Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 4

Þizofreni Hastalarýnda Önem Atfetme

Ýþlevinde Bozukluk ve DSM-V Çalýþmalarý

Çaðrý Yüksel1, Alp Üçok2

1Dr., 2Prof.Dr., Ýstanbul Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, Ýstanbul

GÝRÝÞ hipoteze göre psikotik semptomlar, þizofrenideki


dopaminerjik sistemdeki aksaklýklarýn sonucu
DSM taný sistemi kullananlarýn çoðunu memnun
ortaya çýkan bozulmuþ 'motivational salience' ve
etmemesine karþýn bu sistemde yapýlmasý
buna ikincil geliþen kognitif ve davranýþsal adaptas-
düþünülen deðiþiklikleri destekleyecek yeni kanýt-
yonlar sonucu meydana gelmektedir. Bu makalede
lar ortaya çýkmadýðýndan sistemin yeni versiyon-
psikozda bozulmuþ önem atfetme kavramý ve bu
larýnda radikal deðiþikliklerin nadiren gerçek-
kavramýn DSM-V'in hazýrlýðý çerçevesinde psikotik
leþtiðini görüyoruz. Bu durum DSM-IV þizofreni
bozukluklarla ilgili kategorizasyon çalýþmalarýndaki
taný ölçütleri için de geçerlidir. Mevcut kategorik
yerinden bahsedilecek ve aðýrlýklý olarak Kapur
yaklaþým çeþitli yönlerden eleþtirilmektedir.
(2003), Kapur ve ark. (Kapur ve ark. 2005, Jensen
Aslýnda tüm bu eleþtirilerin arkasýnda yatan gerçek
ve Kapur 2009) ve Van Os'un ilgili makalelerinin
þizofreninin etiyolojisine iliþkin tutarlý ve genel-
(van Os 2009a, van Os 2009b) içerikleri gözden
lenebilecek kanýtlarýn bulunmamasýdýr. DSM-V
geçirilecektir.
versiyonunun 2012 yýlýnda kullanýma sunulmasý
bekleniyor. Bu süreç dolaylý olarak etiyolojiye
yönelik yeni model arayýþlarýna da ivme kazandýrdý. Þizofrenide Dopamin Anormallikleri ve Bozulmuþ
Belki yeni taný ölçütlerinde radikal bir deðiþiklik Önem atfetme
olmayacak, hatta çok tartýþýlan kategorik yak- Dopamin hipotezi þizofreni ile ilgili en eski
laþýmýn boyutsal yaklaþýmca desteklenmesine yöne- nörokimyasal hipotezlerden biridir ve yeni veriler
lik bir adým dahi atýlmayacak, ama bu arayýþlar ýþýðýnda yenilenmektedir (Howes ve Kapur 2009).
þizofreniyi anlama sürecinde bir kazanç olarak Son haliyle, þizofreniyle ilgili çeþitli risk faktör-
eklenecektir. lerinin bir son yolak olarak dopaminerjik sistemi
Psikotik yaþantýlar þizofreninin temel klinik etkilediði ve bunun sonucunda subkortikal
görünümlerindendir. Etiyopatogenezleriyle ilgili dopaminin presinaptik bölgede artarak aþýrý
çeþitli nörobiyolojik teoriler bulunmasýna karþýn, dopamin transmisyonuna neden olduðu
bu teoriler psikozun ayný zamanda psikolojik/- düþünülmektedir. Artan dopaminerjik aktivite
davranýþsal bir fenomen olmasý nedeniyle yetersiz semptom boyutlarýndan özellikle psikotik semp-
kalmaktadýr. Psikotik semptomlarýn patogenezinde tomlarýn artýþýyla iliþkilidir ve bu baðlamda
biyolojik bozukluklar ile sonuçta ortaya çýktýðý þizofreniyle sýnýrlý deðildir. Yaný sýra, henüz
varsayýlan zihinsel deðiþikliklerin iliþkisini taným- hastalýðýn tam olarak ortaya çýkmadýðý prodromal
layan bir çerçeve olarak bozulmuþ önem atfetme dönemde de gözlemlenebilmektedir. Dopaminer-
(salience) hipotezi önerilmiþtir (Kapur 2003). Bu jik aktivitenin D2 reseptör blokaj özelliði olan

5
Yüksel Ç, Üçok A.

antipsikotik ilaçlarla azaltýlmasý antipsikotik etkin- obje birden fark edilir hale gelmektedir. Yüzlerce
lik için þarttýr ve psikotik semptomlarýn benzerinden ayrý bir önem kazanan bu "þey" daha
çözülmesinde etkili olmaktadýr. sonra "her þeyin açýklýk kazandýðý, bütün taþlarýn
yerine oturduðu" hezeyanlý açýklamalarýn da
Fizyolojik olarak dopaminerjik sistem 'ödül-
anahtarýdýr. Hastalýðýn nörobiyolojisiyle baðlantýlý
lendirme' ve 'pekiþtirme' ile iliþkilendirilmiþtir. Bu
olarak bu durum süreðen olmakta ve anlamlandýr-
iþlevlerde dopaminin rolü ile ilgili olarak hayvan
ma çabasýyla þekillenen bir kognitif adaptasyonla
deneylerine dayanan kanýtlarla iki düþünce öne
karþýlanmaktadýr. Sonucunda bu bozuk önem
sürülmüþtür. Yeni potansiyel ödüllerle karþýla-
atfetme deneyimleriyle ilgili hastanýn dinamikleri
þýldýðýnda ya da ödüllendirmeyle ilgili kurulmuþ
ve kültürel ortamla uyumlu açýklamalara varýlmasý
baðlantýlar bir þekilde bozulduðunda, milisaniyeler
sonucu hezeyan sistemi kurulmakta ve bu kognitif
içinde subkortikal dopaminerjik sistem aktivi-
yapý daha sonraki yaþantýlarda hezeyan sistemiyle
tesinde artýþ meydana geldiði gözlemine dayanarak,
ilgili verileri toplamaya devam etmektedir.
dopaminin 'ödül öngörme' fonksiyonu olduðu öne
Halusinasyonlar da benzer þekilde kiþinin algý ve
sürülmüþtür (Schultz 2002). Fakat, bu hipotez
bellek yüküyle ilgili iç(sel) temsillere bozuk önem
dopaminin daha uzun süren ve davranýþ deðiþiklik-
atfetmesinden kaynaklanmaktadýr. Özellikle þizof-
lerini saðlayan etkisini açýklamaya yetmemektedir.
reni hastalarýnda henüz hastalýk ortaya çýkmadan
Berridge ve Robinson tarafýndan bu etkileri de
önce bulunan kognitif ve sosyal defisitler de
açýklayan dopaminin 'motivational salience'i yönet-
psikotik semptomlarýn oluþmasýna katkýda bulun-
tiði hipotezi önerilmiþtir (Berridge ve Robinson
maktadýr.
1998). Bu hipoteze göre dopamin uyaranlarýn özne
için bulunduklarý nötral durumdan çýkarak ödül- Bu hipotezde antipsikotik tedavinin bozulmuþ
lendirici ya da aversif olarak kodlanmasýný saðlayan önem atfetmeyi bastýrarak etkinlik gösterdiði
nöral deðiþiklikleri saðlamakta ve kurulan bu önerilmektedir (Kapur 2003). Bozuk önem atfet-
baðlantýlara göre davranýþýn yönlendirilmesinde rol meye neden olan aþýrý dopaminerjik aktivitenin
oynamaktadýr. Subkortikal dopaminerjik aktivite- antipsikotik ilaçlarla önüne geçilmesi ile öncelikle
nin artmasýyla uyaran ile 'ödül' ya da 'ceza' arasýnda mevcut hezeyan ya da halusinasyonlarýn artýk eskisi
bir baðlantý kurulmakta, böylece uyaran 'salient' kadar önemli, rahatsýz edici olmamalarý saðlan-
(önemli) hale gelmekte, diðer bir anlatýmla dikkati makta ve davranýþa yansýmalarý engellenmektedir.
çekmekte, harekete geçmeyi saðlamakta ve amaca Bir baþka deyiþle antipsikotiklerin temel etkisi
yönelik aktivitenin nesnesi olmaktadýr (Kapur ve psikotik semptomlarý kesip atmak deðil bunlarýn
ark. 2005). hasta için önemini (salience) azaltmaktýr. Zamanla,
antipsikotik tedaviyle saðlanan biyolojik ortam ile
Kapur þizofrenideki psikotik semptomlarýn dýþ ve iç
hastalar genellikle kendi imkanlarý ölçüsünde kog-
uyaranlara bozuk önem atfedilmesinden kay-
nitif þemalarýný gözden geçirme ve her zaman
naklandýðýný önermektedir (Kapur 2003, Kapur ve
baþarýlamasa da deðiþtirme olanaðý bulurlar,
ark. 2005). Bu hipoteze göre normalde iç veya dýþ
böylece yanlýþ inançlarý ve algýlarý konusunda iler-
uyaranla aktifleþen subkortikal dopaminerjik sis-
leme saðlarlar. Bu baðlamda biyolojik tedaviler için
tem psikoz öncesinde uyarandan baðýmsýz ve aþýrý
dopaminerjik sistem üzerinde etkinlik temel olsa
düzeyde aktif hale gelmektedir. Bunun sonucunda
da iyileþme sürecinde psikoterapötik müda-
baðlamdan ve durumdan baðýmsýz olarak çeþitli
halelerin de eklenmesinin kritik olabileceðine
uyaranlar uygunsuz ve aþýrý þekilde 'yeni' ya da
iþaret edilmektedir. Antipsikotik tedaviler altta
'önemli' olarak algýlanmaktadýr. Buna bir kanýt
yatan biyolojik bozukluðu deðiþtirmek yerine son
olarak Kapur hastalarýn psikoz öncesi dönemde
yolak üzerinden etki ettikleri için etkileri bir þekil-
yaþadýklarýyla ilgili olarak aktardýklarý, kendi
de azaldýðýnda (örneðin ilaç kesimi veya stres kay-
ifadeleriyle örneðin farkýndalýklarýnda, çevrelerin-
naðý yaþam olaylarýyla) semptomlarda alevlenme
deki þeylerle ilgili önem(lilik) algýlarýnda meydana
görülebilmektedir.
gelen artýþla ilgili aktardýklarý anektodlarý öne
sürmektedir. Örneðin mahalledeki bir kiþiye birden Bozulmuþ önem atfetme hipotezi þizofreninin tüm
ayrý bir önem yüklenmekte, ya da iþyerindeki bir yönlerini kapsamak için deðil, psikotik semptom-

6 Klinik Psikiyatri 2010;13(Ek 1):5-8


Þizofreni Hastalarýnda Önem Atfetme Ýþlevinde Bozukluk ve DSM-V Çalýþmalarý

larýn patogenezindeki biyolojik deðiþiklikler ile psikotik bozukluklar arasýnda yeterince ayýrt edici
psikolojik/davranýþsal deðiþiklikler arasýnda bir bað özelliðe sahip olduðu bilinmektedir (van Os ve ark.
kurmak için ortaya atýlmýþtýr. Kapur tarafýndan 2000a, Murray ve ark. 2004).
önerildikten sonra bu hipotezi test etmek için
Þizofreni ve diðer psikotik bozukluklarýn tanýsý için
çeþitli görüntüleme çalýþmalarý ve davranýþsal çalýþ-
kullanýlan semptomlarýn normal topluluklarda da
malar yapýlmýþ ve hipotez lehine sonuçlar alýnmýþtýr
yaygýn olduðu görülmektedir. Örneðin, yakýn
(Jensen ve Kapur 2009).
zamanda yapýlan bir meta-analizde pozitif psikotik
semptomlarýn toplumdaki prevalansý yaklaþýk %8,
Bozulmuþ Önem Atfetme Hipotezi ve DSM-V insidansý yaklaþýk %3 bulunmuþtur (van Os ve ark.
Çalýþmalarý 2009). Epidemiyolojik çalýþmalarda subklinik
Þizofreninin tanýsý için de kullanýlan DSM ve ICD psikotik semptomlarýn genellikle geçici olduðu
taný sistemlerinin yeni versiyonlarýnýn (DSM-V, (Hanssen ve ark. 2005) fakat psikotik bozukluklar-
ICD-11) oluþturulmasý için yapýlan revizyon çalýþ- la epidemiyolojik, psikopatolojik ve etiyolojik bir
malarý sürmektedir. Kapur'un önerdiði bozuk devamlýlýk gösterdikleri ortaya çýkmaktadýr (van Os
önem atfetme hipotezi bu çalýþmalara da yansýmýþ ve ark. 2009). Ayrýca psikotik bozukluklarla ilintili
ve Amerikan Psikiyatri Derneði DSM-V Psikotik çeþitli semptom boyutlarý klinikte görülen hastalar-
Bozukluklar Çalýþma Grubu üyelerinden J. Van Os dakine oranla daha gevþek de olsa bir arada bulun-
tarafýndan þizofreniyi de kapsayan psikotik bozuk- ma eðilimindedirler (van Os ve ark. 2000b). Bu
luklar için 'önem atfetme sendromu' ismi ve yeni bir fenotipin hastalýk olarak klinik psikiyatrinin
kategorik taný sistemi önerilmiþtir (van Os 2009a, konusu olmasý ise semptom boyutlarýndan en az
van Os 2009b). Deðiþiklik önerisinin dayanaklarý birinin tedaviyi gerektirecek düzeyde ilerlemesi
aþaðýda ayrýntýlarýndan bahsedilecek olan psikotik nedeniyle olmaktadýr. Dolayýsýyla þizofreni
bozukluklarýn mevcut taný kategorileriyle ilgili normalden ayrý duran bir hastalýk olmaktan ziyade,
aksaklýklar ve þizofreni isminin beraberinde normalle devamlýlýk gösteren çeþitli semptomlarýn,
getirdiði sakýncalar olarak özetlenebilir. nedenini bilmediðimiz þekilde bir araya gelmesin-
den oluþan bir sendrom görünümündedir .
DSM-IV'de psikotik bozukluklar non-affektif
psikotik bozukluklar, affektif psikotik bozukluklar, Þizofreni kelimesi de çeþitli sorunlarý beraberinde
madde ile tetiklenen psikotik bozukluklar ve genel getirmektedir. Van Os isim deðiþikliði ihtiyacýnýn
týbbi duruma baðlý psikotik bozukluk ana baþlýklarý sosyal stigmatizasyonu önlemenin yanýsýra iyatro-
altýnda toplanabilecek 11 ayrý taný ile yer almak- jenik stigmatizasyonu da engelleme amacý taþýdýðý-
tadýr. Ýdeal olarak, taný kategorilerinin geçerlilik- na iþaret etmektedir (van Os 2009b). Þizofreni
leri için, etiyoloji, semptomatoloji, tedaviye yanýt ve kelimesinin klinik kullanýmý adeta sahte bir onayla-
prognoz açýsýndan özgüllük kriterini karþýlamasý ma ile, bilimsel verilerle örtüþmeyen þekilde,
gerekmesine raðmen (Robins ve Guze 1970) ben- þizofreninin doðada var olan bir 'hastalýk' olarak
zer genetik ve çevresel yatkýnlýklarý, kognitif hem klinisyenler hem de toplum tarafýndan kabul
deðiþiklikleri ve tedavi yanýtlarýný paylaþan psikotik görmesi sonucunu doðurmaktadýr. Buna ek olarak
bozukluklarýn özgüllüklerine dair yeterli kanýt þizofreninin kelime anlamýnýn 'bölünmüþ zihin'
olmadýðý düþünülmektedir (Kendell ve Jablensky olmasý ve bu tanýmýn kiþiler tarafýndan kendi
2003). Bunun karþýlýðýnda tanýlar arasýnda bazý uslamlamalarýyla iliþkilendirilememesi nedeniyle
hastalýk boyutlarýnýn prezentasyonlarýnýn (örneðin toplumda korkuya yol açmakta ve sonucunda
Schneider belirtileri, negatif semptomlar) yoðun- etiketin taþýyýcýlarýný ayýrýma maruz býrakmaktadýr
luðu açýsýndan farklarýn olduðu öne sürülse de bu (van Os 2009b).
belirtiler taný için düþük olasýlýk oranýna sahiptir, Van Os DSM-V'de psikotik bozukluklarla ilgili
taný deðeri taþýmamaktadýrlar (Peralta ve Cuesta kategorik sýnýflandýrmanýn yerine biyolojik deðiþik-
1999). Þu ana kadar elde edilen veriler ýþýðýnda liklerle psikolojik deðiþiklikler arasýnda baðlantýyý
hastalarla ilgili faktörlerden sadece manik semp- açýklayan, böylece kiþilerin durumun doðasýný
tomlarýn ve þizofrenideki hastalýk öncesi çocukluk kavramasýna yardýmcý olabilecek 'önem atfetme
çaðýnda görülen geliþimsel kognitif bozukluklarýn sendromu' tanýsýnýn geçmesini teklif etmektedir.

Klinik Psikiyatri 2010;13(Ek 1):5-8 7


Yüksel Ç, Üçok A.

Mevcut psikotik bozukluk tanýlarý için ayýrt ediciliði mevcudiyetini ve psikiyatrinin bu sendromla ilgili
bilinen manik epizod ve geliþimsel kognitif defisit- agnostik durumunu yansýtmaktadýr (van Os 2009b).
lerin bulunduðu ve her ikisinin de bulunmadýðý Ancak baþta da belirttiðimiz gibi bu muðlaklýk ve
hastalarý ayýrmak için 'affektif özellikli önem açmazlarýn giderilebilmesi ancak þizofreninin etiy-
atfetme sendromu', 'geliþimsel özellikli önem olojisine iliþkin daha tutarlý verilerin ortaya çýk-
atfetme sendromu' ve 'baþka türlü adlandýrýla- masýný beklememiz gerekecektir.
mayan önem atfetme sendromu' kategorik
tanýlarýný önermektedir. Bu taným bilimsel verilere
Yazýþma adresi: Dr. Alp Üçok, Ýstanbul Üniversitesi Ýstanbul
dayanmasýnýn yaný sýra, þizofreni kelimesinin
Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, Ýstanbul,
aksine bu durumun normal uslamlamayla iliþkisini, alpucok@superonline.com
bir hastalýk olmaktan çok bir sendrom olarak

KAYNAKLAR
Berridge KC, Robinson TE (1998) What is the role of dopamine Schneider's first-rank symptoms in schizophrenia. Comparative
in reward: hedonic impact, reward learning, or incentive önem study between schizophrenic and non-schizophrenic psychotic
atfetme? Brain Res Brain Res Rev, 28(3): 309-369. disorders. Br J Psychiatry, 174: 243-8.
Hanssen M, Bak M, Bijl R ve ark. (2005) The incidence and out- Robins E, Guze SB (1970) Establishment of diagnostic validity
come of subclinical psychotic experiences in the general popula- in psychiatric illness: its application to schizophrenia. Am J
tion. Br J Clin Psychol, 44(Pt 2): 181-191. Psychiatry, 126(7): 983-987.
Howes OD, Kapur S (2009) The dopamine hypothesis of schiz- Schultz W (2002) Getting formal with dopamine and reward.
ophrenia: version III--the final common pathway. Schizophr Neuron, 36(2): 241-263.
Bull, 35(3): 549-562.
van Os J (2009a) A salience dysregulation syndrome. Br J
Jensen J, Kapur S (2009) Salience and psychosis: moving from Psychiatry, 194(2): 101-103.
theory to practise. Psychol Med, 39(2): 197-8.
van Os J (2009b) 'Salience syndrome' replaces 'schizophrenia' in
Kapur S (2003) Psychosis as a state of aberrant salience: a DSM-V and ICD-11: psychiatry's evidence-based entry into the
framework linking biology, phenomenology, and pharmacology 21st century? Acta Psychiatr Scand, 120(5): 363-372.
in schizophrenia. Am J Psychiatry, 160(1):13-23.
van Os J, Gilvarry C, Bale R ve ark. (2000a) Diagnostic value of
Kapur S, Mizrahi M, Li M ve ark. (2005) From dopamine to the DSM and ICD categories of psychosis: an evidence-based
salience to psychosis--linking biology, pharmacology and phe- approach. UK700 Group. Soc Psychiatry Psychiatr Epidemiol,
nomenology of psychosis. Schizophr Res, 79(1):59-68. 35(7): 305-311.
Kendell R, Jablensky A (2003) Distinguishing between the van Os J, Hanssen M, Bijl R V ve ark. (2000b) Strauss (1969)
validity and utility of psychiatric diagnoses. Am J Psychiatry, revisited: a psychosis continuum in the general population?
160(1): 4-12. Schizophr Res, 45(1-2): 11-20.
Murray RM, Sham P, Van Os J ve ark. (2004) A developmental van Os J, Linscott RJ, Myin-Germeys I ve ark. (2009) A system-
model for similarities and dissimilarities between schizophrenia atic review and meta-analysis of the psychosis continuum: evi-
and bipolar disorder. Schizophr Res, 71(2-3): 405-416. dence for a psychosis proneness-persistence-impairment model
of psychotic disorder. Psychol Med, 39(2): 179-195.
Peralta V, Cuesta MJ (1999) Diagnostic significance of

8 Klinik Psikiyatri 2010;13(Ek 1):5-8

You might also like