Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 84

FIRAT YAYINLARI : 33

Temmuz 1998

Genel Dağıtım :

FIRAT YAYIN-DAÖITIM
Divanyolu Cad.
Binbirdirek İ şhanı No : 15
Sultanahmet / İstanbul

Tel: (0212) 516 05 91


Fax: (0212)518 84 15

Kapak: Deneysel Oluşum/ Orhan Yılmaz


Dizgi: Fırat Yayınları
Baskı: Dilek Ofset
Yücel Eroğlu

çiçek
büyütürler
gözyaşlarıyla

FIRAT YAYINLARI
pir sultan

gün doğarken tepelerden


dokunur yüreğime sevdanın ışığı
aydınlatır dünyamı yükselip gelen
kaç bin yıldır değen güneşin ışınları
kaç bin defa çatladı tohum toprakta
ve kaç bin defa ölüp ölüp dirildin
şeyh bed.rettin ve sen pir sultan abdal

5
nedir sevdiğin

dağlardı dağlarımıza karşı


sulardı akıp akıp uyanan
ne kadar da küçüksün
zulmünle uyan
yavuz düşmanlığıyla
yürüdüğün yollar kan
çek elini
etimden
kanımdan

değme yüreğime
kanlı kılıcınla
bu zalimlik senin mi olacak
bunca yıl?
korkar korkar bak ağlamakta çocuklar
cehennem bombalan yanımda
yanı başımda patlar
kara yazmalı mı yaşayacak analar?
bu yemen türküsü neden?
nedir sevdiğin?
tarlaları sular mı
kanlar?

6
sevdalar.

kalk haydi kalk


güneşle ışıldasın bedenin
bu kaleler ne?
ne bu zindanlar?
öldürmek dediğin ne insanları
ağlamasın analar
kurusun damarı tuttuğun lcinin
yeşersin tarlalarda tohumlar

7
ağlamasmlar

özgürlüğe özlem çektiğimiz


yani barışa
mahsun ve mazlum bakarlar
bitsin zulmü zalimin
yeniden kurulsun dünyalar
çiçekler de sulanmış olsa
doya doya
çocuklar ağlamasınlar
o gözyaşları ki dünyalara bedel
ağlamasın ağlamasın çocuklar

8
haydi kalk

taşa geçse de bu dizeler


bilirim işlemez kirli beynine
yine de umutludur insanlar
haydi kaile
yıka kanlı ellerini
kalmadı zaman
dayanmaz bu dünya işkencecilere

yakalamak zordur
geçen zamanı
unut kardeşim unut
barutu
tankı
silahı
kanı

yok mudur sonu ırmakların


denizlerin karaların sonu yok mu?
sonu yok mu
bulutların
tünellerin
yolların?

9
insan

sevdalar yazalım beraber


al atlar koşturalım
seher yelinde
köpürmeli atlarımız
koşuşumuz özgürlükse
gel dünyalar kuralım
umutlar ellerinde
ve her şeye yeniden
yeniden başlamak
çelikler ve demirler
çekmeli ellerinden
üretebildiği kadar insandır
insan

dikenli yolları da
çiçekli yolları da yürümek
yürümek kerem aşkına
yürümek ferhat aşkına
delebilmek dağları
yaşanır kılabilmek sevdaları

ağlamaya hazır bulutlar gibi


şimşek şimşek
kayalarda parlarım
seslenirim ağlarım
bil ki ne öfkeler sakladı
binlerce yıl dağlarım
dağlarım
ne üzümler sararttı
güne bakan bağlarım

10
fırat

fırat senindir
göz yaşlanndır
topraktan süzülen damlaların akıntısı
vurur sularını kıyılardan kıyılara
akar gider
coşar gider
benim de göz yaşlanın senindir fırat
benim de göz yaşlanın
otururum yanında köpüklerini taşlarım
bırak göz yaşlarımız bizim olsun
köprüler oluruz sana
küsme
bölme yüreğimizi
hançer gibi ikiye
ve harran ovasında
yalın ayak bir adam
kavruluyor güneşten
ağrı dağının karı
kışın ak sütten ak
sarar çatlayacak
tohumları şimdiden

11
öğrenebilmek
beraberce yaşamayı
ve sular gibi akmayı
ve korkunç karanlıklarda
uyanabilmek
havayı
suyu
toprağı
gülü
dalını
yaprağı
sarabilmek
sevebilmek
ve gülebilmek
gülebilmek doyasıya

çaldılar suyumuzu
fırat
aldılar güneşimizi
canımızı kanattılar
tuz attılar yaramıza
sevindiler ölümüze
zehir zıkkım doğradılar
gecemize
günümüze
sundular acıları hep
buyur edip önümüze

12
kara gözlü çocukların gözyaşları
halepçeler geçer zamanlarında
ve bir çocuk bir ana
sarıldılar beraberce ölüme
meydan okudular zamana
kana kana

ve üç kibrit çöpü
koca bir yangın
yangınını yaşartırlar zamanın
ateşle yaşarlar
fırat
ak gitsin
dol gitsin
çoğal çoğalabildiğince
taşır denizleri denizlerde
teknelerde
yatlarda
gemilerde
al götür sularında beni
al götür
ve delice ak
kovanlarını da götür anların
bal götür

13
akarsın akarsın
derinden derin
kayalar yararsın
in denizlere okyanusa in
ve göller oluşsun sulannla
çakıl taşlı yollarında
benim dostumun canımın
kelepçeli kollarında
ne sabahlar
ne geceler geçirdik
taşıdık
umudu hep umutlara
kaygısız ve çıkarsız

14
ölüleri

ne zamanlar geçti gitti


yaşamasını bildi bu halle
uyuma arkadaş uyuma
kailesana kaile !
kailesana kaile!
ışkın açtı bak dalımız
güllere döndü halımız
aldan ala kızıl kızıl
anla özgürlükse yazıl
ben dağları tepeleri
çiçekleri
ve
gülleri
hele nasıl da severim
o sahipsiz ölüleri...

15
pazarlık

zındanlar gördük
ayrılıklarda
güneşli günlere özlemi
duyumsayarak yaşadık
söylediler
anlamadık söylenenleri
robotlar dikildi makinamıza
bir bize baktılar
bir de r-obata
ve raylara yapışmış
robotları sevdiler
kaldı gitti güzel ömrümüz
demirler arasında

16
sekiz yıl oldu ben elimde taşıyalı
demirleri
yürütmüştük
tanklar ve gemileri
her otomobilin parçasında terim var
gündüzlerim
gecelerim
vardiyalar
aldılar zamana sardılar bizi
parça parça
saat saat
kemirdiler kemiklerimizi
kanımızsa kazanında beylerin
kaynar da kaynar
sekiz yıldır

17
isyan

bombalar gördük
ovalarda
dağlarda
gör ki insanlarımız
nasıl
nasıl yaşamakta
acımasız talanlar gördük
yalımlar bedenimizde
madımaklar

"madımak oylum oylum


yanıyor selvi boylum"

kerbelalar
yaşadık
ve kuyular
hançerlerle ağularla
binlerce yıl yaşadık
ve ölülerini taşıdılar
yetişmişti boz hızırlar
"dostum dardadır" deyip
gel ki kanar yaralarımız
ilacını alıp gelse de lokmanlar
hançer paslıdır
ağuya çare yok
gel ki tükensin acılarımız
ne güller açacak oysa
açılsa bir zındanlar

18
sonu güneşli bir günle bitecektir
kanlı olsa da geceler
yorulmaz mıydı işkenceciler
döndü kanlı çarkları sabaha kadar
ve iki yüzlü idiler onlar
kanlı kahramandılar
alıp götürdüler
son bir kez bakmışlardı beylerine
hanımlar
çocuklar
inanmadılar
çocuklar
inanmadılar
anlamadılar
yalım yalım yangınlardır
içinde var olduğum
bu alanlar
akacak göz yaşımız mı var
tepeden tırnağa dolmuşum ben
sakın dokunma

19
güneş

gel umutlar çoğaltalım


beraber
bir avuç toprak
bir yudum su
bir kucak güneş
ve beraberce yaşamayı
öğrenelim
insan insan
kardeş kardeş
ve hınzırlar çıkmasın aramızdan
kan akmasın yaramızdan

yok olsun
genin gene kulluğu
sevgi bahçelerinde kötünün kini
toroslarda halay çekip
zorunda olmasınlar
kahpeliğe karşı durmanın
yangınlarda halay çekmesinler
insan gibi yaşamanın bedeli
ölüm olmamalı

20
sevdik

sevdik insanı da sevdik


toprağı da sevdik
çamuru da sevdik toprak için
koyunları çoban için
çobanı da koyun için
kuzuları da sevdik meleşirlerdi
çiçeği
tohumu
tarlayı
sevdik
dağları
güneşi·
bulutu
kuyuyu çeşmeyi
suyu
yorganı yastığı uykuyu
akıp giden sevdalarla beraber
sevdik
yunus sevecenliğiyle
yaratılanı

21
geldiler

unut kanlı kılıçlarını


atalarının
oyunlarını da unut
kesile baş
kopuk kol
tek ayakla oynanan

yalan söylemenin
inkar etmenin
faydasızlığını
ve setler örme
insafsızlığınla
yıka kanlı ellerini
potinlerini
yakrr\a dağda
ormanı
kuşlar uçmasın
köylü göçmesin

22
geldiler
kırmak için
dalında güllerimizi
viran olmuş bahçelerde
bombalar patlar
dağlarımızda
kanlı kanatlı
uçaklarıyla
barut kokulu hava
yer alev alev
tanklar yürür bulut ve sis
geldiler
kan damlar namlulardan
ve ölümü ve ölümü yazdılar
gençliğime baharda
dağlarım dağlarım ateş içinde
ağlarım ağlarım yanan benim
yanmalar bize mi düşer hep
bu acılar
bu ateşler
bu kara günler
bu baskılar
bu şiddetler
sürgünler
bize mi düşer
çeşit çeşit ölümler

23
geldiler
pazarlığını yaparak
ömrümüzün
çocukları ağlatı rıak için
eşsiz kalmış kadınların
lanetlerini
yükleyebilmek için ömürlerine
kelle başına cüzdan şişer
ağlatabilmek için oğul diye diye
anaları
zılgıtlar çektirmek için
yedisinden yetmişine
ve kusmak için kahpelikleri
ürkek ve korkak
koşarak kan tarlasında delice
çektirmek insanlığa zalimlikleri
iki gözüm
umudum
sevdalım
görebilmek var olmayı yeniden
uçurumda silahsız ve bombasız
esir düşmeyim diye
yaşamı bitiren
umudun derinliğinde
-tohum çatlarsa-
görmek insanlığı yüreğinden
yaşamak için yeniden
yaşamak için

24
aç kollarını
çiçekleri sar
benim ülkemde
bir başka bahar
dost dost dost
yar yar yar
nerdesin?
zındanda mı sürgünde mi?
ayrılıklarda
sensiz nice yıllar geçirdik
nerdesin?

25
halay

san bir deniz dalgası


tarlalarda başaklar
o yana
bu yana
sallanırlar
ve sen de halaya dur elimden tut
bozkırlarda
dağlarımın susuz çiçekleri açar
kekik te kokar ağır ağır
kabarır toprak erir kar
bir bilsen nasıl severim seni
acı çekmeni düşünemem
hele ölmeni

26
umut

yaslanacak değneklerimiz olmalı bizim


torunlarımız beğenmemiş olacak bizleri
güleceğiz
yaşamak vardiyalarla
donup kalacağız yıllardan sonra
alışacağız ölüm listelerine
çok şeylerden olacağız
birşeyler ararken
daha zaman çok
gün erken
sana aşık olduğumu söyleyeceğim
seni severken
yaşanmamış günleri yaşamak
konuşacağız dostlarımızla bol bol
saatleri atacağız kolumuzdan
ama olmuyor sevgili yarim
çekip gittiler bizimkiler birer birer
onları evine taşımadı cankurtaranlar
ve çalmamıştı sirenler

27
severim

kuzuları severim
koyunları
bir de nazlana nazlana gelPn
bahan
kuşları da severim
güneşi de severim
kansız yurtları da severim
topraklan
bol ürünlü tarlaları
bulutu yıldızı dağlan ve kan
yeni açan yapraklan
severim
onuru katık yapan
yaşamamış anaları
ve karşılıksız açılan
yana düşen kucakları
ve sessiz ağlamaları
severim seni senin olan
dünyaları sevirim

28
gel de sevme
yetmişlerde bir nine
anlatır durur
acılarını
gelirken köyden
ormanlar vardı
toprak
alabildiğine orman
ağaçlar
kocaman kocaman
sevdalar yaşadı insanlar
acılan
zaman zaman
taşlara yazdık ismini
mısır tanrıları gibi
yoktu piramitleri
yazını yazınca mermer taşına
"bir dayanmaz anne idim"
bıçak bıçak yüreğimde
ayrılıklar
kardı-kıştı
yanın insan boyu kar
umudum yoktu oğul
umudum yoktu
açılmamıştı
yollar
telefon direkleri de yoktu köyümüzde
gelmemişti
dağlarımıza
bahar

29
vay beni beni

sağılacak koyunlarım vardı benim


melerken kuzular
dayadım sırtımı çamur sıvalı duvara
biraz sonra ağlayacak komşular
kilimin içine koydular beni
neren ağrıyor diye
sormayacak doktorlar
para etmeyecek ilaçlan benim için
şişesinde kalsın artık serumlar
yedi oğlum iki kızım
vay beni beni
nasıl severdim oysa ben seni seni
param parça yüreklerle türküleri
senin için okudum
alıp götürürken
yaşlı gözleri

30
ağlama

ağlama sen kara gözlüm


ağlama
ağlattılar seni beni bunca yıl
açlıklarla acılarla yaşadık
karaydı zaman kara
kapkaraydı
yaşamak dedikleri de
irindi
kandı
yaraydı oğul yara
gelmeyeceğim
o topraklara
sizin olsun diyeceğim
zindan ettiğiniz
dünyanız sizin olsun
denizler mi yüzemediğimiz
meyveler mi tadamadığımız
insan gibi
yaşayamadığımız
sizin olsun bayramlıklar
sizin olsun ayrılıklar

31
haycli gel
yaşasın analar
çocuklarını da sarmalı
ağlamasınlar
ağlamasınlar
yaşadığımız
dünyada
kim vurduya
gitmemeli yürekleri
silinsin takvimlerde savaşlar
haydi gel
sevdasını düşün sevdalıların
ellerinde taşı al gülleri
getir taşıma
yanı başıma
haycli gel
inanayım yaşadığına

32
haydi gel
ellerini aç
dünyayı taşıyan ellerini
ellerini aç
büyüdü mü ellerinde onJar ?
bir karabasan gibi
robotlar
doydun mu emeğinle ?
almanyalar
seni emdi mi?
vardiyalar
kırkından biri oldun
doldu arabalarla
otobanlar

sende sürdün mü arabaları ?


dağıldı m� gecelerde uykular ?
ışıkları yanar gecelerin
trenler kalkar banhoflardan
telefonun bir ucunda adana
stuttgartta londonu da ararsın
hasan gibi
hüseyine göstermeden yaranı
gizli gizli sararsın
derdini bilmezler senin
yollar yolların değil
sevdalar sevdaların
sahibi oldun
doğarken
aynlıkların
bizi biz yapacak
yarındır yarın

33
işçiler

geldiler trenlerle bir zaman


duvarcı
sıvacı
listelerinden
kurbanlık koyun gibi
seçilirdi işçiler
sağlam raporlarını alanlardı gelen
maden ocaklarında
dağı delen
duvarlara tuğla dizendi onlar
bir bir
fabrikada deli b:1.11tlar
döner de durur sevdalım
döner de durur yanımda
can alırken canımdan
kan alırken kanımdan
döner kara bulut
yağar kirli yağmur
güneşin ışını yok
bedenimde
canımda

34
onlarki insan satıcılandır
markı bilirler
tankı bilirler
zulum etmeyi
köyleri ateşe verip
yalımları izlemeyi
bilirler
nasıl yapılır
sürgünler ?
sıkı tutmuşlar ortaklar
birbirlerinin ellerinden
var da hayrını gör
benim işçim kadercidir bu bir
benim işçim hak istemez bu iki
benim işçim karşı gelmez
geleneğinden
·

benim işçim dil bilmez


ağzı var dili yok
vur vurabildiğin kadar başına
alman kardeş
ez ezebildiğin kadar
eti senin kemiği benim
var hayrını gör

35
alıcı da memnundur pazarlıktan
vurdu vuracağı kadar
ezdi ezeceği kadar
yenileşti makinalar
arasıra silahlarla bombalar
göndermek gerek biryerlere
sesi güzeldir bombaların
ve insan üstünde denenmesine
diyecek olmaz
vahşiyse insan
insan değilse

ne yapsın onlar
vay da vay
robotlar ürettik
vay ki vay
ne yapalım
ne sayarsan say
bu robotlar
işçilerden daha sessiz
daha güçlü
"robot gibi güçlü"
teknik utansın
dostluğumuzun bozulmasından

36
hem şimdi ortak pazar da yok
kusura bakmayın
inanmayız gelişeceğinize
adam öldürmekle gelişme olmaz
bilirsiniz buralarda bir dolmuşta
- on yedi kişi ile gidilmez
kırmızıda beklenilir
aslında iyisiniz iyi
iyili ğ iniz size
mertsiniz vatan millet
ve kurşun atanın da yiyenin de ülkesine
bravo
"iki koçun kafası da
bir kazanda kaynamaz"
anlayın bizi
bizler sizi severiz
turist turist geliriz
güneşi de severiz
anlayın bizi

anlayın bizi
döneriniz kebabınız harika
işçileriniz
anlayın bizi
bizde adam kaçırılmaz
öldürülüp atılmaz tarlalara
evler de taranmaz
boşaltılmaz köylerimiz
ateşe de verilmez orman
pislik te yedirilmez
insanlara

37
bir de bizde
tanklar cirit atmaz yollarda
polisimiz nezarette adam bellemez
beğenmeyebilir de sıradan bir vatandaş
bundes minister president hr. kohlumuzu
işsizlik parası da ödenir iş bulamayana
sigortasız insanımız yok gibidir
anlayın bizi
musluk suyundan içmeyiz
banyo taşında koyun kesmeyiz
göıülmemiştir
insanların
ekmek kırıntısı topladığı
asker kışlalarında
rengimiz de ayrı üstelik
anlayın bizi
P aı::alarımız da benzemez birbirine
.
sızın
sizden gayrı dostunuz da yoktur
bitte
anlayın bizi

38
diyarbakır

yanar ateşi dağların


yanar da yüreğin yanar
senin de yanacak yüreğin var
söylesene
ne işine yarar senin
zınclanlar
çekilmişler karanlıktan güneşe
dünyaların
yangını olmuşlar
güzelikler taşımışlar ard arda
keremi olmuşlar sevdaların
ferhatı olmuşlar dağların
onlar ki bedenlerine ateş verenler
günü önceden görenler
üç kibrit çöpü
yanar alevi olur bedenlerin
diyarbakır karanlıktır lo
çivili değneklerle öldürülmüşler
sevmeleri yolunda vatanlarının
ağlamamışlar
yılmamışlar
korkmamışlar
el açmamışlar zalime

39
yar

kalk gör hallerimi benim


dayanmışım dosta düşmana karşı
tut ki sırtımdan bıçaklandım
biri ben diye vurur beni
kalır sevdamın ziyaret suyu
akar şarıl şarıl çeşmeleri
ölüm sevilir mi lo
daha dizlerine dayamamışken başımı
sevdalımın
halaya durmadık
karşılıklı
özlemim var
dağlar sesimle çınlar
yar/
yar/
yar/
gör ki biter bir gün savaş
barış gelir
kalkar ayrılıklar

40
özlem

ne güzel yapılar yapabilirdik


pencereleri
güneşe karşı
yudumlanacak mavi şaraptı
deniz
dostluk
barış
kardeşçe yaşamak
ne güzeldir bilseniz
demirler ellerimizde
yüz bin şekil
almalı
adı demirlere yazılmalı memleketimin
parası para
sevdası sevda
umudu umut
olmalıydı
insanlarımın
ilkellik denmeliydi
sorgusuz infazlara
yeter denilmeliydi
oluk gibi
akan kanlara

41
çocuklar

ama olmadı kara gözlüm


yürür tankları yüreğimde onun
bombalar dağıtır sevdalarımı
ve çoğaltmaksa beni
beni oldürmek
ağlatmaksa
kara kara gözlerimi
koşar çocuklar
yırtık pantolon yalın ayak
koşar çocuklar
ve yıllar yılı
dolu dolu korkular
yaşamışlar

oysa korkmamalı çocuklar


sormalı hallerini
hangi oyuncağın var?
ne içersin?
ne yersin?
neyi tanırsın?
ekmek/
ekmek/
bir de soğan
tabanca keleş havan
kobra uçak tank panzer
ihanet zulum baskı işkence
bir de yaşamamayı
tanır çocuklar

42
dersim

kesildi tüm yollan dersimin


gören yok
duyan yok
bilen yok
çok olan dert
hem de çok
elimden ekmeğim alındı
ayaklarımdan ayakkabım
cebimden tespihim alındı
bir de ilacım
ve munzur nazlı akar lo
bir de hışım gibidir
gece ağlar
saklar canında saklar gibi
yiğitlerini
ve dağlar
ve dağlar
beni var eden
sevdalar
var
sevdalar var yüreğimde

43
gel

dağlarım bahar görmedi


hangi çiçek var
üstüne basılmamış
hangi bir yürek dertsiz
yaşadın mı hiç
binlerce yıl yaşadıklarını
bunca yıl
·

ölüm bu denli yaklaştı mı sana


kucak kucak
ve yaklaşabildin mi özgürlüğe
an be an
yanarsam özgürlüğüm için yanarım
o yansın
onlar yansın
sen de yan
yan ki ateş olsun yeryüzü
sarsın yürekleri
kıvılcımlar

bilmeliler
şiir gibi
türkü gibi
benim sevmem
hangi ölüm
senin için ölmemden güzel olabilir?
gel
haydi
gel
kararmadan
dünyanın
güzelliği

44
hep birden

insan gibi yaşamaksa


bize düşen
dilimiz zincirlenmeden
konulmadan
betonlara
özgürlükler
bilki ne güzellikler
düşlediler
ve gerçek
vurulup gittiler
dağ başlarında
yiğitçe
ama yılmadan
bıraktılar basitçe yaşamışlığı
geride
insan olmanın onuru için
girdiler halayına ölümün
döne döne
hep birden
var olmak için
yeniden
yeniden

45
firar

oysa bırakmadılar
zalimlikleri sürdü bunca yıl
köle olmanın pahasına
girdiler
ateşine
yenilmenin
silahlar kan kustu
ve umudu kızartırdı
mermiler
varını verdiler dağlara
kaçbin ayakkabı eskidi
kaç yüzbin firar
yar
yar
yar
yaşamak ne güzeldi
seninle
olmasa ayrılıklar

46
bölüşemedik

ve sen
üzülme
ateşin üstünde
yürüdüğüme
yürümek
büyüklük ister
yürek ister
umut ister
bölüşemedik
şevişemedik
dövüşemedik
akarken
kanlar
kanlar üstüne
acılar acı üstüne
onların kanı
ötekilerin kanı üstüne
aktı

bilmediler
acı var-etmenin
yaşamaktan
beter olduğunu
bedduasını aldılar kocasız kadınların
gülmediler
bunca yıl
dert var ettiler
cümle aleme
yıllar yılı zalimlere yetecek

47
vurguncular var ettiler birer birer
'kurşun yiyenin atanın da'
gelecek düşlediler
senin canında
yollar
kandır
denizler ve deryalar
çek ellerini
umudumdan
ekmeğimden

al atlar evcilleşir ellerimde


ekilen tohumum ben
sulan kanallarda ben yürüttüm
bilirim nemrutta güneşin batışını
ben ki binlerce yıldır
bu topraklarda
yaşayan
saldırılarına uğrarken
barbarların
tanığı olduk
nice ilkelliklerin
baskınların
ve tüm
acımazsızlıkların
tanığı -Olduk

48
zindan

vur haydi vur


yak haydi yak
kül et
köz et
başlasın başında başladığın iş
kılıçların
mızrakların
kan

dayan dayanma.ıı.uı zama..111dır


kardaşım
dayan da dayan
kuru ekmeğime göz dikmişler
kanlı gömleğimize
ve yerin zından
dayan da dayan
bilsinler direnmenin ne olduğunu
küçülsün yürekleri onların
al aşağı edecek
onları
gelecek
zaman
vurdular beni

vurdular beni
ellerim kınalı
vurdular beni
alıp götürdüler kanlı gömleği
gözlerim görmezken çirkinlikleri
vurdular beni
yazdılar benim için türküleri
ağacından budanmış bir dal gibi
yüreği yüreklerden
ayırmak
yaşatmak için ilkellikleri
vurdular beni

akar zap suyun akar


ateşin beni yakar
yaralıdır arkadaşım
usulca bana bakar

zap suyun neden derin


nedir kardaş hallerin
gittikçe de soğuyor
mavzer tutan ellerin

.
50
yanıt

ağlama yana yana


su içmez kana kana
senin için ey halkım
ne çektirdim bu cana

yollarımız bağlanmış olsun


dikenli tellerle sarılsın dört bir yan
kurtuluşu olmasa da yaşamamızın
çatlayıp
tohum gibi
açmak yeşermek için
vurdular bizi...

ayakkabım yırtık
tüfeğim kırık
resmin koynumda paramparça
bu yollardı bizlere açılan
direnmenin
var olmanın yolları
dağa çıkmanın
ateş yakmanın

51
istek

bir boydan boya sevinçtir


yaşamak
baştan aşağı özgür
kırmak kelepçeleri
çoğalmak seninle beraber
dağlarda/
okullarda/
çoğalmak seninle beraber
çevresinde büyük kentlerin
milyonlarca yürek senden yana
büyür çoşar bedeninden
damla damla suyunda
akaydım lo
başlamıştı. direnmenin zamanı
neler istedik biz
gözlerini mi onların
kafalarında
yüreklerini mi
bedenlerinden
vermeyecek neleri verdi
yangın sonunda

52
yeterdi

havvar hevvar
havvar hevvar
doğsun güneşimiz
vursun dünyamıza
başlasın gülmemiz

elele tutuştuk bu gün


ve dolu yollar
bizdik bizden sonra
biz
ve yine biz
yine biz
çıkmalıydı her yerlerde sesimiz
yeterdi
dağa taşa
ovalara
kıtalara
sevgimiz
yeterdi demirlere
çeliklere
vardiyalarla
emeğimiz

53
özgürlük içindeyken biz
köle olurlar
bizi köle isteyenler
yorulurlar kurşunlamakla
bedenimizi
var olacağız yine de
iğne ile kuyu kazmışlar gibi
gelip geçerler buralardan
ayakkabıları
kanlı
korkuları kalır
bir de
tuzlu tuzlu
uykuları

54
ümidin kalesi

haydi kaile

�.
aldatma sen kendini
ellerinle güzelleşsin
bu �ünya
ğaç dikmelisin evin önüne
b çen olmalı muhakkak
a ayn çiçekler
iş· de olmalı senin
·nalar tanımalısın bir de
vilrdiyalar geçirmelisin sabahlara dek
�oyun otlatmakla
tarla sürmekle
blmaz
güneşi de almalısın
gelişmişlik içine
suları da almalısın
ayrılmalı fabrikada madenler
bilmelisin
binlerce parçalardan oluşur
otomobiller
kuru kuruya övünemezsin
haydi ellerine yakışsın
işler
işlensin
pırlantalar altınlar ve gümüşler
yollar yapmalısın
kanallar açmalısın
yüz yıllık
ve hesaplamalısın elli yıl sonrasını

55
güneşle gidebilir trenler
ve insanlar
gen teknolojisiyle
biri birine benzer
onar onar
yüzer yüzer
biner biner çoğalabilir
değişebilir
şarkılar
ve
türküler

uygar olmanın da bedeli vardır


uyutma sen
kendini
kendinle
akan pırlantalı ırmaktır
zaman
boş akıtmaya gelmez
nerelere atılacağını bilmelisin
çöpleri
örnekler almalısın
altı kıtadan
tertemiz olmalı akan su
köprülerin kenarına çiçekler
pencereleri koskocaman
hastahanenin
ve bacı demelisin
çalışanlara

56
en yeni
resimler çizmelisin
gözlerin resimde
kaşların ela var
yüksek bir dağ çizmelisin
başında da kar
mavi giymiş
dağın eteklerinde
buluta bakar
yar yar
türküler söylemelisin
rüzgar eser
sular akar
ve umudu giyinmelisin
sevinmelisin
alıp gitmeli başını
uzaklara
karanlıklar
dünyadan uzak
sen olmalısın
aşkın
ve
ümidin
kalesi
sevda yüklü olmalıdır
tüm yollar

57
yeni yaralan
en önce sen bilmelisin
bulmalısın
lokman hekimin kitap sayfalanni
yaralarım ellerinde çiçek açsın
adını da aşmalısın
hipokratın

ama şimdilik başarma zamanıdır


halaya durur gibi dur
belki her zamandan daha yakınsın
özgürlüğe
birbirlerine sokulmuş
usul usul çocuklar
bilmezler nasıl döndüğünü
dünyanın
kaç ülke var yeryüzünde
kaç deniz
kaç okyanus
duymamışlar sirenlerini
can kurtaranların
oyuncakları da yoktur
onların
kışlaların artıklarıdır yedikleri
fırtınadır
biriktirdikleri

58
fırat -11-

akan gözyaşlarıdır bu
nereye damladığı bilinmez
çiçek büyütürler
al al çiçekler
çiçek
büyütürler
gözyaşlarıyla
gel ağlama
sulansa da çiçekleri dünyanın
ve açsa da renk renk
ve yaşam koksa da
gel ağlama
ağlamanı değişmem
dünyalara
gel ağlama
su taşırım uzun ince
kollarımla
bulut olurum toprağına
damla damla yağmur
fışkıran su olurum vanda
akan fırat
kapanırım kuraklığına
bırakın çocukları
sulamak zorunda
kalmasınlar çiçekleri
çiçek
büyütürler
gözyaşlarıyla

59
haberlerde duyulmadı vurulduğun
çekildi serumun kollarından
oysa
yaşayacak dedi doktorun
babam yaşayacak dedi oğlun
kurban keserim dedi anan
gelip sardılar hastahaneyi
ilaçlar darmadağın
doktorunu vurdular
sonra bacılar
kurtarmanın sevincini
unutmadan
kanlı kasaturalannı gördüler
düşmanın
yaşamak hakkın yok edilmek
istendi
bunca yıl
işkenceler
sürgünler
ayrılıklar yaşadın
döndü namluları yüreğe
yürek bin parça
sürdü zalimlikleri
mongol damgalı
kanadı mermileri
can alırken bombaları

60
kalırsa bu paslı hançer yaramızda
inan
dünya yok olacak
yok olacak sevgiler
kötülükler
irin gibi inecektir köküne
dünyamızın
kanlı kılıçları
ellerinde olacaktır onların
yaralayacak ümitleri
insanlıkların
madımaklar dünyası olacaktır
bu d_ünya
cayır cayır
kızıl bir alev
saracaktır
dağı taşı denizi
sen de yanacaksın
sessizliğinle
söndüren de olmayacak ateşi
gel dokunsun sana da haksızlıklar
iğne batsın
hançerliyse bedeni
duyarlı ol
sen o'sun
o da sen
değiştirin
iğnelerle hançerleri

61
kanasın kolaysa senin de bedenin
o dediğin asıl kendin
yanan yürek yüreğindir
ve kardeşim bizi biz eden
köleliğin dayatılmasıdır
ve bizi biz yapan düşmanın
nefretidir
zalimliğidir

kırmızı lambanın bu yüzünde beklersin


dostun dardadır
acıların panzehiri
bir olmandadır
ne demektir
darmadağın
paramparça edilmek
ne demektir
yarınları yakalamak
ne demektir
ne demektir
ölüsünü taşıması insanın
yüreğinin içinde
ve o
yürekle sevmek
ne demektir

62
ve durmak duvar diplerinde
bir sigara sarmak
of demek vay demek
ne demektir
savaşa vermek yarini
oğul oğul deyip
ağlamak
saklamak kanlı giysilerini
ve hisetmeden babanın ellerini
saçlarında
yaşamak
bir çocuk için
ne demektir
ne demektir acılarla yaşamak
bir halk için
ne demektir
yaşamak

63
kim

kim
kim bu kerbela yaratıcıları
kim paslı hançeri bunca yıl
böyle
kimdir ayrılık türkülerini
yazdıran
kimdir öldüren
kucağında bebekleri
söyle kim
kanlı elleriyle
kirletir
geleceğini

64
ışkmlar

fideleri çıkmaz ağaçların


dallan budamadan
kanlı baltalar budar
dalımı
ışkınlar açar durmadan
sen ki usta
özgürlük aşıla dalıma
onu özledim
can suyumu damla damla gizledim
sen ki usta
barışı aşıla ışkınlanma
severim onu
daha çok
ondan
sen ki usta ellerini çabuk tut
bu fidelerdir
umut
umut

65
nerdesin

yıllar çekildi yaşamımdan


karanlık geceler tanırım
bilsen
buzun altında sular
alır karanlığı
derin uykular
ellerin güneş parçası
uzat karanlıklarıma
nerdesin?

66
onlara

anlatacaklarım olmalıydı
onlara
gördüler mi bir kaç günü bulutsuz
nedir gölgeler
bilirler mi?
bilirler mi ağlamasını
anaların?
acımazlıklarını yaşadılar mı
fırtınaların
doluların
karların
ucu sivri ayrılıkların?

67
günleri

bilirler adı gibi ihanetleri


bilirler dostmuş gibi
görünenleri
bilirler
acıdan yana ne varsa
sürü sürü
dertleri
ve bilirler
gelecek
günleri
günleri de bilirler

68 ..
günleri

bilirler karanlıktan kalmanın


bedelini
santim santim
adım adım
gitmekte gitmekte lo
ve özgürlük türkülerini
söylemek yürek ister
dağları tepeleri
taşları da birer birer
öğrenmek
ve yakmak düşmanın gemilerini
ve taşımak
yaralılarla
ölülerini
cesaret ister
güçsüzleştirmek iri fili
ve balinaya hasta balık
olmak da
cesaret ister
yaşamak için baştan
yeniden
kırmak paslı zincirleri
çoğaltmak işkenceleri kelepçeleri
biziz biz
isyan eden
demek de
cesaret ister

69
beni

mezarımı doruklara kazsınlar


ateşin üstüne sevda yazsınlar
çiçekleri çiçeklerle sarsınlar
takıldım dişlilerine oy beni beni

özlemişim dağlarımın taşını


bırakmıştım gözlerimin yaşını
ne olursun bükme artık kaşını
ararım düşümde ararım seni

kurursa damarım açar mı gülüm


nenle olsa bulur bu kanlı zulum
ayrılamam senden ayrılsa yolum
bıraktım gönlümü say beni beni

70
fırat-111-

kurudu mu yeryüzünün bütün suları


fırat
nekar
volga
donau
kurudu mu?
akardı çeşmelerde buz gibi sular
derin kuyu suları kurudu mu?
çiçek
büyütürler
gözyaşlarıyla

çiçek büyütürler gözyaşlarıyla


yüzlerce yıldır
ağlarlar
kara gözlerinde pırlantalı damlalar
denizler yok ırıu tuzlu
çekildi mi okyanuslar
çiçek
büyütürler
gözyaşlarıyla

atıldı yüreğe binlerce tohum


büyüdü boy boy düşüncelerde
alır gider gözyaşlarımızı
patlamaya hazır barajlardır bulutlar
alır gözlerinde maya suyunu
açar bir gün çiçek ortadoğuda
çiçek
büyütürler
gözyaşlarıyla

71
acılar yaşattın
bana
çin seddi kadar

üzerinden geçerken arabalar


uzar da uzar
derdime benzer
yüksekliği kalınlığı da
bir o kadar
ben
kimim
acılar yaşattın
bana
çin seddi kadar

gündüzleri sıra sıra


namlular
gelirler
gölgeleri var
kırarlar tahta kapılarımızı
param parça uykular
yıllar yılı ağlarsın
yar yar
bitecekse bir gün
benimle bir gelen
ağrı acılar
korkusuz uyumalar
açacaksa sevdalar
ağlama iki gözüm yüreğim
çaresizlik değil mi ağlamalar
sana dağlar başında
beyaz bulut
soğuk sular
soğuk sular getirdim

72
ana

tanır koskoca
dünya
beni tanır
sarılmıştım yavruma
halepçede
korkunç bomba
yüreğimde patladı
anaydım
ana

ev!erimiz kurşunlu
camlar kırık dökük
savaş sonrası yaşadığım
dünyada
savaşlar çoğalmakta

bizim için
sürgünler
çoğalmakta
bir gemide italyada
bir iltica yurdunda
almanyada

bir yürüyüş eyleyelim


derdimizi anlatalım
insanlara/
insanlara/

73
gemiler var
bu gemilerle gerçekleşir rüyalar
ve sevmeler başlar
aşık olmalar...
bu gemilerde doktorlar var
eğlenceler
diskolar...

benim gemim başka gemi


batar ha batar
benim gemim
yaşamışlığım kadar
benim gemim taşır beni
İtalya kıyılarına kadar

gördüler beni
yaralı bedenimi gördüler
korkularımı
yaşamamışlığımı gördüler
bir de umutlarımı
denizler kadar
acılarımı gördüler
utandı İtalya kıyısında
insanlar
hiç kimse kimseye çektirmemiştir acıları bu kadar
ve hiçbir toplum çekmemiştir
acıları
benimkiler kadar....

74
dostum

gelirse dostum yanıma


dağlar gelir güneşli
yağmayan yağmurlarla
gelirse dostum yanıma
bir parça hava
saklanırsa
lastikten ayakkabılarına
gelirse dostum yanıma
kelepçeli kollarıyla
geride bırakılmış
korkularıyla
yollar getirir topraklı
sular getirir soğuk
doktorsuzluklar
ilaçsızlıklar gelir
gelirse dostum yanıma
yıllar gelir
dolana dolana
çaresizlikler işler uykularıma
çığlıklarla

75
- 11
-

gelirse dostum yanıma


sevdalarla
koyunlar meler
kuzularına
ay
damla damla
güneş
kucak kucak
aç göğsünü
rüzgarlanma
gelirse dostum yanıma
okullar gelir
aç çocuklar ağlamalarıyla
öğretmenler gelir aklıma
dostluklarıyla
halil şenler
ahmet gültekin
hüseyinler
aynurlarla
gelirse dostum yanıma
ikinci şube yaralarıyla
elektirik kablolarıyla
gelirse dostum yanıma
umutlar yüklenir
umutlanma
acılar koşar
acılanma

76
güller açarsa
dalına bülbüller konacaktır ağacın
toprak kokacaktır
ıslak ıslak
güneş daha da yükseklerde olacak
güller açarsa

dolacaktır sular derelerle


gölgeler
daha da onurlu olacak
yürekler
derinden vuracak
dağlar kendisini bulacak

açarsa dağda güller


yaratıcılığımız bahçıvan
daha da güzel kokacak
dünyamız bizim
güllerle varolacak
yaşamak

77
yol

yürürüm ateş üstünde


zor yolum zor
bu yolu yürümezsem
yüreğimde kor
çekip gidelim türküler
söyleyerek

gerek ateşin üstünde


yürümek gerek

78

You might also like