Download as doc, pdf, or txt
Download as doc, pdf, or txt
You are on page 1of 20

GENÇ SÜREKLİ DİŞLERDE ENDODONTİK TEDAVİ

Dişler sürdükleri zaman kök gelişimleri ve apeksin kapanması henüz


tamamlanmamıştır. Bu tamamlanma süreci dişler sürdükten sonra 3 yıl kadar bir süre
alır. Çocuklarda kök gelişiminin devam ettiği bu süreç içinde, özellikle birinci daimi
molar dişlerde derin dentin çürüğü nedeniyle ve keser dişlerde de sık karşılaşılan
travma yaralanmaları nedeniyle pulpa dokusunda enfeksiyon ve nekrozla çok sık
karşılaşılır. Apeksi kapanmamış genç sürekli dişlerde pulpanın vitalitesine bağlı
olarak iki farklı tedavi yaklaşımı uygulanır. Bu tedavi yaklaşımları apeksogenezisin
devamını hedefleyen vital pulpa tedavileri ve apeksifikasyondur. Apeksogenezis
vital pulpalı genç sürekli dişlerde uygulanır. Bu tedavi yöntemi kökün fizyolojik olarak
gelişimine, apeksin kapanmasına ve genç sürekli dişlerde ince olan kök duvarının
kalınlaşarak normal boyutlara ulaşmasına fırsat tanır. Apeksifikasyon tedavisinin
amacı ise pulpanın enfekte olduğu veya vitalitesini kaybettiği durumlarda fizyolojik
olarak kapanması mümkün olmayan apeksin kalsifik bir tıkaç oluşturularak
kapanmasını sağlamaktır.

Kök gelişimi
Kök gelişimi, dişin kronunun mine ve dentin oluşumu tamamlandıktan sonra, iç ve dış
mine epitellerinin birleşerek iki katlı bir epitel olarak, dişin kök veya köklerini
oluşturmak üzere bir hortum şeklinde prolifere olmaları ile başlar. Kökü oluşturacak
bu iki katkı epitele Hertwig epitel kını adı verilir. Bu epitel kınının iç kısmında
mezanşimal hücrelerden oluşan odontoblastların dizilerek ilk dentini
oluşturmalarından sonra Hertwig epitel kını parçalanarak rezorbe olur. Kökün şeklini
veren bu kındır. Bu epitel kını kökün apikaline yaklaşınca daralarak apikal foraminayı
oluşturur. Dişler sürdüğünde kök gelişimi henüz devam etmektedir ve sürmeyi
takiben ortalama üç yılda tamamlanır.

Kök gelişimi henüz tamamlanmamış genç sürekli dişlerde Hertwig epitel kını
travmaya karşı hassas olmakla beraber apikal bölgede damarların, dolayısıyla
beslenmenin etkisi ve hücresel yapı nedeniyle pulpadaki enfeksiyon ve nekroza
rağmen kök gelişimi devam edebilir. Kök gelişiminde Hertwig epitel kını şart
olduğundan vitalitesini korumak için azami çaba gösterilmelidir. Bu kının vitalitesinin

1
devamı, aynı zamanda periodontal ligamentlerin pulpa içine doğru prolifere olarak
ilerlemesine ve ayrıca kök kanalı içersinde kemik doku oluşumuna da engel olur.
Hertwig epitel kınının tamamen tahrip olması halinde ise kök gelişimi durur. Ancak
gelişimi duran kökün apikal bölgesinde var olan sementoblastlar, dental follikül ve
periodontal ligamantteki fibroblastların diferansiasyonu ile apikalde sert doku
oluşumu sağlanabilir ve bir tıkaç oluşturulabilir.

Genç sürekli dişlerde pulpadaki enfeksiyonun hangi evrede olduğunu kesin olarak
teşhis etmek zordur. Doğru bir tanı için; hastadan alınan anamnez, dikkatli bir klinik
muayene, radyografik muayene ve diğer tanı testleri önem kazanmaktadır

Gözle muayene: Baş ve boyun bölgesine ait tüm sert ve yumuşak dokular muayene
edilmeli, hastanın yüzünde varolan bir şişliğe bağlı asimetri olup olmadığı ve
lenfadenopati varlığı dikkatle incelenmelidir. Hastanın dönüşümsüz pulpitise bağlı bir
ağrı hikayesi varsa, bunu açıklayacak derin bir restorasyon, travma hikayesi, diş
kırığı, veya çürük gibi etyolojik bir faktör mevcuttur. Diş kuronundaki gri, gri-pembe
veya gri-kahverengi renklenmelerin cansız pulpanın, apikalde gözlenen fistül ağzının
ise asemptomatik periradiküler apsenin göstergesi olduğu unutulmamalıdır. Kök
ucundaki lokal şişlikler, enflamatuar eksudanın çevre dokulara yayılmış olduğunu ve
dişin canlılığını yitirdiğini göstermektedir
Ağrı hikayesi: Ağrının süresi en önemli semptomlardan biridir. Kalıcı ağrı, uyaranın
ortadan kalkmasına rağmen devam eden uzun süreli ağrıdır. Spontan ağrı ise;
belirgin bir uyaran olmadan, kendiliğinden başlayan, zonklama şeklinde süreklilik
gösteren ve hastayı gece uyutmayan ağrı olarak tanımlanmaktadır. Kalıcı ağrı ve
spontan ağrı dönüşümsüz pulpitisin göstergesi olmakla beraber dönüşümsüz pulpitis
ve nekrozun ağrı yapmadan da gelişebileceği göz önüne alınmalıdır
Perküsyon: Perküsyon hassasiyeti, inflamasyonun periodontal ligamenti de içine
alacak şekilde yayıldığını gösterir ve dişin bu inflamasyonlu dokuya basınç yapması
hastada rahatsızlığa neden olur. Perküsyon duyarlılığının saptanması teşhiste
yardımcıdır
Palpasyon: Palpasyon muayenesi, teşhiste yardımcı olan diğer bir parametredir.
Palpasyon sırasında kök ucu bölgesinde hissedilen fluktuasyon, akut dentoalveoler
apsenin dışa açılmadan önceki göstergesi olabilir. Kronik dentoalveoler apsenin
ardından oluşan kemik yıkımı da palpasyon ile tespit edilebilir

2
Mobilite: Patolojik mobilite, destek dokulardaki enflamatuar eksudanın bir sonucu
olarak ortaya çıkan bir semptomdur. Ancak, diş travmaya uğradıysa bu mobilite
geçici olabilir
Termal testler: Açık apeksli dişlerde nöral gelişim tamamlanmadığından termal
testlerin kullanımı tartışmalıdır. Aynı zamanda, çocuk hasta o andaki korkusundan
dolayı aşırı cevap verebilir. Termal testin tekrarlanmasına rağmen cevap
alınamaması ve simetrik dişte pozitif cevap olması dişin nekrozuna işaret edebilir
ancak bu teşhis diğer testlerle doğrulanmalıdır. Başka bir problem ise, lüksasyon
yaralanmasından sonra kan akımının sağlam kalmasına rağmen sinirlerin hasar
görmesi nedeniyle sağlıklı pulpada negatif cevap alınabilme riskidir
Elektrikli pulpa testi: Travma geçirmiş açık apeksli genç daimi dişlerde elektrikli
pulpa testleri travmaya bağlı olarak ya da nöral gelişim tamamlanmadığı için her
zaman güvenilir sonuç vermeyebilir. Bu nedenle elektrikli pulpa testleri sonucunda
elde edilen negatif cevapların pulpa nekrozunu göstermeyeceği gibi; pozitif
cevapların da çocuğun aşırı reaksiyon göstermesine bağlı olarak dişin canlılığının
kesin kanıtı olmadığı bildirilmiştir. Bu sebeple pulpa testi mutlaka simetrik dişle
karşılaştırmalı olarak uygulanmalıdır
Radyografik bulgular: Gelişimi devam eden apekste, radyografide radyolusent bir
bölgenin var olması normaldir ve bu yapıyı patolojik radyolusensiden ayırmak zor
olmaktadır. Bu ayrımı yaparken patolojik radyolusenside, normal yapıdan farklı olarak
apeksin etrafındaki kemiğin sınırlarının düzgün olmadığı göz önüne alınmalıdır. Diğer
teşhis yöntemlerinde olduğu gibi radyografik incelemede de simetrik dişin apeksiyle
karşılaştırma yapmak teşhiste yardımcı olan diğer bir unsurdur. Bununla birlikte;
periodontal aralıkta belirgin genişleme ve/veya lamina dura kaybı gibi bulgular kesin
teşhise ulaşılmasını sağlar
Rutin bir radyografi ile ancak iki açılı bir görüntü, yani dişin sadece meziodistal açısı
görülebilir. Bu açıdan alınan radyografilerde apikal açıklık kapanmış gibi görünse de,
proksimal açıdan radyografi alma imkanı olsa her olguda apikalin kapanmadığı
görülebilir. Bu nedenle apikal anatomi hakkında şüphe varsa açılı radyografilerin
alınması faydalı olacaktır.

Elde edilen bu bulgular ve gözlemler sonucunda apeksi açık dişlerde pulpanın


etkilenmiş ama vital olduğuna karar verilirse vital pulpa tedavileri uygulanır. Ancak

3
pulpanın geri dönüşümsüz olarak enfekte veya nekroz olduğuna karar verilirse
apeksifikasyon tedavisi uygulanır.

A. Vital pulpa tedavileri B. Devital pulpa tedavileri


Pulpa kapaklaması(kuafaj) Apeksifikasyon
Parsiyel amputasyon(Cveck) Revaskülarizasyon
Total amputasyon

Travma sonucu pulpanın açıldığı dişlerde:


Apeksi açık genç sürekli dişlerde travma sonucu pulpanın da açıldığı kron
kırıklarında genç pulpanın savunma cevabı olarak, pulpanın açıldığı bu bölgede önce
bir fibrin tabakası oluşur, daha sonra hücrelerin proliferasyonu sonucunda açılan
bölgede bir polip meydana gelir. Bu polip dokusu bir tıkaç gibi pulpanın enfekte
olmasını engelleyerek sağlıklı kalmasını sağlar. Araştırmalar 168 saat gibi uzun
sürelerde dahi pulpanın 2-3 mm altındaki kısmının enfekte olmadan kalabildiğini
göstermiştir. Bu bulgular Cveck amputasyonu veya parsiyel veya sığ amputasyon
diye adlandırılan bir klinik uygulamaya olanak tanımıştır. Burada sadece oluşan polip
ve altındaki 2-3 mm enfekte pulpa dokusu çıkartılır. Çıkartılacak dokunun miktarına
klinik uygulama sırasında karar verilir ve sağlıklı pulpaya erişinceye kadar enfekte
doku çıkartılır. Sağlıklı pulpa dokusunu saptamak için renk ve kanama zamanı
önemlidir. Pulpa açık kırmızı renkte olmalıdır, kanama zamanı normal fizyolojik
sınırlar içinde olmalıdır ve en geç 5 dakika içinde durmalıdır. Bazı durumlarda sağlıklı
pulpa dokusuna tüm koronal pulpa çıkartıldığında rastlanır. O zaman total
amputasyon yapılmış olur. Uzun süren kanama zamanı enfeksiyonun belirtisidir.
Kanama kontrolü sağlanamıyorsa ve kanama koyu renkliyse sağlıklı pulpa dokusu
kalmadığı düşünülür ve bu dişlerde kanal tedavisi (apeksifikasyon) endikedir.

Vital pulpa tedavilerinin amacı:

1.Hertwig epitel kınının vitalitesini sürdürmesi ile fizyolojik kök gelişimi kesintiye
uğramadan devam eder ve böylece normal boyutta kron/kök oranı sağlanır.
2. Pulpa vitalitesinin devamı ile kök duvarı boyunca dizili odontoblastların sekonder
dentin yapımı da devam eder. Gelişimini tamamlamamış genç sürekli dişlerde ince

4
olan ve travmalar sonucu kırılmaya yatkın olan kök duvarları sekonder dentin ile
kalınlaşarak, kırılma riski azalır.
3. Kök ucu fizyolojik olarak kapanır.
4.Pulpotomi uygulanan pulpada dentin köprüsü oluşur. Bu pulpanın vital ve sağlıklı
olduğunu gösterir.

Vital pulpa tedavisi uygulanan dişler ilk bir yıl 3 ay aralıklarla klinik ve radyolojik
olarak kontrol edilmelidirler. Aralıklar zamanla arttırılarak 5 yıl boyunca takiplere deva
edilmelidir. Bu kontrollerde apikal gelişimin ve pulpanın vitalitesi gözlenir. Dişte
enfeksiyon veya nekrozu gösteren bir bulgu varsa apeks gelişimi de durur. Böyle
durumlarda dişe apeksifikasyon tedavisi uygulanır.

Apeksifikasyon

Apeksifikasyon tedavisindeki temel amaç; kök kanalının apikalindeki granülasyon


dokusu hücrelerinin formatif aktivitelerini korumak ve stimule etmektir. Bu sayede
apikal açıklıkta kalsifiye doku oluşması amaçlanmakta ve sonrasında dişin daimi
kanal dolgusu yapılabilmektedir .

Apeksifikasyon tedavisinde, mekanik temizliğinin ardından, kök kanalı, apekste


kalsifiye doku oluşumunu sağlayacak geçici, rezorbe olabilen bir patla
doldurulmaktadır .

McCormick ve ark. (1983), apikal kapanmanın uyarılmasında önemli olan işlemleri


aşağıdaki gibi sıralamışlardır:
1) Kanalın yeterli preparasyonunun yapılması,
2) Nekrotik dokuların kanaldan çıkarılması,
3) Mikroorganizma sayısının azaltılması,
4) Kök kanalının geçici, rezorbe olabilen bir materyalle kanalda boşluk kalmasına
izin vermeyecek şekilde doldurulması.

5
Apeksifikasyon tedavisi tanıtılmadan önce, apeksi açık genç sürekli dişlerde kanal
tedavisi uygulanması gerektiğinde cerrahi uygulamalar, gutta perka kanal konları
veya diğer dolgu maddeleri ile apikalin tıkanmasına çalışılıyordu. Bu tedavilerin
birçok dezavantajı vardı. 1964’te ilk defa Keiser kalsiyum hidroksit ile apekste kalsifik
bariyer oluşumunu sağlayabileceğini ileri sürmüştür. Daha sonra Frank bu yöntemi
geliştirmiş ve apikal bariyer oluşumunu göstermiştir. Kalsiyum hidroksit yüksek pH’sı
(pH 11.8) nedeniyle periapikal dokuda da, kuafaj tedavisinde pulpa üzerinde
oluşturduğu etkisine benzer şekilde önce bir nekroz tabakası oluşturur. Nekroz olan
doku temasta olduğu sağlıklı dokuda düşük derecede bir irritasyon meydana
getirerek daha sonra kalsifiye olacak olan bir kollajen matriks oluşumunu stimüle
eder. Bu kollajen matriks kalsiyumu bağlayarak kalsifiye bir doku oluşturur.

KH periapikal dokularda;
1) Sterilizasyon sağlayarak apikal gelişimi uyarır,
2) Diferansiye olmamış mezenşimal hücrelerin sementoblastlara dönüşümünü
uyararak apekste sementogenezisi hızlandırır,
3) Yüksek pH’sı nedeniyle oluşan nekroz tabakasının altında kalsifikasyon gelişir,
4) Bu bölgedeki kapiller sızıntıyı azaltıcı etki yaparak sistemik dolaşımla gelen Ca
iyonunun mineralizasyon bölgesinden uzaklaşmasını önler,
5) Kanal boşluğunu doldurarak granülasyon dokusunun kanal içine ilerlemesini
önler,
6) Osteoklastik aktiviteyi inhibe eder .

KH, temel etkisini Ca ve OH iyonlarına ayrılarak gösterir (Farhad ve Mohammadi,


2005). Rehman ve ark. (1996), KH’in ancak sıvılarla temasta olduğunda bu iyonlara
ayrıldığını belirtmişlerdir. Hidroksil iyonları, yüksek pH’dan sorumludur ki bu,
materyalin bakterisit özelliğini oluşturur. Ca iyonları ise remineralizasyon sürecinin
başlamasını sağlar. Özetle; bu iyonlar KH’in, vital dokularda sert doku
depozisyonunu uyarmasını ve antibakteriyel etkinliğini sağlamaktadır .

Apeksifikasyon tedavisinde kalsiyum hidroksitin ne sıklıkla değiştirileceği tartışma


konusudur. Kalsiyum hidroksitin bir veya üç ay aralıklarla değiştirilmesinin bariyer

6
oluşumunda fark yaratmadığı bildirilmiştir. Bazı araştırıcılar ise dişte bir sorun
olmadıkça ve radyografik olarak patın kanaldan rezorbe olarak uzaklaştığı
görülmedikçe patın yenilenmesine gerek olmadığını bildirmişlerdir. Buna karşın patın
periyodik olarak değiştirilmesinin (2 ayda 1) apikalde sert doku bariyer oluşum hızını
ve tedavinin başarısını arttırdığı da ileri sürülmüştür.

Apeksifikasyonda apikal bölgede oluşan sert dokunun sement, dentin, kemik karışımı
veya osteodentinden oluştuğu gösterilmiştir. Histolojik incelemelerde sert dokunun
poröz yapıda olduğu gözlenmiştir. Apekste oluşan bu kalsifikasyon köprüsü genellikle
irregüler konveks bir yapı şeklindedir.

Apikalde sert doku oluşum süreci ile ilgili farklı görüşler vardır. Bu konuda yapılan
çalışmalar apikaldeki bariyer oluşumunun 5-20 ay arasında değiştiğini göstermiştir.
Başka bir çalışmada ise ortalama süre 34.2 ay olarak bildirilmiştir. Sert dokunun
oluşum hızı kalsiyum hidroksitin değiştirilme sıklığına ve tadavinin başlangıcındaki
apikal açıklığa bağlanmıştır. Cvek ise apikalde bir enfeksiyon veya periapikal
radyolusensi olduğunda sert doku oluşum zamanının uzadığını öne sürmüştür. Yine
tedavinin başlangıcında semptomlar görüldüğünde apikal bariyerin oluşumunun
ortalama 5 ay uzadığı saptanmıştır. Kalsiyum hidroksitin apikalde sert doku
oluşturmadaki başarısı ile ilgili çalışmalar % 74-100 arasında değişen sonuçlar
bildirmişlerdir. Uzun süreçte tedavinin başarısını yeniden enfeksiyon oluşumu ve
servikal kök kırıklarının oluşması etkiler.

Kalsiyum hidroksitin yüksek başarısına rağmen bazı dezavantajlarından da söz


edilmektedir. Bunun başında tedavinin tamamlanması çok farklı süreler gösterir,
seans sayısı fazladır, hastanın takibi zordur, tedavinin tamamlanması gecikebilir ve
sürenin uzaması köklerde daimi dolguları geciktireceğinden kırıklara yol açabilir.

7
Kalsiyum Hidroksit ile Apeksifikasyon Tekniği

1. Tedavi öncesinde teşhis için bir radyografi alınır.


2.Canlı pulpa dokularının varlığı olasılığı nedeniyle lokal anestezi uygulanır.
3.Diş lastik örtü( rubber dam) ile izole edilir.
4.Kök kanalı içine direkt bir çizgi doğrultusunda girilebilecek bir giriş kavitesi
hazırlanır. Aletlerle rahat çalışabilmek için bu giriş kavitesi yeterli büyüklükte
olmalıdır.
5.30 no’lu gütaperka kullanılarak çalışma boyu radyografı alınır. Çalışma boyutu
radyografideki apeksten 2mm geride olmalıdır.
6.Kanal içi artıklar Hedström eyesi ile temizlenir. %2,5’lik sodyum hipoklorit ile
dezenfeksiyon ve organik artıkların temizlenmesi yapılır. Son irigasyon steril salin ile
yapılır.
7.Kanal kağıt konlar ile kurutulur.
8.Kanal kurutulduktan sonra, kalsiyum hidroksit patı kanal içine yerleştirilir. Kalsiyum
hidroksit tozu steril salin ile karıştırılır veya kalsiyum hidroksit patı kanal içerisine
enjekte edilir. Lentilo da kullanılabilir.
9.Kalsiyum hidroksit patı apekse doğru pamuk pelet ile itilerek apikaldeki canlı doku
ile teması sağlanır.
10.Giriş kavitesi araya pamuk konarak güçlendirilmiş çinko oksit öjenol ile kapatılır.
Hastaya giriş kavitesini kapatan dolgu materyalinin düşmesi halinde derhal kliniğe
başvurması çok sıkı bir şekilde öğretilir.
11.Bu randevuda kuru kanal elde etmek zor olduğunda kanal içine kalsiyum hidroksit
geçici olarak ara madde olarak gönderilir.
12.Kalsiyum Hidroksit 1. ayda ve daha sonra da 2 ayda bir apikalda bariyer oluşana
kadar değiştirilir.
13.Apikalde bariyer oluşumu, kontrol seanslarında eksuda veya kanama olup
olmadığı 15 numara kanal gutası veya kağıt kon ile kontrol edilir.
14.Apikalde bariyer ve iyileşme oluşmuş ise kanal içine daimi dolgu yerleştirilir. Giriş
kavitesi ise kompozit ile restore edilir. Kök kanal dolgusunu onaylamak için sonuç
radyografisi alınır.

8
Tek seans apeksifikasyon
Uzun süreli KH apeksifikasyonuna alternatif olabilecek diğer bir tedavi yöntemi ‘Tek
seans apeksifikasyon’dur. Bu teknikte, kök apikalinin 4 mm’lik kısmı biyolojik bir
materyalle kapatılır ve kanal dolgusunun yapılabilmesi için bir bariyer oluşturulur.
Böylece daimi kök-kanal dolgusunun hemen yapılabileceği belirtilmiştir. Günümüze
kadar, bu tedavi yönteminde; trikalsiyum fosfat, dondurulmuş kurutulmuş dentin veya
kortikal kemik kullanılmıştır. Son yıllarda ise, mineral trioksit agregat (MTA),
Biodentine, Bioaggregate gibi kalsiyum silikat içerikli ajanlar başarıyla
kullanılmaktadır.

Biyouyumlu tıkaç
materyali (Ör/MTA)
(4mm kalıklıkta)

Gütaperka

Cam iyonomer
siman+ kompozit

MTA, hidrofilik partiküller içeren ve trikalsiyum silikat, dikalsiyum silikat, trikalsiyum


aluminat, kalsiyum sülfat dehidrat ve bizmut oksitten oluşan bir tozdur. Nem
varlığında sertleşen bu materyalin pH’sı yaklaşık olarak 12,5’tir. Biyouyumlu ve
antibakteriyel olan MTA’nın en önemli fiziksel özelliği sızdırmazlığıdır. Bu özelliklerine
ek olarak, sert doku oluşumunda rol alan sitokin sentezini uyardığı bildirilmiştir.

Tek seans apeksifikasyon, yeni geliştirilen bu materyalle birlikte kısa tedavi zamanı
sağlaması nedeniyle klinisyenler tarafından son yıllarda sıklıkla tercih edilen bir
yöntem olmakla beraber, bu teknik apekste kalsifiye doku oluşumunu ve kök
gelişiminin devam etmesini sağlayamamaktadır. Bu nedenle, kısa köklü dişlerde

9
kullanımı uygun görülmemektedir. Kısa raf ömrüne sahip MTA’nın pahalı olması ve
klinik uygulamasının kumsu yapısı nedeniyle zor olması sahip olduğu diğer
dezavantajlarındandır. MTA’nın açık apeksli dişlerde bariyer oluşturmak için
kullanılmasındaki diğer bir dezavantaj ise; kondansasyon basıncının bu işlem
sırasında tam olarak sağlanamamasıdır. Materyal iyi kondanse edilmediğinde
yapısına istenenden fazla giren su yüzey sertliğini azaltmaktadır. Kondansasyon
basıncının fazla arttırılması ise, MTA’nın periapikal dokulara taşmasına neden
olacağı için önerilmemektedir. Bu işlemi kolaylaştırmak amacıyla MTA’dan önce
destek materyallerinin (Ör/ kalsiyum sülfat, kollajen) kullanılması denenmiş olsa da,
bu durumun MTA’nın tıkama özelliğini olumsuz etkilediği belirtilmiştir. Kök kanalında
enfeksiyon varlığında oluşan düşük pH’da MTA sertleşme reaksiyonunu
tamamlayamadığı için mekanik temizliğin ardından kanala öncelikle KH patı
uygulanması gerekmektedir. Bu durum da tedavi süresini uzatacaktır. Bu materyalle
uygulanan apeksifikasyon tedavisi sonrasında, kalsiyum hidroksit apeksifikasyonuna
benzer şekilde, dişlerin ince kanal duvarları nedeniyle artan kırılma riski de diğer
önemli bir dezavantajıdır.

Revaskülarizasyon tedavisi

Araştırmacılar uzun yıllar enfekte immatür dişlerde kök gelişiminin devamını


sağlayacak tedaviler üzerinde çalışmışlardır. Bu bağlamda, son yıllarda ‘Rejeneratif
endodontik tedavi’ler gündeme gelmiştir. Geçmişte pulpa rejenerasyonunun ancak
avülse olmuş ama kısa sürede uygun şekilde replante edilmiş immatür dişlerde
gerçekleşebileceği düşünülüyordu. Bu dişlerde, devital ama enfekte olmamış
pulpanın yeni dokuların rejenerasyonu için bir doku iskelesi görevi yaptığı
düşünülmektedir. Böylece, devital enfekte immatür dişlerde de, kök kanalı gerektiği
şekilde dezenfekte edilebilirse, ardından hücre proliferasyonuna uygun bir doku
iskelesi oluşturulabilirse ve bakteri sızıntısını önleyebilecek bir koronal tıkama
sağlanırsa bu dişlerde de kök gelişiminin devamı gerçekleşebilir hipotezi
geliştirilmiştir. Bu hipotezle yola çıkan, Iwaya ve ark., 2001 yılında bu yöntemle tedavi
edilen ilk başarılı olgu sunumlarını yayınlamışlardır. Araştırmacılar, pulpa nekrozu ve
kronik apikal apse teşhisi konmuş 13 yaşındaki hastanın sağ alt 2. küçük azı dişinde
öncelikle ikili antibiyotik patı ile dezenfeksiyon sağlamışlar, ardından kanalın içinde
kanama sağlayarak bir doku iskelesi oluşturmuşlar ve KH patı ile üzerini

10
kapatmışlardır. 30 aylık takip sonunda kök gelişiminin devam ettiğini tespit
etmişlerdir. Uyguladıkları bu yönteme ‘revaskülarizasyon’ adını vermişlerdir.

Murray ve ark. (2007)’na göre revaskülarizasyon tedavisi elde hazır olan alet ve
medikamanların kullanılabileceği basit ve ucuz bir tedavi şekli olup, dişin kök
gelişiminin devamının sağlanabilmesi ise en büyük avantajlarından biridir.
Jerruphuan ve ark. (2012) rejeneratif endodontik tedavi uygulanan genç daimi
dişlerin prognozunun MTA ve KH apeksifikasyonlarına oranla istatistiksel olarak
anlamlı şekilde daha iyi olduğunu bildirmişlerdir.

Bu tedavi yönteminde başarı sağlanabilmesi için üç önemli faktöre dikkat edilmesi


gerekmektedir; (1) kök kanalının dezenfeksiyonu, (2) kök kanalı içinde doku
proliferasyonu sağlayacak bir doku iskelesi oluşturulması, (3) sızıntıyı engelleyecek
bir koronal tıkamanın sağlanması.

Kök kanalının dezenfeksiyonu:


Revaskülarizasyon tedavisinde kök kanalı dezenfeksiyonu için araştırmacılar
genellikle sodyum hipoklorit (%1,25’lik NaOCl) ve serum fizyolojik irigasyonunun
ardından KH patı ya da çeşitli antibiyotik kombinasyonlarını kullanmışlardır. Hangi
yöntemin daha etkili olduğu konusunda değişik görüşler mevcut olsa da,
araştırmacılar en uygun seçimin kök kanalından alınacak kültüre göre her diş için
uygun antimikrobiyal ajanın belirlenmesi konusunda hemfikirdir. Ancak, klinik
koşullarda bu her zaman mümkün olmadığı için, son dönemde irigasyon
solüsyonlarının ardından KH patı ya da ikili antibiyotik patının (metronidazol ve
siprofloksasin) kullanılması önerilmektedir. NaOCl’in düşük yüzdeli solüsyonlarının
tercih edilmesi apikal bölgedeki canlı dokulara zarar verilmemesi açısından önemlidir.
KH patı tercih edilirse, yine apikal bölgede koagülasyon nekrozuna neden olacağı
için kökün sadece koronal üçlüsüne yerleştirilmesi önerilmektedir. Antibiyotik
patlarının ise çok sulu kıvamda (0.1 mg/mL) hazırlanması yine kök hücrelere zararlı
etkileri olmaması açısından önerilmektedir.

Doku iskelesi oluşturulması:


Rejeneratif tedavilerde, hücrelerin büyüme-gelişimini ve damarlanmayı sağlayacak
bir doku iskelesinin oluşturulması gerekmektedir. Revaskülarizasyon tedavisinde,

11
kanalın 2-4 hafta boyunca antimikrobiyal ajanla doldurulup dezenfeksiyonun
sağlanmasının ardından kanal içinde kanama sağlanarak oluşturulan kan pıhtısı
doku iskelesi olarak görev yapmaktadır. Dişte yaratılan bu kan pıhtısı; fibrin ağ,
torombositler, kırmızı ve beyaz kan hücreleri içermektedir. Bu doku yara
iyileşmesinde rol oynamaktadır. Ancak, bazı olgularda kanal içinde kanama
sağlanamadığı rapor edilmiştir. Bu gibi durumlarda klinisyenin iki tercihi olabilir.
Birincisi, geleneksel apeksifikasyon tedavilerine geri dönmek; ikincisi ise hastanın
kendi kanından yapılabilen ‘otolog fibrin matriks’leri kullanmaktır. Otolog fibrin
matriksler, ‘trombositten zengin plazma’ ve’ trombositten zengin fibrin’ olarak ikiye
ayrılmaktadır. Bu iki kan ürünü de büyüme faktörlerinden zengin bir yapıya sahiptir ve
yara iyileşmesini hızlandırdıkları belirtilmiştir. Ancak, bu ürünlerinin kullanımı özel
medikaman ve cihazlar gerektirdiğinden dolayı tedavi maliyeti artmaktadır.

Koronal tıkamanın sağlanması:


Kök kanalı içinde doku iskelesinin oluşturulmasının ardından bakteri geçişini
engelleyecek bir koronal restorasyonun yapılması pulpa rejenerasyonunun
amaçlandığı tedavilerde büyük önem taşımaktadır. Bu amaçla en sık kullanılan
materyal MTA’dır. Ancak, anterior dişlerin tedavisinde renklenmeye neden olması
nedeniyle bu dişlerde, renklenme yapmayan MTA türevleri ya da kollojen bir
matriksin üzerine yerleştirilen cam iyonomer simanın da kullanılabileceği belirtilmiştir.
Renklenme olduğu durumlarda, kök apeksinin kapanmasının ardından, diş
beyazlatma ajanları kullanılarak dişler tekrar beyazlatılabilmektedir.

Revaskülarizasyon tedavisinin prognozu:


Nekrotik genç sürekli dişlerin tedavisinde uygulanan bu yöntemin ilk amacı hastadaki
semptomların kaybolması ve kemik iyileşmesinin sağlanmasıdır. Ardından kök
gelişiminin devam etmesi istenmektedir ki olumsuz kron/kök oranı düzelsin ve kökün
lateral duvarları kalınlaşarak kök kırıklarına karşı direnci artsın. En son olarak her
zaman mümkün olmasa da dişin vitalitesinin geri kazanılması istenmektedir.

Ancak, yapılan histolojik çalışmalarda kök kanalı içinde bir ‘pulpa rejenerasyonu’
sağlanamadığı tespit edilmiştir. Kanal içinde canlı bir dokunun oluştuğu kesinleşmiştir
fakat bu dokunun çoğunlukla kemik dokusu, çok az sement ve periodontal

12
ligamentten meydana geldiği görülmüştür. Bu bulgular bize periodontal dokuların
kanal içine ilerlediğini göstermektedir.

Bu tedavi sonrasında gelişebilecek komplikasyonlar; (i) dişte renk değişikliği; (ii) kök
kanalının aşırı kalsifikasyona bağlı daralması (obliterasyon); (iii) dişte internal ankiloz
gelişmesi. Başarısız pulpa rejenerasyonu olgularında geleneksel apeksifikasyon
tedavi yöntemlerine dönülmektedir.

Kaynaklar
1. Frank AL. Therapy for the divergent pulpless tooth by continued apical formation.
JADA 1966; 72: 87-93
2. Rafter M. Apexification: a review. Dent Traumatol 2005; 21: 1-8
3. Cvek M. Prognosis of luxated non-vital maxillary incisors treated with calcium
hydroxide and filled with gutta-percha. A retrospective clinical study. Endod Dent
Traumatol 1992; 8: 45-55.
4. Abbot PV. Apexification with calcium hydroxide-when should the dressing be
changed? The case for regular dressing changes. Aust Endod J 1998; 24: 27-32
5. Bakland LK, Andreasen JO. Will mineral trioxide aggregate replace calcium
hydroxide in treating pulpal and periodontal healing complications subsequent to
dental trauma? A review. Dent Traumatol 2012; 28: 25-32
6. Andreasen JO, Bakland LK. Pulp regeneration after non-infected and infected
necrosis, what type of tissue do we want? A review. Dent Traumatol 2012; 28: 13-8
7. Margelos J, Eliades G, Verdelis C, Palaghias G. Interaction of calcium hydroxide
with zinc oxide-eugenol type sealers: a potential clinical problem. J Endod 1997; 23:
43-8.
8. Lambrianidis T, Kosti E, Boutsioukis C, Mazinis M. Removal efficacy of various
calcium hydroxide/chlorhexidine medicaments from the root canal. Int Endod J 2006;
39: 55-61
9. Bezgin T, Sönmez H, Orhan K, Özalp N. Comparative evaluation of Ca(OH)2 plus
points and Ca(OH)2 paste in apexification. Dent Traumatol 2012; 28: 488-95
10. Andreasen JO, Farik B, Munksgaard EC. Long-term calcium hydroxide as a root
canal dressing may increase risk of root fracture. Dent Traumatol 2002; 18: 134-7

13
11. Torabinejad M, Chivian N. Clinical applications of mineral trioxide aggregate. J
Endod 1999; 25: 197-205
12. Sarris S, Tahmessebi JF, Duggal MS, Cross IA. A clinical evaluation of mineral
trioxide aggregate for root-end closure of non-vital immature permanent incisors in
children- a pilot study. Dent Traumatol 2008; 24: 79-85
13. Witherspoon DE, Small JC, Regan JD. Reptrospective analysis of open apex
teeth obturated with mineral trioxide aggregate. J Endod 2008; 34: 1171-6
14. Çehreli ZC, Saras, Uysal S, Turgut MD. MTA apical plugs in treatment of
traumatized immature teeth with large periapical lesions. Dent Traumatol 2011, 27:
59-62
15. Trope M. Treatment of the immature tooth with a non-vital pulp and periapical
periodontitis. Dent Clin North Am 2010; 54: 313-24
16. Wigler R, Kaufman AY, Steinbock N, Hazan-Molina H, Torneck CD.
Revascularization: a treatment for permanent teeth with necrotic pulp and incomplete
root development. J Endod 2013; 39: 319-26
17. Hargreaves KM, Diogenes A, Teixeira FB. Treatment options: biological basis of
regenerative endodontic procedures. Pediatr Dent 2013; 35: 129-40
18. Geisler TM. Clinical considerations for regenerative endodontic procedures. Dent
Clin North Am 2012; 56: 603-26
19. Iwaya SI, Ikawa M, Kubota M. Revascularization of an immature permanent tooth
with apical periodontitis and sinus tract. Dent Traumatol 2001; 17: 185-7
20. Banchs F, Trope M. Revascularization of immature permanent teeth with apical
periodontitis: new treatment protocol? J Endod 2004; 30: 196-200
21. Murray PE, Garcia-Godoy F, Hargreaves KM. Regenerative endodontics: a
review of current status and a call for action. J Endod 2007; 33: 377-90
22. Jeeruphan T, Jantarat J, Yanpiset K, Suwannapan L, Khewsawai P, Hargreaves
KM. Mahidol study 1: Comparison of a radiographic and survival outcomes of
immature teeth treated with either regenerative endodontic or apexification methods:
a retrospective study. J Endod 2012; 38: 1330-6
23. Ding RY, Cheung GS, Chen J, Yin XZ, Wang QQ, Zhang CF. Pulp
revascularization of immature teeth with apical periodontitis: a clinical study. J Endod
2009; 35: 745-9

14
24. Bose R, Nummikoski P, Hargreaves K. A retrospective evaluation of radiographic
outcomes in immature teeth with necrotic root canal systems treated with
regenerative endodontic procedures. J Endod 2009; 35: 1343-9
25. Lenzi R, Trope M. Revitalization procedures in two traumatized incisors with
different biological outcomes. J Endod 2012; 38: 411-4
26. Nosrat A, Homayounfar N, Oloomi K. Drawbacks and unfavorable outcomes of
regenerative endodontic treatments of necrotic immature teeth: a literature review
and report of a case. J Endod 2012; 38: 1428-34
27. Jung IY, Lee SJ, Hargreaves KM. Biologically based treatment of immature
permanent teeth with pulpal necrosis: a case series. Texas Dent J. 2012, 129: 601-
16
28. Gelman R, Park H. Pulp revascularization in an immature necrotic tooth: a case
report. Pediatr Dent 2012; 34: 496-99
29. Çehreli ZC, Sara S, Aksoy B. Revascularization of immature permanent incisors
after severe extrusive luxation injury. J Mich Dent Assoc 2013; 95: 58-62
30. Sönmez IS, Akbay Oba A, Erkmen Almaz M. Revascularization/regeneration
performed in immature molars: case reports. J Clin Pediatr Dent 2013; 37: 231-4
31. Fouad AF. The microbial challenge to pulp regeneration. Adv Dent Res 2011; 23:
285-9
32. Kakoli P, Nandakumar R, Romberg E, Arola D, Fouad AF. The effect of age on
bacterial penetration of radicular dentin. J Endod 2009; 35: 78-81
33. Fouad AF, Nosrat A. Pulp regeneration in previously infected root canal space.
Endod Topics 2013; 28: 24-37
34. Haapasolo M, Shen Y, Qian W, Gao Y. Irrigation in endodontics. Dent Clin North
Am 2010; 54: 291-312
35. Shuping GB, Orstavik D, Sigurdsson A, Trope M. Reduction of intracanal bacteria
using nickel-titanium rotary instrumentation and various medications. J Endod 2000;
26: 751-5.
36. Waltimo T, Trope M, Haapasalo M, Orstavik D. Clinical efficacy of treatment
procedures in endodontic infection control and one year follow-up of periapical
healing. J Endod 2005; 31: 863-6
37. American Association of Endodontics. Clinical considerations for a regenerative
procedure. www.aae.org.

15
38. Ring K, Murray P, Namerow K, Kuttler S, Garcia-Godoy F. The comparison of the
effect of endodontic irrigation on cell adherence to root canal dentin. J Endod 2008;
34: 1474-9
39. Trevino EG, Patwardhan AN, Henry MA, Perry G, Dybdal-Hargreaves KM,
Diogenes A. Effect of irrigants on survival of human stem cells of the apical papilla in
a platelet-rich plasma scaffold in human root tips. J Endod 2011; 37: 1109-15
40. Martin DE, De Almedia JFA, Henry MA, Khaing ZZ, Schmidt CE, Teixeira FB,
Diogenes A. Concentration-dependent effect of sodium hypochlorite on stem cells of
apical papilla survival and differentiation. J Endod 2014; 40: 51-5
41. da Sillva LA, Nelson-filho P, da Silva RA, Flores DS, Heilborn C, Johnson JD,
Cohenca N. Revascularization and periapical repair after endodontic treatment using
apical negative pressure irrigation versus conventional irrigation plus triantibiotic
intracanal dressing in dogs’ teeth with apical periodontitis. Oral Surg Oral Med Oral
Pathol Oral Radiol and Endod 2010; 109: 779-87.
42. Basrani BR, Manek S, Sodhi RN, Fillery E, Manzur A. Interaction between
sodium hypochlorite and chlorhexidine gluconate. J Endod 2007; 33: 966-9
43. Jung IY, Lee SJ, Hargreaves KM. Biologically based treatment of immature
permanent teeth with pulpal necrosis: a case series. J Endod 2008; 34: 876-87
44. Nosrat A, Seifi A, Asgary S. Regenerative endodontic treatment
(revascularization) for necrotic immature permanent molars: a review and report of
two cases with a new biomaterial. J Endod 2011; 37: 562-7
45. Sato T, Hoshino E, Uematsu H, Noda T. In vitro antimicrobial susceptibility to
combinations of drugs on bacteria from carious and endodontic lesions of human
deciduous teeth. Oral Microbiol Immun 1993; 8: 172-6.
46. Sato I, Ando-Kurihara N, Kota K, Iwaku M, Hoshino E. Sterilization of infected
root-canal dentine by topical application of a mixture of ciprofloxacin, metronidazole
and minocycline in situ. Int Endod J 1996; 29: 118-24
47. Windley W, Teixeira F, Levin L, Sigurdsson A, Trope M. Disinfection of immature
teeth with a triple antibiotic paste. J Endod 2005; 31: 439-43
48. Cohenca N, Heilborn C, Johnson JD, Flores DS, Ito IY, da Silva LA. Apical
negative pressure irrigation versus conventional irrigation plus triantibiotic intracanal
dressing on root canal disinfection in dog teeth. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral
Radiol and Endod 2010; 109: e42-6.

16
49. Kim JH, Kim Y, Shin SJ, Park JW, Jung IY. Tooth discoloration of immature
permanent incisor associated with triple antibiotic therapy: a case report. J Endod
2010; 36: 1086-91
50. Reynolds K, Johnson JD, Cohenca N. Pulp revascularization of necrotic bilateral
cuspids using a modified novel technique to eliminate potential coronal
discolouration: a case report. Int Endod J 2009; 42: 84-92
51. Dabbagh B, Alvaro E, Vu DD, Rizkallah J, Schwartz S. Clinical complications in
the revascularization of immature necrotic permanent teeth. Pediatr Dent 2012; 34:
414-7
52. Bezgin T, Yılmaz AD, Çelik BN, Sönmez H. Concentrated platelet-rich plasma
used in root canal revascularization: 2 case reports. Int Endod J 2014; 47: 41-49
53. Ruparel NB, Teixeira FB, Ferraz CC, Diogenes A. Direct effect of intracanal
medicaments on survival of stem cells of the apical papilla. J Endod 2012; 38: 1372-
5
54. Yadlapati M, Souza LC, Garlet GP, Letra A, Silva RM. Deleterious effect of triple
antibiotic paste on human periodontal ligament fibroblasts. Int Endod J 2013. doi:
10.1111/iej.12216.
55. Althumairy RI, Teixeira FB, Diogenes A. Effect of dentin conditioning with
intracanal medicaments on survival of stem cells of apical papilla. J Endod 2013; (In
press).
56. Phumpatrakom P, Srisuwan T. Regenerative capacity of human dental pulp and
apical papilla cells after treatment with a 3-antibiotic mixture. J Endod 2013; (In
press).
57. Chuensombat S, Khemaleelakul S, Chattipakorn S, Srisuwan T. Cytotoxic effects
and antibacterial efficacy of a 3-antibiotic combination: an in vitro study. J Endod
2013; 39: 813-9
58. Chueh LH, Ho YC, Kuo TC, Lai WH, Chen YH, Chiang CP. Regenerative
endodontic treatment for necrotic immature permanent teeth. J Endod 2009; 35: 160-
4
59. Çehreli ZC, İşbitiren B, Sara S, Erbaş G. Regenerative endodontic treatment
(revascularization) of immature necrotic molars medicated with calcium hydroxide: a
case series. J Endod 2011; 37: 1327-30
60. Nosrat A, Li KL, Vir K, Hicks ML, Fouad AF. Is pulp regeneration necessary for
root maturation? J Endod 2013; 39: 1291-5

17
61. Hargreaves KM, Geisler T, Henry M, Wang Y. Regeneration potential of the
young permanent tooth: what does the future hold? Pediatr Dent 2008; 30: 253-60
62. Chen MY, Chen KL, Chen CA, Tayebaty F, Rosenberg PA, Lin LM. Responses of
immature permanent teeth with infected necrotic pulp tissue and apical
periodontitis/abscess to revascularization procedures. Int Endod J 2012; 45: 294-
305
63. Chavez LEP, Bergenholtz G, Svensater G. The effects of antimicrobials on
endodontic biofilm bacteria. J Endod 2010; 36: 70-77
64. Hülsmann M, Heckendorff M, Lennon A. Chelating agents in root canal treatment:
mode of action and indications for their use. Int Endod J. 2003; 36: 810-30
65. Yamauchi N, Yamauchi S, Nagaoka H, Duggan D, Zhong S, Lee SM, Teixeira
FB, Yamauchi M. Tissue engineering strategies for immature teeth with apical
periodontits. . J Endod 2011; 37: 390-7
66. Galler KM, D’Souza RN, Federlin M, Cavender AC, Hartgerink JD, Hecker S,
Schmalz G. Dentin conditioning codetermines cell fate in regenerative endodontics.
J Endod 2011; 37: 1536-41
67. Martin G, Ricucci D, Gibbs JL, Lin LM. Histological findings of
revascularized/revitalized immature permanent molar with apical periodontitis using
platelet-rich plasma. J Endod 2013; 39: 138-44
68. Thibodeau B, Trope M. Pulp revascularization of a necrotic infected immature
permanent tooth: case report and review of the literature. Pediatr Dent 2007; 29: 47-
50
69. Torabinejad M, Turman M. Revitalization of tooth with necrotic pulp and open
apex by using platelet-rich plasma: a case report. J Endod 2011; 37: 265-8
70. Jadhav G, Shah N, Logani A. Revasculariization with and without platelet-rich
plasma in nonvital, immature, anterior teeth: a pilot clinical study. J Endod 2012; 38:
1581-7
71. Keswani D, Pandey RK. Revascularization of an immature tooth with a necrotic
pulp using platelet-rich fibrin: a case report. Int Endod J 2013; 46: 1096-104
72. Tözüm TF, Demiralp B. Platelet-rich plasma: a promising innovation in dentistry. J
Can Dent Assoc 2003; 69: 664a-h.
73. Dohan DM, Choukroun J, Diss A, Dohan SL, Dohan AJJ, Mouhyi J, Gogly B.
Platelet-rich fibrin (PRF): A second generation platelet concentrate. Part I:

18
Technological concepts and evolution. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol
and Endod 2006; 101: e37-44.
74. Dohan DM, Choukroun J, Diss A, Dohan SL, Dohan AJJ, Mouhyi J, Gogly B.
Platelet-rich fibrin (PRF): A second generation platelet concentrate. Part II: platelet-
related biologic features. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol and Endod
2006; 101: e45-50.
75. Nagy MM, Tawfik HE, Hashem AA, Abu-Seida AM. Regenerative potential of
immature permanent teeth with necrotic pulps after different regenerative protocols. J
Endod 2014; 40: 192-8
76. Bottino MC, Kamocki K, Yassen GH, Platt JA, Vail MM, Ehrlich Y, Spolnik KJ,
Gregory RL. Bioactive nanofibrous scaffolds for regenerative endodontics. J Dent
Res 2013; 92: 963-9
77. Parirokh M, Torabinejad M. Mineral trioxide aggregate: a comprehensive
literature review-Part I: chemical, physical and antibacterial properties. J Endod
2010; 36: 16-27.
78. Parirokh M, Torabinejad M. Mineral trioxide aggregate: a comprehensive
literature review-Part II: leakage and biocompatibility investigations. J Endod 2010;
36: 190-202
79. Parirokh M, Torabinejad M. Mineral trioxide aggregate: a comprehensive
literature review-Part III: clinical applications, drawbacks and mechanism of action. J
Endod 2010; 36: 400-13
80. Petrino JA, Boda KK, Shambarger S, Bowles WR, McClanahan SB. Challenges
in regenerative endodontics: a case series. J Endod 2010; 36: 536-41
81. Lenherr P, Allgayer N, Weiger R, Flippi A, Attin T, Krasti G. Tooth discoloration
induced by endodontic materials: a laboratory study. Int Endod J 2012; 45: 942-9
82. Felman D, Parashos P. Coronal tooth discoloration and white mineral trioxide
aggregate. J Endod 2013; 39: 484-7
83. Shah N, Logani A, Bhaskar U, Aggarwal V. Efficacy of revascularization to induce
apexification/apexogenesis in infected, nonvital, immature teeth: a pilot clinical study.
J Endod 2008; 34: 919-25
84. Kahler B, Mistry S, Moule A, Ringsmuth AK, Case P, Thomson A, Holcombe T.
Revascularization outcomes: a retrospective analysis of 16 consecutive cases. J
Endod 2013; (In press).

19
85. Duarte PCT, Gomes-Filho JE, Ervolino E, Sundefeld MLMM, Tadahiro Wayama
M, Lodi CS, Dezan-Junior E, Cintra LTA. Histopathological condition of the remaining
tissues after endodontic infection of rat immature teeth. J Endod 2013; (In press).
86. Johns DA, Vidyanath S. Revitalization of tooth with necrotic pulp and open apex
by using platelet-rich plasma: a case report. J Endod 2011; 37: 743.
87. Mesaros SV, Trope M. Revascularization of traumatized teeth assessed by laser
Doppler flowmetry: case report. Endod Dent Traumatol 1997; 13: 24-30.
88. Thibodeau b, Teixeira F, Yamauchi M, Caplan DJ, Trope M. Pulp
revascularization of immature .dog teeth with apical periodontitis. J Endod 2007; 33:
680-9
89. Lin LM, Shimizu E, Gibbs JL, Loghin S, Ricucci D. Histologic and
histobacteriologic observations of failed revascularization/revitalizationtherapy: a
case report. J Endod 2013; (In press).
90. Becerra P, Ricucci D, Loghin S, Gibbs JL, Lin LM. Histologic study of a human
immature permanent premolar with chronic apical abscess after revascularization/
revitalization. J Endod 2013; 40: 133-9
91. Martin G, Ricucci D, Gibbs JL, Lin LM. Histological findings of
revascularized/revitalized immature permanent molar with apical periodontitis using
platelet-rich plasma. J Endod 2013; 39: 138-44
92. Andreasen JO, Paulsen HU, Yu Z, Schwartz O. A long-term study of 370
autotransplated premolars. Part III. Periodontal healing subsequent to
transplantation. Eur J Orthod 1990; 12: 25-37
93. Garcia-Godoy F, Murray PE. Recommendations for using regenerative
endodontic procedures in permanent immature traumatized teeth. Dent Traumatol
2012; 28: 33-41
94. Laureys WG, Cuvelier CA, Dermaut LR, De Pauw GA. The critical apical
diameter to obtain regeneration of the pulp tissue after tooth transplantation,
replantation, or regenerative endodontic treatment. J Endod 2013; 39: 759-63
95. Akcay M, Arslan H, Yasa B, Kavrık F, Yasa E. Spectrophotometric analysis of
crown discoloration induced by various antibiotic pastes used in revascularization. J
Endod. 2014 Jun;40(6):845-8.

20

You might also like