİMLER
sonuç ilişkisi içinde belgelere dayalı olarak, nesnel
biçimde inceleyip açıklayan bir bilim dalıdır.
Tarih ile Diğer Bilimler Arasındaki Farklılıklar
Geçmişte Nelerdir?
yaşayan
insanların Günümüzde birçok bilim dalı vardır ve her
yaşayışlarını, bilim dalı kendi ilgi alanı olan konularda bilimsel
birbiriyle •Tarihin konusudur araştırmalar ve incelemeler yapmaktadır. Ayrıca
ilişkilerini, her bilim dalının kendi çalışmalarında kullanmış
kültür ve olduğu yöntemler, teknikler ve ilkeler vardır. Bu
uygarlıklarını... yöntem ve teknikler bazı bilim dallarının ortak
özelliği iken bazı bilim dallarında ise kendine
özgü yöntem ve teknikler kullanılmaktadır. Bu
Yer ve zaman
göstererek nedenle de bilim dalları bazı özellikleri ile
neden-sonuç birbirinden ayrılmaktadır.
ilişkisi içerisinde • Tarihin Bizler işte bu sebeple sizlere tarihin diğer
belgelere nitelikleridir bilimlerden farkı hakkında bilgiler sunacağız.
dayanarak
objektif bir  Tarih biliminin inceleme alanı olan tarihi
şekilde olaylar hiçbir şekilde deney ve gözleme
inceleyen... başvurulamaz. Çünkü tarihi olaylar yaşanmış
ve geçmiştir tekrarı olmaz. Tarih bilimi bu
NOT: Tanımdan da anlaşılacağı gibi toplumların
özelliği ile temelde diğer bilimlerden
kaderinde önemli rol oynayan; savaş, göç, ekonomik
faaliyet… gibi unsurlar tarihin konusunu oluşturur.
ayrılmaktadır.
 Tarih biliminin diğer bilimlerden bir farkı da
tarihte genellemelerin yapılamamasıdır.
Çünkü tarih deney yöntemini kullanamaz.
Tarihte benzer türdeki farklı olayların aynı

1
TARİH VE ZAMAN ---------------------------------------- I.ÜNİTE-
sebeplerden kaynaklandığı ya da aynı
sonuçları doğurduğu yönünde bir şey Birinci Elden Kaynak/Ana Kaynak
söylenemez (Her neden her zaman aynı • İçerdiği tarihi olayın yaşandığı döneme aittir.
sonucu vermez). bu kaynaklar anlatılan olaya doğrudan tanık
olan veya tanık olanları dinleyen kişiler
 Tarih, yönteminin yanı sıra incelediği
tarafından oluşturulmuştur.
konuların niteliği ve niceliği bakımından da
• Örneğin; Anılar, yıllıklar, seyahatnameler,
diğer bilimlerden ayrılır. Mesela matematik fernanlar...
zamanı ve mekânı belli olmayan sayılarla
ilgilenir. Ancak tarih zamanı belli olan, İkinci Elden Kaynak
yaşanmış olaylarla ilgilenir.
• Birinci elden kaynaklara dayanılarak
 Tarih diğer bilim dallarına göre inceleme alanı
hazırlanan kaynaklardır.
daha geniştir. Örneğin; fizik, kimya, biyoloji
• Örneğin; kitaplar makaleler...
gibi bilimler birbiriyle bağlantılı ve
tekrarlanabilen olaylarla ilgilenir. Ancak tarih
ise aralarında herhangi bir sistematik ilişki Kaynaklar türlerine sınıflandırılmıştır. Bunlar;
bulunmayan, her biri kendine özgü, biricik
Sözlü Yazılı Görsel ve Tarihi
olaylarla ilgilenir.
Kaynak Kaynak İşitsel Kalıntılar
 Tarihçi, deney ve gözlem yapma imkanına Kaynak
sahip olmadığı için geçmişi incelerken kaynak
olarak adlandırılan tarihi belgelerden Destanlar Kitabeler Resimler Binalar
yararlanır.
Hikayeler Şecereler Minyatürler Silahlar
Tarih Biliminin Yöntemi
Efsaneler Hatıralar Fotoğraflar Giysiler
1. Kaynak Arama/Belge Bulma/Tarama
Mitoslar Fermanlar Heykeller Ev eşyaları

Şiirler Antlaşmalar Filmler Üretim


araçları

2. Tasnif Etme/Sınıflandırma

Elde edilen veriler; zamana, yaşanılan


coğrafyaya (mekâna) ve konuya göre sınıflandırılır.

Zamana Göre Sınıflandırma


• Çağ, devir yada dönem şeklinde kronolojik
sıralamanın dikkate alındığı sınıflandırma
şeklidir.
• Örneğin; yani Çağ Tarihi, Lale Devri, Emeviler
Dönemi, XIX. yüzyıl...
Geçmişte yaşanan olaylar hakkında bilgi Mekana Göre Sınıflandırma
veren her türlü malzemeye “belge” denir.
• Yaşanılan coğrafya toplumların tüm
Kaynaklar Birinci Elden ve İkinci Elden Kaynak
faaliyetlerini doğrdudan etkiler. bölgenin
olarak 2’ye ayrılır adının yer aldığı sınıflandırma şeklidir.
• Örneğin; Avrupa Tarihi, Orta Asya Tarihi,
Mesopotamya Tarihi

2
TARİH VE ZAMAN ---------------------------------------- I.ÜNİTE-

Konuya Göre Sınıflandırma • Eserin yazarı, basım


Dış Eleştiri tarihi ve maatbaası
• Toplumların veya devletlerin ekonomik, (Tenkit) incelenir.
sosyal, siyasal ve kültürel faaliyetleri dikkate
alınır.
• Örneğin; ekonomi Tarihi, İslam Tarihi, Fransız • Eserin içeriğinin
İhtilali.... incelenmesidir.
İç Eleştiri
Belgedeki bilgilerin
3. Tahlil Etme/Çözümleme/Analiz (Tenkit) doğruluğu kontrol
edilir.
Belgelerin değerlendirilmesinin yapıldığı;
bilgilerin güvenirliğinin ve objektifliğinin
(nesnelliğinin) dikkate alındığı bölümdür. 5. Terkip Etme/Birleştirme/Sentez

Toplanan verilerin birleştirilerek sonuca


ulaşılması aşamasıdır. Bu aşamada olaylar değişik
açılardan incelenerek sonuca ulaşılır.

VAKA (OLAY) VE VAKIA’YI (OLGU)


AYIRIYORUM

4. Tenkit Etme/Eleştirme

 Tarih biliminin araştırma konusu içerisine


giren iki önemli unsurdan birincisi vaka (olay),
diğeri ise vakıadır (olgu).
 Vaka (Olay); tarihte insanlığı etkileyen siyasi,
sosyal, kültürel, ekonomik dinî gibi konularda
kısa sürede meydana gelen gelişmelerdir.
Vakalar; kendine has özelliklere sahiptir,
somut bilgiler içerir, yer ve zaman bildirir.
Çözümleme işleminin ardından Vakaların başlangıç ve bitiş süreleri de
kaynakların ve belgelerdeki bilgilerin eleştiri bellidir.
süzgecinden geçirildiği bölümdür.  Vakıa (Olgu); ise tarihte insanlığı etkileyen
olayların ortaya çıkardığı sonuçlara göre uzun
sürede meydana gelen değişimlerdir. Vakıalar;
geneldir, süreklilik gösterir, soyuttur.
Vakıalarda belirli bir yer ve zaman söz konusu
değildir.

3
TARİH VE ZAMAN ---------------------------------------- I.ÜNİTE-
 OLAY’ı bir fotoğraf gibi kabul edersek OLGU’yu Tarihe Yardımcı Bilim Dalları
da sürekli devam eden bir dizi film gibi
düşünebiliriz. Tarih her ne kadar beşerî ve sosyal bir
bilim olsa da insanı tek bir yönü ile ele
Vaka (Olay) ve Vakıa (Olgu) Arasındaki
almadığından diğer beşerî ve sosyal bilimlerden
Farklar ayrılır. Tarihçi için geçmişteki insanların ekonomik,
VAKA (OLAY) VAKIA (OLGU) siyasi, kültürel, dini, askeri ve sosyal faaliyetleri
önem taşır. Tarihin insanı tüm yönü ile ele alması
Kısa sürelidir. Uzun sürelidir. farklı bilim dallarından yararlanmasını zorunlu
kılar. Tarihin yararlandığı bilim dallarını şimdi
Özeldir- Özgündür. Geneldir. sıralayalım:

Yer ve zaman bellidir. Yer ve zaman söz belirli


Coğrafya
değildir.  Yer ve iklim bilimi olan coğrafya, yerleşim
merkezlerinin oluşmasında; göç savaş ve
Başlangıç ve bitiş Başlangıç ve bitiş belli istilaların yaşanmasında doğrudan rol oynar.
bellidir. değildir.  Tarım, hayvancılık, denizcilik ve ticaret gibi
ekonomik faaliyetlerin meydana gelmesinde
Süreklilik göstermez. Süreklilik gösterir. etkilidir.
Kesinleşmiştir. Devam eden
durumlardır. Kronoloji
 Zaman ve takvim bilimidir.
Somut bilgiler içerir. Soyut bilgiler içerir.  Tarihi olayların doğru ve tarafsız
açıklanmasında zamanın belli olmasının
Tekrarlanamaz. Tekrarlanabilir. önemli olmasından dolayı tarih için
vazgeçilmezdir.
OLAY OLGU
Antropoloji
Malazgirt Savaşı Türkiye’nin
Çağdaşlaşması

Hicret İstanbul’un Türk-İslam


şehri haline gelmesi

Amerika'nın keşfi Milliyetçilik akımının


İmparatorlukları yıkıp
Ulus devletlerin
kurulması
 Irkları (soyları) inceler.
Fransız İhtilali İslamiyet’in Yayılması  İnsan ırklarının kökenlerini, özelliklerini ve
yeryüzüne dağılışlarını inceleyerek
İstanbul’un Fethi Anadolu'nun
aralarındaki kültürel gelişim farklılıklarını
Türkleşmesi
açıklamaya çalışır.
Kurutuluş Savaşı Sömürgeciliğin
başlaması

4
TARİH VE ZAMAN ---------------------------------------- I.ÜNİTE-
Etnografya Filoloji
 Dil bilimidir.
 Kelimelerin sözcük anlamları yanında,
incelenen dönemdeki anlamlarını da dikkate
alır.
 Dillerin zaman içinde geçirdiği değişimi, diller
arasındaki akrabalık bağlarını ve etkileşimleri
ortaya çıkarmaya çalışır.
NOT: Paleografya toplumların eski kullandıkları yazıları
inceler. Filoloji ise dillerin yapısını inceler.

Epigrafi

 Toplumların yaşayışlarını, hayat tarzlarını, örf


ve adetleri ile geleneklerini inceleyen kültür
bilimidir.
Arkeoloji
 Kazı bilimidir.
 Toprak ve su altındaki kalıntıların
bulunmasında etkilidir.
NOT: tarih öncesi (yazı bulunmadan önce) devirlerin
aydınlatılmasında tarihe en çok yardımcı olan bilim  Anıt ve kitabeleri inceler.
dalıdır.  Tarihi yapılar, anıtlar ve mezar taşları
üzerindeki yazıları inceler.
Paleografya
NOT: epigrafinin tarihe yardımcı olabilmesi için
Paleografya ve filoloji bilimlerinden yardım alması
gerekir.

Nümizmatik (Meskukat)

 Eski yazıları ve alfabeleri inceleyen bilim


dalıdır.
 Sümerlerin çivi yazısını bulmasıyla başlar.
NOT: Tarih araştırmalarında incelenen uygarlığın dilini
bilmenin yanında, o dile ait yazıları da okuyup, tercüme
etmek gerekir.  Eski paraları inceleyen bilim dalıdır.
Örneğin; Osmanlı tarihini araştıran bir tarihçi Arapça ve  Lidyalılar ile başlar.
Latince dillerini öğrenmek zorundadır.

5
TARİH VE ZAMAN ---------------------------------------- I.ÜNİTE-
Diplomasi Sicilografi

 Siyasi belgeleri inceler.


 Bu belgeleri incelerken belgenin içeriğine,  Mühür bilimidir.
şekline ve cinsine dikkat eder.  Bu sayede hükümdarların hangi dönemde
yaşadığı saptanarak kronoloji çıkarılabilir.
NOT: Diplomasi bilimi, tarihin en eski yazılı antlaşması
olan Kadeş Antlaşması (MÖ. 1280) ile başlar NEDENTARİHÖĞRENİYORUZ?
Heraldik Tarih öğrenmenin amaç ve yararları
şunlardır:
 Bireyin günümüzde olan olaylar hakkında
gerçekçi ve akılcı planlar yapabilmesi için
geçmişte yaşanan olayların farkındalığına
vararak tarih bilincine sahip olmasını sağlar.
 Toplumsal birlik ve beraberliğin artmasını
sağlar.
 Ortak hafızanın güçlenmesi sayesinde millet
olma bilincini geliştirir.
 Bireyin yaşadığı çevrede meydana gelen
olaylara duyarlı olmasını sağlar.
 Bireyin sosyalleşmesine yardımcı olur.
 Bireyin araştırma ve farklı kaynaklardan
yararlanma becerisini arttırarak çok yönlü
düşünebilmesine katkı sağlar.
 Geçmişteki insanların değer yargılarını,
 Devletlerin tarih boyunca kullandığı armaları dünyaya bakış açılarını empati kurarak
inceler anlayabilmeyi sağlar.

Kimya
 Karbon 14 (C 14) adı verilen bir metotla tarihi TARİHE NEREDEN BAKILMALI
olayların günümüzden kaç yıl önce
gerçekleştiğini saptamaya çalışır. Tarihi Olaylara Bakış Açısı Nasıl Olmalıdır?
Tarihçiler, olayları tarafsız bir şekilde
aktarabilmek şu hususlara dikkat etmelidir.
1. Olaylar, olayın yaşandığı dönemin koşulları ve
değer yargılarıyla ele alınmalıdır. Uzun yıllar
önce yaşanmış bir olayın, bugünün bakış açısı
ve değer yargılarıyla ele alınması doğru
değildir

6
TARİH VE ZAMAN ---------------------------------------- I.ÜNİTE-
Örneğin; Roma İmparatorluğu’nda MÖ. 452’de sınıfsal  İnsan tarihin en eski devirlerinden itibaren
çatışmanın bir sonucu olarak 12 Levha Kanunları anlaşılması ve anlatılması zor olan zamanı
oluşturulmuştur. Bu kanunlar, günümüz toplumları görünür hale getirmeye çalışmıştır.
tarafından kabul edilmeyen hükümler içerir.  Bu amaçla zamanı gün, ay ve yıl adını verdiği
2. Olayların sonuçlarının iyi analiz edilebilmesi bölümlere ayırarak çeşitli takvim sistemlerini
için, olayın üzerinden belli bir süre geçmesi oluşturmuştur.
beklenmelidir.  Takvim, İnsanın geçmiş ve gelecek zamanı
3. Farklı kaynaklardan yararlanılmalı ve elde kavrayabilmesi, hayatı planlı bir şekilde
edilen bütün belgeler değerlendirilmelidir. sürdürebilmesi ihtiyacından ortaya çıkmıştır.
 Gece-gündüz ve kış-yaz gibi dönemlerde
4. Olayın meydana gediği yer ve zaman mutlaka yaşanan etkili ve sert değişiklikler yüzünden
belirtilmelidir. can ve mal güvenliği tehlikeye giren insanlar
5. Olaylar arasında neden-sonuç ilişkisi mutlaka zaman kavramının bilincine varmıştır.
kurulmalıdır. Örneğin; Nil nehrinin taşmasıyla tarlaları su
6. Tarihi olaylar ile ilgili yasa-kural konulamaz, altında kalarak kıtlık tehlikesi yaşayan
genelleme yapılamaz. Mısırlıların güneş yılını hesaplaması.
7. Konular tarafsız-nesnel bir şekilde incelenmeli  Sümerler, Babiller, Mısırlılar, Yunanlar,
ve aktarılmalıdır. İbraniler, Romalılar, Aztekler, Mayalar,
Çinliler, Hintler, Tibetliler, Türkler ve Araplar
ZAMAN VE İNSAN gibi çok çeşitli millet ve topluluklar değişik
takvimler meydana getirmiştir.
Zaman Nedir?  Tarihte bilinen ilk takvim sistemlerini
günümüzden yaklaşık 6 bin yıl önce Sümerler
 Yaşanılan hayatın, yapılan hareketin ve Mısırlılar oluşturdular.
ölçüsüdür. Hayatın içinde geçen süredir. Bir
Bütün takvimler Ay ve Güneş’in izlenmesi
işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya
ile oluşmuştur. Toplumların bazıları Dünya’nın
geçmekte olduğu süreye zaman denir.
güneşin etrafındaki 1 tam dönüşünü 1 yıl olarak
 İlk insanlar başlangıçta kendilerini doğanın bir
kabul ederken; bazıları ise Ay’ın Dünya’nın
parçası olarak gömüş ve fiziki varlıklarını
etrafındaki 12 tam dönüşünü 1 yıl kabul
sürdürmeye öncelik vermişlerdir. Bu nedenle
etmişlerdir.
de anı yaşamaya önem vermişlerdir.
 Eski Çin, Mısır, Hint Mezopotamya gibi Güneş Yılı Esaslı Takvim (Şemsi Takvim)
özellikle Yunan medeniyetlerinde zaman here
 Mısırlılar tarafından bulunmuştur.
yıl başlayıp biten kendini sürekli yenileyen bir
 Takvimin oluşumunda Mısırlıların tarlalarını
varlık olarak algılamışlardır. Bu anlayışa göre
koruma ihtiyacı etkili olmuştur. Nil Nehri’nin
zaman her yıl tükenir ve yeni yıl başladığında
taşması sonucu tarlaları sular altında kalan
zaman yeniden başlar.
Mısırlılar, ürünlerini korumak amacıyla tedbir
 Tek tanrılı dinlerin ortaya çıkışı ile zaman
alma ihtiyacı duydular. Böylece yılı 3 mevsime
anlayışında değişiklikler olmuştur. Bu dinler
(Taşkın, Ekin ve Hasat Mevsimleri) böldüler.
zamanı başı ve sonu belli olan, her geçen
 Mısır takviminde her yıl 30 günden oluşan 12
saniye tükenen ve sınırlı bir varlık olarak kabul
aya bölündü.
etmiştir. Yine bu dinlere göre her an biriciktir,
benzersizdir ve kesinlikle tekrar etmez. Düz bir NOT: Mısırlıların takvim yapması Astronomi biliminin
çizgi üzerinde birbirini izler. geliştiğini gösterir.

 Güneş Yılı esaslı takvim, Roma İmparatoru Jül


Zamanın Taksimi: Takvim Sezar’ın emriyle düzenlendi ve geliştirildi.
Buna “Jülyen Takvimi” adı verildi.
 Ay’ın ya da Güneş’in hareketleri dikkate
 Papa XIII. Gregor tarafından başlangıcı milat
alınarak zamanın; gün, ay, yıl gibi periyodik
kabul edildi. Böylece bu takvime “Gregoryen
dönemlere bölünmesi ve bu bölümlerin bir
Takvimi” de denilmeye başlandı.
düzen içerisinde sıralanmasına yönelik
sisteme “takvim” denir.

7
TARİH VE ZAMAN ---------------------------------------- I.ÜNİTE-
Ay Yılın Esaslı Takvim (Kameri Takvim) 4 ise tavşan yılı,
5 ise ejder yılı,
 Ay’ın Dünya’nın etrafını 12 kez dönmesi 6 ise yılan yılı,
hesaplanarak oluşturulmuştur. 7 ise at yılı,
 1 yıl 354 gün, 8 saat, 48 dakikadır. 8 ise koyun yılı,
 Güneş yılı esaslı takvimle arasında 11 gün fark 9 ise maymun yılı,
vardır. 10 ise tavuk yılı,
 İlk kez Sümerler tarafından kullanılmıştır. 11 ise köpek yılı,
 İslamiyet’in kabulünün ardından Hz. Ömer 0 ise, domuz yılı
Döneminde Hicri Takvim olarak kullanılmıştır. Hicri Takvim
Bu takvimin başlangıcı 622 yılında Hz.
Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göçü
(hicreti)kabul edilmiştir.

Türklerin tarih Boyunca Kullandıkları


Takvimler

On İki Hayvanlı Türk Takvimi

 Türkler tarafından kullanılan ilk takvimdir.


 Güneş yılı esas alınarak hazırlanmıştır.  Ay yılı esaslıdır
 Her yıl bir hayvan ismi ile adlandırılır.  Hicret (622) başlangıç olarak kabul edilmiştir.
 Aylar ise sıralı sayılarla ifade edilir.  Hz. Ömer Dönemi’nde oluşturuldu.
 Bu takvimde bulunan hayvan adları şu  1 Ocak 1926 yılına kadar kullanıldı.
şekildedir:  Ülkemizde şu an hala dini günler Hicri Takvime
göre hesaplanmaktadır.
Celali (Meliki) Takvim
 Büyük Selçuklu Sultanı Celaleddin Melikşah
Dönemi’nde oluşturuldu.
 Güneş yılı esaslıdır.
 Ömer Hayyam başkanlığında bir heyet
tarafından oluşturuldu.
 Takvimin başlangıcı 1079, yıl başı ise 21 Mart
olarak ayarlandı.
 Bu takvimi en son kullanan devlet
Babürlüler’dir.

Sıçan-sığır-pars-tavşan-ejder-yılan-at-koyun-
maymun-tavuk-köpek-domuz

NOT: Miladi bir yılın Türk takviminde karşılığını bulmak


istiyorsanız, miladi yıla dokuz ekleyin, bulduğunuz Rumi Takvim
sayıyı on ikiye bölün. Bölme işleminin kalanı çevirmek
istediğiniz miladi yılın karşılığıdır.  Osmanlı Devleti’nde 1739 yılından itibaren
1 ise sıçan yılı, mali işlerin düzenlenmesi amacıyla
2 ise öküz yılı, kullanılmaya başlanmıştır.
3 ise pars yılı

8
TARİH VE ZAMAN --------------------------------------------- I.ÜNİTE-
 1839’dan itibaren tüm resmi işlemlerde Miladi Takvim
kullanılmıştır.
 Günümüzde en çok kullanılan takvimdir.
 Güneş Yılı esaslıdır, Hicret Yılı başlangıçlıdır. 1
 Hz. İsa’nın doğumu başlangıç yani milat olarak
Mart yıl başı olarak kabul edilir.
kabul edilir.
 1 Ocak 1926’da bütçe işleri dışında
 Güneş yılı esaslıdır ve bir yıl 365 gün 6 saattir.
kaldırılmıştır.
Her yıl bu fazla olan 6 saat toplanır ve 4 yılda
 1982’de tamamen kaldırılmıştır.
bir şubat ayına 1 gün eklenir. Bu yüzdendir ki
4 yılda bir Şubat ayı 29 gün çeker.
 Ülkemizde 1925 yılında kabul edilmiş ve 1926
yılında kullanılmaya başlanmıştır.

TARİHİN DÖNEMLENDİRİLMESİ:

Yüzyıl

 Yüzyılların sınıflandırılmasında Milat kavramı dikkate alınır.


 Hz. İsa’nın doğumu Milat (başlangıç) kabul edilmiştir.
 Hz. İsa'nın doğumundan önceki yıllara MÖ (milattan önce), sonrasına da MS (milattan sonra) denir.
 Yüzyıl kavramı teorik olarak "00" ile biten bir yılda başlar ve "yüzyıllık dönem" anlamında kullanılır. Bu
kavram XVI. yüzyılda ortaya çıkmıştır.

9
TARİH VE ZAMAN --------------------------------------------- I.ÜNİTE-
 Yüzyıl hesaplamalarında verilen tarih bir ve iki basamaklı sayıdan oluşuyor ise I. yüzyıldır. Üç basamaklı
sayıdan oluşan bir tarih ise yüzler basamağına bir eklenir. Dört basamaklı sayıdan oluşan bir tarih ise
binler ve yüzler basamağındaki sayılar iki basamaklı kabul edilir ve bu sayıya bir eklenir.
 Herhangi bir tarihi yüzyıl olarak okuyabilmek için tarihi gösteren sayının son iki rakamı atılır. Baştaki
rakamlara bir sayı ilave edilir. Atılan iki rakama göre de yüzyılın yarısı ve çeyreği tespit edilir. Örneğin
1453 İstanbul’un fethi ile ilgili olarak;
• 1453 yılının son iki rakamı çıkarılır.
• 14 rakamına bir sayı ilave edilir: 14 + 1 = 15
• 53 rakamı ise yüzyılın ikinci yarısı ve üçüncü çeyreğini ifade eder.
• Buna göre, 1453 = XV. yüzyılın ikinci yarısının üçüncü çeyreğidir.

1253 13. yüzyılın ilk yarısının 2. çeyreği 1071 11. yüzyılın 2. yarısının 3. çeyreği

745 8. yy.ın ikinci yarısının 3. çeyreği 1789 18. yüzyılın ikinci yarısının 4. çeyreği
MÖ MS
1296 13. Yüzyılın 1. Yarısının 1. çeyreği 622 7. yüzyılın 1. Yarısının 1. çeyreği

135 2. yüzyılın 2. yarısının 3. çeyreği 2014 21. yüzyılın ilk yarısının 1. çeyreği

Çağ

 Geçmişin dönemlendirilmesinde izlenen yollardan biri de tarihin çağlara ayrılmasıdır.


 Yazı sayesinde tarihin kaydını tutmaya başlayan insanoğlu yazının keşfini bir dönüm noktası olarak
kabul etmiştir. Yazının keşfi Tarihin başlangıcı sayılmış, bunun sonucunda yazıdan önceki zamanlar
“tarih öncesi”, sonraki zamanlar ise “tarihî dönemler” (tarih çağları) olarak adlandırılmıştır. Böylece
tarihî olayların daha rahat incelenmesi, araştırılması ve öğrenilmesi için tarihçiler tarihi belirli dönemlere
(çağlara) ayırmıştır.
 Tarihin çağlara ayrılmasında toplumlar kendi tarihlerindeki önemli olayları esas almışlardır. Bu nedenledir
tarihçiler arasında çağların başlangıç ve bitiş tarihleri arasında tam bir fikir birliği yoktur.
 Örneğin: Yeni Çağ’ın başlangıcını, bazı tarihçiler İstanbul Fethini alırken bazı tarihçiler ise matbaanın
icadını kabul ederler. Yine aynı şekilde bazı tarihçiler ilk çağın sona erişini Kavimler Göçü kabul ederken
bazıları ise Batı Roma İmparatorluğunun yıkılışını kabul eder.
 Batı dünyası, özellikle Avrupa tarihi merkezli bir dönemlendirme meydana getirmiştir.
 Avrupa Tarihi Merkezli Dönemlendirme; Başta Cellarius (Seleriyus) (1634-1707) olmak üzere bu sistemi
kullanan Avrupalı tarihçiler, tarihi dönemlendirirken dünyanın diğer bölgelerini dışarıda bırakarak sadece
Avrupa tarihiyle ilgili olayları tercih etmişlerdir.
 Bu nedenledir ki günümüzde bu dönemlendirmelerin doğruluğu tartışılmaktadır.
 Tarihin bu şekilde dönemlendirilmesi hem göreceli hem de Avrupa tarihi merkezlidir ve Türk tarihiyle de
örtüşmemektedir

10
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE

II. ÜNİTE
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ

A. İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ Maden Devri


Bakır Çağı (Kalkolitik) MÖ 5800- MÖ 3400
Yazının İcadından Önce İnsan
Tunç Çağı MÖ 3400- MÖ 1200
 Yazının icadından önceki dönemlere tarih öncesi
dönemler denir. Demir Çağı MÖ 13. Yüzyıl- MÖ 3300
 Tarih öncesi dönemler isimlendirilirken o dönemde
kullanılan araç-gereç ve madenler baz alınmıştır.  İnsanlık tarihinin en uzun devresini oluşturan Tarih
 Tarih öncesi devirler; taş ve maden olmak üzere Öncesi Dönem'de insanlar tabiata bağlı bir hayat
ikiye ayrılır. sürdüler.
 Bu şekilde dönemlere ayırmamızda yaşam şekli ve  Henüz hayvanları avlayacak silahları olmadığı için
üretim biçiminin de etkisi vardır. yabani meyveler, otlar ve bitki kökleriyle
 Tarih öncesi devirler her bölgede (her yerleşim beslendiler.
yerinde) aynı tarihlerde yaşanmamıştır.  Yiyecek bulmak için bütün gün dolaşan insanlar
 Tarih öncesi devirler her yerde sırasıyla gece olunca mağaralar, kuytu yerler ve ağaç
yaşanmamıştır. Örneğin, Anadolu'da Maden kovukları gibi doğal barınaklara çekildiler.
Devri'ne geçildiği sırada dünyanın başka yerlerinde  Tarih Öncesi Dönem'de ateşin kontrol altına alınıp
insanlar hala Taş Devirlerini yaşamaya devam kullanılması önemli bir dönüm noktası oldu. Ateş
etmişlerdir. Bu nedenle vereceğimiz tablodaki öncelikle ısınmak, karanlığı aydınlatmak ve vahşi
bilgiler Anadolu için geçerlidir: hayvanları korkutmak için kullanıldı.
 Bu dönemde yaşam şartlarındaki iyileşmeye bağlı
Taş Devri
olarak insanın bilgi ve becerileri gelişti. Yontularak
Eski Taş Çağı (Paleolitik) MÖ 2,5 milyon- MÖ 16 bin sivriltilen taşlar uzun sopaların ucuna takılarak daha
kullanışlı hâle getirildi.
Orta Taş Çağı (Mezolitik) MÖ 16 bin- MÖ 9 bin

Yeni Taş Çağı (Neolitik) MÖ 8500-MÖ 5800

1
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE

 Taşlar keskinleştirilerek bıçak ve balta gibi kullanıldı. tarımsal üretim sonucunda daha kolay beslenme
Hayvan kemiklerinden ve boynuzlarından zıpkın, yollarının öğrenilmesi, nüfus artışına yol açtı.
mızrak uçları, iğne ve hançerler yapıldı.  İnsanoğlunun, verimi yüksek tahılları seçmesi,
 İnsanların günlük hayatlarında gördükleri veya insanlık tarihinde ilk defa tarımsal üretime
yaşadıkları olayları mağara duvarına çizmeleri dayanan bir ekonominin oluşumunu sağladı.
sanatın keşfedilmesini sağladı.  Takas denilen ürün değişimi yöntemini bu dönemde
kullanan insanoğlu tekerleği icat ederek ağır
UYARI: Genel olarak iletişim amaçlı çizildikleri düşünülen bu
yüklerin taşınmasını kolaylaştırdılar.
çizimler, tarihin ilk sanat eserleri olarak kabul edilmektedir.

 Bu çizimler sayesinde Tarih Öncesi Döneme ait


insan topluluklarının hayat tarzları ve karşılaştıkları
olaylara ilişkin bilgilerin günümüze kadar ulaşması
kolaylaşmıştır.
 Bu mağaralara örnek olarak;
 İspanya'daki Altamira,
 Fransa'daki Lascaux,
 İstanbul'da Yarımburgaz
 Antalya'da Karain Mağarası verilebilir.

Avcılık-Toplayıcılıktan Üreticiliğe
NOT: Takas ve tekerlek sayesinde ticaret gelişecek ve
toplumlar arası kültürel etkileşim hızlanacaktır.
 Zamanla bilgi birimi artan ve alet yapmayı öğrenen
insanlık, buzulların çekilmesi ve havaların ısınmaya NOT: Tarımsal üretimin keşfedilmesi ve hayvanların
evcilleştirilmeye başlanması insanların doğaya olan
başlaması ile mağaralardan çıkmaya ve açık
bağımlılıklarını azaltacaktır.
alanlara yerleşmeye başlamışlardır.
 Açık alanlarda basit kulübeler yapmış ve bu İlk Yerleşmeler
kulübelerin güvenliği için gerekli tedbirler
almışlardır.
 Hayat tarzına bağlı olarak beslenme biçimi gelişen Yerleşik hayata ve medeniyete dair bilinen en
insanoğlu, besin kaynakları bulabilmek için yer eski izlere Anadolu topraklarında rastlanılır. Arkeolojik
değiştirmek zorunda kaldı. kazılarla elde edilen bilgilere göre ilk yerleşmeler Tarih
 Bu yaşam biçimi uzun süre devam etmiş ve zamanla Öncesi Döneme aittir.
etin yanında çeşitli yabani meyveler ve bitkiler de Çayönü/Diyarbakır
insanın yiyecek türleri arasına girmiştir.
 İnsanoğlu, kendiliğinden yetişen yabani buğday,
arpa, çavdar gibi tahılları toplayarak kullandı.
 İnsanlar zamanla bu yabani tahılları ıslah ederek
kendi kontrolünde düzenli bir tarımsal faaliyete
başladı.
 Tarıma geçen insanoğlu keçi, koyun, sığır, domuz, at
ve köpek gibi hayvanlar evcilleştirerek
günümüzdeki köy yaşamına benzer yaşam biçimleri
oluşturulmuştur.
 Ancak konar-göçer yaşam tarzı, avcılık-toplayıcılık
faaliyetleri ile sürdürülmeye devam etti.
 Diyarbakır’ın Ergani ilçesi yakınlarında Çayönü’nde
Yaşam Biçiminin Değişmesinin Sonuçları: Yakındoğu’daki (Ön Asya’daki) köy yerleşimlerinin
 Çok uzun süren avcı-toplayıcı ve konar-göçer yaşam ilk örneği görülmektedir.
tarzı artık tarım yapılan, hayvan evcilleştirilen ve  Yapılan kazılarda elde edilen buluntular (taştan
köylerde yaşanan yeni bir sürece girdi. tarım aletleri, buğday, nohut, bezelye, mercimek
 Tarımın ve hayvancılığın keşfiyle birlikte insanlar yanı sıra köpek, koyun, keçi, sığır, ceylan gibi
avcı-toplayıcı göçebelikten üretime dayalı yerleşik hayvanlardan yararlandığını gösteren buluntular)
hayata geçmeye başladılar. buradaki insanların avcılıktan ve toplayıcılıktan
 Böylece insanoğlunun yaşam biçimiyle birlikte tarım ve hayvancılığına geçiş yaptıklarını
üretim-tüketim alışkanlıklarında da devrim göstermektedir.
niteliğinde değişiklikler yaşandı. Yerleşik yaşam ve  1964 yılında başlayan kazı çalışmaları sonucunda 10
bin yıl öncesine ait kalıntılara ulaşılmıştır. Kazılarda

2
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE

ızgara planlı konutların olduğu, “Obsidyen”’den hayattan sonra tapınaklar yaptığını kanıtlayan
yapılan aletlerin kullanıldığı ve çeşitli heykellerin önemli bir bölgedir.
yapıldığı görülmektedir.  Araştırmalar herhangi bir konut özelliği taşımayan
Göbeklitepe buluntularının dini amaçla yapıldığını
Çatalhöyük/Konya göstermektedir.
 Günümüzde yaklaşık 12 bin yıl öncesine ait olan
buradaki dini yapılar “T” biçimli dikili taş ile onu
çevreleyen taşlar ve duvarlardan oluşmaktadır.
 Göbeklitepe tarihin bilinen en eski ibadet alanı
olma özelliği taşımaktadır.
 Dünyanın bilinen en eski ve en büyük tapınak
yerleşkesi olan Göbeklitepe Tasrih Öncesi Dönem
ve yerleşik hayata geçişle ilgili pek çok bilgiyi alt üst
 Konya’nın Çumra ilçesi yakınlarında olup çok sayıda etti. Yakın zamana kadar Çayönü ve Çatalhöyük’ün
konut ortaya çıkarılmış insanlık tarihinin ilk şehir en eski yerleşmeler oldukları kabul edilir iken
yerleşmesi olarak kabul edilmektedir. Göbeklitepe’nin keşfi ile uygarlıklar ve dinler
 Arkeolog J. Mellart (Melır) tarafından ortaya tarihinin yeniden yazılması ihtiyacı ortaya
çıkarılan “kent” oldukça iyi korunmuş yapılar çıkmıştır.
topluluğundan meydana gelmektedir.
 Ezme ve öğütme taşlarının bulunması, buradaki NOT: Tarihte ilk tapınak yapısının Malta’da MÖ. 3600 yılına ait
olduğu biliniyordu. Göbeklitepe’deki yapılan kazılar bu bilgiyi
insanların kendi ekmek ihtiyaçlarını karşıladıklarını
değiştirmiştir. Bu durum bize gösteriyor ki tarihte bilgiler yeni
göstermektedir.
araştırmalar yapıldıkça değişebilirler.
 Ayrıca köpek ve sığır gibi hayvanlar
evcilleştirilmiştir. Çatalhöyük, günümüzde B. TARİH ÖNCESİNDE SÖZLÜ KÜLTÜR
“UNESCO Dünya Mirası” listesinde olan önemli bir
yerdir.  Yazının icadından önceki dönemlerde toplumu
 Çatalhöyük yerleşimindeki evler “megaron” adı etkileyen doğal afet, savaş, göç gibi önemli olaylar
verilen tarzda yapılmışlardır. nesilden nesile aktarılmıştır. Böylece menkıbeler,
efsaneler, destanlar gibi sözlü edebiyat ürünleri
Megaron Tipi Ev: Megaron kısa tarafında giriş bölümü olan ortaya çıkmıştır.
dikdörtgen ya da kare şeklinde bir tabana oturmuş iç mekân
ile, bir ön dehlize sahip, iç mekanla bu dehlizi ayıran bir kapının Menkıbe: Tarihe geçmiş yiğit kimselerin veya din büyüklerinin
yer aldığı, içinde bir ocak bulunan tavanı ahşap bir çatıyla yaşantılarını olağanüstü ve yüce yanlarını vurgulayarak
örtülü yapı türüdür. Megaronun sütunlu girişinin önünde, anlatan; dilden dile yayılan öykülerdir.
çeşitli odaların ve büroların açıldığı bir avlu bulunmaktadır.
Mitos: Tarih öncesi dönemleriyle ilgili Tanrı, tanrıça, yarı Tanrı
Höyük: Tarih boyunca türlü nedenlerle yıkılıp yok olmuş ve kahramanların yaşamlarını, serüvenlerini anlatan, bir
yerleşme bölgelerinde, yıkıntıların üst üste birikmesi nedeniyle toplumun inançlarını, duygularını, eğilimlerini, dolaylı bir
oluşmuş, çoğu kez içinde tarihsel kalıntıların gömülü biçimde yansıtan efsane.
bulunduğu yayvan toprak tepe.
 Sözlü kültür örneklerine yazının icadından sonra da
Tarihi Yeniden Yazdıran Keşif: Göbeklite- rastlanmaktadır. Özellikle göçebe topluluklarda
pe/Şanlıurfa sözlü kültüre ait eserler daha sık görülür.
 Tarihimizde Halk Edebiyatı adı altında zengin bir
sözlü kültür birikimimiz vardır. Zaman içerisinde
dilden dile aktarılan atasözleri, hikayeler, masallar,
maniler ve türküler kültürel mirasımız
durumundadır.
 Son yıllarda sözlü kültür ürünlerinin kayda
geçirilmesi çalışmalarına hız verilmiş, bu ürünler
ulusal kültürün temeli olarak kabul edilmiştir.
UNESCO gibi uluslararası kültür kuruluşları da sözlü
kültür ürünlerini kültürel miras olarak adlandırmış,
 Günümüze kadar keşfedilen en erken tarihli dini bu ürünlerin korunması gereken insanlık değerleri
mimarinin içerisinde yer alan bölgede taş aletler, olarak görmüştür.
heykeller ve bitki kalıntıları bulunmuştur.  Sözlü geleneğin bir ürünü olan bu anlatılar, aslında
 2018 Yılında UNESCO Dünya Mirası listesine alınan insanlığın yazılı olmayan tarihini oluşturmaktadır.
Göbeklitepe insanoğlunun, tarım ve yerleşik

3
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE

 Efsaneler, mitler ve destanlar gibi halk anlatıları;  Mezopotamyalılar ile yaptıkları ticaret sırasında
zamanla hem başka kültürlerden etkilenmiş hem de yazıyı öğrenen Mısırlılar hiyeroglif adıyla bilinen,
diğer kültürlerin sözlü ürünlerini etkilemiştir. kendilerine özgü resim yazısını kullandılar.
 Bu nedenle anlatıların ortaya çıkışı belirli bir
bölgeye sınırlı olmayıp sözlü geleneklerin
karışımından meydana gelmiş bir bütündür.
 Örneğin, Romalıların Türeyiş Efsanesindeki dişi kurt
ile Türklerdeki Türeyiş, Göç, Ergenekon
destanlarındaki kurt motifi birbirine
benzemektedir.
 Yine eski toplumların sözlü anlatımlarındaki tufan
ve yaratılış hikayeleri benzerlik göstermektedir.
Hiyeroglif Yazısı
C. YAZININ İCADI VE ÖNEMİ
İcadı:  Yazılarını da Nil Nehri kıyısında yetişen papirüs
bitkisinin yapraklarından ürettikleri kâğıtlar üzerine
 İlk Çağ’da Mezopotamya’daki dini inanışlara göre yazdılar.
her şey tanrının malı sayılırdı. İnsanlar tanrıları için  Mısır yazısı 24 sessiz harften oluşan Fenike
çalışırlardı ve ürettikleri ürünleri mabetlerde Alfabesinin gelişmesine model olmuştur.
birleştirirdi.
Fenike alfabesi sonraki yıllarda Anadolu’ya geçerek
 Herkes ürettiği ürünü tanrının evine mabetlere
İyon Alfabesi, ardından Yunan Alfabesi ve son olarak da
teslim etmek zorundaydı. İtalya’ya ulaşarak Roma (Latin) Alfabesi adını almıştır. Bu
 Yazı ilk defa MÖ 3200'lerden itibaren durum günümüz uygarlık eserlerinin tek bir toplumun değil,
Mezopotamya uygarlıklarından biri olan Sümerler pek çok toplumun katkısıyla gerçekleştiğinin kanıtıdır.
tarafından kullanıldı.
 Sümerlerin Ziggurat denen tapınaklarında görevli  Mısır yazısı daha sonradan da Sami ve Latin
olan rahipler halkın teslim ettiği ürünleri tabletlere alfabesinin gelişmesini de sağlamıştır.
kayıt amacıyla resmederlerdi.  İlk kez Bergama’da hayvan derisinden üretilen
 Böylece Sümerler tapınak ekonomisinin parşömenler birleştirilerek kitap haline getirildi.
zorunluluğuyla sembol (piktograf) yazısını icat etti.  Çin Medeniyeti tarafından ise parşömenden daha
 Sümerler çivi yazısı adıyla bilinen bu yazıyı üçgen ucuza mal olan tekstilden yapılan kâğıt üretildi.
uçlu bir kalem kullanarak yumuşak kil tabletler  Kâğıt üretimi daha sonradan VII. ve IX. yüzyıllarda
üzerine yazdılar. Ardından tabletleri fırınlarda İslam medeniyeti sayesinde yaygınlaştı.
pişirerek sağlamlaştırdılar. Önemi:
 Sümerlerin toprak hamurdan yapılan kil tabletleri
üzerinde zirai ürünleri temsil eden tahıl, koyun vb.  Tarihi devirlerin başlangıcı olarak kabul edilen
listelerin muhasebe kayıtları yazılıdır. yazının sayesinde insanoğlu birikimlerini, nesilden
nesile sağlıklı bir şekilde aktararak günümüze kadar
ulaştırdı.
 Zamanla yönetim alanında da kullanılmaya
başlanan yazı daha sonralarında ise antlaşmalar,
yazışmalar, yasalar, yıllıklar, savaş hikayeleri
biçiminde gelişme gösterdi.
 Her toplum, yazıyı devraldığı toplumun dilinden ve
kültüründen etkilenmiştir. Böylece kültürler arası
yazı geçişiyle birlikte dil etkileşimi de görüldü.
 Yöneticiler başka devletlerin yöneticilerine
Çivi Yazısı yazdıkları mektuplar aracılığıyla dış ilişkilerini
geliştirdiler. Ateşkes, barış ve ittifak antlaşmaları
Yayılması ve Gelişimi: yaparak siyasi ve ekonomik kazanımlar elde ettiler.
 Sümer çivi yazısı geniş bir yayılma alanı bularak  Yöneticiler yanlarında bulundurdukları kâtiplere
Mısır, Anadolu, Suriye, İran ve Akdeniz günlük yaşamlarını, avlarını, savaş ve barış
havzasındaki pek çok kavim tarafından öğrenildi. zamanlarında yaptıklarını anlatan metinler
 Çivi yazısı Asurlu tüccarlar aracılığı ile Anadolu’ya yazdırdılar.
taşındı (MÖ 2000.  Üzerinde kendi sözlerinin yer aldığı anıtlar
diktirdiler. Böylece egemenliklerini güçlendirmeye
ve kalıcı hâle getirmeye çalıştılar.

4
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE

Yazı Yazmak için kullanılan Araçlar  Yunan, Roma medeniyetleri ve Makedon Kralı
Büyük İskender Coğrafya alanında çalışmalar
yapmışlardır.
NOT: Erastosthenes “Yeryüzünün Tasviri” anlamına gelen
“Geograpy” adlı eserinde coğrafya terimini ilk kez kullanmış ve
coğrafya biliminin kurucusu olmuştur.

Tıp
 İnsanların yaralanmaları ve hastalanmaları,
insanları tedavi etmek üzere gözlem ve muhakeme
D. KADİM DÜNYADA BİLİMLER yeteneğine sahip becerikli ve cesur kişileri ön plana
çıkarmıştır. Şaman, Hekim ve Büyücü gibi kimseler
 Bilim, insanın temel ihtiyaçlarını giderebilme tıbbın ilk temsilcileri olmuşlardır.
çabasının sonucunda ortaya çıkmış ve bu  Mezopotamya, Anadolu, Yunan ve özellikle Mısır
doğrultuda gelişme göstermiştir. medeniyetlerinde tıp alanında çalışmalar
 Bilimin ortaya çıkmasında insanoğlunun yaşadığı yapılmıştır.
çevreyi tanıma, zamanı algılama, beslenme,  Yunan medeniyeti sınırları içinde doğan Hipokrat
barınma hastalıklardan korunma ve iyileşme yaptığı çalışmalar ile tıbbın öncüsü olmuştur.
ihtiyaçları etkili olmuştur.
 İlk Çağ'da bu ihtiyaçlara bağlı olarak en fazla gelişen
bilimler astronomi, coğrafya ve tıp olmuştur.

Astronomi
 İlk medeniyetlerde yön bulma ve zamanı ölçme E. İLK ÇAĞ MEDENİYETLERİ
ihtiyaçları Astronomi biliminin ortaya çıkmasında
etkili olmuştur. Mısır Medeniyeti
 Sümer, Babil, Mısır ve Yunan Medeniyetleri
Astronomi alanında çalışmalar yapmışlardır.

Coğrafya

 Afrika’nın kuzeydoğusunda yer alan Nil Nehri


tarafından sulanan, etrafı doğal koruyucularla
çevrili özgün bir medeniyettir.
 İnsanların çeşitli nedenlerle yer değiştirmeleri
sırasında gideceği yolu bulabilme ve bulunduğu NOT: Dağ, deniz ve çöllerle etrafı çevrilidir. Bu nedenle de
kendine özgün bir medeniyet oluşturabilmişlerdir.
mekânı tanıma amacı Coğrafya ilminin ortaya
çıkması ve gelişmesinde etkili olmuştur.

5
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE

 Diğer medeniyetlerden farklı olarak Tarih Öncesi  Çinli tüccarlar, İpek Yolu aracılığıyla Çin’den
Devirleri sırasıyla yaşamışlardır. Roma’ya kadar olan bölgede ticari faaliyetlerde
 Nil Nehri’nin akış yönüne göre, Aşağı Mısır ve bulunmuşlardır.
Yukarı Mısır olarak ikiye ayrılmıştır.  İpek yolu hakimiyeti için Türklerle mücadele
 Mısırlılar “Nom” adı verilen şehir devletleri şeklinde etmişlerdir.
yönetilmişlerdir.  Türk akınlarını önlemek için Çin Seddini
 Ülkedeki inanç sistemi Firavunluk idaresini ortaya yapmışlardır.
çıkarmıştır.
 Firavunlar kendileri Tanrının oğlu olarak kabul Hint Medeniyeti
ettirip ülkede koyu bir mutlakiyet kurmuşlardır.
Zamanla firavunlar İlah-Kral olarak görülmüşlerdir.  Asya’nın güneydoğusunda yer alan verimli, zengin
Teokratik yani diye dayalı bir yönetim anlayışı mevcuttur kaynaklara sahip, korunaksız bir coğrafyadır.
diyebilir. Bundan dolayı tarihte birçok kez istilaya uğramıştır.
 Ariler Hindistan’ı istila eden topluluklardan biridir.
 Tarımsal faaliyetleri kontrol altına alabilmek için  Ariler, egemenlik güçlerini korumak ve istila
Güneş yılı esaslı takvimi hazırlamışlardır. olmamak için Hindistan’da Kast Sistemi’ni
 Vergilerle toplanan ürünleri kayıt altına almak için kurmuşlardır.
Hiyeroglif yazıyı, bozulan araziyi düzeltmek için
Geometriyi, ölünün vücut bütünlüğünü korumak Kast Sistemi:
için Tıp ve Eczacılığı, Krallarına mezar yapmak için  Babadan oğula geçen meslek anlayışı hakimdir.
Piramit Mimarisini geliştirmişlerdir.  Sınıflar arası; birbirleri ile ilgilenme, geçiş ve evlilik
 Yazılarını genellikle Nil Nehri kıyısında yetişen yasaktır.
Papirüs Bitkisinin yapraklarından ürettikleri bir tür  Kast Sistemi Hindistan’da halkın bir araya gelmesini ve
kâğıt üzerine yazmışlardır. millet olmasını engellemiştir.
 Piramit yapımını kolaylaştırmak için Pi Sayısını  Gazneliler bu sisteme büyük zarar vermişlerdir.
(π) bulmuşlardır.
NOT: Piramit mimarisi ve mumyalama sanatı Mısırlılarda
ahiret inancının olduğunun göstergesidir.

 Suriye hakimiyeti için Hititlerle yaptıkları savaş


sonucunda MÖ 1280’de Kadeş Antlaşmasını
imzalamışlardır.
NOT: Tarihte bilinen ilk yazılı antlaşmadır.

Çin Medeniyeti

 Çin uygarlığının oluşmasında Türk, Moğol, Tunguz


ve Tibetler’in etkisi vardır.
 Hanedanlıklar şeklinde yönetilmişlerdir.
 İpekçilik (dokuma) ve porselen yapımında ileri
gitmişlerdir.
 Kâğıt, matbaa, barut, pusula ve mürekkebi ilk defa
kullanarak dünya medeniyetine katkı
sağlamışlardır.
 Kendilerine özgü yazı stilleri ve mimari anlayışları  Din olarak Hindistan’da; Veda, Brahmanizm,
vardır. Hinduizm, Budizm, Hristiyanlık ve Müslümanlık
 Brahmanizm, Budizm, Konfüçyanizm, Taoizm, yaygındır.
Manihaizm gibi dinlere inanmışlardır.  Ganj Irmağı kutsal kabul edilmektedir.
 Türkler ile etkileşime girmişlerdir. Türklerin yerleşik
hayata geçmelerinde etkili olmuşlardır. Türklerden NOT: Hintliler; rakam sistemini, resim ve heykel sanatını
geliştirmiş, müzikte en eski notalama yöntemini bulmuş, şiire
askeri yönden etkilenmişlerdir.
önem vermişlerdir. Mahabharata ve Ramayana gibi başlıca
NOT: Çin medeniyeti alternatif tıbbın öncüsü olmuştur. destanları mevcuttur.
Akupunktur ve masajı uygulamışlardır.

6
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE

Doğu Akdeniz Medeniyeti

İbraniler
 MÖ 2000 yılında bu günkü Filistin topraklarına
yerleşmişlerdir.
 Semavi bir din olan Yahudiliğe inanarak tarihte ilk
Fenikeliler kez tek tanrılı dine inanan topluluk olmuşlardır.
 Bu günkü Lübnan topraklarında kurulmuşlardır.  Hz. Musa peygamberleri olduğu için İbranilere
 Denizaşırı ülkelerde ticaret kolonileri kurarak “Musevi” de denilmektedir.
tarihte “Kolonicilik” faaliyetlerini başlatmışlardır.  Yahudi ırkını üstün tutup dinlerini
 Ticari faaliyetler neticesinde Akdeniz çevresinde ulusallaştırmışlardır.
yaşayan toplulukları kaynaştırmışlardır.  Tarihte birçok kez sürgün edilmiş ve soykırıma
 Doğu medeniyetini Batı’ya taşımışlardır. uğramışlardır.
 En önemli kolonileri Tunus’taki Kartaca’dır. NOT: Sürgünler sonucu dağınık bir halde yaşayan Yahudiler,
 Oluşturdukları Fenike Alfabesi bu günkü alfabe dinlerini ulusallaştırdıkları için asimile olmamışlardır.
sisteminin temellerini oluşturmuştur.
 Gemicilik ve cam eşya işlemeciliğinde gelişmişlerdir. Yahudiler Babil ve Roma medeniyetleri tarafından sürgün
edilmişlerdir.

• Fırat-Dicle nehirlerinin akış yönüne göre Yukarı-


Mezopotamya Medeniyetleri Aşağı Mezopotamya olarak ikiye ayrılır.
• Sümer, Akad, Babil, Elam ve Asur buralarda kurulan
• Anadolu’nun Güneydoğusunda yer alır. medeniyetlerdendir.

7
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE

Sümerler Akadlar
 Asya kökenli bir kavim olan Sümerler  Sami kökenlidirler.
Mezopotamya’ya yerleşmişlerdir.  Tarihte bilinen ilk imparatorluğu ve düzenli orduyu
 Mezopotamya Medeniyetinin temellerini kurmuşlardır.
atmışlardır.  Kral Sargon döneminde başkentleri “Agade” şehri
 Site adı verilen şehir devletleri şeklinde olmuştur.
yönetilmişlerdir.  Sümerler tarafından yıkılmışlardır.

Sümer Şehir UR URUG LAGAŞ KİŞ ERİDU Babiller


Devletleri  MÖ 3000’in sonuna doğru Arabistan’dan
Mezopotamya’ya göç eden Amurrular’ın devamı
 Ensi veya Patesi denilen Rahip Krallar tarafından olarak hüküm sürmüşlerdir.
yönetilmişlerdir.  En ünlü kralları Hammurabi’dir. Kral Hammurabi
 Sümer ülkesinin tamamına hâkim olan krallarına gücünü ordusundan aldığına inanmış ve ilk merkezi
Lugal Kalma unvanı verilmiştir. krallığı kurmuştur.
 Matematik geometri ve astronomi alanlarında ileri  Tıp, Astronomi ve Matematik biliminde ileri
gitmişlerdir. gitmişlerdir.
 Hukuk alanında 282 maddeden oluşan Hammurabi
Matematik Geometri Astronomi
Kanunlarını meydana getirmişlerdir.
 En önemli eserleri Babil’in Asma Bahçeleri ve Babil
- Çarpma ve - Daireyi 360 dere- - Bir yılı 30 günden
bölme işlemlerini ceye bölmüşlerdir. oluşan 12 aya böl- kulesidir.
kolaylaş- tıran müşlerdir.
cetveller. - Alan ve hacim
ölç-me yöntemleri - Ay ve güneş
- Sayılar ve 4 ge-liştirmişlerdir. tutul-malarını
işlem hesapla-mışlardır.
- Ay yılı esaslı
takvi-mi
bulmuşlardır.

 Gözlem evi, soğuk hava deposu ve okul olarak


kullanılan Ziggurat denen tapınaklar yapmışlardır.
(Babil Kulesi)
 Çivi yazısını icat etmişlerdir. Böylece Tarihi Çağların
başlamasını sağlamışlardır. Elamlar
 Lagaş Sitesi Kralı, Urgakina tarihte bilinen ilk yazılı
kanunları yapmıştır. • Başkentleri Sus şehridir.
• Elam’lılar Mezopotamya medeniyetleri arasında en
NOT: Bu durum Sümerlere Hukuk Devleti olma özelliğini zayıf olandır.
kazandırmıştır. • Elam’lılar güzel sanatlar ve süsleme alanında
 Yaratılış, Gılgamış ve Tufan Destanları Sümerlere gelişme göstermişlerdir.
aittir. • Sümerler ve Akadlarla birçok defa savaşlar
yapmışlar ve zaman zaman bu devletlerin
boyunduruğu altına girmişlerdir.
• Asurlular tarafından yıkılmışlardır.
Asurlular
 Başkentleri Ninova şehridir.
 Kara ticaretinde gelişmiş, ilk kara koloniciliğini
başlatmışlardır.
 Anadolu’da Kayseri-Kültepe’de Karum denen
ticaret merkezleri ve pazar yerleri kurmuşlardır.
Ticari kayıtlar tutmuşlardır.
 Ninova’da tarihte bilinen ilk kütüphaneyi kurarak,
arşivcilik faaliyetlerini başlatmışlardır.
(Ziggurat)  Sümer Çivi Yazısını kullanmışlardır.
 Mezopotamya’da en kurulan medeniyettir.

8
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE

NOT: Asurlular, yaptıkları ticari faaliyetler ile Anadolu’ya yazıyı Ege Yunan Medeniyeti
getirmiş ve Anadolu medeniyetleri bu sayede Tunç
Dönemi’nde Tarihi Çağlar’a geçmiştir.

İran Medeniyeti

 Coğrafi konumları nedeniyle çevresindeki


medeniyetlerle etkileşime girmişlerdir.
 Ege’de Girit, Miken ve Yunan medeniyetleri
kurulmuştur.
Girit Medeniyeti
 Denizcilik ile uğraşan kolonici bir medeniyettir.
Persler  Kendilerine özgü mimarı anlayışları vardır. (Girit
 Mecusi (ateşe tapan) bir toplumdur. “Ateşgede” Nizamı)
denen tapınaklar yapmışlardır.  En önemli eserleri Knossos Sarayı’dır.
 Anadolu ve Mezopotamya’ya hâkim olmuşlar, Miken Medeniyeti
Anadolu’da kültürel olarak etkisiz kalmışlardır.
 Ülkelerini “Satraplık” denen eyaletlere bölerek,  Truvalılarla yaptıkları savaşlar, Homeros’un İlyada
merkezden atadıkları valilerle yönetmişlerdir. Destanı’na konu olmuştur.
 İlk düzenli posta teşkilatını ve Şahgözü denen  En önemli eserleri Miken Şatosu ve Kuyu
müfettişlik teşkilatını kurmuşlardır. Mezarları’dır.

Bu durum merkezi otoriteye önem verdiklerini gösterir. Mikenlerin ölülerini eşyaları ile gömmeleri, ahiret inancına
sahip olduklarını gösterir.
 Kral yolunu ticarette etkin bir şekilde
kullanmışlardır. Yunan Medeniyeti
 Makedon Kralı Büyük İskender tarafından
 Temelleri Dor’lar tarafından atılmıştır.
yıkılmışlardır.
 İlk olarak Polis adı verilen şehir devletleri şeklinde
Medler yönetilmişlerdir. (Atina, Sparta, Korint … gibi)
 Asillerden seçtikleri Atina Meclisi ile Aristokratik
 İran’ın kuzeybatı ve batısında devlet kurmuş bir Cumhuriyeti kurmuşlardır. (Demokrasinin ilk
topluluktur. örneğidir)
 Medler, Babil’iler ile anlaşarak Asurların başkenti  Akdeniz ve Karadeniz’de kalıcı egemenliği
olan Ninova’yı kuşattılar (İÖ 612). Kenti ele sağlamak için yurt edinme amaçlı koloniler
geçirerek Asur İmparatorluğu’nu tarihten sildiler. kurmuşlardır.
 Persler tarafından yıkılmıştır.  Toplum içerisindeki sınıf çatışmalarını önlemek için
“Arhon” denen liderler kanunlar yapmışlardır.

Darakon Solon Klistenes

Soylu ve asillerin Halkı gelirine Halkın eşitliğine


haklarını savunan göre ayıran dayanan
kanunlar yaptı. kanunlar yaptı. kanunlar yaptı.

 Ülke zor durumda kaldığı zamanlarda “Tiran” adı


verilen diktatörler yönetime getirilmiştir.
 Tanrılarını insan şeklinde tasavvur etmişlerdir.

9
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE

 Tanrıları için 4 yılda bir yaptıkları Olimpiyat adı  Çevre medeniyetlerinin Tanrılarını da kutsal kabul
verilen yarışmalar düzenlemişlerdir. etmişlerdir.
 Hitit Ülkesine “Bin Tanrı İli” denilmiştir.
Yunan halkının bir araya gelmesi, toplum millet bilincişnin
 En önemli eserleri Yazılıkaya ve İvriz
oluşmasını sağlamıştır.
kabartmalarıdır.
 Mısır takvimini ve Fenike Alfabesini  Mısırlılarla tarihin ilk yazılı antlaşması olan Kadeş
geliştirmişlerdir. Antlaşmasını (MÖ 1280) imzalamışlardır.
 Bilim, sanat, mimari ve tiyatroda ileri gitmişlerdir.
 Sokrat, Thukydides, Aristo ve Herodot Yunan Frigler
medeniyetinde yetişen önemli bilim adamlarıdır.  Sakarya ve Kızılırmak arasında kalan bölgede
kurulmuşlardır.
Anadolu medeniyetleri  Başkentleri Eskişehir-Gordion’dur.
 Temel geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktır.
 Tarım ve hayvancılığı korumak için çok sert yasalar
uygulamışlarıdır. Örneğin; saban kıran, öküze zarar
veren kişilere ölüm cezası verilmiştir.
 Doğurganlığı simgeleyen Bereket Tanrıçası
Kibele’ye inanmışlardır.
 Tapates adı verilen kilimlerle ve çivi kullanmadan
yaptıkları mobilyalarla tanınırlar.
 Fibula denen çengelli iğneleri ve Megaron tipi evleri
yapmışlardır.
 Fabl adıyla bilinen hayvan hikayelerini, dünya
edebiyatına kazandırmışlardır.
 Kaya oyarak yaptıkları kaya mezarları ve tapınakları
meşhurdur.
 Tümülüs denen mezarlara, ölülerini eşyaları ile
Hititler gömmüşlerdir.
 Anadolu’da kurulan ilk medeniyettir.  En önemli kralları, Kral Midas’tır.
 Hatti Medeniyetinin kültürel mirası üzerine,  En önemli eserleri Kral Midas’ın mezarıdır.
Kızılırmak yayında kurulmuştur.
 Başkentleri Çorum yakınlarındaki Hattuşaş şehridir.
 İlk olarak feodal beylikler halinde yönetilmişlerdir.
 Krallar feodal beyliklere son verip, ülkeyi
merkezden atadıkları valilerle yönetmişlerdir.
 Rahip krallar tarafından yönetilmişlerdir.
 Hitit yönetiminde Kral (Tabarna, Labarna), Pankuş
Meclisi ve Kraliçe (Tavananna) söz sahibidir.

Tabarna Pankuş Meclisi Tavananna


Lidyalılar
Baş rahip, baş Soylulardan oluşur. Yönetimde geniş
komutan, baş Zaman zaman yetkileri vardır.  Gediz ve Küçük Menderes ırmakları arasında
yargıç unvanlarına kralların yetkileri Elçileri kabul eder, kurulmuştur.
sahiptirler. kısıtlamışlardır. kral olmadığı zaman  Başkentleri Sardes’tir.
Hititler ilk meşruti ülkeyi yönetir ve  Kara ticaretinde gelişmişlerdir. Sardes’ten başlayan
krallığı anlaşmalarda
kurmuşlardır. mührü vardır. ve Ninova’ya kadar devam eden Kral Yolunu etkin
bir şekilde kullanmışlardır.
 Temel geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktır.  Ticarette takas usulüne son verip elektron denen
 Sümer çivi yazısını ve Hiyeroglif yazısını parayı icat etmişlerdir.
kullanmışlardır.  Bankacılık sistemini ilk kez kurmuşlardır.
 Tarihte ilk Medeni Hukuk’u hazırlamışlardır.  Ordularının ücretli askerlerden oluşması çabuk
 Krallar tanrılarına hesap verme korkusuyla “Anal” yıkılmalarına neden olmuştur.
denen yıllıklar yazmışlardır.  Persler tarafından yıkıldılar.

Anallar; objektif tarih yazılığının ilk örnekleridir.

10
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE

İyonlar Türkler Yunanlılar Museviler-İlk Hristiyanlar

Çevresel Nüfus baskısı Dini faktörler


 Ege kıyılarında Milet, Foça, Efes ve İzmir ve
dolaylarında kurulmuşlardır. ekonomik
 Polis adı verilen şehir devletleri şeklinde
Sebeplerle göç etmişlerdir.
yönetilmişlerdir.
 Tarihte ilk kez Tiranlık idaresini benimsemişlerdir.
 Akdeniz ve Karadeniz’de koloniler kurdular. G. İLK ÇAĞ’DA GÖÇLER
 Ticareti geliştirmek için ilk kez gümrük indirimi
yaptılar.
 Özgür düşünceye önem verdiler.
 Bilim, sanat, mimari ve edebiyat alanlarında
gelişmişlerdir.
BİLİM EDEBİYAT MİMARİ

Hipokrat; tıp Homeros’un İlyada ve Artemis


Odessa destanı Tapınağı
Tales; astronomi
Aneksimenes; felsefe
Diyojen; felsefe
Pisagor; matematik

 Yunan tanrılarını kutsal kabul etmiş ve Fenike


alfabesini kullanmışlardır.
Urartular
 Doğu Anadolu çevresinde kuruldular. Ege Göçleri
 Başkentleri Tuşpa (Van)’dır.
 Devletin simgesi savaş tanrısı Haldi’dir.  Mora yarımadası ve Ege adalarından başlayan
 Temel geçim kaynakları hayvancılık, madencilik ve Anadolu ve Mısır’a kadar devam eden göç
tarımdır. hareketleridir.
 Tarımı geliştirmek için Şamran denilen su kanalları  Ege göçleri doğu Avrupa’da yaşayan milletlerin
yapmış, dağların etrafına göletler inşa etmişlerdir. kıtlık, nüfus artışı ve siyasi mücadeleler nedeniyle
 Kaya mimarisi ve taş oymacılığı gelişmiştir. geçim imkânlarını kaybetmesi üzerine başlamıştır.
 Oda şeklinde mezarlar yapmışlardır. (Ahiret  Ege göçleri ile iliryalılar İtalya’ya, Dorlar
inancını gösterir) Yunanistan’a göç etmiş.
F. İNSAN VE ÇEVRE  Bu dönemde Avrupa’da, balkanlar üzerinden gelen
Traklar’da Marmara Denizi’nin kuzeyine göç
etmiştir.
Hayat Tarzları Nasıl Oluştu?
BİLGİ: Ege Göçleri özellikle Mısır ve Anadolu’da etkili olmuştur.
 Buzul çağının yaşandığı dönemlerde avcılık ve Mısır Devleti verdiği güçlü mücadele ile Ege Göçlerinden
toplayıcılık temel geçim kaynağıdır. Avcılığın kendisini korumuştur. Anadolu’daki Hitit Devleti ise yıkılmıştır.
yorucu, toplayıcılığın zor olması nedeniyle insanlar
Sonuçları:
buzulların erimesiyle birlikte besin üretimi amacıyla
yerleşik hayata geçmeye başlamışlardır. • Hitit İmparatorluğu yıkılmıştır.
 Verimli topraklarıyla ve yeryüzü şekilleriyle, • Mısırda Firavun yönetimi bu göç hareketiyle
dünyada yerleşik hayata geçişin yaşandığı ilk yerler; mücadele etmiş ve etkilenmemiştir.
Bereketli Hilal denen topraklardır. • Akalar İzmir’de İyon Devleti’ni, Frigler de İç
 Bereketli Hilal; Anadolu’nun Güneydoğusu ve Anadolu’da Frig Devleti’ni kurmuşlardır.
Mezopotamya’da yer alan topraklardır.
 İnsanoğlu çevreseli siyasi, ekonomik, sosyal ve dini İç Asya Göçleri
gerekçelerle sık sık yer değiştirmiştir.
Neden:
Türk toplulukları, MÖ XVI. Yüzyıldan itibaren
iklim değişikliklerine bağlı olarak ortaya çıkan geçim

11
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE

sıkıntısı nedeniyle ana yurtları olan Orta Asya’dan Fenikeliler


çıkarak Hint, Çin, Hindistan, Ön Asya, Kuzey Afrika ve
Avrupa’ya doğru göç etmişlerdir.  MÖ 12. yüzyılda Doğu Akdeniz’de, (günümüz
Lübnan bölgesinde) Tir, Sur, Sayda, Biblas gibi şehir
Sonuç: devletlerinden oluşmuştur.
 Yerleştikleri bölgelerde devletler kuracaklar ve Türk  Toprakları tarıma elverişli olmadığından deniz
kültürünün yayılmasını sağlayacaklardır. ticareti ile uğraşmışlardır.
 Göç ettikleri bölgelerdeki topluluklara atı  Akdeniz’de ticaret kolonileri kuran Fenikeliler bu
evcilleştirmeyi, madenleri işlemeyi, besinleri sayede bölgenin ticaretteki en güçlü devleti haline
saklamayı ve dokumacılığı öğrettiler. gelmişlerdir.
 Devlet yönetimi ve ordu teşkilatı konularında örnek Lidyalılar
oluşturdular.
 Lidyalılar başkentleri Sardes’ten başlayan ve
İlk Çağ’da Yahudi Sürgünleri Mezopotamya’ya kadar devam eden Kral Yolu
sayesinde çok zenginleşmişlerdir.
 Babiller MÖ. 6. Yüzyılda Yahudi Krallığına son  Ticarette takasın yerine parayı bulup kullanan ilk
verdikten sonra Kudüs’te bulunan Yahudi devlet olmuşlardır.
topluluklarını buradan sürgün ettiler. Soğdlar
 Pers kralı Kiros tarafından affedilen Yahudiler,
sürgünden döndü.  Aral Gölüne dökülen Seyhun ve Ceyhun
 MS 66-73 yıllarında Ortadoğu’da çıkan karışıklıklar Nehirlerinin arasındaki bölgeye Maveraünnehir adı
üzerine Romalılar, Yahudileri yeniden sürgüne verilmiştir.
gönderdiler. Romalılar, Hristiyan topluluklara karşı  Soğdlar, önce Göktürklerin daha sonra Uygurların
da baskılarını arttırdılar. Hristiyan toplulukları, İpek Yolu üzerinde sağladığı huzur ve güven
başta Antakya olmak üzere Kapadokya gibi yerlere ortamından yararlanarak ticaret yaptılar ve
göç ettiler. zenginleştiler.
 En önemli şehirleri Semerkant ve Buhara’dır.
İlk Hristiyanların Roma Baskısından I. DEVLETLER DOĞUYOR
Kaçmaları
Devletlerin Ortaya Çıkışı ve Devlet Türleri
 Semavi dinlerin Ortadoğu’da geniş topluluklar
arasında yayılmaya başlanması; siyasi, dini ve  İnsanlar ilk zamanlar “aile” adı verilen küçük
ekonomik çıkarları zedelenen toplulukların ve topluluklar haline yaşıyor, geçimlerini ise avcılık ve
devletlerin tepkilerini çekti. Bu topluluklar üzerinde toplayıcılıkla sağlıyorlardı.
dini baskılar arttı.  Neolitik Çağ’da tarımsal faaliyetlerin başlaması ile
 İlk Hristiyan toplulukları böylece Romalıların baskısı avcı ve toplayıcı topluluklar (Klanlar) büyüdü ve
karşısında Anadolu’ya göç etmek zorunda kabileleri meydana getirdi.
kalmışlardır.
Kabile: birbirine kan bağı ile bağlı olan ve aynı atadan geldiğine
H. İLK ÇAĞIN TÜCCAR KAVİMLERİ inanan insanların oluşturduğu topluluğa denir.
Asurlular  Tunç Çağında İnsanların ihtiyaç fazlası ürünlerini
 Mezopotamya’nın kuzeyinde ve tarıma elverişsiz Pazar yerlerinde değerlendirmeye başlaması Şehir
bölgede yaşayan Asurlular, kara koloniciliğinin Devletlerinin kurulmasını sağladı.
öncüsü oldular.  Şehir devletleri kuruldukları bölgelere göre farklı
 Asurlular Anadolu’da Karum adı verilen Pazar isimler aldılar. Bu isimler;
yerleri oluşturmuşlardır. Anadolu’nun en önemli
karumu Kayseri’de bulunan Kaniş (Kültepe) Mezopotamya Site
karumudur.
 Asurluların Anadolu ticaretine hâkim olduğu MÖ Mısır Nom
1950-MÖ 1750 tarihleri arası döneme Asur Ticaret
Kolonileri Devri adı verilir. İyon ve Yunan Polis

 İlk Çağ’da kurulan devletlerin hemen hemen


tamamı krallar ile yönetiliyordu. Krallar,
otoritelerini arttırmak için kendilerini ya tanrının

12
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE

yeryüzündeki temsilcisi ya da Tanrı olarak Cumhuriyet: Hükümet başkanının halk tarafından seçildiği
görüyorlardı. yönetim biçimidir.

Monarşi: Siyasi gücün tek kişinin elinde olduğu ve yönetimin  İlk Çağlardaki Cumhuriyet yönetimini günümüzdeki
aynı aile bireylerinde bulunduğu yönetim biçimidir. şekli ile düşünmemek gerekir. O dönemde devlet
başkanının halk temsilcileri arasından seçilmesi
Teokratik: Hükümdarın yetkilerini tanrıdan alması başka bir
deyişle devletin dini kurallarla yönetilmesi ise Teokratik olarak mümkün değildir. Devlet başkanı yönetici sınıf olan
adlandırılmaktadır. aristokratlardan seçilir.
 Gerçek anlamda cumhuriyet 18. Yüzyılın sonlarında
 Monarşilerde devletin otoritesi kralın otoritesiyle ortaya çıkmıştır. Bu dönemde yurttaşlar arasında
orantılıdır. Güçlü ve kudretli bir kral ülkesini eşitlik ve özgürlük gibi temel haklara önem verilmiş,
bölgenin en güçlü devleti haline getirebilir. Böylece yasama, yürütme ve yargının hukuk güvencesinde
ülkesi imparatorluk halini alabilirdi. olması ilkesi benimsenmiştir.
İmparatorluk: Egemenliği altında farklı dil, din ve etnik NOT: Tarihte ilk modern cumhuriyet 1787’de kurulan ABD’dir.
kökenden insanları barındıran devlet biçimidir.
Kuşatıcı İmparatorluklar: Egemenliği altındaki toplulukları Siyasi Gücün Meşruiyet Kaynağı
dışlamayıp, onlardan devlet teşkilatında yararlanmayı
amaçlayan imparatorluklardır. Hititler gibi  Meşruiyet; geçerli olma anlamındadır. Devletler
Kuşatıcı Olmayan İmparatorluklar: Ele geçirdiği topraklardaki için meşruiyet ise yönetilen halkın yöneticileri kabul
halkla etkileşimde bulunmayan ve bu topraklardaki yer altı ve etmesi anlamındadır.
yer üstü kaynaklarını yağmalayan imparatorluklardır. Asur,  İlk çağ medeniyetlerinde krallar güçlerini genellikle
Babil gibi… ilahi temellere dayandırmışlardır.
 İlk çağda hemen hemen tüm bölgelerde kurulan  Örneğin; Sümer şehir devletlerini yöneten krallar
devletlerde monarşi yönetimi hakimdi. Ancak Ege kendilerini tanrının temsilcisi olarak görmüşlerdir.
uygarlığının en eski temsilci olan Girit’te kral ülkeyi Akadlarda krallar kendilerini tanrı olarak
soylularla birlikte yönetiyordu. Soyluların ticaret görmüşlerdir.
sanat gibi konularda etkinlikleri fazlaydı.  Gücün meşruiyet kaynakları ve etkili olduğu
yönetim biçimlerini tablo şeklinde verelim;
Aristokrasi: iktidarın ayrıcalıklı ve genellikle soya bağlı bir
toplum sınıfının elinde bulunduğu siyasi hükümet şeklidir. Teokrasi Dine dayalı yönetim Asur, Hitit,
Ekonomik toplumsal ve siyasi gücün soylular sınıfının elinde anlayışı Mısır
bulunduğu tarihi yönetim biçimidir.

 Ege uygarlığının bir başka temsilcisi olan Aristokrasi Soyluların yönetime Girit
hâkim olması
Yunanistan’da da bu anlayış devam etti.
Yunanistan’da krallar aristokrat sınıfının üyesiydi.
Monarşi Soy kavramının gücün Sümer, Asur
Buna karşın Solon ve Klistenes gibi Yunan meşruiyet kavramı
reformcuları, çağdaş toplum ve yönetim düzeninin olması, tek kişi
temellerini atacak yenilikler ortaya koydular. egemenliği.
Solon Reformları: Atina’da yaşayan devlet adamı Solon,
Kuşatıcı Sömürgeci anlayışla Yeni Asur,
toprakların önemli bir kısmını elinde bulunduran olmayan kurulan ve yönetimi Yeni Babil,
aristokratların bu yetkisine ve borçlarını ödeyemedikleri İmparatorluklar altındaki halkı asimile Roma
için Serf (toprak kölesi) haline getirilen köylülerin eden yönetim anlayışı İmparatorluğu
durumuna karşı çıktı. Böylece köylülerin borçları
nedeniyle köle durumuna getirilmeleri engellendi. Kuşatıcı Hakimiyet kurduğu Hitit
İmparatorluklar topraklarda yönetimi
Klistenes Reformları: Klistenes Atina’da yaşayan bir altındaki uluslara
aristokrattı. Atina’da halkın kendi seçtiği vekiller hoşgörülü davranan
aracılığıyla temsil edildiği Beşyüzler Meclisi’ni kurdu. Bu ve ulusların etnik
meclis; savaş, mali konular ve dış politikada etkili yapısını koruyan
konuma geldi. Bu sayede demokrasinin temellerini attı. yönetim anlayışı

Demokrasi: siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da Oligarşi Belli bir zümrenin Yunan
düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde yönetime hâkim
bulunduğu, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun olması
tüm yurttaşların eşit sayıldığı yönetim biçimidir.

13
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE

 Dünya hakimiyeti fikri ile hareket eden iki büyük  Kolonicilik faaliyetleri ile imparatorluk haline
imparatorluk kurulmuştur. Bunlar; İskender gelmişlerdir.
İmparatorluğu ve Roma İmparatorluğudur.  Mısır Takvimini (Miladi Takvim) ve Fenike
Alfabesini (Latin Alfabesini) geliştirmişlerdir.
İskender İmparatorluğu  Patiricilerin (yönetici sınıf) uygulamalarına karşı
çıkan pleplerin (yönetilen sınıf) ayaklanmalarına
son vermek için “12 Levha Kanunlarını”
hazırlamışlardır.
12 Levha Kanunları günümüz Avrupa hukukunun temelidir.

 Hristiyanlık ilk kez roma İmparatorluğu’nda ortaya


çıkmıştır. Milano Fermanı (313) ile serbest
bırakılmış ve 381’de Roma İmparatorluğunun
resmi dini olmuştur.
 Kavimler Göçü (375) ile Roma İmparatorluğu Doğu
Roma ve Batı Roma olmak üzere 2’ye ayrılmıştır.
 Batı Roma 476’da Doğu Roma (Bizans) 1453’te
yıkılmıştır.
 Makedon kralı II. Filip tarafından kurulmuştur.
 II. Filip ölünce yerine oğlu Büyük İskender Siyasi Gücün Maddi Kaynakları
geçmiştir.
 Büyük İskender Asya seferine çıkmış,
 İlk Çağ devletleri, meşruiyet elde edebilmek için
Makedonya’dan Hindistan’a kadar olan topraklarda
ilahi güçlerin yanına maddi kaynaklara da ihtiyaç
hâkimiyet kurmuştur. Bu topraklardaki toplumları
duymuşlardır.
kaynaştırarak Doğu-Batı sentezi olan Helenizm
 Maddi kaynaklar;
Medeniyetini kurmuştur.
 Coğrafya,
 Büyük İskender ölünce imparatorluk dağılmıştır.
 Geçim tarzları,
Anadolu’ya Selevkoslar hâkim olmuştur.
 Ekonomik güç,
 Anadolu’da Selevkoslar’ın Bergama Krallığı
 Ordu şeklinde sıralanabilir.
döneminde;
 Bu sebeple ilk siyasi oluşumlar genellikle coğrafi
 Asklepion denen sağlık merkezleri kuruldu.
olarak ılıman iklimin hüküm sürdüğü nehir, göl,
 200 bin ciltlik kütüphane kuruldu.
deniz kıyıları ve vahalarda kurulmuştur. Örneğin;
 Parşömen kâğıdı bulundu.
Mısır Nil Nehri kenarında, Mezopotamya
Roma İmparatorluğu uygarlıkları Dicle ve Fırat Nehirleri etrafında
kurulması gibi…
 İlk çağ devletleri halklarının zenginleşip farklı geçim
kaynaklarına sahip olmasına da dikkat etmişlerdir.
Çünkü ülkeler vatandaşlarının geçimlerini temin
etmekle görevlidirler. Akdi halde takdirde bütün
meşruiyet kaynaklarına sahip olsalar bile varlıklarını
uzun süre devam ettiremeyeceklerdir.
 Bu amaçla ilk Çağ uygarlıkları bazı çalışmalar
yapmışlardır. Örneğin; Akadlar Dicle ve Fırat
nehirlerini kanalla birleştirip tarlaların içinden
geçen sulama kanalları yapmışlardır. Urartu Kralları
tarımı geliştirmek için barajlar ve kanallar inşa
 Akdeniz coğrafyasında ilk kez siyasi birliği ettiler. Frig Kralları üretimin durmaması için katı
sağlayarak imparatorluk haline gelmişlerdir. kurallar meydana getirdiler. Sümerler ticareti
 Roma İmparatorluğu’nun siyasi tarihi 3 bölüme geliştirmek amacıyla değişim aracı olarak gümüş
ayrılır. külçeler kullandılar ve ticarette borç senedini
meydana getirdiler.
Krallık Cumhuriyet İmparatorluk  İlk Çağ uygarlıkları varlıklarını devam ettirmek için
yine güçlü orduları kurma gereği de duyacaklardır.
Kuruluş dönemi Yükseliş Dönemi Dağılma Dönemi Bu amaçla krallar ordunun asker ve silah
ihtiyaçlarını karşılayacak, savaşlarda orduya komuta
edeceklerdir.

14
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE

J. İLK ÇAĞDA HUKUK Hammurabi Kanunları


 İnsanların toplum hâlinde yaşamaya başlaması ve
mülkiyet kavramının oluşması ile ilk sosyal kurallar
da ortaya çıkmıştır.
Hukuk: Toplum düzenini sağlamak için çıkarılmış ve devlet
eliyle güçlendirilmiş kurallar bütünüdür.

 Tarım, hayvancılık, mimarlık, ticaret gibi


faaliyetlerin gelişmesi ile yeni sosyal kurallar
oluşmuştur.
 Devlet niteliğinde ilk siyasi teşkilatların
oluşmasıyla hukuka ihtiyaç daha da artmıştır.
 İlk Çağ’da yapılan hukuk kuralları kaynağını;
 Akıl,
 Gelenek, görenekler,
 Kutsal kitaplardan almıştır.
 Yazının icadından önce hukuk kuralları sözlü olarak
nesilden nesile aktarılmıştır. Oldukça pratik ve
genelde sert olan bu kurallar yazılı olmamasına Babil Kralı Hammurabi (MÖ 1728-MÖ 1686),
rağmen toplumun geneli tarafından bilinmiş ve kendisinden önce yapılmış olan kanunları, toplumun örf
uyulmuştur. ve adetlerini, zamanın ihtiyaçlarını dikkate alarak o
 Bazı toplumlar yazının icadından sonra da hukuku dönemin en gelişmiş yazılı kanunlarını yapmıştır.
sözlü olarak kullanmaya devam etmiştir. Bu durum Hammurabi Kanunları, Babil’in koruyucu tanrısı
özellikle göçebe yaşam süren toplumlarda Marduk adına yapılan Esagila Tapınağı’na dikilen bir taş
görülmektedir. üzerine Akadça yazılmıştır.
• Türkler sözlü hukuk kurallarını uzun süre uygulayan
toplumlardan biri olmuştur.  282 maddeden oluşan kanunların giriş kısmında
• Hun Türklerinde hukukun temelini, geleneklere dayanan Marduk ile adalet tanrısı Şamaş tarafından
sözlü hukuk kuralları oluşturuyordu. Buna töre Hammurabi’nin nasıl kral seçildiği anlatılmaktadır.
deniliyordu.  Hammurabi kendisini adaletin kralı, zayıfların ve
• Töre, yazılı olmamasına rağmen sistemli, dinamik ve öksüzlerin koruyucusu, Tanrı adına ülkeyi yöneten,
ihtiyacı karşılayacak bir niteliğe sahip olup herkes adil ve insancıl hükümdar olarak yanıtmıştır.
tarafından bilinirdi.  Hammurabi Kanunları “dişe diş, göze göz” şeklinde
• Töreye karşı gelmek ağır suç sayılırdı. değerlendirilen ve suçu işleyene aynı ağırlıkta cezayı
içeren kanunlardır.
Urkagina Kanunları

Sümer şehir devletlerinden Lagaş Kralı


Urkagina tarihte bilinen ilk yazılı kanunları hazırlamıştır.
(MÖ 2375). Urgakina yaptığı bu kanunlarda;
 Baş Tanrı tarafından hükümdarlığın kendisine
verildiğini, önceki yöneticilerin rahiplerle birleşerek
halkı sömürdüğünü ifade etmiştir.
 Borç affı gibi vatandaşları rahatlatacak maddelere
yer verilmiştir.
 Kötü idare sebebi ile meydana gelen yolsuzlukları,
halkın huzursuzluğunu ve hoşnutsuzluğunu
gidermeyi amaçlayan adaletname niteliğindedir.

15
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE

Hitit Kanunları bilinen bu hükümler, Hz. Musa’ya bildirilen


emirlerdir.
 Yahudi inancına göre Tanrı ile İsrailoğulları arasında
yapılan ahdi (Anlaşma) içermektedir.
 Eski ahit (Ahdi-i Atik): Yahudilerin kutsal kitabı
Tanah’a Hristiyanların verdiği isimdir.
 Hz. Musa’dan yüzlerce yıl sonra kaleme
alındığından farklı nüshaları vardır. On Emir, Eski
Ahit’in ilk kısmı olan Tevrat’ta geçmektedir.
 Yeni Ahit: Hristiyanlar Allah’ın Hz. İsa ile yeni bir ahit
yaptığını iddia ederler. Bu nedenle İncil’e Yeni Ahit
derler.

İlk Çağ Anadolu medeniyetlerinden Hititler’de,


gelişmiş bir hukuk sistemi vardır. Hitit hukuku ile ilgili
günümüze kadar ulaşan çok sayıda tablet vardır.
 Hitit kanunları, Hammurabi Kanunları kadar sert
değildir. Daha çok Sümer kanunları gibi insancıldır.
İşlenen suçlara daha çok tazminat şeklinde maddi
cezalar verilmesini öngörmüştür.
 Hititler insanların yanında hayvanları ve bitkileri
korumak için de yasalar çıkarmışlardır.
 Hititler; evlenme, boşanma miras gibi medeni
hukukla ilgili konuları da yasalarla düzenlemişlerdir.
Boşanma hakkı sadece erkeğe ait olmaktan
çıkarılarak kadınlara da tanınmıştır.
 Hititler hukuk tarihinde ilk defa kasten öldürme ile
kazara öldürmeyi birbirinden ayırmışlardır.
 Mezopotamya medeniyetlerinde olduğu gibi
Hititlerde de cezalar belirlenirken sosyal sınıf
farklılıkları esas alınmıştır.
 Hititler’de bazı suçlarda suçu işleyen kişinin yanında
ailesi de cezalandırılmış, bu şekilde ceza
kollektifleştirilmiştir.

Tevrat Hukuku

 İbraniler tek tanrılı semavi din inancını


benimsemiştir. Bunun sonucunda ilahi kökenli
hukuk kuralları ortaya çıkmıştır. “On Emir” olarak

16
--
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA----------------III.ÜNİTE-

III. ÜNİTE
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA

A. ORTA ÇAĞ’DA DEVLET VE TOPLUM

Orta Çağ’da Neler Oldu?


 Roma İmparatorluğu, MS. 375 yılında başlayan
Kavimler Göçü sırasında uğradığı saldırılar
nedeniyle zayıflayarak 395 yılında ikiye ayrıldı.
 Doğu Roma ve Batı Roma olarak ikiye ayrılan Roma
İmparatorluğunun Batı kanadı 476 yılında
yıkılacaktır. Bizans İmparatorluğu olarak bilinen
Doğu Roma ise fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u
fethetmesi ile yıkılacaktır.
Orta Çağ Ne Zaman Başladı? Ne Zaman Bitti?
→ Orta Çağ’ın başlangıcı tam bir netliğe sahip değildir. Orta Çağ’ın Önemli Siyasi Yapıları
→ Bazı tarihçiler Orta Çağ’ın başlangıcını Batı Avrupa
Roma’nın yıkılışı olan 476 yılını esas alırlar.
→ Orta Çağ’ın bitişini Fatih Sultan Mehmet’in  Orta Çağ öncesinde İtalya, Galya (Fransa), İspanya,
İstanbul’u fethettiği 1453 yılı ile sona erdiği bizler Kuzey Afrika (Fas, Tunus, Cezayir, Libya) ve Batı
tarafından kabul edilmektedir. Akdeniz’deki adalar Roma İmparatorluğu’nun
elindeydi.
 Macaristan ve Hırvatistan’ı da içine alan bu devletin
Doğu Avrupa’daki sınırını Tuna Nehri çiziyordu.
Romalılar bu ırmağın ötesindeki topluluklara barbar
kavimler diyorlardı.

1
--
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA----------------III.ÜNİTE-

 375 yılında meydana gelen Kavimler Göçü  Girit ve Kıbrıs Adaları da Doğu Roma’nın hâkimiyeti
sonucunda Roma İmparatorluğu 395 yılında Doğu- altındaydı. İmparatorluğun doğu sınırı Fırat Neh-
Batı olarak ikiye ayrılmıştır. ri’ne kadar uzanıyordu.
 Hristiyanlığın Ortodoks mezhebini benimsemişler-
dir.
 Helenizm ve Ortodoks mezhebi nedeniyle Batı
Roma İmparatorluğundan farklı bir siyası yapıya
sahiptir.
 Roma İmparatorluğu bir çeşit cumhuriyet ile
yönetilirken Bizans imparatoru gücünü tanrıdan
alan otokrat bir yönetim sergilemiştir.
OTOKRASİ: Otokrasi, monarşinin bir çeşididir. Yönetici, bütün
siyasî yetkileri tek başına elinde bulundurur. Fakat monarşinin
aksine yönetim miras yoluyla kalmamış, kişi tarafından ele
(Kavimler Göçü)
geçirilmiştir.
 Roma İmparatorluğunun gücünü kaybetmesi ne-
deniyle Avrupa insanını koruyacak bir gücün orta-  Ülkeyi eyaletlere bölüp valiler (Tekfur) atamışlardır.
da kalmaması Feodalizm (Derebeylik)’in ortaya  Orta Çağ boyunca varlığını sürdüren Bizans
çıkmasına neden olacaktır. İmparatorluğu, 1453’te İstanbul’un Fethi’yle
Osmanlı Devleti tarafından ortadan kaldırılmıştır.
 Batı Roma İmparatorluğu’nun 476’da yıkılması
sonucu Avrupa’da oluşan siyasi boşluğu Frank, Orta Asya
Vizigot, Ostrogot, Sakson gibi Germen krallıkları
doldurmuştur. Bu durum Avrupa’da büyük bir
kargaşaya yol açmıştır.
NOT: Roma İmparatorluğunun batı kanadının (Batı Roma)
yıkılması nedeniyle Germen kabileleri kendi devletlerini
kurmuşlardır. Bu durum günümüz Fransa, İspanya, İngiltere
gibi devletlerin temelini oluşturacaktır.

 Bu kargaşa yüzünden Avrupa’da uzun bir süre güçlü


devletler kurulamayacaktır.
 Bu süreçte siyasi yapıyı şekillendirecek ve sürece
damga vuracak sistem Feodalizm olacaktır.

 İlk Çağ’ın sonlarına doğru Asya’nın güçlü


devletlerinden biri olan Büyük Hun Devleti’nin
dağılmasından sonra bu kıtada üstünlük Çinlilere
geçti.
 Hunların dağılmasıyla Orta Asya’da ortaya çıkan
boşluğu bir müddet sonra Avar İmparatorluğu
doldurdu.
 Avar İmparatorluğu’nun varlığı Kök Türk Devleti’nin
Doğu Roma ortaya çıktığı VI. yüzyılın ikinci yarısına kadar devam
 Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasıyla 395 etti.
yılında kurulan ve Orta Çağ boyunca varlığını sür-  Bu süreçte Hunların bir bölümü Maveraünnehir
düren Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti bölgesinde Akhunlar (Eftalitler) adıyla yeni bir
İstanbul idi. devlet kurdular.
 Balkan ülkelerinin yanı sıra Anadolu, Suriye, Filistin
ve Mısır bu imparatorluğun sınırları içindeydi.

2
--
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA----------------III.ÜNİTE-

Sasaniler  Temuçin, 1206 yılında yapılan kurultayda Türk-


Moğol boyları tarafından kağan seçilmiş ve
‘’Cengiz’’ adını almıştır.
 Orta Asya’da boylar hâlinde yaşayan Moğollar,
Cengiz Han’dan itibaren ilk devlet teşkilatını
kurmuştur.
 Cengiz Han, kurmuş olduğu güçlü ordusuyla istila
hareketlerinde bulunmuş ve dünyanın en geniş
kara imparatorluğunu kurmuştur.
 Cengiz Han hayattayken imparatorluk topraklarını
dört oğlu arasında paylaştırmıştır.
 Moğol devlet adamları ve Moğol halkı arasında
Şamanizm inancı yaygındı. Şamanlar gerek toplum
gerekse Moğol idarecileri üzerinde etkiliydi.
→ Perslerin mirası üzerine kurulan ve güçlü bir devlet Örneğin, Büyük Şaman, 1206 yılında düzenlenen
geleneğine sahip olan Sasaniler, Kafkasya, kurultayda Temuçin’in Gök Tanrı tarafından
Mezopotamya ve İran’a hükmetmiştir. seçildiği şeklinde bir kehanette bulunmuştur.
→ İmparatorluğu’nun yönetim şekli monarşiydi. Böylece Şamanlar tarafından Cengiz Han’ın ve
neslinin ilahi soya dayandırılması sağlanmıştır. Bu
→ İmparatorluğun başında Şehinşah (Kralların Kralı)
durum Cengiz Han’dan sonra gelen hükümdarların,
unvanını kullanan hükümdar bulunmaktaydı.
onun soyundan gelmesini meşrulaştırmıştır.
→ Kral çoğu kez kendisinden sonra başa geçecek
kişiyi yardımcısı olarak tayin etmiş ve onun siyaset
sanatını öğrenmesi için önemli eyaletlerden biri- Siyasi Yapıların Meşruiyet Kaynağı
nin başına getirmiştir. Avrupa’da:
→ Sasani madenî paralarının bir yüzünde hükümdarın
 Orta Çağ’da Avrupa devletleri meşruiyetlerinin
diğer yüzünde kutsal ateşin resmedilmiştir. Bu
kaynağını genellikle dine dayandırmışlardı.
durum kralların, Tanrı Ahuramazda’nın yeryüzün-
 Bu anlayışa göre iktidarı ele geçiren yöneticiler
deki temsilcisi olarak görüldüklerinin kanıtıdır.
devletin tanrısal bir kurum olduğunu, onun
Krallar mutlak otoriteye sahiptir.
isteğiyle kurulduğunu, kendilerinin ise tanrının
Ahuramazda: Zerdüştlük inancında Tanrı kabul edilir ve iyi yeryüzündeki temsilcileri olduğunu söylüyorlardı.
şeylerin sembolüdür. Zerdüşt inancına göre; Dünyadaki iyi olan  Krallar ve imparatorlar ülkeyi Tanrı’nın emir ve
her şey Ahura Mazda’dan, kötü olan her şey ise Ahriman’dan yasaklarına uygun şekilde yönettikleri sürece
gelir. meşruiyet kazanıyorlardı.
→ Sasaniler, İstanbul’u kuşatmıştır. Ancak Bizans’ın Germen kavimleri tarafından kurulan krallıklarda
özellikle deniz gücü karşısında etkisiz kalan Sasani durum;
Devleti, Anadolu’dan çekilmek zorunda kalmıştır.
→ Bireyler arasında ekonomik farklılıkların olmadığı bu
→ Sasaniler, Hz. Ömer Dönemi’nde yapılan Nihavend
krallıklarda eşitlikçi bir toplum yapısı vardı.
Savaşı’nda Müslüman Araplara yenilerek 651
→ Halk tarafından seçildiği için “halk kralları” adıyla
yılında yıkılmıştır.
anılan Germen kralları sınırsız yetkilere sahip
Moğol İmparatorluğu değildi.
→ Yönettiği kavimlerin gelenek göreneklerine aykırı
davranan ve görevlerini yerine getirmeyen bir kral
iktidardan uzaklaştırılabilirdi. Başka bir deyişle kral,
yönetme yetkisini halktan almakta ve ona karşı
sorumlu olmaktaydı.
→ Germen krallıklarında meşruiyetin kaynağı olan
halkın yerini zamanla kilise almaya başladı.
Kilisenin Güç Kazanması:
 İktidarın tanrıdan kaynaklandığını söyleyen kilise,
yeryüzü hâkimiyetinin tanrı tarafından papaya
verildiğini savunuyordu.
 Moğol İmparatorluğu’nu kuran Temuçin’dir.
 Tanrı iktidarının temsilcisi olarak kabul edilen Roma
Katolik Kilisesi’ne göre adaletli bir yönetim için

3
--
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA----------------III.ÜNİTE-

Hristiyanlık dininin esaslarına uygun bir devlet ve Siyasi Yapıların Maddi Kaynakları
toplum düzeninin kurulması gerekiyordu.
1. Coğrafi Yapı, Hayat ve Geçim Tarzı
 Orta Çağ’da kilisenin kitleler üzerindeki gücünü fark
ederek bundan yararlanan hükümdarlar Katolikliği Coğrafi Yapı:
seçerek kiliseye bağlılığını gösterdiler.  Her dönemde olduğu gibi Orta Çağ’da da nüfusun
 Krallar, Roma kültürüne bağlı Hristiyan halkın ve yeryüzüne dağılışı ve devletlerin gücü ile coğrafi
din adamlarının desteğini alarak hükümranlığını özellikler arasında yakın bir ilişki vardır.
güçlendirdi.  Bu dönemde iklim, toprakların verimliliği,
 Kendisinden sonra tahta geçen krallar da aynı limanlara ve ticaret yolu güzergâhlarına yakınlık
politikayı sürdürerek kiliseye bağlı toplulukları itaat nüfusun dağılımını etkileyen faktörler olarak öne
altına alıp sınırlarını genişlettiler. çıkmıştır.
Doğu Roma (Bizans Devleti)’da  Orta Çağ’da dünya tarihine yön veren güçlü
devletlerin tarım için uygun iklime sahip, engebesiz
 Doğu Roma İmparatorları meşruiyetlerini dinden ve verimli bölgelerde kurulmuş olması da tesadüf
alırlardı. değildir.
 Kilise tarihçisi Panayotis Christou’nun (Kıristo) da
dediği gibi “Bizanslılar yeryüzündeki imparatorluk- Hayat ve Geçim Tarzı
larının tanrının krallığının bir görünümü olduğuna  Coğrafi yapının hayat ve geçim tarzı üzerinde etkisi
inanırlardı.” vardır.
İslam Dünyasında  Coğrafi yapının özellikleri sayesinde ülkeler farklı
geçim kaynakları bulmuş ve bu kaynaklar ile
 Orta Çağ Hristiyan dünyasında olduğu gibi İslam zenginleşmişlerdir.
dünyasında da kaynağını dinden alan meşruiyet  Kuzeydeki denizci kavimlerin Avrupa’nın geri
anlayışı hâkimdi. kalanıyla ilişkisi ilk zamanlarda yağma şeklinde
 Dört Halife Dönemi’nden sonra kurulan Emeviler olduysa da bu durum yerini giderek düzenli ticarete
Devleti’nde hükümdarlar Allah adına hareket bırakmıştır.
ettiklerini göstermek için “halife” unvanını  Coğrafi yapısı bakımından dağlar ile deniz arasına
kullanmışlardı. sıkışmış olan Venedik, başka bir geçim imkânı
 Aynı şekilde Abbasi halifeleri de Allah’ın olmadığından deniz ticaretine yöneldi.
yeryüzündeki temsilcileri olduklarını söyleyip  İngiltere’de krallık gelirlerinin büyük bölümü koyun
uyruklarını bir arada tutmak istemişlerdi. yetiştiriciliğinden sağlanıyordu.
İran (Sasaniler) Topraklarında  Almanya ve Rusya’da buğday yetiştiriciliği,
 Fransa’da bağcılık ve kumaş endüstrisinde
 İran kurulan devletlerde de yöneticilerin meşruiyeti kullanılan çivit otu üretimi ve ayrıca tuz madeni
geleneksel olarak dine dayandırılıyordu. coğrafi şartların bu ülkelere sağladığı kazanımlara
 İran’da hüküm süren Sasanilerde hükümdarlar örnek olarak verilebilir.
Zerdüştlük dininin simgesi olan kutsal ateşin
koruyucusu kabul ediliyordu. 2. Soy Dayanışması
İslam Dünyasında:
Orta Asya’da
Dört Halife Dönemi:
Türklerde:
→ Bu çağda ortaya çıkan İslamiyet, ırka dayalı
Orta Asya Türk devletlerinde halk, ülkeyi
Yahudilik ve mezhep aidiyetinin öne çıktığı
yöneten hakana bu yetkinin Gök Tengri tarafından
Hristiyanlık dinlerine göre daha evrensel özellikler
verildiğine inanıyordu. Buna kut anlayışı da denir. Yine
taşıyordu.
bu nedenden dolayı bir kişinin Kağan/Hakan olabilmesi
için kuta sahip olması gerekmektedir. → İslamiyet’in ırk ayrımını reddeden eşitlikçi yaklaş-
ımı onu kolayca benimsenen bir din hâline
Çinlilerde: getirmişti.
Çinlilerde aynı şekilde meşruiyet kaynaklarını → Bu sonucun ortaya çıkmasında İslam devletinde dinî
dine dayandırmışlardır. Ancak Çinliler daha ileri giderek ve siyasi iktidarı simgeleyen halifeliğin ilk
imparatorlarına “Tanrı’nın Oğlu” diyorlardı. zamanlarda belli bir soya ait olmamasının da rolü
olmuştur.
Emeviler’de
 İslam devletindeki yönetim anlayışı Emevi ailesinin
işbaşına gelmesiyle birlikte değişti.

4
--
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA----------------III.ÜNİTE-

 Bu tarihten itibaren halifelik babadan oğula geçen Onluk Sistem Nedir?


bir saltanata dönüşürken devlet yönetiminde soy
Büyük Hun İmparatoru Mete Han’ın orduya getirdiği sistemdir.
dayanışması öne çıktı. Bugünkü modern ordunun düzenini oluşturmuştur. Onbaşı,
 Emeviler devlet görevlerini başta kendi soylarından yüzbaşı vs. kavramların çıkışıdır. Dünyanın ilk kışlasının
gelenler olmak üzere Araplara verdiler. kuruluşunu sağlayan, askerleri kayıt altına alan, askeri eğitim
 Arap olmayanları ise dışlayıp mevali (köle) olarak kavramını ortaya çıkaran sistemdir. Sistemin hayata geçiriliş
adlandırdılar. tarihi olan MÖ. 209 TSK’nın kuruluş yılıdır.

Fatımiler’de:  Moğollar ordu dizilişleri, silahları ve savaş


taktikleriyle Orta Çağ’ın en korkulan askerî güç-
 X. yüzyıl başlarında Kuzey Afrika’da ortaya çıkan
lerinden biri olmuşlardı.
Fâtımi Halifeliği’nin kurucuları soylarını Hz.
Muhammed’in kızı Hz. Fatıma’ya dayandırdılar. Vikingler
 Fâtımiler Şiilikte var olan “Mehdi’nin Fâtımi
ailesinden geleceği” inancı nedeniyle halifelerine → İskandinavya’da ya-
mehdi (kurtarıcı) unvanı verdiler. şayan Vikinglerin en
güçlü silahı yüksek ma-
Avrupa’da nevra yeteneğine sahip
olan gemileriydi.
 Yönetime hâkim olan hanedanlar kendi soylarından
gelen insanları ayrıcalıklı bir yere koyarken onların → Vikingler, savaşçıları-
dışında kalan toplulukları kendileriyle eşit tutmu- nı ve atlarını istedikleri
yorlardı. kıyıya çıkararak düş-
 Avrupa’da hâkim olan soy birliği anlayışına zamanla manlarına sürpriz akın-
din birliği de eklenmiş ve Hristiyan olmayanlar dinsiz larda bulunurlardı.
olarak görülmüştü. → Silah olarak genellikle balta ve kalkan kullanan bu
Kuzey Avrupa topluluğu; savaşçılığı sayesinde İsveç,
Sasaniler’de Norveç, Danimarka ve İzlanda’ya hâkim olmuşlardı.
• Soy birliği Sasanilerde yalnız hükümdarlık için değil, Doğu Roma (Bizans Devleti)
eyalet yöneticiliğinde de belirleyici unsurdu. Eyalet
valileri genellikle asil kabul edilen ailelerden
seçilirdi.  Orta Çağ’ın güçlü
• Bu devlette yüksek makamlar babadan oğula geçer devletlerinden biri olan
ve tek bir aile içinde nesiller boyunca devam ederdi. Bizans İmparatorluğu’nda
ordu, eski Roma ordusu
3. Silahlı Güç esas alınarak kurulmuştu.
İlk Çağ’da olduğu gibi Orta Çağ’da da devletler  Ordunun başkomu-
silahlı bir güce dayanarak kurulmuştur. tanı imparatordu.
 Bizans ordusu yaya-
Moğol İmparatorluğu lar ve süvariler olmak
Moğol İmparatorluğu üzere iki kısımdan meydana geliyordu.
silahlı güce dayanarak  Süvariler imparatorun toprak verdiği kimseler
kurulmuştur. tarafından yetiştirilen, kendileri ve atları zırhlı
seçkin askerlerdi.
Moğol ordusu; at  Yaya birlikleri ise çeşitli Avrupa ülkelerinde, Yakın
üzerinde ok kullanabi- Doğu ve Kuzey Afrika’dan getirilen ücretli savaşçı-
len, hareketli, hafif lardan oluşuyordu.
süvarilerden meydana  Bizans ordusunun en etkili silahı suda bile yanıcı
geliyordu. özelliğe sahip Rum ateşi (Grejuva) idi.
Büyük Hun Devleti  Bizans donanması VIII. yüzyılın ortalarına kadar
hükümdarı Mete Han’- Akdeniz’in en büyük deniz gücü iken sonraki
ın kurduğu onlu siste- dönemde bu unvanını İslam donanmasına bıraktı.
min örnek alındığı
Moğol ordusu disiplinli Sasaniler
ve çok iyi eğitim gör-  Sasanilerde Şehinşah denilen hükümdar, devlet
müş, ok, yay, mızrak ve pala kullanan askerlerden yönetimine olduğu gibi savaşa da fiilen katılarak
oluşuyordu. ülke içindeki meşruiyetini pekiştiriyordu.

5
--
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA----------------III.ÜNİTE-

 Süvariler ve piyadeler olarak iki ana gruptan oluşan  Devletin güç kaybetmesi ve barbar kavimler
Sasani ordusunda süvariler İran’ın soylu ailelerin- yüzünden halkın huzur ve güvenliğini yitirmesi.
den seçilirdi.  Güvenliklerini sağlamak isteyen insanların büyük
 Orduda halk arasından seçilerek yetiştirilen piya- toprak sahiplerine (derebeyleri, kont, senyör)
delerin yanısıra vassalların gönderdikleri birlikler ve sığınmaları.
çeşitli milletlerden gelen ücretli askerler de görev  Derebeylerinin kendisine sığınan insanları koruma
yapardı. karşılığında onları köle gibi kullanmaları sonucunda
 Ordu birlikleri Türkler ve Moğollarda olduğu gibi feodalite ortaya çıkmıştır.
onluk sisteme göre düzenlenmişti.
 Sasani ordusunun en etkili kısmını oluşturan savaş FEODALİTE (DEREBEYLİK)
filleri kazanılan zaferlerde önemli rol oynardı. EKONOMİ
-Tarım ekonomisi egemendir.
Güç Paylaşımı ve Yönetim Organizasyonu -Zenginliğin kaynağı topraktır.
-Yeterli üretim olmadığı için ve güvenlik sağlanmadığı için
Avrupa’da: ticaret gelişmemiştir. Bu nedenle kapalı ekonomi yapısı
egemendir.
-Ticaret gelişmediği için para ekonomisi gelişmemiştir.
SİYASİ
-Toprak sahipleri kendi topraklarında egemen güçtür.
- Kralların otoritesi zayıftır.
-Krallar siyasi otoritesini mutlak sadakat koşuluyla ve
kontrollü olarak derebeyleriyle paylaşmıştır.
-Merkezi otorite yoktur.
SOSYAL
-Toplumsal sınıflaşma egemendir.
-Toprak sahipleri süzeren (koruyan) olarak adlandırılmış ve
kendisine bağlılık yemini etmiş köylüler ya da savaşçılarda
Vassal (himaye edilen) olarak adlandırılmıştır.
Feodalitenin (Derebeylik) Temelleri Atılıyor -Lordlara (soylulara) bağlılık yemini etmiş savaşçı vassallara
şövalye denir.
 Orta Çağ’ın ilk yüzyıllarında Avrupa’da Germen -Tarım ekonomisinden dolayı kent ekonomisi gelişmemiştir ve
kavimleri tarafından çok sayıda krallık kuruldu. burjuva sınıfı (ticaret ve zanaatla uğraşan kentli sınıf)
 Bu krallıklar zaman içinde Kutsal Roma Germen gelişmemiştir.
İmparatorluğu tarafından bir çatı altında toplandı. -Soylular, askerler ve ruhban (din adamları) sınıfı topumun üst
 İmparatorluğun kurucuları, çevrelerindeki krallara sınıflarını oluştururken burjuvalar orta sınıfı oluşturmuştur.
ve beylere askerî hizmet karşılığında toprak verme -Köleler ve köylüler de toplumun alt sınıfını oluşturmaktaydı.
uygulamasını başlattılar.
 Böylece kont, lord, dük, baron gibi unvanlar taşıyan Serf; derebeylik düzeninde toprakla birlikte alınıp satılabilen
toprak sahiplerinden oluşan soylular sınıfının köleler.
doğmasına ortam hazırladılar. Feodalite Rejiminin Sonuçları:
 Avrupa’da merkezî otoritenin zayıfladığı,
güvensizliğin arttığı, kent yaşamının ve ticaretin → Avrupa’da siyasal birlik bozulmuş, küçük yönetim
gerilediği dönemlerde “soylular” öne çıktılar. birimleri ortaya çıkmıştır bu yüzden güçlü krallıklar
 Yetiştirdikleri şövalyelerin ve köylülerin yardımıyla kurulamamıştır.
bulundukları yerlerin güvenliğini sağladılar. → Toprakların mülkiyeti soyluların elinde toplanmış ve
 Bu amaçla korunaklı şatolar yaptılar ve böylece kapalı bir ekonomik politika izlendiği için halk
istilalara karşı arazilerini koruma kaygısı içinde sermaye birikimine sahip olamamıştır.
bulunan çevredeki diğer toprak sahiplerini → Feodalite rejiminde, halk arasında eşitlik olmadığı
yanlarına çektiler. için sosyal tabakalaşma meydana gelmiştir.
 Bir yandan da kraldan kendi adlarına vergi ve asker
toplama, yargılama yapma gibi siyasi yetkiler
alarak güçlerini arttırdılar.
 Böylece IX. yüzyıldan itibaren Avrupa’nın hâkim
yönetim anlayışı hâline gelecek olan feodalitenin
temellerini attılar.
Feodalitenin Ortaya Çıkış Sebepleri:
 Kavimler Göçü ile Avrupa’nın en güçlü devleti
Romanın zayıflaması.

6
--
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA----------------III.ÜNİTE-

B. ORTA ÇAĞ’DA EKONOMİ

Tarım
Artı Ürün:
 IX. yüzyıldan itibaren özellikle Avrupa’da ağır
sabanın (pulluk) bulunması, atın tarla sürmede
kullanılması ve tahılları öğütmede kullanılan
değirmenlerin rüzgâr gücüyle çalıştırılması gibi
gelişmeler yaşanmıştır.
 Ağır saban, at, yel değirmenleri sayesinde tarımda
verimliliğin artması sonucunda ‘‘artı ürün’’ ortaya
Skolastik Düşünce/Dogmatizm; Bir şeyi sorgulamadan, eleş- çıkmıştır.
tirmeden ve akıl süzgecinden geçirmeden olduğu gibi kabul  Tüm bu gelişmeler sonucunda X. yüzyıldan itibaren
eden düşünsel yapıya dogmatizm denir. Orta çağ Hristiyan din tarımsal verimlilikte ciddi bir artış meydana gelmiş
adamlarının halka karşı tutumları sonucu oluşan düşünsel ve bu durum da çeşitli alanlarda önemli sonuçlar
yapıya verilen genel isimdir. Bu durum özgür düşüncenin ve doğurmuştur.
bilimin gelişmesini engellemiştir.
Artı Ürünün Ortaya Çıkma sebepleri
Türklerde:
 Uzun kuşatma ve saldırılara karşı hazırlık yapmak.
 Kök Türkler ve Uygurlarda ülkenin tek hâkimi kağan  Kuraklık zamanlarında oluşabilecek kıtlıkları
idi. engellemek.
 Önemli devlet meseleleri boy beylerinin katıldığı  İhtiyaç duyulan ürünlerle takasa girmek.
kurultayda görüşülse de karar verme yetkisi  İhtiyaç fazlası ürünlerin değerlendirilmek isten-
kağandaydı. mesi.
 Bununla birlikte kağan Türk töresine aykırı kararlar
veremez ve keyfî davranamazdı. Meslekler:
 Töre hükümleri gereğince kağan halkın güvenliğini Artı ürünlerin ortaya çıkmasıyla üretimin
ve refahını sağlamak, adaleti dağıtmak ve orduya planlanması, depolanması ve korunması zorunluluğu
komuta etmekle görevliydi. ortaya çıkmıştır. Artı ürün etkisiyle çiftçilik dışında
 Türk devletlerinde kağanın eşi olan hatun da esnaf, tüccar ve savaşçı gibi yeni meslekler ortaya
yönetimde söz sahibiydi. çıkmıştır.
 Türklerde sınıflı yapı olmadığından dolayı yetenekli
kişilerin devlet kadrolarında kağanlık dışında her Artı Ürüne Bağlı Gelişen Ekonomik Yapı:
türlü makama gelme şansları vardı.  Tarım gelişmiştir.
İran’da:  Takasa dayalı ticaret gelişmiştir.
 İran’daki Sasani Devleti’nde kast sistemine benzer Artı Ürün ve Toplumsal Yapı:
bir toplum yapısı vardı.
Artı ürünlerin bir merkezde toplanması ve
 Aristokratlar, rahipler, kâtipler, orta boy toprak
dağıtımın bu merkezlerden yapılması toplumsal
sahipleri, köylüler ve köleler toplumsal sınıfların
tabakalaşmayı ortaya çıkarmıştır.
başlıcalarıydı.
 Bu yapı içinde alt sınıftan birinin yukarı bir sınıfa Artı Ürünün Sonuçları:
geçmesi (dikey hareketlilik) imkânsızdı.
 Sasanilerde devlet yönetiminde son sözü söyleme  Artı ürüne sahip şehirler daha güçlü konuma
yetkisi kralındı. gelmişlerdir.
 Krallara danışmanlık eden bir meclis  Yeni meslekler ortaya çıkmıştır.
bulunmaktaydı. Bu meclise hanedan üyeleri ve  Artı ürünün depolanması toplumsal tabakalaşmayı
aristokratlar katılırdı. beraberinde getirmiştir.
 Önemli kademelerde bulunan görevliler, soylu  Artı ürün elde edebilmek için sulama kanalları
ailelerin üyelerinden seçilirdi. yapılmış bu durum üretimin planlanması, ürünün
depolanması ve korunması gerekli hâle gelmiştir.
 Devletlerin vergi gelirleri yükselmiştir.
 Şehir toplumları ortaya çıkmıştır.
 Takasa dayalı ticaret anlayışı gelişmiştir.

7
--
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA----------------III.ÜNİTE-

İLK ÇAĞ’DA VERGİ Avrupa’da Sınıflaşma:


→ Vergi kavramı yerleşik hayatla birlikte, tapınaklarda
yapılan dini ritüeller sırasında tanrılara hediyelerin Asiller
sunulmasıyla birlikte ortaya çıkmıştır. Orta Çağ Avrupasınınen ayrıcalıklı sınıfıdır. Bu
sınıfta dük, kont, baron, şövalye, ve bunların
→ İlkçağda devletler genellikle savaş zamanlarında halktan üstünde senyör denilen derebeyleri
bulunurdu. Senyörlerin en büyüğü kraldı.
vergiler almışlardır.
Rahipler
→ İlk Çağ’da vergiler genellikle üç şekilde tahsil edilmiştir. Din adamlarından oluşmaktadır. Kilisenin
Bunlar; topraklarında yaşar vergi ödemez ve askerlik
yapmazlardı.
- Nakdi ödeme,
Burjuvalılar
- Emek yoluyla ödeme, Kasaba ve şehirlerde oturur zanaat ve ticaret
- Ayni ödeme (mal ile ödeme) ile uğraşırlardı. Burjuvalılar, asillere vergi
öderlerdi.
→ Mısır’da tüm vergi ve kiralar Firavun adına toplanmıştır.
Köylüler
Mısır’da: Köylüler ikiye ayrılırdı. Serf denilen köylülerin
 Vergilerin hesaplanması ve toplanması bürokrasinin hiçbir hakkı yoktu. Serbest köylüler de
topraktan ürettiklerinin bir kısmını senyöre
ortaya çıkmasını sağlamıştır. vergi olarak verirlerdi.

 Mısır’da vergi gelirleri genellikle savaş giderleri, piramit


ve tapınak yapımı gibi alanlarda kullanılmıştır.
Hindistan’sa Sınıflaşma (Kast Sistemi)
Sümerler’de:  Hindistan’da ortaya çıkan Kast sistemi meslekleri
 Hür vatandaşlar vergi ödemek zorundayken Urukagina, babadan oğula geçen meslek örgütlenmeleridir.
sosyal adaletsizliği önlemek için pamuk ve tapınaklar için
 Ekonomik kuralları dinsel statüler belirlemiştir.
zorla toplanan birçok vergiyi kaldırmıştır.
İlk
Romaveİmparatorluğunda;
Orta Çağ’da Toplumsal Tabakalaşma  Hinduizm’in kutsal kitapları olan Vedalarda kastlar
 Savaş ganimetleri, mülk gelirleri, tekeller arası geçiş yasak olmasına rağmen Hint
 Toplumsal tabakalaşma, insanlarve bağlı
arasındaki
devletlerden alınan haraçlar önemli vergi kalemleridir. toplumundaki reenkarnasyon inancına göre alt
ekonomik ve toplumsal eşitsizliğin görünür hâle
 Tarımdan elde edilen fazla ürünün vergilendirilmesiyle kasttakilerin bir sonraki yaşamlarında üst kasta
gelmesidir.
oluşan kaynaklar Roma İmparatorluğunda şehirli nüfusu, mensup bireyler olabileceklerine inanılmıştır.
 orduTarımsal üretiminsınıfı
ve bürokratik gelişmesiyle
beslemiştir.zenginliğin artması  Bir başka inanışa göre geçmişlerinde kötü olan
sonucu
Avrupa; tabakalaşmada da artış olmuştur.
insanlar düşük kastlarda doğmuş ve kötü işlerde
 Tarih
 Feodalboyunca
sistemdekölelik, kast sistemi
ayni vergiler alınmayave mevkiye
devam bağlı
edilmiştir. çalışarak hak ettiklerini bulmuşlardır.
 sistem gibi toplumsal
Ordunun ihtiyaçları tabakalaşmalardan
feodal beyler tarafından karşıla- söz
edilebilir.
nırmıştır. Kast Sisteminin Bazı Özellikleri:
NOT:Toplum
 XIII. yüzyıldan itibaren
yapısında giderlerini
meydana karşılamak
gelen ve mali
bu değişim,
yapılarını dengelemek isteyenbaşa
devletler zorunlu ve düzenli  Kast sisteminin ortaya çıkmasındaki en önemli
insanlık tarihini baştan değiştirmiştir.
vergilendirme sistemlerine başvurmuşlardır. Para ekonomisi- düşünce tarzı reenkarnasyondur.
 Hindistan’daki Kast sistemi bu tabakalaşmaya en
nin gelişmesi vergilerin alınmasını kolaylaştırmıştır.  Kastlar arası geçiş yasaktır (dikey hareketlilik).
güzel örnektir.
 Kast sistemi, bir kişinin toplumsal konumunun Dikey hareketlilik: Bireyin bulunduğu toplum sınıfının veya
yaşamı boyunca belirlendiği toplumsal bir düzendir. statüsünün değişebilmesidir. Dikey hareketlilikte birey
bulunduğu sınıftan yukarı çıkabileceği gibi aşağı sınıfa da
düşebilir.

 Ayrı kastlar bir araya gelip yemek yiyemez.


 Paryaların hiçbir sosyal hakkı yoktur.
 Ayrı kastlar arasında evlilikler kesinlikle yasaktır.
 Her kastın kendini belli eden farklı işaretleri vardır.
 Üst kasttan olan birinin alt kastla iş birliği yapması
ve ona dokunması dahi yasaktır
 Kastlar arası geçişin yasak olduğu bu sistemde her
kastın kendine has hukuku vardır.
 Kast kurallarına uyulması ve kastın işleyişini
sağlamak amacıyla özel teşkilatlar oluşturulmuştur.
 Her kast bireyinin alabileceği eğitim ve yapabileceği
meslek türleri bellidir.
 Bu sistemde herkes bir kast içinde doğar, bu
kasttan eş seçer ve bu kast içinde ölür.

8
--
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA----------------III.ÜNİTE-

söz konusu malları kaynağından almak istemeleri ticaret


yollarını ortaya çıkarmıştır. Bu yolların en önemlileri Kral
Yolu, İpek Yolu, Baharat Yolu ve Kürk Yolu’dur.
Kral Yolu

 Pers İmparatoru Darius’un yaptırdığı Kral Yolu, Sus


şehrinden başlayıp Lidyalıların başkenti Sard
şehrinde son bulan yoldur.
Ticaret  Kral Yolu, Anadolu ve Mezopotamya kültürleri
arasındaki etkileşimi arttırmıştır.
→ Orta Çağ’da ticaretin önemli bazı merkezleri Çin,  Lidyalılarca icat edilen para bu yol sayesinde Ön
Hindistan, İran, Mısır, Suriye, Anadolu ve Asya’ya yayılmıştır.
Karadeniz’in kuzey kıyılarıydı.  Yolun yapılmasındaki asıl amaç Pers orduları,
→ İslamiyet’in ortaya çıkması ile VIII. yüzyıldan elçileri ve kuryeleri için önemli bir güzergâh olan
itibaren İslam ülkelerinde her türlü mal Efes- Persepolis arasındaki ulaşımı kolaylaştırmak
değişiminin yapıldığı, bilgi alışverişinin ve kültürel ve hızlandırmaktır.
etkileşimin olduğu büyük ticaret kentleri ortaya
çıkmıştı. İpek Yolu
→ Orta Çağ’da Asya ile Avrupa arasındaki ticari
faaliyetlerde genellikle ipekli kumaşlar, porselen,
eşyalar, baharat, cam, hayvan ürünleri ve ziynet
eşyaları taşınırdı.
→ Kullanılan ticaret yolları, kültür alışverişine de
imkân sağlamıştır.
NOT: Kara ve deniz ticareti sayesinde kıtalar arasındaki
kültürel etkileşimi de artmıştır.

→ Orta Çağ’da ticaret yollarında ulaşım; develer,


 Doğanın insanoğluna armağanı olan İpek Yolu
katırlar veya atlı arabaların kullanıldığı kervanlarla
insanlar tarafından yapılan bir yol değildir.
yapılırdı. Ulaşımın hayvan gücüne dayanması,
 Çin ve Orta Doğu ile Batı ülkeleri arasında İlk ve
seyahate katılımı kısıtlamıştı.
Orta Çağlardaki en işlek transit ticaret yoludur.
→ Deniz ulaşımı da insan ve rüzgâr gücü ile
 Geniş vadi yatakları ve vahalardan oluşan bu yol
gerçekleşmişti. Ancak Orta Çağ’ın sonlarında
üzerinde Yarkent, Hotan, Turfan, Aksu, Kaşgar gibi
Avrupa’da yelkenli gemilerin, pusula ve haritanın
şehirler kurulmuştur.
kullanımı ile denizciliğin ticari değeri artırmıştır.
 Doğu-Batı Uygarlıkları arasında köprü görevi
→ Türk devletlerinde ticaret, genellikle malın başka bir görmüştür.
mal ile değişimi anlamına gelen takas usulüyle  Çinliler, Türkler, Moğollar, Farslar, Araplar ve Rus
yapılıyordu. Bu işlem sırasında en fazla kullanılan İpek Yolu üzerinde hakimiyet kurmaya
mal at idi. Türkler; Bizans, Çin ve İran gibi komşu çalışmışlardır.
ülkelerle yaptıkları ticarette ödeme aracı olarak  Moğolların hâkimiyetinden sonra İpek Yolu diğer
parayı da kullanmışlardı. kara ve deniz yollarının gölgesinde kalmıştır.
→ Satir adı verilen bu paralar gümüş madeninden  İpek Yolu sadece tüccarların değil gezginlerin,
yapılıyor ve şekli diske benziyordu. bilgelerin, orduların dolayısıyla kültürün ve fikirlerin
Ticaret yolları de seyahat ettiği bir güzergâh olmuştur.

İlk Çağ’da olduğu gibi Orta Çağ’da da ticaretin


temel konusu her yerde bulunmayan veya
yetiştirilemeyen tuz, baharat gibi ürünlerdir. İnsanların

9
--
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA----------------III.ÜNİTE-

Baharat Yolu Ticaret Mekanları

Asurlu tüccarların toplandığı ticaret


Karum merkezleridir. Asurlu tüccarların Anado-
lu’daki en büyük karumu, Kaniş (Kayseri-
Kültepe) şehrinde bulunurdu.
Şehir devletlerinde ticari faaliyetlerin
Agora yapıldığı yer olup kent meydanı ve pazar
yeridir.
Küçük kervanların indiği, yolcuların
Han konakladığı, malların depolandığı yerlerdi.
Aynı esnaf grubuna ait dükkânların bir
 Hindistan’dan başlayıp Avrupa’ya uzanan ticaret Arasta sokak üzerinde karşılıklı sıralanması ile
yoluna Baharat Yolu denir. meydana gelmekteydi.
 Orta Çağ’ın en canlı ticaret güzergâhlarından biri Değerli eşyaların satıldığı veya saklandığı
olan bu yol, diğer yollarının aksine bir deniz Bedesten yerlerdir. Bedestenlerde değerli eşyaları
yoluydu. korumak için mahzen veya kasa adı verilen
 Biber, karanfil, kakule, safran, mercanköşk, güvenli bölümler vardı.
yenibahar, kimyon, Hindistan cevizi, elmas ve inci İslamiyet’in ilk dönemlerinde savunma ve
gibi değerli madenler bu yol sayesinde Avrupa’ya askerî amaçlı inşa edilerek karakol veya
ordugâh olarak kullanılmıştır. İlk
ulaşmıştır.
zamanlarda gönüllü sınır nöbetçilerine ve
 Baharatlar sofralarda, ilaç yapımında, kutsal askerî birliklere ev sahipliği yapan ribatlar,
yağların hazırlanmasında ve parfüm üretiminde de Ribat sınırların genişlemesiyle birlikte iç
kullanılırdı. bölgelerde kaldılar. Böylece ribatlar; askerî
 Gemiler ve kervanlarla bu limanlara getirilen tesisler olmanın yanı sıra yolcuların ve
baharatlar daha sonra İtalyan tüccarlar tarafından tüccarların konakladıkları, yeme içme ve
alınarak Avrupa ülkelerine taşınırdı. dinlenme ihtiyaçlarını ücretsiz karşıladık-
ları birer kervansaraya dönüştüler.
Baharat yolu üzerinden gemiyle getirilen malların Avrupa’ya Kervansaraylar yolcuların ve tüccarların
girdiği en önemli kapılardan biri Venedik Limanı’nı idi. konaklamaları için ticaret yolları üzerinde
inşa edilmiş yapılar idi. Kervansaraydaki
 Doğu uygarlığı ile batı uygarlığı arasındaki etkileşimi
Kervansaray güvenlikten kervansaray amiri sorumluydu.
arttıran bu yol üzerindeki şehir ve devletlerin kısa Buralarda konaklayanlar üç gün boyunca
sürede zenginleşmesini sağlamıştır. ücretsiz yemek ve oda hizmetlerinden
yararlanabilirlerdi.
Kürk Yolu
Türk İslam şehirlerinde toptan ticaretin
Kapan yapıldığı yerlerdi. Kapanlar dağıtımı yapılan
malların türlerine göre yağ kapanı, un
kapanı gibi isimler alırdı.
Yılın belli zamanlarında şehirlerin
Panayır yakınında kurulan geniş çaplı ticaret
yerleridir. Panayırlarda ticaret genellikle
mal değiş tokuşu şeklinde gerçekleşirdi.
İhracat ve ithalat mallarının giriş çıkış
noktası olan limanlar aynı zamanda
malların depolandığı, gümrük denetiminin
yapıldığı, pazarlama ve dağıtım
Liman faaliyetlerinin yürütüldüğü ticari-lojistik
 Don Nehrinden başlayıp Ural dağları üzerinden merkezlerdi. Bu özellikleri nedeniyle liman
Güney Sibirya’ya oradan da Avrupa ve İslam bölgelerinde ambarlar, tüccar hanları,
ülkelerine ulaşan yol üzerinde tilki, gelincik sincap, şirketler, imalathaneler, ibadet yerleri ve
sansar, samur, kunduz, vaşak ve geyik gibi mahkemeler inşa edilirdi.
hayvanların deri ve postları taşınmıştır.
 Üzerinde taşınan ürünlerden dolayı bu ismi
almıştır.

10
--
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA----------------III.ÜNİTE-

C. ORTA ÇAĞ’DA ASKERÎ ORGANİZASYON- Yerleşiklerde Ordu


LAR  Orta Çağ’ın yerleşik hayat süren toplumlarında
Askeri yapılanmanın oluşmasında toplumların ordular genellikle ücretli askerlerden oluşuyordu.
yaşam biçimleri belirleyici olmuştur. Bu açıdan baktı- Örneğin Hazar Türkleri, Bizans ve Abbasi Devleti bu
ğımızda konargöçer toplumlar ile yerleşik hayat a geçen ordulara örnek verilebilir.
toplumların askeri yapılanmalarında farklılar görül-  Orta Çağ’da kurulan devletler Roma
mektedir. İmparatorluğu’nun askeri sistemini devam ettirmek
istediler ancak hem masraflı olmaları hem de
Konar-Göçerlerde Ordu merkezi otoritelerinin zayıf olması nedeni ile bunu
başaramadılar ve feodal beylerin askerlerinden
yararlanmak zorunda kaldılar.

 Konar-göçer hayat tarzında insanlar hareketli bir


toplum yapısı içinde yetişirlerdi.
 Hayat şartları daha zor olan konar-göçerler
kendilerini, ailelerini ve mallarını korumak için (Roma İmparatorluk Ordusu)
sürekli savaşa hazır ve savaşçı bir yapıya sahip
olmaları gerekmekteydi.  Feodal düzende senyörlerin ordusunu çiftliklerinde
 Konargöçer olmaları nedeni ile her türlü uğraşan serfler ve köylüler oluştururken az sayıda
ihtiyaçlarını kendileri üretemedikleri için askeri bir da şövalyeler bulunurdu. Şövalyelerin az olmasının
teşkilat kurmaları gerekmiştir. nedeni tam donanımlı bu askerlerin masraflı olması
 Sürekli yerleşik olarak kaldıkları bir yerleşim yerleri idi.
olmadıkları ve her an saldırılara uğrama ihtimalleri  Orta Çağ’da ilerleyen önce İtalya’da başlayıp
nedeni ile askeri ve sivil hayat iç içe geçmiştir. Eli zamanla Avrupa’ya yayılan bir uygulama getirildi.
silah tutan herkes aynı zamanda bir askerdi ve  Krallar, senyörleri ordu besleme yükümlülüğünden
savaşa her an hazır bulunmaktaydı (ordu millet muaf tutarak onlardan asker yerine para almaya
anlayışı). başladılar.
 Orta Çağ’da konar-göçer toplumların kurdukları  Bu paralarla iyi yetişmiş askerlerden oluşan ordular
askerî organizasyonlara verilebilecek en güzel örnek kurdular. Ancak kurulan bu paralı ordular savaş
Türk devletlerinin ordularıydı. zamanlarında kaybedeceklerini anladıkları an savaş
alanından kaçmaktaydı. Ayrıca kendilerine sürekli
Türk ve Moğol Orduları: ihtiyaç duyulsun diye düşmanı ortadan kaldıracak
 Türk ve Moğol orduları onlu sisteme göre hamleler yapmıyorlardı.
düzenlenmişlerdir.  Avrupa’da güçlü ordulara duyulan bu ihtiyaç,
 Atlı okçu birliklerden oluşur. devletlerden bağımsız şekilde hareket eden
 Hafif süvari teknikleri kullanmışlardır. profesyonel askerî sözleşmecileri ve komisyoncuları
 Disiplinli ve dayanıklı ordulardır. gibi yeni bir yapılanmayı ortaya çıkardı.
 Hareket kabiliyeti yüksektirler.  Bu yapılanma devletlerden aldıkları ücret
 Atlı okçuların silahlarının hafifliği ve atlarının karşılığında askerleri toplar ve onları donatarak
çevikliği sayesinde Batılı atlı okçulardan daha hızlı savaşa sürerlerdi. Bu askerler tecrübeli, eğitimli ve
ve esnek olmuşlardır. uzman savaşçılar olup feodal düzenden gelen
 Göçebe hayat tarzını benimseyen her iki millette askerlere göre daha becerikliydi.
“ordu millet” anlayışı hâkimdir.

11
--
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA----------------III.ÜNİTE-

D. ORTA ÇAĞ’DA HUKUK

Roma Hukuku

İsviçre piyadeleri. Uzun kargılarla, hafif zırhları ve falanks adı verilen


kare biçimli savaş düzenleri)-

 Orta Çağ’ın sonuna doğru Avrupa’da merkezi


krallıkların güçlenmesine bağlı olarak düzenli ve
disiplinli ordulara geçiş hız kazandı.
 İngiltere ve Fransa gibi devletler yurttaş orduları
kurmaya yönelik zorunlu askerlik uygulamasını → Roma şehrinin kuruluş tarihi olan MÖ 753 yılından
geçtiler. Doğu Roma (Bizans) İmparatoru Justinianus’un
 Böylece Orta Çağ’ın sonunda yurttaşlardan ve ölümüne kadar (MS 565) geçen sürede Roma
profesyonellerden meydana gelen askerlerin yönetiminin uyguladığı hukuka Roma hukuku
oluşturulduğu daimî ordular kuruldu. denir.
→ Roma’da Krallık döneminde geçerli olan hukuka
Konargöçer Askeri Yapısı
“yurttaşlar hukuku” deniyordu.
Askeri sınıflar Savaş taktikleri Silahlar
- Süvari ağırlıklı- - Baskın - Ok yay → Yurttaşlar hukukundan patriciler yararlanabiliyor-
dır. - Vur-kaç - Mızrak du. Buna karşılık geniş halk kitlesini oluşturan
- Az sayıda piyade - Keşif - Kılıç plebler ayrı bir hukuka tabiydi.
bulunur - Balta ve hançer
- Kement
- Gürz
- Kamçı
Yerleşik Askeri Sınıf
Askeri sınıflar Savaş taktikleri Silahlar
- Piyadeler - Kuşatma - Kılıç ve mızrak
- Süvariler - Saldırı - ok ve yay, - Gürz
- Donanma - Savunma - Koçbaşı, - Balta

Yerleşik ve Konar-göçerler Arasındaki Savaşlar


Konar- göçerler Yerleşikler
Başlıca geçim kaynağı Başlıca geçim kaynağı
hayvancılıktı. Ancak hayvan- tarımdır. Yerleşik topluluk-
cılık ihtiyaçlarını karşılama- lar bunun tam tersine dışa
da yetersizdi. Bu nedenle ti- kapalı ve barışçı bir yaşam
caret yoluyla mal değişikliği biçimini benimsemiştir.
yapmak ya da savaş yoluyla Yerleşik topluluklar, ülkesin-
yerleşik toplulukların malla- den kaçıp topraksız kalmak-
rına sahip olmak istemiştir. tansa kendi topraklarında
Yerleşik topluluklar ile sa- kalıp haraç ödemeyi kabul-
vaşlarda genellikle üstünlük lenmiştir.
sağlamışlardır.

Patrici: Eski Romalılarda, soylu bir aileden gelen kimse ve bu


kimselerden oluşan sınıf.
Plep: Plebler antik Roma’da ayrıcalıklı patrici sınıfından ayrı
olarak Roma vatandaşlarının genel bütününü oluştururlardı.
Roma vatandaşlarının üstün sınıfını oluşturan patricilerden
daha dar haklara sahiptiler. Ticaret yapabilir, mal-mülk
edinebilir, ancak patricilerle evlenemez, silâh taşıyamaz,
dolayısıyla orduya da katılamazlardı. Ayrıca seçme ve seçilme
hakları da yoktu.

12
--
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA----------------III.ÜNİTE-

→ Roma hukuku, insanları toplumsal sınıflara Özel Hukuk: Toplumdaki kişilerin birbiriyle olan ilişkileri
ayırıyordu. Roma’da efendi, kölesini her işte düzenleyen hukuk dalıdır. (Medeni Hukuk, Ticaret
kullanabileceği gibi isterse öldürebilirdi. Hukuku, Borçlar Hukuku gibi).
→ Patricilerin örf ve âdetlerine dayanan Roma hukuku
NOT: Justinianus Kanunlarında, günümüz medeni hukukunun
son derece şekilci ve sert hükümler içeriyordu. temelini teşkil etmektedir.
→ Bu hukuk sistemi yazılı olmadığı için herkes
tarafından bilinemiyor ve yöneticilerin keyfî Medeni Hukuk: Kişilerin şahsi durumlarını, ailevi
davranışlarına yol açıyordu. ilişkilerini, mallar üzerindeki hak ve yetkilerini,
→ Hukukun bütün bu özellikleri Roma’da başlayan ölümlerinden sonra miraslarının durumunu düzenleyen
patrici-pleb mücadelesinin temel nedenini kuralların yer aldığı özel hukuk dalıdır.
oluşturdu.
→ Bu mücadelenin sonunda pleblerin isteği kabul Cengiz Han Yasası
edilerek MÖ 451’de kanunların yazılmasına ve
 Moğol İmparatorluğu’nun hukuk ve askerlik işlerini
ilanına karar verildi.
düzenleyen kanunlara “Cengiz Han Yasası” veya
→ Roma hukukunun yazılı hâle getirilmesiyle
“Büyük Yasa” denilmiştir.
görevlendirilen komisyonun tespit ettiği kanunlar
 Cengiz Han Yasası, Moğol ve Türk kavimleri
on iki adet tunç levha üzerine kazınarak Roma şehir
egemenlik altına alınarak hukuk ve askerlik işlerini
meydanında herkesin görebileceği bir yere asıldı.
düzenlemek amacıyla hazırlanmış, Uygurca
NOT: Roma hukuku, bugünkü Avrupa ülkelerinde ve yazılmış ve kaynağını Türk töresinden almıştır.
Türkiye’de uygulanan hukuk sisteminin temelini  Devlet ve toplum hayatının düzenli bir şekilde
oluşturmuştur. Roma hukukunun ilk basamağı “12 Levha ilerlemesi, uygulanacak hukuk sistemi ile
Kanunları”dır. gerçekleşebilir.
12 Levha Kanunları;  Cengiz Han Yasası onun ölümünden sonra Moğol
devletlerinde yaşatıldı.
• Patricilerin uygulamalarına karşı çıkan pleplerin
ayaklanmaları üzerine gündeme gelmiştir. Roma
yönetimi bu ayaklanmaları bastırmak amacıyla bu
kanunları düzenlemiştir.
• Aile hukuku, veraset hakkı, dava hakkı, borç ve
ceza kanununa dair hükümler içermektedir.
• Roma hukukunun hiç değişmeyen esaslarını teşkil
etmiştir.
• Roma halkının görev ve sorumlulukları, halk
arasındaki ilişkiler, açık hale getirilmiştir.
• Plepler memur ve asker olabilme vb. haklar
kazanmıştır.

Justinianus Kanunları
 527 yılında Doğu Roma (Bizans) İmparatoru olan
Justinianus, On İki Levha Kanunları başta olmak
üzere Roma kanunlarını toplayarak toplumun
ihtiyaçlarına uygun bir şekilde yeniden
düzenlemiştir.
 Justinianus Kanunlarında ölüm cezaları yerine daha
çok sürgün, para cezası ya da maden ocaklarında
zorunlu çalışma gibi cezalar verildi. Ancak paganlık
(putperestlik) inançlarını sürdürenlere ölüm cezası
verildi.
 Justinianus Kanunları madde madde yazılmamış,
belli olaylar için verilmiş somut örneklerle kanun
maddeleri anlatılmıştır.
 Justinianus Kanunlarında ilk defa kamu ve özel
hukuk ayrımı yapılmıştır.
Kamu Hukuku: Devletle kişiler arasındaki düzenleyen
hukuk dalıdır.

13

You might also like