Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 5

■ Aristoteles ruh hakkında düşüncelerini Ruh Hakkında (Peri Psykhe, De

Anima) adını taşıyan üç kitaptan oluşan bir eserde ifade edecektir.

RUH NEDİR?

■ Kendisinden önceki filozoflar ruhun ayır edici ana karakteri olarak iki
şeyi, hareket ve duyumdan yola çıkarak ruh hakkında maddi şey
(Demokritos) veya maddi şeylerin belirli oranlarda uyumu (Empedokles)
olarak nitelemişti. Pythagoras ile başlayan ruh göçü teorisi de bir diğer
düşünceydi.

■ Platon beden-ruh öğretisinde düalist bir yapı ortaya koymuştu. Beden


ve ruhun ilkeleri birbirinden farklı, ruh tinsel bir töz ve bedende
bulunması onun için bir düşüş olarak görülüyor, ruh beden
hapishanesinde sıkışmış olarak niteleniyordu.

■ Aristoteles’e göre ruh kısaca bir tözdür. Biraz daha açmak gerekirse bu
“kuvve olarak hayata sahip olan doğal bir cismin formudur.

Ruh Cismin Entelekheia’sıdır

Ruh, bilkuvve hayata sahip olan doğal bir cismin entellekheia’sıdır.

ARİSTOTELES

■ Entelekheia, kuvvenin fiile geçmeden önce geçirdiği bir süreçtir.


Entelekheia, bilime sahip olup kullanılmama durumudur. Gözün, misal
uyurken, görmemesi gibi. Diğer aşama da Energeia’dır o da bilginin
kullanılmaya başlanması durumudur, uyanıp görmeye başlama
durumu.

■ Ruhun bilinçli işlemlerinden bağımsız olarak bedeni hareket haline


geçirmesi özelliğinden dolayı bu tanımı yapıyor. Çünkü düşünce gibi
bilinçli eylemler ikinci ve daha yüksek düzeyde fiil teşkil etmektedir
Aristoteles’e göre.

Ruh, ruha sahip olma kuvvesini taşıyan şeyin fiili veya doğasıdır.
ARİSTOTELES

■ Kısaca özetleme gerekirse, ruh ne maddedir, ne de belir oranlarda


birleşmiş maddi bir varlıktır. Ruh formdur, fiildir. Beden onun maddesi,
kuvvesidir.

Eğer göz bir hayvan olsaydı, görme onun ruhu olurdu. Eğer balta
bir canlı olsaydı, kesme onun ruhu olurdu.

ARİSTOTELES

Beden Ölünce Ruh Dağılır

■ Ruhun bedenden ayrı bir varlığı yoktur. Platon’un bahsettiği gibi


bedenden önce veya sonra bir varlığı söz konusu değildir. Bedenin
çözülmesi, ortadan kalkması, ölmesi durumunda ruhun varlığını
sürdürmesi mümkün değildir.

■ Aristoteles’e göre zihinsel fenomenler madde içeren sistemlerdir.


Dolayısıyla zihinsel fenomenlerin tanımın onların ne formunu (rasyonel
sebeplerini) ne de maddesini (fizyolojik koşullarını) dışarıda bırakacak
bir tarzda olmalıdır.

■ Bundan dolayı da ruhun incelenmesi doğa biliminin alanına girecektir.


Ne matematikçi ne de metafizikçi onu araştıramaz.

RUH VE AKILLAR HİYERARŞİSİ

Ruhların Hiyerarşisi

■ Yine de canlı varlıkların farklı etkinlikleri göz önüne alınırsa tek bir ruh
tanımı yapmak güçleşecektir. Bu sorunun üstesinden gelmek için
Aristoteles hiyerarşik bir ruh kuramı ortaya koyacaktır. Buna göre
canlılar birbirinden farklı üç farklı gruba ayrılır ve faaliyetleri de farklıdır.

1. Bitkiler (beslenme, üreme) (besleyici ruh)


2. Hayvanlar (hareket, arzu, duyular) (duyusal ruh)

3. İnsanlar (düşünme) (akıl)

■ Bu hiyerarşik yapıya göre bitkiler sadece besleyici ruha, hayvanlar


besleyici ve duyusal ruha, insanlarsa besleyici, duyusal ve akılsal ruha
sahiptirler.

■ Bir parantez açmak gerekirse Aristoteles için duyular da ikiye ayrılır.


Her biri özel duyular ve ortak duyu. Buna göre:

Duyular ve Ortak Duyu

■ Özel duyu: Ayrı ayrı duyularımız ve duyusalları: görme ve görülen şey.


Bunlarda yanılma mümkün değildir.

■ Ortak duyu: Birden çok duyu organının ve duyumun konusu olan ortak
duyu ve bunun konusu ortak duyusal. Bu duyusallar, hareket, sükûnet,
sayı, şekil, büyüklük ve zamandır. Örn: hareket hem görme hem de
dokunma duyusunun konusudur. Bunlar yanılabilir.

■ Yine hayal gücü de duyularla beraber tasnif edilir. Hayal gücü duyuma
dayanır, entelekheia veya energeia değildir ama bütünüyle akıldan
azade de değildir. Duyumsuz bir hayal gücü mümkün olmadığı gibi
düşüncesiz bir hayal gücü de mümkün değildir. İmgelem maddesinden
soyulmuş zayıf bir duyumdur.

AKIL

■ Hayal gücünün üstünde akıl bulunur. Akıl hem şeylerin doğasını hem
de insan davranışının ilkelerini keşfetme yetisi olarak tanımlanır.
Düşünme kısmen tasavvur kısmen yargı gücüdür. Tasavvur kısmı
duyuma ve duyumdan kaynaklanan hayal gücüne (tahayyül) dayanır.

■ Çıkarsamacı akıl ise yargı gücüdür.


■ Aristoteles’in bilgi felsefesinde bilginin derecelerini görmüştük. Bunların
ruh ve akıl kuramları ile uyumlu olduğunu görüyoruz. Buna göre her
türlü bilginin kaynağı deney/duyumdur.

■ Ancak bilgi tümel olanın bilgisi olduğu için tümelin bilgisi akılsal bilgi
olacaktır. Bunun üstünde de tanrısal akıl olan temaşa eden, sezgisel
akıl gelecektir.

■ Böylelikle duyumdan hayal gücüne, hayal gücünden deneye, deneyden


akıl yürütmeye ve nihayet akılsalların temaşa edildiği sezgisel aklın
hiyerarşisi kurulacaktır.

■ Dikkat etmemiz gereken şey, ruh kuramında yeteneklerin bir


devamlılığının söz konusu olduğu gibi akıllar arasında da süreklilik söz
konusudur.

■ Daha sonra Aristoteles düşünen ve bilen aklın nasıl işlediği meselesine


gelecek ve aklı etkin ve edilgin diyerek iki kısma ayıracaktır.

Faal Akıl

■ Edilgin (pasif) kısım konusu olan akılsalları alacak, akılsalların kendisi


olacak kısımdır. Bu Locke’un tabula rasa’sına benzer. Edilgin akıl hiçbir
fiil içermez ve bu anlamda onu maddeye benzetir Aristoteles. Bu aklı
harekete geçirecek ise Faal Akıl’dır.

■ Faal akıl, bilgiyi yapan, meydana getiren akıldır. Edilgin aklın her şey
olabilme, her akılsal olma kuvvesi olmasına karşılık etkin veya faal akıl
onu o akılsal yapma ilkesidir.

■ Renkler nasıl ışık sayesinde görünüyor olsa akılsallar da faal akıl


sayesinde edilgin akıl tarafından kabul edilme geline gelirler,
kavranırlar.

■ Saf, katışıksız, ezeli-ebedi ve o olmaksızın –edilgin akıl tarafından-


hiçbir şey düşünülemeyen Faal Akıl evrendeki akıllar hiyerarşisinin en
üst mevkilerinden birini işgal etmektedir ama tanrı değildir.
■ Bunun dışında o aklı pratik ve teorik akıl diye ikiye ayıracaktır. Teorik
aklın ilkesi düşünce, pratik aklın ilkesi ise arzudur.

■ Ruhta temel olan düşüncesidir. Dolayısıyla ruhun hareket ettirici olan


işlevi düşünceye bağlıdır ve onun ürünüdür. Bununla birlikte düşünce
ve hayal gücü de ancak kendileri arzu nesnesi tarafından harekete
geçirildikleri zaman bizi harekete geçirirler. Bu bakımdan bizi harekete
geçiren temel yeti arzu yetisidir.

■ Bununla birlikte bir şeyi arzu etmemizin nedeninin onun arzu edilebilir
olduğu yönündeki düşüncemiz olduğunu söyleyen görüşleri de vardır.

■ Buna göre bir şeyi arzu etmek onun iyi bir şey olduğunu tasdik etmek,
ondan nefret etmek ise onun iyi bir şey olduğunu inkâr etmekle aynı
şeydir. Akıl bize bir şeyin iyi veya kötü olduğunu söyler, ruh buna uygun
olarak bizi o şeyin peşinden koşturur veya ondan uzak tutar. Bu
düşünce onun ahlak felsefesinde de önemli bir yer edinecektir.

You might also like