Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 5

YEREL YÖNETİMLER, KENT ve ÇEVRE POLİTİKALARI ANSİKLOPEDİSİ

GIDA EGEMENLİĞİ Yerel ve ekolojik gıda üretim sistemlerinin,


aynı anda Dünyayı beslemek, ekosistemleri
Saadet AYDIN yenilemek, yerel ekonomileri yeniden inşa et-
Doç.Dr., Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi İİBF Kamu Yöneti- mek ve gezegeni soğutmak yani küresel ısın-
mi, Bolu, sonuvars@gmail.com, orcid:0000-0003-0658-2200. mayı durdurmak için çözüm olabileceği de bu
belgede yer almaktadır. Ancak, aynı belgede,
“…Endüstriyel tarım, kelimenin tam anla- yerel ve ekolojik tarım/gıda sistemlerinin,
mıyla her ne pahasına olursa olsun, topraktan hükümetlerin de desteklediği çok uluslu şir-
çıkarabileceklerini en üst düzeye çıkarmaya ketlerin kontrolündeki endüstriyel tarım/gıda
yöneliktir. Topraklar açlıktan ölüyor ve kim- sistemleri tarafından tehdit edildiği ve yoksul-
yasal gübrelere ve girdilere bağımlı hale geli- luğa, biyolojik çeşitlilik kaybına, toplumsal ve
yor, biyolojik çeşitliliği ve esnekliği yok ediyor. ekonomik krizlere yol açtığı; küresel sera gazı
Gıda Egemenliği fikri, dünyadaki çiftçilerin ve emisyonlarının da tahminen %44 ile %57’sine
gıda sistemlerinin karşı karşıya olduğu krizle- neden olduğu belirtilmiştir.
re bir cevap olarak gelişti. İktisatçılar, politi- 1996 Dünya Gıda Zirvesi sırasında Via
kacılar, akademisyenler veya şirketler tarafın- Campesina örgütü tarafından kamuoyunda
dan geliştirilmedi”(FAO, 2014) tartışmaya açılan gıda egemenliği fikri, kü-
Yukarıdaki alıntıdan da anlaşılacağı üzere, resel neoliberal politikalara karşı bir seçenek
“gıda egemenliği” (Food Sovereignty) kav- olarak geliştirilmiştir. IMF, Dünya Bankası
ramı, şirketlerin ve uluslararası sermayenin ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) gibi küresel
kontrolü altındaki endüstriyel tarım ve gıda sermaye koruyucuları, gıdanın metalaştırılma-
sistemlerine karşı ve alternatif bir sistem ola- sına, ikili ya da uluslararası ticaret anlaşmaları
rak ortaya atıldı. La Via Campesina (Çiftçi- yoluyla şirketlerin küreselleşen gıda pazarını
nin yolu) topluluğunun 2002’de dile getirip; kontrollerine almasına izin veriyorlar. La Via
2007’de Mali’de düzenlenen Nyeleni konfe- Campesina, DTÖ’nün tarımsal gıda üretim ve
ransında tüm ayrıntılarıyla tanımladığı bu kav- piyasalarından uzak durmasını talep ediyor.
ram (Keleşoğlu, 2007; Koç, 2013:271), Dünya Çünkü Örgüt, gıdanın metalaştırılmasından
gıda arzının halen bağımlı olduğu küçük öl- değil, tüm insanlar için hak olarak tanımlan-
çekli gıda üreticilerinin gözlem, deneyim ve masından yana.
ihtiyaçları doğrultusunda içerik kazanmıştır. Via Campesina örgütü, gıda egemenliği-
Boratav’ın tanımlamasıyla gıda egemenliği ni halkların, ülkelerin veya birlik devletlerin,
“ülkelerin kendi kaderlerine hakim olma ko- üçüncü ülkelere karşı herhangi bir damping
nusunda, tarım, tarım politikaları konusunda; yapmadan, kendi tarım ve gıda politikalarını
kendi fikir birikimleri, teknik birikimleri, ta- belirleme hakkı olarak tanımlamıştır (La Via
rihsel birikimleri ve toplumsal birikimleri ile Campesina, 2003) Bu hakkın içerisinde, ye-
köylü üretiminin tarihten gelmiş gelenek ve bi- rel tarımsal üretime öncelik tanınması; çiftçi
rikimlerini kullanarak, kendi geleceğini tayin ve köylülerin gıda üretme hakkı; tüketicilerin
etme hakkı anlamına gelir” (Boratav, 2009:48) neyi tüketeceklerine ve gıdanın nasıl ve kim
2014 yılında yayınlanan bir politika öze- tarafından üretileceğine karar verme hakkı;
ti belgesi (FAO, 2014) Dünya nüfusunun ülkelerin, çok düşük tarım ve gıda dış alım fi-
%70’inin, yerel ve ekolojik gıda üretim sis- yatlarından kendilerini koruma hakkı; tarım ve
temlerinden beslendiğini ortaya koymaktadır. gıda üreticisi köylü kadınların hakları; üretim

242
YEREL YÖNETİMLER, KENT ve ÇEVRE POLİTİKALARI ANSİKLOPEDİSİ

maliyetleriyle uyumlu fiyat belirleme hakkı kimyasal gübre ve ilaç kullanımını teşvik et-
ve üretimde yer alan halkların tarım ve gıda miş ve halen tarımsal üretimde standart belir-
politikalarının belirlenmesinde yer alma hakkı leme gücüne sahip kuruluşlardır. Bu merkezle-
gibi bir dizi haktan oluşmakta ancak bunlar- rin açtığı yolda DuPont, Syngenta, Monsanto,
la da sınırlı kalmamaktadır. Gıda egemenliği Bayer gibi çok uluslu tarım ve kimya şirketle-
sadece üreticinin, çiftçinin, köylünün üretim ri, tohumu ve çiftçiyi kontrollerine almışlardır
süreçleri ile sınırlı değildir. Ekosistemlerin ve (Aysu, 2015: 155-156). Archer Daniels Mid-
ekolojik dengelerin korunması, doğaya saygı, land ve Cargill dünya tahıl ticaretinin dörtte
kadın hakları, dezavantajlı grupların hakla- üçünü; Monsanto, Dupont ve Syngenta dünya
rını da içermektedir. Sağlıklı, etik ve adil bir ticari tohum pazarının yüzde 39’unu kontrol
gıda sisteminin tüm boyutlarını içeren Gıda etmektedir (Holt-Gimenez, 2015:152).
Egemenliği (Food Sovereignty) kavramı gıda
İkinci ayak olan tarımsal üretim biçimleri
güvenliği (food safety) ve gıda güvencesinden
tohumdan bağımsız değildir. Geleneksel bil-
(food security) daha bütünsel bir sistemdir.
gi ve deneyime dayanan köylü-çiftçi üretimi,
Gıda sistemi üzerindeki kontrolün, çiftçiliğin
çiftçinin ürününden tohumluk ayırarak özgür-
hem bir yaşam biçimi hem de gıda üretme
ce üretimini yapabilmesine bağlıyken, şimdi-
aracı olduğu çiftçilerin elinde kalması gerek-
ki sistemde tekelleşmiş ve devleşmiş birkaç
tiğini kabul eder. Ayrıca yerli halkların, pasto-
tohum şirketinin tohum patentleme hakları-
ralistlerin, orman sakinlerinin, işçilerin ve ba-
nı ellerinde tutmaları sayesinde bu haklarını
lıkçıların geleneksel bilgilerine dayanan gıda
kaybediyorlar. Böylece birbirinin karşısına
sistemine katkılarını da kabul eder. Gıdanın
konumlanan endüstriyel tarım ve bilge köylü
kültürel olarak kabul edilebilir bir şekilde ve
tarımı diye iki tarımsal üretim biçimi ortaya
üretildiği ekosistemle uyum içinde elde edil-
çıkıyor ve dev tohum şirketleri de doğal olarak
mesi, sürdürülebilir olması esastır. Halkların
endüstriyel tarımı destekliyor. Yani çokça dış
kendi gıda üretim sistemlerini kollektif olarak
girdi, sermaye ve kimyasal kullanan, yüksek
tanımlama hakkı bağlamında, tüketicilerin gı-
verimlilik vaat eden ama ekosistemi ve iklimi
dayı kimin ve nasıl ürettiğini bilme hakkını da
alt üst eden, biyoçeşitliliği tahrip eden bir üre-
kapsar. “Zehirsiz sofraları” talep ve vaat eder.
tim sistemi başat kılınıyor (Aysu, 2015:183-
Aysu (2015: 152), gıda egemenliğinin üç 186).
ayak üzerinde durduğunu, üç ana ekseninin ol-
Gıda egemenliğinin üçüncü ayağını oluştu-
duğunu belirtir. Bunlar, tohum, tarımsal üretim
ran üretilen gıdanın insanlarla buluşma biçim-
biçimleri ve bu üretimin gıda olarak tüketiciy-
leri de, kapitalizmin küreselleşme aşamasında
le buluşma biçimleridir. Bugün, tarımsal üreti-
dönüşüme uğramıştır. Yerel ürünlerin yerel
min başlangıç noktası olan tohum, Washington
tüketiciye doğrudan, aracısız ulaştığı yerel pa-
merkezli Uluslararası Tarımsal Araştırma İçin
zarlar, köy ve mahalle bakkalları yerine artık
Danışma Grubu koordinesindeki, 16 ülkede
süper marketler var. Dünya coğrafyasının her
kurulmuş Uluslararası Tarımsal Araştırmalar
yerinden ürünlerin bulunabildiği marketler,
Merkezleri tarafından kontrol edilmektedir. Bu
işlenmiş, ambalajlanmış, katkı maddeleriy-
merkezler “yeşil devrim” yıllarında (1960’lar
le donatılmış ve uzunca süreler bekletilmiş,
ve 1970’lerde) ülkelerin bitkisel gen kaynak-
mevsimsiz binlerce “gıda” ürününü tüketiciye
larını kullanarak yüksek verimli pirinç ve buğ-
sunabilmekte. Soğuk zincirde gemiler, uçak-
day türlerinin geliştirilmesine öncülük etmiş,
lar, kamyonlarla binlerce kilometre ötelerden

243
YEREL YÖNETİMLER, KENT ve ÇEVRE POLİTİKALARI ANSİKLOPEDİSİ

fosil yakıt tüketerek gelen meta-gıdalar, öde- mısır ihracatının yaklaşık yüzde 20’sini oluş-
me gücü olana sonsuz seçenek sunuyor (Aysu, turuyor ve Rusya birçok ülke için gübre ar-
2015:252). Böylece insanlar/tüketiciler ürün zının kaynağı. Rusya’dan gübre ithalatındaki
çeşitliliği karşısında, gıdanın kim tarafından, aksaklık, dünya gıda fiyatlarını etkilemekte.
nasıl üretildiğini bilmeden; et dediği şeyin Rusya-Ukrayna savaşının başlamasından ön-
öldürülmüş, işlenmiş, ambalajlanmış bir hay- ceki Şubat ayında olanlarla karşılaştırıldığın-
vanın bedeni olduğunu düşünmeden alışveriş da, temel gıda olan tahılların fiyatı 8 Nisan’a
yapabilmekte; üretim sürecinin ardındaki sö- kadar yüzde 17 oranında artmış ve milyonlarca
mürüyü aklına bile getirmemektedir. insanı kıtlığa karşı savunmasız hale getirmişti.
En savunmasız ülkeler Batı Asya ve Afrika’da,
Boratav, gıda egemenliğinin, yani halkların
özellikle Yemen, Etiyopya, Somali, Sudan,
gıdanın üretim ve tüketim süreçleri üzerinde-
Güney Sudan, Nijerya, Demokratik Kongo
ki hükümranlık haklarının kaybını, neoklasik
Cumhuriyeti ve Afganistan gibi ülkelerdi. Bu
iktisatın sahiplendiği Ricardo’nun, karşılaş-
noktada, neden bu ülkelerin bu kadar savun-
tırmalı üstünlükler kuramına bağlar (Boratav,
masız olduğu, ya da neden kıtlığa karşı savun-
2009:48). Karşılaştırmalı üstünlükler kuramı-
masız ülkeler olduğu sorusunu soran Patnaik
na göre, uluslararası ticarette her ülkenin, gö-
(2022), yanıtını da vermektedir. Patnaik’e göre
reli olarak daha ucuza üretebildiği ve dolayı-
adı geçen bu ülkeler gıda egemenliklerini em-
sıyla küresel pazarda yer bulabileceği bir malı
peryalizmin taleplerine feda etmişlerdir. Üçün-
olacaktır ve böylece ticaret yoluyla en yoksul
cü dünyanın bu sömürgeleştirilmiş ülkeleri,
ülkeler bile gelişme yoluna girebileceklerdir.
bağımsızlıklarını kazandıktan sonra hızla tahıl
Ancak, ABD gibi içeride üreticisine doğrudan
üretimlerini artırmaya çalışsalar da DTÖ’nün
gelir desteği sağlayan gelişmiş ülkeler, pazarı
karşılaştırmalı üstünlükler temelinde bu ül-
da kontrol altına almakta ve yoksul ülkelere
kelere dayattığı, gıdada kendine yeterlikten
sadece sahip oldukları doğal kaynakları, eko-
vazgeçmeleri ve arazi kullanımını piyasa sin-
lojik zenginlikleri satarak küresel ticarete dahil
yallerinin belirlemesi gerektiği öğretisi, ka-
olma şansı bırakmaktadır. Köylü ve çiftçileri
bul gördü. Böylece, zengin ülkelerden oluşan
yoksullaştıran, kırsal yaşamın çözülmesine ve
merkez, yoksul ülkelerin oluşturduğu çevreye,
kentlerde genişleyen bir işsizler, güvencesizler
tarımsal işbölümünü kendi çıkarları doğrultu-
yığını oluşmasına neden olan bu asimetrik dış
sunda dayatabildi. Artık, merkez ülkeler, sahip
ticaret, bir yandan da ihracat için üretimi zor-
oldukları iklim koşulları gibi nedenlerle ürete-
layarak geleneksel, yerel çeşitlerin kaybına yol
mediği ya da yeterince üretemediği ama talebi
açmaktadır (Magdoff, Tokar, 2015: 22-23).
yüksek ürünleri çevreye ürettirip, kendi tahıl
Patnaik (2022), 2022 yılında yaşanan ve fazlalarını da çevreye satarak (bunlara günü-
Türkiye’de de oldukça derinden hissedilen müzde biyoyakıt için gerekli bitkisel üretim
Dünya, küresel gıda fiyatlarındaki artışta, de katıldı), çevre ülkelerin arazi kullanım ve
Rusya-Ukrayna arasında yaşanan savaşın et- tarımsal üretim kararlarını belirlemektedirler
kili olduğunu öne sürer. Çünkü Rusya ve Uk- (Patnaik, 2022).
rayna birlikte dünya buğday ihracatının yüzde
Tarım ve gıda üzerinden ülkelerin egemen-
30’unu oluşturmaktadır. Özellikle birçok Af-
liklerini zayıflatmak ve bağımlı hale getirmek,
rika ülkesi, savaş nedeniyle kesintiye uğra-
ya da devletleri, halkları kontrol altına almak
yan gıda tedarikleri için bu iki ülkeye büyük
yeni bir şey değil elbette. Örneğin 1970’lerin
ölçüde bağımlıdır. Tek başına Ukrayna, dünya

244
YEREL YÖNETİMLER, KENT ve ÇEVRE POLİTİKALARI ANSİKLOPEDİSİ

Soğuk savaş ikliminde ABD, 13 ülkeye nüfus Avrupa’ya tropik, egzotik besinlerle tahılların
artışlarını düşürmeleri, aile planlamasını uygu- ve canlı hayvanların ithalatına dayanan ve sö-
lamaları koşuluyla gıda yardımında bulunmayı mürgelerde mono kültür denilen tek tip ürün
vaat ederken, gıdayı stratejik bir silah gibi kul- yetiştirmeyi zorlayan dönem) olarak da adlan-
lanmıştır. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu dırılır.
13 ülke, artan nüfusları nedeniyle ABD tarafın-
1950’lerden 1970’lere kadar İkinci Gıda re-
dan tehdit unsuru olarak algılanmış ve gıda yar-
jimi, bağımsızlığını kazanmış (post-kolonyal)
dımları üzerinden nüfus kontrolü sağlamaya gi-
ülkelere Amerika Birleşik Devletleri’nden gıda
rişmiştir. (Archive.org, 1974; Aydın, 2019:119).
akışlarını yönlendirmiştir. Marshall Planı doğ-
Doğrudan sömürgeci (kolonyal) ilişkilerle gıda
rultusunda Amerikan gıda yardımları, seçilmiş
ve tarım üzerindeki denetimi ellerine geçiren ül-
Üçüncü Dünya ülkelerinde sanayileşmeyi teşvik
keler 16.yüzyıldan itibaren Dünyayı biçimlen-
etmek ve komünizme karşı emperyal pazarları
dirmektedir. Amerika kıtasının keşfiyle başlayan
güvence altına almak amacıyla bağları daha da
yeni coğrafyalara yolculuklar, beraberinde sö-
sıkılaştırmak için kullanılmıştır. Dönemin geliş-
mürgeci (kolonyal) yayılmalar, el koyarak biri-
miş devletleri, tarımı sanayi ile bütünleştirmeye
kim, soykırımlar, köleleştirme ve eski dünyanın
çalışırken, Yeşil Devrimi benimsemiş, toplum-
zenginliklerini yağmalayarak zenginleşen bir
daki huzursuzluğu azaltmak ve pazar ilişkilerini
Avrupa doğurmuştur. İngiltere’nin 19.yüzyılda
kırsal alana yaymak için de toprak reformu baş-
Hindistan’ı sömürgeleştirmesinin ardından ya-
latmışlardır (Aydın ve Aydın, 2018; McMichael,
şanan açlık, kıtlık ve kuraklığı anlattığı eserinde
2009).
Davis (2012: 22) Arthur Lewis’den şu cümleleri
aktarmaktadır: “…bizim uğraşımız, dünya ta- 1980’lerin sonlarında başlayan Üçüncü gıda
rihinin devinimsiz sularında öylece unutulmuş rejiminin tarım ve gıdada yarattığı dönüşümler
‘açlık diyarlarına’ bakmak değil, tropik kuşak ekolojik ve toplumsal sorunları da gündeme da-
halklarına ait emeğin ve ürünlerin, sınırları belli hil etmiştir. Kırsal alanın boşalması, kentlerde
bir zaman diliminde (1870-1914) Londra mer- gecekondu alanlarının oluşması, süpermarketle-
kezli dünya ekonomisinin içerisine nasıl zora- rin “devrim” gibi ortaya çıkışı, uzak coğrafyala-
ki eklemlendiğini ele almaktır”. Polanyi’nin rın tedarik zincirine katılmasıyla ulaşım maliyet-
1944’de yayınladığı “Büyük Dönüşüm” adlı lerinin gıda fiyatlarına yansıması, fabrikasyon
kitabından da şunu aktarıyor: “Son elli yılda ya- gıda üretiminin gıdayı standartlaştırması, katkı
şanan kıtlıkların gerçek kaynağı, tahılın serbest maddeleri ve pestisit kalıntılarının tehlikelerine
piyasaya düşmesi ve yerel gelir kaynaklarının dair artan bilinç, bütün bunlar toplumsal hare-
sekteye uğramasıdır” (Davis,2012:22). Polan- ketlere de yol açmıştır. Gıda egemenliği, Slow
yi ve Davis’in üzerinde durdukları bu dönem, Food, Topluluk Destekli Tarım gibi adlar altın-
Friedmann’ın Birinci Gıda Rejimi olarak adlan- da, gıdada demokrasi, kalite ve ekolojik koruma
dırdığı dönemle örtüşmektedir. talep eden sivil inisiyatifler 1980’lerin sonların-
da ortaya çıkarken, neoliberal yıkıcı politikalara
Dünya gıda rejimlerini tarihsel olarak üç dö-
karşı da bir direnç oluşturmuştur.
neme ayıran Friedmann, kapitalist dünya ekono-
misinin inşasında gıda ve tarımın stratejik rolü- 1980 sonrasında Türkiye ve benzeri “geliş-
nü açıklamaya çalışmıştır (McMichael, 2009). me yolundaki” ülkeler, IMF, Dünya Bankası
1870-1930’lar birinci gıda rejimi dönemi, ko- ve Avrupa Birliği gibi uluslararası ya da ulus
lonyal dönem (sömürgeleştirilen topraklardan üstü kurumlar tarafından dayatılan yeni libe-

245
YEREL YÖNETİMLER, KENT ve ÇEVRE POLİTİKALARI ANSİKLOPEDİSİ

ral politikaların doğrultusunda, tarımlarını kü- • Brewda, J. https://larouchepub.com/ot-


resel/çok uluslu şirketlerin kontrolüne teslim her/1995/2249_kissinger_food.html, (Erişim
eden bir dönüşüm yaşamaktadırlar (Aydın, tarihi: 15.12.2018)
2018: 149). Artık ne üretileceğine, nasıl ve • Buğday ( 15 Ağustos 2022) https://www.bug-
ne kadar üretileceğine bu şirketler ve onların day.org/blog/tag/zehirsiz-sofralar/ (Erişim tari-
güdümündeki “egemen” devlet yönetimle- hi:19.08.2022)
ri karar vermektedir. Ancak, tüm bu zora ve
baskıya rağmen çevre ülkelerinde “gıda ege- • Davis, M. (2012) Üzerinde Güneş Batmayan
menliği” talepleri yükselmeye devam ediyor. Katliam el nino kıtlıkları ve üçüncü dünyanın
Örneğin, Ekvador, Venezuela, Mali, Bolivya, açlıkla inşası. (Çev. Umut Haskan). İstanbul:
Nepal ve Senegal gibi bazı hükümetler gıda Yordam.
egemenliğini, anayasalarına ve politikaları- • FAO (2014) Food Sovereignty Systems. Policy
na dahil ettiler. Yeşil Devrim ile vaat edilen brief/paper (https://www.fao.org/ family far-
“dünyadaki açlığı sona erdirmek” de, ancak ve ming/ detail/en/c/877809/ ) 13.08.2022
ancak “tekelci endüstriyel tarımsal gıda komp- • Holt-Gimenez, E. (2015) Gıda Krizinden Gıda
lekslerinin agroekolojik ve yeniden dağıtıma Özerkliğine Sosyal Hareketlerin Meydan Oku-
yönelik gıda sistemleriyle değiştirilmesi”ne ması. Ekolojik Felaket ve Meta Olarak Gıda
(Holt-Gimenez, 2015: 167) bağlı olabilir. içinde. Der. Hakan Tanıttıran. Ss:147-167. İs-
tanbul: Kalkedon
KAYNAKÇA
• Keleşoğlu, E. (2007) Nyeleni Bildirgesi (çeviri)
• Archive.org (1974) 1974 Genocide Plan By https://www.karasaban.net/nyeleni-bildirge-
Henry Kissinger https://archive.org/detail- si-ceviri-erhan-kelesoglu/ (14.08.2022)
s/1974-genocide-plan-by-henry-kissinger/
page/2/mode/2up (15.08.2022). • Koç, M. (2013) Küresel Gıda Düzeni. Ankara:
NotaBene.
• Aydın, M. Aydın, B. (2018) Gıda Rejimi Çerçe-
vesinde Türkiye’nin Tarımsal Dış Ticareti Üze- • La Via Campesina (2003) Food Sovereignty,
rine Bir Değerlendirme. Uluslararası Ekonomi, https://viacampesina.org/en/food-sovereignty/
İşletme ve Politika Dergisi.2018, 2 (1), 111-130. (14.08.2022)

• Aydın, S. (2019) Yeni Bir Kamusal Sorumluluk • Magdoff, F. Tokar, B. (2015) Tarım ve Gıda Kri-
Alanı Olarak Gıda Egemenliği ve Ekofemi- zi. Ekolojik Felaket ve Meta Olarak Gıda için-
nizm. Ayrıntı Dergi. Ocak-Şubat 2019. Sayı 20. de, Der. Hakan Tanıttıran, ss:19-38. İstanbul:
Ss:117-123. Kalkedon.

• Aydın, Z. (2018) Çağdaş Tarım Sorunu. Ankara: • McMichael, P. (2009) A Food Regime Genea-
İmge logy. The Journal of Peasant Studies

• Aysu, A. (2015) Gıda Krizi, Tarım, Ekoloji ve • Volume 36, 2009 - Issue 1: Critical perspectives
Egemenlik. İstanbul: Metis. in agrarian change and peasant studies

• Boratav, K. (2009) Gıda Egemenliğinin Sosyo • Patnaik, P. (2022) Food and Decolonisation.
Politik ve Ekonomik Görünümleri. Dünya Gıda Peoples Democracy, May 08, 2022, https://pe-
Günü 2009 Gıda Egemenliği 21. Yüzyılın Ayıbı oplesdemocracy.in/2022/0508_pd/food-and-de-
Açlık Sempozyumu. 16 Ekim 2008 Ankara, ss: colonisation
45-48, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası.

246

You might also like