İlk sayfa 2-8

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 7

ERCAN HOCA ile BİYOLOJİ ★ ERCAN HOCA ile BİYOLOJİ ★ ERCAN HOCA ile BİYOLOJİ ★

 Zardaki lipitler sıklıkla yanal(lateral) hareket ve yağ asitlerinin doymuş


karbon atomları etrafında rotasyonu ile yer değiştirebilirler.
 Daha az görülen hareket çeşidi ise karşılıklı yer değiştirme şeklinde
olur(flip-flop).

 Zarların doğru çalışabilmesi için akışkan özelliğini koruması gerekir.


 Zarların akışkanlığı lipit kompozisyonu ve sıcaklık tarafından etkilenir.
 Zarlarda bulunan uzun zincirli doymuş yağ asitleri yan yana gelerek sıkıca  Zar akışkanlığını etkileyen diğer bir faktör hayvan hücre zarlarında
paketlenir. bulunan steroit yapılı kolesteroldür.
 Bu sebeple zarların hareketi kısıtlanır ve akışkanlık azalır.  Kolesterol zarın akışkanlığı üzerine değişik sıcaklıklarda değişik etkilerde
 Zardaki fosfolipitlerin doymamış yağ asitleri, moleküllerin sıkı bulunur.
paketlenmesini önleyerek akışkanlığı artırır.

ERCAN HOCA ile BİYOLOJİ ★ ERCAN HOCA ile BİYOLOJİ ★
 Ilık sıcaklıklarda(37oC) fosfolipitlerin hareketlerini kısıtlayarak zarın
akışkanlığını azaltır.
 Düşük sıcaklıkta ise fosfolipitlerin düzenli paketlenmesini önleyerek zarın
akışkanlığını artırır.

 Zar akışkanlığını etkileyen diğer bir faktör de sıcaklıktır.


 Sıcaklık düşerse zarın akışkanlığı azalır ve zar katılaşır.  Zarın özgül işlevlerinin çoğu zardaki proteinler tarafından sağlanır.
 Zar katılaştığı zaman geçirgenliği azalır ve zardaki enzim proteinleri  Hücre zarındaki proteinler, reseptör görevinde, hücre zarından madde
inaktif olur. taşınmasında, hücre tanınmasında, hücrelerin birbirine tutunmasında
 Hücreler kendi zarlarının lipit bileşimlerini değişen sıcaklığa uyum görev alır.
sağlamak için değiştirebilir.  Zarın seçici geçirgenliğinin artmasında proteinler önemli bir yere sahiptir.
 Soğuk koşullar altında canlılar zarlarındaki doymuş yağ asitlerini  Zardaki proteinlerin de hidrofilik ve hidrofobik bölgeleri bulunur.
doymamış olanlarla değiştirirler ve daha kısa olan yağ asitlerini  Zardaki proteinlerin çoğu da lipitler gibi hareketlidir.
kullanırlar.  Ancak proteinler lipitlere göre daha büyük yapılı olduğu için daha yavaş
 Soğuk ortam bitkileri zarın katılaşmasını önlemek için sonbaharda hareket ederler.
zarlarındaki doymamış yağ asiti oranını artırırlar.  İki farklı türe ait hücrelerin zarları tek bir hücre oluşturacak şekilde
kaynaştırılırsa proteinler bir süre sonra zarda karışık olarak dizilir.

ERCAN HOCA ile BİYOLOJİ ★



ERCAN HOCA ile BİYOLOJİ ★ ERCAN HOCA ile BİYOLOJİ ★ ERCAN HOCA ile BİYOLOJİ ★
 Tüm zarlar birbirine benzer ancak içerdikleri lipitler ve proteinler çeşitlilik  Zardaki fosfolipitler ve proteinler genelde birbirinden bağımsız olup
gösterir. kovalent olmayan etkileşim içindedirler.
 Hücrelerin ve organellerin zarları kendilerine özgü değişik proteinler  Bu yüzden zardaki proteinlerin çoğu serbest bazıları ise zarda sabit
taşır. bulunur.
 Mitokondri zarlarında protein oranı diğer zarlara daha yüksektir.  Plazma zarının sitoplazmik yüzeyindeki bazı proteinler hücre iskeletine
 Plazma zarları yaklaşık 25 fosfolipitte bir, mitokondri iç zarı 15 lipitte bir, tutunmuş haldedir.
miyelinli nöronlarda 70 fosfolipitte bir protein dağılımı olur.  Dışa bakan yüzeyde ise integrin denen proteinler HDM’ye tutunmuştur.

Zarlarda 2 tip protein grubu bulunur.


İntegral Proteinler
 Bazıları zarı boydan boya kateden, bazıları ise fosfolipit tabakanın
hidrofobik bölgesine kısmen gömülü olan proteinlerdir.
 Zarı boydan boya geçenlere transmembran proteinleri denir.
 Bunların suyla temas eden kısımları hidrofilik, lipitle temas eden kısımları
hidrofobiktir.
 Hidrofobik kısımları α-heliks yapıdadır.
 Bunlar zarda lateral(yanal) olarak hareket edebilirler.

 Plazma zarının dış yüzeyi ER, golgi ve veziküllerin iç yüzeyi gibidir.


 Laboratuvar ortamında doğal zarlar gibi aynı organizasyona sahip yapay
zarlar yapılabilmektedir.
 Plazma zarlarında lipitler ve proteinler gibi karbonhidratlar da bulunur.
 Plazma zarında karbonhidratlar sadece zarın dış yüzeyinde yer alır.
 Bu karbonhidratlar fosfolipite kovalent olarak bağlı ise glikolipit,
proteine kovalent olarak bağlı ise glikoprotein ismini alır.
 Bunlar hücrelerde glikokaliks adını verdiğimiz örtüyü oluşturur.
Periferal(Çevresel) Proteinler
 Buradaki karbonhidratlar genelde 15’den az şeker birimi içeren,
 Çift tabakalı lipit içine gömülü değillerdir.
dallanmış oligosakkaritlerdir.
 İkili tabakayı boydan boya kat etmezler.
 Genellikle zardaki integral proteinlere gevşek olarak tutunmuşlardır.

ERCAN HOCA ile BİYOLOJİ ★ ERCAN HOCA ile BİYOLOJİ ★ ERCAN HOCA ile BİYOLOJİ ★
 Oligosakkaritler türden türe, türün bireyleri arasında hatta aynı bireyin
farklı hücrelerinde değişkenlik gösterir.
 Hücre zarındaki glikolipitler ve glikoproteinler hücrelerin özgünlüğünü
sağlar ve hücreye antijenik özellik kazandırır.
 Kan grupları burada yer alan oligosakkaritlerin farklı olmasından
kaynaklanır.
 Ayrıca hücrelerin birbirini tanımasını, hücre yüzeyinin negatif
yüklenmesini, hücrelerin haberleşmesini ve hormonlara reseptör görevi
görür.


★ ERCAN HOCA ile BİYOLOJİ ★ ERCAN HOCA ile BİYOLOJİ ★ ERCAN HOCA ile BİYOLOJİ ★
ERCAN HOCA ile BİYOLOJİ ★ ERCAN HOCA ile BİYOLOJİ ★ ERCAN HOCA ile BİYOLOJİ ★
HÜCRE ZARINDAN MADDE GEÇİŞLERİ-1
 Hücrelerin canlılığını koruyup sürdürebilmeleri için madde alışverişi
yapmaları zorunludur.
 Madde alışverişi sayesinde;
 Hücrede gerçekleştirilecek metabolik faaliyetler için ihtiyaç duyulan
organik ve inorganik maddelerin alınması,
 Metabolik olaylar sonucu oluşan artık maddelerin ve ürünlerin de
dışarı atılması gerçekleşir.
 Böylece hücre içi madde dengesi korunmuş olur.

 Plazma zarı hücre ile çevresi arasındaki madde alışverişini düzenler.


 Biyolojik zarlar bazı maddelerin geçişine izin verirken bazılarının geçişine
PASİF TAŞIMA
izin vermez. Zarın bu özelliğine seçici-geçirgenlik denir.  Zardan geçebilen küçük moleküllerin çok yoğun olduğu ortamdan az
 Zarın seçici geçirgen özelliği hem lipit tabakadan hem de zardaki yoğun olduğu ortama kendi kinetik enerjileri ile geçmesidir.
proteinlerden kaynaklanır.  ATP enerjisi kullanılmadığı için canlı cansız tüm ortamlarda
gerçekleşebilir.
 Geçişme moleküllerin kinetik enerjisiyle gerçekleşir.
 Moleküller her iki ortamda yoğunluk eşitleninceye kadar geçiş yapar.
 Difüzyon, osmoz ve diyaliz gibi çeşitleri vardır.

a) DİFÜZYON
 Difüzyon, herhangi bir bileşiğe ait moleküllerin bulunduğu mekana eşit
yayılma eğilimidir.
 Küçük moleküllerin çok yoğun ortamdan az yoğun ortama geçişidir.
 Moleküller konsantrasyon gradientinin aşağısına doğru difüze olur.

ERCAN HOCA ile BİYOLOJİ ★ ERCAN HOCA ile BİYOLOJİ ★
 Bu olayda ATP harcanmaz.
 Canlı cansız ortamda da gerçekleşebilir.
 Bir biyolojik zar olması şart değildir.
 Geçiş çift yönlü gerçekleşebilir.

Basit Difüzyon
 Moleküllerin zardaki çift fosfolipit tabakadan geçişidir.
 Geçiş sırasında taşıyıcı proteine ve enerjiye ihtiyaç duyulmaz.
 Hidrokarbonlar, oksijen, karbondioksit, azot gibi gazlar, A, D, E, K
vitaminleri, yağ asitleri, steroit yapılı hormonlar(kortizol, aldosteron,
testesteron, östrojen ve progesteron), lipid tabakadan difüze olabilen
suda eriyen küçük moleküller; üre, gliserol, su (az miktarda), alkol gibi
 İki ortam arasında dinamik denge sağlanıncaya kadar devam eder. yağı çözen maddelerin geçişi bu yolla gerçekleşir.
 Denge sağlandıktan sonra iki ortam arasında moleküllerin geçişi durmaz.
Moleküller aynı hızla ve eşit sayıda iki taraf arasında geçmeye devam
eder.
 Difüzyonda herhangi bir çözünenin difüzyonu diğerlerinin difüzyonundan

ERCAN HOCA ile BİYOLOJİ ★


bağımsız şekilde gerçekleşir.
 Difüzyon, basit difüzyon ve kolaylaştırılmış difüzyon şeklinde ikiye ayrılır.

You might also like