Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 8

CEVDET PAŞA

b. Berahya b. ŞimGirin Kitdbü Yenbı1 'i'l- icra edebilir ; Allah bu sanatın sırlarını
CEVDETPAŞA
hikme'sinden (Sezgin, IV. 117) başlayarak asi ve fasık kimselere vermekten mü-
içinde Balinas (Tyanalı Apollonios). Eflatun nezzehtir. Simyacılar 100 yatırıp 1000 (1823-1895)
ve Aristo 'ya nisbet edilenler de dahil almakta ve cahilleri dolandırıp onların XIX. yüzyılın ünlü Türk alimi
simyaya ve diğer gizli ilimiere dair me- mallarını haksız olarak yemektedirler. ve devlet adamı.
L _j
tinlerin birçoğunu i ncelemiştir. Ayrıca Ca- Bu sahtekarların 300 civarında kandır­
bir b. Hayyan, ibn Vahşiyye, Harizmi ve ma metodunu keşfettiğin i söyleyen Cev- Kendi ifadesine göre hicri 1238 yılı hıd­
ibn Sina'nın eserlerini, Zünnün el - Mısrfye beri bunlardan sadece birkaçını zikret- rellezinden kırk gün önce ( 13-14 Receb
ait olduğu söylenen kitapları ve Pahred- mekle yetinir. Mesela bir kimsenin ser- 1238 1 26-27 Mart 1823) Bulgaristan· ın
din er-Razfnin es-Sırrü'l-mektam adlı vet edinmek için simya ile ilgilendiğini Lofça kasabasında doğdu. Asıl adı Ah-
eserini okuduğunu da kaydeden Cevberf- duyan dolandırıcılar, önce onunla yakın med olup Cevdet mahlasını istanbul'da
nin bu alanlarda, özellikle simya hakkın­ ilişkiye girerek bu sanatı kendisine öğ­ öğrenim gördüğü sırada şair Süleyman
da önemli bir birikime sahip olduğu an- reteceklerini söylemekte, sonra ona gü- Pehim Efendi'den almıştır (ı 843). Baba-
laşılmaktadır. Aynı cümlelerden astro- ya kendi yaptıkları altın parçalarını ve- sı Lofça ileri gelenlerinden ve meclis aza-
lojiyle de ciddi şekilde ilgilendiği ortaya rerek bunları eritip çarşıda satmasını is- sından "lstabl-ı Amire payelisi" Hacı is-
çıkmaktadır. Nitekim dostları kendisin- temektedirler. Kurbanları. ellerinde pa- mail Ağa . annesi yine Lafçalı Topuzoğlu
den bu konuda bir eser yazmasını iste- ralarla dönünce de bu paraya ihtiyaçları hanedanından Ayşe Sümbül Hanım'dır.
mişler, o da es-Şırdtü1-müstakim ii 'il- olmadığını. çünkü nasıl olsa kendileri- Bizzat kendisi, atalarından Kırkkiliseli
mi't-tencim adını verdiği astrolojiye gi- nin her istediklerinde yeniden altın ya- (Kırklare li ) Yularkıran Ahmed Ağa'nın Prut
riş mahiyetindeki eserini kaleme almış ­ pabildiklerini söyleyerek onu inandırmak­ Savaşı ' na (ı 7 ı ı ı katıldıktan sonra mem-
tır. Cevberi yine el-Mul]tdr'ın önsözün- tadırlar. Daha sonra istismar başlamak­ leketine geri dönmeyerek Lofça'ya yer-
de, bunların yanı sıra remil ilmini ana ta ve altın yapmak için gereken iksir, leştiğini ve zamanla Lofça 'nın eşrafı ara-
hatlarıyla tanıtan bir eser yazdığım da öğrenciliğe kabul ettikleri kişi tarafın­ sına giren ailenin Yularkıranoğulları adıy­
söylemektedir (s. 3-4) dan aylar süren çaba ve yüklü harcama- la şöhret kazandığını söyler.
Cevberfnin günümüze ulaşmış tek ese- larına rağmen bir türlü elde edilemedi- Küçük yaşta büyükbabası Hacı Ali Efen-
ri olan el -Mul]tdr, esas itibariyle şarla­ ği için öğreti me devam eden dolandırı­ di'nin teşviki ve desteğiyle Lofça müftü-
tanları incelemekte ve onların sahtekar- cılar böylece onun sırtından uzun süre sü Hafız Ömer Efendi'den Arapça oku-
lıklarının iç yüzünü ortaya koymaya ça- geçinmektedirler (s. 30). yarak öğrenim hayatına başlayan Ah-
lışmaktadır. Ele aldığı tipler arasında Cevberfnin eseri, o dönemdeki sosyal, med. kısa zamanda islami ilimlerle ilgi-
yalancı peygamberler, sahte tasawuf kültürel, sınai ve ilmi atmosferi yansıt­ li kitapları okuyacak derecede ilerleme
şeyhleri, sahtekar yahudi ve hıristiyan ma sı bakımından ve özellikle bazı bölüm- gösterdi. Ardından kadı naibi Hacı Eşref
mistikleri. dolandırıcı simyager, hekim lerinde birinci elden ilgi çekici bilgiler Efendi ve müftü Hafız Mehmed Efendi'-
ve eczacılar. hakkabazlar ve tuzaklarıy­ sunması açısından ayrıca önem taşımak­ den çeşitli dersler aldı. Öğrenimini da-
la ünlü fettan kadınlar bulunmaktadır. tadır. Kitabın Dımaşk'ta (1302). istanbul' - ha da ileri seviyeye götürmek için 1255
Kitabın asıl yazılış amacı. illüzyona da- da (ts ) ve Kahire'de (I 3 I 6 ve başka tarih- (1839) yılı başlarında büyükbabası tara-
yalı hünerlerden kaba aldatmacaya ka- siz baskılar) titiz olmayan bazı neşirleri fından istanbul'a gönderildi. Burada kı­
dar çeşitli yollarla insanları kandırıp on- yapılmıştır. Stefan Wild tarafından Al- sa sürede ilmi muhitlerde kendini gös-
ların cahillik. zaaf. iyi niyet ve dini inanç- manca tercümesiyle birlikte tenkitli neş­ terdi; devrin meşhur alimleri Hafız Sey-
larını istismar etmek suretiyle yarar sağ­ ri hazırlanan el-Mul]tdr'ın (Bosworth, s. yid Efendi. Doyranlı Mehmed Efendi. Vi-
layanlara karşı okuyucuları uyarmaktır. 16) bazı kısımları daha önce E. Wiede- dinli Mustafa Efendi. Kara Halil Efendi
Ancak keramet gösterdiği iddiasıyla hal- mann tarafından Almanca'ya çevrilmiş ve Birgivi Hoca Şakir Efendi'nin dersle-
kı aldatan sahte şeyhlerden bahseder- ve çeşitli periyodiklerde yayımlanmıştır rine devam etti. Ayrıca Miralay Nuri Bey
ken ünlü velilerin kerametlerinin hak ol- (Sarton, 11 / 2. s. 635) . Cevberfnin diğer iki ve Müneccimbaşı Osman Sabit Efendi'-
duğunu söylemeyi de ihmal etmez. Dü- eseri ise kayıptır. den hesap. cebir. hendese gibi dersler
zenbazların iç yüzünü ortaya koymaya gördü. Bir yandan tahsilini ilerietirken
BİBI..İYOGRAFYA:
çalışırken Hicaz'da bizzat gördüğü bir öte yandan ders vermek üzere bazı ho-
Cevberf. Kitabü 'l·Mui]Ui.r {f keş{i'l-esrar (Keş­
olayı nakleder. Yine keramet gösterme fü esrari'l-mubtalin adlı anonim bir eserle bir- calardan icazet aldı. Bu arada ilmi ve
bahanesiyle inançlı kadınlardan fayda- likte), Kahire 1316/1898, s. 3-4, 9-14, 30; edebi cemiyetlere de girdi; devam etti-
lanmak isteyen sahtekarlara da temas Brockeımann. GAL, 1, 655; SuppL, 1, 910; Keh- ği istanbul Çarşamba'daki Murad Molla
eder ve bu tipierin dini istismar etmek hiile. Mu'cemü'l-mü'elli{fn, V, 160; Sezgin, Tekkesi'nin şeyhi Mehmed Murad Efen-
suretiyle dünyevi hazlar peşinde koşan GAS, IV, 117; Sarton, Introduction, 11 /2, s. 635;
di'den Meşnevi okuyarak Farsça bilgi-
C. E. Bosworth, "Jewish Elementsin the Banü
birer zındık olduklarını belirtir (s. 9-14). sini derinleştirdi ve kendisine mesnevi-
Siisiin", Bibliotheca Orientalis, XXXIII, Leiden
Benzeri birçok sahtekar arasında in- 1976, s. 289 -294 (Medieval Arabic Culture and hanlık icazeti verildi. Ayrıca Süleyman
sanların zaaflarını kötüye kullanma im- Administration içinde). London 1982, VI. Bö- Pehim Efendi'nin Karagümrük'teki ko-
kanına daha çok sahip olan simyacıları lüm, s. 10-17; C. de Vaux, Le Penseurs de l'Js- nağına devam edip ondan Şevket ve Ör-
özellikle inceleyen Cevberi, bunlar hak- lam, Paris 1921·26 - 1984, ll, 385, 391; H. J. fi divanlarını okudu; bir yandan da dev-
kında da ilginç olaylar zikretmektedir. Abrahams, "Al -Jawbari on False Alchemists", ri n tanınmış mutasawıflarından Kuşa ­
Ambix, XXXI, Cambridge 1984, s. 84-88; S. Wild,
Ona göre prensipte simya ilmi ilahi bir dalı ibrahim Efendi'nin sohbetlerine ka-
"al-Qiawbart, 'Abd al-Rahim", E/ 2 S uppl.
sanattır ve onu ancak Allah'ın seçtiği pey- tıldı. Bu muhitlerde tasawuf ve edebi-
(ing.). s. 250. JAl
gamber. veli ve salih kişiler gerçekten ımı SADETTİN ÖKTEN yatın belli başlı eserlerini okuyarak bil-

443
CEVDET PAŞA

üç cildini tamamladı ve padişaha tak- di. Divanın nezarete çevrilmesi üzerine


dim etti. Bunun üzerine kendisine "mü- Adiiye nazırı oldu ve bu dönemde nizami
sıle-i Süleymaniyye" derecesi verildi. Şu­ mahkemeler teşkilatını kurarak bununla
bat 1855'te vak'anüvis tayin edildi. Bu ilgili kanun ve nizamnameleri hazırladı.
görevi sırasında bir yandan tarihinin de- Cevdet Paşa'ya şöhret kazandıran ge-
vamını yazarken bir yandan da geleneğe lişmelerden biri de onun tarafından or-
uyarak zamanın siyasi olaylarını anlatan taya atılan, Hanefi fıkhına dayalı bir ka-
Tezakir-i Cevdet'i kaleme aldı. Vak'anü- nun kitabının hazırlanması gerektiği dü-
vislik görevini 1865 yılına kadar yürüttü. şüncesidir. Nitekim bu düşüncesi kabul
Devlet kadernelerindeki bu yükselme- edilerek Babıali ' de teşkil edilen Mecelle-i
nin yanı sıra ilmiye mesleğinde de iler- Ahkam-ı Adliyye Cemiyeti'nin reisliğine
leyerek 9 Ocak 1856'da mevleviyet de- getirildi. Devrin önde gelen fıkıh alimle-
Cevdet Pa ş a recesindeki Galata kadılığına getirildi; rinin de yer aldığı bu cemiyet Mecelle'-
aynı yılın 9 Aralığında Mekke-i Müker- nin ilk dört kitabını yayımlamaya muvaf-
gisini ve kültürünü ileriettiği gibi şiir ve reme kadılığı, 21 Ocak 1861 'de de istan- fak oldu. Beşinci kitabın hazırlığı biter-
edebiyat alanındaki eksikliklerini tamam- bul kadılığı payelerini aldı. 18 Mayıs 1861 ken Cevdet Paşa reisiikten aziedilerek
layıp edebi zevkini geliştirme imkanını tarihinde Rumeli teftişine çıkan Sadra- Bursa valiliğine tayin ediidiyse de birkaç
buldu. Aynı yıllarda Sami ve Nef'i'yi tak- zam Kıbrıslı Mehmed Paşa 'ya retakat gün sonra bu görevinden de alındı (ı 870)
lit ederek şiire, Veysi ve Okçuzade'yi ör- ettikten kısa bir süre sonra işkodra'da Bu arada cemiyet başkanlığına Gerdan-
nek alarak inşaya heves etti. Bu heves- meydana gelen ·isyanı bastırmak üzere kıran Ömer Efendi getirildi, Mecelle-i Ah-
le Reşid Paşa ve kapı yoldaşlarının şiir­ "me'müriyyet-i fevkalade" ile görevlen- karn-ı Adliyye Cemiyeti de Bab-ı Meşi­
lerine tahmisler ve nazireler söyledi. Fu- dirildL iki ayda bu vazifesini başarıyla hat'a nakledildL Ancak cemiyetin "Kita-
ad Paşa ile ortak gazeller yazdı ve Reşid tamamladı. 1863'te Bosna eyaJetini tef- bü' ı- Vedia" adıyla çıkardığ ı a ltıncı kita-
Paşa'ya bazı kasideler sundu. Kendi ifa- tiş göreviyle ilgili hazırlıklarını yaparken bın büyük tenkitlere uğraması üzerine
desine göre okuyup yazabilecek seviye- 24 Haziran 1863 tarihinde Anadolu ka- 24 Ağustos 1871 ·de Cevdet Paşa 'ya ye-
de Arapça ve Farsça, aniayabilecek ölçü- zaskerliği payesine ulaştı. Bir buçuk yıl niden Mecelle-i Ahkam-ı Adliyye Cemi-
de Fransızca ve Bulgarca biliyordu. Ah- içinde Bosna'da gerekli ıslahatı gerçek- yeti ile Şüra-yı Devlet Tanzimat Dairesi
med Cevdet'in büyük bir ilim ve fikir le ştirip masrafı bölge halkı tarafından başkanlıkları verildi. Mecelle 'nin seki-
adamı olarak yetişmesinde özel gayret- karşılanmak üzere iki alay asker tanzi- zinci kitabı hazırlandığı sırada Maraş va-
lerinin önemli ölçüde tesiri olmuştur. Ni- mine de muvaffak oldu . Bu başarıları liliğine tayin ediidiyse de on sekiz gün
tekim öğrenimi sırasında tatil zamanla- dolayısıyla o zamana kadar hiçbir ilmiye sonra bu defa Divan-ı Ahkam-ı Adliyye
rında bile sürekli kitap okuduğunu, sa- mensubuna verilmemiş olan ikinci rüt- üyeliği ve Mecelle-i Ahkam-ı Adliyye Ce-
dece bayram günlerinde tatil yaptığını beden "nişan-ı Osmani" ile mükafatlan- miyeti başkanlığına tayin edilerek tek-
bizzat kendisi söylemektedir. dırıldı. Haziran 1864 'te Kazan tarafına rar istanbul'a alınd ı (6 Ağu stos 1872) Kı­
Öğrenim hayatından sonra devlet hiz- gönderildi. Derviş Paşa ile birlikte Fırka-i sa bir süre sonra Şüra- yı Devlet üyesi,
metine, Ocak 1844'te Rumeli kazasker- lslahiyye'yi oluşturup Cebelibereket. Çu- ardından da Evkaf nazırı oldu ı 1873). Ay-

liğine bağlı Premedi kazası kadılığı ile kurova ve Kazan dağlarını dolaştı, altı ay nı yılın ortalarına doğru Maarif nazırlı­

başladı. 29 Haziran 1845 tarihinde is- içinde gerekli ıslahatı yaptı. Ancak onun ğına getirildi. Nazırlığı zamanında ilkokul-

tanbul müderrisliği ruüsunu aldı. 1848'- bu başarıları kendisini çekemeyenlerin lardan yüksek okullara kadar her sevi-
de Sadrazam Mustafa Reşid Paşa'nın harekete geçmesine yol açtı ; hatta şey­ yede ders programları yapıldı, yeni bir
bir talimatını bildirmek üzere Bükreş'te hülislamlığa getirilecekken ilmiye sını­ elifba cüzü hazırlanarak bastırıldı . Nuru-
bulunan Keçecizade Fuad Efendi'nin (Pa- fından mülkiyeye nakline karar çıkarıldı osmaniye Camii avlusunda modern usul-
şa) yanına gönderildi. 1O Nisan 1849'da ve 13 Ocak 1866 ·da kazaskerlik payesi lere göre "ibtidaiyye" adıyla bir ilkokul
"hareket-i hariç'' rütbesini aldı. 14 Ağus­ vezarete çevrildi. "Efend i " likten alınıp açıldı. Darülmuallimin teşkilatı sıbyan,

tos 1850 tarihinde Meclis-i Maarif-i Umü- "paşa "lığa geçirilmesi şeklindeki bu sı­ rüşdiye ve idadi olmak üzere üç derece-

miyye azalığı ve darülmuallimin müdür- nıf değişikliğinin onu gücendirdiği anla- ye ayrılarak yeniden düzenlendi. Kendi-
lüğüne tayin edildi. Bu arada istanbul'a şılmaktadır. Nitekim memurların hal ter- si de Kavô.id-i Türkiyye, Mi'yar - ı Se-
dönen Fuad Efendi ile birlikte Bursa'ya cümelerinin kaydedildiği Sicill-i Ahlak '- dad ve Adab-ı Sedad adını taşıyan üç
gitti ve orada kaldığı kısa süre içinde ta (İ s ta nbul Belediyesi Atatürk K itap l ığ ı , okul kitabı yazdı. Kısas-ı Enbiya adlı
onunla birlikte Kavaid"i Osmaniyye Cevdet Pa ş a Evrak ı . nr. 47) kendisine ya- eserinin üç cüzünü de bu arada tamam-
adlı kitabı ve Şirket-i Hayriyye'nin kuru- pılan bu haksızlık karşısında duyduğu layarak bastırdı.
luş nizamnarhesini hazırladı. istanbul'a üzüntüyü ifade etmektedir. 1874'te Şüra-yı Devlet başkan vekilliği­
döndükten sonra 1851 'de Encümen-i Da- Ahmed Cevdet Paşa bundan sonra Ma- ne getirilen Cevdet Paşa, Mecelle'nin on
niş üyeliğine seçildi. Yeniden kaleme al- raş, Urfa. Zor sancakları ve Adana eya- ikinci kitabın ı da hazırlatmıştı. 2 Kasım
dığı Kavaid-i Osmaniyye'yi encüme- Jetinin birleştirilmesiyle oluşturulan Ha- 1874 tarihinde Vanya valiliğine, 1875'te
nin ilk eseri olarak Abdülmecid ·e sun- lep valiliğine tayin edildi; iki yıl süren de önce Maarif nazırlığı ve kısa bir süre
du. Bunun üzerine derecesi "hareket-i bu görevi sırasında yeni valiliğin teşki­ sonra da Adiiye nazırlığına getirildi. Bu
altmışlı"ya yükseltildi. Ekim 1853 tarih- latianmasını gerçekleştirdi. 1868'de ken- sonuncu görevi sırasında Ticaret Neza-
li bir mazbata ile 1774-1826 devresi Os- disine, Meclis-i vaıa-yı Ahkam-ı Adliy- reti bünyesindeki ticaret mahkemeleri-
manlı tarihini yazmakla görevlendirildi. ye'nin ikiye ayrılmasıyla teşkil edilen Di- ni Adiiye Nezareti'ne bağladı. Bu arada
1854'te yazmaya başladığı tarihinin ilk van-ı Ahkam-ı Adliyye başkanlığı veril- Bulgaristan· da görülen isyan belirtileri

444
CEVDET PAŞA

üzerine 1876'da Rumeli teftişiyle görev- kanlığı. bilgisi ve isabetli tahlilleriyle ho- tır. Ancak bütün İcraatında Osmanlıcı­
lendirildi; Edirne ve Filibe yoluyla Sofya'- calarının dikkatini çekmiş, zaman zaman İslamcılığı sürdürmekle birlikte metot-
ya gitti : döndüğünde nazırlıktan aziedi- onlarla ilmi meselelerde tartışmalara gir- ta yenilikçiliği benimsemiş, Batı'nın po-
lip Suriye valiliğine tayin ediidiyse de da- miştir. Genç yaşta İslami ilimlerle bir- zitif bilimler, teknik ve yönetim alanla-
ha Suriye'ye varıp görevine başlamadan likte Arapça ve Farsça'yı çok iyi bir şekil­ rındaki üstünlüğünü kabul ederek bu
üçüncü defa Maarif nazırlığına getirildi. de öğrenirken Emin Efendi adlı bir kişi­ alanlarla ilgili Osmanlı müesseselerinin
Bir müddet sonra yeniden Adiiye nazır­ den Fransızca dersleri de aldı. Bu ona Batı tarzında ıslahını savunmuştur. Av-
lığına tayin edildi. Bu sırada on altıncı kısmen Batı tarih kitaplarını ve kanunla- rupa kanunlarının ve kurum larının ol-
kitabı da bastı ra rak Mecelle 'yi tamam- rını okuma ve anlama imkanını vermiştir. duğu gibi alınmasına karşı çıkan Cevdet
ladı. İbrahim Edhem Paşa sadrazam Cevdet Paşa medeniyeti cemiyet ha- Paşa İslami geleneklerin korunması ge-
olunca 1877 yılında Dahiliye nazırlığına yatının gereği olarak kabul etmekteydi. rektiğini söylemiş ve bir kısım devlet ile-
getirildi. Nazırlığı sırasında mülkiye me- Ona göre insan doğuştan medeniyete ri gelenlerinin Fransız kanunlarının ter-
murlarının hal tercümelerinin kaydedil- yatkındır. insanoğlunun medeni hayata cüme edilip alınması yönündeki görüş­
diği Sicili- i Ahval Defteri 'ni tanzim et- geçiş sürecinde toplumlar arasında bazı lerine karşı çıkarak (Ma'razat, s. 199-200)
tirdi. Aynı yıl içinde Evkaf nazırlığına nak- basamak farkları doğmuştur. Böylece Mecelle'nin hazırlanmasında en önemli
len tayin edildi. 1878'de Suriye valisi ola- medeniyet. toplumların göçebelik ve yer- rolü oynamıştır.
rak Şam'a gitti. Bu arada Kozan'da Ko- leşik durumundan sonra üçüncü ve son Cevdet Paşa 'ya göre İslam dini her-
zanoğlu Ahmed Paşa tarafından çıkarı­ merhalesini oluşturur. Bu merhaleye kese hak ettiği hürriyeti verdiği için is-
lan isyanı bastırmakla görevlendirildi. ulaşmanın temel şartı insanların kema- lam dünyasında Batı'daki gibi bir hürri-
Ancak isyanın bastırılması sırasında Şam le erdirilmesidir ki bu da ancak eğitim yet mücadelesi vuku bulmamış , buna
valiliğine Midhat Paşa'nın tayin edilmesi ve öğretirole mümkündür. Cevdet Paşa karşılık adaletin tesisi gayretleri ön pla-
üzerine açıkta kaldı ve görevini tamam- bu husustaki çalışmalarını başlıca üç na geçmiştir. Cevdet Paşa , devletin ve
ladıktan sonra istanbul'a döndü. Yolda noktada yoğunlaştırmıştır. a) Yeni eği­ hükümetin ancak İslami esaslara uymak-
Ticaret nazırlığına tayin edildiği haberi- tim ve kültür kurumlarının açılması. b) la fitne. fesat ve zulmü önleyebileceğini
ni aldı. Haziran 1879'da Tunuslu Hay- Her derecedeki okullar için yeni ders ki- düşünmektedir. Aynı sebeple gayri müs-
reddin Paşa'nın sadaretten istifası üze- taplarının hazırlanması ve yayın faaliyet- limlere de "şer' -i şerif"e uygun muame-
rine on gün müddetle sadrazamlığı veka- lerinin arttırılması. c) Türkçe'nin bilim le edilmesini istemiştir. İslam· daki bu
leten yürüttü ve Meclis-i Mahsus-ı Yüke- dili haline getirilmesi. Cevdet Paşa na- eşitlik-adalet uyumundan dolayı Avru-
la'ya başkanlık yaptı. Said Paşa başvekil zırlıkları döneminde bu konularda önem- pa'daki sınıf çatışmaları, feodalite. sö-
olunca tekrar Adiiye nazırlığına getirildi. li kararlar almış ve üstün başarılar el- mürü ve zulüm Osmanlı toplumunda gö-
Bu defaki Adiiye nazırlığı sı rasında 26 de etmiştir. Nitekim Encümen-i Daniş'in rülmemiştir.
Haziran 1880'de açılan Mekteb-i Hukuk'- teşkilinde büyük katkılarda bulunmuş, Cevdet Paşa'nın millet anlayışı ise is-
ta usül-i muhakeme-i hukükıyye, bela- darülmuallimin yönetmeliği onun müdür- lam geleneğine uygun olarak müslüman
gat-ı Osmaniyye ve ta'lim-i hitabet ders- lüğü zamanında düzenlenmiş ve 1872'- milletierin siyasi birlik ve bütünlüğünü
lerini verdi. Ahmed Vefik Paşa'nın başve­ de istanbul'da ilk idadi de onun Maarif temsil eden Osmanlılık temeline dayan-
kil olması üzerine 30 Kasım 1882'de Ad- nazırlığı sırasında açılmıştır. On iki cilt- maktadır. Milliyet karşılığı olarak "kav-
liye nazırlığından ayrıldı ve üç buçuk yıl lik Tarih-i Cevdet'ini devrine göre sa- miyet"i kullanır ve bunun Fransız ihtila-
resmi görevlerden uzak kaldı. Bu sırada de bir dille yazmış olması. onun dilde li'nden sonra bulaşıcı bir hastalık gibi
tarihini tamamladı, Kavaid-i Osmaniy- sade liğe verdiği önemin bir sonucudur. Avrupa'da yayıldığını söyler (Tarih, ı. 169).
ye'nin eksiklerini ikmal etti. Ayrıca okullarda okutulmak üzere mo- Vatan fikri konusunda da muhafazakar-
Cevdet Paşason olarak Server Paşa'­ dern metotlara göre Türkçe ders kitap- dır. Vatan mefhumunun müslüman halk
nın vefatı üzerine 11 Haziran 1886 tari- ları hazırlamıştır. Öte yandan Türkçe'nin arasında Avrupa'da olduğu gibi rağbet
hinde beşinci defa Adiiye nazırlığına ge- ilim dili olamayacağını iddia edenlere bir bulamayacağını, bunun yerine dinin da-
tirildi. Ancak Sadrazam Mehmed Kamil cevap olmak üzere Takvimü '1- edvar ha tesirli olacağını savunur. Ona göre
Paşa ile aralarında çıkan anlaşmazlık se- adını verdiği risalesini bastırarak her- Osmanlı'nın asıl büyüklüğü hilafet ve sal-
bebiyle bir süre sonra ayrılmak zorunda kese Türk diliyle de güzel eserler yazıla­ tanatın birleştirilmesinden doğmuştur.
kaldı. 10 Mayıs 1890'da Il. Abdülhamid bileceğini göstermiştir (Tezakir, IV, 110). Devleti devlet yapan esas unsur İslami­
onu Meclis-i Ali'ye tayin etti. Cevdet Pa- Cevdet Paşa, Osmanlı kurum ve ku- yet'tir. Cevdet Paşa ayrıca meşrutiyet
şa bundan sonraki hayatını ilmi çalışma­ ru luşla rına yeniden şekil verilmesi ko- idaresine de karşı çıkar. Nitekim ı. Meş­
larına ve çocuklarına ayırdı. Kısa bir has- nusundaki farklı fikirlerin hız kazandığı rutiyet'in ilanı ve Meclis-i Meb'Osan 'ın
talıktan sonra 26 Mayıs 189S'te Bebek'- bir dönemde, gelenekçi Türk- İslam Do- kapatılması sırasında Sultan Abdülha-
teki yalısında vefat etti ve Fatih Sultan ğu kültürü ile yenilikçi Batı arasında sen- mid'in siyasetini destekiemiş ve Adli-
Mehmed Türbesi haziresine defnedildi. teze varmaya çalışmış bir şahsiyettir. Os- ye nazırı sıfatıyla Midhat Paşa· nın Yıl ­
Tanzimat devrinin önde gelen şahsi­ manlı müesseselerinin İslami esaslara dız Mahkemesi· ndeki yargılanmasında

yetlerinden olan Cevdet Paşa, son asır dayandığını dikkate alarak Batı devlet- önemli rol oynamıştır.
Türk- islam ilim aleminin mümtaz sima- leriyle Osmanlı Devleti'nin farklı din ve Cevdet Paşa iktisadi hayatta liberaliz-
larından biridir. Ahmed Cevdet büyük bir medeniyetlerden doğduğunu. bu sebeple mi benimsemekle birlikte devletin kal-
devlet adamı olduğu kadar aynı zamanda de her yönden Batılılaşma'nın hem yan- kınması için kapitülasyonların kaldırıl­
tarihçi, hukukçu, mütefekkir. edip, eğitim­ lış hem de imkansız olduğunu düşün­ ması gerektiğini savunmuş, iş hayatın­
ci ve sosyologdur. Henüz genç bir medre- müş , sonuç olarak Batı taklitçiliğine ve da müslümanların da anonim şirketler
se talebesiyken olağan üstü zekası. çalış- maddeci felsefeye şiddetle karşı çıkmış- kurmasını teklif etmiştir.

445
CEVDET PAŞA

Tarihçiliği. Cevdet Paşa, pek çok vasfı arasındaki muhteva benzerliğinden an- rini benimsemiştir. Bu bakımdan Doğu­
yanında özellikle tarihe dair eserleriyle laşılmaktadır. Batı mukayesesi, medeniyet tarihçiliği
klasik Osmanlı tarihçiliğine yeni bir ba- Cevdet Paşa tarihini yazarken kaynak yapan Cevdet Paşa için önemlidir. Hatta
kış açısı getirmiş; tarihçilik, tarih felse- eserleri ve diğer tarih malzemelerini tarihi çağlar bile onu ilgilendirmiş, Av-
fesi ve metodolojisi bakımından da eski topladıktan sonra bunları titizlikle de- rupa'nın zamanlama ölçülerinin İslam
vak'anüvis tarihlerinden farklı yeni bir ğerlendirmiş, yeri geldikçe eski tarihleri tarihine uymayacağını belirterek bunun
anlayışın yolunu açmıştır. Osmanlı tarih- ve tarihçileri ciddi şekilde tenkit etmiştir. Doğu için İslam öncesi ve sonrası olarak
çiliğinin klasik geleneğine şeklen bağlı Mesela tarihçi Edlb'i hükümlerinde süb- ikiye ayrılması gerektiğini, İslam dininin
görünmek ve İslam tarihçiliğinin "ilmi jektif davranmak ve ölçüsüz tahminler- ve hukukunun tarihi kendi şartlarına
tarihçilik" ekolünü takip etmekle birlik- de bulunmakla, Enverl ve Asım Efendi'yi göre biçimlendirdiğini yazmıştır. Fransız
te bunun belagata önem veren İran tar- yeteri kadar ilmi titizlik göstermernek ihtilali'ni tahlil eden ve sonuçları üze-
zı edebi tarihçilikle ahenkli bir terkibini ve çelişkili bilgiler vermekle suçlamış, rinde duran Cevdet Paşa, anayasasız ve
gerçekleştirmiştir. Böylece bir bakıma
Sanizade'nin taraflı davrandığına ve doğ­ ihtilalsiz gelişen İngiltere parlamentosu
Katib Çelebi ve Müneccimbaşı gibi aynı ru olmayan nakiller yaptığına işaret et- ve rejimi taraftarıdır. Osmanlı Devleti'-
terkibi yapmış olan tarihçi neslin son miştir. Kaynak seçimi ve bunları kullan-
nin başlıca hasmı durumundaki Rusya'-
temsilcisi olmuş, eski ile yeni tarihçilik yı çok iyi tanıdığı ve bu konuya özel bir
madaki titizliği yanında olayların sade-
anlayışı arasında bir köprü vazifesi gör- ilgi duyduğu, Viyana sefiri Sadullah Pa-
ce cereyan şekillerini aktarmakla yetin-
müştür. Cevdet Paşa tarih felsefesi ve şa'ya yazdığı mektubundan anlaşılmak­
meyip aralarındaki sebep- sonuç bağla­
metodolojisinde geniş ölçüde, bir kısmı­ tadır. Burada ı. Petro ile Il. Mahmud'un
rını ortaya koyarak anlatmaya çalışmış­
nın tercümesini yaptığı İbn Haldün'un reformları arasında yaptığı mukayese,
tır. Özellikle kurumların bozuluş sebep-
Muli:addime'sinin tesirinde kalmıştır. onun tahlil gücü hakkında fikir verebi-
lerine önem verip bu bozulmanın tahli-
Bundan dolayı A. Harndi Tanpınar onu lecek değere sahiptir. İngiltere'de inkı­
line girişmiştir. Böylece müessese tari-
"İbn Haldün'un son şakirdi" sayar. Ayrıca labın asil sınıfın zorlaması ve h alkı yanı ­
hine dair ilk denemeyi gerçekleştirdiği
talebesi Selim Sabit' e, fikri dünyasının na alması ile, Fransa'da halkın ayaklan-
gibi olayların meydana gelişinde farklı
gelişmesinde Michelet. Taine, İbn Haldün, ması ile gerçekleşirken Rusya'da ve Os-
bir yaklaşımı yakalamaya çalışmıştır.
İbn Teymiyye, Zehebl, Alman tarihçisi manlılar'da tepeden geldiğini belirtir.
Hammer, İngiliz tarihçisi Suckle ve Ma- Tarihin her şeyden önce bir merak ko- Bütün bunlar onun tarihi bir bütünlük
caulay, Fransız alimi Montesqieu'nun et- nusu olduğunu belirten Cevdet Paşa, ta- içerisinde ele aldığını gösterir (ayrıca bk.
kisi olduğunu belirtmiştir. Cevdet Paşa'­ rihi mütalaa etmenin faydasının bir ola- TARİH-i CEVDET) .
nın Batılı müelliflerden ne ölçüde fayda- yın şu tarihte şöyle olduğunu bilmekten Hukukçuluğu. Cevdet Paşa, devlet adam-
landığı tartışmalı ise de İbn Haldün'un ibaret ol madığını belirtir. Ona göre ta- lığıve tarihçiliğ i nin yanı sıra aynı zaman-
görüşlerinin onun tarihçilik anlayışında rih, büyük. ve önemli olayların meydana da Tanzimat döneminin önemli hukuki
önemli bir yer tuttuğu söylenebilir. Nite- geldiği gibi güçlü bir muhakeme ile ifa- düzenlemelerini yapan bir hukuk adamı­
kim İbn Haldün'un asabiyet* prensibini de edilmesinden ibarettir. Bu ise eği­ dır. Bu dönemde hazırlanan kanunların
Osmanlı Devleti'ne uygulayarak bu devle- tim ve telkin bakımından önem kazan- ve kurulan müesseselerin önemli bir kıs­
ti "Türklüğe mahsus olan sıfat-ı sabite-i maktadır. Ancak küçük olaylar ve önem- mı onun imzasını taşımaktadır. Bu se-
memdüha ile şecaat ve diyanet-i Arabiy- siz gibi görünen faktörler de mutlaka beple Bemard Lewis'in onun hakkında
yeyi cem' etmiş bir cem'iyyet-i cemTie" hesaba ·katılmalıdır. Çünkü olayların se- kullandığı "dahi hukuk adamı" ifadesi
şeklinde tanımlar (Tarih, ı. 29) . Cevdet Pa- bebi ni araştırmada bunlar da etkili ola- (Modern Türkiye'nin Doğuşu, s. 122) mü-
şa, İbn Haldün'un "beş tavır" nazariye- bilir ve bu husus tarih ilminin asıl göre- balağalı sayılmaz.
sini Katib Çelebi. Müneccimbaşı, Naima vidir. Bütün olaylar birbirini takip eden Öğrenimi sırasında İslam hukuku ala-
gibi Osmanlı tarihçilerine benzer bir an- gelişmelerin birer sonucudur. Ayrıca ta- nında özel olarak çalışmamışsa da üs-
layışla nakletmiş ve her devlet gibi Os- rih devletin nizarnının korunması için tün kabiliyeti ve okumaya düşkünlüğü
manlı Devleti'nin de kuruluş, yükseliş, de önemlidir. Hatta Cevdet Paşa bazı sayesinde fıkıh ağırlıklı medrese tahsi-
duraklama, gerileme ve çöküş safhala- ulemanın, geçmişteki usullerin yeni dö- linden fazlasıyl a faydalanmış, Lofça'da
rından geçeceğini, ancak beşinci tavrın neme uygulanması açısından da tarihin iken lfalebi ve Mülte~ii gibi Osmanlı ­
tıpkı diğer Osmanlı tarihçilerinin söyle- öğrenilmesi gereken bir ilim olduğu fik- lar'ca büyük önem atfedilen fıkıh kitap-
diği gibi değiştirilebileceğini belirtmiş­ rine katılır. l arını okumuş, kendi ifadesiyle "ulüm-ı
tir. Böylece tarihte mutlak bir determi- Cevdet Paşa'nın öncü rollerinden biri- şer'iyyede biraz mümarese kesbetmiş­
nizme inanmamakla İbn Haldün'dan ay- ni de Avrupa tarihine ait değerlendir­ ti". Daha çok genç iken bir süre müsev-
rılmıştır. Osmanlı Devleti'nin gerileme- meler teşkil eder. Osmanlı tarihi çerçe- vidlik yapmış, Lofça müftüsünce verilen
sini yükseliş döneminde sınırların fazla vesinde Avrupa'nın iyi tanınması ve ha- fetva müsveddelerini kaleme almıştır.
genİŞiemiş olmasına bağlamış, tıpkı Nal- diseler üzerinde Batı'daki gelişmelerin Tanzimat'ın ilan edildiği yıl istanbul'a
ma gibi, uzağı gören devlet adamları sa- etkileri onun için önem kazanır. Avrupa'- gelerek medrese öğrenimine burada de-
yesinde devletin ömrünün uzatılabilece­ daki olayları ve kurumları sağlam bir şe­ vam ederken gerek zekasının parlaklığı
ği. hatta yeniden canlandırılabileceği fik- kilde kavradığı, bunları ifade berraklığı gerekse çalışkanlığı sayesinde ilim mu-
rini benimsemiş, "değişmez muayyeniyet" ile nakletmesinden de anlaşılmaktadır. hitlerinde kısa sürede tanınmıştır. Nite-
yerine "iradeci" görüşe taraftar olmuş­ Osmanlı Devleti'nin çözülüşünü XVII. yüz- kim Sadrazam Mustafa Reşid Paşa me-
tur. Bir bakıma Mukadd.ime'den düşün­ yıldan başlatan Cevdet Paşa Tanzimat şihattan, yapacağı düzenlemeterin şer'l
me mantığı alan Cevdet Paşa'nın telif devri ideolojisiyle uyum içindedir ve dev- yönünü aydınlatmak üzere bir ilim ada-
modeli olarak da İbn Haldün'un eserle- letin restarasyana değil reforma ihtiyaç mı istediğinde, "arzuya muvafık meşi­
rinden etkilendiği. Teztikir ile et- Ta erit duyduğu fikrinde olan kesimin görüşle- hattan gönderilen zat" denilerek kendi-

446
CEVDET PAŞA

sine Cevdet Efendi takdim edilmiştir. rarlaştırılan Arazi Kanunnamesi için ku- nın sağlam hukuki esaslar üzerine ku-
Yirmi dört yaşında Mustafa Reşid Pa- rulan komi syona başkan olduğu görül- rulması için gayret gösterirken diğer ta-
şa'nın yakın çevresine dahil olması ve mektedir. Onunla birlikte Tahsin. Arif ve raftan divan üyelerinin bilgili ve dirayet-
bu çevrede Batılılaşma yanlılarının fikir- Mehmed Rüşdü efendilerden oluşan ko- li hukukçular arasından seçilmesi için
lerinden istifade etmesi, İslam - Osmanlı misyonun hazırlamış olduğu 1274 (1858) çalıştı. Bu arada böyle bir mahkemenin
ve Batı kültürlerinin faydalı bir sentezi- tarihli Arazi Kanunnamesi, Tanzimat dö- faaliyete geçmesinin özellikle ilmiye sı­
ni yapabilmesine uygun bir zemin hazır­ neminin iki orüinal kanunundan biridir nıfında tepki doğurabileceğini düşüne ­
lamıştır. Şekilde kısmen Batılı, fakat öz- ve gerek dilinin sadeliği gerekse kanun rek bunu önlemek maksadıyla, Celaled-
de daima İslam 'a bağlı kalarak hukuk tekniği bakımından devrinde hazırlan ­ din ed -Dewanlnin şer'iyye mahkemele-
sahasında daha sonra ortaya koyduğu mış kanunların en başarılı örneklerinden- ri yanında mezalim * mahkemelerinin
çalışmalar onun gerçekten "arzuya mu- dir (bk. ARAZİ KANUNNAMESİ). Ancak Cev- dekurulabileceğini savunan Divan-ı Me-
vafık zat" olduğunun delilidir. det Paşa sadece kanunu hazırlamakla zalim'e dair risalesini tercüme edip di-
Cevdet Paşa'nın Tanzimat döneminde kalmamış, daha sonra bununla ilgili ola- vanın umumi bir toplantısında okudu.
hukukla ilgili en önemli eserleri, hazı r­ rak Tapu Nizamnamesi, Tapu Senediltı Divan-ı Ahkam-ı Adliyye Nizamname-
lamış olduğu kanun ve nizamnamelerle Hakkında Talimat ve Tapu Senediltı Hak- si, özellikle hakimierin azledilemeyeceği
tesis ettiği hukuk kurumlarıdır. Bu alan- kında Tarifname'yi de kaleme almıştır. hükmünü getirmesiyle dikkati çekmek-
daki ilk hizmetleri, 18SO'de darülmual- Ebü'l - Uia Mardin'e göre 100 yıla yakın tedir. Bu hüküm, Osmanlı Devleti'nde
limin müdürü ve Meclis-i Maarif azası bir süre hukuk fakültelerinde okutulan asırlarca uygulanmış olan belirli süreler-
olmasıyla başlar. Bu görevlere geldikten ve tenkitçi nazarla incelenen Arazi Ka- le hakim tayini uygulamasına tam bir
sonra hem darülmuallimin nizarnname- nunnamesi ve ilgili nizamnamelerin ek- aykırılık teşkil etmektedir. Cevdet Paşa,
sini hem de bu dönemde Meclis -i Maa- siklik kabul edilecek noktalarının yok mahkemelerde adaletin icrası bakımın­
rif' çe hazırlanan bütün nizarn nameleri denecek kadar az olduğu görülmüştür dan hakimierin belli bir süre ile sınırlı
bizzat o kaleme almıştır. Bu hizmetle- (Medeni Huk uk Cephesinden Ahmet Ce v· olarak tayinlerinin mahzuru ve dolayısıy­
rinde göz doldurması. kanun ve nizam- det Paşa, s. 41). la hakim teminatının lüzumu üzerinde
name kaleme almada belirli bir tecrübe Daha sonra Meclis-i Tanzlmat'ça yine ısrarla du rm uş, 1872'de sadarete tak-
ve meleke kazanması sebebiyle, 18SS'te o dönemde düzenlenen ve t am sayısı ­ dim ettiği bir layihada da şer'iyye ve ni-
Osmanlı medeni kanununu hazırlaması nın tesbiti hayli zor olan çok sayıda ka- zamiye mahkemeterindeki hakimierin
düşüncesiyle kurulan Metn-i Metin Ko- nun ve nizarnname de meclis adına Cev- azledilmemeleri gerektiğini önemle vur-
misyonu'na üye seçilmiştir. Bu dönem- det Paşa tarafından kaleme alınmıştır. gulamıştır. Cevdet Paşa daha sonra Di-
de gerek adı geçen komisyondaki göre- Ardından bütün bu kanun ve nizamna- van - ı Ahkam - ı Adliyye'nin iç nizamna-
vinin icabı , gerekse bu sırada tayin edil- meleri Düstur adı altında bir kitapta top- mesini de hazırladı ve bu kurumu biri
diği Galata kadılığı dolayısıyla fıkıhla da- layan Cevdet Paşa, böylece bugün beşin ­ temyiz diğeri istlnaf olmak üzere iki
ha yakından ilgilenmeye başlamıştır. An- ci tertibi yayı mlanmakta olan ve hukuk mahkeme halinde teşkilatlandırdı. Bu
cak Metn -i Metin teşebbüsü başanya mevzuatını bir araya toplayan bu eserin dönemde, Cevdet Paşa'nın gerek mah-
ulaşmamış, kurulan komisyon satım ak- ortaya çıkmasında en önemli rolü oyna- kemenin düzentenişi gerekse üyelerin
dini konu edinen ve bugün elde bulun- mıştır (bk. DÜSTUR). seçilişinde büyük gayret ve titizlik gös-
mayan "Kitabü'l - BüyıJ'"u kaleme aldık­ Cevdet Paşa ' nın Meclis-i Tanzimat'ta- termesi sayesinde önemli bir gelişme
tan sonra çalışmalarına son vermiştir. ki çalışmalarından sonra hukuk alanın ­ olarak sistematik temyiz usulü Osman-
Buna rağmen Cevdet Paşa'nın bu çalış­ da en önemli hizmeti Divan-ı Ahkam-ı lı hukukuna girmiştir. Cevdet Paşa çok
madan daha sonra hazırl ayacağı Mecel- Adliyye'nin kurulmasında görülür. 1860 sonraları 1S Temmuz 1887 tarihli bir ge-
le için tecrübe kazanmış olduğu söyle- tarihli Ticaret Kanunname-i Hümayunu'- çici kanunla divana bir de istida dairesi
nebilir. na eklenen bir zeyil ile istanbul ve taş­ ekleyerek Osmanlı yargıtayının kurulu-
Cevdet Paşa kısa bir süre sonra he- şunu tamamlamıştır.
rada ticarı davalara bakmak üzere tica-
nüz otuz beş yaşında iken Meclis -i Tan- ret mahkemeleri. 1864 tarihli Vilayet Ni- Cevdet Paşa, yeni kurulan nızamıye
zimat üyesi oldu (1857). Tanzimat dev- zamnamesi ile de kaza, sancak ve vila- mahkemeleri hakimlerine Hamları kale-
rinde hazırlanması düşünülen kanun ve yetlerde ceza ve hukuk davalarına bak- me almada kolaylık olmak üzere Cerf-
nizamnameleri kaleme almakla görevli mak üzere nizarniye mahkemeleri kurul- de-i Mehtikim adıyla bir de mecmua çı ­
bu meclise Cevdet Paşa'nın üye olma- muştu. 1868 yı lında bu mahkemeterin kararak burada her derecedeki mahke-
sı, hem meclis hem de kendisi için çok temyiz mercii olarak Divan - ı Ahkam-ı me ilaıniarı için örnekler yayımlamıştır.
verimli olmuştur. Bu dönemde Meclis-i Adliyye kuruldu. Bu tarihe kadar Mec- Bugünkü hukuk fakültelerinin nüvesi
Tanzimat' ça hazırlanan bütün kanun ve lis - iVala-yı Ahkam-ı Adliyye adıyla fa - sayılabilecek Mekteb-i Hukuk 1880'de
nizamnameler Cevdet Paşa'nın kalemin- aliyet gösteren meclis Şüra- yı Devlet ve onun Adiiye nazırlığı döneminde açılmış ­
den çıkmıştır. Onun meclisteki ilk çalış­ Divan-ı Ahkam-ı Adliyye olarak ikiye ay- tır. 1286 (1869) tarihli Maarif-i Umümiy-
ması 1274 (1858) tarihli Ceza Kanunna- rıldı. Bugünkü Danıştay' ın ilk şekli olan ye Nizamnamesi 'nde istanbul Darülfü-
mesi üzerine olmuş ve kendisinden ön- Şüra- yı Devlet' in başkanlığına Midhat nunu'nun şubelerinden birinin hukuk şu ­
ce hazırlık çalışmaları başlayan kanunun Paşa, Yargıtay'ın ilk şekli olan Divan-ı besi olacağı belirtilmişti (md . 80) Ancak
kaleme alınmasında emeği geçmiştir. Ahkam - ı Adliyye'nin başkanlığına da o tarihlerde darülfünun açılamadığından
Bu kanunnamenin tamamlanmasından Cevdet Paşa getirildi. Cevdet Paşa, bir bu proje gerçekleşmedi ve bu boşluğu
sonra Cevdet Paşa'nın bu defa Meclis-i taraftan Divan-ı Ahkam - ı Adliyye nizam- doldurmak için Mekteb-i Hukuk'un açıl ­
Tanzimat tarafından hazırlanması ka- namesini bizzat kaleme alırken ve diva- masına karar verildi. Hazırlıkları daha

447
CEVDET PAŞA

önce başlayan bu okulda ilk dersi, hem Muhakemat-ı Hukükıyye kanun tasarısı Ahmed Lutfi Efendi 'ye tezkireler halin-
Adiiye nazırı hem de mektebin hocala- hazı rlamışsa da Adiiye Nezareti tarafın­ de yollamıştır. Bu sebepten dolayı da
rından biri olması sıfatıyla Cevdet Paşa dan kanun üzerinde bütünlüğünü boza- esere Tezakir-i Cevdet adını vermiştir.
vermiştir. Mekteb-i Hukuk ll. Meşruti­ cak ölçüde değişiklik yapıldığından cemi- Kırk tezkireden meydana gelen eserin
yet' in ilanından sonra darülfünun un bir yet bununla daha sonraki safhalarda il- ilk tezkiresi daha önceki vak'anüvislerin
fakültesi olarak öğretim faaliyetini sür- gilenmemiştir. Mecelle 'nin eksik kitapla - durumları hakkındadır ; ardından gelen
dürmüştür. rını tamamlamayı hedefleyen cemiyet bu dört tezkire Ahmed Lutfi Efendi'ye ba-
Cevdet Paşa'nın İslam ve Osmanlı hu- hedefe ulaşmadan kapatılmıştır. Cevdet zı vesikalar gönderdiğine dairdir. 6 ile

kukuna kazandırdığı en önemli eser şüp­ Paşa'nın bundan sonra hukuk alanında 39. tezkirelerde ise Cevdet Paşa'nın biz-
hesiz Mecelle-i Ahkam-ı Adliyye'dir. dikkate değer bir çalışması olmamıştır. zat yaşadığı Tanzimat devrinin bir kı­
sım olayları ile bu dönemin hemen hiç-
Metn-i Metin teşebbüsünden on üç yı l Yanya'da vali iken Mecelle çalışmala­
sonra ortaya çıkan eser, bütün İslam dev- rına katkı da bulunmak için kaleme al- bir eserde bulunmayan siyasi, sosyal ve
letlerinde İslam hukuku alanında hazır­ ahlaki durumu yer almaktadır. Eserde
dığı ve "bey' bi'l - vefa"yı konu edinen Ri-
lanan ilk kanun olma özelliğine sahiptir. Bosna- Hersek teftişi , Koza n ıslahatı gi-
sale-i Vefa bir yana bırakılı rsa Cevdet
Cevdet Paşa'nın bu kanunun ortaya çık­ bi kendisinin katıldığı olaylarla devlet ve
Paşa ' nın hukuk alanında yazılmış müs-
saray adamlarının birbirleriyle olan çe-
masındaki rolü. Mecelle'yi haz ır layan takil eseri yoktur. Ali Ölmezoğlu , Cevdet
kişmeleri. türlü menfaat çatışmaları, İs­
heyetin başkanı sıfatıyla sadece kanu- Paşa'nın Şerh-i Kitabü 'l-Emanat adlı
tanbul'un o zamanki iç yüzü samimi ve
nun hazırlanmasından ibaret değildir. bir çalışmasından bahsediyorsa da (İA, 111. sade bir dille anlatılmıştır. Son tezkire-
Bu noktaya gelmeden önce Fransız me- 122) bu eser Ahmed Cevdet Paşa 'ya de-
de kendi biyografisi yer almaktadır. Ese-
deni kanununun alınmasını isteyenlere ğil İkdam gazetesi sahibi Ahmed Cev- rin ilk tezkireleri Tfırih-i Osmanf Encü-
ve bu arada en başta Sadrazam Ali Paşa det'e aittir (Özege, IV, 1649). Hayatının meni Mecmuası'nın 44 (1 Haziran 1333)
ile Fransız büyükelçisi De Bouree'ye kar- en verimli dönemlerini müfettişlik, vali- ve 47. (1 Ekim 1333) sayılarında "Vak'a-
şı vermiş olduğu mücadele sonunda Co- lik, meclis üyelikleri ve muhtelif nezaret- nüvis Cevdet Paşa'nın Evrakı" adı altın­
de Civile'in iktibası yerine milli bir kanu- lerde n az ırlık gibi çok çeşitli devlet gö- da yayımlanmıştır. Yeni harflerle tam bir
nun hazırlanması fikrini kabul ettirmesi revlerini ifa etmek, tarih, edebiyat, man- neşri ise Mehmet Cavit Baysun tarafın ­
ve bu fikre sonuna kadar sahip çıkarak tık, matematik alanlarında muhtelif eser- dan dört cilt halinde yapılmış olup 1-12.
Mecelle 'nin tamamlanmasını sağlaması ler yazmakla geçiren, kurduğu mahke- tezkireler 1. kitap (Ankara ı 953), 13-20.
en az telifindeki emeği kadar önemlidir meler ve kaleme aldığı kanunlarla Os- tezkireler 2. kitap (Ankara ı 960). 21-39.
(bk. MECELLE-i AHKAM -ı ADLİYYE) . _l!lanlı hukukuna yeni bir yapı kazandı- tezkireler 3. kitap (Ankara 1963) ve 40.
Mecelle her ne kadar bir heyet (Me- ran Tanzimat döneminin bu dahi hukuk- tezkire 4. kitap (Ankara 1967) olarak Türk
celle-i Ahkam-ı Adliyye Cemiyetil tarafın­ çusu, hukuk alanındaki mesaisini kanun Tarih Kurumu tarafından basılmıştır.
dan hazırlanmışsa da gerek eserin ha- ve nizarnname yazmaya hasretmiş, bu Eserin 1986'da yine Türk Tarih Kurumu
zırlanmaya başlanmasında ve tamam- yoğun çalışmalar içerisinde ayrıca hukuk tarafından aynı tertip üzere ikinci bas-
lanmasında gerekse maddelerinin kale- kitabı yazmaya fırsat bulamamıştır. kısı da yapılmıştır. Tezakir-i Cevdet'in
me alınmasında en büyük pay Cevdet Pa- Cevdet Paşa'nın el yazısıyla olan müs-
Eserleri. 1. Tarih-i Cevdet* . Osmanlı
şa'ya aittir. Kendisine karşı oluşan mu- veddeleri yirmi bir defter halinde İstan­
tarihinin 1774 Küçük Kaynarca Antiaş­
halefetin etkisiyle dördüncü kitabın ta- bul Belediyesi Atatürk Kitaplığı ' nda bu-
ması ' ndan 1826'da Yeniçeri Ocağı ' nın
mamlanmasından sonra bir süre cemi- lunmaktadır (Cevdet Paşa Evrakı, nr. ı -21 ).
kaldırı l masına kadar olan dönemini ih-
yetten uzaklaştırılmış ve "Kitabü'l- Vedia " 3. Ma'rilzat. 1255-1293 (1839-1876) yıl­
tiva etmektedir. On iki cilt olan eserin
onun yokluğunda hazırlanmışsa da bu ları arasındaki tarihi ve siyasi olayların
kaynakları arasında vak'anüvis tarihleri,
kitabın hem kanun tekniği hem de ge- özet halinde yazılmasını şifahi olarak is-
sefaretnameler. özel tarihler, a rşiv ka-
tirmiş olduğu hükümler bakımından bü- teyen Sultan ll. Abdülhamid'in emriyle
yıtları , resmi tezkireler ve kendi hatırala­
yük eksiklikler taşıdığı görülmüştür. Bu- kaleme alınmıştır. Padişaha sunulması
rı bulunmaktadı r. Eserde diğer vak'anü-
nun üzerine tekrar Mecelle-i Ahkam-ı dolayısıyla müellifin "Ma'rQzat" adını ver-
vis tarihlerinden farklı olarak Avrupa ta- diği bu eser "cüzdan " denilen kısırnlara
Adliyye Cemiyeti'nin başına getirilen Cev-
rihine de önemli bir yer ayrı lmıştır. Otuz ayrılmıştır. Devrine göre sade bir dille ve
det Paşa, "Kitabü'l- Vedia "yı toplatarak
yılda tamamlanan Tarih-i Cevdet'in çe- beş cüzdan halinde kaleme alınan Ma'ru -
yerine " Kitabü'I-Emanat"ı kaleme almış­
şitli tertip ve baskıları vardır. Bunlardan zat'ın, Cevdet Paşa'nın arizalarından an-
tır. İki kitabın karşılaştırılması, Cevdet
birincisi, ilk üç cildi 1270- 1273'te (1854- laşıldığına göre, halen mevcut olmayan
Paşa'nın Mecelle 'ye katkı sını ortaya çı­
1857) basılmış ve 1301'de (1884) tamam- birinci cüzdanı Tanzimat'tan Abdülme-
karması bakımından önemlidir.
lanmış alanıdır. İkincisi, Cevdet Paşa ' nın cid'in saltanatının sonlarına (1273 / 1856).
Mustafa Reşid Paşa'nın etkisiyle el- bazı ekler ve düzeltmeler yapmak sure- ikinci cüzdanı Sultan Abdülaziz'in ilk de-
den geldiğince sade bir dil kullanmayı tiyle Matbaa-i Osmaniyye'de 1309'da virlerine (12 79 1 1863 ), üçüncü cüzdanı
tercih eden Cevdet Paşa , gerek Arazi Ka- ( 1891) yapılan baskısıdır ki buna "ter- Sultan Abdülaziz' in aynı yılda Mısır se-
nunnamesi ve Mecelle, gerekse kaleme tib-i cedid" adı verilmektedir. 2. Teza - yahatinden 1281 (1864) yılında Fırka-i
almış olduğu diğer kanun ve nizamna- kir. Cevdet Paşa'nın vak'anüvisliği zama- lslahiyye'nin İskenderun'a çıkışına, dör-
melerle Türk hukuk dilinin oluşmasında nında (185 5-1865) bizzat kendisinin de düncü cüzdanı 1283 (1866) yılına , beşin­
önemli bir role sahiptir. içinde bu l unduğu olaylara dair tuttuğu ci cüzdanı ise aynı tarihte Halep zabti-
Mecelle 'nin hazırlanmasından sonra notlardan teşekkül eden bir hatırat ni- yesinin tanziminden ll. Abdülhamid ' in
Cevdet Paşa ' nın başkanlığındaki Mecelle-i teliği taşımaktadır. Cevdet Paşa bu not- saltanatının ilk devirlerine (1293 / 1876)
Ahkam- ı Adliyye Cemiyeti bir de Usul-i ları kendisinden sonra vak'anüvis olan kadar gelmektedir. Eser Tezakir'le ay-

448
CEVDET PAŞA

nı zamanlara ait olup aynı kalemden çık­ Canning'in isteği üzerine Paris Konfe- 1293) Oğlu Ali Sedad için yazdığı man-
mış olmasına rağmen takdim şekli. ga- ransı· nın toplanmasından önce yaz ı lıp tığa dair bir eser olup zamanına göre
yesi ve muhtevası bakımından önemli Mustafa Reşid Paşa 'ya sunulmuştur. Re- sade bir dille yazılmış ilk Türkçe mantık
farklılıklar taşır. Nitekim Ma 'ruzat'ın. şid Paşa eseri Fransızca 'ya çevirterek kitabıdır. 13. Adab-ı Sedad ii ilmi'l -
Abdülhamid ·in isteği doğrultusunda ve Canning'e vermiştir. Kmm ve Kafkas adab (İstanbul 1294) Tartışma usul ve
onun mizacına uygun bir dille yazıldığı Tarihçesi Kütübhane-i Ebüzziya arasın ­ kurallarını ihtiva eden eser Mi'yar-ı Se-
ve yer yer dedikodulara bile yer verilme- da basılmış, 1918'de de Yeni Mecmua '- dad'ın bir eki mahiyetindedir. 14. Beya-
si sebebiyle Tezakir'den ayrıldığı dikka- nın 49. sayısında neşredilmiştir. 6. Mu- nü'l - un van (İs tanbul 1273, 1289, 1299).
ti çeker. Bu bakımdan her iki eser bir- kaddime-i İbn Haldun. İbn Haldün'un Henüz öğrenci iken Türkçe olarak yaz-
birini tamamlar mahiyettedir. Ma'rı1- el- 'iber adlı Arapça genel tarihinin gi- dığı bu eser İslam ilimleri metodolojisi-
zat'ın cüzdaniarı ll. Abdülhamid'in taht- rişi olan ı. cildin altıncı faslının tercüme- ne dairdir. 15. Takvimü'l-edvar (İstan­
tan indirilişine kadar onun yanında kal- sidir. Tarih felsefesinden, tarihin fayda- bul 1287, 1300). Şemsi - hicri tarih esas-
mış, daha sonra Yıldız evrakı arasında larından ve tarihçilik mesleğ i nden bah- larını anlatan bir eserdir. 16. Mecmua-i
ele geçmiştir. Bu arada birinci cüzdan seden mukaddimenin tercümesine ilk Ahmed Cevdet. İslam dinini kabul eden
kaybolmuştur. Eserin Cevdet Paşa· nın olarak ı. Mahmud devri şeyhülislamia­ iki kişiye, bazı sorularının karşılığı ola-
el yazısı ile olan müsveddeleri istanbul rından Pinzade Mehmed Sahib Efendi rak Cevdet Paşa tarafından yazılıp Bab-ı
Belediyesi Atatürk Kitaplığı'nda bulun- başlamış ve beş faslını tercüme etmiş, Meşihat'ça gönderilen cevapları ve eski
maktadır (Cevdet Paşa Evrakı, nr. 22-25) onun eksik bıraktığı son bölümü de Cev- Şam müftüsü Mahmud Hamza Efendi
Sultan Abdülhamid'e takdim edilen üç det Paşa tamam l amıştır. Eser, iki cildi ile dini meselelere dair aralarında geçen
ve dördüncü cüzdanlar ise Türk Tarih Pirizade'ye (Bulak 1274 ; İstanbul 1275), yazışmaları ihtiva eder. Yazma halinde
Kurumu Kütüphanesi'ndediL İki. üç ve son cildi Cevdet Paşa 'ya ( İstanbu l 1277) ait olan eser istanbul Belediyesi Atatürk Ki-
dördüncü cüzdanlar bazı atlamalarla Ah- olmak üzere üç cilt halinde basılmıştır. taplığ ı 'nda bulunmaktadır (Muallim Cev-
med Refik (Alt ın ay) tarafından Türk Ta- 7. Beliigat-ı Osmiiniyye* (İstanbul 1298). det, nr. 98) 17.ljuJQsatü'l-beyan ii te' li-
rih Encümeni Mecmuası'nın XIV-XVI. Cevdet Paşa'nın Mekteb-i Hukuk'ta okut- fi'l-Kur'an (İstanbul 1303) Kur'an'ın
( 1924- 1925) ciltlerinde neşredilmiş, ayrı­ tuğu edebiyat dersi notlarından meyda- cem'ini anlatan Arapça bir eserdir. Ali Os-
ca eserin tamamı yeni harflerle yayı m ­ na gelmiştir. Klasik İslam belagat anla- man Yüksel tarafından Muhtasar Kur'an
lanmıştır (nşr Yusuf Halaçoğlu, istanbul yışına göre düzenlenmiş edebiyat kural- Tarihi adıyla tercüme edilerek Cevdet
1980) 4. Kısas - ı Enbiya* ve Tevarih-i l arını ve bunlara uygulanan Türkçe mi- Paşa'nın hayatı ve eserlerine dair bir giriş­
Hulefa. Hayatının son yıllarına doğru yaz- salleri ihtiva eder. Bu alanda yazılmış ilk le birlikte yayımlanmıştır (İstanbul 1985).
dığı bir eserdir. Hz. Adem'den Hz. Mu- Türkçe eser olup çeşitli baskıları yapıl­ 18. Mecmua-i Aliye. Kızı Fatma Aliye
hammed'e kadar gelip geçen peygam- mıştır. 8. Kavaid-i Osmaniyye. Eser Hanım'a okuttuğu hikmet. felsefe, ilm -i
berlerin kıssalarından. İslam dininin or- Türkçe'de yayımlanan ilk gramer kitabı ruh, matematik, geometri, astronomi ve
taya çıkışı, Hz. Peygamber' in hayatı ve olarak önem taşıdığı gibi Cevdet Paşa'­ çeşitli İslami ilimiere dair dersleri bu
Hulefa- yi Raşidin ile Emevi, Abbasi ha- nın hayatının sonuna kadar ilgileneceği eserde toplanmıştır. Tek nüshası istan-
lifelerinden, diğer Türk - İslam devletle- dil konusundaki çalışmalarının da ilk adı­ bul Belediyesi Atatürk Kitaplığı'ndadır
rinden ve Osmanlı tarihinin 1439 yı lına mını teşkil eder. Kitabın ilk tertibi (İstan­ (bk iA, 111. 122) 19. Ma'lılmat-ı Nafia
kadar olan ilk devirlerinden bahseder. bul 128 ı) Cevdet Paşa ile Keçecizade Fu- (İstanbul 1279). Rüşdiye mekteplerinde
Daha çok eğitim ve öğretim gayesiyle ad Paşa'ya aittir. Ancak daha sonra Cev- okutulmak üzere yazdığı bir eseridir. zo.
kaleme alınan eserin tamamı on iki cüz- det Paşa eseri Tertib-i Cedid Kavaid -i Hilye-i Saadet (İstanbul 1304, 1305) Z1.
dür. İlk altı cüzü Cevdet Paşa ' nın sağlı­ Osmaniyye adıyla yenilemiş ve kendi is- Eser-i Ahd-i Hamidi (İstanbul 1309) İb­
ğında basılmıştır. Tam ve yanlışsız şek­ miyle bastırmıştır (İstanbul 1303). Kitap tidai mektepleri için kaleme aldığı bir il-
li ise kızı Fatma Aliye Hanım tarafından Cevdet Paşa tarafından ayrıca muhtasar mihal kitabıdır.
1331'de ( 1915) on iki cüz halinde neşre­ olarak tertip edilmiş ve değişik adlarla Cevdet Paşa'nın bazı
eseriere yazdığı
dilmiştir. Bu baskı. bazı kelimelerin kar- otuzdan fazla baskı sı yapılmıştır (baskı­ ta'likatlarıda vardır. Ayrıca şiirlerini Sul-
şılı kla rı parantez içinde verilerek aynen ları için bk. Özege, ll, 845; lll, 1063, 1064; tan Abdülhamid'in i steği üzerine haya-
Latin harflerine aktanldığı gibi (1, istan- IV, 1830) Eserin ilk tertibini H. Kelgran tının sonlarına doğru bir divanda topla-
bul 1976; ll, 1977) sadeleştirilmek sure- Almanca'ya tercüme etmiştir (Gramma· mıştır. Müellif hattıyla yazılmış nüsha-
tiyle de yayımlanmıştır (haz. Mahir iz, is- tik der Osmanisehen Sprache, Helsingfors ları istanbul Belediyesi Atatürk Kitaplı­
tanbul 1972) Eser ayrıca Kazan Türkçe- 1855) 9. Medhal-i Kavaid (İstanbull268) ğı'nda bulunan (Cevdet Paşa Evrakı, nr.
si' ne de çevrilerek iki defa basılmıştır İlkokul talebelerini kavaid-i Osmaniyye'- 37) divandaki şiirlerin çoğu kaside ve ga-
(Kazan 1900, 1911) Bu eserinde yer yer ye hazırlamak üzere yazılmıştır. 10. Ka- zel tarzında olup içlerinde şarkı , rubai,
üslQp şaheseri denebilecek örnekler or- vwd-i Türkiyye. Sıbyan mektepleri için tarih ve müfredler de bulunmaktadır.
taya koyan Cevdet Paşa ' nın dili daha son- kaleme alınan bu eser ilk defa 1292'de Cevdet Paşa'nın şiirleri. kuwetli bir dil
ra birçok yazar tarafından takdirle kar- (1875) basılmış olup Medhal-i Kova- ve teknik bilgi ile geniş bir kültürün bes-
şılanmıştır. 5. Kmm ve Kafkas Tarih - id'in basitleştirilmiş şeklidir. 11. Divan-ı lediği parlak bir zekanın ürünüdür. Ge-
çesi (İstanbul 1307) Halim Giray' ın Gül- Saib Şerhi'nin Tetimmesi. iranlı şair Sa- nellikle sade ve temiz bir Türkçe ile ya-
bün-i Hanan ' ından istifade ederek ka- ib-i Tebrizi'nin divanı Süleyman Fehim zılmış olmalarına karşılık şiiriyet ve li-
leme aldığı küçük bir eserdir. Kafkas- Efendi tarafından şerhedilmekte iken rizmden mahrum olan bu manzumeler.
ya ' nın tarihi coğrafyası ile buralarda ya- onun i 845'te ölümü üzerine eksik kalan gençlik heyecanı ve muhitinin teşvikle­
şayan toplulukların etnografyasının yer kısım Cevdet Paşa tarafından tamam- riyle kaleme alınmış samimi parçalar
aldığı kitap. İngiliz elçisi Lord Stratford lanmıştır. 12. Mi 'yar- ı Sediid* (İstanbul vasfını taşı ma ktan öteye geçmez.

449
CEVDET PAŞA

BİBLİYOGRAFYA: mundadır. Böylece filozof, hacası Efla-


CEVF
BA. Sicill-i Ahval Defteri, nr. 1, s. 2; Sicill-i tun'un bu konudaki tümeller {ideler) gö-
Ahlak, istanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Cev- (bk. DÜMETÜLCENDEL). rüşüne karşı çıkarak hakiki varlıkların
det Paşa Evrakı, nr. 22-25, 47; Ahmed Cevdet L _j
fertler olduğu görüşünü savunmuş, ikin-
Paşa, Tezakir(nşr. Cavid Baysun). Ankara 1967,
I-IV; a.mlf.. Tarih, ı, 29; a.mlf., Ma'rüzat (nşr. ci cevherlerin birinciye yakınlığı ölçüsün-
Yusuf Hala çoğlu). istanbul 1980; Düstur, Birin· CEVHER de hakiki olabileceğini ileri sürmüştür.
ci Tertib, istanbul 1290, ll, 198; İsmail Hakkı , ( ~~1) Buna göre türler ilk cevherlere daha ya-
Ondördüncü Asrın Türk Muharrirleri lll : Cev-
Kendi başına bulunan, değişmeyen, kın kabul edildiği için cinslere nisbetle
det Paşa, istanbul 1308; Patma Aliye, Ahmed
Cevdet Paşa ve Zamanı, istanbul 1332 ; İb­ daima bir yüklemin konusu olup daha hakiki cevherlerdir. Aristo'nun Ka-
nülemin, Son Asır Türk Şa irleri, ı, 236-237, kendisi yüklem olmayan tegoriler adlı eserinde etraflıca belirtti-
239; Türkiye Maarif Tarihi, IV, 1084-1116 ; öz varlık anlamında mantık, ği bu fikirler, asıl itibariyle cevherin ta-
Ergun. Türk Şairleri, nı , 1034-1043; M. Sa- felsefe ve kelam terimi.
L _j nımındaki en ayın cı vasıf olan "asla bir
kir Ülkütaşır. Cevdet Paşa, Hayatı, Şahsiye­
ti, Eserleri (1822-1895), Ankara 1945 ; Ebü'l- mevzuda bulunmaması " ilkesine dayan-
Uia Mardin, Medeni Hukuk Cephesinden Ah- Farsça gevher kelimesinden Arapçalaş­ dırılmaktadır. Bu vasfıyla cevher, bir var-
met Cevdet Paşa, istanbul1946, tür. yer; a.mlf., mıştır. Felsefi metinlerin tercüme edil- lığı tanımlamak için başvurulabilecek
"Mecelle", İA, VII, 433-436 ; Ümid Meriç, Cev-
diği dönemde Aristo felsefesinin temel mantığın on kategorisinin ilkidir ve di-
det Paşa'nın Cemiyet ve Devlet Gör{4;ü, istan-
bul 1975 ; Niyazi Berkes. Türkiye 'de Çağdaş­ kavramlarından olan ousia karşılığında ğer dokuzunun dayandığı temeli teşkil
/aşma, istanbul 1978, s. 215-222; Lewis, Mo- önce ayn • kullanılmışsa da sonradan etmektedir. Zaman, mekan, nitelik, ni-
dern Türkiye'nin Doğuşu, s. 121-123; Özege, onun yerini cevher terimi almıştır. Cev- celik ve diğer kategoriler araziardır ve
Katalog, 1, 124-125 ; ll , 845 ; nı , 1063-1064; IV,
her ve özellikle çoğul şekli olan cevahir, cevher olmadan kendi başlarına var ola-
1649, 1830; ayrıca bk. tür.yer.; M. Cevdet, "Da-
rü'l-muallimin'in Yetmiş Birinci Sene-i Dev- İslam Ortaçağı'nda değerli taşlar yanın­ mazlar. Cevher ise hiçbir şeye dayanma-
riyyesi Yesilesiyle Müessesenin İlk Müdürü da madenler ve mineralleri ifade etmek yan, bütün arazların kendisine yüklen-
Cevdet Paşa'nın Hayat -ı İlmiyyesi Hakkında için de kullanılmıştır. Ousia kelimesi Aris- diği temel kategoridir. Kavramın tanı­
Konferans", Tedrisat Mecmuası, sy. 39 (1333),
s. 429-440; Sıddık Sami Onar, "Osmanlı im-
to'dan önceki Grek yazarlarınca hukuk mında yer alan öteki ayıncı vasıf ise cev-

paratorluğunda İslam Hukukunun Bir Kıs­ literatüründeki "mülkiyet" anlamında kul- herin birbirine zıt arazları kabul etme-
mının Codification'u, Mecelle", iO Hukuk Fa- lanılıyordu. Bunun yanı sıra kelimenin sine rağmen değişmeden bir ve aynı kal-
kültesi Mecmuası, XX/ 1-4, istanbul 1955, s . physis (tabiat) karşılığında kullanıldığına masıd ır. Hatta Aristo'ya göre bu cevhe-
57-85 ; M. Cavid Baysun, "Cevdet Paşa, Şahsi­
yetine ve İlim Sahasındaki Faaliyetine Dair", da rastlanmaktadır. Bu kullanımıyla ke- rin en ayıncı vasfıdır. Bu anlamda cev-
TM, Xl (1954). s. 213-230; Tanpınar, Türk Ede- lime "bir şeyin menşei, tabii teşekkülü her değişmenin sabit mihveri, taşıdığı ve
biyatı Tarihi, s. 159-178; a.mlf. , "Cevdet Paşa veya yapısı. nesnelerin hasıl edildiği mad- desteklediği niteliklerin "substratum"u
Hakkında Düşünceler, I-III", Edebiyat Üzerine
de, tabii cins ve türler" anlamına gel- {hami!) olmaktadır. Aristo bu fikirleriyle
Makaleler (haz. Zeynep Kerman), istanbul 1977,
mekteydi. Latince'de cevher karşılığı ola- bağlantılı bir şekilde ferdileşme ilkesi
s. 196-206; A. Dilaçar, "Gramer", TDAY Belle-
ten 1971, s. 130-131; Richard L. Chambers, rak kullanılan substantia, Grekçe'deki olarak maddeye, mahiyeti belirleyen il-
"The Education of a Nineteenth-Century Ot- hypostasis (altta duran) kelimesinin tam ke olarak surete ve madde ile suretten
toman Alim Ahmed Cevdet Paşa", /JMES, sy. karşılığıdır. Yine Eflatun ve Aristo ta- meydana gelen cisme cevher demiştir.
4 (1973). s. 440-464; Yusuf Halaçağ lu, "Kendi
rafından cevher manasında kullanılmış Kozmoloji şemasına göre cevherleri ta-
Kaleminden Ahmed Cevdet Paşa", Ahmed
Cevdet Paşa Semineri, istanbul 1986, s. 1-6; olan hypokeimenon kelimesi de "altta bii olan ve olmayan diye ikiye ayırdıktan
Ercüment Kuran, "Türk Tefekkür Tarihinde duran, bir şeye temel veya destek teşkil sonra tabii cevherleri de ay altı alemde
Ahmed Cevdet Paşa ' nın Yeri", a.e., s. 7-12; eden şey" anlamına gelir. Nitekim teri- oluş ve bozuluşa uğrayan cevherler ile
a.mlf., "Tunuslu Hayreddin Paşa ve Türki-
ye'nin Çağdaşlaşması", Töre, sy. 158 ( 1984). min felsefe tarihi boyunca tanımlanma­ ay üstü alemdeki bu kanuna tabi olma-
s. 38-39; Şerafettin Turan, "Cevdet Paşa ' nın sında onun bu "temel" ve "taşıyıcı var- yan ve esir* den oluşan gök cisimlerinin
Kültür Tarihimizdeki Yeri", Ahmed Cevdet lık " anlamı daima korunmuştur. teşkil ettiği cevherler olarak ikiye ayı­
Paşa Semineri, istanbul 1986, s. 13 -20 ; M. Akif
rır. Tanrı ise ne değişmeye tabi olan ne
Aydın, "Bir Hukukçu Olarak Ahmed Cevdet Aristo felsefesinde cevher terimi hem
Paşa" , a.e., s. 21-39 ; a.mlf., "Mecelle'nin Ha- bir mantık kategorisidir hem de meta- de hareket eden, akli ve fizik ötesi bir
zırlanışı", Osm.Ar., IX (1989). s. 31-50; Hulusi fizik bir kavramdır. Onun tanırnma göre cevher olarak kavranır (Kaya, s. 21 1-2 12.
Yavuz, "Mecelle'nin Tedvini ve Cevdet Pa- 217)
şa'nın Hizmetleri", Ahmed Cevdet Paşa Se-
hakiki, ilk ve en belirgin anlam ıyla cev-
mineri, istanbul 1986, s. 41-101 ; S. Hayri Bo- her "ne bir konunun yüklemi olan ne de Aristo felsefesinde cevher kelimesi-
lay, "Ahmed Cevdet Paşa'nın Dine Bakışı", a.e., bir konuda bulunan şey''dir. Mesela bir nin taşıdığı bu anlamlar İslam düşünce­
s. 103-106 ; Bekir Kütükoğlu , "Tarihçi Cevdet insan veya at ferdi bir cevherdir. Cevher- sinde de çoğunlukla farklı ifade ve üslüp-
Paşa", ae., s. 107-114; İlber Ortaylı. "Cevdet
Paşa ve Avrupa Tarihi", a.e., s. 163·172; Müc-
ler bu şekilde müşahtias ve ferdi varlık­ larla tekrar edilmiştir. Mesela son dö-
teba İlgürel, "Cevdet Paşa Tarihi'nin Kay- lar için kullanıldığında "ilk cevherler" adı­ nemlere ait önemli bir terminolojik söz-
naklanndan Vasıf Tarihi", a.e., s. 115-126; nı alır. Ayrıca bu ilk cevherleri içine alan lüğün yazarı olan Tehanevi cevheri, "ka-
Zeki Arıkan , "Cevdet Paşa'nın Tarihinde Kul- türler ve türleri içine alan cinsler de Aris- dim olsun hadis olsun kendi başına (ka-
landığı Yabancı Kaynaklar .ve Terirnler", ,a.e.,
s . 173-197; Ali Ölmezoğlu. "Cevdet Paşa", to'ya göre cevher olarak adlandırılabilir. im binefsihf) bulunabilen varlık" şeklinde
iA, nı , 114-123; A. Cevad Eren, "Tanzimat", Mesela fert olarak insan insan türüne, tanımlamaktadır (Keşşa{, "cevher", md.) .
ae., XI, 732-735, 757·758; H. Bmiven, "Ahmad insan türü canlı cinsine aittir ve bu sı­ Klasik terminolojinin daha eski bir kay-
Qiewdet Pa§!!a", E/ 2 (İng .); 1, 284-286 .. ralamada tek tek insanlar ilk cevherler, nağı alim et- Ta erifat yazarı ise "ayanla
~YusuF HALAÇOGLU :-M. AKiP AYDIN tür ve cinsler ise ikinci cevherler duru- ilgisi itibariyle bir mevzuda bulunmayan

450

You might also like