Professional Documents
Culture Documents
ist078
ist078
82
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
Proje Yönetmeni
M. Âkif Aydın
Editör
Coşkun Yılmaz
İstanbul Kadı Sicilleri 82 İstanbul Mahkemesi 78 Numaralı Sicil (H. 1216-1217 / M. 1801-
1803) / proje yönetmeni M. Âkif Aydın ; editör Coşkun Yılmaz ; çeviri yazı / mukabele
Ayhan Işık – Esra Yıldız – Salih Kahriman ; kontrol M. Âkif Aydın – Mehmet Akman –
Feridun M. Emecen – İdris Bostan – Mehmet İpşirli. – İstanbul : Kültür AŞ, 2019.
561 s. ; 28 cm. – (Kadı Sicilleri Dizisi ; 42)
Dizin ve görseller (562-664 s.) bulut sisteminde.
Link: http://istanbulkadisicilleri.istanbul
ISBN 978-605-7864-07-9 (Tk)
ISBN 978-605-7864-54-3 (82.c)
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ 82
İSTANBUL MAHKEMESİ
78
NUMARALI SİCİL
(H. 1216-1217 / M. 1801-1803)
PROJE YÖNETMENİ
M. ÂKİF AYDIN
EDİTÖR
COŞKUN YILMAZ
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ 82
İSTANBUL MAHKEMESİ
78
NUMARALI SİCİL
(H. 1216-1217 / M. 1801-1803)
PROJE YÖNETMENİ
M. ÂKİF AYDIN
EDİTÖR
COŞKUN YILMAZ
TAKDİM 9
İMLA KURALLARI 15
KONU BAŞLIKLARI 25
METİN 67
İ S TA N BU L KA D I SİC İ L L E R İ
TA K D İ M
M. ÂKİF AYDIN
Osmanlı devletinin din, dil, etnik yapı ve kültür bakımından homojen ol-
mayan bir bölgede altı asır ayakta kalmasının şüphesiz askerî, idarî, iktisadî,
sosyal, kültürel ve demografik birçok sebebi vardır. Dünya tarihinde çok
sık rastlanmayan böyle bir başarıyı tek bir sebeple açıklamak mümkün
değildir. Bu başarının altında diğer faktörlerin yanı sıra Osmanlı yönetim
ve hukuk anlayışının da önemli bir yeri vardır. Çünkü bu yönetim ve hukuk
anlayışı sebebiyledir ki Osmanlı devleti hem Avrupa, Asya ve Afrika’da sü-
ratle büyüyebilmiş ve hem çok farklı milletleri bu geniş topraklar üzerinde
uzun yıllar barış içinde bir arada tutabilmiştir. Osmanlı araştırmalarının en
önemli fakat şimdiye kadar gerektiği kadar ilgi çekmemiş alanlarından bi-
risinin Osmanlı hukuku olduğunu söylemek gerekir. Osmanlı hukukunun
ve yönetim anlayışının en önemli bilgi kaynaklarından birisi ise şüphesiz
sayıları on binleri aşan kadı sicilleridir.
9
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
Yayınlanmamış sicillerin en önemli zorluğu hiç değilse basit bir konu fih-
ristinin dahi yapılmamış olmasıdır. Bu zorluğu bertaraf etmek için yayım-
10
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
lanan her cildin başına defterdeki ilam, hüccet, mâruz vs. kayıtlarının konu
fihristi hazırlandığı gibi bütün kelimeleri içine alan çok farklı ve zengin bir
indeks de CD olarak her cilde eklendi. Daha sonra yayımlanan bu 40 cildin
elektronik kopyaları zengin indeksiyle birlikte İSAM tarafından internette
herkesin kullanımına açıldı. Böylece binlerce kişi bu sicilleri görme, içini
serbestçe tarama ve isterse kopyalama imkânına kavuşmuş oldu. Büyük
bir memnuniyetle ifade etmeliyim ki bu yayımdan sonra birçok tez, kitap
ve makalede İstanbul Kadı Sicilleri sıklıkla kullanıldı. Böylece bu siciller
her alandaki Osmanlı araştırmalarında yayımlanmış bu siciller bu sayede
daha önce hiç olmadığı kadar kullanıldı, araştırmalar zenginlik ve derinlik
kazandı.
İlk 40 ciltte olduğu gibi bu grup kadı sicilinin yayınında da Suriçi İstanbul,
Üsküdar, Eyüp Galata ve bağlı mahkemelerinden defterler seçtik. Ancak
11
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
Bu ikinci gurup sicillerin yayını için M. Âkif Aydın, İdris Bostan, Feridun
M. Emecen, Mehmet İpşirli ve Mustafa Oğuz’dan oluşan bir bilim kurulu
oluşturuldu. Projenin editörlüğünü yine Coşkun Yılmaz üstlendi. Defter-
lerin yayımlanmasında öncekilerde olduğu gibi şöyle bir yol izlendi: Önce
bir uzman defterin transkripsiyonunu gerçekleştirdi. Sonra bir tarihçi veya
uzman ile orijinal metin ve Latin harflerine aktarılan metin karşılıklı muka-
bele edildi. Daha sonra elde edilen metin bir tarihçi ve daha sonra bir hukuk
tarihçisi tarafından tekrar okundu. Her kontrol aşamasında tereddüt edilen
kelimeler bilim heyeti tarafından asıl metinle karşılaştırıldı. Bu 60 sicillik
seride önceki sicillere göre daha az sayıda Arapça kayıt var. Bu kayıtların
tercümesinde çok aşırıya kaçmamak şartıyla o günün Türkçesi tercih edildi.
12
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
Toplamda 100 cilt olan bu büyük projenin hayata geçmesinde bilim heyeti-
nin gerek sicillerin teker teker seçiminde gerek kontrolünde ve tashihlerde
çok kıymetli katkıları olmasaydı bu proje hayata geçmezdi. Feridun M.
Emecen, Mehmet İpşirli, İdris Bostan, Mehmet Akman, Erhan Afyoncu,
Mustafa Oğuz ve Bilgin Aydın’a, metin kontrolü ve imla birliğini, indeksi,
keza metinlerin transkripsiyonun yapan ve her birinin isimleri ilgili ciltte
zikredilen uzman arkadaşlara, editör yardımcılarımıza, koordinatörümüze,
sanat danışmanımıza, tasarımcımıza, fotoğrafçımıza da teşekkür ederim.
13
KADI SİCİLLERİ
İMLA KURALLARI
15
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
16
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
Ş. Şa‘ban
17
İ S TA N BU L M A H K E M E Sİ
78 NUMARALI SİCİL
COŞKUN YILMAZ
İstanbul kadısının idari görevlerine vekalet eden nâiplerin yanı sıra sur
içinde nâipler vasıtasıyla görev ifa eden 4 mahkeme daha bulunmaktaydı.
Bunlar Mahmud Paşa, Ahi Çelebi, Balat ve Davut Paşa mahkemeleriydi.
İSAM-İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı işbirliğiyle yürüttüğü-
müz 40 Ciltlik İstanbul Kadı Sicilleri Projesi kapsamında bu nâipliklerden
Balat’ın 2 numaralı sicili daha önce yayımlanmıştır. Bu seri içerisinde ise
dört mahkemenin ilk defterleri başta olmak üzere bazı sicillerinin yayımı
planlanmıştır.
19
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
Defterde Müslümanlarla ilgili yer alan kayıtların içeriği genel olarak ala-
cak-verecek davaları, köle-efendi ilişkileri, dükkan anlaşmazlıkları, insan-
ların birbirlerine karşı uygunsuz hareketlerde bulunması, inşa izni, kom-
şuluk hukukuna aykırı hareketlerle ilgili davalar, çeşitli suçlardan dolayı
mahalleden çıkarılma, köle satışı, miras paylaşımıyla ilgili çeşitli davalar,
* Metni okuyan M. Âkif Aydın Hocam’a ve katkısı için Serkan Osmanlıoğlu’na teşekkür
ederim.
Bilgin Aydın ve dğr., İstanbul Şer’iyye Sicilleri Vakfiyeler Kataloğu, Ankara 2015, s. 33-36.
** http://www.kadisicilleri.org/
20
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
Yeni dükkan açma veya herhangi bir iş kolunda çalışma izni verilmesiyle
ilgili kayıtlar Osmanlı iktisadi hayatı için oldukça kıymetlidir. Kırımlı Hacı
Abdullah’ın Fıçıcılık sanatını icra etmesine izin verildiği (4a-1), Kostandi
ve Yorgi’nin Tavşan Adası’nda doğramacılık sanatını icra etmelerine izin
verildiği (5a-5), Devatçılar kalfası Halil b. İbrahim’in dükkan açıp mesle-
ğini icra etmesine engel olunmaması gerektiği (11a-5), Doğramacı kalfa-
larının dükkan açmalarına izin verildiği (19a-2), Süleyman b. Mustafa’nın
21
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
22
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
23
KONU BAŞLIKLARI
25
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
26
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
27
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
28
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
29
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
30
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
31
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
114 [15b-1] Ankara’da sof ve şal imal edip İstanbul’da satan esnafın
nizama uymaları gerektiği / 141
115 [15b-2] Zenci Mehmed b. Abdullah’ın hürriyet davasını ispat
edemediği ve efendisi Molla Ali’ye itâate tenbih / 142
116 [15b-3] Manok v. Agob’un boyacı esnafına müdahale etmeyeceğine,
sandalcı Seyyid mehmed Sâdık’ın kefil olduğu / 143
117 [16a-1] Ömer b. Hüseyin’in, Sultan Abdülhamid Han vakfından
kiraladığı kasap dükkânını İbrahim b. Mustafa’ya devrettiği / 144
118 [16a-2] Seyyid İbrahim ve kardeşi Seyyid Ebûbekir’in, Sultan
Abdülhamid Han vakfından kiraladıkları kasap dükkânını Osman ve
Mustafa’ya devrettikleri / 144
119 [16a-3] Un kapanı tüccarlarının, kalafatçı esnafından şikâyetlerini
geri almaları / 145
120 [16b-1] Mehmed Emin b. Mustafa’nın, Bağdatlı Hacı Mustafa b.
Mehmed’e olan borcunu ödemesi gerektiği / 146
121 [16b-2] Arakil v. İvaz’ın Rüstempaşa Vakfı’na ait dükkân gediklerinin
tasarruf hakkını Bağdatlı Mehmed Emin b. Abdullah’a devrettiği / 147
122 [16b-3] Cemaleddin b. Süleyman’ın dükkân açmasına ve sanatını icra
etmesine izin verildiği / 147
123 [16b-4] Hasan b. Abdullah’ın teknecilik sanatını icra etmesine
müdahale edilmemesi için tenbih / 148
124 [17a-1] Hasan b. Mustafa’nın, dükkân gediğini Hacı Ali b. Ali’ye
teslim etmesi gerektiği / 148
125 [17a-2] Seyyid Mustafa Ağa b. Mehmed Emin’in uncu kethüdalığına
tevcihi / 149
126 [17a-3] Hatice bt. Osman’ın, Şerife Ayşe bt. Seyyid Mustafa aleyhine
açtığı davasını ispat edemediğinden muarazadan men edildiği / 149
127 [17a-4] Hediyetullah bt. Ahmed’e eşi Ali b. Mustafa’ya itâat etmesi
için tenbih edildiği / 150
128 [17b-1] Tülbentçi Kirkor v. Matos’un, Bedros v. Ananes ile
aralarındaki anlaşmazlıkta sulh oldukları / 150
129 [17b-2] Kebapçı Ahmed Usta b. Hasan’ın kebapçı dükkânında tennûr
kebabı pişirip satmasına izin verildiği / 151
130 [17b-3] Cerrahbaşı Mehmed Efendi vakfına ait bahçıvân odasına
Şeyh Yavusi Vakfı’nın müdahale etmemesi gerektiği / 152
32
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
33
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
34
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
162 [22a-1] Sarefem v. Antamos’un alacaklı olduğu bakkal Vasil v. Luta ile
sulh oldukları / 173
163 [22a-2] Yani v. Tanaş’ın, Tütüncü Agob v. Aleksan’daki alacağını
taksitlendirdiği / 174
164 [22a-3] Nikola v. Dimitri’nin, Sultan Abdülhamid Han vakfından
kiraladığı kasap dükkânının yarım hissesini Yani v. Hirito’ya
devrettiği / 174
165 [22a-4] Mehmed Sâdık’ın, Abdi Paşa b. Ali Paşa’nın neslinden olduğu
iddiasıyla açtığı veraset davasını ispat edemediği / 175
166 [22b-1] Yusuf Ağa b. Ahmed’in, eşi Şerife Fâtıma Hatun ile muhâla‘a
yoluyla boşandığı / 176
167 [22b-2] Saatçi Anton v. Lütfi ile Saatçi Mehmed b. Abdullah’ın
vârislerinin bir birlerinin zimmetleri ibra ederek sulh oldukları / 177
168 [22b-3] Terzi esnafı’nın, Avanis, Lütfü v. Serkiz ve Asvador’dan
şikâyetçi olmaları / 178
169 [23a-1] Terzi esnafından Avanis v. Serkiz’in, Estefan v. Minas’da olan
alacağına Mardros’un kefil olduğu / 178
170 [23a-2] Kırımlı Muhyiddin Ahmed Efendi vakfı’na ait Canbâz ahırını
Fâtıma bt. Halil’in kiraladığı / 179
171 [23a-3] Ayşe hatunun, Mustafa Efendi’nin evinin yol tarafından
kapısının önüne yaptığı binâyı kaldırması gerektiği / 180
172 [23b-1] Mosis Velesto v. Marko’nun, bedel-i sulh karşılığında Molla
Mustafa b. Mustafa ile anlaştığı / 181
173 [23b-2] Cerrah Seyyid Nuri b. Ahmed’in, yanlışlıkla sağlam dişini
çektiği Mustafa b. Ahmed ile sulh olduğu / 181
174 [23b-3] Mıgırdıç v. Aleksi’nin, Kürekçi Dimitri v. Aleksi’ye olan
borcunu ödemesi gerektiği / 182
175 [23b-4] Kokona bt. Kastanti’nin, Halil Ağa b. Hüseyin’e olan borcunu
ödemesi gerektiği / 182
176 [23b-5] Seyyid Mustafa b. İsmail’in, Yova v. Vanil’e olan borcunu
ödeyerek sulh olduğu / 183
177 [24a-1] Sima bt. Vakes’in, Kokona bt. Kastanti’ye olan borcunu
ödediğinden rehninin kaldırılması gerektiği / 184
178 [24a-2] Agob’un, Kürekçi Kirkor v. Malkon’a olan borcunu kefili
Mıgırdıç v. Serkiz’in ödemesi gerektiği / 184
35
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
36
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
37
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
38
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
39
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
40
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
41
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
42
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
43
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
44
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
45
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
338 [47b-1] Toklu Dede cami-i şerifinin imamı Hafız Ömer Efendi’nin
görevini en güzel şekilde yerine getirdiğine mahalle halkının
şahitliği / 304
339 [47b-2] Sabuncu İbrahim’in sel baskınıyla zayi olan sabunları tekrar
imaline ruhsat verilmesi / 305
340 [47b-3] Arakil v. Yavan’ın, Rüstempaşa vakfından icareli oda ve
dükkânlarını Karyana bt. Kazer’e devrettiği / 306
341 [48a-1] Edirnekapı, Sultanhamamı Mahallesi’nde yanmış ekmek
fırını binâsının yeniden inşasına izin verilmesi / 307
342 [48a-2] Paşa Mehmed’in, esnaf ihtiyarlarına itâat etmediğinden
bıçakçı ve tığcı esnaflığından çıkarılması / 307
343 [48a-3] Abdülkadir b. Mustafa ve Mustafa b. Zeynelâbidin’in,
Sinan Paşa Vakfı’ndan icareli hamamı Salih Ağa b. Ahmed’e
kiraladıkları / 307
344 [48a-4] Ekmekçi Sefer b. İsmail ve ortağı Gül Mustafa b.
Süleyman’ın, Zafiri v. Yorgi’nin vârislerine 6000 guruş ödemeleri
gerektiği / 308
345 [48b-1] Kefçe Mahallesi mescid-i şerifi imamı Halil Efendi’nin, şart-ı
vâkıf gereği Mustafa Ağa sıbyan mektebinde muallimlik yapması için
kendisine berat verilmesi / 310
346 [49a-1] Bakkal Yasef v. Mosi’nin bakkal dükkânını, kanun gereği
başka bir mahalle izinsiz nakl etmemesi gerektiği / 311
347 [49a-2] Habbâz Agob v. Bedros’un, malik olduğu değirmen ve fırının
yarım hissesini Tokel v. Nikagos’a sattığı / 311
348 [49a-3] Nefise bt. Çukadâr Ali’nin, kocası Kılavuz Çavuşzâde
Mustafa Ağa’ya itâat etmesi gerektiği / 312
349 [49b-1] Lasone bt. Yani’nin, Hallâc Lefter v. Nikola aleyhine açtığı
hallâc dükkânı gediği davasında iddiasını ispat edemediğinden
muarazadan men edildiği / 313
350 [49b-2] Attar Salamon v. İsak’ın, attar esnafı nizamına aykırı
davranmayacağını taahhüt ettiği / 314
351 [49b-3] Ahmed Ârif b. Ali’nin, Yorgancı Mehmed Memiş
aleyhine açtığı yorgancı dükkânı gediği davasında iddiasını ispat
edemediğinden muarazadan men edildiği / 314
46
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
47
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
48
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
49
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
50
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
51
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
52
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
53
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
54
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
55
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
56
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
57
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
58
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
59
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
556 [82b-1] Arakil v. İvaz’ın, Rüstempaşa vakfından icareli altmış bab oda
ve dükkân içerisindeki gediğini Ali Ağa b. Hasan’a sattığı / 474
557 [82b-2] İsmail b. Ömer’in, Agob v. Bedros’a olan borcunu
kefaletinden dolayı Salih b. Süleyman’ın ödemesi gerektiği / 475
558 [82b-3] Salih b. Süleyman’ın, Agob v. Bedros’a olan borcunu ödemesi
gerektiği / 476
559 [83a-1] Çıkrıkçı Abdi b. Ali ve ebeveyni kayıkçı Ali ve Zeliha’nın,
yabancı kişileri hanelerine almaları ve kötü halleri sebebiyle
mahalleden çıkarıldıkları / 476
560 [83a-2] Girid adasından getirilen sabunun tevzii / 477
561 [83a-3] Yağ kapanı nazırlığına Hacı Ahmed’in tayin edildiği / 478
562 [83a-4] Atike bt. Ali’nin, kötü hali ve geçimsizliği sebebiyle
mahalleden çıkarılması / 478
563 [83b-1] Şerife Münevvere bt. İbrahim Efendi’nin, Alacacı Takfur v.
Bedros aleyhine açtığı davanın reddedildiği / 479
564 [83b-2] Halil b. Ömer’in, Sultan Abdülhamid Han vakfından icareli
bir bab kasap dükkânı gediğinin yarım hissesine malik olduğu gösterir
temessükünü kaybettiği / 480
565 [83b-3] Mustafa b. İbrahim’in, Sultan Abdülhamid Han vakfından
icareli üç bab kasap dükkânı gediğini Mehmed b. İsmail’e
devrettiği / 480
566 [84a-1] Ümmügülsüm bt. Ahmed’in, malik olduğu bir bab tütüncü
gediğini Ahmed b. Mehmed’e sattığı / 481
567 [84a-2] Yani v. Elya ve Nikola’nın, malik oldukları francalacı ve
peksimetçi fırınını Artin v. Nevirat’a sattıkları / 482
568 [84a-3] Ali b. Mehmed’in, sefîne semeninden kalan borcunu
Tığlızâde Mustafa Ağa b. İsmail’e ödemesi gerektiği / 483
569 [84b-1] Takfur v. Hürmüz’ün, Kiragos v. Matos ile alacak davasında
sulh oldukları / 483
570 [84b-2] Bostancı Mustafa Ağa b. Ali’nin, iltizam bedelininden
borcunu Sarraf Agob v. Aleksan’a ödemesi gerektiği / 484
571 [84b-3] Ağyazer v. Avanes’in, değirmen ve etmekçi fırını kirasını
Ümmügülsüm bt. Süleyman Ağa’ya ödemesi gerektiği / 485
60
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
61
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
587 [87b-3] Fâtıma bt. Mehmed’in Tarakçılar’daki bir bab kahve dükkânı
gediğinin nısf hisesini Mustafa b. Ali’ye sattığı / 500
588 [88a-1] Seyyid Mehmed Salih Beşe b. Mehmed, eşi Hamide ve kızı
Emine’nin kötü halleri sebebiyle mahalleden çıkarılmaları / 501
589 [88a-2] Süleyman Efendi b. Ahmed’in, kefilliğinden dolayı Malkon v.
Artin aleyhine açtığı alacak davasında muarazadan men edildiği / 501
590 [88a-3] Avanes’in, Süleyman Efendi b. Ahmed’e olan borcunu
kefaletinden dolayı Artin’in ödemesi gerektiği / 502
591 [88b-1] Emetullah Hanım bt. Mustafa’nın, yorgancı Mustafa b.
Mehmed’e olan borcunu taksitle ödeyeceği / 503
592 [88b-2] Seyyid Abdullah’ın Attar esnaflığından çıkarılması / 504
593 [88b-3] Seyyid İbrahim b. Ahmed’in, Bakkal Osman b. Hüseyin’e
olan borcunu kefaletlerinden dolayı Hüseyin Çelebi ve Kahveci
İsmail’in ödemesi gerektiği / 504
594 [88b-4] Hafız Abdullah b. Abdullah’ın, Attar Molla Mustafa b.
Mehmed’e olan borcuna karşılık attar dükkânındaki malları rehin
verdiği / 505
595 [89a-1] Mustafa Usta b. Halil’in Alacahamam’daki çörekçi gediği
davasında Emine bt. Hasan’ın zimmetini ibrâ ettiği / 506
596 [89a-2] Serkiz v. Bağdisar’ın, Tütüncü Semadrakili Kiryako v.
Todori’ye tütün semeninden olan borcunu ödemesi gerektiği / 507
597 [89a-3] Bakkal Osman b. Hasan’ın, Seyyid İbrahim b. Ahmed
aleyhine açtığı alacak davasında iddiasını henüz ispatlayamadığı / 507
598 [89b-1] Kayıp olan Saka İbrahim’in, İstanbul fincancılar hanındaki
odasının açıldığı / 508
599 [89b-2] Kerkük kazasındaki zaviyenin mütevellîsi Seyyid
Veliyüddin’in vefâtıyla tevliyetin yarısının oğlu Seyyid Mehmed’e,
diğer yarısının da Seyyid Ahmed’e verilmesi talebi / 509
600 [89b-3] Emine bt. Hüseyin’in, kocası Sengerîzâde Mustafa
b. Hüseyin ile muhâlaa yoluyla boşandıkları ve birbirlerinin
zimmetlerini ibrâ ettikleri / 509
601 [90a-1] Habîbe bt. Hüseyin’in, Habeşli Hatice isimli cariye’yi kocası
Hüseyin b. İsmail’e teslim etmesi gerektiği / 510
62
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
63
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
64
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
65
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
66
Ç E V İ R İ YA Z I
İSTANBUL MAHKEMESİ
78
NUMARALI SİCİL
(H. 1216-1217 / M. 1801-1803)
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
69
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
70
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
71
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
olunmamak bâbında gümrük emini ağa kullarına hitâben fermân-ı âlîleri sudûru
iktizâ eylediği ma‘lûm-ı devlet-i aliyyeleri buyruldukda ol bâbda emr u fermân
hazret-i veliyyü’l-emrindir.
Fî-19 Ş [1]216
72
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
73
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
11 [2a-5] Zeyneb bt. Ali’nin Mustafa b. Mehmed’e karşı açtığı ıskat-ı cenîn
(Çocuk düşürme) davası
Sakat da‘vâsıyla mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Anadolu’da Yozgat kasabası sâkinelerinden sâhibe-i arzuhâl mua‘rrafetü’z-zât Zey-
neb bt. Ali nâm hatun Çarşamba günü dîvân-ı âlîlerinde ve ba‘dehû dâ‘îhânemizde
ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde Çankırı kazâsı ahâlîsinden arzuhâlde mezkûr
74
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
Mustafa b. Mehmed mahzarında ben bundan akdem kârbân ile İslâmbol’a gelir
iken esnâ-yı rahta Hendek civârında mer‘ada mezbûr Mustafa âsâ ve odun ile
a‘zâlarıma bi-gayr-ı hakkın darbetmekle darb-ı mezkûrdan nâşî zevc-i mutalla-
kım gāib ani’l-meclis İbrahim’in firaşından hâsıl üç aylık bir cenîn-i meyyit ilkā
etmemle mûceb-i şer‘îsini talep ederim deyü ba‘de’d-da‘vâ ve’l-inkâr müdde‘iye-i
mezbûre ber-minvâl-i muharrer müdde‘âsını isbât için kirâren ve mirâren lede’l-
istimhâl ve’l-imhâl her birinde müddet-i mehl-i şer‘î mürûr edip mûcebince
müdde‘iye-i mezbûre Zeyneb Hatun da‘vâ-yı mezkûresiyle mezbûr Mustafa’ya
bilâ-beyyine mu‘ârazadan men‘ olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-16 min-Şa‘ban sene [1]216
75
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
76
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
77
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
78
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
79
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
80
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
81
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
82
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
83
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
edip ben fi’l-asl Kırım diyârında Fıçıcılık san‘atıyla ta‘ayyüş eder makūlesinden
olup diyârımız küffâr yedinde olduğundan nâşî bu esnâda terk-i diyâr ve vatan
birle ıyâl ü evlâdımdan mufârakat ve Der-aliyye’de ikāmet etmemle kadîmü’l-
eyyâmdan beri ve me’lûf olduğum Fıçıcılık san‘atını i‘mâl ve ta‘ayyüş etmek
için bir münâsib mahalde Fıçıcı dükkânı tedârik ve küşâd murâd eylediğimde
esnâf-ı mezbûre bî-vech müdâhale ve mümâna‘at ederler suâl olunup vâki‘ olan
müdâhaleleri men‘ ü def ‘ ve san‘at-ı mezkûre ile ta‘ayyüş etmek için dükkân
küşâdıma izin ve ruhsat verilmek matlûbumdur dedikde hakīkat-i hal minvâl-i
muharrer üzere olduğunu esnâf-ı mezbûre dahi ikrâr etmeleriyle vâkı‘an mezbûr
el-Hâc Abdullah garîbü’d-diyâr ve san‘at-ı mezkûrda mahâreti âşikâr olup bir ki-
mesneyi ticâretten men‘ gayr-ı meşrû‘ ve inhisâr-ı bey‘ u şirâ bâ-hatt-ı hümâyûn-ı
adâlet-makrûn merfû‘ olmağla mezbûr el-Hâc Abdullah sâye-i inâyet-vâye-i
Hazret-i Zıllulâhî’de me’lûf olduğu san‘atla kisb ve ticâret ve istihsâl-i esbâb-ı
refâhiyet-birle ta‘ayyüşü emr-i savâb ve san‘at-ı mezkûreden men‘ olunduğu hâlde
ta‘ayyüşe muktedir olmayıp zell-i suâle mübtelâ olacağı âşikâr olmağın mezbûr el-
Hâc Abdullah dilediği mahalde Fıçıcı dükkânı küşâd ve san‘at-ı mezkûresini i‘mâl
eylemesine esnâf-ı mezbûre mümâna‘at etmemeleri için kıbel-i şer‘den her birine
tenbîh olundukda onlar dahi mezbûr el-Hâc Abdullah’ı kabûl eyleyip ba‘de’l-yevm
mezbûr el-Hâc Abdullah’ı san‘at-ı mezkûresini işleyip ticâret etmekten men‘ etme-
meğe her biri ta‘ahhüd etmeleriyle mezbûr el-Hâc Abdullah’ın dilediği mahalde
Fıçıcı dükkânı küşâd ve san‘at-ı mezkûresini i‘mâl ve ibâdullâha bey‘-birle ticârete
izin ve ruhsatı hâvi ve esnâf-ı mezkûrenin adem-i mümâna‘atına ta‘ahhüdlerini
muhtevî emr-i âlîleri sudû[r]-ı re’y-i rezîn-i âsafânelerine menût olduğu İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-28 Ş sene 1216
84
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
on iki gün tamamında edâ etmek üzere te’cîl ve taksîte tâlibe olduğumda ol dahi
ber-vech-i muharrer beni te’cîl ve taksît eyledi deyü takrîrini mezbûre Şerîfe Âişe
Hatun tasdîk eylediği İslambol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Şa‘ban sene [1]216
85
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
hâlde ashâb-ı hayrâtdan ser-çavuşân-ı dergâh-ı âlî Çoban Süleyman Ağa vakfın-
dan mahrûse-i Galata’ya muzâfe Ortaköy’de vâki‘ bi’l-îcâreteyn mutasarrıfe oldu-
ğum mukaddemâ doğramacı ve hâlâ boyacı dükkânında mersûm Tagadoş zimmî
beher mâh onar guruş icâre kavliyle müstecirim olmağla gāyet-i şehr-i âtîde
fesh-i îcâr etmemle dükkân-ı mezkûru tahliyye ve bana teslîme tenbîh olunması
murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında ber-vech-i muharrer müdde‘âmı
ikrâr lâkin mahrûse-i mezbûrede Hamidiye Vakfı’ndan olan kırk aded boyacı
gediğinden olarak karye-i mezbûrede âhar mahalde olan gedik âlâtını müsteci-
ri olduğum dükkân-ı mezkûra nakl ve sülüsünü benim ve sülüsânını hâzırân-ı
mersûmânın bâ-temessük-ı mütevellî tasarrufumdadır deyip bu vechile bey-
nimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a tavassut-ı muslihîn ile beynimiz ıslâh ve tevfîk
olunmağın mersûm Tagadoş zimmî gedik bahâ nâmıyla bana bin guruş verip ben
dahi ba‘de’l-kabz dükkân-ı mezkûru mu‘teber gedik olup bilâ-mûceb dükkân-ı
mezkûrdan müstecirim mesfûr Tagadoş zimmîyi ihrâc eylememek üzere ke’l-
evvel mâhiye on guruş icâre kavliyle mesfûre îcâr ve teslîm eylediğimde ol dahi
istîcâr ve kabûl edip bu vechile kat‘-i nizâ‘ eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri tescîl ve
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min-Şa‘ban sene [1]216
86
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
Canbaz tâifesinden Usturacı demekle arîf Halil b. Ali meclis-i şer‘-i hatîrde Canbaz
Osman b. Abdurrahman nâm kimesne mahzarında mezbûr Osman zimmetin-
de cihet-i karzdan bâ-temessük iki bin beş yüz guruş alacağım olmağla meblağ-ı
mezkûrun bin üç yüz seksen guruşunu zahr-ı temessük nâtık olduğu üzere bana
edâ etmekle bâkīsi olan bin yüz yirmi guruşu mezbûr Osman’dan hâlâ taleb
ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında temessük-ı mezkûr kendinin olup
müdde‘î-i merkūma ol mikdâr guruş deyni olduğunu ikrâr u i‘tirâf etmekle alâ-
mûceb-i i‘tirâfihî meblağ-ı bâkī-i mezkûr bin yüz yirmi guruşu müdde‘î-i merkūm
Halil’e edâsıyla mezbûr Osman ilzâm olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Şa‘ban sene [1]216
87
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
88
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
müdde‘î-i merkūm zikr olunan gırârı ol mikdâr guruşa bey‘ ediver deyü bana
vermişti deyip müdde‘î-i mezbûrun bey‘ u şirâ müdde‘âsını inkâr etmekle
müdde‘î-i mezbûr ber-vech-i muharrer müdde‘âsını beyâna havâle olundukda
ityân-ı beyyineden ızhâr-ı acz ve istihlâf ettikde mersûm Yako Yahûdi’ye vech-i
şer‘î üzere yemîn verilmeğin mûcebiyle müdde‘î-i merkūm Mustafa da‘vâ-yı
mezkûresiyle mersûm Yako Yahûdi’ye bilâ-beyyine mu‘ârazadan ba‘de’l-men
mesfûr Yako Yahûdi yedinde emânet olan garâr-ı mezkûru müdde‘î-i merkūma
teslîm ol dahi kabz eylediği tescîl ve İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-29 Şa‘ban sene [1]216
89
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
90
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
91
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
bin iki yüz elli guruş semen-i medfû‘ ve makbûza iştirâ ve kabz eylediğim işbu
hâzır bi’l-meclis Osman’ın başında yarası olduğuna vâkıf olup illet-i mezkûre
kadîm ve inde’t-tüccâr noksan semen icâb eder uyûbdan olmağla redd-i mebî‘
ve istirdâd-ı semen murâdımdır deyü teveccüh-i husûmet bulundukdan sonra
da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında gulâm-ı mezkûru müdde‘î-i mezbûra ol mikdâr
guruşa bey‘ ve kabz-ı semen eylediğini ikrâr lâkin illet-i mezkûresiyle kabûl et-
mişdi deyü ba‘de’d-def ‘ ve’l-inkâr dâfi‘-i mezbûr ber-vech-i muharrer def ‘ime
şâhidim yokdur deyü ityân-ı beyyineden ızhâr-ı acz ve istihlâf ettikde mezbûr
es-Seyyid Osman’a bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î yemîn verilmeğin mûcebince
dâfi‘-i merkūm def ‘-i mezkûruyla bilâ-beyyine mu‘ârazadan ba‘de’l-men‘ merkūm
es-Seyyid Mustafa’nın ikrâr u i‘tirâfı mûcebiyle gulâm-ı mezbûru geriye ahz ve se-
meni olmak üzere makbûzu olan bin iki yüz elli guruşu müdde‘î-i mezbûra red ve
teslîme merkūm es-Seyyid Mustafa’ya tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-3 min-şehr-i Ramazan sene [1]216
92
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
40 [6a-1] Moralı Emine bt. Abdi’nin, Seyyid Ahmed aleyhine açtığı cariye
davasında iddiasını ispat edemediğinden muarazadan men edildiği
Zenciye câriye da‘vâsıyla mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Mu‘arrefetü’z-zât Moralı Emine bt. Abdi nâm hatun meclis-i şer‘-i münîrde zik-
ri âtî câriyeye vaz‘u’l-yed olan es-Seyyid el-Hâc Ahmed b. es-Seyyid Abdurrah-
man mahzarında târih-i i‘lâmdan beş ay mukaddem mezbûr es-Seyyid el-Hâc
Ahmed yedinden ve malından iktirâz ve kabz eylediğim üç yüz elli guruş dey-
nim mukābelesinde yedimde rıkka münkāde işbu meclis-i şer‘de mevcûde bir re’s
zenciye câriyemi yedine rehin vaz‘ ve teslîm etmişdim el-hâletü hâzihi deynim
olan meblağ-ı mezkûru yedimden ahz ve câriye-i mezkûreyi bana teslîme mezbûr
es-Seyyid el-Hâc Mehmed’e tenbîh olunmak murâdımdır deyü ba‘de’d-da‘vâ
93
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
94
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
95
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
96
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
97
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
98
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
48 [7a-2] Şerife Naile Hanım bt. Seyyid Hasan Bey’in miras davasında
Hatice Hatun ile sulh olduğu
150 guruşa sulh-ı ibrâ ile kat‘-ı nizâ‘
Ma‘rûz
Mübârek rikāb-ı kâm-yâb-ı hüsrevânîye takdîm-i arzuhâl eden İstanbul’da Ka-
palıfırın kurbünde Cezeri Kasımpaşa Mahallesinde sâkin iken bundan akdem
vefât eden Hâcegân-ı Dîvân-ı Hümâyûndan Mehmed Selim Efendi b. Abdullah’ın
verâseti zevce-i metrûkesi Şerîfe Nâile Hanım bt. es-Seyyid Hasan Bey ile li-
ümmin-kızkarındaşı Hatice Hatun’a münhasıra olup lâkin müteveffâ-i mezbûrun
sülüs vasiyeti olmağla tashîh-i meselesi altı sehmden olup sihâm-ı mezbûreden iki
sehmi vesâyâsı için sülüsüne ve bir sehmi zevcesi merkūmeye ve üç sehmi kız ka-
rındaşı mezbûreye isâbeti tahakkukundan sonra zâtı ta‘rîf-i şer‘î ile mu‘arrefe olan
sâhibe-i arzuhâl mezbûre Hatice Hatun meclis-i şer‘-i münîrde derûn-ı arzuhâlde
mezkûretü’l-isim kezâlik zâtı mu‘arrefe zevce-i merkūme Şerîfe Nâile Hanım
mahzarında merkūme Şerîfe Nâile Hanım karındaşım ve mûrisimiz müteveffâ-i
merkūm Mehmed Selim Efendi’nin terekesinden hâric ez defter-i kassâm mecmû‘u
bin guruş kıymetli yeşil çukaya kaplı bir semmur kürk ve bir simli en‘âm kîsesi ve
iki çiçekli kaftan ve iki anteri ve iki Lahuri şal ve iki mükemmel oda döşemesi ve
iki kilimi zevce-i merkūme ketm ve ihfâ ve karındaşım müteveffâ-i mezbûrun
Sarraf Çobanoğlu Maniyel zimmî zimmetinde alacağı olan iki bin beş yüz guruşu
müstakilleten ahz etmekle eşyâ ve nakd-i mezkûrdan hisse-i ma‘lûmemi merkūme
Şerîfe Naile Hanım’dan hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında
yedimde olup bin iki yüz on dört senesi Cumâdelûlâsının onuncu günü târihiyle
muvarraha ol târihde Mahmudpaşa mahkemesi nâibi olan müderrisîn-i kirâmdan
Sârim Paşazâde Mehmed Râşid Efendi’nin imzâ ve hatmini hâvi bir kıt‘a mübâree
hücceti nâtık olduğu üzere ber-mûceb-i defter-i kassâm senin hisse-i irsiyyene
isâbet eden yüz elli bir buçuk guruş ve sarraf-ı mersûm Manil zimmetinde alacağı
olan yüz seksen guruşdan hissene isâbet eden doksan guruşu sana def ‘ ve teslîm
sen dahi tamamen ba‘de’l-kabz karındaşın müteveffâ-i mezbûrun kalîl ve kesîr
ma‘lûm ve mechûl terekesine ve târih-i hüccet-i mezkûreye gelince sâire müte‘alli-
ka âmme-i de‘âvi ve kâffe-i mütâlebâtdan benim zimmetimi ibrâ ve iskāt etmişdin
deyü beni def ‘a tasaddî ve ber-vech-i muharrer ziyâde müdde‘âlarımı inkâr-birle
99
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
100
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
İşbu Ramazani’l-mübârek gurresi Salı günü olduğu mahrûse-i Bursa Kādısı Fey-
zullah Afif Efendi huzûrunda bir kıt‘a i‘lâm-ı şer‘î nâtık olduğu üzere şuhûd-ı udûl
şehâdetleriyle vech-i vecih-i şer‘î üzere sâbit ve hükm-i şer‘î lâhık ve mûcebince
yevm-i mezbûrda nâssa sıyâm ile emr olunduğu meclis-i kazâda bulunan Hasan
Efendi b. Hüseyin ve Ahmed Efendi b. Veliyüddin şehâdetleriyle Âsitâne-i aliyye-
de meclis-i şer‘-i münîrde şer‘an sâbit ve ol vechile hükm-i şer‘î lâhık olmağla bu
sûretde şehr-i şerîf-i merkūmun yirmi yedinci Pazar gecesi leyle-i kadr ve perşem-
be günü îd-i sa‘îd olmak iktizâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fi’l-leyletü’s-sâmineti aşar min-Ramazani’l-mübârek sene 1216
101
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
merkūm el-Hâc Mehmed Sâdık Efendi zimmetinde işbu yedimde olan bir kıt‘a
keşif defteri nâtık olduğu üzere Hasköy’de vâki‘ mutasarrıf olduğu Yahûdhânesi
binâsına bi-şartü’r-rücû‘ emriyle masrûfum olan dört bin sekiz yüz yirmi altı gu-
ruşdan bâkī dokuz yüz doksan üç guruş alacağım olmağla meblağ-ı bâkī-i mezkûru
hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında ber-mantûk-ı defter-i
keşif meblağ-ı bâkī-i mezkûr bana deyni olduğunu ikrâr lâkin def ‘aten edâya
iktidârım yokdur deyü istimhâl eylediğinde ben dahi meblağ-ı mezkûrun dört
yüz guruşunu târih-i i‘lâmdan üç gün mürûrunda ve bâkī beş yüz doksan üç guru-
şunu beher mâh bana yüzer guruş vermekle târih-i mezkûrdan beş ay yirmi sekiz
gün hitâmında tamamen bana edâ etmek üzere tecil ve taksît eylediğimde ol dahi
kabûl ve meblağ-ı bâkī-i mezkûru ber-vech-i muharrer müeccelen ve muksitan
edâya ta‘ahhüd eyledi deyü takrîrini merkūm el-Hâc Mehmed Sâdık Efendi tasdîk
eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-17 min-Ramazan sene [1]216
102
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
103
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
kendiye işbu meclis-i şer‘de def ‘ ve teslîm ve her birimiz ahz u kabz etmemizle
fîmâ ba‘d zikr olunan husûslara müte‘allika da‘vâ ve nizâ‘ ve husûmetimiz kalmadı
deyü ikrâr ve tasdîkleri tescîl ve İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-5 min-Ramazan sene [1]216
104
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
105
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
60 [8b-2] Dimitri v. Okir’in, Mehmed Said Ağa ve Mustafa Ağa ile alacak
davasında sulh oldukları
150 guruşa sulh
Ma‘rûz
Celeb tâifesinden olup arzuhâl eden Dimitri v. Okir zimmî meclis-i şer‘-i münîrde
arzuhâlde isimleri mezkûr kasab ustalarından Mehmed Said Ağa b. el-Hâc Meh-
med ve es-Seyyid Mustafa Ağa b. es-Seyyid Hüseyin mahzarlarında mezbûr Meh-
med Said Ağa zimmetinde bin iki yüz on dört senesi hilâlinde yedimden ve ma-
lımdan iştirâ ve kabz eylediği yüz yetmiş yedi re’s ağnâm semeninden bâkī iki
yüz on iki buçuk guruş ve merkūm es-Seyyid Mustafa Ağa’ya bey‘ ve telim eyle-
diğim seksen re’s ağnâm semeninden üç yüz seksen sekiz buçuk guruş zimme-
tinde alacağım olmağın meblağayn-ı mezkûreyni merkūmân Mehmed Said Ağa
ve es-Seyyid Mustafa Ağa’dan hâlen taleb ederim deyü da‘vâ eylediğimde onlar
dahi cevâblarında ber-vech-i muharrer müdde‘âlarımı her biri ikrâr lâkin dey-
nim olan meblağayn-ı mezkûreyni emrinle kasabbaşı müteveffâ el-Hâc Meh-
med Ağa’ya hayatında vermişdin deyü beni def ‘a tasaddî ve bu vechile beyni-
mizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı muslihîn ben ber-vech-i muharrer
tasaddî eylediğim da‘vâ-yı mezkûrelerimden merkūmân ile yüz elli guruş bedel-i
106
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
107
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen zikri âtî husûsun mahallinde bi’l-mu‘âyene
fasl ve hasmı için kıbel-i şer‘den mürsel kâtib-i sâni Merhabâzâde Mahmud Efendi
İstanbul’da Çelebioğlu Mahallesi’nde vâki‘ münâza‘un-fîh olan nâ-tamam kârgîr
dükkâna varıp cerîdede mazbûtü’l-esâmî Müslimîn huzûrlarında akd-i meclis-i
şer‘-i kavîm eyledikde sâhibe-i arzuhâl Zübeyde bt. Mustafa nâm hatunun zevci
ve tarafından husûs-ı âtî’l-beyânda vekîl olduğu zâtını ârifân Ali Ağa b. Halil ve
Bostanî Ömer Ağa b. Hüseyin şehâdetleriyle sâbit olan Mehmed Beşe b. Mustafa
meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda dükkân-ı mezkûrun mutasarrıfları derûn-ı arzuhâlde
isimleri mezkûr Nazife bt. Ömer nâm hatunun zevci ve tarafından husûs-ı âtî’l-
beyânda vekîl olduğu zâtını ârifân Mehmed Said Efendi b. Mahmud ve Mehmed
Ali Efendi b. Süleyman şehâdetleriyle sâbit olan Ahmed Ağa b. Hüseyin nâm ki-
mesne ile keresteci Abraham v. Suvana nâm zimmî ve şahsı mu‘arrefe olan Des-
pino bt. Yorgi nâm Nasrâniye muvâcehelerinde mezbûrûn bu esnâda mücedde-
den binâ ve inşâ eyledikleri kârgîr dükkânının bir göz kemerinden müvekkilem
mezbûrenin pencerelerine nezâret ve zarar-ı mübeyyeni olmağla sâlifü’z-zikr
bir göz kemer sedd ü bend olunmak bi’l-vekâle matlûbumdur deyü bundan ak-
dem da‘vâ sadedinde olduğumda vekîl-i mezbûr Ahmed Ağa ve Abraham zimmî
ve Despino Nasrâniye dahi bi’t-terâzi zikr olunan kemeri duvar binâsıyla sedd
u bend etmek üzere ta‘ahhüd eylediler dedikde asıl ve vekîl-i mezbûrûn dahi
vekîl mukırr-ı merkūm Mehmed Beşe’yi cemî‘-i kelimâtında tasdîk ve bu vechi-
le kat‘-ı nizâ‘ eylediklerini Mevlânâ-yı mezbûr mahallinde ba‘de’t-tahrîr ümenâ-i
şer‘le meclis-i şer‘a inhâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-7 min-L sene [1]216
108
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
109
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
Mehmed Efendi’den suâl olundukda havâle olunan meblağ-ı mezkûr dört bin iki
yüz elli dört guruşun beher yüzde yirmi beşer guruş tenzîliyle sarraf-ı mersûma
teslîm olunan üç bin yüz doksan buçuk guruş olduğunu inhâ ve ol vechile hilâfı
nümâyân ve def ‘-i meşrûhuna ikāme eylediği kimesne edâ-yı şehâdet-i şer‘iyye
edememekle şâhid-i âdil ikāmesine havâle olunup bir dahi zuhûr etmemekle he-
nüz da‘vâlarına faysal verilmediği mazbût olmağın sâdır olan fermân-ı âlîlerine
imtisâlen zabtı İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-9 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]216
110
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
67 [9b-2] Zeliha bt. Abdullah’ın, Halil Efendi b. Şaban’a şetm ettiği için
tazir ile cezalandırılması
Ta‘zîrini hüküm
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl Nefise Hatun’un zevci el-Hâc Halil Efendi b. Şaban meclis-i şer‘-i
münîrde arzuhâlde mezkûre zâtı mu‘arrefe Zeliha bt. Abdullah muvâcehesinde
mezbûre Zeliha Hatun târih-i i‘lâmdan üç gün mukaddem Sultan Bayezid câmi‘-i
şerîfi havlusu kapısı ittisâlinde iskemle ile koluma ve göğsüme bi-gayr-ı hakkın
darb ve pezevenk deyü bana şetm etmekle mûceb-i şer‘îsini taleb ederim deyü
da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘î-i mezbûrun koluna ve göğsüne iskemle
ile bi-gayr-ı hakkın darbını ikrâr ve şetm müdde‘âsını inkâr etmekle müdde‘iye-i
mezbûre ber-vech-i muharrer şetm müdde‘âsını lede’t-tezkiye adl ve makbûlü’ş-
şehâde idükleri ihbâr olunan Fesci Mahmud b. Ramazan ve Bıçakçı Mehmed
Beşe b. Ahmed nâm kimesneler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î
isbât etmeğin mûcebince mezbûre Zeliha’ya şer‘an ta‘zîr iktizâ eylediği İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-12 min-Şevvâl sene [1]216
111
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
112
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
113
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
Yalakâbad kazâsında vâki‘ Yörükler çiftliği demekle ma‘rûf bir kıt‘a çiftlik menzili
ve derûnunda mevcûde on re’s kara sığır ineği ve iki re’s buzağı ve iki re’s tonbay
ve iki çift kara öküz ve iki re’s kısrağı semen-i ma‘lûme ve makbûza bana bey‘
ve teslîm ben dahi iştirâ ve kabz etmişken çiftlik ve hayvanât-ı mezkûreyi fuzûlî
zabt etmekle bana teslîme tenbîh olunmak matlûbumdur deyü da‘vâ eylediğimde
mesfûr Begos zimmî dahi cevâbında kaziyye minvâl-i muharrer üzere olduğunu
tasdîk ve çiftlik-i mezkûr ile derûnunda olan hayvanât-ı muharrere-i merkūmeyi
müdde‘î-i mersûm Arotin zimmî tarafından kabza tevkîl eylediği Bedek v. Manol
zimmîye mahallinde teslîme ta‘ahhüd etmekle ikrâr ve ta‘ahhüdü mûcebince ça-
vuş mübâşeretiyle vekîl-i mezbûra teslîmi bâbında bir kıt‘a emr-i âlîleri sudûru
iktizâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-12 min-Şevvâl sene [1]216
114
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
115
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledik ba‘de’l-yevm zikr olunan dükkân gediği âlâtında
benim alâka ve medhalim kalmayıp mersûm Artin zimmînin mülk-i müşterâsı
olmuşdur deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk mârrü’l-beyân dükkân gediği mesfûr Ara-
kil zimmî üzerinden ref ‘ ve terkīn ve mesfûr Artin zimmî üzerine kayd ve ye-
dine sûret i‘tâ buyrulmasını istid‘â eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-17 min-L sene [1]216
116
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
117
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
78 [10b-3] Şerife Nefise bt. Hacı Ali’nin boşandığı eşi Yusuf, üvey
babası Mustafa ve annesi Şerife Ayşe’nin bir birlerinin zimmetini
ibra ettikleri
Ma‘rûz
Mahrûse-i Galata’da Alaca Mescid Mahallesi sâkinelerinden olup zikri âtî husûsdan
afîfe ve sâlime olduğu zâtını ârifân mahalle-i mezbûrede imâm vekîli Ali Efendi
b. Ali ve Müezzini es-Seyyid Molla Tahir ve ahâlîsinden el-Hâc İbrahim ve Kala-
fatçı es-Seyyid İsmail ve Kayyım Ahmed Efendi ve diğer el-Hâc İbrahim ve Meh-
med Sâdık ve es-Seyyid Molla Süleyman ve es-Seyyid Mahmud ve Mehmed Emin
Efendi ve diğer Ahmed ve civârında vâki‘ Emeksiz Mahallesi ahâlîsinden Serden-
geçti Mustafa Ağa ve Mazlum Ömer Ağa nâm kimesneler haberleriyle zâhir ve
mütehakkık olan Şerîfe Nefise bt. el-Hâc Ali nâm hatun meclis-i şer‘-i münîrde
vâlidesi zâtı mu‘arrefe Şerîfe Âişe ve üvey pederi Mustafa hâzır oldukları hâlde
sâbıkā zevci Yusuf mahzarında mezbûr Yusuf bundan akdem yüz guruş <<mehr-i
müeccel>> tesmiyesiyle beni tezevvüc ve mehr-i mu‘accelimi bana def ‘ ve teslîm
edip halvet-i sahîha bulunduktan sonra mâlâyani isnâdıyla zifaf gecesi beni tatlîk
ve mehr-i mu‘accelim olan yüz guruş ile ol gece bana hibe ve teslîm ben dahi
kabz eylediğim bir sim sa‘ati zevcim merkūm fuzûlen ahz etmekle hâlâ istirdâd
ederim deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer müdde‘âmı ikrâr ve
meblağ-ı mezkûr yüz guruş ile zikr olunan sim sa‘ati işbu meclis-i şer‘de bana def ‘
ve teslîm ve mehr-i müeccelim olan yüz guruş ile nafaka-i iddetim için bi’t-terâzi
ta‘yîn olunan on guruşu mukaddemâ ahz etmemle hukūk-ı zevciyete ve bi’l-cümle
sâir hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan ben
üvey pederim ve vâlidem hâzırân-ı merkūmândan her birimiz merkūm Yusuf ’un
zimmetini ibrâ-yı âm ile ibrâ ve iskāt eylediğimizde ol dahi hukūk-ı zevciyete ve
bi’l-cümle sâire müte‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan benim ile üvey
pederim ve vâlidem hâzırân-ı merkūmândan her birimizin zimmetlerini ibrâ-
yı âm ile ibrâ ve iskāt ve her birimiz ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını kabûl
eyledik deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasâduk bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-20 min-Şevvâl sene [1]216
118
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
Mehmed zimmetinde cihet-i karzdan bâ-temessük alacağım olan cem‘an dokuz yüz
elli altı guruşun iki yüz kırk üç guruşunu nakden ve üç yüz seksen guruşunu dahi
mezbûr Mehmed’in mutasarrıf olup bana îcâr ve teslîm eylediği İslâmbol’da Cibali
Kapısı dâhilinde Havuzlu Hamam demekle ma‘rûf hamam icâresine takāsan ahz
u istîfâ etmemle bâkī alacağım olan üç yüz otuz üç guruşu merkūm Mehmed’den
halen taleb ederim deyü da‘va ettikde ol dahi cevâbında müdde‘iye-i mezbûrenin
ber-vech-i muharrer müdde‘âsını ve meblağ-ı bâkī-i mezkûr el-yevm zimmetinde
deyni olduğunu ikrâr u i‘tirâf etmeğin mûcebince meblağ-ı bâkī-i mezkûr üç yüz
otuz üç guruşu müdde‘iye-i mezbûre Ümmügülsüm Hatun’a edâ ve teslîme mezbûr
Mehmed’e tenbîh olunduğu huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Şevvâl sene [1]216
119
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
sonra meblağ-ı mezkûrun beş bin dokuz yüz elli guruşunu asîl-i merkūm haya-
tında müvekkilim mezbûre edâ etmekle bâkīsi olan altı yüz elli guruşu kefâletine
binâen mersûm Yorgi zimmîden bi’l-vekâle taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi
cevâbında işbu yedimde olup bin iki yüz on beş senesi Zilka‘desinin yirmi beşinci
günü târihiyle müvarrah kazâen imzâsı mahallî şak olan bir kıt‘a kat‘-ı alâka tahvîli
nâtık olduğu üzere asîl-i merkūm Mehmed Emin-kefâlet-i mezkûreden beni ihrâc
ve husûs-ı mezkûra müte‘allika da‘vâdan benim zimmetimi ibrâ ve iskāt etmişdi
deyü ba‘de’d-def ‘ ve’l-inkâr dâfi‘-i mersûm ber-vech-i muharrer def ‘ine Vekîlharc
İsmail Ağa b. Ali nâm kimesne şehâdet, şâhid-i âhar ikāmesine havâle olundukda
vekîl-i mezbûr terâfu‘dan ibâ vü imtinâ‘ etmekle henüz da‘vâlarına faysal verilme-
diği cerîdemizde mazbût olmağın sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]216
120
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
Süleyman meclis-i şer‘-i münîrde Mühtedî Osman b. Abdullah nâm şâbb-ı emred
muvâcehesinde mezbûr Osman benden mukaddem gāib ani’l-beled Köçekçi es-
Seyyid Ahmed’in yanında iken işbu üzerinde lâbis olduğu bir nimten ve bir çuka
mâî cübbe ve bir çuka şalvar semenlerinden gāib-i mezbûra deyni olan yüz altmış
guruşu bi-şartü’r-rücû‘ emriyle gāib-i mezbûra ben edâ ve teslîm etmemle meblağ-ı
mezkûru bi’l-mürâca‘a taleb ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan meccânen
fâriğ olup husûs-ı mezkûra müte‘allika da‘vâdan ben mezbûr Osman’ın zimmeti-
ni ibrâ ve iskāt eylediğimden sonra eğer gāib-i mezbûr ba‘de zamânin zuhûr ve
meblağ-ı mezkûru benden ahzımı inkâr ile mezbûr Osman’dan da‘vâ ve şer‘an bir
nesne ahz ederse mikdâr-ı me’hûzuna ben kefîl ve zâminim dedikde ol dahi ibrâ ve
kefâletini kabûl eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Şevvâli’l-mükerrem sene 1216
121
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
hıntanın on bin keyli İznikmid hıntası olup beher keyli yetmiş üçer paraya ve
on bin keyli Kırno? hıntası olup beher keyli altmışar paraya ve on bin keyli al-
çaklar hıntası olup beher keyli altmış dokuzar paraya ve beş bin keyli Silivri ve
beş bin keyli Arnavud hıntası olmağla her bir keyli doksanar para râyic olmağın
zehâir-i mezkûrenin ecnâs ve fiyatı minvâl-i muharrer üzere olduğu ihbâr olun-
duğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-26 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]216
122
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
123
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
124
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
92 [12a-4] Şerife Fâtıma bt. İsmail’ın, boşandığı eşi Seyyid Mehmed Sâdık
b. Osman aleyhine açtığı davada iddiasını ispat edemediğinden
muarazadan men edildiği
Mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
İstanbul’da Aksaray kurbünde Koğacı Dede Mahallesi’nde sâkine zâtı mu‘arrefe
Şerîfe Fâtıma bt. İsmail nâm Hatun meclis-i şer‘-i münîrde sâbıkā zevci Kömürcü
es-Seyyid Mehmed Sâdık b. Osman mahzarında merkūm es-Seyyid Mehmed Sâdık
ile mukaddemâ zevciyet beynimizde kāime iken menzilim derûnunda mevcûde
malım olan mecmû‘u yedi yüz otuz iki guruş kıymetli bâ-defter-i müfredât eşyâ-i
ma‘lûmemi zevcim merkūm fuzûlî ahz etmekle mevcûde ise ağyanını müstehlike
125
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
ise ba‘de’s-sübût kıymet-i mezkûrelerini taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi
cevâbında müdde‘iye-i mezbûrenin ber-vech-i muharrer müdde‘âsını inkârından
mâ‘adâ zevcem mezbûreyi ba‘de’t-tatlîk târih-i i‘lâm senesi Ramazan-ı şerîfi gur-
resinde altmış guruş mehr-i müeccel ve yirmi beş guruş nafaka-i iddeti ile ol
esnâda mütâlebe eylediği eşyâ da‘vâsından dahi benimle doksan iki guruşa sulh
olmağla cem‘an yüz yetmiş yedi guruşu zevcem mezbûreye teslîm ol dahi ba‘de’l-
kabz târih-i mezkûra gelince benim yed ve zimmetimde bir akçe ve bir habbe
hakkı ve alacağı olmadığını ikrâr ve âmme-i da‘vâdan benim zimmetimi ibrâ ve
iskāt ben dahi ibrâsını kabûl etmişdim deyü ba‘de’d-def ‘ ve’l-inkâr dâfi‘-i merkūm
es-Seyyid Mehmed Sâdık ber-vech-i muharrer def ‘ini udûlden olup şehâdetleri
makbûle olan Taşçı es-Seyyid Mehmed Emin b. Hasan ve Çorbacı Mehmed Ağa b.
Hüseyin nâm kimesneler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î isbât etme-
ğin mûcebince müdde‘iye-i mezbûre Şerîfe Fâtıma Hatun da‘vâ-yı mezkûresiyle
merkūm es-Seyyid Mehmed Sâdık’a bî-vech-i şer‘î mu‘ârazadan men‘ olunduğu
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-24 min-Şevvâl sene [1]216
126
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
95 [12b-2] Nefise bt. Mustafa ile kardeşi Kemhacı Emrullah Beşe’nin bir
birlerinin zimmetini ibra ettikleri
Ma‘rûz
İslâmbol’da Silivrikapısı dâhilinde Karabaş Mahallesi’nde sâkine Nefise bt. el-
müteveffâ Mustafa nâm Hatun meclis-i şer‘-i münîrde li-ebeveyn karındaşı Kem-
hacı Emrullah Beşe mahzarında babamız müteveffâ-i mezbûrun terekesinden
hisse-i irsiyyemden karındaşım mezbûr ile alâ-tarîkı’t-tehârüc mukaddemâ iki
yüz guruşa sulh olmamla bedel-i sulh-ı mezkûrun seksen guruşu mukābelesinde
karındaşım mezbûr ile iştirâken mutasarrıf olduğumuz bir bâb vakıf menzilden
nısf hissesini bâ-re’y-i mütevellî bana ferağ ve tefvîz ve bâkī yüz yirmi guruşunu
dahi târih-i i‘lâmdan yüz yirmi bir gün tamamında bana edâ etmek üzere istimhâl
eylediğinde ben dahi ba‘de’l-imhâl meblağ-ı bâkī-i mezkûrdan mâ‘adâ babamız
müteveffâ-i mezbûrun bi’l-cümle terekesine ve husûs-ı mirâsına vesâir hukūk-ı
şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i da‘vâdan her birimiz âharın zimmetini kabûlü
hâvi ibrâ ve iskāt eyledik deyü takrîrini mezbûr Emrullah tasdîk ve meblağ-ı
bâkī-i mezkûr yüz yirmi guruşu ecel-i mezkûr hulûlünde edâya ta‘ahhüd eylediği
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]216
96 [12b-3] Berber Ali bin Abdullah’tan miras kalan dükkân gediği ve evin
Hatice bt. Mehmed’e satıldığı
Ma‘rûz
İslâmbol’da Sultanahmedhan Câmi‘-i şerîfi civârında Kemeraltı nâm mahalde
sâkin iken bundan akdem vefât eden Berber Ali b. Abdullah’ın verâseti zevcesi
127
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
Âişe ile li-ebeveyn er karındaşı Ali ve diyâr-ı âharda olan li-ümmin-kız karında-
şı diğer Ayşe’ye münhasıra olmak üzere zâtı mu‘arrefe zevce-i mezbûre Âişe ve
merkūm Ali kendi nefsinden asâleten ve mezbûre diğer Âişe tarafından vekâleten
meclis-i şer‘-i münîrde zikri âtî dükkân ve üzerinde olan menzile bi’l-îcâreteyn
mutasarrıfe olan Hatice bt. Mehmed nâm Hatun’un damadı ve tarafından bey‘-i
âti’z-zikri tasdîka vekîl olduğu zâtını ârifân es-Seyyid Ahmed b. el-Hâc Süleyman
ve Mehmed b. Süleyman haberleriyle zâhir olan müşârun-ileyhin vakfı kâtibi es-
Seyyid Ahmed Efendi b. İbrahim mahzarında müvekkile-i mezbûrenin menzili
tahtında vâki‘ bir bâb berber dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik
tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûme mûrisimiz müteveffâ-i mezbûrun ile’l-vefât
yedinde mülk ve hakkı olup ba‘de vefâtihi bizimle müvekkile-i mezbûreye mevrûs
olmağın âlât-ı gedik-i mezkûru tarefeynden bi’l-icâb ve’l-kabûl müvekkile-i
mezbûre Hatice Hatun’a dört yüz guruşa bi’l-asâle ve bi’l-vekâle bey‘ ve temlîk
ve teslîm eylediğimizde ol dahi iştirâ ve kabz ve kabûl eylediğinden sonra seme-
ni olan meblağ-ı mezkûr dört yüz guruşu bize def ‘ ve teslîm biz dahi yedinden
tamamen ve kâmilen bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ahz u kabz eylediğimizden sonra
mebî‘-i mezkûrun tağrîr ve gabnine müte‘allika âmme-i da‘vâdan tarefeynden her
birimiz âharın zimmetini kabûlü hâvi bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ibrâ ve iskāt eyle-
dik fîmâ ba‘d âlât-ı gedik-i mezkûrda bizim aslan ve kat‘an alâka ve medhalimiz
kalmayıp müşteriye-i mezbûre Hatice Hatun’un mülk-i müşterâsı ve hakk-ı sırfı
olmuşdur deyü takrîrlerini vekîl-i merkūm es-Seyyid Ahmed Efendi ba‘de’t-tasdîk
mezbûr Ali yine meclis-i şer‘de i‘âde-i kelâm edip eğer müvekkilem kız karında-
şım mezbûre Âişe ba‘de zamânin zuhûr ve beni tevkîlini inkâr edip âlât-ı gedik-i
mezkûrdan hissesini müvekkile-i mezbûreden da‘vâ ve şer‘an bir nesne ahz eder
ise mikdâr-ı mehûzuna ben kefîl ve zâminim dedikde vekîl dahi kefâletini kabûl
eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]216
128
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
129
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
eylediğimde onlar dahi ibrâmı kabûl eylediler deyü takrîrini vekîl-i mesfûr tasdîk
eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Şevvâl sene [1]216
130
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
ve Sıvacı Mustafa ve kuzâtdan Mehmed Efendi ve Haffâf Hâfız Abdullah nâm ki-
mesneler meclis-i şer‘-i münîrde mahalle-i mezbûre sâkinelerinden zâtı mu‘arrefe
Ümmügülsüm bt. el-Hâc İsmail nâm Hatun ile mezbûre Ümmügülsüm’ün menzi-
linde icâre ile sâkin Duhânî Veliyüddin nâm kimesne muvâcehelerinde mezbûre
Ümmügülsüm ve mezbûr Veliyüddin kendi hallerinde olmayıp menzillerine ecnebî
kimesneler duhûl ve nâ-mahremden ictinâbları olmamağla mezbûrânın evzâ‘ ve
etvârlarından bir vechile hoşnud ve râzı değilleriz deyü bi’l-muvâcehe teşekkî ve
mahalle-i mezbûreden hurûclarını iltimâs etmeleriyle fîmâ ba‘d mezbûrân Üm-
mügülsüm ve Veliyüddin mahalle-i mezbûrede sâkinler olmayıp âhar mahalde
menzil tedârik ve mahalle-i mezbûreden hurûclarına tenbîh olunduğu İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-Şevvâl sene [1]216
101 [13a-4] Mustafa Çavuş b. İsmail ile boşandığı eşi Ayşe bt. Abdullah’ın
birbirlerinde haklarının kalmadığı
Ma‘rûz
Kalyon çavuşlarından Mustafa Çavuş b. İsmail meclis-i şer‘-i münîrde zevce-i mu-
tallakası ve zâtı mu‘arrefe olan Âişe bt. Abdullah nâm Hatun muvâcehesinde Kâtib
Hüsrev Vakfı’na li-ecli’l-maslaha kāimmakām-ı mütevellî nasb olan Mahmud
Efendi hâzır olduğu hâlde İstanbul’da Kumkapı kurbünde İbrahim Paşa nâm-ı di-
ğer Muhsine Hatun Mahallesi’nde vâki‘ ma‘lûmü’l-hudûd ve’l-müştemilât vakf-ı
mezbûr musakkafâtından bir bâb menzile Hatice bt. Abdullah mutasarrıfe iken
dört yüz otuz guruş bedel mukābelesinde ben tefevvüz ve nısf-ı menzili benimle
ölünce geçinmek şartıyla zevcem Âişe Hatun’a mütevellî-i vakf Mehmed Sâdık
re’yiyle ferağ ve tevfîz etmişdim lâkin şart-ı mezkûr ile ferağ-ı sahîh ve mu‘teber ol-
mamağla nısf-ı menzil-i mezkûru bâ-re’y-i mütevellî geri taleb ederim deyü da‘vâ
eylediğimde ol dahi inkâr ve beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı
muslihîn mezbûre Âişe Hatun nısf-ı menzil-i mezkûru doksan beş guruş bedel
mukābelesinde bâ-re’y-i mütevellî bana ferağ ve tefvîz ben dahi tefevvüz ve kabûl
eylediğimden sonra bedel-i mezkûrun istîfâsına ve nısf-ı menzile müte‘allika bi-
ribirimiz ile da‘vâ ve nizâ‘ım yokdur deyü takrîrini mezbûre Âişe Hatun tasdîk
eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-29 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]216
131
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
132
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
kurbünde es-Seyyid İsmail zimmetinde iki bin altı yüz kırk beş guruş otuz sekiz
para ve taşçılar başında Yenihanda Ciridoğlu es-Seyyid Mehmed’e bin sekiz yüz
kırk dokuz guruş yirmi üç para ve Tahtakale’de Emir Mustafa zimmetinde dört
bin yüz altmış dört guruş dört para ve Dîvânyolu’nda Mehmed Emin zimmetin-
de üç bin beş yüz seksen sekiz guruş beş para alacakları olduğu merkūmûnun
ikrârlarıyla sâbit ve Alacahamam’da Karakaş zimmîden alacakları olan yedi bin
yirmi üç guruş yirmi üç paranın edâsında mümâtale ve ashâb-ı azîm talebleriyle
merkūmun habse ilkā ve bunlardan mâ‘adâ sâir ehl-i İslâm deynlerini i‘tirâf ve her
biri altmış bir güne değin istimhâl etmeleriyle tüccâr-ı merkūmun dahi imhâl ve
edâya kefîlleri ahz olunup ve re‘âyâdan on dört nefer mazbûtü’l-esâmî zimmîler
dahi birbirlerine kefîl olmalarıyla altmış bir güne değin edâya ta‘ahhüd ve küllîsini
edâ edip bir mikdâr deynleri bâkī kalıb lâkin mahbûs olan merkūmûna deynlerini
edâ için yedlerinde olan emti‘a ve mülkleri olan dekâkîn gediklerini bey‘ ve edâ-yı
deyn ediniz deyü bi’d-defa‘at tenbîh ve tazyîk olunup onlar dahi inâden bey‘ etme-
meleriyle verilen fetâvâ-yı şerîfe mûcebince merkūmûnun emti‘a ve gedik âlâtları
vefâ etmez ise akarlarının semen-i misilleriyle ma‘rifet-i şer‘le bey‘ iktizâ etmek-
le merkūmûn ile sâir edâda mümâtalesi zuhûr edenlerin emti‘a ve gedik âlâtları
vefâ etmez ise akarlarının bey‘ olunması için emr-i âlîleri sudûru iktizâ eylediği
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-Şevvâl sene [1]216
133
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
105 [14a-1] Ruhariye bt. Dimitri ile Ahmed Ağa b. Hüseyin Ağa’nın
menzil davasından iki yüz guruşla sulh oldukları
200 guruş hüküm
Ma‘rûz
Mu‘arrefetü’ş-şahs Ruharina bt. Dimitri nâm Nasrâniyenin arzuhâl eden sad-
rı kebîr oğlu Nikola v. Yorgi nâm zimmî hâzır olduğu hâlde derûn-ı arzuhâlde
mezkûrü’l-ism Ahmed Ağa b. Hüseyin mahzarında ben bundan akdem mezbûr
Ahmed Ağa’yı Bahr-ı Sefîd’de Yunda Adası’nda vâki‘ ma‘lûmü’l-hudûd ve’l-
müştemilât bir bâb mülk menzilimi semen-i misliyle âhara bey‘e tarafımdan bâ-
hüccet-i şer‘iyye vekîl eylediğimde ol dahi kabûl ve menzil-i mezkûru mahallinde
iki yüz guruşa âhara bey‘ ve kabz-ı semen etmekle meblağ-ı mezbûr ile damadım
Manol zimmî malımdan fuzûlî ahz eylediği mecmû‘u üç yüz on dokuz guruş kıy-
metli yün memlû dört minder ve yün memlû sekiz yastık ve üç işleme peşkir ve
iki çârşeb ve iki kilim ve iki ceviz sandık ve bir tahta sandık ve on sahan ve bir
fistan ve bir Şam alacası anteri ve bir sini ve bir yorgan ve bir tâbe ve bir kebîr
tencere ve bir Frenî iskemlemi gāib-i mesfûrdan tahsîl için bâ-emr-i âlî mezbûr
Ahmed Ağa’yı mübâşir ta‘yîn ve eşyâ-i muharrere-i mezkûreyi kabza oğlum
hâzır-ı mesfûru tevkîl etmişdim lâkin merkūm Ahmed Ağa eşyâ-i muharrere-i
mezkûreyi gāib-i mesfûrdan tahsîl ve kabz etmekle eşyâ-i muharrere-i mezkûre
mevcûde ise a‘yânını, müstehlike ise ba‘de’s-sübût kıymet-i şer‘iyyelerini talep
ederim deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi menzil semeninden iki yüz guruş ile eşyâ-i
mezkûre kabzını ikrâr lâkin eşyâ-i mezkûreyi ba‘de’t-tahsîl oğlun hâzır-ı mersûma
teslîm etmişdim deyü beni def ‘inden mâ‘adâ iki ay sa‘y etmekle sebk eden ecr-i
mislimi taleb ederim deyü benden da‘vâ ve beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a
bâ-tavassut-ı muslihîn merkūm Ahmed Ağa meblağ-ı mezkûr iki yüz guruşu bana
teslîme ta‘ahhüd eylediğinde ben dahi eşyâ-i muharrere-i mezkûre da‘vâsından
ben ve merkūm Ahmed Ağa dahi ücret-i mübâşiriye da‘vâsından her birimiz
fâriğler olup meblağ-ı mezkûr iki yüz guruşdan mâ‘adâ bi’l-cümle zikr olunan
husûslara müte‘allika âmme-i da‘vâdan her birimiz âharın zimmetini ibrâ ve iskāt
ve her birimiz ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını kabûl eyledik deyü ba‘de’l-ikrâr
ve’t-tasdîk ibrâdan istisnâ olunan meblağ-ı mezkûr iki yüz guruşu müdde‘iye-i
mezbûre Ruharina Nasrâniyeye def ‘ ve teslîme mezbûr Ahmed Ağa’ya tenbîh
olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-18 min-L sene [1]216
134
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
106 [14a-2] Anaştaşya bt. Yani ile Estambol v. Yorgi’nin gedik eletleri
davasında yüz otuz guruşla sulh oldukları
130 guruşa sulh
Ma‘rûz
Medîne-i Üsküdar’a muzâfe Yoros nahiyesine tâbi‘ Arnavud karyesi mütemekki-
nelerinden arzuhâl eden Anaştaşya bt. Yani v. Yorgi nâm Nasrâniye tarafından
husûs-ı âtî’l-beyânda vekîl olduğu şahsını ârifân Haseki Ahmed Ağa b. İsmail ile
Yiğitbaşı İstemad v. Yani zimmî şehâdetleriyle sâbit olan Marko v. Vasil zimmî
meclis-i şer‘-i münîrde zikri âtî gedik âlâtına vâzı‘u’l-yed olan Estambul v. Yorgi
ve Nikola v. Ananuşti nâm zimmîler muvâcehelerinde nâhiye-i mezbûreye tâbi‘
Anadoluhisarı kurbünde Göksu nâm mahalde vâki‘ Gölcük Bostanı demekle
ma‘rûf bir bâb bostan derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı
lâzıme-i ma‘lûme seksen sehm i‘tibârıyla müvekkilem mersûme mâlike olduğu iki
sehm hissesini bundan akdem mersûmân Estambul ve Nikola zimmîlere yüz dok-
san yedi guruş semen-i makbûza bey‘ ve teslîm edip lâkin bey‘-i mezkûr tağrîr ve
gabnine fâhiş ile olmuşdu deyü bu esnâda da‘vâya tasaddî eylediğinde onlar dahi
tağrîr ve gabn müdde‘âsını inkâr etmeleriyle beynlerinde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a
bâ-tavassut-ı muslihîn müvekkilem mersûme ber-vech-i muharrer tasaddî eyledi-
ği da‘vâsından mersûmân ile kat‘an li’n-nizâ‘ yüz otuz guruş bedel-i makbûza sulh
olup âlât-ı gedik-i mezkûra ve icâresine ve bi’l-cümle husûs-ı mezkûra müte‘allika
âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan mersûmân Estambul ve Nikola zimmîlerin
zimmetlerini kabûllerini hâvi ibrâ ve iskāt eyledi deyü vekîl-i mesfûrun takrîr-i
meşrûhunu mersûmân Estambul ve Nikola zimmîler tasdîk ve bu vechile kat‘-ı
nizâ‘ eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-Şevvâl sene [1]216
107 [14a-3] Ali bin Abdullah’ın vârisi Hatice Hatun’un, Halil bin Mustafa
ile sulh oldukları
Dem-i diyetden sulh ibrâ
Ma‘rûz
Fi’l-asl Anadolu’da Nevşehir kazâsı ahâlîsinden olup Havâss-ı Refî‘a kazâsına
muzâfe Çekmece-i sagīr nahiyesine tâbi‘ Filorya karyesinde mütemekkin iken se-
kiz ay mukaddem vefât eden Ali b. Abdullah’ın verâseti zevce-i metrûkesi Hatice
ile babası mezbûr Abdullah’a ve zevce-i uhrâsından mütevellîd sulbî sagīr oğlu
Ali’ye ba‘de’l-inhisâr zâtı mu‘arrefe zevce-i mezbûre Hatice Hatun meclis-i şer‘-i
münîrde karye-i mezbûre ahâlîsinden Halil b. Mustafa mahzarında zevcim ve
mûrisim müteveffâ-i merkūm işbu târih-i i‘lâm senesi Saferi’l-hayrının selhi günü
135
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
kendi tarlasında hâsıl alef demetlerini karye-i mezbûreye nakle kendiye mu‘în ol-
mak için mezbûr Halil’i yanına terfīk etmekle zikr olunan alef demetlerini arabaya
tahmîl edip bağlamak için üzerine ilkā eyledikleri urganın bir başından zevcim
müteveffâ-i mezbûr ve bir başından mezbûr Halil tutup çekerler iken mezbûr
Halil kendi tarafında olan ipi salıvermekle te‘addî ve taksirinden nâşî zevcim
mezbûr arabadan düşüp alnı yarılıp ve a‘zası kara bere olup iki gün mürûrunda
müteessiren fevt olmağla mûceb-i şer‘îsini bi’l-asâle ve bi’l-verâse taleb ederim
deyü da‘vâ sadedinde olduğumda ol dahi ber-vech-i muharrer te‘addîsini inkâr
etmekle beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı muslihîn ben tasaddî
eylediğim da‘vâ-yı mezkûremden mezbûr Halil ile on beş guruşa sulh olduğumda
ol dahi sulh-ı mezkûru ba‘de’l-kabûl bedel-i sulhden mâ‘adâ zevcim müteveffâ-i
mezbûrun dem ü diyetine müte‘allika âmme-i da‘vâdan mezbûr Halil’in zimme-
tini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledim deyü ikrâr ve tasdîkleri tescîl ve İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-Şevvâl sene [1]216
136
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
şirâ gayr-ı meşrû‘ ve mukaddemâ şerefrîz-i sudûr olan hatt-ı hümâyûn-ı adâlet-
makrûn ile merfû‘ olmağla merkūmân Ahmed Usta ve es-Seyyid Mehmed Usta
keyfe mâ yeşâ envâ‘ yağlı tabh ve bey‘lerine müdâhale etmemek üzere esnâf-ı
merkūmûna şer‘an tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Şevvâli’l-mükerrem sene 1216
109 [14b-2] Mustafa Beşe b. Ahmed ile Ahmed Beşe b. Mehmed’in tütün
davasında yüz elli guruşa sulh oldukları
150 guruş üzerine sulh
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Duhânî Mustafa Beşe b. Ahmed meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâlde
mezkûr Kıyıcı Ahmed Beşe b. Mehmed mahzarında mezbûr Ahmed Beşe
kasaba-i Tophane’de İpekçiler sûkunda vâki‘ bir bâb Tütüncü dükkânımda kıyı-
cılık hizmetimde iken târih-i i‘lâmdan beş ay mukaddem malımdan mecmû‘u
sekiz yüz guruş kıymetli ma‘lûmü’l-mikdâr duhânımı hufyeten ahz ve [i]stihlâk
etmekle ba‘de’s-sübût kıymet-i mezkûresini taleb ederim deyü tasaddî eylediğim
da‘vâmdan mezbûr Ahmed Beşe ile an inkâr yüz elli guruş bedel-i makbûza ba‘de
akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl ziyâde müdde‘âma ve bedel-i sulh-i merkūma ve bi’l-
cümle husûs-ı mezkûra müte‘allika âmme-i da‘vâdan her birimiz âharın zimme-
tini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledik deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk bu vechile kat‘-ı
nizâ‘ eyledikleri tescîl ve İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min -L sene [1]216
110 [14b-3] Nefise bt. Abdullah ile Mustafa Ağa b. İsmail’in bir birlerinin
zimmetini ibra ettikleri
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl Nefise bt. Abdullah nâm Hatun tarafından husûs-ı âtî’l-beyânda
vekîl olduğu zâtını ârifân Hüseyin b. el-Hâc İbrahim ve Haseki Mustafa b. Hüse-
yin şehâdetleriyle sâbit olan es-Seyyid Mustafa Ağa b. es-Seyyid Ahmed meclis-i
şer‘-i münîrde üvey babası arzuhâlde mezkûrü’l-ism Mustafa Ağa b. el-Hâc İs-
mail mahzarında müvekkilem mezbûre bin iki yüz on iki senesi Rebî‘ülevveli
gurresinde malından âhara bey‘ ve kendiye akar iştirâ etmek üzere üç bin gu-
ruş kıymetli bir yakut hâtem ve bin iki yüz guruş kıtmetli bir basma altın sa‘at
ma‘a altın köstek ve habbe? ve dört yüz guruş kıymetli bir altın ud kutusu ve
yüz yirmi guruş kıymetli bir hoş-âb kâsesi ve iki yüz guruş kıymetli bir koko-
nos burnu sineklik kabzası ile ikisi bir yerde doksan bir aded fındık altını verip
137
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
ol dahi ahz u kabz edip eşyâ-i mezkûreyi bey‘ ve akar alıvermemekle kıymet-i
mezkûreleriyle müvekkilem mezbûrenin mütevelliyesi olduğu Süleyman Paşa
vakfından mahlûl olan menzil âhara îcâr olundukda mu‘accelesi olan dört yüz
otuz guruşu mezbûr Mustafa Ağa bi’l-vekâle kabz ve üç yüz guruşu müvekkile-
me teslîm ve yüz otuz guruşu yedinde kalmağla zikr olunan eşyâ-i muharrer-e
mevcûde ise a‘yânını müstehlike ise ba‘de’s-sübût kıymet-i mezkûreleriyle zikr
olunan altınlar ve meblağ-ı bâkī-i mezkûr yüz otuz guruşu merkūm Mustafa
Ağa’dan bi’l-vekâle taleb ederim deyü da‘vâ ol dahi cevâbında zikr olunan ya-
kut hatem yedinde mevcûd olduğunu ikrâr ve zikr olunan basma altın sa‘at ma‘a
köstek ve habbeyi beş yüz guruşa ve ud kutusunu iki yüz guruşa ve sineklik kab-
zasını elli guruşa müvekkile-i mezbûrenin izniyle âhara bey‘ ve semenleri olan
cem‘an yedi yüz elli guruşu ile meblağ-ı mezkûr yüz otuz guruşu dahi tama-
men müvekkile-i mezbûre Nefise Hatun’a edâ ve teslîm etmişdim deyü ba‘de’d-
def ‘ ve’l-inkâr dâfi‘-i mezbûr def ‘-i mezkûrunu isbâta kādir olmayıp tahlîfe
tâlib oldukda kıbel-i şer‘den mürsel kâtib-i sâni Merhabâzâde Mahmud Efendi
İstanbul’da Mahmudpaşa Mahallesi’nde müvekkile-i mezbûrenin sâkine olduğu
menziline varıp cerîdede mazbûtü’l-esâmî Müslimîn huzûrlarında akd-i meclis-i
kavîm ettikde beylerine muslihûn tavassut edip vekîl-i mezbûr tasaddî eylediği
sineklik kabzası ve altın ud kutusu ve hoş-âb kâsesi ve doksan bir aded fındık al-
tınları ve meblağ-ı bâkī-i mezkûr yüz otuz guruş mütâlebesinden meccânen bi’l-
vekâle fâriğ olduğunda mezbûr Mustafa Ağa dahi yedinde mevcûd olan yakut
hatemi vekîl-i mezbûra teslîm ve basma altın sa‘at ma‘a kösteği târih-i i‘lâmdan
otuz bir gün tamamına değin teslîme ta‘ahhüd etmekle zikr olunan altın sa‘atden
mâ‘adâ ziyâde müdde‘âsına ve işbu târih-i i‘lâma gelince beynlerinde cereyân
eden ahz u i‘tâya müte‘allika tarefeynden her biri âharın zimmetini bi’l-asâle ve
bi’l-vekâle ibrâ ve iskāt ve her biri âharın ibrâsını âsaleten ve vekâleten kabûl
eylediklerini kâtib-i mezbûr dâ‘îleri mahallinde ba‘de’t-tahrîr ve meclis-i şer‘a
gelip tarefeyn muvâcehesinde alâ-vukū‘ihî inhâ ve takrîri ba‘de’t-tenfîz İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-20 min-Şevvâl sene 1216
111 [14b-4] Ali Çavuş bin Ahmed’in boşandığı eşi Hatice bt. Mehmed’e
nafakasını ve mehr-i müeccelini ödemesi gerektiği
Ma‘rûz
Mu‘arrefetü’z-zât Hatice bt. Mehmed Said nâm hatun meclis-i şer‘-i münîrde
dîvân-ı âlî çavuşlarından sâbıkā zevci Ali Çavuş b. Ahmed mahzarında merkūm
Ali Çavuş zevc-i dâhilim olup târih-i i‘lâmdan yedi gün mukaddem beni tatlîk
etmekle zimmetinde mütekarrir ve ma‘kūdün-aleyh olan yüz elli guruş mehr-i
müeccelim ile nafaka-i iddet-i bâkīyemi zevcim mezbûrdan taleb ederim deyü
138
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
112 [15a-1] Alile Esma bt. Abdullah’ın, eşi Molla Ahmed b. Mehmed’e
kendisini bakmak şartıyla verdiği mallarını geri alması
Semen-i eşyâ-i müstehlike 897 guruş ile 499 guruşun edâsına tenbîh
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât alile Hâce Esma bt. Abdullah meclis-i şer‘-i
münîrde zikri âtî menzile vâzı‘u’l-yed olan arzuhâlde mezkûr hâlâ zevci Molla
Ahmed b. Mehmed mahzarında İslâmbol’da Abdi Subaşı Mahallesi’nde vâki‘ bir
tarafdan Kehhâlbaşı Medresesi ve bir tarafdan Başkâtib efendi arsası ve tarefeyni
tarîk-i âm ile mahdûd bir bâb mülk menzilimi ölünce bana bakmak şartıyla zev-
cim mezbûr Molla Ahmed’e dört bin guruşa bey‘ ve semeninden zimmetini ibrâ
etmişdim lâkin şart-ı mezkûr ile olan beyin fesâdına binâen menzil-i mezkûru
istirdâd ve malımdan fuzûlî ahz eylediği bir Mushaf-ı şerîf ile imâm meşrûtası
olarak bir bâb vakıf menzil temessükü ile dört yüz elli guruş kıymetli elmaslı bir
gerdâniye ve dört yüz guruş kıymetli incili bir altın bilezik ve iki yüz elli guruş
kıymetli elmaslı bir zümrüd küpe ve doksan guruş kıymetli bir elmaslı altın yüzük
ve yetmiş guruş kıymetli iki zümrüd yüzük ve yetmiş beş guruş kıymetli iki yüz
elli vakıyye yün ve elli guruş kıymetli bir penbe tûsi şal ve seksen guruş kıymetli
iki top çiçekli sevayı ve kırk guruş kıymetli bir kaliçe seccâde ve yüz elli guruş
kıymetli dört eski maden tabak ve kırk guruş kıymetli hindkârî bir zar ve beş
yüz guruş kıymetli elmaslı bir altın kuşak ve seksen guruş kıymetli iki top Trab-
zon bezi ve iki yüz guruş kıymetli bir kutu içinde ma‘lûmü’l-mikdâr eski maden
fincan ve elli guruş kıymetli bir altın oluk anteri mevcûde ise ayânını müstehlike
ise ba‘de’s-sübût kıymet-i mezkûrelerini ve yedimden iktirâz ve kabz eylediği dört
yüz doksan dokuz guruşu zevcim mezbûrdan taleb ederim deyü da‘vâ eyledikde
ol dahi cevâbında müdde‘iye-i mezbûreden dört yüz doksan dokuz guruş iktirâz
139
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
ve kabzını ve malı olan bir Mushaf ile menzil temessükünü ahzını ve hâlâ aynları
yedinde mevcûde olduğunu ve yine müdde‘iye-i mezbûrenin malı olarak zikr olu-
nan elmaslı bir gerdâniye ve incili altın bilezik ve elmaslı zümrüd küpe ve elmaslı
iki altın yüzük ve iki zümrüd yüzük ve iki yüz elli vakıyye yün ve bir penbe tûsi şal
ve bir top çiçekli sevâyı ve bir [ka]liçe seccâde ve bir hindkâri zarı zevcem mezbûre
bana verip eşyâ-yı mezkûreyi semen-i misilleriyle âhara bey‘ ve semenlerini zev-
cem mezbûre ile iştirâken mutasarrıf olduğumuz vakf menzil binâsına harc ve
sarf eyle deyü bana emr etmekle ben dahi zikr olunan elmaslı gerdâniyeyi üç yüz
doksan guruşa ve incili altın bilezik ile bir elmaslı altın yüzüğü iki yüz guruşa
ve elmaslı zümrüd küpe ile ile zümrüd yüzüğün birini yüz otuz guruşa ve diğer
zümrüd yüzüğü yirmi beş guruşa ve iki yüz elli vakıyye yünü yetmiş beş guruşa ve
penbe tûsi şalı yirmi guruşa ve bir aded çiçekli sevâyıyı yirmi guruşa ve bir kaliçe
seccâdeyi on beş guruşa ve bir Hindkâri zarı yirmi iki guruşa bey‘ ve semenleri olan
cem‘an sekiz yüz doksan yedi guruşu kabz ve emriyle menzil-i mezkûr binâsına
harc ve sarf etmişdim deyip müdde‘iye-i mezbûrenin şart-ı müdde‘âsıyla bir çift
elmaslı altın kuşak ve altın oluk bir anteri ve bir top çiçekli sevâyı ve eski maden
fincan ve iki top Trabzon bezi ve dört eski maden tabak müdde‘âlarıyla kabzını
mu‘terif olduğu eşyâların ziyâde kıymet müdde‘âlarını inkârından mâ‘adâ zev-
cem mezbûre bana karz verdiği dört yüz doksan dokuz guruşu bana hibe etmişdi
deyü eylediği def ‘lerini mezbûre Hâce Esma Kadın inkâr etmekle tarefeyn beyâna
ba‘de’l-havâle mezbûre Hâce Esma Kadın ber-vech-i muharrer şart-ı müdde‘âsını
lede’t-tezkiye şehâdetleri makbûle olan mahalle-i mezbûre İmâmı Mahmud Efen-
di b. İbrahim ve Askeri Reisi Hâfız Abdullah Efendi b. Halil şehâdetleriyle ba‘de’l-
isbât mezbûre Hâce Esma Kadın ziyâde eşyâ ve kıymet müdde‘âlarını ve mezbûr
Molla Ahmed ber-vech-i muharrer deflerini her biri isbâtdan ızhâr-ı acz ve istihlâf
etmeleriyle mezbûre Hâce Esma Kadın ve mezbûr Molla Ahmed’den herbirine
ber-nehc-i şer‘î yemîn verilmeğin mûcebiyle mezbûre Hâce Esma Kadın ziyâde
eşyâ ve kıymet müdde‘âsıyla mezbûr Molla Ahmed def ‘-i mezkûrlarıyla herbiri
âhara bilâ-beyyine mu‘ârazadan ba‘de’l-men‘ mûceblerince zikr olunan Mushaf-ı
şerîf ve vakıf menzil temessükü ve mülk menzil ve meblağ-ı mezkûr dört yüz dok-
san dokuz guruş ile eşyâ-i müstehlike semenleri olan sekiz yüz doksan yedi guru-
şu müdde‘iye-i mezbûre Hâce Esma Kadın’a red ve teslîme mezbûr Molla Ahmed’e
tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Şevvâl sene 1216
140
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
114 [15b-1] Ankara’da sof ve şal imal edip İstanbul’da satan esnafın
nizama uymaları gerektiği
Sofcu esnâfına dâir
Ma‘rûz
Ashâb-ı arzuhâl Ankara kazâsında sof ve şalı nesc ve i‘mâl ettirip Âsitâne-i aliyye’ye
nakl ve bey‘ eder Sofcu esnâfı meclis-i şer‘-i şerîfde kazâ-i merkūmda muhtârları
olan kassâr tâifesinden Uzunoğlu Karabet ve Tokatlıoğlu Oseb zimmîler hâzır ol-
dukları hâlde kazâ-i mezbûr ahâlîsinden olup bu def ‘a kassârlık nizâmına dâir bir
kıt‘a i‘lâm ile vârid olan Eyedoğlu Karabet ve Ferağoğlu Acı Kigork nâm zimmîler
muvâcehelerinde ez kadîm kazâ-i mezbûrda nesc ve i‘mâl ettirdiğimiz sof ve şa-
lının beher topunu kassâr tâifesi kırkar akçeye kassârlar iken yevmen fe-yevmen
ücretlerini ziyâde ederek üç nev‘ i‘tibâriyle yirmi beş ve otuz ve otuz beş paraya
terakkī eylediğinden mâ‘adâ kumaşlarımızı layıkıyla kassâr etmeyip ifsâd ettikle-
rine binâen bizler dahi beher topunu yirmi ikişer paraya kassârlar âhar kassârlar
tedârik edip emti‘amızı matlûbumuz üzere kassârlayıp cümlemiz herbirinden râzı
ve müteşekkirler iken mersûmûn atîk kassârlar kassârlığı beynlerinde kırk nefere
hasr ve tahsis ve emti‘amızı üç nev‘ i‘tibâr ve her nev‘in fiyatına üçer para zamla
bizim muhtarımız olan kassârların tardı ile fîmâ ba‘d kassârlık ancak kendilere
münhasır olup hilâfı hareket edenlerden îrad-ı cedîd hümâyûn hazinesine altı bin
guruş nezr olmak ve işbu nizâm düstûrü’l-amel olmak üzere fermân-ı âlî ısdârı
istid‘âlarını hâvi hâlâ kazâ-i mezbûr nâibi Moravîzâde Hâmid Efendi’yi itmâ-birle
gıyabımızdan aldıkları bir kıt‘a i‘lâmı sened ittihâz edip hâlâ Ankara’da muhtarı-
mız olan kassârları kassârlıktan men‘ ve mersûmân Eyedoğlu Karabet ve Ferağoğ-
lu Acı Kigork i‘lâm-ı merkūm mûcebince fermân-ı âlî ısdârı sâiyesinde olmala-
rıyla mes’ullerine müsa‘ade-i aliyye buyrulmayıp ve hâlâ Ankara’da muhtârımız
olan kassârlara vâki‘ olan müdâhaleleri men‘ ü def ‘ buyrulmağı istid‘â ve istirhâm
141
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
142
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
143
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
144
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
145
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
kalafatçı ustaları dahi va‘de-i merkūme hulûlünde zikr olunan vechile ahcâr ile
memlû yedlerinde mevcûd ziftleri kalır ise izâbe ve tathîr ve ashâb-ı sefâyîne ol hâl
ile bey‘e her birleri başka başka ta‘ahhüd edip hilâf-ı ta‘ahhüd harekete mütecâsir
olanlar taraf-ı devlet-i aliyye[den] tedîbât-ı lâyıkaları icrâsına râzılar olmalarıy-
la kapan-ı tüccârı merkūmun dahi bu vechile şikāyetlerinden fâriğler oldukları-
nı takrîr ve her birleri âharı tasdîk eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min-Zilka‘deti’ş-şerîfe sene [1]216
146
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
147
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
kıbel-i şer‘den izin verilmesi murâdımdır dedikde takrîri şer‘-i şerîfe muvâfık ve
men‘-i inhisâr-ı bey‘ u şirâ husûsunda şerefrîz-i sudûr eden hatt-ı şerîfe muvâfık ve
san‘at-ı mezkûreyi i‘mâl ve dükkân küşâdına izin ve ruhsat ve âharın müdâhalesi
men‘ ü def ‘ buyrulmak bâbında emr-i âlîleri sudûru iktizâ eylediği İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Şevvâl sene [1]216
148
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
126 [17a-3] Hatice bt. Osman’ın, Şerife Ayşe bt. Seyyid Mustafa aleyhine
açtığı davasını ispat edemediğinden muarazadan men edildiği
Ma‘rûz
İslâmbol’da Çıkrıkçı Kemal Mahallesinde sâkine zâtı mu‘arrefe Hatice bt. Osman
nâm Hatun meclis-i şer‘-i münîrde hâletesi Şerîfe Âişe bt. es-Seyyid Mustafa nâm
149
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
Hatunun zevci ve tarafından ber-vech-i âtî husûmet ve redd-i cevâba vekîl olduğu
zâtını ârifân es-Seyyid Ali Efendi b. es-Seyyid Mustafa ve Mehmed Said b. İsma-
il şehâdetleriyle ber-nehc-i şer‘î sâbit olan eşrâf-ı kuzât-ı Mısriyyeden Kassâm-ı
askeri başkâtibi es-Seyyid Mehmed Efendi b. es-Seyyid el-Hâc Mehmed mahza-
rında ben ücret ile hizmet eder makūleden olmayıp hâletem müvekkile-i mezbûre
bundan akdem bana gel menzilimde bir ay ikāmet eyle demekle ben dahi men-
ziline gidip dört sene kendiye hizmet etmemle müddet-i mezkûrede iktizâ eden
ecr-i mislimi talep ederim deyü tasaddî eylediği da‘vâsı takrîr-i meşrûhu üzere
ücret mukāvele olunmayıp ve kendisi ücret ile hizmet eder makūleden olmadığını
mu‘terife iken meşrû‘a olmamağla kelâmına iltifât olunmayıp bî-vech mu‘ârazadan
ba‘de’l-men vekîl-i merkūm es-Seyyid Mehmed Efendi müdde‘iye-i mezbûrenin
malından yedinde olan bir elmaslı çiçek ve bir kırmızı tülbent çorabı müdde‘iye-i
mezbûreye meclis-i şer‘de teslîm ol dahi kabz eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-selh-i Şevvâli’l-mükerrem sene 1216
127 [17a-4] Hediyetullah bt. Ahmed’e eşi Ali b. Mustafa’ya itâat etmesi için
tenbih edildiği
İtâ‘ate tenbîh
Ma‘rûz
Yağlıkçı esnâfından Ali b. Mustafa meclis-i şer‘-i hatîrde hâlâ zevcesi zâtı mu‘arrefe
Hediyetullah bt. Ahmed nâm hatun mahzarında mezbûre Hediyetullah yirmi altı
guruş mehr-i müeccel ve mu‘accel müstevfâsıyla zevce-i medhûlün-bihâm olup
lâkin zevcem mezbûre tedârik eylediğim menzile gelmekten imtinâ‘ etmekle suâl
olunup menzilime gelip bana itâ‘at ve hukūk-ı zevciyete mürâ‘at etmek üzere zev-
cem mezbûreye tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında
müdde‘î-i mezbûr zevci olup ve mehr-i mu‘accelini istîfâ eylediğini ikrâr u i‘tirâf
etmeğin mûcebince zevci merkūmun tedârik eylediği menziline gidip itâ‘at ve
hukūk-ı zevciyete mürâ‘at etmek üzere merkūme Hediyetullah Hatun’a tenbîh
olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min Za sene [1]216
150
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
151
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
130 [17b-3] Cerrahbaşı Mehmed Efendi vakfına ait bahçıvân odasına Şeyh
Yavusi Vakfı’nın müdahale etmemesi gerektiği
Bahçıvân odasından keff-i yedine tenbîh
Muhrec şüde fî-8 S sene [12]58
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen zikri âtî husûsun mahallinde bi’l-
mu‘âyene istimâ‘ ve fasl ve hasmı için kıbel-i şer‘den me’zûnen mürsel kâtib-i sâni
Merhabâzâde Mahmud Efendi evkāf müfettişi mevâlî-i izâmdan faziletlü Mehmed
Su‘ada Bey Efendi tarafından mürsel Kâtib Abdullah Efendi ile İstanbul’da Sultan
Selim Câmi‘-i şerîfi civârında Çukurbostan derûnunda vâki‘ münâza‘un-fîh bos-
tana varıp cerîdede mazbûtü’l-esâmî Müslimîn huzûrlarında akd-i meclis-i şer‘-i
kavîm eylediklerinde nezâret-i hazret-i Şeyhülislâm sellemehü’s-selâmîde âsude
evkāfdan Müezzinzâde demekle ma‘rûf ser-cerrâhin-i hâssa Mehmed Efendi vak-
fının ber-vech-i meşrûta mütevelliyesi sâhibe-i arzuhâl zâtı mu‘arrefe Şerîfe Hibe-
tullah bt. Mehmed nâm hatun meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda Şeyh Yavsi Vakfı’nın
mütevellîsi arzuhâlde mezkûr es-Seyyid eş-Şeyh Abdülhâlık Efendi b. es-Seyyid
Mehmed Haşim Efendi mahzarında mahâll-i mezkûrda Şeyh Yavsi vakfından ol-
mak üzere bi’l-îcâreteyn mutasarrıf olan hâlâ Kaptanıderya Devletlü Gāzi Hüseyin
Paşa hazretlerinin Çukadârı Mehmed Emin Efendi b. Mustafa tarafından vekîli Ya-
kup b. İbrahim hâzır oldukları hâlde işbu derûnunda akd-i meclis-i şer‘ olunan bir
tarafdan ba‘zen Şeyh Yavsi vakfından bostan ve ba‘zen Çubukçular Hânı ve bir ta-
rafdan ba‘zen tarîk-i âm ve ba‘zen Osman menzili ve bir tarafdan ba‘zen yine Şeyh
Yavsi Vakfından Muvakkit Mehmed Efendi ve ba‘zen kemerbaşı Mehmed Efendi
ve ba‘zen İbrahim menzilleri ve bir tarafdan Yemenici Osman menzili ile mahdûd
bir kıt‘a bostanın zikr olunan Çubukçular hânı cânibinde vâki‘ tahmînen yüz alt-
mış zirâ‘ bir bâb bahçıvân odası mütevelliyesi olduğum sâlifü’z-zikr Cerrâhîn-i
hâssa Mehmed Efendi Vakfı müsakkafâtından iken mütevellî-i mezbûr Şeyh Yavsi
Vakfı müsakkafâtından olmak üzere zabt ve müvekkil-i mezbûr Mehmed Emin
Efendi îcâr etmekle kasr-ı yedine tenbîh olunmak bi’t-tevliye matlûbumdur deyü
ba‘de’d-da‘vâ ve’l-istintak ve’l-inkâr müdde‘iye-i mütevelliye-i merkūme Hibe-
tullah ber-vech-i muharrer müdde‘âsını udûlden olup şehâdetleri makbûle olan
mahalle-i mezbûre ahâlîsinden Mehmed Beşe b. Ömer ve Kahveci diğer Meh-
med Beşe b. Hasan ve Berber İbrahim b. İbrahim ve el-Hâc Hâfız Ömer Efendi
b. İbrahim ve Ahmed Beşe b. Hasan nâm kimesneler ile isbât etmeğin mûcebince
zikr olunan bahçıvân odasından keff-i yedine mütevelli-i merkūm es-Seyyid eş-
Şeyh Abdülhâlık Efendi’ye ba‘de’t-tenbîh mütevelli-i mezbûr es-Seyyid eş-Şeyh
Abdülhâlık Efendi zikr olunan bahçıvân odası vakf-ı mezkûr müsakkafâtından
olduğunu tasdîk eylediğini mevlânâ-yı mezbûrân mahallinde ketb ve tahrîr ve
152
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
ma‘an mürsel ümenâ-i şer‘le meclis-i şer‘a gelip alâ-vukū‘ihî inhâ ve takrîr eyle-
dikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre-i Zilka‘de sene [1]216
153
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
154
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
köşesi nâm mahalde vâki‘ gediği bir kimesnenin mülkü olmayan hâli dükkâna
naklolunmasını istid‘â ettikde ber-vech-i meşrûh nakli şürûtundan olduğu tütün-
cüler kethüdâsı İbrahim Ağa ve yiğit başıları Ali Kalfa vesâirleri haber vermekle
âlât-ı gedik-i mezkûr mahâll-i merkūma nakl ve kalemine kayd ve yedine sûret
i‘tâsı için emr-i âlîleri sudûru ricâsında olduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min Za sene [1]216
134 [18a-3] Sagir Mustafa’nın hissesini vasisi ve annesi Zeyneb bt. Ali’ye
teslim etmesi için Camcı Ahmed b. İsmail’e tenbih edildiği
Sagīr-i mezbûrun hissesini vasîyy-i merkūma teslîmine tenbîh
Ma‘rûz
Müteveffâ Camcı el-Hâc Abdullah b. el-Hâc Mehmed’in sulbî sagīr oğlu Mustafa’nın
vâlidesi ve tesviye-i emrine kıbel-i şer‘den mansûbe vasîsi olan mu‘arrefetü’z-zât
Zeyneb bt. Ali nâm Hatun meclis-i şer‘-i münîrde Camcı Ahmed b. İsmail mah-
zarında İslâmbol’da Sultan Bayezid-i Veli Câmi‘-i şerîfi kurbünde darbhâne fırı-
nı karşısında vâki‘ bir bâb camcı dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf ge-
dik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme yetmiş iki sehm i‘tibâriyle on yedi sehm mezbûr
Ahmed’in ve elli beş sehmi dahi vasîsi olduğum sagīr-i mezbûrun irsen ve şirâen
yedinde mülkü olmağla sagīr-i mezbûrun âlât-ı mezkûrede olan elli beş sehmini
beher mâh ikişer guruşa mezbûr Ahmed’e îcâr ve teslîm ol dahi istîcâr ve kabûl
etmişdi el-hâletü hâzihi îcâre-i mezkûreyi gāyet-i şehr-i âtîde feshetmemizle âlât-ı
mezkûrede olan sagīr-i mezbûrun hissesini bana teslîme mezbûr Ahmed’e tenbîh
olunması bi’l-vesâye murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘iye-i
vasiye-i mezbûrenin ber-vech-i muharrer müdde‘âsını ikrâr u i‘tirâf etmekle
mûcebince âlât-ı gedik-i mezkûrdan sagīr-i mezbûr Mustafa’nın hissesini vasîyy-i
mezbûra teslîme mezbûr Ahmed’e tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min-Zilka‘de sene 1216
155
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
ve ma‘kūdun aleyh olan altmış guruş mehr-i müeccelimi mezbûr Ahmed’den hâlâ
taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘iye-i mezbûre ol mikdâr
guruş mehir tesmiyesiyle zevce-i medhûlün-bihâsı olduğunu ve tatlîkini ve
mehr-i mezkûr hâlâ zimmetinde deyni olduğunu ikrâr u i‘tirâf etmekle mûcebince
meblağ-ı mezkûr altmış guruşun müdde‘iye-i mezbûreye edâsıyla mezbûr Ahmed
ilzâm olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min-Zilka‘de sene [1]216
156
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
138 [18b-2] Vasiliki bt. Saturi’nin muhâla‘a ile boşandığı kocası Yorgi v.
Aydaz’ın zimmetini ibra ettiği
Ma‘rûz
Mahrûse-i Galata’da Sultan Bayezid Mahallesi mütemekkinelerinden arzuhâl
eden Vasiliki bt. Saturi ve anası Fotini bt. Mike nâm Nasrâniyyeler taraflarından
husûs-ı âti’l-beyânda vekîl olduğu şahıslarını ârifân Nikola v. İstemad ve Yuvan v.
Dimitri nâm zimmîler şehâdetleriyle sâbit olan mesfûr Saturi zimmî meclis-i şer‘-i
münîrde arzuhâlde mastûr mersûme Vasiliki Nasrâniyenin zevc-i muhâlı‘ı Manav
Yorgi v. Anid zimmî muvâcehesinde mersûm Yorgi zimmî kızım ve müvekkilem
mersûme Vasiliki Nasrâniyyenin âyîn-i âtılamız üzere zevc-i dâhili olup lâkin
beynlerinde hüsn-i mu‘âşeretleri olmamağla kızım mersûme malından iki bin iki
yüz elli guruş bedel-i hul‘ vermek üzere hul‘a tâlibe olduğunda zevci mersûm dahi
157
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
ber-vech-i muharrer hul‘-ı mezkûru kabûl ve bedel-i hul‘ olan iki bin iki yüz elli
guruşun bin iki yüz guruşunu mukaddemâ ve bin elli guruşunu dahi işbu târih-i
i‘lâm günü kendiye def ‘ ve teslîm ol dahi tamamen ahz u kabz etmekle kızım ve
müvekkilem mersûmenin malı olup zevci mersûmun menzilinde olan bâ-defter-i
müfredât eşya-yı ma‘lûmesini dahi zevc-i mersûm bi-a‘yanihâ bana def ‘ ve teslîm
ben dahi tamamen ahz u kabz etmemle hukūk-ı zevciyete ve ibtidâ-yı zevciyet-
lerinden işbu târîh-i i‘lâma gelince beynimizde cereyân eden cemî‘ ahz u i‘tâya
ve bi’l-cümle sâir hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i da‘vâdan ben kendi nef-
simden asâleten ve kızım ve müvekkilelerim mersûmetân taraflarından vekâleten
mersûm Yorgi zimmînin zimmetini ibrâ-yı âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt
eylediğimde ol dahi hukūk-ı zevciyete ve bi’l-cümle sâir hukūk-ı şer‘iyyeye mü-
te‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan benimle kızım ve müvekkilelerim
mersûmetân Vasiliki ve Fotini Nasrâniyelerin zimmetlerimizi ibrâ-yı âmm ile ibrâ
ve iskāt ve her birimiz ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını asâleten ve vekâleten
kabûl eyledik deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-8 min-Zilka‘de sene 1216
158
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
140 [18b-4] Nefise bt. Abdullah’ın, kocası İsmail b. Mehmed’e itâat etmesi
gerektiğinin tenbihi
Ma‘rûz
İsmail b. Mehmed nâm kimesne meclis-i şer‘-i münîrde hâlâ zevcesi zâtı mu‘arrefe
Nefise bt. Abdullah nâm Hatun mahzarında mezbûre Nefise Hatun yüz guruş
mehr-i müeccel ve kırk guruş mu‘accel-i müstevfâsıyla zevce-i medhûlün-bihâm
iken nâşizeten menzilimden firâr etmekle zevcem mezbûreye suâl olunup men-
zilime gelip bana itâ‘at ve hukūk-ı zevciyete mürâ‘atına zevcem mezbûreye tenbîh
olunması murâdımdır deyü da‘vâ ettikde mezbûre Nefise Hatun cevâbında
müdde‘î-i merkūm zevc-i dâhili olup mehr-i mu‘acceleyi istîfa eylediğini ve
nâşizeten âhar mahalde sâkine olduğunu bi-tamâmihî ikrâr u i‘tirâf etmeğin
mûcebince zevci merkūmun menziline varıp itâ‘at ve hukūk-ı zevciyete mürâ‘at
etmek üzere mezbûre Nefise Hatun’a tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-9 min-Zilka‘de sene 1216
159
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
160
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
cem‘an bin dört yüz guruşu sen ver ben sana veririm deyü bana emr etmekle
ben dahi enserciye olan üç yüz seksen guruş ve tuğlacıya elli guruş ve kireçci-
ye olan on sekiz guruş ki cem‘an dört yüz kırk sekiz guruşu el-yevm edâ etme-
yip mâ‘adâsı olan dokuz yüz elli guruşu malımdan edâ etmemle medfû‘um olan
meblağ-ı mezkûru bi’l-mürâca‘a taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında
müdde‘î-i mersûma ber-vech-i muharrer emrini inkârından mâ‘adâ mersûm işbu
sene-i mübâreke Rebî‘ülâhiri’nin yirmi üçüncü günü müderrisîn-i kirâm zevi’l-
ihtirâmdan hâlâ Bâb Mahkemesi Nâibi Mehmed Râşid Efendi’nin huzûrunda
zikr olunan şerbethâneyi îcâreteyn ile mutasarrıf olan gāib ani’l-meclis Berber
Hüseyin’in bi-şartü’r-rücû‘ emriyle binâ etmişdim lâkin gediği mersûm Nikola’nın
olmağla mücerred gediğine mutasarrıf olduğuna binâen masrûfum olan iki bin
guruşu taleb ederim deyü benden da‘vâsı takrîr-i meşrûhu üzere iltifâta şâyân ol-
mamağla bana mu‘ârazadan men‘ ve yedime işbu bir kıt‘a i‘lâm-ı şer‘î i‘tâ olun-
mağla bu def ‘a benden ber-vech-i muharrer da‘vâsı tenâkuz olmuşdur deyip ve
müdde‘î-i mersûm mazmûn-ı i‘lâm-ı mezkûru tasdîk lâkin mukaddemâ vech-i
muharrer üzere olan da‘vâm muvâza‘a tarîkiyle olmuşdu deyip lâkin muvâza‘ayı
tefsîr ve beyâna kādir olmamağla müdde‘î-i mersûm Manol zimmînin bu def ‘a
olan da‘vâsı da‘vâ-yı evveline münâkız olmağla mesmû‘a olmadığı İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fi’l-yevmi’s-sâbi‘ min-Zilka‘deti’ş-şerîfe li-sene sitte aşare ve mi’eteyn ve elf.
161
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
162
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
163
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
ile tamamca koruyup beher demedi iki yüz elli dirhemden noksan olmamak üzere
yüz demedini kadîmi semeni olan yüz akçeye yirmi akçe zam ile bir guruşa bize
bey‘ edegelmişken şimdi merkūm fundacı başı tama‘-ı hâma teba‘iyyet-birle iki
yüz elli dirhem gelecek ve demed yerine ancak kırk dirhem gelir funda deme-
dinin beher yüz demedini bir guruşa verip bu vechile mübtelâ-yı zarar ve hasar
olduklarımızdan nâşî bizler dahi bulunduğumuz mahallerden funda iştirâ eyledi-
ğimizde mümâna‘at etmeleriyle suâl olunup mümâna‘atları men‘ ü def ‘ olunmak
matlûbumuzdur deyü da‘vâ ettiklerinde her birleri müdde‘ûn-ı merkūmûnun
takrîr-i meşrûhlarını ba‘de’l-i‘tirâf bundan böyle tüccâr-ı merkūmuna cevr ve ezâ
etmeksizin bey‘ edecekleri fundayı vezn ve kantar-birle ez kadîm bi’t-terâzi beyn-
lerimizde karâr-gîr olan vechile yaş fundanın beher demedi dört yüz elli ve bey
yüz dirhem olup kurudukda iki yüz elli dirhem olmak üzere beher yüz demedini
bir guruşa bey‘e ta‘ahhüd ederiz eğer ba‘de-zîn hilâf-ı ta‘ahhüd funda demedleri-
ni mikdâr-ı merkūmdan tenzîl veyâhud gayrı vechile cevr ve ezâ eylediğimizde
tüccâr-ı merkūmûn buldukları mahallerden funda iştirâ eylemelerine mümâna‘at
ve muhâlefet etmemek üzere her birleri ta‘ahhüd eylediklerini Başmuhâsebe’ye
kayd ve tüccâr-ı merkūmûn yedlerine tuğralı emr-i âlî inâyet ve ihsân buyrulma-
ğın istid‘â eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-11 Za sene [12]16
164
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
165
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
166
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
152 [20b-4] Sultan Abdülhamid Han vakfından icareli, iki kasap dükkânı
gediğinin yarım hisselerinin Mehmed b. Hacı Ömer’in vefâtı üzerine
Hacı Osman’a devredilmesi
Kassâb
Ma‘rûz
Hüdâvendigâr-ı sâbık merhûm ve mağfûrun leh Sultan Abdülhamid Hân haz-
retleri evkāfı musakkafâtından İslâmbol’da cumartesi pazarı civârında hammâm
kurbünde kâin iki bâb kasab dükkânı derûnlarında mevcûde gedik tâ‘bir olunan
âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin nısflarına bâ-temessük-ı vakıf <<müşârun-ileyhe
mütevellîsi kethüdâ-yı Mehd-i ulyâ atûfetlü Yusuf>> mutasarrıf olan Mehmed b.
Hacı Ömer bilâ-veled fevt olup mutasarrıf olduğu nısf hisseleri mahlûl ve taraf-ı
vakfa aid olmağla vakf-ı müşârun-ileyh mütevellîsi kethüdâ-yı mehd-i ulyâ
atûfetlü Yusuf Ağa hazretleri tarafından câbi-i vakf Halil Efendi b. Ahmed zikr
167
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
168
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
169
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
el-Hâc Mehmed üzerine kayd ve cânib-i vakıfdan yedine temessük i‘tâsını istid‘â
eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-11 min-Zilka‘de sene [1]216
170
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
171
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
160 [21b-4] Tütüncü Agob v. Alaksan ile Yani v. Tanaş’ın alacak davası
hususunda bir birlerinin zimmetlerini ibra edip anlaştıkları
Meccânen ibrâ
Ma‘rûz
Arzuhâl eden Tütüncü Agob v. Aleksan zimmî meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâlde
mastûr tütün tüccârından Yani v. Tanaş zimmî muvâcehesinde işbu târih-i i‘lâm
senesi Cumâdelâhiresinin dördüncü günü İslâmbol’da Demirkapı kurbünde
dükkânımda mesfûr Yani zimmîye iki yüz doksan altı guruş ikrâz ve teslîm ol
dahi iktirâz ve kabz edip meblağ-ı mezkûr hâlâ zimmetinde olmağla taleb ede-
rim deyü ba‘de’d-da‘vâ ve’l-istintak ve’l-inkâr müdde‘î-i mersûm ber-vech-i mu-
harrer müdde‘âsını isbâtdan ızhâr-ı acz ve istihlâf etmekle mesfûr Yani zimmîye
bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î yemîn verildikten sonra müdde‘î-i mersûm Agob
zimmî da‘vâ-yı mezkûresinden meccânen fâriğ olup husûs-ı mezkûra ve işbu târih-i
i‘lâma gelince sâir beynlerinde cereyân eden ahz u i‘tâya müte‘allika âmme-i de‘âvi
ve kâffe-i mütâlebâtdan mesfûr Yani zimmînin zimmetini ibrâ-yı âmm ile ibrâ ve
iskāt eylediğinde ol dahi mersûm Agob zimmî zimmetinde bâ-temessük alacağı
olan ve dört yüz doksan iki guruşdan mâ‘adâ sâir beynlerinde cereyân eden ahz u
i‘tâya müte‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan mersûm Agob zimmînin
zimmetini ibrâ ve iskāt edip ve her biri ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını kabûl
172
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
162 [22a-1] Sarefem v. Antamos’un alacaklı olduğu bakkal Vasil v. Luta ile
sulh oldukları
80 guruşa sulh ibrâ
Ma‘rûz
Bakkāl Sarafim v. Antamos zimmî meclis-i şer‘-i münîrde bakkāl Vasil v. Luta
zimmî muvâcehesinde mersûm Vasil zimmîden bundan akdem yedi yüz elli
guruşa iştirâ ve kabz ve ba‘dehû fesh ve ikāle eylediğimiz İslâmbol’da Tahtakale
kurbünde vâki‘ bir bâb bakkāl dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-hıref gedik
tâ‘bir olunur âlât-ı lâzımenin yüz yirmi sehm i‘tibâriyle altmış sehmi semeninden
zimmetinde yüz elli guruş alacağım olmağla taleb ederim deyü tasaddî eylediğim
173
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
da‘vâmdan bâ-tavassut-ı muslihîn mersûm Vasil zimmî ile kat‘an li’n-nizâ‘ sek-
sen guruş bedel-i makbûza sulh olduğumda ol dahi sulh-ı mezkûru ba‘de’l-kabûl
ziyâde müdde‘âma ve bi’l-cümle sâir hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika da‘vâdan her
birimiz âharın zimmetini kabûlü hâvi ibrâ-yı âm ile ibrâ ve iskāt eyledik deyü ikrâr
ve tasdîkleri tescîl ve İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Zilka‘de sene [1]216
174
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
şer‘-i münîrde hâssa kasabbaşısı Mustafa Ağa tarafından vekîli kasablar kethüdâsı
es-Seyyid Halil Ağa ve ustalarından mazbûtü’l-esâmî kimesneler hâzır olduk-
ları hâlde kasab ustalığını idareye kādir idüğü ihbâr olunan Yani v. Hristo nâm
zimmî muvâcehesinde takrîr-i kelâm edip ber-vech-i muharrer mutasarrıf oldu-
ğum âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerimin nısfını yedimde ibkā ve nısf-ı âharını ken-
di hüsn-i rızâ ve tayyib-i ihtiyârımla bedel-i ma‘lûm ve makbûz mukābelesinde
mersûm Yani zimmî[ye] bâ-re’y-i mütevellî ferağ ve tefvîz eylediğimde ol dahi
ber-vech-i muharrer tefevvüz ve kabûl edip ba‘de’l-yevm gedik tâ‘bir olunan âlât-ı
lâzımelerin nısfında benim alâka ve medhalim kalmayıp mersûm Yani zimmînin
hakk-ı müfevvezi olmuşdur dedikde mersûm Yani zimmî dahi ba‘de’t-tasdîk zikr
olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeler kendi üzerine defter-i vakfa kaydolunup yedine
temessük i‘tâsını istid‘â eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-11 min-Zilka‘de sene [1]216
165 [22a-4] Mehmed Sâdık’ın, Abdi Paşa b. Ali Paşa’nın neslinden olduğu
iddiasıyla açtığı veraset davasını ispat edemediği
Yedine tuğralı emir verilmeğe
Ma‘rûz
Vüzerâ-yı izâmdan müteveffâ Abdi Paşa b. Ali Paşa’nın li-ebeveyn er karındaşı
Süleyman Bey’in oğlu Mehmed Bey’in oğlu olduğunu iddi‘â eden sâhib-i arzuhâl
Mehmed Sâdık Çarşamba günü Arz odasında kāimmakām-ı âli-makām-ı merhûm
Abdullah Paşa huzûrunda Haremeyni’ş-şerîfeyn müfettişi müderrisîn-i kirâmdan
Mehmed Atâullah Efendi hâzır olduğu hâlde akd olunan meclis-i şer‘-i münîrde
Rumeli’de Vodina kazâsı ahâlîsinden Ali Koç Bey b. Hasan’ın oğlu Ahmed Bey
mahzarında ammim müteveffâ-i müşârun-ileyh hayatında def ‘a-i ûlâ Rumeli Bey-
lerbeyliği evânında Vodina kasabasında câmi‘-i şerîf binâ ve akârât iştirâ ve vakıf
etmek için malından yetmiş bin guruş mezbûr Ahmed Bey ile ceddi Ali Koç Bey’e
teslîm ve ber-vech-i muharrer harc u sarfa emir etmekle merkūmân dahi câmi‘-i
şerîfin binâsına şürû‘ ve kable’l-itmâm ammim merkūm fevt olmağın meblağ-ı
mezkûr yetmiş bin guruşdan yedlerinde kalan meblağ benimle zevcesi olup hâlâ
Üsküdar’da sâkine Hatice Hanım’a mevrûs oldukdan sonra câmi‘-i mezkûra
masrûflarını bundan akdem ben keşf ve tahmîn ettirdiğimde masrûfları on beş
bin guruşa bâliğ olmağla makbûzları olan meblağ-ı mezkûr yetmiş bin guruşdan
masrafları olan meblağ-ı mezkûr fürû-nihâde olundukda bâkīsi olan elli beş bin
guruşun sekiz bin guruşu mezbûr Ali Koç Bey idânesiyle kazâ-i mezbûr re‘âyâları
üzerlerinde ve bâkī kırk yedi bin guruşu mezbûr Ali Koç Bey ile merkūm Ahmed
Bey yedlerinde kalıp ve re‘ayâ-yı mesfûrûn zimmetlerinde olan sekiz bin guruşu
175
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
vasiyeti üzere ben vakf ve tescîl ettirip tevliyetini kendi nefsime vefâtımdan sonra
evlâd-ı evlâdıma şart etmişken mezbûr Ahmed Bey tevliyeti bir-takrîb üzerimden
ref ‘ ve kendi üzerine tevcîh ettirip re‘âyâ-yı mesfûrûn zimmetlerinde olan sekiz
bin guruşu dahi kabz etmekle makbuzu olan meblağ-ı mezkûr ile mukaddemâ
yedlerinde kalan kırk yedi bin guruş ki cem‘an elli beş bin guruşdan hisse-i irsiye-
mi mezbûr Ahmed Bey’den taleb ederim deyü da‘vâ ettikde mezbûr Ahmed Bey
cevâbında meblağ-ı mezkûr ber-vech-i muharrer vakfiyet üzere yedinde olduğu-
nu ikrâr ve müdde‘î-i mezbûr Mehmed Sâdık’ın ber-vech-i muharrer verâset-i
müdde‘âsını inkâr etmekle müdde‘î-i mezbûr ber-vech-i muharrer evvelâ verâset
müdde‘âsını tashîh ve beyân-birle isbâta havâle olundukda lede’l-istimhâl ve’l-
imhâl ityân-ı beyyine edemeyip kendüyü ihfâ ve bundan sonra mezbûr Ahmed
Bey beldesine râhi oldukda vâlilere hitâben mübâşirli emr-i âlî ısdârıyla mezbûr
Ahmed Bey’i ta‘cîz ve ızrâr kasdında olduğu zâhir ve ol bâbda mezbûr Ahmed
Bey istirhâm eylediğine binâen fîmâ ba‘d merkūm Mehmed Sâdık’ın da‘vâ-yı
mezkûresi arz odasında istimâ‘ olunup âhar mahallerde istimâ olunmamak üzere
mukaddemâ ısdâr ettirdiği emrin bâlâsına şerh ve mezbûr Ahmed Bey’in yedine
tuğra-yı garrâ ile mu‘anven emr-i âlîşân inâyet ve ihsân buyrulmak emr-i savâb
idüğü İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Zilka‘de sene [1]216
166 [22b-1] Yusuf Ağa b. Ahmed’in, eşi Şerife Fâtıma Hatun ile muhâla‘a
yoluyla boşandığı
Muhâla‘a
Ma‘rûz
İslâmbol’da Tavâşî Süleyman Ağa Mahallesi’nde sâkine arzuhâlde isimleri mezkûre
Şerîfe Fâtıma bt. el-Hâc Mehmed Sâdık Efendi b. İbrahim ile vâlidesi Şerîfe Emine
bt. es-Seyyid Mustafa nâm hatunlar taraflarından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl oldu-
ğu zâtlarını ârifân el-Hâc Mehmed Sâdık Ağa b. el-Hâc Ali ve Mustafa b. Ahmed
şehâdetleriyle sâbit olan merkūme Şerîfe Fâtıma Hatun’un babası mezbûr el-Hâc
Mehmed Sâdık Efendi vekâleten meclis-i şer‘-i münîrde sâhib-i arzuhâl Yusuf Ağa
b. Ahmed mahzarında merkūm Yusuf Ağa kızım ve müvekkilem merkūme Şerîfe
Fâtıma Hatun’un zevc-i dâhili olup lâkin beynlerinde hüsn-i mu‘âşeretleri olma-
mağla zimmetinde mütekarrir ve ma‘kūdun aleyh olan dört yüz yirmi beş guruş
mehr-i müeccelli zevc-i merkūm bana def ‘ ve teslîm ben dahi bi’l-vekâle kabz ey-
lediğimden sonra kızım ve müvekkilem merkūmenin nafaka-i iddet-i mu‘ayyene-i
ma‘lûmesi üzerine ve meûnet-i süknâsı dahi kendi üzerine olmak üzere kızım ve
müvekkilem merkūmeye izâfetle zevci merkūm ile muhâla‘a-i sahîha-i şer‘iyye
ile hul‘ olduğumda ol dahi hul‘-ı mezkûru ba‘de’l-kabûl hukūk-ı zevciyyete ve
176
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
177
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
bedel-i sulh olan yüz elli guruşu dahi işbu meclis-i şer‘de bize def ‘ ve teslîm biz
dahi yedinden bi’l-asâle ve bi’l-vesâye ba‘de’l-kabz zikr olunan gedik âlâtına ve
bi’l-cümle husûs-ı mezkûra müte‘allika âmme-i da‘vâdan biz ve hâzır-ı merkūm
Ahmed’den her birimiz mersûm Anton zimmînin zimmetini ibrâ ve iskāt eyledi-
ğimizde ol dahi ibrâmızı kabûl eyledi fîmâ ba‘d âlât-ı gedik-i mezkûra müte‘allika
mersûm Anton zimmî ile bi’l-asâle ve bi’l-vesâye da‘vâ ve nizâ‘ ve husûmetimiz
kalmadı deyü mukırrât-ı mezbûrâtın takrîr-i meşrûhlarını hâzır-ı merkūm Ah-
med ve mersûm Anton zimmîden her biri tasdîk ve bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledik-
leri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min-Zilka‘de sene [1]216
178
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
yirmi birinci günü mersûm Estefan zimmî hân-ı mezkûrun sağ tarafında tabaka-i
vustâsında vâki‘ bir bâb oda derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur
bir mikras ve bir destgâh vesâir âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeden mâlik olduğu nısf his-
sesini bin altı yüz guruşa bana bey‘ ve teslîm ben dahi iştirâ ve kabz eyledğimden
sonra âlât-ı mezkûreyi hâzır-ı mersûm Agob zimmîye iki bin guruşa bey‘ ve teslîm
etmişdim el-hâletü hâzihi hâzır-ı mersûm ile bey‘i fesh ve ikāle ve âlât-ı mezkûreyi
ben kabz eylediğimden sonra mersûm Estefan zimmî ile dahi bey‘i fesh ve ikāle
ve nısf-ı âlât-ı mezkûreyi kendiye teslîm edip ve semeni olmak üzere kendiye
medfû‘um olan bin altı yüz guruşun dört yüz guruşunu mersûm Estefan zimmîye
sahîhan hibe etmemle ol dahi ba‘de’l-kabûl bâkīsi olan bin iki yüz guruşu dahi
târih-i i‘lâmdan bir sene tamamına değin bana edâ etmek üzere rızâmla mersûm
Estefan zimmî istimhâl eylediğinde ben dahi rızâmla imhâl ve te’cîl eyledim deyü
takrîrini hâzır-ı mersûm Agob ve mersûm Estefan zimmîden her biri tasdîk ey-
lediklerinden sonra meblağ-ı bâkī-i mezkûr bin iki yüz guruşun ecel-i mezkûr
hulûlünde edâsına hâzır bi’l-meclis Mardros v. Serkiz zimmî bi’l-emr ve’l-kabûl
kefîl ve zâmin olup ol dahi kefâletini kabûl eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min-Zilka‘de sene [1]216
170 [23a-2] Kırımlı Muhyiddin Ahmed Efendi vakfı’na ait Canbâz ahırını
Fâtıma bt. Halil’in kiraladığı
Canbâz ahırı
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen zikri âtî husûsun bi’l-mu‘âyene fasl ve has-
mı için kıbel-i şer‘den mürsel Kâtib-i sâni Merhabâzâde Mahmud Efendi hâssa
mimarı hulefâlarından es-Seyyid Mustafa ve Mehmed halîfeler ile İstanbul’da
haffâfhâne civârında Dülgerzâde Mahallesinde vâki‘ Muhyiddin Kırımî Ahmed
Efendi vakfından olan canbaz ahırına varıp cerîdede mazbûtü’l-esâmî Müslimîn
huzûrlarında akd-i meclis-i şer‘-i kavîm eyledikde vakf-ı mezbûrun mütevelliyesi
Şerîfe Ümmühani Hatun’un vekîl-i şer‘îsi es-Seyyid Mehmed Emin b. Mehmed
meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda zikr olunan ahıra bi’l-îcâreteyn mutasarrıfe olan
sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Fâtıma bt. Halil nâm Hatun hâzıra olduğu hâlde
derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism el-Hâc Abdullah b. Salih mahzarında mezbûr
el-Hâc Abdullah târih-i i‘lâmdan yirmi iki gün mukaddem işbu derûnunda akd-i
meclis olunan canbaz ahırının ittisâlinde kâin mülkü olan bahçesinin mevcûd
sed duvarı zemîninden iki zirâ‘ mikdârı hafr ve ahır-ı mezkûrun temeli taşlarını
ihrâc ve ol vechile te‘addîsinden nâşî mimârân-ı mezbûrân misâhalarıyla tûlen
sekiz zirâ‘ ve arzan bir zirâ‘ ve kadden altı zirâ‘ sed duvar ve üzerinde mevcûd
179
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
tûlen on bir zirâ‘ ve arzan sekiz zirâ‘ altı parmak samanhâne ve arpa ambarı binâsı
münhedim olmağla enkâz-ı mevcûdesi kıymetiyle mebniyyen kıymetinin noksa-
nını taleb ederim deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer te‘addîsini
ikrâr ve kıymeteyn-i mezkûreteyn beyninde mimârân-ı mezkûrânın haberleri
üzere tefâvüt eden yüz elli guruşu cânib-i vakıf için vermeğe rızâsıyla ta‘ahhüd
etmekle meblağ-ı mezkûrdan mâ‘adâ husûs-ı mezkûra müte‘allika merkūm el-Hâc
Abdullah ile müvekkilem mezbûrenin da‘vâ ve nizâ‘ ve husûmeti kalmadı deyü
ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk vekîl-i merkūm yine meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda mezbûr
el-Hâc Abdullah zimmetinde olan yüz elli guruşu merkūmdan ahz ve ke’l-evvel
binâya müvekkilem mütevelliye-i mezbûre Şerîfe Ümmühani Hatun müstecire-i
mezbûre Fâtıma Hatun’a emir ve tevkîl eylediğinde ol dahi kabûl ve ke’l-evvel
binâya ta‘ahhüd eylediğini mevlânâ-yı mezbûr mahallinde ketb ve tahrîr ve ma‘an
mürsel ümenâ-i şer‘le meclis-i şer‘a gelip alâ-vukū‘ihi inhâ ve takrîr eylediği İstan-
bul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min Za sene [1]216
180
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
mahallinde ketb ve tahrîr ve ma‘an mürsel ümenâ-i şer‘le meclis-i şer‘a gelip alâ-
vukū‘ihî inhâ<< ve tahrîr ve ma‘an mürsel ümenâ-i şer‘le>> ve takrîrlerini ba‘de’t-
tenfîz huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 Za sene [1]216
181
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
Mehmed Nuri’nin zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledim deyü ikrâr ve
tasdîkleri tescîl ve İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min Za sene [1]216
175 [23b-4] Kokona bt. Kastanti’nin, Halil Ağa b. Hüseyin’e olan borcunu
ödemesi gerektiği
Fekk-i rehn
Ma‘rûz
Arzuhâlde mezkûr Halil Ağa b. Hüseyin meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâl eden
mu‘arrefetü’ş-şahs Kokona bt. Kostanti nâm Nasrâniye muvâcehesinde mersûme
Kokona Nasrâniye bundan akdem malımdan ve yedimden iktirâz ve kabz eylediği
iki yüz elli guruş mukābelesinde iki kıt‘a pullu kumaş ve bir çift bilezik ve altmış
guruş mukābelesinde dahi bir elmas çiçek ve yüz elli guruş mukābelesinde dahi
bir elmas yüzük ve bir gülabdân ma‘a sim buhûrdan yedime rehin vaz‘ ve teslîm
etmişdi el-hâletü hâzihi deyn-i mezkûrları olan cem‘an dört yüz altmış guruşu edâ
ile rehân-ı mezkûreyi fek ve tahlîse mersûme Kokona Nasrâniyeye tenbîh olunmak
murâdımdır deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında rehân-ı mezkûreyi vaz‘ıyla
yedimden ol mikdâr guruş iktirâz ve kabzını ikrâr lâkin mebâliğ-i mezkûreden bir
elmas yüzük ve bir sim gülabdân ma‘a sim buhûrdan rehniyle iktirâz eylediğim yüz
elli guruşu sana edâ etmemle rehân-ı mezkûreyi taleb ederim deyü ol mikdârında
182
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
183
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
177 [24a-1] Sima bt. Vakes’in, Kokona bt. Kastanti’ye olan borcunu
ödediğinden rehninin kaldırılması gerektiği
Rehin teslîmine tenbîh
Ma‘rûz
Havâss-ı Refî‘a kazâsına muzâfe Hasköy kasabasında Abdüsselam Mahallesi’nde
mütemekkine arzuhâl eden Sima bt. Dakis v. Ohannes nâm Nasrâniye tarafından
husûs-ı âti’l-beyânda vekîl olduğu şahsını ârifân Bedros v. Kirkor ve Kostanos v.
Ohan nâm zimmîler şehâdetleriyle sâbit olan Serkiz v. Agob zimmî meclis-i şer‘-i
münîrde arzuhâlde mastûre şahsı mu‘arrefe Kokona bt. Kostanti nâm Nasrâniye
muvâcehesinde müvekkilem mesfûre Sima Nasrâniye bundan akdem âhar kimes-
neye rehin vaz‘ıyla kendiye yüz elli guruş karz alıvermek üzere malından bir elmas
yüzük ve bir sim gülabdân ma‘a sim buhûrdanını mesfûre Kokona Nasrâniye’ye
def ‘ ve teslîm ol dahi ba‘de’l-kabz eşyâ-i mezkûreyi işbu hâzır bi’l-meclis Halil nâm
kimesneye rehin vaz‘ıyla yüz elli guruş ahz edip müvekkilem mezbûreye teslîm et-
mişdi el-hâletü hâzihi müvekkilem mersûme Sima Nasrâniye makbûzu olan yüz
elli guruşu mesfûre Kokona Nasrâniyeye edâ etmekle rehân-ı mezkûreyi rehniyet-
den fek ve müvekkilem mezbûreye teslîme mersûme Kokona Nasrâniye’ye tenbîh
olunmak bi’l-vekâle murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘î-i
vekîl-i mezbûrun ber-vech-i muharrer müdde‘âsını bi-tamâmihî ikrâr u i‘tirâf et-
meğin mûcebiyle zikr olunan elmas yüzük ve sim gülabdân ve buhûrdânı rehni-
yetden tahlîs ve müvekkile-i mesfûre Sima Nasrâniye için vekîl-i mersûma teslîme
mesfûre Kokona Nasrâniye’ye tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min-Zilka‘de sene [1]216
184
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
makbûle olan Kürkçü Yuvan v. Kiryako ve Mısırlı Kürkçü Aci Yamandi v. Kos-
tandi nâm zimmîler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î isbât etmeğin
mûcebiyle meblağ-ı mezkûr iki yüz otuz altı guruşu müdde‘î-i mesfûr Kürkçü Kir-
kor zimmîye edâ ve teslîme mersûm Mıgırdıç zimmîye tenbîh olunduğu İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Zilka‘de sene [1]216
185
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
yüz on sekiz guruşunu ahz etmekle meblağ-ı mezkûr iki yüz on sekiz guruşu
bi’l-vekâle istirdâd ederim deyü da‘vâ ettikde mezbûr Mehmed Ağa dahi külli-
yen inkâr etmekle müdde‘î-i vekîl-i merkūm ber-vech-i muharrer müdde‘âsını
karye-i mezbûre sükkânından lede’t-tezkiye adâletleri zâhir olan es-Seyyid Ha-
san b. es-Seyyid Osman ve Yusuf b. el-Hâc Ahmed nâm kimesneler şehâdetleriyle
vech-i şer‘î üzere isbât etmeğin mûcebince meblağ-ı mezkûr iki yüz on sekiz gu-
ruşu müvekkil-i mezbûr el-Hâc Hüseyin Efendi için vekîl-i merkūm Ahmed’e edâ
ve teslîme mezbûr Mehmed Ağa’ya tenbîh olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-24 min Za sene [1]216
181 [24a-5] Esma bt. Abdullah’ın, kocası Molla Ahmed bin Mehmed’e
kendisini bakması şartıyla verdiği arsayı geri alması
Nısf-ı arsayı geriye ferağa tenbîh
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl alîle Hâce Esma bt. Abdullah nâm hatun tarafından husûs-ı
âti’l-beyânda vekîl olduğu zâtını ârifân İsmail b. Ali ve el-Hâc Mehmed b. Ah-
med şehâdetleriyle sâbit olan İsmail Efendi b. Mustafa bi’l-ma‘iyye rü’yete memûr
Haremeyni’ş-şerîfeyn müfettişi müderrisîn-i kirâmdan Mehmed Atâullah Efen-
di tarafından mürsel es-Seyyid Mustafa Tahir Efendi ve Haremeyn mütevellîsi
hâcegân-ı dîvân-ı hümâyûndan Osman Efendi tarafından vekîli câbi-i vakıf el-
Hâc Mustafa hâzır olduğu hâlde meclis-i şer‘-i münîrde müvekkile-i mezbûrenin
hâlâ zevci arzuhâlde mezkûr Hâfız Molla Ahmed b. Mehmed mahzarında mü-
vekkilem mezbûre Esma Kadın Haremeyni’ş-şerîfeyn vakfından İslâmbol’da Ab-
disubaşı Mahallesi’nde vâki‘ basmahâne arsasında mutasarrıfe olduğu nısf his-
sesini bin iki yüz on beş senesi Recebi’l-ferdi târihinde ölünce kendiye bakmak
şartıyla zevci merkūm Molla Ahmed’e bâ-re’y-i mütevellî ferağ ve tefvîz etmişdi
el-hâletü hâzihi şart-ı mezkûr ile olan ferağın adem-i sıhhatine binâen nısf-ı arsa-
yı mezkûreden keff-i yed ve müvekkilem mezbûreye bâ-re’y-i mütevellî geri ferağa
merkūm Molla Ahmed’e tenbîh olunması müvekkilem mezbûrenin matlûbudur
dedikde ol dahi cevâbında zevcem müvekkile-i mezbûre alîle Esma Kadın muta-
sarrıfe olduğu nısf hissesini seksen guruş bedel mukābelesinde bana sahîhan fe-
rağ etmişdi deyip vekîl-i mezbûrun ber-vech-i muharrer şart-ı müdde‘âsını inkâr
etmekle müdde‘î-i vekîl-i mezbûr ber-vech-i muharrer şart müdde‘âsını lede’t-
tezkiye adl ve makbûlü’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan ruznâmçe-i askerî kalemi
reisi Hâfız Abdullah Efendi b. Halil ve Kundakçı İsmail Beşe b. Ali nâm kimes-
neler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î isbât etmeğin mûcebiyle nısf
arsa-yı mezkûreden keff-i yed ve bâ-re’y-i mütevellî müvekkile-i mezbûreye geri
186
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
187
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
b. Ali muvâcehesinde takrîr-i kelâm edip ben ber-vech-i muharrer mutasarrıf ol-
duğum dükkân-ı mezkûr derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur
âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerimin bedel-i misli olan bin yüz guruş bedel-i makbûz
mukābelesinde merkūm Mustafa’ya bâ-re’y-i mütevellî ferağ ve tefvîz eylediğimde
ol dahi ber-vech-i muharrer tefevvüz ve kabûl edip ba‘de’l-yevm gedik tâ‘bir olunan
âlât-ı lâzımelerde benim alâka ve medhalim kalmayıp merkūm Mustafa’nın hakk-ı
müfevvezi olmuşdur dedikde ol dahi ba‘de’t-tasdîk zikr olunan âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmeler merkūm Mustafa’nın üzerine defter-i vakfa kaydolunup yedine temes-
sük i‘tâsını istid‘â eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min Za sene [1]216
188
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
189
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
tefevvüz ve kabûl edip ba‘de’l-yevm gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzımelerin nıs-
fında benim alâka ve medhalim kalmayıp merkūm Mehmed Ârif ’in hakk-ı
müfevvezi olmuşdur dedikde ol dahi ba‘de’t-tasdîk zikr olunan âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmelerin nısfını merkūm Mehmed Ârif üzerine defter-i vakfa kaydolu-
nup yedine temessük i‘tâsını istid‘â eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Zilka‘de sene [1]216
190
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
190 [25a-4] Ebûbekir b. Süleyman ile Çukadâr Derviş İlyas b. Yusuf ’un
alacak davasında bir birlerinin zimmetini ibra ettikleri
Kat‘-ı nizâ‘
Ma‘rûz
Şekerci esnâfından sâhib-i arzuhâl Ebûbekir b. Süleyman meclis-i şer‘-i münîrde
arzuhâlde mezkûr Çukadâr Derviş İlyas b. Yusuf mahzarında bin iki yüz on iki se-
nesi hilâlinde merkūm İlyas’tan iktirâz ve kabz eylediğim yüz doksan beş guruşun
bilâ-devr ribhi olarak işbu târih-i i‘lâmı şehr-i Zilka‘deti’ş-şerîfesi gurresine gelince
beher mâh beşer guruşdan elli dört ayda medfû‘um olan iki yüz yetmiş yedi guru-
şun yüz doksan beş guruşu deyn-i mezkûruma ba‘de’t-takās bâkīsi olan seksen iki
guruş ile yedimden iştirâ ve kabz eylediği şeker semeninden dahi üç guruş on yedi
parayı taleb ederim deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında ben malımdan sana
iki yüz elli guruş karz verip meblağ-ı mezkûrun beş guruşunu nakden ve üç guruş
191
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
on yedi parasını şeker semeninden istîfâ etmemle bâkīsi olan iki yüz kırk bir guruş
yirmi üç parayı taleb ederim deyü benden da‘vâ ve bilâ-devr ol mikdar guruş ben-
den ribh aldığını inkâr etmekle beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı
muslihîn ben tasaddî eylediğim cem‘an seksen beş guruş on yedi para da‘vâmdan
ve merkūm İlyas iki yüz kırk bir guruş yirmi üç para da‘vâsından fâriğler olup zikr
olunan husûslara müte‘allika âmme-i da‘vâdan her birimiz âharın zimmetini ibrâ-
yı âmm ile ibrâ ve iskāt ve her birimiz ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını kabûl
eyledik deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min Za sene [1]216
192
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
zevcesi Mükerrem bt. Abdullah ile sulbî sagīr oğlu Mehmed Emin’e ba‘de’l-inhisâr
zâtı ta‘rîf-i şer‘î ile mu‘arrefe olan sâhibe-i arzuhâl zevce-i mezbûre Mükerreme
kendi nefsinden asâleten ve oğlu sagīr-i mezbûr Mehmed Emin’in kıbel-i şer‘den
mansûbe vasîsi olmağla vesâyeten meclis-i şer‘-i münîrde medîne-i mezbûre
reayâsından arzuhâlde mastûr Sarraf Yako v. İsak Yahûdi muvâcehesinde zevcim
ve mûrisimiz müteveffâ-i merkūm hayatında bin iki yüz on beş senesi Ramazani’l-
mübâreğinin yirmi beşinci günü malından mesfûr Yako Yahûdi’ye beş yüz otuz
guruş ikrâz ve teslîm ol dahi iktirâz ve kabz eylediğinden sonra meblağ-ı mezkûru
İslâmbol’da şerîki ( ) Yahûdi’den olmak üzere yedine bir kıt‘a poliçe temessükü
i‘tâ edip lâkin meblağ-ı mezkûru kable’l-ahz ve’l-istîfâ üç gün mürûrunda zevcim
merkūm fevt ve meblağ-ı mezkûr benimle vasîsi olduğum sagīr-i mezbûra has-
ran mevrûs olmağla meblağ-ı mezkûru bi’l-asâle ve bi’l-vesâye taleb ederim deyü
da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında meblağ-ı mezkûr beş yüz otuz guruşu şerîkim
mersûm sana edâ ve teslîm ve poliçe temessükünü ahz etmişdi deyü beni def ‘a
tasaddî ve def ‘-i mezkûrunu isbât edeceği meczûmum ve sulh sagīr-i mezbûr hak-
kında evlâ ve enfâ‘ olduğuna binâen ben ber-vech-i muharrer tasaddî eylediğim
da‘vâmdan mersûm Yako Yahûdi ile iki yüz guruşa bi’l-asâle ve bi’l-vesâye sulh
olduğumda ol dahi sulh-i mezkûru ba‘de’l-kabûl bedel-i sulhden mâ‘adâ ziyâde
müdde‘âma müte‘allika da‘vâdan mersûm Yako Yahûdi’nin zimmetini kabûlü hâvi
ibrâ ve iskāt eyledim fîmâ ba‘d husûs-ı mezkûra müte‘allika mersûm Yako Yahûdi
ile bi’l-asâle ve bi’l-vesâye da‘vâ ve nizâ‘ ve husûmetim kalmadı deyü ba‘de’l-ikrâr
ve’t-tasdîk bedel-i sulh-i mezkûr iki yüz guruşu müdde‘iye-i mezbûreye edâ ve
teslîme mersûm Yako Yahûdi’ye tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min Za sene [1]216
193 [25b-2] Şerife Fâtıma Hatun’un, cariye zenciye Halime’yi eski kocası
Yusuf Ağa b. Ahmed’e teslim etmesi gerektiği
Câriye teslîmine tenbîh
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Yusuf Ağa b. Ahmed meclis-i şer‘-i münîrde sâbıkā zevcesi
arzuhâlde mezkûre Şerîfe Fâtıma nâm Hatun’un babası ve tarafından husûs-ı âti’l-
beyânda vekâleti zâtını ârifân İmâm Hasan Efendi b. Yahya ve Mustafa Ağa b. Ah-
med şehâdetleriyle sâbit olan el-Hâc Mehmed Sâdık Efendi b. İbrahim mahzarın-
da yedimde câriye-i memlûkem zenciye Halime’yi zevcem müvekkile-i mezbûre
fuzûlî ahz etmekle bana teslîme tenbîh olunmak matlûbumdur deyü da‘vâ ettikde
vekîl-i merkūm dahi cevâbında câriye-i mezbûre kızı ve müvekkilesi merkūme
Şerîfe Fâtıma’nın hâlâ yedinde olduğunu ikrâr lâkin müdde‘î-i mezbûr câriye-i
193
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
194 [25b-3] Nefise bt. Abdullah’ın, Bakkal Dimitri v. Bolinçeron ile bakkal
satışı davasında sulh oldukları
425 guruşa sulh bakkāl mübâya‘ası
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Nefise bt. el-Hâc Abdullah nâm Hatun
meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâlde mastûr Bakkāl Dimitri v. Bolinçeron zimmî
muvâcehesinde mahrûse-i Galata’da voyvoda konağı kurbünde vâki‘ Hacı Musta-
fa dükkânı demekle ma‘rûf bir bâb bakkāl dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-
esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûme yüz yirmi sehm i‘tibâriyle altmış
sehmi benim yedimde mülküm olmağla zikr olunan altmış sehmin otuz sehmini
yedimde ibkā ve otuz sehmini dahi mersûm Dimitri zimmîye semen-i ma‘lûme
bey‘ ve teslîm ve mülkümde olan otuz sehmi dahi senevî ellişer guruşa mesfûra
îcâr ol dahi ba‘de’l-istîcâr ol sene müstakillen zabt ve tasarruf eylediğinden son-
ra zikr olunan otuz sehmi dahi yeni mersûma bey‘ ve teslîm etmişdim el-hâletü
hâzihi müddet-i mezkûrede îcâreden zimmetinde müctemi‘a olan beş yüz guruşu
bana vermemekle taleb ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan bâ-tavassut-ı
muslihîn mesfûr Dimitri zimmî ile kat‘an li’n-nizâ‘ dört yüz yirmi beş guruşa sulh
olduğumda ol dahi sulh-ı mezkûru kabûl ve bedel-i sulh olan dört yüz yirmi beş
guruşu mersûm Dimitri işbu meclis-i şer‘de bana def ‘ ve teslîm ben dahi yedinden
tamamen ba‘de’l-kabz ziyâde müdde‘âma ve bi’l-cümle âlât-ı mezkûreye ve işbu
târih-i i‘lâma gelince bi’l-cümle sâir hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i de‘âvî
ve kâffe-i mütâlebâtdan mersûm Dimitri zimmînin zimmetini ibrâ-yı âmm-ı
sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer ibrâmı kabûl
eyledi deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk bu vechile külliyen kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fi’l-yevmi’s-sâbi‘ ve’l-ışrîn min-Zilka‘deti’ş-şerîfe li-sene sitte aşara ve mi’eteyn ve
elf.
194
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
195
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
196
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
olmağla fîmâ ba‘d şerbethâne-i mezkûre küşâd olmamak üzere izzetlü sekbanbaşı
ve izzetlü bostancıbaşı ağalar bendelerine hitâben emr-i âlîleri sudûru mesûbât-ı
celîleden olduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-Zilka‘de sene [1]216
197
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
şer‘den irsâl olunan kâtib-i sâni Merhabâzâde Mahmud Efendi İstanbul’da Ce-
beali kapısı dâhilinde Seferikoz Mahallesi’nde vâki‘ münâza‘un fîh olan menzi-
le varıp hâssa mimarı hulefâlarından Mehmed Emin ve diğer Mehmed vesâir
mazbûtü’l-esâmî Müslimîn huzûrlarında akd-i meclis-i şer‘-i kavîm eyledik-
de nezâret-i dâ‘îlerinde olan evkāfdan zikr olunan Seferikoz Mahallesi Avârızı
Vakfı’nın mütevellîsi es-Seyyid Mustafa Ağa b. es-Seyyid Hasan meclis-i ma‘kūd-ı
mezkûrda yine nezâret-i dâ‘îlerinde âsûde Ahizâde Yusuf Efendi Câmi‘-i şerîfi
vakfının mütevellîsi es-Seyyid el-Hâc Hâfız İsmail Efendi b. el-Hâc Halil mah-
zarında menzil-i mezbûra Ahizâde Yusuf Efendi Vakfı müstagallâtından olmak
üzere mutasarrıfe olan Âişe bt. Mehmed nâm Hatun hâzıra olduğu hâlde işbu
derûnunda akdi meclis-i şer‘ olunan bir tarafdan Ahizâde vakfından Aşçı Ömer
tasarrufunda olan menzil ve bir tarafdan Odunyarıcı Memiş menzili ve bir taraf-
dan Ahizâde Yusuf Efendi ve avârız vakıflarından Kâmile Hatun tasarrufunda olan
menzil ve taraf-ı râbi‘i tarîk-i has ile mahdûd bir bâb menzilin sâlifü’z-zikr tarîk-i
has ve mezbûre Kâmile Hatun ve Aşçı Ömer menzilleri cânibinden mimârân-ı
mezkûrân mesâhaları tûlen altı zirâ‘ yirmi bir parmak ve arzan üç zirâ‘ altı parmak
terbî‘an yirmi iki zirâ‘ sekiz parmak arsa ve ebniyesiyle tarîk-i has havası üzerinde
kâin tûlen altı zirâ‘ yirmi bir parmak ve arzan iki buçuk zirâ‘ ebniyesi Ahizâde
Yusuf Efendi vakfı müstegillâtından olup mâ‘adâ zikr olunan mezbûr Aşçı Ömer
ve Odunyarıcı Memiş ve Kâmile Hatun menzilleri cânibinden tûlen altı zirâ‘ on
sekiz parmak ve arzan beş buçuk zirâ‘ terbî‘an otuz yedi zirâ‘ üç parmak arsa ve
ebniyesi mütevellîsi olduğum avârız vakfı müstagallâtından olmağla Ketânî Hü-
seyin b. Abdullah tasarrufunda iken bilâ-veled fevt ve mahâll-i mezkûr mahlûl
ve cânib-i vakf-ı mezkûra âid olmuşken mahâll-i mezkûru mütevellî-i mezbûr
Ahizâde Yusuf Efendi vakfı müstegillâtından olmak üzere fuzûlî zabt ve hâzıra-i
mezbûre Âişe Hatun’a îcâr etmekle kasr-ı yedine tenbîh olunmak matlûbumdur
deyü ba‘de’d-da‘vâ ve’l-istintak ve’l-inkâr müdde‘î mütevellî-i mezbûr es-Seyyid
Mustafa ber-vech-i muharrer müdde‘âsını udûlden olup şehâdetleri makbûle olan
mahalle-i mezbûre İmâmı es-Seyyid Mustafa Efendi b. el-Hâc es-Seyyid Mehmed
Emin ve ahâlîsinden Mehmed Ağa b. İbrahim ve es-Seyyid el-Hâc Hasan Ağa b.
Mehmed ve Kazgancıbaşı İsmail Ağa b. el-Hâc Süleyman ve es-Seyyid Osman Ağa
b. Mustafa ve Abdurrahman Ağa b. Resul ve Mehmed Ağa b. Mustafa ve diğer
Mehmed Emin b. el-Hâc İsmail ve İsmail Ağa b. Abdullah ve es-Seyyid Ömer Ağa
b. es-Seyyid el-Hâc Hasan ve Veliyüddin b. Musa nâm kimesneler şehâdetleriyle
bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î isbât etmeğin mûcebince mahâll-i mezkûrun ebni-
ye ve arsasından keff-i yedine mütevellî-i mezbûr es-Seyyid el-Hâc Hâfız İsmail
Efendi’ye tenbîh eylediğini mevlânâ-yı mezbûr mahallinde ketb ve tahrîr ve ma‘an
mürsel ümenâ-i şer‘le meclis-i şer‘a gelip alâ-vukū‘ihi inhâ ve takrîr eylediği İstan-
bul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Zilka‘de sene [1]216
198
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
199
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
203 [27a-2] Seyyid Mehmed Sâdık Efendi’nin mirasının eşi Fâtıma bt.
Mehmed ile Şerife Emine ve Şerife Ayşe hanımlara münhasır olduğu
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Çukadâr Hasan b. Ali meclis-i şer‘-i münîrde Kengiri kazâsı
ahâlîsinden olup bundan akdem vefât eden kuzâtdan es-Seyyid Mehmed Sâdık
Efendi’nin zevce-i metrûkesi Fâtıma bt. Mehmed tarafından husûs-ı âti’l-beyânda
vekîl olduğu Molla Hasan b. Mehmed ve İbrahim b. Ömer şehâdetleriyle sâbit
olan es-Seyyid Mehmed Tahir Çelebi b. Abdülbaki ve zî-rahim cihetinden hasran
vârisleri Şerîfe Emine ve Şerîfe Âişe bintey Mehmed Efendi tarafından vekâleti
şâhidân-ı mezbûrân şehâdetleriyle sâbit olan Abdülkādir Efendi b. Yusuf mah-
zarlarında bundan akdem kazâ-i mezbûr nâibi Mehmed Emin Efendi hâzır ol-
duğu hâlde kazâ-i mezbûr civârında vâki‘ Cemaleddin nâm azîzin vakıf ve hâsıl
olan gallesi kazâ-i mezbûr hâkimine teslîm olunup gurebâdan fevt olanların ke-
fen bahâsına sarf olunması ve tevliyeti kuzâta müfevvez olup tapuya müstehak
200
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
oldukda tapu ile Kengiri kādısından alınmasını şart eylediği araziye mutasarrıf
olan merkūm es-Seyyid Mehmed Sâdık Efendi bilâ-veled fevt olmağla arazi-i
mezkûra müstehakk-ı tapu olmağla sâbıkā nâibi el-Hâc Osman Efendi tapu-yı
misli ile bana tefvîz ve yedime temessük i‘tâ etmişken merkūmân es-Seyyid Meh-
med Çelebi ve Abdülkādir Efendi zabtıma mümâna‘at ederler deyü iddi‘âsında
merkūmân istintak olundukda arâzi-i mezkûre üzerinde ebniyesi mülk âsiyâb ve
eşcâr-ı mağrûse olmağla hakk-ı tapuyu müvekkilelerimiz mezbûretânın olduğu-
na binâen müdde‘î-i mezbûrun gıyâbında nâib-i hâzır-ı merkūm müvekkileleri-
me tefvîz etmekle bu vechile mümâna‘at ederiz deyip lâkin da‘vâları arâzi nizâ‘ı
olup sâhib-i arzın huzûru lâzım olduğundan mâ‘adâ arâzi-i mezkûre üzerinde
emlâk olduğunu müdde‘î-i mezbûr münkir olmağla mahallinde mütebeyyin olur
mevâddan olup ve tarefeyn mahallinde terâfu‘a terâzi ve ittifâk ve nâib-i hâzır-ı
merkūm Mehmed Emin Efendi dahi rızâsıyla mahâll-i mezkûra gitmeğe müte‘ah-
hid olmağla belde-i mezkûre nâibi efendi dâ‘îleri mahâll-i nizâ‘ üzerine varıp tare-
feyne gadr ve himâyeden âri vech-i vecih-i şer‘î üzere terâfu‘-ı şer‘ ve ihkāk-ı hak
olunmak bâbında nâib-i mûmâ-ileyh dâ‘îlerine ve mütesellimine hitâben emr-i
âlîleri sudûru iktizâ eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-27 min-Zilka‘deti’ş-şerîfe sene [1]216
204 [27a-3] Ayşe bt. İbrahim’in, önceki eşi Yarıcızâde Şeyh Ahmed Efendi
ile Fâtıma bt. İsmail’in zimmetini ibra ettiği
Te’dîbine râzıye
Ma‘rûz
İslâmbol’da Eğrikapı hâricinde sâkine sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Âişe bt.
İbrahim nâm hatun meclis-i şer‘-i münîrde sâbıkā zevci olan Yarıcızâde eş-Şeyh
Ahmed Efendi hâzır olduğu hâlde merkūmun hâlâ zevcesi arzuhâlde mezkûre zâtı
mu‘arrefe Fâtıma bt. İsmail nâm Hatun mahzarında işbu sene-i mübâreke Şa‘bâni’l-
mu‘azzamının on beşinci günü malımdan mezbûre Fâtıma Hatun yedine îdâ‘ ve
teslîm eylediğim bir sofra ma‘a peşkir ve iki makreme ve üç kenarlı bez-i don ve
bir hilâli don ve bir yorgan yüzü ve sim zarf ile fuzûlen ahz eylediği bir anteri ve
bir lahuri şal ve bir elmas çiçek ile mezbûre Fâtıma Hatun mâh-ı mezkûrun yirmi
birinci günü başımın saçını dibinden kat‘ etmekle mûceb-i şer‘îsini taleb ederim
deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında ber-vech-i muharrer müdde‘âlarımı
inkârından mâ‘adâ işbu yedimde olup şehr-i mezkûrun yirmi yedinci günü
târihiyle muvarraha şer‘iyyâtı merhûm Ömer Efendi’nin imzâ ve hatmini havîye
bir kıt‘a hüccet-i şer‘iyye nâtıka olduğu üzere eşyâ-i mezkûre da‘vândan benim-
le kırk guruş bedel-i makbûza ba‘de’s-sulh ve’l-kabûl husûs-ı mezkûra ve târih-i
201
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
202
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
zerrîn-târ-ı kanâdil ile ilbâs-ı hil‘at ve bu vechile cümle ehl-i imân ve asl-ı Kabe-i
Safa ve meserret kılınmak dîdne-i hasene-i saltanat-ı seniyyeden olup bir kā‘ide-i
devlet-i aliyye-i ebed-müddet meddallâhû zılâle azametihâ ale’l-arzayn mâdârati’s-
semâvâti ve irtefa‘at ol leyle-i mübârekede ve tîre-i müstahsene-i mezkûrenin
alâ-mâ cera’l-âde baserâsına izin ve ruhsat-ı sâmîleri erzân buyrulur ise ol bâbda
fermân-ı cihan-mutâ‘ları sudûru iktizâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden pîşgâh-ı
melâik-mutâflarına i‘lâm olundu.
Bâkī emr u fermân li-hazret-i veliyyü’n-ni‘meti ve’l-ihsân.
203
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
verilmesi hilâf-ı nizâm-ı esnâfdır deyü hilâf-ı şer‘-i şerîf ve inhisâr-ı bey‘ u şirâ
hakkında şerefrîz-i sudûr eden hatt-ı hümâyûn-ı adâlet-redîfe mugāyir bizi men‘
etmekle mümâna‘atı men‘ ü def ‘ olunmak murâdımızdır dediklerinde kethüdâ-yı
merkūm dahi kalfa olmalarına râzı ve ba‘de’l-yevm mümâna‘at etmemek üzere
ta‘ahhüd eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Zilka‘de sene [1]216
208 [28a-1] Fâtıma bt. Ahmed’in, Mehmed Raif Ağa b. Ali aleyhine açtığı
davada muarazadan men edildiği
Mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Mahrûse-i Galata’ya muzâfe kasaba-i Tophane’de Çavuşbaşı Hammâmı civârında
sâkin iken bundan akdem vefât eden Çubukçu Mehmed Ali b. Halil’in verâseti zev-
cesi Havvâ ile sulbî sagīr oğlu Halil ve kebîre kızı Fâtıma’ya ba‘de’l-inhisâr sagīr-i
mezbûr Halil’in min-kıbeli’l-üm ceddesi ve kıbel-i şer‘den mansûbe vasîsi Fâtıma bt.
Ahmed nâm Hatun meclis-i şer‘-i münîrde zikri âtî dükkâna bi’l-îcâreteyn mutasar-
rıf olan arzuhâlde mezkûr Mehmed Raif Ağa b. Ali mahzarında arzuhâl hâmişinde
mastûr derkenâr nâtık olduğu üzere çubukçu esnâfının Galata’da altı aded çubuk-
çu gediği olduğu baş muhâsebede mukayyed ve zikr olunan gediklerden bir gediğe
âhar dükkânda olarak müteveffâ-i mezbûr Mehmed Ali mutasarrıf iken gedik âlâtını
mezbûr Mehmed’in Galata’da Karaki kapısı dâhilinde helvacı karşısında vâki‘ kadîmi
tekneci dükkânını istîcâr eylediği dükkâna nakl edip ba‘dehû fevt oldukda dükkân-ı
mezkûrda tarafımızdan bir çubukçu Yahûdi’yi iskân etmişken mezbûr Mehmed
Raif Ağa ihrâc etmekle suâl olunup iskânına cebr olunması bi’l-vesâye murâdımdır
deyü tasaddî eylediği da‘vâsı takrîr-i meşrûhu üzere meşrû‘a olmadığından mâ‘adâ
müteveffâ-i mezbûr kadîmi dükkânını terk ve dükkân-ı mezkûr sonradan nakl ey-
lediğini dahi vasî-i mezbûre mu‘terife olup ve başmuhâsebe kaydında mutlak ola-
rak altı aded gedik eğerce musarrah olup mahalleri ve dükkân-ı merkūma dâir bir
nesne zikr olunmamağla müdde‘iye-i vasiyye-i mezbûre Fâtıma Hatun da‘vâ-yı
mezkûresiyle merkūm Mehmed Raif Ağa’ya bî-vech-i şer‘î mu‘ârazadan men‘ olun-
duğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min-Zilka‘de sene [1]216
209 [28a-2] Debbâğ esnafının önceki ahi babası Mahmud Ağa ve kethüda
Hafız Mehmed Efendi’nin debbağ esnafına müdahale edemeyeceği
Debbâğ esnâfının ahi babalarıyla kethüdâları ta‘ahhüdü
Ma‘rûz
204
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
205
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
mezbûr Mehmed Usta’ya edâ ve teslîme merkūm es-Seyyid Mustafa Usta’ya tenbîh
olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-29 min Za sene [1]216
212 [28b-1] Yahûdilerin yılda bir kez pişirdikleri hamursuzdan akçe talep
etmemesi için İhtisâb mültezimi Mustafa Ağa’ya tenbih edildiği
İhtisâb mültezimi Yahûdilerden Hamursuz için akçe mütâlebesiyle rencîde etmeme-
ğe ta‘ahhüd
Ma‘rûz
206
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
İstanbul ihtisâb mukāta‘ası mültezimi Mustafa Ağa meclis-i şer‘-i münîrde Yahûd
tâifesinden Yaşova v. Matatiye nâm Yahûdi muvâcehesinde tâife-i mersûmenin
senede bir defa tabh eyledikleri hamursuz için mukāta‘a-i merkūme mültezim-
leri tarafına dört bin akçe veregelmeleriyle meblağ-ı mezkûr dört bin akçeyi
mersûm Yaşova Yahûdi tâife-i mersûmenin umûrlarını rü’yet eylediğine binâen
bana teslîme mersûm Yaşova Yahûdi’ye cebr ve tenbîh olunmak matlûbumdur
deyü tasaddî eylediği da‘vâsı meşrû‘ olmadığından mâ‘adâ husûs-ı mezkûr için
emr-i âlî dahi vürûd eylemediğini mültezim-i merkūm Mustafa Ağa i‘tirâf etmek-
le ber-vech-i muharrer mütâlebesi hilâf-ı şer‘-i şerîf ve mugāyir-i rızâ-i âli olduğu
kendiye tefhîm olundukda ol dahi fîmâ ba‘d husûs-ı mezkûr için mersûm Yaşova
Yahûdi ile sâirlerine rencîde ve te‘addî etmemek üzere ta‘ahhüd eylediği İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-Zilka‘de sene [1]216
207
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
208
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
209
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
Âsitâne-i aliyye’ye Cezîre-i Girid’den sabun celb ve ibâdullâha bey‘ eden tüccârdan
han ağası demekle ma‘rûf Hüseyin Ağa ve damadı Mehmed Ağa ve Tiryâkîoğlu
Mustafa ve Suhtezâde İbrahim Ağa ve Çavuşoğlu Molla Mehmed ve Kuklakî Mus-
tafa Ağa ve Tarakçıoğlu Derviş Ali ve Mehmed Ali ve Kamariyeli el-Hâc Ali ve
Yeğenzâde el-Hâc Mehmed Ağa ve Topçu Hasan Ağa ve Yeğenzâde Molla Meh-
med ve İmâmoğlu Molla Derviş ve Mücellid Mehmed Emin Ağa ve Romalı Molla
Mehmed nâm kimesnelerin Zindânkapısı dâhilinde Sabuncu es-Seyyid Hasan b.
es-Seyyid Ali zimmetinde otuz bir bin yüz yirmi yedi guruş otuz üç para bâ-i‘lâm-ı
şer‘î mahkûmun-bih alacakları olduğu mukaddemâ mezbûr es-Seyyid Hasan’ın
ikrârıyla sâbit olmağla mezbûr es-Seyyid Hasan deyn-i mezkûrunu edâ için bi’t-
taleb habse ilkā olunup bir müddet mahbûs oldukdan sonra deyn-i mezkûrunu
edâ için yedinde olan emti‘a ve mahâll-i mezkûrda vâki‘ birbirine muttasıl üç bâb
dekâkîn gediklerini bey‘ ve edâ-yı deyn eyle deyü bi’d-defa‘ât tenbîh ve tazyîk
olundukda inâden bey‘ etmemekle verilen fetâvâ-yı şerîfe mûcebince mezbûrun
emti‘a ve gedik âlâtını vefâ etmez ise akarını semen-i misilleriyle taraf-ı şer‘den
âhara bey‘ ve edâ-yı deyn iktizâ eylediği bundan akdem i‘lâm ve mûcebince mu-
sahhih ve mufassal fermân-ı âlîşân dahi sâdır oldukdan sonra mezbûr es-Seyyid
Hasan ashab-ı düyûn-ı mezbûrûn ile hesâbları ma‘rifet-i şer‘le rü’yet olunmasını
istid‘â etmekle tekrar hesâbları hesab-ı sahîh ile rü’yet eylediklerinde müdde‘ûn-ı
mezbûruna ba‘de’t-teslîmât iki kıt‘a i‘lâm ile otuz iki bin üç yüz on dört guruş
on dört para ve İzmir tüccârından Hüseyin Ağa ve es-Seyyid el-Hâc Mustafa
Ağa ve diğer el-Hâc Mustafa ve Hâfız Mehmed nâm kimesnelere dahi sabun se-
meninden bâ-i‘lâm iki bin altı yüz seksen altı guruş on yedi para deyni olduğu
lede’l-murâfa‘a ikrâr u i‘tirâfıyla şer‘an sâbit olmağla cem‘an deyni olan otuz beş
bin beş yüz guruşun edâsı için imtisâlen li’l-emri’l-âli mezbûr es-Seyyid Hasan’ın
mahâll-i mezkûrda vâki‘ birbirine muttasıl üç bâb dükkânları derûnlarında
mevcûde bulunup ma‘rifet-i şer‘le bey‘ olunan ma‘lûmü’l-vezn sabun semeni
olan bin üç yüz otuz bir buçuk guruş ve sabun tuzu semeni olan iki yüz kırk altı
guruş on altı para ve pirinç semeni olan seksen yedi guruş beş para ile üç aded
çekmeceleri<<derûnlarında mevcûde beyn>> derûnunda zuhûr eden altmış dört
guruş otuz yedi para ki cem‘an bin yedi yüz yirmi dokuz guruş otuz sekiz para
ve mârru’z--zikr üç bâb dükkân derûnlarında mevcûde beyne’l-hıref gedik tâ‘bir
olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeleri sûk-ı Sultânîde ba‘de’l-müzâyede ve inkitâü’r-
rağbe el-yevm semen-i misilleri olduğu ihbâr olunup kıbel-i şer‘den bâ-hüccet-i
şer‘iyye âhara bey‘ olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûme semenleri olan on sekiz bin
guruş ki min haysü’l-mecmû‘ on dokuz bin yedi yüz yirmi dokuz guruş otuz sekiz
para dâyînleri mezbûrûn alacaklarına mahsûben teslîm onlar dahi ahz u kabz ve
her biri alacaklarına mahsûben beynlerinde iktisâm eylediklerinden sonra ashâb-ı
düyûn-ı mezbûrûn meclis-i şer‘de mezbûr es-Seyyid Hasan muvâcehesinde
mezbûr es-Seyyid Hasan zimmetinde mahkûmun-bih hakkımız olan cem‘an otuz
210
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
beş bin beş yüz guruşdan bâkī kalan on beş bin yedi yüz yetmiş guruş otuz üç pa-
rayı dahi taleb ederiz deyü da‘vâ eylediklerinde mezbûr es-Seyyid Hasan dahi ka-
ziyye minvâl-i meşrûh üzere olduğunu ve meblağ-ı bâkī-i mezkûr beş bin yedi yüz
yetmiş guruş otuz üç parayı müdde‘ûn-ı mezbûrûna el-yevm zimmetinde sahîhan
deyni olduğunu bi-tamâmihî ikrâr u i‘tirâf etmeğin alâ-mûceb-i ikrârihi meblağ-ı
bâkī-i mezkûr on beş bin yedi yüz yetmiş guruş otuz üç parayı dahi müdde‘ûn-ı
mezbûrûna edâ ve teslîme mezbûr es-Seyyid Hasan’a tekrar tenbîh olunduğu İs-
tanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-28 min Za sene [1]216
211
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
sekiz yüz yirmi yedi guruş iddi‘â eden Süleyman b. Abdullah nâm kimesneler
meclis-i şer‘-i münîrde esnâf-ı mezkûreden Ahmed Usta b. Mustafa mahzarında
merkūm el-Hâc Ali malımdan bin guruş ve mezbûr el-Hâc İsmail ben dahi ma-
lımdan beş yüz guruş ve mütevellî merkūm dahi nukūd-ı mevkūfe-i mezkûreden
olmak üzere sekiz yüz yirmi yedi guruş mezbûr Ahmed Usta’ya her birimiz ikrâz
ve teslîm ol dahi iktirâz ve kabz ve istihlâk edip mebâliğ-i mezkûre hâlâ zimme-
tinde alacağımız olmağla bi’l-asâle ve bi’l-vekâle taleb ederiz deyü her biri ba‘de’d-
da‘vâ ve’l-istintak ve’l-ikrâr mûcebince meblağ-ı mezkûrun bin guruşu merkūm
el-Hâc Ali’ye ve beş yüz guruşu el-Hâc İsmail’e ve sekiz yüz yirmi yedi guruşu
mütevellî-i merkūm Süleyman’a edâsıyla mezbûr Ahmed Usta ilzâm olunduğu
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-2 min-Zilhicce sene [1]216
212
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
ve teslîm etmemle ancak zimmetimde yüz yirmi iki guruş altı para deynim bâkī
kalmışdır deyü ol mikdârında eylediği def ‘ini isbât için kirâren ve mirâren lede’l-
istimhâl ve’l-imhâl müddet-i mehl-i şer‘î tamam olup bir vechile isbâta kādir ol-
mayıp talebiyle mezbûrân Hasan ve Mehmed’den her biri vech-i şer‘î üzere tahlîf
ve mûcebince dâfi‘-i merkūm def ‘-i mezkûrlarıyla mezbûrân Hasan ve Mehmed’e
bilâ-beyyine mu‘ârazadan ba‘de’l-men‘ ikrâr u i‘tirâfı mûcebince meblağ-ı bâkī-i
mezkûr sekiz yüz yirmi üç guruş altı parayı müdde‘iyân-ı mezbûrâna edâ ve
teslîme mezbûr es-Seyyid Hasan’a tenbîh olunduğu İstanbul mahkemesinde
ba‘de’t-tescîl ve bi’l-iltimâs huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-selh-i Za sene [1]216
213
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
keff-i yed ve müdde‘î-i mersûma teslîme merkūm Mehmed Usta’ya tenbîh olun-
duğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 Za sene [1]216
214
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
şerîfin hilâfı ve inhisâr-ı bey‘ u şirâ hakkında sâdır olan hatt-ı şerîfe münâfi ol-
duğu kethüdâ-yı merkūma tefhîm ve ba‘de’l-yevm müdde‘î-i mezbûrun dükkân
küşâdıyla bey‘ u şirâsına mümâna‘at etmemek üzere tenbîh olunduğu İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-29 min-Zilka‘de sene [1]216
224 [30a-2] Hatice bt. Hasan’ın, Ahmed Necib Efendi aleyhine açtığı
alacak davasını ispat edemediği
Mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Medîne-i İzmir sâkinelerinden mu‘arrefetü’z-zât Hatice bt. el-Hâc Hasan nâm
Hatun meclis-i şer‘-i münîrde mevâlî-i izâmdan sâbıkā medîne-i mezbûre kādısı
Samakovîzâde Faziletlü Ahmed Necib Efendi mahzarında mûmâ-ileyh Ahmed
Necib Efendi târih-i i‘lâmdan dört buçuk sene mukaddem medîne-i mezbûrede
hâkimü’ş-şer‘ iken li-ebeveyn er karındaşım Hasan nâm kimesne hâl-i suğ-
runda vasîsi olan vâlidemiz Fâtıma Hatun’dan pederimizden müntakil mal-ı
mevrûsundan vasiyy-i merkūmenin makbûzunu efendi-i mûmâ-ileyh huzûrunda
da‘vâ etmekle esnâ-yı terâfu‘larında benden bir nesne iktizâ etmemişken efendi-i
mûmâ-ileyh beni huzûruna getirdip bana dört yüz otuz guruş getir demekle ben
dahi tedârik ve kendiye ifâde eylediğimde tahtacıyı çağırdıp bu akçeyi addeyle al
deyü emr etmekle ol dahi add ve tamamen kabz eylediğini benim muvâcehemde
kendiye ifâde dahi etmişdi el-hâletü hâzihi ber-vech-i muharrer benden bi-gayr-ı
hakkın makbûzu olan meblağ-ı mezkûr dört yüz otuz guruşu hâlâ istirdâd ederim
deyü ba‘de’d-da‘vâ ve’l-istintak ve’l-inkâr müdde‘iye-i mezbûre ber-vech-i mu-
harrer müdde‘âsını isbâtdan ızhâr-ı acz ve istihlâf eylediğine binâen mûmâ-ileyh
Ahmed Necib Efendi’ye ber-nehc-i şer‘î yemîn verilmeğin mûcebiyle müdde‘iye-i
mezbûre Hatice Hatun da‘vâ-yı mezkûresiyle mûmâ-ileyh Ahmed Necib Efendi’ye
bilâ-beyyine mu‘ârazadan men‘ olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Zilka‘de sene [1]216
216
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
217
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
es-Seyyid Mehmed Ağa nâm kimesneler meclis-i şer‘-i münîrde Terzi Bedros v.
Marat zimmî muvâcehesinde mersûm Bedros zimmî mahalle-i mezbûrede vâki‘
bir tarafdan Mahmud odabaşı ve bir tarafdan samancı oğlu menzili ve taraf-ı râbi‘i
tarîk-i âm ile mahdûd ve kadîmi Müslim menzili olan menzili teveffüz ve kendi
menziline idhâl ve derûnunda sâkin olmağla mahallemiz câmi‘inin kıllet-i cema‘a-
tine bâ‘is olup me’vâ-yı Müslimînde kefere sâkin olmamak üzere emr-i âlî dahi
sâdır olduğundan başka mersûm Bedros zimmî kendi halinde olmayıp müfsid ve
mahallemiz ahâlîleri beyninde ihtilâle bâ‘is olmağla mersûmdan bir vechile emni-
yet ve rahatımız yokdur deyü bi’l-muvâcehe teşekkî etmeleriyle ol dahi cevâbında
menzil-i mezkûr Müslim menzili olduğunu ikrâr ve tasdik ve bir Müslime ferağa
rızâsıyla ta‘ahhüd eylediğinden sonra dönüp menzil-i mezkûru ahâlî-i mahalle al-
sın deyü inadını ızhâr ve ahâlî-i mahallenin iştikâları vâkı‘a mutâbık olduğu zâhir
olmağla fîmâ ba‘d mersûm Bedros zimmî kendi menzilinde dahi mütemekkin ol-
mayıp mahâll-i âhara nakle tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 Zilhicce sene [1]216
218
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
219
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
220
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
221
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
222
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
keff-i yedine tenbîh olunması murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında
mecmû‘-ı âlât-ı mezkûreye vaz‘-ı yedini ikrâr lâkin müdde‘î-i mezbûr nısf hisse-
sini işbu sene-i mezkûre Şevvâlinin on altıncı günü bin iki yüz guruşa rızâsıyla
bana bey‘ ve teslîm ben dahi iştirâ ve kabz ve semen-i mezkûrun yüz guruşunu
kendiye edâ ve bâkī bin yüz guruşu hala zimmetimdedir deyü eylediği def ‘ini
müdde‘î-i mezbûr es-Seyyid Mehmed ikrâr u i‘tirâf edip lâkin esnâf kethüdâsı işbu
hâzır bi’l-meclis İbrahim Ağa âlât-ı mezkûreyi bey‘ eyle deyü bana kerih etmek-
le ben dahi mükrihen bey‘ etmişdim deyip kethüdâ-yı merkūm tehdidini îkâ‘a
kādir makūleden olmayıp müdde‘î-i merkūm es-Seyyid Mehmed’in ber-vech-i
muharrer müdde‘âsı şer‘an mesmû‘a olmamağla da‘vâ-yı mezkûresine iltifât olun-
mayıp mezbûr Hasan Çavuş’a bî-vech-i şer‘î mu‘ârazadan men‘ olunduğu İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-Zilhicce sene [1]216
223
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
224
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
Hatun da‘vâ-yı mezkûresinden üç yüz elli guruşa ve zevce-i mezbûre Fâtıma Ha-
tun dahi yetmiş guruş bedel-i makbûza her birimiz sulh olup meblağ-ı mezkûra
ve gedik âlâtından hisse mütâlebesine ve bi’l-cümle husûs-ı mezkûra müte‘allika
âmme-i da‘vâdan her birimiz mersûmân Arotin ve Tokel zimmîlerin zimmetlerini
ibrâ-yı âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskât eylediklerinde onlar dahi ibrâsını kabul
ile külliyen kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Zilka‘de sene [1]216
225
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
238 [32a-2] Rosya bt. Aleksan’ın, kocası Babuccu Agob v. Dunek’e itâat
etmesi gerektiği
Mesfûrenin itâ‘atine tenbîh
Ma‘rûz
Arzuhâl eden Pabuccu Agob v. Dunek nâm zimmî Çarşamba günü Dîvân-ı âlide
ve ba‘dehû du‘âhânemizde ma‘kūd meclis-i şer‘-i hatîrde hâlâ zevcesi arzuhâlde
mastûrü’l-ism Rosya bt. Aleksan nâm Nasrâniye muvâcehesinde mesfûr Rosya
Nasrâniye âyîn-i âtılemiz üzere zevce-i medhûlün-bihâm iken mütemekkin oldu-
ğumuz menzil derûnunda mevcûd malım olan mecmû‘u yüz doksan yedi guruş
kıymetli eşyâmı fuzûlî ahz ve nâşizeten menzilimden firâr etmekle suâl olunup
menzilime gelip bana itâ‘ate ve eşyâ-i mezkûreyi teslîme zevcem mersûmeye tenbîh
olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘î-i mersûm zev-
ci olduğunu ikrâr ve eşyâ müdde‘âsını inkâr müdde‘î-i mersûm eşyâ müdde‘âsını
beyâna ba‘de’l-havâle mesfûre Rosya Nasrâniye zevci mesfûrun menziline varıp
hukūk-ı zevciyete mürâ‘atına tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-4 min-Zilhicceti’ş-şerîfe sene [1]216
239 [32a-3] Anaştaş v. Todoş ile Sisi bt. Yorgi’nin, Seyyid Muhterem
Efendi Vakfı’ndan icareli menzil davavasında sulh oldukları
Menzilden ibrâ
Ma‘rûz
Arzuhâl eden Anaştaş v. Todoş meclis-i şer‘-i münîrde Nakībü’l-eşrâf efen-
di hazretleri nezâretlerinde olan evkāfdan es-Seyyid Muhterem Efendi vak-
fı musakkafâtından zikri âtî menzile mutasarrıfe olan Sisi bt. Yorgi Nasrâniye
tarafından tasdîka vekîli olan Yuvan v. Todoş zimmî muvâcehesinde vakf-ı
mezkûrdan İslâmbol’da Edirnekapısı dâhilinde el-Hâc Muhyiddin Mahallesi’nde
vâki‘ ma‘lûmü’l-hudûd ve’l-müştemilât bir bâb menzilin nısfına vekîl-i mersûm
Yuvan ve nısf-ı âharına babam Todoş zimmî bi’l-îcâreteyn mutasarrıf iken hâlik
oldukda menzil-i mezkûr benimle karındaşım sagīr Estori zimmîye âdiyen ba‘de’l-
intikāl anam Sofya Nasrâniye menzil-i mezkûrda olan rub‘ hissemi benim fera-
ğımdan ve karındaşım mesfûrun dahi hissesini zarûret-i nafakası için bi’l-vesâye
âhara ferağ ve ba‘dehû âharın ferağından kendi üzerine temhîr ettirdikten sonra
menzil-i mezkûrun nısf-ı âharına mutasarrıf olan vekîl-i mersûma ferağ ol dahi
mecmû‘-ı menzili Yorgi zimmîye ferağ ol dahi hâlik oldukda kızı müvekkile-i
mersûmeye intikāl ve mütevellî dahi tasarrufuna izin verip bu vechile menzil-i
mezkûrda olan rub‘ hissemi fuzûlî zabt etmeğin suâl olunup benim menzil-i
226
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
mezkûrda olan rub‘ hissemden keff-i yed ve bâ-re’y-i mütevellî bana ferağa
tenbîh olunması murâdımdır deyü vakf-ı mezkûr mütevellîsi es-Seyyid Mehmed
Emin Ağa tarafından vekîli kâtib-i vakf es-Seyyid Mehmed Gânim Efendi hâzır
olduğu hâlde da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında sen menzil-i mezkûru anan
mersûmeye bâ-re’y-i mütevellî ferağ etmişdin deyü beni def ‘a tasaddî ve bu vechi-
le beynimizde ba‘de’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı muslihîn vekîl-i mersûm bi-tarîkı’s-
sulh bana yüz yirmi guruş def ‘ ve teslîm ben dahi tamamen ba‘de’l-kabz menzil-i
mezkûra müte‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan müvekkile-i mersûme
ile vekîl-i mesfûrun zimmetlerini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledim ba‘de’l-yevm
rub‘-ı menzil-i mezkûra müte‘allika asîl ve vekîl-i mersûmân ile da‘vâ ve nizâ‘ ve
husûmetim kalmadı deyü ikrâr ve tasdîkleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fi’l-yevmi’l-hâmis min-Zilhicceti’ş-şerîfe li-sene sitte aşara ve mi’eteyn ve elf.
227
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
228
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
229
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
245 [33a-1] Nakkaş Bostanî Veliyüddin b. Ali ile Hatice bt. Hüseyin’in
dava ve nizaının olmadığı
Ma‘rûz
İstanbul’da Firuzağa Mahallesi’nde sâkine Hatice nâm bikr-i bâliğanın babası ve
tarafından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl olduğu zâtını ârifân es-Seyyid Mahmud Ağa
b. Osman ve Molla Hüseyin b. Hüseyin şehâdetleriyle sâbit olan Hüseyin Efendi
b. Mustafa meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde Nakkāş Bostanî Veliyüddin b. Ali mah-
zarında kızım ve müvekkilem mezbûrenin vâlidesi olup zevce-i mutallakam olan
Ümmügülsüm Hatun mezbûr Bostanî Veliyüddin için fi‘il-i şen‘î kasdıyla kızım
ve müvekkilem mezbûreyi tüfenk ile tahvîf ve üzerine hücûm etmişdim deyü ta-
rafından iddi‘â-yı vekâlet-birle mûceb-i şer‘îsini taleb için mezbûr Bostanî Veli-
yüddin ahz etdirip huzûr-ı şer‘a ihzâr eyledikde vekâleti beyâna havâle olunmuş
olup lâkin vekâletinin aslı olmayıp kâzibe ve husûs-ı mezkûrda mezbûr Bostanî
230
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
246 [33a-2] Şerife Ayşe bt. Ali’nin, alacak davasında Zekiye Hanım bt.
Abdürrezzak’ın zimmetini ibrâ ettiği
Ma‘rûz
Mu‘arrefetü’z-zât Şerîfe Âişe bt. Ali nâm Hatun kendi nefsinden asâleten ve oğlu
es-Seyyid İbrahim tarafından vekâleten meclis-i şer‘-i münîrde Zekiye Hanım
bt. Abdürrezzak Paşa tarafından husûs-ı âti’l-beyânda tasdîka vekîli olan zâtını
ârifân el-Hâc Ebûbekir b. Mustafa ve Hâfız Ali b. Abdülkerim şehâdetleriyle
sâbit olan Dîvân-ı âlî çavuşlarından Süleyman b. Hasan mahzarında müvekkile-i
mezbûrenin kayınvâlidesi müteveffâ Hatice Hanım zimmetinde bin iki yüz do-
kuz senesi Muharremi târihiyle muvarrah bir kıt‘a temessük mantûkunca cihet-i
karzdan bin dört yüz elli guruş ve hâric ez temessük yine karzdan alacağım olan
iki yüz kırk altı guruş ile oğlum olup verâseti benimle karındaşı oğlum ve müvek-
kilim mezbûr es-Seyyid İbrahim’e münhasıra olduğu hâlde bundan akdem vefât
eden es-Seyyid İbrahim b. Abdi’nin kezâlik karzdan alacağı olan beş yüz elli guru-
şa müvekkile-i mûmâ-ileyhâ Zekiye Hanım mezbûre Hatice Hanım’ın hayatında
târih-i mezkûrda kefîl ve zâmine olup ve meblağ-ı mezkûr beş yüz elli guruşu
kable’l-ahz ve’l-istîfâ oğlum ve mezbûre Hatice Hanım’dan her biri vefât etmele-
riyle cem‘an alacağımız olan iki bin iki yüz kırk altı guruşdan bi-tarîkı’s-guremâ
mezbûre Hatice Hanım’ın terekesinden dokuz yüz seksen dört buçuk guruşu
ahz etmemizle bâkīsi olan bin iki yüz altmış bir buçuk guruşu kefâletine binâen
müvekkile-i merkūme Zekiye Hanım’dan bi’l-asâle ve bi’l-vekâle taleb ederim deyü
da‘vâ eylediğimde müvekkile-i mûmâ-ileyhâ dahi ber-vech-i muharrer müdde‘âmı
inkâr etmekle beynimizde münâza‘ât-ı kesîre ve muhâsamât-ı vefîre vâkı‘a ol-
muşdu el-hâletü hâzihi hâlâ kāimmakām-ı sadr-ı âlî Devletlü İnâyetlü es-Seyyid
Mustafa Paşa hazretleri iki yüz elli guruş ve devlet-i aliyye kethüdâsı Semahatlü
İbrahim Nesim Efendi hazretleri yüz elli guruş ve Atûfetlü Reisülküttâb Mustafa
Reşid Efendi hazretleri dahi iki yüz guruş ve ser-çavûşân-ı dergâh-ı âlî Sa‘âdetlü
Mehmed Ârif dahi yüz elli guruş cem‘an yedi yüz elli guruş teberru‘an kendi mal-
larından bana def ‘ ve teslîm buyurmalarıyla ben dahi meblağ-ı mezkûru ba‘de’l-
kabz da‘vâ-yı mezkûremden fâriğa olmamla husûs-ı mezkûra ve işbu târih-i i‘lâma
gelince sâir hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan
müvekkile-i mûmâ-ileyhâ Zekiye Hanım’ın zimmetini ibrâ-yı âmm ile bi’l-asâle
ve bi’l-vekâle ibrâ ve iskāt eylediğimde vekîl-i merkūm dahi ber-vech-i muharrer
231
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
ibrâmı bi’l-vekâle kabûl eyledi deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk bu vechile kat‘-ı nizâ‘
eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-8 min-Zilhicce sene [1]216
247 [33a-3] Simitçi Hüseyin b. Derviş İbrahim’in, İsa b. Ali’nin simit alım
satımına müdahale etmemesi gerektiği
Ma‘rûz
Simitçi tablakârlarından İsa b. Ali meclis-i şer‘-i münîrde simitçi ustalarından
Hüseyin b. Derviş İbrahim mahzarında ben İslâmbol’da Alacahamam fırınında
simit iştirâ ve bey‘ ile ticâret murâd eylediğimde mezbûr Hüseyin Usta simidi
benim fırınımdan iştirâ eyle deyü hilâf-ı şer‘-i şerîf ve men‘-i inhisâr-ı bey‘ u şirâ
hakkında sâdır olan hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-redîfe mugāyir kisb ve ticâretime
mümâna‘at etmekle suâl olunup mümâna‘atı men‘ ü def ‘ olunması murâdımdır
deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında ba‘de’l-yevm müdde‘î-i mezbûr İsa diledi-
ği mahalde n simit iştirâ ve bey‘ine mümâna‘at etmemek üzere ta‘ahhüd eylediği
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min-Zilhicce sene [1]216
232
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
249 [33b-1] Şerife Emine bt. Sinan Ağa’nın, Yani v. Mihail’deki alacağını
tahsil ettiği
Ma‘rûz
Mahrûse-i Bursa’da Debbâğlar Mahallesi’nde sâkine Şerîfe Emine bt. Sinan Ağa
tarafından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl olduğu zâtını ârifân es-Seyyid el-Hâc Mus-
tafa b. İbrahim ve Hasan b. İbrahim şehâdetleriyle sâbit olan kuzâtdan Mehmed
Said Efendi b. Süleyman meclis-i şer‘-i münîrde Rusyalı himâyesinde olan sefîne
reisi Yani v. Mihal muvâcehesinde mersûm Yani müvekkilem merkūme Şerîfe
Emine’nin müstakillen malı olan iki bin beş yüz guruş kıymetli çektirme tâ‘bir
olunur sefînesinde reisi olmağla derûnunda sermâyesi olan bin guruşu mersûm
Yani zimmî bin iki yüz bir senesi hilâlinde ahz ve müvekkilem merkūmenin izinsiz
Kırım diyârına getirip sefîne-i mezkûreyi âhara bey‘iyle istihlâk etmeğin kıymet-i
mezkûresi ile nakd-i merkūm bin guruşu mersûm Yani zimmîden bi’l-vekâle ta-
leb ederim deyü Tercümanı Antoni Maroni hâzır olduğu hâlde mukaddemâ da‘vâ
eylediğimde mersûm Yani zimmî dahi ber-vech-i muharrer müdde‘âmı inkâr
etmekle ben beyâna havâle olunmuşdum el-hâletü hâzihi tavassut-ı muslihîn ile
beynimiz ıslâh ve tevfîk olunmağın mersûm Yani’nin tarafından tevkîl eylediği
işbu hâzır bi’l-meclis kapıoğlanı Anparson bi-tarîkı’s-sulh bana sekiz yüz guruş
def ‘ ve teslîm ben dahi bi’l-vekâle ba‘de’l-kabz bi’l-cümle husûs-ı mezkûra mü-
te‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan mesfûr Yani’nin zimmetini ibrâ-yı
âmm-ı sahîh-i şer‘î ile bi’l-vekâle ibrâ ve iskāt eylediğimde vekîl-i mersûm An-
parson zimmî ber-vech-i muharrer ibrâmı bi’l-vekâle kabûl ile kat‘-ı nizâ‘ eyledik
deyü ikrâr ve tasdîkleri tescîl ve İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-9 min-Zilhicce sene [1]216
233
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
es-Seyyid Ali vesâirleri meclis-i şer‘-i münîrde Yedikule’de vâki‘ debbâğ esnâfının
ahi babaları el-Hâc Ahmed Ağa ve kethüdâları Halil Ağa ve ihtiyârlarından sâbık
Kethüdâ Süleyman Ağa ve el-Hâc Lütfullah ve Süleyman Ağa ve Mustafa Ağa ve
Mehmed Ağa ve Küçük Molla Halil ve es-Seyyid el-Hâc Ömer Efendi ve diğer
Mustafa ve Yiğitbaşı İsmail ve medîne-i Eyüb’de vâki‘ debbâğ esnâfının ahi ba-
baları el-Hâc Hüseyin ve Kethüdâ Mehmed Ağa ve Ebûbekir ve es-Seyyid Hâfız
Süleyman ve Yiğitbaşı Süleyman ve Kasımpaşa’da vâki‘ debbâğ esnâfının ahi ba-
baları Ahmed Efendi ve el-Hâc Ali ve Kethüdâ el-Hâc Veliyüddin ve el-Hâc Meh-
med ve medîne-i Üsküdar’da vâki‘ debbâğ esnâfının ahi babaları Abdullah Ağa
ve kethüdâ Mustafa Ağa ve İbrahim Efendi ve es-Seyyid el-Hâc Ahmed ve Ali
Efendi ve Mehmed Efendi ve el-Hâc Abbas ve el-Hâc Ali ve es-Seyyid Yakub ve
Tophane’de vâki‘ debbâğ esnâfının kethüdâları Mehmed Ağa ve Sarı Ahmed Ağa ve
es-Seyyid Ali Usta ve Mehmed odabaşı nâm kimesneler muvâcehelerinde Bahr-i
sefîd cânibinden Âsitâne-i aliyyeye kâfi ve vâfî palamud celbine mukaddemâ biz
müte‘ahhid olduğumuza binâen husûs-ı mezkûrda dâmen-i der-meyân-ı gayret-
birle getirdiğimiz palamudu esnâf-ı mezkûre iştirâ ve beynlerinde hisselerine göre
tevzî‘ ve taksîm eylediklerinden sonra semenlerinden zimmetlerinde müctemî‘
olan mebâliğ bilâ-cevr u ezâ bizlere edâ lâzıme-i hâlden iken edâda ta‘allül et-
meleriyle mebâliğ-i mezkûreyi bizlere edâ ve bundan böyle dahi iştirâ edecekleri
palamud nakden edâ etmedikleri sûretde bizler dahi palamud celbinde usret çekip
muzâyakaya dûçâr olacağı bedîdâr olmağın nakid akçe ile bey‘ ederiz deyip bu
vechile beynimizde münâza‘a vâkı‘a olmuşdu el-hâletü hâzihi esnâf-ı merkūmun
mukaddemâ iştirâ eyledikleri palamud semenlerini ceste ceste tamamen edâ ve
bundan böyle dahi iştirâ edecekleri palamud semenini dahi vakt-i bey‘den do-
kuz gün tamamında bize edâ ve teslîm edip eğer edâda kusur ederler ise palamud
mütâlebesiyle bizden teşekkî ve muâhaze etmemek üzere her biri ta‘ahhüd ve bu
vechile beynimiz ıslâh ve tevfîk-birle kat‘-ı nizâ‘ eyledik deyü takrîrlerini esnâf-ı
merkūmûn tasdîk eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-5 min-Zilhicce sene [1]216
234
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
hâsıl ve zevcesi kezâlik hürretü’l-asl olan Ayşe’den mütevellîde olup bana ve ebe-
veynim mezbûrâna kat‘an rık târi olmamak ma‘nâsına hürretü’l-asl iken gāib
ani’l-beled Mehmed Reis nâm kimesne beni apardıp câriye olmak üzere mezbûr
Halil’e irsâl ol dahi beni bey‘ irâdesinde olmağla suâl olunup men‘ ü def ‘ olun-
ması murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘iye-i mevsûfe-i
mezbûreyi gāib-i mezbûr Mehmed Reis sâir câriyeleriyle bana irsâl ve âhara bey‘e
tevkîl etmekle ben dahi bey‘ murâd ederim deyip müdde‘iye-i mezbûrenin hür-
riyetini inkâr etmekle müdde‘iye-i mevsûfe-i mezbûre ber-vech-i muharrer hür-
riyetini lede’t-tezkiye adl ve makbûlü’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan kasaba-i
mezbûre ahâlîsinden Hüseyin b. Veysi nâm kimesne ile Râbia bt. Osman ve Âişe
bt. Ömer nâm hatunlar şehâdetleriyle ber-nehc-i şer‘î isbât etmeğin mûcebiyle
müdde‘iye-i mevsûfeden kasr-ı yed etmek üzere mezbûr Halil’e tenbîh olunduğu
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-8 min-Zilhicceti’ş-şerîfe sene [1]216
235
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
kılâbdâncı Agob v. Begos ve seksen beş buçuk guruş iddi‘â eden kılâbdâncı Sitrak
v. Bedros ve yüz elli dört guruş iddi‘â eden Serkiz v. Haçador ve altmış sekiz guruş
iddi‘â eden Kapril v. Begos ve yetmiş guruş iddi‘â eden Kigork v. Tembel ve doksan
guruş iddi‘â eden Kanorta v. Mail ve üç bin guruş iddi‘â eden Aftemi bt. Mıgırdıç
nâm Nasrâniye tarafından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl olduğu şahsı ârifân Begos
v. Aleksan ve Karabet v. Ariton şehâdetleriyle sâbit olan eniştesi Toma v. Manok
nâm zimmîler meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda şerbetçi esnâfından ve Vartıros ve
karındaşı Karabet v. Kokas nâm zimmîler taraflarından husûs-ı âti’z-zikrde vekîl
olduğu Mustafa Ağa b. Süleyman ve Mehmed b. Ahmed şehâdetleriyle mahzar-ı
hasm-ı câhid-i şer‘îde ber-nehc-i şer‘î sâbit ve sübût-ı vekâletine hükm-i şer‘î
lâhık olan Hazros v. Bağdisar nâm zimmî muvâcehesinde her biri ikrâr-ı tâm ve
takrîr-i kelâm edip bâlâda tahrîr olunduğu üzere müvekkilân-ı mersûmânda ala-
cağımız olan cem‘an yirmi beş bin yirmi yedi guruş müvekkilân-ı mersûmândan
bi’l-asâle ve bi’l-vekâle talep ederiz deyü tasaddî eylediğimiz da‘vâmız vekîl-i
merkūm ile an ikrâr sekiz bin dokuz yüz altmış beş guruşa her birimiz ba‘de’s-
sulh ve’l-kabûl bedel-i sulh olan meblağ-ı mezkûr sekiz bin dokuz yüz altmış beş
guruşu vekîl-i mersûm bize def ‘ ve teslîm biz dahi tamamen ahz u kabz ve ala-
cağımıza göre beynimizde bi-kadri’l-hısas iktisâm eylediğimizden sonra ziyâde
müdde‘âmıza vesâir hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i de‘âvî ve mütâlebâtdan
müvekkilân-ı mersûmân ve Vartıros ve Karabet zimmîlerin zimmetlerini ibrâ-
yı âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt eylediğimizde vekîl-i mesfûr dahi ibrâ-yı
mezkûru kabûl eylediler deyü ikrârlarını vekîl-i mersûm ba‘de’t-tasdîk gallesi
kolancı esnâfına mevkūfe nukūdun mütevellîsi Mehmed Ağa b. Mustafa meclis-i
ma‘kūd-ı mezkûrda müvekkilân-ı mersûmân Vartıros ve Karabet zimmîler zim-
metlerinde nukūd-ı mevkūfeden olmak üzere yedimden mukaddemâ istidâne
ve kabz eyledikleri üç yüz elli guruşu vekîl-i mersûm müvekkilân-ı mersûmânın
mallarından olmak üzere bana edâ ve teslîm ben dahi bi’t-tevliye tamamen kabz
eyledim deyü ikrâr ve tasdîklerini Mevlânâ-yı mezbûr mahallinde ketb ve tahrîr
ve ma‘an ba‘s olunan ümenâ-i şer‘le meclis-i şer‘a gelip alâ-vukū‘ihî inhâ ve takrîri
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min-Zilhicce sene 1216
236
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
gedik tâ‘bir olunan eşyâ-i ma‘lûmeye vâzı‘u’l-yed olan Karabet v. Bedros zimmî
muvâcehesinde zikr olunan gedik âlâtını târih-i i‘lâmdan kırk bir sene mukaddem
benim sabâvetim halinde vasîm olan anam Karina Nasrâniye üvey babam Malkon
zimmîden benim için beş yüz guruşa bi’l-vesâye iştirâ ve kabz eylediğinden sonra
bin iki yüz seksen dört senesi târihinde ben üvey babam mersûm Malkon zimmî
ile Ümmügülsüm nâm Hatundan ma‘an istidâne ve kabz eylediğimiz beş yüz gu-
ruş deynim mukābelesinde bi-tarîkı’l-istiğlâl bey‘ ve teslîm eylediğimizden sonra
ben diyâr-ı âhara gidip dokuz sene meks ve ikāmet etmemle mezbûre Ümmügül-
süm âlât-ı gedik-i mezkûru işbu Karabet zimmînin babası Bedros zimmîye bey‘ ve
teslîm ol dahi iştirâ ve kabz eylediğinden sonra hâlik oldukda âlât-ı mezkûre oğlu
işbu Karabet zimmî zabt edip lâkin ben mezbûre Ümmügülsüm’ün bey‘ini mücîz
olma[mam]la âlât-ı mezkûreden keff-i yed ve bana teslîme mersûm Karabet
zimmîye tenbîh olunması murâdımdır deyü tasaddîi münker olduğundan mâ‘adâ
müdde‘î-i mersûmun takrîri üzere seksen dört târihinden işbu târih-i i‘lâma ge-
lince dokuz sene müddet diyâr-ı âharda ba‘dehû yirmi üç sene dahi mezbûre Üm-
mügülsüm ve ba‘dehû mersûmân Karabet ve Bedros zimmîler ile bir beldede mü-
temekkinler olup bu müddetde bilâ-özr sükūt ve terk-i da‘vâ eylediğini mu‘terif
olmağla on beş sene bilâ-özr terk olunan da‘vânın bilâ-emr istimâ‘ı memnû‘âtdan
olmağın müdde‘î-i mersûmun da‘vâ-yı mezkûresi mesmû‘a olmadığı İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-9 min-Zilhicce sene 1216
237
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
guruş on parayı bana edâ ve teslîme mezbûr es-Seyyid Ahmed’e tenbîh ve yedi-
me işbu bir kıt‘a i‘lâm-ı şer‘î i‘tâ olunmuşdu el-hâletü hâzihi meblağ-ı mezkûrun
dört yüz guruşunu ancak kabza vekîlim olan işbu hâzır bi’l-meclis Taşçı es-Seyyid
Ahmed yediyle bana edâ etmekle bâkīsi olan dokuz yüz on bir guruş on parayı
mezbûreden taleb ederim deyü takrîrine mutâbık bir kıt‘a i‘lâm-ı şer‘î ibrâzıyla
da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında mazmûn-ı i‘lâm-ı mezkûru ikrâr edip lâkin
müdde‘î-i mezbûr meblağ-ı mezkûru benden ahz ve kabza ve sulh ve ibrâya tara-
fından tevkîl eylediği mezbûr Taşçı es-Seyyid Ahmed meblağ-ı mahkûmun bih-i
mezkûrdan hâlâ Mahmudpaşa mahkemesi nâibi müderrisîn-i kirâmdan Veliyüd-
din Efendi’nin işbu bir kıt‘a i‘lâmı nâtık olduğu üzere kabzını mu‘terif olduğu dört
yüz guruşa benimle bi’l-vekâle sulh olup ziyâdesine müte‘allika da‘vâdan benim
zimmetimi ibrâ ve iskāt etmişdi deyü eylediği def ‘ini asîl ve vekîl-i mezbûr Sa-
lih inkâr edip ve dâfi‘-i mezbûr def ‘-i mezkûruna şâhid olmak üzere getirdiği
es-Seyyid Ali Beşe b. Mustafa ve Mehmed Beşe b. Hüseyin nâm kimesneler is-
tintak olunduklarında işbu mezbûr Salih merkūm es-Seyyid Ahmed’i ancak kab-
za tevkîl edip sulh ve ibrâya tevkîl eylediği ma‘lûmümuz değildir deyip ve dâfi‘-i
mezbûr def ‘-i mezkûrunun aslı olmadığını ikrâr u i‘tirâf etmekle mûcebince
meblağ-ı bâkī-i mezkûr dokuz yüz on bir guruş on parayı müdde‘î-i asîl ve vekîl-i
mezbûra edâ ve teslîme mezbûr es-Seyyid Ahmed’e tenbîh olunduğu İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min-Zilhicce sene 1216
238
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
239
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
240
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
241
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
242
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
243
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
muharrer iştirâ ve kabz ve kabûl eylediğinden sonra semen-i mezkûr bin guruşu
müşteri-i mesfûr yedinden bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ahz u kabz eyledik fîmâ ba‘d
âlât-ı gedik-i mezkûrda olan hisse-i mezkûremizde bizim ve müvekkillerimiz
mesfûrûnun alâka ve medhalleri kalmayıp mesfûr Tokel zimmînin müstakillen
mülkü olmuşdur dediklerinde gıbbe’t-tasdîki’ş-şer‘î mesfûr Tokel meclis-i şer‘de
Filibos v. Markar ve Bağdisar v. Avanes zimmîler muvâcehelerinde sâlifü’l-beyân
fırın ve değirmende olan âlât-ı gedik-i mezkûru tarefeynden bi’l-icâb ve’l-kabûl ve
safka-i vâhide ile mesfûrân Filibos ve Bağdisar zimmîlere on iki bin guruşa bey‘
ve temlîk ve teslîm eylediğimde onlar dahi iştirâ ve kabz ve kabûl eylediklerinden
sonra semen-i mezkûr on iki bin guruş ile kesik akçe tâ‘bir olunur tablakârlar
zimmetlerinde alacağım olup mesfûrûndan kabzına tevkîl eylediğim bin beş yüz
guruş ki cem‘an on üç bin beş yüz guruşdan beş bin yüz seksen dört guruşunu
ma‘lûmü’l-esâmî kapan tüccârına deynim olan beş bin yüz seksen dört guruşu
vermek üzere havâle ve sekiz bin üç yüz on altı guruşunu dahi mâhiye seksener
guruş cânib-i mîrîye olan deynime vermek üzere havâle eylediğimde onlar dahi
havâle-i mezkûreyi kabûl ve ber-vech-i muharrer edâya ta‘ahhüd eylediler deyü
takrîrini mersûmân Filibos ve Bağdisar zimmîler ba‘de’t-tasdîk zikr olunan gedik
ber-minvâl-i meşrûh mesfûr Tokel zimmî üzerine ba‘de’l-kayd ânın dahi kasr-ı
yedinden mersûmân Filibos ve Bağdisar zimmîler üzerlerine kayd ve yedlerine
başka başka sûret i‘tâ buyrulmak istid‘âsında oldukları İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fi’l-yevmi’s-sâbi min-Zilhicceti’ş-şerîfe li-sene sitte aşarerete ve mi’eteyn ve elf.
244
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
245
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
mahzarında merkūm es-Seyyid Mehmed Haşim Ağa bin iki yüz on dört senesi
Cemâziyelûlâsı’nın on altıncı günü işbu hâzır bi’l-meclis es-Seyyid Mehmed’den
iktirâz ve kabz eylediği üç yüz guruş deyni mukābelesinde rehin vaz‘ etmek için
benden isti‘âre ve kabz eylediği simli bir kılıç ve bir sim sa‘at ve bir göğez çuka
biniş ve bir çift sim bilezikli peştovumu dâyîn-i merkūma rehin ve teslîm etmişdi
el-hâletü hâzihi eşyâ-i mezkûreyi rehniyetden tahlîs ve bana teslîm etmek üzere
mezbûr es-Seyyid Mehmed Haşim Ağa’ya tenbîh olunması murâdımdır deyü da‘vâ
ettikde ol dahi cevâbında merkūma deynim olan üç yüz guruş mukābelesinde
müdde‘î-i mezbûr eşyâ-i mezkûresini kendiye rehin vaz‘ etmişdim deyip kendinin
isti‘âre-birle kabzını inkâr etmekle müdde‘î-i mezbûr es-Seyyid İbrahim Efendi
ber-vech-i muharrer müdde‘âsını lede’t-tezkiye adl ve makbûlü’ş-şehâde idükle-
ri ihbâr olunan Kırımî es-Seyyid Hasan Efendi b. es-Seyyid Mahmud ve Attâr
es-Seyyid Mehmed b. Mustafa nâm kimesneler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe ber-
nehc-i şer‘î isbât etmeğin mûcebiyle eşyâ-i mezkûreyi rehniyetden fek ve tahlîs ve
müdde‘î-i mezbûra teslîme Cerrah-ı merkūm es-Seyyid Mehmed Haşim’e tenbîh
olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-9 min-Zilhicce sene [1]216
246
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
267 [36b-2] Bağcı Yorgi v. Rodi’nin, Seyyid Mustafa b. Ömer Ağa aleyhine
açtığı alacak davasının reddedildiği
Mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
247
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
Arzuhâl eden Bağcı Yorgi v. Rodi nâm zimmî meclis-i şer‘-i münîrde derûn-ı
arzuhâlde mezkûrü’l-ism müteveffâ Çörekçi es-Seyyid Ömer Ağa’nın kebîr oğlu
es-Seyyid Mustafa mahzarında müteveffâ-i mezbûr hayatında yedimden iştirâ ve
kabz eylediği ma‘lûmü’l-vezn ve’l-kıyye revgan-ı sâde semeninden ba‘de külli’l-
hesâb zimmetinde dört yüz yirmi yedi guruş yirmi dört para alacağım olup kable’l-
edâ fevt ve düyûn-ı müsbitesine tezkiresi vefâ etmeyip beyne’l-guremâ taksîm
olundukda ben diyâr-ı âharda olduğuma binâen kısmet-i guremâdan dahi nesne
istîfâ mümkün olmayıp lâkin müteveffâ-i mezbûrun hayatında iki bâb çörekçi
dükkânında mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunup merhûm cennet-mekân
firdevs-âşiyân Sultan Mustafa Hân hazretlerinin vakf-ı celîlelerinden olan âlât-ı
lâzime-i ma‘lûme müteveffâ-i mezbûrun hayatında îcâresinde olup vefâtından
sonra oğlu mezbûra âdiyen intikāl etmekle meblağ-ı mezkûr dört yüz yirmi yedi
guruş yirmi dört parayı gedik-i mezkûr mücerred oğlu mezbûra intikāl eylediğine
binâen gedik-i mezkûru âhara ferağ ve bedelinden yâhud kendi malından bana edâ
etmek üzere merkūm es-Seyyid Mustafa’ya cebr olunsun deyü takrîr-i meşrûhu
üzere merkūm es-Seyyid Mustafa’nın tereke-i müteveffâ-i mezbûre adem-i vaz‘-ı
yedini mu‘terif iken tasaddî eylediği da‘vâsı meşrû‘a olmamağla kelâmına iltifât
olunmadığı huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-13 min-Zilhicce sene [1]216
248
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
249
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
250
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
251
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
Eyüb tasdîk ve bir vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Zilhicce sene [1]216
274 [37a-4] Hâkimin İsmail adlı küçük çocuğa nafaka takdir ettiği
Sagīr için nafaka takdîr
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mezkûretü’l-ism Âmine bt. İbrahim nâm Hatunun vâlidesi
mu‘arrefetü’z-zât Sâliha bt. Yusuf nâm Hatun meclis-i şer‘-i münîrde sâhib-i
arzuhâl sâbıkā damadı es-Seyyid el-Hâc Mehmed Efendi b. Abdullah mahza-
rında kızı mezbûre Âmine Hatun hâzıra olduğu hâlde mezbûr es-Seyyid el-Hâc
Mehmed Efendi ile kızım mezbûrenin mukaddemâ zevciyet beynlerinde kāime
iken mezbûrun firâşından hâsıl ve kızım hâzıra-i mezbûreden mütevellîd üç bu-
çuk yaşında olan işbu hâzır bi’l-meclis sulbî oğlu İsmail’i kızım hâzıra-i mezbûre
bi-hakki’l-hıdâne imsâk üzere iken sagīr-i mezbûre ecnebîye nefsini mütezevvice
olup ol vechile sagīr-i mezbûrun hakk-ı hıdânesi bana intikāl edip sagīr-i mezbûr
hâlâ bi-hakki’l-hıdâne hacr ve terbiyemde olup lâkin sagīr-i mezbûrun asla malı ol-
mayıp nafaka ve kisveye ihtiyâcı olmağla sagīr-i mezbûrun nafaka ve kisve-bahâsı
için babası mezbûr es-Seyyid eş-Şeyh el-Hâc Mehmed Efendi üzerine kıbel-i
şer‘den kadr-i ma‘rûf meblağ farz ve takdîr buyrulmak bi’l-hıdâne matlûbumdur
dedikde merkūm es-Seyyid eş-Şeyh el-Hâc Mehmed Efendi dahi mukırra-i
mezbûrenin cemî‘-i kelimât-ı meşrûhasını ba‘de’t-tasdîk sagīr-i mezbûrun nafaka
ve kisve-bahâsı için işbu târih-i i‘lâmdan bi’t-terâzi babası üzerine kıbel-i şer‘den
beher yevm dörder para farz ve takdîr olunup meblağ-ı mefrûz beher yevm dör-
der parayı sagīr-i mezbûrun nafaka ve kisve vesâir levâzım-ı zarûriyyesine harc
ve sarfa ve lede’l-iktizâ istidâneye ve inde’z-zafer babası mezbûr üzerine rücû‘a
ceddesi ve hadînesi mezbûre Sâliha Hatun’a kıbel-i şer‘den izin verildiği İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fi’l-yevmi’s-sâbi‘ aşar min-Zilhicceti’ş-şerîfe li-sene sitte aşara ve mi’eteyn ve elf.
252
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
Cilve ismiyle müsemmât nâm câriye merkūm es-Seyyid el-Hâc Mehmed Tahir
Efendi’nin yedinde mülkü iken câriye-i mezbûreyi cemî‘-i uyûbdan sâlime olmak
üzere târih-i i‘lâmdan kırk gün mukaddem bin yüz on beş guruş semen-i medfû
ve makbûza iştirâ ve kabz ettikden sonra câriye-i mezbûre mecnûna muttalî‘ ol-
duğumda câriye-i mevsûfe-i mezbûreyi yed-i emîne vaz‘ ve câriye-i mezbûrenin
cünûniyeti mezbûr es-Seyyid el-Hâc Mehmed Tahir Efendi’nin yedinde iken
mevcûd-ı kadîm ve benim yedimde dahi i‘âde ve illet-i mezkûre inde’t-tüccâr
noksan-ı semen icâb eder uyûbdan olmağla redd-i mebî‘ ve istirdâd-ı semen
murâdımdır deyü da‘vâ ettikde evvelen teveccüh-i husûmet için câriye-i mezbûre
bu makūle uyûbunu teşhîse bâ-fermân-ı âlî ehl-i hibre ta‘yîn olunan Salih Efendi ve
İbrahim Efendilere irsâl ve irâe olundukda onlar dahi ba‘de im‘âni’n-nazar meclis-i
şer‘a gelip câriye-i mevsûfe-i mezbûrede eser-i cünûn olduğu ma‘lûmumuz değil-
dir deyü her biri tarefeyn muvâcehesinde haber verdiklerinden mâ‘adâ sûret ve
sîreten alâmet-i cünûn olmadığı dahi zâhir olmağla teveccüh-i husûmet bulun-
mamağın merkūm Esirci Salih Ağa bî-vech mu‘ârazadan men‘ olunduğu İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min-Zilhicce sene [1]216
253
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
254
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
merbût İslâmbol’da Haseki çarşısında kâin bir bâb kasab dükkânı derûnunda
mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeye bâ-temessük-ı
vakıf mutasarrıf olan el-Hâc Hüseyin b. Ömer meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde hâssa
kasabbaşısı İzzetlü Mustafa Ağa ve Kethüdâ es-Seyyid Halil Ağa ve mazbûtü’l-
esâmî kimesneler hâzır oldukları hâlde bâ‘isü’l-i‘lâm kasab ustalığını idâreye kādir
idüğü ihbâr olunan el-Hâc Ahmed b. Ebâbekir muvâcehesinde takrîr-i kelâm
edip ber-vech-i muharrer mutasarrıf olduğum âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeyi hüsn-i
rızâmla bedel-i ma‘lûm ve makbûz mukābelesinde merkūm el-Hâc Ahmed’e bâ-
re’y-i mütevellî ferağ ve tefvîz eylediğimde ol dahi ber vech-i muharrer tefevvüz ve
kabûl edip fîmâ ba‘d zikr olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmede benim aslan ve kat‘an
alâka ve medhalim kalmayıp merkūm el-Hâc Ahmed’in hakk-ı müfevvezi olmuş-
dur dedikde merkūm el-Hâc Ahmed ba‘de’t-tasdîk zikr olunan âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûme kendi üzerine defter-i vakfa kaydolunup yedine temessük i‘tâsını istid‘â
eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Zilhicce sene [1]216
255
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
256
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
257
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
olunan kirecin beher çuvalından birer para kireççi başı tarafına veregelmişken bir
müddetden beri avâid-i mezkûreye kanâ‘at olunmayıp ziyâde ahz eylediklerinden
bir vechile takatimiz kalmayıp perâkende ve perîşan olacağımız zâhir hallerimize
merhameten nizâm-ı kavîye rabt olunmak murâdımızdır deyü istirhâm ve husûs-ı
merkūm vâkı‘a mutâbık olduğu erbâb-ı vukūfun tahkīkinden âşikâr olduğundan
sıyâneten li’l-mîrî ve ibâdullâh vaz‘-ı kadîmi üzere beher çuvalı otuz beş vakıyye
hâlisü’l-ayar kireç olup gerek mîrî ve gerek ibâdullâh ve gerek horasancı esnâfının
aldıkları kireçde asla toz olmayıp mahallinde vezn ve kantar olundukda taşı başka
ve tozu başka ihrâc olunup ve perâkende olarak bahçe kapısında füruht olunan
kireç dahi vezn ve kantar olundukda tammü’l-ayar vezn olan kireç beher kantarı
cânib-i mîrîye yirmişer paraya ve ibâdullâha yirmibeşer paraya ve horasancıya
otuzar paraya bey‘ dâimen ve müstemirren yirmi ocak hark olunup ve kireççi-
başı olanlar dahi ibâdullâha bey‘ olunan kirecin beher kantarında dörder akçe
ve bahçekapısında perâkende bey‘ olunan kirecin beher çuvalında birer para ve
horasancıya bey‘ olunan kirecin beher kayığından beşer guruş avâid alıp ziyâde ile
rencîde olunmamak ve gerek mîrî ve gerek ibâdullâha kireç husûsunda zarûret ve
hasâret çekdirmemek üzere bi’l-müzâkere cümle ittifâkıyla müceddeden nizâm-ı
kavîye rabt olundukda kireççi esnâfı dahi her biri râzılar ve fîmâ ba‘d vech-i
meşrûh üzere bey‘-birle dâimen ve müstemirren yirmi ocak hark ile i‘mâl-i kireç
edip cânib-i mîrîye ve ibâdullâha muzâyaka olmamak üzere ta‘ahhüd ve ittifâk ve
hilâfına hareket eder olur ise tedîb-i lâyıkaları icrâ olunmasına râzılar ve kireççi-
başı ağa dahi vech-i meşrûh üzere olan avâid-i kadîme kanâ‘at edip ziyâde avâid
talebiyle esnâf-ı mezkûreyi kat‘an rencîde etmemek üzere ta‘ahhüd etmeleriyle
husûs-ı mezkûr ilâ-mâşâallah düstûrü’l-amel tutulup hilâfına hareket eden esnâf-ı
mezkûrenin cezâları icrâ olunacağını avâid-i mezkûrdan ziyâde gerek kireççibaşı
ve gerek taraf-ı âhardan nesne talebiyle esnâf-ı mezkûre rencîde olunmamak üze-
re Başmuhâsebe’ye kayd ve ser-bostâniyân-ı hâssa ağa ve mimâr-ı hâssa kullarına
ilmühaberi verilip ekîd ve şedîd bir kıt‘a fermân-ı âlîleri sudûru istisvâb-ı âli idüğü
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-Zilhicce sene [1]216
258
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
259
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
260
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
kireççi başı tarafına veregelmişken bir müddetden beri avâid-i mezkûreye kanâ‘at
olunmayıp ibâdullâha bey‘ eylediğimiz kirecin beher kantarında yedi buçuk akçe
ve horasancıya bey‘ eylediğimiz kirecin beher kayığından horasancı tâifesinden
aldıkları on iki guruşdan mâ‘adâ bizler dahi yüz on para fuzûlî ahz eyledikle-
rinden ziyâde ahz eylediklerinden bir vechile takatimiz kalmayıp perâkende ve
perîşan olacağımız zâhir olmağla hallerimize merhameten nizâm-ı kavîye rabt
olunmak murâdımızdır deyü istirhâm ve husûs-ı merkūm vâkı‘a mutâbık oldu-
ğu erbâb-ı vukūfun tahakkukundan âşikâr olduğundan sıyâneten li’l-ibâd vaz‘-ı
kadîmi üzere beher çuvalı otuz beş vakıyye hâlisü’l-ayar kireç olup gerek mîrî ve
gerek ibâdullâh ve gerek horasancı esnâfının aldıkları kireçde aslan toz olmayıp ve
hark olunan mahallinde kaya ve tuzu başka ihrâc olunmayıp mahlût bey‘ olunup
ve mahallinde vezn ve kantar olundukda taşı başka ve tozu başka ihrâc olunup
ve perâkende olarak bahçe kapısında bey‘ olunan kireç dahi vezn ve kantar olun-
dukda tammü’l-ayar olup beher kantar kireç cânib-i mîrîye yirmişer paraya ve
ibâdullâha yirmi dört paraya ve horasancıya otuz paraya bey‘ u şirâ ve dâimen
ve müstemirren yirmi ocak hark olunup ve kireççibaşı olanlar dahi beher fırın
harkında iki bin akçe harc-ı fırın ve perâkende bey‘ olunan kirecin beher çuvalın-
da kireçciler ancak bir para ve horasancıya bey‘ olunan kirecin beher kayığından
horasancı tâifesinden beşer guruş ve ibâdullâha bey‘ olunan kirecin horasancı mi-
sillü beher kayığından ibâdullâhdan beşer guruş alınıp bâlâda mezkûr ibâdullâha
füruht olunan kirecin beher kantarında kireççilerden alınan yedi buçuk akçe alın-
mamak ve horasancıların iştirâ eyledikleri kirecin beher kayığından horasancılar-
dan alınacak beşer guruşdan mâ‘adâsına matlûb olunmayıp ve kireççilerden dahi
horasancılara bey‘ eyledikleri beher kayıkdan tekrar yüz onar para alınmayıp ve
gerek mîrî ve gerek ibâdullâha kireç husûsunda zarûret ve hasâret gelmemek üzere
bi’l-müzâkere cümle ittifâkıyla müceddeden nizâm-ı kavîye rabt olundukda kireç-
çi esnâfı dahi vech-i meşrûh üzere verilen nizâma râzılar ve dâimen ve müstemir-
ren yirmi ocak hark ile i‘mâl-i kireç edip cânib-i mîrîye ve ibâdullâha muzâyaka
olmamak üzere kireççi tâifesi ta‘ahhüd ve hilâfına hareket eder olur ise tedîb-i
lâyıkaları icrâ olunmasına râzılar ve kireççibaşı ağa dahi vech-i meşrûh üzere olan
nizâm verilen avâide kanâ‘at edip ziyâde avâid talebiyle gerek ibâdullâhı ve gerek
kireççi tâifesi ve gerek horasancı esnâfını rencîde etmemek üzere ta‘ahhüd etmekle
fîmâ ba‘d verilen nizâm düstûrü’l-amel tutulup hilâfına hareket olunmamak üzere
Başmuhâsebe’ye kayd ve bostaniyân-ı hâssa ağa ve sermi‘mâr-ı hâssa ağa kullarına
ilmühaberi verilip yedlerine bir kıt‘a fermân-ı âlîşân i‘tâ buyrulmasını istid‘â eyle-
dikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 Zilhicce sene [1]216
261
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
263
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
264
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında temessük-ı mezkûr kendi-
nin olup ve ber-vech-i muharrer cihet-i mezkûreden ol mikdâr deyni olduğunu
ikrâr lâkin merkūm Andon zimmînin bana bey‘ eylediği ecnâs zehâirde ihânet
eylediğine mersûm Andon zimmî ile şerîki hâzır bi’l-meclis Anderko v. Ange-
li yemîn etsin demesi meşrû‘a olmamağla iltifât olunmayıp mûcebiyle meblağ-ı
mezkûr iki yüz kırk beş guruşun müdde‘î-i mersûm Andon zimmîye edâsıyla
merkūm Ali Efendi ilzâm olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-8 min-Muharrem sene 1217
265
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
266
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
267
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
guruşunu ber-vech-i peşin ve bâkī üç yüz guruşunu dahi hâlen ve def ‘aten edâya
kudreti olmamağla işbu târih-i i‘lâmdan beher şehr beşer guruş vermekle târih-i
mezbûrdan altmış ay tamamına dek edâ etmek üzere mersûm Bedros zimmîyi
te’cîl ve taksît eylediğimde ol dahi kabûl ve meblağ-ı mezkûrun yüz guruşunu
ber-vech-i peşin ve mâ‘adâ üç yüz guruşu dahi ber-vech-i muharrer müeccelen
ve muksitan bana edâya ta‘ahhüd ve iltizâm eyledi deyü ikrârını mersûm Bedros
zimmîyi tasdîk edip bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-11 min-M sene 1217
268
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
269
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
270
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
299 [40b-3] Afife bt. Mehmed ile İbrahim Ağa b. Mehmed’in birbirlerinde
olan alacak davasında zimmetlerini ibra ettikleri
100 guruşa sulh
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Afife bt. Mehmed nâm Hatun kızı zâtı
mu‘arrefe Fâtıma bt. Hüseyin hâzıra olduğu hâlde meclis-i şer‘-i münîrde derûn-ı
arzuhâlde mastûrü’l-ism Bezzâzistânî el-Hâc İbrahim Ağa b. Mehmed mahzarın-
da Bezzâzistanî es-Seyyid Abdurrahman Ağa hâzır olduğu hâlde ben sene-i sâbıkā
Recebi’l-ferdi hilâlinde merkūm el-Hâc İbrahim Ağa’ya malımdan bi-tarîkı’l-
emâne def ‘ ve teslîm eylediğim dokuz yüz guruşun iki yüz guruşunu kendiye bâ-
temessük deynim olan iki yüz guruşa takās ve mahsûb ve otuz guruşunu emrimle
dâyînim yağlıkçıya def ‘ ve teslîm ve yüz yirmi altı guruşuna dahi kendüden iki
muhabbethâne ve iki top Diyârbekir alacası ve bir ihrâm ve bir çuka ferâce iştirâ
ve kabz edip bâkī beş yüz kırk dört guruş yedinde kalmağla hâlâ taleb ederim deyü
tasaddî eylediğim da‘vâmdan bâ-tavassut-ı muslihîn merkūm el-Hâc İbrahim
Ağa ile an inkâr kat‘an li’n-nizâ‘ yüz guruş üzerine ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-
kabûl bedel-i sulh-i merkūmdan mâ‘adâ ziyâde müdde‘âma ve bi’l-cümle husûs-ı
mezkûra müte‘allika âmme-i da‘vâdan ben ve kızım mezbûreden her birimiz
271
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
272
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
273
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında meblağ-ı mezbûr elli guruşu ber-
vech-i muharrer murâbaha olmak üzere kabzını ikrâr mâ‘adâyı inkâr etmekle
mûcebince meblağ-ı mezbûr elli guruşu merkūm Ali Ağa’ya geriye red ve teslîme
merkūm el-Hâc İsmail Ağa’ya şer‘an ba‘de’t-tenbîh merkūm Ali Ağa ziyâde altı
yüz guruşu müdde‘âsına ikāmet-i beyyine edememekle bi’t-taleb merkūm el-Hâc
İsmail Ağa bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î tahlîf olunmağın mûcebiyle müdde‘î-i
mezbûr Ali Ağa ziyâde altı yüz guruş müdde‘âsıyla merkūm el-Hâc İsmail’e bilâ-
beyyine mu‘ârazadan men‘ olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-13 M sene [1]217
274
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
275
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
276
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
277
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
altı yüz guruş da‘vâ ve mu‘ârazadan men‘ olundukdan sonra nâib-i merkūm Hasan
Efendi malımdan def ‘-i resm nâmıyla kethüdâsı yediyle yüz yirmi beş guruş ve be-
nim yedimden altmış guruş ki cem‘an yüz seksen beş guruşumu bi-gayr-ı hakkın
ahz etmekle istirdâd ederim deyü ba‘de’d-da‘vâ ve’l-inkâr müdde‘î-i mersûm Pa-
roh Yahûdi ber-vech-i muharrer müdde‘âsına lede’l-istimhâl ve’l-imhâl müddet-i
mehl-i şer‘î mürûr edip ikāmet-i beyyine edememekle talebiyle merkūm Hasan
Efendi bi’l-muvâcehe gıbbe’t-tahlîfü’ş-şer‘î mûcebiyle müdde‘î-i mesfûr da‘vâ-yı
mezkûresiyle merkūm Hasan Efendi’ye bilâ-beyyine mu‘ârazadan men‘ olunduğu
tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 M sene [1]217
278
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
279
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
280
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
<<Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede Samatyakapısı hâricinde vâki‘ kethüdâ değirmeni demekle arîf
beş horasanlı bir bâb uncu değirmeni derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik
tâ‘bir olunur yirmi re’s bârgir vesâir âlât-ı lâzımelerde yedi bârgir hisseye mâlik
Tokel v. Nikagos ve altı buçuk bârgir hisseye mâlik karındaşı Serkiz ve üç buçuk
bârgir hisseye mâlik Agob v. Kirkor ve üç bârgir hisseye mâlik Mıgırdıç v. Ha-
zer nâm zimmîler meclis-i şer‘-i münîrde bâ‘isü’l-i‘lâm Manol v. Angeli zimmî ile
kendiden asîl ve kürkçü Mihal v. Yani zimmî tarafından tasdîka vekîli olan Artin
v. Marat nâm zimmîler muvâcehelerinde her biri takrîr-i kelâm edip ber-vech-i
muharrer mâlik olduğumuz cem‘an yirmi bârgir vesâir âlât-ı lâzımemizi tarefeyn-
den icâb ve kabûlü hâvi bey‘-i kat‘î ve bi-safkatin vâhidetin altmış sehm i‘tibâriyle
on altı sehmini mersûm Manol zimmîye iki bin dokuz yüz altmış guruşa ve on iki
sehmini müvekkil-i mersûm Mihal zimmîye iki bin iki yüz yirmi guruşa ve otuz
iki sehmini mesfûr Artin zimmîye beş bin dokuz yüz yirmi guruşa cümlemiz bey‘
ve temlîk ve vech-i lâyıkı üzere teslîm eylediğimizde onlar dahi ber-vech-i muhar-
rer iştirâ ve temellük ve tesellüm ve kabz ve kabûl eylediklerinden sonra semenleri
olan cem‘an on bir bin yüz guruşun altı bin beş yüz guruşunu cânib-i mîrîye olan
ol mikdâr deynimiz için beher şehr elli birer guruşdan tamamen cânib-i mîrîye
edâya ve beş yüz guruşunu dahi Habîbe Kadın’a ol mikdâr deynim için def ‘aten
edâya ve bâkī dört bin yüz guruşunu dahi ma‘lûmü’l-esâmî tüccâra olan deynimiz
için kethüdâmız işbu hâzır bi’l-meclis el-Hâc Abdi Ağa ma‘rifetiyle beher şehr kır-
kar guruşdan tamamen edâya mersûmûn Manol ve Artin ve müvekkil-i mersûm
Mihal zimmîye emr eylediğimizde onlar dahi ber-vech-i muharrer edâya ta‘ahhüd
etmeleriyle mebî‘-i mezkûrun tağrîr ve gabnine müte‘allika âmme-i da‘vâdan tare-
feynden her birimiz âharın zimmetini kabûlü hâvi ibrâ-i âm ile ibrâ ve iskāt edip
fîmâ ba‘d zikr olunan yirmi re’s bârgir ve sâir âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerde bizim
aslan ve kat‘an alâka ve medhalimiz kalmayıp mesfûrûnun ber-minvâl-i muhar-
rer mülk-i müşterâları olmuşdur dediklerinde mukırrûn-ı mesfûrûnun bi’l-cümle
takrîrlerini asîl ve vekîl-i mersûmân Manol ve Artin zimmîler bi’l-asâle ve bi’l-
vekâle ba‘de’t-tasdîk zikr olunan yirmi re’s bârgir ve sâir âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeler
i‘tibâr-ı merkūm üzere altmış sehmden on altı sehmi mersûm Manol ve on iki seh-
mi müvekkil-i mersûm Mihal ve otuz iki sehmi mersûm Artin zimmînin mülk-i
müşterâları olmak üzere Başmuhâsebe’ye kaydolunup yedlerine sûret i‘tâ buy-
rulması için emr-i âlîleri sudûru niyâzında oldukları İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-14 min-M sene 1217>>
281
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
282
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
283
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
ü def ‘ olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde mezbûr Mehmed Mücib Efen-
di cevâbında müdde‘iye-i mezbûrenin yedinde mülkümdür deyü iddi‘â eylediği
hâmiş-i arzuhâlde mastûr derkenârda zikr olunan mu‘teber gedik başka dükkân
derûnunda ve benim bi’l-îcâreteyn mutasarrıf olduğum başka dükkân olup
derûnunda mukayyed ve mu‘teber gedik yokdur deyü ihtilâf ettikde istikşâf-ı
hâl için taraf-ı dâ‘îlerinden mürsel kâtib-i sâni Merhabâzâde Mahmud Efendi ve
müfettiş-i mûmâ-ileyh tarafından mürsel İsmail Raif Efendi mahâll-i mezbûra
varıp cerîdede mazbûtü’l-esâmî Müslimîn huzûrlarında akd eyledikleri meclis-i
ma‘kūd-ı mezkûrda hâmiş-i arzuhâlde mastûr derkenâr nâtık üzere maden ka-
leminde mukayyed olan duhâncı gediği müdde‘iye-i mezbûrenin ta‘yîn eylediği
mukaddemâ sebzeci ve hâlâ terzi dükkânı karşısında kâin merkūm Mehmed Mü-
cib Efendi’nin bi’l-îcâreteyn mutasarrıf olduğu dükkân derûnunda olup ve gedik
âlâtını müdde‘iye-i mezbûrenin bâ-hüccet-i şer‘iyye yedinde mülkü olduğunu
vukūf-ı tammı olan mahalle-i mezbûre İmâmı Hâfız Abdülkādir Efendi b. el-Hâc
Mehmed ve Müezzin Molla İsmail b. İbrahim ve es-Seyyid el-Hâc Süleyman Ça-
vuş Ağa b. es-Seyyid Mehmed ve es-Seyyid Mehmed b. İbrahim ve Berber es-
Seyyid el-Hâc Mustafa b. Hüseyin ve es-Seyyid Abdullah b. el-Hâc İsmail ve Ali
Beşe b. Mehmed ve Mustafa b. Mehmed ve diğer Mustafa b. Mehmed ve Abdülha-
lim b. İsmail ve İbrahim b. Mehmed ve Kömürcü Mehmed b. el-Hâc Süleyman ve
el-Hâc Salih b. İbrahim ve Hüseyin b. Hasan nâm kimesneler alâ-tarîkı’ş-şehâde
tarefeyn muvâcehelerinde haber verdiklerini Mevlânâ-yı mezbûrân mahallinde
ba‘de’t-tahrîr ümenâ-i şer‘le meclis-i şer‘a gelip mezbûrân muvâcehelerinde alâ-
vukū‘ihî inhâ ve takrîr etmeleriyle mûcebiyle mezbûre Tayyibe Hatun kadîmi ke-
restesini edâ ve teslîm eyledikçe mezbûre Tayyibe Hatun’un gedik âlâtına merkūm
Mehmed Mücib Efendi müdâhale ve ta‘arruz etmemek iktizâ eylediği İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-18 M sene 1217
284
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
müstakil destgâh ister iseniz gedik iştirâ edin deyü her birimizden biner guruş
gedik bahâ mütâlebe ederler fîmâ ba‘d ikişer yüz guruşa bize gedik bey‘ etsin-
ler yâhud küşâdımıza mümâna‘at etmesinler deyü iştikâ onlar dahi cevâblarında
mesfûrûn pîr-perver izin almış kalfa olduklarını ikrâr lâkin mesfûrûn vesâir Müs-
lim ve zimmî kalfalar bâ-pâye-i sadr-ı Anadolu sâbıkā İslâmbol Kādısı Fazilet-
lü Semahatlü Emin-Beyefendi hazretlerinin huzûrunda husûs-ı mezkûru bizden
da‘vâ biz dahi efendi-i mûmâ-ileyhin yedimize verdiği işbu bir kıt‘a i‘lâm nâtık
olduğu üzere el-yevm mevcûd olan dört yüz otuz iki aded destgâh kâfi ve vâfî
olmağla ziyâde ihdâs olunmayıp ve destgâh sâhiblerinden biri fevt oldukda gediği
[43b] evlâdına yoksa müstehak olan kalfasına ve âhar kalfaya verilip bu vechile
hareket olunmak üzere mukaddemâ beynimizde ta‘ahhüd ve kavl ve ittifâk et-
memizle ber-vech-i muharrer amel olunmak bâbında yedimize bir kıt‘a fermân-ı
âlîşân i‘tâ olunmuşdu deyü işbu fermân-ı âlîşânı ibrâz ve fîmâ ba‘d ustalarımız-
dan destgâh sâhiblerinden biri fevt oldukda destgâhı evlâdı olmadığı sûretde kal-
falardan eski bulunanlara istemezse derûnunda olan kalfaya verilmek üzere biz
ta‘ahhüd onlar dahi râzılar olmuşlar idi deyü mazmûnları takrîr-i meşrûhlarına
mutâbık bir kıt‘a i‘lâm ve bir kıt‘a fermân ibrâz ettiklerinde merkūmun kalfalar
tasdîk ve ikrâr edip lâkin bizim kudretimiz olmamağla gedikleri râyic olan do-
kuz yüz guruş bahâlârından yedi yüz guruş noksanıyla iki yüz guruşa bey‘ eyle-
sinler demeleri şer‘-i şerîfe muhâlif ve müceddeden dükkân küşâd ederiz deme-
leri kānûn ve nizâmlarına mugāyir olmağla iltifât olunmayıp ber-mûceb-i i‘lâm
ve fermân hareketleri iktizâ eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-19 M sene 1217
285
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
sagīr olmamla kıbel-i şer‘den vasim olan anam Tuti Nasrâniye menzil-i mezbûru
bilâ-mesûğ-ı şer‘î âhara ferağ edip ol vechile tedâvül-i eyâdî menzil-i mezkûra
mersûme Karyana Nasrâniye el-yevm bi’l-îcâreteyn mutasarrıfe olup lâkin anam
mersûmenin ber-vech-i muharrer ferağı mu‘teber olmadığından mâ‘adâ ben
ba‘de’l-bülûğ ferağını mücîz dahi olma[ma]mla menzil-i mezkûrdan bâ-re’y-i
mütevellî keff-i yedi murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘î-i
mersûm husûs-ı mezkûru İstanbul kādısı esbak Faziletlü Mehmed Efendi hazret-
lerinin huzûrunda bin iki yüz on dört senesi Cemâziyelevveli gurresinde bi-aynihî
benden da‘vâ ben dahi anan mesfûre menzil-i mezkûru bâ-mesûğ-ı şer‘î ve bâ-
ma‘rifet-i mütevellî bi’l-vesâye Serupa zimmîye ba‘de’l-ferağ onun dahi ferağından
kezâlik bâ-re’y-i mütevellî kendi ba‘de’t-tefevvüz babam mersûm Markar zimmîye
menzil-i mezkûru iki bin yüz on dokuz buçuk guruş bedel mukābelesinde bâ-re’y-i
mütevellî ferağ-ı kat‘î-i mu‘teber ile ferağ ve tefvîz ve menzil-i mezkûra müte‘allika
da‘vâdan babam mesfûrun zimmetini ibrâ edip ol vechile tasarrufunda iken hâlik
oldukda menzil-i mezkûr benimle er karındaşım Agob ve kız karındaşım Aranohi
Nasrâniye’ye ba‘de’l-intikāl onlar dahi hisselerini bâ-re’y-i mütevellî bana tefvîz
etmişlerdir deyü bir kıt‘a temessük ve bir kıt‘a izin hücceti ibrâzıyla ve mütevellî-i
hâzır-ı mezbûrun tasdîkiyle eylediğim da‘vâmı mersûm zimmî ikrâr ve mûcebiyle
mu‘ârazâdan men‘ olunup yedime işbu bir kıt‘a i‘lâm i‘tâ olunmuşdu deyü takrîrine
mutâbık efendi-i mûmâ-ileyhin mührüyle memhûr bir kıt‘a i‘lâm ibrâz eylediği
da‘vâsını ve mazmûn-ı i‘lâm-ı mezkûru merkūm Avanes zimmî muvâcehesinde
Muhyiddin Mahallesi İmâmı Mehmed Efendi b. Halil ve Şeyh Ahmed Nâsır Efen-
di b. Mehmed ve Abdüşşekur Efendi b. Abdurrahim ve Müezzin Ahmed Efendi b.
Abdurrahman ve İsmail Efendi nâm beş nefer şâhidîn-i mu‘âddilîn şehâdetleriyle
isbât etmeğin mûcebiyle müdde‘î-i mersûm Avanes zimmî da‘vâ-yı mezkûresiyle
mersûme Karyana Nasrâniye’ye kemâkân bî-vech mu‘ârazadan men‘ olunduğu
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 M sene 1217
318 [43b-2] Terzi Haçador v. Kogas’ın, İsmail, Kadri ve Espas ile bedel-i
sulh karşılığında anlaştıkları
1250 guruş te’cîl
Ma‘rûz
Arzuhâl eden Terzi Haçador v. Kogas nâm zimmî kendi nefsinden asîl ve anası
Serpuhi bt. Ohannes nâm Nasrâniye tarafından husûs-ı âtîde vekîl olduğu şah-
sı ârifân Süleyman Çavuş Ağa b. İbrahim ve Harbeci Mehmed Tahir b. Hasan
şehâdetleriyle sâbit olmağla vekâleten meclis-i şer‘-i enverde ekmekçi tâifesinden
İsmail b. Hamza ve şerîkleri Kadri ve Süleyman nâm kimesneler ile Espas nâm
286
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
zimmî muvâcehelerinde işbu yedimde olan bir kıt‘a deyn temessükü nâtık olduğu
üzere mezbûrûn-ı gāibûn ani’l-meclis Şarlo ve Pano zimmîlerden her biri âharın
zimmetine lâzım gelen mikdâra kefâletle yedimden iktirâz ve kabz eyledikleri se-
kiz yüz guruşdan bâkī üç yüz guruş zimmetlerinde alacağım olmağla meblağ-ı
mezbûru bi’l-asâle ve babam hâlik Kogas zimmînin hayatında dahi kezâlik her
biri âharın zimmetine lâzım gelen mikdâra kefâletle iktirâz ve kabz eyledikleri
bin iki yüz guruş alacağını babam mersûm kable’l-ahz verâseti benim ile zevcesi
anam müvekkile-i mezbûre Serpohi Nasrâniye ve kebîre kızı kız karındaşım Zü-
lal Nasrâniye’ye münhasıra olduğu hâlde hâlik ve meblağ-ı mezbûr bize mevrûs
oldukdan sonra mersûme Zülal Nasrâniye dahi meblağ-ı mezbûr bin iki yüz gu-
ruşdan hissesini tarafından taleb ve da‘vâ ve ahz u kabz ve sulh-i ibrâya beni tevkîl
ben dahi kabûl etmemle mezbûr bin iki yüz guruşu dahi bi’l-asâle ve bi’l-verâse ve
bi’l-vekâle mersûmûn İsmail ve Kadri ve Süleyman ve Espas zimmîden asâlet ve
kefâletlerine binâen hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ eylediğimde onlar dahi cevâbında
bir kıt‘a temessük mûcebince asâleten ve kefâleten sekiz yüz guruşdan bâkī üç yüz
guruşu bana ve âhar bir kıt‘a temessük mûcebince babam hâlik-i mersûm Kogas
zimmîye kezâlik asâleten ve kefâleten bin iki yüz guruş deynleri olduklarını ve ba-
bam hâlik-i mesfûr kable’l-ahz verâseti bize münhasıra olduğu hâlde hâlik oldu-
ğunu ikrâr lâkin baban mesfûrun helâkinden sonra [44a] bir def ‘a beş yüz guruşu
edâ ve bir def ‘a emrinizle Mehmed Ağa’ya beş yüz guruş teslîm ve beher sene ikişer
yüz guruşdan meblağ-ı mezbûrun bilâ-devr ribhi olmak üzere sana üç senede altı
yüz guruş teslîm etmişdik deyü def ‘a tasaddî ol vechile beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-
münâza‘a bâ-tavassut-ı muslihîn ben ber-vech-i muharrer bi’l-asâle tasaddî eyledi-
ğim üç yüz guruş müdde‘âmdan iki yüz elli guruş üzerine bi’l-verâse ve bi’l-vekâle
tasaddî eylediğim bin iki yüz guruş müdde‘âmdan bin guruşa merkūmun İsmail
ve Kadri b. Süleyman ve Espas zimmî ile ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl bedel-i
sulh-i merkūmdan mâ‘adâ ziyâde müdde‘âma ve bi’l-cümle husûs-ı mezkûra mü-
te‘allika âmme-i da‘vâdan tarefeynden her birimiz âharın zimmetini ibrâ-yı âm
ile bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ve bi’l-verâse ibrâ ve iskāt ve tarefeynden her birimiz
âharın ibrâsını asâleten ve vekâleten ba‘de’l-kabûl ibrâdan müstesnâ bedel-i sulh-i
merkūm cem‘an bin iki yüz elli guruşun iki yüz guruşunu târih-i i‘lâmdan yirmi
gün murûrunda ve beş yüz yirmi beş guruşunu üç ay mürûrunda ve bâkī beş yüz
yirmi beş guruşunu târih-i i‘lâmdan altı ay tamamında tamamen edâ etmek üze-
re istimhâl eylediklerinde ben dahi ber-vech-i muharrer bi’l-asâle ve bi’l-verâse
ve bi’l-vekâle imhâl ve tehîr edip eğer ba‘de zamânin müvekkilem mezbûre Zü-
lal beni ber-vech-i muharrer tevkîlini inkâr ve vekâlet-i mezkûre sâbit olmadığı
sûretde meblağ-ı mezbûrdan hissesini tekrar merkūmundan da‘vâ ve şer‘an bir
nesne ahz eder ise mikdâr-ı me’hûzuna ben kefîl ve zâmin oldum deyü ikrârını
merkūmûn İsmail ve Kadri ve Espas zimmîden her biri tasdîk ve ber-vech-i mu-
harrer kefâleti kabûl ve meblağ-ı mezbûr bin iki yüz elli guruş bedel-i sulhden
287
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
288
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
289
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
kürekçi Mihal v. Yanaki zimmî tarafından tasdîka vekîli olan Artin v. Marat nâm
zimmîler muvâcehesinde her biri takrîr-i kelâm edip ber-vech-i muharrer mâlik ol-
duğumuz cem‘an yirmi re’s bârgir vesâir âlât-ı lâzımelerimizi tarefeynden îcâb ve
kabûlü hâvi bey‘-i kat‘î ve bi-safkatin vâhidetin altmış sehm i‘tibâriyle [44b] on altı
sehmini mersûm Manol zimmîye iki bin dokuz yüz altmış guruşa ve on iki sehmini
müvekkil-i mersûm Mihal zimmîye iki bin iki yüz yirmi guruşa ve otuz iki sehmini
mersûm Artin zimmîye beş bin dokuz yüz yirmi guruşa cümlemiz bey‘ ve temlîk
ve vech-i lâyıkı üzere teslîm eylediğimde onlar dahi ber-vech-i muharrer iştirâ ve
temellük ve tesellüm ve kabz ve kabûl eylediklerinden sonra semenleri olan cem‘an
on bir bin yüz guruşun altı bin beş yüz guruşunu cânib-i mîrîye ol mikdâr deynimiz
için beher şehr elli birer guruşdan tamamen cânib-i mîrîye edâya ve beş yüz guruşu-
nu dahi Habîbe Kadın’a ol mikdâr deynimiz için def ‘aten edâya ve bâkī dört bin yüz
guruşunu dahi ma‘lûmü’l-esâmî tüccâra olan deynimiz için kethüdâmız işbu hâzır
bi’l-meclis el-Hâc Abdi Ağa ma‘rifetiyle beher şehr kırkar guruşdan tamamen edâya
mersûmûn Manol ve Artin ve müvekkil-i mersûm Mihal zimmîye emr eylediğimiz-
de onlar dahi ber-vech-i muharrer edâya ta‘ahhüd etmeleriyle mebî‘-i mezkûrun
tağrîr ve gabnine müte‘allika âmme-i da‘vâdan tarefeynden her birimiz âharın zim-
metini kabûlü hâvi ibrâ-yı âm ile ibrâ ve iskāt edip fîmâ ba‘d zikr olunan yirmi re’s
bârgir vesâir âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerde benim aslan ve kat‘an alâka ve medhalimiz
kalmayıp mesfûrûnun ber-minvâl-i muharrer mülk-i müşterâları olmuşdur dedik-
lerinde mukırrûn-ı mesfûrûnun bi’l-cümle takrîrlerini asîl ve vekîl-i merkūmân
Manol ve Artin zimmîler bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ba‘de’t-tasdîk zikr olunan yirmi re’s
bârgir ve sâir âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeler i‘tibâr-ı mezkûr üzere altmış sehmin on altı
sehmi mersûm Manol ve on iki sehmi müvekkil-i mersûm Mihal ve otuz iki sehmi
mersûm Artin zimmînin mülk-i müşterâları olmak üzere Başmuhâsebe’ye kaydo-
lunup yedlerine sûret i‘tâ buyrulması için emr-i âlîleri sudûru niyâzında oldukları
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-4 min-M sene 1217
290
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
rub‘-ı âharına mâlike Şerîfe Zeyneb bt. Hasan nâm hatunun zevci ve tarafından
husûs-ı âtîde vekîl olduğu kezâlik zâtını ârifân şâhidân-ı mezbûrân şehâdetleriyle
sâbit olan Veliyüddin vekâleten Çarşamba günü arz odasında huzûr-ı hazret-i
kāimmakām-ı âli-makāmda ma‘kūd meclis-i şer‘-i enverde İstanbul’da İbrahim
Paşa Hamamı kurbünde Mimar Ayas Mahallesinde sâkine Şerîfe Nimetullah bt.
el-Hâc Hasan tarafından husûs-ı âtîde vekîl olduğum İbrahim Ağa b. el-Hâc Os-
man ve İzzet Efendi b. Mehmed şehâdetleriyle sâbit olan İbrahim Efendi b. Ahmed
nâm kimesne ile Tütüncü Aznavar v. Malkon nâm zimmî muvâcehesinde ber-
vech-i muharrer mâlik olduğumuz dükkân-ı mezkûrda mersûm Aznavar zimmî
müşâhereten müstecirimiz olup târih-i i‘lâm-ı şehrî gāyetinde fesh-i akd-i îcâr et-
memizle dükkân-ı mezkûru ba‘de’t-tahliyye bize teslîme mersûm Aznavar zimmîye
ve dükkân ve dükkân-ı mezbûrda attâr gediğim vardır deyü dükkân-ı mezbûru
mülkiyet üzere zabtımıza müvekkile-i mezbûre Nimetullah Hatun bi-gayr-ı hak-
kın müdâhale etmekle müdâhale etmemek üzere müvekkil-i merkūma tenbîh
olunmak murâdımdır deyü bi’l-asâle ve bi’l-vekâle da‘vâ ettiklerinde mesfûr Az-
navar zimmî dükkân-ı mezkûr ber-vech-i muharrer mülkleri olup vech-i meşrûh
üzere müşâhereten müsteciri olduğunu ikrâr ve vekîl-i merkūm İbrahim Efendi
dahi tasdîk ettikden sonra vekîl-i merkūm İbrahim Efendi dükkân-ı mezkûrun
derûnunda attâr kethüdâsı defterinde mastûr attâr gediği olup ve gedik-i mezkûra
müvekkile-i merkūme Nimetullah Hatun’un irsen ve şirâen yedinde mülkü ol-
mağla hatta ber-vech-i muharrer attâr gediği olduğunu müvekkile-i mezbûrenin
yedinde olan iki kıt‘a i‘lâm nâtık olduğu üzere attâr esnâfı ihbâr eylediklerine
binâen dükkân-ı mezkûru müvekkilem merkūme Nimetullah Hatun zabt murâd
eder deyü da‘vâ eylediği gedik bâ-fermân-ı âlî ma‘dûd ve mu‘teber gediklerden
olmadığı hâmiş-i arzuhâlde mastûr derkenâr nâtık ve vekîl-i mersûm Aznavar
zimmî tasdîk edip lâkin mücerred esnâf-ı mezkûr defterinde mastûr olduğuna
binâen dükkân-ı mezkûru müvekkilem merkūm zabt etmek üzere cebr olunsun
deyü vekîl-i mezbûrun îrâd eylediği kelâmına ber-mûceb-i fetvâ-yı şerîfe iltifât
olunmamağla mûcebiyle dükkân-ı mezkûru ba‘de’t-tahliyye asîl-i merkūm Salih
Efendi ve müvekkiletân-ı mezbûretân Hafize ve Zeyneb Hatun’a teslîme mersûm
Aznavar zimmîye ve fîmâ ba‘d dükkân-ı mezbûra bi-gayr-ı vech müdâhale etme-
mek üzere müvekkile-i merkūmeye izâfetle vekîl-i merkūma tenbîh olunduğu
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min-M sene 1217
291
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
292
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
324 [45a-1] Hafize bt. Mustafa ile boşandığı kocası Memiş b. Mehmed’in
birbirlerinin zimmetlerini ibrâ ettikleri
Muhâla‘a ve nafaka-i hamlden ibrâ
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Hafize bt. Mustafa nâm Hatun meclis-i şer‘-i en-
verde derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism zevc-i sâbıkı Memiş b. Nehmed mahza-
rında mezbûr Mehmed zevc-i dâhilim olup târih-i i‘lâmdan iki gün mukaddem
beni tatlîk etmekle zimmetinde mütekarrir ve ma‘kūdun aleyh olan yüz yirmi
guruş mehr-i müeccelim ile mezbûrun firâşından hâsıl sekiz aylık hamlim ol-
mağla vaz‘-ı haml ile iddetim inkızâsına değin beni infâk etmek üzere mezbûr
Memiş’e tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında
ancak yüz guruş mehr-i müeccel tesmiyesiyle zevce-i medhûlün-bihâsı olduğu-
mu ve tatlîkini ikrâr u i‘tirâf ve mu‘terif olduğu yüz guruş mehrimi vaz‘-ı haml
ile iddetim inkızâsına dek nafakam için on guruş bana teslîme merkūm Memiş
ta‘ahhüd eylediğinde ben dahi mâ‘adâ mihrim olan yirmi guruş ve kendiden iddi‘â
eylediğim bir sahan ve bir yorgan ve bir tencere ve iki çevre ve üç uçkur ve bir fı-
lardan meccânen fâriğa olmamla sâlifü’l-beyân yüz guruşdan mâ‘adâ hukūk-ı zev-
ciyete ve ibtidâ-yı zevciyetden işbu târih-i i‘lâma gelince sâire müte‘allika âmme-i
da‘vâdan tarefeynden her birimiz âharın zimmetini ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î ile
ibrâ ve iskāt ve her birimiz ber-minvâl-i muharrer âharın ibrâsını kabûl eyledik
deyü mukırra-i mezbûrenin ikrârını merkūm Memiş tasdîk edip bu vechile kat‘-ı
nizâ‘ eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 M sene [1]217
293
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
294
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
295
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
296
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
herkangımız işbu mukāveleden rücû‘ ederse âhara bin guruş deyni olmak üzere
bir kıt‘a temessük tahrîr ettikden sonra henüz müste’men-i mersûm zikr olunan
afyonu vezn ve bana teslîm ve bey‘-i mezbûr beynimizde mün‘akid olmaksızın
ben bâlâda mezkûr eşyânın abâdan mâ‘adâsını bilâ tesmiyeti’s-semen sûret-i
bey‘de müste’men-i mersûma teslîm ol dahi kabz etmişdi lâkin el-yevm beyni-
mizde bey‘-i mezbûr mün‘akid olmayıp eşyâ-i muharrere-i mezkûre müste’men-i
mersûmun yedinde mevcûd olmağla eşyâ-i muharrere-i mezkûreyi bi-aynihî
bana teslîme müste’men-i mersûm Esteyas’a tenbîh olunmak murâdımdır deyü
da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında kaziyye minvâl-i muharrer üzere olduğunu ve
eşyâ-i muharrere-i mezkûre bi-aynihî mevcûde olduğunu kat‘iyyen ikrâr u i‘tirâf
edip mücerred vech-i meşrûh üzere muâhede eylediğimize binâen zikr olunan ol
mikdâr abâyı dahi bana teslîm edip ba‘dehû ol mikdâr afyonu ba‘de’l-vezn kendiye
teslîm ederim demesi takrîr-i meşrûhu üzere henüz beynlerinde bey‘ mün‘akid
olmadığını mu‘terif olup ve mün‘akid olduğu sûretde dahi bâtıl olmağla meşrû‘a
olmadığı kendiye tefhîm olundukda vech-i meşrûh üzere kabzını mu‘terif ol-
duğu eşyâ-i muharrere-i mezkûreyi müdde‘î-i mezbûre bâ-istimhâl işbu târih-i
i‘lâmdan bir ay mürûrunda bi-aynihî mersûme Avanes zimmîye teslîme ta‘ahhüd
ettikde mersûm Avanes zimmî dahi râzı olup ol vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İs-
tanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-2 S sene [1]217
297
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
otuz altı re’s bârgir vesâir âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerin otuz altı sehm i‘tibâriyle altı
hissesi benim ve iki hissesi mezbûr Said Ağa’nın on iki hissesi mezbûr Agob ve
sekiz hissesi mersûm Bedros ve dört hissesi mersûm Ohan ve dört hissesi mersûm
Mikail zimmîlerin yedimizde mülk ve hakkımız olmağla âlât-ı muharrere-i
mezkûreler i‘tibâr-ı mezkûr üzere Başmuhâsebe’ye kaydolunup yedimize başka
başka sûret verilmek murâdımızdır deyü bi’l-asâle ve bi’l-vekâle eylediği istid‘âsı
vâkı‘a mutâbık ve nefsü’l-emre muvâfık olduğunu hâzirûn-ı mezbûrûndan her
biri ihbâr etmeleriyle bâlâda mezkûre âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeler i‘tibâr-ı mezkûr
üzere iki hissesi merkūm Said Ağa ve altı hissesi mersûm Sovilon ve on iki hissesi
mesfûr Agob ve sekiz hissesi mersûm Bedros ve dört hissesi mersûm Ohan ve
dört hissesi mersûm Mikail zimmîlerin mülkleri olmak üzere muhâsebe kalemine
kayd ve yedlerine başka başka sûret i‘tâ buyrulmasını istid‘â eyledikleri İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-M sene 1217
298
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
deyü ber-vech-i muharrer ikrâr-ı kat‘î ile ikrâr edip temessük-ı mezkûru verdiğini
inkâr etmekle müdde‘iyân-ı mezbûrân ber-vech-i muharrer müdde‘âlarını lede’t-
tezkiye adl ve makbûlü’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan Hasekioğlu Mehmed Emin
ve Kahveci Mustafa nâm kimesneler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î
isbât etmeğin mûcebiyle [46b] meblağ-ı mezbûr dört yüz guruşu müdde‘iyân-ı
mezbûrâna edâ ve teslîme merkūm kasab Mustafa’ya tenbîh olunduğu İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min-S sene 1217
299
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
332 [46b-2] Mihal v.i Yorgi’nin, Hammâmî Salih Ağa b. Ömer ve Ayşe bt.
Mustafa’nın zimmetlerini ibrâ ettiği
Keşf-i menzil
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen kıbel-i şer‘-i münîrden mürsel kâtib-i
sâni Merhabâzâde Mahmud Efendi hâssa mi‘mârı hulefâsından Halil ve Ali Ne-
cib Halîfeler ile İstanbul’da Kırkdört kapısı kurbünde Balaban Ağa Mahallesinde
vâki‘ münâza‘un fîh olan mahalle varıp huzûr-ı Müslimînde ba‘de akdi’l-meclis
arzuhâl eden dülger kalfalarından Mihal v. Yorgi nâm zimmî meclis-i ma‘kūd-ı
mezkûrda zikri âtî menzile mutasarrıfe olan mu‘arrefetü’z-zât Âişe bt. Musta-
fa nâm Hatun hâzıra olduğu hâlde Hammâmî Salih Ağa b. Ömer tarafından
husûs-ı âti’l-beyânı tasdîka vekîl-i şer‘îsi es-Seyyid Halil Ağa b. es-Seyyid Meh-
med mahzarında müvekkil-i mezbûr Salih Ağa târih-i i‘lâmdan iki buçuk sene
mukaddem hâzıra-i mezbûrenin mahâll-i mezbûrede vâki‘ ma‘lûmü’l-hudûd
menzilinin enkâz-ı mevcûdesinden mâ‘adâ malından kereste ile müceddeden
menzile binâ ile her masrafın olur ise malımdan eda ederim deyü müvekkil-i
mezbûr Salih Ağa bana emr etmekle ben dahi mukāvelemiz vechi üzere müced-
deden menzil binâ ve malımdan ebniye-i mezkûreye ecnâs kereste ve mismâr
ve kireç ve kiremit ve ücret-i neccârân vesâir levâzımına masrûfum olan altı
yüz guruşun bi’d-defa‘ât üç yüz guruşunu bana edâ ve teslîm bâkī üç yüz gu-
ruşu dahi müvekkil-i mezbûrdan bi’l-mürâca‘a taleb ederim deyü da‘vâ eyle-
diğimde ol dahi cevâbında müvekkil-i mezbûrun ber-vech-i muharrer emri-
ni ikrâr lâkin ol mikdâr masrûfumu tasdîk etmemekle ol vechile beynimizde
ba‘de’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı muslihîn ben ber-vech-i muharrer tasaddî eyle-
diğim da‘vâmdan vekîl-i mezbûr ile altmış guruş bedel-i makbûza ba‘de’s-sulh
ve’l-kabûl ziyâde müdde‘âma bi’l-cümle husûs-ı mezkûra müte‘allika âmme-i
da‘vâdan müvekkil-i mezbûr Salih Ağa ile hâzıra-i mezbûre Âişe Hatun’un ve
sadri kebîr oğlu Abdurrahman Beşe b. İsmail’in ve vekîl-i mezbûrun zimmet-
lerini ibrâ-yı âm ile ibrâ ve iskāt eylediğimde onlar dahi bi’l-asâle ve bi’l-vekâle
ibrâ-yı mezkûru kabûl eylediler dedikde mezbûrûn dahi mukırr-ı mesfûr Mi-
hal zimmîyi cemî‘-i kelimât-ı meşrûhasında tasdîk ve tahkīk edip bu vechile
kat‘-ı nizâ‘ eylediklerini Mevlânâ-yı mezbûr mahallinde ketb ve tahrîr ve ma‘an
mürsel ümenâ-i şer‘le meclis-i şer‘a gelip alâ-vukū‘ihî inhâ ve takrîr eyledikleri
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 M sene [1]217
300
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
333 [46b-3] Mustafa Ağa b. Ali’nin, alacak davasında Aleksi v. Yamandi ile
sulh oldukları
150 guruşa sulh ve ibrâ
Ma‘rûz
Arzuhâl eden balkapanı tüccârından Mustafa Ağa b. Ali bi’t-terâzi meclis-i şer‘-i
enverde bakkāl esnâfından Aleksi v. Yamandi zimmî muvâcehesinde mersûm
Aleksi zimmînin balkapanı tüccârlarından Yağcı Mustafa Ağa’ya zimmetinde dey-
ni olan yüz otuz dört guruş ve Yağcı Ömer Ağa’ya iki yüz otuz sekiz guruş ki cem‘an
üç yüz yetmiş iki guruş deynine emriyle ben kefîl oldukdan sonra mezbûrân Mus-
tafa Ağa ve Ömer Ağa meblağ-ı mezbûr üç yüz yetmiş iki guruşunu bi-hükmi’l-
kefâle benden ahz u kabz etmeleriyle ben dahi meblağ-ı mezkûr üç yüz yetmiş iki
guruşu asîl-i mersûm Aleksi zimmîden bi’l-mürâca‘a da‘vâ ol dahi inkâr-birle bey-
nimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı muslihîn ben meblağ-ı mezbûr üç
yüz yetmiş iki guruş da‘vâmdan mersûm Aleksi zimmî ile an inkâr yüz elli guruş
bedel-i makbûza ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl ziyâde müdde‘âma müte‘alli-
ka âmme-i da‘vâdan mersûm Aleksi zimmînin zimmetini ibrâ-yı âmm-ı râfi‘u’l-
hısâm ile ibrâ ve iskāt ol dahi ibrâ-yı mezkûrumu kabûl-birle kat‘-ı münâza‘a ey-
ledik dediğini mersûm Aleksi zimmî tasdîk eylediği İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine [i‘lâm olundu.]
Fî-11 min-S sene 1217
301
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
302
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
337 [47a-4] Sakine Hatun bt. Ahmed ile boşandığı kocası Tatar Mustafa b.
İbrahim’in birbirlerinin zimmetlerini ibrâ ettikleri
Muhâla‘a
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mezkûretü’l-ism mu‘arrefetü’z-zât Sakine Hatun bt. el-Hâc
Ahmed bi’t-terâzi meclis-i şer‘-i enverde mezbûre Sakine Hatun’un vâlidesi
mu‘arrefetü’z-zât Şerîfe Fâtıma bt. es-Seyyid Mehmed nâm Hatun ile karında-
şı sâhib-i arzuhâl es-Seyyid el-Hâc Mehmed Emin Efendi ve mezbûr Mehmed
Efendi’nin zevcesi kezâlik mu‘arrefetü’z-zât Nesibe bt. Ali hâzır oldukları hâlde
hâlâ zevci Tatar Mustafa b. İbrahim tarafından husûs-ı âtîde vekîl olduğu Mehmed
303
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
Emin Çelebi b. Mustafa ve İbrahim Efendi b. Ahmed şehâdetleriyle sâbit olan es-
Seyyid Mehmed Efendi b. es-Seyyid Ahmed mahzarında müvekkil-i mezbûr Tatar
Mustafa zevc-i dâhilim olup lâkin işbu meclis-i şer‘de vekîl-i merkūm es-Seyyid
Mehmed Efendi müvekkil-i zevcim mezbûr Tatar [47b] Mustafa’ya izâfetle bi’l-
vekâle beni tatlîk etmekle zimmetinde mütekarrir ve ma‘kūdun aleyh olan yüz
yirmi beş guruş mehr-i müeccelim ile nafaka-i iddet-i ma‘lûmem ve meûnet-i
süknâm mukābelelerinde bi’t-terâzi ta‘yîn olunan yirmi guruş ki cem‘an yüz kırk
beş guruşu bana işbu meclis-i şer‘de ve vâlidem hâzıra-i mezbûrenin bâ-hüccet-i
şer‘iyye mülk-i müşterâsı olup müvekkil-i mezbûr Tatar Mustafa’nın menzilin-
de olan eşyâ-i ma‘lûmeyi menzil-i mezbûrda vekîl-i mezbûr bi-aynihî vâlidem
hâzıra-i mezbûreye def ‘ ve teslîm ve her birimiz ahz u kabz edip ben hukūk-ı
zevciyete ve vâlidem hâzıra-imezbûre dahi eşyâ-i mezbûreye ve karındaşım
hâzır-ı mezbûrun zevcesi hâzıra-i mezbûre Nesibe dahi mevekkil-i mezbûr Ta-
tar Mustafa beni bi-gayrı hakkın darbedip darb-ı mezbûrdan nâşî zevcim hâzır-ı
mezbûrun firâşından hâsıl müstebînü’l-hilka iskāt-ı cenin etmemle mûceb-i
şer‘îsini taleb ederiz deyü zevci karındaşım hâzır-ı mezbûr ile ma‘an tasaddî ey-
ledikleri da‘vâlarından meccânen fâriğler olmağla zevcân-ı hâzırân-ı mezbûrân
dahi cinâyet-i merkūmeye ve işbu târih-i i‘lâma gelince sâire müte‘allika âmme-i
da‘vâdan <<benimle hâzirûn-ı mezbûrûn>> cümlemiz müvekkil-i mezbûr Tatar
Mustafa’nın zimmetini ibrâ-yı âmm-ı râfi‘u’l-hısâm ile ibrâ ve iskāt eylediğimizde
vekîl-i merkūm dahi hukūk-ı zevciyete ve kezâlik işbu târih-i i‘lâma gelince sâire
müte‘allika âmme-i da‘vâdan benimle hâzirûn-ı mezbûrûn es-Seyyid el-Hâc Meh-
med Emin ve Şerîfe Fâtıma ve Nesibe Hatunlardan her birimizin zimmetlerimizi
müvekkil-i mezbûra izâfetle bi’l-vekâle ibrâ ve iskāt ve tarefeynden her birimiz
âharın ber-vech-i muharrer ibrâsını bi’l-asâle ve bi’l-vekâle kabûl eyledik deyü
mukırra-i mezbûrenin ikrâr u i‘tirâfını vekîl-i mezbûr ve hâzirûn-ı merkūmundan
her biri tasdîk ve hâzirûn-ı merkūmun Şerîfe Fâtıma ve Nesibe ve el-Hâc Mehmed
Emin’den her biri dahi ber-vech-i muharrer âmme-i da‘vâdan ibrâ eylediklerini
ikrâr u i‘tirâf eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-12 min-S sene 1217
304
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
âlî imâm olup edâ-yı hizmetde kat‘an kusurum yok iken ashâb-ı ağrâzdan ba‘zı
kimesneler hilâf-ı vâki‘ benim sû-i hâlimi gıyâbımda ihbâr ve imâmet-i mezkûreyi
idareye bir kimesne ta‘yîn olunup ol vechile bana gadr-ı külli olmağla hakīkat-i
hâl işbu hâzirûn bi’l-meclis Müslimînden suâl olunup kemâ-fi’l-evvel hizmet-i
mezkûremi kendim edâ etmeğe kıbel-i şer‘den bana izin verilmek murâdımdır
dedikde sâlifü’z-zikr Toklu Dede civârında vâki‘ mahallât ahâlîlerinden bî-garaz
Müslimînden Hazret-i Ebî Zer Gıffârî radiya anhu Rabbihi’l-Bârî Türbedârı es-
Seyyid Mehmed Said Efendi ve Emir Buhârî Şeyhi Mehmed Esad Efendi ve Toklu
Dede Türbedârı Ahmed Efendi ve es-Seyyid Hâfız Mehmed Emin Efendi ve es-
Seyyid Mehmed Ağa ve Kâtib Ali Efendi ve es-Seyyid Ahmed Ağa ve Subaşı Emin
Ağa ve Kömürcü es-Seyyid Hasan ve Sarrac Hüseyin ve Boşnak Hüseyin Efendi
ve Berber Mehmed Beşe ve Mustafa Efendi ve Hammâmî es-Seyyid Mehmed Ağa
ve Doğramacı Osman Ağa ve Kömürcü es-Seyyid Hasan ve Sarrac Hüseyin ve
Hacızâde Mustafa Ağa ve Mehmed Efendi ve İsmail Efendi ve Müezzin es-Seyyid
Süleyman Efendi ve Molla Abdullah ve kayıkçılar kethüdâsı Abdullah Ağa ve Ber-
ber Ahmed ve Kömürcü oğlu Ömer ve Çukadâr İbrahim ve Mustafa ve Çukadâr
Hüseyin ve Bostanî Yusuf cem‘an otuz nefer mevsûku’l-kelîm kimesneler merkūm
Hâfız Ömer Efendi hizmet-i lâzımesini edâ edip kimesneye hilâf-ı şer‘ ta‘arruz
etmeyip kendi halinde ırzıyla mukayyed ve imâmet-i mezkûreye her vechile ehil
ve müstehak olup cümlemiz kendiden hoşnûd ve râzılar olup ba‘zı ashâb-ı ağrâzın
ihbârları hilâf-ı vâki‘ ve nefsâniyetlerine mebnidir deyü alâ-tarîkı’ş-şehâde haber
vermeleriyle merkūm Hâfız Ömer Efendi kemâ-fi’s-sâbık imâmet hizmetini kendi
edâ etmek üzere kıbel-i şer‘den izin verildiği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min-S sene 1217
339 [47b-2] Sabuncu İbrahim’in sel baskınıyla zayi olan sabunları tekrar
imaline ruhsat verilmesi
Sabun maddesi
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîşâna imtisâlen işbu arzuhâle nazar olundukda sâhib-i arzuhâl
el-Hâc İbrahim’in şerîkleri medîne-i İzmir’den ibâdullâha bey‘ olunmak için irsâl
eyledikleri a‘lâ kantar İzmir sabunu İslâmbol’da Balıkpazarı kapısı ile Zindânkapısı
beyninde vâki‘ mağazada iken bundan akdem vukū‘ bulan bârânda sel basıp hâr-ı
hâşâka mahlût ve fenâ-pezîr ve tekrar i‘mâle muhtâc idüğü müstebân ve zikr olu-
nan sabunun keyfiyeti suâl olundukda fi’l-hakīka vech-i muharrer olup bir vechile
isti‘mâl olunmayıp bu sûretde telef ve zâyi‘ olunacağı ve medîne-i İzmir’den tekrar
i‘mâl olunmağa muhtâc olduğunu sabuncular kethüdâsı el-Hâc Ali Ağa ve Girid
305
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
tüccârından han ağası Hüseyin Ağa ve damadı Mehmed Ağa ve el-Hâc Ali ve Yeğe-
noğlu el-Hâc Mehmed nâm kimesnelerden her biri ihbâr ve ba‘de’l-i‘mâl merkūm
el-Hâc İbrahim Âsitâne-i aliyyeye celb edeceğine dahi mezbûrûndan her biri te-
keffül etmeleriyle sâhib-i arzuhâl-i merkūma vech-i meşrûh üzere izin ve ruhsat
verilmek iktizâ eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-13 min-S sene 1217
306
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
308
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
309
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
verâseten ibrâsını kabûl ibrâdan müstesnâ bedel-i sulh-i merkūm beş bin guru-
şu işbu târih-i i‘lâmdan beher şehr hitâmında bize ellişer guruş vermekle târih-i
mezbûrdan yüz ay tamamında tamamen bize edâ etmek üzere hallerine merhame-
ten rızâmızla bâ-istimhâl merkūmân Gül Mustafa ve Sefer’den her birini imhâl ve
tehîr eylediğimizde onlar dahi ber-vech-i muharrer edâya ta‘ahhüd eylediler deyü
mukırrân-ı merkūmânın ikrâr u i‘tirâflarını merkūmân Sefer ve Gül Mustafa’dan
her biri ba‘de’t-tasdîk merkūmân Gül Mustafa ve Sefer’den her biri yine meclis-i
şer‘de mersûm Zafiri zimmî muvâcehesnde iâde-i kelâm edip bedel-i sulhden zim-
metimizde deynimiz olup edâya ber-vech-i muharrer ta‘ahhüd eylediğimiz beş bin
guruşu müddet-i mezbûre hulûlünde tamamen edâ edemez isek merkūm Sefer ben
âlât-ı mezkûreden mâlik olduğum dört bârgir hissemi merkūm Gül Mustafa ben
dahi âlât-ı mezkûreden mâlik olduğum sekiz re’s bârgir hissemi lede’l-müzâyede
semen-i misliyle âhara bey‘ ve semenini ba‘de’l-kabz semen-i merkūmdan deyn-i
mezkûrumuzdan bâkī kalır ise ol mikdârını edâya ve fazla kalır ise bize teslîme ve
bunlar mütevakkıf olduğu umûrun küllîsine tarafımızdan mersûm Zafiri zimmîyi
“Küllemâ azaltüke fe-ente vekîli” mazmûnu üzere azl ve in‘izâlden masûne ve akd-i
rehinde meşrûta vekâlet-i devriyye ile vekîl ve nâib-i menâb nasb ve ta‘yîn eylediği-
mizde ol dahi vekâlet-i merkūmeyi kabûl ve merasimini edâya ta‘ahhüd ve iltizâm
eyledi deyü takrîrlerini mersûm Zafiri zimmî tasdîk edip bu vechile kat‘-ı nizâ‘
eyledikleri tescîl ve huzûr-ı âlîlerine İslambol Mahkemesi’nden i‘lâm olundu.
Fî-23 min-S sene 1217
345 [48b-1] Kefçe Mahallesi mescid-i şerifi imamı Halil Efendi’nin, şart-ı
vâkıf gereği Mustafa Ağa sıbyan mektebinde muallimlik yapması
için kendisine berat verilmesi
İmâm Ciheti
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîşâna imtisâlen işbu arzuhâl derkenârlara nazar olunduk-
da nezâret-i dâ‘îlerinde âsûde evkāfdan medîne-i Üsküdar’da Cebecibaşı esbak
merhûm Mustafa Ağa Mektebi’nde mu‘allim-i sıbyânlık yevmî yedi akçe vazîfe
ile medîne-i mezbûrede Kefçe Mahallesi mescid-i şerîfinde imâm olanlara
meşrûta olduğu ve câmi‘-i mezkûrda imâmet ciheti sâhib-i arzuhâl imâm Ha-
lil Efendi’nin el-yevm üzerinde olduğu ve vazîfe-i merkūmesi dâhil-i muhâsebe
olageldiği derkenârlardan müstebân ve mu‘allim-i sıbyân olanların müstakillen
berâtı olmayıp muallim-i sıbyân cihetine müstakillen yedine berât i‘tâ buyrulma-
sını işbu sâhib-i arzuhâl Halil Efendi istid‘â etmekle merkūm Halil Efendi el-yevm
mekteb-i mezbûrda edâ-yı hizmet eylediğini mahalle-i mezbûre ahâlîsinden olup
sikātdan olan silahşör-i hâssadan Abdurrahman Ağa b. Besim ve Zaim ali Ağa b.
310
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
311
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
İstanbul’da Okçularbaşında kâin çatal fırın tâ‘bir olunur bir bâb ekmekçi fırını ve
fırın-ı mezbûra merbût kapan-ı dakīk kurbünde arabacılar içi nâm mahalde kâin
on iki horoslu bir bâb değirmen derûnlarında mevcûde kırk sekiz re’s bârgir vesâir
âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerin nısfı olan yirmi dört re’s bârgir hisse-i şâyi‘asına mâlik
olan habbâz Agob v. Bedros nâm zimmî meclis-i şer‘-i enverde âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmelerin nısf-ı âharına mâlik olan bâ‘isü’l-i‘lâm Usta Tokel v. Nikagos mahza-
rında takrîr-i kelâm edip ben ber-vech-i muharrer mâlik olduğum yirmi dört re’s
bârgir ve sâir âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmemi tarefeynden îcâb ve kabûlü hâvi bey‘-i kat‘î
ve safka-i vâhide ile müşterikim mersûm Tokel zimmîye işbu yedimizde olup bâlâsı
hatt-ı hümâyûn-ı azamet-makrûn ile mu‘anven bir kıt‘a fermân-ı âlîşânda münde-
ric olan şürûta ri‘âyet olunmak üzere yirmi bin guruşa bey‘ ve temlîk ve vech-i lâyıkı
üzere teslîm eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer iştirâ ve temellük ve tesellüm
ve kabz ve kabûl eylediğinden semeni olan meblağ-ı mezbûr yirmi bin guruşun on
bir bin beş yüz guruşunu cânib-i mîrîye deynim olan ol mikdâr guruşa mahsûben
târih-i i‘lâmdan beher sene biner guruşdan on bir buçuk senede meblağ-ı mezbûr
on bir bin beş yüz guruşu cânib-i mîrîye ve bâkīsi olan sekiz bin beş yüz guruşu
dahi ma‘lûmü’l-esâmî tüccâra olan deynim için kethüdâmız işbu hâzır bi’l-meclis
el-Hâc Abdi Ağa ma‘rifetiyle beher sene ikişer yüz elli guruşdan otuz dört ayda
meblağ-ı mezbûr sekiz bin beş yüz guruşu dâyînlerim tüccâr-ı merkūmuna tama-
men edâ etmek üzere mersûm Tokel zimmîye emr eylediğimde ol dahi ber-vech-i
muharrer edâya ta‘ahhüd etmekle mebi‘-i mezkûrun tağrîr ve gabnine müte‘allika
âmme-i da‘vâdan tarefeynden her birimiz âharın zimmetini ibrâ-i âmm-ı sahîh-i
şer‘î ile ibrâ ve iskāt ve her birimiz ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını kabûl ey-
ledik fîmâ ba‘d nısf-ı âlât-ı mezkûrede benim aslan ve kat‘an alâka ve medhalim
kalmayıp mecmû‘u mersûm Tokel zimmînin mülk-i müşterâsı olmuşdur dedikde
mukırr-ı mersûmun sâdır olan takrîrini mersûm Tokel zimmî ba‘de’t-tasdîk zikr
olunan âlât-ı muharrere-i mezkûreler mersûm Agob zimmînin üzerinden ref ‘ ve
mersûm Tokel zimmînin mülk-i müşterâsı olmak üzere baş muhâsebe ve navl ka-
lemlerine kayd ve yedine sûret i‘tâ buyrulması için fermân-ı âlî sudûru niyâzında
oldukları İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 S sene [1]217
348 [49a-3] Nefise bt. Çukadâr Ali’nin, kocası Kılavuz Çavuşzâde Mustafa
Ağa’ya itâat etmesi gerektiği
İtâ‘ate tenbîh
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Kılavuz Çavuşzâde Mustafa Ağa meclis-i şer‘-i şerîf-i enver-
de derûn-ı arzuhâlde mezkûretü’l-ism mu‘arrefetü’z-zât hâlâ zevcesi Nefise bt.
312
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
Çukadâr Ali nâm Hatun muvâcehesinde mezbûre Nefise Hatun mehr-i müec-
cel tesmiyesi ve mehr-i mu‘accel-i müstevfâsıyla zevce-i medhûlün-bihâm iken
bana itâ‘at ve hukūk-ı zevciyete mürâ‘at etmemekle suâl olunup İstanbul’da Ho-
capaşa kurbünde tehiyye eylediğim menzile gelip bana itâ‘at etmek üzere zevcem
mezbûreye tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında
müdde‘î-i mezbûr Mustafa Ağa’nın ber-vech-i muharrer zevce-i medhûlün-bihâsı
olduğunu ve mehr-i mu‘accelini istîfâ eylediğini ikrâr u i‘tirâf etmekle mûcebiyle
müdde‘î-i mezbûr Mustafa Ağa zevcesi mezbûre Nefise’yi infâk ve iksâya mezbûr
Mustafa Ağa’ya ve mezbûre Nefise Hatun dahi zevc-i mezbûra itâ‘at ve hukūk-ı
zevciyete mürâ‘at etmek üzere mezbûre Nefise Hatun’a tenbîh olunduğu İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 S sene [1]217
349 [49b-1] Lasone bt. Yani’nin, Hallâc Lefter v. Nikola aleyhine açtığı
hallâc dükkânı gediği davasında iddiasını ispat edemediğinden
muarazadan men edildiği
Hallâc gediği nizâ‘ı mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’ş-şahs Lasone bt. Yani nâm Nasrâniye meclis-i şer‘-i
enverde Hallâc Lefter v. Nikola zimmî muvâcehesinde İstanbul’da Dîvânyolu nâm
mahalde kâin bir bâb hallâc dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir
olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin nısfı zevcim Kostandi zimmînin <<yedlerinde
mülkü ve nısf-ı karındaşı>> ve nısf-ı âharı karındaşı Yani zimmînin yedlerinde
mülkü iken müte‘âkiben hâlik ve âlât-ı mezkûre hasran benimle zevcim mezbûrun
kızı Sofya Nasrâniyeye mevrûs olmuşken âlât-ı muharrere-i mezkûreyi mersûm
Lefter zimmî müstakillen fuzûlî zabt etmekle suâl olunup hisse-i irsiyyemden
keff-i yedine tenbîh olunmak murâdımdır deyü eylediği da‘vâsını mersûm Lefter
inkâr edip ve ikāmet-i beyyine edemediğinden gayri mersûme Lesona Nasrâniye
şerîre ve müzevvire ve dâima bu makūle da‘vâları kendiye kâr ittihâz eylediği-
ni esnâf-ı mezkûre muvâcehesinde haber vermeleriyle li-ecli’t-tedîb vatanı olan
Trabzon kazâsına nefy ve iclâsı bâbında bir kıt‘a i‘lâm olunmuşdu deyü mersûm
Lefter’in takrîrine mutâbık ibrâz eylediği i‘lâmın mazmûnunu mersûm Lesona
Nasrâniye mu‘terife olduğundan mâ‘adâ esnâf-ı mezkûrenin kethüdâsı Mehmed
Ağa b. Mehmed ve ustalarından el-Hâc Süleyman b. Mehmed ve Ali b. Hüseyin ve
Halil b. el-Hâc Mehmed nâm kimesnelerden her biri dahi muvâcehesinde haber
vermeleriyle mûcebiyle mersûme Lesona Nasrâniyenin da‘vâ-yı mezkûresi tezvîr
ve mahz-ı celb-i mâl sevdâsıyla olduğu âşikâr olmağla mu‘ârazadan men‘ olundu-
ğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 S sene [1]217
313
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
314
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
bi-tarîkı’l-istiğlâl mezbûr el-Hâc Halil Ağa’ya altı yüz guruşa bey‘ ve teslîm ol dahi
ber-vech-i muharrer iştirâ ve kabz ve kabûl eyledikden sonra âlât-ı mezkûreyi
merkūm es-Seyyid Mehmed’e semen-i ma‘lûm ve makbûza fuzûlî bey‘ ve teslîm
edip lâkin ben ber-vech-i muharrer merkūm es-Seyyid Mehmed’e bey‘ini mücîz
olmamamla merkūm altı yüz guruşu hâzır-ı merkūm el-Hâc Halil Ağa’ya edâ ile
âlât-ı mezkûreden merkūm es-Seyyid Mehmed Memiş keff-i yed ve bana teslîme
tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde merkūm es-Seyyid Mehmed Me-
miş cevâbında âlât-ı muharrere-i mezkûreyi târih-i mezbûrda müdde‘î-i merkūm
es-Seyyid Ahmed Ârif semen-i merkūm altı yüz guruşa hâzır-ı merkūm el-Hâc
Halil Ağa’ya kat‘iyyen bey‘ ve teslîm ol dahi ba‘de’l-iştirâ merkūm es-Seyyid Ah-
med Ârif âlât-ı mezkûreyi merkūm el-Hâc Halil Ağa’ya bey‘-i kat‘î ile bey‘ini ve
âlât-ı mezkûrede alâkası kalmadığını ikrâr u i‘tirâf ve âlât-ı mezkûreye müte‘al-
lika âmme-i da‘vâdan dahi merkūm el-Hâc Halil Ağa’nın zimmetini kabûlünü
hâvi ibrâ ve iskāt etmişdi deyü hâzır-ı merkūm el-Hâc Halil Ağa’nın tasdîkiyle
müdde‘î-i mezbûr es-Seyyid Ahmed Ârif ’in inkârına mukārin eylediği da‘vâdan
lede’t-tezkiye adl ve makbuli’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan es-Seyyid el-Hâc
Ahmed Ağa b. Ali ve el-Hâc Halil Ağa b. Mehmed şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe
vech-i şer‘î üzere isbât etmeğin mûcebince mezbûr es-Seyyid Ahmed Ârif da‘vâ-
yı mezkûresiyle merkūm es-Seyid Mehmed Memiş’e bî-vech mu‘ârazadan men‘
olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 S sene [1]217
315
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
kirâsından beher şehr onar guruşdan on bir ayda zimmetinde terâküm eden yüz
on guruş ki cem‘an iki bin üç yüz iki buçuk guruş zimmetinde hakkım olmağla
deyn-i mezkûrum olan sekiz yüz otuz dokuz guruşu ber-vech-i muharrer hakkım
olan meblağ-ı mecmû‘-ı mezkûr ol mikdârına takās ve mahsûb olunup mâ‘adâsı
olan bin dört yüz altmış üç buçuk guruşu taleb ederim deyü benden da‘vâ ben dahi
inkâr edip ol vechile beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı müslihîn
tarefeynden her birimiz ber-vech-i muharrer âhardan tasaddî eylediğimiz da‘vâ-
yı mezkûrelerimizden meccânen fâriğler olup bâlâda zikr olunan husûslara ve
beynimizde cereyân eden ahz u i‘tâya ve işbu târih-i i‘lâma gelince sâir cemî‘-i
hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i da‘vâdan tarefeynden her birimiz âharın
zimmetini ibrâ-i âm ile ibrâ ve iskāt ve her birimiz ber-vech-i muharerr âharın
ibrâsını kabûl ile külliyen kat‘-ı münâza‘a eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri tescîl ve
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 S sene [1]217
316
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
354 [50a-3] Efada v. Yasef ’in alacaklı olduğu Avanes v. Serkiz ile
sulh olduğu
150 guruşa sulh ve ibrâ
Ma‘rûz
Kazzâz Efada v. Yasef nâm Yahûdi meclis-i şer‘-i enverde bâ‘isü’l-i‘lâm Avanes v.
Serkiz nâm zimmî muvâcehesinde mersûm Avanes zimmî zimmetinde târih-i
i‘lâmdan üç ay mukaddem yedimden ve malımdan iştirâ ve kabz eylediği beher
kıyyesi ellişer guruşdan on bir buçuk vakıyye gaytân semeninden beş yüz yet-
miş beş guruş alacağım olup hatta târih-i i‘lâmdan üç gün mukaddem ikrâr dahi
etmekle meblağ-ı mezbûru mersûm Avanes zimmîden hâlâ taleb ederim deyü
tasaddî eylediğim da‘vâmdan bâ-tavassut-ı muslihîn mersûm Avanes zimmî ile an
inkâr kat‘an li’n-nizâ‘ yüz elli guruş bedel-i makbûza ba‘de’s-sulh ve’l-kabûl ziyâde
müdde‘âma işbu târih-i i‘lâma sâir cemî‘-i hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i
da‘vâdan mersûm Avanes zimmînin zimmetini kabûlünü hâvi ibrâ ve iskāt eyle-
dim deyü ikrâr ve tasdîkleri tescîl ve İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-27 S sene [1]217
355 [50a-4] Cariye olarak satılmak istenen Emine nâm-ı diğer Hesnâ’nın
hür olduğunu ispat etmesi
İsbât-ı hürriyet
Ma‘rûz
Cüssesinin on üç yaşında olmağa tahammülü olmağla sâbıkā rıkka inkıyâdını
mukırre ve mu‘terife ve ber-vech-i âtî da‘vâya kıbel-i şer‘den me’zûne olan açık
kara kaşlı kara gözlü siyah saçlı sâhibe-i arzuhâl Emine nâm-ı diğer Hesnâ nâm
mürâhika çarşamba günü arz odasında huzûr-ı hazret-i kāimmakām-ı âli-
makāmda ma‘kūd meclis-i şer‘-i enverde kendiye Gürcü cinsinden câriyesi olmak
üzere vaz‘-ı yedi mütehakkık olan Galata’ya muzâfe kasaba-i Tophane’de sâkin
mîr-i mirân Ali Paşa’nın tarafından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl olduğu Mustafa b.
Nasuh ve diğer Mustafa b. İbrahim şehâdetleriyle sâbit olan Hâfız Mehmed Efen-
di b. Mehmed muvâcehesinde İslâmbol’da Avratpazarında mukaddemâ sâkin olup
bir seneden beri Lanka nâm mahalde sâkin Parmakkapı kurbünde Eskici Ahmed
b. Ahmed ve mezbûr Ahmed’in oğlu süvâri topçusu Mustafa hâzır olduğu hâlde
ben işbu hâzır bi’l-meclis hürrü’l-asl Ahmed’in firâşından hâsıla ve zevcesi kezâlik
hürretü’l-asl Şerîfe Hatice’den mütevellîde olmamla bana ve ebeveynim mezbûrana
kat‘an rık târi olmamış hürretü’l-asl olup sâlifü’z-zikr Avratpazarında kâin ebevey-
nim mezbûrânın menzilinde iken vâlidem mezbûre Şerîfe Hatice Hatun târih-i
317
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
i‘lâmdan iki sene mukaddem fevt oldukda babam mezbûr Ahmed beni [50b]
Gürcü cinsinden câriye olmak üzere Ayvansaray nâm mahalde sâkine Fâtıma
Hanım’a bey‘ ve teslîm ol dahi beni ba‘de’l-iştirâ Yenihamam kurbünde İvaz Paşa
kerîmesi ismi ma‘lûmum olmayan hanıma bey‘ ve teslîm ol dahi ba‘de’l-iştirâ ve’l-
kabz müvekkil-i mûmâ-ileyh Ali Paşa’ya bey‘ ve teslîm ol dahi beni iştirâ ve kabz
edip ol vechile rakīka câriyesi olmak üzere bana bi-gayr-ı hakkın vaz‘-ı yed eder
suâl olunup müvekkil-i mûmâ-ileyhin kasr-ı yedine tenbîh-birle sebîlim tahliyye
olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde vekîl-i mezbûr dahi cevâbında müvekkil-i
mûmâ-ileyh Ali Paşa mevsûfe-i mezbûreyi merkūme İvaz Paşa kerîmesi hanım-
dan Gürcü cinsinden rakīka câriye olmak üzere iki bin üç yüz guruş semen-i
medfû‘ ve makbûza iştirâ ve kabz etmekle ol vechile câriye-i memlûkesi olmak
üzere vaz‘-ı yed eder deyü ber-vech-i muharrer vaz‘-ı yedini bi’l-vekâle ikrâr ve
hürriyet-i asliye müdde‘âsını ba‘de’l-inkâr mevsûfe-i mezbûre Emine nâm-ı diğer
Hasnâ ber-vech-i muharrer hürriyet-i asliyye müdde‘âsını sâlifü’l-beyân Avratpa-
zarı Mahallesi ahâlîsinden ve sikāt-ı sahîhatü’l-kelimâtdan Eskici Ahmed b. Mus-
tafa ve Kahveci Osman b. Ahmed ve Sarrac Mahmud b. İbrahim nâm kimesne-
ler ile mahalle-i mezbûrede vaki‘ Cerrahpaşa hamamı Nâzırı Hatice bt. Mahmud
dellâkelerinden Rukiye bt. Osman ve diğer Rukiye bt. Mehmed nâm Hatunların
arz odasında bi’l-muvâcehe vech-i vecih-i şer‘î üzere şehâdetleriyle isbât etmeğin
mûcebiyle mevsûfe-i mezbûre Emine nâm-ı diğer Hesnâ’nın hürriyetine hüküm
ve müvekkil-i mûmâ-ileyhe izâfetle vekîl-i mezbûrun kasr-ı yedine tenbîh olunup
sebîli tahliyye olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-selh-i Safer sene 1217
356 [50b-1] Cariye olarak satılmak istenen Tiflisli Edayi ve kızı Ziba’nın
hür olduklarını ispat etmeleri
İsbât-ı hürriyet
Ma‘rûz
Sâbıkā rıkka inkıyâdını mukırra ve mu‘terife ve ber-vech-i âtî da‘vâya kıbel-i
şer‘den me’zûne olan kısa boylu çatık kaşlı sâhibe-i arzuhâl Edayi nâm Hatun
meclis-i şer‘-i enverde Gürcü cinsinden câriyesi olmak üzere kendiye vaz‘-ı yedi
mütehakkık olan derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Esirci Mehmed b. Musta-
fa muvâcehesinde ben nefs-i Tiflis kalesi derûnunda mütemekkin olan fi’l-asl
Karabağî mütemekkinlerinden hürrü’l-asl olan Allahverdi nâm Ermeninin
firâşından hâsıl ve zevcesi kezâlik hürretü’l-asl olan Senatin nâm Ermeniyeden
mütevellide olup bana ve ebeveynime kat‘an rık târi olmamış hürretü’l-asl oldu-
ğumdan mâ‘adâ Tiflis Erâmîni’nin ricâl ve nisâ ve sıbyânının sebiy ve istirkākı
bâ-fermân-ı âlî memnû‘ iken ben ve benden mütevellîde bana teba‘iyetle kezâlik
318
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
hürretü’l-asl olan işbu hâzıra bi’l-meclis on üç yaşında mâî gözlü sarı kaşlı sad-
riye murâhika kızım Zibâ zikr olunan Tiflis kalesinden bir-takrîb ile sebiy ve
sirka olunup ba‘dehû şeref-i İslâm’la ben müşerrefe ve bana teba‘iyetle kızım
hâzıra-i mezbûre dahi kezâlik Müslime oldukdan sonra tedâvül-i eyâdî ile biz el-
yevm mezbûr Esirci Mehmed’in yedinde olup bize rakīka câriyeleri olmak üze-
re vaz‘-ı yed eder suâl olunup men‘ ve sebilimiz tahliyye olunmak murâdımızdır
deyü da‘vâ ettiklerinde ol dahi cevâbında sâlifü’z-zikr Tiflis erâminin ricâl ve
nisâ ve sıbyânın sebiy ve istirkākları memnû‘ olduğunu ikrâr lâkin mevsûfetân-ı
mezbûrânı Gürcü cinsinden rakīka olmak üzere gāib ani’l-meclis el-Hâc Ahmed
Ağa’dan bin altı yüz guruş semen-i medfû‘ ve makbûza iştirâ etmişdim deyü ber-
vech-i muharrer müdde‘âlarını inkâr etmekle müdde‘iye-i mezbûre ber-vech-i
muharrer müdde‘âsını lede’t-tezkiye adl ve makbûlü’ş-şehâde idükleri ihbâr olu-
nan medîne-i Üsküdar’da Çömlekçi olup fi’l-asl Tiflis ahâlîsinden İsmail b. el-
Hâc Haydar ve Hakverdi b. Musgalı nâm Müslimler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe
ber-nehc-i şer‘î isbât etmeğin mûcebiyle mezbûre Edayi ve kızı hâzıra bi’l-meclis
mezbûre Ziba’nın sebilleri tahliyye olunup ve merkūm Esirci Mehmed’in kasr-ı
yedine tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-selh-i Safer sene 1217
319
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
320
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
321
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
322
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
Malkon zimmî muvâcehesinde mersûm Malkon esnâfımızdan olup lâkin işbu ye-
dimizde olan bir kıt‘a fermân-ı âlîşân nâtık olduğu üzere taşradan Âsitâne-i aliy-
yeye gelen çubuk ve imâme kethüdâ ve ustalarımız ma‘rifetiyle bi’t-terâzi kat‘-ı
fiyat ve bi’l-cümle esnâfın ma‘lûmları olarak Âsitâne-i aliyye ve Bilâd-ı selâsede
vâki‘ cem‘an yüz elli aded mu‘teber başmuhâsebede mukayyed gedik ashâbı beyn-
lerinde alâ-merâtibihim tevzî‘ ve taksîm olunup eğer kable kat‘i’l-fiyat esnâf-ı
mezkûreden biri hufyyeten çubukçu esnâfına mahsûs olan envâ‘-ı çubuğu Pazar ve
iştirâ eder olur ise Müslim ise kalebend ve zimmî ve Yahûdi ise vaz‘-ı kürek-birle
tedîb olunmak şürût-ı nizâmımızdan olup ve nizâm-ı mezkûr düstûrü’l-amel iken
merkūm Malkon zimmî bu esnâda kable kat‘i’l-fiyat hilâf-ı emr-i âlî çubuk iştirâ
ve hilâf-ı şürût-ı nizâm hareket ve tarafımızı ihtilâle bâdi olmağla tedîb olunması
murâdımızdır deyü iştikâ ve takrîrlerine mutâbık bir kıt‘a fermân-ı âlîşân ibrâz et-
tiklerinde mersûm Malkon zimmî mazmûn-ı fermân-ı âlîşânı tasdîk ve ber-vech-i
muharrer hilâf-ı emr-i âlîşân hareket eylediğini inkârından mâ‘adâ fîmâ ba‘d dahi
fermân-ı âlîşânın hâvi olduğu bi’l-cümle şürût üzere hareket ve esnâf-ı mezkûreye
itâ‘at ve hilâfına hareket eder ise esnâf-ı mezkûreden ihrâc ile tedîb olunmasına
râzı oldukda esnâf-ı mezkûre dahi ber-vech-i muharrer şikâyetlerini tehîr eyledik-
leri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre-i Rebî‘ülevvel sene 1217
363 [51b-2] Âmine Hatun bt. Osman’ın, Hristo v. Panayot aleyhine açtığı
alacak davasında iddiasını ispat edemediğinden muarazadan
men edildiği
450 guruş mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Mübârek kamer-tâb-ı hüsrevâneye arzuhâl takdîm eden mu‘arrefetü’z-zât Âmine
Hatun bt. Osman Çarşamba günü arz odasında huzûr-ı hazret-i kāimmakām-ı
âli-makāmda ma‘kūd meclis-i şer‘-i enverde bahçıvân tâifesinden Hristo v. Pa-
nayot nâm zimmî muvâcehesinde mersûm Hristo zimmî zevcim olup bundan
akdem gaybet-i münkatı‘a ile gāib olan Ağacıkzâde Mehmed Emin Ağa’nın tasar-
rufunda olan Lanka kurbünde vâki‘ bir bâb vakıf bostanda müşâhereten müstecir
iken bundan akdem ma‘rifet-i şer‘le ihrâc olundukda malımdan mersûm Hris-
to zimmî bi-gayr-ı hakkın dört yüz elli guruşumu ahz etmekle istirdâd ederim
deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında bostân-ı mezkûra izn-i mütevellî ile mülki-
yet üzere gars edip malım olan eşcâr-ı ma‘lûmemi gāib ani’l-meclis İspir zimmîye
dört yüz elli guruşa bey‘ ve teslîm ve semen-i meblağ-ı mezkûr dört yüz elli gu-
ruşu gāib-i mesfûr İspir zimmîden ahz etmişdim deyü müdde‘î-i mezbûrenin
ber-vech-i muharrer müdde‘âsını inkâr etmekle müdde‘iye-i mezbûre Âmine
323
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
324
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
minârâtında îkād-ı kanâdil olunmak için iktizâ edenlere tenbîh eyleyesiz deyü
buyruldu
Fî-5 min Ra sene 1217
Ma‘rûz
İşbu sâl-ı bâhirü’l-yümn ve’ş-şeref sene seb‘a aşara ve mi’eteyn ve elf gurre-i
Rebî‘ülevvel hâlâ bi’r-rü’ye sâbite olmayıp gurre-i Saferi’l-hayr dahi yevmü’l-
erbi‘âdan mazbûta olduğundan tekmîl-i selâsin ile gurre-i Rebî‘ülevvel yevm-i
Cumadan mu‘teber olmağla mutfî-i nîrân-ı Mecûs mübtil-i âyîn-i erbâb-ı nâkûs-ı
şehriyârı-nüshatgâh-ı? ıstıfâ cenâb-ı hazret-i Muhammedü’l-Mustafa aleyhi
mine’s-salavât ezkâhâ ve mine’t-teslîmât agāhâ efendimizin vücûd-ı mesûd-ı âlem-
su‘ûdları pertevbâş-ı etrâf-ı âlem ve matla‘-ı sa‘âdetden tulû‘-ı rûşnâyi baht-ı benî
âdem olduğu şehr-i şerîf-i mezbûrun on ikinci leyle-i sülesâya tesâdüf etmekle bu
ni‘met-i celîle-i uzmâya ibtihâcen ve teşekküren mübârât-ı cevâmi‘ îkād-ı kanâdil
ile tezyîn ve kulûb-ı müminîn-i meserret-karîn olunmak âdet-i seniyye-i devlet-i
aliyye ve deydene-i müstahsene-i seniyye olunmağın selâtîn-i izâm tağamme-
dehüm? bi-zülâli keremihi’l-allâm hazerâtı cevâmi‘-i şerîfeleri kayyımlarına bâ-
fermân-ı âlîşân tenbîh olunmak iktizâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
El-emru hazreti veliyyü’l-emr.
325
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
326
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
327
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
âlât-ı lâzımesi mersûm Haçador zimmînin mülkü olmağla mesfûr Haçador zimmî
dükkân-ı mezkûrda dâimâ tarafından berberlik için mechûlü’l-ahvâl kimesne-
leri idhâl eylediğinden mâ‘adâ hezele makūlelerini dükkân-ı mezkûra cem‘ ve
alenen şürb-ı hamr ve arak ve kumar oynatıp cümlesi sekerân olduğundan bir
vechile dükkân-ı mezkûrun sûkundan sıbyân ve nisâmız mürûr ve ubûr etme-
diğinden mâ‘adâ bize itâle etmeleriyle bu vechile cümlemizin emn ve rahatı
meslûb olmağla âlât-ı mezkûreyi mersûm Haçador zimmî esnâf-ı mezkûrenin
emn ve mu‘temedine ve fîmâ ba‘d dükkân-ı mezkûr tarafına gelmemek üzere
mersûm Haçador zimmîye ve müvekkile-i mûmâ-ileyhâ Habîbe Kadın efendi
dahi dükkân-ı mezkûrun ittisâlinde olan arsayı dükkân-ı mezkûra bahçe ittihâz
ve muhdes pencere küşâdıyla dükkân-ı mezkûrda icrâ-yı fısk ve envâ‘-ı fesâdât
olunacağına bâ‘is olmağla men‘ olunmak üzere müvekkile-i mûmâ-ileyhâ Habîbe
Kadın efendi’ye tenbîh olunmak murâdımızdır deyü vakf-ı mezbûrun mütevelli-
yesi vekîli Hâfız Tahir Efendi hâzır olduğu hâlde da‘vâ ettiklerinde mersûm Ha-
çador zimmî dahi âlât-ı muharrere-i mezkûreyi rızâsıyla âhara bey‘ ve fîmâ ba‘d
dükkân-ı mezkûra varmamak üzere ta‘ahhüd eylediğinde vekîl-i mezbûr zikr olu-
nan arsayı berber dükkânına bahçe ittihâz ve zikr olunan berber dükkânından
arsa-yı mezbûreye pencere küşâd etmeyip müceddeden sandalcı dükkânı binâ et-
mek üzere vekîl-i merkūm Bostanî Hüseyin ta‘ahhüd eylediğinde ahâlî-i mahalle-i
merkūmûndan her biri dahi râzılar olup bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-3 min-Rebî‘ülevvel sene 1217
371 [52b-3] Pirezine bt. Fona’nın, Mehmed Said b. Halil ile bedel-i sulh
üzerine anlaştıkları
Sandalcı iki yüz guruşa sulh
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’ş-şahs Pirezine bt. Fona nâm Nasrâniye meclis-i
şer‘-i enverde zikri âtî gedik âlâtına vaz‘-ı yedi mütehakkık olan Bezzâzistânî
es-Seyyid Mehmed Said b. es-Seyyid Halil mahzarında Sandalcı Serkiz v. Bed-
ros hâzır olduğu hâlde hâzır-ı mersûm Serkiz zimmîden iktirâz ve kabz eyledi-
ğim beş yüz guruş deynim mukābelesinde târih-i i‘lâmdan altı sene mukaddem
sandal bezzâzistânında vâki‘ yedimde mülküm olan iki kanatlı dolap derûnunda
mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmemi bi-tarîkı’l-
istiğlâl hâzır-ı mersûm Serkiz zimmîye bey‘ ve teslîm ol dahi iştirâ ve kabz etti-
ğinden sonra âlât-ı mezkûreyi işbu merkūm es-Seyyid Mehmed’e fuzûlî semen-i
makbûz mukābelesinde bey‘ ve teslîm ol dahi iştirâ ve kabz ve ol vechile âlât-ı
mezkûre yedinde olup lâkin ben ber-vech-i muharrer bey‘ini mücîze olmamamla
meblağ-ı mezbûr beş yüz guruşu hâzır-ı mersûm Serkiz zimmîye edâ ile âlât-ı
mezkûreden merkūm es-Seyyid Mehmed Said’in keff-i yedine tenbîh olunmak
murâdımdır deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında sen âlât-ı muharrere-i
mezkûreyi târih-i mezkûrda meblağ-ı mezbûr beş yüz guruşa bey‘-i kat‘î ile hâzır-ı
mesfûra bey‘ ve teslîm ol dahi ba‘de’l-iştirâ ve’l-kabz kezâlik bey‘-i kat‘î ile semen-i
ma‘lûm ve makbûza bana bey‘ ve teslîm ben dahi iştirâ ve kabz ve kabûl edip ol
vechile yedimde mülk-i müşterâmdır deyip beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a
bâ-tavassut-ı muslihîn ben ber-vech-i muharrer tasaddî eylediğim da‘vâmdan
merkūm es-Seyyid Mehmed Said ile an inkâr kat‘an li’n-nizâ‘ iki yüz guruş bedel-i
makbûza ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl âlât-ı mezkûreye ve şürût-ı müfside ve
istiğlâl ve muvâza‘a da‘vâlarına ve bedel-i sulh-i merkūm iki yüz guruşa müte‘alli-
ka âmme-i da‘vâdan ben merkūm es-Seyyid Mehmed Said ve hâzır-ı mersûm Ser-
kiz zimmîden her birimiz âharın zimmetini ibrâ-yı âm ile ibrâ ve iskāt ve her biri-
miz ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını kabûl edip bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledik
deyü ikrâr ve tasdîkleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-8 min Ra sene 1217
329
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
hâricinde vâki‘ kayıkhâne ittisâlinde kaldırım başı tâ‘bir olunur iskele ucunda
mevcûd kazığa varınca tulumba iskelesi ve mahâll-i mezbûrdan selhhâne önüne
varınca İstanbul ağası iskelesi tâ‘bir olunur sâlifü’z-zikr İstanbul ağası iskelesi kayık-
çıları [53a] mine’l-kadîm İstanbul ağası şâdîleriyle hasbe’l-iktizâ ücret-i ma‘lûme
ile kayık veregeldikleri ve mârrü’l-beyân tulumba iskelesi kayıkçıları sadrâzam ve
bedr-i efham hazretlerinin biniş vukū‘unda iktizâsına göre ve deniz aşırı leylen ve
nehâren harîk vukū‘unda tulumbacı neferâtına kayık ve senevî doksan beş guruş
tersâne-i âmireye gedik bahâ veregeldikleri müstebân ve ötedenberü bu vechile
olageldiği dahi bi’l-ihbâr mütehakkık oldukdan sonra sâlifü’z-zikr İstanbul ağası
iskelesinin kayıkçılar kethüdâsı Osman Ağa ve kayıkçılardan es-Seyyid İbrahim
ve es-Seyyid Ali ve Ali Alemdâr ve Ali ve Hüseyin ve Osman vesâirleri meclis-i
şer‘-i enverde zikr olunan tulumbacı iskelesinin dahi kethüdâsı es-Seyyid Ahmed
Ağa ve kayıkçılardan Süleyman ve Uzun Mehmed ve Mehmed Emin ve Mustafa
ve Uzun Hüseyin ve Veliyüddin ve Bostanî Hasan vesâirleri mahzarlarında biz
İstanbul ağası iskelesi kayıkçıları olup ötedenberü İstanbul ağası şâdilerine lede’l-
iktizâ ücret-i ma‘lûme ile kayık verip lâkin bu esnâda kadîmü’l-eyyâmdan beri
veregeldiğimiz kayıkdan ziyâde bilâ-ücret beher yevm beş on kayık dahi şâdiler
bizlerden ahz edip bir vechile kudretimiz olmağla tulumba iskelesi civârımızda
olduğuna binâen fîmâ ba‘d iki iskele bir olup bizimle ma‘an şâdîlere kayık vermek
üzere tulumba iskelesi kayıkçıları merkūmûna tenbîh olunmak murâdımızdır de-
meleri şer‘an ve kānûnen mu‘teber olmadığından mâ‘adâ kadîme dahi mugāyir
olmağla kelâmlarına iltifât olunmadığı İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-5 Ra sene [1]217
373 [53a-1] Anaze bt. Yani’nin, Hristo v. Apostol aleyhine açtığı alacak
davasında iddiasını ispat edemediğinden muarazadan men edildiği
500 guruş ma‘a altın mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mezkûretü’l-ism mu‘arrefetü’ş-şahs Anaze bt. Yani nâm
Nasrâniye evvelâ Çarşamba günü dîvân-ı âlide ve ba‘dehû duahânemizde ma‘kūd
meclis-i şer‘-i enverde arzuhâl eden Hristo v. Apostol nâm zimmî muvâcehesinde
mersûm Hristo zimmî târih-i i‘lâmdan üç ay mukaddem seni âyînimiz üzere tezvîc
ederim deyü malımdan cem‘an beş yüz guruş kıymetli bir döşek ve bir minder ve
bir yastık yüzü ve bir makad ve on iki çatal bıçak ve altı kaşık ve dört makreme ve
bir bardak ve bir tuzluk ve bir simli hac ve üç penbezâr gömlek ve dört bez göm-
lek ve iki çevre ve bir yağlık ve yedi çift çorap ve dört akçe kîsesi ve bir mercan
tesbîh ve bir yakut yüzük taşı ve bir fes ve bir çift nalın ile iki miskāl altın ve yirmi
330
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
İstanbul altınımı ahz etmekle mevcûde ise a‘yânını ve müstehlek ise ba‘de’s-sübût
kıymet-i mezkûresi olan beş yüz guruş ile iki miskāl altın ve yirmi İstanbul altını-
mı bi-tarîkı’z-zamân mersûm Hristo zimmîden hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ ettik-
de ol dahi cevâbında müdde‘iye-i mezbûrenin ber-vech-i muharrer müdde‘âsını
inkârından mâ‘adâ müdde‘iye-i mersûme Anaze Nasrâniye husûs-ı mezkûru bun-
dan akdem benden bey‘ine da‘vâ sadedinde iken da‘vâ-yı mezkûresinden târih-i
i‘lâm senesi Muharremi’l-haramının selhi günü Taratya’da? Metropolid menzilin-
de benimle an inkâr kat‘an li’n-nizâ‘ yüz yirmi guruş bedel-i makbûza ba‘de’s-sulh
ve’l-kabûl husûs-ı mezkûra müte‘allika âmme-i da‘vâdan benim zimmetimi ibrâ ve
iskāt etmişdi deyü müdde‘iye-i mersûme Anaze Nasrâniye’nin inkârına mukārin
eylediği def ‘ini lede’t-tezkiye makbûlü’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan Yorgi v. Ni-
kola ve Tanaş v. Yorgi nâm zimmîler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î
isbât etmeğin mûcebiyle müdde‘iye-i mezbûre da‘vâ-yı mezkûresiyle mersûme
Hristo zimmîye bî-vech mu‘ârazadan men‘ olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-8 Ra sene [1]217
331
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
332
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
377 [53b-2] Yanko v. Nikola ile Vasil v. Toma’nın vakıf menzili davasında
bedel-i sulh üzerinde anlaştıkları
Vakıf menzil nizâ‘ı i‘lâmı
Ma‘rûz
Arzuhâl eden Tabib Yanko v. Nikola nâm zimmî meclis-i şer‘-i enverde arzuhâlde
mezkûrü’l-ism Vasil v. Toma nâm zimmî muvâcehesinde nezâret-i dâ‘îlerinde
âsûde evkāfdan merhûm Şeyh Sinan Erdebilî Zâviyesi mülhakātından Sinan Bey
vakfının hâlâ mütevellîsi es-Seyyid eş-Şeyh Abdülgani Efendi hâzır olduğu hâlde
vakf-ı mezbûr musakkafâtından Galata’da Eğrikapı dâhilinde Sultan Bâyezid
Mahallesi’nde kâin ma‘lûmü’l-hudûd beher şehr otuz akçe îcâreli mersûm Vasil
zimmî bâ-temessük-ı mütevellî mutatasarrıf olduğu bir bâb vakıf menzilini bin
iki yüz on altı senesi Recebi’l-ferdinin gurresinde iki bin altı yüz guruş bedel
333
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
mukābelesinde bana bâ-re’y-i mütevellî ferağ ve tefvîz ben dahi ber-vech-i muhar-
rer tefevvüz ve kabûl ettikden sonra menzil-i mezkûra müte‘allika da‘vâdan dahi
zimmetimi ibrâ ve iskāt etmişken mersûm Vasil zimmî el-yevm menzil-i mezkûrda
mütemekkin olup bana teslîm etmemekle suâl olunup menzil-i mezkûru ba‘de’t-
tahliyye bana teslîme tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi
cevâbında ben menzil-i mezkûru târih-i mezbûrda sana bin beş yüz guruş dey-
nim mukābelesinde vefâen fâriğ olmuşdum deyü ber-vech-i muharrer müdde‘âmı
inkâr edip ol vechile beynimizde ba‘de’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı muslihîn ben
mersûm Vasil zimmînin menzil-i mezkûru ferağı ancak vefâen olduğunu ikrâr
ve bâ-ma‘rifet-i mütevellî geri ferağa ba‘de’l-ahd bedel olmak üzere medfû‘umu
iddi‘â eylediğim iki bin altı yüz guruş da‘vâmdan dahi mersûm Vasil zimmî ile
kat‘an li’n-nizâ‘ iki bin guruş üzerine ba‘de’s-sulh ve’l-kabûl ziyâdesinden dahi
zimmetini kabûlünü hâvi ibrâsını kabûl ettikden sonra mersûm Vasil zimmî eğer
târih-i i‘lâmdan altmış bir gün mürûrunda meblağ-ı mezbûr iki bin guruşu edâ
edemez ise menzil-i mezkûru bedel-i misli ve bâ-ma‘rifet-i mütevellî âhara fe-
rağ ve bedelini kabza ve bedel-i mezkûrdan bedel-i sulh-ı merkūm iki bin guruşu
takās ve mahsûbe ve bunların mütevakkıf olduğu umûrun küllîsine tarafından
beni “Küllemâ azeltüke fe-ente vekîli” mazmûnu üzere azl ve in‘izalden masûne
vekâlet-i devriye ile vekîl nasb ve ta‘yîn eylediğinde ben dahi vekâlet-i mezkûreyi
kabûl ve merâsimini edâya ta‘ahhüd edip bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledik deyü ikrâr
ve tasdîkleri huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 Ra sene [1]217
olunmak murâdımdır deyü iştikâ ettiklerinde ol dahi rızâsıyla zikr olunan kapının
üzerine ihdâs eylediği sakfı hedm ve küşâd eylediği kanadı taş duvar ile sed ve
kadîmi üzere bir kanadlı kapı edip hilâf-ı şürût nizâmları hareket etmemek üzere
ta‘ahhüd ve hilâf-ı şürûtları hareket eder ise tedîb olmasına râzı olup bu vechile
kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 Ra sene [1]217
335
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
336
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
Yanaki kalfa def ‘-i mezkûruyla mersûmân Aleksi ve Anaştaş zimmîlere bilâ-
beyyine mu‘ârazadan ba‘de’l-men‘ mûcebiyle semen-i merkūmdan nâkıs olan altı
bin beş yüz vakıyye kurşuna iktizâ eden meblağ-ı mezbûr iki bin beş yüz yirmi yedi
guruş doksan dört akçeyi müdde‘iyân-ı mersûmân Aleksi ve Anaştaş zimmîlere
red ve teslîme mersûm Yanaki kalfaya tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre-i Ra sene [1]217
337
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
338
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
üzerine defter-i vakfa kayd ve yedine temessük i‘tâsı istirhâm eylediği İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-11 Ra sene [1]217
386 [55a-2] Abel ve Abros v. Kirkor’un, Ali Çavuş Ağa b. Ahmed’e olan
borçlarını ödemeleri gerektiği
2.500 guruş hüküm
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Mısırlı el-Hâc Ali Çavuş Ağa b. el-Hâc Ahmed meclis-i şer‘-i
enverde derûn-ı arzuhâlde isimleri mezkûr Abel ve Abros veledey. Kirkor nâm
339
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
340
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
341
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
müsâ‘ade-i aliyyeleri erzânî buyrulmak husûsu re’y-i âlîleri menût idüğü İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-16 min Ra sene [1]217
390 [56a-1] Şoni bt. Yani’nin, Marko v. Yuvan aleyhine açtığı alacak
davasında iddiasını ispat edemediğinden muarazadan men edildiği
Mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Şahsı mu‘arrefe Şoni bt. Yani nâm Nasrâniye meclis-i şer‘-i enverde habbâz
tâifesinden kendi nefsinden Asıl ve şerîki Yuvan v. Terpo zimmî tarafından
342
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
343
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
344
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
345
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
346
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
ve bakkāl ve sabun bey‘ edenleri ahz ve her birine özrü bahâne ve tehdîd ve ihâfe
ile tecrîm etmeleriyle ol makūle küfeci ve bakkâllar dahi bey‘ u şirâdan fâriğler
ve bizim zimmetlerinde külliyetli alacağımız olan akçenin telef ve zâyi‘ olması-
na ve bilâd-ı selâsede olan ibâdullâhın dahi muzâyakalarına bâdi olmalarıyla bir
dirhemi diyâr-ı âhara gitmeyip bu makūle bilâd-ı selâsede bey‘ olunacak sabu-
na müdâhaleleri men‘ ü def ‘ olunmak murâdımızdır deyü istirhâm ve fi’l-hakīka
bilâd-ı selâse-i mezkûrede sabun bey‘ u şirâsına me’zûn oldukları Derkenârdan
müstebân olmağla fîmâ ba‘d ol makūle sabun bey‘ eder makūleleri gerek kapı-
cılar ve gerek dîdebânla ve gerek başyasakçı ve neferâtı ve gerek tebdîller mürûr
ve ubûrlarına müdâhele etmeyip ancak emr-i âlînin nâtık olduğu üzere bilâd-ı
selâse-i mezkûrede mâ‘adâ bey‘i memnû‘ olan mahallere sabun götüren kimes-
neler ahz olunduklarında derhal gümrük-i kebîre habs ve tüccâr-ı merkūmûndan
lede’t-tahkīk ol makūle mel‘anete cesâret eylediklerine binâen tedîb-i lâyıkası icrâ
olunmasını tüccâr-ı merkūmun iltimâs ve fermân-ı âlîleri sudûrunu istirhâm ey-
ledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-17 Rebî‘ülevvel sene [1]217
347
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
sandalcı olduğuma binâen sandalcılık dahi ederim deyü îrad eylediği kelâmı esnâf-ı
mezkûrenin takrîr ve şürût-ı nizâm-ı kadîmlerine mugāyir olduğuna binâen iltifât
olunmayıp fîmâ ba‘d mersûm Karabet zimmî esnâf-ı mezkûreye karışmayıp ber-
mantûk-i i‘lâm hareket edip ve eğer hilâfı hareket eder ise tedîb olunacağı tefhîm
olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-17 min Ra sene [1]217
348
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
349
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
350
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
351
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
ba‘de zamân kalpakçı esnâfının birinden da‘vâ-yı mezbûreye tasaddî eder isem
vaz‘-ı kürek ile tedîb olunmağa râzı oldum deyü ikrâr u i‘tirâfını mesfûrûndan her
biri tasdîk eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min Ra sene 1217
352
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
mahalle nakli memnû‘ iken mezbûr Abdi bu esnâda hilâf-ı şürût gâh müceddeden
kasab dükkânı küşâdı ve gâh âhar mahalde n gedik nakli ile esnâf-ı mezkûrenin
ihtilâline bâ‘is olmağla men‘ ü def ‘ olunmak murâdımızdır dediklerinde mezbûr
Abdi istintak olundukda cevâbında esnâf-ı mezkûrenin takrîrlerini bi-tamâmihî
tasdîk ve kendinin kasablıkda alâkası olmadığını ikrâr lâkin babam kasab olmağla
ben dahi müceddeden kasab dükkânı ihdasıyla kasablık ederim deyü îrad eylediği
kelâmı esnâf-ı mezkûrenin takrîrlerine mugāyir ve şürûtlarına muhâlefet olmağla
iltifât olunmayıp fîmâ ba‘d bu makūle hilâf-ı şürût hareket etmeyip eğer hilâf-ı
nizâm mezkûr hareket eder ise te’dîp olunacağı kendiye tefhîm olunduğu huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min Ra sene 1217
406 [58a-4] Esma bt. Ali’nin, evinin Halil Beşe b. Mustafa’nın menziline
bakan tarafına açtığı pencereyi ve saçağı kaldırması gerektiği
Keşif i‘lâmı
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen savb-ı şer‘-i enverden irsâl olunan Süley-
man Efendi nezâret-i Hazret-i Şeyhülislâm-ı sellemehü’l-İslâmî’de âsûde evkāf
müfettişi müderrisîn-i kirâm-ı zevi’l-ihtirâmdan Halebli Adem Efendi tarafından
mürsel Abdullah Efendi hâssa mi‘mârı hulefâsından Mehmed Emin ve Ahmed
Halîfeler ile nezâret-i hazret-i müşârun-ileyhde âsûde evkāfdan Sunullah Efendi
vakfından Çinilihamam kurbünde Sekbanbaşı İbrahim Ağa Mahallesi’nde vâki‘
sâhib-i arzuhâl Halil Beşe b. Mustafa ve zevcesi Hatice bt. Osman nâm Hatu-
nun ber-vech-i iştirâk bi’l-îcâreteyn mutasarrıf oldukları menzile varıp huzûr-ı
Müslimînde akd-i meclis-i şer‘-i âlî ettiklerinde mezbûr Halil ile zevcesi zâtı
mu‘arrefe Hatice Hatun’dan her biri meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda menzil-i mezkûr
ittisâlinde kâin Ferhad Ağa vakfı musakkafâtından bir bâb menzile bi’l-îcâreteyn
mutasarrıfe olan Esma bt. Ali nâm hatunun vâlidesi ve tarafından ber-vech-i
âtî vekîl olduğu zât-ı mezbûreyi ârifân Musa Ağa b. İsmail ve Osman Ağa b. Ali
şehâdetleriyle [58b] sâbit olan mu‘arrefetü’z-zât Âişe bt. Hasan nâm Hatun ile
terâfu‘larında müvekkile-i mezbûre Esma Hatun mutasarrıfe olduğu menzilinin
arsa-yı hâliyesi üzerine ulyâda ve vustâda iki bâb oda ihdâs ve damlalığı yok iken
bizim arsamız üzerine saçak itâle eylediğinden mâ‘adâ muhdes pencerelerinden
dahi menzilimizin makarr-ı nisvân olan mahallerine nezâreti olup ol vechile
zarar-ı mübeyyeni olmağla ba‘de’l-keşf ve’l-mu‘âyene zarar-ı mübeyyeni men‘ ü
def ‘ olunmak matlûbumuzdur deyü mârrü’l-beyân Sunullah Efendi vakfının mü-
tevelliyesi tarafından mürsel câbî-i vakf Mustafa Efendi ve sâlifü’l-beyân Ferhad
Ağa vakfının mütevellîsi hâzır oldukları hâlde da‘vâ eylediklerinde mi‘marân-ı
mezbûrân vesâir mazbûtü’l-esâmî Müslimîn ile keşf ve mu‘âyene olundukda
müvekkile-i mezbûre Esma Hatun’un binâ eylediği menzilin tabaka-i ulyâsından
üç aded pencerelerinden müdde‘iyân-ı mezbûrânın menzillerinin makarr-ı nisvân
olan mahallerine nezâreti olduğu zâhir oldukdan sonra vekîl-i mezbûra istintak
olundukda ber-vech-i muharrer nezâreti olan pencerelerin muhdes olduğunu
ve müdde‘iyân-ı mezbûrânın arsalarına saçak itâle eylediğini bi’l-vekâle ikrâr ve
mi‘marân-ı mezbûrân mesâhalarıyla ihdâs eylediği ebniyenin tûlen dört zirâ‘ on
beş parmak ve arzan iki buçuk zirâ‘ mahallini kat‘ ve itâle eylediği saçağı ref ‘-birle
zarar-ı şer‘îsini def ‘a bi’l-vekâle ta‘ahhüd eyledikde müdde‘iyân-ı mezbûrân dahi
râzılar olup bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eylediklerini Mevlânâ-yı mezbûrân ma‘an mür-
sel ümenâ-i şer‘le meclis-i şer‘a gelip alâ-vukū‘ihî inhâ eyledikleri tescîl ve huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min Ra sene [1]217
354
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
407 [58b-1] Nalbant esnafı kalfası Ali b. Ahmed’e usta olmadıkça dükkân
açamayacağının tenbihi
Nalbant esnâfı kalfaları usta olmadıkça dükkân küşâdı men‘i
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede vâki‘ nalbant esnâfının kethüdâsı Osman Ağa ve yiğitbaşı
Hâfız Mehmed ve müsinn-i ihtiyârlarından mütevellî Veliyüddin ve Süleyman ve
Karagümrükî Ahmed ve Hâfız Hüseyin ve Hâfız el-Hâc Ali ve Mehmed ve di-
ğer Mehmed ve Hacı Mehmed ve İsmail ve Ahmed ve Mustafa ve Hacı Ahmed
vesâirleri meclis-i şer‘-i enverde es-Seyyid Ali b. Ahmed mahzarında mezbûr es-
Seyyid Ali esnâfımız kalfalarından olup lâkin kendi ırzıyla mukayyed ve kâr u
kesbiyle meşgūl olmadığından mâ‘adâ hilâf-ı nizâm usta olmak üzere müstakillen
dükkân küşâd edip ol vechile esnâfımızın ihtilâline bâdi olduğuna binâen medîne-i
Eyüb’de Balçık iskelesi nâm mahalde küşâd eylediği dükkân bâ-i‘lâm sedd u bend
olmuşken mezbûr es-Seyyid Ali yine itâ‘at etmeyip bizi rencîde ve ta‘cîzden hâli
olmamağla suâl olunup tenbîh olunmak murâdımızdır deyü takrîrine mutâbık
bir kıt‘a i‘lâm ibrâzıyla teşekkî etmeleriyle fi-mâ ba‘d usta olmadıkça müceddeden
dükkân küşâd etmeyip ber-mantûk-ı i‘lâm-ı meskûr hareket etmek üzere merkūm
es-Seyyid Ali’ye tenbîh olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-23 min Ra sene [1]217
355
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
356
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
357
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
358
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
Takfur ve Avadis ve Karabet ve hâzır-ı mersûm Yani zimmîden her biri tasdîk
eyledikleri huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre min Rebî‘ülâhir sene [1]217
359
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
360
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
361
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
362
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
i‘lâmda mezkûrü’l-ism Kara Mustafa oğlu Hasan evvelâ Çarşamba günü dîvân-ı
âsafânelerinde ve ba‘dehû du‘âhânemizde ma‘kūd meclis-i şer‘-i enverde bi’d-defa‘ât
istintak olundukda eğerçe ben kurşun sirkası için câmi‘-i mezbûrun kapısına çıkıp
henüz kurşunu ahz etmeksizin medîne-i Üsküdar ustası kullarının neferâtı beni
ahz ve yedime bir tahta kurşun verip ba‘dehû medîne-i mezkûre mahallesinde ihzâr
olunup bu vechile takrîr etmişdim deyü bu def ‘a bu mertebe takrîri ile mukaddemâ
olan ikrârından rücû‘ etmiş olup bu sûretde ikrâr-ı sirkadan rücû‘ sahîh olduğu
ve sirka eylediği câmi‘ metâ‘ı olmağla kat-ı yed lâzım gelmediği kütüb-i fetâvâ-yı
mu‘tebereden Dürrü’l-Muhtâr’da “ve sahh-ı rücû‘uhu an ikrâri bihâ” ve Hidaye’de
“Ve lâ yüharriz bi-bâbi’l-mescidi mâ fîhi hattâ lâ yucîbu’l-kat‘i bi-sirkıhî metâ‘ihî”
deyü mastûr olan meselelerden müstebân olmağla merkūm Hasan’a ancak tağzîr
lâzım gelmekle merkūm Hasan’ın iktizâ eden tağzîri husûsu re’y-i âsafânelerine
menût idüğü İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min-Rebî‘ülâhire sene [1]217
363
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
364
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
365
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
asâleten ve âhar sulbî oğlu Hâfız Hüseyin tarafından dahi husûs-ı âtîde vekîli ol-
mağla vekâleten ve sulbî kebîre kızı mu‘arrefetü’z-zât Sâliha Hatun dahi asâleten
her biri meclis-i şer‘-i enverde zikri âtî menzile vaz‘-ı yedi mütehakkıka olan
müteveffâ-i mezbûrun zevcesi kezâlik mu‘arrefetü’z-zât Şerîfe Âişe bt. Mehmed
nâm Hatun mahzarında İstanbul’da Hâfız Paşa kurbünde Mimarsinan Mahal-
lesinde kâin bir tarafdan kafesçi dükkânı ve bir tarafdan câmi‘-i şerîf medresesi
ve bir tarafdan Bey Mescid-i şerîfi ve bir tarafdan tarîk-i âm ile mahdûd fevkānî
bir bâb odayı müştemil bir bâb menzil işbu yedimizde olup târih-i i‘lâm senesi
Saferi’l-hayrın on altıncı günü târihiyle muvarrah bir kıt‘a i‘lâm-ı şer‘î nâtık oldu-
ğu üzere arsa ve ebniyesi merhûm Haydar Efendi Vakfı musakkafâtından olup ba-
bamız müteveffâ-i mezbûrun bâ-temessük-ı mütevellî tasarrufunda iken islâsen
bize intikāl eylediğini mezbûre Şerîfe Âişe Hatun muvâcehesinde şuhûd-ı udûlle
isbât ve mûcebiyle menzil-i mezbûrdan keff-i yedine tenbîh olunmuşken mezbûre
Şerîfe Âişe Hatun menzil-i mezbûru bize teslîmden imtina‘ etmekle suâl olunup
menzil-i mezbûru ba‘de’t-tahliyye bize teslîme mezbûre Şerîfe Âişe Hatun’a tenbîh
olunmak murâdımızdır deyü takrîr-i meşrûhlarına mutâbık bir kıt‘a i‘lâm-ı şer‘î
ibrazıyla da‘vâ etdiklerinde ol dahi cevâbında mütde‘iyân-ı mezbûrânın ber-vech-i
muharrer müdde‘âlarını ikrâr u i‘tirâf edip lâkin mezbûrânın ibrâz eyledikleri
i‘lâm-ı mezkûrda muharrer olan şâhidleri yalan şâhidi olmağla tekrar isbât eyle-
sinler demesi meşrû‘a olmamağla kelâmına iltifât olunmayıp mûcebiyle menzil-i
mezbûru ba‘de’t-tahliyye müdde‘iyân-ı asîl ve vekîl-i mezbûrân Alemdâr el-Hâc
Mehmed ve Sâliha’ya teslîme merkūme Şerîfe Âişe Hatun’a tenbîh olunduğu İstan-
bul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-min-Rebî‘ülâhire sene [1]217
Ma‘rûz
Beyaz
366
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
Halîfe’nin üzerinde iken fevt oldukda ben evlâd-ı evlâd-ı utekādan olup nevbet-i
tasarruf-ı tevliyet benim iken mezbûr es-Seyyid Mehmed Azîz Efendi’nin babası
merkūm kendi üzerine tevcîh etdirip fevt oldukda onun dahi mahlûlünden ken-
diye tevcîh etdirdip el-yevm üzerinde olup bana gadr-ı küllî olmağla tevliyet-i
mezkûre merkūm es-Seyyid Mehmed Azîz Efendi’nin ref ‘inden şart-ı vâkıf üzere
bana tevcîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında tevliyet-i
mezkûre bin yüz otuz beş târihinden beri bilâ-meşrûta zabt ve tasarruf oluna gel-
mişdir deyü ber-vech-i muharrer müdde‘âsını inkâr edip ol vechile beynlerinde
ba‘de’l-münâza‘a re’y-i âsafâneleri üzere mezbûr es-Seyyid Mehmed Aziz Efendi
hüsn-i rızâsıyla tevliyet-i mezkûreyi arz odasında merkūme Rukiye Hatun’a fe-
rağ ve kasr-ı yed eylediğinde ol dahi ba‘de’t-tefevvüz tevliyet-i mezkûre fâriğ-i
mezbûrun ferağ ve kasr-ı yedinden mezbûre Rukıyye Hatun’a tevcîh ve yedi-
ne berât-ı şerîf-i âlişân inâyet ve ihsân buyrulmasını istirhâm eylediği İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-26 min-Rebî‘ülâhire sene [1]217
ve hareket eylemelerini dahi tekîd ederek ta‘ahhüd ve nizâm-ı kavîye rabt ile işbu
nizâm düstûrü’l-amel tutulmak üzere Başmuhâsebe’ye kaydolunmak için ta‘ahhüd
edenlerin isim ve şöhretleriyle huzûrumuza i‘lâma mübâderet eyleyesin deyü bu
dâ‘îlerine ve izzetlü yeniçeri ağası kullarına hitaben beyaz üzerine mufassalan sâdır
olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen çilingirler kethüdâsı es-Seyyid el-Hâc İsmail Ağa
ve çilingir esnâfından yiğitbaşı Artin ve Tahtakaleli Melbos v. Haçador ve Yenica-
mi‘inde Varteres ve Balkapanında Acı Avanes ve Agob ve yine Yenicâmi‘inde Papil
ve yine Balkapanlı Hüdaverdi ve Artin ve Repayil vesâir mazbûtü’l-esâmî çilingir
ve hânlar hâncıları ve odabaşıları ve bi’l-cümle esnâf kethüdâları ve söz sâhibleri
meclis-i şer‘a ihzâr ve ağa-yı mûmâ-ileyh hâzır olduğu hâlde işbu fermân-ı celîlü’ş-
şân muvâcehelerinde feth ve kırâet ve mazmûn-ı itâ‘at-makrûnu gûş-ı hûşlarına
gereği gibi ilkā ve telkīn olundukda onlardan her biri dahi sem‘an ve tâ‘aten
merâsimini ba‘de’l-edâ evvelâ Âsitâne-i aliyyede vâki‘ hânlar hâncıları ve odaba-
şıları vesâir esnâf kethüdâları ve söz sâhibleri hânlarında müsteciren sâkinler ve
ashâb-ı dekâkînden biri ma‘rifetleri munzam olmadıkça miftâh yaptırmamak ve
kapı ve dükkân ve dolaplarını açtırmamak üzere ta‘ahhüd ve sâniyen çilingirler
kethüdâsı ve bi’l-cümle esnâfı hâne ve hân ve dükkânların ve dolab ve kapıla-
ra üçer beşer miftâh ve ashâbı ma‘lûm olmayan mechûlü’l-ahvâl kimesne miftâh
yapmamak ve yaptıkları miftâh âhar kapı ve dolabı açmamak ve miftâh yaptırmak
için gelen kimesneler hâne ve dükkân sâhibi ve hâncı değiller ise kat‘îce cevap
vermek ve beş paralık miftâhı iki ve üç katına yapmayıp semen-i misline yapmak
üzere her biri ta‘ahhüd edip bu vechile nizâm-ı kavîye rabt olunmağla işbu nizâm
ilâ-mâşâallâhû te‘âlâ düstûrü’l-amel tutulmak üzere Başmuhâsebe’ye kayd buyrul-
mak husûsu re’y-i âsafânelerine menût idüğü İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre-i Cemâziyelevvel sene [1]217
368
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
iştirâ ve kabz ve semen-i merkūm zimmetinde deyni olduğunu ikrâr dahi et-
mişdi meblağ-ı mezbûr iki bin guruşu mersûm Nesim Yahûdi’den hâlâ taleb
ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında merkūm Hasan zikr olunan iki bin
vakıyye duhânını gāib ani’l-meclis Kamal Yahudî’ye benim vekâletimle bey‘ ve
teslîm etmişdi deyü ber-vech-i muharrer ol mikdâr duhânı iştirâsını inkâr et-
mekle müdde‘î-i merkūm ber-vech-i muharrer müdde‘âsını lede’t-tezkiye adl ve
makbûlü’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan Tütüncü Tatar Mustafa b. Hasan ve Esir-
ci Molla Ali b. el-Hâc Abdullah nâm kimesnelerin arz odasında vech-i vecih-i
şer‘î üzere şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î isbât etmeğin mûcebiyle
meblağ-ı mezbûr iki bin guruşu müdde‘î-i merkūm Hasan’a edâ ve teslîme
mersûm Nesim Yahûdi’ye tenbîh olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-26 min-Rebî‘ülâhire sene [1]217
369
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
428 [61b-4] Fâtıma bt. Mehmed Memiş’in yarım hissesine malik olduğu
evini kız kardeşi Nefise Hatun’a kiraladığı
Menzil îcârı
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen kıbel-i şer‘den mürsel Kâtib-i sâni
Merhabâzâde Mahmud Efendi hâssa mimarı hulefasından Halil ve es-Seyyid
Süleyman Edib ile nezâret-i dâ‘îlerinde âsûde evkāfdan Emirler Tekkesin-
de kâin merhûm Seyfullah Efendi vakfından İstanbul’da Sancaktar Hayreddin
Mahallesi’nde vâki‘ bir bâb menzile varıp cerîdede mazbûtü’l-esâmî Müslimîn
huzûrlarında akd-i meclis-i şer‘-i kavîm eyledikde sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-
zât Fâtıma bt. Mehmed Memiş meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda derûn-ı arzuhâlde
isimleri mezkûr li-ebeveyn karındaşları Mehmed Sadullah ve kezâlik zâtı mu‘arrefe
olan Nefise Hatun mahzarlarında vakf-ı mezbûr mütevellîsi eş-Şeyh es-Seyyid
Abdüşşükür Efendi b. eş-Şeyh İsmail Efendi hâzır oldukları hâlde işbu derûnunda
akd-i meclis olunan menzilin nısfı benim ve rub‘u mezbûr Sadullah’ın ve rub‘u
mezbûre Nefise Hatun’un ale’l-iştirâk bi’l-îcâreteyn taht-ı tasarrufumuzda olmağ-
la menzil-i mezkûr ba‘de’l-mu‘âyene bâ-re’y-i mütevellî taksîm ve hisselerimiz ifrâz
olunmak murâdımızdır deyü ben da‘vâya tasaddî etmişdim lâkin menzil-i mezkûr
370
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
taksîm olunduğu sûretde her birimiz hisselerimiz ile intifâ‘ mümkün olmadığını
bana tefhîm eylediklerinde ben dahi menzil-i mezkûrda olan nısf hisse-i şâyi‘amı
mezbûr Mehmed Sadullah’ın izniyle kız karındaşım mezbûre Nefise Hatun’a
aded-i şuhûr beyân olunmaksızın işbu târih-i i‘lâm senesi Cumâdelûlâ [62a] gur-
resinden beher şehr dörder guruş icâre tesmiyesiyle îcâr ve teslîm eylediğimde ol
dahi ber-vech-i muharrer istîcâr ve kabûl ve fîmâ ba‘d menzil-i mezkûrun iktizâ
eden ta‘mîrine masrûf her birlerimiz hisselerimize göre edâya ta‘ahhüd eyledik
dedikde mukırra-i mezbûre Fâtıma Hatun’u mezbûre Nefise Hatun ile mezbûr
Sadullah tasdîk eyledikleri mevlânâ-yı mezbûr mahallinde ketb ve tahrîr ve ma‘an
mürsel ümenâ-i şer‘le meclis-i şer‘a gelip alâ-vukū‘ihî inhâ ve takrîr eyledikleri
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-29 min-Rebî‘ülâhire sene [1]217
371
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
372
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
gadr sadedinde olmuşdu el-hâletü hâzihi dükkân-ı mezbûrda mu‘teber gedik olup
yedimizde mülkümüz olduğunu mezbûr el-Hâc Mehmed Sâdık tasdîk dükkân-ı
mezkûrun hedm eylediği mahallini mevcûd ve matbah ocağı iç yüzünden binâya
ta‘ahhüd ve yine beher şehr üçer guruş kirâ-yı kadîmi ile müvekkil-i mezbûr bana
îcâr eylediğinde ben dahi ber-vech-i muharrer istîcâr ve îcâre-i mezkûreyi beher
şehr bilâ-ezâ ve lâ-cefâ edâya ta‘ahhüd edip bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İstan-
bul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-2 min-Cumâdelûlâ sene [1]217
373
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
374
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
guruşunu rızâlarıyla bana def ‘ ve teslîm ben dahi ahz u kabz edip ziyâdesine ve
gedik îcâresine müte‘allika âmme-i da‘vâdan tereke-i hâlik-i mersûm ile kefîlleri
mersûmûnun zimmetlerini ibrâ-i âm ile ibrâ ve iskāt eylediğimde onlar dahi bana
medfû‘ları olan meblağ-ı mezbûr yüz elli guruşun istirdâdına müte‘allika da‘vâdan
benim zimmetimi ibrâ ve iskāt ve her birimiz ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını
kabûl eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-9 min Ca sene [1]217
435 [62b-3] Afife bt. Mehmed’in, Süleyman Ağa b. Mustafa ile bedel-i sulh
karşılığında anlaştıkları
200 guruş murâbaha da‘vâsı 25 guruşa sulh ve ibrâ
Ma‘rûz
Zâtı ta‘rîf-i şer‘î ile mu‘arrefe olan Afife bt. Mehmed nâm Hatun ile sadriye-i kebîre
kızı kezâlik zâtı mu‘arrefe Fâtıma bt. Hüseyin nâm Hatun hâzıra olduğu hâlde
meclis-i şer‘-i enverde bâ‘isü’l-i‘lâm Kettânî Süleyman Ağa b. Mustafa mahzarında
ben bundan akdem mezbûr Süleyman Ağa yedinden iktirâz ve kabz ve ba‘dehû
kendiye def ‘ ve teslîm eylediğim bin guruş için mezbûr Süleyman Ağa târih-i
i‘lâmdan iki sene mukaddem bilâ-devr mahz-ı ribâ olarak malımdan iki yüz gu-
ruşumu ahz etmekle meblağ-ı mezkûr iki yüz guruşu mezbûr Süleyman Ağa’dan
istirdâd ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan bâ-vesâtet-ı muslihîn mezbûr
Süleyman Ağa ile kat‘an li’n-nizâ‘ yirmi beş guruş bedel-i makbûza ba‘de’s-sulh
ve’l-kabûl ziyâdesine ve bi’l-cümle husûs-ı mezkûre vesâire müte‘allika âmme-i
da‘vâdan ben ve kızım hâzıra-i mezbûre Fâtıma Hatun’dan her birimiz mezbûr Sü-
leyman Ağa’nın zimmetini kabûlü hâvi ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt
eyledik deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk bu vechile kat‘-ı münâza‘a eyledikleri İstan-
bul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-min-Ca sene [1]217
436 [62b-4] Şerife Fâtıma bt. Mehmed’in, cariye davasında Sahaf Hasan
Efendi b. Halil’in zimmetini ibrâ ettiği
Arab câriye da‘vâsı meccânen ibrâ
Sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Şerîfe Fâtıma bt. es-Seyyid Mehmed Haşim
meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde derûn-ı arzuhâlde ismi mezkûr Sahaf Hasan Efendi
b. Halil nâm kimesne mahzarında târih-i i‘lâmdan beş ay mukaddem gāib ani’l-
meclis Esirci Ahmed nâm kimesneye terbiye etmek için malımdan emâneten
teslîm eylediğim bir re’s zenciye câriyemi gāib-i mezbûr Ahmed merkūm Hasan
375
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
Efendi’ye fuzûlî bey‘ ve teslîm ve kabz-ı semen edip lâkin ben ber-vech-i muharrer
bey‘ini mucîze olmayıp câriye-i mezbûre hâlâ merkūm Hasan Efendi’nin yedinde
mevcûd olmağla câriye-i mezbûreyi bana teslîme merkūm Hasan Efendi’ye tenbîh
olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında sen câriye-i mezbûreyi
târih-i mezbûrda gāib-i mezbûra âhara bey‘ için def ‘ ve teslîme ve tarafından bey‘e
tevkîl etmekle ol dahi câriye-i mezbûreyi bana bi’l-vekâle beş yüz seksen guruş
semen-i medfû ve makbûza bey‘ ben dahi ba‘de’l-iştirâ ve’l-kabz âhara bey‘ et-
mişdim deyü beni def ‘e tasaddî ve ol vechile beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a
bâ-tavassut-ı muslihîn ben ber-vech-i muharrer tasaddî eylediğim da‘vâmdan
meccânen fâriğa olmamla husûs-ı mezkûra ve câriye-i merkūmeye ve semenine
müte‘allika da‘vâdan merkūm Sahaf Hasan Efendi’nin zimmetini kabûlünü hâvi
ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt eyledik deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk bu
vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-9 min Ca sene [1]217
376
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
377
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
edip ol vechile bir sınıfa mahsûs emti‘adan olmayıp her kim dilerse iştirâ ede gelip
hatta zikr olunan envâ‘-ı peynir kıbel-i şer‘den beher sene es‘ârı için tarefeyn pa-
zarbaşıları yedlerine verilen muvarrah ve mümzâ narh tezkirelerinde mezkûr olup
bakkālân tâifesi merkūmun zikr olunan envâ‘-ı peyniri kendilere mahsûs kılıp
tüccârdan iştirâ ve ihtifâ ve gallâsı zuhûrunda birkaç kat za‘afıyla ibâdullâha bey‘-
birle rahnedâr etmek murâdları olduğundan mâ‘adâ bakkālân tâifesi terkaşkaval
ve câir ve dil peynirleri bize mahsûsdur deyü istid‘âlarına şer‘-i şerîf-i mutahhara-
ya ve taşradan gelen cemî‘-i eşyâda ref ‘-i inhisâr-ı bey‘ şirâ-yı hâvî şerefrîz-i sudûr
olan hatt-ı hümâyûn-ı azamet-makrûn mazmûnuna tatbîk ile iltifât olunmayıp
mûcebiyle bî-vech mu‘ârazaları men‘ olunmuşdu deyü bin iki yüz on dört sene-
si Zilhiccesinin yirmi sekizinci günü târihiyle muvarrah bir kıt‘a fermân-ı âlîşân
ibrâz ve husûs-ı mezkûr erbâb-ı vukūfdan sırren dahi tecessüs olundukda envâ‘-ı
peyniri bakkāl tâifesi kendiye tahsis mahsûs kılıp mâl-ı tüccârı nesîe’ten iştirâ ve
semenlerini inkâr ile telef ve ızâ‘at ve iştirâ eyledikleri peyniri dahi ketm ve ihfâ
ve hafiyyeten birkaç kat za‘afıyla bey‘ ve âharda bulunmamak ibâdullâha zarar
ve muzâyakalarına bâ‘is ve bu vechile da‘vâ-yı mezkûrelerinde şâibe-i fesâd ol-
duğu zâhir ve inhisâr-ı bey‘ [u] şirâ câiz olmayıp hatt-ı hümâyûna dahi mugāyir
olduğundan mâ‘adâ eşyâ-i mezkûrenin bakkāl esnâfına tahsîsi kıllet ve gallâsına
bâdi ve tüccâr-ı merkūmun ve ibâdullâha gadr ve hasâra mü’eddî olduğu ma‘lûm-ı
devletleri buyruldukda fîmâ ba‘d tüccârın taşradan getirdikleri kaşkaval ve tulum
ve envâ‘-ı peyniri bakkāl ve odun kapılı ve pazarcı vesâir ibâdullâha bey‘ ve ta-
refeyn pazarbaşı ma‘rifetleriyle esnâflarına tevzî‘ ve taksîm ve narh-ı cârisi üze-
re ibâdullâha bey‘ eylemeleri için fermân-ı âlîleri sudûru yâhud bakkāl tâifesine
mutlak tahsîs ile fermân-ı âlî [63b] leri sudûru kangı tarafa irâde-i aliyye ta‘alluk
buyrulması husûsu re’y-i âlilerine menût olduğu takrîr-i dâ‘îleriyle savb-ı vâlâ-
yı âsafânelerine ifâde olundukda bâlâsına tarefeyni tekrar huzûrunuza celble
Dersaadet’e vârid olan ecnâs-ı peynirden sülüsânını bakkāllar iştirâ ve ibâdullâha
narh-ı cârisi üzere füruht etmelerini tenbîh ve sülüsânını dahi odun kapılı ve kü-
feciler alıp kezâlik onlar dahi narh-ı cârisi üzere ibâdullâha satıp tarefeynden her
kim aldığı peyniri narhdan ziyâdeye satmak fikriyle ketm ve ihtifâya cesâret eder-
se cezâsı tertîb olunacağını gûş-ı hûşlarına ilkā ve bu vechile nizâma rabt ve sûret-i
râbıta ve nizâmını huzûrumuza i‘lâma mübâderet eyleyesiz deyü sahh-ı âlî ile mu-
vaşşah sâdır olan fermân-ı celîlü’ş-şâna imtisâlen tarefeyni tekrar meclis-i şer‘a
ihzâr ve fermân-ı âlîşân muvâcehelerinde feth ve kırâet ve mazmûn-ı münîfi gûş-ı
hûşlarına ilkā olundukda onlar dahi sem‘an ve tâ‘aten merâsimini ba‘de’l-edâ fîmâ
ba‘d Âsitâne-i aliyyeye vârid olan ecnâs-ı peyniri vech-i meşrûh üzere pazarbaşı-
ları ma‘rifetiyle tüccârdan iştirâ ve narh-ı cârisi üzere bilâ-ketm ve ihfâ ibâdullâha
bey‘e ta‘ahhüd ve hilâfı hareket eder olur ise tedîb ve tertîb-i cezâlarına tarefeyn-
den her biri râzılar olup bu vechile sûret-i râbıtaya bend olunup ve işbu nizâm-ı
378
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
müstahsene düstûrü’l-amel tutulmak için bir kıt‘a fermân-ı âlîşân istirhâm eyle-
dikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-12 min Ca sene [1]217
379
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
Şerbetçi ve Salutacı Bali v. Yorgi nâm zimmî meclis-i şer‘-i enverde Âsitâne-i aliyye
ve bilâd-ı selâsede vâki‘ kebabcı ve aşçı ve şerbetçi ve hoşabçılar kethüdâsı es-Seyyid
Hasan Ağa ve yiğitbaşı Ali Usta ve Hacı Hüseyin Usta ve re‘âyâdan Pehlivan ve Mar-
kar ve Usta Batemi vesâir Müslim ve zimmî ustalar muvâcehelerinde ben İstanbul’da
Küçükpazar kolluğu karşısında şerbetçi olup dükkân-ı mezbûrdan üç nefer şerbet
bayağı taşraya çıkarmak murâd eylediğimde merkūmûn men‘ ederler suâl olunup
mümâna‘atı men‘ ü def ‘ olunmak murâdımız dedikde onlar dahi cevâblarında işbu
yedimizde olup dergâh-ı âlî yeniçerileri ağasına hitâben bir kıt‘a emr-i âlî nâtık ol-
duğu üzere birbirimize kefîl seksen bir nefer şerbetçi ve yirmi bir nefer re‘âyâ ve on
dokuz nefer Yahûdi olup ziyâde olmamak ve boyalı şerbet satmamak ve ayak şerbet-
çi ve ecânibden bilâ-kefîl san‘atımıza kimesne karışmamak şürût-ı nizâmımızdan
olmağla binâen aleyh mümâna‘at ederiz deyü takrîrlerine mutâbık bir kıt‘a ibrâz
eylediği fermân-ı âlîşânın mazmûnunu mersûm Bali zimmî tasdîk ettikden sonra
esnâf-ı merkūme dahi mersûm Bali zimmî ancak dükkân-ı mezbûrdan bir nefer
şerbet bayağı çıkarmak üzere râzılar oldukda mersûm Bali zimmî dahi ber-mûceb-i
emr-i âlî ve kadîm olageldiği üzere hareket etmeğe ta‘ahhüd edip bu vechile kat‘-ı
nizâ‘ eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-8 min Ca sene [1]217
380
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
çıkarmak üzere râzılar oldukda mesfûr Bali zimmî dahi ber-mûceb-i emr-i âlî ha-
reket-birle dükkân-ı mezbûra kadîmi olageldiği vech üzere ancak şerbet ve saluta
bey‘ edip balık tabh etmemek üzere ta‘ahhüd etmekle bu vechile beynleri ıslâh
olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-8 min Ca sene 1217
442 [64a-1] Sabuncu Mehmed Emin ve babası Hacı Halil’in içki içmeleri
ve kötü hallerinden dolayı mahalleden çıkarılmaları
Hurûclarını iltimâs
Ma‘rûz
Ashâb-ı arzuhâl İstanbul’da Sulusaray civârında Hacı Demirci Mahallesi İmâmı
Hüseyin Efendi ve Müezzini Ali Efendi ve ahâlîsinden ve Osman ve Halil ve Eyüb
Alemdâr ve Aşûreci Mustafa ve Yemişçi el-Hâc Mehmed ve Kafesci Mustafa ve
Kahveci Mehmed ve Manav Mehmed ve Ali ve İsmail ve Yakub ve Hüseyin ve es-
Seyyid Hasan Efendi ve Kömürcü Veliyüddin ve es-Seyyid Mehmed Efendi ve Sü-
leyman ve Ali ve es-Seyyid Mehmed Efendi nâm kimesneler meclis-i şer‘-i şerîf-i
enverde zikr olunan Sulusaray’da sabuncu olup mahalle-i mezbûrede sâkin derûn-ı
arzuhalde mezkûrü’l-ism Mehmed Emin ve babası Hacı Halil mahzarlarında
mezbûrân mahallemiz sâkinlerinden olup lâkin kendi ırzıyla mukayyedler olmayıp
dâimâ mechûlü’l-ahvâl şâbb-ı emred ve mazanne-i sû-i töhmet makūlelerini men-
ziline idhâl ve alenen şürb-ı hamr edip gecelerde mest-i lâ-yukāl olup bi’d-defa‘ât
kendilere nush u bend olundukda kabûl etmeyip ef ‘âl-i şenî‘alarında ısrâr edip ol
vechile kendilerden emn ve rahatımız meslûb olmuşdur deyü muvâcehelerinde
sû-i hâllerini ihbâr ve mahalle-i mezbûreden hurûclarını işbu arzuhâlleriyle istid‘â
eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fi’l-yevmi’s-sâni ve’l-ışrîn min-Cumâde’ûlâ li-sene seb‘a aşarete ve mi’eteyn ve elf.
381
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
382
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
383
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
meşrû‘a olmamağla iltifât olunmayıp mûcebiyle meblağ-ı mezbûr iki yüz altmış
beş guruşu müdde‘î-i merkūm es-Seyyid Ali’ye red ve teslîme merkūm es-Seyyid
Osman Efendi’ye tenbîh olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-23 min Ca sene [1]217
384
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
385
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
ve el-Hâc Memiş Ağa ve el-Hâc Ali Ağa ve Duhâncı el-Hâc Halil Ağa ve Kömürcü
es-Seyyid Mehmed ve es-Seyyid Ahmed ve Bostanî Hasan ve Tabancacı Meh-
med ve Üsküdarî Ali Ağa ve Balmumcu Mehmed ve Osman Efendi ve Duhâncı
el-Hâc Ali Ağa ve Bekçi es-Seyyid Osman nâm kimesnelerden her biri meclis-i
şer‘-i şerîf-i enverde Çavuş es-Seyyid el-Hâc Said Ağa b. es-Seyyid Ahmed mah-
zarında mezbûr es-Seyyid Said Ağa mahallemiz sâkinelerinden olup lâkin ken-
di ırzıyla mukayyed olmayıp kendisi ve oğlunun kızı gāibe ani’l-meclis Habîbe
Hatun’dan her biri hadîdü’l-lisân ve bed-zebân olduklarından dâimâ bize şütûm-ı
galîza ile şetm ve kendilere bi’d-defa‘ât nush u pend olundukda kabûl etmeyip
ef ‘âl-i redîlerinde ısrâr edip ol vechile cümlemizin kendilerden emn ve rahatı-
mız meslûb olmuşdur deyü sû-i hâllerini her biri ihbâr ve mahalle-i mezbûreden
hurûclarını istid‘â ettiklerinde mezbûr es-Seyyid Said Ağa dahi târih-i i‘lâmdan
beş gün mürûrunda mezbûre Habîbe Hatun ile mahalle-i mezbûreden âhar ma-
halle nakle ta‘ahhüd eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-25 min Ca sene [1]217
386
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
387
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
388
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
389
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
Papa Kosta nâm zimmî meclis-i şer‘-i enverde hâssa kasabbaşısı İzzetlü Musta-
fa Ağa tarafından vekîli kasablar kethüdâsı es-Seyyid Halil Ağa ve ustalarından
mazbûtü’l-esâmî kimesneler hâzır oldukları hâlde kasab ustalığını idareye kādir
idüğü ihbâr olunan diğer Nako v. Keriço nâm zimmî muvâcehesinde takrîr-i kelâm
edip ber-vech-i muharrer mutasarrıf olduğum âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeyi hüsn-i
rızâmla bedel-i ma‘lûm ve makbûz mukābelesinde mesfûr diğer Nako zimmîye bâ-
re’y-i mütevellî ferağ eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer tefevvüz ve kabûl
edip fîmâ ba‘d zikr olunan nısf-ı âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmede benim aslan ve kat‘an
alâka ve medhalim kalmayıp mesfûr diğer Nako zimmînin hakk-ı müfevvezi ol-
muşdur dedikde mesfûr diğer Nako zimmî ba‘de’t-tasdîk zikr olunan nısf-ı âlât-ı
lâzıme kendi üzerine defter-i vakfa kaydolunup yedine müceddeden temessük
i‘tâsını istid‘â eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-2 min-Cumâdelâhıre sene [1]217
390
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
391
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
392
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
merkūm Salih Ağa tasdîk edip bir vechile külliyen kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri tescîl ve
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-6 C sene [1]217
394
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
395
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
veregeldiğimiz yüz elli guruş olmağla beş seneden beri Rum tâifesinden ziyâde bin
on dört guruş ve kethüdâ-yı merkūm lonca odası binâ edip mesârif nâmıyla bin
iki yüz guruş ve mîrîden esnâfımıza bir buçuk sene mukaddem beher adedi onar
guruşa mübâya‘a olunan kereste semeninden ziyâde altı yüz guruş ki cem‘an iki bin
sekiz yüz on dört guruş Rum tâifesine lede’t-tevzî‘ kethüdâ-yı merkūm bi-gayr-ı
hakkın ahz eyledi dediklerinde kethüdâ-yı merkūm ve mezbûrûn Yiğitbaşı es-
Seyyid Mehmed ve Yazıcı İbrahim ve Karabet zimmîden her biri istintak olunduk-
da külliyen inkâr edip ve müdde‘ûn-ı mersûmûndan her biri ber-vech-i muharrer
müdde‘âlarını bir vechile isbât edemediklerinden mâ‘adâ keresteci esnâfının mü-
sin ve ihtiyâr Müslimlerinden Ahmed Ağa ve Mustafa Ağa ve diğer Molla Mustafa
ve Molla Halil ve Osman ve Mustafa ve Emin ve Seyyid Osman ve Hacı İbrahim
ve İsmail ve diğer Ahmed ve es-Seyyid İsmail ve Molla Ali ve diğer Hâfız Ali ve
Süleyman ve Salih ve Molla Hüseyin ve Ali Efendi ve Ermeni tâifesinden Mikayil
ve Serkiz ve Manas ve Agob ve Sahak ve diğer Manas ve Toros ve Gülâbîoğlu Agob
ve Karabet ve diğer Karabet ve âhar Karabet ve Avakim ve Haron [67a] oğlu Kara-
bet ve Begond Kalfa ve Estefan ve Mardros ve Artin ve Kiragos ve Ohan ve Artin
ve Zakar ve Agob ve Marat ve Kirkor ve Karabet ve Bedros ve Kasber ve Senan ve
Parsih ve Şehbaz ve Gülâbioğlu Ağası ve Asador ve Kapril ve Avanes ve Markar ve
Küçük Agob ve Oseb ve Kerlec ve Acı Agob ve Begos ve Bedros ve Agob ve Kara-
bet ve Serupa ve Asayil vesâir mazbûtü’l-esâmî kimesnelerden her biri kethüdâ-
yı merkūm Mehmed Emin Ağa mu‘temed ve emin ve dâimâ bizleri sıyânet ve
fukarâmızı himâyet üzere olup ol vechile cümlemiz kendiden hoşnûd ve râzılar
olmağla merkūmûnun ber-vech-i muharrer iştikâları hilâf-ı vâki‘ ve müstakillen
kethüdâ istid‘âları kadîme mugāyir ve beynimizde nizâ‘ ve mücâdeleye bâ‘isdir
deyü her biri bi’l-muvâcehe kethüdâ-yı merkūmun hüsn-i hâlini arz odasında
huzûr-ı âsafânelerinde ihbâr etmeleriyle mûcebiyle merkūmûnun bilâ-beyyine
kavl-i mücerrediyle olan da‘vâlarına ve hilâf-ı vâki‘ iştikâlarına iltifât olunmamağla
bî-vech mu‘ârazaları ba‘de’l-men‘ fîmâ ba‘d kethüdâ-yı merkūm Âsitâne-i aliyyeye
vürûd eden keresteyi râyicinden ziyâdeten tevzî‘ etmeyip ve ziyâdeye bey‘ ettirme-
mek ve esnâf-ı mezbûreden birbirine nefsâniyet edip âharı ısrâr ve tecrîm kasdın-
da olanları men‘ etmek ve dâimâ esnâf-ı mezkûreyi sıyânet ve fukarâsını himâyet
etmek ve kadîmden olageldiği vech üzere rüsûmât ve avâidine kanâ‘at edip ziyâde
talebiyle esnâf-ı mezbûreyi rencîde etmemek üzere lisânen sâdır olan fermân-ı
âlîleri kethüdâ-yı merkūma tefhîm-birle esnâf-ı merkūme kethüdâlığında ibkā
olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-8 min C sene [1]217
396
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
397
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
olmuşdur deyü mezbûr es-Seyyid Halil’in sû-i hâlini muvâcehesinde her biri
ihbâr ve mahalle-i mezbûreden âhar mahalle naklini istid‘â eyledikleri İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-14 min C sene [1]217
464 [67a-3] Zenciye Mâhir nâm-ı diğer Halime’nin hürriyetini ispat etttiği
Zenciye hürriyetini isbât
Ma‘rûz
Ber-vech-i âtî ıtkını iddi‘â eden derûn-ı arzuhâlde mezkûratü’l-ism zenciye
Mâhir nâm-ı diğer Halime meclis-i şer‘-i enverde mevlâsı olup gayr-ı reşid olan
zü‘emâdan Mehmed Salih Ağa b. el-Hâc İbrahim’in bâ-hüccet vasîsi sâhib-i
arzuhâl hâcegân-ı dîvân-ı hümâyûndan İbrahim Münib Efendi b. Osman Efendi
tarafından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl olduğu Hacı Mahmud b. Mahmud ve Ah-
med b. Ali nâm kimesneler şehâdetleriyle mahzar-ı hasm-ı câhidde sâbit ve sübût-ı
vekâletine hükm-i şer‘î lâhık olan es-Seyyid İbrahim Efendi b. Mustafa mahzarın-
da ben mezbûr Mehmed Salih Ağa’nın yedinde rakīka câriye-i memlûkesi iken
mezbûr Mehmed Salih Ağa tammü’l-akl olup tasarrufâtı nâfize olduğu hâlde
bin iki yüz on altı senesi Zilka‘desinin on dokuzuncu günü beni malından tahrîr
ve azâd ve kayd-ı rıkdan ıtlâk edip ol vechile hürriyet-i ârızâ ile hürre oldukdan
sonra on beş gün mürûrunda mevlâm mezbûr Mehmed Salih Ağa muhtelü’d-
dimâğ olup müvekkil-i mezbûr bâ-hüccet umûrunu rü’yete kıbel-i şer‘den vasî
nasb ve ta‘yîn olunduğuna binâen bana rakīka câriye olmak üzere fuzûlî vaz‘-ı
yed eder suâl olunup sebilim tahliyye olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde
vekîl-i mezbûr cevâbında müdde‘iye-i mezbûre gayrıreşid-i mezbûrun ber-vech-i
muharrer câriye-i memlûkesi olduğunu ikrâr lâkin kendiye cünûn târi olduğu
hînde ber-vech-i muharrer i‘tâk etmişdir deyü tammü’l-akl olduğu hâlde itâkını
inkâr etmekle müdde‘i-i mezbûre ber-vech-i muharrer merkūm Mehmed Salih
Ağa tammü’l-akl olup tasarrufâtı nâfize olduğu hâlde târih-i mezbûrda ber-vech-i
muharrer kendiyi i‘tâk eylediğini lede’t-tezkiye adl ve makbuli’ş-şehâde oldukları
ihbâr olunan Camcı Mehmed Emin b. Abdullah ve Mehmed b. Musa nâm ki-
mesneler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î isbât etmeğin mûcebiyle
müdde‘iye-i mezbûre zenciye Mâhir nâm-ı diğer Halime’nin ıtkına ba‘de’l-hükm
sebîli tahliyye olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-12 min C sene [1]217
398
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
465 [67a-4] Molla Hüsrev Efendi vakfı tevliyetinin evlad-ı vâkıftan Şerife
Ayşe bt. Seyyid Mehmed Ârif ’e tevcih olunduğu
Molla Hüsrev tevliyeti tevcîhi
Ma‘rûz
Nezâret-i dâ‘îlerinde âsûde evkāfdan merhûm ve mağfûrun leh Molla Hüsrev
Efendi Vakfı’nın evlâd-ı evlâd-ı evlâdından sagīre Şerîfe Âişe bt. es-Seyyid Meh-
med Ârif ’in bâ-hüccet vasîsi es-Seyyid Ebûbekir b. el-Hâc Hüseyin nâm kimes-
ne Çarşamba günü arz odasında huzûr-ı âsafânelerinde ma‘kūd meclis-i şer‘-i
enverde tevliyet-i mezkûreye bi’l-meşrûta vaz‘-ı yedi mütehakkık olan kezâlik
evlâd-ı evlâd-ı vâkıfdan mu‘arrefetü’z-zât Şerîfe Zeliha bt. es-Seyyid Yusuf
nâm Hatun ile bi’d-defa‘ât terâfu‘larında işbu arzuhâle [67b] ta‘lîk olunan diğer
arzuhâl hâmişinde mastûr derkenâr nâtık olduğu üzere vâkıf-ı merhûm-ı mûmâ-
ileyh vakfının tevliyetini hayatda oldukça kendiye ve ba‘dehû oğlu Celaleddin’e
ve ba‘dehû evlâd-ı evlâd-ı evlâdlarına batnen ba‘de batnin ve neslen ba‘de nes-
lin şart ve ta‘yîn edip ve tevliyet-i mezkûreye evlâd-ı evlâd-ı vâkıfdan vasîsi ol-
duğum sagīre-i mezbûrenin babası mezbûr es-Seyyid Mehmed Ârif şart-ı vâkıf
üzere mutasarrıfe iken fevt olup tevliyet-i mezkûre mahlûl olmağla vasîsi oldu-
ğum sagīre-i mezbûre Şerîfe Âişe evlâd-ı vâkıfdan vakf-ı mezbûra mütevellî olan
Ali’nin kızı Ayşe’nin oğlu mezbûr es-Seyyid Mehmed Ârif ’in kızı ve mezbûre
Şerîfe Sâliha Hatun dahi mezbûr Ali’nin kızı Âmine’nin kızı olup ol vechile sagīre-i
mezbûreden merkūme Şerîfe Sâliha Hatun bir derece mukaddem olup lâkin me-
cerred sagīre-i mezbûre dahi evlâd-ı vâkıfdan olmağla tevliyet-i mezkûre babası
müteveffâ-i mezbûrun mahlûlünden sagīre-i mezbûra tevcîh olunmak bi’l-vesâye
matlûbumdur deyü da‘vâ ettikde fi’l-hakīka tevliyet-i mezkûre batnen ba‘de bat-
nin evlâda meşrûta olup amel-i kadîm dahi bu vechile olduğu derkenârlardan
ve mürtezika-i vakıfdan İmâm Süleyman Efendi b. İbrahim ve yine İmâm Meh-
med Efendi b. el-Hâc Mehmed ve yine İmâm Abdülahad Efendi b. Abdurrahim
ve kâtib-i vakıf Mustafa Efendi b. Yusuf ve Müezzin Ahmed Efendi b. Abdullah
nâm kimesnelerin ihbârlarından müstebân olmağla nevbet-i tasarruf-ı tevli-
yet mezbûre Şerîfe Sâliha Hatun’un olduğu vasiyy-i mezbûra tefhîm olundukda
vasiyy-i merkūm es-Seyyid Ebûbekir dönüp mezbûre Şerîfe Sâliha Hatun el-yevm
vâkıf-ı mûmâ-ileyhin oğlu merhûm Mustafa Efendi’nin evlâd-ı evlâda meşrûta
vakfının bâ-berât-ı âlî bi’l-meşrûta mütevellîsi olup lâkin merhûm-ı mezbûr Mus-
tafa Efendi vakfının tevliyeti işbu yedimde olan dokuz yüz seksen senesi târihiyle
müverraha bir kıt‘a sûret-i vakfiyesi nâtıka olduğu üzere merhûm-ı mûmâ-ileyh
Mustafa Efendi babam merhûm Molla Hüsrev Efendi’nin vakfına mütevellî olan
benim vakfıma mütevellî olmaya deyü meşrût olmağla bu sûretde tevliyeteyn-i
mezkûreynin cemî‘-i hilâf-ı şart-ı vâkıf olmağın zikr olunan Hüsrevzâde Efen-
di Vakfı’nın tevliyeti mezbûre Şerîfe Sâliha Hatun ref ‘inden sagīre-i mezbûre
399
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
466 [67b-1] Oskoher bt. Ağya ve kızı Sima bt. Ohanes’in evlerine,
Sarrak v. Tarus’ın evine bakan tarafından açtıkları pencerelerin
kapatılması gerektiği
Pencere keşfi
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen zikri âtî husûsu mahallinde bi’l-mu‘âyene
istimâ‘ ve fasl-ı hasmı için savb-ı şer‘-i enverden irsâl olunan Kâtib el-Hâc Meh-
med Efendi hâssa mi‘mârı hulefâlarından Mustafa ve es-Seyyid Ali Halîfeler ile
İstanbul’da Nişancıpaşa Mahallesi’nde Cüceçeşmesi kurbünde vâki‘ arzuhâl eden
Setrak v. Toros zimmînin menziline varıp huzûr-ı Müslimînde ve ba‘de akdi’l-
meclis mersûm Setrak zimmî meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda nezâret-i dâ‘îlerinde
âsûde Kocamustafapaşa Vakfı’ndan olup mersûm Setrak zimmînin verâsında kâin
ma‘lûmü’l-hudûd ve bir bâb menzilin ale’l-iştirâki’s-seviyy mutasarrıfları ve şahıs-
ları ta‘rîf-i şer‘î ile mu‘arrefeler olan Oskohi bt. Ağya ve kızı Sima bt. Ohannes nâm
Nasrâniyeler muvâcehelerinde vakf-ı mezbûr mütevellîsi Mehmed Nurullah Ağa
b. Hüseyin’in tarafından mürsel vekîl-i şer‘îsi Hâfız el-Hâc Hüseyin Efendi hâzır
olduğu hâlde mersûmetân Sima ve Oskohi Nasrâniyelerin işbu mu‘âyene olu-
nan menzillerinin çatı arasında kâin odadan ihdâs eyledikleri üç aded ve ulyâda
kâin sofasından ihdâs eyledikleri iki aded vustâda vâki‘ sofasından kezâlik ihdâs
400
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
eyledikleri iki aded pencere ve havlu ve duvarından dahi ihdâs eyledikleri iki
aded ki cem‘an dokuz aded sagīre pencerelerden menzilimin makarr-ı nisvân olan
mevâzi‘ine nezâreti ve zarariyeti olmağla ba‘de’l-keşf ve’l-mu‘âyene zarar-ı şer‘îsi
men‘ ü def ‘ olunmak murâdımdır deyü da‘vâ eyledikde mi‘marân-ı mezbûrân ve
hâzirûn-ı mezbûrûn nazar eylediklerinde fi’l-hakīka mersûmetân Oskohi ve Sima
Nasrâniyelerin ihdâs eyledikleri dokuz aded sagīre pencerelerinden müdde‘î-i
mersûm Setrak zimmînin menzilinin makarr-ı nisvân olan mahallerine nezâret ve
zarar-ı beyyini olduğunu ihbâr ve zikr olunan pencereler muhdes olduğunu dahi
merkūmetân tasdîk etmeleriyle mûcebince sâlifü’z-zikr pencerelerin nezâretini
def ‘a mersûmetân Oskohi ve Sima Nasrâniyelere tenbîh eylediğini Mevlânâ-yı
mezbûr mahallinde ketb ve tahrîr ve ma‘an meb‘ûs ümenâ-i şer‘le meclis-i şer‘a ge-
lip alâ-vukū‘ihî inhâ ve takrîr eylediği tescîl ve İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-16 min C sene [1]217
401
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
tâlib-i âharı zuhûr etmemekle ben malımdan meblağ-ı mezbûr bin yüz yirmi beş
guruşu cânib-i vakfa teslîm ve umûr-ı vakfa sarfla istihlâka ba‘de’l-emr mahlûl olan
hisse-i mezkûreyi dahi kızım sagīre-i mezbûre için bi’l-vesâye istîcâr eylediğimde
mütevellî-i vakf-ı müşârun-ileyh dahi îcâr etmekle meblağ-ı mezbûrun istirdâdına
müte‘allika da‘vâdan cânib-i vakfı ve mütevellî-i vakf-ı müşârun-ileyhin zimme-
tini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledim deyü ikrârını câbi-i merkūm ba‘de’t-tasdîk
mârru’z--zikr âlât-ı muharrere-i mezkûreler sagīre-i mezbûre Hatice’nin babası
intikālından ve kız karındaşı mezbûre Âmine mahlûlünden sagīre-i mezbûre Ha-
tice üzerine defter-i vakfa ba‘de’l-kayd temessük i‘tâsını vasiyy-i mezbûr istid‘â ey-
lediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 min C sene [1]217
402
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
403
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
404
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
ol gece darb-ı mezkûrdan nâşî zevcim mezbûr Osman’nın firâşından hâsıl beş
aylık müstebînü’l-hilka bir cenîn-i meyyit ilkā etmemle mûceb-i şer‘îsini zevcim
hâzır-ı mezbûr Osman ile ma‘an taleb ederiz deyü ma‘an da‘vâ ettiklerinde ol dahi
cevâbında inkâr etmekle müdde‘iye-i mezbûre Hatice Hatun ber-vech-i muharrer
müdde‘âsını isbât için beyâna havâle olundukda ancak şâhidlerim nisâdır deyü
isbâtdan ızhâr-ı acz edip tarefeyn bir dahi zuhûr etmemeleriyle henüz da‘vâlarına
faysal verilmediği mazbût olmağın imtisâlen li’l-emri’l-âli sûret-i da‘vâları İstan-
bul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-26 min C sene [1]217
405
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
406
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
olduğunu ikrâr u i‘tirâf ve hâzır-ı mersûm Margarid zimmî dahi tasdîk etmeğin
mûcebiyle meblağ-ı mecmû‘-ı mezkûr bin iki yüz guruşu müdde‘î-i mesfûr Nikola
zimmîye bi-hükmi’l-kefâle edâ ve teslîme mersûmân Yorgi ve Kırinkıl zimmîlere
tenbîh olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-20 C sene [1]217
475 [69a-1] Seyyid İbrahim Çelebi b. Mustafa ile kasab Mustafa b. Ali’nin
alacak davasında sulh oldukları
370 guruşdan 190 guruşa sulh-i ibrâ
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl es-Seyyid İbrahim Çelebi b. Mustafa nâm kimesne meclis-i şer‘-i
münîrde İstanbul’da balkapanı tüccârından derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Ka-
sab Mustafa b. Ali nâm kimesne muvâcehesinde mezbûr Kasab Mustafa târih-i
i‘lâmdan sekiz ay mukaddem malımdan bi-gayrı hakkın üç yüz yetmiş guruşumu
ahz etmekle hâlâ istirdâd ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan bâ-tavassut-ı
muslihîn merkūm Kasab Mustafa ile an inkâr kat‘an li’n-nizâ‘ yüz doksan guruş
bedel-i makbûza ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl ziyâde müdde‘âma ve bi’l-
cümle husûs-ı mezkûra müte‘allika âmme-i da‘vâdan merkūm Kasab Mustafa ile
gāib ani’l-meclis Yağcı Ömer Ağa ve ma‘lûmü’l-esâmî bi’l-cümle kapan-ı mezkûr
tüccârlarının zimmetlerini ibrâ-yı âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt eylediğim-
de ol dahi bana medfû‘u olan meblağ-ı mezbûr yüz doksan guruşun istirdâdına
müte‘allika âmme-i da‘vâdan benim zimmetimi ibrâ ve iskāt ve tarefeynden her
birimiz ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını kabûl eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri
tescîl ve İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 min C sene [1]217
407
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
408
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
409
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
İşbu sâl-ı bâhirü’ş-şeref sene seb‘a aşerete ve mi’eteyn ve elf gurre-i Cumâdelâhıre
hâlâ bi’r-rü’ye sâbite olmayıp lâkin gurre-i merkūme yevm-i Çarşambadan
mazbût olmağın tekmîl-i selâsin ile gurre-i Recebi’l-ferd işbu gelecek Cuma gü-
nünden olmak iktizâ etmekle yevm-i merkūmun gecesi leyle-i Regāib olmağın ol
leyle-i mübârekeye ta‘zîmen ve ihtirâmen âdet-i hasene-i devlet-i aliyye ve kā‘ide-i
müstahsene-i saltanat-ı seniyye üzere minârât-ı cevâmi‘ ve me‘âbid îkād-ı kanâdil-i
nûr-efşâ ile tezyîn ve kulûb-ı müminîn-i meserret-karîn olunmak husûsu selâtîn-i
âlişân —aleyhim rahmetü mine’r-Rahmân— hazerâtı câmi‘-i şerîfleri kayyımla-
rına bâ-fermân-ı âlî tenbîh buyrulmak iktizâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-26 min C sene [1]217
479 [69b-2] Şerife Emine bt. Emrullah ve Rukiye bt. Ahmed’in evlerine
sonradan açtıkları pencerelerin kapatılması gerektiği
Keşf-i pencere ve tahta-pûş
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen zikri âtî husûsun mahallinde istimâ‘ ve fasl
ve hasmı için kıbel-i şer‘den mürsel kâtib-i sâni Merhabâzâde Mahmud Efendi
bi’l-ma‘iyye rü’yete me’mur nezâret-i Hazret-i Sadr-ı a‘zâmîde âsûde evkāf mü-
fettişi umdetü’l-müderrisîni’l-kirâm Mehmed Seyyid Efendi tarafından mürsel
Kâtib Hayrullah Efendi ve hâssa mi‘mârı hulefâsından Mehmed ve Ali Halîfeler ile
nezâret-i dâ‘îlerinde âsûde evkāfdan merhûm İlyas v. Sinan Vakfı musakkafâtından
İstanbul’da Ayazmakapısı kurbünde Hoca Hayreddin Mahallesi’nde vâki‘ derûn-ı
arzuhâlde mezkûre Şerîfe Emine bt. Emrullah ve Rukiye bt. Ahmed nâm Hatun-
ların mutasarrıfe oldukları menzile varıp huzûr-ı Müslimînde bi’l-ma‘iyye akd-i
meclis-i şer‘-i âlî ettiklerinde vakf-ı mezbûrun mütevellîsi el-Hâc Mehmed Emin
Efendi tarafından mürsel câbi-i vakıf es-Seyyid el-Hâc Hasan Çelebi ile nezâret-i
hazret-i müşârun-ileyhde âsûde mevkūfâtı merhûm Mehmed Efendi vakfının
mütevellîsi Hüseyin Ağa tarafından vekîl-i şer‘îsi câbi-i vakıf İsmail Efendi hâzır
oldukları hâlde sâhibetey arzuhâl zâtları mu‘arrefe olan Râbia bt. Ömer ve diğer
Şerîfe Emine bt. Hüseyin nâm Hatunlar meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda kezâlik zâtları
mu‘arrefe olan mezbûretân Şerîfe Âmine ve Rukiye Hatunlar muvâcehelerinde
mezbûretânın menzilinde olan dehliz tahta-pûşundan ve fevkānî sagīr odasının iki
aded muhdes pencerelerinden bizim menzilimizin makarr-ı nisvân olan mevâzi‘ine
nezâret ve zarar-ı mübeyyeni olmağla men‘ ü def ‘ olunmak matlûbumdur deyü
da‘vâ eylediklerinde mezbûrân-ı dâ‘îleri ve mi‘marân-ı merkūmân nazar eyledik-
lerinde fi’l-hakīka vech-i meşrûh üzere zarar-ı mübeyyeni olduğu lede’l-mu‘âyene
zâhir ve mütehakkık olup ve mezbûretân Şerîfe Âmine ve Rukiye’nin mevcûd
410
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
480 [69b-3] Nehabet v. Serkiz ile Davit v. Merdhay’ın alacak davasında bir
birlerinin zimmetini ibrâ ettikleri
550 guruşdan elli kuruşa sulh ve ibrâ
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mastûrü’l-ism Nehabet v. Serkiz zimmî meclis-i şer‘de arzuhâl
eden Davit v. Mürdehay Yahûdi muvâcehesinde mesfûr Tavit Yahûdi zimmetinde
bundan akdem malımdan ve yedimden bi-safka-i vâhide iştirâ ve kabz eylediği
biri yeşil ve biri kırmızı gezîye kaplı dülger paçası iki nebeş kürek semeninden
hakkım olan bin iki yüz elli guruşun dört yüz guruşunu nakden ve üç yüz guruşu-
nu Yahûdi-i mersûmdan iştirâ ve kabz eylediğim bir çarşal? ve bir yatagān bıçağı
ve ma‘lûmü’l-mikdâr elvân parça semenleri olan üç yüz guruşa takāsan cem‘an
yedi yüz guruşunu ahz u istîfâ etmemle ol vechile bâkīsi olan beş yüz elli guruşu
hâlâ taleb ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan bâ-vesâtet-ı muslihîn bi’t-
tav‘ ve’r-rızâ mersûm Davit Yahûdi ile elli guruş bedel-i medfû‘ ve makbûza ba‘de
akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl mâ‘adâ beş yüz guruşa ve târih-i i‘lâma gelince bey-
nimizde cereyân eden sâir cemî‘-i hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika mutlaka âmme-i
de‘âvî ve mütâlebât ve kâffe-i eymân ve muhâsamâtdan ben Yahûdi-i mersûmun
zimmetini ol dahi kezâlik benim zimmetimi her birimiz şürût-ı müfside ve uhûd-ı
mübtileden âri ve cebr ve kerhden hâli ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt
ve her birimiz ber-minvâl-i muharrer âharın ibrâsını kabûl eyledik deyü ikrâr ve
tasdîkleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min-Receb sene [1]217
411
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
412
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
beyaz üstüne alaca boğça ve alaca kuşağı nesc edip ve bogasıcı esnâfı merkūmûn
dahi kezâlik san‘atlarından olan bogasî envâ‘ı ve çine tülbenti ve astar nesc edip
her biri vech-i meşrûh üzere ibâdullâha bey‘ eyleyip ehadühümâ âharın san‘atına
müdâhale etmemek üzere tarefeynden her biri müte‘ahhid olup ve eğer hilâf-ı ahd
hareket ederler ise ma‘rifet-i şer‘ ve kethüdâları ma‘rifetleriyle tedîbât-ı lâyıkaları
icrâsına râzılar olmalarıyla tarefeynin vech-i meşrûh üzere ta‘ahhüdleri ke’l-evvel
beynlerinde düstûrü’l-amel tutulması için yedlerinde olan emr-i âlînin istihkâmını
hâvi tuğra-yı garrâ ile mu‘anven bir kıt‘a emr-i âlîşân inâyet ve ihsân buyrulmak
bâbında istid‘â ve istirhâm eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-5 Receb sene [1]217
413
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
414
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
415
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
416
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
altmış bir buçuk guruş zimmetinde alacağım vardır deyü benden da‘vâya tasaddî
ben dahi ber-vech-i muharrer def ‘ini ve müdde‘âsını inkâr-birle beynimizde ba‘de
vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-vesâtet-i muslihîn ben ber-minvâl-i muharrer tasaddî ey-
lediğim iki yüz guruş müdde‘âmdan bi’t-tav‘ ve’r-rızâ mersûm Hristo zimmî ile
yetmiş guruşa ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl bedel-i sulh-i mezkûrdan mâ‘adâ
iki yüz guruşa varınca ziyâdesi olan yüz otuz guruşa ol dahi benden iddi‘â eylediği
meblağ-ı mezbûr yüz altmış bir buçuk guruşa müte‘allika âmme-i da‘vâdan her
birimiz âharın zimmetini şürût-ı müfside ve muvâza‘adan âri ve cebr ve kerhden
hâli ibrâ ve iskāt ve her birimiz âharın ibrâsını kabûl eyledik mukırr-ı Yahûdi-i
mersûmun bi’l-cümle takrîr-i meşrûhunu mesfûr Hristo tasdîk ve ber-minvâl-i
muharrer kabûlü hâvi ibrâ eylediğini ve ibrâdan müstesnâ bedel-i sulh-i mezkûr
yetmiş guruş zimmetinde sahîhan Yahûdi-i mersûma deyni olduğunu kat‘iyyen
ikrâr u i‘tirâf etmeğin alâ-mûceb-i ikrârihi meblağ-ı mezbûr yetmiş guruşun bi’t-
taleb Yahûdi-i mersûma edâsıyla mesfûr Hristo zimmî ilzâm olunduğu mübâşir
es-Seyyid Edhem Çavuş yediyle huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-12 min-Receb sene [1]217
486 [70b-2] Çukadâr Ahmed b. Mehmed’in, Şerife Ayşe Hatun bt. Halil’in
zimmetini ibra ettiği
Meşrûta menzil ibrâsı
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Çukadâr Ahmed b. Mehmed nâm kimesne meclis-i şer‘-i enver-
de nezâret-i dâ‘îlerinde âsûde evkāfdan merhûm Şeyh Muhyiddin Kocavî vak-
fı musakkafâtından zikri âtî bir bâb menzile bi’l-meşrûta vâzı‘u’l-yed olan Şerîfe
Âişe Hatun bt. Halil mahzarında hâlâ vakf-ı mezbûrun bi’l-meşrûta mütevellîleri
es-Seyyid Latif Efendi b. Feyzullah ile Şerîfe Fâtıma bt. es-Seyyid Mehmed nâm
Hatun tarafından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl olduğu zâtını ârifân es-Seyyid el-
Hâc Mehmed Ağa b. Ali ve es-Seyyid Mehmed Emin b. Ömer nâm kimesne
şehâdetleriyle sâbit Ahmed Ağa b. Süleyman hâzır oldukları hâlde vakf-ı mezbûr
musakkafâtından olup süknâsı evlâd-ı vakf meşrûta İstanbul’da Atîkalipaşa
Mahallesi’nde ma‘lûmü’l-hudûd bir bâb menzilde olan evlâd-ı vâkıfdan zevcem
müteveffât Şerîfe Zübeyde Hatun bi’l-meşrûta sâkine iken menzil-i mezkûr bin
yüz doksan altı senesi vukū‘ bulan harîkde muhterik oldukda eser-i binâ kalmayıp
arsa-yı sırfe kaldıkda benim ol târihde vakf-ı mezbûrun mütevelliyesi olan ka-
yın vâlidem Şerîfe Hatice Hatun’un izniyle taksîm için malımdan arsa-yı mezbûre
üzerine menzil binâ ve bir müddet zevcem mezbûre ile sâkinler olup zevcem
mezbûre fevt oldukda mezbûre Şerîfe Âişe Hatun menzil-i mezbûru ber-vech-i
muharrer meşrûtiyet üzere zabt ve derûnunda sâkine olmağla suâl olunup ebniye-i
417
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
mezkûreden keff-i yedi murâdımdır deyü da‘vâ ettikde mezbûre Şerîfe Âişe Ha-
tun cevâbında menzil-i mezkûrun [71a] arsa ve ebniyesi vakf-ı mezbûrdan olup
ve benim süknâya ihtiyâcım olmağla şürût-ı vâkıf-ı mezbûr üzere sâkine olurum
deyü vaz‘-ı yedini ikrâr ve ber-vech-i muharrer müdde‘î-i mezbûrun müdde‘âsını
hâzırân-ı mezbûrân ile ma‘an inkâr etmeleriyle müdde‘î-i mezbûr Ahmed ber-
vech-i muharrer müdde‘âsını isbât için beyâna havâle olundukda def ‘a-i sânîye
terâfu‘larında müdde‘î-i mezbûrun tarafından husûs-ı âti’l-beyânı ikrâr ve ibrâya
vekîl olduğu Mehmed Ağa b. el-Hâc Mehmed ve es-Seyyid el-Hâc Mehmed Ağa
b. Ali şehâdetleriyle mahzar-ı hasm-ı câhidde sâbit olan es-Seyyid İbrahim Efendi
b. es-Seyyid Ahmed müvekkili mezbûrun hasımları merkūmun muvâcehelerinde
müvekkil-i mezbûr ebniye-i mezbûrede aslan ve kat‘an alâka ve medhalim kal-
mayıp menzil-i mezbûrun arsa ve ebniyesi evlâda meşrûtadır ebniye-i mezkûra
müte‘allika âmme-i da‘vâdan cânib-i vakfı ve mezbûre Şerîfe Âişe Hatun’un zim-
metini ibrâ-i âm ile ibrâ ve iskāt eyledim dedi dedikde mukırr-ı vekîl-i mezbûrun
ber-vech-i muharrer ikrârını hasımları merkūmûn tasdîk eyledikleri İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-29 min-Cemâziyelâhir sene [1]217
418
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
419
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
beri mahbûs olmağla sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen kapı kethüdâsı
merkūm kulları ma‘rifetiyle ihzâr ve istintak olundukda ben mecnûnum demek-
le istikşâf-ı hâl için birkaç gün mukaddem Molla Süleymâniye Dârü’ş-Şifâsına
irsâl olunmağla Dârü’ş-şifâ Hekimbaşı Çelebi Mehmed Efendi ve Tımarhâneci
Molla Mustafa b. Mehmed ve Küçük Mustafa b. Yahya nâm kimesneler ba‘de’n-
nazar mürted-i mesfûrda eser-i cünûndan kat‘an bir nesne olmayıp tammü’l-akl
olduğunu Çarşamba günü Dîvân-ı âlide huzûr-ı fâizi’n-nûr-ı âsafânelerinde ve
ba‘dehû du‘âhânemizde ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde bi’l-ittifâk haber vermele-
riyle mürted-i mersûmun bi’d-defa‘ât şübhesi keşf ve imhâl olundukda bir vechile
kabûl etmeyip irtidâdında ısrâr etmekle mûcebince mürted-i merkūmun emr-i
veliyyü’l-emr ile katli meşrû‘ olduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-14 min-Receb sene [1]217
490 [71a-4] Ebûbekir Reis b. Ömer’in, Avacı Vasil v. Nikola ile bedel-i sulh
karşılığında anlaştığı
351 guruş 4 paradan 150 guruşa sulh
Ma‘rûz
Ashâb-ı sefâyînden derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Tophaneli Ebûbekir Reis b.
Ömer bi’t-terâzi meclis-i şer‘-i hatîrde arzuhâl eden Avacı Vasil v. Nikola nâm zimmî
muvâcehesinde târih-i i‘lâmdan iki ay mukaddem zimmî-i mesfûrun İstanbul kile-
si olmak üzere bin yüz seksen altı keyl tuzunu medîne-i İzmir’de Âsitâne-i aliyye-
ye râkibe olduğum sefînem ile nakl için beker keyli yirmi dörder para ücret-i navl
mukābelesinde sefînem vaz‘ ve tahmîl ve Âsitâne-i aliyyeye nakl ve teslîm etmemle
mesfûrun zimmetinde ücret-i müsemmât-ı mezkûreden cem‘an bin yetmiş bir gu-
ruş yirmi dört paranın yedi yüz yirmi buçuk guruşunu bana def ‘ ve teslîm etmek-
le bâkīsi olup el-yevm zimmetinde olan üç yüz elli bir guruş dört parayı mersûm
Vasil zimmîden taleb ve da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında İzmir kilesi olmak
üzere ol mikdâr ücret-i navl mukābelesiyle ancak bin iki yüz keyl dokuz sefîne ki
tahmîl ve Âsitâne’ye nakl etmişdik deyip ziyâdeyi inkâr-birle [71b] beynimizde
ba‘de’l-münâza‘a bâ-vesâtet-ı muslihîn ben ber-vech-i muharrer tasaddî eylediğim
da‘vâmdan bi’t-tav‘ ve’r-rızâ mesfûr Vasil zimmî ile yüz elli guruşa ba‘de akdi’l-
musâlahati ve’l-kabûl bedel-i sulh-i mezkûrdan mâ‘adâ üç yüz elli bir guruş dört pa-
raya varınca ziyâdesi olan iki yüz bir guruş dört paraya müte‘allika âmme-i da‘vâdan
mesfûrun zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledim deyü mukırr-ı mezbûrun bi’l-
cümle takrîr-i meşrûhunu mersûm Vasil zimmî tasdîk ve ibrâdan müstesnâ bedel-i
sulh-i merkūm yüz elli guruş zimmetinde müdde‘î-i mezbûra sahîhan deyni olduğu-
nu kat‘iyyen ve tâyi‘an ikrâr u i‘tirâf etmeğin alâ-mûceb-i i‘tirâfihî meblağ-ı mezbûr
420
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
yüz elli guruşun müdde‘î-i mezbûr Ebûbekir Reis’e bi’t-taleb edâsıyla mesfûr Vasil
zimmî ilzâm olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-14 min-Receb sene [1]217
491 [71b-1] Şerife Ayşe bt. Halil’in, Mehmed Said Efendi b. Mehmed ile ev
davasında bedel-i sulh karşılığında anlaştığı
100 guruşa menzil niza‘ından sulh
Ma‘rûz
İstanbul’da Silivrikapısı dâhilinde İbrahim Paşa Mahallesinde sâkine derûn-ı
arzuhâlde mezkûretü’l-ism mu‘arrefetü’z-zât Şerîfe Âişe bt. es-Seyyid Halil nâm Ha-
tun meclis-i şer‘-i münîrde mârru’z--zikr Silivrikapısı civârında Bali Ağa Mescid-i
şerîfi İmâmı sâhib-i arzuhâl es-Seyyid Hâfız Mehmed Said Efendi b. Mehmed mah-
zarında zikr olunan İbrahim Paşa Mahallesi’nde vâki‘ bir tarafdan Ahmed Çavuş
menzili ve üç tarafdan tarîk-i âm ile mahdûd ve müştemilât-ı ma‘lûmeyi hâvi bir
bâb menzilin arsası ashâb-ı hayrâtdan müteveffâ Hasan Çelebi b. Uğurlu vakfın-
dan galle ve tevliyeti mescid-i şerîf-i mezbûrda imâm olanlara meşrûta senede yüz
yirmi akçe mukāta‘a-i kadîmeli ve üzerinde olan bi’l-cümle ebniyesi mülk bir bâb
menzili kayın pederim Ebûbekir Çavuş b. Mehmed ve zevcesi kayın vâlidem Emine
bt. Hasan nâm Hatun’un ale’l-iştirâki’s-seviyy bâ-hüccet-i şer‘iyye yedlerinde mülk-
leri iken zevcân-ı mezbûrân müte‘âkiben fevt olduklarında menzil-i mezkûr has-
ran vârisi sulbî oğlu zevcim Mehmed Salih Efendi’ye mevrûs olup zevcim merkūm
dahi fevt oldukda ben zevce-i menkûhası olmamla benimle sulbî sagīr oğlu Meh-
med Sadullah’a mevrûs olup ve ben oğlum sagīr-i mezbûrun tesviye-i umûruna
kıbel-i şer‘den mansûbe vasîsi olmamla sagīr-i mezbûrun menzil-i mezkûrdan gay-
ri malı olmayıp zarûret-i nafakası için mesûğ-ı şer‘îye binâen menzil-i mezkûrun
sekiz sehm i‘tibâriyle sagīr-i merkūmun yedi sehm hisse-i şâyi‘asını benim sümün
hissem ile ma‘an semen-i misliyle âhara bey‘e kıbel-i şer‘den bâ-hüccet me’zûn
olduğuma binâen menzil-i mahdûd-ı mezkûru bâ-hüccet semen-i ma‘lûma Bos-
tani Abdülkādir b. Ahmed nâm kimesneye bi’l-asâle ve bi’l-vesâye bey‘ ve temlîk
ve teslîm ve kabz-ı semen eylediğimden sonra merkūm Abdülkādir dahi menzil-i
merkūmu semen-i ma‘lûm ve makbûza yine bâ-hüccet bana bey‘-i kat‘î ile bey‘ ve
temlîk ve teslîm ben dahi iştirâ ve temellük ve tesellüm ve kabûl edip ol vechile
menzil-i merkūm bi-cümletin mâ yeştemilühû ve yahvîhî müstakilleten yedimde
mülk-i müşterâm olmuşken oğlum sagīr-i merkūm Sadullah bu esnâda fevt olmağla
imâm-ı mezbûr menzil-i merkūmun arsa ve ebniyesi vakıf olmak zu‘muyla menzil-i
merkūmu sagīr-i mezbûrun fevtinden bi’t-tevliye zabt murâd eder deyü da‘vâ ve
imâm-ı merkūm dahi menzil-i merkūmun arsa ve ebniyesi vakıf olmağla sagīr-i
merkūmun mahlûlünden bana âid olmağla meşrûtiyet üzere zabt murâdımdır
421
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
deyip lâkin kırk seneden mütecâviz zamândan beri menzil-i mahdûd-ı mezkûrun
ebniyesi tedâvül-i eyâdî ile müstenid-i şer‘îye binâen mülkiyet üzere zabt ve tasarruf
oluna gelip ol vechile imâm-ı mütevellî-i mezbûrun vakfiyet da‘vâsının sübûtu mü-
te‘assir belki müte‘azzir olmağla mezbûre Şerîfe Âişe Hatun rızâsıyla kat‘an li’n-nizâ‘
malından imâm-ı mütevellî-i mezbûra yüz guruş def ‘ ve teslîm ol dahi ahz u kabz ve
ke’l-evvel kadîmi üzere menzil-i merkūmun arsası senevî yüz yirmi akçe mukāta‘a-i
mezkûre ile ve bi’l-cümle ebniyesi mülk olmak üzere mezbûre Şerîfe Âişe Hatun
yedinde olan atîk temessük hâmişine tahrîr ve temhîr-birle kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-min-Receb sene [1]217
422
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
494 [72a-1] Çadırcı Ahmed Çelebi Mahallesi imamı Hafız Hüseyin Efendi
b. Hasan’ın kötü halinden dolayı mahalleden çıkarıldığı
İmâmı mahalleden ihrâc
Ma‘rûz
İstanbul’da Kumkapı kurbünde Çadırcı Ahmed Çelebi Mahallesi ahâlîsinden
Müezzin Molla Ömer ve es-Seyyid Hüseyin Ağa ve ayrancılar kethüdâsı Hüse-
yin Ağa ve el-Hâc Mehmed Ağa ve es-Seyyid Mehmed Ağa ve Murtaza Alemdâr
ve Esirci Halil Ağa ve Kalaycı Mehmed Usta ve Kumaşçı Mehmed Tahir Ağa ve
başmuhâsebe kâtiblerinden Halil Efendi ve Mücellid İsmail Efendi ve Mehmed
Memiş Ağa ve Kavukçu el-Hâc Mehmed ve Alacacı Hasan Efendi ve İplikçi Abdi
Usta ve Düğmecibaşı el-Hâc Mehmed Ağa ve Kavukçu es-Seyyid Mustafa Ağa ve
423
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
424
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
zikri âtî vakfın mütevellîsi Mehmed Nuri Efendi tarafından vekîli kâtib-i vakıf es-
Seyyid Mehmed Emin Ağa hâzır olduğu hâlde câr-ı mülâsıkları derûn-ı arzuhâlde
merkūmü’l-ism Hammâmî Abkar v. Sogomon nâm zimmî muvâcehesinde işbu
derûnunda akd-i meclis olunan merhûm Davud Çavuş vakfından ale’l-iştirâk
bi’l-îcâreteyn mutasarrıf olduğumuz bir bâb menzilimizin duvarı yine vakf-ı
mezbûrdan mersûm Abkar zimmînin bi’l-îcâreteyn mutasarrıf olduğu menzili
duvarına muttasıl olup lâkin mersûm Abkar zimmî bu esnâda menzili tahtına zîr-i
zemîn mahzen hafr ve bizim menzilimize mülâsık olan duvarı hedm murâd edip
hedm eylediği sûretde bizim mutasarrıf olduğumuz menzilimizin duvarları külli-
yen harâb ve hâlâ bir mikdârı dahi hedme mâil olmağla ba‘de’l-keşf ve’l-mu‘âyene
zararı men‘ ü def ‘ olunmak matlûbumuzdur deyü da‘vâ ol dahi cevâbında
müdde‘iyân-ı mersûmânın mârru’z--zikr duvarlar benim duvarım üzerine mâil
olduğundan mâ‘adâ menzilleri tahtında olan mahzeni kapısı benim temel duvar-
larım üzerinde olmağla zararları men‘ olunmak benim dahi murâdımdır dedik-
de beynlerine muslihûn tavassut edip müdde‘iyân-ı zevcân-ı mesfûrân mersûm
Abkar zimmî tarafında hedme mâil olan duvarlarını sokak yüzünden bahçesi
nihâyetine varınca müceddeden binâ ve mersûm Abkar zimmî dahi müdde‘iyân-ı
mersûmân tarafında olan duvarı üzerinde olan mahzen kapısını rızâsıyla alâ hâlihî
terk edip her biri âharın vukū‘ bulan zararlarını def ‘a ta‘ahhüd ve bu vechile kat‘-ı
nizâ‘ eylediklerini Mevlânâ-yı mezbûr mahallinde ketb ve tahrîr ve ma‘an mür-
sel ümenâ-i şer‘le meclis-i şer‘a gelip alâ-vukū‘ihî inhâ ve takrîr eylediği İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-16 min-Receb sene [1]217
425
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
426
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
427
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
Ma‘rûz
Dergâh-ı cihan-metâ‘ ve bârgâh-ı sipehr-i irtifâ‘a ma‘rûz-ı abd-i dâ‘î-i adîmü’l-
istitâ‘alarıdır ki cenâb-ı Hazret-i Resûlü’s-sakaleyn vâsıl-ı sermenzil-i kâb-ı kav-
seyn ol yektâ süvvâr-ı serhayl-kerde-i enbiyâ-i sipehsâlâr Subhânellezî esrâ Habîb-i
Hüdâ Şefî-i rûz-ı cezâ Ebi’l-Kasım Muhammed Mustafa —aleyhi efdâli’s-salavât
ve ezka’t-tahâyâ— hazretlerinin Mi‘râc-ı pür ibtihâcları vâki‘ olduğu işbu mâh-ı
Receb-i şerîf gurresi hâlâ bi’r-rü’ye sâbit olmayıp şehr-i Cumâde’s-sânîye selâsin
ile itmâm ve mâh-ı mübârek-i merkūma yevm-i Cuma ibtidâ-yı i‘dâd-ı eyyâm
olduğuna binâen işbu yirmi yedinci Çarşamba gecesi olmağla âdet-i hasene-i
devlet-i aliyye ve dîdne-i müstahsene-i saltanat-ı seniyye üzere minârât-ı cevâmi‘-i
câmi‘atü’l-berekât îkād-ı kanâdil ile tenvîr ve ol vechile tebcîl ve tevkīr olunmağla
bi’l-cümle kulûb-ı müminîn safa-rehin ve neşât-karîn olmaları için selâtîn-i âlişân
—nevvarallâhu merâkadehum bi-envâ‘ri’l-Gufrân ve’l-ihsân— hazerâtı cevâmi‘-i
şerîfeleri kayyımlarına bâ-fermân-ı âlî tenbîh olunmak iktizâ eylediği İstanbul
Mahkemesi’nden dergâh-ı felek-medâr ve bârgâh-ı gerdûn i‘tibârları türâbına
i‘lâm olundu.
Fî-23 min-Receb sene [1]217
428
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
her birimiz âharın zimmetini ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt ve her
birimiz ber-minvâl-i muharrer âharın ibrâsını kabûl eyledik dedikde mezbûr Fey-
zullah dahi tasdîk eylediği İstanbul mahkemesinde ba‘de’t-tescîl huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-24 min-Receb sene [1]217
429
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
430
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
501 [73a-2] Kiracı Halil Beşe b. Abdullah’ın firar etmesi sebebiyle çubukçu
dükkânının boşaltıldığı
Çubukçu dükkânı küşâdı
Ma‘rûz
İstanbul’da Vezirhanı karşısında kahveci dükkânı ittisâlinde vâki‘ sâhibetey-i
arzuhâl Şerîfe Hatice bt. Mehmed Said ile Râbia bt. Abdullah’ın bi’l-îcâreteyn mu-
tasarrıfe oldukları bir bâb çubukçu dükkânında müstecirleri olan Çubukçu Halil
Beşe b. Abdullah on üç aydan mütecâviz zamândan beri dükkân-ı mezkûru mu-
kaffelen terk ve firâr ve gaybet-i münkatıa ile gāib olup dükkân-ı mezkûr mu‘attal
kalmağla dükkân-ı mezkûr ma‘rifet-i şer‘le feth ve küşâd ve derûnunda mevcûd
bulunan eşyâsı yed-i emine vaz‘ ve dükkân-ı mezkûr kendilere teslîm olunmasını
iltimâs etmeleriyle sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen kıbel-i şer‘-i enverden
mürsel Kâtib Süleyman Efendi mazbûtü’l-esâmî Müslimîn hâzır oldukları hâlde
dükkân-ı mezkûrun kilidini feth ve küşâd ve derûnunda mevcûd bulunup gāib-i
mezbûrun malı olan eşyâsı yüz yirmi sagīr kerrâs çubuğu ve iki yaş imâmeli çubuk
ve bir kehribâr imâmeli çubuk ve on beş kermişe çubuk ve bir eğe ve bir portakal
tâbesi ve bir tel kafes [73b] ve üç destgâh ve bir peştahta ve dört arda ve bir çekiç
ve bir testere ve bir çubuk doğrultucak ve beş matkab ve bir iskemle ve seksen
beş müsta‘mel çubuk ve bir bıçak ve iki keman ve bir çubuk delecek ve bir örsünü
mu‘temed ve müstakīm olduğu ihbâr olunup kıbel-i şer‘den kayyım nasb olunan
Mustafa Ağa b. Feyzullah’a teslîm eylediğini ma‘an mürsel ümenâ-i şer‘le meclis-i
şer‘a gelip alâ-vukū‘ihî inhâ ve takrîr eylediği tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Receb sene [1]217
431
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
432
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
olarak tasnî‘ eylediği devatı ibâdullâha gāli bahâ ile bey‘ ve ol vechile ibâdullâh
mağbûn ve mütezarrır olduklarından mâ‘adâ mesfûrun bu makūle harekâta ictisârı
ihtilâl-i nizâm-ı kadîmimizi mûceb olmağla zimmî-i mersûm kemâ-fi’s-sâbık san-
dalcılık san‘atıyla meşgūl olup kadîmden beri ehl-i İslâm’a mahsûs olan devatçılık
san‘atına müdâhale etmemek üzere tenbîh olunmak cümlemizin murâdımızdır
dediklerinde mersûm Hristo zimmî dahi fîmâ ba‘d zikr olunan devatçılık san‘atına
ta‘arruz etmeyip kendi âhar kâr u kesbiyle meşgūl olmak üzere huzûr-ı şer‘de
esnâf-ı mezbûre muvâcehelerinde ta‘ahhüd ve eğer ba‘de’l-yevm hilâf-ı ahidde ha-
rekete cesâret eder ise ma‘rifet-i şer‘le tedîb olunmasına râzı olup bu vechile kat‘-ı
nizâ‘ eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-26 min-Receb sene [1]217
504 [73b-3] Hacı Ahmed ve kız kardeşi Ayşe Hatun’un evlerine izinsiz
ihdas ettikleri tahta-pûşu kaldırmaları gerektiği
Tahtapûş men‘ olunup keşif i‘lâmı
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen savb-ı şer‘-i enverden me’zûnen irsâl olunan
Kâtib Hâfız Mehmed Tahir Efendi hâssa mi‘mârı hulefâsından es-Seyyid Hüseyin
ve Mustafa halîfeleri ile İstanbul’da Hocapaşa Mahallesi’nde vâki‘ derûn-ı arzuhâlde
mezkûrü’l-ism el-Hâc Ahmed ve kız karındaşı Âişe Hatun veledi Hüseyin’in ale’l-
iştirâki’s-seviyy bi’l-îcâreteyn mutasarrıflar oldukları menzile varıp huzûr-ı Müsli-
minde akd-i meclis-i şer‘-i âlî ettikde menzil-i mezkûr ittisâlinde vâki‘ bir bâb men-
zile mutasarrıf ve derûnunda sâkin olan hâcegân-ı dîvân-ı hümâyûndan sâhib-i
arzuhâl Hüsnü Hüseyin Efendi b. Abdullah’ın birâderi ve tarafından husûs-ı âtîde
vekîl olduğu Mehmed Ağa b. Mustafa ve Hasan b. Abdullah şehâdetleriyle sâbit
olan Ali Necib Efendi meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda mezbûrân el-Hâc Ahmed ve
zâtı mu‘arrefe Âişe Hatun muvâcehelerinde zikri âtî vakfın mütevellîsi Ebûbekir
Ağa b. Abdullah tarafından vekîl-i mürseli Câbi İsmail Efendi b. Mustafa hâzır
olduğu hâlde mezbûrân el-Hâc Ahmed ve Âişe Hatun ashâb-ı hayrâtdan merhûm
defterdâr-ı esbak Derviş Mehmed Efendi vakfı musakkafâtından bi’l-îcâreteyn
mutasarrıflar oldukları menzili damı üzerine bilâ-izn-i mütevellî müceddeden
tahta-pûş binâsı ile icrâsıyla na‘lınlarını vaz‘ ve kirişlerin çekip binâsına şürû‘ et-
meleriyle tekmîl olunduğu sûretde müvekkilim mezbûrun yine vakf-ı mezbûrdan
mutasarrıf olduğu menzilinin makarr-ı nisvân olan mahallerine nezâreti olup
ve bu makūle tahta-pûş binâsı bâ-emr-i âlî memnû‘âtdan olmağla men‘ ü def ‘
olunmak bi’l-vekâle matlûbumdur deyü da‘vâ eyledikde fi’l-hakīka zikr olunan
tahta-pûş inşâ olundukda müdde‘i-i müvekkil-i mezbûrun makarr-ı nisvân olan
mahalline nezâreti olacağı ve bu makūle tahta-pûş binâsı emr-i âlî memnû‘âtdan
433
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
506 [74a-2] Karakazzâde Vakfı’ndan icareli menzili, beş sene Ana bt. İsayi
ve bir sene de üvey oğlu Karabet v. Ferhad’ın tasarruf edeceği
Pirinççi Mahallesi’nde kefere menzili muhâyâsı
Ma‘rûz
434
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
İstanbul’da Fatih Sultan Mehmed Han Câmi‘-i şerîfi kurbünde Pirinççi Sinan Ma-
hallesinde vâki‘ merhûm Karakızzâde Vakfı musakkafâtından şehriye altmış akçe
îcâre-i müecceleli ma‘lûmü’l-hudûd bir bâb vakıf menzilin altı sehm i‘tibâriyle beş
sehm şâyi‘ine bâ-temessük-ı mütevellî mutasarrıfe olan şahsı mu‘arrefe Ana bt.
İsayi Nasrâniye meclis-i şer‘-i münîrde üvey oğlu olup menzil-i merkūmun bir
sehm-i şayi‘ine kezâlik bâ-temessük-ı mütevellî mutasarrıf olan Karabet v. Fer-
had nâm zimmî muvâcehesinde vakf-ı mezbûr mütevellîsi el-Hâc İbrahim Efendi
tarafından mürsel vekîli İmâm Hâfız Mustafa Efendi hâzır olduğu hâlde menzil-i
merkūm benimle mesfûr Karabet zimmînin ber-vech-i meşrûh iştirâken taht-ı
tasarrufumuzda olup lâkin kābil-i kısmet olmamağla beynimizde muhâyât olun-
mak murâdımdır deyü da‘vâ ve mersûm Karabet dahi ikrâr ve mütevellî vekîli
hâzır-ı mezbûr dahi tasdîk ettikden sonra menzil-i mezkûru târih-i i‘lâm-ı şehri
gurresinden beş sene tamamına değin mersûme Ana Nasrâniye zabt ve ba‘dehâ
bir sene dahi mesfûr Karabet zimmî zabt ve tasarruf etmek üzere mütevellî vekîli
mezbûr re’y ve tarefeyne vech-i meşrûh üzere tasarrufa izin vermeğin mûcebince
menzil-i merkūmu ba‘de’t-tahliyye Nasrâniye-i mesfûreye teslîm olunmak iktizâ
eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-selh-i Receb sene [1]217
435
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
ve mesâcid vesâir muktezî olanlar için ibâdullâha râyici üzere ehven bahâ ile bey‘
edegelip ve mühürsüz bey‘ edenler ve gerek mührü olup kalb ve redi i‘mâl edenler
ma‘rifet-i şer‘ ve esnâfımız ma‘rifetiyle tedîb olunmak şürût-ı nizâmımızdan ve
ibâdullâhı bu vechile ızrârdan vikāyet kā‘ide-i kadîmemizden iken bu esnâda zikr
olunan yedi bâb kârhâne ashâbı mezbûrûndan ba‘zıları kârhânelerinde kalb ve redi
balmumu i‘mâl edip hâlis ve a‘lâ diyerek bilâ-mühür hufyeten ibâdullâha bey‘ ve ol
vechile ibâdullâhı ızrâra bâdi ve esnâfımızın şîrâze-i nizâmının ihtilâline mü’eddî
olmuşdur deyü iştikâ ettiklerinde onlar dahi husûs-ı mezkûru inkârlarından
mâ‘adâ fîmâ ba‘d nizâm-ı kadîmleri üzere kârhânelerinde i‘mâl edegeldikleri bal-
mumları hâlis ve a‘lâ olarak i‘mâlleri ve her bir kârhâne sâhibi mühürleriyle temhîr
edip esnâf-ı merkūmeye bey‘ için götürdüklerinde kethüdâ vesâir vukūfu olan
müsin ve ihtiyârları nazar ve teşhîs ve tahkīk-birle esnâf-ı merkūmeye bey‘e her
biri ta‘ahhüd edip ve eğer hilâf-ı ahd harekete ictisâr ile kalb ve redî i‘mâl veyâhud
mühürsüz zuhûr eder ise her kangı kârhâneden olduğu lede’t-tahkīk ol kârhâne
sâhibi ve mühürsüz götürenler ma‘rifet-i şer‘ ve kethüdâ ve ustalar ma‘rifetleriyle
ahz ve haklarında tedîbât-ı lâyıkası icrasına râzılar olduklarında esnâf-ı merkūme
dahi bu vechile râzılar olup şikâyetlerini tehîr ve kat‘-ı münâza‘a eyledikleri İstan-
bul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-26 min-Receb sene [1]217
436
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
kendi kâr u kesbleriyle meşgūl ve ırzıyla mukayyed olmak üzere huzûr-ı şer‘de
ta‘ahhüd ve eğer ba‘de’l-yevm hilâf-ı ta‘ahhüd bir hareketleri zuhûr eder ise vaz‘-ı
kürek ile tedîb olunmak üzere mersûmân râzılar olup ve bu vechile mersûmânın
nefislerine ve lede’l-mütâlebe huzûr-ı şer‘a ihzârına tâifelerinden Yorgaki v.
Drako ve Dimitri v. Dimo v. Yano v. Dırako nâm üç nefer zimmîler dahi tekeffül
etmeleriyle iştikâ eden tâife-i mersûmûn dahi zimmîyân-ı mersûmânın cünha-i
sâbıkāları için iktizâ eden tedîblerinin icrâsını iltimâsdan fâriğler olup ve bu
vechile kat‘-ı münâza‘a eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-selh-i Receb sene [1]217
437
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
üç sehm hisse-i irsiyyemden keff-i yedine merkūm Mustafa Beşe tenbîh olunmak
murâdımdır deyü takrîr-i meşrûhum üzere mûrisim müteveffâ-i mezbûrun tere-
kesinin sülüsü ber-minvâl-i muharrer muhâyâtına müsâ‘id olduğunu ben mu‘terif
iken bey‘i tutmam deyü tasaddî eylediğim da‘vâ-yı mezkûrem şer‘an mesmû‘a ve
mu‘tebere olmadığı bana tefhîm olunup lâkin mezbûr Mustafa Beşe beni tatyîb
için kat‘an li’n-nizâ‘ rızâsıyla malından teberru‘an bana yüz elli guruş def ‘ ve
teslîm ben dahi kabz ve istihlâk etmemle bi’l-cümle husûs-ı mezkûra ve meblağ-ı
müstehlek-i merkūmun istirdâdına müte‘allika âmme-i de‘avîden her birimiz
âharın zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt edip kat‘-ı münâza‘a eyledik deyü ikrâr
ve tasdîkleri İstanbul mahkemesinde ba‘de’t-tescîl huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-28 min-Receb sene [1]217
438
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
512 [75a-1] Acı Manok v. Delot’un, karısı Saltana bt. Manil’in mehri
müeccelini ödeyerek boşandıkları
Kefere tatlîki 6.000 akçe mehrini teslîm
Ma‘rûz
İstanbul hısnı ebvâbından Samatyakapısı hâricinde mütemekkine ve şah-
sı es-Seyyid Mehmed Çelebi b. Ebabekir ve Berber Mustafa Beşe b. Mahmud
ta‘rîfleriyle mu‘arrefe olan Saltana bt. Manil Nasrâniye meclis-i şer‘-i hatîrde
439
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
zevc-i mutallakı çilingir tâifesinden Acı Manok v. Delot nâm zimmî tarafından
ber-vech-i âtî tatlîkini ikrâra vekîl olduğu muarrifân-ı mezbûrân şehâdetleriyle
sâbit olan Yoseb v. Bağdisiyar zimmî muvâcehesinde müvekkil-i mersûm Acı Ma-
nok zimmî altı bin akçe mehr-i müeccel tesmiyesiyle zevc-i dâhilim olup târih-i
i‘lâmdan yedi gün mukaddem beni talâk-ı selâse ile tatlîk etmekle zimmetinde
mütekarrir ve ma‘kūdun aleyh olan mehr-i mezkûrumu müvekkil-i mersûmdan
hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ vekîl-i mesfûr dahi cevâbında müvekkili mersûmun
ol mikdâr mehr-i müeccel tesmiyesiyle zevc-i medhûlün-bihâsı olan müdde‘iye-i
mesfûreyi târih-i merkūmda vech-i meşrûh üzere talâk-ı selâse ile tatlîkini bi’l-
vekâle ikrâr ve tasdîk ve mehr-i müeccel-i mezkûr altı bin akçeyi huzûr-ı şer‘de ta-
mamen def ‘ ve teslîm ol dahi ahz u kabz eylediği İstanbul mahkemesinde ba‘de’t-
tescîl huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-3 Ş sene [1]217
440
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
441
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
442
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
443
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
tâyi‘an ve kat‘iyyen ikrâr u i‘tirâf edip lâkin hâlen ve def ‘aten edâya kudretimiz
yokdur deyü ber-vech-i âtî istimhâl etmeleriyle ben dahi mersûmân zimmetlerin-
de ber-minvâl-i meşrûh alacağım olan meblağ-ı bâkī-i mezbûr bin iki yüz altmış
beş guruşun nısfını işbu târih-i i‘lâm senesinde duhûl edecek Mart ibtidâsında
ve bâkīsini dahi sene-i âtiyede duhûl edecek rûz-ı Kasım hulûlünde iki taksît ile
edâ ve îfâ etmek üzere medyûnlarım mesfûrânı rızâmla imhâl ve tehîr eyledik-
den sonra deyn-i meblağ-ı müeccel-i bâkī-i merkūm bin iki yüz altmış beş guruşa
zevcesi hâzıra-ı mersûme Marya Nasrâniye ile oğlu hâzır-ı mesfûr Yorgaki zimmî
tarefeynden bi’l-emr ve’l-kabûl kefâlet-i mutlaka-yı sahîha ile her biri müstakillen
ve müte‘âkiben kefîl ve zâmin olduklarında ben dahi mersûmânın kefâletlerini
kabûl eyledim deyü mezbûr Mahmud Efendi’nin sâdır olan bi’l-cümle takrîr-i
meşrûhunu mesfûrûndan her biri tasdîk ve mablağ-ı bâkī-i mezbûr bin iki yüz
altmış beş guruş bilâ-murâbaha zimmetlerinde sahîhan deynleri olduğunu ve
hâzırân-ı mersûmân dahi ber-vech-i muharrer kefâletlerini kat‘iyyen ve tâyi‘an
ikrâr u i‘tirâf ve ecel-i mezkûr hulûlünde vech-i meşrûh üzere edâ ve ifâya ta‘ahhüd
eyledikleri İstanbul mahkemesi’nde ba‘de’t-tescîl huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-29 min-Receb sene [1]217
444
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
mezbûr ber-vech-i meşrûh müdde‘âsını isbât için meclis-i şer‘a ikāmet eyledi-
ği udûl-i Müslimînden sâbıkā İzmir kādısı efendinin es‘âr nâibi olup bu esnâda
Âsitâne-i aliyyeye gelen Musa Efendi b. Mehmed ile İstanbul’da Fatih Sultan
Mehmed Han Câmi‘-i şerîfi civârında sâkin es-Seyyid Mehmed Ziyaeddin Efen-
di b. eş-Şeyh Abdullah Salahaddin ve medîne-i Hazret-i Ebâ Eyyüb el-Ensârî’de
Rami çiftliği civârında sâkin kuzâtdan es-Seyyid Mehmed Tahir Efendi b. es-
Seyyid Mustafa nâm kimesneler istişhâd olunduklarında işbu sene-i mübâreke
Cumâdelâhıresinin yirmi dokuzuncu selâse günü ba‘de’l-gurûb Çarşamba gecesi
matla‘-ı ehille olan ufk-ı garbîde kıble cânibine müteveccih ve semâda gaym ol-
duğu hâlde zikr olunan İzmir’de ve Âsitâne-i aliyyede mürtefi‘ mahallerde hilâl-i
Recebi’l-ferdi re’yü’l-ayn müşâhede eyledik ol vechile sene-i mezbûre Recebi’l-ferdi
gurresi Çarşamba gününden olup tekmîl-i selâsin ile gurre-i Şa‘bâni’l-mu‘azzam
yevm-i Cumadan ve târih-i i‘lâm olan işbu yevm-i selâse Şa‘ban-ı şerîfin on ikinci
günüdür biz bu husûsa bu vech üzere şâhidleriz şehâdet dahi ederiz deyü her biri
edâ-yı şehâdet-i şer‘iyye ettiklerinde gıbbe’t-ta‘dîl ve’t-tezkiye şehâdetleri makbûle
olmağın mûcebiyle ba‘de’l-hükmol vechile leyle-i Berât-ı bereket-gāyet-i şehr-i
şerîf-i mezbûrun on beşinci işbu Cuma gecesi olmağla âdet-i hasene-i devlet-i
aliyye ve deydene-i müstahsene-i saltanat-ı seniyye üzere minârât-ı cevâmi‘-i
cami‘atü’l-berekât îkād-ı kanâdil ile tenvîr ve ol leyle-i mübâreke bu vechile tebcîl
ve tevkīr olunmağla bi’l-cümle kulûb-i müminîn safa-rehin ve neşât-karîn olma-
ları için selâtîn-i âlişân —nevvarallâhu merâkidehum bi-envâ‘ri’l-Gufrân ve’l-
ihsân— hazerâtı cevâmi‘-i şerîfeleri kayyımlarına bâ-fermân-ı âlî tenbîh olunmak
iktizâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-12 min-Şa‘ban sene [1]217
518 [76a-2] Osman Ağa b. Ömer’in, Ayşe bt. Mehmed’e olan borcunu
ödemesi gerektiği
1.000 guruş edâya tenbîh
Ma‘rûz
Galata muzâfâtından kasaba-i Tophane’de İlyas Çelebi Mahallesinde sâkine Âişe
bt. el-Hâc Mehmed b. Abdullah nâm hatunun oğlu ve tarafından ber-vech-i âtî
taleb ve da‘vâ ve ahz ve kabza vekîl olduğu zâtını ârifân Ali Ağa b. Salih ve Ah-
med Ağa b. Abdullah şehâdetleriyle sâbit olan eş-Şeyh Fettâh Efendi b. el-Hâc
Mustafa meclis-i şer‘-i münîrde kâğıtçılar kethüdâsı Osman Ağa b. el-Hâc Ömer
mahzarında müvekkilem vâlidem mezbûrenin mezbûr Osman zimmetinde bâ-
temessük cihet-i karzdan bin guruş hakkı olmağla meblağ-ı merkūmu mezbûr
Osman Ağa’dan bi’l-vekâle taleb ederim deyü da‘vâ ol dahi ber-vech-i muharrer bi-
tamâmihî tâyi‘an ve kat‘iyyen ikrâr u i‘tirâf etmeğin alâ-mûceb-i ikrârihi meblağ-ı
445
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
mezbûr bin guruşu müvekkile-i merkūme için müdde‘î-i vekîl-i mezbûra edâsıyla
mezbûr Osman Ağa ilzâm olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-5 Receb sene [1]217
446
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
Mehmed Emin Efendi b. Süleyman ile Cezayirli Ahmed Paşa Vakfı Mütevellîsi
Yusuf b. Mustafa tarafından vekîl-i müsecceli câbi-i vakıf el-Hâc Ahmed b. Ha-
san hâzır oldukları hâlde mezbûrûnun babaları müteveffâ-i merkūm Osman Ağa
hayatında bin iki yüz on üç senesi Muharremi gurresinde malımdan ve yedim-
den iktirâz ve kabz eylediği dokuz yüz guruş mukābelesinde medîne-i Üsküdar’a
muzâfe Yoros nahiyesine tâbi‘ Beykoz kasabasında vâki‘ ve vakfeyn-i mezkûreyn
müstegallâtından ma‘lûmü’l-hudûd dört horosu [76b] müştemil bir bâb değirmen
ile ittisâlinde kâin bir bâb fırından şehriye otuz akçe îcâreli hisse-i ma‘lûmesini
her ne zamân deyn-i mezkûrunu edâ ederse zikr olunan hisse geri redd-i fe-
rağ olunmak üzere ol vechile vefâen bâ-re’y-i mütevellî bana fâriğ olup deyn-i
mezkûrunu edâ etmeden merkūm Osman Ağa fevt ve tereke-i vâfiyesine evlâdı
işbu mezbûrûn vaz‘-ı yed ve bu esnâda bi-kazâillâhi te‘âlâ akarât-ı mezkûre muh-
terik olup zikr olunan değirmen ile fırının ahâlî-i kasaba-i mezkûreye lüzumu
olduğundan ber-mûceb-i şürût-ı nizâm-ı kadîm müceddeden binâ olunması için
fermân-ı âlî sâdır olup vefâen tasarrufumda olduğuna binâen tazyîk etmeleriy-
le müteveffâ-i merkūm zimmetinde alacağım olan meblağ-ı merkūm dokuz yüz
guruşu tereke-i vâfiyesinden bana edâ-birle arsa-yı mezkûre hisselerini babaları
intikālından bâ-re’y-i mütevellî tefevvüz etmek üzere mezbûrûna tenbîh olunmak
murâdımdır deyü da‘vâ eylediğimde onlar dahi cevâblarında babamız müteveffâ-i
merkūm hisse-i mezkûreyi makbûzu olan meblağ-ı merkūm dokuz yüz guruş
mukābelesinde sana kat‘iyyen ferağ ve kasr-ı yed edip bedel-i mezkûra müte‘al-
lika âmme-i da‘vâdan zimmetini ibrâ dahi etmişdik deyü beni def ‘a tasaddî ve ol
vechile nizâ‘ sadedinde iken bâ-vesâtet-ı muslihîn ben mârru’z--zikr dokuz yüz
guruş da‘vâmdan verese-i evlâd-ı mezbûrûn Halil ve Esma ve Hafîze ile üç yüz elli
guruşa ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl mâ‘adâya müte‘allika âmme-i de‘âvîden
ben mezbûrûnun zimmetlerini onlar dahi arsa-yı mezkûreden hisse-i merkūmeye
müte‘allika da‘vâdan benim zimmetimi her birimiz kabûlümüzü hâvi ibrâ ve iskāt
eylediğimizden sonra mütevellîyân-ı mezbûrân dahi müteveffâ-i merkūmun ha-
yatında ber-vech-i muharrer bana fâriğ olduğu şehriye otuz akçe îcâreli hisse-i
mezkûreleri evlâd-ı mezbûrûnun keff-i yedlerinden kat‘iyyen benim tasarrufu-
mu re’y etmeleriyle ben dahi ber-mantûk-ı fermân-ı âlî müceddeden binâsına
mübâşeret ve verese-i evlâd-ı mezbûrûn Halil ve Esma ve Hafîze ile dahi külli-
yen kat‘-ı münâza‘a edip lâkin bedel-i sulh-i merkūm üç yüz elli guruşu verese-i
evlâd-ı mezbûrûnun hâlen ve def ‘aten bana bir vechile edâya kudretleri olmayıp
ber-vech-i âtî istimhâl etmeleriyle târih-i i‘lâmdan beher şehr yirmişer guruş verip
on yedi buçuk ay tamamına değin müeccelen ve muksitan deyn-i mezkûrlarını
bana edâ ve îfâ etmek üzere verese-i evlâd-ı mezbûrûnu rızâmla imhâl ve te’cîl
eylediğimde onlar dahi ber-vech-i muharrer edâya ta‘ahhüd eylediler dediğini
verese-i evlâd-ı mezbûrûn ile mütevellîyân-ı mezbûrândan her biri bi’l-asâle ve
447
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
448
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
Sarraf tâifesinden arzuhâl eden Çoban v. Mardros zimmî meclis-i şer‘-i münîrde
dergâh-ı âlî çavuş gediklülerinden derûn-ı arzuhâlde ismi mezkûr es-Seyyid
Mehmed Ağa b. es-Seyyid Ömer mahzarında mersûm Çoban zimmînın oğlu gāib
ani’l-meclis Manil zimmî zimmetinde cihet-i karzdan sekiz bin guruş hakkım
olup medyûnum mersûm bundan akdem bin iki yüz on dört senesi Rebî‘ülevveli
gurresinde deyn-i mezkûruyla beni babası işbu mersûm Çoban zimmî üzerine
üçümüz bir meclisde iken havâle-i sahîha-i mutlaka-yı şer‘iyye ile havâle ve her
birimiz havâle-i mezkûreyi kabûl edip ol vechile cihet-i havâle-i mezkûreden ala-
cağım olan meblağ-ı mezbûrun iki bin guruşunu bundan akdem mersûm Çoban
zimmî yedinden kabz ve mâ‘adâ altı bin guruşu zimmetinde olmağla taleb ederim
deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer müdde‘âmı bi-tamâmihî ikrâr
u i‘tirâf edip lâkin deyni olan meblağ-ı mezbûrun bin guruşunu el-hâletü hâzihi
bana teslîm ben dahi kabz edip bâkī kalan beş bin guruşu hâlen ve def ‘aten bir vec-
hile edâya kudreti olmadığı hâmiş-i arzuhâle derkenâr olunan fermân-ı âlîşândan
müstebân olup ber-vech-i âtî istimhâl etmekle ben dahi târih-i i‘lâmdan beher
sene biner guruş verip deyn-i mezkûrunu beş sene tamamına değin müeccelen ve
muksitan edâ ve îfā etmek üzere rızâmla medyûnum muhtâlün aleyh-i mesfûru
imhâl ve te’cîl eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer [77a] edâya ta‘ahhüd ve
bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledik dediğini mersûm Çoban zimmî bi-tamâmihî tasdîk
eylediği İstanbul mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-14 min Ş sene [1]217
Şuhûdü’l-hâl: Kılavuz yamağı es-Seyyid Mehmed Tahir Ağa, es-Seyyid el-Hâc
Ahmed Ağa, Sadr-ı âlî kalemi çukadârlarından Hasan Ağa, Şişman Halil Ağa b.
Mustafa
523 [77a-1] Şerife Zeliha bt. Osman’ın, vakıf menzil davasında Haraccı
Hamza Bali vakfının mütevellîsi ile sulh oldukları
Vakıf menzil nizâ‘ı
Ma‘rûz
İstanbul’da Fatih Sultan Mehmed Hân Câmi‘-i şerîfi kurbünde Pirinççi Si-
nan Mahallesi’nde sâkine mu‘arrefetü’z-zât Şerîfe Zeliha bt. Osman nâm hatun
meclis-i şer‘-i münîrde nezâret-i dâ‘îlerinde âsûde evkāfdan merhûm Haraccı
Hamza Bali Vakfı mütevellîsi İbrahim b. el-Hâc Mustafa mahzarında İstanbul’da
Şeyh Muhyiddin Kocavî Mahallesi’nde vâki‘ bir tarafdan Ahmed Molla Efendi
menzili ve bir tarafdan Turacı Süleyman menzili ve bir tarafdan Tuzcu Ahmed
menzili ve bir tarafdan tarîk-i âm ile mahdûd ve müştemilât-ı ma‘lûmeyi hâvi
bir bâb menzilin arsası vakf-ı mezbûra senevî doksan akçe mukāta‘a-i kadîmeli
ve üzerinde olan bi’l-cümle ebniyesi mülk menzil kız karındaşım Şerîfe Âişe bt.
449
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
el-mezbûr Osman nâm Hatunun bâ-hüccet şirâen yedinde mülkü iken sene-i
sâbıkā Cumâdelâhıresinin yirmi üçüncü günü kız karındaşım mezbûre Şerîfe Âişe
Hatun menzil-i mahdûd-ı mezkûru bâ-hüccet semen-i ma‘lûm ve makbûza bana
bey‘-i kat‘î ile bey‘ ve temlîk ve teslîm ben dahi iştirâ ve temellük ve tesellüm ve
kabûl edip ol vechile menzil-i merkūm müstakilleten yedinde mülk-i müşterâsı
olmuşken kız karındaşım Şerîfe Âişe Hatun bu esnâda fevt olmağla mütevellî-i
mezbûr menzil-i merkūmun arsa ve ebniyesi vakıf olmak zu‘muyla menzil-i
merkūmu müteveffiye-i mezbûrenin bilâ-veled fevtinden vakıf için zabt murâd
eder deyü da‘vâ ve mütevellî-i merkūm dahi menzil-i mezkûrun arsa ve ebniyesi
vakıf olmağla müteveffât-ı merkūmenin bilâ-veled mahlûlünden cânib-i vakfa aid
olmuşdur deyip lâkin kadîmden beri menzil-i merkūmun ebniyesi tedâvül-i eyâdî
ile müstenid-i şer‘îye binâen mülkiyet üzere zabt ve tasarruf olunagelip ol vechile
mütevellî-i merkūmun vakfiyet da‘vâsının sübûtu müte‘assir belki müte‘azzir ol-
mağla mezbûre Şerîfe Zeliha Hatun nef ‘an li’l-vakf mütevellî-i mezbûra yetmiş
guruş def ‘ ve teslîm ol dahi bi’t-tevliye ahz u kabz ve menzil-i merkūm ittisâlinde
yine vakf-ı mezbûrdan müteveffiye-i mezbûrenin bi’l-îcâreteyn tasarrufunda olup
bilâ-veled fevtinden münhal olan terbî‘an elli dokuz zirâ‘ arsayı mezbûre Şerîfe
Zeliha Hatuna îcâr ve teslîm ve menzil-i mahdûd-ı mezkûru ke’l-evvel kadîmi
üzere arsası senevî mukāta‘a-i mezkûre ile ve bi’l-cümle ebniyesi mülk olmak üze-
re merkūme Şerîfe Zeliha Hatun yedinde olan atîk temessükât hâmişlerine tahrîr
ve temhîr-birle kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-7 min Ş sene [1]217
450
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
526 [77a-4] Ali Ağa b. Salih ve zevcesi Nefise bt. İsmail’in, Karaki Hüseyin
Çelebi vakfından icareli vakıf menzilini Ümmügülsüm bt. Yahya’ya
iade etmeleri gerektiği
Ma‘rûz
İstanbul’da Hocapaşa kurbünde Karaki Hüseyin Çelebi Mahallesi’nde sâkine
mu‘arrefetü’z-zât Ümmügülsüm bt. Yahya nâm Hatun meclis-i şer‘-i münîrde Ali
Ağa b. Salih ve zevcesi zâtı mu‘arrefe Nefise bt. İsmail nâm Hatun muvâcehelerinde
mârru’z--zikr Karaki Hüseyin Çelebi Vakfı mütevellîsi Ahmed Ağa b. Ali hâzır
olduğu hâlde bin iki yüz on beş senesi Rebî‘ülevvel gurresinde mezbûr Ali Ağa
451
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
malımdan ve yedimden iktirâz ve kabz eylediği yüz elli guruşa zevcesi mezbûre
Nefise Hatun tarefeynden bi’l-emr ve’l-kabûl kefîl ve zâmine olup zevcân-ı
mezbûrân vakf-ı mezbûr musakkafâtından [77b] bi’l-îcâreteyn mutasarrıf ol-
dukları Paşakapısı verâsında kâin ma‘lûmü’l-hudûd beher şehr yirmi akçe îcâre-i
müecceleli bir bâb vakıf menzillerini her ne zamân deyn-i mezkûru edâ eder-
ler ise redd-i ferağ etmek üzere bâ-re’y-i mütevellî vefâen bana ferağ ve kasr-ı
yed etmişler idi hâlâ meblağ-ı merkūm yüz elli guruşu bana edâ-birle menzil-i
mezkûr bâ-ma‘rifet-i mütevellî redd-i ferağ olunmak üzere zevcân-ı mezbûrâna
tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettiğimde onlar dahi ber-vech-i muhar-
rer müdde‘âmı bi-tamâmihî kat‘iyyen ve tâyi‘an ikrâr u i‘tirâf ve deyn-i meblağ-ı
merkūm yüz elli guruşu işbu târih-i i‘lâm senesi Zilka‘deti’ş-şerîfe gurresinde bana
edâ-birle menzil-i mezkûru redd-i ferağ olunmak üzere her biri ta‘ahhüd etme-
leriyle ben dahi bu vechile râzıye olup mezbûrânı imhâl eyledim deyü ikrâr ve
tasdîkleri İstanbul mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 Ş sene [1]217
452
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
528 [77b-2] Hatice bt. Hüseyin’in, zevc-i mutallakı Bıçakçı Mustafa Beşe
b. Hüseyin’den boşandığı
Şart ta‘likini isbât
Ma‘rûz
Mübârek rikāb-ı kamer-tâb-ı hüsrevâneye takdîm-i arzuhâl eden Hatice Hatun’un
sâkine olduğu mahrûse-i Galata’ya muzâfe kasaba-i Tophane’de İlyas Çelebi Ma-
hallesi İmâmı eş-Şeyh Mehmed Efendi b. Mustafa ve ahâlîsinden Kalafatzâde
İsmail Ağa b. İbrahim ve eş-Şeyh Abdülfettâh Efendi b. el-Hâc Mustafa nâm ki-
mesneler meclis-i şer‘-i münîrde mu‘arrefetü’z-zât mezbûre Hatice bt. Hüseyin
nâm Hatun muvâcehesinde mezbûre Hatice’nin zevc-i mutallakı Bıçakçı Mustafa
Beşe b. Hüseyin hâzır olduğu hâlde hâzır-ı mezbûr Mustafa zevcesi merkūmeye
hitâb edip eğer ben seninle fîmâ ba‘d kavga eder isem ve sen dahi benim kasaba-i
mezbûrede kâin bıçakçı dükkânına gelir isen benden boş ol deyü şart ve ta‘lîk
ve şart-ı merkūmun vukū‘unda benden beynûnet-i muğallaza? ile bâyîn ve bilâ-
tahlîl bana haram olursun deyü ikrâr ve bizleri işhâd edip hâzır-ı mezbûr Mustafa
Beşe zevcesi mezbûre ile kavga ve nizâ‘ ve zevcesi mezbûre dahi zevci hâzır-ı
merkūmun dükkânına varıp ol vechile mu‘allakun aleyh olan fi‘ilin vukū‘una
binâen zevce-i mezbûre zevci hâzır-ı merkūmdan beynûnet-i muğallaza ile
bâyîne olmağla zevce-i merkūme husûs-ı mezbûru târih-i i‘lâm senesi Recebi’l-
ferdinin on beşinci günü kasaba-i Tophane mahkemesinde nâibü’ş-şer‘i’l-kavîm
olan Uryânizâde Mehmed Vahid Efendi huzûrunda da‘vâ ve zevci hâzır-ı merkūm
dahi müdde‘âsını bi-tamâmihî ikrâr u i‘tirâf edip zimmetinde mütekarrir yirmi
beş guruş mehr-i müeccelini edâ ile iddeti inkızâsına değin infâka tenbîh-i şer‘î
dahi olmuşken bu esnâda hâzır-ı merkūm mutallaka-yı mezbûreye kable’t-tahlîl
tekrar ezvâc mu‘amelesi kasdıyla menziline duhûl murâd etmekle men‘ olun-
mak murâdımdır dediklerinde mezbûrân dahi husûs-ı merkūmu külliyen inkâr
eylediklerinde husûs-ı mezbûre şehâdet-i hasene kabîlinden târih-i mezbûr
ile muvarrah nâib-i mûmâ-ileyhin hatmini hâvi ibrâz olunan bir kıt‘a i‘lâmın
mazmûnu lede’t-tezkiye adl ve makbuli’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan mezbûrûn
İmâm eş-Şeyh Mehmed Efendi ve Kalafatzâde İsmail Ağa ve Abdülfettâh Efendi
şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe vech-i şer‘î üzere sâbit olmağın mûcebince mezbûr
453
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
530 [78a-2] Nalıncı Hacı Mahmud vakfı mütevellîsi Ayşe Hatun bt.
İbrahim’e yeniden berat verildiği
Ma‘rûz
Hâmiş-i arzuhâlde mastûr derkenâr nâtık olduğu üzere nezâret-i dâ‘îlerinde âsûde
evkāfdan İstanbul’da Hacı Hasan Mahallesi’nde merhûm Na‘lıncı el-Hâc Mah-
mud vakfının nısf tevliyetine ber-vech-i meşrûta bâ-berât-ı âlişân mutasarrıfe
454
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
olan sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Âişe Hatun bt. İbrahim’in yedinde olan
berâtı bi-kazâillâhi te‘âlâ muhterik olup ol vechile zâyi‘ olmağla kaydı mûcebince
yedine müceddeden berât-ı şerîf-i âlişân i‘tâ buyrulmasını istirhâm etmekle fi’l-
hakīka nısf-ı tevliyet-i mezkûre meşrûtiyet üzere mezbûre Âişe Hatun’un tasar-
rufunda olduğu erbâb-ı vukūfdan ve udûl-i Müslimînden zât-ı merkūmeyi ârifân
Atâullah Efendi ve Molla Ali ve Hasan Ağa vesâir mazbûtü’l-esâmî kimesneler
ihbârlarıyla mütehakkık olmağın kaydı mûcebince zâyi‘den müceddeden berât-ı
şerîf-i âlişân sadaka ve ihsân buyrulmak bâbında istid‘â-yı inâyet eylediği İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min Ş sene [1]217
455
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
456
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
457
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
458
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
birimiz bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ibrâ ve iskāt eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri İstan-
bul mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 Ş sene [1]217
536 [79a-1] Müteveffa Hacı Hüseyin’den vârislerine intikal eden nısf hisse
çörekçi dükkânı gediğinin diğer yarısının Seyyid Mehmed Usta b.
Halil’e ait olduğu
Çörekçi gediği muhâyâsı
Ma‘rûz
İstanbul’da Hocapaşa’da çörekçi iken bundan akdem fevt olan el-Hâc Hüseyin’in
verâseti zevcesi Hatice bt. Abdullah nâm hatun ile sulbiye-i kebîre kızı Emine
Hatun’a ve li-ebeveyn kız karındaşı olup vilâyet-i Anadoluda sâkine Döndü nâm
hatuna inhisârı tahakkukundan sonra zevce-i mezbûre Hatice Hatun’un vekîl-i
müsecceli ve gāibe-i mezbûrenin hissesini zabt ve hıfz ve idâreye vasî ve kayyım
ta‘yîn olunan el-Hâc Hâfız Mehmed b. Ahmed ile zâtı mu‘arrefe mezbûre Emine
Hatun meclis-i şer‘-i münîrde çörekçi esnâfından es-Seyyid Mehmed Usta b. Ha-
lil muvâcehesinde mârru’z--zikr Hocapaşa’da tulumba dibinde kâin bir bâb çö-
rekçi fırını derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmenin nısf-ı şâyi‘i mezbûr es-Seyyid Mehmed Usta’nın ve nısf-ı şâyi‘-i âharı
mûrisimiz babam müteveffâ-i mezbûrun ile’l-vefât yedinde mülkü ve ba‘de vefâtihi
sekiz sehm i‘tibârıyla bir sehmi zevcesi üvey vâlidem müvekkile-i mezbûre Hati-
ce Hatun’a ve dört sehmi bana ve bâkī üç sehmi kız karındaşı ammem gāibe-i
merkūme Döndü Hatun’a mevrûs ve müntakil olup lâkin fırın-ı mezkûrda
mezbûr es-Seyyid Mehmed Usta sâkin ve âlât-ı lâzıme-i merkūmeyi müstakillen
isti‘mâl edip ve âlât-ı mezkûre kābil-i kısmet olmamağla ber-vech-i âtî beynimizde
muhâyât zabt ve istediğimiz kimesneyi fırın-ı mezkûrda iskâna mümâna‘at etme-
mek üzere merkūm es-Seyyid Mehmed Usta’ya tenbîh olunmak matlûbumuzdur
deyü da‘vâ ol dahi ber-vech-i muharrer ikrâr u i‘tirâf ve ibtidâ beynlerinde ihti-
laf etmeleriyle tatyîb-i kulûb-ı tarefeyn için beynlerinde kur‘a olundukda fırın-ı
mezkûrda evvel oturmak mezbûr es-Seyyid Mehmed Usta ismine zuhûr etmekle
işbu târih-i i‘lâm senesi şehr-i Ramazani’l-mübâreki gurresinden bir sene-i kâmile
merkūm Mehmed Usta sâkin olup senesi tamamında çıkıp verese-i mezbûre dile-
dikleri ustayı iskân etmek üzere tarefeyn terâzi ve ittifâk edip ve bu vechile kat‘-ı
münâza‘a eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre-i min-Ramazan sene [1]217
459
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
460
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
461
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
463
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
464
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
465
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
466
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
dahi deyn-i meblağ-ı mezbûr dört yüz kırk guruşa tarefeynden bi’l-emr ve’l-kabûl
kefâlet-i mutlaka-yı sahîha ile kefîl ve zâminim dedikde mezbûr Halil dahi kefâlet-i
mezkûreyi kabûl edip vech-i meşrûh üzere imhâl eylediği İstanbul mahkemesinde
tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 Ş sene [1]217
467
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
546 [81a-3] Küçük Hacı Ali b. Hasan’ın malik olduğu bir bab tütüncü
gediğini Molla Ahmed b. Mehmed Emin’e sattığı
Tütüncü gediği mübâya‘ası
Ma‘rûz
Ma‘den kaleminde mukayyed tütüncü gediklerinden İstanbul’da Tahmîs kur-
bünde Asmaaltında vâki‘ Mahmudpaşa Ömer Ağa dükkânı demekle ma‘lûm
bir bâb tütüncü mahzeni derûnunda mevcûde beyne’l-hıref gedik tâ‘bir olunur
âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin tedâvül-i eyâdî ile mâliki olan Küçük Hacı Ali b. el-
Hâc Hasan nâm kimesne tarafından husûs-ı âtîde vekîl olduğu tütüncü esnâfının
kethüdâsı İbrahim Ağa b. Ahmed ve el-Hâc Ahmed b. Hüseyin şehâdetleriyle
sâbit olan Molla İsmail b. Osman meclis-i şer‘-i münîrde esnâf-ı mezbûreden
Molla Ahmed b. Mehmed Emin muvâcehesinde müvekkilim merkūm Küçük
el-Hâc Ali ber-vech-i muharrer mâlik olduğu tütüncü gediği tâ‘bir olunan âlât-ı
lâzıme-i merkūmeyi bin üç yüz guruş semen-i makbûza tarafından icab ve’l-kabûl
bâtten ve sahîhan merkūm Molla Ahmed’e bey‘ ve temlîk ve teslîm ol dahi ber-
vech-i muharrer iştirâ ve temellük ve tesellüm ve kabûl edip mebî‘-i mezkûrun
tağrîr ve gabnine ve bi’l-cümle gedik husûsuna müte‘allika âmme-i de‘avîden her
biri âharın zimmetini ibrâ ve iskāt ve her biri âharın ibrâsını kabûl etmekle fîmâ
ba‘d zikr olunan mahzen derûnunda mevcûde gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i
468
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
547 [81a-4] Rumeli Zağra-i atik kazasından Nikola’nın, kendi isteği ile
Müslüman olduğu ve Mustafa ismini aldığı
Ma‘rûz
Vilâyet-i Rumeli’nde Zağra-i atîk kazâsı ahâlîsinden işbu hâzır bi’l-meclis Marko
v. Mito nâm zimmînin sulbî oğlu olup tahmînen on bir yaşında âkil ve mümey-
yiz olan Nikola nâm sagīr târih-i i‘lâm günü meclis-i şer‘-i münîrde bi’t-tav‘ ve’r-
rızâ cemî‘edyân-ı bâtıladan teberrî ve etyân-ı kelimeteyn-i şehâdeteyn ile şeref-i
İslâm’la müşerref olup talebiyle Mustafa tesmiye olunduğu İstanbul mahkemesin-
de tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-14 Şevvâl sene [1]217
548 [81b-1] Dimetoka kazasına tâbi Alaca Ortaköy’den akil baliğ olan bir
kişinin Müslüman olduğu ve İbrahim ismini aldığı
Ma‘rûz
Vilâyet-i Rumeli’nde Dimetoka kazâsına tâbi‘ Alaca Ortaköy ahâlîsinden olup
târih-i i‘lâmdan elli gün mukaddem Dîvân-ı âlide huzûr-ı âsafânelerinde bi’t-tav‘
ve’r-rızâ âkil ve bâliğ olduğu hâlde şeref-i İslâm’la müşerref ve talebiyle İbrahim
tesmiye olunduğunu mukır ve mu‘terif olan mühtedî-i mezbûr bu esnâda iyâzen
bi’llâhi te‘âlâ mürted olmuş zu‘muyla ahz ve huzûr-ı şer‘a ihzâr ve istintak olun-
dukda mühtedî-i mezbûr tammü’l-akl olup İslâmında kat‘an şübhesi olmayıp bi-
inâyetillâhi te‘âlâ ke’l-evvel İslâm’ı kabûl etmekle sebîli tahliyye olunmak iktizâ
eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-14 Şevvâl sene [1]217
469
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
470
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
471
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
472
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
olur hâlâta ibtidâr üzere olmağla ol vechile merkūm Ahmed’den emn ve rahatımız
bi’l-külliye meslûb olmuşdur deyü işbu bir kıt‘a arzuhâlleriyle iştikâ ve merkūmun
harekât-ı nâ-marziyyeye mütecâsir olduğu ve sû-i hâlini muvâcehesinde ihbâr
ve fîmâ ba‘d esnâf-ı merkūmeye duhûl etmeyip kesb-i âhara şürû‘ etmek üzere
merkūm Ahmed’in esnâf-ı merkūmeden ihrâc olunmasını bi’l-ittifâk istid‘â ve
istirhâm eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-18 min-Şevvâl sene [1]217
556 [82b-1] Arakil v. İvaz’ın, Rüstempaşa vakfından icareli altmış bab oda
ve dükkân içerisindeki gediğini Ali Ağa b. Hasan’a sattığı
Sultan odalarında oda gediği mübâya‘ası
Ma‘rûz
İstanbul’da Kumkapı kurbünde Bali Paşa Mahallesi’nde mütemekkin Arakil v. İvaz
nâm zimmî meclis-i şer‘-i münîrde bâ‘isü’l-i‘lâm Zenneci Ali Ağa b. Hasan mahza-
rında takrîr-i kelâm edip meteveffâ Rüstempaşa Vakfı musakfātından İstanbul’da
Mahmud Paşa Câmi‘-i şerîfi kurbünde sultan odaları demekle ma‘lûm bir bâb
hân derûnunda kâin fevkānî ve tahtânî altmış bâb oda ve kahvehân-ı mezkûr
dâhilinde kapı arasında kâin iki bâb dükkânlar ve hân-ı merkūmdan olmak üzere
hân-ı mezkûr hâricinde altı bâb dükkânlar derûnlarında mevcûde gedik tâ‘bir olu-
nur işbu bir kıt‘a fermân-ı âlî mantûkunca mülk-i müşterâm olan âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmelerden hân-ı mezkûr fevkānîsinde sol tarafda altıncı ve yedinci iki bâb
474
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
475
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
476
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
477
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
478
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
479
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
480
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
566 [84a-1] Ümmügülsüm bt. Ahmed’in, malik olduğu bir bab tütüncü
gediğini Ahmed b. Mehmed’e sattığı
Tütüncü gediği mübâya‘ası
Ma‘rûz
Maden kaleminde mukayyed tütüncü gediklerinden İstanbul’da Zindânkapısı
dâhilinde Tahmîs kurbünde Çavuşbaşı Hânı tahtında kâin taş mahzenlerden
Yenikapılızâde Derviş Ağa mahzeni demekle ma‘lûm bir bâb tütüncü mahzeni
derûnunda mevcûde beyne’l-hıref gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin
tedâvül-i eyâdî ile bâ-sened-i şer‘î mâlikesi olduğu tütüncüler kethüdâsı İbrahim
b. Ahmed ve Yiğitbaşı Ali b. Hüseyin ihbârlarıyla mütehakkık olan Ümmügülsüm
bt. Ahmed b. Abdullah nâm Hatun tarafından husûs-ı âtîde ikrâra vekîl olduğu
zâtını ârifân Yusuf b. Abdullah ve Ali Beşe b. Halil şehâdetleriyle sâbit olan Se-
lim b. Abdullah nâm kimesne meclis-i şer‘-i münîrde İstanbulî Ahmed b. Mehmed
muvâcehesinde müvekkilem mezbûrenin akd-i âti’z-zikr sudûruna değin müs-
takilleten yedinde mülk ve hakkı olup zikr olunan mahzen derûnunda mevcûde
481
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
482
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
zimmetini kabûlü hâvi ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt eyledik fîmâ ba‘d
gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i mezkûrede bizim vechen mine’l-vücûh kat‘an
alâka ve medhalimiz kalmayıp mesfûr Artin zimmînin mülk-i müşterâsı ve hakk-ı
sırfı olmuşdur deyü mukırrân-ı zimmîyân-ı mersûmânın takrîr-i meşrûhlarını
mesfûr Artin tasdîk etmeğin gedik-i mezkûrun başmuhâsebede olan kaydı
mersûm Artin zimmî üzerine tahrîr ve kayd ve yedine sûret verilmek bâbında
istid‘â eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-L sene [1]217
483
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
484
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
mesfûr Agob zimmîye red ve teslîme mezbûr Mustafa’ya tenbîh olunduğu İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Şevvâl sene [1]217
485
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
573 [85a-1] Zenciye Emine bt. Abdullah’ın, kocası İsmail b. Yusuf ’tan
muhâlaa yoluyla boşandığı
İsbât-ı hul‘
Ma‘rûz
Derviş İsmail b. Yusuf İstanbul Bâb Mahkemesinde meclis-i şer‘de mu‘arrefetü’z-
zât Zenciye Emine bt. Abdullah mahzarında mezbûre Zenciye Emine yirmi beş
guruş mehr-i müeccel tesmiyesiyle zevce-i medhûlün-bihâm olup bana itâ‘at ve
inkıyâd etmemekle suâl olunup bana itâ‘ate mezbûre Zenciye Emine’ye tenbîh
olunmak matlûbumdur deyü da‘vâ eyledikde ol dahi cevâbında müdde‘î-i mezbûr
zevc-i dâhili olduğunu ikrâr lâkin târih-i i‘lâmdan üç sene mukaddem medîne-i
Üsküdar’da İhsaniye Mahallesinde huzûr-ı Müslimînde zimmetinde mütekarrir
ve ma‘kūdun aleyh olan meblağ-ı mezbûr yirmi beş guruş mehr-i müeccelim üze-
rine muhâla‘a-i sahîha-i şer‘iyye ile hul‘ olduğumda ol dahi hul‘-ı mezkûru kabûl
etmişdi deyü eylediği def ‘ini makbuli’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan Hayreddin
Ağa b. el-Hâc Ömer nâm kimesneler ile Fâtıma bt. Hüseyin ve Hatice bt. Abdullah
şehâdetleriyle muvâcehesinde isbât etmeğin mûcebince müdde‘î-i merkūm Der-
viş İsmail zevciyet da‘vâsıyla mezbûre Zenciye Emine’ye tâ‘bir bi-gayr-ı vech-i şer‘î
mu‘ârazadan men‘ olunduğu bi’l-iltimâs huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-28 min-L sene [1]217
486
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
574 [85a-2] Sultan Abdülhamid Han vakfından icareli bir bab kasap
dükkânı gediğinin Seyyid Mustafa b. Hasan’ın vefâtıyla, Seyyid
İbrahim ve Seyyid Ahmed’e devredildiği
Yenicâmi’de kasab gediği mübâya‘a
Ma‘rûz
Hüdâvendigâr-ı sâbık cennet-mekân firdevs-âşiyân Sultan Abdülhamid Hân
aleyhi’r-rahmeti ve’l-Gufrân evkāf-ı şerîfesi mülhakātından Yedikule hâricinde
kâin on aded ganem selhhânelerinden birinci selhhâneye merbût kasab
dükkânlarından İstanbul’da Yenicâmi havlusunda vâki‘ bir bâb kasab dükkânı
derûnunda mevcûde beyne’l-hıref gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeye
vakf-ı müşârun-ileyh mütevellîsi temessüküyle mutasarrıf olan kasab ustaların-
dan es-Seyyid Mustafa b. el-Hâc Hasan bilâ-veled fevt olup gedik-i mezkûr cânib-i
vakfa aid olduğu ihbâr olunmağla âlât-ı lâzıme-i mezkûreyi ber-vech-i âtî istîcâra
tâlibler kasab esnâfından istihkākları nümâyân olan bâ‘isü’l-i‘lâm kendi nefsinden
asîl ve es-Seyyid Ahmed b. Hüseyin b. Ahmed nâm kimesne tarafından husûs-ı
âtîde vekîl olduğu Kethüdâ İsmail b. Mehmed ve Halil b. Ömer şehâdetleriyle
sâbit olan es-Seyyid İbrahim b. es-Seyyid Ali meclis-i şer‘-i münîrde ekliletü’l-
muhassanât tâcu’l-mestûrât zâtü’l-aliyy ve’s-sa‘adât Devletlü İsmetlü Vâlide Sul-
tan aleyhi’ş-şân hazretlerinin kethüdâ-yı vâlaşânları ve vakf-ı müşârun-ileyhin
kāimmakām-ı mütevellîsi Semahatlü Atûfetlü Yusuf Ağa hazretleri taraflarından
umûr-ı vakfı rü’yete vekîl-i müsecceli Halil Efendi b. Ahmed mahzarında hâssa
kasabbaşısı İzzetlü Mustafa Ağa tarafından mürsel kethüdâ-yı merkūm İsmail
vesâir mazbûtü’l-esâmî kasab ustaları hâzır oldukları hâlde bi’l-asâle ve bi’l-vekâle
takrîr-i kelâm edip kāimmakām-ı mütevellî-i mûmâ-ileyh taraflarından umûr-ı
vakfı rü’yete vekîl-i müsecceli mezbûr Halil Efendi gedik tâ‘bir olunan âlât-ı
lâzıme-i mezkûreyi müteveffâ-i merkūmun mahlûlünden sûk-ı Sultanîde ba‘de’l-
müzâyede ve inkita‘ı’r-rağbe el-yevm mu‘accele-i mümâsili olduğu bi’l-ihbâr
mütehakkık olan sekiz yüz guruş mu‘accele ile taraf-ı vakf-ı müşârun-ileyhden
kāimmakāmlığı hasebiyle benimle müvekkilim mezbûr es-Seyyid Ahmed’e ale’l-
iştirâki’s-seviyy îcâr ve teslîm etmeleriyle biz dahi ber-vech-i muharrer ma‘an
istîcâr ve tesellüm ve kabûl ve mu‘accele-i merkūm sekiz yüz guruşu taraf-ı vakf
için vekîl-i mezbûra teslîm ve umûr-ı vakf-ı müşârun-ileyhe sarfla istihlâke
emr etmemizle ol dahi kabz ve umûr-ı vakfa sarfla ba‘de’l-istihlâk mu‘accele-i
müstehleke-i merkūmenin adem-i istîfâsına ve bi’l-cümle husûs-ı merkūma mü-
te‘allika âmme-i de‘avîden taraf-ı vakfı ve kāimmakām-ı mütevellî-i mûmâ-ileyh
ile vekîl-i mezbûrun zimmetlerini kabûlü hâvi bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ibrâ ve iskāt
eyledim dediğini kāimmakām-ı mütevellî vekîl-i mezbûr tasdîk etmeğin sâlifü’l-
beyân gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i müteveffâ-i merkūmun mahlûlünden
487
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
488
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
489
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
meblağ-ı mezbûru edâ ederse redd-i ferağ etmek üzere zevcân-ı mersûmâna ale’l-
iştirâki’s-seviyy bâ-re’y-i mütevellî fâriğa olup kable’l-edâ ve’r-red bin iki yüz on
senesinde ceddemiz mersûme hâlike oldukda sadrı oğlu babamız peştemalci Ar-
tin zimmîye menzil-i mezkûr âdiyen intikāl edip lâkin meblağ-ı merkūmun ver-
mek müyesser olmaksızın bin iki yüz on bir senesinde babamız mesfûr Artin dahi
hâlik olmağla menzil-i merkūm âdiyen bize intikāl etmekle meblağ-ı merkūm üç
yüz guruşu yedimizden ahz-birle menzil-i merkūmdan bâ-re’y-i mütevellî kasr-ı
yedine mesfûre Hanime Nasrâniye’ye tenbîh olunmak murâdımıdır deyü da‘vâ ey-
lediğimizde ol dahi cevâbında menzil-i merkūma mutasarrıfe olan mersûme Gül
Nasrâniye târih-i mezbûrda sağlığında benimle zevcim mersûm Ağya zimmîden
karz aldığı üç yüz guruş mukābelesinde menzil-i merkūmu ale’l-iştirâki’s-seviyy
benimle zevcim mesfûre bâ-re’y-i mütevellî fâriğa oldukdan sonra kable’l-edâ ve’t-
tahlîs mesfûre Gül Nasrâniyenin helâkinden mukaddem oğlu babanız mersûm Ar-
tin hâlik olup ba‘dehû mesfûre Gül Nasrâniye dahi bilâ-veled hâlike olmağla ol vec-
hile menzil-i merkūm mahlûl ve cânib-i vakfa aid olmağla ol târihde vakf-ı mezbûr
mütevellîsi olan Zeynelâbidin nâm kimesne üç yüz elli guruş mu‘accele-i makbûza
ve îcâre-i müeccele-i kadîme-i mezkûresiyle taraf-ı vakıfdan bi’t-tevliye benim-
le zevcim mesfûre ma‘an îcâr ve teslîm biz dahi ba‘de’l-istîcâr ve’l-kabûl zevcim
mesfûr Ağya zimmî dahi hâlik olup nısf-ı menzil-i mezkûr sulbî kebîr oğlu Nişan
zimmîye âdiyen intikāl etmekle mesfûr Nişan zimmî dahi nısf-ı menzil-i mezbûru
bâ-re’y-i mütevellî bana ferağ ve kasr-ı yed etmekle ol vechile menzil-i mezkûru
zabt ve tasarruf ederim deyip babamız mersûm Artin zimmînin helâkı cedde-
miz mesfûre Gül Nasrâniyenin helâkinden sonra olduğunu ve menzil-i merkūma
istihkākını ve ba‘dehû ber-vech-i meşrûh bi’l-intikāl bizim istihkākımızı inkâr ve
ol vechile beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a mesfûre Hanima Nasrâniye kat‘an
li’n-nizâ‘ malından teberru‘an her birimize elli beşer guruşdan cem‘an yüz altmış
beş guruş verip biz dahi ahz u kabz edip menzil-i mezkûra ve bi’l-cümle hukūk-ı
şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i de‘avîden mersûme Hanıma Nasrâniyenin zimme-
tini şürût-ı müfside ve uhûd-ı mübtileden âri ve cebr ve kerhden hâli ibra-i âmm-ı
sahîh-i şer‘î ile kat‘iyyen ibrâ ve iskāt eylediğimizde ol dahi ibra-i mezkûrumuzu
kabûl edip ve mütevellî-i hâzır-ı mezbûr mesfûre Hanima Nasrâniyenin tasarru-
funu re’y edip bu vechile kat‘-ı münâza‘a eyledik deyü tarefeynin ikrâr ve tasdîkleri
İstanbul mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-24 min-Şevvâl sene [1]217
490
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
491
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
492
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
âlât-ı lâzıme-i merkūmeden keff-i yed ve bize teslîme Yahûdi-i mersûma tenbîh
olunmak bi’l-asâle ve bi’l-verâse ve bi’l-vesâye murâdımızdır deyü da‘vâ ettikle-
rinde Yahûdi-i mersûm dahi cevâbında hâlik-i mesfûr Kigork sağlığında yedinde
müstakillen mülkü olduğu hâlde gedik tâ‘bir olunan â‘lât-ı lâzıme-i merkūmeyi
târih-i mezbûrda dokuz yüz guruşa bâtten ve sâhîhan bana bey‘ ve temlîk ve
teslîm ben dahi ber-vech-i muharrer iştirâ ve temellük ve tesellüm ve kabz ve
kabûl ve semeni olan meblağ-ı mezbûr dokuz yüz guruşu beyaz akçe olmak üzere
huzûr-ı Müslimînde bâyi‘-i zimmî-yi mesfûra [86b] add ve teslîm bi’t-tamam ve’l-
kemâl ahz u kabz eyledikden sonra bey‘-i mezbûr bâtten ve kat‘iyyen olduğunu
ve âlât-ı lâzıme-i merkūmede kendiden aslan ve kat‘an alâka ve medhali kalma-
dığını ikrâr u i‘tirâf edip lâzıme-i mezkûreye ve bi’l-cümle husûs-ı mezkûra mü-
te‘allika âmme-i de‘avîden benim zimmetimi kabûlümü hâvi ibrâ ve iskāt etmişdi
deyü eylediği da‘vâsını mahallinde lede’t-teskiye adl ve makbûlü’ş-şehâde idükleri
ihbâr olunan batpazarı kethüdâsı Ebûbekir b. el-Hâc Mehmed ve es-Seyyid Ab-
dullah Çelebi b. es-Seyyid Mehmed ve Abdurrahman b. Resul nâm kimesneler
şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe vech-i vecih-i şer‘î üzere isbât etmeğin mûcebince
müdde‘iyân-ı mersûmânın ber-vech-i muharrer vefâ’ da‘vâları şer‘an mesmû‘a ol-
mayıp bî-vech mu‘ârazadan men‘ olundukları İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-selh-i Şevvâl sene [1]217
493
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
494
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
495
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
496
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
584 [87a-2] Seyyid Hasan b. Mehmed ile Pirinççi Ali b. Halil’in zenbil
semeni ve mahzen kirası davalarında birbirlerinin zimmetlerini
ibrâ ettikleri
Zenbil semeni ve mahzen kirâsı da‘vâlarından birbirlerini ibrâ
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Küfeci es-Seyyid Hasan b. es-Seyyid Mehmed nâm kimesne
meclis-i şer‘-i münîrde derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Pirinççi Ali b. Halil mah-
zarında ben işbu târih-i i‘lâma gelince on üç sene müddetde malımdan âhara bey
için mezbûr Ali’ye verdiğim diğer dokuz bin üç yüz altmış aded pirinç zenbillerimi
beheri yirmişer paraya olmak üzere âhara bey‘ ve semenleri olan cem‘an dört bin
altı yüz seksen guruşu kabz etmekle makbûzu olan meblağ-ı merkūmun iki bin
beş yüz guruşu müddet-i mezkûrede mezbûrun mahzenine beher pirinç zenbiline
onar para ücret-i arziye mukāvelesiyle vaz‘ eylediğim on bin zenbil-i arzıyyesine
takās ve mahsûb olunmağla bâkīsi olan iki bin yüz seksen guruşu mezbûr Ali’den
taleb ve da‘vâ eylediğimde ol dahi müdde‘âmı külliyen inkârından mâ‘adâ benim
senin zimmetinde ma‘lûmü’l-keyl pirinç ve dakīk-i has semenlerinden cem‘an bâ-
temessük üç yüz otuz iki guruş otuz altı para alacağım vardır deyü benden da‘vâya
tasaddî ve ol vechile beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-vesâtet-ı muslihîn her
497
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
498
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
499
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
tekeffül ve kethüdâ nasb olunmasını ihtiyâr ve iltimâs eyledikleri mezbûr diğer el-
Hâc Mustafa dahi cümlesine tekeffül edip ba‘de’l-yevm içlerinden biri hilâf-ı ahd
harekete ictisâr ile kalb ve redî ve tûl ve arzı ve çilesi noksan olarak nesc ve i‘mâl
ile ibâdullâhı ızrâra mütesaddî olur ise tedîbât-ı lâyıkası icrâsına cümlemiz râzılar
olup ve avâid-i mukarrare-i mezkûreden ziyâde nesne mütâlebesiyle rencîde
olunmamak üzere kethüdâlık-ı mezkûr merkūm el-Hâc Mustafa’nın ref ‘inden
cümlesinin marzî ve muhtarları olan mezbûr diğer el-Hâc Mustafa’ya tevcîh ve
şürût-ı muharrere-i mezkûre derciyle yedine berât-ı şerîf-i âlişân sadaka ve ihsân
buyrulmak bâbında İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre min-Zilka‘de sene [1]217
587 [87b-3] Fâtıma bt. Mehmed’in Tarakçılar’daki bir bab kahve dükkânı
gediğinin nısf hisesini Mustafa b. Ali’ye sattığı
Tarakçılar içinde kahve gediğinin nısf hisse-i mübâya‘ası 875 guruşa
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl Çınarcıklı Fâtıma bt. Mehmed b. Süleyman nâm hatun tarafından
ber-vech-i âtî ferağ ve ibrâya vekîl olduğu zâtını ârifân Hasan Efendi b. Mehmed
Emin ve es-Seyyid Ahmed Beşe b. Hüseyin şehâdetleriyle sâbit olan Halil Efendi
b. Mehmed meclis-i şer‘-i münîrde derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Mustafa b.
Ali mahzarında merkūme Dâye Hatun Vakfı’nın kāimmakām-ı mütevellîsi Kağıtçı
el-Hâc Mehmed b. Abdullah hâzır olduğu hâlde vakf-ı mezbûr musakkafâtından
İstanbul’da Tarakçılar içinde kâin ma‘lûmü’l-hudûd bir bâb kahve dükkânının
nısf-ı şâyi‘i müvekkilem mezbûre Fâtıma Hatun’un ve nısf-ı şâyi‘-ı âharı merkūm
Mustafa’nın bâ-temessük-ı mütevellî bi’l-îcâreteyn taht-ı tasarruflarında [88a]
olup dükkân-ı mezkûr derûnunda mevcûde beyne’l-hıref gedik tâ‘bir olunan
âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin dahi nısfı merkūm Mustafa’nın ve nısf-ı âharı işbu
hâzır bi’l-meclis Hüseyin Beşe b. Mehmed nâm kimesnenin bâ-hüccet-i şer‘iyye
iştirâken yedlerinde mülkleri olmağla hâlâ ben müvekkile-i mezbûre Fâtıma
Hatun’un dükkân-ı mezkûrdan bâ-temessük-ı mütevellî mutasarrıfe olduğu nısf
hisse-i şâyi‘asını sekiz yüz yetmiş beş guruş bedel mukābelesinde bi’l-vekâle bâ-
re’y-i kāimmakām-ı mütevellî merkūm Mustafa’ya ferağ-ı kat‘î-i mu‘teber ile ferağ
ve tefvîz eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer tefevvüz ve kabûl edip bedel-i
merkūm sekiz yüz yetmiş beş guruşu bi’l-vekâle kabz ve müvekkilem mezbûreye
teslîm ol dahi ahz u istihlâk edip ba‘de’l-yevm dükkân-ı mezkûrda ve gediğinde
müvekkilem mezbûrenin kat‘an alâka ve medhali kalmayıp mezbûr Mustafa’nın
dâhil-i havza-i tasarrufu olmağla ben bi’l-vekâle dükkân-ı mezkûra ve gediğine
merkūm Mustafa dahi bedel-i ferağ nâmıyla medfû‘ olan meblağ-ı müstehlek-i
merkūmun adem-i istîfâsına ve bi’l-cümle zikr olunan husûslara müte‘allika
500
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
588 [88a-1] Seyyid Mehmed Salih Beşe b. Mehmed, eşi Hamide ve kızı
Emine’nin kötü halleri sebebiyle mahalleden çıkarılmaları
Mahalleden ihrâc
Ma‘rûz
İstanbul’da Fatih Sultan Mehmed Hân Câmi‘-i şerîfi kurbünde Kirmasti Mahal-
lesi İmâmı Mehmed Salih Efendi ve Müezzin Molla İsmail ve ahâlîsinden Hâfız
Mehmed Efendi ve Hasan Ağa ve Ahmed Efendi ve es-Seyyid Mustafa Efendi ve
es-Seyyid Mehmed Tahir Efendi ve Ahmed Ağa ve es-Seyyid Memiş Ağa ve Hâfız
Ahmed Efendi ve Habîb Ağa vesâir cema‘at-i Müslimîn meclis-i şer‘-i münîrde
mahalle-i mezbûre sâkinlerinden manav ve es-Seyyid Mehmed Salih Beşe b. Meh-
med muvâcehesinde mezbûr es-Seyyid Mehmed Salih Beşe ve zevcesi Hamide ve
kızı Emine Hatunlar mahallemiz sükkânından olup lâkin kendi hallerinde ırzıyla
mukayyedler olmayıp mechûletü’l-ahvâl ricâli menziline idhâl ve fuhşiyâta dâir
ef ‘âl-i şenî‘aya irtikâba ictisâr etmeleriyle bi’d-defa‘ât kendilere tenbîh olundukda
kat‘an mütenebbihler olmayıp mütecâsir oldukları harekât-ı nâ-marziyyelerinde
ısrâr üzere olup hatta iki gece mukaddem menzili kapısı tepelenip ol vechi-
le mezbûrûndan bi’l-külliye emn ve rahatımız meslûb olmuşdur deyü iştikâ ve
merkūm Mehmed Salih Beşe muvâcehesinde sû-i hâllerini ihbâr ve mahalle-i
merkūmeden hurûclarını cümlesi bi’l-ittifâk istid‘â ve istirhâm eyledikleri İstan-
bul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min-Zilka‘de sene [1]217
501
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
ani’l-meclis Avanes v. Kazer nâm zimmî zimmetinde bin iki yüz on dört senesi
Rebî‘ülevvelinin on birinci günü târihiyle muvarrah bir kıt‘a temessük mantûkunca
cihet-i karzdan hakkım olan beş yüz guruşa işbu mesfûr Malkon zimmî tare-
feynden bi’l-emr ve’l-kabûl kefâlet-i mutlaka-yı sahîha kefîl ve zâmin olmağ-
la kefâletine binâen meblağ-ı mezbûru mesfûr Malkon zimmîden taleb ederim
deyü ba‘de’d-da‘vâ ve’l-inkâr müdde‘î-i merkūm ber-vech-i muharrer müdde‘âsına
ikāmet-i beyyine edemeyip bi’t-taleb mesfûr Malkon zimmî vech-i vecih-i şer‘î
üzere tahlîf olunmağın mûcebince müdde‘î-i mezbûr es-Seyyid Süleyman Efendi
kefâlet-i mezkûre da‘vâsıyla mersûm Malkon zimmîye bilâ-beyyine mu‘ârazadan
men‘ olunduğu bi’l-iltimâs huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-min Za sene [1]217
502
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
503
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
504
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
karzdan hakkım olan yedi yüz guruşa tarefeynden bi’l-emr ve’l-kabûl kefâlet-i
mutlaka-yı sahîha-i şer‘iyye ile işbu mezbûrân es-Seyyid Hüseyin Çelebi ve es-
Seyyid İsmail ma‘an kefîl ve zâmin olmalarıyla meblağ-ı merkūmu kefâletlerine
binâen mezbûrândan hâlâ taleb ederim deyü hâzır-ı mezbûrun tasdîkiyle da‘vâ et-
tikde onlar dahi cevâblarında meblağ-ı mezbûra ber-vech-i muharrer ma‘an kefîl
ve zâmin olduklarını ikrâr u i‘tirâf etmeleriyle alâ-mûceb-i i‘tirâfihimâ meblağ-ı
mekfûlün-bih-i mezkûr yedi yüz guruşu kefâletlerine binâen müdde‘î-i merkūm
el-Hâc Osman’a ma‘an edâsıyla mezbûrân es-Seyyid Hüseyin Çelebi ve es-Seyyid
İsmail ilzâm olundukları İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-8 Za sene [1]217
505
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
506
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
a‘zamî beş yüz guruş işbu meclis-i şer‘de add ve bana teslîm ben dahi kabz edip
ben dahi hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i de‘avî ve kâffe-i mütâlebâtdan
müvekkile-i merkūme Emine Hatun’un ve zevci vekîl-i mezbûrun zimmetle-
rini kat‘an hakkım ve alacağım kalmamak ma‘nâsına ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î
ile kabûllerini hâvi ibrâ ve iskāt eyledim dedikde ol dahi tasdîk eylediği İstanbul
mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Şevvâl sene [1]217
507
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
508
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
çit ve iki penbe gömlek ve bir köhne hırka ve bir aba şalvar ve bir köhne anteri ve
bir çift bohça ve bir heybe ve bir sagīr yorgan ve beş vakıyye tarhana ve üç kilim ve
sagīr elvân ve beş seccâde ve yarım top kırmızı bez ve bir mest papuç ve bir abdest
ibriği ve bir tas ve bir şerbet ibriği ve bir mısır kaliçi ve üç terazi ma‘a iki vakıyye
derâhim ve bir musluk ve bir kürek ve havan eli ve iki akçe tahtası ve iki gırâr
ve bir devat ve bir tehî çekmece mevcûd bulunup mâ‘adâ nesne bulunmamağla
eşyâ-yı mezkûre ke’l-evvel oda-i merkūmda terk ve kapısı kilitlenip temhîr eyledi-
ğini Mevlânâ-yı mezbûr ma‘an mürsel ümena-i şer‘le meclis-i şer‘de inhâ eylediği
ma‘lûm-ı devletleri buyruldukda ne vechile emr-i âlîleri buyrulur ise ol bâbda emr
u fermân hazret-i veliyyü’l-emrindir.
Fî-9 min Za sene [1]217
509
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
İstanbul’da Fatih Sultan Mehmed Hân Câmi‘-i şerîfi kurbünde Hoca Hayreddin
Mahallesi’nde sâkine ve zâtı mahalle-i mezbûre İmâmı Mustafa Efendi b. Salih ve
es-Seyyid Mehmed Efendi b. es-Seyyid Kasım ta‘rîfleriyle mu‘arrefe olan Emine bt.
Hüseyin nâm hatun Çarşamba günü dîvân-ı âlide huzûr-ı âsafânelerinde ba‘dehû
du‘âhâne-i dâ‘îlerinde ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde zevc-i muhâlı‘ı sâhib-i arzuhâl
Sengerîzâde Mustafa b. Hüseyin mahzarında mezbûr Mustafa zevc-i dâhilim olup
beynimizde hüsn-i mu‘âşeretimiz olmamağla zimmetinde mütekarrir ve ma‘kūdun
aleyh olan iki yüz yetmiş beş guruş mehr-i müeccelim ve nafaka-i iddet-i ma‘lûmem
ve cihet-i karzdan dahi zimmetinde hakkım olan yüz yetmiş beş guruş bedel-i hul‘
üzerlerine ve meûnet-i süknâm dahi kendi üzerime olmak üzere zevcim mezbûr
Mustafa ile muhâla‘a-i sahîha-i şer‘iyye ile hul‘ olduğumda ol dahi ber-vech-i mu-
harrer hul‘-ı mezkûru ba‘de’l-kabûl hukūk-ı zevciyete ve ibtidâ-yı zevciyetden işbu
târih-i i‘lâma gelince beynimizde cereyân eden cemî‘-i ahd ve i‘tâ ve mu‘âmelât-ı
şettâ ve hukūk-ı ma‘lûme ve mechûleye müte‘allika mutlakan âmme-i de‘âvî ve
mütâlebâtdan ben merkūm Mustafa’nın ol dahi benden yedinde olan bir kıt‘a
müfredât-ı defter mantûkunca dört yüz guruş beyaz akçe ile mecmû‘u iki bin guruş
kıymetli iddi‘â eylediği eşyâ-i ma‘lûmeye vesâir cemî‘-i hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘alli-
ka âmme-i de‘âvî ve mütâlebâtdan benim zimmetimi kat‘an hakkımız ve alacağımız
kalmamak ma‘nâsına her birimiz şürût-ı müfside ve uhûd-ı mübtileden âri ve cebr
ve kerhden hâli ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î [90a] ile ibra ve iskāt ve her birimiz ber-
minvâl-i meşrûh âharın ibrâsını kabûl ve bu vechile külliyen kat‘-ı münâza‘a eyle-
dik deyü mezbûre Emine Hatun’un bi’l-cümle takrîr-i meşrûhunu mezbûr Mustafa
tasdîk eylediği İstanbul mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-9 min Za sene [1]217
601 [90a-1] Habîbe bt. Hüseyin’in, Habeşli Hatice isimli cariye’yi kocası
Hüseyin b. İsmail’e teslim etmesi gerektiği
Câriye teslîmine tenbîh
Ma‘rûz
Sadrâzam çukadârlarından Kastamonulu Hüseyin b. İsmail meclis-i şer‘-i münîrde
hâlâ zevcesi mu‘arrefetü’z-zât Habîbe bt. Hüseyin nâm hatun mahzarında zevcem
mezbûre Habîbe Hatun’un yedinde olup işbu meclis-i şer‘de mu‘âyene olunan
ma‘lûmetü’l-vasf Habeşiye Hatice nâm bir re’s câriye müstakilleten mülküm olup
zevcem mezbûre Habîbe Hatun câriyem merkūmeyi fuzûlî zapt etmekle zikr olu-
nan câriyeyi bana teslîme zevcem mezbûreye tenbîh olunmak matlûbumdur deyü
da‘vâ ol dahi cevâbında zevcim mezbûr Hüseyin câriye-i mevsûfe-i merkūmeyi
yedinde mülkü olduğu hâlde bana hibe-i sahîha-i şer‘iyye ile hibe ve teslîm ben
dahi meclis-i hibede ittihâb ve kabz etmemle mülk-i mevhûbum olmak üzere
510
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
bi-hakkın zabt ve vaz‘-ı yed ederim deyü eylediği def ‘ine ikāmet-i beyyineden
ızhâr-ı acz edip istihlâf etmekle mezbûr Hüseyin vech-i şer‘î üzere tahlîf olunma-
ğın mûcebince zikr olunan câriyeyi zevci müdde‘î-i mezbûr Hüseyin’e teslîme zev-
cesi mezbûre Habîbe Hatun’a tenbîh olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-11 min Za sene [1]217
511
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
Sakızlı Mike v. Yani oğlu İstemad zimmîler muvâcehelerinde benim gāib ani’l-
meclis damadım Kozikoğlu Ohannes zimmî zimmetinde karzdan beş bin guruş
alacağım olup ve medyûnum damadım mesfûrun dahi işbu mesfûrân Mike ve İste-
mad zimmîler zimmetlerinde bedel-i sulh-i sahîhden kezâlik beş bin guruş alacak
hakkı olmağla medyûnum damadım mesfûr târih-i i‘lâmdan otuz bir ay mukad-
dem beni deyn-i mezkûruyla ol mikdâr medyûnları mersûmân Mike ve İstemad
zimmîler üzerlerine cümlemiz bir meclisde hâzırlar olduğumuz hâlde havâle-i
mukayyede-i sahîha ile havâle ve her birimiz havâle-i mezkûreyi kabûl edip ol
vechile cihet-i havâle-i mezkûreden zimmîyân-ı mersûmânın zimmetlerinde bana
deynleri olan meblağ-ı muhâllün-bih-i mezkûrdan her biri âharın hissesine lâzım
gelen meblağa kefîl ve zâmin olmalarıyla ben dahi kefâlet-i mezkûrelerini kabûl ve
târih-i mezbûrdan beher şehr yüzer guruş vermek üzere mesfûrânı rızâmla te’cîl
edip hatta zimmîyân-ı mersûmân vech-i meşrûh üzere ol mikdâr guruş asâleten
ve kefâleten zimmetlerinde bana deynleri olduğunu nâtık işbu bir kıt‘a temessükü
yedime i‘tâ ettiklerinden sonra meblağ-ı müeccel-i mezkûrdan mâhiye yüzer gu-
ruşdan yirmi üç ayda iki bin üç yüz guruş bana def ‘ ve teslîm etmeleriyle ben dahi
yedlerinden kabz edip mâ‘adâ târih-i i‘lâma gelince sekiz aydan beri nesne verme-
meleriyle bâkīsi olan iki bin yedi yüz guruşdan zikr olunan sekiz ayda iktizâ eden
sekiz yüz guruşu hâlâ mâ‘adâsı olan bin dokuz yüz guruşu dahi ber-vech-i meşrûh
taksîtleri hulûlünde zimmîyân-ı mesfûrândan asâlet ve kefâletlerine binâen taleb
ederim deyü da‘vâ ettikde onlar dahi cevâblarında kaziyye minvâl-i meşrûh üze-
re olduğunu ber-vech-i muharrer kefâletlerini ve temessük-ı mezkûru i‘tâ eyle-
diklerini bi-tamâmihâ tâyi‘an ve kat‘iyyen ikrâr u i‘tirâf etmeleriyle alâ-mûceb-i
i‘tirâfihimâ meblağ-ı bâkī-i mezkûr iki bin yedi yüz guruşun sekiz yüz guruşunu
hâlâ müdde‘î-i mersûm Sahak zimmîye edâsıyla mâ‘adâsı olan bin dokuz yüz gu-
ruşu mâh be-mâh yüzer guruş vermek üzere zimmîyân-ı mersûmân ilzâm olun-
dukları İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-14 min Za sene [1]217
512
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
nâm mahalde Molla Ahaveyn Mescid-i şerîfinde Müezzin olan Molla Mustafa b.
Hüseyin hâzır olduğu hâlde merhûm İsmail Çelebi nâm sâhibü’l-hayrın galle ve
tevliyeti mescid-i şerîf-i mezbûrda müezzin olanlara meşrûta vakfı olup mahalle-i
mezbûrede vâki‘ ma‘lûmü’l-hudûd ve şehriye otuz akçe îcâre-i müecceleli bir bâb
vakıf menzili zevcem Zenciye Fâtıma bt. Abdullah’ın bâ-temessük-ı mütevellî
taht-ı tasarrufunda iken işbu târih-i i‘lâm senesi Ramazani’l-mübâreğinin yir-
minci günü zevcem mezbûre hasta ve sâhibe-i firâş olmağla mutasarrıfe ol-
duğu menzil-i mezbûrun ancak nısfını hüsn-i rızâsıyla bana fâriğa olup lâkin
mütevellî-i hâzır-ı merkūm zevcem mezbûrenin ferağından bana izin vermeyip
ve temhîr-i temessük dahi etmeyip bir hafta mürûrunda zevcem merkūme bilâ-
veled fevt olmağla mahlûlünden mütevellî-i hâzır-ı merkūm menzil-i mezkûru iki
yüz otuz guruş îcâre-i mu‘accele ve îcâre-i müeccele-i kadîmesiyle işbu mezbûr
es-Seyyid Mehmed ile zevcesi müvekkile-i mezbûre Şerîfe Zeliha Hatun’a ale’l-
iştirâki’s-seviyy îcâr ve teslîm etmiş olup lâkin menzil-i mezkûrun nısfını mücer-
red zevcem müteveffiye-i merkūme hayatında bana fâriğa olduğuna binâen nısf
menzil-i mezkûrdan keff-i yedlerine tenbîh olunmak murâdımdır deyü takrîr-i
meşrûhu üzere izn-i mütevellî bulunmadığını mukır ve mu‘terif iken mücerred
ferağa binâen tasaddî eylediği da‘vâ-yı mezkûresi şer‘an mesmû‘a ve iltifâta şâyân
olmamağla bî-vech-i şer‘î mu‘ârazadan men‘ olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-13 min Za sene [1]217
605 [90b-2] Şerife Ayşe bt. Mehmed ve kızı Şerife Hatice bt. Tütüncü
Mehmed’in, Hatice hatun aleyhine açtıkları tütüncü gediği
davasında iddialarını ispat edemediklerinden muarazadan
men edildikleri
Galata’da berber gediği da‘vâsı mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl zâtları mu‘arrefe Şerîfe Âişe bt. Mehmed ile kızı Şerîfe Hatice bt.
Tütüncü Mehmed nâm hatunlar meclis-i şer‘-i münîrde kezâlik mu‘arrefetü’z-zât
Hâce Hatice nâm hatun muvâcehesinde mahrûse-i Galata’da Zincirlihan karşısında
duhâncı dükkânı kurbünde bir bâb vakıf berber dükkânı mezbûre Hâce Hatice’nin
bi’l-îcâreteyn taht-ı tasarrufunda olup bundan akdem zevcim müteveffâ Tütün-
cü Mehmed hayatında dükkân-ı mezkûrda müşâhereten müstecir ve derûnunda
mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûme yedinde mülkü
ve ba‘de vefâtihi âlât-ı lâzıme-i mezkûre benimle sulbiye-i kebîre kızı mezbûre
Şerîfe Hatice’ye mevrûs olup yedimizde iken târih-i i‘lâmdan beş sene mukaddem
dükkân-ı mezkûrun bana lüzûmu vardır deyü mutasarrıfesi mezbûre Hâce Hatice
513
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
Hatun derûnunda mevcûde mülkümüz olan berber âlât-ı lâzımesini ihrâc ve bize
teslîm edip dükkân-ı mezkûru hedm ve ittisâlinde kâin mutasarrıfe olduğu kahve
dükkânına zam ve ilhâk-birle tevsî‘ etmişdi lâkin zikr olunan Berber Mehmed
gediği hâmiş-i arzuhâlde mastûr derkenâr nâtık olduğu üzere başmuhâsebede
mukayyed ve mu‘teber gediklerden olup bi’l-irsi’ş-şer‘î yedimizde mülkümüz
olmağla sâlifü’z-zikr hedm ve ilhâk eylediği mahalli ifrâz-birle mülkümüz olan
berber âlât-ı lâzımesini vaz‘ için ke’l-evvel berber dükkânı binâ ve bize teslîm et-
mek üzere merkūme Hâce Hatice’ye cebr olunsun dediklerinde müdde‘iyetân-ı
mezbûretânın takrîr-i meşrûhları üzere dükkân-ı mezkûr hedm olunup ittisâlinde
kâin kahve dükkânına ilhâk olduğunu ve derûnunda olan berber gediği tâ‘bir olu-
nur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeyi ahz eylediklerini mu‘terifeler iken tekrar ifrâz-birle
berber dükkânı binâ eylesin deyü şer‘an cebre kādireler olmadığı kendilere tefhîm
olunup ancak berber gediği tâ‘bir olunur yedlerinde irsen mülkleri olan âlât-ı
lâzımeyi kurb ve civârında kimesnenin gediği olmamak vech üzere bir dükkân
tedârik ederler ise naklolunması dahi şürûtlarında idüğü kezâlik tefhîm olunduk-
dan sonra yine mezbûretân Şerîfe Âişe ve Şerîfe Hatice Hatunlar dükkân-ı mezkûr
ittisâlinde kâin mezbûre Hâce Hatice Hatun’un kezâlik bi’l-îcâreteyn mutasarrıfe
olduğu tütüncü dükkânı derûnunda mevcûde tütüncü gediği tâ‘bir olunan âlât-ı
lâzıme-i ma‘lûme ma‘den kaleminde yedimizde olan işbu sûret mantûkunca ir-
sen mülkümüz olmağla dükkân-ı mezkûrun fevkinde kâin bîkâr beytûtet eder
mezbûre Hâce Hatice Hatun’un mutasarrıfe olduğu üç odayı mücerred tütüncü
gediği bizim mülkümüz olduğuna binâen biz zabt edelim ve kirâlarını biz ahz
edelim demeleri şer‘an mesmû‘ olmamağla iltifât olunmayıp bî-vech mu‘ârazadan
men‘ olundukları İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-13 min Za sene [1]217
514
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında cihet-i merkūmeden meblağ-ı
mecmû‘-ı merkūm bin iki yüz elli üç guruş el-yevm zimmetinde müdde‘î-i
mezbûra sahîhan deyni olduğunu bi-tamâmihî tâyi‘an ve kat‘iyyen ikrâr u i‘tirâf
etmeğin alâ-mûceb-i i‘tirâfihi meblağ-ı mecmû‘-ı mezkûr bin iki yüz elli [91a]
üç guruşun müdde‘î-i mezbûr el-Hâc Hüseyin’e edâsıyla merkūm Mehmed ilzâm
olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-20 min Za sene [1]217
515
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
516
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen işbu arzuhâl ve derkenâra nazar olundukda
İstanbul’da Eminönü nâm mahalde vâki‘ bir tarafı tütüncü mahzeni ve bir tarafı
pirinççi mahzeni ile mahdûd ve sermâyeci mahzeni tâ‘bir olunur bir bâb manav
dükkânı derûnunda mevcûde âlât-ı ma‘lûme es-Seyyid Ahmed Çelebi b. Ah-
med nâm kimesnenin yedinde mülkü ve bin yüz seksen iki târihinde mahzen-i
mezkûrun bi’l-îcâreteyn mutasarrıfı Tüfenkçibaşı el-Hâc Hasan nâm kimesnenin
izin ve icâzetiyle gedik olmak üzere mutasarrıf olup ve etrâfında kâin sâir manav
dükkânları dahi kadîmden beri esnâf-ı sâire misillü gedik olmak üzere tasarruf
oluna gelmekle esnâf-ı mezbûreye mahsûs bi’l-cümle dekâkîn pazarbaşı defterin-
de mukayyed ve mu‘teber ve ma‘dûd gediklerden olup mezbûr es-Seyyid Ali Çele-
bi fevt oldukda âlât-ı lâzıme-i mezkûre sulbî kebîr oğlu es-Seyyid Ahmed’e ba‘de’l-
intikāl mezbûr es-Seyyid Ahmed dahi fevt olmağla sulbiye-i kebîre kızı ve has-
ran vârisesi sâhibe-i arzuhâl Şerîfe Hafize Hatun’a müstakillen mevrûs olmuşdur
deyü kurb ve civârında olan esnâf-ı mezbûreden ve udûl-i Müslimînden el-Hâc
Mehmed ve el-Hâc Ali ve el-Hâc Ahmed ve Tokâdîzâde es-Seyyid el-Hâc Ahmed
ve es-Seyyid Yakub ve es-Seyyid Osman ve Molla İbrahim ve pazarbaşıları Hâfız
İsmail’den her biri meclis-i şer‘-i münîrde alâ-tarîkı’ş-şehâde haber verdiklerinden
mâ‘adâ [91b] esnâf-ı merkūmenin Tersâne-i Âmire’de istihdâm için bâ-fermân-ı
âlî veregeldikleri altmış dört nefer amelenin iktizâ eden ücretleri gedik ashâbına
tarh ve tahmîl ile cem‘ ve tahsîl olunduğu ve içlerinden fevt olanların gedikleri
ma‘rifet-i şer‘le bey‘ ve semeni düyûnuna tevzî‘ ve taksîm ve düyûnu olmayanların
veresesine intikāl ve bilâ-vâris fevt olanların gedikleri cânib-i beytülmâlden füruht
olunageldiği derkenârdan müstebân olmağla emsâli mesbûk olduğu üzere sâlifü’z-
zikr gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûme mezbûre Şerîfe Hafîze Hatun’un
babasından mevrûs yedinde müstakilleten mülkü olduğu Başmuhâsebe’ye kayd ve
yedine sûret i‘tâ buyrulmak bâbında istid‘âsı muvâfık-ı re’y-i âlileri buyrulur ise ol
bâbda emr u fermân hazret-i veliyyü’l-emrindir.
Fî-13 min Za sene [1]217
517
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
518
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
612 [92a-1] Ayşe bt. Abdullah’ın, Şerife Emine bt. Ahmed’e borcunu
ödemesi gerektiği
236 aded yaldız altını mu‘ârazadan men‘ ve elli guruş edâya tenbîh
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Şerîfe Emine bt. es-Seyyid Ahmed nâm Ha-
tun Çarşamba günü Dîvân-ı âlide huzûr-ı âsafânelerinde ba‘dehû du‘âhâne-i
519
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
520
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
521
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
614 [92b-1] Dört yüz akçe mukataalı mülk-i menzilin, Rumeli kazaskeri
berât kalemi Reisi Abdullah Efendi b. Halil’in vârislerine
intikal ettiği
400 akçe mukāta‘alı mülk menzil da‘vâsı
Ma‘rûz
İstanbul’da Cibali Yenikapısı dâhilinde Çukur Mahallesi’nde sâkin iken bundan
akdem vefât eden Rumeli Kazaskeri Berât Kalemi Reisi Hâfız Abdullah Efendi
b. Halil’in verâseti zevce-i metrûkesi Şerîfe Zînet bt. Hasan ile sulbî kebîr oğlu
Hâfız Molla Halil’e ve sulbiye-i kebîre kızı Fâtıma Hanım’a ve sagīre kızı Ayşe’ye
ba‘de’l-inhisâr zâtları ta‘rîf-i şer‘î ile mu‘arrefe olan sâhibe-i arzuhâl zevce-i
mezbûre Şerîfe Zînet Hatun kendiden asâleten ve sagīre-i mezbûrenin bâ-hüccet
vasî-i mansûbesi olmağla vesâyeten ve mezbûrân Hâfız Molla Halil ve Fâtıma
Hanım’dan her biri asâleten meclis-i şer‘-i münîrde Rumeli kuzâtı eşrâfından
Mehmed Said Efendi b. Osman tarafından Mehmed Emin b. el-Hâc Hasan ve es-
Seyyid Mustafa b. es-Seyyid Halil şehâdetleriyle vekîli olan Hâfız Osman Efendi b.
Ali hâzır olduğu hâlde derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Mimarbaşı Davud Ağa
vakfı mülhakātından kerîmesi Âişe Hatun’un vakfının bi’l-meşrûta mütevellîsi Ali
Ağa b. Abdullah muvâcehesinde mârru’z--zikr Çukur Mahallesi’nde Mimarçeş-
mesi mukābelesinde vâki‘ bir tarafdan vakf-ı âhardan menzil ve bir tarafdan Kun-
dakçı Hacı Yakub oğlu menzili ve bir tarafdan ba‘zen tarîk-i has ve ba‘zen Debbâğ
Yunus Vakfı’ndan Kâtib Ali Efendi menzili ve bir tarafdan tarîk-i âm ile mahdûd
ve müştemilât-ı ma‘lûmeyi hâvi bir bâb menzilin arsası vakf-ı mezbûra senevî
dört yüz akçe mukāta‘a-i kadîmeli ve üzerinde olan bi’l-cümle ebniyesi mülk bir
bâb menzile mûrisimiz müteveffâ-i mezbûr Hâfız Abdullah Efendi’nin bâ-hücec-i
şer‘iyye şirâen yedinde mülkü ve ba‘de vefâtihi bizimle sagīre-i mezbûreye mevrûs
olmuşken mütevellî-i merkūm menzil-i mezkûrun arsa ve ebniyesi vakıf olmak
zu‘muyla mukaddemâ mutasarrıfesi olan Saime Hatun’un bilâ-veled fevtinden
diyerek hilâf-ı vâki‘ vakıf için zabt irâdesiyle müvekkil-i mezbûr Mehmed Said
Efendi’ye iki yüz guruş mu‘accele ile îcâreteyni nâtık temessük etmişdir deyü da‘vâ
eylediklerinde mütevellî-i merkūm dahi menzil-i mezkûrun arsa ve ebniyesi vakıf
olmağla mezbûre Saime’nin bilâ-veled fevtinden vakfa âid olmuşdur deyip lâkin
kadîmden beri menzil-i mezkûrun ebniyesi tedâvül-i eyâdî ile müstenid-i şer‘îye
binâen mülkiyet üzere zabt ve tasarruf oluna gelip ol vechile mütevellî-i merkūmun
vakfiyet da‘vânın sübûtu müte‘assir belki müte‘azzir olduğundan mâ‘adâ kırk sene
mukaddem vakf-ı mezbûre bi’l-meşrûta mütevelliye olanların mukāta‘a-i mezkûre
ile mülkiyet üzere binâya izin verdiklerini nâtık verese-i mezbûrûn yedlerinde
olan mümzâ ve mahtûm temessükü ibrâz etmeleriyle mütevellî-i merkūm dahi
kâni‘ ve mülzem olup ke’l-evvel kadîmi üzere menzil-i mezkûrun arsası senevî
522
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
mukāta‘a-i mezkûre ile bi’l-cümle ebniyesi mülk olmak üzere verese-i mezbûrûn
yedlerinde olan temessük-ı mezkûr hâmişine tahrîr ve temhîr edip kat‘-ı nizâ‘ ey-
ledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-16 min Za sene [1]217
523
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
524
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
525
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
ve temlîk ol dahi iştirâ ve temellük ve kabûl eylediği mesmû‘a oldukda mücîz ol-
mayıp ittihâz-ı şuf ‘a etmemle medfû‘ olan semen-i merkūmu benden alıp nısf-ı
âlât-ı lâzıme-i mezkûreyi bana versin deyü takrîr-i meşrûhu üzere âlât-ı lâzıme-i
merkūme menkūlât kabîlinden olup ve menkūlâtda şuf ‘a câriye olmamağla
mütâlebeye kādir olmadığı kendiye ba‘de’t-tefhîm merkūm Ahmed Ağa rızâsıyla
nısf-ı âlât-ı lâzıme-i mezkûreyi ol mikdâr semen ile müdde‘î-i merkūm Hüseyin
Beşe’ye bey‘ edecek oldukda istemem deyip ibâ etmekle dönüp ben yedimde mül-
küm olan nısf-ı âlât-ı lâzıme-i mezkûreyi hâzır-ı merkūm Mustafa’dan bin beş yüz
elli guruşa iştirâ etmişdim bu def ‘a nısf-ı âharını mezbûr Ahmed Ağa’ya bin beş
yüz guruşa bey‘ etmekle mukâyese olundukda benden ziyâde me’hûzu olan elli
guruşu hâzır-ı merkūm Mustafa’dan istirdâd ederim deyü takrîri üzere tasaddî ey-
lediği da‘vâ-yı mezkûresi dahi şer‘an mesmû‘a ve iltifâta şâyân olmamağla bî-vech
mu‘ârazadan men‘ olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-19 min Za sene [1]217
526
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
527
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
Âsitâne-i aliyyede destgâh-ı has tâ‘bir olunur beher kıyyesi yirmi üç akçe narh-ı
cârisi olan dakīk-i hâssu’l-hâssın si‘r-ı râyici nizâmının ihtilâlini mûceb ve
mahâll-i mezkûreden vürûd edecek hıntanın kıllet üzere vürûduna bâ‘is ve ol
havâlîden hınta vürûd etmediği takdirce yedimizde olan alçaklar hıntasına zam
ve ilâve olunmadığı sûretle Âsitâne-i aliyyede tabh ve i‘mâl olunan nân-ı azîzin
esmer olunmasına bâdi bir keyfiyet olmağla mezbûrûnun içlerinden unculuğa
heveskâr olanlar için bu esnâda üç beş kıt‘a uncu değirmenleri füruht olunmak-
da olmağla tâlib olanlar için alıver imtinâ‘ ettikleri sûretde ber-minvâl-i meşrûh
mugāyir-i mazmûn-ı hatt-ı şerîf harekete ictisârlarına binâen tedîblerini iltimâs
ederiz deyü cümlesi bi’l-ittifâk iştikâ ettiklerine onlar dahi ba‘de’l-yevm aslan ve
kat‘an dakīk celb etmeyip ve ol kâr-ı memnû‘ ile kisb etmeyip matlûb-ı âlî olduğu
vech üzere hınta celb ve füruht etmek üzere Müslim ve re‘âyâdan hâzirûn bi’l-
meclis olanlar ta‘ahhüd-i tâm ve gāibûn-ı merkūmuna dahi i‘lân ve işâ‘at ile bun-
dan sonra kâr-ı memnû‘aya müdâhale ve ta‘arruz etmemek üzere tekeffül etme-
leriyle fîmâ ba‘d içlerinden her kangısı hilâf-ı mazmûn-ı hatt-ı şerîf ve mugāyir-i
ta‘ahhüdleri harekete ictisâr eder ise yedlerinde olan dakīkleri cânib-i mîrîden
zabt olunup iktizâ eden tedîbât-ı lâyıkaları icrâsına cümlemiz râzılar olduk de-
diklerinde kapan tüccârı ve habbâzân tâifesi mezbûrûn dahi vech-i meşrûh üze-
re râzılar olup şikâyetlerini tehîr-birle kat‘-ı nizâ‘ etmeleriyle mezbûrûnun vech-i
meşrûh üzere olan ta‘ahhüdleri ilâ-mâşâallâhû te‘âlâ düstûrü’l-amel tutulması
için istihkâmen Başmuhâsebe’ye kayd ve yedlerine tuğra-yı garrâ ile mu‘anven
fermân-ı âlîşân inâyet ve ihsân buyrulmak bâbında istid‘â ve istirhâm eyledikleri
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min Za sene [1]217
528
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
Edhem her birine ve yedi sehmi sagīre-i mezbûre Esma’ya isâbeti tahakkukundan
sonra husûs-ı âtîde kendi nefsinden asîl ve sagīrân-ı mezbûrân Mehmed Tahir ve
Esma’nın vâlidesi ve bâ-hüccet mansûbe vasîleri sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-
zât mezbûre Zeliha Hatun meclis-i şer‘-i münîrde habbâz tâifesinden derûn-ı
arzuhâlde mezkûrü’l-ism İslâm Beşe b. Hasan muvâcehesinde zevcim mûrisimiz
müteveffâ-i mezbûr el-Hâc İsmail Ağa’nın İstanbul’da Şehremini nâm mahalde
vâki‘ ekmekçi fırını ustaları gāibân ani’l-beled Artin ve Agob [94a] zimmîler zim-
metlerinde cihet-i karzdan üç bin altı yüz guruş alacak hakkı olmağla bin iki yüz
dokuz senesinde zimmîyân-ı mesfûrân mâlikler oldukları fırın-ı mezkûr gedi-
ği tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeyi habbâzân kethüdâsı ve nizâm ustaları
ma‘rifetleriyle işbu merkūm İslâm Beşe ile gāibân ani’l-meclis şürekâsı Yunus Beşe
b. Abdullah ve Şaban Beşe b. Abdullah nâm kimesnelere semen-i ma‘lûme bey‘
ve temlîk ve teslîm etmeleriyle onlar dahi iştirâ ve temellük ve tesellüm ve kabûl
eylediklerinden sonra zimmîyân-ı mesfûrân dâyînleri mûrisimiz müteveffâ-i
mezbûru hayatında deyn-i mezkûrlarıyla medyûnları mezbûrûn İslâm Beşe ve
Şaban ve Yunus Beşeler üzerlerine havâle-i sahîha ile havâle ve her biri havâle-i
mezkûreyi ba‘de’l-kabûl merkūm İslâm Beşe ile şerîkleri gāibân-ı mezbûrân Yu-
nus ve Şaban Beşeler cihet-i havâle-i mezkûreden mûrisimiz müteveffâ-i mezbûr
el-Hâc İsmail Ağa’ya deynleri olan meblağ-ı merkūmdan her biri âharların hisse-
lerine lâzım gelen meblağa kefîl ve zâmin olup meblağ-ı mezkûr vech-i meşrûh
üzere zimmetlerinde deynleri olduğunu müşir karz ünvanıyla işbu bir kıt‘a te-
messüka i‘tâ eylediklerinden sonra meblağ-ı mezkûr üç bin altı yüz guruşun bin
iki yüz guruşunu merkūm İslâm Beşe mûrisimiz müteveffâ-i mezbûra hayatın-
da edâ ve teslîm ve temessük-ı mezkûr zahrına kaydolunup ve iki yüz guruşunu
dahi zevcim mezbûrun kezâlik hayatında emriyle bana teslîm etmekle ol vechile
cem‘an bin dört yüz guruşunu hayatında istîfâ ve mâ‘adâsı olan iki bin iki yüz
guruşu kable’l-ahz ve’l-istîfâ fevt ve meblağ-ı bâkī-i mezkûr benimle evlâd-ı sıgārı
mezbûrûna mevrûs olmağla meblağ-ı bâkī-i mezkûr iki bin iki yüz guruşdan ber-
mûceb-i tashîh-i mezkûr benimle vasîleri olduğum sagīrân-ı mezbûrân Mehmed
Tahir ve Esma’nın hisselerimize isâbet eden bin dört yüz otuz guruşun yüz elli
guruşunu merkūm İslâm Beşe bundan akdemce bana edâ ve teslîm ben dahi ye-
dinden bi’l-asâle ve bi’l-vesâye ahz u kabz etmemle bâkīsi olan bin iki yüz seksen
guruşu asâlet ve kefâlet-i mezkûresine binâen merkūm İslâm Beşe’den bi’l-asâle ve
bi’l-vesâye hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında kaziyye minvâl-i
meşrûh üzere olduğunu bi-tamâmihâ tâyi‘an ve kat‘iyyen ikrâr u i‘tirâf edip lâkin
fırın-ı mezkûrda ekmekçi olduğum müddetde benim külliyetli zarar ve hasâretim
olup fırın-ı mezkûru terk edip hâlâ mesdûd olmağla bundan böyle fırın-ı mezkûr
esnâf ma‘rifetiyle her kime tahmîl olunup gedik-i mezkûru kim kabûl ederse dey-
nim mezkûru dahi ol kimesneden taleb eylesinler ben vermem demesi meşrû‘
ve müvecceh olmamağla iltifât olunmayıp alâ-mûceb-i i‘tirâfihî meblağ-ı bâkī-i
529
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
530
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
olduğunu müş‘ir karz unvânıyla işbu bir kıt‘a temessükü i‘tâ eylediklerinden sonra
meblağ-ı merkūm üç bin altı yüz guruşun bin dört yüz guruşunu merkūm İslâm
Beşe müteveffâ-i mezbûra ve gerek zevce-i menkûhası mezbûreye hayatında edâ
ve teslîm ve temessük-ı mezkûr zahrına kaydolunup mâ‘adâsı olan iki bin iki yüz
guruşu kable’l-ahz ve’l-istîfâ fevt ve meblağ-ı bâkī-i mezkûr veresesi mezbûrûna
mevrûs olmağla meblağ-ı bâkī-i merkūm iki bin iki yüz guruşdan ber-mûceb-i
tashîh-i mezkûr vasîsi olduğum oğlum sagīr-i mezbûr İbrahim Edhem’in hisse-
sine isâbet eden yedi yüz yetmiş guruşu asâlet ve kefâlet-i mezkûresine binâen
merkūm İslâm Beşe’den bi’l-vesâye hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi
cevâbında kaziyye minvâl-i meşrûh üzere olduğunu bi-tamâmihâ tâyi‘an ve
kat‘iyyen ikrâr u i‘tirâf edip lâkin fırın-ı mezkûrda ekmekçi olduğum müddetde
benim külliyetli zarar ve haserâtım olup fırın-ı mezkûru terk edip hâlâ mesdûd
olmağla bundan böyle fırın-ı mezkûru esnâf ma‘rifetiyle her kime tahmîl olunup
gedik-i mezkûru kim kabûl ederse deyn-i mezkûru dahi ol kimesneden taleb eyle-
sinler ben vermem demesi meşrû‘ ve müvecceh olmamağla iltifât olunmayıp alâ-
mûceb-i i‘tirâfihi meblağ-ı bâkī-i mezkûrdan sagīr-i mezbûr İbrahim Edhem’in
hissesi olan meblağ-ı mezkûr yedi yüz yetmiş guruşu vâlidesi müdde‘iye-i vasî-i
mezbûre diğer Zeliha Hatun’a asâlet ve kefâletine binâen edâsıyla merkūm İslâm
Beşe ilzâm olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min Za sene [1]217
531
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
Margarit zimmîye ferağ-ı kat‘î-i mu‘teber ile ferağ ve tefvîz eylediğimde ol dahi
tefevvüz ve kabûl edip ba‘de’l-yevm âlât-ı lâzıme-i merkūmenin nısfı mezfûr Mar-
garit zimmînin hakk-ı müfevvezi olup kat‘an benim alâka ve medhalim kalma-
mamışdır dedikde ol dahi tasdîk etmeğin nısf-ı âlât-ı mezkûre fâriğ-i mersûmun
ferağından mesfûr Margarit zimmî üzerine tahrîr ve defter-i vakf-ı şerîfe ba‘de’l-
kayd yedine temessük i‘tâsını istid‘â eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-24 min Za sene [1]217
532
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
şer‘-i münîrde saka bölükbaşısı Mahmud Beşe ve es-Seyyid Mustafa Beşe ve es-
Seyyid Abdullah Beşe hâzır oldukları hâlde müvekkil-i mezbûrun karındaşı Saka
Veliyüddin Beşe b. el-mezbûr Yusuf muvâcehesinde İstanbul’da Kuruçeşme’de
vâki‘ at sakası gediği tâ‘bir olunur âlât-ı lâzımenin nısfı babam müvekkilem
mezbûrun ve nısf-ı âharı karındaşı ammim merkūm Veliyüddin Beşe’nin iştirâken
ve şâyi‘an yedlerinde mülkleri iken ammim mezbûr mârru’z--zikr at sakası gediği
tâ‘bir olunan âlât-ı lâzımenin mecmû‘unu müstakilleten zabt etmekle nısfından
keff-i yedine tenbîh olunmak bi’l-vekâle matlûbumdur deyü da‘vâ ettikde ol dahi
cevâbında karındaşım müvekkil-i mezbûr Eyüb Beşe bin yüz doksan bir senesi
Zilhicceti’ş-şerîfesinin on beşinci günü mutasarrıf olduğu nısf-ı âlât-ı mezkûreyi
yedi yüz guruş semen-i makbûza bana bey‘ ve temlîk ve teslîm ben dahi iştirâ ve
temellük ve kabûl etmemle ol vechile mülk-i müşterâm olmak üzere mecmû‘unu
zabt ve vaz‘-ı yed ederim deyü eylediği def ‘ine ikāmet-i beyyineden ızhâr-ı acz
etmekle mevkūfen alâ yemîni’l-müvekkil nısf-ı âlât-ı mezkûreden kasr-ı yed ve
müvekkil-i merkūm için oğlu vekîl-i müdde‘î-i mezbûr Mehmed Emin’e teslîm
olunmak iktizâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-13 min Za sene [1]217
533
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
534
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
merkūme Şerîfe Alime Hatun’un mülkü olup ke’l-evvel gediği olmak üzere tasar-
rufuna izin ve icâzet verip kat‘-ı münâza‘a eyledik dedikde ol dahi tasdîk eylediği
İstanbul mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-26 min Za sene [1217]
535
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
536
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
537
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
üç bin tel harîrden Menteşe ipliğiyle arzı bir endâze işlene ve Şam alacası ve gezîsi
dört bin dört yüz tel harîrden arzı yedi rub‘ ve tûlü on ikişer endâze işlene ve merre
dört bin iki yüz telden arzı bir endâze birer rub‘ işlene ve İstanbul atlası dört bin
sekiz yüz tel harîrden arzı yedi rub‘ ve harîr ile işlene ve arpalı dört bin sekiz yüz
tel harîrden ipek ve penbe ipliğiyle işlene ve Kerbela kuşak üç bin telden Menteşe
ipliğiyle arzı bir endâze işlene ve makrame üç bin telden arzı bir endâze işlene ve
şirûte? bin sekiz yüz telden laciverdî ile nesc olunup yeşil ve fıstıkî ve zümrüdî ile
işlenmeye ve çubuklu ve sâde luka üç bin altı yüz tel harîrden yine harîr ile işlene
arzı yedi rub‘ ola ve lehli kuşağı üç bin altı yüz telden Menteşe ve Hind ipliğiyle
arzı altı rub‘ işlene ve pûşînin siyahı bin sekiz yüz tel ve kenarı has güğezden işlene
ve kebîr Hama kuşağı altı bin telden arzı bir buçuk endâze işlene ve vasat Hama
kuşağı dört bin beş yüz telden arzı bir endâze bir rub‘ işlene ve sagīr Hama kuşağı
üç bin dört yüz telden arzı yedi rub‘ işlene ve baltacı kuşağı üç bin altı yüz telden
arzı rub‘ işlene ve papas kuşağı ve dirhemli kuşak bin sekiz yüz telden arzı yedi rub‘
işlene ve kebîr mukaddem kuşak bin dört yüz telden arzı altı rub‘ ve tûlü dört zirâ‘
altı rub‘ işlene ve sagīr mukaddem kuşak bin yüz telden altı rub‘ ve tûlü üç endâze
yedi rub‘ işlene ve pençe kuşak bin yüz telden arzı altı rub‘ ve tûlü dört endâze beş
rub‘ işlene ve karahilali kuşak dokuz yüz telden arzı altı rub‘ ve tûlü üç endâze yedi
rub‘ işlene ve yenme ve alaca kuşak altışar yüz telden arzları altı rub‘ ve tûlleri üçer
endâze yedişer rub‘ işlene ve sagīr alaca kuşak altı yüz telden arzı altı rub‘ ve tûlü
iki endâze yedi rub‘ işlenip emti‘a-i mezkûrelerimiz ber-minvâl-i muharrer nesc ve
i‘mâl olundukdan sonra dellâllarımız vesâta
tıyla kethüdâmız önüne getirilip tûl ve arz ve meşdûd ve teline nazar olunup
bâlâda zikr olunduğu üzere şürût-ı nizâm-ı kadîme muvâfık geldikde alâmet vaz‘
ve bezzâzistân-ı merkūmda füruht oluna ve şürût-ı nizâm-ı kadîme muhâlif ve
işbu yedimizde olan fermân-ı âlî ve senedât-ı sâiremize mugāyir kenar mahallerde
ve menziller derûnlarında destgâh küşâd olunmayıp bezzâz ve kazzâz tâifesine
boyası kalb ve teli noksan ve kumaşı tefesini ve arz ve tûlü nâkıs ve redî işleme-
yip ve kalb basma taraklı şalı bastırılmayıp ve meşdûdumuz hâm-dest kimesneye
verilmeyip ve güğez boya taklîdi bakkam boyanmayıp ve ustalarımız [96a] on iki
yaşından ziyâde şâkird almayıp ve sekiz on sene san‘atımızda kalfalık ve tekmîl-i
san‘at etmeyenlere ustakârlık izni verilmeyip ve şâkird kul olundukda dört guruş
ve kalfa çıktıkda on guruş ve ustakâr oldukda elli guruş alınıp ve kalfa evlâdından
şâkird oldukda iki guruş ve kalfa oldukda beş guruş ve zimmîlerden dahi minvâl-i
muharrer üzere alınıp ve Müslim kalfa evlâdı kalfalıkdan ustakâr oldukda yirmi
beş guruş ve usta evlâdından on iki buçuk guruş ve zimmîlerin usta evlâdından
ustakâr oldukda yirmi beş guruş kazgan bahâ ahz olunup ziyâde mütâlebesiyle
rencîde ve gadr olunmayıp ustalarımız hariçten kimesneye hufyeten ücretle
iş işletmeyip ve kethüdâlarımız beher hafta beş altı Müslim ve sekiz on zimmî
ustalar ile lonca eyleyip nizâm-ı kadîmimize mutâbık reylerini cümlemiz kabûl
538
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
edip yiğitbaşılarımız ikişer üçer ustalar ile destgâhlarımızı gezip kalp boyaları-
na ve noksan sayılarına ve tefesiz kumaşlarına ve eneksizlere? ve yalın kat harîr
ve meşdûdlara müsâ‘ade etmeyip kethüdâmız ve yiğitbaşılarımız ustalardan gizli
hilâf-ı şürût-ı nizâm hareket eylememek üzere ahd ve misak ve kavl ve ittifâk ey-
leyip eğer hilâf-ı emr-i âlî ve mugāyir-i şürût-ı nizâm-ı kadîm emti‘a-i mezkûreyi
kalb ve redi nesc ve i‘mâl ederimiz olur ise ma‘rifet-i şer‘le emti‘aları kesilip ve
tedîb olunmağa her birimiz râzılar olduğumuzu müş‘ir bin iki yüz dört senesi
Cumâdelâhıresi’nin on dokuzuncu günü Sadr-ı Rum-ı esbak Atâullah Efendizâde
Sa‘âdetlü Semahatlü Atûfetlü Mehmed Ârif Efendi hazretlerinin def ‘a-i ûlâ İs-
tanbul kadılığı evânında huzûrlarında bir kıt‘a hüccete rabt olunmuşken yine bu
esnâda mugāyir-i nizâm-ı kadîm ba‘zı harekât zuhûra geldiğinden mâ‘adâ bundan
akdemce hâdis olan nev‘-zuhûr tâ‘bir olunan Hind taklîdi gezi ve çatarinin arzı bir
zirâ‘ bir rub‘ tûlü dokuz zirâ‘ altı rub‘ ve mukaddemâ beş bin dört yüz telden i‘mâl
olunmağla bu def ‘a altı yüz tel dahi zam ile altı bin tel olup noksan olmamak ve
emti‘amızın levâzımından olan Hind ipliği vesâir envâ‘-ı iplik Âsitâne-i aliyyeye
vürûd ettikde meşdûd ipek misillü resm-i gümrüğü ba‘de’l-edâ ancak muhtekir
makūlesine verilmeye ve usta evlâdından mâ‘adâ bir kalfa usta olmak murâd et-
tikde Müslim ise sekiz sene ve re‘âyâdan ise on sene mütemâdi san‘at-ı âhar ile
aslen meşgūl olmayarak destgâhda hizmet edip mahâreti zâhir oldukda usta olup
ve kendiye rehber olan ustası kefîl olup tüccâr ve hamcı tâifesinin ahvâlleri bu vec-
hile telefden vikāyet oluna ve usta evlâdından mâ‘adâ kalfalardan beher sene altı
nefer Müslim ve altı nefer re‘âyâdan usta çıkıp ziyâdeye ruhsat verilmeye ve bâlâda
mezkûr emti‘amız ibâdullâha ehven bahâ ile füruht olunup gāli ve kalb ve redi ol-
mamak üzere cümlemiz kavl ve karar ve bu vechile ittifâk ve ittihâd edip fîmâ ba‘d
işbu bast u beyân olunan şerâit-i adîdenin mugāyiri ve esnâfımızdan bir hareket
zuhûra gelir ise kethüdâ ve lonca ustaları ma‘rifeti ve ma‘rifet-i şer‘le esnâfımızdan
tard ve ihrâc ve tedîb olunmağa cümlemiz razılarız deyü vech-i meşrûh üzere
sûret-i ta‘ahhüdleri olan ve işbu nizâm ilâ-mâşâallâhû te‘âlâ beynlerinde düstûrü’l-
amel tutulması için istihkâmen Başmuhâsebe’ye kayd ve yedlerine bâlâsı tuğra-yı
garrâ-yı cihandârî ile mu‘anven bir kıt‘a fermân-ı âlîşân inâyet ve ihsân buyrulmak
bâbında cümlesi istid‘â ve istirhâm eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 min Za sene [1]217
539
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
540
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
541
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
542
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
gerek zebh olunan hayvanâtdan hâsıl olan cemî‘-i revgan selhhâneleri kat‘an telef
ve zâyi‘ olmaksızın cümlesini Âsitâne-i aliyyeye bizlere irsâl ve tesyîr edegelmele-
riyle Boğdan voyvodasının şürekâmız merkūmundan ahz eylediği memhûr tezki-
relerin mantûklarınca memleket-i Boğdan’dan ve gerek Boğdan iskelelerinden her
ne mikdâr revgan selhhâne ve gerek süreklerden hâsıl olan revgan selhhânenin
cümlesi Âsitâne-i sa‘âdete vürûd edeceğine cümlemiz bi’l-ittifâk müte‘ahhidle-
riz lâkin şürekâmız mezbûrûndan mâ‘adâ Bender ve İbrail vesâir ve ol havâlîde
sâkinler berrânî tâ‘bir olunur yamağân tâifesinden [97a] ve dirlikte alâkası olan
ba‘zı kimesneler memleket-i Boğdan’dan iştirâ eyledikleri revgan-ı selhhâne ve sü-
reklerini ba‘zen bizim şürekâmıza ve ba‘zen âhar mahallere dahi bey‘ ederler deyü
cümlesi bi’l-ittifâk haber verdikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-3 min-Zilhicceti’ş-şerîfe sene [1]217
543
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
544
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
545
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
bi’l-asâle ve bi’l-vesâye ferağ ve kasr-ı yed bedel-i merkūmun beş yüz elli guruşu-
nu ben ve iki yüz yetmiş guruşunu müzbûre Hatice ve iki yüz yetmiş beş guruşunu
dahi sagīre-i mezbûre için vasîsi vâlidesi mezbûre Hanife Hatun’dan her birimiz
kabz edip ba‘de’l-yevm gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i mezkûrede bizim ve
sagīre-i mezbûrenin kat‘an alâka ve medhali kalmayıp mezbûr el-Hâc Mehmed
Tahir’in dâhil-i havza-i tasarrufu olmuşdur dediklerinde ol dahi tasdîk etmeğin
âlât-ı lâzıme-i merkūme mezbûrûnun ber-vech-i muharrer ferağlarından mezbûr
el-Hâc Mehmed Tahir üzerine defter-i vakfa ba‘de’l-kayd hâmiş-i temessüke tahrîr
ve temhîr olunmasını istid‘â eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-2 Zilhicce sene [1]217
546
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
para iddi‘â eden lefter ve pirinç semeninden yirmi bir guruş on üç para iddi‘â eden
estati ve şa‘riye semeninden yetmiş beş guruş iddi‘â eden Dimitri ve revgan-ı zeyt
semeninden seksen buçuk guruş iddi‘â eden Nikola nâm zimmîler meclis-i şer‘-i
münîrde bakkālân pazarbaşısı Süleyman Ağa ve bölükbaşı es-Seyyid Ahmed ve
nizâm ustaları hâzır oldukları hâlde bakkāl-ı mesfûr Yasef zimmî muvâcehesinde
her biri vech-i meşrûh üzere taleb ve da‘vâ ettiklerinde ol dahi cevâbında kaziyye
minvâl-i meşrûh üzere olup cem‘an iki bin üç yüz altmış bir guruş yirmi sekiz para
müdde‘ûn-ı mezbûrûna zimmetinde sahîhan deyni olduğunu tâyi‘an ve kat‘iyyen
ikrâr u i‘tirâf etmeğin alâ-mûceb-i i‘tirâfihi meblağ-ı mecmû‘-ı mezkûrun vech-i
meşrûh üzere edâsıyla ilzâm olundukdan sonra dükkân-ı mezkûrda mevcûd olan
zehâir-i ma‘lûme zimmî-i mesfûre hâzır olduğu hâlde ma‘rifet-i şer‘le mu‘âyene
ve erbâb-ı vukūf ihbârlarıyla takdîm olundukda mâl-ı mevcûdu iki yüz kırk beş
guruşa bâliğ olup bâ-defter zimemâtım vardır deyü ibrâz eylediği defterde olan
alacağı mümteni‘ü’l-husûl kabîlinden olduğu münfehim olup ve tüccârın yedle-
rinde olan tuğralı fermân-ı âlîşân mantûkunca emvâl-i tüccârı telefden sıyâneten
bu makūle mâl-ı tüccârı ekl ve bel‘ kasdıyla düyûn-ı vefîreye giriftâr olanların yed-
lerinde mülkleri olan gedikleri mal-ı tüccâra mukābil olduğu mazmûn-ı fermân-ı
âlîşândan müstefâd olmağla zimmî-i mesfûrun müstakillen yedinde mülkü olan
gedik-i mezkûru rızâsıyla bey‘ ve semeninden îfâ-yı deyn eder ise fe-bihâ inâden
bey‘ etmeyip ibâ vü imtinâ‘ eylediği takdirce gedik-i mezkûr pazarbaşı ve nizâm
ustaları ma‘rifeti ve ma‘rifet-i şer‘le semen-i misliyle âhara bey‘ ve semeninden
ber-mûceb-i şürût-ı nizâm tüccâr-ı merkūmuna olan düyûn-ı mezkûresi edâ
olunmak iktizâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-3 min-Zilka‘de sene [1]217
547
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
548
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
Ortaköy bahçıvânlarının hisselerine isâbet eden beher yevm yedi nefer amelenin
ücretleri vesâir tahsîn-i emlâk için nâzile olan tekâlifi beynimizde bahçelerimizde
ve mülklerimiz olan gediklerimize göre ta‘dîl ve tesviye-i şürûtuna ri‘âyet olunarak
tevzî‘ ve taksîm olunmak îcâb eder iken mesfûr Loren zimmî mutasarrıf olduğu
bir kıt‘a bahçesi için nâzile olan tekâliften beher sene rûz-ı hızırında hissesine
elli iki buçuk guruş iktizâ etmişken birkaç seneden beri ancak on beşer guruş
verip mâ‘adâsını vermekden ibâ vü imtinâ‘ etmekle beynimizde bahçelerimize
göre ta‘dîl ve tesviye-i şürûtuna ri‘âyet olunmak murâdımızdır deyü beynimizde
ba‘de’l-münâza‘a beynimiz tevfîk ve ıslâh olunup fîmâ ba‘d mesfûr Loren zimmî
hisse-i mezkûresi için beher sene rûz-ı hızırında otuz guruş vermek üzere mü-
te‘ahhid olmağla biz dahi vech-i meşrûh üzere râzılar olup kat‘-ı münâza‘a eyle-
dik dediklerinde ol dahi tasdîk eylediği İstanbul mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-selh-i Zilka‘de sene [1]217
549
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
olduğu ma‘lûmumuz değildir deyip hakīkat-i hâl bî-garaz ehl-i vukūfdan istihbâr
ve kadîmden beri dükkân-ı merkūm sorguççubaşılara mahsûs mudur değil mi-
dir tefahhus ve tahkīk olunmak üzere tarefeynin istidalarına mebni lisânen sâdır
olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen savb-ı şer‘den mürsel kâtib-i sâni Merhabâzâde
Mahmud Efendi’nin dükkân-ı merkūm derûnunda akd eylediği meclis-i şer‘-i
münîrde dükkân-ı merkūm kadîmden beri sorguççubaşılara mahsûs olmayıp
müteveffâ-i merkūmun yedinde mülkü olduğunu ve müteveffâ-i merkūmdan
mukaddem eslâfı sorguççubaşılar her biri âhar dükkânlarda gedik iştirâ ve sâkin
olduklarını ve müdde‘î-i merkūmun vech-i meşrûh üzere müdâhalesi bî-vech ol-
duğunu kurb ve civârında vâki‘ vukūf-ı tammı olan kimesnelerden sorguççu Ali
Ağa ve es-Seyyid el-Hâc Mehmed Emin ve Mûytâb es-Seyyid Hâfız Ali ve Mûytâb
es-Seyyid Ahmed ve İsmail ve Süleyman ve diğer Ahmed ve Yağlıkçı Hâfız Ahmed
ve Yağlıkçı es-Seyyid Mehmed Emin ve hân-ı mezkûr sükkânından el-Hâc Salih
Ağa ve Bezzâzistânî Ali ve Basmacı el-Hâc Mustafa ve Dellâl el-Hâc Abdurrahim
vesâir cerîdede mazbûtü’l-esâmî cemm-i gafîr Müslimîn alâ-tarîkı’ş-şehâde ihbâr
eyledikleri kâtib-i merkūm mahallinde tahrîr ve ma‘an mürsel ümenâ-i şer‘le
[98b] tarefeyn muvâcehelerinde meclis-i şer‘de inhâ etmeğin mûcebince gedik-i
mezkûr merkūm Mehmed Emin’in yedinde mülkü olduğu mütehakkık ve sorguç-
çubaşı merkūmun ta‘arruzu bî-vech olmağla mu‘ârazadan men‘ olunduğu İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-4 min-Zilhicce sene [1]217
550
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
551
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
552
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
Yorgânî el-Hâc Mustafa nâm kimesne meclis-i şer‘-i münîrde Yastıkçı Mehmed b.
Mehmed mahzarında mezbûr Mehmed zimmetinde cihet-i deyn-i şer‘îden dok-
san guruş alacak hakkım olmağla taleb ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan
bâ-tavassut-ı muslihîn mezbûr Mehmed ile elli guruş bedel-i makbûza sulh olup
mâ‘adâsına ve bi’l-cümle husûs-ı mezkûra müte‘allika âmme-i de‘avîden mezbûr
Mehmed’in zimmetini ibrâ ve iskāt eyledim dedikde ol dahi tasdîk eylediği İstan-
bul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 Şa‘ban sene [1]217
649 [99b-1] Sadeddin Efendi mescid-i şerifi vakfı mütevellîsi Şeyh Ahmed
Nâsır Efendi’nin, mescitte yaptığı ilave eklemeri kaldırılarak yapıyı
orijinal haline getirmesi gerektiği
Keşif
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen kıbel-i şer‘den mürsel kâtib-i sâni
Merhabâzâde Mahmud Efendi İstanbul’da Dıraman kurbünde Hammâmî Muh-
yiddin Mahallesi’nde vâki‘ nezâret-i dâ‘îlerinde âsûde evkāfdan merhûm Saded-
din Efendi mescid-i şerîfine varıp huzûr-ı Müslimînde akd-i meclis-i şer‘-i kavîm
ettikde sâhib-i arzuhâl Tersâne-i âmire kereste kâtibi Mustafa Ârif Efendi b. Sa-
lih tarafından vekîl olduğu Mustafa b. Abdüllatif ve el-Hâc Ahmed b. el-Hâc Ha-
san şehâdetleriyle zâhir olan Molla Abdülkādir b. Yusuf ile Mehmed Efendi b.
Mehmed ve es-Seyyid Ali b. Eyüb ve el-Hâc Ahmed b. el-Hâc Hasan ve es-Seyyid
554
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
555
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
556
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
557
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
558
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
559
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
560
İSTANBUL MAHKEMESİ 78
müdâhale olunmamak bâbında bir kıt‘a tuğralı fermân-ı âlîşân sudûrunu istid‘â
eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-3 min-Zilhicce sene [1]217
Li-külli bed’in hitâmun ve li-külli radî‘in nizâmun ve’l-hamdü lillâhi alâ hüsni’t-
tamam ve ene’l-abdü’l-fakīr ileyhi Subhânehu ve te‘âlâ Ömer Efendizâde Süley-
man el-Kādî bi-Dârü’s-saltanatü’s-seniyye
Gafera lehumâ
Süleyman Sezâyi hâtem-i devlet
561