Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 117

Genç Yetişkinlerin Romantik İlişkilerinde, İlişki Doyumu ve

İlişki İstikrarı Düzeylerinin, Temel İhtiyaçlarının Karşılanma


Düzeyleri Açısından İncelenmesi

Sema FENAR

Yüksek Lisans Tezi

Eskişehir, 2023
ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI
REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BİLİM DALI

GENÇ YETİŞKİNLERİN ROMANTİK İLİŞKİLERİNDE,


İLİŞKİ DOYUMU ve İLİŞKİ İSTİKRARI DÜZEYLERİNİN,
TEMEL İHTİYAÇLARININ KARŞILANMA DÜZEYLERİ
AÇISINDAN İNCELENMESİ

Sema FENAR

Yüksek Lisans Tezi

Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Muhammet Fatih YILMAZ

Eskişehir, 2023
ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
JÜRİ VE ENSTİTÜ ONAYI

Sema FENAR tarafından hazırlanan Genç Yetişkinlerin Romantik İlişkilerinde, İlişki


Doyumu ve İlişki İstikrarı Düzeylerinin, Temel İhtiyaçlarının Karşılanma Düzeyleri
Açısından İncelenmesi başlıklı bu tez, 21/06/2023 tarihinde Eskişehir Osmangazi
Üniversitesi Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği’nin ilgili maddeleri uyarınca
yapılan Tez Savunma Sınavı sonucunda başarılı bulunarak, jürimiz tarafından seçiniz
ile Yüksek Lisans Tezi/Doktora Tezi olarak kabul edilmiştir.

Görevi Unvanı Adı SOYADI İmza

Jüri Başkanı : Doç. Dr. Deniz GÜLER ……

Danışman : Dr. Öğr. Üyesi Muhammet Fatih YILMAZ ……

Üye : Dr. Öğr. Üyesi Zerrin BÖLÜKBAŞI MACİT ……

Prof. Dr. Mustafa Zafer BALBAĞ


Enstitü Müdürü V.
ETİK İLKE VE KURALLARA UYGUNLUK BEYANNAMESİ

Genç Yetişkinlerin Romantik İlişkilerinde, İlişki Doyumu ve İlişki İstikrarı


Düzeylerinin, Temel İhtiyaçlarının Karşılanma Düzeyleri Açısından İncelenmesi
başlıklı tezin bizzat tarafımca hazırlanan, özgün bir çalışma olduğunu; bu çalışmanın tüm
aşamalarında (hazırlık, veri toplama, analiz, bilgilerin sunumu ve raporlaştırma vb.)
bilimsel etik ilke ve kurallara uygun olarak hareket ettiğimi; bu çalışma kapsamında elde
edilmeyen tüm veri, bilgi vb. için kaynak gösterdiğimi ve bu kaynaklara çalışmanın
kaynakçasında yer verdiğimi; bu çalışmanın Eskişehir Osmangazi Üniversitesi tarafından
kullanılan “Bilimsel İntihal Tespit Programı”yla tarandığını ve hiçbir “intihal
içermediğini” beyan ederim. Herhangi bir zamanda, herhangi bir biçimde bu çalışmamla
ilgili yukarıdaki beyanıma aykırı bir durumun saptanması halinde, ortaya çıkacak tüm
ahlaki ve hukuki sonuçların sorumluluğunu kabul ettiğimi bildiririm.

09/08/2023
Sema FENAR
Teşekkür

Yüksek lisans tez yazım sürecimde yanımda olan danışman hocam Dr. Öğr. Üyesi
Muhammet Fatih YILMAZ’a ve bana mesleğimi bu denli sevdiren tüm hocalarıma en
içten teşekkürlerimi sunuyorum.
Araştırmamın verilerini toplamamda bana katkı sağlayan tüm katılımcılara, katılımcılara
ulaşmamı kolaylaştıran Burak CANDAN’a ve verilerin analizinde sonsuz bir sabırla bana
yardım eden kıymetli dostum Arş. Gör. Ramazan KAYGUSUZ’a katkılarından dolayı
teşekkür ediyorum.
Hayatımın pek çok kıymetli anını paylaştığım, yakınlığından her zaman güç aldığım,
yüksek lisans serüvenimin başından sonuna desteğini benden hiç esirgemeyen çok
kıymetli dostum Esin Fulya ÖZER’e çok teşekkür ediyorum.
Son olarak, teşekkürlerin en büyüğünü, ferdi olmaktan gurur duyduğum aileme
sunuyorum. Kendi ayaklarım üzerinde durabilmemin en büyük sebebi, hayatımda
gördüğüm en güçlü kadın olan biricik anneciğim Saime FENAR’a, çalışkanlığından her
zaman feyz aldığım biricik babacığım Hasan FENAR’a, kendimi bildim bileli arkamda
dağ gibi duran, ilk öğretmenlerim, kıymetli abilerim Ahmet FENAR ve Nuri FENAR’a
minnettarım. Tanıdığım günden beri bana ablalık eden Pınar FENAR ve Ayşen
FENAR’a, yaşantıma değer katan canımın içi Öykü’ye ve Şiir’e de ayrıca teşekkürlerimi
sunarım. İyi ki benim ailemsiniz.

i
İçindekiler

Teşekkür............................................................................................................................. i

İçindekiler ......................................................................................................................... ii

Tablolar Listesi ................................................................................................................ vi

Şekiller Listesi ................................................................................................................ vii

Özet ................................................................................................................................... 1

Abstract ............................................................................................................................. 2

BİRİNCİ BÖLÜM ............................................................................................................ 5

1.Giriş ............................................................................................................................... 5

1.1. Problem Durumu .................................................................................................... 5

1.2. Araştırmanın Amacı ............................................................................................... 8

1.3. Araştırmanın Önemi ............................................................................................... 9

1.4.Varsayımlar ........................................................................................................... 10

1.5.Araştırmanın Sınırlılıkları ..................................................................................... 11

1.6. Tanımlar ............................................................................................................... 11

İKİNCİ BÖLÜM............................................................................................................. 12

2. Kuramsal Çerçeve ile İlgili Araştırmalar .................................................................... 13

2.1. Gerçeklik Terapisi ................................................................................................ 13

2.1.1. Seçim kuramı ................................................................................................. 14

2.1.2. İnsan doğasına bakış ...................................................................................... 16

2.1.3. Temel ihtiyaçlar ............................................................................................. 17

2.1.3.1. Hayatta kalma (Üreme) ........................................................................... 18

2.1.3.2. Sevme (Ait olma, sevilme, değerli olma) ............................................... 18

2.1.3.3. Güç .......................................................................................................... 19

2.1.3.4. Özgürlük ................................................................................................. 19

2.1.3.5. Eğlence.................................................................................................... 20

ii
2.1.4. Kalite dünyası ................................................................................................ 20

2.1.5. Toplam davranış ............................................................................................ 22

2.1.6. Başarılı kimlik- başarısız kimlik ................................................................... 25

2.2. İlişki Doyumu....................................................................................................... 26

2.2.1. Romantik ilişki kavramı ................................................................................ 26

2.2.2. Romantik ilişki doyumu ................................................................................ 28

2.2.2.1. Seçim kuramı açısından ilişki doyumu ................................................... 28

2.2.2.2. Bağlanma kuramı açısından ilişki doyumu ............................................. 29

2.2.2.3. Yükleme kuramı açısından ilişki doyumu .............................................. 30

2.3. Romantik İlişki İstikrarı ....................................................................................... 30

2.3.1.Karşılıklı bağımlılık kuramı ........................................................................... 31

2.3.2. Yatırım modeli............................................................................................... 31

2.3.2.1. İlişki doyumu .......................................................................................... 32

2.3.2.2. Seçeneklerin niteliğini değerlendirme .................................................... 33

2.3.2.3. İlişki yatırımı........................................................................................... 33

2.3.2.4. Bağlanım ................................................................................................. 34

2.4. İlgili Araştırmalar ................................................................................................. 34

2.4.1. Gerçeklik terapisi bağlamında temel ihtiyaçlar ile ilgili araştırmalar ........... 35

2.4.1.2. Gerçeklik terapisi bağlamında temel ihtiyaçlar ile ilgili yurtdışında


yapılan araştırmalar.............................................................................................. 35

2.4.1.2. Gerçeklik terapisi bağlamında temel ihtiyaçlar ile ilgili yurtiçinde


yapılan araştırmalar.............................................................................................. 36

2.4.2. İlişki doyumu ile ilgili araştırmalar ............................................................... 37

2.4.2.1. İlişki doyumu ile ilgili yurtdışında yapılan araştırmalar ......................... 38

2.4.2.2. İlişki doyumu ile ilgili yurtiçinde yapılan araştırmalar .......................... 39

2.4.3. İlişki istikrarı ile ilgili araştırmalar ................................................................ 40

2.4.3.1. İlişki istikrarı ile ilgili yurtdışında yapılan araştırmalar ......................... 41

2.4.3.1. İlişki istikrarı ile ilgili yurtiçinde yapılan araştırmalar ........................... 42

iii
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ........................................................................................................ 44

3. YÖNTEM ................................................................................................................... 44

3.1. Araştırma Deseni .................................................................................................. 45

3.2. Çalışma Grubu ..................................................................................................... 45

3.3. Veri Toplama Araçları ......................................................................................... 46

3.3.1. Üniversite Öğrencileri Temel İhtiyaçlar Ölçeği ............................................ 46

3.3.2. İlişki Doyumu Ölçeği .................................................................................... 47

3.3.3. İlişki İstikrarı Ölçeği ...................................................................................... 48

3.4. Verilerin Toplanması ........................................................................................... 49

3.5. Verilerin Çözümlenmesi ...................................................................................... 49

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM .................................................................................................. 51

4. BULGULAR ............................................................................................................... 51

4.1. Değişkenlere İlişkin Betimsel İstatistikler ........................................................... 52

4.2. Demografik Değişkenlere İlişkin Bulgular .......................................................... 54

4.3. İlişki Doyumunun Temel İhtiyaçlar Tarafından Yordanmasına İlişkin Bulgular 65

BEŞİNCİ BÖLÜM ......................................................................................................... 69

5. SONUÇ, TARTIŞMA VE ÖNERİLER ..................................................................... 69

5.1.Sonuç ..................................................................................................................... 69

5.1.1.Temel ihtiyaçların karşılanma düzeyi, ilişki doyumu ve ilişki istikrarının


demografik değişkenler açısından incelenmesine yönelik sonuçlar ........................ 70

5.1.1.1. Cinsiyete ilişkin bulguların sonuçları ..................................................... 70

5.1.1.2. Sosyoekonomik düzeye ilişkin bulguların sonuçları .............................. 70

5.1.1.3. İlişki süresine ilişkin bulguların sonuçları .............................................. 71

5.1.2.Temel ihtiyaçların karşılanma düzeyinin ilişki doyumunu yordamasına ilişkin


bulguların sonuçları ................................................................................................. 71

5.1.3. Temel ihtiyaçların karşılanma düzeyinin ilişki sitikrarını yordamasına ilişkin


bulguların sonuçları ................................................................................................. 72

5.2. Tartışma................................................................................................................ 72

iv
5.2.1. Temel ihtiyaçların karşılanma düzeyi, ilişki doyumu ve ilişki istikrarının
demografik değişkenler açısından incelenmesine yönelik bulguların tartışılması .. 72

5.2.1.1. Cinsiyete ilişkin bulguların tartışılması .................................................. 72

5.2.1.2. Sosyoekonomik düzeye ilişkin bulguların tartışılması ........................... 74

5.2.1.3. İlişki süresine ilişkin bulguların tartışılması ........................................... 76

5.2.2. İlişki doyumunun temel ihtiyaçların karşılanma düzeyi değişkeni ile


yordanmasına ilişkin bulguların tartışılması ........................................................... 76

5.2.3. İlişki istikrarının temel ihtiyaçların karşılanma düzeyi değişkeni ile


yordanmasına ilişkin bulguların tartışılması ........................................................... 77

5.3. Öneriler ................................................................................................................ 78

5.3.1.Araştırmacılara Yönelik Öneriler ................................................................... 78

5.3.2. Uygulayıcılara Yönelik Öneriler ................................................................... 79

KAYNAKÇA.................................................................................................................. 81

EKLER............................................................................................................................ 94

ÖZGEÇMİŞ .................................................................................................................. 106

v
Tablolar Listesi

Tablo Başlık Sayfa


Numarası Numarası
3.1. Katılımcıların demografik özelliklerine ilişkin değerler 46
4.1. Araştırmanın değişkenlerine ait betimsel istatistikler 52
4.2. Değişkenler arası korelasyonlar 53
4.3. Katılımcıların cinsiyetleri açısından temel ihtiyaçları, ilişki 55
doyumları ve ilişki istikrarlarına ait bulgular
4.4. Katılımcıların sosyo-ekonomik durumları (sed) açısından 56
temel ihtiyaçları, ilişki doyumları ve ilişki istikrarlarına ait
bulgular
4.5. Levene’s testi sonuçları 58
4.6. Katılımcıların sosyo-ekonomik durumları (sed) açısından 59
temel ihtiyaçları, ilişki doyumları ve ilişki istikrarlarına ait
scheffe testi sonuçları
4.7. Katılımcıların ilişki süreleri açısından temel ihtiyaçları, ilişki 60
doyumları ve ilişki istikrarlarına ait bulgular
4.8. Levene’s testi sonuçları 62
4.9. Katılımcıların ilişki süreleri açısından temel ihtiyaçları, ilişki 63
doyumları ve ilişki istikrarlarına ait scheffe testi sonuçları
4.10. İlişki sürelerine göre games-howell post-hoc testi sonuçları 64
4.11. Temel ihtiyaçların ilişki doyumunu yordamasına ilişkin 66
regresyon analizi sonuçları
4.12. Temel ihtiyaçların ilişki istikrarı ölçeği’nin ilişki doyumu 66
faktörünü yordamasına ilişkin regresyon analizi sonuçları
4.13. Temel ihtiyaçların ilişki istikrarı ölçeği’nin seçeneklerin 67
niteliğini değerlendirme faktörünü yordamasına ilişkin
regresyon analizi sonuçları
4.14. Temel ihtiyaçların ilişki istikrarı ölçeği’nin yatırım faktörünü 68
yordamasına ilişkin regresyon analizi sonuçları
4.15. Temel ihtiyaçların ilişki istikrarı ölçeği’nin bağlanım 69
faktörünü yordamasına ilişkin regresyon analizi sonuçları

vi
Şekiller Listesi

Şekil Başlık Sayfa


Numarası Numarası
2.1. Seçim Kuramı: Güdülenme Sistemi 24
2.2. Toplam Davranışta Araba Metaforu 25
2.3. Yatırım modeli bağlamında ilişki 32

vii
Özet

Gerçeklik Terapisi Bağlamında Romantik İlişkilerde Temel İhtiyaçların


Karşılanma Düzeyi, İlişki Doyumu ve İlişki İstikrarı
Sema FENAR
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü
Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı
Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Muhammet Fatih YILMAZ
2023

Amaç: Bu araştırmanın amacı genç yetişkinlerin romantik ilişkilerinde Gerçeklik


Terapisinin öne sürdüğü beş temel ihtiyacı karşılanma düzeylerinin, ilişki doyumu ve
ilişki istikrarını yordama gücünü incelemektir. Bununla birlikte genç yetişkinlerin içinde
bulundukları romantik ilişkide beş temel ihtiyacın karşılanma düzeyi, ilişki doyumu
düzeyi ve ilişki istikrarı düzeyinin cinsiyet, sosyoekonomik düzey ve ilişki süresi
değişkenlerine göre farklılık gösterip göstermediği de araştırmanın diğer amaçlarıdır.
Yöntem: Bu çalışma, nicel araştırma yöntemlerinden biri olan ilişkisel desen
kullanılarak yürütülmüştür. Araştırmanın çalışma grubu, 2020-2021 Eğitim Öğretim
Yılında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde öğrenim gören, 18-30 yaş aralığında
bulunan ve romantik ilişki yaşayan 722 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırmanın verileri,
Üniversite Öğrencileri Temel İhtiyaçlar Ölçeği, İlişki Doyum Ölçeği ve İlişki İstikrarı
Ölçeği aracılığıyla elde edilmiştir. Araştırmada elde edilen verilerin çözümlenmesinde
SPSS (Statistical Package For Social Scienses) 21.0 paket programı kullanılmıştır. Ölçek
puanlarını demografik değişkenler açısından karşılaştırmak için iki kategorili
değişkenlerde Bağımsız Gruplar T-testi, ikiden fazla kategorili değişkenlerde Tek Yönlü
Varyans Analizi (ANOVA) kullanılmıştır. Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi
(ANOVA) sonuçları doğrultusunda, gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık saptandığında, farklılığın hangi gruplar arasında olduğunu incelemek için Post-
Hoc tamamlayıcı analiz tekniklerinden faydalanılmıştır. Araştırma değişkenlerinin birbiri
ile ilişkilerini saptamak amacıyla Pearson Korelasyon Analizi yapılmıştır. Bağımlı
değişkenlerin yordanma gücünü saptamak için ise Çoklu Regresyon Analizi yapılmıştır.
Bulgular: Yapılan veri çözümlemeleri sonucunda, Gerçeklik Terapisi’nin öne
sürdüğü temel ihtiyaçlardan, hayatta kalma ihtiyacının karşılanma düzeyinin ve sevme
ihtiyacının karşılanma düzeyinin ilişki doyumunu anlamlı biçimde yordadığı
1
bulunmuştur. Güç, özgürlük ve eğlence ihtiyaçlarının, ilişki doyumunu anlamlı biçimde
yordamadığı görülmüştür. İlişki istikrarı açısından bakıldığında ise eğlence ihtiyacının
karşılanma düzeyinin ilişki istikrarının seçeneklerin niteliğini değerlendirme alt boyutunu
pozitif yönde anlamlı biçimde, bağlanım alt boyutunu negatif yönde anlamlı biçimde
yordadığı bulunmuştur. İlişki istikrarının yatırım alt boyutunu ise hayatta kalma
ihtiyacının karşılanma düzeyinin pozitif yönde, sevme ihtiyacının karşılanma düzeyinin
negatif yönde yordadığı görülmüştür. Hayatta kalma ihtiyacının karşılanma düzeyinin
bağlanım boyutunu pozitif yönde anlamlı biçimde yordadığı da bulgular arasındadır.
Sonuç ve Öneriler: Sonuç olarak, Gerçeklik Terapisi’nin öne sürdüğü temel
ihtiyaçların karşılanma düzeylerinin, ilişki doyumu ve ilişki istikrarını anlamlı biçimde
yordadığı görülmüştür. Bu çalışmanın, romantik ilişki alanyazınına ve çift terapisi
uygulayıcılarına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Anahtar kelimeler: Temel ihtiyaçlar, Gerçeklik Terapisi, İlişki Doyumu, İlişki İstikrarı

Abstract

2
Level of Fulfillment of Basic Needs, Relationship Satisfaction and Relationship
Stability in Romantic Relationships in the Context of Reality Therapy
Sema FENAR
Eskisehir Osmangazi University Institute of Educational Sciences
Department of Guidance and Psychological Counseling
Advisor: Dr. Öğr. Üyesi Muhammet Fatih YILMAZ
2023

Purpose: The aim of this research is to examine the predictive power of satisfaction of
the five basic needs put forward by Reality Therapy in young adults' romantic
relationships, relationship satisfaction and relationship stability. In addition, whether the
level of meeting the five basic needs, the level of relationship satisfaction and the level
of relationship stability in the romantic relationship of young adults differ according to
the variables of gender, socioeconomic level and relationship duration are the other aims
of the research.
Method: This study was conducted in the correlational survey model, which is one of the
quantitative research methods. The study group of the research consists of 722 students
between the ages of 18-30 and having a romantic relationship, studying at Eskişehir
Osmangazi University in the 2020-2021 academic year. The data of the study were
obtained through the University Students Basic Needs Scale, the Relationship
Satisfaction Scale and the Relationship Stability Scale. SPSS (Statistical Package for
Social Sciences) 21.0 package program was used in the analysis of the data obtained in
the study. In order to compare the scale scores in terms of demographic variables,
Independent Groups T-test was used for two-category variables and One-Way Analysis
of Variance (ANOVA) was used for variables with more than two categories. In
accordance with the results of the One Way Analysis of Variance (ANOVA), when a
statistically significant difference was detected between the groups, Post-Hoc
complementary analysis techniques were used to examine between which groups the
difference was. Pearson Correlation Analysis was performed to determine the correlations
between the research variables. Multiple Regression Analysis was performed to
determine the predictive power of dependent variables.
Results: As a result of the analyzes, it was found that the level of meeting the need for
survival and the level of meeting the need for love, which are among the basic needs put
forward by Reality Therapy, significantly predict relationship satisfaction. It was

3
observed that the needs for power, freedom and entertainment did not significantly predict
relationship satisfaction. In terms of relationship stability, statistically significant
relationships were found between the levels of meeting the needs for survival, love and
entertainment, and relationship satisfaction, evaluation of the quality of options,
investment and commitment, which are the sub-dimensions of relationship stability.
Conclusion and Suggestions In conclusion, it was seen that the level of meeting the basic
needs suggested by Reality Therapy significantly predicted relationship satisfaction and
relationship stability. It is thought that this study will contribute to the romantic
relationship literature and couple therapy practitioners.

Keywords: Basic needs, Reality Therapy, Relationship Satisfaction, Relationship


Stability

4
BİRİNCİ BÖLÜM

1.Giriş

Sosyal bir varlık olarak insan, doğumundan ölümüne dek diğer insanlarla bir
aradadır ve bir etkileşim içindedir. Bu etkileşimin ve kurulan kişiler arası ilişkilerin,
sosyal yaşamın temelini oluşturduğu düşünülmektedir. Bu bağlamda ele alınabilecek
ilişki türlerinden biri de romantik ilişkilerdir. Bu araştırmada “Gerçeklik Terapisi
bağlamında romantik ilişkilerde temel ihtiyaçların karşılanma düzeyi, ilişki doyumu ve
ilişki istikrarı” incelenmiştir. Bu kısımda problem durumu; araştırmanın amacı, alt
amaçları ve önemi; araştırmaya yönelik varsayımlar ve sınırlılıklar açıklanmaktadır ve
araştırma kapsamındaki temel kavramlar tanımlanmaktadır.

1.1. Problem Durumu


Kişiler arası ilişkiler, bireylerin ruh sağlığı üzerinde oldukça etkili bir konudur.
Nitekim birey, doğduğu andan itibaren diğer insanlarla bir çeşit ilişki kurma ve geliştirme
eğilimi taşımaktadır. Kurulan bu ilişkilerin bir kısmı daha yüzeysel ve mecburi iken bir
kısmı daha derin ve yakın ilişkilerdir. Sternberg (1986) yakın ilişki kavramını, iki kişi
arasında kurulan; sevgi, anlayış ve iletişime dayalı bir bağ olarak açıklamaktadır. Aile
ilişkileri, arkadaşlık ilişkileri ve romantik ilişkiler, yakın ilişki kapsamında bulunan ilişki
türlerindendir. Bu bağlamda romantik ilişkilerin; yakın ilişkilerin önemli bir boyutunu
oluşturduğu söylenebilir.
Romantik ilişkilerin yapısını ve doğasını açıklamak üzere bugüne dek pek çok
çalışma yapılmıştır (örn. Carlson ve Rose, 2007; Collins, 2003; Jacobson vd., 2018;
Roisman vd., 2005; Vrabel vd., 2021). Romantik ilişkilere yönelik açıklayıcı tanımlardan
biri Sternberg (1986)’e aittir ve bu tanıma göre romantik ilişki; kadın ve erkek arasındaki
tutku, bağlılık ve yakınlığın getirdiği ilişki biçimidir. Collins (2003) tarafından yapılan
tanıma göre ise romantik ilişki, iki kişinin kendi rızasıyla, karşılıklı olarak yaşadıkları
ilişkidir. Karşılıklı kabul ve gönüllülüğü ifade eden Collins (2003), romantik ilişkilerin
beş özelliğinden de söz etmektedir. Bu beş özellik; gençlerin flört durumlarını ve
sıklıklarını ifade eden katılım; romantik ilişkinin kimle yaşandığını ele alan eş seçimi;
taraflar arasındaki paylaşımları belirten ilişki içeriği, ilişkinin taraflara kattıklarını

5
vurgulayan ilişki kalitesi, ilişkiye yönelik hisleri ve düşünceleri kapsayan duygusal ve
bilişsel süreçlerdir.
Yaşam boyu gelişim kuramcılarından Erikson’a (1968) göre bireyin haz aldığı bir
romantik ilişki içinde olması ruh sağlığını ve diğer ilişkilerini olumlu etkilemektedir ve
romantik ilişkilerin özellikle önem kazanmaya başladığı evre ergenlik evresidir. Ergen
bireylerin, içinde bulundukları dönemin krizini başarıyla atlatmaları için üç temel gelişim
görevi tanımlanmıştır. Bunlar; özerk bir kimlik oluşturmak, karşı cinsle yakınlık kurmak
ve cinsel arzularla başa çıkmaktır (Feldman & Gowen, 1998). Ergenlik döneminde yakın
ilişkiler kurmak, dönemin krizi olan rol karmaşasıyla baş etme yöntemlerinden biridir.
Erikson (1968), ergenlik dönemi itibariyle başlayan yakın ilişkilerin, bir sonraki gelişim
döneminin, yani genç yetişkinliğin en önemli görevi olduğunu belirtmiş ve dönemi
“yakınlığa karşı yalıtılmışlık” dönemi olarak tanımlamıştır. Otuz yaşa kadar uzanan bu
evrede kurulan yakın ve sağlıklı ilişkiler kişinin kimlik gelişimini ve ruh sağlığını olumlu
etkilerken, bu ilişkilerin eksikliği kişide yalnızlık hissine neden olmaktadır. Dolayısıyla
romantik ilişki kurmak, en temelde bireylerin yakınlık ihtiyacını karşılamaya yöneliktir.
Bireyin yaşamı ve ilişkileri algılayışını etkileyen en önemli yönlerinden birinin
fizyolojik ve psikolojik ihtiyaçları olduğu söylenebilir. Maslow (1970) fizyolojik ve
psikolojik tüm ihtiyaçları hiyerarşik bir sıraya dizmiştir. Basamaklar ise aşağıdan
yukarıya sırayla; fizyolojik ihtiyaçlar, güvenlik ihtiyacı, ait olma ve sevgi ihtiyacı, saygı
ihtiyacı ve en son da kendini gerçekleştirme ihtiyacıdır.
Deci ve Ryan (2000) tarafından geliştirilen Öz Belirlenim (Self Determinasyon)
Kuramında psikolojik ihtiyaçlar yaşam doyumunu doğrudan etkileyen ihtiyaçlar olarak
ele alınmıştır. Murray (1938) ise ihtiyaç kavramını; doyum sağlamak amacıyla
algılarımızı ve eylemlerimiz yöneten bir yapı olarak tanımlamış, ihtiyaçların hiyerarşik
bir yapısı olduğunu belirtmiş ve fizyolojik ihtiyaçlar doyurulmadan diğer ihtiyaçlara
geçilemeyeceğini açıklamıştır (Akt.Engler, 2009).
Seçim Kuramı ve Gerçeklik Terapisinin yaratıcısı William Glasser (1998) ise
davranışları, ihtiyaçları karşılamak için verilen çabalar olarak görmektedir. İnsanlar, beş
temel ihtiyaç ile dünyaya gelmektedir ve bu ihtiyaçlar; hayatta kalma (üreme), sevme (ait
olma, sevilme, değerli olma), güç, özgürlük ve eğlence ihtiyaçlarıdır (Glasser, 2004).
Glasser’e (2004) göre bu ihtiyaçlar evrenseldir ve ihtiyaçlar arasındaki ilişki karmaşıktır,
bazen birden fazla ihtiyaç aynı anda da karşılanabilmektedir. Glasser’in yaklaşımında
ihtiyaçlar, kişiler arası ilişkilerde de oldukça etkilidir. Sonuç itibariyle, ihtiyaçlara eğilen

6
pek çok bakış açısında, ihtiyaçların insan yaşamını yönlendiren güçler olduğu ve bu
güçlerin ilişkileri de etkilediği söylenebilir.
Romantik ilişkilerle ilgili önemli kavramlardan biri de ilişki doyumudur.
Hendrick (1988) ilişki doyumunu, bireyin mevcut ilişkisine yönelik duygusal, bilişsel ve
eylemsel örüntüleri olarak açıklamakta ve kendini açma, ilişki yatırımı ve bağlılık ile
ilişkilendirmektedir. Birey, yaşadığı ilişkiyi fenomenolojik olarak değerlendirdiğinde
olumlu sonuçlar alıyorsa ilişki doyumunun arttığı, olumsuz sonuçlar alıyorsa ilişki
doyumunun azaldığı söylenmektedir (Hendrick ve Hendrick, 1995). Romantik ilişkiden
doyum alan bireylerin daha uzun süreli ilişkiler yaşayabildiği bilinmektedir (Amato vd.,
2007; akt. Satıcı ve Deniz, 2018).
Alanyazındaki araştırmalarda sıklıkla incelenen değişkenlerin, ilişki doyumunu
etkilediği düşünülen psikolojik faktörler, bağlanma biçimi (Stackert ve Bursik, 2003),
sosyoekonomik düzey (Hayta ve Algın, 2013), cinsiyetler arası farklılıklar(Alakuş,
2020), erken dönem yaşantıları (Chen, Guo, Yang, Li, Duan, Zang ve Ge, 2009) olduğu
görülmüştür. Araştırmalarda üzerinde durulan önemli etkenlerden birinin de ilişki süresi
olduğu söylenebilir. Evli bireylerle yapılan araştırmaların bir kısmında ilişki süresinin
uzun olmasının ilişki doyumunu arttırdığı (Büyükşahin ve Hovardaoğlu, 2007; Spanier,
Lewis ve Cole, 1975) bir kısmında ise ilişki süresince doyumun giderek azaldığı (Şentürk
ve Çatay, 2007; Yalçın, 2014) saptanmıştır. Dolayısıyla araştırmalarda, ilişki süresinin
ilişki doyumunu hangi yönde etkilediğine dair bir tutarlılık görülmemektedir.
Romantik ilişki doyumuna yönelik köklü açıklamaların Karşılıklı Bağımlılık
Kuramından geldiği görülmektedir. Thibaut ve Kelley (1961) kuramında, “karşılaştırma
düzeyi” ve “seçenekler arası karşılaştırma düzeyi” ifadelerini kullanmışlardır.
Karşılaştırma düzeyi, bireyin öznel yaşantıları sonucu belirlediği doyum noktasını;
seçenekler arası karşılaştırma düzeyi ise bireyin herhangi bir başka ilişkiden ele edeceği
doyuma yönelik beklentilerini ifade etmektedir. Elde edilen doyum, ilişkiye devam etme
veya ilişkiyi sonlandırma konusunda belirleyicidir.
Romantik ilişkiyi sürdürme eğilimini Yatırım Modeli ile ele alan Rusbult (1980,
1983)ise ilişki istikrarı kavramına odaklanmıştır. Yatırım Modeli, Carly Rusbult
tarafından Karşılıklı Bağımlılık Kuramından esinlenilerek, 1960-1970’li yıllarda
temellendirilmiştir. Rusbult, bazı ilişkilerin devam ederken bazı ilişkilerin bitmesinin
nedenlerini incelerken, Karşılıklı Yatırım Modelinin öne sürdüğü ilişki doyumu ve
karşılaştırma düzeyi kavramlarını kullanmıştır. Sonrasında karşılaştırma düzeyini
geliştirerek seçeneklerin niteliğini değerlendirme olarak adlandırmış ve bunlara ek olarak

7
“ilişki yatırımı” üzerinde durmuştur (Akt: Eker, 2019). İlişki yatırımı, tarafların ilişkiyi
sürdürme adına ilişki sürecine kattıklarını ifade etmektedir. Yapılan bu yatırım, Rusbult
(1980) tarafından içsel ve dışsal kaynaklar olarak ikiye ayrılmaktadır. İçsel kaynaklar,
partnere ayrılan zaman, verilen hediyeler, gösterilen duygular gibi ögeleri içermektedir.
Dışsal kaynaklar ise en başta kaynak olarak görülmeyen, zamanla kaynağa dönüşen
maddi ögelerdir. Bu ögeler ev, araba gibi mülkler olabileceği gibi ortak bir sosyal çevre
de olabilmektedir. Bireyler, ilişki sonlandığı takdirde her iki kaynak türünü de
kaybetmektedirler (Rusbult, 1980).
Yatırım Modeli’nin önemli bir kavramı ise bağlılık kavramıdır. Bağlılık, bireyin
diğer partner seçeneklerine rağmen, ilişki yaşadığı partnerine karşı geliştirdiği tutumdur
ve ilişkiyi sürdürme eğilimini arttırmaktadır. Bağlılık düzeyi yüksek ilişkilerde bireylerin,
alternatif ilişkilere karşı mevcut ilişkilerini korudukları ifade edilmektedir (Rusbult,
Olsen, Davis, & Hannon, 2001). Nitekim ilişkideki bu dört kavramın, ilişkiyi sürdürme
veya sürdürmeme kararını ve dolayısıyla ilişki istikrarını etkilediği kabul edilmektedir.
Gerçeklik Terapisinin öne sürdüğü temel ihtiyaçlar, ilişki doyumu ve ilişki
istikrarı kavramları ikinci bölümde detaylandırılmıştır ve bu alanlarda yapılan
araştırmalar aktarılmıştır. Alan yazında ilişki doyumunu ve ilişki istikrarını ele alan
araştırmalara rastlanmışsa da bu kavramları ihtiyaçlar bağlamında inceleyen çalışma
azdır. İhtiyaçlar ile ilişkilendiren araştırmaların ise kuramsal temelinin Seçim Kuramı ve
Gerçeklik Terapisine dayanmadığı görülmüştür. Sonuç itibariyle, Gerçeklik Terapisinin
öne sürdüğü temel ihtiyaçların, romantik ilişki içindeki bireylerin ilişkiden aldıkları
doyumu ve ilişkideki istikrarlarını nasıl etkilediği sorusundan yola çıkan bu araştırmanın,
romantik ilişki alanyazınına yeni bir bakış açısı kazandıracağı düşünülmektedir.

1.2. Araştırmanın Amacı


Bu araştırmanın amacı genç yetişkinlerin romantik ilişkilerinde Gerçeklik
Terapisinin öne sürdüğü beş temel ihtiyacı karşılanma düzeylerinin, ilişki doyumu ve
ilişki istikrarını yordama gücünü saptamaktır. Bunun yanında çalışmada genç
yetişkinlerin içlerinde bulundukları romantik ilişkide beş temel ihtiyacının karşılanma
düzeyi ile ilişki doyumu ve ilişki istikrarı düzeyi arasındaki ilişkinin cinsiyet,
sosyoekonomik düzey ve yaş değişkenine göre farklılık gösterip göstermediği de
araştırılmıştır. Bu amaç doğrultusunda şu sorulara yanıt aranmıştır:

8
1. Genç yetişkinlerde temel ihtiyaçların karşılanma düzeyi, ilişki doyumu ve ilişki
istikrarı;
a) cinsiyete göre
b) sosyoekonomik düzeye göre
c) ilişki süresine göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermekte midir?
2. Genç yetişkinlerde temel ihtiyaçların karşılanma düzeyi, ilişki doyumu düzeyini
anlamlı bir biçimde yordamakta mıdır?
3. Genç yetişkinlerde temel ihtiyaçların karşılanma düzeyi, ilişki istikrarı düzeyini
anlamlı bir biçimde yordamakta mıdır?

1.3. Araştırmanın Önemi


Birey, yaşamı boyunca pek çok farklı ilişki içinde bulunmaktadır. Bu ilişkilerin
bir kısmını yakın ilişkiler oluşturmaktadır ve yakın ilişkilerin önemli bir kısmı da
romantik ilişkilerden oluşmaktadır. Romantik ilişki, psikolojik yakınlık, hayranlık ve
cinsel çekimden oluşan bir ilişki türü olarak görülmektedir (Overbeek vd., 2007).
Romantik ilişki yaşıyor olmak, bireylerin mutluluklarında, duygu durumlarında ve yaşam
memnuniyetlerinde oldukça etkilidir (Berscheid ve Reis (1998).
Birey, dünyaya geldikten sonra bakım verenine karşı bir bağlılık geliştirmektedir,
ihtiyaçları bakım veren tarafından karşılanmaktadır ve bu ihtiyaçların doyurulması
neticesinde birey ilerleyen yaşamında diğer insanlara karşı güvenmek veya
güvenmemekte kullanacağı bir şema oluşturmaktadır. (Erikson, 1968.) Yakınlık ve sevgi
ihtiyacı karşılanan bireyin geliştirdiği güven şeması, ilişkilerinde daha açık ve daha rahat
hissetmesine neden olacaktır. Nitekim yakın ilişkilerin tümü (aile, arkadaşlık, evlilik vb.)
bireyin öznel algısından ve geliştirdiği şemalardan etkilenmektedir. Yakın ilişkilere daha
derin bakıldığında, ilişkinin bir tarafının, diğer taraftan birtakım ihtiyaçlarını giderme
beklentisi içinde olduğu görülmektedir (Karaosmanoğlu, Şaşıoğlu ve Azizlerli, 2016) Öte
yandan, romantik ilişkilerin yapı taşları olarak görülen sevgi, saygı ve sadakat unsurları,
romantik ilişkilerin başlatılmasında ve sürdürülmesinde büyük önem taşıyan bazı
ihtiyaçlardır (Topkara, 2017).
Romantik ilişki kurma, ergenliğe geçişle birlikte başlamakta ve yetişkinlikte de
devam etmektedir. Her bireyin romantik ilişkiye ve partnere yönelik algısı ve beklentileri
özneldir. Nitekim yaşanan romantik ilişkiler bireyin toplumsallaşma yönüne katkı
sağlamaktadır. İnsan, sosyal bir varlıktır ve hayatının pek çok noktasında sosyal desteğe
ihtiyaç duymaktadır. Bu bağlamda romantik ilişkiler hem bir destek mekanizması, hem
9
bir aidiyet aracı olarak görülmektedir. Yaş, kültürel etkiler ve kişisel tercihlerle birlikte
ilişkilerin türü ve yapısı değişse de insan neslinin ve nüfusun devamlılığını sağlayan
ilişkiler de yine romantik ilişkiler olduğu söylenebilir.
Romantik ilişkilerin önemli bir kısmını evlilik birliği oluşturmaktadır ve bu
birliğin sona ermesi ‘’boşanma’’ olarak adlandırılmaktadır. TÜİK verilerine göre,
Türkiye’de evlenen çiftlerin sayısı 2021 yılında 563 bin 140 iken 2022 yılında 574 bin
358’e yükselmiştir. Türkiye’de yıllık boşanma sayısı ise 2021 yılında 175 bin 779 iken,.
2022 yılında ise 180 bin 954’e yükselmiştir. 2022 yılında gerçekleşen boşanmaların
%32,7'si evliliğinin ilk 5 yılı içindeki çiftlerde, %21,6'sı ise evliliğinin 6-10 yılı içindeki
çiftlerde gerçekleşmiştir (TÜİK, 2023). Bu verilerin gösterdiği üzere evlenen çiftlerin
ciddi bir kısmı ilişkilerini boşanma yoluyla bitirmektedir. Yaşanan herhangi bir romantik
ilişkinin sona ermesi ise depresif duygu durum bozukluklarına yol açabilmektedir
(Furman ve Buhrmester, 1992; Cann, Mangum ve Wells, 2001). Öyleyse ilişki
doyumunun ve ilişki istikrarının yüksek olmasının, ilişkileri sürdürme eğilimini
arttıracağını ve sağlıklı bir ruh haline olanak sağlayacağı düşünülebilir.
Genç yetişkinlerin romantik ilişkilerinde, Gerçeklik Terapisi bağlamında öne
sürülen temel ihtiyaçların karşılanma düzeyinin ilişki doyumunu ve ilişki istikrarını nasıl
etkilediğinin araştırıldığı bu araştırmanın verilerinin, romantik ilişki alan yazınına yeni
bir bakış açısı kazandıracağı düşünülmektedir. Ülkemizde Gerçeklik Terapisi temelli
araştırmaların çoğunun okul uygulamalarına dayandığı görüldüğünden, bu araştırmanın
özgün bir araştırma olduğu ön görülmektedir. Bireylerin, romantik ilişkilerinden doyum
almalarında ve ilişkilerini sürdürmelerinde temel ihtiyaçlarının etkisinin saptanmasının,
aile ve çift terapilerine ve bu alanda hazırlanacak psikoeğitim programlarına önemli bir
katkı sağlayacağı tahmin edilmektedir. Öte yandan araştırmanın romantik ilişkilerin bir
gelişim görevi maiyetinde olduğu genç yetişkinlerle yürütülmüş olması nedeniyle, elde
edilen verilerin genç yetişkinlerin doğasını anlamaya yönelik kolaylaştırıcı bir etki
yaratacağı da düşünülmektedir.

1.4.Varsayımlar
Bu araştırmada; Gerçeklik Terapisinin öne sürdüğü beş temel ihtiyacın karşılanma
düzeyinin romantik ilişki içindeki bireylerin yaşadığı tatmin duygusunu ve ilişkiye devam
etme isteğini etkilediği hipotezinden yola çıkılmıştır. Araştırmanın verileri Üniversite
Öğrencileri Temel İhtiyaçlar Ölçeği (Türkdoğan ve Duru,2012),İlişki Doyum Ölçeği
(Curun, 2001) ve İlişki İstikrarı Ölçeği (Büyükşahin ve ark., 2005) ile toplanmıştır ve
10
katılımcıların ölçek sorularına dürüst ve içten biçimde yanıt verdiği varsayılmıştır.
Bununla ilişkili olan bir başka varsayım ise elde edilen verilerin güvenilir ve geçerli
olduğu yönündedir.

1.5.Araştırmanın Sınırlılıkları
Bu araştırma veri toplama araçları ile sınırlıdır, ek bir görüşme süreci
yürütülmemiştir. Dolayısıyla bu araştırma, ölçekleri dolduran yetişkinlerin verdiği
cevaplarla sınırlı olduğundan, sorular ve sorulara verilen yanıtlar dışında bilgilere
ulaşılmamıştır. Ayrıca araştırmanın verileri Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde
toplanmıştır, bu nedenle araştırmanın katılımcıları Eskişehir Ormangazi Üniversitesi’nde
öğrenim gören geç yetişkinlerle sınırlıdır.

1.6. Tanımlar
Romantik ilişki: Bireyin hür iradesiyle yöneldiği; tutku, bağlılık ve yakınlık ögelerini
içeren bir yakın ilişki biçimidir (Strenberg, 1986).

Genç yetişkinlik: Yakınlık kurma ihtiyacının yoğun olduğu, 18-30 yaş aralığındaki yaşam
dönemidir (Erikson, 1968).

Gerçeklik Terapisi: Bireylerin eylemlerinin seçimler sonucu oluştuğunu ve bireylerin


birtakım sorumlulukları olduğunu kabul eden, terapi sürecinde şimdi ve buradaya
odaklanan ve her bireyin temel ihtiyaçlarla dünyaya geldiğini vurgulayan terapi biçimidir
(Corey, 2019).

Temel ihtiyaçlar: İnsanların beş temel ihtiyacı; hayatta kalma (üreme), sevme (ait olma,
sevilme, değerli olma), güç, özgürlük ve eğlence ihtiyacıdır ve bu ihtiyaçlar doğuştandır
ve evrenseldir (Glasser & Wubbolding, 1995).

Romantik ilişki doyumu: Romantik ilişki içindeki bireylerin, ilişkiden tatmin olma
seviyesidir (Hendrick, 1988).

11
Romantik ilişki istikrarı: Bireylerin ilişkiden aldıkları doyumun yüksek, alternatif ilişki
kalitelerinin düşü, ilişkiye yönelik yatırımların yüksek olduğu bir ilişkinin içinde kalma
ve bu ilişkiyi sürdürme eğiliminin yüksek olması olarak açıklanabilir (Rusbult, 1980).

İKİNCİ BÖLÜM

12
2. Kuramsal Çerçeve ile İlgili Araştırmalar

Bu bölümde romantik ilişki doyumu ve romantik ilişki istikrarı ile Gerçeklik


Terapisi ve öne sürdüğü temel ihtiyaçlar kuramsal çerçevede aktarılmıştır. Ardından bu
konularda, yurt içi ve yurt dışında yapılan araştırmalara yer verilmiştir.

2.1. Gerçeklik Terapisi


Glasser, geliştirildiği günden bu yana yaygın bir kullanıma ulaşan Gerçeklik
Terapisi modelini 1965 yılında sunmuştur. Davranış odaklı bir terapi modeli olduğu kabul
edilen Gerçeklik Terapisi Modelini geliştirmiştir ve bu model, danışanlarda gözlenebilir
davranış değişiklikleri oluşturmayı amaçladığından bilişsel davranışçı terapilerle birlikte
anılmaktadır (Corey, 2016).
Glasser (1998) insan davranışlarının temelindeki motivasyonun acıdan kaçıp
hazzı arttırmak olduğunu belirtmektedir. Haz ve acının belirleyicisi ise beş temel ihtiyacın
karşılanması ya da karşılanmamasıdır. Bahsedilen bu beş temel ihtiyaç; hayatta kalma
(üreme), sevme (ait olma, sevilme, değerli olma), güç, özgürlük ve eğlence ihtiyaçlarıdır
(Glasser, 2004). Temel ihtiyaçlar evrenseldir, doğuştan gelir ve davranışlarımızın altında
yatan kaynaklardır. Davranış bozuklukları, bu beş temel ihtiyacın karşılanamamasından
veya yanlış karşılanmasından kaynaklanmaktadır. Benzer şekilde kişiler arası ilişkiler de
bireylerin temel ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanmamasıyla ilişkilidir.
Üç R terapisi ismiyle de bilinen Gerçeklik Terapisi, Gerçeklik (reality),
sorumluluk (responsibility) ve doğru-yanlış (right-wrong) kavramlarının üzerinde
durmaktadır (Özbay, 1996; akt. Tanrıkulu, 2013). Danışanın gerçekliğe ilişkin
farkındalığını arttırmak, danışanı yaptığı seçimleri fark ettirerek sağlıklı seçimler
yapmaya teşvik etmek, yaptığı seçimlerin sorumluluğunu alma bilincini danışana
kazandırmaya çalışmak terapi sürecinin genel amaçları arasındadır. Gerçeklik Terapisinin
en yaygın kullandığı alanların eğitim kurumları, ceza evleri, rehabilitasyon programları,
bağımlılık tedavisi programları, ruh sağlığı merkezleri olduğu bilinmektedir (Corey,
2016). Howatt (2001) Gerçeklik Terapisinin 4 aşamalı olduğunu ve WDEP sistemi olarak
anılan bu aşamalarda şu dört soruya cevap arandığını ifade etmektedir:
1. İstekler (Wants): Ne yapmak istiyorsun?
2. Yapılanlar (Doing): Şu anda ne yapıyorsun?
3. Değerlendirme (Evaluation): Davranışlarını nasıl değerlendiriyorsun?
4. Plan Yapma (Planning): Ne yapmayı planlıyorsun?
13
Terapi süreci, Türkçe’ye İYDP sistemi olarak aktarılan bu sistem üzerinden
ilerlerken, değerlendirme ve tanıdan kaçınılmaktadır. Wubbolding (2000) Gerçeklik
Terapisinde danışan danışman ilişkisini açıklamak için ABCDE kısaltmasını
kullanmaktadır. Bu kısaltmanın açılımı “Always Be Courteous Determined and
Enthusiastic” cümlesidir ve bu cümle Türkçe’de “Her zaman saygılı, kararlı, istekli
olma” anlamına gelmektedir (Murdock, 2016). Gerçeklik Terapisi yönelimli bir
psikolojik danışma sürecinin fazla uzun olmadığı, ortalama 10 oturumun yeterli olacağı
belirtilmektedir (Glasser, 2000). Psikolojik danışma sürecinde teknik odaklı olmadığı
bilinen Gerçeklik Terapisinde kullanılan teknikler ise soruşturma, bibliyoterapi, mizah,
metaforlar, yeni bir çerçeveye yerleştirme, kendini açma, beklenmeyeni yapma, fiziksel
etkinlikler ve sonucu gösterme olarak sıralanmaktadır (Murdock, 2016).
Glasser, Gerçeklik Terapisini geliştirirken Seçim Kuramını öne sürmüştür.
Çalışmalarının sonucunda bu kuramdan beslenen bir terapi modeli ortaya çıkmıştır.
Bunların yanı sıra Gerçeklik Terapisi alanyazın “kalite dünyası” ve “toplam davranış”
gibi yeni kavramlar ve kişiliğin gelişimi ve kimlik ile ilgili özgün açıklamalar
kazandırmıştır. Aşağıda; Seçim Kuramı, bahsedilen diğer kavramlar, insan doğasına
ilişkin açıklamalar ve terapi modeline dair detaylar tek tek ele alınmıştır.

2.1.1. Seçim kuramı


William Glasser, Gerçeklik Terapisini geliştirirken William Powers’in Kontrol
Kuramından faydalanmıştır ve yirmi yıllık süreçte bu kuramın üzerinde pek çok şeyi
değiştirerek Seçim Kuramını öne sürmüştür (Glasser, 1999). Powers’in Kontrol Kuramı
ihtiyaç olgusunu vurgulayan bir kuramdır. Kurama göre, yalnızca insanların değil,
doğadaki tüm canlıların davranışları ihtiyaçları tarafından kontrol edilmektedir ve
gerçekleştirdikleri tüm davranışları yaşamla etkin bir biçimde baş etmeye yöneliktir
(Kaner, 1993). Glasser bu kuramdaki ihtiyaçları incelemiş, evrensel beş ihtiyaçtan ve
kontrolden söz etmiş, kontrol kavramının diğerlerini kontrol etmek olarak algılanmasının
önüne geçmek amacıyla 1998’de Kontrol Kuramı üzerine çalışmayı bırakmış ve kendi
çalışmalarını doğrudan Seçim Kuramı olarak yapılandırmıştır (Wubbolding,2015).
Hillis (2008) Seçim Kuramını, İç Kontrol Psikolojisi olarak nitelendirmektedir.
Seçim Kuramında, dışsal faktörler tamamen yok sayılmaksızın önemli olanın içsel
faktörler ve kaynaklar olduğu vurgulanmaktadır ve insanların davranışlarının dışsal
olarak değil içsel olarak kontrol edildiği ifade edilmektedir (Wubbolding, 2015). Dışsal
kontrolün ölümcül yedi alışkanlığı; eleştirme, suçlama, şikayet etme, beynini kemirme,

14
tehdit etme, ödüllendirme, cezalandırma, bunların karşısındaki yedi olumlu alışkanlık ise
güvenme, dinleme, özen gösterme, cesaretlendirme, konuşarak anlaşma, destekleme ve
dostça davranmadır (Glasser, 2002). Glasser’e (1999) göre insanların mutsuzlukları
temelde şu dört nedene dayanmaktadır:
1. Bir başkasından istediğimiz davranışları sergilemesini beklemek ve hatta onu
buna zorlamak.
2. Bir başkasının bizi istemediğimiz bir davranışı yapmaya zorlaması.
3. İki tarafın da birbirini istemediği davranışları yapmaya zorlaması.
4. Kendimizi hiç istemediğimiz, hoşnut olmadığımız hatta acı veren davranışları
yapmaya zorlamak.
Glasser (2000) dışsal kontrol mekanizmasının kişiler arası ilişkilere büyük hasar
verdiğini ancak yine de hemen her tür ilişkide zaman zaman kullanıldığını ifade
etmektedir ve kullanılan dışsal kontrol mekanizması çoğu zaman yıkıcı ve
cezalandırıcıdır. Bunun yerine içsel kontrol mekanizmasının kullanılması, bireyin diğer
insanları değil de kendi davranışlarını kontrol etmesi ilişkileri daha sağlıklı ve yapıcı bir
hale getirmektedir. Glasser (1998) Seçim Kuramının en önemli aksiyomunu “Bizler
hissettiğimiz mutsuzluklar da dâhil her şeyi kendimiz seçiyoruz.” şeklinde belirtmektedir.
Seçim Kuramının 10 aksiyomu ise şöyle sıralanmaktadır:
 Birey sadece ve sadece kendi davranışlarını kontrol edebilir.
 Başka insanlardan alınıp onlara verilebilecek tek şey bilgidir.
 Uzun süren tüm ruhsal problemler temelde ilişki problemlerinden
kaynaklanmaktadır.
 Yaşamın gereği olarak her ilişkide zaman zaman problemler yaşanmaktadır.
 Geçmiş zamanda çekilen acılar bireye şu anki davranışları hakkında ya hiç katkı
sağlamamaktadır ya da çok az katkı sağlamaktadır.
 Her birey beş temel ihtiyaç tarafından yönetilmektedir ki bu ihtiyaçlar; hayatta
kalma (üreme), sevme (ait olma, sevilme, değerli olma), güç, özgürlük ve eğlence
ihtiyaçlarıdır.
 Bahsedilen ihtiyaçlar kalite dünyası tarafından karşılanmaktadır.
 Her davranış toplam davranıştır ve ve toplam davranışın dört unsuru vardır:
hareket etme, düşünmek, hissetmek, fizyolojik durum.
 Tüm toplam davranışlar fiil kullanılarak belirtilmektedir.

15
 Toplam davranışların tamamı bir seçimdir ancak birey davranış ve düşünce
kısmında doğrudan kontrol sahibidir; duygular ve fizyolojik durum üzerinde ise
dolaylı kontrol söz konusudur (Glasser, 1998).

2.1.2. İnsan doğasına bakış


İnsan doğasının olumlu bir yapı olduğuna inanan Gerçeklik Terapisi kuramcıları,
bu yapıyı tamamen naif bir yapı olarak görmeyi de reddetmektedirler. Wubbolding ve
Brickell (1998) insanın fedakâr, sevecen, affedici olabildiği gibi kandırıcı, yanıltıcı ve
bencil olabildiğini de ifade etmektedir. Nitekim Gerçeklik Terapisinde danışanlar tüm bu
yönleriyle ele alınmaktadır ve davranışlarının seçimlerinin birer sonucu olduğu
düşünülmektedir. Öte yandan Glasser, psikolojik sorunları açıklamada biyolojik modeli
kullanan gelenekler psikiyatristlere de karşı çıkmıştır ve danışanları edilgen bir konuma
düşüren tanı ve tedaviyi reddetmiştir, reçete yazmaktan ve ilaç kullandırmaktan uzak
durmuştur (Glasser, 2004).
Glasser insan doğasını açıklarken kişilik gelişimiyle ilgili sistematik bir kuram
geliştirmese de kişilik gelişimine ilişkin en önemli görüşlerinden birini çocukluk dönemi
yaşantılarıyla ilişkilendirmiştir. Glasser (1998), “Hemen hemen tüm mutsuzluklarımızın
tohumunun, bizim yaşamımızın ilk dönemlerinde karşılaştığımız ve sadece kendileri için
değil ama bir talihsizlik eseri bizim için de neyin doğru olduğunu bilen birileri tarafından
atıldığını” ifade etmektedir (Murdock, 2016). Ebeveynler veya bakıcılar, farkında olarak
veya olmayarak çocuklar üzerinde güç gösterisinde bulunursa ve dışsal kontrol
mekanizması kullanırsa, çocuğun hem güven duygusu sarsılacak hem de içsel kontrol
mekanizması zarar görecektir. Çocukken bunu öğrenerek yetişen birey, ilerleyen yaşlarda
hem insanlara güvenmekte hem de seçim yapma ve sorumluluk alma becerilerini
uygulamada zorluklar yaşayacaktır ki bu durumun en spesifik örneklerinden biri ailede
istismara uğrayan çocuklardır (Glasser, 1998).
Glasser’e (1998) göre bireylerin en temel motivasyonu ise acıdan kaçıp hazza
sığınmaktır ve bu motivasyonun gerçekleşmesindeki temel belirleyici ise temel
ihtiyaçlardır. Temel ihtiyaçlarını etkili bir biçimde doyurabilen bireyler ruhsal açıdan
daha sağlıklı hissederken, ihtiyaçlarını doyuramayan bireylerin ruhsal problemler
yaşaması kuvvetle ihtimaldir. Wubbolding ve arkadaşlarına (2004) göre ise insan
davranışlarının en güçlü belirleyicisi, istekleri ile sahip oldukları arasındaki farktır.

16
2.1.3. Temel ihtiyaçlar
Seçimlere vurgu yapan Gerçeklik Terapisi, seçimlerin kökenindeki beş temel
ihtiyaçtan bahsetmektedir. Bu ihtiyaçlar; hayatta kalma (üreme), sevme (ait olma,
sevilme, değerli olma), güç, özgürlük ve eğlence ihtiyaçlarıdır (Glasser, 2004). Bu
ihtiyaçlar, yaşanılan coğrafi bölgeyle, etnik kökenle, kültürle veya cinsiyetle
sınırlandırılamayan, evrensel ve genetik ihtiyaçlardır. İhtiyaçların doyurulma biçimi ise
kültürel ve bireysel farklılıklar göstermektedir. Bireylerin her davranışı, o andaki
ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamak amacıyladır (Glasser, 1998) ve bireyler
ihtiyaçlarını karşılamak için kullandıkları kişi veya nesneleri “istek” olarak
adlandırmaktadır (Wubbolding, 2000; akt. Murdock, 2016). Ayrıca Wubbolding (2015)
bahsedilen bu beş temel ihtiyacın serebral kortekste bulunduğunu açıklamıştır ve tüm
temel ihtiyaçlar birbiriyle bir noktada ilişkilidir. Gerçeklik Terapisindeki temel ihtiyaçlar
sistemi, içsel bir güdülenme organizasyonudur ve Wubbolding (2015) bu ihtiyaçların
niteliklerini şöyle açıklamaktadır:
 Genel: İhtiyaçlar geneldir, doğrudan kişiye veya nesneye yönelik değildir, kişi
veya nesne ihtiyacı karşılamanın aracısıdır. Örneğin sevme ihtiyacı genel bir
ihtiyaçtır, bu ihtiyacın karşılandığı kişiye özgü değildir.
 Evrensel: Düzey ve karşılanma biçimi bakımından farklılıklar görülse
ihtiyaçlar tüm insanlar için ortaktır.
 Tarafsız: Bireylerin bir kısmı ihtiyaçlarını diğer insanları sömürmeden
karşılasa da bir kısmı sömürücü davranmaktadır ancak güdülenme sisteminde
ihtiyacın karşılanma yolu olumlu, olumsuz olarak ayırt edilmeksizin tatmin
odaklı yaklaşılmaktadır.
 Yoğunluk/güç seviyesinde çeşitlilik: İhtiyaçların düzeyi ve karşılanma yolu
kişiden kişiye farklılık göstermektedir.
 Dengeli: Ruh sağlığı açısından ihtiyaçların tamamının dikkate alınması ve
aralarında bir denge kurulması önemli bir boyuttur.
 Bilmukabele çelişkili: İhtiyaçların tamamı birbiriyle ilişkilidir. Kimi zaman
gerçekleştirilen bir davranış ihtiyaçlar arasında çatışma yaratabilmektedir.
 Kişilerarası yönüyle çelişkili: İlişkilerde birey kendi ihtiyaçlarını karşılarken
diğerinin ihtiyaçlarının karşılanmasına engel olabilmektedir.
 Andan ama gerçekleştirilmiş: Bireyler bilinçli veya bilinçsiz olarak
ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmaktadır ve bu bir süre sonra
otomatikleştirilmektedir.

17
 Çakışmak: Bazı davranışların sonucunda birden fazla ihtiyaç aynı ayna
doyurulmaktadır.
 Reddedilemez: İhtiyaçlar yok sayılamaz, güçlü güdü kaynaklarıdır.
 Mevcut: Yaşama yön veren mevcut ihtiyaçlardır ve geçmiş tarafından
dayatılmazlar.
 Kısmen hiyerarşik: Hayatta kalma(üreme) ihtiyacı diğer ihtiyaçlardan önde
görülmektedir. Sevme ihtiyacının yeterli düzeyde doyurulamaması da kişiler
arası ilişkilerdeki ve psikolojik problemlerdeki temel neden olarak
görülmektedir (Glasser, 2005).

Nitelikleri yukarıda belirtilen beş temel ihtiyacın her insandadoğuştan var olduğu
bilinmektedir. Öte yandan beş temel ihtiyacın, insanların yaşamlarını büyük ölçüde
yönlendirdiği kabul edilmektedir. Aşağıdaki kısımda bahsedilen bu beş temel ihtiyaç
detaylı biçimde ele alınmıştır.

2.1.3.1. Hayatta kalma (Üreme)


Bu ihtiyaç, bireyin yaşamının devam etmesini sağlamaktadır. Otonom sinir
sisteminden gelen bir “imdat” çağrısıyla organizma, açlıkla, susuzlukla ve organizmayı
tehdit eden diğer unsurla baş etmesi gerektiğini algılamaktadır ve homeostazi
(dengeleşim) sağlaması yönünde güdülenmektedir (Wubbolding, 2015). Seksüel dengeyi
koruma çabası ve cinsel tatmin arayışı da bu ihtiyaçla ilgili görünmektedir. Ancak hayatta
kalma ihtiyacı salt bunlarla sınırlı değildir. Yirmi birinci yüzyılda bu ihtiyacı karşılamak,
diğer insanlarla etkileşim içinde olmak, başarılı sonuçlanan deneyimlerde bulunmak ve
sağlıklı seçimler yapmakla ilişkilendirilmektedir (Wubbolding, 2015). Glasser (1998)
bireyin, diğer insanlara kıyasla daha az risk alması durumunda hayatta kalma ihtiyacının
güçlü olduğunu, diğer insanlar kadar risk alması durumunda hayatta kalma ihtiyacının
ortalama düzeyde olduğunu, diğer insanlardan çok daha fazla risk alıyorsa hayatta kalma
ihtiyacının düşük düzeyde olduğunu belirtmektedir.

2.1.3.2. Sevme (Ait olma, sevilme, değerli olma)


Peterson (2000) sevme ve sevgiyi kabul etme ihtiyacının; aileyi, arkadaşları ve
yakın ilişki kurulan diğer insanları kapsadığını belirtmektedir. İnsanların çoğu bu ihtiyacı
arkadaşlıkları ve dostlukları ile kolayca karşılamakta ancak aşkı bulmakta
zorlanmaktadır. Bunun temel sebebi ise insanların partnerlerine sahip olma eğilimi içinde

18
olmasıdır ki bunun tetikleyicisi de dışsal kontrol psikolojisidir (Glasser, 1998). Bireyler
kendi seçimlerimi ve davranışlarını kontrol etmek yerine, karşı tarafı kontrol etmeye
odaklı dışsal kontrol mekanizmasını kullandığında, sonuçları yıkıcı ve yıpratıcı olmakta,
ilişkiler hasar görmektedir. Bunun yanında bireyler sevme, ait olma ihtiyacını karşılamak
için sosyal, siyasal gruplara, etkinlik kulüplerine de dahil olmaktadırlar (Wubbolding,
1998; akt. Özmen, 2006).

2.1.3.3. Güç
Glasser (2004) hayatta kalmak için değil de sadece güçlü olmak için güç
istemenin ve güce ihtiyaç duymanın sadece insanlara has bir özellik olduğunu ifade
etmektedir. Güç ihtiyacı, diğer insanların gözünde tanınmakla, güçlü görünmekle ve diğer
insanlar için önemli biri olmakla ilişkilidir. Bireyin, diğer insanlara sözünü geçirebilmesi,
geçiremediğinde onları cezalandırması, haklı ve güçlü konumda görülmek istemesi ve
başkalarını bazı eylemlerinde zorlamaya çalışması, güç ihtiyacından kaynaklanmaktadır
(Glasser, 1998). Fakat Glasser (2002) güç ihtiyacını her zaman olumsuz düşünmemek
gerektiğini de ifade etmiştir ve bazen başka insanların iyiliği adına bir eylemde bulunmayı
veya bir görevi en iyi biçimde yerine getirdikten sonra yaşanan tatmin duygusunu da güç
ihtiyacı kapsamında tutmuş ve olumlu nitelemiştir. Sonuç itibariyle güç hissi algılanan
değer ve takdirle ilişkili olup kişiler arası ilişkilerde de önemli ve belirleyici rol
oynamaktadır. Güç ihtiyacının doyurulmasını zorlaştıran ihtiyaç ise sevme, ait olma
ihtiyacıdır ve Glasser’e göre romantik ilişkilerde kimse diğer tarafın yönetimi ve
patronluğu altına girmek istemez ve güç aşkı yok eder (Murdock, 2016). Sağlam
arkadaşlık ilişkileri ve romantik ilişkiler ise ilişki içindeki güç eşitliğine dayanmaktadır
(Jones, 2001).

2.1.3.4. Özgürlük
Birey, özgürlük ihtiyacını ancak ve ancak hayatının kontrolünün kendisinde
olduğunu hissettiğinde doyurmaktadır (Peterson, 2000). Özgürlük ihtiyacı, seçimlerle
yakından ilişkilidir. Mutsuzluk dahil her şeyin bir seçim sonucu olduğuna inanan
Gerçeklik terapistleri, bireylerin özgür seçimler yapabilmeye ihtiyaç duyduğunu öne
sürmektedir. Özgür seçimler yapan bireyin mutsuzluk hissinin azaldığı belirtilmektedir
(Cameron, 2009; akt.Akpınar ve Öz, 2013). Öte yandan özgürlük ihtiyacı, kişiler arası
ilişkiler için de önem arz etmektedir. Özellikle ikili ilişkilerde tarafların özgürlük ihtiyacı
düzeyi ilişkinin dinamiğini etkilemektedir. Romantik ilişkilerde de tarafların sevme

19
ihtiyacı düzeyinin ve özgürlük ihtiyacı düzeyinin birbirlerine göre farklı olması
çatışmalara neden olmaktadır (Murdock, 2016).

2.1.3.5. Eğlence
Gerçeklik Terapisi eğlence ihtiyacını insanların davranışlarını yönlendiren bir
güdü olarak ele almaktadır. Bu ihtiyaç, bebeklerde mevcut olduğu gibi yaşamının sonuna
yaklaşan yaşlı bireylerde de gözlenmektedir(Wubbolding, 2015). Farklı yaş gruplarında
ihtiyacın doyurulma biçimi değişiklik göstermektedir. Glasser’e (1998) göre eğlence,
yeni ve olumlu duygular üretmeyi, aynı zamanda yeni şeyler öğrenmeyi sağlar ki
öğrenilen ürünler ödül niteliğindedir. Öğrenme de eğlenme gibi yaşam boyu sürmektedir.
Eğlenmenin eksikliği psikolojik problemlerin tetikleyicisi olabilmektedir. Örneğin,
Gerçeklik terapistleri, distimik bozukluktaki enerji düşüklüğü ve umutsuzluk hissini,
eğlence ihtiyacının karşılanamamasıyla ilişkilendirmektedir (Wubbolding, 2015). Öte
yandan, eğlence ihtiyacı en kolay karşılanabilen ihtiyaç olarak görülmektedir çünkü bu
ihtiyacı karşılamanın çok fazla yolu vardır. Peterson (2000) oyun oynamayı eğlence
ihtiyacını doyurmanın önemli bir yolu olarak görmektedir.
İkili ilişkilerde tarafların eğlence ihtiyacı düzeyi ve birlikte eğlenebilme kapasitesi
önem taşımaktadır. Ortak bir eğlence anlayışı görülmeyen romantik ilişkilerin ise uzun
sürmesi beklenemez, benzer şekilde eğlenmekten öteye geçemeyen ilişkiler de uzun
soluklu olmayacaktır. Gerçeklik Terapisinde romantik ilişki içindeki bireylere, birlikte
eğlenmeleri, hoşa giden etkinlikler yapmaları ve zaman zaman birbirlerinin gülünç
durumlarına ve zaaflarına gülmeleri telkin edilmektedir (Wubbolding, 2000, 2015).

2.1.4. Kalite dünyası


İstek dünyası, anlam dünyası, fotoğraf albümü gibi isimlerle de anılan kalite
dünyası; bireyin ihtiyaçlarını karşılamaya yardımcı olan insanları veya nesneleri
beyninde depoladığı yerdir (Glasser&Wubbolding, 1995; akt. Murdock, 2016). Kalite
dünyası yaratma süreci, doğumdan ölüme kadar uzanan, dinamik bir süreçtir ve arzular,
hayaller, inançlar, anılar, mekanlar, kişiler gibi pek çok unsurdan oluşmaktadır. Temel
ihtiyaçlar ne kadar genelse kalite dünyası bir o kadar özneldir ve yaşamın her aşamasında
mevcuttur. Genel ihtiyaçlarla ilişkili özgün isteklerde oluşan kalite dünyası, davranışların
altında yatan güdülenme sürecinin ikinci kaynağıdır (Wubbolding, 2015).
Kalite dünyası, bir bakıma arzular koleksiyonu, neye ihtiyaç duyulduğunu ve
ihtiyacın nasıl karşılanmaya çalışıldığını öne çıkaran zihinsel bir resim albümüdür

20
(Glasser, 1998). Bu albüm tamamen özgün bir albümdür ve insanların hayatlarını
birbirinden farklı kılmaktadır. Milli bir sporcunun güçlü bir azimle olimpiyatlara
hazırlanması da okula yeni başlayan bir çocuğun okula uyum sağlama çabası da kalite
dünyalarının ürünüdür. Kalite dünyası her bireyde mevcuttur ve bireye özgüdür,
değişebilir, gelişimseldir. Terapi sürecinde Gerçeklik terapistleri, bireylerin kalite
dünyasındaki istekleri açıkça tanımlamalarına ve erişilebilir istekler belirlemesine
yardımcı olmaktadır (Wubbolding, 2015).
Birey dünyaya gelir gelmez zihninde bu dünyayı yaratmaya başlamaktadır ve iki
yaşına geldiğinde ise yaşamı boyunca değişikliklere gideceği bilgilerin büyük kısmını
hafızasına kaydetmektedir (Wubbolding, 2015). Kalite dünyası, bireyin seçimleriyle
yaratılmaktadır, istenen kişiler ve nesneler bu dünyaya aktarılmaktadır ancak bunun tek
istisnası ebeveynlerdir; bebek dünyaya geldikten sonra ebeveynlerini veya bakıcılarını
fark etmeden bu dünyaya aktarmaktadır, ebeveynler de neredeyse otomatik bir şekilde
bebeklerine kalite dünyasına kaydetmektedir ve ebeveynler ile çocuklar sonsuza kadar
birbirlerinin kalite dünyasında kalmaktadır (Glasser, 1998).
Kalite dünyası bilinçli bir biçimde yaratılsa da çoğunlukla bu dünyanın farkında
olunmaz. Birey, ileride almayı planladığı arabayı tasarlar, kalite dünyasında imgeler ve
bunu kasti yapar ancak bu istek her an farkında olduğu bir istek değildir. Glasser (2000)
bireylerin kalite dünyalarının farkında olmasının ve yaşantısındaki önemini fark
etmesinin, yaşamını ve kişiler arası ilişkilerini kolaylaştıracağını ifade etmiştir. Her birey
kalite dünyasının yanında bir de gerçek dünyaya sahiptir ki bu dünya da her bireyin öznel
algısında farklı şekil alır. Bireyin, kalite dünyası ile algıladığı gerçek dünya arasındaki
fark çok fazlaysa, birey mutsuzluğa sürüklenebilir ve bu farkı ortadan kaldırmaya yönelik
adım atma eğilimi taşıyabilir (Glasser, 2003; akt. Deniz, 2017).
Wubbolding (2012) kalite dünyasındaki istekleri beş temel ihtiyacın yarattığını,
her bireyin ihtiyaçlarını karşılamak için kalite dünyasında resimler taşıdığını ve
resimlerden oluşan isteklerin çoğu insanda bazı benzer özellikler gösterdiğini ifade
etmektedir ve bu benzer özellikleri şu şekilde açıklamaktadır:
 İstekler özeldir: İhtiyaçlar genel, istekler özgündür. Örneklendirmek
gerekirse, eğlence genel bir ihtiyaçtır, voleybol oynayarak eğlenmek ise kişiye
özgü bir istektir.
 İstekler gerçekçi olabilir veya olmayabilir: Birey mevcut yaşam koşullarında
gerçekleştirebileceği şeyleri de arzulayabilir, gerçekleşmesi çok uzak ihtimal
gibi görünen şeyleri de arzulayabilir.

21
 İstekler açık olmayabilir: Kimi zaman bireylerin ne istediği belirsiz olabilir.
Gerçeklik terapistleri danışma sürecinde bu istekleri anlamaya yardımcı
olmaktadır.
 İstekler, önceliklere göre farlılık gösterebilir: İsteklerin sıralaması o anki
yaşam önceliklerine göre değişebilir. Bunun en sık rastlanan örneklerinden
biri, bir sahil kasabasına taşınmak için emekli olmayı bekleyen insanlardır.
 İstekler birbiriyle çatışabilir: Tıpkı ihtiyaçlar da olduğu gibi istekler de
çatışabilir. Kimi zaman kişinin birden fazla isteği birbiriyle çatışırken kimi
zaman da kişinin istekleriyle çevresindekilerin istekleri çatışabilir. Örneğin,
bir birey kilo vermek istediği için kalorisi düşük yiyecekler yemek isterken
aynı esnada yüksek kalorili yemekleri de yemek isteyebilir. Başka bir örnekle
ergenlik çağındaki bir birey yalnız yaşamak isteyebilir fakat bu istek ailesinin
isteğiyle çatışabilir.
Kalite dünyasına birey tarafından resimler eklenirken bazen birey bazı resimleri
eksiltmeyi de tercih edebilir veya eksiltmek zorunda kalabilir. Örneğin, partneriyle
geleceğe ilişkin hayalleri olan birey romantik ilişkisini sonlandırdığında bu resimleri
kalite dünyasından çıkarmayı seçecektir veya annesini kaybeden bir çocuk annesiyle
yapmayı istediği şeyleri bu dünyadan çıkarmak zorunda kalacaktır. Yakın ilişkileri
sonlandırırken olduğu gibi, insanları kalite dünyasından çıkarmak da zorlayıcıdır ancak
birey, bir insanın veya nesnenin ihtiyaçlarını karşılamadığını tekrar tekrar
deneyimlediğinde onu kalite dünyasından çıkarıp atabilir (Glasser, 1998). Resimleri
kalite dünyasından çıkarmak en başta bir boşluk hissi yaratabilir ancak bunun bir ölçüde
yeni resimlere daha fazla yer açmayı kolaylaştırdığı da söylenebilir.

2.1.5. Toplam davranış


Gerçeklik terapistlerine göre gerçekleştirilen her davranış mutlaka bir amaca
yöneliktir. Davranışların iki aşamalı amacı dış dünyayı etkilemek ve dış dünyayla
iletişime geçmektir (Wubbolding, 2015). İlk amaç, bireylerin ihtiyaçlarını karşılamaya
çalışırken çevrelerinde değişiklik yaratmalarını açıklamaktadır. Bireyin istekleri ayrışmış
ve belirginse davranışları daha yapıcı olup, belirsizlik söz konusuysa daha yıkıcı
davranışlara rastlanabilmektedir. İkinci amaca göre ise davranışların temel felsefesi dış
dünyaya bir mesaj göndermektir. Gönderilen mesajların ve kurulan iletişimin sağlıklı
olması ise tutarlılık ve uygunluk ile ilişkilidir. Sonuçta her iki amaç da kalite
dünyasındaki resimlerin belirginleşmesine katkı sağlamaktadır (Wubbolding, 2015).

22
Gerçeklik Terapisinde davranışların temelindeki amaçlara önem verildiği kadar
davranışın bileşenlerine de önem verilmektedir. Tüm davranışlar; eylem, düşünme,
hissetme ve fizyoloji olmak üzere dört bileşenden oluşmaktadır (Glasser, 2000).
Wubbolding (2015) davranışı dört bileşeniyle bir bavula benzetmektedir; bavulun
kilidine bağlı olan kulp seçimlere vurgu yapmaktadır ve metafordaki ana vurgu, dört
bileşenin de toplam davranıştan ayrıştırılamaz olduğudur.

Şekil 1.1.
Seçim Kuramı: Güdülenme Sistemi
(Wubbolding, R.E. 2015 s. 86)

23
Gerçeklik Terapisi, seçim ve sorumluluk kavramlarını vurguladığından, bireylerin
duygularını kontrol edebilme gücü olduğunu da öne sürmektedir. Sharf (2008) yaptığı
gözlemlerde, danışanların “Depresyondayım.” Yerine “Depresyonda olmayı seçiyorum.”
dediklerinde, bu seçimden uzaklaştıklarını saptamıştır. Benzer şekilde, bireylerin,
yaşadıkları ruhsal problemleri ele alırken daha çok hisleri üzerinde durdukları
görülmektedir. Depresyonda olduğunu düşünen biri bunu dile getirdiğinde ve depresif
olduğunu belirttiğinde, davranışın yalnızca hissetme boyutuna odaklanmaktadır, halbuki
bu davranışın üç farklı boyutu daha mevcuttur (Glasser, 1999).
Glasser, toplam davranış kavramını daha iyi açıklamak için bir araba metaforu
kullanmaktadır. Bu arabanın ön iki tekerleği düşünmek ve eylemde bulunmak iken arka
iki tekerleği hissetmek ve fizyolojik durumda bulunmaktır. Arabanın itici gücü motordur
ki bu metaforda motor, temel ihtiyaçları karşılamaktadır. Birey, arabanın sürücüsüdür ve
kalite dünyasındaki istekleri doğrultusunda arabanın yönünü belirlemektedir. Ancak
birey direksiyonu çevirdiğinde, öncelikle arabanın ön iki tekerleği dönecektir (Jones,
2001). Bu metafordaki önemli iki nokta şudur: a)Eylemler ve düşünceler, duygular ve
fizyolojik duruma kıyasla daha çok bireyin kontrolü altındadır. b)Duygular ve fizyolojik
durum; eylemler ve düşüncelerden etkilenmektedir (Glasser, 2002; akt. Murdock, 2016).
Dolayısıyla, insan yaşamını yönlendiren fizyolojik durumun, duyguların, düşüncelerin ve

24
eylemlerin birbiri ile bir etkileşim içinde olduğu söylenebilir ve her insanın bahsedilen
bu dört bileşen üzerinde hakimiyet kurabilme potansiyelinden söz edilebilir.

Şekil 2.2.
Toplam Davranışta Araba Metaforu
Kaynak: 9lib.com (23.09.2022 tarihinde erişildi).

2.1.6. Başarılı kimlik- başarısız kimlik


Gerçeklik Terapisinde kişilik, temel ihtiyaçların güçlülüğüne bağlı gelişmektedir
(Glasser, 1998). Temel ihtiyaçlar evrensel olsa da ihtiyaçların düzeyi bireyler arasında
değişiklik göstermektedir. Örneğin herhangi biri için özgürlük çok önemli iken, bir
başkası için güçlü olmak hayati önem taşımaktadır. Glasser (1999) kimlik geliştirmede
sevme, ait olma ve güven ihtiyacının karşılanma düzeyinin belirleyici olduğunu ve
sorumluluk kavramının da kimlikle ilişkili olduğunu belirtmektedir. Bu ihtiyaçlarını
karşılayan ve başarılı bir kimliğe sahip olan birey, sorumluluk almaktan kaçınmayacak,
yapacağı seçimlerin sorumluluğunu üstlenebilecektir. Döngüsel biçimde, bu ihtiyaçları
karşılayan ve sorumluluk alan bireyler de başarılı kimlik geliştirme eğiliminde olacaktır.

25
Gerçeklik terapistleri başarısız kimliği ise iki boyutta ele almaktadır: sevgide
başarısızlık ve özgüvende başarısızlık. Sevgideki başarısızlık bireyi değersiz hissetmeye,
özgüvendeki başarısızlık ise toplumdan izole olmaya itmektedir (Palancı, 2004; akt.
Tanrıkulu, 2013). Gerçeklik terapisinde çoğu danışan için olduğu gibi başarısız kimlik
geliştiren danışanlar için de “mutsuz insan” ifadesi kullanılmaktadır. Glasser (1998) tüm
mutsuz insanların sorununun aynı olduğunu, samimi olmak istedikleri insanlarla iyi
ilişkiler kuramadıklarını ifade etmektedir ve mutsuz insanların iki yoldan birini seçtiğini
eklemektedir; ilki doyurucu ilişkiler kurmayı başararak mutluluğa ulaşmak, ikincisi ise
tüm ilişkilerden uzak durarak uyuşturucu maddeler, sevgisiz cinsellik, şiddet gibi
yöntemlere başvurmaktır. Nitekim başarısız kimlik, yanlış seçimler yapmaktan
kaynaklanmaktadır. Glasser (2000) insanların neden yanlış seçimler yaptıklarını şöyle
açıklamaktadır:

 Birey ilişkilerini istediği gibi kuramadığında öfke hisseder, bu öfkeyi


bastırmak için depresyona girmek gibi davranışlara yönelir çünkü
depresyonun ilişkilerini daha az yıpratacağını düşünmektedir.
 Depresyon ve diğer psikolojik sorunlar bir çeşit yardım çağrısı görevi
görmektedir.
 Ruhsal problemler yaşamak, temel problemle yüzleşmeyi ve baş etmeye
çabalamayı engellediğinden, daha kolay görünmektedir.
Bundan hareketle, bireylerin yaptıkları yanlış seçimlerle kısa süreli çözümler ürettiği
ancak bu çözümlerin uzun vadede ruh sağlığı sorunlarına yol açtığı söylenebilir. Tam da
bu aşamada, ruh sağlığı hizmetlerinde Gerçeklik Terapisi’nin nasıl uygulandığına ilişkin
bilgiler vermenin faydalı olacağı düşünülmüştür.

2.2. İlişki Doyumu


Alanyazında ilişki doyumu, romantik ilişkilerle ilgili önemli bir kravram olarak
karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle, öncelikle ‘’romantik ilişki’’ kavramını ve bu
kavramın doğasını açıklamanın gerekli olduğu düşünülmüştür.

2.2.1. Romantik ilişki kavramı


İnsan, doğası gereği, yaşamı boyunca çevresindeki insanlarla etkileşim içinde
bulunmaktadır. Bu etkileşimin türü, zorunlu hallerde kurulan sınırlı bir tür olabileceği
gibi derin ve yakın ilişkiler şeklinde de olabilmektedir. Aile ilişkileri, arkadaşlık ilişkileri
26
ve romantik ilişkiler ise yakın ilişki türlerinin ilk akla gelenleridir. Romantik ilişki; iki
kişi arasındaki duygusal, psikolojik ve cinsel bağı ifade etmektedir ve tutkulu bir yakın
ilişki çeşididir (Sternberg, 1986). Connolly ve Goldberg (1999) romantik bir ilişkinin
gelişim aşamalarını dört boyutta açıklamaktadır: ilişkiyi başlatma, yakın ilişki, samimi
romantik ilişki, bağlılık ilişkisi. İlk aşama daha çok fiziksel beğeni ve çekimi
vurgulamaktadır. Bu çekim hissedildikten sonra ikinci aşamaya gelindiğinde, bireyler
birlikte vakit geçirmeye, aynı arkadaş grubunun içinde olmaya ve ortak aktiviteler
planlamaya başlamaktadır. Bu aşamada arkadaşlarla birlikte yapılan toplu etkinlikler de
görülmektedir. Bu aşama da tamamlandıktan sonra üçüncü aşamaya geçilmektedir ki bu
aşama flörtün başlangıç aşamasıdır. Bireyler bu evrede baş başa vakit geçirmeyi tercih
etmeye başlamaktadır. Son aşama ise en uzun aşamadır. Burada yakın olma isteği
artmakta; ilişki gittikçe derinleşmekte ve tercihler dâhilinde evliliğe doğru yol almaktadır.
Berscheid ve Peplau (1983) romantik ilişkilerin üç temel özelliğinden söz
etmektedir; bağlanma ve sevgi duygusu, psikolojik ihtiyaçların tatmini ve karşılıklı
bağımlılık (Akt. Dinçsoy, 2021). Bu üç özelliği karşılayan ilişkilerin daha uzun soluklu
olduğu, bir veya ikisini karşılayan ilişkilerin daha kısa sürdüğü düşünülmektedir. Ancak
burada unutulmamalıdır ki ilişkilerin süresi her durumda ilişki koşullarıyla sınırlı
kalmamakta, başka değişkenler de tercihleri etkileyebilmektedir. Örneğin, sevginin ve
bağlılığın var olmadığı bir ilişki sadece ihtiyaçlar karşılandığı için çok uzun sürebilirken
üç temel özelliğin de karşılandığı bir ilişki bambaşka bir nedenle sonlanabilmektedir.
Başka bir çalışmada romantik ilişkileri beş boyutta ele almaktadır (Moss ve
Schwebel, 1993). İlk boyut, ilişkiden alınan tatmin ve ilişkiyi sürdürme eğilimidir. İkinci
boyut ilişkideki tarafların duygusal paylaşımlarını, üçüncü boyut ise bilişsel
paylaşımlarını ifade etmektedir. Bu iki boyut, partnerlerin birbirlerini anlamaları ve
birbirlerinin duygusal ve bilişsel dünyalarının farkına varmaları ile ilişkilidir. Dördüncü
boyut, fiziksel yakınlıktır ve fiziksel çekimle açıklanmaktadır. Beşinci ve son boyut ise
karşılıklılıktır ki bu boyut her iki tarafın da ilişkiye kattıklarını ve ilişkiyi sürdürmek için
verdiği emekleri açıklamaktadır. Nasıl yapılanmış olursa olsun, bir romantik ilişkinin
mutluluk ile ilişkili olduğu belirtilmektedir (Saçaklı, 2019). Öte yandan bir romantik
ilişkiyi sürdürmede yakınlık, emek, güven, sevgi, bağlılık ve doyum gibi pek çok faktörün
etkili olduğu söylenebilir.

27
2.2.2. Romantik ilişki doyumu
Romantik ilişki; flört, sevgililik, evlilik vb. biçimlerde karşılaşılan önemli bir
yakın ilişki türü olup, ilişkiyi kurmak kadar ilişkiden alınan tatmin duygusunun da önemli
olduğu düşünülmektedir. Yaşanılan ilişki bireylerin bir takım ihtiyaçlarını karşılıyorsa ve
birey o ilişki içinde olmayı ilişki yaşamamaya yeğliyorsa ilişkiye yönelik tatmin
duygusunun yüksek olduğu düşünülebilir
Hawkins (1968) ilişki doyumunu, romantik ilişki içinde olan bireylerin ilişkiye
yönelik memnuniyet ve mutluluk duygularının öznel bir yargısı olarak ele almaktadır
(Akt: Saraç, Hamamcı ve Güçray, 2015). Rusbult ve Buunk (1993) ise ilişki doyumunu,
ilişkiyi yaşayan bireylerin birbirlerine karşı beslediği olumlu duygular ve ilişkinin çekici
olduğuna dair düşünceleri olarak açıklamaktadır. Bir başka ifade de ilişki doyumu,
romantik ilişki içindeki bireylerin, ilişkiden tatmin olma seviyesi olarak açıklanmıştır
(Hendrick, 1988). Romantik ilişki alan yazınında ilişki doyumu kavramı farklı tanımlar,
açıklamalar ve araştırmalar ile geniş bir yere sahiptir. Aşağıda, farklı kuramsal
çerçevelerde ilişki doyumuna getirilen açıklamalar sunulmuştur..

2.2.2.1. Seçim kuramı açısından ilişki doyumu


Seçim Kuramına göre insanların mutsuzluklarının temel sebebi, istediği insanlarla
istediği ilişkileri kuramamaktır (Murdock, 2016). Seçim Kuramında insanların yaşadığı
problemlerin benzer problemler olduğu, bu problemlerin ilişkilere dayandığı,
problemlerin çoğunun bireyin çevresindeki bireylerle tatmin edici ilişkiler
kuramamasından veya kurduğu ilişkilerde doyum alamamasından ileri geldiği ifade
edilmektedir (Corey, 2016).
William Glasser (2003) Seçim Kuramı ve Gerçeklik Terapisinde her insanın sahip
olduğu beş temel ihtiyaçtan söz etmektedir. Bu ihtiyaçlardan biri de sevme, ait olma,
sevilme, değerli olma ihtiyacıdır. Gerçeklik terapistleri bu ihtiyacın en acil ve önemli
ihtiyaç olduğunu belirtmektedir. Diğer dört ihtiyaçta da olduğu gibi sevme ihtiyacının
karşılanamaması da bireyin ruh sağlığını olumsuz etkilemekte ve bireyi mutsuzluğa
itmektedir.
Glasser’e göre göre romantik ilişkilerde doyumu etkileyen en önemli ihtiyaçlar
ise eğlence ve güç ihtiyaçlarıdır(Wubbolding, 2015). Eğlence ihtiyacı doğrultusunda,
ilişkiyi yaşayan bireylerin birlikte eğlenebilme kapasitesi ilişki doyumunu ve devam etme
eğilimini arttıracaktır. Wubbolding (2000) Gerçeklik Terapisinde çiftlere, birlikte

28
eğlenebilmeleri yönünde planlamalar yapmayı ve terapi sürecinde bunun üzerinde
durmayı önermektedir (Akt. Wubbolding, 2015).
Güç ihtiyacının ise ilişkileri etkileyen bir başka ihtiyaç olduğu söylenebilir.
Glasser’e göre ilişkide kimse, bir başkasının otoritesi altına girmek istemediğinden güç
zamanla aşkı bitirir (Murdock, 2016). Tüm ikili ilişkilerde olduğu gibi romantik
ilişkilerde de eşit güç dağılımı ilişkiden alınan doyumu etkilemektedir. Güç ihtiyacı,
Glasser’in öne sürdüğü bir başka ihtiyaç olan özgürlük ihtiyacı ile de ilişkilidir ve taraflar
arasındaki dengeli güç dağılımının, bireylerin özgürlük ihtiyacını da doyuracağı
düşünülmektedir. Sonuç itibariyle, romantik ilişkilerde temel ihtiyaçların karşılanma
düzeyinin ilişki doyumunu etkilediği söylenebilir.

2.2.2.2. Bağlanma kuramı açısından ilişki doyumu


Bowlby (1969) Bağlanma Kuramında, bağlanma kavramını, bebeğin annesiyle
arasındaki ilişki olarak açıklamıştır. Bağlanma, yaşam boyu pek çok kişi ve gruba karşı
gelişmektedir ancak bunun ilk örneği bebeklikte oluşmaktadır. Kendi ihtiyaçlarını
karşılama yetisinden yoksun olan bebek, annesine veya bakım verenine ihtiyaç duymakta
ve bağlılık hissetmektedir. Bu aşamada bakım veren ile kurulan ilişki bebeğin; güvenli,
kaygılı veya kaçıngan bağlanma türlerinden birine yönelmesine yol açmaktadır (Hazan
ve Shaver, 1994).
Kurama göre bebeklikte oluşturulan bağlanma stili süreklilik göstermektedir ve
yaşamın ilerleyen yıllarında da devam etmektedir. Bowlby (1977) bebeklikte kurulan
bağlanma türünün, zamanla ebeveynlerden başkalarına karşı da geliştiğini ve oluşacak
diğer bağlanma türlerini de etkilediğini vurgulamaktadır. Dolayısıyla bireyin sahip
olduğu bağlanma stili, romantik ilişki içinde partnerine karşı geliştirdiği bağlanma
biçimini de etkilemektedir.
Romantik ilişkide bireyin, partnerine güvenli bağlanma stili ile bağlı olduğunda
ve partnerini güvenilir bulduğunda, aşka ve romantik ilişkilere ilişkin olumlu tutum
geliştirdiği ve doyum yaşadığı bilinmektedir. Aksi durumda güvensiz bağlanma stiline
sahip bireyin, aşka ve romantik ilişkilere ilişkin olumsuz tutum geliştirdiği bilinmektedir.
Aynı zamanda güvensiz bağlanan bireylerin ilişkiyi sürdürme eğilimlerinin de düşük
olduğu ifade edilmektedir ( Hazan ve Shaver, 1987).

29
2.2.2.3. Yükleme kuramı açısından ilişki doyumu
Fincham, Bradbury ve Baucom tarafından geliştirildiği bilinen Yükleme Kuramı,
nedensellik kavramına vurgu yapan bir kuramdır (Yılmaz, 2015).. Kurama göre
yüklemeler; romantik ilişki içindeki partnerlerden her birinin herhangi bir olay veya
durumun oluşumuna yüklediği nedensel yüklemelerden ve bu nedenselliğe bağlı olarak
ortaya çıkan sorumluluk yüklemelerinden oluşmaktadır (Güngör Houser, 2009). Nitekim
neden yükleme olayların kaynağı ile ilgiliyken, sorumluluk yükleme olaylardan kimin ne
ölçüde sorumlu olduğuyla ilgilidir (Toksöz, 2018).
Nedensel yüklemelerin üç boyutu; odak, istikrar ve genellemedir (Yılmaz, 2020).
Sorumluluk yüklemelerinin üç boyutu ise niyet, güdü ve suçlamadır (Bradbury ve
Fincham, 1990). İlişki doyumu yüksek olan bireyler, neden ve sorumluluk yüklerken
partnerlerine karşı olumlu tutum geliştirmektedir ve olumlu tutumlarıyla birlikte ilişki
doyumunun arttığı bir döngü yaşanmaktadır. Aksi durumda ise ilişki doyumu düşük olan
bireyler partnerlerine karşı olumsuz tutumlar geliştirmektedir ve bunun sonucunda ilişki
doyumu da düşmektedir (Butzer ve Campbell, 2008; Akt.Erol, 2020).
Yükleme Kuramına göre romantik ilişki doyumu üzerindeki en büyük etken
atıflardır (Soğancı, 2017). Atıfların, bireylerin yarattığı zihinsel temsiller olduğu
söylenebilir. Bireyler, olaylara neden ve sorumluluk yüklemeleri yaparken kimi zaman
içsel kimi zaman dışsal atıfta bulunmaktadır. İçsel atıf yapılması halinde birey kendi
yaptıklarına ve yapmadıklarına odaklanırken, dışsal atıfta partnerinin yaptıklarına ve
yapmadıklarına odaklanmaktadır. Romantik ilişki içindeki bireylerin gerçekçi atıflarda
bulunmalarının sağlıklı bir etkileşim kurmalarını sağladığı bilinmektedir ve bu sağlıklı
etkileşimin de ilişki doyumunu arttıracağı ön görülmektedir.

2.3. Romantik İlişki İstikrarı


Romantik ilişkilerle ilgili alanyazın incelendiğinde karşımıza çıkan önemli bir
kavram da ‘’ilişki istikrarı’’ kavramıdır. İlişki istikrarı, bireyin mevcut bir romantik ilişki
içinde kalma veya ilişkiyi bitirme kararını etkileyen etmenler üzerinde durmaktadır (Le
ve Agnew, 2003). Bu etmenler açıklanırken sıklıkla üzerinde durulan bir terim olan
‘’bağlanım’’ kavramı, ilişkideki istikrarın belirleyicisi olarak görülmektedir. Bağlanım,
Thibaut ve Kelley’in (1959) Karşılıklı Bağımlılık Kuramına dayanmaktadır ve bu
kuramda ‘’bağımlılık’’ olarak adlandırılmıştır. Rusbult ise Yatırım Modelinde (1980)
bağlanımı etkileyen faktörleri ve bağlanım ile beraber gelişen ilişki istikrarını
açıklamaktadır. Aşağıda bu kuramlara yer verilmiştir.
30
2.3.1.Karşılıklı bağımlılık kuramı
Karşılıklı Bağımlılık Kuramı, Thibaut ve Kelley tarafından 1959 yılında
öne sürülmüştür. Kuramın dört ana unsuru; karşılaştırma düzeyi, seçenekler için
karşılaştırma düzeyi, ödüller ve bedeller olarak açıklanmaktadır. Ödüller ve bedeller,
büyük ölçüde karşılaştırma düzeyi ile ilişkilendirilmektedir. Karşılaştırma düzeyi, bireyin
yaşadığı ilişkiden ne kadar doyum aldığını ve ilişkiyi ne kadar çekici bulduğunu ifade
etmektedir. Karşılaştırma düzeyinin belirleyicilerinin ise ödüller ve bedeller oluğu
söylenebilir. Ödüller, bireyin ilişki içindeki kazanımları; bedeller ise bireyin ilişkide
tahammül etmesi ve göze alması gerekenleri ifade etmektedir ve bireyler ha az çabayla,
daha fazla ödül kazanmak için çabalamaktadırlar (Anar, 2011). Bireyin ilişkiden edindiği
ödüller karşılaştırma düzeyinin üstünde ise doyum yüksek, karşılaştırma düzeyinin
altında ise doyum düşük olacaktır. İlişkili şekilde bedeller ise karşılaştırma düzeyinin ne
kadar altında ise doyum o adar yükselecek, ne kadar üstünde ise doyum o kadar
azalacaktır (İlhan ve Işık, 2017).
Seçenekler için karşılaştırma düzeyine bakıldığında ise bireyin mevcut ilişkide
kalıp kalmama kararını, mevcut ilişkisinin dışındaki seçenekler doğrultusunda aldığı
görülmektedir. Mevcut ilişki dışındaki bu seçenekler; aile ilişkileri, arkadaşlık ilişkileri,
farklı bir bireyle yaşanan romantik ilişki ya da yalnız kalma seçeneği olabilir (Thibaut ve
Kelley, 1959). Bireyler, mevcut ilişkilerini diğer çiftlerin ilişkileriyle veya kendi farklı
ilişkileriyle kıyaslayarak seçenekler arasında karşılaştırma yapmaktalardır. Bu
karşılaştırmanın sonucunda, seçenekler arasındaki en yüksek kazanımın standardını
belirleyen bireyler; kendi mevcut ilişkilerini bu standarda göre değerlendirmektedirler.
Sonuçta, mevcut ilişkinin kazanımı diğer seçeneklerden daha yüksek ise birey ilişkiye
devam etme eğilimi gösterirken, kazanım diğer seçeneklerden daha düşükse ilişkiyi
bitirme eğilimi göstermektedir (Thibaut ve Kelley, 1959, akt: Eker, 2019). Ancak bazı
durumlarda birey, seçenekler için karşılaştırma düzeyinin altında kalsa bile başka bir
tatmin edici seçenek olmaması nedeniyle mevcut ilişkiyi sürdürebilmektedir ki bu da
‘’gönüllü olmayan ilişki’’ olarak adlandırılmaktadır ( Sabatelli, 1984).

2.3.2. Yatırım modeli


Rusbult (1980) Yatırım Modelini, Karşılıklı Bağımlılık Kuramından esinlenerek
geliştirmiştir. Modelin ele aldığı en temel kavram ‘’bağlanım’’ kavramıdır. Bağlanım;
bireyin ilişkiyi bir şekilde sürdürme eğilimi, ilişkide kalma yönündeki davranışlarını

31
açıklayan psikolojik bir olgudur (Rusbult, 1991; Büyükşahin, 2007). Rusbult, bağlanımla
ilgili araştırmalar yaparken, ilişki doyumunun, karşılaştırma düzeyinin ve seçenekler için
karşılaştırma düzeyinin yeterli olmadığını, bireyin ilişkiye bağlanımını etkileyen bir diğer
önemli unsurun da ilişki yatırımı olduğunu saptamıştır. Yaptığı araştırmalar neticesinde
de modelini dört ana unsur etrafında şekillendirmiş ve bu dört unsurun ilişki istikrarının
belirleyicileri olduğunu öne sürmüştür. Bahsedilen dört unsur; ilişki doyumu,
seçeneklerin niteliğini değerlendirme, ilişki yatırımı ve bağlanımdır.

Şekil 2.2.
Yatırım Modeli Bağlamında İlişki
Kaynak: (Impett, Beals, & Peplau, 2001).

İlişki Doyumu
++4+++++ +

Seçeneklerin İLİŞKİ
Niteliğini Bağlanım +
İSTİKRARI
-
Değerlendirme

İlişki Yatırımı +

2.3.2.1. İlişki doyumu


Rusbult’un modelinde ilişki doyumunu, ilişkiye bağlanımı yordayan etmenlerden
biri olarak öne çıkmaktadır. Bireyin, ilişkide elde ettiği ödül ne kadar fazla ise doyum o
kadar yüksek olmaktadır. Benzer biçimde ödenen bedel ne kadar fazla ise doyum o kadar
düşecektir (Rusbult, 1983).Ancak bazı ilişkiler, bedellerin daha fazla olmasına rağmen
devam etmektedir ki bu da bağlanımın, sadece doyum ile açıklanamayacağını
göstermektedir. Yatırım Modelinde ilişki doyumu, ilişkideki ödüllerden bedellerin

32
çıkarılmasının beklentilerle kıyaslanmasıyla açıklanır ki bu beklentiler de seçeneklerin
niteliğini değerlendirerek oluşturulur (Sprecher, 1992).

2.3.2.2. Seçeneklerin niteliğini değerlendirme


Romantik ilişki içindeki bireyler, bazen sorunlar karşısında veya ilişkiye
bağlılıklarının azaldığı zamanlarda, dışarıdaki seçenekleri değerlendirirler. Bu aşamadaki
birey, alternatif herhangi bir ilişkiye yönelme eğilimi gösterebilir. Genellikle mevcut
ilişkiye kıyasla seçilen en çekici ilişkinin niteliği, bireyin seçeneklerin niteliğini
değerlendirmedeki standardı olarak ele alınmaktadır (Rusbult, 1983). Bu en çekici ilişki
illa bir romantik ilişki olmak zorunda değildir. Herhangi bir arkadaşlık ilişkisi ve hatta
romantik ilişkiden uzaklaşıp yalnız kalmak bile olabilir. Hobiler ya da sosyal ağlar gibi
seçenekler de ilişkiyi değerlendirirken kullanılan seçenekler arasında sayılabilir (Rusbult
ve Buunk, 1993).
Mevcut ilişki içinde bireyin ihtiyaçları ne kadar çok karşılanıyorsa, kazanımları
ne kadar yüksekse; başka bir deyişle ödül miktarı ne kadar fazlaysa doyum o kadar
artacaktır. Doyumun yüksekliği karşısında, diğer seçeneklerin nitelikleri ve
cezbedicilikleri azalacağından, ilişkiye bağlanım artacak ve ilişki istikrarı da
yükselecektir. En başta da belirtildiği gibi, seçeneklerin niteliğini değerlendirme ilişki
istikrarını etkileyen faktörlerden biridir ancak istikrarı açıklarken tek başına yeterli
gelmemektedir.

2.3.2.3. İlişki yatırımı


Yatırım Modelinin ilişki istikrarı hakkında açıkladığı en etkili kavramlardan biri
de yatırım kavramıdır. Modele göre istikrar, ne sadece ödül-bedel ilişkisi sonucundaki
doyumla ne de diğer seçeneklerle yapılan kıyaslarla tam olarak açıklanabilir. Bireylerin
ilişkide kalma veya ilişkiyi bitirme eğilimleri üzerindeki en önemli faktörlerden biri,
ilişkiye yapılan yatırımlardır. Bu yatırımlar, kişisel özellikler gösterebilir ve her ilişki
dinamiğinde farklı şekillerde karşımıza çıkabilir.
Rusbult (1980) ilişki yatırımlarını içsel ve dışsal yatırımlar olarak iki grupta
kategorize etmektedir. Örneklendirme gerekirse içsel yatırımlar; partnere hediye alma,
ilişki adına para harcama gibi maddi yatırımlar ve partnere duygusal olarak kendini açma,
partnerle sırlarını paylaşma gibi manevi yatırımlardır. Dışsal yatırımlar ise en başta
ilişkiye adanmayan fakat zaman içinde ilişki ile beraber değerlendirilen yatırımlardır. Bu

33
yatırımlar, satın alınan bir mülk olabileceği gibi, ortak oluşturulan arkadaş grupları veya
toplum tarafından çifte atfedilen sosyal statü de olabilir.

2.3.2.4. Bağlanım
Karşılıklı Bağımlılık Kuramında ‘’bağımlılık’’ olarak öne çıkan, Yatırım
Modelinde ‘’bağlanım’’ olarak adlandırılan ve yeni bir açıklama getirilen bu kavram;
ilişki içindeki bireylerin, mevcut ilişkilerini devam ettirmeye yönelik eğilimlerini
açıklamaktadır (Kaynak, 2014, s. 25).
Yatırım Modeline göre bağlanım, ilişki istikrarının diğer alt boyutlarına göre
yordanmaktadır. Yani ilişki doyumu, seçeneklerin niteliğini değerlendirme ve ilişki
yatırımı bağlanımı yordayan faktörlerdir. İlişki doyumu, ilişki içindeki bireylerin, ilişkiye
yönelik değerlendirmelerinin beklentileri seviyesinde veya beklentilerinin üzerinde
olumlu olmasına bağlıdır. Benzer biçimde, bireyin mevcut ilişkide maddi ve manevi
ihtiyaçlarının karşılanma düzeyi de doyumu belirlemektedir. İlişki, bireyin ihtiyaçlarını
ne kadar çok tatmin ediyorsa, doyumunu da o denli yükseltecektir.
Seçeneklerin niteliği de bağlanımı etkileyen bir başka faktör olarak karşımıza
çıkmaktadır. Bireyin mevcut ilişkisi dışındaki romantik ilişki seçeneklerinin kalitesinin
düşük olması veya aile, arkadaşlık vb. ilişkilerden, mevcut romantik ilişkisindeki tatmini
alamayacak olması, mevcut ilişkideki bağlanımı arttırmaktadır. Ancak bağlanımı
açıklamada bu da yeterli değildir. Yatırım Modeli, bağlanımı açıklayan önemli bir faktör
olarak ilişki yatırımını öne sürmektedir.
Bireyin, ilişkiye yaptığı yatırım miktarı ne kadar fazla ise, bir başka deyişle birey,
o ilişki için ne kadar emek harcamışsa, bağlanımı da o ölçüde yüksek olacaktır. Ayrıca
ilişki için yapılan yatırımlar ilişkinin sonlanmasında önleyici bir rol alacaktır çünkü
ilişkinin sonlanması demek bireylerin yaptıkları yatırımları ve yatırımların kaynaklarını
da kaybetmeleri anlamına gelecektir (Kaynak, 2014). Bu nedenle uzun süreli, ortak
paylaşımların fazla olduğu ilişkilerin daha zor biteceği; görece daha az emek harcanan ve
daha az ortak paylaşımda bulunan ilişkileri bitirmenin daha kolay olacağı söylenebilir.
Çalışmanın bu kısmında, Gerçeklik Terapisi, İlişki Doyumu ve İlişki İstikrarı ile
ilgili araştırmalara detaylı biçimde yer verilmiştir.

2.4. İlgili Araştırmalar


Romantik ilişki alanyazını incelendiğinde, yurt içinde ve yurt dışında yapılan pek
çok araştırmada psikolojik ihtiyaçların önemli bir değişken olduğu ancak bu ihtiyaçların
34
Gerçeklik Terapisi bağlamında ele alınmadığı görülmüştür. Araştırmalarda Gerçeklik
Terapisi’nin, daha çok okullarda, öğrenci ve öğretmenlere yönelik hazırlanan programda
kullanıldığı görülmektedir. Romantik ilişkilerde temel ihtiyaçlarla ilgili araştırmalar
sınırlıdır. Öte yandan ilişki doyumu ve ilişki istikrarı kavramları, yerli ve yabancı
alanyazında sıkça araştırılan bir kavram olarak öne çıkmaktadır.

2.4.1. Gerçeklik terapisi bağlamında temel ihtiyaçlar ile ilgili araştırmalar


Yurt içindeki ve yurt dışındaki mevcut alanyazın incelendiğinde, Gerçeklik
Terapisini temel alan pek çok çalışmaya rastlanmıştır. Ancak bu çalışmaların büyük
çoğunluğu, okullarda uygulanan psikoeğitim programlarından oluşmaktadır. Alanyazın
taramasında; terapi modelinin açıkladığı temel ihtiyaçlarla ilgili çalışmaların oldukça
sınırlı olduğu ve bu çalışmaların genellikle bir ölçme aracı geliştirme amacıyla yapıldığı
görülmüştür.

2.4.1.2. Gerçeklik terapisi bağlamında temel ihtiyaçlar ile ilgili yurtdışında


yapılan araştırmalar
Yurtdışında yapılan alanyazın çalışmalarının başında, ölçek geliştirme çalışmaları
gelmektedir. Burns ve arkadaşları (2006) tarafından geliştirilen Öğrenci Temel İhtiyaçlar
Ölçeği, Gerçeklik Terapisi bağlamındaki temel ihtiyaçlara dayanan beş faktörlü bir
ölçektir. Toplamda 25 maddeden 5’li likert tipindeki bu ölçek geliştirilirken, ABD’nin
Michigan eyaletinde, birinci kademede öğrenim gören 432 öğrenciden veri toplanmıştır.
Sonuçta, ölçeğin geçerlik ve güvenirlik katsayılarının oldukça yüksek olduğu
saptanmıştır. Brown ve Swenson (2005) da Gerçeklik Terapisi temelli Bağlamsal
İhtiyaçlar Ölçeğini geliştirirken, ABD’deki iki üniversiteden 168 öğrenciyi katılımcı
olarak almışlardır. Sonuçta bu ölçek de geçerli ve güvenilir kabul edilmiştir.
Başka bir çalışmada, romantik ilişkilere Gerçeklik Terapisi bağlamında
yaklaşılırken, bireylerin ilişki algılarını yordayabilmek amacıyla Temel İhtiyaçlar ölçeği
geliştirilmiştir. Ölçek geliştirme sürecinde veriler, 19 ile 87 yaş arasındaki 265
katılımcıdan elde edilmiştir. Geliştirilen ölçeğin, Gözden Geçirilmiş-Synder Evililik
Uyum Envanteri ve Marlowe-Crowne Sosyal İstenirlik Ölçeği ile korelasyonel ilişkisine
de bakılmış; sonuçta tahmin edilenin aksine ölçekler arasında olumlu yönde anlamlı bir
korelasyon ilişki kurulamamıştır (Lafond (2012).
Bir başka ölçek geliştirme çalışması, Gerçeklik Terapisine dayanan Temel
İhtiyaçlar Ölçeği adıyla Malezya’da gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemi,

35
Malezya’daki 119 lise öğrencisinden oluşmaktadır. 85 maddeden oluşan bu ölçeğin
geçerli ve güvenilir olduğu saptanmış, ayrıca Malezya kültüründe de uygulanabilir
olduğu vurgulanmıştır (Meising ve Jusoh, 2015).
Bir başka araştırmada Gerçeklik Terapisi ilkelerinin, lise öğrencilerinin
ihtiyaçlarının tatminine yönelik algıları ile davranış değişikliği üzerindeki etkisi
incelenmiştir. Burada temel ihtiyaçlardan dördü ele alınmıştır: sevme, güç, eğlence ve
özgürlük. Araştırmada 34 kişilik bir deney grubu ve 34 kişilik bir kontrol grubu
oluşmuştur. Deney grubuna Gerçeklik Terapisi temelli psikoeğitim programı
uygulanmıştır. Her iki grubun da ihtiyaçlarının tatminine yönelik algısı ön test ve son test
ile ölçülmüştür. Araştırma sonucunda, psikoeğitim programı sonucunda algılanan tatmin
düzeyinin güç eğlence ve özgürlük ihtiyaçlarında anlamlı biçimde yükseldiği
saptanmıştır. Sevme ihtiyacında ise anlamlı bir değişiklik görülmemiştir. Ayrıca, tatmin
düzeyi yükselen öğrencilerde olumlu davranış değişiklikleri de gözlenmiştir (Loyd,
B.D.,2005).

2.4.1.2. Gerçeklik terapisi bağlamında temel ihtiyaçlar ile ilgili yurtiçinde


yapılan araştırmalar
Yurtiçindeki litetatüre bakıldığında ise Gerçeklik Terapisi bağlamındaki temel
ihtiyaçlara yönelik çok az sayıda çalışmaya rastlanmaktadır. Bu alandaki çalışmalardan
biri, Türkdoğan ve Duru (2012) tarafından yapılan Üniversite Öğrencileri Temel
İhtiyaçlar Ölçeği’nin (ÜÖTİÖ) geliştirilmesidir. Bu çalışmada veriler, Pamukkale
Üniversitesi Eğitim Fakültesinde öğrenim gören 671 öğrenciden toplanmıştır. Ölçeğin
önce kapsam geçerliği değerlendirilmiş, ardından yapı geçerliği açıklayıcı faktör analizi
tekniği kullanılmış ve ölçüt bağıntılı geçerlik çerçevesinde ÜÖTİÖ’nün farklı ölçeklerle
(Stres Belirtileri Ölçeği, Benlik Saygısı Ölçeği, Sosyal Bağlılık Ölçeği, Psikolojik İyi
Oluş Ölçeği) korelasyon değerleri araştırılmıştır. Güvenirlik değerlendirmesinde ise
Cronbach Alfa iç tutarlılık katsayısı, madde-toplam korelasyon değeri ve test-tekrar test
tekniği kullanılmıştır. Analiz sonuçlarında ölçeğin beş faktörlü bir yapıya, kabul edilebilir
iç tutarlık ve test-tekrar test güvenirliğine sahip olduğu görülmüştür. ÜÖTİÖ’nin alt
ölçekleri ise Stres Belirtileri Ölçeği ile olumsuz; Benlik Saygısı, Sosyal Bağlılık ve
Psikolojik İyi Oluş ölçekleriyle olumlu yönde korelasyon sağlamaktadır. Sonuç itibariyle
ÜÖTİÖ, üniversite öğrencilerinin temel ihtiyaçlarının karşılanma düzeyini ölçmede
geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olarak kabul edilmiştir. Yapılan bir başka çalışmada
ise Gerçeklik Terapisinin öne sürdüğü beş temel ihtiyacın karşılanma düzeyinin, öznel iyi

36
oluş üzerindeki etkisi yordanmaya çalışılmıştır. Araştırma, Pamukkale Üniversitesi’nde
öğrenim gören 627 katılımcı ile gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların 350’si kadın (%55.8)
ve 277’si erkek (%44.2)öğrencidir. Araştırma sonucunda, Gerçeklik Terapisinin öne
sürdüğü temel ihtiyaçların doyum düzeyinin, öznel iyi oluşu anlamlı biçimde yordadığı
saptanmıştır. Öznel iyi oluşun yordanmasında, temel ihtiyaçların etki sırası; özgürlük,
eğlence, güç, hayatta kalma, sevme ve ait olma şeklinde öne çıkmaktadır ve özgürlük,
eğlence ve güç ihtiyaçlarının, katılımcılardaki öznel iyi oluşta istatistiksel olarak daha
etkili yordayıcılar olduğu sonucuna da ulaşılmıştır (Türkdoğan ve Duru, 2012).
Başka bir araştırmada ilköğretim yedinci sınıf öğrencilerinin Gerçeklik Terapisi
bağlamındaki temel ihtiyaçlarının karşılanma düzeyi ile zorba davranışları (zorbalık
yapma ve zorbalığa maruz kalma) arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırma verileri,
Ankara ilindeki yedi devlet okulunda öğrenim gören 219’u erkek ve 225’i kız olmak üzere
444 öğrenciden elde edilmiştir. Sonuçta, ait olma, güç ve genel temel ihtiyaçlar ile
zorbalık yapma davranışları arasında negatif, özgürlük ve zorbalık yapma arasında pozitif
anlamlı bir ilişki olduğu görülmektedir (Eşici, 2013).
Siber zorbalık davranışları ile temel ihtiyaçlar arasındaki ilişkinin araştırıldığı bir
araştırmada veriler, İstanbul’daki dört lisede öğrenim gören, 341’i kız 344’ü erkek 685
öğrenciden elde edilmiştir. Bulgularda, sevme ve güç ihtiyaçlarının zorbalığı anlamlı
biçimde yordayan iki temel ihtiyaç olduğu görülmüştür. Sevme ve güç ihtiyaçlarının
tatmini azaldıkça, zorba davranışların arttığı saptanmıştır (Tanrıkulu, 2015).
Psikolojik ihtiyaçların ele alındığı bir araştırmada öğretmen adaylarında temel
psikolojik ihtiyaçlar ve psikolojik sağlık arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Araştırma, 774
katılımcıyla yürütülmüştür. Yapılan hiyerarşik regresyon analizi sonuçlarına göre, temel
psikolojik ihtiyaçlardan yeterlik ve ilişkisellik depresyonu; ilişkisellik ve özerklik negatif
kendiliği; ilişkisellik ve yeterlik somatizasyonu; özerklik, ilişkisellik ve yeterlik
psikolojik sağlığı yordamaktadır (Uzman, 2014).

2.4.2. İlişki doyumu ile ilgili araştırmalar


İnsan ilişkilerinin önemli bir kısmının romantik ilişkilerden oluştuğu söylenebilir.
Romantik ilişki içindeki bireylerle ilgili sorulan pek çok sorunun yanıtının ise ilişki
doyumu ile ilişkili olduğu söylenebilir. İlişki doyumu ile ilgili yurtdışı ve yurtiçi
alanyazında yer alan çeşitli çalışmalara aşağıda yer verilmektedir.

37
2.4.2.1. İlişki doyumu ile ilgili yurtdışında yapılan araştırmalar
Frazier ve Esterly (1990) ilişki inançları ile ilgili araştırmalarında; cinsiyet, ilişki
deneyimleri ve ilişki doyumu arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Sonuçta, ilişkiye yönelik
inançların şekillenmesinde ilişki deneyimlerinin, kadınlarda erkeklerden daha fazla etkili
olduğunu; ilişkiye yönelik inançların cinsiyetler arasında değişkenlik gösterdiğini, ilişki
doyumunun ise ilişki inançları ile yüzde 50’nin üzerinde ilişkili olduğunu
bulgulamışlardır.
Ait olma ihtiyacı, ilişki doyumu, yalnızlık ve yaşam doyumu arasındaki ilişkinin
araştırıldığı bir araştırmada, 436 katılımcı Kişisel İyi Oluş Ölçeği, UCLA Yalnızlık
Ölçeği, Yaşam Doyumu Ölçeği, Aidiyet İhtiyacı Ölçeği olmak üzere dört ölçek
doldurmuşlardır. Sonuçta yalnız yaşayan kişilerin romantik ilişki yaşayan kişilere göre
daha az aidiyet ihtiyacı bildirdiği ve yaşam doyumlarının daha düşük olduğu saptanmıştır
(Mellor vd., 2008).
Başka bir araştırmada yaşamın anlamı, ilişki doyumu, aşk ve yaşam doyumu
arasındaki ilişki incelenmiştir. Sonuçta yaşamın anlamı ile ilişki doyumu, aşk ile yaşamın
anlamı, aşk ile ilişki doyumu arasında pozitif yönde korelasyon olduğu; ilişki
doyumunun, yaşam anlamı ve yaşam doyumu arasında aracı etkisi bulunduğu
görülmüştür (Harries, 2004).
Romantik ilişkide kişilik özellikleri ile ilişki doyumu arasındaki ilişkinin
incelendiği bir araştırmanın sonucunda, cinsiyetin veya aynı kişilik özelliklerine sahip
olmanın ilişki doyumu üzerinde bir etkisi olmadığı saptanmıştır (Neyer ve Voigt, 2005).
Yetişkinlerde bağlanma, cinsel doyum ve ilişki doyumu arasındaki ilişkinin
Kanada’da, 21-75 yaş aralığındaki 116 evli çiftle yürüttükleri araştırmada incelendiği bir
araştırmanın sonucunda, kaygılı ve kaçıngan bağlanan yetişkinlerin cinsel doyumunun
daha düşük olduğunu; bu tip bağlanan yetişkinlerde cinsel doyum ile ilişki doyumu
arasında daha yüksek bir ilişki kurulduğunu saptamışlardır (Butzer ve Campbell, 2008).
Bir başka araştırmada, ilişki doyumundaki istikrarsızlığın depresyonla ilişkili
olabileceği hipotezinden yola çıkılarak, 131 kadınla 12 hafta süren bir çalışma
yürütülmüştür. Sonuçta, ilişki doyumundaki istikrarsızlığın depresif semptomları
yordadığı bulunmuştur (Whitton ve Whisman, 2010).
Hendrick ve Hendrick (1995) ilişki doyumu üzerinde cinsiyetin anlamlı bir etkisi
olup olmadığını araştırmışlardır ve sonuçta cinsiyetler arasında anlamlı bir farklılık
görülmemiştir. Malouff ve arkadaşları (2009) ilişki doyumu ile beş faktörlü kişilik
özellikleri arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Sonuçta sorumluluk, dışadönüklük ve

38
uyumluluk özellikleri yüksek kişilerin ilişki doyumunun yüksek, duygusal tutarsızlık
özelliği yüksek kişilerinse ilişki doyumunun düşük olduğunu saptamışlardır. Son özellik
olan gelişime açıklık özelliği ile ilişki doyumu arasında ise anlamlı ilişki görülmemiştir.
İletişim becerileri ile ilişki doyumu arasındaki ilişkinin incelendiği bir araştırma
sonucunda, iletişim becerilerinin ilişki doyumunu anlamlı biçimde etkilediği, yaklaşık
%60 oranında yordadığı saptanmıştır (Olderbak ve Figueredo, 2009).

2.4.2.2. İlişki doyumu ile ilgili yurtiçinde yapılan araştırmalar


Romantik İlişkilerde İlişki Doyumu İrrasyonel İnanışlar ve Psikolojik İhtiyaçlar
Arasındaki İlişki adlı yüksek lisans çalışmasında, yaşları 18-39 yaş arasında değişkenlik
gösteren romantik ilişkisi olan 231 kişiden veri toplanmıştır. Araştırmanın sonucunda,
romantik ilişkinin süresi ile ilişki doyumu arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki olduğu
belirlenmiştir(Arslan, 2020).
Cinsiyetin Romantik İlişki Doyumu Üzerindeki Etkisi: Bir Meta-Analiz
Çalışması’nda 548 çalışma veri seti olarak kullanılmıştır. Bu meta-analiz çalışmasının
sonucunda, romantik ilişki doyumunun cinsiyete göre anlamlı farklılık içermediği
belirlenmiştir (Satıcı ve Deniz, 2018).
Saraç, Hamamcıoğlu ve Güçray (2015) tarafından yapılan, üniversite
öğrencilerinin romantik ilişki doyumunun yordanması çalışmasına Hatay’da bir devlet
üniversitesinde öğrenim gören 299 üniversite öğrencisi katılmıştır. Nicel yöntem ile
desenlenen araştırmada, Romantik İlişkilerde Akılcı Olmayan İnançlar Ölçeği (RAİNÖ),
Evlilik Öncesi İlişkileri Değerlendirme Ölçeği (EÖİDÖ) ve İlişki İstikrarı Ölçeği’nin
(İİÖ) İlişki Doyumu (İD) alt boyutu ölçülmüştür. Araştırmanın sonucunda, bireylerin
ilişki durumu, RAİNÖ’nün “Aşırı Beklentiler”, “Farklı Düşünmek” , “Cinsiyet
Farklılıkları” alt boyutları ve EÖİDÖ’nün “Dini Değerler”, “İletişim”, “Arkadaş
İlişkileri”, “Aile İlişkileri” alt boyutlarının ilişkiden algılanan doyumu anlamlı olarak
etkilediği belirlenmiştir.
Bir başka araştırmaya, Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesinde öğrenim gören
24 çift öğrenci katılmıştır. Karma yöntem ile desenlenen araştırmada, nicel veriler İlişki
Durum Belirleme Ölçeği ile, nitel veriler odak grup görüşmesi yöntemi ile toplanmıştır.
Araştırmanın sonunda, İlişki Geliştirme Programı’na dâhil olan katılımcıların, bu
programa dâhil olmayan katılımcılara göre ilişki doyumu düzeylerinde anlamlı bir artış
görülmüştür. Ek olarak, deney grubuna uygulanan eğitim programı sonucunda

39
katılımcıların kişilerarası iletişim becerilerinin geliştiği ve ilişkilerinde olumlu etkiler
gözlendiği belirtilmiştir (Yalçın ve Ersever (2015).
Toplumsal Cinsiyet Rollerine İlişkin Tutumlar İle İlişki Doyumu Ve Romantik
İlişkilerde Akılcı Olmayan İnançlar Arasındaki İlişkiler adlı yüksek lisans çalışmasına
225 üniversite öğrencisi katılmıştır. Nicel yöntem ile desenlenen araştırmada, Toplumsal
Cinsiyet Rolleri Tutum Ölçeği, Romantik İlişkilerde Akılcı Olmayan İnançlar Ölçeği ve
İlişki Doyumu Ölçeği kullanılmıştır. Bulgularda, Toplumsal Cinsiyet Rolleri Tutum
Ölçeği’nin erkek cinsiyet rolü alt boyutu ile geleneksel cinsiyet rolü alt boyutunun;
Romantik İlişkilerde Akılcı Olmayan İnançlar Ölçeğinin ise farklı düşünmek, fiziksel
yakınlık, aşırı beklentiler ve cinsiyet farklılıkları alt boyutlarının ilişki doyumunu
yordadığı görülmektedir. Ayrıca cinsiyet tutumlarındaki eşitlikçi yaklaşım arttıkça
romantik ilişkilere yönelik akılcı olmayan inançların azaldığı saptanmıştır (Yüceol,2016)
.
Bir başka araştırmada duygusal zeka ile evlilik doyumu arasındaki ilişki
incelenmiştir. Çalışmaya 251 kadın ve 215 erkek toplam 466 evli birey katılmıştır. Nicel
yöntem ile desenlenen araştırmada, Duygusal Zeka Ölçeği (EQ-NED) ve Evlilik Yaşam
Ölçeği uygulanmıştır. Araştırmanın sonucunda, duygusal zeka arttıkça evlilikten alınan
doyumun arttığı belirlenmiştir (Üncü, 2007).
Yapılan bir başka araştırmada, aşk Biçemleri, ilişki doyumu ve yalnızlık
arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmaya, Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesinde
öğrenim gören 125 üniversite öğrencisi katılmıştır. Nicel yöntem ile desenlenen
araştırmada UCLA Yalnızlık Ölçeği, İlişki Doyumu Ölçeği ve Aşka İlişkin Tutumlar
Ölçeği uygulanmıştır. Araştırmanın sonucunda, tutkulu aşkın yalnızlığı azalttığı, ilişki
doyumunu arttırdığı, oyun gibi aşkın yalnızlığı arttırdığı, ilişki doyumunu düşürdüğü,
ilişki doyumunun da yalnızlığı azalttığı belirlenmiştir (Türk ve Demirli Yıldız, 2017).
Yaşları 17-54 aralığında olan, 434 evli ve romantik ilişki içindeki bireyin
katılımıyla gerçekleşen bir araştırmada, kopukluk şema alanının ilişki doyumunun
düşmesiyle ilişkili olduğu ve yetişkin romantik ve evlilik ilişkilerinde temel bir rol
oynadığı belirlenmiştir (Yiğit ve Çelik, 2016).

2.4.3. İlişki istikrarı ile ilgili araştırmalar


Mevcut bir romantik ilişkiyi sürdürme veya bitirme eğilimi, ilişki istikrarı kavramı
ile açıklanmaktadır. Bireylerin ilişki istikrarını etkileyen pek çok faktör olduğu
bilinmektedir. Alanyazındaki araştırmalar, bu faktörlerin ilişki istikrarı üzerindeki

40
etkisini açıklamaya çalışmaktadır. Alanyazın taramasında, bu alanda yapılan
araştırmaların önemli bir kısmının Yatırım Modeli’ne dayandığı da görülmektedir.

2.4.3.1. İlişki istikrarı ile ilgili yurtdışında yapılan araştırmalar


Duffy ve Rusbult (1986) yaptıkları araştırmada kadınların erkeklere kıyasla
romantik ilişkilerine daha fazla yatırım yaptıklarını, bağlanım düzeylerinin de daha
yüksek olduğunu bulgulamışlardır. Öte yandan doyum arttıkça bağlanımın da arttığı;
doyum düzeyi ile ödüller arasında pozitif, doyum düzeyi ile bedeller arasında negatif
yönde korelasyon olduğu, alternatif seçenekler azaldıkça bağlanımın arttığı bulgularına
ulaşılmıştır.
Bir araştırmada, evlilik öncesi ilişkilerde istikrarı etkileyen ve ayrılık halinde
yaşanan stres düzeyini saptama amacıyla 234 katılımcıya ulaşılmıştır. Yapılan boylamsal
araştırmada şu on faktör üzerinde durulmuştur: ilişki doyumu, yakınlık, ilişki süresi,
cinselliğin doğası, seçeneklerin niteliği, alternatiflerin ulaşılabilirliği, ilişki özgünlüğü, öz
kontrol eğilimi, cinsel ilişki. Araştırmanın ikinci safhasında, ilk ölçümlerden üç ay sonra
örneklem grubuna tekrardan ulaşılıp ilişkilerine devam edip etmedikleri incelenmiştir.
Sonuçta, üzerinde durulan on faktörden yakınlık, ilişki süresi ve alternatiflerin
ulaşılabilirliğinin, ayrılıkta hissedilen stresi güçlü biçimde yordadığı görülmüştür.
İlişkideki doyum da yakınlığı, ilişki süresini, özgünlüğü ve cinsel ilişki uyumunu güçlü
biçimde yordamaktadır (Simpson, 1987).
Johnson ve Rusbult (1989) flört yaşayan üniversite öğrencileriyle 7 ay süren bir
araştırma yürütmüşlerdir. Araştırma üç çalışmayı içermektedir. Birinci çalışmanın
sonucuna göre, diğer seçeneklerin niteliğini değerlendirme flört yaşayan kişilerde
düşükken, yaşamayanlarda yüksektir. İkinci çalışmanın sonucuna göre, bağlanım ne
kadar yüksekse diğer seçeneklerin değeri o denli düşmektedir. Üçüncü çalışmanın
sonucuna göre, bağlanım düzeyi yükseldikçe diğer seçenekleri reddetme düzeyi,
dolayısıyla ilişkideki istikrar da yükselmektedir.
Rusbult ve arkadaşları (2001) yaptıkları çalışmada Karşılıklı Bağımlılık Kuramı
temelinde bağlanımı açıklarken, ilişki bağlanımı ile alternatifleri değerlendirme arasında
bir ilişki saptamışlardır. Bu doğrultuda; bağlanım düzeyi yüksek bireylerin, alternatif
ilişkilere karşı mevcut ilişkilerini koruma ve sürdürme eğiliminde olduklarını ifade
etmişlerdir.
Başka bir araştırmada, bağlanma ve aşk stilleri Yatırım Modeli temelinde ele
alınmıştır. Bu araştırmada, kaçıngan bağlanma stilinin ilişki doyumu, ilişki istikrarı ve

41
bağlanım ile negatif yönde korelasyona sahip olduğu, diğer alternatiflerin varlığı ile
pozitif yönde korelasyona sahip olduğu görülmüştür. Benzer şekilde kaygılı/kararsız
bağlanma stilinin de ilişkide doyum ve bağlanım ile negatif yönde korelasyon sahip
olduğu, ek olarak ilişki yatırımı ile pozitif yönde korelasyonunun bulunduğu saptanmıştır
(Fricker, 2006).
Amerika’daki bir devlet üniversitesinde öğrenim gören kız ve erkek katılımcılarla,
romantik ilişki beklentileri ile ilgili birbiriyle ilişkili üç çalışmadan oluşan bir araştırma
yürütülmüştür. Araştırmada, katılımcıların bağlanıma yönelik algılarının, partnerin iyi ve
kötü günde yanında olması yönünde olduğu saptanmıştır (Hampel ve Vangelisti, 2008).
Bir başka araştırmada, sık sık ayrılıp birleşen çiftlerin çatışma ve kızgınlık negatif
davranışlarını daha fazla sergiledikleri; geçerlilik ve anlayış pozitif davranışlarını ise daha
az sergiledikleri gözlemlenmiştir. Ayrıca bu çiftlerin ilişki istikrarı, kesintisiz devam eden
ilişki yaşayan çiftlere oranla daha düşük; ilişkisel belirsizliği ise daha yüksektir (Dailey,
vd. 2009).

2.4.3.1. İlişki istikrarı ile ilgili yurtiçinde yapılan araştırmalar


Büyükşahin, Hasta ve Hovardaoğlu (2005) tarafından yapılan, İlişki İstikrarı
Ölçeği (İİÖ): Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması adlı çalışmaya, yaşları 18-31yaş arasında
değişkenlik gösteren 325 üniversite öğrencisi katılmıştır. Nicel yöntem ile desenlenen
araştırmada, İlişki İstikrarı Ölçeği ve Aşka İlişkin Tutumlar Ölçeği uygulanmıştır.
Araştırmanın sonucunda, uygulanan İlişki İstikrarı Ölçeği’nin anlamlı geçerlik ve
güvenirlik değerlerine sahip olduğu belirlenmiştir.
Romantik ilişkilerde stres ve stresle başa çıkmanın Yatırım Modeli bağlamında
araştırıldığı bir araştırma sonucunda; ilişki istikrarının alt boyutlarından ilki olan ilişki
doyumunun, ilişkinin niteliğini olumlu değerlendirme, ilişki bağlılığı, güven, ilişki
odaklılık ve partnerin çekiciliği ile pozitif yönde ilişkili olduğu saptanmıştır. İkinci alt
boyut olan yatırıma bakıldığında, ilişkiye bağlılık ve ilişkinin niteliğini olumlu
değerlendirme tarafından pozitif yordandığı bulgulanmıştır. Ayrıca ilişki doyumu ile
ilişki yatırımı arasında da pozitif korelasyon saptanmış olup, doyum düzeyi yükseldikçe
ilişkiye yapılan yatırımın da arttığı görülmüştür. Geçmiş romantik ilişki sayısı, alkol ve
ilaç kullanımı, ilişkiye başlamamış olmayı isteme ise ilişki istikrarının bir diğer alt boyutu
olan seçeneklerin niteliğini değerlendirmeyi pozitif yönde yordamakta, yani diğer
seçenekleri değerlendirme düzeyini arttırmaktadır. İlişki doyumu, ilişki yatırımı,
seçeneklerin niteliğinin değerlendirilmesi alt boyutları arasındaki ilişki araştırıldığında

42
ise; ilişki doyumu ve yatırımı arasında pozitif, bu iki değişkenle, seçeneklerin niteliğini
değerlendirme arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur (Bilecen, 2007).
Haskan Avcı (2013) tarafından yapılan, Evliliğe Hazırlık Programının Çift
İlişkileri Ve İlişki İstikrarı Üzerindeki Etkisi adlı doktora çalışmasında Çift İlişkileri
Ölçeği, Evlilik Öncesi İlişkileri Değerlendirme Ölçeği ve İlişki İstikrarı Ölçeği
uygulanmıştır. Çift İlişkileri Ölçeği 1115 üniversite öğrencisiyle, Evlilik Öncesi İlişkileri
Değerlendirme Ölçeği 40 üniversite öğrencisiyle çalışılmıştır. Araştırmanın sonucunda,
deney grubunun İletişim, Çatışma çözme, Farklılıkları Kabul, İlişki doyumu, Bağlılık
değişkenleri son test puan ortalamalarının, kontrol grubunun son test puan
ortalamalarından istatistiksel olarak anlamlı biçimde farklı olduğu, yarı yapılandırılmış
görüşmelerde edinilen bilgilere göre Evliliğe Hazırlık Programı’nın katılımcıların
ilişkilerine yönelik olumlu etkiler sağladığı görülmüştür.
Türkçe alanyazındaki yakın tarihli araştırmalardan birinde, evli bireylerdeki ilişki
bağlanım düzeyi Yatırım Modeli temelinde araştırılmıştır. Bu çalışmada veriler, nitel
araştırma yöntemleri ile elde edilmiştir. Çalışma sonucunda, ilişki bağlanım düzeyi
yüksek bireylerin ilişkilerinde edindikleri ödüllerin bedellere oranla fazla olduğunu
düşündükleri, mevcut ilişkilerini diğer seçenekler ile kıyasladıklarında, diğer seçenekleri
olumsuz algıladıkları, mevcut ilişkilerine yaptıkları yatırımları fazla buldukları
görülmüştür (İlhan ve Işık, 2017).
Yakın zamanda yapılan bir başka araştırmada, üniversite öğrencilerinin ilişki
istikrarı ile flörtte şiddete yönelik tutumları arasındaki ilişkinin incelenmiştir Betimsel
tarama modelindeki bu araştırmada evren, 266 kadın ve 57 erkek olmak üzere toplam 323
üniversite öğrencisinden oluşmaktadır. Veriler, ilişki durumu (evli, nişanlı, flört) ve
birliktelik süresi (1 yıldan az, 1-2 yıl, 2-3 yıl, 3-4 yıl, 4 yıl ve üzeri) bağlamında analiz
edilmiştir. Sonuçta, flört grubundaki ilişki istikrarının nişanlı gruptaki ilişki istikrarından
daha yüksek olduğu bulgulanmıştır. Birliktelik süresine bakıldığında ise partnerle
birliktelik süresi 3-4 yıl olanlar veya 4 yıl üzeri olanlarda ilişki istikrarının, partnerle
birliktelik süresi 1 yıldan az olanlara kıyasla anlamlı biçimde daha yüksek olduğu
saptanmıştır. Ek olarak ilişkiye yapılan yatırım artıkça, flört şiddetinin de arttığı
görülmüştür (Zeren ve Demirli, 2021).

43
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3. YÖNTEM

Bu bölümde araştırma deseni, çalışma grubu, araştırmada kullanılan veri toplama


araçları, veri toplama süreci ve elde edilen verilerin çözümlenmesi hakkında açıklamalara
yer verilmiştir.

44
3.1. Araştırma Deseni
Romantik ilişkilerde Gerçeklik Terapisinin öne sürdüğü beş temel ihtiyacın
karşılanma düzeyi ile ilişki doyumu ve ilişki istikrarı arasındaki ilişkinin incelenmesini
hedefleyen bu araştırma; nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel modelde yürütülmüştür.
İlişkisel modelleri iki veya daha çok sayıdaki değişken arasındaki ilişkinin varlığını ve
miktarını tespit etmeyi amaçlayan araştırma modelleridir (Kıncal;2013, s.113).
Bu çalışmada, araştırmanın bağımlı ve bağımsız değişkenleri arasındaki ilişkiler
araştırılmıştır. Çalışmanın bağımlı değişkenleri ilişki doyumu düzeyi ve ilişki istikrarı
düzeyidir. Ayrıca İlişki İstikrarı Ölçeği’nin alt ölçekleri olan olan ilişki doyumu (İD),
ilişki yatırımı (İY), seçeneklerin niteliğini değerlendirme (SND)ve bağlanım (B) alt
boyutlarının her biri ayrı ayrı bağımlı değişkenleri oluşturmaktadır. Araştırmanın
bağımsız değişkenleri ise Gerçeklik Terapisi’nin öne sürdüğü beş temel ihtiyaç olan,
hayatta kalma (üreme), sevme (ait olma, sevilme, değerli olma), güç elde etme, özgür
olma ve eğlence ihtiyaçlarının karşılanma düzeyleridir.

3.2. Çalışma Grubu


Araştırmanın çalışma grubu, 2020-2021 Eğitim Öğretim Yılında Eskişehir
Osmangazi Üniversitesi’nde öğrenim gören, 18-30 yaş aralığında bulunan ve romantik
ilişki yaşayan genç yetişkinlerden oluşmaktadır. Bu kapsamda çalışmaya kolay
ulaşılabilir örnekleme yöntemiyle ulaşılan ve araştırmaya katılmaya gönüllü olan 722
öğrenci katılmıştır. Örnekleme ilişkin temel demografik bilgiler Tablo 3.1.de
sunulmuştur.

Tablo 3.1.

Katılımcıların Demografik Özelliklerine İlişkin Değerler

(N=722)

Değişkenler N %
Kadın 430 59.6
Cinsiyet
Erkek 292 40.4
Alt 88 12.2
Sosyo-Ekonomik
Orta 579 80.2
Düzey (SSD)
Üst 55 7.6

45
0-12 Ay 368 51.0
İlişki Süresi 13-24 Ay 135 18.7

25 Ay ve Üzeri 219 30.3

Toplam 722 100

Bu araştırmanın demografik değişkenlerinden cinsiyet, sosyoekonomik düzey ve


ilişki süresi kategorik değişkenlerdir. Araştırmanın çalışma grubu 430 kadın (%59.6) ve
292 erkek (40.4) olmak üzere toplamda 722 katılımcıdan oluşmuştur. Katılımcıların
88’i(%12.2) kendisini alt, 579’u orta (%80.2), 55’i (%7.6) ise üst sosyoekonomik düzey
grubunda tanımlamıştır. Ayrıca katılımcıların 367’si (%50.8) 0-12 ay, 135’i (%18.7) 13-
24 ay ve 219’u (30.3) 25 ay ve üzeri süren bir romantik ilişki içerisinde olduklarını
belirtmişlerdir.
Bir başka demografik değişken olan yaş değişkeni ise sayısal değişkendir. Bu
araştırmanın çalışma grubu genç yetişkinler olduğundan, katılımcıların yaş aralığı 18-30
ile sınırlı tutulmuştur. Katılımcılar arasında yaşı en küçük olan katılımcı 18, en büyük
olan katılımcı 30 yaşındadır. Katılımcıların yaş ortalaması 22,81’dir.

3.3. Veri Toplama Araçları


Araştırmanın verileri, Üniversite Öğrencileri Temel İhtiyaçlar Ölçeği (Türkdoğan
ve Duru,2012), İlişki Doyum Ölçeği (Curun, 2001) ve İlişki İstikrarı Ölçeği (Büyükşahin
ve ark., 2005) aracılığıyla elde edilmiştir. Aşağıda bu veri toplama araçlarına ilişkin
açıklamalara yer verilmiştir.

3.3.1. Üniversite Öğrencileri Temel İhtiyaçlar Ölçeği


Türkdoğan ve Duru (2012) tarafından geliştirilen Üniversite Öğrencileri Temel
İhtiyaçlar Ölçeği (ÜÖTİÖ), üniversite öğrencilerinin, Gerçeklik Terapisi Modelinin öne
sürdüğü beş temel ihtiyacının; hayatta kalma, sevme ve ait olma, güç, özgürlük, eğlence
ihtiyaçlarının karşılanma düzeyini ölçmeyi amaçlayan yedili likert tipi bir ölçektir. Ölçek,
geliştirildiği ilk versiyonunda 33 maddeden oluşmaktadır. Türkdoğan ve Duru (2017)
tarafından yapılan bir başka çalışma ile madde sayısı 19’a düşürülmüştür. Bu çalışmada,
Üniversite Öğrencileri Temel İhtiyaçlar Ölçeği’nin (ÜÖTİÖ) revize edilmiş bu formu
kullanılmıştır.

46
Ölçeğin 33 maddelik formu üzerinde yapılan doğrulayıcı faktör analizi sonuçları
doğrultusunda, yapı geçerliği açısından yeterli uyum değerlerine ulaşabilmek için
modifikasyon önerileri üretilmiştir. Bu modifikasyon önerileri, faktör yük değerinin düşük
olduğu görülen ve ait oldukları faktör dışındaki boyutlarla faktörleşme eğilimi gösteren
maddelerin analiz dışında bırakılmasıdır. Bu doğrultuda yapılan ön analizlerin ardından
üretilen modifikasyon önerileri ile uyumlu şekilde revize edilen ve 19 maddelik biçime
dönüştürülen formun geçerlik ve güvenirliği incelenmiştir. Eğlence altboyutu için
Cronbach Alfa iç tutarlılık katsayısı .84, özgürlük altboyutu için Cronbach Alfa iç tutarlılık
katsayısı .78, güç ve hayatta kalma altboyutları için Cronbach Alfa iç tutarlılık katsayısı
.77, sevgi ve ait olma altboyutu için Cronbach Alfa iç tutarlılık katsayısı .76 olarak
bulunmuştur (Türkdoğan ve Duru, 2017). Bu çalışma için gerçekleştirilen analizlerde ise
eğlence altboyutu için Cronbach Alfa iç tutarlılık katsayısı .74, özgürlük altboyutu için
Cronbach Alfa iç tutarlılık katsayısı .80, güç altboyutu için Cronbach Alfa iç tutarlılık
katsayısı .78, hayatta kalma altboyutu için .83, sevgi ve ait olma altboyutu için Cronbach
Alfa iç tutarlılık katsayısı .83 olarak bulunmuştur.
Yapılan açımlayıcı faktör analizi sonucunda, varyansın %67.40’ ını açıklayan, öz-
değeri 1.31 ile 5.47 aralığında bulunan beş faktörlü bir yapıya ulaşılmıştır. Doğrulayıcı
faktör analizi sonuçları ise hiçbir modifikasyon işlemine gerek duyulmadığını, ölçeğin yapı
geçerliğine ilişkin iyi uyum değerleri olduğunu göstermektedir [χ²/df = 3.36; GFI = .96,
AGFI = .94 , CFI= .96, RMSEA = .045, SRMR = .034] (Türkdoğan ve Duru, 2017). Sonuç
itibariyle, ÜÖTİÖ' nün revize edilmiş formu beş alt boyut ve 19 maddeden oluşmaktadır.
Ölçekten alınan toplam puan, üniversite öğrencilerinin genel ihtiyaç doyum
düzeyini göstermektedir. Ayrıca beş alt ölçekten her biri, sözü edilen ihtiyacın karşılanma
düzeyini ölçmeye yönelik kullanılabilir. Sonuç olarak, ölçekten alınan puan yükseldikçe,
ihtiyaçların karşılanma düzeyinin ve öğrencilerin ihtiyaç doyumlarının da yükseldiği kabul
edilmektedir (Türkdoğan ve Duru, 2017).

3.3.2. İlişki Doyumu Ölçeği


İlişki Doyumu Ölçeği (İDÖ), romantik ilişkilerde ilişki doyumunu ölçmek
amacıyla Hendrick (1988) tarafından geliştirilen; evli, nişanlı, bir partnerle ilişki yürüten
kişilerde kullanımının uygun olduğu düşünülen yedi maddelik 7’li likert tipi ölçektir.
Ölçeğin maddeleri 1 (hiç karşılamıyor), 7 (çok iyi karşılıyor) aralığında puanlanmaktadır.
4. ve 7. maddeler ters puanlanan maddelerdir. Ölçekten alınan puanın yüksek olması,
ilişkiden alınan doyumunun yüksek olduğu anlamına gelmektedir.

47
Ölçek Curun (2001) tarafından romantik içinde bulunan 140 üniversite öğrencisi
ile gerçekleştirilen çalışma ile Türkçeye uyarlanmıştır. Yapılan faktör analizi sonucunda,
ölçeğin tek faktörlü olduğu görülmüş olup Cronbach alfa iç tutarlılık katsayısı ise .86’dır
(Curun, 2001). Ayrıca, mevcut çalışmada da İDÖ’nün Cronbach alfa katsayısı
hesaplanmış ve .89 olarak belirlenmiştir.

3.3.3. İlişki İstikrarı Ölçeği


Rusbult, Martz ve Agnew’in (1998) geliştirdiği İlişki Doyumu, Seçeneklerin
Niteliğini Değerlendirme, İlişki Yatırımı ölçekleri, İlişki İstikrarı Ölçeği olarak
Büyükşahin, Hasta ve Hovardaoğlu tarafından (2005) dilimize uyarlanmıştır. İlişkideki
istikrar düzeyini tespit etmek amacıyla uyarlanan bu ölçek üç alt boyut ve 30 maddeyi
içermektedir.
İlişki Doyumu, İlişki Yatırımı, Seçeneklerin Niteliğini Değerlendirme 10’ar
maddeden oluşan alt ölçeklerdir. Her alt ölçeğin ilk beş maddesi dörtlü (1=tamamen
yanlış, 2= oldukça yanlış, 3=oldukça doğru, 4=tamamıyla doğru) likert tipi iken son beş
maddesi dokuzlu (1=tamamen yanlış, 9=tamamıyla doğru) likert tipidir. İlk beş madde
son beş maddenin ölçme kalitesini artırmayı amaçlamaktadır. Sözü edilen üç alt ölçekte
de ters puanlanan madde bulunmadığından, ölçeklerden alınan puanlar yükseldikçe, ilişki
istikrarı düzeyinin de yükseldiği kabul edilmektedir. (Büyükşahin vd., 2005)
Uyarlanan bu ölçeğin alt ölçeklerinin Cronbach Alfa iç tutarlık katsayıları ilişki
doyumu için. 90, seçeneklerin niteliğini değerlendirme için .84 ve ilişki yatırımı için ise
.84 olarak saptanmıştır (Büyükşahin vd., 2005).
Büyükşahin ve Taluy (2008) yaptıkları bir başka çalışma ile ölçeğe bağlanım (B)
alt boyutunu da eklemişlerdir. Bağlanım alt boyutu 7 maddeden oluşan dokuzlu likert
tipindedir. Bu alt boyut için iç tutarlılık katsayısı .70 olarak saptanmıştır. Sonradan
eklenen bu alt boyutun 3 ve 4. maddeleri ters puanlanmaktadır. Ölçekte toplam puanlama
yapılamamakta, puanlama her bir alt boyut için ayrı ayrı yapılmaktadır (Büyükşahin vd.,
2005). Ayrıca bu çalışmadan elde edilen Cronbach Alfa iç tutarlık katsayıları ilişki
doyumu için .92, seçeneklerin niteliğini değerlendirme için .85, ilişki yatırımı için ise .84
ve bağlanım için .91 olarak saptanmıştır Bağlanım boyutunda yer alan maddeler dokuz
dereceli (1 = Tamamen Yanlış, 9 = Tamamen Doğru) iken diğer alt boyutların ilk beş
maddesi dört dereceli (1 = Tamamen Yanlış, 4 = Tamamen Doğru); son beş maddesi
dokuz dereceli (1 = Tamamen Yanlış, 9 = Tamamen Doğru) likert tipidir (Büyükşahin,
Hasta ve Hovardaoğlu, 2005).

48
3.4. Verilerin Toplanması
Araştırmanın verileri, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Sosyal ve Beşeri
Bilimler, Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu’ndan alınan 2021-02 numaralı izin
doğrultusunda, 2020-2021 Eğitim Öğretim Yılında adı geçen üniversitede aktif öğrenci
olarak öğrenim gören, mevcut bir romantik ilişkisi bulunan üniversite öğrencilerinden
toplanmıştır. Araştırmada kullanılan 453 veri yüzyüze, 269 veri ise Google Formlar
aracılığıyla çevrimiçi veri toplama yöntemiyle elde edilmiştir.
Uygulamaya başlamadan önce katılımcılara, yapılan araştırmanın verilerinin
“Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bilim Dalı
Yüksek Lisans Programı” kapsamındaki yüksek lisans tez çalışmasında kullanılacağı,
araştırma sonuçları sayesinde Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik alanyazınında
‘’Romantik İlişkiler’’ alanının gelişimine katkı sağlamanın amaçlandığı belirtilmiştir. Bu
doğrultuda verilerin, 18-30 yaş aralığında ve mevcut bir romantik ilişki içinde olan
bireylerden toplanacağı ifade edilmiştir. Ölçek uygulamaları sırasında katılımcıların
kimlik bilgilerinin gizli tutulacağı, ölçek sonuçlarının yalnızca bilimsel amaçlarla
kullanılacağı ve araştırmaya katılımın gönüllülük esaslı olduğu hususlarında da bilgi
sunulmuştur. Alınan sözlü beyanın ardından katılımcılar, ‘’Gönüllü Katılım Formu’’
doldurarak ölçekleri doldurmak için gönüllü olduklarını yazılı olarak da beyan
etmişlerdir.
Uygulamanın ilk kısmında Kişisel Bilgi Formu aracılığıyla her bir katılımcıdan,
cinsiyet, yaş, sosyoekonomik düzey (alt, orta, üst) ve ilişki süresi (0-12 ay, 13-24 ay, 25
ay ve üzeri) hakkında bilgi toplanmıştır. Ardından katılımcılar, Üniversite Öğrencileri
Temel İhtiyaçlar Ölçeğini, İlişki Doyumu Ölçeğini ve İlişki İstikrarı Ölçeğini tek
oturumda doldurmuşlardır. Veri toplama süreci yaklaşık 20-30 dakika sürmüştür.

3.5. Verilerin Çözümlenmesi


Nicel olarak tasarlanan bu araştırmada, verilerin toplanması ve çözümlenmesi
sürecinde nicel araştırma yöntemleri kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen verilerin
çözümlenmesinde SPSS (Statistical Package For Social Scienses) 21.0 paket programı
kullanılmıştır. Çözümlemeye geçmeden önce, toplanan 757 veri, veri izleme metodu ile
kontrol edilmiştir. Veri izleme metodu ile hatalı veri girişi, uç değerler ve kayıp veriler
incelenmektedir (Kline, 2011). Dağılımı normallikten uzaklaştıran 35 uç değer,

49
Mahalanobis Uzaklık indeksi kullanılarak tespit edilmiş ve çalışmadan atılmıştır.
Sonuçta, veri setinde 722 kullanılabilir veri kalmıştır.
Verilerim çözümlenmesi kısmında, öncelikle Betimsel veri çözümlemesi
yapılmış, katılımcıların sosyodemografik bilgileri çözümlenmiş, frekans ve yüzde
dağılımları çıkarılmıştır (bkz: tablo 3.1.). Sonrasında, Üniversite Öğrencileri Temel
İhtiyaçlar Ölçeği, İlişki Doyum Ölçeği ve İlişki İstikrarı Ölçeği’nden alınan puanların
minimum(min.) ve maksimum (max.), ,aritmetik ortalama (x̄), standart sapma (ss) ve
standart hata (Shx) değerleri, güvenirlik katsayısı (α), çarpıklık ve basıklık katsayıları
raporlanmıştır.
Araştırmanın değişkenlerine yönelik normallik varsayımları, kutu grafikleri, dal
ve yaprak grafikleri, Q-Q grafikleri ve çarpıklık ve basıklık katsayıları ile test edilmiştir.
Çarpıklık ve basıklık katsayılarının + 1,5 ile – 1,5 aralığında olması verilerin normal
dağıldığını göstermektedir (Tabachnick ve Fidell, 2013). Bu araştırmanın verilerinin
çarpıklık ve basıklık katsayılarının bu aralıkta olduğu ve dağılımın normal olduğu
görülmüş, parametrik testlerin uygulanmasına karar verilmiştir.
Ölçek puanlarını demografik değişkenler açısından karşılaştırmak için iki
kategorili değişkenlerde Bağımsız Gruplar T-testi, ikiden fazla kategorili değişkenlerde
Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) kullanılmıştır. Yapılan Tek Yönlü Varyans
Analizi (ANOVA) sonuçları doğrultusunda, gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı
bir farklılık saptandığında, farklılığın hangi gruplar arasında olduğunu incelemek için
Post-Hoc tamamlayıcı analiz tekniklerinden faydalanılmıştır. Hangi Post Hoc testinin
kullanılacağına karar vermek amacıyla, Levene testi ile varyansların homojenliği
incelenmiştir. Varyanslar homojen dağılmışsa Scheffe Testi, homojen dağılmamışsa
Games-Howell Testi kullanılmıştır. Araştırma değişkenlerinin birbiri ile ilişkilerini
saptamak amacıyla Pearson Korelasyon Analizi yapılmıştır.
Çoklu Doğrusal Regresyon Modelinin varsayımlarına göre, bağımsız değişkenler
arasında çoklu bağlantının olmaması gerekmektedir (Hair vd., 1995; Akt. Bülbül,2022).
Çoklu bağlantı probleminin önemli belirtilerinden biri, yordayıcı değişkenler arasında
.90’dan yüksek bir ilişkinin olmasıdır (Çokluk vd., 2012). Bu araştırmada çoklu bağlantı
probleminin olup olmadığını görmek için yordayıcı değişkenler arasındaki ilişki
incelenmiştir. Bu araştırmanın yordayıcı değişkenleri arasındaki ilişkilerin, .90’dan
küçük olduğu görülmüştür ve bu da çoklu bağlantı problemi olmadığını göstermektedir.
Ayrıca Çoklu doğrusal regresyon analizinde tolerans değeri .20’den büyük,
varyans büyütme faktörü (VIF) değerinin ise 10’dan küçük ise çoklu bağlantı

50
probleminden söz edilemez (Çokluk vd., 2012). Bu araştırmada verilerin çözümlenmesi
kısmında, yapılan her bir regresyon analizi için tolerans ve varyans büyütme faktörü
(VIF) değerleri incelenmiştir VIF değerlerinin 1.070 - 1.455 arasında olduğu
görülmüştür. Bahsedilen bu değerlerin, her bir regresyon analizinde çoklu bağlantı
probleminden uzak olduğu görülmüştür.
Varsayımlar test edildikten sonra bağımlı değişkenlerin yordanma gücünü
saptamak için Çoklu Regresyon Analizi yapılmıştır. Bulgular %95 güven aralığı ve .05
önem düzeyi ölçüt alınarak yorumlanmıştır. Yapılan istatistiksel analizler sonucunda elde
edilen bu bulgular, bir sonraki bölümde detaylı biçimde sunulmaktadır.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

4. BULGULAR

Araştırmanın bu bölümünde, katılımcıların Üniversite Öğrencileri Temel


İhtiyaçlar Ölçeği (Türkdoğan ve Duru,2012),İlişki Doyum Ölçeği (Curun, 2001) ve İlişki
İstikrarı Ölçeği (Büyükşahin ve ark., 2005) yanıtlarına dayanan betimsel istatistik verileri,
korelasyon analizi ve regresyon analizi sonuçlarına yer verilmiştir. Öncelikle bağımlı ve
bağımsız değişkenlere ilişkin betimsel istatistik verileri, sonrasında korelasyon analizi ve
çoklu doğrusal regresyon analizlerine ilişkin bulgular sunulmuştur.

51
4.1. Değişkenlere İlişkin Betimsel İstatistikler
Araştırmanın değişkenleri betimsel analizler aracılığıyla incelenmiş, değişkenlere ait
ortalama, ortanca, mod, standart sapma değerleri, çarpıklık ve basıklık katsayılarını içeren
betimsel istatistikler Tablo 4.1.de gösterilmiştir

Tablo 4.1.

Araştırmanın Değişkenlerine Ait Betimsel İstatistikler

Değişken N Minimum Maksimum X̄ S Çarpıklık Basıklık


İlişki 722 1 7 4.91 1.38 -.51 -.54
Doyumu
İstikrar/ 722 1 6.5 4.77 1.37 -.72 -.37
İDO
İstikrar/ 722 1 6.5 3.62 1.40 -.01 -.84
SND
İstikrar/ 722 1 6.5 3.54 1.26 .27 -.63
Yatırım
İstikrar/ 722 1 9 6.55 2.19 -.65 -.65
Bağlanım
Hayatta 722 1 7 4.92 1.51 -.62 -.25
Kalma
Güç 722 1 7 5.37 1.21 -.72 .08
Eğlence 722 2 7 5.58 1.13 -.61 -.27

Değişken N Minimum Maksimum X̄ S Çarpıklık Basıklık


Sevme 722 1 7 6.01 1.20 -1.38 1.40
Özgürlük 722 1.75 7 5.28 1.24 -.53 -.33

İDO: İlişki Doyumu Ölçeği


SND: Seçeneklerin niteliğini değerlendirme

Tablo 4.1.de her bir değişken için ortalama, standart sapma, minumum (Min.) ve
maksimum (Max.) değerler, çarpıklık ve basıklık değerleri ve cronbach alpha katsayıları
görülmektedir. Çarpıklık ve basıklık katsayılarının + 1,5 ile – 1,5 aralığında olması
verilerin normal dağıldığını göstermektedir (Tabachnick ve Fidell, 2013). Bu çalışmadaki
çarpıklık değerleri -1. 379 ile .272 arasında değişmektedir. Basıklık değerleri ise -.844 ile

52
1. 403 arasındadır. Dolayısıyla dağılım normal kabul edilmektedir. Ayrıca bu
araştırmadaki değişkenlerin cronbach alpha güvenirlik katsayıları .738 ile .919 aralığında
bulunmuştur. Bu değerler doğrultusunda sonuçların güvenilir olduğu söylenebilir.

Tablo 4.2.

Değişkenler Arası Korelasyonlar

Değişken 2 3 4 5 6 7 8 9 10
1.İlişki .89** -.47** .38** .70** .13** .05 .01 .13** .04
Doyumu
2.İstikrar/ -.41** .44** .70** .14** .05 .06 .14** .05
İDO
3.İstikrar/ -.30** -.53** -.08* -.03 .11** .03 -.01
SND
4.İstikrar/ .54** .08* .04 .01 -.07 .06
Yatırım
5.İstikrar/ .12** .04 -.04 .06 -.01
Bağlanım
6.Hayatta .20** .17** .16** .17**
Kalma
7.Güç .33** .19** .29**
Değişken 2 3 4 5 6 7 8 9 10
8.Eğlence .34** .47**
9.Sevme .23**
10.Özgürlük
**p<.01, *p<.05
İDO: İlişki Doyumu Ölçeği
SND: Seçeneklerin niteliğini değerlendirme

İlişki doyumu ile ilişki istikrarının alt boyutları olan ilişki doyumu(r=.89, p<.01),
yatırım (r=.38, p<.01), bağlanım (r=.70, p<.01) arasında ve sevme ihtiyacının karşılanma
düzeyi (r=.13, p<.01) arasında pozitif yönde, seçeneklerin niteliğini değerlendirme (r=-
.47, p<.01) arasında negatif yönde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmaktadır.
İlişki istikrarının alt boyutu olan ilişki doyumu ile yatırım (r=.44, p<.01),
bağlanım (r=.70, p<.01) , hayatta alma ihtiyacının karşılanma düzeyi(r=.14, p<.05),

53
sevme ihtiyacının karşılanma düzeyi (r=.14, p<.01) arasında pozitif yönde, seçeneklerin
niteliğini değerlendirme (r=-.41, p<.01) arasında negatif yönde istatistiksel olarak anlamlı
bir ilişki bulunmaktadır.
Seçeneklerin niteliğini değerlendirme ile eğlence ihtiyacının karşılanma
düzeyi(r=.11, p<.05) arasında pozitif; yatırım (r=-.30, p<.01), bağlanım (r=-.53, p<.01),
hayatta kalma ihtiyacının karşılanma düzeyi(r=-.08, p<.05) arasında negatif yönde
istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmaktadır.
Yatırım ile bağlanım düzeyi(r=.54, p<.05) ve hayatta kalma ihtiyacının
karşılanma düzeyi(r=.08, p<.01) arasında pozitif yönde istatistiksel olarak anlamlı bir
ilişki bulunmaktadır.
Bağlanım ile hayatta kalma ihtiyacının karşılanma düzeyi(r=.12, p<.01) arasında
pozitif yönde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmaktadır.
Hayatta kalma ihtiyacının karşılanma düzeyi ile güç(r=.20, p<.01), eğlence (r=.17,
p<.01), sevme(r=.16, p<.01), özgürlük (r=.17, p<.01) arasında pozitif yönde istatistiksel
olarak anlamlı bir ilişki bulunmaktadır.
Güç ihtiyacının karşılanma düzeyi ile eğlence (r=.33, p<.01), sevme(r=.19,
p<.01), özgürlük (r=.29, p<.01) arasında pozitif yönde istatistiksel olarak anlamlı bir
ilişki bulunmaktadır
Eğlence ihtiyacının karşılanma düzeyi ile sevme (r=.34, p<.01), özgürlük (r=.47,
p<.01) arasında pozitif yönde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmaktadır.
Sevme ihtiyacının karşılanma düzeyi ile özgürlük (r=.23, p<.01) arasında pozitif
yönde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmaktadır.

4.2. Demografik Değişkenlere İlişkin Bulgular


Bu kısımda yapılan T-Testi, ANOVA ve Post Hoc analizlerinin bulguları
sunulmuştur.

Tablo 4.3.

Katılımcıların Cinsiyetleri Açısından Temel İhtiyaçları, İlişki Doyumları ve İlişki


İstikrarlarına Ait Bulgular

Değişkenler Cinsiyet N X̄ SS t p
İlişki Doyumu Kadın 430 4.97 1.40 1.44 .150
Erkek 292 4.82 1.35

54
İstikrar/ Kadın 430 4.86 1.39 2.38 .017
İDO Erkek 292 4.62 1.33
İstikrar/ Kadın 430 3.43 1.38 -4.65 .000
SND Erkek 292 3.91 1.38
İstikrar/ Kadın 430 3.47 1.26 -1.91 .057
Yatırım Erkek 292 3.65 1.26
İstikrar/ Kadın 430 6.79 2.16 3.63 .000
Bağlanım Erkek 292 6.20 2.18
Hayatta Kalma Kadın 430 4.95 1.51 .62 .538
Erkek 292 4.88 1.52
Güç Kadın 430 5.39 1.21 .64 .523
Erkek 292 5.33 1.22
Eğlence Kadın 430 5.62 1.12 1.12 .264
Erkek 292 5.52 1.15
Sevme Kadın 430 6.13 1.16 3.33 .001
Erkek 292 5.83 1.23
Özgürlük Kadın 430 5.21 1.29 -1.86 .064
Erkek 292 5.38 1.17
İDO: İlişki Doyumu Ölçeği
SND: Seçeneklerin niteliğini değerlendirme

Tablo 4.3.te görüldüğü üzere, üniversite öğrencilerinin ilişki istikrarının alt


boyutları olan ilişki doyumu (t=2.38, p<.05), seçeneklerin niteliğini değerlendirme (t=-
4.65, p=.000) ve bağlanım (t=3.63, p<.01) puanlarına ek olarak temel iihtiyaçlardan
sevme ihtiyacının karşılanma düzeyi (t=3.33, p<.01) puanı cinsiyetlere göre
farklılaşmaktadır. Doyum (x̄=4.86, SS=1.39), bağlanım (x̄=6.79, SS=2.16), ve sevme
(x̄=6.13, SS=1.16), puanları açısından kadın öğrencilerin puanları anlamlı olarak daha
yüksek bulunurken seçeneklerin niteliğini değerlendirme (x̄=3.91, SS=1.38), puanları
açısından erkek öğrencilerin puanlarının anlamlı olarak daha yüksek olduğu dikkat
çekmektedir.
Araştırmada, sosyo-ekonomik düzeye dayanan farklılıkları saptamak amacıyla
Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) yapılmıştır.

Tablo 4.4.

Katılımcıların Sosyo-Ekonomik Durumları (SED) Açısından Temel İhtiyaçları, İlişki


Doyumları ve İlişki İstikrarlarına Ait Bulgular

55
Değişkenler SSD N X̄ S F p
İlişki Doyumu Alt 88 4.75 1.42
Orta 579 4.93 1.37 .73 .483
Üst 55 4.87 1.39

İstikrar/ Alt 88 4.62 1.48


İDO Orta 579 4.78 1.36 .56 .571
Üst 55 4.79 1.36

İstikrar/ Alt 88 4.03 1.30


SND Orta 579 3.54 1.40 5.79 .003
Üst 55 3.89 1.40

İstikrar/ Alt 88 3.41 1.10


Yatırım Orta 579 3.56 1.28 .56 .573
Üst 55 3.55 1.30

İstikrar/ Alt 88 6.46 2.31


Bağlanım Orta 579 6.60 2.15 1.07 .344
Üst 55 6.17 2.34

Değişkenler SSD N X̄ S F p

Hayatta Kalma Alt 88 4.39 1.63


Orta 579 4.99 1.49 6.41 .002
Üst 55 5.03 1.44

Güç Alt 88 5.03 1.39


Orta 579 5.40 1.17 4.98 .007
Üst 55 5.64 1.27

Eğlence Alt 88 5.51 1.29


Orta 579 5.59 1.10 .22 .806
Üst 55 5.58 1.18

Sevme Alt 88 5.91 1.33


Orta 579 6.02 1.19 .43 .649
Üst 55 6.09 1.11

56
Özgürlük Alt 88 5.01 1.36
Orta 579 5.30 1.23 2.53 .080
Üst 55 5.53 1.22

İDO: İlişki Doyumu Ölçeği


SND: Seçeneklerin niteliğini değerlendirme

Yapılan ANOVA sonucunda İlişki İstikrarı Ölçeğinin seçeneklerin niteliğini


değerlendirme alt boyutunda sosyoekonomik gruplar arasında, (F=5.79, p=.003), hayatta
kalma ihtiyacının karşılanma düzeyine (F=6.41, p=.002) ve güç ihtiyacının karşılanma
düzeyine yönelik (F=4.98, p=.007) anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Bu farklılığın
kaynağını tespit edebilmek için yapılan Post-Hoc testlerinden önce dağılımın
homojenliğine bakılmıştır.

Tablo 4.5.

Levene’s Testi Sonuçları

Değişkenler Levene’s df1 df2 p


Testi
İlişki Doyumu .20 2 719 .818
İstikrar/ 1.08 2 719 .341
İDO
İstikrar/ .68 2 719 .506
SND
İstikrar/ 1.81 2 719 .165
Yatırım
İstikrar/ .62 2 719 .536
Bağlanım

57
Hayatta Kalma 1.10 2 719 .333
Güç 3.02 2 719 .050
Eğlence 1.87 2 719 .155
Sevme 1.26 2 719 .284
Özgürlük 1.13 2 719 .353

İDO: İlişki Doyumu Ölçeği


SND: Seçeneklerin niteliğini değerlendirme

Homojenlik testi sonucunda tüm değişkenler için p>.05 olduğundan dağılımın


homojen olduğu saptanmıştır. Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) sonucunda
saptanan gruplar arası farklılığın kaynağını anlamak için Post-Hoc testlerinden, homojen
dağılıma uygun Scheffe testi kullanılmıştır.

Tablo 4.6.

Katılımcıların Sosyo-Ekonomik Durumları (SED) Açısından Temel İhtiyaçları, İlişki


Doyumları ve İlişki İstikrarlarına Ait Scheffe Testi Sonuçları

Değişken (I) SSD (J) SSD Ortalamalar S p


Arası Fark (I-J)

İstikrar/SND Alt Orta .49* .16 .009


Üst .15 .24 .821
Orta Alt -.49* .16 .009
Üst -.34 .20 .220
Üst Alt -.15 .24 .821
Orta .34 .20 .220
S Hayatta Kalma Alt Alt Orta -.61* .17 .002
Üst -.64* .26 .046
Orta Alt .61* .17 .002

58
Üst -.03 .21 .988
Üst Alt .64* .26 .046
Orta .03 .21 .988
Güç Alt Orta -.36* .14 .031
Üst -.61* .21 .014
Orta Alt -.36* .14 .031
Üst -.25 .17 .354
Üst Alt .61* .21 .014
Orta .25 .17 .354

* p<.05
SND: Seçeneklerin niteliğini değerlendirme

Tablo 4.6. incelendiğinde, seçeneklerin niteliğini değerlendirme ihtiyacının


karşılanma düzeyi açısından alt sosyo-ekonomik düzeyin puanları (x̄=4.03), orta sosyo-
ekonomik düzeydeki bireylerin puanlarına göre (x̄=3.54) anlamlı olarak daha yüksektir.
Hayatta kalma ihtiyaçlarının karşılanma düzeyi açısından değerlendirildiğinde üst
sosyo-ekonomik düzeydeki bireylerin puanlarının (x̄=5.03) sırasıyla orta (x̄=4.99) ve alt
sosyo-ekonomik düzeydeki bireylerin puanlarından (x̄=4.39) anlamlı olarak daha
yüksek olduğu görülmüştür. Güç ihtiyacının karşılanma düzeyi açısından bakıldığında
üst sosyo-ekonomik düzeydeki bireylerin puanlarının (x̄=5.64) sırasıyla orta (x̄=5.40)
ve alt sosyo-ekonomik düzeydeki bireylerin puanlarından (x̄=5.03) anlamlı olarak daha
yüksek olduğu görülmüştür.
Araştırmada, katılımcıların ilişki sürelerine dayanan farklılıkları saptamak
amacıyla Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) yapılmıştır.

Tablo 4.7.

Katılımcıların İlişki Süreleri Açısından Temel İhtiyaçları, İlişki Doyumları ve İlişki


İstikrarlarına Ait Bulgular

Değişkenler Süre (Ay) N X̄ S F p


İlişki Doyumu 0-12 368 4.67 1.41
13-24 135 4.82 1.29 17.81 .000
25+ 219 5.35 1.27

59
İstikrar/ 0-12 368 4.87 1.41
İDO 13-24 135 4.77 1.26 21.92 .000
25+ 219 5.23 1.25

İstikrar/ 0-12 368 3.76 1.42


SND 13-24 135 3.71 1.36 6.43 .002
25+ 219 3.34 1.35

İstikrar/ 0-12 368 3.22 1.25


Yatırım 13-24 135 3.73 1.23 28.94 .000
25+ 219 3.98 1.42

İstikrar/ 0-12 368 6.10 2.23


Bağlanım 13-24 135 6.49 2.01 23.34 .000
25+ 219 7.34 1.99

Hayatta Kalma 0-12 368 4.88 1.58


13-24 135 4.83 1.45 1.18 .308
25+ 219 5.05 1.44

Değişkenler Süre (Ay) N X̄ S F p

Güç 0-12 368 5.39 1.20


13-24 135 5.26 1.26 .68 .506
25+ 219 5.41 1.21

Eğlence 0-12 368 5.65 1.11


13-24 135 5.62 1.05 2.33 .098
25+ 219 5.44 1.20

Sevme 0-12 368 6.11 1.11


13-24 135 5.85 1.28 2.67 .070
25+ 219 5.95 1.26

Özgürlük 0-12 368 5.39 1.24


13-24 135 5.31 1.14 4.89 .008
25+ 219 5.06 1.29

İDO: İlişki Doyumu Ölçeği

60
SND: Seçeneklerin niteliğini değerlendirme

Tablo 4.7.de verilen ANOVA analizlerinin sonuçları, ilişki doyumunun (F=17.81,


p=.001), ilişki istikrarının dört alt boyutu arasında yer alan ilişki doyumunun (F=21.92,
p=.000), seçeneklerin niteliğini değerlendirmenin (F=6.43, p=.002), yatırımın (F=28.94,
p=.000), bağlanımın (F=23.34, p=.000), temel ihtiyaçlardan ise özgürlük (F=4.89, p=.01)
ihtiyacının karşılanma düzeylerinin gruplar arasında anlamlı farklılık gösterdiğine işaret
emektedir. Bu anlamlı farklılığın hangi gruplar arasında oluştuğunu görmek üzere post-
hoc analizlerine geçilmiştir. Yapılan post-hoc analizini seçmek üzere öncelikle dağılımın
homojenliğine bakılmıştır.

Tablo 4.8.

Levene’s Testi Sonuçları

Değişkenler Levene’s Testi df1 df2 p

İlişki Doyumu 3.97 2 719 .019

İstikrar/ 6.57 2 719 .001


İDO
İstikrar/ .81 2 719 .445
SND
İstikrar/ .96 2 719 .381
Yatırım
İstikrar/ 4.55 2 719 .011
Bağlanım
Hayatta Kalma 2.67 2 719 .070

Güç .11 2 719 .894

61
Eğlence 1.28 2 719 .277

Sevme 3.05 2 719 .048

Özgürlük 2.50 2 719 .083

İDO: İlişki Doyumu Ölçeği


SND: Seçeneklerin niteliğini değerlendirme

Homojenlik testi sonuçlarına göre ilişki istikrarının seçeneklerin niteliğini


değerlendirme alt boyutu ve yatırım alt boyutu, temel ihtiyaçlardan ise hayatta kalma,
güç, eğlence ve özgürlük ihtiyaçları için p>.05 olduğundan varyansın homojen dağıldığı
görülmüştür. İlişki doyumu, ilişki istikrarının ilişki doyumu alt boyutu ve bağlanım alt
boyutu, temel ihtiyaçlardan sevme ihtiyacının karşılanma düzeyi p<.05 olduğundan
homojen dağılmamaktadır.
İlişki istikrarının seçeneklerin niteliğini değerlendirme alt boyutu ve yatırım alt
boyutu, temel ihtiyaçlardan ise özgürlük ihtiyacının karşılanma düzeyi homojen
dağıldığından, gruplar arasındaki farklılaşmayı görmek için homojen dağılımlara uygun
Scheffe post-hoc testi kullanılmıştır.

Tablo 4.9.

Katılımcıların İlişki Süreleri Açısından Temel İhtiyaçları, İlişki Doyumları ve İlişki


İstikrarlarına Ait Scheffe Testi Sonuçları

Değişken (I) Süre (J) Süre Ortalamalar S p


Arası Fark (I-J)

İstikrar/SND 0-12 13-24 .05 .14 .937


25+ .41* .12 .002

13-24 0-12 -.05 .14 .937

25+ .36 .15 .057

25+ 0-12 -.41* .12 .002

13-24 -.36 .15 .057

İstikrar/Yatırım 0-12 13-24 -.52* .12 .000

25+ -.76* .10 .000

62
13-24 0-12 .52* .12 .000

25+ -.25 .13 .182

25+ 0-12 .76* .10 .000

13-24 .25 .13 .182

Özgürlük 0-12 13-24 .07 .12 .836

25+ .33* .11 .008

13-24 0-12 -.07 .12 .836

25+ .25 .14 .175

25+ 0-12 -.33* .11 .008

13-24 -.25 .14 .175

* p<.05
SND: Seçeneklerin niteliğini değerlendirme

İlişki istikrarının seçeneklerin niteliğini değerlendirme alt boyutunun puanları 0-


12 ay (x̄=3.76) grubunda 25 ay ve üzeri (x̄=3.34) grubundan daha yüksek bulunmuştur.
İlişki istikrarının yatırım alt boyutunun puanları, 13-24 ay (x̄=3.73) gruplarında ve 25 ay
ve üzeri (x̄=3.98) grubunda, 0-12 ay (x̄=3.22) grubuna kıyasla daha yüksektir. Temel
ihtiyaçlardan ise özgürlük ihtiyacının karşılanma düzeyinin ise 0-12 ay (x̄=5.39)
grubunda 25 ay ve üzeri (x̄=5.06) grubuna göre daha yüksek olduğu görülmektedir.
İlişki doyumu, ilişki istikrarının ilişki doyumu alt boyutu ve bağlanım alt boyutu
homojen dağılmadığından, gruplar arasındaki farklılaşmayı görmek için Games-Howell
post-hoc testi kullanılmıştır.

Tablo 4.10.

İlişki Sürelerine Göre Games-Howell Post-Hoc Testi Sonuçları

Değişken (I) Süre (J) Süre Ortalamalar S p


Arası Fark (I-
J)
İlişki Doyumu 0-12 13-24 -.14 .1 .552
3
25+ -.68* .1 .000
1

63
13-24 0-12 .14 .1 .552
3
25+ -.53* .1 .000
4
25+ 0-12 .68* .1 .000
1
13-24 .53* .1 .000
4
İİİstikrar/ İDO 0-12 13-24 -.29 .1 .072
3
25+ -.75* .1 .000
1
13-24 0-12 .29 .1 .072
3
25+ -.46* .1 .002
4
25+ 0-12 .75* .1 .000
1
13-24 .46* .1 .002
4
Değişken (I) Süre (J) Ortalamalar
Süre Arası S p
Fark (I-J)
İstikrar/Bağlanım 0-12 13-24 -.39 .2 .151
1
25+ -1.24* .1 .000
8
13-24 0-12 .39 .2 .151
1
25+ -.85* .2 .000
2
25+ 0-12 1.24* .1 .000
8
13-24 .85* .2 .000
2
* p<.05
İDO: İlişki Doyumu Ölçeği

Games-Howell testi sonuçları, 25 ay ve üzeri grubundaki ilişki doyumu (x̄=5.35),


İlişki İstikrarı Ölçeği’nin ilişki doyumu alt boyutu (x̄=5.23) ve bağlanım alt boyutu
64
puanları (x̄=7.34), 0-12 ay grubundaki ilişki doyumu puanları (x̄=4.67), İlişki İstikrarı
Ölçeği’nin ilişki doyumu alt boyutu (x̄=4.87) ve bağlanım alt boyutu puanlarından
(x̄=6.10) anlamlı derecede yüksektir. Ayrıca 25 ay ve üzeri grubundaki kişilerin bu üç
değişken açısından aldığı puanları, 13-24 ay grubundakilerin ilişki doyumu (x̄=4.82),
ilişki istikrarının ilişki doyumu alt boyutu (x̄=4.77) ve bağlanım alt boyutu puanlarından
(x̄=6.49) da anlamlı olarak yüksek bulunmuştur.

4.3. İlişki Doyumunun Temel İhtiyaçlar Tarafından Yordanmasına İlişkin


Bulgular
Temel ihtiyaçların karşılanma düzeyinin ilişki doyumu düzeyi ve ilişki istikrarı düzeyi
değişkenlerini yordamadaki etkisini belirlemek amacıyla çoklu regresyon analizleri
yapılmıştır. Tablo 4.11 ve Tablo 4.12’de regresyon analizlerinin sonuçlarına yer
verilmiştir.

Tablo 4.11.

Temel İhtiyaçların İlişki Doyumunu Yordamasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları

Değişken B Std. Hata β t p R R2 Δ R2 F


VIF
Sabit 3.73 .36 - 10.45 .000 .18 .03 .03 5.08

Hayatta .11 .03 .12 3.05 .002 1.070


Kalma
Güç .02 .02 .02 .52 .600 1.180

Eğlence -.08 .05 -.07 -1.57 .118 1.455

Sevme .15 .04 .13 3.39 .001 1.155

Özgürlük .01 .05 .01 .28 .781 1.336

Tablo 4.11. incelendiğinde, temel ihtiyaçların ilişki doyumu üzerindeki

65
yordayıcılığın incelendiği Model 1’in anlamlı olduğu görülmektedir (p=.000). Tablo
4.11.deki temel ihtiyaçların ilişki doyumu üzerindeki yordayıcılıklarına ilişkin veriler
incelendiğinde temel ihtiyaç faktörlerinden hayatta kalmanın ve sevmenin (R2 =.03,
p<.01) ilişki doyumunu pozitif yönde anlamlı olarak yordadığı anlaşılmaktadır.
Modelde hayatta kalma ve sevme ilişki doyumundaki varyansın %3’ünü açıklamaktadır.

Tablo 4.12.

Temel İhtiyaçların İlişki İstikrarı Ölçeği’nin İlişki Doyumu Faktörünü Yordamasına


İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları

Değişken B Std. Hata β t p R R2 Δ R2 F VIF


Sabit 3.38 .36 - 9.49 .000 .18 .03 .03
4.97
Hayatta .10 .03 .11 3.09 .003
1.070
Kalma
Değişken B Std. Hata β t p R R2 Δ R2 F VIF
Güç .01 .04 .01 .16 .870 1.180
Eğlence -.02 .05 -.01 -.30 .763 1.455
Sevme .14 .04 .12 3.16 .002 1.155
Özgürlük .01 .05 .01 .26 .797 1..336

Tablo 4.12. incelendiğinde, temel ihtiyaçların İlişki İstikrarı Ölçeği’nin ilişki


doyumu faktörü üzerindeki yordayıcılığın incelendiği Model 2’nin anlamlı olduğu
görülmektedir (p=.000). Tablo 4.12.deki temel ihtiyaçların İlişki İstikrarı Ölçeği’nin
ilişki doyumu faktörü üzerindeki yordayıcılıklarına ilişkin veriler incelendiğinde temel
ihtiyaç faktörlerinden hayatta kalmanın ve sevmenin (R2=.03, p<.01) ilişki doyumunu
pozitif yönde anlamlı olarak yordadığı anlaşılmaktadır. Modelde hayatta kalma ve
sevme ilişki doyumundaki varyansın %3’ünü açıklamaktadır.

Tablo 4.13.

66
Temel İhtiyaçların İlişki İstikrarı Ölçeği’nin Seçeneklerin Niteliğini Değerlendirme
Faktörünü Yordamasına İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları

Değişken B Std. β t p R R2 Δ R2 F
Hata VIF
Sabit 3.44 .36 - 9.46 .000 .17 .03 .02 4.20
Hayatta -.08 .03 -.08 -2.24 .025
1.070
Kalma
Güç -.07 .05 -.06 -1.52 .130 1.180

Eğlence .21 .05 .17 3.83 .000 1.455

Sevme .01 .05 .01 .27 .783 1.155

Özgürlük -.06 .05 -.05 -1.21 .228 1.336

Tablo 4.13. incelendiğinde, temel ihtiyaçların karşılanma düzeyinin İlişki


İstikrarı Ölçeği’nin seçeneklerin niteliğini değerlendirme faktörü üzerindeki
yordayıcılığının incelendiği Model 3’ün anlamlı olduğu görülmektedir (p=.000). Tablo
4.13.teki temel ihtiyaçların karşılanma düzeylerinin İlişki İstikrarı Ölçeği’nin
seçeneklerin niteliğini değerlendirme faktörü üzerindeki yordayıcılıklarına ilişkin
veriler incelendiğinde temel ihtiyaç faktörlerinden hayatta kalmanın (β= -0.08, p=.025)
seçeneklerin niteliğini değerlendirmeyi negatif yönde anlamlı ve eğlencenin (β= 0.17,
p=.000) seçeneklerin niteliğini değerlendirmeyi pozitif yönde anlamlı olarak yordadığı
anlaşılmaktadır. Modelde hayatta kalma ve eğlence seçimdeki varyansın sırasıyla %8
ve %17’sini açıklamaktadır.

Tablo 4.14.

Temel İhtiyaçların İlişki İstikrarı Ölçeği’nin Yatırım Faktörünü Yordamasına İlişkin


Regresyon Analizi Sonuçları

Değişken B Std. Hata β t p R R2 Δ R2 F


VIF
Sabit 3.40 .33 - 10.31 .000 .14 .02 .01
2.91
Hayatta .07 .03 .08 2,22 .027
1.070
Kalma
Güç .03 .04 .03 .77 .441 1.180

67
Eğlence -.02 .05 -.01 -.32 .748 1.455
Sevme -.11 .04 -.10 -2.57 .010 1.155
Özgürlük .07 .04 .07 1.58 .115 1.336

Tablo 4.14. incelendiğinde, temel ihtiyaçların İlişki İstikrarı Ölçeği’nin yatırım


faktörü üzerindeki yordayıcılığın incelendiği Model 4’ün anlamlı olduğu görülmektedir
(p=.000). Tablo 4.14.teki temel ihtiyaçların İlişki İstikrarı Ölçeği’nin yatırım faktörü
üzerindeki yordayıcılıklarına ilişkin veriler incelendiğinde temel ihtiyaç faktörlerinden
hayatta kalmanın yatırımı pozitif yönde anlamlı ve sevmenin (R2=.02, p<.05) yatırımı
negatif yönde anlamlı olarak yordadığı anlaşılmaktadır. Modelde hayatta kalma ve
sevme yatırımdaki varyansın %2’sini açıklamaktadır.

Tablo 4.15.

Temel İhtiyaçların İlişki İstikrarı Ölçeği’nin Bağlanım Faktörünü Yordamasına İlişkin


Regresyon Analizi Sonuçları

Değişken B Std. β t p R R2 Δ R2 F
Hata VIF
Sabit 5.65 .57 - 9.92 .000 .16 .03 .02 3.90
Hayatta .18 .05 .12 3.24 .001
1.070
Kalma
Güç .08 .07 .04 1.07 .286 1.180
Eğlence -.18 .09 -.09 -2.12 .034 1.455
Sevme .14 .07 .07 1.87 .061 1.155
Özgürlük -.04 .07 -.02 -.48 .633 1.336

Tablo 4.15. incelendiğinde, temel ihtiyaçların İlişki İstikrarı Ölçeği’nin ilişki


doyumu faktörü üzerindeki yordayıcılığın incelendiği Model 5’in anlamlı olduğu
görülmektedir (p=.000). Tablo 4.15.deki temel ihtiyaçların İlişki İstikrarı Ölçeği’nin

68
bağlanım faktörü üzerindeki yordayıcılıklarına ilişkin veriler incelendiğinde temel
ihtiyaç faktörlerinden hayatta kalmanın (R2=.03, p<.001) bağlanımı pozitif yönde
anlamlı ve eğlencenin (R2=.03, p<.05) bağlanımı negatif yönde anlamlı olarak yordadığı
anlaşılmaktadır. Modelde hayatta kalma ve eğlence bağlanımdaki varyansın %3’ünü
açıklamaktadır.

BEŞİNCİ BÖLÜM

5. SONUÇ, TARTIŞMA VE ÖNERİLER

Bu araştırmanın genel amacı, genç yetişkinlerin romantik ilişkilerinde Gerçeklik


Terapisinin öne sürdüğü beş temel ihtiyacın karşılanma düzeylerinin, ilişki doyumu ve
ilişki istikrarını yordama gücünü saptamaktır. Araştırmanın alt amaçları doğrultusunda,
her bir değişkenin cinsiyet, sosyoekonomik düzey ve ilişki süresi ile arasındaki ilişki de
incelenmiştir.
Bu bölümde araştırmanın amaçları doğrultusunda elde edilen bulgulara ilişkin
sonuçlara ve sonuçların ilgili literatür kapsamında tartışılmasına yer verilmiştir. Son
olarak, elde edilen sonuçların, gelecekteki çalışmalara katkı sunması amacıyla birtakım
öneriler sunulmuştur.

5.1.Sonuç
Çalışmanın bu kısmında Temel ihtiyaçların karşılanma düzeyi, ilişki doyumu ve
ilişki istikrarının demografik değişkenler açısından incelenmesine yönelik sonuçlara ve
regresyon analizi sonuçlarına yer verilmiştir.

69
5.1.1.Temel ihtiyaçların karşılanma düzeyi, ilişki doyumu ve ilişki
istikrarının demografik değişkenler açısından incelenmesine yönelik
sonuçlar
Gerçeklik Terapisinin öne sürdüğü beş temel ihtiyaç olan hayatta kalma, sevme,
güç, özgürlük, eğlenme ihtiyaçlarının karşılanma düzeyi, İlişki Doyumu, İlişki
İstikrarının dört alt boyutu olan ilişi doyumu, seçeneklerin niteliğini değerlendirme,
yatırım, bağlanım boyutları bu araştırmada incelenen on değişkeni oluşturmaktadır.
Kişisel Bilgi Formu’nda katılımcılara cinsiyet için kadın ve erkek olmak üzere iki
seçenek, sosyoekonomik düzey için alt, orta ve üst olmak üzere üç seçenek, ilişki süresi
için ise 0-12 ay, 13-24 ay, 25 ve üzeri ay olmak üzere üç seçenek sunulmuştur. Yaş ise
açık uçlu biçimde sorulmuştur.
Bu kısımda, her bir bağımlı ve bağımsız değişkenin, sosyodemografik veriler
ışığında yapılan çözümlemesi sonucu elde edilen bulguların sonuçlarına yer verilmiştir.
5.1.1.1. Cinsiyete ilişkin bulguların sonuçları
Araştırma değişkenlerinin cinsiyetler arasında farklılaşıp farklılaşmadığını
anlamak üzere yapılan Bağımsız Gruplar t-testi analizleri sonucunda; ilişki istikrarının
alt boyutları olan ilişki doyumu, seçeneklerin niteliğini değerlendirme ve bağlanım ile
temel ihtiyaçlardan sevme ihtiyacının karşılanma düzeyinin cinsiyetlere göre farklılaştığı
görülmüştür. İlişki doyumu, bağlanım ve sevme ihtiyacının karşılanma düzeyi kadınlarda
erkeklere kıyasla daha yüksektir. Sevme ihtiyacı dışındaki dört temel ihtiyaçta cinsiyetler
arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır.
Seçeneklerin niteliğini değerlendirme ise erkeklerde kadınlara kıyasla daha
fazladır. İlişki istikrarının dört alt boyutundan üçü cinsiyete göre farklılaşırken, yatırım
boyutunda bir farklılaşma saptanmamıştır.

5.1.1.2. Sosyoekonomik düzeye ilişkin bulguların sonuçları


Sosyoekonomik düzeye ilişkin farklılıkları saptamak amacıyla yapılan Tek Yönlü
Varyans Analizi (ANOVA) sonucunda; temel ihtiyaçlardan hayatta kalma ve güç
ihtiyaçlarının karşılanma düzeyinde sosyoekonomik gruplar arasında farklılık
bulunmuştur. Farklılığın yönünü açıklamak için yapılan Post-Hoc tamamlayıcı analizleri
sonucunda; hayatta kalma ve güç ihtiyaçlarının karşılanma düzeyinin, alt sosyoekonomik
sınıfta orta sınıfa kıyasla daha yüksek, üst sınıfa kıyasla daha düşük olduğu bulunmuştur.
İlişki doyumunda sosyoekonomik düzeye dayanan bir farklılık bulunmamıştır. İlişki

70
istikrarının ise yalnızca seçeneklerin niteliğini değerlendirme alt boyutunda bir
farklılaşma görülmüştür. Seçeneklerin niteliğini değerlendirme, alt sosyoekonomik
sınıfta orta sınıfa göre anlamlı biçimde daha yüksek iken üst sınıfa göre anlamlı biçimde
daha düşüktür.

5.1.1.3. İlişki süresine ilişkin bulguların sonuçları


Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) sonucunda; ilişki doyumunun, ilişki
istikrarının dört alt boyutunun tamamının (ilişki doyumu, seçeneklerin niteliğini
değerlendirme, yatırım, bağlanım) temel ihtiyaçlardan ise yalnızca özgürlük ihtiyacının
karşılanma düzeyinin gruplar arasında anlamlı farklılık gösterdiği bulunmuştur. Anlamlı
farklılık saptanmayan değişkenler; hayatta kalma, sevme, güç ve eğlence ihtiyaçlarının
karşılanma düzeyleri olmuştur.
Bulunan farklılığın kaynağını saptamak amacıyla yapılan Post-Hoc tamamlayıcı
analizleri sonucunda; temel ihtiyaçlardan özgürlük ihtiyacının karşılanma düzeyinin 0-12
ay grubunda 25 ay ve üzeri grubuna göre daha yüksek olduğu bulunmuştur. Benzer
şekilde, ilişki istikrarının seçeneklerin niteliğini değerlendirme boyutunun da 0-12 ay
grubunda 25 ay ve üzeri gruptan daha yüksek olduğu görülmüştür.
25 ay ve üzeri grubundaki ilişki doyumu ile ilişki istikrarının ilişki doyumu ve
bağlanım boyutları, 0-12 ay grubuna göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Ayrıca
ilişki doyumu ile ilişki istikrarının ilişki doyumu ve bağlanım düzeylerinin, 25 ay ve üzeri
gruptaki kişilerde, 13-24 ay grubundakilerden de daha yüksek olduğu bulunmuştur. Son
olarak, ilişki istikrarının yatırım boyutu 13-24 ay grubunda ve 25 ay ve üzeri grubunda,
0-12 ay grubuna kıyasla daha yüksek bulunmuştur.

5.1.2.Temel ihtiyaçların karşılanma düzeyinin ilişki doyumunu


yordamasına ilişkin bulguların sonuçları
Araştırmanın temel amaçlarından birini oluşturan temel ihtiyaçların karşılanma
düzeyinin ilişki doyumu üzerindeki yordayıcılık gücüne ilişkin çözümlemeler sonucunda,
temel ihtiyaçlardan hayatta kalmanın ve sevmenin ilişki doyumunu pozitif yönde anlamlı
olarak yordadığı bulunmuştur. Öyleyse hayatta kalma ihtiyacının karşılanma düzeyi ve
sevme ihtiyacının karşılanma düzeyi yükseldikçe, ilişki doyumunun da yükseleceği; bu
ihtiyaçların karşılanma düzeyi düştükçe ilişki doyumunun da düşeceği söylenebilir.

71
5.1.3. Temel ihtiyaçların karşılanma düzeyinin ilişki sitikrarını
yordamasına ilişkin bulguların sonuçları
Araştırmanın temel amaçlarından bir diğeri ise temel ihtiyaçların karşılanma
düzeyinin ilişki istikrarı üzerindeki yordayıcılık gücünü saptamaktır. Bu bağlamda, temel
ihtiyaçların karşılanma düzeyi ile ilişki istikrarının dört alt boyutu olan ilişki doyumu,
seçeneklerin niteliğini değerlendirme, yatırım ve bağlanım arasındaki ilişki
araştırılmıştır. Sonuçta; istikrarın ilişki doyumu boyutu, hayatta kalmanın ve sevmenin
karşılanma düzeyi tarafından pozitif yönde anlamlı biçimde yordanmaktadır. Hayatta
kalma ihtiyacının karşılanma düzeyi, seçeneklerin niteliğini değerlendirmeyi negatif
yönde anlamlı biçimde yordarken; eğlence ihtiyacının karşılanma düzeyi ise seçeneklerin
niteliğini değerlendirmeyi pozitif yönde anlamlı biçimde yordamaktadır.
İlişki istikrarının yatırım boyutunu, hayatta kalma ihtiyacının karşılanma
düzeyinin pozitif yönde anlamlı olarak yordadığı; sevme ihtiyacının karşılanma
düzeyinin ise negatif yönde anlamlı olarak yordadığı anlaşılmaktadır. Son olarak
bağlanımın ise hayatta kalma ihtiyacının karşılanma düzeyi tarafından pozitif yönde
anlamlı; eğlence ihtiyacının karşılanma düzeyi tarafından negatif yönde anlamlı olarak
yordandığı bulunmuştur.

5.2. Tartışma
Çalışmanın bu kısmında, araştırma sonuçlarının alanyazına dayanarak
tartışılmasına yer verilmiştir.

5.2.1. Temel ihtiyaçların karşılanma düzeyi, ilişki doyumu ve ilişki


istikrarının demografik değişkenler açısından incelenmesine yönelik
bulguların tartışılması
Alanyazında temel ihtiyaçların karşılanma düzeyi, ilişki doyumu, ilişki istikrarı
değişkenlerinden en az biri ile ilgili olan araştırmaların bir kısmında, demografik
incelemelere de rastlanmıştır. Bu çalışmanın demografik değişkenleri; cinsiyet,
sosyoekonomik düzey ve ilişki süresidir. Bu kısımda araştırma sonuçları, bu üç değişken
bağlamında tartışılmıştır.

5.2.1.1. Cinsiyete ilişkin bulguların tartışılması


Bu çalışmada temel ihtiyaçlardan sevme ihtiyacının karşılanma düzeyinin
kadınlarda erkeklere kıyasla daha yüksek olduğu görülmüştür. Alanyazında Gerçeklik
72
Terapisi’nin öne sürdüğü temel ihtiyaçların karşılanma düzeyi ile cinsiyetler arasındaki
ilişkiye değinen bir çalışmaya rastlanmadığından, ihtiyaç kavramı daha geniş bir
perspektiften incelenmiştir. Bu inceleme sonucunda, psikolojik ihtiyaçları ele alan
çalışmalara rastlanmıştır. Bu çalışmalardan biri, Türk (2013) tarafından akademisyenlerle
yürütülen bir araştırmada temel psikolojik ihtiyaçlar ile temel doyum düzeyleri arasındaki
ilişinin incelenmesidir. Sonuçta, temel psikolojik ihtiyaçlardan özerklik, yetkinlik ve
ilişkili olma ihtiyaçlarından sağlanan doyumun cinsiyete göre farklılaştığı görülmüştür.
Bir başka araştırmada Almanca bölümü okuyan öğrencilerin psikolojik ihtiyaçları
farklı açılardan olarak ele alınmış, özerklik ve yeterlik ihtiyaçları arasında cinsiyetler
arasında farklılaşma görülmemiş, ilişki ihtiyacının ise erkeklerde kadınlara kıyasla daha
yüksek olduğu bulunmuştur (Uysal, 2006). Bu çalışmanın bulgularının aksine, üniversite
öğrencilerinin psikolojik ihtiyaçlarının araştırıldığı başka bir araştırmada, özerklik
ihtiyacının da cinsiyete göre farklılaştığı, özerklik ve ilişkili olma ihtiyacının kadınlarda
erkeklerden daha yüksek olduğu görülmüştür (Çelikkaleli ve Gündoğdu, 2005).
Temel psikolojik ihtiyaçlardan ilişkili olma ihtiyacının, kadınlarda erkeklere göre daha
fazla olduğunu gösteren bir araştırmanın (Arslan,2020) bulgularıyla çelişir şekilde,
yapılan bazı araştırmalar ise (Kaya ve Sarı, 2016;Sarı ve ark., 2011, Gökçe; 2021)
psikolojik ihtiyaçlar ile cinsiyetler arasında hiçbir anlamlı ilişki olmadığını
vurgulamaktadır. Sarı (2016)’nın yapmış olduğu meta-analiz çalışmasında, ülkemizde
yapılan 11 araştırmanın sonucunda temel psikolojik ihtiyaçların cinsiyete göre
farklılaşmadığının bulgusu sunulmuştur. Bu tez çalışmasında ise, temel ihtiyaçlardan
yalnızca sevme ihtiyacının karşılanma düzeyinin cinsiyete göre farklılık gösterdiği ve
kadınların lehine olduğu bulunmuştur. Dolayısıyla alanyazında ihtiyaçların ve karşılanma
düzeylerinin cinsiyetler arasında farklılaşmasına ilişkin tutarlılık görülmemektedir.
İlişki doyumu alanyazınına gelindiğinde ise cinsiyeti ele alan çok sayıda çalışma
görülmüştür. Bu çalışmanın sonucunda ilişki doyumunun kadınlarda erkeklerden daha
yüksek düzeyde olduğu bulunmuştur. Bu bulgunun aksine Fowers (1991) erkeklerin
kadınlara göre daha yüksek bir ilişki doyumuna sahip olabildiğini vurgulamıştır. Pek çok
araştırmada (Saraç, Hamamcı ve Güçray, 2015; Satıcı ve Deniz, 2018; Kochar ve
Sharma,2015; Sevim, 2011; Soğancı, 2017; Karakaya, 2020; Doğan, 2021; Karadağ;
2022) cinsiyet ile ilişki doyumu arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.
Bazı araştırmalar ise ilişki doyumunun kadınlarda erkeklerden daha yüksek
olduğunu göstermektedir (Hendrick, Hendrick ve Adler, 1988; Sarı ve Owen, 2016;
Karatatar, 2018; Sakallı ve Uğurlu, 2003; Kaura ve Lohman, 2007; Akdoğan 2023). Bu

73
araştırmanın bulguları da bu bilgiye paralel olarak, ilişki doyumunun kadınlarda
erkeklerden daha yüksek olduğu sonucunu ortaya koymaktadır.
İlişki istikrarının cinsiyete göre farklılaşıp farklılaşmadığı konusunda ise
alanyazında tutarsız bulgulara rastlanmıştır Bu çalışmada, seçeneklerin niteliğini
değerlendirme ve bağlanım boyutlarında kadınlar erkeklere kıyasla daha yüksek puanlar
almıştır. Bu bulgunun aksinin saptandığı araştırmalar da mevcuttur. Örneğin Le ve
Agnew (2003) tarafından gerçekleştirilen bir araştırmada, cinsiyetin ilişki istikrarı
üzerinde etkili olduğu, ilişki istikrarının seçeneklerin niteliğini değerlendirme alt
boyutunda erkeklerin kadınlara göre daha yüksek puanlar aldığı saptanmıştır. Aynı
araştırmada yatırım boyutunda ise kadınların daha yüksek puanlar aldığı görülmüştür.
Akbalık ve Doğan’ın(2010) yaptığı araştırmada ise tezat biçimde erkeklerin yatırım
düzeyinin daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ancak bu çalışmada, yatırım
boyutunda cinsiyetler arasında bir farklılık saptanmamıştır
Seçeneklerin niteliğini değerlendirme düzeyinin erkeklerde kadınlara göre daha
yüksek olduğu sonucunda varan pek çok araştırma bulgusu da bulunmaktadır (Aslan
Yılmaz, 2014; Buğa, 2009; Kaynak, 2014; Taluy, 2013). Bu tez çalışmasında da benzer
biçimde bu boyutta erkeklerin lehine yüksek puanlar elde edilmiştir. Bu tez çalışmasının
bulgularına paralel şekilde, bir araştırmada erkeklerin ilişki doyumu ve bağlılık alt boyutu
puanları kadınlarınkinden düşük, seçeneklerin niteliğini değerlendirme puanları ise
kadınlarınkinden yüksektir (Ertürk, 2022).
Erkeklerin seçeneklerin niteliğini değerlendirme puanlarının kadınlarinkinden
yüksek olmasının nedeni tam olarak açıklanamamakla beraber, toplumsal cinsiyet rolleri
ile ilişkilendirilebilir. Bem (1981) Toplumsal Cinsiyet Şeması Kuramı’nda, her bireyin
cinsiyet şeması oluşturmasıyla beraber, tavur ve eylemleri kadın veya erkeklere yönelik
olarak kategorize ettiklerini belirtmektedir. Bu doğrultuda cinsiyet şemalarımızın;
ailenin, geleneklerin, medyanın ve daha pek çok faktörün etkisiyle oluştuğu söylenebilir.
‘’Yuvayı dişi kuş yapar.’’şeklinde bir atasözüne de konu olduğu üzere, Türk toplumunda
kadının partnere ve ilişkiye sadık olmasının beklendiği söylenebilir. Seçeneklerin
niteliğini değerlendirme eğiliminin kadınlarda daha düşük olması bu çerçevede ele
alınabilir.

5.2.1.2. Sosyoekonomik düzeye ilişkin bulguların tartışılması


Romantik ilişki alanyazınında sosyoekonomik düzeyi bir değişken olarak
inceleyen çalışmalar oldukça sınırlıdır. Bu nedenle ilişkili kavramlar da incelenmiştir.

74
Örneğin, iyi oluş üzerinde sosyoekonomik düzeyin etkisini ele alan çalışmalar ele
alınmıştır. Bazı araştırmalar göstermektedir ki sosyoekonomik düzey arttıkça iyi oluş
düzeyi de artmaktadır (Amaro, Russo ve Johnson, 1987; Eroğlu ve Parlar 2018;
Muharramova ve Kumcağız 2021). Bu durumun, sosyoekonomik düzeyin artmasıyla
beraber temel ihtiyaçların da daha rahat karşılanabildiğinden ileri geldiği düşünülebilir.
Bu çalışmada, temel ihtiyaçlardan hayatta alma ve güç ihtiyaçlarının karşılanma düzeyi,
alt sosyoekonomik sınıfta daha yüksek bulunmuştur. Bunun nedenlerinden biri, bu
ihtiyaçların karşılanmasına dair beklentilerin düşük olması olabilir.
Yaşam doyumu ile ilgili olarak Diener ve Diener (1995) yaptıkları geniş ölçekli
çalışmada, 31 ülkeden üniversite öğrencileri aracılığıyla, yaşam doyumu, arkadaş
doyumu, aile doyumu, ekonomik doyum gibi alanlarda gelir düzeyinin toplumsal
boyutlarla ilişkisinin gücü üzerinde kültürlerarası bir araştırma yürütmüşlerdir. Sonuçta,
yaşam doyumu ile ekonomik doyum arasında bir ilişki bulunmuştur. Ek olarak, bu
ilişkinin daha yoksul ülkelerde daha güçlü olduğu saptanmıştır.
Sosyoekonomik düzeyin ilişki doyumu üzerindeki etkisinin incelendiği
araştırmalarda ise tutarsız sonuçlara rastlanmıştır. Bu tez çalışmasında sosyoekonomik
düzey ile ilişki doyumu arasında anlamlı bir ilişki görülmemiştir Benzer şekilde bir
araştırmada, sosyal medya kullanımı ile ilişki doyumu arasındaki ilişki incelenirken,
sosyoekonomik düzey ile ilişki doyumu arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır
(Öztürk, 2015). Özgüven (1994) ise sosyoekonomik düzeyin ilişki doyumu üzerinde etkili
olduğunu belirtmektedir. Başka bir çalışmada algılanan ekonomik durum yükseldikçe
yaşam doyumunun da yükseldiği bulunmuştur (Tuzgöl Dost, 2007).
Bu çalışmada, seçeneklerin niteliğini değerlendirme ihtiyacının karşılanma düzeyi
alt sosyoekonomik grupta daha yüksek bulunmuştur. Alanyazında bu kavramlarla ilgili
bir bulguya rastlanmamış olup ulaşılan bu sonuca göre yeni ilişki arayışının düşük
sosyoekonomik grupta daha yüksek olduğu söylenebilir. Bu durum, mevcut ilişkiyi veya
partneri, diğer seçeneklerle kıyaslamaktan kaynaklanıyor olabilir. Şöyle ki, ekonomik
ihtiyaçlar tam karşılanmadığında, romantik ilişki içindeki birey, diğer ilişki seçeneklerini
ekonomik açıdan veya farkı yönlerden daha çekici, daha cezbedici buluyor olabilir, hatta
farklı bir ilişkiyi kendisi için yükselmesini sağlayacak bir farktör olarak ele alabilir.
Sosyoekonomik düzey yükseldikçe, ihtiyaçlarını daha kolay karşılayan ve daha yüksek
tatmin düzeyine ulaşan bireyler ise mevcut olanı koruma ve risk almama eğilimini taşıyor
olabilir.

75
5.2.1.3. İlişki süresine ilişkin bulguların tartışılması
Bu çalışmada, ilişki süresi arttıkça ilişki doyumunun da arttığı bulunmuştur.
Rusbult da (1983) ilişki süresi arttıkça ilişki doyumunun da arttığını belirtmiştir. Bunun
bireylerin birbirlerine ve ilişkiye alışmalarından kaynaklanması muhtemeldir. Ayrıca
bireylerin zamanla birbirini daha iyi tanıması, ilişkiyi konfor haline getiriyor ve doyumu
arttırıyor da olabilir. Ancak alanyazında bunun aksinin saptandığı çalışmalar da
mevcuttur. Bir araştırmada, ilişkide süresi arttıkça, ilişki doyumunun azaldığı
bulunmuştur (Işınsu-Halat, 2009). İlişki süresi ile ilişki doyumu arasında anlamlı bir
ilişkinin bulunmadığını vurgulayan çalışmalar da bulunmaktadır (Rusbult, Martz,
Agnew, 1998; Soğancı, 2017).
Bu tez çalışmasında, ilişki doyumu, bağlanım ve yatırım alt boyutlarının ilişki
süresi uzadıkça arttığı, seçeneklerin niteliğini değerlendirmenin ise ilişki süresi azaldıkça
arttığı bulunmuştur. Buradan hareketle bireylerin ilişkinin başlarında dışarıdaki
seçenekleri daha çok değerlendirdiği ancak ilişki sürdükçe bunu azalttıkları, ilişkiye daha
fazla bağlandıkları, yatırım yaptıkları ve ilişkiden daha yüksek doyum aldıkları
söylenebilir. Bu da en nihayetinde ilişkideki istikrarı arttırıyor olabilir. Bu çalışmanın bir
başka sonucuna göre ilişki süresi azaldıkça temel ihtiyaçlardan özgürlük ihtiyacının
karşılanma düzeyinin arttığı görülmüştür. Buradan hareketle, ilişki süresinin artmasıyla
beraber bireylerin ortak paydada daha fazla buluşması, ortak yaşam planları yapmaları ve
ortak alanlar yaratmaları, bireysel özgürlük ihtiyacının karşılanmasını azaltıyor olabilir.
Buğa (2009) tarafından gerçekleştirilen bir araştırmada kişilerin ilişki içinde oldukları
süre arttıkça yatırım düzeyinin de artığı bulunmuştur. Aynı çalışmada ilişki süresi
uzadıkça, seçeneklerin niteliğini değerlendirme düzeyinin azaldığı da bulunmuştur.
Rusbult, Martz ve Agnew (1988) ise seçeneklerin niteliğini değerlendirme ile ilişki
süresinde anlamlı bir ilişki olmadığını belirtmişlerdir.

5.2.2. İlişki doyumunun temel ihtiyaçların karşılanma düzeyi değişkeni ile


yordanmasına ilişkin bulguların tartışılması
Bu çalışmanın sonucunda temel ihtiyaçlardan hayatta kalmanın ve sevmenin ilişki
doyumunu pozitif yönde anlamlı biçimde yordadığı bulunmuştur. Alanyazındaki
araştırmalar incelendiğinde, Gerçeklik Terapisi ile ilgili araştırmalara rastlandıysa da
kuramın öne sürdüğü temel ihtiyaçların karşılanma düzeyine ilişkin sınırlı sayıda
çalışmaya rastlanmıştır. Romantik ilişki alanyazınında ise Gerçeklik Terapisi temelli

76
çalışmalar oldukça sınırlı olduğundan, bu araştırmanın soruları ile ilgili bir çalışma
görülmemiştir. Dolayısıyla ilişkili diğer kavramlarla ilgili sonuçlar araştırılmış ve bu
araştırmanın bulguları bu sonuçlar ışığında tartışılmıştır.
Bu çalışmalardan biri, Türkdoğan ve Duru (2012) tarafından yapılmıştır.
Araştırmada, üniversite öğrencilerinde Gerçeklik Terapisi’nin öne sürdüğü temel
ihtiyaçların karşılanma düzeyi ile öznel iyi oluş arasındaki ilişki incelenmiştir. Beş temel
ihtiyacın karşılanma düzeyi ile öznel iyi oluş arasında pozitif yönde ve anlamlı ilişkiler
saptanırken, her bir ihtiyaç ayrı ayrı ele alındığında özgürlük ve eğlence ihtiyaçlarının
güçlü; güç ihtiyacının orta düzeyde; hayatta kalma ve sevgi ihtiyaçlarının ise düşük
düzeyde ilişkili olduğu bulunmuştur. Bu tez çalışmasının bulgularında, hayatta kalma ve
sevgi ihtiyaçlarının karşılanma düzeyinin ilişki doyumu ile ilişkili olması ise çarpıcı bir
sonuç ortaya koymaktadır.
Alanyazında ilişki doyumunun yordayıcıları olarak incelenen ihtiyaçların sıklıkla
psikolojik ihtiyaçlar olduğu görülmüştür. Deci, La Guardia, Moller, Scheiner ve Ryan
(2006) tarafından yapılan araştırmada, algılanan özerklik desteği, daha fazla gereksinim
giderme, güven, güvenli bağlanma, ilişkideki kişiler arasındaki uyum ve ilişkinin karşı
tarafındaki kişiyi kendi benliğine dahil etmek gibi unsurlara odaklanmışlardır. Özerklik
desteğinin doyumu ve gereksinim giderme arasındaki ilişki güçlü bulunmuştur. Özerklik
ihtiyacının doyumu farklı araştırmalarda da yaşam doyumunu arttıran bir değişken olarak
karşımıza çıkmaktadır (Chirkov vd., 2003; Yarkın, 2013). Özerklik, yeterlilik ve ilişkili
olma ihtiyaçlarının doyurulmasının, iyi oluş üzerinde olumlu etkileri olduğunu ortaya
koyan araştırmalar da mevcuttur (Reis, Sheldon, Gable, Roscoe ve Ryan, 2000).
Üniversite öğrencileriyle yürütülen bir araştırmanın bulgularına göre, yaşam
doyumu yükseldikçe başarı ihtiyacının da yükseldiği görülmüştür (Çivitci, 2012).
İhtiyaçların karşılanma düzeyinin, doğrudan insanların iyi oluş düzeyleri ile ilişkili
olduğunu ve ruh sağlığına olumlu etkileri bulunduğunu gösteren çalışmalar da mevcuttur
(Ryan ve Deci, 2000; Buunk ve Nauta, 2000).

5.2.3. İlişki istikrarının temel ihtiyaçların karşılanma düzeyi değişkeni ile


yordanmasına ilişkin bulguların tartışılması
Bu tez çalışmasının sonucunda hayatta kalma ihtiyacının karşılanma düzeyinin
ilişki doyumunu, seçeneklerin niteliğini değerlendirmeyi, yatırımı ve bağlanımı yordadığı
görülmüştür. Sevme ihtiyacının karşılanma düzeyi ilişki doyumunu pozitif, yatırımı

77
negatif yönde; eğlence ihtiyacının karşılanma düzeyi ise seçeneklerin niteliğini
değerlendirmeyi pozitif; bağlanımı negatif yönde anlamlı biçimde yordamaktadır.
Alanyazında temel ihtiyaçların karşılanma düzeyi ile ilişki istikrarı arasındaki
ilişkiye değinen çalışmalara rastlanmamıştır. Daha çok ilişki doyumunun ilişki istikrarı
üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Le ve Agnew (2003) ‘in meta analiz çalışmasında, ilişki
doyumu, yatırım ve seçeneklerin niteliği bağlanımla ilişkili bulunmuştur. Büyükşahin ve
Hovardaoğlu (2007), evli veya nişanlı kişilerin, flört eden kişilere nazaran daha yüksek
ilişki doyumuna sahip olduğunu ve ilişkiye yönelik yatırımlarının da daha yüksek
olduğunu saptamışlardır. Bu çalışmada, seçeneklerin niteliğini değerlendirme düzeyinin
de evli veya nişanlı kişilerde daha düşük olduğu bulunmuştur.
Bir araştırmada, geleceğe yönelik plan yapma düzeyinin artmasıyla beraber ilişki
doyumunun da arttığı bulunmuştur (Büyükşahin, 2006). Başka bir çalışmada ise evli
bireylerin ilişki doyumu yükseldikçe, ilişki istikrarının da yükseldiği saptanmıştır
(Ramirez, 2008).

5.3. Öneriler
Bu çalışma, Gerçeklik Terapisi temel alınarak, genç yetişkinlerin romantik
ilişkilerinde temel ihtiyaçlarının karşılanma düzeyinin, ilişki doyumları ve ilişki
istikrarları üzerindeki etkisini açıklamak amacıyla yapılmıştır. İnsan hayatının önemli bir
boyutunu romantik ilişkilerin oluşturduğu varsayımından hareketle, romantik ilişki
alanyazınına katkı sağlamak hedeflenmiştir. Bu kısımda, araştırmacılara ve
uygulayıcılara yönelik öneriler sunulmuştur.

5.3.1.Araştırmacılara Yönelik Öneriler


 Bu araştırmanın çalışma grubu Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde öğrenim
gören öğrenciler ile sınırlıdır. 18-30 yaş aralığında bulunan farklı meslek
gruplarına mensup bireylerle yeni araştırmalar yürütülebilir.
 En başta da belirtildiği gibi bu araştırma genç yetişkin yaş grubuyla sınırlıdır,
Gelecek çalışmalarda, çalışma grubunun yaş aralığı değiştirilebilir. Örneğin, uzun
süredir romantik ilişki içinde olan orta yaş grubuyla çalışılabilir.
 Boylamsal bir araştırma yapılabilir. Bu sayede genç yetişkin gupta yapılan bir
çalışma, orta yaşta devam ettirilebilir ve aradaki değişim gözlenebilir.

78
 Araştırma sorularında temel ihtiyaçlarla beraber psikolojik ihtiyaçlar da ele
alınarak yeni çalışmalar yürütülebilir.
 Çiftlere psikoeğitim uygulanarak deneysel çalışmalar yapılabilir. Örneğin, bu
araştırmanın bulguları doğrultusunda, ilişki istikrarının cinsiyetler arasında
farklılaşan bir değişken olduğu görülmektedir. Cinsiyetler arasındaki bu farklılığı
anlayabilmek için erkek ve kadın katılımcılarla deneysel çalışmalar yürütülebilir.
 Standart ölçekler yerine nitel çalışmalar yapılabilir, gözlem ve görüşme teknikleri
kullanılabilir. Ayrıca hem nitel hem nicel araştırma yöntemleri bir arada da
kullanılabilir.
 Bu araştırmanın katılımcıları, flört ilişkisi yaşayan bireylerdir. Yeni bir
araştırmada sözlü, nişanlı veya evli bireylerle çalışılabilir.

5.3.2. Uygulayıcılara Yönelik Öneriler


 Gerçeklik Terapisi ülkemizde giderek popülerleşen bir model olmasına karşın
genellikle okul temelli müdahale programlarında kullanılmıştır. Romantik
ilişkiler alanında da kullanılabileceği ve etkili sonuçlar yaratabileceği
düşünülmektedir.
 Bu tez çalışmasının bulguları, temel ihtiyaçların karşılanma düzeyi yükseldikçe,
ilişki doyumunun da yükseldiğini göstermektedir. İlişki istikrarının alt boyutları
olan ilişki doyumu, seçeneklerin niteliğini değerlendirme, yatırım ve bağlanım da
ihtiyaçların karşılanma düzeyinden etkilenmektedir. Öyleyse çift terapilerinde
temel ihtiyaçlar üzerinde durulabilir ve partnerlerin, birbirlerinin ihtiyaçlarını ne
ölçüde karşıladığı sorusuna yanıt aranabilir. İhtiyaçların karşılanma düzeyini
arttırmak da romantik ilişki içindeki bireyler için hedef teşkil edebilir.
 Bu araştırmanın bulguları; cinsiyetin, sosyoekonomik düzeyin ve ilişki süresinin
en az bir yönden ilişki doyumunu ve ilişki istikrarını etkilediğini göstermektedir.
Öyleyse uygulayıcılara, danışanların demografik değişkenlerinin romantik
ilişkileri üzerindeki etkisini spesifik olarak ele almaları önerilebilir, bu sayede
terapi süreci daha kolay yürütülebilir..
 Uygulanacak Gerçeklik Terapisi temelli psikoeğitim programlarıyla, romantik
ilişki içindeki bireylerin ilişki doyumu ve dolaylı olarak ilişki istikrarı
arttırılabilir.

79
 Uygulayıcılar, temel ihtiyaçların karşılanma düzeyini arttırabilmek için,
Gerçeklik Terapisi’nin vurguladığı başarılı kimlik- başarısız kimlik, seçim ve
sorumluluk, total davranış gibi unsurlar üzerine de odaklanabilir.
 Bu çalışmanın bulguları, Eskişehir ilinde yaşayan üniversite öğrencilerinin
katılımıyla elde edilmiştir. Uygulayıcılara, terapi süreçlerinde kültüre duyarlı
davranmaları, özellikle temel ihtiyaçları ele alırken, çalışılan bölgedeki mevcut
kültürün özelliklerine dikkat etmeleri önerilebilir.

Sonuç olarak; uzun bir sürecin sonunda, özgün bir araştırma sorusuna yanıt
bulmak amacıyla ortaya çıkan bu tez çalışmasının bulgularının, romantik ilişki
alanyazınına katkı sağlaması ve yapılacak yeni çalışmalarla geliştirilmesi, çift
terapilerinde Gerçeklik Terapisi’nin kullanımının yaygınlaşmasına bir parça da olsa
olanak sağlaması ümit edilmektedir.

80
KAYNAKÇA

Akbalık-Doğan, Ö. (2010). Evli bireylerde olumlu yanılsama: İlişki bağlanımı ile


nedensel ve sorumluluk yüklemeleri arasındaki ilişkiler (Yayımlanmamış yüksek
lisans tezi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Akdoğan, Ş. (2023). Beliren yetişkinlik döneminde ilişki doyumunun yordayıcıları olarak
ilişkide otantiklik ve cinsel doyum. (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi), İstanbul
Arel Üniversitesi
Akpınar, O., Öz, F.S. (2013). Gerçeklik Terapisi: Özellikler, temel kavramlar, tedavi,
uygulama ve değerlendirme. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 12(43), 1-22.
Alakuş, E. (2020). Romantik ilişkilerden beklentilere dair farkındalık ölçeğinin
geliştirilmesi ve üniversite öğrencilerinin romantik ilişkilerden beklentilerine dair
farkındalıklarının belirlenmesi (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Mehmet
Akif Ersoy Üniversitesi, EPD Anabilim Dalı.
Amaro, H., & Russo, N. F., Johnson, J. (1987), “Family and Work Predictors of
Psychological Wellbeing Among Hispanic Women Professionals”. Psychology of
Women Quarterly, 11(4), 505-521. doi: 10.1111/j.1471-6402.1987.tb009
Anar, B. (2011). Evli ve çalışan yetişkinlerin toplumsal cinsiyet rolleri ile evlilik doyumu
ve iş doyumu ilişkisinin incelenmesi (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi).
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana.
Arslan, A. (2020). Romantik ilişkilerde ilişki doyumu irrasyonel inanışlar ve psikolojik
ihtiyaçlar arasındaki ilişki (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Maltepe
Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, İstanbul.
Aslan-Yılmaz, H. (2014). Yakın ilişkilerde izlenim ayarlamacılığı ve özbilincin yatırım
modeli çerçevesinde incelenmesi (Yayımlanmamış doktora tezi). Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

81
Bem, S.L. (1981). Bem sex role inventory. Journal of Personality and Social Psychology.
https://doi.org/10.1037/t00748-000
Berscheid, E., & Reis, H. T. (1998). Attraction and close relationships. In D. T. Gilbert,
S. T. Fiske, & G. Lindzey (Eds.), The handbook of social psychology (p. 193–
281). McGraw-Hill.
Bilecen, N. (2007). Yakın ilişkilerde stres ve stresle başa çıkma: Yatırım modeline göre
bir inceleme (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi). Ankara: A.Ü. Sosyal Bilimler
Enstitüsü.
Bowlby, J. (1977). The makingand breaking of affectional bonds. Brit. Psychiat, 130,
201-210. doi: 10.1192/bjp.130.3.20
Bradbury, T. N., & Fincham, F. D. (1990). Attributions in marriage: Review and critique.
Psychological bulletin, 107(1), 3.
Brown, T. & Swenson, S. (2005). Identifying basic needs: The contextual needs
assessment. International Journal of Reality Therapy, 24(2), 7-10.
Buğa, D. (2009). Yakın ilişkilerde istikrar: bağlanma stilleri ve toplumsal cinsiyet rolleri
açısından bir karşılaştırma (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi), Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Buunk, B., & Nauta, A. (2000). Why intraindividual needs are not enough motivation is
primarıly social. Psychological Inquiry, 11(4), 279-284.
Burns, M.K., Vance, D., Szadokierski, I., & Stockwell, C. (2006). Student needs survey:
A psychometrically sound measure of the five basic needs, International Journal
of Reality Therapy, 25(2), 4-8.
Butzer, B. & Campbel, L. (2008). Adult attachment, sexual satisfaction, and relationship
satisfaction: A study of married couples. Personal Relationships, 15(2008), 141–
154.
Bülbül, Ö. (2022). Romantik ilişkisi olan bireylerin sosyal medya bağımlılık düzeyleri,
ilişki doyumu ve depresyon düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi
(Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Marmara Üniversitesi.
Büyükşahin, A. (2006). Yakın İlişkilerde Bağlanım: Yatırım modelinin bağlanma stilleri
ve bazı ilişkisel değişkenler yönünden incelenmesi (Yayımlanmamış Doktora
Tezi). Ankara Üniversitesi, Ankara
Büyükşahin, A. & Hovardaoğlu, S. (2007). Yatırım modelinin bazı ilişkisel değişkenler
yönünden incelenmesi. Türk Psikoloji Dergisi, 22(59), 69-86.

82
Cann, A., Mangum, J. L., ve Wells, M. (2001). Distress in response to relationship
infidelity: The roles of gender and attitudes about relationships. Journal of Sex
Research, 38(3), 185–190. https://doi.org/10.1080/00224490109552087
Carlson, W., & Rose, A. J. (2007). The role of reciprocity in romantic relationships in
middle childhood and early adolescence. Merrill-Palmer Quarterly, 53, 262–290.
Chen, Z., Guo, F., Yang, X., Li, X., Duan, Q., Zhang, J. & Ge, X. (2009). Emotional and
behavioral effects of romantic relationships in Chinese adolescents. Journal Youth
Adolescence, 38, 1282–1293.
Chirkov, V. I., Ryan, R. M., Kim, Y., & Kaplan, U. (2003). Differentiating autonomy
from individualism and independence: A self-determination theory perspective on
internalization of cultural orientations and well-being. Journal of Personality and
Social Psychology, 84, 97-110.
Collins, W. A. (2003). More and myth: The developmental significance of romantic
relationships during adolescence. Journal of Research on Adolescence, 13(1), 1-
24.
Connolly, J., & Goldberg, A. (1999). Romantic relationships in adolescence: The role of
friends and peers in their emergence and development. In W. Furman, B. B.
Brown, & C. Feiring (Eds.), The development of romantic relationships in
adolescence (pp. 266–290). Cambridge University
Press. https://doi.org/10.1017/CBO9781316182185.012
Corey, G. (2016). Psikolojik Danışma Kuram ve Uygulamaları. 7. Baskı. (Çev.T.
Ergene).Ankara: Mentis Yayıncılık.
Curun, F. (2001). The effects of sexism and sex role orientation on relationship
satisfaction (Unpublished Master Thesis). M.E.T.U. Ankara
Çelikkaleli, Ö., & Gündoğdu, M. (2005). Eğitim fakültesi öğrencilerinin psikolojik
ihtiyaçları. İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 6(9), 43–53.
Çivitci, A. (2012). Üniversite öğrencilerinde genel yaşam doyumu ve psikolojik ihtiyaçlar
arasındaki ilişkiler. Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 21(2), 321-336.
Çokluk, Ö., & Şekercioğlu, G. ve Büyüköztürk, Ö. (2012). Sosyal bilimler için çok
değişkenli istatistik SPSS ve LISREL uygulamaları. Ankara: Pegem Akademi.
Dailey, R. M., Rossetto, K. R., Pfiester, A. & Surra, C. A. (2009). A qualitative analysis
of on-again/off-again romantic relationships:“It’s up and down, all around”.
Journal of Social and Personal Relationships, 26(4), 443-466.

83
Deci, E. L. & Ryan, R. M. (2000). The “what” and “why” of goal pursuits: Human needs
and the self-determination of behavior. Psychological İnquiry, 11(4), 227– 268.
Deci, E. L., La Guardia, J. G., Moller, A. C., Scheiner, M. J., & Ryan, R. M. (2006). On
the benefits of giving as well as receiving autonomy support: Mutuality in close
friendships. Personality and Social Psychology Bulletin, 32, 313–327.
Deniz, İ. (2017). Gerçeklik terapisine dayalı psikoeğitim programının geliştirilmesi ve
etkililiğinin değerlendirilmesi (Yayınlanmamış doktora tezi). Ankara
Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü.
Dinçsoy, B. (2021). Sosyal medya bağımlılığının, romantik ilişkilerdeki güven duygusu
ve ilişki doyumu açısından incelenmesi (Yayımlanmış yüksek lisans tezi). İstanbul
Kent Üniversitesi, İstanbul.
Doğan, A. E. (2021). Moderator Role of The Authenticity on The Link Between
Relationship Satisfaction and Psychological Well-Being. A Thesis Submitted to
The Graduate School of Social Sciences of Bahçeşehir University
Duffy, S. & Rusbult, C. E. (1986). Satisfaction and commitment in homosexual and
heterosexual relationships. Journal of Homosexuality, 12, 1-23.
Eker, E. 2019. Romantik çiftlerde öznel partner affediciliğinin ilişki istikrarına etkisi
(Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Hasan Kalyoncu Üniversitesi
Engler, B. (2009). Personality theories (8th ed.). Boston: Houghton Mifflin Harcourt
Publishing Co. (21 Şubat 2022’de elektronik olarak Google Books’tan elde
edilmiştir)
Ergün, E. (2019). Üniversite öğrencilerinin anne-babalarıyla bağlanma boyutlarının,
romantik ilişkilerdeki bağlanma boyutlarını yordama gücünün incelenmesi
(Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Enstitüsü
Ergün, G. & Aktaş, S. (2009). ANOVA modellerinde kareler toplamı yöntemlerinin
karşılaştırılması. Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, 15(3): 481-484.
Erikson, E. H. (1968). Identity: youth and crisis. New York: Norton.
Erol, A. P. (2020). Cinsiyet rolünün ilişki doyumu ile ilişkisinde pozitif-negatif
duygulanımın aracı rolü (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Maltepe
Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
Eşici, H. (2013). Zorbacı davranışlar ile seçim teorisine dayalı temel ihtiyaçların
karşılanması arasındaki ilişki. Türk Eğitim Bilimleri Dergisi 11(2), 151-168.

84
Feldman, S. S., & Gowen, L. K. (1998). Conflict Negotiation Tactics in Romantic
Relationships in High School Students. Journal of Youth and Adolescence, 27(6),
691-717.
Fowers, B. J. (1991). His and her marriage: A multivariate study of gender and marital
satisfaction. Sex Roles, 24(3/4), 209-221.
Fraizer, P. & Esterly, E. (1990). Correlates of relationship beliefs: gender, relationship
experience and relationship satisfaction. Journal of Social and Personal
Relationship, 7, 331-352.
Fricker, J. (2006). Predicting infidelity: The role of attachment styles, love styles and, the
investment model (Unpublished Doctoral Thesis). Swinburne University of
Technology, Australia.
Furman, W., & Buhrmester, D. (1992). Age and sex differences in perceptions of
networks of personal relationships. Child Development, 63(1), 103–
115. https://doi.org/10.2307/1130905
Glasser, W. 1998. Choice Theory: A new psychology of personal freedom. New York:
Harper Collins.
Glasser, W. (1999b). Kişisel Özgürlüğün Psikolojisi: Seçim Teorisi. (Çev. Müge İzmirli).
İstanbul: Hayat Yayıncılık. (Üsttekiyle aynı kitap) birini seç
Glasser, W. & Wubbolding, R. (1995). Reality Therapy. In R. Corsini & D. Wedding
(Eds.) Current psychoterapies (5th ed, 293-321). Itasca, IL:Peacock.
Glasser, W. (2000). School violence from the perspective of William Glasser.
Professional School Counseling, 4(2), 77-80.
Glasser, W. (2004). A new vision for counseling. The Family Journal: Counseling And
Therapy For Couples and Families, 12 (4), 339-341.
Gizir, C. A. (2013). Üniversite Öğrencilerinin İlişki İnançlarının Cinsiyet ve Romantik
İlişki Yaşama Durumlarına Göre İncelenmesi. Eğitim ve Bilim, 38(170), 372-383.
Gökçe, T. A. (2021). Öğretmenlerin temel psikolojik ihtiyaçlarının karşılanma düzeyinin
incelenmesi (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi), Kocaeli.
Gülcan, E. (2020). “Maslow Teorisi ve İhtiyaçlar Piramidi Nedir?”.
https://www.makaleler.com/maslow-teorisi-ve-ihtiyaclar-piramidi erişildi.
(Erişim Tarihi:10.10.2022).
Günay, S. (2007). Evlilik çatışması, nedensellik-sorumluluk yüklemeleri, eşlerin evlilik
ilişkisinden sağladıkları genel doyuma ilişkin görüşleri ve evliliğe ilişkin

85
değerlendirmeler arasındaki ilişkiler (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi). Ankara
Üniversitesi, Ankara.
Güngör-Houser, A. (2009). Evli bireylerin sahip oldukları iletişim çatışması türü,
romantik kıskançlık ve duygusal zeka düzeylerinin evlilik doyumları üzerine etkisi
(Yayımlanmamış doktora tezi). Ankara Üniversitesi, Ankara.
Hampel, A. D., & Vangelisti, A. L. (2008). Commitment expectations in romantic
relationships: Application of a prototype interaction-pattern model. Personal
Relationships, 15(1), 81–102. https://doi.org/10.1111/j.1475-6811.2007.00186.x
Harries, S. K. (2004). Relationships among life meaning, relationship satisfaction and
satisfaction wtih life (Unpublished Master Thesis). Trinity Western University,
Kanada.
Hazan, C. & Shaver, P. (1987). Romantic love conceptualized as an attachment process.
Journal of Personality and Social Psychology, 52(3): 511–524.
Hazan, C., & Shaver, P. R. (1994). Attachment as an organizational framework for
research on close relationships. Psychological Inquiry, 5(1), 1-22.
https://doi.org/10.1207/s15327965pli0501_1
Hendrick, S. S., Hendrick, C. & Adler, N. L. (1988). Romantic relationships: Love,
satisfaction, and staying together. Journal of Personality and Social Psychology,
54(6), 980. doi:10.1037/0022-3514.54.6.980
Hendrick, S. & Hendrick, C. (1995). Gender differences and similarities in sex and love.
Personal Reletionships, 2, 55-65. https://doi.org/10.1111/j.1475-
6811.1995.tb00077.x
Hendrick, S. S. & Hendrick, C. (2006). Measuring respect in close relationships. Journal
of Social and Personal Relationships, 23(6), 881-899.
Hendrick, S. S. (1988). A generic measure of relationship satisfaction. Journal Of
Marriage And The Family, 50(1), 93-98.
Hendrick, S. S. (1995). Close relationships: What couple therapists can learn. Pacific
Grove, CA: Brooks/Cole
Hillis, P. M. (2008) Choice theory, metacognition, and a life experience: Self integrity
following change. International Journal of Reality Therapy, 28(1), 57-62.
Howatt, W. A. (2001). The evolution of reality therapy to choice theory. International
Journal of Reality Therapy, 21(1), 7-12.

86
Impett, E. A., Beals, K. P., ve Peplau, L. A. (2001). Testing the investment model of
relationship commitment and stability in a longitudinal study of married couples.
Current Psychology, 20(4), 312–326.
İlhan, T.S. & Işık, Ş. (2017). Evli Bireylerin İlişki Bağlanımları: Yatırım Modeli Temelli
Nitel Bir Çalışma. Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 15(2), 184-199.
İmamoğlu, S. (2008). Genç yetişkinlikte kişilerarası ilişkilerin cinsiyet, cinsiyet rolleri ve
yalnızlık algısı açısından incelenmesi (Yayımlanmamış doktora tezi), Marmara
Üniversitesi.
Jacobsona, E. H. K., Wilson, K. G.,Kurz, A. S., & Kellum, K. K. (2018). Examining self-
compassion in romantic relationships Journal of Contextual Behavioral Science,
(8) , 69-73.
Johnson, D. J. & Rusbult, C. E. (1989). Resisting Temptation: Devaluation of alternative
partners as a means of maintaining commitment in close relationships. Journal of
Personality and Social Psychology, 57(6), 967- 980.
Jones, R. N. (2001). Theory and practice of counselling an therapy. New York:
Continuum.
Kaner, S. (1993). Kontrol kuramı ve gerçeklik terapisi. Ankara Üniversitesi Eğitim
Bilimleri Fakültesi Dergisi, 26(2), 569-585.
Karadağ, A. (2022). Romantik ilişkilerde genç yetişkin bireylerin bağlanma stilleri ile
ilişki doyumu ve öznel iyi oluş düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi (Yüksek
lisans tezi), İstanbul Kent Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü.
Karakaya, B. (2020). Evli bireylerin ilişki doyumu ile mizah tarzları arasındaki ilişkinin
incelenmesi (Yüksek lisans tezi), Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Klinik Psikoloji Anabilim Dalı.
Karaosmanoğlu, A., Şaşıoğlu, M. & Azizerli, N. (2016). İlişkiler (başlatmak – sürdürmek
– bitirmek). İstanbul: Psikonet Yayıncılık.
Karatatar, H. (2018). Beliren yetişkinlikte algılanan ebeveynlik stili ve ilişki doyumu
arasındaki ilişkide kişilik özelliklerinin aracı rolü (Yüksek Lisans Tezi), Yıldırım
Beyazıt Üniversitesi, Ankara
Kaura, S. A., & Lohman, B. J. (2007). Dating violence victimization, relationship
satisfaction, mental health problems, and acceptability of violence: A comparison
of men and women. Journal of Family Violence, 22(6), 367-381.

87
Kaya, E. & Sarı, İ. (2016). Lise öğrencilerinde temel psikolojik ihtiyaçların tatmininin
farklı değişkenler açısından incelenmesi. Ulusalararası Sosyal Araştırma Dergisi,
4(44), 940-944.
Kaynak, B. D. (2014). İlişki çatışmalarında duygu ifade biçimleri: yatırım modeli
açısından bir inceleme (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi), Ankara: Ankara
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Kıncal, R. Y. (2013). Bilimsel araştırma yöntemleri. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.

Kochar, R., & Sharma, D. (2015). Role of Love in Relationship Satisfaction.


International Journal of Indian Psychology, 3(1), Doi: 10.25215/0301.102
Lafond, B. (2012).MAKALENİN ADI YOK International Journal of Choice Theory and
Reality Therapy, 31(2), 54.
Le, B. & Agnew, C. R. (2003). Commitment and its theorized determinants: A meta–
analysis of the Investment Model. Personal Relationships, 10(1), 37-57.
Loyd, B. D. (2005). The effects of reality therapy/choice theory principles on high school
students' perception of needs satisfaction and behavioral change. International
Journal of Reality Therapy, 25(1), 5-9.
Mallouf, J., Thorsteinsson, E., Schutte, N., Buhullar, N. & Rooke, S. (2009). The five
factor model of personality and relationship satisfaction of intimate partners.
Journal of Research Personality, 44, 124-127
Maslow, A. (1970). Motivation and personality (3th Ed.). New York: Harper & Row
Publishers.
Mei Sing, K.W., & Jusoh, A.J. (2015). Validity and reliability of basic needs
questionnaire based on choice theory in Malaysia. International Journal of
Contemporary Applied Sciences, 2(5), 164-180.
Mellor, D. vd. (2008). Need for belonging, relationship satisfaction, loneliness, and life
satisfaction. Personality and Individual Differences, 45, 213-218.
Moss, B. F., & Schwebel, A. I. (1993). Defining intimacy in romantic
relationships. Family Relations: An Interdisciplinary Journal of Applied Family
Studies, 42(1), 31–37. https://doi.org/10.2307/584918
Maharramova, E., & Kumcağız, H. (2021), “Evli kadınların psikolojik iyi oluş
düzeylerini etkileyen faktörler: Türkiye-Azerbaycan karşılaştırması”. Ondokuz
Mayıs Üniversitesi İnsan Bilimleri Dergisi, 2(1), 29-47. doi:
10.51533/insanbilimleri.934313

88
Murdock, N. L. (2016). Psikolojik Danışma ve Psikoterapi Kuramları. (Çev. Prof. DR.
Füsun Akkoyun.). Nobel: Ankara.
Neyer, F. J., & Voigt, D. (2004). Personality and social network effects on romantic
relationships: A dyadic approach. European Journal of Personality, 18(4), 279-
299.
Olderbak, S. & Figeredo, A. J. (2009). Predicting romantic relationship satisfaction from
life history strategy. Persoality and Individual Differences, 46, 604-610
Overbeek, G., Stattin, H., Vermulst, A., Ha, T., & Engels, R. C. M. E. (2007). Parent-
child relationships, partner relationships, and emotional adjustment: A birth-to-
maturity prospective study. Developmental Psychology, 43(2), 429–437.
Öcal, Yüceol, S. E. (2016). Toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin tutumlar ile ilişki doyumu
ve romantik ilişkilerde akılcı olmayan inançlar arasındaki ilişkiler
(Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). İstanbul: İstanbul Bilim Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü.
Özbay, Y. (1996). Kontrol teorisi ve gerçeklik terapisinin okulda psikolojik hizmetlere
getirdiği yeni boyutlar. III. Ulusal Psikolojik Danışma Kongresi, Uludağ
Üniversitesi, Bursa.
Özgüven, E. (1994). Üniversite öğrencilerinin evlilik ve eş seçmeye ilişkin
tercihleri. 1. aile kurultayı kitabı. Ankara.

Özmen, A. (2006). Seçim kuramına ve gerçeklik terapisine dayalı öfkeyle başa çıkma
eğitim programının ve etkileşim grubu uygulamasının öfkeyle başa çıkma
becerileri üzerindeki etkisi (Yayınlanmamış doktora tezi). Ankara Üniversitesi,
Ankara.

Öztürk, A. (2015). Bireylerin sosyal medya kullanım davranışları ile ilişki doyumu düzeyi
arasındaki bağlantıların değerlendirilmesi (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi).
Üsküdar Üniversitesi, İstanbul

Palancı, M. (2004). Üniversite öğrencilerinin sosyal kaygı problemlerini açıklama ve


gidermeye yönelik gerçeklik terapisi oryantasyonlu bir yardım modelinin
geliştirilmesi (Yayınlanmamış doktora tezi). Karadeniz Teknik Üniversitesi,
Trabzon.

Peterson, A.V. (2000). Choice Theory and reality therapy. TCA Journal, 28(1), 41-49.

89
Ramirez, Jr, A. (2008). An examination of the tripartite approach to commitment: An
actorpartner interdependence model analysis of the effect of relational
maintenance behavior. Journal of Social and Personal Relationships, 25(6), 943-
965.

Reis, H. T., Sheldon, K. M., Gable, S.L., Roscoe J., & Ryan, R.M. (2000) “Daily well-
being: The role of autonomy, competence, and relatedness”. Personality and
Social Psychology Bulletin, 26, 419–435.

Roisman, G. I., Collins, V. A., Sroufe, L. A., & Egeland, B. (2005). Predictors of young
adults’ representations of and behavior in their current romantic relationship:
Prospective tests of the prototype hypothesis. Attachment and Human
Development, 7(2), 1051-121.

Rusbult, C. E. (1980). Commitment and satisfaction in romantic associations: A test of


the investment model. Journal of Experimental Social Psychology,16(2), 172-186.

Rusbult, C. E. & Buunk, B. P. (1993). Commitment Processes in Close Relationships: An


Interdependence Analysis. Journal of Social and Personal Relationships, 10(2),
175-204.

Rusbult, C. E., Olsen, N., Davis, J. L., & Hannon, P. A. (2001). Commitment and
relationship maintenance mechanisms. J. H. Harvey ve Wenzel, A. (Ed.), Close
romantic relationships maintenance and enhancement (87-113). U.S.A: Lawrence
Erlbaum Associates.

Sabatelli, R. M. (1984). The marital comparison level index: A measure for assessing
outcomes relative to expectations. Journal of Marriage and the Family, 651-662.

Sabatelli, R. M. (1988). Exploring relationship satisfaction: a social exchange perspective


on the ınterdependence between theory, research, and practice. Family Relations,
37(2), 217-222. doi: 10.2307/584323
Saçaklı, A. (2019). Romantik ilişkilerin gücü. PİVOLKA, 9(30), 14-15.
Sakallı-Uğurlu, N. (2003). How do romantic relationship satisfaction, gender stereotypes,
and gender relate to future time orientation in romantic relationships?. The Journal
Of Psychology: Interdisciplinary and Applied, 137(3), 294-303.

90
Salam, M. A. (2017), “Effects of psychological capital on job satisfaction and turnover
ıntention: thai higher education perspective”. Journal Of Asia Pacific Studies,
4(3), 203-218.
Saraç, A., Hamamcıoğlu, Z. & Güçray, S. (2015). Üniversite Öğrencilerinin Romantik
İlişki Doyumunu Yordaması. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi,
5(43), 69-81.
Sarı, İ., Yenigün, Ö., Altıncı, E. & Öztürk, A. (2011). Temel psikolojik ihtiyaçların
tatmininin genel öz yeterlik ve sürekli kaygı üzerine etkisi. Beden Eğitimi Ve Spor
Bilimleri Dergisi, 9(4), 149-156.
Sarı, İ. (2016). Temel psikolojik ihtiyaçlar üzerine Türkiye’de yapılan araştırmaların
cinsiyet açısından değerlendirilmesi: Bir meta analiz çalışması. International
Conference of Strategic Research in SocialScience and Education kongresinde
sunulan bildiri, Akdeniz Üniversitesi, Antalya
Sarı, T. & Korkut Owen, F. (2016). Romantik ilişkilerde akılcı olmayan inançların ve
bağlanma boyutlarının ilişki doyumu üzerindeki yordayıcı rolünün incelenmesi.
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 1(37), 204-216.
Satıcı, B. & Deniz, M.E. 2018. Cinsiyetin romantik ilişki doyumu üzerindeki etkisi: bir
meta-analiz çalışması, İlköğretim Online, 17(2), 1077-1095. doi
10.17051/ilkonline.2018.419356
Sevim, B. (2011). Roles of attachment styles on personality traits, and anger on
relationship and life satisfaction: mediator roles of humor, ıntimacy, and
psychological problems. A Thesis Submitted to The Graduate School of Social
Sciences of Middle East Technical University
Simpson, J. A. (1987). The dissolution of romantic relationships: factors ınvolved ın
relationship stability and emotional distress. Journal of Personality and Social
Psychology, 53(4), 683-692.
Soğancı, D. (2017). Bağlanma stillerinin romantik ilişki doyumu üzerindeki etkisi.
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Haliç Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İstanbul.
Sprecher, S. (1992). Social exchange perspectives on thedissolution of close
relationships. S. Duck & T.L. Orbuch (Edt.), Close relationship loss: Theoretical
approaches (47-66). New York: Springer-Verlag.

91
Stackert, R. A. & Bursik, K. (2003). Why am I unsatisfied? Adult attachment style,
gendered irrational relationship beliefs and young adult romantic relationship
satisfaction. Personality and Individual Differences, 34, 1419–142.
Sternberg, R. J. (1986). A triangular theory of love. Psychological Review, 93(2), 119-
135.
Şentürk, G. & Çatay, Z. (2007). Evlilik süresinin ilişki yürütme tutumlarına ve evlilik
memnuniyetine etkisi. IV Ulusal Aile ve Evlilik Terapileri Kongresi.
Tabachnick, B. G. & Fidell, L. S. (2013). Using multivariate statistics (6th ed.). Boston,
MA: Pearson.
Taluy, N. (2013). İkili ilişkilerde mükemmeliyetçilik ve çatışma çözme tepkileri: Yatırım
modeli çerçevesinde yapılan bir çalışma (Yayımlanmamış doktora tezi, Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara
Tanrıkulu, T. (2013). Siber zorbalıkla ilgili değişkenlerin incelenmesi ve gerçeklik
terapisi yönelimli bir müdahale programının siber zorbaca davranışlar üzerindeki
etkisi. (Yayımlanmamış doktora tezi). Sakarya Üniversitesi, EBE Anabilim Dalı,
Eğitimde Psikolojik Hizmetler Dalı
Tanrıkulu, T. (2015). Cyberbullying and Basic Needs: A predictive study within the
framework of choice theory. Anthropologist, 20(3), 573-583.
Thibaut, J. W., & Kelley, H. H. (1961). The Social Psychology of Groups (Cilt 2). New
York: John Wiley&Sons.
Toksöz, İ. (2018). Evli bireylerde bağlanma stilleri ve bilişsel esnekliğin ilişki doyumuna
etkisi (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). İstanbul Aydın Üniversitesi, İstanbul.
Topkara, M. (2017). Kadın – erkek ilişkilerinin psikolojisi. İstanbul: Karma Kitaplar.
TÜİK (2023, Şubat 24). Evlenme ve boşanma istatistikleri, 2022.
https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Evlenme-ve-Bosanma-Istatistikleri-
2022-49437
Türk, E. & Demirli Yıldız, A. (2017). Aşk Biçemleri, İlişki Doyumu ve Yalnızlık:
Üniversite Öğrencileri Üzerine Bir Çalışma. Türk Psikolojik Danışma ve
Rehberlik Derneği Dergisi, 7(48), 97-109.
Türkdoğan, T. & Duru, E. (2012) üniversite öğrencilerinde öznel iyi oluşun
yordanmasında temel ihtiyaçların karşılanmasının rolü. Kuram ve Uygulamada
Eğitim Bilimleri. 12(4), 2429-2446.

92
Türkdoğan, T. & Duru, E. (2012). Öğrencileri Temel İhtiyaçlar Ölçeği’ nin (ÜÖTİÖ)
geliştirilmesi: Geçerlik ve güvenirlik çalışması. Pamukkale Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Dergisi, Sayı, 31, 81-91.
Uysal, H. (2006). Almanca bölümü öğrencilerinin ihtiyaçlarının çeşitli değişkenler
açısından incelenmesi (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi). Selçuk Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Üncü, Se. (2007). Duygusal zeka ve evlilik doyumu ilişkisi. Yayımlanmamış yüksek
lisans tezi, Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü.
Vrabel, J. , Zeigler-Hill, V., Sauls, D. & McCabe, G. (2021). Narcissism and respect in
romantic relationships. Self and Identity, 20(2), 216-234. Doi:
10.1080/15298868.2019.1649305
Yalçın, İ. & Ersever, O. (2015). İlişki geliştirme programının üniversite öğrencilerinin
ilişki doyum düzeylerine etkisi. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi,
30(2): 185-201.
Yarkın, E. (2013). Temel psikolojik ihtiyaçların karşılanma düzeyinin ilişki doyum ve
yaşam doyum düzeyine katkısının incelenmesi (Yayımlanmamış yüksek lisans
tezi). İstanbul Arel Üniversitesi
Yiğit, İ. & Çelik, C. (2016). İlişki doyumunun erken dönem uyum bozucu şemalar,
kişilerarası ilişki tarzları ve kendilik algısı açısından değerlendirilmesi, Türk
Psikoloji Yazıları, 19(38), 77-87.
Whitton, S. & Whisman, M. (2010). Relationship satisfaction ınstability and depression.
journal of family psychology. American Psychological Association 24(6), 791–
794.
Wubbolding, R. E., & Brickell, J. (1998). Qualities of the reality therapist. International
Journal of Reality Therapy, 17, 47-49.
Wubbolding, R.E.(2012). Reality Therapy. J. Frew & M.D. Spiegler (Ed.). Contemporary
psychotherapies for a diverse world. (339-373). New York: Routledge.
Wubbolding, R. E. (2015) . Gerçeklik Terapisi. (Çev. E. Emir-Özgü). Okuyanus: İstanbul.
Zeren, D. & Demirli, C. (2021). Üniversite öğrencilerinin ilişki istikrarı ile flörtte şiddete
yönelik tutumları arasındaki ilişkinin incelenmesi. Academic Platform Journal of
Education and Change 4(1), 29-41.

93
EKLER

Ek Başlık Sayfa
Numarası Numarası
EK 1 İlişki Doyumu Ölçeği 95
EK 2 İlişki İstikrarı Ölçeği 96
EK 3 Üniversite Öğrencileri Temel İhtiyaçlar Ölçeği 33
EK 4 Ölçek Kullanım İzinleri

94
EK 1

İlişki Doyumu Ölçeği

Lütfen her bir ifadenin size uygunluğunu 7 dereceli ölçek üzerinde değerlendirip
ifadenin yanındaki boşluğa uygun sayıyı yazınız.

1.Sevgiliniz ihtiyaçlarınızı ne kadar iyi karşılıyor?

1 2 3 4 5 6 7

Hiç karşılamıyor Çok iyi karşılıyor

2.Genel olarak ilişkinizden ne kadar memnunsunuz?

1 2 3 4 5 6 7

Hiç memnun değilim Çok memnunum

3.Diğerleri ile karşılaştırıldığında ilişkiniz ne kadar iyi?

1 2 3 4 5 6 7

Çok daha kötü Çok daha iyi

4.Ne sıklıkla ilişkinize hiç başlamamış olmayı istiyorsunuz?

1 2 3 4 5 6 7

Hiçbir zaman Her zaman

5.İlişkiniz ne dereceye kadar sizin başlangıçtaki beklentilerinizi karşılıyor?

1 2 3 4 5 6 7

Hiç karşılamıyor Tamamen karşılıyor

6.Sevgilinizi ne kadar seviyorsunuz?

1 2 3 4 5 6 7

Hiç sevmiyorum Çok seviyorum

7.İlişkinizde ne kadar problem var?

1 2 3 4 5 6 7

Hiç yok Çok fazla problem var

95
EK 2
İlişki İstikrarı Ölçeği

I. İlişki Doyumu.

Şu anki yakın ilişkinizi göz önüne alarak, aşağıdaki ifadelerden her birine ne
derece katıldığınızı belirtiniz.
1)

Tamamı
Tamamen Oldukça Oldukça
yla
Yanlış yanlış doğru
doğru
a) Birlikte olduğum kişi, kişisel düşünceleri, sırları
paylaşma gibi yakınlık gereksinimlerimi
karşılıyor.
b) Birlikte olduğum kişi beraberce bir şeyler
yapma, beraber olmaktan keyif alma gibi
arkadaşlık gereksinimlerimi karşılıyor.
c) Birlikte olduğum kişi el ele tutuşma, öpüşme
gibi cinsel gereksinimlerimi karşılıyor.
d) Birlikte olduğum kişi istikrarlı bir ilişki içinde
güvende ve rahat hissetme gereksinimlerimi
karşılıyor.
e) Birlikte olduğum kişi duygusal olarak bağlı
hissetme, o iyi hissettiğinde kendimi iyi
hissetmem gibi gereksinimlerimi karşılıyor.

2) İlişkimiz benim için doyum verici.


1 2 3 4 5 6 7 8 9
Tamamen yanlış Tamamıyla doğru

3) İlişkim başkalarının ilişkilerinden çok daha iyi.


1 2 3 4 5 6 7 8 9
Tamamen yanlış Tamamıyla doğru

4) İlişkim ideal bir ilişkiye yakındır.


1 2 3 4 5 6 7 8 9
Tamamen yanlış Tamamıyla doğru

96
5) İlişkimiz beni çok mutlu ediyor.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
Tamamen yanlış Tamamıyla doğru

6) İlişkimiz yakınlık, arkadaşlık vb. gereksinimlerimi karşılama açısından oldukça


başarılı.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
Tamamen yanlış Tamamıyla doğru

II. Seçeneklerin Niteliğini Değerlendirme

Lütfen bir başkasıyla beraber olduğunuzu varsayın ve sizce bu kişi gereksinimleriniz


ne oranda karşılardı, tahminlerinizi göz önüne alarak aşağıdaki ifadelerin her birine ne
derece katıldığınızı belirtiniz.

1)

Tamamı
Tamamen Oldukça Oldukça
yla
Yanlış yanlış doğru
doğru
a) Kişisel düşünceleri, sırları paylaşma gibi yakınlık
gereksinimlerim bir başkasıyla beraber olsam da
karşılanabilir.
b) Birlikte bir şeyler yapma, birbirinin varlığından
keyif alma gibi arkadaşlık gereksinimlerim bir
başkasıyla beraber olsam da karşılanabilir.
c) El ele tutuşma, öpüşme gibi cinsel
gereksinimlerim bir başkasıyla beraber olsam da
karşılanabilir.
d) İstikrarlı bir ilişkide güvende ve rahat hissetme
gereksinimlerim bir başkasıyla beraber olsam da
karşılanabilir.
e) Duygusal olarak bağlanmış hissetme, bir
başkası iyi hissettiğinde iyi hissetme gibi
duygusal bağlılık gereksinimlerim bir
başkasıyla beraber olsam da karşılanabilir.

97
2) Birlikte olduğum kişi dışında bana çok çekici gelen insanlar var.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
Tamamen yanlış Tamamıyla doğru

3) Bir başkasıyla flört etme, kendi kendime ya da arkadaşlarımla zaman geçirmek gibi
seçeneklerim de var.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
Tamamen yanlış Tamamıyla doğru

4) Birlikte olduğum kişiyle çıkmıyor olsaydım, bir şey değişmezdi- çekici bir başka
kişi bulabilirdim.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
Tamamen yanlış Tamamıyla doğru

5) Bir başkasıyla flört etme, kendi kendime ya da arkadaşlarımla zaman geçirmek bana
oldukça çekici geliyor.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
Tamamen yanlış Tamamıyla doğru

7) Yakınlık, arkadaşlık gibi gereksinimlerim bir başka ilişkide de kolaylıkla


karşılanabilir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
Tamamen yanlış Tamamıyla doğru

III. İlişki Yatırımı

Şu andaki ilişkinizi göz önüne alarak, aşağıdaki ifadelerin her birine ne derecede
katıldığınızı belirtiniz.
1)

Tamamı
Tamamen Oldukça Oldukça
yla
Yanlış yanlış doğru
doğru
a) İlişkimiz için çok fazla yatırım yaptım.
b) Birlikte olduğum kişiye, sırlarım gibi pek çok
özel şey anlatmaktayım.
c) Birlikte olduğum kişi ve ben birlikte, yeri
doldurulması güç bir entelektüel yaşama
sahibiz.

98
Tamamı
Tamamen Oldukça Oldukça
yla
Yanlış yanlış doğru
doğru
d) Bireysel kimlik duygum yani kim olduğum
birlikte olduğum kişi ve ilişkimizle bağlantılı.
e) Birlikte olduğum kişi ve ben pek çok anıyı
paylaşıyoruz.

2) İlişkimize öyle çok yatırım yaptım ki, eğer bu ilişki sona erecek olursa çok şey
kaybetmiş olurum.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
Tamamen yanlış Tamamıyla doğru

3) Boş zaman etkinlikleri gibi yaşamımın pek çok yönü, şu anda birlikte olduğum
kişiye çok fazla bağlı ve eğer ayrılacak olursak bunların hepsini kaybederim.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
Tamamen yanlış Tamamıyla doğru

4) İlişkimize çok fazla bağlandığımı ve bu ilişkiye çok şey verdiğimi hissediyorum.


1 2 3 4 5 6 7 8 9
Tamamen yanlış Tamamıyla doğru

5) Birlikte olduğum kişiyle ayrılmamız, aile ve arkadaşlarımla olan ilişkilerimi


olumsuz etkiler.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
Tamamen yanlış Tamamıyla doğru

6) Başkalarının ilişkileriyle karşılaştırılırsa, ben ilişkime oldukça fazla yatırım


yapmaktayım.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
Tamamen yanlış Tamamıyla doğru

IV. Bağlanım

1. İlişkimizin çok uzun bir süre devam etmesini istiyorum.

1 2 3 4 5 6 7 8 9
Tamamen yanlış Tamamıyla doğru

99
2. Birlikte olduğum kişiyle olan ilişkime bağlıyım.

1 2 3 4 5 6 7 8 9
Tamamen yanlış Tamamıyla doğru

3. İlişkimiz çok yakın bir zamanda bitecek olsa çok büyük üzüntü hissetmezdim.

1 2 3 4 5 6 7 8 9
Tamamen yanlış Tamamıyla doğru

4. Önümüzdeki yıl muhtemelen başka biriyle flört ediyor olacağım.

1 2 3 4 5 6 7 8 9
Tamamen yanlış Tamamıyla doğru

5. Birlikte olduğum kişiye ve ilişkimize çok bağlanmış hissediyorum.

1 2 3 4 5 6 7 8 9
Tamamen yanlış Tamamıyla doğru

6. İlişkimizin sonsuza kadar sürmesini istiyorum.

1 2 3 4 5 6 7 8 9
Tamamen yanlış Tamamıyla doğru

7. İlişkimizin gelecekte de devam edecek bir ilişki olmasını istiyorum (örn., birlikte
olduğum kişiyle yıllarca beraber olmayı hayal ediyorum).
1 2 3 4 5 6 7 8 9
Tamamen yanlış Tamamıyla doğru

100
EK 3

Üniversite Öğrencileri Temel İhtiyaçlar Ölçeği

Aşağıda bazı durumlar açısından kendinizi nasıl algıladığınıza yönelik çeşitli


ifadeler bulunmaktadır. Sizden beklenen, ifadeler karşısında sizi en doğru biçimde
yansıttığını düşündüğünüz rakamı işaretlemenizdir. Lütfen hiçbir ifadeyi yanıtsız
bırakmayınız. Rakamların ifade ettiği anlam şöyledir;

(1 ) (2) (3) (4) (5) (6) (7)


Hiç Çoğunlukl Pek Kararsız Kısmen Çoğunluk Tamame
Katılmıyor a Katılmıyor ım Katılıyor la n
um Katılmıyor um um Katılıyor Katılıyor
um um um

1. Yaşadığım çevrede (üniversite, yurt, ev, vb.) kendimi 1 2 3 4 5 6 7


emniyette ve güvende hissediyorum.
2. Yaşadığım çevrede (üniversite, yurt, ev, vb.) kendimi
salgın hastalıklara karşı yeterince korunaklı 1 2 3 4 5 6 7
hissediyorum.
3. Yaşadığım çevreyi (üniversite, yurt, ev, vb.) temiz ve 1 2 3 4 5 6 7
sağlıklı buluyorum.
4. Yaşadığım çevredeki (üniversite, yurt, ev, vb.) beslenme 1 2 3 4 5 6 7
koşullarımı temiz ve sağlıklı buluyorum.

5. Kendime sürekli olarak amaçlar koyar ve amaçlarımı 1 2 3 4 5 6 7


başarana kadar ısrarla çalışırım.
6. Gelecekte kariyer sahibi ve saygın biri olacağıma 1 2 3 4 5 6 7
inanıyorum.
7. Çevremde amaçları olan, ilkeli ve prensip sahibi biri 1 2 3 4 5 6 7
olarak tanınırım.
8. Eğitim gördüğüm alanda, yetenekli ve başarılı biri olarak 1 2 3 4 5 6 7
tanınırım.

9. Dilediğim zamanlarda, günlük yaşamın sıkıcılığından 1 2 3 4 5 6 7


uzaklaşıp doyasıya eğlenebilirim.
10. Yaşamımda eğlenceli sosyal aktivitelere (konser, tiyatro, 1 2 3 4 5 6 7
gösteri, vb.) yeterince zaman ayırabilirim.

101
11. İhtiyaç duyduğum zamanlarda, kendi kendimi 1 2 3 4 5 6 7
oyalayabildiğim eğlenceli hobilerim vardır.
12. Yaşamda beni rahatlatan ve dinlendiren her şeye (müzik, 1 2 3 4 5 6 7
dans, komedi, karikatür, vb.) yakın dururum.
13. Yaşamımda, duygu ve düşüncelerimi içtenlikle 1 2 3 4 5 6 7
paylaşabileceğim gerçek dostlara sahibim.
14. Yanlarında değilken, benim onları özlediğim kadar,
1 2 3 4 5 6 7
arkadaşlarımın da beni özlediğini bilirim.

15. Aramızdaki sevgi ve bağlılığın uzun yıllar boyu


1 2 3 4 5 6 7
süreceğine inandığım gerçek dostlara sahibim.

16. Hayatımı kendi yaptığım tercihlere göre ve içimden 1 2 3 4 5 6 7


geldiğince yaşarım.
17. Yaşamda üstlendiğim sorumlulukların, özgürce hareket 1 2 3 4 5 6 7
etmemi engelleyecek boyuta ulaşmasına izin vermem.
18. Kendimi istediğim anda, istediğim işle uğraşmakta özgür 1 2 3 4 5 6 7
hissediyorum.
19.Yaşamımda dilediğim özerkliğe ve bağımsızlığa sahibim. 1 2 3 4 5 6 7

102
EK 4

Ölçek Kullanım İzinleri

103
104
105
ÖZGEÇMİŞ

Kişisel Bilgiler

Adı SOYADI: Sema FENAR

Doğum Yeri: Eskişehir

Doğum Tarihi: 17/03/1997

Eğitim Durumu

Lise Gazi Mustafa Kemal Anadolu Lisesi/Eskişehir 2015

Lisans Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık 2019

Yüksek Lisans Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık


Bilim Dalı 2019-

Yabancı Dil

İngilizce: Okuma (Çok iyi), Yazma (Çok İyi), Konuşma (İyi)

Mesleki Geçmiş

Görev Kurum Çalışma Tarihleri

Okul psikolojik danışmanı Yazlıca Ortaokulu/Akçakale/Şanlıurfa 2021-

106

You might also like