Professional Documents
Culture Documents
TAHILLAR
TAHILLAR
2.1. ÖNEMİ
2.3.3. EKİM
Yüksek bir verim ve kaliteli ürün elde etmenin ön koşulu, tarlada uygun
zamanda düzenli bir çimlenme ve çıkışın sağlanmasıdır. Yurdumuzda buğday
genellikle güzden ve kışlık olarak ekilmektedir. Kışlık ekimde, yazlık ekime
oranla daha yüksek verim elde edilmektedir. Ayrıca ekim zamanı çeşidin soğuğa
toleransı ve vernalizasyon isteğine bağlı olarak değişmektedir. Bölgeye tavsiye
edilen kışlık ekmeklik buğday çeşitleri; Kate A-1, Bezostaya, Pehlivan, Gün 91
ve Mızrak 98 olup, bunlar için ekim zamanı 1 Ekim-30 Ekim tarihleri
arasındadır. Yazlık çeşitler ise Basribey, Gönen 98, Panda, Golia ve Cumhuriyet
75 olup, bunlar için ekim zamanı Kasım başından Aralık sonuna kadar uzayabilir.
Fakat kıyı bölgelerimiz için en uygun ekim zamanı 15 Kasım-15 Aralık tarihleri
arasıdır. Toprak sıcaklığının 8-10°C olduğu zamanda ekim yapılmalıdır.
Buğdayda dekara atılacak tohum miktarı; ekim zamanına, bin tane ağırlığına,
çimlenme ve biyolojik gücüne bağlı olarak 18-24 kg arasında değişmektedir.
2.3.6. SULAMA
3.1.ÖNEMİ
Arpa serin iklim tahılları içerisinde buğdaydan sonra en çok ekimi
yapılandır. Arpa daha çok hayvan yemi olarak kullanılır. Yem olarak değeri
mısırın % 95'i kadardır. Yemlik arpalarda protein oranının fazla olması istenir.
Kavuzun fazla olması besleyicilik değerini düşürür. Kullanıldığı önemli
alanlardan biri de malt sanayidir. Bira üretimi için gerekli olan malt iki sıralı
beyaz arpalardan elde edilmektedir. Biralık arpalarda protein oranının düşük
olması gereklidir (% 9 -10.5).Yurdumuzda yetiştirilen arpaların çoğunu biralık
arpalar oluşturmaktadır. Tarımsal işlemlerin gereği gibi yapılması durumunda
kaliteleri daha da yükselecek ve ihraç etme olanakları da doğacağından,
ülkemize döviz getiren tarım ürünlerinden biride arpa olacaktır.
Arpa çok eskiden beri hayvan beslemede kullanılan bir serin iklim
tahıldır. Özellikle sanayi devriminden sonra gelişen teknolojinin desteği ile de
malt ve bira sanayiinin ana hammaddesi durumuna gelmiştir. Genel olarak iki
sıralı arpalar bira ve malt sanayiinde, altı sıralı arpalar ise hayvan yemi olarak
kullanılmaktadır.
sıralı veya altı sıralı olarak isim alırlar. Bitki boyu bakımından çok farklı arpa
formları olmakla beraber genel olarak sap diktir. Kardeşlenme diğer tahıllarda
olduğu gibi arpada da görülmektedir. Olgunlaşma iki sıralı arpalarda genel
olarak tekdüze olmasına karşılık altı sıralı arpalarda oldukça farklılık arz eder.
Arpa Grupları
Arpada başaktaki her boğumda üç çiçek yer almaktadır. Bu çiçeklerin döllenip
tohum oluşturma durumuna göre arpalar iki ve altı sıralı olarak iki gruba
ayrılırlar.
i) iki Sıralı Arpa: Başak eksenindeki her boğumdaki üç çiçekten, sadece
ortadaki döllenmekte ve tohum bağlamaktadır. Bunun sonucunda olgun başak,
kiremit biçiminde karşılıklı dizilmiş iki sıra biçiminde bir görüntü
oluşturmaktadır. Tane yapısı itibariyle daha homojen bir yapı görülür. Genel
olarak kışlık olarak yetiştirilirler.
ii) Altı Sıralı Arpalar: Bu tip arpalarda, başak eksenindeki her boğumda
yer alan üç çiçeğin üçü de döllenir ve tohum oluşturur. Dolayısıyla olgun başakta
tanelerin oluşturduğu altı sıra biçiminde silindirik bir yapı oluşur. Altı sıralı
arpalar daha ziyade verimli toprak isterler. Tane doldurma bakımından
heterojenlik durumuna rastlanmaktadır. Genel olarak yazlık yetiştirilirler.
Arpa, fazla soğuk ve fazla sıcak olmayan, nispi nemi yüksek olan yerlerde
iyi gelişir. Sıcaklığı 0 ºC nin altına düşmeyen ve 18 - 20 ºC'nin üzerine
çıkmayan, nispi nemi % 70 - 80 olan yerler arpa için çok uygundur. Arpa için en
uygun topraklar, organik maddece zengin, milli, havalanması ve nemliliği uygun,
nötr reaksiyonlu (pH'sı 5 ile 8) topraklardır.
Arpa genellikle çapa bitkileri ile (mısır, soya, sebzeler vb.) münavebeye
girmektedir. Bu nedenle sonbaharda ön bitki hasadından sonra, bitki kalıntıları
temizlenmeli veya uygun alet ekipmanla parçalanmalı, bundan sonra döner
kulaklı pullukla derin sürüm yapılıp, toprağa karıştırılmalıdır. Daha sonra
diskharrow ve tırmık çekilerek keseklerin kırılması sağlanır. Kesekler
kırıldıktan sonra orta ağırlıkta bir tapan çekilerek, tohum yatağı hazırlanır.
3.3.3. EKİM
7
3.3.4. GÜBRELEME
3.3.5. SULAMA
Arpa Açik Rastiği Arpa Kapali Rastiği Arpa Çizgili Leke Hastaliği
4.1. ÖNEMİ
4.3.3. EKİM
İyi bir verim için çavdar, ister yazlık ister kışlık olsun, erken ekilmelidir.
Çavdarda kışlık ekimin gecikmesi, öteki tahıl cinslerine göre daha az
sakıncalıdır. Çavdar bol havalı toprak istediğinden, yüzlek (2-3 cm) ekilmelidir.
Bin dane ağırlığı düşük olduğundan 4 cm'den derine ekilen tohumlarda
çimlenme ve toprak yüzüne çıkış güçleşir. Derinlere düşen daneler çoğunlukla
çimlenmez. Ertesi yıl, toprak işlemeleriyle üste çıkanlar çimlenir. Serpme ekim
yapılmamalıdır. Zorunlu durumlarda önce tarla sürülüp tırmıklanır; tohum
serpildikten sonra; çalı sürgüsü ya da çok yüzlek işleyen aletlerle tohum
toprağa karıştırılır. Mibzerle ekimde, tohumların yüzlek ekilmesi kolaylıkla
sağlanır. Dekara atılacak tohumluk miktarı, m222'ye 600 dane düşecek sıklıkta
hesaplanır. Çeşit özelliği, toprak verimliliği ve ekim zamanına göre, dekara
ekilecek tohumluk miktarı yaklaşık 14-16 kg olabilir.
4.3.4. GÜBRELEME
5.1.ÖNEMİ
Ülkemizde yulaf ekim alanı 160 bin hektar, üretimi 300 bin ton kadar olup
tahıllar içindeki payı % 2 kadardır. Ortalama verim 196 kg/da’dır. Yulaf
ekiminin % 2 oluşunun başlıca nedeni kışlık bir çeşidin çiftçiye verilmemiş
olmasıdır. Ancak kıyı bölgelerimizde kışlık ekilmektedir. Asıl geniş tahıl
alanlarımız olan öteki bölgelerde yazlık ekildiğinden verim düşük olmaktadır.
Önemli bir hayvan yemi olan yulaf, tanesinde bulunan avenin maddesi
nedeniyle genç organizmaların gelişmesini, iş hayvanlarında kasların
kuvvetlenmesini sağlar. Pamuk ve mısırdan önce kışlık olarak yetiştirilip yeşil
gübre olarak kullanılabilir. Yulaf samanının besin değeri de yüksektir.
Ülkemizde giderek artan hayvan sayısına paralel olarak, yulaf üretiminin de
artması gerekmektedir.
Son yıllarda insan beslenmesinde de önem kazanmıştır. Özellikle çocuk
mamalarında kullanılmaya başlanılmıştır. Yulaf unu ve yulaf ezmesi, kahvaltılık
olarak tüketilir. Proteince zengin oluşu, ayrıca yağ,vitamin,fosfor demir ve
kalsiyum gibi elementleri de içermesi nedeniyle, besin değeri yüksektir. Yulaf
unu ve çorbası, genç bünyelerin beslenmesinde, bazı cilt hastalıklarının
tedavisinde kullanılır.
5.3.3. EKİM
5.3.4.TOHUMLUK
Yulaf tohumluğunun seçimi ve hazırlanması önemlidir. Bazı yulaf
çeşitlerinde taneler, hasattan sonra belirli bir süre geçmeden çimlenmez. Bu
durum; yöreyle, türle, çeşitle ve tanedeki su oranıyla ilgilidir. Koyu renkli ve iç
17
5.3.5. GÜBRELEME
Yulafın azotlu gübrelere tepkisi yüksektir. Bununla birlikte N, yulaf'ta
kardeşlenmeyi artırdığından ve olumu geciktirdiğinden; azotlu gübrelerin
fazla verilmesi doğru değildir. Fazla azot verilen yulaf, kolaylıkla yatar ve
hastalıklara yakalanır. Dekara verilecek saf N, verimli topraklara az, zayıf
topraklara çok olmak üzere, 2-5 kg arasındadır. Bu miktarı en az yarısı, N
alımının hızlandığı ilkbaharda verilmelidir. Yulaf, otlak ya da silo yemi olarak
yetiştirilecekse, azotlu gübreler ekim sırasında tohumla birlikte verilmelidir.
Verilecek gübre miktarı ön bitkiye, yetiştirilen yulaf çeşidine, toprak ve iklim
koşullarıyla ekim sıklığına bağlıdır. Fosforlu gübrenin tümü ve azotlu gübrenin
1/ 3'ü ekim sırasında verilir.
Yulafın önemli bir bakım işi yoktur. Bununla birlikte, ilk gelişmesi yavaş olan
yulafta, yabancı ot sorunu çıkabilir. Yulaf tarlasında yabancı ot savaşı mekanik
yöntemlerle ya da daha çabuk olarak ilaçlarla yapılabilir. Geniş yapraklı yabancı
otlara karşı, yulaf yaklaşık 15 cm boylandığında, "2.4 - D", bileşikli ilaçlar
kullanılır. Ancak, 2.4-D'ye yulaf;buğday ve arpadan daha duyarlı olduğundan,
ilacın dozuna ve ilaçlamanın geciktirilmemesine özen gösterilmelidir.
6.TRİTİKALE
6.1.ÖNEMİ
Dünya nüfusundaki artışa paralel olarak gıda üretiminin de aynı oranda
arttırılması gerekmektedir. Ekilebilen arazilerin sınıra gelmiş olması, bilim
adamlarını mevcut ürünlerle birim alandan daha fazla verim alabilmek yanında
Dünya tarımına,fakir topraklarda ve değişik çevre stresleri altında kabul
edilebilir verim veren yeni bitki türlerinin kazandırılması yolunda çalışmalara
yöneltmiştir. Bir ‘‘Buğday X Çavdar’’melezi olan Tritikale bu çalışmaların ilk ve
başarılı ürünüdür. Dünyada ekim alanı gelişmiş ülkeler başta olmak üzere 2,9
milyon ha’dır. Dünyadaki toplam tritikale ekim alanının % 80’i kışlık,% 20’si ise
yazlık olarak ekilmektedir.
Tritikale tane ürünü olarak çoğunlukla hayvan beslenmesinde, bazen de
hasıl olarak kaba yem üretimi ve otlatma için yetiştirilmektedir. Yemlik kalitesi
mısır, buğday ve arpa ile eşit düzeyde olan tanesi özellikle kanatlıların
beslenmesinde yaygın olarak kullanılmaktadır.
6.3.5. GÜBRELEME
7.1.ÖNEMİ
Çeltiğin işlenmesi sonucu elde edilen pirinç, genellikle herkes tarafından
tüketilen bir gıda maddesidir. Türkiye’nin bir çok bölgesi ekolojik yönden çeltik
tarımına uygun ve dekardan elde edilen verim, Dünya ortalamasının üzerinde
olduğu halde Türkiye çeltikte kendine yeterli değildir. Türkiye’de 31 ilde çeltik
tarımı yapılmakla birlikte, en çok Edirne, Çorum, Samsun, Sinop ve Kastamonu
da ekilmektedir. Ülkemizde kişi başı pirinç tüketimi yaklaşık 7 kg civarındadır.
Bu durumda ülkemizin yıllık toplam pirinç talebi yaklaşık 500 bin tondur. Bu da
çeltik olarak yaklaşık 830 bin tondur. Çeltik üretimi yaklaşık son yıllarda 525
bin ton olup bu açık, ithalatla kapatılmaktadır. Bundan dolayı her yıl yaklaşık
100 milyon dolar pirinç ithalatına döviz ödenmektedir. Buna karşılık pirinç
ihracatımız yok denecek kadar azdır.
Bölüm: Magnoliophyta
Oryza glaberrima
Sınıf: Liliopsida
Takım: Poales
Familya: Poaceae
Cins: Oryza
22
Çeltik Grupları
Çeltik tipleri, tane uzunlukları esas alınarak kısa, orta ve uzun taneli
tipler olarak sınıflandırılmaktadırlar. Bu tipler aşağı yukarı 5, 6 ve 7mm
uzunluğundadırlar. Tane uzunluğu dikkate alınarak yapılan sınıflamada, dünyada
kültürü yapılan çeltiklerin tamamına yakını temelde iki grupta
toplanmaktadırlar. Bu gruplar, Japonica ve indica gruplarıdır.
1) Japonica Grubu : Bu grupta yer alan çeltiklerin boyları kısa, yatmaya
mukavemeti fazla, taneleri kısa ve yuvarlak, oran < 3 büyüktür. Daha çok serin
ve güneşlenmesi uzun olan bölgelerde yetiştirilmektedirler.
2) İndica Grubu : Bu gruptaki çeltiklerin boyları uzun, taneleri ince,
uzun ve yassı , oran > 3 az’dır. Yatmaya karşı daha hassastırlar. Genel olarak
tropik bölgelere adapte olmuş, gün uzunluğu Japonica grubuna göre kısmen
daha kısa olan çeltiklerdir.
3) Javanica Grubu:Bu grubtaki çeltiklerin boyları uzun, tane kesidi ve
boyutu geniş, kalın ve oval, oran <’ 3 azdır. Pişme özelliği genelde tane şeklini
korur, az kardeşlenir ve gün uzunluğuna hassas değildir.
Japonica, Indica ve javanica grupları dışında sulanmadan veya kökleri suya
batmadan yetişebilen yüksek dağlık yerlere adapte olmuş çeltik çeşitleri de
vardır. Bu tip çeltikler yayla çeltiği olarak adlandırılmakta olup, yayla çeltiğinin
yetiştirildiği yüksek yağış alan bölgelerde çoğu zaman toprak nemlidir.
Çeltik çeşitleri genel olarak glutensiz olmakla birlikte glutenli çeltik
çeşitleri de vardır. Glutenli çeltik çeşitleri amilopektin tipi nişastaya
sahiptirler.
23
7.3.3. EKİM
Ekim Zamanı
Ekim Yöntemi
7.3.4. GÜBRELEME
öncesi 1-2 kg/da Çinko sülfat veya Çinko oksit kullanılmalıdır. Ekim sonrası
ortaya çıkan çinko eksikliğinde, çinko sülfat salkım oluşum devresi
başlangıcında 5-7 gün önceye kadar üstten püskürtme şeklinde gübreleme
yapılabilir.
Çeltikte yaprak rengi ve azot eksikliği
Kontrol
Azot 1 Seviyesi
Azot 2 Seviyesi
Azot 3 Seviyesi
7.3.5. SULAMA
Kültürel Tedbirler
1.Toprak işleme:
Ekimden önce tarlanın diskaro ile işlenmesi ve tarlaya su verildikten
sonra, tarlanın su altında tesviye edilmesi (keşanlama) ile yabancı otsuz bir
tohum yatağı ortaya çıkabilmektedir. Tarla iyi tesviye edilmelidir.
2. Yabanı ot tohumlarından ari, temiz tohum kullanılmalıdır. Yani sertifikalı
tohum kullanmak.
3. Münavebe uygulanmalıdır.
4.Ekim Zamanı:
Eğer tarlada yabancı ot ve kırmızı çeltik populasyonu fazla ise ekim
öncesi toprak rutubeti sağlanarak, yabancı ot tohumları çimlendirilip, daha
sonra tarla işlenerek ekim yapılırsa, ot populasyonunda önemli azalma olabilir.
Böyle durumlarda, ekimde geçikme söz konusu olursa, erkenci çeşitler
ekilmelidir.
5. Ekim Sıklığı:
Uygun bir bitki sıklığı sağlanacak şekilde yapılmalıdır. Düzgün bir bitki
örtüsü yabancı otların çıkışını engeller ve yabancı otlarla rekabeti arttırır.
6. Gübreleme:
Eğer gübreleme zamanında ve uygun dozda yapılırsa, bitkilerin
gelişmesini hızlandırır ve bu da yabancı otlarla rekabeti kolaylaştırır. Mümkün
mertebe yabancı ot kontrolü yapıldıktan sonra gübreleme yapılmalıdır.
7. Sulama:
Ekimden hasada kadar çok gerekli haller dışında, (Yabancı ot veya gübre
uygulaması gibi) su kesimi yapılmamalı.
8. Alet ekipman temizliği:
Vejetatif olarak veya rizomlarla üreyebilen yabancı otların, taşınarak
yayılmasını önlemek için, alet-ekipman tarladan tarlaya geçerken iyi
temizlenmelidir.
29
2.Mekanik Mücadele
Kök Boğazı Genç bitkilerde normalden Hastalık tohum yada -Münavebe yapılmalıdır.
Çürklüğü daha uzun bitki boyu, ince topraktan geçebilir. -Ancak fusarium için
(Fusarium gelişmede ve sarımsı yeşil Toprak sıcaklığının mısır, arpa, sorgum ve
monilifor- renk görülür. hastalığın geklişmesine darıların konukcu
me) Tarla gözlemlerinde kolaylıkla etkisi belirgindir. olduğu unutulmamalıdır.
ayırt edilebilir. Hasta bitkiler -Hastalıksız tohum
bazen cüce kalırlar veya kullanılmalıdır.
normal bitkilere benzerler.- -Derin toprak işlemesi
Olgun bitkilerde (kaleme yapılmalıdır.
kalkma ve başaklanma -Fazla azotlu gübre
dönemleri) bakanea Aptal kullanılmamalıdır.
?fide) belirtileri görülür. -Hastalığa dayanıklı
Beyaz salık ve boş kavuzlar çeşitler
oluşur. yetiştirilmelidir.
- Tohum
ilaçlanmalıdır.
-
Mısır (Zea mays) yabancı döllenen, eksik çiçekli, bir kısa gün bitkisidir.
Erkek ve dişi çiçekler ayni bitki üzerinde farklı yerlerde bulunur. Bu
özelliğinden dolayı mısır bitkisi, bir evcikli bir bitki olarak adlandırılır. Islah
çalışmaları sonucu yüksek verim potansiyeline sahip hibrit çeşitler
geliştirilmiştir. Nitekim gelişmiş birçok ülkede (örneğin ABD.'de yetiştirilen
mısırın tamamına yakını) hibrit çeşitler kullanılmaktadır. Hibrit çeşitler daha
homojen ve daha yüksek verimlidirler.
Mısır Grupları
Tanenin şekli ve yapısı dikkate alınarak 7 ayrı mısır grubu oluşturulmuştur. Bu
gruplar ve kısaca özellikleri aşağıda özetlenmiştir.
1)Atdişi Mısır : Tanenin üst kısımdaki nişastanın
çekilmesi sonucu, tanenin üst kısımda diş biçiminde
bir girinti oluşmuştur. Yetiştirilen mısırların çoğu bu
grupta yer almaktadır. Tane rengi genel olarak sarı ve
beyazdır.
2)Sert Mısır: Tanenin endosperminin iç kısmındaki
nişastanın yumuşak olmasına karşılık, onu çevreleyen
üst tabaka serttir. Tane renkleri farklılık arz eder.
Mısır tipik bir sıcak iklim tahılıdır. Minimum çimlenme sıcaklığı 9-10oC
olup, optimum çimlenme sıcaklığı 18oC’nin üstündedir. En uygun büyüme sıcaklığı
ise 25-30oC arasındadır. 15oC’nin altındaki sıcaklıklar ilk büyümeyi
yavaşlattığından verimde belirgin düşüşlere yol açar. Mısır bitkisinin toprak
seçiciliği fazla değildir. Uygun ve zamanında işlenen ve gerekli bitki besin
maddeleri verilen, değişik tip topraklarda mısır başarıyla yetiştirilebilir. Ancak
mısır en iyi gelişmeyi ve en yüksek verimi , organik madde ve alınabilir besin
maddelerince zengin ve drenajı havalanması iyi olan derin, sıcak, tınlı
topraklarda gösterir.
36
8.3.3. EKİM
Mısır yazlık olarak yetiştirilen bir bitkidir. Ancak çok uzun bir ekim
periyoduna sahiptir. Mısır, fizyolojik oluma erme zamanına kadar olan toplam
sıcaklık istekleri dikkate alınarak olum guruplarına ayrılmıştır (FAO 200, FAO
300 … FAO 700 gibi). Üretim yapılacak yerin iklim şartlarına göre ve
yetiştirilecek çeşidin FAO olgunluk gurubuna göre ekim zamanı belirlenmelidir.
Fideler ilkbahardaki donlardan veya düşük sıcaklıklardan çok etkilenirler. Böyle
şartlarda tarlada yeterli sıklık sağlanamaz. Ayrıca, mısır fideleri zayıf
gelişeceğinden yabancı ot rekabeti azalır. Tohum yatağındaki sıcaklık en az 10
o
C olmalıdır. Karadeniz Bölgesi’nde ekimler, Mayıs ayı içinde yapılmalıdır. İkinci
ürün tane/silaj yetiştiriciliğinde olgunluk gurubuna göre seçilmiş olan çeşit
mümkün olduğu kadar erken ekilmeli ve temmuz ayının ilk yarısı
geçirilmemelidir.
Ekim derinliği genel olarak 5-6 cm olmalıdır. Ağır topraklarda biraz daha
yüzlek, hafif topraklarda biraz daha derin olabilir. Ekim mutlaka tavlı toprağa
yapılmalıdır. Tohumun toprakla temasını arttırmak için merdane çekmek faydalı
37
8.3.4. GÜBRELEME:
Ülkemizde özellikle bazı ikinci ürün bölgelerinde çok aşırı azotlu gübre
kullanılmaktadır. Ekonomik kayba ve çevre kirliliğine sebep olan bu durumdan
vazgeçilerek gerektiği kadar gübre uygulamak gerekir. Ayrıca Orta Karadeniz
Bölgesinde tabii yağış şartları altında sulanmaksızın mısır üretilen bölgelerde,
azotlu gübrenin ikiye bölünerek verilmesi daha sonraki dönemlerde yeterli
yağışın olmaması durumunda gübreden yeterince yararlanılmasını önlemektedir.
Onun için mısır ekilecek alanlardan toprak örnekleri alınarak tahlil yaptırılmalı
ve tavsiye edilen dozlarda gübre kullanılmalıdır. Silajlık olarak yetiştirilen
mısırda azotlu gübre miktarı da artırılmalıdır. Yine yapılan araştırmalar
sonucunda Karadeniz bölgesinde en uygun azotlu gübre miktarının dekara 22-
25 kg saf azot olması gerektiğini ortaya çıkartmıştır.
8.3.5. SULAMA
24'ün altında ise kurutma sıcaklığı 45°C' dir. Eğer buğday tohumluk değil de
öğütmede kullanılacak ise çimlenme kabiliyeti çok önemli değildir. O zaman
sıcaklık 60° C' ye kadar çıkarılabilir. Ancak bu sıcaklıkta mümkün olduğunca az
tutulması gerekir. Aksi takdirde protein yapısı zarar görür. Eğer yem üretimi
için kullanılacak ise kurutma sıcaklığı daha da yüksek olabilir. Besin
değerinde fazla değişiklik olmaz.
c) Tanenin içinden yüzeyine rutubetin çıkışı çok yavaş olduğu için üst
yüzeyi kuruduğu halde tane içi henüz rutubetlidir. Bu nedenle kurutma
sırasında tane iç kısımlarındaki rutubetin yüzeye çıkması için zaman
kazandırılmalıdır. Uygulamada tane zaman zaman dinlendirilmeye bırakılır.
d) Kurutma sırasında verilecek hava mümkün olduğunca düşük olmalıdır.
Tane sıcaklığı ile verilen hava sıcaklığı arasındaki fark 6-7 C°'yi geçmemelidir.
Bu durum ısıtmadan daha çok soğutmada önem kazanır. Tane sıcaklığı verilen
havanın sıcaklığından düşük olmalıdır (Kurutma işlemi mutlaka sıcak hava
verilerek yapılmaz. Soğuk hava ile kurutma da yapılabilir).
Mısırın kurutulmasındaki ana amaç depolama süresinin uzatılmasıdır.
Depolama; Bir ürünün özelliklerindeki ve kalitesindeki değişiklikleri en
aza indirerek ürünü belli bir süre korumayı amaçlar. Depolamada amaç,
başlangıçtaki kalitenin mümkün olduğunca korunması ve kalite üzerinde olumsuz
etkide bulunan değişimlerin en aza indirilmesi için koşulların kontrol
edilmesidir. Eğer depo koşulları iyi kontrol edilir ise tahıl kalitesinde bir
değişme olmadan bir kaç yıl muhafaza edilebilir.
Mısırın Depolama Süresine Etki Eden Faktörler
Depo koşulları ; Rutubet miktarı,Sıcaklık,Oksijen,Yabancı madde
miktarı, Depo Tipi’dir. Özellikle rutubet miktarı depolamada en önemli
faktördür. Eğer sadece depo rutubeti kontrol altında tutulabilir ise, diğer
şartlar uygun olmasa da tahıl bir kaç yıl dayanabilir. Çünkü rutubet gerek
tanenin, gerek canlılığının devamı gerekse mikroorganizma ve enzim kontrolü
için en önemli faktördür. Tanenin solunum hızı depo ömründe önemli bir
faktördür.Ve bu değerler doğrudan doğruya rutubet ile ilgilidir. Örneğin; 29
°C'de %14 rutubetin altında depolanmış hububatta solunum hızı çok yavaştır.
Fakat rutubet bu sınırın çok az üzerine çıktığı zaman solunumu aniden hızlanır.
Hububatın bozulmadan depolanabilmesi için gerekli rutubet sınırı %13.5-14
civarındadır. Buna kritik rutubet değeri denir. Şayet depolama süresi 5 yıldan
uzun sürecek ise o zaman kritik rutubet sınırı yukarı değerden %2 düşürülür
(%11.8-12).
Kritik rutubet sınırı tanenin cinsine, bulunduğu yere, yetişme koşuluna
veya diğer depo koşullarına bağlıdır. Ancak, genel olarak rutubetin % 1
düşürülmesi, depo ömrünü 1.5 kat arttırır. Mısırda kritik rutubet sınırı %
13.8'dir.
Depolama esnasında ortaya çıkan bozulmaların başlıca sebepleri:
42
a) Depo iyi izole edilmemiş ise sıcaklık farkından dolayı ısı değişmeleri
görülür.
b) Hasat sırasında eğer hasat saatleri değişik ise ve bu değişik
saatlerde hasat edilmiş ürünler aynı depoya konulmuşsa sıcaklık
farkı(değişmesi) görülür(depo içinde).
c) Herhangi bir yerde böcek üremesi olmuşsa böcekler kendi etrafındaki
ve daha sonra depo atmosferindeki sıcaklığı yükseltir.
Aşağıdan yukarıya doğru hareketlenmiş nispi rutubeti yüksek sıcak hava,
biraz daha serin bir bölgeye gelmesi sonucu çiğlenme noktasının altında bir
sıcaklığa ulaşır. Bu durumda mısır taneciklerinin yüzeyinde damlacıklar
meydana gelir, duvar ve tabanda damlacıklar oluşur. Depolama sırasında
sıcaklık yükselmesi tespit edilirse kurutma yinelenir.
Süt çizgisi
30-50%
At dişi oluşumu
44
9. KOCADARI (SORGHUM)
9.1. ÖNEMİ
Tropik ve suptropik bölgelerin başlıca besin kaynaklarından biri olan
kocadarı, dünyada ekili alan sıralamasında buğday, çeltik, mısır ve arpadan
sonra beşinci sırayı almaktadır. Kocadarı, Afrika ve Asya'nın birçok bölgesinde
insan beslenmesinde kullanılmaktadır. Hayvan beslenmesinde dane ve yeşil yem
olarak önemli bir kaynaktır.
* Kocadarı, sıcaklık ve su miktarına bağlı olarak dünyanın yarı kurak
bölgelerinde ekonomik olarak yetiştirilebilen önemli bir dane tahılıdır ve diğer
tahıllardan daha iyi performans gösterir.
* Mükemmel bir karbonhidrat ve protein kaynağı olup vitaminler ve mineraller
içerir.
* Yemlik mısırdan daha ucuz ve yem değerinin % 95’ine sahiptir.
Büyükbaş, küçükbaş ve kanatlı yem rasyonlarına katılabilir.
* Yem fabrikalarında rasyona katılabileceği gibi kendi yemini üreten et, süt
büyükbaş isletmeleri, küçükbaş isletmeleri ve kanatlı işletmeleri de daneleri
kırmak süretiyle yem rasyonlarına katabilir.
* Ksantofil maddesi içerdiği için yumurta tavukçuluğunda yumurta sarısını
arttırmak için kırmızı daneli kocadarı kullanılır.
* Silajı yapılabilir.
* Kocadarı ve soya beraber ekilerek silajı yapılabilir.
Bölüm: Magnoliophyta
Sınıf: Liliopsida
Takım: Poales
Familya: Poaceae Şeker darısı
Süpürge Darısı
Cins: Sorghum L.
Sudanotu
45
Yaz sıcaklığı 20 ° C ve bir yıl içerisinde don zararı görülmeyen gün sayısı
125'i geçiyorsa her yerde ekilebilir. Sorgum ilkbahar ve sonbahar arasındaki
sıcak periyotta yetişir. Ilık ve kuru sonbahar dane rutubetini azaltacağından
dane parlak renkli olur. Dane oluşumundan sonra meydana gelen yağışlar renk
değişimine neden olur. Kocadarı bitkisi, kötü şartlarda canlılığını muhafaza
edip, şartlar iyileşince tekrar gelişmesine devam eden nadir bitkilerden biridir.
Kocadarı, sulanabilir ve yağışın yeterli olduğu alanlarda sulanmaksızın
yetiştirilmeye elverişlidir, fazla suya mısırdan daha dayanıklıdır.
Kocadarı, bütün topraklarda başarıyla gelişmesine rağmen killi-tinli orta
tekstürlü topraklarda, kumlu hafif tekstürlü topraklarda ve killi ağır tekstürlü
topraklarda daha iyi yetişir. Toprakta kil ve tın oranı artarsa, kocadarıda
kardeşlenme azalmaya başlar. Kocadarı bitkisi için en uygun pH=6-6.5 olan
topraklardır.
9.3.2.Toprak İşleme
İyi işlenmiş sıkı bir tohum yatağı önemlidir. Böylece tam çıkış ve yabancı
ot kontrolü de sağlayacağı gibi, nem toprak yüzeyine yakın olacağı için
çimlenme ve ilk gelişme döneminde yararlı olacaktır. 2. ürün kocadarı
ekimlerinde, anızın sulanıp işlenmesiyle, anıza ekip sonra sulama, anızı sulayıp
ekim yapma şeklinde olabilir.
9.3.3. Ekim
9.3.4. Gübreleme
9.3.5. Sulama
yapısına göre 1-4 arasında değişir. Sulama zamanı çok iyi tespit edilmelidir.
Çiçeklenme başlangıcında yapılacak bir sulama verimi olumlu yönde geniş ölçüde
etkiler. Kocadarı kökleri 2 m derinliğe kadar inmektedir. Eğer kocadarı bitkisi
gelişme evrelerinden salkım formasyonuna başladığı ve çiçeklenmeye
başlayacağı evrede susuz kalırsa yatma görülür. 2. gübre uygulamasından sonra
gübrenin bitki tarafında alınımını sağlamak için mutlaka su verilmelidir. Tanenin
hamur olum evresinde sulamadan kaçınılmalıdır, bu evrede topraktaki fazla su
dipten ve saptan kardeşlenmeyi teşvik edeceği için hasat zamanında tanenin
kurumasını geciktirir.