Professional Documents
Culture Documents
Trablusgarp Savasinin 1911 1912 Osmanli
Trablusgarp Savasinin 1911 1912 Osmanli
Trablusgarp Savasinin 1911 1912 Osmanli
Giriş
Osmanlı Kültür ve Sanat Alanında İtalyanlar
Tarihî süreç içinde Türk-İtalyan ilişkilerinde kimi zaman siyasî gelişme-
ler ön plana çıkmışsa da, esasında bu ilişkilerin sürekliliğinde temel belirle-
yicinin, ticarî ve kültürel alanlar olduğunu belirtmek gerekir. İtalyanların
Bizans döneminden beri Anadolu’ya karşı büyük ilgi gösterdikleri ve bu il-
ginin Türklerin Anadolu’ya gelişleri ile arttığı bilinmektedir. Akdeniz’de
pek çok savaş ve mücadelelerin yaşandığı dönemlerde, İtalyan yarımada-
sında ayrı birer şehir devletleri olan Pisa, Cenova ve Venedik ile karşılıklı
ilişkiler kurulmuş; İtalyan ve Türk halkları arasında, deniz yolu ile ticarî ve
kültürel ilişkiler zamanla güçlenmiştir. Anadolu Selçukluları zamanında
başlayan İtalyan kent devletleri ile olan ticarî ilişkilerin, Selçuklu dönemi
yapılarında da bir takım etkiler bıraktığı anlaşılmaktadır. Erken Osmanlı
dönemlerden itibaren, İtalyan kültürüne duyulan ilgi ile İtalyan asıllı mahir
sanatkârlar, ressam ve mimarlar İstanbul’a davet edilerek saray çevresinde
görevlendirmişlerdir. Venedikli meşhur Ressam Gentile Bellini, Fatih Sultan
Mehmed’in daveti ile gelerek sarayda çalışmıştır. Bellini’nin İstanbul’a geli-
şi, sanat tarihi açısından olduğu kadar sosyo-kültürel tarih açısından da
önemli bir hadise sayılır.
15-18. yüzyıllarda Osmanlı ve Venedik, iki büyük güç olarak Akdeniz’in
denetimini ele geçirmek için mücadele içinde bulunmasına rağmen yine de
yakın ilişkiler içindeydi. İtalyanlar, Bizans İmparatorluğu’ndan elde ettikleri
hak ve imtiyazların pek çoğuna, Osmanlı döneminde de sahip olmuşlardır.
İtalyanlara, Osmanlı iktisat alanında önemli ticarî imtiyazlar sağlayan an-
laşmalar, erken Osmanlı dönemindeki hükümdarlar tarafından genişletile-
rek yenilenmiştir. Bursa ve İstanbul’da İtalyan ürünleri rağbet görmekte
olup, özellikle kumaş ticareti bakımından İstanbul, önemli bir pazardı. Sul-
tanların kaftanlarının kumaşlarında genellikle İtalyan dokumalar tercih
edilmekteydi.
İtalya’nın doğuya açık penceresi denilen Venedik ile Osmanlı Devleti’nin
ticarî ve kültürel ilişkilerinin genel olarak iyi bir zeminde devam etmesi, be-
raberinde siyasî ilişkileri de güçlendirmiştir. Osmanlı Devleti’nin İtalyanlara
kapılarını açık tutması, Venedik elçilerinin serbestçe hareket etmelerine
imkân vermiştir. 1479’da imzalanan anlaşma çerçevesinde İstanbul’da daimi
olarak ikamet edecek Venedik elçisine, Osmanlı topraklarında yaşayan va-
tandaşları üzerinde “yargı (kaza) yetkisi” tanınması buna misaldir. O za-
Prof. Dr., Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü.
648 Fatma Ürekli
manki adı “Balyos” olan Venedik elçisi, Taksim’deki büyük konağı (Venedik
Sarayı) ile Pera hayatına renk katmıştır; elçi tarafından, İstanbul’da yaşayan
İtalyanlar için ilk defa bir bale gösterisi de düzenlenmiştir (1524)1.
Sultan II. Mahmud döneminde (1808-1839), İtalyan devletlerinden so-
nuncusu olan Sardinya/Piemonte ile kurulan düzenli ilişkiler, zamanla ge-
lişme göstererek bir ittifaka dönüşmüştür. İlk Piemonte heyetinin 1817’de
İstanbul’a gelmesini müteakiben iki taraf arasında uzun süren müzakereler-
den sonra ticaret ve deniz ulaşımına dair iki anlaşma yapılmıştır (1823). Bu
antlaşmalar çerçevesinde, Osmanlı limanları ile Karadeniz, Sardinya ticare-
tine açılmış ve İstanbul’da ilk Sardinya elçiliği kurulmuştu (1824) 2.
1815 Viyana Kongresi kararları ile parçalanmış olarak Avusturya’nın
kontrolüne verilen İtalya yarımadasında, restorasyon baskılarından kurtul-
mak, siyasî birliği sağlamak ve anayasal düzene kavuşmak amacıyla
1820’den itibaren büyük mücadeleler yaşanmış; 1830 ve 1848 ihtilȃlleri zinci-
ri içerisinde birçok ayaklanmalar olmuştur. Ne var ki, geçici başarılarından
sonra amaçlarına ulaşamayan ihtilâlciler, takibata uğradıklarından ülkele-
rinden ayrılmak zorunda kalmışlardır. İşte bu dönemdeki siyasî gelişmeler
sebebiyle çeşitli mesleklerden çok sayıda İtalyan, Osmanlı Devleti’ne sığın-
mış ve burası onlara ikinci bir vatan olmuştur. Bilhassa başkent İstanbul’a,
1820’den sonra mülteci subaylar adeta akın etmiştir. Esasında yeni bir askerî
teşkilâtın kurulmakta olduğu bu dönemde, subaylara ihtiyaç duyulduğun-
dan, Osmanlı hükümeti mülteci İtalyan subayların hemen hepsini uzmanlık-
larına göre önemli görevlere getirmiştir 3. Bunlardan bir kısmı ise Tuna bo-
yunda kurulmasına çalışılan orduda hizmet için görevlendirilmişlerdir4. Kı-
saca, Sultan II. Mahmud’un başlattığı reformlarda önemli rol oynayan İtal-
yanların büyük çoğunluğunu bu tür sığınmacıların oluşturduğu anlaşılmak-
tadır.
Müteakiben, İtalya Krallığı ile diplomatik ilişkilerin gelişmesine paralel
olarak farklı meslek mensupları ile Osmanlı ülkesine gelerek etkili görevler
üstlenmişlerdir. Böylece askerî alan yanında, tıp ve sanat dallarında uzman
İtalyanlar, Osmanlı kurumlarında çalışmaya başladılar.
İstanbul’a gelen mülteci İtalyanlar arasında çok sayıda hekimler de var-
dır. Yine İstanbul’da eczacıların bir kısmının da İtalyan olduğu bilinmekte-
1 Şerafettin Turan, “II. Mahmud’un Reformlarında İtalyan Etkisi ve Katkısı”, Sultan II. Mahmud
ve Reformları Semineri Bildiriler, İstanbul 1999, s. 114.
2 Venedik Cumhuriyeti, 1798’de ortadan kalkmış, Restorasyon’da Milano ile birlikte Avusturya
topraklarına katılmıştır. Güneyde, Napoli Krallığı ile ticarî ilişkiler öteden beri devam etmiştir.
Toskana Grandükalığı ise etkinliğini yitirmiş, eski Cenova Cumhuriyeti de Viyana
Kongresi’nde Sardinya ile birleştirilmiş ve Piemonte Krallığına dönüşmüştür (Şerafettin Turan,
“II. Mahmud’un Reformlarında İtalyan Etkisi ve Katkısı”, s. 113-114).
3 Şerafettin Turan, “İtalya”, DİA, XXIII, s. 448-449.
4 Bu dönemde görevlendirilen subaylardan öne çıkanlar hakkında bkz. Turan, a.g.m., s. 116-122.
Tarblusgarp Savaşı’nın Osmanlı Kurumlarında Çalışan İtalyan Sanatkârlara Etkisi 649
7 BOA, BEO, nr. 4525/339345; DH.İ.UM. nr. 22-1/54; DH.UMVM. nr. 124/165; DH.MB.HPS.M.
8 Bu dönemde İspanyol asıllı besteci d’Arando (Paşa), Guatelli’ye yardımcı olması için muallim
olarak istihdam edilmiştir. Pek çok müzisyenin yetişmesine katkı sağlayan d’Arando’ya ikȃmeti
için tahsis edilen konuttan padişahın iradesi üzerine kira tahsil edilmemiştir (BOA, HH.İ. nr.
107/73).
9 BOA, İ.DH. nr. 517/35179; İ.DH. nr. 519/35330.
hizmetleri ile saray çevresinde tanınmış ve Sultan Abdülmecid’in kızkardeşi Adile Sultan’ın da
doktoru olmuştur.
Tarblusgarp Savaşı’nın Osmanlı Kurumlarında Çalışan İtalyan Sanatkârlara Etkisi 651
13 1896’da vefat eden Saray Ressamı Luigi Acquarone’nin eşi ve dört çocuğunun mağdur
17Osmanlı coğrafyasında Batı Afrika toprakları içinde yer alan Trablusgarp Eyaleti, bugünkü
Libya Devleti topraklarının tümünü ifade eden bölgesel bir isimdir. Burası 1551 yılında Osmanlı
topraklarına dâhil edilmiş, yaklaşık üç yüz yıl özel bir statü ile idare edilmiştir. Fransa’nın
Cezayir’i işgali sonrasında bölgenin daha etkin bir şekilde muhafazası için 1835’te doğrudan
başkent İstanbul’a bağlanmıştır.
Tarblusgarp Savaşı’nın Osmanlı Kurumlarında Çalışan İtalyan Sanatkârlara Etkisi 653
32 Bölgeyi idaresine alma hazırlıklarına önce diplomasi yoluyla başlayan İtalya, hedefine ulaş-
mak için Avrupa devletlerini bu kararına karşılıklı tavizlerle ikna etmeye çalışmıştır. 1887’de
İngiltere, ardından Almanya ve Avusturya ile, 1891’de Almanya ve Avusturya ile, 1900 ve
1902’de Fransa, 1902’de Avusturya ile gizli anlaşmalar yapan İtalya, Trablusgarp üzerindeki
emellerini bu devletlere kabul ettirmiştir. Böylece İtalya, uzun bir politikanın sonucunda, Trab-
lusgarp üzerine yapacağı girişimi, bölge üzerindeki emellerini dönemin büyük güçlerine kabul
ettirerek hareket serbestliği kazanmıştır (Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılabı Tarihi, II/1, Ankara
1991, s. 70).
33 BOA, MV. nr. 140/55.
34 Bayur, a.g.e., s. 70.
Tarblusgarp Savaşı’nın Osmanlı Kurumlarında Çalışan İtalyan Sanatkârlara Etkisi 657
29 Eylül 1911 tarihli Osmanlı hükümetinin İtalya Elçiliği’ne cevabî notasının tercümesi ile
İtalya’nın savaş ilanına dair notanın tercümesi için bkz. Osmanlı Belgelerinde Trablusgarb, s. 466-
478.
43 Bayur, a.g.e., s. 93-95; Hale Şıvgın, Trablusgarb Savaşı, s. 35.
44 Bu konuda belgeler ve transkribi için bkz. Osmanlı Belgelerinde Trablusgarb, s. 456-460.
Tarblusgarp Savaşı’nın Osmanlı Kurumlarında Çalışan İtalyan Sanatkârlara Etkisi 659
iyi niyete rağmen İtalya’nın, bunları dikkate almayarak savaş ilan ettiği ha-
tırlatılmıştır. Hatta savaş ilanına dair nota Osmanlı hükümetine verilmeden
bile önce, İtalyan donanmasının Preveze’ye saldırdığına, Trablusgarp ve
Bingazi’yi bombaladığına dikkat çekilmiştir 49.
İtalya Kralı III. Victor Emanuel’in Trablusgarp ve Bingazi’yi ilhak ettikle-
rine dair yayınlamış olduğu emirnâme üzerine Osmanlı Devleti, Avrupa
devletleri ve Amerika’ya protestoyu iletmiş ancak bu devletler hadiseyi te-
reddütle karşılamışlardır (Kasım 1911)50. Yani savaşta Osmanlı Devleti, İtal-
ya karşısında yalnız kalmıştır. Bu arada İtalyanların bölgede tarikat liderle-
rini kendi taraflarına çekme girişimleri de vardı. Bu konuda Osmanlı hükü-
meti konuyu Meclis-i Vükela’da görüşmüş, İtalyanların elde etmek istedik-
leri Şeyh Sünûsi ve diğer şeyhlerin bağlılıklarının devamının sağlanması,
savaş bölgesinde hem idarî yapılanmanın takviyesi hem de savunmaya de-
vam edilmesi ve gerekli her türlü tedbirin alınmasına dair Meclis-i Vükela
kararı ilgili birimlere tebliğ edilmiştir (26 Aralık 1911) 51.
Savaşın başlarından itibaren Osmanlı Hükümeti politikasında, büyük
devletler ve komşu hükümetler ile olan ilişkilerinin iyi niyet ve dostluk üze-
re olduğunu vurgulamakta, hukuk dışı uygulamalarda bulunmamak, diğer-
lerinin hukukuna tecavüz etmeden devletin hukukunu korumaktaki niyetin
ve kararın değişmeyeceği de ifade etmekteydi. Sadrazam Said Paşa, hükü-
metin Trablusgarp meselesini barışçı yollardan çözümlemek niyetinde oldu-
ğunu ısrarla vurgulamıştır. Osmanlı hükümeti bir taraftan devletlerarası
diplomatik teşebbüslerle bir uzlaşma çareleri ararken, bir taraftan da İstan-
bul ve diğer vilayetlerde İtalyanların güvenliğinin sağlanması için tedbirler
alıyordu. İtalyan vatandaşların maruz kalabilecekleri bir takım olayların ön-
lenmesi ve güvenliğinin sağlanmasına yönelik acil tedbirlerin alınması hu-
susunda bütün yönetim birimlerine emirler gönderilmiştir.
İtalya’nın savaş ilanını müteakip Osmanlı Devleti’nin hukukî yaptırımla-
rı da doğal olarak başlar; İtalya ile daha önce yapılmış olan tüm mukaveleler
ve anlaşmalar feshedildiğinden İtalyan vatandaşlarının bu anlaşmalarla elde
ettiği hak ve imtiyazlar da son bulur. Bu kapsamda emlâk istimlâk sözleş-
mesi feshedildiğinden artık İtalyan vatandaşları Osmanlı topraklarında
mülk satın alamayacaklardır. Yalnız, savaş ilan edilmeden, ilgili mevzuatla-
ra ve protokollere uygun olarak tasarruflarına geçirdikleri gayrimenkullere
dokunulmayacaktır. Bununla birlikte kendi istekleri ile uhdelerindeki mülk-
lerini ya Osmanlı vatandaşlarına ya da istimlâk hakkı olan yabancı devlet
vatandaşlarına ferağ edebilecekler, ancak emlâke mukabil borç alışverişinde
bulunamayacaklardır. Ayrıca savaş ilanı öncesinde başlatılmış olup sonuç-
52 Nurdan İpek Şeber, “Arşiv Belgelerine Göre Trablusgarp Savaşı’nın Osmanlı Topraklarındaki
İtalyan Tebaaya Yansımaları”, Osmanlı Araştırmaları-The Journal of Ottoman Studies, sayı 38,
İSAM, İstanbul 2011, s. 245-246.
53 Tanin, sayı: 1111, 6 Ekim 1911; sayı: 1118, 13 Ekim 1911; İkdam, sayı: 566, 6 Ekim 1911.
54 İsrafil Kurtcephe, Türk İtalyan İlişkileri (1911-1916), TTK Yayınları, Ankara 1995,s. 52.
55 Şeber, a.g.m. s. 241-242.
662 Fatma Ürekli
65 Paulino Toledo Mansilla, “Roma’da Yayımlanan La Tribuna Illustrata Gazetesi’nin 1912 Yılına
Ait Sayılarına Göre Trablusgarp ve Bingazi’deki Türk-İtalyan Savaşı Olayları İle İlgili Bilgiler”,
XVI. Türk Tarih Kongresi Bildiriler 20-24 Eylül 2010, IV/2, Ankara 2015, s. 1076.
Tarblusgarp Savaşı’nın Osmanlı Kurumlarında Çalışan İtalyan Sanatkârlara Etkisi 665
ler (18 Nisan). Bu sırada adalar ile Anadolu’nun haberleşme hatlarını kesti-
ler, Çeşme telgraf merkezini tahrip ettiler. Ardından, Oniki Ada’yı (Dodeca-
nese) ve Rodos’u işgal ettiler.
Fakat bu gelişmelere rağmen çok kayıp veren ve hedeflediği gibi savaşı
sonuçlandıramayacağını anlayan İtalya, barış istemeye başlamıştı. Savaşın
uzaması ile gittikçe ekonomik bir yükün altına girmesi de iç kamuoyunda
tepkilere yol açmıştı Bu şartlar altında, İtalya Krallığı, barış yapılması husu-
sunda büyük devletlerin aracı olmasını ve sorunun kendi lehine çözümlen-
mesini talep etti69.
Osmanlı Devleti’nin durumu ise, gittikçe vahim bir hale gelmişti; dış po-
litikada aradığı desteği bulamamış ve yalnız kalmıştı. Ülke içinde ayaklan-
malar şiddetlenmiş, politik çekişmeler artmış, siyaset orduya bulaşmıştı.
İtalyan basını ise, Osmanlı Devleti’ndeki iç karışıklıklara dair haberlere yer
vererek; “yaşlı imparatorluğun ufkunda iç savaş görüntüsünün çizildiği” yönün-
de bir yorumda bulunuyordu. Ayrıca, siyasî ortamdaki kargaşa havasının,
ordu ve donanmadaki hoşnutsuzluğun, düzensizliğin devam ettiği ifade
ediliyor, hükümet yönetiminde bunalımın, Osmanlı toplumunda da mem-
nuniyetsizliğin hüküm sürdüğüne dikkat çekiliyordu 70.
Bu durumda artık her iki devlet de savaşın sonlandırılmasına taraftar
olmuştu. Nitekim savaşa son vermek ve iki devletin de onurunu kurtaracak
bir çözüm bulmak üzere 12 Temmuz 1912’de İsviçre’de Osmanlı Devleti ile
İtalya Krallığı arasında barış temasları başlatıldı. Osmanlı hükümeti, barış
görüşmelerinin toprak bütünlüğünün sağlanması, İtalya’nın Trablusgarp’ı
işgalden vazgeçmesiyle başlatılabileceğini Fransa’ya bildirmişse 71 de fazla
ileri gidememiştir.
Diğer taraftan, Rusya’dan büyük destek görerek savaş hazırlığı içinde
olan Balkan devletlerinin bazı istekleri, Osmanlı hükümetini güç duruma
düşürür. Osmanlı Devleti’nin siyasî ve askerî zayıflığından ve İtalya ile sa-
vaş halinde olmasından yararlanan Balkan ülkeleri bu bölgedeki son toprak-
larını da ele geçirmek üzere savaş açar. İki savaş arasında kalan Osmanlı
hükümetinin Trablusgarp halkına artık yardım etmek imkânı kalmaz. Bu
durumda bir an evvel İtalya ile anlaşmak zorunda kalan Osmanlı Devleti,
avantajlı bir barış yapamaz.
Sonuçta, Osmanlı Devleti ve İtalya arasında İsviçre’de Lozan şehrinin
Ouchy (Uşi) bölgesinde 15 Ekim 1912’de gizli ön barış, 18 Ekim’de asıl ve
açık barış antlaşması imzalanır. Gizli anlaşma ile tamamı on bir maddeden
oluşmaktadır. İsviçre’de Lozan şehrinin, Ouchy bölgesinde imzalanan 18
Ekim 1912 tarihli bu antlaşma, İtalyan tarihinde Trattato di Losanna (Lozan
72 Lozan’da iki nüsha olarak tanzim edilen, Mehmed Nabi, Rumbeyoğlu Fahreddin, Pietro
Bertoloni, Gido Fuzinato, Cozepe Volpi imzalı Barış Antlaşması metni için bkz.
BOA,HR.SYS.nr.1555/5.
73 Trablusgarp ve Bingazi’ye muhtariyet tanıyan kanun için bkz. Osmanlı Belgelerinde
Trablusgarb, s. 540-543.
74 BOA, A. MKT.MHM. nr. 745/47.
668 Fatma Ürekli
Kısaca, iki ülke arasında çıkan savaş sebebiyle vazifelerine son verilen
birçok İtalyan vatandaşı dahi, barış yapılmasını müteakip, hem eski görevle-
rine dönme imkânı bulmuşlar, hem de görevlerinden açıkta kaldıkları dö-
nem için kendilerine münasip miktar mazuliyet maaşları tahsis edilmiş, böy-
lece emekliliklerine de bir zarar gelmemiştir.
Fakat savaş öncesi İstanbul’dan ayrılan Saray Başressamı Fausto Zona-
ro’ya böyle bir imkân sağlanamamış, haklarını alamamış ve mağduriyeti gi-
derilememiştir. Çünkü mukavele usulüyle görevlendirilmeyip, diğer resmî
memurlar gibi padişahın iradesiyle tayin edilen Zonaro’nun durumu farklı-
lık arz etmekteydi. Bu bakımdan Zonaro’nun savaştan önce 1910 senesinde
İstanbul’dan ayrılış sebebine kısaca değinmek ve elde ettiği haklarını ala-
maması hususlarına açıklık getirmek yerinde olacaktır.
81Rodolfo Falchi-, Ubaldo Spigno Le Tre Stagioni Pittoriche di Fausto Zonaro, Umberto Allamondi,
İtalya, 1993, s. 43.
Tarblusgarp Savaşı’nın Osmanlı Kurumlarında Çalışan İtalyan Sanatkârlara Etkisi 671
Sonuç
İtalyan birliğinin kurulmasından sonra Osmanlı Devleti ile başlatılan dip-
lomatik ilişkilerin paralelinde ticarî ve kültürel ilişkiler de gelişmiş; İstanbul
başta olmak üzere büyük kentlerde hem İtalyan vatandaşlarının sayısı hem
de kuruluşları çoğalmıştır. Yine, Papalık temsilcileri ve özellikle İtalyan pa-
pazların Osmanlı topraklarına gelerek yerleştiklerinin göstergesi olan kilise-
lerin günümüze kadar ulaştığını da belirtmek gerekir.
19. yüzyılın ortalarından itibaren Osmanlı’da özellikle kültür ve sanat
alanında İtalyan etkisi daha belirgin bir şekilde devam etmiştir. Sultan II.
Abdülhamid döneminde saray çevresinde istihdam edilen, himaye ve teşvik
gören çok sayıda sanatkârlar, mimarlar tarihî ve abidevî eserler ortaya koy-
muşlardır. İtalya’nın sömürgecilik siyaseti izlemeye başladığı ve Osmanlı
idaresine bağlı Kuzey Afrika’daki topraklarını hedef aldığı bu dönemde,
kültür ve sanat alanında yine İtalyanlar önemli rol üstlenmişlerdir. İtalyan
hükümetinin Trablusgarp ve Bingazi’yi ele geçirme planlarını ve bölgeye
yönelik hedeflerini bilen Sultan II. Abdülhamid, bir taraftan idarî, ekonomik
ve askerî düzenlemeler yapılırken, vilayetin savunmasını güçlendirecek ted-
birler arttırılmış, bir taraftan da İtalya’nın bölgedeki faaliyetlerini ve yatırım-
larını dikkatle takip etmiştir. Avrupa devletleri arasında gizli antlaşmaların
yapıldığı, çeşitli blokların kurulduğu ve Birinci Dünya Savaşı’nın tohumla-
rının ekildiği bu dönemde, Abdülhamid de mevcut duruma göre hareket
ederek denge siyaseti izlemeyi tercih etmiştir.
Sultan II. Abdülhamid’in, II. Meşrutiyet’in ilanından (1908) sonra etkisi-
nin azalması ve tahttan indirilmesi (1909) ile akabinde başlayan iç istikrar-
sızlıklar, dış politikaya olumsuz yansımıştır. Osmanlı Devleti, müttefiki sayı-
lan Almanya’dan bile beklediği desteği bulamamış, adeta yalnızlaştırılmış-
tır. Dolayısıyla, Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu bu ortam, İtalya’ya,
1881’den itibaren bölgeye yönelik hazırlık ve planlarını uygulama fırsatını
90 Giornale dei Lavori Publici e dele Strade Ferrate gazetesinden naklen Zonaro, Hatıralar, s. 332.
Tarblusgarp Savaşı’nın Osmanlı Kurumlarında Çalışan İtalyan Sanatkârlara Etkisi 675
Bibliyografya
Gazeteler:
Tanin, Sayı: 1097, 20 Eylül 1911; Sayı 1104, 29 Eylül 1911; Sayı 1105, 30
Eylül 1911; Sayı: 1111, 6 Ekim 1911; Sayı: 1118, 13 Ekim 1911.
İkdam, Sayı: 566, 6 Ekim 1911.
Kitap ve Makaleler: