Professional Documents
Culture Documents
-9-Tarih-Konu-1.2.3.üniteler-
-9-Tarih-Konu-1.2.3.üniteler-
ÜNİTE-
I. ÜNİTE
TARİHVEZAMAN
TARİHVE TARİHİN KONUSU NOT: Deprem, sel, çığ gibi doğa olaylarının oluş nedeni
tarihin konusu içerisinde yer almaz. Ancak bu olaylar
Tarih Nedir? sonucunda meydana gelen göçler, savaşlar, istilalar gibi
Geçmişte yaşamış insan topluluklarının gelişmeler tarihin konusunu oluştururlar.
faaliyetlerini yer ve zaman göstererek, sebep- TARİH VE DİĞER BİLİMLER
sonuç ilişkisi içinde belgelere dayalı olarak, nesnel
biçimde inceleyip açıklayan bir bilim dalıdır.
Tarih ile Diğer Bilimler Arasındaki Farklılıklar
Geçmişte Nelerdir?
yaşayan
insanların Günümüzde birçok bilim dalı vardır ve her
yaşayışlarını, bilim dalı kendi ilgi alanı olan konularda bilimsel
birbiriyle •Tarihin konusudur araştırmalar ve incelemeler yapmaktadır. Ayrıca
ilişkilerini, her bilim dalının kendi çalışmalarında kullanmış
kültür ve olduğu yöntemler, teknikler ve ilkeler vardır. Bu
uygarlıklarını... yöntem ve teknikler bazı bilim dallarının ortak
özelliği iken bazı bilim dallarında ise kendine
özgü yöntem ve teknikler kullanılmaktadır. Bu
Yer ve zaman
göstererek nedenle de bilim dalları bazı özellikleri ile
neden-sonuç birbirinden ayrılmaktadır.
ilişkisi içerisinde • Tarihin Bizler işte bu sebeple sizlere tarihin diğer
belgelere nitelikleridir bilimlerden farkı hakkında bilgiler sunacağız.
dayanarak
objektif bir Tarih biliminin inceleme alanı olan tarihi
şekilde olaylar hiçbir şekilde deney ve gözleme
inceleyen... başvurulamaz. Çünkü tarihi olaylar yaşanmış
ve geçmiştir tekrarı olmaz. Tarih bilimi bu
NOT: Tanımdan da anlaşılacağı gibi toplumların
özelliği ile temelde diğer bilimlerden
kaderinde önemli rol oynayan; savaş, göç, ekonomik
faaliyet… gibi unsurlar tarihin konusunu oluşturur.
ayrılmaktadır.
Tarih biliminin diğer bilimlerden bir farkı da
tarihte genellemelerin yapılamamasıdır.
Çünkü tarih deney yöntemini kullanamaz.
Tarihte benzer türdeki farklı olayların aynı
1
TARİH VE ZAMAN ---------------------------------------- I.ÜNİTE-
sebeplerden kaynaklandığı ya da aynı
sonuçları doğurduğu yönünde bir şey Birinci Elden Kaynak/Ana Kaynak
söylenemez (Her neden her zaman aynı • İçerdiği tarihi olayın yaşandığı döneme aittir.
sonucu vermez). bu kaynaklar anlatılan olaya doğrudan tanık
olan veya tanık olanları dinleyen kişiler
Tarih, yönteminin yanı sıra incelediği
tarafından oluşturulmuştur.
konuların niteliği ve niceliği bakımından da
• Örneğin; Anılar, yıllıklar, seyahatnameler,
diğer bilimlerden ayrılır. Mesela matematik fernanlar...
zamanı ve mekânı belli olmayan sayılarla
ilgilenir. Ancak tarih zamanı belli olan, İkinci Elden Kaynak
yaşanmış olaylarla ilgilenir.
• Birinci elden kaynaklara dayanılarak
Tarih diğer bilim dallarına göre inceleme alanı
hazırlanan kaynaklardır.
daha geniştir. Örneğin; fizik, kimya, biyoloji
• Örneğin; kitaplar makaleler...
gibi bilimler birbiriyle bağlantılı ve
tekrarlanabilen olaylarla ilgilenir. Ancak tarih
ise aralarında herhangi bir sistematik ilişki Kaynaklar türlerine sınıflandırılmıştır. Bunlar;
bulunmayan, her biri kendine özgü, biricik
Sözlü Yazılı Görsel ve Tarihi
olaylarla ilgilenir.
Kaynak Kaynak İşitsel Kalıntılar
Tarihçi, deney ve gözlem yapma imkanına Kaynak
sahip olmadığı için geçmişi incelerken kaynak
olarak adlandırılan tarihi belgelerden Destanlar Kitabeler Resimler Binalar
yararlanır.
Hikayeler Şecereler Minyatürler Silahlar
Tarih Biliminin Yöntemi
Efsaneler Hatıralar Fotoğraflar Giysiler
1. Kaynak Arama/Belge Bulma/Tarama
Mitoslar Fermanlar Heykeller Ev eşyaları
2. Tasnif Etme/Sınıflandırma
2
TARİH VE ZAMAN ---------------------------------------- I.ÜNİTE-
4. Tenkit Etme/Eleştirme
3
TARİH VE ZAMAN ---------------------------------------- I.ÜNİTE-
OLAY’ı bir fotoğraf gibi kabul edersek OLGU’yu Tarihe Yardımcı Bilim Dalları
da sürekli devam eden bir dizi film gibi
düşünebiliriz. Tarih her ne kadar beşerî ve sosyal bir
bilim olsa da insanı tek bir yönü ile ele
Vaka (Olay) ve Vakıa (Olgu) Arasındaki
almadığından diğer beşerî ve sosyal bilimlerden
Farklar ayrılır. Tarihçi için geçmişteki insanların ekonomik,
VAKA (OLAY) VAKIA (OLGU) siyasi, kültürel, dini, askeri ve sosyal faaliyetleri
önem taşır. Tarihin insanı tüm yönü ile ele alması
Kısa sürelidir. Uzun sürelidir. farklı bilim dallarından yararlanmasını zorunlu
kılar. Tarihin yararlandığı bilim dallarını şimdi
Özeldir- Özgündür. Geneldir. sıralayalım:
4
TARİH VE ZAMAN ---------------------------------------- I.ÜNİTE-
Etnografya Filoloji
Dil bilimidir.
Kelimelerin sözcük anlamları yanında,
incelenen dönemdeki anlamlarını da dikkate
alır.
Dillerin zaman içinde geçirdiği değişimi, diller
arasındaki akrabalık bağlarını ve etkileşimleri
ortaya çıkarmaya çalışır.
NOT: Paleografya toplumların eski kullandıkları yazıları
inceler. Filoloji ise dillerin yapısını inceler.
Epigrafi
Nümizmatik (Meskukat)
5
TARİH VE ZAMAN ---------------------------------------- I.ÜNİTE-
Diplomasi Sicilografi
Kimya
Karbon 14 (C 14) adı verilen bir metotla tarihi TARİHE NEREDEN BAKILMALI
olayların günümüzden kaç yıl önce
gerçekleştiğini saptamaya çalışır. Tarihi Olaylara Bakış Açısı Nasıl Olmalıdır?
Tarihçiler, olayları tarafsız bir şekilde
aktarabilmek şu hususlara dikkat etmelidir.
1. Olaylar, olayın yaşandığı dönemin koşulları ve
değer yargılarıyla ele alınmalıdır. Uzun yıllar
önce yaşanmış bir olayın, bugünün bakış açısı
ve değer yargılarıyla ele alınması doğru
değildir
6
TARİH VE ZAMAN ---------------------------------------- I.ÜNİTE-
Örneğin; Roma İmparatorluğu’nda MÖ. 452’de sınıfsal İnsan tarihin en eski devirlerinden itibaren
çatışmanın bir sonucu olarak 12 Levha Kanunları anlaşılması ve anlatılması zor olan zamanı
oluşturulmuştur. Bu kanunlar, günümüz toplumları görünür hale getirmeye çalışmıştır.
tarafından kabul edilmeyen hükümler içerir. Bu amaçla zamanı gün, ay ve yıl adını verdiği
2. Olayların sonuçlarının iyi analiz edilebilmesi bölümlere ayırarak çeşitli takvim sistemlerini
için, olayın üzerinden belli bir süre geçmesi oluşturmuştur.
beklenmelidir. Takvim, İnsanın geçmiş ve gelecek zamanı
3. Farklı kaynaklardan yararlanılmalı ve elde kavrayabilmesi, hayatı planlı bir şekilde
edilen bütün belgeler değerlendirilmelidir. sürdürebilmesi ihtiyacından ortaya çıkmıştır.
Gece-gündüz ve kış-yaz gibi dönemlerde
4. Olayın meydana gediği yer ve zaman mutlaka yaşanan etkili ve sert değişiklikler yüzünden
belirtilmelidir. can ve mal güvenliği tehlikeye giren insanlar
5. Olaylar arasında neden-sonuç ilişkisi mutlaka zaman kavramının bilincine varmıştır.
kurulmalıdır. Örneğin; Nil nehrinin taşmasıyla tarlaları su
6. Tarihi olaylar ile ilgili yasa-kural konulamaz, altında kalarak kıtlık tehlikesi yaşayan
genelleme yapılamaz. Mısırlıların güneş yılını hesaplaması.
7. Konular tarafsız-nesnel bir şekilde incelenmeli Sümerler, Babiller, Mısırlılar, Yunanlar,
ve aktarılmalıdır. İbraniler, Romalılar, Aztekler, Mayalar,
Çinliler, Hintler, Tibetliler, Türkler ve Araplar
ZAMAN VE İNSAN gibi çok çeşitli millet ve topluluklar değişik
takvimler meydana getirmiştir.
Zaman Nedir? Tarihte bilinen ilk takvim sistemlerini
günümüzden yaklaşık 6 bin yıl önce Sümerler
Yaşanılan hayatın, yapılan hareketin ve Mısırlılar oluşturdular.
ölçüsüdür. Hayatın içinde geçen süredir. Bir
Bütün takvimler Ay ve Güneş’in izlenmesi
işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya
ile oluşmuştur. Toplumların bazıları Dünya’nın
geçmekte olduğu süreye zaman denir.
güneşin etrafındaki 1 tam dönüşünü 1 yıl olarak
İlk insanlar başlangıçta kendilerini doğanın bir
kabul ederken; bazıları ise Ay’ın Dünya’nın
parçası olarak gömüş ve fiziki varlıklarını
etrafındaki 12 tam dönüşünü 1 yıl kabul
sürdürmeye öncelik vermişlerdir. Bu nedenle
etmişlerdir.
de anı yaşamaya önem vermişlerdir.
Eski Çin, Mısır, Hint Mezopotamya gibi Güneş Yılı Esaslı Takvim (Şemsi Takvim)
özellikle Yunan medeniyetlerinde zaman here
Mısırlılar tarafından bulunmuştur.
yıl başlayıp biten kendini sürekli yenileyen bir
Takvimin oluşumunda Mısırlıların tarlalarını
varlık olarak algılamışlardır. Bu anlayışa göre
koruma ihtiyacı etkili olmuştur. Nil Nehri’nin
zaman her yıl tükenir ve yeni yıl başladığında
taşması sonucu tarlaları sular altında kalan
zaman yeniden başlar.
Mısırlılar, ürünlerini korumak amacıyla tedbir
Tek tanrılı dinlerin ortaya çıkışı ile zaman
alma ihtiyacı duydular. Böylece yılı 3 mevsime
anlayışında değişiklikler olmuştur. Bu dinler
(Taşkın, Ekin ve Hasat Mevsimleri) böldüler.
zamanı başı ve sonu belli olan, her geçen
Mısır takviminde her yıl 30 günden oluşan 12
saniye tükenen ve sınırlı bir varlık olarak kabul
aya bölündü.
etmiştir. Yine bu dinlere göre her an biriciktir,
benzersizdir ve kesinlikle tekrar etmez. Düz bir NOT: Mısırlıların takvim yapması Astronomi biliminin
çizgi üzerinde birbirini izler. geliştiğini gösterir.
7
TARİH VE ZAMAN ---------------------------------------- I.ÜNİTE-
Ay Yılın Esaslı Takvim (Kameri Takvim) 4 ise tavşan yılı,
5 ise ejder yılı,
Ay’ın Dünya’nın etrafını 12 kez dönmesi 6 ise yılan yılı,
hesaplanarak oluşturulmuştur. 7 ise at yılı,
1 yıl 354 gün, 8 saat, 48 dakikadır. 8 ise koyun yılı,
Güneş yılı esaslı takvimle arasında 11 gün fark 9 ise maymun yılı,
vardır. 10 ise tavuk yılı,
İlk kez Sümerler tarafından kullanılmıştır. 11 ise köpek yılı,
İslamiyet’in kabulünün ardından Hz. Ömer 0 ise, domuz yılı
Döneminde Hicri Takvim olarak kullanılmıştır. Hicri Takvim
Bu takvimin başlangıcı 622 yılında Hz.
Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göçü
(hicreti)kabul edilmiştir.
Sıçan-sığır-pars-tavşan-ejder-yılan-at-koyun-
maymun-tavuk-köpek-domuz
8
TARİH VE ZAMAN --------------------------------------------- I.ÜNİTE-
1839’dan itibaren tüm resmi işlemlerde Miladi Takvim
kullanılmıştır.
Günümüzde en çok kullanılan takvimdir.
Güneş Yılı esaslıdır, Hicret Yılı başlangıçlıdır. 1
Hz. İsa’nın doğumu başlangıç yani milat olarak
Mart yıl başı olarak kabul edilir.
kabul edilir.
1 Ocak 1926’da bütçe işleri dışında
Güneş yılı esaslıdır ve bir yıl 365 gün 6 saattir.
kaldırılmıştır.
Her yıl bu fazla olan 6 saat toplanır ve 4 yılda
1982’de tamamen kaldırılmıştır.
bir şubat ayına 1 gün eklenir. Bu yüzdendir ki
4 yılda bir Şubat ayı 29 gün çeker.
Ülkemizde 1925 yılında kabul edilmiş ve 1926
yılında kullanılmaya başlanmıştır.
TARİHİN DÖNEMLENDİRİLMESİ:
Yüzyıl
9
TARİH VE ZAMAN --------------------------------------------- I.ÜNİTE-
Yüzyıl hesaplamalarında verilen tarih bir ve iki basamaklı sayıdan oluşuyor ise I. yüzyıldır. Üç basamaklı
sayıdan oluşan bir tarih ise yüzler basamağına bir eklenir. Dört basamaklı sayıdan oluşan bir tarih ise
binler ve yüzler basamağındaki sayılar iki basamaklı kabul edilir ve bu sayıya bir eklenir.
Herhangi bir tarihi yüzyıl olarak okuyabilmek için tarihi gösteren sayının son iki rakamı atılır. Baştaki
rakamlara bir sayı ilave edilir. Atılan iki rakama göre de yüzyılın yarısı ve çeyreği tespit edilir. Örneğin
1453 İstanbul’un fethi ile ilgili olarak;
• 1453 yılının son iki rakamı çıkarılır.
• 14 rakamına bir sayı ilave edilir: 14 + 1 = 15
• 53 rakamı ise yüzyılın ikinci yarısı ve üçüncü çeyreğini ifade eder.
• Buna göre, 1453 = XV. yüzyılın ikinci yarısının üçüncü çeyreğidir.
1253 13. yüzyılın ilk yarısının 2. çeyreği 1071 11. yüzyılın 2. yarısının 3. çeyreği
745 8. yy.ın ikinci yarısının 3. çeyreği 1789 18. yüzyılın ikinci yarısının 4. çeyreği
MÖ MS
1296 13. Yüzyılın 1. Yarısının 1. çeyreği 622 7. yüzyılın 1. Yarısının 1. çeyreği
135 2. yüzyılın 2. yarısının 3. çeyreği 2014 21. yüzyılın ilk yarısının 1. çeyreği
Çağ
10
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE
II. ÜNİTE
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ
1
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE
Taşlar keskinleştirilerek bıçak ve balta gibi kullanıldı. tarımsal üretim sonucunda daha kolay beslenme
Hayvan kemiklerinden ve boynuzlarından zıpkın, yollarının öğrenilmesi, nüfus artışına yol açtı.
mızrak uçları, iğne ve hançerler yapıldı. İnsanoğlunun, verimi yüksek tahılları seçmesi,
İnsanların günlük hayatlarında gördükleri veya insanlık tarihinde ilk defa tarımsal üretime
yaşadıkları olayları mağara duvarına çizmeleri dayanan bir ekonominin oluşumunu sağladı.
sanatın keşfedilmesini sağladı. Takas denilen ürün değişimi yöntemini bu dönemde
kullanan insanoğlu tekerleği icat ederek ağır
UYARI: Genel olarak iletişim amaçlı çizildikleri düşünülen bu
yüklerin taşınmasını kolaylaştırdılar.
çizimler, tarihin ilk sanat eserleri olarak kabul edilmektedir.
Avcılık-Toplayıcılıktan Üreticiliğe
NOT: Takas ve tekerlek sayesinde ticaret gelişecek ve
toplumlar arası kültürel etkileşim hızlanacaktır.
Zamanla bilgi birimi artan ve alet yapmayı öğrenen
insanlık, buzulların çekilmesi ve havaların ısınmaya NOT: Tarımsal üretimin keşfedilmesi ve hayvanların
evcilleştirilmeye başlanması insanların doğaya olan
başlaması ile mağaralardan çıkmaya ve açık
bağımlılıklarını azaltacaktır.
alanlara yerleşmeye başlamışlardır.
Açık alanlarda basit kulübeler yapmış ve bu İlk Yerleşmeler
kulübelerin güvenliği için gerekli tedbirler
almışlardır.
Hayat tarzına bağlı olarak beslenme biçimi gelişen Yerleşik hayata ve medeniyete dair bilinen en
insanoğlu, besin kaynakları bulabilmek için yer eski izlere Anadolu topraklarında rastlanılır. Arkeolojik
değiştirmek zorunda kaldı. kazılarla elde edilen bilgilere göre ilk yerleşmeler Tarih
Bu yaşam biçimi uzun süre devam etmiş ve zamanla Öncesi Döneme aittir.
etin yanında çeşitli yabani meyveler ve bitkiler de Çayönü/Diyarbakır
insanın yiyecek türleri arasına girmiştir.
İnsanoğlu, kendiliğinden yetişen yabani buğday,
arpa, çavdar gibi tahılları toplayarak kullandı.
İnsanlar zamanla bu yabani tahılları ıslah ederek
kendi kontrolünde düzenli bir tarımsal faaliyete
başladı.
Tarıma geçen insanoğlu keçi, koyun, sığır, domuz, at
ve köpek gibi hayvanlar evcilleştirerek
günümüzdeki köy yaşamına benzer yaşam biçimleri
oluşturulmuştur.
Ancak konar-göçer yaşam tarzı, avcılık-toplayıcılık
faaliyetleri ile sürdürülmeye devam etti.
Diyarbakır’ın Ergani ilçesi yakınlarında Çayönü’nde
Yaşam Biçiminin Değişmesinin Sonuçları: Yakındoğu’daki (Ön Asya’daki) köy yerleşimlerinin
Çok uzun süren avcı-toplayıcı ve konar-göçer yaşam ilk örneği görülmektedir.
tarzı artık tarım yapılan, hayvan evcilleştirilen ve Yapılan kazılarda elde edilen buluntular (taştan
köylerde yaşanan yeni bir sürece girdi. tarım aletleri, buğday, nohut, bezelye, mercimek
Tarımın ve hayvancılığın keşfiyle birlikte insanlar yanı sıra köpek, koyun, keçi, sığır, ceylan gibi
avcı-toplayıcı göçebelikten üretime dayalı yerleşik hayvanlardan yararlandığını gösteren buluntular)
hayata geçmeye başladılar. buradaki insanların avcılıktan ve toplayıcılıktan
Böylece insanoğlunun yaşam biçimiyle birlikte tarım ve hayvancılığına geçiş yaptıklarını
üretim-tüketim alışkanlıklarında da devrim göstermektedir.
niteliğinde değişiklikler yaşandı. Yerleşik yaşam ve 1964 yılında başlayan kazı çalışmaları sonucunda 10
bin yıl öncesine ait kalıntılara ulaşılmıştır. Kazılarda
2
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE
ızgara planlı konutların olduğu, “Obsidyen”’den hayattan sonra tapınaklar yaptığını kanıtlayan
yapılan aletlerin kullanıldığı ve çeşitli heykellerin önemli bir bölgedir.
yapıldığı görülmektedir. Araştırmalar herhangi bir konut özelliği taşımayan
Göbeklitepe buluntularının dini amaçla yapıldığını
Çatalhöyük/Konya göstermektedir.
Günümüzde yaklaşık 12 bin yıl öncesine ait olan
buradaki dini yapılar “T” biçimli dikili taş ile onu
çevreleyen taşlar ve duvarlardan oluşmaktadır.
Göbeklitepe tarihin bilinen en eski ibadet alanı
olma özelliği taşımaktadır.
Dünyanın bilinen en eski ve en büyük tapınak
yerleşkesi olan Göbeklitepe Tasrih Öncesi Dönem
ve yerleşik hayata geçişle ilgili pek çok bilgiyi alt üst
Konya’nın Çumra ilçesi yakınlarında olup çok sayıda etti. Yakın zamana kadar Çayönü ve Çatalhöyük’ün
konut ortaya çıkarılmış insanlık tarihinin ilk şehir en eski yerleşmeler oldukları kabul edilir iken
yerleşmesi olarak kabul edilmektedir. Göbeklitepe’nin keşfi ile uygarlıklar ve dinler
Arkeolog J. Mellart (Melır) tarafından ortaya tarihinin yeniden yazılması ihtiyacı ortaya
çıkarılan “kent” oldukça iyi korunmuş yapılar çıkmıştır.
topluluğundan meydana gelmektedir.
Ezme ve öğütme taşlarının bulunması, buradaki NOT: Tarihte ilk tapınak yapısının Malta’da MÖ. 3600 yılına ait
olduğu biliniyordu. Göbeklitepe’deki yapılan kazılar bu bilgiyi
insanların kendi ekmek ihtiyaçlarını karşıladıklarını
değiştirmiştir. Bu durum bize gösteriyor ki tarihte bilgiler yeni
göstermektedir.
araştırmalar yapıldıkça değişebilirler.
Ayrıca köpek ve sığır gibi hayvanlar
evcilleştirilmiştir. Çatalhöyük, günümüzde B. TARİH ÖNCESİNDE SÖZLÜ KÜLTÜR
“UNESCO Dünya Mirası” listesinde olan önemli bir
yerdir. Yazının icadından önceki dönemlerde toplumu
Çatalhöyük yerleşimindeki evler “megaron” adı etkileyen doğal afet, savaş, göç gibi önemli olaylar
verilen tarzda yapılmışlardır. nesilden nesile aktarılmıştır. Böylece menkıbeler,
efsaneler, destanlar gibi sözlü edebiyat ürünleri
Megaron Tipi Ev: Megaron kısa tarafında giriş bölümü olan ortaya çıkmıştır.
dikdörtgen ya da kare şeklinde bir tabana oturmuş iç mekân
ile, bir ön dehlize sahip, iç mekanla bu dehlizi ayıran bir kapının Menkıbe: Tarihe geçmiş yiğit kimselerin veya din büyüklerinin
yer aldığı, içinde bir ocak bulunan tavanı ahşap bir çatıyla yaşantılarını olağanüstü ve yüce yanlarını vurgulayarak
örtülü yapı türüdür. Megaronun sütunlu girişinin önünde, anlatan; dilden dile yayılan öykülerdir.
çeşitli odaların ve büroların açıldığı bir avlu bulunmaktadır.
Mitos: Tarih öncesi dönemleriyle ilgili Tanrı, tanrıça, yarı Tanrı
Höyük: Tarih boyunca türlü nedenlerle yıkılıp yok olmuş ve kahramanların yaşamlarını, serüvenlerini anlatan, bir
yerleşme bölgelerinde, yıkıntıların üst üste birikmesi nedeniyle toplumun inançlarını, duygularını, eğilimlerini, dolaylı bir
oluşmuş, çoğu kez içinde tarihsel kalıntıların gömülü biçimde yansıtan efsane.
bulunduğu yayvan toprak tepe.
Sözlü kültür örneklerine yazının icadından sonra da
Tarihi Yeniden Yazdıran Keşif: Göbeklite- rastlanmaktadır. Özellikle göçebe topluluklarda
pe/Şanlıurfa sözlü kültüre ait eserler daha sık görülür.
Tarihimizde Halk Edebiyatı adı altında zengin bir
sözlü kültür birikimimiz vardır. Zaman içerisinde
dilden dile aktarılan atasözleri, hikayeler, masallar,
maniler ve türküler kültürel mirasımız
durumundadır.
Son yıllarda sözlü kültür ürünlerinin kayda
geçirilmesi çalışmalarına hız verilmiş, bu ürünler
ulusal kültürün temeli olarak kabul edilmiştir.
UNESCO gibi uluslararası kültür kuruluşları da sözlü
kültür ürünlerini kültürel miras olarak adlandırmış,
Günümüze kadar keşfedilen en erken tarihli dini bu ürünlerin korunması gereken insanlık değerleri
mimarinin içerisinde yer alan bölgede taş aletler, olarak görmüştür.
heykeller ve bitki kalıntıları bulunmuştur. Sözlü geleneğin bir ürünü olan bu anlatılar, aslında
2018 Yılında UNESCO Dünya Mirası listesine alınan insanlığın yazılı olmayan tarihini oluşturmaktadır.
Göbeklitepe insanoğlunun, tarım ve yerleşik
3
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE
Efsaneler, mitler ve destanlar gibi halk anlatıları; Mezopotamyalılar ile yaptıkları ticaret sırasında
zamanla hem başka kültürlerden etkilenmiş hem de yazıyı öğrenen Mısırlılar hiyeroglif adıyla bilinen,
diğer kültürlerin sözlü ürünlerini etkilemiştir. kendilerine özgü resim yazısını kullandılar.
Bu nedenle anlatıların ortaya çıkışı belirli bir
bölgeye sınırlı olmayıp sözlü geleneklerin
karışımından meydana gelmiş bir bütündür.
Örneğin, Romalıların Türeyiş Efsanesindeki dişi kurt
ile Türklerdeki Türeyiş, Göç, Ergenekon
destanlarındaki kurt motifi birbirine
benzemektedir.
Yine eski toplumların sözlü anlatımlarındaki tufan
ve yaratılış hikayeleri benzerlik göstermektedir.
Hiyeroglif Yazısı
C. YAZININ İCADI VE ÖNEMİ
İcadı: Yazılarını da Nil Nehri kıyısında yetişen papirüs
bitkisinin yapraklarından ürettikleri kâğıtlar üzerine
İlk Çağ’da Mezopotamya’daki dini inanışlara göre yazdılar.
her şey tanrının malı sayılırdı. İnsanlar tanrıları için Mısır yazısı 24 sessiz harften oluşan Fenike
çalışırlardı ve ürettikleri ürünleri mabetlerde Alfabesinin gelişmesine model olmuştur.
birleştirirdi.
Fenike alfabesi sonraki yıllarda Anadolu’ya geçerek
Herkes ürettiği ürünü tanrının evine mabetlere
İyon Alfabesi, ardından Yunan Alfabesi ve son olarak da
teslim etmek zorundaydı. İtalya’ya ulaşarak Roma (Latin) Alfabesi adını almıştır. Bu
Yazı ilk defa MÖ 3200'lerden itibaren durum günümüz uygarlık eserlerinin tek bir toplumun değil,
Mezopotamya uygarlıklarından biri olan Sümerler pek çok toplumun katkısıyla gerçekleştiğinin kanıtıdır.
tarafından kullanıldı.
Sümerlerin Ziggurat denen tapınaklarında görevli Mısır yazısı daha sonradan da Sami ve Latin
olan rahipler halkın teslim ettiği ürünleri tabletlere alfabesinin gelişmesini de sağlamıştır.
kayıt amacıyla resmederlerdi. İlk kez Bergama’da hayvan derisinden üretilen
Böylece Sümerler tapınak ekonomisinin parşömenler birleştirilerek kitap haline getirildi.
zorunluluğuyla sembol (piktograf) yazısını icat etti. Çin Medeniyeti tarafından ise parşömenden daha
Sümerler çivi yazısı adıyla bilinen bu yazıyı üçgen ucuza mal olan tekstilden yapılan kâğıt üretildi.
uçlu bir kalem kullanarak yumuşak kil tabletler Kâğıt üretimi daha sonradan VII. ve IX. yüzyıllarda
üzerine yazdılar. Ardından tabletleri fırınlarda İslam medeniyeti sayesinde yaygınlaştı.
pişirerek sağlamlaştırdılar. Önemi:
Sümerlerin toprak hamurdan yapılan kil tabletleri
üzerinde zirai ürünleri temsil eden tahıl, koyun vb. Tarihi devirlerin başlangıcı olarak kabul edilen
listelerin muhasebe kayıtları yazılıdır. yazının sayesinde insanoğlu birikimlerini, nesilden
nesile sağlıklı bir şekilde aktararak günümüze kadar
ulaştırdı.
Zamanla yönetim alanında da kullanılmaya
başlanan yazı daha sonralarında ise antlaşmalar,
yazışmalar, yasalar, yıllıklar, savaş hikayeleri
biçiminde gelişme gösterdi.
Her toplum, yazıyı devraldığı toplumun dilinden ve
kültüründen etkilenmiştir. Böylece kültürler arası
yazı geçişiyle birlikte dil etkileşimi de görüldü.
Yöneticiler başka devletlerin yöneticilerine
Çivi Yazısı yazdıkları mektuplar aracılığıyla dış ilişkilerini
geliştirdiler. Ateşkes, barış ve ittifak antlaşmaları
Yayılması ve Gelişimi: yaparak siyasi ve ekonomik kazanımlar elde ettiler.
Sümer çivi yazısı geniş bir yayılma alanı bularak Yöneticiler yanlarında bulundurdukları kâtiplere
Mısır, Anadolu, Suriye, İran ve Akdeniz günlük yaşamlarını, avlarını, savaş ve barış
havzasındaki pek çok kavim tarafından öğrenildi. zamanlarında yaptıklarını anlatan metinler
Çivi yazısı Asurlu tüccarlar aracılığı ile Anadolu’ya yazdırdılar.
taşındı (MÖ 2000. Üzerinde kendi sözlerinin yer aldığı anıtlar
diktirdiler. Böylece egemenliklerini güçlendirmeye
ve kalıcı hâle getirmeye çalıştılar.
4
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE
Yazı Yazmak için kullanılan Araçlar Yunan, Roma medeniyetleri ve Makedon Kralı
Büyük İskender Coğrafya alanında çalışmalar
yapmışlardır.
NOT: Erastosthenes “Yeryüzünün Tasviri” anlamına gelen
“Geograpy” adlı eserinde coğrafya terimini ilk kez kullanmış ve
coğrafya biliminin kurucusu olmuştur.
Tıp
İnsanların yaralanmaları ve hastalanmaları,
insanları tedavi etmek üzere gözlem ve muhakeme
D. KADİM DÜNYADA BİLİMLER yeteneğine sahip becerikli ve cesur kişileri ön plana
çıkarmıştır. Şaman, Hekim ve Büyücü gibi kimseler
Bilim, insanın temel ihtiyaçlarını giderebilme tıbbın ilk temsilcileri olmuşlardır.
çabasının sonucunda ortaya çıkmış ve bu Mezopotamya, Anadolu, Yunan ve özellikle Mısır
doğrultuda gelişme göstermiştir. medeniyetlerinde tıp alanında çalışmalar
Bilimin ortaya çıkmasında insanoğlunun yaşadığı yapılmıştır.
çevreyi tanıma, zamanı algılama, beslenme, Yunan medeniyeti sınırları içinde doğan Hipokrat
barınma hastalıklardan korunma ve iyileşme yaptığı çalışmalar ile tıbbın öncüsü olmuştur.
ihtiyaçları etkili olmuştur.
İlk Çağ'da bu ihtiyaçlara bağlı olarak en fazla gelişen
bilimler astronomi, coğrafya ve tıp olmuştur.
Astronomi
İlk medeniyetlerde yön bulma ve zamanı ölçme E. İLK ÇAĞ MEDENİYETLERİ
ihtiyaçları Astronomi biliminin ortaya çıkmasında
etkili olmuştur. Mısır Medeniyeti
Sümer, Babil, Mısır ve Yunan Medeniyetleri
Astronomi alanında çalışmalar yapmışlardır.
Coğrafya
5
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE
Diğer medeniyetlerden farklı olarak Tarih Öncesi Çinli tüccarlar, İpek Yolu aracılığıyla Çin’den
Devirleri sırasıyla yaşamışlardır. Roma’ya kadar olan bölgede ticari faaliyetlerde
Nil Nehri’nin akış yönüne göre, Aşağı Mısır ve bulunmuşlardır.
Yukarı Mısır olarak ikiye ayrılmıştır. İpek yolu hakimiyeti için Türklerle mücadele
Mısırlılar “Nom” adı verilen şehir devletleri şeklinde etmişlerdir.
yönetilmişlerdir. Türk akınlarını önlemek için Çin Seddini
Ülkedeki inanç sistemi Firavunluk idaresini ortaya yapmışlardır.
çıkarmıştır.
Firavunlar kendileri Tanrının oğlu olarak kabul Hint Medeniyeti
ettirip ülkede koyu bir mutlakiyet kurmuşlardır.
Zamanla firavunlar İlah-Kral olarak görülmüşlerdir. Asya’nın güneydoğusunda yer alan verimli, zengin
Teokratik yani diye dayalı bir yönetim anlayışı mevcuttur kaynaklara sahip, korunaksız bir coğrafyadır.
diyebilir. Bundan dolayı tarihte birçok kez istilaya uğramıştır.
Ariler Hindistan’ı istila eden topluluklardan biridir.
Tarımsal faaliyetleri kontrol altına alabilmek için Ariler, egemenlik güçlerini korumak ve istila
Güneş yılı esaslı takvimi hazırlamışlardır. olmamak için Hindistan’da Kast Sistemi’ni
Vergilerle toplanan ürünleri kayıt altına almak için kurmuşlardır.
Hiyeroglif yazıyı, bozulan araziyi düzeltmek için
Geometriyi, ölünün vücut bütünlüğünü korumak Kast Sistemi:
için Tıp ve Eczacılığı, Krallarına mezar yapmak için Babadan oğula geçen meslek anlayışı hakimdir.
Piramit Mimarisini geliştirmişlerdir. Sınıflar arası; birbirleri ile ilgilenme, geçiş ve evlilik
Yazılarını genellikle Nil Nehri kıyısında yetişen yasaktır.
Papirüs Bitkisinin yapraklarından ürettikleri bir tür Kast Sistemi Hindistan’da halkın bir araya gelmesini ve
kâğıt üzerine yazmışlardır. millet olmasını engellemiştir.
Piramit yapımını kolaylaştırmak için Pi Sayısını Gazneliler bu sisteme büyük zarar vermişlerdir.
(π) bulmuşlardır.
NOT: Piramit mimarisi ve mumyalama sanatı Mısırlılarda
ahiret inancının olduğunun göstergesidir.
Çin Medeniyeti
6
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE
İbraniler
MÖ 2000 yılında bu günkü Filistin topraklarına
yerleşmişlerdir.
Semavi bir din olan Yahudiliğe inanarak tarihte ilk
Fenikeliler kez tek tanrılı dine inanan topluluk olmuşlardır.
Bu günkü Lübnan topraklarında kurulmuşlardır. Hz. Musa peygamberleri olduğu için İbranilere
Denizaşırı ülkelerde ticaret kolonileri kurarak “Musevi” de denilmektedir.
tarihte “Kolonicilik” faaliyetlerini başlatmışlardır. Yahudi ırkını üstün tutup dinlerini
Ticari faaliyetler neticesinde Akdeniz çevresinde ulusallaştırmışlardır.
yaşayan toplulukları kaynaştırmışlardır. Tarihte birçok kez sürgün edilmiş ve soykırıma
Doğu medeniyetini Batı’ya taşımışlardır. uğramışlardır.
En önemli kolonileri Tunus’taki Kartaca’dır. NOT: Sürgünler sonucu dağınık bir halde yaşayan Yahudiler,
Oluşturdukları Fenike Alfabesi bu günkü alfabe dinlerini ulusallaştırdıkları için asimile olmamışlardır.
sisteminin temellerini oluşturmuştur.
Gemicilik ve cam eşya işlemeciliğinde gelişmişlerdir. Yahudiler Babil ve Roma medeniyetleri tarafından sürgün
edilmişlerdir.
7
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE
Sümerler Akadlar
Asya kökenli bir kavim olan Sümerler Sami kökenlidirler.
Mezopotamya’ya yerleşmişlerdir. Tarihte bilinen ilk imparatorluğu ve düzenli orduyu
Mezopotamya Medeniyetinin temellerini kurmuşlardır.
atmışlardır. Kral Sargon döneminde başkentleri “Agade” şehri
Site adı verilen şehir devletleri şeklinde olmuştur.
yönetilmişlerdir. Sümerler tarafından yıkılmışlardır.
8
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE
NOT: Asurlular, yaptıkları ticari faaliyetler ile Anadolu’ya yazıyı Ege Yunan Medeniyeti
getirmiş ve Anadolu medeniyetleri bu sayede Tunç
Dönemi’nde Tarihi Çağlar’a geçmiştir.
İran Medeniyeti
Bu durum merkezi otoriteye önem verdiklerini gösterir. Mikenlerin ölülerini eşyaları ile gömmeleri, ahiret inancına
sahip olduklarını gösterir.
Kral yolunu ticarette etkin bir şekilde
kullanmışlardır. Yunan Medeniyeti
Makedon Kralı Büyük İskender tarafından
Temelleri Dor’lar tarafından atılmıştır.
yıkılmışlardır.
İlk olarak Polis adı verilen şehir devletleri şeklinde
Medler yönetilmişlerdir. (Atina, Sparta, Korint … gibi)
Asillerden seçtikleri Atina Meclisi ile Aristokratik
İran’ın kuzeybatı ve batısında devlet kurmuş bir Cumhuriyeti kurmuşlardır. (Demokrasinin ilk
topluluktur. örneğidir)
Medler, Babil’iler ile anlaşarak Asurların başkenti Akdeniz ve Karadeniz’de kalıcı egemenliği
olan Ninova’yı kuşattılar (İÖ 612). Kenti ele sağlamak için yurt edinme amaçlı koloniler
geçirerek Asur İmparatorluğu’nu tarihten sildiler. kurmuşlardır.
Persler tarafından yıkılmıştır. Toplum içerisindeki sınıf çatışmalarını önlemek için
“Arhon” denen liderler kanunlar yapmışlardır.
9
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE
Tanrıları için 4 yılda bir yaptıkları Olimpiyat adı Çevre medeniyetlerinin Tanrılarını da kutsal kabul
verilen yarışmalar düzenlemişlerdir. etmişlerdir.
Hitit Ülkesine “Bin Tanrı İli” denilmiştir.
Yunan halkının bir araya gelmesi, toplum millet bilincişnin
En önemli eserleri Yazılıkaya ve İvriz
oluşmasını sağlamıştır.
kabartmalarıdır.
Mısır takvimini ve Fenike Alfabesini Mısırlılarla tarihin ilk yazılı antlaşması olan Kadeş
geliştirmişlerdir. Antlaşmasını (MÖ 1280) imzalamışlardır.
Bilim, sanat, mimari ve tiyatroda ileri gitmişlerdir.
Sokrat, Thukydides, Aristo ve Herodot Yunan Frigler
medeniyetinde yetişen önemli bilim adamlarıdır. Sakarya ve Kızılırmak arasında kalan bölgede
kurulmuşlardır.
Anadolu medeniyetleri Başkentleri Eskişehir-Gordion’dur.
Temel geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktır.
Tarım ve hayvancılığı korumak için çok sert yasalar
uygulamışlarıdır. Örneğin; saban kıran, öküze zarar
veren kişilere ölüm cezası verilmiştir.
Doğurganlığı simgeleyen Bereket Tanrıçası
Kibele’ye inanmışlardır.
Tapates adı verilen kilimlerle ve çivi kullanmadan
yaptıkları mobilyalarla tanınırlar.
Fibula denen çengelli iğneleri ve Megaron tipi evleri
yapmışlardır.
Fabl adıyla bilinen hayvan hikayelerini, dünya
edebiyatına kazandırmışlardır.
Kaya oyarak yaptıkları kaya mezarları ve tapınakları
meşhurdur.
Tümülüs denen mezarlara, ölülerini eşyaları ile
Hititler gömmüşlerdir.
Anadolu’da kurulan ilk medeniyettir. En önemli kralları, Kral Midas’tır.
Hatti Medeniyetinin kültürel mirası üzerine, En önemli eserleri Kral Midas’ın mezarıdır.
Kızılırmak yayında kurulmuştur.
Başkentleri Çorum yakınlarındaki Hattuşaş şehridir.
İlk olarak feodal beylikler halinde yönetilmişlerdir.
Krallar feodal beyliklere son verip, ülkeyi
merkezden atadıkları valilerle yönetmişlerdir.
Rahip krallar tarafından yönetilmişlerdir.
Hitit yönetiminde Kral (Tabarna, Labarna), Pankuş
Meclisi ve Kraliçe (Tavananna) söz sahibidir.
10
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE
11
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE
12
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE
yeryüzündeki temsilcisi ya da Tanrı olarak Cumhuriyet: Hükümet başkanının halk tarafından seçildiği
görüyorlardı. yönetim biçimidir.
Monarşi: Siyasi gücün tek kişinin elinde olduğu ve yönetimin İlk Çağlardaki Cumhuriyet yönetimini günümüzdeki
aynı aile bireylerinde bulunduğu yönetim biçimidir. şekli ile düşünmemek gerekir. O dönemde devlet
başkanının halk temsilcileri arasından seçilmesi
Teokratik: Hükümdarın yetkilerini tanrıdan alması başka bir
deyişle devletin dini kurallarla yönetilmesi ise Teokratik olarak mümkün değildir. Devlet başkanı yönetici sınıf olan
adlandırılmaktadır. aristokratlardan seçilir.
Gerçek anlamda cumhuriyet 18. Yüzyılın sonlarında
Monarşilerde devletin otoritesi kralın otoritesiyle ortaya çıkmıştır. Bu dönemde yurttaşlar arasında
orantılıdır. Güçlü ve kudretli bir kral ülkesini eşitlik ve özgürlük gibi temel haklara önem verilmiş,
bölgenin en güçlü devleti haline getirebilir. Böylece yasama, yürütme ve yargının hukuk güvencesinde
ülkesi imparatorluk halini alabilirdi. olması ilkesi benimsenmiştir.
İmparatorluk: Egemenliği altında farklı dil, din ve etnik NOT: Tarihte ilk modern cumhuriyet 1787’de kurulan ABD’dir.
kökenden insanları barındıran devlet biçimidir.
Kuşatıcı İmparatorluklar: Egemenliği altındaki toplulukları Siyasi Gücün Meşruiyet Kaynağı
dışlamayıp, onlardan devlet teşkilatında yararlanmayı
amaçlayan imparatorluklardır. Hititler gibi Meşruiyet; geçerli olma anlamındadır. Devletler
Kuşatıcı Olmayan İmparatorluklar: Ele geçirdiği topraklardaki için meşruiyet ise yönetilen halkın yöneticileri kabul
halkla etkileşimde bulunmayan ve bu topraklardaki yer altı ve etmesi anlamındadır.
yer üstü kaynaklarını yağmalayan imparatorluklardır. Asur, İlk çağ medeniyetlerinde krallar güçlerini genellikle
Babil gibi… ilahi temellere dayandırmışlardır.
İlk çağda hemen hemen tüm bölgelerde kurulan Örneğin; Sümer şehir devletlerini yöneten krallar
devletlerde monarşi yönetimi hakimdi. Ancak Ege kendilerini tanrının temsilcisi olarak görmüşlerdir.
uygarlığının en eski temsilci olan Girit’te kral ülkeyi Akadlarda krallar kendilerini tanrı olarak
soylularla birlikte yönetiyordu. Soyluların ticaret görmüşlerdir.
sanat gibi konularda etkinlikleri fazlaydı. Gücün meşruiyet kaynakları ve etkili olduğu
yönetim biçimlerini tablo şeklinde verelim;
Aristokrasi: iktidarın ayrıcalıklı ve genellikle soya bağlı bir
toplum sınıfının elinde bulunduğu siyasi hükümet şeklidir. Teokrasi Dine dayalı yönetim Asur, Hitit,
Ekonomik toplumsal ve siyasi gücün soylular sınıfının elinde anlayışı Mısır
bulunduğu tarihi yönetim biçimidir.
Ege uygarlığının bir başka temsilcisi olan Aristokrasi Soyluların yönetime Girit
hâkim olması
Yunanistan’da da bu anlayış devam etti.
Yunanistan’da krallar aristokrat sınıfının üyesiydi.
Monarşi Soy kavramının gücün Sümer, Asur
Buna karşın Solon ve Klistenes gibi Yunan meşruiyet kavramı
reformcuları, çağdaş toplum ve yönetim düzeninin olması, tek kişi
temellerini atacak yenilikler ortaya koydular. egemenliği.
Solon Reformları: Atina’da yaşayan devlet adamı Solon,
Kuşatıcı Sömürgeci anlayışla Yeni Asur,
toprakların önemli bir kısmını elinde bulunduran olmayan kurulan ve yönetimi Yeni Babil,
aristokratların bu yetkisine ve borçlarını ödeyemedikleri İmparatorluklar altındaki halkı asimile Roma
için Serf (toprak kölesi) haline getirilen köylülerin eden yönetim anlayışı İmparatorluğu
durumuna karşı çıktı. Böylece köylülerin borçları
nedeniyle köle durumuna getirilmeleri engellendi. Kuşatıcı Hakimiyet kurduğu Hitit
İmparatorluklar topraklarda yönetimi
Klistenes Reformları: Klistenes Atina’da yaşayan bir altındaki uluslara
aristokrattı. Atina’da halkın kendi seçtiği vekiller hoşgörülü davranan
aracılığıyla temsil edildiği Beşyüzler Meclisi’ni kurdu. Bu ve ulusların etnik
meclis; savaş, mali konular ve dış politikada etkili yapısını koruyan
konuma geldi. Bu sayede demokrasinin temellerini attı. yönetim anlayışı
Demokrasi: siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da Oligarşi Belli bir zümrenin Yunan
düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde yönetime hâkim
bulunduğu, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun olması
tüm yurttaşların eşit sayıldığı yönetim biçimidir.
13
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE
Dünya hakimiyeti fikri ile hareket eden iki büyük Kolonicilik faaliyetleri ile imparatorluk haline
imparatorluk kurulmuştur. Bunlar; İskender gelmişlerdir.
İmparatorluğu ve Roma İmparatorluğudur. Mısır Takvimini (Miladi Takvim) ve Fenike
Alfabesini (Latin Alfabesini) geliştirmişlerdir.
İskender İmparatorluğu Patiricilerin (yönetici sınıf) uygulamalarına karşı
çıkan pleplerin (yönetilen sınıf) ayaklanmalarına
son vermek için “12 Levha Kanunlarını”
hazırlamışlardır.
12 Levha Kanunları günümüz Avrupa hukukunun temelidir.
14
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE
15
İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ------------II.ÜNİTE
Tevrat Hukuku
16
--
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA----------------III.ÜNİTE-
III. ÜNİTE
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA
1
--
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA----------------III.ÜNİTE-
375 yılında meydana gelen Kavimler Göçü Girit ve Kıbrıs Adaları da Doğu Roma’nın hâkimiyeti
sonucunda Roma İmparatorluğu 395 yılında Doğu- altındaydı. İmparatorluğun doğu sınırı Fırat Neh-
Batı olarak ikiye ayrılmıştır. ri’ne kadar uzanıyordu.
Hristiyanlığın Ortodoks mezhebini benimsemişler-
dir.
Helenizm ve Ortodoks mezhebi nedeniyle Batı
Roma İmparatorluğundan farklı bir siyası yapıya
sahiptir.
Roma İmparatorluğu bir çeşit cumhuriyet ile
yönetilirken Bizans imparatoru gücünü tanrıdan
alan otokrat bir yönetim sergilemiştir.
OTOKRASİ: Otokrasi, monarşinin bir çeşididir. Yönetici, bütün
siyasî yetkileri tek başına elinde bulundurur. Fakat monarşinin
aksine yönetim miras yoluyla kalmamış, kişi tarafından ele
(Kavimler Göçü)
geçirilmiştir.
Roma İmparatorluğunun gücünü kaybetmesi ne-
deniyle Avrupa insanını koruyacak bir gücün orta- Ülkeyi eyaletlere bölüp valiler (Tekfur) atamışlardır.
da kalmaması Feodalizm (Derebeylik)’in ortaya Orta Çağ boyunca varlığını sürdüren Bizans
çıkmasına neden olacaktır. İmparatorluğu, 1453’te İstanbul’un Fethi’yle
Osmanlı Devleti tarafından ortadan kaldırılmıştır.
Batı Roma İmparatorluğu’nun 476’da yıkılması
sonucu Avrupa’da oluşan siyasi boşluğu Frank, Orta Asya
Vizigot, Ostrogot, Sakson gibi Germen krallıkları
doldurmuştur. Bu durum Avrupa’da büyük bir
kargaşaya yol açmıştır.
NOT: Roma İmparatorluğunun batı kanadının (Batı Roma)
yıkılması nedeniyle Germen kabileleri kendi devletlerini
kurmuşlardır. Bu durum günümüz Fransa, İspanya, İngiltere
gibi devletlerin temelini oluşturacaktır.
2
--
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA----------------III.ÜNİTE-
3
--
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA----------------III.ÜNİTE-
Hristiyanlık dininin esaslarına uygun bir devlet ve Siyasi Yapıların Maddi Kaynakları
toplum düzeninin kurulması gerekiyordu.
1. Coğrafi Yapı, Hayat ve Geçim Tarzı
Orta Çağ’da kilisenin kitleler üzerindeki gücünü fark
ederek bundan yararlanan hükümdarlar Katolikliği Coğrafi Yapı:
seçerek kiliseye bağlılığını gösterdiler. Her dönemde olduğu gibi Orta Çağ’da da nüfusun
Krallar, Roma kültürüne bağlı Hristiyan halkın ve yeryüzüne dağılışı ve devletlerin gücü ile coğrafi
din adamlarının desteğini alarak hükümranlığını özellikler arasında yakın bir ilişki vardır.
güçlendirdi. Bu dönemde iklim, toprakların verimliliği,
Kendisinden sonra tahta geçen krallar da aynı limanlara ve ticaret yolu güzergâhlarına yakınlık
politikayı sürdürerek kiliseye bağlı toplulukları itaat nüfusun dağılımını etkileyen faktörler olarak öne
altına alıp sınırlarını genişlettiler. çıkmıştır.
Doğu Roma (Bizans Devleti)’da Orta Çağ’da dünya tarihine yön veren güçlü
devletlerin tarım için uygun iklime sahip, engebesiz
Doğu Roma İmparatorları meşruiyetlerini dinden ve verimli bölgelerde kurulmuş olması da tesadüf
alırlardı. değildir.
Kilise tarihçisi Panayotis Christou’nun (Kıristo) da
dediği gibi “Bizanslılar yeryüzündeki imparatorluk- Hayat ve Geçim Tarzı
larının tanrının krallığının bir görünümü olduğuna Coğrafi yapının hayat ve geçim tarzı üzerinde etkisi
inanırlardı.” vardır.
İslam Dünyasında Coğrafi yapının özellikleri sayesinde ülkeler farklı
geçim kaynakları bulmuş ve bu kaynaklar ile
Orta Çağ Hristiyan dünyasında olduğu gibi İslam zenginleşmişlerdir.
dünyasında da kaynağını dinden alan meşruiyet Kuzeydeki denizci kavimlerin Avrupa’nın geri
anlayışı hâkimdi. kalanıyla ilişkisi ilk zamanlarda yağma şeklinde
Dört Halife Dönemi’nden sonra kurulan Emeviler olduysa da bu durum yerini giderek düzenli ticarete
Devleti’nde hükümdarlar Allah adına hareket bırakmıştır.
ettiklerini göstermek için “halife” unvanını Coğrafi yapısı bakımından dağlar ile deniz arasına
kullanmışlardı. sıkışmış olan Venedik, başka bir geçim imkânı
Aynı şekilde Abbasi halifeleri de Allah’ın olmadığından deniz ticaretine yöneldi.
yeryüzündeki temsilcileri olduklarını söyleyip İngiltere’de krallık gelirlerinin büyük bölümü koyun
uyruklarını bir arada tutmak istemişlerdi. yetiştiriciliğinden sağlanıyordu.
İran (Sasaniler) Topraklarında Almanya ve Rusya’da buğday yetiştiriciliği,
Fransa’da bağcılık ve kumaş endüstrisinde
İran kurulan devletlerde de yöneticilerin meşruiyeti kullanılan çivit otu üretimi ve ayrıca tuz madeni
geleneksel olarak dine dayandırılıyordu. coğrafi şartların bu ülkelere sağladığı kazanımlara
İran’da hüküm süren Sasanilerde hükümdarlar örnek olarak verilebilir.
Zerdüştlük dininin simgesi olan kutsal ateşin
koruyucusu kabul ediliyordu. 2. Soy Dayanışması
İslam Dünyasında:
Orta Asya’da
Dört Halife Dönemi:
Türklerde:
→ Bu çağda ortaya çıkan İslamiyet, ırka dayalı
Orta Asya Türk devletlerinde halk, ülkeyi
Yahudilik ve mezhep aidiyetinin öne çıktığı
yöneten hakana bu yetkinin Gök Tengri tarafından
Hristiyanlık dinlerine göre daha evrensel özellikler
verildiğine inanıyordu. Buna kut anlayışı da denir. Yine
taşıyordu.
bu nedenden dolayı bir kişinin Kağan/Hakan olabilmesi
için kuta sahip olması gerekmektedir. → İslamiyet’in ırk ayrımını reddeden eşitlikçi yaklaş-
ımı onu kolayca benimsenen bir din hâline
Çinlilerde: getirmişti.
Çinlilerde aynı şekilde meşruiyet kaynaklarını → Bu sonucun ortaya çıkmasında İslam devletinde dinî
dine dayandırmışlardır. Ancak Çinliler daha ileri giderek ve siyasi iktidarı simgeleyen halifeliğin ilk
imparatorlarına “Tanrı’nın Oğlu” diyorlardı. zamanlarda belli bir soya ait olmamasının da rolü
olmuştur.
Emeviler’de
İslam devletindeki yönetim anlayışı Emevi ailesinin
işbaşına gelmesiyle birlikte değişti.
4
--
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA----------------III.ÜNİTE-
5
--
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA----------------III.ÜNİTE-
Süvariler ve piyadeler olarak iki ana gruptan oluşan Devletin güç kaybetmesi ve barbar kavimler
Sasani ordusunda süvariler İran’ın soylu ailelerin- yüzünden halkın huzur ve güvenliğini yitirmesi.
den seçilirdi. Güvenliklerini sağlamak isteyen insanların büyük
Orduda halk arasından seçilerek yetiştirilen piya- toprak sahiplerine (derebeyleri, kont, senyör)
delerin yanısıra vassalların gönderdikleri birlikler ve sığınmaları.
çeşitli milletlerden gelen ücretli askerler de görev Derebeylerinin kendisine sığınan insanları koruma
yapardı. karşılığında onları köle gibi kullanmaları sonucunda
Ordu birlikleri Türkler ve Moğollarda olduğu gibi feodalite ortaya çıkmıştır.
onluk sisteme göre düzenlenmişti.
Sasani ordusunun en etkili kısmını oluşturan savaş FEODALİTE (DEREBEYLİK)
filleri kazanılan zaferlerde önemli rol oynardı. EKONOMİ
-Tarım ekonomisi egemendir.
Güç Paylaşımı ve Yönetim Organizasyonu -Zenginliğin kaynağı topraktır.
-Yeterli üretim olmadığı için ve güvenlik sağlanmadığı için
Avrupa’da: ticaret gelişmemiştir. Bu nedenle kapalı ekonomi yapısı
egemendir.
-Ticaret gelişmediği için para ekonomisi gelişmemiştir.
SİYASİ
-Toprak sahipleri kendi topraklarında egemen güçtür.
- Kralların otoritesi zayıftır.
-Krallar siyasi otoritesini mutlak sadakat koşuluyla ve
kontrollü olarak derebeyleriyle paylaşmıştır.
-Merkezi otorite yoktur.
SOSYAL
-Toplumsal sınıflaşma egemendir.
-Toprak sahipleri süzeren (koruyan) olarak adlandırılmış ve
kendisine bağlılık yemini etmiş köylüler ya da savaşçılarda
Vassal (himaye edilen) olarak adlandırılmıştır.
Feodalitenin (Derebeylik) Temelleri Atılıyor -Lordlara (soylulara) bağlılık yemini etmiş savaşçı vassallara
şövalye denir.
Orta Çağ’ın ilk yüzyıllarında Avrupa’da Germen -Tarım ekonomisinden dolayı kent ekonomisi gelişmemiştir ve
kavimleri tarafından çok sayıda krallık kuruldu. burjuva sınıfı (ticaret ve zanaatla uğraşan kentli sınıf)
Bu krallıklar zaman içinde Kutsal Roma Germen gelişmemiştir.
İmparatorluğu tarafından bir çatı altında toplandı. -Soylular, askerler ve ruhban (din adamları) sınıfı topumun üst
İmparatorluğun kurucuları, çevrelerindeki krallara sınıflarını oluştururken burjuvalar orta sınıfı oluşturmuştur.
ve beylere askerî hizmet karşılığında toprak verme -Köleler ve köylüler de toplumun alt sınıfını oluşturmaktaydı.
uygulamasını başlattılar.
Böylece kont, lord, dük, baron gibi unvanlar taşıyan Serf; derebeylik düzeninde toprakla birlikte alınıp satılabilen
toprak sahiplerinden oluşan soylular sınıfının köleler.
doğmasına ortam hazırladılar. Feodalite Rejiminin Sonuçları:
Avrupa’da merkezî otoritenin zayıfladığı,
güvensizliğin arttığı, kent yaşamının ve ticaretin → Avrupa’da siyasal birlik bozulmuş, küçük yönetim
gerilediği dönemlerde “soylular” öne çıktılar. birimleri ortaya çıkmıştır bu yüzden güçlü krallıklar
Yetiştirdikleri şövalyelerin ve köylülerin yardımıyla kurulamamıştır.
bulundukları yerlerin güvenliğini sağladılar. → Toprakların mülkiyeti soyluların elinde toplanmış ve
Bu amaçla korunaklı şatolar yaptılar ve böylece kapalı bir ekonomik politika izlendiği için halk
istilalara karşı arazilerini koruma kaygısı içinde sermaye birikimine sahip olamamıştır.
bulunan çevredeki diğer toprak sahiplerini → Feodalite rejiminde, halk arasında eşitlik olmadığı
yanlarına çektiler. için sosyal tabakalaşma meydana gelmiştir.
Bir yandan da kraldan kendi adlarına vergi ve asker
toplama, yargılama yapma gibi siyasi yetkiler
alarak güçlerini arttırdılar.
Böylece IX. yüzyıldan itibaren Avrupa’nın hâkim
yönetim anlayışı hâline gelecek olan feodalitenin
temellerini attılar.
Feodalitenin Ortaya Çıkış Sebepleri:
Kavimler Göçü ile Avrupa’nın en güçlü devleti
Romanın zayıflaması.
6
--
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA----------------III.ÜNİTE-
Tarım
Artı Ürün:
IX. yüzyıldan itibaren özellikle Avrupa’da ağır
sabanın (pulluk) bulunması, atın tarla sürmede
kullanılması ve tahılları öğütmede kullanılan
değirmenlerin rüzgâr gücüyle çalıştırılması gibi
gelişmeler yaşanmıştır.
Ağır saban, at, yel değirmenleri sayesinde tarımda
verimliliğin artması sonucunda ‘‘artı ürün’’ ortaya
Skolastik Düşünce/Dogmatizm; Bir şeyi sorgulamadan, eleş- çıkmıştır.
tirmeden ve akıl süzgecinden geçirmeden olduğu gibi kabul Tüm bu gelişmeler sonucunda X. yüzyıldan itibaren
eden düşünsel yapıya dogmatizm denir. Orta çağ Hristiyan din tarımsal verimlilikte ciddi bir artış meydana gelmiş
adamlarının halka karşı tutumları sonucu oluşan düşünsel ve bu durum da çeşitli alanlarda önemli sonuçlar
yapıya verilen genel isimdir. Bu durum özgür düşüncenin ve doğurmuştur.
bilimin gelişmesini engellemiştir.
Artı Ürünün Ortaya Çıkma sebepleri
Türklerde:
Uzun kuşatma ve saldırılara karşı hazırlık yapmak.
Kök Türkler ve Uygurlarda ülkenin tek hâkimi kağan Kuraklık zamanlarında oluşabilecek kıtlıkları
idi. engellemek.
Önemli devlet meseleleri boy beylerinin katıldığı İhtiyaç duyulan ürünlerle takasa girmek.
kurultayda görüşülse de karar verme yetkisi İhtiyaç fazlası ürünlerin değerlendirilmek isten-
kağandaydı. mesi.
Bununla birlikte kağan Türk töresine aykırı kararlar
veremez ve keyfî davranamazdı. Meslekler:
Töre hükümleri gereğince kağan halkın güvenliğini Artı ürünlerin ortaya çıkmasıyla üretimin
ve refahını sağlamak, adaleti dağıtmak ve orduya planlanması, depolanması ve korunması zorunluluğu
komuta etmekle görevliydi. ortaya çıkmıştır. Artı ürün etkisiyle çiftçilik dışında
Türk devletlerinde kağanın eşi olan hatun da esnaf, tüccar ve savaşçı gibi yeni meslekler ortaya
yönetimde söz sahibiydi. çıkmıştır.
Türklerde sınıflı yapı olmadığından dolayı yetenekli
kişilerin devlet kadrolarında kağanlık dışında her Artı Ürüne Bağlı Gelişen Ekonomik Yapı:
türlü makama gelme şansları vardı. Tarım gelişmiştir.
İran’da: Takasa dayalı ticaret gelişmiştir.
İran’daki Sasani Devleti’nde kast sistemine benzer Artı Ürün ve Toplumsal Yapı:
bir toplum yapısı vardı.
Artı ürünlerin bir merkezde toplanması ve
Aristokratlar, rahipler, kâtipler, orta boy toprak
dağıtımın bu merkezlerden yapılması toplumsal
sahipleri, köylüler ve köleler toplumsal sınıfların
tabakalaşmayı ortaya çıkarmıştır.
başlıcalarıydı.
Bu yapı içinde alt sınıftan birinin yukarı bir sınıfa Artı Ürünün Sonuçları:
geçmesi (dikey hareketlilik) imkânsızdı.
Sasanilerde devlet yönetiminde son sözü söyleme Artı ürüne sahip şehirler daha güçlü konuma
yetkisi kralındı. gelmişlerdir.
Krallara danışmanlık eden bir meclis Yeni meslekler ortaya çıkmıştır.
bulunmaktaydı. Bu meclise hanedan üyeleri ve Artı ürünün depolanması toplumsal tabakalaşmayı
aristokratlar katılırdı. beraberinde getirmiştir.
Önemli kademelerde bulunan görevliler, soylu Artı ürün elde edebilmek için sulama kanalları
ailelerin üyelerinden seçilirdi. yapılmış bu durum üretimin planlanması, ürünün
depolanması ve korunması gerekli hâle gelmiştir.
Devletlerin vergi gelirleri yükselmiştir.
Şehir toplumları ortaya çıkmıştır.
Takasa dayalı ticaret anlayışı gelişmiştir.
7
--
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA----------------III.ÜNİTE-
8
--
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA----------------III.ÜNİTE-
9
--
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA----------------III.ÜNİTE-
10
--
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA----------------III.ÜNİTE-
11
--
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA----------------III.ÜNİTE-
Roma Hukuku
12
--
ORTA ÇAĞ’DA DÜNYA----------------III.ÜNİTE-
→ Roma hukuku, insanları toplumsal sınıflara Özel Hukuk: Toplumdaki kişilerin birbiriyle olan ilişkileri
ayırıyordu. Roma’da efendi, kölesini her işte düzenleyen hukuk dalıdır. (Medeni Hukuk, Ticaret
kullanabileceği gibi isterse öldürebilirdi. Hukuku, Borçlar Hukuku gibi).
→ Patricilerin örf ve âdetlerine dayanan Roma hukuku
NOT: Justinianus Kanunlarında, günümüz medeni hukukunun
son derece şekilci ve sert hükümler içeriyordu. temelini teşkil etmektedir.
→ Bu hukuk sistemi yazılı olmadığı için herkes
tarafından bilinemiyor ve yöneticilerin keyfî Medeni Hukuk: Kişilerin şahsi durumlarını, ailevi
davranışlarına yol açıyordu. ilişkilerini, mallar üzerindeki hak ve yetkilerini,
→ Hukukun bütün bu özellikleri Roma’da başlayan ölümlerinden sonra miraslarının durumunu düzenleyen
patrici-pleb mücadelesinin temel nedenini kuralların yer aldığı özel hukuk dalıdır.
oluşturdu.
→ Bu mücadelenin sonunda pleblerin isteği kabul Cengiz Han Yasası
edilerek MÖ 451’de kanunların yazılmasına ve
Moğol İmparatorluğu’nun hukuk ve askerlik işlerini
ilanına karar verildi.
düzenleyen kanunlara “Cengiz Han Yasası” veya
→ Roma hukukunun yazılı hâle getirilmesiyle
“Büyük Yasa” denilmiştir.
görevlendirilen komisyonun tespit ettiği kanunlar
Cengiz Han Yasası, Moğol ve Türk kavimleri
on iki adet tunç levha üzerine kazınarak Roma şehir
egemenlik altına alınarak hukuk ve askerlik işlerini
meydanında herkesin görebileceği bir yere asıldı.
düzenlemek amacıyla hazırlanmış, Uygurca
NOT: Roma hukuku, bugünkü Avrupa ülkelerinde ve yazılmış ve kaynağını Türk töresinden almıştır.
Türkiye’de uygulanan hukuk sisteminin temelini Devlet ve toplum hayatının düzenli bir şekilde
oluşturmuştur. Roma hukukunun ilk basamağı “12 Levha ilerlemesi, uygulanacak hukuk sistemi ile
Kanunları”dır. gerçekleşebilir.
12 Levha Kanunları; Cengiz Han Yasası onun ölümünden sonra Moğol
devletlerinde yaşatıldı.
• Patricilerin uygulamalarına karşı çıkan pleplerin
ayaklanmaları üzerine gündeme gelmiştir. Roma
yönetimi bu ayaklanmaları bastırmak amacıyla bu
kanunları düzenlemiştir.
• Aile hukuku, veraset hakkı, dava hakkı, borç ve
ceza kanununa dair hükümler içermektedir.
• Roma hukukunun hiç değişmeyen esaslarını teşkil
etmiştir.
• Roma halkının görev ve sorumlulukları, halk
arasındaki ilişkiler, açık hale getirilmiştir.
• Plepler memur ve asker olabilme vb. haklar
kazanmıştır.
Justinianus Kanunları
527 yılında Doğu Roma (Bizans) İmparatoru olan
Justinianus, On İki Levha Kanunları başta olmak
üzere Roma kanunlarını toplayarak toplumun
ihtiyaçlarına uygun bir şekilde yeniden
düzenlemiştir.
Justinianus Kanunlarında ölüm cezaları yerine daha
çok sürgün, para cezası ya da maden ocaklarında
zorunlu çalışma gibi cezalar verildi. Ancak paganlık
(putperestlik) inançlarını sürdürenlere ölüm cezası
verildi.
Justinianus Kanunları madde madde yazılmamış,
belli olaylar için verilmiş somut örneklerle kanun
maddeleri anlatılmıştır.
Justinianus Kanunlarında ilk defa kamu ve özel
hukuk ayrımı yapılmıştır.
Kamu Hukuku: Devletle kişiler arasındaki düzenleyen
hukuk dalıdır.
13