Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 128

T.C.

KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ


SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI

YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ
ANTROPOMORFİK TANRI ANLAYIŞININ
HIRİSTİYANLIKTAKİ İZLERİ

ŞEYMA KARALAR

YÜKSEK LİSANS TEZİ

KAHRAMANMARAŞ
TEMMUZ-2019
T.C.
KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI

YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ
ANTROPOMORFİK TANRI ANLAYIŞININ
HIRİSTİYANLIKTAKİ İZLERİ

DANIŞMAN : Doç. Dr. Hamza KARAOĞLAN


JÜRİ : Doç. Dr. Ercüment YILDIRIM
JÜRİ : Dr. Öğr. Üyesi İlbey DÖLEK

ŞEYMA KARALAR

YÜKSEK LİSANS TEZİ

KAHRAMANMARAŞ
TEMMUZ - 2019
T.C.
KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI

YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI ANLAYIŞININ


HIRİSTİYANLIKTAKİ İZLERİ

ŞEYMA KARALAR

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Kod No :

Bu Tez …./…/2019 Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından


Oy Birliği / Oy Çokluğu ile Kabul Edilmiştir.

Doç. Dr. Hamza Doç. Dr. Ercüment Dr. Öğr. Üyesi İlbey
KARAOĞLAN YILDIRIM DÖLEK

BAŞKAN ÜYE ÜYE

Yukarıdaki imzaların adı geçen öğretim üyelerine ait olduğunu onaylarım.

Prof. Dr. Ahmet EYİCİL


Enstitü Müdürü

Not: Bu tez ve projede kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin,


çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve
Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir.
KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI

ÖZET

YÜKSEK LİSANS TEZİ

YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI ANLAYIŞININ


HIRİSTİYANLIKTAKİ İZLERİ

ŞEYMA KARALAR

DANIŞMAN : Doç. Dr. Hamza KARAOĞLAN

Yıl : 2019, Sayfa: 113+VI

Jüri : Doç. Dr. Hamza KARAOĞLAN (Başkan)


: Doç. Dr. Ercüment YILDIRIM (Üye)
: Dr. Öğr. Üyesi İlbey DÖLEK (Üye)

Bu çalışma, genel olarak Yunan Mitolojisi’ndeki antropomorfik tanrı


anlayışının Hıristiyanlıktaki izlerini konu edinmektedir. Hıristiyanlıktaki tanrı
anlayışı bulunduğu çevrelerin etkisiyle yavaş yavaş değişim ve gelişim göstermiştir.
Bu şekilde senkretik bir yapıya dönüşen Hıristiyanlık, farklı kültürlerin birleşimi
sonucu kozmopolit bir din haline gelmiştir.
Bu konuyu araştırırken kaynak kitaplar incelenmiştir. Ancak incelememiz
sonucunda Hıristiyanlıktaki Tanrı anlayışının, kendinden önceki gelenek ve
tanrılardan etkilendiğini anlatan birçok kaynak olmasına rağmen, Yunan
mitolojisindeki antropomorfik tanrı anlayışının Hıristiyanlıktaki tanrı anlayışına
etkilerini konu edinen herhangi bir çalışmaya Türkiye örneğinde rastlanmamıştır.
Konumuzla alakalı dağınık halde bulunan bilgiler çalışmamızda bir bütün halinde
sunulmaya çalışılmıştır. Hıristiyanlıktaki Tanrı anlayışını, Teslis adını verdiğimiz
doktrin oluşturmaktadır. Teslis’in merkezinde İsa bulunmaktadır. İsa ile ilgili
yazılmış kaynaklarda birden fazla yaklaşım söz konusu olmuştur. Bazı
yaklaşımlara göre; İsa tarihsel bir figürdür ve mitolojik ögeler barındırmayan bir
tanrıdır. Bazı yaklaşımlara göre ise; İsa kendinden önceki kültürlerin mitsel
kahramanlarından ve özelliklerinden meydana getirilmiş mitolojik bir tanrıdır.
Biz tezimizde mitolojik İsa’yı incelemeyi tercih ettik.
Çalışmamızın amacı Yunan Mitolojisi’ndeki antropomorfik tanrı
anlayışının, Hıristiyanlık tanrı anlayışını nasıl, ne derecede ve hangi açılardan
etkilediğini göstermektir. Fakat çalışma konumuzun alanı geniş olduğu için tez
çalışmamızda Yunan Mitolojisi’nde Hıristiyanlıktaki Tanrı anlayışını en çok
etkilediğini düşündüğümüz tanrılar ve etkileri ele alınmıştır.

Anahtar Kelimeler: Mit, Mitoloji, Tanrı, Yunan, Hıristiyanlık, İsa

I
DEPARTMENT OF PHILOSOPHY AND RELIGIOUS SCIENCES
INSTITUTE OF SOCIAL SCIENCES
KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM UNIVERSITY

ABSTRACT

MASTER THESIS

THE TRACES OF ANTHROPOMORPHIC GOD IN GREEK


MYTHOLOGY IN CHRISTIANITY

ŞEYMA KARALAR

Supervisor : Assoc. Prof. Dr. Hamza KARAOĞLAN

Year : 2019, Pages: 113+VI

Jury : Assoc. Prof. Dr. Hamza KARAOĞLAN (Chairperson)


: Assoc. Prof. Dr. Ercüment YILDIRIM (Member)
: Assist. Prof. Dr. İlbey DÖLEK (Member)

This study mainly focuses on the traces of anthropomorphic deities in


Greek mythology in Christianity. Christianity has gradually changed and
developed under the influence of the environment in which it was found. In this
way, Christianity has become a syncretic structure and has become a cosmopolitan
religion as a result of the combination of different cultures.
This research examines reference books. As a result of our study, we have
not come across any study on the effects of the anthropomorphic understanding of
God in Greek mythology on the understanding of God in Greek mythology on the
understanding of God ın Christianity, although there are many sources explaining
that the understanding of God in Christianity was influenced by the traditions and
gods that preceded it. In our study, the scattered information related to our
subject was tried to be presented as a whole. Christianity forms a doctrine which is
called Trinity. Jesus is of the centre of this trilogy. There are several approaches in
sources which talk about Jesus. According to Christian theologians were
influential and according to it, Jesus was a historical figure and a god without
mythological elements. According to some of those approaches, Jesus is a
mythological figure composed of the mythical heroes and caracteristics of the
cultures before him. In our thesis, we preferred the myhological Jesus.
The aim of this study is to show how and to what anthropomorphic
understanding of god in Greek mythology influences Christian understanding of
God. However, since the subject area is wide, only the gods and their influences
which we think have the most influence on the understanding of God in
Christianity in Greece are discussed.

Keywords: Myth, Mythology, God, Greek, Christianity, Jesus

II
ÖN SÖZ

Hıristiyanlık bugünkü haliyle oldukça senkretik bir görünüm arzetmektedir.


Hıristiyanlık, gerek ilk doğduğu çevre gerekse yayıldığı çevre itibariyle zamanla
kozmopolit bir yapıya kavuşmuştur. Hıristiyanlığın teşekkül etmesinde karşılaşmış
olduğu Grek ve Helenist kültür, sır dinleri ve içinde bulunduğu Roma pagan dini ve
kültürü oldukça etkili olmuştur. Bizi bu tez çalışmasına iten sebep Hıristiyanlığın
oluşum safhasında bu farklı kültülerle olan etkileşimidir.
Amacımız Hıristiyanlığı yargılamak ya da inanç esaslarını sorgulamak değildir.
Literatür taramalarımız sonucunda Yunan Mitolojisi’nde bulunan antropomorfik tanrı
anlayışının Hıristiyanlıktaki izlerine yönelik herhangi bir özel çalışma yapılmadığı
görülmüştür. Bu sebepten tezimizde belirli tanrılar çerçevesinde Yunan Mitolojisi’ndeki
Tanrı Anlayışının Hıristiyanlıktaki izleri ortaya konmaya çalışılmıştır.
Yunan Tanrıları ve Hıristiyanlık hakkında bilgi sahibi olmadan önce, Zeus,
Asklepios, Dionysus, Hermes, İsa gibi şahsiyetler benim için fazla bir anlam ifade
etmiyordu. Yunan mitolojisi ve dolayısıyla Yunan Tanrıları hakkındaki bilgilerim
genişledikçe, bu isimlerin arkasında yatan anlamları öğrenmiş oldum. Hıristiyanlık ve
İsa hakkında az çok bilgi sahibiydim. Ancak bu araştırma ile bu alandaki bilgilerimi
zenginleştirdim. Hiç şüphesiz sadece bunlarla sınırlı kalmadım. Günümüzden yaklaşık
2700 yıl önce Yunanlıların ne tür tanrılar tasarladıklarını, bu tanrıların hangi kültürden
etkilenerek bu şekle girdiklerini diğer toplumlarda bulunan tanrılarla benzerliklerini ve
birbirinden ayrıldıkları yönleri bu tez sayesinde kısmen de olsa gözlemleme şansı
yakaladım. Aynı şekilde Hıristiyanlıkta ortaya çıkarılan teslis doktrinini ve oluşan
mitsel İsa motifinin hangi evrelerden geçerek günümüz Hıristiyanlığındaki konumuna
geldiğini kıyaslama şansı yakaladım. Umarım bu alanda yapılacak olan diğer
çalışmalara küçükte olsa bir katkım olur. Çalışmamın başından sonuna kadar bana
destek olan ve beni her daim cesaretlendiren, orta yolu bulmamı sağlayan danışman
hocam Doç. Dr.Hamza KARAOĞLAN; yaptıkları düzeltmeler sayesinde tezimin daha
iyi olmasına yardımcı olan değerli jüri üyelerim Doç. Dr. Ercüment YILDIRIM ve Dr.
İlbey DÖLEK’e; ilim hayatım boyunca her zaman arkamda duran annem Hatice
KARALAR ve babam Cuma KARALAR’a; çocukluğumdan itibaren bana bir ışık ve
ilham kaynağı olan rehberim ve yol göstericim amcalarım İbrahim KARALAR ve Bekir
KARALAR’a; kendileri küçük ama yürekleri kocaman olan, çevirilerimde en büyük
destekçilerim Matlab AZİZLİ ve Hilal ÜMİT’e; bana hem kardeş hem de bir arkadaş
olan Nadide Nur ŞAHİN’e; tez yazma döneminden itibaren elinden gelen her türlü
yardımı benden esirgemeyen ilim arkadaşlarım Fatma CERRAH ve Fatma DURNA’ya;
öğrencilere muhteşem bir araştırma ortamı sağlayan İSAM kütüphanesi yöneticilerine
ve öğrencilere her türlü yardımda bulunan nahif İSAM görevlilerine teşekkür ederim.

Şeyma KARALAR
Kahramanmaraş, 2019

III
İÇİNDEKİLER

ÖZET ............................................................................................................................ I
ABSTRACT................................................................................................................. II
ÖN SÖZ ..................................................................................................................... III
İÇİNDEKİLER .......................................................................................................... IV
RESİM LİSTESİ ........................................................................................................ VI
KISALTMALAR LİSTESİ ....................................................................................... VII
1. GİRİŞ ....................................................................................................................... 1
1.1. Araştırmanın Konusu ......................................................................................... 1
1.2. Araştırmanın Amacı ve Önemi ........................................................................... 2
1.3. Araştırmanın Yöntemi........................................................................................ 2
1.4. Araştırmanın Kapsam ve Sınırlılıkları ................................................................ 3
1.5. Önceki Çalışmalar .............................................................................................. 3
2. YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI ANLAYIŞI ............... 4
2.1. Mit, Mitos ve Mitoloji ........................................................................................ 4
2.1.1. Mit ........................................................................................................... 4
2.1.2. Mitos ....................................................................................................... 7
2.1.3. Mitoloji.................................................................................................... 8
2.2. Yunan Mitolojisi ................................................................................................ 8
2.3. Yunan’da Tanrı ................................................................................................ 11
2.3.1. Oniki Olimpos Tanrısı ........................................................................... 13
2.4. Zeus-Baba ........................................................................................................ 15
2.4.1. Zeus Kültü ............................................................................................. 19
2.5. Oğul................................................................................................................. 20
2.5.1. Dionysus................................................................................................ 20
2.5.1.1. Dionysus Kültü ................................................................................ 24
2.5.2. Asklepios ............................................................................................... 28
2.5.2.1. Asklepios Kültü ............................................................................... 31
2.6. Hermes ............................................................................................................ 34
2.6.1. Hermes Kültü ........................................................................................ 36
2.7. Teslis ............................................................................................................... 38
3. HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI ............................................................. 40
3.1. İsa ve Kristoloji................................................................................................ 41
3.1.1. Hıristiyan Kaynaklara Göre İsa .............................................................. 45
3.2. Teslis ............................................................................................................... 47
3.2.1. Tanrı-Baba ............................................................................................. 49
3.2.2. Oğul-İsa ................................................................................................. 52
3.2.2.1. İsa’nın Bakire Anneden Doğumu ve Çocukluğu ............................... 52
3.2.2.2. İsa’nın Vaftiz Olması ....................................................................... 55
3.2.2.3. İsa’nın Öğretisi................................................................................. 56
3.2.2.4. İsa’nın Mucizeleri ve Hastaları İyileştirmesi..................................... 57
3.2.2.5. İsa’nın Son Akşam Yemeği .............................................................. 60
3.2.2.6. Çarmıha Gerilişi ............................................................................... 62
3.2.2.7.İsa’nın Yeniden Dirilmesi ve Göğe Yükselmesi ................................ 64
3.2.2.8. İsa’nın Kurtarıcı Olması ve Kefaret .................................................. 66
3.2.3. Kutsal Ruh ............................................................................................. 68
4. YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI ANLAYIŞININ
HIRİSTİYANLIKTAKİ İZLERİ ................................................................................ 71

IV
4.1. Zeus Kültünün Baba-Tanrı’daki İzleri .............................................................. 74
4.2. Dionysus Kültünün Oğul-İsa’daki İzleri ........................................................... 80
4.2.1. Tanrı’nın Oğlu ....................................................................................... 80
4.2.2. Kurtarıcı, Kefaret ve Yeniden Dirilme ................................................... 82
4.2.3. Vaftiz ve Mucize ................................................................................... 85
4.3. Asklepios Kültünün Oğul- İsa’daki İzleri ......................................................... 89
4.4. Hermes Kültü’nün Kutsal Ruh’taki İzleri ......................................................... 95
4.5. Yunan’daki Teslisin Hıristiyanlıktaki İzleri .................................................... 100
5. SONUÇ VE ÖNERİLER ...................................................................................... 105
KAYNAKLAR ........................................................................................................ 108
ÖZ GEÇMİŞ
EKLER

V
RESİM LİSTESİ

Resim 4.1. Yargılama Günü’nde İsa ve Baba, 10. yüzyıl, Büyük Lavra Manastırı, Athos
Dağı, Yunanistan .............................................................................................75
Resim 4.2. Kuğu Zeus ve Leda, MÖ 4. yüzyıl, The J. Paul Getty Müzesi, Mallibu .....76
Resim 4.3. İsa’nın Transfigürasyonu, 6. yüzyıl, St. Catherine Manastırı, Sina ..............77
Resim 4.4. Gökyüzü Tanrısı Zeus, MÖ 5. yüzyıl, National Archeological Müzesi, Atina
........................................................................................................................79
Resim 4.5. Baba Tanrı, Pietro di Cristoforo Vannucci, 1443-1523, Apostolic Palace
Müzesi, Vatikan ...............................................................................................79
Resim 4.6. Zeus’un bacağından ikinci kez doğan Dionysus, MÖ 4. yüzyıl, National
Archaeological Müzesi, Taranto .......................................................................81
Resim 4.7. Çarmıha Gerilmiş Dionysios, MÖ 5. yüzyıl, Berlin Bode Müzesi (II. Dünya
Savaşı sonrası kaybolmuştur.) ..........................................................................82
Resim 4.8. İsa’nın Çarmıha Gerilmesi, IXOYC, 4. yüzyıl, British Müzesi. ..................83
Resim 4.9. Çarmıha Gerilmiş Dionysus ve Ekmek-Şarap Ayininde Müritleri, MÖ 5.
yüzyıl, National Archaeological Müzesi, Napoli ..............................................84
Resim 4.10. Çarmıha Gerilmiş Eşek Kafalı Dionysus, 2-3. yüzyıl, Palatino
Tepesi’ndeki Domus Gelotiana’nın duvarları ...................................................88
Resim 4.11. Hastayı Tedavi Eden Asklepion, MÖ 4. yüzyıl, Archaeological Müzesi,
Pire, Yunanistan ...............................................................................................90
Resim 4.12. Yılan Şeklinde Bir Hastayı İyileştiren Asklepios, MÖ 5. yüzyıl, Ny
Carlsberg Glyptotek. Copenhagen ....................................................................92
Resim 4.13. Asklepios, MS 2. yüzyıl, National Archaeological Müzesi, Atina ............93
Resim 4.14. Adem, Havva ve Yılan, 14. yüzyıl, Orvieto Katedrali, Umbria, İtalya .....94
Resim 4.15. Kerykeion ve Kanatlı Ayakkabılarıyla Hermes, MÖ 5. yüzyıl, Vatican
Müzesi, Vatikan ...............................................................................................96
Resim 4.16. Kendisine Yapılan Kurbanı İzleyen Kafasında ve Ayakkabılarında
Güvercin Kanatlı Hermes, MÖ 5. yüzyıl, Boston Müzesi, Boston ....................97
Resim 4.17. Kutsal Ruh’un Güvercin Şeklinde Gelerek Meryem’i Karnına İsa’yı
Koyması, 12. Yüzyıl Santa Maria dell’Ammiraglio Kilisesi, Palermo, Sicilya ..98
Resim 4.18. Sakalsız Apollon ve Hermes, MÖ 4. yüzyıl, Museum of Fine Arts, Boston
........................................................................................................................98
Resim 4.19. Baba, Sakalsız İsa ve Güvercin Şeklindeki Kutsal Ruh ve İsa’nın Vaftizi, 5.
yüzyıl, Battistero degli Ariani Vaftizhanesi, Ravenna, İtalya ............................99
Resim 4.20. Aynı Yüzlü Kutsal Üçleme, 6. yüzyıl, St Vitale Bazilikası, Ravenna, İtalya
...................................................................................................................... 101
Resim 4.21. Selene-Artemis-Hekate, 3. yüzyıl, Antalya Müzesi, Antalya .................. 102
Resim 4.22. Zeus’un Kafasından Doğan Athena, MÖ 6. yüzyıl, de Louvre Müzesi, Paris
...................................................................................................................... 103

VI
KISALTMALAR LİSTESİ

Bkz. : Bakınız
çev. : Çeviren
ed. : Editör
MÖ. : Milattan Önce
MS : Milattan Sonra
ö. : Ölüm
s. : Sayfa
ss. : Sayfa sayısı
sal. : Saltanat Dönemi
yy. : Yüzyıl
md. : Madde
C. : Cilt
Yay. : Yayıncılık
TDV. : Türkiye Diyanet Vakfı
IHS : Iesous Hominem Salvator (İsa, İnsanların Kurtarıcısı)
DİB : Diyanet İşleri Başkanlığı

VII
GİRİŞ Şeyma KARALAR

1. GİRİŞ

1.1. Araştırmanın Konusu

İnsan düşünen bir varlık olması sebebiyle tarih sahnesine çıktığı andan itibaren
hayatını anlamlandırma çabası içerisine girmiştir. İnsanlığın tarihine baktığımızda
insanlığın geçmişinin sadece tekerleği üreten bir çabadan ibaret olmadığı görülecektir.
İnsanın tarihi Campbel’ın da dediği gibi “Daha trajik bir şekilde, kahinlerin
zihinlerinden parlak hayallerin dökünmesinin ve dünyalı toplulukların dünyalı olmayan
sözleşmelere can verme çabasıdır.” 1 Görüldüğü gibi insan genel mitsel kalıtımların
düzenlemesi olmadan yaşamını sürdürememektedir. Hemen her toplum ruhsal yetkesini
mitolojik kahramanlar, tufan, ölüler ülkesi, bakire doğum ve dirilen kahraman ve
tanrılar gibi konular ile şekillendirmiş ve ayinlerinde, şiirlerinde bunları ortaya
çıkarmıştır. Bu şekilde tanrının tarihi temelleri atılmıştır.
İnsanların doğa yasalarını bilmemesi, korkulan her şeyin yüce varlık olarak
atfedilmesine sebep olmuştur. Özellikle ilkel toplumların hemen hemen her şeyi tanrı
saymaları çok tanrılı sistemleri ortaya çıkarmıştır. Toplumların tanrı sistemleri
yaşadıkları çevrenin faktörlerine göre şekillenmekte ve değişiklik göstermektedir.
Bununla birlikte farklı toplumların iletişim sonucu diğer birçok konuda olduğu gibi,
tanrı ve inanç sistemlerinde de etkileşim oluşmasına sebep olmuştur.
Hıristiyanlık bugün dünya üzerinde en fazla nüfusa sahip din olarak
bilinmektedir. Misyoner karakterli bir din olması sebebiyle taraftarlarında bir
homojenlik yoktur. Hıristiyanlığın merkez noktasında İsa bulunmaktadır ve bu açıdan
Kristosentrik bir dindir. İsa mesajını ilk kez Filistin bölgesinde yaymaya başlamıştır. O
dönemlerde Filistin, Roma İmparatorluğu tarafından yönetilmekteydi. İsa mesajını
yayarken gerek Yahudi din alimlerine tutumundan dolayı, gerek tanrının krallığının
yaklaştığına dair söylemleri çarmıha gerilmesine sebep olmuştur. İsa’nın çarmıha
gerilmesiyle birlikte Havariler, Filistin bölgesi dışındaki dünyaya bu dini anlatmaya
başlamışlardır.
Roma İmparatorluğu içerisinde faaliyetlerine başlayan Havariler, uzun bir süre
kabul görebilmek için mücadeleler vermişlerdir. Nihayetinde Roma İmparatoru I.
Konstantine’nin yayınlamış olduğu Milan Fermanı’yla birlikte serbest bir din haline
gelen Hıristiyanlık, 381 yılında Roma Devleti’nin resmi dini olmuştur. Özgür bir
ortama kavuşan Hıristiyanlık, bulunduğu çevreye kendi Tanrısını açıklamak için
teolojik tartışmalara girmiştir. Sırasıyla İznik (MS 325), İstanbul (MS 381) ve Kadıköy
(MS 431) konsillerini toplanmıştır. Konsiller sonrasında alınan karara göre Hıristiyan
tanrısı Üçlü Birlik adı verilen (Baba-Oğul-Kutsal Ruh) Teslis doktrini ile temsil
edilmiştir.
Hıristiyanlığın Üçlü Birliği kabul ettiği ve İsa’nın ete kemiğe bürünmüş tanrı
kabul edildiği dönemde Roma’da yerleşik olan kültür, bu tür tanrı-insan kültleriyle
zengin bir geçmişe sahipti. Hıristiyanlık, paganist unsurlarla yaşamış olduğu bu
etkileşim sonucunda birçok mitolojik unsuru isim ve şekil değiştirerek kendi bünyesine
almıştır. Bu sebeple Hıristiyanlığın tanrı anlayışı da politeist bir inanışa sahip olan bu
coğrafyalardan etkilenerek şekil değiştirmiştir.
Tezimizin amacı Yunan mitolojisinde bulunan antropomorfik tanrı anlayışının
Hıristiyanlıktaki izlerini ortaya çıkarmaktır. Bu amaçla tezimizi giriş dışında üç ana

1
Joseph Campbell, “İlkel Mitoloji”, İmge Kitapevi, İstanbul 1992, ss.12-13.

1
GİRİŞ Şeyma KARALAR

başlık altında toplamaya çalışacağız. İkinci bölümde genel anlamda kutsal inanışları
konu alan mit, mitos ve mitoloji hakkında kısaca bilgi verilmeye çalışılacaktır. Yine
ikinci bölümde Yunan mitolojisi hakkında kısa bir bilgilendirmeden sonra Yunan
mitolojisinde tanrının ne anlama geldiği hakkında bilgi verilerek bu tanrılardan on iki
tanesinin isim ve görevleri açıklanacaktır. Politeist bir tanrı sistemi bulunan Yunan
tanrılarının her birini açıklamak tezimizin kapsam ve alanını genişleteceği
kanaatindeyiz. Bu sebepten araştırmalarımız sonucu Hıristiyanlığı en çok etkilediğini
düşündüğümüz Zeus, Dionysus, Asklepios ve Hermes’le tezimizi sınırlandıracağız.
Dördüncü bölümde yapılacak olan sentezin daha iyi anlaşılabilmesi için bu tanrıların
mitlerine ve kültlerine değinmeye çalışacağız. Bu bölümün en son kısmında ise
Hıristiyan Üçlü Birlik anlayışına benzediğini düşündüğümüz birkaç üçlemeye kısaca
yer vermeye çalışacağız.
Üçüncü bölümde Hıristiyan tanrı sisteminin oluşum sürecine kısaca yer
verilecektir. İsa’nın Hıristiyanlığın merkezi konumunda bulunması sebebiyle
kristolojiye kısaca değinilecektir. Yine bu bölümde Hıristiyan tanrı sistemi olan
Teslis’in unsurları olan Baba, Oğul ve Kutsal Ruh hakkında İncillerden ve apokrif
metinlerden yola çıkarak bilgi verilmeye çalışılacaktır.
Tezimizin son bölümünde, ikinci bölümde yer verilen tanrıların Hıristiyanlıktaki
Tanrı anlayışında bulunan izlerine yer verilemeye çalışılacaktır. Alt başlıklar halinde
seçmiş olduğumuz Zeus, Asklepios, Dionysus ve Hermes ile benzerlik ve etkileşim
olduğunu düşündüğümüz Hıristiyan tanrısı arasında karşılaştırmalar yapılacaktır. Sonuç
kısmında ise, tezde alınan bölümlere kısaca değinilecek ve elde edilen veriler
özetlenecektir.

1.2. Araştırmanın Amacı ve Önemi

Yunan’da Tanrı ve Hıristiyanlıkta Tanrı kavramı, çeşitli bilim dallarında değişik


vesilelerle araştırma konusu olarak ele alınmıştır. Literatür taramaları sonucunda Yunan
tanrı anlayışının Hıristiyanlığın tanrı anlayışı üzerindeki izlerine yönelik yabancı
dillerde çok fazla çalışma olmasına rağmen, Türkçe’de bu konu hakkında derli toplu ve
geniş kapsamlı bir çalışmaya rastlanmamıştır.
Yunanlıların politeist ve antropomorfik tanrı anlayışının temel kanallardan yola
çıkarak açıklanması, belirli tanrılarının mitsel özelliklerine ve kültlerine detaylı bir
şekilde yer verilmesi, bu konuda dağınık halde bulunan bilgilerin bütün halinde
sunulmasına katkı sağlayacaktır. En fazla din taraftarı bulunan Hıristiyanlığın oluşum
safhasında Yunan tanrılarının ne kadar etkili olduğunu fark etmek bu dini anlamamızı
daha kolay hale getirecektir. Tezimizi okuyan bir araştırmacı ikinci ve üçüncü bölümleri
okuduğunda iki kültürün etkileşimini kendi zihninde pratik olarak çözececek; dördüncü
bölümde yapılan karşılaştırmalarla evrensel bir tanrı anlayışına yön verecektir.

1.3. Araştırmanın Yöntemi

Tez konumuz “Yunan Mitolojisinde Antropomorfik Tanrı Anlayışının


Hıristiyanlıktaki İzleri” olduğu için konusu Karşılaştırmalı Dinler Tarihi biliminin
kapsamına girmektedir. Araştırmamızda bilim dalının yapısı ve uyguladığı yöntemler
itibariyle incelediği olguları doğruluk ve yanlışlık bakımından değerlendirmeye tabi
tutmayacağından araştırmamızda tarihi-karşılaştırmalı yöntemin yanı sıra tasvir edici ve
fenomonolojik yöntemlere de başvurulacaktır. Aynı zamanda teorik bir çalışma olması
nedeniyle zengin bir literatür taramasına gidilecektir. Araştırmamız sonucunda elde

2
GİRİŞ Şeyma KARALAR

edilen bilgilere dayanarak genel bir karşılaştırma yapılacaktır. Tezimizin içindekiler


kısmı Yunan mitolojisi sözlükleri ve İncillerde bulunan veriler sonucunda
oluşturulacaktır. Tezimin içeriği, kullanılması gereken ana kaynaklar olan “Kutsal
Kitap”, “Bakkhalar”, Hesiodos’un “Thegonia” ve “İşler Günler” ve Mitoloji Sözlükleri
ile zenginleştirilecektir.

1.4. Araştırmanın Kapsam ve Sınırlılıkları

Yunan Mitolojisi ve Hıristiyanlık üzerine yapılan çalışmaların sayısı bir hayli


fazladır. Çalışmamız Yunan mitolojisinde bulunan Tanrılar ile Hıristiyan Tanrısı
arasındaki benzer yönleri ortaya çıkarmaktır. Bu açıdan bakıldığında Yunan
mitolojisinde bulunan tanrıların sayısının bir hayli fazla olduğu görülmekte ve
araştırmamız açısından hepsini incelememiz kapsam ve alanı genişleteceği
düşünülmektedir. Bu nedenle bu alanı daraltarak Hıristiyanlığa etkisinin en fazla
olduğunu düşündüğümüz; Zeus, Hermes, Dionysus ve Asklepion’nun mitsel
özelliklerini ve kültlerini ele almaya çalışacağız. İsa konusunda yazılmış Türkçe kaynak
çok fazla olduğu için önceliğimiz Kitab-ı Mukaddes olacaktır.

1.5. Önceki Çalışmalar

Muhtevası bakımından tezimize benzer çalışmalar bulunduğu gözlemlenmiştir.


Örneğin; Yusuf Asarkaya’nın 2010 yılında yayımladığı “Hesiodos’a Göre Yunan
Tanrıları ve Sıfatları” adlı yüksek lisans tezi, tezimizin birinci bölümüne benzer bir
muhteva oluşturmaktadır. Bu çalışmada mit, mitos, mitoloji ve Yunan mitolojisi
hakkında bilgi verildikten sonra Yunan’da bulunan tanrılar hakkında kısa kısa bilgiler
sunulmuştur. Ancak herhangi bir kıyaslamaya gidilmemiştir. Ayrıca konusu çok geniş
bir alana dağıldığı için bizim üzerinde durduğumuz tanrılar hakkında detaylı bir
bilgilendirme yapılmamıştır.
Canan Özkan’nın 2013 yılında “Yunan tanrılarının ve tanrıçalarının sıfatları ile
Allah’ın sıfatlarının karşılaştırılması” adıyla yayımlanan yüksek lisans tezi kısmi olarak
Yunan tanrıları ve sıfatları ve yöntem bakımından tezimizi ilgilendirmektedir. Yine
Hamza Adıyaman’ın 2015’te yayımlanan “ Tevrat, İnciller ve Kuran-ı Kerim’de Tanrı”
adlı yüksek lisans çalışması Hıristiyanlıkta tanrı bölümümüzle benzerlik
göstermektedir.
Yine 2018 yılında Fatma Cerrah’ın “Meryem İkonografyasında Mitsel
Özellikler” adıyla yayınlanan yüksek lisans tezi konusu itibariyle tezimize benzer
yapıdadır. Uygulanan yöntem birebir aynıdır. Ancak bu tez konu olarak sadece
Meryem’i ve tanrı annesine etki eden tanrıçaları ele almaktadır. Bizim tezimiz tanrılarla
ilgili olduğu için bu tezden sadece bakire doğum bölümünden faydalanılmıştır.
Tezimizin birinci bölümünde bulunan tanrılardan Asklepios’la ilgili daha önce
Bilal Patacı tarafından 2016 yılında Milel ve Nihal dergisinde yayınlana “Tanrılaştırma
ve Şeytanlaştırma Arasında Mitolojik Bir Figür Olarak Asklepios” adlı makalesi
çalışmamıza ciddi oranda yön vermiştir.
1994 yılında Hüseyin Sert’in “Hıristiyanlığa Giren Putperest Unsurlar” adlı tezi
içerik olarak karşılaştırma yapılmadan paganist kültürün etkilerine yer vermiştir. Bu
etkileri tek bir alana yoğunlaştırmayan Sert, sakrament ve ibadetlerin yanında teslis ve
Meryem’e de yer vermiştir. Bizim tezimiz sadece Yunan mitolojisi ve Hıristiyanlıktaki
tanrı anlayışana etkileri ile sınırlıdır. Bu noktada Hüseyin Sert hocamızın tezinden hem
konu başlıkları hem de içerik olarak ayrılmaktadır.

3
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

2. YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI ANLAYIŞI

2.1. Mit, Mitos ve Mitoloji

İnsan, akıl sahibi bir varlık olarak diğer varlıklardan ayrılmaktadır. Aklı
sayesinde tarih sahnesine çıktığı andan itibaren anlam arayışı içerisine girmiştir.
Hayatının her safhasında diğer insanları düşünmüş, onların içinde yaşadığı koşullardan
acı çekmiş, dünyanın diğer bölgelerinde yaşayan insanlar için kaygı duymuştur.
Hayvanların bu saydıklarımızın hiçbirini yapamadıkları görülmektedir. ‘Arkeologların
ortaya çıkardığı Neandertal gömütlerinde silahlar, aletler, kurban edilmiş hayvanların
kemikleri bulunmuştur. Bunlar gelecekteki dünyanın kendi yaşamlarına benzediğine
inandıklarını göstermektedir. Bu primitif kabileye mensup kişiler, ölmüş can
yoldaşlarının şimdi keyfini sürdüğü yaşam hakkında birbirlerine öyküler anlatmış
olabilirler. Bu yüzden ölüme bakışlarının ortak yaşam sürdükleri diğer canlılardan farklı
olduğu görülmektedir. Tarihte hayvanlar birbirlerinin ölümünü seyretseler de bu konuya
pek kafa yormamışlardır.’2
İlkellerin can yoldaşlarını büyük bir özenle gömmeleri, somut dünya dışında
başka bir alemin var olabileceğini düşündüklerini gözler önüne sermektedir. Çünkü
insan, gözünün önünde durmayan ve nesnel varlığı olmayan bir şeyi düşünme olanağı
sağlayan tahayyül gücüne sahip bir varlıktır. Bu özelliği sayesinde, kendine anlam
katacak dinleri ve mitolojiyi üretmiştir. Nereden geldiğini, kendisinden başka
görünmeyen varlıkların olup olmadığını sorgulamış ve sadece hayal ürünü de olmayan
gerçeklerden yola çıkarak zihinsel dünyasına mitler ile şekil vermiştir.3
Bugün insanlık tarihi birim olarak incelendiğinde ateşin çalınışı, tufan, ölüler
ülkesi, bakire doğum ve dirilen kahraman gibi temalar bütün dünyaya yayılmış; her
yerde yeni bileşimler içinde görünürler, oysa bir yandan da kaleidoskop 4 içindeki
parçalar gibi, yalnızca belli sayıda ve hep aynı oldukları görülmektedir. Çünkü insanlık
muhtelif bölgelerde kültürel farklılıklar gösterse de zihin ve kapasite her yerde bir ve
aynıdır.5 Kısaca özetlemek gerekirse, mitolojik metinleri ayinlerinde ortaya koymayan,
kahinleri, ozanları, ilahiyatçıları veya filozofları eliyle yorumlamayan, sanatında
yansıtmayan, şarkılarında övmeyen ve yaşama güç veren hayallerinde vecd içinde
tecrübe etmeyen insan topluluğu bulmanın zor olduğu görülmektedir.6
Yunan Mitolojisi’nde Antropomorfik Tanrı Anlayışını konu alan çalışmamızın
başında, genel anlamda Kutsal inanışları konu alan mit, mitos ve mitoloji hakkında
kısaca bilgi vermek isabetli olacaktır. Her üç terim de birbirine yakın anlamlar
içermesinden dolayı zaman zaman birbirlerinin yerine kullanılmışlardır. Farklı
tanımlamalardan yola çıkarak bu kavramları açıklamaya çalışalım.

2.1.1. Mit

Bütün bilginlerin kabul edebileceği ve aynı zamanda uzman olmayanlara da


yabancı gelmeyecek bir mit tanımı bulmak güçtür. Çünkü Eliade’ye göre mit, çok

2
Karen Armstrong,  Mitlerin Kısa Tarihi, (çev. Dilek Şendil), Alfa Yayınları, İstanbul, 2014, s.7.
3
Armstrong, Mitlerin Kısa Tarihi, s.7.
4
İç içe geçmiş birbirini tamamlar nitelikteki çiçek demeti.
5
Claude Levi- Strauss, Mit ve Anlam, (çev. Gökhan Yavuz Demir), İthaki Yayınları, İstanbul 2013, s.
53.
6
Campbell, İlkel Mitoloji, s. 12.

4
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

sayıda ve birbirini bütünler nitelikteki bakış açılarına göre ele alınıp yorumlanabilen son
derece karmaşık bir kültür gerçekliğidir. Bu yüzden her bir bilim dalının mit konusuna
kendi zaviyesinden baktığı ve ortak bir tanım yapılamadığı görülmektedir. Dolayısıyla
farklı disiplinlerle ilgilenen bilim adamları, kendi yaklaşım tarzlarına göre bir mit
tanımı yapmayı yeğlemişlerdir. Hatta Rennie’nin ‘mit araştırmacısının sayısı kadar mit
tanımı vardır’ ifadesi, bu konunun ne kadar karmaşık olduğunu bir kez daha gözler
önüne sermektedir.7
Mit (myth) kelimesi köken olarak ‘söz’ ya da ‘konuşma’ anlamlarına gelen
Yunanca ‘muthos’tan gelmektedir. Eliade’nin ifadesine göre en geniş tanımıyla; ‘Mit
esasında kutsal bir öyküyü anlatır; en eski zamanda, doğaüstü varlıkların başarıları
sayesinde, ister eksiksiz olarak bütün gerçeklik yani Kozmos olsun, isterse onun
yalnızca bir parçası (sözgelimi bir ada, bir bitki türü, bir insan davranışı, bir kurum)
olsun, bir gerçekliğin nasıl yaşama geçtiğini dile getirir."8
Lauri Honko, tanrıların bir öyküsü olan miti, dünyanın başlangıcı, yaratılışı,
temel olaylar ve tanrıların eylemlerinin anlatısı olarak yorumlamıştır. Bundan dolayıdır
mitler, dünyanın, doğanın ve kültürün birlikte nasıl var olduklarını açıklamaktadır. Öte
yandan Honko mitin, dindarın ona yüklediği anlam çerçevesinde anlaşılması gerektiğini
vurgulayarak durağan değil, canlı bir söylem olduğuna dikkat çekmiştir. Bu yönüyle de
mitler dinlerin vazgeçilmez anlatım formları olarak karşımıza çıkmaktadır. 9
Mitler, kutsal ya da doğaüstü olan şeyin, dünyaya çeşitli, kimi zaman da heyecan
verici akınlarını betimlerler. İşte Dünya’yı gerçek anlamda kuran ve onu bugün içinde
bulunduğu duruma getirende kutsalın bu akınıdır. İnsan bugünkü durumunu, ölümlü,
cinsiyetli ve kültürlü bir varlık olma özelliğini doğaüstü Varlıkların bu müdahaleleri
sonucunda elde etmiştir.10
Mit, insanların yaşamlarından bir anlam çıkarmasına yardım etmesinin yanında,
insan aklının onlar olmaksızın ulaşamayacağı alanları da ortaya çıkarmıştır. Bilim
dalları açısından düşünüldüğünde mit, psikolojinin de ilk biçimi olarak görülmektedir.
Bu açıdan bakıldığında insan, genel mitsel kalıtımların düzenlemesi olmadan hayatını
sürdürememektedir. Eski toplumlara göz attığımızda yeraltı dünyasına inen,
labirentlerde yollarını bulan ve canavarlarla çarpışan tanrıların ya da kahramanların
başlarından geçen öyküler, ruhun gizemli işleyişine ışık tutmuş, insanlara içlerinde
kopan fırtınalarla nasıl baş edeceklerini göstermiştir. 11 Çünkü insan doğası gereği
hayatını anlamlandırmak için somut şeylerden ziyade anımsanamayacak kadar eski
imgelemlerin mitoslarını seçmektedir.12

7
Ramazan Adıbelli, Mircea Eliade ve Din, İz yayıncılık, İstanbul 2011, s. 197.
8
Mircea Eliade, Mitlerin Özellikleri, (çev. Sema Rifat), Alfa Mitoloji, İstanbul 2016, s. 17.
9
Raffaele Pettazoni mitin saf bir kurgu ya da hayalin inanılmaz faaliyetinden öte bir şey olduğunu
düşünerek, mitin kendine özgü hakiki bir kıymete, geçmişle karşılaştırılan ve toplumun onsuz
olamayacağı bir değere olduğunu söylemektedir. Nietzsche’ye göre ise mit başlı başına düşünme tarzı
ve dünyaya dair bir tasarım sunar. Bkz. Cengiz Batuk, Tarihin Sonunu Beklemek Ortadoğu Dinlerinde
Eskatoloji Mitosları, İz Yayıncılık, İstanbul 2003, s. 17; P. Grimall ise miti logos un karşıtı olarak
vasıflandırmıştır. Grimall’a göre logos ve mythos dilin iki yarısıdır, tinsel yaşamın aynı ölçüde temel iki
işlevidir. Bir akıl yürütme olan logos ikna etmeye çalışırken mitin kendinden başka amacı yoktur, kişi
mite inanmak istediği için inanır. Böylece mit, kişinin kendindeki bütün irrasyonel yanı kendinde
toplamış olur. Bkz. Pierre Grimal, Yunan Mitolojisi, (çev. Sevgi Tamgüç), Dost Kitabevi Yayınları,
Ankara 2012, s. 9.
10
Eliade, Mitlerin Özellikleri, s. 17.
11
Armstrong, Mitlerin Kısa Tarihi, s. 7.
12
Joseph Campbell, İlkel Mitoloji, s. 12.

5
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

Mit‘in başlıca görevi anlamlı insan davranışlarına örnek model oluşturmaktır.


Örneğin Navaho ozanına bir törendeki ayrıntının nedeni sorulduğunda ‘Çünkü, Kutsal
Halk bunu ilk kez bu biçimde yapmıştı.’ cevabını vermiştir.13 Din dışı davranışlarda da
doğaüstü varlıkların örneklikleri söz konusudur. Yine Navaholularda kadınlar
bacaklarını altlarına alıp yanlarda tutarak, erkekler bacaklarını önde kavuşturarak
oturmak zorundadır. Bu ilkel kabile, başlangıçta Değişken Kadın ve Canavar Öldüren
Adam’ın bu şekilde oturduğunu söylemektedir. 14 Bu insanlara göre toplumsal
davranışlarda olduğu gibi aynı zamanda bir nesnenin, bir bitkinin, bir hayvanın
kökenini bilmek, onlar üzerinde sihirli güç edinmek demektir. Eğer pirinci ilk
zamandaki gibi iri semiz ve taneli üretmek istiyorsan başlangıçtaki mitsel hikayeyi
bilmek zorundasındır. Eğer dünya varsa başlangıçta doğaüstü varlıklar bir etki
göstermiştir ve dünya böylece var olmuştur. İnsan ölümlü ise bunu ölümün kökeniyle
alakalı mitle anlayabiliriz. Modern insan nasıl kendini tarihin oluşturduğuna inanıyorsa,
arkaik dönemdeki insan da kendini belli sayıdaki mitsel olayların oluşturduğuna inanır.
Modern insan tarihi bir olayı bilir, öğrenir ama tarihi ona göre geriye dönüşlü değildir.
Arkaik dönem insanı ise mitlerin başlangıçta nasıl olduğunu öğrenmek zorundadır ve
belli dönemlerde mitlerin büyük bir bölümünü gerçekleştirme aşamasına getirmesi
gerekmektedir.15
Hesiodos ve Homeros’un tanrılarını ilk reddeden Ksenophenes’ten bu yana mit
yavaş yavaş logos ve tarihe ters düşmüş ve ‘gerçek olmayan’ her şeyi belirtmeye
başlamıştır. 16 Mit ile bilim arasındaki bu bölünme XII. ve XIII. yüzyıllarda ortaya
çıkmıştır. Bu dönemde bazı bilim adamları gözle görülen gerçeklik dışında herhangi bir
gerçekliğin olmadığını savunmaya başlamışlardır. Bu durum XIX. yüzyılın sonuna
kadar devam etmiştir.17
Yarım yüzyıldan daha uzun bir süredir, Batılı bilginler mitlerin incelenmesini,
sözgelimi XIX. yüzyılınkiyle açıkça çelişen bir bakış açısı içine yerleştirmişlerdir. Tıpkı
kendilerinden öncekilerin yaptığı gibi, miti, terimin yaygın anlamıyla yani ‘fabl’,
‘uydurma’ ‘kurmaca’ olarak ele almak yerine, onu, arkaik toplumlarda anlaşıldığı
biçimiyle benimsemişlerdir; bu gibi toplumlarda, mit, tersine ‘gerçek bir öyküyü
belirttiği, üstelikte kutsal sayıldığı, örnek oluşturduğu ve anlamlı olduğu için son derece
değerli olduğu söylenmiştir. Ancak ‘mit’ sözcüğüne yüklenen bu yeni anlamsal değer,
onun gündelik dildeki kullanımını oldukça anlaşılmaz kılmıştır. Nitekim bu sözcük
günümüzde ‘kurmaca’ ya da ‘hayal’ anlamında olduğu kadar, özellikle etnologlar,
toplumbilimciler ve din tarihçileri arasında yaygın olan ‘kutsal gelenek, en eski vahiy,
örnek gösterilecek model’ anlamında da kullanılmaktadır. Ancak her şeye rağmen mitin
dinsel bir anlatım tarzı olduğuna inanılmakta ve Paul Tillich’in de ifadesinden yola
çıkarak mitler insan bilincinin daima var olan formları olarak nitelendirilmektedir.
Mircea Eliade’nin deyimiyle mitin modern dünyada bile var olmaya devam ettiği
gözlenmektedir.
13
‘Misyoner ve etnolog C.Strelow, Avusturyalı Aruntalar’a neden bazı törenleri kutladıklarını sorduğunda
onlar her zaman şöyle yanıt veriyorlard: ‘çünkü atalar bunun böyle yapılmasını buyurdular.’ Yeni
Gineli Kailer yaşam ve çalışma biçimlerini değiştirmeyi reddediyorlar ve bunu şöyle açıklıyorlardı:
‘Nemular (Mitsel Atalar) böyle yapmışlardı biz de aynı şeyi yapıyoruz.’ Bkz. Eliade, Mitlerin
Özellikleri, ss. 17-18.
14
Eliade, Mitlerin Özellikleri, s. 11-12.
15
Eliade, Mitlerin Özellikleri, s. 22-24.
16
Cengiz Batuk, “Mit, Tarih ve Gerçeklik Sorunu”, Milel-Nihal Dergisi, 6(1), Ocak-Nisan 2009, ss. 30-
31.
17
Levi- Strauss, a.g.e., s. 40.

6
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

Malinowski uzun yıllar aralarında kaldığı Malenazya yerlilerinin kültürlerinden


yola çıkarak ‘İlkel Psikoloji’de Din’ adlı kitabının girişinde mitin uydurmaca değil, tam
tersine yaşanılan bir gerçeklik olduğunu söylemiştir. Malinowski 19. yüzyıl evrimci
anlayışından ayrılıp, dindar bir çerçeveden bakarak insanları gözlemlemeye
çalışmıştır.18
Araştırmamızın ilerleyen safhalarında, mit teriminden yola çıkarak Yunan
mitolojisi ve Hıristiyanlık içerisinde benzer olarak kullanılan mitlere değineceğiz.
Etnologların, toplum bilimcilerin ve dinler tarihçileri arasında yaygın olan ‘Kutsal
gelenek, en eski vahiy, örnek gösterilecek model’ mit tanımı bizim için gerekli olan
tanım olacaktır.

2.1.2. Mitos

Mitos, sözlü geleneğin ürünü, anonim masallar olarak bilinmektedir. Bu sözlü


gelenek Arapçada ‘ustüre’ (esatir), Farsçada ‘fesane’ (efsane), Yunancada ise ‘mitos’
(mytos) olarak isimlendirilmiştir.19 Yunanca "söz, öykü" anlamına gelen “mitos”, ilkel
insan topluluklarının evreni, yeryüzünü ve tabiat olaylarını kişileştirerek yorumlama ve
henüz sırrını çözemedikleri yaşamla ilgili her türlü oluşumu anlamlı bir biçimde
açıklama gereksiniminden doğmuşlardır. Mitoslar taşıdıkları sezgi gücü ile günümüze
değin sanatın yararlandığı bir ilham ve kültür kaynağı olmuşlardır. “Mitos”u, Doğacı
ekol; “Doğa olaylarının alegorik anlatımı” diye tanımlarken; Tarihçi ekol; “Tarihi
olaylarla ilgili anıların kutsal anlatımı” şeklinde ifade etmektedir.20 Psikanalist ekol ise
mitosun gündüz görülmekte olan düşlerden başka bir şey olmadığını belirtmektedir.21
Öncelikle mitoslar kutsalı, metafizik alemi anlamaya / algılamaya yöneliktir. Bu
sebepten mitoslarla birlikte insanlar, tecrübe dünyasına egemen oldukları gibi onun
dışında kalan kutsalları, tanrısal varlıkları, varlığı kabullenilen ruh, hayalet ve benzeri
doğaüstü varlıkları algılamaya yönelik temayüllerini ifade ederler. İkinci olarak
mitoslar; kişinin çevresini tanımasına, maddi alemi ve günlük yaşantımızda cereyan
eden olayları algılayıp bunların menşeini, neden ve nasıllığını bilmesine yöneliktir.22
Mitoslar insanın çeşitli beklentilerine, istek ve arzularına cevap vererek, bunların
tatmin edici bir nitelik kazanmasına yardımcı olmaktadır. Bu yönüyle mitoslar bir
taraftan insanın günlük yaşantılarındaki davranış biçimlerini, geleneksel değerlerini,
ritüellerini ve sosyal yapılanmalarını haklı gerekçelere oturtma görevi üstlenirken, diğer
taraftan kişinin ölümsüzlük, kötülüğün son bulması, mutlak huzur, barış ve refahın
sağlanması gibi arzu ve istençlerinin ifade edilmesini sağlar.23
Bilim adamları mitosları muhtevalarına göre çeşitli tasniflere ayırmışlardır.
Bunlar; köken mitosları, ritüel mitosları, kült mitosları, eskatoloji mitosları ve kahraman
mitosları şeklinde ifade edilmektedir.24

18
Adıbelli, a.g.e., s. 201.
19
Batuk, a.g.e., s. 21.
20
Yusuf Asarkaya, “ Hesiodos’a Göre Yunan Tanrıları ve Sıfatları”, Yüksek Lisans Tezi, Erciyes
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kayseri 2011, s. 5.
21
Şinasi Gündüz, “Kutsal Hakkında Konuşmak Dinsel Mitoslar”, Milel-Nihal Dergisi, 6(1), Ocak-Nisan
2009, s. 16.
22
Şinasi Gündüz, Mitoloji ve İnanç Arasında, Etüt Yayınları, İstanbul 1998, ss. 26-27.
23
Gündüz, Mitoloji ve İnanç Arasında, s. 27.
24
Batuk, Tarihin Sonunu Beklemek, s. 36-47.

7
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

2.1.3. Mitoloji

Mitoloji ise, “mythos” ve “logia” kelimelerinin birleşiminden oluşan, mitosları


inceleyip, onları yorumlayan ve belirli kültürlerdeki yapısı hakkında incelemeler yapan
bir bilim dalıdır. 25 Bu alanda uğraşan bilim adamlarına “mitolog” denmektedir. Çok
tanrıcı ilkçağ inançlarının tanrılarının, yarı tanrılarının ve kahramanlarının tarihini
kapsayan ve onları inceleyerek yorumlayan mitoloji dört kola ayrılır: teogoni,
kozmogoni, antropogoni ve eskataloji. Teogoni, tanrıların nasıl meydana geldiklerini;
kozmogoni, evrenin nasıl oluştuğunu; antropogoni, insanın nasıl meydana geldiğini;
eskatoloji ise bütün hepsinin geleceğini inceleyen mitolojidir.26
Mitoloji; din, tarih, edebiyat ve sanat gibi bilim dallarıyla yakından ilişkilidir.
Birçok edebi eserde mitolojik öykülere rastlanmaktadır. Örneğin, Dede Korkut
Hikayeleri, Oğuz Kağan, Ergenekon ve Alp Er Tunga destanları gibi mitolojik öyküler
edebiyat kitaplarını süslemiştir. İran’ın Şahnamesi, Zal Oğlu Rüstem’i, Çin’in Kral
Gisar Destanı, Hindistan’ın Mahabharata ve Ramayana destanları kendi toplumlarının
edebiyatında kendilerine yer bulmaktadırlar.
Ayrıca günümüze kadar gelebilen çok sayıda tarihi eser arasında mitolojik
resimlere, heykellere ve kabartmalara rastlamak mümkündür. Pişmiş topraktan, yontma
taştan veya ahşaptan yapılan tanrı ve tanrısal varlıklara ait heykeller, tabak, çanak ve
çömleklere işlenen tanrı resimleri vs. ismini sayamadığımız çeşitli maddelerden
şekillendirilmiş ve günümüze kadar gelebilmiş binlerce dini motifli şekillere hemen
hemen her toplumda rastlamak mümkündür.

2.2. Yunan Mitolojisi

Her milletin kendisine ait bir mitolojisi vardır. Hatta bazı geri kalmış saydığımız
ibtidai kavimlerin bile hala inandıkları mitolojileri olduğu görülmektedir. Bilindiği
üzere ulus mitolojileri içerisinde en çok incelenen, fikir beyan edilen mitolojiler Hint ve
Yunan mitolojileri olmuştur.27 Hatta Richard Buxton, hiçbir uygarlığın Yunanistan’dan
daha zengin ve daha bol mit üretmediğini söylemiştir.28
Köken arayışı evrensel bir olgu olduğu için, MÖ çoğu halkın yaptığı gibi
Yunanlılar da şimdiki zamanı açıklamak için atalarının izini sürmüşler ve başlangıçla
ilgili birçok mitolojik hikaye anlatmışlardır. Genellikle ‘Yunan Mitolojisi’ dediğimiz
zaman, eski Yunanlıların inandıkları Tanrılara ve kahramanlara ait mitlerin, hikayelerin,
masalların hepsini kastetmiş olacağız.29
Mitoloji, Yunanlıların dinsel düşüncesinin anlatım tarzlarından birini oluşturur.
Yani Yunanlılarda zihnin bütün faaliyetlerine mitin de dahil olduğu görülmektedir.
Sanattan edebiyata kadar her alanda mite başvurulmaktadır. Kimilerinin iddiasına göre
bir Yunanlının yaşamı için hava ya da güneş nasıl vazgeçilmez ise, düşüncesi için de
mit o kadar elzemdir.30 Eğer mitolojiyi bir kenara itersek Yunanlıların tanrı evrenini,

25
Batuk, Tarihin Sonunu Beklemek, s. 21.
26
Orhan Hançerlioğlu, İnançlar Sözlüğü-Dinler Mezhepler Tarikatlar Efsaneler, Remzi Kitabevi,
İstanbul 1975, Mitoloji1 md., s. 418.
27
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2016, s. 14.
28
Richard Buxton, Yunan Mitolojisi, (çev. Ahmet Fethi Yıldırım), Alfa Mitoloji, İstanbul 2016, s. 16.
29
Can, a.g.e., s. 17.
30
Grimall, Yunan Mitolojisi, s. 9.

8
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

çoğul, karmaşık, hem bütün olarak çok sayıda üyesi olan hem de düzenli toplumu bize
açacak en önemli olan yitip gitmiş olur. Çünkü bu anlamda mitoloji dine pek yakındır.31
Yunan halkı, ‘Yunan mitleri’ olarak bildiğimiz hikâyelerini, modern haritalarda
Yunanistan olarak etiketlenen toprakla asla örtüşmeyen geniş ve tarihsel olarak
değişken bir alanda üretmiştir. Bu sınırları Buxton, Arkaik döneme (geleneksel olarak
MÖ 700-500) gelindiğinde, Yunanca konuşanların kuzeyde Makedonya’ya ve doğuda
Trakya’dan Çanakkale Boğazı’na kadar ana karayı işgal etmenin dışında, Ege
Adaları’na ve Küçük Asya’nın (bugünkü Türkiye) batı kıyı şeridine de yerleştirmiştir.32
Buxton Yunanistan’ın Avrupa dillerindeki karşılığı olan ‘Greece’ sözcüğünün,
Latince ‘Greacia’dan türediğini söylemiştir. Bu ad, ilk önce, Epeiros’ta (bugünkü
Yunanistan’ın kuzeybatısında) yaşayan Glaikoi halkı için kullanılmıştır. Daha sonra
gelen geniş halk grupları kendilerine ‘Hellen’ yaşadıkları topraklara da ‘Hellas’
demişlerdir.33 Çünkü Yunanistan’ın coğrafya durumu Yunanlıların, modern bir terimle,
siyasal-ulusal bir birlik kurmalarına engel olmaktaydı. Hellen adını, kendilerine ırkçı bir
birlik oluşturmak amacıyla daha sonra vermişler, bunun öncesinde başka ırktan olanları
ve başka dil konuşanları Barbaros olarak göstermişler ve aralarına sınır çizmişlerdir.34
Yunan Mitolojisi hakkında bilgi içeren ilk mitler, MÖ 8/7. yüzyıllara tarihlenen
Homeros 35 ve Hesiodos’a 36 ait metinlere götürülse de, Yunanistan’da mit anlatma
geleneğinin o tarihin çok daha öncesine uzandığı bilinmektedir.37 Çünkü Antik Yunan
için sözlü hikaye anlatıcılığı, bulanık olan hatıraların yüzlerce yıl geriye uzanması
anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, bu hikayelerin en eskisinin Herakles, Theseus ve
İason gibi karakterleri içerdiği ve aşağı yukarı 13. yüzyılda meydana gelmiş olduğu
iddia edilmektedir. Heredotos’un ve Thoukydides’in tarihsel bir olay olarak gördükleri
Troia Savaşı ise, geleneksel olarak 12. yüzyılın başlarına tarihlendirilir. Günümüzde
arkeoloji de bunu destekleyen kanıtlar sunmaktadır. Alman arkeolog Heinrich
Schliemann MS 1870’lerde Troia ve Mykenai’de yaptığı kazılarda, Mykenai’de zengin
buluntularla dolu mezarı gün ışığına çıkararak Yunan Kralına telgrafla Agamemnonu
gördüğünü bildirmiştir.38

31
Yves Bonnefoy Antik Dünya ve Geleneksel Toplumlarda Dinler ve Mitolojiler Sözlüğü C. II, (çev.
Levent Yılmaz), Dost Kitapevi Yayınları, Ankara 2000, s. 1171.
32
Buxton, a.g.e., s. 19.
33
Buxton, a.g.e., s. 19.
34
Azra Erhat-Sabahattin Eyüboğlu, Hesiodos Eseri ve Kaynakları, Türk Tarih Kurunu Basımevi,
Ankara 1977, s. 97.
35
Homeros; üzerine yapılan araştırmalara rağmen hakkında pek fazla bilgi edinilemeyen Yunan şairidir.
Yunan kaynaklarında adı, İsa’dan yedi yüzyıl öncesine kadar gider. Yine Halikarnaslı Heredot,
‘Hesiodos ve Homeros Yunan tanrılar sistemini kurdular’ dedikten sonra ‘O ikisi benden dört yüzyıl
önce yaşadılar’ diye eklemiştir. Heredot’un M.Ö 450 tarihlerinde yaşadığı bilindiğine göre Homeros ‘un
M.Ö. 850 yıllarında yaşadığı söylenebilir. Platon’a göre Homeros, bütün Yunan inanışlarının babasıdır.
Bkz. Homeros, İlyada, (çev. Azra Erhat- A. Kadir), Türkiye İş Bankası Yayınları, Ankara, 1958, s.
72.
36
Hesiodos; Yunan şairi olarak bilinmektedir. Homeros’tan iki yüzyıl sonra yaşadığı söylenen ozan, M.Ö
6. yy’da Boiotia’da doğmuştur. Yunan din ve tanrılar sistemini şekillendiren iki büyük ozandan bir
tanesidir. “Thegonia” ve “İşler ve Günler” adlı iki eseri bulunmaktadır. Eserlerinde kendisini anlatır,
adını, soyunu, uğraşını, kentini bildirir. Bkz. Erhat-Eyüpoğlu, Hesiodos Eseri ve Kaynakları, ss. 10-
20.
37
Buxton, a.g.e., s. 21.
38
David Stuttard, Antik Yunan Tarihi, (çev. Erdem Gökyaran), Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2016, s.
17.

9
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

Bilim insanları Yunan mitlerinin pınarlarını Yunanistan ile sınırlı tutmamışlar ve


bu konuyla alakalı farklı yaklaşımlar sergilemişlerdir. Alman filolog Friedrich Max
Müller Yunan mitolojisini varsayılan Hint-Avrupa kökeniyle ilişkilendirilen bir
yaklaşım sergilemiş ve Yunan biçimleriyle ona hiçbir anlam ifade etmiyor gibi görünen
bazı mitlerin, tekrar ‘Hint-Avrupa’ biçimine ‘çevrilince’ anlaşılır olduğunu söylemiştir.
Öte yandan Yunan mitlerinin evveliyatını, Asur, Babil, Hitit, eski İsrail uygarlığı gibi
Yakın Doğu - ya da değişen bakış açısına göre Batı Asya- uygarlıkları bağlamına
yerleştiren yaklaşım, Max Müller’in yaklaşımdan daha yaygın gözükmektedir. Bu
alanda en etkili iki çağdaş ses; Alman bilim insanı Walter Burkert ile İngiliz bilim
insanı Martin West ve aynı zamanda başka bilim insanlarının sesi, Yunan hikaye
anlatıcılığı ile Doğulu hikaye anlatıcılığı arasında, paralellikler olduğunu
kanıtlamışlardır.39
Britanyalı bilim insanı Martin Bernal ise Yunanistan’ı anlamanın anahtarının
Batı Asya’da değil Afrika’da, özellikle de Mısır’da olduğunu savunmaktadır. Ona göre
Mısır uygarlığı Yunanistan uygarlığını muazzam ölçüde etkilemiş ancak kuşaklar
boyunca Batılı akademisyenlerin ırksal bakımdan güdümlü yanlış anlayışlarının bu
etkiyi maskelediğini belirtmiştir.40 Bütün bu görüşlerin akabinde yine de, son yirmi otuz
yıldır, orta yolu bulma çabasıyla bazı klasikçiler daha ihtiyatlı bir biçimde, aşamalı
olarak, Klasik Yunanistan’ın şekillenmesinde Eski Yakın Doğu uygarlıklarının önemli
rolünü hesaba katan bir yaklaşımı benimsemişlerdir.41
P. Grimal, Yunan mitolojisinde hangi kültürün ne kadar payı olduğunu
kestirebilmenin güç olduğunu ancak Hint-Avrupa unsurlarının kültürü, Sami kavimlerin
kültürü ve Doğu Akdeniz kültürünün oldukça etkili olduğunu belirtmiştir. 42 Yunan
arkeolojisi üstene yazdığı kitabında James Whitley ise (Doğu etkisinin görüldüğü
dönemde) Yunanlılar düşünüldüğünde Doğu Akdeniz halkları içerisinde Fenikelilerin
açık farkla en önemlisi olduğunu söylemiştir.43 Değerli taş oymacılığı, tunç ve değerli
madenlerin işlenmesi, 700’lerden sonra Gortyn ve Korinthos’ta bulunanlara benzeyen
kilden figürlerin yapılması Yunan sanatında Fenikelilerin izlerini taşımaktadır. Bunun
yanında en mühim tekniklerden biri olan alfabeyi de Yunanlıların Fenikelilerden
öğrendiği bilinmektedir. Yunanca konuşanlar sessiz harflerden oluşan Fenike alfabesini
muhtemelen VIII. yüzyılın başında veya ortasında öğrenip, Yunan dilinin fonetiğine
uyarladılar ve Akdeniz’in Yunanca konuşan bölgelerine yaydılar. Bu şekilde bir
etkileşim bu topraklarda iki dilli ve iki kültürlü yapının ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Oluşan yeni dönemle birlikte Yunanlılar Yunan olmayanlarla ilişkilerinde istikrar
sağlamak için evlilik yoluna başvurdukları gibi, sosyal çevrelerde öğretmen, köle,
sütanne, arkadaş gibi kavramları ‘yabancı’ unsurlardan tercih edebiliyorlardı. Örneğin
iki dilliliğin en eski yazı kanıtı Aphrodite’ye Homeros Tarzı İlahi’de tam olarak bu
örnek görülmektedir. Aphrodite, Frigyalı bir kadın kılığında, baştan çıkarma niyetiyle
Trioalı bir Kahraman Ankhises’e yanaştığında yabancı dilbilgisini dadısına dayandırır:
‘İyi bilirim senin dilini ve kendi dilimi,
Evimde beni büyüten Trioalı bir dadıydı çünkü.
Daha küçük bir çocukken anneciğimden aldı beni ve yetiştirdi

39
Buxton, a.g.e, s. 19.
40
Buxton, a.g.e, s. 19.
41
Caroline Lopez- Ruiz, Tanrılar Doğduklarında, İthaki Yayınları, İstanbul 2012, s. 18.
42
Asarkaya, “ Hesiodos’a Göre Yunan Tanrıları ve Sıfatları”, s. 11.
43
Lopez- Ruiz, a.g.e, s. 54.

10
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

Yani senin dilini de gayet iyi bilirim doğrusu.’ 44


Fenikeliler dışındaki örneklerde ise İtalya Napoli körfezindeki küçük İskhia
adasında çoğu Yunan mezarında Mısır taklidi skarablar ve Rodos işi şişelerin görülmesi
Yunanlıların bu topluluklarla da kültürel etkileşimde olduğunu gözler önüne
sermektedir.45 Farklı örneklerle savunulan görüş zenginleştirilebilir ancak konumuzun
sınırlı olması gereği verdiğimiz örneklerin yeterli olduğu kanaatindeyiz.
Sonuç olarak denilebilir ki Yunanlılar, mitlerini kendi başlarına üretmemişler ve
toplumsal ilişkide bulundukları milletlerin mitleri ile kendi mitlerini harmanlamışlardır.
O halde bu mitosların Yunan ve Roma’ya mal edilmesi sadece onların Yunan ve
Latince yazılmış olmalarındandır denilebilir.

2.3. Yunan’da Tanrı

‘Meşhur tarihçi Heredotos’a göre, Yunanlıların meşhur tanrı sistemini geliştiren


Homeros ve Hesiodos’tur.’ 46 Çünkü onlar Yunanlılar için bir ‘teogonia’ yani bir
‘tanrılar sistemi’ yaratmış; tanrılara ad ve lakaplarını vermiş; bunların görev ve nüfuz
alanlarını sınırlamışlardır. Yunan tanrılar sistemi göz önüne alındığında, Herodotos’un
haklılık payı olmakla beraber, destanlarda adları geçen tanrıların bir kısmı Yunan
şairleri tarafından icad edilmiş olmayıp Anadolu da dahil olmak üzere Ege bölgesinde
öteden beri kendilerine tapınılan ve antropomorfik şekiller almış olan tanrılar oldukları
görülmektedir. 47 Özellikle Hesiodos’un Theogonia’sının Yakın Doğulu unsurları en
fazla sergileyen Yunan şiiri olması, bazı araştırmacıları, Hesiodos’u Homeros’tan önce
görmeye yöneltmiştir.48
Homeros ve Hesiodos tanrıları bireysel olarak ele almışlardır. Hartmut Erbse
ikisinin de tanrılarının dışsal olduğunu ve tanrıyı tanrı yapan şeyin ne olduğunu
açıklamadıklarını söylemiştir. Bu sebepten Yunanlılar, başlangıçta bu tanrıların
geçmişleri ve nereden çıktıkları konusunda pek bilgi sahibi değillerdi. Özellikle
Homeros hemen hemen bu konuda hiç bilgi vermemektedir. O sadece Zeus’un
Kronos’un oğlu olduğunu, Okeanos ile karısının Thetis’in bütün tanrıların ve varlıkların
sahibi olduğunu söylemiştir. Hesiodos’un Theogonia’sı Homeros’tan biraz farklı olarak,
tanrıların nereden çıktıklarını, başlarından geçen belli başlı maceraları anlattığı gibi,
evrenin de nasıl yaratıldığını açıklamaya çalışmıştır.49
Eski Yunan inançlarına göre, Tanrılar insanlardan önce yaratılmıştır ve insan
suretindedir. İnsanlar gibi onlar da kusur işlemekte ve bir takım meziyetler taşımaktadır.
Böylece bir Yunanlı kendisini tanrısında ve tanrısını da kendisinde bulmaktadır.
Aslında Eski Yunanlı yalnızca tanrısında değil, her şeyde insanı bulmuş ve görmüştür.

44
Lopez-Ruiz, a.g.e, ss. 45-46.
45
Lopez- Ruiz, a.g.e, ss. 42-43.
46
Homeros, İlyada, s. 11.
47
Arif Müfid Mansel, Ege ve Yunan Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1988, s. 13.
48
Lopez-Ruiz, a.g.e., s. 65; H. Forrer’a göre Hesiodos’un Thegonia’sı doğrudan doğruya Hitit
kaynaklarından gelmedir. Kanıtını ise şu sözleriyle belirtmektedir; ‘Hitit mythos’ları Midas döneminde
Phrygia’da süregelmiştir. Hesiodos’un soyu ise Anadolu’dan, Phrygia’ya çok yakın bir yerden.’ Bkz.
çev. Azra Erhat-Sabahattin Eyüboğlu, Hesiodos Eseri ve Kaynakları, Türk Tarih Kurumu Basımevi,
Ankara, 1977, s. 76.
49
Can, a.g.e., s. 21.

11
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

Bu sebepten tanrıları insanlar gibi düşünme (Antropomorphisme)50 Eski Yunan’da en


ileri şekline ulaşmıştır.51
Destanlara bakıldığında tanrılar, yarı tanrılar ve yiğitler, insanların hayatına
karıştıklarından, bunların mücadelelerine katıldıklarından, büyük bir hırsla şu ya da bu
tarafı tuttuklarından ötürü o zamana kadar olduğundan daha fazla insanlaşmışlar, ancak
ölümsüz olmaları, ‘ambrosia’** ve ‘nektar’*** ile geçinmeleri bakımından insanlardan
ayırt edilmişlerdir. Yunanlılar, insanlar dünyasının karşısına tanrılar dünyasını oturtmuş
ve tanrıları o çağın aristokratlarını örnek alarak teşkilatlandırmışlardır.’ 52 Aristokrat
ailelerin krallar etrafında toplanması gibi, tanrıları da baş tanrı Zeus’un etrafında
toplamışlardır. İşte bu suretle tanrılar ilk önce aristokrat çevrede yayılmış, daha
sonraları aşağı sınıflar tarafından da kabul edilerek bütün Yunan dünyasının tanrıları
haline gelmişlerdir.53
Yunanlılar tanrılarını cesur, fedakar, iyiliksever ve bereket verici olarak
düşündükleri gibi sefih, rezil, hırsız, hilekar ve fahişe olarak da tasavvur etmişlerdir.
Çünkü Yunanlılara göre tanrılar; evreni yaratmamışlar bilakis evren onları yaratmıştır.
Aynı zamanda Tanrılar, dünyanın gidişatına karışmazlar, bu yüzden ahlaki olup
olmadıklarını düşünmek anlamsızdır. Wilamowitz’e göre ahlaki olanı, tanrılar
öğretmemiştir, bilakis tanrılar bunu insanlardan öğrenmek zorunda kalmışlardır.54
Yunanlılar tüm Akdeniz mitolojilerinde olduğu gibi tanrılarını kibirli bir şekilde
güçlü olarak gösterirler ve ne hastalıktan ne de ölümden etkilenirler. Kısıtlanamazlar,
onlara herhangi bir başka güç etki edemez. Her bir tanrının bireysel etki alanı içinde
gücü tartışılmaz ve mutlaktır. Aphrodite'nin Euripides'in Hippolytos'una girişinde
söylediği gibi her tanrı kültü onuruna pasta ister, fakat rekabet içerisinde olsalar da
başka bir tanrı topraklarına saldırmazlar ve birbirlerinin ayaklarına basmazlar. Fakat
Hesiodik miras efsanesi çok da uzlaşma yanlısı olduklarını gösteren bir pasaj değildir.
Kronos, güçleri elinde tutmak için Uranos’u bir orakla kısırlaştırır ve kendi çocuklarını
yutar, baba ve oğul arasındaki mücadele şiddete dönüşmüştür. Ancak Kronos, Zeus
tarafından tahttan indirilmiş ve Zeus ‘tanrıların en güçlüsü’ olarak anılmaya başlamıştır.
Bu olay tanrılar arasındaki güç mücadelesine örnek gösterilebilir. Miras mitleri aslında
Yakın doğudan ithal edilmiştir. İlahi güç normalde tanrılar ve diğer tanrılar arasındaki
atışmalarda kendini göstermez, ancak faniler ve tanrılar arasındaki etkileşimlerde
kendini gösterir.55
Yunanlılar tanrılarını her zaman dünyevi ve süfli terimlerle ifade etmekten geri
durmamışlardır. Görüldüğü gibi tanrılar ve tanrıçalar sürekli kavga halinde ve aynı

50
Antropomorfizm: İnsan niteliklerinin başka bir varlığa özellikle bir Tanrı’ya aktarılması olarak
kullanılan kelimedir. Bkz. Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, Vadi Yayınları, Ankara 1998, s. 36.
51
Jan N. Bremmer and Andrew Erskine, The Gods of Ancıent Greece, Edinburgh University Press,
Edinburg, 2010, s. 32.
*Epifani; ya bir rüyada ya da uyanık bir vizyonda, bir faniye bir ilahinin fiziksel tezahürüdür.
**Ambrosia, Tanrılara mahsus yiyecek.
***Nektar, Tanrıların içkisi ( Bengisu* Ab-ı Hayat)
52
Mansel, a.g.e., s. 135.
53
Ebru Uncu, Eski Mezopotamya ve Yunan Dünyasında Din ve Tanrılar, Yüksek Lisans Tezi,
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Estitüsü, Denizli 2011, s. 62.
54
Egon Frıedell, Antik Yunan’ın Kültür Tarihi, (çev. Necati Aça), Dost Kitabevi Yayınları, Ankara
1999, ss. 82-83.
55
Bremmer and Erskine, a.g.e., ss. 34-36.

12
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

zamanda siyasi entrikalar, kıskançlıklar, kin tutmalar, çekememezlikler tanrılar arasında


en sık yaşanan şeyler olmuştur.56
Yunan Tanrıları güzel şenlikleri sevmişlerdir. Neşeli halk olan Yunanlıların
düzenlemiş olduğu güzel gösteriler, spor yarışmaları, meşaleli koşular, top oyunları
tanrılarını hoşnut etmiştir. Tanrılar dua edilmesini ve kendilerine kurban sunulmasını iyi
karşılamışlardır. Hatta kendileri için düzenlenen bayramlar onları daha çok mutlu
etmiştir. 57

2.3.1. Oniki Olimpos Tanrısı

Yunanca bir kelime olan Olimpos, ‘yüksek dağ’ anlamına gelmektedir. Yunan’a
Sümer’den geçtiği düşünülen Tanrıların yüksek dağlarda konutlanmış olduğu
düşüncesinden dolayı, Yunanlılar Zeus kuşağını burada oturtmaktadır.58 Elbette Zeus ve
diğer tanrılar sadece bu dağda görülmezler. İda Dağı gibi farklı dağlarda da
toplandıkları bilinmektedir. Anadolu’da Olimpos olarak adlandırılan yirmiye yakın dağ
vardır.59 Aynı zamanda Yunanistan ve Girit gibi bölgelerde de bu isimde çok fazla dağ
olduğu bilinmektedir. 60 Homeros’a göre tanrıların oturduğuna inanılan Olimpos dağı
Teselya’da bulunan dağdır.61
Yunan kültürünün birçok eseri arasında Olimpos tanrıları özel bir ilgiye sahiptir.
Eski dünyadaki her şeyde olduğu gibi onlar hakkında da çeşitli bilgiler mevcuttur.
Panteon, her bir kültürün sahip olduğu tanrılar kümesidir. Yunan tanrıları kişisel tanrılar
oldukları için, Yunanlılar bir aile kurma eğiliminde olmuşlardır. 62 Yunan kült ve
mitoloji tanrıları oldukça çeşitli olduğu için Yunanlılar 12 güçlü panteonu ile karşımıza
çıkmaktadır. Yunan mitolojisinde 12 güçlü Tanrı yaratma girişimlerinin hem
Olimpos’ta hem de Atina’da MÖ 6. yüzyıla kadar gittiği düşünülmektedir.63
İlk olarak, Olympia’daki örneğimize bakalım; Hermes’e adanmış Homerik bir
ilahide (MÖ yaklaşık 500) Hermes, Olympia'daki Alpheius nehri kıyısına oturmuş ve
bir kurbanı tanrılar için on iki porsiyona bölmüştür. Yine Olympia için söylenen bir
kaside de Pindar, Alpheius tarafından Olympia kült alanını kurarken feda edilen
Herakles'in, “On İki Büyük Tanrı'ya” kurban edilişini hatırlatmıştır. M.Ö. 400 yıllarının
yazarı olan Herakles Herodot bununla ilgili daha fazla ayrıntı verir:
[Herakles] Elis'e geldiğinde Zeus Olimpos’taki tapınağı kurdu ve tanrıdan sonra
Olimpos’un yerini aldı. Orada ve diğer tanrılara kurban verdi, on iki tanrı tarafından
paylaşılan altı adet sunak kurdu: ilk önce Poseidon ile paylaştığı Zeus Olympios sunağı;
Hera ve Athene'nin ikincisi; Hermes ve Apollo'nun üçte biri; Graces ve Dionysos'un
dördüncü; Artemis ve Alpheius'un beşinci; Cronus ve Rhea'nun altıncı. 64 Görüldüğü
gibi Olimpos Pantheonu olsun ya da olmasın Olimpos’taki kült Olympios tanrıları için
on iki tanrı fikrinin biçim kazandığı yer olmuştur.65

56
Mehmet Sakioğlu, İsa Haçta Öldü Mü, Ozan Yayıncılık, İstanbul 2004, s. 263.
57
Andre Bonnard, Antik Yunan Uygarlığı C. I, (çev. Kerem Kurtgözü), Evrensel Basım Yayın, İstanbul
2004, s. 180.
58
Zeus kuşağından kasıt: üçüncü dönem tanrıları.
59
Homeros, İlyada, s. 72.
60
Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi, İstanbul 1993, s.291
61
Homeros, İlyada, s. 72.
62
Daniel Ogden, A Companion to Greek Religion, Blackwell Publishing Ltd, Oxford 2007, ss. 43-44.
63
Daniel Ogden, a.g.e., ss. 43-44.
64
Daniel Ogden, a.g.e., ss. 43-44.
65
Daniel Ogden, a.g.e., s. 43.

13
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

Tanrıların eşleştirilmesi ve gerçekten de “on ikiler” (Hestia ve Dionysus ile)


şeklinde toplanıp belirtilmesi, Atina'daki Panthenon'un doğu frizinde de (M.Ö. 440/435)
görülmektedir. Özellikle On İkiler şeklinde olan bir sınıflandırmanın Atina'da uzun bir
geçmişi olduğu bilinmektedir. Atina’da on ikilerin sunağı merkez konumdaydı ve diğer
yerlere olan mesafeler bile ondan ölçülüyordu. Örneğin Teselya’da kurulması planlanan
Yunan Nuh Deucalion'un buradan hareketle hesaplandığı görülmektedir. Aynı şekilde
Platon zamanında oniki tanrı fikri o kadar iyi kurulmuştu ki, Yasalar (M.Ö. 350 M.Ö.)
adlı son büyük çalışmasında, ayda oniki tanrı için on iki festival olacağını
öngörmüştür.66
Modern dönemde on iki Olimpos tanrısı olarak resmileştirilmeye çalışılmıştır:
Zeus ve Hera, Poseidon ve Demeter, Apollo ve Artemis, Ares ve Afrodit, Hermes ve
Athena, Hephaistos ve Hestia. Ancak Dionysos ve Hestia konusunda bir anlaşmazlık
hakimdir. Çünkü Dionysos, Olimpos tanrıları arasına sonradan katılmıştır. Kültünün
sonradan Doğu’dan ithal edilmiş olması muhtemeldir. Homeros Dionysus’tan
bahsetmez iken Heisodos’un sekizinci yüzyıl ile tarihlenen Teogonisi’nde Tanrı’nın
hayatı epey ayrıntılı işlenmiştir. Bu nedenle oniki Olimpos tanrısı olup olmadığı açık
değildir. Aynı şekilde Zeus ve Poseidon’un kardeşi Hades’in ve Demeter’in kızı
Persephone’nin isimleri Olimposluların arasında geçmemektedir. Çünkü Hades ve
karısı Persephone yer altında bulunan Ölüler Ülkesi’nde yaşamaktadırlar.67
Olimpos’ta bulunan her bir tanrının farklı meziyetleri bulunmaktadır. Zeus,
Tanrıların babasıdır. Böyle anılmasının sebebi Olimpos tanrılarının Zeus’un oğulları ve
kızlarından oluşmuş olmasıdır. Zeus güçlüdür çünkü Titanlarla yapılan savaşı kazanmış
ve Olimpos’ta iktidarlığını ilan etmiştir. Zeus’un eşi Hera; evlilik tanrıçasıdır. Poseidon;
denizlerin ve göllerin tanrısıdır. Zeus’un oğlu Apollon, hastalıkların iyileşmesine, aynı
zamanda yayılmasına, kehanete ve müziğe hükmeden tanrıdır. Apollon’un kız kardeşi
Artemis, O’nun dişi karşılığıdır. Ebediyen bakire kalan tanrıça kardeşi Apollon gibi
yayla silahlanmıştır ve ani ölüm oklarıyla meşhur olmuştur. Av tanrıçası olarak
bilinmektedir.68
Zeus’un diğer oğlu Hephaistos, ateşe hükmeden tanrıdır; aynı zamanda metal
işleri ve döküm sanatlarının efendisidir. Hera’nın O’nu tek başına doğurduğuna yönelik
rivayetler bulunmaktadır. Afrodithe, aşk tanrıçası olarak geçer. Demeter, bereket
tanrıçası; Athena ise bilgelik ve zeka tanrıçası olarak bilinmektedir. Athena, Ares’in
karşısında yer alan tanrıçadır. Hades “Ölüler Ülkesi’ne” hükmeden tanrıdır. Hermes,
Zeus’un en becerikli oğludur. Ölüler ülkesine ruhları taşımak ve diğer tanrılara haber
götürmek bu tanrının görevidir. Zeus’un diğer oğlu Ares, savaş tanrısı olarak
bilinmektedir. Ares, sürekli kavga çıkarmaya meyilli bir tanrıdır. Panteon‘a sonradan
eklenen en son tanrı Dionysus ise şarap tanrısı olarak bilinmektedir.69
On iki Olimpos tanrısına yardım eden tanrılar bulunmaktadır. Hizmetkar
konumunda olan bu tanrılar Olimpos tanrılarının ayrıcalıklarından asla yararlanmazlar.
Zeus’un çocuklarının birçoğu; Tanrıların gençliğini simgeleyen Hebe; Poseidon’un

66
Diğer yandan Herodot'un on iki tanrıyı, on iki Mısır ay tanrısının (var olmayan) bir grubuna geri
götürmesi ilginçtir. Bu tür oryantalize edici kavram Platon’un görüşüne katkıda bulunmuş olabilir. Bkz.
Daniel Ogden, a.g.e., s. 44.
67
Daniel Ogden, a.g.e., s. 43-44; Grimall, a.g.e., s.49; Sowerby, a.g.e., s. 74.
68
Grimall, Yunan Mitolojisi, s. 46-52; Robın Sowerby, Yunan Kültür Tarihi, (çev. Özgür Umut
Hoşafçı), İnkılab Yayınları, İstanbul 2012, s. 75.
69
Jean Pierre Vernant, Evren Tanrılar İnsanlar, (çev. Mehmet Emin Özcan), Dost Kitabevi, Ankara
2001, s. 27-52.

14
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

karısı Nereus; Doris’in kızları Amphitrite; doğum tanrıçası İlithya; Horalar, Musalar,
Kharitler bu tanrılara örnek olarak gösterilebilir. Aynı zamanda yerel kahramanlara da,
Katolik kilisesindeki azizlere yapılan uygulama gibi koruyucu tanrılar olarak dua
edilmektedir.70
Tanrılar hakkında verilen kısa bilgiden sonra araştırmalarımız sonucu
Hıristiyanlıktaki tanrı anlayışına etki ettiğini düşündüğümüz; Zeus, Dionysus,
Asklepios ve Hermes hakkında daha detaylı bilgi vermeye çalışacağız.

2.4. Zeus-Baba

Tarihin erken dönemlerinden itibaren gökyüzünün bir tanrı olarak kabul edilişi,
eski çağın tüm uygarlıkları için geçerli olmuştur. Farklı coğrafyalara ve kültürlere göre
adı değişiklik gösteren gök tanrıları birçok toplum için baş tanrısal varlık olarak kabul
edilmiştir. Hititlerde “Teşup”; Roma’da “Iuppiter”; Antik Yunan’da “Zeus”; Perslerde
“Mithra”; Orta Doğu’da “Baalsamin” ya da “Tammuz” gibi isimlerle anılan bu tanrılar
gökyüzünün doğrudan kendisini temsil etmiştir. Aslında bu durum baş tanrı kavramına
ışık tutması açısından da önemli bir ortak nokta oluşturur. Baş tanrı, insanoğlunun
yaşadığı ve ayak bastığı evrenin tamamını kaplayan bir kozmostur.71
Etimolojik olarak Ζευϛ isminin arkasında Sanskritçe’de ‘parlamak’ anlamlarına
gelen Hint-Avrupa kökenli ‘dyauh’ kelimesi yatmaktadır. Hint-Avrupa dillerinde
Ζευϛ’un karşılığı “gün ya da gün ışığı” olmuştur. Zamanla kelime tamamen anlam
değişikliğine uğramış ve Yunanca Ζευϛ gökyüzü ile kişiselleştirilmiştir. 72 Böylece
Yunanlı Ζευϛ, Latince “Jupiter” (ya da Iuppiter), Zeus Baba anlamına gelen “Dies-
piter” ve Sanskritçe “Dyaus pita”; “Gök Baba” ile ilişkilendirilmiştir. Yine Latincede
deus (tanrı), dea (tanrıça), divus ile divinus (tanrısal); Fransızca dieu (tanrı), divin
(tanrısal), devin (tanrı sözcüsü) gibi anlamlarda da kullanılmıştır.73
Zeus anlam olarak “gök”tür, gök tanrıdır. 74 Tanrıların tanrısı Zeus ışıklı gökyüzü
olmakla beraber gece semasıdır. O ışığın sahibi olup kendini ışık boyunca yayabilir,
aynı zamanda istediği zaman karanlık yapabilir.75 Bir nevi Gök Tanrı olarak doğanın
kendisi olmayan ama doğayı insan düzenine benzer bir düzene sokup yönetimi ele alan
insan tanrıdır. 76
Homeros ve Hesiodos’un tanımlamalarında Tanrı’nın gökyüzü ile olan
bağlantısını görmek mümkündür. Hesiodos Zeus için, Theogonia’da, “yıldırım saçan,
yıldırımları yeryüzünü titreten, bulutlarda gümbürdeyen, bulutları devşiren Zeus”77 gibi
unvanlar kullanmıştır. Yıldırım, şimşek ve gök gürültüsü birçok mitosta tanrının
öfkesini saçtığı, cezalandırıcı yönünü ortaya koyan silahlarıdır. Örneğin; Zeus’a aşık
ölümlü Semele sevdiğinden ihtişamı ile kendisine görünmesini istemiş; şimşeğin
efendisi ne olacağını bilse de bu isteği yerine getirmiş ve Semele’nin ölmesine sebep

70
Grimall, Yunan Mitolojisi, s. 48-72; Sowerby, a.g.e., s. 75.
71
Meral Hakman, “Bir Anadolu Tanrısı Olarak Zeus’un Tabiat İle İlişkisi Üzerine Bir Gözlem”,
Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi, 5(1), Ocak 2013, s. 2.
72
Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 377.
73
Jane Pierre Vernant, Myth and Society in Ancient Greece, the MIT Press, London England 1988, ss.
101-102; Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1993, s. 376.
74
Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 377.
75
Vernant,a.g.e., s.102; Agızza, a.g.e., s. 29.
76
Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 377.
77
Erhat- Eyüpoğlu, Hesiodos Eseri ve Kaynakları, Theogonia: 390; 458; 567; 600; 944.

15
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

olmuştur. Bu yüzden sayısız görselde Zeus elinde yıldırımla tasvir edilmiştir. 78 Bu


silahları tanrıya Kykloplar Brontes, Steropes ve Arges vermiştir. 79 Zeus antik dönem
boyunca hava tanrısı olma özelliğini hiç kaybetmemiştir.80
Homeros, Zeus’un göksel yönü için şimşeklerin lordu, kara bulutların efendisi,
öfkesiyle yıldırımları kükreten, bulutları toplayan Zeus 81 unvanlarını tercih etmiştir.
Ozan Troya savaşını anlatırken “iki ordunun naraları göklere çıktı // ta yukarılara,
Zeus’un ışınlarına82” diyerek Zeus’u parlayan gökyüzü ile bir tutmuştur.
Zeus’un doğa ile ilgili niteliklerini ve insan-tanrı olarak özelliklerini belirten
sıfatları bulunmaktadır. Bunlar; nephelegereate 83 bulutları devşiren sıfatıyla bazen
yağmur bazen kar yağdırmıştır. Bu sıfat Homeros destanlarında Zeus için, en çok
kullanılan sıfattır. Küme küme bulutları toplayan Tanrı, yararlı olmaktan çok yıkıcı
olarak gösterilmiştir. Hatta Yunan dili ayrım gözetmeden “tanrı yağıyor” ya da “Zeus
yağıyor” ifadesini kullanmıştır.84
Zeus için kullanılan diğer sıfatları şöyledir; hypsibremestes (göklerde gürleyen);
asteropetes (şimşek savuran); terpikeraunos (yıldırım seven); erigdoupos (uzaklarda
gürleyen). Aynı zamanda keçi derisinden kalkan taşıyan anlamına gelen aigiokhos sıfatı
da vardır. Bu kalkan ile fırtınalar çıkarmakta ve etrafı zifiri karanlığa boğmaktadır.
Ayrıca bu kalkan Zeus’un kızı Athena tarafından da kullanılmıştır.85
Evlerin barkların tanrısı kabul edilen Zeus’a, çitlerin ve duvarın Zeus’u
anlamında “Herkesios” denilmiştir. Herkeios için her evde bir sunak kurulmuştur. Yine
ailenin koruyucusu anlamından “Zeus Pater” olarak sevgi gösterilmiştir. Zeus’un evi
ve evin zenginliklerini korumasından “Ksenios” lakabıyla anıldığı da bilinmektedir.86
Zeus, gece ve gündüzü ayarlayan zaman tanrısıdır. Sosyal hayatı düzenler ve
prenslere yönetim işlerinde yardım eder. O, tanrıların babasıdır ve diğer tanrıların
görevlerini yapıp yapmadığını kontrol eder. Aynı zamanda erkeklerin de babasıdır.
Onların iyiliklerini ister ve eylemlerini sürekli olarak kontrol eder.87
Yunan mitolojisine göre Zeus, tüm Olimpos tanrılarının kralı, ilahi adaletin
dağıtıcısıdır.88 O, katilleri döktükleri kanlarından arındırır. Yeminlere bağlı kalınmasını
kontrol eder. Aynı zamanda konuklara karşı görevlerin yerine getirilmesine nezaret
eder. Krallık düzeninin ve sosyal hiyerarşinin işleyişi Zeus tarafından
düzenlenmektedir. Zeus bizzat kendisi de kaderin hükmüne tabi olan tanrıdır. Kaderin
sözcülüğünü yapan tanrı öbür tanrıların isteklerine karşı kaderi koruma altına almıştır.
Örneğin, Akhilleus ve Hektor’un terazilerini tartmış, Hektor’un olduğu kefenin Hades’e
doğru meyletmesi üzerine Apollon’un Hektor’a destek olmasına engel olmuştur.89
78
Buxton, a.g.e., s. 68.
79
Erhat- Eyüpoğlu, Hesiodos Eseri ve Kaynakları, Theogonia: 140.
80
David Sacks,Encyclopedia of the Ancient Greek World, Produced by Schlager Group Inc., New
York, 2005, s. 373.
81
Homeros, Iliad, (translator: Robert Fagles), (introduction: Bernard Knox), Penguin Books, New York
1998, 1.609; 2.411; 2.782; 5.631.
82
Homeros, a.g.e., s. 13.835.
83
Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 377.
84
Bonnard, a.g.e., s. 178.
85
E. M. Berens, Myths and Legends of Ancıent Greece and Rome, https://www.gutenberg.org, New
York, 2007, s. 27.
86
Bonnard, a.g.e., s. 178.
87
Berens, a.g.e., s. 28.
88
Sacks, a.g.e., s. 377.
89
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü Yunan ve Roma, (çev. Sevgi Tamgüç), Sosyal Yayınlar, İstanbul,
1997, s. 821.

16
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

Zeus, dünyanın yaratılışından önce var olmamış, yaratılışla birlikte ortaya


çıkmıştır. Her şeye kadir değildir çünkü kaderi değiştiremez. Oğlu Sarpedon’u ölümden
kurtaramaması bunun en bariz örneğidir. Ayrıca mutlak bir iradesi yoktur yönetimi
kardeşleriyle paylaşmıştır.90
Zeus, iyiliklerin ve kötülüklerin dağıtıcısıdır. İlyada’da Zeus’un sarayının
önünde iki küpün bulunduğundan bahsedilmiştir. İlyada bu küplerden birinin iyilikleri
diğerinin ise kötülükleri içerdiğinden sözetmiştir. İnsanların her biri için çoğunlukla iki
küpe de elini daldırdığı bilinmektedir.91
Yunanlılar Zeus’un tüm ilahların da evi konumunda olan Olimpos’ta yaşadığına
inanmışlardır. Tanrı, göğü simgelese de Yunanlılar onu gökte oturtmamışlar yüksek ve
ulu dağ anlamına gelen Olimpos’a yerleştirmişlerdir. Bütün tanrıların en üstünde olan
Zeus sarayında Hera birlikte yaşamaktadır. Zeus’un Olimposlu olarak anılması belli bir
soydan geldiğini simgelemektedir. İleride anlatacağımız üzere Olimpos onun tahtını
kurup ‘tanrıların ve insanların babası’ unvanını aldığı yerdir. 92 Baba tanrı figürü
Yunanistan’ın ataerkil yapısının bir yansımasıdır.
Hesiodos’un Teogonisi’nde genç Zeus’un krallığını baba Kronos’tan nasıl aldığı
ve bu krallığı yeniden nasıl kurduğu destansı bir şekilde anlatılmıştır. Mite göre babası
Kronos, pozisyonuna tehdit olmalarını önlemek için yavrularını yutma alışkanlığı
kazanmıştı, en büyükten küçüğüne doğru hepsini tek tek yutuyordu. Annesi Rhea,
altıncı çocuk olarak dünyaya gelen Zeus’u, babasından kaçırmaya karar verir.93 Rhea,
Zeus’u Giritte bir mağarada gizlice dünyaya getirir. Hesiodos kaynaklarında mağaranın
bulunduğu yer Lyktos tepeleri olarak geçse de başka kaynaklar da Dikte Dağı ya da İda
Dağı olarak geçmektedir.94
Rheia, Kronos’u kandırmak için bir taşı beze sarar ve Kronos’a verir. Kronos
olanlardan habersiz taşı yutar. Zeus ise babasından gizli bir şekilde Girit’teki mağarada
Keçi Alkhemine tarafından büyütülür. Büyüyen Zeus babasına isyan eder. Kurnaz bir
şekilde Kronos’u kusturur ve kardeşlerini kurtarır. 95 Zeus kardeşlerini kurtardıktan
sonra Uranus’un Tartaros’a hapsettiği babasının kardeşlerini de kurtarır. Onlar da
teşekkür etmek için gök gürültüsünü ve yıldırımı Zeus’a hediye ederler. Zeus artık hem
ölümlüleri hem de ölümsüzleri hakimiyeti altına alabilecek güçtedir. Öncelikli olarak
babasını ve titanları yenmesi gerekmektedir.96

90
Sowerby, a.g.e., s. 75.
91
Grimall, Mitoloji Sözlüğü, s. 822.
92
Berens, a.g.e., s. 28; Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s.377; Agızza, a.g.e., s. 29.
93
Sacks, a.g.e., s. 374; Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 325; J. A. Coleman, Dictionary of Mytholoji: An A-Z
of Themes Legends and Heroes, Arcturus Publishing Limited, London,2007, s. 1130.
94
Buxton, a.g.e., s. 47; Gerhard Fink, Antik Mitolojide Kim Kimdir, (çev. Ümit Öztürk), Kabalcı
Yayınevi, İstanbul, 1997, s. 332; Grimall, Mitoloji Sözlüğü, s. 822.
86
‘Rehia kocasına Zeus yerine kundağa sardığı taşı yutturur. Taş Kronos’un midesine öyle bir oturur ki
Gaia’dan kusturucu bir ilaç ister ve taşla birlikte bütün çocuklarını kusar. Bkz. Fink, a.g.e., s. 332;
‘Düzmece-Apollodoros'un Bibliotheke' sinde Metis Kronos'a, Zeus diye yuttuğu taşla birlikte titanlara
karşı savaşımında Olimposlu'yu destekleyecek olan yuttuğu bütün çocukları kusma ya zorlayan bir
iksir (pharmakon) içirir. Hesiodos' da Metis'in adı geçmez: Kronos'a bütün dölünü döşünü kusturmak
için, Gaia'nın önayak olduğu bir dolap ve bir kurnazlık söz konusudur yalnızca.’ Bkz. Bonnefoy,
Antik Dünya ve Geleneksel Toplumlarda Dinler ve Mitolojiler Sözlüğü C. II, s. 1079; Zeus babasının
kustuğu taşı daha sonrasında Delphoi’ye dikmiştir. Bu yapı hala varlığını korumaktadır. Bkz. Graves,
a.g.e., s. 45.
96
Mircea Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C. I, Kabalcı, İstanbul 2003, ss. 303-305;
Donna Rossenberg, Dünya Mitolojisi, (çev. Kudret Emiroğlu), İmge Kitabevi, Ankara 1998, ss. 30-
32.

17
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

Zeus sayesinde Kronos’un karnından kurtulan Kronosoğulları Olimpos’a


yerleşerek Titanlar ile savaşa girdiler. Savaş on yıl sürdü. Gaia Zeus’a savaşı kazanması
için Kykloplar (Tepegözler) ve Yüzkolluların desteğini alması gerektiğinin söyler. Zeus
Tartaros’ta tutsak olan Yüzkolluları ikna ederek savaşta desteklerini alır ve babası dahil
ikinci kuşak tanrılarını yener ve çoğu kendi ırkından olan tanrılar soyunun üçüncü
ölümsüz ırkının krallığını kurar.97 Zeus, Tanrıların kralı olarak egemenliğini kurduktan
sonra kardeşi Poseidon’a denizleri, Hades’e yer altını verir. Kendisi ise gökyüzünü
hakimiyeti altına alır. Toprağı ve rüzgarı ise üçü birden aldılar.98 Yeryüzü ve Olimpos
ise bütün tanrıların ortak malı kabul edilir.99
Zeus bütün tanrılardan ve ölümlülerden daha çok bilen bilgelik Tanrıçası Metis
ile evlenir. Kronos’un başına gelenlerin kendi başına da gelmesini istemediği için
sorunun kökenine iner ve Metis Athena’yı doğurmadan O’nu yutar. Böylece
egemenliğin bizzat kendisi olur. İstikrar ve egemenlik bundan sonra Zeus’ta sabit
kalır.100
Zeus, hem ölümlü hem ölümsüz birçok kadınla aşk yaşamıştır. Yunanlılar
Zeus’un bu yaşantısından rahatsızlık duyuyordu. Bu sebepten Hera hep Zeus’la denk
tutulmuş ve Tanrı’dan intikam almıştır. Zeus sevgililerine yaklaşırken kılık
değiştirmiştir. Bu kadınlardan çocuk sahibi olmuştur. Hera’dan Hephaistos, Hebe, Ares,
Eileitia; Semele’den Dionysus; Sparta'lı Leda'dan Helen ve Dioscuri; tanrıça Demeter
tarafından Persephone; Titaness Metis'i yuttuktan sonra başından doğan Athena;
Titaness Leto'nun ikizleri Apollo ve Artemis ve daha birçok çocuğu olmuştur.101
Helen dünyasında birçok bölge Zeus’un ölümlü aşklarıyla birleşmelerinden
doğan kahramanların isimleriyle anılmıştır. Aynı zamanda efsanelerdeki birçok köklü
ve meziyetli aileler de kendilerini Zeus’tan gelme saymışlardır. Mitologlar,
Hıristiyanlıktan itibaren bu birleşmeleri hovardaca yorumlamışlardır. Ancak daha
önceki mitologlar ve araştırmacılar farklı bir yöntem izlemişler ve Tanrı’nın ölümlüden
çocuk yapmasına neden olan şeyleri araştırmışlardır. Örneğin, Herakles’in dünyaya
gelmesi yeryüzünü kötülükten kurtaracak bir kahramana ihtiyaç duyulmasından dolayı
olmuştur. Keza Helene’nin dünyaya gelişi, Yunanistan’ın ve Asya’nın kalabalık olan
nüfusunun bir çatışma ile azaltılmak istenmesinden kaynaklandığı şeklinde
düşünülmüştür.102
Evrensel bir kudret olarak Zeus anlayışı Homerik şiirlerden itibaren gelişerek
Helenistik filozoflarda tek tanrı anlayışına dönüşmüştür. Stoacılara göre Zeus,
Kozmos’ta cisimleşmiş olan tek Tanrının sembolü olmuştur. Evren’in kanunları
Zeus’un düşüncesinden başka bir şey değildir. Tanrı artık evrim sürecini tamamlamış ve
mitolojinin sınırlarının aşarak teoloji ve felsefe tarihinin konusu olmuştur.103

97
Bonnefoy, a.g.e., C. II, s. 1081.
98
Agızza, a.g.e., s. 30.
99
Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C. I, s.303-305, Erhat-Eyüboğlu, Hesiodos Eseri ve
Kaynakları, ss. 119-121.
100
Bonnefoy, a.g.e. C II, s. 1081.
101
https://www.britannica.com/topic/Zeus, (29.01.2019); Agızza, a.g.e., s. 32.
102
Grimall, Mitoloji Sözlüğü, s. 824.
103
Grimall, Mitoloji Sözlüğü, s. 822.

18
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

2.4.1. Zeus Kültü

Yunan panteonunun baş tanrısı Zeus, eski çağda kültü en çok yayılım gösteren
tanrılardan biridir. Bu durumun temel nedeni, tanrının göksel kimliğinin yanında
insanoğlunun yaratılışından beri sürekli tabiat ile mücadele içinde olmasıdır. Yağmurlar
yağdıran, şimşekler çaktıran, günü aydınlatan gök tanrıları bu mücadelede insanın en
büyük destekçisi konumundadır. Bu yüzden Anadolu başta olmak üzere gittiği yerlere
yabancı olan bir gök tanrı, kolaylıkla kabul görmüştür.
En erken Zeus kültü Miken’de bulunmuştur. Adı, MÖ 1400’ye tarihlenen Linear
B tabletlerinde görülmüştür. David Sacks’a göre ise kültü daha eskilere dayanmaktadır.
Zeus diğer klasik Yunan tanrılarının aksine aslen Yunandır. Yine Sack’a göre
muhtemelen MÖ 2100 yılında, Balkanlar’dan güneye Yunan anakarasına gelen Yunan
kabileleri tarafından tapılan bir hava tanrısı ve baş tanrı, bir gökyüzü babasıdır.104
Zeus sadece Hint-Avrupa tanrısı değil; onun birçok erkek tanrılarla alakası
olup, bilhassa Girit mağara tanrısının onun içine karıştığı düşünülmektedir.105 Yine isim
ve işlev olarak Zeus; Roma Iupiter ve Cermen Tiu gibi diğer eski Hint-Avrupa
halklarının göksel baba tanrıları ile de ilişkili gözükmektedir. Aynı zamanda Zeus
Kuzeybatı Samilere özgü bazı özelliklere de sahiptir. Örneğin, Kenan106 Fırtına Tanrısı
Baal’in ve Yunan Zeus’un Gökyüzü şecerelerinde benzer konumu paylaştıkları
bilinmektedir. İkisi de en küçük oğuldur. İkisi de kuzeyde bir dağda (Olimpos,
Zapanu/Zaphon) saraylarında hüküm sürerler ve gök gürültüsünü silah olarak
kullanırlar. Bütün bunlar Yunanlı Zeus’un, bu gibi füzyon ve dönüşümlerin sonucu
oluştuğunu göstermektedir.107
Zeus’a ibadet etmek çok önemli olduğu için çok sayıda muhteşem görünümlü
heykelleri yapılmıştır. Heykeller aracılığıyla çok soylu bir adam olarak tasvir edilen
Zeus, sakalı ve omuzlarına düşen saçı ile ayırt edilmektedir. 40-50 yaş arasında bir
erkek olarak tasvir edilmiş; ince burun ve hafif açık dudaklar; daima bir asası ve
yanında bir kartal eşlik eder şekilde karşımıza çıkar. Genellikle kalkık vaziyette olan
elinde fırlatmaya hazır şimşek demeti bulunur. 108 Başında ise meşe yapraklarından
örülmüş bir çelenk vardır.109
Hesiodos’ta geçen ifadelere göre Zeus’un görme yetisi kartalın görme yetisi ile
bir tutulmuştur. Ozan, tanrıdan bahsederken engin bakışlı Zeus, 110 Zeus’un her şeyi
gören gözü 111 tanımlamaları yapar. Kartal, Zeus’u temsil eder. Bu sebepten dolayı
kartal, Zeus kültlerinde önemli bir figür olarak karşımıza çıkmaktadır. Yine kartalın
cezalandırma işleminde Zeus’un en önemli yardımcısı olduğu görülmektedir.112
104
Sacks, a.g.e., s. 373.
105
Eliade, İda dağında yapılan Zeus İdaos tapımını mysteriaların erginlenme törenlerine benzetmektedir.
Zeus mysteria tanrısı değilken çok erken dönemlerde Girit’te Zeus mezarının olduğunun söylenmesi,
Zeus’un ölen ve dirilen mysteria tanrıları ile özdeşleştirilmiş olabileceğini göstermektedir. Bkz. Eliade,
Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C. I, ss. 305-306.
106
Ortadoğu.
107
Vernant, a.g.e., s. 102.
108
Zeus Heykeli için bkz.. Ek 1.
109
Berens, a.g.e., s. 20.
110
Hesiodos age., Theogonia, s. 510, 880; İşler ve Günler, s. 235.
111
Hesiodos age., İşler ve Günler, s. 265.
112
Hesiodos age., Theogonia, s. 507 vd ; aynı yere bkz. Prometheus’un zincire vurulma öyküsünde
Zeus, Ekhidna ile Typhon’dan doğma kartalı, Prometheus’a musallat eder. Kartal her gün
Prometheus’un karaciğerini yer ve karaciğer yeniden oluşur. Bu kartalı Herakles okuyla öldürür. Zeus
ise bu kartalı bir takımyıldızına dönüştürür.

19
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

Thebali Pindarus’a göre olimpik oyunlar ilk olarak Herakles tarafından


başlatılmış ve babası Zeus’a adanmıştır.113
Diktys ve Lykaion Dağı, Baş Tanrı Zeus'a tapınılan eski alanlardır. Zeus
Roma’da, Capitolium’daki tapınağında aydınlık göğün tanrısı ve sitenin koruyucu
olarak Iupiter ile özleşleştirilmiştir.114
Sonuç olarak Zeus, başlangıçta kozmik olarak var olan bir tanrı iken zamanla
antropomorfik bir boyut kazanmıştır. Yapısal değişiklik olmasına rağmen Zeus, göksel
niteliklerini devam ettirmiştir. Antik Yunan’da Romalı Iupiter’in yerini almasına kadar
varlığını sürdürmüştür ve Roma’da Iupiter ile birleşerek varlığını devam ettirmiştir.115

2.5. Oğul

Yunan Mitolojisi’nde hemen hemen her tanrı çocuk sahibi olmuştur. Tezimizin
bu bölümünde Zeus’un oğlu Dionysus ve Apollo’nun oğlu Asklepios’tan bahsetmeye
çalışacağız. Bu iki oğul, İsa’ya en çok benzeyen iki Yunan tanrısıdır. Dionysus ve
Asklepios kültleri İsa aracılığıyla son bulmuş iki Yunan figürüdür.

2.5.1. Dionysus

Latince’de “Bacchus” yahut “Liber Poter” diye isimlendirilen tanrı Yunanca


birçok adla çağırılmıştır: Dionysos, Bakkhos, Bromios ve Euhios, Dithyrambos,
İakkhoss ve İobakkhos. 116 Dionysos isminin etimolojisi bugün tam anlamıyla
açıklanamamıştır. Dionysos, -Dio ve –nysos olmak üzere iki ekten oluşur. Birinci ek –
dio- tanrı anlamında Zeus’u karşılamaktadır. İkinci ek -nysa 117 ise dağ olarak
nitelendirilmektedir. Dionysus, Nysa tanrısı, Nysa Zeus’u demektir.118
Dionysus, şarap ve ecstacy119 tanrısı, doğada ise bereket ve bitki örtüsü bir nevi
ağaç tanrısıdır. Yunanda özellikle ‘ağacın Dionysus’una kurbanlar verildiği”
söylenmektedir. 120 Tüm mitlerde kültünün yabancı olduğu bilinmektedir. Panteona
sonradan dahil olan bu yabancı tanrı, diğer yabancı tanrıların aksine Yunan Panteonuna
ters düşen ve Yunanlaştırılamamış bir tanrıdır. Her ne kadar kültünün nereden geldiği
kesin olarak bilinmese de adının Lineer B tablette (MÖ 13. yy) ortaya çıkışı Miken

113
Sowerby, a.g.e., s. 100.
114
Grimall, Mitoloji Sözlüğü, s. 825.
115
Hakman, a.g.m., s. 3.
116
https://www.britannica.com/topic/Dionysus,(29/01/2019); Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s.117; Grimal,
Mitoloji Sözlüğü, s. 156.
117
Nysa efsanelik bir dağ olarak geçtiği gibi, Zeus’un Dionysus’u büyümesi için bıraktığı dağ olarak da
bilinmektedir. Bu dağın İda dağı gibi bir dağ mı olduğu konusunda kesin bir bilgi yoktur. Bu dağ
Homeros İlyada’sında Trakya’da gösterilir. Bkz. Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 117; Fakat, Thessaya’da,
Makedonya’da Hindistan’da Arabistan’da ve daha başka yerler de bu dağ olduğu bilinmektedir.
Efsaneler en sonunda onun gökten yere inmiş bir dağ olduğuna karar vermiştir. Bkz. Euripidies,
Bakkhalar, Maarif Matbaası, Ankara,1944, s. 38.
118
Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 117.
119
Kendinden geçme, sarhoşluk ve eğlence.
120
Dionysus’a, ilk başta Kybele ve Rhea gibi dağ ve bitkilerinin tanrısı olarak tapınılmıştır. Özellikle
Boeotia’da Tanrı için “ağacın içindeki Dionysus”, “yeşil meyvanın tanrısı” ve “meyvaları büyüten” gibi
unvanlar kullanılmıştır. Yetiştirilen ağaçların büyümesi ve gelişmesi için tanrıya dualar edilmiştir.
Çiftçiler meyve bahçelerine Dionysus’u simgeleyen ağaç kütükleri koymuşlardır. Bkz. James G. Frazer,
Altın Dal: Dinin ve Folklorun Kökleri, C. 1, Payel Yayıncılık, Istanbul 1991, s. 311.

20
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

Döneminde ona ibadet edildiğini göstermektedir. 121 Homeros ‘yabancı’ ve


Olimposlulardan farklı bu tanrıyla pek fazla ilgilenmemiştir. Buna rağmen Dionysus ile
ilgili en eski tanıklığı Homeros İlyada’sında görmekteyiz. 122
Dışarıdan gelme bir tanrı olan Dionysus’un annesi hakkında farklı görüşler
ortaya atılmıştır. Annesinin Demeter ya da İo, bazılarına göre Dione, bazılarına göre ise
Persephone ya da Lethe olduğu düşünülmektedir. Dionysus’un doğumu hakkında iki
doğum söylemi vardır. Birincisi, yaygın olarak bilinen ve onun Zeus ile Thebai kralı
Cadmus'un kızı Semele'nin oğlu olarak gösterildiği doğum söylemi; diğeri ise
Orpheusçular’ın kabul ettiği ve Dionysus’un Zeus ile Persephone'nin oğlu olduğuna
inanılan Dionysos-Zagreus söylemidir. 123 Tanrı’nın doğum efsaneleri tepki ve direnç
üstüne kurulmuştur. Bu da bize Tanrının Yunanistan’da uzun bir süre kabul görmekte
direndiğini göstermektedir.124
Bilinen en yaygın söylemi olan birinci söylem, Hesiodos ve Apollodoros’ta şu
şekilde geçmektedir: Zeus, Thebai kralı Kadmos’un kızı Semele125 ile gizli bir şekilde
aşk yaşamaktadır. Bunu öğrenen kıskanç Hera, yaşlı bir kadın kılığına girerek 126
Semele’yi ziyaret eder. Altı aylık hamile Semele’ye, Zeus’un kendisini aldatmamasını
istiyorsa, tanrılar tanrısını, gerçek kılığıyla ve tüm ihtişamıyla görmesi gerektiğini
söyler. Bunun üzerine Semele, Hera’nın söylediklerine kanarak Zeus’tan kendisini bir
yılan kılığında değil, gerçek ihtişamıyla ziyaret etmesi gerektiğini, eğer kabul etmezse
bir daha yatağına almayacağını söyler. Zeus bu duruma öfkelense de kabul eder ve
Semele’ye yıldırım şeklinde görünür. Semele ölür. Tanrı Hermes, annesinin karnında
henüz altı aylık olan bebek Dionysus ‘u kurtarır127 ve Zeus’un baldırına diker. Üç ay
sonra baba Zeus, Nysa tepesine giderek Dionysus’u dünyaya getirir. 128 Bu yüzden
Dionysus ‘iki kez doğan’ ve ‘iki kapının çocuğu’ olarak adlandırılmıştır.129
Dionysus, doğumundan sonra tanrı Hermes’in himayesine girer. Hermes,
Dionysus’u Hera’nın hışmından korumak için Orkhemonos kralı Athamanas’la eşi
Ino’ya 130 teslim eder ve Dionysus’a kız elbisesi giydirmelerini tembihler. Hermes bu

121
https://www.britannica.com/topic/Dionysus, (29.01.2019)
122
İlyada’da meşhur bir olaydan söz edilir. Bkz. Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C. I, s.
437; Grimal, Yunan Mitolojisi, s. 48.
123
Çiğdem Dürüşken, Roma’nın Gizem Dinleri, İstanbul, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 2000,
s. 85.
124
Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 118.
125
Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 118; Kadmos ve Harmonia’nın kızıdır. Bkz: Pierre Grimal, Mitoloji
Sözlüğü Yunan ve Roma, s. 157.
126
Hera’nın Semele’nin annesi Beroe’nin kılığına girdiğini söyleyenlerde var. Bkz. Can, a.g.e., s. 177.
127
Bazı kaynaklar Zeus’un bizzat kendisinin çocuğu baldırına diktiğinden bahseder. Bkz. Erhat, Mitoloji
Sözlüğü, s. 118; Grimall, Mitoloji Sözlüğü Yunan ve Roma, s. 157.
128
Rosa Agızza, Antik Yunan’da Mitoloji Masallar ve Söylenceler, (çev. Zühre İlkgelen), Arkeoloji ve
Sanat Yayınları, İstanbul, 2001, s. 99.
129
Robert Graves, Yunan Mitleri, (çev. Uğur Akpur),Say Yayınları, İstanbul, 2010, s. 65-66; Eğer Zeus
zamanında müdahale edip Dionysus’un doğumuna karışmasa idi, Dionysus bir tanrı değil kahraman
olarak anılabilirdi. Helenler, dışarıdan gelen Dionysus’u bir şekilde baş Tanrı Zeus’un etkisi altına
sokup tanrı ile bağlantılı göstermek için Semele hikayesini uydurmuşlardır. Bkz. Erhat, Mitoloji
Sözlüğü, s.118; Agızza, a.g.e., s. 100.
130
İno Seleme’nin üç kız kardeşinden biridir. Diğer ikisi; Thebai kralı Pentheus’un annesi Agaue ve
Artemis’e öykünmeye kalkınca kendi köpekleri tarafından parçalanan Aktaion’un annesi Autonoe dir.
Bkz. Agızza, a.g.e., s. 102.

21
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

şekilde Hera’nın Dionysus’u tanımayacağını düşünür. Fakat alınan önlemlere rağmen


Hera Dionysus’u tanır ve intikamını almak için Athamas’ı delirtir.131
Hera için ‘Dionysus’un Çilesi’ denilmiştir. 132 Hera, ikinci doğum miti olan
Orfik efsanesinde de Dionysus’un peşini bırakmamış ve tanrıya musallat olmuştur.
Orfik efsanesine göre; Dionysus, Dionysus-Zagreus olarak Zeus’un kızı Persephone’nin
oğludur. 133 Demeter ve kızı Persephone'nın kaçırılışıyla ilgili olan bu söyleme göre,
Demeter Kayane yakınlarında bir mağara keşfeder ve kızını bu mağaraya saklar.
Mağarada yün eğiren kızlar vardır. Persephone kızlarla birlikte bu işle meşgulken, Zeus
bir yılan kılığına girerek ona görünür. Tanrıyla girdiği ilişki sonucunda, Persephone
Dionysos'a hamile kalır ve mağarada doğum yapar. Bebek Dionysus, doğduğu
mağarada, toplar, zarlar, altın elmalar, yün ve boğa sesi çıkaran oyuncaklar içinde
büyür. 134 Zagreus-Dionysus, Hera tarafından gönderilen oniki kötü titan tarafından
parçalara ayırılır, 135 pişirilir ve yenilir. Fakat kalbi Tanrıça Athena tarafından kurtarılır.
O (şimdi burada Dionysus oldu), Zeus tarafından Semele aracılığıyla tekrar diriltilir.
Zeus titanları yıldırımı ile yakar. Damascius’a göre titanların küllerinden titanların kötü
yönü ile tanrıların ilahi yönünü alan ilk insan dünyaya gelir. 136
‘Damascius’un bu anlatımındaki düşünceler, Orpheusçu öğretinin temelini
oluşturur. Bu öğretiye göre, günahlarının kefaretini ödemek üzere dünyaya gelen bu
insan, titancı yanından kurtulabilirse tanrıyla bir olma şansını elde edebilecektir. Bu
eylem, insanın Dionysus ayinlerine katılıp ruhunu arındırmasıyla olanaklı olacaktır.’137
Her iki doğum mitinin devamında Hermes, Hera’nın Dionysus’u tanımaması
için Zeus’tan aldığı emirle Dionysos'u bir oğlağa ya da bir keçiye dönüştürerek
büyütmeleri için Helikon Nysa Dağı'ndaki Nymphalara 138 emanet eder. 139 ‘Bu epizot
Dionysus’un ritüel sıfatı olan ‘oğlak’ sıfatını açıklamakta ve Nysa dağı Dionysus
isminin etimolojisini vermektedir.’ 140 Sütnine Nymphalar, Dionysos'un her türlü
ihtiyacını karşılayarak, tanrıyı balla sütle büyütürler. Zeus hizmetleri karşılığında daha
sonra onları Hyades ismiyle yıldızlar arasına koymuştur.141

131
‘Kral ve kraliçe sapıklıkta o kadar ileri gittiler ki öz oğulları Learkhes'i bir geyik sanıp parçalara
ayırdılar.’ Bkz. Graves, a.g.e., s. 127; Yves Bonnefoy, Antik Dünya ve Geleneksel Toplumlarda Dinler
ve Mitolojiler Sözlüğü C. I, (çev. Levent Yılmaz), Dost Kitapevi Yayınları, Ankara 2000, s. 175;
Agızza, a.g.e., s. 100; Grimall, Mitoloji Sözlüğü Yunan Roma, s. 157; Buxton, a.g.e., s.53; Can, a.g.e.,
s. 178.
132
Agızza, a.g.e., s. 100.
133
Bazı kaynaklarda Zagreus’un annesinin Demeter olduğu belirtilir. Bkz. Can, a.g.e., s. 188.
134
Bu oyuncaklar sonradan Bacchusçu dine kabul edilmede gerçekleştirilen ayinlerin sembolü haline
gelmiştir. Bkz. Dürüşken, a.g.e., s. 86.
135
Mit yazıcıları Dionysus parçalanmasıyla ilgili mitin, tahılların’çilesini’ yahut şarabın hazırlanışını
yansıttığına dair yorum için, Bkz. Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C. I, s. 438, Çocuğun
kanının aktığı yerde ise bir nar ağacının bittiği görülür. Bkz. J. G. Frazer, Altın Dal: Dinin ve
Folklorun Kökleri C. I, (çev. Mehmet H. Doğan), Payel Yayıncılık, İstanbul 1991, s. 315.
136
https://www.britannica.com/topic/Dionysus, (29.01.2019); Frazer, a.g.e., s. 315; Hera küçük Dionysus
için Titanları kışkırtır. Ufacık Dionysus 7 parçaya bir rivayete göre de 9 parçaya ayrıldı. Bir kazana
koyulup kaynattılar. Sonra kızartma yaptılar. Kokuyu duyan Zeus, titanları yıldırımı ile çarptı ve yaktı.
Pellas Athena olanları göedü ve henüz ölmemiş olan kalbi bir çekmeceye koydu. Dionysus bu kalpten
tekrar doğdu. Trigonos olarak anıldı yani üç kez doğan anlamında. Bkz. Agızza, a.g.e., ss. 100-101.
137
Dürüşken, a.g.e., s. 92.
138
Makris, Nysa, Erato ve Bromie adlarında nympalar. Bkz. Graves, a.g.e., s. 127.
139
Zeus’un Dionysus’u oğlağa çevirdiğine dair Bkz. Grimall, Mitoloji Sözlüğü Yunan Roma, s. 157.
140
Grimall, Mitolojisi Sözlüğü Yunan Roma, s. 157.
141
Graves, a.g.e.,s. 127; Agızza, a.g.e., s. 101; Grimall, Mitoloji Sözlüğü Yunan Roma, s. 157.

22
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

Dionysos ergenlik çağına gelene kadar bir keçi şeklinde Nysa Dağı’nda
yaşamıştır. Tanrının şarabı icat ettiği yer burasıdır. Satyruslar 142 bu keçiye, et yemeyi
ve etten haz almayı, Musalar ise, şiiri, şarkıyı ve dansı öğrettiler; Silenuslar 143 da
bilgeliği öğretmişlerdir. Dağın yaratıklarından bu bilgileri alan Dionysos bedence
çabucak büyür ve gelişir. 144 Ancak bütün önlemler alınmış olmasına rağmen Hera
Dionysus’u tanır ve intikamını alarak tanrıyı delirtir. Deliren tanrı diyar diyar gezmeye
başlar. Tanrının yolculuğunda O’na satryler, silenoslar ve mainadlar145 eşlik etmiştir.
Mitin tanrıya gezgin profili vermesi kökeni hakkındaki çelişkileri ortadan
kaldırmıştır.146
Dionysus delirmesinden sonra ilk durağı Mısır ve Suriye olur. 147 Asya
kıyılarında dolaşan Tanrı en sonunda Phrygia’ya148 ulaşır. Daha sonra Büyükanne Rhea
O’nu deliliğinden ve Hera’nın lanetinden kurtarır. Trakya’ya giden Dionysus, “orada
Srtymon kıyılarında hüküm süren kral Ltkourgos” ile karşılaşır. Ltkourgos, Dionysus’u
kötü karşılamıştır. 149 Homeros İlyada’sında geçen farklı bir mit Trakyalı Kahraman
Lykurgos’un Dionysus’un sütninelerini kovmasından bahseder:
“Sütnineler hep birden yere attılar değneklerini… o vakit Dionysus’un ödü
koptu, denizin dalgalarına attı kendini, Lykurgos’un homurtusundan bir titreme almıştı
Dionysus’u, Thetis’te hemen çekti onu içine. Zeus kör etti Lykurgos’un gözlerini ve
tanrılar O’nu görmezden geldiler.”150 Ölümlü bir kadından doğan Dionysus hukuken
Olimpos tanrıları grubuna ait değildir, bu olay üzerine annesi ile birlikte kendini kabul
ettirir ve Olimpos tanrıları arasında yerini alır. 151 Sonrasından Hindistan’a geçen tanrı
en son durak olarak annesinin memleketi Boita’yı seçer. 152
Dionysus, ilk başlarda sarmaşıklarla kaplı bir ağaç şeklinde tasvir edilirken,
sonraları Trakya Dionysus’u yaşlı, sakallı insan suretinde uzun etekli elbise giyen biri
olarak tasvir etmiştir. 153 Helenler şarap tanrısını tasvirlerinde saçları omuzlarına
dökülen sportmen ve adaleli bir delikanlı olarak göstermiştir. Yunan heykeli
Dionysus’u bu şekli ile almıştır. Hemen hemen tasvirlerinin hepsinde kadınımsı bir
hava verilmiştir. Çehresinde mesut bir sarhoşluk ile sebebi belli olmayan bir kederin
birleşik izleri okunmaktadır.154 Boğa, teke, keçi, eşek155, geyik, kaplan, saksağan tanrı

142
Dionysos’un yanından ayrılmayan Diamonlar. Değişik şekillerde tasvir edilmişlerdir: bazen
vücutlarının alt kısmı at belden yukarısı insan; bazen de belden yukarısı insan belden aşağısı teke
olurdu. Bkz. Grimall, Mitoloji Sözlüğü Yunan Roma, s. 726.
143
Kocalmış satyrlere verilen isimdir. Bkz. Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 347.
144
Dürüşken, a.g.e., s. 92.
145
Yunanca ‘mainomia’dan türemiş sözcük Tanrı’nın etkisiyle kendinden geçen, coşup taşan ve doğaya
tanrıya karışarak öbür insanlara delirmiş gibi görünen kadın için kullanılır. Çoğulu Mainades bir diğer
alay olan Bakkhalar ile aynı anlamda. Bkz. Erhat, Mitoloji Sözlüğü, a.g.e., s. 252.
146
Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 119; Agızza, a.g.e., s. 102.
147
Grimall, Mitoloji Sözlüğü Yunan Roma, s. 157; Agızza, a.g.e., s. 102.
148
Frigya, günümüzde Ankara, Eskişehir ve Afyon sınırları olarak bilinmektedir.
149
Grimall, Mitoloji Sözlüğü Yunan Roma, s. 157; Agızza, a.g.e., s. 102.
150
Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C. I, s. 437; Mit, Dionysus’un tanrılar ailesine kabul
edildiğine tanıklık ettiği gibi tanrılara sığınan ödlek bir Dionysus portresi de çizmektedir. Bkz. Erhat,
Mitoloji Sözlüğü, s. 118; Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C. I, s. 437.
151
Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C. I, s. 437.
152
Agızza, a.g.e., ss. 105-106.
153
Dionysos görseli için bkz, Ek 2.
154
Can,a.g.e., s. 189; Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C. I, s. 438; Euripidies, a.g.e., s. 17

23
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

ile beraber tasvirlerinde kullanılmıştır. Üzüm kütüğü tanrının özel atribüsüdür. Bununla
beraber sarmaşık, incir ağacı, çam tanrının ağaçlarıdır. 156 Hatta en yaygın Dionysus
bayramları tarım takvimine göre ayarlanmıştır.157

2.5.1.1. Dionysus Kültü

Dionysus kültü, Trakya ve Makedonya'dan MÖ 10. yüzyıl gibi erken bir tarihte
Yunanistan'a gelmiştir. Ancak sonraları Frigya ve Lidya’dan deniz yoluyla geldiği
görüşü ağırlık kazanmıştır. Nilsson her iki görüşü birleştirerek tanrının bu iki yolla
birden Yunan yarımadasına geldiğini savunmuştur. Mısır’dan geldiğine ilişkin görüşler
de bulunmaktadır.158
Pythagoras ve müritleri, Mısır gizemlerini yansıtan Yunan gizem dini ortaya
çıkarmak için Mısırlı Osiris’i Yunan’da ikincil konumda olan şarap tanrısı Dionysus ile
sentezlemişlerdir. Böylece Mısır’ın gizemlerin tanrı-insanı olarak bilinen Osiris,
Yunanlı Dionysus versiyonuna dönüşmüştür. Bu şekilde Atina’da reform yapılmış ve
Dionysus gizemleri oluşturulmuştur.159
MÖ 5. yüzyıla gelindiğinde Thebai, Dionysus tapımının merkezi olmuştur.
Efsaneler tanrının bu topraklarda dünyaya geldiğini ve Semele’nin mezarının burada
olduğunu anlatmıştır. Euripidies’in tragedyası160 Dionysus’un uzun seyahatinin sonunda
doğum yeri olan Thebai’ye geldiğinden bahsetmektedir. Tapımının Yunanistan’da
bilinmemesi Tanrı’yı kızdırmış ve Mainadlar ordusuyla Asya’dan çıkıp gelmiştir.161
Bakkha’lar korosunun ilk sözü : “Ben Lydia’nın altın ovalarından geliyorum.
İran’ın güneşte kavrulan kırlarını, Baktria’nın uzun surlarını, Media’nın buzlarla
örtülü topraklarını, saadet diyarı Arabistan’ı, Tuzlu denizin kıyılarında uzanan bütün
Asya 162 ülkesini, Barbarlar’la Helenler’in karışık yaşadığı güzel hisarlarla çevrili
şehirleri dolaştım. Oralarda korolarımı düzdüm. Dinimi ayinlerimi öğrettim; şimdi de
kendimi Helenlere öğretmek istiyorum.”163
Thebai kralı Pentheus, Dionysus’un ülkeye girmesini istememiştir. Pentheus,164
Dionysus’un eğlence düşkünü tavırlarından rahatsızdı. Bu sebepten Pentheus, Dionysus
ve ekibi Bakkhalar’ın yaptığı eğlenceye karşı çıkarak, onları tutuklamıştır. Ancak
Dionysus’a yaptıklarından dolayı birden aklını yitirir. Dionysus yerine bir boğayı
bağlar. Dağlara vurur kendini. Çıldıran kadınlar Pentheus’u paramparça edip başını

155
Dionysus’un bazı figürlerinde iki eşeğe birden bindiği tasvir edilmiştir. Bkz. Arthur Weigall, Pavlos
Hristiyanlığına Dair Bilimsel Bir Eleştiri: Hristiyanlığımızdaki Putperestlik, Ozan Yayıncılık, İstanbul
2002, s. 129.
156
Can,a.g.e., s. 189; Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C. I, s. 438.
157
Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C. I, s. 438.
158
W.F.Otto, Dionysus Myth and Cult, Dallas 1993, s. 52.
159
Tımoty Freeke -Peter Gandy, İsa’nın Gizemleri, (çev. Aslı Bengisu), Ayna Yayınları, İstanbul 2005,
s. 35-36.
160
Dionysus tapımında en önemli belgedir ve Dionysus dininin İncili olarak geçmektedir. Bkz. Eliade,
Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C. I, s. 440.
161
Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C. I, s. 440.
162
Asya’dan maksat Küçük Asya, yani Anadolu’dur; şarap dinlerinin ana vatanı Küçük Asya’dır. Bkz.
Euripidies, a.g.e., s. 5.
163
Euripidies, Bakkhalar, s.X; Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 119.
164
Dionysus’un annesi Seleme’nin üç kız kardeşinden Agaue’nin oğludur. Bkz. Bonnefoy, a.g.e., C.I, s.
176; Grimal, Mitoloji Sözlüğü Yunan Roma, s. 158; Agızza, a.g.e., s. 102.

24
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

keserler.165 Bu şekilde Dionysus Thebai’de zorla da olsa kültünü kurmuş olur.166 Gittiği
her yerde hemen hemen aynı tepki ile karşılaşan tanrı kendi kültünü kabul etmeyen
kişileri delirterek cezalandırmıştır. Böylece Mısır’dan Hindistan’a, Arabistan’dan Ege
Adalarına ardından Yunanistan’a kadar kültünü yaymayı başarmıştır. Dionysus, kültünü
dünyanın her yerine yaydıktan sonra gökyüzüne çıkmıştır. Tanrı artık 12 Olimposludan
biri olarak tanrılar tanrısı Zeus'un sağ yanındaki yerini almıştır.167
Dionysus, bir kurtarıcı tanrıdır. Tanrı’nın serüvenlerine eklenen mitin iki kesiti,
Dionysos'un bu yönlerini aydınlığa çıkarmaktadır: Tanrı ilk olarak Hades'e inmiş ve
annesi Semele’yi dünyaya geri getirmeyi başarmıştır. Böylece oğlunun yardımıyla
ölümsüzlerin arasına katılan Semele Olimpos’a yerleşmiştir. İkinci olarak tanrı olup
gökyüzüne çıkan Dionysus, Naksoslu Ariadne'yi göğe aldırmak için yeryüzüne
inmiştir. 168 Dionysus, başka başka yollarla insan dünyasına sık sık uğramayı
bırakmamıştır.169
Dionysus’un insanların arasına sık sık inmesi onuruna Atina’da dört bayram
kutlanmıştır. Birinci bayram aralık ayında kutlanan ‘Tarlalardaki Dionysus
Şenlikleri’dir. Bu bayram köy meydanlarında büyük boyutlu bir fallus geçit alayıyla
birlikte şarkılar söylenerek taşınmıştır. 170 İkincisi kış ortasında kutlanan Lenai
(Bakkhalar şenliği) bayramıdır. Bu konuda fazla bilgi sahibi değiliz. Üçüncü bayram
Anthesterion şenlikleri ise şubat- mart aylarında kutlanırdı. Thyukdides’e göre en eski
ve en önemli bayram Anthesterion bayramıdır. Dördüncü bayram mart-nisan aylarında
yapılan ‘Büyük Dionysus Şenlikleri’dir. Dionysus kendisi için yapılan bütün bu
törenlerde bereket ve ölüm tanrısı olarak karşımıza çıkmaktadır.171
Girit’te ise Dionysus adına acılarının ve ölümünün bütün ayrıntılarının temsil
edildiği, iki yılda bir düzenlenen şenlikler olduğunu görürüz. Şenliklerde, Dionysus’un
yeniden dirilişi ya da ölümsüzlüğünün de temsil edilmesi tapınanlarını teskin etmiştir.172
Yine Dionysus’un ölüm ve diriliş söylencesi olarak kabul edilen: “Dionysus’un annesi
Semele’yi ölüler ülkesinden yukarı çıkarmak için Hades’e” inmesi, Argoslular
tarafından her yıl kutlanmaktadır.173
Dionysus, daha sonra bağın ve şarabın tanrısı ve bitkilere can veren özün,
ilkbaharda yerden fışkıran zengin hayatın tanrısı olmuştur. Dionysus, diğer bitki
tanrıları gibi kanlı bir ölümle ölmüş, fakat yeniden diriltilmiştir; çektiği acılar, ölümü ve
yeniden dirilişi kutsal törenlerde canlandırılmıştır. Örneğin; Tanrı asmada yaz sonunda
ölen ve ilkbaharda yeniden dirilen; böylece her yıl doğan ve ölen bir tanrı olarak
165
Annesi Agaue tarafından başı meydanlarda sallandırır. kurbanın kral olduğu bir insan eti şölenine
kenti davet eder. Bkz. Bonnefoy, a.g.e., C.I, s. 177; Eliade,Dinsel İnanışlar ve Düşüncelere Tarihi C.
I, s. 442.
166
Bonnefoy, a.g.e., C.I, s. 177; Grimal, Mitoloji Sözlüğü Yunan Roma, s. 158; Agızza, a.g.e., s. 103.
167
Graves, a.g.e., s.1 30, aynı sayfanın devamı için Bkz. (Hestia, Olimpos'un en mütevazı ve şatafatsız
tanrıçası, ona tanrıların sofrasındaki yerini seve seve verdi. Bu aslında, ailesinin kıskanç
kavgalarından kaçıp herhangi bir Yunan şehrinde daha huzurlu olacağını bilen Tanrıça için iyi bir
fırsattı. )
168
Gimall, Mitoloji Sözlüğü Yunan Roma, s. 158-159; Gaves, a.g.e., s. 130.
169
Bonnefoy, a.g.e., C. I, s. 177.
170
Fallus taşıma eylemi Arkaik dönemde Dionysus’tan daha önce de yapılmaktaydı. Bkz. Eliade, Dinsel
İnanışlar ve Düşüncelere Tarihi C. I, s. 439.
171
Hatta Heraklitos, Hades ve Dionysus’un tek ve aynı tanrı olduğunu iddia etmiştir. Bkz. Eliade, Dinsel
İnançlar ve Düşünceler Tarihi C. I, ss. 439-441.
172
Plutarkos, kız çocukları ölünce hanımını teselli için yazdığı mektubunda buna değinmesi hakkında
Bkz. Frazer, a.g.e., s. 316; Euripidies, a.g.e., s. 11.
173
Frazer, a.g.e., ss. 316-317.

25
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

sembolize edilmiştir. Özellikle Dionysus’un doğum ve ölüm miti, ilkin bütün bitkilerin
esrarlı hayatı üzerine kurulmuş olsa da daha sonra asmanın büyümesi, üzüm olması, bağ
bozumunun türlü safhaları ve şarabın insanda doğurduğu değişik ve karışık haller
karşısında insanın varsaydığı iptidai fikirlerden doğmuştur:
“Yunan muhayyilesinde şarabın hikâyesi bir dram haline gelmiştir. Efsane şu
şekle girmiştir: Toprak- yahut Semele- uzun kış uykusundan uyanır uyanmaz Zeus’tan-
yahut Gök’ten gebe kalır. Bu çiftleşmeden sonra Bakkhos doğmaya başlar. İlkbaharda
filizlere su yürüyünce tanrı kendini göstermeye başlar. Ama yazın Zeus, Semele’yi
yıldırımlarıyla yakar. Güneşin sıcağı toprağı kurutup kavurur. O zaman, toprağın
başlamış olduğu işi bitirmek göğe düşer: bulutlar Bakkhos’u sarar; çiyler, kaynaklar ve
yağmurlar- yani Nympalar ve Mainadlar- asmayı doldurarak Dionysus’u büyütürler.
Üzümle koparılan tanrı, özünü maddeden sıyırabilmek için birçok eziyetlere katlanır:
parça parça edilir; küplere hapsedilir; ayaklar altında ezilir. Böylece Dionysus, kendini
insanlara vermek, onlara hayatın sırrını katabilmek için İsa gibi ıstırap çeker; fakat bu
işkenceler onu öldürmez. Toprağın yetiştirip öldürdüğü üzümün içindeki tanrı, üzümle
birlikte topraktan koparılıp ezildikten, mezara gömüldükten sonra, ekşime sayesinde
yaşamağa devam eder; kudreti büsbütün artar; şarapla insanın damarlarına geçerek
onu coşturur, ruh ve beden kudretini son haddine götürür.”174
Dionysus kültünün vazgeçilmez içkisi şarap, din taraftarlarının tanrıyla bağlantı
kurmasını kolaylaştırdığından, bu kültü benimseyenler sürekli bir sarhoşluk hali içinde
esrik bir yaşantı sürmüşlerdir. Şarabın içindeki tanrı ile birleşen insanlar türlü türlü
hallere girmişlerdir.175 Sarhoşluğun doruğa çıktığı orgia (cinsel ayinler)’da176, özellikle
Mainadeslerin müzik ve dans eşliğinde mecnun bir hale gelmesi ve şevkle dolmaları
taraftar sayısını oldukça arttırmıştır.177
Dionysus’un şarabını içenler, daha önce yaşamış oldukları hayatlara ait ruhların
uyandığını hissediyorlar; Dionysus’un onlara seslenmesiyle, içlerinde saklı duran
ruhları meydana çıkarıyorlardı. Çünkü iyilik ve kötülüğün doğuştan ruhlarında
olduğunu düşünen taraftarlar kaderlerinin Ona bağlı olduğunu düşünüyorlardı. Bu
yüzden Dionysus, dinine girenlerin ruhlarını birer birer temizliyordu. Kötülüklerden
kurtulma tanrı ile ruhun kaynaşması sayesinde oluyordu.178 “Dionysus’a inanan kimse,
tanrının hayatını yaşıyor; içinde yeniden doğan şarapla, ruh alevinin etini kemiğini
yaktığını hissediyor, her gün yeniden doğa doğa nihayet tam kurtuluşa varıyordu.”179
Dionysus, sadece bitkilerin tanrısı sayılırken boğada tecelli ettiğine inanılıyordu.
İnsanlar topraktan mahsul alabilmek ve tohumun gizli hayatını devam ettirmek için
boğayı parçalayıp yiyorlardı.180 Çiğ et yeme ve tanrıyı hayvan şeklinde tasavvur edip
öldürme en eski dinlerden kalma bir gelenektir. Antik çağlardan kalma anıtlarda
boynuzlu Dionysus tipleri görülmektedir. Özellikle şenliklerde tanrının boğa şeklinde
ziyaret ettiğine inanılmıştır. Yine Elis kadınları onu boğa şeklinde selamlamışlar ve
boğa ayağıyla gelmesi için dua etmişlerdir.181

174
Euripidies, a.g.e., s. XV-XIV; Frazer, a.g.e., s. 312.
175
Bu hal insanların Dionysus’u iyi ya da kötü karşılamalarına göre değişiklik gösterdiğine dair Bkz.
Euripidies, a.g.e., s. XVII.
176
Romalıların verdiği adla, Bacchanalia' da yaşanan her çeşit taşkınlık, Bkz. Dürüşken a.g.e., s. 84.
177
Dürüşken, a.g.e., ss. 84-85; Euripidies, a.g.e., s. XVII.
178
Euripidies, s. XVII-XVIII; Euripidies, a.g.e., s. 21.
179
Euripidies, s. XVIII; Dionysus’a tapan, coşkunluğun son haddine varınca tanrıyı gözleriyle görüyordu.
Bkz. Euripidies, a.g.e., s. 30.
180
Euripidies, a.g.e., s. 9.
181
Frazer, a.g.e., ss. 318-321.

26
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

Dionysus’un kılığına girdiğine inanılan diğer bir hayvan da keçidir. Bundan


dolayı inananları canlı bir keçiyi çiğ çiğ yerken tanrının bedenini yiyip kanını içtiklerine
inanmaktadır. Keçi, tanrının bedenleşmiş halidir. Antik çağda bir hayvan iki sebepten
dolayı kurban edilirdi. Ya tanrının yardımcısı olarak yararı anlatılarak kurban edilirdi ya
da zararı anlatılarak ceza mahiyetinde kurban edilirdi. Dionysus için kurban edilen keçi
asma yapraklarını yediği için yani cezadan dolayı kurban edilmiştir. Dionysus aslında
kendini kurban etmiştir. Yani hem cellattır hem de kurban. Bu yüzden tasvirlerinde
genellikle keçinin kanını içen Dionysus kullanılmıştır. Aynı zamanda boğa-tanrı
Dionysus’a “boğa yiyen” adı verilmiştir.182
Dionysus’un mistik ayinlerinde devam eden kurban takdimi, tapınanlar
tarafından tanrının bedeni kabul edilerek yenilmekte, bu sayede okunan ayinlerle
tanrıyla bir bütün oluşturulmaktadır. “Bu maksatla Dionysus ayinlerinde etinden
yenildiği ve kanından da içildiği halde henüz ölmemiş olan kurbanın canlı eti ile sıcak
kanı katılımcılarına dağıtılmaktadır.”183 Bakkhalar bu ayini çılgınca yapıyorlar, hayvanı
parça parça edip yiyorlardı. Orpheus bu vahşiliği biraz olsun gidermeye çalışmış ve
insan etini yemeği önlemiştir.184
Tanrı’nın epifanilerine eşlik eden mucizeleri de vardı: ‘kayadan su fışkırması,
süt ve balla dolan dereler’. Elis’te bırakılan üç boş çanağın, ertesi gün şarapla dolu
bulunması. En meşhur mucizesi ise üzüm bağların birkaç saat çiçek açıp üzüm
vermesidir. 185 Örneğin; Sidon’daki evliliği kutsal kılmak maksadıyla Dionysus suyu
şaraba dönüştürmüştür.186
Roma'ya, Güney İtalya'nın Yunan kolonilerinden gelen kölelerin tanıttığı
Dionysos (Bacchus) tapımı, Roma'nın devlet denetimi dışında yayılımını sürdürdüğü
için, devlet dinine tehlike oluşturan önemli dinlerden birisi olarak tanınmıştır. Eski
Yunan'ın bağ ve şarap tanrısı Dionysos'a ilişkin bu tapım, Roma'da eski İtalyan halkının
kır tanrısı Liber Pater ile özdeşleştirildiğinden MÖ 2. yüzyılda özellikle orta ve güney
İtalya‘nın dağlık bölgelerinde yaşayan ilkel halklar arasında kolayca yayılmıştır.
Bacchus tapımı, Roma'nın MÖ 496 yılında yaşanan kıtlık sorununa bir çözüm olarak
kabul edilmiştir. Bu bunalımlı dönemde, Sibylla kitaplarına başvuran Romalılar,
kitaplardan şarap tanrısı Dionysus'un, buğday tanrıçası Demeter'in ve Demeter'in kızı
Persephone'nin (Proserpina ya da Kore), kutsal üçlü olarak alınması gerektiğini
öğrenmiştir. Bunun üzerine, bu üç Yunan tanrı ve tanrıçasına kucak açan Roma, MÖ
493 yılında Aventinus tepesinde yapılan tapınakla onları bereketin sembolleri olarak
benimsemiştir.187
MÖ 2. yüzyılda Roma devleti hızla yayılan Bacchus gizem dini için sert
tedbirler aldı. MÖ 186 yılında çıkardıklan bir senato bildirisiyle, üç yılda bir kutlanan

182
Euripidies, a.g.e., s. 12; Frazer, a.g.e., ss. 321-322; yine aynı bölümde; Dionysus törenlerinde hayvan
yerine bir insan kurban edildiği de belirtilmektedir.
183
Kürşat Akalın, Yunan-Roma Uygarlığında İnsan-Tanrılara Tapınma Töreni Olarak: Kilise Ekmek-
Şarap Ayini, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, (41), Erzurum 2014, s. 134.
184
Euripidies, a.g.e., s. 12; çılgınlık ve kahinlik Yunanca da aynı manada kullanılmaktadır. Eflatun’a göre
çılgınlık mutlaka utanılacak bir şey değildir; hatta bir tanrıdan gelirseinsanı en üstün özelliklere götürür.
Bkz. Euripidies, a.g.e., s. 20.
185
Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C. I, ss. 441-442.
186
Kürşat Haldun Akalın, “Mitlerin Yaşamamış İnsan- Tanrılarından İncillerdeki Tek-Tanrı İnsanı İsa’ya
Geçiş”, Iğdır Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, (7), Nisan 2016, s. 210.
187
Dürüşken, a.g.e., s. 84.

27
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

ve halkın ahlakını bozduğuna inanılan Bacchanalia bayramları yasaklandı. Bu şekilde


Bacchus gizem dini sınırlandırılmış oldu.188
Sonuç olarak Dionysus kültü MÖ 5. yüzyılın sonralarına doğru Yunanistan’da
oldukça yaygındı. Zamanla Dionysus dini halk dini haline gelmiştir. Pentheusların ve
diğerlerinin çabalarına rağmen bu din İsa dinine örneklik teşkil etmiştir. Meryem Ana
nasıl Artemis ve Kybele’nin özelliklerini benimsemiş ise; İsa da ancak Dionysus gibi
bazı tanrıların özelliklerini benimseyerek geniş halk kitlelerine hitap etmiştir.189 Aynı
zamanda eski din ve inanışlara gösterdiği sert tutumları Dionysus için de gösteren
Hıristiyanlık, tanrının simgelerinden bir tanesi olan keçiyi şeytanın simgesi olarak
kullanmıştır. Hıristiyanlıkta şarap ve eğlence tanrısı Dionysus adına düzenlenen
tiyatrolar, eğlenceler ve bahar şenliklerini günah olarak yansıtılmış bu şekilde
Dionysus’u simgeleyen diğer şeyler de şeytan ve şeytanilikle özdeşleştirilmiştir.
Hıristiyanlığın bu tutumu ile birlikte Dionysus kültü son bulmuştur. 190

2.5.2. Asklepios

Latinlerde Esculapius olarak geçen tanrı, Yunan dünyasında şifa tanrısı ve


kahramanı olarak bilinmektedir. Asklepios, tanrı Apollon’un oğludur. İsmi ilk olarak
Homeros’un İlyada’sında geçmektedir. İlyada O’ndan, yetenekli doktor ve Machon ve
Podalirius isimli iki Yunan doktorun babası olarak bahseder.191 Machon ve Podalirius,
Truva savaşında Yunan ordusunun en iyi doktorlarıdır. Machon, Menelaus’un yarasını
tedavi eden; Podalirius ise Ajax’ın deliliğini tedavi eden doktordur.192 Truva Savaşı‘nın
tarihi MÖ 12. yüzyıl olarak bilindiğine göre Asklepios’un kültü tarih olarak bu
dönemden önceye uzanmaktadır. Yine Homeros şiirlerinde babası tanrı Apollon da
ordulara veba, kıran gönderen tanrı olmasının yanında, iyileştirici, şifa veren tanrı
anlamındaki Peian adıyla beraber anılmıştır.193
Etimolojik olarak Asklepios kelimesindeki “epios”, “iyiliksever, hoş” anlamına
gelmektedir. İlk ek olan “aigle” ise “parıltıdan gelen” anlamı taşımaktadır. Buradan yola
çıkarak Yunan dünyası Asklepios’u; parlak ve iyiliksever olarak nitelendirmektedir.194
Asklepios’un doğumuna ilişkin Homeros, Hesiodos ve Pindaros gibi Yunan
şairleri birbirinden farklı öyküler anlatmıştır.195 Örneğin; Homeros, Apollon’un karısı
olarak Teselya kralı Phlegyas’ın kızı Koronis’i zikrederken; Hesiodos, biri Kronis
diğeri Messenialı Arsinoe olmak üzere iki farklı isim zikreder.196 Fakat Asklepios’un
babası konusunda Hesiodos, her iki öyküde de Apollun’u zikretmiştir.197 Homeros ve

188
Dürüşken, a.g.e., ss. 96-105.
189
Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 121
190
Bilal Patacı, ,“Tanrılaştırma ve Şeytanlaştırma Arasında Mitolojik Bir Figür Olarak Asklepios”,
Milel ve Nihal, 13(2), 2016, s. 155.
191
https://www.britannica.com/topic/Asclepius, (31.01.2019).
192
Gerald Hart, “Asclepius: God of Medicine”, Canadian Medical Association Journal, 1965, s. 92.
193
Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 77; Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü Yunan ve Roma, s. 101.
194
Asklepios, Tıp Kültürü Dergisi N 01, Plan B İletişim Tasarım Tanıtım Yayıncılık ve Yapımcılık Ltd.
Şti., İstanbul Nisan-Mayıs- Haziran 2003, s. 9.
195
Hart, “Asclepius”, s. 232.
196
Asklepios, Tıp Kültürü Dergisi N. 01, s. 9; Yine Apollodoros’ta Apollon’nun karısı olarak Arsinoe’yi
zikreder.
197
Patacı, a.g.m., s. 157.

28
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

Hesiodos metnine bağlı kalarak Asklepios’u en detaylı anlatan Yunan şairi ise
Pindarus’tur.198
Pindarus’un MÖ 5. yüzyılda yazdığı mit, tanrının mitinin en eski ve korunmuş
yazalı kaynağıdır. 199 Mite göre; Apollon, Thessaly kralı Phlegyas’ın kızı Koronis ile
sevgili olur ve Koronis hamile kalır. Apollon sevgilisi Koronis’i gözetlemesi için peşine
bir kuzgun takmıştır. Koronis, Apollon’a ihanet eder ve Arkadyalı Elatus’un oğlu
Ischys ile birlikte olur. Tanrının kutsal kuşu kuzgun olanları Apollon’a söyler. Öfkeden
deliye dönen Apollon kuzgunun bembeyaz olan tüylerini karaya boyar.200 Apollon kız
kardeşi Artemis’e olanları anlatır ve tanrıçadan yardım ister. Kardeşine yapılanlara
öfkelenen Artemis, oklarıyla genç kadını öldürür ve O’nu yakmak için ateşin üzerine
koyar. Apollon karısının yanışını izlerken bebeğin ölmesine izin vermez. Genç kadının
karnını yarar ve çocuğu alır.201 O’nu büyütmesi için Kentaur202 Khiron’a203 verir. 204
Epidarius’ta tanrının kültünün yayıldığı ve büyük tanrı olarak geçtiği bölgede,
tanrı ilgili farklı bir mit geliştirilmiştir. Paunias’ın anlattığı mite göre; Askelepios’un
annesi yine Phlyges’ın kızı Koronis’tir. Babasının Epidarius’u ziyareti sırasında,
babasına eşlik eden Koronis, Apollon’dan hamiledir. Babasından gizli doğurmak için
Thittion dağına çıkar ve Asklepios’u doğurup buraya bırakır. 205 Dağda kaybolan
keçisini ve köpeğini aramaya çıkan çoban Arathanas, Asklepios’un keçiyi emdiğini
görür. Bu esnada tanrının vücudundan bir ışık çıkar. Arathanas bunun şifa veren ilahi
bir ışık olduğunu anlar.206 Epidarius’taki mitosun içeriğinde anne Koronis’in bebeği –
daha sonra Asklepios tapınağının inşa edildiği – dağda kendi başına doğurması ve
doğuma ilişkin kayıtta Apollon’dan bahsedilmemesi, şehirdeki Apollon tapımının
etkisini yitirdiğini göstermektedir.207
Messenialı tradisyonunda ise, Asklepios’un annesi Leukippos’un kızı Arsinoe
olarak geçmektedir. Asklepios Arsinoe’nin oğlu gibi gösterilse de O’nu büyüten kişi
olarak yine Koronis’in adı zikredilmektedir. Sanırım diğer tradisyonlarla uzlaşma amacı
güdülmüştür.208

198
Patacı, a.g.m., s. 157.
199
Olympia Panagiotidoi, Asclepius Myths and Healing Narratives: CounterIntuitive Concepts and
Cultural Expectations, Open Library of Humanities, c. 2, s. 1, 2016, s. 6
https://olh.openlibhums.org/articles/10.16995/olh.34/, (14.02.2019).
200
Can, Apollon’a haber veren kuşu karga olarak vermiştir. Kargaya lanet eden Apollon kuşun tüylerini
kapkara yaptı. Bkz. Can, a.g.e., s. 63; Erhat, Şair Pindarus’un Apollon’un bizzat kendisinin gördüğü
şeklindeki anlatımına yer vermiştir. Bkz. Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 77.
201
Apollon çocuğunu kurtarması için Hermes’ten yardım istedi. Tanrıların habercisi Hermes, alevlerin
içerisinde yanan Koronis’in karnından bebeği çıkardı. Bkz. Graves, a.g.e., s. 221.
202
Kentauroslar yahut Kentauroi, Yunan mitolojisinde yarı insan yarı at şeklindeki yaratıklara verilen
isimdir. Belden yukarısı insan, belden aşağısı at şeklinde tasvir edilen bu varlıklar genellikle vahşi ve
kaba tabiattaydı. Bkz. Grimall, Mitoloji Sözlüğü Yunan ve Roma, s. 371.
203
Antik Yunan mitolojisinde Khiron ilk doktor olarak kabul edilir. Bkz. Panagiotidoi, Asclepius, s. 14 (
DOI: https://olh.openlibhums.org/articles/10.16995/olh.34/print/).
204
https://olh.openlibhums.org/articles/10.16995/olh.34/, (14.02.2019); Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 77.
205
Apollon Tağınağında Tanrıça Artemis ve Fataların yardımı ile Asklepios’u doğurur. Babasının olanları
duymaması için şifalı bitkilerin yetiştiği titthion dağına bırakır. Bkz. Graves, a.g.e., s. 221.
206
Olympia Panagiotidoi, “Asclepius’ Myths and Healing Narratives: CounterIntuitive Concepts and
Cultural Expectations, Open Library of Humanities, c. 2, s. 1, 2016, s. 6,
https://olh.openlibhums.org/articles/10.16995/olh.34/, (14.02.2019).
207
Patacı, a.g.m., s. 158.
208
Grimal, Mitoloji Sözlüğü Yunan Roma, s. 102.

29
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

Her iki anlatının ortak sonucunda Apollon oğlunu Kentaur Khiron’a vermiştir.
Ovidius’a göre Kentaur Khiron, bitkisel tıbbın mucidi ve kahramanların dostudur.
Teselya’daki Pelion dağında bulunan evi, şifalı bitkilerle doludur. 209 Bu da
Asklepios’un bir cerrahtan ziyade doktor olduğunu göstermektedir. Kherion,
Asklepios’a tababet210 ilmini öğretir. Kısa sürede bu alanda maharet kazanan Asklepios
o kadar ileri boyuta gider ki artık ölüleri bile yeniden diriltmeye başlar. 211
Apollodoros’a göre, Asklepios üç kız kardeş olan Gorgoların kanından büyülü bir iksir
yaparak insanları diriltiyordu. 212 Asklepios’a Gorgoların kanını Athena vermişti.
Efsaneye göre Gorgo’nun sağ tarafındaki damarları şifa saçarken, sol tarafındaki
damarları zehir saçıyordu.213
Hades, Asklepios’un ölüleri diriltmesinden rahatsızdı. Asklepios, yeraltı
dünyasının alanına müdahale ediyor ve düzeni bozuyordu. Hades, Zeus’a şikayette
bulundu.214 Zeus, ölüleri diriltmesinin cezası olarak yıldırımıyla Asklepios’u öldürdü.215
Hades’e giden Asklepios, bir müddet burada kaldıktan sonra yeniden Zeus tarafından
diriltildi.216 Ölümden dirilmesi, Tartarus’tan yılan kılığında kurtulmasıyla olmuştur. Bu
sayede tanrısal bir doğaya kavuştuğu için ölüleri bir daha diriltememiştir. 217
Asklepios’un ölümden dirilmesi şair Ovidius’un (ö. MS 17) anlatımında geçen
kehanetin gerçekleştiğini gösterir. Kehaneti bildiren Khiron’un kızı Euippe’dir. 218
Khiron’un kızı babasının sanatını Asklepios’un öğrenmesinden memnun değildi ancak
yine de babasına kehaneti söylemişti. Kehanete göre Asklepios büyüyecek ve tüm
dünyaya sağlık getirecek, hatta ölüleri diriltecek ve bütün ölümlüler hayatını
Asklepios’a borçlu olacak ve sonunda tanrısallaşacaktı. Fakat yüce tanrı onu yıldırımı
ile öldürecek ve tekrar dirilip yeniden tanrı olacaktı. 219
Efsanelerin daha sonraki versiyonların da Asklepios için Epione adında karısı ve
Akeso, İaso, Panakeia, Aigle ve Hygieia isimli çocukları olduğundan
bahsedilmektedir. 220 Hatta bazı kaynaklarda Hygieia 221 ve Panakeia 222 için yapılan
tapınaklar olduğundan bahsedilmekte ve ilahi olduklarına sık sık vurgu yapılmaktadır.

209
Hart, “Asclepius”, s. 232.
210
Hekimlik bilimi, tıp
211
Grimal, Mitoloji Sözlüğü Yunan Roma, s. 102.
212
Bu insanlardan bazıları, Lycurgus, Capaneus, Minos’un oğlu Glaukos ve Hippolitos sayılabilir. Bkz.
Grimal, Mitoloji Sözlüğü Yunan Roma, s.102; Ancak Apollon Zeus’tan öcünü aldı ve onun en önemli
silahı olan yıldırımı Zeus’a hediye eden Kykloplar’ı öldürdü. Bkz. Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 78.
213
Asklepios, Tıp Kültür Dergisi N 01, ss.9-10.
214
Hart, Asclepius, s. 232; Zeus, bu diriltmeler yüzüne dünyanın düzenini bozulacağından korkuyordu.
Bkz. Grimal, Mitoloji Sözlüğü Yunan Roma, s. 102.
215
Grimal, Mitoloji Sözlüğü Yunan Roma, s. 102; Hart, Asclepius, s. 232; Graves, a.g.e., s. 223.
216
Hart, Asclepius, s. 232.
217
Asklepios, Tıp Kültür Dergisi N 01, s.9-10., Anadolu’da tanrı ile ilgili bir efsane vardır. Asklepios
Zeus tarafından öldürünce son anda yazdığı reçete ellerinden bir otun üzerine düşmüş. Yağmur suları ile
yazının özü ota geçmiş ve her derde deva sarımsak meydana gelmiş. Bkz. Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s.
78.
218
Graves, a.g.e., s. 223.
219
Hart, Asclepius, s. 232.
220
Grimal, Mitoloji Sözlüğü Yunan Roma, s. 102.
221
Hygeia ait bir mit yoktur. Yalnızca Asklepios ile anılır. Bkz. Grimall, Mitoloji Sözlüğü Yunan Roma,
s. 301.
222
Pankeia, bitkiler sayesinde her hastalığın iyileştirilebileceği fikrini temsil eden tanrıça. Bkz. Grimal,
Mitoloji Sözlüğü Yunan Roma, s. 600.

30
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

Örneğin, Hygeia'nın görevi, tanrıların doğrudan ve faydalı bir armağanı olarak getirilen
büyük kutsamaların olduğu toplumun sağlığını korumaktı.223
Tıp tanrısı Asklepios, Antik Yunan sanatında heykeller, çanak ve çömlekler,
mozaikler ve sikkelerde tasvir edilmiştir. Neredeyse her zaman sakallı olan, genellikle
yaşlı, üzerinde göğsünden itibaren üstü açık beyaz bir giysi ve ayağında açık bir
sandalet, bir çubuk etrafına sarılmış yardımcı bir yılan Tanrı’nın tasvirlerinde ortak
temadır. 224 Bazen Heigeia 225 ona eşlik etmiştir. Selvi, çam ve zeytin Asklepios’la
ilişkilendirilen üç ağaçtır.226 Tanrının atribüleri227 ise yılan, asa, köpek, keçi, kâse, kitap
rulosu ve levhadır.228
Daha önce de ifade edildiği gibi Asklepios kültünün çok öncesinde de Olimpos
tanrıları ölümsüz kabul ediliyordu. Bundan dolayı eski Yunan insanı için Asklepios’un
ilahi şeklini önemli kılan özelliği, ölümsüz olması değil, tanrının insanlara olan
merhametidir. Asklepios kadar insanları düşünen başka tanrı olmamıştır. O, insanlarla
iletişime geçip şifa dağıtan yardımsever bir tanrıdır ve yardımını isteyen kişilere yardım
etmek için her zaman istekli olmuştur.229 Asklepios, aynı zamanda Yunan dünyasında
tıbbın kurucusu olarak kabul edilmiş ve kendisinden sonraki hekimlere örnek olmuştur.
Asklepios’un 19. kuşaktan torunu kabul edilen Hipokrates 230 tarafından kurulan ve
oğulları ve torunları tarafından korunan Kos’taki tıp okulu Asklepios ile
ilişkilendirilmiştir. Beşinci yüzyıldan itibaren doktorlar Asklepius'u ilahi ataları ve
patronları olarak Asklepiades adıyla tanımışlardır.231
Efsanelerde görüldüğü gibi Asklepios, ölüleri dirilten, Zeus’un cezasını teşvik
eden ve nihayet ölümsüzlük kazanarak tanrılar âlemine yükselmiş ölümlü bir doktor
olarak karşımıza çıkmaktadır. Asklepios, ilk olarak İlyada’da tanrı olarak değil
‘kusursuz bir hekim’ olarak geçmiş ve Homeros’un MÖ 8. yüzyılda yaşadığı bilindiğine
göre bu tarihe kadar da insan kimliğini korumuştur. Homeros sonrası metinlerin
ekseriyeti ise Asklepios’tan bir tanrı olarak bahsetmiştir. Özellikle Hesiodos ve
Pindaros gibi şairlerin tanrısal köken mitosuyla birlikte Asklepios, Apollon ile bağlantı
kurularak tanrısal kimliğe bürünmüştür. Nihayetinde denilebilir ki Asklepios’un Zeus
tarafından öldürülmesi tanrı olarak tanınmasına, ölümlü bir doktor olarak kazandığı
başarılar ise ölümsüzleşmesine sebep olmuştur.232

2.5.2.1. Asklepios Kültü

Asklepios kültü MÖ 6. yüzyılda Trikka’da (Teselya) başlamıştır. Kült zamanla


Yunanistan’ın birçok yerine yayılmış 233 ve Yunan döneminin sonuna kadar da
223
Berens, a.g.e., s. 177.
224
Asklepios görseli için bkz Ek 3.
225
Hygieia, Plinius, Pausanias ve Plutarkhos’a göre Asklepios’un kızı, Orpheus’a göre ise eşi olarak
nitelendirilmektedir. Bkz. Hacer Sancaktar, Arykanda Akropolisi Kutsal Alanları ve Kültleri, Doktora
Tezi, Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Antalya, 2016, s. 114.
226
https://www.ancient.eu/Asclepius/, (14.02.2019).
227
Tanrı’ya ait olduğunu anlamaya yarayan ayrıntı.
228
Grimall, a.g.e., s. 102; Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 78.
229
Panagiotidoi, Asclepius, s. 13 (DOI: https://olh.openlibhums.org/articles/10.16995/olh.34/print/).
230
Hipokrates, meşhur yemininin ilk satırında tanrının adını geçirir.
‘Hekim Apollon Ve Asklepios ve Hygeia ve Panakeia ve bütün tanrılar ve tanrıçalar üzerine yemin
ederim ki…, Bkz. Asklepios, Tıp Kültür Dergisi N 01, ss. 9-10.
231
Asklepios, Tıp Kültür Dergisi N 01, ss. 9-10.
232
Panagiotidoi, Asclepius, s. 14 ( DOI: https://olh.openlibhums.org/articles/10.16995/olh.34/print/)
233
https://www.britannica.com/topic/Asclepius, (31.01.2019).

31
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

gelişmeye devam etmiştir. Asklepios kültünün başka şehirlere yayılması Atina’da çıkan
veba hastalığı ile ilişkilendirilmektedir. Veba yüzünden binlerce insanın ölmesi
şehirdeki tanrıların yetersiz olduğu düşüncesini doğurmuştur. Bunun üzerine Asklepios,
Atina şehrine girmiş ve şehir tanrıları arasında yerini almıştır. 234 Diğer yandan
Asklepios için yapılan tapınakların binlerce ziyaretçi akınına uğraması ve kültün
bulunduğu bölgelerin ekonomik kalkınmasının artması finansal çıkar elde etmeye
çalışan bölgelerin de tanrı için tapınak talep etmesine sebep olmuş ve böylece kültün
yayılması hız kazanmıştır.235
Günümüzde Asklepios kültü, yaşayan kült özelliğini kaybetmiştir ancak bazı
tıbbi terimler ve nesneler tanrıya atfedilmiştir. Örneğin; Asklepios kayıtlarda üzerinde
beyaz elbise ve elinde yılanlı bir asa ile gösterilmiştir. Günümüzde ise doktorlar beyaz
önlük tercih etmekte ve ecza ve tıbbın sembolü olarak yılanlı asa figürlü kadüse
kullanılmaktadır. Asklepios’un kızları Hygieia / hygiene hijyen; Panakeia / panacea
bütün dertlerin şifası ve Meditrine / medicine “ilaç” gibi kavramlar günümüzdeki tıpta
kullanılan önemli kavramlardır.236
Kayıtlarda tanrı için yapılan tapınaklara ‘Asklepion’ 237 tababet ilminde
uzmanlaşan kişilere ise Asklepiad denilmiştir. Kutsal olarak kabul edilen 238
Asklepionlar, şifahane ve tapınak tarzı inşa edilmiş mimari yapılardır. Genellikle şehir
dışında hijyenik yerlerde, doğal ortamla iç içe tedavi ihtiyacını karşılayacak şekilde inşa
edilmişlerdir.239 İnsanlar tapınaklara hem refahları için dua etmeye hem de hastalıkları
için tedavi olmaya gelmektedirler. Epidarius Askerleri, Asklepios için yapılan en büyük
tapınaktır. 240 Bazı kayıtlar Epidarius’taki Asklepion’un ilk Asklepion olduğunu da
belirtir. 241 Bunun dışında Epidarius’taki tapınaktan etkilenerek Bergama, Kos ve
Lebena‘da tapınaklar inşa edilmiştir.242
Epidarius ve Bergama’da bulunan yazıtlar, Asklepionlarda tanrı tarafından
iyileştirildiğini iddia eden kişilerden bahsetmektedir. Anlatılanlar, mucizevi olan
öykülerden kesin tıbbi tedavilere kadar uzanmaktadır. Yazıtlar, insanların bu olaylara
olan tepkilerine ve beklentilerine de yer vermektedir. Aynı zamanda Asklepios’un diğer
doktorlardan ayrılan mucizevi özelliklerine değinilmiştir. Örneğin; Epidaurian
Asklepion’da bulunan yazıtlar, tapınağa gelen hastaların şifa bulmak amacıyla geceyi
burada geçirdiklerinde tanrının hastaların rüyalarına girerek onları tedavi ettiğinden
bahseder. 243 Tanrı böyle durumlarda insan kılığına girerek hasta ile iletişime
geçmektedir. Bazı durumlarda hastanın karşısına geçip kahkahalar attığı belirtilmiştir.
Asklepios hastaları sadece etkileşime geçerek tedavi etmemiştir. Örneğin, bir çocuk

234
Patacı, a.g.m., s. 169.
235
Panagiotidoi, Asclepius, s.14 ( DOI: https://olh.openlibhums.org/articles/10.16995/olh.34/print/).
236
Patacı, a.g.m., ss. 167-168.
237
Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 78.
238
Epidarius’taki asklepionun girişinde “Hoş rayihalı tapınağa giren temiz olmalı. Temizlikten kasıt
beden değil ruhun kutsal düşünceye sahip olmasıdır” yazılıdır. Bkz. Porphyry, On Abstinence from
Killing Animals, (Trans. by. Gillian Clark), Bloomsbury, London:2000, s. 62.
239
Hart, “Asclepius”, s. 234.
240
Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s.78, Panagiotidoi, Asclepius , s. 2 (DOI:
https://olh.openlibhums.org/articles/10.16995/olh.34/print/).,
241
Patacı, a.g.m., ss. 171-172.
242
Panagiotidoi, Asclepius, ss. 13-14 (DOI: https://olh.openlibhums.org/articles/10.16995/olh.34/print/)
243
Asklepios’un hasta rüyalarını tedavi ettiği söylendiğinden, Güney Yunanistan’daki tapınaklarda uyku
ile tedavi yöntemi yaygınlaşmıştır. Bkz. https://www.britannica.com/topic/Asclepius, (31.01.2019);
Hart, “Asclepius”, s. 234.

32
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

tapınakta topal bir adamın koltuk değneklerini çalmıştır. Topal adam hırsızın peşinden
ansızın sağlıklı bir şekilde koşmaya başlamıştır. Tanrı’nın en yaygın tedavi yöntemi ise
kutsal hayvanları 244 aracılığı ile tedavi yöntemidir. Örneğin, ailesi ile tapınağa gelen
dilsiz kızı bir yılanla korkutarak tedavi etmiştir. Yine kör bir oğlanın gözleri, köpekle
tedavi edilerek iyileşmiştir. Görünüşte olaylar tesadüfi gibi görünse de tapınağa şifa
bulmak amacıyla gelen hastalar bütün bu olanlara Tanrı’nın müdahalesi olarak
bakmışlardır.245
Asklepionlarda çok ağır hastalar tedavi edilmemiştir. Kültü ile veba hastalığı
arasında bağlantı kurulsa da kaynaklar vebalı kişilerin Asklepionlara alınmadığını
nakletmektedir. Yapılan kazılar sonucu Asklepionlarda daha çok hidroterapi,
müzikoterapi, masaj, diyet ve uyku terapileri uygulandığı görülmektedir. 246 Yine
yapılan kazılar sonucu bulunan el ve ayak resimleri basit yaralanma, uzuv kırılmaları
veya çıkıkların tedavi edildiğini; özellikle müzikoterapi ve hidroterapinin tedavi için
kullanılması buralarda akıl hastalarının tedavi edildiğini göstermektedir. Buralarda
yapılan dinsel tedaviler banyo ve oruç esasına dayanır. Tedavi süreci uyku öncesinde
sunulan bir kurban ve dua takdimeleri ile başlar ve tedavi sonunda Asklepios’a sunulan
şükran takdimesi ile son bulur. Tedavi öncesi hastalar temizlenir, sunağa yaklaşmaya
hazır olduklarında tövbe töreni düzenlenir. Daha sonra tapınakların iç bölgesinde olan
abatonlara alınır, burada battaniyelere sarılı olarak koyun postlarının üzerine uzanıp
inkubasyon (kuluçka) uykusuna dalarlardı. Hastalar uyur uyumaz, rahipler ellerinde
uyuyan hastaların yaralarını emen kutsal yılanlarla yataklar arasında dolaşırlardı.
Uyandıklarında her hastanın rüyasında ne gördüğünü anlatması gerekirdi. Daha sonra
bu rüyalar yorumlanarak uygun tedaviler anlatılmıştır.247
Asklepios kültünün Roma’ya MS 292 yılında giriş yaptığı düşünülmektedir. Şair
Ovidius, Roma’da ortaya çıkan bir hastalık sonucu kehanet merkezi Delphi’ye bir elçi
gönderildiğinden bahsetmektedir. Delphi kâhini vebayı ortadan kaldıracak gücün
Apollon’un oğlunda olduğunu söylemesi üzerine Asklepios heykeli Epidarius’tan deniz
yolu ile Roma’ya getirilmiştir. Asklepios’un Roma’yı vebadan kurtarması üzerine
tanrıya adanın giriş kısmına bir tapınak dikilmiştir.248 Roma döneminde Kartaca, Ege
Adaları, İtalya, İspanya ve Mısır’da Tanrı adına şifa merkezleri kurulmuştur. Hatta
Roma lejyonları tanrıyı İngiltere’ye kadar götürmüşlerdir. Tanrı'ya yaklaşık 800 tapınak
inşa edilmiştir.249
Asklpeios kültü Hıristiyanlığın büyük bir muhalif güç haline geldiği dördüncü
yüzyıla kadar (MS 355) Roma İmparatorluğu topraklarında gelişmeye devam etmiştir.
Hıristiyanlar Asklepios’a diğer putperest tanrılardan daha çok tepki göstermişlerdir.
Muhtemelen ilk İncillerdeki İsa’nın şifacı ve bir doktor olması etkili olmuştur. 250
Hıristiyanlar Asklepios kültünün İsa’nın imajına zarar verdiğini düşünerek ortadan
kaldırmak için ellerinden geleni yapmışlardır. Pagan yazarlar Asklepios’un sadece
bedenleri değil ruhları da iyileştirdiğini ifade ederek Asklepios’u övmesi Hristiyan
yazarları daha da öfkelendirmiştir.251
244
Kutsal hayvanları yılan ve köpektir. Bkz. Panagiotidoi, Asclepius, s.13; Hart, Asclepius, s. 234.
245
Panagiotidoi, Asclepius, ss. 13-14; DOI: https://olh.openlibhums.org/articles/10.16995/olh.34/print/.
246
Hart, “Asclepius”, s. 234.
247
Hart, “Asclepius”, s. 234; Patacı, a.g.m., ss. 171-174.
248
Berens, a.g.e., s. 178.
249
Hart, “Asclepius”, s. 235; Günümüz’de Epidarius’ta kazı çalışmaları yapılmaktadır. İlerleyen
zamanlarda Asklepion hakkında daha detaylı bilgiler alınabilecektir. Bkz. Patacı, a.g.m., ss. 171-172.
250
Hart, “Asclepius”, s. 235.
251
Patacı, a.g.m., s. 177.

33
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

Asklepios tapınaklarının en önemlilerinin üçüncüsü olan Bergama’daki tapınak


üçüncü yüzyılın başlarında meydana gelen bir depremle tahrip olmuş ve yeniden inşa
edilmemiştir. Konstantine döneminde 312’de Hıristiyanlık Roma’da serbest
bırakılmasıyla Asklepios kültü daha da zayıflamış ve tahribata uğrayan tapınak
İmparator Konstantine tarafından tamamen yıkılmıştır. İmparator Julian (355-363),
putperest dine geri dönmeyi tercih etmiş ve hükümdarlığı sırasında Asklepios kültünün
tekrar oluşması için girişimlerde bulunmuştur. Fakat istenilen sonuç elde edilememiş ve
Asklepios kültü bazı entelektüeller haricinde popülerliğini yitirerek tarihe karışmıştır.
Kaynaklarda, diğer tapınakların ne olduğu konusunda bir veri yoktur. Tahminlere göre
bazıları erken Hıristiyan hastaneleri olmuş, diğerleri ise zaman, doğa ve 'Hıristiyanlık
tarafından tahribata uğramıştır.252
Özetle Asklepios tapımının hâlihazırda Apollon tapımının önemli bir merkezi
olan Epidarius’ta başlaması ve bu tapımın yerine ikame edilmesi ile başlayan şöhreti,
veba salgını karşısındaki çaresizlik nedeniyle geniş bir coğrafyaya yayılmış ve
kendisinden önceki kültleri devre dışı bırakmıştır. Ancak Roma’daki dini rengin
Hıristiyanlık lehine değişmesiyle birlikte Asklepios tapımı da selefi olan kültlerle aynı
kaderi paylaşarak ortadan kaybolmuş yerini İsa imajı almıştır.253

2.6. Hermes

Hermes, tanrılar içerisinde en az Olimposlu olandır. Homeros öncesi bazı


tanrıların özelliklerini göstermektedir. 254 Yunan Tanrıları içerisinde en eğlenceli ve
özgün kişiliğe sahip kişilerden birisidir.255 Aynı zamanda ölümsüzlüğü anlaşma yoluyla
kazanan tek tanrı olarak bilinmektedir.256 Homeros İlahisi’nde tanrının kökeni hakkında
uzun uzadıya bilgi verilmiştir. 257 Hermes, sık sık Roma Merkür’ü ve Cabeiri'den
Casmilus veya Cadmilus ile özdeşleştirilmiştir.258
Hermes insanlar arasına karışmayı seven bir tanrıdır. Bu sebepten tanrının en
ayırt edici özelliği insanlar dünyasıyla olan ilişkisi olarak bilinmektedir. İlyada’da
Hermes içi Zeus şöyle demiştir: “En çok sen seversin insana yoldaşlık etmeyi.” 259
İnsanlarla sık sık iletişimde olan Hermes, hem tanrı, hem düzenbaz, hem de usta bir
zanaatkar olarak davranmıştır.260
Homeros’ta geçen mite göre Tanrı Hermes, Zeus ve Pleiadların261 en genci olan
Maia’nın oğludur. Zeus, Atlas ve Pleione’nin kızı Maia ile Arkadia’nın güneyinde
Kyllene dağında bir mağarada gizli gizli buluşup birlikte olmaktadır. Maia hamile kalır
ve bir şafak vakti doğum yapar.262 Maia, adet olduğu üzere doğan çocuğu kundaklayıp
sepet şeklinde bir eleğin içine koyar. Hermes, doğduğu gün olağanüstü bir gelişmişlik

252
Hart, “Asclepius”, s. 236.
253
Patacı, a.g..m., s. 180.
254
Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C. I, s. 337.
255
Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 177.
256
Bonnefoy, Mitolojiler Sözlüğü C.I, s. 401.
257
Buxton, a.g.e., s. 50.
258
https://www.britannica.com/topic/Hermes-Greek-mythology, ( 21.04.2019).
259
Homeros, a.g.e., 24, 336 vd.
260
Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C. I, s. 337.
261
Tanrılaştırılarak, Pleiades adı verilen takımyıldızın yedi yıldızına dönüştürülen yedi kızkardeş. İsimleri;
Taygete, Elektra, Alkyone, Asterope, Kelaino, Maia ve Merope. Merope dışında bütün Pleiadlar
tanrılarla birleşmiştir. Bkz. Grimal, Mitoloji Sözlüğü, s. 663.
262
Agizza, a.g.e., s.55; Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s.177; Buxton, a.g.e., s. 51.

34
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

gösterir ve annesinin onu yalnız bırakması üzerine beşiğinden kalkıp maceradan


maceraya koşar. İlk olarak Apollon’un çobanlık yaptığı Teselya’ya gider ve Apollon’un
sürülerini çalar. Çalınan hayvanlar 12 inek, henüz boyunduruk görmemiş yüz deve ve
bir boğadır. Hermes, çalmış olduğu hayvanlara izleri bulunmasın diye pabuçlar yapar ve
bütün Yunanistan’dan geçirip Pylos’ta bir mağaraya getirir. Yolda Battos adında yaşlı
bir adam görür. Ona bir güve karşılığında kimseye bir şey söylemeyeceğine dair yemin
ettirir. 263
Hermes, Pylos’ta ineklerden iki tanesi keser ve her bir parçası bir tanrı için
olmak üzere on iki parçaya ayırır. Diğer hayvanları saklayan Hermes, Kyllene’deki
mağarasına kaçar. Mağaranın kapısında bir kaplumbağa gören Hermes; hayvanın içini
boşaltır ve boşluğun üzerine kurban ettiği hayvanların bağırsaklarından yaptığı telleri
gerer ve lir denilen alet bu şekilde ortaya çıkmış olur. Apollon Hermes’in kurnazlığı
yüzüne hayvanlarını bulamaz. En sonunda ihtiyar Battos’tan her şeyi öğrenen Apollon
mağaranın yolunu tutar.264
Mağaraya gelen Apollon, Hermes’i beşiğinde yatar şekilde bulur. Hayvanlarını
vermezse Tartaros’a atacağını söyler. 265 Herhangi bir sonuç alamayan Apollon bu
durumu çözmesi için Zeus’a başvurur. Hermes usta yalancılığı ile hayvanları
çalmadığını söyler. Buna rağmen Zeus’un kararı Hermes’in hayvanları vermesi
yönünde olur. Apollon hayvanları almak için gittiği mağarada lir / kitara görünce
hayvanların karşılığında kendisine vermesini ister ve bu şekilde iki tanrı da anlaşmış
olur.266
Hermes kısa bir süre sonra yeni icat olarak flütü bulur. Apollon bu müzik aletini
de ister ve karşılığında kerykeion adlı sihirli asasını Hermes’e verir. Bu alet bir süre
sonra Hermes’in alametleri arasında sayılmıştır. Hermes, Apollon’dan kendisine
kehanet dersleri vermesini de ister. Hermes’in teklifini kabul eden Apollon, aynı
zamanda küçük çakıl taşlarından geleceği bilme sanatını da öğretir. Zeus, Hermes’in
yeteneklerinden dolayı kendisine haberci olarak seçer. Aynı zamanda Ölüler Diyarının
hizmetçisi olarak tayin eder. 267 Bu sebepten Hermes’e Psykhopompos, yani ruhlar
kılavuzu adı verilmiştir. 268 Olimpos’un buyruklarını insanlara ileten, Hades’e giden
ölülere rehberlik eden bir ulaktır. Bir dünyadan diğerine çok hızlı hareket
sağlamaktadır.269
Hermes, diplomatik becerileri ile ünlü bir tanrısıdır. İlyada’da geçen Truva
Savaşı’nda uzun bir pasajda, düşmüş oğlu Hektor'un cesedini geri alma girişimi
sırasında Troya Kralı Priam'a rehberlik etmesine rağmen, aslında Hermes,
Truva Savaşı'ndaki Achaeans'ı desteklemiştir. Tanrı, Homeros tarafından “Hermes
rehber, Argos katili ve “Hermes nazik” olarak tanımlanmıştır. Örneğin
Hermes, Odysseus'a, özellikle de İthaka'ya uzun dönüş yolculuğunda, Circe'in
büyülerine bir panzehir vererek yardım eder. Tanrı'nın yardım ettiği bir diğer

263
Grimall, Mitoloji Sözlüğü, s. 285.
264
Grimall, Mitoloji Sözlüğü, s. 285; Graves,a.g.e., ss. 76-77; Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 177.
265
Hermes’in annesi Maia’ya şikayet ettiğine dair yapılan rivayet için Bkz. Grimall, Mitoloji Sözlüğü,
s. 286.
266
Grimall, Mitoloji Sözlüğü, s. 286; Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 178; Edıth Hamilton, Mitologya,
(çev. Ülkü Tamer), Varlık Yayınları, İstanbul 2015, s. 19.
267
Graves, a.g.e., ss. 77-78.
268
Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 178.
269
Bonnefoy, Mitolojiler Sözlüğü C. I, s. 402.

35
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

kahraman Perseus'tur; Hermes ona kırılmaz bir kılıç ya da odun (arpe) harpe verir ve
onu Medusa'nın yerini ortaya çıkaran üç Graeae yönlendirir. 270
Hermes, ticaret ve hırsızlık tanrısı olarak da bilinmektedir. Poseidon'un
tridentini, Artemis'in oklarını ve Afrodit'in kemerini çalan bir hilecidir. 271 Ancak
Olimpos tanrılarının çoğunun aksine kaba kuvvet kullanımından yoksun bir tanrıdır.
Elinde bulunan asası silah değildir. 272 Hermes bir rüya tanrısıdır. Gezginlerin
koruyucusudur. Tesadüfen bulunan hazine onun armağanıdır ve herhangi bir iyi şans
felsefesi ona atfedilmiştir, bereket tanrısı olarak karakterinin doğal türevleridir. 273
Hermes bazı yerlerde sadece tanrısal iradenin aracısı ve sözcüsüdür. Örneğin,
tufandan sonra Deukaliona’a dileğini sormaya giden odur. Phriksos’la Helene’nin
annesi Nephele, çocuklarını kurtaran altın postu ondan edinmişlerdir.274 Hermes birçok
efsanede yardımcı tanrı olarak rolü vardır. Örneğin Paris’in yargısı için üç güzeli İda
Dağı’na götürür. İo efsanesinde adı geçen tanrı; Hera’nın Zeus’u kıskanmasından dolayı
ineğe çevirdiği İo’nun başına diktiği yüz kollu dev olan Argos’u Zeus’un emriyle
öldürmüştür. Bir nevi Zeus’un aşklarına yardım etmiştir.275 Dionysus ve Asklepios’un
doğumlarına yardım etmiştir. Yine Hesiodos’ta bahsedilen anlatıya göre Pandora’ya
rehberlik etmiştir.276
Hermes’in efsanelere göre birçok çocuğu olmuştur. Herakles’in sevgilisi
Abderos; Atina’da Herse’den dünyaya gelen Kephalos; Penelope’den dünyaya getirdiği
iddia edilen çobanların tanrısı Pan; Odyseus’un büyükbabası Autolykos;
Argonautlar’dan Eurytos Hermes’in çocukları arasında gösterilmektedir.277

2.6.1. Hermes Kültü

Hermes kültünün en eski merkezi Arkadia olarak bilinmektedir. Cyllene doğum


yeri olarak kabul edilmiştir. Cyllene’de özellikle doğurganlık tanrısı olarak tapınılmıştır
ve imajları hipermetiktir.278
Tanrı Arkaik dönemde dalgalı saçlı, sakallı, geniş omuzlu ve orta yaşlı
betimlenmiştir. Klasik ve Hellenistik dönemlerde kısa kıvırcık saçlı, yakışıklı bir genç
olarak, oturarak ya da ayakta, çıplak ya da khiton ve khlamys giyimli, başında petasos,
kanatlı sandalları279, elinde para kesesi ve kerykeion (caduceus) tanrıyla tasvir edilen en
önemli atribüleridir.280
Hermes’in en eski tasviri fallus ve en ilkel tasviri de Herme’dir. Herme;
genellikle tepesinde bir büst ve ön tarafından fırlamış bir fallus bulunan dört köşeli bir
sütundur. Hareketli Hermes, büst sütununun sabitliğine rağmen tam bir seyyardır. Aynı

270
https://www.ancient.eu/Hermes/, (21.04.19).
271
Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 178.
272
Buxton, a.g.e., s. 78.
273
https://www.britannica.com/topic/Hermes-Greek-mythology, (21.04.2019).
274
Grimall, Mitoloji Sözlüğü, s. 287.
275
Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 178.
276
Hesiodos, İşler Günler ve Tanrıların Doğuşu,(çev. Furkan Akderin), Say Yayınları, İstanbul 2015,
s.17- İşler Günler, 85.
277
Fink, a.g.e., ss. 186-187; Can, a.g.e., s. 100; Grimall, Mitoloji Sözlüğü, s. 287; Erhat, Mitoloji
Sözlüğü, s. 179.
278
https://www.britannica.com/topic/Hermes-Greek-mythology, (21.04.2019).
279
Hermes görseli için bkz. Ek 4.
280
Sancaktar, “Arykanda Akropolisi Kutsal Alanları ve Kültleri”, s. 136.

36
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

zamanda büst sütununun ima ettiği gibi bir bereket ve sınır tanrısıdır.281 Buna ek olarak,
Hermes evin koruyucusu olarak kabul edilmiştir. İnsanlar onuruna kapılarının önünde
genellikle küçük mermerden mezar taşları inşa etmişlerdir.282
Çift kanatlı, üzerine bir yılan sarılmış zeytin dalından yapılma sihirli asası en
önemli atribüsü olarak bilinmektedir.283 Elindeki asası çifte yılanlı kerykion (kadusis)
olarak yorumlanmıştır. Asa; hem güzel hem korkutucudur, hem ruhları toplar hem
ölümlüleri uyandırır. Bu şekilde Hermes eski dünyanın sihirbazı olarak
yorumlanmıştır. 284 Ovidius, Hermes’in atribülerine dair "Parlattı uyutan, uyandıran
değneğini, ayaklarını yundu arıttı, parlattı kanatlı ayakkabılarını" şeklinde söz
etmektedir.285 MÖ 3. yüzyılda bu kerykionun başında kanatlar ortaya çıkmış ve Roma
döneminde de kullanılmıştır. 286 Daha sonraki yıllarda tanrının ayağında ve başındaki
kaskında ortaya çıkan güvercin kanatları tanrının atribüsü olarak kullanılmaya
başlanmıştır.287
Hermes’e tapınılan yerler tapınak, agora ve gymnasio’lardır. Pergamon kentinde
yapılan kazılar sonucunda elde edilen belli sayıdaki yazıtlar Hermes kültünün varlığına
ışık tutacak derecede önemli olmuştur. Tanrı’nın kültünü gösteren belli sayıdaki
epigrafik kaynakların ışığında Hermes, “Pergamon kentinin Gymnasio ve Agora
Tanrısı” kimliğiyle ortaya çıkmıştır. Epigrafik ve arkeolojik bulgular Pergamon
kentinde Hermes’e “tüccarların tanrısı” olarak tapınıldığını göstermiştir. Özellikle
Pergamon kentinin alışveriş merkezi olan agorada düzeni sağlayan egemen güç olarak
saygı görmüştür. Yine fiziksel ve düşünsel faaliyetlerin yapıldığı bu gymnasio ve
palaestralarda Hermes’e atletik oyunların tanrısı olarak tapınılmıştır. 288 Yine
Anadolu’nun pek çok kentinde Hermes kültüne dair yapılan kazılarda, nümizmatik,
epigrafik ve arkeolojik buluntular keşfedilmiştir. Elde edilen veriler ışığında
Anadolu’da Hermes kültünün varlığı görülmektedir.289
Hem edebiyatta hem de kültte Hermes, sürekli olarak sığır ve koyunların
korunmasıyla ilişkilendirilmiştir ve çoğunlukla Pan ve periler olmak üzere bitki örtüsü
tanrılarıyla yakından bağlantılıdır. Çoğu zaman omuzunda bir kuzu ile tasvir edilmiştir.
Hermes’in bu tasvirine “Hermes Kriophoros” denilmektedir.290 Girit’te MÖ 620 yılına
tarihlenen omuzunda koç taşıyan bronz heykelciğin Hermes’in heykel sanatındaki en
erken tasviri olduğu düşünülmektedir.291
Çocuk Hermes, 520’lere tarihlenen Caere’den bir hydria ile 490’lara tarihlenen
kırmızı figürlü bir Attika kasesi üzerinde, Apollon’un sürülerini çalması olayıyla
sahneye çıkar. Vazo üzerinde iki ayrı sahne çizilmiştir. Birinci sahnede sürü, bir
mağaranın önünde durmaktadır. İkinci sahnede ise bir bebekle tepesinde iki adamla bir

281
Buxton, a.g.e., s. 77.
282
https://www.britannica.com/topic/Hermes-Greek-mythology, (21.04.2019).
283
Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C.I, s. 337.
284
Campbell, İlkel Mitoloji, s. 441.
285
Ovidius, Metamorfoz, ss. 735-737.
286
Nuriye Karakaya, Helenistik ve Roma Döneminde Psidia Tanrıları, Ege Yayınları, İstanbul 2007, s.
155.
287
Sakioğlu, İsa Haçta Öldü Mü, s. 258.
288
Hüseyin Üreten, Hellenistik Dönem Pergamon Kenti Tanrı ve Kültleri , Ankara Üniversitesi Dil ve
Tarih Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi, XXII (25), Haziran 2003, ss. 200-
201; http://dx.doi.org/10.1501/Tarar_0000000182.
289
Karakaya, a.g.e., ss. 155-161.
290
Grimall, Mitoloji Sözlüğü, s. 287.
291
Sancaktar, “Arykanda Akropolisi Kutsal Alanları ve Kültleri”, s. 136.

37
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

kadın hararetli bir konuşma içerisindedir. Mitos’tan hareketle adamlardan birinin


Apollon kadının ise Maia olduğu anlaşılmaktadır.292
Hermes heykelleri arasında antik dönemden kalma Praksiteles’in MÖ 4.
yüzyılda Olimpos’taki küçük Dionysus ve Nympalara giderken betimlenen heykeli en
ünlüsü olarak bilinmektedir. Yine MÖ 330 civarında yapılmış olan Herculaneum’da
bulunan dinlenen Hermes heykeli Napoli’deki Arkeoloji Müzesi’nde bulunmaktadır.293
Yunanlılar Mısırlı Thotha’a Hermes Trismegistus ismini vererek Hermes ile
ilişkilendirmiş olup, simyanın, astrolojinin ve büyücülüğün kurucusu kabul etmişlerdir.
Üç kere büyük Hermes adını alan efsanevi karakter, Hermestizmin kurucusu sayılan ve
kutsal metinleri yazan efsanevi bir bilge olarak kabul edilmiştir. Kilise tarafından İsa’ya
benzetilen tanrı 17. yüzyıla kadar Hermes Trismegstus olarak devam etmiştir. Ancak
Hermes’in çocukluğunu anlatan efsane, sonraki yıllarda edebi bir dille yazıldığı haliyle
varlığını sürdürmüştür.294

2.7. Teslis

Teslis, Yunanca “trias” ve bundan türetilen Latince “trinitas” kelimelerinin


karşılığıdır. Türkçe’de kullanılan teslis Arapça asıllı olarak kullanılmaktadır. Kelime
Arapça “üç”(selase) kelimesinden türetilen “sallasa” dörtlü fiil kökünden bir mastar
ismidir. Sözlük anlam olarak, “üç yapma”, “üç olarak çağırma”295 demektir.
Teslisin kökeni olarak yapılan araştırmalar bizi Akdeniz ve Mezopotamya’ya
kadar götürmektedir. Antik Mısırlılar, genellikle kendi tanrı ve tanrıçalarını teslisler
üzerine düzenlemişlerdir. Osiris-İsis-Horus teslisi; Amen-Mut-Honsu teslisi; Hnum-
Satis- Anukis teslisi gibi. Yine Hindularda da benzer teslis örneklerine rastlanmaktadır:
Brahma- Şiva- Vişnu gibi.296
Yunan üçlemesi daha değişken bazen de dual yani ikili olarak kendini
göstermektedir. Zeus-Hera-Athena, Zeus-Apollon-Asklepios, Demeter-Persephone-
Dionysus gibi. Araştırmalarımız göstermiştir ki Yunanlılar özellikle Zeus’un yasak
ilişkilerinden kutsallığın çokluğu ile kurtulmuşlardır. Bir tanrının kılık değiştirerek
farklı bir şekilde görülmesi Yunan tanrıları için olağan bir durumdur. Haliyle diğer
medeniyetlerden etkilenerek teslis anlayışına kısmi bir bakış açıları vardı.
Yunanlılar, Giritliler kadar uygarlaştıkları zaman geldiğinde, en büyük
tanrılarının kız peşinde koşması, teolojide utanç yaratır durumdaydı. Çünkü Olimposlu
Zeus karşılaştığı sayısız genç tanrıça, nympha 297 ve insanla birlikte olmuştur. Zeus,
özellikle insanlarla ilişkiye girebilmek için boğa, yılan, kuğu, altın gibi biçimlere
girmiştir. Yunanlılar bu durumdan kutsalın çokluğunun birlikte olması formülü ile
kurtulmuşlardır. Yunan dininde bütün tanrıçalar, gerçekten, değişebilen bir gecelikle
fahişe görünümündedirler. Zeus’un her çapkınlığında, tanrıça değişik olduğu kadar,
tanrı da son görünümünde aynı şekilde değişmiştir. Bu tür kutsallığın çokluğunun

292
Thomas H. Carpenter, Antik Yunan’da Sanat ve Mitoloji, (çev. Bensen B. N. Ünlüoğlu), Homer
Kitabevi, İstanbul 2002, s. 73.
293
Fink, a.g.e., s. 186.
294
http://ozhanozturk.com/2018/03/27/hermes-yunan-mitolojisi/, (17.06.2019).
295
Mehmet Bayrakdar, Bir Hıristiyan Dogması Teslis, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2007, s. 36.
296
Weigall, Hristiyanlığımızdaki Putperestlik, s. 107; Günay Tümer, Hıristiyanlıkta ve İslamda Hz.
Meryem, TDV Yayınları, Ankara 1997, s. 19.
297
Genç bakireler. Bkz. Kathleen N. Daly,( Revised By Marian Rengel), Greek and Roman Mythology A
to Z, Chelsea House An imprint of Infobase Publishing, New York, 2009, s. 102.

38
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

birlikte olması formülü, Hıristiyan teslis öğretisinde bulunur298; bir kutsal öz, üç (veya
daha fazla) kutsal kişilik. 299
Yunan mitolojisindeki üçlemelere farklı bir örnek Amaltheia-İo-Adrasteia
üçlüsü gösterilebilir. Amaltheia, "körpe", isminden de anlaşılacağı gibi, bir bakire
tanrıçadır; İo orgiastik ("zevk düşkünü") Nympha Tanrıça; "Kaçınılmaz Olan" anlamına
gelen Adrasteia ise sonbaharın gizemli ihtiyar-kadınıdır. Üç tanrıça bir araya gelerek Ay
üçlüsünü oluşturmuşlardır. 300
Yine aynı şekilde bir ay tanrıçası olarak kabul edilen Artemis, bazen Selene ve
Hekate ile bir tutularak aynı Tanrıça’nın üç yüzü kabul edilmişlerdir. Üçlü ay
tanrıçasına Artemis ismi verilmiştir. 301 Hekata, Homeros tarafından pek bilinmeyen
tanrıdır. Olimposlu olduğuna dair şüpheler bulunmaktadır. Hesiodos’ta geçmese
Yunanlı olmadığı düşünülen Tanrıça üç yüzlü olarak tasvir edilmektedir. Ay tanrıçası
Artemis’in, Tanrıça’nın bir yüzünü yansıttığı düşünülmektedir. Ay tanrıçası gökte
Selene, dünyada Artemis ve Hades Krallığında Hekate olarak bilinmektedir.302
Sibylla kitaplarına başvuran Romalılar, kitaplardan şarap tanrısı Dionysus'un,
buğday tanrıçası Demeter'in ve Demeter'in kızı Persephone'nin (Proserpina ya da Kore),
kutsal üçlü olarak alınması gerektiğini öğrenmiştir. Bunun üzerine, bu üç Yunan tanrı
ve tanrıçasına kucak açan Roma, MÖ. 493 yılında Aventinus tepesinde yapılan
tapınakla onları bereketin sembolleri olarak benimsemiştir.303
Yunan çok tanrıcılığı zamanla yerini filozofların tanrısına bırakmıştır. Bu
konuda ön plana çıkan isim Platon olmuştur. Platon’nun felsefesi Uluhiyyetin üçlü
yapısına dayanmaktadır. “İlk neden”, “Akıl” ya da “Logos” ve “Evrenin Ruhu”
304
üçlüsü.

298
Aynı durum Yahudilerin tanrısı Yehova için geçerlidir. Eski Ahit’te Yehova, Yakup, Musa ve Gidon’a
değişik melekleri örnek olarak görünmüşlerdir. Bu melekler hem Yehova’dır hem değillerdir.
299
Joseph Campbell, Batı Mitolojisi, (çev. Kudret Emiroğlu), Islık Yayınları, İstanbul 2014, s. 154.
300
Graves, a.g.e., s. 47.
301
Selene-Hekate-Artemis görseli için bkz. Ek 5.
302
Selma Sözer Kölemenoğlu, Ana Tanrıça Gerçeği, Arıtan Yayınevi, İstanbul 2001, s.59; Güler
Çelgin, Eski Yunan Dininde ve Mitolojisinde Artemis, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul 1986, ss.
25-32.
303
Dürüşken, a.g.e., s. 84.
304
Mehmet Sakioğlu, Hz. İsa Nasıl Tanrılaştırıldı, Karakutu Yayınları, İstanbul 2006, s. 330.

39
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

3. HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI

Hıristiyanlık günümüzde bütün kıtalara yayılmış, iki buçuk milyardan fazla


mensubu bulunan din olarak bilinmektedir. Hıristiyan, Mesih’e bağlı demektir. Kökü
Yunanca ‘Xpiotos: Christos’tan gelen kelimenin İbranice’si ‘Maşiah’tır. Maşiah,
yağlanmış anlamına gelmektedir. Eskiden krallar vazifeye başlamadan önce kutsal
yağla yağlandıkları için Yahudiler, gelecek Mesih için öyle bir ad kullanmışlardır.305
Khristos kelimesinden türetilen Khristianos kelimesi Mesih’e bağlı olan anlamına
gelmektedir. Türkçe’de Hıristiyan ve Hıristiyanlık olarak kullanılan kelime Batı
Dillerindeki Christianisme’nin karşılığı olarak ifade edilmiştir. Yine Batı dillerinde İsa
Mesih için Jesus-Christ kavramları kullanılmıştır.306
Hıristiyan (Christianos) kelimesi ilk kez İsa’nın vefatından yaklaşık 20-30 yıl
sonra Antakyalı putperestler tarafından İsa’yı takip edenleri ifade etmek için
kullanılmıştır.307 Bunlar Christos’u unvan değil özel isim olarak almışlar ve Christos’a
mensup olanlara bu adı vermişlerdir. Hıristiyan (Christianos) kelimesi Yeni Ahid‘in308,
Resullerin İşleri 309 ve Petrus’un Birinci Mektubu‘nda 310 yalnızca üç yerde
geçmektedir.311
İsa mesajını ilk olarak doğmuş olduğu topraklarda Filistin bölgesinde yaymaya
başlamıştır. O zamanlar Filistin bölgesi Doğu Roma imparatorluğunun hakimiyeti
altında bulunmaktaydı. Yahudiler bölgedeki siyasi hakimiyetlerini zamanla büyük
oranda yitirmişlerdi. Bu sebepten Filistin Bölgesi sırayla Asur, Babil, Pers ve Grek gibi
toplulukların, MÖ 63 yılından itibaren de Doğu Roma Devleti’nin hakimiyetine
girmiştir.312
Hıristiyanlar Tanrı anlayışını Yahudiler ve Yunanlılardan miras yoluyla almıştır.
Bir nevi günümüz Hıristiyanlığının Tanrı anlayışı bu iki ananenin birleşimi sonucu
doğmuştur denilebilir. 313 Bu yüzden Hıristiyanlık Yahudi mesihi hareketi olarak da
tanımlanmaktadır. Yayılma safhası genişledikçe farklı dini, kültürel, mistik ve mitolojik
elemanlar; Yunan, İran, Anadolu, Kenan, Hind, Mısır vb köklerden akan felsefi-teolojik

305
Günay Tümer- Abdurrahman Küçük, Dinler Tarihi, Ocak Yayınları, Ankara 1993, s. 232; Ali
Erbaş, Hıristiyanlık, İnsan Yayınları, İstanbul 2004, s. 11; Fuat Aydın, Pavlus Hıristiyanlığına Giriş,
Eski Yeni, Ankara 2011, s. 184; Karen Armstrong, Tanrı’nın Tarihi, (çev. Kudret Emiroğlu- Oktay
Özel- Hamide Koyukan), Pegasus Yayınları, İstanbul 2017, s. 146;
https://www.britannica.com/biography/Jesus#ref222987, (03.05.2019); Vladimir Antonov, The
Original Teachings of Jesus Christ, Lulu, Kanada 2008, s. 27; http://www.swami-
center.org/en/text/Issa.pdf.
306
Erbaş, Hıristiyanlık, s. 11.
307
Erbaş, Hıristiyanlık, s. 12; Richard Holloway, Dinin Kısa Tarihi, Alfa Araştırma, İstanbul 2019, s.
154.
308
Kitâb-ı Mukaddes’in ikinci bölümüne verilen isimdir. Hıristiyanlar Birinci bölümden oluşan Musa’nın
şeriatine Eski Ahit, ikinci bölüme ise Yeni Ahit demişlerdir. Yeni Ahit: Matta, Markos, Luka ve
Yuhanna Snoptik İncillerinden sonra Elçilerin İşleri adındaki kitap ve Pavlos’un yazdığı mektuplar
gelir. Detaylı bilgi için Bkz. https://islamansiklopedisi.org.tr/yeni-ahid, (01.05.2019); Holloway, a.g.e.,
s. 155.
309
Resullerin İşleri, 11/26, 26/28.
310
Petrus, 4/16.
311
https://islamansiklopedisi.org.tr/hiristiyanlik#1, (01.05.2019); Erbaş, a.g.e., s. 13.
312
Mehmet Katar, “Tevhitten Teslise Geçiş Sürecinde Hıristiyanlık (Bir Yahudi İhya Hareketi Olarak
Başlayan Hıristiyanlığın Evrensel Bir Din Haline Geliş Öyküsü)”, Journal of Islamic Research 2007,
20(3), s. 331.
313
Walter M. Horton, Allah, Akın Basımevi, 1941 İstanbul, ss. 17-18.

40
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

akımlar Hıristiyanlığı etkilemiştir. 314 Bu şekliyle Hıristiyanlık, Yahudi kökeninin


işaretlerini kaybetmiş olmamasına rağmen, mevcut büyük inanç sistemlerinin en
senkretik olanı yani, kendisini farklı kültürlere ve dillere, bu kültürler içindeki alt
kültürlere dönüştüren bir dindir.
Hıristiyanlık, İsa-Mesih ile ilgili inançlar ve telakkiler üzerine temellendirilmiş
olan ve İsa Mesih’te kurtuluşu ifade eden bir dinsel gelenektir. Hıristiyan düşüncesinde
İsa, insanlığın asli günahına kefaret olarak kendini feda etmiş, bu nedenle çarmıha
gerilmiş ve sonrasında dirilerek kutsallık mertebesine erişmiş ilahi oğul Mesih’tir. Bu
nedenle İsa, tarihsel şahsı ve öğretisinden ziyade ölümü ve ölümden dirilip göğe
yükselmesi dogmalaştırılan teolojik bir şahsiyet olarak karşımıza çıkmaktadır. 315
İsa’nın takipçileri, O’nun Tanrısal bir kişiliği olduğuna ölümünden sonra karar
vermişlerdir. Özellikle Pavlus’un 316 Hıristiyan oluşu, cemaate yeni bir hamle
kazandırmıştır. Pavlus, yetiştiği Helenik kültürün etkisiyle İsa’ya farklı bir imaj
yüklemiş ve İsa “insanoğlu” imajını kaybederek ölen dirilen göklere yükselen “Rab”
haline gelmiştir. 317 Bu bakış açısı Hıristiyanlıkta ilk fikri ayrılıkların doğmasına ve
cemaatin ikiye ayrılmasına sebep olmuştur. 318 Oluşan farklılıkları ortadan kaldırmak
amacıyla MS 49 yılında Havariler Konsili toplanmıştır. Bu konsil İsa’nın
tanrılaştırılmasına zemin hazırlamış ve bundan sonraki konsillerin dayanak noktası
haline gelmiştir.319
Sonuç olarak İsa’nın konumu ve statüsünün Hıristiyan ilahiyatının en temel
noktası olması nedeniyle onun tabiatı, kimliği ve mesajı iki bin yıllık Hıristiyanlık tarihi
boyunca her dönemde tartışma konusu olmuş günümüzde de olmaya devam etmektedir.
Bu sebepten İsa’nın şahsiyetini ve kimliğini konu edinen teoloji bilimi Kristoloji
hakkında bilgi vermenin Hıristiyan tanrı anlayışını anlamamıza yardımcı olacağı
kanaatindeyiz.

3.1. İsa ve Kristoloji

Kristoloji, Latince “Christ” sözcüğü ile Yunanca “Logia” sözcüğünün


birleşiminden oluşan bir kelimedir. Terim olarak, Hıristiyanlıkta İsa Mesih’in kişiliğini
araştırma bilimine kristoloji denilmektedir. 320 Hıristiyan teolojisinin bir alt dalı olan
kristoloji, İsa Mesih’in teolojik anlamda incelenmesi olarak da nitelendirilmektedir.321

314
Tümer, Hıristiyanlıkta ve İslamda Hz. Meryem, s. 18.
315
Hatice Koç Kanca, “Hıristiyan ve İslâmî Kaynaklardan Hareketle Yeni Bir İslâmî Kristoloji
Denemesi”, Doktora Tezi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Samsun 2013, s. 13.
316
Pavlus, Tarsus’ta doğan Ferisili Bir Yahudi aileye mensup kişidir. Tarsus’lu adı Seul, Romalı adı ise
Pavlus’tur. Roma vatandaşıdır. Tutucu bir insan olan Pavlus, Hıristiyanlar’a duyduğu nefretle ün
salmıştır. İstefanos’un taşlanmasına katılmıştır. Başkahin O’nu Şam’daki Hıristiyanları tutuklamakla
görevlendirmiştir Ancak Şam yolunda İsa’nın Ona görünmesi ile iman etmiştir. Üç gün gözleri kör
kalan Pavlos Hananya adlı Hıristiyanla arkadaşlık etmiş ve Şam’da İsa Mesih’in öğretilerini yaymaya
başlamıştır. Arabistan ve Şam’da bir süre kaldıktan sona Kudüs’e dönmüştür. Barnaba ve Petrus ile
tanışmıştır. Bkz. çev. Sibel Sel, Levent Kınran, Hıristiyanlık Tarihi, Us Yayıncılık, İstanbul 2004, s.
62; Aydın, Pavlus Hıristiyanlığına Giriş, s.79-94: Erbaş, Hıristiyanlık, s. 28.
317
Tümer, Hıristiyanlıkta ve İslamda Hz. Meryem, s. 18.
318
Tümer, Küçük, a.g.e., ss. 233- 239.
319
Tümer, Küçük, a.g.e.,s. 239.
320
Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, s. 225.
321
İlbey Dölek, “Batıda Son Dönemde Yapılan Kristoloji Çalışmaları ( Tahlil ve Değerlendirme),
Doktora Tezi Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kayseri 2018, s. 11.

41
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

Kristolojik araştırmalar Hıristiyanlıkta Yukarı / Yüksek Kristoloji ve Aşağı /


Alçak Kristoloji olmak üzere iki şekilde ortaya konmaktadır. Yukarı Kristoloji İsa’yı
Teslis’in ikinci şahsı olarak tasvir eden, onu Tanrı’nın inkarnasyonu olarak takdim eden
Kristoloji çeşididir ve odak noktası İsa’nın ilahiliğidir. Aşağı Kristoloji ise İsa’nın insan
oluşundan hareket ederek onu tanımlar. Tarihte yaşayan Nasıralı İsa’dan, beşer olarak
gerçekleştirdiği eylemlerden, öğretilerden, mucizelerinden ve otoritesinden hareketle
onu betimlemeye çalışan kristolojidir.322
Kristoloji açısından İsa, hem İncillerin öne sürdüğü ilahi tabiatlı imanın Mesih’i
hem de tarihsel İsa araştırmalarının ortaya koyduğu beşer tabiatlı tarihsel İsa olarak
sınıflandırılmıştır.323
Konusu itibari ile İsa’nın tabiatı ve kişiliği ile ilgilenen kristolojinin en temel
sorusu İsa’nın kim olduğu olmuştur. Hristiyan kutsal yazıları, İsa'nın yaşamı boyunca,
onu tanıyanlar arasında bile, kim olduğu konusunda bir fikir birliği olmadığını
göstermektedir. Çünkü Yeni Ahit’te onun bir insan olduğuna yönelik işaretler olduğu
gibi, ilahî bir varlık olduğuna dair de ifadeler bulunmakta hatta inkarne olup insan
bedenine giren Tanrı-insan vurgusu dahi yer almaktadır.324
İsa’nın tebliği boyunca başlayan ve ölümünden ve dirilişinden yıllar sonra
devam eden kademeli süreçte, takipçileri onun Tanrı'nın oğlu olduğuna inanmaya
başlamışlardır. Bu inancın tedricen gelişmesi Hristiyan kutsal yazılarında ve ilk
Hristiyan topluluklarının ibadet uygulamalarını tanımlayan diğer tarihi belgelerde
açıkça görülmektedir.325
Daha önce de belirtildiği gibi, ilk Hıristiyanlar tek Tanrı’ya inanan Yahudilerdir.
Bu Hristiyanlar, Yeni Ahit'te de kaydedilen, artık onu göremedikleri zaman bile onlarla
birlikte olmaya devam edeceği ve kendi ruhunu kendilerine de göndereceği konusunda,
İsa'nın verdiği söze farklı anlamlar yüklemişlerdir. Bir süre sonra birçok dua, ibadet ve
tartışma yoluyla Hıristiyanlar, Tanrı'nın onlarla üç farklı şekilde olduğuna inanmaya
başlamışlardır: “Baba, Oğul İsa ve Ruh.”326
Hıristiyanlığın parçalanmasına sebep olan İsa’nın kimliği ve kişiliği meselesinin
en önemli sorun haline gelmesi, MS 4. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Roma İmparatoru
Konstantine’in yayınladığı 313 Milan Fermanıyla Hıristiyanlık, İmparatorlukta özgür
hale gelmiş; 381 yılında ise devletin resmi dini olmuştur. Hıristiyanlığın kavuşmuş
olduğu özgür ortamla birlikte daha önce gündeme gelmeyen bazı teolojik meseleler
gündeme taşınmıştır. 327 Gündemde olan teolojik meseleler konsil adı verilen
toplantılarda görüşülmüş tartışılmış ve karara bağlanmıştır. Konsillerin menşei

322
Mircea Eliade, Dinler Tarihi Sözlüğü, (çev. Ali Erbaş), İnsan Yayınları, 1997 İstanbul, ss. 138-139;
Hatice Koç Kanca, “Hıristiyan Ve İslâmî Kaynaklardan Hareketle Yeni Bir İslâmî Kristoloji
Denemesi”, Doktora Tezi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Samsun 2013, s. 12.
323
Dölek, “Batıda Son Dönemde Yapılan Kristoloji Çalışmaları ( Tahlil ve Değerlendirme), s. 12.
324
Hasan Darcan, “Athanasius ve İsa Anlayışı (Kristolojisi)”, Sakarya Üniversitesi, Doktora Tezi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya 2014, s. 13.
325
https://www.bc.edu/content/dam/files/centers/boisi/pdf/bc_papers/BCP-Christianity.pdf ; s. 8
(02.05.2019)
326
https://www.bc.edu/content/dam/files/centers/boisi/pdf/bc_papers/BCP-Christianity.pdf ; s. 8
(02.05.2019)
327
Katar, a.g.m., s. 335.

42
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

konusunda bazı Hıristiyan ilahiyatçıları, MS 52 yılında Kudüs’te toplanan Havariler


meclisini kabul etmektedir.328
Bilinen ilk genel konsil 329 MS 325 yılında toplanan İznik Konsili'dir. Konsil,
İznik’te Konstantine330 etkisi ile toplanmıştır. Konsilin toplanma amacı “Kutsal Teslis”
unsurlarını açık bir şekilde belirlemektir. Bu, kilise bütünlüğünün sağlanması açısından
son derece önemliydi. Yapılan ilk iş, Baba-Oğul-Kutsal Ruh unsurlarının daha açık
şekilde belirlenmesi olmuştur. 2. ve 3. yüzyıllarda Tanrı’nın birliğini belirtmek isteyen
Hıristiyanlar, Teslis’in ikinci uknumunu Tanrı’ya bağlayarak bu problemi çözmek
istemişlerdi. Bunun bir sonucu olarak Teslis’in kişilikleri arasındaki ilişkiler
belirginleştirilmek istenmiştir.331 İznik Konsili’nde İsa’nın yaratılmış olduğunu savunan
Arius’un fikirleri reddedilmiş, Arius afaroz edilmiş ve İskenderiyeli Alexander’ın İsa
görüşü kabul edilmiştir. 332 Baba ve Oğul’un tabiatı tartışılmış ve “Homoousios” 333
kelimesi kabul edilmiştir. Bu kelime, Baba ile Oğul’un aynı tabiatı taşıması anlamına
gelmektedir. Her ikisi de aynı cevherdendi. Böylece Teslis’in temelleri resmi olarak
atılmış ve ikili tanrı yoluna gidilmiştir.334
Aforoz edilmesine rağmen Arius’un görüşleri yayılmaya devam etmiştir.
İstanbul piskoposu Macedoine, Aryenizm’in etkisiyle yeni bir itizalle gündeme gelmiş
ve Kutsal Ruh’un teslisin ikinci uknumunun bir yaratığı olduğunu iddia etmiştir.335 Hem
Aryenizm hem de yeni itizal imparator Theodos’un imparatorluğun doğu kısmında bir
konsil toplamasına sebep olmuştur. 381’de İstanbul Konsili toplanmış ve
Macedoine’nin itizali şiddetle reddedilmiş ve İznik kredosuna Kutsal Ruh’un tanrısal
tabiatını belirten ifadeler konulmuştur.336 MS 381’den sonra teslisin üç unsurunun aynı
olduğu ve tek ilahi tabiata sahip olduğu doktrini revaç kazanmış ve Aryenizm şiddetli
bir şekilde reddedilmiştir.337 İkinci konsil ile birlikte Hıristiyanlık teslis doktrinini kabul
etmiştir.
Üçüncü genel konsil, İstanbul Patriği Nestorius ile Mısır’da İskenderiye
piskoposu Cyrille’nin arasında çıkan kristolojik münakaşayı sonlandırmak amacıyla II.

328
Francis Dvornik, Konsiller Tarihi İznik’ten Vatikan’a, (çev. Mehmet Aydın), TTK Basımevi, Ankara
1990, s.3; Mehmet Aydın, Hıristiyan Genel Konsilleri ve II. Vatikan Konsili, Selçuk Üniversitesi
Basımevi, Konya 1991, s. 1.
329
Konsiller, Özel Konsiller ve Genel Konsiller olmak üzere iki gruba ayrılır. Genel Konsiller Ökümenik
konsiller olarak da bilinmektedir. Genel konsiller Papa tarafından davet edilerek toplanır ve bizzat Papa
tarafından yönetilir. Alınan kararlar Papa’nın onayından geçmek zorundadır. Bu çerçevede ilk sekiz
genel konsil toplanmıştır. Bkz. Aydın, Hıristiyan Genel Konsilleri ve II. Vatikan Konsili, ss. 2-3.
330
İlk Hıristiyan İmparatorudur. Konsil toplama geleneği Konstantin’in hıristiyanlığı kabulünden öncede
kilisede yapılan bir husustu. Konstantine samimi biriydi ve daha önce böyle bir geleneği
bilmiyordu.314 yılında Afrika’da cereyan eden bir durumu halletmesi için çağırılan Papa 1.
Sylvestre’nin beraberinde 14 İtalyan piskoposu getirmesiyle görüşülen dava Sinoda dönüşmüş ve
Konstantine bundan sonraki dini kararları bu şekilde toplantılar düzenleyerek piskoposlara bırakmıştır.
Bkz. Dvornik, a.g.e., ss. 4-5.
331
Dvornik, a.g.e., s. 6 ; Aydın, a.g.e., s. 13.
332
Dvornik, a.g.e., s. 6 ; Bu konsilin dökümanları günümüze kadar muhafaza edilememiştir.
333
Aynı özde demektir. Bkz. Katar, a.g.m., s. 336.
334
Katar, a.g.m., s. 336.
335
Kutsal Ruh’un Baba ve oğuldan aşağı olduğu manasına gelen “pneumatomachines” için Bkz. Eliade,
Dinler Tarihi Sözlüğü, s. 135.
336
Aydın, a.g.e., s. 15; İstanbul’da toplanan konsile Batı piskoposları davet edilmemiştir. Bu ifadeler hala
bugün kredoda okunmaktadır. Konsile sadece 150 piskopos katılmasına rağmen I. İstanbul Konsili
genel konsil olarak kabul edilmiştir. Bu konsilin genel konsil kabul edilmesinin tek sebebi kutsal ruhla
ilgili alınan karar olmuştur ifadesi için Bkz. Dvornik, a.g.e., s. 9.
337
Dvornik, a.g.e., s. 12.

43
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

Theodos tarafından 431’de Efes’te düzenlenmiştir.338 Birinci ve İkinci genel konsillerde


alınan kararlar ile Hıristiyanlık Tanrı anlayışı olan teslisin oluşmasına karşın, Teslis’in
ikinci unsurunun insan tabiatıyla birleştirilmesi sıkıntı yaratmış ve Meryem’in Tanrı
Anneliği gündeme gelmiştir. İstanbul Patriği Nestorius, Meryem’in “Tanrı Annesi”
olmadığını, İsa’nın Meryem karnında iken değil, doğduktan sonra Tanrı olduğunu
savunmuştur. Cyrille ise İsa Tanrı olarak Meryem’in rahmine girdiği için Meryem’in
Tanrı Annesi olduğunu savunmuştur. Konsil sonucunda Nestorius afaroz edilmiş,
Meryem’in Tanrı Annesi yani Theotokos olduğu kabul edilmiştir.339
Efes Konsil’inde ortaya çıkan kristolojik tartışma, Marioloji adını verdiğimiz
önemli bir teoloji bilimi ortaya çıkarmıştır. Marioloji, Meryem’in tanrı annesi olması ve
bakire doğumunu ele alan teolojik disiplin olarak bilinmektedir.
İskenderiye’nin Antakya ve İstanbul’a karşı zaferi, monofizit akımını ortaya
çıkarmıştır. Monofizitler İsa’da ilahi ve beşeri tabiatın tek tabiatta birleştiğini
savunmuşlardır. İsa’nın ilahi tabiatına üstünlük atfeden İskenderiyeli taraftarlar ilahi
tabiatın insani tabiatı yuttuğunu ileri sürmüşlerdir.340
Monofizit akıma İstanbul patrikliği ve Papa I. Leon karşı çıkmışlar ve Kadıköy
Konsili toplanmıştır. 451’de toplanan Kadıköy Konsili’nde, İsa’nın iki tabiatı konusunu
içeren kristolojik tartışma ele alınmıştır. Konsil kararı ile monofizit fikriyatın
temsilcileri aforoz edilmiş ve “Rab İsa Mesih hakikatte hem tanrı hem de insandır.
Ulûhiyette baba ile aynı cevherdendir ve annesi Meryem’den iki tabiatlı biricik oğul
olarak doğmuştur. Bu sebepten tabiatların karışma ve bölünmesi mevzu bahis değildir.”
içerikli iman formülü kabul edilmiştir.341 Kadıköy Konsili’nde İsa’nın tabiatı ile ilgili
tartışma son bulmadığı için I. Justinyen 553’te II. İstanbul Konsilini toplamıştır. II.
İstanbul Konsili’nde İsa’daki iki tabiat daha güçlü bir şekilde vurgulanmış, şahıs birliği
ifade yinelenmiş ve Origenizm aforoz edilmiştir. 342 III. İstanbul Konsili ile birlikte
Kadıköy Konsili’nde karara bağlanan iman formülüne “İsa’da bölünmeyen, ayrılmayan
ve birbirine karışmayan iki iradeyi ve iki tabii enerjiyi kabul ediyoruz. İki irade, insanî
irade gibi, Tanrısal iradeyi takip eder ve ona tâbi olur.” ifadesi eklenmiştir.343
Sonuç olarak İsa’nın otuz yılı aşkın hayatı ve üç yıl gibi kısa süren görevi
geçmişten günümüze tartışma ve araştırma konusu olmuştur. Bu tartışma ve araştırma
konuları arasında O’nun mucizevi olarak bakireden dünyaya gelmesi, enkarnasyonu,
tebliği sırasında birçok mucizeler göstermesi, son akşam yemeği, çarmıha gerilmesi,
ölmesi ve mucizevî bir şekilde yeniden dirilmesi yer alır. 344 Tezimiz İsa’nın tarihsel bir
kişilikten ziyade mitsel kişiliğiyle ilgilenmektedir. Bu yüzden tezimizi kristoloji
biliminin tartışma konuları olan İsa’nın mitsel özellikleriyle şekillendireceğiz. Bu
şekilde bir anlatım dördüncü bölümde yer alan karşılaştırmalar için faydalı olacaktır.

338
Eliade, Dinler Tarihi Sözlüğü, s. 135; Dvornik, a.g.e., s. 13; Aydın, Hıristiyan Genel Konsilleri ve
II. Vatikan Konsili, ss. 16-17.
339
Schimmel, a.g.e., s. 176.
340
Mehmet Aydın, Hıristiyan Kaynaklara Göre Hıristiyanlık, TDV Yayınları, Ankara 1995, s. 58.
341
Eliade, Dinler Tarihi Sözlüğü, s. 136; Aydın, Hıristiyan Kaynaklara Göre Hıristiyanlık, ss. 58-59.
342
Eliade, Dinler Tarihi Sözlüğü, s. 136; Şinasi Gündüz, Hıristiyanlık, İsam Yayınları, İstanbul 2004,
ss. 34-35.
343
Gündüz, Hıristiyanlık, s. 35.
344
Dölek, “Batıda Son Dönemde Yapılan Kristoloji Çalışmaları ( Tahlil ve Değerlendirme), s. 17.

44
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

3.1.1. Hıristiyan Kaynaklara Göre İsa

İsa’nın çocukluk ve gençlik dönemlerine ait bilgiler Hıristiyan kanonik


kaynaklarında oldukça sınırlıdır. Hıristiyan kanonik kaynaklar, İsa’nın çarmıha gerilişi,
yeniden dirilişi ve göğe yükselmesi gibi konulara muhteva bakımından daha çok yer
vermiştir. İsa’nın doğumunu ve çocukluğunu anlatan diğer muhtelif kaynaklar Kilise
tarafından güvenilir olmadığı gerekçesiyle apokrif kabul edilmiştir.345
İncillerin yazılma amacı Mesih ve O’nun misyon hayatını anlatmaktır. Hıristiyan
kaynakları incelediğimizde; Pavlus’un mektupları, dört İncil, apokrif inciller, mektuplar
ve biyografiler hepsinde ana temanın İsa olduğu görülmektedir.346
İsa’nın hayatı hakkında ilk bilgiler ölümünden 65-70 yıl sonra Markos 347
İncili’nde karşımıza çıkmaktadır. Markos İsa’nın öyküsüne O’nun dinsel kariyeri ile
başlar ve İsa’yı vaftizci Yahya’nın şakirdi olarak gösterir. Aynı zamanda İsa beşeri
vasıtlı bir kişi olarak gösterilmiştir. 348 İlk üç İncil’i incelediğimizde (Matta, Markos,
Luka) aynı muhtevayı göstermekte ve İsa’nın yolunu vaftizden başlayarak kıyamına
kadar anlatmaktadır.349 Yuhanna; “İsa Tanrı’nın oğludur, mesih olduğuna iman edesiniz
diye bunlar yazıldı” diyerek bahsetmiştir.350
Kanonik İnciller dışında Petrus İncili, Mısırlılar İncili ve 5. yüzyılda ele geçen
Süryani yazması İsa’nın hayatı hakkında kaynak olarak gösterilebilir. Yahudi tarihçiler
ve Romalı tarihçilerin eserler İsa’nın hayatından bahseden Hıristiyan dışı kaynaklardır.
Yahudilerin kaynaklarında şeriate aykırı davranan acayip işler yapan bir kişi olarak
İsa’dan bahsedildiği görülmektedir. Yahudilere göre İsa Mesih kutsal bir kişi değildir.
Romalı tarihçilerin eserlerinde ise İsa’dan çok az söz edilir ve verilen bilgilerde de İsa
ile ilgili yeni ve farklı bir şeyler söylenmez. Kilise’ye bağlı olmayan bazı Romalı
yazarlar da; Tacitus (ç.115), Suetonius (ö.150) ve küçük Pliny İsa’dan
bahsetmişlerdir.351
Hıristiyan kutsal kitabında İsa için kullanılan en önemli unvan Mesih’tir. O
dönemde Mesih, Yahudiler için “Tanrı’nın Oğlu” ve “İnsanoğlu” anlamlarını
taşımaktadır.352 Öğrencilerinin İsa’yı Mesih olarak gördüklerine bir kuşku yoktur. İsa
ise kendisi için Mesih sözcüğünü hiç kullanmamasına rağmen; başkaları söylediğinde
onaylamıştır. 353 İsa’nın Mesih ve insan olmasından en fazla bahseden İncil, Matta
İncil’i olmuştur. Bunun dışında diğer İncillerde de İsa’nın Mesih olmasına yönelik
pasajlar bulunmaktadır.354

345
Kanca, “Hıristiyan Ve İslâmî Kaynaklardan Hareketle Yeni Bir İslâmî Kristoloji Denemesi”, s. 23.
346
Tümer, Hıristiyanlıkta ve İslamda Hz. Meryem, s. 10.
347
Bilinen en eski İncil’dir. Bkz. Annemarie Schimmel, Dinler Tarihine Giriş, Külliyat Yayınları,
İstanbul 2016, s. 158.
348
Armstrong, Tanrı’nın Tarihi, s. 137.
349
Schimmel, a.g.e., s. 158.
350
Tümer, Hıristiyanlıkta ve İslamda Hz Meryem, s. 30.
351
Tümer, Hıristiyanlıkta ve İslamda Hz Meryem, ss. 13-14.
352
Tümer, Hıristiyanlıkta ve İslamda Hz Meryem, s. 14.
353
Markos 8/29;14/61; Mircea Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi, C. II, (çev. Ali Berktay),
Kabalcı Yayınevi, İstanbul 2003, s. 388.
354
Luka, 2/26-32, 38; 7/26-27; 9/20; 18/31-33; 24/25-27; Elçilerin İşleri, 2/36; 3721-26; 26/22-23.

45
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

Hıristiyan kaynaklarda İsa kendisini en çok “Oğul” kelimesiyle tanımlamıştır.


Oğul, başlangıçta “insan” kelimesiyle eş anlamlı olarak kullanılmaktaydı. Zamanla
kelime, “Tanrı’nın Oğlu”nu ifade eder olmuştur.355
İsa için İnciller “Davud’un oğlu” 356 , “İbrahim’in oğlu” 357 seçere belirtilerek
geçtiği gibi, “Nasıralı İsa”358 gibi yere nispet eden ifadelerle de tanımlanmıştır. Yine
İncillerde İsa için “peygamber” 359 , “muallim” 360 , “Rab”, 361 “İsrail’in Kralı” 362 ,
“Yahudilerin Kralı”363, “kurtarıcı”364, “Tanrı'nın kuzusu”365, “İmmanuel”366, “Tanrı’nın
mukaddesi”367, Tanrı'nın Kuddüsü”368 , “insanoğlu”369, gibi unvanlar kullanılmıştır.
Yuhanna diğer İnciller’den farklı olarak İsa için “Söz” unvanını kullanmıştır.370
Yine Yuhanna’da İsa “Ben Baba’yım, Baba bendedir.”371 demiştir. Bu ifadeye göre İsa
Tanrı’nın Oğlu olduğu gibi Tanrı’nın da kendisidir. Böylece Yuhanna’ya göre Tanrı ete
kemiğe bürünerek yeryüzüne inmiştir.372
Yuhanna İncili, Yuhanna’nın Mektupları ve Vahiy Kitabı, “Yaşam
Kaynağı/Suyu” 373 Yaşam Ekmeği 374 , Işık 375 , “Gökten İnmiş” 376 , Yücelik sahibi 377
Tanrı’nın Kutsalı”378 “Gerçek”379 olması ile temel iddiaları olan İsa’nın uluhiyetini daha
çok gnostik bir tarzda ele almıştır. Görüldüğü gibi Yuhanna, diğer incillerde vurgulanan
İsa’nın peygamber ya da öğretici olmasını inciline almamış, aksine “Ben ışığım.” “Yol
Ben’im”, “yaşam ekmeği Ben’im” gibi pasajlarıyla İsa’nın yüceliğini ispatlamaya
çalışmıştır.

355
Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C. II, s. 388; Yuhanna, 1/34, 49; 3/35; 5/19-23;
1;Yuhanna, 2 22-25; 4/15; 5/5.
356
Markos, 10/47-48, 12/35 Luka, 2/34; 1/30-33,35, 43; 2/10-11, 49; 3/21-22; 9/35; 10/21-22; 11/31,32;
22/70-71
357
Tümer, Hıristiyanlıkta ve İslamda Hz Meryem, s. 14.
358
Markos, 10/47.
359
Matta 10/40, Markos, 6/4; Luka, 4/24; Yuhanna, 2/19; Başkalarının onun peygamber olarak
nitelendirmesi için Bkz. Luka, 24/19.
360
Matta, 22/16; Markos, 4/38; Luka, 3/12; Yuhanna, 6/68.
361
Matta,7/21; Markos, 15/9; Yuhanna, 19/21.
362
Yuhanna, 1/19.
363
Matta, 2/2; Markos, 15/9; Yuhanna, 19/21.
364
Luka, 2/11;Yuhanna, 4/42.
365
Yuhanna, 1/49; Vahiy 5/5, 7, 12, 13; 6/1, 3, 5, 7, 9, 12, 16; 7/9-10; 8/1; 13/8; 14/1, 4; 17/14; 19/7, 9;
21/23; 22/1.
366
Matta, 1/23.
367
Markos, 1/24;Luka, 4/34.
368
Yuhanna, 6/69.
369
Yuhanna: 5/27; 6/27, 62; 8/28; 9/36-37; 12/23; 13731; Vahiy, 14/14.
370
Ford, Mesih’in Yaşamı: Doğumu ve Çocukluğu, s. 21.
371
Yuhanna, 14/11.
372
Emrullah Fatiş, Hz. İsa Paradigması, Eğitim Yayınevi, Konya 2016, s. 74.
373
Yuhanna, 1/4; 4/10, 14; 5/26; Vahiy, 7/17; 21/6; 22/1.
374
Yuhanna, 6/ 35, 41, 48, 51, 58.
375
Yuhanna, 1/4, 6; 8/12; 9/5; 11/25; 12/46; 14/6; 1.Yuhanna’nın Mektupları, 1/5.
376
Yuhanna, 3/13; 6/38, 42, 58; 18/36.
377
Yuhanna, 1/14; 7/39; 8/48-59; 12/23, 28, 41; 13/31-32; 14/13; 15/14; 16/1, 5; Vahiy, 1/6; 4/11; 5/13;
7/12; 19/1.
378
Yuhanna, 6/69; Vahiy, 3/7.
379
Yuhanna, 15/26; 16/13; 17/17; 1.Yuhanna’nın Mektupları, 2/27; 2.Yuhanna’nın Mektupları, 1/1-4; 3.
Yuhanna’nın Mektupları, 1/3-4, 8; Vahiy, 3/7; 15/3-4; 19/9.

46
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

3.2. Teslis

Üçlü birlik adı verilen teslis doktrini Hıristiyan teolojisinin açıklanması en zor
olan konusudur. Hıristiyan üçlemesi şekil olarak Hint, Yunan ve Mısır üçlemelerine
benzemesinin yanında, mahiyet bakımından değişiklikler arzetmektedir. Özellikle
Hıristiyanlık tarihinde Üçlemenin en güçlü rakibi Meryem olarak görülmüştür.380
Hıristiyanlıkta terim olarak üçlü birlik: “Tanrı’nın sonsuzluktan beri Baba, Oğul
ve Kutsal Ruh olarak üç kimliği vardır. Bu kimliklerin her biri tümüyle Tanrı’dır ve tek
bir tanrı vardır.”381 anlamına gelmektedir.
Teslis genel olarak aynı özden (cevher) olan fakat şahıs olarak birbirinden farklı
üç tanrı demektir. “Şahıs” kelimesi aslında maskeyi ifade etmektedir. Örneğin Yunan
sahnesinde rol alan bir aktörün roller değiştikçe maskesini değiştirmesi gibi. Bu yüzden
Hıristiyanlıkta tanrının üç maskesi olduğunu bu üç tanrı; Baba Tanrı, Oğul Tanrı, Kutsal
Ruh Tanrı’dır. Tanrıların üçü de eşit, ezeli ve tanrılıkta birdir. 382 Oğul, Baba Tanrı’dan
zuhur etmiş, Kutsal Ruh Doğu Kilisesi’ne göre sadece Baba’dan, Batı Kilisesi’ne göre
ise Baba ve Oğul’dan zuhur etmiştir. Bu şekilde üçü bir “Tanrılık” oluşturmuştur. Üç
tanrının birliği bir nevi zihinsel birliği ifade etmektedir.383
Teslis, teorik olarak 2. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Teslis ilk defa olarak MS
180’de Antakyalı Theophilus tarafından Yunanca “Trias” formuyla kullanılmış, kısa
süre sonrasında MS 200’de kilise babası Tertullian’nın yazılarında benimsenerek
sıklıkla geçmiştir. 384 İkinci yüzyılın yarısından itibaren bazı Hıristiyan ilahiyatçılar
tarafından ciddi derecede savunulmaya başlanmıştır. Zaman içerisinde yavaş yavaş
şekillenen Üçlü Birlik, 325 İznik ve 381 İstanbul Konsillerinde oluşturulan kredo ile
Kilise tarafından resmi şekilde kabul edilmiştir.385
Eski Ahit’te açıkça üçlü birlik ifadesi yer almamaktadır. 386 Aynı şekilde
Hıristiyanlığın kutsal kitaplarını incelediğimizde teslisin, isim ve öğreti olarak hiçbir
şekilde yer almadığını görmekteyiz. Katolik Ansiklopedisi’nin bu konuya ilişkin:
“Kutsal yazılarda, bununla birlikte Üç İlahi Şahıs’ın beraberce ifade edildiği tek bir
kavram yoktur.” ifadeleri Hıristiyanların bu konudaki düşüncelerini ifade etmesi
açısından önemlidir. 387 Eski putperest kavramı olan Teslis’in Hıristiyanlığa
uygulanması Kutsal Ruh’un üçüncü “kişilik” olarak tanımlanmasıyla mümkün hale
gelmiştir.388
Hıristiyan ilahiyatçıları teslisin kaynağı konusunda ihtilaf etmişlerdir. Justin
Marty (100-165), Ireneaus (130-209) ve Tertullian (160-225) gibi erken dönem

380
Tümer, Hıristiyanlıkta ve İslamda Hz. Meryem, s. 19-20. Aynı zamanda Meryem de oğlu İsa gbi,
zamanla çevredeki mitolojik unsurlardan etkilenerek mitolojik bir karakter kazanmış ve
Hıristiyanlıktaki derecesi yükselmiştir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Fatma Cerah, “Meryem
İkonografyasında Mitsel Özellikler , Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İstanbul 2018, s. 55.
381
Wayne Grudem, Hıristiyan İlahiyatı, (çev. Levent Kınran), Yeni Yaşam Yayınları, İstanbul 2005, s.
109.
382
Mehmet Bayrakdar, Bir Hıristiyan Dogması Teslis, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2007, ss. 38-
39.
383
Bayrakdar, a.g.e., ss. 39-40.
384
Sakioğlu, Hz. İsa Nasıl Tanrılaştırıldı, s. 299.
385
Zafer Duygu- Kutlu Akalın, Kristolojiye Giriş, Divan Kitap, İstanbul 2018, s. 59.
386
Tümer-Küçük, a.g.e., s. 234.
387
Bayrakdar, a.g.e., s. 71.
388
Weigall, a.g.e., s. 108; Sakioğlu, Hz. İsa Nasıl Tanrılaştırıldı, s. 299.

47
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

teologlar Hıristiyanlığın putperestlik, gnostsizm ve Yunan felsefesinden etkilendiğini


belirtmişlerdir. Yine Marcellus’un (ö. 374), teslisin kaynağının Yunan, gnostisizm ve
putperestlik olduğunu belirten ifadeleri bulunmaktadır.389
A. von Harnack ve Paul Tillich gibi bir kısım teologlar, teslisin kaynağını Yunan
felsefesi olarak verdikleri gibi, kutsal metinlerde de var olduğunu belirtmektedirler.
Zaman içerisinde Hıristiyanların birçoğu da Kutsal Kitap içerisinde geçen pasajların
Üçlü Birliği verdiğini şeklinde yorumlamaya başlamışlardır. Bu konuya örnek olması
açısından İncil’de ilk olarak Tanrı Oğlu’nun dünyaya gelişinde aktarılır. Arkasından
Tanrı’nın üçlü doğasına ilişkin önemli pasajlar verir. “İsa vaftiz olur olmaz sudan çıktı.
O anda gökler açıldı ve İsa, Tanrı’nın Ruhu’nun güvercin gibi inip üzerine konduğunu
gördü. Göklerden gelen bir seste şöyle dedi: ‘Sevgili Oğlum budur, O’ndan
hoşnudum’”390 ayetinde görüldüğü gibi teslisin üç ayrı üyesinin ayrı ayrı etkinliklerini
görmek mümkündür. Yine İsa’nın öğrencilerine söylemiş olduğu: “Bu nedenle gidin,
bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin. Onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un
adıyla vaftiz edin.”391 sözleri Baba ve Oğul’un ayrı kişiler olduğunu ve Kutsal Ruh’un
Baba ve Oğul’a denk olduğunu güçlü şekilde vurgulamaktadır.392
İncil yazarlarının genellikle Baba’dan söz ederken Tanrı, Oğul’dan söz ederken
‘Rab’ adını kullandıklarını göz önüne alırsak: “Çeşitli ruhsal armağanlar vardır, ama
Ruh birdir. Çeşitli görevler vardır, ama Rab birdir. Çeşitli etkinlikler vardır, ama
herkeste hepsini etkin kılan aynı Tanrı’dır.”393 ifadelerini de üçlü birlik için başka bir
ifade olarak gösterebiliriz. Yine “Rab Mesih’in lütfu, Tanrı’nın lütfu, Tanrı’nın sevgisi
ve Kutsal Ruh’un paydaşlığı hepinizle birlikte olsun.” 394 Ayetinde olduğu gibi
“Çağrınızdan doğan bir umuda çağrıldığınız gibi, beden bir, Ruh bir, Rab bir, iman bir,
vaftiz bir, her şeyden üstün, her şeyle ve her şeyde olan herkesin Tanrısı ve Babası
birdir.”395 ayeti de üçlü birlik gerçeğine değinmektedir.396
Görüldüğü gibi İncillerde Tanrı’nın üç kimliği ortaya çıkmaktadır. Baba, Oğul
ve Kutsal Ruh aynı değillerdir. Ancak her üye tümüyle tanrıdır. Baba kesinlikle tanrıdır.
Bu gerçek, kutsal kitabın ilk ayetlerinde geçen Tanrı’nın yeri göğü yaratmasından
bellidir. Nitekim İsa, göklerdeki Baba’ya dua etmektedir.397
Oğul tümüyle Tanrı’dır. “Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı’yla birlikteydi ve Söz
Tanrı’ydı. Başlangıçta O Tanrı’yla birlikteydi. Her şey O’nun aracılığıyla var oldu, var
olan hiçbir şey O’nsuz olmadı. Yaşam O’ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı.” 398
ayetleri Oğul’un tanrılığını açıkça ortaya koymaktadır. Yuhanna’ya göre buradaki Söz,
Oğul’dur. Söz, Tanrı ile birlikte olduğu gibi aynı zamanda Tanrı’dır.399 Başka bir ayette
Baba Tanrı’yla ait olan her sıfat ve karakter Oğul’a da aittir. “Oğul için şöyle diyor: Ey

389
Bayrakdar, a.g.e., s.72; Weigall, a.g.e., s. 107.
390
Matta, 3/16-17; Grudem, a.g.e., s.110-111; Boisi Center for Relligion and American Public, “An
Introduction to Christian Theology” vol 3 of the Boısı Center Papers on Relıgıon ın the Unıted States,
2007, s.9 https://www.bc.edu/content/dam/files/centers/boisi/pdf/bc_papers/BCP-Christianity.pdf,
(02.05.2019).
391
Matta, 28/19.
392
Grudem, a.g.e., s. 111.
393
I. Korintliler, 12/4-6.
394
II. Korintliler, 13/14.
395
Efesliler, 4/4-6.
396
Grudem, a.g.e., s. 111.
397
Grudem, a.g.e., s. 112-113.
398
Yuhanna, 1/1-4.
399
Grudem, a.g.e., s. 113.

48
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

Tanrı, tahtın sonsuzluklar boyunca kalıcıdır, egemenliğinin asası adalet asasıdır.”400


ayeti Oğul’un tanrılığını açıkça ortaya koymaktadır.401
Kutsal Ruh da Baba ve Oğul gibi tümüyle Tanrı’dır. Daha önce zikredilen: “Bu
nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin. Onları Baba, Oğul ve
Kutsal Ruh’un adıyla vaftiz edin.” 402 ayeti Kutsal Ruh’un Baba ve Oğul ile aynı
düzeyde olduğunu göstermesi açısından önem arz etmektedir.403
Teslis’in unsurları aynı öze sahip olmalarına karşın farklı fonksiyonlarla ön
plana çıkmaktadırlar. Baba yaratıcı ve yöneticidir. Oğul kurtarıcı ve yargılayıcıdır.
Kutsal Ruh ise inayet ve ihsan edicidir.404
Sonuç olarak Teslis‘e göre, Baba tümüyle Tanrı’dır, Oğul tümüyle Tanrı’dır ve
Kutsal Ruh tümüyle Tanrı’dır. Ancak Teslis’in her bir üyesi ayrı ayrı Tanrı değildir.
Çünkü Kutsal Kitap’ta çok tanrıcılık yasaklanmıştır. Tek bir Tanrı vardır ve Teslis’in
her bir üyesi, sadece amaç, uyum ve düşünce de değil, ‘özde’ de birdir. Yani Kutsal
Kitap’a göre Tanrı eşsiz ve tek bir varlıktır.405 Pavlos yazılarında “Çünkü tek Tanrı ve
Tanrı’yla insanlar arasında tek aracı vardır.”406 demiştir.
Özetle, Üçlü Birliğin Hristiyan görüşü, bir ebedi Tanrı'nın üç şekilde tezahür
ettiği şeklindedir. Hristiyanlar, Tanrı'nın tek bir doğası olduğuna ve doğanın ilişkisel
olduğuna inanır. Bu nedenle, üç ilahi “kişiliğin” yalnızca Hristiyanların Tanrı
deneyimlerinde var olmadığına değil, aynı zamanda Tanrı içindeki gerçek ayrımlara
karşılık geldiğine inanılır. Bunun tam olarak nasıl çalıştığı bir sır olarak kalmaktadır.

3.2.1. Tanrı-Baba

Hemen her dinde kontrol edici ve her şeyi kavrayıcı nitelikte olan anlayış, üstün
varlığın karakteri ile ilgili olmuştur. Hıristiyanlıkta bu konumu Baba Tanrı
üstlenmektedir. Tarihsel olarak Hıristiyanların Tanrısı, Yahudi peygamberlerin
Yehovası’dır ve zamanla Göksel Baba formatına girmiştir.407
Hıristiyanlar Eski Ahit’ten yola çıkarak Tanrı’ya “Baba” diye hitap etmişlerdir.
Çünkü Yahudiler Tanrı’yı “Baba”, Yahudi kavmini de Tanrının Oğulları olarak
isimlendirmişlerdir. 408 Örneğin, “Tanrı bizim ruhlarımızın babası.”409 ayetinde olduğu
gibi Eski Ahit’te 28 pasajda Tanrı Yehova için ‘Baba’ sözcüğü tercih edilmiştir. Diğer
yandan İncil yazarları Yehova adını hiç zikretmemişlerdir. İsa aktardığı bir Mezmur’da
‘Yehova’ adı on kez geçtiği halde onun yerine ‘Baba’ sözcüğünü zikretmiştir. İsa,
özellikle dört İncil’de tam yüz elli kez 410 Baba sözcüğünü zikretmiştir. 411 İsa sadece
Yuhanna İncili’nde 109 defa Tanrı için “Baba” ifadesini kullanmıştır.412

400
İbraniler, 1/8.
401
Grudem, a.g.e., ss. 113-114.
402
Matta, 28/19.
403
Grudem, a.g.e., s. 114.
404
Gündüz, Hıristiyanlık, s. 64; Ed. Şinasi Gündüz, Yaşayan Dünya Dinleri, DİB Yayınları, Ankara,
2007, s. 95.
405
Grudem, a.g.e., s. 115.
406
I. Timeteos, 2/5.
407
Felicien Challaye, Dinler Tarihi, ( çev. Samih Tiryakioğlu), Varlık Yayınları, İstanbul 1998, ss. 203-
204.
408
Aydın, Hıristiyan Kaynaklarına Göre Hıristiyanlık, s. 41.
409
İbraniler, 12/9; Hüseyin Gazi Yurtaydın-Mehmet Dağ, Dinler Tarihi, Ankara 1978, s. 199.
410
Walter Kasper, bu rakamı 170 olarak vermesi hakkında Bkz. Walter Kasper, Jesus The Chrıst, T&T
Clark International Continuum Books, Londra 2011, s. 68.

49
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

Baba, Teslis adı verilen Tanrı anlayışının ilk uknumudur. Hıristiyanlık “güçlü
bir “Baba”, göğün ve yerin yaratıcısı” bir tek Tanrı’nın varlığını kabul etmektedir.
Tanrısallığın özüdür.413 Hıristiyan inancına göre “Baba” Gök’te oturmakta ve Oğul İsa
da sağ yanında oturmaktadır.414 Baba’nın bir kaynağı yoktur. Baba “Oğul”da insan olur,
dış görünüş olarak olmasa da iç yapısı insanlaşır.415 Bu yüzden Hıristiyanlar, Tanrı’nın
Oğul İsa’da bedenleştiğine inanmaktadırlar.416 Baba, Oğul ile kendinden vazgeçmiştir.
Böylece sonlu bir varlığa dönüşmüştür. İnciller’de geçen “Ben ve Baba biriz.” 417
ifadesi ile Tanrı insanlaşmıştır. Hıristiyanlık antropomorfik bir Baba figürü ortaya
çıkarmıştır. Aynı zamanda bu ifade “Baba” ve “İsa”nın bir ve aynı olduğunu
göstermektedir. Diğer bir ifade ile mesaj ve kelam, İsa’da açıklandı denilmektedir.418
Hıristiyanlara göre Tanrı her yerde hazır ve nazırdır. Bu Tanrı hem içkin hem de
aşkındır. İnsanlar bireysel ve grupsal Tanrı ile irtibata geçseler de Tanrı’nın insanın
algısının üstünde gizemli olduğuna inanmaktadırlar. Bir yandan, Tanrı doğrudan insan
deneyim ve anlayışının ötesindedir.419
Hıristiyanlar Tanrı’ya güven saygı ve sevgi hissetmektedirler. Hristiyanların
Tanrı algısının kaynağı kutsal yazılardır. İbranice Kutsal Yazılar, Tanrı'yı kozmosun tek
bir ilahı olan herkesin Rabbi olarak temsil etmektedir. Hıristiyan Kutsal Yazıları,
Tanrı'yı keşfedilmemiş ve aşılmaz olarak tanımlayan İbrani Kutsal Yazılar'ın tek
tanrılığını vurgulamaya devam etmiştir. Örneğin Matta’da geçen: Bilinmeyen günü ve
saati Oğul da bilemez sadece Baba bilir.420 ayetine göre İsa sadece Tanrı'nın yetkisine
göre öğretir. Hıristiyanlar, Tanrı’nın her şeyde hüküm sürdüğünü vurgulamaktadır.
Bunu yaparken, kutsal yazılara (hem İbranice hem de Hıristiyan) ve İsa'nın öğretilerine
sadık olduklarına inanırlar. Aslında, Hıristiyan geleneğine göre, günah, Tanrı'dan
uzaklaşmak olarak tanımlanmaktadır. Ancak, İsa'ya itiraz etmek, Hıristiyanlığın tek
tanrılığa yönelik iddiasıyla ilgili sorular ortaya çıkarmaktadır. Hıristiyanlar, diğer
monoteistlerden, İsa'ya Tanrı'nın ilahi oğlu olarak yaptıkları inançtan dolayı ayırt
edilirler.421
İsa, gelişiyle birlikte Eski Ahit’te bulunan Tanrı’nın Krallığı’nı yeniden
yorumlamıştır. İsa için, Tanrı’nın Krallığı, Tanrı’nın sevgisinin egemenliğine dayanır.
İsa’nın gelişi ve yakınlığı Tanrı’nın sevgisinin krallığının geleceği anlamına
gelmektedir. Bu yeniden yorumlama, İsa'nın Tanrı'yla Babası (abba) olarak konuşması
ve O’na Baba olarak hitap etmesinde en belirgin biçimde görülmektedir. İsa'nın bu
terimi kullanma biçimi, babalıktaki otoriter yönleri diğer dünyayla birleştiren tanıdık,
samimi, şefkatli bir “Baba” terimi ile aynıdır.
411
Yurtaydın-Dağ, a.g.e., s. 200.
412
Fadıl Ağyan, “Müslüman Kelamcıların Mecaz Merkezli Kitab-ı Mukaddes Yorumlar: Baba- Oğul
Metaforu Bağlamında Bir İnceleme”, Kelam Araştırmaları Dergisi, 13 (2), 2015, s. 759.
413
Erbaş, a.g.e., s. 62.
414
Challeye, a.g.e., s.190; Tümer, Küçük, a.g.e., s. 234.
415
Ludwig Feuerbach, Hıristiyanlığın Özü, (çev. Devrim Bulut), Hilmi Usta Matbaası, Ankara 2004, s.
96.
416
Aydın, Hıristiyan Kaynaklarına Göre Hıristiyanlık, s. 42.
417
Yuhanna, 10/30.
418
Thomas Mıchel, Hıristiyan Tanrı Bilimine Giriş, Orhan Basımevi, İstanbul 1992, s. 57.
419
Boisi Center for Relligion and American Public, “An Introduction to Christian Theology” vol 3 of the
Boısı Center Papers on Relıgıon ın the Unıted States, 2007, ss. 6-7;
https://www.bc.edu/content/dam/files/centers/boisi/pdf/bc_papers/BCP-Christianity.pdf, (02.05.2019).
420
Matta, 23/36.
421
https://www.bc.edu/content/dam/files/centers/boisi/pdf/bc_papers/BCP-Christianity.pdf ; s. 7
(02.05.2019).

50
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

İsa, “Göklerdeki babamız” ifadesi ile insanların Tanrı’yı bir “Baba şeklinde
görmelerini ve bir çocuk gibi ona sığınıp bütün kalplerini ona vermeleri gerektiğini
kastetmektedir. Matta’da geçen Yeryüzünde kimseye Baba demeyin, tek babamız
Göksel Baba’dır. 422 ayeti ile İsa Baba’ya inanış ve güvenişi dinin merkezine oturtmuş
ve kendisini Tanrı’nın oğlu olarak tasvir etmiştir.423
Yuhanna‘da geçen ifadelere göre “Başlangıçta Söz vardı. Söz, Tanrı’yla
birlikteydi ve Söz Tanrı’ydı. Başlangıçta O, Tanrı’yla birlikteydi. Her şey O’nun
aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O’nsuz olmadı. Yaşam O’ndaydı ve yaşam
insanların ışığıydı. Işık karanlıkta parlar. Işık O’nu alt edemedi.”424 ayetin devamında
Baba ışık olarak tasvir edilmiştir. Dünya Tanrı’nın aracılığıyla var olmuştur. O’nu
tanıyanları ve kendisine iman edenleri Tanrı’nın çocukları olarak görmüştür. O çocuklar
ne etten ne kandan ne de bir insandan dünyaya gelmişlerdir. Hepsi Tanrı’dan dünyaya
gelmişlerdir. Ve Baba olarak nitelendirilen bu Tanrı ete kemiğe bürünerek kendi gibi
Tanrı olan Oğlu İsa ile yeryüzüne inmiştir. 425
Tanrı kutsal olandır.426 Tanrı’nın kutsallığının bilgisine Rab İsa Mesih’e iman
etmekle ulaşılır.427 Pavlus’un kaleme almış olduğu Romalılara mektubun yazarı Pavlus,
Baba için şu pasajlara yer vermiştir; Tanrı sadece İsrailoğullarının değil tüm ulusların
Tanrısıdır.428 Dolayısıyla Hıristiyan tanrısı ayrım yapmadan herkese karşılığını verir.429
Diğer taraftan inananlar önceden Tanrı tarafından seçilmiş ve bu seçim sadece Tanrı
lütfuyla olmuştur.430
Hıristiyanlıkta bağışlama ve sevgi, Baba’nın en temel nitelikleridir. Baba-Tanrı
insanlığın ilk günahını affetmek için biricik oğlunu dünyaya göndermiştir.431 Tanrı ile
barışı getirmesi için İsa’nın çarmıha gerilirken en son sözlerinden biri; “Baba onları
bağışla ne yaptıklarını bilmiyorlar.”432 olmuştur.
Yuhanna‘da geçen “Her şey O’nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey
O’nsuz olmadı” ayetleri Hıristiyan tanrısının her şeyin var edicisi konumunda olduğunu
göstermektedir.433 Hıristiyanlıkta imanın en önemli göstergelerinden biri Tanrı’nın var
olduğuna inanmaktır. İnciller’de geçen ifadelere göre iman olmadan Tanrı’yı hoş etmek
imkânsızdır. Tanrı’ya yaklaşanın O’nun var olduğuna ve kendisini arayanları
ödüllendireceğine iman etmesi gerekmektedir. Tanrı’nın varlığı başka birinin varlığına
muhtaç değildir.434
Tanrı’nın özellikleri bir bütün olarak ayrı değil birleşiktir. Her şeyi görür ancak
O’nu kimse göremez. Kilise inancına göre yalnızca İsa Mesih vasıtasıyla görülmüştür.
Dört İncil’de Tanrı’nın yüceliğini, birliğini, sonsuz gücünü ve yaratıcılığını ifade eden
pasajlar bulunmaktadır.435
422
Matta, 23/9.
423
Schimmel, a.g.e., s. 162.
424
Yuhanna, 1/1-4.
425
Yuhanna, 1/5-16.
426
Vahiy, 15/4.
427
James Montgomery Boice, Hıristiyan İnancının Temelleri, (çev. Batur Alp Bal), GDK Yayınları,
İstanbul 2005, s. 139.
428
Romalılar, 3/29-30; 10/12-13.
429
Romalılar, 2/5-12; 3/22.
430
Romalılar, 8/30, 33; 9/10-18, 23-29; 11/2-7.
431
Romalılar, 3/25; 4/25; 5/6, 16-19; 8/3; 32.
432
Luka, 23/34.
433
Yuhanna, 1/3.
434
İbranililere Mektup, 11/6.
435
Tümer-Küçük, a.g.e., ss. 253-254.

51
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

Hıristiyanların Tanrısı Vahiy kitabının yazarına göre başlangıç ve son olan


ezelidir. “Bana, “Tamam” dedi, “Alfa ve Omega, başlangıç ve son Ben’im. Susayana
yaşam suyunun pınarından karşılıksız su vereceğim.” ifadeleri bunun kanıtı olarak
gösterilmektedir.436
Baba genellikle Oğulla birlikte zikredilir. Oğlu’nun inkarnasyonunun yanında,
Oğul’un ikinci kez dünyaya gelmesiyle birlikte, İsa’nın her yönetim ve her uygulamayı
kaldırıp bütün egemenliği Baba’ya vereceğinden söz edilmektedir. Görüldüğü gibi
Hıristiyanlıkta Mesih merkezli bir Baba tanımı yapılmaktadır. 437 Yaptığımız
araştırmalarda göstermiştir ki Hıristiyan kaynaklarda “Baba” hakkında detaylı
bilgilendirme yapılmamıştır.438

3.2.2. Oğul-İsa

Hıristiyanlığın merkezinde olmasından dolayı İsa’nın hayatı ile ilgili bilgiler son
derece önemlidir.
Günümüzde geleneksel anlamda Hıristiyan olmak için telaffuz edilmesi zorunlu
olan İsa’nın “Tanrı’nın Oğlu” olduğu anlayışının temelini İznik Konsilin’de alınan
kararlarda geçen “İsa Mesih’in Tanrı’nın Oğlu olduğuna tanıklık ediyorum” ifadeleri
oluşturmaktadır.439 İsa’nın dünyaya geldiği ve yaşadığı dönemde “Tanrı Oğlu” ifadesi
Eski Ahit’te ve Helenist kültürde yaygın olarak kullanılan bir sıfattı. 440 Örneğin bu sıfat,
taç giyme törenlerinde krallar için kullanılırdı. Yine aynı sıfat İsa’nın dünyaya geldiği
dönemdeki Yahudi geleneğine göre, Yahudilerin manevi önderleri için ağırlıklı olarak
kullanılır olmuştu. Çünkü bu kişilerin Tanrı ile son derece yakın ilişki içinde
olduklarına inanılmaktaydı.441
İsa’nın ilk başlarda mecazi olarak “Tanrı Oğlu” sıfatını aldığını görmekteyiz.
Kanonik İncil yazarlarından Matta ve Markos’un biyolojik doğum hikayeleri ile; Tanrı
ile yakınlığı ifade edilen İsa’nın “Tanrı Oğlu” olması, zamanla biyolojik bir anlama
dönüştürülmüştür.442 İsa, kendi konumunu Baba’dan ayrı bir kişilik olan Mesih olarak
tanımlamıştır. Özellikle itikada yönelik sözleri İsa’nın Tanrı Oğlu olmadığını İsrail’in
Oğlu olduğunu gösterse de bazı din bilimciler İsa’nın “Tanrı Oğlu” “Tanrı” ifadelerine
ses çıkarmadığını savunmuşlardır.443

3.2.2.1. İsa’nın Bakire Anneden Doğumu ve Çocukluğu

Bakire doğum miti antik dönemdeki dinler için önemli olduğu gibi Hıristiyanlık
içinde son derece önemlidir. Özellikle Hıristiyan inancında Tanrı’nın dünyaya

436
Vahiy, 21/6.
437
Gündüz, Hıristiyanlık, s. 66.
438
Baba Tanrı tasviri için bkz. Ek 6.
439
Mahmut Aydın, “Birbirine Tezat İki Farklı İsa Portresi”, Milel ve Nihal İnanç, Kültür ve Mitoloji
Araştırmaları Dergisi, 4 (1), Ocak – Nisan 2007, s. 152.
440
Aydın, “Birbirine Tezat İki Farklı İsa Portresi” s.152; Tümer, Hıristiyanlıkta ve İslamda Hz.
Meryem, s. 19.
441
Aydın, “Birbirine Tezat İki Farklı İsa Portresi” s. 152.
442
Aydın, “Birbirine Tezat İki Farklı İsa Portresi” s. 153.
443
Anthony F. Buzzard- Charles F. Hunting, Telis Öğretisi, International Scholars Publications, New
york 1998, ss. 22-23.

52
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

gelebilmesi ve Yeni Adem444 olabilmesi için günahsız bir doğum ile dünyaya gelmesi
gerekmektedir. Havva’nın sebep olduğu asli günahın insanlıktan silinebilmesi için
cinsel birleşme olmadan mucizevi bir şekilde dünyaya gelmesi gerekmektedir. İsa’nın
yeni Adem olması gibi Meryem’de İkinci ya da Yeni Havva olarak isimlendirilmiştir.445
Bu yüzden Bakire Doğum miti Kilise tarafından bir doktrin olarak kabul edilmiştir.
Bakire doğum; İsa'nın doğal bir baba, cinsel birleşme veya hiçbir biçimde erkek
tohumu içermeyen, bunun yerine Kutsal Ruh tarafından ortaya konan bir mucize olduğu
anlayışını sunar. Roma Katolik ve Ortodoks kullanımında "bakire doğum" terimi,
yalnızca Meryem’in gebe kaldığı ve doğurduğu zaman bakire olduğu anlamına gelmez,
aynı zamanda 2. yüzyıldan beri onaylanan bir inançla yaşamı boyunca bakire kaldığı
anlamına gelir. 446 Bu nedenle İsa’nın biyolojik anlamda kız veya erkek kardeşlerinin
olması imkansız görüldüğünden, İncil’de kullanılan sözcüğe “akraba” yani Meryem’le
Yusuf’un genişletilmiş ailesi anlamını verirler. 447 Bakire doğum Hıristiyanlık öncesi
Roma İmparatorluğu’nda ilahiliğin bir sembolü olarak kullanılmıştır.
İlk Hıristiyan kaynaklarda bakire doğumla ilgili ayrıntılı ya da teoloji oluşturcak
kadar bilgi yoktur. Sadece Pavlus “O, beden açısından Davut soyundan doğan” 448
demiştir. Bakire doğum o dönemlerde bilinen bir konu olmasına rağmen Markos,
Yuhanna ve Vahiy kitabı sessizliğini korumuştur. Markos ve Yuhanna anlatımlarına
İsa’nın öğretisiyle birlikte başlamışlardır. İsa’nın doğumuyla ilgili bilgi veren en eski
kaynaklar Kanonik İnciller’den “Matta ve Luka”449 İncili ve apokrif İncil kabul edilen
Petrus İncil’i olmuştur. Matta ve Luka İncillerinde yer alan doğum hikayeleri
birbirinden farklıdır. 450 Luka ilk bölümünde Meryem’in bakış açısından İsa’nın
doğumundan önceki olaylara değinirken; Matta, Yusuf’un Meryem’in hamile
kalmasından sonraki takındığı tavırları da anlatmıştır. 451 Luka ve Matta’da geçen
doğum hikayelerine göre İsa’nın insan bir babası yoktur. Ne Luka, ne de Matta doğum
anlatılarının, Meryem ya da İsa’nın doğrudan ifadelerine dayandığını iddia etmiştir.452
İsa’nın ebeveynleri olarak Marangoz Yusuf ve Meryem isimleri belirtilmektedir.
Meryem İsa’ya hamile kalmadan önce Yusuf ile nişanlı idi.453 Bu yüzden İsa’nın soyu,
Meryem’in nişanlısı Yusuf aracılığıyla İbrahim’e dayandırılmaktadır. 454 Matta ve

444
Romalılara Mektup 5/19; I.Korintlilere 15/22, 46-49;
http://www.biblicalcatholic.com/apologetics/VB-DOD-VirginBirth-Wiki.pdf, s. 3 (11.05.2019) George
Ford, Mesih’in doğumu: Birinci Kitap, (çev. İshak Arslan), Zafer Matbaası, İstanbul 1991. s. 46.
445
Cerrah, “Meryem İkonografyasında Mitsel Özellikler s.55; Maksude Kurt, Tanrıça ve
Hıristiyanlıktaki Meryem Figürüne Etkileri, Yüksek Lisans Tezi, Rize Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Rize 2015, s. 115.
446
http://www.biblicalcatholic.com/apologetics/VB-DOD-VirginBirth-Wiki.pdf, s. 1, (11.05.2019).
447
Michel, a.g.e., s. 58.
448
Romalılara Mektup, 1/3.
449
Bu bölümler kutsal kitaba sonradan eklenmiştir. Katılmayanlar olsa da artık uzamanlarca kabul
edilmektedir. Bkz. Tümer, Hıristiyanlıkta ve İslamda Hz Meryem, s. 30: Ali Erbaş, Hıristiyan
İbadetleri, Ayışığı Kitapları, İstanbul 2003, s. 25.
450
Weigall, a.g.e., s. 21.
451
Tümer, Hıristiyanlıkta ve İslamda Hz. Meryem, s. 106; Cerrah, “Meryem İkonografyasında Mitsel
Özellikler”, ss. 42-106.
452
http://www.biblicalcatholic.com/apologetics/VB-DOD-VirginBirth-Wiki.pdf,s. 1, (11.05.2019).
453
Yahudi şeriatine göre bir erkekle nişanlanan kız “gelinlik parası” ödendiği takdirde erkek artık onun
efendisi konumundadır. Ancak evlilik için kurallara uygun davranana kadar karı ve koca arasında cinsi
bir münasebet olamazdı. Bkz. Tümer, Hıristiyanlıkta ve İslamda Hz. Meryem, s. 30.
454
Şinasi Gündüz, Pavlus Hıristiyanlığın Mimarı, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2001, s. 154.

53
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

Luka’nın vermiş oldukları soyağaçlarında fark vardır. Ancak Yuhanna, Matta ve Luka
gibi İsa’ya herhangi bir soyağacı vermemiştir.455
Meryem’in İsa’ya hamile kalacağı hem Matta ve Luka’da hem de apokrif
kaynaklarda yer alan bildirme şeklinde anlatılmıştır. Bildirme ile alakalı Luka 1/26-38
ve Matta 1/18-25 farklı konulara dikkat çekmektedir. Luka iki bildirmeden bahsetmiştir.
Meryem’e yapılan bu bildirmelerde Kutsal Ruh, Meryem’e görünmüş ve hamile kalıp
kutsal bir oğul doğuracağını haber vermiştir. Doğacak çocuğun Tanrı’nın oğlu olacak
olması Meryem’in bu bildirme ile Tanrı Annesi olma görevini başlatmıştır. Yine aynı
yerde geçen ikinci bildirmede Zekeriya’nın eşi Elizabeth’in hamile kaldığı Meryem’e
haber verilmiştir.456
Matta’da bildirmenin muhatabı Meryem’in nişanlısı Yusuf’tur. Yusuf, adsız bir
melek tarafından yapılan bildirmeye göre Meryem’in Kutsal Ruh’tan hamile kaldığını
öğrenmiştir. Anlatılan doğum hikayesine göre Meryem, bakire doğum yapacak ve bir
erkek çocuk doğuracaktır. Melek doğacak çocuğun adının “Tanrı bizimle beraberdir”
anlamına gelen “Immanuel” koyulmasını tembihlemiştir.457
Matta’da geçen “Immanuel” isminin daha önce Yeşaya peygamberin
kehanetinde geçtiğini görmekteyiz. “Mesih erden doğacak. Olağanüstü doğasından
ötürü Immanuel diye adlandırılacak.” 458 İşaya’nın ifadelerinde geçen “Almah”
kelimesini İbranice’den Yunanca’ya “bakire” olarak çevrilmiş ve İsa’nın ana rahmine
Eski Ahid’de uygun tarzda ilahi bir şekilde düştüğünü gösterilmek istenmiştir.
Meryem’in İsa’yı nerede doğurduğu konusunda tam bir birlik yoktur. Matta
doğum yeri olarak Yahudiye’ye bağlı Beytlehem’i gösterir 459 Luka, Meryem’in
Augustus’un çıkardığı emirle yapılan nüfus sayımı için nişanlısı Yusuf ile Galile’ye
bağlı Nasıra’dan kalkarak Beytlehem’e gittiğinden ve ilk oğlunu doğurduğundan
bahsetmiştir. Markos ise İsa’dan “Nasıralı İsa”460 olarak bahseder ancak Beytlehem’den
hiç söz etmez.461 İsa’nın evde462 , ahırda463 ya da bir mağarada464 doğduğu konusunda
farklı görüşler vardır.465
İsa’nın doğduğu mevsim kış olarak verilmiştir.466 Luka doğum sonrasında İsa’yı
ziyarete gelen çobanlardan bahsetmiştir. “Rabbin meleği çobanların yanında durdu ve
çobanların etrafını bir ışık huzmesi kapladı ve çobanlar dehşete kapıldı. Kendilerine
görünen Melek, korkmamaları gerektiğini ve bütün kavme müjde verdiklerini söyledi.
Bunun üzerine çobanlar Beytlehem’e gidelim ve Rabbin bildirdiği şeyi görelim diye

455
Ford, Mesih’in Yaşamı: Doğumu ve Çocukluğu, ss. 21-24.
456
Luka, 1/26-38.
457
Matta, 1/18-25;http://www.biblicalcatholic.com/apologetics/VB-DOD-VirginBirth-Wiki.pdf,
(11.05.2019).
458
Yeşaya, 7/14.
459
Matta, 2/1-2.
460
Markos, 14/67; 16/6.
461
Weigall, a.g.e., ss. 21-22.
462
Matta, 2/11.
463
Luka, 2/7.
464
Tımoty Freeke-Peter Gandy, İsa ve Kayıp Tanrıça, (çev. Aslı Bengisu), Ayna Yayınevi, İstanbul
2006, s. 199; Bu düşüncenin mitolojik kökeni çok açıktır. Beytülahim’de gösterilen İsa’nın doğduğu
mağara, Tanrı Tammuz veya Adonis’e tapınılan bir kaya türbedir. İsa’nın doğum yeri olarak
uyarlanmasının sebebi, putperestlerce kutsal kabul edilen yerlerin Hıristiyanlar tarafından
devralınmasına tanık olunmasıdır. Bkz. Weigall, a.g.e., s. 23.
465
Ergun Candan, İsa Peygamber’in Gizli Öğretisi, Sınır Ötesi Yayınları, İstanbul 2007, s. 54.
466
M. Sacit Pekak-Durmuş Gür, “İsa’nın Doğumu”, Sanat Tarihi Dergisi, XXIV (2), Ekim 2015, s. 182.

54
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

yola çıktılar. Geldikleri yerde Meryem, Yusuf ve yemlikte yatan İsa’yı buldular.”467 Bu
ifadelerden yola çıkarak İsa’nın kış aylarında doğmadığı tespitine ulaşılabilir. Çünkü kış
aylarında çobanların etrafta olma ihtimali çok düşük gözükmektedir. Yine de İsa için
net olarak verilmeye çalışılan doğum tarihleri 25 Aralık ve 6 Ocak tarihleridir. Bu
tarihlerin açık bir şekilde verilmeye çalışılması çevredeki Pagan ve Grek tanrılarının bir
etkisi olarak yorumlanabilir. 468 Doğum sonrasında İsa ailesi tarafından Yeruşalim’e
götürülür. Yahudi adetlerine göre Tapınak’ta Rabbe adanır ve doğumun sekizinci günü
sünnet edilir. Bu esnada Yeruşalim’de bulunan ve Mesih bekledikleri iddia edilen
Simon ve Anna isimli iki kişi İsa’yı bulur ve beklenen kişi olduğuna tanıklık ederler.469
İsa’nın doğumuna yönelik kutlanan bayramlara Noel adı verilmektedir. Tarihte
ilk kez 336 yılında kutlanmaya başlanmıştır. Yine 354 yılında Papa Liberius 24 Aralığı
25’e bağlayan geceyi İsa’nın doğum günü ilan etmiştir. Doğu Hıristiyanları ise 6 Ocak
tarihini İsa’nın doğum günü olarak kutlamaya başlamışlardır. Ancak Antik Kilisenin ilk
üç yüzyılı boyunca İsa’nın doğumuna yönelik herhangi bir uygulamaya
rastlanılmamaktadır.470
Matta ve Luka, İsa’nın doğumuna ilişkin olaylardan sonra 12 yaşında Kudüs
tapınağına gidişinden bahseder;471 bir süre orada kalırlar, dönüş zamanı gelince İsa'yı
bulamazlar. Ararlar ve ancak üç gün sonra onu mabette rahiplerle tartışırken bulurlar.
Bunun dışında Matta ve Luka dahil İnciller, İsa’nın öğretisine başlama anına kadar
sessizliğini korumuştur.472

3.2.2.2. İsa’nın Vaftiz Olması

Vaftiz Grekçe “baptisma” ve “baptismos” kelimelerinden gelmektedir. Yeni


Ahit’te “suya daldırma”dan ziyade “arıtıp temizleme” anlamında kullanılmaktadır.473
Eski doğu dinlerinde insanları temizleyen ve onları günahlardan arındıran gusül benzeri
uygulamalar mevcuttur. 474 Yahudiler ayinsel abdest olayı için “baptismos” ifadesini
kullanmışlardır. Ancak vaftiz kelime olarak ne Greklerde ne de Yahudilerde
geçmektedir.
Hıristiyanlıkta insan, vaftiz yoluyla yeniden doğar; ama bu, dünyaya değil
kiliseye doğmak anlamına gelir. Doğaüstü bir yeniden doğuştur. Bu değişim suya
batırılma ile yıkanma ve arınmayı, aynı zamanda ana karnına veya mezara girmeyi
simgelemektedir. Vaftiz, “kuzunun kanında yıkanmak” sözleriyle ve Mesih’te
yaşamaya başlamak için eski hayatın ölmesi eğretilemesiyle açıklanmıştır. Kişi vaftiz
ile artık İblis’in ve kötü ruhların değil Mesih’in egemenliği altına girmiştir. 475

467
Luka, 2/8-16; Erbaş, Hıristiyanlıkta İbadet, s. 26.
468
Erbaş, Hıristiyanlıkta İbadet, ss. 26-31.
469
Luka, 2/20-40.
470
Erbaş, Hıristiyanlıkta İbadet, s. 34; Galip Atasağun, “Hıristiyanlığın Tanıtımı, Yorumu ve
Kurumsallaşmasında Sembollerin Yeri”, Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, (X) Konya
2000, s. 191.
471
Luka, 2/41-52.
472
Ford, Doğumu ve Çocukluğu, s. 63; Ekrem Sarıkçıoğlu, Diğer İnciller, Fakülte Kitabevi, Isparta
2009, s. 14.
473
Markos, 7/4; Luka, 11/38.
474
Mesela Maden dilinde şb’ (Süryancası sb) vaftiz olmak, dalmak ve yıkanmak anlamlarına gelmektedir.
Yine bu fiil Sabiilerin hem bütün dini literatürlerinde hem de günlük yaşantılarında oldukça çok
kullanılmaktadır. Bkz. Erbaş, Hıristiyanlıkta İbadet, s. 89.
475
Linda Woodhead, Hıristiyanlık, (çev. Sevda Çalışkan), Dost Yayınevi, Ankara 2006, s. 55.

55
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

Hıristiyan vaftizinin temelini “İsa’nın ölümü ve dirilişi” oluşturmaktadır. İsa’nın


vaftiz edilmesi esnasında Mesih ve Tanrı’nın Oğlu olarak geldiği bildirilmiştir.
Hıristiyanlar için önemli olan vaftiz, ilk olarak Vaftizci Yahya 476 tarafından
uygulanmaya başlanmıştır. 477 Bir nevi Yahudi dinine girişi sembolize etmektedir.
Vaftiz, Yahya öncesi herhangi bir ehemmiyet arz etmemiştir.478 Bu sebepten Hıristiyan
vaftizi Yahya’nın vaftizinin devamı olarak görülebilir. 479
Markos İsa’nın hayatına dinsel kariyeriyle başlamış ve O’nu Vaftizci Yahya’nın
bir şakirdi olarak zikretmiştir. Vaftizci Yahya, Kudüs yönetiminin tutumundan son
derece rahatsızdı. Bu sebepten yönetimi eleştirerek ağır ithamlarda bulunuyordu.
Vaftizci Yahya, Esseniler’in Ürdün nehri kıyısında vaftiz olmalarıyla arınmaları
gerektiğini düşünerek insanları vaftiz olmaya davet ediyordu. Ünü dört bir tarafa
yayılan Yahya tarafından vaftiz edilmek üzere İsa ve cemaati, Nasıra’dan kalkarak
Erden’e gelmişlerdir. Burada İsa, Yahya tarafından vaftiz edilmiştir.480
Vaftizci Yahya, Markos’ta geçen; “ Hemen sudan çıkarak göklerin yarıldığını ve
kendi üzerine Ruh‘un güvercin gibi indiğini gördü. Ve göklerden: Sen benim sevgili
Oğlum‘sun, senden razıyım, diye bir ses geldi.” 481 ayetine göre İsa’yı Mesih olarak
tanımıştır. İnciller vaftiz sonrası şeytanın sınaması için “Ruh’un İsa’yı çöle
göndermesinden” bahsetmiştir. 482 İsa çölde kırk gün kırk gece oruç tutar. Bir takım
denemelerden geçer. Şeytan vaadlerde bulunur. İsa İblis’in ayartmalarına karşı dirayetli
davranmıştır.483
İsa ve öğrencileri, diyar diyar gezerek insanları vaftiz etmeye ve Tanrı’nın
Krallığının vaktinin geldiğini” ilanı ile vaaza başlamışlardır. 484 İsa’nın ve öğrencilerinin
vaftiz etmesi sadece Yuhanna İncili’nde bahsedilmektedir.485

3.2.2.3. İsa’nın Öğretisi

İsa’nın tebliğ görevi Vaftizci Yahya’nın tutuklanmasından sonraya başlamıştır.


İsa’nın bu sıralarda 28-30 yaşlarında olduğu tahmin edilmektedir. 486 Vaftiz olduktan
sonra Kutsal Ruh ile dolan İsa çöle gider. Çöl halkın inanışına göre şeytanın yaşadığı
yer olarak bilinmektedir. Kırk gün çölde kalan İsa, günlerini oruç tutarak geçirmiştir.
Bu sırada şeytan tarafından denenmiştir. Ancak şeytan başarılı olamamıştır. Şeytanın
İsa’yı denemesi sinoptik İnciller’de yer almaktadır.487
İsa’nın vaftizle başlayan tebliğ faaliyetinin yaklaşık üç yıl sürdüğü
bilinmektedir. Kanonik İncilerin seyahat anlatısı sebebiyle kronolojik bir sıralama
vermek pek mümkün görülmemektedir. Çünkü bu süreç içerisinde geçen olaylar

476
Yohanan veya Yahya olarak geçmektedir. M.28 tarihinde doğmuştur. Esseni olma ihtimali yüksek
gezgin bir Derviş olarak bilinmektedir. Bkz. Armstrong, Tanrı’nın Tarihi, s. 137; Ernest Renan,
İsa’nın Hayatı, MEB Yayınları, İstanbul 1992, s. 61.
477
Schimmel, a.g.e., s. 298.
478
Renan, a.g.e., s. 61.
479
Erbaş, Hıristiyanlıkta İbadet, s. 97.
480
Armstrong, Tanrı’nın Tarihi, s. 137; Schimmel, a.g.e., s. 298; Renan, a.g.e., ss. 63-64.
481
Markos, 1/10-11.
482
Markos, 1/12; Matta, 4/1-14; Luka, 4/1-13.
483
Markos, 1/13.
484
Renan, a.g.e., s. 66; Armstrong, Tanrı’nın Tarihi, s. 137.
485
Yuhanna, 3/22; 4/1-2.
486
Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C. II, s. 382.
487
Matta 3/13- 4/1-11; Markos, 1/12-12; Luka, 4/1-13.

56
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

İnciller’de farklı tarihlerle irtibatlandırılmıştır. Belli bir sıraya göre gidecek olursa İsa
Yahya’nın vefatını çölden dönüşte öğrenmiştir. Bu olay üzerine Galile’ye dönmeye
karar verir. Asıl tebliğini burada yapmaya başlayan, mucizeler gösterip hastaları
iyileştiren Îsâ’nın bu ilk dönemdeki mesajı Rabb’in ruhunun kendisiyle birlikte olduğu,
fakirlere İncil’i vazetmek için Tanrı’nın kendisini meshedip gönderdiği fikri üzerinde
yoğunlaşmaktadır. Bu dönemde İsa, Tanrı’nın melekûtunun yakın olduğunu bildirmekte
ve insanları tövbeye, İncil’e iman etmeye çağırmaktadır. İsa’nın mesajı özellikle
Ferîsîlerin tepkisini çeker ve Ferisilerin İsa ve taraftarlarını ortadan kaldırma
eylemlerinin bir başlangıcı olur.488
Tebliğ görevinin ikinci safhasında İsa Paskalya bayramı için Kudüs’e gider.
Ziyareti sırasında Beytesta’da yatan kötürüm bir hastayı mucizevi bir şekilde iyileştirir.
Bu olay Şabat günü gerçekleştiği için İsa’nın Ferisilerle arası açılır. 489 İsa'nın cumartesi
yasağına rağmen hastaları tedavi etmesi, şeriatın zaruret hallerinde yumuşatılabileceğine
işaret etmesi, geleneksel Yahudi hukuk anlayışına karşı gelmek demektir. İsa şekilsel
dindarlık aleyhinde konuşuyor, Yahudi Meclisi görüşlerine pek itibar etmiyordu.
Etrafına toplanan kalabalıklara vaaz ediyor, dini hukukla ilgili yeni yorumlar yapıyordu.
Bu davranışlar idareci çevrede hoşnutsuzluk yaratmıştır. 490 Ancak halk İsa’yı takip
etmeye devam etmiştir.
Bu süre zarfında İsa kendisine on iki yardımcı seçmiştir. Meşhur Dağ Vaazı’nı
gerçekleştirmiştir. Dağ Vaazı’ndan sonra Kral Hirodes’in yargılamasına kadar geçen
sürede birçok mucize göstermiş, hastaları iyileştirmiş, meseller vererek gerçekleri
anlatmıştır. Özellikle Mesihlik iddiası ve Mabet ile ilgili söylemleri Ferisileri daha çok
öfkelendirmiş ve planlarını hızlı bir şekilde harekete geçirmelerine sebep olmuştur.

3.2.2.4. İsa’nın Mucizeleri ve Hastaları İyileştirmesi

İnciller, Tanrı’nın İsa’ya, ölümlü olmasına rağmen hastaları iyileştirme ve


günahları affetme gibi ilahi güçler verdiğinden bahsetmektedir. Bu yüzden İsa, yaşadığı
dönemde Tanrı’nın yaşayan, nefes alan bir imgesi olarak görülmeye başlamıştır. 491
İsa’nın şifa veren ve doğaüstü mucize gösteren anıları genellikle Matta, Markos ve
Yuhanna İncilleri’nde anlatılmaktadır. İsa Yahya tarafından vaftiz edilmesiyle birlikte
hastalıkları da tedaviye başlamıştır.492
İsa’nın ilk mucizesi Celile’nin Kana köyünde bir düğünde gerçekleşmiştir.
İsa’nın annesi Meryem de düğünde bulunmaktaydı. İsa öğrencileriyle birlikte düğüne
katıldı. Annesi, İsa’ya şarap kalmadığını söyleyince İsa “Kadın benden ne istiyorsun?
Benim saatim daha gelmedi” diyerek azarlanmış fakat onun isteğini yerine getirmiştir.
Meryem hizmetçilere İsa’nın sözünü dinlemelerini söyledi. İsa, küplerin suyla
doldurulmasını ve misafirlere ikram edilmek için götürülmesini emretti. Misafirler suyu
içtiklerinde hepsi ağızlarında şarap tadı hissettiler. Daha önce bu kadar lezzetli şarap
içmediklerini dile getirdiler. Bu şekilde İsa’nın ilk mucizesi gerçekleşmiş oldu. 493

488
Markos, 3/6; Luka, 4/16-30; https://islamansiklopedisi.org.tr/isa#1, (14.08.2019).
489
Yuhanna, 5/1-47.
490
https://islamansiklopedisi.org.tr/isa#1, (14.08.2019); Sarıkçıoğlu, Diğer İnciller, s. 23.
491
Matta, 17/1; Armstrong, Tanrı’nın Tarihi, ss. 139-140.
492
Ekrem Sarıkçıoğlu, Kanonik-Apokrif İncillere Göre Hz İsa Hayatı ve Mesajı, Ankara Okulu
Yayınları, Ankara 2017, ss. 95-96.
493
Yuhanna, 2/1-11.

57
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

İsa, yalnız kalmak istediği bir gün tekne ile açılmıştı. Öğrencileri İsa’yı yayan
takip ettiler. Kıyıya geldiklerinde büyük bir kalabalık İsa’yı karşıladı. Kalabalık kitle
yemek için köylerine dağılmayı isteyince İsa gitmenize gerek yok yanınızda ne varsa
bana getirin dedi. Sadece beş ekmek ve iki balıkla beş bin kişilik kalabalığı rahatlıkla
doyurdu.494
İsa bir gün öğrencileri Petrus, Yuhanna ve Yakub’u Celile’deki Tabor Dağı’na
götürmüştür. İsa orada öğrencilerinin gözü önünde şekil değiştirmiştir. “Yüzü güneş gibi
parladı ve esvabı ışık gibi ak oldu. Ve işte onlara Musa ve İlya göründüler; İsa ile
konuşuyorlardı”495 Petrus olanları gördükten sonra İsa’ya, üç sunak kurması gerektiğini
söyledi. Bu esnada etrafı bir anda ışık huzmesi kapladı ve bir ses “Sevgili Oğlum budur,
Ondan razıyım; onu dinleyin dedi.”496 Bu anlatılanlar yıllar sonra Yunanlı Hıristiyanlar
tarafından Tanrı İsa’nın şekil değiştirmiş vücudu aracılığıyla kendini gösterdiğine karar
vermelerine sebep olmuştur.497
İsa’nın mecnunları cinlerden kurtarması, Tanrı’nın egemenliğinin gelmesinin
ispat eden birtakım işaretlerdir.498 Örneğin bir gün bir adam gelerek İsa’ya diz çökmüş:
“Rab, oğluma merhamet eyle, çünkü o saralıdır, ve çok sıkıntıdadır; çünkü bir çok
defalar ateşe, çok defalarda suya düşüyor.” demiştir. İsa, çocuğu yanına istemiş ve
içerisine kaçmış olan cini azarlamış ve çocuğu iyileştirmiştir.499
İsa’nın Sur ve Sayda bölgesine gittiği bir gün Suriye-Fenike ırkından olan bir
kadın İsa’ya geldi, kızının cinini kovmasını istedi, İsa kadının kızını cinden kurtardı.500
İsa’nın kayıkla ziyaret ettiği Kefernahum da havra başkanı olan Yarius adında
bir adam yanına geldi. Kızının rahatsız olduğunu elleriyle şifa vermesini temenni etti.
Hareket etmeden Yarius’un kızının öldüğü haberi geldi. İsa havra başkanına “Korkma,
iman et” dedi ve Havra başkanın evine doğru yol aldılar. Yanında sadece Yuhanna,
Petrus ve Yakup vardı. Eve girdiklerinde herkes acı içinde ağlıyordu. İsa onlara kızdı ve
kızın odasına girerek kıza hitaben “talita kumi: Kızcağız sana söylüyorum kalk ayağa.”
dedi. On iki yaşında olan kız ayağa kalktı ve yürümeye başladı.501
Bir başka diriltme hikayesi Yuhanna’da geçmektedir. Meryem ve Marta adında
İsa’nın çok sevdiği iki kız kardeş vardı. Onların köyü olan Beytanya’da Lazarus adında
bir adam hastalanmıştı. İsa Lazarus’u çok severdi. İsa’ya Lazarus’un hasta olduğunu
bildirdiler. İsa merak etmemelerini, hastalığın ölümle sonuçlanmayacağını onlara
bildirdi. İsa Beytanya’ya vardığında Lazarus öleli dört gün olmuştu. Marta İsa’yı yolda
karşıladı. “Rab burada olsaydın kardeşim ölmezdi, Şimdi bile istersen Tanrı’nın sana
vereceğini biliyorum” dedi. İsa Marta’ya: “Merak etme kardeşin dirilecek, Meryem’i
çağır” dedi. Marta eve girdi ve kızkardeşi Meryem’e gizlice İsa’nın O’nu beklediğini
bildirdi. Orada bulunan Yahudiler ağlamak için dışarı çıktığını düşündükleri Meryem’i
takip ettiler. İsa Meryem’le birlikte mezarın olduğu yere gitti. Mezarın önündeki kayayı
kaldırdılar ve İsa göğe bakarak: Baba, beni işittiğin için sana şükrediyorum. Beni her
zaman işittiğini bilirim, bunu çevrede bulunan halk için beni senin gönderdiğine iman

494
Matta, 14/13-21.
495
Matta, 17/3-4.
496
Matta, 17/5.
497
Armstrong, Tanrı’nın Tarihi, s. 140.
498
Schimmel, a.g.e., s. 161.
499
Matta, 17/14-18.
500
Markos, 7/24-30.
501
Markos, 5/21-43.

58
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

etsinler diye söyledim dedi ve yüksek sesle “Lazarus ayağa kalk” diye bağırdı. 502 Bu
şekilde Lazarus dirilmiş oldu.
Yine Matta, iki körü iyileştirmesinden bahsetmektedir. İki kör adam İsa’nın
Yarius’un evinden çıktığını duyduklarında O’na“Bizlere acı, ey Davut oğlu!” Diye
yalvardılar. İsa, onların gözlerine dokundu, “İmanınıza göre size sağlansın” dedi ve
birden adamların gözleri açıldı. 503 Yine İsa Eriha’ya gittiğinde Timaus’un oğlu
Bartimaus isminde kör bir dilenci yol kenarında oturuyordu. Kalabalığın geçtiğini
işitince sebebini sordu, halk Nasıralı İsa’nın geçtiğini söyleyince feryat edip: “Ey Davut
oğlu İsa, bana merhamet eyle” dedi. Halk adamı susturmaya çalıştıkça adam feryadını
tekrar etti. İsa durup “Onu çağırın”dedi. İsa adama sordu ne yapmamı istersin. Adam:”
Rabbuni gözlerim görsün isterim” dedi. İsa acıyarak adamın gözlerine dokundu ve dedi:
“Git gözlerin görsün, imanın seni kurtardı dedi” ve adamın gözleri görmeye başladı. 504
Markos başka bir şekilde sağır bir adamın iyileştirilmesinden bahseder. İsa
burada kendi medikal yöntemleri ile bir şeyler uygulayarak sağır adamı iyileştirmiş ve
dilinin bağının çözmüştür. Önce adamı yalnız bir bölgeye almış ve daha sonra
parmaklarını kulaklarına sokup çıkardı. Arkasından eline tükürüp dile sürdü ve göğe
bakarak “Effata: açıl” dedi. Bu şekilde adamın kulakları açıldı ve dilinin bağı çözüldü
ve adam düzgün şekilde konuşmaya başladı.505
İsa’nın en fazla iyileştirdiği hastalık ise cüzzam hastalığı olmuştur. O dönemde
cüzzam hastalığı günah ve onun kirini simgelemektedir. Yahudiler hiçbir hastalık
kitabında bu hastalıktan bahsetmemişlerdir. Çünkü sadece tanrısal bir güç ile
iyileştiğine inanılan bir hastalık türüdür.506 İsa’nın gezmesi esnasında kalabalıklardan
bir adam gelerek İsa’ya yalvardı. Adam İsa’ya: “Eğer istersen beni temiz edebilirsin,
dedi ve İsa Ona acıdı,“İsterim temiz ol” dedi. Adam cüzzamdan kurtuldu. 507
Başka bir gün İsa Kefernahum’da bulunan Genesaret gölünün kıyısında
dururken iki tekne gördü. Balıkçılar ağlarını yıkıyorlardı. İsa, Simun denilen kişinin
teknesine bindi ve derine açılmalarını istedi. Balıkçılar gece boyunca açıldıklarını ve hiç
balık bulamadıklarını söylemelerine rağmen söyleneni yaptılar ve bol balık yakaladılar.
Tekneleri öylesine balıkla doldu ki neredeyse tekneleri batacaktı.508
İsa ve öğrencileri bir gün tekneye bindiler. Ansızın bir fırtına çıktı. Öğrencileri
teknenin batmasından korkuyorlardı. Uyuyan İsa’dan yardım istediler. İsa öğrencilerine
korktukları için kızdı ve onları sakinleştirdi. Sonra rüzgara ve göle seslendi, ortalık
sakinleşti ve fırtına dindi.509
Kudüs’te Beytsada adında beş sundurması olan bir havuz vardı. Bu
sundurmalarda kör, topal ve vücut parçaları kurumuş yoğun hasta kitlesi vardı. Yine
içlerinde 35 yıldır hasta yatan bir adam vardı. İsa bu adamı görünce iyileşip iyileşmek
istemediğini sordu. Ve O’na: “ayağa kalk, yatağını kaldır ve yürü”dedi. Hasta bunun
üzerine iyileşti ve yatağını kaldırıp yürüdü. 510

502
Yuhanna, 11/1-44.
503
Matta, 9/27-31.
504
Matt 20/29-34; Markos, 10/46-52; Luka, 18/35-43; Graham, a.g.e., ss. 139-140.
505
Markos, 7/31-37.
506
George Ford, Mesih’in Yaşamı Üçüncü Kitap: Yetkisi ve Öğretisi, (çev. İshak Arslan), Zafer Matbaa,
İstanbul 1991, s. 5.
507
Markos, 1/40-45.
508
Luka, 5/1-11.
509
Matta, 8/23-27.
510
Yuhanna, 5/1-9.

59
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

Luka, İsa’nın öğretisinin ve hastalıkları iyileştirme konusundaki maharetinin


hızla duyulduğunu ve O’nu görmeye kitlelerin gelmeye başladığından bahseder.511 İsa
öğrencilerinin, hastalıkları iyileştirmek, kirli ruhları çıkarmak ve ölüleri diriltmeleri için
başka diyarlara gitmeleri gerektiğinin söyledi. Ve İsa onlara tüm bu özel yetkileri
vermişti. Böylece öğrenciler köyleri ve kentleri dolaşmaya başladılar.512
Sonuç olarak, kanonik İncillere göre İsa bir tabip olarak tasvir edilmiştir. İsa’ya
göre hastalığın sebepleri günahtır. “Dünyanın günahını kaldıran Tanrı Kuzusu” olarak
insanların arasına inmiş ve günahla savaştığı gibi günah sonucu ortaya çıkan sonuçla da
savaşmıştır. İsa için amaç önce ruhsal şifa olmuştur.513

3.2.2.5. İsa’nın Son Akşam Yemeği

İsa, Kudüs’e bir eşeğin sırtında girince Yahudilerin Kralı gibi karşılanır. Halk
ellerinde hurma dallarıyla birlikte “Osanna! Kurtar bizi! Diye bağrışır. İsa ilk iş olarak
Kudüs’teki Mabed’e gider. Mabedin avlusunun tamamen hayvan satıcıları ve tefecilerle
dolu olduğunu görünce çok üzülür. Üç yıl önce temizlediği Mabed’den eser kalmamıştı.
Mabed’in girişindeki satıcıları ve alıcıları dışarı atmaya başlar; sarrafların masalarını,
güvercin satanların iskemlelerini devirir. İlahi otorite ile Mabed’de bulunan din
tüccarlarını Mabed’den kovar.514
Bu olay Yahudilerin Pesah bayramından birkaç gün önce meydana gelmiştir.
Bazı Hıristiyan İlahiyatçılar yapılan bu veda ziyaretini Yahudi bayramında kurban
edilen kuzu ile bağlantılı görerek İsa’yı “dünyanın günahını taşıyan, Tanrı kuzusu”
olarak tasvir etmişlerdir. Çünkü İsa, Kudüs’e gitmek için özellikle bu tarihi
beklemiştir.515
İsa, Mabed olayından önce de Yahudi din adamlarını eleştiriyordu. Din
adamlarını para zaafından dolayı kınayan İsa, şovenist yaşamalarını eleştirmiş ve
riyakar olduklarını söylemiştir. İsa’nın peşinden geniş halk kitlelerinin gelmesi,
mucizeleri ve hastaları iyileştirmesiyle birlikte Mabed olayı, Yahudi din adamları ile
İsa’nın arası iyice açmıştır. Sanhedrin kurulu Kafaya’nın önderliğinde toplanmış ve
İsa’yı öldürmek için bir komplo hazırlanmıştır. İnciller İsa’nın yerinin havarilerden
Yudas İskaryot’un ihaneti ile tespit edildiğini bildirmiştir. Öyküye göre İskaryot 30
dirhem karşılığında başkahin ve adamlarına İsa’nın yerini söylemiştir.516
İsa çarmıha gerilmeden önceki çarşamba ve perşembe gününü Beytenya’da
öğrencileri ile birlikte geçirir. Çarmıha gerilmeden önceki son gün olan perşembe günü
ibadetle meşgul olur. Matta, Markos ve Luka’ya göre bugün mayasız Fısıh Bayramı’nın
ilk günüdür. Yuhanna’ya göre ise Fısıh Bayramından bir gün öncedir. 517 Öğrencileri
“Fısıh yemeğini yemen için nereye hazırlayalım” diye sorarlar. O da şehirde bir adamın

511
Luka, 5/15.
512
George Ford, Mesih’in Yaşamı Dördüncü Kitap: Büyük Mucizeleri, (çev. İshak Arslan), Zafer
Matbaa, İstanbul 1991, ss. 43-44.
513
George Ford, Mesih’in Yaşamı İkinci Kitap: Denenmesi, Görevinin Başlangıcı, (çev. İshak Arslan),
Zafer Basımevi, İstanbul 1991, ss. 60-61.
514
Schimmel, a.g.e., s. 165; Markos, 11/15-19; Matta 21/1-11; Yuhanna, 12/12-19.
515
Schimmel, a.g.e., s. 166; George Ford, Mesih’in Yaşamı Altıncı Kitap: Kudüs’e Giriş, (çev. İshak
Arslan), Sevgi Yayınları, Ankara 1991, s. 52.
516
Mahmut Aydın, “İsa’ya Ne Oldu”, Milel ve Nihal, 1 (2), Haziran 2004, ss. 80-81.
517
Matta, 26/17; Markos, 14/12; Luka, 22/7; Yuhanna, 13/1.

60
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

evi var ona gidin ve “ Öğretmen vaktim yaklaştı Fısıh yemeğini öğrencilerimle senin
evinde kutlayacağım” diye iletin der. Öğrencileri İsa’nın söylediklerini yaparlar.518
Perşembe akşamı, grup geleneksel Fısıh519 yemeğini yemek için bir araya gelir.
İsa, her an tutuklanabileceğini biliyordu; bu nedenle, ekmek parçasının çevresinden
pişirilmiş kuzunun sosu içine bandırmak üzere tutar ve O kendi vücudu parçalanmış
gibi hüzün dolu bir işaret yapar. Yemekten sonra adet olduğu üzere O, her ekmeği
bölüşlerinde veya şarabı içişlerinde ölümünü hatırlamalarını ister.520
İsa’nın bu sözleri Matta’da şu şekilde ifade edilmektedir: “Onlar yemek yerken
İsa ekmek aldı, şükran duası edip parçaladı ve şakirtlere verdi ve dedi: Alın, yiyin, bu
benim bedenimdir. Ve bir kase alıp şükretti, ve onlara vererek dedi: Bundan hepiniz
için. Çünkü bu benim kanım, günahların bağışlanması için birçokları uğrunda dökülen
ahdin kanıdır.” 521 İsa’nın bundan daha başka kesin olarak doğrulanmış sözünün
olmadığını söyleyen çağdaş yorumcular bulunmaktadır. İsa’nın ekmek ve şarap ayinini
sık sık yaptığı bilinmektedir. Bu sofra olasılıkla krallığı ifade ediyordu.522
Yuhanna, İsa’nın kendisini ihbar edeni bildiğinden bahseder. Petrus’un
ayaklarını yıkamak isteyen İsa’ya Petrus “ Rab başımı ve ellerimi de yıka” demesi
üzerine İsa: “sizler temizsiniz ancak hepiniz değil” demiştir. Yuhanna burada Yahuda
İskaryot’un kastedildiğini ifade etmiştir.523 Aynı şekilde Matta, İsa’nın akşam olunca on
ikilerle birlikte sofraya oturunca “sizin içinizden biri beni ele verecek.” deyince
“Yahuda “Efendim, yoksa o ben miyim deyince İsa “dediğin gibi” diye cevap
vermiştir. 524 Markos ve Luka, ihanet edenin kim olduğunu ifade etmemiş ancak
havarilerden biri olduğuna vurgu yapmıştır.525
İsa yemekten sonra öğrencilerine, “Sizin hepiniz benim hakkımda kuşkuya
düşeceksiniz. Çünkü Kutsal Söz’de yazılıdır: “Çobanı vuracağım, sürünün koyunları
darmadağın olacaklar.”526 Ama ben ölümden dirildikten sonra sizlerden önce Celile’de
olacağım. Petrus O’nu yanıtlamış: “Hepsi senin hakkında kuşkuya düşse de ben asla
kuşkulanmayacağım! İsa Petrus’a 527 “Horoz ötmeden bu gece beni üç kere inkar
edeceksin.” 528 demiştir. Petrus İsa’ya “Seninle birlikte ölmem gerekse bile, seni asla
inkar etmem,” dedi, diğer öğrencilerde böyle söylediler.529
Matta, Markos ve Luka’da geçenlere göre İsa ve Havarileri hep beraber ilahi
söyledikten sonra Zeytin Dağı’na gitmişlerdir. Yuhanna, Zeytin Dağı’ndan
bahsetmemiştir. Yuhanna’da geçen ifadeye göre Kidron Vadisini geçerek bir bahçeye
girilmiştir.530

518
Matta, 26/17-19; Ford, Kudüs’e Giriş, s. 94.
519
İbranice “pesah” demektir.
520
Muhtemelen tanrı ile gerçek bir paylaşım kurmuş olan Aristides sebebiyle, İskenderiye’deki Serapis
tapınağında düzenlenen kutsal yortuya çok benziyordu. Mısır’da Serapis’in bu yortularından birisinin
bir çağrısı bulun-muştur. Biz oradan bu yemeğin Pazar günü düzenlendiğini biliyoruz. Bkz. Weigall,
a.g.e., s. 75.
521
Matta 26/26-29; Schimmel, a.g.e., s. 166.
522
Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C. II, s. 390.
523
Yuhanna, 13/1-11.
524
Matta, 26/20-25.
525
Luka, 22/21-23; Markos, 14/18-25.
526
Zekerya, 12/7.
527
Petrus İsa’nın öğrencilerinin en istikrarlı ve en cesuru idi. Petrus’un insanın zayıflığını sembolize
etmesi konusunda Bkz. Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C. II, s. 384.
528
Matta 26/24; Markos 14/26-31.
529
Matta, 26/31-35.
530
Luka, 22/39; Matta,26/30; Markos, 14/26; Yuhanna, 18/1.

61
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

Hıristiyanlar, İsa’nın havarileriyle birlikte yediği son yemeğin hatırasına Grekçe


“eucharistia” kelimesiyle ifade edilen Evharistiya sakramentini yapmaktadırlar.
Evharistiya, “komünyon” ya da “kutsal sofra” ismiyle de anılmaktadır. Evharistiya,
“Tanrı’ya şükür duasında bulunma” manasına gelmektedir. Hıristiyanlar son akşam
yemeği için kudas ayini düzenlemektedirler. Kudas ayininde İsa’nın sözleri tekrar edilir
ve bu ayine katılmakla ölmüş ve dirilmiş İsa’nın vücudunun ve kanının ekmek ve şarap
olduğunu, vücut ve kanın aynı zamanda imanlarını ve aşklarını doyurup, böylece bir
değişime uğramalarını sağlamak için inananlara takdim edildiğini itiraf etmektedirler.531
İlk Hıristiyanlar için ekmeğin bölünmesi ekmek-şarap ayininin en önemli
bölümünü oluşturmaktaydı. Ritüelde İsa’nın bedeni ve kanıyla manevi birleşmeyi
sembolize etmektedir. Kudüs geleneğinin bir uzantısı şeklinde de yorumlanan İlk
Hıristiyanların birlikte yemek yemesi, hem İsa’nın son yemeğine bir öykünme hem de
Kurtarıcı’nın kendini gönüllü kurban etmesinin ritüel biçiminde yinelenmesidir.532
Ayin bir benzetme değildir, Hıristiyanlar için basitçe bir dizi düşünce
uyandıracak olan bir işaret veya simge değildir. Tanrı’nın, Evrenin Yaratıcısı,
Yargılayıcısı, Kurtarıcısının kendisidir; Hıristiyanlara doğrudan müdahale etmek, onun
suretinde yaratılan insan ruhlarını kurtarmaktır.533

3.2.2.6. Çarmıha Gerilişi

Kanonik İnciller İsa’nın çarmıha gerilme nedeni ve gerilişi ile alakalı sınırlı
bilgiler sunmaktadır.534 İncil yazarlarına göre İsa’nın ölümü en başından beri Tanrı’nın
planının bir parçasıdır.535
İsa gece yarısı Zeytin Dağı’nın eteklerinde bulunan Getsemani’de 536
yakalanmıştır. İsa’yı, havarisi Yahuda ispiyonlamıştır. 537 Elbette İsa’yı savunmaya
kalkan taraftarları da olmuştur. Petrus, elindeki kılıcı ile Melek adlı muhafızı
kulağından yaralamıştır. İsa bu olaylar üzerine taraftarlarını engellemiş ve askerlere
teslim olmuştur. Bu olay üzerine kadın taraftarlar dışında diğer taraftarlar kaçmıştır.538
Bu şekilde İsa başkahinin adamları ve Roma askerlerinden oluşan bir birlik tarafından
tutuklanmıştır.539
Yahudi şeriatinde gece yargılama yapmak yasaktı. Bu sebepten Yahudiler, İsa’yı
Cuma günü sabahın ilk ışıklarıyla yargılamak üzere başkahin ve kurul üyelerinin
huzuruna çıkarttılar. İnciller’e göre başkahinin adamları İsa’yı yakalamadan önce
öldürmeyi kafalarına koydukları için, cezayı haklı çıkarmak amacıyla yalancı şahitler
bulmuşlardı. İki tanık İsa’nın: “Tapınağı yıkarım üç günde tekrar kurarım” dediğini
iddia ettiler. Bu iddialara cevap verecek misin? diye İsa’ya soruldu. İsa susmayı tercih
etti. Başkahin Kafaya :“Yüce Olan’ın Oğlu Mesih Sen misin?” diye sorunca İsa:
“Benim” diye cevap verdi. Bu cevap karşısında başrahip üstünü başını yırttı tam beş kez
bunu tekrarladı ve bağırarak “Bu söz sövmedir, cezası ne olmalı düşünceniz nedir
531
Erbaş, Hıristiyanlıkta İbadetler, s. 160.
532
Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C. II, s. 390.
533
Campbell, İlkel Mitoloji, s. 34.
534
Mahmut Aydın, Hz. İsa’ya Ne Oldu, Otto Yayınları, Ankara 2017, s. 16.
535
Holloway, a.g.e., s. 165; Schimmel, a.g.e., s. 167.
536
Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C. II, s. 385; Bahçe olarak belirtilmektedir.
537
Holloway, a.g.e., s. 165; Yahuda İsa’nın ihtiyatla zorlanmadan yakalanacağı yer olarak burayı
göstermişti. İsa’nın belli olmasına adına O’nu yanağından öpmüştür. Bkz. Renan, a.g.e., s. 215.
538
Petrus ve Yuhanna’nın kaçmadığına dair bilgi için Bkz. Renan a.g.e., s. 215.
539
Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C. II, s. 385.

62
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

deyince” Onlar cevap verdiler: “O, ölümü haketti” dediler.540 Daha sonra toplananların
tümü ayağa fırlayıp İsa’yı Pilatus’a götürdüler.541 Kurulun görevi bitmişti, sıra Roma
valisinin onayına gelmişti. Sonuç olarak Sanhedrin 542 İsa’yı küfür suçundan
yargılamıştır.
Daha sonraki süreçte İsa’yı ikinci olarak Yahuda valisi Pontus Pilatus
yargılamıştır.543 Pilatus: “Bu adamı neyle suçluyorsunuz” diye sorunca, “Bu adam kötü
biri olduğu için sana getirdik dediler. Pilatus İsa’ya sordu “Sen Yahudiler’in kralı
mısın” İsa: “Benim krallığım bu dünyada değil benim krallığım Baba’nın yanındadır”
dedi. Pilatus bu adamın hiçbir suçu yok dedi.544 Halk ısrarla İsa’nın çarmıha gerilmesini
istiyordu. Hep bir ağızdan “Çarmıha ger” diye bağırıyorlardı. En sonunda vali Pontus
Pilatus dayanamadı ve İsa yerine cinayetten içeride olan Barabbas’ı salıverdi ve İsa’yı
tutuklattı.545
İsa, Roma hukukunda devlete isyan edenlere verilen bir idam etme çeşidi olan
çarmıha gerilme cezasına çarptırılmıştır. İsa, çarmıha gerilmek için Golgota tepesine
götürülmüştür. Yolda kadınlardan bir grup İsa için ağlayınca İsa kendileri için
ağlamaları gerektiğini söyledi ve onlardan susmalarını istedi. Tepeye gelince İsa
askerlerden su isteyince mür ile karışık bir şarap verdiler. İsa şarabı tadınca içmedi.546
İsa iki hırsızın arasına asılmıştır. Başına suçuna ilişkin: “Bu Yahudilerin Kralı
İsa’dır” yazısını asmışlardır.547 İsa çarmıha gerildikten 6 saat sonra ölmüştür. Markos,
İsa’nın son nefesini verirken “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin” diyerek
bağırdığını söylemektedir.548 Luka’ya göre İsa Cuma günü saat üç gibi ölmüş ve son
sözleri: “Baba ruhumu ellerine bırakıyorum” olmuştur. Yuhanna ise İsa’nın çarmıhtan
sonraki durumuyla alakalı olarak bacakların kırılması olayından bahsetmiştir. Yahudiler
Şabat günü cesetler çarmıhta kalmasın diye ölümün hemen gerçekleşmesi için
Pilatus’tan suçluların bacaklarının kırılmasını ve cesetlerin çarmıhtan indirilmesinin
istemişlerdir. Askerler hırsızlıktan tutuklu iki adamın bacaklarını kırmışlar ve İsa’nın

540
Markos 14/ 43-64; Matta 26/57-68; Luka 22/54, 66-71; O dönemde Yahudi şeriatine göre küfrün cezası
taşlanma idi. Yahudiler özellikle İsa’nın Tanrı’ya baba demesinden rahatsız olmuşlar ve onun ölümünü
hızlandırmışlardır. Örneğin Hastalığından Şabat günü kurtulan adama kim tarafından iyileştirildiği
sorulduğunda İsa’nın olduğunu öğrenince İsa’ya baskıda bulundular. Sen bizim kutsal Şabat
(Cumartesi) günümüzü nasıl hiçe sayarsın dediler. Çünkü Şabat günü herhangi bir iş yapmak uygun
görülmüyordu. İsa bunun üzerine “Babam çalışıyor ben de çalışıyorum” cevabını vermiştir. Bkz.
Yuhanna, 5/ 10-18.
541
Luka, 22/66-23.
542
İsa döneminde Kudüs’teki en yüksek hukuk kurumu ve Yahudi Konsili Bkz. Eliade, Dinsel İnaçlar
ve Düşünceler Tarihi C. II, s. 285.
543
İsa’nın Roma valisi Pontus Pilatus’un emriyle çarmıha gerildiği konusunda Hıristiyan araştırmacılar
ittifak etmiştir. Bkz. Aydın, Hz. İsa’ya Ne Oldu, s. 17.
544
Yuhanna, 18/28-28; Luka, 23/4-5; Thomas W. Graham, İsa Hikayesi, (çev. S. Huri), Selamet
Matbaası, İstanbul 1934, s. 179.
545
Luka, 23/13-25; Fısıh Bayramı olmasından dolayı Vali halkın istediği bir tutukluyu salıvermeyi adet
edinmişti. Halka soru sordu: “Barabba’yı mı salıvereyim İsa’yı mı salıvereyim” dedi Halk. Hep bir
ağızdan Barabba’yı istediği için Pilatus halkın isteğini yerine getirmiştir. Matta, 27/15-26.
546
Matta, 27/26-44; Yuhanna, 19/1-2; Luka, 23/26-43; Markos, 15/16-32; Eliade, Dinsel İnançlar ve
Düşünceler Tarihi C. II, s. 285; O dönemde suçluların çarmıha gerilerek idam edilmesi geleneği Roma
İmparatorluğu’nda uygulanan bir cezalandırma yöntemidir. Bu ceza yöntemi siyasi suçlulara ve
isyankar kölelere uygulanmaktaydı. Bu yüzden İsa’nın siyasi bir suçlu olarak çarmıha gerilmiş olma
ihtimali yüksektir. Bkz. Aydın, Hz. İsa’ya Ne Oldu, s. 16.
547
Matta, 27/ 35-38; Yuhanna 19/21.
548
Matta, 27/45-46.

63
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

ölmüş olduğunu farkedip bacaklarını kırmamışlardır. Askerlerden biri ölümü teyit


etmek için elindeki mızrak ile İsa’nın böğrünü delmiş O’ndan kan ve su akmıştır.549
İsa’nın defin işleriyle Aramatyalı Yusuf ilgilenmiştir. Aramatyalı Yusuf 550 ,
Yüksek Kurul üyelerinden biriydi ve Tanrısal Krallığı’nı ümitle beklemekteydi. Bu
yüzden, İsa’nın çarmıha gerilmesini destelemiyordu. Pilatus’tan İsa’nın cesedini istedi.
O’nu bir beze sardı ve taş bir kayaya oyulmuş mezara gömdü. Cesedin çalınmaması için
kayanın önüne bir taş yerleştirdi. Celile’den gelen bazı kadınlarda defin işlemini ve
gömüldüğü yeri gördüler.551
İsa’nın gömülmesinden sonraki gün başkahin ve birkaç Ferisi Pilatus’un yanına
gidip İsa’nın hayatta iken öldükten üç gün sonra dirileceğini söylediğini iddia ederek
mezarın başına nöbetçi dikmesini talep etmişlerdir. Pilatus başkahin ve Ferisilerin bu
isteklerini kabul etmiş ve İsa’nın cesedinin çalınmaması için mezarın başına iki nöbetçi
dikmiştir. 552 Bu bölüm sadece Matta’da geçmektedir. Yuhanna, Luka ve Markos bu
konuda sessiz kalmıştır.

3.2.2.7.İsa’nın Yeniden Dirilmesi ve Göğe Yükselmesi

İsa’nın İnciller’de “İnsanoğlu üç gün sonra dirilecek” ve “üçüncü gün dirilmesi


gerektiği” 553 gibi sözleri kaydedilmiştir. Matta, Markos, Luka ve Yuhanna’nın ortak
görüşüne göre, İsa Şabat gününden önceki gün cuma günü gün batımından önce
çarmıha gerilmiş ve gömülmüştür. Yine aynı pazar günü güneş doğmadan önce de
dirilmiştir. Ve arkasından göğe yükselmiştir. Dünyanın sonuna doğru tekrar gelecek ve
yarım bıraktığı işi tamamlayarak Tanrısal Krallığı ikame edecektir.554
İsa’nın ölümden dirilmesi, Hıristiyanlığın en önemli sorunlarından bir tanesidir.
İsa’nın ölümden dirilmesiyle ilgili en erken rivayetler 54 yılında yazılan Pavlus’un
Korintlilere Birinci Mektubunda yer almaktadır.555 Biz öncelikli olarak İncillerde geçen
rivayetlere yer vermeye çalışacağız. Her ne kadar İnciller İsa’nın vefatından sonra kayıt
altına alınmış olsa da yeniden dirilme ilk Hıristiyan cemaat arasında sözlü olarak
bilinmekteydi.
İsa’nın yeniden dirilmesine tanık olanlar genelde kadınlar olmuştur. Bir önceki
bölümde ele aldığımız İsa’nın çarmıha gerilmesi hadisesinde İsa’nın siyasi bir suçlu
gibi çarmıha gerilmesi erkek taraftarların sıranın kendilerine geleceği endişesini
doğurmuştur. Kadınların kendilerini erkeklere göre daha güvende hissetmeleri hem
çarmıh hadisesinde, hem defin işleminde hem de yeniden dirilme olaylarında kadınların
ön plana çıkmasına sebep olmuştur.556
Markos İncili’ne göre; İsa’nın çarmıha gerilip, ölümü ve gömüldükten sonraki
pazar günü bir grup kadın; Yakub’un annesi Meryem, Mecdelli Meryem ve Salome
yanlarında merhemle birlikte mezara gitti. İsa’nın annesi Meryem’in yanlarında olup
olmadığı konusunda sessiz kalınmıştır. Mezarın önündeki taşı nasıl kaldıracaklarını
549
Luka, 23/46; Yuhanna, 19/31-37; Hıristiyanlarda Eski Ahit’te geçen “Bütün kemiklerini tutar onlardan
hiç biri kırılmaz” ayeti yerine gelsin diye böyle olmuştur düşüncesi hakimdir. Bkz. Mezmur, 34/20.
550
Aramatyalı Yusuf hakkında İncil rivayetlerinin yorumu için Bkz. Aydın, “İsa’ya Ne Oldu”, ss. 82-83.
551
Luka, 23/44-55; Yuhanna, 19/38-41; Matta, 27/57-61; Markos, 15/42-46; Aydın, Hz. İsa’ya Ne
Oldu, s. 65.
552
Matta, 27/62-65.
553
Markos, 8/31; Matta, 16/21.
554
Josh Mcdowell, Çarmıh ve Diriliş Gerçeği, Zirve Yayıncılık, İstanbul 2004, s. 138.
555
Aydın, Hz. İsa’ya Ne Oldu, s. 65.
556
Aydın, Hz. İsa’yı Ne Oldu, ss. 64-65.

64
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

tartışılarken bir Melek taşı büyük bir gürültüyle kaldırdı. Bunun üzerine mezarın
başında duran muhafızlar korkuyla kaçtı.557 Melek, kadınlara korkmamalarını ve İsa’nın
söylediği gibi dirildiğini bildirdi. Bunun üzerine kadınlara diğer öğrencilerine haber
vermeleri gerektiğini ve Galile’de İsa’nın onları beklediğini söyledi. Kadınlar söyleneni
yapmak için yola çıktılar ansızın İsa karşılarına çıktı ve kadınlar İsa’nın ayaklarına
kapandılar. İsa “Korkmayın! Gidip kardeşlerime söyleyin Celile’ye gelsinler beni orada
görecekler” dedi.558
Luka, İsa’yı görmeye giden kadınların isimlerini Matta gibi zikreder. Kadınlar
mezara gittiklerinde mezarın önündeki taşın yuvarlandığını ve mezarın boş olduğunu
gördüler. İki melekle karşılaştılar. İki melek kadınlara: İsa’nın Celile’de dediğini
hatırlayın “İnsanoğlunun günahlı insanların eline verilmesi, çarmıha gerilmesi ve
üçüncü gün dirilmesi gerektiğini bildirmişti.” dediler. Kadınlar konuşmayı anımsayıp
mezardan döndükten sonra olanları diğerlerine anlattılar. Onlara kimse inanmadı. Petrus
gidip mezara baktı. Sadece keten bezi gördü ve şaşırdı.559
Yuhanna’nın anlatımında en önde Mecdelli Meryem bulunmaktadır. Taşın
hareket ettiğini gören Mecdelli Meryem koşarak Petrus ve diğer öğrencilere haber
vermiştir. Onlara: “Rabbi mezardan almışlar nereye koyduklarını bilmiyoruz” demiştir.
Petrus ve Yuhanna koşarak mezara gelmişler ve mezarın boş olduğunu görmüşlerdir. 560
İsa dirildikten sonra bazı kişilere görünmüştür. İlk olarak Mecdelli Meryem’e
görünmüştür. Boş mezarın başında ağlayan Meryem mezarın içine bakınca İsa’nın
yattığı yerin başucunda ve ayaklarında duran iki melek görmüştür. Melekler niçin
ağladığını sorunca Meryem: “Rabbimi almışlar, O’nu nereye koyduklarını bilmiyorum”
demiştir. Tam bu esnada İsa Meryem’e görünmüştür. Meryem, şekil değiştiren İsa’yı
tanımamıştır. İsa Meryem’e niçin ağladığını sorunca “Efendim” Rabbimi arıyorum.
O’nu nereye koydunsa getir” diye cevap vermiştir. Bunun üzerine İsa; “Babamın yanına
henüz çıkmadım, kardeşlerime söyle Babamın ve Babanızın, Tanrım ve Tanrınızın
yanına çıkıyorum.” demiştir. Meryem, tüm olanları diğer öğrencilere anlatmıştır.
Meryem’e pek inanan olmamıştır. İsa daha sonra iki öğrencisine ve sofra başında diğer
on bir öğrencisine görünmüştür. Başka öğrencilerine de görünmüştür. 561 Daha sonra
öğrencilerini bütün dünyaya göndermiştir.562 Onlara şöyle söylemiştir: “Dünyanın her
yanına gidin, Müjde’yi bütün yaratılışa duyurun, İman edip vaftiz olan kurtulacak, iman
etmeyen ise hüküm giyecek, İman edenlerle görülecek belirtiler şunlardır: benim adıma
cinleri kovacaklar, yeni dillerle konuşacaklar yılanları elleriyle tutacaklar. Öldürücü
bir zehir içseler bile ölmeyecekler. Ellerini hastaların üzerine koyacaklar ve hastalar
iyileşecek.”563
İsa, dirilmesinden sonra rivayetlere göre 40 gün şakirtleri ile birlikteydi. Kırkıncı
günün sonunda bir bulutla göğe yükselmiştir.564 İsa kendisine bakanların gözleri önünde
bir bulutla göğe yükseldi ve gözlerden kayboldu. Beyaz giysilere bürünmüş iki adam
“Galileri arkadaşlar! “neden durmuş göğe bakıyorsunuz? Sizin aranızdan göğe alınan bu
İsa gittiği gibi de geri gelecektir.” dediler.565 İnciller, İsa’nın göğe yükseldikten sonra

557
Markos, 16/1-2; Mcdowell, a.g.e., s. 104.
558
Matta, 28/5-7.
559
Luka, 24/1-12.
560
Yuhanna, 20/1-4.
561
Luka, 24/13-35; Yuhanna, 20/11-23; I. Korintoslulara, 15/5-9.
562
Matta, 28/16-20; Luka, 24/36-53; Yuhanna, 20/19-23; Elçilerin İşleri, 1/6-11.
563
Markos, 16/9-19.
564
Schimmel, a.g.e., s. 167.
565
Elçilerin İşleri, 1/9-12.

65
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

Tanrı’nın sağına oturduğundan bahseder. Devamında öğrencileriyle birlikte müjdenin


yayılmasına destek verdiğinden sözleri mucizelerle pekiştirdiğinden bahseder.566
İnsanlığın ebedi ölümden kurtaracağına inanılan İsa’nın yeniden dirilmesi olayı
Hıristiyanlar tarafından her yıl ilkbahar da değişik tarihlerde “Paskalya Yortusu” adı
verilen seramonilerle kutlanmaktadır. Paskalya, İbranice “geçiş” anlamına gelen
“pesah” ve Yunanca “Peskhalia’dan türetilmiştir. Bu bayram Yahudilerin Pesah
bayramına denk gelmektedir. Önceden her Pazar kutlanırdı. Sonradan sadece ilkbahar
aylarında kutlanmaya başlamıştır. Hıristiyanların en büyük bayramlarından biri kabul
edilmektedir.567

3.2.2.8. İsa’nın Kurtarıcı Olması ve Kefaret

Günah, eylemde, tavırda ya da doğada Tanrı’nın ahlaksal yasasına uymamak


demektir. Hıristiyanlıkta insanlardan önce cinler ve şeytanlar günah işlemiştir. Tezimiz
asli günah bağlamında İsa’nın kurtarıcı olması ile sınırlı olduğu için bu bölümde sadece
Pavlus’un asli günah ve kefaret doktrinine vurgu yapılacaktır. Bilindiği kadarıyla dört
İncilde asli günah ya da kefaretle ilgili herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Bu konuyla
alakalı bilinen en eski kayıtlar Pavlus’un mektuplarıdır. 568 Asli günah doktrini ve
çarmıh hadisesi olmasaydı bugün Hıristiyan teoloji sürekliliğini sağlanamazdı.
Mitolojik olarak Adem’in cennetten düşüşü ile insanlık, günahkarlık çukuruna
düşmüştür. İncil yazarları Eski Ahit’in Yaratılış bölümünde geçen “günahın bir insan
aracılığıyla girdiği” anlatısını kabul etmişlerdir. Yaratılış’ta geçen pasajlarda Adem ve
Havva iyiyi ve kötüyü bilme ağacının meyvesinden yemekle günahı işlemişlerdir. Tanrı,
Adem ve Havva’ya ağacın meyvesinden yediklerinde öleceklerini söylediği halde yılan,
“Kesinlikle ölmezsiniz” diyerek Havva’nın Tanrı sözünün doğruluğundan
kuşkulanmasına sebep olmuştur. Yılan meyveyi yediklerinde “Tanrı gibi” olacaklarını
söyleyince, Havva meyveyi koparıp yemiştir. 569 Bu şekilde Adem ve Havva, kendilerini
Tanrı yerine koymaya çalışarak günaha girmişlerdir.
Romalılara Mektubu’nda Pavlus: “Günah bir insan aracılığıyla, ölüm de günah
aracılığıyla dünyaya girdi. Böylece ölüm bütün insanlara yayıldı”570 sözleriyle Adem’in
günahı aracılığıyla ölümün bütün insanlara yayıldığını ortaya koymakta, tüm insanlığın
Adem’de günah işlediğini söylemektedir. Tanrı’nın insanları Adem’in günahından
dolayı suçlu olarak görmesi; ‘Pavlus madem ki ölüm insan vasıtasıyla geldi, ölülerin
kıyamı da insan vasıtası ile oldu. Çünkü nasıl cümlesi Adem de ölüyorsa, öylece cümlesi
Mesih’te dirilecektir.’ 571 pasajıyla da onaylanmıştır.
Pavlus günahı şahsiyetin bir alameti olarak ilan etmiştir. Pavlus’a göre Adem ve
Havva’nın işlemiş olduğu günahtan dolayı insanlar eşit ve özdeştiler. Bu sebepten ilk
günah sebebiyle eşit insanlar, hep aynı günahı işleyerek dünyaya geliyorlardı.
Hıristiyan iman esasına göre, insanlığın içinde bulunan bu günahı ancak Tanrı

566
Markos, 16/19-20.
567
Erbaş, Hıristiyanlıkta İbadet, ss. 46-47.
568
I. Korintliler, 15/22; Romalılar, 5/12-21.
569
Yaratılış, 3/1-19.
570
Romalılar, 5/12.
571
Joseph Cambell, Batı Mitolojisi, s. 280.

66
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

temizleyebilirdi. İlk günah suçu, sadece Aracı İsa Mesih’in kanıyla temizlenebilirdi.572
Bunun için de Tanrı’nın ete ve kemiğe bürünerek yeryüzüne inmesi gerekiyordu.
Hıristiyanlar, İsa’nın günahı temizlemek amacıyla dünyaya geldiğine
inanmaktadır. Buna “kurtuluş” veya “kefaret” denilmektedir. “Kurtuluş”, insanlardan
günahın alınmasını ve Tanrı ile insanlığın uzlaşmasını ifade etmektedir. Hıristiyanlar,
İsa’nın bu amaç için geldiğine ve bunu yerine getirdiği konusunda hem fikirdir. Ancak
İsa’nın bunu yerine nasıl getirdiği konusunda fikir birliği yoktur.573
Hıristiyanların bazılarına göre İsa, şeytanı ve yardımcılarını yenerek insanları
günahtan kurtarmış; bazılarına göre Tanrı’ya kendisini kurban sunarak bunu sağlamış;
diğerlerine göre ise insanlar günahtan Mesih’le mistik bir bütünlük sağlayarak
kurtulmuştur. 574 Bu farklılıklara rağmen bütün Hristiyanlar, İsa aracılığıyla Tanrı'nın
onları günahtan kurtardığına ve onlara sonsuz yaşam vaat ettiğine inanmaktadır.575
İsa’nın kefaret amacıyla gönderilmesinin resmi olarak kabul edilmesi MS 325’te
düzenlenen İznik Konsili ile olmuştur.“İsa, biz insanların kurtuluşu için gökten
inmiştir, bedenleşip insan olmuştur.” Yine 451 yılında düzenlenen Kadıköy Konsili’nde
aynı inanç tekrar canlı şekilde kabul edilmiştir.576
Bu olay tarih içerisinde bir kez olmuştur ve tekrarlanmayacaktır. İsa çarmıhta
ölecek miydi bunu biliyor muydu bu konuda net bir şey bilinmemektedir. İnsan kimliği
ile bilmese de tanrı kimliği ile ebedi ezeli her şeyi bildiği için tartışılabilir.577 Böyle bir
kurtuluşu gören insan İsa, Mesih’le birleşmiş olmaktadır.578 Bu sebepten Hıristiyanlıkta
kurtuluşun ilk şartı dirilen Rab İsa Mesih’e iman oluşturmaktadır. 579 İsa’nın üçüncü
günde ölümden dirilmesi, evrensel kefaret ve ölüme galip gelmenin delilidir. İsa’ya
inananlar bu şekilde onun çocukları olmaktadırlar.580
Bir kısım Hıristiyanlar “kefaret”in haça gerilmek olduğunu ve bu sebepten haçın
insanlığın günahını ve affedilmesini sembolize ettiğine inanırlar. Yine aynı zamanda
İsa’nın haça gerilmesi göğe yükseltilmesinin şartı olarak görülmüştür. 581 Yuhanna,
İsa’nın insanlığa kefaret olarak gelmesini Tanrı’nın kuzusu olarak ifade etmiştir. Yahya
da kendine vaftiz olmak için gelen İsa’ya “İşte dünyanın günahını ortadan kaldıran
Tanrı Kuzusu” diyerek hitap etmiştir.582
İsa, bir kurtarıcı olarak insanlığın üstüne çıkmış ve tanrısallığı, insanlığını
gölgede bırakmıştır. İsa’nın 2. yüzyılda ortaya çıkan görsel imgelerinden neden
insandan çok bir tanrı gibi tasvir edildiğini ve Yunan Roma sanatı tarafından etkilenmiş
olduğunu kanıtlar. Geleneksel Hıristiyan İsa tasvirleri zayıf, solgun yüzlü, sakallı, uzun
saçlı, kisveli, ruhani bir figür olarak ortaya çıkmıştır ve Doğu sanatında hala daha böyle

572
Cengiz Batuk, Mitoloji ve Tarihsellik, İz Yayıncılık, İstanbul 2006, s.133; Mehmet Aydın,
Ansiklopedik Dinler Sözlüğü, DİB Yayınları, Konya 2005, s. 297.
573
https://www.bc.edu/content/dam/files/centers/boisi/pdf/bc_papers/BCP-Christianity.pdf ; s. 9,
(02.05.2019).
574
Woodhead, a.g.e., s. 53.
575
https://www.bc.edu/content/dam/files/centers/boisi/pdf/bc_papers/BCP-Christianity.pdf ; s. 9,
(02.05.2019)
576
Aydın, Ansiklopedik Dinler Sözlüğü, s. 297.
577
Joseph Cambell, Batı Mitolojisi, s. 281.
578
Schimmel, a.g.e., s. 170.
579
Fuat Aydın, Pavlus Hıristiyanlığına Giriş, Eskiyeni Yayınları, Ankara 2011, s. 182.
580
Gündüz, , ss. 97-98.
581
Schimmel, a.g.e., s. 169.
582
Yuhanna, 1/29.

67
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

tasvir edilmektedir. 583 Yüzünde hiçbir şeyden etkilenmediğini gösteren bir ifade,
bakışları delici, başının üstünde tanrısallığın ifadesi olan bir hale vardır. Gücünün
göstergesi olarak bir tahtta oturur; eli kutsamak için kalkık, bazen elinde bir yasa kitabı
ile tasvirlenmiştir.584
Ortaçağ’a kadar İsa figürlerine kurtarıcı imgeleri egemen olmuştur. Daha sonra
imgelemlere, İsa’nın çektiği çile ve ölümü eklenmiştir. Çarmıha gerilen Mesih,
çarmıhtan indirilen Mesih, ve ölü bedeninin annesinin kucağındaki tasvirleri gibi birçok
İsa ikonografisi ortaya çıkmıştır. Bu imgelemler Mesih’in hem insanlığını vurgulamakta
hem de biricik tanrısallığının altını çizmektedir. 14, 15 ve 16. yüzyıllarda İsa’nın
imgeleri onun daha çok insanlığına vurgu yapıyordu.585

3.2.3. Kutsal Ruh

Kutsal Ruh düşüncesi Yahudiler tarafından bilinen bir şeydi. İbranice’de ruaç
olarak kullanılan kelime, sözlükte ‘nefes’ veya ‘rüzgar’ anlamına gelmektedir. Kelime
Yunanca’ya ruhun hareketini tam anlamıyla ifade eden anlamına gelen pneuma olarak
tercüme edilmiştir.586
Hayatın kutsal ruhu düşüncesi Yahudiler de olduğu kadar eski putperest dinlerde
de görülmektedir. Kavram ilk dönem Hıristiyanlar tarafından biliniyordu. “Pavlus’un
Kutsal Ruh’la konuşması “Çünkü ruh her şeyi araştırır. Tanrı’ya ilişkin derinlikleri bile
araştırır.” 587 ve okuyucularını “Rab Mesih’in lütfuna, Tanrı’nın sevgisine ve Kutsal
Ruh’un arkadaşlığına”588 emanet eder.”589 pasajları bunun en büyük delilidir.
Kutsal Ruh’un Baba ve Oğul gibi Tanrısal olduğunun kabul edilmesi yüzyılları
almıştır. İlk yıllarda Kutsal Ruh için “Baba’dan gelen” ve “Baba’nın nefesi" olarak
tanımlanmıştır. İlk Kilise Babaları ise Ruh’u Oğul ile birlikte açıklamışlardır. Bu
anlayışa göre, Baba Tanrı göklerde oturmaktadır ve Oğul onun sağındadır. Oğlu’nu
insanlığı kurtarmak için göndermiş, aynı zamanda O’nu Kutsal Ruh aracılığıyla
hissedilebilir ve canlı kılmıştır. 590 Kutsal Ruh insani varlığını sadece bir isme, bir
sözcüğe borçludur. Fakat Kutsal Ruh’un dogmatik kişiliği tutarlılık kazanamamıştır.591
Kutsal Ruh, MS 381’de düzenlenen İstanbul Konsili ile teslisin üçüncü uknumu
olarak kabul edilmiştir.592 Kutsal Ruh, Baba ile Oğul’un ayrılmaz bir parçasıdır. Kutsal
Ruh, Tanrı'nın yeryüzündeki ve inananların yüreğindeki varlığıdır. Hıristiyanlığın en
yüce biçimlerinde bile Kutsal Ruh inancı vardır ancak Baba Tanrı ve Oğul Tanrı kadar
vurgulanmamıştır. Yeni Ahit’te sistematik bir Kutsal Ruh bulunmamaktadır.593 Kutsal
kelimesi Tanrı’nın doğasının özünü iletmektedir. O zaman Hıristiyanlıkta Kutsal Ruh
da bir tanrıdır. O, “Kutsal Baba’dır”594 ve İsa ise, “Tanrı’nın Kutsalı’dır.”595

583
Erken dönem İsa tasviri için bkz Ek 7.
584
Linda, a.g.e., ss. 45-46.
585
Woodhead, a.g.e., ss. 48-49.
586
Weigall, a.g.e., s. 108.
587
I. Korintoslular, 2/10.
588
II. Korintoslular, 21/14.
589
Weigall, a.g.e., ss. 108-109.
590
Woodhead, a.g.e., s. 58.
591
Ludwig, a.g.e., s. 95.
592
Erbaş, Hıristiyanlıkta İbadet, s. 64.
593
Woodhead, a.g.e., ss. 58-59.
594
Yuhanna, 17/11.
595
Yuhanna, 6/69, Markos, 1/24.

68
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

Kutsal Ruh, Tanrı’nın sözü olarak ifade edilmektedir. “Kurtuluş miğferini


ve Ruh’un kılıcını, yani Tanrı sözünü alın.”596
Kutsal Ruh, Hıristiyanlığın ilk yıllarında Kilise ile eşit kabul ediliyordu.
“Kilisenin olduğu yerde Tanrı’nın Ruhu da vardır ve Tanrı’nın Ruhu nerede varsa,
orada Kilise vardır.” anlayışı hakimdi. Vaftiz esnasında Kutsal Ruh’un insanın ruhuna
girip onunla yaşayarak insanı kutsadığına inanılıyordu. Kartacalı Cyprien, havariler de
olduğu gibi piskoposların toplantılarının da Kutsal Ruh tarafından yönlendirildiğine
inanmıştır. Bu yüzden aziz Cyprien 252 senesinde Afrika da toplanan konsilin kararını
şöyle dile getirir: ‘Kutsal ruhun ilhamı sayesinde iyi diye hükmettik.’”597
İsa’nın Vaftizci Yahya tarafından vaftiz edilmesi sırasında Kutsal Ruh
güvercin 598 şeklinde göklerden inerek İsa’nın başına konmuştur. 599 Hıristiyan
inanışında, aynı geçmişten türetilerek, Kutsal Ruh’un Bakire Meryem’e kuş biçiminde,
kulağından yaklaştığına ve onu Oğul Tanrı’ya gebe bıraktığına inanılmaktadır. Yine
Meryem’in İsa’ya hamile kaldığı anda ana rahmini kapladığı düşünülmektedir.
Pentakost gününde havarilerin üzerine yağmıştır. Pavlus’a göre, vaftiz esnasında Kutsal
Ruh Hıristiyanların bedenine girer ve onları kaplamış olan kötü ruhlardan arındırarak
kişinin benliğini İsa Mesih’in düşünceleri ile doldurur.600
Kutsal Ruh evrenin yaratılışında etkin olmuştur.601 Kutsal Yazıları esinlemiş602
ve Rab İsa Mesih’in dünyasal hizmetini yönetmiştir. 603 Aynı zamanda Tanrı halkına
ruhsal yaşam vermiştir. 604
Kutsal Ruh’un Baba ve Oğul’unkinden farklı olan görevi, İsa’nın sözlerinde şu
şekilde geçmektedir. “Baba’dan size göndereceğim yardımcı, yani Baba’dan çıkan
Gerçeğin Ruhu size geldiği zaman, O bana tanıklık edecek.” 605 Görüldüğü gibi
Hıristiyanlıkta Kutsal Ruh ve Oğul arasında karşılıklı bir ilişki bulunmaktadır. Yuhanna
İncili, Mektuplar ve Vahiy Kitabı, Kutsal Ruh’u, zaman zaman İsa’nın uluhiyetinin
delili olarak kullanmıştır.606
Kutsal Ruh’un ana görevi, Mesih’i yüceltmektir ve diğer görevleri bu görevine
bağlıdır. “O yani Gerçeğin Ruhu gelince, sizi tüm gerçeğe yöneltecek. Çünkü
kendiliğinden konuşmayacak, yalnız duyduklarını söyleyecek ve gelecekte olacakları
size bildirecek. O beni yüceltecek. Çünkü benim olandan alacak ve size bildirecek.”607
Kutsal Ruh, İsa Mesih’i daha doğmadan yüceltmiştir. Eski Ahit’in esinlenmesi
aracılığıyla İsa’nın gelişini hazırlamıştır. Yeni Ahit’te İsa’nın yaptıklarını kaydederek,
bu olayların anlamını açıklamıştır. Kutsal Ruh peygamberlik görevi yapmaktadır.
İsa’nın Yuhanna 16/13’te geçen “gelecekte olanları size bildirecek” sözü İncillerde pek

596
Efesliler, 6/17.
597
Dvornik, a.g.e., s. 3.
598
Kutsal Ruh, Hıristiyan ikonografyasında genellikle güvercin şeklinde tasvir edilmiştir. Güvercin
şeklindeki Kutsal Ruh görseli için bkz. Ek 8.
599
Schimmel, a.g.e., s. 161; Armstrong, Tanrı’nın Tarihi, s. 137; Atasağun, a.g.m., s. 187.
600
Elçilerin İşleri, 2/33; Luka, 21/15; Josef Cambell, Batı Mitolojisi, s. 35; Woodhead, a.g.e., s. 59.
601
Yaratılış, 1/2; Eyüp, 33/4.
602
2. Petrus, 1/21.
603
Luka,4/18.
604
Yuhanna, 3/6.
605
Yuhanna, 15/26.
606
Yuhanna, 1/32; 14/16-17, 26; 15/26; 16/7, 13; 20/22; 1.Yuhanna, 3/24; 4/13; 5/6; Vahiy 1/10; 2/7, 11,
17, 29; 3/6, 13, 22; 4/2; 17/3; 21/10.
607
Yuhanna, 16/13-14.

69
HIRİSTİYANLIKTA TANRI ANLAYIŞI Şeyma KARALAR

çok yerde karşımıza çıkmaktadır. 608 Peygamberlik sözleri Tanrı’nın tarih içerisinde
halen işlemekte olduğunu belirtmektedir.609
Kutsal Ruh, yeniden doğuşu mümkün kılan aracıdır. İnciller’de geçen pasaj şu
şekildedir; “Benliğe uyanlar benlikle ilgili, Ruh’a uyanlarsa Ruh’la ilgili işleri
düşünürler. Benliğe dayanan düşünce ölüm Ruh’a dayanan düşünce ise yaşam ve
esenliktir… Ne var ki Tanrı’nın Ruhu içinizde yaşıyorsa, benliğin değil Ruh’un
denetimindesiniz… Mesih İsa’yı ölümden dirilten Tanrı’nın Ruh’u içinizde yaşıyorsa,
Mesih’i ölümden dirilten Tanrı, içinizde yaşayan Ruh’uyla ölümlü bedenlerinize de
yaşam verecektir.”610
Kutsal Ruh özellikle inanan bireylerle ilişkiler ve insanlara yönelik ilahi kurtuluş
misyonu açısından aktiftir. Vaftiz olarak İsa Mesih’e iman eden herkes, Kutsal Ruh’u
almakta ve onunla dolmaktadır. İnciller’de hiç kimsenin “Kutsal Ruh’un aracılığı
olmadan, İsa Rab’dir diyemeyeceği” vurgulanmıştır. Kutsal Ruh, Baba'nın olduğu her
yerde bulunur. Sembolü güvercin olan Kutsal Ruh insanlara, vaftiz ile gelir. Babadan
çıkar, Oğul’da bulunur ve oradan bütün insanlara verilir. Tanrı bütün işlerini bu Ruh ile
icra eder; güç ve kudretini onun vasıtasıyla gösterir. Peygamberlere, azizlere ve iyi
insanlara tanrının sesini duymalarını sağlayan odur. Kiliseyi, konsilleri ve İncil
yazarlarını hatadan koruyan da odur.
Kutsal Ruh’un armağanları İncil’de şöyle sıralanmıştır: bilgece konuşma
yeteneği, Ruh’tan bilgi iletme yeteneği, iman, hastaları iyileştirme gücü, mucizeler
yapma gücü, peygamberlikte bulunma, ruhları ayırt etme, çeşitli dillerde konuşma, bir
başkasına bu dilleri çevirme.611 Kutsal Ruh, eski antlaşmada aktiftir. Pentakost günüyle
birlikte Kutsal Ruh yeni antlaşmaya girer ve kilisenin üzerine dökülür. Böylece Kutsal
Ruh aracılığıyla kurtuluş tarihinde yeni bir döneme girilmiş oldu. 612 Petrus onlara şu
karşılığı verdi: “Tövbe edin, her biriniz İsa Mesih’in adıyla vaftiz olsun. Böylece
günahlarınız bağışlanacak ve Kutsal Ruh armağanını alacaksınız.613

608
Matta, 24/25; Markos, 13; Romalılara Mektup, 11/1; I. Korintliler, 15.
609
Boice, a.g.e., s. 425.
610
Romalılar, 8/5-11.
611
I. Korintliler, 12/11.
612
Grudem, a.g.e., s. 423.
613
Elçilerim İşler, 2/3.

70
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

4. YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI ANLAYIŞININ


HIRİSTİYANLIKTAKİ İZLERİ

İsa’nın çarmıh hadisesinden sonra takipçileri, hayatlarını bir Yahudi olarak


sürdürmeye devam etmişlerdir. Bu grup Yahudi-Hıristiyanlar olarak isimlendirilmiştir.
Yahudi-Hıristiyanlar, İsa’nın mesihliğini kabul etmiş ve onun yorumladığı şekliyle
Musa şeriatına sıkı sıkıya uymanın gerekliliğine inanmışlardır. Onlar İsa-Mesih adıyla
vaftiz edilip, günahlarının bağışlanması için tövbe etmişlerdir. 614 İsa’yı Mesih olarak
kabul ettikleri için sinagogdan kovulmamışlarsa 615 da şeriatı dinlemek için sinagoga
devam etmişler, evlerde toplanarak dua etmişlerdir; fakat Yahudi otoriteleri, kâhinler ve
Saddukiler onlara karşı çıkmışlardır.616
Diğer taraftan Pavlus’un Hıristiyanlığa girmesiyle birlikte Hıristiyanlık farklı bir
boyut kazanmıştır. Koyu bir Yahudi olan Pavlus Şam vizyonu ile birlikte Hıristiyan
olmuş ve kendisinin İsa-Mesih tarafından Yahudi olmayanlara peygamberlikle
görevlendirildiğini ileri sürmüştür.617 Pavlus Yahudi şeriatine uymayı, Hıristiyanlığın
putperestler arasında yayılmasının en büyük engeli olarak görmüştür. Pavlus’un bu tavrı
cemaati ikiye bölmüş ve Yahudi Hıristiyan cemaati Filistin’de sadece Yahudilere
tebliğe karar verirken, Pavlus’un önderliğindeki diğer grup Filistin dışına çıkarak tebliğ
faaliyetlerine başlamıştır. Böylece Hıristiyanlık ilk yüzyıllarda Roma İmparatorluğu
sınırları içerisinde yayılma olanağı bulmuştur.618
Pavlus ve taraftarları Roma devletinde ilk olarak Antakya’yı merkeze
almışlardır. Antakya’da diaspora Yahudileri ve Greklerden oluşan bir kitlenin olması
Antakya’nın tercih edilmesinde önemli etken olarak görülmektedir. Diaspora
Yahudileri, Yahudi şeriatine devam etme konusunda pek titiz davranmamışlardır.
Pavlus’un çalışmaları ile birlikte Antakya, kısa bir süre sonra Yahudi menşeli olmayan
Hıristiyanların en önemli merkezi haline gelmiştir. Ancak Antakya’daki Greklerin
Hıristiyanlığı kabul etmesi bazı yeni problemler ortaya çıkarmıştır. Çünkü putperest
iken bu yeni dine girenlerin şeriata uyup uymayacakları hususu cevaplandırılması
gereken bir sorun haline dönüşmüştür.619
Pavlus, Hıristiyanlığın putperestler arasında yayılabilmesini kolaylaştırmak için
sünnet olmayı reddeden putperestlerin, sünnet olmadan Hıristiyanlığı kabul
edebileceklerini ileri sürmüştür. Putperestler sadece sünnet olayında değil, Tevrat’ın
diğer hükümlerinde de kolaylık sağlanmasını istemişlerdir. Pavlus, paganların tüm bu
isteklerine ılımlı bakmış ve Tevrat’ın hükümlerinden paganları sorumlu tutmamıştır.
Bunun üzerine MS 52 tarihinde Havariler Konsili toplanmıştır.620
Havariler Konsili’nde Pavlus ve taraftarlarına tavizler verilmiştir. Petrus farklı
düşünceye sahip olmasına karşın; “İmdi, ne babalarımızın ne de bizim taşıyabileceğimiz
bir boyunduruğu şakirdlerin boynuna koyarak niçin Tanrı’yı deniyorsunuz?” diyerek
sonradan Hıristiyan olmuş putperestlerin şeriatla yükümlü tutulmaması gerektiğini

614
Elçilerin İşleri, 2/38.
615
Yuhanna, 9/22; 12/42.
616
Elçilerin İşleri, 2/42; 4/1-3.
617
Galatyalılara, 1/11-12; I. Korintlilere, 15/1-11.
618
Hüseyin Sert, “Hıristiyanlığa Giren Putperest Unsurlar”,Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 2004, ss. 9-11.
619
Ömer Faruk Harman, "Yahudi Hıristiyanlığı", TDV İslâm Ansiklopedisi,
https://islamansiklopedisi.org.tr/yahudi-hiristiyanligi (28.07.2019).
620
Kutluhan Bilgeşah- M. Hakan Yıldırım, Hz. İsa Tanrı Değildir, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul
2006, s. 21.

71
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

belirtmiştir. 621 Cemaatin lideri Yakub ise: “Benim görüşüm milletlerden Tanrı’ya
dönenleri sıkmamak, ancak putların murdarlığından, zinadan, boğulmuş hayvandan ve
kandan çekinsinler diye onlara yazmaktır.” 622 sözleriyle görüşünü belirtmiş ve konsil
kararı ile putperest iken Hıristiyan olmuş kişiler dört husus dışındaki hükümlerden muaf
tutulmuştur. 623 Bu konsilden kısa bir süre sonra, Pavlus'un temsil ettiği görüş,
Hıristiyanlar arasında egemen olmaya başlamıştır. Başlangıçta çoğunlukla muamelatla
ilgili hususlar üzerinde yoğunlaşan anlaşmazlıklar, sonraları İsa 'nın tabiatı konusunda
ortaya çıkacak olan tartışmalar ve İsa 'nın tanrılaştırılmasına kadar uzanacak olan süreci
başlatmıştır.624
Yukarıda da görüldüğü gibi, Pavlus, Hıristiyan inancını Putperestler arasında
yaymayı hedeflemiş, diğerleri de daha çok Yahudiler arasında yaymaya gayret
göstermişlerdir. İkinci guruba mensup olanlar, Yahudiliğin bazı esaslarını, özellikle de
Tevhid inancını devam ettirmişlerdir. İsa'nın "Dağdaki Vaazı" olarak bilinen ve Matta
İncili’nde bahsedilen fakirliği esas kabul ettikleri için bu ilk Hıristiyan grubuna
"Ebionitler" (Fakirler) denilmiştir. Ebionitler, 5. yüzyıla kadar varlıklarını devam
ettirmişler, daha sonra da, Pavlus zihniyetinin taraftarlarının sayılarının artmasıyla
Hıristiyanlığın yeni kazandığı muhtevadan dolayı adlarından bahsedilmez olmuştur.
Günümüzde de Hıristiyanlar, büyük bir çoğunlukla Pavlus geleneğini devam
ettirmektedirler.625
Pagan dinlerinin kökeni gizemdir ve Hıristiyanlık da gizem dinleri üzerine
kurulmuştur. Gizem olmadan ruhban sınıfı anlaşılmaz. Aziz Pavlus bunu biliyordu.
Hıristiyanlığı inançtan dine çevirirken daha önce hazır bulunmuş olan paganist dini
kurumları doğrudan Hıristiyanlığa adapte etmiştir. İsa’nın halkıyla sınırladığı ruhsal
hareket, Pavlus’un İnciliyle Helenistlerin kanıksayabileceği forma dönüştürülerek
Greko-Romen dünyaya taşınmıştır. Özellikle Yunanca ve Yunan kültürü, Pavlus
Hıristiyanlığının oluşumunda önemli bir rol oynamıştır. Pavlus, hem Yahudi, hem
Roma vatandaşı, hem de Helenistik felsefeye vakıftır. Bu sebepten paganlara
Hıristiyanlığı anlatırken hem Yunanca’yı hem de pagan kültürün ögelerini kullanmıştır.
Hıristiyanlığın dili İbranice’nin bir diyalektiği olan Aramca idi. Dini kavramlar,
İbranice’den Yunanca’ya çevrilirken hem orijinal anlamdan sapmalar söz konusu olmuş
hem de dini kavramlar felsefi renk kazanmıştır.626
Roma İmparatorluğu, Hıristiyanlığı ilk önce Yahudiliğin bir kolu olarak kabul
etmiştir. Hıristiyanlık, Roma İmparatorluğunun ne dini anlamda ne de felsefi anlamda
dikkatini çekecek nitelik ve özelliklere sahip olmasa da, geleneklerine bağlı Roma için
bir tehdit unsuru olarak görülmekteydi. Bu sebepten Roma İmparatorluğu ilk
Hıristiyanlara zulüm ve işkenceler yapmıştır. Özellikle MS 64 yılında çıkan Roma
yangını ile birlikte zulüm ve işkenceler had safhaya ulaşmıştır. Roma tanrılarına saygı
göstermeyen Hıristiyanlar hapsedilip işkenceye tabi tutulmuşlardır. Birinci yüzyılda
ortaya çıkan işkenceler ikinci ve üçüncü yüzyılda artarak devam etmiştir. Dördüncü
yüzyıla gelindiğinde Hıristiyan cemaatinin sayısının artması imparatorları farklı bir

621
Elçileri İşleri, 10/15.
622
Elçilerin İşleri, 15/19-20.
623
Ömer Faruk Harman, "Yahudi Hıristiyanlığı", TDV İslâm Ansiklopedisi,
https://islamansiklopedisi.org.tr/yahudi-hiristiyanligi (28.07.2019).
624
Ahmet Hikmet Eroğlu, Hıristiyanların Bölünme Sürecine Genel Bir Bakış , Ankara Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Dergisi, 41(1), Ankara 2000, s. 311.
625
Eroğlu, a.g.m., s. 311.
626
Bilgeşah-Yıldırım, a.g.e., s. 21.

72
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

önlem almaya itmiştir. Dönemin imparatoru I. Konstantine’nin çıkarmış olduğu 313


Milan Fermanı ile birlikte Hıristiyanlar rahat bir nefes almışlardır. 627
Oluşan yeni ortamla birlikte Hıristiyanlar inançlarını daha keskin açıklama
gereği duymuşlar ve dünya tarihinde eşi görülmedik bir teolojik tartışma sürecine
girmişlerdir. 628 Arka arkaya toplanan konsillerle birlikte Hıristiyanlık hem
Yunanlaştırılmış hem de Romalaştırılmıştır.
İlk Hıristiyan ilahiyatçılar, karşılaştıkları yeni dünyadaki mitsel özellikleri
İsa’nın şahsında görmek istememişlerdir. Mit terimi ilk dönem Hıristiyanları için
“Yunan ve Roma”da kullanılan “kurmaca, fabl, uydurma” anlamlarını ifade ediyordu.
Ancak Hıristiyanlar 2. yüzyıldan itibaren İsa’nın tarihsel varlığını hem Gnostiklere hem
pagan filozoflara açıklama ihtiyacı hissetmişlerdir. Bununla birlikte aynı dönemde
İsa’nın tarihselliğini yazan belgelerin değerleri sorgulanmaya başlamıştır. Çünkü
İncillere ve diğer ilk kanıtlara mitolojik öğelerinin bol miktarda bulaşmış olduğu birçok
Hıristiyan ilahiyatçı tarafından bilinmekteydi. Yani Hıristiyanlık mitosu ne kadar
reddetmişse de bulunduğu çevrelerin etkisiyle iki bin yıllık geçmişinde mitsel
düşünceden uzak kalamamıştır. Her şeyden önce yayılmacı bir politika izlemesi
Hıristiyanlığı bütün tesirlere açık hale getirmiştir.629
Hıristiyanlığa yeni geçen paganların Hıristiyanlığa mitsel öğelerin girmesinde
büyük katkısı olmuştur. Paganlar yeni dinlerinin olumlu bir imaj oluşturabilmesi için bir
takım çalışmalar yapmışlardır. Yeni Hıristiyan olmuş iyi eğitimli bu paganlar Kitab-ı
Mukaddes’in Tanrısı ile Yunan idealini birleştirme çabasına girmişlerdir. Clement,
Origenes, Tertullianus vb. bu iki sistemi birbirine uyumlu hale getirme çalışmalarına
girmiş; bu şekilde hem Yunanlılara karşı Hıristiyan Tanrısını savunma hem de onların
Hıristiyanlığı kabul etmesini kolaylaştırma çabası güdülmüştür.630
Yunan dünyasında daha önce Musa’nın şeriatini, felsefeyle birleştirmek için
İskenderiyeli Yahudiler tarafından kullanılan usuller Hıristiyanlığa tatbik edilmiştir.
Dördüncü İncil’in başına, İsa’nın yeryüzünde Logos’u temsil ettiği düşünülerek; “Ve
kelam, beden olup inayetle ve hakikatle dolu olarak aramızda sakin oldu. Biz de O’nun
izzetini, Baba’nın biricik oğlunun izzetini gördük.” 631 ayeti yazılmış ve İsa
tanrısallaştırılmıştır. Böylece Hıristiyanlık Pavlus’un istediği şekle girerek, Yahudilerin
tevhidine zıt Yunanlılar’ın zihniyetine cazip bir din haline getirilmeye çalışılmıştır.632
Grek felsefesi ve fikri yapısıyla mecz olan Hıristiyanlıkta, İsa’nın bir
peygamberden Tanrı mertebesine yükseltilmesinde ve teslis doktrininin
oluşturulmasında Yunanlıların çok tanrılı düşüncesi oldukça önemli rol oynamıştır.633
Hıristiyanlığın Tanrı anlayışını oluşturan teslisin ve teslisin her uknumun Yunan
mitolojisinden hangi anlamda ne kadar etkilenerek oluşturulduğana alt başlıklar halinde
değinmeğe çalışacağız.

627
Bilgeşah-Yıldırım, a.g.e., s. 25.
628
Armstrong, Tanrı’nın Tarihi, ss. 153-157.
629
Eliade, Mitlerin Özellikleri, ss. 217-219.
630
Armstrong, Tanrı’nın Tarihi, ss. 150-176; Bonnefoy, a.g.e., C. I, s. 425.
631
Yuhanna, 1/14.
632
Suat Yıldırım, Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık, DİB Yayınevi, Ankara 1988, ss. 54-55.
633
Muhammed Ataurrahim, Bir İslam Peygamberi Hz. İsa, (çev. Kürşat Demirci), İnsan Yayıncılık,
1993, s. 12.

73
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

4.1. Zeus Kültünün Baba-Tanrı’daki İzleri

Zeus, Yunan mitolojisinin baş tanrısı olarak kabul edilmektedir. Gökyüzü tanrısı
Zeus Baba kimliği ile ön plana çıkmış ve Hıristiyan baş tanrısı kabul edilen Baba
Tanrı’yı bu yönüyle etkilemiştir. Hıristiyanlığın Roma imparatorluğunun resmi dini ilan
edilmesiyle birlikte baş tanrı Zeus kültünün yerini, baş tanrı Baba-Tanrı figürü almıştır.
Tarihin erken dönemlerinden itibaren birçok kültürde ve dinde gökyüzü, Tanrı
kabul edilmiştir ve çoğunlukla bu Tanrı, panteonun baş tanrısı olarak tayin edilmiştir.
Politeist bir tanrı anlayışına sahip Yunanlılar, panteonun baş tanrısı olarak Zeus’u
seçmişlerdir. Muhtemelen Zeus’un gökyüzüne hakim olduğu anlayışı böyle bir tercihe
yönlendirmiştir. Zeus güç konusunda diğer tanrılarla eşit olmasına rağmen diğer tanrılar
üzerinde egemenliği söz konusudur. Hıristiyan teslisinin birinci unsuru Baba Tanrı da
Zeus gibi baş tanrı kabul edilmektedir. Hıristiyanlıkta teslisin bütün unsurları eşit kabul
edilse de Baba-Tanrı baş tanrı olarak görülmüştür. Özellikle Hıristiyan Ortodokslar için
bu algı, daha göze çarpıcı bir şekilde yansımaktadır. Ortodokslara göre; Baba merkez ve
üstün konumdadır.
Zeus ile Baba-Tanrı’nın misyon olarak en temel benzerlikleri “Baba”
konumunda olmalarıdır. Zeus bütün insanlığın ve birçok tanrının babasıdır. Olimpos’ta
bulunan üçüncü kuşak tanrıların hemen hemen hepsi Zeus’un çocuklarından
oluşmaktadır. Yunan mitolojisinde Zeus, sadece tanrıların değil, erkeklerin ve
prenslerin de babası olarak görülmüştür. Baba-Tanrı da Zeus gibi İsa’nın ve bütün
ulusların babası olarak kabul edilmiştir. İsa İncillerde geçen birçok pasajda Baba-
Tanrı’nın kendisinin ve bütün ulusların Babası olduğunu vurgulamıştır. 634 Aynı
zamanda iman edenlerin hepsinin “Tanrı’nın Çocukları” olacağı İncilde
bildirilmektedir.635
Zeus, Olimpos Dağı’nda Tanrılarla birlikte oturmaktadır. Olimpos’ta bulunan bu
tanrılar Krallığını babası Kronos’u yenerek kazanan Zeus’un çocuklarıdır. Zeus gibi
Baba-Tanrı da gökyüzünde bulunan tahtında Oğlu ile birlikte oturmaktadır. Elçilerin
İşleri’nde geçen ifadeye göre Oğul İsa, Baba-Tanrı’nın sağında bulunmaktadır.
Yargılama Günü’ne kadar Baba’nın yanında duracak ve Yargılama Günü Baba’nın sağ
tarafından inananları ve inanmayanları yargılayacaktır. Aşağıdaki kilise ikonası
Yargılama Günü’nde Baba ve sağ tarafında insanları yargılayan İsa’yı konu edinmiştir.
Diğer yandan teslisin Baba-Tanrı dışındaki iki uknumu da Baba’dan çıkmadır.636

634
Matta, 5/45-48.
635
Yuhanna, 1/12.
636
Elçilerin İşleri, 2/31-33.

74
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

Resim 4.1. Yargılama Günü’nde İsa ve Baba, 10. yüzyıl, Büyük Lavra Manastırı, Athos
Dağı, Yunanistan
Zeus, dünyanın yaratılışından önce var olmamış, yaratılışla birlikte ortaya
çıkmıştır. Her şeye kadir değildir çünkü kaderi değiştiremez. Oğlu Sarpedon’u ölümden
kurtaramaması bunun en bariz örneğidir. İlyada destanında geçen olayda Sarpedon’u
uyarmaya çalışmış ancak Hera buna izin vermemiştir. Ayrıca mutlak bir iradesi yoktur,
yönetimi kardeşleriyle paylaşmıştır.637 Buna karşılık, Hıristiyan Tanrısı Baba-Tanrı ise
her şeye kadir bir Tanrı’dır.638 Bu sebepten O‘nunla her şey mümkündür. Ezeli ve ebedi
bir tanrıdır. Yaratılıştan önce var olmuştur. Vahiy’de geçen: Bana, Tamam! dedi,
Alfa ve Omega, başlangıç ve son Ben’im…639 ifadeleri Baba-Tanrı’nın bu özelliklere
sahip olduğunun delilidir. Baba-Tanrı Zeus gibi yönetimi teslisin diğer uknumlarıyla
paylaşmaz. Bunanla birlikte teslisin her bir uknumunun farklı fonksiyonları

637
Sowerby, a.g.e., s. 75.
638
Vahiy, 4/8; 11/16-17; Luka1/37; Matta, 19/26; Romalılara, 1/20; Romalılara, 16/26.
639
Vahiy, 21/6; Tanrı’nın her şeye gücü yetmesine yönelik ayetler için Bkz. Luka, 18/27; Matta, 19/26;
Luka, 1/37; Efeslilere, 3/20.

75
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

bulunmaktadır. Baba yaratıcı ve yöneticidir. Oğul kurtarıcı ve yargılayıcıdır. Kutsal


Ruh ise inayet ve ihsan edicidir.640
Yunan mitolojisinde Zeus sık sık kılık değiştirmek suretiyle yeryüzüne inmiştir.
Tanrı’nın ölümlü kadınlarla olan ilişkilerinde bunu görmek mümkündür. Hera’ya bir
kuğu şeklinde görünmüştür. Yılan kılığında Demeter ile birlikte olmuştur. İnsan kılığına
girerek ölümlü olan Semele ile; kuğu şeklinde Leda ile birlikte olmuştur.641 Aşağıdaki
görsel Zeus’un transfigürasyonlarından birini göstermektedir. Farklı misyonlarda da
olsa Hıristiyanlıkta Baba-Tanrı’nın da Zeus gibi kılık değiştirerek yeryüzüne indiği
bilinmektedir. İncillerde Baba- Tanrı Oğul İsa suretinde yeryüzüne inmiş, insanlarla
konuşmuş, yiyip içmiş en sonunda insanlığın günahı için çarmıha gerilerek kurbanlık
kuzuya dönüşmüştür. Yine başka bir şekilde meydana gelen İsa’nın havarileri Petrus,
Yuhanna ve Yakup’la birlikte iken Tabor Dağı’nda gerçekleşen İsa’nın kılık
değiştirmesini / transfigürasyonunu Yunanlı Hıristiyanlar Tanrı’nın İsa’da kılık
değiştirmesi olarak yorumlamışlardır.

Resim 4.2. Kuğu Zeus ve Leda, MÖ 4. yüzyıl, The J. Paul Getty Müzesi, Mallibu
Zeus’un gerçek görüntüsü Yunan mitolojisinde ışık, şimşek ve güneş şeklinde
yorumlanmıştır. Semele ile geçen mitte sevgilisi Zeus’tan gerçek görüntüsü ile
görünmesini istemiştir. Zeus bu teklifi istemeyerek kabul etmiş ve şimşek şeklinde
Semele’nin ölmesine sebep olmuştur. Zeus gibi Baba-Tanrı da Tabor Dağı’nda
gerçekleşen hadisede ışık şeklinde İsa’da kılık değiştirmiştir. Bu olaya Petrus, Yakup ve
Yuhanna şahitlik etmiştir.642 Aşağıdaki görsel, bu transfigürasyon olayını anlatmaktadır.

640
Gündüz, Hıristiyanlık, s. 64; Gündüz, Yaşayan Dünya Dinleri, s. 95.
641
Graves, a.g.e., ss. 59-65-66.
642
Markos, 9/2.

76
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

Resim 4.3. İsa’nın Transfigürasyonu, 6. yüzyıl, St. Catherine Manastırı, Sina


Baba-Tanrı’nın insanlaşması, Yunanlı Zeus ile başka yönden görülen
benzerlikleri olarak yorumlanabilir. Zeus’un bir çok tasvirinde 30-40 yaşlarında yetişkin
bir erkek şeklinde tasvir edildiği görülmektedir. Zaten Yunanlıların bütün tanrıları
antropomorfiktir. İnsanlar gibi evlenip, yemeleri-içmeleri, üzülmeleri, intikam almaları,
birçok efsanelerde konu olarak işlenmiştir. Bu yüzden İnciller’de geçen pasajlarda İsa,
Baba-Tanrı’nın Oğlu olmasının yanında insani özellikleriyle ön plana çıkmıştır.
Hıristiyanlıkta Tanrı, İsa’da zuhur etmiş ve bu şekilde yiyip, içmiş, acı çekerek çarmıha
gerilmiştir. Yani Tanrı’nın İsa olarak yeryüzüne gelmesi apaçık bir antropomorfizmdir.
“Ben ve Tanrı biriz” 643 ayeti antropomorfizme örnek olarak gösterilebilir. Zeus’un
tasvirlerinde başında meşeden yapılmış bir taç kullanıldığı görülmektedir. Zeus gibi
Baba-Tanrı’nın da, Oğlu İsa’nın suretinde çarmıha gerilirken başına meşeden örülmüş
bir taç geçirildiği bilinmektedir.
Zeus, iyiliklerin ve kötülüklerin dağıtıcısıdır. İlyada’da Zeus’un sarayının
önünde iki küpün bulunduğundan bahsedilmiştir. İlyada bu küplerden birinin iyilikleri
diğerinin ise kötülükleri içerdiğinden sözetmiştir. İnsanların her biri için çoğunlukla iki
küpe de elini daldırdığı bilinmektedir.644 İncillerde geçen ifadelerde Baba-Tanrı’nın da
Zeus gibi dilediğine iyilik dilediğine kötülük dağıttığı görülmektedir. “Demek ki Tanrı
dilediğine merhamet eder, dilediğinin yüreğini nasırlaştırır.” 645
Yunan mitolojisinde Zeus gece ve gündüzü ayarlar, sosyal hayatı düzenler ve
prenslere yönetim işlerinde yardım eder. Tanrıların babasıdır ve diğer tanrıların
görevlerini yapıp yapmadığını kontrol eder. Aynı zamanda erkeklerin de babasıdır.
Onların iyiliklerini ister ve eylemlerini sürekli olarak kontrol eder. 646 Hıristiyanların
Tanrısı da aynı şekilde her şeyi kontrol eder. Yaratılış’ta anlatıldığı gibi birinci günde

643
Yuhanna, 10/30.
644
Grimall, Mitoloji Sözlüğü, s. 822.
645
Romalılar, 9/16.
646
Berens, a.g.e., s. 28.

77
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

gece ve gündüzün yaratıcısıdır. Sosyal hayatı düzenler.647 “”Her evin yapıcısı vardır,
her şeyin yapıcısı ise Tanrı’dır.”648 ayetinde olduğu gibi yapılan her şey Baba-Tanrı’nın
kontrolündedir.
Evrensel bir kudret olarak Zeus anlayışı, Homerik şiirlerden itibaren gelişerek
Helenistik filozoflarda tek tanrı anlayışına dönüşmüştür. Stoacılara göre Zeus,
Kozmos’ta cisimleşmiş olan tek Tanrı’nın sembolü olmuştur. Evrenin kanunları
Zeus’un düşüncesinden başka bir şey değildir. Tanrı artık evrim sürecini tamamlamış ve
mitolojinin sınırlarının aşarak teoloji ve felsefe konusu olmuştur. 649 Hıristiyanların
Tanrısı da tek Tanrı’dır.650 Teslis doktrini ile ifade edilen bu tanrı felsefe ve paganist
kültürün ürünüdür. Baba, öldüren, dirilten, yargılayan, hesaba çeken ve gerektiğinde
onları cezalandıran bir güce sahiptir.651
Yunan panteonunun baş tanrısı olduğu için, Yunan kültüründe Zeus hakkında
fazlaca bilgi olmasına rağmen, Hıristiyanlık sistemleşmeye başladığı andan itibaren
Kristosentrik bir din olduğu için, genellikle İsa ve İsa’nın mahiyeti üzerinde durmuş; bu
yüzden Baba Tanrı, yaratıcılık, tanrısallığın kaynağı ve en kutsal olması dışında
üzerinde sıklıkla durulan bir figür olmamıştır. Fakat Zeus gibi, kutsalların en kutsalı
olarak kabul edilmiş ve mitolojik gelenekte Zeus’un bir devamı olarak görülmüştür.
Zeus, Yunan panteonunun en önemli Tanrısı olmasına rağmen, Hıristiyanlık
kristosentrik bir din olması hasebiyle, Baba’dan ziyade Oğul üzerinde durmuş ve
teolojisini Oğul üzerinden şekillendirmiştir. Bu durum doğal olarak, Baba Tanrı’nın
görsel formlarının da İsa’nın görsel formları kadar gelişmemesine neden olmuştur. Aynı
zamanda İsa’nın kendisinden önceki -başta Yunan mitolojisindeki karakterler olmak
üzere- dini figürlerden etkilerini gözlemelemek daha kolay olmasına rağmen; Baba
Tanrı’nın çok fazla işlenmemesi sebebiyle Baba Tanrı’nın görsel formlarında diğer
tanrıların görsel formlarıyla dikkat çekici bir benzerlik bulunmamaktadır. Örneğin
Zeus’un yerini alarak “Baş Tanrı” konumuna yerleşen Baba Tanrı, tanrısal özellikleri ve
yetkileri aynı olmasına (ve hatta daha gelişmiş olmasına rağmen) Zeus ile arasında
görsel olarak çok fazla bir benzerlik yoktur. Aralarındaki benzerlik sadece “baba” olma
yani orta yaşlı olma formundadır. Aynı zamanda birbirinden farklı iki dini geleneği
temsil ettikleri ve Hıristiyanlığın tek doğru din olarak kendisini savunması ve diğer
dinleri batıl ve şeytan işi görmesinden dolayı, tarihsel olarak daha eski olan Zeus’un
atribüleri ya da görsel formları Baba Tanrı’ya geçmemiştir. Bunun en önemli sebebi,
Hıristiyanlığın yeni bir din oluştururken eskiyi yıkması ve bundan dolayı eskiye ait olan
görsel formlardan uzaklaşmasıdır. Bu yüzden Baba Tanrı’nın görsel formlarında
Zeus’un görsel özelliklerini aramamak gerekir. Hıristiyanlık, sistemleşme sürecinde
eskiye ait olanı yıkarak kendi atribülerini ve görsel formlarını oluşturmuştur.

647
Luka, 12/24.
648
İbranililere, 3/4.
649
Grimall, Mitoloji Sözlüğü, s. 822.
650
Markos, 12/29; 10/18.
651
Elçilerin İşleri,2/32; I. Petruslular, 4/5.

78
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

Resim 4.4. Gökyüzü Tanrısı Zeus, MÖ 5. yüzyıl, National Archeological Müzesi, Atina

Resim 4.5. Baba Tanrı, Pietro di Cristoforo Vannucci, 1443-1523, Apostolic Palace
Müzesi, Vatikan

79
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

4.2. Dionysus Kültünün Oğul-İsa’daki İzleri

1. yüzyılın sonlarına doğru Kudüs’te Tanrı Oğlu olduğuna inanılan İsa’nın,


Yunan-Roma uygarlığında halihazırda tapınılan Dionysus ve diğer insan-tanrıların
hemen hepsinin karakter ve kültlerini kendisinde eriterek devam ettirdiği ve böylece o
kültleri sona erdirdiği düşünülmektedir. En önemli kanıt ise; IHS ya da IES’nin bir
Dionysus / Bakhüs sembolü olması ve Jesus (İsa) isminin kelime kökünü oluşturması
gösterilebilir. Bugün İsa ikonalarında IHS sembolünün kullanılmakta olması, İsa’nın
mitolojik kökenin Dionysus tapınması olduğunun en önemli göstergesi veya
Dionysus’un İsa’da vücut bulduğu inancının ifadesidir.652
Pisagor ve taraftarları Mısır gizemlerini Yunanistan’a getirmişlerdi. Getirilen bu
gizemlerde sadece Osiris kültü oluşturulmamıştı. Çünkü Osiris çok heretik figürler
barındıran bir tanrıydı. Tepki toplamamak için Dionysus, büyük Osiris figürünün Yunan
versiyonuna dönüştürülmüştür. Pisagorcu Yahudi bir grup aynı uygulamayı Yahudiler
içerisinde yapmak istemiştir. Gizemlerin Yahudiler içerisinde kolayca ulaşılabilmesi
için, Yahudi bir Osiris-Dionysus figürüne ihtiyaçları vardı. 653 Bu figür İsa figürü
olmuştur. Özellikle Pavlus’un yeni dinin liderliğini ele geçirmesi üzerine, yetiştiği
Tarsus’taki Hellenistik kültürdeki ölen, dirilen tanrılar, ana tanrıçalar ve inkarnasyonlar
gibi fikirleri iyi biliyordu. Eski Ahit ile birlikte çevredeki inanışları göz önünde tutarak
yeni bir sentez getirmiştir.654 Dionysus İsa’yı kurtarıcı, Tanrı Oğlu olması, mucizeleri,
bayramları gibi birçok yönüyle etkilemiş bir tanrıdır. İsa kültünün yerini almasına kadar
Romalı Bachhus olarak varlığını sürdürmüştür.

4.2.1. Tanrı’nın Oğlu

İsa’nın, yeryüzünde insan bedenine bürünmüş enkarne Teslis Tanrı’sı olması


dördüncü yüzyılın başlarına kadar aşamalı bir şekilde doktrinsel şeklini almıştır. İsa’nın
kendisi için Tanrı olduğuna yönelik bir ifade kullanmadığı bilinmektedir. Ancak
zamanla Greko-Romen tanrılarının kanıksanmasıyla birlikte gerek Pavlus gerek İncil
yazarları İsa’yı tanrısallaştırmışlardır. Diğer taraftan “İmparatora tapınma fikri, Doğu
itikadındaki firavun veya kralın uluhiyyeti fikrinin adaptasyonu olarak görülmektedir.
İmparatorlara pek sık olarak, ‘Rab’, ‘Tanrı’, ‘Tanrının Oğlu’, (Divi Filius) ‘kurtarıcı’
(Saviour) gibi unvanlar verilirdi. Pavlus’un, Helenistlere kozmik kurtarıcı olarak
tanıttığı İsa’ya da bu tür unvanlar verilmiştir.”655
Hıristiyanlıkta İsa “Tanrı’nın Oğlu”dur ve Baba ile eşittir. Yunan mitolojisindeki
Osiris-Dionysus da Tanrı’nın Oğlu’dur, Zeus’un oğludur, bütün özü bakımından
tanrıdır. Hem cevval hem de yumuşak bir tanrıdır. Aynı özellikleri merhamet ve
yargılayıcı Tanrı olan İsa’da da görmekteyiz. Dionysus, Zeus’un bedeninden çıkmıştır,
İsa’nın da Baba Tanrı’dan çıktığı görülmektedir.656
İsa, insan biçiminde olan bir Tanrı’dır. Aziz Yuhanna İsa için “etten yapılmış
Söz” olarak bahseder. Pavlus ise “Tanrı’nın, Oğlunu günahkar beden benzerinde
yolladığını” açıklar. Aynı şekilde Euripidies’in “The Bachhe” adlı eserinin

652
Akalın, “Mitlerin Yaşamamış İnsan- Tanrılarından İncillerdeki Tek-Tanrı İnsanı İsa’ya Geçiş”, s.
216.
653
Freeke- Gandy, İsa’nın Gizemleri, s. 249.
654
Tümer, Hıristiyanlıkta ve İslam’da Hz Meryem, s. 35.
655
Sakioğlu, Hz İsa Nasıl Tanrılaştırıldı, s. 260.
656
Freeke ve Gandy, İsa’nın Gizemleri, s. 43.

80
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

başkahramanı Dionysus, “Tanrısal Üçlemeyi ölümlü insanlara göstermek için Onu


ölümlü bir biçim içinde” örtmüş olduğunu açıklamıştır. O, inananlarına şöyle
söylemiştir: “Bu yüzden ölümsüz biçimimi değiştirip bir insan suretine girdim.”
Yunan tanrı-insanı ölümlü bakire anneden doğan mitlerle doludur. Dionysus ve
İsa da benzer şekilde ölümlü bakire anneden dünyaya gelen iki Tanrı’dır. Semele farklı
bir yolla Zeus’tan hamile kaldığı gibi Meryem de Tanrı tarafından Kutsal Ruh
aracılığıyla hamile kalmıştır. 657 Ancak Meryem ile Semele’nin aralarındaki farkı da
vurgulamak gerekmektedir. Zira Yunan mitolojisinde bakire doğum, tanrıların
genellikle kadınlarla insan şeklinde değil, hayvan şekline girerek fiziksel ilişkileri
aracılığıyla olmaktadır. Zeus, Semele ile kuğu şekline girerek birlikte olmuştur.
Meryem’in durumunda ise bakire doğum Luka’da belirtildiği gibi Kutsal Ruh
aracılığıyla birlikte olunmadan gerçekleşmiştir. Fakat burada önemli olan Dionysus’un
Semele’den doğumu değildir. Dionysus, doğumundan hemen sonra öldürülmüş ve
babası Zeus’un bacağına dikilerek ikinci bir doğumla / mucizevi bir doğumla dünyaya
gelen bir Tanrı Oğlu olmuştur. Aşağıdaki vazo kesiti, Dionysus’un bu mucizevi
doğumunu tasvir etmektedir.658

Resim 4.6. Zeus’un bacağından ikinci kez doğan Dionysus, MÖ 4. yüzyıl, National
Archaeological Müzesi, Taranto
Tanrı oğlu İsa 25 Aralık günü bir mağarada dünyaya gelmiştir. Annesi Meryem
nişanlısı Yusuf ile nüfus sayımı için Beytlehem’e giderken konakladıkları bir hanın
ahırında İsa’yı doğurmuştur. Han Luka tarafından mağara olarak yorumlanmış, daha
sonraki doğum tasvirlerinde mağara şeklinde gösterilmiştir. İsa gibi Dionysus’unda bir
mağarada dünyaya geldiği bilinmektedir. Dionysus’un ikinci doğum miti olarak geçen
Orfik efsanesinde Dionysus’un annesi Demeter’in kızı Persephone’dir. Demeter kızını
Kayane yakınlarında bir mağaraya saklar. Zeus Persephone’ye yılan şeklinde yaklaşır
ve Dionysus bir mağarada gözlerini açar.659

657
Freeke ve Gandy, İsa’nın Gizemleri, s. 43.
658
Tümer, Hıristiyanlıkta ve İslamda Hz Meryem, s. 124.
659
Dürüşken, a.g.e., s. 86; Agızza, a.g.e., ss. 100-101; Luka, 2/7.

81
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

4.2.2. Kurtarıcı, Kefaret ve Yeniden Dirilme

Antik dünyada Tanrıların insanın iyiliği için acı çekerek ölümü çok yaygın bir
inançtır. Dionysus, Adonis, Attis, Herakles, Mitra, Osiris ve diğer tanrılar, ölümleri
insanlık adına adak kabul edilen kurtarıcı tanrılardı. Hemen hemen çoğu durumda bu
tanrıların kendini kendine kurban ettiği yolunda net deliller bulunmaktadır. Bu tanrılar
insanlığın günahı için kendini adayarak kendi kendinin gönlünü alan tanrılardır.
Zamanla bu tanrılara hayvanlar ve insanlar kurban edilmeye başlanmıştır. İsa
zamanında insan kurban etme olayı bilinen bir şeydir. Kuzunun, keçinin ve diğer
hayvanların günahların affedilmesi için kurban edilmesi yaygın bir gelenekti.660
Hıristiyanlar İsa’nın çarmıhta kendi kendine acı çekerek ölmesini bu şekilde
yorumlamışlar ve çarmıh hadisesini törensel bir zafere dönüştürmüşlerdir. Böylece İsa
dünyanın günahlarını temizleyebilmek için katledilen Tanrı Kuzusu olmuştur. İsa gibi
Dionysus’un da Tanrı kuzusu olarak anıldığı bilinmektedir. Hıristiyanlığın bir nişanesi
olarak görülen “çarmıha gerilme” hadisesi sadece İsa’da meydana gelmemiştir. İsa gibi
Tanrı Kuzusu olan Dionysus, İsa’dan yüzyıllar önce çarmıha gerilmiş bir vaziyette
tasvir edilmiş ve tazim görmüştür.661
İkinci Dünya Savaş’ında kaybolana dek Berlin Müzesi’nde sergilenen, MS 3.
yüzyıla ait bir yüzükte, çarmıha gerilmiş bir figür bulunmuştur. İsa’yı tasvir ettiği
düşünülen bu figür Dionysus’a aittir. Yine eşek-başlı bir insan figürü çarmıha gerilmiş
şekilde tasvir edilmiştir. Daha öncede belirtildiği gibi Dionysus eşek-başlı olarak tasvir
edilmiştir. 662 Bu durum, kendisinden daha büyük bir amaç için kendi hayatlarından
vazgeçtiklerini göstermektedir.

Resim 4.7. Çarmıha Gerilmiş Dionysios, MÖ 5. yüzyıl, Berlin Bode Müzesi (II. Dünya
Savaşı sonrası kaybolmuştur.)

660
Weigall, a.g.e., ss. 83-91.
661
Freeke ve Gandy, İsa’nın Gizemleri, s. 259.
662
Freeke ve Gandy, İsa’nın Gizemleri, ss. 251-252.

82
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

Resim 4.8. İsa’nın Çarmıha Gerilmesi, IXOYC, 4. yüzyıl, British Müzesi.


Misyonunun farkında olan İsa, tutuklanıp öleceğini biliyordu. Her ne kadar “bu
kaseyi” kendisinden uzaklaştırmasını dilemiş 663 olsa da çarmıha gerilip insanlığın
günahlarına bir kefaret olacağının bilincindeydi. Bu olayın öncesinde havarileriyle son
akşam yemeğinde ekmeği parçalara ayırıp kendi bedeni olarak; şarabı da kendi kanı
olarak havarilerine sunmuş ve kendisinden sonra bu ritüelin / hatırlatmanın havariler
tarafından devam ettirilmesini istemiştir. Bu ritüel, kendisinden önce var olan pagan
ritüeli andırmaktadır. Hıristiyan ritüeli, açık bir şekilde kanibal bir özellik kazanmış,
ekmek-şarabın İsa’nın gerçek eti ve kanı olarak gösterilmesi fikri çok çabuk
gelişmiştir. 664 İncillerin İsa’sının, tüm insanların günahlarından arınıp kurtuluşa
ermeleri için bedeninin yenilip kanının içilmesini istemesi, Dionysus taraftarlarının
komünyon ayinlerine benzemektedir. Komünyon ayini, İsa’dan yüzyıllar önce Dionysus
taraftarları tarafından Dionysus ve onun kurtarıcı faaliyetini anmak ve kurtarma
eylemine dahil olmak için kullanılmaktaydı. Dionysus ayinlerinde kurban edilen hayvan
(genellikle keçi), taraftarlar tarafından canlı canlı tüketilmekte ve hayvanın kanı
içilmekteydi. Dionysus da tıpkı İsa gibi bu bedeninin yenilmesi ve kanının içilmesini
istemiş; bu şekilde kendisini kefaret olarak sunarak insanların kurtuluşa erişmesini
sağlamış ve onları tüm günahlardan kurtarmıştır. MÖ 5. yüzyıldan günümüze kadar
gelen aşağıdaki vazo, Dionysus’un hem insanların kefareti için çarmıha gerilmesini hem
de daha sonra Dionysus kültünde uygulanan ve muhtemelen Hıristiyanlığı etkileyen ve
Hıristiyanlaştırılan ekmek-şarap ayinini göstermektedir. İsa’nın ekmek ve şarap ritüeli,
Orfik-Dionysus kültünde var olan hayvanı canlı canlı kurban etme ritüeline manevi bir
boyut kazandırmış ve Tanrı ile birleşmede manevi bir yol açmıştır. “İsa kederiyle ve
ıstırabıyla; hem paganizmdeki kanlı kurban ayinlerine bir son vermiş, hem de İsa’nın
bedeni ve kanını ekmek ve şarapla sembolize etmekle reddettiği paganist mazi, İsa’nın
şahsında ve tapınmasında devamlılık kazandırmıştır. Pavlus’un, özellikle de, ‘bu ekmeği
her yediğinizde ve bu kâseden her içtiğinizde, Rab’bin gelişine dek tanrının ölümünü
ilan etmiş olursunuz’ ifadesi, isminin anılmasına dahi bir son verilen Dionysus

663
Matta, 26/39.
664
Weigall, a.g.e., ss. 76-78.

83
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

tapınmasının, aynı içerik ve beklentiler içinde, İsa’da devam ettirildiğinin dogmatik bir
açıklamasıdır.”665

Resim 4.9. Çarmıha Gerilmiş Dionysus ve Ekmek-Şarap Ayininde Müritleri, MÖ 5.


yüzyıl, National Archaeological Müzesi, Napoli
İsa’nın son akşam yemeğinde 12 havarisi bedenini (ekmeğini) yemiş ve kanını
(şarabını) içmişlerdir. İsa gibi Dionysus da, çocuk yaşta iken 12 titan tarafından
parçalanmış ve kalbi dışında bütün bedeni yenilmiştir. Dionysus yüceler yücesi Zeus’un
çocuğu olduğu için geleceğin kralı olarak düşünülüyordu. Kıskanç Hera buna izin
vermemiş ve Dionysus titanlar tarafından öldürülmüştür.666 Babası Zeus tarafından yine
bu mağarada tekrar diriltilmiş ve Krallığını ilan etmiştir. Dionysus gibi İsa da mağarada
bir mezarda ölümden yeniden dirilmiştir. Dionysus’tan farklı olarak İsa, Tanrı’nın sağ
tarafında oturarak egemenliğini ilan etmiştir.
Dionysus, İsa gibi dünyanın günahlarının kefareti için ölmüştür. Kefaret için
ölen kişilere antik Yunan’da “günah keçisi” kapsamında “pharmakos” denilmiştir. Bir
pharmakosun kaderi, aşağılanmak, dövülmek ve öldürülmektir. Dionysus’un ölümünü
paylaşmak için Eleusis’e kadar kutsal yolu yürüyenlerde, aynı şekilde maskeli kişiler
tarafından dövülüyor, aşağılanıyor ve yıldırılıyorlardı. Markos İncili’nde İsa, insanoğlu
için benzer bir yargıyı bildirmiştir. “Onunla alay edecekler ve ona tükürecekler ve onu
kırbaçlayacaklar ve öldürecekler.”667
Gizemlerin bahar festivali sırasında Dionysus’un bir resmi ağaca çıkarılmaya
çalışılmaktadır. Aynı şekilde Paskalya bayramı sırasında İsa’nın da bir ağaca çıkarılmış
olduğu söylenmektedir. Dionysus gizemlerinde genellikle şarap içilmiştir ve sembolik
olarak ayinleri yöneten rahiplere sirkeli şarap ikram edilmiştir. İsa aynı şekilde çarmıha
gerilmeden önce susadığını söyleyince sirkeli şarap ikram edilmiştir.668

665
Akalın, s. 137.
666
Akalın, “Mitlerin Yaşamamış İnsan- Tanrılarından İncillerdeki Tek-Tanrı İnsanı İsa’ya Geçiş”, s.
208.
667
Markoss, 15/17-20.
668
Freeke ve Gandy, İsa’nın Gizemleri, s. 256.

84
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

İsa, çarmıha gerildikten sonra cehenneme inmiş, cehennemde 3 gün kaldıktan


sonra, başta Adem olmak üzere bütün insanlığı kurtarmıştır. 669 Apokrif metinlerin
anlattığına göre: “İsa, ölümünün ardından ölülerin ruhlarını kurtarmak için
yeraltındaki ölüler diyarına / Şeol’e (Hades veya Pluto) giderek, kendinden önce
yaşamış olan ve burada tutulan Eski Ahit peygamberlerini esir tutan Şeytan’ın elinden
kurtarmış, şeytanın buradaki krallığına son vermiş ve doğru insanları dirilterek göklere
çıkartmıştır. 670 İsa gibi Dionysus da, kurtarıcı tanrı-insan olarak Hades’e inmiş ve
burada üç gün kaldıktan sonra insanların hallerine acımış ve merhamet ederek onları
kurtarmak istemiştir. Kurtardığı ilk kişi de annesi Semele olmuştur. Yine aynı şekilde
sevgilisi Ariadne’yi de kurtarmıştır.671
Dionysus diğer bitki tanrıları gibi kanlı bir ölümle ölüp yeniden diriltilmiştir;
çektiği acılar, ölümü ve yeniden dirilişi kutsal törenlerinde canlandırılmıştır. Örneğin;
Tanrı asmada yaz sonunda ölen ve ilkbaharda yeniden dirilen; böylece her yıl doğan ve
ölen bir tanrı olarak sembolize edilmiştir. Özellikle Dionysus’un doğum ve ölüm miti,
ilkin bütün bitkilerin esrarlı hayatı üzerine kurulmuş olsa da daha sonra asmanın
büyümesi, üzüm olması, bağ bozumunun türlü safhaları ve şarabın insanda doğurduğu
değişik ve karışık haller karşısında insanın varsaydığı iptidai fikirlerden doğmuştur.
Dionysus gizemlerinde meydana gelen tüm bu olaylar İnciller’de İsa’nın hayatı ile tam
bir uyumluluk göstermektedir. 672
Dionysus’un atribüsü “asma”nın yaz sonunda ölmesi ve ilkbaharda dirilmesi
gibi; Hıristiyanlık da insanlığın günahtan arınmasını sembolize eden İsa da çarmıha
gerilerek ölmüş ve yeniden dirilmiştir. Kilise Babası Lactantius, İsa’nın ölümünü 23
Mart, yeniden dirilişini ise 25 Mart olarak belirlemiştir. Dionysus Gizemleri’nin bahar
festivali olan Anthesteria üç gün süren bir festivali, ilkbaharda İsa’nın yeniden dirilişi
için kutlanan Paskalya bayramına denk gelmektedir 673

4.2.3. Vaftiz ve Mucize

İsa’nın doğum günü ile alakalı net bir bilgi yoktur. İsa’nın, havarilerinin ve
annesinin de doğum günü konusunda net bir tarih bilmediği düşünülmektedir. Bu
yüzden erken dönem Hıristiyanları onun kutsal hayatının başlangıcı olan vaftizi
kutlamak istemişlerdir. Vaftiz için uygun bir tarih seçmeleri gerekiyordu bu yüzden
Dionysus dinlerinde kutsal suların kutsandığı 6 Ocak tarihi İsa’nın vaftiz tarihi olarak
tercih edilmiştir. 6 Ocak tarihinde Dionysus adına düzenlenen şenliklerin en büyüğü
kutlanırdı. 674 Bu yüzden bu tarih İsa’nın vaftiz oluşunun yıldönümü ile özdeşleştirilmiş
ve 4. yüzyıla gelindiğinde bu inanış Hıristiyanlar tarafından benimsenmiştir. 386 yılında
Antakya’da 6 Ocak tarihinde bütün nehir ve pınarların kutsanmasıyla yıl boyunca vaftiz
için kullanılmak amacıyla Paskalya ve Epiphany festivallerinin düzenlendiği

669
https://islamansiklopedisi.org.tr/cehennem#1, (18.07.2019); Elçilerin İşleri, 2/31; Efesliler 4/8-10.
670
Mehmet Alparslan Küçük, İkonografiden İnanca “İsa Mesih’in Dirilişi/Paskalya” Süreci , Gazi
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Aralık 2016, s. 252.
671
Bonnefoy, a.g.e., C. I, s. 177; Grimall, Mitoloji Sözlüğü, ss. 158-159.
672
Euripidies, a.g.e., s. XIV; Frazer, s. 312.
673
Freeke ve Gandy, İsa’nın Gizemleri, s. 77.
674
Dionysus Mısır Tanrısı Osiris ile özdeşleşmiş ve Mısır’da insanların akıntı akıntı içine atladığı antik
Nil festivalinin de yılın bu zamanında kutlandığı bilinmektedir. Dionysus festivali özdeş olarak
kutlanıyor olabilir. Bkz. Weigall, a.g.e., s. 130.

85
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

belirtilmektedir. Sonuç olarak gerek vaftiz ve gerekse suyun şaraba dönmesi amacıyla
kutlanan Epiphany festivalleri Dionysus festivalinin devamıdır. 675
Yuhanna İncili’nde geçen Kana’da gerçekleşen İsa’nın suyu şaraba çevirmesi
Dionysus’un mucizesi / eylemi ile benzerlik göstermektedir. Dionysus, Sidon’daki
evliliği kutsal kılmak maksadıyla suyu şaraba dönüştürmüştür. 676 Dionysus
festivallerinin vazgeçilmezi olan suyu şaraba dönüştürme olayının Yuhanna tarafından
bilindiği düşünülmektedir. Özellikle Yuhanna İncili’nin mitolojik olayları daha fazla
barındırması civarda bulunan Yunan kültürünün etkisinde kaldığının delillerinden
gösterilebilir.677
Dionysus’un başka mucizeleri de vardır: kayadan su fışkırması, süt ve balla
dolan dereler, Elis’te bırakılan üç boş çanağın, ertesi gün şarapla dolu bulunması gibi.
En meşhur mucizesi ise üzüm bağların bir kaç saat çiçek açıp üzüm vermesidir. 678
Dionysus bereket tanrısı olarak bilinmekteydi. İsa’nın da buna benzer mucizeler
gösterdiği bilinmektedir. İncillerde geçen pasajda altı ekmek ve yedi salkım üzüm
İsa’nın duası ile beş bin kişinin karnını doyurmuştur. 679 Yine Yuhanna İncili’nde
anlatıldığına göre daha önce balık bulunmayan bir gölde havarilerinin büyük
miktarlarda balık tutmalarını sağlamıştır. Bu durumun en güzel ironisi ise, balığın antik
kültürlerde bereket anlamını veriyor olmasıdır. İsa’nın balık mucizesi, O’nun bereket
yönünü temsil etmektedir.
İsa’nın mesajı özellikle tanrıları ve insanları değiş tokuş yapan halklar arasında
rağbet görmüştür. Elçilerin İşleri680 bu konuyla alakalı pasajlar sunmaktadır. Pavlus ve
Barnabas misyon esnasında Listra’da kötürüm birini iyileştirince halk “tanrılar insan
kılığına girip aramıza inmişler demişlerdir. Bu durumda Pavlus Hermes, Barnabas ise
Zeus olarak yüceltilmiştir. Bu gibi insanların, İsa’nın mucizeleri; ölüyü diriltmesi,
körlerin gözlerini açması, kötürümleri yürüttüğünü duyunca daha İsa hayatta iken
onların arasında efsane olmuştur.681
İsa birkaç yerde asma ile sembolize edilmiştir. Gerek Yuhanna İncilin’de “Ben
gerçek asmayım” ifadesiyle gerek Didache’nin Yukarik kabının “Davud’un Kutsal
asmasına” benzetildiği yerde İsa’nın kanının değil kendisinin sembolik karşılığı olarak
asma ile tanımlanmıştır. 682 Aynı şekilde Dionysus’un en önemli simgelerinden bir
tanesi asma olmuştur. Özellikle Dionysus ayinlerinde seçilen keçinin asma yaprağını
yemesinden dolayı kurban edildiği düşünülmektedir. Burada karşımıza kendisini feda
eden tanrı figürü çıkmaktadır. Çünkü “asma” da “keçi” de Dionysus’tur, Dionysus’un
temsil eden sembollerdir. Dionysus hem kurban hem de kurban ettirendir.683 Çarmıha
gerilen İsa figürü de aynı şekilde hem kurbandır, hem de kurbanı sunan kahindir.
675
Weigall, a.g.e., ss. 128-132.
676
Akalın, “Mitlerin Yaşamamış İnsan- Tanrılarından İncillerdeki Tek-Tanrı İnsanı İsa’ya Geçiş”, s.210
677
Tümer, Hıristiyanlık’ta ve İslam’da Hz Meryem, ss. 111-112.
678
Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C. I, ss. 441-442.
679
Yahuda, 10/8-26; Markos, 6/37;8/1-3; Matta, 14/16;15,32; Luka, 9/13.
680
Elçilerin İşleri, 14/8 Listrada, ayakları tutuk bir adam oturuyordu, anadan doğma topal hiç
yürümemişti.9 Bu adam Pavlusu söylerken işitti; o da kendisine göz dilip şifa bulacağına imanı
olduğunu görerek yüksek sesle: 10 Ayakların üzerine dikil dedi; o da sıçrayıp yürüdü. 11 ve Pavlusun
ne yaptığını görünce halk, seslerini yükseltip Likaoya dili ile dediler: İlahlar insan suretinde yanımıza
indiler! 12 Barnabas Zeus, ve söz sahibi olduğu için Pavlusa Hermes dediler.13 Ve mabedi şehrin
önünde bulunan Zeus tapınağının kahini şehir kapılarına boğalar ve çelenkler getirerek halk ile beraber
kurban kesmek istedi.
681
Sakioğlu, Hz İsa Nasıl Tanrılaştırıldı, s. 261.
682
Weigall, a.g.e., s. 130.
683
Euripidies, a.g.e., s. 12; Frazer, a.g.e., ss. 321-322.

86
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

Yukarıda sınıflandırdığımız yönler dışında İsa ile Dionysus gezgin öğretmen


profillerinde de benzerlik göstermektedirler. Dionysus Yunanistan’ı karış karış gezmiş
ve kendi kültünü buralara kabul ettirmiştir. İncillerin İsası da tıpkı Dionysus gibi
Yahuda diyarını gezerek her yerde Tanrı Krallığı’nın yaklaşmakta olduğunu haber
vermiş ve insanlara vaaz etmiştir.684
Dionysus efsanesine göre, bir keresinde iki eşeğe binmiş ve bu iki eşek takım
yıldızı olmuştur. Bu sebepten Dionysus, güneş tanrısı olarak kabul edilmiştir. Babil
zodyağındaki yengeç burcu sembolleri olan eşek ve tay anlatılan bu olayla bağlantılı
görülmektedir.685 Benzer bir olay da İsa’nın Kudüs’e girişinde görülebilir. “Bir eşeğin
sırtında, eşeğin yavrusu bir sıpanın sırtında”686 ifadesinde Dionysus gibi İsa’nın da iki
eşeğe binmesi şeklinde yorumlanmıştır. Gnostikler önemli olduğunu düşünerek İsa’yı
bu işaret ile tanımlamışlar ve eşekle sıpası, yengeçle birlikte gösterilmiş ve kısaltılmış
Latin yazmaları “Rabbimiz İsa Mesih, Tanrı’nın Oğlu” ifadesini vermiştir.687
İsa Kudüs’e girerken ölüme zafer içinde yolculuk etmiştir. Aynı şekilde
Atina’daki hacıların kutsal yoldan Eleusis’e giderken, bir eşek sırtında Dionysus putunu
yapmak için kullanılan araçları taşırken, Dionysus’a övgüler yağdırıyorlardı. Bu şekilde
tıpkı İsa gibi Dionysus da ölümüne doğru zafer içinde yolculuk etmiş oluyordu. 688
Tanrı’nın kendisine adanmış bir hayvan ile tanımlanması mitolojide önemli kuraldı ve
Dionysus’un eşek ile tasvir edilmesi gibi İsa da, kendisini başı eşekbaşı şeklinde
çarmıha gerilmiş olarak gösteren, Palatino Tepesi’ndeki Domus Gelotiana’nın
duvarlarında bulunan çizimde eşek ile tanımlanmıştır. 689 Bu sebepten İsa Tanrı’nın
Kuzusu olarak tasvir edilirken Dionysus eşek ile tasvir edilmiştir.690

684
Akalın, “Mitlerin Yaşamamış İnsan- Tanrılarından İncillerdeki Tek-Tanrı İnsanı İsa’ya Geçiş”, s.
214.
685
Weigall, a.g.e., s. 129.
686
Matta, 21/1-7.
687
Weigall, a.g.e., s. 129.
688
Freeke ve Gandy, İsa’nın Gizemleri, s. 62.
689
Weigall, a.g.e., ss. 129-130.
690
Sakioğlu,İsa Nasıl Tanrılaştırıldı, s. 331.

87
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

Resim 4.10. Çarmıha Gerilmiş Eşek Kafalı Dionysus, 2-3. yüzyıl, Palatino
Tepesi’ndeki Domus Gelotiana’nın duvarları
Dionysus’un güneşi temsil ettiğine daha önce yer vermiştik. İsa da tıpkı
Dionysus gibi, İskenderiyeli Kilise babası Clement tarafından “Doğruluk Güneşi”
olarak adlandırılmıştır. Dionysus’un bakire annesi Semele adını, bakire ay tanrıçası
Selene’den almıştır. İsa’nın doğumunu bildirmek için gelen Kutsal Ruh da aynı şekilde
ay ile özdeşleştirilmiştir.691
Bakhalar Dionysus’u yeni bir din getiren uzun saçlı ve sakallı biri olarak tasvir
etmiştir. İncillerdeki İsa da Yahudilere yeni bir din getiren uzun saçlı ve sakallı birisi
olarak tasvir edilmiştir. Dionysus, Penteheus tarafından haksız yere tutuklanmış;
yabancı görülerek getirdiği dinin hastalık olduğu iddiasıyla zindana atılmıştır. Zindanda
mucizeler göstermiş, bu mucizeler kral Pentheus’a iletildiğinde sorgulamaya devam
etmiştir. Aynı şekilde İsa da Vali Pilatus tarafından sorguya çekilmiştir. İsa kendisine
zulmedenler karşı “Ne yaptıklarını bilmiyorlar” sözlerini kullandığı gibi Dionysus da
kendini tutuklatan Pentheus’a “Ne yaptığının farkında değilsin” demiştir.692
Dionysus’un en büyük taraftarları kadınlar olmuştur. Aynı şekilde İsa’nın da
çarmıh hadisesi, ölümden dirilmesi gibi hadiselerinde kadınlar ön plana çıkmıştır.
İsa’dan sonraki cemaatte de kadınların etkin olduğu ve cemaat işlerinde yardımcı
olduğu bilinmektedir. Pavlus’un mektuplarında da kendisine yardım eden kadınlara
teşekkür edilmektedir.
İsa’nın taraftarları tarafından ilk önce Tanrı Oğlu olarak tanımamış, Petrus,
Yahya ve Yakup’un önünde tüm ihtişamıyla görülerek yüce bir nitelik kazanır. Aynı
şekilde Euripidies’in Bakkhalar adlı eserinde Dionysus ilk önce gezgin kutsal bir adam

691
Freeke ve Gandy, İsa’nın Gizemleri, s. 50.
692
Freeke ve Gandy, İsa’nın Gizemleri, ss. 61-65.

88
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

olarak görülür. Daha sonra ihtişamlı bir şekilde tanrısal nitelik kazanır. Taraftarları
O’nun ihtişamını görünce “Gel Kurtarıcı” diye bağırırlar.693
Dionysus, aynı zamanda Doğu’da bazı tasvirlerinde ağırbaşlı sakallı bir genç
olarak gösterilmiştir. Dionysus bu tasvirlerinde sadece asmayı kullanmayı öğreten değil
aynı zamanda kanunları yapan, medeni sanatları öğreten mutluluğu öğütleyen ve barışa
teşvik eden birisidir. Dionysus gibi İsa da birçok tasvirinde paganlara medeni sanatları
öğreten, barışa teşvik edip mutluluğu öğütleyen birisi olarak gösterilmiştir.694

4.3. Asklepios Kültünün Oğul- İsa’daki İzleri

Asklepios, şifacı Tanrı olarak bilinmektedir ve İsa ile benzerliği oldukça dikkat
çekicidir. Asklepios, İsa’yı şifacı olma yönüyle etkilemiştir. İsa’nın vaazına başladığı
dönemde Asklepios kültü Akdeniz’de yayılmış olan bir külttü. Daha önce de
belirttiğimiz üzere Asklepios Roma’ya MÖ 291’de girmiştir. İsa’nın kültü yerini alana
kadar da varlığını sürdürmüştür.
İncillerin belirttiği İsa, mucizeleri olan bir İsa idi. Sinoptik İncilerde İsa’nın
iyileştirici 50 vakası bulunmaktadır. İsa’nın şifa verme yeteneği ya da mucizesi
kendisinden sonra havarilerine geçmiş; havariler bu yetenek sayesinde İncil’i öğretmek
istedikleri birçok yerde hastalara şifa vermiştir. Yahudi zulümlerinin artmasına paralel
olarak, Hıristiyanlar misyon alanı olarak Yahudi bölgelerden ziyade gentile bölgeleri
tercih etmiş ve gentileye İncil’in yayılması hız kazanmış, böylece Hıristiyanlık Roma
topraklarında yayılmaya başlamıştır. Kayıtlara göre Hıristiyanlığın yayıldığı ve ilk
vaazların verildiği ilk bölgeler, Asklepios kültünün yaygın olduğu bölgelerdir.695
20. yüzyılın önde gelen tarihçisi Harnack, ilk Hıristiyanlığın kurtuluş dini değil,
şifa dini olduğunu vurgulamıştır. İsa’nın kendisini şifacı olarak nitelendirdiğini iddia
eden Harnack’a göre, Yeni Ahit'te “Kurtarıcı” anlamında kullanılan “sōtēr” kelimesinin
“hastalıktan koruyan bir kişi” anlamına da gelmesi, erken dönem Hıristiyanlığının
İsa’sının nasıl biri olduğunun ipucudur.696 Özellikle kendi misyon hayatında İsa, Mesih
olarak değil, şifa dağıtan kişi olarak görülmekteydi.
İsa ve havarilerin misyon / eylem şekilleri, Asklepios müridlerine (Asklepiadlar)
benzerdir. İsa, sürekli seyahat halinde olmuş, misyonunu farklı yerlerde duyurmuş,
farklı yerlerde insanları iyileştirmiştir. 697 Kendisi gibi havarilerinin de farklı yerlere
gidip misyonu yaymasını ve mucizeler göstermelerini, hastaları iyileştirmelerini
istemiştir.698
Kültün sistemleşip yayılmasından sonra Asklepios’a adanmış birçok tapınak
olmasına rağmen, uzun bir süre boyunca Asklepios için ayrı bir tapınak inşa
edilmememsinin nedeni, Asklepios’un sürekli seyahat halinde olduğu anlatısı ve buna
dayanarak müridlerinin şehirden şehire seyahat etmeleridir. Asklepios'un ortaya çıkışı,
aslında eski Yunan doktorların genel faaliyeti olarak görülmüştür. Çünkü Yunan
doktorları para almadan şehir şehir gezerek insanları tedavi etmişlerdir. 699 Aynı
693
Weigall, a.g.e., s. 128.
694
Weigall, a.g.e., s. 128.
695
In-sok YEO, The Birth of Hospital, Asclepius cult and Early Christianity, Yonsei University College
of Medicine, Korean J Med Hist > Volume 26(1); 201, DOI: https://doi.org/10.13081/kjmh.2017.26.3,
(28.02.2019).
696
Yeo, a.g.m., s. 12, DOI: https://doi.org/10.13081/kjmh.2017.26.3, ( 28.02.2019).
697
Matta, 8/20.
698
Markos, 6/5-13.
699
Hart, “Asclepius”, s. 234.

89
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

uygulamayı Asklepios’un izini takip eden Yunan doktorları yapmıştır. Köy köy gezerek
insanları ücretsiz iyileştirmeye çalışmışlardır.
İsa'nın iyileştirme üzerine yapmış olduğu faaliyetleri hiçbir Yahudilik
mezhebine benzememektedir. İsa’nın zamanında var olan Sadukiler, Ferisiler,
Essenilerde var olan uygulamaların hiçbirisi İsa’nın faaliyetlerine benzememektedir.
Sürekli tövbeye çağıran ve vaftiz olunmasını ısrarla tavsiye eden Vaftizci Yahya da bir
şifacı değildir.
Antik Yunan tapınaklarında tapım ayinler, kurbanlar, dualar, ilahiler ve çeşitli
etkinler içinde sürdürülmektedir. Bu nedenle tapınaklar bu ritüellere göre
hazırlanmaktaydı. Asklepionların kendine özgü yapıları vardı. Bu sebepten
Asklepionlar tapınak-şifahane tarzında inşa edilmişlerdir. Genellikle şehir dışlarına
yapılan bu yapılar, bir taraftan şifahane işlevi ve asklepiadların yetişmesine, hastaların
tedavi edilmesine aracılık etmekte, öte yandan Grek dini ritüellerinin yerine getirmede
önemli bir merkez vazifesi görmektedir.700

Resim 4.11. Hastayı Tedavi Eden Asklepion, MÖ 4. yüzyıl, Archaeological Müzesi,


Pire, Yunanistan
Yahudilerde tapınak nispeten dardı ve tapınağa yalnızca küçük bir rahip grubu
girebilmekteydi. Yani tapınak dilekçe ve şükran duaları için bir mekandı fakat şifa için
kullanılmıyordu. İyileşme, tapınağın dışında gerçekleşiyordu ve kirli olmaları sebebiyle
hastaların tapınağa girmeleri yasaklanmıştı. Yahudilerin rahipleri de terapist değil,
hastalığın varlığını doğrulayan tespit edici şahıslardı. Netice olarak görüldüğü gibi
Yahudi Sinagog‘u, insanların tedavi için değil, Tanrı’nın sözlerini duymak için
toplandıkları bir alandı.701
Bu nedenle, Hristiyanlıktaki iyileştirici faaliyetlerin Yahudiliğin etkisi değil, o
dönemde Hellenistik toplumda yaygın olan Asklepios da dahil olmak üzere çeşitli şifa
tanrılarının etkisi olarak görmek daha makul olacaktır.702
Helenist dünyanın pek çok tanrı-insanı gibi İsa da “hekim ve otacı”ydı. Her türlü
hastalığı iyileştiren İsa, insanları tutsak alan kötü ruhları çıkarıyordu. Gösterdiği
700
Yeo, s. 13-14, DOI: https://doi.org/10.13081/kjmh.2017.26.3, ( 28.02.2019).
701
Yeo, a.g.m., s. 16.
702
Yeo, a.g.m., s. 16.

90
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

mucizelerle büyücülükle itham edilmiştir. 703 Aynı şekilde Yunan mitolojisinde


Asklepios, Şifa Tanrısı olarak bilinmektedir. Homeros destanlarında “hekim tanrı”
olarak geçen Asklepios iyileştirmede o kadar ilerlemiştir ki bir süre sonra tanrılık
makamına yükseltilmiştir.704
Asklepios’un dünyevi hayatının sonunu getiren ve Zeus tarafından
öldürülmesine yol açan olay, Asklepios’un ölüleri diriltmesidir. Aynı şekilde İsa da
yaşadığı dönemde ölüleri diriltmektedir.705 Göstermiş olduğu mucizeleri tıpkı Asklepios
gibi ölümüne sebep olmuştur. Bazı kaynaklar Yahudilerin özellikle ölüleri dirilttiği için
İsa’yı çarmıha gerdiklerini söylemektedir.
Asklepios annesi ölümlü bir kadın, babası ise Tanrıların babası Zeus’un oğlu
tanrı Apollon’dur. Asklepios’un doğumu mucizevi bir şekilde olmuş ve o dönemde
görülmeyen bir yöntemle ölü bir bedenden babası Apollon aracılığıyla gerçekleşmiştir.
İsa da aynı şekilde mucizevi bir şekilde ölümlü bir kadından babasız dünyaya gelmiştir.
İkisinin doğumu da döneminin şartlarına göre yeterli tıbbi açıklamalar olmadığı için
mucizevi gösterilmiştir. Asklepios’un insani kökenine vurgu yapılmasının yanında
doğumunun mucizevi olması tanrısallaştırılması için kullanılmıştır. Hıristiyanlık da aynı
şekilde İsa’nın insani yönüne vurgu yapılmasının yanında mucizevi doğumu O’nun
tanrısallaşması için kullanmıştır.706
Ovidius, Asklepios’un doğumuna ilişkin bir kehanetten bahseder. Kehanete göre
Asklepios tababet ilminde vakıf olacak hatta ölüleri dahi diriltecek ve en sonunda
tanrısallaşacak, ölecek ve tanrılığı devam edecektir. Asklepios mitine baktığımızda
söylenenlerin hepsi gerçekleşmiştir. Hıristiyanlıkta 2. yüzyıl din savunucularından
Lactantius, Hermes Trismegistus’u Tanrı’dan esinlenen bir bilge olarak görmüş ve İsa
Mesih’in doğumuyla birlikte bazı Hermesçi kehanetlerin gerçekleştiğini söylemiştir.707
Yine MÖ 40’da Romalı şair ve inisiye Virgil, bir bakirenin ilahi bir çocuk doğuracağı
şeklinde mistik bir kehanette bulunmuştu. MS 4. yüzyılda, Literalist Hıristiyanlar,
bunun İsa’nın geleceği kehanetinde bulunduğunu iddia etmişlerdir.708
Pindarus’un Epidarius versiyonunu anlattığı doğum hikayesine göre, Asklepios,
Koronis tarafından babasından gizlice Titthion dağında dünyaya getirilmiştir ve terk
edilmiştir. Kaybolan keçisini ve köpeğini arayan çoban Arathanas çocuk Asklepios’u
görmüş ve vücudundan çıkan ışıkla tanrısal bir kişiliğe sahip olduğunu anlamıştır.
Luka’da geçen doğum hikayesinde İsa’nın doğduğu gün dağda gezen üç çoban aniden
Rabbin meleğini görmüşler ve etraflarını bir ışık huzmesi sarmıştır. Tanrı’nın Oğlu’nun
doğduğu kendilerine haber verilince Beytlehem’e gitmişler ve İsa’yı görmüş, Meleğin
kendilerine söylediği şeylerin doğru olduğunu anlamışlardır. 709 İki olay da birbirine
benzemektedir. İncil yazarı Luka muhtemelen Asklepios’tan haberdardı.
Asklepios tanrıların babası Zeus tarafından bir yıldırımla öldürülmüş ve üç gün
Tartarus’ta kaldıktan sonra tekrardan bir yılan kılığında Zeus tarafından diriltilmiş ve
göğe yükseltilmiştir. İsa da Baba Tanrı’nın isteği üzerine öldürülmüş ve yeniden
diriltilmiştir. Asklepios zamanında Yunan mitolojisinde Tanrılık payesi yüksek olan bir

703
Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C. II, s. 382.
704
Patacı, a.g.m., ss. 161-163.
705
Bkz. Markos, 5/21-43; Yuhanna, 11/1-44.
706
Patacı, a.g.m., s. 164.
707
Mircea Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C.III, (çev. Ali Berktay), Kabalcı Yayınevi,
İstanbul 2003, s. 280.
708
Freeke ve Gandy, İsa’nın Gizemleri, s. 45.
709
Luka, 2/8-20.

91
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

tanrı kendinden aşağıda bulunan başka bir tanrıyı cezalandırabilirdi. Zeus Hades’in
işine çomak sokmasından dolayı Asklepios’u cezalandırmıştır. Hıristiyanlıkta İsa, Baba
ile eşit olsa da merkezde Baba’nın bulunması İsa’nın kendinden yüce bir irade
tarafından öldürülmesini hak göstermiştir. İsa’nın “Baba beni neden terkettin” sözleri
bunun delili olarak gösterilebilir.710
İsa’nın hastaları iyileştirmesi ve ölüleri diriltmesi Hıristiyanlığın önemli vizyonu
olduğu için Asklepios ve kültü ile sürekli rekabet halinde idi. Yayılan bölgelerde elbette
İsa’nın rakibi olan ve dinin yayılmasına engel teşkil eden başka tanrılar ve kültler de
vardı. Fakat Kilise Babaları özellikle mucizelerin ve misyonun benzerliğinden dolayı
Asklepios’u hedef almışlar ve diğer Greko-Romen tanrılarında olduğu gibi Asklepios’u
da kötü ve şeytani bir unsur olarak göstermeye çalışmışlardır.711

Resim 4.12. Yılan Şeklinde Bir Hastayı İyileştiren Asklepios, MÖ 5. yüzyıl, Ny


Carlsberg Glyptotek. Copenhagen
Konstantine'in oğlunun Hıristiyan öğretmeni olan Lactantius, Asklepios'a "iblis
kemeri" olarak atıfta bulunmuştur. Kartaca’dan bir Hristiyan alimi olan Tertullian,
Asklepios’a; "dünya için çok tehlikeli bir canavar" demiştir.712
Asklepios'un yılan sembolü Hristiyan propaganda kampanyasına iyi hizmet
etmiştir çünkü Hıristiyanlar için yılan, kötülüğün simgesiydi.713 Tekvin’de anlatılan ilk
günah hikayesinde şeytan yılan kılığında Adem ve Havva’yı kandırmıştır. Bu sebeple
Hıristiyanlar, yılanı düşüşün önemli aktörü görerek şeytanlaştırmışlardır. Asklepios’un
atribüsünün ve kutsal hayvanının yılan olması, yayıldığı bölgelerde yılanı çağrıştıran
Asklepios’un şeytanın hizmetkarı olarak görülmesini kolaylaştırmıştır. Oysa yılan
Hıristiyanlık öncesi anlatılarda bilgeliği, yaşamın özünü, ölümsüzlüğü ve gücü temsil
etmekteydi. Fakat Hıristiyanlığın demonizasyonuna uğramış ve asıl özelliği

710
Patacı, a.g.m., s. 162; Matta, 27/46.
711
Yeo, a.g.m., s. 16.
712
Hart, “Asclepius”, s. 235.
713
Hart, “Asclepius”, s. 236.

92
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

unutulmuştur. 714 Resim 12, Asklepios’un en önemli atribülerinden biri olan ve


ölümsüzlüğün, bilgeliğin ve tıbbın / iyileşmenin sembolü olan “yılan” ile tasvir edilmiş
Asklepios’u gösterirken; Resim 13, şeytanı simgeleyen yılanın Adem ve Havva’yı
yasak meyveyi yeme konusunda kandırması ve bunun sonucunda insanoğlunun
cennetten kovulmasını anlatmaktadır.

Resim 4.13. Asklepios, MS 2. yüzyıl, National Archaeological Müzesi, Atina

714
Romalılara Mektup, 5/12.

93
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

Resim 4.14. Adem, Havva ve Yılan, 14. yüzyıl, Orvieto Katedrali, Umbria, İtalya
Her iki din de sağlık ve mutluluk arayışına rağmen, Asklepios kültü temelde
Hristiyanlıktan daha seçici olmuştur. Asklepios, yalnızca düşünceye adanmış ve saf
olanları iyileştirirdi; ölen ve hamile, kutsal alanından bile mahrum bırakıldı. İsa iyi ve
kötünün bedenini ve ruhunu iyileştirdi ve ölmek üzere olanlar, sonsuz yaşam için
herkese sundu. Örneğin, İsa’nın en fazla iyileştirdiği hastalık ise cüzzam hastalığı
olmuştur. O dönemde cüzzam hastalığı günah ve onun kirinin simgelemektedir. Bu
hastalığın iyileşmesine “aklama, paklama” denilmektedir. Yahudiler hiçbir hastalık
kitabında bu hastalıktan bahsetmemişlerdir. Çünkü sadece tanrısal bir güç ile
iyileştiğine inanılan bir hastalık türüdür.715 İsa’nın gezmesi esnasında kalabalıklardan
bir adam gelerek İsa’ya yalvardı. Adam İsa’ya: “Eğer istersen beni temiz edebilirsin,
dedi ve İsa O’na acıdı, “İsterim temiz ol” dedi. Adam cüzzamdan kurtuldu.” 716
pasajında görüldüğü gibi İsa’nın şifası bütün insanları kapsamaktadır. Bu da iki kült
arasındaki farkı yansıtmaktadır.
Yunan insanı için Asklepios’un ilahi şeklini önemli kılan özelliği, ölümsüz
olması değil, Tanrı’nın insanlara olan merhameti olmuştur. Asklepios kadar
insanoğlunu düşünen ve onlara merhamet eden başka tanrı olmamıştır. O insanlarla
iletişime geçip şifa dağıtan yardımsever bir Tanrı’dır ve yardımını isteyen kişilere
yardım etmek için her zaman istekli olmuştur.717 Hıristiyanlıkta aynı figür İsa olarak
görülmektedir. Merhametli Tanrı bütün insanları düşünmüş ve onlar için kendisini
çarmıhta feda etmiştir. Aynı zamanda kendisinden şifa isteyen insanları bundan
mahrum etmemiştir.
Asklepios ve İsa mucize göstermeleri bakımından da benzerdirler. Aynı
zamanda ikisi de insanları tedavi etmek için insan kılığına girmiştir. Örneğin;
Epidaurian Asklepion’da bulunan yazıtlar, tapınağa gelen hastaların şifa bulmak
amacıyla geceyi burada geçirdiklerinde Tanrı’nın hastaların rüyalarına girerek tedavi

715
Ford, Mesih’in Yaşamı Üçüncü Kitap: Yetkisi ve Öğretisi, s. 5.
716
Markos, 1/40-45.
717
Panagiotidoi, Asclepius, s. 13 ( DOI: https://olh.openlibhums.org/articles/10.16995/olh.34/print/).

94
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

ettiğinden bahseder. Bu tedavi insan kılığına girerek olmuştur. İncillerde bahsedilen İsa
Tanrı’dır ama görünümü insandır ve bu şekilde insanları iyileştirmiştir.
İsa için amaç önce ruhsal şifadır. İsa-Mesih’in ruhu kendisinde bulunan herkes,
şifa dağıtmak için kendini feda eder. Mesih ruhu imanlıları hastaneler, bakım evleri
kurmaya yöneltmiştir.718 İlginçtir ki pagan yazarlar da Asklepios’un sadece bedenleri
değil ruhları da iyileştirdiğini ifade ederek Asklepios’u övmüşlerdir. 719
İsa ve Asklepios arasındaki benzerlikler MS 4. yüzyılda iki kurtarıcı figürün
karşılaştırılmasına ve politik güce sahip Hıristiyanlarca Asklepios kültünün
sonlandırılmasına neden olmuştur.720 Böylece Asklepios’ta bulunan mitsel özelliklerin
birçoğu İsa’ya aktarılmıştır. Tanrı’nın kültünün sonlanması için vahiy yazarı tarafından
Asklepios şeytan olarak gösterilmiş ve yılan şeytanın yardımcı figürünü temsil etmiştir.

4.4. Hermes Kültü’nün Kutsal Ruh’taki İzleri

Hermes taşıdığı mitolojik özellikler bakımından kısmen Kutsal Ruh kısmen de


Oğul ile benzerlik göstermektedir. Bu sebepten bu başlık altında ekseriyetle Hermes ve
Kutsal Ruh benzerliği üzerinde durmakla birlikte, Hermes ve Oğul benzerliğine de
kısaca yer vermeye çalışacağız. Kutsal Ruh’u haberci kimliği ile etkileyen tanrı Hermes,
‘klasik’ dinin krizinden sonra ve Hıristiyanlığın zaferiyle yok olmayan az sayıda
Olimpos tanrısından biridir.721 Antik Yunan’da yeryüzündeki insanlar ile gökyüzündeki
ilahi olanlar arasında irtibat kurulması için bir aracı gerekiyordu. Bu aracı kısmen
ruhani kısmen cismani özellik taşımak zorundaydı. Yunan mitolojisinde bu görevi
Hermes yüklenirken Hıristiyanlık bu mitolojik karakterin özelliklerini Kutsal Ruh’a
yüklemiştir.
Hermes, Zeus ve Nympa Maia’nın oğludur. Herme babası Zeus olmasından
dolayı bir Tanrı Oğlu’dur. Hermes bu yönden Kutsal Ruh ile benzerlik göstermektedir.
Kristolojide Kutsal Ruh’un Baba’dan mı yoksa Oğul’dan mı çıktığı tartışma konusu
olmuştur. En son karar ile her ikisinden çıktığı neticesine varılmıştır. Ancak
Ortodokslar bunu kabul etmemişler ve Kutsal Ruh’un Baba’dan çıktığını
savunmuşlardır.
Zeus’un oğlu Hermes’in görevi, tanrılar ve insanlar arasında habercilik
yapmaktır. Zeus, Hermes’in yeteneklerinden dolayı kendisine haberci olarak seçmiştir.
Hermes ulaç ve ara bulucu Tanrıdır. 722 Tanrıların mesajlarını insanlara, insanların
anlayabileceği şekilde aktarmıştır. Hermes gibi Kutsal Ruh da Tanrı ve insanlar
arasında ara buluculuk yapmıştır. “Oysa Tanrı, Ruh aracılığıyla bunları bize açıkladı.
Çünkü Ruh her şeyi, Tanrı’nın derin düşüncelerini bile araştırır.”723 pasajında görüldüğü
gibi; Tanrı’nın mesajının insanların ruhlarına yerleşmesini sağlayan ve insanları
hidayete erdiren Kutsal Ruh’tur.
Apollon, Hermes’e küçük çakıl taşlarından geleceği bilme sanatını
öğretmiştir.724 Hermes kültü bu sebepten bilgelik üzerine kurulmuştur. İsa’nın;“Ne var
ki O, yani Gerçeğin Ruhu gelince, sizi tüm gerçeğe yöneltecek. Çünkü kendiliğinden

718
Ford, Mesih’in Yaşamı İkinci Kitap: Denenmesi Görevinin Başlangıcı, ss. 60-61.
719
Patacı, a.g.m., s. 177.
720
Patacı, a.g.m., s. 166.
721
Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C. II, s. 338.
722
Graves, a.g.e., ss. 77-78.
723
I. Korintoslular, 2/2.
724
Graves, a.g.e., ss. 77-78.

95
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

konuşmayacak, yalnız duyduklarını söyleyecek ve gelecekte olacakları size


bildirecek.” 725 sözlerinden Kutsal Ruh’un da Hermes gibi geleceği bildiği
görülmektedir.
Hermes insanlar arasına karışmayı seven bir tanrıdır. Bu sebepten Tanrı’nın en
ayırt edici özelliğini insanlar dünyasıyla olan ilişkisi oluşturmaktadır. İlyada’da Hermes
içi Zeus şöyle demiştir: “En çok sen seversin insana yoldaşlık etmeyi.”726 Kutsal Ruh
da insanlarla sürekli iletişim halindedir.
Apollon, Hermes’in flütünü almak karşılığında sihirli bir asa olan kerykeion‘u
Hermes’e vermiştir. Bu asa Hermes’in en önemli sembollerinden biri olmuştur. Elindeki
bu asa çifte yılanlı kadusis olarak da isimlendirilmektedir. Kadusis bilindiği gibi bugün
tıbbın işareti olarak kullanılmaktadır. Hermes Apollan’dan hekimlik sanatını da
öğrenmiştir. Hermes gibi Kutsal Ruh’un da Pavlus’un pasajlarında hastaları
iyileştirdiğine yer verilmiştir.

Resim 4.15. Kerykeion ve Kanatlı Ayakkabılarıyla Hermes, MÖ 5. yüzyıl, Vatican


Müzesi, Vatikan
Zeus Hermes’i Ölüler Diyarının hizmetçisi olarak tayin etmiştir. Ruhları
Hades’e götürmek ve onlara rehberlik etmekle görevlidir. İyi ve kötü ruhları asası ile
ayırt edip toplamaktadır. 727 Pavlus’un pasajlarında geçen Kutsal Ruh’un
armağanlarından bir tanesi de ruhları ayırt etmektir. Hermes ile Kutsal Ruh aynı görevi
yapmaktadır.

725
Yuhanna, 16/13-14.
726
Homeros, a.g.e., 24, 336 vd.
727
Graves, a.g.e., ss. 77-78.

96
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

2. yüzyılda din savunucularından Lactantius, Hermes Trismegistus’u Tanrı’dan


esinlenen bir bilge olarak görmüştür. Kutsal Ruh da Romalılara Mektup’ta Pavlus
tarafından bilgece konuşma yeteneği olarak nitelendirilmiştir. Hatta Elçilerin İşleri’nde
Pavlus’un iyi konuşmasından dolayı Hermes’e benzetildiği dahi görülmektedir.
“Hermes, tanrılarla insanlar arasında habercilik yapmakla görevli tanrıydı.
Zeus’a sadakatle bağlı olan bu tanrı figürünün fonksiyonunu, kilisede görevinin
Teslis’in iki şahsı, Baba, Oğul ve insanlar arasında habercilik yapmak olduğu söylenen
üçüncü teslis şahıs, “kutsal ruh” figüründe görmekteyiz. Hermes ayağında ve başındaki
kaskında güvercin kanatları ile tasvir edildi. Kilise de Kutsal Ruh’u güvercin şeklinde
resmetmiştir.”728

Resim 4.16. Kendisine Yapılan Kurbanı İzleyen Kafasında ve Ayakkabılarında


Güvercin Kanatlı Hermes, MÖ 5. yüzyıl, Boston Müzesi, Boston
Hıristiyan inanışında, aynı geçmişten türetilerek, Kutsal Ruh’un Bakire
Meryem’e kuş biçiminde, kulağından yaklaştığına ve onu Oğul Tanrı’ya gebe
bıraktığına inanılır. Aynı zamanda Hermes de doğuma vesileci tanrıdır aynı Kutsal Ruh
gibi. 729 Dionysus ve Asklepios’un doğumlarına yardım etmiştir. Dionysus’u Zeus’un
baldırına dikmiş ve Dionysus’u Nysa dağında dünyaya getiren Zeus, onu Hermes’
emanet edilmiştir.

728
Sakioğlu, İsa Haçta Öldü Mü, s. 258.
729
Campbell, Batı Mitolojisi, s. 35.

97
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

Resim 4.17. Kutsal Ruh’un Güvercin Şeklinde Gelerek Meryem’i Karnına İsa’yı
Koyması, 12. Yüzyıl Santa Maria dell’Ammiraglio Kilisesi, Palermo, Sicilya
Kutsal Ruh, Tanrı’nın sözü olarak ifade edilmektedir. “Kurtuluş miğferini
ve Ruh’un kılıcını, yani Tanrı sözünü alın.” 730 Kutsal Ruh gibi Hermes de Yunan
filozofları tarafından düşüncenin kişiselleşmesi, logios olarak görülmüştür. Filozoflar
tarafından logos’la özdeşleşirilen Hermes, Kilise Babaları tarafından İsa’ya da
benzetilmiştir.731 İyiliksever çoban Apollon ya da omuzunda kuzuları taşıyan Hermes
tasviri aynı zamanda garip bir şekilde İsa portresi olarak gösterilmiştir. Ravenne
mozaiklerinde İsa sakalsız olarak iki tanrıya benzetilmiştir. 732

Resim 4.18. Sakalsız Apollon ve Hermes, MÖ 4. yüzyıl, Museum of Fine Arts, Boston

730
Efesliler, 6/17.
731
Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C.I, s. 339.
732
Bonnard, a.g.e., s. 179.

98
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

Resim 4.19. Baba, Sakalsız İsa ve Güvercin Şeklindeki Kutsal Ruh ve İsa’nın Vaftizi, 5.
yüzyıl, Battistero degli Ariani Vaftizhanesi, Ravenna, İtalya
Yine Hermes’in annesi tarafından doğduktan sonra bir sepete yatırması İsa ile
bilindik bir doğum benzerliğini göstermektedir.733 Luka’da geçen ifadelere göre çocuk
doğduğunda Meryem O’nu kundak bezleriyle sarmış ve bir yemlik içine yatırmıştır. Bu
yemlik hem saman taşınan hem de yalak olarak kullanılan Yunan liknon benzeri bir
kaptır. Aslında Luka bu tasvirleri Yunan Mitolojisinden almıştır. Tanrı Hermes
doğduğu zaman annesi Maia O’nu bir kundağa sararak yalak içerisine yatırmıştır.734
2. yüzyılda din savunucularından Lactantius, Hermes Trismegistus’u Tanrı’dan
esinlenen bir bilge olarak görmüş ve İsa Mesih’in doğumuyla birlikte bazı Hermesçi
kehanetlerin gerçekleştiğini söylemiştir.735
Hıristiyan kaynaklar Kutsal Ruh hakkında detaylı bilgilendirme yapmamışlardır.
Bu sebepten benzerlikleri sınırlı şekilde gösterebildik. Sonuç olarak Hermes ve Kutsal
Ruh ara bulucu, bilge ve iyileştirme faaliyetleri yönünden birbirine benzetilmiştir. Logia
olması yönünden ise hem Kutsal Ruh hem de İsa Hermes ile benzerlik göstermiştir.
Hermes’in teslisin iki unsuruna ait benzer özellikler göstermesi Yunan tanrılarının
özelliklerinin Hıristiyanlığın zaferi ile birlikte İsa-Baba-Kutsal Ruh üçlüsüne
aktarıldığını göstermektedir.

733
Agızza, a.g.e, s. 55.
734
Weigall, a.g.e., s. 24.
735
Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi C.III, s. 280.

99
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

4.5. Yunan’daki Teslisin Hıristiyanlıktaki İzleri

Tarihsel İsa ve havarileri teslise yönelik herhangi bir öğretim yapmamıştır.


Hıristiyanlıktaki üçleme daha önce mahiyet bakımından Yunan’da ve antik birçok
kültürde mevcuttur. Bu sebepten Kilise, Teslis dogmasını merkezi dogma ilan ederken
Grek felsefesi ve pagan çok tanrıcılığının etkisinde oluşturmuştur. Ancak Hıristiyanlar
Yahudi tek tanrı anlayışının devamı olduklarını iddia etmekte ve tanrılarının bir ve tek
olan Yehova olduğu yönündeki söylemlerini sürdürmektedirler.
Hıristiyan ilahiyatçılar teslis inancının eskiden beri süregelen putperest
inanışlardan esinlenerek oluşturulduğunu ve bunların ‘Tarihsel İsa’ ile hiçbir
bağlantısının olmadığını ifade etmişlerdir. Örneğin Arthur Weigall: “Kiliseye ait
Hıristiyanlığın büyük bir kısmının, putperestliğin yeniden giydirilmiş hali olduğu öyle
açıktır ki bir kimse onun hakkında eski putperest tanrılarının son kalesidir dahi
diyebilir.” demiştir. 736 Aynı zamanda tarihçiler ve yorumcular da Teslis dogmasının,
İsa’nın zamanında Kudüs’te yaşayan mesihi cemaatin orijinal İncil mesajında yer
almadığını onaylamışlardır. Harnack ve F.C. Baur gibi ünlü Hıristiyan ilim adamları,
Teslisin “İncil’in Helenleştirilmesinin” bir sonucu olduğunu vurgulamışlardır. Harnack
daha da ileri giderek kilisenin ürettiği Teslis dogmasının kaynağını şu sözleriyle ilan
etmiştir: “Kilisenin doktrini, Helenizmin toprağına sıkıca kök saldı. Bu yolla da,
Hıristiyanların büyük çoğunluğuna bir gizem oldu.” Yine bazı kaynak raporları:
“Yahudilerin tek tanrısı, Mısırlıların icat ettiği ve Platon’un bir felsefi sistemle idalize
ettiği Teslis ile değiştirilmişti.”737 ifadelerini kaydetmiştir.
Araştırmalar sonucunda antik pagan gelenekleriyle teslis arasında organik bir
bağlantı olduğu görülmüştür.738 Yeni Ahit’te tek bir Tanrı’nın var olduğunu savunan
pasajlar çoğunlukta olmasına rağmen, ikili ve üçlü bir Tanrı anlayışı da görmek
mümkündür. Düalist tanrı anlayışına yönelik İbranilere Mektuplar’da geçen pasajda
İsa’nın yücelerde Tanrı’nın sağında oturduğu iddia edilmektedir. Bu ifadeler İsa ve
Tanrı’nın aynı olmadığını bizlere göstermektedir. Teslis’in bir unsuru olarak İsa’nın
ulûhiyetini ima eden en keskin ve önemli fikirler, ilk defa Pavlus tarafından
doktrinleştirilmiştir. Pavlus’a göre İsa, Tanrı’nın suretinde, Tanrı’ya eşit olan ve
Tanrı’nın kendisine hulûl ettiği bir varlıktır. Bu şekilde Pavlus teslisi formüle eden kişi
olmuştur. Pavlus’un yaşadığı dönemde Greko-Romen dünyadaki halklar arasında, ölüp
dirilen ve insanlar için aracılık yapan tanrılar inancı hayli yaygındır. Pavlus Helenistik
felsefe ile ölüp yeniden dirilen tanrılar tasavvurunu temel alan sır dinleri hakkında
önemli bir bilgi birikimine sahipti. Aynı zamanda mükemmel seviyedeki Yunan
felsefesi bilgisi sayesinde, İsa’yı, kendisinin doğup yetişmiş olduğu Tarsus bölgesinin
yerleşik Helenistik-mitolojik telakkilerinin tesiriyle değerlendirmiş ve böylece,
Hıristiyanlıktaki İsa şahsiyeti, peygamberden ziyade bir mitoloji tanrısına
benzetilmiştir.739
Hıristiyanlıkta Teslis akidesi kabul edilmesine rağmen Tanrı’nın birliği
savunulmaya devam etmiştir. Pavlus sonrası yaşayan filozof apolojist babaların yalnızca
tek Tanrı olduğunu öğrettikleri ve İsa’yı ikincil bir Tanrı olarak algıladıkları
görülmektedir. Özellikle bu dönemde Kutsal Ruh çok dikkat çekmemiştir. Dikkat

736
Bayrakdar, a.g.e., s. 71.
737
Sakioğlu, Hz. İsa Nasıl Tanrılaştırıldı, ss. 331-333.
738
Sakioğlu, Hz. İsa Nasıl Tanrılaştırıldı, ss. 311-329.
739
Sakioğlu, İncil’i Kim Yazdı?, s. 156; Atasağun, a.g.m., s. 187; Mahmut Aydın, Anahatlarıyla Dinler
Tarihi, Ensar Neşriyat, Ağustos 2011, s. 333.

100
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

çekildiğinde ise insanlığa İsa’nın aracılığıyla tanıtılan Tanrı’nın Ruh’u olarak


bahsedilmiştir. Oğul ile Kutsal Ruh’un özdeşleştirilmesi Teslis kavramını belirgin
kaynaklarda göstermemiştir. Zamanla teslis akidesinin kabul edilmesi düalist ve tek
tanrıcı pasajların geride kalmasına sebep olmuştur.740
Hıristiyanların ikili Tanrı anlayışı, Kutsal Ruh’un üçüncü “Kişilik” olarak
tanınmasıyla birlikte eski pagan kültürlerinde var olan teslis formatına sokulmuştur.
Matta’da geçen “Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına vaftiz edin.”741 ifadeleri ise üçlü tanrı
anlayışına delil olarak gösterilmiştir. Ancak bütün bunlara rağmen imanın özünün
serahati için Kutsal Kitap’ın hiçbir yerinde üçlü birlik terimi geçmemektedir.
Hıristiyanlığa etki ettiğini düşündüğümüz Yunan üçlemesi daha değişken bazen
de dual yani ikili olarak kendini göstermektedir. Yunan üçlemeleri: Zeus-Hera-Athena,
Persephone-Demeter-Dionysus, Hekate-Selene-Artemis, Zeus-Metis-Athena ve Zeus-
Apollo-Asklepios gibi değişken formatta karşımıza çıkmaktadır.. 742 Bu üçlemelerin
mahiyet bakımından Hıristiyan teslisi ile birebir benzerlik gösterdiği söylenemez.
Örneğin, Zeus-Hera-Athena üçlemesinin mahiyet bakımından bire bir Baba, Oğlu ve
Kutsal Ruh ile benzerlik göstermediği görülmüştür. Ancak Hekate-Selene-Artemis
üçlüsünün mahiyet bakımından Baba-Oğul-Kutsal Ruh’a benzediği görülmektedir. Ay
tanrıçası Hekate’nin, gökte Selene, dünyada Artemis ve Hades Krallığında Hekate
olduğu düşünülmektedir. 743 Bu üçleme, Yunan mitolojisinde bir Tanrı'nın üç yüzü
şeklinde tasvir edilmiştir. Ay tanrıçası tektir ama aynı zamanda üçtür. Hıristiyan teslis
inancına benzemektedir. Hıristiyanlıkta Tanrı tektir ve gökte Baba formunda,
yeryüzünde İsa formunda ve ruhlarla adsal formda irtibatta Kutsal Ruh olarak karşımıza
çıkmaktadır. Yine Kilise’de bulunan bazı ikonalarda benzer tasvirler bulunmaktadır.744

Resim 4.20. Aynı Yüzlü Kutsal Üçleme, 6. yüzyıl, St Vitale Bazilikası, Ravenna, İtalya

740
Dinle ey İsrail! Tanrımız Ra tek Rab’dir. Bkz. Markos, 12/29; Markos, 10/18; İsa Mesih’in tek Rab
olması ile ilgili Bkz. I. Korintoslulara, 8/5-6.
741
Matta, 28/19.
742
Tümer, Hıristiyanlıkta ve İslamda Hz Meryem, s. 21.
743
Kölemenoğlu, Ana Tanrıça Gerçeği, s.59; Güler Çelgin, Eski Yunan Dininde ve Mitolojisinde
Artemis, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul 1986, ss. 25-32.
744
Sakioğlu, Hz İsa Nasıl Tanrılaştırıldı, s. 230.

101
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

Resim 4.21. Selene-Artemis-Hekate, 3. yüzyıl, Antalya Müzesi, Antalya


Teslis akidesinin muhtemel bir başka kaynağı Aristoteles’in düşüncesi
gösterilmiştir. MÖ 4. yüzyılda Aristoteles “Her şey üçtür ve üç kere bütündür.”
demiştir. Hıristiyanlar bu sayıyı tanrılara ibadet ederken kullanmışlar ve her şeyi üçle
sınırlayarak teslisi oluşturmuşlardır. 745
2. yüzyılda Yunan felsefesi ve Mısır, Babil, Yunan ve Roma medeniyetlerinin ve
kültürlerinin birbiriyle kaynaştığı ve kendisinde eridiği bir pota mesabesindeki
İskenderiye’de gelişen, Yeni Eflatuncu görüşlerin tesiriyle Hıristiyan ilahiyatı yeni bir
şekil almıştır. Hıristiyan teslisinin tanımlanmasında en etkin kanalın Yunan filozofu
Platon’un felsefesi olduğu yönünde İskenderiye’deki bilim adamları arasında yaygın bir
kanaat oluşmuştur. Hıristiyanlıktan dönme Yeni Eflatun öğretisinin lideri Aminiu,
tekrar Yunan paganlığını ve çok tanrıcılığını benimsemişti. Ölümünden sonra yerine
geçen öğrencisi Plotinos Hindistan’da eğitimini tamamladıktan sonra tekrardan
İskenderiye’ye dönmüş ve Yeni Eflatuncu görüşünü açıklamıştır. Bu felsefi görüş
evreni üç ana unsura ayırmaktadır; “İlk neden” (çocuğun babasından doğması gibi),
Akıl veya Logos (o var edici güçte doğan) ile Evrenin Ruh’u (her türlü canlıyla irtibat
halinde bulunan, ona hayat veren ana ruh) üçlüsü. İlk Yaratıcı yerine Baba, bu ilk
yaratıcıdan doğan akıl yerine Oğul, ruh yerine de Kutsal Ruh konulunca ortaya
Hıristiyanlığın teslis anlayışı çıkmıştır.746
Diğer taraftan, Yunan’dan Hıristiyanlığa geçen kesim avam tabaka idi. Yeni
dinlerinde eski dinlerinin izlerini bulmak istediler ve yavaş yavaş Hıristiyanlığa kendi

745
Weigall, a.g.e., ss. 107-108.
746
Sakioğlu, Hz. İsa Nasıl Tanrılaştırıldı, s. 330.

102
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

dinlerini girdirdiler. Aynı işlemi filozoflar da yapınca ortaya teslis inancı çıkmıştır.
Clement ile felsefe ruhu Hıristiyan doktrininin hizmetine girmiş ve onunla geleceğin
teolojisi başlamıştır. Grek felsefesi ile Hıristiyanlık arasında birleşmeyi sağlayan ise
Origen olmuştur. 747 Clement ve Origenes ilkçağ Hıristiyanlığında katıksız
Platonculuğun en büyük yorumcuları nazarıyla bakılabilir.
Zeus-Metis-Athena üçlüsünün mitinin Platon’un felsefesinden yola çıkarak
Hıristiyanlığa uyarlanmıştır. Mite göre; Zeus karısı Metis’i yutar ve Athena Zeus’un
kafasından doğar. Bu mitte Platonculuğun kavramını ve Tanrı’nın, Tanrı’nın kafasından
zuhur etme fikrini görmekteyiz. Yunan kültüründe bir tanrıdan bir tanrının doğumu
fikrinin doğal kabul edildiği ve bunun inanç olarak yerleştiği görülmektedir. Böylece,
Baba Tanrı’nın kafasından (logos, nous, monos, düşünce, akıl, zeka, Rab, Tanrı’dan
Tanrı, Işıktan Işık vb.) bir Oğul düşüncesi şeklindeki Teslis teorisi ortaya atıldığında, bu
inancın Yunan düşüncesinde çoktan var olduğu görülmektedir. Hıristiyanlar Zeus-
Metis-Athena mitini, Baba’nın kafasından zuhur eden doğurulmuş Oğul ile Kutsal Ruh
şeklinde uygulamışlardır. Hatta Yunan Ortodoksluğu kısmen Hıristiyanlaştırılan pagan
Zeus Ortodoksluğu olarak görülmüştür.748

Resim 4.22. Zeus’un Kafasından Doğan Athena, MÖ 6. yüzyıl, de Louvre Müzesi, Paris
Fransız yazar müsteşrik Lyon Cotin’in belirttiği gibi; “… Her ne kadar, bazen
teferruatta farklılıklar olsa da, Hıristiyanlığın tanrısı ile Yeni Eflatunculuk arasında
birçok benzerlikler bulmaktayız. Her ikisi de teslis akidesine dayanır ve üç uknum
birdir. Bu üç uknumdan birisi her türlü kelamın kaynağıdır. O birliğinde bütün kemalatı
ihtiva eder. Bunu Hıristiyanlar “Baba” olarak isimlendirir. İkincisi “Oğul”dur. Bu

747
Sakioğlu, Hz. İsa Nasıl Tanrılaştırıldı, s. 123.
748
Sakioğlu, Hz. İsa Nasıl Tanrılaştırıldı, s. 106.

103
YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ ANTROPOMORFİK TANRI… Şeyma KARALAR

Kelime’dir yani Logos’tur. Üçüncüsü de Kutsal Ruh’tur. Hıristiyanlıkta bu üç uknum


müsavi sayılsa da, Yeni Eflatunculukta rütbe ve cevherde müsavi değildir.
Hıristiyanlıkta Baba’dan çıkan Oğul’un, kemalat bakımından ondan daha aşağı olması
mümkün değildir. Aksi halde kamil bir şeyden rütbesi düşük bir şey meydana gelmiş
olurdu. Aynı şekilde üçüncü uknum da Baba’dan sadır etmişti. Ama üçlü birlik her
şekilde birbirine denktir.749
Netice olarak Hıristiyanlığı kabul ettiği üçlü birlik inancı Yeni Eflatuncu
felsefeden ilham almıştır. Hıristiyanlığın ilk yazılarının hemen hepsinin veya hepsine
yakınının Yunan dilinde yazılması ve dil bakımından bir Yunan düşüncesi
görünümünde olması tenkitlere yol açsa da Hıristiyanlık görüldüğü gibi birçok
bakımdan bu dinden etkilenmiş ve bu dinin tanrılarını kendi bünyesinde eriterek kendi
tanrı anlayışını oluşturmuştur.750

749
Hüseyin Sert, “Hıristiyanlığa Giren Putperest Unsurlar”, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 2004, s. 20.
750
Challeye, a.g.e., s. 194-167; Renan, a.g.e., s. 261; Yıldırım, Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık,
ss. 66-67.

104
SONUÇ VE ÖNERİLER Şeyma KARALAR

5. SONUÇ VE ÖNERİLER

Hıristiyanlığın merkezi konumunda bulunan İsa’nın tabiatı sürekli gündem


olmuş, olmaya da devam etmektedir. İsa kendisi bir Yahudi idi. İsa’nın Yahudi din
adamlarının yapmış olduğu yanlış uygulamaları eleştirmesi, göstermiş olduğu mucizeler
ve arkasından gelen geniş halk kitleleri, hem dini hem siyasi suçlu gösterilerek çarmıha
gerilmesine sebep olmuştur. Vefatından sonra mitolojik bir figüre dönüşen İsa,
Hıristiyanlar tarafından yapılan konsillerle kademeli bir şekilde tanrısallaştırılmıştır.
İsa’nın tanrısallaşmasında en önemli isim Pavlus olmuştur. Pavlus ile
Hıristiyanlık farklı bir boyut kazanmış ve günümüzdeki Hıristiyanlığın temelleri
atılmıştır. İsa’nın “Tanrı Oğlu” olduğunu söyleyerek İsa’nın tanrılığının yolunu açan
Aziz Pavlus, Hıristiyanlığı inançtan dine çevirirken daha önce hazır bulunmuş olan
pagan dini kurumlarını doğrudan Hıristiyanlığa aktarmıştır. Helenist kültüre vukufiyeti
herkes tarafında bilinen Pavlus, paganlar arasında Hıristiyanlığın yayılması için birçok
tavizler vermiştir. Böylece Hıristiyanlık, yayılma süreci içerisinde içinde bulunduğu
Yunan-Roma paganist kültürden oldukça etkilenmiş ve 4. yüzyıla gelindiğinde tanrı
anlayışı tamamen değişmiştir. Roma İmparatorluğu tarafından başlangıçta zararlı bir din
olarak görülen Hıristiyanlık, 313 Milan Fermanı’yla birlikte rahat bir nefes almış, Roma
Devleti’nin resmi dini olması ve Hıristiyanlık dışında başka bir dinin kabul
edilmemesiyle birlikte üstün konuma geçmiştir.
Tezimizin ikinci bölümünde mit, mitos ve mitoloji konusunu ele aldık. Bunun
sebebi, Yunanlılar için mitin önemi ve Yunanlıların mite yükledikleri anlamları gözden
geçirerek, Yunan mitolojisini daha iyi anlamak ve anlatmaktır. Çünkü mit olmaksızın
düşünce yapısını anlamak güçtür. 18. yüzyıldan itibaren mitlere kurmaca gözüyle
bakılmış ve eski önemini yitirmiştir. Ancak yaklaşık yarım yüzyıldır mitin bir kurmaca
olmadığı, dinler için vazgeçilmez anlatım formları olduğu birçok bilim adamı tarafından
kabul edilmeye başlanmıştır. Antik dönemde her milletin kendisine ait mitleri vardır.
Yunanlılar mit üreticiliği söz konusu olduğunda diğer milletlerden daha zengin bir
geçmişe sahiptir. Yunanlılar mitlerini elbette ki kendi başlarına üretmemişler, toplumsal
ilişkide bulundukları milletlerin mitleri ile kendi mitlerini harmanlamışlardır.
Yunan mitolojisi, çoktanrıcı ve antropomorfik tanrı anlayışına sahiptir.
Yunanlılar zamanla oniki güçlü tanrı yaratma eğilimine gitmişler ve 12 Olimpos
Tanrısını oluşturmuşlardır. Bu bölümde oniki tanrının hepsini tek tek incelemek yerine
Hıristiyanlığa etki ettiğini düşündüğümüz dört Yunan tanrısını ele almaya çalıştık. Eski
Yunan’da baba-Zeus, Oğul- Asklepios ve Dionysus, Kutsal Ruh ise Hermes’e denk
gelmektedir. Bu formatta dört tanrıyı kültleriyle beraber inceledik.
Üçüncü bölümünde Hıristiyanlık tanrı anlayışını temsil eden teslis ve teslisin
uknumlarına yer vermeye çalıştık. Hıristiyanlık tanrı anlayışını oluşturmasına rağmen
Teslis kelimesinin İncillerde bulunmaması dikkat çekmektedir. İstanbul Konsili’nde
Kutsal Ruh’un, Baba ve Oğul gibi Tanrı kabul edilmesiyle birlikte teslis bir doktrin
haline dönüşmüştür. Teslis’in her unsuru birbirine eşit olsa da Baba-Tanrı üstün
konumdadır. Ancak İncillerde Baba-Tanrı ve Kutsal Ruh hakkında detaylı bilgilendirme
olmadığı görülmektedir. Bu da Hıristiyanlığın merkez konumunda İsa’nın olduğunu
gözler önüne sermektedir. İsa, İncillerde hem insani, hem de ilahi birçok özellikle
anılmıştır. Teslis’in ikinci uknumu İsa, bir insan gibi yaşamış, insanlığın günahına
kefaret olmak amacıyla “Tanrı kuzusu” olarak çarmıhta kendini feda etmiş ve bu
şekilde insanlığın kurtarıcısı olmuştur. Tebliğine başladığı dönemlerde birçok mucize
gösteren İsa, hayatta iken halk arasında, Tanrı, Tanrı oğlu, kurtarıcı gibi lakaplarla
anılmaya başlamıştır. Mucizeyi, insan olup, tanrısal özellik gösteren insanlar

105
SONUÇ VE ÖNERİLER Şeyma KARALAR

gerçekleştirebilir. Bu sebepten İsa, gerek İncillerde geçen kendi söylemleri, gerek


hayatta iken gösterdiği mucizeleri, vefatıyla birlikte, ilk önce Tanrı oğulluğuna
sonrasında bizzat tanrı makamına yerleştirilmesine sebep olmuştur.
Son bölümde, ilk bölümde ele aldığımız dört Yunan tanrısının Hıristiyan
tanrısını hangi yönden etkilediğine değinilmeye çalışılmıştır. Hıristiyanlığın devlet dini
olmasıyla beraber, Magna Mater anlayışının da içinde yer aldığı bütün kutsal varlıklar
devlet tarafından terk edilmeye başlanmıştır. Fakat bu kutsalların bıraktığı boşlukların
Hıristiyanlıktaki kutsal varlıklar tarafından doldurulması gerekliydi. O dönemdeki
Hıristiyanlık kurumunu sistemleştiren Hıristiyan ilahiyatçılar, daha önce öğrendikleri
felsefi, mitolojik öğeleri yeniden üretmek yerine teslisin uknumlarına çevirmeye
çalışmışlardır. Böylece Yunan’da bulunan mitolojik tanrıların mitsel özellikleri Teslis
tanrısıyla birleştirilmiş ve pagan çok tanrıcılığı, yerini teslis tanrısına bırakmıştır. Teslis,
mahiyet bakımından dah önce Yunan’da bazen düalist bazen de üçlü şekilde yer
almaktadır. Yunan teslisi farklı dönemlerde değişken haller kazanmıştır. Birebir
hıristiyan teslisi ile uyumluluk gösterdiği söylenemez. Ancak Hıristiyanlar Yunan
çoktanrıcılığını Hıristiyan teslisi ile dengelemek istemişlerdir. Felsefi olarak teslisin
arka planını Platon’un felsefesi oluşturmaktadır. Yeni Eflatuncu görüşünü açıklamıştır.
Bu felsefi görüş evreni üç ana unsura ayırmaktadır; “İlk neden” (çocuğun babasından
doğması gibi), Akıl veya Logos (o var edici güçte doğan) ile Evrenin Ruh’u (her türlü
canlıyla irtibat halinde bulunan, ona hayat veren ana ruh) üçlüsü. İlk Yaratıcı yerine
Baba, bu ilk yaratıcıdan doğan akıl yerine Oğul, ruh yerine de Kutsal Ruh konulunca
ortaya Hıristiyanlığın teslis anlayışı çıkmıştır
Teslis’in birinci unsuru Baba-Tanrı, Zeus’tan Yunan mitolojisinin baş tanrısı
olması yönüyle etkilenmiştir. Hıristiyanlıkta teslisin üç uknumu eşit olsa da Baba-Tanrı
üstün konumda ve baş tanrı olarak kabul edilmiştir. Zeus, Baba-Tanrı’yı aynı zamanda
‘Baba’ fonksiyonuyla etkilemiştir. Yunan mitolojisinde Zeus’un en belirgin özelliği
tanrıların ve insanların babası olmasıdır. Diğer tanrılar Zeus’un etrafında
kümelenmiştir. Hıristiyan Tanrısı, Baba-Tanrı da gökte oğlu İsa ile oturmakta ve bütün
uluslara babalık yapmaktadır. Yahudilerin de Yehova’ya baba dedikleri bilinmektedir.
Teslisin ikinci unsuru İsa, Yunan mitolojisinde Zeus’un oğlu Dionysus’un mitsel
özelliklerini kendinde birleştirmiştir. Dionysus, Tanrı oğlu olması, kurtarıcı fonksiyonu,
çarmıha gerilmesi, ikinci kez doğum miti, bakire doğum miti, ekmek-şarap ayini,
bayramları ve yeniden dirilmesi gibi birçok mitsel özelliği ile İsa mitine örneklik teşkil
etmiştir. Aynı zamanda İsa figürünün paganlar arasında yayılmasını isteyen Hıristiyan
ilahiyatçılar tarafından, Dionysus’un bazı atribülerinden keçi şeytanın simgesi olarak
kullanılmış ve bu şekilde Dionysus kültünün izlerini silmeye çalışmışlardır.
İsa mitinin oluşmasında etkili olan bir diğer Yunan tanrısı Apollon’un oğlu
Asklepios’tur. Asklepios İsa’yı şifacı olması yönünden etkilemiştir. Yunan
mitolojisinde tıp tanrısı olarak bilinen Asklepios, mucizevi doğumu, ölüleri diriltmesi,
iyileştirici faaliyetleri ve yeniden dirilmesiyle İsa mitine örneklik teşkil etmiştir.
Özellikle Hıristiyanlığın yayıldığı yerlerin Asklepios kültünün yaygın olduğu yerler
olması, iki figür arasında benzerliğin sebebini açıklamaktadır. Hıristiyanlığın Roma
içerisinde hakimiyetinin artmasıyla birlikte Vahiy yazarı tarafından ‘şeytan’ olarak
anılmaya başlayan Asklepios, Hıristiyan ilahiyatçıların çabaları sonucu kültü son bulan
Yunan tanrıları arasında yerini almıştır. Atribüsü yılan, Antik çağ boyunca tıbbın,
şifanın sembolü iken Hıristiyanlıkta şeytanın yardımcısı olarak gösterilmiştir. Şifahane
ve tapınak olarak kullanılan Asklepionlar Hıristiyan hastanelerine çevirilmiştir.
Teslisin üçüncü uknumu Kutsal Ruh, tanrıların habercisi Hermes’in mitsel
özelliklerini kısmen de olsa kendinde barındırmaktadır. Zeus, tanrılar ve insanlarla olan

106
SONUÇ VE ÖNERİLER Şeyma KARALAR

iletişimini sağlamak amacıyla Hermes’i kendisine ulak ve aracı seçmiştir. Bu yönüyle


Hermes bu yönüyle Kutsal Ruhu etkilemiş ve kilise Hermes’in en önemli atribüsü olan
güvercini Kutsal Ruh olarak göstermiştir.
İnsanlık bir bütün teşkil ettiğinden bir önceki dine mensup öğeler, çekinilmeden
bir sonraki inancın içinde varlığını sürdürmüştür. Hıristiyanlık, oluşum evresinde
paganist kültürün birçok mitsel özelliklerini kendi bünyesinde barındırmış ve ortaya
yepyeni bir tanrı anlayışı çıkarmıştır. Netice olarak öldükten sonra Hades’e inen, bu
mitolojik cehennemdeki insanların içler acısı ıstırap hallerine acıyan, yeniden dirilerek
dünyaya geri dönmek ve bildirdiği diniyle bütün insanları kurtarmak isteyen bu
mitolojik insan-tanrıları; gerçekte, çeşitli isimler altında olsa da, Hristiyanlık öncesi
Yunan ve Roma uygarlığının ölen ve dirilen İsa’larıydı. Karakterleriyle ve efsaneleriyle
İsa’yı yaratmış oldukları halde, İsa da kendisine aktarılan veya kendisinde toplanan bu
pagan tanrıların sevilen niteliklerine tek başına sahip çıkmış ve bunların hepsinin
etkisine ve tapınmasına bir son vermiştir.

107
KAYNAKLAR Şeyma KARALAR

KAYNAKLAR

ADIBELLİ, R., 2011. Mircea Eliade ve Din, İz Yayıncılık, İstanbul.


AGIZZA, R., 2001. Antik Yunan’da Mitoloji Masallar ve Söylenceler, (çev. İlkgelen,
Zühre), Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul.
AĞYAN, F., 2015. Müslüman Kelamcıların Mecaz Merkezli Kitab-ı Mukaddes
Yorumlar: Baba- Oğul Metaforu Bağlamında Bir İnceleme, Kelam
Araştırmaları Dergisi, 13 (2), ss.751-771.
AKALIN, K. H., 2014. Yunan-Roma Uygarlığında İnsan-Tanrılara Tapınma Tören
Olarak: Kilise Ekmek-Şarap Ayini, Atatük Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi, (41), Erzurum. ss. 129-159.
, 2016. Mitlerin Yaşamamış İnsan- Tanrılarından İncillerdeki Tek-Tanrı
İnsanı İsa’ya Geçiş, Iğdır Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, (7), Nisan. ss.
171-223.
ANTONOV, V., 2008. The Original Teachings of Jesus Christ, Lulu, Kanada.
ARMSTRONG, K., 2014. Mitlerin Kısa Tarihi, (çev. Dilek Şendil), Alfa Yayınları,
İstanbul.
, 2017. Tanrı’nın Tarihi, (çev. Kudret Emiroğlu- Oktay Özel-Hamide
Koyukan), Pegasus Yayınları, İstanbul.
ASARKAYA, Y., 2011. Hesiodos’a Göre Yunan Tanrıları ve Sıfatları, Yüksek Lisans
Tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kayseri.
ATAURRAHİM, M., 1993. Bir İslam Peygamberi Hz İsa, (çev. Kürşat Demirci), İnsan
Yayıncılık.
ATASAĞUN, G., 2000. Hıristiyanlığın Tanıtımı, Yorumu ve Kurumsallaşmasında
Sembollerin Yeri, Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, (X), Konya
ss.181-195.
AYDIN, F., 2011. Pavlus Hıristiyanlığına Giriş, Eskiyeni Yayınları, Ankara.
AYDIN, M., 2004. İsa’ya Ne Oldu, Milel ve Nihal, 1 (2), Haziran. ss. 41-93.
, 2017. Hz. İsa’ya Ne Oldu, Otto Yayınları, Ankara.
, 2007. Birbirine Tezat İki Farklı İsa Portresi, Milel ve Nihal İnanç, Kültür
ve Mitoloji Araştırmaları Dergisi, 4(1), Ocak – Nisan ss. 144-156.
AYDIN, ME. 1991. Hıristiyan Genel Konsilleri ve II. Vatikan Konsili, Selçuk
Üniversitesi Basımevi, Konya.
, 1995. Hıristiyan Kaynaklarına Göre Hıristiyanlık, TDV Yayınları, Ankara.
, 2005. Ansiklopedik Dinler Sözlüğü, DİB Yayınları, Konya.
, 2011. Anahatlarıyla Dinler Tarihi, Ensar Neşriyat, Ağustos.
BATUK, C., 2003. Tarihin Sonunu Beklemek Ortadoğu Dinlerinde Eskatoloji
Mitosları, İz Yayıncılık, İstanbul.
, 2006. Mitoloji ve Tarihsellik, İz Yayıncılık, İstanbul.
, Mit Tarih ve Gerçeklik Sorunu, Milel-Nihal Dergisi, 6(1), Ocak-Nisan
2009, ss.27-53.
BAYRAKDAR, M., 2007. Bir Hıristiyan Dogması Teslis, Ankara Okulu Yayınları,
Ankara.
BERENS, E. M., 2007. Myths and Legends of Ancıent Greece and Rome,
https://www.gutenberg.org, New York.
BİLGEŞAH K. – YILDIRIM, M. H., 2006. Hz. İsa Tanrı Değildir, IQ Kültür Sanat
Yayıncılık, İstanbul.

108
KAYNAKLAR Şeyma KARALAR

BREMMER J. N. ERSKINE A., 2010. The Gods of Ancıent Greece, Edinburgh


University Press, Edinburg.
BONNARD, A., 2004. Antik Yunan Uygarlığı C. I, (çev. Kerem Kurtgözü), Evrensel
Basım Yayın, İstanbul 2004.
BONNEFOY, Y., 2000. Antik Dünya ve Geleneksel Toplumlarda Dinler ve Mitolojiler
Sözlüğü C. I, (çev. Yılmaz, Levent), Dost Kitapevi Yayınları, Ankara.
, 2000. Antik Dünya ve Geleneksel Toplumlarda Dinler ve Mitolojiler
Sözlüğü C.II, (çev. Yılmaz Levent), Dost Kitapevi Yayınları, Ankara.
BOICE, J. M., 2005. Hıristiyan İnancının Temelleri, (çev. Batur Alp Bal) GDK
Yayınları, İstanbul.
BUXTON, R., 2016. Yunan Mitolojisi, (çev. Ahmet Fethi Yıldırım), Alfa Mitoloji,
İstanbul.
BUZZARD, A. F. - HUNTING C. F. 1998. Teslis Öğretisi, International Scholars
Publications, New york.
CAMPBELL, J., 1992. İlkel Mitoloji Tanrının Maskeleri, . (çev. Kudret Emiroğlu),
İmge Kitapevi, İstanbul.
, 2014. Batı Mitolojisi, (çev. Kudret Emiroğlu), Islık Yayınları, İstanbul.
CAN, Ş., 2016. Klasik Yunan Mitolojisi, Ötüken Neşriyat, İstanbul.
CANDAN, E., 2007. İsa Peygamber’in Gizli Öğretisi, Sınır Ötesi Yayınları, İstanbul.
CARPENTER, T. H., 2002. Antik Yunan’da Sanat ve Mitoloji, (çev. Bensen B. N.
Ünlüoğlu), Homer Kitabevi, İstanbul.
CERRAH, F., 2018. Meryem İkonografyasında Mitsel Özellikler, Yüksek Lisans Tezi
Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
ÇELGİN, 1986. Eski Yunan Dininde ve Mitolojisinde Artemis, Arkeoloji ve Sanat
Yayınları, İstanbul.
CHALLAYE, F.,1998. Dinler Tarihi, ( çev. Samih Tiryakioğlu), Varlık Yayınları,
İstanbul.
COLEMAN, J. A., 2007. Dictionary of Mytholoji: An A-Z of Themes Legends and
Heroes, Arcturus Publishing Limited, London.
DALY, K. N., 2009. Greek and Roman Mythology A to Z, ( Revised By Marian
Rengel), Chelsea House An imprint of Infobase Publishing, New York.
DARCAN, H., 2014. Athanasius ve İsa Anlayışı (Kristolojisi), Doktora Tezi, Sakarya
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya.
DÖLEK, İ., 2018. Batıda Son Dönemde Yapılan Kristoloji Çalışmaları (Tahlil ve
Değerlendirme), Doktora Tezi, Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Kayseri.
DUYGU, Z. AKALIN, D., 2018. Kristolojiye Giriş, Divan Kitap, İstanbul.
DÜRÜŞKEN, Ç., 2000. Roma’nın Gizem Dinleri, İstanbul, Arkeoloji ve Sanat
Yayınları, İstanbul.
DVORNİK, F., 1990. Konsiller Tarihi İznik’ten Vatikan’a, (çev. Mehmet Aydın), TTK
Basımevi, Ankara.
ELİADE , M., 2016. Mitlerin Özellikleri, (çev. Sema Rifat), Alfa Yayınları, İstanbul.
, 2003. Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi Cilt I Taş Devrin’den Eleusis
Mystreları’na, Kabalcı, İstanbul.
, 1997. Dinler Tarihi Sözlüğü, (çev. Ali Erbaş), İnsan Yayınları, İstanbul.
, 2003. Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi, C.I, (çev. Ali Berktay) Kabalcı
Yayınevi, İstanbul.
, 2003. Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi, C. II, (çev. Ali Berktay)
Kabalcı Yayınevi, İstanbul.

109
KAYNAKLAR Şeyma KARALAR

, 2003. Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi, C. III, (çev. Ali Berktay)


Kabalcı Yayınevi, İstanbul.
, 1997. Dinler Tarihi Sözlüğü, İnsan Yayınları, İstanbul.
ERBAŞ, A., 2004. Hıristiyanlık, İnsan Yayınları, İstanbul.
, 2003. Hıristiyan İbadetleri, Ayışığı Kitapları, İstanbul.
ERHAT A. EYÜBOĞLU S., 1977. Hesiodos Eseri ve Kaynakları, Türk Tarih Kurumu
Basımevi, Ankara.
ERHAT, A., 1993. Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi, İstanbul.
EROĞLU, A. H., 2000. Hıristiyanların Bölünme Sürecine Genel Bir Bakış, Ankara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 41(1), ss.309-325.
EURİPİDİES, 1944. Bakkhalar, Maarif Matbaası, Ankara.
FATİŞ, E., 2016. Hz. İsa Paradigması, Eğitim Yayınevi, Konya.
FELİCİEN C., 1998. Dinler Tarihi, (çev. Samih Tiryakioğlu), Varlık Yayınları,
İstanbul.
FEUERBACH, L., 2004. Hıristiyanlığın Özü, (çev. Devrim Bulut), Hilmi Usta
Matbaası, Ankara.
FINK, G., 1997. Antik Mitolojide Kim Kimdir, (çev. Öztürk, Ümit), Kabalcı Yayınevi,
İstanbul.
FORD, G., 1991. Mesih’in doğumu: birinci Kitap, (çev. İshak Arslan), Zafer Matbaası,
İstanbul.
, 1991. Mesih’in Yaşamı İkinci Kitap: Denenmesi Görevinin Başlangıcı,
(çev. İshak Arslan), Zafer Basımevi, İstanbul.
, 1991. Mesih’in Yaşamı Üçüncü Kitap: Yetkisi ve Öğretisi, (çev. İshak
Arslan), Zafer Matbaa, İstanbul.
, 1991. Mesih’in Yaşamı Altıncı Kitap: Kudüs’e Giriş, (çev. İshak Arslan),
Sevgi Yayınları, Ankara.
, 1991. Mesih’in Yaşamı Dördüncü Kitap: Büyük Mucizeleri, (çev. İshak
Arslan) Zafer Matbaa, İstanbul.
FRAZER, J. G., 1991. Altın Dal: Dinin ve Folklorun Kökleri C. I, (çev. Mehmet H.
Doğan) Payel Yayyıncılık, Istanbul.
FREEKE T. Gandy, P., 2006. Peter İsa ve Kayıp Tanrıça, (çev. Aslı Bengisu), Ayna
Yayınevi, İstanbul.
, 2005. İsa’nın Gizemleri, (çev. Aslı Bengisu), Ayna Yayınları, İstanbul.
FRIEDELL, E., 1999. Antik Yunan’ın Kültür Tarihi, (çev. Necati Aça), Dost Kitabevi
Yayınları, Ankara.
GÖRMEZ M. GÜNDÜZ Ş., 2007. Yaşayan Dünya Dinleri, DİB Yayınları, Ankara.
GRAHAM, T. W. 1934. İsa Hikayesi, (çev. S. Huri), Selamet Matbaası, İstanbul.
GRAVES, R., 2010. Yunan Mitleri, (çev. Akpur Uğur), Say Yayınları, İstanbul.
GRIMAL, P., 2012. Yunan Mitolojisi, (çev. Nihan Özyıldırım), Dost Kitabevi
Yayınları, Ankara.
, 1997. Mitoloji Sözlüğü Yunan ve Roma, (çev. Sevgi Tamgüç), Sosyal
Yayınlar, İstanbul.
GRUDEM, W., 2005. Hıristiyan İlahiyatı, . (çev. Levent Kınran), Yeni Yaşam
Yayınları, İstanbul.
GÜNDÜZ, Ş., 2001. Pavlus Hıristiyanlığın Mimarı, Ankara Okulu Yayınları, Ankara.
, 1998. Din ve İnanç Sözlüğü, Vadi Yayınları, Ankara.
, 2004. Hıristiyanlık, İsam Yayınları, İstanbul.
, 2009. Kutsal Hakkında Konuşmak Dinsel Mitoslar, Milel-Nihal Dergisi,
6(1), Ocak-Nisan, ss. 9-26.

110
KAYNAKLAR Şeyma KARALAR

, 1998. Mitoloji ve İnanç Arasında, Etüt Yayınları, Ankara.


, 2007. Yaşayan Dünya Dinleri, DİB Yayınları, Ankara.
HAKMAN, M., 2013. Bir Anadolu Tanrısı Olarak Zeus Tabiat İle İlişkisi Üzerine Bir
Gözlem, Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi, 5(1), Ocak.
HAMILTON, E., 2015. Mitologya, (çev. Ülkü Tamer), Varlık Yayınları, İstanbul.
HANÇERLİOĞLU, O., 1975. İnançlar Sözlüğü-Dinler Mezhepler Tarikatlar Efsaneler,
Remzi Kitabevi, İstanbul, Mitoloji1 md.
HARMAN, Ö. F., 2019. Yahudi Hıristiyanlığı, TDV İslâm Ansiklopedisi,
https://islamansiklopedisi.org.tr/yahudi-hiristiyanligi (28.07.2019).
HART, G., 1965. Asclepius: God of Medicine, Canadian Medical Association
Journal, V. 92.
HESIODOS, 2015. İşler Günler ve Tanrıların Doğuşu, (çev. Furkan Akderin), Say
Yayınları, İstanbul.
HOLLOWAY, R., 2019. Dinin Kısa Tarihi, Alfa Araştırma, İstanbul.
HOMEROS, I., 1998. Iliad, (Translator: Robert Fagles, introduction: Bernard Knox),
Penguin Books, New York, 1.609; 2.411; 2.782; 5.631.
________, 1958. İlyada, (çev. Azra Erhat- A. Kadir), Türkiye İş Bankası Yayınları,
Ankara.
HORTON, W. M., 1941. Allah, Akın Basımevi, İstanbul.
KARAKAYA, N., 2007. Helenistik ve Roma Döneminde Psidia Tanrıları, Ege
Yayınları, İstanbul.
KASPER, W., 2011. Jesus The Christ, T&T Clark International Continuum Books,
Londra.
KATAR, M., 2007. Tevhitten Teslise Geçiş Sürecinde Hıristiyanlık (Bir Yahudi İhya
Hareketi Olarak Başlayan Hıristiyanlığın Evrensel Bir Din Haline Geliş
Öyküsü), Journal of Islamic Research, 20(3), ss. 330-339.
KOÇ KANCA, H., 2013. Hıristiyan Ve İslâmî Kaynaklardan Hareketle Yeni Bir
İslâmî Kristoloji Denemesi, Doktora Tezi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Samsun.
KURT, M., 2015. Tanrıça ve Hıristiyanlıktaki Meryem Figürüne Etkileri, Yüksek
Lisans Tezi, Rize Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Rize.
KÜÇÜK, M. A., 2016. İkonografiden İnanca “İsa Mesih’in Dirilişi/Paskalya” Süreci,
Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Özel Sayı, Aralık, ss.230-274.
KÖLEMENOĞLU, S. S., 2001. Ana Tanrıça Gerçeği, Arıtan Yayınevi, İstanbul.
LE’Vİ- S., 2013. Claude, Mit ve Anlam, (çev. Gökhan Yavuz Demir), İthaki Yayınları,
İstanbul.
MANSEL, A. M., 1988. Ege ve Yunan Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara.
MCDOWELL, J., 2004. Çarmıh ve Diriliş Gerçeği, Zirve Yayıncılık, İstanbul.
MICHEL, T., 1992. Hıristiyan Tanrı Bilimine Giriş, Orhan Basımevi, İstanbul.
OGDEN, D., 2007. A Companion to Greek Religion, Blackwell Publishing Ltd.
OTTO, W.F., 1993. Dionysus Myth and Cult, Dallas 1993, s. 52.
PANAGİOTİDOİ, O., 2016. Asclepius Myths and Healing Narratives: CounterIntuitive
Concepts and Cultural Expectations, Open Library of Humanities, 2(1).
PATACI, B., 2016. Tanrılaştırma ve Şeytanlaştırma Arasında Mitolojik Bir Figür
Olarak Asklepios, Milel ve Nihal, 13(2), ss.154-182.
PEKAK, M. S, GÜR, D., 2015. İsa’nın Doğumu, Sanat Tarihi Dergisi, XXIV(2),
Ekim, ss.176-226.

111
KAYNAKLAR Şeyma KARALAR

PORPHYRY, 2000. On Abstinence from Killing Animals, (Trans. by Gillian Clark)


Bloomsbury, London.
RENAN, E., 1992. İsa’nın Hayatı, MEB, İstanbul.
ROSSENBERG, D., 1998. Dünya Mitolojisi, (çev. Kudret Emiroğlu), İmge Kitabevi,
Ankara.
SACKS, D., 2005. Encyclopedia of the Ancient Greek World, Produced by Schlager
Group Inc., New York.
SAKİOĞLU, M., U., 2004. İsa Haçta Öldü Mü, Ozan Yay., İstanbul.
, 2006. Hz. İsa Nasıl Tanrılaştırıldı, Karakutu Yayınları, İstanbul.
SANCAKTAR, H., 2016. Arykanda Akropolisi Kutsal Alanları ve Kültleri, Doktora
Tezi, Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Antalya.
SARIKÇIOĞLU, E., 2017. Konanik-Apokrif İncillere Göre Hz İsa Hayatı ve Mesajı,
Ankara Okulu Yayınları, Ankara.
_________, 2009. Diğer İnciller, Fakülte Kitabevi, Isparta.
SCHIMMEL, A., 2016. Dinler Tarihine Giriş, Külliyat Yayınları, İstanbul.
SEL, S. KINRAN, L, 2004. Hıristiyanlık Tarihi, Us Yayıncılık, İstanbul.
SERT, H., 1994. Hıristiyanlığa Giren Putperest Unsurlar, Yüksek Lisans Tezi, Marmara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
SOWERBY, R., 2012. Yunan Kültür Tarihi, (çev. Özgür Umut Hoşafçı), İnkılab
Yayınları, İstanbul.
STUTTARD, D., 2016. (çev. Erdem Gökyaran), Antik Yunan Tarihi, Yapı Kredi
Yayınları, İstanbul.
TÜMER, G. KÜÇÜK, A., 1993. Dinler Tarihi, Ocak Yayınları, Ankara.
TÜMER, G., 1996. Hıristiyanlıkta ve İslamda Hz Meryem, TDV Yayınları, Ankara.
THOMAS M., 1992. Hıristiyan Tanrı Bilimine Giriş, Orhan Basımevi, İstanbul.
UNCU, E., 2011. Eski Mezopotamya ve Yunan Dünyasında Din ve Tanrılar, Yüksek
Lisans Tezi, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Estitüsü, Denizli.
ÜRETEN, H., 2003. Hellenistik Dönem Pergamon Kenti Tanrı ve Kültleri, Ankara
Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları
Dergisi, XXII(25), ss. 185-214.
VERNANT, J. P.. 1988. Myth and Society in Ancient Greece, the MIT Press, London
England.
, 2001. Evren Tanrılar İnsanlar, (çev. Mehmet Emin Özcan), Dost Kitabevi,
Ankara.
WEIGALL, A. P., 2002. Hristiyanlığına Dair Bilimsel Bir Eleştiri Hristiyanlığımızdaki
Putperestlik, Ozan Yayıncılık, İstanbul.
WICKKISER, B. L., 2003. The Appeal of Asklepios and the Politics of Healing in the
Greco-Roman World, The University of Texas at Austin.
WOODHEAD, L., 2006. Dost Yayınevi, (çev. Sevda Çalışkan), Ankara.
YILDIRIM, S., 1988. Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık, DİB Yayınevi, Ankara.
YEO, I. S., 2017. The Birth of Hospital, Asclepius cult and Early Christianity, Yonsei
University College of Medicine, Korean J Med Hist Volume 26(1), ss. 1-25
YURTAYDIN, H. G. DAĞ, M., 1978. Dinler Tarihi, Ankara.
https://www.ancient.eu/Asclepius/. (14.02.2019).
https://www.britannica.com/topic/Asclepius, (31.01.2019).
https://olh.openlibhums.org/articles/10.16995/olh.34/, (14.02.2019).
https://www.ancient.eu/Hermes/, (21.04.19).
https://www.britannica.com/topic/Hermes-Greek mythology, (21.04.2019).
https://islamansiklopedisi.org.tr/yeni-ahid, (01.05.2019).

112
KAYNAKLAR Şeyma KARALAR

https://www.britannica.com/biography/Jesus#ref222987, (03.05.2019).
2007. Boisi Center for Relligion and American Public, “An Introduction to Christian
Theology” vol 3 of the Boısı Center Papers on Relıgıon ın the Unıted States.
https://www.bc.edu/content/dam/files/centers/boisi/pdf/bc_papers/BCP-Christianity.pdf
( 02.05.2019).
http://www.biblicalcatholic.com/apologetics/VBDODVirginBirth-Wiki.pdf,
(11.05.2019).
http://ozhanozturk.com/2018/03/27/hermes-yunan-mitolojisi/,(17.06.2019).
https://www.britannica.com/topic/Dionysus, (29.01.2019).
https://islamansiklopedisi.org.tr/isa#1, (14.08.2019).

113
ÖZ GEÇMİŞ

Kişisel Bilgiler
Adı – Soyadı Şeyma KARALAR
Doğum Yeri ve Tarihi Kahramanmaraş / 1990

Eğitim Durumu
Lisans Öğrenimi Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi
Yüksek Lisans Öğrenimi KSÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe Ve Din
Bilimleri Ana Bilim Dalı

İletişim
E-Posta Adresi karalar_kubays9@hotmail.com
Tel 0536 427 5263
Tarih 2019
EKLER

Ek 1: Bronz Zeus Heykeli, MÖ 460, National Archaeological Müzesi, Atina

Ek 2: Mermer Dionysos, MS 2. yüzyıl, The British Müzesi, İngiltere


Ek 3: Asklepoios ve Kızı Hygieia, MÖ 5. yüzyıl, İstanbul Arkeoloji Müzesi, İstanbul

Ek 4: Hermes, MÖ 4. yüzyıl, Copenhagen, New Carlsberg Glyptotek, Londra


Ek 5: Selene-Artemis-Hekate, 3. yüzyıl, Antalya Müzesi, Antalya

Ek 6: Baba Tanrı, 15. yüzyıl, St. Mammas Kilisesi, Kıbrıs


Ek 7: İsa, 6 yüzyıl, Commodilla Katakombu, İtalya

Ek 8: Güvercin Şeklinde Kutsal Ruh, 5. yüzyıl, Neonian Bapstery Kilisesi, Ravenna, İtalya

You might also like