Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 102

İSKENDER'İ BEN ÖLDÜRMEDİM

DERMAN İSKENDER ÖVER, küçük İskender mahlasıyla tanınan Der­


man İskender Över, 28 Mayıs 1964 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Ka­
bataş Erkek Lisesi'ni bitirdikten sonra İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne
girdi ve beş yıl eğitim gördü. Kendi arzusuyla bıraktığı tıp eğitimini taki­
ben İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü'ne de üç yıl kadar devam
etti. Ağır basan sanat hayatı onu akademik ortamdan kopartarak edebiyat
ve sinemaya sürükledi.

'Marjinal şair* olarak tanınmaya başlaması 1985 yılıdır. Günümüze değin


bunca yıllık süreye onlarca şiir ve özgür metin, bir günlük, üç roman, iki
özel derleme, bir inceleme, bir antoloji olmak üzere birçok kitap sığdırdı.
Kimi Avrupa ülkelerinde çıkan antolojilerde şiirleri basıldı. Kanada'da ya­
yımlanan Descant adlı edebiyat dergisinin Türkiye özel sayısında, ABD'de
ise Murat Nemet Nejat’ın 'eda' kavramında yoğunlaştığı Türk şairlerinden
çeviri antolojisinde kendine yer buldu. 2000 yılında İtalya'da düzenlenen
Avrupalı Genç Şairler Yanşması'nda (La Giovane Poesia D'europa Nel
1999) ilk ona girdi ve bu şairlerle birlikte kitaplaştırıldı. Yine aynı yıl içer­
sinde uzun zamandır sinema dalındaki jürisinde de yer aldığı Orhon
Murat Arıbumu Ödülleri'nde 'Bir Çift Siyah Deri Eldiven' adlı şiir kita­
bıyla birincilik alarak ödüllendirildi. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Fo­
toğraf Bölümü master öğrencilerine 'Postmodemizmi nGörsel Malzemeye
Etkisi' üzerine bir seminer verdi. 2001 yılında Almanya'da, 2002'de de
Hollanda'nın çeşitli şehirlerindeki etkinliklerde konuşmacı olarak ve şiir
performanslarıyla yeraldı. 2003 yılında Berlin'de düzenlenen İlk Türkiyeli
Eşcinseller Kongresi'nde bu konudaki deklaresini okudu. 2004'te New-
york'ta ve Kuzey Carolania'da üniversitelerde konuşma yaptı ve tek kişilik
okuma gecelerine konuk oldu. Aynca Türkiye'de farklı üniversitelerde ve
liselerde panellere, vvorkshop'lara katıldı. Bir dönem seslendirme, sena-
ristlik, radyo programcılığı, şiir matineleri de yapan küçük İskender, içle­
rinde ’Ağtr Roman've 'O Şimdi Asker'in de bulunduğu beş filmde de oyun­
cu olarak rol aldı. Halen Varlık, Adam Sanat, Yasak Meyve, Kaçak Yayın adlı
dergiler ağırlıklı olmak üzere yazmaya ve kitaplaşmış eserlerini yayımla­
maya devam etmektedir.

* SEL Y A Y IN C IL IK / ŞİİR
* S E LY A Y IN C ILIK
Piyerloti Cad. 11/ 3 Çemberlitaş • İstanbul
Tel. (0 2 12) S16 96 85 Faks: (0 2 12) 5 16 97 26

http://www.selyayincilik.com
E-mail: posta@selyayincilik.com

*SELYA YIN CILIK :255


ISBN 978-975-570-26 l-X

İSKENDERİ BEN ÖLDÜRMEDİM


küçük İskender

htpp://www.kucukiskender.com
E-mail: thesouljam@gmail.com

© küçük İskender, 2005


© Sel Yayıncılık, 2005

Birinci Baskı: Ekim 2005


ikinci Baskı: Mayıs 2007
Üçüncü Baskı: Mart 2 0 10
Dördüncü Baskı: Şubat 2 0 12

Kapak görseli: Mustafa Horasan, Katil kim video art


Kapak tasarımı: Gökçen Ergüven

Baskı ve Cilt Yaylacık Matbaası


Fatih Sanayi Sitesi, 12/197-203
Topkapı-lstanbul, 567 80 03

Sertifika No: I 1931


küçük İskender

İskender’i ben öldürmedim


Şiir
küçük İskender'in kitapları:

Burç Hikâyeleri (2. baskı)


İskender'i Ben Öldürmedim (Melih Cevdet Anday Şiir ÖdüHi-06), (4. baskı)
Rahibinden Satılık Kilise (2. baskı)
Karanlıkta Herkes Biraz Zencidir (6. baskı)
İt Cazı (5. baskı)
Teklifsiz Serseri (2. baskı)
Lezzetli Tüm örler Lokantası (2. baskı)
Lucifer'ın Bisikleti (3. baskı)
Hasta Hayat Depolan (3. baskı)
Ağır Abiler O rkestrası (3. baskı)
Medusa’nın Makası (3. baskı)
The God Jr (2. baskı)
Ölü Evinde Seks Partisi (2. baskı)
Rimbaud'ya Akıl Notlan
Papağan'a Silah Çekme (2. baskı)
Underground Otopark (2. baskı)
Galileo'nun Pergeli (2. baskı)
Gözlerim Sığmıyor Yüzüme (3. baskı)
Siyah Beyaz Denizatları (2. baskı)
Sarı Şey (5. baskı)
Flu’es
Zatülcenp
Periler Ö lürken Ö zür D iler (2. baskı)
Bu Defa Çok Fena (3. baskı)
yirm iSapril
içindekiler
gemi 7
s a t a n ic a ı ı
beyaz timsah lanetleri 15
alkolik asit 16
dölyatağı haramileri 17
uykunun rengi 18
kir duasındaki sis saati 19
şerefleks 20
çatık kapı 2 1
bu bulduğum 22
on iki eylül bağırsağı 23
pasttimemanie 24
‘necromantic' 25
zıkkım 26
çevrim dışı yaradılış 27
ring 28
eksifikir 29
papuçlarım 30
sinek kaydı bombardıman 3 1
pençenin şüphesi sendrom ları 32
few york 33
yorgun tecavüz 34
omen 36
narkotikte ilk sorgu 37
dün yağmurla kar hakkında konuşuldu 39
tekst 40
neoplazma tapınakları 41
buruşmak maksadı 42
ihtişamlı derinlik 43
verev muskalar 44
birbirine dargın yem inler 45
yüzüm hipotenüsüm 46
eski dilde eski 47
özgül sağırlık 48
kıyamet 49
gonat 51
boşluk harbini kaybetmenin bedeli
K a b a h a t, ah b ab ım benim 53
iktidarın görgü tanıkları 55
sinir kıyım ı 57
Ruh ra n d evu evi 61
Kafka ya da Kaf 63
tilkilerin ıq‘su 64
onlar 67
derin bir çukur sun 68
van 69
queer 70
K of Fok Aynadadır., fuck.. 71
Üçüz K uleler 72
dizkapağı kurşunu 73
hidrofobi 74
hakkımdaki yanılgı teorem i 75
maphya 76
çatalkarası 77
hiçcinsel 78
Can Hasret 80
lades 81
hayalet 82
hareket noktası 83
sır 84
periferik 85
Morfin Matematiği 87
Kurt Cobain'in Çocukluğu 88
i'maj 89
şeysizlik sıkıntıları 90
her meyve bir yaradır 91
umrumdayım 92
cin delili 93
hoyrat 94
galaksi otobüs durağı 95
keskin tespih 96
kış aşkına requem 97
ziyankârne 99
gemi

Çatlamış bir alın kemiği


gibi duruyor limanda gri gemi,

Yağmur, hüviyetini kaybetmiş potansiyel suçlu


Rüzgârın kimsesi yok tabiattan başka
Zanlıyım, kendimce haklıyım, bu kış ellerime
eksi sonsuz uçlu
upuzun kapalı müzelerin
hep bir çığlıkla hareketlenecek heykellerinin
mermer bronz karışımı
soğuk beyaz karışımı
aldatıcı göz bebeksiz bakışları bulaştı, evet, harika,
sis çoktan ulaştı denizin sinirlerini bozan
geç dalgasının korku tabirlerine,

Baudelaire aldım yanıma okurum diye


felsefe ağaç olsa hangi meyveyi verirdi ve
onu anlarım belki, onunla avunurum, hevesiyle;
şimdilik
gecenin esrara
sevgilinin ihanete aç teşekkül mertebesinde
belki gemide, belki de sessizliğin güvertesinde
bir takım adamlar gülüşüyor
bir takım adamlar yalan yanlış örgütleniyor
halka ait bir manayı hayasızca aralarında bölüşüyor
hayır, yere düşmüş yalnız bir biletin önünde;

7
Aslında tedirgin ve sıkılganlar
Aslında cahil ve saldırganlar
Herkes kadar bir gemiye binip gitmekle
Şiddetin kendisiyle uzlaşmakla
Uzaklaşmakla
Uzaklaşmanın hayat paydasıyla çatışmaktalar..
evet,
çocukken aynı sınavda çözemedikleri tek soruyla
o tek sorunun cevabıyla boğuşmaktalar: Onca
ağırlığına rağmen neden batmaz bir gemi
H e r gemi batmak için son bir yolcu mu bekler..
Son yolcunun darmadağın beyni, kalbi mi
indirecektir şalteri; gemi
öyle mi çekilecektir içeri, hayır, örneğin, gerisin geri,
toprağın da olsa kaldırma kuvveti
öyle kolay gömülemezdi hiçbir ölü, hiçbir hüzün neferi;
toprak
iterdi, tutardı, çırpınırdı
istemezdi gövdesine bir şeyin ansızın girmesini;
Gemi
Çatlamış bir alın kemiği
gibi duruyor limanda gri;
Toprak da duruyor
Zaman da, adamlar da.. Önemli bir aşk şaheseri
edasıyla çözülüyorum iskeletimden
etlerimle uçuşuyoruz yapışmak üzere
bir başka iskeletten ufka açılan
yeni
varoluştan oluşmuş hallerden hallere seviyeli;

8
Belki de çok oldu gemi limandan ayrılalı ve gideli;
Başlamış bir yolculuğun arkasından karada yazılan seyir defteri
Tarih mi demeli buna, günce mi daha doğru, bellek mi,
Hoş, ben ellerimi hep yıpranmış çımalara benzetirim
Parmaklarım salkım salkım çımadan sarkar sarkar sarkar
Kaç gemiyi bağlamak için limana fırlatılmış ellerim
Çımacılar mı hain, eldivenler mi kaygan, deneyler mi uğultulu,
Ufukta kaybolmaya yüz tutmuş bu büyük yüzen sedyeye
Kimi zaman mabet de demeli, nazar da demeli, büyü de demeli

Çatlamış bir alın kemiği


gibi kafatasında beyne doğru ilerliyor gemi;
ya çok bildik aynı bir sima var dümende, kazan dairesinde, radarda
ya da
kıyıdayız, hayaller kurarken ölüme dair, erdeme dair; anlıyoruz:
terk edildik,
Diğerlerini kurtarırken telaşla o.
Tufanda biz geride bırakılanlar, anlıyoruz,

Meğer Nuh, asla sevmemiş hiçbirimizi.

2004-2005

9
satanica
‘benden başkası öldürmüş olamaz İskender’i’

Ciddiye Alındığım Kara Parçaları


b eyaz tim sah la n e tle ri

telafisi zor bir varlığın ilk kez


görülebildiği akustiği iyi bir krematoryum
gibi belirtiliyor aldanmış iri genç ağaçların
tek gecede devrildiği kan ve üre dansının
en parlak spotlar altında sahnelendiği
akustiği iyi bir krematoryum
gibi kurbanın boynuna kenetlenirken iki el
silah sesi duyuluyor boş avuçlarında şehrin
ve henüz ergen birkaç çocuğun gasp ettiği
telleri bir kontrbasın; telafisi zor bir varlığın
bolüne bolüne ürediği hakiki ihanet hikâyeleri
için, kaybolacak vaktin de bir gölgesi var
düştüğü bataklığı aydınlatacak
metan adındaki şüpheli kahramanın
sevdiği son şarkının çok çok aptal nakaratında
beyaz timsahların makyajları akacak, kolajj,
kolaj imzası olacak ceset şiirlerinin altında
ilk kez
görülebildiği
ilk kez
sevilebildiği
başarılı iğrenç aşklar fırtınasında
alkolik asit

cinlerin terlediği şehirler zehirler ahkâmı,


akşamın anonsu yapılır alkollü dualarla,
aksatılır gevşeyen sevdalı keman konçertolarıyla
ecelin sebebe teması, düş talana maruz kalırsa da
düşün akıl ile arasındaki açı, geniş açı
yüreğin beden ile arasındaki açı, geniş acı
unutulması lâzım bir soyağacı
gibi
hep hatırlanılır, bir şeylerin korkuyla hatırlanılması

ben gezginim, o yüzden alyansımı


ayak parmağıma taktım der ya ejder,
unutulması lâzım bir çatlak tını
gibi
hep hırpalanır, eski bir sevgilinin hasretle hırpalatılması

16
d ö lyatağ ı h a ra m ile ri

kolaylaştırılmış bir patoloji ile yarılır


uzaktaki kadın gölgesinin fırsat bildiği
altülke eroin krizleri: beyefendi kadavra
endişesiyle, kötünün debisi ölçülür eylemde
ve palavra
olduğu anlaşılamayan ışık huzmesi için
ilk kez çırılçıplak soyunur kadın gölgesi
giysilerin altından ıslak bir çınar çıkar
uykunun rengi

gayya mısraları çöplüğü: siyah ateş söküğü


misali, bilginin fenalığıyla çöker bedenin
efsanesine.
fütursuzca çoğalır ıstırabın hayali ve
arzulanması gecenin, yolcunun cinayet defterinde.

tek bir gecenin ilk kez beden bulmasıdır o derin


kuyuda, masumiyetle birdenbire karşılaşan
bilimin, saadeti büyü sanan şeytanlarla
aynı karanlık ormanda aynı bataklığı içip
susuzluklarını gidermeleri; sus uşakkapan!
külün dibindeki kuyu bir kule gibi yükseliyor
tersine: siyah ateş söküğü
misali, bilginin fenalığıyla çöküyor bedenin
hep tekrar eden, lanetli efsanesine.

18
kir d uası’ndaki sis saati

biçimlerin keskin yüzeylerinde yapışkan tasvir


mavilerinin ilkin derinde alkışlanan kenevir

tohumlarıyla dövülerek yok edildiği çarkın telaşını


yorumlarıyla tek ezildiği farkın savaşını

ortaya bile koyduğu iddiasındaki tını:


kaya ile kuğu arasındaki tanı

23 kasım 20 04
şerefleks

Ciddi bir kan kaybıyla bahçe

deki kuyudan ceset ve ses


çıkartmadan zehirlenmiş ateşli
darbelerle derbeder bütün ketum bitkileri
yalnızlığa ihbar eden o tek nefes:
hatırdan kurtlanmış sevgililer
birbirlerini ceset ve ses gibi beklediler

önce cesetten eser kalmayan


eski bir aşk şarkısının sahibine teslimi,
sonra sesin geldiği yerlerin şaibeli suç iklimi
tadında Ciddi bir kan kaybıyla bahçe
Ciddi bir kan kınıyla hançer

kim bilir, kuyunun aklından da geçer;


bahçe: Efkârlı lehçe, içi giz dolu bohça

Ölümdeki alkol oranı

ağustos 2005

20
çatık kap

naklediliyorum, beynimi
alfabeye almasınlar
harf
diye çünkü ben sayıyım
onda oluşan ondalık kesirde temennisi
ret
diye çünkü ben mürebbiyeyim
lalası öldürülmüş can terhisine

ite ot, ota it sakladığım girdapta


batıp çıkıyorum bilinçaltımın tersine

tanrı misafiriyim tanrının


döşek niyetine bir uğursuz gezegen serilmekte cinnetime

19 kasım 2004

2
bu bulduğum

bu bulduğum görüntüler başka bir yerden de gelirler_


heybetli bitkilerle örtülü cesetlerin kesilen avuçlarına
bırakılan tel örgülerle örgütlenen hırpani görüntüler
öznesiz ve tekil histeriyle yüzleşen soysuz ırklarına
derin çukurlar açıp, içine, çıkarttıkları toprağı gömdüler.

bu bulduğum suni sesler başka bir yerde de bestelendiler_


temsilî sevişmelerle geçiştirilen hudutların yorgun ufkuna
terk edilen cansız aşklarla hesaplaşan o yabani sesler
geleceksiz ve köksüz saldırıyla birleşen ölüm yolculuğuna
uzun sinirler yerleştirip, yarayı, çıkarttıkları gözlerle diktiler.

bu bulduğum müptezel hainler başka bir yerin de emrindeler_


çaresiz uzaklaşmalarla unutulmaya mahkûm ettikleri kaderlerini
korkunun açılan deliklerinden içeri gizlice sokar gibi teker teker
yükselen kibirlerinde nüksedecek olan hastalıklı aciz kof hislerini
bomboş şiirlere atıp, kendi zavallılıklarının önünde dize getirdiler.

22
on iki eylül bağırsağı

Cezanın alt yazısı yanıltıyor mahcubiyetteki durum


ahlâkını; bilgisizlik bildirisiyle yüzleşiyor günah soykırımı;
tedirgin cinnete tedbir alan sulh, kirletilen şevk için
acıyı basamak basamak anlamak kültürü
o masum dürtü
yorgun jilet kesikleri imparatoru
marihuananın solgun güzel kuğuları
cevap olun plastik ışığa;

Ah cılız asya, yazık sen de onlardansın!

23
pasttim em anie

özün teslimiyetiyle kararan sahte -r in t-


mizahıyla hırçın delikanlı ya ait -ku ra m -
geometrik kızın uzay haritası yla - i s ­
tianede ay kapatması bir bilim adamı yörüngesi
anakaralar yavruları adaları aramaktalar,
oksijenin, azotun yetersiz kaldığı bir morgda
alelade bir akşam yemeği
birkaç saat sonra kıyametin galası yapılacaktır
şamdanlar yakılsın, müzik başlasın, uşaklar öldürülsün
görünen o ki trajedi, hamdır; canlı
bir çölün reddettiği su
manasıyla hep kuma gebe

ise neyi doğuracak bu xl gece

24
‘n e c r o m a n t i c ’

Kımıldamayı reddeden bir ıskalama


ile basitleşmekte bileşke kalp; tebrik
için tanrı yeryüzüne iniyor ve aç
ve zamanlaması idraksiz kalibrelerle
tanışmakta küfür. Ben,
tesadüfen açan çiçekleri üzecek kadar
yalnızım ezel. Z ım ’ım ben. ■
Klitorisim dar isimlerin yadırganan
ay fosilinde. Katılaşmayı arayan bulutun
delik deşik edilmiş bir mafya sempatizanı
delikanlının üzerinde dolaştığı akşamüstleri
basmamaya çalışarak bir cesedin kırıntılarına
aradığım bir telefon numarasının varyantlarında
çalabilecek diğer telefonları
ve biraz alkolün bastırdığı derin kesik iltihaplanmaları
göstergesiyle
o f um ben yeter. Delikanlı vuruldu. Delikanlı,
“Dölümün kıymetini bilmeyen devletlerde
A Rh negatifim
Canı isteyen kan alır bir zalim heves karşılığı
Ya da üşenmez kan veririm
Uyuşmaması için zehirlemek maksadıyla
fiyaskoyu kibir vakfedenlere.” demekten yoruldu
bulutun altında,
kımıldamayı reddeden bir ıskalama

hayattan sonra ölüm var mı


sorusu sorulduğu sırada

nisan - haziran 2005


zıkkım

vardım
öldüm

bu benim karbon dönümüm


bedenim, bu benim karbon düğünüm

oksijenle kirlendim yaşarken

vardım
öldüm

saf hidrojenle dinlendim

26
çevrimdışı yaradılış

öfke duymakla cezalandırılmış bir geçişin,


bir büyüme, bir amnezi sonrası için için
tekrarlanan çürüyüşle bütündeki iğdişin
onaylandığı maddedeki hantal esin; bu
sensin; bu, görebildiğin kimyadaki gizli heves
gizli saklı olandaki iki boyutlu kin; bu
kalabalıkları büyük ağızdan soyutlayan
boşluğun ışık kabuğu, sığ temkini, öncekindeki
telaşın ya da yanlış biriktirilmişliğin
köklü kötülükteki anlaşılmaz tezahürü; bu
senin tesellideki tek tehlikesiz menzilin.

yeme! canını acıtıyorsun meyvelerin

27
ring

D ar kelimeler mezarlığında trajedyen


kuyusundan tırmanıyor iri toynaklarıyla
hislerinden arınmış, önemli vücut parçaları
eşliğinde, tesadüf, bir kase okunmuş ter,
yıkanıp, çırılçıplak, kendi düşsüz seyrinden,
arınarak, bu huşu ile, tene deyen giz profili
için terkedilmiş felsefe arkasında bile bile
İskender’i ben öldürmedim, o sanal ileti,
anlamı boşaltılmış zaman suikastları ve
hep reddedilen dar kelimeler mezarlığında
trajedyen kuyusundan sahte genç yüzüyle
bir gece ansızın çıkagelen uzun uluma
lekeyle yeniden barışan eirene
bağışıklığını kanserojen sevişmelerde deneyecek.

Buna kimi nekropollerde sağlık da denilecek


ve biçimini tereddüde teslim eden kasvet
sıcak bir kış gecesi bir gözünde cennetin
diğerinde cehennemin kapısını aralarken,
kopartılmış deli diline batırılmış ortadoğu,
çocukluğun yalın hali,
sosyalizmin yangın hali,
yalın yangın ahali
dar kelimeler mezarlığında trajedyen
edilgen ve küskün,
bir hüznü inkâr disiplini olacak ölüm.

28
e k s ifik ir

taşın yarasında eğitilir aşkın kırbacı


suçüstü yakalanırken ritim; periyot
meleklerle bozulur, cenine pus
dolarken aç ibadetlerden; solucanlar
la beslenen doyumsuz kopuş
reddedilmiş bir beden mimarisiyle
aradığım ilaha yaklaşır korkunç
müzikallerden, oyuncular ölümcül
şafaklarla saldırırlar seyircilere,
hayatın uyuşturucudaki gayesi ne.,
önemsenmeyen kin, kiminle buluşup
sessizliğe tohumun selamını getirir;
taşın yarasında eğitilir aşkın kırbacı
suçüstü yakalanırken itibar; yokluk
boşlukla bozulur, sistem inilti olur,
yorgun bir sefalet kalır geriye.

29
papuçlarım

Bir gün eğilip bakmışım ki


ayaklarım, hakikatmiş -parabollerin gergin
ip cambazlarını sirklerin çadırlardan ibaret olmadığına
ikna için bir ruh iflasının eşiğinde- ayaklarım,
yapışmışlarmış
dönüşmeye, mutant bağışıklıkları kilitlemeye; çok
tanrılıymışım çok soğuk çok eski mutluluk kesirlerinde.

Çocukmuşum, meğer,
büyüyüp, istikrarlı, iyi bir katil olmuşum
büyük nedensiz bıçaklar almışım sol elime
sonra hiç bırakmamışım; sonra hiçbir cinayetten aranmamışım
tek ipucu aşkken
ortalık bedenimde.

Hani ağaçlar uzarken üzülmezlermiş ya,


O yüzden tedirginmişim oysa
O yüzden denge unsuru ihanetlerle gecelemişim
içi boşaltılmış arkadaş evlerinde.

Hayatı evlat edinmiş tabiatlar sevmişim


bacaklarımın arasındaki tabancanın tetiğinde;

Ölmüşüm
Kendime gelmişim

tem m uz 2005

30
sinekkaydı bombardıman

david lynch'e

Bir dua kalıbı içersinde unutulmuş


sessiz, nankör ölümlerle aşama kaydederken
erken büyümüş çocuklar,
gitgide kendi benliğinde eriyen gizler
o ara renkler, o turuncular, o pembeler, o bejler,
yalnızca temennilerin kaypak sufleleriyle beslendiler.

Yoksa kim kışkırtabilir yanlışlığı böyle şehvetle


hangi hırsız çalarken bu kadar bonkör
hangi büyük sıradanlığın gerisinde anakender var
hangi ıstırap bu manada kalender;
artık üzülme, suskunluk hastalığıyla cebelleşen cengâver
onlar uç'u ne kadar ıskaladılarsa da
bir parça da senin kanlı kılıcının ahlakıyla pirelendiler.

31
pençenin şüphesi sendromları

tertemiz cerahatlerle yıkanırken


sinir sistemimde saklanan mahlûk,
harikulade komalarla aşkın esrarını çözen
eski bir anons gibi tabiatın hayaleti,
gezdirir beni taklidi zor ruhbozumlarında
eşyalarla özdeşleşir, onlarla mezun
olmak için buruşur ihanetlerin müsveddesi
dişi cinayetlerde, benim de çocuğum
öldü herkesin halkı önünde: içi
boşaltılmış çoğunluğun kasvetiyle solgun
düştüğüm mısralarla avundum
atlara düşkün bir at kestanesi biçiminde:
terkedilmiş akıl hastanesi tenimde
gerçek cismin aksi, dövmeydi; tesadüfi
kavuşmalarla oyalanan şehirlerin şairleri
zarif ayışıkları sevdiler hep
ışık hızını aşan arseniğin beni teselli etmesinde;
tasavvuru dışlanmış habis bir iyilik namına
nankör dualarla soyundukları ılık nehirlerde
unuttular boğulduklarını —evleri cinler bastı
oyunları cinler bastı —etleri cinler bastı
fevri dudaklarıyla öpüşmemi istedi onunda
sarhoş cini, tertemiz
cerahatlerle yıkanırken
sinir sistemimde saklanan mahlûk,
yüzüme zebanilerin gözyaşlarını serpti

herkes ağır bir mutluluğun pençesindeydi

32
fe w y o r k

Dün gece hiç uyumadım, dedi uyku­


suzluğun kurduğu çeteden ayrılan
intihar librettosu; şüpheleri
üstüne çeken bir polisiye roman,
teşekküllü bir ağaç kokusu
olabilirdi kaybedilmiş lisanlardaki
insan ve insan manifestosu. Ah
tabii nospheratus'un betonlaşmış
efsanevi kentlerdeki siyahî soyları
ya da faşizmin ağızda çevrilen jilet
ile çocukluğunu
geçirdiği iğne deliğinden bakınca görülen
bir sabah, öldürerek uyandırdığın sevgilin
için
alev alev bir gökyüzü
eksi sıfır derecede tahammül korkusu.

Ağzına iki uçak çarpmış liza minnelli


söylüyor: Few york few york!
fazla new olanın, tarihteki tortusu

33
yorgun tecavüz

kelepçelenmiş sürmenaj itekliyor


şeytanın özkardeşini gökağda faydasız
metal enerjinin şiddetli pompalarla
gezegenden çektiği gül ırkını
kanıtlarken duayı inkâr eden nesle
gözkapakları sızısız
zarlarla kapatılıyor fevri temasların
felaketlerle devindiği zembereklerle
bir sunî beden çarkını
geriye döndüren hürriyet muammasını
tahrik’in elinde ustalaştırılacak ölü tazı;
zodyakta bir tazı koşuyor tasması
kopuk, tasması zindan, tasması birleşik
ve gereksiz organlardan yepyeni fiil
ler yaratacak denli yardıma muhtaç
nasılsa imparatorluğun çöktüğü kıta
nasılsa unutulmuş repliğin akrepleri
manasıyla kendi kaderinde laboratuar

34
kelepçelenmiş sürmenaj itekliyor
dağılan siyahın yansıdığı dağda kaygısız
arzuların doyurulduğu cinnetle pompalarla
her genden çektiği kunt ırkını
kanıtlarken rehber kurda kapan ejdere
bilgi kaynakları tamsız
iftiralarla kapatılıyor devri zalim göçün
inkârlarla çoğaldığı engereklerle
bir sunî beden çarkını
geriye döndüren hususiyet muammasını
taviz'in elinde ustalaşacak ölü tazı

kapatma önünü zamanın! tarihin belleğini kazı!

35
o m e n

çığırın talipleri fo sillerle sevişip


onların kafalarını k e stile r içle;
re n k le rle barbarlaşan bir fen ki
hayvanların kendi aralarında buldukları,
u çsuz sularla yüzünü kandıran anneler
toprağın da uzuv olduğuna inanıp
b ir bedende cüm leten aldatılm ış ço cuklarıyla
aynı seviyede aynı külfete geldiler.

ay, dünyaya uçkurunu gö steriyordu


uzay, utançtaydı
uzay, tunç çağındaydı
fiyakalı b ir tanrı daha girdi p o rtföye
-bana b ir cast ajansı gösterin
peygam ber rolü için üç beş oyuncu lazım!
diye bağırıyordu kendi ü cre tsiz cehennem inde!

inanm adık
inanmadan girdik fuhuşun kuvvet iksirine!

çığırın talipleri fo sillerle sevişip


sökülm üş bir v ü cu t b ıra ktıla r kullanılm ış k u lların himayesine.

36
narkotikte ilk sorgu

alko lik savaşçının bir barda kaybettiği


kalkan kan; onu vurduklarında kulübün
tribünlerinde canavarlar antolojisinin
i harfinde kendim i arıyo rdum uzun e sra r
dar geçit se rse rile riyle tecrü b esiz öncü.,
katilin peşindeydim şeytan kostüm üyle
ve tüm üyle perişandım ataerkil gecelerin
kalbini te k yum rukla patlattığımdan beri,
hesabı ben ödem edim , gülizar ödedi,
gülizar, şahsiyetsiz b ir am ibin bölündüğü
bölünürken boyun eğdiği ç o k ciddi
bir kulüptü: eş dost hep orada sevişirdik
iguana kılığında; heves, teslim iyetti,
kadınların galibiyetiyle kapanmış gecelerden
tecavüze uğramış e rk e k le r k u rtarıyo rla rd ı
david bovvie m arka b ir halatla: dans
ediyorlardı jiletlerin haplı cenderesinde,
kulübün tribünlerinde, şahsi fikirleriyle
sevişm enin dario angento kırm ızısını şahlandırdığı
kum ar organlarıyla sıradan strip tizcilerin
sahnedeki o sabit boruyla, etrafında dönerken
ellerin i m etalden ayıramadığı, cehaleti
fiziksel özellikleri arasına katan aptal anubis’i
ve ço k sonraları ağlayarak okuduğum naked lunch
adına kurban verilen şu u r iksirim i, tartakladığım
kedi yum urtaları üzerine serp iştirilm iş
filo zo f kum fırtınalarıyla boğuşurken vaha
aklım ın şüphe n öbetleriyle barıştırılm ası
e ro in e teslim iyetti, torbacının egzamalı
gözbebeklerine itilen islami t e r ö r örgütü

37
m ilitanı h ü rriy e t heykeli
altında toplanm ış e vsizle r, koltukaltlarına
sü rd ü kle ri saçkıranla hayatı da çıplak
popüler anlamı da çıplak b ırakarak
gülizar’a doğru ilerliyo rlard ı, gülizar,
am eliyat parası için p olislerle koli kesen
cenazesiz b ir travestiyd i; aynı anda altı
e rke kle yatar, aynı anda gözkapaklarına farla
van gogh’tan desenler atardı; bacak omuza
pozisyonunda b ir rahle gibi açılır
b ir k ırık lale gibi açılır, arasına
cehennem in cennetle olan zaviyesini alırdı,
zaviyenin vatandaşı gülizar'dı.

gülizar, toplam güzelliğiyle b ir yalnız gezegene


m alolup bütün karm aşasıyla b ir gece gitti;
b ir gün geri gelecektir; gelm ek, e sarettir;
alko lik savaşçının b ir barda kaybettiği
“ bir” gibi dünyevi
“ şey” gibi m ünzevi
onu vurdu kları kulübün trib ün leriyle.,
bütün diyeceklerim bundan ib are ttir.

38
dün y a ğ m u rla kar hakkında konuşuldu

yü rü n ü r gri siyanür / ün yam açlarında


elinde, parçalanm ış genç bilinç sütun
larıyla sızıya öğütlenen gizli öğren cilerle
sakat; te rse bakan hayvanların m ecbur
itlafıyla yüküm lü ve m o d ern ; pankartlar

için insan vücudu açılm ış m eydanlarda


b ir n eşte r gibi dikili d u ru r büyük ö nd er
heykelleri; am eliyata g irerken kara şakiler
yü rü n ü r gri siyanür / ün yam açlarında
muayyen bir dengenin israfı m üsait
e şre f saatlerinde; ilk beden, ze h ir adına
adını yudum lar, adını gövdesine in d irir

şeytanî görünenin yüzüdür o güzel şehzade gece


orda yo k olm ak, o rd a yo k sayılm aktan da iyidir

9 m an 2005

39
tekst

kılcal ihanetleriyle haklı adsız


felsefe hayaleti; ikram edilm ek için
öldürülm ü ş so n ra te rsten okunduğunda
da aynı, b ir m atem atiksel yalnızlık
kafiyesini e ; düşürürken varsıl kurda,
o rd a bir iskem lenin ağladığı
b ir sıradan yatakta tah rik olmanın anı,
d ö rt m evsim in aralarına almadığı
bir ço c u k gibi aşk, kurutu lm uş gezegenlerin
ikrâm edilm ek için
felsefe hayaletiyle infaza gönderildiği
teşebbüs biliminde, te şekkü r zannı altında.

kılcal.

deccal’a kardeş babında.

14 haziran 20 05

40
neoplazma tapınakları

Ö zgürlüğün bilançosu yüksek,


sarhoşluğu çocukluğa çeken
siyah yıld ırım gibi yo k lu yo r
nabzı bakışlarında atan
öbürleri ile itham : Bunun adı
yeraltında pagan.
H e r O rganına A y rı Tapan
bir kavim ; te k sevgilisini bütün b ir
tanrının fraksiyonları diye algılayan
ilerlerke n parçalanan, eskiyen evrim .

N esneyi eşyaya dönüştüren e sra r


olmasın tanım lanam ayanın tü m ö rü ;

Ruhların b ilyelerid ir gökcisim leri


örneğin bu gece, hep ezeli ziyaretlerd en ötürü

yalnızlığımdan emin değilim

haziran 2005
buruşm ak maksad

Bilm ek neye ö m ü r
içerd e yse eğer heves ve
ken t yo llan üzerinde yakılan
iblis hanları; yazısı da, turası da
bir, silik, m eczup, kederli zaman
adına konuşulan m ukaddes; sus;

R en k v e rm iy o r siyah soyut
tehlikedeyken dip beden.

3 0 nisan 20 05

Al
ihtişamlı derinlik

Suçlu to tem lerin belleğiyle


yüzleşirken kirli dehliz ve uzun
ve soğuk ve kıvrak hayvanlarla
tanım lanırken yıpranmışlığı
ruh hastası nesirlerin -
gövdemi çözdüm kurtardım
ardım daki matemin dayattığı
şahane yalvarışların
h o yrat belirsizliğinden

Sebepsizliğim
hep bu yüzden!

43
verev muskalar

A nlaşılm ası güç keskin ve


kim likleri şim dilik belirsiz zaman
parçacıklarıyla o vu ştu ru rken
ruh taki te k atom u: Ç ö km ü ş bir
im paratorluğu yeniden ta n ır gibi
m eyveyi so yarken u tanır gibi
inceltildi boşluklardaki tanrı sayısı.

B ilm ek istem em enin sorum luluğu


ile kervan, dualardan kopartılm ış
yalnız bir amin
nidasıyla sivrild i, rüyaları bileyledi
ç o k çö km üş b ir evliyanın hüznünden
te rke d ilm iş lanetlere doğru ilerledi;

M addeler şükretti,
yorgun kurşunun m erkezkaçıdır kazara cesetler
sim e trik kin dördüncü cem re misali
to k dimağa düştü

ay bulandı ay bulandı ay
to y semanın rahm ine dönüştü

3 mayıs 20 05

44
birbirine dargın yeminler

Büyük sözlerin sadık kuytuları


bir büyücünün yangın orm anlarıyla
ö ze tlen iyo r sevdalı katillerin
b iriktird ikleri eski nesnelerde,
oysa şimdi nerede gizli dudakları
ıslatan topraklarda yetişen
m ühürlü kelim eler. Sahi,
n erd eler

teklifsiz ö nerm eler


le sefilleşen
fü tursuz ö zn eler

/ 2 moy/s 2005

45
yüzüm hipotenüsüm

öl; kabuğu kalkm ış


çöl, çe vre liyo r sivrilm iş
intihar dilim lerini: Tem as
halinde bir dalgınlık kon çerto su
içinde açm ayı reddeden
p atırtısıyla glayöl.

sö nüyo r ciğerleri sonbaharın,


a rtık nefes alamaz
taklidine düğümlenmiş hüzün.

çünkü
kenarından çatlam ış yüzüm
için
katakom plara sığınıyor
fışkıran kan süm b ülleri büsbütün.

46
eski dilde eski

yüreğin magması
nı yudum luyor bardaki
nesnel leke: çocuksevici ve
ço k hom ojen anlaşılm azlıklarla
sıradanlaşan m odernizm in
atom parçacıklarını tu tu yo r
sıkı sıkıya kapalı avucunda

“ gül değil, bir hile dönüyor o rada!”

yü ksek dozda yaz mevsimi


ü rkü tü yo r kenti gözetleyen karadulları
bilakis, b ö cekler inkâr ed iyo r ilkin
içine sıkışıp içini kem ird ikleri tanrıyı;

ben şimdi kalkıp gel desem sana


hangi sıradan ölü tenezzül edecek bu çağrıya

47
özgül sağırlık

T u h a f am ipler çam urdan yüklendikleri


alternatif iyonları afyon kokusu altında,
hom urdanan kam yonlara y e rle ştirirle rk e n ,
şafağın dağınık kızıl saçlarını tarayan
te k gövdeli rüzgârlar, reddedilmiş âşıklar
için, yarım bırakılm ış m ısralara dokundular;
tuhaf am ipler arafın karanlığına çe kilirlerk en ,
bile bile, k o rku n ç sükûnetlerinde te rs tedavüle kaydoldular.

Baygın o tlarla süslü kam yonlar


dağılırlarken şafağın dağınık kızıl saçlarında tel tel,
tu haf am ipler
afyon tarlasının ortasında ilk kez kendileri gördüler:
taht ve isyan,
bir hayvan h ücresind e yoğruldular!

yoz, 20 05

48
kıyamet

kopartılm ış liflerle zincirli


s in ir hücreleri boyunca fizik
ve hayat k u ralları; şifrenin
en karm aşık D N A gibi
dikeldiği alelade ruh önünde,
köprüyü kuran akışkan suçun
kabulü ve ilhâkı m enzilin;
kucaklaşm ak için açılm ış
iki kolun arasındaki boşluğu
dua ile dolduran
o muazzam
o m untazam v itrin
atılan kesik b ir kelleyle k ırılıy o r
ve yık ılıy o r ye re başsız vücudu
te rsyü z edilm iş bir meleğin.

ya rılıy o r sıcak buz, m abetler aşağı çıkıyo r


açılıyo r kubbe canhıraş
telafisi im kânsız kahırların rehberliği
ile onca kusurla bağdaşan rabıta
etle kem ik arasına giren günahkâr muamma
huzurunda
bilinebilenle bilinemeyen arasına y u rt kuran
hasta,
zem ine uygulanan e le ktro şo kla beliriyo r
deccal deniyor m ükem m el yalnızlığı!

49
so nra zamanın bütünlüğünü bozan
ateşten davul,
to km ak to km ak inliyor,
sanırsın ki boşluk dayamış yüzünü korkuya
tek kelim enin manasını din liyo r;
sessizliği ezberlem iş bir telaş gibi ölüm ,
d iriliyo r d iriliyo r d iriliyo r

ağaçlara tırm anan rüzgâr


okyanusları okşayan m asum iyet
dağlan eğiten garez
ve kendi gözyaşlarına h asre t çöl

benim
ço k ö n celeri lakabım dı kıyam et!

mayıs 20 05

so
go nat

azami istikrar teşkil ed iyo r geceyi,


bir yaradan yararlanan secdeyi
m uhabbetine geri ve rm e k g e rekir;

ölüm ,
sen n e kadar evlaysan da hayattan
ben senin rehberliğinde kötülüğe m ahrem im .

hiç yaşamadım ki,


b ir koleksiyonun parçasıydım '
aşk-2 / So-4 ile yıkandı naaşlar
derinliğinde sığlaşan
ezberlenm iş m atem in:
kim i ço cuklar ana rahm ine göm üldüler
kim ileriyse gönüllüydüler yeniden yaşamaya
binlerin ce alındılar
ö bürlerince tem izlendiler
diğerlerince yepyeni giydirildiler
başkalarınca tutulup ellerinden
fırınlara götürüldüler!

mayıs 2005
boşluk harbini kaybetmenin bedeli

yu karı doğru uçurum lar var ıssız inananların


kem ikleşen, kem ik leşleriyle beslenen o
korkunç kuvvete sunduğu küçük ölü bibloları -
nın bir tehdit mektubu gibi kahramanlarını
kanla nefesin buluştuğu, koklaştığı cephede
gerçeğin kendisiyle cezalandırdığı
kırbaçların toynakları altında ezerek
ve can veren cana yakın m ahlûkların azgın
çığlıklarını
dedenmiş denizlerin unutulm uş lehçelerine
doğrudan çeviren, gurubu göğün kesik şah damarı
diye kutsal kılıçların kabzalarına
şahane b ir kalp yazısıyla nakşederek
kem ikleşen, kem ik leşleriyle beslenen o
korku n ç kuvvete sunduğu küçük prens parm akları -
nın kopuk ele duyduğu özlem gibi te r k zam anlarını
hisle nefsin buluştuğu, örtüştüğü kerte d e
fezanın kendisiyle cezalandırdığı
bilinm ez u çurum lar v a r ıssız inananlardan
h e r yö n e doğru.

kasım 2 0 0 4

52
kabahat, ahbabım benim
iktidarın görgü tanıkları

kuraldışı m anevralarla iğdiş


ediliyor ücra yakınlıklar o r —
kestrada bir
v a ro ş eksik bir de yanık obua —
nın flütleri heyecanlandırdığı
ço cu k m ezüra. oyuncaklar -
la oyalanan dantelli çöküş tarihi
için tiran lar zavallı kom plolar aram akta,
eksik m esajlar -
ın kendi kendilerine tanım ladıkları
hüzün kondisyonu adına
hep birlikte sahnede bu gece zo rb a delikanlılar.
kelim elerin gerisine düşen hayal
saklandığı deney aynasına
pejm ürde ü m itler —
de bulduğu ço k hevesli asansö rler de
saklayacak.
eflatun rengi d e m ir’e küsecek -
se de, haznede biriktirilen şiddetli masum -
ritim lerin hâmisi oryantal kesiklerin
dönüşm ekle kucaklaştığı siyah larvalarla
anlatılm azın iptidaî dansı -
na eklenen bir ta rz yaratılm akta, ku -
raldışı m anevralarla ku -
sursuz dudakların biçimlenebildiği
şahsi idea: zulüm dür
kırsaldaki ereksiyon planlarıyla
şehre cüm leten hükm eden tuhaflaşma.

55
v aro ş eksik mesaj bir de
tab ularla ip, ko rte jle rle m üsait -
zem inlerd e tem ennileşen leş -
filizleri dikildiğiyle çevre le ye ce k olan
o sahip,
o te o re m , o problem , o boş bulunma:
fuzuli m erkez, m erkezî hayvanlarla
hayvanlarda a rttırılm a belirtileri
çeşidi hastalıkları işaretleyen m eşhur
ideo lo jileri delirium a odaklam akta, iğ -
dişe düşen hayal
gerçekleştiği ço k sesli lüzum o rkestrasında
tam am lanm anın genetiğiyle oyalanm ak -
ta. dır.
sa da, şairin elindeki karışık ipuçları
bir de yanık obua
aydınlatabilir mi yazıdaki cinayeti son
anda, şuursuz m im iklerin jestle rle biçimlenebildiği
şahsi idea: tu tu m d ur
ki şim dilik, yalnızca galibiyetle yıpranm akta.

3 aralık 20 04

56
sinir kıyımı

O lu m suz narkolepsi: K en tin yağ tabakası


altında, közlenm iş büyük uyku cesetleri ve
ileri derecede kilitli beyin tü m ö rleriyle
beslenen, alt ırktan lim onî umman ço cukları
plastik köpek balıklarına pi sayısını
m elek diye yutturan yatay girdap; bunların
anlaşılmazmış görünen hareketleri mi matematiği
ve sosyopat bilinci ve yoksulluğun o rto d o ks açılımını
ve değersiz gizem leri çoğullayacaktır hafızanın
te k ra r edildiği çem berin teğetindeyken habis isteri;
olum suz narkolepsi; M anastır kapısındaki yarı ölü
örüm ceğin el mi ayak mı onları arasında
eski b ir aşk kahram anının likörlü çikolatası.
Beslenm e çantasındaki kafatası. Rasyonel
telaffuzları zorlayan sıradan bir öğretim görevlisi
gibi, bu sabah ezan erken okundu; olağan. O lu m suz
narkolepsi: H astaya acilen rüya verm ek gerek;
sedyede yalnızca kesik başparm aklar v a r ve
otoyoldaki beyaz çizgileri
kokain line sanan em ekli bir aşk elçisi,
uluslararası yalnızlıktan m ezun te k delil
o tu z beşliğe aktarılam ayan film in hikâyesiyle
ço k önceden özel dargın ve çok fiyakalı b ir salgın
örneğin sürekli bağıra bağıra ağlaması.

57
T a ş olm uş dum anlan cem evinde dua ile
üflerken alevi; kendi içmeden
diğer bardakları da doldursun m aşuk; olum suz
narkolepsi: V aro şlara doğru zengin hüznün
tezahürü; o m ünferit suratlarla karşılandı
akşam . V e akşamın aklı
yaşlı m atem lerde havada asılı kaldı.
Ö lü m : Tabiattaki distortion. Taklidi zo r imzalar
gibi, su kaybı görünen kuzeybatı dudaklarında
em dikleri ödem lerle susuzluklarını gideren yetim ler
karınlarını da kü çü k kardeşleriyle doyurdular.
Ben içim deki din adamını
unutulm uş seri cinayetlerden hatırlıyo rum
ao rtu yeryüzünün d e rin liklerin e gidiyordu
magma, bu gezegenin yüreğidir ve terkedilm iş iblis
fısıldıyordu:
Sürüngenler görüyor!
Sürüngenler görüyor!

56
O lu m suz narkolepsi: Kanın içorganlarında
darmadağın dimağlar kanıyordu; bu,
görsel bir tacizdi boşluğun edindiği,
tabanlar ya rılıyo r tavanlar çıkıyordu
tabanlar tavanlarla sarılıyo r kucaklarında kurbanlarla
âliler çıkıyordu
son günün son çığlıklarında belli belirsiz
iblis fısıldıyordu:
Hayvan bitiyor!
Bitki başlıyor!

K apkaranlık değil, kankaranlıktı.


Ruh, sebepsiz hatıralarla yavaşlıyordu!

mayıs 20 05

59
Ruh Randevuevi
Kafka ya da Kaf

K u su rsu zlu k zamanlamasıyla ifadesi


alınm ış, yakılıp yıkılm ış b ir başkent
gibi uyuyorsun, uyu, uyku iyi.

Z a te n uyansan bütün ren klerin adı k a rış ır


bütün ren klerin kim lik bilgileri ka rışır
saten mi adaş m ı kim se saklanm az ki
gibi duyuyorsun beni, duy, duygu iyi.

Z a te n öfkelensen bütün ku şlar da küt ö lü r


küt gece o lu r, içimiz sil baştan sıkılır
iç e riz k o n u şu ru z iç e riz ko n uşu ru z
içim izden b ıkılır
ağlaşsak kıpırdansak k ü t sessizlik o lu r
sessizlik bir te k yo ru m su z rüyalarınla bölünür
gibi uygunsuzsun, suçla beni, suç iyi.

Zaten, aşk b ir ihtim al; intiharda ihtimal iki.

9 ağustos 2005

63
tilk ile rin ı q ’ su

karşılıksız sevinçlerin kişilik bozukluklarına yol

açtığı sersem letici kanam alar ya da herhangi bir


jim jarm ush filminin ortalarına doğru şehrin baba
orospularından senin seçtiğin en gizem lisi: İntikamın
toynaklarından kastanyet yapıp çalan k ö r bir cazcı
m ürekkep balığında saklanan m ürekkebe bakıyor
boş beyaz kâğıtta saklanan altın harflere bakıyor
evet, farkındayım , iri fa re le r yaşıyo r bu son okuduğum
rom anda: Kendine Beden A rayan Kom a.
Sahibi gitmiş bir balta saplı du ru yo r ince ağaçta
balta ve ağaç!
öpüşür gibi kalm ışlar
vedalaşır gibi kalm ışlar
yalnızca tatsız bir ıslık bozabilir bu bitkisel hayatı.

T e se llisi im kânsız cinayetler işleniyor çıkm az


sokaklarda, çıkm az caddelerde, çıkm az fikirle rd e
yeni yazılm ış m üstakil b ir küçük İskender şiiriyle ;
uzun zam andır te b rik edilm em iş
uzun zam andır h içbir m eyhanede bu kadar içmem iş
m elekler: H epsinin de trajedisi var; hepsinin de
geçm işte kalan bir şair arkadaşı. K im bilir,

64
İlk kadehte hatırlanılacaklar
son kadehe kadar anlatılacak bütün yaşananlar ve
garsonun getirdiği yolluk yudum lanırken ağır ağır
trajedilerle şair arkadaşlar b irb irlerine karışacak
trajed iler müthiş bir m ısra ile tam am lanırken
şair arkadaşlar yine unutulacaklar yine unutulacaklar.
Unutulm anın sarhoşluğu değil m idir imlası bozuk,
kelim eleri çalıntı peygam berlerle yolculuğa çıkm ak;
büsbütün sessiz kuşların diyarında oturup bıçak bilem ek
ö m ür onarm ak, ö m ür biçm ek, öm ürden ta sa rru f etm ek
ağaçların adresi yo k, n ehirlerin adresi yo k, dağların yok;
aklını kaybetm iş bir erm iş gibi Bizans’ın göbeğinde İstanbul
ay ağustos, günlerden eylül, saat şubat
gibi sahte bir rom antizm in teşekkülüyle
öyle bir takvim de yazıyorum son rom anım ı:
Kendine Beden A rayan K om a.
H e r satırı ayrı bir hastane odasında geçiyor.

65
Bütün şehri şiirsiz h em şire le r sarm ış, köşe başlarında
sedyeler, sedyelerde yeşile çalm ış cesetlerle tıkanm ış ö m ü rle r
ö m ü r onarm ak, ö m ü r biçm ek, öm ürden ta sarru f etm ek
halklara ö m ür seçm ek, halklarla b ir ö m ü r tüketm ek
tadında: Mönüsünde yalnızca halk yazan b ir lokantanın
m üşterileri!
Halk yiyen aydınlar! B ir halt yediğini sanan aydınlar!
Hepsinin de bir trajedisi var, tiraj sahibi b ir kedisi!
K edi ağlar, o n lar m iyavlar; kedi m iyavlar, o n lar ağlar!
M utlular.
Ö lü le riyle m utlular.

O sm anlı T o ka d ı yem iş bir erm iş gibi Bizans’ın göbeğinde İstanbul


H e r sabah, akşam ında yeniden yıkacağı bir im paratorluk kurar!

yoz 20 05

66
onlar

O rtalam a bir ren k körlüğü yörüngesinde;


ile rliy o r tezgâhtan yeni çıkm ış ada vapurlarının
habis m i habis yaz akşam larında kanatm aktan usanmadığı
utanm aktan, sıkılm aktan bıkmadığı şaibeli aşklarda
üç beş adam, üç beş kadın, üç beş b ir şey işte
kim inin sahipsiz bırakılm ış dum anları v a r avantadan
kim inin ayarı bozuk bir hayatı, anlatsalar uzay ç ö ke r
kimi işkencede dost edinm iş köpüren kanının şelalesini
kim i köpüren kanının şelalesinde bir
değil, bin sevgilinin belalısı

Şehre inm ez bunlar, bunların topunun atı topal,


cigaralarının zıvanası gazete kâğıdından
polis kim lik so rsa gözlerini g ö ste rirle r
gözlerinin aksam arızalı, bakışları tedbirsiz
tarifi im kânsız büyülerle cebelleşm ekteler
üç beş adam, üç beş kadın, üç beş b ir şey işte
kâh içip beni o ku rla r, edip o k u rla r, nâzım se ve rle r
kâh içip cüm le şaire cüm bür cem aat küfür e d e rle r
Ö yle kuşatılm ışlar ki aynaların lisanıyla
öfkelendiler mi kendilerinden başka kelim e de bilm ezler

iyiye kötü, kötüye iyi olm ak gibi bir hususiyetleri vard ır


ü stlerine gitmeyin, anlatsalar yunuslar da ö lü r, mana biter

17 ağustos 2005

67
derin bir ç u k u r sun

Kefildim zarara; dev yatağında uyanan


b ir kürenin sudaki köşelerine dokundum;

H anuttum ; tabiata saçılan zerrelerim den


bir nebze feryat ve edebiyat umdum; olm uyor,
genç yüzüm deki hat
kırm ızı polar pelerinin yere deyişi, gecelerde sürüklenişi
ö ld ü re m iy o r sırtüstü kalbimdeki
haşhaşı;
T a rifs iz b ir infilâk gibi, talih siz bir itikat gibi
m ezartaşınla değişiyor bana ait m ezartaşı!

N esn ele rin sakladığı b ir sır aslında yeryüzü;


çokluğun zulm ü, azlığın hışm ı, çatlayan kutsal sırça;
Bu,
benim vücudum değildir ki:
O , biyopsi için tanrıdan alınan b ir parça.

temmuz 20 05

68
v an

A sılsız ham lelerle


akşam o lu yo r; akşam , ço k çocuklu
bir aile gibi
kim senin kim seyi tanımadığı
olağan bir ‘son akşam yem eği’
dem eye getirilen son münakaşa
son m üstesna te sir
ya da son anda ka ra r verilen
mübalağa.

Süresiz yalnızlıkların öz evladıyım


Ö zü m evla üveyden.
Elbette üvey bir kalibrem de v a r
örneğin sahici ama sahipsiz teşkilim
ve orospuluğu tem sil hakkı saklı
bir ideolojinin idolüyüm
kim bana b ir m em leket te klif edebilir
gö rüyorum , ce re n le r mahsun
baykuşların hali pek bir tuhaf
daha bir ü rk ek su içen geyikler
orm anın ruh durum u bozuk uzun zam andır

A sılsız ham lelerle


akşam o lu yo r; göllerde ne kam ış kalkm ış
ne de buzlu b ir kadeh rakıya benziyor
şubat gecesi Van G ölü.

Belli, onun da A llah ’ı kalmamış!

7 eylül 2 0 0 5

69
q ue e r

Y a ra lı bir k ilit
gibi d u ru yo r hayatımızda
o ncasız ve öncesiz ö dülleriyle
teslim iyeti reddeden siyah ve meşgul his.

B iz kim leyiz ve te rsten okunan


kıbleyiz yutkunduğum uz şekle, e sra ra ;
esrareng iz sabırsızlığa
tüm haşm etiyle teğet geçen
sıradan, se rse ri, kundakçı b ir sonbahar silahşoru.
Veya tecelliyiz aslında sırılsıklam
ayyaş hikâyelerle, aritm ile rle tamamlanan.

Sorgudayız, Sualdeyiz,
b ir bilinçakışı edasıyla geçiyor
pıhtılaşan cesaretlerim izd en serüven
Sorgudayız, M isaldeyiz,
e ksik cevaplar adına kanlı b ir eldiven
çıkm ıyo r vücutlardan k ırık ellerim iz.

eylül 2 0 0 5

70
K o f F o k A y n a d a d ı r . , f u c k . .

He p sarko sel teşvikid ir beş


yaşındaki ölü oğlan çocuğu gözü
nden görünen dağılmış ev v e aile
ye dair kitle ihmal silahlarıyla kuş­
anmış ‘svving both vvays’e dayanan
son ve apocalyptica’dan herhangi
b ir garez c o v e r’ı; orada yağmurun
ağzına sokulan dinozor amı fosilleriyle
irkilm iş ses dizim leri için
gecenin ahlakı bozulur; karanlığın
gururu incitilir, aşkın
tabiatıyla oynanır - hep sarko sel
te şvik id ir beş
yaşındaki leş
oğlan çocuğu gözü
nden çivilenen tem silî heves
çerçevesinde duası reddedilen
herkes.

A klını kaybeder bedenin sol boşluğu


Boşluk, hezeyanı sebeplenm ez. Şükür,
O na yalnızca bir tanrı borcum var.

/ 7 şubat 20 05

71
Üçüz Kuleler

Plastiğin avukatıyım yaralanm ış


chat odalarında: T ırn ak la rım
kadar hızlı u zu yo r gökdelenler. O ysa
palaslardaki ce vh er valelerin
hiç gö rüşm edikleri üvey anneleri
b ira z m eryem 'e biraz da h era’ya
b enzer d ö rt p o ker oyuncusunun
b ir tabutu taşıyan d ö rt kişinin pazılarında;
ruhum klo nlanıyo r acıdan ta sa rru f

edilen ani orgazm ritüellerin d e, the beatles


te k k işilik bir gruptu, o benim ! O benim
beslediğim kalp krizindeki ayaklanmaydı
ayaklarım a inanmamdı
ayaklarım a kapanan sahte imamdı

ay ırıyo ru m bir yana


etek tıraşım dan artan kılları,
b ir gün kutsal sayılırlar diye belki
arkadaşlarım ın hatıralarında

ortada doğu var


yandan geç Ortadoğu

72
dizkapağı kurşunu

G izli hedefin kin aralıklarında


kirli m üsabakalara çıkan cin
tem sil ettiği korku ako rtlarıyla
hangi ahlak için fuzuli peşkeşleri
lisan edinir ve doyasıya özgür
ölebileceği intikam hırslarıyla
cebelleştiği sevda şelalelerinden
aşağı
düşm ekle b ir tehdidi inkâra
bir şantajı muammaya çevireb ilir..

Bedendir bu,
h er iyilikte devrilebilir..

19 şubat 2005

73
hidrofobi

Yapayalnız şe h ir sabahlarını an d ırır


içi küflü okyanus yunusları,
hatırlanılm ayacak m utlulukları yü ze rle r
ve gizlice b ir santim yü kse ltir suyu
akıtam adıklan gözyaşları.

O k y a n u sla r mı yunustur,
yu n uslar m ı okyanus.. Hep konuşulur
hep ta rtış ılır..
N e zaman ki konu, sıkışıp kalır edepsiz b ir damlada.
Kadeh ler k ald ırılır
K adeh ler to ku ştu ru lu r..

İşte o dakika yunus okyanusta,


okyanus yunusta
varoluşu okuyuştur!

2 5 a rd ık 2 0 0 4

74
hakkımdaki yanılgı teoremi

Beni beyaz gösteren hayvanlar konsolosluğunda


Ç o k güldüğüm kesik tablolar korido ru çırılçıplak
Z harfleriyle doluydu: Mantık z ise
Alfabe tamamlanmış, alfabe b itm iştir O ra d a artık
Yeni dillerin kadınları sessizlik doğurur.
“ Felsefenin kam ışı kalksa h e r canlının b ir de
jeneriği o lurd u ” baskın genlerin trajedisi ile
A ş k b ir lafa d ö n üşü r aşk lafa b ü rü n ü r gelir
Ben lafım derdi
Bu laf bana ç o k dokunurdu.

Edindiğim te h like , sahip çıktığım cism anî girdap


Ö zgürlüğün gözünü ç ık a rtır
yerine acıdan arta kalan bilinci o tu rtu rd u . Y o k sa dünya
zaten yoktu.

Bu gezegen hayaldi, hayalperverdi, acayip b ir rivayet..


G e rç e k le olsaydı en küçük ilintisi

Bugün bütün m ezarlıklarda bir tek İskender konuşulurdu.

19 aralık 20 04

75
m a p hya

G rin in terinde karın boşluğu


Üzgünüz biz d o kto r mafyası
Şifre: Kabakulak, D o z: G ünde
sü re k li alkolü n yarattığı
tâli sezgi; ıraksak sevgililerin
hata m ertebesi. İnanılmaz serüvenlerde,
insan eti yiyen aşkların hastasıyız
B iz d o k to r mafyası, saldırgan ve
K ata to n ik; avrupa’nın kırık h eykelleri, biz,
Sürüngen ve ze h irli. T ü rk iy e ’nin
T e h like li ve yapışkan deliğiyiz. Ve
içeriğiz: A fyo n u z, e srarız, e ro in iz
kokainin randım anında rom ans
tayfununda m o rfin te rb iyecisi, üzgünüz.

Sizi te k başınıza bırakıp gideceğiz!

31 aralık 2 0 0 4

76
çatalkarası

K ırsal ze h ir tarlalarında kundaklanan


Felsefe profesö rü o rospuların
G izli sülalelerindeki kar /angınlarında
G öm ülü kalan m ilitanların hâlâ
Lanetli ağıtlarla adlarını andıkları
O şair parçacıklarının
K irli beyin deliklerini siken
M ateryalleriyle güçlü olan
M odernizm in zamana müsvedde
T e şe kkü lle rin i alkışlayan m üridlerin
İbadet ettikleri egosantrik siyaset
Tavsiyesi ret noktasındaki ‘kaybeden’
Açıldığın su re tte zin cire vurulduğun
ikrâm : O meşgul ruh
O , varlığı geciken rüyaaltı.
K ırsal ze h ir tarlalarında kundaklanan

Z ih in / C enin . Bas üstüne yavuz larvanın


İntikam da gülüm ser, zaman da. Unutm ayasın.

/ mart 2005

77
h iç c inse I

Bir cisim saklıyorum en avantür / eski


Kavm inde yükselen ismin;
Şuur tesadüf eseri gizemli, cesu r ve etik,
Hal, sistem li cehaletin te tkiki.

H albuki, bütün m edeniyetlerde


Sevişirken ö len le r kabul g ö rü r,
A cıla rı uranyum ço cu klar
Ç o k uyurken üşüm esinler diye
Ü stle ri yalan tarihle ö rtü lü r.

O n ların siyahında akıl yoksa da


U zaklara çalınan güzel bir ıslığın
Çağırdıklarıyla ye tin irle r. Ö zg ü r

78
B ir cisim saklıyorum en eski
Yü reğ in d e nallarından kurtulan
Sesin., sesleniyorum ,
Sesin işteş fiiliyle tedbir almış
Zavallı garip kanalizasyon boruları
Esaretin göz çıkarttığı tanrı katlarında
Y a lva rır
Y a lva rır
İtikat ette k a ra rır, yo l a lır; bölünür

Kabul g ö rü r ise g e rçe k te ’n se vişirk en ö len ler


Beklenm ez o zaman sayıklam alarda

T aşa doğru ölünür

79
C an H asre t

Can Babama

B ir ç iç e k açarke n görm eyeyim şöyle p atır patır


Sikim kalkar benim,
B ir ço cu k mutlu mu oldu
B ir yo ksul karnını mı doyurdu
Y in e kalkar yine kalkar.
Su basbayağ tu z koktu m u, gökyüzü
Tastam am mavi mi mavi
K a lk tı mı da inm ez ki m ere t
Ö zg ü r m üyüz, m ülksüz m üyüz, barışa v a r mısın
H alklarla m ısın, kavgalarla m ısın
M illet m isin, üm m et m isin, ille t m isin
N esin be m usibet!

O halde sikim i kaldırm ayan


Cenazem i hiç kaldırm asın!

80
lades

cemal süreya’ya

hayatta kalmam büyük iddia


bunca kötülüğe rağmen kandıram azsın
beni tanrım

aklımda
hayalet

A n lam ı olağanlaştırm akla örtündü


riv ay e t; toplanan atlara binildi
yse de bir gece yarısı hırslı ve gaddar,
düşm an atardam arlardaydı şen.
O ksijen in sürüklediği a ç lık ya da
se viye siz n e fre t, s ın ırsız duyarsızlığın havzasında
telaşlandırdı algının toynaklarını.
E ro in kaç santigrat d erece yken
Fahrenhaytı tanım am azlıktan gelir, dam ar
M e rm e r
tadında şırınganın fiskelediği atlarla
şahlanır, eroinin işareti
sira ye tte külfetlid ir sanırdı
T e m k in in G ü zel Başken tleri; hüzün adamları
yarım kalan son duayı kanla tamamlayıp
ecelin ayakuçlarına uzandılar; b ir m eneviş
g ö rd ü k yeryüzünden düşüp göğe çakılan
m askenin arkasında
M erm er
tadında şırınganın fiskelediği atlarla
ö rtün ürken kıyam et, anlamı
olağanlaştırm akla
soldu ilk suni nefesim izde dimağ
ilk suni nefesim izde karşılıksız ikram

Ö n c e ben farkettim hayaletimi

82
hareket noktas

Ayışığına karşı tedbirli koşullar


çağının y ü re k dağınıklığı adına,
ydı tüm bu ayinin kesik gözleri
tarard ı etraftaki bulanık varlıkları;
İki ayağı üstünde yü rü rd ü leopar
la birlikte suça karışm ış tarum ar.
U zam daki te rs tepki ve bilinm eyene
saçılm ış kötü adam p o rtre le ri
zaafların israfıyla arttırd ıkla rı bilinci
suyun elindeki kasaturaya aktardılar:
-Ben kendim i kutsal ilan ettim , dedi
efkârdaki m alumat. T e d a rik , dedi
ayışığına karşı tedbirli koşullar; felaket
namına, silahlanan tabiat ve ahlak
sıradan bir g ö steri için
gövdenin kanlı çeperinde sıralandılar.

Kitabına baktı Allah

83
s ır

metal lam eli to p rak lamın üzerine


kapat tıla r c e se tle re başkalaşım
bulaşmadan dı korkunun vücu t
bulduğunu öğreten akadem isyen m arihuana
yıkandı ğı b ir avuç orm anın karanlığında
boğulanın köpü rm ü ş akciğerleriyle valse
kalkıp da e tle re basa basa dansederdi
h e r uykudan itinayla ayıklanan kabusların
buluğ çağında kükrediği o bohem
içgüdüsel m astarlarıyla - - kayıp b ir m ektubu
arıyo rd u m ben de m ezarlıkta,
te rli karbon m o lekülleri arasında;
kanla yazılm ış s a tırla r klasik ve e ksik
ti; h er tanrının bağırsak solucanları
bir avuç orm anın karanlığında siro z avında
teşkilatlı ü rp e rtile riy le yeni kurbanları
nı ren k uçurum unun kenarında
bilim le aldatıyo rlard ı.

bütün g e rçe kle rin üvey kardeşi vardı.

84
pe rife rik

Z a rif plazma giymiş e x tahammül sınırlarıyla


te b rik leri kabul ediyo r cüzam a zaafı olan
şehirli endişe: Evet, en ço k onu sevdik
soğuk seferberliğiyle öğütücü aşk tazeleyen
yokluğu; sonuncunun feryadındaki tazyiki
göğsüyle yum uşatan şarlatan fahişe.

Şerefsiz m uzaffer edası, varsaym ıyo r


mu çetrefil karalam alarıyla avunan
heyecansız m aceraperestlerin zaafı olan
kutsal cüm leleri bir çırpıda sarfeden
din artıklarıyla beslenmiş organizm aları
soğuk seferberliğiyle buzlandıran efsane.

Ö nü ne geçilmiş hikâyelerle büyüyen tü m ö rle r


gibi, doğruluğuna inanılan bahane; onu sevdik
onun hiç değilse’liğiyle yetindik, elim izde
sayısını bilem ediğimiz birkaç kalibre
b ir silahla, çö zm eye çalıştığımız
vahşi şifre, kafesin kapısını açan genetik
o , uzaktaki fira rî m üessese.

85
T e rsle n ird i bünyesine esir düştüğümüz, içim izdeki
ç o k yabancıyı teşhise yö n elik
adli m uayene; soyunurduk ve sistemli
hasta to praklarım ızla insanı
insandan kopartan çoğul hadise
için, kan v e rird ik tekrarım ızdaki anarşiste.

K ö re le n kalbin güneş batımı, en ço k


ç o k yabancıyı sevdik; alacakaranlığın
bataklığa ırk indirdiği sesli periferde.

2 mart 2005

86
Morfin Matematiği

vesaire uyku
vedaire rüya
ve irreal
refleks i
ikiye bölen yarıçap
bütüne
teğet
travm a
göya

87
Kurt C o b a i n ’ in Çocukluğu

teşebbüsün ölüm

kaynağı in tih a r

vam p’ird eki lösemi

tabutta
gizlenen

için diğeri

ö b ür özel
gür ültü

38
i ' m aj

D edirtecek denli hoşgörülü b ir j tanırım


Bütün alfabelerde küstah, bütün
A lfab elerde ilk h arf olmaya kararlı
Vam p bir kadın; file ço rapları iki
K ırm ızı ağzına kadar kaçık
B irin ci ağzının kenarında pentagram.
Sürekli sahte im zalar v a r İkincisinin.

Dayatılm ış bir milli m arş k ad a r soğuk, ama


N edense heyecanlandırıcıdır teni, bütün
Ü lke lerd e herkesi ayağa kaldırm aya kararlı
P ra tik b ir kadın: Ö y le ki
Soyduğunuzda çalışm aya başlıyor
D e d irte ce k denli hoşgörülü bir j tanırım
Savaşırken jandarm a, sevişirken jo k e r
-bana bir duble daha burboune versene
diye ta kılır tanıştığı m uhafazakâr şairlere
C an ı sıkıldı mı da berlin’de, urfa’da, m adrid’te
Bakarsınız basmış p e ru ’ya gitmiş basma entari almaya
ya da atlanta’ya big b ro th e r karşıtı gö sterilere
K im bilir, şimdi afrika’da b ir ülkede
b ir iç çatışm anın göbeğinde belki de
Belki de bir kabile reisiyle pişp irik o yn uyord u r
birleşm iş m illetler daimi ask e rle ri denetim inde

D e d irte c e k denli hoşgörülü b ir j tanırım


Bütün burun deliklerinde çile k gibi kokain, bütün
Felsefe akım larında m utlak değer, çılgın obje.

89
şeysizlik sıkıntıları

Bugün mesafe alan kafatasını kaybetm iş b ir ağaç,


K e m ik le ri kırılm ış neh irlerde boğulmuş ufak çocuk
Ç iz ik bir m anşon cd’sini lanetli to tem lerin altına gömen
Z a r if alkol yoksunluklarıyla
K ü çü k tansiyonuna laciverdi yakıştıran ressam
Ağacın ağzını tanrı dam arlarıyla diken b ir ad la n d ırılm a yan
C is im ; kim b ilir, en tehlikeli korku film lerine ışık yapan
Sevgilim kadın, sevgilim adam, sevgilim bitki, sevgilim hayvan
E s ra r bitti, biraz da gerçek sarıp içelim
C esed e zıvana tak, toprağı elle, testerenin dişlerini yala
D işlerim i yala sevgilim
Benim için İstanbul’u al bu gece,
Ö ld ürdüğün düşmanları eski b ir İhanete sakla
Sonra, savrulm anın hukuku ile soyun
İntiharı dansla akla!
D işle rim i ısırırk e n danset sevgilim
Susadıysan iç beni
H ep hiç diye iç beni
Sessizliğim de köpüren kanla, kanım daki o telaşsız farkla!

A d ım ı, soyadın yerin e kullan sevgilim , itinayla!

22 o ca k 2005

90
her meyve bir yaradır

Zihniyet meselesi olsa gerek


Tasvirind e zorlandığım sabır.
Kabuklarım la b ir m eyve m iyim , ya ra mı
Belirsizliği hedefleyen şantaj mı yoksa..

Aklım ın kölesi sayılırım dev hafızada,


İtin götü yere geliyorsa da, içim deki
T ü m ö rle rle yana yakıla, sanma ki
T ek anlamı olan b ir kelim eyim
T an rın ın lügatinde;
S eyir halindeyim ismimi sakladığım zamanda
Zam anı kü çü k düşürdüğüm aşklar yaşıyorsam
A şk la r küçük çaplı b ir İskender’se deyim yerindeyse
Zulüm sem , kedersem , kısm etsem
Ç e tre filli belada,
T e rs takla atamayan bir cehalet b irik tiriyo ru m dem ektir
Eski boktan im paratorluklarla avunan
B ir şehrin sokaklarında!

20 ocak 2005

9i
u m ru m d a y ım

Yo rg u n düşen külfetlerle o rospular ayartm akta


Makûl delikanlı p o rtre leri; zaferin izdivacı
Beynin küp, kalbin çift tabanlı ortalam aya
Standart sapm alarla saldırdığı bu yollu yüzyılda,
Efkârlanarak katlandığı
M eşru zem ini aram akta.
Ç o k çüklü bir kadın gibidir hatalardan arta kalanı
Kanıtlanm ış bir doğru saymak da.
O , b ir yaratık taslağıdır.
O , bir nesnedeki fosildir.
O , b ir, b ir’i reddeden yükseliş, İnsanî rakım d ır aslında.

92
cin delili

Suyu, derinlik y o ra r en çok.


Kayıtsızlığın sakladığı katil,
Um udun eksilttiği cesaret ve şefkat.
Sonu kanayan başlangıçlar için değil.
O rtalam a m utluluklar için b ir ilktir.

93
hoyrat

Rüzgâra savurduğun kallavi küfür


O genç kadının bildiği s ırra ersin,
Mamafih, telaşlı b ir çocukluk yaşadı yüzündeki m ühür
Belki sen açlığı susuzlukla açıp
Kendi selâmında cesedine hela da dersin;

K aç anne öldürdün, kaç babaya kanlısın


O genç kadın çaldığı bedenlerle avunsun.
K ö r gözlerin arkasındaki viran delikanlısın
Belki sen kim sesizliği sahipsizliğe dönüştürdükçe
Bilinçlenip., neyse, şim dilik yalnızlığın bu aşkta, burda dursun;

Başıbozuk darbelerle kavru lurken şaibe


O genç kadın inlediği h e r duayla anılsın,
Boş vakitlerde derin devletini sınarken m em leket
Belki oturup üç beş ş iir yazar, içe r, üç beş şair yakarız
Bu da bizim hakiki, münhasır seviyem iz sanılsın!

94
galaksi otobüs durağı

Ü nlem siz ü rp e rtile rle dövmelermiş vücudunu


K ao s geçidinde, sevdaya m aruz kalan sancılarıyla
T arih in sosyal orospularıyla oynaşan şizo fren ;

Velhasıl, lüzumlu lüzum suz kararan o tren


O gara, o lümpen yaygaraya girmem iş
Çıktığı gibi rayından zehir zem b erek
T e m sili yolcuların teslim alınmış vicdanına bindirmiş

B ir bindirmiş bir indirm iş içindeki cum huriyeti,


Sokakları ıskalamış aç sıska ço cukların
Yen i yeni kalkan kam ışlarındaki pusulada
Kuzeyi gösteren tevazuyla
Felakete yö n elik müthiş bir arzuyla
Şehrin kayalıklarında kalbin dağınıklığını dinlendirm iş

Zam anın ço k düşme üstüne


Y o k sa şım arıyo r kötülüğün bereketinde

95
keskin tespih

B ir doku uykusuyla gergin ecelevvel


B u laşırke n k irli m utlulukların andına
Y a rılm ış bedenlerin kuyularında kahraman
T e k bir mayın gibi d u ru yo r sihir
Yalnızlığın biçim siz ortasında;

Ö lü m ü n ölüye faydası; T e rked ilm iş içlerin


D ışarıd akiyle doldurulm ası ve tabiatı
Şeytan şefkatiyle ö rten buharateş için
H ayata m alolanların isim lerinin b ire r b ire r
A tla n a ra k saydırılm ası - - say - - makla bitm eyen
C in n e t kaym ası, om urga kırılm ası, kan
tayfunu, kirli bıçak aşkı, kın travm ası.
Lin ç
Felç
Y a da otopside kim tanrı o lacak kavgası.

H asta söz, tazyikli elem ; G erçeğe harfiyen uym a yanılgısı.

29 ekim 20 04

96
k ı; aşk ın a r e q u e m

Yorgun bir varoluşum


dedi ilhamdan hastalanmış
yorgun ve suçlu deri parçaları
altındaki taş dahi.

Kanam ayalı yıllar


geçti te k e r te k e r salkımından
üzüm yüzüm ün;
derdim sıradağ
sıkıntım ayaz çentiği
kanamaz yaram
yaralarım dan k a r yağar
kar tutm az kaygan falçatam.

U zak bir istasyonda, terkedilm iş


Boş bir tren donar.

C am lara yapışm ış hülyasız bakışlarda


Sıkışm ış
sıkışmış kuşlar ç ır ç ır çırp ın ır
kuşlar zalim hasretim i alkışlar!

97
Belki sen d e o tren in
En ç o c u k vagonunda
En ağlamaklı saatinde gecenin
G ece n in çıyan em ziren zam anlarında
G ece n in tam tamına saat onunda

Elle rin , ayakların, gözyaşların


D o n a rke n
K im b ilir, beni h a tırla r düşünürsün
B iraz olsun sıcacık b ir kanyak akar kalbine
K ım ıld ar içindeki t a ; dahi.

K ım ıld ar d ü şe r k ırılır kalbine


Soğuk dudaklarındaki kristal kadeh.

K o rk m a sevgilim sakın, can vereb ilm ek de b ir hedef!


H em , ölüm bizi pek sevdi bak
H em , ölüm de iyi, içi tem iz
H em , ö lü r ölm ez kalkar etrafı te m izleriz
K im b ilir, misafirliğe gelir hiç tanım adığım ız peygam berler

U zak bir istasyonda, terkedilm iş


Boş b ir tre n donar.
Patlar açılır tane tane nar
K u şla r beni bırakıp gidip ölen aşkım ın
Z a rif ihanetini alkışlar.

eylül 20 0 5

98
ziyankârne

T u h a f m esele, raptiyenin adrenalini yü ksek çıktı


K o laylaştırılm ış m alzem elerinde ahlâkın.
Mezarlığın kuzeyinde kabuk ü re ticile ri
Ü rk e k , aşağılık ve aşağılayıcı bakışlarıyla
T e n im e yeni b ir kaftan, ö m rüm e yeni b ir
Saltanat biçerken , dediler, p u stur o.

Ç iv iy le haç arasına sıkışm ış b ir isa da


v a r tanrım , lütfen ruhum dan çalm a.
Ruhum benim köpürüşüm , tahtı öpüşüm
de sayılabilir kucağımdaki yavru şeytan
yavrusu.. Buralara gelm ez bu suyun uykusu

onun yatağı, gizli gecelerde m o r gözün tortusu


gibi çö k e c e k tir plazmaya, örneğin paramparça
bir karaciğer misali, sirozla cebelleşm ekte
ya da kangrenin tırmandığı bilgi yağmalaması
ta
o zamanda bir geceyarısı yağm ur yağdıran
e e ş ittir em c kare.. Kapkara!

99
A dın İskender, dediler, ben
İşkence dediler sandım.. Lüzum lu lüzum suz b ir travm a,
İşte elinde, hep elde etm ek istediğin
Iskarta kurukafa.

Ç a k tanrım , çaaak! Saçmadan etrafa teselli,


Sonra kaldır rafa, ve tuhaf!
T u h af m esele olsun kendinle buluştuğun ilk bencil müdafaa!

O ysa sözdüm
Ses diye bile anm adılar beni hayatta.

/ 9 kasım 2004

00

You might also like