GELİŞİM PSİKOLOJİSİ

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 39

GELİŞİM

PSİKOLOJİSİ
GELİŞİMSEL YÖNTEMLER

*Kesitsel Yöntem: Farklı yaş gruplarındaki çocukların aynı zamanda


incelenmesine denir. Yani tek seferde veri toplanır.

*Boylamsal Yöntem: Aynı kişilerden farklı zamanlarda veri toplanır.

*Sırasal(Ardışık) Yöntem: İçinde hem kesitsel hem boylamsal vardır.


Ardışık yaş gruplarından gruplar yapar.(2-4)(4-6)(6-8) gibi.

GELİŞİMLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

1)BÜYÜME: Gözlenebilen, ölçülebilen, yaşa bağlı olarak görülen sayısal


artıştır. Genellikle boy-kilo artışıyla anlatılır.

NOT: 18 yaşından sonra kilo almalar büyümeye girmez. Çünkü 18’den


sonra büyüme gerçekleşmez. Yağ oranı artar ve kilo alınır.

2)OLGUNLAŞMA: Yeterince büyüyen organların ‘‘kendisinden beklenen


işi’’ yapabilecek düzeye ulaşmasıdır.

Örneğin; *1,5 yaşındaki çocuğun kalemi tutabilmesi.

*Çocuğun ancak 10-12 yaşından sonra soyut kavramları


algılayabilecek seviyeye gelmesi.

3)HAZIRBULUNUŞLUK: Bir davranışı yapabilecek olgunluk düzeyine


gelmenin yanı sıra o davranışa ilişkin ilgi, istek, tutum ve ön bilgilere de
sahip olmak olarak açıklanır.

Örneğin; Bir çocuğun matematik işlemlerini yapabilecek seviyeye


gelmesinin yanı sıra bu işlemleri yapmaya istekli ve ilgili olması.

4)YAŞANTI: Çevreyle etkileşimi sonucunda bireyde kalan iz.

Örneğin; Doğuştan görme engelli Ahmet, yetişkinlik döneminde


gerçekleştirilen bir ameliyatla görme yetisini kazanır.
Ancak bu yetiyi kullanma düzeyinin, görme problemi olmayan bireylerle
aynı seviyeye ulaşmaması.

5)ÖĞRENME: Yaşantılar yoluyla organizmanın davranışlarında meydana


gelen kalıcı izli değişiklikler.

Örneğin; Çocuğun bisiklete binme çabalarının sonucunda bisiklete binme


davranışını gerektiği gibi yapabilmeye başlaması.

6)KRİTİK DÖNEM: Herhangi bir özellik kendisi açısından geçerli olan


kritik dönemde kazanılmazsa o özelliğin daha sonra kazanılması çok zor
ve imkansız olur.

Örneğin; *1-3 yaş aralığı çocuğun tuvalet alışkanlığını kazanmaya en


uygun olduğu dönemdir. Eğer bir çocuk 3 yaşına kadar bu alışkanlığı
kazanamazsa daha sonra kazanmakta zorlanabilir.

7)GELİŞİM GÖREVİ(GELİŞİM ÖDEVİ): Bireyin bir gelişim döneminde


kazanması beklenen özellikler.

Örneğin; Evlenmek doğuda batıya göre daha alt yaşlarda başarılması


gereken bir gelişim görevidir.

GELİŞİMİ ETKİLEYEN TEMEL FAKTÖRLER

*KALITIM: Organizmanın anne-babasından genleri aracılığıyla getirdiği


özellik.

Örneğin; Anne-babası uzun olan bir çocuğun boyunun uzun olması.

*ÇEVRE: Organizmanın ilişki kurduğu varlıkların tümü.


ÖNEMLİ: Gelişim psikologları çevrenin gelişim üzerindeki etkisini doğum
öncesi, doğum anı ve doğum sonrası olmak üzere 3’e ayırmaktadır.
-Doğum öncesi; Annenin hamilelik sürecindeki yaşantıları.(sigara, alkol
vb.)

-Doğum anı; Bebeğin doğum sırasında oksijensiz kalması.

-Doğum sonrası ise; Organizmanın doğduktan sonra yaşadığı her şey.


(beslenme, hastalıklar, arkadaş grupları vb.)

GELİŞİMİN TEMEL İLKELERİ

1)GELİŞİM BİR BÜTÜNDÜR: Bir gelişim alanında meydana gelebilecek


farklılaşmalar diğer gelişim alanlarını da aynı yönde etkiler.

Örneğin; Amerika’da yapılmış bir çalışmada çok çekici ve güzel


kadınların diğer kadınlara oranla daha fazla para kazandıkları, daha çok
sosyal çevreye sahip oldukları ortaya çıkmıştır.

2)GELİŞİM SÜREKLİDİR ve BELLİ ALANLARDA GERÇEKLEŞİR: Bir


aşama bir önceki aşamanın kazanımlarını içerdiği gibi bir sonraki
aşamaya da alt yapı oluşturur.

3)GELİŞİM, KALITIM ve ÇEVRENİN ETKİLEŞİMİYLE OLUR:

Örneğin; Anne-babası müzisyen olan bir çocuk müzik yeteneğine sahip


olarak doğabilir ancak bu yeteneğinin açığa çıkması ancak uygun çevresel
koşullar sağlandığında gerçekleşir.

4)GELİŞİM YORDANABİLİR BİR SIRA İZLER:

Örneğin; Çocuklar önce emekler, sonra yürürler veya konuşmayı


öğrenmeden okuma-yazma öğrenemezler.

Bu ilke 3 boyutta ele alınır.

-Gelişim baştan ayağa doğrudur; Organizmada önce kafa, sonra vücut,


sonra bacaklar ve en son ayaklar gelişir.
-Gelişim içten dışa doğrudur; Organizmada önce iç yapılar sonra dış
yapılar gelişir.

-Gelişim genelden özele doğrudur; Organizmada önce genel


yapılar(büyük kaslar) , sonra özel yapılar(küçük kaslar) gelişir.

5)GELİŞİMDE BİREYSEL FARKLILIKLAR VARDIR:

Bir özellik farklı bireylerde farklı zamanlarda meydana gelebilir.

Örneğin; Bir çocuk 10 aylıkken yürümeye başlarken, başka bir çocuk 15


aylıkken yürümeye başlayabilir.

6)GELİŞİMDE KRİTİK DÖNEMLER VARDIR:

Örneğin; 1-1,5 yaş aralığının dil gelişimi açısından kritik dönem olduğunu
bilen anne-babalar, bu dönemde çocuklarına mümkün olduğunca fazla
işitsel uyarıcı sunarak çocuğun dil gelişimin sağlıklı şekilde seyretmesine
katkı sağlayabilir.

7)GELİŞİM HIZI HER YAŞTA AYNI DEĞİLDİR:

Örneğin; Bebeklik döneminde çok hızlı seyreden fiziksel gelişim, okul


öncesi dönemde biraz yavaşlar.

FREUD’UN PSİKANALİTİK KURAMI

TOPOĞRAFİK KURAM

-Freud; kişiliğin görünen kısmına bilinç, görünmeyen kısmına ise bilinç


dışı adını vermiştir. Bilincin hemen altında bilinç dışı kadar bilinmesi
gereken bir bölüm daha tanımlamıştır. Bu bölüm ise bilinç öncesidir.
Bilinç öncesi; rüyalar, unutulmaya yüz tutmuş bazı arzulardır.
YAPISAL KURAM

-Freud’a göre kişilik; id, ego ve süperego olmak üzere 3 bölümden oluşur.

-İD: Kişiliğin ilkel yanıdır. Saldırganlık içerir. Haz ilkesiyle hareket


eder.

Örneğin; Bir çocuğun hoşuna giden bir oyuncağı ‘’Ayıp, olmaz vb.’’
uyarıları dikkate almadan hemen istemesi.

-EGO: Kişiliğin gerçekçi yanıdır ve idin isteklerinin nasıl doyurulacağını


bilir.

-SÜPEREGO: Kişiliğin toplumsal ve ahlaki yanıdır.

Freud bu süreçleri ‘çatışma’ kavramıyla ifade eder ve çatışmayı 3 başlık


altında ele alır.

1)Yaklaşma-Yaklaşma Çatışması

-Bireyin 2 farklı şeyi yapmak isteyipte yalnızca birini tercih etmesi


gereken durum.

2)Kaçınma-Kaçınma Çatışması

-Bireyin yapmak istemediği 2 şeyden 1’ini tercih etmesi durumu.

3)Yaklaşma-Kaçınma Çatışması

-Bireyin istendik ve istenmedik özelliklere sahip bir durumu tercih edip


etmeme durumu.

Örneğin; Çok lezzetli görünen bir yemeğin aynı zamanda yağlı


olmasından dolayı, o yemeği yiyip yememe arasındaki kararsızlık.
FREUD’UN SAVUNMA MEKANİZMALARI

1)BASTIRMA: Bireyin kendisini rahatsız eden istek, düşünce ve


yaşantılarını bilinç dışına atıp unutması.

Örneğin; Askerlik görevini yaparken eğitim sırasında kazayla bir


arkadaşını vuran gencin bu olayı unutması.

2)YADSIMA (İNKAR): Bireyin kabul edemediği gerçekleri yok sayması.

Örneğin; Geçirdiği bir hastalığa bağlı olarak doğurganlık özelliğini


kaybeden ve asla çocuğu olmayacağını öğrenen bir kadının, bunu kabul
etmeyerek doktorların yanıldığını söylemesi.

3)MANTIĞA BÜRÜME (BAHANE BULMA): Bireyin kendisi ve


çevresindekiler tarafından kabul edilmeyecek davranışlarını akla uygun,
onaylanabilecek gerekçelerle açıklamaya çalışması.

Örneğin; Bireyin gün boyunca ders çalışmayı sürekli erteledikten sonra


geç bir vakitte ‘‘En iyisi şimdi yatayım, sabah kalkıp çalışırım.’’ demesi
gibi.

4)YANSITMA: Bireyin kendi eksikliklerini başkasına yüklemesi.

Örneğin; Alanındaki yetersizliğinden dolayı işinde başarılı olamayan


birinin, başarısızlığını iş arkadaşlarına bağlaması gibi.

5)YER-YÖN DEĞİŞTİRME: Belli bir uyarıcının neden olduğu tepkinin o


uyarıcıya gösteremediği durumlarda tepkisini başka bir uyarıcıya
göstermesi.

Örneğin; Otobüste şoförle tartışan ve şoför tarafından indirilen birinin


otobüse tekme atması.

6)ÖDÜNLEME (TELAFİ): Kişinin kendini bir alanda yetersiz hissetmesi


durumunda, bu yetersizliğini gidermek için başka bir alana yönelmesi.
Örneğin; Çirkin olduğunu düşünen ve bu nedenle çevresinden ilgi
göremeyeceğine inanan bir kadının akademik çalışmalara yönelip bu
alanda kendini geliştirmesi.

7)YÜCELTME: Kişinin hoş karşılanmayacak dürtü ve isteklerini toplumun


onaylayacağı şekilde ortaya koymasıdır.

Örneğin; Saldırganlık dürtüleri baskın olan birinin dövüş sporlarına


yönelmesi.

8)GERİLEME: Bireylerin içinde bulunduğu gelişim döneminden daha ilkel


davranışlar sergilemesi.

Örneğin; 6-7 yaşlarındaki bir çocuğun kardeşi olduktan sonra kardeş


kıskançlığına bağlı emzik emmeye başlaması.

9)ÖZDEŞİM KURMA: Bireyin başkalarına ilişkin özelliklerini kendine


mal etmesi.

Örneğin; Gençlerin pop sanatçılarının giyim tarzını, saç stilini taklit


etmeleri.

10)ÇARPITMA: Bireyin var olan gerçekçiliği kendi gereksinim ve


isteklerine uygun algılamaması.

Örneğin; Sınıf düzenini bozduğu için öğretmeni tarafından azarlanan bir


öğrencinin, öğretmeninin onu çok sevdiği için uyardığını söylemesi.

11)KARŞIT TEPKİ GELİŞTİRME: Bireyin sahip olduğu duygu, düşünce


ve tutumların tam tersi yönde davranması.

Örneğin; Çocuklar kardeşlerine herkesin içinde iyi davranır. Fakat yalnız


kaldıklarında boğmak istediklerini de biliriz.
12)KETLENME: İstenmeyen durumlar karşısında egonun işlevlerinden
bir bölümünün bir süre durdurulması.

Örneğin; Olumsuz bir durum karşısında şoka girip hiçbir şey yapamamak.

PSİKOSEKSÜEL KURAM

5 dönemden oluşur.

1)ORAL DÖNEM; Bebeğin 0-1,5 yaş aralığını kapsar. Bu dönemde bebek


için en önemli faaliyet emme, en önemli organ ise ağızdır.

Bu döneme saplanan bireylerde;

-sigara içme,

-alkol içme,

-obur olma,

-küfretme-ısırma-tükürme gibi ağız yoluyla ortaya çıkacak davranış


bozuklukları ortaya çıkar.

2)ANAL DÖNEM; Bebeğin 1-3 veya 1,5-3 yaş aralığını kapsar. Tuvalet
eğitimi ön plandadır.

Çok katı veya çok gevşek tuvalet eğitimi alan bireyler ileride buna bağlı
olarak;

-cimri, -özensiz,

-inatçı, -dağınık,

-aşırı kuralcı, -savurgan,

-aşırı titiz, olabilirler!!!

3)FALLİK DÖNEM; Yaklaşık 3-6 yaş aralığını kapsar.

Çocuğun cinsel dürtüleri ön plandadır. Çocuk cinsiyet ayrımı yapar ve


karşı cinse ilgi duymaya başlar.
NOT: Bu dönemde;

-Erkek çocukların anneye ilgisine-- oedipus karmaşası,

-Kız çocukların babaya ilgisine ise-- elektra karmaşası denir.

Çocuk bu dönemdeki karmaşaları atlatamazsa ileride bazı saplantılar


yaşar. Bu saplantılar; yetişkinlik döneminde karşı cinsle iletişim kurma
noktasında sorunlar yaşayacağını belirler.

4)LATENT(GİZİL) DÖNEM; 6-11 yaş aralığını kapsar.

Bir önceki dönemde ortaya çıkan cinsel dürtüler gizlenir. Bu nedenle bu


döneme gizil dönem adı verilir.

5)GENİTAL DÖNEM; 11-18 yaş aralığını kapsar.

Latent dönemde gizli kalan cinsel dürtüler tekrar açığa çıkar ve karşı
cinse ilgi başlar.

ERİCSON’UN PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMI

1)TEMEL GÜVENE KARŞI GÜVENSİZLİK (0-2YAŞ)

-Temel güven, çocuğun ihtiyaçlarını zamanında ve tutarlılıkla


karşılamaktır. Güvensizlik ise tam tersidir. Annenin bebekle ilgilenmeyişi
ya da geç ilgilenmesidir.

-John Bowlby’nin 4 tür bağlanma kuramı vardır. Bunlar;

*Güvenli Bağlanma: Annenin, bebeğin ihtiyaçlarını zamanında ve tutarlı


karşılaması sonucu bebekte anneye karşı oluşan ‘güven’ duygusu oluşur.

Anneye güven duyan bebekler bir süre annesiz kalabilirler. ’Nasıl olsa
annem durumumu bilir.’ şeklinde düşünürler.
*Çelişkili-Saplantılı Bağlanma: Annenin bebeğin ihtiyacını anlamaması.
Bebeğe tokken yemek verip açken vermemesidir. Bu durumda bebekler
annelerinden hiç ayrılmak istemezler. ‘Ya ihtiyacım olduğunda annemi
bulamazsam.’ diye düşünürler.

Örneğin; Ana sınıfı veya ilkokulunun ilk günlerinde ağlayan çocuklar.

*Kaçınan Bağlanma(Kayıtsız Bağlanma): Yeteri kadar bakılmadığı için


çocuğun ‘‘bu kadına güven olmaz, en iyisi ben başımın çaresine bakayım.’’
kararını almasıyla ortaya çıkar. Böylece çocuk anneden ayrılma ve anneye
kavuşma durumlarında tepkisiz kalır.

*Korkulu Bağlanma: Bireylerin hem kendi şemaları hem de başkaları


şemaları olumsuzdur!

Bunlar zaman zaman duygusal ilişkiye girmek ister sonra korkup


‘’incinirim’’ diye ilişkilerden uzak durur. Bu kişiler; kendine güvenmeyen,
sıkılgan ve duyarsız olurlar.

2)ÖZERKLİĞE KARŞI KUŞKU VE UTANÇ (2-4YAŞ)

-Bu dönemde çocukta kendi başına bir şeyler yapma isteği ön plandadır.
Çocuğun bu çalışmaları desteklendiği takdirde çocuk özerk(bağımsız) bir
kişilik yapısı geliştirecektir. Ancak çocuğun kendi başına bir şeyler
yapması desteklenmezse çocuk kendi potansiyelinden kuşku duymaya
hatta akranlarından utanmaya başlar.

3)GİRİŞİMCİLİĞE KARŞI SUÇLULUK (4-6YAŞ)

-Çocuklarda merak duygusu ön plandadır. Çocuğun merak duygusunu


gidermeye yönelik faaliyetleri anlayışla karşılanıp desteklenirse çocukta
girişimci bir kişilik yapısı gelişir. Ancak çocuk desteklenmezse kendisinin
kötü biri olduğunu düşünerek suçluluk duygusuna kapılır.

4)BAŞARIYA KARŞI YETERSİZLİK (6-11YAŞ)

-Bu dönemdeki çocuklar çevreleri tarafından beğenilmek, takdir edilmek


isterler. Eğer çocuğun başarıları takdir edilmezse çocukta yetersizlik
duygusu gelişecektir.

Örneğin; Çocuk resmi yapar ve babasına gösterir. ‘Baba bak nasıl olmuş?’
der. Babası da ‘Böyle resim mi olur?’ derse çocuğun şevki kırılır ve bir
daha resim yapmaz.

5)KİMLİĞE KARŞI KİMLİK KARMAŞASI (11-18YAŞ)

-Birey kendine ilişkin bir algı oluşturur, kendi potansiyelini görerek buna
uygun tercihler yaparsa olumlu bir kimlik yapısına sahip olur. Aksi
takdirde birey bir kimlik kargaşası yaşar.

*Marcia’nın Kimlik Statüleri

A) Başarılı Kimlik

-Arayış ve karar var!

Başarılı kimlik statüsüne sahip olan bireylerde gözlenen özellikler;

*Kendisine uygun seçenekleri görebilme,

*Mesleki farkındalık,

*Kendisiyle barışık olma,

*Çevreye yakın ilişkiler kurabilme.

B) Moratoryum (Ertelenmiş) Kimlik

-Arayış var, karar yok!

Moratoryum kimlik statüsüne sahip kişilerde gözlenen özellikler;


*Farklı alternatifleri görmeye çalışma,

*Bazen aktif, bazen durgun yaşam sürme,

*Çevreyle yoğun ilişkide olma.

C) İpotekli Kimlik

Arayış yok, Karar var!

Bu tür kişilerde gözlenen özellikler;

*Araştırma isteksizliği,

*Başkalarının kararlarına uyma eğilimi,

*Onay beklentisi içinde olma.

D) Dağınık Kimlik

Arayış ve karar yok!

Bu tür kişilerde gözlenen özellikler;

*Araştırma ve karar vermede yetersizlik,

*Tutarsız davranış sergileme,

*Halinden memnun olma.

E) Ters Kimlik

-İçinde yaşadığı çevrede baskın olan değerlerin aksi yönünde


tercihlerde bulunan kişiler.

Bu tür kişilerde gözlenen özellikler;

*İnatçı olma,

*Tepkisel olma,
*Kendisi için uygun seçenekleri görememe.

6)YAKINLIĞA KARŞI YALITILMIŞLIK (18-30YAŞ)

-Bu dönemde birey diğer insanlarla yakın ilişkiler kurma ve onlar


arasından birini seçip onunla daha fazla yakınlaşma çabalarında başarılı
olabilirse yakınlık duygusu kazanır. Aksi takdirde yalıtılmışlık (yalnızlık)
duygusuna kapılır.

7)ÜRETKENLİĞE KARŞI DURGUNLUK (30-60YAŞ)

-Bu dönemde bireyin, kendisine ve çevresindekilere faydalı olabilmesi


durumunda üretkenlik duygusunu kazanacağı, aksi takdirde ise durgun,
verimsiz bir kişilik yapısına sahip olacağını belirtir.

Örneğin; Yakında emekli olmaya hazırlanan Ayten Hanım’ın, son günlerde


torunlarıyla vakit geçirip onlara bir şeyler öğretmesi ve bundan büyük
mutluluk duyması.

8)EGO BÜTÜNLÜĞÜNE KARŞI UMUTSUZLUK (60 YAŞ ÜZERİ)

-Ego bütünlüğü, bireyin yaşadığı hayattan memnun olmasıyla ilgilidir.

Bu dönemde bireyin geçmişe ilişkin bir değerlendirme yaptığını ve geride


bıraktığı yaşantılardan hoşnut olması durumunda ego bütünlüğüne
ulaşacağını belirtir. Ancak birey geçmişe ilişkin yaşantılardan memnun
olmadığında umutsuzluk duygusuna kapılacaktır.

Örneğin; 70 yaşındaki Hüseyin Dede sinirli ve hırçın birisidir. Sürekli


evdekilere bağırır ve hiçbir şeyden memnun olmaz. Mutsuzluğunun
nedeni olduklarını düşündüğü için devamlı çevresini suçlar.

İNSANCIL (HÜMANİST) KURAL

-İki önemli savunucusu Rogers ve Maslow’dur. Rogers insanlarda iki


farklı benlik olduğunu söyler.
*Gerçek Benlik: Bireyin kendine yönelik duygu ve düşünceleri onun
gerçek benliğini yansıtır.

*İdeal Benlik: Bireyin ileride ne olacağına, neler yapabileceğine ilişkin


düşünceleri onun ideal belleğini yansıtır.

Maslow’un İhtiyaçlar Piramidi

1- Kendini Gerçekleştirme

2- Estetik (Zevk İhtiyacı)

3- Bilme-Anlama (Öğrenmeye yönelik ihtiyaçlar)

4- Saygınlık (Konuma ulaşma, statü)

5- Sevgi- Ait olma

6- Güvenlik (Kendini sağlama alma, iş)

7- Fizyolojik İhtiyaçlar (yeme içme)

TOPLUMSAL CİNSİYET ŞEMASI KURAMI

-Sandral Bem tarafından geliştirilmiştir. Bem cinsiyet rolleri dört grupa


ayırmıştır. Kadınsı, erkeksi, androjen ve belirsiz.

Bu özelliklerden kadınsı özellikleri baskın olanlar kadınsı, erkeksi


özellikleri baskın olanlar erkeksi, hem kadınsı hem erkeksi yüksek
olanlar androjen, kadınsı ve erkeksi özellikleri düşük olanlar ise belirsiz
cinsiyete sahiptir.

ANNE-BABA TUTUMLARI VE KİŞİLİK

1)DEMOKRATİK (BAĞIMSIZ) TUTUM


-Çocuklarını bağımsız bir birey gören ve çocuklarına saygı duyan anne-
babaların tutumudur. Bu tutumda olan aileler, çocuklarının fikirlerine
önem verir. Bu tutumla yetişen çocuklar;

*Özgüveni yüksek,

*Girişkeni

*Özerk,

*Sosyal bireyler olurlar.

2)OTORİTER TUTUM

-Çocuklarının üzerinde hakimiyet kurmaya çalışan, fikirlerini


önemsemeyen, koyduğu kuralları çocuklarına zorla uygulatan ailelerin
tutumudur. Böyle çocuklar ileride;

*Pasif,

*Çekingen,

*İçe kapanık bireyler olurlar.

NOT: Zaman zaman saldırganca davranışlarda sergileyebilirler.

3)MÜKEMMELİYETÇİ TUTUM

-Aileler çocuklarından üst düzey başarı beklerler. Böyle çocuklar ileride;

-Aşırı hırslı olabilecekleri gibi kendine güvensiz bir bireyde olabilir.

4)AŞIRI KORUYUCU TUTUM

-Çocuklarını daima kontrol altında tutmak isteyen ve onlar adına her şeyi
yapma eğiliminde olan bireylerin tutumudur.

Böyle çocuklar ileride;

*Başkalarına bağımlı bir kişilik olurlar.


5)AŞIRI HOŞGÖRÜLÜ TUTUM

-Çocuklarının davranışlarına herhangi bir sınırlandırma getirmeyen,


onların isteklerini daima yerine getiren ailelerin tutumudur. Böyle
çocuklar ileride;

*Bencil,

*Şımarık,

*Doyumsuz kişiliğe sahip olurlar.

6)İLGİSİZ (REDDEDİCİ) TUTUM

-Çocuklarını benimsemeyen ve onlara düşmanca tavırlar sergileyen


ailelerin tutumudur. Böyle çocuklar ileride;

*Özgüveni düşük,

*Saldırganca davranışlar sergileyen bireyler olabilirler.

7)TUTARSIZ TUTUM

-Çocuklarına çelişkili davranan ve onlara karşı farklı bakış açısına sahip


ailelerin tutumudur. Böyle çocuklar ileride;

*Dengesiz,

*Tutarsız olurlar.

PİAGET’İN ZİHİNSEL (BİLİŞSEL) GELİŞİM KURAMI

-Bilişsel gelişim kuramının üç önemli ismi Piaget, Bruner ve Vygotsky’dir.

-Piaget; Birey yalnızdır.

-Bruner; Sistemli bir öğretici-öğrenici ilişkisi vardır.

-Vygotsky; Öğretmen-yetişkin-aile yani AKRAN ilişkisi vardır.


PİAGET’E GÖRE ZİHNİN ÇALIŞMA PRENSİPLERİ

1-Temel Kavramlar

A)Şema (Bilişsel Yapı)

-Bizim dünyayı anlamada kullandığımız algısal çerçeveler.

Örneğin; Hepimizin kafasında ‘‘kalem’’ şeması şöyledir;

‘‘Ucu sivridir.’’

‘’Sivri kısmı kağıda değdirildiğinde iz bırakır.’’

NOT: Piaget, belirsizlik durumunda yaşadığımız zihinsel duruma


‘’dengesizlik’’ adını verir. Dengesizlik oluşturan durumlarla başa
çıkabilmek için o duruma ‘’adapte’’ olmamız gerekir.

NOT: Piaget için adaptasyon önemlidir.

B)Adaptasyon(Uyum Sağlama)

-Yeni uyarıcı görmek dengeyi bozar. Denge bozulunca uyum yapmak


gerekir. Uyumu sağlayabilmek için; *Görmezden gelmek,

*Asimilasyon(özümleme)

*Akomodasyon(uyumsama) gerekir.

*Asimilasyon(özümleme): Yeni uyarıcı için kullanılır.

Yeni öğrenme yok!

Örneğin; İlk kez bilgisayar gören çocuk, monitörü zihninde var olan
televizyon şemasıyla açıklayarak monitöre televizyon der.

*Akomodasyon(uyumsama): Yeni uyarıcı için yeni şema yap!

Eski şemayı bozup değiştir!


Yeni öğrenme var!

Örneğin; Bilgisayar monitörüne televizyon diyen çocuğun monitörle


televizyon arasındaki farkı öğrenip kendine monitör şeması kurması.

C)Örgütleme(Organizasyon)

-Kafada birleştirmeyi yapan şey.

Örneğin; Çocuğun kraliçeye ilişkin şeması taç takan bir kadın,

Arıya ilişkin şeması ise iğnesi olan bir böcektir.

Çocuk bu iki şemayı birleştirip kraliçe arıyı taç takan dişi bir böcek diye
düşünür.(ÇIKMIŞ SORU)

PİAGET-ZİHİNSEL GELİŞİM DÖNEMLERİ

1)Duyu Motor(0-2yaş)

-Çocuğa çay bardağının sıcak olduğunu sözle anlatamayız. Çocuk çay


bardağının sıcak olduğunu sadece elini yaktığında öğrenebilir.

*Ses Bulaşması(0-2ay): Örneğin; Bir bebek ağlıyor diye diğerlerinin


de ağlaması.

NOT: Her yerdeki bebeklerin aynı ağlamayı yapması ‘’evrensel ses’’tir!

*Nesne Sürekliliği(10-12ay): Bebek gözünün önünden kaybolan şeyi


arar. Arıyorsa ‘‘nesne sürekliliğini’’ kazanmıştır. Aramıyorsa
kazanmamıştır!

Nesne sürekliliğini kazanan çocuk kaybolan nesneyi arıyorsa;

-Bellek-hafıza kullanımı,
-Şema üretimi-düşünce başlangıcı kullanmaya başlamıştır.(ÇIKMIŞ
SORU)

NOT: Çocuklar nesne sürekliliğini kazanmış olmalarına rağmen bazen


saklanan nesnelerin yeri değiştirildiğinde nesneleri hala ilk saklandıkları
yerde aramaya devam ederler. Buna A değil B hatası denir.

*Taklit: Gözlemlenen davranışın aynı zamanda yapılması. Taklit bize


gözlemin başladığını ve öğrenmeye hazır olduğunu gösterir.

*Ertelenmiş Taklit: Gözlemlenen davranışın model ortada yokken


yapılması. Bu taklit bize;

-uzun süreli bellek,

-öğrenme olduğunu gösterir.

*Döngüsel Tepki:

Örneğin; Yemek yerken kaşık tabağa çarptığında çıkan ses, çocuğun


hoşuna giderse ve çocuk sürekli kaşığı tabağa vurmaya başlarsa.

Döngüsel tepkiler 3 bölüme ayrılır. Bunlar;

-Birincil Döngüsel: Bebeğin kendi bedenine dönük sürekli tepkileri.


Örneğin; Ağlaması.

-İkincil Döngüsel: Bir nesneye ilişkin sürekli hale gelen tepkiler.

Örneğin; Çıngırağı sürekli sallamak.(ÇIKMIŞ SORU)

-Üçüncül Döngüsel: Bir nesneye başka bir nesneyle ulaşmak.


*Simgesel İşlev: Hastanelerdeki hemşire resmi. Çocuklar bu resmi
görüp susuyorsa simgesel işlevleri gelişmiştir.

2)İşlem Öncesi(2-6yaş)
*Kişi Sürekliliği: Kişi ne giyerse giysin, gözlük taksın veya takmasın
kişinin o kişi olduğunu anlaması.

*Canlandırmacılık(Animizm): Cansız varlıklara canlı niteliği yüklemek.


Örneğin; Oyuncak bebeğinin üşüdüğünü düşünüp bebeğe kıyafet
giydirmesi.(ÇIKAR.)

*Benmerkezci Düşünme(Egosantrizm): Mandalinayı çok seven bir


çocuğun herkesin mandalinayı sevdiğini düşünmesi.(ÇIKAR.)

*Kolektif(Toplu) Monolog: Çocukların hepsinin aynı anda konuşup


birbirini dinlememesi!

*Monolog: Çocuk kendi kendine ve sesli konuşur.(ÇIKAR.)

*Paralel Oyun: Çocuklar birlikte oynar fakat herkes kendi aleminde...

Örneğin; Birkaç çocuk aynı odadadırlar. Ancak biri kendi başına evcilik
oynarken diğeri arabacılık, bir diğeri ise öğretmenlik oynar.

*Özelden Özele Akıl Yürütme(Ortaklık): Çocuğun kendi yaşantılarından


hareketle iki özel durum arasında(aslında kurulamayacak) bağlantılar
kurarak çıkarımda bulunması.

Örneğin; Havanın yağışlı olduğu bir günde babasının kendisine oyuncak


aldığını gören bir çocuğun, ne zaman hava yağışlı olsa babasının kendisine
oyuncak alacağını düşünmesi.(ÇIKAR.)

*Odaklanma: Bir olay, durum veya nesnenin tek bir noktasına takılmak.
Örneğin; Bir çocuğa ‘sınıfta kimler var?’ diye sorunca sadece ‘yeşil
kazaklı bir abi’ vardı deyip diğer kişileri yok sayması yeşil kazaklı kişiye
odaklandığını gösterir.(ÇIKAR.)

*Yapaycılık: Doğa olaylarını insan yapımı gibi açıklar. Özne belli değil!

Örneğin; Bulutları ağlatıyorlar.(ÇIKAR.)

NOT: Özne belli ise- canlandırmacılık,

Özne belli değil ise- yapaycılık !!!

*Benmerkezci Konuşma: Çocuğun karşı tarafa soru sorup o cevabı


dinlememesi ve kendisiyle ilgili başka bir şey söylemesi.

*Sembolik Oyun: Artık bilinçli olarak bir nesneyi başka bir nesne gibi
kullanır.

Örneğin; Su şişesinden mikrofon yapmak.

*Tekrarlama: Bir nevi papağan konuşması.

Örneğin; Anne: Oğlum dikkat et düşeceksin.

Çocuk: Oğlum dikkat et düşeceksin.

*Tek Boyutlu Düşünme: Gittiği yoldan geri gelememe sadece gitme.

*Yanlış Bağdaştırma: Çocukların birbiri ile her koşulda ilişkisi olmayan


durumlar arasında daima bir bağ olduğunu düşünerek yaptıkları hatalı
akıl yürütme işlemine denir.

Örneğin; En son hastaneye yatırıldığında bir bebekle dönen annenin


tekrar hastaneye yatırıldığında eve yine bir bebekle döneceğini
düşünmesi gibi.

ÖNEMLİ: Yanlış bağdaştırma ile özelden özele akıl yürütme


karıştırılmaktadır. Şuna dikkat etmek gerekir;
*özelden özele akıl yürütmede--- çocuk hiç ilişkisi olmayan iki durum
arasında bağlantı kurarken,

*yanlış bağdaştırmada--- bazen ilişki olabilecek durumlarda bağlantı


kurar.

3)Somut İşlemler(6-12yaş)

-Bu dönemde çocuklar sadece somut şeyleri anlarlar.

Örneğin; Çocuk ‘ Anne öğretmenimiz okulların tatil olmasına aşağı yukarı


iki hafta kaldı dedi. Aşağı yukarı ne demek? Der. Burada annesinin
yapması gereken; birbirine yakın büyüklükteki iki nesneyi göstermesidir.
Çünkü çocuk bu dönemde olayları somut nesnelerle anlayabilir.(ÇIKMIŞ
SORU)

NOT: - Bu dönemde neden önemli değil, sonuç önemli!

- Bilişsel hızın en hızlı olduğu dönem.(somut işlemler)

- Tümevarım ile akıl yürütür.

*Korunum: Bir nesnenin yeri ve şekli değişse de nesnenin miktarının,


ağırlığının aynı kalacağını bilen çocuk korunum ilkesini kavramış
demektir.

Örneğin; 7 yaşındaki bir çocuğa aynı uzunluktaki 2 ip parçası


gösterildiğinde aynı boyda olduğunu bilir. Fakat ipin birini yarısından
itibaren kıvırdığımızda çocuk bu sefer ipin aynı boyda olmadığını
söylerse korunum kazanmamıştır.(ÇIKMIŞ SORU)

*Tersine Çevirebilme(Geriye Dönebilirlik):

-Çocuğun okula gittiği yoldan eve dönebilmesi.


-Suyun donduğunda buz olduğunu, eridiğinde ise su olduğunu bilmesi.

*Odaktan Uzaklaşma: Resmin bütününü görür. Yani çocuğa ‘‘Sınıfta kim


var?’’ diye sorulduğunda, ‘’Galatasaray formalı bir abi ama başkaları da
var.’’ derse odaktan uzaklaşmış olur.(ÇIKAR)

*Çok Yönlü Sınıflama: Birden fazla özelliğe göre gruplar.

Örneğin; Bir çocuğun oyuncak bebeklerini sarı saçlı ve mavi gözlü


olanlar; siyah saçlı ve kahverengi olanlar şeklinde ayırması.

*Geçişlilik: 5+8=13

13-5=8 ---Bu işlemi yapan çocukta geçişlilik tamamlanmıştır!

*Telafi: 1.20 ve 1.80 boyundaki iki kişinin kilosu aynıdır. Çocuğa ‘Hangisi
daha kilolu?’ diye sorulduğunda 1.20 olan kişiyi gösterecektir. O halde bu
çocukta telafi oluşmamıştır!

*Dönüşümsel Düşünme: Olmuş olaylardan hareketle yeni durumu veya


mevcut durumu açıklamaya çalışır.

Örneğin; Halamın eşi öldü. Halam Kaan abiyle çıkıyor.

Ben halamın ölmüş eşine enişte diyordum.

O zaman ben Kaan abiyede enişte dicem, şeklinde düşünmesi.

*Tümevarımsal Akıl Yürütme: Genel bir yargıya ulaşmak.

ÇIKMIŞ SORU: Hayalet uçak görülür mü?

-Hayaletler görülmez.
-Uçak görülür.---Tümevarımsal Akıl Yürütme

4)Soyut İşlemler(12-18yaş)

*Ergen Benmerkezciliği: Ergenlerin kendilerinin çok özel, çok farklı


olduklarını düşünmeleri.

*Kişisel Efsane(Mit): Çocuğun kendi kendine hayal kurması.

Örneğin; ‘Ben çok ünlü olacağım.’

‘Kimse benim yediğim kadar dayak yemedi.’

*Omnipotent Düşünme: Çocuk kendisine asla bir şey olmayacağını


düşünür.(Cahil cesareti)

*Tümdengelimsel Akıl Yürütme: Genel yargıdan özel çıkarımlar.

Örneğin; ‘Karadeniz bölgesine çok yağmur yağar.’ bilgisinden yola


çıkarak ‘Zonguldak Karadeniz bölgesinde yer aldığına göre oraya da çok
yağmur yağar.’ şeklinde düşünmek.

ÇIKMIŞ SORU: -Atatürk ‘kadın-erkek’ eşitliğini sağladı.

-Oya ve Can yan yana oturuyorlar.(Genelden özele


gelinmiş. Tümdengelimsel akıl yürütme.)

*Hipotetik Düşünme(Varsayımsal): Olmayan bir durum hakkında hipotez


düşünme.

Örneğin; Eğer kpss olmasaydı...

-kızlar evinde otururdu.

SORU: Bütün A’lar B ise...


-Bütün B’ler A’dır.---Geçişlilik

-Bütün B’ler A olmayabilir.---Hipotetik düşünme

ZİHİNSEL GELİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

A)OLGUNLAŞMA

B)YAŞANTI(DENEYİM)

-Bireyin çevresiyle etkileşimi sonucu kalan iz.

C)SOSYAL GEÇİŞ(TOPLUMSAL AKTARIM)

-Çocuğun kendi deneyimlerinin yanı sıra başkalarının çocuğa


aktardıklarıdır. Örneğin; Bir çocuğun annesinin hem nasıl yapıldığını
göstermesi hem de anlatmasıyla ayakkabı bağlamayı öğrenmesi.

D)DENGELEME

-İlk kez başka bir dil konuşan insanlarla karşılaşan çocuğun, önce çok
şaşırıp daha sonra bazı insanların farklı dilleri konuşabileceğimi
anlayınca bu şaşkınlığı(dengesizliği) ortadan kalkacaktır.

VYGOTSKY’NİN ZİHİNSEL GELİŞİM KURAMI

1)Yakınsal Gelişim Alanı--*Başkaları önemli !!!

-Bireyin başkalarının desteğiyle ulaşabileceği gelişim düzeyi, kendi


çabalarıyla ulaşabileceğinden daha yüksektir.

Örneğin; Buğra ayakkabılarını bağlamakta zorlanır. Babası ona ayakkabı


bağlamasını öğretir ve Buğra ayakkabısını bağlar.(ÇIKAR.)
2)İskele Kurma (Yapı İskelesi)

-Çocuğun etrafında bulunan, ona bilgi-deneyim edinme konusunda


yardımcı olanların çocuğa verdiği desteğe iskele kurma denir.

ÇIKMIŞ SORU: İlkokul 4.sınıfa giden Nazlı, ders çalışırken anlamakta


zorlandığı noktaları bazen internetten bazen de babasına sorarak bilgi
edinir.

3)İçsel Konuşma: Çocuğun içinden kendi kendine konuşmasıdır. Yani


sessizdir.

BRUNNER’İN ZİHİNSEL GELİŞİM KURAMI

-Brunner zihinsel gelişim dönemini 3 döneme ayırmaktadır.

A)Eylemsel Dönem(0-2yaş)

-Çocuk yaparak-yaşayarak öğrenir.

Örneğin; Bu dönemdeki bir çocuk üç tekerlekli bir bisiklete binmek


yoluyla eylemsel bir beceri ile zihinsel gelişimine katkıda bulunur.

B)İmgesel Dönem(2-12yaş)

-Çocuk imgeleme gücünü(hayal gücünü) kullanır.

-*Ev deyince evi görmese de çizebilir. Bunun adı ‘‘işaretsel işlem’’.

C)Sembolik Dönem(13yaş ve sonrası)

-Çeşitli sembolleri kullanarak iletişim kurar.

MCGHEE’NİN MİZAH GELİŞİMİ KURAMI

*Nesnelere Karşı Tutarsız Davranışlar(1-2yaş)

-Nesneye başka bir nesneymiş gibi davranır.


Örneğin; Çocuk kalemi kaşıkmış gibi kullanarak onunla yemek yer gibi
yapması.

*Tutarsız Adlandırma(2-3yaş)

-Çocuk nesnelere veya insanlara bilerek yanlış isim takar.

Örneğin; 2-3 yaşlarındaki bir çocuk eline aldığı kalemi babasına uzatarak
‘’Babacığım sana bu kaşıkla yemek yedireceğim.’’ der ve bunu komik bulur.

*Kavramsal Tutarsızlık(3-4yaş)

-Çocuğun gerçeği çarpıtması.

Örneğin; Çocuk annesine seslenirken ‘‘anne,manne...’’ der ve bunu komik


bulur.

*Çoklu Anlamlar(7-8yaş)

-Mizah anlayışı tekerlemelerdir. Günümüz soğuk espirisi.

Örneğin; Bağırsak kurtları bağırsakta yaşar bağırmasakta...

OYUN GELİŞİMİ

*Uğraşsız Davranış

-Çocuk etrafında olan biten, ona ilginç gelen şeyleri izler. Eğer etrafında
ilginç bir şey yoksa kendi bedeniyle oynar.

Örneğin; -Merdivenden inip çıkar.

-Ayakta durur veya masaya çıkar.


*Seyirci: Grubu izler. Oynaya çocuklara sorur sorar, onlarla konuşur.

*Paralel Etkinlik: Çocuk oyun oynayanlarla oynamıyor fakat onların


yanında kendi başına oynuyor.

PİAGET’İN AHLAK GELİŞİMİ KURAMI

1)Ahlak Öncesi (0-5/6yaş)

-Basit düzeyde doğru ve yanlışı bilir.

-Çocukların sürekli fikirleri değişebilir.

2)Dışa Bağımlı Dönem (Ahlaki Gerçekçilik Dönemi)(5-10yaş)

-Sadece gözle görülenin dikkate alındığı dönemdir. Bu dönemdeki


çocuklarda ‘Onu yapmam çünkü annem kızar.’ düşüncesi yaygındır.

NOT: Bu dönemde niyet önemli değildir,sonuç önemlidir !!!

Bu dönem;

*Somut,

*İlk ahlak gelişimi bu dönemde başlar.

*Bu dönemde çocuklar kuralların mutlak olduğunu düşünür ve kurallara


uyarlar.

3)Özerk Dönem (Ahlaki Görecelik)(12-18yaş)

-Niyet önemlidir !!!

-Bu dönemde çocuklar ‘Bence bu yanlış.’ diyebilirler.

Örneğin; Aç olduğu için hırsızlık yapan biriyle, zengin olma hırsıyla


hırsızlık yapan birini aynı kefeye koymazlar! Onlar için açlık yüzünden
hırsızlık yapan kişi daha masumdur.
KOHLBERG’İN AHLAK GELİŞİMİ KURAMI (ÇIKAR.)

*Kohlberg’e göre 7 yaşındaki çocuk ile 70 yaşındaki kişi aynı derecede


çıkarcı ve sadece olayların sonucunu görebilen düzeyde olabilir!

*Kohrberg’e göre, insanların nasıl bir ahlaka sahip olduğu belirleyen şey
‘’niyet’’leridir! Onun için kişinin kararı değil, neden öyle düşündükleri
önemlidir!

Kohrberg insanları 3e ayırmaktadır.

1)GELENEK ÖNCESİ (BENCİL DÜZEY)

A)İtaat ve Ceza Eğilimi: Bu eğilimdekilerin odaklandığı tek şey can


yanması ve ceza korkusudur. Haz’a göre hareket ederler. Hiçbir ceza
istenmez!

Örneğin; Yanlış, otorite yokken yapılır!

B)Saf Çıkarcı Eğilimi: Sadece çıkarını ve parasını(cebini) düşünme


durumu vardır. ‘’Önce ben’’ diye düşünürler!

-Herkesi çıkar kapısı olarak düşünürler.

-Hayatta herşey karşılıklı.

-Az verecek, çok alacaksın!

2)GELENEKSEL TOPLUMCU

C)İyi Çocuk Eğilimi (Kişiler Arası Uyum): ‘’Elalem ne der?’’ sözüne


bakarlar. İyi çocuk eğiliminde olan kişiler; aile, mahalle, cemaat, aşiret
gibi ortamlarda ‘‘iyi bilinme’’ derdinde!

Örneğin; Çakma adidas alıp ‘’aaa adidas giyiyor’ dedirtmek isterler.

NOT: Statü, Sıfat gibi şeyler önemli!


D)Kanun-Düzen Eğilimi: Yanlış yok! Kural var!

Bu kişiler için önemli olan tek şey; davranışın kanunlara uygun olup
olmadığı!

NOT: Kurallar sorgulanmadan uyulur, uymayan cezasını çeker.

3)GELENEK ÖTESİ (EVRENSEL)

E)Sosyal Sözleşme (Toplumsal Sözleşme): Burada önemli olan


‘’herkesin yararıdır.’’ Yani fedakarlık, kendi çıkarından fedakarlık vardır.

-Kural çiğnenmez, esnetilir.

Örneğin; Yaşlılara ve hastalara yer veriniz.--sosyal sözleşme

D)EVRENSEL AHLAK: Mevlana’nın ‘’kim olursan ol, yine gel.’’ sözü örnek
verilebilir. Burada önemli olan insan olmaktır!

Örneğin; Bütün peygamberler, evrensel ahlaktadır.

NOT: Tüm insanlık için gerekirse kural çiğne! İnsan onuru, insan hayatı
her şeyin üstünde!!!

ÖNEMLİ: Hak, adalet, eşitlik derse soruda ya sosyal sözleşme ya da


evrensel ahlaktır. Grup varsa sosyal sözleşmedir!

DİL GELİŞİMİ KURAMLARI

1)Psikolinguistik (Doğuştancı)Kuram

-Bu kurama göre, dil gelişiminde belirleyici olan temel unsur, bireyin
sahip olduğu donanım ve biyolojik yapıdır.(ÇIKMIŞ SORU)

2)Davranışçı Kuram

-‘’Pekiştirme’’ ve ‘’tekrar’’ önemli!


-Yani dil pekiştirme ve tekrar ile öğrenilir.

-Çevre, konuşup konuşamayacağını belirler.

3)Sosyal Öğrenme Kuramı

-Davranışçı kuramın aynısı! ‘’Model alma’’ ve ‘’taklit’’ önemli.

4)Nativistler (Ana Dil Kuramcıları)

-İnsan doğuştan belli bir dille programlı.

-Çevre, konuşma üzerinde etkisiz!!!

5)Dönemsel Kuram

-Dil gelişiminde 4 aşamalı süreç vardır. Bunlar:

*Agulama(0-12ay): Çocuğun ilk 12 ay çıkardığı sesler ağlamadan


ibarettir. Buna ‘’ağlama evresi’’ denir.

*Ağlama(0-2ay)

*Babıldama(2-6ay):Birden fazla ses çıkartır.(ba-ba,ma-ma)


*Çağıldama(Heceleme)(6-12ay): 3 heceli sözcükleri söyleyebilir.

*Tek Sözcük Dönemi(1-1,5yaş): Konuşmanın kritik dönemi!!!(ÇIKAR)

-Çocuğun ilk anlamlı sözcüğü söylemesi beklenir.

-Salıncağı gösterip tay tay der.

-Çocuklarda gözlenen en önemli özellik; tek bir sözcükle bir çok şeyi
anlatma çabasıdır. Buna morgem denir.

Örneğin; Çocuk bütün sıvılara su der.


*Telgrafik Konuşma(18-24ay): 2 yada 3 sözcüğü yan yana getirir. Soru
yok!!!

Örneğin; ‘’Anne park.’’

*İlk Gramer Dönemi(2-6yaş)

-Çocuk cümle kurmaya başlar. Dönemin sonunda yetişkin gibi konuşur.

Örneğin; ‘’Bu ne?’’, ‘’neden?’’ gibi soruları bitmek bilmez.

NOT: Dilde büyüme hataları yapılır.’’Ben gittik.’’, ‘’Saat 8e 5 kala var.’’


şeklinde.(ÇIKAR)

DİL GELİŞİMİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

1)Aşırı Kurallaştırma

-Çocuğun dile ilişkin kuralı, uygun olan veya olmayan her durumda
kullanmasına denir.

Örneğin; Nazlı isimlerin ve sıfatların ardına ‘’ciğim’’ eki getirilebileceğini


öğrenmiş ve annesine ‘’anneciğim’’ dediği gibi bebeğine de ‘’bebekciğim’’
der.

2)Eksik Kurallaştırma

-Öğrenilen kuralın ya da kalıbın tek örnekle sınırlı kalması. Örneğin;


Simitçiye ‘’simitçi’’ diyen bir çocuğun çiçekçiye de ‘’çiçekçi’’ dememesi!

3)Alıcı Dil ve İfade Edici Dil

-Duygu ve ifadelerini sözcüklerle anlatabilir hale gelirler.

Örneğin; 1,5 yaşındaki çocuğa ‘’ağzın nerde?’’ diye sorulduğunda cevap


veremez sadece gösterir. Yani alıcı dili gelişmiştir! Ama bir süre sonra
‘’ağzım burada’’ diyebilir. Yani ifade edici dili de gelişir!

4)Monolog
-Kendi kendine ve sesli olur!(ÇIKAR)

5)Benmerkezci Dil

Örneğin; Çocuk: Anne bana ‘’ne yapıyorsun?’’ diye sor.

Anne: Ne yapıyorsun?

Çocuk: Gemi yüzdürüyorum. ’’Nereye gidiyorsun?’’ diye sor.

Anne: Nereye gidiyorsun?

Çocuk: Abime gidiyorum.

6)Toplumsallaşmış Dil

-Çocuğun başkalarıyla iletişime geçmesi.(soru sorması, bilgi iletmesi)

7)Tekrarlama

-‘’Papağan konuşması.’’

FİZİKSEL VE PSİKOMOTOR GELİŞİM

*Fiziksel(Bedensel)Gelişim

-Çocuğun boy ve kilo artışı ile birlikte vücut sistemlerinin gelişip


olgunlaşması için geçirdiği süreç.

*Psikomotor(Devinimsel)Gelişim

-Vücut hareketlerini kontrol altında tutması ve bu yolda pratikleşmesini


ifade eder.

NOT: Fiziksel gelişimi en çok ‘'kalıtım’’ etkiler!!!

FİZİKSEL GELİŞİM DÖNEMLERİ


1)DOĞUM ÖNCESİ DÖNEM

-Bu dönem; Bütün yaşam göz önüne alındığında fiziksel gelişimin en hızlı
olduğu dönemdir!!!

2)BEBEKLİK DÖNEMİ(0-2YAŞ)

-İki önemli özelliği; refleks davranışlar ve denetimsiz vücut hareketleri.

3)İLK ÇOCUKLUK DÖNEMİ(2-6YAŞ)

-Okul öncesi dönemdir. Fiziksel gelişim, bebeklik dönemine göre daha


yavaş şekilde devam eder.

-Bu dönemdeki çocukların psikomotor açıdan etkinlik düzeyleri çok


yüksektir. Koşmak, atlamak, zıplamak isterler.

-Bu dönemde büyük kas gelişimi gerektiren bisikleti çocuklar kullanabilir


fakat küçük kas gelişimi gerektiren yazma-çizme gibi işlemleri
yapamayabilirler!!!

NOT: İlk çocukluk dönemindeki erkekler kızlara göre biraz daha uzun
boylu ve ağır olmalarına karşın fiziksel özellikler açısından pek bir fark
yoktur!!!

4)SON ÇOCUKLUK DÖNEMİ(6-11YAŞ)

-Okul dönemidir. Fiziksel gelişim diğer yıllara göre daha yavaştır.

NOT: Bu dönemin ortalarına kadar erkekler yaşıtları olan kızlardan daha


uzun ve daha ağır iken dönemin sonlarına doğru kızlar erkekleri boy ve
kilo ile geçerler. Bu durum kızların ergenliğe erkeklerden önce girecek
olmalarıyla alakalıdır.

5)ERGENLİK DÖNEMİ(11-18YAŞ) (ÇIKAR)


-Ergenliğin ilk yıllarında büyüme hormonu çok salgılandığı için boy
uzaması çok fazladır.

-Bu dönemin belirgin özelliklerinden biri; yumurtalık, testisler ve böbrek


üstü bezlerinden cinsiyet hormonlarının salgılanmasının
yoğunlaşmasıdır!!! Bu hormonlar erkeklerde testosteron, kızlarda ise
östrojen hormonudur.

-Testosteron ve östrojen hem birincil hem de ikincil cinsiyet


özelliklerinin gelişimi ile doğrudan ilgilidir.

-Birincil cinsiyet özellikleri; Erkeklerde penis ve testislerin, kızlarda


ise yumurtalıklar, klitoris, vajina ve rahmin gelişimi gibi doğrudan üreme
ile ilgili özellikleri ifade eder.

-İkincil cinsiyet özelliği ise; Kızlarda göğüslerin büyümesi, erkeklerde


sesin kalınlaşması, bıyık ve sakalların çıkması, her iki cinste de cinsel
organların ve koltuk altlarının tüylenmesi gibi üreme fonksiyonu ile
doğrudan ilgili olmayan özellikleri ifade eder.

NOT: Ergenlik döneminin başlangıcındaki ilk 2 yıl ‘’erinlik evresi’’ olarak


adlandırılmaktadır.

NOT: Kızlarda ilk adet kanaması, erinliğe geçişin değil ergenliğe geçişin
özelliklerindendir!!!(ÇIKMIŞ SORU)

6)GENÇ(İLK) YETİŞKİNLİK DÖNEMİ(18-30YAŞ)

-Fiziksel gelişimdeki artışın özellikle boy artışının durakladığı bu


dönemin başında azda olsa boy ve kilo artışı olabilmektedir.

7)ORTA YAŞLILIK(YETİŞKİNLİK) DÖNEMİ(30-60YAŞ)


-Fiziksel açıdan çeşitli değişimler yaşanır ve buna bağlı olarak orta yaşa
özgü bazı psikolojik sorunlar ortaya çıkabilir.

8)YAŞLILIK(İHTİYARLIK) DÖNEMİ(60YAŞ ve ÜSTÜ)

Fiziksel açıdan en fazla yıpranmanın olduğu, hastalıkların zayıf düşen


beden üzerinde çeşitli olumsuz etkiler yarattığı dönemdir. Hareketlerin
bir kısmı yapılamaz hale gelir, bir kısmı yavaş yapılır.

PSİKOLOJİDE EKOLLER/OKULLAR

-Savunucusu Wundt’tur. Bu bilim adamının savunduğu yapı;

*Yapısalcılık(Strüktüralizm)

-‘’Ben düşüneceğim, ben yapacağım.’’ fikri hakimdir. O halde Wundt


hayvan davranışlarını pek önemsememiştir. Çünkü hayvan bunları
düşünemez!

*Davranışçılık(Bihevyorizmi)

-Savunucuları Watson, Pavlov ve Skinner.

-Gözlenebilen davranış önemli.

*Bilişselcilik(Kongetivizm)
-Savunucusu Piaget’tir. ‘’Bilgi nasıl alınır?’’, ‘’Nasıl işlenir?’’ gibi sorular
önemli.

*Psikonalitik

-Savunucusu Freud’dur. ‘’Psikoloji bilinç altı ve bilinç dışı şeylerle


ilgilenmelidir.’’ diyor.

*Gestalt

-Savunucuları Könler ve Koffka’dır. Algı önemli.


*İşlevselcilik(Fonksiyonalizm)

-Savunucuları Deney ve James’tir. Pragmatizme(hiyerarşiciliğe) dayanır.


Bunlar için önemli olan şey; ‘’Ne işe yarıyor?’’, ‘’Ne faydası var?’’ diyorlar.

*İnsancıl/Hümanist Yaklaşım
-Savunucuları Rogers ve Maslow’dur. Amaçları; bireyi tanıma, bireyin
kendini gerçekleştirmesine yardım etmedir.

*Nörobiyolojik

-Savunucusu Donald Hebb’dir. Hebb ‘’Beyin paralel işlevcidir. Beynimizin


her bir bölümü farklı çalışır.’’ diyor.

NOT: Bilişselcilik ile nörobiyolojik birbirine benziyor. Bilişselcilik ilkel


bilgisayar düşünür. Fakat nörobiyolojik ise gelişmiş bilgisayarı ele alır.
Bilişselcilik istiare namazı gibidir. ‘’Sen çalış, çalış sonra kimseyle
konuşma yat uyu. Bilgiler beyninde kotlanacak.’’ diyor. Nörobiyolojik ise
‘’Uyurken de bir şeyler öğrenebilirsin.’' diyor.

PSİKOLOJİDE YÖNTEM

1)BETİMSEL YÖNTEMLER

-Bir durumu tanımlama ve açıklamalarda kullanılır.

-Bu yöntemde; gözlem, test, anket, görüşme ve örnek yapılır.

2)DENEYSEL YÖNTEM

-Neden-sonuç ilişkisini bulmak için kullanılır.

*Değişken: Birden fazla farklı değer alabilen özelliklerdir.

NOT: Neden; Bağımsız değişken,

Sonuç; Bağımlı değişkendir!!!

-Değişkenler, sürekli ve süreksiz olur. Deneysel yöntemde değişkenlerle


işlem yapılır.

Örneğin; Bir çiftçi 10 ineği 5-5 şeklinde iki gruba ayırmış.


1.gruba Orhan Gencebay dinletmiş ve süt miktarı artmış.

2.grup normal otlatmış ve süt miktarı aynı.

1.gruptaki Orhan Gencebay bağımsız değişken, süt miktarının artması ise


bağımlı değişkendir. 2.grupta ise değişken yoktur. Çünkü her şey
normalde olduğu gibi kalmış.

3)İSTATİSTİKSEL YÖNTEMLER

-Değişkenler arasındaki ilişki miktarı.

*Korelasyon(Pozitif Korelasyon): Birlikte artar, birlikte azalır.

Örneğin; İçilen sigara sayısı artıkça,

Kansere yakalanma olasılığı artar.---Pozitif korelasyon

*Negatif Korelasyon(Ters Orantı) ise: Biri artarken diğeri azalır.

Örneğin; İçilen sigara sayısı arttıkça,

Hücre yenilenmesi azalır.---Negatif korelasyon

NOT: +1’e ne kadar yakınsa ilişki birbirini o kadar etkiler!!!

SORU: Hangisinde ilişki daha yakındır?

a)+0,40 b) 0,65 ---Cevap B...Artı yada eksi önemli değil. Hangi sayı
büyükse ilişki daha çoktur...

BAŞARILAR DİLERİM...

You might also like