Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 561

İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

82
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ
Proje Yönetmeni
M. Âkif Aydın
Editör
Coşkun Yılmaz

Bilim Kurulu Kültür AŞ


M. Âkif Aydın (Başkan)
Genel Yayın Yönetmeni
Erhan Afyoncu
Kemal Kaptaner (Genel Müdür)
Mehmet Akman
Bilgin Aydın Yayın Koordinatörü
İdris Bostan Murat Özer (Projeler Müdürü)
Feridun M. Emecen ISBN 978-605-7864-07-9 (Tk)
Mehmet İpşirli ISBN 978-605-7864-54-3 (82.c)
Mustafa Oğuz İstanbul, 2019
Coşkun Yılmaz
Yayınevi Sertifika No. 15321
Çeviri Yazı/Mukabele Matbaa Sertifika No. 12068
Ayhan Işık • Esra Yıldız © İstanbul Kültür ve Sanat Ürünleri Ticaret A.Ş.
Salih Kahriman Bu kitabın her türlü yayın hakkı, 5846 sayılı
Editör Yardımcıları Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince
Coşkun Ünsal • Serkan Osmanlıoğlu İstanbul Kültür ve Sanat Ürünleri Tic. A.Ş.’ye aittir.
Kaynak gösterilerek tanıtım için yapılacak kısa alıntılar
Tashih
dışında yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla
Fethi Furkan Yırıkoğulları
çoğaltılamaz.
İndeks
Şefik Bilal Çavuşoğlu Baskı ve Cilt
Seçil Ofset
Grafik Uygulama 100. Yıl Mahallesi Matbaacılar Sitesi 4.
Ender Boztürk Cadde No. 77 Bağcılar, İstanbul
Fotoğraf T. +90 212 629 06 15 pbx www.secilofset.com.tr
İsmail Küçük
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Kültür A.Ş Yayınları
Kapak Ebrusu Maltepe Mah. Topkapı Kültür Parkı, Osmanlı Evleri,
Alparslan Babaoğlu 34010, Topkapı, Zeytinburnu, İstanbul
İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi T. +90 212 467 07 00 F. +90 212 467 07 99
www.kultur.istanbul / iletisim@kultur.istanbul /
Kavacık Mah. Ekinciler Cad. No. 19
www.istanbulkitapcisi.com
Kavacık Kavşağı – Beykoz 34810 İstanbul
T. 444 85 44 www.medipol.edu.tr İstanbul Kadı Sicilleri Dizisi; 42

İstanbul Kadı Sicilleri 82 İstanbul Mahkemesi 78 Numaralı Sicil (H. 1216-1217 / M. 1801-
1803) / proje yönetmeni M. Âkif Aydın ; editör Coşkun Yılmaz ; çeviri yazı / mukabele
Ayhan Işık – Esra Yıldız – Salih Kahriman ; kontrol M. Âkif Aydın – Mehmet Akman –
Feridun M. Emecen – İdris Bostan – Mehmet İpşirli. – İstanbul : Kültür AŞ, 2019.
561 s. ; 28 cm. – (Kadı Sicilleri Dizisi ; 42)
Dizin ve görseller (562-664 s.) bulut sisteminde.
Link: http://istanbulkadisicilleri.istanbul
ISBN 978-605-7864-07-9 (Tk)
ISBN 978-605-7864-54-3 (82.c)
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ 82

İSTANBUL MAHKEMESİ

78
NUMARALI SİCİL
(H. 1216-1217 / M. 1801-1803)

PROJE YÖNETMENİ
M. ÂKİF AYDIN
EDİTÖR
COŞKUN YILMAZ
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ 82

İSTANBUL MAHKEMESİ

78
NUMARALI SİCİL
(H. 1216-1217 / M. 1801-1803)

PROJE YÖNETMENİ
M. ÂKİF AYDIN
EDİTÖR
COŞKUN YILMAZ

ÇEVİRİ YAZI / MUKABELE


AYHAN IŞIK – ESRA YILDIZ – SALİH KAHRİMAN
SON OKUMA
FİKRET SARICAOĞLU – MEHMET AKMAN
SON KONTROL
M. ÂKİF AYDIN – MEHMET İPŞİRLİ
İDRİS BOSTAN – FERİDUN M. EMECEN
İÇİNDEKİLER

TAKDİM 9

İMLA KURALLARI 15

İSTANBUL 78 NUMARALI SİCİL 19

KONU BAŞLIKLARI 25

METİN 67
İ S TA N BU L KA D I SİC İ L L E R İ
TA K D İ M

M. ÂKİF AYDIN

Osmanlı devletinin din, dil, etnik yapı ve kültür bakımından homojen ol-
mayan bir bölgede altı asır ayakta kalmasının şüphesiz askerî, idarî, iktisadî,
sosyal, kültürel ve demografik birçok sebebi vardır. Dünya tarihinde çok
sık rastlanmayan böyle bir başarıyı tek bir sebeple açıklamak mümkün
değildir. Bu başarının altında diğer faktörlerin yanı sıra Osmanlı yönetim
ve hukuk anlayışının da önemli bir yeri vardır. Çünkü bu yönetim ve hukuk
anlayışı sebebiyledir ki Osmanlı devleti hem Avrupa, Asya ve Afrika’da sü-
ratle büyüyebilmiş ve hem çok farklı milletleri bu geniş topraklar üzerinde
uzun yıllar barış içinde bir arada tutabilmiştir. Osmanlı araştırmalarının en
önemli fakat şimdiye kadar gerektiği kadar ilgi çekmemiş alanlarından bi-
risinin Osmanlı hukuku olduğunu söylemek gerekir. Osmanlı hukukunun
ve yönetim anlayışının en önemli bilgi kaynaklarından birisi ise şüphesiz
sayıları on binleri aşan kadı sicilleridir.

Osmanlı kadı sicilleri sadece hukuk tarihi bakımından değil, Osmanlı


devletinin sosyal, siyasî, iktisadî ve kültürel tarihi bakımından son derece
önemli bir kaynaktır. Zira bu defterlerde biz sadece mahkemeye intikal
etmiş hukuki ihtilafları değil, vergi kayıtlarını, vakıf şartnamelerini, bağış,
kira, satış, ödünç gibi her türlü hukuki işlemleri, pazarlarda satılan ürün-
lerin ve ticarî malların listesini, fiyatlarını, ölen kimselerin geride bıraktık-
ları terekeye dâhil olan eşyayı, bunların mirasçılar arasındaki taksimlerini,
kamu binalarının imar veya tamir bilgilerini, meslek kuruluşlarının faali-
yetlerini, esnafın tabi olduğu standartları, evlenme ve boşanma kayıtlarını,
merkezden gelen ferman ve hükümlerin sûretlerini, hâsılı Osmanlı siyasî,
idarî, iktisadî ve sosyal tarihinin zengin bir fotoğrafını bulmaktayız. Bu
defterlerde açıkça görülmektedir ki kadı sadece bir yargıç değil, yerine
göre mahallin idarî ve mülkî amiri, yerine göre vergi müfettişi veya noter

9
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

yahut da Osmanlı ordusuna lojistik destek sağlayan bir askerî görevlidir.


Bu bilgileri bu çeşitlilik ve zenginlikte hiçbir tarih kitabında, hatırat yahut
seyahatname türü eserlerde ve arşiv belgelerinde bulamayız.

Aslında sicillerin bu özellikleri tarihçiler başta olmak üzere Osmanlı araş-


tırmaları alanında çalışanlar tarafından bilinmekte ve kullanılmaktaydı. Ne
var ki bu sicillerin önceleri Başbakanlık Osmanlı Arşivi ve İstanbul Müf-
tülüğü Şer’iyye Sicillerinin yanı sıra Topkapı Sarayı’nda, çeşitli müzelerde
dağınık halde bulunması bu kullanımı zorlaştırmaktaydı. Üstelik bu sicilleri
aslî metinlerinden okumak belli bir uzmanlığı gerektirdiği için bunlardan
yararlanmak bu sebeple daha da sınırlı kalmaktaydı. Önce bu siciller isa-
betli bir kararla Kültür Bakanlığı’na bağlı müzelerden Başbakanlık Osmanlı
Arşivi’nde toplandı. Sonra da bunların elektronik kopyaları hazırlanarak
bunlara ulaşım imkânı artırıldı. Öte yandan İstanbul’da bulunan İslam
Araştırmaları Merkezi (İSAM) gerek Türkiye’de bulunan gerekse Türkiye
dışındaki Osmanlı coğrafyasında yer alan şehirlere ait kadı sicillerinin
elektronik kopyalarını sağlayarak araştırmacıların istifadesine açtı. Böylece
Osmanlı devletine ait toplam 25 bin kadar kadı sicilinin elektronik kopyala-
rına araştırıcıların kolaylıkla ulaşması imkan dahiline girdi. Ne var ki bütün
bunlara rağmen sicillerden yararlanma yine de sınırlı kalmaktaydı.

Bundan yaklaşık on yıl önce bu satırların yazarının İSAM başkanı olduğu


dönemde önce Üsküdar Kadı Sicilleri’nin on defterini Latin harflerine çe-
virerek yayımlamak üzere harekete geçildi. Proje ilerlerken İstanbul 2010
Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın desteğiyle çalışma daha da genişletilerek
Üsküdar’a ilaveten İstanbul (Sur içi), Eyüp ve Galata kadı sicilleri de yayın
programına alındı ve 2010-2012 yılları arasında 40 cilt halinde İstanbul
Kadı Sicilleri yayımlanmış oldu.

Sevindirici diğer bir nokta ise İstanbul Kadı Sicillerinin yayımlanması


diğer şehirlerin sicillerinin yayımlanması konusunda da teşvik edici ol-
masıydı. Bu sicilleri takiben aynı usullerle Diyarbakır Şer’iyye Sicilleri
ve Diyarbakır’la ilgili Ahkam defterleri yayımlanmaya başladı. Keza üç
cilt halinde Safranbolu Sicilleri yayımlandı. Buna yayımlanan Karaman,
Akşehir sicillerini de ekleyebiliriz. Böylece çok daha geniş bir coğrafyada
kadı sicillerine dayanarak Osmanlı araştırmalarını zenginleştirmek imkanı
doğmuş oldu.

Yayınlanmamış sicillerin en önemli zorluğu hiç değilse basit bir konu fih-
ristinin dahi yapılmamış olmasıdır. Bu zorluğu bertaraf etmek için yayım-

10
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

lanan her cildin başına defterdeki ilam, hüccet, mâruz vs. kayıtlarının konu
fihristi hazırlandığı gibi bütün kelimeleri içine alan çok farklı ve zengin bir
indeks de CD olarak her cilde eklendi. Daha sonra yayımlanan bu 40 cildin
elektronik kopyaları zengin indeksiyle birlikte İSAM tarafından internette
herkesin kullanımına açıldı. Böylece binlerce kişi bu sicilleri görme, içini
serbestçe tarama ve isterse kopyalama imkânına kavuşmuş oldu. Büyük
bir memnuniyetle ifade etmeliyim ki bu yayımdan sonra birçok tez, kitap
ve makalede İstanbul Kadı Sicilleri sıklıkla kullanıldı. Böylece bu siciller
her alandaki Osmanlı araştırmalarında yayımlanmış bu siciller bu sayede
daha önce hiç olmadığı kadar kullanıldı, araştırmalar zenginlik ve derinlik
kazandı.

Yayımlanmış siciller mevcut en eski tarihli sicillerden başlayarak çoğunluğu


on altıncı asra ait olmak üzere on yedinci asrın ortalarına kadar gelmişti.
İBB Kültür AŞ bizden ısrarla sicillerin devamını da yapmamızı ve yirminci
asrın başlarına kadar bu yayını getirmemizi istemişti. Aslında sicillerin
çok kullanılmaya başlanmış olması da projede yer alanları bunu yapma
konusunda teşvik etmekteydi. Ne var ki yine aynı İBB Kültür AŞ bizden
bir İstanbul tarihi istemiş olduğu için sonraki yıllarda bu proje üzerinde
çalışılarak bu satırların yazarının proje yöneticiliği ve Coşkun Yılmaz’ın
editörlüğünde on ciltlik Antik Çağdan XXI. Yüzyıla Büyük İstanbul Tarihi
bitirilip 2015 yılında yayımlandı. Bu eserin halen İngilizce tercüme çalış-
maları devam etmektedir. Böylece yirminci yüzyılın başlarına kadar devam
eden ve 60 ciltte tamamlanması planlanan İstanbul Kadı Sicilleri projesinin
ikinci grubuna ancak sıra gelmiş oldu.

İstanbul mahkemelerine ait olup bugün elimizde bulunan ve sayıları 10


bini aşan kadı sicillerinin önemi şuradadır: İstanbul üç kıtaya yayılan bir
imparatorluğun merkezi olmasının ötesinde bünyesinde dini ve etnik çe-
şitliliği de toplamış bir milletler mozaiğini de bünyesinde barındırır. Bizans
döneminden intikal eden Hristiyan unsurların yanına fetihle birlikte top-
lanmaya başlayan Müslüman-Türk unsurlar ve İspanya başta olmak üzere
Avrupa’dan göç etmek zorunda kalan Yahudiler üç imparatorluğa (Roma,
Bizans, Osmanlı) merkezlik yapmış bu şehre ayrı bir çeşitlilik ve zenginlik
kazandırmıştır. İstanbul sicilleri bu farklı din, dil, kültür yapısındaki insan-
lara Osmanlı yönetiminin ve mahkemelerinin nasıl bir yaklaşım sergiledi-
ğini ortaya koymaktadır.

İlk 40 ciltte olduğu gibi bu grup kadı sicilinin yayınında da Suriçi İstanbul,
Üsküdar, Eyüp Galata ve bağlı mahkemelerinden defterler seçtik. Ancak

11
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

içerdiği hüküm zenginliği bakımından Osmanlı devletinin asıl yönetim yeri


olan suriçi İstanbul mahkemelerinden defterlere daha fazla ağırlık verdik.
Bu sayede bu defterlerin içerdikleri dava zenginliklerinin yanı sıra Çarşam-
ba ve Cuma Divanlarında görülen davalarla ilgili daha çok kayıtlar bu ikinci
seride yer aldı ve söz konusu divanların ele aldığı konular ve verdiği kararlar
hakkında daha doğrudan bilgi sahibi olduk.

Bu ikinci gurup sicillerin yayını için M. Âkif Aydın, İdris Bostan, Feridun
M. Emecen, Mehmet İpşirli ve Mustafa Oğuz’dan oluşan bir bilim kurulu
oluşturuldu. Projenin editörlüğünü yine Coşkun Yılmaz üstlendi. Defter-
lerin yayımlanmasında öncekilerde olduğu gibi şöyle bir yol izlendi: Önce
bir uzman defterin transkripsiyonunu gerçekleştirdi. Sonra bir tarihçi veya
uzman ile orijinal metin ve Latin harflerine aktarılan metin karşılıklı muka-
bele edildi. Daha sonra elde edilen metin bir tarihçi ve daha sonra bir hukuk
tarihçisi tarafından tekrar okundu. Her kontrol aşamasında tereddüt edilen
kelimeler bilim heyeti tarafından asıl metinle karşılaştırıldı. Bu 60 sicillik
seride önceki sicillere göre daha az sayıda Arapça kayıt var. Bu kayıtların
tercümesinde çok aşırıya kaçmamak şartıyla o günün Türkçesi tercih edildi.

Defterler farklı kâtipler tarafından tutulduğu için yazıların okunabilirliği


veya imla bakımından doğruluğu kâtiplerin yetişme seviyeleriyle yakın-
dan ilgilidir. Defterlerin zaman içinde yıpranmışlığı veya kâtiplerinin
yazılarının düzgün olmayışı bazı kelimelerin okunmasını imkânsız kılmış
veya güçleştirmiştir. Özellikle gayrimüslim isimler mahkeme kâtipleri ta-
rafından nasıl zaptedilmişse o şekilde yazıya geçirilmiştir. Bu sebeple aynı
ismin muhtelif defterlerde farklı şekillerde yazıldığı görülmektedir. Bunlar
belirli ölçüde tevhid edildi. Aynı zorluk Osmanlı coğrafyasında yer alan köy
isimlerinin imlasında da yaşandı. Okunmayan veya doğruluğunda tereddüt
edilen kelimeler özel işaretlerle belirtildi. Defterlerin imlasında araştırmacı-
lar ve Osmanlı tarihine merak duyanlar tarafından daha rahat okunmasını
temin maksadıyla ağır bir transkripsiyon usulü benimsenmedi. Türkçede
halihazırda kullanılan kelimelerde bugünkü imla tercih edildi. Diğerlerinde
özellikle bir başka kelimeyle karıştırılma ihtimali olan sözcüklerde bunu
önleyecek ölçüde bir transkripsiyon usulü benimsendi.

60 ciltlik bu ikinci seri İstanbul Kadı Sicillerinin yayımlanmasında çok de-


ğerli destekler gördük. Her şeyden önce bu projeyi bizden ısrarla talep eden
dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Kadir Topbaş’a teşekkü-
rü yerine getirilmesini bir görev telakki ederim. Aynı sıcak ilgiyi ve yakın
desteği İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Mevlüt Uysal’dan da

12
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

gördük. Kendisine müteşekkirim. Bu seri kadı sicillerini İstanbul Medipol


Üniversitesi’nin değerli destekleriyle yürüttük. İstanbul Medipol Üniversite-
si mütevelli heyeti başkanı Dr. Fahrettin Koca ve Üniversite rektörü Prof. Dr.
Sabahattin Aydın’a özellikle teşekkür ederim. Keza bu projeye İBB Kültür
AŞ Genel Müdürü Kemal Kaptaner ve eski genel müdürler Rıdvan Duran,
Nevzat Kütük ve Sabri Dereli’nin desteklerini burada şükranla anmalıyım.

Toplamda 100 cilt olan bu büyük projenin hayata geçmesinde bilim heyeti-
nin gerek sicillerin teker teker seçiminde gerek kontrolünde ve tashihlerde
çok kıymetli katkıları olmasaydı bu proje hayata geçmezdi. Feridun M.
Emecen, Mehmet İpşirli, İdris Bostan, Mehmet Akman, Erhan Afyoncu,
Mustafa Oğuz ve Bilgin Aydın’a, metin kontrolü ve imla birliğini, indeksi,
keza metinlerin transkripsiyonun yapan ve her birinin isimleri ilgili ciltte
zikredilen uzman arkadaşlara, editör yardımcılarımıza, koordinatörümüze,
sanat danışmanımıza, tasarımcımıza, fotoğrafçımıza da teşekkür ederim.

Bu çalışmanın gerçekleşmesinde baştan beri fedakârca çalışan editörümüz


Coşkun Yılmaz’a teşekkür için ayrı bir sayfa açmalıyım. Osmanlı mahkeme
defterlerinin orijinallerinin bulunduğu İstanbul Müftü­lüğü’nün katkıları
bu ikinci seride de önemli bir yer tutar. Değerli bilim adamları Prof. Dr.
Rahmi Yaran ve Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz başta olmak üzere İstanbul
Müftülüğü Şer’iyye Sicilleri bölümü yetkililerine teşekkür ederim.

13
KADI SİCİLLERİ
İMLA KURALLARI

15
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

16
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Ş. Şa‘ban

17
İ S TA N BU L M A H K E M E Sİ
78 NUMARALI SİCİL

COŞKUN YILMAZ

İstanbul Kadılığı, payitaht kadılığı olarak Osmanlı kadılıkları arasında en


önemlisi ve ayrıcalıklısıydı. İstanbul’un fethiyle birlikte kurulmuş olup
mevleviyet kadılıklarının en yükseğiydi. Her Çarşamba günü Eyüp, Üskü-
dar ve Galata kadılarıyla birlikte Çarşamba Divanı’na katılır ve kendi böl-
gesiyle ilgili davalara bakardı. İstanbul kadısı, kazaskerler İstanbul dışında
olduğu zamanlarda onlara vekaleten davaları dinlerdi.

İstanbul kadısının idari görevlerine vekalet eden nâiplerin yanı sıra sur
içinde nâipler vasıtasıyla görev ifa eden 4 mahkeme daha bulunmaktaydı.
Bunlar Mahmud Paşa, Ahi Çelebi, Balat ve Davut Paşa mahkemeleriydi.
İSAM-İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı işbirliğiyle yürüttüğü-
müz 40 Ciltlik İstanbul Kadı Sicilleri Projesi kapsamında bu nâipliklerden
Balat’ın 2 numaralı sicili daha önce yayımlanmıştır. Bu seri içerisinde ise
dört mahkemenin ilk defterleri başta olmak üzere bazı sicillerinin yayımı
planlanmıştır.

İstanbul Kadılığı’nın çok geniş yetki ve görevleri vardı. İstanbul kadıları


kaza yetkilerinin yanı sıra İstanbul’un ticari, iktisadi faaliyetlerinin orga-
nizasyonundan da sorumluydular. Fiyatları tespit ediyor, şehrin iaşesini
takip ediyor, esnafla doğrudan ilgileniyorlardı. İmar işlerinin denetimi,
asayişin temini, ücretlerin kontrolü, sefere çıkacak orducu esnafının tes-
piti, terekelerin taksimi, vakıflara nezaret gibi konular İstanbul kadısının
sorumluluğundaydı. Kadı’nın bu konumu mahkeme sicillerine de yansı-
dığından İstanbul sicilleri konu ve mahiyet bakımından diğer sicillerden
çok daha zengindir. Ancak günümüze ulaşan İstanbul sicilleri ne yazık ki
mahkemenin ilk dönemlerine değil, XVII. yüzyılın başlarına aittir. İstan-
bul kadılığına ait 334 sicil bulunmaktadır. Kadılık 1836’da Bâb-ı Meşîhat’a

19
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

taşındıktan sonra mahkemeye ait evrak ve sicillerin bir kısmı da muhafaza


edildikleri yerlerden buraya nakledilmiştir. Sultan II. Abdülhamid’in em-
riyle, 1894’te Şeriyye Sicilleri Arşivi’nin bugünkü yerine (İstanbul Müf­
tü­lüğü yanı) inşası ve mahkeme sicillerinin burada toplanması kararı
üzerine diğer mahkemeler gibi İstanbul kadılığının sicilleri de bu arşive
devredilmiştir.*

İSAM-İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı işbirliğiyle gerçekleş-


tirdiğimiz 40 Ciltlik İstanbul Kadı Sicilleri Projesi kapsamında 3, 12, 18 ve
24 numaralı İstanbul Sicilleri yayımlanmıştır.** İBB Kültür AŞ.-Medipol
Üniversitesi işbirliği ile yürüttüğümüz bu proje kapsamında da bu defterle
birlikte İstanbul Mahkemesi’ne ait 10, 19 (Kısmet-i Askeriye) 20, 22, 25,
33, 44, 56, 59 (Kısmet-i Askeriye) 94, 97, 137, 138, 147, 148, 154, 156, 172,
191, 211 ve 334 numaralı siciller hazırlanmıştır.

İstanbul Mahkemesi 78 Numaralı Sicil, 1216-1217/1801-1803 yılları ara-


sındaki kayıtları ihtiva etmektedir. İlk kayıt muhtelif esnaf nizamlarının
sicile kaydedildiğini ifade eden bir kayıt olup çeşitli tarihler vardır. Bun-
ların en erkeni 1 Zilhicce 1216/ 4 Nisan 1802 tarihlidir. Son kayıt ise 17
Recep 1217/13 Kasım 1802 tarihlidir. Ancak tarihler her zaman kronolo-
jik bir sıra ile devam etmemekte, takdim tehirler bulunmaktadır. Bu min-
valde en erken kayıt (2b-1) 10 Şaban 1216/16 Aralık 1801, en geç kayıt
(100a-1) 7 Zilhicce 1217/31 Mart 1803 tarihlidir. Defterdeki “merhûm
ve mağfûrun-leh Sadr-ı esbak Emin Paşazâde devletlü inâyetlü Mehmed
Emin-Beyefendi hazretlerinin huzûrlarında olan vekāyi‘in i‘lâm sicilidir”
kaydından defterin Mehmed Emin Bey döneminde tutulduğu anlaşılmak-
tadır. Defterde 663 kayıt bulunmaktadır. Davaların çoğunluğu doğrudan
Müslümanlarla ilgili olan defterde tarafların gayrimüslimlerden oluştuğu
kayıt sayısı 128; Müslüman ve gayrimüslimlerin birlikte taraf oldukları ka-
yıt sayısı ise 99’dur.

Defterde Müslümanlarla ilgili yer alan kayıtların içeriği genel olarak ala-
cak-verecek davaları, köle-efendi ilişkileri, dükkan anlaşmazlıkları, insan-
ların birbirlerine karşı uygunsuz hareketlerde bulunması, inşa izni, kom-
şuluk hukukuna aykırı hareketlerle ilgili davalar, çeşitli suçlardan dolayı
mahalleden çıkarılma, köle satışı, miras paylaşımıyla ilgili çeşitli davalar,

* Metni okuyan M. Âkif Aydın Hocam’a ve katkısı için Serkan Osmanlıoğlu’na teşekkür
ederim.
Bilgin Aydın ve dğr., İstanbul Şer’iyye Sicilleri Vakfiyeler Kataloğu, Ankara 2015, s. 33-36.
** http://www.kadisicilleri.org/

20
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

tevliyet anlaşmazlıkları, çocuklara nafaka tayini, esnafla ilgili meseleler,


karı-koca ilişkileri ve boşanma davaları, hürriyet ispatı davaları gibi ka-
yıtlardan oluşmaktadır. Bunların yanında bu başlıklar altında toplanama-
yacak; ancak çalışma alanlarına göre oldukça kıymetli bilgiler verebilecek
kayıtlarda mevcuttur. Bu minvalde bir örnek verilecek olursa Cerrah Sey-
yid Nuri b. Ahmed’in, yanlışlıkla sağlam dişini çektiği Mustafa b. Ahmed
ile sulh olduğu dava (23b-2) tıp tarihi açısından oldukça önemlidir. Gay-
rimüslimlerin taraf olduğu kayıtların içeriği genel olarak Müslümanlığı
kabul etme, alacak-verecek davaları, dükkan gediği satışı, kira alacağı ile
ilgili davalar, kira akdi veya feshi, zimmet ibrası, boşanma davaları, esna-
fın birbirleriyle olan ilişkileri, çeşitli suçlardan dolayı mahalleden çıkarıl-
ma, komşuluk hukukuna aykırı hareketlerle ilgili kayıtlardan oluşmakta-
dır. Bunların yanında bu başlıklar altında toplanamayacak; ancak çalışma
alanlarına göre oldukça kıymetli bilgiler verebilecek kayıtlarda mevcuttur.
Müslüman ve gayrimüslimlerin taraf oldukları kayıtların içeriği ise genel
olarak alacak-verecek davaları, dükkan kira sözleşmesi, komşuluk huku-
kuna aykırı hareketlerle ilgili davalar, çeşitli durumlarda insanların birbir-
lerine kefil olmaları gibi konularla ilgili kayıtlardan oluşmaktadır.

Defterde dikkat çeken konuların başında esnafın birbirleriyle ve devletle


olan ilişkilerini yansıtacak kayıtlar gelmektedir. Tülbentçi, Kireççi, Kem-
hacı, Kavukçu, Çörekçi, Simitçi, Fırıncalacı, Nalband, Çelenkci, Odun-
kapısı Peynircileri, Bakkal, Tacir, Keresteci, Helvacı, Yağcılar, Peştemalci,
Kabahasırcı, Sandalcı ve Arpacı esnafının nizamlarına ve bunlara uyma-
yanlara dair muamelata ait kayıtlar oldukça önemlidir. Kavukçu esnafın-
dan Mehmed Tahir’in gediğini, nizama aykırı olarak esnaf haricinden bi-
rine devredemeyeceği (37a-2), Ankara’da sof ve şal imal edip İstanbul’da
satan esnafın nizama uymaları gerektiği (15b-1), Attar esnafından Ali
Efendi’nin taahhüdüne aykırı davrandığında başka bir diyara sürüleceği
(3b-4), Kayseri’den İstanbul’a deri getiren derici esnafının nizamı (36b-4),
Kavukçu nizamı gereği Şirin v. Agob’un, Müslümanlara ait kavukçu dük-
kanını satın alamayacağı (52a-3) gibi kayıtlar bu açıdan mühimdir.

Yeni dükkan açma veya herhangi bir iş kolunda çalışma izni verilmesiyle
ilgili kayıtlar Osmanlı iktisadi hayatı için oldukça kıymetlidir. Kırımlı Hacı
Abdullah’ın Fıçıcılık sanatını icra etmesine izin verildiği (4a-1), Kostandi
ve Yorgi’nin Tavşan Adası’nda doğramacılık sanatını icra etmelerine izin
verildiği (5a-5), Devatçılar kalfası Halil b. İbrahim’in dükkan açıp mesle-
ğini icra etmesine engel olunmaması gerektiği (11a-5), Doğramacı kalfa-
larının dükkan açmalarına izin verildiği (19a-2), Süleyman b. Mustafa’nın

21
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

keserci dükkanı açmasına izin verildiği (25a-2), Girit adasından İstanbul’a


sabun getirip satan sabun tüccarlarının ferman talebi (28b-4), Daha ön-
cesinde tülbentçi esnaflığından çıkarılan kişilerin, durumlarının tahkik
edilerek tekrar esnaf arasına dönmelerine müsaade edildiği (57a-2) gibi
kayıtlar bu cümledendir.

Esnaf gruplarının birbirlerinin alanlarına karışmamalarıyla ilgili de çokça


kayıt vardır. Bunlardan bazıları bakkalların tuzlu balık satmasına, balık
tuzlayıcı esnafının müdahale etmemeleri (2a-1); Ahmed Usta b. Hüseyin
ve Seyyid Mehmed Usta’nın simitçi dükkanında yağlı börek, çörek yapma-
sına engel olunmaması gerektiği (14b-1); Yahudi taifesinden Yasef v. İsak,
Mosi v. Salmon, Sabetay v. Salmon ve diğer esnafın bükme imaline izin
verildiği (6b-3); çörekçi ve simitçi esnafının, francala ve has ekmek pişirip
satmayacaklarını taahhüt ettikleri (55b-2), tülbentçi esnafının, basmaha-
nede tülbentlerini nöbetleşe bastırmaları ve herkesin sırasına riayet et-
mesi gerektiğinin tenbihi (31a-1), İstanbul’a odun nakleden gemicilerin,
kereste taşımamaları için ferman (38b-2) gibi kayıtlardır

Çeşitli sebeplerle dikkat çekmek istediğimiz kayıtlardan bazıları şunlar-


dır: Büyük yangından dolayı Bursa’ya zahire gönderilmesi (1b-2); Sâyis
Seyyid Ahmed b. Abdullah ve Arabgirli Hüseyin b. Ali’nin evlerinde çıkan
yangında vefat ettiklerinden cesetlerinin teşhis edildiği (7b-2); Ahmed
adlı kişinin İslam’la şereflendikten sonra dinden döndüğü (8a-4); Müh-
tedi Mehmed’in mürted olduğu (71a-3); Üsküdar Çanlı cami-i şerifinin
kapısı üzerindeki tahta kurşunu çalan Kara Mustafa oğlu Hasan’ın elinin
kesilmeyerek tazirle cezalandırılması gerektiği (60a-3); Mehmed Sadık’ın,
Abdi Paşa b. Ali Paşa’nın neslinden olduğu iddiasıyla açtığı veraset dava-
sını ispat edemediği (22a-4).

Sicilde, tevliyet anlaşmazlıkları, mütevelli tayini, borç verme, satın alma,


vakıf kurma gibi vesilelerle vakıf isimleri zikredilmektedir. Bunlar; Ahiza-
de Yusuf Efendi Vakfı, Ayasofya-i Kebîr Vakfı, Behruz Ağa Vakfı, Belkıs
Hatun Vakfı, Burunsuz Mustafa Çavuş Vakfı, Canfedâ Hatun Vakfı, Cer-
rahbaşı Mehmed Efendi Vakfı, Cerrahpaşa Vakfı, Cezayirli Ahmed Paşa
Vakfı, Cihan Bey Vakfı, Çelebi Ağa Vakfı, Çelebioğlu Vakfı, Çoban Süley-
man Ağa Vakfı, Davud Ağa (Mimarbaşı) Vakfı, Davud Çavuş Vakfı, Dâye
Hatun Vakfı, Debbâğ Yunus Vakfı, Derviş Mehmed Efendi Vakfı, el-Hâc
İbrahim Efendi Vakfı, el-Hâc Mehmed Emin Efendi Vakfı, Elvan Seydi
Vakfı, Ferhad Ağa Vakfı, Güngörmez Vakfı, Haraccı Hamza Bali Vakfı,
Haremeyni’ş-şerîfeyn Vakfı, Hasan Çelebi b. Uğurlu Vakfı, Haydar Efendi

22
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Vakfı, Hocakasım Günânî Mahallesi Avarızı Vakfı, Hümâ Hatun Vakfı,


Hüsrev Efendi Vakfı, İbrahim Paşa Vakfı, İlyas v. Sinan Vakfı, Karakazza-
de Vakfı, Karaki Hüseyin Çelebi Vakfı, Kâtib Hüsrev Vakfı, Kaya İsmihan
Sultan Vakfı, Kırımlı Muhyiddin Ahmed Efendi Vakfı, Kocamustafapaşa
Vakfı, Köse Mustafa Efendi Vakfı, Kütüphane-i Celîle Vakfı (Enderûn-ı
Hümâyûn), Mehmed Ağa Câmi‘-i Şerîfi Vakfı, Mehmed Efendi Vakfı, Mol-
la Hüsrev Efendi Vakfı, Mustafa Efendi Vakfı, Nalıncı Hacı Mahmud Vak-
fı, Paylak Mustafa Paşa Vakfı, Rüstem Paşa Vakfı, Sadeddin Efendi Vakfı,
Samutpazar Zaviyesi Vakfı, Sarı Kethüdâ Mustafa Paşa Vakfı, Seferikoz
Hacı Mehmed Mescidi Vakfı, Seferikoz Mahallesi Avarızı Vakfı, Seyfullah
Efendi Vakfı, Seyyid Muhterem Efendi Vakfı, Sinan Paşa Vakfı, Sultan Ab-
dülhamid Han Vakfı, Sunullah Efendi Vakfı, Süleyman Efendi (Mekke-i
Mükerreme Kadısı) Vakfı, Süleyman Paşa Vakfı, Şeyh Ferhad Vakfı, Şeyh
Muhyiddin Kocavî Vakfı, Şeyh Pîrce Alaaddin Efendi Vakfı (Alaiyye),
Şeyh Sinan Erdebilî Zâviyesi Vakfı, Şeyh Yavsi Vakfı, Şeyhülislâm Ömer
Hulusi Efendi Vakfı, Timurtaş Vakfı, Vâlide Sultan Vakfı, Zal Mahmud
Paşa Vakfı’dır.

23
KONU BAŞLIKLARI

1 [Kapak] Tülbentçi, Kireççi, Kemhacı, Kavukçu, Çörekçi, Simitçi,


Fırancılacı, Nalband ve Çelenkci esnaflarının nizamlarının
kaydedildiği / 69
2 [1a-1] İstefan v. Bakkal Yorgi’nin İslam dinini kabul ettiği / 69
3 [1a-2] İbrahim Edhem Efendi’nin İstanbul Bab Mahkemesine kâtip
tayin edildiği / 69
4 [1a-3] Odunkapısı peynircileri, bakkal, tâcir, keresteci, helvacı, şîrugan
yağcıları, peştemalci, kabahasırcı, sandalcı ve arpacı esnaflarının
nizamının kaydedildiği / 70
5 [1b-1] Rü’yet-i Hilâl kaydı / 70
6 [1b-2] Büyük yangından dolayı Bursa’ya zahîre gönderilmesi / 71
7 [2a-1] Bakkalların tuzlu balık satmasına, balık tuzlayıcı esnafının
müdahale etmemeleri / 72
8 [2a-2] Marka v. Anton’un kaynanası aleyhine açtığı davadan
vazgeçtiği / 73
9 [2a-3] Zenciye Zeyneb’e efendisine itâat etmesi için tenbih / 73
10 [2a-4] Kahveci Ali b. Süleyman’ın, kardeşi Duhânî Süleyman’a
müdahaleden men edildiği / 74
11 [2a-5] Zeyneb bt. Ali’nin Mustafa b. Mehmed’e karşı açtığı ıskat-ı
cenîn (Çocuk düşürme) davası / 74
12 [2b-1] Hacı Mehmed Emin Efendi’nin yıkılan menzili tekrar binâ
edeceği / 75
13 [2b-2] Çoban Todori v. Tanaş’ın, Üstüyan v. Kayo ve Lenber v. Yani
aleyhine açtığı davada, iddiasını ispat edemediğinden muarazadan
men edildiği / 76
14 [2b-3] Seyyid Hüseyin b. Seyyid Ali’nin menzil davasında Seyyid
Murtaza ile sulh oldukları / 76
15 [2b-4] Hanife bt. Mehmed’in, Ahmed Reşid ile alacak davasında sulh
oldukları / 77
16 [3a-1] Saraya sebze veren bahçıvân esnafının sulh oldukları / 78

25
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

17 [3a-2] Bahçıvân esnafından Yedikule kolunun yiğitbaşıları Sabana


ve Hıristo’nun, Küçük Lanka kolunun yiğitbaşısı Penyo ve Oftem
aleyhine açtıkları alacak davasında muarazadan men olundukları / 79
18 [3a-3] Ali b. Ahmed’in, Hasan b. İsmail, Yako ve Nikola ile alacak
davasında sulh oldukları / 79
19 [3a-4] Mehmed Reis b. Abdullah’ın, Nikagos v. Begos zimmî ile alacak
davasında sulh oldukları / 80
20 [3b-1] Kemhacı esnafının aralarındaki ihtilafı gidererek sulh
oldukları / 81
21 [3b-2] Tütüncü Avakim’in, Duhânî Hacı İsmail’e olan borcunu
ödemesi / 81
22 [3b-3] İbrahim b. Hasan’ın, Mehmed Şâkir Ağa’ya borcunu ödemesi
gerektiği / 82
23 [3b-4] Attar esnafından Ali Efendi’nin taahhüdüne aykırı
davrandığında başka bir diyara sürüleceği / 83
24 [4a-1] Kırımlı Hacı Abdullah’ın Fıçıcılık sanatını icra etmesine izin
verildiği / 83
25 [4a-2] Şerife Ayşe Hatun’un, Emine bt. Mehmed’deki alacağını taksite
bağladığı / 84
26 [4a-3] Hasan Beşe b. Abdullah’ın, bakkal dükkanı ile yanındaki odayı
Mihal v. Vasil’e kiraladığı / 85
27 [4b-1] Şerife Emine bt. Mehmed’in, boyacı dükkânını Tegodoş v.
Kostandi’ye kiraladığı / 85
28 [4b-2] Hamamcılar yiğitbaşılığının Mustafa Ağa’ya tevcih
edildiği / 86
29 [4b-3] Halil b. Ali’nin, canbaz Osman b. Abdurrahman’dan alacağı
olduğu / 86
30 [4b-4] Zenciye Mahbûbe bt. Abdullah’ın efendisine itâat etmesi
gerektiği / 87
31 [5a-1] Kalyoncu Seyyid Süleyman’ın, alacak davasında Tığcı Osman ile
sulh olduğu / 88
32 [5a-2] Sarrac Mustafa b. Süleyman’ın, Dellal Yako v. Yoda aleyhine
açtığı davada iddiasını ispat edemediğinden muarazadan men
edildiği / 88

26
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

33 [5a-3] Gariboğlu Yanaki’nin, Seyyid Mustafa’dan alacağına kardeşi


Seyyid Mehmed’in kefil olduğu / 89
34 [5a-4] Seyyid Abdurrahman Çelebi ile Seyyid Mehmed ‘in alacak
davasında sulh olduğu / 89
35 [5a-5] Kostandi ve Yorgi’nin Tavşan Adası’nda doğramacılık sanatını
icra etmelerine izin verildiği / 90
36 [5b-1] Hasan Çelebi’nin, Mehmed Ağa b. İbrahim’in arsasına geçen
binâ saçaklarını ve pencerelerini kaldırarak sulh oldukları / 90
37 [5b-2] Seyyid Osman’ın satın aldığı kölenin ayıplı çıkması üzerine
Seyyid Mustafa’ya geri verilmesi / 91
38 [5b-3] Haçador v. Kolican’ın, Sakaoğlu Karabet ve Zador v. Karabet’e
borcunu ödemesi gerektiği / 92
39 [5b-4] İznikli Mustafa Ağa’nın satın aldığı Arab zenciye câriyenin
hürriyet davası / 93
40 [6a-1] Moralı Emine bt. Abdi’nin, Seyyid Ahmed aleyhine açtığı
cariye davasında iddiasını ispat edemediğinden muarazadan men
edildiği / 93
41 [6a-2] Hancı Mehmed b. Mehmed’in Cankulu Mustafa’da alacağının
kalmadığı / 94
42 [6a-3] Abranoş v. Kirkor’un, Seyyid Mehmed b. Seyyid Mahmud’a
borcunu ödemesi gerektiği / 95
43 [6a-4] Sâre bt. Sekyas’ın, Arotin ve Begos aleyhine açtığı davada
iddiasını ispat edemediğinden muarazadan men edildiği / 95
44 [6b-1] Revgancı Hüseyin b. Veliyüddin’in, Yodac v. Çilbon’a borcunu
ödemesi gerektiği ve muarazadan men edildiği / 96
45 [6b-2] Begos v. Markar’ın alacak davasında Kuyumcu Matos ile sulh
oldukları / 97
46 [6b-3] Yahûdi tâifesinden Yasef v. İsak, Mosi v. Salmon, Sabetay v.
Salmon ve diğer esnafın bükme imaline izin verildiği / 97
47 [7a-1] Seyyid Mehmed Emin b. Süleyman’ın, Dimitri v. Aydazi
aleyhine açtığı davada iddiasını ispat edemediğinden muarazadan
men edildiği / 98
48 [7a-2] Şerife Naile Hanım bt. Seyyid Hasan Bey’in miras davasında
Hatice Hatun ile sulh olduğu / 99

27
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

49 [7a-3] Tütüncü Vasil v. Mihail’in, Ali b. Ömer’e olan borcunu ödemesi


gerektiği / 100
50 [7b-1] Salı Günü Ramazan orucuna başlanılacağı ve kandillerin
yakılması gerektiği / 100
51 [7b-2] Sâyis Seyyid Ahmed b. Abdullah ve Arabgirli Hüseyin b.
Ali’nin evlerinde çıkan yangında vefât ettiklerinden cesetlerinin teşhis
edildiği / 101
52 [7b-3] Yako v. Yorgi’nin, Mehmed Sâdık Efendi’de olan alacağını
taksitlendirdiği / 101
53 [7b-4] Murad Bey Kaptanî Halil b. Osman’ın terekesinin taksimi / 102
54 [8a-1] Ali Rıza Efendi b. Abdurrahim Efendi’nin, Tütüncü Kigorak v.
Avadeş’te alacağının kalmadığı / 103
55 [8a-2] Osman Ağa’nın, Kasber Anton v. Bedros’a olan borcunu
ödemesi gerektiği / 104
56 [8a-3] Yoseb v. Cercu’nun, Tabib Begos v. Anton’a olan borcunu
ödemesi gerektiği / 104
57 [8a-4] Ahmed adlı kişinin islamla şereflendikten sonra dinden
döndüğü ve katli lazım geldiği / 105
58 [8a-5] Seyyid İsmail b. Mehmed’in vâkıf evladından olduğunu ispat
edemediğinden vakıf tevliyetinin Şeyh Sülayman’da kaldığı / 105
59 [8b-1] Tütüncü Nikagos v. Avanes’in, Zakar v. Kirkor’a karşı açtığı
alacak davasında, iddiasını ispat edemediğinden muarazadan men
edildiği / 106
60 [8b-2] Dimitri v. Okir’in, Mehmed Said Ağa ve Mustafa Ağa ile
alacak davasında sulh oldukları / 106
61 [8b-3] Mehmed Ağa b. İbrahim’in vârislerinin, Dimitri v. Okir’e karşı
açtığı alacak davasında, iddialarını ispat edemediğinden muarazadan
men edildiği / 107
62 [8b-4] Abraham ve Despino Nasrâniye’nin dükkanına açtıkları
pencerenin, Zübeyde bt. Mustafa’nın evine baktığından ve zarar
verdiğinden kapatılması gerektiği / 107
63 [9a-1] Bosna eyaletinin Hersek sancağındaki Zey kalesi müstahfızının
mevacibinin ödenmesi gerektiği / 108
64 [9a-2] Abdülfettâh b. Tahir’in ümmüveled olan cariyesi Tayyibe bt.
Abdullah’ı satmaması gerektiği / 110

28
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

65 [9a-3] Hafız İbrahim Edhem’in Seyyid Abdullah b. Seyyid


Hidayetullah’a borcunu ödemesi gerektiği / 110
66 [9b-1] Bakkal Dimitri v. Piretamoz’un, Kırımlı Hacı İsmail b.
Abdullah’a borcunu ödemesi tenbihi / 111
67 [9b-2] Zeliha bt. Abdullah’ın, Halil Efendi b. Şaban’a şetm ettiği için
tazir ile cezalandırılması / 111
68 [9b-3] Seyyid Abdullah b. Seyyid Hidayetullah’ın, İbrahim
Edhem’deki alacağını kefil Mehmed Emin Ağa’dan tahsili / 112
69 [9b-4] Bostani Osman b. İbrahim’in, Mustafa b. Mehmed’i yaraladığı
davada sulh oldukları / 112
70 [9b-5] Mehmed Sâdık b. Mehmed’in, sarraf Marat v. Mıgırdıç ile
alacak meselesinde sulh oldukları / 113
71 [10a-1] Begos v. Bedros’un, Kuyumcu Arotin v. İsayi’ye sattığı çiftlik ve
içerisindeki hayvanlarını teslim etmesi gerektiği / 113
72 [10a-2] Mahremiyete uymadığından Şerife Naile bt. Hacı Ali’nin
mahalleden çıkarılması / 114
73 [10a-3] Vasiliko bt. Saturi’nin eşi Yorgi v. Andez’in evine dönmesi
gerektiği / 115
74 [10a-4] Arakil v. İvaz’ın dükkan gediğini bedeli karşılığı Artin v.
Sahak’a devrettiği / 115
75 [10a-5] Tabib Seyyid Mehmed Efendi b. Ali’nin çocukları Seyyid Ali
ve Şerife Fâtıma’ya nafaka tayini / 116
76 [10b-1] Debbağ esnafından Mustafa ve oğlu Halil’in nizama aykırı
davranmaları sebebiyle ihraç edilmeleri / 116
77 [10b-2] Serkiz v. Mefer’in dükkân kirasını Oseb’e ödemesi
gerektiği / 117
78 [10b-3] Şerife Nefise bt. Hacı Ali’nin boşandığı eşi Yusuf, üvey
babası Mustafa ve annesi Şerife Ayşe’nin bir birlerinin zimmetini ibra
ettikleri / 118
79 [10b-4] Hammami Mehmed b. İbrahim’in Ümmügülsüm bt. Halil’e
olan borcunu ödemesi erektiği / 118
80 [11a-1] Hacı Halil Ağa’nın sahilhane dükkânları vakfiyesinin sahih
olduğu / 119
81 [11a-2] Kazıkçı Hasan Ağazâde Mehmed Emin’in, Mehmed Ağa’daki
alacağını kefaletinden dolayı Sarraf Yorgi v. Vasil’den istemesi / 119

29
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

82 [11a-3] Hacı Halil Ağa’nın sahilhane dükkânları vakfiyesinin sahih


olduğu / 120
83 [11a-4] Çengiler kolbaşısı Yusuf b. Süleyman ile Mühtedî Osman
b. Abdullah’ın alacak hususunda birbirlerinin zimmetlerini ibrâ
ettikleri / 120
84 [11a-5] Devatçılar kalfası Halil b. İbrahim’in dükkan açıp mesleğini
icra etmesine engel olunmaması gerektiği / 121
85 [11b-1] Habbazân esnafına dağıtılacak buğdayın fiyatı / 121
86 [11b-2] Seyyid Ahmed Çavuş b. Seyyid Mehmed ile Duhânî Hüseyin
b. Hasan’ın alacak hususunda birbirlerinin zimmetlerini ibrâ
ettikleri / 122
87 [11b-3] Dülger Panayot v. Anesti’nin, Kınan v. Angeli’ye olan borcunu
ödemesi gerektiği / 122
88 [11b-4] İsak v. Şemon’ın zaptettiği odayı Tabib Mustafa Efendi’ye
teslim etmesi gerektiği / 123
89 [12a-1] Simitçi Abdülkadir b. Hüsameddin’in, İsmail b. Osman’a olan
borcunu ödemesi gerektiği / 124
90 [12a-2] Yusuf b. Yusuf ’un, Ömer b. Hasan’a olan borcunu
ödediği / 124
91 [12a-3] Nimetullah bt. Osman’ın, eşi Attar Seyyid Mehmed Çelebi b.
Hüseyin’e itâat etmesi gerektiğinin tenbihi / 125
92 [12a-4] Şerife Fâtıma bt. İsmail’ın, boşandığı eşi Seyyid Mehmed
Sâdık b. Osman aleyhine açtığı davada iddiasını ispat edemediğinden
muarazadan men edildiği / 125
93 [12a-5] Molla Ahmed b. Mehmed’in İbrahim Ağa b. Hasan’a olan altın
borcunu ödemesi gerektiği / 126
94 [12b-1] Esma bt. Abdullah’ın Hatice bt. Abdullah’ta alacağının
kalmadığı / 126
95 [12b-2] Nefise bt. Mustafa ile kardeşi Kemhacı Emrullah Beşe’nin bir
birlerinin zimmetini ibra ettikleri / 127
96 [12b-3] Berber Ali bin Abdullah’tan miras kalan dükkân gediği ve
evin Hatice bt. Mehmed’e satıldığı / 127
97 [12b-4] Hacı Mehmed’in, Seyyid Mehmed Said’e borcunu ödeyeceğini
taahhüt etmesi / 128

30
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

98 [13a-1] Karabet v. Mağrovic’in, Tülbentçi Estefan v. Ağyazer’in


vârislerinin zimmetini ibra ettiği / 129
99 [13a-2] Nikola v. Kostandi’nin, İskender v. Aleksandır’a olan borcunu
ödemesi gerektiği / 130
100 [13a-3] Ümmügülsüm bt. Hacı İsmail ile Tütüncü Veliyüddin’in
namahreme riayet etmedikleri için mahalleden çıkarılması / 130
101 [13a-4] Mustafa Çavuş b. İsmail ile boşandığı eşi Ayşe bt. Abdullah’ın
birbirlerinde haklarının kalmadığı / 131
102 [13b-1] Çorapçı Mehmed b. İbrahim’in, Tülbentçi Kazros v.
Mağrovic’e olan borcunun kalan kısmının ertelendiği / 132
103 [13b-2] Sabuncu esnafından Hüseyin Ağa, Mehmed Ağa,
Tiryâkîoğlu Mustafa Ağa ve diğer esnafın, Sabuncu Seyyid Hasan’daki
alacaklarının hacz yoluyla alınmasını talep etmeleri / 132
104 [13b-3] Halil Beşe b. Mehmed’in, İsmail b. Abdullah’a sattığı gedik
aletlerini teslimine tenbih / 133
105 [14a-1] Ruhariye bt. Dimitri ile Ahmed Ağa b. Hüseyin Ağa’nın
menzil davasından iki yüz guruşla sulh oldukları / 134
106 [14a-2] Anaştaşya bt. Yani ile Estambol v. Yorgi’nin gedik eletleri
davasında yüz otuz guruşla sulh oldukları / 135
107 [14a-3] Ali bin Abdullah’ın vârisi Hatice Hatun’un, Halil bin Mustafa
ile sulh oldukları / 135
108 [14b-1] Ahmed Usta b. Hüseyin ve Seyyid Mehmed Usta’nın
simitçi dükkanında yağlı börek, çörek yapmasına engel olunmaması
gerektiği / 136
109 [14b-2] Mustafa Beşe b. Ahmed ile Ahmed Beşe b. Mehmed’in tütün
davasında yüz elli guruşa sulh oldukları / 137
110 [14b-3] Nefise bt. Abdullah ile Mustafa Ağa b. İsmail’in bir birlerinin
zimmetini ibra ettikleri / 137
111 [14b-4] Ali Çavuş bin Ahmed’in boşandığı eşi Hatice bt. Mehmed’e
nafakasını ve mehr-i müeccelini ödemesi gerektiği / 138
112 [15a-1] Alile Esma bt. Abdullah’ın, eşi Molla Ahmed b. Mehmed’e
kendisini bakmak şartıyla verdiği mallarını geri alması / 139
113 [15a-2] Şerbetçi Ali b. Mustafa’nın, Tüccardan Abdullah ve İbrahim
bin Mehmed’e olan borcunu ödemesi gerektiği / 140

31
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

114 [15b-1] Ankara’da sof ve şal imal edip İstanbul’da satan esnafın
nizama uymaları gerektiği / 141
115 [15b-2] Zenci Mehmed b. Abdullah’ın hürriyet davasını ispat
edemediği ve efendisi Molla Ali’ye itâate tenbih / 142
116 [15b-3] Manok v. Agob’un boyacı esnafına müdahale etmeyeceğine,
sandalcı Seyyid mehmed Sâdık’ın kefil olduğu / 143
117 [16a-1] Ömer b. Hüseyin’in, Sultan Abdülhamid Han vakfından
kiraladığı kasap dükkânını İbrahim b. Mustafa’ya devrettiği / 144
118 [16a-2] Seyyid İbrahim ve kardeşi Seyyid Ebûbekir’in, Sultan
Abdülhamid Han vakfından kiraladıkları kasap dükkânını Osman ve
Mustafa’ya devrettikleri / 144
119 [16a-3] Un kapanı tüccarlarının, kalafatçı esnafından şikâyetlerini
geri almaları / 145
120 [16b-1] Mehmed Emin b. Mustafa’nın, Bağdatlı Hacı Mustafa b.
Mehmed’e olan borcunu ödemesi gerektiği / 146
121 [16b-2] Arakil v. İvaz’ın Rüstempaşa Vakfı’na ait dükkân gediklerinin
tasarruf hakkını Bağdatlı Mehmed Emin b. Abdullah’a devrettiği / 147
122 [16b-3] Cemaleddin b. Süleyman’ın dükkân açmasına ve sanatını icra
etmesine izin verildiği / 147
123 [16b-4] Hasan b. Abdullah’ın teknecilik sanatını icra etmesine
müdahale edilmemesi için tenbih / 148
124 [17a-1] Hasan b. Mustafa’nın, dükkân gediğini Hacı Ali b. Ali’ye
teslim etmesi gerektiği / 148
125 [17a-2] Seyyid Mustafa Ağa b. Mehmed Emin’in uncu kethüdalığına
tevcihi / 149
126 [17a-3] Hatice bt. Osman’ın, Şerife Ayşe bt. Seyyid Mustafa aleyhine
açtığı davasını ispat edemediğinden muarazadan men edildiği / 149
127 [17a-4] Hediyetullah bt. Ahmed’e eşi Ali b. Mustafa’ya itâat etmesi
için tenbih edildiği / 150
128 [17b-1] Tülbentçi Kirkor v. Matos’un, Bedros v. Ananes ile
aralarındaki anlaşmazlıkta sulh oldukları / 150
129 [17b-2] Kebapçı Ahmed Usta b. Hasan’ın kebapçı dükkânında tennûr
kebabı pişirip satmasına izin verildiği / 151
130 [17b-3] Cerrahbaşı Mehmed Efendi vakfına ait bahçıvân odasına
Şeyh Yavusi Vakfı’nın müdahale etmemesi gerektiği / 152

32
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

131 [17b-4] Agob v. Aleksan’ın, Yani v. Tanaş aleyhine açtığı davasının


reddedildiği / 153
132 [18a-1] Seyyid Davud b. Ahmed’in, karısı Sâdıka bt. Abdullah’tan
satın aldığı ev ve eşyalarını geri vermesi gerektiği / 153
133 [18a-2] Bostancı Abdülmümin’in, babasından miras kalan tütüncü
dükkânı gediğini Osman Ağa b. İsmail’e devrettiği / 154
134 [18a-3] Sagir Mustafa’nın hissesini vasisi ve annesi Zeyneb bt. Ali’ye
teslim etmesi için Camcı Ahmed b. İsmail’e tenbih edildiği / 155
135 [18a-4] Zeyneb bt. Ali’nin boşandığı kocası Camcı Ahmed b.
İsmail’den mehrini talep etmesi / 155
136 [18a-5] Tavukçuoğlu Nesim’in evinin alt katındaki şerbethanenin
kapatılması / 156
137 [18b-1] Zeliha bt. Mustafa’nın, babalarından kalan miras hususunda
kardeşi Sarrac Ahmed Ârif ’in zimmetini ibra ettiği / 156
138 [18b-2] Vasiliki bt. Saturi’nin muhâla‘a ile boşandığı kocası Yorgi v.
Aydaz’ın zimmetini ibra ettiği / 157
139 [18b-3] Ahmed b. Mustafa’nın, Sofi oğlu Mehmed’den satın aldığı
cariyenin ayıplı olduğu iddiasını ispat edemediği / 158
140 [18b-4] Nefise bt. Abdullah’ın, kocası İsmail b. Mehmed’e itâat etmesi
gerektiğinin tenbihi / 159
141 [19a-1] Ebûbekir Beşe b. Sunullah’ın, Adapazarlı Feyzullah b.
Mehmed’e borcunu ödemesi gerektiği / 159
142 [19a-2] Doğramacı kalfalarının dükkân açmalarına izin
verildiği / 159
143 [19a-3] Manol v. Dimitri’nin, şerbetçi Nikola v. Anton aleyhine açtığı
davanın reddedildiği / 160
144 [19b-1] Tüccar ve bakkal pazarbaşılarına ferman verilmesi / 161
145 [19b-2] Bakkal Tanaş v. Nikola’nın, Acı Anad v. Todori’ye olan
borcunu bir ay sonra ödeyeceği / 163
146 [20a-1] Un kapanı tüccarlarının mağdur edilmemesi için
Fundacıların kadimi üzere funda narhına uyması gerektiği / 163
147 [20a-2] İsmail b. Hamza’nın, Anaştaş v. Kosta’ya borcunu ödemesi
gerektiği / 164

33
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

148 [20a-3] Mehmed Emin b. Osman’ın, altın dükkânı gediğinin yarısını


Mustafa usta b. Mehmed’e geri teslim etmesi gerektiği / 165
149 [20b-1] Cafer Beşe b. İbrahim’in, Sakızlı Mehmed Ağa b. Abdullah’a
olan borcunu taksitle ödeyebileceği / 165
150 [20b-2] Kabakulak Ahmed Çavuş Ağa’nın Muhtesib
İskender Mahallesindeki çeşmeye getirdiği suyun mecrasını
değiştirilmeyeceği / 166
151 [20b-3] Nefise bt. Ahmed’in, veraseten çocuklarına intikal eden
Kıztaşı’ndaki değirmeni işletmesine engel olunmaması gerektiği / 167
152 [20b-4] Sultan Abdülhamid Han vakfından icareli, iki kasap dükkânı
gediğinin yarım hisselerinin Mehmed b. Hacı Ömer’in vefâtı üzerine
Hacı Osman’a devredilmesi / 167
153 [21a-1] Sultan Abdülhamid Han vakfından icareli, Tophanedeki kasap
dükkânı gediğinin yarım hissesinin Giridli Hüseyin’in vefâtı üzerine
Memiş’e devredilmesi / 168
154 [21a-2] Sultan Abdülhamid Han vakfından icareli, Yedikule’deki
kasap dükkânı gediğinin yarım hissesinin Seyyid İbrahim’in vefâtı
üzerine Hacı Ali’ye devredilmesi / 168
155 [21a-3] Sultan Abdülhamid Han vakfından icareli, üç bab kasap
dükkânı gediğinin altıda bir hissesine mutasarrıf olan Ayşe bt.
Ebûbekir’in vefâtı üzerine, gedik hissesinin evlatlarına intikal
ettiği / 169
156 [21a-4] Seyyid Hasan’ın, İzmir tüccarlarından Seyyid Mustafa, Hâfız
Mehmed ve Hüseyin’e borcunu ödemesi gerektiği / 170
157 [21b-1] Yemenici Karabet v. Mıgırdıç’in, Fâtıma bt. İsmail’in çukacı
mağzasındaki üç hissesini teslim etmesi gerektiği / 170
158 [21b-2] Şerife Saîde bt. İbrahim’in, Cerrahpaşa Vakfı hamamını
Mehmed b. Mustafa’ya kiraladığı ve sulh oldukları / 171
159 [21b-3] Sabuncu Seyyid Hasan’ın, Sabun tüccarlarından Giridli
Mücellid Mehmed Emin Ağa’ya borcunu ödemesi gerektiği / 172
160 [21b-4] Tütüncü Agob v. Alaksan ile Yani v. Tanaş’ın alacak davası
hususunda bir birlerinin zimmetlerini ibra edip anlaştıkları / 172
161 [21b-5] Sova v. Beyram’ın, Seyyid İbrahim Çelebi b. Ahmed’e
olan borcunu kefilleri Küfeci Sova ve Bakkal Esterati’nin ödemesi
gerektiği / 173

34
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

162 [22a-1] Sarefem v. Antamos’un alacaklı olduğu bakkal Vasil v. Luta ile
sulh oldukları / 173
163 [22a-2] Yani v. Tanaş’ın, Tütüncü Agob v. Aleksan’daki alacağını
taksitlendirdiği / 174
164 [22a-3] Nikola v. Dimitri’nin, Sultan Abdülhamid Han vakfından
kiraladığı kasap dükkânının yarım hissesini Yani v. Hirito’ya
devrettiği / 174
165 [22a-4] Mehmed Sâdık’ın, Abdi Paşa b. Ali Paşa’nın neslinden olduğu
iddiasıyla açtığı veraset davasını ispat edemediği / 175
166 [22b-1] Yusuf Ağa b. Ahmed’in, eşi Şerife Fâtıma Hatun ile muhâla‘a
yoluyla boşandığı / 176
167 [22b-2] Saatçi Anton v. Lütfi ile Saatçi Mehmed b. Abdullah’ın
vârislerinin bir birlerinin zimmetleri ibra ederek sulh oldukları / 177
168 [22b-3] Terzi esnafı’nın, Avanis, Lütfü v. Serkiz ve Asvador’dan
şikâyetçi olmaları / 178
169 [23a-1] Terzi esnafından Avanis v. Serkiz’in, Estefan v. Minas’da olan
alacağına Mardros’un kefil olduğu / 178
170 [23a-2] Kırımlı Muhyiddin Ahmed Efendi vakfı’na ait Canbâz ahırını
Fâtıma bt. Halil’in kiraladığı / 179
171 [23a-3] Ayşe hatunun, Mustafa Efendi’nin evinin yol tarafından
kapısının önüne yaptığı binâyı kaldırması gerektiği / 180
172 [23b-1] Mosis Velesto v. Marko’nun, bedel-i sulh karşılığında Molla
Mustafa b. Mustafa ile anlaştığı / 181
173 [23b-2] Cerrah Seyyid Nuri b. Ahmed’in, yanlışlıkla sağlam dişini
çektiği Mustafa b. Ahmed ile sulh olduğu / 181
174 [23b-3] Mıgırdıç v. Aleksi’nin, Kürekçi Dimitri v. Aleksi’ye olan
borcunu ödemesi gerektiği / 182
175 [23b-4] Kokona bt. Kastanti’nin, Halil Ağa b. Hüseyin’e olan borcunu
ödemesi gerektiği / 182
176 [23b-5] Seyyid Mustafa b. İsmail’in, Yova v. Vanil’e olan borcunu
ödeyerek sulh olduğu / 183
177 [24a-1] Sima bt. Vakes’in, Kokona bt. Kastanti’ye olan borcunu
ödediğinden rehninin kaldırılması gerektiği / 184
178 [24a-2] Agob’un, Kürekçi Kirkor v. Malkon’a olan borcunu kefili
Mıgırdıç v. Serkiz’in ödemesi gerektiği / 184

35
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

179 [24a-3] Ağyad v. Begos’un, Siron v. Hacador’un dükkanından aldığı


elmas çiçeklerini teslim etmesi gerektiği / 185
180 [24a-4] Tüfenkçibaşı Mehmed Ağa b. Ahmed’in, Hüseyin Efendi b.
Ömer’den haksız yere aldığı parayı ödemesi gerektiği / 185
181 [24a-5] Esma bt. Abdullah’ın, kocası Molla Ahmed bin Mehmed’e
kendisini bakması şartıyla verdiği arsayı geri alması / 186
182 [24b-1] Sabuncu Nikola’nın, sabun tüccarından Çavuşoğlu Molla
Mehmed ve diğerlerine olan borcunu ödemesi gerektiği / 187
183 [24b-2] Çolak Yani v. Nikola’nın, Sultan Abdülhamid Han vakfından
kiraladığı kasap dükkânını Mustafa bin Ali’ye devrettiği / 187
184 [24b-3] Hâfız Mehmed bin Mustafa’nın, Sultan Abdülhamid
Han vakfından kiraladığı kasap dükkânını Mustafa bin Salih’e
devrettiği / 188
185 [24b-4] Abdullah b. Hasan’ın, Sultan Abdülhamid Han vakfından
kiraladığı kasap dükkânını Süleyman bin Ahmed’e devrettiği / 188
186 [24b-5] Ali bin İsmail’in, Sultan Abdülhamid Han vakfından
kiraladığı kasap dükkânını Mehmed Ârif b. Ahmed’e devrettiği / 189
187 [25a-1] Moralı Karalanba v. Rayo’nun, Yorgi v. Acı Kasta’da alacağı
olduğu / 190
188 [25a-2] Süleyman b. Mustafa’nın keserci dükkanı açmasına izin
verildiği / 190
189 [25a-3] Mustafa b. Süleyman’ın merkep imaline ve dükkan açmasına
ruhsat verildiği / 191
190 [25a-4] Ebûbekir b. Süleyman ile Çukadâr Derviş İlyas b. Yusuf ’un
alacak davasında bir birlerinin zimmetini ibra ettikleri / 191
191 [25a-5] Abraham v. Avadek’in, Kapril v. Minas aleyhine açtığı alacak
davasını ispat edemediğinden muarazadan men edildiği / 192
192 [25b-1] Vekilharç Abdullah’ın vârisi Mükerrem bt. Abdullah’ın, Sarraf
Yako v. İsak ile iki yüz guruşa sulh olduğu / 192
193 [25b-2] Şerife Fâtıma Hatun’un, cariye zenciye Halime’yi eski kocası
Yusuf Ağa b. Ahmed’e teslim etmesi gerektiği / 193
194 [25b-3] Nefise bt. Abdullah’ın, Bakkal Dimitri v. Bolinçeron ile
bakkal satışı davasında sulh oldukları / 194
195 [26a-1] Bahçıvân Yorgi v. Yozvan’ın, Molkona bt. Nesim’e olan
borcunu tecil ettiği / 195

36
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

196 [26a-2] Rahime bt. Mehmed’in, Mehmed Emin b. Halil’den muhâla‘a


yoluyla boşandığı / 196
197 [26a-3] Yedikule’deki şerbethanenin kapatılması gerektiği / 196
198 [26b-1] Molla Ali b. Abdullah’ın, Çukadâr İbrahim b. Mehmed’e olan
borcunu kabul ettiği ve on gün içerisinde ödeyeceği / 197
199 [26b-2] Şerbetçi İsak v. Mosi’nin, Yakub b. Ahmed’e olan borcunu
ödemesi gerektiği / 197
200 [26b-3] Seferikoz Mahallesi’ndeki avârız vakfının ebniye arsasına,
Ahizâde Yusuf Efendi cami-i şerifi vakfı tarafından müdahale
edilmemesi için mütevellî Seyyid Hafız İsmail Efendi’ye tenbih
edildiği / 197
201 [26b-4] Mahmud Ağa b. Mustafa’nın, debbâğ esnafından Ahi Baba
Abdullah Ağa ve diğerleriyle altı bin guruşa sulh oldukları / 199
202 [27a-1] Eskeneyorgaki v. Yani’nin, Osman Ağa b. Mehmed’e olan
borcunun tecil edildiği / 200
203 [27a-2] Seyyid Mehmed Sâdık Efendi’nin mirasının eşi Fâtıma
bt. Mehmed ile Şerife Emine ve Şerife Ayşe hanımlara münhasır
olduğu / 200
204 [27a-3] Ayşe bt. İbrahim’in, önceki eşi Yarıcızâde Şeyh Ahmed
Efendi ile Fâtıma bt. İsmail’in zimmetini ibra ettiği / 201
205 [27b-1] Hicri 1216 yılı kurban bayramının ilanı / 202
206 [27b-2] Ömer b. Yusuf ’un uygunsuz hareketlerinden dolayı
mahalleden çıkarıldığı; Osman b. Mehmed’in uygunsuz hareket
etmeyeceğini taahhüt ederek kefil vermesi ile mahallede kalmasına
müsaade edildiği / 203
207 [27b-3] Çubukçu esnafından Simyon v. Kaspar ile Artin v. Vartros’un
kalfa olmalarına müsaade edilmesi / 203
208 [28a-1] Fâtıma bt. Ahmed’in, Mehmed Raif Ağa b. Ali aleyhine açtığı
davada muarazadan men edildiği / 204
209 [28a-2] Debbâğ esnafının önceki ahi babası Mahmud Ağa ve
kethüda Hafız Mehmed Efendi’nin debbağ esnafına müdahale
edemeyeceği / 204
210 [28a-3] Çörekçiler kethüdası Seyyid Mustafa Usta’nın, Çörekçi
Mehmed Usta’ya borcunu ödemesi gerektiği / 205

37
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

211 [28a-4] Vartros v. Ohanes ve Yoseb v. Estefan’ın kehribar üretip


satmalarına engel olunmaması / 206
212 [28b-1] Yahûdilerin yılda bir kez pişirdikleri hamursuzdan akçe talep
etmemesi için İhtisâb mültezimi Mustafa Ağa’ya tenbih edildiği / 206
213 [28b-2] Büzmeci esnafının kadın elbiselerine süzeni nakş ederek
çiçek işleyip satmasına, terzi esnafının müdahale etmemesi
gerektiğinin tenbihi / 207
214 [28b-3] Anton ve ortaklarının Beyoğlu’nda francala frını açmasına
müsaade edilmesi için ferman talebi / 208
215 [28b-4] Girid adasından İstanbul’a sabun getirip satan sabun
tüccarlarının ferman talebi / 208
216 [29a-1] Sabun tüccarı Seyyid Hasan b. Ali’nin, Girid adasından
İstanbul’a sabun getiren tüccardan Hüseyin Ağa ve diğerlerine olan
borcunu ödemesi gerektiği / 209
217 [29a-2] Attar İsmail b. Hüseyin’in, Kahveci Seyyid Mehmed b. Seyyid
Hasan’a olan borcunu ödemesi gerektiği / 211
218 [29a-3] Ahmed Usta b. Mustafa’nın, dolapçı esnafından Ali, İsmail ve
Süleyman’a olan borcunu kabul ettiği / 211
219 [29b-1] Seyyid Hasan b. İbrahim’in, tütün tüccarlarından Hasan
b. Mehmed ve ortağı Mehmed b. Abdullah’a olan borcunu ödemesi
gerektiği / 212
220 [29b-2] Mehmed Usta b. Osman’ın, Sankola v. Pavi’nin oğlu ve
vârisi Yavan’a, çörekçi dükkânındaki dörtte bir hissesini teslim etmesi
gerektiği / 213
221 [29b-3] Seyyid Hasan Efendi’nin mürekkebci dükkânı açmasına ve
sanatını icra etmesine engel olunmaması / 214
222 [29b-4] Kürekçi esnafından Seyyid Hüseyin b. İbrahim’in kürekçi
dükkânı açmasına ve kürekçilik sanatını icra etmesine engel
olunmaması / 214
223 [30a-1] Bahçıvân Pıraşkova v. Kiryako’nun, bostan gediği hususunda
Mehmed Çavuş’un zimmetini ibra ettiği / 215
224 [30a-2] Hatice bt. Hasan’ın, Ahmed Necib Efendi aleyhine açtığı
alacak davasını ispat edemediği / 216
225 [30a-3] Doğramacı ustalarından Seyyid İbrahim ve Mehmed’in,
Anbis v. Maroros’a olan borçlarını tamamen ödedikleri / 216

38
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

226 [30a-4] Agob v. Serkiz’in Lasko, Anaştaş ve Panayot’a olan borcunu


ödemesi gerektiği / 217
227 [30b-1] Terzi Bedros v. Marat’ın mahalleden çıkarıldığı / 217
228 [30b-2] İpekçi Bedros v. Avadik’in, Bağdisar v. Hanem ve kardeşi
Aleksan’a olan borcunu ödemesine tenbih / 218
229 [30b-3] Kantarcı Ahmed b. Ali ve Mustafa b. Ali’nin, esnaftan fazla
ücret istedikleri, verilmediği takdirde yanlış, fazla ve eksik tarttıkları
gerekçesiyle kantarcılıktan çıkarıldıkları / 219
230 [30b-4] Kırımlı Osman b. Süleyman’ın damadı Seyyid Ali’nin,
mahkemeye çağrılmasına rağmen gelmediğinden cebren getirilmesi
gerektiği / 220
231 [31a-1] Tülbentçi esnafının, basmahanede tülbentlerini nöbetleşe
bastırmaları ve herkesin sırasına riayet etmesi gerektiğinin
tenbihi / 220
232 [31a-2] Bakkal Yani v. Aleksi’nin, Molla Mehmed b. Ahmed’e olan
borcunu ödemesi gerektiği / 221
233 [31a-3] İsa b. İsa’nın, Ahmed b. Mustafa aleyhine açtığı alacak
davasında, iddiasını ispat edemediğinden muarazadan men
edildiği / 222
234 [31b-1] Mehmed b. İsmail’in, Hasan Çavuş b. Ali aleyhine açtığı
tütüncü dükkânı davasında, iddiasını ispat edemediğinden muarazan
men edildiği / 222
235 [31b-2] Mehmed b. Mustafa’nın, alacak davasında Sarraf Serkiz v.
Markos ile bedel-i sulh karşılığında anlaştığı / 223
236 [31b-3] Ekmekçi Osman Usta b. Süleyman’ın vârislerinin, ekmekçi
fırını davasında Arotin ve Tokel’in zimmetlerini ibra ettikleri ve sulh
oldukları / 224
237 [32a-1] Bakkal Asmaki v. Yanaki’nin, Mehmed Efendi b. Mustafa
Efendi’ye olan borcunu vârislerine ödediği / 225
238 [32a-2] Rosya bt. Aleksan’ın, kocası Babuccu Agob v. Dunek’e itâat
etmesi gerektiği / 226
239 [32a-3] Anaştaş v. Todoş ile Sisi bt. Yorgi’nin, Seyyid Muhterem
Efendi Vakfı’ndan icareli menzil davavasında sulh oldukları / 226
240 [32a-4] Mehmed b. Ahmed’in, Hasan b. Hüseyin’e olan borcunu
ödemesi gerektiği / 227

39
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

241 [32b-1] Arakil v. Ayvaz’ın, Rüstempaşa vakfından kiraladığı dükkân


odalarını Mustafa Efendi b. Mustafa’ya devrettiği / 227
242 [32b-2] Arakil v. Ayvaz’ın, Rüstempaşa vakfından kiraladığı dükkân
odalarını Mustafa Efendi b. Mustafa’ya devrettiği / 228
243 [32b-3] Mustafa Alemdâr b. Mustafa’nın, Ümmügülsüm bt.
Osman’a devrettiği fırıncı dükkânını geri alması ve borcunu ödemesi
gerektiği / 229
244 [32b-4] Çorbacı Mehmed Ağa b. Mehmed’in, Esirci Abdullah
Alemdâr’dan satın aldığı cariyenin illetli olmadığı / 230
245 [33a-1] Nakkaş Bostanî Veliyüddin b. Ali ile Hatice bt. Hüseyin’in
dava ve nizaının olmadığı / 230
246 [33a-2] Şerife Ayşe bt. Ali’nin, alacak davasında Zekiye Hanım bt.
Abdürrezzak’ın zimmetini ibrâ ettiği / 231
247 [33a-3] Simitçi Hüseyin b. Derviş İbrahim’in, İsa b. Ali’nin simit alım
satımına müdahale etmemesi gerektiği / 232
248 [33a-4] Halebî Abdullah v. Mosi’nin, Vasil v. Mihal’deki alacağını
kefili Kürekçi Kanaki v. Marat’tan talep etmesi / 232
249 [33b-1] Şerife Emine bt. Sinan Ağa’nın, Yani v. Mihail’deki alacağını
tahsil ettiği / 233
250 [33b-2] İstanbul’a Akdeniz’den palamut getirip satan esnafın
taahhüdü / 233
251 [33b-3] Cariye olarak satılmak istenen Fâtıma’nın hür olduğunu ispat
etmesi / 234
252 [34a-1] Şerbetçi esnafından, Vartıros ve kardeşi Karabet v. Kukas’ın
esnafa olan borçlarını ödeyerek ibrâ oldukları / 235
253 [34a-2] Mardros v. Bağdisiyar’ın, Karabet v. Bedros aleyhine açtığı
davanın zaman aşımına uğradığı / 236
254 [34b-1] Seyyid Ahmed b. Hasan’ın, vefât eden Duhani Mustafa b.
Hüseyin’e olan borcunu vârislerine ödemesi gerektiği / 237
255 [34b-2] Habîbe bt. Abdi, oğulları Ahmed ve Abdülkerim ile Rukiye
bt. Hüseyin, Fâtıma bt. Ali ve İsmail b Mahmud’un mahalleden
çıkarılması / 238
256 [34b-3] Karabet v. Vartan’ın, Nasuh Ağa b. Ömer’den kiraladığı
odanın kirasını ödemediğinden tahliyye etmesi gerektiği / 239

40
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

257 [35a-1] Hatice bt. Mehmed’in, Asfor v. Nikefor ve Artin v. Nahrat


aleyhine açtığı alacak davasının reddedildiği / 239
258 [35a-2] Estefan v. Kasber’in, tülbentçi dükkanında alım satımına
kethüda Abdülgani’nin engel olmaması gerektiği / 240
259 [35a-3] Ankara’nın Yergömü kazasındaki Samutpazar zaviyesi
vakfının tevliyetinin, Samut Baba evlâdından Ali, Mehmed ve diğer
Ali’ye münhasır olduğu ve vakfa başkalarının müdahale etmemesi
gerektiği / 241
260 [35b-1] Galata Mevlevîhâne yakınındaki ekmekçi fırını ve değirmen
gediğinin, Filiblos v. Markar ve Bağdisiyar v. Avanis üzerine
kaydolunduğu / 243
261 [36a-1] Ömer b. Ali’nin, Fâtıma bt. Mustafa’dan kiraladığı dükkânın
kirasını ödemediğinden tahliyye etmesi gerektiği / 244
262 [36a-2] Yorgi v. Yani’nin, Çelebi Ağa vakfından kiraladığı dükkanın
üzerindeki iki odayı tamir için tahliyye etmesi gerektiği / 245
263 [36a-3] Cerrâh Mehmed Haşim Ağa’nın, borcuna karşılık rehin
verdiği İbrahim Efendi b. Mustafa’nın eşyalarını geri vermesi
gerektiği / 245
264 [36a-4] Adapazar’lı Feyzullah b. Mehmed’in, Hüseyin Ağa b. Kasım’a
olan borcunu ödemesi gerektiği / 246
265 [36a-5] Mehmed Tayyib b. Abdullah Paşa’nın, Fâtıma bt. Osman’dan
kiraladığı evin kirasını ödemediği / 247
266 [36b-1] Eminzâde Mehmed Emin’in İstanbul Kadılığı görevine
başlaması / 247
267 [36b-2] Bağcı Yorgi v. Rodi’nin, Seyyid Mustafa b. Ömer Ağa
aleyhine açtığı alacak davasının reddedildiği / 247
268 [36b-3] Feyzullah Efendi b. Abdüssamed’in, şetm davasında
Mehmed Emin Ağa ile sulh oldukları / 248
269 [36b-4] Kayseri’den İstanbul’a deri getiren derici esnafının
nizamı / 248
270 [36b-5] Öküzoğlu Seyyid İbrahim b. Ahmed’in esnafın işlerine
karıştığı, kethüda ve ihtiyarlarına itâat etmediğinden doğramacı
esnaflığından çıkarılması / 249
271 [37a-1] Fâtıma bt. Hüseyin’in, Praşkova v. Anya’ya devrettiği bakkal
gediğinden alacağı kalmadığı / 250

41
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

272 [37a-2] Kavukçu esnafından Mehmed Tahir’in gediğini, nizama


aykırı olarak esnaf haricinden birine devredemeyeceği / 251
273 [37a-3] Ayşe bt. Mustafa ve annesi Emetullah’ın, testereci Eyüb b.
Ahmed hakkındaki şikayetlerinden vazgeçtikleri / 251
274 [37a-4] Hâkimin İsmail adlı küçük çocuğa nafaka takdir ettiği / 252
275 [37b-1] Salih Ağa b. Mehmed’in, Seyyid Mehmed Tahir’den satın
aldığı cariyenin ayıplı olmadığı / 252
276 [37b-2] Ağazâde İbrahim b. Ali’nin, alacak davasında Seyyid
Hüseyin Ağa’nın zimmetini ibrâ ettiği / 253
277 [37b-3] İsmail Ağa b. Mustafa’nın, tütüncü dükkânı gediğini
Abdurrahman b. Sadullah’a devrettiği / 254
278 [37b-4] Hüseyin b. Ömer’in, Sultan Abdülhamid Han
vakfından kiraladığı kasap dükkânı gediğini Ahmed b. Ebûbekir’e
devrettiği / 254
279 [37b-5] Kömürcü Hasan b. Süleyman ile ortağının, Kömürcü Ahmed
b. Halil aleyhine açtıkları davada iddialarını ispat edemediklerinden
muarazan men edildikleri / 255
280 [38a-1] Ahmed Ağa b. Ebûbekir’in, Sultan Abdülhamid Han
vakfından icareli kasap dükkânı gediğini Hüseyin Ağa b. Ömer’e
devrettiği / 256
281 [38a-2] Osman Ağa’nın İstanbul ve tevabiinin cizye vergilerini
toplamakla görevlendirildiği / 257
282 [38a-3] İstanbul Boğaziçi’ndeki Kireççi esnafının nizamı / 257
283 [38b-1] Seyyid Mehmed Çavuş b. Hüseyin’in, Ayasofya-i kebîr
vakfından icareli manav dükkânı ile ilgili Mehmed Efendi b. Abdullah
aleyhine açtığı davasının reddedildiği / 258
284 [38b-2] İstanbul’a odun nakleden gemicilerin, kereste taşımamaları
için ferman / 259
285 [38b-3] Yabancı erkekleri evine alan Saltana bt. Esani’nin mahalleden
çıkarıldığı / 259
286 [38b-4] İstanbul Boğaziçi’ndeki Kireççi esnafının nizamı / 260
287 [39a-1] Estelfan v. Agob’un, menzil davasında Mağdisi Mıgırdıç v.
Donik’in zimmetini ibra ettiği / 262
288 [39a-2] Berber esnafı çavuşluğunu Mehmed b. Mehmed’in, kendi
rızasıyla Mustafa Usta’ya bıraktığı / 263

42
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

289 [39a-3] Berber esnafının yiğitbaşılığına Seyyid Mehmed Usta’nın


getirildiği / 263
290 [39a-4] Halil b. Ali’nin kabahasırcı dükkânı gediği davasının
reddedildiği / 264
291 [39b-1] Ali Efendi b. Ahmed’in, bakkal Andon v. Yorgi’ye olan
borcunu ödemesi gerektiği / 264
292 [39b-2] Kasab Süleyman b. Ali’nin, Süleyman b. Mustafa’yı yaraladığı
ve altınlarını aldığı davada beş yüz guruşa sulh oldukları / 265
293 [39b-3] İbrahim b. Sinan ile Mehmed Tahir b. Mehmed’in
Kasımpaşa’da ekmekçi ve simitçi fırını nizaı / 266
294 [40a-1] Ekmekçi Estefan v. Serkiz ile Bedros v. Artin’in alacak
davasında sulh oldukları / 267
295 [40a-2] Elmasoğlu Serupa v. Artin’in, Tatkohi bt. Kazer’e olan
borcunu taksitle ödeyeceği / 268
296 [40a-3] Mumcu Mihalaki’nin kasap dükkânlarındaki yağların
mumhaneye tahsisini istemesi / 269
297 [40b-1] İstanbul’daki tülbentçi esnafının nizamı / 269
298 [40b-2] Tütüncü Vasil v. Mihal’in hapisten salıverilmesi talebi / 270
299 [40b-3] Afife bt. Mehmed ile İbrahim Ağa b. Mehmed’in
birbirlerinde olan alacak davasında zimmetlerini ibra ettikleri / 271
300 [41a-1] Tahir b. Ahmed’in, Sultan Abdülhamid Han vakfından
kiraladığı kasap dükkânı gediğini Seyyid Osman ve Seyyid Ömer’e
devrettiği / 272
301 [41a-2] Yanaki v. Ladirico’nun, Aleksi ve Anaştaş’a olan borcunu
ödemesi gerektiği / 273
302 [41a-3] Ali Ağa b. Mehmed’in, İsmail b. İbrahim aleyhine açtığı
alacak davasını ispat edemediği / 273
303 [41a-4] Varteresi v. Babek’in, Hayem v. İsak’a olan borcunun tecil
edildiği / 274
304 [41b-1] Anderya v. Dimitri’nin, menzil davasında Yani v. Yorgi’nin
zimmetini ibra ettiği / 275
305 [41b-2] Osman Ağa b. Osman’ın, kiracısı olduğu Asvador v.
Aleksan’ın dükkânını boşaltması gerektiği / 276

43
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

306 [41b-3] Fâtıma bt. Hüseyin’in, Abdurrahman b. Abdullah’a olan


borcunu ödediği ve zimmetlerini ibrâ ettikleri / 276
307 [41b-4] Atanuşti, Dimitri, Dimo ve Yani’nin İstinye nâhiyesinde
dükkân açamayacakları / 277
308 [42a-1] Paroh v. Samarya’nın, Hasan Efendi b. İsmail aleyhine açtığı
alacak davasını ispat edemediğinden muarazadan men edildiği / 277
309 [42a-2] Ahmed b. Abdurrahman ve eşi Hatice bt. Abdullah’ın,
kiracıları Ahmed Ağa b. Mehmed Ârif ’i tütüncü dükkânından
çıkarmamaları gerektiği / 278
310 [42a-3] Emine bt. Mustafa’nın, Paşalı Mehmed b. Mustafa aleyhine
açtığı kefalet davasını ispat edemediğinden muarazadan men
edildiği / 279
311 [42a-4] Kerime bt. Mustafa’nın, kocası Mehmed Esad b. Osman’dan
muhâlaa yoluyla boşandığı / 280
312 [42b-1] Samatya’daki bargir dükkânının Manol, Mihal ve Artin
üzerine kaydolunduğu / 280
313 [42b-2] Asvadar v. Onan’ın, Kasımpaşa’daki değirmen ve fırınını
Kigork ve Donik’e sattığı / 282
314 [43a-1] Ali Efendi b. Mustafa’nın, Şerife Mihriban’ın evine verdiği
zararı tazmin etmesi gerektiği / 282
315 [43a-2] Mehmed Mücib Efendi b. Hasan’ın, Tayyibe bt. Mehmed’in
tütüncü dükkânı gediğine müdahale etmemesi gerektiği / 283
316 [43a-3] Kemhacı Kalfalarının yeniden kemahcı dükkânı
açamayacağı / 284
317 [43b-1] Avanes v. Rikail’in, Karyana bt. Markar Nasrâniye aleyhine
açtığı menzil davasında iddiasını ispat edemediğinden muarazadan
men edildiği / 285
318 [43b-2] Terzi Haçador v. Kogas’ın, İsmail, Kadri ve Espas ile bedel-i
sulh karşılığında anlaştıkları / 286
319[44a-1] Hüseyin b. Mehmed’in, tütüncü gediği davasında Mehmed
Emin Efendi’nin zimmetini ibrâ ettiği / 288
320 [44a-2] Bahçıvân tâifesinin saray mutfağına verrecekleri ıspanak
miktarı / 288
321 [44a-3] Tokel v. Nikagos’un, Samatya’daki uncu değirmenini Manol,
Mihal ve Artin’e sattığı / 289

44
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

322 [44b-1] Tütüncü Eznavar v. Malkon’un, tütüncü dükkânını Hafize ve


Zeyneb Hatun’a teslim etmesi gerektiği / 290
323 [44b-2] Mihalaki v. Yanaki ve Mihal v. Yani’nin, pişirdikleri
francalayı sadece kendi mahallerinde satabileceklerinin tenbihi / 291
324 [45a-1] Hafize bt. Mustafa ile boşandığı kocası Memiş b. Mehmed’in
birbirlerinin zimmetlerini ibrâ ettikleri / 293
325 [45a-2] Avakim v. Kiryako’nun, bakkal Anaştaş v. Dimitri’nin bakkal
gediği hissesini kendisine teslim etmesi gerektiği / 294
326 [45b-1] Ahmed b. Abdullah’ın Oturakçı esnaflığından
çıkarıldığı / 295
327 [45b-2] Süleyman b. Halil’in Çukurçeşme’deki berber gediği
davasında muarazadan men edildiği / 295
328 [45b-3] Esteyas v. Mekil’in, Ohanes v. Artin’den aldığı eşyayı teslim
etmesi gerektiği / 296
329 [46a-1] Galata Fındıklı’daki değirmen dükkânı ve fırının Said Ağa,
Sovilon, Agob, Bedros, Ohan ve Mikail’in mülkleri olduğu / 297
330 [46a-2] Mustafa Ağa b. Abdullah’ın, Hüseyin b. Hasan ve ortağı
Mehmed b. Ahmed’e olan borcunu ödemesi gerektiği / 298
331 [46b-1] Berber Bedros v. Roza’nın, berber gediği davasında Avanis v.
Kiragos’un zimmetini ibrâ ettiği / 299
332 [46b-2] Mihal v.i Yorgi’nin, Hammâmî Salih Ağa b. Ömer ve Ayşe bt.
Mustafa’nın zimmetlerini ibrâ ettiği / 300
333 [46b-3] Mustafa Ağa b. Ali’nin, alacak davasında Aleksi v. Yamandi
ile sulh oldukları / 301
334 [47a-1] Hasan Beşe b. Mahmud’un, kiracısı olduğu Mehmed Emin b.
Ahmed’in dükkânını yahliye etmesi gerektiği / 301
335 [47a-2] Sâni Salih Efendi b. Ahmed’in, Mehmed Emin b. Receb’den
satın aldığı Şirin isimli Arap cariyenin illetli olması sebebiyle iâdesine
karar verildiği / 302
336 [47a-3] Paskal v. Zafiri’nin, Bakkal Dimitri v. Angeli’ye olan borcunu
ödemesi gerektiği / 302
337 [47a-4] Sakine Hatun bt. Ahmed ile boşandığı kocası Tatar Mustafa
b. İbrahim’in birbirlerinin zimmetlerini ibrâ ettikleri / 303

45
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

338 [47b-1] Toklu Dede cami-i şerifinin imamı Hafız Ömer Efendi’nin
görevini en güzel şekilde yerine getirdiğine mahalle halkının
şahitliği / 304
339 [47b-2] Sabuncu İbrahim’in sel baskınıyla zayi olan sabunları tekrar
imaline ruhsat verilmesi / 305
340 [47b-3] Arakil v. Yavan’ın, Rüstempaşa vakfından icareli oda ve
dükkânlarını Karyana bt. Kazer’e devrettiği / 306
341 [48a-1] Edirnekapı, Sultanhamamı Mahallesi’nde yanmış ekmek
fırını binâsının yeniden inşasına izin verilmesi / 307
342 [48a-2] Paşa Mehmed’in, esnaf ihtiyarlarına itâat etmediğinden
bıçakçı ve tığcı esnaflığından çıkarılması / 307
343 [48a-3] Abdülkadir b. Mustafa ve Mustafa b. Zeynelâbidin’in,
Sinan Paşa Vakfı’ndan icareli hamamı Salih Ağa b. Ahmed’e
kiraladıkları / 307
344 [48a-4] Ekmekçi Sefer b. İsmail ve ortağı Gül Mustafa b.
Süleyman’ın, Zafiri v. Yorgi’nin vârislerine 6000 guruş ödemeleri
gerektiği / 308
345 [48b-1] Kefçe Mahallesi mescid-i şerifi imamı Halil Efendi’nin, şart-ı
vâkıf gereği Mustafa Ağa sıbyan mektebinde muallimlik yapması için
kendisine berat verilmesi / 310
346 [49a-1] Bakkal Yasef v. Mosi’nin bakkal dükkânını, kanun gereği
başka bir mahalle izinsiz nakl etmemesi gerektiği / 311
347 [49a-2] Habbâz Agob v. Bedros’un, malik olduğu değirmen ve fırının
yarım hissesini Tokel v. Nikagos’a sattığı / 311
348 [49a-3] Nefise bt. Çukadâr Ali’nin, kocası Kılavuz Çavuşzâde
Mustafa Ağa’ya itâat etmesi gerektiği / 312
349 [49b-1] Lasone bt. Yani’nin, Hallâc Lefter v. Nikola aleyhine açtığı
hallâc dükkânı gediği davasında iddiasını ispat edemediğinden
muarazadan men edildiği / 313
350 [49b-2] Attar Salamon v. İsak’ın, attar esnafı nizamına aykırı
davranmayacağını taahhüt ettiği / 314
351 [49b-3] Ahmed Ârif b. Ali’nin, Yorgancı Mehmed Memiş
aleyhine açtığı yorgancı dükkânı gediği davasında iddiasını ispat
edemediğinden muarazadan men edildiği / 314

46
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

352 [50a-1] Sarraf Bedros v. Marat ile Arpacı Veliyüddin b. Ahmed’in


birbirlerinin zimmetlerini ibra ettikleri / 315
353 [50a-2] Mehmed Memiş b. Mehmed ve İsa b. Mustafa’nın esnafa itâat
etmediğinden Manav esnaflığından çıkarıldığı / 316
354 [50a-3] Efada v. Yasef ’in alacaklı olduğu Avanes v. Serkiz ile sulh
olduğu / 317
355 [50a-4] Cariye olarak satılmak istenen Emine nâm-ı diğer Hesnâ’nın
hür olduğunu ispat etmesi / 317
356 [50b-1] Cariye olarak satılmak istenen Tiflisli Edayi ve kızı Ziba’nın
hür olduklarını ispat etmeleri / 318
357 [50b-2] Salih b. Mustafa ile Seyyid Ahmed b. Mehmed’in
birbirlerinin zimmetlerini ibra ettikleri / 319
358 [51a-1] Hoca Gıyaseddin cami-i şerifi imamı Mehmed b. Mustafa’nın
azliyle yerine Halil Efendi b. Mehmed’in tayin edildiği / 320
359 [51a-2] Hanife bt. İbrahim ve Zeliha hatun’un, Hoca Gıyaseddin
Mahallesi imamı Mehmed Efendi b. Mustafa hakkındaki
şikâyetlerinden vazgeçtikleri / 320
360 [51a-3] Zeyneb bt. Abdullah’ın geçimsiz ve kötü ahlaklı olmasından
dolayı mahalleden çıkarıldığı / 321
361 [51a-4] Arakil v. Ayvaz’ın, Rüstempaşa vakfından icareli iki bab
dükkânını Mehmed b. Mahmud’a devrettiği / 322
362 [51b-1] Çubukçu esnafından Malkon’un, nizama aykırı hareket
etmeyeceğini taahhüt etmesi / 322
363 [51b-2] Âmine Hatun bt. Osman’ın, Hristo v. Panayot aleyhine açtığı
alacak davasında iddiasını ispat edemediğinden muarazadan men
edildiği / 323
364 [51b-3] Koço v. Nano’nun, Sultan Abdülhamid Han vakfından icareli
kasap dükkânı gediğini Niko v. Papa Dimitri’ye devrettiği / 324
365 [52a-1] Mevlid Kandili münasebetiyle cami ve mescit minarelerinde
kandil yakılması / 324
366 [52a-2] Salih b. Osman’ın, Burgucu esnafı nizamına uyacağını
taahhüt etmesi / 325
367 [52a-3] Kavukçu nizamı gereği Şirin v. Agob’un, Müslümanlara ait
kavukçu dükkânını satın alamayacağı / 326

47
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

368 [52a-4] Çörekçi Topal Ahmed b. Mustafa’nın, Yağcı Kostandi


v. Riko’nun aleyhine açtığı alacak davasını ispat edemediğinden
muarazadan men edildiği / 327
369 [52b-1] Haçador v. Dadek’in berber dükkânına uygunsuz kişilerin
gelmesi sebebiyle dükkânın kapatılması / 327
370 [52b-2] İsmail b. Mustafa’nın, Velotako v. Mina ve Yuvan v. Yorgi’nin
birbirlerinin zimmetlerini ibrâ ettikleri / 328
371 [52b-3] Pirezine bt. Fona’nın, Mehmed Said b. Halil ile bedel-i sulh
üzerine anlaştıkları / 329
372 [52b-4] İstanbul ağası iskelesi kayıkçıları esnafının ilamı / 329
373 [53a-1] Anaze bt. Yani’nin, Hristo v. Apostol aleyhine açtığı
alacak davasında iddiasını ispat edemediğinden muarazadan men
edildiği / 330
374 [53a-2] Bahçıvân Çelo Karabet v. Karakoç ve Hristo v. Dırako’nun bir
daha nizama aykırı davranmayacaklarını taahhüt ettikleri / 331
375 [53a-3] Esirci Mehmed Emin b.Receb’in, Tuğcuzâde Abdülkadir
Efendi’den satın aldığı cariye Zenciye Şirin’in illetli olmadığı / 332
376 [53b-1] İstanbul’a keçi getiren celep tâifesi ile kasapların fiyatta
anlaştıkları / 333
377 [53b-2] Yanko v. Nikola ile Vasil v. Toma’nın vakıf menzili davasında
bedel-i sulh üzerinde anlaştıkları / 333
378 [54a-1] Zevi v. Antimos’un bakkal dükkânına açtığı ikinci kapıyı
kapatması ve nizama uyacağını taahhüt etmesi / 334
379 [54a-2] Ümmügülsüm bt. Hasan’ın, Kazancı İbrahim Beşe b.
Halil’deki alacağından kendi rızasıyla vazgeçtiği / 335
380 [54a-3] Şeyh Mehmed b. Hüseyin’in evinin orta penceresinden açtığı
balkonu kapatması gerektiği / 335
381 [54a-4] Yanaki v. Laveriço’nun, Aleksi v. Zafiri ile ortağı Anaştaş v.
Yorgi’ye olan borcunu ödemesi gerektiği / 336
382 [54b-1] Tütüncü Zakar v. Hacador’un, tütüncü gediği dükkânını
Maraşlı Hasan Efendi b. Halil’e teslim etmesi gerektiği / 337
383 [54b-2] Ümmügülsüm bt. Hasan’ın, Mühtedî Osman’a borcunu
ödemesi gerektiği / 338
384 [54b-3] Yani v. Kastandi’nin, Sultan Abdülhamid Han vakfından
icareli kasap dükkânı gediğini Esterati v. Tanaş’a devrettiği / 338

48
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

385 [55a-1] Seyyid İsmail b. Hüseyin’in balkapanı tüccarlarına olan


borcunu ödemesi gerektiği / 339
386 [55a-2] Abel ve Abros v. Kirkor’un, Ali Çavuş Ağa b. Ahmed’e olan
borçlarını ödemeleri gerektiği / 339
387 [55a-3] Çubukçu Yani v. Nikola’nın, Hüsrev Efendi vakfından icareli
çubukçu dükkânını, kiracısı olduğu Fâtıma bt. Abdullah’a teslim
etmesi gerektiği / 340
388 [55b-1] Nizama aykırı hareket ettiklerinden sürgün edilen kayseri
dericilerinin affedilmesi ve Kayseriye debbağları şeyhliğine Canikli
Seyyid Mustafa’nın getirilmesi / 341
389 [55b-2] Çörekçi ve simitçi esnafının, francala ve has ekmek pişirip
satmayacaklarını taahhüt ettikleri / 342
390 [56a-1] Şoni bt. Yani’nin, Marko v. Yuvan aleyhine açtığı alacak
davasında iddiasını ispat edemediğinden muarazadan men
edildiği / 342
391 [56a-2] Mustafa Efendi b. Mustafa’nın, Receb b. Ali’den satın aldığı
cariyenin illetli olmadığı / 343
392 [56a-3] Ali b. Ali’nin nizama aykırı davranışından dolayı, Sarrac
esnaflığından çıkarıldığı / 344
393 [56a-4] Molla Mustafa b. Mahmud’un vârislerinin, Hatice bt.
Abdullah aleyhine açtıkları cariye semeni davasında iddialarını ispat
edemediklerinden muarazadan men edildikleri / 344
394 [56b-1] Müteveffa Mustafa b. Mahmud’un oğlu ve vârisi Mahmud’un,
Hatice bt. Abdullah aleyhine açtığı davanın reddedildiği / 345
395 [56b-2] Mikail v. Avram’ın, Ebek v. Karabet aleyhine açtığı
alacak davasında iddiasını ispat edemediğinden muarazadan men
edildiği / 346
396 [56b-3] Nizama uygun olarak bakkal ve küfecilerin İstanbul
ve bilâd-ı selâsede sabun satmalarına müdahale edilmemesi
gerektiği / 346
397 [56b-4] Karabet v. Kigork’ın nizama aykırı davranması sebebiyle
sandalcı esnaflığından çıkarıldığı / 347
398 [57a-1] İstanbul’a koyun getiren celep tâifesi ile kasapların fiyatta
anlaştıkları / 348

49
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

399 [57a-2] Daha öncesinde tülbentçi esnaflığından çıkarılan kişilerin,


durumlarının tahkik edilerek tekrar esnaf arasına dönmelerine
müsaade edildiği / 348
400 [57b-1] İstanbul’a gelen gemilerin nizamı / 350
401 [57b-2] Moşi v. Avram’ın, dükkân ferağı ve alacak davasında Seyyid
Halil b. Mustafa ile Şerife Ayşe Hatun’un zimmetlerini ibrâ ettiği / 350
402 [57b-3] Karabet v. Artin’in, kalpakçı esnafındaki alacak davasından
kendi rızasıyla vazgeçtiği / 351
403 [58a-1] Anaze bt. Yani’nin, Hristo v. Apostol’daki eşyalarını talep
ettiği / 352
404 [58a-2] Abdi b. İshak’ın bostancı tâifesinden olması ve nizama aykırı
davranması sebebiyle kasaplıktan men edildiği / 352
405 [58a-3] İstanbul’daki arasta haffaf esnafı ve dikici esnafının anlaşarak
kati niza eyledikleri / 353
406 [58a-4] Esma bt. Ali’nin, evinin Halil Beşe b. Mustafa’nın menziline
bakan tarafına açtığı pencereyi ve saçağı kaldırması gerektiği / 354
407 [58b-1] Nalbant esnafı kalfası Ali b. Ahmed’e usta olmadıkça dükkân
açamayacağının tenbihi / 355
408 [58b-2] Haffâf Mahmud Ağa b. Ebîbekir’in haffaf dükkânını, kira
akdini feshettiği için Âmine bt. Osman’a iade etmesi gerektiği / 355
409 [58b-3] Ümmügülsüm bt. Hasan’ın, Ayşe Hatun bt. Mehmed’e
borcunu ödemesi gerektiği / 356
410 [59a-1] Karındaş oğlu Bedros’un, İngiltere müstemenleriden
Kostanadino Markopolo’ya tülbent borcunu ödemediği / 356
411 [59a-2] Tülbentçi esnafının Rusya tüccarına olan borcunun
taksitlendirilerek tecil edildiği / 357
412 [59b-1] Cüllah esnafından Seyyid Osman Usta’nın esnafa itâat
edeceğini ve nizama uyacağını taahhüt etmesi / 359
413 [59b-2] Ahmed Bey’in, Fincancı Zakar v. Asvador’a borcunu ödemesi
gerektiği / 359
414 [59b-3] Gavrail v. Dimitri’nin, kira akdini feshetmesi sebebiyle
kiracısı Toma v. Dimitri’nin menzili tahliyye etmesi gerektiği / 360
415 [59b-4] Mustafa b. Ali’nin Timurtaş Vakfı’ndan icareli arsayı kardeşi
Şerife Nimetullah Hatun’a sattığı / 361

50
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

416 [60a-1] Çukadâr Osman b. Abdullah’ın Yorgaki, Oskoli ve Mihal


aleyhine açtığı hırsızlık davasının reddedildiği / 361
417 [60a-2] Mustafa b. Salih’in ortağı İsmail Ağa b. İbrahim aleyhine
açtığı alacak davasının reddedildiği / 362
418 [60a-3] Üsküdar Çanlı cami-i şerifinin kapısı üzerindeki tahta
kurşunu çalan Kara Mustafa oğlu Hasan’nın elinin kesilmeyerek tazirle
cezalandırılması gerektiği / 362
419 [60a-4] Şeyhülislâm Ömer Hulusi Efendi’nin vakfına gelir için
yaptırdığı Draman Tercüman Yunus Mahallesi’ndeki binâ ve
içerisindeki dükkânları / 363
420 [60b-1] Salamon v. İsak’ın, Çukacı Kalef v. Leyazar’a olan borcunu
ödemesi gerektiği / 365
421 [60b-2] Bostanî Süleyman b. İsmail’in, Ali b. Ahmed aleyhine açtığı
tarla nizaı davasının reddedildiği / 365
422 [60b-3] Müteveffa Hüseyin b. Mehmed’den intikal eden menzilin
oğlu Mehmed ve kızı Sâliha Hatun’a ait olduğu / 365
423 [61a-1] Evlad-ı vâkıftan olması hasebiyle Köse Mustafa Efendi
vakfının tevliyetinin Rukiye bt. Ali’ye ait olduğu / 366
424 [61a-2] Çilingir esnafının ahvali mechül kişilere anahtar ve kilit
yapmamaları gerektiği / 367
425 [61b-1] Nesim v. Yasef ’in, Hasan b. Ali’ye olan borcunu ödemesi
gerektiği / 368
426 [61b-2] Mehmed Emin-Bey b.Mahmud Bey’in, Haseki Ali Ağa’daki
alacağına Tuzcu Mehmed Ağa b. Şaban’ın kefil olmadığı / 369
427 [61b-3] Ağnat v. Manol’un, kiracısı Bakkal Nikola v. Mihal’in
zimmetini ibrâ ettiği / 370
428 [61b-4] Fâtıma bt. Mehmed Memiş’in yarım hissesine malik olduğu
evini kız kardeşi Nefise Hatun’a kiraladığı / 370
429 [62a-1] Papuççu Kerupa v. Menas’ın, Bakkal Dimitri v. İstavri’ye
sattığı manav dükkânı gediğini geri almak istediği davasının kabul
edilmediği / 371
430 [62a-2] İmameci Murad, Abdurrahim ve Mehmed’in, Yako v. Yanto
ve Lahor v. Hayem’e olan kehribar borçlarını ödemeleri gerektiği / 371
431 [62a-3] Mehmed Sâdık b. Musa’nın, yıkıp yeniden yaptığı binâdaki
berber dükkânını tekrar Fâtıma bt. İsmail’e kiralayacağı / 372

51
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

432 [62a-4] Mehmed Emin Ağa b. Mehmed Said’in, tütüncü ve kahveci


dükkanı gediğini Ali Beşe b. Mustafa’ya sattığı / 373
433 [62b-1] İbrahim b. Şamlızâde Hasan’ın, kiracı olduğu tütüncü
dükkânını fesh-i akd sebebiyle Hüseyin Efendi b. Hasan’a teslim
etmesi gerektiği / 374
434 [62b-2] Abdullah Ağa b. Mehmed’in, bakkal dükkânı gediği
davasında İstavri v. Yuvan, Estemad v. Yani ve vârisleriyle sulh ve ibrâ
oldukları / 374
435 [62b-3] Afife bt. Mehmed’in, Süleyman Ağa b. Mustafa ile bedel-i
sulh karşılığında anlaştıkları / 375
436 [62b-4] Şerife Fâtıma bt. Mehmed’in, cariye davasında Sahaf Hasan
Efendi b. Halil’in zimmetini ibrâ ettiği / 375
437 [63a-1] Seyyid Ali Usta b. Mustafa’nın, malik olduğu sabuncu
gediğinin yarım hissesini Mehmed b. Ahmed’e sattığı / 376
438 [63a-2] İstanbul Odunkapısındaki peynirciler ile bakkalların peynir
nizamına dair / 377
439 [63b-1] Arakil v. Yavan’ın, Rüstempaşa Vakfı’ndan icareli altı bab
dükkân gediğini Şerife Zeliha bt. Mehmed’e sattığı / 379
440 [63b-2] Salutacı Bali v. Yorgi’nin şerbetçi nizamına uyacağını
taahhüt etmesi / 379
441 [63b-3] Salutacı Bali v. Yorgi’nin şerbetçi nizamına uyacağını taahhüt
etmesi / 380
442 [64a-1] Sabuncu Mehmed Emin ve babası Hacı Halil’in içki içmeleri
ve kötü hallerinden dolayı mahalleden çıkarılmaları / 381
443 [64a-2] Telo v. Kuko ve ortağı Margarit v. Kostandi’nin, kestikleri
koyunların iç yağını narh-ı carisi üzerine Mumcu Mustafa’ya
satacaklarını taahhüt etmeleri / 381
444 [64a-3] Kürkçüoğlu Davit v. Markar’ın, Kabril v. Karabet’e olan
borcunu ödemesi gerektiği / 382
445 [64a-4] Abacı Tanaş v. Apostal tarafından bıçakla yaralanarak
öldürülen Boyacı Yani’nin yakınlarının kısastan vazgeçtikleri ve sulh
oldukları / 382
446 [64a-5] Seyyid Osman Efendi b. İbrahim’in, Seyyid Ali b. Mehmed’e
olan borcunu ödemesi gerektiği / 383

52
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

447 [64b-1] Sahak v. David’in, Hayem v. Mosi aleyhine açtığı alacak


davasında iddiasını ispat edemediğinden muarazadan men
edildiği / 384
448 [64b-2] Agob v. Haçok’un vârislerinden Malkon’un, Avadis v.
Kirkor aleyhine açtığı fırın ve değirmen davasında iddiasını ispat
edemediğinden muarazadan men edildiği / 384
449 [64b-3] Habîbe Hatun’un geçimsiz ve kötü ahlaklı olmasından dolayı
mahalleden çıkarıldığı / 385
450 [65a-1] Mustafa b. Mehmed Emin’in vârislerinin, dem diyetinde
Kutucu Mehmed ile bedel-i sulh karşılığında anlaştıkları / 386
451 [65a-2] Feleb v. Anko’nun çörekçi ve simitçilerin nizamına göre
sadece ekmek satabileceği / 387
452 [65a-3] Yanaki v. Yamandi’nin, Kosta v. Yanaki aleyhine açtığı gedik
alâtı davasında iddiasını ispat edemediğinden muarazadan men
edildiği / 387
453 [65b-1] Zağferancı Seyyid Süleyman’ın, derici esnafının alanına
müdahale etmemesi ve kendi sanatıyla meşgul olması gerektiği / 389
454 [65b-2] Nako v. Papa Kosta’nın, Sultan Abdülhamid Han vakfından
icareli, yarım hissesine malik olduğu kasap dükkânı gediğini Nako v.
Keriço’ya sattığı / 389
455 [65b-3] Haffaf Mehmed Efendi b. Ahmed’in, Mahmud Ağa b.
Ebûbekir’e olan borcunu ödemesi gerektiği / 390
456 [65b-4] Balkapanı tüccarlarının, Seyyid İsmail b. Hüseyin’deki
alacaklarının bir kısmını aldıkları, kalanını rızalarıyla ibrâ
ettikleri / 390
457 [65b-5] Sabuncu Şâkir Mustafa’nın tekrar sabun dükkânı açmasına
ruhsat verilmesi / 391
458 [66a-1] Karabet v. Kirkor’un vârislerinin, kahve gediği davasında
Salih Ağa b. Hasan’ın zimmetini ibrâ ettikleri / 392
459 [66a-2] Mehmed Efendi b. Ahmed’in, Haffaf Mahmud Ağa b.
Ebûbekir’e olan borcunu ödemesi gerektiği / 393
460 [66b-1] Sahak v. Manas’ın, bir bab tütüncü gediğini Mihal v. Manol’a
sattığı / 394
461 [66b-2] İstanbul’daki keresteci esnafının nizamı / 394

53
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

462 [67a-1] Halil Ağa b. Mehmed’in, kasaplar kethüdalığını kendi


rızasıyla Halil Ağa’ya bıraktığı / 397
463 [67a-2] Seyyid Halil b. Abdullah’ın geçimsiz ve kötü ahlaklı
olmasından dolayı mahalleden çıkarıldığı / 397
464 [67a-3] Zenciye Mâhir nâm-ı diğer Halime’nin hürriyetini ispat
etttiği / 398
465 [67a-4] Molla Hüsrev Efendi vakfı tevliyetinin evlad-ı vâkıftan Şerife
Ayşe bt. Seyyid Mehmed Ârif ’e tevcih olunduğu / 399
466 [67b-1] Oskoher bt. Ağya ve kızı Sima bt. Ohanes’in evlerine, Sarrak
v. Tarus’ın evine bakan tarafından açtıkları pencerelerin kapatılması
gerektiği / 400
467 [67b-2] Ayşe bt. Mahmud’un, Sultan Abdülhamid Han vakfından
icareli bir bab kasap dükkânı gediğinin yarım hissesini sağire Hatice’ye
devrettiği / 401
468 [68a-1] Anderya v. Mike’nin, alacak davasında Foti v. Aslan’ın
zimmetini ibrâ ettiği / 402
469 [68a-2] Tekfurdağın’dan İstanbul’a susam ve yağ getiren esnafın
nizamı / 403
470 [68b-1] Nakşibendiye zaviyesi vakfiyesinin küçük Evkaf kalemine
kaydedilmesi gerektiği / 404
471 [68b-2] Hatice bt. Süleyman’ın, kendisini merdivenden aşağı iterek
çocuğunu düşürmesine sebep olan Şerife Fâtıma bt. İbrahim’den
davacı olması / 404
472 [68b-3] Kogas v. Serkiz’in, Sarraf Sahak v. Atam aleyhine açtığı
dükkân kirası davasında iddiasını ispat edemediğinden muarazadan
men edildiği / 405
473 [68b-4] Angeli zımmi’nin Kazzaz esnaflığından çıkarıldığı / 406
474 [68b-5] Margarid v. Zafiri’nin, Nikola v. Yani’ye olan borcunu
kefaletlerinden dolayı Yorgi ve Kırinkıl’in ödemesi gerektiği / 406
475 [69a-1] Seyyid İbrahim Çelebi b. Mustafa ile kasab Mustafa b. Ali’nin
alacak davasında sulh oldukları / 407
476 [69a-2] Kirkor v. Bedros’un İstanbul Aynacılar başındaki bezzaz
dükkânından çıkarılmaması gerektiği / 407

54
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

477 [69a-3] Ayşe bt. Mahmud’un, Sultan Abdülhamid Han vakfından


icareli bir bab kasap dükkânı gediğini vesayeti gereği Ömer Ağa’ya
sattığı / 409
478 [69b-1] Kandil gecesinde cami ve mescitlerde kandil yakılması / 409
479 [69b-2] Şerife Emine bt. Emrullah ve Rukiye bt. Ahmed’in evlerine
sonradan açtıkları pencerelerin kapatılması gerektiği / 410
480 [69b-3] Nehabet v. Serkiz ile Davit v. Merdhay’ın alacak davasında
bir birlerinin zimmetini ibrâ ettikleri / 411
481 [69b-5] İstanbul’daki peştamâlci esnafının nizamı / 411
482 [70a-1] Ali b. Mustafa’nın Galata’daki tütüncü gediğini başka bir
mahalle nakletmesi / 413
483 [70a-2] Daha öncesinden debbâğ esnafınlığından çıkarılan Hacı
Mustafa’nın, cezasını çektiği ve ıslah olduğu gerekçesiyle tekrar
esnaflığa dönmesine müsaade edildiği / 414
484 [70a-3] İstanbul’daki çilingir esnafının nizamı / 414
485 [70b-1] Hıristo v. Luka’nın, Yasef v. Aram’a olan borcunu ödemesi
gerektiği / 416
486 [70b-2] Çukadâr Ahmed b. Mehmed’in, Şerife Ayşe Hatun bt.
Halil’in zimmetini ibra ettiği / 417
487 [71a-1] Ali Çavuş b. Hasan’ın, alacak davasında Turşucuoğlu Begos v.
Hampar’ın zimmetini ibra ettiği / 418
488 [71a-2] Yanaki v. Diga’nın nizama aykırı davranması sebebiyle bakkal
esnaflığından çıkarıldığı / 418
489 [71a-3] Mühtedî Mehmed’in mürted olduğu ve şeran katli
gerektiği / 419
490 [71a-4] Ebûbekir Reis b. Ömer’in, Avacı Vasil v. Nikola ile bedel-i
sulh karşılığında anlaştığı / 420
491 [71b-1] Şerife Ayşe bt. Halil’in, Mehmed Said Efendi b. Mehmed ile
ev davasında bedel-i sulh karşılığında anlaştığı / 421
492 [71b-2] Despino bt. Kostandin’in, Tanaş v. Hristo ve Pavli aleyhine
açtığı alacak davasının reddedildiği / 422
493 [71b-3] Hüseyin b. Mehmed Emin’in, Sultan Abdülhamid Han
vakfından icareli bir bab kasap dükkânı gediğini Mehmed b. İsmail’e
devrettiği / 423

55
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

494 [72a-1] Çadırcı Ahmed Çelebi Mahallesi imamı Hafız Hüseyin


Efendi b. Hasan’ın kötü halinden dolayı mahalleden çıkarıldığı / 423
495 [72a-2] Hamamcı Abkar v. Soğom’un evinin altına mahzen kazarken,
Serkiz v. Kiragos’un duvarına zarar verdiği ve birbirlerinin zararını
tazmin edeceklerini taahhüt / 424
496 [72a-3] Esnafdan olmayan Mehmed Emin ve Hafız Mehmed’in
kabahasır satamayacakları / 425
497 [72b-1] Mehmed Emin b. İbrahim’in vârisleri ile Hamza Usta b.
Hüseyin’in birbirlerinin zimmetini ibrâ ederek sulh oldukları / 426
498 [72b-2] Kandil gecesinde cami ve mescitlerin minarelerinden kandil
yakılması / 427
499 [72b-3] Hatice bt. Hüseyin’in kocası Attar Feyzullah b. Ömer’den
muhâlaa yolu ile boşandığı / 428
500 [73a-1] İstanbul’daki ipek esnafı nizamı / 429
501 [73a-2] Kiracı Halil Beşe b. Abdullah’ın firar etmesi sebebiyle
çubukçu dükkânının boşaltıldığı / 431
502 [73b-1] Lütfullah Ağa b. Abdülaziz’in, Dimitri’deki kahve
semeninden alacağını kefaletinden dolayı Espir v. Yavan’ın bir yıl
içerisinde ödeyeceği / 431
503 [73b-2] Hristo v. Yorgi’nin devatçı esnaflığından çıkarılması / 432
504 [73b-3] Hacı Ahmed ve kız kardeşi Ayşe Hatun’un evlerine izinsiz
ihdas ettikleri tahta-pûşu kaldırmaları gerektiği / 433
505 [74a-1] Angeli zımmi’nin kazzaz esnaflığından çıkarılması / 434
506 [74a-2] Karakazzâde Vakfı’ndan icareli menzili, beş sene Ana
bt. İsayi ve bir sene de üvey oğlu Karabet v. Ferhad’ın tasarruf
edeceği / 434
507 [74a-3] İstanbul’daki balmumcu esnafının nizamı / 435
508 [74b-1] Sulukule bahçıvânlarından Hristo ve kardeşi Kiriço v.
Panayot’un esnaflıktan çıkarıldığı / 436
509 [74b-2] Halil b. Ömer’in vârislerinin miras taksiminde
anlaştıkları / 437
510 [74b-3] Üsküdar Karakethüda’da francalacı fırını açılmasına ruhsat
verildiği / 438

56
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

511 [74b-4] Hasan, Mehmed ve Ahmed isimli kişilerin, sefere


katılmadıklarından ücrete müstehak olmadıkları ve ordu-yı hümâyun
ağası Mehmed Sâdık Ağa’ya karşı açtıkları alacak davasında
muarazadan men edildikleri / 438
512 [75a-1] Acı Manok v. Delot’un, karısı Saltana bt. Manil’in mehri
müeccelini ödeyerek boşandıkları / 439
513 [75a-2] Eskici esnafından Güloğlu Mustafa Beşe b. Mehmed’in,
esnafa itâat edeceği ve nizama aykırı davranmayacağını taahhüt
ettiği / 440
514 [75a-3] Yanaki v. Yamandi’ye Mehmed Sâdık Ağa’nın kefil olduğu ve
borcunu beş taksitte ödemesi / 441
515 [75b-1] Seyyid Ömer b. Hüseyin ile kardeşi Seyyid Mustafa’nın
müştereken işlettikleri kasab ve ekmekçi dükkânları üzerine
yaptırdıkları bekâr odalarının çevresindeki binâlardan yüksek
olmadığı ve ferman gereği kasap, bakkal ve simitçi dükkânlarına oda
yapılması için ruhsat verildiği / 442
516 [75b-2] Bakkal Sıvacıoğlu Dimitraki v. Yavan’ın, Merhabâzâde
Mahmud Efendi b. Mehmed Emin’e olan borcunu kabul ve
ödeyeceğini taahhüt ettiği / 443
517 [76a-1] Kandil gecesinde camilerin minarelerinde kandil
yakılması / 444
518 [76a-2] Osman Ağa b. Ömer’in, Ayşe bt. Mehmed’e olan borcunu
ödemesi gerektiği / 445
519 [76a-3] Mustafa b. Abdullah’ın, Süleyman, Çukadâr Deli Halil ve
Seyyid Ali aleyhine açtığı altın davasının reddedildiği / 446
520 [76a-4] Ahmed b. Mehmed’in, değirmen davasında Osman
Ağa b. Mustafa’nın vârisleri Halil, Esma ve Hafize’deki alacağını
taksitlendirdiği / 446
521 [76b-1] Nikotimus v. Serkiz’in tütüncü gediği davasında Yorgi,
Estavri ve Yani ile sulh oldukları / 448
522 [76b-2] Çuban v. Mardros’un, Seyyid Mehmed Ağa b. Ömer’e olan
borcunu taksitle ödeyeceği / 448
523 [77a-1] Şerife Zeliha bt. Osman’ın, vakıf menzil davasında Haraccı
Hamza Bali vakfının mütevellîsi ile sulh oldukları / 449

57
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

524 [77a-2] Sahak v. Tavit’in, Yako v. Mosi’deki alacağı hususunda,


bedel-i sulh karşılığında anlaştığı / 450
525 [77a-3] Ramazan ayı yaklaştığından, çörekçi esnafının pişirdikleri
çöreklere azami itina göstermeleri gerektiği / 451
526 [77a-4] Ali Ağa b. Salih ve zevcesi Nefise bt. İsmail’in, Karaki
Hüseyin Çelebi vakfından icareli vakıf menzilini Ümmügülsüm bt.
Yahya’ya iade etmeleri gerektiği / 451
527 [77b-1] Ayşe bt. Mahmud’un, Sultan Abdülhamid Han vakfından
icareli, vesayeti gereği yarım hissesine malik olduğu kasap dükkânı
gediğini Hasan Beşe’ye devrettiği / 452
528 [77b-2] Hatice bt. Hüseyin’in, zevc-i mutallakı Bıçakçı Mustafa Beşe
b. Hüseyin’den boşandığı / 453
529 [78a-1] Receb Ağa’nın, Angeli v. Hristo aleyhine açtığı alacak
davasında iddiasını ispat edemediğinden muarazadan men
edildiği / 454
530 [78a-2] Nalıncı Hacı Mahmud vakfı mütevellîsi Ayşe Hatun bt.
İbrahim’e yeniden berat verildiği / 454
531 [78a-3] Avanis v. Kirkor’un, Sarraf Elmasoğlu Serupa v. Artin’deki
alacağı hususunda bedel-i sulh karşılığı anlaştığı / 455
532 [78a-4] Mustafa Çelebi b. İbrahim’in, Üsküdar’da Kızlarağası Çeşmesi
civarındaki tütüncü gediğini Horhor Çeşmesi’ne nakledebileceği / 456
533 [78b-1] Ramazan ayı geldiğinden, cami ve mescitlerde kandil
yakılması / 456
534 [78b-2] Lütfullah b. Abdülaziz’in, Dimitraki’deki kahve semeni
alacağına babası Espir’in kefil olduğu / 457
535 [78b-3] Sarraf Yorgi v. Dimitri v. Yavan’ın vârisleri’nin şerbethane
gediği davasında Kostandi v. Tanaş ile sulh oldukları / 458
536 [79a-1] Müteveffa Hacı Hüseyin’den vârislerine intikal eden nısf hisse
çörekçi dükkânı gediğinin diğer yarısının Seyyid Mehmed Usta b.
Halil’e ait olduğu / 459
537 [79a-2] Dülger Artin v. Kirkor’un vârislerine intikal eden menzilin
Kirkor, Tokohi ve Asliye’ye münhasır olduğu / 460
538 [79b-1] Âkile bt. Mehmed’in, boyacı esnafından Mehmed Usta
b. Hasan aleyhine açtığı boyacı gediği davasında iddiasını ispat
edemediğinden muarazadan men edildiği / 461

58
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

539 [79b-2] Talita Nasrâniye ile babası Arotin v. Haçador’un birbirlerinin


zimmetlerini ibrâ ettikleri / 462
540 [79b-3] İsmail Ağa b. Abdülhamid’in vârislerinin, Fâtıma bt. Mustafa
ile İsmail Ağa’dan intikal eden menzil davasında anlaştıkları / 463
541 [80a-1] Çerkez asıllı Ahmed b. Abdullah’ın hürriyetini ispat
ettiği / 464
542 [80b-1] Tütüncü Ali b. Hasan’ın, Abdullah b. Ahmed’den satın aldığı
cariyenin illetli olması sebebiyle iade edildiği / 465
543 [80b-2] Hasan Alemdâr b. Mustafa’nın, Hacıoğlu Halil b. Ahmed’e
arpacı dükkânı gediğinden borcuna Kınıkoğlu Hüseyin Beşe’nin kefil
olduğu / 466
544 [81a-1] Acı Manuk v. Delot’un Kapı aletleri esnaflığından
çıkarıldığı / 467
545 [81a-2] Esedoroğlu Palaş ve Yorgi’nin, Aliko v. Dimitri’deki kürk
semeninden alaklarını altımış bir gün tecil ettikleri / 467
546 [81a-3] Küçük Hacı Ali b. Hasan’ın malik olduğu bir bab tütüncü
gediğini Molla Ahmed b. Mehmed Emin’e sattığı / 468
547 [81a-4] Rumeli Zağra-i atik kazasından Nikola’nın, kendi isteği ile
Müslüman olduğu ve Mustafa ismini aldığı / 469
548 [81b-1] Dimetoka kazasına tâbi Alaca Ortaköy’den akil baliğ olan bir
kişinin Müslüman olduğu ve İbrahim ismini aldığı / 469
549 [81b-2] Tütüncü Markos v. Avanis’ın, Memiş Beşe b. İsmail’e olan
borcunu kabul ettiği ve ödemesi gerektiği / 469
550 [81b-3] Yaşlılığı ve hastalığı sebebiyle Halil Ağa b. Mehmed’in
kasaplar kethüdalığını kendi rızasıyla İsmail Ağa’ya bıraktığı / 470
551 [81b-4] Borcundan dolayı hapis olan Nikola v. Manol’un, ancak
tahliye olduğu takdirde borcunu ödeyecebileceği / 471
552 [82a-1] Veliyüddin Beşe b. Osman’ın, Ahmed Ağa b. Osman’a olan
borcunu ödemesi gerektiği / 472
553 [82a-2] Tuzcular kethüdası Ahmed Ağa b. Mehmed’in, Tuzcu
esnaflığından çıkarıldığı / 472
554 [82a-3] Bahçıvânların Küçük Lanka kolu ile avratpazarı kolunun
anlaştıkları / 473
555 [82a-4] Yiğitbaşı Süleyman Beşe’nin, dikici esnaflığından
çıkarılması / 474

59
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

556 [82b-1] Arakil v. İvaz’ın, Rüstempaşa vakfından icareli altmış bab oda
ve dükkân içerisindeki gediğini Ali Ağa b. Hasan’a sattığı / 474
557 [82b-2] İsmail b. Ömer’in, Agob v. Bedros’a olan borcunu
kefaletinden dolayı Salih b. Süleyman’ın ödemesi gerektiği / 475
558 [82b-3] Salih b. Süleyman’ın, Agob v. Bedros’a olan borcunu ödemesi
gerektiği / 476
559 [83a-1] Çıkrıkçı Abdi b. Ali ve ebeveyni kayıkçı Ali ve Zeliha’nın,
yabancı kişileri hanelerine almaları ve kötü halleri sebebiyle
mahalleden çıkarıldıkları / 476
560 [83a-2] Girid adasından getirilen sabunun tevzii / 477
561 [83a-3] Yağ kapanı nazırlığına Hacı Ahmed’in tayin edildiği / 478
562 [83a-4] Atike bt. Ali’nin, kötü hali ve geçimsizliği sebebiyle
mahalleden çıkarılması / 478
563 [83b-1] Şerife Münevvere bt. İbrahim Efendi’nin, Alacacı Takfur v.
Bedros aleyhine açtığı davanın reddedildiği / 479
564 [83b-2] Halil b. Ömer’in, Sultan Abdülhamid Han vakfından icareli
bir bab kasap dükkânı gediğinin yarım hissesine malik olduğu gösterir
temessükünü kaybettiği / 480
565 [83b-3] Mustafa b. İbrahim’in, Sultan Abdülhamid Han vakfından
icareli üç bab kasap dükkânı gediğini Mehmed b. İsmail’e
devrettiği / 480
566 [84a-1] Ümmügülsüm bt. Ahmed’in, malik olduğu bir bab tütüncü
gediğini Ahmed b. Mehmed’e sattığı / 481
567 [84a-2] Yani v. Elya ve Nikola’nın, malik oldukları francalacı ve
peksimetçi fırınını Artin v. Nevirat’a sattıkları / 482
568 [84a-3] Ali b. Mehmed’in, sefîne semeninden kalan borcunu
Tığlızâde Mustafa Ağa b. İsmail’e ödemesi gerektiği / 483
569 [84b-1] Takfur v. Hürmüz’ün, Kiragos v. Matos ile alacak davasında
sulh oldukları / 483
570 [84b-2] Bostancı Mustafa Ağa b. Ali’nin, iltizam bedelininden
borcunu Sarraf Agob v. Aleksan’a ödemesi gerektiği / 484
571 [84b-3] Ağyazer v. Avanes’in, değirmen ve etmekçi fırını kirasını
Ümmügülsüm bt. Süleyman Ağa’ya ödemesi gerektiği / 485

60
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

572 [84b-4] Hüseyin b. Mehmed’in, Mustafa b. Mehmed aleyhine açtığı


eşya ve akçe davasında iddiasını ispat edemediğinden muarazadan
men edildiği / 485
573 [85a-1] Zenciye Emine bt. Abdullah’ın, kocası İsmail b. Yusuf ’tan
muhâlaa yoluyla boşandığı / 486
574 [85a-2] Sultan Abdülhamid Han vakfından icareli bir bab kasap
dükkânı gediğinin Seyyid Mustafa b. Hasan’ın vefâtıyla, Seyyid
İbrahim ve Seyyid Ahmed’e devredildiği / 487
575 [85a-3] Seyyid Hüseyin b. Abdullah ile Hüseyin b. Mustafa’nın alacak
davasında birbirlerinin zimmetlerini ibrâ ettikleri / 488
576 [85b-1] İmtihan edilen İbrahim Edhem Halife’nin hitabete ehliyeti
olduğunu ispatladığı / 489
577 [85b-2] Davud Çavuş vakfından icareli, menzil davasında Saltana ve
Aleknazar v. Artin ile Hanima Nasraniye’nin yüz altmış beş guruşa
sulh oldukları / 489
578 [86a-1] Safiye bt. Veliyüddin’in, kendisini ölünceye kadar bakmak
şartıyla Seyyid Ali b. Ali’ye verdiği evini geri aldığı / 490
579 [86a-2] Parçacı Uzunoğlu Kigork v. Mardros’un varsilerinin, Kamal
v. Aşur aleyhine açtıkları parçacı gediği davasında iddialarını ispat
edemediklerinden muarazadan men edildikleri / 492
580 [86b-1] Ümmügülsüm Hatun’un, mütevellî Ahmed Ağa huzurunda,
zevcân-ı merkumanın zimmetlerini ibrâ ettiği / 493
581 [86b-2] Bostanî Mustafa b. Yakub’un, kefilliğinden dolayı Niğdeli
Papas oğlu Saya aleyhine açtığı alacak davasında muarazadan men
edildiği / 494
582 [86b-3] Mehmed b. Mahmud’un berber dükkânında kiracısı olan
Seyyid Mustafa’yı haksız yere çıkartamayacağı / 494
583 [87a-1] Tuzcu esnafının sâbık kethüdası Ahmed b. Mehmed’in tuzcu
esnafıyla alacak davasında ibra oldukları / 496
584 [87a-2] Seyyid Hasan b. Mehmed ile Pirinççi Ali b. Halil’in zenbil
semeni ve mahzen kirası davalarında birbirlerinin zimmetlerini ibrâ
ettikleri / 497
585 [87b-1] İstanbul’a Mısır’dan getirilen kahvenin dağıtımı / 498
586 [87b-2] Peştemâlci ve alacacı esnafı kethüdalığına Mustafa b.
Süleyman’ın azliyle yerine Mustafa b. İsmail’in tayin edilmesi / 499

61
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

587 [87b-3] Fâtıma bt. Mehmed’in Tarakçılar’daki bir bab kahve dükkânı
gediğinin nısf hisesini Mustafa b. Ali’ye sattığı / 500
588 [88a-1] Seyyid Mehmed Salih Beşe b. Mehmed, eşi Hamide ve kızı
Emine’nin kötü halleri sebebiyle mahalleden çıkarılmaları / 501
589 [88a-2] Süleyman Efendi b. Ahmed’in, kefilliğinden dolayı Malkon v.
Artin aleyhine açtığı alacak davasında muarazadan men edildiği / 501
590 [88a-3] Avanes’in, Süleyman Efendi b. Ahmed’e olan borcunu
kefaletinden dolayı Artin’in ödemesi gerektiği / 502
591 [88b-1] Emetullah Hanım bt. Mustafa’nın, yorgancı Mustafa b.
Mehmed’e olan borcunu taksitle ödeyeceği / 503
592 [88b-2] Seyyid Abdullah’ın Attar esnaflığından çıkarılması / 504
593 [88b-3] Seyyid İbrahim b. Ahmed’in, Bakkal Osman b. Hüseyin’e
olan borcunu kefaletlerinden dolayı Hüseyin Çelebi ve Kahveci
İsmail’in ödemesi gerektiği / 504
594 [88b-4] Hafız Abdullah b. Abdullah’ın, Attar Molla Mustafa b.
Mehmed’e olan borcuna karşılık attar dükkânındaki malları rehin
verdiği / 505
595 [89a-1] Mustafa Usta b. Halil’in Alacahamam’daki çörekçi gediği
davasında Emine bt. Hasan’ın zimmetini ibrâ ettiği / 506
596 [89a-2] Serkiz v. Bağdisar’ın, Tütüncü Semadrakili Kiryako v.
Todori’ye tütün semeninden olan borcunu ödemesi gerektiği / 507
597 [89a-3] Bakkal Osman b. Hasan’ın, Seyyid İbrahim b. Ahmed
aleyhine açtığı alacak davasında iddiasını henüz ispatlayamadığı / 507
598 [89b-1] Kayıp olan Saka İbrahim’in, İstanbul fincancılar hanındaki
odasının açıldığı / 508
599 [89b-2] Kerkük kazasındaki zaviyenin mütevellîsi Seyyid
Veliyüddin’in vefâtıyla tevliyetin yarısının oğlu Seyyid Mehmed’e,
diğer yarısının da Seyyid Ahmed’e verilmesi talebi / 509
600 [89b-3] Emine bt. Hüseyin’in, kocası Sengerîzâde Mustafa
b. Hüseyin ile muhâlaa yoluyla boşandıkları ve birbirlerinin
zimmetlerini ibrâ ettikleri / 509
601 [90a-1] Habîbe bt. Hüseyin’in, Habeşli Hatice isimli cariye’yi kocası
Hüseyin b. İsmail’e teslim etmesi gerektiği / 510

62
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

602 [90a-2] Hüseyin b. İsmail’in, kaynanası Hayrünnisa bt. Mehmed


aleyhine açtığı alacak davasında iddiasını ispat edemediğinden
muarazadan men edildiği / 511
603 [90a-3] Mike ve Estemat’ın, Peştemâlcioğlu Sahak v. Parsih’e olan
borcunu taksitle ödeyebilecekleri / 511
604 [90b-1] Memiş Usta b. Mehmed’in, Mehmed b. Mustafa aleyhine
açtığı menzil ferağı davasının reddedildiği / 512
605 [90b-2] Şerife Ayşe bt. Mehmed ve kızı Şerife Hatice bt. Tütüncü
Mehmed’in, Hatice hatun aleyhine açtıkları tütüncü gediği davasında
iddialarını ispat edemediklerinden muarazadan men edildikleri / 513
606 [90b-3] Mehmed b. İsmail’in, Haririzâde Hüseyin Ağa b. Ali’ye olan
borcunu ödemesi gerektiği / 514
607 [91a-1] Tütüncü Artin v. Mesrob’un, İmamoğlu Salih b. Veliyüddin
ile bedel-i sulh karşılığında anlaştığı / 515
608 [91a-2] Ümmügülsüm bt. Ahmed’in, Havvâ bt. Abdullah’tan
satın aldığı Mahbûbe isimli cariyenin illetli olması sebebiyle geri
verildiği / 516
609 [91a-3] Eminönün’de manav dükkânı gediğinin Şerife Hafize Hatun’a
babasından miras kaldığı / 516
610 [91b-1] Ziştovili Göncüoğlu Molla Ali’nin, ortağı Odunkapılı
İmamzâde Ahmed’e olan borcunu ödemesi gerektiği / 517
611 [91b-2] Mehmed Halis Efendi b. Osman’ın, Amasya’lı Abdülkadir b.
Mehmed’e olan borcunu ödemesi gerektiği / 519
612 [92a-1] Ayşe bt. Abdullah’ın, Şerife Emine bt. Ahmed’e borcunu
ödemesi gerektiği / 519
613 [92a-2] Estefan v. Davit’in borcuna karşılık Seyyid Mehmed b.
İsmail’e rehin verdiği eskici ve manav dükkânlarını, borcunu ödediği
için Estevan’a iade etmesi gerektiği / 520
614 [92b-1] Dört yüz akçe mukataalı mülk-i menzilin, Rumeli kazaskeri
berât kalemi Reisi Abdullah Efendi b. Halil’in vârislerine intikal
ettiği / 522
615 [92b-2] Alaiyye’de Şeyh Pîrce Alaaddin Efendi vakfı zaviyedarı Hâfız
Mustafa Efendi b. Ömer’in, tevliyeti kendi rızasıyla Seyyid Ali’ye
bıraktığı / 523

63
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

616 [92b-3] Turşucuzâde Abdurrahim Efendi’nin vefâtı üzerine, Takfur v.


Bedros ve ortağı Mardros v. Mikail’e olan borcunu kefaletinden dolayı
eşi Şerife Habîbe Hanım’ın ödemesi gerektiği / 523
617 [93a-1] Beynazar oğlu Karabet’in, Yani Mesinezi v. Marko’ya olan
borcunu ödeyerek rehnettiği tülbentçi gediğini geri aldığı / 524
618 [93a-2] Tütüncü Hüseyin Beşe b. Feyzullah’ın, Ahmed Ağa b.
Mustafa’ya olan borcunu ödemesi gerektiği / 525
619 [93a-3] Hüseyin Beşe b. Mehmed’in, Ahmed Ağa b. Ahmed aleyhine
açtığı kahve gediği davasının reddedildiği / 525
620 [93b-1] Tütüncü Hüseyin Beşe b. Feyzullah’ın, Hüseyin Ağa b.
Osman’a olan borcunu ödemesi gerektiği / 526
621 [93b-2] İstanbul’a taşradan un getirilmesinin yasak olduğuna dair
ilam / 527
622 [93b-3] Top arabacıları çorbacısı İsmail Ağa b. İbrahim’in terekesinin
taksim edildiği; İslam Beşe b. Hasan’ın İsmail Ağa’ya olan borcunu
vârislerinden Zeliha bt. Musa’ya ödemesi gerektiği / 528
623 [94a-1] Toparabacıları çorbacısı İsmail Ağa b. İbrahim’in terekesinin
taksim edildiği; İslam Beşe b. Hasan’ın İsmail Ağa’ya olan borcunu
vârislerine ödemesi gerektiği / 530
624 [94a-2] Lago v. Nikola’nın, Sultan Abdülhamid Han vakfından icareli
bir bab kasab dükkânı gediğinin yarım hissesini Margarit v. Dado’ya
sattığı / 531
625 [94b-1] Peştemâlcioğlu Sahak’ın, alacak davasında Mike ve Astamat
ile bedel-i sulh karşılığında anlaştığı / 532
626 [94b-2] Saka Veliyüddin Beşe’nin, İstanbul Kuruçeşme’deki saka
gediğinin nısf hissesini kardeşi İmamoğlu Eyüb Beşe b. Yusuf ’a teslim
etmesi gerektiği / 532
627 [94b-3] Un kapanı kileciler kethüdalığına Seyyid Davud Beşe b.
Mehmed’in tayini / 533
628 [94b-4] Ahmed Ağa b. Mehmed’in, İbrahim Paşa Cami-i şerifi
vakfından icareli bir bab sepetçi gediğini Şerife Alime bt. Seyyid
Mehmed’e kiraladığı / 534
629 [95a-1] Kestestor v. Manas’ın Galatasaray çeşmesi sakalığından
çıkarıldığı / 535

64
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

630 [95a-2] Topcularlı Mehmed Ağa b. Abdullah’ın, İstanbul


ırgatpazarındaki değirmen gediğinin yarısını Mehmed b. Ali’ye diğer
yarsını da İbrahim Ağa b. Halil’e sattığı / 535
631 [95b-1] İstanbul’daki sandalcı esnafının nizamlarına dair ferman
talepleri / 537
632 [96a-1] İstanbul’daki Yenibahçe kolu bahçıvânlarının teklifi / 539
633 [96a-2] Abdurrahman b. Abdurrahman’ın haksız yere Seferikoz
Hacı Mehmed Mescidi Vakfı’nın mütevelliliğinden alındığı iddiasıyla
görevine iade talebi / 540
634 [96b-1] Mora’lı Hasan b. Ahmed’in, Selanikli Mustafa b. Osman’daki
alacağını kefilliğinden dolayı Selanikli Murad b. Abdurrahman’dan
talep etmesi / 541
635 [96b-2] Galata yağkapanına Boğdan ve Bender’den yağ ve hayvan
getiren tüccarların tespiti / 541
636 [96b-3] Galata yağkapanına Boğdan ve Bender’den yağ ve hayvan
getiren tüccarların tespiti / 542
637 [97a-1] Seferikoz Hacı Mehmed Mescid-i şerifi Vakfı’nın eski
mütevellîsi Abdurrahim Efendi b. Abdurrahman’ın, mütevelliliğe
yeniden tayini talebinin reddedildiği / 543
638 [97a-2] İstanbul’daki bezzâz esnafının nizamı için ferman
talebi / 544
639 [97a-3] Ali Beşe b. Abdullah’ın vârislerinin, Sultan Abdülhamid Han
vakfından icareli bir bab kasap dükkânı gediğinin yarım hissesini
Mehmed Tahir b. Ahmed’e sattıkları / 545
640 [97b-1] İflas eden Yasef v. Ananya’nın sahip olduğu mülk ve
gediklerinin satılarak esnafa olan borçlarının ödenmesi / 546
641 [97b-2] Kurban bayramında cami ve mescit minarelerinde kandil
yakılması / 547
642 [98a-1] Kurban bayramında cami ve mescit minarelerinde kandil
yakılması / 548
643 [98a-2] Yedikule bahçıvânları ile Kapamacı Loren v. Artin’in
anlaştıkları / 548
644 [98a-3] Seyyid İsmail b. Mehmed’in, Mehmed Emin b. Mahmud
aleyhine açtığı Sorguççubaşı gediği davasında iddiasını ispat
edemediğinden muarazadan men edildiği / 549

65
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

645 [98b-1] Kocamustafa Paşa vakfının muhasebesinin görülmesi ve


Hüseyin Şükrü Efendi’nin kaymakam tayini / 550
646 [99a-1] Yorgancı Mustafa’nın alacak davasında Yastıkçı Mehmed b.
Mehmed ile bedel-i sulh karşılığında anlaştığı / 552
647 [99a-2] Tuzcu Mehmed b. Şaban’ın, alacak davasında Mehmed
Emin-Beyefendi b. Mahmud Bey ile bedel-i sulh karşılığında
anlaştığı / 553
648 [99a-3] Mehmed b. Ali’nin, İstanbul Zindankapısı hâricindeki tuzcu
dükkânı gediğini vekâleten satan Ali Usta b. Osman’ın zimmetini ibrâ
ettiği / 554
649 [99b-1] Sadeddin Efendi mescid-i şerifi vakfı mütevellîsi Şeyh
Ahmed Nâsır Efendi’nin, mescitte yaptığı ilave eklemeri kaldırılarak
yapıyı orijinal haline getirmesi gerektiği / 554
650 [99b-2] İstanbul’daki haffaf, dikici ve tâcir esnaflarının nizamı / 555
651 [100a-1] Yenibahçe kolu bahçıvânları’nın, Tersâne-i Âmire’ye
verilecek bahçıvân amelesi ücretleri için anlaştıkları / 558
652 [100b-1] İstanbul’a Kayseri’den deri getirenlerin nizamı / 559
653 [Arka kapak] Fırancılacı fırınlarınlarında pişirilen has ve beyaz
narhının, ekmek fiyatının yarısı olacağı / 561

66
Ç E V İ R İ YA Z I

İSTANBUL KADI SİCİLLERİ 82

İSTANBUL MAHKEMESİ

78
NUMARALI SİCİL
(H. 1216-1217 / M. 1801-1803)
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

1 [Kapak] Tülbentçi, Kireççi, Kemhacı, Kavukçu, Çörekçi,


Simitçi, Fırancılacı, Nalband ve Çelenkci esnaflarının
nizamlarının kaydedildiği
Bi-mennihî te‘âlâ
Merhûm ve mağfûrun-leh Sadr-ı esbak Emin Paşazâde devletlü inâyetlü Mehmed
Emin-Beyefendi hazretlerinin huzûrlarında olan vekāyi‘in i‘lâm sicilidir.
Sene 1216-1217
Vustâ (...) Vustâsı Ömer Efendizâde devletlü inâyetlü Süleyman Efendi
hazretlerinindir.
Tülbentçi esnâfının nizâmı bundadır. Sene [1]217
Yine esnâf-ı merkūmenin nizâmı fî-15 Ra sene [1]217
Kireççi esnâfının nizâmı bundadır. Fî-gurre-i Z sene [1]216
Kemâhcı esnâfının kal‘a nizâmları bundadır. Fî-19 M sene [1]217
Kavukçu esnâfının nizâmı bundadır. Fî-2 S sene [1]217
Çörekçi ve simitçi ve francalacı esnâfının nizâmları bundadır. Ra sene [1]217
Na‘lband esnâfının kalfaları ile nizâmı. Fî-23 R sene [1]217
Çilingir esnâfının nizâmı bundadır. Fî-gurre-i Ca sene [1]217
Yine esnâf-ı merkūmenin nizâmı bundadır. Fî-5 Receb
1216 ve 1217 seneleri ilâmat-ı İstanbul kadılığı

2 [1a-1] İstefan v. Bakkal Yorgi’nin İslam dinini kabul ettiği


Ma‘rûz-ı dâ‘î-i devlet-i aliyyeleridir ki
On iki yaşında olup tenakkul din eder makūleden İstefan v. Bakkâl Yorgi nâm
zimmî meclis-i şer‘-i münîrde edyân-ı bâtıladan teberru‘an ve dîn-i İslâm’ı kabûl
ve ityân-ı kelimeteyn-i şehâdeteyn edip talebiyle ismi İsmail tesmiye olunduğu
tescîl ve İstanbul mahkemesinden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-14 min-Zilhicceti’ş-şerîfe sene 1216

3 [1a-2] İbrahim Edhem Efendi’nin İstanbul Bab Mahkemesine kâtip


tayin edildiği
Fahrü’l-müderrisîni’l-kirâm bâb nâibimiz faziletlü Mehmed Râşid Efendi dâme
muvaffakan ba‘de’t-tahiyyeti’l-vâfiye inhâ olunur ki işbu bâ‘isü’l-mürâsele İbra-
him Edhem Efendi erbâb-ı isti‘dâtdan olmağla mahkeme-i mezbûrda kâtib nasb

69
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ve ta‘yîn olunmuşdur. Gerekdir ki mezbûru hizmet-i kitâbetde istihdâm buyurasız


ve’s-selâm.
Fî-gurre-i Zilka‘de sene [1]217

4 [1a-3] Odunkapısı peynircileri, bakkal, tâcir, keresteci, helvacı, şîrugan


yağcıları, peştemalci, kabahasırcı, sandalcı ve arpacı esnaflarının
nizamının kaydedildiği
Odunkapısı peynircileri ile bakkālân esnâfının [pe]ynir nizâmı. Fî-12 Ca sene
[1]217
Tâcir esnâfının nizâmı bundadır. Fî-18 Ca sene [1]217
Keresteci esnâfına dâir i‘lâmı bundadır. Fî-8 C sene [1]217
Esnâf-ı mezkûrenin diğer nizâmları sehven hüccet siciline kayd şud. Fî-25 Receb
[sene 1217]
Helvacılar ile şîrugan yağcıların nizâmı bundadır. Fî-14 C [Cemâziyelâhir sene
1217]
Peştemâlci esnâfının nizâmı bundadır. Fî-5 Receb [sene 1217]
Kabahasırcı esnâfının nizâmı. Fî-19 Receb [sene 1217]
Sandalcı esnâfının vesâir mülhak olan esnâflar emr-i âlî istid‘âları bundadır. Fî-13
Receb [sene 1217]
Arabacı esnâfının nizâmı bundadır. Fî-17 Za sene [12]17
Esnâf-ı merkūmenin diğer emr-i âlî istid‘âları bundadır. Fî-15 Za sene [1]217

5 [1b-1] Rü’yet-i Hilâl kaydı


Yâ Fettâh yâ Bâsıt yâ Muksıt yâ Rahmân iyyâke neste‘în ve aleyke’t-tüklân
Bismillâhirrahmânirrahîm
İstanbul Kādısı izzetlü faziletlü efendi hazretleri
İşbu i‘lâmları rikāb-ı müstetâb-ı cihândârîye arz ve takdîm olundukda bâlâsına
kâffe-i umûrlarında mazhar-ı tevfîk-i İlâhî olmalarını hâvi ve mûcebince leyle-i
şerîfe-i merkūmede ber-mûceb-i de’b-i dîrîn icrâ-yı resm-i tenvîr ve tezyîn için
da‘avât-ı icâbet-gāyât-ı Hazret-i zıllullâhîyi muhtevî hatt-ı hümâyûn-ı nezâket-
makrûn şeref-efzâ-yı sudûr olmağla mûcebince iktizâ-yı nizâmına himmet buyu-
ralar deyü buyruldu.
Fî-26 Ş sene [12]16
Gurre-i Ramazani’l-mübârek

70
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Matla‘-ı ehille-i devlet ve ikbâl olan südde-i seniyyeyi bi-emri’l-iclâle bi’t-tazarru‘


ve’l-ibticâl ber-dâşte-i ubûdiyet-i işti‘mâlleridir ki târih-i hicret-i Nebeviyye aleyhi
ve alâ-âlihî efdâlü’t-tahiyyenin işbu bin iki yüz on altıncı senesi Şa‘bâni’l-mu‘azzamı
gurresi yevm-i isneyn olduğu ber-nehc-i şer‘î sâbit ve mütehakkık ve ol vechile
hükm-i şer‘î lâhık olmağla işbu pazartesi günü yirmi dokuzu olup ferdâsı selhi olan
Salı gecesi hilâl-i Ramazani’l-mübârek rü’yet ve müşâhede olunmaz ise Şa‘bâni’l-
mu‘azzam selâsin ile itmâm ve Çarşamba günü gurre-i Ramazani’l-mübârek olup
şer‘an sıyâma şürû‘ ve ikdâm emr-i vâcibü’l-ihtimâm olmağla kudûm-i meymenet-
lüzûm-ı mâh-ı mübâreki tebşîr ve i‘lân ve sürûr-endâz kılıp ehl-i imân olmak
için leyle-i şerîfe-i merkūmede ber-mûceb-i de’b-i dîrîn kāmet-zîbâ-yı minârât-ı
cevâmi‘-i câmi‘ati’l-berekât ilbâs-kubbâ-yı zerrîntâr-ı kanâdil ile tezyîn olunmak
bâbında ısdâr-ı fermân-ı cihân-mutâ‘ menût-ı irâde-i aliyye-i vâcibetü’l-ittibâ‘ idü-
ğü İstanbul mahkemesinden âsitân-ı âsumân-tüvânlarına i‘lâm olundu.
Bâkī fermân li-hazret-i veliyyü’n-ni‘meti ve’l-ihsân.

6 [1b-2] Büyük yangından dolayı Bursa’ya zahîre gönderilmesi


Mahrûse-i Bursa’ya zehâyir i‘tâsı
Ma‘rûz
İşbu i‘lâmda muharrer mahrûse-i Bursa’da bi-kazâillâhi te‘âla vukū‘ bulan
harîk-i kebîrde bi’l-cümle mevcûd zahîreleri muhterik ve zâyi‘ ve cümle ahâlî
kemâl-i zarûrete giriftâr olmalarıyla esmânı iki mâh va‘de ile taraf-ı vilâyetden
edâ olunmak şartıyla derûn-ı i‘lâmda münderic envâ‘-ı zehâirin Âsitâne-i aliy-
yeden i‘tâ buyrulmasını istid‘â ve istirhâm ederler. Eğerçi zehâyir-i merkūmenin
Âsitâne-i aliyyeden mahâll-i sâireye verilmesi memnû‘atdan olup ve bu vakte dek
mesbûk bi’l-misl olmadığı gümrük defterlerinden diğer arzuhâl hâmişinde olan
derkenârdan müstebân olup ancak bunca ibâdullâhın mevsim-i şitâda ve eyyâm-ı
mübârekede bu vechile zarûretlerinde inâyet ve ihsân-ı şîme-i kerîme-i devlet-i
aliyye ve merhamet ve şefkat-i saltanat-ı seniyye muktezâsından olmağla ancak bu
def ‘a hallerine merhameten fîmâ ba‘d Âsitâne-i aliyyeden zehâyir matlûb ederler
ise müsâ‘ade olunmamak ve lede’s-suâl gümrük defterlerinden işbu madde emsâl
olmak üzere derkenâr olunmamak şartıyla buyruldu-i âlîleriyle zahîre nâzırı iz-
zetlü efendi bendeleri ma‘rifetiyle hubûbâta dâir olan istid‘âları tıbk-ı müsted‘âları
tanzîm olunmakda olup ondan mâ‘adâ iki yüz yirmi kantar revgan-ı don ve
mukābili olan yüz on kantar revgan-ı çerviş Âsitâne bal kapanından i‘tâ olunmak
bâbında ve iki yüz yirmi kantar revgan-ı sâde ve bir kebîr fıçı mum ve iki yüz zen-
bil pirinç ve bin beş yüz vakıyye kaşkaval peyniri ve iki bin beş yüz vakıyye tulum
peyniri ve bin vakıyye pastırma derûn-ı i‘lâmda mezkûr es-Seyyid Süleyman Ağa
kulları ashâbından iştirâ ve icâleten mahrûse-i merkūmeye irsâline mümâna‘at

71
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

olunmamak bâbında gümrük emini ağa kullarına hitâben fermân-ı âlîleri sudûru
iktizâ eylediği ma‘lûm-ı devlet-i aliyyeleri buyruldukda ol bâbda emr u fermân
hazret-i veliyyü’l-emrindir.
Fî-19 Ş [1]216

7 [2a-1] Bakkalların tuzlu balık satmasına, balık tuzlayıcı esnafının


müdahale etmemeleri
Bakkālânın tuzlu balık bey‘ u şirâsına mümâna‘at etmemelerine balık tuzlayıcı
merkūmûna tenbîh olunduğu
Ma‘rûz
Mahrûse-i Galata’da Karaköykapısı hâricinde kâin Serkiz dükkânı demekle ma‘rûf
ve gediği başmuhâsebede mukayyed olan bir bâb bakkāl dükkânının müsteci-
ri olup arzuhâl eden Yuvan v. Danil zimmî meclis-i şer‘-i münîrde mahrûse-i
mezbûrede Havyarcı tâ‘bir olunur bakkāl esnâfından Panayot v. Toma ve Lefter
v. İstefan ve Mosi v. İstefan zimmîler muvâcehelerinde bakkālân esnâfının Pazar-
başısı Süleyman Ağa ve bölük başıları es-Seyyid Ahmed ve nizâm ustalarından
Nikola ve Yorgi ve Rizo ve Kiryako ve Niko ve diğer Yorgi ve Nikola ve Lazari ve
âhar Yorgi ve Todori ve Mihal ve Sava ve Vasil ve Hristo ve Kiryako vesâirleri hâzır
oldukları hâlde kadîmden beri bakkālân esnâfı havyar ve mersin balığı ve tuzlu
balık tedârik ve iştirâ ve bey‘ edegelip bi-gayr-ı vech-i şer‘î müdâhale iktizâ etmez
iken mersûmûn Panayot ve Lefter ve Mosi zimmîler şehr-i sâbık Recebi’l-ferdinin
on dokuzuncu günü yalnız beni ahz ve Galata mahkemesine götürüp biz balık tuz-
layıcı esnâfından olup envâ‘-ı balık tuzlamak bize mahsûs olmağla taşradan gelen
havyar ve mersin ve uskumru ve morina vesâir tuzlu balık ve balık yumurtasının
bey‘ u şirâsı mahrûse-i mezbûrede on sekiz aded dekâkîne mahsûs iken muhdes
olan bakkāl dükkânında bakkāllık eder iken bize mahsûs olan emti‘amızı iştirâ ve
bey‘ eder deyü benden teşekkî ve merâmlarına muvâfık i‘lâm ahz etdik deyü beni
bey‘ u şirâdan men‘ etmeleriyle suâl olunup mümâna‘atları men‘ ü def ‘ olunmak
matlûbumdur deyü da‘vâ ettikde onlar dahi cevâblarında kaziyye minvâl-i muhar-
rer üzere olduğunu her biri tasdîk etmeleriyle mersûmûnun ber-vech-i muharrer
mümâna‘atları hilâf-ı şer‘-i şerîf ve inhisâr-ı bey‘ u şirânın men‘i bâbında sudûr
eden hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-redîfin mugāyiri olduğundan mâ‘adâ ötedenberü
bakkālân esnâfı tuzlu balık ve havyar bey‘ u şirâ edip metâ‘larından olduğunu pa-
zarbaşıları vesâir hâzirûn-ı merkūmûn inhâ etmeleriyle bu sûret ibâdullâha min-
külli’l-vücûh enfa‘ ve evlâ idüğü zâhir ve âşikâr olmağla fîmâ ba‘d havyarcı esnâfı
mersûmûn müdde‘î-i mesfûra vesâir bakkālân esnâfına havyar vesâir tuzlu balık
bey‘ u şirâlarına mümâna‘at etmemek üzere esnâf-ı mersûmûna tenbîh olduğu
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-11 min Ş sene [1]216

72
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

8 [2a-2] Marka v. Anton’un kaynanası aleyhine açtığı davadan vazgeçtiği


Mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Arzuhâl eden Marko v. Anton zimmî meclis-i şer‘-i münîrde sâbıkā kayın anası
mu‘arrafetü’ş-şahs Takfori bt. Koğas Nasrâniyye muvâcehesinde târih-i i‘lâmdan
on iki sene mukaddem kayın anam mesfûre ile ma‘an mütemekkinler olduğu-
muz menzilde sandığım derûnundan mecmû‘u seksen bir guruş kıymetli on yedi
çevre ve yirmi dört yemenî ile otuz guruş kıymetli iki sim tatlı tabağı ve bir sim
tas ve on beş guruşluk bir kebîr altın ve üç yüz elli guruş kıymetli iki don ve iki
uçkur ve iki bağlık ve bir gömlek ve iki çura ve bir şal bohça ve dört minder kılıfı
ve on dört guruş kıymetli iki tenceremi fuzûlî ahz u istihlâk etmekle kıymet-i
mezkûreleriyle dört sene mukaddem yedine îdâ‘ ve teslîm eylediğim on dokuz
İslâmbol zer-i mahbûb ve elli beş guruş hâlâ yedinde olmağla taleb ederim deyü
ba‘de’d-da‘vâ ve’l-inkâr müdde‘î-i mersûm ber-vech-i muharrer müdde‘âsını isbât
için kirâren ve mirâren lede’l-istimhâl müddet-i mehl-i şer‘î mürûr ve ityân-ı
beyyineye kādir ve tahlîfe dahi tâlib olmamağla mûcebince müdde‘î-i mersûm
da‘vâ-yı mezkûresiyle mesfûre Takfori Nasrâniyye bilâ-beyyine mu‘ârazadan men‘
olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 min-Şa‘ban sene [1]216

9 [2a-3] Zenciye Zeyneb’e efendisine itâat etmesi için tenbih


Rıkka inkıyâdına tenbîh
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl seryorgancıyân-ı hâssa es-Seyyid Ahmed Ağa b. Mustafa bi’t-
terâzi dâ‘îhânemizde ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâlde mezkûre zâtı
mu‘arrefe Zenciye Zeyneb bt. Abdullah mahzarında mezbûre Zenciye Zeyneb
yedimde câriye-i memlûkem iken bana rıkka inkıyâddan ibâ vü imtinâ‘ etmekle
suâl olunup rıkka inkıyâdına tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol
dahi cevâbında ben müdde‘î-i merkūmun yedinde câriye-i memlûkesi iken bin on
dört senesi Muharreminden on yedi senesi Muharremine gelince kendiye hizmet
etmek üzere beni kitâbete kesip altı ay kendiye hizmet eylediğimden sonra beni
menzilinden tard-birle bâkī-i hizmetimden benim ve zimmetimi ibrâ ve iskāt et-
mekle bu vechile ben âzâd olmamla rıkka inkıyâddan imtinâ‘ ederim deyü eyledi-
ği da‘vâsını mevlâsı merkūm inkâr etmekle müdde‘iye-i mezbûre ber-vech-i mu-
harrer müdde‘âsına şâhid olarak getirdiği kimesneler husûs-ı mezkûrdan bizim
haber ve âgâhımız yokdur deyip ve şâhid-i âhar ikāmetinden izhâr-ı acz ve istihlâf
etmeğin merkūm es-Seyyid Ahmed Ağa’ya ber-nehc-i şer‘î yemîn verilmekle

73
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

mûcebince müdde‘iye-i mezbûre Zeyneb da‘vâ-yı mezkûresiyle bilâ-beyyine


mu‘ârazadan ba‘de’l-men‘ mevlâsı mezbûra kemâ-fi’s-sâbık rıkka inkıyâdına
mezbûre Zeyneb’e tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-18 min Ş sene [1]216

10 [2a-4] Kahveci Ali b. Süleyman’ın, kardeşi Duhânî Süleyman’a


müdahaleden men edildiği
Müdâhalesi iktizâ etmediği
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism kahveci Ali b. Süleyman meclis-i şer‘-i hatîrde
sâhib-i arzuhâl karındaşı Duhânî Süleyman b. Süleyman mahzarında İslâmbol’da
Ayasofya-i Kebîr Câmi‘-i şerîfi kurbünde dört yol ağzında vâki‘ karındaşım
mezbûr Süleyman ile iştirâken ve münâsafaten bi’l-îcâreteyn mutasarrıf olduğu-
muz bir bâb dükkânda olan nısf hissemde ayda dörder buçuk guruş kirâ kavliy-
le mezbûr Süleyman müstecirim olmağın gāyet-i şehr-i âtîde fesh-i îcâr etmemle
dükkân-ı mezkûrda olan nısf hissemi tahliyye ve bana teslîme tenbîh olunmak
murâdımdır deyü da‘vâ ol dahi cevâbında karındaşı müdde‘î-i mezbûrun nısf his-
sesinde müşâhereten müsteciri olduğunu tasdîk lâkin dükkân-ı mezkûrun gedi-
ği arzuhâl hâmişinde mastûr ve derkenâr nâtık olduğu üzere maden kaleminde
mukayyed ve benim yedimde mülküm olup ve bu makūle tütüncü dükkânlarının
mülk sâhiblerine kadîmi veregeldikleri kirâlarını ezâ ve cefâ etmeksizin edâ ey-
lediklerinde kadîmi tağyîr ile kirâlarını artırmak sevdâsıyla veyâhud ızrâr kas-
dıyla bi-gayr-ı vechin ihrâc olunmamak üzere emr-i âlî sâdır olmuşdur dedikde
müdde‘î-i mezbûr dahi dükkân-ı mezkûrun gediği minvâl-i muharrer üzere ka-
rındaşı mezbûrun mülkü olduğunu tasdîk etmekle hilâf-ı emr-i âlî ihrâc irâdesiyle
müdâhalesi iktizâ etmediği müdde‘î-i mezbûr Ali’ye tefhîm olunduğu İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-17 min-Şa‘ban sene [1]216

11 [2a-5] Zeyneb bt. Ali’nin Mustafa b. Mehmed’e karşı açtığı ıskat-ı cenîn
(Çocuk düşürme) davası
Sakat da‘vâsıyla mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Anadolu’da Yozgat kasabası sâkinelerinden sâhibe-i arzuhâl mua‘rrafetü’z-zât Zey-
neb bt. Ali nâm hatun Çarşamba günü dîvân-ı âlîlerinde ve ba‘dehû dâ‘îhânemizde
ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde Çankırı kazâsı ahâlîsinden arzuhâlde mezkûr

74
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Mustafa b. Mehmed mahzarında ben bundan akdem kârbân ile İslâmbol’a gelir
iken esnâ-yı rahta Hendek civârında mer‘ada mezbûr Mustafa âsâ ve odun ile
a‘zâlarıma bi-gayr-ı hakkın darbetmekle darb-ı mezkûrdan nâşî zevc-i mutalla-
kım gāib ani’l-meclis İbrahim’in firaşından hâsıl üç aylık bir cenîn-i meyyit ilkā
etmemle mûceb-i şer‘îsini talep ederim deyü ba‘de’d-da‘vâ ve’l-inkâr müdde‘iye-i
mezbûre ber-minvâl-i muharrer müdde‘âsını isbât için kirâren ve mirâren lede’l-
istimhâl ve’l-imhâl her birinde müddet-i mehl-i şer‘î mürûr edip mûcebince
müdde‘iye-i mezbûre Zeyneb Hatun da‘vâ-yı mezkûresiyle mezbûr Mustafa’ya
bilâ-beyyine mu‘ârazadan men‘ olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-16 min-Şa‘ban sene [1]216

12 [2b-1] Hacı Mehmed Emin Efendi’nin yıkılan menzili tekrar


binâ edeceği
Keşf-i arsa
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen zikri âtî husûsun mahallinde bi’l-mu‘âyene
istimâ‘ ve fasl ve hasmı için kıbel-i şer‘den mürsel kâtib-i sâni Merhabâzâde Mah-
mud Efendi hâssa mimarı hulefâsından İsmail ve Ahmed halîfeler ile İstanbul’da
Sultan Hamamı kurbünde Hoca Kasım Gönânî Mahallesi’nde vâki‘ münâza‘un
fîh olan bir bâb münhedim menzil arsasına varıp cerîdede mazbûtü’l-esâmî
Müslimîn huzûrlarında akd-i meclis-i şer‘-i âlî ettikde merhûm el-Hâc Meh-
med Emin Efendi nâm sâhibü’l-hayr vakfının bi’l-meşrûta mütevellîsi mevâlî-i
izâmdan sâbıkā Halebü’ş-şehbâ kādısı sâhib-i arzuhâl Turşucuzâde es-Seyyid
Abdurrahim Efendi meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda derûn-ı arzuhâlde ismi mezkûr
Anadolu muhâsebesi kalemi kîsedârı Uncuzâde Mehmed Emin Efendi b. Ahmed
tarafından vekîl olduğu Süleyman b. Feyzullah ve es-Seyyid Mehmed b. Meh-
med Tahir şehâdetleriyle sâbit olan Hâfız Hüseyin Efendi b. Mehmed mahzarın-
da mütevellîsi olduğum vakf-ı mezkûr musakkafâtından olup işbu derûnunda
akd-i meclis olunan arsa üzerinde mebna olan fevkānî bir bâb oda ve bir sofa ve
dehliz tahtında bir kârgîr matbah ocağını müştemil ebniyeyi müvekkil-i merkūm
Mehmed Emin Efendi hedm ve enkāzını istihlâk etmekle ba‘de’l-keşf mebniy-
yen kıymetini tazmîn taleb ederim deyü bi’t-tevliye da‘vâ ettikde vekîl-i mezbûr
dahi cevâbında mütevellî-i mûmâ-ileyhin ber-vech-i muharrer müdde‘âsını ikrâr
u i‘tirâf etmekle tarefeynin tasdîkleri üzere ebniye-i muharrere-i mezkûrenin
mahallini mi‘marân-ı mezbûrân mesâha eylediklerinde ebniye-i muharrere-i
mezkûre mahalli terbî‘an yetmiş zirâ on parmak olup ebniye-i mezkûre meb-
niyyen kıymeti altışar guruş olduğunu mi‘marân-ı mezkûrân inhâ eylediklerini

75
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

mahallinde ba‘de’t-tahrîr meclis-i şer‘a gelip mütevellî-i mûmâ-ileyh ile asîl-i


merkūm Mehmed Emin Efendi muvâcehelerinde inhâ ve takrîr eyledikde
ebniye-i mezkûrenin mebniyyen kıymeti olan cem‘an dört yüz kırk sekiz guruş
otuz para ile ke’l-evvel binâ etmek üzere mütevellî-i mûmâ-ileyh merkūm Meh-
med Emin Efendi’ye emr ve tevkîl eylediğinde ol dahi kabûl ve işbu târih-i i‘lâm
senesi Şevvâli’l-mükerreminin onuncu günü binâya şürû‘ ve kadîmîsi üzere binâ
ve tekmîle ta‘ahhüd edip bu vechile kat‘-i nizâ‘ eyledikleri İstanbul mahkemesin-
den huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-10 min Ş sene [1]216

13 [2b-2] Çoban Todori v. Tanaş’ın, Üstüyan v. Kayo ve Lenber v. Yani


aleyhine açtığı davada, iddiasını ispat edemediğinden muarazadan
men edildiği
Mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Çoban Todori v. Tanaş zimmî meclis-i şer‘-i münîrde sığır kasabı İlyas v. Kigork
ve İsak v. Mosi nâm Yahûdiler hâzır oldukları hâlde Havâss-ı Refî‘a kazâsına tâbi‘
Ayazma karyesinde Bakkāl olan Estoyan v. Kayo ve Lanber v. Yani nâm zimmîler
muvâcehelerinde hâzırân-ı mersûmânın malları olup ra‘y için yedime emâneten
vaz‘ eyledikleri hayvanâtdan beher re’si kırkar guruş kıymetli altı re’s sığırla-
rı târih-i i‘lâmdan elli gün mukaddem mersûmân Üstüyan ve Lenber zimmîler
ma‘an gece ile hufyeten bi-gayr-ı hakkın ahz etmekle hâlâ taleb ederim deyü
ba‘de’d-da‘vâ ve’l-inkâr müdde‘î-i merkūm ber-minvâl-i muharrer müdde‘âsını
isbâtdan ızhâr-ı acz ve istihlâf etmekle mesfûrân Estoyan ve Lenber zimmîlere
bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î yemîn verilmeğin mûcebiyle müdde‘î-i mersûm
Todori zimmî da‘vâ-yı mezkûresiyle mersûmân Estoyan ve Lenber zimmîlere
bilâ-beyyine mu‘ârazadan men‘ olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Şa‘ban sene [1]216

14 [2b-3] Seyyid Hüseyin b. Seyyid Ali’nin menzil davasında Seyyid


Murtaza ile sulh oldukları
Menzil da‘vâsından 40 guruşa sulh
Ma‘rûz
Rumeli’de Yanya kasabası ahâlîsinden sâhib-i arzuhâl es-Seyyid Hüseyin b.
es-Seyyid Ali meclis-i şer‘-i münîrde Rumeli kuzâtından arzuhâlde mezkûr

76
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

es-Seyyid Murtaza Efendi b. es-Seyyid Ömer mahzarında kasaba-i mezbûrede


Saray Mahallesi’nde vâki‘ etrâf-ı erba‘adan merkūm es-Seyyid Murtaza Efendi ve
Yusuf Efendi menzilleri ve sazlık ve tarîk-i âm ile mahdûd bir bâb mülk menzi-
limi zevcem Fâtıma bt. Arslan nâm hatun ben diyâr-ı âharda iken merkūm es-
Seyyid Murtaza Efendi’ye fuzûlen bey‘ ve teslîm edip lâkin ben bey‘ini mücîz ol-
mamamla menzil-i mezkûrdan keff-i yed ve mahallinde bana teslîme merkūm
es-Seyyid Murtaza Efendi’ye tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ eylediğimde
ol dahi cevâbında sen menzil-i mahdûd-ı mezkûru târih-i i‘lâmdan on sekiz sene
mukaddem zevcen mezbûre Fâtıma’ya semen-i ma‘lûma bey‘ ve teslîm ol dahi
iştirâ ve kabz ile eylediğinden sonra zevcen mezbûre dahi üç sene mukaddem
menzil-i mezkûru iki bin sekiz yüz guruşa bana bey‘ ve teslîm ben dahi iştirâ ve
kabz etmişdim deyü vaz‘-ı yedini ikrâr-birle beni def ‘e tasaddî etmekle bu vechile
beynimizde ba‘de vukū‘u’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı muslihîn ben tasaddî eylediğim
da‘vâ-yı mezkûrumdan merkūm es-Seyyid Murtaza Efendi ile kat‘an li’n-nizâ‘
kırk guruş bedel-i makbûza ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl menzil-i mahdûd-ı
mezkûra ve bedel-i sulh-i merkūma ve işbu târih-i i‘lâma gelince bi’l-cümle sâir
hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i de‘âvi ve mütâlebât ve kâffe-i eymân ve
muhâsamâtdan her birimiz âharın zimmetini ibrâ-yı âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ
ve iskāt ve her birimiz ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını kabûlle kat‘-ı nizâ‘ ey-
ledik deyü ikrâr ve tasdîkleri tescîl ve İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-22 min-Şa‘ban sene [1]216

15 [2b-4] Hanife bt. Mehmed’in, Ahmed Reşid ile alacak davasında


sulh oldukları
Bedel-i sulh 400 guruşu edâya tenbîh
Ma‘rûz
Arzuhâlde mezkûrü’l-ism mu‘arrefetü’z-zât Hanife bt. Mehmed nâm hatun
meclis-i şer‘-i münîrde kızı kezâlik zâtı mu‘arrefe Fâtıma bt. Kebabcı Mehmed
hâzıra olduğu hâlde sâhib-i arzuhâl Ahmed Reşid b. İshak mahzarında merkūm
Ahmed Reşid zimmetinde verdiği işbu bir kıt‘a temessük nâtık olduğu üzere
cihet-i karzdan beş yüz guruş alacak hakkım olmağla hâlâ taleb ederim deyü
tasaddî eylediğim da‘vâmdan bâ-tavassut-ı muslihîn merkūm ile kat‘an li’n-nizâ‘
an inkâr dört yüz guruşa sulh olduğumda ol dahi sulh-i mezkûru ba‘de’l-kabûl
bedel-i sulhden mâ‘adâ ziyâde müdde‘âma ve işbu târih-i i‘lâma gelince sâir
hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i de‘âvi ve mütâlebât ve kâffe-i eymân ve
muhâsemâtdan ben ve kızım hâzıra-i mezbûreden her birimiz merkūm Ahmed
Reşid’in zimmetini ibrâ-yı âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt eylediğimizde ol dahi

77
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ber-vech-i muharrer ibrâmızı kabûl eyledi deyü mukırra-i mezbûre Hanife’nin


bi’l-cümle takrîr ve meşrûhunu kızı hâzıra-i mezbûre Fâtıma ve merkūm Ahmed
Reşid’den her biri ba‘de’t-tasdîk ibrâdan müstesnâ bedel-i sulh-ı mezkûr ve dört
yüz guruşu müdde‘iye-i mezbûre Hanife Hatun’a edâsıyla mezbûr Ahmed Reşid’e
tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min-Şa‘ban sene [1]216

16 [3a-1] Saraya sebze veren bahçıvân esnafının sulh oldukları


Bahçıvânların ta‘ahhüdü
Ma‘rûz
Bahçıvân esnâfından arzuhâl eden Yedikule kolunun yiğitbaşıları Sanba ve Hris-
to ile Piyo ve Kostandi ve Avram ve Petro vesâirleri <<İslambol’da>> meclis-i
şer‘-i münîrde hâlâ sebzecibaşı Halil Ağa’nın bölükbaşısı Bostanî İbrahim b. Ali
hâzır olduğu hâlde arzuhâlde mastûr Küçük Lanka kolunun yiğitbaşısı Pino ve
Oftem ve Selo ve Yorgi ve Ziso ve Tako ve Hristo ve Dimo ve Nikola ve Dimitra-
ki nâm zimmîler muvâcehelerinde kadîmden beri saray-ı hümâyûn için verilen
sebzevât vesâir ber-mu‘tâd vâki‘ olan mesârifât teslîs olunup bir sülüsânını biz
ve bir sülüsü Küçük ve Büyük Lanka kolunda olan bahçıvânlar hissesi olarak
cem‘ine me’mûra teslîm edegelmişken bu esnâda saray-ı hümâyûn için sebzeciba-
şıya vermeğe müte‘ahhid olmamızla külle yevm teslîm eylediğimiz yevmî iki yüz
vakıyye pırasadan Küçük Lanka kolu mesfûrûn bir hisselerini edâdan imtinâ‘ et-
meleriyle suâl olunup hisselerini teslîm eylemeleri matlûbumuzdur dediklerinde
onlar dahi cevâblarında biz saray-ı hümâyûn için hıyar ve semiz otu ve salata ve
soğan ve turşuluk badıncanı müstakillen edâ eylediğimize binâen pırasadan his-
semizi vermekden imtinâ‘ ederiz demeleriyle bu vechile beynimizde münâza‘ât-ı
kesîre vâkı‘a olmuş idi el-hâletü hâzihi bâ-tavassut-ı muslihîn beynimiz ıslâh
olunmağla biz mevsiminde matlûb olan iki yüz vakıyye pırasayı mahalline teslîm
onlar dahi kadîmden veregeldikleri mârrü’l-beyân sebzeleri müstakillen edâ ve
her birimiz âhardan hisse mütâlebesiyle ahad-ı tarefeyn âharı ve bölükbaşı-yı
hâzır-ı merkūm dahi her birimizin vermeğe müta‘ahhid olduğumuz sebzeden
ziyâde mütâlebesiyle her birimizi rencîde etmemek üzere ta‘ahhüd ve kavil ve
ittifâk eyledik deyü takrîrlerini hâzır-ı merkūm ve Küçük Lanka kolu neferâtı
mesfûrûn tasdîk ve bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min Ş sene [1]216

78
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

17 [3a-2] Bahçıvân esnafından Yedikule kolunun yiğitbaşıları Sabana


ve Hıristo’nun, Küçük Lanka kolunun yiğitbaşısı Penyo ve Oftem
aleyhine açtıkları alacak davasında muarazadan men olundukları
Ma‘rûz
Bahçıvân esnâfından Yedikule kolunun yiğit başıları Sanba ve Hristo ile Piyo ve
Kostandi ve Avram ve Petro vesâirleri meclis-i şer‘-i münîrde Küçük Lanka kolu-
nun yiğitbaşısı Penyo ve Oftem ve Selo ve Yorgi ve Ziso ve Tako ve Hristo ve Dimo
ve Nikola ve Dimitraki nâm zimmîler muvâcehelerinde bu esnâda mesfûrûn ile
beynimizde vâki‘ olan nizâ‘ımız esnâsında kendi umûrumuz için mersûmûnun
emrinsiz harc ve sarf eylediğimiz elli guruşu mesfûrûn bize vermek üzere va‘ad
etmeleriyle meblağ-ı mezkûr elli guruşu va‘adlerine binâen mersûmûndan ta-
leb ederiz deyü tasaddî eyledikleri da‘vâları takrîr-i meşrûhları üzere kendi
umûrlarına sarf edip mersûmûnun emirleri olmadığını mu‘terifler iken meşrû‘a
olmamağla kelâmlarına iltifât olunmayıp bî-vech mu‘ârazadan men‘ olundukları
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Şa‘bani’l-mu‘azzam sene [1]216

18 [3a-3] Ali b. Ahmed’in, Hasan b. İsmail, Yako ve Nikola ile alacak


davasında sulh oldukları
Ma‘rûz
Mübârek rikāb-ı kamer-tâb-ı hüsrevânîye takdîm-i arzuhâl eden Dîvân-ı âlî ça-
vuşlarından Ali b. Ahmed evvelâ Çarşamba günü Arz Odası’nda huzûr-ı âlîlerinde
vâlidesi Âişe nâm hatun hâzıra olduğu hâlde ve ba‘dehû bi’t-terâzi du‘âhânemizde
ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde zikri âtî gedik âlâtına el-yevm şirâen mâlikler olan
Yako ile kendi nefsinden asîl ve ukād ve Nasrâniyye tarafından vekîl olan Nikola
zimmî hâzır oldukları hâlde arzuhâlde mezkûr zeytinciler kethüdâsı el-Hâc Ha-
san b. İsmail mahzarında İslâmbol’da Ayazmakapısı hâricinde vâki‘ diğer Meh-
med Ağa dükkânı demekle ma‘rûf ve başmuhâsebede mukayyed bir bâb bakkāl
dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûme babam müteveffâ-i mezbûr [A]hmed’in ile’l-vefât yedinde mülk ve hakkı
olup ba‘de vefâtihi benimle zevcesi vâlidem hâzıra-i mezbûreye hasran mevrûs
oldukdan sonra zevcesi mezbûre âlât-ı gedik-i mezkûrede olan sümün hissesini
semen-i ma‘lûme bana bey‘ etmekle bu vechile ben mâlik olduğum mecmû‘-ı âlât-ı
gedik-i mezkûru mezbûr el-Hâc Hasan’a sekiz yüz altmış guruşa bey‘ ve teslîm
ol dahi ba‘de’l-iştirâ ve’l-kabz semen-i mezkûrun üç yüz altmış guruşunu bana
edâ edip bâkīsi olan beş yüz guruşu bana vermeyip yedinde kalmağla meblağ-ı
bâkī-i mezkûru hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında
semen-i mezkûru sana edâ ve teslîm etmişdim deyü beni def ‘a tasâdik ve bu

79
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

vechile beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı muslihîn ben tasaddî


eylediğim da‘vâ-yı mezkûremden mezbûr el-Hâc Hasan ile kat‘an li’n-nizâ‘ dört
yüz guruş bedel-i makbûza ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl bedel-i sulhden
mâ‘adâsına bi’l-cümle âlât-ı gedik-i mezkûra müte‘allika âmme-i de‘âvi ve kâffe-i
mütâlebâtdan ben mezbûr el-Hâc Hasan ile hâzırân-ı mersûmân Yako ve Nikola
ve müşterikleri gāibeti ani’l-meclis ukād ve Nasrâniyenin zimmetlerini ibrâ-yı âm
ile ibrâ ve iskāt eylediğimde ol dahi bedel-i sulh-ı mezkûra müte‘allika da‘vâdan
benim zimmetimi ibrâ ve iskāt ve her birimiz ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını
kabûl eyledik deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasâdik bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eylediklerinden
sonra mukırr-ı merkūm Ali yine meclis-i şer‘de i‘âde-i kelâm edip eğer vâlidem
mezbûre Âişe ba‘de zamânin zuhûr ve âlât-ı gedik-i mezkûrda olan sümün his-
sesini bana bey‘ini inkâr-birle hisse-i mezkûresini mutasarrıfları mersûmûndan
da‘vâ ve bana beyi sâbit olmadığı sûretde şer‘an bir nesne ahz eder ise mikdâr-ı
me’hûzuna ben kefîl ve zâminim dedikde onlar dahi kefâletini kabûl eyledikleri
tescîl ve İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-22 min-Şa‘ban sene [1]216

19 [3a-4] Mehmed Reis b. Abdullah’ın, Nikagos v. Begos zimmî ile alacak


davasında sulh oldukları
Ma‘rûz
Yalâkabad kazâsı ahâlîsinden sâhib-i arzuhâl Mehmed Reis b. Abdullah
meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâlde ismi mastûr Etmekçi Nikogos v. Bogos zimmî
muvâcehesinde mersûm Nikogos zimmî zimmetinde bin iki yüz on dört senesi
hilâlinde yedimden ve malımdan iştirâ ve kabz eylediği iki yüz doksan üç çeki
hatab semeninden alacağım olan dört yüz sekiz guruşun yedi guruşunu bana edâ
etmekle bâkīsi olan dört yüz bir guruşu mersûm Nikogos zimmîden hâlâ taleb
ederim deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında ber-vech-i muharrer müddeâmı
inkârından mâ‘adâ yedime i‘tâ eylediğin işbu bir kıt‘a kat‘-ı alâka tahvîli nâtık
olduğu üzere işbu târih-i i‘lâm senesi Rebî‘ulevvelinin on altıncı gününe gelince
beynimizde cereyân eden bi’l-cümle ahz u i‘tâya müte‘allika âmme-i da‘vâdan be-
nim zimmetimi ibrâ ve iskāt etmişidin deyü beni def ‘a tasaddî etmekle bu vechile
beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı muslihîn ben tasaddî eylediğim
da‘vâ-yı mezkûremden mersûm Nikogos zimmî ile kat‘un li’n-nizâ‘ yirmi beş gu-
ruş bedel-i makbûza ba‘de akdi’l-musâlahatin ve’l-kabûl ziyâde müdde‘âma ve bi’l-
cümle sâir hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i de‘âvi ve kâffe-i mütâlebâtdan
mesfûr Nikogos zimmînin zimmetini kabûlü hâvi ibrâ-yı âmm-ı sahîh-i şer‘î ile
ibrâ ve iskāt eyledim ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk bu vechile külliyen kat‘-ı nizâ‘ eyle-
dikleri İslambol mahkemesinden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min Ş sene [1]216

80
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

20 [3b-1] Kemhacı esnafının aralarındaki ihtilafı gidererek sulh oldukları


Kemhacı esnâfının ta‘ahhüdleri
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede vâki‘ Kemhacı esnâfının me’zûn kalfalarından ashâb-ı arzuhâl
Mehmed Said ve es-Seyyid Süleyman ve es-Seyyid Kadri ve Sağır Kadri ve Arna-
vud Osman ve Abdullah ve es-Seyyid Ahmed ve Mehmed ve Topuz Mehmed ve
Kırk yedi bölüğün Halil odabaşı ve Cezayirli Mehmed ve Uzun Mustafa ve Molla-
oğlu Ahmed ve zimmî kalfalarından Nikola ve Cihan ve Simon ve Anaştaş ve Ergir
ve Bogos ve Zakar ve Yani ve Asvador vesâirleri meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâlde
mezkûr esnâf-ı mezkûre kethüdâsı Mahmud Ağa ve Serâsercibaşı Bekir Ağa ve
Yiğitbaşı Ali Ağa ve sâbıkā Kethüdâ Ömer Ağa ve Ali Ağa ve İbrahim Usta ve Ha-
san Usta ve Mehmed Sâdık ve es-Seyyid Hasan ve Emrullah ve Abdi ve es-Seyyid
Ahmed ve diğer es-Seyyid Ahmed ve es-Seyyid Abdullah ve es-Seyyid Mustafa ve
Kasaboğlu Mehmed ve diğer Mehmed Emin nâm kimesneler muvâcehelerinde
biz esnâf-ı mezkûrenin pîr-perver kalfalarından olup müstakil destgâh kurup iş-
lemek murâd eylediğimizde kethüdâ ve ihtiyârlarımız siz müstakil destgâh ister
iseniz gedik iştirâ edin deyü her birimizden üçer yüz guruş taleb ederler deyü
teşekkî ve kethüdâ-yı merkūm ve ihtiyârları dahi cevâblarında mezbûrûnun pîr-
perver izin almış kalfa olduklarını ikrâr lâkin el-yevm mevcûd olan dört yüz otuz
iki aded destgâh kâfi ve vâfî olmağla ziyâde destgâh ihdâs olunmayıp ve destgâh
sâhiblerinden biri fevt oldukda mutasarrıf olduğu gediği evlâdına yok ise müs-
tahik olan kalfasına ve âhar kalfaya verilip bu vechile hareket olunmak üzere
mukaddemâ beynimizde ta‘ahhüd ve kavl ve ittifâk etmemizle vech-i muharrer
üzere amel olunmak için 1188 senesi târihiyle muvarrah yedimize işbu bir kıt‘a
fermân-ı âlîşân i‘tâ olunmuş idi deyü bir kıt‘a fermân-ı âlî ibrâz ve bu vechile bey-
nimizde münâza‘at-ı kesîre vâkı‘a olmuş idi el-hâletü hâzihi kethüdâ ve ustalarımız
merkūmûn ba‘de’l-yevm destgâh sâhiblerinden fevt olanların destgâhını evlâdı ol-
madığı sûretde içimizde eski bulunan kalfalara ol dahi istemez ise derûnunda olan
kalfalara verilmek üzere ta‘ahhüd eylediklerinde biz dahi râzılar olup bu vechile
kat‘-i nizâ‘ eyledik deyü takrîrlerini kethüdâ ve ihtiyârları merkūmûn tasdîk eyle-
dikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-17 min-Şa‘bani’l-mu‘azzam sene [1]216

21 [3b-2] Tütüncü Avakim’in, Duhânî Hacı İsmail’e olan borcunu ödemesi


579 guruş hüküm
Ma‘rûz
Arzuhâlde mezkûr Duhânî el-Hâc İsmail b. İbrahim meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâl

81
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

eden Tütüncü Avakim zimmî muvâcehesinde mersûm Avakim zimmî zimmetinde


cihet-i karzdan yedi yüz beş guruş ve ma‘lûmü’l-vezn ve’l-kıyye duhân semenin-
den üç yüz otuz altı guruş ki ciheteyn-i mezkûreteynden cem‘an bin otuz beş gu-
ruş alacağım olup hatta mersûm Avakim zimmî meblağ-ı mecmû‘-ı mezkûr bana
deyni olduğunu bin iki yüz on dört senesi Şa‘banının yirmi beşinci günü ikrâr ve
yedime işbu bir kıt‘a deyn temessükü i‘tâ eylediğinden sonra meblağ-ı mezkûrun
dört yüz altmış beş guruşunu bana edâ etmekle bâkīsi olan beş yüz yetmiş dokuz
guruşu hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında ikrâr-ı deyn ve
temessük-ı mezkûr kendinin olduğunu i‘tirâf edip lâkin meblağ-ı mezkûrun yedi
yüz beş guruşu deynim olup ve üç yüz otuz altı guruşluk duhânı ben iştirâ etmeyip
deynim yok iken kâziben ikrârında kazib ve kendisi da‘vâ-yı mezkûresinde mübtil
olmadığına müdde‘î-i merkūm el-Hâc İsmail’e yemîn verilmeğin mersûm Avakim
zimmînin ikrârı mûcebince meblağ-ı bâkī-i mezkûr beş yüz yetmiş dokuz guru-
şu müdde‘î-i merkūm el-Hâc İsmail’e edâ ve teslîme mersûm Avakim zimmîye
tenbîh olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-22 min-Şa‘ban sene [1]216

22 [3b-3] İbrahim b. Hasan’ın, Mehmed Şâkir Ağa’ya borcunu


ödemesi gerektiği
Ma‘rûz
Mahrûse-i Edirne’de Evliya Kasımpaşa Mahallesinde sâkin iken bundan akdem
vefât eden Yakub Ağa b. Ahmed’in sulbî oğlu ve hasran vârisi olan el-Hâc Meh-
med Şâkir Ağa meclis-i şer‘-i münîrde Havâss-ı Refî‘a kazâsına tâbi‘ Kalfa karyesi
ahâlîsinden İbrahim b. Hasan mahzarında babam müteveffâ-i mezbûr Yakub Ağa
ile mezbûr İbrahim beynlerinde cereyân eden ahz u i‘tânın hesabını bin iki yüz beş
senesi Zilka‘desinin yirmi dokuzuncu günü sahîhan rü’yet eylediklerinde merkūm
İbrahim zimmetinde iki bin beş yüz guruş alacağı zuhûr ve meblağ-ı mezkûr zim-
metinde deyni olduğunu ikrâr ve târih-i mezkûr ile muvarrah yedine işbu bir kıt‘a
deyn temessükü i‘tâ eylediğinden sonra meblağ-ı mezkûrun bin guruşunu zahr-ı
temessük nâtık olduğu üzere babam mezbûra hayatında ve sekiz yüz guruşunu ba‘de
vefâtihi bana edâ ve teslîm etmekle bâkīsi olan yedi yüz guruşu bi’l-verâse taleb ede-
rim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında mukaddemâ ikrâr-ı deyn ve temessük-ı
mezkûr kendinin olduğunu ikrâr u i‘tirâf edip lâkin müteveffâ-i mezbûre deynim
olmayıp kâziben ikrâr ve temessük-ı mezkûru vermişdim dedikde merkūm İbrahim
ikrârında kâzib olduğunu bilmediğine mezbûr el-Hâc Mehmed Şâkir Ağa’ya ber-
nehc-i şer‘î yemîn verilmeğin mûcebince meblağ-ı bâkī-i mezkûr yedi yüz guruşu
müdde‘î-i mezbûr el-Hâc Mehmed Şâkir Ağa’ya edâ ve teslîme merkūm İbrahim’e
tenbîh olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-24 min-Şa‘ban sene [1]216

82
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

23 [3b-4] Attar esnafından Ali Efendi’nin taahhüdüne aykırı


davrandığında başka bir diyara sürüleceği
Ma‘rûz
İslâmbol’da attârân esnâfının bâ-berât kethüdâları olan Ömer Ağa ve Mısırçarşısı
attârlarından el-Hâc Ali Ağa ve Mehmed Ağa ve es-Seyyid Mehmed Said Ağa ve
el-Hâc Halil Ağa ve Ahmed ve es-Seyyid Mustafa Çelebi ve Yusuf ve Mehmed
Emin ve Yiğitbaşı el-Hâc Abdi ve diğer Abdullah ve es-Seyyid Abdullah vesâirleri
meclis-i şer‘-i münîrde kuzâtdan Ali Efendi b. Ali mahzarında Kahveci Abdülke-
rim b. Hüseyin nâm kimesne hâzır olduğu hâlde Ayasofya-i Kebîr Câmi‘-i şerîfi
havlusunun Zincirlikapısı karşısında kâin bir bâb attâr ve kahveci dükkânının
gediğine merkūm Ali Efendi mâlik ve mutasarrıf olmağın hâzır-ı merkūm
Abdülkerim’i kendiye teşrîk ve dükkân-ı mezkûrda iskân etmekle bey‘u şirâ edip
lâkin bundan akdem işbu hâzır bi’l-meclis el-Hâc Hasan Ağa nâm kimesnenin
tevzî‘ olunan kahveden dükkân-ı mezkûra isâbet eden ma‘lûmü’l-miktâr kahve se-
meninin eceli hulûl etmekle mütâlebe eylediğimizde merkūm Ali Efendi edâdan
imtinâ‘ ve itâle-i lisân edip nizâmımıza muhil harekette bulunmağla merkūmdan
bir türlü hoşnûd ve râzı değilleriz deyü her biri teşekkî etmeleriyle fîmâ ba‘d
merkūm Ali Efendi dükkân-ı mezkûrda sâkin olmayıp şerîki mezbûr bey‘ u şirâ
ve umûr-ı esnâfa karışmamak üzere ta‘ahhüd ve hilâf-ı ta‘ahhüdü harekette bulu-
nur ise diyâr-ı âhara nefy ile tedibe râzı olduğu İslambol mahkemesinden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-22 min Ş sene [1]216

24 [4a-1] Kırımlı Hacı Abdullah’ın Fıçıcılık sanatını icra etmesine


izin verildiği
İnhisâr-ı madde-i ticâret bâ-hatt-ı hümâyûn-ı adalet-makrûn memnû‘ olup
efendi-i müşârun-ileyhin işbu i‘lâmları mefhûmu şer‘-i kavîme mutâbık ve hatt-ı
şerîf-i merâhim-redîf mazmûnuna muvâfık olmağla mûcebince amel olunmak ve
hilâfı esnâf-ı merkūme taraflarından vakten mine’l-evkāt hareket vukū‘u tecvîz
olunmamak buyruldu.
Fî-28 Ş sene [12]16
Kırımî Fıçıcı el-Hâc Abdullah’a san‘at için izni hâvi i‘lâm
Ma‘rûz
Kırım ahâlîsinden olup Âsitâne-i aliyyede tavattun eden el-Hâc Abdullah b.
el-Hâc İsmail meclis-i şer‘-i münîrde fıçıçı esnâfından varilcibaşı Dimitri ve
ihtiyârlarından Aleksi ve Yoseb ve Yorgi ve Ziso ve diğer Yorgi muvâcehelerinde
esnâf-ı mezbûre üzerine me’mur İsmail Çavuş hâzır olduğu hâlde takrîr-i kelâm

83
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

edip ben fi’l-asl Kırım diyârında Fıçıcılık san‘atıyla ta‘ayyüş eder makūlesinden
olup diyârımız küffâr yedinde olduğundan nâşî bu esnâda terk-i diyâr ve vatan
birle ıyâl ü evlâdımdan mufârakat ve Der-aliyye’de ikāmet etmemle kadîmü’l-
eyyâmdan beri ve me’lûf olduğum Fıçıcılık san‘atını i‘mâl ve ta‘ayyüş etmek
için bir münâsib mahalde Fıçıcı dükkânı tedârik ve küşâd murâd eylediğimde
esnâf-ı mezbûre bî-vech müdâhale ve mümâna‘at ederler suâl olunup vâki‘ olan
müdâhaleleri men‘ ü def ‘ ve san‘at-ı mezkûre ile ta‘ayyüş etmek için dükkân
küşâdıma izin ve ruhsat verilmek matlûbumdur dedikde hakīkat-i hal minvâl-i
muharrer üzere olduğunu esnâf-ı mezbûre dahi ikrâr etmeleriyle vâkı‘an mezbûr
el-Hâc Abdullah garîbü’d-diyâr ve san‘at-ı mezkûrda mahâreti âşikâr olup bir ki-
mesneyi ticâretten men‘ gayr-ı meşrû‘ ve inhisâr-ı bey‘ u şirâ bâ-hatt-ı hümâyûn-ı
adâlet-makrûn merfû‘ olmağla mezbûr el-Hâc Abdullah sâye-i inâyet-vâye-i
Hazret-i Zıllulâhî’de me’lûf olduğu san‘atla kisb ve ticâret ve istihsâl-i esbâb-ı
refâhiyet-birle ta‘ayyüşü emr-i savâb ve san‘at-ı mezkûreden men‘ olunduğu hâlde
ta‘ayyüşe muktedir olmayıp zell-i suâle mübtelâ olacağı âşikâr olmağın mezbûr el-
Hâc Abdullah dilediği mahalde Fıçıcı dükkânı küşâd ve san‘at-ı mezkûresini i‘mâl
eylemesine esnâf-ı mezbûre mümâna‘at etmemeleri için kıbel-i şer‘den her birine
tenbîh olundukda onlar dahi mezbûr el-Hâc Abdullah’ı kabûl eyleyip ba‘de’l-yevm
mezbûr el-Hâc Abdullah’ı san‘at-ı mezkûresini işleyip ticâret etmekten men‘ etme-
meğe her biri ta‘ahhüd etmeleriyle mezbûr el-Hâc Abdullah’ın dilediği mahalde
Fıçıcı dükkânı küşâd ve san‘at-ı mezkûresini i‘mâl ve ibâdullâha bey‘-birle ticârete
izin ve ruhsatı hâvi ve esnâf-ı mezkûrenin adem-i mümâna‘atına ta‘ahhüdlerini
muhtevî emr-i âlîleri sudû[r]-ı re’y-i rezîn-i âsafânelerine menût olduğu İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-28 Ş sene 1216

25 [4a-2] Şerife Ayşe Hatun’un, Emine bt. Mehmed’deki alacağını


taksite bağladığı
Taksît
Ma‘rûz
Mua‘rrefetü’z-zât Şerîfe Hediye nâm-ı diğer Emine bt. Mehmed nâm hatun
meclis-i şer‘-i münîrde kezâlik zâtı mu‘arrefe Şerîfe Âişe bt. Mehmed nâm hatun
mahzarında mezbûre Şerîfe Âişe Hatun’a bâ-i‘lâm-ı şer‘î mahkûmün-bih yüz yet-
miş üç buçuk guruş ve bir gömlek semeninden dahi on dört guruş ki cem‘an yüz
seksen yedi buçuk guruş deynim olup lâkin deyn-i mezkûrumu hâlen ve def ‘aten
edâya iktidârım olmamağla meblağ-ı mezkûrun yetmiş üç buçuk guruşunu târih-i
i‘lâm senesi Ramazan-ı şerîfinin on beşinci günü ve bâkī yüz on dört guruşu-
nu dahi târih-i mezkûrdan beher şehr kendüye onar guruş vermekle on bir ay

84
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

on iki gün tamamında edâ etmek üzere te’cîl ve taksîte tâlibe olduğumda ol dahi
ber-vech-i muharrer beni te’cîl ve taksît eyledi deyü takrîrini mezbûre Şerîfe Âişe
Hatun tasdîk eylediği İslambol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Şa‘ban sene [1]216

26 [4a-3] Hasan Beşe b. Abdullah’ın, bakkal dükkanı ile yanındaki odayı


Mihal v. Vasil’e kiraladığı
Oda-i mezkûr kemâ-fi’s-sâbık yedinde ibkāya
Ma‘rûz
Na‘lbur Hasan Beşe b. Abdullah meclis-i şer‘-i münîrde bakkāl Mihal v. Vasil zimmî
muvâcehesinde mersûm Mihal zimmî İstanbul’da Balatkapısı dâhilinde Zena? Yo-
kuşu nâm mahalde vâki‘ mutasarrıf olduğum bir bâb bakkāl dükkânıyla üzerin-
de olan bir bâb odada ayda beşer guruş kirâ kavliyle müstecirim ve derûnunda
olan gedik âlâtı kendi mülkü olup lâkin dükkân-ı mezkûrda müte‘ayyen odadan
başka ittisâlinde olan bir bâb odayı dahi mersûm Mihal zimmî fuzûlî zabt ve zev-
cesini iskân etmekle suâl olunup oda-i mezkûrdan keff-i yed ve bana teslîmine
tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında ben zevcem
mezbûreyi iskân eylediğim oda müsteciri olduğum dükkân üzerinde olmağla
dükkân ile ma‘an bana îcâr etmişlerdi deyü da‘vâ ve başka oda olduğunu inkâr
etmekle istikşâf-ı hâl için taraf-ı şer‘den mürsel Çukadâr Mehmed Ağa ve esnâf-ı
mezkûre Pazarbaşısı Süleyman Ağa ve bölükbaşıları es-Seyyid Ahmed dükkân-ı
mezkûra varıp ba‘de’n-nazar bakkāl-ı mersûma mahsûs oda olduğunu meclis-i
şer‘a inhâ ve müdde‘î-i mezbûr dahi tasdîk etmekle oda-i mezkûre kemâ-fi’s-
sâbık bakkāl-ı mersûmun tasarrufunda ibkā olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min-Şa‘ban sene [1]216

27 [4b-1] Şerife Emine bt. Mehmed’in, boyacı dükkânını Tegodoş v.


Kostandi’ye kiraladığı
Boyacı dükkânından 1000 guruşa ba‘de’s-sulh icâr
Ma‘rûz
İslâmbol’da Nahilbend Mahallesinde sâkine sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-
zât Şerîfe Emine bt. Mehmed nâm hatun meclis-i şer‘-i münîrde bi’l-ma‘iyye
rü’yete me’mur Haremeyni’ş-Şerîfeyn Müfettişi müderrisîn-i kirâmdan Mehmed
Atâullah Efendi tarafından mürsel Kâtib es-Seyyid Ali Rızâ Efendi hâzır oldu-
ğu hâlde boyacı esnâfından arzuhâlde mastûrü’l-isim Tegodoş v. Kostandi zimmî
muvâcehesinde Yorgi v. Kasta ve Bezo v. Dimitri nâm zimmîler hâzır oldukları

85
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

hâlde ashâb-ı hayrâtdan ser-çavuşân-ı dergâh-ı âlî Çoban Süleyman Ağa vakfın-
dan mahrûse-i Galata’ya muzâfe Ortaköy’de vâki‘ bi’l-îcâreteyn mutasarrıfe oldu-
ğum mukaddemâ doğramacı ve hâlâ boyacı dükkânında mersûm Tagadoş zimmî
beher mâh onar guruş icâre kavliyle müstecirim olmağla gāyet-i şehr-i âtîde
fesh-i îcâr etmemle dükkân-ı mezkûru tahliyye ve bana teslîme tenbîh olunması
murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında ber-vech-i muharrer müdde‘âmı
ikrâr lâkin mahrûse-i mezbûrede Hamidiye Vakfı’ndan olan kırk aded boyacı
gediğinden olarak karye-i mezbûrede âhar mahalde olan gedik âlâtını müsteci-
ri olduğum dükkân-ı mezkûra nakl ve sülüsünü benim ve sülüsânını hâzırân-ı
mersûmânın bâ-temessük-ı mütevellî tasarrufumdadır deyip bu vechile bey-
nimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a tavassut-ı muslihîn ile beynimiz ıslâh ve tevfîk
olunmağın mersûm Tagadoş zimmî gedik bahâ nâmıyla bana bin guruş verip ben
dahi ba‘de’l-kabz dükkân-ı mezkûru mu‘teber gedik olup bilâ-mûceb dükkân-ı
mezkûrdan müstecirim mesfûr Tagadoş zimmîyi ihrâc eylememek üzere ke’l-
evvel mâhiye on guruş icâre kavliyle mesfûre îcâr ve teslîm eylediğimde ol dahi
istîcâr ve kabûl edip bu vechile kat‘-i nizâ‘ eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri tescîl ve
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min-Şa‘ban sene [1]216

28 [4b-2] Hamamcılar yiğitbaşılığının Mustafa Ağa’ya tevcih edildiği


Hamamcıların yiğitbaşılığı
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede bâ-berât hamamcıların yiğitbaşısı olan es-Seyyid Abdullah
fevt olup yeri hâli ve hizmet-i lâzımesi mu‘attal kalmağla hizmet-i mezkûreyi
her vechile idâreye muktedir ve muhtarları olduğu kethüdâları Osman Ağa b. İs-
mail ve Hammâmî el-Hâc Mehmed b. el-Hâc Mehmed ve İbrahim ve Eyüb ve
es-Seyyid Hasan ve diğer el-Hâc Mehmed ve Mehmed Ârif ve es-Seyyid Meh-
med ve Osman ve es-Seyyid Ali ve es-Seyyid Mehmed Emin nâm kimesnelerin
ihbârlarıyla zâhir ve mütehakkık olan Mustafa Ağa b. Feyzullah’a tevcîh ve yedine
müceddeden berât-ı âlişân inâyet ve ihsân buyrulmak ricâsında oldukları İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Şa‘ban sene [1]216

29 [4b-3] Halil b. Ali’nin, canbaz Osman b. Abdurrahman’dan


alacağı olduğu
120 guruş edâsıyla ilzâm
Ma‘rûz

86
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Canbaz tâifesinden Usturacı demekle arîf Halil b. Ali meclis-i şer‘-i hatîrde Canbaz
Osman b. Abdurrahman nâm kimesne mahzarında mezbûr Osman zimmetin-
de cihet-i karzdan bâ-temessük iki bin beş yüz guruş alacağım olmağla meblağ-ı
mezkûrun bin üç yüz seksen guruşunu zahr-ı temessük nâtık olduğu üzere bana
edâ etmekle bâkīsi olan bin yüz yirmi guruşu mezbûr Osman’dan hâlâ taleb
ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında temessük-ı mezkûr kendinin olup
müdde‘î-i merkūma ol mikdâr guruş deyni olduğunu ikrâr u i‘tirâf etmekle alâ-
mûceb-i i‘tirâfihî meblağ-ı bâkī-i mezkûr bin yüz yirmi guruşu müdde‘î-i merkūm
Halil’e edâsıyla mezbûr Osman ilzâm olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Şa‘ban sene [1]216

30 [4b-4] Zenciye Mahbûbe bt. Abdullah’ın efendisine itâat


etmesi gerektiği
Rıkka inkıyâdına tenbîh
Ma‘rûz
Sâbıkā rıkka inkıyâdını mu‘terife ve ber-vech-i âtî da‘vâya kıbel-i şer‘den me’zûne
olan Zenciye Mahbûbe bt. Abdullah meclis-i şer‘-i münîrde rakīka câriyesi olmak
üzere kendiye vaz‘-ı yedi mütehakkık olan Esirci Hasan b. Mehmed mahzarında
ben bundan akdem işbu hâzır bi’l-meclis Çukadâr es-Seyyid Ali b. Ali’nin yedinde
câriye-i memlûkesi iken târih-i i‘lâmdan üç buçuk sene mukaddem İslâmbol’da
Kumkapı kurbünde İbrahim Paşa Mahallesi’nde sâkin olduğu menzilde malından
beni tahrîr ve i‘tâk edip bu vechile ben hürre olmuş iken mezbûr Hasan rakīka
câriyesi olmak üzere bi-gayr-ı hakkın vaz‘-ı yed etmekle suâl olunup kasr-ı ye-
dine tenbîh ve sebîlim tahliyye olunması murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi
cevâbında müdde‘iye-i mevsûfe-i mezbûreyi târih-i i‘lâmdan beş ay mukaddem
Mısırlı el-Hâc Hüseyin nâm kimesneden yedinde rıkka münkāde câriyesi olmak
üzere altı yüz beş guruş semen-i medfû‘ ve makbûza iştirâ ve kabz etmemle ol vec-
hile vaz‘-ı yed ederim deyü vaz‘-ı yedini ikrâr ve ber-vech-i muharrer hürriyet-i
müdde‘âsını inkâr etmekle müdde‘iye-i mavsûfe-i mezbûre ber-minvâl-i muharrer
müdde‘âsını isbât için kirâr ve mirâr lede’l-istimhâl ve’l-imhâl bir vechile ityân-ı
beyyine[ye] kādire olmamağla talebiyle mevlâsı merkūm Hasan’a ber-nehc-i şer‘î
yemîn verilmeğin mûcebince müdde‘iye-i mevsûfe-i mezbûre Mahbûbe da‘vâ-
yı mezkûresiyle bilâ-beyyine mu‘ârazadan ba‘de’l-men‘ mevlâsı merkūm Hasan’a
kemâ-fi’s-sâbık rıkka inkıyâdına mezbûre Mahbûbe’ye tenbîh olunduğu İslambol
mahkemesinden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-29 min-Şa‘ban sene [1]216

87
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

31 [5a-1] Kalyoncu Seyyid Süleyman’ın, alacak davasında Tığcı Osman ile


sulh olduğu
Gabn-i fâhiş da‘vâsından 10 guruşa sulh
Ma‘rûz
Kalyonî es-Seyyid Süleyman b. Ahmed meclis-i şer‘-i münîrde Tığcı Osman b.
İbrahim mahzarında târih-i i‘lâmdan üç sene mukaddem mezbûr Osman ye-
dinden iktirâz ve kabz eylediğim yüz kırk beş guruş deynim mukābelesinde ye-
dimde malım olan İstanbul’da Mercan Sokağında vâki‘ bir bâb tığcı dükkânı
derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunan bir kürk ve bir örs ve
altı çekiç vesâir âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeyi bi-tarîkı’l-istiğlâl mezbûr Osman’a
bey‘ ve teslîm ol dahi iştirâ ve kabz etmişdi el-hâletü hâzihi bey‘-i mezkûr
hakīkatde bey‘ olmayıp hükm-i rehinde olmağla deyn-i mezkûrumu edâ ile
âlât-ı mezkûreyi rehniyetden fek ve bana teslîme mezbûr Osman’a tenbîh olun-
mak murâdımdır da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında âlât-ı gedik-i mezkûru
yüz altmış beş guruş semen-i makbûz mukābelesinde bâten ve sahîhan bana
bey‘ ve teslîm ben dahi iştirâ ve kabz eylediğimden sonra mebî‘-i mezkûrun
tağrîr ve gabnine müte‘allika da‘vâdan benim zimmetimi ibrâ ve iskāt etmişdin
deyü beni def ‘a tasaddî etmekle beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a ben tasaddî
eylediğim da‘vâ-yı mezkûremden mezbûr Osman ile on guruş bedel-i makbûza
ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl husûs-ı mezkûra ve bedel-i sulh-i merkūma
vesâire müte‘allika âmme-i da‘vâdan her birimiz âharın zimmetini ibrâ ve iskāt
ve her birimiz ber vech-i muharrer âharın ibrâsını kabûl eyledik deyü ba‘de’l-
ikrâr ve’t-tasdik bu vechile kat‘-i nizâ‘ eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-29 min-Şa‘ban sene [1]216

32 [5a-2] Sarrac Mustafa b. Süleyman’ın, Dellal Yako v. Yoda aleyhine


açtığı davada iddiasını ispat edemediğinden muarazadan
men edildiği
180 [guru]şa hüküm
Ma‘rûz
Sarrac Mustafa b. Süleyman nâm kimesne meclis-i şer‘-i münîrde Dellâl Yako
v. Yoda nâm Yahûdi muvâcehesinde târih-i i‘lâmdan iki ay mukaddem yedimde
malım olan işbu meclis-i şer‘de mevcûd ma‘den-i kabre ile masnû‘ müfreş tâ‘bir
olunur garârı yüz seksen guruşa mersûm Yako Yahûdi’ye bey‘ ve teslîm ol dahi
iştirâ ve kabz ve kabûl etmekle semeni olan meblağ-ı mezkûr yüz seksen guruşu
mesfûr Yako Yahûdiden hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında

88
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

müdde‘î-i merkūm zikr olunan gırârı ol mikdâr guruşa bey‘ ediver deyü bana
vermişti deyip müdde‘î-i mezbûrun bey‘ u şirâ müdde‘âsını inkâr etmekle
müdde‘î-i mezbûr ber-vech-i muharrer müdde‘âsını beyâna havâle olundukda
ityân-ı beyyineden ızhâr-ı acz ve istihlâf ettikde mersûm Yako Yahûdi’ye vech-i
şer‘î üzere yemîn verilmeğin mûcebiyle müdde‘î-i merkūm Mustafa da‘vâ-yı
mezkûresiyle mersûm Yako Yahûdi’ye bilâ-beyyine mu‘ârazadan ba‘de’l-men
mesfûr Yako Yahûdi yedinde emânet olan garâr-ı mezkûru müdde‘î-i merkūma
teslîm ol dahi kabz eylediği tescîl ve İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-29 Şa‘ban sene [1]216

33 [5a-3] Gariboğlu Yanaki’nin, Seyyid Mustafa’dan alacağına kardeşi


Seyyid Mehmed’in kefil olduğu
150 [guru]ş hüküm
Ma‘rûz
Rusya elçisinin işbu memhûr arzuhâlinde mastûr Gariboğlu Yanaki Tercüma-
nı Danderya hâzır olduğu hâlde meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâlde mezkûr es-
Seyyid el-Hâc Mustafa’nın li-ebin karındaşı es-Seyyid Mehmed b. Ali mahzarında
mezbûr es-Seyyid el-Hâc Mustafa zimmetinde yedime verdiği işbu sene-i mübâreke
Rebî‘ülâhirinin üçüncü günü târihiyle muvarrah bir kıt‘a temessük mantûkunca
cihet-i havâleden alacağım olan üç bin beş yüz guruşun iki bin iki yüz elli guruşunu
mezbûr es-Seyyid el-Hâc Mustafa bana edâ ve teslîm eylediğinden sonra bâkīsi olan
bin iki yüz elli guruşa merkūm es-Seyyid Mehmed kefîl ve zâmine olmağla meblağ-ı
mezkûru kefâletine binâen taleb ederim deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında
ber-vech-i muharrer müdde‘âmı ikrâr ve meblağ-ı mezkûru târih-i i‘lâmdan doksan
bir gün mürûrunda edâ etmek üzere istimhâl eylediğimde ben dahi rızâmla imhâl
ve tecil eyledim deyü takrîrini mezbûr es-Seyyid Mehmed ba‘de’t-tasdîk mezbûr
es-Seyyid Mehmed’in cihet-i kefâletinden deyni olan meblağ-ı mezkûr bin iki yüz
elli guruşa hâzır bi’l-meclis Attâr es-Seyyid Mustafa b. es-Seyyid Ali ber-vech-i mu-
harrer müeccelen kefîl ve zâmin oldukda ol dahi kefâletini kabûl eylediği tescîl ve
İslambol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-29 min Ş sene [1]216

34 [5a-4] Seyyid Abdurrahman Çelebi ile Seyyid Mehmed ‘in alacak


davasında sulh olduğu
150 [guru]şa hüküm
Ma‘rûz

89
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Sâhib-i arzuhâl es-Seyyid Abdurrahman Çelebi b. es-Seyyid Mustafa meclis-i


şer‘-i münîrde zikri âtî gedik âlâtına vaz‘-ı yedi mütehakkık olan haffâf es-Seyyid
Mehmed b. es-Seyyid Hasan muvâcehesinde mezbûr es-Seyyid Mehmed yedim-
de mülküm olan İstanbul’da Tahtakale kurbünde haffâflar sûkunda vâki‘ bir bâb
haffâf dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme
ve eşyâ-i ma‘lûmeyi ben diyâr-ı âharda iken fuzûlî zabt etmekle âlât-ı mezkûreden
keff-i yedine tenbîh olunmak matlûbumdur deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan
bâ-vesâtet-ı muslihîn mezbûr es-Seyyid Mehmed ile kat‘an li’n-nizâ‘ yüz elli guruş
bedel-i makbûza sulh olduğumda ol dahi sulh-i mezkûru ba‘de’l-kabûl husûs-ı
mezkûra ve bedel-i sulh-ı mezbûra vesâire müte‘allika âmme-i da‘vâdan mezbûr
es-Seyyid Mehmed’in zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledim deyü ikrâr ve
tasdîkleri tescîl ve İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-selh-i Ş sene [1]216

35 [5a-5] Kostandi ve Yorgi’nin Tavşan Adası’nda doğramacılık sanatını


icra etmelerine izin verildiği
Tavşan doğramacıların ruhsatı
Ma‘rûz
Bahr-ı sefîd’de vâki‘ Tavşan Adası re‘âya Kostandi ve Yorgi veledey. Kasber nâm
zimmîler meclis-i şer‘-i münîrde her biri takrîr-i kelâm edip biz ada-i mezkûre
re‘âyasına mensûb olan doğramacılık san‘atında kesb-i mahâret edip dükkân
küşâd ve i‘mâl ile ta‘ayyüş murâd eylediğimizde esnâf-ı mezkûreden bazıları
mümâna‘at etmeleriyle dükkân güşadımıza taraf-ı şer‘den izin ve ruhsat verilmesi
murâdımızdır deyü takrîrleri şer‘-i şerîfe mutâbık ve men-‘i inhisâr bey‘ u şirâ
bâbında sâdır olan hatt-ı hümâyûna muvâfık olmağla fîmâ ba‘d esnâf-ı mezkûrenin
vâki‘ olan müdâhaleleri men‘ ü def ‘ olunup mersûmân Kostandi ve Yorgi zimmîler
birer bâb doğramacı dükkânı küşâd ve san‘at-ı mezkûreyi i‘mâllerine izin ve ruh-
satı hâvi emr-i âlîleri sudûru iktizâ eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-24 min-şehri Ramazani’l-mübârek sene [1]216

36 [5b-1] Hasan Çelebi’nin, Mehmed Ağa b. İbrahim’in arsasına geçen


binâ saçaklarını ve pencerelerini kaldırarak sulh oldukları
Keşf-i şehnişîn
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen zikri âtî husûsun mahallinde bi’l-mu‘âyene
istimâ‘ ve fasl ve hasmı için kıbel-i şer‘den mürsel kâtib-i sâni Merhabâzâde

90
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Mahmud Efendi hâssa mimarı hulefalarından Halil ve İsmail ve Mustafa Halîfeler


ile İstanbul’da Hocapaşa kurbünde Elvanzâde Mahallesi’nde vâki‘ münâza‘un fîh
olan tarîk-i has üzerine varıp cerîdede mazbûtü’l-esâmî Müslimîn huzûrlarında
akd-i meclis-i şer‘-i kavîm eyledikde hâssa hasekilerinden sâhib-i arzuhâl
Hazinedâr Mehmed Ağa b. İbrahim ve vâlidesi Habîbe bt. Ahmed nâm hatun ta-
raflarından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl olduğu zât-ı mezbûreyi ârifân hâssa hase-
kilerinden Hüseyin Ağa b. Ali ve Mehmed Sâdık Ağa b. Mehmed şehâdetleriyle
sâbit olan haseki hâssa Yazıcı Hâfız Mahmud Ağa b. İbrahim meclis-i ma‘kūd-ı
mezkûrda derûn-ı arzuhâlde ismi mezkûr Berber Hasan Çelebi b. Mehmed mah-
zarında müvekkillerim mezbûrân Mehmed Ağa ve vâlidesi Habîbe Hatun işbu
mu‘âyene olunan bir bâb muhterik mülk menzil arsasına mâlike olan gāibeti
ani’l-meclis Zeliha Hanım’dan iki yüz zirâ‘ arsa ile kezâlik mülkü olan işbu tarîk-i
hâssın ancak elli zirâ‘ havâsını semen-i ma‘lûme iştirâ edip bu vechile bâ-hüccet
yedlerinde mülkleri olmağla tarîk-i hass-ı mezkûr üzerine mezbûr Hasan Çelebi
hulefâ-i merkūmûnun mesâhaları üzere tûlen beş zirâ‘ ve arzan on sekiz parmak
ve yine tûlen dokuz zirâ‘ arzan on sekiz parmak iki aded şehnişîn itâle ve men-
zilinin tabaka-i ulyâda ve vustâsında on bir aded pencere ve kezâlik ulyâda ve
vustâda dehlizlerin sekiz aded direk arasını pencere küşâd ve tûlânî yirmi zirâ‘
sekiz parmak tura saçak fuzûlî itâle ve ihdâs etmekle tarîk-i hass-ı mezkûr üzerine
fuzûlen ihdâs eylediği şehnişîn ve saçağın hakk-ı kararları olmamağla men‘ ü def ‘
olunması müvekkillerim merkūmânın matlûblarıdır deyü da‘vâ eyledikde mezbûr
Hasan Çelebi cevâbında kaziyye minvâl-i muharrer üzere olduğunu tasdîk et-
mekle fuzûlen âharın mülküne itâle ve ihdâs eylediği ebniye ve pencerelerin def ‘i
iktizâ eylediği merkūm Hasan’a ba‘de’t-tefhîm vekîl-i mezbûr rızâsıyla zikr olunan
şehnişînleri ve ulyâda bir direk arası ve vustâda bir direk arası pencereleri açıklık
mahallinde vâki‘ olmağla rızâsıyla ibkā ve sâlifü’z-zikr tura saçakları kat‘ olunup
bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eylediklerini mahallinde ba‘de’t-tahrîr mezbûrân ile meclis-i
şer‘a gelip muvâcehelerinde inhâ ve takrîr eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-28 min Ş sene [1]216

37 [5b-2] Seyyid Osman’ın satın aldığı kölenin ayıplı çıkması üzerine


Seyyid Mustafa’ya geri verilmesi
Gulâmı geriye red
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl es-Seyyid Osman b. Süleyman meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâlde
mezkûr Esirci es-Seyyid Mustafa b. Hüseyin mahzarında târih-i i‘lâmdan dört gün
mukaddem mezbûr es-Seyyid Mustafa’dan cemî‘-i uyûbdan sâlime olmak üzere

91
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

bin iki yüz elli guruş semen-i medfû‘ ve makbûza iştirâ ve kabz eylediğim işbu
hâzır bi’l-meclis Osman’ın başında yarası olduğuna vâkıf olup illet-i mezkûre
kadîm ve inde’t-tüccâr noksan semen icâb eder uyûbdan olmağla redd-i mebî‘
ve istirdâd-ı semen murâdımdır deyü teveccüh-i husûmet bulundukdan sonra
da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında gulâm-ı mezkûru müdde‘î-i mezbûra ol mikdâr
guruşa bey‘ ve kabz-ı semen eylediğini ikrâr lâkin illet-i mezkûresiyle kabûl et-
mişdi deyü ba‘de’d-def ‘ ve’l-inkâr dâfi‘-i mezbûr ber-vech-i muharrer def ‘ime
şâhidim yokdur deyü ityân-ı beyyineden ızhâr-ı acz ve istihlâf ettikde mezbûr
es-Seyyid Osman’a bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î yemîn verilmeğin mûcebince
dâfi‘-i merkūm def ‘-i mezkûruyla bilâ-beyyine mu‘ârazadan ba‘de’l-men‘ merkūm
es-Seyyid Mustafa’nın ikrâr u i‘tirâfı mûcebiyle gulâm-ı mezbûru geriye ahz ve se-
meni olmak üzere makbûzu olan bin iki yüz elli guruşu müdde‘î-i mezbûra red ve
teslîme merkūm es-Seyyid Mustafa’ya tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-3 min-şehr-i Ramazan sene [1]216

38 [5b-3] Haçador v. Kolican’ın, Sakaoğlu Karabet ve Zador v. Karabet’e


borcunu ödemesi gerektiği
Deyn-i mezkûrlarını edâya tenbîh
Ma‘rûz
Tülbentçi esnâfından arzuhâl eden Sakaoğlu Karabet ve Zavor v. Karabet zimmî
kendi nefsinden asâleten ve damadı Mıgırdıc v. Kazer zimmî tarafından vekâleti
ber-nehc-i şer‘î sâbit olmağla vekâleten ve Bogos v. Bedros ve Ohan v. Agob ve
Haçador v. Kalos ve Kirkor v. Artin ve Papaoğlu Mıgırdıc ve Kirkor v. Karabet
ve Azer v. Artin ve Haçador v. İvaz ve Kapril v. Manok nâm zimmîler asâleten ve
diğer Mıgırdıc v. Kapril nâm zimmî tarafından sâbitü’l-vekâle vekîli Bedros v. Var-
tan vekâleten meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâlde mastûr Haçador v. Kolican nâm
zimmî muvâcehesinde mesfûr Sakaoğlu Karabet işbu Haçador zimmî zimmetinde
semen-i mebî‘den bin beş yüz elli guruş ve mesfûr Zavor benim dahi iki yüz elli yedi
guruş ve damadım müvekkil-i mersûmun üç yüz guruş ve mersûm Bogos benim
dahi bin üç yüz on altı guruş ve mesfûr Ohan benim dahi üç yüz guruş ve mersûm
Haçador benim dahi bin iki yüz ve mesfûr Kirkor benim dahi sekiz yüz elli guruş
ve mersûm Papaoğlu Mıgırdıc benim dahi dört yüz seksen guruş ve mesfûr Kirkor
benim dahi üç yüz altmış beş guruş ve mersûm Azer benim dahi sekiz yüz guruş
ve mesfûr diğer Haçador benim dahi seksen guruş ve mersûm Kapril benim dahi
yüz altmış beş guruş ve mersûm Bedros müvekkilim mesfûr Mıgırdıc zimmînin
dahi üç yüz elli guruş eşyâ semenlerinden alacağımız olmağla hâlâ taleb ederiz
deyü her biri bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ba‘de’d-da‘vâ ve’l-istintak mesfûr Haçador

92
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

zimmî cevâbında müdde‘ûn-ı mersûmûnun ber-minvâl-i muharrer müdde‘âlarını


bi-tamâmihî ikrâr u i‘tirâf etmeğin mûcebince müdde‘ûn-ı mersûmûna ber-vech-i
muharrer deyn-i mezkûrlarını edâya mesfûr Haçador zimmîye tenbîh olunduğu
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-3 min-Ramazan sene [1]216

39 [5b-4] İznikli Mustafa Ağa’nın satın aldığı Arab zenciye câriyenin


hürriyet davası
Kelâmına iltifât olunmadığı
Ma‘rûz
Mültezim tâifesinden İznikî Mustafa Ağa b. Ali meclis-i şer‘-i münîrde Sarraf Bağ-
dasar v. Ohannes zimmî muvâcehesinde târih-i i‘lâmdan yedi sene mukaddem
vilâyetim İznik kazâsından bana bir zenciye câriye alıver deyü mersûm Bağda-
sar zimmîye emr ve tevkîl eylediğimde ol dahi altı yüz elli guruşa âhardan bir
Arab zenciye câriye iştirâ ve bana irsâl ben dahi bir müddet istihdâm eylediğim-
den sonra câriye-i mezbûreyi Süleyman nâm kimesneye semen-i ma‘lûme bey‘
ol dahi âhara bey‘ ve tedâvül-i eyâdî ile es-Seyyid Ali nâm kimesnenin yedinde
iken câriye-i mezbûre hürriyetini da‘vâ ve müdde‘âsını ber-nehc-i şer‘î isbât ve
hüküm ve i‘lâm olunmağla mücerred câriye-i mezbûreyi mersûm Bağdasar zimmî
tarafımdan vekâleten iştirâ eylediğine binâen semen-i mezkûr altı yüz elli guruşu
malından bana zâmin olsun deyü tasaddî eylediği da‘vâsı takrîr-i meşrûhu üzere
meşrû‘a olmamağla iltifât olunmadığı İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-5 Ramazan sene [1]216

40 [6a-1] Moralı Emine bt. Abdi’nin, Seyyid Ahmed aleyhine açtığı cariye
davasında iddiasını ispat edemediğinden muarazadan men edildiği
Zenciye câriye da‘vâsıyla mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Mu‘arrefetü’z-zât Moralı Emine bt. Abdi nâm hatun meclis-i şer‘-i münîrde zik-
ri âtî câriyeye vaz‘u’l-yed olan es-Seyyid el-Hâc Ahmed b. es-Seyyid Abdurrah-
man mahzarında târih-i i‘lâmdan beş ay mukaddem mezbûr es-Seyyid el-Hâc
Ahmed yedinden ve malından iktirâz ve kabz eylediğim üç yüz elli guruş dey-
nim mukābelesinde yedimde rıkka münkāde işbu meclis-i şer‘de mevcûde bir re’s
zenciye câriyemi yedine rehin vaz‘ ve teslîm etmişdim el-hâletü hâzihi deynim
olan meblağ-ı mezkûru yedimden ahz ve câriye-i mezkûreyi bana teslîme mezbûr
es-Seyyid el-Hâc Mehmed’e tenbîh olunmak murâdımdır deyü ba‘de’d-da‘vâ

93
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ve’l-istintak ol dahi cevâbında câriye-i hâzıra-i mezbûreyi müdde‘iye-i mezbûre


Emine Hatun üç yüz altmış guruşa bana bey‘ ve teslîm ve semenini tamamen ken-
düye def ‘ ve teslîm ol dahi kabz etmişdi deyip bu sûretde bey‘-i beyyinesi evlâ ol-
mağla merkūm es-Seyyid el-Hâc Ahmed ber-vech-i muharrer müdde‘âsını lede’t-
tezkiye adl ve makbûlü’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan Attâr es-Seyyid Musa b.
Feyzullah ve Kayyım Molla Ali b. Mehmed ve Mehmed b. Ahmed ve Hüseyin
b. el-Hâc Mehmed nâm kimesneler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î
isbât etmeğin mûcebiyle müdde‘iye-i mezbûre Emine Hatun da‘vâ-yı mezkûresiyle
merkūm es-Seyyid el-Hâc Ahmed’e bî-vech mu‘ârazadan men‘ olunduğu İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min-şehr-i Ramazan sene [1]216

41 [6a-2] Hancı Mehmed b. Mehmed’in Cankulu Mustafa’da


alacağının kalmadığı
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Çukadâr el-Hâc Memiş Ağa b. Memiş nezâret-i Hazret-i Şeyhülislâm
–sellemehü‑ âsûde evkāf müfettişi mevâlî-i izâmdan Faziletlü Mehmed Suedâ Be-
yefendi dâ‘îleriyle akd olunan meclis-i şer‘-i hatîrde nezâret-i müşârun-ileyhde
olan Kaya İsmihan Sultan Vakfı’nın bi’l-meşrûta hâlâ mütevelliyesi olan Hatice
Hanım tarafından tasdîka vekîli olan Hancı Mehmed b. Mehmed mahzarın-
da vakf-ı mezkûr musakkafâtından Süleyman Paşa Hânı demekle ma‘rûf hanın
ulyâsında vâki‘ bir bâb oda gediğine üç yüz elli guruş icâre-i mu‘accele ve beher
mâh icâre-i vâhide-i kadîmesi olan yüz kırk pâre icâre-i vâhide ile bâ-temessük-ı
mütevellî ben mutasarrıf iken diyâr-ı âhara âzim olduğumdan icâresini havâle
edip ba‘dehû mütevelliye-i mezbûre Hatice Hanım oda-i mezkûre gediğini tara-
fımdan bâ-mektup emr ve tevkîlim ile Cankulu Mustafa nâm kimesneye ferağ ve
meblağ-ı mezkûru benim için kabz etmişdi el-haletü hâzihi müvekkile-i merkūme
makbûzu olan meblağ-ı mezkûr üç yüz elli guruşu vekîl-i mezbûr yediyle bana
def ‘ ve teslîm ben dahi tamamen ba‘de’l-kabz meblağ-ı mezkûrdan müvekkile-i
mezbûre yedinde bir akçe ve bir habbe bâkī alacağım ve husûs-ı mezkûra müte‘al-
lika da‘vâ ve nizâ‘ ve husûmetim kalmadı deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk bu vechile
kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri tescîl ve İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-5 min-Ramazan sene [1]216

94
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

42 [6a-3] Abranoş v. Kirkor’un, Seyyid Mehmed b. Seyyid Mahmud’a


borcunu ödemesi gerektiği
865 Guruş hüküm
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl es-Seyyid Mehmed b. es-Seyyid Mahmud meclis-i şer‘-i münîrde
arzuhâlde mastûr Abranoş v. Kirkor zimmî muvâcehesinde mersûm Abranoş
zimmî ile karındaşı Ebil zimmî bundan akdem yedinden ve malımdan ma‘an iştirâ
ve kabz eyledikleri rehâvi çalar bir çekmece sa‘ati semeninden dokuz yüz guruş
alacağım olup meblağ-ı mezkûrdan her biri âharın zimmetine lâzım gelen meb-
lağa kefîl ve zâmin olup ve yedime işbu bir kıt‘a deyn temessükü i‘tâ eylediklerin-
den sonra meblağ-ı mezkûrun otuz beş guruşunu mersûm Abranoş zimmî bana
edâ etmekle bâkīsi olan sekiz yüz altmış beş guruşu asâlet ve kefâletine binâen
mesfûr Abranoş zimmîden hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında
müdde‘î-i merkūmun ber-vech-i muharrer müdde‘âsını bi-tamâmihî ikrâr u i‘tirâf
etmeğin mûcebince meblağ-ı bâkī-i mezkûr sekiz yüz altmış beş guruşu müdde‘î-i
merkūm es-Seyyid Mehmed’e edâ ve teslîme mesfûr Abranoş zimmîye tenbîh
olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-10 min-şehr-i Ramazan sene [1]216

43 [6a-4] Sâre bt. Sekyas’ın, Arotin ve Begos aleyhine açtığı davada


iddiasını ispat edemediğinden muarazadan men edildiği
Mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mastûratü’l-ism Sâre bt. Sekyas nâm Nasrâniyenin oğlu ve
tarafından husûs-ı âtî’l-beyânda vekîl olduğu şahsını ârifân İbrahim b. el-Hâc
Mustafa ve Ahmed b. Mustafa şehâdetleriyle sâbit olan Sahak v. Abraham nâm
zimmî bi’t-terâzi dâ‘îhânemizde ma‘kūd meclis-i şer‘-i hatîrde zikri âtî vakfının
mütevellîleri Avanis ve Serkiz nâm zimmîler hâzır oldukları hâlde arzuhâl eden
Arotin ve karındaşı Begos v. Arakil nâm zimmîler muvâcehelerinde gallesi Mar
Yakob ve diyâr-ı acemde vâki‘ üç aded kilise fukarâlarına mevkūfe vakfından
İslâmbol’da Şeyh Ferhad Mahallesi’nde vâki‘ ma‘lûmü’l-hudûd ve’l-müştemilât
bir bâb menzile mukaddemâ mutasarrıf olan müvekkilem mezbûrenin karında-
şı Avanis v. Sekyas zimmî menzil-i mezkûrun rub‘ hissesini bâ-re’y-i mütevellî
müvekkilem mesfûre Sâre Nasrâniyye’ye ferağ ve tefvîz etmişken rub‘-ı menzil-i
mezkûru mesfûrân Arotin ve Begos zimmîler bi-gayr-ı hakkın vaz‘-ı yed eder-
ler suâl olunup rub‘-ı menzil-i mezkûrdan kasr-ı yedlerine tenbîh olunmak bi’l-
vekâle matlûbumdur deyü da‘vâ ettikde mesfûrân Arotin ve Begos zimmîler

95
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

cevâblarında arzuhâl hâmişinde mastûr derkenâr nâtık olduğu üzere menzil-i


mezkûra mutasarrıf olan mesfûr Avanis zimmî hayatında menzil-i mezkûru
âhar kız karındaşları Talta ve Magdisi Karyana Nasrâniyeler ile kız karındaşla-
rı kızları Sofya ve Takohi Nasrâniyelere bâ-re’y-i mütevellî ferağ ve tefvîz ettik-
den sonra mesfûrât dahi mecmû‘-ı menzil-i mezkûru bize ale’l-iştirâki’s-seviyy
bâ-re’y-i mütevellî ferağ ve tefvîz etmeleriyle bu vechile vaz‘-ı yed ederiz deyip
müdde‘î vekîl-i mezbûrun ber-vech-i muharrer müdde‘âsını her biri inkâr etme-
leriyle beyâna ba‘de’l-havâle müddet-i mehl-i şer‘î mürûr edip müdde‘î-i vekîl-i
mesfûr ber-vech-i muharrer müdde‘âsına ikāmet-i beyyineye kādir olmayıp bi’t-
talep mesfûrân Arotin ve Begos zimmîlere vech-i şer‘î üzere yemîn verilmeğin
mûcebince müdde‘î-i vekîl-i mesfûr bi’l-vekâle da‘vâ-yı mezkûresiyle mesfûrân
Arotin ve Begos zimmîlere bilâ-beyyine-i âdile bî-vech-i şer‘î mu‘ârazadan men‘
olunduğunu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min-Ramazani’l-mübârek sene [1]216

44 [6b-1] Revgancı Hüseyin b. Veliyüddin’in, Yodac v. Çilbon’a borcunu


ödemesi gerektiği ve muarazadan men edildiği
Mu‘ârazadan ba‘de’l-men‘ mu‘terif olduğu 938 guruş hüküm
Ma‘rûz
Yodac v. Çilbon Yahûdi meclis-i şer‘-i münîrde Yasef beled-i Avram ve Boyacı
İsak Yahûdiler hâzır oldukları hâlde Revgancı Hüseyin b. Veliyüddin nâm kimes-
ne mahzarında mezbûr Hüseyin bundan akdem yedimden iştirâ ve kabz eylediği
ma‘lûmü’l-keyl susam semeninden bâkī alacağım olan bin beş yüz on üç buçuk
guruşun dört yüz yirmi beş guruşunu emrimle hâzır-ı mersûm Yasef ’e ve yüz kırk
dokuz buçuk guruşuna mesfûr İsak Yahûdi’ye beş yüz yetmiş beş buçuk guruşunu
edâ etmekle bâkīsi olan dokuz yüz otuz sekiz buçuk guruşu mezbûr Hüseyin’den
hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘î-i mesfûra ol mikdâr
guruş deyni olduğunu ikrâr u i‘tirâf edip lâkin deynim olan meblağ-ı mezkûrun
dört yüz on iki buçuk guruşunu müdde‘î-i mesfûr Yodac Yahûdi’ye ve hâzırân-ı
mersûmânın kabzlarını mu‘terif oldukları meblağ-ı mezkûrdan mâ‘adâ üç yüz on
yedi buçuk guruşunu dahi mesfûr Yasef Yahûdi’ye ve mersûm İsak Yahûdi’nin kab-
zını mu‘terif olduğu yüz kırk dokuz buçuk guruşdan mâ‘adâ yüz elli buçuk guruş
mesfûr İsak Yahûdi’ye edâ ve teslîm etmemle zimmetimde ancak elli sekiz buçuk
guruş deynim kalmışdır deyü ol mikdârında eylediği def ‘ini müdde‘î-i mesfûr
Yodac ve hâzırân-ı mersûmândan her biri inkâr etmeleriyle müdde‘î-i mesfûr ber-
vech-i muharrer def ‘ ve teslîm müdde‘âlarına ityân-ı beyyineden ızhâr-ı acz ve
istihlâf eylediğine binâen mesfûrun Yodac ve Yasef ve İsak Yahûdilerden her birine
başka başka vech-i şer‘î üzere yemîn verilmeğin mûcebiyle dâfi‘-i mezbûr Hüseyin

96
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

def ‘ ve da‘vâ-yı mezkûreleriyle mesfûrûna bilâ-beyyine mu‘ârazadan ba‘de’l-men‘


ikrâr u i‘tirâf mûcebince lâzım gelen meblağ-ı mezkûr dokuz yüz otuz sekiz buçuk
guruşu müdde‘î-i mesfûr Yodac Yahûdi’ye edâ ve teslime mezbûr Hüseyin’e tenbîh
olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-9 min-şehr-i Ramazani’l-mübârek sene [1]216

45 [6b-2] Begos v. Markar’ın alacak davasında Kuyumcu Matos ile


sulh oldukları
90 [guruş]a sulh
Ma‘rûz
Kuyumcu esnâfından arzuhâl eden Begos v. Markar zimmî meclis-i şer‘-i münîrde
arzuhâlde mastûr Kuyumcu Matos v. Satet nâm zimmî muvâcehesinde mersûm
Matos zimmî zimmetinde târih-i i‘lâmdan dört sene mukaddem yedimden ve
mâlımdan iştirâ ve kabz eylediği dört vakıyye mercan semeninden bin iki yüz gu-
ruş alacağım olmağla taleb ederim deyü sâbıkā şer‘iyyâtı müderrisîn-i kirâmdan
es-Seyyid Mehmed Efendi huzûrunda da‘vâ eylediğimde ol dahi inkâr etmek-
le benim müdde‘âma şâhidlerim mevcûd olmamağla talebimle mersûm Matos
zimmîye yemîn verilmeğin mûcebince ben bilâ-beyyine mu‘ârazadan men‘ olunup
mersûm Matos zimmî yedine bir kıt‘a i‘lâm-ı şer‘î i‘tâ olunmuşdu el-hâletü hâzihi
şâhidlerime zafer bulmamla meblağ-ı mezkûr bin iki yüz guruşu mersûm Matos
zimmîden taleb ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan bâ-vesâtet-ı muslihîn
mesfûr ile kat‘-ı nizâ‘ doksan guruş bedel-i makbûza ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-
kabûl ziyâde müdde‘âma ve bi’l-cümle husûs-ı mezkûra müte‘allika âmme-i de‘avî
ve kâffe-i mütâlebâtdan mersûm Matos zimmînin zimmetini kabûlü hâvi ibrâ
ve iskāt eyledim deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-11 min-Ramazan sene [1]216

46 [6b-3] Yahûdi tâifesinden Yasef v. İsak, Mosi v. Salmon, Sabetay v.


Salmon ve diğer esnafın bükme imaline izin verildiği
Mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Bükmeci esnâfı kalfalarından arzuhâl eden Diyo v. Rafael ve Toma v. Agob ve
Baron v. Ohannes ve Begos v. Kombavis ve Kirkor v. Anberson ve Agob v. Ra-
faelve Bedros v. Ohan nâm zimmîler meclis-i şer‘-i münîrde esnâf-ı mezkûre
kethüdâsı Abdüllatif Ağa hâzır olduğu hâlde zikri âtî yedi aded bükmeci dolabına
mâlik ve mutasarrıflar olan Yasef v. İsak ve Mosi v. Salmon ve Sabetay v. Salamon

97
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ve Danyel v. Hırisya ve Salamon v. Mosi ve diğer Yasef v. Vadil nâm Yahûdiler


muvâcehelerinde mesfûrûn Yahûdiler mukaddemâ tulumba şeridi nesc eder
makūleden iken mesfûrûn tulumba şeridi destgâhı yüz elli adede münhasıra ol-
mağla kırk üç adedi ehl-i İslâm ve zimmî tâifesi taraflarında ve yüz yedi adedi
Yahûdi tâifesi tasarruflarında ve on beş aded bükme dolabı zimmîler tasarrufla-
rında ve amelemiz sınıf-ı vâhid ve bâ-berât-ı âlişân kethüdâmız dahi bir olmak-
dan nâşî bu esnâda ekser nâs kalıpdan bükme isti‘mâl ve tulumba şeridi isti‘mâl
eder kalîl olduğuna binâen bizim san‘atımız mu‘attal olmağla yedlerinde olan yüz
yedi aded şerid ve destgâhın yedi adedi fürû‘-nihâde ve tenzîl ve bükme dolabına
tebdîl olunup bükmeci dolabı bâ-fermân-ı âlî yirmi iki aded iblağ ve sâlifü’z-zikr
işbu yedi nefer Yahûdilerin isimlerine tahrîr ve her bir dolaba üçer Yahûdi bükme
i‘mâl etmek üzere ta‘yîn olunan cem‘an yirmi sekiz nefer Yahûdi tâifesinin bükme
i‘mâllerine izin ve ruhsatı hâvi tuğra-yı garrâ ile mu‘anven bir kıt‘a emr-i âlîşân i‘tâ
buyrulmağın onlar dahi mallarıyla bükme dolabı tedârik ve bu ana kadar kendi-
leri i‘mâl ve bazıları âhara îcâr ile i‘mâl ederler idi el-hâletü hâzihi Yahûdi tâifesi
mersûmûnun yedlerinde şerid dolabı olmağla zikr olunan dolabları mücerred biz
kalfa olduğumuza binâen yedlerinde mülkleri olan yedi aded dolabı bize teslîm
eylesinler deyü tasaddî eyledikleri da‘vâları takrîr-i meşrûhları üzere meşrû‘a ol-
mamağla kelâmlarına iltifât olunmayıp bî-vech mu‘ârazadan men‘ olundukları
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-9 min-şehr-i Ramazan sene [1]216

47 [7a-1] Seyyid Mehmed Emin b. Süleyman’ın, Dimitri v. Aydazi


aleyhine açtığı davada iddiasını ispat edemediğinden muarazadan
men edildiği
Mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Mahrûse-i Bursa ahâlîsinden Emânetçi es-Seyyid Mehmed Emin b. el-Hâc Süley-
man meclis-i şer‘-i münîrde tüccârdan Mustafa b. Ömer hâzır olduğu hâlde sefîne
reislerinden Yalâkabadlı Dimitri v. Aydazi zimmî muvâcehesinde hâzır-ı merkūm
Mustafa’nın malı olup yedimde emânet olan iki çuval derûnuna mevzû‘ yüz yirmi
vakıyye meşdûd ipeği Yalâkabad iskelesinde mersûm Dimitri zimmînin sefînesine
tahmîl ve ben ma‘an râkib olup Âsitâne-i aliyyeye gelir iken esnâ-yı rahta fırtı-
na zuhûr ettikde hâlâs me’mûlüyle sefîneden ba‘zı eşyâ deryaya ilkā olunup lâkin
zikr olunan ipeği mersûm Dimitri zimmî fuzûlî ahz edip hâlâ yedinde olmağla
bana teslîme tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında
zikr olunan iki çuval ipeği fırtına zuhûrunda kayığımda olan yolcular deryaya
ilkā eylediler ben kabz etmedim deyü inkâr etmekle müdde‘î-i mezbûr ber-vech-i

98
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

muharrer müdde‘âsına ityân-ı beyyineden ızhâr-ı acz ve istihlâf etmekle mersûm


Dimitri zimmîye ber-nehc-i şer‘î yemîn verilmeğin mûcebiyle müdde‘î-i merkūm
da‘vâ-yı mezkûresiyle mersûm Dimitri zimmîye bilâ-beyyine mu‘ârazan men‘
olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-11 min-şehr-i Ramazani’l-mübârek sene [1]216

48 [7a-2] Şerife Naile Hanım bt. Seyyid Hasan Bey’in miras davasında
Hatice Hatun ile sulh olduğu
150 guruşa sulh-ı ibrâ ile kat‘-ı nizâ‘
Ma‘rûz
Mübârek rikāb-ı kâm-yâb-ı hüsrevânîye takdîm-i arzuhâl eden İstanbul’da Ka-
palıfırın kurbünde Cezeri Kasımpaşa Mahallesinde sâkin iken bundan akdem
vefât eden Hâcegân-ı Dîvân-ı Hümâyûndan Mehmed Selim Efendi b. Abdullah’ın
verâseti zevce-i metrûkesi Şerîfe Nâile Hanım bt. es-Seyyid Hasan Bey ile li-
ümmin-kızkarındaşı Hatice Hatun’a münhasıra olup lâkin müteveffâ-i mezbûrun
sülüs vasiyeti olmağla tashîh-i meselesi altı sehmden olup sihâm-ı mezbûreden iki
sehmi vesâyâsı için sülüsüne ve bir sehmi zevcesi merkūmeye ve üç sehmi kız ka-
rındaşı mezbûreye isâbeti tahakkukundan sonra zâtı ta‘rîf-i şer‘î ile mu‘arrefe olan
sâhibe-i arzuhâl mezbûre Hatice Hatun meclis-i şer‘-i münîrde derûn-ı arzuhâlde
mezkûretü’l-isim kezâlik zâtı mu‘arrefe zevce-i merkūme Şerîfe Nâile Hanım
mahzarında merkūme Şerîfe Nâile Hanım karındaşım ve mûrisimiz müteveffâ-i
merkūm Mehmed Selim Efendi’nin terekesinden hâric ez defter-i kassâm mecmû‘u
bin guruş kıymetli yeşil çukaya kaplı bir semmur kürk ve bir simli en‘âm kîsesi ve
iki çiçekli kaftan ve iki anteri ve iki Lahuri şal ve iki mükemmel oda döşemesi ve
iki kilimi zevce-i merkūme ketm ve ihfâ ve karındaşım müteveffâ-i mezbûrun
Sarraf Çobanoğlu Maniyel zimmî zimmetinde alacağı olan iki bin beş yüz guruşu
müstakilleten ahz etmekle eşyâ ve nakd-i mezkûrdan hisse-i ma‘lûmemi merkūme
Şerîfe Naile Hanım’dan hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında
yedimde olup bin iki yüz on dört senesi Cumâdelûlâsının onuncu günü târihiyle
muvarraha ol târihde Mahmudpaşa mahkemesi nâibi olan müderrisîn-i kirâmdan
Sârim Paşazâde Mehmed Râşid Efendi’nin imzâ ve hatmini hâvi bir kıt‘a mübâree
hücceti nâtık olduğu üzere ber-mûceb-i defter-i kassâm senin hisse-i irsiyyene
isâbet eden yüz elli bir buçuk guruş ve sarraf-ı mersûm Manil zimmetinde alacağı
olan yüz seksen guruşdan hissene isâbet eden doksan guruşu sana def ‘ ve teslîm
sen dahi tamamen ba‘de’l-kabz karındaşın müteveffâ-i mezbûrun kalîl ve kesîr
ma‘lûm ve mechûl terekesine ve târih-i hüccet-i mezkûreye gelince sâire müte‘alli-
ka âmme-i de‘âvi ve kâffe-i mütâlebâtdan benim zimmetimi ibrâ ve iskāt etmişdin
deyü beni def ‘a tasaddî ve ber-vech-i muharrer ziyâde müdde‘âlarımı inkâr-birle

99
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı muslihîn ben tasaddî eylediğim


da‘vâ-yı mezkûrelerimden merkūme Şerîfe Naile Hanım ile kat‘an li’n-nizâ‘ yüz
elli guruş bedel-i makbûza ba‘de akdi’l-müsalahati ve’l-kabûl ziyâde müdde‘âma
bi’l-cümle müteveffâ-i mezbûrun dahil-i defter ve haric-i ez-defter terekesine ve
husûs-ı mîrâsına ve sâir hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i
mütâlebatdan merkūme Şerife Naile Hanım’ın zimmetini ibrâ-yı âmm-ı sahîh-i
şer‘î ile ibrâ ve iskāt eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer ibrâmı kabûl eyledi
deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri bi’t-terâzi tescîl ve
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 min-şehri Ramazani’l-mübârek sene [1]216
Şuhûdü’l-hâl: Kahveci Mustafa, es-Seyyid el-Hâc İbrahim Ağa b. Hüseyin, Meh-
med b. Osman, Muhzır Halil Çelebi, Muhzır Süleyman Çelebi

49 [7a-3] Tütüncü Vasil v. Mihail’in, Ali b. Ömer’e olan borcunu


ödemesi gerektiği
686 guruş hüküm
Ma‘rûz
Arzuhâlde mezkûrü’l-ism tüccârdan Ali b. Ömer nâm kimesne meclis-i şer‘-i
münîrde arzuhâl eden tütüncü Vasil v. Mihal nâm zimmî muvâcehesinde mersûm
Vasil zimmî zimmetinde bundan akdem yedimden ve malımdan iştirâ ve kabz
eylediği mikdârı beynimizde ma‘lûm Şam alacası semeninden alacağım olan yedi
yüz on guruşdan bâkī altı yüz seksen altı guruşu mersûm Vasil zimmîden hâlâ
taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘î-i mezbûrun ber-vech-i
muharrer müdde‘âsını bi-tamâmihî ikrâr u i‘tirâf etmeğin mûcebiyle meblağ-ı
mezkûr altı yüz seksen altı guruşu müdde‘î-i mezbûr Ali’ye edâsıyla mersûm Vasil
zimmî ilzâm olunduğu huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min-Ramazan sene [1]216

50 [7b-1] Salı Günü Ramazan orucuna başlanılacağı ve kandillerin


yakılması gerektiği
İstanbul Kādısı İzzetlü Fazîletlü Efendi hazretleri işbu i‘lâmınız rikāb-ı hümâyûna
arz olundukda ma‘lûm-ı hümâyûnum olmuşdur mazmûnunda hatt-ı hümâyûn-ı
şevket-makrûn-ı şeref-yâfte-i sudûr olmağla keyfiyeti iktizâ edenlere tenbîh eyle-
yeler deyü buyruldu.
Fî-19 N sene 1216
Îkād-ı kanâdil

100
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

İşbu Ramazani’l-mübârek gurresi Salı günü olduğu mahrûse-i Bursa Kādısı Fey-
zullah Afif Efendi huzûrunda bir kıt‘a i‘lâm-ı şer‘î nâtık olduğu üzere şuhûd-ı udûl
şehâdetleriyle vech-i vecih-i şer‘î üzere sâbit ve hükm-i şer‘î lâhık ve mûcebince
yevm-i mezbûrda nâssa sıyâm ile emr olunduğu meclis-i kazâda bulunan Hasan
Efendi b. Hüseyin ve Ahmed Efendi b. Veliyüddin şehâdetleriyle Âsitâne-i aliyye-
de meclis-i şer‘-i münîrde şer‘an sâbit ve ol vechile hükm-i şer‘î lâhık olmağla bu
sûretde şehr-i şerîf-i merkūmun yirmi yedinci Pazar gecesi leyle-i kadr ve perşem-
be günü îd-i sa‘îd olmak iktizâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fi’l-leyletü’s-sâmineti aşar min-Ramazani’l-mübârek sene 1216

51 [7b-2] Sâyis Seyyid Ahmed b. Abdullah ve Arabgirli Hüseyin b.


Ali’nin evlerinde çıkan yangında vefât ettiklerinden cesetlerinin
teşhis edildiği
Keşf-i meyyit
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen savb-ı şer‘-i münîrden mürsel Kâtib Sa-
lih Efendi hâcegân-ı dîvân-ı hümâyûndan hâlâ mâliye tezkirecisi Mehmed Sâhib
Efendi’nin İslâmbol’da Süleymâniye câmi‘-i şerîfi civârında sâkin oldukları men-
zile varıp menzil-i mezkûr derûnunda tahtânî bir bâb odada bi-emrillâhi te‘âlâ
harîkan fevt olan sâyis es-Seyyid Ahmed b. Abdullah ve saraydar Arabgirî Hüse-
yin b. Ali nâm kimesnelerin azalarına cerîdede mazbûtü’l-esâmî Müslimîn hâzır
oldukları hâlde nazar eylediklerinde mezbûr es-Seyyid Hüseyin’in alnında şakkı
olup demi duvarda müşâhid ondan gayrı bir yerinde eser-i cerh olmayıp ve bir
kimesnenin sun‘u olmaksızın târih-i i‘lâm gecesi bi-kazâillâhi te‘âla sâkin olduk-
ları odada zuhûr eden ateş ile harîkan fevt olduklarını Müslimûn-ı merkūmun
haber verdiklerini kâtib-i mezbûr dâ‘îleri mahallinde ba‘de’t-tahrîr ma‘an meb‘ûs
ümenâ-i şer‘le meclis-i şer‘a gelip alâ-vukū‘ihi inhâ ve tahrîr eyledikleri İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-16 min-Ramazan sene [1]216

52 [7b-3] Yako v. Yorgi’nin, Mehmed Sâdık Efendi’de olan


alacağını taksitlendirdiği
593 [guru]ş te’cîl
Ma‘rûz
Tüccâr kalfalarından arzuhâlde mastûr Kiryako v. Yorgi meclis-i şer‘-i münîrde
sâhib-i arzuhâl el-Hâc Mehmed Sâdık Efendi b. eş-Şeyh Yakub Efendi mahzarında

101
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

merkūm el-Hâc Mehmed Sâdık Efendi zimmetinde işbu yedimde olan bir kıt‘a
keşif defteri nâtık olduğu üzere Hasköy’de vâki‘ mutasarrıf olduğu Yahûdhânesi
binâsına bi-şartü’r-rücû‘ emriyle masrûfum olan dört bin sekiz yüz yirmi altı gu-
ruşdan bâkī dokuz yüz doksan üç guruş alacağım olmağla meblağ-ı bâkī-i mezkûru
hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında ber-mantûk-ı defter-i
keşif meblağ-ı bâkī-i mezkûr bana deyni olduğunu ikrâr lâkin def ‘aten edâya
iktidârım yokdur deyü istimhâl eylediğinde ben dahi meblağ-ı mezkûrun dört
yüz guruşunu târih-i i‘lâmdan üç gün mürûrunda ve bâkī beş yüz doksan üç guru-
şunu beher mâh bana yüzer guruş vermekle târih-i mezkûrdan beş ay yirmi sekiz
gün hitâmında tamamen bana edâ etmek üzere tecil ve taksît eylediğimde ol dahi
kabûl ve meblağ-ı bâkī-i mezkûru ber-vech-i muharrer müeccelen ve muksitan
edâya ta‘ahhüd eyledi deyü takrîrini merkūm el-Hâc Mehmed Sâdık Efendi tasdîk
eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-17 min-Ramazan sene [1]216

53 [7b-4] Murad Bey Kaptanî Halil b. Osman’ın terekesinin taksimi


4750,5 riyâl hüküm
Ma‘rûz
Mîrîmîrân-ı kirâmdan sâhib-i arzuhâl Seydî el-Hâc Ali Paşa b. Abdullah tarafın-
dan husûs-ı âtî’l-beyânda vekîl olduğu Hüseyin b. Abdullah ve Hâfız Mehmed
b. Mehmed şehâdetleriyle sâbit olan Ömer Efendi b. el-Hâc Ahmed Çarşamba
günü huzûr-ı âlîlerinde ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde diyâr-ı Mısrıyye’de vâki‘
olan Rahmaniye muharebesinde şehîden vefât eden Murad Bey Kaptânî Halil b.
Osman’ın verâseti Hanya kazâsında sâkine vâlidesi Fâtıma ile li-ebeveyn er karın-
daşı İbrahim ve kız karındaşı Emine’ye münhasıra olmağla verese-i mezbûrûndan
arzuhâlde mezkûr merkūm İbrahim muvâcehesinde müvekkilim mûmâ-ileyh Ali
Bey bin iki yüz on bir senesi Şa‘banının on beşinci günü Mısr-ı Kahire’de Cize nâm
mahalde vâki‘ kendi menzilinde malından müteveffâ-i merkūm Halil Kaptan’a ol
diyârda beheri dörder guruşa râyic üç bin üç yüz doksan sekiz buçuk Fransa riyâli
ikrâz ve teslîm ol dahi iktirâz ve kabz ve yine malından kırk kantar kahveyi bin üç
yüz elli iki Fransa riyâli semen tesmiyesiyle müteveffâ-i merkūma bey‘ ve teslîm
ol dahi iştirâ ve kabz eylediğinden sonra ciheteyn-i mezkûreteynden alacağı olan
cem‘an dört bin yedi yüz elli buçuk riyali kable’l-ahz ve’l-edâ merkūm Halil Kap-
tan fevt olmağla meblağayn-ı mezkûreyni merkūm İbrahim’in bi’l-verâse vâzı‘u’l-
yed olduğu tereke-i vâfiyesinden bi’l-vekâle taleb ederim deyü ba‘de’d-da‘vâ ve’l-
istintak ol dahi cevâbında karındaşı müteveffâ-i merkūmun mudârebe tarîkiyle
Hânî Mustafa Ağa’da olan alacağından dokuz bin beş yüz kırk altı guruş ve Penkâz
Ali’de alacağından beş bin guruş ki cem‘an on dört bin beş yüz kırk altı guruşu

102
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

merkūm Halil Kaptan’ın vefâtından sonra kabzını ve ol mikdâr terekesine vaz‘-ı


yedini ikrâr ve müdde‘î vekîl-i mezbûrun ber-vech-i muharrer müdde‘âlarını
inkâr etmekle müdde‘î vekîl-i mezbûr ber-minvâl-i muharrer müdde‘âlarını
lede’t-tezkiye adl ve makbûlü’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan İslâmbol’da Tahtaka-
le kurbünde sâkin Ahmed b. Mustafa ve Sultan Selim kurbünde Çukurbostan’da
sâkin es-Seyyid Ali b. Ebîbekir nâm kimesneler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe ber-
nehc-i şer‘î ba‘de’l-isbât müvekkil-i mûmâ-ileyh Ali Paşa dâ‘îhânemizde ma‘kūd
meclis-i şer‘-i hatîrde merkūm İbrahim hâzır olduğu hâlde meblağ-ı mecmû‘-ı
mezkûrda müteveffâ-i merkūm Halil Kaptan’ın hayatında küllen ve ba‘zen bir
nesne ahz veyâhud hibe veyâhud âhar tarîk ile bir vechile ahz u istîfâ etmediğine
mûmâ-ileyh Ali Paşa’ya yemîn verilmeğin mûcebiyle meblağ-ı mecmu‘-ı mezkûr
dört bin yedi yüz elli buçuk riyâl tereke-i müteveffâ-i merkūmdan iktizâ eylediği
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min-şehr-i Ramazan sene [1]216

54 [8a-1] Ali Rıza Efendi b. Abdurrahim Efendi’nin, Tütüncü Kigorak v.


Avadeş’te alacağının kalmadığı
950 [guru]ş ahz u kabz
Ma‘rûz
Mevâlî-i izâmdan muvakkaten Edirne Kādısı Faziletlü Ali Rızâ Efendi b. el-
Müvellâ el-merhûm Abdurrahim Efendi tarafından husûs-ı âtî’l-beyânda vekîl ol-
duğu Hasan b. Halil ve Mehmed b. Abdi nâm kimesneler şehâdetleriyle sâbit olan
müderrisîn-i kirâmdan damadları Ahmed Reşid Efendi b. Mehmed Celaleddin
Efendi meclis-i şer‘-i münîrde Tütüncü Kigork v. Avadis zimmî muvâcehesinde
müvekkilim mûmâ-ileyh Ali Rızâ Efendi bundan akdem benim vesâtetimle
mersûm Kigork zimmîden iktirâz ve kabz eylediği dört yüz elli guruş deyni
mukābelesinde bir beyaz donluk şal ve bir çatari ve bir destâr ve bir top beldâr ve
iki top Hind sevayisi ve bir top Haleb sevâyisini yedine rehn vaz‘ ve teslîm etmiş-
di el-hâletü hâzihi meblağ-ı mezkûr dört yüz elli guruşu benden ahz-birle eşyâ-i
mezkûreyi rehniyetden ba‘de’l-fek bana teslîme mersûm Kigork zimmîye tenbîh
olunmak bi’l-vekâle matlûbumdur deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘î-i
merkūmun ber-vech-i muharrer müdde‘âsını ikrâr u i‘tirâf etmekle mûcebince
meblağ-ı mezkûr dört yüz elli guruşu ahz-birle rehân-ı mezkûreyi vekîl-i merkūm
Ahmed Reşid Efendi’ye teslîme mersûm Kigork zimmîye ba‘de’t-tenbîh mersûm
Kigork zimmî yine meclis-i şer‘de ikrâr ve takrîr-i kelâm edip ânifen bana teslîme
tenbîh-i şer‘î olunan eşyâ-i mezkûre rehiniyle dört yüz elli guruş ve bilâ-rehin
müvekkil-i mûmâ-ileyhde alacağım olan beş yüz guruş ki cem‘an dokuz yüz elli
guruşu vekîl-i merkūm Ahmed Reşid Efendi bana ben dahi rehân-ı mezkûreyi

103
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

kendiye işbu meclis-i şer‘de def ‘ ve teslîm ve her birimiz ahz u kabz etmemizle
fîmâ ba‘d zikr olunan husûslara müte‘allika da‘vâ ve nizâ‘ ve husûmetimiz kalmadı
deyü ikrâr ve tasdîkleri tescîl ve İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-5 min-Ramazan sene [1]216

55 [8a-2] Osman Ağa’nın, Kasber Anton v. Bedros’a olan borcunu


ödemesi gerektiği
3263,5 guruş hüküm
Ma‘rûz
Kasber Anton v. Bedros meclis-i şer‘-i münîrde sâbıkā şerbetçiler kethüdâsı Os-
man Ağa b. Ali mahzarında merkūm Osman Ağa zimmetinde semen-i mebî‘den
bâkī üç bin iki yüz altmış üç buçuk guruş alacağım olmağla hâlâ taleb ederim
deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘î-i mersûmun ber-vech-i muharrer
müdde‘âsını bi-tamâmihî ikrâr u i‘tirâf etmeğin mûcebiyle meblağ-ı bâkī-i mezkûr
üç bin iki yüz altmış üç buçuk guruşu müdde‘î-i mesfûr Kasber zimmîye edâ ve
teslîme merkūm Osman Ağa’ya tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Ramazan sene [1]216

56 [8a-3] Yoseb v. Cercu’nun, Tabib Begos v. Anton’a olan borcunu


ödemesi gerektiği
235 guruş hüküm
Ma‘rûz
Tabib Begos v. Anton zimmî meclis-i şer‘-i münîrde sâbıkā kalfası Yoseb v. Cer-
cu nâm zimmî muvâcehesinde mersûm Yoseb zimmî zimmetinde cihet-i karz-
dan üç yüz guruş alacağım olup meblağ-ı mezkûrun altmış beş guruşunu bun-
dan akdem bana edâ etmekle bâkīsi olan iki yüz otuz beş guruşu mersûm Yo-
seb zimmîden hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘î-i
mersûmun ber-vech-i muharrer müdde‘âsını bi-tamâmihî ikrâr u i‘tirâf etmekle
mûcebince meblağ-ı bâkī-i mezkûr iki yüz otuz beş guruşu müdde‘î-i mersûm
Begos zimmîye edâ ve teslîme mersûm Yoseb zimmîye tenbîh olunduğu İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-11 min-Şa‘ban sene [1]216

104
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

57 [8a-4] Ahmed adlı kişinin islamla şereflendikten sonra dinden


döndüğü ve katli lazım geldiği
Mürted i‘lâmı
Ma‘rûz
İşbu târih-i i‘lâm senesi Receb-i şerîfi evâilinde rızâsıyla şeref-i İslâmla müşerref
ve edyân-ı bâtıladan teberrâ eylediğini câmi‘-i şerîfde cemâ‘at-i Müslimîn ile edâ-
yı salât-ı mefrûza etmekle mukır ve mu‘terif olan Ahmed nâm âkil ve bâliğ ki-
mesne iyâzen bi’llâhi te‘âlâ İslâm’dan rücû‘ ve mürted olup hâlâ mesfûre mecâlis-i
selâsede İslâm arz ve şübhesi keşfolunmuşken kabûl etmeyip irtidâdında ısrâr ve
istimhâl dahi etmemekle mürted-i mesfûrun şer‘an katli lâzım geldiği İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-6 L sene 1216

58 [8a-5] Seyyid İsmail b. Mehmed’in vâkıf evladından olduğunu ispat


edemediğinden vakıf tevliyetinin Şeyh Sülayman’da kaldığı
Tevliyet da‘vâsıyla mu‘ârazadan ba‘de’l-men üzerinde ibkā
Ma‘rûz
Anadolu’da Tire kazâsı ahâlîsinden derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism es-Seyyid
İsmail b. Mehmed meclis-i şer‘-i münîrde kazâ-i mezbûre muzâfe Güllüce kar-
yesinde vâki‘ Umur Bey ve İsa Bey an evlâd-ı Tâmi Seydî Vakfı’nın tevliyet ve
meşîhatine ber-vech-i meşrûta bâ-berât mutasarrıf olan sâhib-i arzuhâl eş-Şeyh
Süleyman Efendi b. Ebûbekir mahzarında tevliyet ve meşîhat-i mezkûre vâkıfın
evlâd-ı evlâd-ı evlâdına meşrûta olup ve babam Mehmed kazâ-i mezbûrda
kâin Elvan Seydî vakfının tevliyetini üzerine tevcîh ve berât ettirdiğine binâen
zikr olunan Umur Bey ve İsa Bey tevliyetlerini dahi bilâ-berât zabt etmişdi el-
hâletü hâzihi tevliyet-i mezkûre evlâda meşrûta ve ben evlâd-ı vâkıfdan oldu-
ğuma binâen tevliyet-i mezkûre merkūmun ref ‘inden ber-vech-i meşrûta bana
tevcîh olunması matlûbumdur deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında tevliyet ve
meşîhat-i mezkûre evlâda meşrûta olup ve ben evlâd-ı vâkıfdan olmamla tevli-
yet ve meşîhat-i mezkûreyi üzerime tevcîh ve berât ettirmişdim deyip müdde‘î-i
mezbûr es-Seyyid İsmail’in evlâddan olduğunu inkâr etmekle müdde‘î-i mezbûr
vâkıfân-ı mûmâ-ileyhimâ ile kendi beyninde olan vasâiti zikr u beyâna bir vechi-
le kādir ve yedinde ihticâca sâlih vakfiye ve sened-i âharı olmamağla bu vechile
olan da‘vâsı mesmû‘a olmamağla kelâmına iltifât olunmayıp bî-vech mu‘ârazadan
ba‘de’l-men‘ tevliyet ve meşîhat-i mezkûre mezbûr eş-Şeyh Süleyman’ın kemâkân
üzerinde ibkā buyrulup ve kalemine dahi şerh verilmek iktizâ eylediği İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fi’l-yevmi’l-hâmis min-Şevvâli’l-mükerrem li-sene sitte aşara ve mi’eteyn ve elf.

105
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

59 [8b-1] Tütüncü Nikagos v. Avanes’in, Zakar v. Kirkor’a karşı açtığı


alacak davasında, iddiasını ispat edemediğinden muarazadan
men edildiği
Mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Tütüncü Nikogos v. Avanis zimmî meclis-i şer‘-i münîrde Zakar v. Kirkor zimmî
muvâcehesinde İslâmbol’da Leblebiciler Hânı karşısında vâki‘ bir bâb tütüncü
dükkânı derûnunda mevcûde gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeye ben
ve işbu hâzır bi’l-meclis Avanis zimmî münâsafaten mâlik ve mutasarrıflar iken
şerîkim hâzır-ı mesfûr Avanis zimmî âlât-ı gedik-i mezkûrda olan nısf hissesini
bey‘ irâdesinde olmağla mersûm Zakar zimmî ben iştirâ edeyim ba‘dehû üç gün
mürûrunda sana bey‘ ederim deyü bana va‘d ba‘dehû nısf gedik-i mezkûru bin
guruşa iştirâ ve kabz etmişdi el-hâletü hâzihi mücerred va‘dine binâen meblağ-ı
mezkûr bin guruşu yedimden ahz ve nısf-ı âlât-ı mezkûreyi bana bey‘e mersûm
Zakar zimmîye cebr olunması matlûbumdur deyü tasaddî eylediği da‘vâsı takrîr-i
meşrûhu üzere meşrû‘a olmamağla kelâmına iltifât olunmayıp bî-vech mu‘ârazadan
men‘ olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-9 min-Şevvâl sene [1]216

60 [8b-2] Dimitri v. Okir’in, Mehmed Said Ağa ve Mustafa Ağa ile alacak
davasında sulh oldukları
150 guruşa sulh
Ma‘rûz
Celeb tâifesinden olup arzuhâl eden Dimitri v. Okir zimmî meclis-i şer‘-i münîrde
arzuhâlde isimleri mezkûr kasab ustalarından Mehmed Said Ağa b. el-Hâc Meh-
med ve es-Seyyid Mustafa Ağa b. es-Seyyid Hüseyin mahzarlarında mezbûr Meh-
med Said Ağa zimmetinde bin iki yüz on dört senesi hilâlinde yedimden ve ma-
lımdan iştirâ ve kabz eylediği yüz yetmiş yedi re’s ağnâm semeninden bâkī iki
yüz on iki buçuk guruş ve merkūm es-Seyyid Mustafa Ağa’ya bey‘ ve telim eyle-
diğim seksen re’s ağnâm semeninden üç yüz seksen sekiz buçuk guruş zimme-
tinde alacağım olmağın meblağayn-ı mezkûreyni merkūmân Mehmed Said Ağa
ve es-Seyyid Mustafa Ağa’dan hâlen taleb ederim deyü da‘vâ eylediğimde onlar
dahi cevâblarında ber-vech-i muharrer müdde‘âlarımı her biri ikrâr lâkin dey-
nim olan meblağayn-ı mezkûreyni emrinle kasabbaşı müteveffâ el-Hâc Meh-
med Ağa’ya hayatında vermişdin deyü beni def ‘a tasaddî ve bu vechile beyni-
mizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı muslihîn ben ber-vech-i muharrer
tasaddî eylediğim da‘vâ-yı mezkûrelerimden merkūmân ile yüz elli guruş bedel-i

106
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

makbûza ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl ziyâde müdde‘âlarıma ve bi’l-cümle


husûs-ı mezkûra müte‘allika âmme-i da‘vâdan ben merkūmân Mehmed Said Ağa
ve Mustafa Ağa’nın zimmetlerini ibrâ-yı âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt eyle-
diğimde onlar dahi bedel-i sulh-i mezkûra müte‘allika âmme-i da‘vâdan benim
zimmetimi ibrâ ve iskāt ve her birimiz ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını kabûl
eyledik deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasâduk bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-8 min-Şevvâl sene [1]216

61 [8b-3] Mehmed Ağa b. İbrahim’in vârislerinin, Dimitri v. Okir’e


karşı açtığı alacak davasında, iddialarını ispat edemediğinden
muarazadan men edildiği
Mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Kasabbaşı müteveffâ es-Seyyid el-Hâc Mehmed Ağa b. İbrahim’in hasran vârisleri
olan sulbî sagīr evlâdları es-Seyyid Mehmed Emin ve es-Seyyid Hüseyin ve es-
Seyyid Ali’nin bâ-hüccet vasîleri olan ammizâdeleri es-Seyyid Osman b. es-Seyyid
Hasan meclis-i şer‘-i münîrde celeb tâifesinden Dimitri v. Okir nâm zimmî
muvâcehesinde müteveffâ-i mezbûr el-Hâc Mehmed Ağa kasabbaşılığı evânında
bin iki yüz on dört senesi hilâlinde Kuşan cânibinden mîrî fiyatıyla cem‘ olunacak
ağnâmın cem‘ ve tahsîlini mersûm Dimitri zimmîye ihâle edip ol dahi mahâll-i
mezkûrda kendi malıyla sekiz yüz on bir re’s ağnâm iştirâ ve Âsitâne-i aliyyeye ge-
tirip kasab ustalarına ba‘de’l-bey re’s-i malı fürû-nihâde olundukdan sonra iki bin
iki yüz sekiz guruş fâide hâsıl olmağla meblağ-ı mezkûrdan nısfı mersûm Dimitri
zimmînin hissesine ba‘de’l-ifrâz bâkīsi olan bin yüz dört guruşu mesfûr Dimitri
zimmîden bi’l-vesâye taleb ederim deyü tasaddî eylediği da‘vâsı takrîr-i meşrûhu
üzere meşrû‘a olmamağla vasî-i mezbûrun da‘vâ-yı mezkûresine iltifât olunmayıp
bî-vech mu‘ârazadan men‘ olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-8 min-Şevvâl sene [1]216

62 [8b-4] Abraham ve Despino Nasrâniye’nin dükkanına açtıkları


pencerenin, Zübeyde bt. Mustafa’nın evine baktığından ve zarar
verdiğinden kapatılması gerektiği
Pencere sedd ü bendine ta‘ahhüd
Ma‘rûz

107
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen zikri âtî husûsun mahallinde bi’l-mu‘âyene
fasl ve hasmı için kıbel-i şer‘den mürsel kâtib-i sâni Merhabâzâde Mahmud Efendi
İstanbul’da Çelebioğlu Mahallesi’nde vâki‘ münâza‘un-fîh olan nâ-tamam kârgîr
dükkâna varıp cerîdede mazbûtü’l-esâmî Müslimîn huzûrlarında akd-i meclis-i
şer‘-i kavîm eyledikde sâhibe-i arzuhâl Zübeyde bt. Mustafa nâm hatunun zevci
ve tarafından husûs-ı âtî’l-beyânda vekîl olduğu zâtını ârifân Ali Ağa b. Halil ve
Bostanî Ömer Ağa b. Hüseyin şehâdetleriyle sâbit olan Mehmed Beşe b. Mustafa
meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda dükkân-ı mezkûrun mutasarrıfları derûn-ı arzuhâlde
isimleri mezkûr Nazife bt. Ömer nâm hatunun zevci ve tarafından husûs-ı âtî’l-
beyânda vekîl olduğu zâtını ârifân Mehmed Said Efendi b. Mahmud ve Mehmed
Ali Efendi b. Süleyman şehâdetleriyle sâbit olan Ahmed Ağa b. Hüseyin nâm ki-
mesne ile keresteci Abraham v. Suvana nâm zimmî ve şahsı mu‘arrefe olan Des-
pino bt. Yorgi nâm Nasrâniye muvâcehelerinde mezbûrûn bu esnâda mücedde-
den binâ ve inşâ eyledikleri kârgîr dükkânının bir göz kemerinden müvekkilem
mezbûrenin pencerelerine nezâret ve zarar-ı mübeyyeni olmağla sâlifü’z-zikr
bir göz kemer sedd ü bend olunmak bi’l-vekâle matlûbumdur deyü bundan ak-
dem da‘vâ sadedinde olduğumda vekîl-i mezbûr Ahmed Ağa ve Abraham zimmî
ve Despino Nasrâniye dahi bi’t-terâzi zikr olunan kemeri duvar binâsıyla sedd
u bend etmek üzere ta‘ahhüd eylediler dedikde asıl ve vekîl-i mezbûrûn dahi
vekîl mukırr-ı merkūm Mehmed Beşe’yi cemî‘-i kelimâtında tasdîk ve bu vechi-
le kat‘-ı nizâ‘ eylediklerini Mevlânâ-yı mezbûr mahallinde ba‘de’t-tahrîr ümenâ-i
şer‘le meclis-i şer‘a inhâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-7 min-L sene [1]216

63 [9a-1] Bosna eyaletinin Hersek sancağındaki Zey kalesi müstahfızının


mevacibinin ödenmesi gerektiği
Mazbatadan derkenâr
Ma‘rûz
Âhar arzuhâl hâmişinde mastûr derkenâr nâtık olduğu üzere Bosna eyaletinde
Hersek sancağında vâki‘Eşpozi Kalesi yerli müstahfızîn neferâtlarının bin iki yüz
on bir senelerine mahsûben müstehak oldukları mevâciblerini cânib-i mîrîden
ahz u kabz ve îsâle vekîlleri müteveffâ Salyaneci el-Hâc Mahmud’un sulbî kebîr
oğlu ve mevâcib-i mezkûreyi havâle buyrulan mahallerden kabz edenlerden taleb
ve da‘vâ ve ahz u kabza neferât-ı merkūmûn taraflarından vekîlleri olduğu ber-
nehc-i şer‘î mukaddemâ sâbit olduğu hasmı tasdîkiyle zâhir olan sâhib-i arzuhâl
Kale-i bâlâ dizdârı Osman nâm kimesne meclis-i şer‘-i münîrde derûn-ı arzuhâlde
ismi mastûr sarraf tâifesinden Marat oğlu Rafael nâm zimmî mahzarında pederim

108
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

müteveffâ-i mezbûr salyâneci el-Hâc Mahmud hayatında neferât-ı merkūmûnun


mevâcib-i mezkûrelerine mahsûben cânib-i mîrîden havâleten i‘tâ buyrulan
cem‘an dokuz bin altı yüz otuz altı guruşluk kırk kıt‘a ruznâmçe-i hümâyûn
temessükâtını sarraf-ı mesfûra teslîm ve havâle buyrulan mahallerden an hazine
hesabı üzere beher yüz guruşda yirmi beşer guruş tenzîliyle tahsîl ve ahz u kab-
za tevkîl ol dahi mebâliğ-i mezkûreden yirmi bir kıt‘a temessükâtla Karahisâr-ı
Şarkī şâbhânesi mukāta‘ası malından havâle buyrulan dört bin iki yüz elli dört
guruşdan beher yüzde yirmi beşer guruş tenzîl ile üç bin yüz doksan buçuk guruş
mahallinden bi’l-vekâle ahz u kabz edip yedinde iken babam salyâneci merkūm
el-Hâc Mahmud fevt oldukdan sonra sarraf-ı mesfûr mal-ı âhardan havâle buyru-
lup tahsîl edemediği beş bin üç yüz seksen iki guruşluk on dokuz kıt‘a temessükâtı
bana teslîm etmekle makbûzu olan meblağ-ı mezkûru bi’l-asâle ve bi’l-vekâle
taleb ederim deyü bundan akdem mîrî kâtibi eşrâf-ı kuzâtdan el-Hâc Abdullah
Efendi’nin başbâkīkulu ağalara mahsûs odada akd eylediği meclis-i şer‘de da‘vâ
eylediğimde ol dahi cevâbında ber-vech-i muharrer müdde‘âmı bi-tav‘ihi ikrâr u
i‘tirâf edip lâkin baban salyâneci merkūm hayatında meblağ-ı mezkûr dört bin iki
yüz elli dört guruşun beher yüz guruşda kırk guruşdan cem‘an bin yedi yüz guru-
şunu rızâsıyla tenzîl mâ‘adâ iki bin beş yüz elli dört guruşunu dahi mahallinden
ba‘de’l-kabz Bosna’da vâki‘ Tuzla Kaptanı Süleyman Kaptan’ın mukāta‘a-i mezbûre
cebelüsünden deyn-i mîrîsine mahsûben Darbhâne-i Âmire’ye teslîm eyle deyü
bana emr etmekle ben dahi makbûzum olan meblağ-ı mezkûru emr-i mezkûruna
binâen Darhâne-i Âmire’ye teslîm etmişdim deyü eylediği emir da‘vâsını ben
inkâr etmemle dâfi‘-i mesfûr ber-minvâl-i meşrûh tasaddî eylediği def ‘-i
mezkûrunu isbât için kirâren ve mirâren ba‘de’l-istimhâl ve’l-imhâl müddet-i
mehl-i şer‘î tamam ve ikāmet-i beyyineden aczi zâhir ve nümâyân olmağla da‘vâ-
yı def ‘-i mezkûruyla bana bilâ-beyyine mu‘ârazadan ba‘de’l-men‘ ikrâr u i‘tirâfıyla
lâzım gelen sâlifü’z-zikr dört bin iki yüz elli dört guruşdan an hazine hesabı üze-
re beher yüz guruşda yirmi beşer guruşunu ba‘de’t-tenzîl bâkīsi olup şâbhâne-i
mezkûre mukāta‘ası mutasarrıfı tarafından bi’l-vekâle makbûzu olan üç bin yüz
doksan buçuk guruşu bana teslîm etmek üzere sarraf-ı mesfûre tenbîh eylediğini
nâtık yedime işbu bir kıt‘a i‘lâm-ı şer‘î i‘tâ olunmuşdu el-hâletü hâzihi meblağ-ı
mezkûru hâlâ edâ etmemekle bi’l-vekâle taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi
mazmûn-ı i‘lâm-ı mezkûru ikrâr lâkin şâbhâne-i mezkûre malından havâle
buyrulan dört bin iki yüz elli dört guruşdan beher yüzde kırk guruş tenzîliyle
iki bin beş yüz elli dört guruşu kabz ziyâde nesne kabz eylemediğimden mâ‘adâ
makbûzum olan meblağ-ı mezkûrun dahi müteveffâ-i mezbûrun hayatında em-
riyle mezbûr Süleyman Kaptan’ın deyn-i mîrîsine teslîm etmişdim deyü ke’l-evvel
def ‘a mübâderet ve ziyâde kabzını inkâr etmemle tarefeyn beyâna ba‘de’l-havâle
husûs-ı mezkûrda iştibâh olunduğuna binâen makbûzu olan meblağ-ı mezkûru
hâlâ Sadrâzam ve vekîl-i mutlak Yusuf Paşa hazretlerinin kapıkethüdâsı es-Seyyid

109
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Mehmed Efendi’den suâl olundukda havâle olunan meblağ-ı mezkûr dört bin iki
yüz elli dört guruşun beher yüzde yirmi beşer guruş tenzîliyle sarraf-ı mersûma
teslîm olunan üç bin yüz doksan buçuk guruş olduğunu inhâ ve ol vechile hilâfı
nümâyân ve def ‘-i meşrûhuna ikāme eylediği kimesne edâ-yı şehâdet-i şer‘iyye
edememekle şâhid-i âdil ikāmesine havâle olunup bir dahi zuhûr etmemekle he-
nüz da‘vâlarına faysal verilmediği mazbût olmağın sâdır olan fermân-ı âlîlerine
imtisâlen zabtı İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-9 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]216

64 [9a-2] Abdülfettâh b. Tahir’in ümmüveled olan cariyesi Tayyibe bt.


Abdullah’ı satmaması gerektiği
Câriyeyi bey‘ etmemeğe tenbîh
Ma‘rûz
Rıkka inkıyâdını mukırra ve mu‘terife olmağla ber-vech-i âtî da‘vâya kıbel-i
şer‘den me’zûne olan Zenciye Tayyibe bt. Abdullah nâm câriye meclis-i şer‘-i
münîrde mevlâsı Muslı Abdülfettâh b. el-Hâc Tahir mahzarında mevlâm mezbûr
beni istifrâş ve firâşından hâsıl iki aylık hamlim olup bu vechile ben ümm-i veledi
olmuşken mevlâm mezbûr beni âhara bey‘ murâd eder suâl olunup bey‘ etme-
mek üzere mevlâm mezbûra tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol
dahi cevâbında mezbûre Tayyibe’nin hamli bendendir deyü ikrâr u i‘tirâf etmekle
mûcebince câriye-i mezbûreyi âhara bey‘ etmemek üzere mezbûr Abdülfettâh’a
tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-12 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]216

65 [9a-3] Hafız İbrahim Edhem’in Seyyid Abdullah b. Seyyid


Hidayetullah’a borcunu ödemesi gerektiği
70 guruş hüküm
Ma‘rûz
Mısırçarşısı attârlarından es-Seyyid Abdullah b. es-Seyyid Hidayetullah meclis-i
şer‘-i münîrde Kahveci Hâfız İbrahim Edhem b. Ahmed mahzarında merkūm
Hâfız İbrahim Edhem zimmetinde bundan akdem yedimden ve malımdan iştirâ
ve kabz eylediği vezn ve kıyyesi beynimizde ma‘lûm kahve semeninden yetmiş
guruş alacağım olmağla meblağ-ı mezkûru hâlen taleb ederim deyü da‘vâ ettikde
ol dahi cevâbında müdde‘î-i mezbûrun ber-vech-i muharrer müdde‘âsını ikrâr u
i‘tirâf etmeğin mûcebince meblağ-ı mezkûr yetmiş guruşa müdde‘î-i mezbûr es-
Seyyid Abdullah’a edâ ve teslîme merkūm Hâfız İbrahim Edhem’e tenbîh olundu-
ğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]216

110
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

66 [9b-1] Bakkal Dimitri v. Piretamoz’un, Kırımlı Hacı İsmail b.


Abdullah’a borcunu ödemesi tenbihi
98 guruş 31 para hüküm
Ma‘rûz
Kapan-ı asel tüccârından Kırımî el-Hâc İsmail b. Abdullah tarafından husûs-ı âtî’l-
beyânda vekîl olduğu Salih b. Abdülvehhab ve Ali b. Ahmed şehâdetleriyle sâbit
olan Yazıcı es-Seyyid Hüseyin b. Ahmed meclis-i şer‘-i münîrde Bakkāl Dimitri
v. Piretamoz zimmî muvâcehesinde müvekkilim merkūm el-Hâc İsmail’in mesfûr
Piretamoz zimmî zimmetinde bin iki yüz on beş senesi Rebî‘ülevvelinde yedinden
ve malından iştirâ ve kabz eylediği dört yedek yağ semeninden bâkī doksan sekiz
guruş otuz bir para alacağı olmağla meblağ-ı mezkûru mesfûr Dimitri zimmîden
bi’l-vekâle hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘î-i vekîl-i
mezbûrun ber-vech-i muharrer müdde‘âsını ikrâr u i‘tirâf etmeğin mûcebince
meblağ-ı bâkī-i mezkûr doksan sekiz guruş otuz bir parayı müdde‘î-i vekîl-i
mezbûr es-Seyyid Hüseyin’e edâ ve teslîme mesfûr Dimitri zimmîye tenbîh olun-
duğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]216

67 [9b-2] Zeliha bt. Abdullah’ın, Halil Efendi b. Şaban’a şetm ettiği için
tazir ile cezalandırılması
Ta‘zîrini hüküm
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl Nefise Hatun’un zevci el-Hâc Halil Efendi b. Şaban meclis-i şer‘-i
münîrde arzuhâlde mezkûre zâtı mu‘arrefe Zeliha bt. Abdullah muvâcehesinde
mezbûre Zeliha Hatun târih-i i‘lâmdan üç gün mukaddem Sultan Bayezid câmi‘-i
şerîfi havlusu kapısı ittisâlinde iskemle ile koluma ve göğsüme bi-gayr-ı hakkın
darb ve pezevenk deyü bana şetm etmekle mûceb-i şer‘îsini taleb ederim deyü
da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘î-i mezbûrun koluna ve göğsüne iskemle
ile bi-gayr-ı hakkın darbını ikrâr ve şetm müdde‘âsını inkâr etmekle müdde‘iye-i
mezbûre ber-vech-i muharrer şetm müdde‘âsını lede’t-tezkiye adl ve makbûlü’ş-
şehâde idükleri ihbâr olunan Fesci Mahmud b. Ramazan ve Bıçakçı Mehmed
Beşe b. Ahmed nâm kimesneler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î
isbât etmeğin mûcebince mezbûre Zeliha’ya şer‘an ta‘zîr iktizâ eylediği İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-12 min-Şevvâl sene [1]216

111
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

68 [9b-3] Seyyid Abdullah b. Seyyid Hidayetullah’ın, İbrahim Edhem’deki


alacağını kefil Mehmed Emin Ağa’dan tahsili
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Mısırçarşısı attârlarından es-Seyyid Abdullah b. es-Seyyid Hidaye-
tullah meclis-i şer‘-i münîrde çukadâr kāimmakām-ı sadr-ı âlî arzuhâlde mezkûrü’l-
ism Mehmed Emin Ağa b. Osman mahzarında işbu hâzır bi’l-meclis kahveci Hâfız
İbrahim Edhem b. Mehmed zimmetinde bâ-temessük cihet-i karzdan alacağım olan
beş yüz guruşa merkūm Mehmed Emin Ağa işbu târih-i i‘lâm senesi Rebî‘ülâhirinin
beşinci günü attârân kethüdâsı odasında kefîl ve zâmin olmağla meblağ-ı mezkûr
beş yüz guruşu merkūm Mehmed Emin Ağa’dan kefâletine binâen hâlâ taleb ede-
rim deyü ba‘de’d-da‘vâ ve’l-istintak ol dahi cevâbında müdde‘î-i mezbûrun nefsine
kefîl olup meblağ-ı mezkûra kefâletini inkâr etmekle müdde‘î-i mezbûr ber-vech-i
muharrer müdde‘âsını lede’t-tezkiye adl ve makbûlü’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan
Mehmed Ağa b. Ali ve el-Hâc Ali b. Abdullah nâm kimesneler şehâdetleriyle ber-
nehc-i şer‘î isbât etmeğin mûcebince meblağ-ı mezkûr beş yüz guruşa bi-hükmi’l-
kefâle müdde‘î-i mezbûra edâ ve teslîme merkūm Mehmed Emin Ağa’ya tenbîh
olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 min-Şevvâli’l-mükerrem sene 1216

69 [9b-4] Bostani Osman b. İbrahim’in, Mustafa b. Mehmed’i yaraladığı


davada sulh oldukları
Cerhden ibrâ
Ma‘rûz
Anadolu’da Boyabad kazâsına tâbi‘ Tefe karyesi ahâlîsinden sâhib-i arzuhâl bö-
lükbaşıoğlu Bostani Mustafa b. Mehmed bi’t-terâzi meclis-i şer‘-i münîrde karye-i
mezbûre ahâlîsinden arzuhâlde mezkûr eniştesi Bostani Osman b. İbrahim mah-
zarında mezbûr Bostani Osman târih-i i‘lâmdan üç buçuk ay mukaddem karye-i
mezbûrede kendi samanhânem derûnunda yatağan bıçağı ile ağzıma ve boynuma
ve sağ omuzum başına bi-gayr-ı hakkın darb ve cerh etmekle ba‘de’l-ber’ cerh-i
mezkûrdan nâşî ta‘âm-ı müdgama halel gelmekle mûceb-i şer‘îsini mezbûr Bosta-
ni Osman’dan hâlâ taleb ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan bâ-tavassut-ı
muslihîn mezbûr Osman ile an inkâr üç yüz guruş üzerine sulh olduğumda ol dahi
sulh-ı mezkûru ba‘de’l-kabûl bedel-i sulhden mâ‘adâ bi’l-cümle cerh-i mezkûra
müte‘allika da‘vâdan mezbûr Bostani Osman’ın zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve
iskāt eyledim deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk bedel-i sulh-ı mezkûr üç yüz guru-
şu müdde‘î-i mezbûr Mustafa’ya edâ ve teslîme mezbûr Bostani Osman’a tenbîh
olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-14 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]216

112
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

70 [9b-5] Mehmed Sâdık b. Mehmed’in, sarraf Marat v. Mıgırdıç ile alacak


meselesinde sulh oldukları
İbrâ
Ma‘rûz
Hâssa hasekilerinden sâhib-i arzuhâl Mehmed Sâdık b. Mehmed meclis-i şer‘-i
münîrde arzuhâlde mastûr Sarraf Marat v. Mıgırdıç zimmî muvâcehesinde ben
ücretle hizmet eder makūlesinden olmamla mersûm Marat zimmî bin iki yüz
on beş senesine mahsûben medîne-i Üsküdar’a muzâfe Kartal ve Adalar cizyesi
uhde-i iltizâmında olup cibâyet-ine irsâl eylediği kimesne dört ay mürû[ru]nda
fevt olmağla mal bakāyâsını tahsîle beni irsâl ve bakāya-yı mezkûreden sekiz ay
müddetde on bin guruş tahsîl ve kendiye teslîm etmemle müddet-i mezkûreden
iktizâ eden ecr-i mislim ile malımdan masrûfum olan sekiz yüz guruşu mersûm
Marat zimmîden hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında ber-
vech-i muharrer müdde‘âmı inkârından mâ‘adâ sen cibâyet-i mezkûreyi çukacılar
hanında Sarraf Agob nâm zimmîden on bin yedi yüz seksen yedi buçuk guruşa
iltizâm ve yedine işbu bir kıt‘a deyn temessükünü i‘tâ eylediğinden sonra zahr-ı
temessükte olan teslîmatdan mâ‘adâ bâkī kalan iki bin üç yüz elli guruşu mesfûr
Agob zimmîye sen ver ben sana veririm deyü bana emr etmekle ben dahi emrine
binâen meblağ-ı bâkī-i mezkûru mesfûr Agob zimmîye def ‘ ve teslîm etmem-
le bi’l-mürâca‘a taleb ederim deyü benden da‘vâ ben dahi inkâr edip bu vechile
beynimizde münâza‘ât-ı kesîre vâkı‘a olmuşdu el-hâletü hâzihi tavassut-ı muslihîn
ile beynimiz ıslâh olunmağın her birimiz âhardan tasaddî eylediğimiz da‘vâ-yı
mezkûrelerimizden fâriğler olup bi’l-cümle husûs-ı mezkûra müte‘allika âmme-i
da‘vâdan her birimiz âharın zimmetini ibrâ-yı âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt
ve her birimiz ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını kabûl eyledik deyü ba‘de’l-ikrâr
ve’t-tasdîk bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-13 min-Şevvâl sene [1]216

71 [10a-1] Begos v. Bedros’un, Kuyumcu Arotin v. İsayi’ye sattığı çiftlik ve


içerisindeki hayvanlarını teslim etmesi gerektiği
Çiftlik-i mezkûru teslîme emr-i âlî sudûru
Ma‘rûz
Arzuhâl eden Kuyumcu Arotin v. İsayi nâm zimmî meclis-i şer‘-i münîrde Begos
v. Bedros nâm zimmî muvâcehesinde mesfûr Begos zimmî bin iki yüz on üç senesi
Rebî‘ülâhirinin on birinci günü târihiyle muvarraha işbu bir kıt‘a mübâya‘a hüc-
ceti nâtık olduğu üzere yedinde mülkü ve tasarrufunda olan vilâyet-i Anadolu’da

113
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Yalakâbad kazâsında vâki‘ Yörükler çiftliği demekle ma‘rûf bir kıt‘a çiftlik menzili
ve derûnunda mevcûde on re’s kara sığır ineği ve iki re’s buzağı ve iki re’s tonbay
ve iki çift kara öküz ve iki re’s kısrağı semen-i ma‘lûme ve makbûza bana bey‘
ve teslîm ben dahi iştirâ ve kabz etmişken çiftlik ve hayvanât-ı mezkûreyi fuzûlî
zabt etmekle bana teslîme tenbîh olunmak matlûbumdur deyü da‘vâ eylediğimde
mesfûr Begos zimmî dahi cevâbında kaziyye minvâl-i muharrer üzere olduğunu
tasdîk ve çiftlik-i mezkûr ile derûnunda olan hayvanât-ı muharrere-i merkūmeyi
müdde‘î-i mersûm Arotin zimmî tarafından kabza tevkîl eylediği Bedek v. Manol
zimmîye mahallinde teslîme ta‘ahhüd etmekle ikrâr ve ta‘ahhüdü mûcebince ça-
vuş mübâşeretiyle vekîl-i mezbûra teslîmi bâbında bir kıt‘a emr-i âlîleri sudûru
iktizâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-12 min-Şevvâl sene [1]216

72 [10a-2] Mahremiyete uymadığından Şerife Naile bt. Hacı Ali’nin


mahalleden çıkarılması
Mahalleden ihrâc
Ma‘rûz
İstanbul’da Çarşambapazarı kurbünde Koğacıdede Mahallesi İmâmı Resul Efendi
b. Hızır ve müezzini Hâfız Mehmed Said ve ahâlîsinden Mehmed Efendi b. Ha-
san ve Hasan Ağa b. Mehmed ve es-Seyyid Abdurrahim Efendi b. Mehmed ve
Mehmed Celaleddin Efendi b. Mehmed Said ve es-Seyyid Mustafa b. Mehmed ve
Çukadâr Osman Ağa b. Mehmed ve es-Seyyid Veliyüddin b. Mustafa ve el-Hâc
Mehmed Efendi b. Abdullah ve diğer Mehmed b. Hasan ve Feyzullah b. Ali ve
el-Hâc Osman b. Hüseyin ve es-Seyyid Mehmed Emin Efendi b. Halil nâm ki-
mesneler meclis-i şer‘-i münîrde mahalle-i mezbûre sâkinelerinden zâtı mu‘arrefe
Şerîfe Naile bt. el-Hâc Ali nâm hatun muvâcehesinde mezbûre Şerîfe Naile Ha-
tun kendi halinde olmayıp halî‘u’l-izâr ve bediyyü’l-lisân olduğundan mâ‘adâ nâ-
mahremden ictinâbı olmamağla bi’d-defa‘ât kendiye tenbîh eylediğimizde ısgā
etmemekle mezbûre Şerîfe Naile Hatun bir türlü emniyet ve rahatımız yokdur
deyü bi’l-muvâcehe teşekkî ve mahalle-i mezbûreden hurûcunu iltimâs etmele-
riyle fîmâ ba‘d mahalle-i mezbûrede sâkine olmayıp âhar mahalde menzil tedârik
ve mahalleden hurûcuna mezbûre Şerîfe Naile Hatun’a tenbîh olunduğu İslanbul
mahkemesinden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-16 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]216

114
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

73 [10a-3] Vasiliko bt. Saturi’nin eşi Yorgi v. Andez’in evine


dönmesi gerektiği
Hukūk-ı zevciyete murâ‘âtına tenbîh
Ma‘rûz
Arzuhâl eden Yorgi v. Andez zimmî meclis-i şer‘-i münîrde hâlâ zevcesi arzuhâlde
mastûr mu‘arrefetü’ş-şahs Vasiliko bt. Saturi nâm Nasrâniyye muvâcehesinde
mersûme Vasiliko Nasrâniye âyîn-i âtı‘lâmız üzere zevce-i medhûlün-bihâm iken
menzilimden firâr ve nâşizet işbu hâzıra bi’l-meclis anası Fotini Nasrâniyenin
menzilinde mütemekkine olmağla suâl olunup menzilime gelip hukūk-ı zevciye-
te murâatına tenbîh olunması murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında
müdde‘î-i mersûm Yorgi zimmî zevci olduğunu ikrâr u i‘tirâf etmekle mûcebiyle
zevci mersûmun menziline varıp hukūk-ı zevciyete mürâ‘at etmek üzere mesfûre
Vasiliko Nasrâniyye’ye tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 min-Şevvâl sene [1]216

74 [10a-4] Arakil v. İvaz’ın dükkan gediğini bedeli karşılığı Artin v.


Sahak’a devrettiği
Gedik mübâya‘ası
Ma‘rûz
İstanbul’da Kumkapı dâhilinde Balipaşa Mahallesi’nde mütemekkin Arakil v.
İvaz nâm zimmî meclis-i şer‘-i münîrde Artin v. Sahak zimmî muvâcehesinde
takrîr-i kelâm edip İslâmbol’da Mahmudpaşa câmi‘-i şerîfi kurbünde müteveffâ
Rüstempaşa evkāf-ı şerîfi müstagallâtından Sultan odaları demekle ma‘rûf han
derûnunda kâin fevkānî ve tahtânî altmış bir bâb oda ve kahvehâne ve han-ı
mezkûr dâhilinde kapı arasında kâin iki bâb dükkânlar ve han-ı merkūmdan ol-
mak üzere han-ı mezkûr hâricinde kâin altı bâb dükkânlarda mevcûde gedik tâ‘bir
olunur işbu bir kıt‘a fermân-ı âlî mantûkunca mülk-i müşterâm olan âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmelerden hân-ı mezkûrda fevkānî yedi bâb oda ve tahtânî on yedi bâb oda ve
kapı arasında bir bâb dükkân ve hân-ı mezkûr hâricinde iki bâb dükkân gedikleri
olan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerimi bundan akdem semen-i ma‘lûm ve ve makbûza
âhara bâ-i‘lâm-ı şer‘î bey etmişdim el-hâletü hâzihi hân-ı mezkûr kapısının sağ
tarafı ittisâlinde vâki‘ bir bâb dükkân derûnunda mevcûde gedik tâ‘bir olunur
âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerimi bi-safkatin vâhidetin mesfûr Artin zimmîye iki
yüz eli guruş semen-i makbûza bey‘ ve temlîk ve teslîm eylediğimde ol dahi ber-
veh-i muharrer iştirâ ve temellük ve tesellüm ve kabûl eylediğinden sonra mebî‘-i
mezkûrun tağrîr ve gabnine müte‘allika da‘vâdan her birimiz âharın zimmetini

115
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledik ba‘de’l-yevm zikr olunan dükkân gediği âlâtında
benim alâka ve medhalim kalmayıp mersûm Artin zimmînin mülk-i müşterâsı
olmuşdur deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk mârrü’l-beyân dükkân gediği mesfûr Ara-
kil zimmî üzerinden ref ‘ ve terkīn ve mesfûr Artin zimmî üzerine kayd ve ye-
dine sûret i‘tâ buyrulmasını istid‘â eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-17 min-L sene [1]216

75 [10a-5] Tabib Seyyid Mehmed Efendi b. Ali’nin çocukları Seyyid Ali ve


Şerife Fâtıma’ya nafaka tayini
Nafaka-yı sagīrânın mâh be-mâh edâsı iktizâ eylediği
Ma‘rûz
Müderrisin-i kirâmdan sâhib-i arzuhâl Tabib es-Seyyid Mehmed Efendi b. el-Hâc
Ali meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâlde mezkûre sâbıkā zevcesi zâtı mu‘arrefe Emi-
ne bt. Ahmed nâm Hatun mahzarında mezbûre Emine Hatun ile mukaddemâ
zevciyet beynimizde kāime iken firâşından hâsıllar ve zevcem mezbûreden
mütevellîdler olan sulbî sagīr evlâdları es-Seyyid Ali ve Şerîfe Fâtıma’nın malları
olmamağla nafakaları için her birine yedişer guruşdan cem‘an on dört guruşar
bâ-hüccet farz ve takdîr olunup lâkin meblağ-ı mefrûz-ı mezkûru benim vermeğe
iktidârım olmamağla bir mikdârı hat ve tenzîl olunması murâdımdır deyü da‘vâ
ettikde ol dahi cevâbında meblağ-ı mefrûz-ı mezkûru zevc-i sâbıkım mezbûrun
vermeğe iktidârı olup kadr-i ma‘rûftur deyü iddi‘â ve fi’l-hakīka meblağ-ı mezkûr
tarefeynin haline nazaran kadr-i ma‘rûf oluğunu es-Seyyid Mustafa b. es-Seyyid
el-Hâc Mehmed ve diğer Mustafa b. Halil nâm kimesneler bi’l-muvâcehe alâ-
tarîkı’ş-şehâde haber vermeleriyle meblağ-ı mefrûz-ı mezkûr on dört guruşu mâh
be-mâh mezbûre Emine Hatun’a edâ ve teslîm eylemesi iktizâ eylediği merkūm
es-Seyyid Mehmed Efendi’ye tefhîm olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]216

76 [10b-1] Debbağ esnafından Mustafa ve oğlu Halil’in nizama aykırı


davranmaları sebebiyle ihraç edilmeleri
Debbâğ esnâfından ihrâc
Ma‘rûz
İslâmbol’da Yedikule debbâğlarında Ahi Baba el-Hâc Ahmed Ağa ve yiğitba-
şı Molla İsmail ve ustalarından es-Seyyid el-Hâc Ahmed Efendi ve el-Hâc Hü-
seyin ve es-Seyyid el-Hâc Halil ve Süleyman ve el-Hâc Lütfullah ve Zekeriya ve

116
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Molla Halil ve kerdemancıbaşı? İsmail ve Ali ve Mehmed ve Ahmed ve es-Seyyid


Ahmed ve İbrahim ve es-Seyyid Mehmed Râşid ve es-Seyyid Molla Mehmed
vesâirleri meclis-i şer‘-i münîrde esnâf-ı mezkûreden el-Hâc Mustafa Usta ve
oğlu Halil muvâcehelerinde mezbûrân el-Hâc Mustafa ve oğlu Halil esnâfımızdan
olup lâkin kendi hallerinde olmayıp nizâm ve i‘tibârımıza muhill-i harekât-ı nâ-
bercâya ictisâr etmeleriyle bi’d-defa‘ât kendilere nush u pend eylediğimizde ısğâ
etmemeleriyle merkūmândan bir vechile emniyet ve rahatımız yokdur deyü bi’l-
muvâcehe teşekkî ve san‘at-ı mezkûreden ihrâc olunmalarını istid‘â eylediklerinde
onlar dahi cevâblarında fîmâ ba‘d san‘at-ı mezkûreyi i‘mâl etmeyip âhar ticârete
sülûk ve esnâf-ı mezkûreye dâir umûr-ı husûslarına karışmamak üzere her biri
ta‘ahhüd eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]216

77 [10b-2] Serkiz v. Mefer’in dükkân kirasını Oseb’e ödemesi gerektiği


İcâreyi edâsına kefîl
Ma‘rûz
Keresteci esnâfından Aslan v. Norsis nâm zimmînin oğlu ve tarafından husûs-ı
âtî’l-beyânında vekîl olduğu Mustafa b. Musa nâm kimesne ile Serkiz v. Toma
zimmî şehâdetleriyle sâbit olan Oseb nâm zimmî meclis-i şer‘-i münîrde keresteci
Serkiz v. Makar zimmî muvâcehesinde İslâmbol’da Çatladıkapı dâhilinde vâki‘ bir
bâb keresteci dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı
lâzımenin nısfı babam ve müvekkilim mersûmun ve nısf-ı âharı dahi işbu Serkiz
zimmînin mülkleri ve derûnunda babam mesfûrun iki yüz elli guruş sermâyesi
olmağın babam ve müvekkilim mersûm âlât-ı mezkûrede olan nısf hissesini işbu
târih-i i‘lâm senesi Cumâdelâhiresinin sekizinci gününden beher mâh sekizer gu-
ruşa mesfûr Serkiz zimmîye îcâr ve teslîm ol dahi istîcâr ve kabûl etmekle icâre-i
mezkûreden işbu târih-i i‘lâm-ı şehrî gāyetine gelince müctemi‘a olan otuz yedi
guruş otuz dört para iki akçeyi mersûm Serkiz zimmî bana def ‘ ve teslîm ben dahi
bi’l-vekâle kabz eyledim deyü vekîl-i mersûmun takrîrini mersûm Serkiz zimmî
tasdîk ve fîmâ ba‘d icâre-i mezkûreyi mâh be-mâh edâya ba‘de’t-ta‘ahhüd icâre-i
mezkûrenin edâsına mersûm Serkiz zimmînin oğlu işbu hâzır bi’l-meclis Karabet
zimmî kefîl ve zâmin olduğu tescîl ve İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Şevvâl sene [1]216

117
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

78 [10b-3] Şerife Nefise bt. Hacı Ali’nin boşandığı eşi Yusuf, üvey
babası Mustafa ve annesi Şerife Ayşe’nin bir birlerinin zimmetini
ibra ettikleri
Ma‘rûz
Mahrûse-i Galata’da Alaca Mescid Mahallesi sâkinelerinden olup zikri âtî husûsdan
afîfe ve sâlime olduğu zâtını ârifân mahalle-i mezbûrede imâm vekîli Ali Efendi
b. Ali ve Müezzini es-Seyyid Molla Tahir ve ahâlîsinden el-Hâc İbrahim ve Kala-
fatçı es-Seyyid İsmail ve Kayyım Ahmed Efendi ve diğer el-Hâc İbrahim ve Meh-
med Sâdık ve es-Seyyid Molla Süleyman ve es-Seyyid Mahmud ve Mehmed Emin
Efendi ve diğer Ahmed ve civârında vâki‘ Emeksiz Mahallesi ahâlîsinden Serden-
geçti Mustafa Ağa ve Mazlum Ömer Ağa nâm kimesneler haberleriyle zâhir ve
mütehakkık olan Şerîfe Nefise bt. el-Hâc Ali nâm hatun meclis-i şer‘-i münîrde
vâlidesi zâtı mu‘arrefe Şerîfe Âişe ve üvey pederi Mustafa hâzır oldukları hâlde
sâbıkā zevci Yusuf mahzarında mezbûr Yusuf bundan akdem yüz guruş <<mehr-i
müeccel>> tesmiyesiyle beni tezevvüc ve mehr-i mu‘accelimi bana def ‘ ve teslîm
edip halvet-i sahîha bulunduktan sonra mâlâyani isnâdıyla zifaf gecesi beni tatlîk
ve mehr-i mu‘accelim olan yüz guruş ile ol gece bana hibe ve teslîm ben dahi
kabz eylediğim bir sim sa‘ati zevcim merkūm fuzûlen ahz etmekle hâlâ istirdâd
ederim deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer müdde‘âmı ikrâr ve
meblağ-ı mezkûr yüz guruş ile zikr olunan sim sa‘ati işbu meclis-i şer‘de bana def ‘
ve teslîm ve mehr-i müeccelim olan yüz guruş ile nafaka-i iddetim için bi’t-terâzi
ta‘yîn olunan on guruşu mukaddemâ ahz etmemle hukūk-ı zevciyete ve bi’l-cümle
sâir hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan ben
üvey pederim ve vâlidem hâzırân-ı merkūmândan her birimiz merkūm Yusuf ’un
zimmetini ibrâ-yı âm ile ibrâ ve iskāt eylediğimizde ol dahi hukūk-ı zevciyete ve
bi’l-cümle sâire müte‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan benim ile üvey
pederim ve vâlidem hâzırân-ı merkūmândan her birimizin zimmetlerini ibrâ-
yı âm ile ibrâ ve iskāt ve her birimiz ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını kabûl
eyledik deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasâduk bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-20 min-Şevvâl sene [1]216

79 [10b-4] Hammami Mehmed b. İbrahim’in Ümmügülsüm bt. Halil’e


olan borcunu ödemesi erektiği
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Ümmügülsüm bt. Halil nâm hatun meclis-i şer‘-i
hatîrde arzuhâlde mezkûr Hammâmî Mehmed b. İbrahim mahzarında merkūm

118
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Mehmed zimmetinde cihet-i karzdan bâ-temessük alacağım olan cem‘an dokuz yüz
elli altı guruşun iki yüz kırk üç guruşunu nakden ve üç yüz seksen guruşunu dahi
mezbûr Mehmed’in mutasarrıf olup bana îcâr ve teslîm eylediği İslâmbol’da Cibali
Kapısı dâhilinde Havuzlu Hamam demekle ma‘rûf hamam icâresine takāsan ahz
u istîfâ etmemle bâkī alacağım olan üç yüz otuz üç guruşu merkūm Mehmed’den
halen taleb ederim deyü da‘va ettikde ol dahi cevâbında müdde‘iye-i mezbûrenin
ber-vech-i muharrer müdde‘âsını ve meblağ-ı bâkī-i mezkûr el-yevm zimmetinde
deyni olduğunu ikrâr u i‘tirâf etmeğin mûcebince meblağ-ı bâkī-i mezkûr üç yüz
otuz üç guruşu müdde‘iye-i mezbûre Ümmügülsüm Hatun’a edâ ve teslîme mezbûr
Mehmed’e tenbîh olunduğu huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Şevvâl sene [1]216

80 [11a-1] Hacı Halil Ağa’nın sahilhane dükkânları vakfiyesinin


sahih olduğu
Bundan mukaddem kaydolunup sehven dahi tekrar bu mahalle kaydolunmuşdur.
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen işbu bin iki yüz on altı senesi Rebî‘ülâhirinin
on yedinci günü târihiyle muvarraha hâlâ Gerede kazâsı nâibi Mahmud Esiri Efendi
dâ‘îlerinin imzâ ve hatmini havîye kazâ-i mezbûr ahâlîsinden sâhib-i arzuhâl el-Hâc
Halil Ağa on bir bâb selhhâne dükkânlarını vakf-ı sahîh ile vakf eylediğini nâtıka
bir kıt‘a vakfiyeye nazar olundukda sarâhaten te’bîd-i zikr olunmayıp lâkin kavl-i
müftâ-bih üzere vakfı sahîh olmağın mazmûnu şer‘-i şerîfe mutâbık ve sebk-i serdi
üslûb-ı sakka muvâfık her vechile ihticâca sâliha ve istid‘â eylediği Anadolu kale-
mine kayda şâyeste idüğü İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min-Recebi’l-ferd sene [1]216

81 [11a-2] Kazıkçı Hasan Ağazâde Mehmed Emin’in, Mehmed Ağa’daki


alacağını kefaletinden dolayı Sarraf Yorgi v. Vasil’den istemesi
Mazbata derkenârı
Ma‘rûz
Arzuhâlde mezkûrü’l-ism Kazıkçı Hasan Ağazâde Mehmed Emin nâm kimesne
tarafından ber-vech-i âtî vekîl olduğu Osman Ağa b. Abdullah ve Süleyman b.
Mehmed nâm kimesneler şehâdetleriyle sâbit olan Derviş el-Hâc Hasan Efen-
di b. Mehmed meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâl eden Sarraf Yorgi v. Vasil zimmî
muvâcehesinde müvekkilim mezbûr Mehmed Emin’in dergâh-ı âlî kapıcı başıla-
rından müteveffâ Mehmed Ağa zimmetinde cihet-i karzdan bâ-temessük alacağı
olan altı bin altı yüz guruşun edâsına mersûm Yorgi zimmî kefîl ve zâmin oldukdan

119
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

sonra meblağ-ı mezkûrun beş bin dokuz yüz elli guruşunu asîl-i merkūm haya-
tında müvekkilim mezbûre edâ etmekle bâkīsi olan altı yüz elli guruşu kefâletine
binâen mersûm Yorgi zimmîden bi’l-vekâle taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi
cevâbında işbu yedimde olup bin iki yüz on beş senesi Zilka‘desinin yirmi beşinci
günü târihiyle müvarrah kazâen imzâsı mahallî şak olan bir kıt‘a kat‘-ı alâka tahvîli
nâtık olduğu üzere asîl-i merkūm Mehmed Emin-kefâlet-i mezkûreden beni ihrâc
ve husûs-ı mezkûra müte‘allika da‘vâdan benim zimmetimi ibrâ ve iskāt etmişdi
deyü ba‘de’d-def ‘ ve’l-inkâr dâfi‘-i mersûm ber-vech-i muharrer def ‘ine Vekîlharc
İsmail Ağa b. Ali nâm kimesne şehâdet, şâhid-i âhar ikāmesine havâle olundukda
vekîl-i mezbûr terâfu‘dan ibâ vü imtinâ‘ etmekle henüz da‘vâlarına faysal verilme-
diği cerîdemizde mazbût olmağın sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]216

82 [11a-3] Hacı Halil Ağa’nın sahilhane dükkânları vakfiyesinin


sahih olduğu
Tevliyet tevcîhi
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen bin iki yüz on beş senesi Rebî‘ülâhirinin on
yedinci günü târihiyle muvarraha hâlâ Gerede kazâsı nâibi Mahmud Esiri Efen-
di dâ‘îlerinin imzâ ve hatmini havîye kazâ-i mezbûr ahâlîsinden sâhib-i arzuhâl
el-Hâc Halil Ağa on bir bâb selhhâne dükkânlarını vakf-ı sahîh ile vakf ve tevli-
yetini evvelâ kendiye ve ba‘dehû evlâd-ı evlâdına şart eylediğini nâtıka bir kıt‘a
vakfiyeye nazar olundukda sarâhaten te’bîd zikr olunmayıp lâkin kavl-i müftâ-bih
üzere vakfı sahîh olmağın mazmûnu şer‘-i şerîfe mutâbık ve sebk-i serdi üslûb-ı
sakka muvâfık her vechile ihticâca sâliha ve istid‘â eylediği Anadolu kalemine kay-
da şâyeste olmağla ba‘de’l-kayd şartı mûcebince tevliyet-i mezkûre kendiye tevcîh
ve yedine berât-ı âlişân inâyet ve ihsân buyrulması ricâsında olduğu İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]216

83 [11a-4] Çengiler kolbaşısı Yusuf b. Süleyman ile Mühtedî Osman


b. Abdullah’ın alacak hususunda birbirlerinin zimmetlerini
ibrâ ettikleri
Me’hûzuna kefîl
Ma‘rûz
İstanbul’da Tahtakale kurbünde Katır Hânında sâkin çengiler kolbaşısı Yusuf b.

120
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Süleyman meclis-i şer‘-i münîrde Mühtedî Osman b. Abdullah nâm şâbb-ı emred
muvâcehesinde mezbûr Osman benden mukaddem gāib ani’l-beled Köçekçi es-
Seyyid Ahmed’in yanında iken işbu üzerinde lâbis olduğu bir nimten ve bir çuka
mâî cübbe ve bir çuka şalvar semenlerinden gāib-i mezbûra deyni olan yüz altmış
guruşu bi-şartü’r-rücû‘ emriyle gāib-i mezbûra ben edâ ve teslîm etmemle meblağ-ı
mezkûru bi’l-mürâca‘a taleb ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan meccânen
fâriğ olup husûs-ı mezkûra müte‘allika da‘vâdan ben mezbûr Osman’ın zimmeti-
ni ibrâ ve iskāt eylediğimden sonra eğer gāib-i mezbûr ba‘de zamânin zuhûr ve
meblağ-ı mezkûru benden ahzımı inkâr ile mezbûr Osman’dan da‘vâ ve şer‘an bir
nesne ahz ederse mikdâr-ı me’hûzuna ben kefîl ve zâminim dedikde ol dahi ibrâ ve
kefâletini kabûl eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Şevvâli’l-mükerrem sene 1216

84 [11a-5] Devatçılar kalfası Halil b. İbrahim’in dükkan açıp mesleğini


icra etmesine engel olunmaması gerektiği
Devatçı dükkânı küşâdına izin
Ma‘rûz
Devatçılar kalfalarından Halil b. İbrahim meclis-i şer‘-i münîrde esnâf-ı mezkûre
kethüdâsı es-Seyyid el-Hâc Mustafa ve ustalarından Mehmed ve Mustafa ve İb-
rahim ve Halil ve Mahmud ve Abdullah ve İsmail ve Mehmed nâm kimesneler
muvâcehelerinde ben esnâf-ı mezkûre ustası oğlu olup san‘at-ı mezkûrede pîr ü
perver kalfa olmamla ücretle usta yanında san‘at-ı mezkûreyi i‘mâl murâd eyle-
diğimde kalfanın bize lüzumu yokdur deyü meclis-i şer‘de her biri ibâ vü imtinâ‘
edip ve ben müstakillen dükkân küşâd irâdesinde olmamla dükkân küşâdıma
mümâna‘at etmemek üzere kethüdâ-yı merkūma tenbîh olunması murâdımdır
dedikde onlar dahi cevâblarında müdde‘î-i merkūm takrîr-i meşrûhunda tasdîk
etmeleriyle ve hasr-ı bey u şirâ gayr-ı meşrû‘ ve mukaddemâ şeref-rîz-i sudûr olan
hatt-ı hümâyûn-ı adalet-makrûn ile memnû‘ olmağla merkūm Halil müstakillen
dükkân küşâd edip keyfe mâ yeşâ san‘atını i‘mâline ve ahz u i‘tâsına mümâna‘at
etmemek üzere her birine ba‘de’t-tenbîh ol vechile ta‘ahhüd eyledikleri İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min-Şevvâl sene [1]216

85 [11b-1] Habbazân esnafına dağıtılacak buğdayın fiyatı


Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen işbu telhîs mûcebince bu def ‘a mîrî am-
barlarından habbâzân esnâfı merkūmuna tevzî‘ ve i‘tâ buyrulan kırk bin keyl

121
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

hıntanın on bin keyli İznikmid hıntası olup beher keyli yetmiş üçer paraya ve
on bin keyli Kırno? hıntası olup beher keyli altmışar paraya ve on bin keyli al-
çaklar hıntası olup beher keyli altmış dokuzar paraya ve beş bin keyli Silivri ve
beş bin keyli Arnavud hıntası olmağla her bir keyli doksanar para râyic olmağın
zehâir-i mezkûrenin ecnâs ve fiyatı minvâl-i muharrer üzere olduğu ihbâr olun-
duğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-26 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]216

86 [11b-2] Seyyid Ahmed Çavuş b. Seyyid Mehmed ile Duhânî Hüseyin b.


Hasan’ın alacak hususunda birbirlerinin zimmetlerini ibrâ ettikleri
Ma‘rûz
Dîvân-ı âlî çavuşlarından sâhib-i arzuhâl es-Seyyid Ahmed Çavuş b. es-Seyyid
Mehmed meclis-i şer‘-i münîrde Duhânî Hüseyin b. el-Hâc Hasan mahzarında
merkūm Hüseyin gāib ani’l-meclis Kağıtçı İsak Yahûdi’ye deyni olan bin guruş
mukābelesinde İslâmbol’da Samatyakapısı dâhilinde vâki‘ bir bâb tütüncü dükkânı
derûnunda mevcûde mülkü olan gedik âlâtını Yahûdi-i mersûma bi-tarîkı’l-
istiğlâl bey‘ ve teslîm ettikden sonra merkūm Hüseyin deyn-i mezkûrumu ma-
lından edâ ve âlât-ı mezkûreyi fek ve tahlîs ile ba‘dehû ben sana edâ ederim deyü
bana emr etmekle ben dahi malımdan bi-tarîkı’s-sulh Yahûdi-i mersûma altı yüz
elli guruş verip âlât-ı mezkûreyi tahlîs etmişdim el-hâletü hâzihi medfûum olan
meblağ-ı mezkûr altı yüz elli guruşu mezbûr Hüseyin’den bi’l-mürâca‘a hâlâ talep
ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan meccânen fâriğ olup husûs-ı mezkûra
ve işbu târih-i i‘lâma gelince beynimizde cereyân eden cemî‘-i ahz u i‘tâya mü-
te‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan ben mezbûr Hüseyin ile oğlu işbu
hâzır bi’l-meclis Hasan’ın zimmetlerini ibrâ-yı âmm ile ibrâ ve iskāt eylediğimde
onlar dahi işbu târih-i i‘lâma gelince beynimizde cereyân eden cemî‘-i ahz u i‘tâya
müte‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan benim zimmetimi ibrâ ve iskāt
ve her birimiz ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını kabûl eyledik deyü takrîrini
mezbûr Hüseyin ve oğlu hâzır-ı merkūmdan her biri tasdîk ve bu vechile kat‘-ı
nizâ‘ eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min-Şevvâli’l-mükerrem sene 1216

87 [11b-3] Dülger Panayot v. Anesti’nin, Kınan v. Angeli’ye olan borcunu


ödemesi gerektiği
556 guruş hüküm
Ma‘rûz
Dülger kalfalarından Kınan v. Angeli zimmî meclis-i şer‘-i münîrde Dülger

122
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Panayot v. Anesti zimmî muvâcehesinde mersûm Panayot zimmî zimmetinde


cihet-i karzdan altı yüz guruş alacağım olup hatta mersûm Panayot zimmî meblağ-ı
mezkûr cihet-i merkūmeden bana deyni olduğunu ikrâr ve yedime işbu bir kıt‘a
rûmiyyü’l-ibâre deyn temessükünü i‘tâ eylediğinden sonra meblağ-ı mezkûrun
kırk dört guruşunu bundan akdem bana edâ etmekle bâkīsi olan beş yüz elli altı
guruşu hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında mukaddemâ altı
yüz guruş deynimdir deyü ikrâr ve temessük verdiğini i‘tirâf edip lâkin meblağ-ı
mezkûrun beş yüz guruşu sahîhan deynim olup ve yüz guruşu dahi bilâ-devr ribâ-
yı mahz olduğundan mâ‘adâ ben meblağ-ı mezkûr beş yüz guruşu târih-i i‘lâmdan
on üç sene mukaddem müdde‘î-i mersûmdan iktirâz edip meblağ-ı mezkûrun
bilâ-devr ribhi olarak on senede kendiye yedi yüz elli guruş vermemle meblağ-ı
mezkûrun beş yüz guruşu deyn-i mezkûruma ba‘de’t-takās bâkīsi olan iki yüz elli
guruşu istirdâd ederim deyü da‘vâ ettikde mersûm Kınan zimmî mesfûr Panayot
zimmîden mukaddemâ yedi yüz elli guruş ribh ahzını ve ribâ müdde‘âsını inkâr
etmekle mesfûr Panayot zimmîden ber-minvâl-i muharrer müdde‘âlarına beyyine
taleb olundukda ityân-ı beyyineden ızhâr-ı acz ve istihlâf etmekle mersûm Kınan
zimmîye vech-i şer‘î üzere yemîn verilmeğin mûcebince mesfûr Panayot zimmî
yedi yüz elli guruş ribâ medfû‘ ve yüz guruş murâbaha da‘vâlarına mersûm Kınan
zimmîye bilâ-beyyine mu‘ârazadan ba‘de’l-men‘ ikrâr u i‘tirâfı mûcebince meblağ-ı
bâkī-i mezkûr beş yüz elli altı guruşu müdde‘î-i mersûm Kınan zimmîye edâ ve
teslîme mesfûr Panayot zimmîye tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min-Şevvâli’l-mükerrem sene 1216

88 [11b-4] İsak v. Şemon’ın zaptettiği odayı Tabib Mustafa Efendi’ye teslim


etmesi gerektiği
Oda teslîmine tenbîh
Ma‘rûz
İstanbul’da Mûytâblar sûku verâsında vâki‘ Kebapçıhanı demekle ma‘rûf bir bâb
handa kâin zikri âtî odaya bi’l-îcâreteyn mutasarrıf olan Tabib Hâfız Mustafa
Efendi meclis-i şer‘-i münîrde İsak v. Şemon nâm Yahûdi muvâcehesinde hân-ı
mezkûrun tabaka-i ulyâsında sol tarafda kâin mutasarrıf olduğum bir bâb odayı
mersûm İsak Yahûdi fuzûlî zabt etmekle oda-i mezkûreden keff-i yed ve bana
teslîme mersûm İsak Yahûdi’ye tenbîh olunması murâdımdır deyü da‘vâ ettikde
ol dahi cevâbında oda-i mezkûr gediğini David v. Şemşon nâm Yahûdiden iki yüz
otuz guruşa bâ-hüccet ben iştirâ etmemle ol vechile gediği benim mülküm ol-
muş olmağın zabt ederim demesi hân-ı mezkûrun oda gediği aklâmda mukay-
yed ve mu‘teber gediklerden olmadığını mu‘terif olmağla havayı gedik da‘vâsına

123
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

iltifât olunmayıp oda-i mezkûru tahliyye ve müdde‘î-i merkūm Mustafa Efendi’ye


teslîme ve mersûm İsak Yahûdi’ye tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]216

89 [12a-1] Simitçi Abdülkadir b. Hüsameddin’in, İsmail b. Osman’a olan


borcunu ödemesi gerektiği
77 guruşa sulh
Ma‘rûz
İsmail b. Osman nâm kimesne meclis-i şer‘-i münîrde Simitçi Abdülkādir b. Hü-
sameddin mahzarında merkūm Abdülkādir zimmetinde bundan akdem beher
kıyyesi yirmi ikişer akçeye olmak üzere yedimden ve malımdan iştirâ ve kabz
eylediği bin seksen kıyye dakīk-i has semeninden yüz doksan sekiz guruş ala-
cağım olup meblağ-ı mezkûrun kırk guruşunu bana edâ etmekle bâkīsi olan yüz
elli sekiz guruşu hâlâ taleb ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan mezbûr
Abdülkādir ile kat‘an li’n-nizâ‘ an ikrâr yetmiş yedi guruşa sulh olduğumda ol dahi
sulh-i mezkûru ba‘de’l-kabûl ziyâde müdde‘âma müte‘allika da‘vâdan merkūm
Abdülkādir’in zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledim deyü takrîrini mezbûr
Abdülkādir ba‘de’t-tasdîk bedel-i sulh-i mezkûr yetmiş yedi guruşu müdde‘î-i
mezbûr İsmail’e edâ ve teslîme merkūm Abdülkādir’e tenbîh olunduğu İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min-L sene [1]216

90 [12a-2] Yusuf b. Yusuf ’un, Ömer b. Hasan’a olan borcunu ödediği


1.331 guruş hüküm
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl tüccârdan Yusuf b. Yusuf meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâlde
mezkûr Kahveci Ömer b. Hasan nâm kimesne mahzarında merkūm Mehmed
zimmetinde bundan akdem yedimden ve malımdan iştirâ ve kabz eylediği vezn
[ve] kıyyesi beynimizde ma‘lûm kahve semeninden bin üç yüz otuz bir guruş ala-
cağım olmağla meblağ-ı mezkûru hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi
cevâbında müdde‘î-i merkūmun ber-vech-i muharrer müdde‘âsını bi-tamâmihî
ikrâr u i‘tirâf etmeğin mûcebince meblağ-ı mezkûr bin üç yüz otuz bir guruşun
müdde‘î-i merkūm Yusuf ’a edâsıyla mezbûr Ömer ilzâm olunduğu İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-L sene [1]216

124
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

91 [12a-3] Nimetullah bt. Osman’ın, eşi Attar Seyyid Mehmed Çelebi b.


Hüseyin’e itâat etmesi gerektiğinin tenbihi
İtâ‘ate tenbîh
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Attâr es-Seyyid Mehmed Çelebi b. Hüseyin
meclis-i şer‘-i münîrde hâlâ zevcesi arzuhâlde mezkûre Nimetullah bt. Osman
Ağa nâm Hatun’un hâli ve tarafından husûs-ı âtî’l-beyânda vekîl olduğu zâtını
ârifân es-Seyyid Hamza b. es-Seyyid Hasan ve Hasan b. Mehmed nâm kimesne-
ler şehâdetleriyle sâbit olan Mustafa Ağa b. Mehmed nâm kimesne mahzarında
müvekkile-i mezbûre Nimetullah Hatun beş yüz guruş mehr-i müeccel ve dört
yüz guruş mu‘accel müstevfâsıyla zevce-i medhûlün-bihâm iken menzilimden
firâr ve nâşizeten babası merkūm Osman Ağa’nın menzilinde sâkine olmağla
suâl olunup zevcem mezbûre menzilime gelip bana itâ‘at ve hukūk-ı zevciyete
mürâ‘atına zevcem mezbûre için vekîl-i mezbûra tenbîh olunması murâdımdır
deyü da‘vâ ettikde vekîl-i mezbûr dahi cevâbında müdde‘î-i mezbûra müvekkilesi
merkūme Nimetullah Hatun’un zevci olduğunu ve mehr-i mu‘accelini istîfâ ey-
lediğini bi’l-vekâle ikrâr lâkin müdde‘î-i mezbûr büyût-ı adîdeyi müştemil men-
zilinin bir odasında hâletesi Âişe nâm hatunu iskân eylediğine binâen müvekki-
lem mezbûre menzil-i merkūma gitmekden imtinâ‘ eder dedikde miftâh ve nakli
zevcesinin yedinde olup müstakilleten sâkine olduğu odadan gayrı âhar odada
hâletesini iskân eylemesi meşrû‘ olup ber-vech-i muharrer iskândan imtinâ‘ hilâf-ı
şer‘ olmağla müvekkile-i mezbûre Nimetullah zevci mezbûrun menziline gidip
itâ‘at ve hukūk-ı zevciyete mürâ‘atına müvekkile-i mezbûre için vekîl-i mezbûra
tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-24 min-Şevvâl sene [1]216

92 [12a-4] Şerife Fâtıma bt. İsmail’ın, boşandığı eşi Seyyid Mehmed Sâdık
b. Osman aleyhine açtığı davada iddiasını ispat edemediğinden
muarazadan men edildiği
Mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
İstanbul’da Aksaray kurbünde Koğacı Dede Mahallesi’nde sâkine zâtı mu‘arrefe
Şerîfe Fâtıma bt. İsmail nâm Hatun meclis-i şer‘-i münîrde sâbıkā zevci Kömürcü
es-Seyyid Mehmed Sâdık b. Osman mahzarında merkūm es-Seyyid Mehmed Sâdık
ile mukaddemâ zevciyet beynimizde kāime iken menzilim derûnunda mevcûde
malım olan mecmû‘u yedi yüz otuz iki guruş kıymetli bâ-defter-i müfredât eşyâ-i
ma‘lûmemi zevcim merkūm fuzûlî ahz etmekle mevcûde ise ağyanını müstehlike

125
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ise ba‘de’s-sübût kıymet-i mezkûrelerini taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi
cevâbında müdde‘iye-i mezbûrenin ber-vech-i muharrer müdde‘âsını inkârından
mâ‘adâ zevcem mezbûreyi ba‘de’t-tatlîk târih-i i‘lâm senesi Ramazan-ı şerîfi gur-
resinde altmış guruş mehr-i müeccel ve yirmi beş guruş nafaka-i iddeti ile ol
esnâda mütâlebe eylediği eşyâ da‘vâsından dahi benimle doksan iki guruşa sulh
olmağla cem‘an yüz yetmiş yedi guruşu zevcem mezbûreye teslîm ol dahi ba‘de’l-
kabz târih-i mezkûra gelince benim yed ve zimmetimde bir akçe ve bir habbe
hakkı ve alacağı olmadığını ikrâr ve âmme-i da‘vâdan benim zimmetimi ibrâ ve
iskāt ben dahi ibrâsını kabûl etmişdim deyü ba‘de’d-def ‘ ve’l-inkâr dâfi‘-i merkūm
es-Seyyid Mehmed Sâdık ber-vech-i muharrer def ‘ini udûlden olup şehâdetleri
makbûle olan Taşçı es-Seyyid Mehmed Emin b. Hasan ve Çorbacı Mehmed Ağa b.
Hüseyin nâm kimesneler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î isbât etme-
ğin mûcebince müdde‘iye-i mezbûre Şerîfe Fâtıma Hatun da‘vâ-yı mezkûresiyle
merkūm es-Seyyid Mehmed Sâdık’a bî-vech-i şer‘î mu‘ârazadan men‘ olunduğu
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-24 min-Şevvâl sene [1]216

93 [12a-5] Molla Ahmed b. Mehmed’in İbrahim Ağa b. Hasan’a olan altın


borcunu ödemesi gerektiği
Altınları edâsına tenbîh
Ma‘rûz
İbrahim Ağa b. Hasan nâm kimesne meclis-i şer‘-i münîrde Molla Ahmed b. Meh-
med mahzarında ben bundan akdem malımdan mecmû‘u yüz sekiz çekirdek ol-
mak üzere üç aded âyetli altınımı mezbûr Molla Ahmed yedine îdâ‘ ve teslîm edip
zikr olunan altınlar hâlâ yedinde olmağla taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi
cevâbında müdde‘î-i mezbûrun ber-vech-i muharrer müdde‘âsını ikrâr u i‘tirâf et-
meğin mûcebince zikr olunan üç aded altınları müdde‘î-i merkūm İbrahim Ağa’ya
edâ ve teslîme mezbûr Molla Ahmed’e tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-28 min-Şevvâl sene [1]216

94 [12b-1] Esma bt. Abdullah’ın Hatice bt. Abdullah’ta


alacağının kalmadığı
Ma‘rûz
Kahveci Mehmed b. Abdullah kendi nefsinden asâleten ve zevcesi Gülfidan
nâm-ı diğer Esma bt. Abdullah tarafından vekâleten meclis-i şer‘-i münîrde zâtı
mu‘arrefe diğer Esma nâm-ı diğer Hatice bt. Abdullah’ın zevci ve tarafından vekîl-i

126
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

müsecceli olan Musa Beşe mahzarında târih-i i‘lâm senesi Cumâdelâhiresinin on


beşinci günü târihiyle müvarrah işbu bir kıt‘a temessük mantûkunca müvekkile-i
mezbûre diğer Esma zimmetinde cihet-i karzdan yetmiş guruş alacağım olmağ-
la taleb ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan fâriğ olup meblağ-ı mezkûra
vesâire müte‘allika âmme-i da‘vâdan ben müvekkile-i mezbûre diğer Esma
Hatun’un zimmetini ibrâ ve iskāt eylediğimde vekîl-i mezbûr dahi zevcem ve mü-
vekkilem mezbûreden beynimizde ma‘lûm şal kıymetinden bi’l-vekâle mütâlebe
eylediği yirmi beş guruşa vesâire müte‘allika da‘vâdan benim ve müvekkilem zev-
cem mezbûrenin zimmetini bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ibrâ ve iskāt ve her birimiz
ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını asâleten ve vekâleten kabûl eyledik deyü ikrâr
ve tasdîkleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]216

95 [12b-2] Nefise bt. Mustafa ile kardeşi Kemhacı Emrullah Beşe’nin bir
birlerinin zimmetini ibra ettikleri
Ma‘rûz
İslâmbol’da Silivrikapısı dâhilinde Karabaş Mahallesi’nde sâkine Nefise bt. el-
müteveffâ Mustafa nâm Hatun meclis-i şer‘-i münîrde li-ebeveyn karındaşı Kem-
hacı Emrullah Beşe mahzarında babamız müteveffâ-i mezbûrun terekesinden
hisse-i irsiyyemden karındaşım mezbûr ile alâ-tarîkı’t-tehârüc mukaddemâ iki
yüz guruşa sulh olmamla bedel-i sulh-ı mezkûrun seksen guruşu mukābelesinde
karındaşım mezbûr ile iştirâken mutasarrıf olduğumuz bir bâb vakıf menzilden
nısf hissesini bâ-re’y-i mütevellî bana ferağ ve tefvîz ve bâkī yüz yirmi guruşunu
dahi târih-i i‘lâmdan yüz yirmi bir gün tamamında bana edâ etmek üzere istimhâl
eylediğinde ben dahi ba‘de’l-imhâl meblağ-ı bâkī-i mezkûrdan mâ‘adâ babamız
müteveffâ-i mezbûrun bi’l-cümle terekesine ve husûs-ı mirâsına vesâir hukūk-ı
şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i da‘vâdan her birimiz âharın zimmetini kabûlü
hâvi ibrâ ve iskāt eyledik deyü takrîrini mezbûr Emrullah tasdîk ve meblağ-ı
bâkī-i mezkûr yüz yirmi guruşu ecel-i mezkûr hulûlünde edâya ta‘ahhüd eylediği
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]216

96 [12b-3] Berber Ali bin Abdullah’tan miras kalan dükkân gediği ve evin
Hatice bt. Mehmed’e satıldığı
Ma‘rûz
İslâmbol’da Sultanahmedhan Câmi‘-i şerîfi civârında Kemeraltı nâm mahalde
sâkin iken bundan akdem vefât eden Berber Ali b. Abdullah’ın verâseti zevcesi

127
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Âişe ile li-ebeveyn er karındaşı Ali ve diyâr-ı âharda olan li-ümmin-kız karında-
şı diğer Ayşe’ye münhasıra olmak üzere zâtı mu‘arrefe zevce-i mezbûre Âişe ve
merkūm Ali kendi nefsinden asâleten ve mezbûre diğer Âişe tarafından vekâleten
meclis-i şer‘-i münîrde zikri âtî dükkân ve üzerinde olan menzile bi’l-îcâreteyn
mutasarrıfe olan Hatice bt. Mehmed nâm Hatun’un damadı ve tarafından bey‘-i
âti’z-zikri tasdîka vekîl olduğu zâtını ârifân es-Seyyid Ahmed b. el-Hâc Süleyman
ve Mehmed b. Süleyman haberleriyle zâhir olan müşârun-ileyhin vakfı kâtibi es-
Seyyid Ahmed Efendi b. İbrahim mahzarında müvekkile-i mezbûrenin menzili
tahtında vâki‘ bir bâb berber dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik
tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûme mûrisimiz müteveffâ-i mezbûrun ile’l-vefât
yedinde mülk ve hakkı olup ba‘de vefâtihi bizimle müvekkile-i mezbûreye mevrûs
olmağın âlât-ı gedik-i mezkûru tarefeynden bi’l-icâb ve’l-kabûl müvekkile-i
mezbûre Hatice Hatun’a dört yüz guruşa bi’l-asâle ve bi’l-vekâle bey‘ ve temlîk
ve teslîm eylediğimizde ol dahi iştirâ ve kabz ve kabûl eylediğinden sonra seme-
ni olan meblağ-ı mezkûr dört yüz guruşu bize def ‘ ve teslîm biz dahi yedinden
tamamen ve kâmilen bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ahz u kabz eylediğimizden sonra
mebî‘-i mezkûrun tağrîr ve gabnine müte‘allika âmme-i da‘vâdan tarefeynden her
birimiz âharın zimmetini kabûlü hâvi bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ibrâ ve iskāt eyle-
dik fîmâ ba‘d âlât-ı gedik-i mezkûrda bizim aslan ve kat‘an alâka ve medhalimiz
kalmayıp müşteriye-i mezbûre Hatice Hatun’un mülk-i müşterâsı ve hakk-ı sırfı
olmuşdur deyü takrîrlerini vekîl-i merkūm es-Seyyid Ahmed Efendi ba‘de’t-tasdîk
mezbûr Ali yine meclis-i şer‘de i‘âde-i kelâm edip eğer müvekkilem kız karında-
şım mezbûre Âişe ba‘de zamânin zuhûr ve beni tevkîlini inkâr edip âlât-ı gedik-i
mezkûrdan hissesini müvekkile-i mezbûreden da‘vâ ve şer‘an bir nesne ahz eder
ise mikdâr-ı mehûzuna ben kefîl ve zâminim dedikde vekîl dahi kefâletini kabûl
eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]216

97 [12b-4] Hacı Mehmed’in, Seyyid Mehmed Said’e borcunu ödeyeceğini


taahhüt etmesi
Ma‘rûz
Duhân tüccârından es-Seyyid Mehmed Said b. el-Hâc Süleyman meclis-i şer‘-i
münîrde el-Hâc Mehmed mahzarında târih-i i‘lâmdan on yedi <<gün mukad-
dem>> ay mukaddem malımdan mezbûr el-Hâc Mehmed’e mecmû‘u dört bin
dört yüz altmış altı guruş kıymetli Hamid bezi ve Haleb çatârisi ve kutnî ve kilim
ve taban inciri ve cârub ve yorgan verip eşyâ-i mezkûreyi Anapa kazâsına götürüp
âhara bey‘ ve makbûzundan ancak benim için iki re’s câriye iştirâ ve mâ‘adâsıyla
bal mumu ve revgan-ı sâde iştirâ ve bana irsâl ben dahi âhara bey‘ ve bu vechile
ticâret ve hâsıl olan fâide beynimizde munâsafa olmak üzere mukāvele etmişdik.

128
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

El-hâletü hâzihi mezbûr el-Hâc Mehmed eşyâ-yı mezkûreyi kazâ-i mezbûrede


bey‘ ve mecmû‘-ı semenleriyle emrimin hilâfı cevârî iştirâ etmekle re’s-i malım
olan meblağ-ı mezkûr dört bin dört yüz altmış guruş ile cihet-i deyn-i şer‘îden
dahi iki yüz yetmiş beş guruş ki cem‘an dört bin yedi yüz kırk bir guruşun bin
kırk yedi guruşunu bana edâ ve teslîm bâkī üç bin üç yüz doksan bir guruşu ta-
leb ederim deyü da‘vâ ettikde, merkūm el-Hâc Mehmed ber-vech-i muharrer ol
mikdâr kıymetli eşyâ kabzını ve eşyâ-yı mezkûreyi âhara bey‘ ve ba‘de ihrâci’l-
mesârif dört bin yüz altmış üç guruş makbûzu olup meblağ-ı mezkûr ile cihet-i
deyn-i şer‘îden iki yüz yetmiş beş guruş ki cem‘an dört bin dört yüz otuz sekiz
guruşdan bâkī üç bin üç yüz doksan bir guruş deyni olduğunu ikrâr u i‘tirâf etme-
ğin mûcebince meblağ-ı bâkī-i mezkûr üç bin üç yüz doksan bir guruşun edâsıyla
merkūm el-Hâc Mehmed ba‘de’l-ilzâm mezbûr el-Hâc Mehmed yedinde rıkka
münkāde iki re’s Çerkes câriyesini merkūm es-Seyyid Mehmed Said’e üç bin guru-
şa bey‘ ve temlîk ve teslîm ol dahi iştirâ ve kabz u kabûl eyledikden sonra semen-i
meblağ-ı mezkûr üç bin guruşu deyni olan meblağ-ı mezkûrun ol mikdârına takās
ve mahsûb eyledikde ol dahi mukāssa ve kabûl edip bâkī üç yüz doksan bir guruşu
müdde‘î-i mezbûr es-Seyyid Mehmed Said’e edâ ve teslîme mezbûr el-Hâc Meh-
med ta‘ahhüd eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-22 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]216

98 [13a-1] Karabet v. Mağrovic’in, Tülbentçi Estefan v. Ağyazer’in


vârislerinin zimmetini ibra ettiği
Ma‘rûz
Bundan akdem hâlik olan Tülbentçi Estefan v. Ağyazer v. Ohan zimmînin verâseti
li-ebeveyn kız karındaşı Beyzat ve Sara ve Maryem ile li-ebin er karındaşı Ser-
giz zimmîye ba‘de’l-inhisâr arzuhâl eden Karabet v. Mıgırdıç zimmî bi’t-terâzi
meclis-i şer‘-i münîrde verese-i mersûmûndan mesfûre Sara Nasrâniye tarafından
husûs-ı âtî’l-beyânda vekîl olduğu Serkiz v. Ağyazer ve Artin vMıgırdıç. zimmî
şehâdetleriyle sâbit ve verese-i sâire-i mesfûrûn taraflarından tasdîka vekîlleri
olan Agob v. Estefan zimmî muvâcehesinde ben ücretle hizmet eder makūleden
olmamla bundan üç sene mukaddem hâlik-i mesfûre hayatında yüz yirmi beş ay
hizmet etmemle müddet-i mezkûrede iktizâ eden ecr-i mislimin yedi yüz guru-
şunu hayatında bana edâ etmekle bâkī ecr-i mislimin tekmîlini taleb ederim deyü
tasaddî eylediğim da‘vâmdan bâ-vasâtat-ı muslihîn verese-i mersûmûn ile kat‘an
li’n-nizâ‘ iki yüz elli guruş üzerine sulh olduğumda onlar dahi sulh-i mezkûru
kabûl ve bedel-i sulh-ı mezkûru bana teslîm etmeleriyle ziyâde ecr-i mislime ve
bi’l-cümle husûs-ı mezkûra ve sâire müte‘allika âmme-i da‘vâdan hâlik-i mersûm
ile veresesi müvekkilûn-ı mersûmûnun zimmetlerini ibrâ-yı âmm ile ibrâ ve iskāt

129
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

eylediğimde onlar dahi ibrâmı kabûl eylediler deyü takrîrini vekîl-i mesfûr tasdîk
eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Şevvâl sene [1]216

99 [13a-2] Nikola v. Kostandi’nin, İskender v. Aleksandır’a olan borcunu


ödemesi gerektiği
Ma‘rûz
Arzuhâlde mastûr İskender v. Aleksanderi meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâl eden
Nikola v. Kostandi zimmî muvâcehesinde ben ve şerîkim gāib ani’l-beled Sele-
li Todori v. Aleksanderi nâm zimmî mâl-ı şirketimizden olmak üzere ma‘an
mersûm Nikola zimmîye bey‘ ve teslîm eylediğimiz ma‘lûmü’l-mikdâr Şam
metâ‘ı semeninden alacağımız olan iki bin beş yüz kırk guruşdan benim hisse-
me isâbet eden bin iki yüz yetmiş guruş ki beş yüz guruşunu bana edâ etmekle
bâkīsi olan yedi yüz otuz guruşu bi’l-asâle ve şerîkim gāib-i mersûmun hissesine
isâbet eden bin iki yüz yetmiş guruşu dahi kabza şerîkim mersûm işbu yedimde
olan mektûb mantûkunca tarafından beni tevkîl etmekle meblağ-ı mezkûr bin iki
yüz yetmiş guruşu dahi bi’l-vekâle mesfûr Nikola zimmîden taleb ederim deyü
da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘î-i mersûm ile şerîki gāib-i mesfûrûna ol
mikdâr guruşluk emti‘a iştirâ ve kabzını ve meblağ-ı mezkûrdan hissesine isâbet
eden bin iki yüz yetmiş guruşdan beş yüz guruşunu edâ etmekle bâkī yedi yüz
otuz guruş müdde‘î-i mersûma el-yevm zimmetinde deyni olduğunu ikrâr ve ber-
vech-i muharrer vekâlet müdde‘âsını inkâr etmekle müdde‘î-i mersûm İskender
zimmî ber-vech-i muharrer vekâlet müdde‘âsını beyâna ba‘de’l-havâle mesfûr Ni-
kola zimmînin ikrârı mûcebince meblağ-ı bâkī-i mezkûr yedi yüz otuz guruşu
müdde‘î-i mersûm İskender zimmîye edâsıyla mesfûr Nikola zimmî ilzâm olun-
duğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]216

100 [13a-3] Ümmügülsüm bt. Hacı İsmail ile Tütüncü Veliyüddin’in


namahreme riayet etmedikleri için mahalleden çıkarılması
Mahalleden ihrâc
Ma‘rûz
İstanbul’da Fethiye Câmi‘-i şerîfi kurbünde Kâtib Muslihiddin Mahallesi İmâmı
İbrahim Efendi ve ahâlîsinden es-Seyyid Mustafa Ağa ve kuzâtdan Mehmed Emin
Efendi b. Ali ve Terazici Mehmed Emin b. Abdullah ve es-Seyyid Hasan b. İbrahim
ve Mehmed Emin b. İbrahim ve Câbi es-Seyyid İsmail b. Mehmed ve Fethiye Mü-
ezzini Ali Efendi ve el-Hâc İsmail Ağa ve Nalçacı İsmail Beşe ve Kafesçi Hüseyin

130
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

ve Sıvacı Mustafa ve kuzâtdan Mehmed Efendi ve Haffâf Hâfız Abdullah nâm ki-
mesneler meclis-i şer‘-i münîrde mahalle-i mezbûre sâkinelerinden zâtı mu‘arrefe
Ümmügülsüm bt. el-Hâc İsmail nâm Hatun ile mezbûre Ümmügülsüm’ün menzi-
linde icâre ile sâkin Duhânî Veliyüddin nâm kimesne muvâcehelerinde mezbûre
Ümmügülsüm ve mezbûr Veliyüddin kendi hallerinde olmayıp menzillerine ecnebî
kimesneler duhûl ve nâ-mahremden ictinâbları olmamağla mezbûrânın evzâ‘ ve
etvârlarından bir vechile hoşnud ve râzı değilleriz deyü bi’l-muvâcehe teşekkî ve
mahalle-i mezbûreden hurûclarını iltimâs etmeleriyle fîmâ ba‘d mezbûrân Üm-
mügülsüm ve Veliyüddin mahalle-i mezbûrede sâkinler olmayıp âhar mahalde
menzil tedârik ve mahalle-i mezbûreden hurûclarına tenbîh olunduğu İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-Şevvâl sene [1]216

101 [13a-4] Mustafa Çavuş b. İsmail ile boşandığı eşi Ayşe bt. Abdullah’ın
birbirlerinde haklarının kalmadığı
Ma‘rûz
Kalyon çavuşlarından Mustafa Çavuş b. İsmail meclis-i şer‘-i münîrde zevce-i mu-
tallakası ve zâtı mu‘arrefe olan Âişe bt. Abdullah nâm Hatun muvâcehesinde Kâtib
Hüsrev Vakfı’na li-ecli’l-maslaha kāimmakām-ı mütevellî nasb olan Mahmud
Efendi hâzır olduğu hâlde İstanbul’da Kumkapı kurbünde İbrahim Paşa nâm-ı di-
ğer Muhsine Hatun Mahallesi’nde vâki‘ ma‘lûmü’l-hudûd ve’l-müştemilât vakf-ı
mezbûr musakkafâtından bir bâb menzile Hatice bt. Abdullah mutasarrıfe iken
dört yüz otuz guruş bedel mukābelesinde ben tefevvüz ve nısf-ı menzili benimle
ölünce geçinmek şartıyla zevcem Âişe Hatun’a mütevellî-i vakf Mehmed Sâdık
re’yiyle ferağ ve tevfîz etmişdim lâkin şart-ı mezkûr ile ferağ-ı sahîh ve mu‘teber ol-
mamağla nısf-ı menzil-i mezkûru bâ-re’y-i mütevellî geri taleb ederim deyü da‘vâ
eylediğimde ol dahi inkâr ve beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı
muslihîn mezbûre Âişe Hatun nısf-ı menzil-i mezkûru doksan beş guruş bedel
mukābelesinde bâ-re’y-i mütevellî bana ferağ ve tefvîz ben dahi tefevvüz ve kabûl
eylediğimden sonra bedel-i mezkûrun istîfâsına ve nısf-ı menzile müte‘allika bi-
ribirimiz ile da‘vâ ve nizâ‘ım yokdur deyü takrîrini mezbûre Âişe Hatun tasdîk
eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-29 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]216

131
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

102 [13b-1] Çorapçı Mehmed b. İbrahim’in, Tülbentçi Kazros v.


Mağrovic’e olan borcunun kalan kısmının ertelendiği
Ma‘rûz
Tülbentçi Kazaros v. Mıgırdıç zimmî meclis-i şer‘-i münîrde Çorapçı Mehmed b.
İbrahim mahzarında mezbûr Mehmed zimmetinde yedimden ve malımdan iştirâ
ve kabz eylediği ma‘lûmü’l-mikdâr tülbent yemenî semeninden iki yüz elli üç gu-
ruş alacağım olup meblağ-ı mezkûrun kırk guruşunu bundan akdem bana edâ
etmekle bâkīsi olan iki yüz on üç guruşu mezbûr Mehmed’den hâlâ taleb ederim
deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında ber-vech-i muharrer müdde‘âmı ikrâr
lâkin deyn-i mezkûrumu bir vechile edâya kudretim yokdur deyü istimhâl eyledi-
ğinde ben dahi meblağ-ı mezkûr iki yüz on üç guruşu târih-i i‘lâmdan beher hafta
mürûrunda yirmişer guruş vermekle on hafta beş gün tamamına değin bana edâ
etmek üzere imhâl ve tecil eylediğimde ol dahi kabûl ve ber-vech-i muharrer bana
edâya ta‘ahhüd eyledi deyü takrîrini mezbûr Mehmed tasdîk eylediği İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min- L sene [1]216

103 [13b-2] Sabuncu esnafından Hüseyin Ağa, Mehmed Ağa, Tiryâkîoğlu


Mustafa Ağa ve diğer esnafın, Sabuncu Seyyid Hasan’daki
alacaklarının hacz yoluyla alınmasını talep etmeleri
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen zikri âtî husûsun ber-nehc-i şer‘î tanzîmine
şürû‘ ve Âsitâne-i aliyyeye Girid cezîresinden sabun celb ve ibâdullâha bey‘ eden
tüccârdan ashâb-ı arzuhâl han ağası demekle ma‘rûf Hüseyin Ağa ve damadı
Mehmed Ağa ve Tiryâkîoğlu Mustafa Ağa ve Suhtezâde İbrahim ve Çavuşoğlu
Molla Mehmed ve Kuklakî Mustafa Ağa ve Tarakçıoğlu Derviş Ağa ve Mehmet
Ali ve Kamaryalı Hacı Ali Ağa ve Yeğenzâde el-Hâc Mehmet Ağa ve Topçu Ha-
san Ağa ve Yeğenoğlu Molla Mehmed ve İmâmoğlu Molla Derviş Ali ve Mücel-
lid Mehmed Emin Ağa ve Romalı Molla Mehmed nâm kimesnelerin İslâmbol’da
Zindânkapısı hâricinde sabuncu es-Seyyid Hasan zimmetinde her birinin ber-
mûceb-i defter-i müfredât otuz iki bin kırk yedi guruş otuz üç para alacakları
olduğu lede’l-murâfa‘a mezbûr es-Seyyid Hasan’ın ikrârıyla zâhir ve mûcebiyle
ba‘de’l-hükm meblağ-ı mezkûrdan ancak han ağası Hüseyin Ağa’ya dokuz yüz yir-
mi guruş teslîm etmekle deyn-i bâkīsi için mezbûr es-Seyyid Hasan ve Katırhanı
kurbünde sabuncu Halil’in üç bin yüz on guruş deyni olduğu ikrârıyla zâhir ol-
mağla deyn-i mezkûr için mezbûr Halil ve Ayazmakapısında Emir Hasan zimme-
tinde sekiz bin sekiz yüz otuz dokuz guruş beş para ve Rüstempaşa Câmi‘-i şerîfi

132
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

kurbünde es-Seyyid İsmail zimmetinde iki bin altı yüz kırk beş guruş otuz sekiz
para ve taşçılar başında Yenihanda Ciridoğlu es-Seyyid Mehmed’e bin sekiz yüz
kırk dokuz guruş yirmi üç para ve Tahtakale’de Emir Mustafa zimmetinde dört
bin yüz altmış dört guruş dört para ve Dîvânyolu’nda Mehmed Emin zimmetin-
de üç bin beş yüz seksen sekiz guruş beş para alacakları olduğu merkūmûnun
ikrârlarıyla sâbit ve Alacahamam’da Karakaş zimmîden alacakları olan yedi bin
yirmi üç guruş yirmi üç paranın edâsında mümâtale ve ashâb-ı azîm talebleriyle
merkūmun habse ilkā ve bunlardan mâ‘adâ sâir ehl-i İslâm deynlerini i‘tirâf ve her
biri altmış bir güne değin istimhâl etmeleriyle tüccâr-ı merkūmun dahi imhâl ve
edâya kefîlleri ahz olunup ve re‘âyâdan on dört nefer mazbûtü’l-esâmî zimmîler
dahi birbirlerine kefîl olmalarıyla altmış bir güne değin edâya ta‘ahhüd ve küllîsini
edâ edip bir mikdâr deynleri bâkī kalıb lâkin mahbûs olan merkūmûna deynlerini
edâ için yedlerinde olan emti‘a ve mülkleri olan dekâkîn gediklerini bey‘ ve edâ-yı
deyn ediniz deyü bi’d-defa‘at tenbîh ve tazyîk olunup onlar dahi inâden bey‘ etme-
meleriyle verilen fetâvâ-yı şerîfe mûcebince merkūmûnun emti‘a ve gedik âlâtları
vefâ etmez ise akarlarının semen-i misilleriyle ma‘rifet-i şer‘le bey‘ iktizâ etmek-
le merkūmûn ile sâir edâda mümâtalesi zuhûr edenlerin emti‘a ve gedik âlâtları
vefâ etmez ise akarlarının bey‘ olunması için emr-i âlîleri sudûru iktizâ eylediği
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-Şevvâl sene [1]216

104 [13b-3] Halil Beşe b. Mehmed’in, İsmail b. Abdullah’a sattığı gedik


aletlerini teslimine tenbih
Ma‘rûz
İsmail Efendi b. Abdullah meclis-i şer‘-i münîrde Halil Beşe b. Mehmed mah-
zarında mezbûr Halil Beşe işbu yedimde olup sene-i sâbıkā Rebî‘ülâhirinin on
birinci günü târihiyle müverraha ol târihde Ahi Çelebi Mahkemesi nâibi olan
müderrisîn-i kirâmdan es-Seyyid Mehmed Şemseddin Efendi’nin imzâ ve hatmi-
ni havîye bir kıt‘a mübâya‘a hücceti nâtıka olduğu üzere İslâmbol’da Ayazmaka-
pısı hâricinde vâki‘ bir bâb pekmezci dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf
gedik tâ‘bir olunur on fıçı ve bir kantar ve bir minder ve dört iskemle ve bir akçe
tahtası bin otuz üç guruş semen-i makbûza bana bey‘ ve teslîm ben dahi iştirâ ve
kabz eylediğimden sonra mebî‘-i mezkûrun tağrîr ve gabnine müte‘allika da‘vâdan
her birimiz âharın zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt etmişdik el-hâletü hâzihi
âlât-ı gedik-i mezkûru mezbûr Halil Beşe fuzûlî zabt etmekle suâl olunup âlât-ı
mezkûreden keff-i yed ve bana teslîme mezbûr Halil Beşe’ye tenbîh olunması
murâdımdır deyü takrîrine mutâbık bir kıt‘a hüccet-i şer‘iyye ibrâzıyla da‘vâ et-
tikde ol dahi cevâbında müdde‘î-i merkūmun ber-vech-i muharrer müdde‘âsını
ikrâr u i‘tirâf etmeğin mûcebince âlât-ı gedik-i mezkûru müdde‘î-i merkūm İsmail

133
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Efendi’ye teslîme mezbûr Halil Beşe’ye tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden


huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Şevvâl sene [1]216

105 [14a-1] Ruhariye bt. Dimitri ile Ahmed Ağa b. Hüseyin Ağa’nın
menzil davasından iki yüz guruşla sulh oldukları
200 guruş hüküm
Ma‘rûz
Mu‘arrefetü’ş-şahs Ruharina bt. Dimitri nâm Nasrâniyenin arzuhâl eden sad-
rı kebîr oğlu Nikola v. Yorgi nâm zimmî hâzır olduğu hâlde derûn-ı arzuhâlde
mezkûrü’l-ism Ahmed Ağa b. Hüseyin mahzarında ben bundan akdem mezbûr
Ahmed Ağa’yı Bahr-ı Sefîd’de Yunda Adası’nda vâki‘ ma‘lûmü’l-hudûd ve’l-
müştemilât bir bâb mülk menzilimi semen-i misliyle âhara bey‘e tarafımdan bâ-
hüccet-i şer‘iyye vekîl eylediğimde ol dahi kabûl ve menzil-i mezkûru mahallinde
iki yüz guruşa âhara bey‘ ve kabz-ı semen etmekle meblağ-ı mezbûr ile damadım
Manol zimmî malımdan fuzûlî ahz eylediği mecmû‘u üç yüz on dokuz guruş kıy-
metli yün memlû dört minder ve yün memlû sekiz yastık ve üç işleme peşkir ve
iki çârşeb ve iki kilim ve iki ceviz sandık ve bir tahta sandık ve on sahan ve bir
fistan ve bir Şam alacası anteri ve bir sini ve bir yorgan ve bir tâbe ve bir kebîr
tencere ve bir Frenî iskemlemi gāib-i mesfûrdan tahsîl için bâ-emr-i âlî mezbûr
Ahmed Ağa’yı mübâşir ta‘yîn ve eşyâ-i muharrere-i mezkûreyi kabza oğlum
hâzır-ı mesfûru tevkîl etmişdim lâkin merkūm Ahmed Ağa eşyâ-i muharrere-i
mezkûreyi gāib-i mesfûrdan tahsîl ve kabz etmekle eşyâ-i muharrere-i mezkûre
mevcûde ise a‘yânını, müstehlike ise ba‘de’s-sübût kıymet-i şer‘iyyelerini talep
ederim deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi menzil semeninden iki yüz guruş ile eşyâ-i
mezkûre kabzını ikrâr lâkin eşyâ-i mezkûreyi ba‘de’t-tahsîl oğlun hâzır-ı mersûma
teslîm etmişdim deyü beni def ‘inden mâ‘adâ iki ay sa‘y etmekle sebk eden ecr-i
mislimi taleb ederim deyü benden da‘vâ ve beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a
bâ-tavassut-ı muslihîn merkūm Ahmed Ağa meblağ-ı mezkûr iki yüz guruşu bana
teslîme ta‘ahhüd eylediğinde ben dahi eşyâ-i muharrere-i mezkûre da‘vâsından
ben ve merkūm Ahmed Ağa dahi ücret-i mübâşiriye da‘vâsından her birimiz
fâriğler olup meblağ-ı mezkûr iki yüz guruşdan mâ‘adâ bi’l-cümle zikr olunan
husûslara müte‘allika âmme-i da‘vâdan her birimiz âharın zimmetini ibrâ ve iskāt
ve her birimiz ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını kabûl eyledik deyü ba‘de’l-ikrâr
ve’t-tasdîk ibrâdan istisnâ olunan meblağ-ı mezkûr iki yüz guruşu müdde‘iye-i
mezbûre Ruharina Nasrâniyeye def ‘ ve teslîme mezbûr Ahmed Ağa’ya tenbîh
olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-18 min-L sene [1]216

134
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

106 [14a-2] Anaştaşya bt. Yani ile Estambol v. Yorgi’nin gedik eletleri
davasında yüz otuz guruşla sulh oldukları
130 guruşa sulh
Ma‘rûz
Medîne-i Üsküdar’a muzâfe Yoros nahiyesine tâbi‘ Arnavud karyesi mütemekki-
nelerinden arzuhâl eden Anaştaşya bt. Yani v. Yorgi nâm Nasrâniye tarafından
husûs-ı âtî’l-beyânda vekîl olduğu şahsını ârifân Haseki Ahmed Ağa b. İsmail ile
Yiğitbaşı İstemad v. Yani zimmî şehâdetleriyle sâbit olan Marko v. Vasil zimmî
meclis-i şer‘-i münîrde zikri âtî gedik âlâtına vâzı‘u’l-yed olan Estambul v. Yorgi
ve Nikola v. Ananuşti nâm zimmîler muvâcehelerinde nâhiye-i mezbûreye tâbi‘
Anadoluhisarı kurbünde Göksu nâm mahalde vâki‘ Gölcük Bostanı demekle
ma‘rûf bir bâb bostan derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı
lâzıme-i ma‘lûme seksen sehm i‘tibârıyla müvekkilem mersûme mâlike olduğu iki
sehm hissesini bundan akdem mersûmân Estambul ve Nikola zimmîlere yüz dok-
san yedi guruş semen-i makbûza bey‘ ve teslîm edip lâkin bey‘-i mezkûr tağrîr ve
gabnine fâhiş ile olmuşdu deyü bu esnâda da‘vâya tasaddî eylediğinde onlar dahi
tağrîr ve gabn müdde‘âsını inkâr etmeleriyle beynlerinde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a
bâ-tavassut-ı muslihîn müvekkilem mersûme ber-vech-i muharrer tasaddî eyledi-
ği da‘vâsından mersûmân ile kat‘an li’n-nizâ‘ yüz otuz guruş bedel-i makbûza sulh
olup âlât-ı gedik-i mezkûra ve icâresine ve bi’l-cümle husûs-ı mezkûra müte‘allika
âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan mersûmân Estambul ve Nikola zimmîlerin
zimmetlerini kabûllerini hâvi ibrâ ve iskāt eyledi deyü vekîl-i mesfûrun takrîr-i
meşrûhunu mersûmân Estambul ve Nikola zimmîler tasdîk ve bu vechile kat‘-ı
nizâ‘ eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-Şevvâl sene [1]216

107 [14a-3] Ali bin Abdullah’ın vârisi Hatice Hatun’un, Halil bin Mustafa
ile sulh oldukları
Dem-i diyetden sulh ibrâ
Ma‘rûz
Fi’l-asl Anadolu’da Nevşehir kazâsı ahâlîsinden olup Havâss-ı Refî‘a kazâsına
muzâfe Çekmece-i sagīr nahiyesine tâbi‘ Filorya karyesinde mütemekkin iken se-
kiz ay mukaddem vefât eden Ali b. Abdullah’ın verâseti zevce-i metrûkesi Hatice
ile babası mezbûr Abdullah’a ve zevce-i uhrâsından mütevellîd sulbî sagīr oğlu
Ali’ye ba‘de’l-inhisâr zâtı mu‘arrefe zevce-i mezbûre Hatice Hatun meclis-i şer‘-i
münîrde karye-i mezbûre ahâlîsinden Halil b. Mustafa mahzarında zevcim ve
mûrisim müteveffâ-i merkūm işbu târih-i i‘lâm senesi Saferi’l-hayrının selhi günü

135
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

kendi tarlasında hâsıl alef demetlerini karye-i mezbûreye nakle kendiye mu‘în ol-
mak için mezbûr Halil’i yanına terfīk etmekle zikr olunan alef demetlerini arabaya
tahmîl edip bağlamak için üzerine ilkā eyledikleri urganın bir başından zevcim
müteveffâ-i mezbûr ve bir başından mezbûr Halil tutup çekerler iken mezbûr
Halil kendi tarafında olan ipi salıvermekle te‘addî ve taksirinden nâşî zevcim
mezbûr arabadan düşüp alnı yarılıp ve a‘zası kara bere olup iki gün mürûrunda
müteessiren fevt olmağla mûceb-i şer‘îsini bi’l-asâle ve bi’l-verâse taleb ederim
deyü da‘vâ sadedinde olduğumda ol dahi ber-vech-i muharrer te‘addîsini inkâr
etmekle beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı muslihîn ben tasaddî
eylediğim da‘vâ-yı mezkûremden mezbûr Halil ile on beş guruşa sulh olduğumda
ol dahi sulh-ı mezkûru ba‘de’l-kabûl bedel-i sulhden mâ‘adâ zevcim müteveffâ-i
mezbûrun dem ü diyetine müte‘allika âmme-i da‘vâdan mezbûr Halil’in zimme-
tini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledim deyü ikrâr ve tasdîkleri tescîl ve İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-Şevvâl sene [1]216

108 [14b-1] Ahmed Usta b. Hüseyin ve Seyyid Mehmed Usta’nın


simitçi dükkanında yağlı börek, çörek yapmasına engel
olunmaması gerektiği
Yağlı işlemesine müdâhale etmemelerine tenbîh
Ma‘rûz
Ashâb-ı arzuhâl Çörekçiler Kethüdâsı Ahmed Ağa ve sâbıkā kethüdâ olan es-
Seyyid Mustafa ve ustalarından el-Hâc Hüseyin ve el-Hâc İbrahim ve Mustafa
ve el-Hâc Mehmed ve el-Hâc Hasan ve Osman ve diğer Mehmed ve Hüseyin ve
İbrahim ve Ali ve diğer Osman ve âhar Hasan ve Uzun Ahmed vesâirleri meclis-i
şer‘-i münîrde İslâmbol’da Küçükhamam ittisâlinde vâki‘ bir bâb dükkânın müs-
tecirleri ve derûnlarında olan gedik âlâtının dört sehm i‘tibâriyle iki sehminin
mutasarrıfı Ahmed Usta b. Hüseyin ve bir rub‘una mutasarrıf es-Seyyid Mehmed
ve rub‘-ı âharına mutasarrıfe zâtı mu‘arrefe Şerife Âişe bt. el-Hâc Hüseyin mah-
zarlarında merkūmûn Ahmed Usta ve es-Seyyid Mehmed selâse-i erbâ‘ına muta-
sarrıf oldukları dükkân simitçi dükkânı olup simid işlemeye kanâ‘at etmeyip yağ-
lı çörek ve börek ve kâhî işlemeleriyle bu misillü yağlı işlemek bize mahsûs oldu-
ğuna binâen fîmâ ba‘d simitden mâ‘adâ yağlı işlememek üzere mezbûrâna tenbîh
olunması murâdımızdır dediklerinde esnâf-ı merkūmânın şürût-ı nizâmları
derkenâra havâle olundukda ekmekçi esnâfı başka ve simitçi ve çörekçi başka
esnâf olmak üzere baş muhâsebede mukayyed olup simitçi esnâfı yağlı tabh et-
mek ve etmemek için nizâmları kaydı bulunmadığı başmuhâsebe derkenârı nâtık
olduğundan başka kimesneyi bilâ-mûceb kisb ve ticâretten men‘ ile hasr-ı bey‘ u

136
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

şirâ gayr-ı meşrû‘ ve mukaddemâ şerefrîz-i sudûr olan hatt-ı hümâyûn-ı adâlet-
makrûn ile merfû‘ olmağla merkūmân Ahmed Usta ve es-Seyyid Mehmed Usta
keyfe mâ yeşâ envâ‘ yağlı tabh ve bey‘lerine müdâhale etmemek üzere esnâf-ı
merkūmûna şer‘an tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Şevvâli’l-mükerrem sene 1216

109 [14b-2] Mustafa Beşe b. Ahmed ile Ahmed Beşe b. Mehmed’in tütün
davasında yüz elli guruşa sulh oldukları
150 guruş üzerine sulh
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Duhânî Mustafa Beşe b. Ahmed meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâlde
mezkûr Kıyıcı Ahmed Beşe b. Mehmed mahzarında mezbûr Ahmed Beşe
kasaba-i Tophane’de İpekçiler sûkunda vâki‘ bir bâb Tütüncü dükkânımda kıyı-
cılık hizmetimde iken târih-i i‘lâmdan beş ay mukaddem malımdan mecmû‘u
sekiz yüz guruş kıymetli ma‘lûmü’l-mikdâr duhânımı hufyeten ahz ve [i]stihlâk
etmekle ba‘de’s-sübût kıymet-i mezkûresini taleb ederim deyü tasaddî eylediğim
da‘vâmdan mezbûr Ahmed Beşe ile an inkâr yüz elli guruş bedel-i makbûza ba‘de
akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl ziyâde müdde‘âma ve bedel-i sulh-i merkūma ve bi’l-
cümle husûs-ı mezkûra müte‘allika âmme-i da‘vâdan her birimiz âharın zimme-
tini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledik deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk bu vechile kat‘-ı
nizâ‘ eyledikleri tescîl ve İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min -L sene [1]216

110 [14b-3] Nefise bt. Abdullah ile Mustafa Ağa b. İsmail’in bir birlerinin
zimmetini ibra ettikleri
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl Nefise bt. Abdullah nâm Hatun tarafından husûs-ı âtî’l-beyânda
vekîl olduğu zâtını ârifân Hüseyin b. el-Hâc İbrahim ve Haseki Mustafa b. Hüse-
yin şehâdetleriyle sâbit olan es-Seyyid Mustafa Ağa b. es-Seyyid Ahmed meclis-i
şer‘-i münîrde üvey babası arzuhâlde mezkûrü’l-ism Mustafa Ağa b. el-Hâc İs-
mail mahzarında müvekkilem mezbûre bin iki yüz on iki senesi Rebî‘ülevveli
gurresinde malından âhara bey‘ ve kendiye akar iştirâ etmek üzere üç bin gu-
ruş kıymetli bir yakut hâtem ve bin iki yüz guruş kıtmetli bir basma altın sa‘at
ma‘a altın köstek ve habbe? ve dört yüz guruş kıymetli bir altın ud kutusu ve
yüz yirmi guruş kıymetli bir hoş-âb kâsesi ve iki yüz guruş kıymetli bir koko-
nos burnu sineklik kabzası ile ikisi bir yerde doksan bir aded fındık altını verip

137
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ol dahi ahz u kabz edip eşyâ-i mezkûreyi bey‘ ve akar alıvermemekle kıymet-i
mezkûreleriyle müvekkilem mezbûrenin mütevelliyesi olduğu Süleyman Paşa
vakfından mahlûl olan menzil âhara îcâr olundukda mu‘accelesi olan dört yüz
otuz guruşu mezbûr Mustafa Ağa bi’l-vekâle kabz ve üç yüz guruşu müvekkile-
me teslîm ve yüz otuz guruşu yedinde kalmağla zikr olunan eşyâ-i muharrer-e
mevcûde ise a‘yânını müstehlike ise ba‘de’s-sübût kıymet-i mezkûreleriyle zikr
olunan altınlar ve meblağ-ı bâkī-i mezkûr yüz otuz guruşu merkūm Mustafa
Ağa’dan bi’l-vekâle taleb ederim deyü da‘vâ ol dahi cevâbında zikr olunan ya-
kut hatem yedinde mevcûd olduğunu ikrâr ve zikr olunan basma altın sa‘at ma‘a
köstek ve habbeyi beş yüz guruşa ve ud kutusunu iki yüz guruşa ve sineklik kab-
zasını elli guruşa müvekkile-i mezbûrenin izniyle âhara bey‘ ve semenleri olan
cem‘an yedi yüz elli guruşu ile meblağ-ı mezkûr yüz otuz guruşu dahi tama-
men müvekkile-i mezbûre Nefise Hatun’a edâ ve teslîm etmişdim deyü ba‘de’d-
def ‘ ve’l-inkâr dâfi‘-i mezbûr def ‘-i mezkûrunu isbâta kādir olmayıp tahlîfe
tâlib oldukda kıbel-i şer‘den mürsel kâtib-i sâni Merhabâzâde Mahmud Efendi
İstanbul’da Mahmudpaşa Mahallesi’nde müvekkile-i mezbûrenin sâkine olduğu
menziline varıp cerîdede mazbûtü’l-esâmî Müslimîn huzûrlarında akd-i meclis-i
kavîm ettikde beylerine muslihûn tavassut edip vekîl-i mezbûr tasaddî eylediği
sineklik kabzası ve altın ud kutusu ve hoş-âb kâsesi ve doksan bir aded fındık al-
tınları ve meblağ-ı bâkī-i mezkûr yüz otuz guruş mütâlebesinden meccânen bi’l-
vekâle fâriğ olduğunda mezbûr Mustafa Ağa dahi yedinde mevcûd olan yakut
hatemi vekîl-i mezbûra teslîm ve basma altın sa‘at ma‘a kösteği târih-i i‘lâmdan
otuz bir gün tamamına değin teslîme ta‘ahhüd etmekle zikr olunan altın sa‘atden
mâ‘adâ ziyâde müdde‘âsına ve işbu târih-i i‘lâma gelince beynlerinde cereyân
eden ahz u i‘tâya müte‘allika tarefeynden her biri âharın zimmetini bi’l-asâle ve
bi’l-vekâle ibrâ ve iskāt ve her biri âharın ibrâsını âsaleten ve vekâleten kabûl
eylediklerini kâtib-i mezbûr dâ‘îleri mahallinde ba‘de’t-tahrîr ve meclis-i şer‘a
gelip tarefeyn muvâcehesinde alâ-vukū‘ihî inhâ ve takrîri ba‘de’t-tenfîz İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-20 min-Şevvâl sene 1216

111 [14b-4] Ali Çavuş bin Ahmed’in boşandığı eşi Hatice bt. Mehmed’e
nafakasını ve mehr-i müeccelini ödemesi gerektiği
Ma‘rûz
Mu‘arrefetü’z-zât Hatice bt. Mehmed Said nâm hatun meclis-i şer‘-i münîrde
dîvân-ı âlî çavuşlarından sâbıkā zevci Ali Çavuş b. Ahmed mahzarında merkūm
Ali Çavuş zevc-i dâhilim olup târih-i i‘lâmdan yedi gün mukaddem beni tatlîk
etmekle zimmetinde mütekarrir ve ma‘kūdün-aleyh olan yüz elli guruş mehr-i
müeccelim ile nafaka-i iddet-i bâkīyemi zevcim mezbûrdan taleb ederim deyü

138
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘iye-i mezbûre ol mikdâr mehir tesmiyesiy-


le zevce-i medhûlun bihâsı olduğunu tatlîkini ikrâr lâkin zevcem mezbûre mehr-i
mezkûrunun yüz guruşunu zevciyet beynimizde kāime iken bana hibe etmişdi
deyü ol mikdârında ba‘de’d-def ‘ ve’l-inkâr dâfi‘-i mezbûr ber-vech-i muharrer
def ‘-i mezkûrunu isbâtdan ızhâr-ı acz ve istihlâf ettikde talebiyle bi’l-muvâcehe
müdde‘iye-i mezbûre Hatice Hatun’a ber-nehc-i şer‘î yemîn verilmeğin mûcebiyle
dâfi‘-i merkūm Ali Çavuş def ‘-i mezkûruyla bilâ-beyyine mu‘ârazadan ba‘de’l-
men‘ mezbûr Ali Çavuş’un ikrâr u i‘tirâfı mûcebince mehr-i mezkûr yüz elli gu-
ruşu hâlâ ve nafaka-i iddet-i bâkīyesini vakt-i istihkākta müdde‘iye-i mezbûre
Hatice Hatun’a edâ ve teslîme mezbûr Ali Çavuş’a tenbîh olunduğu İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-28 min -L sene [1]216

112 [15a-1] Alile Esma bt. Abdullah’ın, eşi Molla Ahmed b. Mehmed’e
kendisini bakmak şartıyla verdiği mallarını geri alması
Semen-i eşyâ-i müstehlike 897 guruş ile 499 guruşun edâsına tenbîh
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât alile Hâce Esma bt. Abdullah meclis-i şer‘-i
münîrde zikri âtî menzile vâzı‘u’l-yed olan arzuhâlde mezkûr hâlâ zevci Molla
Ahmed b. Mehmed mahzarında İslâmbol’da Abdi Subaşı Mahallesi’nde vâki‘ bir
tarafdan Kehhâlbaşı Medresesi ve bir tarafdan Başkâtib efendi arsası ve tarefeyni
tarîk-i âm ile mahdûd bir bâb mülk menzilimi ölünce bana bakmak şartıyla zev-
cim mezbûr Molla Ahmed’e dört bin guruşa bey‘ ve semeninden zimmetini ibrâ
etmişdim lâkin şart-ı mezkûr ile olan beyin fesâdına binâen menzil-i mezkûru
istirdâd ve malımdan fuzûlî ahz eylediği bir Mushaf-ı şerîf ile imâm meşrûtası
olarak bir bâb vakıf menzil temessükü ile dört yüz elli guruş kıymetli elmaslı bir
gerdâniye ve dört yüz guruş kıymetli incili bir altın bilezik ve iki yüz elli guruş
kıymetli elmaslı bir zümrüd küpe ve doksan guruş kıymetli bir elmaslı altın yüzük
ve yetmiş guruş kıymetli iki zümrüd yüzük ve yetmiş beş guruş kıymetli iki yüz
elli vakıyye yün ve elli guruş kıymetli bir penbe tûsi şal ve seksen guruş kıymetli
iki top çiçekli sevayı ve kırk guruş kıymetli bir kaliçe seccâde ve yüz elli guruş
kıymetli dört eski maden tabak ve kırk guruş kıymetli hindkârî bir zar ve beş
yüz guruş kıymetli elmaslı bir altın kuşak ve seksen guruş kıymetli iki top Trab-
zon bezi ve iki yüz guruş kıymetli bir kutu içinde ma‘lûmü’l-mikdâr eski maden
fincan ve elli guruş kıymetli bir altın oluk anteri mevcûde ise ayânını müstehlike
ise ba‘de’s-sübût kıymet-i mezkûrelerini ve yedimden iktirâz ve kabz eylediği dört
yüz doksan dokuz guruşu zevcim mezbûrdan taleb ederim deyü da‘vâ eyledikde
ol dahi cevâbında müdde‘iye-i mezbûreden dört yüz doksan dokuz guruş iktirâz

139
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ve kabzını ve malı olan bir Mushaf ile menzil temessükünü ahzını ve hâlâ aynları
yedinde mevcûde olduğunu ve yine müdde‘iye-i mezbûrenin malı olarak zikr olu-
nan elmaslı bir gerdâniye ve incili altın bilezik ve elmaslı zümrüd küpe ve elmaslı
iki altın yüzük ve iki zümrüd yüzük ve iki yüz elli vakıyye yün ve bir penbe tûsi şal
ve bir top çiçekli sevâyı ve bir [ka]liçe seccâde ve bir hindkâri zarı zevcem mezbûre
bana verip eşyâ-yı mezkûreyi semen-i misilleriyle âhara bey‘ ve semenlerini zev-
cem mezbûre ile iştirâken mutasarrıf olduğumuz vakf menzil binâsına harc ve
sarf eyle deyü bana emr etmekle ben dahi zikr olunan elmaslı gerdâniyeyi üç yüz
doksan guruşa ve incili altın bilezik ile bir elmaslı altın yüzüğü iki yüz guruşa
ve elmaslı zümrüd küpe ile ile zümrüd yüzüğün birini yüz otuz guruşa ve diğer
zümrüd yüzüğü yirmi beş guruşa ve iki yüz elli vakıyye yünü yetmiş beş guruşa ve
penbe tûsi şalı yirmi guruşa ve bir aded çiçekli sevâyıyı yirmi guruşa ve bir kaliçe
seccâdeyi on beş guruşa ve bir Hindkâri zarı yirmi iki guruşa bey‘ ve semenleri olan
cem‘an sekiz yüz doksan yedi guruşu kabz ve emriyle menzil-i mezkûr binâsına
harc ve sarf etmişdim deyip müdde‘iye-i mezbûrenin şart-ı müdde‘âsıyla bir çift
elmaslı altın kuşak ve altın oluk bir anteri ve bir top çiçekli sevâyı ve eski maden
fincan ve iki top Trabzon bezi ve dört eski maden tabak müdde‘âlarıyla kabzını
mu‘terif olduğu eşyâların ziyâde kıymet müdde‘âlarını inkârından mâ‘adâ zev-
cem mezbûre bana karz verdiği dört yüz doksan dokuz guruşu bana hibe etmişdi
deyü eylediği def ‘lerini mezbûre Hâce Esma Kadın inkâr etmekle tarefeyn beyâna
ba‘de’l-havâle mezbûre Hâce Esma Kadın ber-vech-i muharrer şart-ı müdde‘âsını
lede’t-tezkiye şehâdetleri makbûle olan mahalle-i mezbûre İmâmı Mahmud Efen-
di b. İbrahim ve Askeri Reisi Hâfız Abdullah Efendi b. Halil şehâdetleriyle ba‘de’l-
isbât mezbûre Hâce Esma Kadın ziyâde eşyâ ve kıymet müdde‘âlarını ve mezbûr
Molla Ahmed ber-vech-i muharrer deflerini her biri isbâtdan ızhâr-ı acz ve istihlâf
etmeleriyle mezbûre Hâce Esma Kadın ve mezbûr Molla Ahmed’den herbirine
ber-nehc-i şer‘î yemîn verilmeğin mûcebiyle mezbûre Hâce Esma Kadın ziyâde
eşyâ ve kıymet müdde‘âsıyla mezbûr Molla Ahmed def ‘-i mezkûrlarıyla herbiri
âhara bilâ-beyyine mu‘ârazadan ba‘de’l-men‘ mûceblerince zikr olunan Mushaf-ı
şerîf ve vakıf menzil temessükü ve mülk menzil ve meblağ-ı mezkûr dört yüz dok-
san dokuz guruş ile eşyâ-i müstehlike semenleri olan sekiz yüz doksan yedi guru-
şu müdde‘iye-i mezbûre Hâce Esma Kadın’a red ve teslîme mezbûr Molla Ahmed’e
tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Şevvâl sene 1216

113 [15a-2] Şerbetçi Ali b. Mustafa’nın, Tüccardan Abdullah ve İbrahim


bin Mehmed’e olan borcunu ödemesi gerektiği
1.070 guruş 16 para ikrâr-ı deyn
Ma‘rûz

140
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Tüccârdan Abdullah b. Abdurrahman ve şerîki İbrahim b. Mehmed meclis-i


şer‘-i münîrde Ayasofya-i kebîr kurbünde Şerbetçi Ali b. Mustafa mahzarında
merkūm Ali zimmetinde mal-ı şirketimizden olmak üzere yedimizden iştirâ ve
kabz eylediği ma‘lûmü’l-kıyye şeker semeninden bâkī bin yetmiş guruş on altı
para alacağı olmağla hâlâ taleb ederiz deyü da‘vâ ettiklerinde ol dahi cevâbında
müdde‘iyân-ı mezbûrânın ber-vech-i muharrer müdde‘âlarını ve meblağ-ı bâkī-i
mezkûr el-yevm zimmetinde deyni olduğunu ikrâr u i‘tirâf etmeğin mûcebiyle
meblağ-ı bâkī-i mezkûr bin yetmiş guruş on altı paranın müdde‘iyân-ı mezbûrâna
edâsıyla mezbûr Ali ilzâm olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-gurre-i Zilka‘de sene 1216

114 [15b-1] Ankara’da sof ve şal imal edip İstanbul’da satan esnafın
nizama uymaları gerektiği
Sofcu esnâfına dâir
Ma‘rûz
Ashâb-ı arzuhâl Ankara kazâsında sof ve şalı nesc ve i‘mâl ettirip Âsitâne-i aliyye’ye
nakl ve bey‘ eder Sofcu esnâfı meclis-i şer‘-i şerîfde kazâ-i merkūmda muhtârları
olan kassâr tâifesinden Uzunoğlu Karabet ve Tokatlıoğlu Oseb zimmîler hâzır ol-
dukları hâlde kazâ-i mezbûr ahâlîsinden olup bu def ‘a kassârlık nizâmına dâir bir
kıt‘a i‘lâm ile vârid olan Eyedoğlu Karabet ve Ferağoğlu Acı Kigork nâm zimmîler
muvâcehelerinde ez kadîm kazâ-i mezbûrda nesc ve i‘mâl ettirdiğimiz sof ve şa-
lının beher topunu kassâr tâifesi kırkar akçeye kassârlar iken yevmen fe-yevmen
ücretlerini ziyâde ederek üç nev‘ i‘tibâriyle yirmi beş ve otuz ve otuz beş paraya
terakkī eylediğinden mâ‘adâ kumaşlarımızı layıkıyla kassâr etmeyip ifsâd ettikle-
rine binâen bizler dahi beher topunu yirmi ikişer paraya kassârlar âhar kassârlar
tedârik edip emti‘amızı matlûbumuz üzere kassârlayıp cümlemiz herbirinden râzı
ve müteşekkirler iken mersûmûn atîk kassârlar kassârlığı beynlerinde kırk nefere
hasr ve tahsis ve emti‘amızı üç nev‘ i‘tibâr ve her nev‘in fiyatına üçer para zamla
bizim muhtarımız olan kassârların tardı ile fîmâ ba‘d kassârlık ancak kendilere
münhasır olup hilâfı hareket edenlerden îrad-ı cedîd hümâyûn hazinesine altı bin
guruş nezr olmak ve işbu nizâm düstûrü’l-amel olmak üzere fermân-ı âlî ısdârı
istid‘âlarını hâvi hâlâ kazâ-i mezbûr nâibi Moravîzâde Hâmid Efendi’yi itmâ-birle
gıyabımızdan aldıkları bir kıt‘a i‘lâmı sened ittihâz edip hâlâ Ankara’da muhtarı-
mız olan kassârları kassârlıktan men‘ ve mersûmân Eyedoğlu Karabet ve Ferağoğ-
lu Acı Kigork i‘lâm-ı merkūm mûcebince fermân-ı âlî ısdârı sâiyesinde olmala-
rıyla mes’ullerine müsa‘ade-i aliyye buyrulmayıp ve hâlâ Ankara’da muhtârımız
olan kassârlara vâki‘ olan müdâhaleleri men‘ ü def ‘ buyrulmağı istid‘â ve istirhâm

141
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ve muhtârları olan kassârlardan hâzır bi’l-meclis Uzunoğlu Karabet ve Tokatlı-


oğlu Oseb zimmîlerden dahi suâl olundukda fi’l-hakīka şimdilik sof ve şalının
beher topunu yirmi ikişer paraya gāyet a‘lâ olmak üzere esnâf-ı merkūmenin
matlûbları vechile kassârladıklarını i‘tirâf ve bundan böyle bi-mennihî te‘âlâ
ücret-i kassâriyesini tenzîle dahi ta‘ahhüd ederler bu sûretde bundan akdem men‘-i
inhisâr-ı bey‘ u şirâ bâbında şerefrîz-i sudûr olan hatt-ı hümâyûn-ı adâlet-makrûn
mûcebince nâib-i merkūmun tama‘-ı hâme teb‘an verdiği arz-ı garaz-âmizine ve
müdde‘ûn-ı mersûmûnun da‘vâ-yı bâtıllarına şer‘an i‘tibâr ve iltifât olunmayıp
husûs-ı mezkûr îcâr ve istîcâr makūlesinden olup mûcirin rızâsı yok iken müste-
cir ben i‘mâl ederim deyü cebr ve ibrâmı hilâf-ı şer‘-i şerîf ve mugāyir-i mazmûn-ı
hatt-ı hümâyûn-ı adâlet-redîf olmağla nâib-i merkūmun arzına adem-i i‘tibâr-birle
esnâf-ı merkūmenin rızâlarıyla istihdâm ve istîcâr eyledikleri kassârlara müdâhale
ve ta‘arruzları bi’l-külliye men‘ olunup murâd ve ihtiyâr eyledikleri<<kassârlara
müdahale ve ta‘arruzları bi’l-külliye>> kimesnelere ale’l-ıtlâk ücret-i kalîle ile i‘mâl
ettirmeleri şer‘-i şerîfe mutâbık ve hatt-ı hümâyûn mazmûn-ı münîfine muvâfık
ve ibâdullâha enfa‘ ve evlâ olmağla ol vechile esnâf-ı merkūme yedlerine sened
olmak üzere tuğra-yı garrâ ile mu‘anven fermân-ı âlîşân ısdâr ve ihsân buyrulup
i‘lâm-ı hâli hâvi Ankara nâibine ve damga eminine hitâben başka emr-i âlî ısdârı
iktizâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-4 Za sene [1]216

115 [15b-2] Zenci Mehmed b. Abdullah’ın hürriyet davasını ispat


edemediği ve efendisi Molla Ali’ye itâate tenbih
Rıkka inkıyâdına tenbîh
Ma‘rûz
Sâbıkā rıkka inkıyâdını mukır ve mu‘terif olmağla ber-vech-i âtî da‘vâya kıbel-i
şer‘den me’zûn olan Zenci Mehmed b. Abdullah meclis-i şer‘-i münîrde rakīk
gulâmı olmak üzere kendiye vaz‘-ı yedi mütehakkık olan Molla Ali b. Abdullah
mahzarında ben bundan akdem Edremid kasabası ahâlîsinden Bakkāl İsmail
Efendi nâm kimesnenin yedinde rıkka münkād gulâmı olmamla mevlâm mezbûr
târih-i i‘lâmdan üç sene mukaddem malından beni tahrîr ve i‘tâk edip bu vec-
hile ben hür olmuşken mezbûr Molla Ali rakīk gulâmı olmak üzere bi-gayr-ı
hakkın bana vaz‘-ı yed eder suâl olunup kasr-ı yedine tenbîh ve sebîlim tahliyye
olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘î-i mevsûf-ı
mezbûr mevlâsı merkūm İsmail Efendi’nin bey‘e vekîli olan hâzır bi’l-meclis Mus-
tafa işbu Ahmed odabaşıya Çukadâr Mehmed Ağa’ya ba‘de’l-bey‘ ve’t-teslîm ben
dahi mezbûr Çukadâr Mehmed’den iki yüz on guruş semen-i medfû‘ ve makbûza
iştirâ ve kabz etmişdirm deyü vaz‘-ı yedini ikrâr ve ber-vech-i muharrer hürriyet

142
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

müdde‘âsını inkâr etmekle müdde‘î-i mevsûf-ı mezbûr ber-vech-i muharrer hürri-


yet müdde‘âsını isbâta kādir ve tahlîfe dahi tâlib olmamağla mûcebince müdde‘î-i
mevsûf-ı mezbûr da‘vâ-yı mezkûresiyle bilâ-beyyine mu‘ârazadan ba‘de’l-men‘
ikrâr u i‘tirâfı mûcebiyle mevlâsı mezbûr Molla Ali’ye kemâ-fi’s-sâbık rıkka
inkıyâdına mezbûr Mehmed’e tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-2 min-Zilka‘de sene [1]216

116 [15b-3] Manok v. Agob’un boyacı esnafına müdahale etmeyeceğine,


sandalcı Seyyid mehmed Sâdık’ın kefil olduğu
Boyacı ta‘ahhüdü
Ma‘rûz
Enderûn-ı Hümâyûn Saray-ı cedîde-i âmirede vâki‘ merhûm ve mağfûrun leh
Sultan Ahmed tâbe serâhu evkāfı musakkafâtından İslâmbol’da Fazlıpaşa sara-
yında kâin keremsûd boyacıları esnâfından Rado v. Aleksi ve Panayot v. Kıri-
to ve Zafiri v. Kalyan ve Anton v. Yani ve Simon v. Estiyo ve Yanaki v. Dimit-
ri nâm zimmîler meclis-i şer‘-i münîrde kethüdâları Mehmed Ağa ve yiğitbaşı
Kara Mehmed hâzır oldukları hâlde sandalcı esnâfından Manok v. Agob zimmî
muvâcehesinde meşdûd tâ‘bir olunur ipek ve harîrden masnû‘ kutnî ve keremsûd
elvânıyla pûşîci siyahı ırgacıyla bâzergân ve bezzâz tâifesinin metâ‘ları elvânıyla ve
sandalcı metâ‘ı ve pot ve gezî ve Kerbela ve kutnî kadîmü’l-eyyâmdan beri yedi-
mizde olan dört aded kârhânelerde boyamak bize mahsûs olduğu şürût-ı nizâm-ı
kadîmimizden olup vesâir mahallerde boyatmayıp bu vechile keremsûd sıbâgatı
bize mahsûs ve mu‘ayyen iken mesfûr Manok zimmî kendi san‘atına kanâ‘at etme-
yip hilâf-ı emr-i âlî kalb ve redî olarak keremsûd sibağ ve ibâdullâhı ızrâr etmekle
suâl olunup ba‘de’l-yevm keremsûd sibağ etmemek üzere mesfûr Manok zimmîye
tenbîh olunması murâdımızdır dediklerinde mesfûr Manok zimmîye ba‘de’l-
yevm kendi san‘atıyla meşgūl ve keremsûd sibağ etmemek üzere ta‘ahhüd ve eğer
ta‘ahhüdünün hilâfı harekette bulunur ise vaz‘-ı kürek ile tedib olunacağı kendiye
ba‘de’t-tefehhüm mesfûr Manok zimmî ber-vech-i muharrer ta‘ahhüdünde sâbit-
kadem olup hilâfı hareket etmemek üzere sandalcı es-Seyyid mehmed Sâdık b.
el-Hâc Cafer tekeffül etmekle mersûmûn şikâyetlerinden fâriğler olduğu İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min-Şevvâli’l-mükerrem sene 1216

143
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

117 [16a-1] Ömer b. Hüseyin’in, Sultan Abdülhamid Han vakfından


kiraladığı kasap dükkânını İbrahim b. Mustafa’ya devrettiği
Kasab Ferağı
Ma‘rûz
Hüdâvendigâr-ı sâbık cennet-mekân firdevs-âşiyân merhûm ve mağfûrun leh
Sultan Abdülhamid Hân hazretleri evkāfı musakkafâtından Yedikule hâricinde
kâin sekizinci selhhâneye merbût İstanbul’da tavuk pazarında vâki‘ bir bâb ka-
sab dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-hıref gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmeye bâ-temessük-ı vakıf mutasarrıf olan Ömer b. el-Hâc Hüseyin meclis-i
şer‘-i münîrde hâssa kasabbaşısı İzzetlü Mustafa Ağa tarafından vekîli kasab-
lar kethüdâsı es-Seyyid Halil Ağa ve ustalarından mazbûtü’l-esâmî kimesneler
hâzır oldukları hâlde kasab ustalığını idâreye kādir idüğü ihbâr olunan İbrahim
b. Mustafa mahzarında takrîr-i kelâm edip ber-vech-i muharrer mutasarrıf oldu-
ğum âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmemi kendi hüsn-i rızâ ve ihtiyârımla bedel-i ma‘lûm ve
makbûz mukābelesinde mezbûr İbrahim’e bâ-re’y-i mütevellî ferağ ve tefvîz ey-
lediğimde ol dahi ber-vech-i muharer tefevvüz ve kabûl edip ba‘de’l-yevm gedik
tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmede benim aslan ve kat‘an alâka ve medha-
lim kalmayıp mezbûr İbrahim’in dâhil-i havza-i tasarrufu olmuşdur dedikde ol
dahi ba‘de’t-tasdîk zikr olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeler mezbûr İbrahim üze-
rine defter-i vakfa kaydolunup yedine temessük i‘tâsını istid‘â eylediği İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-2 min-Zilka‘de sene [1]216

118 [16a-2] Seyyid İbrahim ve kardeşi Seyyid Ebûbekir’in, Sultan


Abdülhamid Han vakfından kiraladıkları kasap dükkânını Osman
ve Mustafa’ya devrettikleri
Kasab Ferağı
Ma‘rûz
Hüdâvendigâr-ı sâbık cennet-mekân firdevs-âşiyân merhûm ve mağfûrun leh Sul-
tan Abdülhamid Hân hazretlerinin evkāfı musakkafâtından Yedikule hâricinde
kâin beşinci selhhâneye merbût İslâmbol’da Lanka Yenikapısı hâricinde vâki‘ bir
bâb kasab dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-hıref gedik tâ‘bir olunur âlât-ı
lâzıme-i ma‘lûmeye iki kıt‘a vakıf temessükü mantûkunca münâsafaten mutasar-
rıflar olan es-Seyyid İbrahim ve karındaşı es-Seyyid Ebûbekir ibney es-Seyyid
Mustafa meclis-i şer‘-i münîrde hâssa kasabbaşısı İzzetlü Mustafa Ağa tarafın-
dan vekîli kasablar kethüdâsı es-Seyyid Halil Ağa ve ustalarından mazbûtü’l-
esâmî kimesneler hâzır oldukları hâlde kasab ustalığını idâreye kādirler olduğu

144
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

ihbâr olunan Osman b. Mehmed ve Mustafa b. İsa nâm kimesneler mahzarla-


rında mezbûr es-Seyyid İbrahim ber-vech-i muharrer mutasarrıf olduğum âlât-ı
lâzıme-i ma‘lûmeden nısf hissemi mezbûr Osman’a ve merkūm es-Seyyid Ebûbekir
ben dahi mutasarrıf olduğum nısf hissemi işbu mezbûr Mustafa’ya hüsn-i rızâ ve
ihtiyârımızla bedel-i ma‘lûm ve makbûz mukābelesinde bâ-re’y-i mütevellî ferağ
ve tefvîz eylediğimizde onlar dahi ber-vech-i muharrer tefevvüz ve kabûl etme-
leriyle ba‘de’l-yevm gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmede bizim aslan ve
kat‘an alâka ve medhalimiz kalmayıp mezbûrân Osman ve Mustafa’nın dâhil-i
havza-i mutasarrıfları olmuşdur dediklerinde onlar dahi ba‘de’t-tasdîk zikr olu-
nan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûme mezbûrân Osman ve Mustafa üzerlerine defter-i vakfa
kayd-birle yedlerine temessük i‘tâsını istid‘â eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-2 Zilka‘de sene [1]216

119 [16a-3] Un kapanı tüccarlarının, kalafatçı esnafından şikâyetlerini


geri almaları
Kapan-ı dakīk tüccârının şikâyetlerinden fâriğler oldukları
Ma‘rûz
Kapan-ı dakīk tüccârından ashâb-ı sefâyîn el-Hâc Ömer Ağa b. Mustafa ve
Kalafatzâde İsmail Ağa ve el-Hâc Mehmed Emin Ağa ve Kırımî el-Hâc İsmail ve
Tophaneli İbrahim ve el-Hâc Hüseyin ve es-Seyyid el-Hâc Osman ve Mustafa ve
el-Hâc Abdullah ve es-Seyyid Mehmed Tahir Ağa ve Elli altı Mustafa nâm kimes-
neler meclis-i şer‘-i hatîrde kalafatçılar esnâfının hâlâ kethüdâsı el-Hâc İsmail b.
Mustafa ve sâbıkā kethüdâ Mehmed ile ustalarından İsmail ve el-Hâc Ali ve Saka
Mehmed ve Abdülkerim ve Mustafa ve İbrahim ve Salih vesâirleri hâzır oldukları
hâlde zift tüccârından el-Hâc Mehmed Ağa ve diğer el-Hâc Mehmed ve el-Hâc
Mustafa ve Molla Hüseyin ve Çıracı Mustafa ve Hâfız Mehmed nâm kimesneler
muvâcehelerinde Der-aliyye’de olan ibâdullâhın akvāt-ı yevmiyyeleri için sevâhil-i
Tuna’dan ve Bahr-ı siyah’tan zahîre celbi için yedimizde bulunan sefâyîn kalafata
muhtâc ve kalafatın cüz-i a‘zamı zift olmağla tüccâr-ı merkūmun diyâr-ı âharda
olan ameleleriyle ittifâk ve ihrâc eyledikleri zift derûnuna ahcâr vaz‘ etmeleriy-
le kalafat için izâbe olundukda yirmi vakıyyesinde beş vakıyye sâfi zift mâ‘adâsı
ahcârdan ibâret olmağla bu vechile bizler mutazarrır ve zehâirin celbinde ve tehîr
ve terâhîye bâ‘is olmalarıyla men‘ ü def ‘ olmasını istid‘â eylediklerinde tüccâr-ı
merkūmun dahi hâl-i minvâl-i meşrûh üzere olduğunu ba‘de’l-i‘tirâf yedlerinde
mağşûş bulunan zifti harc ve sarfla târih-i i‘lâmdan doksan bir güne değin sâfi
ve a‘lâ olmak üzere zift getirip bey‘e ta‘ahhüd ve eğer zift getirmekde tekâsül ve
terâhî-birle Âsitâne-i aliyyede zift husûsunda muzâyaka rûnümâ olur ise kezâlik

145
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

kalafatçı ustaları dahi va‘de-i merkūme hulûlünde zikr olunan vechile ahcâr ile
memlû yedlerinde mevcûd ziftleri kalır ise izâbe ve tathîr ve ashâb-ı sefâyîne ol hâl
ile bey‘e her birleri başka başka ta‘ahhüd edip hilâf-ı ta‘ahhüd harekete mütecâsir
olanlar taraf-ı devlet-i aliyye[den] tedîbât-ı lâyıkaları icrâsına râzılar olmalarıy-
la kapan-ı tüccârı merkūmun dahi bu vechile şikāyetlerinden fâriğler oldukları-
nı takrîr ve her birleri âharı tasdîk eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min-Zilka‘deti’ş-şerîfe sene [1]216

120 [16b-1] Mehmed Emin b. Mustafa’nın, Bağdatlı Hacı Mustafa b.


Mehmed’e olan borcunu ödemesi gerektiği
Ma‘rûz
Tüccârdan Bağdâdî el-Hâc Mustafa b. el-Hâc Mehmed meclis-i şer‘-i hatîrde sâbıkā
Çubukçular kethüdâsı el-Hâc Mehmed Emin b. Mustafa mahzarında çubukçu
esnâfından gāibûn ani’l-meclis Kuşçuoğlu Süleyman ve Kıbtîler kethüdâsı Hasan
ve Arnavud Abdullah nâm kimesne zimmetlerinde semen-i mebî‘den sekiz yüz
beş guruş alacağım olup dâyînler merkūmun deyn-i mezkûrlarıyla beni merkūm
el-Hâc Mehmed Emin üzerine beşimiz bir meclisde iken havâle-i mutlaka-yı
sahîha ile havâle ve herbirimiz havâle-i mezkûreyi ba‘de’l-kabûl meblağ-ı mezkûr
sekiz yüz beş guruşu işbu sene-i mübâreke Cumâdelûlâsı gurresinden beher şehr
gāyetinde bana otuz beşer guruş vermek üzere merkūm el-Hâc Mehmed Emin
te’cîle tâlib olduğunda ben dahi rızâmla imhâl ve te’cîl etmişdim el-hâletü hâzihi
târih-i mezkûrdan işbu târih-i i‘lâm-ı şehrî gāyetine gelince altı ayda zimmetinde
müctemi‘a olan iki yüz on guruşun bir aylık otuz beşer guruşunu bana edâ etmek-
le bâkīsi olan yüz yetmiş beş guruşu merkūm el-Hâc Mehmed Emin’den hâlâ taleb
ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında kaziyye minvâl-i muharrer üzere ol-
duğunu ikrâr lâkin müdde‘î-i merkūm el-Hâc Mustafa meblağ-ı muhtâlün-bih-i
mezkûreden benim zimmetimi ibrâ ve iskāt etmişdi deyü ba‘de’d-def ‘ ve’l-inkâr
dâfi‘-i mezbûr ber-vech-i muharrer def ‘ini isbât için kirâren ve mirâren ba‘de’l-
istimhâl ve’l-imhâl müddet-i mehl-i şer‘î mürûr ve ityân-ı beyyineye kādir ve
tahlîfe dahi tâlib olmamağla mûcebince dâfi‘-i merkūm el-Hâc Mehmed Emin
def ‘-i mezkûruyla bilâ-beyyine mu‘ârazadan ba‘de’l-men‘ ikrâr u i‘tirâfıyla lâzım
gelen yüz yetmiş beş guruşu hâlâ ve müdde‘âsını ber-vech-i muharrer müeccelen
müdde‘î-i mezbûra edâ ve teslîme merkūm el-Hâc Mehmed Emin’e tenbîh olun-
duğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre-i Zilka‘de sene [1]216

146
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

121 [16b-2] Arakil v. İvaz’ın Rüstempaşa Vakfı’na ait dükkân gediklerinin


tasarruf hakkını Bağdatlı Mehmed Emin b. Abdullah’a devrettiği
Oda Ferağı
Ma‘rûz
İslâmbol’da Kumkapı dâhilinde Balipaşa Mahallesi’nde mütemekkin Arakil v.
İvaz nâm zimmî meclis-i şer‘-i münîrde Bağdâdî el-Hâc Mehmed b. Harbutî
Abdullah mahzarında takrîr-i kelâm edip mahmiye-i mezbûrede Mahmudpa-
şa Câmi‘-i şerîfi kurbünde merhûm Rüstempaşa Evkāfı müstağallâtından sultan
odaları demekle ma‘rûf han derûnunda kâin fevkānî ve tahtânî altmış bir bâb oda
ve kahvehâne ve han-ı mezkûr dâhilinde kapı arasında vâki‘ iki bâb dükkânlar
ve hâricinde altı bâb dükkânlarda mevcûde gedik tâ‘bir olunur işbu bir kıt‘a
fermân-ı âlî mantûkunca mülk-i müşterâm olan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeden han-ı
mezkûrda fevkānî yedi bâb oda ve tahtânî on yedi bâb oda ve kapı arasında bir bâb
dükkân ve han-ı mezkûr hâricinde üç bâb dükkân gedikleri olan âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmelerimi bundan akdem semen-i ma‘lûme ve makbûza bâ-i‘lâm-ı şer‘î âhara
bey‘ etmişdim el-hâletü hâzihi han-ı mezkûrun sol tarafında tabaka-i ulyâsında
olan dördüncü ve beşinci iki bâb oda derûnunda mevcûde gedik tâ‘bir olunur
âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerimi bi-safkatin vâhidetin işbu merkūm Bağdâdî el-Hâc
Mehmed’e bin yüz guruş semen-i makbûza bey‘ ve temlîk ve teslîm eylediğimde
ol dahi ber-vech-i muharrer iştirâ ve temellük ve tesellüm ve kabûl eylediklerin-
den sonra mebî‘-i mezkûrun tağrîr ve gabnine müte‘allika da‘vâdan her birimiz
âharın zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledik ba‘de’l-yevm zikr olunan odalar
gediği âlâtında benim alâka ve medhalim kalmayıp merkūm el-Hâc Mehmed’in
mülk-i müşterâsı olmuşdur deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk mârrü’l-beyân odaların
gediği mersûm Arakil zimmî üzerinden ref ‘ ve terkīn ve merkūm el-Hâc Meh-
med üzerine kayd ve yedine sûret i‘tâ buyrulmasını istid‘â eyledikleri İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min-Zilka‘de sene [1]216

122 [16b-3] Cemaleddin b. Süleyman’ın dükkân açmasına ve sanatını icra


etmesine izin verildiği
Dükkân küşâdına ruhsatı hâvi
Ma‘rûz
Hindî el-Hâc Cemaleddin b. Süleyman meclis-i şer‘-i münîrde takrîr-i kelâm edip
ben merkebcilik san‘atında kesb-i mahâret etmemle Âsitâne-i aliyyede i‘mâl ve
ibâdullâha bey‘ murâd eylediğimde esnâf-ı mezkûreden bazıları beni bey‘den men‘
ve kesbime mümâna‘at etmeleriyle san‘at-ı mezkûreyi i‘mâl ve dükkân küşâdıma

147
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

kıbel-i şer‘den izin verilmesi murâdımdır dedikde takrîri şer‘-i şerîfe muvâfık ve
men‘-i inhisâr-ı bey‘ u şirâ husûsunda şerefrîz-i sudûr eden hatt-ı şerîfe muvâfık ve
san‘at-ı mezkûreyi i‘mâl ve dükkân küşâdına izin ve ruhsat ve âharın müdâhalesi
men‘ ü def ‘ buyrulmak bâbında emr-i âlîleri sudûru iktizâ eylediği İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Şevvâl sene [1]216

123 [16b-4] Hasan b. Abdullah’ın teknecilik sanatını icra etmesine


müdahale edilmemesi için tenbih
Fîmâ ba‘d mümâna‘at etmemeğe ta‘ahhüd
Ma‘rûz
Hasan b. Abdullah meclis-i şer‘-i münîrde Tekneciler Kethüdâsı Hâfız Mehmed
Efendi b. Hüseyin ve yiğitbaşıları Hacı Hasan b. Mahmud ve esnâf-ı mezkûre us-
talarından el-Hâc Mehmed Ağa b. Hasan ve es-Seyyid Hüseyin Alemdâr b. İbra-
him nâm kimesneler muvâcehelerinde takrîr-i kelâm edip ben tekne vukū‘una
iştirâ ve bey‘ murâd eylediğimde esnâf-ı merkūmûn beni bey‘den men‘ ve kesbi-
me mümâna‘at etmeleriyle suâl olunup benim bey‘ ü iştirâya mümâna‘at etme-
mek üzere esnâf-ı merkūmûna tenbîh olunması murâdımdır dedikde takrîri şer‘-i
şerîfe muvâfık ve men‘ ve inhisâr-ı bey‘ u şirâ husûsunda şerefrîz-i sudûr eden
hatt-ı şerîfe muvâfık olmağla fîmâ ba‘d esnâf-ı merkūmûn mezbûr Hasan’ın ber-
vech-i muharrer bey‘ u şirâsına mümâna‘at etmemek üzere her biri ta‘ahhüd eyle-
dikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min-Zilka‘de sene [1]216

124 [17a-1] Hasan b. Mustafa’nın, dükkân gediğini Hacı Ali b. Ali’ye


teslim etmesi gerektiği
Dükkân-ı gedik teslîmine tenbîh
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl el-Hâc Ali b. Ali meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâlde mezkûr Ha-
san b. Mustafa mahzarında İslâmbol’da Bahçekapısı hâricinde vâki‘ bâ-temessük-ı
mütevellî icâreteynle mutasarrıf olduğum bir bâb dükkân derûnunda müstecirim
olan kimesneyi mezbûr Hasan gediği benimdir deyü ihrâc ve dükkân-ı mezkûru
fuzûlî zabt etmekle suâl olunup keff-i yed ve bana teslîme mezbûr Hasan’a tenbîh
olunması murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında dükkân-ı mezkûru
icâreteyn ile müdde‘î-i mezbûrun tasarrufunda olduğunu ikrâr lâkin dükkân-ı
mezkûr mukaddemâ arabacı dükkânı olmak üzere gediğini ben iştirâ etmemle ol
vechile zabt ederim demesi hilâf-ı şer‘ olduğundan mâ‘adâ dükkân-ı mezkûrun

148
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

arpacı gediği kaydı olmadığı başmuhâsebe derkenârından müstebân olmağla


dükkân-ı mezkûrdan keff-i yed ve müdde‘î-i mezbûr Ali’ye teslîme mezbûr Hasan’a
tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min-Zilka‘de sene 1216

125 [17a-2] Seyyid Mustafa Ağa b. Mehmed Emin’in uncu


kethüdalığına tevcihi
Uncu kethüdâsı
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede uncu esnâfından el-Hâc Mehmed Emin Ağa b. Hüseyin ve
Mehmed b. Ali ve es-Seyyid el-Hâc Süleyman ve Molla Esir ve es-Seyyid İsmail
ile ustalarından Artin v. Naharet ve Begos v. Kiragos ve Mıgırdıç v. Mosis ve Ava-
nis v. Anparson ve Haçok v. Artin nâm zimmîler meclis-i şer‘-i münîrde esnâf-ı
mezkûreden es-Seyyid Mustafa Ağa b. es-Seyyid el-Hâc Mehmed Emin hâzır
olduğu hâlde her biri takrîr-i kelâm edip Âsitâne-i aliyye ve bilâd-ı selâsede kâin
uncular esnâfının bilâ-ta‘yîn bâ-berât kethüdâsı olan müteveffâ el-Hâc Musta-
fa b. Ali nâm kimesne hayatında kethüdâlık-ı mezkûru bin iki yüz altı senesi
Recebi’l-ferdi gurresinde ol târihde İslâmbol kādısı olan merhûm Cevdet Halil
Efendi’nin huzûrunda es-Seyyid Mehmed b. Osman nâm kimesneye ferağ ve
kasr-ı yed etmekle kasr-ı yedinden tevcîh buyrulmak üzere merkūm es-Seyyid
Mehmed yedine işbu bir kıt‘a i‘lâm i‘tâ olunup lâkin merkūm es-Seyyid Meh-
med berâta rağbet etmeyip kethüdâlık umûrumuzu rü’yet eder iken bu esnâda
umûr-ı esnâfı rü’yetden âciz olmağla hâzır-ı merkūm es-Seyyid Mustafa Ağa
esnâfımızdan emin ve mu‘temed ve muhtârımız olup her vechile umûr-ı esnâfı
rü’yete kādir olmağla esnâfımız üzerine kethüdâ nasb ve ta‘yîn olunmasını
istid‘â eylediklerine binâen kethüdâlık-ı mezkûr müteveffâ-i mezbûr el-Hâc
Mustafa’nın mahlûlünden ve mezbûr es-Seyyid Mehmed’in adem-i rağbetinden
merkūm es-Seyyid Mustafa Ağa’ya tevcîh ve yedine berât-ı âlişân inâyet ve ihsân
buyrulması niyâzında oldukları İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Şevvâl sene [1]216

126 [17a-3] Hatice bt. Osman’ın, Şerife Ayşe bt. Seyyid Mustafa aleyhine
açtığı davasını ispat edemediğinden muarazadan men edildiği
Ma‘rûz
İslâmbol’da Çıkrıkçı Kemal Mahallesinde sâkine zâtı mu‘arrefe Hatice bt. Osman
nâm Hatun meclis-i şer‘-i münîrde hâletesi Şerîfe Âişe bt. es-Seyyid Mustafa nâm

149
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Hatunun zevci ve tarafından ber-vech-i âtî husûmet ve redd-i cevâba vekîl olduğu
zâtını ârifân es-Seyyid Ali Efendi b. es-Seyyid Mustafa ve Mehmed Said b. İsma-
il şehâdetleriyle ber-nehc-i şer‘î sâbit olan eşrâf-ı kuzât-ı Mısriyyeden Kassâm-ı
askeri başkâtibi es-Seyyid Mehmed Efendi b. es-Seyyid el-Hâc Mehmed mahza-
rında ben ücret ile hizmet eder makūleden olmayıp hâletem müvekkile-i mezbûre
bundan akdem bana gel menzilimde bir ay ikāmet eyle demekle ben dahi men-
ziline gidip dört sene kendiye hizmet etmemle müddet-i mezkûrede iktizâ eden
ecr-i mislimi talep ederim deyü tasaddî eylediği da‘vâsı takrîr-i meşrûhu üzere
ücret mukāvele olunmayıp ve kendisi ücret ile hizmet eder makūleden olmadığını
mu‘terife iken meşrû‘a olmamağla kelâmına iltifât olunmayıp bî-vech mu‘ârazadan
ba‘de’l-men vekîl-i merkūm es-Seyyid Mehmed Efendi müdde‘iye-i mezbûrenin
malından yedinde olan bir elmaslı çiçek ve bir kırmızı tülbent çorabı müdde‘iye-i
mezbûreye meclis-i şer‘de teslîm ol dahi kabz eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-selh-i Şevvâli’l-mükerrem sene 1216

127 [17a-4] Hediyetullah bt. Ahmed’e eşi Ali b. Mustafa’ya itâat etmesi için
tenbih edildiği
İtâ‘ate tenbîh
Ma‘rûz
Yağlıkçı esnâfından Ali b. Mustafa meclis-i şer‘-i hatîrde hâlâ zevcesi zâtı mu‘arrefe
Hediyetullah bt. Ahmed nâm hatun mahzarında mezbûre Hediyetullah yirmi altı
guruş mehr-i müeccel ve mu‘accel müstevfâsıyla zevce-i medhûlün-bihâm olup
lâkin zevcem mezbûre tedârik eylediğim menzile gelmekten imtinâ‘ etmekle suâl
olunup menzilime gelip bana itâ‘at ve hukūk-ı zevciyete mürâ‘at etmek üzere zev-
cem mezbûreye tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında
müdde‘î-i mezbûr zevci olup ve mehr-i mu‘accelini istîfâ eylediğini ikrâr u i‘tirâf
etmeğin mûcebince zevci merkūmun tedârik eylediği menziline gidip itâ‘at ve
hukūk-ı zevciyete mürâ‘at etmek üzere merkūme Hediyetullah Hatun’a tenbîh
olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min Za sene [1]216

128 [17b-1] Tülbentçi Kirkor v. Matos’un, Bedros v. Ananes ile


aralarındaki anlaşmazlıkta sulh oldukları
Ma‘rûz
Mübârek rikāb-ı kamer-tâb-ı hüsrevânîye takdîm-i arzuhâl eden Tülbentçi Kir-
kor v. Matos zimmî meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâlde mastûr tülbentçi Bedros v.

150
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Avanis zimmî muvâcehesinde İstanbul’da Uzunçarşı’da vâki‘ Uşâkīzâde dükkânı


ittisâlinde kâin bir bâb dükkân taht-ı icâremde ve derûnunda olan gedik âlâtı
müstakillen mülküm olmağla dükkân ve âlât-ı gediği beher mâh yirmi altışar gu-
ruşa mersûm Bedros zimmîye îcâr ve teslîm ve icâre-i mezkûresini mersûm Bed-
ros zimmîye semen-i mebî‘den deynim olan beş yüz guruşa takās olunmak üze-
re mukāvele etmişdik el-hâletü hâzihi dükkân-ı mezkûr icâresinden işbu târih-i
i‘lâm-ı şehri gāyetine gelince on üç ayda zimmetinde müctemi‘a olan üç yüz kırk
dört guruş deyn-i mezkûruma ba‘de’t-takās deyn-i bâkim olan yüz elli altı guru-
şu dahi kendiye edâya ben müte‘ahhid olup ve icâre-i mezkûreyi gāyet-i şehr-i
mezkûrdan feshetmemle dükkân-ı mezkûru bana teslîme mersûm Bedros zimmîye
tenbîh olunması murâdımdır deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında kaziyye
minvâl-i muharrer üzere olduğunu ikrâr ve gāyet-i şehr-i merkūmda dükkân-ı
mezkûru tahliyye ve bana teslîme ta‘ahhüd eyledi deyü takrîrini mersûm Kir-
kor zimmî tasdîk ve bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min-Zilka‘de sene [1]216

129 [17b-2] Kebapçı Ahmed Usta b. Hasan’ın kebapçı dükkânında tennûr


kebabı pişirip satmasına izin verildiği
Tennûr kebabı tabhına ruhsat
Ma‘rûz
İslâmbol’da Tahtakale kurbünde Kebabcı Ahmed Usta b. Hasan meclis-i şer‘-i
münîrde Kebabcı ve hoş-âbcı esnâfının kethüdâsı es-Seyyid Hasan Ağa ve yiğit ba-
şıları Ali Ağa ve el-Hâc Ali Usta ve Ahmed ve Mehmed ve Hüseyin mahzarlarında
ben gediğine mutasarrıf olduğum kebabcı dükkânında tennûr kebabı ve hoş-âb
tabh ve bey‘ murâd eylediğimde esnâf-ı merkūmun senin dükkânında tennûr ke-
babı ve hoş-âb gediği yokdur deyü beni men‘ ve kâr u kesbime mümâna‘at etme-
leriyle suâl olunup mümâna‘atları men‘ ü def ‘ olunması murâdımdır deyü da‘vâ
ettikde kethüdâ-yı merkūm cevâbında müdde‘î-i mezbûrun gediğine mutasarrıf
olduğu dükkân gediği ancak ocak kebabı tabh etmek üzere defterimizde mukay-
yed olmağla tennûr kebabı ve hoş-âbcı gediği olmamağla men‘ ederiz demeleriyle
bir kimesneyi kâr u kesbden men gayr-ı meşrû‘ ve inhisâr-ı bey‘ u şirâ şerefrîz-i
sudûr eden hatt-ı hümâyûn ile merfû‘ olmağla esnâf-ı merkūmûnun kelâmlarına
iltifât olunmayıp müdde‘î-i mezbûr Ahmed Usta’nın tennûr kebabı ve hoş-âb tabh
ve bey‘ u şirâsına mümâna‘at etmemek üzere esnâf-ı merkūmûna tenbîh olunduğu
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min-Zilka‘de sene [1]216

151
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

130 [17b-3] Cerrahbaşı Mehmed Efendi vakfına ait bahçıvân odasına Şeyh
Yavusi Vakfı’nın müdahale etmemesi gerektiği
Bahçıvân odasından keff-i yedine tenbîh
Muhrec şüde fî-8 S sene [12]58
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen zikri âtî husûsun mahallinde bi’l-
mu‘âyene istimâ‘ ve fasl ve hasmı için kıbel-i şer‘den me’zûnen mürsel kâtib-i sâni
Merhabâzâde Mahmud Efendi evkāf müfettişi mevâlî-i izâmdan faziletlü Mehmed
Su‘ada Bey Efendi tarafından mürsel Kâtib Abdullah Efendi ile İstanbul’da Sultan
Selim Câmi‘-i şerîfi civârında Çukurbostan derûnunda vâki‘ münâza‘un-fîh bos-
tana varıp cerîdede mazbûtü’l-esâmî Müslimîn huzûrlarında akd-i meclis-i şer‘-i
kavîm eylediklerinde nezâret-i hazret-i Şeyhülislâm sellemehü’s-selâmîde âsude
evkāfdan Müezzinzâde demekle ma‘rûf ser-cerrâhin-i hâssa Mehmed Efendi vak-
fının ber-vech-i meşrûta mütevelliyesi sâhibe-i arzuhâl zâtı mu‘arrefe Şerîfe Hibe-
tullah bt. Mehmed nâm hatun meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda Şeyh Yavsi Vakfı’nın
mütevellîsi arzuhâlde mezkûr es-Seyyid eş-Şeyh Abdülhâlık Efendi b. es-Seyyid
Mehmed Haşim Efendi mahzarında mahâll-i mezkûrda Şeyh Yavsi vakfından ol-
mak üzere bi’l-îcâreteyn mutasarrıf olan hâlâ Kaptanıderya Devletlü Gāzi Hüseyin
Paşa hazretlerinin Çukadârı Mehmed Emin Efendi b. Mustafa tarafından vekîli Ya-
kup b. İbrahim hâzır oldukları hâlde işbu derûnunda akd-i meclis-i şer‘ olunan bir
tarafdan ba‘zen Şeyh Yavsi vakfından bostan ve ba‘zen Çubukçular Hânı ve bir ta-
rafdan ba‘zen tarîk-i âm ve ba‘zen Osman menzili ve bir tarafdan ba‘zen yine Şeyh
Yavsi Vakfından Muvakkit Mehmed Efendi ve ba‘zen kemerbaşı Mehmed Efendi
ve ba‘zen İbrahim menzilleri ve bir tarafdan Yemenici Osman menzili ile mahdûd
bir kıt‘a bostanın zikr olunan Çubukçular hânı cânibinde vâki‘ tahmînen yüz alt-
mış zirâ‘ bir bâb bahçıvân odası mütevelliyesi olduğum sâlifü’z-zikr Cerrâhîn-i
hâssa Mehmed Efendi Vakfı müsakkafâtından iken mütevellî-i mezbûr Şeyh Yavsi
Vakfı müsakkafâtından olmak üzere zabt ve müvekkil-i mezbûr Mehmed Emin
Efendi îcâr etmekle kasr-ı yedine tenbîh olunmak bi’t-tevliye matlûbumdur deyü
ba‘de’d-da‘vâ ve’l-istintak ve’l-inkâr müdde‘iye-i mütevelliye-i merkūme Hibe-
tullah ber-vech-i muharrer müdde‘âsını udûlden olup şehâdetleri makbûle olan
mahalle-i mezbûre ahâlîsinden Mehmed Beşe b. Ömer ve Kahveci diğer Meh-
med Beşe b. Hasan ve Berber İbrahim b. İbrahim ve el-Hâc Hâfız Ömer Efendi
b. İbrahim ve Ahmed Beşe b. Hasan nâm kimesneler ile isbât etmeğin mûcebince
zikr olunan bahçıvân odasından keff-i yedine mütevelli-i merkūm es-Seyyid eş-
Şeyh Abdülhâlık Efendi’ye ba‘de’t-tenbîh mütevelli-i mezbûr es-Seyyid eş-Şeyh
Abdülhâlık Efendi zikr olunan bahçıvân odası vakf-ı mezkûr müsakkafâtından
olduğunu tasdîk eylediğini mevlânâ-yı mezbûrân mahallinde ketb ve tahrîr ve

152
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

ma‘an mürsel ümenâ-i şer‘le meclis-i şer‘a gelip alâ-vukū‘ihî inhâ ve takrîr eyle-
dikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre-i Zilka‘de sene [1]216

131 [17b-4] Agob v. Aleksan’ın, Yani v. Tanaş aleyhine açtığı


davasının reddedildiği
Suâl dahi teveccüh etmediği
Ma‘rûz
Arzuhâl eden Agob v. Aleksan nâm zimmî meclis-i şer‘-i münîrde derûn-ı arzuhâlde
mastûrü’l-ism tütün tüccârından Yani v. Tanaş nâm zimmî muvâcehesinde De-
mirkapı karşısında köşebaşında vâki‘ bir bâb dükkân derûnunda mevcûde mâlik
olduğum tütüncü gedik âlâtını şerîkim gāib ani’l-meclis Yorgi v. Petro zimmî ye-
dine emâneten vaz‘ ve teslîm ve üzerine mesfûr Yani zimmî nâzır ve ben diyâr-ı
âhara gitmemle mesfûr Yani zimmî gāib-i mersûm ile dükkân-ı mezkûrda beş
sene ticâret ve kendi mallarıyla tütün iştirâ ve bey‘ etmeleriyle hâsıl eyledikle-
ri iki bin dört yüz guruş fâideyi nısfiyet üzere beynlerinde iktisâm etmeleriyle
mersûm Yani zimmînin ber-vech-i muharrer makbûzu olan bin iki yüz guruşun
nısfını mücerred dükkân gediği benim olduğuna binâen mesfûr Yani zimmîden
taleb ederim deyü eylediği da‘vâsı takrîr-i meşrûhu üzere meşrû‘a olmamağla has-
mı mesfûr Yani zimmîye suâl dahi teveccüh etmediği İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-6 min Za sene [1]216

132 [18a-1] Seyyid Davud b. Ahmed’in, karısı Sâdıka bt. Abdullah’tan


satın aldığı ev ve eşyalarını geri vermesi gerektiği
Ma‘rûz
İslâmbol’da Çerağī Hamza Mahallesi’nde sâkine mu‘arrefetü’z-zât alile Sâdıka
bt. Abdullah nâm hatun meclis-i şer‘-i münîrde zevci Kayseriyeli es-Seyyid el-
Hâc Davud b. Ahmed mahzarında mahalle-i mezbûrede Sivâsî Tekyesi havlusu
ittisâlinde arsası tekye-i mezkûre vakfına senevî yüz yirmi akçe mukāta‘alu ve
üzerinde olan bi’l-cümle ebniyesi mülküm olmağla ebniye-i mezkûre ile arsa-
sı merhûme Hümâ Hatun vakfına senevî<< yüz yirmi atçe mukāta‘lu>> altmış
akçe mukāta‘alu olan Cebecibaşı Mahallesi’nde vâki‘ bir bâb menzilin binâsını
ve malımdan bâ-defter-i müfredât eşyâ-i ma‘lûmemi ölünce bana bakmak şar-
tıyla zevcim mezbûr es-Seyyid el-Hâc Davud’a iki bin guruşa bey‘ ve temlîk ve
teslîm ve semeni mütâlebesinden zimmetini ibrâ ve iskāt eylediğimden son-
ra merkūm es-Seyyid el-Hâc Davud tekye-i mezkûre ittisâlinde olan menzilin

153
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ebniyesini tekye-i mezbûre vakfının mütevellîsi es-Seyyid eş-Şeyh Abdülhâlık


Efendi’ye ve Cebecibaşı Mahallesinde olan menzilin ebniyesini Mustafa nâm ki-
mesne bey‘ ve teslîm eylediğinden sonra mârru’z--zikr Sivâsî Tekyesi ittisâlinde
olan menzili mütevellî-i mûmâ-ileyhden kendisi vakfiyet üzere istîcâr etmişdi
el-hâletü hâzihi şart-ı mezkûr ile olan bey‘in fesâdına binâen menzil-i mezkûr
ile eşyâ-i muharrere-i mezkûreyi taleb ederim deyü mütevellî-i mûmâ-ileyh ta-
rafından sâbitü’l-vekâle vekîli olan el-Hâc Mehmed Efendi b. Feyzullah hâzır ol-
duğu hâlde da‘vâ ve müdde‘âmı şâhidîn-i mu‘âddilîn şehâdetleriyle ba‘de’l-isbât
merkūm <<es-Seyyid el-Hâc Mehmed Efendi b. Feyzullah hâzır olduğu hâlde
da‘vâ ve müdde‘âmı>> es-Seyyid el-Hâc Davud dahi kaziyye minvâl-i muharrer
üzere olunduğunu tasdîk ve eşyâ-i mezkûreden iki fener ve bir semmur ve bir
kâkım kürk ve bir sincab kürk ve iki anteriden mâ‘adâ sâir eşyâları bana teslîm
ben dahi kabz etmişdim el-hâletü hâzihi yedinde olan üç kürk ve iki anteri ve
iki fener ile mahalle-i mezbûrede olan menzili bana teslîm etmemekle teslîmine
tenbîh olunmak matlûbumdur deyü da‘vâ ettikde merkūm es-Seyyid el-Hâc Da-
vud dahi cevâbında müdde‘iye-i mezbûrenin ber-vech-i muharrer müdde‘âsını
ikrâr u i‘tirâf etmekle mûcebince eşyâ-i muharrere-i mezkûre ile tekye-i
mezkûre civârında olan menzilden keff-i yed ve müdde‘iye-i mezbûre Sâdıka
Hatun’a teslîme merkūm es-Seyyid el-Hâc Davud’a tenbîh olunduğu İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 Ramazan sene [1]216

133 [18a-2] Bostancı Abdülmümin’in, babasından miras kalan tütüncü


dükkânı gediğini Osman Ağa b. İsmail’e devrettiği
Nakl-i tütüncü
Ma‘rûz
Medîne-i Üsküdar’a muzâfe Çengel karyesinde sâkin iken bundan akdem vefât
eden Duhânî Mehmed b. Abdülmümin’in sulbî oğlu ve hasran vârisi olan Bos-
tani Abdülmümin meclis-i şer‘-i münîrde karye-i mezbûre ustası Osman Ağa b.
İsmail mahzarında karye-i mezbûrede çörekçi fırını kurbünde vâki‘ maden ka-
leminde Küçük Mehmed dükkânı demekle mukayyed bir bâb tütüncü dükkânı
derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûme ba-
bam müteveffâ-i mezbûrun ile’l-vefât yedinde mülk ve hakkı olup ba‘de vefâtihi
hasran bana mevrûs olmuşdu el-hâletü hâzihi âlât-ı gedik-i mezkûru tarefeyn-
den bi’l-icâb ve’l-kabûl ve bi-safkatin vâhidetin merkūm Osman Ağa’ya yüz guruş
semen-i makbûza bey‘ ve temlîk ve teslîm eylediğimde ol dahi ber-vech-i muhar-
rer iştirâ ve kabz ve kabûl eyledi deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk merkūm Osman
Ağa takrîr-i kelâm edip ânifen zikr olunan gedik âlâtını kurb ve civârında Koçoğlu

154
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

köşesi nâm mahalde vâki‘ gediği bir kimesnenin mülkü olmayan hâli dükkâna
naklolunmasını istid‘â ettikde ber-vech-i meşrûh nakli şürûtundan olduğu tütün-
cüler kethüdâsı İbrahim Ağa ve yiğit başıları Ali Kalfa vesâirleri haber vermekle
âlât-ı gedik-i mezkûr mahâll-i merkūma nakl ve kalemine kayd ve yedine sûret
i‘tâsı için emr-i âlîleri sudûru ricâsında olduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min Za sene [1]216

134 [18a-3] Sagir Mustafa’nın hissesini vasisi ve annesi Zeyneb bt. Ali’ye
teslim etmesi için Camcı Ahmed b. İsmail’e tenbih edildiği
Sagīr-i mezbûrun hissesini vasîyy-i merkūma teslîmine tenbîh
Ma‘rûz
Müteveffâ Camcı el-Hâc Abdullah b. el-Hâc Mehmed’in sulbî sagīr oğlu Mustafa’nın
vâlidesi ve tesviye-i emrine kıbel-i şer‘den mansûbe vasîsi olan mu‘arrefetü’z-zât
Zeyneb bt. Ali nâm Hatun meclis-i şer‘-i münîrde Camcı Ahmed b. İsmail mah-
zarında İslâmbol’da Sultan Bayezid-i Veli Câmi‘-i şerîfi kurbünde darbhâne fırı-
nı karşısında vâki‘ bir bâb camcı dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf ge-
dik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme yetmiş iki sehm i‘tibâriyle on yedi sehm mezbûr
Ahmed’in ve elli beş sehmi dahi vasîsi olduğum sagīr-i mezbûrun irsen ve şirâen
yedinde mülkü olmağla sagīr-i mezbûrun âlât-ı mezkûrede olan elli beş sehmini
beher mâh ikişer guruşa mezbûr Ahmed’e îcâr ve teslîm ol dahi istîcâr ve kabûl
etmişdi el-hâletü hâzihi îcâre-i mezkûreyi gāyet-i şehr-i âtîde feshetmemizle âlât-ı
mezkûrede olan sagīr-i mezbûrun hissesini bana teslîme mezbûr Ahmed’e tenbîh
olunması bi’l-vesâye murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘iye-i
vasiye-i mezbûrenin ber-vech-i muharrer müdde‘âsını ikrâr u i‘tirâf etmekle
mûcebince âlât-ı gedik-i mezkûrdan sagīr-i mezbûr Mustafa’nın hissesini vasîyy-i
mezbûra teslîme mezbûr Ahmed’e tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min-Zilka‘de sene 1216

135 [18a-4] Zeyneb bt. Ali’nin boşandığı kocası Camcı Ahmed b.


İsmail’den mehrini talep etmesi
60 guruş hüküm
Ma‘rûz
Mu‘arrefetü’z-zât Zeyneb bt. Ali nâm Hatun meclis-i şer‘-i münîrde zevc-i mu-
tallıkı Camcı Ahmed Usta b. İsmail mahzarında merkūm Ahmed zevc-i dâhilim
olup târih-i i‘lâmdan üç ay mukaddem beni tatlîk etmekle zimmetinde mutekārrir

155
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ve ma‘kūdun aleyh olan altmış guruş mehr-i müeccelimi mezbûr Ahmed’den hâlâ
taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘iye-i mezbûre ol mikdâr
guruş mehir tesmiyesiyle zevce-i medhûlün-bihâsı olduğunu ve tatlîkini ve
mehr-i mezkûr hâlâ zimmetinde deyni olduğunu ikrâr u i‘tirâf etmekle mûcebince
meblağ-ı mezkûr altmış guruşun müdde‘iye-i mezbûreye edâsıyla mezbûr Ahmed
ilzâm olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min-Zilka‘de sene [1]216

136 [18a-5] Tavukçuoğlu Nesim’in evinin alt katındaki


şerbethanenin kapatılması
Balat’ta şerbethâne men‘ ve sedd u bend
Ma‘rûz
İstanbul’da Balatkapısı dâhilinde Hacı İsa Mahallesi İmâmı Hâfız Mustafa Efendi
b. Mehmed ve Müezzini Molla Mehmed Ârif b. Mehmed ve ahâlîsinden Süleyman
Efendi ve Hâfız Mustafa b. el-Hâc Ahmed ve Mehmed Tahir b. el-Hâc Musta-
fa ve imâm vekîli es-Seyyid Mehmed Efendi kuzâtdan İbrahim Efendi ve Hâfız
Abdülkādir Efendi ve İsmail Efendi ve Halil Ağa ve diğer Halil ve İbrahim Beşe
ve Mehmed Sâdık ve diğer Halil ve Mehmed Necib nâm kimesneler meclis-i şer‘-i
münîrde her biri takrîr-i kelâm edip zikr olunan Balatkapısı dâhilinde haffâflar
sûku başında Tavukçuoğlu Nesim nâm Yahûdi binâ eylediği menzili tantında
bundan akdem şerbethâne ihdâs edip ve bir müddet mürûrunda derûnundan
harîk zuhûr etmekle men‘ olunup mesdûd iken menzil-i mezkûru bu esnâda Ku-
yumcu Agob nâm zimmî tefevvüz ve şerbethâne-i mezkûru küşâd ve irâdesinde
olup lâkin mahâll-i mezkûr memerr-i nisvân olmağla küşâd olunduğu sûretde
nice nice fesâda medârı olmağla bir vechile emniyet ve rahatımız olmayacağı
bedîdâr olmağın şerbethâne-i mezkûrun küşâd olunmakdan men‘ ü def ‘ olunma-
sı murâdımızdır deyü her biri istirhâm etmeleriyle makarr-ı saltanat-ı aliyye olan
belde-i İslâmiye’de bu makūle münkirâtın men‘ ü def ‘i umûr-ı vâcibeden olmağla
rahmen li’l-ibâd ve def ‘an li’l-fesâd muhdes olan şerbethâne-i mezkûr min ba‘d
küşâd olunmamak üzere izzetlü sekbanbaşı ağa bendelerine hitâben emr-i âlîleri
sudûru iktizâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]216

137 [18b-1] Zeliha bt. Mustafa’nın, babalarından kalan miras hususunda


kardeşi Sarrac Ahmed Ârif ’in zimmetini ibra ettiği
50 guruşa sulh ve ibrâ
Ma‘rûz

156
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Mübârek rikāb-ı kamer-tâb-ı hüsrevânîye takdîm-i arzuhâl eden mu‘arrefetü’z-zât


Zeliha bt. el-Hâc Mustafa nâm Hatun meclis-i şer‘-i münîrde li-ebeveyn karındaşı
arzuhâlde mezkûr Sarrac Ahmed Ârif nâm kimesne mahzarında bin yüz seksen
târihinde ben diyâr-ı âhara azîmetim esnâsında malımdan iki yüz elli guruş nakd
ile mecmû‘u üç yüz elli guruş kıymetli bâ-defter-i müfredât eşyâ-i ma‘lûmeyi ka-
rındaşım mezbûr yedine emâneten vaz‘ ve teslîm etmemle nakd ve eşyâ-i mezkûre
ile verâseti benimle karındaşım mezbûr Ahmed Ârif ’e münhasıra olduğu hâlde
vefât eden babamız el-Hâc Mustafa b. Mehmed’in terekesinden üç bin guruş nakid
ile mecmû‘u yedi yüz guruş kıymetli bâ-defter eşyâ-i ma‘lûmeyi müstekillen ahz ve
ketm ve ihfâ etmekle nakid ve eşyâ-i mezkûreden dahi sülüs hisse-i irsiyyemi taleb
ederim deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında babamız müteveffâ-i mezbûrun
terekesinden olarak ancak yüz on guruş kabzını ikrâr mâ‘adâlarımı inkârından
mâ‘adâsın kendi malından bana emanet vaz‘ eyledim deyü iddi‘â eylediğin eşyâ
da‘vâsından benimle an inkâr elli guruş bedel-i makbûzuna bâ-hüccet sulh olup
husûs-ı mezkûra ve târih-i hüccet-i merkūma gelince sâir hukūk-ı şer‘iyyeye mü-
te‘allika âmme-i da‘vâdan benim zimmetimi ibrâ ve iskāt etmişdin deyü beni def ‘a
tasaddî etmekle beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı muslihîn ben
ber-vech-i muharrer tasaddî eylediğim da‘vâ-yı mezkûrelerimden karındaşım
mezbûr ile kat‘an li’n-nizâ‘ elli guruş bedel-i makbûza ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-
kabûl beynimizde ma‘lûm bir kıt‘a vakfiyeden mâ‘adâ zikr olunan husûslara ve
işbu târih-i i‘lâma gelince bi’l-cümle sâir hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i
de‘âvî ve mütâlebât ve kâffe-i eymân ve muhâsamâtdan karındaşım merkūm Ah-
med Ârif ’in zimmetini ibrâ-yı âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt eylediğimde
ol dahi ber-vech-i muharrer ibrâmı kabûl eyledi deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk bu
vechile kat‘ eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min-Zilka‘de sene [1]216

138 [18b-2] Vasiliki bt. Saturi’nin muhâla‘a ile boşandığı kocası Yorgi v.
Aydaz’ın zimmetini ibra ettiği
Ma‘rûz
Mahrûse-i Galata’da Sultan Bayezid Mahallesi mütemekkinelerinden arzuhâl
eden Vasiliki bt. Saturi ve anası Fotini bt. Mike nâm Nasrâniyyeler taraflarından
husûs-ı âti’l-beyânda vekîl olduğu şahıslarını ârifân Nikola v. İstemad ve Yuvan v.
Dimitri nâm zimmîler şehâdetleriyle sâbit olan mesfûr Saturi zimmî meclis-i şer‘-i
münîrde arzuhâlde mastûr mersûme Vasiliki Nasrâniyenin zevc-i muhâlı‘ı Manav
Yorgi v. Anid zimmî muvâcehesinde mersûm Yorgi zimmî kızım ve müvekkilem
mersûme Vasiliki Nasrâniyyenin âyîn-i âtılamız üzere zevc-i dâhili olup lâkin
beynlerinde hüsn-i mu‘âşeretleri olmamağla kızım mersûme malından iki bin iki
yüz elli guruş bedel-i hul‘ vermek üzere hul‘a tâlibe olduğunda zevci mersûm dahi

157
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ber-vech-i muharrer hul‘-ı mezkûru kabûl ve bedel-i hul‘ olan iki bin iki yüz elli
guruşun bin iki yüz guruşunu mukaddemâ ve bin elli guruşunu dahi işbu târih-i
i‘lâm günü kendiye def ‘ ve teslîm ol dahi tamamen ahz u kabz etmekle kızım ve
müvekkilem mersûmenin malı olup zevci mersûmun menzilinde olan bâ-defter-i
müfredât eşya-yı ma‘lûmesini dahi zevc-i mersûm bi-a‘yanihâ bana def ‘ ve teslîm
ben dahi tamamen ahz u kabz etmemle hukūk-ı zevciyete ve ibtidâ-yı zevciyet-
lerinden işbu târîh-i i‘lâma gelince beynimizde cereyân eden cemî‘ ahz u i‘tâya
ve bi’l-cümle sâir hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i da‘vâdan ben kendi nef-
simden asâleten ve kızım ve müvekkilelerim mersûmetân taraflarından vekâleten
mersûm Yorgi zimmînin zimmetini ibrâ-yı âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt
eylediğimde ol dahi hukūk-ı zevciyete ve bi’l-cümle sâir hukūk-ı şer‘iyyeye mü-
te‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan benimle kızım ve müvekkilelerim
mersûmetân Vasiliki ve Fotini Nasrâniyelerin zimmetlerimizi ibrâ-yı âmm ile ibrâ
ve iskāt ve her birimiz ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını asâleten ve vekâleten
kabûl eyledik deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-8 min-Zilka‘de sene 1216

139 [18b-3] Ahmed b. Mustafa’nın, Sofi oğlu Mehmed’den satın aldığı


cariyenin ayıplı olduğu iddiasını ispat edemediği
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Mâ‘cûnî Ahmed b. Mustafa nâm kimesne meclis-i şer‘-i hatîrde
esirci tâifesinden arzuhâlde mezkûr Sofuoğlu Mehmed b. Ahmed nâm kimesne
muvâcehesinde târih-i i‘lâmdan dört ay mukaddem mezbûr Mehmed’den cemî‘-i
uyûbdan sâlime olmak üzere dört yüz elli guruş semen-i medfû‘ ve makbûza iştirâ
ve kabz eylediğim işbu hâzırati bi’l-meclis Zenciye Fâtıma’nın hayzı illeti ve kar-
nında şiş olduğuna bu esnâda ben vâkıf olup illet-i mezkûre câriye-i mezbûrede
hîn-i bey‘de mevcûde ve kadîm ve inde’t-tüccâr noksan-ı semen icâb eder uyûbdan
olmağla redd-i mebî ve istirdâd-ı semen murâdımdır deyü da‘vâ ettikde evvelâ
teveccüh-i husûmet için câriye-i mezbûre bu misillü uyûbu teşhîse bâ-fermân-ı âlî
ehl-i hibre ta‘yîn buyrulan hazzâk-ı etibbâdan İbrahim Efendi ve Salih Efendi’ye
irsâl ve irâe olundukda onlar dahi ba‘de em‘âni’n-nazar meclis-i şer‘a gelip câriye-i
mezbûrede el-yevm illet-i mezkûreler mevcûd değildir deyü bi’l-muvâcehe haber
vermeleriyle teveccüh-i husûmet bulunmamağın müdde‘î-i mezbûr Ahmed’in
da‘vâ-yı mezkûresi mesmû‘a olmayıp bî-vech-i şer‘î mu‘ârazadan men‘ olunduğu
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min-Zilka‘de sene [1]216

158
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

140 [18b-4] Nefise bt. Abdullah’ın, kocası İsmail b. Mehmed’e itâat etmesi
gerektiğinin tenbihi
Ma‘rûz
İsmail b. Mehmed nâm kimesne meclis-i şer‘-i münîrde hâlâ zevcesi zâtı mu‘arrefe
Nefise bt. Abdullah nâm Hatun mahzarında mezbûre Nefise Hatun yüz guruş
mehr-i müeccel ve kırk guruş mu‘accel-i müstevfâsıyla zevce-i medhûlün-bihâm
iken nâşizeten menzilimden firâr etmekle zevcem mezbûreye suâl olunup men-
zilime gelip bana itâ‘at ve hukūk-ı zevciyete mürâ‘atına zevcem mezbûreye tenbîh
olunması murâdımdır deyü da‘vâ ettikde mezbûre Nefise Hatun cevâbında
müdde‘î-i merkūm zevc-i dâhili olup mehr-i mu‘acceleyi istîfa eylediğini ve
nâşizeten âhar mahalde sâkine olduğunu bi-tamâmihî ikrâr u i‘tirâf etmeğin
mûcebince zevci merkūmun menziline varıp itâ‘at ve hukūk-ı zevciyete mürâ‘at
etmek üzere mezbûre Nefise Hatun’a tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-9 min-Zilka‘de sene 1216

141 [19a-1] Ebûbekir Beşe b. Sunullah’ın, Adapazarlı Feyzullah b.


Mehmed’e borcunu ödemesi gerektiği
Ma‘rûz
Odunkapısı tüccârından Ebûbekir Beşe b. Sunullah meclis-i şer‘-i münîrde
Anadolu’da Adapazarı kazâsı ahâlîsinden Feyzullah b. Mehmed mahzarında
merkūm Feyzullah ile bundan akdem beynimizde cereyân eden ahz u i‘tânın he-
sabını târih-i i‘lâm günü sahîhan rü’yet eylediğimizde ba‘de külli’l-hesâb benim
merkūm Feyzullah zimmetinde bin iki yüz kırk altı buçuk guruş alacağım zuhûr
etmekle meblağ-ı mezkûru mezbûr Feyzullah’dan hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ
ettikde ol dahi cevâbında müdde‘î-i merzbûrun ber-vech-i muharrer müdde‘âsını
ve meblağ-ı mezkûr bin iki yüz kırk altı buçuk guruş el-yevm zimmetinde deyni
olduğunu ikrâr u i‘tirâf etmeğin mûcebiyle meblağ-ı merkūm bin iki yüz kırk altı
buçuk guruşun müdde‘î-i mezbûra edâsıyla merkūm Feyzullah ilzâm olunduğu
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-11 min-Zilka‘de sene [1]216

142 [19a-2] Doğramacı kalfalarının dükkân açmalarına izin verildiği


Doğramacı kalfalarının dükkân küşâdlarına dâir
Ma‘rûz

159
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Doğramacı esnâfı kalfalarından Artin v. Agob ve Melkon v. Agob ve Kirkor v.


Zador ve Ohan v. Serkiz ve Ohannes v. Agob ve Kasber v. Agob ve Sahak v. Ka-
zer ve Haçador v. Abraham ve Hacar v. Bedros ve Kirkor v. Serkiz ve Mıgırdıç
v. Parsah ve Artin v. Manok ve Ağya v. Mıgırdıç ve Parsam v. Mıgırdıç ve Ka-
zer v. Ohan ve Manok v. Manok nâm zimmîler meclis-i şer‘-i münîrde esnâf-ı
mezkûre kahyası Karabet v. Avadik ve ustalarından Ağya v. Artin ve Serkiz ve
Panayot ve Artin nâm zimmîler muvâcehelerinde bizler doğramacılık san‘atını
tahsîl ve tekmîl ve âdet-i esnâf üzere düstûr alıp müstakillen dükkân küşâdıyla
doğrama i‘mâline kādirler ve kisb ve ticârete liyâkatlerimiz bâhir iken mersûmûn
ustalar muktezâ-yı nizâm-ı esnâf ziyâde dükkân küşâd olunmaz ma‘iyetimizde
ücret ile hizmet edin deyü bize hilâf-ı şer‘-i şerîf cebr ve men-i inhisâr-ı bey‘ u
şirâ hatt-ı hümâyûnuna mugāyir bizleri müstakillen dükkân küşâdıyla kisb ve
ticâretimize mümâna‘at etmeleriyle bâ-fermân-ı âlî her birlerimize müstakillen
dükkân küşâdına izin ve ruhsat buyrulmak matlûbumuz dediklerinde doğramacı
ustaları cevâblarında mersûmûn kalfaları cemî‘-i kelimâtlarında tahkīk ve tasdîk
edip ancak ziyâde dükkân küşâdı ve gedik ihdâsı hilâf-ı nizâm-ı esnâf olmağla
bir vechile râzı olmayız deyü hilâf-ı şer‘-i mutahhar cevâba tasaddî etmeleriyle
husûs-ı mezkûr kisb ve ticâret makūlesinden olup kimesneyi kisb ve ticâretden
men‘ ve gayr-ı meşrû‘ ve men‘-i inhisâr-ı bey‘ u şirâ bâbında şerefrîz-i sudûr eden
hatt-ı hümâyûn ile merfû‘ olduğundan mâ‘adâ ehl-i sanâyi‘in kesret ve vefreti
sebebiyle metâ‘larının kıymetleri elbette tenezzül edeceği zâhir ve âşikâr olup ol
vechile dahi ibâdullâha enfa‘ ve evlâ olduğu bedîdâr olmağın mersûmûn on altı
nefer doğramacı kalfaları Âsitâne-i aliyyede ve bilâd-ı selâsede murâd eyledikleri
mahallerde müstakillen dükkân küşâdına izin ve ruhsatı hâvi yedlerine tuğralı
emr-i âlî inâyet ve ihsân ve Başmuhâsebe’ye ilmühaberi i‘tâ olunmak bâbında
emr u fermân hazret-i veliyyü’l-emrindir.
Fi’l-yevmi’s-sâbi‘ min-Zilka‘deti’ş-şerîfe li-sene sitte aşara ve mi’eteyn ve elf.

143 [19a-3] Manol v. Dimitri’nin, şerbetçi Nikola v. Anton aleyhine açtığı


davanın reddedildiği
Mesmû‘a olmadığı
Ma‘rûz
Dülger kalfalarından arzuhâl eden Manol v. Dimitri zimmî meclis-i şer‘-i münîrde
arzuhâlde mastûr Şerbetçi Nikola v. Anton zimmî muvâcehesinde mesfûr Niko-
la zimmî gediğine mutasarrıf olduğu İslâmbol’da Balatkapısı hâricinde Karabaş
Mahallesi’nde kâin Şâbu şerbethânesi demekle ma‘rûf bir bâb şerbethâneyi em-
riyle binâ esnâsında mersûm Nikola zimmînin bi-şartü’r-rücû‘ emriyle âhardan
iştirâ ve sarf eylediğim enser ve kereste ve tuğla ve kirec ve ücret-i ameleden bâkī

160
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

cem‘an bin dört yüz guruşu sen ver ben sana veririm deyü bana emr etmekle
ben dahi enserciye olan üç yüz seksen guruş ve tuğlacıya elli guruş ve kireçci-
ye olan on sekiz guruş ki cem‘an dört yüz kırk sekiz guruşu el-yevm edâ etme-
yip mâ‘adâsı olan dokuz yüz elli guruşu malımdan edâ etmemle medfû‘um olan
meblağ-ı mezkûru bi’l-mürâca‘a taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında
müdde‘î-i mersûma ber-vech-i muharrer emrini inkârından mâ‘adâ mersûm işbu
sene-i mübâreke Rebî‘ülâhiri’nin yirmi üçüncü günü müderrisîn-i kirâm zevi’l-
ihtirâmdan hâlâ Bâb Mahkemesi Nâibi Mehmed Râşid Efendi’nin huzûrunda
zikr olunan şerbethâneyi îcâreteyn ile mutasarrıf olan gāib ani’l-meclis Berber
Hüseyin’in bi-şartü’r-rücû‘ emriyle binâ etmişdim lâkin gediği mersûm Nikola’nın
olmağla mücerred gediğine mutasarrıf olduğuna binâen masrûfum olan iki bin
guruşu taleb ederim deyü benden da‘vâsı takrîr-i meşrûhu üzere iltifâta şâyân ol-
mamağla bana mu‘ârazadan men‘ ve yedime işbu bir kıt‘a i‘lâm-ı şer‘î i‘tâ olun-
mağla bu def ‘a benden ber-vech-i muharrer da‘vâsı tenâkuz olmuşdur deyip ve
müdde‘î-i mersûm mazmûn-ı i‘lâm-ı mezkûru tasdîk lâkin mukaddemâ vech-i
muharrer üzere olan da‘vâm muvâza‘a tarîkiyle olmuşdu deyip lâkin muvâza‘ayı
tefsîr ve beyâna kādir olmamağla müdde‘î-i mersûm Manol zimmînin bu def ‘a
olan da‘vâsı da‘vâ-yı evveline münâkız olmağla mesmû‘a olmadığı İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fi’l-yevmi’s-sâbi‘ min-Zilka‘deti’ş-şerîfe li-sene sitte aşare ve mi’eteyn ve elf.

144 [19b-1] Tüccar ve bakkal pazarbaşılarına ferman verilmesi


Tüccâr ile bakkālân pazarbaşısı yedlerine başka başka fermân-ı âlî i‘tâsına dâir
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen işbu arzuhâl ve derkenâra ba‘de’n-nazar
ashâb-ı arzuhâl Âsitâne-i aliyye’de bal kapanı ve Galata yağ kapanı ve revgan-ı
zeyt ve odun kapısı ve kuruyemiş ve pekmez ve pirinç tüccârları ve mumcu esnâfı
mazbûtü’l-esâmî kimesneler meclis-i şer‘-i şerîfde bakkāl esnâfının Pazarbaşıla-
rı vekîli Ahmed Çelebi ve bölük başıları es-Seyyid Ahmed ve usta başıları hâzır
oldukları hâlde her biri takrîr-i kelâm ve ifâde-i merâm edip işbu yedimize i‘tâ
buyrulan müte‘addid evâmir-i aliyye mantûklarınca bakkāl tâifelerinin emti‘ala-
rı olup bilâd-ı sâireden Âsitâne-i aliyyeye celb eylediğimiz envâ‘-ı zehâyir pa-
zarbaşı ve bölükbaşı ve ustabaşılar ma‘rifetleriyle kefîlleri alınmış ve taht-ı rab-
tiye idhâl olunmuş bakkāl esnâfına tevzî‘ ve ber-vech-i sühûlet semenleri cem‘
ve tahsîl ve ashâbına teslîm olunmak ve pazarbaşı ve bölükbaşı ve ustabaşıları
ma‘rifetleriyle kefîle merbût olunmayanlar bakkāl olmamak ve mechûlü’l-ahvâl
ba‘zı kimesneler Âsitâne-i aliyye ve bilâd-ı selâsede battâl bakkāl gediği tedârik
ve murâd eyledikleri mahalle nakl etmek üzere bilâd-ı selâse hâkimlerinden ve

161
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

mehâkim-i sâireden i‘lâm ve hüccet ahz ve hilâf-ı şürût ve nizâm müceddeden


bakkāl dükkânı ihdâs ve mâl-ı tüccârı iştirâ ve ba‘dehû firâr ve gaybet etmekle
mâl-ı tüccârın itlâf ve ızâ‘atına bâ‘is ve ihtilâl-i nizâma bâdi olanları pazarbaşı-
lar men‘ murâd eyledikde yedimizde i‘lâm ve hüccet vardır deyü ısrâr etmeleriyle
fîmâ ba‘d gerek Âsitâne-i aliyye’de ve gerek bilâd-ı selâsede nakli ve müceddeden
dükkân küşâdı ve birbirlerine gedik bey‘ u şirâsı ve istiğlâl tarîkiyle bey‘i ve nakil
ve bey‘ ve istiğlâl olunacak gediklerde âhar kimesnenin hissesi ve hukūk-ı eytâm
oldukda isim ve şöhretleri tasrîh olunarak pazarbaşı ve bölükbaşı ma‘rifetleriyle
ancak İstanbul kadıları huzûrlarında hüccet ve i‘lâm olunmak ve zikr olunan
husûslarda bilâd-ı selâse kadılarından ve mehâkim-i sâireden bir-takrîb i‘lâm ve
hüccet alırlar ise amel ve i‘tibâr olunmamak mer‘î ve mu‘teber nizâm-ı kadîmden
iken zikr olunan nizâm-ı mezkûrun ekserisi mürûr-ı zamân ile metrûk olmağla
tüccâr ve esnâf beynlerinde bâ‘is-i tefrika olup beynimizde olan ihtilâli def ‘ ve
mâl-ı tüccârı itlâf ve ızâ‘atten vikâye zımnında fîmâ ba‘d bakkāl tâifesinden biri
tüccârdan iştirâ eylediği zehâirin akçesini vermekde cevr ve ezâ veyâhud kable’l-
edâ hâlik oldukda veyâhud kendisi iflâsa çıkardıkda yedinde mevcûd olan emti‘ası
pazarbaşı vesâirleri ma‘rifetleriyle ve ma‘rifet-i şer‘le bey‘ olunup vefâ etmediği
sûretde mâlik oldukları gedikleri mu‘temed ve milli ustalar kefâletleriyle İstanbul
kadıları huzûrunda âhara bey‘ olunup deynine verilmek ve bâkī deyni kalır ise
kefîllerinden tahsîl olunmak muktezâ-yı şürût-ı nizâm iken bu esnâda şerâyit-i
mezkûreye adem-i ri‘âyet-birle kırk bin guruşdan mütecâviz emvâl-i tüccâr firâri
ve müflis ve hâlik olan bakkāllar zimmetlerinde müterâkim olduğundan başka
bundan böyle dahi âdet-i müstemirreleri üzere emvâl-i tüccârı ekl ve bel‘ edecek-
leri bedîdâr olmağla tüccâra bi’l-külliye za‘af târi olup Der-aliyye’ye celb-i zehâire
adîmü’l-iktidâr olacağımız zâhir ve âşikâr olmağla hâlimize terahhümen bâlâda
tafsîl ve beyân olunan şerâyit-i muharrereyi hâvi ve fîmâ ba‘d pazarbaşı vekîli ve
bölükbaşı ve usta başıların tebdîli iktizâ ettikde tüccârın ma‘lûmları olmak için ol
meclisde hâzır bulunmaları ve bu makūle emvâl-i tüccârın telef ve zâyi‘ olmasına
tekâsüllerinden nâşî bâ‘is olan pazarbaşı ve ustabaşılarından tahsîl ve tazmîn olun-
mak şerâyit-i muharrere-i mezkûre düstûrü’l-amel tutulup vakten mine’l-evkāt
hilâfı hareket olunmamak üzere tuğra-yı garrâ ile muvaşşah ve mu‘anven tüccâr-ı
merkūmûn yedlerine başka bir kıt‘a ve bakkālân pazarbaşısı yedine başka bir
kıt‘a fermân-ı cihan-mutâ ısdâr ve ihsân buyrulmasını istid‘â ederler nefsü’l-emr
takrîr-i meşrûhları mutâbık-ı hakīkat-i hâl olup sıyânet-i emvâl-i tüccâr Âsitâne-i
aliyyeye ecnâs zehâirin kesret ve vefret üzere isticlâbına bâdi ve ibâdullâhın refâh-ı
hâllerini müeddi masâlih-i hayriyyeden olmağla himâye-i tüccâr-ı lâzıme-i şân-ı
saltanat-ı seniyyeden olup mes’ullerine müsâ‘ade-i aliyye erzân buyrulmak emr-i
savâb idüğü İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-16 Za sene [12]16

162
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

145 [19b-2] Bakkal Tanaş v. Nikola’nın, Acı Anad v. Todori’ye olan


borcunu bir ay sonra ödeyeceği
Tecil
Ma‘rûz
İstanbul’da Göbektaşı nâm mahalde manavlık ticâretiyle mütemekkin arzuhâlde
mastûrü’l-ism Acı Anad v. Todori nâm zimmî meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâl eden
Bakkāl Tanaş v. Nikola nâm zimmî muvâcehesinde mersûm Tanaş zimmî zimme-
tinde bundan akdem yedimden ve malımdan iştirâ ve kabz eylediği bakkāl gedi-
ği âlâtı semeninden bâ-i‘lâm-ı şer‘î mahkûmun-bih beş yüz elli guruş alacağım
olmağla taleb ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan bâ-tavassut-ı muslihîn
mersûm Tanaş zimmî ile an ikrâr dört yüz guruşa ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-
kabûl bedel-i sulhden mâ‘adâsı olan yüz elli guruşa müte‘allika da‘vâdan mersûm
Tanaş zimmînin zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eylediğimden sonra bedel-i
sulh-i mezkûr dört yüz guruşu işbu târih-i i‘lâmdan otuz bir gün tamamında bana
edâ etmek üzere istimhâl eylediğinde ben dahi rızâmla imhâl ve te’cîl eyledim
deyü takrîrini mersûm Tanaş zimmî tasdîk ve meblağ-ı mezkûr dört yüz guruşu
ecel-i merkūm hulûlünde mesfûr Anad zimmîye edâ ve teslîme ta‘ahhüd eylediği
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 min Za sene [1]216

146 [20a-1] Un kapanı tüccarlarının mağdur edilmemesi için Fundacıların


kadimi üzere funda narhına uyması gerektiği
Funda i‘lâmı
Ma‘rûz
Ashâb-ı arzuhâl kapan-ı dakîk tüccârlarından el-Hâc Ömer Ağa b. Mustafa ve
el-Hâc Hüseyin Ağa b. Halil ve kalafatzâde İsmail Ağa b. İbrahim ve es-Seyyid
el-Hâc Osman Ağa b. Ömer ve Mehmed Ağa b. Mehmed ve el-Hâc Abdullah ve
Mustafa b. Hasan ve Hâfız Ali b. Mehmed vesâirleri meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde
Fundacıbaşı Mehmed b. İsmail ve es-Seyyid Mehmed Sâdık ve karındaşı es-Seyyid
İbrahim ibney es-Seyyid Ahmed ve es-Seyyid Mehmed Ârif b. es-Seyyid Mahmud
ve hâssa hasekilerinden Mehmed b. Ahmed nâm kimesneler muvâcehelerinde
arzuhâl hâmişinde mastûr derkenâr nâtık olduğu üzere Tersâne-i Âmire’de
donanma-yı hümâyûn kalyonları ve tüccâr sefînelerinin terhîn ve kalafatlarına
iktizâ eden fundayı bâ-fermân-ı âlî nizâmı mûcebince Üsküdar’a tâbi‘ Dudurlu ve
Nerdübanlı ve Bulgurlu karyeleri ahâlîleri Üsküdar’a nakl ve kadîmi semeni olan
yüz yirmi akçeye on beş akçe dahi zam ile üç yüz demedini yüz otuz beş akçeye
merkūm fundacı başı iştirâ eyledikden sonra mahzene vaz‘ ve bir müddet meks

163
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ile tamamca koruyup beher demedi iki yüz elli dirhemden noksan olmamak üzere
yüz demedini kadîmi semeni olan yüz akçeye yirmi akçe zam ile bir guruşa bize
bey‘ edegelmişken şimdi merkūm fundacı başı tama‘-ı hâma teba‘iyyet-birle iki
yüz elli dirhem gelecek ve demed yerine ancak kırk dirhem gelir funda deme-
dinin beher yüz demedini bir guruşa verip bu vechile mübtelâ-yı zarar ve hasar
olduklarımızdan nâşî bizler dahi bulunduğumuz mahallerden funda iştirâ eyledi-
ğimizde mümâna‘at etmeleriyle suâl olunup mümâna‘atları men‘ ü def ‘ olunmak
matlûbumuzdur deyü da‘vâ ettiklerinde her birleri müdde‘ûn-ı merkūmûnun
takrîr-i meşrûhlarını ba‘de’l-i‘tirâf bundan böyle tüccâr-ı merkūmuna cevr ve ezâ
etmeksizin bey‘ edecekleri fundayı vezn ve kantar-birle ez kadîm bi’t-terâzi beyn-
lerimizde karâr-gîr olan vechile yaş fundanın beher demedi dört yüz elli ve bey
yüz dirhem olup kurudukda iki yüz elli dirhem olmak üzere beher yüz demedini
bir guruşa bey‘e ta‘ahhüd ederiz eğer ba‘de-zîn hilâf-ı ta‘ahhüd funda demedleri-
ni mikdâr-ı merkūmdan tenzîl veyâhud gayrı vechile cevr ve ezâ eylediğimizde
tüccâr-ı merkūmûn buldukları mahallerden funda iştirâ eylemelerine mümâna‘at
ve muhâlefet etmemek üzere her birleri ta‘ahhüd eylediklerini Başmuhâsebe’ye
kayd ve tüccâr-ı merkūmûn yedlerine tuğralı emr-i âlî inâyet ve ihsân buyrulma-
ğın istid‘â eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-11 Za sene [12]16

147 [20a-2] İsmail b. Hamza’nın, Anaştaş v. Kosta’ya borcunu


ödemesi gerektiği
450 guruş hüküm
Ma‘rûz
Rusya orta elçisinin işbu memhûr arzuhâlinde ismi mastûr Anaştaş v. Kosta nâm
müste’men meclis-i münîrde Halatçı İsmail b. el-Hâc Hamza nâm kimesne mah-
zarında merkūm İsmail zimmetinde bundan akdem yedimden ve malımdan iştirâ
ve kabz eylediği vezn [ve] kıyyesi beynimizde ma‘lûm tel semeninden bâ-temessük
yedi yüz guruş alacağım olmağla meblağ-ı mezkûru hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ
ettikde ol dahi cevâbında müdde‘î-i mezbûre cihet-i mezkûreden ol mikdâr gu-
ruş deyni olup ve temessük-ı mezkûr kendinin olduğunu ikrâr lâkin deynim olan
meblağ-ı mezkûr yedi yüz guruşun yüz altmış guruşunu müdde‘î-i mezbûrun em-
riyle Yazıcısı Yorgaki zimmîye edâ ve teslîm etmişdim deyü ba‘de’d-def ‘ ve’l-inkâr
dâfi‘-i merkūm İsmail ol mikdârında eylediği def ‘ini isbâtdan ızhâr-ı acz ve istihlâf
etmekle mersûm Anaştaş’a yemîn teklîf olundukda ol dahi yemînden nükūlüyle
sâbit olan yüz altmış guruş meblağ-ı mezkûr yedi yüz guruşdan ba‘de’t-tenzîl bâkīsi
olan beş yüz kırk guruşu müste’men-i mersûm Anaştaş zimmîye edâsıyla merkūm
İsmail ilzâm olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Zilka‘de sene [1]216

164
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

148 [20a-3] Mehmed Emin b. Osman’ın, altın dükkânı gediğinin yarısını


Mustafa usta b. Mehmed’e geri teslim etmesi gerektiği
Nısf altıncı gediği teslîmine tenbîh
Ma‘rûz
Altıncı esnâfından ihtiyâr Mustafa Usta b. Mehmed meclis-i şer‘-i münîrde Altın-
cı Mehmed Emin b. Osman mahzarında İslâmbol’da sandal bezzâzistânı civârında
vâki‘ bir bâb dükkân derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı
lâzıme-i ma‘lûme müstakillen yedimde mülküm iken zikr olunan âlâtın nısfı-
nı ölünce bana bakıp ve beher yevm bana birer guruş vermek şartıyla mezbûr
Mehmed Emin’e üç yüz guruşa bey‘ ve teslîm ve devir sûretinde bir kîse içinde
mevzû‘ adedi nâma‘lûm bana bir mikdâr akçe verip ben dahi ol meclisde kendi-
ye red etmişdim el-hâletü hâzihi şart-ı mezkûr ile olan bey‘in adem-i sıhhatine
binâen nısf âlât-ı mezkûreyi bana red ve teslîme mezbûr Mehmed Emin’e tenbîh
olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi şart müdde‘âsını inkâr etmekle
müdde‘î-i merkūm ber-vech-i muharrer şart müdde‘âsını udûlden oldukları has-
mı tasdîkiyle zâhir olan Altıncıbaşı Osman Ağa b. Mehmed ve Altıncı Mehmed
Emin Ağa b. Osman nâm kimesneler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î
isbât etmeğin mûcebiyle nısf-ı âlât-ı mezkûreden keff-i yed ve müdde‘î-i merkūm
Mustafa Usta’ya teslîme mezbûr Mehmed Emin’e tenbîh olunduğu İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-13 min Za sene [1]216

149 [20b-1] Cafer Beşe b. İbrahim’in, Sakızlı Mehmed Ağa b. Abdullah’a


olan borcunu taksitle ödeyebileceği
Taksît
Ma‘rûz
Dergâh-ı âlî kapıcıbaşılarından sâhib-i arzuhâl Sakızlı Mehmed Ağa b. Abdullah
nâm kimesne meclis-i şer‘-i münîrde ekmekçi esnâfından arzuhâlde mezkûr Ca-
fer Beşe b. İbrahim mahzarında İslâmbol’da Kadırga Limanı kurbünde çatal fırın
ve ona merbût beş horoslu çardaklı değirmeni derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf
gedik tâ‘bir olunan yirmi re’s bârgirden mâlik olduğum altı bârgir ve âlâtdan isâbet
eden mikdâr-ı ma‘lûmü merkūm Cafer Beşe’ye bin guruşa bey‘ ve teslîm ol dahi
iştirâ ve kabz eylediğimden sonra semen-i mezkûr bin guruşu merkūm Cafer Beşe
hâlen ve def ‘aten edâya iktidârım yokdur deyü ber-vech-i âtî tecil ve taksîte tâlib
olduğunda ben dahi meblağ-ı mezkûr bin guruşu işbu târih-i i‘lâmdan beher şehir
bana on beşer guruş vermekle altmış altı ay yirmi gün hitâmında tamamen edâ
etmek üzere rızâmla imhâl ve tecil eyledim deyü takrîrini merkūm Cafer Beşe

165
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

tasdîk ve meblağ-ı mezkûr bin guruşu ber-vech-i muharrer müeccelen ve muk-


sitan edâya ta‘ahhüd eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-14 min-Zilka‘de sene [1]216

150 [20b-2] Kabakulak Ahmed Çavuş Ağa’nın Muhtesib


İskender Mahallesindeki çeşmeye getirdiği suyun
mecrasını değiştirilmeyeceği
Çeşmeden suyu icraya ta‘ahhüd
Ma‘rûz
Ashâb-ı arzuhâl İslâmbol’da Karagümrük kurbünde Muhtesib İskender Mahallesi
İmâmı Mehmed Emin Efendi b. Ahmed ve ahâlîsinden Na‘lband Ahmed ve Meh-
med b. Hasan ve Ömer odabaşı ve Lüleci Mustafa ve Hallâc es-Seyyid Mehmed ve
Aşcı Mehmed ve Kırbacı Hasan ve Alemdâr es-Seyyid Ali ve Başçukadâr el-Hâc
Mehmed ve Hüseyin odabaşı ve kolçavuşu Hüseyin ve Yorgânî el-Hâc Mehmed
ve avârız mütevellîsi Ahmed Usta nâm kimesneler meclis-i şer‘-i münîrde cennet-
mekân firdevs-âşiyân Sultan Süleyman Hân hazretlerinin Âsitâne-i aliyyeye icrâ
buyurdukları mâ-i lezîz râh-ı âbîlerinin bölük başıları olan Nebi demekle ma‘rûf
Mehmed b. Hüseyin mahzarında işbu yedimizde olup bin on beş senesi Zilhicce-
sinin yirmi yedinci günü târihiyle muvarraha hâslar sicill-i mahfûzundan muhrec
bir kıt‘a hüccet-i şer‘iyye ve hâmiş-i arzuhâlde olan derkenâr ve diğer arzuhâlde
olan derkenâr ve diğer arzuhâl bâlâsında olup bin yüz yetmiş üç senesi târihiyle
muvarrah Havâss-ı Refî‘a Nâibi Ahmed Efendi’nin bir kıt‘a i‘lâmı nâtık olduğu
üzere ashâb-ı hayrâtdan Kabakulak Ahmed Çavuş Ağa kazâ-i mezkûrda Ce-
beciköyü kurbünde Hayreddin Paşa başları tâ‘bir olunan vâdide hafr-ı abâr ile
cem‘ ve tahsîl ve mecrâ-yı miyâh-ı Sultânîyye ile mecrâ-yı vâhid ile icrâ ve hakk-ı
mecrâsından mâ‘adâ üç kamış ki altı masura eder suyu ba‘zısının kendi menzili-
ne ve ba‘zısını mahallemiz mescidi kurbünde binâ eylediği çeşmeye ta‘yîn etmiş-
ken bölükbaşı merkūm zikr olunan üç kamış suyu ki altı masuradır mahallerine
icrâ etmeyip âhar mahallere icrâ etmekle su husûsunda zarûret çekmemize bâ‘is
ü bâdi olur deyü her biri teşekkî eylediklerinde bölükbaşı merkūm dahi tasdîk ve
ba‘de’l-yevm üç kamış suyu çeşme-i mezkûreden icrâya ta‘ahhüd eylediği İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 min-Zilka‘de sene 1216

166
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

151 [20b-3] Nefise bt. Ahmed’in, veraseten çocuklarına intikal eden


Kıztaşı’ndaki değirmeni işletmesine engel olunmaması gerektiği
Değirmen
Ma‘rûz
Zikri âti değirmene bi’l-îcâreteyn mutasarrıf iken bundan akdem vefât eden es-
Seyyid Ali b. Ahmed’in sulbî sagīr evlâdları es-Seyyid Ahmed ve es-Seyyid Meh-
med Reşid ve es-Seyyid Mehmed Sâdık’ın anaları ve vasîleri olan zâtı mu‘arrefe Ne-
fise bt. Ahmed nâm hatun meclis-i şer‘-i münîrde hâlâ kapan-ı dakīkde nâibimiz
olan müderrisîn-i kirâmdan Abdüllatif Efendi ile uncular kethüdâsı es-Seyyid
Mustafa ve Mehmed Usta ve el-Hâc Hasan Usta ve zimmî ustalarından Kirkor ve
Artin hâzır oldukları hâlde bi’l-vesâye takrîr-i kelâm edip vasîleri olduğum sıgār-ı
mezbûrûna babaları müteveffâ-i mezbûrdan intikāl eden İslâmbol’da Kıztaşı’nda
yoğurtçu kârhânesi karşısında vâki‘ değirmenin müstecirleri firâr ve gaybet
ve değirmen-i mezkûr müddet-i vâfireden beri mu‘attal kalmağla değirmen-i
mezkûru bi’l-vesâye zabt ve tasarruf eylediğimde esnâf-ı merkūme değirmenin
deyni vardır deyü zabtıma mümâna‘at etmeleriyle suâl olunup mümâna‘atları men‘
ü def ‘ olunması murâdımdır deyü da‘vâ ettikde esnâf-ı merkūmûn cevâblarında
değirmen-i mezkûrun olan deynini kurb ve civârında olan değirmenlere tarh
ve tahmîl edip ve değirmen-i mezkûr gedikden berî olmağla müdde‘iye-i vasî-i
mezbûre Nefise Hatun dilediği gibi zabt ve tasarruf eylesin biz mümâna‘at etme-
yiz deyü ta‘ahhüd eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-11 min Za sene [1]216

152 [20b-4] Sultan Abdülhamid Han vakfından icareli, iki kasap dükkânı
gediğinin yarım hisselerinin Mehmed b. Hacı Ömer’in vefâtı üzerine
Hacı Osman’a devredilmesi
Kassâb
Ma‘rûz
Hüdâvendigâr-ı sâbık merhûm ve mağfûrun leh Sultan Abdülhamid Hân haz-
retleri evkāfı musakkafâtından İslâmbol’da cumartesi pazarı civârında hammâm
kurbünde kâin iki bâb kasab dükkânı derûnlarında mevcûde gedik tâ‘bir olunan
âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin nısflarına bâ-temessük-ı vakıf <<müşârun-ileyhe
mütevellîsi kethüdâ-yı Mehd-i ulyâ atûfetlü Yusuf>> mutasarrıf olan Mehmed b.
Hacı Ömer bilâ-veled fevt olup mutasarrıf olduğu nısf hisseleri mahlûl ve taraf-ı
vakfa aid olmağla vakf-ı müşârun-ileyh mütevellîsi kethüdâ-yı mehd-i ulyâ
atûfetlü Yusuf Ağa hazretleri tarafından câbi-i vakf Halil Efendi b. Ahmed zikr

167
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

olunan nısf hisselerini beyne’l-esnâf müzâyede ve gıbbe’l-inkitâ‘i’r-rağbe karındaşı


el-Hâc Osman üzerinde iki yüz yetmiş beş guruşda karar-dâde olmağla cânib-i
vakıfdan müteveffâ-i mezbûrun zikr olunan nısf hisselerini mu‘accele-i mezkûre-i
makbûza ve müccele-i kâdîme-i ma‘lûmesiyle karındaşı el-Hâc Osman’a taraf-ı
vakıfdan îcâr olunduğu ilmühaberini vermekle defter-i vakfa karındaşı mezbûr
el-Hâc Osman üzerine kayd ve cânib-i vakıfdan yedine temessük i‘tâsını istid‘â
eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-11 min Za sene [1]216

153 [21a-1] Sultan Abdülhamid Han vakfından icareli, Tophanedeki kasap


dükkânı gediğinin yarım hissesinin Giridli Hüseyin’in vefâtı üzerine
Memiş’e devredilmesi
Kassab
Ma‘rûz
Hüdâvendigâr-ı sâbık merhûm ve mağfûrun leh Sultan Abdülhamid Hân hazret-
leri evkāfı musakkafâtından Tophâne-i Âmire kapı derûnunda kâin bir bâb ka-
sab dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-hıref gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmenin nısfına bâ-temessük-ı vakıf mutasarrıf olan Giridî Hüseyin bilâ-veled
fevt olup mutasarrıf olduğu nısf hissesi mahlûl ve taraf-ı vakfa âid olmağla vakf-ı
müşârun-ileyh mütevellîsi kethüdâ-yı mehd-i ulyâ Atûfetlü Yusuf Ağa hazretle-
ri tarafından vekîli câbî-i vakıf Halil Efendi b. Ahmed zikr olunan nısf hisseyi
beyne’l-esnâf müzâyede ve gıbbe inkıtâ‘ı’r-rağbe Memiş üzerinde bin iki yüz elli
guruşda karar-dâde olmağla cânib-i vakıfdan müteveffâ-i mezbûrun zikr olunan
nısf hissesini mu‘accele-i mezkûre-i makbûza ve müeccele-i kadîme-i ma‘lûmesiyle
merkūm Memiş’e taraf-ı vakıfdan îcâr olunduğu ilmühaberini vermekle defter-i
vakfa merkūm Memiş üzerine kayd ve cânib-i vakıfdan yedine temessük i‘tâsını
istid‘â eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-11 min-Zilka‘de sene [1]216

154 [21a-2] Sultan Abdülhamid Han vakfından icareli, Yedikule’deki


kasap dükkânı gediğinin yarım hissesinin Seyyid İbrahim’in vefâtı
üzerine Hacı Ali’ye devredilmesi
Kasab
Ma‘rûz
Hüdâvendigâr-ı sâbık merhûm ve mağfûrun leh Sultan Abdülhamid Hân haz-
retleri evkāfı musakkafâtından Yedikule hâricinde üçüncü selhhâneye merbût

168
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

İslâmbol’da Mahmudpaşa Câmi‘-i şerîfi kurbünde Şişeciler Hânı civârında vâki‘


bir bâb kasab dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-hıref gedik tâ‘bir olunan âlât-ı
lâzıme-i ma‘lûmenin nısfına bâ-temessük-ı vakıf mutasarrıf olan es-Seyyid İbra-
him bilâ-veled fevt olup mutasarrıf olduğu nısf hissesi mahlûl ve taraf-ı vakfa âid
olmağla vakf-ı müşârun-ileyh kāimmakām-ı mütevellîsi kethüdâ-yı mehd-i ulyâ
Atûfetlü Yusuf Ağa hazretleri tarafından vekîli câbi-i vakıf Halil Efendi b. Ahmed
zikr olunan nısf hisseyi beyne’l-esnâf müzâyede ve gıbbe inkıtâ‘ı’r-rağbe müşteriki
el-Hâc Ali b. Abdullah üzerinde iki yüz elli guruşda karar-dâde olmağla cânib-i
vakıfdan müteveffâ-i mezbûrun zikr olunan nısf hissesini mu‘accele-i mezkûre-i
makbûza ve müeccele-i kadîme-i ma‘lûmesiyle mezbûr el-Hâc Ali’ye taraf-ı va-
kıfdan îcâr olunduğu ilmühaberini vermekle defter-i vakfa mezbûr el-Hâc Ali
üzerine kayd ve cânib-i vakıfdan yedine temessük i‘tâsını istid‘â eylediği İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-11 min Za sene [1]216

155 [21a-3] Sultan Abdülhamid Han vakfından icareli, üç bab kasap


dükkânı gediğinin altıda bir hissesine mutasarrıf olan Ayşe bt.
Ebûbekir’in vefâtı üzerine, gedik hissesinin evlatlarına intikal ettiği
Kassâb
Ma‘rûz
Hüdâvendigâr-ı sâbık merhûm ve mağfûrun leh Sultan Abdülhamid Hân hazret-
leri evkāfı musakkafâtından Sultan Bâyezid-i Veli Câmi‘-i şerîfi kurbünde Okçu-
larbaşında manav dükkânına muttasıl bir bâb ve Vezir Hânı karşısında bir bâb
ve Vâlidehânı karşısında bir bâb cem‘an üç bâb kasab dükkânları derûnlarında
mevcûde beyne’l-hıref gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeden altı sehm
i‘tibârıyla bir sehmine bâ-temessük-ı vakıf mutasarrıfe olan Âişe bt. Ebûbekir fevt
olup hisse-i mezkûresi sadriye evlâdları es-Seyyid Mehmed Râşid ve es-Seyyid
Mehmed Reşid ve Şerîfe Emine’ye ba‘de’l-intikāl merkūm es-Seyyid Mehmed
Râşid bilâ-veled fevt olmağla dekâkîn-i mezkûre gedikleri on sekiz sehm i‘tibârıyla
mutasarrıf olduğu birer sehmi mahlûl ve taraf-ı vakfa âid olmağla vakf-ı müşârun-
ileyh kāimmakām-ı mütevellîsi kethüdâ-yı mehd-i ulyâ Atûfetlü Yusuf Ağa haz-
retleri tarafından vekîli câbi-i vakıf Halil Efendi b. Ahmed zikr olunan birer sehm
hisselerini beyne’l-esnâf müzâyede ve gıbbe inkıtâ‘ı’r-rağbe babası es-Seyyid el-
Hâc Mehmed üzerinde yüz yirmi beş guruşda karar-dâde olmağla müteveffâ-i
mezbûrun zikr olunan hisseleri mu‘accele-i mezkûre-i makbûza ve müeccele-i
kadîme-i ma‘lûmesiyle babası merkūm es-Seyyid el-Hâc Mehmed’e taraf-ı vakıf-
dan îcâr olunduğu ilmühaberini vermekle defter-i vakfa babası merkūm es-Seyyid

169
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

el-Hâc Mehmed üzerine kayd ve cânib-i vakıfdan yedine temessük i‘tâsını istid‘â
eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-11 min-Zilka‘de sene [1]216

156 [21a-4] Seyyid Hasan’ın, İzmir tüccarlarından Seyyid Mustafa, Hâfız


Mehmed ve Hüseyin’e borcunu ödemesi gerektiği
İkrâr-ı deyn
Ma‘rûz
İzmir tüccârından yedi yüz kırk yedi guruş iddi‘â eden es-Seyyid el-Hâc Mustafa
b. İbrahim ve yüz on bir buçuk guruş iddi‘â eden diğer el-Hâc Mustafa b. Osman
ve iki yüz kırk beş buçuk guruş iddi‘â eden Hâfız Mehmed b. Hasan ve iki bin sek-
sen iki guruş on yedi para iddi‘â eden Hüseyin b. Mustafa nâm kimesneler meclis-i
şer‘-i münîrde İslâmbol’da Zindânkapısı kurbünde Sabuncu es-Seyyid Hasan nâm
kimesne mahzarında merkūm es-Seyyid Hasan zimmetinde bundan akdem yedi-
mizden ve malımızdan iştirâ ve kabz eylediği vezn ve kıyyesi beynimizde ma‘lûm
İzmir sabunu semeninden bâlâda muharrer ol mikdâr guruş alacağımız olmağla
hâlâ taleb ederiz deyü her biri ba‘de’d-da‘vâ ve’l-istintak merkūm es-Seyyid Hasan
cevâbında mezbûr es-Seyyid el-Hâc Mustafa’ya cihet-i mezkûreden yedi yüz kırk
yedi guruş ve merkūm diğer el-Hâc Mustafa’ya yüz on bir buçuk guruş ve Hâfız
Mehmed’e iki yüz kırk beş buçuk guruş ve merkūm Hüseyin’e iki bin seksen iki
guruş on yedi para zimmetinde deyni olduğunu ikrâr u i‘tirâf etmeğin mûcebince
mebâliğ-i mezkûreyi müdde‘ûn-ı mezbûrûna edâsıyla merkūm es-Seyyid Hasan
ilzâm olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min Za sene [1]216

157 [21b-1] Yemenici Karabet v. Mıgırdıç’in, Fâtıma bt. İsmail’in çukacı


mağzasındaki üç hissesini teslim etmesi gerektiği
Çukacı mağazasından hisse teslîmine tenbîh
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Fâtıma bt. İsmail nâm Hatun meclis-i şer‘-i
münîrde arzuhâlde mastûr Yemenici Karabet v. Mıgırdıç zimmî muvâcehesinde
İslâmbol’da Bezzâzistan-ı atîk kurbünde parçacılar sûkunda vâki‘ bir bâb çu-
kacı mağazasında üç hisse i‘tibâriyle mutasarrıfe olduğum iki hissemi mersûm
Karabet zimmîye ayda dörder buçuk guruş kirâ kavliyle îcâr ve teslîm etmiş-
dim el-hâletü hâzihi kirâyı bana edâda cevr ve ezâ edip ve ben îcâre-i mezkûreyi
gāyet-i şehr-i âtîde feshetmemle mağaza-i mezkûrede olan hissemi bana teslîme
mersûm Karabet zimmîye tenbîh olunması murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol

170
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

dahi cevâbında müdde‘iye-i mezbûrenin ber-vech-i muharrer müsteciri olduğu-


nu ikrâr u i‘tirâf etmeğin mûcebince mağaza-i mezkûreden hisse-i mezkûresini
müdde‘iye-i mezbûreye teslîme mersûm Karabet zimmîye tenbîh olunduğu
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 min-Zilka‘de sene [1]216

158 [21b-2] Şerife Saîde bt. İbrahim’in, Cerrahpaşa Vakfı hamamını


Mehmed b. Mustafa’ya kiraladığı ve sulh oldukları
Cerrahpaşa hamamı nizâ‘ından sulh ve îcâr
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Şerîfe Saîde bt. el-Hâc İbrahim nâm Hatun
nezâret-i hazret-i Şeyhülislâmî’de âsûde evkāf müfettişi mevâlî-i izâmdan Fazi-
letlü Mehmed Su‘ada Bey Efendi ma‘iyyetiyle du‘âhânemizde ma‘kūd meclis-i
şer‘-i münîrde zikri âtî vakıf hammâmda müştereki arzuhâlde mezkûr hammâmı
Mehmed b. el-Hâc Mustafa mahzarında nezâret-i Hazret-i müşârun-ileyhde olan
İslâmbol’da Cerrahpaşa Vakfı musakkafâtından vâkıf-ı mûmâ-ileyhe intimâ ile
ma‘rûf Çifte Hamâm ve hâricinde vâki‘ bir bâb dükkân ve dellâk odaları ve mah-
tab mahallî üç hisse i‘tibâriyle bir hissesine ben ve iki hissesine mezbûr Mehmed
îcâreteyn ile bâ-temessük-ı mütevellî mutasarrıf olmamızla ben hissemi bin iki yüz
dokuz senesi Şevvâlinde beher şehr on sekiz guruşa müşterikim mezbûra îcâr ve
teslîm ve işbu târih-i i‘lâm-ı şehri gurresine gelince dokuz sene müddetde îcâreden
müctemi‘a olan bin dokuz yüz kırk dört guruşu mezbûr Mehmed’den hâlâ taleb
ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan bâ-tavassut-ı muslihîn mezbûr Meh-
med ile kat‘an li’n-nizâ‘ iki yüz yirmi beş guruşa sulh olduğumda ol dahi sulh-i
mezkûru ba‘de’l-kabûl bedel-i sulhten mâ‘adâsına müte‘allika âmme-i da‘vâdan
ben mezbûr Mehmed’in zimmetini ol dahi işbu târihe gelince hamâm-ı mezkûrun
ta‘mîr ve termîmine masrûfuna müte‘allika âmme-i da‘vâdan benim zimmetimi
ibrâ ve iskāt ve her birimiz ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını kabûl eylediğim-
den sonra hamâm-ı mezkûrun külhânı ta‘mîre muhtâc olmağla kendi malından
teberru‘an li’l-vakf mezbûr Mehmed binâya ve bundan sonra iktizâ eden mahal-
lerini hissemize göre ta‘mîr ve termîme müte‘ahhid olduk deyü takrîrini mezbûr
Mehmed tasdîk eylediğinden sonra bedel-i sulh-ı mezkûr iki yüz yirmi beş guruşu
müdde‘iye-i mezbûreye edâ ve teslîme mezbûr Mehmed’e ba‘de’t-tenbîh mezbûre
Şerîfe Saîde Hatun hamâm ve dükkân ve oda ve mahtab mahallinde olan hisse-i
mezkûresini târih-i i‘lâmdan beher şehr onar guruşa müşteriki mezbûr Mehmed’e
îcâr ol dahi istîcâr ve kabûl eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-15 min-Zilka‘deti’ş-şerîfe sene [1]216

171
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

159 [21b-3] Sabuncu Seyyid Hasan’ın, Sabun tüccarlarından Giridli


Mücellid Mehmed Emin Ağa’ya borcunu ödemesi gerektiği
562 guruş 7 para hüküm
Ma‘rûz
Sabun tüccârından Giridî Mücellid Mehmed Emin Ağa nâm kimesne meclis-i
şer‘-i münîrde Zindânkapısı kurbünde Sabuncu es-Seyyid Hasan muvâcehesinde
merkūm es-Seyyid Hasan zimmetinde âhar bir kıt‘a i‘lâmda mezkûr üç bin üç yüz
otuz bir guruşdan mâ‘adâ bundan akdem yedimden ve malımdan iştirâ ve kabz
eylediği vezn ve kıyyesi beynimizde ma‘lûm on çuval sabun semeninden beş yüz
altmış iki guruş yedi para alacağım olmağla meblağ-ı mezkûru hâlâ taleb ederim
deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘î-i mezbûra zimmetinde ol mikdâr
guruş dahi deyni olduğunu ikrâr u i‘tirâf etmeğin mûcebince meblağ-ı mezkûr beş
yüz altmış iki guruş yedi parayı müdde‘î-i mezbûr Mehmed Emin Ağa’ya edâsıyla
merkūm es-Seyyid Hasan ilzâm olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min Za sene [1]216

160 [21b-4] Tütüncü Agob v. Alaksan ile Yani v. Tanaş’ın alacak davası
hususunda bir birlerinin zimmetlerini ibra edip anlaştıkları
Meccânen ibrâ
Ma‘rûz
Arzuhâl eden Tütüncü Agob v. Aleksan zimmî meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâlde
mastûr tütün tüccârından Yani v. Tanaş zimmî muvâcehesinde işbu târih-i i‘lâm
senesi Cumâdelâhiresinin dördüncü günü İslâmbol’da Demirkapı kurbünde
dükkânımda mesfûr Yani zimmîye iki yüz doksan altı guruş ikrâz ve teslîm ol
dahi iktirâz ve kabz edip meblağ-ı mezkûr hâlâ zimmetinde olmağla taleb ede-
rim deyü ba‘de’d-da‘vâ ve’l-istintak ve’l-inkâr müdde‘î-i mersûm ber-vech-i mu-
harrer müdde‘âsını isbâtdan ızhâr-ı acz ve istihlâf etmekle mesfûr Yani zimmîye
bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î yemîn verildikten sonra müdde‘î-i mersûm Agob
zimmî da‘vâ-yı mezkûresinden meccânen fâriğ olup husûs-ı mezkûra ve işbu târih-i
i‘lâma gelince sâir beynlerinde cereyân eden ahz u i‘tâya müte‘allika âmme-i de‘âvi
ve kâffe-i mütâlebâtdan mesfûr Yani zimmînin zimmetini ibrâ-yı âmm ile ibrâ ve
iskāt eylediğinde ol dahi mersûm Agob zimmî zimmetinde bâ-temessük alacağı
olan ve dört yüz doksan iki guruşdan mâ‘adâ sâir beynlerinde cereyân eden ahz u
i‘tâya müte‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan mersûm Agob zimmînin
zimmetini ibrâ ve iskāt edip ve her biri ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını kabûl

172
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

ile kat‘-ı münâza‘a eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm


olundu.
Fî-21 min-Zilka‘de sene [1]216

161 [21b-5] Sova v. Beyram’ın, Seyyid İbrahim Çelebi b. Ahmed’e


olan borcunu kefilleri Küfeci Sova ve Bakkal Esterati’nin
ödemesi gerektiği
500 guruş hüküm
Ma‘rûz
Üsküdârî es-Seyyid el-Hâc İbrahim Çelebi b. Ahmed meclis-i şer‘-i münîrde Küfe-
ci Sava v. Bahadır ve Bakkāl Esterati v. Toma nâm zimmîler muvâcehelerinde gāib
ani’l-meclis bakkāl diğer Sava v. Bayram nâm zimmî zimmetinde semen-i mebî‘
ve gedik îcâresinden alacağım olan bin beş yüz guruşa işbu mersûmân Sava ve
Esterati ile gāib ani’l-meclis Braşkova zimmîler ma‘an kefîl ve dâmin olmalarıyla
meblağ-ı mezkûrun iki yüz guruşunu asîl-i mersûm bana edâ ve dört yüz guruşdan
küfelâyı ba‘de’l-ibrâ bâkī dokuz yüz guruşdan mersûmân Sava ve Esterati zimmîler
kendi hislerine isâbet eden altı yüz guruşun yüz guruşunu bana edâ etmeleriyle
bâkīsi olan beş yüz guruşu dahi kefâletlerine binâen mersûmândan hâlâ taleb ede-
rim deyü da‘vâ ettikde onlar dahi cevâblarında müdde‘î-i merkūmun ber-vech-i
muharrer müdde‘âsını bi-tamâmihî ikrâr u i‘tirâf etmeleriyle mûcebince meblağ-ı
bâkī-i mezkûr beş yüz guruşdan her birinin hissesine iktizâ eden ikişer yüz elli-
şer guruşu müdde‘î-i merkūm es-Seyyid el-Hâc İbrahim Çelebi’ye edâ ve teslîme
mersûmân Sava ve Esterati zimmîlere tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min-Zilka‘de sene [1]216

162 [22a-1] Sarefem v. Antamos’un alacaklı olduğu bakkal Vasil v. Luta ile
sulh oldukları
80 guruşa sulh ibrâ
Ma‘rûz
Bakkāl Sarafim v. Antamos zimmî meclis-i şer‘-i münîrde bakkāl Vasil v. Luta
zimmî muvâcehesinde mersûm Vasil zimmîden bundan akdem yedi yüz elli
guruşa iştirâ ve kabz ve ba‘dehû fesh ve ikāle eylediğimiz İslâmbol’da Tahtakale
kurbünde vâki‘ bir bâb bakkāl dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-hıref gedik
tâ‘bir olunur âlât-ı lâzımenin yüz yirmi sehm i‘tibâriyle altmış sehmi semeninden
zimmetinde yüz elli guruş alacağım olmağla taleb ederim deyü tasaddî eylediğim

173
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

da‘vâmdan bâ-tavassut-ı muslihîn mersûm Vasil zimmî ile kat‘an li’n-nizâ‘ sek-
sen guruş bedel-i makbûza sulh olduğumda ol dahi sulh-ı mezkûru ba‘de’l-kabûl
ziyâde müdde‘âma ve bi’l-cümle sâir hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika da‘vâdan her
birimiz âharın zimmetini kabûlü hâvi ibrâ-yı âm ile ibrâ ve iskāt eyledik deyü ikrâr
ve tasdîkleri tescîl ve İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Zilka‘de sene [1]216

163 [22a-2] Yani v. Tanaş’ın, Tütüncü Agob v. Aleksan’daki


alacağını taksitlendirdiği
Taksît
Ma‘rûz
Duhân tüccârından Yani v. Tanaş zimmî meclis-i şer‘-i münîrde İslâmbol’da De-
mirkapı kurbünde Tütüncü Agob v. Aleksan zimmî muvâcehesinde mersûm Agob
zimmî zimmetinde bundan akdem yedimden ve malımdan iştirâ ve kabz eylediği
vezn ve kıyyesi beynimizde ma‘lûm duhân semeninden bâkī dört yüz doksan iki
guruş bâ-temessük alacağım olmağla meblağ-ı mezkûru hâlâ taleb ederim deyü
da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında ber-vech-i muharrer müdde‘âmı ikrâr lâkin
deyn-i mezkûrumu hâlâ ve def ‘aten edâya iktidârım yokdur deyü ber-vech-i âtî
te’cîl ve taksîte tâlib olduğunda ben dahi meblağ-ı mezkûru beher şehr bana el-
lişer guruş vermekle târih-i i‘lâmdan dokuz ay yirmi dört gün hitâmında tama-
men bana edâ ve teslîm etmek üzere te’cîl ve taksît eylediğimde ol dahi kabûl ve
meblağ-ı mezkûr dört yüz doksan iki guruşu ber-vech-i muharrer müeccelen ve
muksıtan bana edâya ta‘ahhüd eyledi deyü takrîrini mersûm Agob zimmî tasdîk
eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Zilka‘de sene [1]216

164 [22a-3] Nikola v. Dimitri’nin, Sultan Abdülhamid Han


vakfından kiraladığı kasap dükkânının yarım hissesini Yani v.
Hirito’ya devrettiği
Kassâb
Ma‘rûz
Hüdâvendigâr-ı sâbık cennet-mekân firdevs-âşiyân merhûm ve mağfûrun leh
Sultan Abdülhamid Hân hazretleri evkāfı musakkafâtından mahrûse-i Galata’ya
muzâfe Mirgün nâm mahalde vâki‘ bir bâb kasab dükkânını teberru‘an li’l-vakf
binâ ve derûnunda mevcûde beyne’l-hıref gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmelere bâ-temessük-ı mütevellî mutasarrıf olan Nikola v. Dimitri meclis-i

174
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

şer‘-i münîrde hâssa kasabbaşısı Mustafa Ağa tarafından vekîli kasablar kethüdâsı
es-Seyyid Halil Ağa ve ustalarından mazbûtü’l-esâmî kimesneler hâzır olduk-
ları hâlde kasab ustalığını idareye kādir idüğü ihbâr olunan Yani v. Hristo nâm
zimmî muvâcehesinde takrîr-i kelâm edip ber-vech-i muharrer mutasarrıf oldu-
ğum âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerimin nısfını yedimde ibkā ve nısf-ı âharını ken-
di hüsn-i rızâ ve tayyib-i ihtiyârımla bedel-i ma‘lûm ve makbûz mukābelesinde
mersûm Yani zimmî[ye] bâ-re’y-i mütevellî ferağ ve tefvîz eylediğimde ol dahi
ber-vech-i muharrer tefevvüz ve kabûl edip ba‘de’l-yevm gedik tâ‘bir olunan âlât-ı
lâzımelerin nısfında benim alâka ve medhalim kalmayıp mersûm Yani zimmînin
hakk-ı müfevvezi olmuşdur dedikde mersûm Yani zimmî dahi ba‘de’t-tasdîk zikr
olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeler kendi üzerine defter-i vakfa kaydolunup yedine
temessük i‘tâsını istid‘â eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-11 min-Zilka‘de sene [1]216

165 [22a-4] Mehmed Sâdık’ın, Abdi Paşa b. Ali Paşa’nın neslinden olduğu
iddiasıyla açtığı veraset davasını ispat edemediği
Yedine tuğralı emir verilmeğe
Ma‘rûz
Vüzerâ-yı izâmdan müteveffâ Abdi Paşa b. Ali Paşa’nın li-ebeveyn er karındaşı
Süleyman Bey’in oğlu Mehmed Bey’in oğlu olduğunu iddi‘â eden sâhib-i arzuhâl
Mehmed Sâdık Çarşamba günü Arz odasında kāimmakām-ı âli-makām-ı merhûm
Abdullah Paşa huzûrunda Haremeyni’ş-şerîfeyn müfettişi müderrisîn-i kirâmdan
Mehmed Atâullah Efendi hâzır olduğu hâlde akd olunan meclis-i şer‘-i münîrde
Rumeli’de Vodina kazâsı ahâlîsinden Ali Koç Bey b. Hasan’ın oğlu Ahmed Bey
mahzarında ammim müteveffâ-i müşârun-ileyh hayatında def ‘a-i ûlâ Rumeli Bey-
lerbeyliği evânında Vodina kasabasında câmi‘-i şerîf binâ ve akârât iştirâ ve vakıf
etmek için malından yetmiş bin guruş mezbûr Ahmed Bey ile ceddi Ali Koç Bey’e
teslîm ve ber-vech-i muharrer harc u sarfa emir etmekle merkūmân dahi câmi‘-i
şerîfin binâsına şürû‘ ve kable’l-itmâm ammim merkūm fevt olmağın meblağ-ı
mezkûr yetmiş bin guruşdan yedlerinde kalan meblağ benimle zevcesi olup hâlâ
Üsküdar’da sâkine Hatice Hanım’a mevrûs oldukdan sonra câmi‘-i mezkûra
masrûflarını bundan akdem ben keşf ve tahmîn ettirdiğimde masrûfları on beş
bin guruşa bâliğ olmağla makbûzları olan meblağ-ı mezkûr yetmiş bin guruşdan
masrafları olan meblağ-ı mezkûr fürû-nihâde olundukda bâkīsi olan elli beş bin
guruşun sekiz bin guruşu mezbûr Ali Koç Bey idânesiyle kazâ-i mezbûr re‘âyâları
üzerlerinde ve bâkī kırk yedi bin guruşu mezbûr Ali Koç Bey ile merkūm Ahmed
Bey yedlerinde kalıp ve re‘ayâ-yı mesfûrûn zimmetlerinde olan sekiz bin guruşu

175
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

vasiyeti üzere ben vakf ve tescîl ettirip tevliyetini kendi nefsime vefâtımdan sonra
evlâd-ı evlâdıma şart etmişken mezbûr Ahmed Bey tevliyeti bir-takrîb üzerimden
ref ‘ ve kendi üzerine tevcîh ettirip re‘âyâ-yı mesfûrûn zimmetlerinde olan sekiz
bin guruşu dahi kabz etmekle makbuzu olan meblağ-ı mezkûr ile mukaddemâ
yedlerinde kalan kırk yedi bin guruş ki cem‘an elli beş bin guruşdan hisse-i irsiye-
mi mezbûr Ahmed Bey’den taleb ederim deyü da‘vâ ettikde mezbûr Ahmed Bey
cevâbında meblağ-ı mezkûr ber-vech-i muharrer vakfiyet üzere yedinde olduğu-
nu ikrâr ve müdde‘î-i mezbûr Mehmed Sâdık’ın ber-vech-i muharrer verâset-i
müdde‘âsını inkâr etmekle müdde‘î-i mezbûr ber-vech-i muharrer evvelâ verâset
müdde‘âsını tashîh ve beyân-birle isbâta havâle olundukda lede’l-istimhâl ve’l-
imhâl ityân-ı beyyine edemeyip kendüyü ihfâ ve bundan sonra mezbûr Ahmed
Bey beldesine râhi oldukda vâlilere hitâben mübâşirli emr-i âlî ısdârıyla mezbûr
Ahmed Bey’i ta‘cîz ve ızrâr kasdında olduğu zâhir ve ol bâbda mezbûr Ahmed
Bey istirhâm eylediğine binâen fîmâ ba‘d merkūm Mehmed Sâdık’ın da‘vâ-yı
mezkûresi arz odasında istimâ‘ olunup âhar mahallerde istimâ olunmamak üzere
mukaddemâ ısdâr ettirdiği emrin bâlâsına şerh ve mezbûr Ahmed Bey’in yedine
tuğra-yı garrâ ile mu‘anven emr-i âlîşân inâyet ve ihsân buyrulmak emr-i savâb
idüğü İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Zilka‘de sene [1]216

166 [22b-1] Yusuf Ağa b. Ahmed’in, eşi Şerife Fâtıma Hatun ile muhâla‘a
yoluyla boşandığı
Muhâla‘a
Ma‘rûz
İslâmbol’da Tavâşî Süleyman Ağa Mahallesi’nde sâkine arzuhâlde isimleri mezkûre
Şerîfe Fâtıma bt. el-Hâc Mehmed Sâdık Efendi b. İbrahim ile vâlidesi Şerîfe Emine
bt. es-Seyyid Mustafa nâm hatunlar taraflarından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl oldu-
ğu zâtlarını ârifân el-Hâc Mehmed Sâdık Ağa b. el-Hâc Ali ve Mustafa b. Ahmed
şehâdetleriyle sâbit olan merkūme Şerîfe Fâtıma Hatun’un babası mezbûr el-Hâc
Mehmed Sâdık Efendi vekâleten meclis-i şer‘-i münîrde sâhib-i arzuhâl Yusuf Ağa
b. Ahmed mahzarında merkūm Yusuf Ağa kızım ve müvekkilem merkūme Şerîfe
Fâtıma Hatun’un zevc-i dâhili olup lâkin beynlerinde hüsn-i mu‘âşeretleri olma-
mağla zimmetinde mütekarrir ve ma‘kūdun aleyh olan dört yüz yirmi beş guruş
mehr-i müeccelli zevc-i merkūm bana def ‘ ve teslîm ben dahi bi’l-vekâle kabz ey-
lediğimden sonra kızım ve müvekkilem merkūmenin nafaka-i iddet-i mu‘ayyene-i
ma‘lûmesi üzerine ve meûnet-i süknâsı dahi kendi üzerine olmak üzere kızım ve
müvekkilem merkūmeye izâfetle zevci merkūm ile muhâla‘a-i sahîha-i şer‘iyye
ile hul‘ olduğumda ol dahi hul‘-ı mezkûru ba‘de’l-kabûl hukūk-ı zevciyyete ve

176
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

ibtidâ-yı zevciyetlerinden işbu târih-i i‘lâma gelince beynlerinde cereyân eden


cemî‘i ahz u i‘tâya vesâir hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i
mütâlebâtdan ben bi’l-asâle ve bi’l-vekâle merkūm Yusuf Ağa’nın zimmetini ibrâ
ve iskāt eylediğimde ol dahi bir re’s zenciye câriyeden mâ‘adâ hukūk-ı zevciyete
ve ibtidâ-yı zevciyetlerinden işbu târihe gelince beynlerinde cereyân eden cemî‘i
ahz u i‘tâya müte‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan benimle kızım ve
zevcem müvekkiletân-ı mezbûretânın zimmetlerini ibrâ ve iskāt ve her birimiz
ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını asâleten ve vekâleten kabûl eyledik deyü ikrâr
ve tasdîkleri bi’t-terâzi tescîl ve İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-21 min-Zilka‘de sene [1]216

167 [22b-2] Saatçi Anton v. Lütfi ile Saatçi Mehmed b. Abdullah’ın


vârislerinin bir birlerinin zimmetleri ibra ederek sulh oldukları
Sa‘atçi gediğinden 150 guruşa sulh
Ma‘rûz
İslâmbol’da Dıraman kurbünde sâkin iken üç sene mukaddem vefât eden Sa‘atçi
Mehmed b. Abdullah’ın verâseti zevcesi Lebibe bt. Abdullah ile sulbî kebîr oğlu
Ahmed ve sagīr Mehmed Tahir ve sulbiye-i kebîre kızları Necibe ve Şâkire ve
Mecnûne Zeliha’ya ba‘de’l-inhisâr ashâb-ı arzuhâl zâtları ta‘rîf-i şer‘î ile mu‘arrefe
olan zevce-i mezbûre Lebibe ve mezbûretân Necibe ve Şâkire asâleten ve sagīr-i
mezbûr Mehmed Tahir ile mecnûne-i mezbûre Zeliha’nın hâleteleri ve tesviye-i
emirlerine kıbel-i şer‘den mansûbe vasîleri olan kezâlik zâtı mu‘arrefe Sâliha bt.
Abdullah nâm hatundan her biri meclis-i şer‘-i münîrde mezbûr Ahmed hâzır
olduğu hâlde zikri âtî gedik âlâtına vaz‘-ı yedi mütehakkık olan Sa‘atçi Anton v.
Lütfi nâm zimmî muvâcehesinde İslâmbol’da Çukacılar Hânı tahtında vâki‘ bir
bâb sa‘atçi dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı
lâzıme-i ma‘lûme zevcim ve mûrisimiz müteveffâ-i merkūm Mehmed’in ha-
yatında mülkü olmağla âlât-ı mezkûreyi mecnûn olduğu hâlde mersûm Anton
zimmîye yedi yüz seksen guruş semen-i makbûza bey‘ ve teslîm ve kable’l-ifâka
fevt olup ve biz bey‘ini mücîze olmamızla âlât-ı mezkûreyi istirdâd ederiz deyü
da‘vâya tasaddî eylediğimizde ol dahi cevâbında babanız ve mûrisiniz merkūm
tammü’l-akl olduğu hâlde bana bey‘ etmişdi deyü da‘vâ ve müdde‘âsına iki nefer
şâhid ikāme etmekle biz dahi cünûnu tevâtür ile isbât ederiz deyü şâhide havâle
olunmuşduk el-hâletü hâzihi tevâtüre bizim şâhidlerimiz olmamağla sulh sagīr ve
mecnûn-ı mezbûr haklarında her vechile evlâ ve enfa‘ olduğuna binâen biz tasaddî
eylediğimiz da‘vâ-yı mezkûremizden mersûm Anton zimmî ile yüz elli guruşa
bi’l-asâle ve bi’l-vesâye sulh olduğumuzda ol dahi sulh-i mezkûru ba‘de’l-kabûl

177
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

bedel-i sulh olan yüz elli guruşu dahi işbu meclis-i şer‘de bize def ‘ ve teslîm biz
dahi yedinden bi’l-asâle ve bi’l-vesâye ba‘de’l-kabz zikr olunan gedik âlâtına ve
bi’l-cümle husûs-ı mezkûra müte‘allika âmme-i da‘vâdan biz ve hâzır-ı merkūm
Ahmed’den her birimiz mersûm Anton zimmînin zimmetini ibrâ ve iskāt eyledi-
ğimizde ol dahi ibrâmızı kabûl eyledi fîmâ ba‘d âlât-ı gedik-i mezkûra müte‘allika
mersûm Anton zimmî ile bi’l-asâle ve bi’l-vesâye da‘vâ ve nizâ‘ ve husûmetimiz
kalmadı deyü mukırrât-ı mezbûrâtın takrîr-i meşrûhlarını hâzır-ı merkūm Ah-
med ve mersûm Anton zimmîden her biri tasdîk ve bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledik-
leri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min-Zilka‘de sene [1]216

168 [22b-3] Terzi esnafı’nın, Avanis, Lütfü v. Serkiz ve Asvador’dan


şikâyetçi olmaları
Terzi esnâfı şikâyetlerini tehîr
Ma‘rûz
İslâmbol’da Ali Paşa Hânında mütemekkinler terzi esnâfından yiğitbaşı Mihail ve
Mardıros v. Kirkor ve Mericek ve Karabet ve Abraham ve Manok ve Begos ve
Ohan ve Estefan ve Kerube ve Karabet ve Haçador ve Kirkor ve Nikogos ve Anber-
son ve diğer Begos ve diğer Kerube nâm zimmîler meclis-i şer‘-i münîrde Avanis
v. Serkiz ve Lütfü v. Mardıros ve Bedros v. Mardıros ve Haçador v. Serkiz ve Asva-
dor v. Nazar nâm zimmîler muvâcehelerinde mesfûrûn Avanis ve Lütfü ve Bedros
ve Haçador ve Asvador nâm zimmîler kendi hallerinde olmayıp umûr-u [e]snâfa
müdâhale ve ihtilâl-i nizâmımıza bâ‘is ve beynimizde tefrikaya bâdi olmalarıyla
mesfûrûndan emniyet ve rahatımız yokdur deyü teşekkî eylediklerinde mesfûrûn
dahi fîmâ ba‘d kendi kesbleriyle meşgūl ve umûr-ı esnâfa karışmamak üzere her
biri ta‘ahhüd eylediklerinde mesfûrûn dahi râzılar olup şikâyetlerini tehîr eyledik-
leri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fi’l-yevmi’t-tâsi‘ aşar min-Zilka‘deti’ş-şerîfe li-sene sitte aşara ve mi’eteyn ve elf [19
Zilka‘de 1216]

169 [23a-1] Terzi esnafından Avanis v. Serkiz’in, Estefan v. Minas’da olan


alacağına Mardros’un kefil olduğu
1200 guruş imhâl
Ma‘rûz
Terzi esnâfından olup İslâmbol’da Ali Paşa Hânı’nda mütemekkin Avanis v. Serkiz
zimmî meclis-i şer‘-i münîrde Agob v. Manuk zimmî hâzır olduğu hâlde Este-
fan v. Minas zimmî muvâcehesinde bin iki yüz on beş senesi Recebi’l-ferdinin

178
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

yirmi birinci günü mersûm Estefan zimmî hân-ı mezkûrun sağ tarafında tabaka-i
vustâsında vâki‘ bir bâb oda derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur
bir mikras ve bir destgâh vesâir âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeden mâlik olduğu nısf his-
sesini bin altı yüz guruşa bana bey‘ ve teslîm ben dahi iştirâ ve kabz eyledğimden
sonra âlât-ı mezkûreyi hâzır-ı mersûm Agob zimmîye iki bin guruşa bey‘ ve teslîm
etmişdim el-hâletü hâzihi hâzır-ı mersûm ile bey‘i fesh ve ikāle ve âlât-ı mezkûreyi
ben kabz eylediğimden sonra mersûm Estefan zimmî ile dahi bey‘i fesh ve ikāle
ve nısf-ı âlât-ı mezkûreyi kendiye teslîm edip ve semeni olmak üzere kendiye
medfû‘um olan bin altı yüz guruşun dört yüz guruşunu mersûm Estefan zimmîye
sahîhan hibe etmemle ol dahi ba‘de’l-kabûl bâkīsi olan bin iki yüz guruşu dahi
târih-i i‘lâmdan bir sene tamamına değin bana edâ etmek üzere rızâmla mersûm
Estefan zimmî istimhâl eylediğinde ben dahi rızâmla imhâl ve te’cîl eyledim deyü
takrîrini hâzır-ı mersûm Agob ve mersûm Estefan zimmîden her biri tasdîk ey-
lediklerinden sonra meblağ-ı bâkī-i mezkûr bin iki yüz guruşun ecel-i mezkûr
hulûlünde edâsına hâzır bi’l-meclis Mardros v. Serkiz zimmî bi’l-emr ve’l-kabûl
kefîl ve zâmin olup ol dahi kefâletini kabûl eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min-Zilka‘de sene [1]216

170 [23a-2] Kırımlı Muhyiddin Ahmed Efendi vakfı’na ait Canbâz ahırını
Fâtıma bt. Halil’in kiraladığı
Canbâz ahırı
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen zikri âtî husûsun bi’l-mu‘âyene fasl ve has-
mı için kıbel-i şer‘den mürsel Kâtib-i sâni Merhabâzâde Mahmud Efendi hâssa
mimarı hulefâlarından es-Seyyid Mustafa ve Mehmed halîfeler ile İstanbul’da
haffâfhâne civârında Dülgerzâde Mahallesinde vâki‘ Muhyiddin Kırımî Ahmed
Efendi vakfından olan canbaz ahırına varıp cerîdede mazbûtü’l-esâmî Müslimîn
huzûrlarında akd-i meclis-i şer‘-i kavîm eyledikde vakf-ı mezbûrun mütevelliyesi
Şerîfe Ümmühani Hatun’un vekîl-i şer‘îsi es-Seyyid Mehmed Emin b. Mehmed
meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda zikr olunan ahıra bi’l-îcâreteyn mutasarrıfe olan
sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Fâtıma bt. Halil nâm Hatun hâzıra olduğu hâlde
derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism el-Hâc Abdullah b. Salih mahzarında mezbûr
el-Hâc Abdullah târih-i i‘lâmdan yirmi iki gün mukaddem işbu derûnunda akd-i
meclis olunan canbaz ahırının ittisâlinde kâin mülkü olan bahçesinin mevcûd
sed duvarı zemîninden iki zirâ‘ mikdârı hafr ve ahır-ı mezkûrun temeli taşlarını
ihrâc ve ol vechile te‘addîsinden nâşî mimârân-ı mezbûrân misâhalarıyla tûlen
sekiz zirâ‘ ve arzan bir zirâ‘ ve kadden altı zirâ‘ sed duvar ve üzerinde mevcûd

179
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

tûlen on bir zirâ‘ ve arzan sekiz zirâ‘ altı parmak samanhâne ve arpa ambarı binâsı
münhedim olmağla enkâz-ı mevcûdesi kıymetiyle mebniyyen kıymetinin noksa-
nını taleb ederim deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer te‘addîsini
ikrâr ve kıymeteyn-i mezkûreteyn beyninde mimârân-ı mezkûrânın haberleri
üzere tefâvüt eden yüz elli guruşu cânib-i vakıf için vermeğe rızâsıyla ta‘ahhüd
etmekle meblağ-ı mezkûrdan mâ‘adâ husûs-ı mezkûra müte‘allika merkūm el-Hâc
Abdullah ile müvekkilem mezbûrenin da‘vâ ve nizâ‘ ve husûmeti kalmadı deyü
ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk vekîl-i merkūm yine meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda mezbûr
el-Hâc Abdullah zimmetinde olan yüz elli guruşu merkūmdan ahz ve ke’l-evvel
binâya müvekkilem mütevelliye-i mezbûre Şerîfe Ümmühani Hatun müstecire-i
mezbûre Fâtıma Hatun’a emir ve tevkîl eylediğinde ol dahi kabûl ve ke’l-evvel
binâya ta‘ahhüd eylediğini mevlânâ-yı mezbûr mahallinde ketb ve tahrîr ve ma‘an
mürsel ümenâ-i şer‘le meclis-i şer‘a gelip alâ-vukū‘ihi inhâ ve takrîr eylediği İstan-
bul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min Za sene [1]216

171 [23a-3] Ayşe hatunun, Mustafa Efendi’nin evinin yol tarafından


kapısının önüne yaptığı binâyı kaldırması gerektiği
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen cânib-i şer‘-i enverden mürsel Süley-
man Efendi Haremeyni’ş-şerîfeyn müfettişi müderrisîn-i kirâmdan Mehmed
Atâullah Efendi tarafından mürsel es-Seyyid Atâullah Efendi ile hâssa mimarı
hulefâlarından Mustafa ve Ali Halîfeler ile İstanbul’da Ebulfeth Sultan Mehmed
Han —aleyhi’r-rahmeti ve’l-Gufrân— hazretleri câmi‘-i şerîfi kurbünde Pirinççi
Sinan Mahallesi’nde vâki‘ münâza‘un fîh mahalle varıp mazbûtü’l-esâmî Müslimîn
huzûrlarında akd-i meclis-i şer‘-i kavîm ettikde sâhib-i arzuhâl Mustafa Efendi
meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda Hâfız Ahmed Paşa mütevellîsi Mustafa Ağa tara-
fından mürsel İsmail Efendi hâzır olduğu yine vakf-ı mezbûrdan ittisâlinde kâin
bir bâb menzile bi’l-îcâreteyn mutasarrıfe Âişe bt. Ali nâm Hatun’un hâlâ zevci
ve tarafından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl olduğu zât-ı mezbûreyi ârifân Mustafa
Efendi b. Ebûbekir ve Abdullah b. İbrahim şehâdetleriyle sâbit olan Eyüb Ağa b.
Mustafa ile terâfu‘larında müvekkile-i mezbûre Âişe Hatun benim mutasarrıf ol-
duğum menzilimin tarîk-i has tarafında olan kapı önüne mimârân-ı mezbûrân
mesâhalarıyla tûlen altı zirâ‘ on altı parmak ve arzan bir zirâ‘ on altı parmak ma-
halle fuzûlî binâ ihdâs etmekle tarîk üzerinde olan binâsını ref ‘e vekîl-i mezbûra
tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde vekîl-i mezbûr dahi mahâll-i
mezkûr tarîk-i has ve binâ-i mezkûr muhdes olduğunu bi’l-vekâle ikrâr u i‘tirâf et-
meğin mûcebince muhdes olan binâyı tarîk-i mezkûr üzerinden ref ‘ etmek üzere
müvekkile-i mezbûre için vekîl-i mezbûra tenbîh eylediklerini mevlânâ-yı mezbûr

180
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

mahallinde ketb ve tahrîr ve ma‘an mürsel ümenâ-i şer‘le meclis-i şer‘a gelip alâ-
vukū‘ihî inhâ<< ve tahrîr ve ma‘an mürsel ümenâ-i şer‘le>> ve takrîrlerini ba‘de’t-
tenfîz huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 Za sene [1]216

172 [23b-1] Mosis Velesto v. Marko’nun, bedel-i sulh karşılığında Molla


Mustafa b. Mustafa ile anlaştığı
Bedel-i sulh 3.000 guruş hüküm
Ma‘rûz
Arzuhâlde mastûrü’l-ism Rusyalı himâyesinde çukacı Mosis Velesto v. Marko
zimmî bi’t-terâzi meclis-i şer‘-i münîrde tüccârdan sâhib-i arzuhâl Molla Mustafa
b. Mustafa mahzarında merkūm Molla Mustafa zimmetinde bin iki yüz on iki
senesi Zilka‘deti’ş-şerîfe gurresi târihiyle muvarrah imzâ ve hatmini hâvi yedime
i‘tâ eylediği işbu bir kıt‘a deyn temessükü nâtık olduğu üzere zirâ‘ ve mikdârı bey-
nimizde ma‘lûm çuka ve tonbak zarf ve fincan semenlerinden on beş bin dört
yüz kırk dokuz guruş alacağım olmağla meblağ-ı mezkûru hâlâ taleb ederim deyü
tasaddî eylediğim da‘vâmdan bâ-tavassut-ı muslihîn merkūm Molla Mustafa ile
an ikrâr üç bin guruş üzerine sulh olduğumda ol dahi sulh-i mezkûru ba‘de’l-
kabûl bedel-i sulhten mâ‘adâ ziyâde müdde‘âma müte‘allika âmme-i da‘vâdan
merkūm Molla Mustafa’nın zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledim deyü
takrîrini merkūm Molla Mustafa tasdîk eylediğinden sonra bedel-i sulh-i mezkûr
üç bin guruşu müdde‘î-i mersûm Mosis Desto zimmîye edâ ve teslîme merkūm
Molla Mustafa’ya tenbîh olunduğu huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min-Zilka‘de sene [1]216

173 [23b-2] Cerrah Seyyid Nuri b. Ahmed’in, yanlışlıkla sağlam dişini


çektiği Mustafa b. Ahmed ile sulh olduğu
Diş da‘vâsından 35 guruşa sulh
Ma‘rûz
Mustafa b. Ahmed meclis-i şer‘-i münîrde Cerrâh halîfesi es-Seyyid Mehmed
Nuri b. es-Seyyid el-Hâc Ahmed mahzarında ağzımın sol tarafında olup vec‘i
olan azı dişimi çıkar deyü ta‘yîn ederek mezbûr es-Seyyid Mehmed Nuri’ye emr
eylediğimde ol dahi ta‘yîn eylediğim diş ile yanında olan sağ bir dişimi hatâen
ihrâc etmekle mûceb-i şer‘îsini taleb ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan
mezbûr es-Seyyid Mehmed Nuri ile an ikrâr otuz beş guruş bedel-i makbûza ba‘de
akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl ziyâde diyete müte‘allika da‘vâdan mezbûr es-Seyyid

181
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Mehmed Nuri’nin zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledim deyü ikrâr ve
tasdîkleri tescîl ve İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min Za sene [1]216

174 [23b-3] Mıgırdıç v. Aleksi’nin, Kürekçi Dimitri v. Aleksi’ye olan


borcunu ödemesi gerektiği
290 guruş hüküm
Ma‘rûz
İslâmbol’da Bezzâsiztân-ı cedîd kurbünde Kürkçi Dimitri v. Aleksi zimmî meclis-i
şer‘-i münîrde Mıgırdıç v. Aleksi zimmî muvâcehesinde târih-i i‘lâmdan üç ay mu-
kaddem kendi dükkânımda malımdan bir tulum cild kafa kürkümü mersûm Mıgır-
dıç zimmîye iki yüz doksan guruşa bey‘ ve teslîm ol dahi iştirâ ve kabz edip semeni
olan meblağ-ı mezkûr iki yüz doksan guruş hâlâ zimmetinde alacağım olmağla taleb
ederim deyü ba‘de’d-da‘vâ ve’l-istintak ve’l-inkâr müdde‘î-i mesfûr ber-vech-i mu-
harrer müdde‘âsını lede’t-tezkiye şehâdetleri makbûle olan Kürkçü Panayot v. Alek-
si ve Mihal v. Yorgi ve Dimitri v. Yako nâm zimmîler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe
ber-nehc-i şer‘î isbât etmeğin mûcebiyle meblağ-ı mezkûr iki yüz doksan guruşu
müdde‘î-i mesfûr Dimitri zimmîye edâ ve teslîme mesfûr Mıgırdıç zimmîye tenbîh
olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 Za sene [1]216

175 [23b-4] Kokona bt. Kastanti’nin, Halil Ağa b. Hüseyin’e olan borcunu
ödemesi gerektiği
Fekk-i rehn
Ma‘rûz
Arzuhâlde mezkûr Halil Ağa b. Hüseyin meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâl eden
mu‘arrefetü’ş-şahs Kokona bt. Kostanti nâm Nasrâniye muvâcehesinde mersûme
Kokona Nasrâniye bundan akdem malımdan ve yedimden iktirâz ve kabz eylediği
iki yüz elli guruş mukābelesinde iki kıt‘a pullu kumaş ve bir çift bilezik ve altmış
guruş mukābelesinde dahi bir elmas çiçek ve yüz elli guruş mukābelesinde dahi
bir elmas yüzük ve bir gülabdân ma‘a sim buhûrdan yedime rehin vaz‘ ve teslîm
etmişdi el-hâletü hâzihi deyn-i mezkûrları olan cem‘an dört yüz altmış guruşu edâ
ile rehân-ı mezkûreyi fek ve tahlîse mersûme Kokona Nasrâniyeye tenbîh olunmak
murâdımdır deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında rehân-ı mezkûreyi vaz‘ıyla
yedimden ol mikdâr guruş iktirâz ve kabzını ikrâr lâkin mebâliğ-i mezkûreden bir
elmas yüzük ve bir sim gülabdân ma‘a sim buhûrdan rehniyle iktirâz eylediğim yüz
elli guruşu sana edâ etmemle rehân-ı mezkûreyi taleb ederim deyü ol mikdârında

182
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

beni def ‘a tasaddî ve bu vechile beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı


muslihîn ben tasaddî eylediğim meblağ-ı mecmû‘-ı mezkûr dört yüz altmış guruş
da‘vâmdan üç yüz on guruşa sulh olduğumda ol dahi sulh-i mezkûru ba‘de’l-kabûl
bedel-i sulhden mâ‘adâ ziyâde müdde‘âma müte‘allika âmme-i da‘vâdan mersûme
Kokona Nasrâniyenin zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eylediğimden sonra
rehân-ı mezkûreden bir elmas yüzük ve bir gülabdân ma‘a buhûrdânı rehniyet-
den fek ve mersûme Kokana Nasrâniyeye teslîme ta‘ahhüd eyledim deyü takrîrini
mersûme Kokona Nasrâniye ba‘de’t-tasdîk bedel-i sulh-ı mezkûr üç yüz on guru-
şu müdde‘î-i merkūm Halil Ağa’ya edâ ile rehhân-ı bâkīlerini dahi fek ve tahlîse
mersûme Kokona Nasrâniye’ye tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min-Zilka‘de sene [1]216

176 [23b-5] Seyyid Mustafa b. İsmail’in, Yova v. Vanil’e olan borcunu


ödeyerek sulh olduğu
250 guruşa sulh
Ma‘rûz
Arzuhâl eden Yuda v. Danil nâm Yahûdi meclis-i şer‘-i münîrde Peynirci es-
Seyyid Mustafa b. el-Hâc İsmail mahzarında mersûme Yuda Yahûdi’nin karın-
daşı İşo Yahûdi hâzır olduğu hâlde ben bundan akdem Silivri kazâsından otuz
dört sepet derûnuna vaz‘ ve merkūma irsâl eylediğim bin dört yüz altmış dört
vakıyye peyniri âhara bey‘ ve semeninden işbu hâzır bi’l-meclis es-Seyyid Ömer’e
deynim olan dört yüz otuz guruşu edâ ve bâkīsini bana vermek üzere merkūm
es-Seyyid Mustafa’ya emir ve tevkîl etmişdim el-hâletü hâzihî zikr olunan peyniri
dört yüz elli iki guruş otuz paraya bey‘ ve kabz-ı semen edip deyn-i mezkûruma
vermeyip hâlâ yedinde olmağla meblağ-ı mezkûr ile karzdan alacağım olan yir-
mi guruş ve iki aded kuzu semeninden dahi altı buçuk guruş ki cem‘an dört yüz
yetmiş dokuz guruş otuz parayı taleb ederim deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi
cevâbında ancak yirmi altı sepet olarak altı yüz yetmiş beş vakıyye peynir kab-
zını ikrâr ziyâde müdde‘âmı inkâr etmekle beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a
bâ-tavassut-ı muslihîn ben tasaddî eylediğim da‘vâ-yı mezkûrelerimden mezbûr
es-Seyyid Mustafa ile kat‘an li’n-nizâ‘ iki yüz elli guruşa sulh olduğumda ol dahi
sulh-ı mezkûru ba‘de’l-kabûl bedel-i sulhden mâ‘adâsına müte‘allika da‘vâdan
merkūmun zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledim deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-
tasdîk bedel-i sulh-ı mezkûr iki yüz elli guruşu müdde‘î-i mersûm Yuda Yahûdi’ye
edâ ve teslîme mezbûr es-Seyyid Mustafa’ya tenbîh olunduğu huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-23 min-Zilka‘de sene [1]216

183
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

177 [24a-1] Sima bt. Vakes’in, Kokona bt. Kastanti’ye olan borcunu
ödediğinden rehninin kaldırılması gerektiği
Rehin teslîmine tenbîh
Ma‘rûz
Havâss-ı Refî‘a kazâsına muzâfe Hasköy kasabasında Abdüsselam Mahallesi’nde
mütemekkine arzuhâl eden Sima bt. Dakis v. Ohannes nâm Nasrâniye tarafından
husûs-ı âti’l-beyânda vekîl olduğu şahsını ârifân Bedros v. Kirkor ve Kostanos v.
Ohan nâm zimmîler şehâdetleriyle sâbit olan Serkiz v. Agob zimmî meclis-i şer‘-i
münîrde arzuhâlde mastûre şahsı mu‘arrefe Kokona bt. Kostanti nâm Nasrâniye
muvâcehesinde müvekkilem mesfûre Sima Nasrâniye bundan akdem âhar kimes-
neye rehin vaz‘ıyla kendiye yüz elli guruş karz alıvermek üzere malından bir elmas
yüzük ve bir sim gülabdân ma‘a sim buhûrdanını mesfûre Kokona Nasrâniye’ye
def ‘ ve teslîm ol dahi ba‘de’l-kabz eşyâ-i mezkûreyi işbu hâzır bi’l-meclis Halil nâm
kimesneye rehin vaz‘ıyla yüz elli guruş ahz edip müvekkilem mezbûreye teslîm et-
mişdi el-hâletü hâzihi müvekkilem mersûme Sima Nasrâniye makbûzu olan yüz
elli guruşu mesfûre Kokona Nasrâniyeye edâ etmekle rehân-ı mezkûreyi rehniyet-
den fek ve müvekkilem mezbûreye teslîme mersûme Kokona Nasrâniye’ye tenbîh
olunmak bi’l-vekâle murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘î-i
vekîl-i mezbûrun ber-vech-i muharrer müdde‘âsını bi-tamâmihî ikrâr u i‘tirâf et-
meğin mûcebiyle zikr olunan elmas yüzük ve sim gülabdân ve buhûrdânı rehni-
yetden tahlîs ve müvekkile-i mesfûre Sima Nasrâniye için vekîl-i mersûma teslîme
mesfûre Kokona Nasrâniye’ye tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min-Zilka‘de sene [1]216

178 [24a-2] Agob’un, Kürekçi Kirkor v. Malkon’a olan borcunu kefili


Mıgırdıç v. Serkiz’in ödemesi gerektiği
236 guruş hüküm
Ma‘rûz
Arzuhâlde mastûr Kürkçü Kirkor v. Melkon zimmî meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâl
eden Mıgırdıç v. Serkiz zimmî muvâcehesinde mersûm Mıgırdıç zimmînin li-
ebeveyn er karındaşı gāib ani’l-meclis Agob zimmî zimmetinde yedimden ve
malımdan iştirâ ve kabz eylediği kürk semeninden alacağım olan iki yüz otuz
altı guruşa târih-i i‘lâmdan dokuz gün mukaddem gāib-i mersûmun İslâmbol’da
Tavukpazarında dükkânında mersûm Mıgırdıç zimmî kefîl ve zâ[mi]n olmağla
meblağ-ı mezkûru kefâletine binâen hâlâ taleb ederim deyü ba‘de’d-da‘vâ ve’l-
inkâr müdde‘î-i mesfûr ber-vech-i muharrer müdde‘âsını lede’t-tezkiye şehâdetleri

184
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

makbûle olan Kürkçü Yuvan v. Kiryako ve Mısırlı Kürkçü Aci Yamandi v. Kos-
tandi nâm zimmîler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î isbât etmeğin
mûcebiyle meblağ-ı mezkûr iki yüz otuz altı guruşu müdde‘î-i mesfûr Kürkçü Kir-
kor zimmîye edâ ve teslîme mersûm Mıgırdıç zimmîye tenbîh olunduğu İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Zilka‘de sene [1]216

179 [24a-3] Ağyad v. Begos’un, Siron v. Hacador’un dükkanından aldığı


elmas çiçeklerini teslim etmesi gerektiği
Çiçekçileri teslîme ta‘ahhüd
Ma‘rûz
Kuyumcu esnâfından Siron v. Haçador zimmî meclis-i şer‘-i hatîrde Ağya v. Begos
zimmî muvâcehesinde mersûm Ağya zimmî ba‘zı umûrumda bana mu‘âvenet için
dükkânımda mütemekkin olmağla malım olup sandık derûnuna vaz‘ eylediğim
salkım elmas bir çiçek ve ortası karanfil resmi bir çiçek ve altın bir elmas çiçek
ve Zülfikar resmi bir elmas çiçeğimi iznimsiz ahz ve kendi deyni mukābelesinde
âhara rehin vaz‘ etmekle suâl olunup zikr olunan çiçekleri bana teslîm etmek üze-
re mesfûr Ağya zimmîye tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi
cevâbında müdde‘î-i mesfûrun ber-vech-i muharrer müdde‘âsını bi-tamâmihî
ikrâr u i‘tirâf ve zikr olunan çiçekleri rehniyetden fek ve müdde‘î-i mersûm Haça-
dor zimmîye teslîme ta‘ahhüd eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-23 min-Zilka‘de sene [1]216

180 [24a-4] Tüfenkçibaşı Mehmed Ağa b. Ahmed’in, Hüseyin Efendi b.


Ömer’den haksız yere aldığı parayı ödemesi gerektiği
218 guruş hüküm
Ma‘rûz
Vilâyet-i Anadolu’da Isparta kazâsına tâbi‘ Pavlo nâm karye ahâlîsinden el-Hâc
Hüseyin Efendi b. Ömer Efendi b. Abdullah tarafından husûs-ı âtî’l-beyânda taleb
ve da‘vâ ve ahz u kabza vekîl olduğu karye-i mezbûre ahâlîsinden Abdullah b.
el-Hâc Ömer ve Mehmed b. Osman şehâdetleriyle sâbit olan Yoğurtçu Ahmed
b. Mehmed nâm kimesne meclis-i şer‘-i münîrde Mehmed Ağa b. Ahmed nâm
kimesne muvâcehesinde merkūm Mehmed Ağa mârru’z--zikr Isparta kazâsı mü-
teselliminin tüfenkçibaşısı olmağla işbu sene-i mübâreke Şa‘banının on ikinci
günü müvekkilem mezbûr el-Hâc Hüseyin Efendi’yi bir-takrîb ahz ve kırk gün
habsedip ve bi-gayr-ı hakkın müvekkilem mezbûrun yedinden ve malından iki

185
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

yüz on sekiz guruşunu ahz etmekle meblağ-ı mezkûr iki yüz on sekiz guruşu
bi’l-vekâle istirdâd ederim deyü da‘vâ ettikde mezbûr Mehmed Ağa dahi külli-
yen inkâr etmekle müdde‘î-i vekîl-i merkūm ber-vech-i muharrer müdde‘âsını
karye-i mezbûre sükkânından lede’t-tezkiye adâletleri zâhir olan es-Seyyid Ha-
san b. es-Seyyid Osman ve Yusuf b. el-Hâc Ahmed nâm kimesneler şehâdetleriyle
vech-i şer‘î üzere isbât etmeğin mûcebince meblağ-ı mezkûr iki yüz on sekiz gu-
ruşu müvekkil-i mezbûr el-Hâc Hüseyin Efendi için vekîl-i merkūm Ahmed’e edâ
ve teslîme mezbûr Mehmed Ağa’ya tenbîh olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-24 min Za sene [1]216

181 [24a-5] Esma bt. Abdullah’ın, kocası Molla Ahmed bin Mehmed’e
kendisini bakması şartıyla verdiği arsayı geri alması
Nısf-ı arsayı geriye ferağa tenbîh
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl alîle Hâce Esma bt. Abdullah nâm hatun tarafından husûs-ı
âti’l-beyânda vekîl olduğu zâtını ârifân İsmail b. Ali ve el-Hâc Mehmed b. Ah-
med şehâdetleriyle sâbit olan İsmail Efendi b. Mustafa bi’l-ma‘iyye rü’yete memûr
Haremeyni’ş-şerîfeyn müfettişi müderrisîn-i kirâmdan Mehmed Atâullah Efen-
di tarafından mürsel es-Seyyid Mustafa Tahir Efendi ve Haremeyn mütevellîsi
hâcegân-ı dîvân-ı hümâyûndan Osman Efendi tarafından vekîli câbi-i vakıf el-
Hâc Mustafa hâzır olduğu hâlde meclis-i şer‘-i münîrde müvekkile-i mezbûrenin
hâlâ zevci arzuhâlde mezkûr Hâfız Molla Ahmed b. Mehmed mahzarında mü-
vekkilem mezbûre Esma Kadın Haremeyni’ş-şerîfeyn vakfından İslâmbol’da Ab-
disubaşı Mahallesi’nde vâki‘ basmahâne arsasında mutasarrıfe olduğu nısf his-
sesini bin iki yüz on beş senesi Recebi’l-ferdi târihinde ölünce kendiye bakmak
şartıyla zevci merkūm Molla Ahmed’e bâ-re’y-i mütevellî ferağ ve tefvîz etmişdi
el-hâletü hâzihi şart-ı mezkûr ile olan ferağın adem-i sıhhatine binâen nısf-ı arsa-
yı mezkûreden keff-i yed ve müvekkilem mezbûreye bâ-re’y-i mütevellî geri ferağa
merkūm Molla Ahmed’e tenbîh olunması müvekkilem mezbûrenin matlûbudur
dedikde ol dahi cevâbında zevcem müvekkile-i mezbûre alîle Esma Kadın muta-
sarrıfe olduğu nısf hissesini seksen guruş bedel mukābelesinde bana sahîhan fe-
rağ etmişdi deyip vekîl-i mezbûrun ber-vech-i muharrer şart-ı müdde‘âsını inkâr
etmekle müdde‘î-i vekîl-i mezbûr ber-vech-i muharrer şart müdde‘âsını lede’t-
tezkiye adl ve makbûlü’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan ruznâmçe-i askerî kalemi
reisi Hâfız Abdullah Efendi b. Halil ve Kundakçı İsmail Beşe b. Ali nâm kimes-
neler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î isbât etmeğin mûcebiyle nısf
arsa-yı mezkûreden keff-i yed ve bâ-re’y-i mütevellî müvekkile-i mezbûreye geri

186
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

ferağa zevc-i merkūm Molla Ahmed’e tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden


huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Zilka‘de sene [1]216

182 [24b-1] Sabuncu Nikola’nın, sabun tüccarından Çavuşoğlu Molla


Mehmed ve diğerlerine olan borcunu ödemesi gerektiği
1367,5 guruş hüküm
Ma‘rûz
İslâmbol’da Odunkapısı dâhilinde Sabuncu Kabasakal oğlu Lazari ve Saibe ve
Anaştaş ve Kostandi ve Aslan ve Kiryako ve Simon nâm zimmîler meclis-i şer‘-i
münîrde Galata’da Sabuncu Nikola nâm zimmî muvâcehesinde mersûm Nikola
zimmînin sabun tüccârından Çavuşoğlu Molla Mehmed’e dokuz yüz yirmi üç gu-
ruş ve Kuklakî Mustafa Ağa’ya yüz altmış beş guruş ve Mücellid Mehmed Emin
Ağa’ya iki yüz altı guruş ve İmâmoğlu Derviş Ali’ye yetmiş üç buçuk guruş deyne
bi’l-emr ve’l-kabûl biz kefîl ve zâmin olmamızla meblağ-ı mezkûr dokuz yüz yir-
mi üç guruşu mezbûr Molla Mehmed’e ve yüz altmış beş guruşu mezbûr Mustafa
Ağa’ya ve iki yüz altı guruşu merkūm Mehmed Emin Ağa’ya ve yetmiş üç buçuk
guruşu mezbûr Derviş Ali’ye cem‘an bin üç yüz altmış yedi buçuk guruş deynini
kefâletimize binâen edâ etmemizle meblağ-ı mecmû‘-ı mezkûru mesfûr Nikola
zimmîden bi’l-mürâca‘a taleb ederiz deyü da‘vâ ettiklerinde mesfûr Nikola zimmî
dahi cevâbında müdde‘ûn-ı mesfûrûnun ber-vech-i muharrer müdde‘âlarını ikrâr
u i‘tirâf etmeleriyle mûcebince meblağ-ı mecmû‘-ı mezkûr bin üç yüz altmış yedi
buçuk guruşu müdde‘ûn-ı mesfûrûna edâsıyla mesfûr Nikola zimmî ilzâm olun-
duğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-11 min-Zilka‘de sene [1]216

183 [24b-2] Çolak Yani v. Nikola’nın, Sultan Abdülhamid Han vakfından


kiraladığı kasap dükkânını Mustafa bin Ali’ye devrettiği
Kasab ferağı
Ma‘rûz
Hüdâvendigâr-ı sâbık cennet-mekân firdevs-âşiyân merhûm ve mağfûrun leh Sul-
tan Abdülhamid Hân hazretleri evkāfı musakkafâtından Yedikule hâricinde vâki‘
altıncı selhhâneye merbût İslâmbol’da Kocaçınar kurbünde sebîl karşısında bir
bâb kasab dükkânı gediğine bâ-temessük-ı mütevellî mutasarrıf olan Çolak Yani
v. Nikola zimmî meclis-i şer‘-i münîrde hâssa kasabbaşısı Mustafa Ağa tarafından
vekîli kasablar kethüdâsı Seyyid Halil Ağa ve ustalarından mazbûtü’l-esâmî ki-
mesneler hâzır oldukları hâlde ustalığı idâreye kādir idüğü ihbâr olunan Mustafa

187
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

b. Ali muvâcehesinde takrîr-i kelâm edip ben ber-vech-i muharrer mutasarrıf ol-
duğum dükkân-ı mezkûr derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur
âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerimin bedel-i misli olan bin yüz guruş bedel-i makbûz
mukābelesinde merkūm Mustafa’ya bâ-re’y-i mütevellî ferağ ve tefvîz eylediğimde
ol dahi ber-vech-i muharrer tefevvüz ve kabûl edip ba‘de’l-yevm gedik tâ‘bir olunan
âlât-ı lâzımelerde benim alâka ve medhalim kalmayıp merkūm Mustafa’nın hakk-ı
müfevvezi olmuşdur dedikde ol dahi ba‘de’t-tasdîk zikr olunan âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmeler merkūm Mustafa’nın üzerine defter-i vakfa kaydolunup yedine temes-
sük i‘tâsını istid‘â eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min Za sene [1]216

184 [24b-3] Hâfız Mehmed bin Mustafa’nın, Sultan Abdülhamid Han


vakfından kiraladığı kasap dükkânını Mustafa bin Salih’e devrettiği
Kassab ferağı
Ma‘rûz
Hüdâvendigâr-ı sâbık cennet-mekân firdevs-âşiyân merhûm ve mağfûrun leh
Sultan Abdülhamid Hân hazretleri evkāfı musakkafâtından Yedikule hâricinde
vâki‘ yedinci selhhâneye merbût İslâmbol’da tavukpazarı ortasında kâin bir bâb
kasab dükkânı gediğine bâ-temessük-ı mütevellî mutasarrıf olan Hâfız Mehmed
b. Mustafa meclis-i şer‘-i münîrde hâssa kasabbaşısı Mustafa Ağa tarafından vekîli
kasablar kethüdâsı es-Seyyid Halil Ağa ve ustalarından mazbûtü’l-esâmî kimesne-
ler hâzır oldukları hâlde ustalığı idâreye kādir idüğü ihbâr olunan Mustafa b. Salih
muvâcehesinde takrîr-i kelâm edip ben ber-vech-i muharrer mutasarrıf olduğum
âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin nısfını yedimde ibkā ve nısf-ı âharını bedel-i makbûz
mukābelesinde merkūm Mustafa’ya bâ-re’y-i mütevellî vakf ferağ ve tefvîz eyledi-
ğimde ol dahi ber-vech-i muharrer tefevvüz ve kabûl edip ba‘de’l-yevm gedik tâ‘bir
olunur âlât-ı lâzımelerin nısfında benim alâka ve medhalim kalmayıp merkūm
Mustafa’nın hakk-ı müfevvezi olmuşdur dedikde ol dahi ba‘de’t-tasdîk zikr olunan
âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerin nısfı mezbûr Mustafa’nın üzerine defter-i vakfa kay-
dolunup yedine temessük i‘tâsını istid‘â eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Zilka‘de sene [1]216

185 [24b-4] Abdullah b. Hasan’ın, Sultan Abdülhamid Han vakfından


kiraladığı kasap dükkânını Süleyman bin Ahmed’e devrettiği
Kassab ferağı
Ma‘rûz

188
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Hüdâvendigâr-ı sâbık cennet-mekân firdevs-âşiyân merhûm ve mağfûrun leh


Sultan Abdülhamid Hân hazretleri [evkāfı] musakkafâtından Yedikule hâricinde
vâki‘ beşinci selhhâneye merbût İslâmbol’da Kumkapı dâhilinde Nişancı mahal-
leseinde simitçi dükkânına muttasıl bir bâb kasab dükkânı derûnunda mevcûde
gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeye bâ-temessük-ı mütevellî mutasar-
rıf olan Abdullah b. el-Hâc Hasan tarafından ber-vech-i âtî ferağa vekîl olduğu
Kuçaş es-Seyyid Mehmed b. Ahmed ve Kahveci es-Seyyid Mehmed b. Mahmud
haberleriyle zâhir Hüseyin Ağa b. el-Hâc Ali meclis-i şer‘-i münîrde hâssa ka-
sabbaşısı Mustafa Ağa tarafından vekîli kasablar kethüdâsı es-Seyyid Halil Ağa
ve ustalarından mazbûtü’l-esâmî kimesneler hâzır oldukları hâlde ustalığı idâreye
kādir idüğü ihbâr olunan Süleyman b. Ahmed muvâcehesinde takrîr-i kelâm edip
müvekkilem merkūmun ber-vech-i muharrer mutasarrıf olduğu âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmelerini bedel-i misli olan bin yüz guruş bedel-i makbûzu mukābelesinde
merkūm Süleyman’a bâ-re’y-i mütevellî bi’l-vekâle ferağ ve tefvîz eylediğimde ol
dahi ber-vech-i muharrer tefevvüz ve kabûl edip ba‘de’l-yevm gedik tâ‘bir olunan
âlât-ı lâzımelerde müvekkilem merkūm Abdullah’ın alâka ve medhali kalmayıp
merkūm Süleyman’ın hakk-ı müfevvezi olmuşdur dedikde ol dahi ba‘de’t-tasdîk
zikr olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeler mezbûr Süleyman’ın üzerine defter-i vak-
fa kaydolunup yedine temessük i‘tâsını istid‘â eylediği İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Zilka‘de sene [1]216

186 [24b-5] Ali bin İsmail’in, Sultan Abdülhamid Han vakfından


kiraladığı kasap dükkânını Mehmed Ârif b. Ahmed’e devrettiği
Kassab ferağı
Ma‘rûz
Hüdâvendigâr-ı sâbık cennet-mekân firdevs-âşiyân merhûm ve mağfûrun leh
Sultan Abdülhamid Hân hazretleri evkāfı musakkafâtından Yedikule’de yedinci
selhhâneye merbût dükkânlarda Üsküdar’da Karacaahmet nâm mahalde vâki‘
bir bâb kasab dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur
âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeye bâ-temessük-ı mütevellî mutasarrıf olan Ali b. İsmail
meclis-i şer‘-i münîrde hâssa kasabbaşısı Mustafa Ağa tarafından vekîli kasab-
lar kethüdâsı es-Seyyid Halil ve ustalarından mazbûtü’l-esâmî kimesneler hâzır
oldukları hâlde ustalığı idâreye kādir idüğü ihbâr olunan Mehmed Ârif b. Ah-
med muvâcehesinde takrîr-i kelâm edip ber-vech-i muharrer mutasarrıf oldu-
ğum âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerimin nısfını yedimde ibkā ve nısf-ı âharını hüsn-i
rızâ ve tayyib-i ihtiyârımla bedel-i ma‘lûm ve makbûz mukābelesinde Mehmed
Ârif ’e bâ-re’y-i mütevellî ferağ ve tefvîz eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer

189
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

tefevvüz ve kabûl edip ba‘de’l-yevm gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzımelerin nıs-
fında benim alâka ve medhalim kalmayıp merkūm Mehmed Ârif ’in hakk-ı
müfevvezi olmuşdur dedikde ol dahi ba‘de’t-tasdîk zikr olunan âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmelerin nısfını merkūm Mehmed Ârif üzerine defter-i vakfa kaydolu-
nup yedine temessük i‘tâsını istid‘â eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Zilka‘de sene [1]216

187 [25a-1] Moralı Karalanba v. Rayo’nun, Yorgi v. Acı Kasta’da


alacağı olduğu
Mazbatadan derkenâr
Ma‘rûz
İmparator orta elçisi ve Herbert Rayilklin işbu memhûr arzuhâlde mastûr Mo-
ralı Karalanba v. Rayo zimmî meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâlde mastûr Nemçe
himâyesinde olan Yorgi v. Acı Kosta zimmî muvâcehesinde işbu târih-i i‘lâm se-
nesi Şa‘banında İzmir’de mukīm Avarna Bedmaki zimmîye beş bin guruş ikrâz ve
teslîm ol dahi iktirâz ve kabz eylediğinden sonra meblağ-ı mezkûru İslâmbol’da
mesfûr Yorgi zimmîden almak üzere yedime bir kıt‘a poliçe temessükü i‘tâ et-
mekle ben dahi temessük-ı mezkûru mesfûr Yorgi zimmîye irâe eylediğimde ol
dahi okuyup kabûl ve meblağ-ı mezkûr borcumdur deyip lâkin edâ etmemekle
hâlâ taleb ederim deyü tasaddî eylediği da‘vâsında husûs-ı mezkûra mesfûr Yorgi
zimmînin borcumdur demesi damân ve iltizâmı mutazammın elfâz-ı kefâletden
midir deyü istiftâ ve ba‘dehû isbâta havâle olunup bir dahi zuhûr etmemeleriyle
henüz da‘vâlarına faysal verilmediği mazbût olmağın sâdır olan fermân-ı âlîlerine
imtisâlen zabtı İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min Za sene 1216

188 [25a-2] Süleyman b. Mustafa’nın keserci dükkanı açmasına


izin verildiği
Dükkân küşâdına izin
Ma‘rûz
Keserci esnâfı kalfalarından Süleyman b. Mustafa meclis-i şer‘-i münîrde esnâf-ı
mezkûre kethüdâsı Hüseyin b. İsmail mahzarında ben kesercilik san‘atını tahsîl ve
tekmîl ve âdet-i esnâf üzere düstûr olup müstakillen dükkân küşâdıyla kesercilik
i‘mâline kādir olmamla kisb ve ticâret irâdesiyle dükkân küşâdı murâd eyledi-
ğimde kethüdâ-yı merkūm muktezâ-yı nizâm esnâfımızda ziyâde dükkân küşâd
olunmaz deyü hilâf-ı şer‘-i şerîf ve men‘-i inhisâr-ı bey‘ u şirâ hatt-ı hümâyûnuna

190
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

mugāyir dükkân küşâdıyla kisb ve ticâretime mümâna‘at etmekle suâl olunup


mümâna‘atı men‘ ü def ‘-birle müstakillen dükkân küşâdıma izin ve ruhsat buy-
rulmak matlûbumdur dedikde kethüdâ-yı merkūm dahi ba‘de’l-yevm mezbûr
Süleyman’ın dükkân küşâdıyla bey‘ u şirâsına mümâna‘at etmemek üzere ta‘ahhüd
eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Zilka‘de sene [1]216

189 [25a-3] Mustafa b. Süleyman’ın merkep imaline ve dükkan açmasına


ruhsat verildiği
Dükkân küşâdına ruhsat
Ma‘rûz
Mustafa b. Süleyman meclis-i şer‘-i münîrde İslâmbol’da mürekkebciler esnâfının
kethüdâsı el-Hâc Halil ve es-Seyyid Osman Usta ve es-Seyyid Mehmed ve es-
Seyyid İbrahim ve Molla Ali muvâcehelerinde ben mürekkebcilik san‘atını tahsîl
ve mahâret kisb etmemle i‘mâl ve bey‘ murâd eylediğimde esnâf-ı mezkûre beni
bey‘den men‘-birle dükkân küşâdıma mümâna‘at etmeleriyle mümâna‘atları men‘
ü def ‘ ve dükkân küşâdıma taraf-ı şer‘den izin ve ruhsat verilmesi murâdımdır
dediği şer‘-i şerîfe mutâbık ve men‘-i inhisâr-ı bey‘ u şirâ bâbında sâdır olan hatt-ı
hümâyûna muvâfık olduğu esnâf-ı mezkûreye tefhîm olundukda onlar dahi fîmâ
ba‘d mezbûr Mustafa’nın merekkeb i‘mâline ve dükkân küşâdıyla bey‘ u şirâsına
mümâna‘at etmemek üzere ta‘ahhüd eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min Za sene [1]216

190 [25a-4] Ebûbekir b. Süleyman ile Çukadâr Derviş İlyas b. Yusuf ’un
alacak davasında bir birlerinin zimmetini ibra ettikleri
Kat‘-ı nizâ‘
Ma‘rûz
Şekerci esnâfından sâhib-i arzuhâl Ebûbekir b. Süleyman meclis-i şer‘-i münîrde
arzuhâlde mezkûr Çukadâr Derviş İlyas b. Yusuf mahzarında bin iki yüz on iki se-
nesi hilâlinde merkūm İlyas’tan iktirâz ve kabz eylediğim yüz doksan beş guruşun
bilâ-devr ribhi olarak işbu târih-i i‘lâmı şehr-i Zilka‘deti’ş-şerîfesi gurresine gelince
beher mâh beşer guruşdan elli dört ayda medfû‘um olan iki yüz yetmiş yedi guru-
şun yüz doksan beş guruşu deyn-i mezkûruma ba‘de’t-takās bâkīsi olan seksen iki
guruş ile yedimden iştirâ ve kabz eylediği şeker semeninden dahi üç guruş on yedi
parayı taleb ederim deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında ben malımdan sana
iki yüz elli guruş karz verip meblağ-ı mezkûrun beş guruşunu nakden ve üç guruş

191
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

on yedi parasını şeker semeninden istîfâ etmemle bâkīsi olan iki yüz kırk bir guruş
yirmi üç parayı taleb ederim deyü benden da‘vâ ve bilâ-devr ol mikdar guruş ben-
den ribh aldığını inkâr etmekle beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı
muslihîn ben tasaddî eylediğim cem‘an seksen beş guruş on yedi para da‘vâmdan
ve merkūm İlyas iki yüz kırk bir guruş yirmi üç para da‘vâsından fâriğler olup zikr
olunan husûslara müte‘allika âmme-i da‘vâdan her birimiz âharın zimmetini ibrâ-
yı âmm ile ibrâ ve iskāt ve her birimiz ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını kabûl
eyledik deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min Za sene [1]216

191 [25a-5] Abraham v. Avadek’in, Kapril v. Minas aleyhine açtığı alacak


davasını ispat edemediğinden muarazadan men edildiği
Kapril zimmînin mu‘ârazadan men‘ i‘lâmıdır.
Ma‘rûz
Tersâne-i Âmire’de hortum dikicisi olan Abraham v. Avadek zimmî meclis-i
şer‘-i münîrde kefereye mahsûs mest dikici ustalarından Kapril v. Minas zimmî
muvâcehesinde ben bundan akdem kırmızı mest dikicisi esnâfından olmamla
mersûm Kapril zimmî mehd-i ulyâ İsmetli Vâlide Sultan hazretlerinin vakfı olan
hânda bana destgâh mahalli vermek üzere bin iki yüz on dört senesi Muharre-
minin on beşinci günü malımdan yüzlük olarak bir def ‘a beş yüz guruş ve bir
def ‘a dahi kırk iki aded ikilik ve kırk para ki cem‘an beş yüz seksen beş guruş bi-
tarîkı’r-rüşve vermemle meblağ-ı mezkûru hâlâ istirdâd ederim deyü ba‘de’d-da‘vâ
ve’l-istintak ve’l-inkâr müdde‘î-i mersûm ber-vech-i muharrer müdde‘âsını beyân
için ba‘de’l-istimhâl ve’l-imhâl müddet-i mehl-i şer‘î mürûr ve ityân-ı beyyineden
ızhâr-ı acz ve istihlâf ettikde mersûm Kapril zimmîye vech-i şer‘î üzere yemîn
verilmeğin mûcebiyle müdde‘î-i mesfûr Abraham zimmî da‘vâ-yı mezkûresiyle
mersûm Kapril zimmîye bilâ-beyyine mu‘ârazadan men‘ olunduğu İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min-Zilka‘de sene [1]216

192 [25b-1] Vekilharç Abdullah’ın vârisi Mükerrem bt. Abdullah’ın, Sarraf


Yako v. İsak ile iki yüz guruşa sulh olduğu
200 guruşa sulh
Ma‘rûz
Sâbıkā medîne-i Yenişehir Fener nâibi Cezbî Hasan Efendi’nin vekîlharclık hizme-
tinde iken medîne-i mezbûrede vefât eden el-Hâc Abdullah b. Abdullah’ın verâseti

192
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

zevcesi Mükerrem bt. Abdullah ile sulbî sagīr oğlu Mehmed Emin’e ba‘de’l-inhisâr
zâtı ta‘rîf-i şer‘î ile mu‘arrefe olan sâhibe-i arzuhâl zevce-i mezbûre Mükerreme
kendi nefsinden asâleten ve oğlu sagīr-i mezbûr Mehmed Emin’in kıbel-i şer‘den
mansûbe vasîsi olmağla vesâyeten meclis-i şer‘-i münîrde medîne-i mezbûre
reayâsından arzuhâlde mastûr Sarraf Yako v. İsak Yahûdi muvâcehesinde zevcim
ve mûrisimiz müteveffâ-i merkūm hayatında bin iki yüz on beş senesi Ramazani’l-
mübâreğinin yirmi beşinci günü malından mesfûr Yako Yahûdi’ye beş yüz otuz
guruş ikrâz ve teslîm ol dahi iktirâz ve kabz eylediğinden sonra meblağ-ı mezkûru
İslâmbol’da şerîki ( ) Yahûdi’den olmak üzere yedine bir kıt‘a poliçe temessükü
i‘tâ edip lâkin meblağ-ı mezkûru kable’l-ahz ve’l-istîfâ üç gün mürûrunda zevcim
merkūm fevt ve meblağ-ı mezkûr benimle vasîsi olduğum sagīr-i mezbûra has-
ran mevrûs olmağla meblağ-ı mezkûru bi’l-asâle ve bi’l-vesâye taleb ederim deyü
da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında meblağ-ı mezkûr beş yüz otuz guruşu şerîkim
mersûm sana edâ ve teslîm ve poliçe temessükünü ahz etmişdi deyü beni def ‘a
tasaddî ve def ‘-i mezkûrunu isbât edeceği meczûmum ve sulh sagīr-i mezbûr hak-
kında evlâ ve enfâ‘ olduğuna binâen ben ber-vech-i muharrer tasaddî eylediğim
da‘vâmdan mersûm Yako Yahûdi ile iki yüz guruşa bi’l-asâle ve bi’l-vesâye sulh
olduğumda ol dahi sulh-i mezkûru ba‘de’l-kabûl bedel-i sulhden mâ‘adâ ziyâde
müdde‘âma müte‘allika da‘vâdan mersûm Yako Yahûdi’nin zimmetini kabûlü hâvi
ibrâ ve iskāt eyledim fîmâ ba‘d husûs-ı mezkûra müte‘allika mersûm Yako Yahûdi
ile bi’l-asâle ve bi’l-vesâye da‘vâ ve nizâ‘ ve husûmetim kalmadı deyü ba‘de’l-ikrâr
ve’t-tasdîk bedel-i sulh-i mezkûr iki yüz guruşu müdde‘iye-i mezbûreye edâ ve
teslîme mersûm Yako Yahûdi’ye tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min Za sene [1]216

193 [25b-2] Şerife Fâtıma Hatun’un, cariye zenciye Halime’yi eski kocası
Yusuf Ağa b. Ahmed’e teslim etmesi gerektiği
Câriye teslîmine tenbîh
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Yusuf Ağa b. Ahmed meclis-i şer‘-i münîrde sâbıkā zevcesi
arzuhâlde mezkûre Şerîfe Fâtıma nâm Hatun’un babası ve tarafından husûs-ı âti’l-
beyânda vekâleti zâtını ârifân İmâm Hasan Efendi b. Yahya ve Mustafa Ağa b. Ah-
med şehâdetleriyle sâbit olan el-Hâc Mehmed Sâdık Efendi b. İbrahim mahzarın-
da yedimde câriye-i memlûkem zenciye Halime’yi zevcem müvekkile-i mezbûre
fuzûlî ahz etmekle bana teslîme tenbîh olunmak matlûbumdur deyü da‘vâ ettikde
vekîl-i merkūm dahi cevâbında câriye-i mezbûre kızı ve müvekkilesi merkūme
Şerîfe Fâtıma’nın hâlâ yedinde olduğunu ikrâr lâkin müdde‘î-i mezbûr câriye-i

193
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

mezkûreyi zevciyet beynlerinde kāime iken kızım ve müvekkilem mezbûreye hibe


ve teslîm ol dahi meclis-i hibede kabz ve kabûl etmişdi deyü ba‘de’d-def ‘ ve’l-inkâr
dâfi‘-i merkūm ber-vech-i muharrer def ‘ini isbâtdan ızhâr-ı acz ve istihlâf etmekle
mezbûr Yusuf Ağa gıbbe’t-tahlîfü’ş-şer‘î mûcebince dâfi‘-i vekîl-i merkūm def ‘-i
mezkûruyla bilâ-beyyine mu‘ârazadan ba‘de’l-men‘ ikrâr u i‘tirâfı mûcebince
câriye-i mezkûreyi müdde‘î-i merkūm Yusuf Ağa’ya teslîme müvekkile-i mezbûre
için vekîl-i merkūm el-Hâc Mehmed Sâdık Efendi’ye tenbîh olunduğu İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-Zilka‘de sene [1]216

194 [25b-3] Nefise bt. Abdullah’ın, Bakkal Dimitri v. Bolinçeron ile bakkal
satışı davasında sulh oldukları
425 guruşa sulh bakkāl mübâya‘ası
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Nefise bt. el-Hâc Abdullah nâm Hatun
meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâlde mastûr Bakkāl Dimitri v. Bolinçeron zimmî
muvâcehesinde mahrûse-i Galata’da voyvoda konağı kurbünde vâki‘ Hacı Musta-
fa dükkânı demekle ma‘rûf bir bâb bakkāl dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-
esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûme yüz yirmi sehm i‘tibâriyle altmış
sehmi benim yedimde mülküm olmağla zikr olunan altmış sehmin otuz sehmini
yedimde ibkā ve otuz sehmini dahi mersûm Dimitri zimmîye semen-i ma‘lûme
bey‘ ve teslîm ve mülkümde olan otuz sehmi dahi senevî ellişer guruşa mesfûra
îcâr ol dahi ba‘de’l-istîcâr ol sene müstakillen zabt ve tasarruf eylediğinden son-
ra zikr olunan otuz sehmi dahi yeni mersûma bey‘ ve teslîm etmişdim el-hâletü
hâzihi müddet-i mezkûrede îcâreden zimmetinde müctemi‘a olan beş yüz guruşu
bana vermemekle taleb ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan bâ-tavassut-ı
muslihîn mesfûr Dimitri zimmî ile kat‘an li’n-nizâ‘ dört yüz yirmi beş guruşa sulh
olduğumda ol dahi sulh-ı mezkûru kabûl ve bedel-i sulh olan dört yüz yirmi beş
guruşu mersûm Dimitri işbu meclis-i şer‘de bana def ‘ ve teslîm ben dahi yedinden
tamamen ba‘de’l-kabz ziyâde müdde‘âma ve bi’l-cümle âlât-ı mezkûreye ve işbu
târih-i i‘lâma gelince bi’l-cümle sâir hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i de‘âvî
ve kâffe-i mütâlebâtdan mersûm Dimitri zimmînin zimmetini ibrâ-yı âmm-ı
sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer ibrâmı kabûl
eyledi deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk bu vechile külliyen kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fi’l-yevmi’s-sâbi‘ ve’l-ışrîn min-Zilka‘deti’ş-şerîfe li-sene sitte aşara ve mi’eteyn ve
elf.

194
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

195 [26a-1] Bahçıvân Yorgi v. Yozvan’ın, Molkona bt. Nesim’e olan


borcunu tecil ettiği
Bahçıvân sulh ve te’cîli
Ma‘rûz
Havâss-ı Refî‘a kazâsına muzâfe Hasköy kasabası mütemekkinelerinden arzuhâl
eden mu‘rrefetü’ş-şahs Malkona bt. Nesim nâm Yahûdi’ye meclis-i şer‘-i münîrde
arzuhâlde mastûr Bahçıvân Yorgi v. Yozvan zimmî muvâcehesinde mersûm Yor-
gi zimmî bundan akdem yedimden ve malımdan iktirâz ve kabz eylediği sekiz
yüz guruş deyni mukābelesinde kasaba-i mezbûre mahkemesi ittisâlinde vâki‘ bir
bâb bostan derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmeyi bâ-hüccet vefâen bana bey‘ ve teslîm eylediğinden sonra zikr olu-
nan gedik âlâtını benim iznim olmaksızın tarafndan tevkîl eylediği müderrisîn-i
kirâmdan Derviş Mustafa Efendi işbu hâzırân bi’l-meclis Anton ve karındaşı Petro
veledey Nikola zimmîlere yedi yüz yirmi guruşa bey‘ eylediğinden sonra vekîlim
merkūm zikr olunan gedik âlâtını semen-i mislinden noksana fâhiş (…) ile bey‘
etmişidi deyü mersûmândan da‘vâ ve da‘vâ-yı mezkûresinden mesfûrân Anton ve
Petro zimmîler ile üç yüz guruşa sulh olup husûs-ı mezkûra müte‘allika da‘vâdan
mesfûrânın zimmetlerini ibrâ ve iskāt eyledikde onlar dahi sulh ve ibrâsını kabûl
edip ve ben ber-vech-i muharrer bey‘i mücîze olmamla meblağ-ı mezkûr sekiz
yüz guruşu mersûm Yorgi zimmîden hâlâ taleb ederim deyü tasaddî eylediğim
da‘vâmdan mersûm Yorgi zimmî ile an ikrâr üç yüz seksen guruşa sulh olduğum-
da ol dahi sulh-i mezkûru ba‘de’l-kabûl ba‘del-i sulh-ı mezkûr üç yüz seksen gu-
ruşdan mâ‘adâ ziyâde müdde‘âma müte‘allika âmme-i da‘vâdan ben mersûm Yorgi
zimmînin zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eylediğimden sonra bedel-i sulh-i
mezkûrun üç yüz guruşunu hâzırân-ı mesfûrânda bedel-i sulhten alacağından
havâle ve her birimiz havâle-i mezkûreyi kabûl eylediğimizden sonra mesfûrân
Anton ve Petro havâle olunan üç yüz guruşun yüz guruşu bana edâ ve teslîm ve
bâkī iki yüz guruşunu altmış bir gün tamamında edâ etmek üzere istimhâl ey-
lediklerinde ben dahi imhâl ve te’cîl eyledim deyü mukırra-i mersûmenin bi’l-
cümle takrîr-i meşrûhunu mersûm Yorgi ve hâzırân-ı mesfûrân Anton ve Pet-
ro zimmîlerden her biri tasdîk etmeleriyle bedel-i sulhten bâkī seksen guruşu
mersûm Yorgi zimmî hâlâ ve meblağ-ı mezkûr üç yüz guruşdan bâkī iki yüz gu-
ruşu ecel-i merkūm hulûlünde mesfûrân Anton ve Petro zimmîler bi-hükmi’l-
havâle mersûme Malkona Yahûdiye’ye edâ ve teslîme her biri ta‘ahhüd eyledikleri
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-Zilka‘de sene 1216

195
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

196 [26a-2] Rahime bt. Mehmed’in, Mehmed Emin b. Halil’den muhâla‘a


yoluyla boşandığı
Muhâla‘a
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Rahime bt. Mehmed nâm Hatun Çarşamba
günü arz odasında huzûr-ı âlîlerinde ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde zevc-i muhâlı‘ı
arzuhâlde mezkûr Sabuncu Mehmed Emin b. el-Hâc Halil mahzarında merkūm
Mehmed Emin zevc-i dâhilim olup lâkin beynimizde hüsn-i mu‘âşeretimiz olma-
mağla iki def ‘ada zimmetinde mütekarrir ve ma‘kūdun aleyh olan beş yüz gu-
ruş mehr-i müeccelim ile nafaka-i iddet-i mu‘ayyene-i ma‘lûmem üzerlerine ve
meûnet-i süknâm dahi kendi üzerime olmak üzere zevcim merkūm ile muhâla‘a-i
sahîha-i şer‘iyye ile hul‘ olduğumda ol dahi hul‘-ı mezkûru ba‘de’l-kabûl hukūk-ı
zevciyete ve zevcim merkūmdan bâ-defter-i müfredât mütâlebe eylediğim eşyâ-i
ma‘lûmeye ve işbu târih-i i‘lâma gelince bi’l-cümle sâir hukūk-ı şer‘iyyeye mü-
te‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan ben zevcim merkūmun zimmetini
ibrâ-yı âmm ile ibrâ ve iskāt eylediğimde ol dahi ancak hukūk-ı zevciyete müte‘al-
lika da‘vâdan benim zimmetimi ibrâ ve iskāt ve her birimiz ber-vech-i muharrer
âharın ibrâsını kabûl eyledik deyü takrîrini merkūm Mehmed Emin tasdîk eyledi-
ği tescîl ve İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-26 min-Zilka‘de sene [1]216

197 [26a-3] Yedikule’deki şerbethanenin kapatılması gerektiği


Yedikule’de şerbethâne sedd u bendi
Ma‘rûz
İslâmbol’da Yedikulekapısı hâricinde mumcular esnâfının kethüdâsı Ömer Ağa b.
Mustafa ve Yiğitbaşı Ebûbekir Usta ve esnâf-ı mezkûre ustalarından diğer Ebûbekir
ve İsmail ve Mustafa ve İsa ve İslâm ve Hüseyin ve Ali ve Selim ve Ahmed ve
Muhtar ve diğer İsmail ve Hasan ve diğer Ebûbekir ve Abdülkādir ve Kahveci İs-
mail ve Bacacı diğer İsmail nâm kimesneler meclis-i şer‘-i münîrde takrîr-i kelâm
edip mârru’z--zikr Yedikule hâricinde kâin kârgîr hânın karşısında vâki‘ bozahâne
derûnunda müstecir olan zimmî şerbethâne ittihâz ve bey‘ etmekle mürûr ve
ubûr eden mechûlü’l-ahvâl kimesneler duhûl ve fesâda ictisâr eylediklerini bun-
dan akdem izzetlü sekbanbaşı ağaya ifâde eylediğimizde ol dahi def ‘-i fesâd için
şerbethâne-i mezkûreyi sed ve men‘ ve zimmî-i mesfûru tard etmişken bu esnâda
mutasarrıfı Bostanî İbrahim şerbethâneyi ke’l-evvel küşâd irâdesinde olup küşâd
olunduğu sûretde cümlemizin emniyet ve rahatı külliyen meslûb olacağı zâhir ve
âşikâr olmağla men‘ ü def ‘ buyrulmak matlûbumuzdur deyü istid‘â-yı inâyet et-
meleriyle belde-i İslâmiye’de bu misillü fesâdâtın men‘ ü def ‘i umûr-ı vâcibeden

196
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

olmağla fîmâ ba‘d şerbethâne-i mezkûre küşâd olmamak üzere izzetlü sekbanbaşı
ve izzetlü bostancıbaşı ağalar bendelerine hitâben emr-i âlîleri sudûru mesûbât-ı
celîleden olduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-Zilka‘de sene [1]216

198 [26b-1] Molla Ali b. Abdullah’ın, Çukadâr İbrahim b. Mehmed’e olan


borcunu kabul ettiği ve on gün içerisinde ödeyeceği
190 guruş ikrâr-ı deyn
Ma‘rûz
Bâ‘is-i i‘lâm Çukadâr İbrahim b. Mehmed meclis-i şer‘-i münîrde Kettânî Molla
Ali b. Abdullah mahzarında merkūm Ali zimmetinde cihet-i karzdan bâ-temessük
yüz doksan guruş alacağım olmağla hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi
cevâbında müdde‘î-i mezbûrun ber-vech-i muharrer müdde‘âsını ikrâr u i‘tirâf
ve meblağ-ı mezkûr yüz doksan guruşu on gün mürûrunda edâya ta‘ahhüd ey-
lediğinde müdde‘î-i mezbûr dahi râzı olduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-29 min Za sene [1]216

199 [26b-2] Şerbetçi İsak v. Mosi’nin, Yakub b. Ahmed’e olan borcunu


ödemesi gerektiği
647 guruş hüküm
Ma‘rûz
Kuruyemişçi esnâfından bâ‘isü’l-i‘lâm el-Hâc Yakub b. Ahmed nâm kimesnenin
Şerbetçi İsak v. Mosi nâm Yahûdi zimmetinde semen-i mebî‘den bâ-temessük altı
yüz kırk yedi guruş alacağı olduğu lede’l-murâfa‘a mersûm İsak Yahûdi’nin ikrâr
u i‘tirâfıyla sâbit olmağın mûcebince meblağ-ı mezkûr altı yüz kırk yedi guru-
şun müdde‘î-i mezbûra edâsıyla mersûm İsak Yahûdi ilzâm olunduğu İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-29 min-Zilka‘de sene [1]216

200 [26b-3] Seferikoz Mahallesi’ndeki avârız vakfının ebniye arsasına,


Ahizâde Yusuf Efendi cami-i şerifi vakfı tarafından müdahale
edilmemesi için mütevellî Seyyid Hafız İsmail Efendi’ye
tenbih edildiği
Ma‘rûz
Zikri âti husûsun mahallinde bi’l-mu‘âyene istimâ‘ ve fasl u hasmı için cânib-i

197
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

şer‘den irsâl olunan kâtib-i sâni Merhabâzâde Mahmud Efendi İstanbul’da Ce-
beali kapısı dâhilinde Seferikoz Mahallesi’nde vâki‘ münâza‘un fîh olan menzi-
le varıp hâssa mimarı hulefâlarından Mehmed Emin ve diğer Mehmed vesâir
mazbûtü’l-esâmî Müslimîn huzûrlarında akd-i meclis-i şer‘-i kavîm eyledik-
de nezâret-i dâ‘îlerinde olan evkāfdan zikr olunan Seferikoz Mahallesi Avârızı
Vakfı’nın mütevellîsi es-Seyyid Mustafa Ağa b. es-Seyyid Hasan meclis-i ma‘kūd-ı
mezkûrda yine nezâret-i dâ‘îlerinde âsûde Ahizâde Yusuf Efendi Câmi‘-i şerîfi
vakfının mütevellîsi es-Seyyid el-Hâc Hâfız İsmail Efendi b. el-Hâc Halil mah-
zarında menzil-i mezbûra Ahizâde Yusuf Efendi Vakfı müstagallâtından olmak
üzere mutasarrıfe olan Âişe bt. Mehmed nâm Hatun hâzıra olduğu hâlde işbu
derûnunda akdi meclis-i şer‘ olunan bir tarafdan Ahizâde vakfından Aşçı Ömer
tasarrufunda olan menzil ve bir tarafdan Odunyarıcı Memiş menzili ve bir taraf-
dan Ahizâde Yusuf Efendi ve avârız vakıflarından Kâmile Hatun tasarrufunda olan
menzil ve taraf-ı râbi‘i tarîk-i has ile mahdûd bir bâb menzilin sâlifü’z-zikr tarîk-i
has ve mezbûre Kâmile Hatun ve Aşçı Ömer menzilleri cânibinden mimârân-ı
mezkûrân mesâhaları tûlen altı zirâ‘ yirmi bir parmak ve arzan üç zirâ‘ altı parmak
terbî‘an yirmi iki zirâ‘ sekiz parmak arsa ve ebniyesiyle tarîk-i has havası üzerinde
kâin tûlen altı zirâ‘ yirmi bir parmak ve arzan iki buçuk zirâ‘ ebniyesi Ahizâde
Yusuf Efendi vakfı müstegillâtından olup mâ‘adâ zikr olunan mezbûr Aşçı Ömer
ve Odunyarıcı Memiş ve Kâmile Hatun menzilleri cânibinden tûlen altı zirâ‘ on
sekiz parmak ve arzan beş buçuk zirâ‘ terbî‘an otuz yedi zirâ‘ üç parmak arsa ve
ebniyesi mütevellîsi olduğum avârız vakfı müstagallâtından olmağla Ketânî Hü-
seyin b. Abdullah tasarrufunda iken bilâ-veled fevt ve mahâll-i mezkûr mahlûl
ve cânib-i vakf-ı mezkûra âid olmuşken mahâll-i mezkûru mütevellî-i mezbûr
Ahizâde Yusuf Efendi vakfı müstegillâtından olmak üzere fuzûlî zabt ve hâzıra-i
mezbûre Âişe Hatun’a îcâr etmekle kasr-ı yedine tenbîh olunmak matlûbumdur
deyü ba‘de’d-da‘vâ ve’l-istintak ve’l-inkâr müdde‘î mütevellî-i mezbûr es-Seyyid
Mustafa ber-vech-i muharrer müdde‘âsını udûlden olup şehâdetleri makbûle olan
mahalle-i mezbûre İmâmı es-Seyyid Mustafa Efendi b. el-Hâc es-Seyyid Mehmed
Emin ve ahâlîsinden Mehmed Ağa b. İbrahim ve es-Seyyid el-Hâc Hasan Ağa b.
Mehmed ve Kazgancıbaşı İsmail Ağa b. el-Hâc Süleyman ve es-Seyyid Osman Ağa
b. Mustafa ve Abdurrahman Ağa b. Resul ve Mehmed Ağa b. Mustafa ve diğer
Mehmed Emin b. el-Hâc İsmail ve İsmail Ağa b. Abdullah ve es-Seyyid Ömer Ağa
b. es-Seyyid el-Hâc Hasan ve Veliyüddin b. Musa nâm kimesneler şehâdetleriyle
bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î isbât etmeğin mûcebince mahâll-i mezkûrun ebni-
ye ve arsasından keff-i yedine mütevellî-i mezbûr es-Seyyid el-Hâc Hâfız İsmail
Efendi’ye tenbîh eylediğini mevlânâ-yı mezbûr mahallinde ketb ve tahrîr ve ma‘an
mürsel ümenâ-i şer‘le meclis-i şer‘a gelip alâ-vukū‘ihi inhâ ve takrîr eylediği İstan-
bul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Zilka‘de sene [1]216

198
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

201 [26b-4] Mahmud Ağa b. Mustafa’nın, debbâğ esnafından Ahi Baba


Abdullah Ağa ve diğerleriyle altı bin guruşa sulh oldukları
Ahi Baba ile debbâğ esnâfı 6.000 guruşa sulh
Ma‘rûz
Medîne-i Üsküdar’da vâki‘ debbâğ esnâfından Ahi Baba Abdullah Ağa b. el-Hâc
Osman ve Kethüdâ Mustafa Ağa b. el-Hâc Osman ve Yiğitbaşıları Osman b. Hü-
seyin ve ustalarından sâhib-i arzuhâl es-Seyyid Ahmed Ağa b. el-Hâc Mehmed
Emin ve Mehmed Ağa b. Osman ve İbrahim b. el-Hâc Süleyman ve Ali Efendi
b. el-Hâc Mehmed ve es-Seyyid Yakub b. İshak ve el-Hâc Ahmed b. Ali ve Ab-
bas b. el-Hâc Abdullah ve el-Hâc Ali b. Ebûbekir ve es-Seyyid Mustafa b. Hüse-
yin ve es-Seyyid Mehmed Tahir ve Ömer b. es-Seyyid Osman ve el-Hâc Meh-
med Emin b. Ahmed ve Yusuf b. Ahmed ve Süleyman b. Mehmed nâm kimes-
neler meclis-i şer‘-i münîrde mukaddemâ Ahi Babaları olan arzuhâlde mezkûr
el-Hâc Mahmud Ağa b. el-Hâc Mustafa mahzarında mezbûr el-Hâc Mahmud
bundan akdem ahi baba olduğu bin iki yüz on üç senesi Saferi’l-hayrından işbu
târih-i i‘lâm senesi Şevvâli’l-mükerremi gāyetine gelince ahz u i‘tâsının hesâbını
esnâfımızdan Yedikule ustalarından Süleyman Ağa ve Hacı Lütfullah ve Kasımpa-
şa ahi babası Ahmed Efendi ve yiğitbaşısı el-Hâc Ahmed ve Hacı Alizâde el-Hâc
Mehmed Ağa ve Eyüb Ahi babası Ebûbekir Ağa ve Süleyman Ağa ma‘rifetleri ve
bizim ma‘rifetimizle rü’yet eylediğimizde müddet-i mezkûrede bizden makbûzâtı
kırk dokuz bin on bir guruşa bâliğ bi’l-cümle medfû‘ât ve masrûfâtı dahi otuz
beş bin dokuz yüz yirmi guruş olmağla masrûfâtı fürû-nihâde oldukda mezbûr
el-Hâc Mahmud Ağa bizden on üç bin doksan bir guruş ziyâde makbûzu olduğu
zâhir olmağla meblağ-ı mezkûru istirdâd ederiz deyü da‘vâ eylediğimizde ol dahi
inkâr ve beynimizde münaza‘ât-ı kesîre ve muhâsâmât-ı şedîde vâkı‘a olmuşdu
el-hâletü hâzihi beynimizde muslihûn tavassut etmekle biz tasaddî eylediğimiz
da‘vâ-yı mezkûremizde merkūm el-Hâc Mahmud Ağa ile altı bin guruş üzerine
her birimiz sulh olduğumuzda ol dahi sulh-i mezkûru ba‘de’l-kabûl bedel-i sulh-i
mezkûr altı bin guruşdan mâ‘adâ târih-i mezbûrdan işbu târih-i i‘lâma gelince
beynimizde cereyân eden cemî‘ ahz u i‘tâya vesâir hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika
âmme-i de‘âvî ve mütâlebât ve kâffe-i eymân ve muhâsamâtdan her birimiz âharın
zimmetini ibrâ-yı âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt ve her birimiz ber-vech-i
muharrer âharın ibrâsını kabûl eyledik deyü takrîrlerini merkūm el-Hâc Mah-
mud Ağa ba‘de’t-tasdîk ibrâdan istisnâ olunan bedel-i sulh-i mezkûr altı bin guru-
şu müdde‘ûn-ı mezbûrûna edâ ve teslîme mezbûr el-Hâc Mahmud Ağa’ya tenbîh
olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-Zilka‘de sene [1]216

199
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

202 [27a-1] Eskeneyorgaki v. Yani’nin, Osman Ağa b. Mehmed’e olan


borcunun tecil edildiği
Tecil
Ma‘rûz
Lağımcı ocağı neferâtından sâhib-i arzuhâl Osman Ağa b. Mehmed meclis-i
şer‘-i münîrde arzuhâlde mastûr İngiltere himâyesinde olan Eskene Yorgaki v.
Yani muvâcehesinde tercümânı Anton Bizayi hâzır olduğu hâlde mersûm Eskene
Yorgaki zimmetinde cihet-i havâleden alacağım olan bin yetmiş guruşdan bâkī
beş yüz yirmi guruş alacağım olmağla hâlâ taleb ederim deyü tasaddî eylediğim
da‘vâmdan bâ-tavassut-ı muslihîn mesfûr Eskene Yorgaki ile kat‘an li’n-nizâ‘ dört
yüz elli üç guruşa sulh olduğumda ol dahi sulh-i mezkûru ba‘de’l-kabûl ziyâde
müdde‘âma ve bi’l-cümle husûs-ı mezkûra müte‘allika âmme-i da‘vâdan mersûm
Yorgaki’nin zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eylediğimden sonra bedel-i sulh-i
mezkûr dört yüz elli üç guruşun elli üç guruşunu hâlâ ve bâkī dört yüz guruşun
elli guruşunu şehr-i âtî Zilhiccesinin onuncu günü ve üç yüz elli guruşunu târih-i
mezkûrdan beher şehr hitâmında bana ellişer guruş vermekle târih-i merkūmdan
yedi ay tamamında bana edâ etmek üzere mersûm Eskene Yorgaki istimhâl eyledi-
ğine binâen ber-vech-i muharrer imhâl ve te’cîl eyledim deyü takrîrini mersûm Es-
kene Yorgaki tasdîk ve bedel-i sulh-ı mezkûr dört yüz elli üç guruşu ber-minvâl-i
muharrer edâya ta‘ahhüd eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-27 min Za sene [1]216

203 [27a-2] Seyyid Mehmed Sâdık Efendi’nin mirasının eşi Fâtıma bt.
Mehmed ile Şerife Emine ve Şerife Ayşe hanımlara münhasır olduğu
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Çukadâr Hasan b. Ali meclis-i şer‘-i münîrde Kengiri kazâsı
ahâlîsinden olup bundan akdem vefât eden kuzâtdan es-Seyyid Mehmed Sâdık
Efendi’nin zevce-i metrûkesi Fâtıma bt. Mehmed tarafından husûs-ı âti’l-beyânda
vekîl olduğu Molla Hasan b. Mehmed ve İbrahim b. Ömer şehâdetleriyle sâbit
olan es-Seyyid Mehmed Tahir Çelebi b. Abdülbaki ve zî-rahim cihetinden hasran
vârisleri Şerîfe Emine ve Şerîfe Âişe bintey Mehmed Efendi tarafından vekâleti
şâhidân-ı mezbûrân şehâdetleriyle sâbit olan Abdülkādir Efendi b. Yusuf mah-
zarlarında bundan akdem kazâ-i mezbûr nâibi Mehmed Emin Efendi hâzır ol-
duğu hâlde kazâ-i mezbûr civârında vâki‘ Cemaleddin nâm azîzin vakıf ve hâsıl
olan gallesi kazâ-i mezbûr hâkimine teslîm olunup gurebâdan fevt olanların ke-
fen bahâsına sarf olunması ve tevliyeti kuzâta müfevvez olup tapuya müstehak

200
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

oldukda tapu ile Kengiri kādısından alınmasını şart eylediği araziye mutasarrıf
olan merkūm es-Seyyid Mehmed Sâdık Efendi bilâ-veled fevt olmağla arazi-i
mezkûra müstehakk-ı tapu olmağla sâbıkā nâibi el-Hâc Osman Efendi tapu-yı
misli ile bana tefvîz ve yedime temessük i‘tâ etmişken merkūmân es-Seyyid Meh-
med Çelebi ve Abdülkādir Efendi zabtıma mümâna‘at ederler deyü iddi‘âsında
merkūmân istintak olundukda arâzi-i mezkûre üzerinde ebniyesi mülk âsiyâb ve
eşcâr-ı mağrûse olmağla hakk-ı tapuyu müvekkilelerimiz mezbûretânın olduğu-
na binâen müdde‘î-i mezbûrun gıyâbında nâib-i hâzır-ı merkūm müvekkileleri-
me tefvîz etmekle bu vechile mümâna‘at ederiz deyip lâkin da‘vâları arâzi nizâ‘ı
olup sâhib-i arzın huzûru lâzım olduğundan mâ‘adâ arâzi-i mezkûre üzerinde
emlâk olduğunu müdde‘î-i mezbûr münkir olmağla mahallinde mütebeyyin olur
mevâddan olup ve tarefeyn mahallinde terâfu‘a terâzi ve ittifâk ve nâib-i hâzır-ı
merkūm Mehmed Emin Efendi dahi rızâsıyla mahâll-i mezkûra gitmeğe müte‘ah-
hid olmağla belde-i mezkûre nâibi efendi dâ‘îleri mahâll-i nizâ‘ üzerine varıp tare-
feyne gadr ve himâyeden âri vech-i vecih-i şer‘î üzere terâfu‘-ı şer‘ ve ihkāk-ı hak
olunmak bâbında nâib-i mûmâ-ileyh dâ‘îlerine ve mütesellimine hitâben emr-i
âlîleri sudûru iktizâ eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-27 min-Zilka‘deti’ş-şerîfe sene [1]216

204 [27a-3] Ayşe bt. İbrahim’in, önceki eşi Yarıcızâde Şeyh Ahmed Efendi
ile Fâtıma bt. İsmail’in zimmetini ibra ettiği
Te’dîbine râzıye
Ma‘rûz
İslâmbol’da Eğrikapı hâricinde sâkine sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Âişe bt.
İbrahim nâm hatun meclis-i şer‘-i münîrde sâbıkā zevci olan Yarıcızâde eş-Şeyh
Ahmed Efendi hâzır olduğu hâlde merkūmun hâlâ zevcesi arzuhâlde mezkûre zâtı
mu‘arrefe Fâtıma bt. İsmail nâm Hatun mahzarında işbu sene-i mübâreke Şa‘bâni’l-
mu‘azzamının on beşinci günü malımdan mezbûre Fâtıma Hatun yedine îdâ‘ ve
teslîm eylediğim bir sofra ma‘a peşkir ve iki makreme ve üç kenarlı bez-i don ve
bir hilâli don ve bir yorgan yüzü ve sim zarf ile fuzûlen ahz eylediği bir anteri ve
bir lahuri şal ve bir elmas çiçek ile mezbûre Fâtıma Hatun mâh-ı mezkûrun yirmi
birinci günü başımın saçını dibinden kat‘ etmekle mûceb-i şer‘îsini taleb ederim
deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında ber-vech-i muharrer müdde‘âlarımı
inkârından mâ‘adâ işbu yedimde olup şehr-i mezkûrun yirmi yedinci günü
târihiyle muvarraha şer‘iyyâtı merhûm Ömer Efendi’nin imzâ ve hatmini havîye
bir kıt‘a hüccet-i şer‘iyye nâtıka olduğu üzere eşyâ-i mezkûre da‘vândan benim-
le kırk guruş bedel-i makbûza ba‘de’s-sulh ve’l-kabûl husûs-ı mezkûra ve târih-i

201
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

merkūma gelince sâir hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i da‘vâdan zimmetimi


ve ba‘dehû zevcim mezbûr seni ba‘de’t-tatlîk mehrin olan elli guruş ve nafaka-i
iddetin için dahi on guruş ki cem‘an altmış guruşu Kasımpaşa nâibi huzûrunda
sana teslîm sen dahi ba‘de’l-kabz benim zevcim hâzır-ı mezbûru âmme-i de‘âvî
ve kâffe-i mütâlebâtdan ibrâ ve iskāt etmişdin deyü beni def ‘a tasaddî ben dahi
hüccet-i ûlâsının mazmûnunu ikrâr lâkin bedel-i sulhü kabz etmeyip kâziben
ikrâr etmişdim deyip bu vechile beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı
muslihîn ben tasaddî eylediğim sac kat‘ı da‘vâsından mezbûre Fâtıma Hatun ile
kat‘an li’n-nizâ‘ elli guruşa sulh olduğumda ol dahi sulh-i mezkûru kabûl ve bedel-i
sulh-i merkūmu işbu meclis-i şer‘de bana def ‘ ve teslîm ben dahi tamamen ba‘de’l-
kabz zikr olunan husûslara ve işbu târih-i i‘lâma gelince sâir bi’l-cümle hukūk-ı
şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan mezkûre Fâtıma Ha-
tun ile zevci hâzır-ı merkūmdan her birinin zimmetlerini ibrâ-yı âmm-ı sahîh-i
şer‘î ile ibrâ ve iskāt eylediğimde onlar dahi ibrâmı kabûl eylediler deyü ba‘de’l-
ikrâr ve’t-tasdîk bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eylediklerinden sonra ba‘de’l-yevm mezbûre
Âişe Hatun da‘vâ-yı mezkûreye tasaddî yâhud lisânıyla zevcân-ı mezbûrânı ta‘cîz
ve tekdîre tasaddî ederse tedîb olunacağı kendiye tefhîm olundukda ol dahi
tedîbine râziye olduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-Zilka‘de sene [1]216

205 [27b-1] Hicri 1216 yılı kurban bayramının ilanı


İstanbul Kādısı İzzetlü Faziletlü Efendi Hazretleri
İşbu i‘lâm-ı beşâret-irtisâmları Sultanü’l-hâfıkîn Hâdimü’l-Haremeyni’l-muhte­
remeyn Şevketlü Kerâmetlü Efendimiz hazretlerinin rikāb-ı müstetâblarına arz ve
takdîm olundukda da‘avât-ı icâbet-âyât-ı şâhâneyi hâvi ve leyle-i muhtereme-i îd-i
şerîfde resm-i dîrîn-i serînin icrâsına ruhsat-ı hümâyûn-ı şehinşâhâneyi muhtevî
hatt-ı hümâyûn-ı inâyet-meşhûnları şeref-efzâ-yı sudûr olmağla mûcebince
iktizâ-yı nizâmına himmet buyuralar deyü buyruldu.
Fî-2 Z[ilhicce] sene [12]16
Kabe-i ashâb-ı Mina ve kıble-i erbâb-ı ricâ olan atebe-i ulyâlarına ma‘rûz-ı dâ‘î-i
ubûdiyet inti‘mâlarıdır ki târih-i hicret-i eşref-i evlâd-ı Hazret-i Halil ve İsma-
il aleyhim ve alâ-âlihim etemme’t-teslîm mine’l-Kerîmi’l-Celîl Efendimiz haz-
retlerinin işbu bin iki yüz on altıncı senesi Hilâl-i Zilhicceti’l-mükerremi rü’yet
olunmadığına mebni Zilka‘deti’ş-şerîfi selâsin ile itmâm ve mâh-ı mübârek-i
merkūma yevm-i isneyn evvel-i a‘dâd-ı eyyâm olmağla dokuzuncu sülüsâ yevm-i
arefe-i mağfiret-i Hüdâya ve ferdâsı yevm-i erba‘â îd-i edhâ-yı meyâmin-mutâyâ
olup leyle-i mübâreke-i îd-i şerîfe ihtirâm ve ibâd-ı Müslimîne i‘lan ve ifhâm için
cânib-i seniyyü’l-menâkıb-ı devlet-i aliyyeden kāmet-dilârâ-yı minârâta dîbâ-yı

202
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

zerrîn-târ-ı kanâdil ile ilbâs-ı hil‘at ve bu vechile cümle ehl-i imân ve asl-ı Kabe-i
Safa ve meserret kılınmak dîdne-i hasene-i saltanat-ı seniyyeden olup bir kā‘ide-i
devlet-i aliyye-i ebed-müddet meddallâhû zılâle azametihâ ale’l-arzayn mâdârati’s-
semâvâti ve irtefa‘at ol leyle-i mübârekede ve tîre-i müstahsene-i mezkûrenin
alâ-mâ cera’l-âde baserâsına izin ve ruhsat-ı sâmîleri erzân buyrulur ise ol bâbda
fermân-ı cihan-mutâ‘ları sudûru iktizâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden pîşgâh-ı
melâik-mutâflarına i‘lâm olundu.
Bâkī emr u fermân li-hazret-i veliyyü’n-ni‘meti ve’l-ihsân.

206 [27b-2] Ömer b. Yusuf ’un uygunsuz hareketlerinden dolayı


mahalleden çıkarıldığı; Osman b. Mehmed’in uygunsuz hareket
etmeyeceğini taahhüt ederek kefil vermesi ile mahallede kalmasına
müsaade edildiği
Ma‘rûz
Medîne-i Üsküdar’a muzâfe Yoros nahiyesine tâbi‘ Çekme karyesi ahâlîsinden
Hasan b. İbrahim ve İbrahim b. Hüseyin ve Mustafa b. Abdullah ve Feyzullah b.
Mustafa ve diğer Mustafa b. Ali nâm kimesneler meclis-i şer‘-i münîrde karye-i
mezbûre ahâlîlerinden Ömer b. Yusuf ve Osman b. Mehmed muvâcehelerinde
mezbûr Ömer kendi halinde olmayıp mezbûr Osman’ı dahi iğfâl ile nâhemvâr
harekete ictisâr etmeleriyle mezbûrândan emniyet ve rahatımız yokdur deyü
bi’l-muvâcehe iştikâ eylediklerinde mezbûr Ömer dahi ba‘de’l-yevm karye-i
mezbûrede sâkin olmayıp âhar karyeye nakl ve merkūm Osman dahi emniyet-i
ahâlî zımnında nefsine kefîl verip ahâlî-i karyeyi ta‘cîz ve tekdîr etmemek üzere
ta‘ahhüd eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-29 min Za sene [1]216

207 [27b-3] Çubukçu esnafından Simyon v. Kaspar ile Artin v. Vartros’un


kalfa olmalarına müsaade edilmesi
Kalfa olmalarına râzı
Ma‘rûz
Çubukçu esnâfından Simyon v. Kaspar ve Artin v. Vartaros nâm zimmîler meclis-i
şer‘-i münîrde Kethüdâ Ebûbekir Usta ve Yiğitbaşı Mehmed Tahir ve Yazıcı Hacı
Mustafa ve Mütevellî el-Hâc Mehmed Emin ve Halil Usta muvâcehelerinde
mersûm Simyon işbu hâzır bi’l-meclis merkūm Yazıcı Mustafa’ya ve mersûm
Artin Usta olan Vartaros zimmîye hizmet ve san‘at-ı mezkûreyi tahsîl edip kalfa
olmağla liyâkatimiz olduğunu ustalarımız merkūmân kethüdâ-yı merkūma ifa-
de eylediklerinde ol dahi yedi sene şâkirdlik hizmetini etmeyince kalfalığa izin

203
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

verilmesi hilâf-ı nizâm-ı esnâfdır deyü hilâf-ı şer‘-i şerîf ve inhisâr-ı bey‘ u şirâ
hakkında şerefrîz-i sudûr eden hatt-ı hümâyûn-ı adâlet-redîfe mugāyir bizi men‘
etmekle mümâna‘atı men‘ ü def ‘ olunmak murâdımızdır dediklerinde kethüdâ-yı
merkūm dahi kalfa olmalarına râzı ve ba‘de’l-yevm mümâna‘at etmemek üzere
ta‘ahhüd eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Zilka‘de sene [1]216

208 [28a-1] Fâtıma bt. Ahmed’in, Mehmed Raif Ağa b. Ali aleyhine açtığı
davada muarazadan men edildiği
Mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Mahrûse-i Galata’ya muzâfe kasaba-i Tophane’de Çavuşbaşı Hammâmı civârında
sâkin iken bundan akdem vefât eden Çubukçu Mehmed Ali b. Halil’in verâseti zev-
cesi Havvâ ile sulbî sagīr oğlu Halil ve kebîre kızı Fâtıma’ya ba‘de’l-inhisâr sagīr-i
mezbûr Halil’in min-kıbeli’l-üm ceddesi ve kıbel-i şer‘den mansûbe vasîsi Fâtıma bt.
Ahmed nâm Hatun meclis-i şer‘-i münîrde zikri âtî dükkâna bi’l-îcâreteyn mutasar-
rıf olan arzuhâlde mezkûr Mehmed Raif Ağa b. Ali mahzarında arzuhâl hâmişinde
mastûr derkenâr nâtık olduğu üzere çubukçu esnâfının Galata’da altı aded çubuk-
çu gediği olduğu baş muhâsebede mukayyed ve zikr olunan gediklerden bir gediğe
âhar dükkânda olarak müteveffâ-i mezbûr Mehmed Ali mutasarrıf iken gedik âlâtını
mezbûr Mehmed’in Galata’da Karaki kapısı dâhilinde helvacı karşısında vâki‘ kadîmi
tekneci dükkânını istîcâr eylediği dükkâna nakl edip ba‘dehû fevt oldukda dükkân-ı
mezkûrda tarafımızdan bir çubukçu Yahûdi’yi iskân etmişken mezbûr Mehmed
Raif Ağa ihrâc etmekle suâl olunup iskânına cebr olunması bi’l-vesâye murâdımdır
deyü tasaddî eylediği da‘vâsı takrîr-i meşrûhu üzere meşrû‘a olmadığından mâ‘adâ
müteveffâ-i mezbûr kadîmi dükkânını terk ve dükkân-ı mezkûr sonradan nakl ey-
lediğini dahi vasî-i mezbûre mu‘terife olup ve başmuhâsebe kaydında mutlak ola-
rak altı aded gedik eğerce musarrah olup mahalleri ve dükkân-ı merkūma dâir bir
nesne zikr olunmamağla müdde‘iye-i vasiyye-i mezbûre Fâtıma Hatun da‘vâ-yı
mezkûresiyle merkūm Mehmed Raif Ağa’ya bî-vech-i şer‘î mu‘ârazadan men‘ olun-
duğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min-Zilka‘de sene [1]216

209 [28a-2] Debbâğ esnafının önceki ahi babası Mahmud Ağa ve kethüda
Hafız Mehmed Efendi’nin debbağ esnafına müdahale edemeyeceği
Debbâğ esnâfının ahi babalarıyla kethüdâları ta‘ahhüdü
Ma‘rûz

204
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Medîne-i Üsküdar’da vâki‘ debbâğ esnâfının ahi babaları Abdullah Ağa ve


kethüdâları Mustafa Ağa ve yiğitbaşıları Osman ve ihtiyârlarından Mehmed Ağa
ve es-Seyyid Ahmed ve İbrahim Efendi ve Ali Efendi ve es-Seyyid Yakub ve Abbas
Efendi ve el-Hâc Ali Ağa ve es-Seyyid Mustafa ve es-Seyyid Mehmed Tahir ve el-
Hâc Mehmed Emin Ağa ve el-Hâc Ahmed ve Yusuf Ağa ve Süleyman Ağa nâm
kimesneler meclis-i şer‘-i münîrde mukaddemâ ahi babaları olan el-Hâc Mahmud
ve kethüdâları olan karındaşı Hâfız Mehmed Efendi muvâcehelerinde mezbûrân
kendi hallerinde olmayıp dâimâ bizi bi-gayr-ı hakkın tekdîr ve ta‘cîz edip tevzî‘
olunacak deri hisselerimizi ancak kendilerinin intifâ‘ları kasdıyla vermemek için
hilâf-ı vâki‘ her birimizi birer bahâne ile ithâm ederek onar ve on beşer gün dahi
ziyâde hisselerimizi vermeyip kat‘ eyledikleri hisselerimiz kendileri bi-gayr-ı hak-
kın debâgat ve beynimizde câri ahz u i‘tânın hesabını rü’yet etmeyip bu vechile
cümlemize gadretmeleriyle mezbûrânın evzâ‘ ve etvârlarından bir türlü hoşnûd
ve râzı değilleriz deyü her biri bi’l-muvâcehe iştikâ eylediklerinde mezbûrân el-
Hâc Mahmud Ağa ve Hâfız Mehmed Efendi fîmâ ba‘d ahi babalık ve kethüdâlık
dâ‘iyesinde olmayıp ancak kendi deri hisselerini alıp debâgat ve esnâfa dâir vesâir
umûra karışmamak üzere her biri ta‘ahhüd eylediklerinde esnâf-ı mezbûrûn dahi
ol vechile râzılar olup şikâyetlerini tehîr eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min Za sene [1]216

210 [28a-3] Çörekçiler kethüdası Seyyid Mustafa Usta’nın, Çörekçi


Mehmed Usta’ya borcunu ödemesi gerektiği
220 guruş hüküm
Ma‘rûz
Çörekçi Mehmed Usta b. Osman meclis-i şer‘-i münîrde sâbıkā çörekçiler
kethüdâsı es-Seyyid Mustafa Usta muvâcehesinde merkūm es-Seyyid Mustafa
Usta İstanbul’da Karagümrük kurbünde câmi‘-i şerîf karşısında vâki‘ bir bâb çö-
rekçi dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmenin rub‘u mülkü olmak üzere iki yüz yirmi guruş semen-i makbûza bana
bâ-hüccet bey‘ ve teslîm eylediğinden sonra rub‘ hisse-i mezkûresi Nikola nâm
zimmînin mülkü olmağla hasran vârisi oğlu Yavan zimmî ba‘de isbâti’l-verâse rub‘
hisse-i mezkûreyi bi’l-istihkāk bâ-i‘lâm zabt etmekle merkūm es-Seyyid Musta-
fa Ustaya semen olmak üzere medfûum olan iki yüz yirmi guruşu hâlâ istirdâd
ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında kaziyye minvâl-i muharrer üzere
olup ve meblağ-ı mezkûr iki yüz yirmi guruş müdde‘î-i mezbûra deyni olduğunu
ikrâr u i‘tirâf etmekle mûcebince meblağ-ı mezkûr iki yüz yirmi guruşu müdde‘î-i

205
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

mezbûr Mehmed Usta’ya edâ ve teslîme merkūm es-Seyyid Mustafa Usta’ya tenbîh
olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-29 min Za sene [1]216

211 [28a-4] Vartros v. Ohanes ve Yoseb v. Estefan’ın kehribar üretip


satmalarına engel olunmaması
Kehribâ bey‘ u şirâsına mümâna‘at etmemeğe ta‘ahhüd
Ma‘rûz
Çubukçu esnâfının re‘âya ustalarından Vartaros v. Ohanes ve Yoseb v. İstefan ve
Avakim v. İstefan nâm zimmîler meclis-i şer‘-i münîrde esnâf-ı mezkûre kethüdâsı
Ebûbekir ve Yiğitbaşı Mehmed Tahir ve Yazıcı el-Hâc Mustafa ve mütevellî el-
Hâc Mehmed Emin ve Halil Usta nâm kimesneler muvâcehelerinde biz esnâf-ı
mezkûrenin pîr-perver ustalarından olup kehribâ i‘mâline kādir olmamızla
kehribâ i‘mâl ve iştirâ murâd eylediğimizde kethüdâ vesâir ustalarımız merkūmûn
bizi i‘mâlden men‘ irâdesinde olup hatta bundan akdem İstanbul kādısı olup hâlâ
Rumeli pâyesiyle mükerrem olan Faziletlü Sa‘âdetlü Ahmed Şemseddin Efendi
hazretlerinin zamânında Nemçe tüccârından üç nefer müste’menler ol târihde
Kethüdâ Ömer vesâir ustalar muvâcehelerinde bu esnâda Der-aliyye’ye getirdiği-
miz kehribâlarımızı râyici üzere dilediğimiz kimesneye bey‘ murâd eylediğimizde
kethüdâ ve ustalar kehribâ bizim emti‘a‘-i mahsûsamızdandır bey‘ u şirâsı bize
münhasırdır deyü kehribâlarımızı fuzûlî zabt ve beynlerinde tevzî‘ murâd ederler
deyü da‘vâ ettiklerinde esnâf-ı merkūmûn dahi getirdikleri kehribârlara ta‘arruz
etmeyip diledikleri kimesneye bey‘ etmek üzere tenbîh ve i‘lâm dahi olunmuşken
yine kāni‘ler olmayıp ber-vech-i muharrer i‘mâlimize mümâna‘at etmeleriyle suâl
olunup mümâna‘atları men‘ ü def ‘ olunması murâdımızdır deyü da‘vâları mutâbık-ı
şer‘-i şerîf ve men‘-i inhisâr-ı bey‘ u şirâ hakkında sâdır olan hatt-ı hümâyûn-ı
sa‘âdet-redîfe muvâfık olmağla esnâf-ı merkumûn dahi fîmâ ba‘d müdde‘iyyûn-ı
mersûmûnun kehribâr iştirâ ve i‘mâl ve ibâdullâha bey‘ u şirâlarına mümâna‘at
etmemek üzere her birleri ta‘ahhüd eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min Za sene [1]216

212 [28b-1] Yahûdilerin yılda bir kez pişirdikleri hamursuzdan akçe talep
etmemesi için İhtisâb mültezimi Mustafa Ağa’ya tenbih edildiği
İhtisâb mültezimi Yahûdilerden Hamursuz için akçe mütâlebesiyle rencîde etmeme-
ğe ta‘ahhüd
Ma‘rûz

206
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

İstanbul ihtisâb mukāta‘ası mültezimi Mustafa Ağa meclis-i şer‘-i münîrde Yahûd
tâifesinden Yaşova v. Matatiye nâm Yahûdi muvâcehesinde tâife-i mersûmenin
senede bir defa tabh eyledikleri hamursuz için mukāta‘a-i merkūme mültezim-
leri tarafına dört bin akçe veregelmeleriyle meblağ-ı mezkûr dört bin akçeyi
mersûm Yaşova Yahûdi tâife-i mersûmenin umûrlarını rü’yet eylediğine binâen
bana teslîme mersûm Yaşova Yahûdi’ye cebr ve tenbîh olunmak matlûbumdur
deyü tasaddî eylediği da‘vâsı meşrû‘ olmadığından mâ‘adâ husûs-ı mezkûr için
emr-i âlî dahi vürûd eylemediğini mültezim-i merkūm Mustafa Ağa i‘tirâf etmek-
le ber-vech-i muharrer mütâlebesi hilâf-ı şer‘-i şerîf ve mugāyir-i rızâ-i âli olduğu
kendiye tefhîm olundukda ol dahi fîmâ ba‘d husûs-ı mezkûr için mersûm Yaşova
Yahûdi ile sâirlerine rencîde ve te‘addî etmemek üzere ta‘ahhüd eylediği İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-Zilka‘de sene [1]216

213 [28b-2] Büzmeci esnafının kadın elbiselerine süzeni nakş ederek


çiçek işleyip satmasına, terzi esnafının müdahale etmemesi
gerektiğinin tenbihi
Terziler ile sûzenici esnâfının ta‘ahhüdü
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyye’de terzi esnâfından büzmeci tâ‘bir olunur Serupa v. Agob ve
Karabet ve Kirkor ve Ohannes ve diğer Karabet ve Artin ve diğer Artin ve An-
geli ve diğer Ohannes ve Simon ve âhar Karabet ve Bağdısar ve Kasber nâm
zimmîler meclis-i şer‘-i münîrde sûzenici esnâfının kethüdâsı İbrahim b. Mus-
tafa ile zimmî ustalarından Yiğitbaşı Ağvan ve Felibos ve Hürmüz nâm zimmîler
muvâcehelerinde bir büzmeci esnâfı olup kendi malımız olan akmişeden nisâya
mahsûs elbiseye sûzeni nukûş ve çiçek işlemek murâd eylediğimizde esnâf-ı
merkūmun biz işleriz âhar kimesneye işletmeyiz deyü hilâf-ı şer‘-i şerîf ve men‘-i
inhisâr-ı bey‘ u şirâ hakkında sâdır olan hatt-ı şerîfe mugāyir bize mümâna‘at
etmeleriyle suâl olunup mümâna‘atları men‘ ü def ‘ olunmak murâdımızdır de-
diklerinde esnâf-ı merkūmun ber-vech-i muharrer te‘addîlerini inkârlarından
mâ‘adâ ba‘de’l-yem mümâna‘at etmeyip men‘ ve inhisâr-ı bey‘ u şirâ bâbında sâdır
olan hatt-ı hümâyûn-ı adâlet-makrûn mazmûn-ı şerîfi üzere diledikleri kimes-
neye i‘mâl ettirsinler biz mümâna‘at etmeyiz deyü ta‘ahhüd eyledikleri İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Zilka‘de sene [1]216

207
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

214 [28b-3] Anton ve ortaklarının Beyoğlu’nda francala frını açmasına


müsaade edilmesi için ferman talebi
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen mahrûse-i Galata hâricinde Beyoğlu nâm
mahalde su terâzisi ittisâlinde vâki‘ bir bâb fırançala fırınının mutasarrıfı bundan
akdem fırın-ı mezkûru âhar akara tebdîl için derûnunda kâin gedik tâ‘bir olunur
âlât-ı lâzımesini mahrûse-i mezbûre hâricinde vâki‘ Mevlevîhâne ittisâlinde kâin
habbâz fırınına nakil ve fırançalacı fırını olmak üzere küşâd ve tanzîm ve habbâz fı-
rını kaydı terkīn olunup fırançalacı fırını olmak üzere gedik ashâbı yedine sûret i‘tâ
olundukdan sonra fırın-ı mezkûr civârında vâki‘ mahallât ahâlîlerinin istid‘âlarıyla
ke’l-evvel habbâz fırını olmak üzere küşâd ve kaydı tashîh olunup ve fırança-
lacı gediği kimesnenin mu‘teber gediği olmayan mahâll-i âhara nakil olunmak
şürûtundan olmağla hâlâ Beşiktaş Nâibi İbrahim Efendi dâ‘îlerinin işbu i‘lâmında
kasaba-i mezbûrda fırançalacı olmayıp ahâlîlerinden nâmizâc ve alîl olanlar fı-
rançalaya muhtâc olmalarıyla âhar mahallerden fırançala tedâriğinde meşakkate
dûçâr ve bâlâda muharrer fırançalacı gediği dahi el-ân bir mahalle nakil olun-
muş olmayıp gedik-i mezkûra sâir şürekâlarıyla bi’l-iştirâk mutasarrıf olan Anton
zimmî mâlikler oldukları gediği ekmekçi dükkânına ba‘îd münâsib bir mahalle
nakle müte‘ahhid olduğu i‘lâm-ı mezkûrdan müstebân olmağla vech-i meşrûh üze-
re Başmuhâsebe’ye kayd ve yedlerine emr-i âlîşân i‘tâ buyrulması menût-ı irâde-i
aliyyeleri idüğü İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-3 min-Zilhicce sene 1216

215 [28b-4] Girid adasından İstanbul’a sabun getirip satan sabun


tüccarlarının ferman talebi
Sabun tüccârının fermân-ı âlî istid‘âlarıdır
Ma‘rûz
Hâlâ Kandiye kazâsı Nâibi Hasan Neşati Efendi dâ‘îlerinin işbu arzı bâlâsına sâdır
olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen Girid Cezîresinden Âsitâne-i aliyyeye sabun celb
ve ibâdullâha bey eden tüccârdan han ağası demekle arîf Hüseyin Ağa ve damadı
Mehmed Ağa ve Tiryâkîoğlu Mustafa Ağa ve el-Hâc Ali Ağa ve Suhtezâde İbra-
him Ağa ve Çavuşoğlu Mehmed ve Kuklâki Mustafa ve Tarakçıoğlu Derviş Ali ve
Mehmed Ali ve Kâriyeli el-Hâc Ali ve Yeğenzâde el-Hâc Mehmed Ağa ve Topçu
Hasan Ağa ve Yeğenoğlu Molla Mehmed ve İmâmoğlu Molla Derviş ve Mücellid
Mehmed Emin nâm kimesneler meclis-i şer‘-i münîrde bakkālân pazarbaşısı vekîli
Ahmed Ağa bölük başısı es-Seyyid Ahmed hâzır oldukları hâlde Âsitâne-i aliyye
ve bilâd-ı selâsede sabuncu esnâfının kethüdâsı es-Seyyid el-Hâc Ali Ağa ile esnâf-ı
mezkûreden es-Seyyid Halil ve es-Seyyid Mustafa ve ustalarından Nikola v. Sava

208
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

ve Pıraşkova v. Dimitri ve Sabana v. Yanaki ve Marat v. Tafti ve Manol v. Anton ve


Kiryako v. Tegodoş ve Kabasakal oğlu Lazari ve Manol ve Acı Kostandi ve Aslan
ve Simyon ve Danyel nâm zimmîler muvâcehelerinde takrîr-i kelâm edip derûn-ı
arzda zikr ve beyân olunduğu üzere ol tarafda olan şürekâlarımız şerefrîz-i sudûr
eden evâmir-i aliyyeye imtisâlen peyderpey her biri dâmen-i dermeyân-ı gayret ve
âhardan istidâne-birle vaktinde revgan-ı zeyt ve sâir levâzım-ı sabun iştirâ ve sa-
bun tabh ve i‘mâl ve Âsitâne-i aliyyeye irsâlde kemâl-i mertebe ihtimâm ve dikkat
üzereler iken irsâl eyledikleri sabun Âsitâne-i aliyyeye vürûd ve ekseri müflisler
yedine geçip semenleri tahsîl olunamayıp hatta bundan mukaddemce yüz elli bin
guruşdan mütecâviz sabuncu esnâfı zimmetlerinde mâl-ı tüccâr müterâkim olup
el-yevm bâ-fermân tahsîl ve tanzîmine sa‘y olunmakda olmağla bu sûretde git-
tikçe tüccâra za‘af-ı küllî târi olup Dârü’s-saltanatü’l-aliyyenin levâzımından olan
sabun husûsunda hizmete muktedir olamayacakları zâhir ve âşikâr olup bundan
böyle Âsitâne-i aliyye[ye] celb eylediğimiz sabunlar sabuncular kethüdâsı ve pa-
zarbaşısı ve bölükbaşı ma‘rifetleriyle kefîlleri alınmış ve taht-ı râbıtaya idhâl olun-
muş sabuncu esnâfına tevzî‘ ve semenleri cem‘ ve tahsîl ve ashâbına teslîm olunup
âdet-i kadîmeleri üzere mal-ı tüccârı edâda mümâtale ederek cevr ve ezâ veyâhud
kable’l-edâ hâlik oldukda veyâhud kendiye iflâsa çıkardıkta yedinde mevcûd olan
emti‘ası kethüdâ ve pazarbaşı ve bölükbaşı ma‘rifetleriyle ve ma‘rifet-i şer‘le bey‘
olunup vefâ eylemediği sûretde mâlik oldukları gedikleri mu‘temed ve milli ustalar
kefâletleriyle İstanbul Kadıları huzûrunda âhara bey‘ olunup deynine verilmek ve
bâkī deyni kalır ise kefîllerinden tahsîl olunmak ve bundan mâ‘adâ sabun tüccârı
tâife-i bakkālâna ve küfecilere dahi sabun bey‘ murâd eylediklerinde sabuncu esnâfı
iddi‘â-yı inhisar-ı bey‘ u şirâ ederek mümâna‘at ve muhâlefetleri men‘ ü def ‘ olu-
nup tâife-i bakkālânda dahi mal-ı tüccâr kalır ise sabuncu esnâfı misillü tamamen
ve kâmilen tahsîl olunmak üzere nizâm-ı kaviyye rabt ve halimize terahhümen
şerâit-i muharrereyi hâvi yedimizde bir kıt‘a emr-i âlî i‘tâ olunmasını istid‘â etme-
leriyle hakīkat-i hal takrîr-i meşrûhlarına mutâbık olmağla sıyânet-i emvâl-i tüccâr
Âsitâne-i aliyyeye sabunun kesret ve vefret üzere isticlâbına bâdi ve ibâdullâhın
refâh-ı hallerine müeddi mesâlih-i hayriyyeden olmağla mesûllerine müsâ‘ade-i
aliyye erzânı buyrulmak bâbında emr u fermân hazret-i men lehu’l-emrindir.
Fî-25 min-Zilka‘de sene [1]216

216 [29a-1] Sabun tüccarı Seyyid Hasan b. Ali’nin, Girid adasından


İstanbul’a sabun getiren tüccardan Hüseyin Ağa ve diğerlerine olan
borcunu ödemesi gerektiği
Sabun tüccârının 15.077 guruş 33 para hüküm
Ma‘rûz

209
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Âsitâne-i aliyye’ye Cezîre-i Girid’den sabun celb ve ibâdullâha bey‘ eden tüccârdan
han ağası demekle ma‘rûf Hüseyin Ağa ve damadı Mehmed Ağa ve Tiryâkîoğlu
Mustafa ve Suhtezâde İbrahim Ağa ve Çavuşoğlu Molla Mehmed ve Kuklakî Mus-
tafa Ağa ve Tarakçıoğlu Derviş Ali ve Mehmed Ali ve Kamariyeli el-Hâc Ali ve
Yeğenzâde el-Hâc Mehmed Ağa ve Topçu Hasan Ağa ve Yeğenzâde Molla Meh-
med ve İmâmoğlu Molla Derviş ve Mücellid Mehmed Emin Ağa ve Romalı Molla
Mehmed nâm kimesnelerin Zindânkapısı dâhilinde Sabuncu es-Seyyid Hasan b.
es-Seyyid Ali zimmetinde otuz bir bin yüz yirmi yedi guruş otuz üç para bâ-i‘lâm-ı
şer‘î mahkûmun-bih alacakları olduğu mukaddemâ mezbûr es-Seyyid Hasan’ın
ikrârıyla sâbit olmağla mezbûr es-Seyyid Hasan deyn-i mezkûrunu edâ için bi’t-
taleb habse ilkā olunup bir müddet mahbûs oldukdan sonra deyn-i mezkûrunu
edâ için yedinde olan emti‘a ve mahâll-i mezkûrda vâki‘ birbirine muttasıl üç bâb
dekâkîn gediklerini bey‘ ve edâ-yı deyn eyle deyü bi’d-defa‘ât tenbîh ve tazyîk
olundukda inâden bey‘ etmemekle verilen fetâvâ-yı şerîfe mûcebince mezbûrun
emti‘a ve gedik âlâtını vefâ etmez ise akarını semen-i misilleriyle taraf-ı şer‘den
âhara bey‘ ve edâ-yı deyn iktizâ eylediği bundan akdem i‘lâm ve mûcebince mu-
sahhih ve mufassal fermân-ı âlîşân dahi sâdır oldukdan sonra mezbûr es-Seyyid
Hasan ashab-ı düyûn-ı mezbûrûn ile hesâbları ma‘rifet-i şer‘le rü’yet olunmasını
istid‘â etmekle tekrar hesâbları hesab-ı sahîh ile rü’yet eylediklerinde müdde‘ûn-ı
mezbûruna ba‘de’t-teslîmât iki kıt‘a i‘lâm ile otuz iki bin üç yüz on dört guruş
on dört para ve İzmir tüccârından Hüseyin Ağa ve es-Seyyid el-Hâc Mustafa
Ağa ve diğer el-Hâc Mustafa ve Hâfız Mehmed nâm kimesnelere dahi sabun se-
meninden bâ-i‘lâm iki bin altı yüz seksen altı guruş on yedi para deyni olduğu
lede’l-murâfa‘a ikrâr u i‘tirâfıyla şer‘an sâbit olmağla cem‘an deyni olan otuz beş
bin beş yüz guruşun edâsı için imtisâlen li’l-emri’l-âli mezbûr es-Seyyid Hasan’ın
mahâll-i mezkûrda vâki‘ birbirine muttasıl üç bâb dükkânları derûnlarında
mevcûde bulunup ma‘rifet-i şer‘le bey‘ olunan ma‘lûmü’l-vezn sabun semeni
olan bin üç yüz otuz bir buçuk guruş ve sabun tuzu semeni olan iki yüz kırk altı
guruş on altı para ve pirinç semeni olan seksen yedi guruş beş para ile üç aded
çekmeceleri<<derûnlarında mevcûde beyn>> derûnunda zuhûr eden altmış dört
guruş otuz yedi para ki cem‘an bin yedi yüz yirmi dokuz guruş otuz sekiz para
ve mârru’z--zikr üç bâb dükkân derûnlarında mevcûde beyne’l-hıref gedik tâ‘bir
olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeleri sûk-ı Sultânîde ba‘de’l-müzâyede ve inkitâü’r-
rağbe el-yevm semen-i misilleri olduğu ihbâr olunup kıbel-i şer‘den bâ-hüccet-i
şer‘iyye âhara bey‘ olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûme semenleri olan on sekiz bin
guruş ki min haysü’l-mecmû‘ on dokuz bin yedi yüz yirmi dokuz guruş otuz sekiz
para dâyînleri mezbûrûn alacaklarına mahsûben teslîm onlar dahi ahz u kabz ve
her biri alacaklarına mahsûben beynlerinde iktisâm eylediklerinden sonra ashâb-ı
düyûn-ı mezbûrûn meclis-i şer‘de mezbûr es-Seyyid Hasan muvâcehesinde
mezbûr es-Seyyid Hasan zimmetinde mahkûmun-bih hakkımız olan cem‘an otuz

210
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

beş bin beş yüz guruşdan bâkī kalan on beş bin yedi yüz yetmiş guruş otuz üç pa-
rayı dahi taleb ederiz deyü da‘vâ eylediklerinde mezbûr es-Seyyid Hasan dahi ka-
ziyye minvâl-i meşrûh üzere olduğunu ve meblağ-ı bâkī-i mezkûr beş bin yedi yüz
yetmiş guruş otuz üç parayı müdde‘ûn-ı mezbûrûna el-yevm zimmetinde sahîhan
deyni olduğunu bi-tamâmihî ikrâr u i‘tirâf etmeğin alâ-mûceb-i ikrârihi meblağ-ı
bâkī-i mezkûr on beş bin yedi yüz yetmiş guruş otuz üç parayı dahi müdde‘ûn-ı
mezbûrûna edâ ve teslîme mezbûr es-Seyyid Hasan’a tekrar tenbîh olunduğu İs-
tanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-28 min Za sene [1]216

217 [29a-2] Attar İsmail b. Hüseyin’in, Kahveci Seyyid Mehmed b. Seyyid


Hasan’a olan borcunu ödemesi gerektiği
80 guruş hüküm
Ma‘rûz
Arzuhâlde mezkûr Kahveci es-Seyyid Mehmed Emin Efendi b. es-Seyyid el-Hâc
Hasan İslâmbol’da meclis-i şer‘-i hatîrde arzuhâl eden Attâr es-Seyyid İsmail b.
Hüseyin mahzarında mezbûr es-Seyyid İsmail zimmetinde cihet-i karzdan yüz
guruş alacağım olup hatta mezbûr İsmail meblağ-ı mezkûr cihet-i mezkûreden
bana deyni olduğunu ikrâr ve hatt u hatmini hâvi yedime işbu bir kıt‘a deyn te-
messükü dahi i‘tâ eylediğinden sonra meblağ-ı mezkûrun yirmi guruşunu bana
edâ etmekle bâkīsi olan seksen guruşu hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol
dahi cevâbında ikrâr-ı deyn temessük-ı mezkûr kendinin olduğunu ikrâr lâkin
müdde‘î-i mezbûrdan ben karz akçe almayıp kâziben ikrâr ve temessük-ı mezkûru
vermişdim dedikde mezbûr es-Seyyid İsmail ikrârında kâzib ve kendisi da‘vâ-yı
mezkûresinde mübtil olmadığına müdde‘î-i mezbûr es-Seyyid Mehmed Emin
Efendi’ye yemîn verilmeğin mûcebiyle meblağ-ı bâkī-i mezkûr seksen guruşu
müdde‘î-i merkūma edâ ve teslîme mezbûr es-Seyyid İsmail’e tenbîh olunduğu
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre-i Zilhicce sene [1]216

218 [29a-3] Ahmed Usta b. Mustafa’nın, dolapçı esnafından Ali, İsmail ve


Süleyman’a olan borcunu kabul ettiği
İkrâr-ı deyn
Ma‘rûz
Dolabcı esnâfından ber-vech-i âtî karzdan bin guruş iddi‘â eden el-Hâc Ali b. Sü-
leyman ve beş yüz guruş iddi‘â eden el-Hâc İsmail b. Ahmed ve esnâf-ı mezkûre
umûruna mevkūfe nukūdun mütevellîsi olup nukūd-ı mevkūfeden olmak üzere

211
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

sekiz yüz yirmi yedi guruş iddi‘â eden Süleyman b. Abdullah nâm kimesneler
meclis-i şer‘-i münîrde esnâf-ı mezkûreden Ahmed Usta b. Mustafa mahzarında
merkūm el-Hâc Ali malımdan bin guruş ve mezbûr el-Hâc İsmail ben dahi ma-
lımdan beş yüz guruş ve mütevellî merkūm dahi nukūd-ı mevkūfe-i mezkûreden
olmak üzere sekiz yüz yirmi yedi guruş mezbûr Ahmed Usta’ya her birimiz ikrâz
ve teslîm ol dahi iktirâz ve kabz ve istihlâk edip mebâliğ-i mezkûre hâlâ zimme-
tinde alacağımız olmağla bi’l-asâle ve bi’l-vekâle taleb ederiz deyü her biri ba‘de’d-
da‘vâ ve’l-istintak ve’l-ikrâr mûcebince meblağ-ı mezkûrun bin guruşu merkūm
el-Hâc Ali’ye ve beş yüz guruşu el-Hâc İsmail’e ve sekiz yüz yirmi yedi guruşu
mütevellî-i merkūm Süleyman’a edâsıyla mezbûr Ahmed Usta ilzâm olunduğu
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-2 min-Zilhicce sene [1]216

219 [29b-1] Seyyid Hasan b. İbrahim’in, tütün tüccarlarından Hasan


b. Mehmed ve ortağı Mehmed b. Abdullah’a olan borcunu
ödemesi gerektiği
823 guruş 6 para hüküm
Ma‘rûz
Tütün tüccârından Hasan b. Mehmed ve şerîki Mehmed b. Abdullah nâm ki-
mesneler meclis-i şer‘de es-Seyyid Hasan b. el-Hâc İbrahim nâm kimesne
muvâcehesinde mezbûr es-Seyyid Hasan târih-i i‘lâmdan sekiz ay mukaddem be-
her vakıyyesi yirmi altışar paraya olmak üzere yedimizden ve malımızdan iştirâ ve
kabz eylediği bin sekiz yüz elli bir vakıyye tütün semeninden bin iki yüz üç guruş
altı para alacak hakkımız olup ve mezbûr es-Seyyid Hasan malından yirmi vakıy-
ye afyonu dört yüz guruşa ve bir karsak kürkünü iki yüz guruşa bize bey‘ ve teslîm
biz dahi iştirâ ve kabz eylediğimizden sonra semenleri olan cem‘an altı yüz guruşu
deyn-i mezkûreynin ol mikdârına ba‘de’t-takās ve’l-mahsûb biz ol mikdâr afyonu
ve zikr olunan kürkü mezbûr es-Seyyid Hasan’a iki yüz elli guruşa bey‘ ve teslîm
ol dahi iştirâ ve kabz ve kabûl etmekle sâlifü’z-zikr tütün semeninden bâkī altı yüz
üç guruş altı para ile zikr olunan afyon ve kürk semeninden dahi iki yüz elli guruş
ki cem‘an sekiz yüz elli üç guruş altı paranın otuz guruşunu bize def ‘ ve teslîm
bâkī sekiz yüz yirmi üç guruş altı para hâlâ zimmetinde alacağımız olmağla ta-
leb ederiz deyü da‘vâ eylediklerinde ol dahi cevâbında müdde‘iyân-ı mezbûrânın
ber-vech-i muharrer müdde‘âlarını ikrâr u i‘tirâf eylediğinden sonra deynim olan
meblağ-ı mecmû‘-ı mezkûr sekiz yüz yirmi üç guruş altı paradan kabzını mu‘terif
oldukları otuz guruşdan mâ‘adâ bir def ‘a Galata’da Arab Câmi‘i havâlîsinde üç yüz
guruş ve bir def ‘a dahi kendi dükkânımda iki yüz elli guruş mezbûr Hasan’a ve bir
def ‘a dahi şerîki mezbûr Mehmed ile ma‘an mezbûr Hasan’a yüz elli bir guruş edâ

212
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

ve teslîm etmemle ancak zimmetimde yüz yirmi iki guruş altı para deynim bâkī
kalmışdır deyü ol mikdârında eylediği def ‘ini isbât için kirâren ve mirâren lede’l-
istimhâl ve’l-imhâl müddet-i mehl-i şer‘î tamam olup bir vechile isbâta kādir ol-
mayıp talebiyle mezbûrân Hasan ve Mehmed’den her biri vech-i şer‘î üzere tahlîf
ve mûcebince dâfi‘-i merkūm def ‘-i mezkûrlarıyla mezbûrân Hasan ve Mehmed’e
bilâ-beyyine mu‘ârazadan ba‘de’l-men‘ ikrâr u i‘tirâfı mûcebince meblağ-ı bâkī-i
mezkûr sekiz yüz yirmi üç guruş altı parayı müdde‘iyân-ı mezbûrâna edâ ve
teslîme mezbûr es-Seyyid Hasan’a tenbîh olunduğu İstanbul mahkemesinde
ba‘de’t-tescîl ve bi’l-iltimâs huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-selh-i Za sene [1]216

220 [29b-2] Mehmed Usta b. Osman’ın, Sankola v. Pavi’nin oğlu ve


vârisi Yavan’a, çörekçi dükkânındaki dörtte bir hissesini teslim
etmesi gerektiği
Rub‘ çörekçi hükmü
Ma‘rûz
Vilâyet-i Rumeli’nde Devre kazâsına tâbi‘ Istavrata karyesi re‘ayâsından olup
işbu târih-i i‘lâmdan on beş sene mukaddem hâlik olan Sankola beled-i Pavli
zimmînin sulbî oğlu ve hasran vârisi olduğunu iddi‘â edip arzuhâl eden Yavan
zimmî meclis-i şer‘-i münîrde İslâmbol’da Karagümrük kurbünde câmi‘-i şerîf
karşısında vâki‘ bir bâb çörekçi dükkânı derûnunda mevcûde gedik tâ‘bir olunur
âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeye vâzı‘u’l-yed olan Mehmed Usta b. Osman mahzarında
zikr olunan çörekçi dükkânı derûnunda olan gedik âlâtının rub‘una babam hâlik-i
mersûm ile’l-helâk mâlik ve mutasarrıf iken hâlik oldukda hisse-i mezkûresi has-
ran bana mevrûs olup ve ben ol târihden beri mecnûn olmamla da‘vâ etmemiştim
hâlâ ifâkat bulmamla suâl olunup rub‘ hisse-i irsiyemden keff-i yedine mezbûr
Mehmed’e tenbîh olunması murâdımdır deyü da‘vâ ettikde mezbûr Mehmed dahi
cevâbında rub‘ âlât-ı mezkûr hâlik-i mersûm Sankola zimmînin hayatında mülkü
olmağla âhara bey‘ ol dahi bilâ-vâris fevt olmağla işbu yedimde olan hüccet nâtıka
olduğu üzere cânib-i beytü’l-mâlden sâbıkā Kethüdâmız es-Seyyid Mustafa iştirâ
ve ba‘dehû bana bâ-hüccet bey‘ etmekle ol vechile vaz‘-ı yed ederim deyü vaz‘-ı
yedini ikrâr ve müdde‘î-i mersûm hâlik-i mesfûrun sulbî oğlu ve hasran vârisi
olduğu ma‘lûmüm değildir deyü inkâr etmekle müdde‘î-i mersûm ber-vech-i mu-
harrer hâlik-i mesfûre Sankola zimmînin oğlu ve hasran vârisi olduğunu kazâ-i
mezbûr ahâlîsinden ve lede’t-tezkiye şehâdetleri makbûle olan Halil Beşe b. Ah-
med ve Bayram b. Ahmed nâm kimesneler şehâdetleriyle ber-nehc-i şer‘î isbât
eylediğinden sonra hâlik-i mersûmun hayatında bey‘ini merkūm Mehmed Usta
beyândan âciz ve tahlîfe dahi tâlib olmamağla mûcebince rub‘ âlât-ı mezkûreden

213
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

keff-i yed ve müdde‘î-i mersûma teslîme merkūm Mehmed Usta’ya tenbîh olun-
duğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 Za sene [1]216

221 [29b-3] Seyyid Hasan Efendi’nin mürekkebci dükkânı açmasına ve


sanatını icra etmesine engel olunmaması
Mürekkeb dükkânı küşâdı
Ma‘rûz
Es-Seyyid Hasan Efendi b. Ali meclis-i şer‘-i münîrde İslâmbol’da mürekkeb-
ciler esnâfının kethüdâsı el-Hâc Halil ve es-Seyyid Osman Usta ve es-Seyyid
Mehmed ve İbrahim ve Molla Ali muvâcehelerinde ben mürekkebcilik san‘atını
tahsîl ve mahâret kisb etmemle i‘mâl ve bey‘ murâd eylediğimde esnâf-ı mezkûre
beni bey‘den men‘-birle dükkân küşâdıma mümâna‘at etmeleriyle suâl olunup
mümâna‘atları men‘ ü def ‘ ve dükkân küşâdıma taraf-ı şer‘den izin ve ruhsat ve-
rilmesi murâdımdır dediği şer‘-i şerîfe mutâbık ve men‘-i inhisâr-ı bey‘ u şirâ
bâbında sâdır olan hatt-ı hümâyûna muvâfık olduğu esnâf-ı mezkûreye tefhîm
olundukda onlar dahi fîmâ ba‘d merkūm es-Seyyid Hasan Efendi’nin mürekkeb
i‘mâline ve dükkân küşâdıyla bey‘ u şirâsına mümâna‘at etmemek üzere her biri
ta‘ahhüd eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-26 min-Zilka‘de sene [1]216

222 [29b-4] Kürekçi esnafından Seyyid Hüseyin b. İbrahim’in


kürekçi dükkânı açmasına ve kürekçilik sanatını icra etmesine
engel olunmaması
Kürekçi kalfasının dükkân küşâdı
Ma‘rûz
Kürekçi esnâfından es-Seyyid Hüseyin b. el-Hâc İbrahim meclis-i şer‘-i münîrde
esnâf-ı mezkûre kethüdâsı es-Seyyid Hasan b. el-Hâc Hasan muvâcehesinde mezbûr
es-Seyyid Hüseyin’in sâbıkā ustası Mehmed b. Abdullah hâzır olduğu hâlde ben
kürekçilik san‘atını tahsîl ve pîr-perver kalfaları olup müstakillen dükkân küşâd ve
bey‘ ve ticâret murâd eylediğimde kethüdâ-yı merkūm hilâf-ı şer‘-i şerîf dükkân
küşâdıyla bey‘ u şirâma mümâna‘at etmekle suâl olunup mümâna‘atı men‘ ü def ‘
olunması murâdımdır deyü da‘vâ ettikde kethüdâ-yı merkūm dahi cevâbında
müdde‘î-i mezbûr san‘at-ı mezkûrede mâhir ve dükkân küşâdına liyâkati bâhir
olup ancak âdetimize göre bu makūle dükkân küşâd eden kimesneler ustaları-
na bir mikdâr hediye vermekle hatırını tatyîb ba‘dehû izin veririm demesi şer‘-i

214
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

şerîfin hilâfı ve inhisâr-ı bey‘ u şirâ hakkında sâdır olan hatt-ı şerîfe münâfi ol-
duğu kethüdâ-yı merkūma tefhîm ve ba‘de’l-yevm müdde‘î-i mezbûrun dükkân
küşâdıyla bey‘ u şirâsına mümâna‘at etmemek üzere tenbîh olunduğu İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-29 min-Zilka‘de sene [1]216

223 [30a-1] Bahçıvân Pıraşkova v. Kiryako’nun, bostan gediği hususunda


Mehmed Çavuş’un zimmetini ibra ettiği
Bahçıvân ibrâsı
Ma‘rûz
Bahçıvân tâifesinden Pıraşkova v. Kiryako zimmî meclis-i şer‘-i münîrde
İslâmbol’da Yedikule kurbünde Bucak bağı demekle ma‘rûf bostanda mütemek-
kinler Bünyat v. Pıraşkova ve Sabana v. Sava ve Kostandi v. Kirago ve Yorgi v. Rüs-
tem ve Hıristo v. Todori ve Nikola v. Sava zimmîler muvâcehelerinde dîvân-ı âlî
çavuşlarından Mehmed Çavuş hâzır olduğu hâlde zikr olunan bucak bağı bostanı
gediği mukaddemâ ben altı yüz guruşa iştirâ eylediğimden sonra derûnuna bin
guruş dahi sarf edip bu vechile mutasarrıf iken kethüdâmız ve esnâf-ı merkūmûn
benden iştikâ ve mülk sâhibleri dahi fesh-i îcâr ile hurûcumu taleb ve da‘vâ et-
meleriyle bostan-ı mezkûrda mezrû‘âtım ve mülküm olmak üzere gars eylediğim
eşcârın kıymetleri ma‘rifet-i şer‘le takvîm olunmasını iltimâs eylediğime binâen
işbu bahçıvân zimmîler üç yüz altmış guruş tahmîn ve takvîm etmişlerdi el-hâletü
hâzihi noksan takvîm eylediklerine binâen hüsrânım olan bin iki yüz elli guru-
şu mersûmûn mallarından bana zâmin olsunlar deyü tasaddî eylediği da‘vâsı
takrîr-i meşrûhu üzere meşrû‘a olmamağla kelâmına iltifât olunmayıp mersûmûn
bî-vech-i şer‘î mu‘ârazadan ba‘de’l-men‘ mersûm Pıraşkova zimmî yine meclis-i
şer‘de hâzır-ı merkūm Mehmed Çavuş muvâcehesinde merkūm Mehmed Ağa ye-
dinde olup bin iki yüz on dört senesi Saferi’l-hayrının on dördüncü günü târihiyle
muvarrah ol târihde İslâmbol kādısı olan Faziletlü Mehmed Efendi hazretlerinin
bir kıt‘a i‘lâmlarında zikr ve beyân olunduğu üzere meblağ-ı mezkûr üç yüz altmış
guruşdan bostan-ı mezkûr îcâresi deynim ba‘de’l-ihrâc bâkī bana teslîmi iktizâ
eden iki yüz kırk beş buçuk guruşdan yirmi beş buçuk guruşu çavuşbaşı ağa res-
mine verilip bâkīsi olan iki yüz yirmi buçuk guruş merkūm Mehmet Ağa yedinde
kalmağla meblağ-ı mezkûr üzerine dört buçuk guruş dahi kendi malından zam
ile iki yüz yirmi beş guruşu merkūm Mehmed Çavuş işbu meclis-i şer‘de bana
def ‘ ve teslîm ben dahi tamamen ba‘de’l-kabz bostan-ı mezkûr gediğine müte‘al-
lika merkūm Mehmed Çavuş vesâir zimmîyyûn-ı mersûmûn ile da‘vâ ve nizâ‘ ve
husûmetim kalmadı deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-Zilka‘de sene [1]216
215
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

224 [30a-2] Hatice bt. Hasan’ın, Ahmed Necib Efendi aleyhine açtığı
alacak davasını ispat edemediği
Mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Medîne-i İzmir sâkinelerinden mu‘arrefetü’z-zât Hatice bt. el-Hâc Hasan nâm
Hatun meclis-i şer‘-i münîrde mevâlî-i izâmdan sâbıkā medîne-i mezbûre kādısı
Samakovîzâde Faziletlü Ahmed Necib Efendi mahzarında mûmâ-ileyh Ahmed
Necib Efendi târih-i i‘lâmdan dört buçuk sene mukaddem medîne-i mezbûrede
hâkimü’ş-şer‘ iken li-ebeveyn er karındaşım Hasan nâm kimesne hâl-i suğ-
runda vasîsi olan vâlidemiz Fâtıma Hatun’dan pederimizden müntakil mal-ı
mevrûsundan vasiyy-i merkūmenin makbûzunu efendi-i mûmâ-ileyh huzûrunda
da‘vâ etmekle esnâ-yı terâfu‘larında benden bir nesne iktizâ etmemişken efendi-i
mûmâ-ileyh beni huzûruna getirdip bana dört yüz otuz guruş getir demekle ben
dahi tedârik ve kendiye ifâde eylediğimde tahtacıyı çağırdıp bu akçeyi addeyle al
deyü emr etmekle ol dahi add ve tamamen kabz eylediğini benim muvâcehemde
kendiye ifâde dahi etmişdi el-hâletü hâzihi ber-vech-i muharrer benden bi-gayr-ı
hakkın makbûzu olan meblağ-ı mezkûr dört yüz otuz guruşu hâlâ istirdâd ederim
deyü ba‘de’d-da‘vâ ve’l-istintak ve’l-inkâr müdde‘iye-i mezbûre ber-vech-i mu-
harrer müdde‘âsını isbâtdan ızhâr-ı acz ve istihlâf eylediğine binâen mûmâ-ileyh
Ahmed Necib Efendi’ye ber-nehc-i şer‘î yemîn verilmeğin mûcebiyle müdde‘iye-i
mezbûre Hatice Hatun da‘vâ-yı mezkûresiyle mûmâ-ileyh Ahmed Necib Efendi’ye
bilâ-beyyine mu‘ârazadan men‘ olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Zilka‘de sene [1]216

225 [30a-3] Doğramacı ustalarından Seyyid İbrahim ve Mehmed’in, Anbis


v. Maroros’a olan borçlarını tamamen ödedikleri
Edâya tenbîh ve kabz
Ma‘rûz
Doğramacı ustalarından Anbis v. Mardros zimmî meclis-i şer‘-i münîrde doğ-
ramacı esnâfından mütevellî es-Seyyid İbrahim b. Ahmed ve Mehmed Usta
muvâcehelerinde ben esnâf-ı mezkûre ustalarından olup İslâmbol’da Samat-
ya kurbünde istîcâr eylediğim dükkânda san‘atımı i‘mâl eder iken merkūmân
es-Seyyid İbrahim ve Mehmed ustalar senin gediğin yokdur deyü hevâyi gedik
kirâsı nâmıyla malımdan mütevellî-i merkūm es-Seyyid İbrahim yirmi dört gu-
ruş ve mezbûr Mehmed Usta kırk iki guruşumu bi-gayr-ı hakkın ahz etmeleriyle
meblağayn-ı mezkûreyni merkūmândan taleb ederim deyü da‘vâ ettikde onlar dahi

216
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

cevâblarında müdde‘i-i mersûmdan ol mikdâr guruş ahz eylediklerini ikrâr etme-


leriyle mûcebiyle ba‘de’l-ilzâm mersûm Anabyos zimmîye meclis-i şer‘de ânifen
edâsına tenbîh olunan yirmi dört guruşu merkūm es-Seyyid İbrahim ve kırk iki
guruşu mezbûr Mehmed Usta bana def ‘ ve teslîm ben dahi yedlerinden tamamen
ahz u kabz eyledim deyü ikrâr ve tasdîkleri tescîl ve İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Zilka‘de sene [1]216

226 [30a-4] Agob v. Serkiz’in Lasko, Anaştaş ve Panayot’a olan borcunu


ödemesi gerektiği
Edâya tenbîh
Ma‘rûz
Kürkçü esnâfından olup ber-vech-i âtî beş yüz seksen beş guruş iddi‘â eden Las-
ko v. Kostandi ve seksen guruş iddi‘â eden Anaştaş v. Todori ve kırk yedi guruş
iddi‘â eden Panayot v. Yorgi ve beş yüz otuz guruş iddi‘â eden Yavan v. Kiryako
nâm zimmîler meclis-i şer‘-i münîrde esnâf-ı mezkûreden Agob v. Serkiz zimmî
muvâcehesinde mersûm zimmî mersûm Lasko zimmî mersûm Agob zimmî zim-
metinde kürk semeninden beş yüz seksen beş guruş ve mersûm Anaştaş benim
dahi kezâlik kürek semeninden seksen guruş ve mersûm Panayot benim dahi
kezâlik kürk semeninden kırk yedi guruş ve mersûm Yavan benim dahi kezâlik
kürk semeninden beş yüz otuz guruş alacağımız olmağla hâlâ taleb ederiz deyü
ba‘de’d-da‘vâ ve’l-istintak mersûm Agob zimmî dahi cevâbında müdde‘ûn-ı
mesfûrûnun ber-minvâl-i meşrûh müdde‘âlarını ikrâr u i‘tirâf etmekle mûcebiyle
meblağ-ı mezkûr beş yüz seksen beş [guruşu] mersûm Lasko zimmîye ve seksen
guruşu mersûm Anaştaş zimmîye ve kırk yedi guruşu mesfûr Panayot zimmîye ve
beş yüz otuz guruşu mersûm Yavan zimmîye edâ ve teslîme mersûm Agob zimmîye
tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min-Zilhicce sene [1]216

227 [30b-1] Terzi Bedros v. Marat’ın mahalleden çıkarıldığı


Kefereyi mahalleden ihrâc
Ma‘rûz
İslâmbol’da Kumkapı dâhilinde Tavâşî Süleyman Ağa Mahallesi İmâmı Hasan
Efendi ve ahâlîsinden el-Hâc Memiş b. Ali ve el-Hâc Mehmed Sâdık b. İbrahim ve
Mehmed Emin Efendi b. Ahmed ve es-Seyyid el-Hâc İbrahim Ağa ve Yusuf Ağa
ve Bekir Ağa ve Kahveci Mustafa ve diğer Bekir ve Mehmed Emin Ağa ve Mus-
tafa ve diğer Hazinedâr Bekir Ağa ve Şamdânî Mehmed Ağa ve Abdullah Ağa ve

217
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

es-Seyyid Mehmed Ağa nâm kimesneler meclis-i şer‘-i münîrde Terzi Bedros v.
Marat zimmî muvâcehesinde mersûm Bedros zimmî mahalle-i mezbûrede vâki‘
bir tarafdan Mahmud odabaşı ve bir tarafdan samancı oğlu menzili ve taraf-ı râbi‘i
tarîk-i âm ile mahdûd ve kadîmi Müslim menzili olan menzili teveffüz ve kendi
menziline idhâl ve derûnunda sâkin olmağla mahallemiz câmi‘inin kıllet-i cema‘a-
tine bâ‘is olup me’vâ-yı Müslimînde kefere sâkin olmamak üzere emr-i âlî dahi
sâdır olduğundan başka mersûm Bedros zimmî kendi halinde olmayıp müfsid ve
mahallemiz ahâlîleri beyninde ihtilâle bâ‘is olmağla mersûmdan bir vechile emni-
yet ve rahatımız yokdur deyü bi’l-muvâcehe teşekkî etmeleriyle ol dahi cevâbında
menzil-i mezkûr Müslim menzili olduğunu ikrâr ve tasdik ve bir Müslime ferağa
rızâsıyla ta‘ahhüd eylediğinden sonra dönüp menzil-i mezkûru ahâlî-i mahalle al-
sın deyü inadını ızhâr ve ahâlî-i mahallenin iştikâları vâkı‘a mutâbık olduğu zâhir
olmağla fîmâ ba‘d mersûm Bedros zimmî kendi menzilinde dahi mütemekkin ol-
mayıp mahâll-i âhara nakle tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 Zilhicce sene [1]216

228 [30b-2] İpekçi Bedros v. Avadik’in, Bağdisar v. Hanem ve kardeşi


Aleksan’a olan borcunu ödemesine tenbih
Bedel-i sulh bin guruş edâsına tenbîh
Ma‘rûz
Sarraf tâifesinden Bağdisar v. Hanem ve şerîki karındaşı Aleksan nâm zimmîler
meclis-i şer‘-i münîrde İpekçi Bedros v. Avadik nâm zimmî muvâcehesinde
mersûm Bedros zimmî zimmetinde mal-ı şirketimizden olmak üzere cihet-i
karzdan bir kıt‘a temessük mantûkunca bin guruş ve âhar bir kıt‘a temessük-
le dahi üç yüz guruş ki cem‘an bin üç yüz guruş alacağımız olmağın hâlâ taleb
ederiz deyü da‘vâya tasaddî eylediğimizde ol dahi cevâbında ber-vech-i muharrer
müdde‘âlarımızı ikrâr lâkin meblağ-ı mezkûr bin üç yüz guruşun bilâ-devr ribhi
olarak on üç buçuk senede iki bin yedi yüz on üç buçuk guruş vermemle meblağ-ı
mezkûr deynim olan bin üç yüz guruşdan fürû-nihâde oldukda bâkīsi olan bin
dört yüz on üç buçuk guruş ile bin iki yüz bir senesi hilâlinde iktirâz ve kabz ve
ba‘dehû edâ eylediğim beş yüz guruşun bilâ-devr ribhi olmak üzere verdiğim yedi
yüz elli guruşu istirdâd ederim deyü bizden da‘vâ biz dahi ancak yüz seksen sekiz
guruş ribh ahzımızı ikrâr ziyâde ribâ müdde‘âsını inkâr etmemizle beynimizde
ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı muslihîn biz tasaddî eylediğimiz bin üç yüz
guruş da‘vâmızdan mesfûr Bedros zimmî ile kat‘an li’n-nizâ‘ bin guruşa sulh oldu-
ğumuzda ol dahi sulh-i mezkûru ba‘de’l-kabûl ziyâde müdde‘âmıza ve bi’l-cümle
husûs-ı mezkûra ve işbu târih-i i‘lâma gelince sâir hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika

218
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

âmme-i de‘âvî ve mütâlebât ve kâffe-i eymân ve muhâsamâtdan biz mersûm Bed-


ros zimmî ile oğlu işbu hâzır bi’l-meclis zimmîden her birinin zimmetlerini ibrâ
ve iskāt eylediğimizde mesfûr Bedros zimmî dahi bizden mütâlebe eylediği ribh-i
müstehlike-i mezkûreye vesâir hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i da‘vâdan
bizim zimmetimizi ibrâ ve iskāt ve her birimiz ber-vech-i muharrer âharın
ibrâsını kabûl eyledik deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk bedel-i sulh-i mezkûr bin
guruş müdde‘iyân-ı mersûmân Bağdısar ve Aleksan zimmîlere deyni olduğunu
mersûm Bedros zimmî ikrâr u i‘tirâf etmeğin mûcebince meblağ-ı mezkûr bin
guruşu müdde‘îyân-ı mersûmâna edâ ve teslîme mersûm Bedros zimmîye tenbîh
olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min-Zilhicce sene [1]216

229 [30b-3] Kantarcı Ahmed b. Ali ve Mustafa b. Ali’nin, esnaftan


fazla ücret istedikleri, verilmediği takdirde yanlış, fazla ve eksik
tarttıkları gerekçesiyle kantarcılıktan çıkarıldıkları
Kantarcı ihrâcı
Ma‘rûz
Mısır tüccârından İstanbul’da Eminönü’nde sâkinler el-Hâc Kadri b. Kasım ve el-
Hâc Hasan b. İbrahim ve İsmail b. Mustafa ve el-Hâc Mustafa b. Ali ve Hasan
b. Abdullah ve es-Seyyid Osman b. Ali ve el-Hâc Süleyman b. el-Hâc Osman ve
Molla İbrahim b. Mehmed ve Molla Ali b. Ali nâm kimesnelerden her biri meclis-i
şer‘-i münîrde gümrük önünde kantar emînleri taraflarından müstahdem kantar-
cı Ahmed b. Ali ve Mustafa b. Ali nâm kimesneler muvâcehelerinde merkūmân
Ahmed ve Mustafa bey‘ u şirâ eylediğimiz eşyâyı vezn-i kantar ettirmek murâd
eylediğimizde envâ‘-ı cevr ve ezâ eylediklerinden mâ‘adâ şerbetlik nâmıyla ziyâde
ücret mütâlebe eyleyip verilmediği sûretde iktizâsına göre ziyâde ve noksan
vezn etmek ve nice nice hîle ve hüd‘a irtikâb etmeleriyle ibâdullâhı ızrâr âdet-i
müstemirreleri olmağla merkūmândan bir vechile emniyet ve rahatımız yok-
dur deyü bi’l-muvâcehe iştikâ ve kantarcılıktan ihrâc olunmalarını istid‘â etme-
leriyle mezbûrân Ahmed ve Mustafa fîmâ ba‘d bir mahalde kantarcı olmayıp ve
ol vechile ibâdullâhı ızrâr etmemeleri için her birine tenbîh olunduğu İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 Z sene [12]16

219
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

230 [30b-4] Kırımlı Osman b. Süleyman’ın damadı Seyyid Ali’nin,


mahkemeye çağrılmasına rağmen gelmediğinden cebren
getirilmesi gerektiği
İhzârına cebr olmağa
Ma‘rûz
Kırımî Osman b. Süleyman nâm kimesnenin hâlâ damadı olup İslâmbol’da Gedik-
paşa kurbünde Eminsinan Mahallesinde sâkin Bezzâzistânî es-Seyyid el-Hâc Ali
nâm kimesne ile hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika da‘vâsı olmağla mezbûr es-Seyyid
el-Hâc Ali’yi li-ecli’t-terâfu‘ meclis-i şer‘a ihzâr için taraf-ı şer‘den bi’t-taleb irsâl
olunan Muhzır Mustafa mahalle-i mezkûre İmâmı Efendi ile mezbûrun menziline
varıp bi’d-defa‘ât da‘vet-i şer‘ eyledikde mezbûr es-Seyyid el-Hâc Ali itâ‘at-ı şer‘-i
şerîf etmeyip murâfa‘adan imtinâ‘ eylediğini merkūmân bendeleri meclis-i şer‘a
gelip inhâ etmeleriyle mezbûr es-Seyyid Ali’nin ihzarına cebr olunmak iktizâ ey-
lediğin İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre-i Zilhicce sene [1]216

231 [31a-1] Tülbentçi esnafının, basmahanede tülbentlerini nöbetleşe


bastırmaları ve herkesin sırasına riayet etmesi gerektiğinin tenbihi
Tülbentçilerin yemenî basması nevbetine dâir nizâm
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyye’de tülbentçi esnâfından Kirkor v. Karabet ve Haçador v. Avanis ve
Darmiye v. Ohannes ve Ohannes v. İsael ve Haçador v. Babek ve Estefan v. Avanis
ve Ohan v. Agob ve Haçador v. Panayot ve Ohannes v. Tatus ve Kigork v. Vartan
vesâirleri meclis-i şer‘-i münîrde esnâf-ı mezkûre kethüdâsı el-Hâc Abdülgani
Ağa b. Derviş Mehmed ve ustalarından el-Hâc Halil b. Mehmed hâzır oldukları
hâlde esnâf-ı mezkûre ustalarından Mikail v. Estefan ve Kapril v. Minyal ve Kirkor
v. Marat ve Simyon v. Bağdisar ve Karabet v. Kaloset ve Zahor v. Hayrabet ve Asva-
dar v. Ohannes ve Oska v. Manok ve Agob v. Sitik ve Kigork v. Aydın ve Estefan ve
Bedros ve Kigork ve diğer Kigork ve Avak ve Karabet ve diğer Karabet ve Kirkor
ve Ohannes ve Hayrabet vesâirleri muvâcehelerinde Âsitâne-i aliyyede tülbentçi
esnâfı bâ-fermân-ı âlî ma‘dûd ve mu‘teber ve mukayyed yüz altmış bir aded ge-
dik ashâbından ibâret olup her bir usta kendi malı olan tülbentlerini Enderûn-ı
Hümâyûn’da vâki‘ kütüphâne-i celîle vakfından medîne-i Üsküdar’da Ayazma Sa-
rayı sâhilinde kâin mücessem basmahâne ve Yenikapı hâricinde kâin basmahâne
ve Fazlıpaşa Sarayı’na getirip nevbet ile bastırıp her biri âharın izinsiz nevbetine
tecâvüz etmemek ve esnâfımızdan olmayan ecnebî kimesnelerin malı tesâhub
etmemek şürût-ı nizâm-ı kadîmimizden iken bir müddetden beri sermâyeli

220
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

ustalarımız nevbetine râzı olmayıp külliyetli tülbent iştirâ ve diledikleri mikdârı


yemenî basmahâne-i mezkûreye getirip basdırıp ve biz zayîfu’l-hâl olmamızla
hâib ve hâsir ve dükkânlarımız tehî kalıp ol vechile şürût-ı nizâmımız muhtel ve
müşevveş ve ahvâlimiz perîşan olmuşdur deyü bundan akdem mersûmûndan
iştikâ ve Üsküdar basmahânesine nevbet ile getirip bastırmak üzere nizâm ve
temşiyet verildiğini nâtık işbu sene-i mübâreke Recebi’l-ferdi gurresi târihiyle
yedimize işbu bir kıt‘a fermân-ı âlîşân i‘tâ buyrulup el-yevm düstûrü’l-amel olup
lâkin ustalarımız mersûmûn Yenikapı ve Fazlıpaşa’da nevbete ri‘âyet etmeme-
leriyle Üsküdar misüllü olup şürût-ı nizâm-ı kadîmimiz üzere amel ve hareket
eylemeleri için kethüdâ ve ustalar mersûmûna tenbîh olunması murâdımızdır
dediklerinde onlar dahi cevâblarında fi’l-hakīka nizâm-ı kadîmleri minvâl-i mu-
harrer üzere olduğunu ikrâr ve hilâf-ı şürût-ı nizâm hareketlerini inkârlarından
mâ‘adâ ba‘de’l-yevm esnâf-ı mezkûre ustaları ancak kendi malları olan tülbent-
lerini kā‘ide-i mer‘iyyeleri üzere basmahâne-i mezkûreye getirip birbirinden
ziyâde ve noksan olmayarak nevbet ile yemenî vesâir iktizâ eden emti‘alarını bas-
dırıp her biri âharın izinsiz nevbetine tecâvüz te‘addî etmemek üzere cümlemiz
ahd-i misâk ve kavl ve ittifâk eyleyip eğer hilâf-ı ta‘ahhüd hareket eder olur ise
Müslim ise kal‘a-bend zimmî ise vaz‘-ı kürek olunmak-birle tedîbe râzılar ol-
duk deyü tecdîd-i nizâm ve işbu nizâmımız ale’d-devâm düstûrü’l-amel tutulmak
için emr-i âlîleri sudûrunu istid‘â eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min-Zilhicce sene [1]216

232 [31a-2] Bakkal Yani v. Aleksi’nin, Molla Mehmed b. Ahmed’e olan


borcunu ödemesi gerektiği
176 guruş hüküm
Ma‘rûz
Kapan tüccârından Molla Mehmed b. Ahmed nâm kimesnenin Laleli’de Bakkāl
Yani v. Aleksi nâm zimmî zimmetinde vezn ve kıyyesi beynlerinde ma‘lûm asel
semeninden bâkī yüz yetmiş altı guruş alacağı olduğu lede’t-terâfu‘ mersûm Yani
zimmînin ikrâr u i‘tirâfıyla sâbit olmağın mûcebince meblağ-ı bâkī-i mezkûr yüz
yetmiş altı guruşu müdde‘î-i mezbûr Molla Mehmed’e edâsıyla mersûm Yani
zimmî ilzâm olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-Zilka‘de sene [1]216

221
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

233 [31a-3] İsa b. İsa’nın, Ahmed b. Mustafa aleyhine açtığı alacak


davasında, iddiasını ispat edemediğinden muarazadan men edildiği
Mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
el-Hâc İsa b. İsa meclis-i şer‘-i münîrde el-Hâc Ahmed b. Mustafa mahzarında
târih-i i‘lâmdan sekiz gün mukaddem malımdan yirmi üç kantar otuz üç lodra
günlüğümü mezbûr el-Hâc Ahmed’in gümrük-i kebîr kurbünde vâki‘ mağazası-
na ücretle vaz‘ eylediğimden sonra mezbûr el-Hâc Ahmed beher kantarını altmış
beşer guruşa verirsek şirâya tâlibi vardır demekle ben dahi beyine izin ve tevkîl
eylediğimden sonra mezbûr el-Hâc Ahmed beher kantarını seksen altışar guruşa
âhara bey‘ ve teslîm edip semeni olan bin dokuz yüz seksen guruşdan bin altı yüz
altmış altı guruşunu bana teslîm etmekle bâkīsi olan üç yüz on dört guruşu hâlâ ta-
leb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘î-i mezbûr malından yirmi
iki kantar otuz üç lodra günlüğünün beher kantarını altmış beşer guruşa bana bey‘
ve teslîm eylediğinden sonra bey‘-i mezkûr tağrîr ve gabn-ı fâhiş ile olmuşdu deyü
da‘vâ ve da‘vâ-yı mezkûresinden benimle iki yüz kırk guruşa gümrük-i kebîrde
sandık emini tavassutuyla sulh ve bedel-i sulh-ı mezkûru ba‘de’l-kabz bi’l-cümle
husûs-ı mezkûra müte‘allika da‘vâdan benim zimmetimi ibrâ ve iskāt etmişdi deyü
ba‘de’d-def ‘ ve’l-inkâr dâfi‘-i mezbûr ber-vech-i muharrer def ‘ini lede’t-tezkiye adl
ve makbûlü’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan gümrük-i kebîr anbar kâtibi Mehmed
Ârif Efendi b. İsmail ve tüccârdan el-Hâc Mehmed b. Mahmud nâm kimesneler
şehâdetleriyle ber-nehc-i şer‘î isbât etmeğin mûcebiyle müdde‘î-i merkūm el-Hâc
İsa da‘vâ-yı mezkûresiyle mezbûr el-Hâc Ahmed’e bî-vech mu‘ârazadan men‘ olun-
duğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-3 min-Zilhicce sene [1]216

234 [31b-1] Mehmed b. İsmail’in, Hasan Çavuş b. Ali aleyhine açtığı


tütüncü dükkânı davasında, iddiasını ispat edemediğinden
muarazan men edildiği
Tütüncü dükkânından mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Es-Seyyid Mehmed b. el-Hâc İsmail meclis-i şer‘-i münîrde Tersâne-i âmire ça-
vuşlarından Hasan b. Ali muvâcehesinde İslâmbol’da Koska kurbünde boya-
cı ittisâlinde vâki‘ bir bâb tütüncü dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf
gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin nısfı mezbûr Hasan Çavuş’un
ve nısf-ı âharı dahi benim mülküm olmağla âlât-ı mezkûrede olan nısf hisse-i
şâyi‘amı mezbûr Hasan Çavuş fuzûlî zabt etmekle suâl olunup benim hissemden

222
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

keff-i yedine tenbîh olunması murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında
mecmû‘-ı âlât-ı mezkûreye vaz‘-ı yedini ikrâr lâkin müdde‘î-i mezbûr nısf hisse-
sini işbu sene-i mezkûre Şevvâlinin on altıncı günü bin iki yüz guruşa rızâsıyla
bana bey‘ ve teslîm ben dahi iştirâ ve kabz ve semen-i mezkûrun yüz guruşunu
kendiye edâ ve bâkī bin yüz guruşu hala zimmetimdedir deyü eylediği def ‘ini
müdde‘î-i mezbûr es-Seyyid Mehmed ikrâr u i‘tirâf edip lâkin esnâf kethüdâsı işbu
hâzır bi’l-meclis İbrahim Ağa âlât-ı mezkûreyi bey‘ eyle deyü bana kerih etmek-
le ben dahi mükrihen bey‘ etmişdim deyip kethüdâ-yı merkūm tehdidini îkâ‘a
kādir makūleden olmayıp müdde‘î-i merkūm es-Seyyid Mehmed’in ber-vech-i
muharrer müdde‘âsı şer‘an mesmû‘a olmamağla da‘vâ-yı mezkûresine iltifât olun-
mayıp mezbûr Hasan Çavuş’a bî-vech-i şer‘î mu‘ârazadan men‘ olunduğu İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-Zilhicce sene [1]216

235 [31b-2] Mehmed b. Mustafa’nın, alacak davasında Sarraf Serkiz v.


Markos ile bedel-i sulh karşılığında anlaştığı
80 guruşa sulh
Ma‘rûz
Kāimmakām-ı sadr-ı âlî merhûm Abdullah Paşa zamânında Mühürdâr yamağı
olan sâhib-i arzuhâl Mehmed b. Mustafa meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâlde mastûr
Sarraf Serkiz v. Markos zimmî muvâcehesinde mersûm Serkiz Paşa-yı merhûm-ı
müşârun-ileyhin zamân-ı kāimmakāmlığında benim Söğüt kazâsı a‘yânı İsma-
il Ağa zimmetinde iki kıt‘a temessükle yedi bin üç yüz guruş alacağım olmağla
meblağ-ı mezkûru tahsîl edersek sana resmini veririm deyip üç def ‘a bâ-mektûb
beni kazâ-i mezbûra irsâl ve meblağ-ı mezkûrun bin altı yüz guruşunu ben tahsîl
ve kendiye teslîm edip iki def ‘ada nesne tahsîl edemememle def ‘a-i ulâ ile bir nes-
ne tahsîl edemediğim iki def ‘ada iktizâ eden ecr-i mislimden ancak bana yüz yir-
mi guruş vermekle ecr-i mislimin tekmîlini taleb ederim deyü tasaddî eylediğim
da‘vâmdan bâ-tavassut-ı muslihîn mersûm Serkiz zimmî ile kat‘an li’n-nizâ‘ sek-
sen guruş bedel-i makbûza sulh olduğumda ol dahi sulh-i mezkûru ba‘de’l-kabûl
ziyâde ecr-i mislime ve bi’l-cümle husûs-ı mezkûra müte‘allika da‘vâdan mersûm
Serkiz zimmînin zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledim deyü ba‘de’l-ikrâr
ve’t-tasdîk bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre-i Zilhicce sene [1]216

223
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

236 [31b-3] Ekmekçi Osman Usta b. Süleyman’ın vârislerinin, ekmekçi


fırını davasında Arotin ve Tokel’in zimmetlerini ibra ettikleri ve
sulh oldukları
Fırın değirmen ibrâsı
Ma‘rûz
Mübârek rikāb-ı kâm-yâb-ı hüsrevânîye takdîm olunan arzuhâlde mastûr
mahrûse-i Galata’da Asmalı Mescid Mahallesi’nde sâkin iken bundan akdem vefât
eden Ekmekçi Osman Usta b. Süleyman’ın verâseti zevce-i metrûkesi Fâtıma bt.
Ahmed ve sulbiye-i kebîre kızı Emine ve vâlidesi Hatice bt. Mehmed nâm Hatun
ile diyâr-ı âharda olan li-ebeveyn er karındaşı oğlu İsmail’e münhasıra ba‘dehû
mezbûre Hatice dahi vefât edip verâseti oğlunun kızı mezbûre Emine ile mezbûr
İsmail’e inhisârı tahakkukundan sonra sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât mezbûre
Emine Hatun ile zevce-i mezbûre Fâtıma Hatun’dan her biri bi’t-terâzi meclis-i
şer‘-i münîrde babası müteveffâ-i mezbûrun hayatında ve şerîki olan arzuhâlde
ismi mastûr Arotin v. Toros zimmî hâzır olduğu halde zikri âtî gedik âlâtına
mutasarrıf olan Tokel v. Nikagos zimmî muvâcehesinde mahrûse-i mezbûrede
Mevlevîhâne kurbünde vâki‘ bir bâb etmekçi fırını ittisâlinde yirmi dört sehm
i‘tibâr olunur altı horoslu etmekçi değirmeninde mûrisimiz babamız müteveffâ-i
mezbûrun yetmiş iki bin akçe re’s-i malı ile fâideden hâsıla olan bir yük yetmiş bin
akçe ki cem‘an iki yük kırk iki bin akçe şerîki hâzır-ı mersûm Arotin zimmînin
yedinde kalmağla meblağ-ı mezkûrdan hisse-i irsiyye-i ma‘lûmemizi mersûm
Arotin zimmîden ve gedik tâ‘bir olunan yirmi dört re’s bârgirden mâlik olduğu
altı re’s bârgir ve âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeden dahi hisse-i irsiyyemizi mesfûr Tokel
zimmîden taleb ederiz deyü da‘vâ eylediğimizde onlar dahi cevâblarında yedi-
mizde olup bin iki yüz on senesi Muharreminin on yedinci günü tarihiyle muvar-
rah ol tarihde İslâmbol Kādısı olan Faziletlü Mehmed Efendi’nin bir kıt‘a i‘lâmı
nâtık olduğu üzere müteveffâ-i mezbûrun mîrî ile kapan tüccârına olan düyûn ve
mesârifimizi kapan nâibi efendi dâ‘ileriyle habbâzân kethüdâsı ve nizâm ustaları
hesâb-ı sahîh ile rü’yet eylediklerinde müteveffâ-i mezbûrun bin sekiz yüz altmış
beş guruş cânib-i mirîye ve üç bin yedi yüz doksan sekiz guruş tüccâra ki cem‘an
beş bin altı yüz altmış üç guruş sahîh deyni zuhûr ettikde müteveffâ-i mezbûrun
âlât-ı lâzıme-i mezkûreden hissesi olan malı deyni olan meblağ-ı mezkûra kâfi
olduğu ma‘lûmunuz oldukda âlât-ı mezkûre semeninden hisse-i irsiyyeleri
mikdârı mûrisleri merkūmun düyûn-ı mezkûresine takās ve mahsûb ve da‘vâ-yı
mezkûrenizden rızânız ile fâriğler olup husûs-ı mezkûra müte‘allika da‘vâdan be-
nim zimmetimi ibrâ ve iskāt etmişdiniz deyü takrîrlerine mutâbık bir kıt‘a i‘lâm
ibrâzıyla bizi def ‘a tasaddî biz dahi inkâr ile beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a
bâ-tavassut-ı muslihîn ile beynimiz ıslâh ve tevfîk olunmağın mezbûre Emine

224
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Hatun da‘vâ-yı mezkûresinden üç yüz elli guruşa ve zevce-i mezbûre Fâtıma Ha-
tun dahi yetmiş guruş bedel-i makbûza her birimiz sulh olup meblağ-ı mezkûra
ve gedik âlâtından hisse mütâlebesine ve bi’l-cümle husûs-ı mezkûra müte‘allika
âmme-i da‘vâdan her birimiz mersûmân Arotin ve Tokel zimmîlerin zimmetlerini
ibrâ-yı âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskât eylediklerinde onlar dahi ibrâsını kabul
ile külliyen kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Zilka‘de sene [1]216

237 [32a-1] Bakkal Asmaki v. Yanaki’nin, Mehmed Efendi b. Mustafa


Efendi’ye olan borcunu vârislerine ödediği
120 guruş hüküm
Ma‘rûz
İslâmbol’da Mimar Ayas Mahallesi’nde sâkinler iken bundan akdem vefât eden
Anadolu kuzâtı eşrâfından Mehmed Efendi b. el-Hâc Mustafa Efendi’nin verâseti
zevce-i metrûkesi Âişe Hatun bt. el-Hâc Ali ile kebîre kızları Ümmügülsüm ve
Hibetullah’a ba‘de’l-inhisâr verese-i mezbûrât Âişe ve Hibetullah ve Ümmügül-
süm nâm hatunlar taraflarından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl olduğu zâtlarını ârifân
Mehmed Emin Efendi b. el-Hâc Ali ve Salih Efendi b. el-Hâc Mustafa şehâdetleriyle
sâbit olan merkūme Hibetullah Hatunun zevci kâtib-i sâni Merhabâzâde Mah-
mud Efendi b. Mehmed Emin meclis-i şer‘-i münîrde Bakkāl Asmaki v. Yana-
ki muvâcehesinde müvekkilelerim mezbûrâtın babaları ve mûrisleri müteveffâ-i
merkūm Mehmed Efendi’nin Bakkāl Yani v. Metro zimmî zimmetinde bin iki yüz
on bir senesi Cemâziyelûlâsı’nın on beşinci günü târihiyle muvarrah yedine i‘tâ
eylediği işbu bir kıt‘a temessük mantûkunca cihet-i karzdan alacağı olan beş yüz
guruşa işbu mersûm Asmaki zimmî ile gāibân ani’l-meclis Astori ve Eci Karanfil
ve hâlik olan Hristo hayatında ma‘an kefîl ve zâmin olduklarından sonra meblağ-ı
mezkûru asıl ve kefîlûn-ı mezbûrûndan kable’l-ahz ve’l-istîfâ merkūm Mehmed
Efendi fevt ve meblağ-ı mezkûr müvekkilelerim mezbûrâta hasran mevrûs ol-
mağın meblağ-ı mezkûr beş yüz guruşdan mersûm Asmaki zimmînin hissesine
isâbet eden yüz yirmi beş guruşu kefâlet-i mahkiyesine binâen mersûm Asma-
ki zimmîden bi’l-vekâle taleb ederim deyü ba‘de’d-da‘vâ ve’l-ikrâr mûcebince
meblağ-ı mezkûr yüz yirmi beş guruşu müvekkilât-ı mezbûrât için vekîl-i merkūm
Mahmud Efendi’ye teslîme ba‘de’t-tenbîh vekîl-i merkūm Mahmud Efendi yine
meclis-i şer‘de i‘âde-i kelâm edip itfâ’ edâsına tenbîh-i şer‘î olunan yüz yirmi beş
guruşu mersûm Asmaki zimmî bana def ‘ ve teslîm ben dahi bi’l-vekâle tamamen
ahz u kabz eyledim deyü ikrâr ve tasdîkleri tescîl ve İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min-Zilhicce sene [1]216

225
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

238 [32a-2] Rosya bt. Aleksan’ın, kocası Babuccu Agob v. Dunek’e itâat
etmesi gerektiği
Mesfûrenin itâ‘atine tenbîh
Ma‘rûz
Arzuhâl eden Pabuccu Agob v. Dunek nâm zimmî Çarşamba günü Dîvân-ı âlide
ve ba‘dehû du‘âhânemizde ma‘kūd meclis-i şer‘-i hatîrde hâlâ zevcesi arzuhâlde
mastûrü’l-ism Rosya bt. Aleksan nâm Nasrâniye muvâcehesinde mesfûr Rosya
Nasrâniye âyîn-i âtılemiz üzere zevce-i medhûlün-bihâm iken mütemekkin oldu-
ğumuz menzil derûnunda mevcûd malım olan mecmû‘u yüz doksan yedi guruş
kıymetli eşyâmı fuzûlî ahz ve nâşizeten menzilimden firâr etmekle suâl olunup
menzilime gelip bana itâ‘ate ve eşyâ-i mezkûreyi teslîme zevcem mersûmeye tenbîh
olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘î-i mersûm zev-
ci olduğunu ikrâr ve eşyâ müdde‘âsını inkâr müdde‘î-i mersûm eşyâ müdde‘âsını
beyâna ba‘de’l-havâle mesfûre Rosya Nasrâniye zevci mesfûrun menziline varıp
hukūk-ı zevciyete mürâ‘atına tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-4 min-Zilhicceti’ş-şerîfe sene [1]216

239 [32a-3] Anaştaş v. Todoş ile Sisi bt. Yorgi’nin, Seyyid Muhterem
Efendi Vakfı’ndan icareli menzil davavasında sulh oldukları
Menzilden ibrâ
Ma‘rûz
Arzuhâl eden Anaştaş v. Todoş meclis-i şer‘-i münîrde Nakībü’l-eşrâf efen-
di hazretleri nezâretlerinde olan evkāfdan es-Seyyid Muhterem Efendi vak-
fı musakkafâtından zikri âtî menzile mutasarrıfe olan Sisi bt. Yorgi Nasrâniye
tarafından tasdîka vekîli olan Yuvan v. Todoş zimmî muvâcehesinde vakf-ı
mezkûrdan İslâmbol’da Edirnekapısı dâhilinde el-Hâc Muhyiddin Mahallesi’nde
vâki‘ ma‘lûmü’l-hudûd ve’l-müştemilât bir bâb menzilin nısfına vekîl-i mersûm
Yuvan ve nısf-ı âharına babam Todoş zimmî bi’l-îcâreteyn mutasarrıf iken hâlik
oldukda menzil-i mezkûr benimle karındaşım sagīr Estori zimmîye âdiyen ba‘de’l-
intikāl anam Sofya Nasrâniye menzil-i mezkûrda olan rub‘ hissemi benim fera-
ğımdan ve karındaşım mesfûrun dahi hissesini zarûret-i nafakası için bi’l-vesâye
âhara ferağ ve ba‘dehû âharın ferağından kendi üzerine temhîr ettirdikten sonra
menzil-i mezkûrun nısf-ı âharına mutasarrıf olan vekîl-i mersûma ferağ ol dahi
mecmû‘-ı menzili Yorgi zimmîye ferağ ol dahi hâlik oldukda kızı müvekkile-i
mersûmeye intikāl ve mütevellî dahi tasarrufuna izin verip bu vechile menzil-i
mezkûrda olan rub‘ hissemi fuzûlî zabt etmeğin suâl olunup benim menzil-i

226
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

mezkûrda olan rub‘ hissemden keff-i yed ve bâ-re’y-i mütevellî bana ferağa
tenbîh olunması murâdımdır deyü vakf-ı mezkûr mütevellîsi es-Seyyid Mehmed
Emin Ağa tarafından vekîli kâtib-i vakf es-Seyyid Mehmed Gânim Efendi hâzır
olduğu hâlde da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında sen menzil-i mezkûru anan
mersûmeye bâ-re’y-i mütevellî ferağ etmişdin deyü beni def ‘a tasaddî ve bu vechi-
le beynimizde ba‘de’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı muslihîn vekîl-i mersûm bi-tarîkı’s-
sulh bana yüz yirmi guruş def ‘ ve teslîm ben dahi tamamen ba‘de’l-kabz menzil-i
mezkûra müte‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan müvekkile-i mersûme
ile vekîl-i mesfûrun zimmetlerini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledim ba‘de’l-yevm
rub‘-ı menzil-i mezkûra müte‘allika asîl ve vekîl-i mersûmân ile da‘vâ ve nizâ‘ ve
husûmetim kalmadı deyü ikrâr ve tasdîkleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fi’l-yevmi’l-hâmis min-Zilhicceti’ş-şerîfe li-sene sitte aşara ve mi’eteyn ve elf.

240 [32a-4] Mehmed b. Ahmed’in, Hasan b. Hüseyin’e olan borcunu


ödemesi gerektiği
725 guruş reddine tenbîh
Ma‘rûz
Hasan b. Hüseyin nâm kimesne meclis-i şer‘-i münîrde tahmîsde kahve dövü-
cü tâifesinden Mehmed b. Ahmed mahzarında merkūm Mehmed Anadolu’da
Kengiri (Çankırı) sancağında Kalecik nahiyesinde Balluca nâm karye ve gayrı-
dan mutasarrıf olduğu altı bin dokuz yüz akçe yazılı tımarını yedi yüz yirmi beş
guruş bedel-i makbûz mukābelesinde bana kasr-ı yed ve yedinde olan berâtını
teslîm edip lâkin kasr-ı yedini alaybeyisi arz ile üzerime tevcîh ettirmeyip tımar-ı
mezkûr hâlâ üzerinde mastûr ve mukayyed ve ben ber-vech-i muharrer tefevvü-
züme nâdim olmamla bedel-i kasr-ı yed olmak üzere yedimden makbûzu olan
meblağ-ı mezkûr yedi yüz yirmi beş guruşu geri taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol
dahi cevâbında kaziyye minvâl-i muharrer üzere olduğunu ikrâr u i‘tirâf etmeğin
mûcebince berât-ı mezkûru ahz ve meblağ-ı mezkûr yedi yüz yirmi beş guruşu
müdde‘î-i merkūm Hasan’a red ve teslîme merkūm Mehmed’e tenbîh olunduğu
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min-Zilhicce sene [1]216

241 [32b-1] Arakil v. Ayvaz’ın, Rüstempaşa vakfından kiraladığı dükkân


odalarını Mustafa Efendi b. Mustafa’ya devrettiği
Oda ferağı
Ma‘rûz

227
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

İslâmbol’da Kumkapı dâhilinde Bâlipaşa Mahallesi’nde mütemekkin Arakil v. Ay-


vaz nâm zimmî meclis-i şer‘-i münîrde el-Hâc Mustafa Efendi b. el-Hâc Mustafa
mahzarında takrîr-i kelâm edip mahmiye-i mezbûrede Mahmudpaşa Câmi‘-i şerîfi
kurbünde merhûm Rüstempaşa evkāfı müstağallâtından sultan odaları demekle
ma‘rûf han derûnunda kâin fevkānî ve tahtânî altmış bir bâb oda ve kahvahâne-i
mezkûr dâhilinde kapı arasında vâki‘ iki bâb dükkânlar ve hâricinde altı bâb
dükkânlarda mevcûde gedik tâ‘bir olunur işbu bir kıt‘a fermân-ı âlî mantûkunca
mülk-i müşterâm olan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeden hân-ı mezkûrda fevkānî do-
kuz bâb oda ve tahtânî on yedi bâb oda ve kapı arasında bir bâb dükkân ve hân-ı
mezkûr hâricinde üç bâb dükkân gedikleri olan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerimi
bundan akdem semen-i ma‘lûm ve makbûza bâ-i‘lâm-ı şer‘î âhara bey‘ etmiş-
dim el-hâletü hâzihi hân-ı mezkûrun tahtânîsinde cânib-i yesârında yedinci oda
derûnunda mevcûde gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerimi bi-safkatin
vâhidetin merkūm el-Hâc Mustafa Efendi’ye bin guruş semen-i makbûza bey‘ ve
temlîk ve teslîm eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer iştirâ ve temellük ve
tesellüm ve kabûl eylediğinden sonra mebî‘-i mezkûrun tağrîr ve gabnine mü-
te‘allika da‘vâdan her birimiz âharın zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledik
ba‘de’l-yevm zikr olunan oda gediği âlâtında benim alâka ve medhalim kalma-
yıp merkūm el-Hâc Mustafa Efendi’nin mülk-i müşterâsı olmuşdur deyü ba‘de’l-
ikrâr ve’t-tasdîk mârrü’l-beyân odanın gediği mersûm Arakil zimmî üzerinden
ref ‘ ve terkīn ve merkūm el-Hâc Mustafa Efendi üzerine kayd ve yedine sûret i‘tâ
buyrulmasını istid‘â eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
[olundu].
Fî-5 min-Zilhicce sene [1]216

242 [32b-2] Arakil v. Ayvaz’ın, Rüstempaşa vakfından kiraladığı dükkân


odalarını Mustafa Efendi b. Mustafa’ya devrettiği
Oda ferağı
Ma‘rûz
İslâmbol’da Kumkapı dâhilinde Bâlipaşa Mahallesinde mütemekkin Arakil v. Ay-
vaz nâm zimmî meclis-i şer‘-i münîrde el-Hâc Mustafa Efendi b. el-Hâc Mustafa
mahzarında takrîr-i kelâm edip mahmiye-i mezbûrede Mahmudpaşa Câmi‘-i şerîfi
kurbünde merhûm Rüstempaşa Evkāfı müstağallâtından sultan odaları demekle
ma‘rûf hân derûnunda kâin fevkānî ve tahtânî altmış bir bâb oda ve kahvahâne
ve hân-ı mezkûr dâhilinde kapı arasında vâki‘ iki bâb dükkânlar ve hâricinde altı
bâb dükkânlarda mevcûde gedik tâ‘bir olunur işbu bir kıt‘a emr-i âlî mantûkunca
mülk-i müşterâm olan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeden hân-ı mezkûrda fevkānî do-
kuz bâb oda ve tahtânî on yedi bâb oda ve kapı arasında bir bâb dükkân ve hân-ı

228
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

mezkûr hâricinde üç bâb dükkân gedikleri olan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerimi


bundan akdem semen-i ma‘lûm ve makbûza bâ-i‘lâm-ı şer‘î âhara bey‘ etmiş-
dim el-hâletü hâzihi hân-ı mezkûrun sol tarafında tabaka-i ulyâsında ikinci oda
derûnunda mevcûde gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerimi bi-safkatin
vâhidetin merkūm el-Hâc Mustafa Efendi’ye beş yüz guruş semen-i makbûza bey‘
ve temlîk ve teslîm eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer iştirâ ve temellük ve
tesellüm ve kabûl eylediğinden sonra mebî‘-i mezkûrun tağrîr ve gabnine mü-
te‘allika da‘vâdan her birimiz âharın zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledik
ba‘de’l-yevm zikr olunan oda gediği âlâtında benim alâka ve medhalim kalmayıp
merkūm el-Hâc Mustafa Efendi’nin mülk-i müşterâsı olmuşdur deyü ba‘de’l-ikrâr
ve’t-tasdîk mârrü’l-beyân odanın gediği mersûm Arakil zimmî üzerinden ref ‘ ve
terkīn ve merkūm el-Hâc Mustafa Efendi üzerine kayd ve yedine sûret i‘tâ buyrul-
masını istid‘â eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min-Zilhicce sene [1]216

243 [32b-3] Mustafa Alemdâr b. Mustafa’nın, Ümmügülsüm bt.


Osman’a devrettiği fırıncı dükkânını geri alması ve borcunu
ödemesi gerektiği
Fekk-i fırın
Ma‘rûz
Mu‘arrefetü’z-zât Ümmügülsüm bt. Osman nâm Hatun meclis-i şer‘-i münîrde el-
Hâc Mustafa Alemdâr b. Mustafa mahzarında merkūm el-Hâc Mustafa Alemdâr
zimmetinde cihet-i deyn-i şer‘îden dokuz yüz guruş alacağım olmağla meblağ-ı
mezkûr mukābelesinde merkūm el-Hâc Mustafa Alemdâr mahrûse-i Galata’ya
muzâfe kasaba-i Kasımpaşa’da Câmi‘-i kebîr karşısında başhâne fırını demekle
ma‘rûf bir bâb ekmekçi ve simitçi fırını derûnunda mevcûde beyne’l-hıref gedik
tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerden mâlik olduğu nısf hisse-i şâyi‘asını
sûret-i kat‘îde olarak bâ-hüccet bana bey‘ ve teslîm etmişdi lâkin bey‘-i mezkûr
hakīkatde bey‘ olmayıp hükm-i rehinde olmağla meblağ-ı mezkûr dokuz yüz gu-
ruşu bana edâ ile nısf-ı âlât-ı mezkûreyi fek ve tahlîse mezbûr el-Hâc Mustafa
Alemdâr’a tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında ka-
ziyye minvâl-i muharrer üzere olduğunu ve meblağ-ı mezkûr dokuz yüz guruş
el-yevm zimmetinde sahîhan deyni olduğunu ikrâr u i‘tirâf etmeğin mûcebince
meblağ-ı mezkûr dokuz yüz guruşu müdde‘iye-i mezbûre Ümmügülsüm Hatun’a
edâ ile âlât-ı mezkûreyi fek ve tahlîse mezbûr el-Hâc Mustafa Alemdâr’a tenbîh
olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 Zilhicce sene [1]216

229
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

244 [32b-4] Çorbacı Mehmed Ağa b. Mehmed’in, Esirci Abdullah


Alemdâr’dan satın aldığı cariyenin illetli olmadığı
Câriye da‘vâsından mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl kapan-ı dakīk veznedarı Çorbacı Mehmed Ağa b. Mehmed ta-
rafından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl olduğu Mustafa b. Ali ve Süleyman b. Meh-
med şehâdetleriyle sâbit olan Bostani Hâfız Süleyman b. Mehmed meclis-i şer‘-i
münîrde arzuhâlde mezkûr Esirci Abdullah Alemdâr b. el-Hâc Mehmed mahza-
rında müvekkilem merkūm Mehmed Ağa işbu târih-i i‘lâm senesi Zilka‘desi’nin
beşinci günü cemî‘-i uyûbdan sâlime olmak üzere mezbûr Abdullah Alemdâr’dan
sekiz yüz yirmi guruş semen-i medfû‘ ve makbûza iştirâ ve kabz eylediği işbu
hâzıra bi’l-meclis câriyenin mezbûr Abdullah Alemdâr yanında iken hamli olup
hamlini iskāt ettirmekle teşennüş illetine mübtelât olup illet-i mezkûre kadîm ve
inde’t-tüccâr noksan-ı semen îcâb eder uyûbdan olmağla redd-i mebî‘ ve istirdâd-ı
semen müvekkilem merkūmun matlûbudur deyü da‘vâ ettikde evvelâ teveccüh-i
husûmet için bu misillü uyûbu teşhîse bâ-fermân-ı âlî ehl-i hibre ta‘yîn olunan
hazâk-ı etibbâdan Salih Efendi ve İbrahim Efendi’ye irsâl ve irâe olundukda on-
lar dahi ba‘de im‘âni’n-nazar illet-i mezkûre el-yevm câriye-i mezbûrede mevcûd
değildir deyü meclis-i şer‘a gelip tarefeyn muvâcehelerinde inhâ etmeleriyle
teveccüh-i husûmet bulunmamağın vekîl-i merkūmun kelâmına iltifât olunmayıp
bî-vech mu‘ârazadan men‘ olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-6 min-Zilhicce sene [1]216

245 [33a-1] Nakkaş Bostanî Veliyüddin b. Ali ile Hatice bt. Hüseyin’in
dava ve nizaının olmadığı
Ma‘rûz
İstanbul’da Firuzağa Mahallesi’nde sâkine Hatice nâm bikr-i bâliğanın babası ve
tarafından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl olduğu zâtını ârifân es-Seyyid Mahmud Ağa
b. Osman ve Molla Hüseyin b. Hüseyin şehâdetleriyle sâbit olan Hüseyin Efendi
b. Mustafa meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde Nakkāş Bostanî Veliyüddin b. Ali mah-
zarında kızım ve müvekkilem mezbûrenin vâlidesi olup zevce-i mutallakam olan
Ümmügülsüm Hatun mezbûr Bostanî Veliyüddin için fi‘il-i şen‘î kasdıyla kızım
ve müvekkilem mezbûreyi tüfenk ile tahvîf ve üzerine hücûm etmişdim deyü ta-
rafından iddi‘â-yı vekâlet-birle mûceb-i şer‘îsini taleb için mezbûr Bostanî Veli-
yüddin ahz etdirip huzûr-ı şer‘a ihzâr eyledikde vekâleti beyâna havâle olunmuş
olup lâkin vekâletinin aslı olmayıp kâzibe ve husûs-ı mezkûrda mezbûr Bostanî

230
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Veliyüddin’in kat‘an sun‘ı olmamağla husûs-ı mezkûra müte‘allika mezbûre


Bostanî Veliyüddin ile kızım mezbûrenin da‘vâ ve nizâ‘ ve husûmeti yokdur deyü
vekîl-i merkūmun takrîrini mezbûr Bostanî Veliyüddin tasdîk eylediği İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min-Zilhicce sene [1]216

246 [33a-2] Şerife Ayşe bt. Ali’nin, alacak davasında Zekiye Hanım bt.
Abdürrezzak’ın zimmetini ibrâ ettiği
Ma‘rûz
Mu‘arrefetü’z-zât Şerîfe Âişe bt. Ali nâm Hatun kendi nefsinden asâleten ve oğlu
es-Seyyid İbrahim tarafından vekâleten meclis-i şer‘-i münîrde Zekiye Hanım
bt. Abdürrezzak Paşa tarafından husûs-ı âti’l-beyânda tasdîka vekîli olan zâtını
ârifân el-Hâc Ebûbekir b. Mustafa ve Hâfız Ali b. Abdülkerim şehâdetleriyle
sâbit olan Dîvân-ı âlî çavuşlarından Süleyman b. Hasan mahzarında müvekkile-i
mezbûrenin kayınvâlidesi müteveffâ Hatice Hanım zimmetinde bin iki yüz do-
kuz senesi Muharremi târihiyle muvarrah bir kıt‘a temessük mantûkunca cihet-i
karzdan bin dört yüz elli guruş ve hâric ez temessük yine karzdan alacağım olan
iki yüz kırk altı guruş ile oğlum olup verâseti benimle karındaşı oğlum ve müvek-
kilim mezbûr es-Seyyid İbrahim’e münhasıra olduğu hâlde bundan akdem vefât
eden es-Seyyid İbrahim b. Abdi’nin kezâlik karzdan alacağı olan beş yüz elli guru-
şa müvekkile-i mûmâ-ileyhâ Zekiye Hanım mezbûre Hatice Hanım’ın hayatında
târih-i mezkûrda kefîl ve zâmine olup ve meblağ-ı mezkûr beş yüz elli guruşu
kable’l-ahz ve’l-istîfâ oğlum ve mezbûre Hatice Hanım’dan her biri vefât etmele-
riyle cem‘an alacağımız olan iki bin iki yüz kırk altı guruşdan bi-tarîkı’s-guremâ
mezbûre Hatice Hanım’ın terekesinden dokuz yüz seksen dört buçuk guruşu
ahz etmemizle bâkīsi olan bin iki yüz altmış bir buçuk guruşu kefâletine binâen
müvekkile-i merkūme Zekiye Hanım’dan bi’l-asâle ve bi’l-vekâle taleb ederim deyü
da‘vâ eylediğimde müvekkile-i mûmâ-ileyhâ dahi ber-vech-i muharrer müdde‘âmı
inkâr etmekle beynimizde münâza‘ât-ı kesîre ve muhâsamât-ı vefîre vâkı‘a ol-
muşdu el-hâletü hâzihi hâlâ kāimmakām-ı sadr-ı âlî Devletlü İnâyetlü es-Seyyid
Mustafa Paşa hazretleri iki yüz elli guruş ve devlet-i aliyye kethüdâsı Semahatlü
İbrahim Nesim Efendi hazretleri yüz elli guruş ve Atûfetlü Reisülküttâb Mustafa
Reşid Efendi hazretleri dahi iki yüz guruş ve ser-çavûşân-ı dergâh-ı âlî Sa‘âdetlü
Mehmed Ârif dahi yüz elli guruş cem‘an yedi yüz elli guruş teberru‘an kendi mal-
larından bana def ‘ ve teslîm buyurmalarıyla ben dahi meblağ-ı mezkûru ba‘de’l-
kabz da‘vâ-yı mezkûremden fâriğa olmamla husûs-ı mezkûra ve işbu târih-i i‘lâma
gelince sâir hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan
müvekkile-i mûmâ-ileyhâ Zekiye Hanım’ın zimmetini ibrâ-yı âmm ile bi’l-asâle
ve bi’l-vekâle ibrâ ve iskāt eylediğimde vekîl-i merkūm dahi ber-vech-i muharrer

231
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ibrâmı bi’l-vekâle kabûl eyledi deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk bu vechile kat‘-ı nizâ‘
eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-8 min-Zilhicce sene [1]216

247 [33a-3] Simitçi Hüseyin b. Derviş İbrahim’in, İsa b. Ali’nin simit alım
satımına müdahale etmemesi gerektiği
Ma‘rûz
Simitçi tablakârlarından İsa b. Ali meclis-i şer‘-i münîrde simitçi ustalarından
Hüseyin b. Derviş İbrahim mahzarında ben İslâmbol’da Alacahamam fırınında
simit iştirâ ve bey‘ ile ticâret murâd eylediğimde mezbûr Hüseyin Usta simidi
benim fırınımdan iştirâ eyle deyü hilâf-ı şer‘-i şerîf ve men‘-i inhisâr-ı bey‘ u şirâ
hakkında sâdır olan hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-redîfe mugāyir kisb ve ticâretime
mümâna‘at etmekle suâl olunup mümâna‘atı men‘ ü def ‘ olunması murâdımdır
deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında ba‘de’l-yevm müdde‘î-i mezbûr İsa diledi-
ği mahalde n simit iştirâ ve bey‘ine mümâna‘at etmemek üzere ta‘ahhüd eylediği
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min-Zilhicce sene [1]216

248 [33a-4] Halebî Abdullah v. Mosi’nin, Vasil v. Mihal’deki alacağını


kefili Kürekçi Kanaki v. Marat’tan talep etmesi
Mazbata kaydı
Ma‘rûz
Arzuhâlde mezkûr Halebî Abdullah v. Mosi nâm zimmî meclis-i şer‘-i münîrde
arzuhâl eden Kürekçi Kanaki v. Marat zimmî muvâcehesinde gāib ani’l-meclis Va-
sil v. Mihal zimmî zimmetinde Haleb metâ‘ı semeninden bâ-temessük alacağım
olan bin üç yüz yetmiş guruşa işbu târih-i i‘lâm senesi Rebî‘ülâhirin on birinci
günü mersûm Kanaki zimmî kefîl ve zâmin oldukdan sonra meblağ-ı mezkûru
sene-i merkūme Cemâziyelâhirin onuncu gününden beher mâh hitâmında bana
yüz elli guruş vermek üzere asîl-i mersûm Vasil zimmîyi te’cîl ve taksît edip lâkin
bana bir nesne edâ etmemekle târih-i te’cîlden işbu târih-i i‘lâma gelinceye dek
yedi ay müddetde müctemi‘a olan bin elli guruşu hâlâ ve mâ‘adâsnı dahi mü-
eccilen bana edâ etmek üzere kefîl-i mersûm Kanaki zimmîye tenbîh olunması
murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında ben gāib-i mersûmun ancak nef-
sine kefîl olup deyni olan meblağ-ı mezkûra kefîl olmamışdım deyü inkâr etmekle
müdde‘î-i mersûm ber-vech-i muharrer müdde‘âsını beyâna havâle olundukda
şâhid olmak üzere getirdiği iki nefer zimmîler edâ-yı şehâdet-i şer‘iyye edememe-
leriyle makbûle olmayıp şâhid-i âhar ikāmesine havâle olunmağın bir dahi zuhûr
etmemeleriyle henüz da‘vâlarına faysal verilmediği cerîdemizde mazbût olmağın

232
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen zabtı İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı


âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min-Zilhicce sene [1]216

249 [33b-1] Şerife Emine bt. Sinan Ağa’nın, Yani v. Mihail’deki alacağını
tahsil ettiği
Ma‘rûz
Mahrûse-i Bursa’da Debbâğlar Mahallesi’nde sâkine Şerîfe Emine bt. Sinan Ağa
tarafından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl olduğu zâtını ârifân es-Seyyid el-Hâc Mus-
tafa b. İbrahim ve Hasan b. İbrahim şehâdetleriyle sâbit olan kuzâtdan Mehmed
Said Efendi b. Süleyman meclis-i şer‘-i münîrde Rusyalı himâyesinde olan sefîne
reisi Yani v. Mihal muvâcehesinde mersûm Yani müvekkilem merkūme Şerîfe
Emine’nin müstakillen malı olan iki bin beş yüz guruş kıymetli çektirme tâ‘bir
olunur sefînesinde reisi olmağla derûnunda sermâyesi olan bin guruşu mersûm
Yani zimmî bin iki yüz bir senesi hilâlinde ahz ve müvekkilem merkūmenin izinsiz
Kırım diyârına getirip sefîne-i mezkûreyi âhara bey‘iyle istihlâk etmeğin kıymet-i
mezkûresi ile nakd-i merkūm bin guruşu mersûm Yani zimmîden bi’l-vekâle ta-
leb ederim deyü Tercümanı Antoni Maroni hâzır olduğu hâlde mukaddemâ da‘vâ
eylediğimde mersûm Yani zimmî dahi ber-vech-i muharrer müdde‘âmı inkâr
etmekle ben beyâna havâle olunmuşdum el-hâletü hâzihi tavassut-ı muslihîn ile
beynimiz ıslâh ve tevfîk olunmağın mersûm Yani’nin tarafından tevkîl eylediği
işbu hâzır bi’l-meclis kapıoğlanı Anparson bi-tarîkı’s-sulh bana sekiz yüz guruş
def ‘ ve teslîm ben dahi bi’l-vekâle ba‘de’l-kabz bi’l-cümle husûs-ı mezkûra mü-
te‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan mesfûr Yani’nin zimmetini ibrâ-yı
âmm-ı sahîh-i şer‘î ile bi’l-vekâle ibrâ ve iskāt eylediğimde vekîl-i mersûm An-
parson zimmî ber-vech-i muharrer ibrâmı bi’l-vekâle kabûl ile kat‘-ı nizâ‘ eyledik
deyü ikrâr ve tasdîkleri tescîl ve İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-9 min-Zilhicce sene [1]216

250 [33b-2] İstanbul’a Akdeniz’den palamut getirip satan


esnafın taahhüdü
Palamut ta‘ahhüdü
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede vâki‘ Palamutçu tâifesinin kethüdâları es-Seyyid Mustafa ve
ihtiyârlarından el-Hâc Ali ve Mustafa ve el-Hâc Osman ve diğer Osman ve İshak
ve âhar Hacı Osman ve Molla Mehmed ve Hasan ve el-Hâc Mehmed ve Hüseyin ve

233
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

es-Seyyid Ali vesâirleri meclis-i şer‘-i münîrde Yedikule’de vâki‘ debbâğ esnâfının
ahi babaları el-Hâc Ahmed Ağa ve kethüdâları Halil Ağa ve ihtiyârlarından sâbık
Kethüdâ Süleyman Ağa ve el-Hâc Lütfullah ve Süleyman Ağa ve Mustafa Ağa ve
Mehmed Ağa ve Küçük Molla Halil ve es-Seyyid el-Hâc Ömer Efendi ve diğer
Mustafa ve Yiğitbaşı İsmail ve medîne-i Eyüb’de vâki‘ debbâğ esnâfının ahi ba-
baları el-Hâc Hüseyin ve Kethüdâ Mehmed Ağa ve Ebûbekir ve es-Seyyid Hâfız
Süleyman ve Yiğitbaşı Süleyman ve Kasımpaşa’da vâki‘ debbâğ esnâfının ahi ba-
baları Ahmed Efendi ve el-Hâc Ali ve Kethüdâ el-Hâc Veliyüddin ve el-Hâc Meh-
med ve medîne-i Üsküdar’da vâki‘ debbâğ esnâfının ahi babaları Abdullah Ağa
ve kethüdâ Mustafa Ağa ve İbrahim Efendi ve es-Seyyid el-Hâc Ahmed ve Ali
Efendi ve Mehmed Efendi ve el-Hâc Abbas ve el-Hâc Ali ve es-Seyyid Yakub ve
Tophane’de vâki‘ debbâğ esnâfının kethüdâları Mehmed Ağa ve Sarı Ahmed Ağa ve
es-Seyyid Ali Usta ve Mehmed odabaşı nâm kimesneler muvâcehelerinde Bahr-i
sefîd cânibinden Âsitâne-i aliyyeye kâfi ve vâfî palamud celbine mukaddemâ biz
müte‘ahhid olduğumuza binâen husûs-ı mezkûrda dâmen-i der-meyân-ı gayret-
birle getirdiğimiz palamudu esnâf-ı mezkûre iştirâ ve beynlerinde hisselerine göre
tevzî‘ ve taksîm eylediklerinden sonra semenlerinden zimmetlerinde müctemî‘
olan mebâliğ bilâ-cevr u ezâ bizlere edâ lâzıme-i hâlden iken edâda ta‘allül et-
meleriyle mebâliğ-i mezkûreyi bizlere edâ ve bundan böyle dahi iştirâ edecekleri
palamud nakden edâ etmedikleri sûretde bizler dahi palamud celbinde usret çekip
muzâyakaya dûçâr olacağı bedîdâr olmağın nakid akçe ile bey‘ ederiz deyip bu
vechile beynimizde münâza‘a vâkı‘a olmuşdu el-hâletü hâzihi esnâf-ı merkūmun
mukaddemâ iştirâ eyledikleri palamud semenlerini ceste ceste tamamen edâ ve
bundan böyle dahi iştirâ edecekleri palamud semenini dahi vakt-i bey‘den do-
kuz gün tamamında bize edâ ve teslîm edip eğer edâda kusur ederler ise palamud
mütâlebesiyle bizden teşekkî ve muâhaze etmemek üzere her biri ta‘ahhüd ve bu
vechile beynimiz ıslâh ve tevfîk-birle kat‘-ı nizâ‘ eyledik deyü takrîrlerini esnâf-ı
merkūmûn tasdîk eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-5 min-Zilhicce sene [1]216

251 [33b-3] Cariye olarak satılmak istenen Fâtıma’nın hür olduğunu


ispat etmesi
İsbât-ı hürriyet
Ma‘rûz
Sâbıkā rıkka inkıyâdını mu‘terife olan orta boylu açık karakaşlı Fâtıma meclis-i
şer‘-i münîrde Halil b. Mehmed muvâcehesinde ben fi’l-asl Anadolu’da Anapa ka-
sabasında Ortacâmi‘ Mahallesi ahâlîsinden hürrü’l-asl olan Ömer’in firâşından

234
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

hâsıl ve zevcesi kezâlik hürretü’l-asl olan Ayşe’den mütevellîde olup bana ve ebe-
veynim mezbûrâna kat‘an rık târi olmamak ma‘nâsına hürretü’l-asl iken gāib
ani’l-beled Mehmed Reis nâm kimesne beni apardıp câriye olmak üzere mezbûr
Halil’e irsâl ol dahi beni bey‘ irâdesinde olmağla suâl olunup men‘ ü def ‘ olun-
ması murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘iye-i mevsûfe-i
mezbûreyi gāib-i mezbûr Mehmed Reis sâir câriyeleriyle bana irsâl ve âhara bey‘e
tevkîl etmekle ben dahi bey‘ murâd ederim deyip müdde‘iye-i mezbûrenin hür-
riyetini inkâr etmekle müdde‘iye-i mevsûfe-i mezbûre ber-vech-i muharrer hür-
riyetini lede’t-tezkiye adl ve makbûlü’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan kasaba-i
mezbûre ahâlîsinden Hüseyin b. Veysi nâm kimesne ile Râbia bt. Osman ve Âişe
bt. Ömer nâm hatunlar şehâdetleriyle ber-nehc-i şer‘î isbât etmeğin mûcebiyle
müdde‘iye-i mevsûfeden kasr-ı yed etmek üzere mezbûr Halil’e tenbîh olunduğu
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-8 min-Zilhicceti’ş-şerîfe sene [1]216

252 [34a-1] Şerbetçi esnafından, Vartıros ve kardeşi Karabet v. Kukas’ın


esnafa olan borçlarını ödeyerek ibrâ oldukları
Şerbetçi zimmîden 25.027 guruş iddi‘â
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen zikri âtî husûsun mahallinde ketb ve tahrîri
için cânib-i şer‘den irsâl olunan Merhabâzâde Mahmud Efendi İstanbul’da tavuk-
pazarı kurbünde takyeci Hânı’nda vâki‘ şeritçi esnâfına mahsûs lonca odasına
varıp cerîdede mazbûtü’l-esâmî Müslimîn huzûrlarında akd-i meclis-i şer‘-i şerîf
ettikde ashâb-ı arzuhâlden beş yüz guruş iddi‘â eden Sarraf Sahak v. Serkiz ve iki
yüz guruş iddi‘â eden Sarraf Hanım oğlu Kirkor v. Haçador ve beş yüz dört guruş
iddi‘â eden Terzi Agob v. İstefan ve altı yüz elli guruş iddi‘â eden Kayıkçı Nedilko v.
Harzan ve üç yüz guruş iddi‘â eden Manok v. Ananya ve üç bin yirmi dokuz guruş
iddi‘â eden Abdalanoğlu Avanis ve v. Hürmüz ve Serkiz bin yirmi sekiz guruş otuz
para iddi‘â eden İstefano v. Altovani ve Askalon v. Mayer ve İlya v. Salamon ve üç
bin guruş iddi‘â eden Yeğeni Agob v. Mıgırdıç ve bin kırk üç guruş iddi‘â eden
Nemçe Tercümanı Kamento Salamon v. Yako tarafından vekîl-i sâbitü’l-vekâlesi
Salamon v. Kamal ve üç bin guruş iddi‘â eden yeğeni Şeritçi Artiyon v. Mıgırdıç
ve beş yüz doksan dört guruş iddi‘â eden Tuhafcı Mihal v. Yorgi ve yüz yetmiş
altı guruş iddi‘â eden İksirci oğlu Arotin v. Bedros ve yetmiş yedi guruş iddi‘â
eden kılâbdâncı Hadros v. Kapril ve iki yüz altmış bir guruş iddi‘â eden Kılâbdâncı
Oseb v. Ovanes ve iki yüz otuz sekiz guruş iddi‘â eden kılâbdâncı Begos v. Agob
ve dört yüz yirmi dokuz guruş iddi‘â eden kılâbdâncı Kiragos v. Ağabeg ve yüz on
yedi guruş iddi‘â eden kılâbdâncı Estefan v. Ohannes ve yüz altı guruş iddi‘â eden

235
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

kılâbdâncı Agob v. Begos ve seksen beş buçuk guruş iddi‘â eden kılâbdâncı Sitrak
v. Bedros ve yüz elli dört guruş iddi‘â eden Serkiz v. Haçador ve altmış sekiz guruş
iddi‘â eden Kapril v. Begos ve yetmiş guruş iddi‘â eden Kigork v. Tembel ve doksan
guruş iddi‘â eden Kanorta v. Mail ve üç bin guruş iddi‘â eden Aftemi bt. Mıgırdıç
nâm Nasrâniye tarafından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl olduğu şahsı ârifân Begos
v. Aleksan ve Karabet v. Ariton şehâdetleriyle sâbit olan eniştesi Toma v. Manok
nâm zimmîler meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda şerbetçi esnâfından ve Vartıros ve
karındaşı Karabet v. Kokas nâm zimmîler taraflarından husûs-ı âti’z-zikrde vekîl
olduğu Mustafa Ağa b. Süleyman ve Mehmed b. Ahmed şehâdetleriyle mahzar-ı
hasm-ı câhid-i şer‘îde ber-nehc-i şer‘î sâbit ve sübût-ı vekâletine hükm-i şer‘î
lâhık olan Hazros v. Bağdisar nâm zimmî muvâcehesinde her biri ikrâr-ı tâm ve
takrîr-i kelâm edip bâlâda tahrîr olunduğu üzere müvekkilân-ı mersûmânda ala-
cağımız olan cem‘an yirmi beş bin yirmi yedi guruş müvekkilân-ı mersûmândan
bi’l-asâle ve bi’l-vekâle talep ederiz deyü tasaddî eylediğimiz da‘vâmız vekîl-i
merkūm ile an ikrâr sekiz bin dokuz yüz altmış beş guruşa her birimiz ba‘de’s-
sulh ve’l-kabûl bedel-i sulh olan meblağ-ı mezkûr sekiz bin dokuz yüz altmış beş
guruşu vekîl-i mersûm bize def ‘ ve teslîm biz dahi tamamen ahz u kabz ve ala-
cağımıza göre beynimizde bi-kadri’l-hısas iktisâm eylediğimizden sonra ziyâde
müdde‘âmıza vesâir hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i de‘âvî ve mütâlebâtdan
müvekkilân-ı mersûmân ve Vartıros ve Karabet zimmîlerin zimmetlerini ibrâ-
yı âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt eylediğimizde vekîl-i mesfûr dahi ibrâ-yı
mezkûru kabûl eylediler deyü ikrârlarını vekîl-i mersûm ba‘de’t-tasdîk gallesi
kolancı esnâfına mevkūfe nukūdun mütevellîsi Mehmed Ağa b. Mustafa meclis-i
ma‘kūd-ı mezkûrda müvekkilân-ı mersûmân Vartıros ve Karabet zimmîler zim-
metlerinde nukūd-ı mevkūfeden olmak üzere yedimden mukaddemâ istidâne
ve kabz eyledikleri üç yüz elli guruşu vekîl-i mersûm müvekkilân-ı mersûmânın
mallarından olmak üzere bana edâ ve teslîm ben dahi bi’t-tevliye tamamen kabz
eyledim deyü ikrâr ve tasdîklerini Mevlânâ-yı mezbûr mahallinde ketb ve tahrîr
ve ma‘an ba‘s olunan ümenâ-i şer‘le meclis-i şer‘a gelip alâ-vukū‘ihî inhâ ve takrîri
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min-Zilhicce sene 1216

253 [34a-2] Mardros v. Bağdisiyar’ın, Karabet v. Bedros aleyhine açtığı


davanın zaman aşımına uğradığı
Eskici men‘i
Ma‘rûz
Eskici Mardros v. Bağdasar zimmî meclis-i şer‘-i münîrde İslâmbol’da ırgat
pazarında Parmakkapı dâhilinde vâki‘ eskici dükkânı derûnunda mevcûde

236
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

gedik tâ‘bir olunan eşyâ-i ma‘lûmeye vâzı‘u’l-yed olan Karabet v. Bedros zimmî
muvâcehesinde zikr olunan gedik âlâtını târih-i i‘lâmdan kırk bir sene mukaddem
benim sabâvetim halinde vasîm olan anam Karina Nasrâniye üvey babam Malkon
zimmîden benim için beş yüz guruşa bi’l-vesâye iştirâ ve kabz eylediğinden sonra
bin iki yüz seksen dört senesi târihinde ben üvey babam mersûm Malkon zimmî
ile Ümmügülsüm nâm Hatundan ma‘an istidâne ve kabz eylediğimiz beş yüz gu-
ruş deynim mukābelesinde bi-tarîkı’l-istiğlâl bey‘ ve teslîm eylediğimizden sonra
ben diyâr-ı âhara gidip dokuz sene meks ve ikāmet etmemle mezbûre Ümmügül-
süm âlât-ı gedik-i mezkûru işbu Karabet zimmînin babası Bedros zimmîye bey‘ ve
teslîm ol dahi iştirâ ve kabz eylediğinden sonra hâlik oldukda âlât-ı mezkûre oğlu
işbu Karabet zimmî zabt edip lâkin ben mezbûre Ümmügülsüm’ün bey‘ini mücîz
olma[mam]la âlât-ı mezkûreden keff-i yed ve bana teslîme mersûm Karabet
zimmîye tenbîh olunması murâdımdır deyü tasaddîi münker olduğundan mâ‘adâ
müdde‘î-i mersûmun takrîri üzere seksen dört târihinden işbu târih-i i‘lâma ge-
lince dokuz sene müddet diyâr-ı âharda ba‘dehû yirmi üç sene dahi mezbûre Üm-
mügülsüm ve ba‘dehû mersûmân Karabet ve Bedros zimmîler ile bir beldede mü-
temekkinler olup bu müddetde bilâ-özr sükūt ve terk-i da‘vâ eylediğini mu‘terif
olmağla on beş sene bilâ-özr terk olunan da‘vânın bilâ-emr istimâ‘ı memnû‘âtdan
olmağın müdde‘î-i mersûmun da‘vâ-yı mezkûresi mesmû‘a olmadığı İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-9 min-Zilhicce sene 1216

254 [34b-1] Seyyid Ahmed b. Hasan’ın, vefât eden Duhani Mustafa b.


Hüseyin’e olan borcunu vârislerine ödemesi gerektiği
931 guruş hüküm
Ma‘rûz
İstanbul’da Tahmîs kurbünde Kanbur hânında sâkin iken bundan akdem fevt olan
Duhânî Mustafa b. Hüseyin’in verâseti sulbî kebîr oğulları Hasan ve Salih ile kebîr
kızları Zeyneb ve Emine’ye ba‘de’l-inhisâr mezbûr Salih kendi nefsinden asâleten
ve kız karındaşları Hasan ve Zeyneb ve Emine taraflarında ber-vech-i âtî vekâleti
bâ-i‘lâm sâbit olmağla vekâleten meclis-i şer‘-i münîrde es-Seyyid Ahmed b. Ha-
san muvâcehesinde mezbûr es-Seyyid Ahmed babam ve mûrisimiz müteveffâ-i
mezbûr Mustafa’nın hayatında yedinden ve malından iştirâ ve kabz eylediği vezn
ve kıyyesi ma‘lûm duhân semeninden bâkī bin üç yüz on bir guruş on para alaca-
ğı olup meblağ-ı mezkûru kable’l-ahz ve’l-istîfâ babam merkūm Mustafa fevt ve
meblağ-ı bâkī-i mezkûr benimle müvekkillerim mezbûrûna mevrûs olmağla taleb
ederim deyü bundan akdem mezbûr es-Seyyid Ahmed’den da‘vâ ve müdde‘âmı
şuhûd-ı udûlle ba‘de’l-isbât mûcebince meblağ-ı bâkī-i mezkûr bin üç yüz on bir

237
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

guruş on parayı bana edâ ve teslîme mezbûr es-Seyyid Ahmed’e tenbîh ve yedi-
me işbu bir kıt‘a i‘lâm-ı şer‘î i‘tâ olunmuşdu el-hâletü hâzihi meblağ-ı mezkûrun
dört yüz guruşunu ancak kabza vekîlim olan işbu hâzır bi’l-meclis Taşçı es-Seyyid
Ahmed yediyle bana edâ etmekle bâkīsi olan dokuz yüz on bir guruş on parayı
mezbûreden taleb ederim deyü takrîrine mutâbık bir kıt‘a i‘lâm-ı şer‘î ibrâzıyla
da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında mazmûn-ı i‘lâm-ı mezkûru ikrâr edip lâkin
müdde‘î-i mezbûr meblağ-ı mezkûru benden ahz ve kabza ve sulh ve ibrâya tara-
fından tevkîl eylediği mezbûr Taşçı es-Seyyid Ahmed meblağ-ı mahkûmun bih-i
mezkûrdan hâlâ Mahmudpaşa mahkemesi nâibi müderrisîn-i kirâmdan Veliyüd-
din Efendi’nin işbu bir kıt‘a i‘lâmı nâtık olduğu üzere kabzını mu‘terif olduğu dört
yüz guruşa benimle bi’l-vekâle sulh olup ziyâdesine müte‘allika da‘vâdan benim
zimmetimi ibrâ ve iskāt etmişdi deyü eylediği def ‘ini asîl ve vekîl-i mezbûr Sa-
lih inkâr edip ve dâfi‘-i mezbûr def ‘-i mezkûruna şâhid olmak üzere getirdiği
es-Seyyid Ali Beşe b. Mustafa ve Mehmed Beşe b. Hüseyin nâm kimesneler is-
tintak olunduklarında işbu mezbûr Salih merkūm es-Seyyid Ahmed’i ancak kab-
za tevkîl edip sulh ve ibrâya tevkîl eylediği ma‘lûmümuz değildir deyip ve dâfi‘-i
mezbûr def ‘-i mezkûrunun aslı olmadığını ikrâr u i‘tirâf etmekle mûcebince
meblağ-ı bâkī-i mezkûr dokuz yüz on bir guruş on parayı müdde‘î-i asîl ve vekîl-i
mezbûra edâ ve teslîme mezbûr es-Seyyid Ahmed’e tenbîh olunduğu İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min-Zilhicce sene 1216

255 [34b-2] Habîbe bt. Abdi, oğulları Ahmed ve Abdülkerim ile


Rukiye bt. Hüseyin, Fâtıma bt. Ali ve İsmail b Mahmud’un
mahalleden çıkarılması
Mahalleden ihrâc
Ma‘rûz
İslâmbol’da Şehremini kurbünde Erikli Mahallesi’nde İmâm vekîli olan Hâfız
Mustafa Efendi ve ahâlîsinden Terazicibaşı Mehmed b. İbrahim ve Hâfız Zekeriya
b. Hüseyin ve Abdülhalim b. Ebûbekir ve Mehmed b. Ahmed ve es-Seyyid Meh-
med Ârif b. İsmail ve Yozgâtî Mustafa b. Mehmed Emin ve Mustafa b. Abdullah
nâm kimesneler meclis-i şer‘-i hatîrde mahalle-i mezbûre sükkânından Habîbe bt.
Abdi ve oğulları es-Seyyid Ahmed ve es-Seyyid Abdülkerim ile zâtı mu‘arrefe Ru-
kiye bt. Hüseyin ve Fâtıma bt. Ali nâm hatunlar ile mezbûre Fâtıma’nın zevci es-
Seyyid İsmail b. Mahmud mahzarlarında mezbûrûn Habîbe ve es-Seyyid Ahmed
ve es-Seyyid Abdülkerim ve Rukiye ve Fâtıma ve es-Seyyid İsmail kendi halle-
rinde olmayıp menzillerine mechûlü’l-ahvâl kimesneler duhûl ve nâ-mahremden
ictinâbları olmamağla mezbûrûndan bir türlü emniyet ve rahatımız yokdur deyü

238
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

bi’l-muvâcehe teşekkî ve mahalle-i mezkûreden hurûclarını iltimâs eylediklerinde


onlar dahi târih-i i‘lâmdan üç güne değin mahalle-i mezkûreden hurûc ve âhar
mahalle nakle her biri ta‘ahhüd eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-12 min-Zilhicce sene 1216

256 [34b-3] Karabet v. Vartan’ın, Nasuh Ağa b. Ömer’den kiraladığı


odanın kirasını ödemediğinden tahliyye etmesi gerektiği
Oda teslîmine tenbîh
Ma‘rûz
İslâmbol’da İbrahimpaşa Mahallesi’nde vâki‘ müceddeden binâ olunan hânın
bânîsi es-Seyyid Nasuh Ağa b. Ömer meclis-i şer‘-i münîrde hân-ı mezkûrun
odabaşısı Karabet v. Vartan nâm zimmî muvâcehesinde hân-ı mezkûr derûnunda
vâki‘ odabaşılara ta‘yîn eylediğim bir bâb odayı bin iki yüz on bir senesi Zilhic-
cesi gurresinden beher şehr beşer guruş kirâ kavliyle mersûm Karabet zimmîye
îcâr ve teslîm ve hân-ı mezkûrun odalarında müstecir olanlardan îcâresini ahz u
kabza tarafımdan mersûm Karabet zimmîyi tevkîl eylediğimde ol dahi ber-vech-i
muharrer istîcâr ve vekâleti kabûl eylediğinden sonra oda-i mezkûrenin havâyi
gediği nâmıyla bana sekiz yüz guruş vermişdi el-hâletü hâzihî oda-i mezkûrenin
îcâresini gāib [gāyet-i] şehr-i âtîde feshedip vekâlet-i mezkûreden dahi azl ve ihrâc
edip ve oda-i merkūme îcâresinden işbu târihe gelince zimmetinde müctemi‘a
olan üç yüz guruş bi-gayr-ı hakkın makbûzum olan sâlifu’l-beyân sekiz yüz guruş-
dan fürû-nihâde ve tenzîl olundukda bâkīsi olan beş yüz guruşu yedimden ahz-
birle oda-i mezkûreyi tahliyye ve bana teslîme mesfûr Karabet zimmîye tenbîh
olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘î-i mezbûrun
ber-vech-i muharrer müdde‘âsını bi-tamâmihî ikrâr u i‘tirâf etmeğin mûcebince
oda-i mezkûreyi gāyet-i şehr-i merkūmda tahliyye ve müdde‘î-i mezbûr es-
Seyyid Nasuh Ağa’ya teslîme mersûm Karabet zimmîye tenbîh olunduğu İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-11 min-Zilhicce sene [1]216

257 [35a-1] Hatice bt. Mehmed’in, Asfor v. Nikefor ve Artin v. Nahrat


aleyhine açtığı alacak davasının reddedildiği
Da‘vâsına iltifât olunmadığı
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Hatice bt. Mehmed nâm hatun meclis-i şer‘-i
münîrde zikri âtî fırının hâlâ müsteciri olan Asfor v. Nikefor zimmî ile sâbıkā

239
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

müsteciri arzuhâlde mastûr Artin v. Nahrat zimmî muvâcehelerinde mahrûse-i


Galata’da mahkeme civârında vâki‘ fırın îcâreteyn ile tasarrufumda ve kadîmi
kirâsı olan mâhiye altı guruş ile istîcâr olunur iken fırın-ı mezkûr ta‘mîre muhtâc
oldukda ol târihde müstecir olan mersûm Artin ve şürekâları mallarından ta‘mîri
için bana beş yüz guruş i‘tâ ve mâhiyesini on guruşa iblâğ ederiz demeleriyle
ben dahi beş yüz guruşu kabz ve ta‘mîr edip ve bin iki yüz on iki senesi Saferi’l-
hayrı gurresinde mâhiye onar guruşa mersûm Artin zimmî ile ma‘lûmü’l-esâmî
şürekâlarına îcâr ve teslîm onlar dahi istîcâr ve kabûl eylediklerinden sonra ben
fırın-ı merkūmu târih-i merkūmda Mustafa Allâme Efendi’den istidâne ve kabz
eylediğim beş yüz guruş deynim mukābelesinde bâ-re’y-i mütevellî ferağ ve tefvîz
etmişdim el-hâletü hâzihi merkūm Allâme Mustafa Efendi fırın-ı mezkûr îcâresi
olarak mâhiye altışar guruş onar parayı derûnunda mütemekkin olanlardan ahz u
kabz edip ziyâdesi üçer guruşa otuz para yedlerinde kalmağla ziyâde icâresini fe-
rağım vefâ tarîkiyle olduğuna binâen mersûmândan taleb ederim deyü tasaddî ey-
lediği da‘vâları fırın-ı mezkûru mütevellîsi re’yiyle kat‘iyen ferağını mu‘terif olup
lâkin beynimizde vefâ tarîkiyle red demesinde mersûmân Artin ve Asfor zimmîler
hasm-ı şer‘î olmamalarıyla bu vechile olan da‘vâsına iltifât olunmadığı İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min-Zilhicce sene [1]216

258 [35a-2] Estefan v. Kasber’in, tülbentçi dükkanında alım satımına


kethüda Abdülgani’nin engel olmaması gerektiği
Mümâna‘at etmemesine tenbîh
Ma‘rûz
Tülbentçi esnâfından Estefan v. Kasber zimmî meclis-i şer‘-i münîrde esnâf-ı
mezkûreden Artin v. Sahak zimmî ile şahısları mu‘arrefe anası Antran bt. Ma-
nastafan ve Hasbiyo bt. Ohanes nâm Nasrâniyeler hâzıra oldukları hâlde esnâf-ı
mezkûre kethüdâsı el-Hâc Abdülgani b. Derviş Mehmed mahzarında yiğitbaşı
Avadas vesâir ustalar hâzır oldukları hâlde ben diyâr-ı âharda iken anam hâzıra-i
mersûme Antran Nasrâniye bana tülbentçi gediği alıvermek üzere mersûme Se-
biyo Nasrâniye yedime mersûme Artin zimmîye bin iki yüz guruş verip ol dahi
Sultan Bayezid-i Veli câmi‘-i şerîfi kurbünde vâki‘ bir bâb yemenici dükkânı ge-
diğini benim için iştirâ etmekle ben dükkân-ı mezkûrda bey‘ ve ticâret murâd
eylediğimde kethüdâ-yı merkūm gedik senin değildir deyü benim bey‘ u şirâma
mümâna‘at etmekle suâl olunup mümâna‘atı men‘ ü def ‘ olunması murâdımdır
dedikde hâzirûn-ı mersûmûn Artin zimmî ve Antran ve Hasbiyo Nasrâniyeler
dahi müdde‘î-i mersûmu takrîr-i meşrûhunda tasdîk ve gedik-i mezkûrda ken-
dilerinin alâkaları olmadığını her biri ikrâr u i‘tirâf dahi etmeleriyle müdde‘î-i

240
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

mersûmun ber-vech-i muharrer bey‘ u şirâsına mümâna‘at etmemek üzere


kethüdâ-yı merkūma tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-5 min-Zilhicce sene [1]216

259 [35a-3] Ankara’nın Yergömü kazasındaki Samutpazar zaviyesi


vakfının tevliyetinin, Samut Baba evlâdından Ali, Mehmed ve
diğer Ali’ye münhasır olduğu ve vakfa başkalarının müdahale
etmemesi gerektiği
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen Reisülküttâb-ı esbak İzzetlü Ahmed Atıf
Efendi bendelerinin i‘lâmına ve arzuhâl ve derkenâra nazar olundukda Ankara
sancağında Yergömü kazâsında Samutpazar zâviyesi vakfının vazîfe-i mu‘ayyene
ile zâviye meşîhati Samut Baba evlâdından Ali ve Mehmed ve diğer Ali’nin
meşrûtiyet üzere üzerlerinde iken Ankara sâkinlerinden Şeyh Ahmed zuhûr ve
yüz sene mukaddem vefât eden Tayyibe Hatun’un oğlunun oğluyum deyü hilâf-ı
şart-ı vâkıf üzerine tevcîh ve gadretmekle merkūm Şeyh Ahmed Âsitâne-i aliyye-
ye gelip mübâşir ta‘yîn ve zâviye-i merkūmeden alâkası olmadığını ikrâr ve keff-i
yed ve yedinde olan askerî berâtını teslîm etmekle zâviyedârlık merkūm es-Seyyid
Ahmed’in refinden sene-i merkūmede mezbûrûn Ali ve Mehmed ve diğer Ali’ye
bâ-arzuhâl tevcîh ve mâliyeden berât ve askeri kaydı terkīn için ilmühaberi ve-
rildikten sonra merkūmân Ali ve Mehmed’in hisseleri mahlûllerinden iki yüz on
senesinde müşterikleri mezbûr diğer Ali’ye tevcîh olundukdan sonra mezbûr di-
ğer Ali merkūm Şeyh Ahmed ile İstanbul Bâb Mahkemesi Nâibi Ahmed Efendi
huzûrunda murâfa‘a olduklarında mezbûr Şeyh Ahmed fîmâ ba‘d vakf-ı mezbûr
kurâları ve arazisini ve ta‘şîrlerine ve umûr-ı vakfa müdâhale ve ta‘arruz etme-
mek üzere ta‘ahhüd ve ta‘ahhüdü i‘lâm olunmağla bin iki yüz on bir senesi Mu-
harreminde sâdır olan emr-i şerîf mûcebince mezbûr diğer Ali Ankara kazâsına
varıp öşürden hâsıl der-anbar olan zahîreyi ahz eden Hacı Bayram Şeyhi Tayyib
Baba’yı li-ecli’l-murâfa‘a da‘vet-i şer‘ eyledikde mezbûr Tayyib Baba iki yüzden
mütecâviz sekban ile mahkemeye gelip vermediğinden mâ‘adâ zâviye-i mezkûreyi
kasr-ı yed eyle deyü üzerine hücûm ve etrâfını sed ve nâib dahi berâtını ahz edip
ber-takrîb leylen firâr eylediğini mezbûr-ı diğer Ali bâ-arzuhâl lede’l-inhâ ve’l-
istid‘â ve bin iki yüz on iki senesi hilâlinde istihkâmen ibkā olundukdan sonra
Medîne-i Ankara’da medfûn Hacı Bayram Veli’nin Medîne-i mezbûre civârında
kâin Murtazaabâd kazâsında sarlar ve Çubukabad kazâsında Baba Samut zâviyesi
bin yüz yetmiş dört târihinde evlâdiyyet üzere inâyetullâha ba‘dehû sulbiye kızla-
rı Saime ve Tayyibe’ye ba‘dehâ evlâdları bâ-berât mutasarrıflar olup Samut Baba

241
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Zâviyesi Çubukabad kazâsında Baba Samut ve Murtazaabad’da Sarılar ve nefs-i


şehirde bir mikdâr arazi Baba Samut’tan gayri Ayaş’ta ve Yergömü’de Baba Sa-
mut veyâhud Samut Baba Zâviyesini olmayıp ancak zâviye-i mezkûre zikr olunan
kazâlarda Samut Baba Zâviyesi zâviye-i vâhide olduğu kuyûdâtdan müstebân ve
evlâd-ı vâkıfdan Mehmed Ârif ’in vekîli es-Seyyid Abdülkerim ve es-Seyyid Ab-
dülhamid b. Ahmed Baba Yergömü’de Samut Baba Zâviyesi ve Er Molla hıttasıyla
evlâdiyyet iddi‘âsında olan Ali b. Mehmed muvâcehesinde zikr olunan Baba Sa-
mut Zâviyesine üç yüz seneden mütecâviz azîz-i müşârun-ileyhin evlâdı mutasar-
rıf iken merkūm Ali zuhûr ve zâviye-i mezkûre Yergömü’de mutasarrıf olduğum
Samut Baba Zâviyesi dâhilindedir deyü müdâhale etmekle merkūm es-Seyyid
Abdülhamid’in babası Ahmed zâviye-i mezbûreye bâ-berât mutasarrıf iken bir-
takrîb üzerine berât ve mukaddemâ merkūm Ali ile mezbûr Ahmed arz odasında
terâfu‘larında zâviye-i [35b] mezbûreyi mezbûr Ali’nin ref ‘inden üzerine berât
ettirmek üzerine iken fevt olmağla yine merkūm Ali müdâhale ve zabt ve azîz-i
müşârun-ileyhin evlâdları mutasarrıf olagelmişlerdir deyü ihbâr ve merkūm
Ali berâtını meclis-i şer‘a teslîm eyledi deyü nâibi arz ve ihbâr dahi olunmağla
arz-ı mezkûra ibtinâen zâviye-i mezbûre merkūm diğer Ali’nin ref ‘inden bin iki
yüz on iki senesi Zilhiccesinde Rumeli kazâskeri efendinin i‘lâmları mûcebince
nısfını Hacı Bayram Veli evlâdından Mehmed Ârif ve es-Seyyid Abdülkerim’e
ve nısf-ı âharı dahi merkūm es-Seyyid Abdülhamid Baba’ya tevcîh ve berâtları
unvânını hatt-ı hümâyûn keşîde kılındığı derkenârdan müstebân ve sâhib-i
arzuhâl merkūm diğer Ali sâlifü’l-beyân Samut Baba zâviyesinin zâviyedârlık ve
tevliyetine kadîmden beri ecdâdı ve kendisi ber-vech-i meşrûta mutasarrıf iken
derkenârdan tafsîl olunduğu üzere a‘yân zümresinden Hacı Bayram Şeyhi Tay-
yib Baba helâk kasdıyla üzerine hücûm ve cebren berâtını yedinden ahz edip
leylen firar ve tahlîs-i nefs eylediğini Der-aliyye’ye lede’l-inhâ istihkâmen yedine
ibkā berâtı ahz eylediğinden sonra Baba Samut Ankara’da medfûn ve Hacı Bay-
ram evlâdına meşrûta ve berâtını teslîm ve keff-i yed eyledi deyü hilâf-ı defter-i
Hâkâni yalnız zâviyedârlığını mezbûr Şeyh Ahmed’in oğlu Abdülhamid ve Meh-
med Ârif ve Abdülkerim’e tevcîh olunmak üzere nâibi ıtmâ‘ ve hilâfa vâki‘ olduğu
arza mebni nısf-ı zâviyedârlık mezbûr Abdülhamid’e ve nısf-ı âharı merkūmân
Mehmed Ârif ve Abdülkerim’e tevcîh ve ecdâdı nân-pâresinden mahrûm etme-
leriyle kendisi Samut Baba evlâdından olduğu derkenârdan müstebân ve tevliyeti
dahi hâlâ üzerinde ve ceddi müteveffânın mahâll-i medfeni Ayaş kazâsında Yer-
gömü kasabasında olup sâir kazâlarda mezra‘asından gayri Samut Baba nâmıyla
zâviye olmayıp zâviye-i vâhide ve Hacı Bayram Veli evlâdına meşrûta olmadı-
ğını kuyûdât nâtık olmağla zâviyedârlığı kemâkân ibkā ve yedine berât-ı âlişân
verilmek bâbında istid‘â-yı inâyet etmekle ber-muktezâ-yı kuyûdât zâviye-i
mezbûreyi mukaddemâ berât ettiren Şeyh Ahmed’in iki kıt‘a berâtını sâhib-i
arzuhâl merkūma teslîm ve ba‘dehû alâkası olmadığını dahi huzûr-ı şer‘de ikrâr

242
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

ve mûcebince i‘lâm ve mûcebince emr-i âlî sâdır olmuşken oğlu Abdülhamid


Babası Zâviyesi ve merkūmân Mehmed Ârif ve Abdülkerim dahi Hacı Bayram
Veli evlâdına meşrûtadır deyü hilâf-ı inhâ bilâ-terâfu‘ üzerine tevcîh ve berât et-
tirip ancak zâviye-i merkūme zâviye-i vâhide olup ve Hacı Bayram Veli evlâdına
meşrûta olarak kayd bulunmadığı Anadolu muhâsebesi ve defterhâne-i âmireden
derkenârlardan zâhir ve zâviye-i mezkûrenin tevliyeti merkūm Ali’nin evlâdiyet
üzere hâlâ üzerinde olmağla ber-mantûk-ı i‘lâm ve derkenâr husûs-ı mezkûrda
merkūm mağdûr olduğu âşikâr olmağla haline terahhümen zâviyedârlık-ı mezkûr
bilâ-terâfu‘ hilâf-ı inhâ tevcîh ettiren merkūmûn Mehmed Ârif ve es-Seyyid Abdül-
kerim ve Abdülhamid Baba’nın ref ‘lerinden sâhib-i evveli merkūma tevcîh ve ibkā
ve yedine berât-ı âlişân inâyet ve ihsân buyrulup fîmâ ba‘d hasımları zuhûrunda
arz odasında terâfu‘-i şer‘ olunmadıkca kaydı derkenâr ve ref ‘ine ta‘arruz olunma-
mak bâbında kaydına şerh verilmesi için emr-i âlîleri sudûru mesûbât-ı celîleden
olduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
El-emru li-men lehu’l-emr.
Fi’l-yevmi’l-hâmis ve’l-ışrîn min-Zilka‘deti’ş-şerîfe li-sene sitte aşara ve mi’eteyn
ve elf.

260 [35b-1] Galata Mevlevîhâne yakınındaki ekmekçi fırını ve


değirmen gediğinin, Filiblos v. Markar ve Bağdisiyar v. Avanis
üzerine kaydolunduğu
Ma‘rûz
Mahrûse-i Galata hâricinde Mevlevîhâne kurbünde vâki‘ bir bâb ekmekçi fırını
ve ona merbût altı horoslu bir bâb değirmen derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf
gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeden üç re’s bârgire mutasarrıf Mardros
v. Artin nâm zimmî asâleten ve altı re’s bârgire mutasarrıf Kirkor v. Hacok zimmî
tarafından dahi husûs-ı âti’l-beyânda vekîl olduğu Topçularlı Molla Mehmed
b. el-Hâc Abdullah nâm kimesne ile Artin v. Nahrat nâm zimmî şehâdetleriyle
sâbit olmağla vekâleten ve altı re’s bârgire mutasarrıf baruthâne ustası Arakil v.
Nikogos ve üç re’s bârgire mutasarrıf Senek v. Agob nâm zimmîler taraflarından
husûs-ı âti’l-beyânda vekîl olduğu Mardros v. Artin ve Filibos şehâdetleriyle sâbit
olan Maçok zimmî meclis-i şer‘-i münîrde ekmekçi ustalarından olup zikr olu-
nan fırın ve değirmende altı re’s bârgire mutasarrıf olan Tokel v. Nikagos zimmî
muvâcehesinde her biri bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ikrâr ve takrîr-i kelâm edip biz
ve müvekkilemiz mersûmûn fırın ve değirmen-i mezkûrda mâlik olduğumuz
on sekiz re’s bârgir ve âlât-ı lâzımeden ol mikdâra isâbet eden hisse-i şâyi‘amızı
tarefeynden bi’l-icâb ve’l-kabûl ve bi-safkatin vâhidetin şerîkimiz mesfûr Tevkel
zimmîye dokuz bin guruşa bey‘ ve temlîk ve teslîm eylediğimizde ol dahi ber-vech-i

243
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

muharrer iştirâ ve kabz ve kabûl eylediğinden sonra semen-i mezkûr bin guruşu
müşteri-i mesfûr yedinden bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ahz u kabz eyledik fîmâ ba‘d
âlât-ı gedik-i mezkûrda olan hisse-i mezkûremizde bizim ve müvekkillerimiz
mesfûrûnun alâka ve medhalleri kalmayıp mesfûr Tokel zimmînin müstakillen
mülkü olmuşdur dediklerinde gıbbe’t-tasdîki’ş-şer‘î mesfûr Tokel meclis-i şer‘de
Filibos v. Markar ve Bağdisar v. Avanes zimmîler muvâcehelerinde sâlifü’l-beyân
fırın ve değirmende olan âlât-ı gedik-i mezkûru tarefeynden bi’l-icâb ve’l-kabûl ve
safka-i vâhide ile mesfûrân Filibos ve Bağdisar zimmîlere on iki bin guruşa bey‘
ve temlîk ve teslîm eylediğimde onlar dahi iştirâ ve kabz ve kabûl eylediklerinden
sonra semen-i mezkûr on iki bin guruş ile kesik akçe tâ‘bir olunur tablakârlar
zimmetlerinde alacağım olup mesfûrûndan kabzına tevkîl eylediğim bin beş yüz
guruş ki cem‘an on üç bin beş yüz guruşdan beş bin yüz seksen dört guruşunu
ma‘lûmü’l-esâmî kapan tüccârına deynim olan beş bin yüz seksen dört guruşu
vermek üzere havâle ve sekiz bin üç yüz on altı guruşunu dahi mâhiye seksener
guruş cânib-i mîrîye olan deynime vermek üzere havâle eylediğimde onlar dahi
havâle-i mezkûreyi kabûl ve ber-vech-i muharrer edâya ta‘ahhüd eylediler deyü
takrîrini mersûmân Filibos ve Bağdisar zimmîler ba‘de’t-tasdîk zikr olunan gedik
ber-minvâl-i meşrûh mesfûr Tokel zimmî üzerine ba‘de’l-kayd ânın dahi kasr-ı
yedinden mersûmân Filibos ve Bağdisar zimmîler üzerlerine kayd ve yedlerine
başka başka sûret i‘tâ buyrulmak istid‘âsında oldukları İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fi’l-yevmi’s-sâbi min-Zilhicceti’ş-şerîfe li-sene sitte aşarerete ve mi’eteyn ve elf.

261 [36a-1] Ömer b. Ali’nin, Fâtıma bt. Mustafa’dan kiraladığı dükkânın


kirasını ödemediğinden tahliyye etmesi gerektiği
Ma‘rûz
Mu‘arrefetü’z-zât Hâce Fâtıma bt. el-Hâc Mustafa meclis-i şer‘-i münîrde Bogasici
Ömer b. el-Hâc Ali mahzarında mezbûr Ömer İstanbul’da kebeciler hânının kapı-
sı ittisâlinde vâki‘ mutasarrıfe olduğum bir bâb dükkânda beher şehr altışar guruş
kirâ kavliyle müstecirim olmağla îcâre-i mezkûreden mâhiye birer buçuk guruşu
ittisâlinde vaz‘ eylediğim taş musluğa su vaz‘ eden sakaya havâle etmişdim el-hâletü
hâzihi mezbûr Ömer zikr olunan musluğu mahallinden ref ‘ ve benim iznim ol-
maksızın dükkân-ı mezkûru hedm edip ve ben dükkân-ı mezkûrun îcâresini işbu
târih-i i‘lâm-ı şehrî gāyetinde feshetmemle dükkân-ı mezkûru tahliyye ve bana
teslîme mezbûr Ömer’e tenbîh olunması murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi
cevâbında müdde‘iye-i mezbûrenin dükkânında müşâhereten müsteciri olduğum
ikrâr lâkin dükkân-ı mezkûra babam el-Hâc Ali rağbet vermeyip gedik etmekle
ba‘de vefâtihi gediği bana mevrûs olmuşdur deyü îrad eylediği kelâmı ber-mûceb-i
fetvâ-yı şerîfe meşrû‘ olmadığından mâ‘adâ dükkân-ı mezkûr başmuhâsebede

244
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

mukayyed ve mu‘teber gediklerinden olmamağla vekâlet-i mezkûru gāyet-i şehr


vukū‘unda tahliyye ve müdde‘iye-i mezbûreye teslîme mezbûr Ömer’e tenbîh
olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-12 min-Zilhicce sene 1216

262 [36a-2] Yorgi v. Yani’nin, Çelebi Ağa vakfından kiraladığı dükkanın


üzerindeki iki odayı tamir için tahliyye etmesi gerektiği
Bahçekapısı hâricinde bakkāl
Ma‘rûz
İslâmbol’da Çelebi Ağa vakfının ber-vech-i meşrûta mütevellîsi olan zâtı mu‘arrefe
Fâtıma bt. Mustafa nâm Hatun meclis-i şer‘-i münîrde Bakkāl Yorgi v. Yani
zimmî muvâcehesinde mütevelliyesi olduğum vakf-ı mezkûr musakkafâtından
İslâmbol’da Bahçekapısı hâricinde vâki‘ bir bâb bakkāl dükkânı ve üzerinde olan
iki odadan mâ‘adâ tabaka-i ulyâsında olan odaya mersûm Yorgi zimmî nakil-i eşyâ
vaz‘ etmekle oda-i mezkûre dükkân-ı mezkûr mülhakātından olmamağla oda-i
mezkûreyi ifrâz ve ittisâlinde olan hâna ilhâk murâd eylediğimde mersûm Yorgi
zimmî bi-gayr-ı vechin mümâna‘at etmekle suâl olunup mümâna‘atı men‘ ü def ‘
olunması bi’t-tevliye murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında dükkân-ı
mezkûr başmuhâsebede karaçukur dükkânı demekle mukayyed ve üzerinde olan
fevkānî iki bâb oda ve süflâda bir sagīr oda dükkân-ı mezkûr mülhakātından ol-
mak üzere işbu yedimizde olan müdde‘iye-i mezbûrenin bir kıt‘a gedik temes-
sükü nâtık olduğu üzere kadîmden beri zabt ve tasarruf oluna gelmişdir deyip
ve fi’l-hakīka oda-i mezkûre dükkân-ı mezkûrun mülhakātından olduğunu ve
temessük-ı mezkûrun mazmûnunu bakkālân esnâfının Yiğitbaşısı es-Seyyid Ah-
med b. Mustafa ve Kayıkçı es-Seyyid Mehmed b. Hasan nâm kimesneler alâ-tarîkı’ş-
şehâde haber verdiklerinde müdde‘iye-i mezbûre dahi ben oda-i mezkûreyi ta‘mîr
murâd ederim dedikde müstecir-i mersûm dahi oda-i mezkûreyi teberru‘an li’l-
vakf ta‘mîre rızâsıyla müte‘ahhid oldukda müdde‘iye-i mezbûre dahi tasarrufuna
râziye olduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-9 min-Zilhicce sene 1216

263 [36a-3] Cerrâh Mehmed Haşim Ağa’nın, borcuna karşılık


rehin verdiği İbrahim Efendi b. Mustafa’nın eşyalarını geri
vermesi gerektiği
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl es-Seyyid İbrahim Efendi b. Mustafa meclis-i şer‘-i münîrde sâbıkā
kaynatası arzuhâlde mezkûr Cerrâh es-Seyyid Mehmed Haşim Ağa b. İbrahim

245
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

mahzarında merkūm es-Seyyid Mehmed Haşim Ağa bin iki yüz on dört senesi
Cemâziyelûlâsı’nın on altıncı günü işbu hâzır bi’l-meclis es-Seyyid Mehmed’den
iktirâz ve kabz eylediği üç yüz guruş deyni mukābelesinde rehin vaz‘ etmek için
benden isti‘âre ve kabz eylediği simli bir kılıç ve bir sim sa‘at ve bir göğez çuka
biniş ve bir çift sim bilezikli peştovumu dâyîn-i merkūma rehin ve teslîm etmişdi
el-hâletü hâzihi eşyâ-i mezkûreyi rehniyetden tahlîs ve bana teslîm etmek üzere
mezbûr es-Seyyid Mehmed Haşim Ağa’ya tenbîh olunması murâdımdır deyü da‘vâ
ettikde ol dahi cevâbında merkūma deynim olan üç yüz guruş mukābelesinde
müdde‘î-i mezbûr eşyâ-i mezkûresini kendiye rehin vaz‘ etmişdim deyip kendinin
isti‘âre-birle kabzını inkâr etmekle müdde‘î-i mezbûr es-Seyyid İbrahim Efendi
ber-vech-i muharrer müdde‘âsını lede’t-tezkiye adl ve makbûlü’ş-şehâde idükle-
ri ihbâr olunan Kırımî es-Seyyid Hasan Efendi b. es-Seyyid Mahmud ve Attâr
es-Seyyid Mehmed b. Mustafa nâm kimesneler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe ber-
nehc-i şer‘î isbât etmeğin mûcebiyle eşyâ-i mezkûreyi rehniyetden fek ve tahlîs ve
müdde‘î-i mezbûra teslîme Cerrah-ı merkūm es-Seyyid Mehmed Haşim’e tenbîh
olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-9 min-Zilhicce sene [1]216

264 [36a-4] Adapazar’lı Feyzullah b. Mehmed’in, Hüseyin Ağa b. Kasım’a


olan borcunu ödemesi gerektiği
Ma‘rûz
Hâssa hasekilerinden Hüseyin Ağa b. Kasım tarafından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl
olduğu karındaşı el-Hâc Abdülkādir b. el-mezbûr Kasım ve es-Seyyid Osman b.
Yusuf şehâdetleriyle sâbit olan Haseki Hasan b. Hüseyin meclis-i şer‘-i münîrde
Anadolu’da Adapazarı kazâsı ahâlîsinden Feyzullah b. Mehmed mahzarında mü-
vekkilim mezbûr Hüseyin Ağa kazâ-i mezbûrda işbu yedimde olan dört kıt‘a
memhûr deyn temessükü nâtıka olduğu üzere mezbûr Feyzullah’a bin yedi yüz
guruş ikrâz ve teslîm ol dahi iktirâz ve kabz eylediğinden sonra meblağ-ı mezkûru
mezbûr Feyzullah’ın İslâmbol’da şerîki işbu hâzır bi’l-meclis Ebûbekir Beşe’den al-
mak üzere yedine poliçe temessükü i‘tâ eylediğinden sonra hâzır-ı merkūm poli-
çeyi kabûl etmeyip ve meblağ-ı mezkûrun altmış guruşunu müvekkilim merkūm
kabz etmekle bâkīsi olan bin altı yüz kırk guruşu merkūm Feyzullah’dan bi’l-vekâle
taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında kaziyye minvâl-i muharrer üze-
re olduğunu ve meblağ-ı bâkī-i mezkûr bin altı yüz guruş müvekkil-i merkūma
el-yevm zimmetinde deyni olduğunu ikrâr u i‘tirâf etmeğin mûcebince meblağ-ı
bâkī-i mezkûr bin altı yüz kırk guruşu müvekkil-i merkūm için vekîl-i mezbûra
edâ ve teslîme merkūm Feyzullah’a tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min-Zilka‘de sene [1]216

246
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

265 [36a-5] Mehmed Tayyib b. Abdullah Paşa’nın, Fâtıma bt. Osman’dan


kiraladığı evin kirasını ödemediği
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Fâtıma bt. Osman nâm Hatun meclis-i şer‘-i
münîrde arzuhâlde mezkûr Mehmed Tayyib Bey b. Abdullah Paşa mahzarında
dergâh-ı âlî yirmi beşinci bölük meyânesi vakfından Medîne-i Üsküdar’a muzâfe
Anadolu Hisarında vâki‘ bâ-temessük-ı mütevellî bi’l-îcâreteyn mutasarrıfe olduğum
bir bâb menzili bin iki yüz sekiz senesi Zilka‘desi gurresinden beher mâh beşer guruş
kirâ kavliyle merkūm Mehmed Tayyib Bey’e îcâr ve teslîm ol dahi istîcâr ve kabûl
etmekle îcâre-i mezkûreden işbu târih-i i‘lâm senesi Zilka‘desi gāyetine gelince sekiz
senede zimmetinde müctemi‘a olan dört yüz seksen guruşu taleb ederim deyü da‘vâ
ettikde ol dahi cevâbında bin iki yüz beş senesi hilâlinde müdde‘iye-i mezbûreden
iktirâz ve kabz eylediğim iki yüz guruş deynim mukābelesinde mutasarrıf olduğum
menzil-i mezkûru mezbûre Fâtıma’ya bâ-re’y-i mütevellî vefâen ferağ ve tefvîz ve
ba‘dehû deyn-i mezkûrumu dahi edâ edip lâkin mezbûre Fâtıma menzil-i mezkûru
el-yevm bana ferağ etmemişti deyü müdde‘iye-i mezbûrenin menzil-i mezkûru
ba‘de’t-tahliyye îcâr müdde‘âsını inkâr etmekle beyâna ba‘de’l-havâle müdde‘iye-i
mezbûre merkūm Mehmed Tayyib Bey’in menzil-i mezkûru tahliyye ve teslîm-birle
istîcâr eylediğini ikrârına Kazgânî el-Hâc Mustafa Ağa b. Mehmed nâm kimesne
şehâdet edip şâhid-i âhar ikāmesine havâle olundukda bir dahi zuhûr [36b] etmeme-
lerine henüz da‘vâlarına faysal verilmediği cerîdemizde mazbût olmağın sâdır olan
fermân-ı âlîlerine imtisâlen zabtı huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fi’l-yevmi’r-râbi‘ aşar min-Zilhicceti’ş-şerîfe li-sene sitte aşara ve mi’eteyn ve elf.

266 [36b-1] Eminzâde Mehmed Emin’in İstanbul Kadılığı


görevine başlaması
Elhamdülillâhi fi’l-mebde’i ve’l-hitâm ve alâ Habîbihi’l-Emîn etimme’s-selâm
Harrarahu el-abdü’l-fakir ilâ-eltâfi Rabbihi’l-Mu‘în
Emin Paşazâde Mehmed Emin el-müteşerrif bi-rütbetihî Sadârati Anadolu
Gafera lehumâ (Mühür)
Fî-14 Z sene 1216

267 [36b-2] Bağcı Yorgi v. Rodi’nin, Seyyid Mustafa b. Ömer Ağa aleyhine
açtığı alacak davasının reddedildiği
Mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz

247
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Arzuhâl eden Bağcı Yorgi v. Rodi nâm zimmî meclis-i şer‘-i münîrde derûn-ı
arzuhâlde mezkûrü’l-ism müteveffâ Çörekçi es-Seyyid Ömer Ağa’nın kebîr oğlu
es-Seyyid Mustafa mahzarında müteveffâ-i mezbûr hayatında yedimden iştirâ ve
kabz eylediği ma‘lûmü’l-vezn ve’l-kıyye revgan-ı sâde semeninden ba‘de külli’l-
hesâb zimmetinde dört yüz yirmi yedi guruş yirmi dört para alacağım olup kable’l-
edâ fevt ve düyûn-ı müsbitesine tezkiresi vefâ etmeyip beyne’l-guremâ taksîm
olundukda ben diyâr-ı âharda olduğuma binâen kısmet-i guremâdan dahi nesne
istîfâ mümkün olmayıp lâkin müteveffâ-i mezbûrun hayatında iki bâb çörekçi
dükkânında mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunup merhûm cennet-mekân
firdevs-âşiyân Sultan Mustafa Hân hazretlerinin vakf-ı celîlelerinden olan âlât-ı
lâzime-i ma‘lûme müteveffâ-i mezbûrun hayatında îcâresinde olup vefâtından
sonra oğlu mezbûra âdiyen intikāl etmekle meblağ-ı mezkûr dört yüz yirmi yedi
guruş yirmi dört parayı gedik-i mezkûr mücerred oğlu mezbûra intikāl eylediğine
binâen gedik-i mezkûru âhara ferağ ve bedelinden yâhud kendi malından bana edâ
etmek üzere merkūm es-Seyyid Mustafa’ya cebr olunsun deyü takrîr-i meşrûhu
üzere merkūm es-Seyyid Mustafa’nın tereke-i müteveffâ-i mezbûre adem-i vaz‘-ı
yedini mu‘terif iken tasaddî eylediği da‘vâsı meşrû‘a olmamağla kelâmına iltifât
olunmadığı huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-13 min-Zilhicce sene [1]216

268 [36b-3] Feyzullah Efendi b. Abdüssamed’in, şetm davasında Mehmed


Emin Ağa ile sulh oldukları
Ta‘zîrden men‘
Ma‘rûz
Es-Seyyid Feyzullah Efendi b. Abdüssamed meclis-i şer‘-i enverde bâ‘isü’l-i‘lâm
el-Hâc Mehmed Emin Ağa b. Ahmed mahzarında târih-i i‘lâmdan dört gün mu-
kaddem Yenicâmi‘ havlusunda kasabbaşı konağı sûkunda melâ-i nâsda merkūm
el-Hâc Mehmed Emin Ağa mûcebi ta‘zîr kelimâtla muvâcehemde bana şetm et-
mekle mûceb-i şer‘îsini taleb ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan rızâmla
meccânen fâriğ oluğ husûs-ı mezkûra müte‘allika da‘vâdan zimmetini kabûlünü
hâvi ibrâ ve iskāt eyledim deyü ikrârını merkūm el-Hâc Mehmed Emin Ağa
tasdîk edip bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri bi’l-iltimâs İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min-Zilhicce sene [1]216

269 [36b-4] Kayseri’den İstanbul’a deri getiren derici esnafının nizamı


Kayseriye sahtiyânı nizâmı
Ma‘rûz

248
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen işbu hülâsa ve derkenârda ba‘de’n-nazar


İstanbul’da vâki‘ tâcir esnâfının Kethüdâsı es-Seyyid Hüseyin ihtiyârlarından Ah-
med Efendi ve Hacı Ahmed ve dikici esnâfı kethüdâsı İbrahim vesâirleri meclis-i
şer‘a ihzâr ve Kayseriye’de hâsıl olan kiraz vakti derisi sahtiyânının beher turasını
on dört guruşa ve Sivas derisi sahtiyânının beher turası on üç guruşa ve Arab-
gir derisi sahtiyânının beher turası on bir guruşa Kayseriye debbâğları Âsitâne-i
aliyye tâcirlerine bey‘ ve onlar dahi beher turasını üç guruş mesârif-i nakliye
ve gümrük ve fâ‘ide zammıyla Âsitâne-i aliyye’de dikici esnâfına bey‘ ve haffâf
dahi ibâdullâha narh-ı cârisi üzere füruht eylemeleri esâs-ı nizâmîden iken Kay-
seriye tâcirleri bilâ-mûceb kiraz vakti sahtiyânı hakīkaten ziyâde bahâ ile bey‘e
mübâderet ve on bir guruş kıymeti olan Arabgir sahtiyânı on dört guruş kıymeti
olan kiraz vakti derisi sahtiyânı yerine bey‘e mücâseret eyledikleri ihbâr olunmağ-
la nizâm-ı mezkûr muhtel olacağına binâen medîne-i Kayseri debbâğları ve hem
tüccârlarından Keşioğlu Hacı Süleyman ve Cüneyn Karaoğlu Hacı Mehmed ve
Cebeci oğlu Hacı Ahmed ve altıncı kölesi oğlu Hâfız Mehmed nâm kimesneler
Kayseriye’den ihzârları bâbında fermân-ı âlîleri sudûra ve lede’l-vürûd merkūmlar
Âsitâne-i aliyyeye âzim oldukları hülâsadan müstebân olduğu esnâf-ı mezkûreye
tefhîm ve fi’l-hakīka Âsitâne-i aliyyede olduğunu esnâf-ı merkūmundan istin-
tak ve tahrîr olundukda merkūmlar Âsitâne-i aliyyede mevcûd değillerdir deyü
nizâm-ı merkūmdan ihzâr olunmadıkça râbıta bend olmaz ve nizâm-ı mezkûrun
ihtilâline bâ‘islerdir merkūmlar Kayseriye ve her ne mahalde bulunurlar ise
Âsitâne-i aliyye’ye serî‘an ihzârları lâzıme-i hâlden dir deyü herbiri haber verdik-
leri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Zilhicce sene 1216

270 [36b-5] Öküzoğlu Seyyid İbrahim b. Ahmed’in esnafın işlerine


karıştığı, kethüda ve ihtiyarlarına itâat etmediğinden doğramacı
esnaflığından çıkarılması
Doğramacı esnâfından ihrâc
Ma‘rûz
Âsitâne-i sa‘âdette vâki‘ doğramacı esnâfının Kethüdâsı Hacı Ali Ağa b. Ali ve us-
talarından Hacı Mustafa b. Mehmed ve es-Seyyid Ahmed b. İbrahim ve Mehmed
b. İbrahim ve Mehmed b. Osman ve Mahmud b. Abdurrahman ve Süleyman b.
Abdullah ve İbrahim b. Mehmed ve Ahmed b. İbrahim ve es-Seyyid Mustafa b. Ah-
med ve es-Seyyid Ali b. Mahmud vesâirleri meclis-i şer‘-i münîrde istanbul’da av-
ratpazarında yeni fırında doğramacı olan Öküzoğlu es-Seyyid İbrahim b. Ahmed
muvâcehesinde merhûm Öküzoğlu es-Seyyid İbrahim esnâfımızdan olup lâkin
kendi halinde ırzıyla mukayyed ve kâr u kesbiyle meşgūl olmayıp umûr-ı esnâfa

249
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

müdâhale ve kethüdâ ve ihtiyârlarımıza itâ‘at etmediğinden mâ‘adâ esnâfımızın


bazısını mechûlü’l-ahvâl kimesnelere tecrîm ve kendiye nush u bend olundukda
kabûl etmeyip harekât-ı reddiyesinde musır ve dâimâ şürût ve nizâm-ı kadîmimize
hilâf-ı hareket etmekle kendiden emn ve rahatımız meslûb olmuşdur deyü merkūm
es-Seyyid İbrahim’in sû-i hâlini muvâcehesinde ihbâr [37a] ve iştikâ ve esnâf-ı
mezbûreden tard ve ihrâc olunması murâdımızdır deyü istid‘â etmeleriyle merkūm
es-Seyyid İbrahim esnâf-ı mezbûreden tard ve ihrâc olunup doğramacı esnâfına
karışmayıp kesb-i âhara meşgūl olması için tenbîhini hâvi fermân-ı âlîleri sudûru
iktizâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Zilhicce sene [1]216

271 [37a-1] Fâtıma bt. Hüseyin’in, Praşkova v. Anya’ya devrettiği bakkal


gediğinden alacağı kalmadığı
Bakkāl gediği nizâ‘ı
Ma‘rûz
Mahrûse-i Galata’ya muzâfe kasaba-i Tophane’de Defterdâr Ebulfazl Mahallesi’nde
sâkine ve zâtı mu‘arrefe Fâtıma bt. Hüseyin nâm Hatun meclis-i şer‘-i enverde
bâ‘isü’s-sifr Bakkāl Praşkova v. İlya nâm zimmî muvâcehesinde kasaba-i mezbûrede
Çeşme-i kebîr kurbünde kâin Yusuf Yazıcı dükkânı demekle arîf bir bâb bakkāl
dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûme yedimde mülküm iken târih-i i‘lâmdan iki gün mukaddem âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmeyi tarefeynden bi’l-icâb ve’l-kabûl mersûm Praşkova zimmîye bin altı yüz
guruş semen-i makbûza yedinde olan bir kıt‘a hüccet-i şer‘iyye nâtıka olduğu üzere
bâten ve sahîhan rızâmla bi-safkatin vâhidetin bey‘ ve temlîk ve vech-i lâyıkı üzere
teslîm ol dahi ba‘de’l-iştirâ ve’l-kabz meblağ-ı mezkûrun gabn ve tağrîrine ve bi’l-
cümle gedik husûsuna müte‘allika da‘vâdan dahi mersûm Praşkova’nın zimmetini
kabûlünü hâvi ibrâ ve iskāt etmişdim lâkin âlât-ı mezkûrenin kıymeti semen-i
mezkûrdan ziyâde olduğunu bana haber vermeleriyle semen-i mezkûrdan ziyâde
dört yüz guruş vermek üzere mersûm Praşkova zimmîye cebr olunsun deyü
takrîr-i meşrûhum üzere tasaddî eylediğim da‘vâm meşrû‘a olmadığı bana tefhîm
olundukdan sonra mersûm Praşkova zimmî malından rızâsıyla teberru‘an bana
iki yüz guruş dahi def ‘ ve teslîm ben dahi ba‘de’l-kabz ve’l-istihlâk bâlâda mezkûr
husûslara ve meblağ-ı merkūm iki yüz guruşa müte‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i
mütâlebâtdan tarefeynden her birimiz âharın zimmetini kabûlünü hâvi ibrâ ve
iskāt eyledik deyü mukırra-i mezbûrenin tâyi‘aten ve kat‘iyyen ikrâr u i‘tirâfını
mersûm Praşkova tasdîk eylediği tescîl olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-22 min-Zilhicce sene 1216

250
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

272 [37a-2] Kavukçu esnafından Mehmed Tahir’in gediğini, nizama aykırı


olarak esnaf haricinden birine devredemeyeceği
Kavukçu gediği esnâfdan gayriye bey‘i men‘
Ma‘rûz
İstanbul’da vâki‘ kavukçu esnâfının Kethüdâsı Mehmed Ağa ve Yiğitbaşısı es-
Seyyid İbrahim Ağa ve ustalarından es-Seyyid el-Hâc Ahmed ve es-Seyyid Mustafa
ve İsmail ve el-Hâc Ahmed vesâirleri meclis-i şer‘-i münîrde esnâf-ı mezkûreden
Mehmed Tahir b. Abdullah muvâcehesinde işbu yedimizde olup tuğra-yı garrâ
ile mu‘anven bir kıt‘a fermân-ı âlîşân nâtık olduğu üzere İstanbul’da Bezzâzistan-ı
atîk kurbünde ancak ehl-i İslâm’ın altmış dört aded ve ehl-i zimmetin on üç aded
kavukçu dükkânı olup dekâkîn-i mezkûreden mevcûd beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir
olunur âlâtın mâlik olanlardan beri âhara bey‘ murâd ettikde esnâf-ı mezkûreden
hârice bey‘ etmemek şürût ve nizâm-ı mer‘iyyemizden iken merkūm Mehmed Ta-
hir dekâkîn-i mezkûreden mâlik olduğu bir bâb dükkânın gedik âlâtını mugāyir-i
emr-i âlî esnâf-ı mezkûreden hâric kimesneye bey‘-birle nizâmımıza halel ve
izmihlâline bâ‘is olmak murâdında olmağla men‘ olunmak murâdımızdır deyü
takrîrlerine mutâbık bir kıt‘a fermân-ı âlîşân ibrâz ettiklerinde ol dahi cevâbında
mazmûn-ı fermân-ı âlîyi tasdîk âlât-ı mezkûre yedimde mülküm olduğuna
binâen dilediğim kimesneye bey‘ ederim demesi mugāyir-i fermân-ı âlîşân oldu-
ğu merkūm Mehmed Tahir’e tefhîm olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Zilhicce sene [1]216

273 [37a-3] Ayşe bt. Mustafa ve annesi Emetullah’ın, testereci Eyüb b.


Ahmed hakkındaki şikayetlerinden vazgeçtikleri
Ta‘zîrden men‘
Ma‘rûz
Mübârek rikāb-ı kamer-tâb-ı hüsrevânîye takdîm olunan arzuhâlin sâhibeleri
zâtları mu‘arrefeler Âişe bt. Mustafa ve vâlidesi Emetullah bt. Hüseyin nâm ha-
tunlar meclis-i şer‘-i enverde derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Testereci Eyüb b.
el-Hâc Ahmed mahzarında mezbûr Eyüb târih-i i‘lâm-ı şehrinin onuncu günü
İstanbul’da Hızır Bey Mahallesinde sâkineler olduğumuz menzilimiz kapısına
gelip siz içeriye ecnebî adam almışsız deyü bize itâle ve şutûm-ı galîza ile şetm
edip bize âr lâhıka olmağla mûceb-i şer‘îsini taleb ederiz deyü da‘vâ eylediğimiz-
de ol dahi inkâr ve fîmâ ba‘d menzilimizin kapısına gelmeyip ve hilâf-ı şer‘ bize
rencîde ve şetm etmemek üzere ta‘ahhüd eylediğinde biz dahi rızâmızla hakk-ı
ta‘zîr da‘vâlarımızdan meccânen fâriğalar olduk deyü ikrâr u i‘tirâflarını merkūm

251
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Eyüb tasdîk ve bir vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Zilhicce sene [1]216

274 [37a-4] Hâkimin İsmail adlı küçük çocuğa nafaka takdir ettiği
Sagīr için nafaka takdîr
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mezkûretü’l-ism Âmine bt. İbrahim nâm Hatunun vâlidesi
mu‘arrefetü’z-zât Sâliha bt. Yusuf nâm Hatun meclis-i şer‘-i münîrde sâhib-i
arzuhâl sâbıkā damadı es-Seyyid el-Hâc Mehmed Efendi b. Abdullah mahza-
rında kızı mezbûre Âmine Hatun hâzıra olduğu hâlde mezbûr es-Seyyid el-Hâc
Mehmed Efendi ile kızım mezbûrenin mukaddemâ zevciyet beynlerinde kāime
iken mezbûrun firâşından hâsıl ve kızım hâzıra-i mezbûreden mütevellîd üç bu-
çuk yaşında olan işbu hâzır bi’l-meclis sulbî oğlu İsmail’i kızım hâzıra-i mezbûre
bi-hakki’l-hıdâne imsâk üzere iken sagīr-i mezbûre ecnebîye nefsini mütezevvice
olup ol vechile sagīr-i mezbûrun hakk-ı hıdânesi bana intikāl edip sagīr-i mezbûr
hâlâ bi-hakki’l-hıdâne hacr ve terbiyemde olup lâkin sagīr-i mezbûrun asla malı ol-
mayıp nafaka ve kisveye ihtiyâcı olmağla sagīr-i mezbûrun nafaka ve kisve-bahâsı
için babası mezbûr es-Seyyid eş-Şeyh el-Hâc Mehmed Efendi üzerine kıbel-i
şer‘den kadr-i ma‘rûf meblağ farz ve takdîr buyrulmak bi’l-hıdâne matlûbumdur
dedikde merkūm es-Seyyid eş-Şeyh el-Hâc Mehmed Efendi dahi mukırra-i
mezbûrenin cemî‘-i kelimât-ı meşrûhasını ba‘de’t-tasdîk sagīr-i mezbûrun nafaka
ve kisve-bahâsı için işbu târih-i i‘lâmdan bi’t-terâzi babası üzerine kıbel-i şer‘den
beher yevm dörder para farz ve takdîr olunup meblağ-ı mefrûz beher yevm dör-
der parayı sagīr-i mezbûrun nafaka ve kisve vesâir levâzım-ı zarûriyyesine harc
ve sarfa ve lede’l-iktizâ istidâneye ve inde’z-zafer babası mezbûr üzerine rücû‘a
ceddesi ve hadînesi mezbûre Sâliha Hatun’a kıbel-i şer‘den izin verildiği İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fi’l-yevmi’s-sâbi‘ aşar min-Zilhicceti’ş-şerîfe li-sene sitte aşara ve mi’eteyn ve elf.

275 [37b-1] Salih Ağa b. Mehmed’in, Seyyid Mehmed Tahir’den satın


aldığı cariyenin ayıplı olmadığı
Câriye reddi mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Esirci Salih Ağa b. Mehmed meclis-i şer‘-i enverde derûn-ı
arzuhâlde mezkûrü’l-ism es-Seyyid el-Hâc Mehmed Tahir Efendi b. el-Hâc Ah-
med mahzarında işbu hâzıra bi’l-meclis orta boylu kara gözlü Çerkesiyyetü’l-asl

252
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Cilve ismiyle müsemmât nâm câriye merkūm es-Seyyid el-Hâc Mehmed Tahir
Efendi’nin yedinde mülkü iken câriye-i mezbûreyi cemî‘-i uyûbdan sâlime olmak
üzere târih-i i‘lâmdan kırk gün mukaddem bin yüz on beş guruş semen-i medfû
ve makbûza iştirâ ve kabz ettikden sonra câriye-i mezbûre mecnûna muttalî‘ ol-
duğumda câriye-i mevsûfe-i mezbûreyi yed-i emîne vaz‘ ve câriye-i mezbûrenin
cünûniyeti mezbûr es-Seyyid el-Hâc Mehmed Tahir Efendi’nin yedinde iken
mevcûd-ı kadîm ve benim yedimde dahi i‘âde ve illet-i mezkûre inde’t-tüccâr
noksan-ı semen icâb eder uyûbdan olmağla redd-i mebî‘ ve istirdâd-ı semen
murâdımdır deyü da‘vâ ettikde evvelen teveccüh-i husûmet için câriye-i mezbûre
bu makūle uyûbunu teşhîse bâ-fermân-ı âlî ehl-i hibre ta‘yîn olunan Salih Efendi ve
İbrahim Efendilere irsâl ve irâe olundukda onlar dahi ba‘de im‘âni’n-nazar meclis-i
şer‘a gelip câriye-i mevsûfe-i mezbûrede eser-i cünûn olduğu ma‘lûmumuz değil-
dir deyü her biri tarefeyn muvâcehesinde haber verdiklerinden mâ‘adâ sûret ve
sîreten alâmet-i cünûn olmadığı dahi zâhir olmağla teveccüh-i husûmet bulun-
mamağın merkūm Esirci Salih Ağa bî-vech mu‘ârazadan men‘ olunduğu İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min-Zilhicce sene [1]216

276 [37b-2] Ağazâde İbrahim b. Ali’nin, alacak davasında Seyyid Hüseyin


Ağa’nın zimmetini ibrâ ettiği
İbrâ
Ma‘rûz
Sahtiyân tüccârından sâhib-i arzuhâl Ağazâde es-Seyyid İbrahim b. es-Seyyid
Ali bi’t-terâzi meclis-i şer‘-i enverde derûn-ı arzuhâlde mastûrü’l-ism Harîrî es-
Seyyid el-Hâc Hüseyin Ağa b. Ali tarafından husûs-ı âti’l-beyânda tasdîka vekîli
Mehmed Ağa b. Hüseyin mahzarında şerîkim gāib ani’l-meclis İbrahim Ağa
müvekkil-i merkūm es-Seyyid el-Hâc Hüseyin Ağa’ya cihet-i deyn-i şer‘îden iki
kıt‘a temessük mantûkunca zimmetinde deyni olan beş bin guruşu sen mâlından
edâ eyle deyü bin iki yüz on dört senesi hilâlinde bi-şartü’r-rücû‘ emr etmekle
ben dahi meblağ-ı mezbûr beşer bin guruşu malımdan <<bi gayrı hakkın bin altı
yüz guruş dahi>> müvekkil-i mezbûr es-Seyyid el-Hâc Hüseyin Ağa’ya edâ eyle-
diğimde merkūm es-Seyyid el-Hâc Hüseyin Ağa meblağ-ı mezbûrun bilâ-devr
ribhi nâmıyla malımdan bi-gayr-ı hakkın bin altı yüz guruş dahi me’hûzu olmağla
meblağ-ı mezbûr bin altı yüz guruşu müvekkil-i merkūm es-Seyyid el-Hâc Hüse-
yin Ağa’dan istirdâd ederim deyü bundan akdem da‘vâ sadedinde olmuşdum el-
hâletü hâzihi beynimizde muslihûn tavassutuyla ben ber-vech-i muharrer tasaddî
eylediğim da‘vâmdan rızâmla meccânen fâriğ olmamla meblağ-ı mezbûr bin altı
yüz guruşun istirdâdına ve cemî‘-i hukûk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i de‘âvî

253
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ve kâffe-i mütâlebâtdan müvekkil-i merkūm es-Seyyid el-Hâc Hüseyin Ağa’nın


zimmetini kabûlünü hâvi ibrâ ve iskāt edip bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledik deyü
ikrârını vekîl-i merkūm Mehmed Ağa tasdîk eylediği İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Zilhicce sene [1]216

277 [37b-3] İsmail Ağa b. Mustafa’nın, tütüncü dükkânı gediğini


Abdurrahman b. Sadullah’a devrettiği
Tütüncü gediği mübâya‘ası
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Tütüncü İsmail Ağa b. Mustafa meclis-i şer‘-i enverde Tütüncü?
es-Seyyid Abdurrahman b. es-Seyyid Sadullah mahzarında tütüncüler kethüdâsı
ve esnâf-ı mezbûreden cerîdede mazbûtü’l-esâmî Müslimîn hâzır oldukları hâlde
takrîr-i kelâm edip İstanbul’da Laleli’de kalaycı kurbünde ma‘lûmü’l-hudûd bir
bâb duhancı dükkânı derûnunda mevcûde ve hâmiş-i arzuhâlde mezkûr derkenâr
nâtık olduğu üzere maden kaleminde mukayyed beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur
âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeler akd-i âti’z-zikrin sudûruna değin yedimde mülküm ol-
mağla ben âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeyi tarefeynden bi’l-icâb ve’l-kabûl şürût-ı müfsi-
deden âri bey-i bâtt-ı sahîh-i şer‘î ve safka-i vâhide ile dört yüz guruşa merkūm es-
Seyyid Abdurrahman’a bey‘ ve temlîk ve vech-i lâyıkı üzere teslîm eylediğimde ol
dahi ba‘de’l-iştirâ ve’l-kabz semen-i merkūm dört yüz guruşu bana tamamen def ‘
ve teslîm ben dahi ahz u kabz ettikden sonra meblağ-ı mezkûrun tağrîr ve gabnine
müte‘allika âmme-i da‘vâdan her birimiz âharın zimmetini kabûlünü hâvi ibrâ ve
iskāt edip ba‘de’l-yevm gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmede benim aslan
ve kat‘an alâka ve medhalim kalmayıp merkūm es-Seyyid Abdurrahman’ın mülk-i
müşterâsı olmuşdur dedikde merkūm es-Seyyid Abdurrahman dahi ba‘de’t-tasdîk
zikr olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûme kendi üzerine maden kalemine kaydolunup
yedine sûret i‘tâ buyrulmasını istid‘â eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Zilhicce sene [1]216

278 [37b-4] Hüseyin b. Ömer’in, Sultan Abdülhamid Han vakfından


kiraladığı kasap dükkânı gediğini Ahmed b. Ebûbekir’e devrettiği
Kassab gediği mübâya‘ası
Ma‘rûz
Hüdâvendigâr-ı sâbık merhûm cennet-mekân firdevs-âşiyân Sultan Abdülhamid
Hân hazretleri evkāfı musakkafâtından Yedikule hâricinde kâin yedinci selhhâneye

254
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

merbût İslâmbol’da Haseki çarşısında kâin bir bâb kasab dükkânı derûnunda
mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeye bâ-temessük-ı
vakıf mutasarrıf olan el-Hâc Hüseyin b. Ömer meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde hâssa
kasabbaşısı İzzetlü Mustafa Ağa ve Kethüdâ es-Seyyid Halil Ağa ve mazbûtü’l-
esâmî kimesneler hâzır oldukları hâlde bâ‘isü’l-i‘lâm kasab ustalığını idâreye kādir
idüğü ihbâr olunan el-Hâc Ahmed b. Ebâbekir muvâcehesinde takrîr-i kelâm
edip ber-vech-i muharrer mutasarrıf olduğum âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeyi hüsn-i
rızâmla bedel-i ma‘lûm ve makbûz mukābelesinde merkūm el-Hâc Ahmed’e bâ-
re’y-i mütevellî ferağ ve tefvîz eylediğimde ol dahi ber vech-i muharrer tefevvüz ve
kabûl edip fîmâ ba‘d zikr olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmede benim aslan ve kat‘an
alâka ve medhalim kalmayıp merkūm el-Hâc Ahmed’in hakk-ı müfevvezi olmuş-
dur dedikde merkūm el-Hâc Ahmed ba‘de’t-tasdîk zikr olunan âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûme kendi üzerine defter-i vakfa kaydolunup yedine temessük i‘tâsını istid‘â
eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Zilhicce sene [1]216

279 [37b-5] Kömürcü Hasan b. Süleyman ile ortağının, Kömürcü Ahmed


b. Halil aleyhine açtıkları davada iddialarını ispat edemediklerinden
muarazan men edildikleri
Mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Kömürcü es-Seyyid Hasan b. Süleyman ve şerîki Mustafa b.
Eyüb’den her biri meclis-i şer‘-i enverde Balat kapısı hâricinde Kömürcü Ah-
med b. Halil muvâcehesinde mezbûr Ahmed bin iki yüz on üç senesi Zilka‘deti’ş-
şerîfesinin on birinci günü Anadolu’ya gider oldukda Balatkapısı hâricinde kâin
kömürcü mağazasında mevcûd kömürünü âhara bey‘ ve kabz-ı semene ve zimem-i
nâsda olan hukūkunu ashâbından kabz ve umûrunu rü’yete tarafından bizi tevkîl
ve ba‘de kabûli’l-vekâle mezbûr Ahmed diyâr-ı âhara gidip biz dahi üç sene-i
kâmile umûrunu rü’yet ve mağaza-i mezkûrede ticâret edip ol vechile müddet-i
mezbûrede beynimizde ahz u i‘tâ cereyân [38a] ettikden sonra mezbûr Ahmed
Âsitâne’ye geldikde bin iki yüz on altı senesi Recebinin on beşinci günü kethüdâmız
odasında rü’yet-i hesâb edip lede’l-muhâsebe zimmetimizde iki [bin] beş yüz guruş
zâhir oldukda hesâb-ı mezkûra binâen deynimizdir deyü ikrâr ve târih-i mezkûr
ile muvarrah yedine bir kıt‘a deyn temessükü i‘tâ ve meblağ-ı mezkûrun iki bin
on beş guruşunu dahi mezbûr Ahmed’e edâ etmişdik lâkin hesâb-ı mezkûrda ga-
lat vâki‘ olmağla tekrar ma‘rifet-i şer‘le hesâbımız rü’yet olunmak murâdımız[dır]
deyü ba‘de’d-da‘vâ ve’l-istintak merkūm Ahmed cevâbında müddet-i mezbûrede
cereyân eden ahz u i‘tânın hesabını târih-i mezbûrdan hesâb tashîh ile mezbûrân

255
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ile rü’yet eylediğimizde lede’l-muhâsebe zimmetlerinde meblağ-ı mezbûr iki bin


beş yüz guruş hakkım zuhûr ettikde mezbûrân es-Seyyid Hasan ve şerîki Mustafa
hesâb-ı mezkûr sahîhan olup meblağ-ı mezbûr zimmetlerinde bana deynleri ol-
duğunu ikrâr-ı kat‘î ile ikrâr u i‘tirâf ve husûs-ı mezkûra müte‘allika da‘vâdan dahi
zimmetimi kabûlümü hâvi ibrâ ve iskāt etmişler idi deyü eylediği def ‘ini mezbûrân
inkâr etmeleriyle dâfi‘-i mezbûr ber-vech-i muharrer def ‘ini Mustafa Ağa b. el-
Hâc Hüseyin ve Kethüdâ Süleyman Ağa b. Mehmed ve İbrahim b. el-Hâc Ahmed
ve İsmail Ağa b. Osman ve Mahmud Ağa b. İbrahim ve Hüseyin Ağa b. el-Hâc
Osman ve Genc Ali Ağa b. Osman nâm kimesne[ler] şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe
ber-nehc-i şer‘î isbât eylediğinden mâ‘adâ merkūmân es-Seyyid Hasan ve şerîki
Mustafa ber-vech-i muharrer ibrâlarını dahi bi’t-tav‘ ve’r-rızâ ikrâr u i‘tirâf etme-
ğin mûcebiyle müdde‘iyân-ı mezbûrân da‘vâ-yı mezkûreleriyle mezbûr Ahmed’e
bi-gayr-ı vech-i şer‘î mu‘âraza men‘ olunduğu huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Zilhicce sene 1216

280 [38a-1] Ahmed Ağa b. Ebûbekir’in, Sultan Abdülhamid Han


vakfından icareli kasap dükkânı gediğini Hüseyin Ağa b.
Ömer’e devrettiği
Kassab gediği mübâya‘ası
Ma‘rûz
Hüdâvendigâr-ı sâbık cennet-mekân firdevs-âşiyân merhûm ve mağfûrun leh Sul-
tan Abdülhamid Hân hazretleri musakkafâtından Yedikule hâricinde kâin doku-
zuncu selhhâneye merbût İstanbul’da tavukpazarı kurbünde çilingirler karşısında
kâin ma‘lûmü’l-hudûd bir bâb kasab dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf
gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelere bâ-temessük-ı vakf mutasarrıf olan
el-Hâc Ahmed Ağa b. Ebâbekir meclis-i şer‘-i münîrde hâssa kasabbaşısı İzzetlü
Mustafa Ağa ve Kethüdâ es-Seyyid Halil Ağa ve mazbûtü’l-esâmî kimesneler hâzır
oldukları hâlde kasab ustalığını idâreye kādir idüğü ihbâr olunan bâ‘isü’l-i‘lâm
el-Hâc Hüseyin Ağa b. Ömer muvâcehesinde takrîr-i kelâm edip ber-vech-i mu-
harrer mutasarrıf olduğum âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeleri hüsn-i rızâmla merkūm el-
Hâc Hüseyin Ağa’ya bedel-i ma‘lûm ve makbûz mukābelesinde bâ-re’y-i mütevellî
ferağ ve tefvîz eylediğimde ol dahi ber-minvâl-i muharrer tefevvüz ve kabûl edip
fîmâ ba‘d âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerde benim aslan ve kat‘an alâka ve medhalim
kalmayıp merkūm el-Hâc Hüseyin Ağa’nın hakk-ı müveffezi olmuşdur dedikde
merkūm el-Hâc Hüseyin Ağa ba‘de’t-tasdîk zikr olunan âlât-ı lâzımeler kendi üze-
rine defter-i vakfa kaydolunup yedine temessük [i‘tâsını] istid‘â eylediği huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 Zilhicce sene [1]216

256
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

281 [38a-2] Osman Ağa’nın İstanbul ve tevabiinin cizye vergilerini


toplamakla görevlendirildiği
Cizye küşâdı
Ma‘rûz
İşbu bin iki yüz on yedi senesine mahsûben İstanbul ve tevâbi‘i cizyesinin mîrî
mühürleri fek ve küşâd olunmasını istid‘â zımnında bu sene-i mübârekede ciz-
ye cibâyetine me’mûr kılınan sâhib-i arzuhâl izzetlü Osman Ağa kullarının bâb-ı
âlilerine takdîm eylediği arzuhâli bâlâsına işbu mâh-ı Zilhicceti’ş-şerîfenin selhi
Pazar günü küşâdı i‘lâm olunmak bâbında sâdır olan fermân-ı âlîşâna imtisâlen
yevm-i mezbûrda mühürlerine ba‘de’n-nazar feth ve küşâd olunduğu İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-selh-i Zilhicceti’ş-şerîfe sene [1]216

282 [38a-3] İstanbul Boğaziçi’ndeki Kireççi esnafının nizamı


Kireççi esnâfı nizâmına dâir i‘lâm
İşbu i‘lâma bi’l-iktizâ bâ-irâde-i aliyye şürût-ı âhar dahi zam olunduğuna binâen
darb olunub zîre kaydolunmuşdur.
[Mühür] Süleyman Sezâi hâtem-i devlet
<<Ma‘rûz
<<Bu dâ‘îleri ve izzetlü ser-bostaniyân-ı hâssa ağa ve sermi‘mârân-ı hâssa ağa
kullarına hitâben Boğaziçi’nde vâki‘ kireççi tâifesi bi’l-müzâkere hüsn-i nizâma
bend ve müceddeden ta‘ahhüde râbıt olunmak mazmûnunda beyaz üzerine sâdır
olan fermân-ı âlîşâna imtisâlen izzetlü ser-bostâniyân-ı hâssa ağa kulları tarafın-
dan mürsel kireççibaşı Haseki Mehmed Ağa ve sermimârân-ı hâssa el-Hâc Nu-
rullah Ağa kulları hâzır oldukları hâlde kireççiler kethüdâsı Margabet v. Kosta
Boğaziçi’nde ve Topkapı hâricinde vâki‘ kireç hark eden Nikola v. Yani ve Yamandi
v. Yani ve Kosta v. Astar ve Metro ve Yani ve Vasil ve Panayot ve Metro ve Kirkor
ve Levend v. Vasil ve Simon ve Kiriçe v. Kosta ve Agob v. Kazer nâm zimmîler
meclis-i şer‘a ihzâr ettirilip sâdır olan fermân-ı âlîşânı muvâcehelerinde feth ve
kırâet ve mazmûn-ı münîfi cümlesine tefhîm olundukda her biri sem‘an ve itâ‘aten
merâsimini ba‘de’l-edâ lâkin bu eyyâmda ücret-i amele ve semen-i taş ve semen-i
hatab ve mesârif-i sâire ziyâdeye resîde olup ol vechile iki kat mesârif ile hark
eylediğimiz kireç harcına vefâ eylemediğinden mâ‘adâ bir müddetden beri ba‘zı
mahalle bey‘ eylediğimiz kireç esmânına destres olmadığımızdan dâimâ mesârif-i
kesîreye mübtelâ ve mine’l-kadîm beher fırın harkında iki bin akçe harc-ı fırın ve
horasancıya bey‘ eylediğimiz kirecin beher kayığından yüz para ve perâkende bey‘

257
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

olunan kirecin beher çuvalından birer para kireççi başı tarafına veregelmişken bir
müddetden beri avâid-i mezkûreye kanâ‘at olunmayıp ziyâde ahz eylediklerinden
bir vechile takatimiz kalmayıp perâkende ve perîşan olacağımız zâhir hallerimize
merhameten nizâm-ı kavîye rabt olunmak murâdımızdır deyü istirhâm ve husûs-ı
merkūm vâkı‘a mutâbık olduğu erbâb-ı vukūfun tahkīkinden âşikâr olduğundan
sıyâneten li’l-mîrî ve ibâdullâh vaz‘-ı kadîmi üzere beher çuvalı otuz beş vakıyye
hâlisü’l-ayar kireç olup gerek mîrî ve gerek ibâdullâh ve gerek horasancı esnâfının
aldıkları kireçde asla toz olmayıp mahallinde vezn ve kantar olundukda taşı başka
ve tozu başka ihrâc olunup ve perâkende olarak bahçe kapısında füruht olunan
kireç dahi vezn ve kantar olundukda tammü’l-ayar vezn olan kireç beher kantarı
cânib-i mîrîye yirmişer paraya ve ibâdullâha yirmibeşer paraya ve horasancıya
otuzar paraya bey‘ dâimen ve müstemirren yirmi ocak hark olunup ve kireççi-
başı olanlar dahi ibâdullâha bey‘ olunan kirecin beher kantarında dörder akçe
ve bahçekapısında perâkende bey‘ olunan kirecin beher çuvalında birer para ve
horasancıya bey‘ olunan kirecin beher kayığından beşer guruş avâid alıp ziyâde ile
rencîde olunmamak ve gerek mîrî ve gerek ibâdullâha kireç husûsunda zarûret ve
hasâret çekdirmemek üzere bi’l-müzâkere cümle ittifâkıyla müceddeden nizâm-ı
kavîye rabt olundukda kireççi esnâfı dahi her biri râzılar ve fîmâ ba‘d vech-i
meşrûh üzere bey‘-birle dâimen ve müstemirren yirmi ocak hark ile i‘mâl-i kireç
edip cânib-i mîrîye ve ibâdullâha muzâyaka olmamak üzere ta‘ahhüd ve ittifâk ve
hilâfına hareket eder olur ise tedîb-i lâyıkaları icrâ olunmasına râzılar ve kireççi-
başı ağa dahi vech-i meşrûh üzere olan avâid-i kadîme kanâ‘at edip ziyâde avâid
talebiyle esnâf-ı mezkûreyi kat‘an rencîde etmemek üzere ta‘ahhüd etmeleriyle
husûs-ı mezkûr ilâ-mâşâallah düstûrü’l-amel tutulup hilâfına hareket eden esnâf-ı
mezkûrenin cezâları icrâ olunacağını avâid-i mezkûrdan ziyâde gerek kireççibaşı
ve gerek taraf-ı âhardan nesne talebiyle esnâf-ı mezkûre rencîde olunmamak üze-
re Başmuhâsebe’ye kayd ve ser-bostâniyân-ı hâssa ağa ve mimâr-ı hâssa kullarına
ilmühaberi verilip ekîd ve şedîd bir kıt‘a fermân-ı âlîleri sudûru istisvâb-ı âli idüğü
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-Zilhicce sene [1]216

283 [38b-1] Seyyid Mehmed Çavuş b. Hüseyin’in, Ayasofya-i kebîr


vakfından icareli manav dükkânı ile ilgili Mehmed Efendi b.
Abdullah aleyhine açtığı davasının reddedildiği
Galata’da manav gediği men‘i
Ma‘rûz
Kalyoncu tâife[sinden] Alâiyeli es-Seyyid Mehmed Çavuş b. es-Seyyid Hüseyin
meclis-i şer‘-i münîrde zikri âtî dükkândan hisse-i ma‘lûmeye bâ-temessük-ı

258
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

mütevellî mutasarrıf olan bâ‘isü’l-i‘lâm Hâfız Mehmed Efendi b. Hâfız Abdullah


mahzarında Ayasofya-i kebîr vakfı musakkafâtından olup on sekiz akçe dört pul
hissesi mezbûr Mehmed Efendi’nin bi’l-îcâreteyn tasarrufunda olan mahrûse-i
Galata’da Kemankeş Karamustafapaşa Mahallesi’nde kâin ma‘lûmü’l-hudûd bir
bâb manav dükkânının derûnunda olup benim bâ-hüccet iştirâ eylediğim gedik
aklâmda mukayyed gediklerden olmayıp lâkin dükkân-ı mezkûrda mukaddemâ
müstecirleri rağbet verip i‘tibâr eyledikleri gedik olup dükkân-ı mezkûrun gedik
âlâtı yedimde mülküm olduğuna binâen ben zabt murâd eylediğimde mezbûr
Mehmed Efendi mümâna‘at eder suâl olunup dükkân-ı mezkûru bana teslîme
mezbûr Mehmed Efendi’ye cebr olunsun deyü takrîr-i meşrûhu üzere dükkân-ı
mezkûrda mu‘teber gedik olmadığını mu‘terif olduğundan mâ‘adâ mücerred müs-
tecirleri rağbet verip gedik etmeleriyle öyle olucak dükkân-ı mezkûru zabt ederim
demesi ber-mûceb-i fetvâ-yı şerîfe meşrû‘a olmamağla kelâmına iltifât olunmadı-
ğı İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min-Zilhicce sene 1216

284 [38b-2] İstanbul’a odun nakleden gemicilerin, kereste taşımamaları


için ferman
Sefînelere hatab tenbîhi
Ma‘rûz
İstanbul ağa kullarının işbu takrîri bâlâsına sâdır olan fermân-ı âlîşâna imtisâlen
reisler kethüdâsı vesâir ashâb-ı sefâyîn meclis-i şer‘a ihzâr ve ağa-yı mûmâ-ileyh
hâzır olduğu hâlde fermân-ı âlîyi muvâcehelerinde kırâet ve mazmûnunu gûş u
hûşlarına ilkā ve hilâfına hareket eder olursa sefînesi cânib-i mîrîden zabt ve re-
isi tedîb olunacağı ba‘de’t-tefhîm fîmâ ba‘d ötedenberü Âsitâne-i aliyyeye hatab
nakliyle melûf olup kereste naklinden bâ-fermân-ı âlî memnû‘ olan sefâyîn ashâbı
kereste nakl etmeyip ve bundan böyle külliyetli Âsitâne-i aliyyeye hatab nakliyle
ibâdullâha muzâyaka çektirmemek üzere her biri ta‘ahhüd ve hilâfına hareket eder
olursa tedîblerine râzılar oldukları İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-gurre-i min-Muharremi’l-harâm sene 1217

285 [38b-3] Yabancı erkekleri evine alan Saltana bt. Esani’nin


mahalleden çıkarıldığı
Mahalleden ihrâc
Ma‘rûz

259
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

İstanbul’da Kesmakaya kurbünde Hammâmî Muhyiddin Mahallesi İmâmı Meh-


med Efendi b. Halil ve Müezzini Molla Mehmed b. Abdurrahman ve ahâlîsinden
Ahmed Nâsır Efendi ve İsmail Efendi nâm kimesneler ile mahalle-i mezbûrede
mütemekkinler Papa Yani ve Mihal ve Marat ve Atnaş ve Tarandefil ve Anton ve
Dimitri ve Nikola ve Praşkova ve Pavli ve Yamandi ve Dimitri ve diğer Dimitri
ve Laskov nâm zimmîler meclis-i şer‘-i enverde mahalle-i mezbûrede mütemek-
kine şahsı mu‘arrefe Saltana bt. Asani nâm Nasrâniye muvâcehesinde mersûme
Saltana Nasrâniye mahallemiz mütemekkinlerinden olup hadîdü’l-lisân ve bed-
zebân olduğundan mâ‘adâ ırzıyla mukayyed olmayıp fâhişe makūlelerini ve
mechûlü’l-ahvâl kimesneleri menziline idhâl ve bi’d-defa‘ât kendiye nush u bend
olundukda kabûl etmeyip harekât-ı nâ-marziyyesinde ısrâr ve mahallenizi ihrâk-ı
binâr ederim deyü ol vechile kendiden emn ve rahatımız meslûb olmuşdur deyü
muvâcehesinde sû-i hâlini inhâ ve mahalle-i mezbûreden hurûcunu istid‘â eyle-
diklerinde merkūme Saltana Nasrâniye dahi târih-i i‘lâmdan üç gün tamamında
mahalle-i mezbûreden hurûc ve âhar mahalle nakle ta‘ahhüd eylediği İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre-i M sene [1]217

286 [38b-4] İstanbul Boğaziçi’ndeki Kireççi esnafının nizamı


Kireççi esnâfı nizâmına dâir i‘lâm
Ma‘rûz
Bu dâ‘îlerine ve izzetlü ser-bostanî-i hâssa ağa ve sermi‘mâr-ı hâssa ağa kulları-
na hitâben Boğaziçi’nde vâki‘ kireççi tâifesi bi’l-müzâkere hüsn-i nizâma bend
ve müceddeden ta‘ahhüde râbt olunmak mazmûnunda beyaz üzerine sâdır olan
fermân-ı âlîşâna imtisâlen izzetlü ser-bostaniyân hâssa ağa kulları tarafından
mürsel kireççibaşı Haseki Mehmed Ağa ve sermi‘mâr-ı hâssa el-Hâc Nurullah Ağa
kulları hâzır oldukları hâlde kireççiler kethüdâsı Margabet v. Kosta Boğaziçi’nde
ve Topkapı hâricinde vâki‘ kireç hark eden Nikola v. Yani ve Yamandi v. Yani
ve Kosta v. Astar ve Metro ve Yani ve Vasil ve Panayot ve Metro ve Kirkor ve
Levend v. Vasil ve Simyon ve Kirinçe v. Kosta ve Agob v. Kazer nâm zimmîler
meclis-i şer‘a ihzâr ettirilip sâdır olan fermân-ı âlîşânı muvâcehelerinde feth ve
kırâet ve mefhûm-ı münîfi cümlesine tefhîm olundukda her biri sem‘an ve tâ‘aten
merâsimini ba‘de’l-edâ lâkin bu eyyâmda ücret-i amele ve semen-i taş ve semen-i
hatab ve mesârif-i sâire ziyâdeye resîde olup ol vechile iki kat mesârif ile hark-ı ki-
reç harcına vefâ etmediğinden mâ‘adâ bir müddetden beri ba‘zı mahalle bey‘ eyle-
diğimiz kirecin esmânına destres olmadığımızdan dâimâ mesârif-i kesîreye dûçâr
ve mine’l-kadîm beher fırın harkında kireççi tâifesinde iki bin akçe harc-ı fırın
ve perâkende bey‘ olunan kirecin beher çuvalından baş tâ‘bir olunur birer para

260
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

kireççi başı tarafına veregelmişken bir müddetden beri avâid-i mezkûreye kanâ‘at
olunmayıp ibâdullâha bey‘ eylediğimiz kirecin beher kantarında yedi buçuk akçe
ve horasancıya bey‘ eylediğimiz kirecin beher kayığından horasancı tâifesinden
aldıkları on iki guruşdan mâ‘adâ bizler dahi yüz on para fuzûlî ahz eyledikle-
rinden ziyâde ahz eylediklerinden bir vechile takatimiz kalmayıp perâkende ve
perîşan olacağımız zâhir olmağla hallerimize merhameten nizâm-ı kavîye rabt
olunmak murâdımızdır deyü istirhâm ve husûs-ı merkūm vâkı‘a mutâbık oldu-
ğu erbâb-ı vukūfun tahakkukundan âşikâr olduğundan sıyâneten li’l-ibâd vaz‘-ı
kadîmi üzere beher çuvalı otuz beş vakıyye hâlisü’l-ayar kireç olup gerek mîrî ve
gerek ibâdullâh ve gerek horasancı esnâfının aldıkları kireçde aslan toz olmayıp ve
hark olunan mahallinde kaya ve tuzu başka ihrâc olunmayıp mahlût bey‘ olunup
ve mahallinde vezn ve kantar olundukda taşı başka ve tozu başka ihrâc olunup
ve perâkende olarak bahçe kapısında bey‘ olunan kireç dahi vezn ve kantar olun-
dukda tammü’l-ayar olup beher kantar kireç cânib-i mîrîye yirmişer paraya ve
ibâdullâha yirmi dört paraya ve horasancıya otuz paraya bey‘ u şirâ ve dâimen
ve müstemirren yirmi ocak hark olunup ve kireççibaşı olanlar dahi beher fırın
harkında iki bin akçe harc-ı fırın ve perâkende bey‘ olunan kirecin beher çuvalın-
da kireçciler ancak bir para ve horasancıya bey‘ olunan kirecin beher kayığından
horasancı tâifesinden beşer guruş ve ibâdullâha bey‘ olunan kirecin horasancı mi-
sillü beher kayığından ibâdullâhdan beşer guruş alınıp bâlâda mezkûr ibâdullâha
füruht olunan kirecin beher kantarında kireççilerden alınan yedi buçuk akçe alın-
mamak ve horasancıların iştirâ eyledikleri kirecin beher kayığından horasancılar-
dan alınacak beşer guruşdan mâ‘adâsına matlûb olunmayıp ve kireççilerden dahi
horasancılara bey‘ eyledikleri beher kayıkdan tekrar yüz onar para alınmayıp ve
gerek mîrî ve gerek ibâdullâha kireç husûsunda zarûret ve hasâret gelmemek üzere
bi’l-müzâkere cümle ittifâkıyla müceddeden nizâm-ı kavîye rabt olundukda kireç-
çi esnâfı dahi vech-i meşrûh üzere verilen nizâma râzılar ve dâimen ve müstemir-
ren yirmi ocak hark ile i‘mâl-i kireç edip cânib-i mîrîye ve ibâdullâha muzâyaka
olmamak üzere kireççi tâifesi ta‘ahhüd ve hilâfına hareket eder olur ise tedîb-i
lâyıkaları icrâ olunmasına râzılar ve kireççibaşı ağa dahi vech-i meşrûh üzere olan
nizâm verilen avâide kanâ‘at edip ziyâde avâid talebiyle gerek ibâdullâhı ve gerek
kireççi tâifesi ve gerek horasancı esnâfını rencîde etmemek üzere ta‘ahhüd etmekle
fîmâ ba‘d verilen nizâm düstûrü’l-amel tutulup hilâfına hareket olunmamak üzere
Başmuhâsebe’ye kayd ve bostaniyân-ı hâssa ağa ve sermi‘mâr-ı hâssa ağa kullarına
ilmühaberi verilip yedlerine bir kıt‘a fermân-ı âlîşân i‘tâ buyrulmasını istid‘â eyle-
dikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 Zilhicce sene [1]216

261
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

287 [39a-1] Estelfan v. Agob’un, menzil davasında Mağdisi Mıgırdıç v.


Donik’in zimmetini ibra ettiği
Menzil nizâ‘ı üç yüz guruşa sulh
Ma‘rûz
Arzuhâl eden Estelfan v. Agob nâm zimmî meclis-i şer‘-i enverde zikri âtî bir
bâb vakf-ı menzile bâ-temessük-ı mütevellî vaz‘-ı yedi mütehakkık olan Demirci
Mağdisi Mıgırdıç v. Donik nâm zimmî muvâcehesinde nezâret-i âlilerinde âsûde
evkāfdan gallesi medîne-i Kuds-i şerîf ’de vâki‘ Mar Yakob Kilisesi fukarâsına
meşrûta vakfın musakkafâtından İstanbul’da Tavâşî Süleyman Ağa Mahallesi’nde
kâin ma‘lûmü’l-hudûd bir bâb vakıf menzile beher şehr on beşer akçe icâre-i mü-
eccele ile anam Dudu bt. Kigork mutasarrıfe iken hâlike oldukda menzil-i mezbûr
âdilen bana intikāl edip lâkin ben ol târihde altı yaşında sagīr olmamla tesviye-i
umûruma vasim olan Kuyumcu Kigork v. Oseb menzil-i mezkûru bilâ-mesmûğ-ı
şer‘î bin yüz doksan dokuz senesi Saferinin yedinci günü Kahveci Ohan v. Mal-
kon zimmîye ferağ ol dahi tefevvüz edip işbu arzuhâl hâmişinde mastûr derkenâr
nâtık olduğu üzere tedâvül-i eyâdî ile menzil-i mezkûru mersûm Mıgırdıç zimmî
işbu hâzır bi’l-meclis Kavukçu Bedros ferağından bâ-re’y-i mütevellî tefevvüz ve ol
vechile menzil-i mezkûra mutasarrıf olup lâkin vasî-i mezbûrun ber-vech-i mu-
harrer bilâ-mesmûğ-ı şer‘î ferağı mu‘teber olmadığından mâ‘adâ ben ba‘de’l-bülûğ
vasim mersûmun ber-vech-i muharrer ferağını mücîz dahi olmamamla menzil-i
mezkûrdan keff-i yed ve bâ-re’y-i mütevellî bana ferağa mersûm Mıgırdıç zimmîye
tenbîh olunmak murâdımdır deyü vakf-ı mezbûrun mütevellîsi vekîli Bedros v.
Begos hâzır olduğu hâlde da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında anan mersûme
helâkından sonra vasîn olan mersûm Kuyumcu Kigork zimmî târih-i mezkûrda
menzil-i mezkûru bâ-mesmûğ-ı şer‘î ve bâ-ma‘rifet-i mütevellî mersûm Kahveci
Ohan v. Malkon zimmîye bi’l-vesâye ferağ ve ba‘dehû tedâvül-i eyâdî ile mersûm
Kavukçu Bedros ferağından bâ-re’y-i mütevellî tefvîz edip ol vechile menzil-i
mezkûr dâhil-i havza-i tasarrufumdur deyü beni def ‘a tasaddî ve beynimizde
ba‘de’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı muslihîn mersûm Mıgırdıç zimmî malından bana
teberru‘an üç yüz guruş def ‘ ve teslîm ben dahi ba‘de’l-ahz ve’l-istihlâk anam
mersûmenin ber-vech-i muharrer ferağını mücîz olmamla menzil-i mezkûra ve
ferağına müte‘allika da‘vâdan ben mersûm Mıgırdıç ve hâzır-ı mersûm Kavukçu
Bedros ve kız karındaşı gāibeti ani’l-meclis Taliyete Nasrâniyeden her birinin zim-
metlerini kabûllerini hâvi ibrâ ve iskāt eylediğimde mersûm Mıgırdıç zimmî dahi
meblağ-ı müstehlik-i merkūma müte‘allika da‘vâdan benim zimmetimi kabûlümü
hâvi ibrâ ve iskāt edip bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledik deyü ikrârını mersûm Mı-
gırdıc ve hâzır-ı mersûm Bedros’tan her biri tasdîk ve mütevellî vekîli mersûm
Bedros zimmî dahi mersûm Mıgırdıç zimmînin menzil-i mezkûru kemâkân ta-
sarrufunu re’y eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre-i Muharremi’l-harâm sene [1]217
262
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

288 [39a-2] Berber esnafı çavuşluğunu Mehmed b. Mehmed’in, kendi


rızasıyla Mustafa Usta’ya bıraktığı
Berber esnâfının çavuş nasbı
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede vâki‘ berber esnâfının bâ-berât-ı âlî çavuşu olup sâhib-i berât
idüğü bi’l-ihbâr mütehakkık olan es-Seyyid Mehmed bin el-Hâc Mehmed Mus-
tafa meclis-i şer‘-i enverde esnâf-ı mezkûreden olup muhtârları olduğu kethüdâ
Hüseyin Ağa b. Mustafa ve Şeyh es-Seyyid Osman Efendi ve Duâcı Mehmed Sâdık
vesâir cerîdede mazbûtü’l-esâmî Müslimîn kimesneler haberleriyle zâhir olan
erbâb-ı istihkāktan bâ‘isü’l-i‘lâm diğer Mustafa Usta mahzarında takrîr-i kelâm
edip ber-vech-i muharrer bâ-berât-ı âlî mutasarrıf olduğum çavuşluk-ı mezkûru
hüsn-i rızâmla bedel-i ma‘lûm ve makbûz mukābelesinde merkūm Mustafa
Usta’ya kasr-ı yed eylediğimde atîk berâtımı ba‘de’t-teslîm ol dahi ber-vech-i mu-
harrer tefevvüz ve kabûl etmekle zikr olunan çavuşluk-ı merkūmda benim aslan
ve kat‘an alâkam kalmamışdır dediğini merkūm Mustafa Usta ba‘de’t-tasdîk fâriğ-i
merkūm Mehmed’in çavuşluk-ı merkūm ferağ ve kasr-ı yedinden kendiye tevcîh
ve yedine berât-ı âlişân i‘tâ buyrulmasını istid‘â eylediği İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 M sene [1]217

289 [39a-3] Berber esnafının yiğitbaşılığına Seyyid Mehmed


Usta’nın getirildiği
Berber yiğitbaşılığı
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede vaki‘ berber esnâfının bâ-berât ale’l-iştirâk yiğit başıları olan
es-Seyyid Mustafa ile karındaşı olup on beş yaşında olmağla bülûğunu mukır ve
mu‘terif ve rüşdü bülûğuna munzam olduğunu dahi esnâf-ı mezkûrenin hüsn ve
ihtiyârlarından İbrahim Usta ve Ali Usta ve Ahmed Usta ve diğer İbrahim Usta
ihbârlarıyla mütehakkık olan es-Seyyid Mehmed b. Abdullah nâm karındaşlar
meclis-i şer‘-i münîrde esnâf-ı mezkûrenin mu‘teber ve muhtârları ve beynlerin-
de mer‘î şürût-ı nizâmları üzere yiğitbaşılığa muktedir olduğu esnâf-ı mezkûre
Kethüdâsı Hüseyin Ağa b. Mustafa ve Şeyh es-Seyyid Osman Efendi ve merkūmûn
ustalar ihtiyârlarıyla mütehakkık olan es-Seyyid Mehmed Usta b. el-Hâc Mustafa
mahzarında ber-vech-i muharrer bâ-berât-ı âlî ale’l-iştirâk mutasarrıf olduğumuz
yiğitbaşılık-ı merkūmu hüsn-i rızâ ve tayyib-i ihtiyârımız ile bedel-i ma‘lûm ve
makbûz mukābelesinde merkūm es-Seyyid Mehmed Usta’ya kasr-ı yed ve atîk
berâtımızı kendiye teslîm eylediğimizde ol dahi tefevvüz ve kabûl edip fîmâ ba‘d

263
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

yiğitbaşılık-ı merkūmda bizim aslan ve kat‘an alâkamız kalmamışdır dedikleri-


ni merkūm es-Seyyid Mehmed ba‘de’t-tasdîk yiğitbaşılık-ı merkūmu fârigān-ı
mezbûrânın ferağ ve kasr-ı yedlerinden kendiye tevcîh ve yedine berât-ı âlişân i‘tâ
buyrulmasını istirhâm eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-5 M sene [1]217

290 [39a-4] Halil b. Ali’nin kabahasırcı dükkânı gediği


davasının reddedildiği
Kabahasırcı gediği mu‘ârazadan men‘i
Ma‘rûz
Müteveffâ Yamak Ali b. el-Hâc Mehmed’in sulbî oğlu ve hasran vârisi olmak üzere
Halil nâm kimesne meclis-i şer‘-i enverde Ayasofya-i kebîr Vakfı musakkafâtından
İstanbul’da Hasır iskelesinde derya kenarında kâin ma‘lûmü’l-hudûd bir bâb ka-
bahasırcı dükkânına bi’l-îcâreteyn mutasarrıf olan bâ‘isü’l-i‘lâm el-Hâc Ahmed b.
Halil muvâcehesinde dükkân-ı mezkûrun derûnunda olup aklâmda mukayyed ol-
mayan havâi gediği babam müteveffâ-i mezbûrun hayatında ve tasarrufunda iken
bin yüz doksan altı târihinden vefâtı târihine gelince yirmi sene müddet babam
mezbûrun hayatında muvâcehesinde merkūm el-Hâc Ahmed dükkân-ı mezkûru
zabt etmek üzere merkūm el-Hâc Ahmed’e cebr olunsun deyü takrîr-i meşrûhu
üzere tasaddî eylediği gedik ma‘dûd ve mukayyed ve mu‘teber gediklerden olmayıp
ve da‘vâ-yı mezkûresinde mürûr-ı zamân olduğundan mâ‘adâ mücerred babam
mezbûrun dükkân-ı mezkûrda havâi gediği olduğuna binâen dükkân-ı mezkûru
ben zabt ederim demesi ber-mûceb-i fetvâ-yı şerîfe meşrû‘a olmamağla kelâmına
iltifât olunmadığı İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min-Muharremi’l-harâm sene [1]217

291 [39b-1] Ali Efendi b. Ahmed’in, bakkal Andon v. Yorgi’ye olan


borcunu ödemesi gerektiği
245 guruş hüküm
Ma‘rûz
İstanbul’da Aksaray’da bakkāl bâ‘isü’l-i‘lâm Andon v. Yorgi zimmî meclis-i şer‘-i
enverde Ali Efendi b. Ahmed mahzarında mezbûr Ali Efendi zimmetinde vezn ve
kıyyesi beynimizde ma‘lûm bakkāl metâ‘ı semeninden iki yüz kırk beş guruş ala-
cak hakkım olup hatta bin iki yüz on altı senesi Şevvâlinin üçüncü günü meblağ-ı
mezbûr zimmetinde cihet-i mezkûreden bana deyni olduğunu merkūm Ali Efen-
di ikrâr ve târih-i mezbûr ile muvarrah yedime bir kıt‘a temessük dahi verilmekle

264
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında temessük-ı mezkûr kendi-
nin olup ve ber-vech-i muharrer cihet-i mezkûreden ol mikdâr deyni olduğunu
ikrâr lâkin merkūm Andon zimmînin bana bey‘ eylediği ecnâs zehâirde ihânet
eylediğine mersûm Andon zimmî ile şerîki hâzır bi’l-meclis Anderko v. Ange-
li yemîn etsin demesi meşrû‘a olmamağla iltifât olunmayıp mûcebiyle meblağ-ı
mezkûr iki yüz kırk beş guruşun müdde‘î-i mersûm Andon zimmîye edâsıyla
merkūm Ali Efendi ilzâm olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-8 min-Muharrem sene 1217

292 [39b-2] Kasab Süleyman b. Ali’nin, Süleyman b. Mustafa’yı yaraladığı


ve altınlarını aldığı davada beş yüz guruşa sulh oldukları
Cerh ve altın da‘vâsından beş yüz guruşa sulh
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Kassab Süleyman b. Ali nâm kimesne Çarşamba günü arz odasın-
da huzûr-ı hazret-i kāimmakām-ı âli-makāmda ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde
derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Mumcu diğer Süleyman b. Mustafa mahzarında
sene-i sâbıkā Şevvâli’l-mükerreminin dördüncü Cumartesi günü Silivrikapısı ile
Yedikulekapısı hârici beyninde tarîk-i âmda merkūm Mumcu Süleyman simli ya-
tağan bıçağı ile sol kolumun dirseği üzerinden bir yerimden ve altından bir yerim-
den amden ve bi-gayr-ı hakkın darb ve cerh ettiğinden sonra refîkleri olan gāibân
ani’l-meclis kasab Mehmed ve Kassab Emin beni ahz ve üzerimde mevcûd mâlım
olan iki yüz yetmiş beş aded yaldız altınımı dahi merkūm Mumcu diğer Süley-
man ahz u kabz etmekle cerh-i mezkûrun mûceb-i şer‘îsi ile zikr olunan altınları
mezbûr Mumcu diğer Süleyman’dan hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ eylediğimde ol
dahi inkâr edip ol vechile beynimizde münâza‘a-i kesîre ve muhâsamât-ı vefîre
vâkı‘a olmuşdu el-hâletü hâzihi beynimize muslihûn tavassut edip ben ber-vech-i
muharrer ancak cerh-i mezkûr müdde‘âmdan merkūm Mumcu diğer Süleyman
ile an inkâr kat‘an li’n-nizâ‘ beş yüz guruş bedel üzerine ba‘de akdi’l-musâlahati
cerh-i mezkûra ve mâ yuhdesü anhuya ve zikr olunan altın müdde‘âmdan dahi
meccânen fâriğ olmamla sâlifü’l-beyân altınlara müte‘allika âmme-i de‘âvî ve
kâffe-i mütâlebâtdan merkūm Mumcu diğer Süleyman’ın zimmetini ibrâ-i âmm-ı
râfi‘u’l-hısâm ile ibrâ ve iskāt eylediğimde ol dahi ibrâ-i mezkûru ba‘de’l-kabûl
bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledik deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk ibrâdan müstesnâ
bedel-i sulhden müdde‘î-i mezbûr Kasab Süleyman’a zimmetinde deyni olduğunu
merkūm Mumcu diğer Süleyman ikrâr ve bi’t-taleb merkūm Kasab Süleyman’a
edâsıyla ilzâm olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-11 min-Muharremi’l-harâm sene [1]217

265
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

293 [39b-3] İbrahim b. Sinan ile Mehmed Tahir b. Mehmed’in


Kasımpaşa’da ekmekçi ve simitçi fırını nizaı
Kasımpaşa’da ekmekçi ve simitçi fırını nizâ‘ı
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl İbrahim b. Sinan Bayrakdâr asâleten ve Mehmed Tahir b. el-
Hâc Mehmed b. Ahmed’in karındaşı ve tarafından husûs-ı âtîde müseccel vekîli
zâtı mu‘arrefe Emine nâm hatun vekâleten meclis-i şer‘-i münîrde zikri âtî ge-
dik âlâtının nısf hissesine vâzı‘u’l-yed olan Ali b. Osman ve Maksud b. Ebâbekir
ile Vâhide bt. Yahya nâm hatun tarafından vekîl olduğu zâtını ârifân Tatar es-
Seyyid Nazif b. Yahya ve Tatar es-Seyyid Ebûbekir b. Yahya şehâdetleriyle sâbit
olan es-Seyyid Mehmed Ağa b. Ali ve nısf-ı âharına vâzı‘u’l-yed olan el-Hâc Mus-
tafa Alemdâr b. Mustafa mahzarlarında Galata’ya muzâfe kasaba-i Kasımpaşa’da
hamam-ı kebîr karşısında kâin ma‘lûmü’l-hudûd bir bâb ekmekçi ve simitçi ve
çörekçi fırını derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmeye işbu hâmiş-i arzuhâlde mastûr derkenâr nâtık olduğu üzere bâ-hatt-ı
hümâyûn-ı azamet-makrûn sagīr Mehmed b. Serdengeçti Mehmed mâlik iken
fevt oldukda âlât-ı mezkûre vâlidesi olup kendiden sonra verâseti zevc-i mezbûr
Ali ile babası mezbûr Maksud ve vâlidesi mezbûre Vahide’ye münhasıra olduğu
hâlde fevt olan Fâtıma’ya ve benim babam mezbûr Sinan Bayrakdâr ve müvekkil-i
mezbûr Mehmed Tahir’in babası el-Hâc Mehmed ile sagīr-i mezbûrun babası
mezbûr Serdengeçti Mehmed li-ebeveyn karındaşlar olup babaları ismi Ahmed
ve dedeleri ismi Abdullah ve anaları ismi Fâtıma bt. Abdullah ve maskat-ı re’sleri
Rumeli’nde Mat kasabasında Yaas? Mahallesi olmağla ol vechile min-ciheti’l-
asûbeti’n-nesebiyye benim ile müvekkil-i mezbûr Mehmed Tahir’e mevrûs olmuş
iken âlât-ı mezkûrenin nısfını mezbûr el-Hâc Mustafa Alemdâr fuzûlî ve nısf-ı
âharını dahi mezbûre Fâtıma’nın vârisleri zevc-i mezbûr Ali ve ebeveyni mezbûrân
Maksud ve Vâhide müstakillen zabt etmeleriyle âlât-ı mezbûreden mesele-i
mirâsımız olan üç sehm i‘tibâriyle iki sehm hisse-i irsiyyemizden keff-i yedleri
murâdımızdır deyü bi’l-asâle ve bi’l-vekâle da‘vâ ettiklerinde evvelâ asîl ve vekîl-i
mezbûrûn Ali ve Maksud ve es-Seyyid Mehmed cevâblarında âlât-ı mezbûre bâ-
hatt-ı hümâyûn sagīr-i mezbûrun hayatında mülkü iken sagīr-i mezbûrun vasîsi
olan Zahide Hatun âlât-ı mezkûrenin mecmû‘u benim yedimde mülküm deyü
nısf-ı merkūm el-Hâc Mustafa Alemdâr’a semen-i ma‘lûm mukābelesinde bey‘ ve
teslîm ettikden sonra sagīr-i mezbûr verâseti hasran vâlidesi mezbûreye mevrûs
olduğu hâlde fevt oldukda mezbûre Fâtıma âlât-ı mezkûrenin nısfını zabt ve nısf-ı
âharı olup merkūm el-Hâc Mustafa Alemdâr’ın yedinde olan âlât-ı mezbûreyi
da‘vâ etmeksizin merkūme Fâtıma Hatun dahi verâseti bize münhasıra olduğu
hâlde fevt olup biz dahi âlât-ı mezkûrenin nısfını bi’l-verâse zabt ve nısf-ı âharını
el-yevm da‘vâya tasaddî etmemişdik deyü âlât-ı mezbûrenin mecmû‘u sagīr-i

266
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

mezbûrun mülkü olduğunu ve ber-vech-i muharrer nısf-ı âlât-ı mezkûreye vaz‘-ı


yedlerini bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ikrâr ve ber-vech-i meşrûh verâset müdde‘âlarını
inkâr ve sâniyen merkūm el-Hâc Mustafa Alemdâr dahi cevâbında âlât-ı mezbûre
mukaddemâ sagīr-i mezbûrun bâ-hatt-ı hümâyûn yedinde mülkü olup lâkin
mezbûre Zahide sagīr-i mezbûrun vâlidesi olmağla sagīr-i mezbûrun hayatında
âlât-ı mezkûre benim mülkümdür deyü nısfını işbu yedimde olan sicilden muh-
rec bir kıt‘a hüccet-i şer‘iyye nâtıka olduğu üzere bana semen-i ma‘lûma bey‘ ve
teslîm ben dahi iştirâ eyledim deyü âlât-ı mezkûre sagīr-i mezbûrun mülkü ol-
duğunu ve nısfına vaz‘-ı yedini ikrâr ve merkūm İbrahim ve müvekkil-i mezbûr
sagīr-i mezbûrun ber-minvâl-i muharrer vârisleri olduğunu inkâr etmeleriy-
le müdde‘î-i asîl ve vekîl-i mezbûrân ber-vech-i muharrer müdde‘âlarını lede’t-
tezkiye adl ve makbûlü’ş-şehâde idükleri [40a] ihbâr olunan Mirahor fırınında
Ekmekçi Salih b. Süleyman ve Kocamustafapaşa fırınında Ekmekçi Abdullah b.
Süleyman şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î isbât etmeğin mûcebiyle
merkūm İbrahim ve müvekkil-i mezbûr Mehmed Tahir’in ber-vech-i muharrer
verâsetlerine ba‘de’l-hükm âlât-ı mezkûrenin üç sehmden iki sehmi merkūm İb-
rahim ve müvekkil-i mezbûr Mehmed Tahir zabt ve tasarruf etmek iktizâ eylediği
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-9 min-M sene 1217

294 [40a-1] Ekmekçi Estefan v. Serkiz ile Bedros v. Artin’in alacak


davasında sulh oldukları
Ekmekçi ustası 400 guruşa sulh
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mastûrü’l-ism Ekmekçi Estefan v. Serkiz nâm zimmî Çarşam-
ba günü dîvân-ı âlide ve ba‘dehû du‘âhânemizde ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde
arzuhâl eden hâlik Arotin zimmînin sulbî kebîr oğlu Bedros zimmî muvâcehesinde
mersûm Bedros zimmînin hasran vârisi olduğu hâlik-i mesfûr zimmetinde haya-
tında cihet-i karzdan yedi yüz guruş alacağım olup kable’l-edâ hâlik ve terekesini
hasran vârisi oğlu mersûm Bedros zimmî bi’l-verâse kabz ettikden sonra meblağ-ı
mezbûr yedi yüz guruş bana deyni olmak üzere bin iki yüz altı senesi târihiyle karz
unvânıyla yedime işbu temessükü dahi vermekle meblağ-ı merkūm yedi yüz guru-
şu mersûm Bedros zimmînin vâzı‘u’l-yed olduğu babası hâlik-i mesfûrun tereke-i
vâfiyesinden hâlâ taleb ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan bâ-tavassut-ı
muslihîn mersûm Bedros zimmî ile an inkâr dört yüz guruş üzerine ba‘de’s-sulh
ve’l-kabûl bedel-i sulh-i merkūmdan mâ‘adâ müdde‘âma müte‘allika âmme-i
da‘vâdan tereke-i hâlik-i mesfûru ve mersûm Bedros zimmînin zimmetini ibrâ-yı
âm ile ba‘de’l-ibrâ ve’l-kabûl bedel-i sulh-ı merkūm dört yüz guruşun dahi yüz

267
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

guruşunu ber-vech-i peşin ve bâkī üç yüz guruşunu dahi hâlen ve def ‘aten edâya
kudreti olmamağla işbu târih-i i‘lâmdan beher şehr beşer guruş vermekle târih-i
mezbûrdan altmış ay tamamına dek edâ etmek üzere mersûm Bedros zimmîyi
te’cîl ve taksît eylediğimde ol dahi kabûl ve meblağ-ı mezkûrun yüz guruşunu
ber-vech-i peşin ve mâ‘adâ üç yüz guruşu dahi ber-vech-i muharrer müeccelen
ve muksitan bana edâya ta‘ahhüd ve iltizâm eyledi deyü ikrârını mersûm Bedros
zimmîyi tasdîk edip bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-11 min-M sene 1217

295 [40a-2] Elmasoğlu Serupa v. Artin’in, Tatkohi bt. Kazer’e olan


borcunu taksitle ödeyeceği
500 guruşu on beşer guruşa te’cîl
Ma‘rûz
Arzuhâl eden şahsı mu‘arrefe Tatkohi bt. Kazer nâm Nasrâniye meclis-i şer‘-i en-
verde derûn-ı arzuhâlde mastûrü’l-ism Elmasoğlu Serupa v. Artin muvâcehesinde
tercümânı vekîli İvaz hâzır olduğu hâlde mersûm Serupa zimmetinde işbu ye-
dimde olan bin iki yüz on bir senesi Cemâziyelevvelîsinin gurresi târihiyle mu-
varrah Ermeniyyü’l-ibâre bir kıt‘a deyn temessükü nâtık olduğu üzere cihet-i
karzdan bin guruşdan bâkī yedi yüz guruş alacağım olmağla taleb ederim deyü
da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında meblağ-ı mezbûr benim deynim olmayıp ve
temessük-ı mezkûru muvâza‘a tarîkiyle verdiğimden mâ‘adâ bir def ‘a dahi sana üç
yüz guruş def ‘ ve teslîm ve elli beş ay müddetde bilâ-devr ribâ nâmıyla malımdan
beş yüz elli guruş ahz etmişdin deyü eylediği da‘vâlarından ben ancak kendiden
yüz yirmi guruş bilâ-devr murâbaha ahzımı ikrâr mâ‘adâ müdde‘âsını inkâr edip
meblağ-ı mezbûr yüz yirmi guruş müdde‘âm olan yedi yüz guruşun ol mikdârına
takās şer‘an tenzîl olunup ol vechile beynimizde ba‘de’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı
muslihîn ben mâ‘adâ beş yüz seksen guruş müdde‘âmdan dahi mersûm Serupa
ile kat‘an li’n-nizâ‘ beş yüz guruş üzerine ba‘de’s-sulh ve’l-kabûl ziyâde müdde‘âma
ol dahi ber-vech-i muharrer ribâ ve teslîm da‘vâsına müte‘allika âmme-i da‘vâdan
tarefeynden her birimiz âharın zimmetini ba‘de’l-ibrâ ve’l-kabûl ibrâdan müstesnâ
bedel-i sulh-i merkūm beş yüz guruşu def ‘aten edâya iktidârı olmamağla hâline
merhameten târih-i i‘lâmdan beher şehr on beşer guruşdan otuz üç ay altı gün
tamamında bana edâ ve teslîm etmek üzere bedel-i sulh-i merkūmu te’cîl eyle-
diğimde ol dahi kabûl ve ber-vech-i muharrer müeccelen edâya ta‘ahhüd eyledi
deyü ikrârını mersûm Serupa zimmî tasdîk edip bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-11 min-M sene 1217

268
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

296 [40a-3] Mumcu Mihalaki’nin kasap dükkânlarındaki yağların


mumhaneye tahsisini istemesi
Mumhâne-i hümâyûn
Ma‘rûz
Hâlâ erîke-i pîrâ-yı saltanat-ı seniyye-i Osmânî ve serîr-arâ-yı şevket-i bâhire-i
cihânbâni-i şehriyâri-i Hilâfet mirâr ve şehinşâh-ı a‘zam-ı merâhim-âsâr Şevketlü
Azametlü Kudretlü Mehâbetlü Kerâmetlü el-Gâzi Sultan Selim Han —edâmallâhu
te‘âlâ sa‘âdetühû ve veffir nusretuhû ve demmir tağâtehû ve kahhir bagâtühu—
hazretlerinin vakf-ı hümâyûn-ı îrad-makrûnlarına akar olmak üzere müceddeden
binâ ve ihyâ buyurdukları Galata Sarayı kurbünde şemhâneyi istîcâr eden Mihâlâki
ve Kostaki nâm zimmîlerden mersûm Mihâlâki meclis-i şer‘de takrîr-i kelâm edip
<<taht-ı icâremde olan>> şişe ve kalıb mumu i‘mâl ve ibâdullâha ehven bahâ ile
bey‘ olunmak için taht-ı îcâremde olan mumhâne-i mezkûr derûnunda şişe ve ka-
lıb mumu i‘mâl ve ibâdullâha ehven bahâ ile bey‘ etmek üzere mahrûse-i Galata’da
kâin altı bâb kasab dükkânlarında hâsıl olan revganları mumhâne-i mezkûreye
tahsîs ve lede’l-iktizâ mumcu esnâfının müretteb revganı tevzî‘lerine dahi dahl ol-
mak üzere işbu yedimde olan tuğra-yı garrâ ile mu‘anven emr-i âlî sudûr eylediğine
binâen zikr olunan altı bâb kasab dükkânlarında olan vech-i meşrûh üzere mum
i‘mâl olunub lâkin bir vechile vefâ etmeyip ol vechile mumhâne-i mezkûrenin ta-
tiline bâ‘is olacağı âşikâr olmağla mumcu esnâfının müretteb olan yüz on sekiz
sehmleri üzerine bir sehm zam ve mumcu esnâfına kapandan tevzî‘ için ihrâc olu-
nan don yağının a‘lâsı mumhâne-i mezbûreye ta‘yîn olunmak murâdımdır deyü
takrîrine mutâbık bir kıt‘a emr-i âlîşân ibrâz etmekle merâmına müsâ‘ade-i aliyye
erzâni buyrulmak re’y-i âlîlerine menût olduğu işbu arzuhâl bâlâsına sâdır olan
fermân-ı âlîşâna imtisâlen huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min-M sene 1217

297 [40b-1] İstanbul’daki tülbentçi esnafının nizamı


Tülbentçilerin nizâmına dâir i‘lâm
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede vâki‘ tülbentçi esnâfından ashâb-ı arzuhâl Kapril ve Asfan ve
Begos ve oğlu Mıgırdıç ve Karabet ve Mikayil ve Avanis ve Kigork ve diğer Kapril
ve Mardros ve Haçador ve Serupa ve Avanis ve Mardıros ve diğer Kigork ve Alma-
ya ve Avanes ve Avadis ve Avan ve Estefan ve Serkiz ve Agob ve Boğos ve Sekyas
ve Karabet ve diğer Haçador ve âhar Haçador ve âhar Karabet ve Asvador ve Ra-
fael ve diğer Avanes ve diğer Serupa ve diğer Asvador ve diğer Kapril ve Avak ve
Kirhor ve Sahak ve diğer Agob ve Bedros ve Artin vesâirleri Haremeyni’ş-şerîfeyn

269
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

müfettişi müderrisîn-i kirâmdan Mehmed Atâullah Efendi ile du‘âhânemizde


ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde esnâf-ı mezkûre kethüdâsı el-Hâc Abdülgani Ağa
hâzır olduğu hâlde esnâf-ı mezkûreden el-Hâc Abdi b. Mehmed Selim ve el-Hâc
Ömer b. el-Hâc Hasan nâm kimesneler ile ve âhar Kapril v. Tevan ve Kayseriyeli
Mardıros v. Artin zimmîler muvâcehelerinde merkūmân el-Hâc Abdi ve el-Hâc
Ömer ve mersûmân Kapril ve Mardıros vesâir ma‘lûmü’l-esâmî esnâfımızdan
Müslim ve zimmîler kendi hallerinde olmayıp ta‘dîl ve tesviyeyi hâvi fukarâ ve
zu‘afânın nef ‘ini muhtevî cümlemizin ittifâkıyla olan nizâmımızın ihtilâline bâ‘is
ve bâdi olduklarına binâen merkūmûndan bu vechile emn ü rahatımız yokdur
deyü bi’l-muvâcehe iştikâ ve merkūmûn dahi fîmâ ba‘d kendi kâr [u] kesbleriy-
le meşgūl ve umûr-ı esnâfa dâir şürût ve nizâmımıza mugāyir hareketde olma-
mak üzere her biri ta‘ahhüd ve hilâfına hareket eder olur ise ehl-i İslâmı kal‘a-
bend ve ehl-i zimmeti vaz‘-ı kürek olmak üzere râzılar olduklarını nâtık kıbel-i
şer‘den bir kıt‘a i‘lâm-ı şer‘î i‘tâ olunmuşken merkūmân el-Hâc Abdi ve el-Hâc
Ömer ile mersûmân Kapril ve Kayseriyeli Mardıros ve gāibân ani’l-meclis Fey-
zullah ve Avadis ve i‘lâm-ı mezkûrda ismi muharrer olmayan Atnaş zimmî işbu
yedimizde olan tuğra-yı garrâ ile mu‘anven bir kıt‘a fermân-ı âlîşân nâtık olduğu
üzere Âsitâne-i aliyyede ma‘dûd ve mu‘teber ve mukayyed yüz altmış aded gedik
ashâbı olan ustalarından her biri kendi malı olan tülbentini Medîne-i Üsküdar’da
Ayazma’da vâki‘ mücessem basmahâne ve Yenikapı hâricinde kâin basmahâne
ve Fazlıpaşa Sarayına getirip nevbet ile bastırıp her biri âharın nevbetine izinsiz
tecâvüz etmemek cümle esnâfımızın ittifâkıyla olan şürût-ı nizâmımızdan iken
merkūmûn fermân-ı âlîye adem-i itâ‘atlerinden mâ‘adâ hâlâ basmacılar Kethüdâsı
el-Hâc Abdullah nâm kimesneyi tahrîk ve iğfâl eylediklerine binâen ol dahi
nizâmımız üzere nebvet ile irsâl eylediğimiz tülbenti işlemeyip geriye red ve ol
vechile dükkânlarımız tehî kalıp bâ-fermân-ı âlî verilen şürût-ı nizâmımız muh-
tel ve müşevveş ve ahvâllerimizin perîşanına bâ‘is olmalarıyla merkūmûndan her
vechile emn ü rahatımız meslûb olmuşdur deyü iştikâ eylediklerinde merkūmân
el-Hâc Abdi ve el-Hâc Ömer ile mersûmân Kapril ve Mardıros inkârlarından
mâ‘adâ fîmâ ba‘d ber-mûceb-i emr-i âlî verilen nizâma ri‘âyet ve itâ‘at etmek üzere
ta‘ahhüd ve hilâfına hareket eder olur ise ehl-i İslâmı kal‘a-bend ve ehl-i zimme-
ti vaz‘-ı kürek ile tedîblerine râzılar oldukları İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min-Muharremi’l-harâm sene [1]217

298 [40b-2] Tütüncü Vasil v. Mihal’in hapisten salıverilmesi talebi


Mahbûsdan ıtlâk
Ma‘rûz

270
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Hâmiş-i arzuhâlde mastûr derkenâr nâtık olduğu üzere bâ-i‘lâm mahkûmun-


bih Ali b. Ömer’e altı yüz seksen guruş kezâlik bâ-i‘lâm-ı mahkûmun-bih el-Hâc
Mehmed’e bin yüz altmış guruş ve kezâlik bâ-i‘lâm-ı mahkûmun-bih Kapril v. Mı-
gırdıç zimmîye iki yüz yetmiş guruş deyni için dört ay müddetden beri mahbûs
olup arzuhâl eden Tütüncü Vasil v. Mihal nâm zimmî meclis-i şer‘-i enverde
dâyînleri merkūmûndan merkūm Ali ile merkūm el-Hâc Mehmed b. es-Seyyid
Abdullah tarafından husûs-ı âtîde vekîl olduğu Mehmed b. Ali ve Ârif b. Meh-
med şehâdetleriyle sâbit olan Abdullah b. Osman mahzarında merkūm Ali ve
müvekkil-i mezbûr el-Hâc Mehmed ile gāib ani’l-meclis Kapril zimmîye bâ-i‘lâm-ı
mahkûmun-bih deynim olan bâlâda mezkûr meblağ-ı mezbûrun tahsîli için dört
ay müddetden beri mahbûs olup lâkin deyn-i mezkûrumu bir vechile hâlen ve
def ‘aten edâya kudretim yokdur deyü si‘at-i hâl vusûlüne değil habsden ıtlâkını
istirhâm ettikde işbu hâzırân bi’l-meclis kaşıkçılar hânında Kuyumcu Kigork v.
Aleksi ve medyûn-ı mersûmun kız karındaşı şahsı mu‘arrefe Marya Nasrâniye
medyûn-ı mersûmun nefsine ve lede’l-iktizâ meclis-i şer‘a ihzârına kefîl olduk-
larında asîl ve vekîl-i mersûmân Ali ve Abdullah kabûl ve medyûn-ı mersûmun
si‘at-i hal vusûlüne dek haklarında hapisden ıtlâkını iltimâs eyledikleri İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-11 M sene [1]217

299 [40b-3] Afife bt. Mehmed ile İbrahim Ağa b. Mehmed’in birbirlerinde
olan alacak davasında zimmetlerini ibra ettikleri
100 guruşa sulh
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Afife bt. Mehmed nâm Hatun kızı zâtı
mu‘arrefe Fâtıma bt. Hüseyin hâzıra olduğu hâlde meclis-i şer‘-i münîrde derûn-ı
arzuhâlde mastûrü’l-ism Bezzâzistânî el-Hâc İbrahim Ağa b. Mehmed mahzarın-
da Bezzâzistanî es-Seyyid Abdurrahman Ağa hâzır olduğu hâlde ben sene-i sâbıkā
Recebi’l-ferdi hilâlinde merkūm el-Hâc İbrahim Ağa’ya malımdan bi-tarîkı’l-
emâne def ‘ ve teslîm eylediğim dokuz yüz guruşun iki yüz guruşunu kendiye bâ-
temessük deynim olan iki yüz guruşa takās ve mahsûb ve otuz guruşunu emrimle
dâyînim yağlıkçıya def ‘ ve teslîm ve yüz yirmi altı guruşuna dahi kendüden iki
muhabbethâne ve iki top Diyârbekir alacası ve bir ihrâm ve bir çuka ferâce iştirâ
ve kabz edip bâkī beş yüz kırk dört guruş yedinde kalmağla hâlâ taleb ederim deyü
tasaddî eylediğim da‘vâmdan bâ-tavassut-ı muslihîn merkūm el-Hâc İbrahim
Ağa ile an inkâr kat‘an li’n-nizâ‘ yüz guruş üzerine ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-
kabûl bedel-i sulh-i merkūmdan mâ‘adâ ziyâde müdde‘âma ve bi’l-cümle husûs-ı
mezkûra müte‘allika âmme-i da‘vâdan ben ve kızım mezbûreden her birimiz

271
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

merkūm el-Hâc İbrahim Ağa’nın zimmetini kabûlünü hâvi ba‘de’l-ibrâ bedel-i


sulh-i merkūm yüz guruşu kızım hâzıra-i mezbûre Fâtıma’nın bir elmas çiçek reh-
niyetle hâzır-ı merkūm es-Seyyid Abdurrahman Ağa’ya deyni olan üç yüz guruşun
yüz guruşuna takāsan merkūm el-Hâc İbrahim Ağa’dan kabz etmek üzere hâzır-ı
merkūm es-Seyyid Abdurrahman Ağa’ya havâle-i sahîha-i şer‘iyye ile havâle ey-
lediğimde merkūm İbrahim Ağa ve hâzır-ı merkūm es-Seyyid Abdurrahman
Ağa’dan her biri ba‘de’l-kabûl merkūm İbrahim Ağa dahi benden iddi‘â eyledikleri
çuka ferâce semeni olan elli beş guruşdan meccânen fâriğ olup meblağ-ı mezbûr
elli beş guruşa müte‘allika da‘vâdan benim zimmetimi ibrâ ve iskāt [41a] edip
ve bu vechile külliyen kat‘-ı nizâ‘ eyledik deyü mukırra-i mezbûrenin bi’l-cümle
ikrârını merkūm İbrahim Ağa ve hâzırân-ı mezbûrân es-Seyyid Abdurrahman
Ağa ve Fâtıma Hatun’dan her biri tasdîk eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 M sene [1]217

300 [41a-1] Tahir b. Ahmed’in, Sultan Abdülhamid Han vakfından


kiraladığı kasap dükkânı gediğini Seyyid Osman ve Seyyid
Ömer’e devrettiği
Kassab gediği mübâya‘a
Ma‘rûz
Hüdâvendigâr-ı sâbık cennet-mekân firdevs-âşiyân merhûm Sultan Abdülhamid
Hân hazretlerinin evkāf-ı celîleri musakkafâtından Yedikule hâricinde kâin birin-
ci selhhâneye merbût Galata’ya muzâfe kasaba-i Kasımpaşa’da dere üzerinde kâin
bir tarafdan kahve dükkânı ve bir tarafdan kuyu ile mahdûd bir bâb kasab dükkânı
derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelere
bâ-temessük-ı vakf mutasarrıf olan el-Hâc Tahir b. Ahmed meclis-i şer‘-i şerîf-i
münîrde hâssa kasabbaşısı İzzetlü Mustafa Ağa tarafından vekîli kasablar kethüdâsı
es-Seyyid Halil Ağa ve ustalarından mazbûtü’l-esâmî kimesneler hâzır olduğu
hâlde kasab ustalığını idâreye kādir idüğü ihbâr olunan bâ‘isü’l-i‘lâm es-Seyyid
Osman b. es-Seyyid Hasan asâleten ve es-Seyyid Ömer b. es-Seyyid Hüseyin tara-
fından tasdîka vekîli olan es-Seyyid Salih Ağa b. Hüseyin mahzarlarında takrîr-i
kelâm edip ber-vech-i muharrer mutasarrıf olduğum âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeleri
hüsn-i rızâmla bedel-i ma‘lûm ve makbûz mukābelesinde merkūm es-Seyyid Os-
man ve müvekkil-i merkūm es-Seyyid Ömer’e nısf üzere bâ-re’y-i mütevellî ferağ
ve tefvîz eylediğimde onlar dahi ber-vech-i muharrer tefevvüz ve kabûl edip fîmâ
ba‘d âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerde benim aslan ve kat‘an alâka ve medhalim kalma-
yıp merkūmân es-Seyyid Osman ve müvekkil-i mezbûr es-Seyyid Ömer’in hakk-ı
müfevvezleri olmuşdur dedikde merkūm es-Seyyid Osman ve merkūm es-Seyyid
Salih Ağa ba‘de’t-tasdîk zikr olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerin nısfı merkūm

272
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

es-Seyyid Osman ve nısf-ı âharı müvekkil-i merkūm es-Seyyid Ömer üzerlerine


defter-i vakfa kaydolunup yedlerine başka başka temessük i‘tâsını istid‘â eyledik-
leri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-13 M sene [1]217

301 [41a-2] Yanaki v. Ladirico’nun, Aleksi ve Anaştaş’a olan borcunu


ödemesi gerektiği
500 guruş hüküm
Ma‘rûz
Arayıcı tâifesinden bâ‘iseyi’l-i‘lâm Aleksi v. Zafiri ve Anaştaş v. Yorgi nâm zimmîler
meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde dülger kalfalarından Yanaki v. Lavrico nâm zimmî
muvâcehesinde sene-i sâbıkā Şevvâl-i şerîfi hilâlinde mersûm Yanaki zimmî işbu
yedimizde olan bir kıt‘a hüccet nâtıka olduğu üzere bize bey‘ eyledikleri kurşunun
semeninden mâ‘adâ bi-tarîkı’r-rüşvet malımızdan bi-gayr-ı hakkın beş yüz guru-
şumuzu ahz etmekle hâlâ istirdâd ederiz deyü ba‘de’d-da‘vâ ve’l-istintak ve’l-ikrâr
mûcebiyle meblağ-ı mezbûr beş yüz guruşu müdde‘iyân-ı mersûmân Aleksi ve
Anaştaş zimmîlere red ve teslîme mersûm Yanaki zimmîye tenbîh olunduğu İstan-
bul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-13 M sene [1]217

302 [41a-3] Ali Ağa b. Mehmed’in, İsmail b. İbrahim aleyhine açtığı


alacak davasını ispat edemediği
50 guruş mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Duhâncı Ali Ağa b. Mehmed meclis-i şer‘-i en-
verde sâhib-i arzuhâl duhâncı esnâfından el-Hâc İsmail b. İbrahim muvâcehesinde
işbu hâzır bi’l-meclis diğer Ali Ağa ile mukaddemâ beynimizde ahz u i‘tâmız
olup lede’l-muhâsebe zimmetimde altı yüz guruş deynim zuhûr ettikde deyn-i
mezkûrumu nâtık merkūm diğer Ali Ağa’nın yedine bin iki yüz dokuz senesi
Rebî‘ülâhirinin beşinci günü târihiyle muvarrah bir kıt‘a temessük i‘tâ ve deyn-i
mezkûrumu hâzır-ı merkūm diğer Ali Ağa’ya edâ eylediğimden sonra temessük-ı
merkūmu bana vermeyip merkūm el-Hâc İsmail Ağa’ya vermekle merkūm el-Hâc
İsmail Ağa dahi temessük-ı mezkûra binâen hâzır-ı merkūm diğer Ali Ağa’nın
yediyle malımdan beş yüz guruşu ve benim yedimden yüz guruş ki cem‘an altı
yüz guruşu bi-gayr-ı hakkın tekrar benden ahz eylediğinden mâ‘adâ meblağ-ı
mezbûrun ribhi olmak üzere bilâ-devr elli guruşumu dahi almağla meblağ-ı
mecmû‘-ı mezbûr altı yüz elli guruşu merkūm el-Hâc İsmail Ağa’dan hâlâ istirdâd

273
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında meblağ-ı mezbûr elli guruşu ber-
vech-i muharrer murâbaha olmak üzere kabzını ikrâr mâ‘adâyı inkâr etmekle
mûcebince meblağ-ı mezbûr elli guruşu merkūm Ali Ağa’ya geriye red ve teslîme
merkūm el-Hâc İsmail Ağa’ya şer‘an ba‘de’t-tenbîh merkūm Ali Ağa ziyâde altı
yüz guruşu müdde‘âsına ikāmet-i beyyine edememekle bi’t-taleb merkūm el-Hâc
İsmail Ağa bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î tahlîf olunmağın mûcebiyle müdde‘î-i
mezbûr Ali Ağa ziyâde altı yüz guruş müdde‘âsıyla merkūm el-Hâc İsmail’e bilâ-
beyyine mu‘ârazadan men‘ olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-13 M sene [1]217

303 [41a-4] Varteresi v. Babek’in, Hayem v. İsak’a olan borcunun


tecil edildiği
Tecil
İşbu i‘lâm bâ-mühr-i nâib efendi olmağla sehven bu mahalle kaydolunmuşdur.
Gaflet olunmaya
Ma‘rûz
Hayem v. İsak nâm Yahûdi İstanbul Bâb Mahkemesinde meclis-i şer‘de zincirci
Varteres v. Babek nâm zimmî muvâcehesinde mersûm Varteres zimmî ile gāibân
ani’l-meclis karındaşı Manok ve babaları mesfûr Babek zimmîler zimmetle-
rinde târih-i i‘lâmdan bir sene mukaddem her biri âharın zimmetine lâzım ge-
len meblağa bi’l-emr ve’l-kabûl kefîl ve zâmin olarak yedimden ma‘an iştirâ ve
kabz eyledikleri vezn ve fiyatı beynimizde ma‘lûm demir tel semeninden yüz on
bir guruş alacak hakkım olmağla meblağ-ı mezkûr yüz on bir guruşu asâlet ve
vekâletine binâen mesfûr Varteres zimmîden taleb ederim deyü tasaddî eylediğim
da‘vâmdan bâ-tavassut-ı muslihîn mersûm Varteres zimmî benimle yetmiş guruş
üzerine ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl mâ‘adâya ve bi’l-cümle husûs-ı mezkûra
müte‘allika âmme-i da‘vâdan mersûm Verteres zimmî ile gāibân-ı mesfûrândan
her birinin zimmetlerini kabûlü hâvi ibrâ-yı âm ile ibrâ ve iskāt eylediğimden
sonra bedel-i sulh-i merkūm yetmiş guruşu işbu târih-i i‘lâmdan doksan bir gün
tamamında bana edâ etmek üzere istimhâl eylediğinde ben dahi rızâmla imhâl ve
te’cîl eyledim deyü takrîrini mersûm Varteres zimmî ba‘de’t-tasdîk bedel-i sulh-i
mezbûru ecel-i merkūm hulûlünde müdde‘î-i mersûm Haym Yahûdiye edâ ve
teslîme ta‘ahhüd eylediği tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-3 M sene [1]217

274
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

304 [41b-1] Anderya v. Dimitri’nin, menzil davasında Yani v. Yorgi’nin


zimmetini ibra ettiği
Arnabud karyesinde mülk-i menzil ibrâsı
Ma‘rûz
Arzuhâl eden Anderya v. Dimitri nâm zimmî bi’t-terâzî meclis-i şer‘-i şerîf-i en-
verde zikri âtî bir bâb mülk menzile vaz‘-ı yedi mütehakkık olan Yani v. Yorgi
muvâcehesine tercümânı vekîli İvaz ile Eskici Kostandin v. Yorgi zimmî hâzır ol-
dukları hâlde mahrûse-i Galata’ya muzâfe kasaba-i Beşiktaş’a tâbi‘ Arnabud karye-
sinde kâin ma‘lûmü’l-hudûd ve’l-müştemilât bir bâb mülk menzil yedimde mülküm
iken hâzır-ı mersûm kostantin zimmî istikrâz ve kabz eylediğim bin beş yüz giriş
deynim mukābelesinde menzil-i mezkûru bi-tarîkı’l-istiğlâl mersûm Kostandin
zimmîye bey‘ ve teslîm ol dahi ber-vech-i muharrer iştirâ ettikden sonra menzil-i
mezkûru mersûm Yani zimmîye benim iznimsiz fuzûlî semen-i ma‘lûm makebele-
sinde bey‘ ol dahi iştirâ ve kabz edip lâkin ber-vech-i muharrer mersûm Kostandin
zimmînin bey‘ini mucîz olmamamla deynim olan meblağ-ı mezbûr bin beş yüz
guruşu hâzır-ı mersûm Kostandin zimmîye edâ ile menzil-i mezkûrdan mersûm
Yani zimmî keff-i yed ve bana teslîme tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ey-
lediğimde ol dahi ben târih-i mezbûrda menzil-i mezkûru hâzır-ı mersûm Kostan-
din zimmîye üç bin beş yüz guruş semen-i medfû‘ ve makbûza bey‘-i kat‘î ile bey‘
ve teslîm ol dahi ber-vech-i muharrer iştirâ ve kabz ol vechile mülk-i müşterâsı
oldukdan sonra menzil-i mezkûru yedimde olan bir kıt‘a hüccet-i şer‘iyye nâtıka
olduğu üzere bin iki yüz on beş senesi Ramazani’l-mübârek târihinde semen-i
ma‘lûme bana bey‘ ve teslîm ben dahi iştirâ ve kabz edip menzil-i mezkûr mülk-i
müşterâmdır deyip ol vechile beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a fi’l-hakīka
târih-i mezbûrda ben menzil-i mezbûru hâzır-ı mersûm Kostandin zimmîye üç
bin guruşa semen-i medfû‘ ve makbûza bey‘-i kat‘î ile bey‘ ve teslîm edip benim
ber-vech-i muharrer istiğlâl da‘vâmın kat‘an aslı olmamağla menzil-i mezkûra ve
zikr olunan husûslara müte‘allika âmme-i de‘âvî ve mütâlebât ve kâffe-i eymân ve
muhâsamâtdan mersûm Yani ve hâzır-ı mersûm Kostandin zimmînin zimmeti-
ni ibrâ-i âm ile ibrâ ve iskāt eylediğimde ol dahi malından teberru‘an bana yedi
yüz guruş def ‘ ve teslîm ben dahi ba‘de’l-kabz ve’l-istihlâk meblağ-ı mezbûr yedi
yüz guruşa ve bâ-i‘lâm mahkûmun-bih zimmetimde alacağı olan üç yüz guruşdan
dahi meccânen fâriğ olmağla meblağ-ı mezbûr üç yüz guruşa müte‘allika âmme-i
de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan benim ile kebîr oğlum Yorgi zimmînin zimmeti-
mizi ibrâ-i âm ile ibrâ ve iskāt ve her birimiz ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını
kabûl ile külliyen kat‘-ı nizâ‘ eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri tescîl-birle İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 M sene [1]217

275
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

305 [41b-2] Osman Ağa b. Osman’ın, kiracısı olduğu Asvador v. Aleksan’ın


dükkânını boşaltması gerektiği
Dükkândan ihrâc
İşbu i‘lâm sehven tahrîr ve kaydolunmağla darb olunmuşdur.
<<Ma‘rûz
Bâ‘isü’l-i‘lâm Asvador v. Aleksan nâm zimmî meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde Tâcir
el-Hâc Osman Ağa b. Osman muvâcehesinde İstanbul’da Mercan çarşısında Kum-
ru Kadı Hânı ittisâlinde kâin ma‘lûmü’l-hudûd bi’l-îcâreteyn mutasarrıf olduğum
bir bâb dükkânımda merkūm el-Hâc Osman Ağa müşâhereten müstecirim olup
ben târih-i i‘lâm-ı şehrî gāyetinde fesh-i akd-i îcâr etmemle dükkân-ı mezbûru
ba‘de’t-tahliyye gāyet-i şehr-i merkūmda bana teslîme merkūm el-Hâc Osman’a
tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında dükkân-ı
mezbûrda müdde‘î-i mezbûrun ber-vech-i muharrer müşâhereten müsteciri ol-
duğu ikrâr u i‘tirâf etmeğin mûcebince dükkân ba‘de’t-tahliyye şehr-i merkūm
gāyetinde müdde‘î-i mersûm Asvadar zimmîye teslîme merkūm el-Hâc Osman’a
tenbîh olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-17 M sene [1]217>>

306 [41b-3] Fâtıma bt. Hüseyin’in, Abdurrahman b. Abdullah’a olan


borcunu ödediği ve zimmetlerini ibrâ ettikleri
Fekk-i rehin ile ibrâ
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Bezzâzistânî es-Seyyid Abdurrahman b. Abdul-
lah nâm kimesne meclis-i şer‘-i enverde sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Fâtıma
bt. Hüseyin nâm Hatun mahzarında mezbûre Fâtıma Hatun işbu yedimde olan bir
kıt‘a deyn temessükü nâtık olduğu üzere malımdan istikrâz ve kabz eylediği üç yüz
guruş deyni mukābelesinde işbu meclis-i şer‘de mu‘âyene olunan bir elmas çiçek
yedime rehn vaz‘ ben dahi kabz etmişdim el-hâletü hâzihi meblağ-ı mezkûrun yüz
guruşunu işbu hâzır bi’l-meclis Bezzâzistânî İbrahim Ağa’dan havâleten kabz bâkī
iki yüz guruşunu dahi bana def ‘ ve teslîm ettikde ben dahi rehn-i mezkûru ba‘de’l-
fek işbu meclis-i şer‘de kendiye teslîm etmemle fîmâ ba‘d ben meblağ-ı mezkûra ol
dahi rehn-i merkūma müte‘allika da‘vâdan her birimiz âharın zimmetini ibrâ ve
iskāt ve her birimiz âharın ber-vech-i muharrer ibrâsını kabûl ve bu vechile kat‘-ı
nizâ‘ eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri tescîl ve İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-1 M sene 1217

276
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

307 [41b-4] Atanuşti, Dimitri, Dimo ve Yani’nin İstinye nâhiyesinde


dükkân açamayacakları
Rumelihisarı’nda bakkāl ihrâcı 4 nefer
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîşâna imtisâlen işbu i‘lâma nazar olundukda Galata’ya muzâfe
İstinye nâhiyesine tâbi‘ Boğazkesen ahâlîsi hisâr-ı mezbûrda bakkāl olan Atanuşti
ve Dimitri ve Dimo ve Yani zimmîlerden iştikâ ve mahâll-i mezkûrda bakkāllık
etmemek üzere hurûclarını istid‘â eyledikleri müstebân ve i‘lâm-ı mezkûrda isim-
leri muharrer kimesneler bi-ecma‘ihim meclis-i şer‘-i enverde mesfûrûn Atanuş-
ti ve Dimitri ve Yani zimmîler muvâcehesinde bakkāl esnâfı pazarbaşıları vekîli
Ahmed Ağa ve yiğitbaşıları es-Seyyid Ahmed ve nizâm ustalarından mazbûtü’l-
esâmî zimmîler hâzır oldukları hâlde mesfûrûn ve gāib ani’l-meclis Dimo zimmî
hisâr-ı mezbûrda bakkāl olup lâkin dâimâ bey‘ eyledikleri eşyâyı narh-ı rûz ve
râyicinden ziyâdeye bize bey‘ eylediklerinden mâ‘adâ etvâr ve evzâ‘ları had-
lerinde ziyâde ve Müslimînden nisâ ve sıbyâna itâle eylediklerinde cümlemiz
müteezzî ve emn ve rahatımız mesfûrlardan meslûb olmağla mesfûrûn hisâr-ı
mezkûrda bakkāllık etmeyip yerlerine esnâf-ı mezkûrenin re’y ve ma‘rifetleriyle
âhar zimmîler bakkāllık eylemesi murâdımız deyü kemâkân iştikâ ettiklerinde
mersûmûn Atanuşti ve Dimitri ve Yani zimmîlerden her biri hisâr-ı mezkûrda
bakkāllık etmeyip dükkânlarından rızâlarıyla hurûclarına ve pazarbaşı vekîli
hâzır-ı merkūm ma‘rifeti ve ustalar re’yiyle şürût-ı nizâmları üzere yerlerine âhar
kimesneler bakkāllık etmeğe pazarbaşı ve nizâm ustalarından her biri ta‘ahhüd
ettiklerinde ahâlî-i merkūm dahi esnâf-ı mezkûrenin bâ-fermân-ı âlî şürûtlarına
mugāyir hisâr-ı mezkûrda müceddeden kendi re’yleriyle bakkāl dükkânı küşâd
etmemek üzere ta‘ahhüd edip bu vechile bi’t-terâzi beynleri ıslâh olunduğu tescîl-
birle İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 M sene [1]217

308 [42a-1] Paroh v. Samarya’nın, Hasan Efendi b. İsmail aleyhine açtığı


alacak davasını ispat edemediğinden muarazadan men edildiği
Mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Medîne-i Güzelhisar mütemekkinlerden Paroh v. Samarya nâm Yahûdi meclis-i
şer‘-i şerîf-i enverde eşrâf-ı kuzât-ı kirâmdan hâlâ serlevha-i yesâr bâ‘isü’l-i‘lâm
Hasan Efendi b. İsmail muvâcehesinde mezbûr Hasan Efendi târih-i i‘lâmdan
üç sene mukaddem medîne-i mezbûrede hâkimü’ş-şer‘ iken medîne-i mezbûre
ahâlîsinden Hacı Mehmed nâm kimesne efendi-i merkūmun huzûrunda benden

277
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

altı yüz guruş da‘vâ ve mu‘ârazadan men‘ olundukdan sonra nâib-i merkūm Hasan
Efendi malımdan def ‘-i resm nâmıyla kethüdâsı yediyle yüz yirmi beş guruş ve be-
nim yedimden altmış guruş ki cem‘an yüz seksen beş guruşumu bi-gayr-ı hakkın
ahz etmekle istirdâd ederim deyü ba‘de’d-da‘vâ ve’l-inkâr müdde‘î-i mersûm Pa-
roh Yahûdi ber-vech-i muharrer müdde‘âsına lede’l-istimhâl ve’l-imhâl müddet-i
mehl-i şer‘î mürûr edip ikāmet-i beyyine edememekle talebiyle merkūm Hasan
Efendi bi’l-muvâcehe gıbbe’t-tahlîfü’ş-şer‘î mûcebiyle müdde‘î-i mesfûr da‘vâ-yı
mezkûresiyle merkūm Hasan Efendi’ye bilâ-beyyine mu‘ârazadan men‘ olunduğu
tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 M sene [1]217

309 [42a-2] Ahmed b. Abdurrahman ve eşi Hatice bt. Abdullah’ın,


kiracıları Ahmed Ağa b. Mehmed Ârif ’i tütüncü dükkânından
çıkarmamaları gerektiği
Tütüncü dükkânı niza‘ı mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism es-Seyyid Ahmed b. Abdurrahman ve zevcesi
mu‘arrefetü’z-zât Hatice bt. Abdullah nâm hatun meclis-i şer‘-i enverde sâhib-i
arzuhâl Ahmed Ağa b. Mehmed Ârif muvâcehesinde İstanbul’da Kocamustafa-
paşa Mahallesi’nde vâki‘ bi’l-îcâreteyn mutasarrıf olduğumuz mahalle-i mezbûre
avârızı vakfından ma‘lûmü’l-hudûd bir bâb vakf menzilin tahtında kâin Abdül-
latif Ağa dükkânı demekle arîf dört kepenk bir bâb tütüncü dükkânında mezbûr
Ahmed Ağa beher mâh yüz para icâre tesmiyesiyle müşâhereten müstecirimiz ve
dükkân-ı mezkûrun derûnunda olan gedik âlâtı maden kaleminde bâ-fermân-ı âlî
mukayyed duhâncı gediklerinden olmak üzere mezbûr Ahmed Ağa’nın yedinde
mülk olup lâkin dükkân-ı mezkûrun bize eşedd-i lüzûmu olmağla bu sûretde gedi-
ğini âhar mahalle nakli şürût-ı nizâmlarından olduğuna binâen dükkân-ı mezkûru
hedm ve menzilimize ilhâk için işbu târih-i i‘lâm-ı şehri gāyetinde fesh-i akd-i îcâr
etmemizle şehr-i mezbûr gāyetinde dükkân-ı mezkûru tahliyye ve bize teslîme
mezbûr Ahmed Ağa’ya tenbîh olunmak matlûbumuzdur deyü da‘vâ ettiklerinde ol
dahi ber-vech-i muharrer müstecirleri olduğunu ikrâr lâkin dükkân-ı mezkûrun
zevcân-ı mezbûrâna eşedd-i lüzûmu olduğunu tasdîk etmemekle istikşâf-ı hâl
için kıbel-i şer‘den mürsel kâtib el-Hâc Mehmed Efendi dâ‘îleri menzil-i mezbûra
varıp mütevellî-i vakf-ı mezbûr es-Seyyid el-Hâc Ahmed Efendi hâzır olduğu
hâlde cerîdede mazbûtü’l-esâmî bî-garaz Müslimîn ile lede’l-mu‘âyene menzil-i
mezkûrun dâhili vâsi‘ ve dükkân-ı mezkûrun menzil-i mezbûra eşedd-i lüzûmu
olmadığı zâhir olduğundan mâ‘adâ dükkân-ı mezkûrun hedmi cânib-i vakfa
muzır olduğunu dahi muslimûn-ı merkūmûn tarefeyn muvâcehelerinde ihbâr

278
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

eylediklerinden sonra beynlerine muslihûn tavassut edip zevcân-ı mezbûrân


dükkân-ı mezbûru şehr-i âtî Saferi’l-hayr gurresinden kemâkân beher şehr yüz
paraya mezbûr Ahmed Ağa’ya îcâr ol dahi ba‘de’l-istîcâr zevcân-ı mezbûrân bilâ-
mûceb mezbûr Ahmed Ağa’yı dükkân-ı mezkûrdan ihrâca tasaddî etmemek üzere
mezbûr Ahmed Ağa dahi beher mâh yüz para îcâre-i merkūmeyi edâda rencîde
etmemek üzere tarefeynden her biri ta‘ahhüd edip bu vechile kat‘-ı münâza‘a ey-
lediklerini mevlânâ-yı mezbûr mahallinde ba‘de’t-tahrîr ma‘an mürsel ümenâ-i
şer‘le meclis-i şer‘a gelip alâ-vukū‘ihî inhâ ve takrîr eyledikleri tescîl ve huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-12 M sene [1]217

310 [42a-3] Emine bt. Mustafa’nın, Paşalı Mehmed b. Mustafa aleyhine


açtığı kefalet davasını ispat edemediğinden muarazadan
men edildiği
Mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mezkûretü’l-ism mu‘arrefetü’z-zât Emine bt. Mustafa nâm
Hatun Çarşamba günü dîvân-ı âlide ve ba‘dehû du‘âhânemizde ma‘kūd meclis-i
şer‘-i enverde sâhib-i arzuhâl Esirci Paşalı Mehmed b. Mustafa mahzarında ye-
dimde olan bin iki yüz senesi Zilka‘desi târihiyle muvarrah bir kıt‘a deyn temes-
sükü nâtık olduğu üzere gāib ani’l-meclis Çerkes Ahmed Ağa zimmetinde ala-
cak hakkım olan üç yüz otuz guruşa merkūm Mehmed târih-i mezbûrda tare-
feynden bi’l-emr ve’l-kabûl kefîl ve zâmin olup lâkin ben târih-i mezbûrdan beri
Âsitâne-i aliyyeye müddet-i sefer ba‘îd olan ve diyâr-ı âharda olup benim işbu
târihe gelince da‘vâ mümkün olmamışdı el-hâletü hâzihi zafer bulmamla meblağ-ı
mezbûr üç yüz otuz guruşu bi-hükmi’l-kefâle merkūm Mehmed’den hâlâ taleb
ederim deyü ba‘de’d-da‘vâ ve’l-inkâr müdde‘iye-i mezbûre ber-vech-i muharrer
müdde‘âsına şâhid olmak üzere ikāme eylediği üç nefer kimesne edâ-yı şehâdet-i
şer‘iyye edememeleriyle makbûle olmayıp şâhid-i âdil dahi ikāme edememekle
müdde‘âsını isbâtdan izhâr-ı acz edip bi’s-sulb mezbûr Mehmed gıbbe’t-tahlîfü’ş-
şer‘î mûcebiyle müdde‘iye-i mezbûre da‘vâ-yı mezkûresiyle merkūm Mehmed’e
bilâ-beyyine mu‘ârazadan men‘ olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 M sene [1]217

279
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

311 [42a-4] Kerime bt. Mustafa’nın, kocası Mehmed Esad b. Osman’dan


muhâlaa yoluyla boşandığı
Muhâla‘a
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mezkûretü’l-ism mu‘arrefetü’z-zât Kerîme bt. Mustafa nâm Ha-
tun meclis-i şer‘-i münîrde hâlâ damadı sâhib-i arzuhâl Mehmed Esad b. Osman
mahzarında mezbûr Osman hâzır olduğu hâlde takrîr-i kelâm edip işbu hâzırate
bi’l-meclis mümeyyize olan sadriye sagīre kızım Hibetullah’ın eb ve cedden biri
ve benden gayrı velîsi olmamağla kızım hâzıra-i mezbûreyi târih-i i‘lâmdan yedi
ay mukaddem yüz otuz guruş mehr-i müeccel-i misli ile şuhûd mahzarlarında
mezbûr Mehmed Esad bi’l-velâye tezvîc ol dahi tezevvüc ve kabûl ve duhûl edip
lâkin beynlerinde münâferet-i küllî vâkı‘a olmağla eğer kızım hâzıra-i mezbûre
ba‘de’l-bülûğ mehr-i mezkûrunu da‘vâ ve şer‘an bir nesne ahz eder ise mikdâr-ı
me’hûzuna ben kefîl ve zâmine olmak üzere kızım hâzıra-i mezbûrenin mehr-i
müecceli ve nafaka iddeti üzerlerine olmak üzere zevci merkūm Mehmed Esad
ile muhâla‘a-i sahîha-i şer‘iyye ile hul‘ olduğumda ol dahi hul‘-ı mezbûru ba‘de’l-
kabûl malımdan merkūm Mehmed Esad’ın menzilinde kalıp iddi‘â eylediğim bir
ferâce ve bir makreme ve sekiz uçkur ve beş kat câmeşûy ve altı çevre ve üç yağlık
ve iki boğça ve bir şalvar ve bir âyîne ve bir silecek ve bir peştemâl ve bir tahta
pabucu ve bir mikrâsdan meccânen fâriğa olmamla eşyâ-i mezbûreye ve beyni-
mizde cereyân eden ahz u i‘tâya müte‘allika âmme-i da‘vâdan ben merkūm Esad
ve babası hâzır-ı merkūm Osman’dan her birinin zimmetlerini ibrâ-yı âm ile bi’l-
asâle ibrâ ve iskāt eylediğimde merkūm Mehmed Esad ve babası merkūm Osman
dahi hukūk-ı zevciyete ve kezâlik beynimizde cereyân eden hukūka müte‘allika
âmme-i da‘vâdan [42b] benim ve kızım hâzıra-i mezbûrenin zimmetimizi ibrâ-yı
âm ile ibrâ ve iskāt ve her birimiz ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını kabûl ey-
ledik deyü takrîrini merkūm Mehmed Esad ve babası merkūmdan her biri tasdîk
edip bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-19 min-M sene 1217

312 [42b-1] Samatya’daki bargir dükkânının Manol, Mihal ve Artin


üzerine kaydolunduğu
Değirmen mübâya‘ası
İşbu i‘lâmda sehiv vâki‘ olmağla bir varaka aşağı sahîhan kaydolunmuşdur ihrâc
olunmaya
[Mühür] Rabbi sehhi’l-umûr Mehmed Râşid

280
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

<<Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede Samatyakapısı hâricinde vâki‘ kethüdâ değirmeni demekle arîf
beş horasanlı bir bâb uncu değirmeni derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik
tâ‘bir olunur yirmi re’s bârgir vesâir âlât-ı lâzımelerde yedi bârgir hisseye mâlik
Tokel v. Nikagos ve altı buçuk bârgir hisseye mâlik karındaşı Serkiz ve üç buçuk
bârgir hisseye mâlik Agob v. Kirkor ve üç bârgir hisseye mâlik Mıgırdıç v. Ha-
zer nâm zimmîler meclis-i şer‘-i münîrde bâ‘isü’l-i‘lâm Manol v. Angeli zimmî ile
kendiden asîl ve kürkçü Mihal v. Yani zimmî tarafından tasdîka vekîli olan Artin
v. Marat nâm zimmîler muvâcehelerinde her biri takrîr-i kelâm edip ber-vech-i
muharrer mâlik olduğumuz cem‘an yirmi bârgir vesâir âlât-ı lâzımemizi tarefeyn-
den icâb ve kabûlü hâvi bey‘-i kat‘î ve bi-safkatin vâhidetin altmış sehm i‘tibâriyle
on altı sehmini mersûm Manol zimmîye iki bin dokuz yüz altmış guruşa ve on iki
sehmini müvekkil-i mersûm Mihal zimmîye iki bin iki yüz yirmi guruşa ve otuz
iki sehmini mesfûr Artin zimmîye beş bin dokuz yüz yirmi guruşa cümlemiz bey‘
ve temlîk ve vech-i lâyıkı üzere teslîm eylediğimizde onlar dahi ber-vech-i muhar-
rer iştirâ ve temellük ve tesellüm ve kabz ve kabûl eylediklerinden sonra semenleri
olan cem‘an on bir bin yüz guruşun altı bin beş yüz guruşunu cânib-i mîrîye olan
ol mikdâr deynimiz için beher şehr elli birer guruşdan tamamen cânib-i mîrîye
edâya ve beş yüz guruşunu dahi Habîbe Kadın’a ol mikdâr deynim için def ‘aten
edâya ve bâkī dört bin yüz guruşunu dahi ma‘lûmü’l-esâmî tüccâra olan deynimiz
için kethüdâmız işbu hâzır bi’l-meclis el-Hâc Abdi Ağa ma‘rifetiyle beher şehr kır-
kar guruşdan tamamen edâya mersûmûn Manol ve Artin ve müvekkil-i mersûm
Mihal zimmîye emr eylediğimizde onlar dahi ber-vech-i muharrer edâya ta‘ahhüd
etmeleriyle mebî‘-i mezkûrun tağrîr ve gabnine müte‘allika âmme-i da‘vâdan tare-
feynden her birimiz âharın zimmetini kabûlü hâvi ibrâ-i âm ile ibrâ ve iskāt edip
fîmâ ba‘d zikr olunan yirmi re’s bârgir ve sâir âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerde bizim
aslan ve kat‘an alâka ve medhalimiz kalmayıp mesfûrûnun ber-minvâl-i muhar-
rer mülk-i müşterâları olmuşdur dediklerinde mukırrûn-ı mesfûrûnun bi’l-cümle
takrîrlerini asîl ve vekîl-i mersûmân Manol ve Artin zimmîler bi’l-asâle ve bi’l-
vekâle ba‘de’t-tasdîk zikr olunan yirmi re’s bârgir ve sâir âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeler
i‘tibâr-ı merkūm üzere altmış sehmden on altı sehmi mersûm Manol ve on iki seh-
mi müvekkil-i mersûm Mihal ve otuz iki sehmi mersûm Artin zimmînin mülk-i
müşterâları olmak üzere Başmuhâsebe’ye kaydolunup yedlerine sûret i‘tâ buy-
rulması için emr-i âlîleri sudûru niyâzında oldukları İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-14 min-M sene 1217>>

281
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

313 [42b-2] Asvadar v. Onan’ın, Kasımpaşa’daki değirmen ve fırınını


Kigork ve Donik’e sattığı
Değirmen ve fırın mübâya‘ası
Ma‘rûz
Mahrûse-i Galata’ya muzâfe kasaba-i Kasımpaşa’da Acıçeşme nâm mahalde kâin
döğücü değirmeni demekle ma‘rûf dört horoslu bir bâb uncu ve ekmekçi değir-
meni derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur on altı re’s bârgir
ve değirmen-i mezkûra merbût Acıçeşme’de bir bâb ekmekçi fırını derûnunda
mevcûde beyne’l-hıref gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmede on iki re’s
bârgir hisseye mâlik olan değirmenci Asvadar v. Onan nâm zimmî meclis-i şer‘-i
münîrde işbu bâ‘iseyi’l-i‘lâm Kigork v. Ohan ve Donik v. Agob nâm zimmîler
muvâcehelerinde takrîr-i kelâm edip ber-vech-i muharrer mâlik olduğum on iki
bârgir hissemi tarefeynden icâb ve kabûlü hâvi bey‘-i kat‘î ve bi-safkatin vâhidetin
mersûmân Kigork ve Donik zimmîlere dokuz bin on altı guruşa bey‘ ve temlîk ve
vech-i lâyıkı üzere teslîm eylediğimde onlar dahi ber-vech-i muharrer iştirâ ve te-
mellük ve tesellüm ve kabûl edip semeni olan meblağ-ı mezkûrun dört bin sekiz yüz
on sekiz guruşunu cânib-i mîrîye olan ol mikdâr deynim için işbu târihden beher
mâh seksener guruş vermek üzere cânib-i mîrîye ve dört bin yüz doksan sekiz gu-
ruşunu dahi ma‘lûmü’l-esâmî tüccâra olan ol miktâr deynim için hâzır bi’l-meclis
ekmekçiler kethüdâsı el-Hâc Abdi Ağa ma‘rifetiyle beher mâh ellişer guruş vermek
üzere tamamen edâya mersûmâna emr eylediğimde onlar dahi kabûl ve ber-vech-i
muharrer edâya ta‘ahhüd etmeleriyle mebî‘-i mezkûrun tağrîr ve gabnine müte‘al-
lika âmme-i da‘vâdan dahi tarefeynden her birimiz âharın zimmetini kabûlü hâvi
ibrâ ve iskāt etmemizle fîmâ ba‘d hisse-i mezkûrede benim alâka ve medhalim
kalmayıp mersûmân Kigork ve Donik zimmîlerin mülk-i müşterâları olmuşdur
dediğini mersûmân ba‘de’t-tasdîk zikr olunan on iki bârgir ve sâir âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûme mersûmân Kigork ve Donik zimmîlerin mülk-i müşterâları olmak üzere
Başmuhâsebe’ye kayd ve yedlerine sûret i‘tâ buyrulması için emr-i âlîleri sudûru
niyâzında oldukları İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-14 min-Muharrem sene 1217

314 [43a-1] Ali Efendi b. Mustafa’nın, Şerife Mihriban’ın evine verdiği


zararı tazmin etmesi gerektiği
Keşif
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen kıbel-i şer‘den mürsel kâtib-i sâni
Merhabâzâde Mahmud Efendi hâssa mi‘mârı hulefâsından İsmail ve Hâfız

282
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Mehmed Halîfeler ile İstanbul’da Kumkapı hâricinde Cerrah İshak Mahallesinde


vâki‘ nezâret-i dâ‘îlerinde olan evkāfdan sâbıkā Mekke-i Mükerreme Kādısı Sü-
leyman Efendi vakfından Ali Efendi’nin mutasarrıf olduğu menzile varıp huzûr-ı
Müslimînde ba‘de akdi’l-meclis sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Şerîfe Mih-
riban bt. es-Seyyid Veliyüddin nâm Hatun vakf-ı mezbûr mütevellîsi es-Seyyid
Ârif Efendi b. es-Seyyid Mehmed tarafından vekîl-i şer‘îsi câbi-i vakıf Abdülke-
rim Efendi b. el-Hâc Abdullah hâzır olduğu hâlde meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda
derûn-ı arzuhâlde ismi mezkûr mezbûr Ali Efendi b. Mustafa mahzarında mezbûr
Ali Efendi’nin bu esnâda hedm ve binâ eylediği işbu derûnunda akd-i meclis olu-
nan menzilinin muhdes sofasından ve tahta pûşûndan benim makarr-ı nisvân
olan mahallerine nezâret ve zarar-ı mübeyyeni olmağla men‘ ü def ‘ olunmak
matlûbumdur deyü da‘vâ ettikde mi‘marân-ı mezbûrân Müslimûn-ı hâzirûn ile
ba‘de’l-keşf ve’l-mu‘âyene mezbûr Ali Efendi’nin zikr olunan sofasından ve tahta-
pûşûndan nezâret ve zarar-ı mübeyyeni olduğunu ba‘de’l-mu‘âyene mezbûr Ali
Efendi mevcûd matbah üzerine alt başı üç buçuk zirâ‘ ve üst başı iki zirâ‘ tûlen dört
zirâ‘ muhkem tahta havâle ve mevcûd tahtapûşînin kafesine kadden nısf zirâ‘ tah-
ta kaplayıp müdde‘iye-i mezbûrenin nezâret ve zarar-ı mübeyyenini def ‘a mezbûr
Ali Efendi ta‘ahhüd ve bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eylediklerini Mevlânâ-yı mezbûr ma-
hallinde ba‘de’t-tahrîr ümenâ-i şer‘le meclis-i şer‘a gelip alâ-vukū‘ihi inhâ ve takrîr
eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-16 M sene 1217

315 [43a-2] Mehmed Mücib Efendi b. Hasan’ın, Tayyibe bt. Mehmed’in


tütüncü dükkânı gediğine müdahale etmemesi gerektiği
Keşif
Ma‘rûz
Mübârek rikāb-ı kamer-tâb-ı hüsrevânîye arzuhâl takdîm eden mu‘arrefetü’z-zât
Tayyibe bt. el-Hâc Mehmed nâm Hatun bi’l-ma‘iyye rü’yete me’mur Haremeyn-i
şerîfeyn müfettişi müderrisîn-i kirâm-ı zevi’l-ihtirâmdan Mehmed Atâullah Efen-
di ile Çarşamba günü arz odasında huzûr-ı hazret-i kāimmakām-ı âli-makāmda
ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde zikri âtî dükkânın bi’l-îcâreteyn mutasarrıfı Meh-
med Mücib Efendi b. Hasan mahzarında İstanbul’da Fenerkapısı kurbünde Tahta-
minare Mahallesi’nde vâki‘ mukaddemâ sebzeci ve hâlâ terzi dükkânı karşısında
kâin ma‘lûmü’l-hudûd bir bâb tütüncü dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-
esnâf mu‘teber ve âhar arzuhâl hâmişinde mastûr derkenâr nâtık olduğu üzere
bâ-fermân-ı âlî maden kaleminde tütüncü gediği olup ve gedik-i merkūm işbu
yedimde olan bir kıt‘a hüccet-i şer‘iyye nâtıka olduğu üzere mülk-i müşterâm
iken merkūm Mehmed Mücib Efendi zabtıma mümâna‘at eder suâl olunup men‘

283
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ü def ‘ olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde mezbûr Mehmed Mücib Efen-
di cevâbında müdde‘iye-i mezbûrenin yedinde mülkümdür deyü iddi‘â eylediği
hâmiş-i arzuhâlde mastûr derkenârda zikr olunan mu‘teber gedik başka dükkân
derûnunda ve benim bi’l-îcâreteyn mutasarrıf olduğum başka dükkân olup
derûnunda mukayyed ve mu‘teber gedik yokdur deyü ihtilâf ettikde istikşâf-ı
hâl için taraf-ı dâ‘îlerinden mürsel kâtib-i sâni Merhabâzâde Mahmud Efendi ve
müfettiş-i mûmâ-ileyh tarafından mürsel İsmail Raif Efendi mahâll-i mezbûra
varıp cerîdede mazbûtü’l-esâmî Müslimîn huzûrlarında akd eyledikleri meclis-i
ma‘kūd-ı mezkûrda hâmiş-i arzuhâlde mastûr derkenâr nâtık üzere maden ka-
leminde mukayyed olan duhâncı gediği müdde‘iye-i mezbûrenin ta‘yîn eylediği
mukaddemâ sebzeci ve hâlâ terzi dükkânı karşısında kâin merkūm Mehmed Mü-
cib Efendi’nin bi’l-îcâreteyn mutasarrıf olduğu dükkân derûnunda olup ve gedik
âlâtını müdde‘iye-i mezbûrenin bâ-hüccet-i şer‘iyye yedinde mülkü olduğunu
vukūf-ı tammı olan mahalle-i mezbûre İmâmı Hâfız Abdülkādir Efendi b. el-Hâc
Mehmed ve Müezzin Molla İsmail b. İbrahim ve es-Seyyid el-Hâc Süleyman Ça-
vuş Ağa b. es-Seyyid Mehmed ve es-Seyyid Mehmed b. İbrahim ve Berber es-
Seyyid el-Hâc Mustafa b. Hüseyin ve es-Seyyid Abdullah b. el-Hâc İsmail ve Ali
Beşe b. Mehmed ve Mustafa b. Mehmed ve diğer Mustafa b. Mehmed ve Abdülha-
lim b. İsmail ve İbrahim b. Mehmed ve Kömürcü Mehmed b. el-Hâc Süleyman ve
el-Hâc Salih b. İbrahim ve Hüseyin b. Hasan nâm kimesneler alâ-tarîkı’ş-şehâde
tarefeyn muvâcehelerinde haber verdiklerini Mevlânâ-yı mezbûrân mahallinde
ba‘de’t-tahrîr ümenâ-i şer‘le meclis-i şer‘a gelip mezbûrân muvâcehelerinde alâ-
vukū‘ihî inhâ ve takrîr etmeleriyle mûcebiyle mezbûre Tayyibe Hatun kadîmi ke-
restesini edâ ve teslîm eyledikçe mezbûre Tayyibe Hatun’un gedik âlâtına merkūm
Mehmed Mücib Efendi müdâhale ve ta‘arruz etmemek iktizâ eylediği İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-18 M sene 1217

316 [43a-3] Kemhacı Kalfalarının yeniden kemahcı dükkânı açamayacağı


Kemhacı Kalfaları
Ma‘rûz
Mübârek rikāb-ı kamer-tâb-ı hüsrevânîye arzuhâl takdîm eden Âsitâne-i aliyyede
vâki‘ kemhacı esnâfının me’zûn kalfalarından Agob ve Makar ve Artin ve Pas-
kal ve diğer Agob ve Asvadar ve Arakil ve Karabet nâm zimmîler meclis-i şer‘-i
enverde esnâf-ı mezbûrenin kethüdâsı Mahmud Ağa ve Serâserci başı Ebûbekir
Ağa ve yiğitbaşı el-Hâc Mustafa ve Ömer Ağa ve es-Seyyid Ahmed Efendi ve es-
Seyyid Abdi ve es-Seyyid İbrahim ve es-Seyyid Mehmed vesâir mazbûtü’l-esâmî
kimesneler muvâcehelerinde biz esnâf-ı mezbûrenin pîr-perver kalfalarından
olup destgâh kurup işlemek murâd eylediğimizde kethüdâ ve ihtiyârlarımız bir

284
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

müstakil destgâh ister iseniz gedik iştirâ edin deyü her birimizden biner guruş
gedik bahâ mütâlebe ederler fîmâ ba‘d ikişer yüz guruşa bize gedik bey‘ etsin-
ler yâhud küşâdımıza mümâna‘at etmesinler deyü iştikâ onlar dahi cevâblarında
mesfûrûn pîr-perver izin almış kalfa olduklarını ikrâr lâkin mesfûrûn vesâir Müs-
lim ve zimmî kalfalar bâ-pâye-i sadr-ı Anadolu sâbıkā İslâmbol Kādısı Fazilet-
lü Semahatlü Emin-Beyefendi hazretlerinin huzûrunda husûs-ı mezkûru bizden
da‘vâ biz dahi efendi-i mûmâ-ileyhin yedimize verdiği işbu bir kıt‘a i‘lâm nâtık
olduğu üzere el-yevm mevcûd olan dört yüz otuz iki aded destgâh kâfi ve vâfî
olmağla ziyâde ihdâs olunmayıp ve destgâh sâhiblerinden biri fevt oldukda gediği
[43b] evlâdına yoksa müstehak olan kalfasına ve âhar kalfaya verilip bu vechile
hareket olunmak üzere mukaddemâ beynimizde ta‘ahhüd ve kavl ve ittifâk et-
memizle ber-vech-i muharrer amel olunmak bâbında yedimize bir kıt‘a fermân-ı
âlîşân i‘tâ olunmuşdu deyü işbu fermân-ı âlîşânı ibrâz ve fîmâ ba‘d ustalarımız-
dan destgâh sâhiblerinden biri fevt oldukda destgâhı evlâdı olmadığı sûretde kal-
falardan eski bulunanlara istemezse derûnunda olan kalfaya verilmek üzere biz
ta‘ahhüd onlar dahi râzılar olmuşlar idi deyü mazmûnları takrîr-i meşrûhlarına
mutâbık bir kıt‘a i‘lâm ve bir kıt‘a fermân ibrâz ettiklerinde merkūmun kalfalar
tasdîk ve ikrâr edip lâkin bizim kudretimiz olmamağla gedikleri râyic olan do-
kuz yüz guruş bahâlârından yedi yüz guruş noksanıyla iki yüz guruşa bey‘ eyle-
sinler demeleri şer‘-i şerîfe muhâlif ve müceddeden dükkân küşâd ederiz deme-
leri kānûn ve nizâmlarına mugāyir olmağla iltifât olunmayıp ber-mûceb-i i‘lâm
ve fermân hareketleri iktizâ eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-19 M sene 1217

317 [43b-1] Avanes v. Rikail’in, Karyana bt. Markar Nasrâniye aleyhine


açtığı menzil davasında iddiasını ispat edemediğinden muarazadan
men edildiği
Menzil iddi‘âsından men‘
Ma‘rûz
Arzuhâl eden ütücü tâifesinden Avanes v. Rafael nâm zimmî meclis-i şer‘-i enver-
de İstanbul’da merhûm Şeyh Sinan Erdebilî Zâviyesi vakf-ı şerîfi mülhakātından
merhûm Cihan Bey Vakfı müstagallâtından Balatkapısı dâhilinde el-Hâc İsa
Mahallesinde vâki‘ lede’l-ahâlî ve’l-cîrân ma‘lûmü’l-hudûd bir bâb vakıf menzi-
le bi’l-îcâreteyn mutasarrıfe olan şahsı mu‘arrefe Karyana bt. Markar Nasrâniye
muvâcehesinde vakf-ı mezbûrun mütevellîsi es-Seyyid Mehmed Nureddin Efen-
di hâzır olduğu hâlde menzil-i mezkûra babam mesfûr Rafael zimmî mutasarrıf
iken hâlik oldukda menzil-i mezkûr bana intikāl ettikden sonra ben ol târihde

285
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

sagīr olmamla kıbel-i şer‘den vasim olan anam Tuti Nasrâniye menzil-i mezbûru
bilâ-mesûğ-ı şer‘î âhara ferağ edip ol vechile tedâvül-i eyâdî menzil-i mezkûra
mersûme Karyana Nasrâniye el-yevm bi’l-îcâreteyn mutasarrıfe olup lâkin anam
mersûmenin ber-vech-i muharrer ferağı mu‘teber olmadığından mâ‘adâ ben
ba‘de’l-bülûğ ferağını mücîz dahi olma[ma]mla menzil-i mezkûrdan bâ-re’y-i
mütevellî keff-i yedi murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘î-i
mersûm husûs-ı mezkûru İstanbul kādısı esbak Faziletlü Mehmed Efendi hazret-
lerinin huzûrunda bin iki yüz on dört senesi Cemâziyelevveli gurresinde bi-aynihî
benden da‘vâ ben dahi anan mesfûre menzil-i mezkûru bâ-mesûğ-ı şer‘î ve bâ-
ma‘rifet-i mütevellî bi’l-vesâye Serupa zimmîye ba‘de’l-ferağ onun dahi ferağından
kezâlik bâ-re’y-i mütevellî kendi ba‘de’t-tefevvüz babam mersûm Markar zimmîye
menzil-i mezkûru iki bin yüz on dokuz buçuk guruş bedel mukābelesinde bâ-re’y-i
mütevellî ferağ-ı kat‘î-i mu‘teber ile ferağ ve tefvîz ve menzil-i mezkûra müte‘allika
da‘vâdan babam mesfûrun zimmetini ibrâ edip ol vechile tasarrufunda iken hâlik
oldukda menzil-i mezkûr benimle er karındaşım Agob ve kız karındaşım Aranohi
Nasrâniye’ye ba‘de’l-intikāl onlar dahi hisselerini bâ-re’y-i mütevellî bana tefvîz
etmişlerdir deyü bir kıt‘a temessük ve bir kıt‘a izin hücceti ibrâzıyla ve mütevellî-i
hâzır-ı mezbûrun tasdîkiyle eylediğim da‘vâmı mersûm zimmî ikrâr ve mûcebiyle
mu‘ârazâdan men‘ olunup yedime işbu bir kıt‘a i‘lâm i‘tâ olunmuşdu deyü takrîrine
mutâbık efendi-i mûmâ-ileyhin mührüyle memhûr bir kıt‘a i‘lâm ibrâz eylediği
da‘vâsını ve mazmûn-ı i‘lâm-ı mezkûru merkūm Avanes zimmî muvâcehesinde
Muhyiddin Mahallesi İmâmı Mehmed Efendi b. Halil ve Şeyh Ahmed Nâsır Efen-
di b. Mehmed ve Abdüşşekur Efendi b. Abdurrahim ve Müezzin Ahmed Efendi b.
Abdurrahman ve İsmail Efendi nâm beş nefer şâhidîn-i mu‘âddilîn şehâdetleriyle
isbât etmeğin mûcebiyle müdde‘î-i mersûm Avanes zimmî da‘vâ-yı mezkûresiyle
mersûme Karyana Nasrâniye’ye kemâkân bî-vech mu‘ârazadan men‘ olunduğu
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 M sene 1217

318 [43b-2] Terzi Haçador v. Kogas’ın, İsmail, Kadri ve Espas ile bedel-i
sulh karşılığında anlaştıkları
1250 guruş te’cîl
Ma‘rûz
Arzuhâl eden Terzi Haçador v. Kogas nâm zimmî kendi nefsinden asîl ve anası
Serpuhi bt. Ohannes nâm Nasrâniye tarafından husûs-ı âtîde vekîl olduğu şah-
sı ârifân Süleyman Çavuş Ağa b. İbrahim ve Harbeci Mehmed Tahir b. Hasan
şehâdetleriyle sâbit olmağla vekâleten meclis-i şer‘-i enverde ekmekçi tâifesinden
İsmail b. Hamza ve şerîkleri Kadri ve Süleyman nâm kimesneler ile Espas nâm

286
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

zimmî muvâcehelerinde işbu yedimde olan bir kıt‘a deyn temessükü nâtık olduğu
üzere mezbûrûn-ı gāibûn ani’l-meclis Şarlo ve Pano zimmîlerden her biri âharın
zimmetine lâzım gelen mikdâra kefâletle yedimden iktirâz ve kabz eyledikleri se-
kiz yüz guruşdan bâkī üç yüz guruş zimmetlerinde alacağım olmağla meblağ-ı
mezbûru bi’l-asâle ve babam hâlik Kogas zimmînin hayatında dahi kezâlik her
biri âharın zimmetine lâzım gelen mikdâra kefâletle iktirâz ve kabz eyledikleri
bin iki yüz guruş alacağını babam mersûm kable’l-ahz verâseti benim ile zevcesi
anam müvekkile-i mezbûre Serpohi Nasrâniye ve kebîre kızı kız karındaşım Zü-
lal Nasrâniye’ye münhasıra olduğu hâlde hâlik ve meblağ-ı mezbûr bize mevrûs
oldukdan sonra mersûme Zülal Nasrâniye dahi meblağ-ı mezbûr bin iki yüz gu-
ruşdan hissesini tarafından taleb ve da‘vâ ve ahz u kabz ve sulh-i ibrâya beni tevkîl
ben dahi kabûl etmemle mezbûr bin iki yüz guruşu dahi bi’l-asâle ve bi’l-verâse ve
bi’l-vekâle mersûmûn İsmail ve Kadri ve Süleyman ve Espas zimmîden asâlet ve
kefâletlerine binâen hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ eylediğimde onlar dahi cevâbında
bir kıt‘a temessük mûcebince asâleten ve kefâleten sekiz yüz guruşdan bâkī üç yüz
guruşu bana ve âhar bir kıt‘a temessük mûcebince babam hâlik-i mersûm Kogas
zimmîye kezâlik asâleten ve kefâleten bin iki yüz guruş deynleri olduklarını ve ba-
bam hâlik-i mesfûr kable’l-ahz verâseti bize münhasıra olduğu hâlde hâlik oldu-
ğunu ikrâr lâkin baban mesfûrun helâkinden sonra [44a] bir def ‘a beş yüz guruşu
edâ ve bir def ‘a emrinizle Mehmed Ağa’ya beş yüz guruş teslîm ve beher sene ikişer
yüz guruşdan meblağ-ı mezbûrun bilâ-devr ribhi olmak üzere sana üç senede altı
yüz guruş teslîm etmişdik deyü def ‘a tasaddî ol vechile beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-
münâza‘a bâ-tavassut-ı muslihîn ben ber-vech-i muharrer bi’l-asâle tasaddî eyledi-
ğim üç yüz guruş müdde‘âmdan iki yüz elli guruş üzerine bi’l-verâse ve bi’l-vekâle
tasaddî eylediğim bin iki yüz guruş müdde‘âmdan bin guruşa merkūmun İsmail
ve Kadri b. Süleyman ve Espas zimmî ile ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl bedel-i
sulh-i merkūmdan mâ‘adâ ziyâde müdde‘âma ve bi’l-cümle husûs-ı mezkûra mü-
te‘allika âmme-i da‘vâdan tarefeynden her birimiz âharın zimmetini ibrâ-yı âm
ile bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ve bi’l-verâse ibrâ ve iskāt ve tarefeynden her birimiz
âharın ibrâsını asâleten ve vekâleten ba‘de’l-kabûl ibrâdan müstesnâ bedel-i sulh-i
merkūm cem‘an bin iki yüz elli guruşun iki yüz guruşunu târih-i i‘lâmdan yirmi
gün murûrunda ve beş yüz yirmi beş guruşunu üç ay mürûrunda ve bâkī beş yüz
yirmi beş guruşunu târih-i i‘lâmdan altı ay tamamında tamamen edâ etmek üze-
re istimhâl eylediklerinde ben dahi ber-vech-i muharrer bi’l-asâle ve bi’l-verâse
ve bi’l-vekâle imhâl ve tehîr edip eğer ba‘de zamânin müvekkilem mezbûre Zü-
lal beni ber-vech-i muharrer tevkîlini inkâr ve vekâlet-i mezkûre sâbit olmadığı
sûretde meblağ-ı mezbûrdan hissesini tekrar merkūmundan da‘vâ ve şer‘an bir
nesne ahz eder ise mikdâr-ı me’hûzuna ben kefîl ve zâmin oldum deyü ikrârını
merkūmûn İsmail ve Kadri ve Espas zimmîden her biri tasdîk ve ber-vech-i mu-
harrer kefâleti kabûl ve meblağ-ı mezbûr bin iki yüz elli guruş bedel-i sulhden

287
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

deynleri olduğunu ikrâr u i‘tirâf ve ber-vech-i meşrûh edâya ta‘ahhüd eyledikleri


İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 M sene [1]217

319[44a-1] Hüseyin b. Mehmed’in, tütüncü gediği davasında Mehmed


Emin Efendi’nin zimmetini ibrâ ettiği
Tütüncü gediği ibrâsı
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl es-Seyyid Hüseyin b. Mehmed nâm kimesne meclis-i şer‘-i
münîrde derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Mehmed Emin Efendi b. Abdullah
nâm kimesne muvâcehesinde merkūm Mehmed Emin Efendi’nin bi’l-îcâreteyn
mutasarrıf olduğu mahmiye-i İstanbul’da Hasanpaşa Hânı kurbünde fırın karşı-
sında sebzeci ittisâlinde vâki‘ bir bâb dükkân derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf
mu‘teber ve hâmiş-i arzuhâlde mastûr derkenâr nâtık olduğu üzere maden kale-
minde mukayyed duhâncı gediği âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmesi hasran vârisi olduğum
li-ebeveyn karındaşım Hasan’ın hayatında ile’l-vefât yedinde mülkü olup ve ba‘de
vefâtihi âlât-ı lâzıme-i mezkûre bana mevrûs olmuş iken zabtıma merkūm Meh-
med Emin Efendi mümâna‘at etmekle suâl olunup men‘ olunmak murâdımdır
deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında hâmiş-i arzuhâlde mezkûr iddi‘â eyle-
diğin benim bi’l-îcâreteyn mutasarrıf olduğum dükkân derûnunda değildir deyü
inkâr edip ol vechile beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı muslihîn
ben ber-vech-i muharrer tasaddî eylediğim da‘vâ-yı mezkûrumdan merkūm Meh-
med Emin Efendi ile an inkâr altmış guruş bedel-i medfû‘ ve makbûza ba‘de akdi’l-
musâlahati ve’l-kabûl zikr olunan gedik âlâtına vesâir hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘alli-
ka âmme-i da‘vâdan merkūm Mehmed Emin Efendi’nin zimmetini kabûlünü hâvi
ibrâ-yı âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt eyledim dediğini merkūm Mehmed
Emin Efendi tasdîk ve tahkīk eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-19 M sene [1]217

320 [44a-2] Bahçıvân tâifesinin saray mutfağına verrecekleri


ıspanak miktarı
Bahçıvân tâifesinin matbah-ı âmireye verdikleri ıspanak i‘lâmı
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede vâki‘ Gemibahçe tâ‘bir olunur bahçebân tâifesinin yiğitbaşısı
Anton ve Topkapı kolu yiğitbaşısı Celo ve menzilhâne kolu yiğitbaşısı Nikola ve
bahçıvânlardan Ziko ve Kosoko ve Sava vesâirleri meclis-i şer‘-i münîrde Balat

288
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

kolu tâ‘bir olunur bahçebânların yiğitbaşıları Yorgaki ve Marko ve Estifo ve Filo ve


Keskes ve Filib vesâirleri muvâcehelerinde esnâf-ı mezkûrenin kethüdâları İsmail
Ağa tarafından vekîli oğlu Ahmed ve ıspanakçılar ocağının bölük başısı İbrahim
b. Ali hâzır oldukları hâlde takrîr-i kelâm edip matbah-ı âmireye maktû‘an külle
yevm bizler yüz yirmi vakıyye ıspanak teslîm edip lâkin mersûmûn bizlere imdâd
ve iânet etmeyip ol vechile bizler gadr olmağla suâl olunup beher yevm verdi-
ğimiz yüz yirmi vakıyye ıspanağın kırk vakıyyesini bizlere imdâd etmek üzere
mesfûrûna tenbîh olunmak murâdımızdır deyü istid‘â eylediklerinde mersûmûn
dahi cevâblarında ber-vech-i muharrer külle yevm yüz yirmi vakıyye ıspanak
verdiklerini tasdîk lâkin kadîmü’l-eyyâmdan beri külle yevm yüz yirmi vakıyye
ıspanağı mersûmûn veregelip Balatkapısı bahçebânları vermemişdir dediklerin-
de beynleri ıslâha havâle olundukda ba‘de’l-yevm Balat kolu bahçıvânları ıspanak
baha olmak üzere beher sene müdde‘ûn-ı mesfûrûna ancak elli guruş verip ziyâde
kendilerinden ıspanak bahâ mütâlebe olunmamak üzere ta‘ahhüd eylediklerin-
de mersûmûn dahi bu vechile râzılar olduklarından sonra bahçebân tâifesinin
cümlesi yine meclis-i şer‘-i münîrde merkūm İbrahim muvâcehesinde her biri
takrîr-i kelâm edip külle yevm maktû‘an cânib-i mîrî veregeldiğimiz sebzevâtı
merkūm İbrahim Ağa bizlerden ahz eylediğinden mâ‘adâ âhara bey‘ için iskele-
lere ve sebzevâtçı tâifesine irsâl eylediğimiz sebzevâtı bi-gayr-ı hakkın tutup dile-
diği mahallere bey‘ ve teslîm ve semenini kabz edip ol vechile dâimâ bizlere zulm
ve te‘addîden hâli değildir deyü cümlesi merkūm İbrahim’den iştikâ ettiklerinde
fîmâ ba‘d matbah-ı âmireye maktû‘an veregeldikleri sebzevâttan mâ‘adâ bahçebân
tâifesinin iskelelere ve sebzevâtçılara irsâl eyledikleri sebzevâtı bi-gayr-ı hakkın
tutmayıp ve hilâf-ı şer‘ rencîde etmemek üzere merkūm İbrahim’e tenbîh olundu-
ğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-13 M sene [1]217

321 [44a-3] Tokel v. Nikagos’un, Samatya’daki uncu değirmenini Manol,


Mihal ve Artin’e sattığı
Uncu mübâya‘ası
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede Samatyakapısı hâricinde vâki‘ kethüdâ değirmeni demekle arîf
beş horoslu bir bâb uncu değirmeni ve değirmen-i mezbûra merbût Yenikapı
hâricinde kâin fırançalacı fırını derûnunda beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur yirmi
re’s bârgir vesâir âlât-ı lâzımelerden yedi bârgir hisseye mâlik Tokel v. Nikagos ve
altı buçuk re’s bârgir hisseye mâlik karındaşı Serkiz ve üç buçuk re’s bârgir hisseye
mâlik Agob v. Kirhor ve üç bârgir hisseye mâlik Mıgırdıç v. Hazer nâm zimmîler
meclis-i şer‘-i münîrde bâ‘isü’l-i‘lâm Manol v. Angeli zimmî ile kendiden asîl ve

289
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

kürekçi Mihal v. Yanaki zimmî tarafından tasdîka vekîli olan Artin v. Marat nâm
zimmîler muvâcehesinde her biri takrîr-i kelâm edip ber-vech-i muharrer mâlik ol-
duğumuz cem‘an yirmi re’s bârgir vesâir âlât-ı lâzımelerimizi tarefeynden îcâb ve
kabûlü hâvi bey‘-i kat‘î ve bi-safkatin vâhidetin altmış sehm i‘tibâriyle [44b] on altı
sehmini mersûm Manol zimmîye iki bin dokuz yüz altmış guruşa ve on iki sehmini
müvekkil-i mersûm Mihal zimmîye iki bin iki yüz yirmi guruşa ve otuz iki sehmini
mersûm Artin zimmîye beş bin dokuz yüz yirmi guruşa cümlemiz bey‘ ve temlîk
ve vech-i lâyıkı üzere teslîm eylediğimde onlar dahi ber-vech-i muharrer iştirâ ve
temellük ve tesellüm ve kabz ve kabûl eylediklerinden sonra semenleri olan cem‘an
on bir bin yüz guruşun altı bin beş yüz guruşunu cânib-i mîrîye ol mikdâr deynimiz
için beher şehr elli birer guruşdan tamamen cânib-i mîrîye edâya ve beş yüz guruşu-
nu dahi Habîbe Kadın’a ol mikdâr deynimiz için def ‘aten edâya ve bâkī dört bin yüz
guruşunu dahi ma‘lûmü’l-esâmî tüccâra olan deynimiz için kethüdâmız işbu hâzır
bi’l-meclis el-Hâc Abdi Ağa ma‘rifetiyle beher şehr kırkar guruşdan tamamen edâya
mersûmûn Manol ve Artin ve müvekkil-i mersûm Mihal zimmîye emr eylediğimiz-
de onlar dahi ber-vech-i muharrer edâya ta‘ahhüd etmeleriyle mebî‘-i mezkûrun
tağrîr ve gabnine müte‘allika âmme-i da‘vâdan tarefeynden her birimiz âharın zim-
metini kabûlü hâvi ibrâ-yı âm ile ibrâ ve iskāt edip fîmâ ba‘d zikr olunan yirmi re’s
bârgir vesâir âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerde benim aslan ve kat‘an alâka ve medhalimiz
kalmayıp mesfûrûnun ber-minvâl-i muharrer mülk-i müşterâları olmuşdur dedik-
lerinde mukırrûn-ı mesfûrûnun bi’l-cümle takrîrlerini asîl ve vekîl-i merkūmân
Manol ve Artin zimmîler bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ba‘de’t-tasdîk zikr olunan yirmi re’s
bârgir ve sâir âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeler i‘tibâr-ı mezkûr üzere altmış sehmin on altı
sehmi mersûm Manol ve on iki sehmi müvekkil-i mersûm Mihal ve otuz iki sehmi
mersûm Artin zimmînin mülk-i müşterâları olmak üzere Başmuhâsebe’ye kaydo-
lunup yedlerine sûret i‘tâ buyrulması için emr-i âlîleri sudûru niyâzında oldukları
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-4 min-M sene 1217

322 [44b-1] Tütüncü Eznavar v. Malkon’un, tütüncü dükkânını Hafize ve


Zeyneb Hatun’a teslim etmesi gerektiği
Tütüncü gediği
Ma‘rûz
Mahrûse-i Galata’ya muzâfe kasaba-i Beşiktaş’da Sinan Paşa türbesi ittisâlinde kâin
ma‘lûmü’l-hudûd bir bâb mülk dükkânın nısf hisse-i şâyi‘asına mâlik olan sâhib-i
arzuhâl Salih Efendi b. Feyzullah kendi nefsinden asâleten ve rub‘una mâlike kız
karındaşı Hafize Hatun tarafından husûs-ı âtîde vekîl olduğu zâtını ârifân Ahmed
b. Osman ve Mustafa Çavuş b. Yahya şehâdetleriyle sâbit olmağla vekâleten ve

290
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

rub‘-ı âharına mâlike Şerîfe Zeyneb bt. Hasan nâm hatunun zevci ve tarafından
husûs-ı âtîde vekîl olduğu kezâlik zâtını ârifân şâhidân-ı mezbûrân şehâdetleriyle
sâbit olan Veliyüddin vekâleten Çarşamba günü arz odasında huzûr-ı hazret-i
kāimmakām-ı âli-makāmda ma‘kūd meclis-i şer‘-i enverde İstanbul’da İbrahim
Paşa Hamamı kurbünde Mimar Ayas Mahallesinde sâkine Şerîfe Nimetullah bt.
el-Hâc Hasan tarafından husûs-ı âtîde vekîl olduğum İbrahim Ağa b. el-Hâc Os-
man ve İzzet Efendi b. Mehmed şehâdetleriyle sâbit olan İbrahim Efendi b. Ahmed
nâm kimesne ile Tütüncü Aznavar v. Malkon nâm zimmî muvâcehesinde ber-
vech-i muharrer mâlik olduğumuz dükkân-ı mezkûrda mersûm Aznavar zimmî
müşâhereten müstecirimiz olup târih-i i‘lâm-ı şehrî gāyetinde fesh-i akd-i îcâr et-
memizle dükkân-ı mezkûru ba‘de’t-tahliyye bize teslîme mersûm Aznavar zimmîye
ve dükkân ve dükkân-ı mezbûrda attâr gediğim vardır deyü dükkân-ı mezbûru
mülkiyet üzere zabtımıza müvekkile-i mezbûre Nimetullah Hatun bi-gayr-ı hak-
kın müdâhale etmekle müdâhale etmemek üzere müvekkil-i merkūma tenbîh
olunmak murâdımdır deyü bi’l-asâle ve bi’l-vekâle da‘vâ ettiklerinde mesfûr Az-
navar zimmî dükkân-ı mezkûr ber-vech-i muharrer mülkleri olup vech-i meşrûh
üzere müşâhereten müsteciri olduğunu ikrâr ve vekîl-i merkūm İbrahim Efendi
dahi tasdîk ettikden sonra vekîl-i merkūm İbrahim Efendi dükkân-ı mezkûrun
derûnunda attâr kethüdâsı defterinde mastûr attâr gediği olup ve gedik-i mezkûra
müvekkile-i merkūme Nimetullah Hatun’un irsen ve şirâen yedinde mülkü ol-
mağla hatta ber-vech-i muharrer attâr gediği olduğunu müvekkile-i mezbûrenin
yedinde olan iki kıt‘a i‘lâm nâtık olduğu üzere attâr esnâfı ihbâr eylediklerine
binâen dükkân-ı mezkûru müvekkilem merkūme Nimetullah Hatun zabt murâd
eder deyü da‘vâ eylediği gedik bâ-fermân-ı âlî ma‘dûd ve mu‘teber gediklerden
olmadığı hâmiş-i arzuhâlde mastûr derkenâr nâtık ve vekîl-i mersûm Aznavar
zimmî tasdîk edip lâkin mücerred esnâf-ı mezkûr defterinde mastûr olduğuna
binâen dükkân-ı mezkûru müvekkilem merkūm zabt etmek üzere cebr olunsun
deyü vekîl-i mezbûrun îrâd eylediği kelâmına ber-mûceb-i fetvâ-yı şerîfe iltifât
olunmamağla mûcebiyle dükkân-ı mezkûru ba‘de’t-tahliyye asîl-i merkūm Salih
Efendi ve müvekkiletân-ı mezbûretân Hafize ve Zeyneb Hatun’a teslîme mersûm
Aznavar zimmîye ve fîmâ ba‘d dükkân-ı mezbûra bi-gayr-ı vech müdâhale etme-
mek üzere müvekkile-i merkūmeye izâfetle vekîl-i merkūma tenbîh olunduğu
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min-M sene 1217

323 [44b-2] Mihalaki v. Yanaki ve Mihal v. Yani’nin, pişirdikleri francalayı


sadece kendi mahallerinde satabileceklerinin tenbihi
Fırançalacılara müte‘allik
Ma‘rûz

291
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen İslâmbol’da Vâlidehânı kurbünde kâin


vakf-ı Hümâyûn musakkafâtından olup derûnunda bâ-hatt-ı hümâyûn vakıyyelik
fırançala tabh ve i‘mâl olunan bir bâb fırançalacı fırınının gedik âlâtına mutasar-
rıflarından Mihalaki v. Yanaki ve diğer Mihal v. Yani ve Simkeşhâne kurbünde
kâin Habîbe Hanım’ın mutasarrıfe olduğu kezâlik bâ-hatt-ı hümâyûn derûnunda
vakıyyelik fırançala tabh ve i‘mâl olunan bir bâb fırında fırançalacı olan Yani v. Mi-
hal ve âhar Mihal v. Yani nâm zimmîler bi’l-ma‘iyye rü’yete memûr Haremeyni’ş-
şerîfeyn müfettişi müderrisîn-i kirâm-ı zevi’l-ihtirâmdan Mehmed Atâullah
Efendi tarafından mürsel Şeyhzâde Mehmed Sâdık Efendi ve hâlâ Kapan-ı dakīk
nâibimiz müderrisîn-i kirâm-ı zevi’l-ihtirâmdan Abdüllatif Efendi hâzır olduğu
hâlde ekmekçiler kethüdâsı Abdi Ağa ve nizâm ustalarından Mehmed Ağa ve el-
Hâc Hasan Ağa ve Mustafa Ağa nâm kimesneler ile Usta Kigork ve Usta Artin
ve Usta Kirhor ve Usta Manol ve Usta diğer Kirhor nâm zimmîler kezâlik hâzır
oldukları hâlde İslâmbol ve Bilâd-ı selâsede vâki‘ fırancılacı tâifesinden Bahçe-
kapılı Nikola ve Yenikapılı diğer Nikola ve Tekfursaraylı Mihal ve Sarıgezli Mi-
hal ve Taşlıburunlu Anton ve Kasımpaşalı Yorgaki ve Beyoğlu’nda Astamad ve
Mirgune’de Yorgi ve Ayazmalı [45a] Mihal ve Mirahorlu Yani ve Arnabud karyeli
Mihal nâm zimmîler muvâcehelerinde işbu yedimizde olan bâlâsı hatt-ı hümâyûn
ile mu‘anven iki kıt‘a fermân-ı âlîşân nâtık olduğu üzere vakıyyelik francala tabh
ve i‘mâl ancak zikr olunan iki fırına bâ-hatt-ı hümâyûn mahsûs ve nân-ı azîzin
veznen sülüsânı olan francala tabh ve i‘mâli kadîmü’l-eyyâmdan beri mesfûrûn
francalacılara mahsûs olup vakıyyelik francala mesfûrûn haklarında memnû‘ iken
bu esnâda bize mahsûs olan vakıyyelik francalayı bilâ-izn-i sultânî tabh ve i‘mâl
etmeleriyle suâl olunup bâ-hatt-ı hümâyûn bize mahsûs olan vakıyyelik franca-
layı ba‘de’l-yevm mesfûrûn francalacılar tabh etmeyip kadîmü’l-eyyâmdan beri
i‘mâl eyledikleri nân-ı azîzin veznen sülüsânı olan francalayı tabh ve i‘mâl et-
mek üzere İstanbul’da tabh olunan francala İstanbul’da ve Galata’da tabh olunan
francala Galata’da ve medîne-i Eyüb’de tabh olunan francala Eyüb’de ve medîne-i
üsküdar’da tabh olunan francala medîne-i mezbûrede bey‘ olunup âhar kazâya
gitmemek üzere fermân-ı âlî sâdır olmuş iken hilâf-ı emr-i âlî hareket etmeleriy-
le ber-mûceb-i emr-i âlî her bir kazâ ve kurâlarda tabh ve i‘mâl olunan francala
bulunduğu kazânın fırını ve kazâlarında bey‘ olunmak üzere mesfûrûn franca-
lacılara tenbîh olunmak murâdımızdır deyü takrîr-i meşrûhlarına mutâbık üç
kıt‘a fermân-ı âlîşân ibrâz ettiklerinde mûmâ-ileyh Abdüllatif Efendi ve hâzirûn-ı
merkūmun dahi müdde‘ûn-ı mesfûrûnu takrîr-i meşrûhlarında tasdîk ettiklerin-
de mesfûrûn francalacılar istintak olundukda cevâblarında zikr olunan vakıyyelik
francala mârru’z--zikr iki fırında bâ-hatt-ı hümâyûn tabh ve i‘mâl olunduğu ve üç
kıt‘a fermân-ı âlîlerin mazmûnlarını ve kendilerin ber-vech-i meşrûh kadîmü’l-
eyyâmdan beri tabh edegeldikleri nân-ı azîzin veznen sülüsânı olan francaladan
mâ‘adâ bilâ-izn-i âlî vakıyyelik francala tabh ve i‘mâl eylediklerini ikrâr lâkin fîmâ

292
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

ba‘d vakıyyelik francala ve vakıyyelik hamîrîden dörtlük francala tabh ve i‘mâl


etmeyip kadîmü’l-eyyâmdan beri tabh ve i‘mâl edegeldikleri nân-ı azîzin veznen
sülüsânı olan francalayı tabh ve i‘mâl ve bâlâda zikr olunduğu üzere tabh ve i‘mâl
eyledikleri francalayı kazâ ve kurâlarında bey‘ eyleyip âhar kazâya getirmemek
üzere mesfûrûn francalacılardan her biri ta‘ahhüd etmeleriyle husûs-ı mezkûr
ta‘ahhüdleri üzere düstûrü’l-amel tutulup hilâfına hareket olunmamak bâbında
tuğra-yı garrâ ile mu‘anven yedlerine bir kıt‘a fermân-ı âlîşân sudûrunu müdde‘ûn-ı
mersûmûn Mihalaki ve diğer Mihal ve Yani ve âhar Mihal zimmîlerden her biri
istirhâm eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 M sene 1217

324 [45a-1] Hafize bt. Mustafa ile boşandığı kocası Memiş b. Mehmed’in
birbirlerinin zimmetlerini ibrâ ettikleri
Muhâla‘a ve nafaka-i hamlden ibrâ
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Hafize bt. Mustafa nâm Hatun meclis-i şer‘-i en-
verde derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism zevc-i sâbıkı Memiş b. Nehmed mahza-
rında mezbûr Mehmed zevc-i dâhilim olup târih-i i‘lâmdan iki gün mukaddem
beni tatlîk etmekle zimmetinde mütekarrir ve ma‘kūdun aleyh olan yüz yirmi
guruş mehr-i müeccelim ile mezbûrun firâşından hâsıl sekiz aylık hamlim ol-
mağla vaz‘-ı haml ile iddetim inkızâsına değin beni infâk etmek üzere mezbûr
Memiş’e tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında
ancak yüz guruş mehr-i müeccel tesmiyesiyle zevce-i medhûlün-bihâsı olduğu-
mu ve tatlîkini ikrâr u i‘tirâf ve mu‘terif olduğu yüz guruş mehrimi vaz‘-ı haml
ile iddetim inkızâsına dek nafakam için on guruş bana teslîme merkūm Memiş
ta‘ahhüd eylediğinde ben dahi mâ‘adâ mihrim olan yirmi guruş ve kendiden iddi‘â
eylediğim bir sahan ve bir yorgan ve bir tencere ve iki çevre ve üç uçkur ve bir fı-
lardan meccânen fâriğa olmamla sâlifü’l-beyân yüz guruşdan mâ‘adâ hukūk-ı zev-
ciyete ve ibtidâ-yı zevciyetden işbu târih-i i‘lâma gelince sâire müte‘allika âmme-i
da‘vâdan tarefeynden her birimiz âharın zimmetini ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î ile
ibrâ ve iskāt ve her birimiz ber-minvâl-i muharrer âharın ibrâsını kabûl eyledik
deyü mukırra-i mezbûrenin ikrârını merkūm Memiş tasdîk edip bu vechile kat‘-ı
nizâ‘ eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 M sene [1]217

293
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

325 [45a-2] Avakim v. Kiryako’nun, bakkal Anaştaş v. Dimitri’nin bakkal


gediği hissesini kendisine teslim etmesi gerektiği
10 sehm bakkāl gediği nizâ‘ı
Ma‘rûz
Bâ‘isü’l-i‘lâm Bakkāl Anaştaş v. Dimitri zimmî meclis-i şer‘-i enverde zikri âtî ge-
dik âlâtına vaz‘-ı yedi mütehakkık olan Avakim v. Kiryako zimmî muvâcehesinde
İstanbul’da Balıkpazarı hâricinde vâki‘ Rali dükkânı demekle ma‘rûf ma‘lûmü’l-
hudûd bir bâb havyarcı dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir
olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin yüz yirmi sehm i‘tibâriyle mersûm Avakim
mâlik olduğu kırk sehm hisse-i şâyi‘anın on sehmini bin iki yüz on altı senesi
Zilhiccesinin yirmi üçüncü günü altı yüz guruş semen-i medfû‘ ve makbûza bana
bâten ve kat‘iyyen bâ-hüccet-i şer‘iyye bey‘ ve vech-i lâyıkı üzere teslîm ben dahi
iştirâ ve kabz edip ol vechile on sehm âlât-ı mezkûre târih-i mezbûreden beri
mülk-i müşterâm iken mersûm Avakim zimmî on sehm âlât-ı mezkûreyi fuzûlî
zabt etmekle suâl olunup on sehm âlât-ı mezkûreden keff-i yedine tenbîh olun-
mak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında zikr olunan on sehm âlâta
vaz‘-ı yedini ikrâr lâkin ben âlât-ı mezkûreyi târih-i mezbûrda mersûm Anaştaş
zimmîye altı yüz guruş semen tesmiyesiyle beni ölünce görüp gözetmek şartıy-
la bey‘ eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer ba‘de’l-iştirâ semen-i mezkûrun
iki yüz guruşunu kabz edip hatta vech-i meşrûh üzere şart ile bey‘ eylediğimi
bin iki yüz on üç senesi Zilka‘desinin beşinci günü Ahi Çelebi mahkemesinde
mersûm Anaştaş zimmîden da‘vâ ol dahi ikrâr edip mûcebince şartla olan bey‘in
adem-i sıhhatine binâen meblağ-ı mezbûru yedimden ahz-birle on sehm âlât-ı
mezkûru bana teslîme mersûm Anaştaş zimmîye tenbîh oldukdan sonra sene-i
sâbıkā Şevvâlinin [45b] dokuzuncu günü hâlâ İstanbul Bâb Mahkemesi nâibi
müderrisîn-i kirâmdan Mehmed Râşid Efendi’nin huzûrunda mersûm Anaş-
taş zimmî meblağ-ı mezbûr iki yüz guruşu yedimden ahz ve âlât-ı muharrere-i
mezkûreyi bana teslîm edip husûs-ı mezkûre müte‘allika da‘vâdan tarefeynden
her birimiz âharın zimmetini ibrâ ve iskāt etmişdik deyü mazmûnları takrîr-i
meşrûhuna mutâbık iki kıt‘a i‘lâm ibrazıyla eylediği def ‘ini mersûm Anaştaş
inkâr eylediğinden mâ‘adâ mersûm Avakim zimmî ber-vech-i muharrer eyle-
diği def ‘inden kâzib ve mübtil olduğunu ve âlât-ı mezkûreyi târih-i mezbûrda
meblağ-ı mezbûr altı yüz guruş semen-i medfû‘ ve makbûza bey‘-i kat‘î ile bey‘
eylediğini ikrâr u i‘tirâf dahi etmekle mârru’z--zikr on sehm âlât-ı muharrere-
yi müdde‘î-i mersûm Anaştaş zimmîye teslîme mersûm Avakim zimmîye tenbîh
olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 M sene [1]217

294
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

326 [45b-1] Ahmed b. Abdullah’ın Oturakçı esnaflığından çıkarıldığı


Oturakçı esnâfından ihrâc
Ma‘rûz
İstanbul’da Bâtpazarında oturakçı esnâfının kethüdâları olan Ebûbekir Ağa ve yi-
ğitbaşıları Feyzullah ve esnâf-ı mezkûreden el-Hâc Hüseyin ve es-Seyyid Mustafa
ve Mehmed Ağa ve Mustafa Ağa ve Abdurrahman ve es-Seyyid Ali ve Uzun Ali
ve es-Seyyid el-Hâc Hüseyin ve el-Hâc Mustafa ve Usta Halil vesâirleri meclis-i
şer‘-i enverde esnâf-ı mezkûreden Ahmed b. Abdullah muvâcehesinde merkūm
Ahmed zikr olunan batpazarında vâki‘ bir bâb dükkânda oturakçı olup lâkin ken-
di halinde ırzıyla mukayyed ve kâr u kesbiyle meşgūl olmayıp hadîdü’l-lisân ve
bed-zebân olmağla kendiye nush u pend olundukda kabûl etmeyip esnâfımızın
ihtiyârlarına itâle ve hilâf-ı şer‘ hareket edip ol vechile kendiden emn ve rahatımız
meslûbdur deyü merkūm Ahmed’in sû-i hâlini muvâcehesinde ihbâr ve esnâf-ı
mezbûreden ihrâcını istid‘â eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-25 M sene [1]217

327 [45b-2] Süleyman b. Halil’in Çukurçeşme’deki berber gediği


davasında muarazadan men edildiği
Kırkdört kapısında berber gediği mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Vilâyet-i Anadolu’da Viranşehir kazâsına tâbi‘ Aktaş karyesi ahâlîsinden olup
İstanbul’da berberlik ile mukīm iken bundan akdem vefât eden Berber Süleyman
b. Halil b. Mehmed’in li-ebeveyn er karındaşı olduğu bâ-hüccet mukaddemâ
sâbit olan Musa b. () meclis-i şer‘-i enverde kuzâtdan Mehmed Yümnî Efendi b.
Ebûbekir ve müderrisîn-i kirâmdan Ahmed Râşid Efendi’nin sagīr oğulları Mus-
tafa Hakkı ve Mehmed Kamil ve sagīre kızı Âmine’nin vâlideleri ve bâ-hüccet
vasîleri Hafîze Hatun bt. Abdullah tarafından husûs-ı âtîde vekîl olduğu zâtını
ârifân Ali Ağa b. Murtaza ve Süleyman b. Mehmed şehâdetleriyle sâbit olan Sü-
leyman Efendi b. Abdullah mahzarlarında İstanbul’da kırk dört kapısı kurbün-
de Çukurçeşme nâm mahalde bakkāl dükkânı karşısında kâin merkūm Mehmed
Yümnî Efendi ile sıgār-ı mezbûrûnun bi’l-îcâreteyn mutasarrıf oldukları bir bâb
berber dükkânında mûrisim müteveffâ-i mezbûr hayatında müşâhereten müs-
tecir ve derûnunda mevcûde başmuhâsebe kaleminde mukayyed beyne’l-esnâf
mu‘teber berber gediği tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmesi yedinde mülkü
iken fevt oldukda âlât-ı lâzımenin nısfı bana ve nısf-ı âharı karye-i mezkûrede
sâkine li-ebeveyn kız karındaşı Sâre Hatun’a mevrûs olduğuna binâen dükkân-ı

295
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

mezkûrun nısfını zabt ve dilediğim kimesne îcâr murâd eylediğimde merkūm


Mehmed Yümnî Efendi ve sıgār-ı mezbûrûnun vasîleri müvekkile-i mezbûre Ha-
fize Hatun mümâna‘at ederler suâl olunup men‘ olunmak murâdımdır deyü da‘vâ
ettikde onlar dahi cevâblarında müdde‘î-i mezbûrun hâmiş-i arzuhâlde mastûr
derkenâr nâtık olduğu üzere iddi‘â eylediği mu‘teber gedik sâlifü’l-beyân bakkāl
dükkânı karşısında kâin berber dükkânı derûnunda ve bizim ber-vech-i muhar-
rer mutasarrıf olduğumuz dükkân mârrü’l-beyân bakkāl dükkânı ittisâlinde baş-
ka dükkândır deyip ihtilâf olundukda istikşâf-ı hâl için kıbel-i şer‘den bi’t-taleb
irsâl olunan Merhabâzâde Mahmud Efendi mahalline varıp cerîdede mazbûtü’l-
esâmî Müslimîn ile lede’l-mu‘âyene merkūm Mehmed Yümnî Efendi’nin ve sıgār-ı
merkūmûnun bi’l-îcâreteyn mutasarrıf oldukları dükkân mârrü’l-beyân bakkāl
dükkânı ittisalinde olduğunu kâtib-i merkūm dâ‘îleri ümenâ-i şer‘le meclis-i
şer‘a gelip tarefeyn muvâcehesinde ba‘de’l-inhâ ol vechile müdde‘î-i mezbûrun
derûnunda mu‘teber gedik olan dükkân başka ve merkūm Mehmed Yümnî Efendi
ile sıgār-ı mezbûrûnun mutasarrıf oldukları dükkân başka olduğu zâhir oldukdan
sonra müdde‘î-i mezbûr Musa dönüp hâmiş-i arzuhâlde mastûr derkenâr olunan
gedik câiz ki merkūm Mehmed Yümnî Efendi ile sıgār-ı merkūmûnun mutasarrıf
oldukları dükkân derûnunda olsun demesine şer‘an ve kanûnen iltifât olunmadığı
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 M sene [1]217

328 [45b-3] Esteyas v. Mekil’in, Ohanes v. Artin’den aldığı eşyayı teslim


etmesi gerektiği
Eşyâ teslîmine tenbîh
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Ohannes v. Artin zimmî meclis-i şer‘-i enverde Nemçe müste’men-
lerinden Esteyas v. Mekil muvâcehesinde tercümânı vekîli İvaz hâzır olduğu hâlde
târih-i i‘lâmdan üç ay mukaddem Esteyas malından beher çekisi on ikişer buçuk
guruşa olmak üzere altı yüz çeki afyon bana bey‘ murâd ettikde ben dahi malından
on bin zirâ‘ abâ ve üç aded gömlek ve yedi aded Ahmediye ve bir top çatari ve üç
top çiçekli ve üç aded Mağrib şalı ve altı aded Moskov kuşağı ve bir basma kuşak
ve bir basma yastık ve altmış zirâ‘ keremsûd ve bir çift Bursakârî yastık ve bir bas-
ma fistan ve bir çift piştov ve on iki deste kurşun kalem [46a] ve on iki aded enfiye
kutusu ve bir köhne yorgan ve bir çift sagīr piştov ve on vakıyye usfûr ve bir bıçak
ve bir top çatari ve iki vakıyye ipek ve on altı aded zarf ve yirmi dört dirhem şerit
ve sekiz dirhem mak‘ad saçağı ve iki yüz dirhem yelek harcı ve bir çift çizme ve se-
kiz aded silcek ve beş yüz altmış dört değirmi Yenikapıkârî yemenî ve yedi vakıyye
fırının saçağı müste’men-i mersûma bey‘ etmek üzere mukāvele ve mu‘âhede ve

296
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

herkangımız işbu mukāveleden rücû‘ ederse âhara bin guruş deyni olmak üzere
bir kıt‘a temessük tahrîr ettikden sonra henüz müste’men-i mersûm zikr olunan
afyonu vezn ve bana teslîm ve bey‘-i mezbûr beynimizde mün‘akid olmaksızın
ben bâlâda mezkûr eşyânın abâdan mâ‘adâsını bilâ tesmiyeti’s-semen sûret-i
bey‘de müste’men-i mersûma teslîm ol dahi kabz etmişdi lâkin el-yevm beyni-
mizde bey‘-i mezbûr mün‘akid olmayıp eşyâ-i muharrere-i mezkûre müste’men-i
mersûmun yedinde mevcûd olmağla eşyâ-i muharrere-i mezkûreyi bi-aynihî
bana teslîme müste’men-i mersûm Esteyas’a tenbîh olunmak murâdımdır deyü
da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında kaziyye minvâl-i muharrer üzere olduğunu ve
eşyâ-i muharrere-i mezkûre bi-aynihî mevcûde olduğunu kat‘iyyen ikrâr u i‘tirâf
edip mücerred vech-i meşrûh üzere muâhede eylediğimize binâen zikr olunan ol
mikdâr abâyı dahi bana teslîm edip ba‘dehû ol mikdâr afyonu ba‘de’l-vezn kendiye
teslîm ederim demesi takrîr-i meşrûhu üzere henüz beynlerinde bey‘ mün‘akid
olmadığını mu‘terif olup ve mün‘akid olduğu sûretde dahi bâtıl olmağla meşrû‘a
olmadığı kendiye tefhîm olundukda vech-i meşrûh üzere kabzını mu‘terif ol-
duğu eşyâ-i muharrere-i mezkûreyi müdde‘î-i mezbûre bâ-istimhâl işbu târih-i
i‘lâmdan bir ay mürûrunda bi-aynihî mersûme Avanes zimmîye teslîme ta‘ahhüd
ettikde mersûm Avanes zimmî dahi râzı olup ol vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İs-
tanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-2 S sene [1]217

329 [46a-1] Galata Fındıklı’daki değirmen dükkânı ve fırının Said Ağa,


Sovilon, Agob, Bedros, Ohan ve Mikail’in mülkleri olduğu
Değirmen mübâya‘ası
Ma‘rûz
Canbaz tâifesinden Sovilon beled-i Haranos nâm zimmî kendi nefsinden asâleten
ve Said Ağa nâm kimesne ile Habbâz Agob ve Habbâz Bedros ve Habbâz Ohan
ve Habbâz Mikayil nâm zimmîler taraflarından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl oldu-
ğu usta Artin ve Usta Kirkor nâm zimmîler ihbârlarıyla zâhir olmağla vekâleten
meclis-i şer‘-i enverde ekmekçiler kethüdâsı el-Hâc Abdi Ağa ve uncular kethüdâsı
Mustafa Ağa ve nizâm ustalarından Mehmed Ağa ve Hasan Ağa ve Usta Kigork
ve Usta Artin ve Usta Kirhor ve Usta Manol ve Usta Şirin vesâir mazbûtü’l-esâmî
ustalar hâzır oldukları hâlde bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ikrâr-ı kelâm edip işbu yedim-
de olan müte‘addid hücec-i şer‘iyye nâtıka oldukları üzere Galata muzâfâtından
Fındıklı’da Biruze Hatun Mahallesinde vâki‘ Mehmed Ağa fırını demekle ma‘rûf
bir bâb ekmekçi fırını ve Büyükdere’de vâki‘ bir bâb ekmekçi ve bir bâb francalacı
fırınları ve fırın-ı mezbûrlara merbût Mehmed Ağa’nın fırını ittisâlinde kâin dokuz
horoslu bir bâb değirmen derûnlarında mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur

297
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

otuz altı re’s bârgir vesâir âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerin otuz altı sehm i‘tibâriyle altı
hissesi benim ve iki hissesi mezbûr Said Ağa’nın on iki hissesi mezbûr Agob ve
sekiz hissesi mersûm Bedros ve dört hissesi mersûm Ohan ve dört hissesi mersûm
Mikail zimmîlerin yedimizde mülk ve hakkımız olmağla âlât-ı muharrere-i
mezkûreler i‘tibâr-ı mezkûr üzere Başmuhâsebe’ye kaydolunup yedimize başka
başka sûret verilmek murâdımızdır deyü bi’l-asâle ve bi’l-vekâle eylediği istid‘âsı
vâkı‘a mutâbık ve nefsü’l-emre muvâfık olduğunu hâzirûn-ı mezbûrûndan her
biri ihbâr etmeleriyle bâlâda mezkûre âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeler i‘tibâr-ı mezkûr
üzere iki hissesi merkūm Said Ağa ve altı hissesi mersûm Sovilon ve on iki hissesi
mesfûr Agob ve sekiz hissesi mersûm Bedros ve dört hissesi mersûm Ohan ve
dört hissesi mersûm Mikail zimmîlerin mülkleri olmak üzere muhâsebe kalemine
kayd ve yedlerine başka başka sûret i‘tâ buyrulmasını istid‘â eyledikleri İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-M sene 1217

330 [46a-2] Mustafa Ağa b. Abdullah’ın, Hüseyin b. Hasan ve ortağı


Mehmed b. Ahmed’e olan borcunu ödemesi gerektiği
400 guruş hüküm
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde isimleri mezkûr kasab ustalarından Hüseyin b. Hasan ve şerîki
Mehmed b. el-Hâc Ahmed meclis-i şer‘-i münîrde Balatkapısı dâhilinde bir bâb
kasab dükkânında kannâdârları olan sâhib-i arzuhâl Mustafa Ağa b. Abdullah
muvâcehesinde mezbûr kasab Mustafa Ağa kannâdârımız olup bin iki yüz on altı
Rebî‘ülâhirinin gurresinden sene-i mezbûre Zilka‘deti’ş-şerifesinin yirmi beşinci
gününe gelince bi’d-defa‘ât vezn ve kendiye bey‘ ve teslîm eylediğimiz ma‘lûmü’l-
kıyye lahm-ı ganemin hesâbını hesâb-ı sahîh ile şuhûd mahzarında yegān yegān
rü’yet eylediğimizde teslîmâtı fürû-nihâde olundukdan sonra lede’l-muhâsebe zim-
metinde dört yüz guruş alacağımız zuhûr ettikde merkūm Kassab Mustafa hesâb-ı
mezkûr sehv ve galatdan âri sahîh ve lede’l-muhâsebe cihet-i mezkûreden meblağ-ı
mezbûr zimmetinde deyni olduğunu ikrâr-ı kat‘î ile ikrâr ve târih-i mezbûr ile
muvarrah yedimize bir kıt‘a deyn temessükü dahi vermekle meblağ-ı mezbûr dört
yüz guruşu mezbûr kasab Mustafa’dan hâlâ taleb ederiz deyü takrîrlerine mutâbık
bir kıt‘a temessük ibrâzıyla da‘vâ ettiklerinde ol dahi cevâbında müdde‘iyân-ı
mezbûrânın kannâdârları olup ol mikdâr müddetde lahm-ı ganem bey‘ u şirâsı
beynlerinde cereyân eylediği ve târih-i mezbûrda ancak hesâb gördüklerini ikrâr
ve ber-vech-i muharrer lede’l-muhâsebe zimmetimde ol mikdâr guruş deyni zuhûr
eyledi deyü ikrâr-ı kat‘î ile ikrâr edip temessük-ı mezkûru inkâr <<etmekle>>-
birle hesâb-ı mezkûrda galat vâki‘ olmağla tekrar rü’yet-i muhâsebe murâdımdır

298
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

deyü ber-vech-i muharrer ikrâr-ı kat‘î ile ikrâr edip temessük-ı mezkûru verdiğini
inkâr etmekle müdde‘iyân-ı mezbûrân ber-vech-i muharrer müdde‘âlarını lede’t-
tezkiye adl ve makbûlü’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan Hasekioğlu Mehmed Emin
ve Kahveci Mustafa nâm kimesneler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î
isbât etmeğin mûcebiyle [46b] meblağ-ı mezbûr dört yüz guruşu müdde‘iyân-ı
mezbûrâna edâ ve teslîme merkūm kasab Mustafa’ya tenbîh olunduğu İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min-S sene 1217

331 [46b-1] Berber Bedros v. Roza’nın, berber gediği davasında Avanis v.


Kiragos’un zimmetini ibrâ ettiği
Berber gediği nizâ‘ı mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Arzuhâl eden Berber Bedros v. Roza nâm zimmî meclis-i şer‘-i enverde Avanes v.
Kiragos muvâcehesinde dergâh-ı âlî kapıcı başılarından Yeğen İbrahim Ağa tara-
fından husûs-ı âti’l-beyânı tasdîka vekîl-i şer‘îsi olan Çukadâr Feyzullah b. Halil
hâzır olduğu hâlde İstanbul’da sedefciler sûkunda kâin müvekkil-i mûmâ-ileyhin
bi’l-îcâreteyn mutasarrıf olduğu bir bâb berber dükkânı derûnunda mevcûde
beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûme mersûm Avanes zimmînin
yedinde mülkü olmağla âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin nısfını mersûm Avanes zimmî
mu‘teber gedik olmak üzere sekiz yüz guruş semen-i medfû‘ ve makbûza bi-
safkatin vâhidetin bana bey‘ ben dahi ba‘de’l-iştirâ dükkân-ı mezbûrun muta-
sarrıfı mûmâ-ileyh dükkân-ı mezkûrun derûnunda mu‘teber gedik yokdur deyü
beni ihrâc sadedinde olduğunda ben dahi gedik-i merkūm mu‘teber değildir deyü
nısf-ı âlât-ı mezkûreyi yedinden ahz-birle semen olmak üzere medfû‘um olan se-
kiz yüz guruşu mersûm Avanes zimmîden istirdâd ederim deyü da‘vâ sadedinde
olmuşdum el-hâletü hâzihi müvekkil-i mûmâ-ileyh âlât-ı muharrere-i mezkûre
mu‘teber gedik olduğunu tasdîk ve yedime bir kıt‘a dahi gedik tezkiresi vermek-
le ben dahi mersûm Avanes zimmîden ber-vech-i muharrer tasaddî eylediğim
da‘vâmdan fâriğ olup husûs-ı mezkûra müte‘allika da‘vâdan dahi mersûm Avanes
zimmînin zimmetini rızâmla kabûlünü hâvi ibrâ ve iskāt edip bu vechile kat‘-ı
nizâ‘ eyledik deyü ikrâr u i‘tirâfını mersûm Avanes ve hâzır-ı merkūm Çukadâr
Feyzullah’dan her biri tasdîk eyledikleri tescîl olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-3 S sene [1]217

299
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

332 [46b-2] Mihal v.i Yorgi’nin, Hammâmî Salih Ağa b. Ömer ve Ayşe bt.
Mustafa’nın zimmetlerini ibrâ ettiği
Keşf-i menzil
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen kıbel-i şer‘-i münîrden mürsel kâtib-i
sâni Merhabâzâde Mahmud Efendi hâssa mi‘mârı hulefâsından Halil ve Ali Ne-
cib Halîfeler ile İstanbul’da Kırkdört kapısı kurbünde Balaban Ağa Mahallesinde
vâki‘ münâza‘un fîh olan mahalle varıp huzûr-ı Müslimînde ba‘de akdi’l-meclis
arzuhâl eden dülger kalfalarından Mihal v. Yorgi nâm zimmî meclis-i ma‘kūd-ı
mezkûrda zikri âtî menzile mutasarrıfe olan mu‘arrefetü’z-zât Âişe bt. Musta-
fa nâm Hatun hâzıra olduğu hâlde Hammâmî Salih Ağa b. Ömer tarafından
husûs-ı âti’l-beyânı tasdîka vekîl-i şer‘îsi es-Seyyid Halil Ağa b. es-Seyyid Meh-
med mahzarında müvekkil-i mezbûr Salih Ağa târih-i i‘lâmdan iki buçuk sene
mukaddem hâzıra-i mezbûrenin mahâll-i mezbûrede vâki‘ ma‘lûmü’l-hudûd
menzilinin enkâz-ı mevcûdesinden mâ‘adâ malından kereste ile müceddeden
menzile binâ ile her masrafın olur ise malımdan eda ederim deyü müvekkil-i
mezbûr Salih Ağa bana emr etmekle ben dahi mukāvelemiz vechi üzere müced-
deden menzil binâ ve malımdan ebniye-i mezkûreye ecnâs kereste ve mismâr
ve kireç ve kiremit ve ücret-i neccârân vesâir levâzımına masrûfum olan altı
yüz guruşun bi’d-defa‘ât üç yüz guruşunu bana edâ ve teslîm bâkī üç yüz gu-
ruşu dahi müvekkil-i mezbûrdan bi’l-mürâca‘a taleb ederim deyü da‘vâ eyle-
diğimde ol dahi cevâbında müvekkil-i mezbûrun ber-vech-i muharrer emri-
ni ikrâr lâkin ol mikdâr masrûfumu tasdîk etmemekle ol vechile beynimizde
ba‘de’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı muslihîn ben ber-vech-i muharrer tasaddî eyle-
diğim da‘vâmdan vekîl-i mezbûr ile altmış guruş bedel-i makbûza ba‘de’s-sulh
ve’l-kabûl ziyâde müdde‘âma bi’l-cümle husûs-ı mezkûra müte‘allika âmme-i
da‘vâdan müvekkil-i mezbûr Salih Ağa ile hâzıra-i mezbûre Âişe Hatun’un ve
sadri kebîr oğlu Abdurrahman Beşe b. İsmail’in ve vekîl-i mezbûrun zimmet-
lerini ibrâ-yı âm ile ibrâ ve iskāt eylediğimde onlar dahi bi’l-asâle ve bi’l-vekâle
ibrâ-yı mezkûru kabûl eylediler dedikde mezbûrûn dahi mukırr-ı mesfûr Mi-
hal zimmîyi cemî‘-i kelimât-ı meşrûhasında tasdîk ve tahkīk edip bu vechile
kat‘-ı nizâ‘ eylediklerini Mevlânâ-yı mezbûr mahallinde ketb ve tahrîr ve ma‘an
mürsel ümenâ-i şer‘le meclis-i şer‘a gelip alâ-vukū‘ihî inhâ ve takrîr eyledikleri
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 M sene [1]217

300
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

333 [46b-3] Mustafa Ağa b. Ali’nin, alacak davasında Aleksi v. Yamandi ile
sulh oldukları
150 guruşa sulh ve ibrâ
Ma‘rûz
Arzuhâl eden balkapanı tüccârından Mustafa Ağa b. Ali bi’t-terâzi meclis-i şer‘-i
enverde bakkāl esnâfından Aleksi v. Yamandi zimmî muvâcehesinde mersûm
Aleksi zimmînin balkapanı tüccârlarından Yağcı Mustafa Ağa’ya zimmetinde dey-
ni olan yüz otuz dört guruş ve Yağcı Ömer Ağa’ya iki yüz otuz sekiz guruş ki cem‘an
üç yüz yetmiş iki guruş deynine emriyle ben kefîl oldukdan sonra mezbûrân Mus-
tafa Ağa ve Ömer Ağa meblağ-ı mezbûr üç yüz yetmiş iki guruşunu bi-hükmi’l-
kefâle benden ahz u kabz etmeleriyle ben dahi meblağ-ı mezkûr üç yüz yetmiş iki
guruşu asîl-i mersûm Aleksi zimmîden bi’l-mürâca‘a da‘vâ ol dahi inkâr-birle bey-
nimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı muslihîn ben meblağ-ı mezbûr üç
yüz yetmiş iki guruş da‘vâmdan mersûm Aleksi zimmî ile an inkâr yüz elli guruş
bedel-i makbûza ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl ziyâde müdde‘âma müte‘alli-
ka âmme-i da‘vâdan mersûm Aleksi zimmînin zimmetini ibrâ-yı âmm-ı râfi‘u’l-
hısâm ile ibrâ ve iskāt ol dahi ibrâ-yı mezkûrumu kabûl-birle kat‘-ı münâza‘a ey-
ledik dediğini mersûm Aleksi zimmî tasdîk eylediği İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine [i‘lâm olundu.]
Fî-11 min-S sene 1217

334 [47a-1] Hasan Beşe b. Mahmud’un, kiracısı olduğu Mehmed Emin b.


Ahmed’in dükkânını yahliye etmesi gerektiği
Gedik nizâ‘ı men‘ ve dükkândan ihrâc
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Mehmed Emin b. Ahmed meclis-i şer‘-i
münîrde sâhib-i arzuhâl Hasan Beşe b. Mahmud mahzarında Galata’ya muzâfe
kasaba-i Tophane’de Çavuşbaşı sûkunda kâin ma‘lûmü’l-hudûd bi’l-îcâreteyn
mutasarrıf olduğum bir bâb dükkânda merkūm Hasan Beşe müşâhereten müs-
tecirim olmağla târih-i i‘lâm-ı şehri gāyetinde fesh-i akd-i îcâr etmemle dükkân-ı
mezbûru ba‘de’t-tahliyye gāyet-i şehr-i mezbûrda bana teslîme merkūm Hasan
Beşe’ye tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ol dahi cevâbında ber-vech-i mu-
harrer dükkân-ı mezkûrda müşâhereten müsteciri olduğunu ikrâr lâkin ben ol
dükkâna rağbet verip gedik i‘tibâr etmişdim öyle olucak dükkân-ı mezkûru ben
zabt ederim deyip lâkin dükkân-ı mezkûrda ma‘dûd ve mu‘teber bâ-fermân-ı âlî
mukayyed gedik olmamağla ber-mûceb-i fetvâ-yı şerîfe îrad eylediği kelâmına
iltifât olunmayıp mûcebiyle dükkân-ı mezkûru târih-i i‘lâm-ı şehri gāyetinde

301
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ba‘de’t-tahliyye merkūm Mehmed Emin’e teslîme tenbîh olunduğu İslâmbol


Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-12 min-S sene 1217

335 [47a-2] Sâni Salih Efendi b. Ahmed’in, Mehmed Emin b. Receb’den


satın aldığı Şirin isimli Arap cariyenin illetli olması sebebiyle
iâdesine karar verildiği
Mecnûne Arab câriye geriye red
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Sâni Salih Efendi b. el-Hâc Ahmed meclis-i şer‘-i enverde esir-
ci tâifesinden derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Mehmed Emin b. Receb
muvâcehesinde sene-i sâbıkā Şa‘bân-ı şerîfi evâhirinde merkūm Mehmed Emin’den
cemî‘-i uyûbdan sâlime olmak üzere üç yüz doksan guruş semen-i makbûza iştirâ
ve kabz eylediğim işbu hâzıra bi’l-meclis zenciyetü’l-asl Şirin nâm câriye cünûn-ı
mutbıka ile mecnûn olduğuna vâkıf olduğum anda câriye-i mezbûreyi işbu hâzır
bi’l-meclis el-Hâc İbrahim Ağa’ya emâneten teslîm edip illet-i mezbûre câriye-i
mezbûrede şirâ târihinden mukaddem mevcûd ve kadîm ve inde’t-tüccâr noksan-ı
semen icâb eder uyûbdan olmağla redd-i mebî‘ ve istirdâd-ı semen murâdımdır
deyü teveccüh-i husûmet bulunduktan sonra da‘vâ ettikde merkūm Mehmed
Emin-cevâbında ber-minvâl-i meşrûh câriye-i mezkûreyi bey‘ ve semeni olan
meblağ-ı mezbûr üç yüz doksan guruşu kabzını ikrâr lâkin câriye-i mezbûrenin
cünûnu kadîm olduğunu inkâr etmeğin bu makūle uyûbu bâ-fermân-ı âlî teşhîsine
memûr huzzâk-ı etibbâ-i hâssadan Salih Efendi ve İbrahim Efendilere irâe olun-
dukda onlar dahi ba‘de im‘âni’n-nazar meclis-i şer‘a gelip câriye-i mezbûrenin
cünûnu kadîm ve şirâ târihinden mukaddem câriye-i mezbûrede mevcûd olduğu-
nu alâ-tarîkı’ş-şehâde bi’l-muvâcehe haber vermeleriyle merkūm Sâni Salih Efendi
câriye-i mezbûreyi kabûle delâlet eder kavlen ve fi‘len kendiden nesne sâdır olma-
dığına bi’l-muvâcehe gıbbe’t-tahlîfü’ş-şer‘î mûcebiyle câriye-i mezbûreyi merkūm
Sâni Salih Efendi’den ahz-birle semeni olan meblağ-ı mezbûr üç yüz doksan guru-
şu müdde‘î-i merkūm Sâni Salih Efendi’ye red ve teslîme merkūm Esirci Mehmed
Emin’e tenbîh olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-11 S sene [1]217

336 [47a-3] Paskal v. Zafiri’nin, Bakkal Dimitri v. Angeli’ye olan borcunu


ödemesi gerektiği
325 guruş hüküm
Ma‘rûz

302
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Bâ‘isü’l-i‘lâm Bakkāl Dimitri v. Angeli zimmî meclis-i şer‘-i enverde bakkāl


tâifesinden Paskal v. Zafiri zimmî muvâcehesinde gāib ani’l-meclis Pano nâm-ı
diğer Dimitri zimmî İslâmbol’da Tahtakale’de çiçekçi dükkânı demekle arîf bir
bâb bakkāl dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı
lâzımenin yüz yirmi sehmden mâlik olduğu otuz sehm hisse-i şâyi‘asını târih-i
i‘lâmdan yedi gün mukaddem huzûr-ı şer‘de mersûm Paskal zimmîye bi-safkatin
vâhidetin üç yüz yirmi beş guruşa bey‘ ve temlîk ve lâyıkı üzere teslîm edip semeni
olan meblağ-ı mezbûr üç yüz yirmi beş guruşu henüz kabz etmeksizin tamamen
müşteri-i mersûm Paskal zimmî yedinden ahz u kabz eyledim deyü kâziben ikrâr
edip ol vechile semen-i merkūm üç yüz yirmi beş guruş mersûm Paskal zimmînin
zimmetinde olmağla mersûm Pano nâm-ı diğer Dimitri zimmî semen-i merkūmu
mesfûr Paskal zimmîden taleb ve da‘vâ ve ahz ve kabza ve lede’l-kabz ma‘lûmü’l-
esâmî tüccâra olan deynini edâya tarefeynden beni tevkîl ben dahi kabûl etmemle
meblağ-ı mezbûr üç yüz yirmi beş guruşu mersûm Paskal zimmîden bi’l-vekâle
taleb ederim deyü da‘vâ ettikde mersûm Paskal zimmî cevâbında vech-i meşrûh
üzere dükkân-ı mezkûr derûnunda otuz sehm âlât-ı mezkûreyi müvekkil-i
mersûm Pano nâm-ı diğer Dimitri zimmîden üç yüz yirmi beş guruşa iştirâ
ve kabz ve meblağ-ı mezbûr zimmetinde el-yevm deyni olduğunu ikrâr lâkin
mersûm Nikola zimmînin ber-vech-i muharrer vekâletini inkârından mâ‘adâ ben
ber-vech-i muharrer iştirâ eylediğime nâdim olmuşdum deyü îrad eylediği bâtıl
kelâmına iltifât olunmamağla mersûm Nikola zimmîden ber-vech-i muharrer
vekâlet müdde‘âsını lede’t-tezkiye makbuli’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan Foti v.
Dimitri ve Yorgi v. Rodo şehâdetleriyle ber-nehc-i şer‘î muvâcehesinde isbât et-
meğin mûcebiyle meblağ-ı mezbûr üç yüz yirmi beş guruşu vekîl-i mersûm Ni-
kola zimmîye edâ ve teslîme mersûm Paskal zimmîye tenbîh olunduğu İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-9 min-S sene 1217

337 [47a-4] Sakine Hatun bt. Ahmed ile boşandığı kocası Tatar Mustafa b.
İbrahim’in birbirlerinin zimmetlerini ibrâ ettikleri
Muhâla‘a
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mezkûretü’l-ism mu‘arrefetü’z-zât Sakine Hatun bt. el-Hâc
Ahmed bi’t-terâzi meclis-i şer‘-i enverde mezbûre Sakine Hatun’un vâlidesi
mu‘arrefetü’z-zât Şerîfe Fâtıma bt. es-Seyyid Mehmed nâm Hatun ile karında-
şı sâhib-i arzuhâl es-Seyyid el-Hâc Mehmed Emin Efendi ve mezbûr Mehmed
Efendi’nin zevcesi kezâlik mu‘arrefetü’z-zât Nesibe bt. Ali hâzır oldukları hâlde
hâlâ zevci Tatar Mustafa b. İbrahim tarafından husûs-ı âtîde vekîl olduğu Mehmed

303
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Emin Çelebi b. Mustafa ve İbrahim Efendi b. Ahmed şehâdetleriyle sâbit olan es-
Seyyid Mehmed Efendi b. es-Seyyid Ahmed mahzarında müvekkil-i mezbûr Tatar
Mustafa zevc-i dâhilim olup lâkin işbu meclis-i şer‘de vekîl-i merkūm es-Seyyid
Mehmed Efendi müvekkil-i zevcim mezbûr Tatar [47b] Mustafa’ya izâfetle bi’l-
vekâle beni tatlîk etmekle zimmetinde mütekarrir ve ma‘kūdun aleyh olan yüz
yirmi beş guruş mehr-i müeccelim ile nafaka-i iddet-i ma‘lûmem ve meûnet-i
süknâm mukābelelerinde bi’t-terâzi ta‘yîn olunan yirmi guruş ki cem‘an yüz kırk
beş guruşu bana işbu meclis-i şer‘de ve vâlidem hâzıra-i mezbûrenin bâ-hüccet-i
şer‘iyye mülk-i müşterâsı olup müvekkil-i mezbûr Tatar Mustafa’nın menzilin-
de olan eşyâ-i ma‘lûmeyi menzil-i mezbûrda vekîl-i mezbûr bi-aynihî vâlidem
hâzıra-i mezbûreye def ‘ ve teslîm ve her birimiz ahz u kabz edip ben hukūk-ı
zevciyete ve vâlidem hâzıra-imezbûre dahi eşyâ-i mezbûreye ve karındaşım
hâzır-ı mezbûrun zevcesi hâzıra-i mezbûre Nesibe dahi mevekkil-i mezbûr Ta-
tar Mustafa beni bi-gayrı hakkın darbedip darb-ı mezbûrdan nâşî zevcim hâzır-ı
mezbûrun firâşından hâsıl müstebînü’l-hilka iskāt-ı cenin etmemle mûceb-i
şer‘îsini taleb ederiz deyü zevci karındaşım hâzır-ı mezbûr ile ma‘an tasaddî ey-
ledikleri da‘vâlarından meccânen fâriğler olmağla zevcân-ı hâzırân-ı mezbûrân
dahi cinâyet-i merkūmeye ve işbu târih-i i‘lâma gelince sâire müte‘allika âmme-i
da‘vâdan <<benimle hâzirûn-ı mezbûrûn>> cümlemiz müvekkil-i mezbûr Tatar
Mustafa’nın zimmetini ibrâ-yı âmm-ı râfi‘u’l-hısâm ile ibrâ ve iskāt eylediğimizde
vekîl-i merkūm dahi hukūk-ı zevciyete ve kezâlik işbu târih-i i‘lâma gelince sâire
müte‘allika âmme-i da‘vâdan benimle hâzirûn-ı mezbûrûn es-Seyyid el-Hâc Meh-
med Emin ve Şerîfe Fâtıma ve Nesibe Hatunlardan her birimizin zimmetlerimizi
müvekkil-i mezbûra izâfetle bi’l-vekâle ibrâ ve iskāt ve tarefeynden her birimiz
âharın ber-vech-i muharrer ibrâsını bi’l-asâle ve bi’l-vekâle kabûl eyledik deyü
mukırra-i mezbûrenin ikrâr u i‘tirâfını vekîl-i mezbûr ve hâzirûn-ı merkūmundan
her biri tasdîk ve hâzirûn-ı merkūmun Şerîfe Fâtıma ve Nesibe ve el-Hâc Mehmed
Emin’den her biri dahi ber-vech-i muharrer âmme-i da‘vâdan ibrâ eylediklerini
ikrâr u i‘tirâf eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-12 min-S sene 1217

338 [47b-1] Toklu Dede cami-i şerifinin imamı Hafız Ömer


Efendi’nin görevini en güzel şekilde yerine getirdiğine mahalle
halkının şahitliği
Toklu Dede İmâmı
Ma‘rûz
İslâmbol’da Toklu Dede Câmi‘-i şerîfinin bâ-berât-ı âli imâmı sâhib-i arzuhâl
Hâfız Ömer Efendi meclis-i şer‘de takrîr-i kelâm edip câmi‘-i mezbûrda bâ-berât-ı

304
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

âlî imâm olup edâ-yı hizmetde kat‘an kusurum yok iken ashâb-ı ağrâzdan ba‘zı
kimesneler hilâf-ı vâki‘ benim sû-i hâlimi gıyâbımda ihbâr ve imâmet-i mezkûreyi
idareye bir kimesne ta‘yîn olunup ol vechile bana gadr-ı külli olmağla hakīkat-i
hâl işbu hâzirûn bi’l-meclis Müslimînden suâl olunup kemâ-fi’l-evvel hizmet-i
mezkûremi kendim edâ etmeğe kıbel-i şer‘den bana izin verilmek murâdımdır
dedikde sâlifü’z-zikr Toklu Dede civârında vâki‘ mahallât ahâlîlerinden bî-garaz
Müslimînden Hazret-i Ebî Zer Gıffârî radiya anhu Rabbihi’l-Bârî Türbedârı es-
Seyyid Mehmed Said Efendi ve Emir Buhârî Şeyhi Mehmed Esad Efendi ve Toklu
Dede Türbedârı Ahmed Efendi ve es-Seyyid Hâfız Mehmed Emin Efendi ve es-
Seyyid Mehmed Ağa ve Kâtib Ali Efendi ve es-Seyyid Ahmed Ağa ve Subaşı Emin
Ağa ve Kömürcü es-Seyyid Hasan ve Sarrac Hüseyin ve Boşnak Hüseyin Efendi
ve Berber Mehmed Beşe ve Mustafa Efendi ve Hammâmî es-Seyyid Mehmed Ağa
ve Doğramacı Osman Ağa ve Kömürcü es-Seyyid Hasan ve Sarrac Hüseyin ve
Hacızâde Mustafa Ağa ve Mehmed Efendi ve İsmail Efendi ve Müezzin es-Seyyid
Süleyman Efendi ve Molla Abdullah ve kayıkçılar kethüdâsı Abdullah Ağa ve Ber-
ber Ahmed ve Kömürcü oğlu Ömer ve Çukadâr İbrahim ve Mustafa ve Çukadâr
Hüseyin ve Bostanî Yusuf cem‘an otuz nefer mevsûku’l-kelîm kimesneler merkūm
Hâfız Ömer Efendi hizmet-i lâzımesini edâ edip kimesneye hilâf-ı şer‘ ta‘arruz
etmeyip kendi halinde ırzıyla mukayyed ve imâmet-i mezkûreye her vechile ehil
ve müstehak olup cümlemiz kendiden hoşnûd ve râzılar olup ba‘zı ashâb-ı ağrâzın
ihbârları hilâf-ı vâki‘ ve nefsâniyetlerine mebnidir deyü alâ-tarîkı’ş-şehâde haber
vermeleriyle merkūm Hâfız Ömer Efendi kemâ-fi’s-sâbık imâmet hizmetini kendi
edâ etmek üzere kıbel-i şer‘den izin verildiği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min-S sene 1217

339 [47b-2] Sabuncu İbrahim’in sel baskınıyla zayi olan sabunları tekrar
imaline ruhsat verilmesi
Sabun maddesi
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîşâna imtisâlen işbu arzuhâle nazar olundukda sâhib-i arzuhâl
el-Hâc İbrahim’in şerîkleri medîne-i İzmir’den ibâdullâha bey‘ olunmak için irsâl
eyledikleri a‘lâ kantar İzmir sabunu İslâmbol’da Balıkpazarı kapısı ile Zindânkapısı
beyninde vâki‘ mağazada iken bundan akdem vukū‘ bulan bârânda sel basıp hâr-ı
hâşâka mahlût ve fenâ-pezîr ve tekrar i‘mâle muhtâc idüğü müstebân ve zikr olu-
nan sabunun keyfiyeti suâl olundukda fi’l-hakīka vech-i muharrer olup bir vechile
isti‘mâl olunmayıp bu sûretde telef ve zâyi‘ olunacağı ve medîne-i İzmir’den tekrar
i‘mâl olunmağa muhtâc olduğunu sabuncular kethüdâsı el-Hâc Ali Ağa ve Girid

305
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

tüccârından han ağası Hüseyin Ağa ve damadı Mehmed Ağa ve el-Hâc Ali ve Yeğe-
noğlu el-Hâc Mehmed nâm kimesnelerden her biri ihbâr ve ba‘de’l-i‘mâl merkūm
el-Hâc İbrahim Âsitâne-i aliyyeye celb edeceğine dahi mezbûrûndan her biri te-
keffül etmeleriyle sâhib-i arzuhâl-i merkūma vech-i meşrûh üzere izin ve ruhsat
verilmek iktizâ eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-13 min-S sene 1217

340 [47b-3] Arakil v. Yavan’ın, Rüstempaşa vakfından icareli oda ve


dükkânlarını Karyana bt. Kazer’e devrettiği
Sultan odalarında iki bâb oda mübâya‘ası
Ma‘rûz
İslâmbol’da Kumkapı kurbünde Balipaşa Mahallesinde mütemekkin Arakil v.
Yuvan nâm zimmî meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde bâ‘isetü’l-i‘lâm Karyana bt. Ka-
zer nâm Nasrâniye tarafından husûs-ı âtîde tasdîka vekîl olan damadı Sahak v.
Serkiz nâm zimmî muvâcehesinde takrîr-i kelâm edip İslâmbol’da Mahmudpa-
şa Câmi‘-i şerîfi kurbünde müteveffâ Rüstempaşa Evkāf-ı şerîfi musakkafâtından
sultan odaları demekle arîf bir bâb hân derûnunda kâin fevkānî ve tahtânî alt-
mış bir bâb oda ve kahve ve hân-ı mezkûr dâhilinde kapı arasında kâin iki bâb
dükkânlar ve hân-ı merkūmdan olmak üzere hân-ı mezkûr hâricinde altı bâb
dükkânlar derûnlarında mevcûde gedik tâ‘bir olunur işbu bir kıt‘a [48a] fermân-ı
âlîşân mantûkunca mülk-i müşterâm olan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerden hân-ı
merkūmda fevkānîsinde sağ tarafda onuncu oda ve sol tarafında üçüncü oda-
nın gedikleri olan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerimi tarefeynden bi’l-icâb ve’l-kabûl
müvekkile-i mesfûre Karyana Nasrâniyeye bi-safkatin vâhidetin altı yüz guruş
semen-i makbûza bâtten ve sahîhan bey‘ ve temlîk ve teslîm eylediğimde ol dahi
ber-vech-i muharrer iştirâ ve temellük ve tesellüm ve kabz ve kabûl eylediğinden
sonra mebî‘-i mezkûrun tağrîr ve gabnine müte‘allika âmme-i da‘vâdan tarefeyn-
den her birimiz âharın zimmetini ibrâ ve iskāt ve her birimiz ber-minvâl-i mu-
harrer âharın ibrâsını kabûl edip zikr olunan gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmelerde benim aslan ve kat‘an alâka ve medhalim kalmayıp müvekkile-i
mesfûre Karyana Nasrâniyenin mülk-i müşterâsı ve hakk-ı sırfı olmuşdur dedik-
de mersûm Sahak zimmî ba‘de’t-tasdîk zikr olunan iki bâb odaların gedik tâ‘bir
olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeleri mersûm Arakil üzerinden ref ‘ ve terkīn ve
müvekkile-i mezbûre Karyana Nasrâniye üzerine Başmuhâsebe’ye kayd ve emr-i
âlî-i mezkûrun ihrâc olunup yedine sûret i‘tâ buyrulmasını istid‘â eyledikleri İs-
tanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 S sene 1217

306
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

341 [48a-1] Edirnekapı, Sultanhamamı Mahallesi’nde yanmış ekmek fırını


binâsının yeniden inşasına izin verilmesi
Sultanhamamı’nda muhterik fırın binâsı için i‘lâm
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîşâna imtisâlen İstanbul’da Edirnekapısı kurbünde Sultanha-
mamı Mahallesi ahâlîsinin bâ-arzuhâl binâ ve inşâsını istid‘â eyledikleri mahalle-i
mezbûrede vâki‘ muhterik ekmekçi fırınının binâ ve inşâsı husûsu hâlâ Kapan-ı
dakīk nâibimiz efendi dâ‘îlerinden lede’t-tahkīk fırın-ı merkūm binâ olundu-
ğu sûretde civânda olan ibâdullâha her vechile enfa‘ ve şiddet-i şitâda sıbyân ve
nisvâna sühûlet ve her vechile hayr-ı mahz ve emr-i müstahsen olduğunu ihbâr
etmekle ol vechile ashâb-ı arzuhâlin istid‘âları vâkı‘a mutâbık olduğu zâhir ol-
mağın bu sûretde fırın-ı mezkûrun binâ ve inşâsına irâde-i aliyyeleri buyrulmak
husûsu re’y-i rezîn-i isâbet-karînlerine menût idüğü huzûr-ı âlîlerine i‘lâm İstan-
bul Mahkemesi’nden i‘lâm olundu.
Fî-17 S sene [1]217

342 [48a-2] Paşa Mehmed’in, esnaf ihtiyarlarına itâat etmediğinden


bıçakçı ve tığcı esnaflığından çıkarılması
Esnâfdan ihrâc
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede vâki‘ bıçakçı ve tığcı esnâfının kethüdâsı İbrahim Usta ve yiğit
başıları Osman Usta ve Hâfız Mustafa Usta ve es-Seyyid Mustafa Usta ve Halil Usta
ve Molla Ahmed Usta ve Ahmed Usta ve Hasan Usta ve Osman Usta ve es-Seyyid
Mehmed Usta ve Hüseyin Usta ve diğer Mustafa Usta vesâirleri meclis-i şer‘-i
şerîf-i enverde esnâf-ı mezkûreden Paşa Mehmed nâm kimesne muvâcehesinde
merkūm Paşalı Mehmed esnâfımızdan olup lâkin kendi halinde ırzıyla mukayyed
ve kârıyla meşgūl olmayıp hadîdü’l-lisân ve bed-zebân olmağla kendiye nush u
pend olundukda kabûl etmeyip esnâfımız ihtiyârlarına itâle ve hilâf-ı şer‘ hare-
ket edip ol vechile kendiden emn ve rahatımız meslûbdur deyü merkūm Paşalı
Mehmed’in muvâcehesinde sû-i hâlini ihbâr ve esnâf-ı mezkûreden ihrâcını istid‘â
eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-17 S sene [1]217

343 [48a-3] Abdülkadir b. Mustafa ve Mustafa b. Zeynelâbidin’in, Sinan


Paşa Vakfı’ndan icareli hamamı Salih Ağa b. Ahmed’e kiraladıkları
Hamam îcârı i‘lâmı
Ma‘rûz
307
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Ashâb-ı arzuhâlden Haseki el-Hâc Abdülkādir b. Mustafa ve Bostanî Mustafa b.


Zeynelâbidin asâleten ve Nefise bt. Abdullah nâm Hatun tarafından husûs-ı âti’l-
beyânda vekîl olduğu zâtını ârifân Ali Ağa b. Mustafa ve diğer Ali Ağa b. Ha-
san şehâdetleriyle sâbit olan Ömer Efendi b. el-Hâc Ahmed vekâleten nezâret-i
Şeyhülislâm ‑sellemehü’s-selâmîde— âsûde evkāf müfettişi mevâlî-i izâmdan
Faziletlü Suedâ Beyefendi ile bi’l-ma‘iyye du‘âhânemizde akd olunan meclis-i
şer‘-i şerîf-i enverde derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Hammâmî es-Seyyid Sa-
lih b. Ahmed mahzarında nezâret-i müşârun-ileyhde âsûde Sinan Paşa Vakfı
musakkafâtından kasaba-i Beşiktaş’ta köprübaşı ittisâlinde kâin çifte hammama
biz ve müvekkile-i mezbûre ale’l-iştirâk bi’l-îcâreteyn mutasarrıflar ve derûnunda
mevcûd gedik âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmesinin dahi nısfı müvekkile-i merkūme Ne-
fise Hatun’un mülkü ve nısf-ı âharı merkūm Salih Ağa’nın mülkü ve hammam-ı
mezkûra dahi beher şehr kırkar guruş kirâ ile müşâhereten müstecirimiz olup
lâkin kırk guruş hammam-ı mezkûrun îcâre-i misli olmamağla hammam-ı
mezbûru merkūm es-Seyyid Salih Ağa îcâre-i misli ile istîcâr eylemesini bi’l-
asâle ve bi’l-vekâle murâd eylediğinde ol dahi cevâbında hammam-ı mezbûrun
kırk guruş kadîm kirâsı olup ve kadîm kirânın üzerine zam olunmak yedimde
olan fermân nâtık olduğu üzere memnû‘dur deyip ol vechile beynimizde ba‘de’l-
münâza‘a beynimiz ıslâh ve tevfîk olunup tarefeynden her birimiz rızâsıyla biz
hammam-ı mezkûru şehr-i âtî Rebi‘ulevveli gurresinden beher şehr yüz guruşa
merkūm es-Seyyid Salih Ağa’ya bi’l-asâle ve bi’l-vekâle îcâr eylediğimizde ol dahi
ber-vech-i muharrer istîcâr ve kabûl ve îcâre-i mezkûreyi beher şehr hitâmında
edâya ta‘ahhüd edip bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri tescîl ve
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 S sene [1]217

344 [48a-4] Ekmekçi Sefer b. İsmail ve ortağı Gül Mustafa b. Süleyman’ın,


Zafiri v. Yorgi’nin vârislerine 6000 guruş ödemeleri gerektiği
6000 guruş i‘lâmı
Ma‘rûz
İslâmbol’da Yeni mahallede mütemekkin iken bundan akdem hâlik olan kasab Zafi-
ri v. Yorgi zimmînin verâseti sulbî kebîr oğulları Zafiri ve Manol ve sulbiye-i kebîre
kızı Anaştaşya Nasrâniyeye inhisârı tahakkukundan sonra mersûm Manol zimmî
asâleten ve mersûm Zafiri zimmî dahi kendiden asâleten ve kız karındaşı mersûme
Anaştaşya Nasrâniye tarafından dahi husûs-ı âti’l-beyânda vekîl olduğu şahsını
ârifân uncular kethüdâsı es-Seyyid Mustafa Ağa b. el-Hâc Mehmed Emin ve Molla
Mehmed b. Abdullah şehâdetleriyle sâbit olmağla vekâleten meclis-i şer‘-i şerîf-i
enverde Ekmekçi Sefer b. İsmail ve şerîki Gül Mustafa b. Süleyman mahzarlarında

308
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

merkūmân Sefer ve Gül Mustafa ve şerîkleri gāibân ani’l-meclis Muslı Alemdâr ve


Radic oğlu Papa zimmîden her biri âharın zimmetine lâzım gelen mikdâra kefîl
ve zâmin olmak üzere babamız hâlik-i mesfûr Zaferi zimmîden hayatında altı bin
guruş iktirâz [48b] ve kabz ve umûrlarına sarfla ba‘de’l-istihlâk meblağ-ı mezbûr
altı bin guruş zimmetlerinde asâleten ve kefâleten ve sahîhan deynleri olduğunu
her biri bin iki yüz on dört senesi Zilhicceti’ş-şerîfesinin gurresi günü kat‘an ikrâr
ve deyn-i mezkûrları mukābelesinde Yedikule kapısı hâricinde kâin altı horoslu
bir bâb değirmen derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur yirmi
dört re’s bârgir vesâir âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerin on dört re’s bârgir vesâir âlât-ı
ma‘lûmelerini bi-tarîkı’l-istiğlâl mülkleri olmak üzere babamız mersûma haya-
tında bey‘ ve vech-i lâyıkı üzere teslîm eylediklerinden sonra târih-i mezbûr ile
muvarrah bir kıt‘a deyn temessükü yedine i‘tâ ol dahi ber-vech-i muharerr iştirâ
ve kabz edip ol vechile babamız mersûm Zafiri zimmînin mersûmûn zimmetle-
rinde alacağı olan meblağ-ı mezkûr altı bin guruşu kable’l-ahz hâlik ve meblağ-ı
mezbûr bizimle karındaşımız müvekkile-i mersûmeye mevrûs oldukdan sonra biz
meblağ-ı mezbûrun üç yüz altmış guruşunu mersûmûna bi’l-verâse istîfâ ve bâkīsi
olan beş bin altı yüz kırk guruş zimmetlerinde olmağla bi’l-asâle ve bi’l-vekâle hâlâ
taleb ederiz deyü takrîrlerine mutâbık bir kıt‘a temessük ibrâzıyla ba‘de’d-da‘vâ
ve’l-istintak onlar dahi cevâblarında babamız hâlik-i mesfûrdan hayatında ancak
beş bin iki yüz elli guruş iktirâz ve kabzlarını ve âlât-ı muharrere-i mezbûreden
on dört re’s bârgir hisselerini mukābelesinde beylerini ve temessük-ı mezkûru her
biri ikrâr lâkin mâ‘adâ yedi yüz elli guruş husûsunda kâziben ikrâr eylediğimizden
gayri deyn-i mezkûrumuzdan babanız hâlik-i mersûma hayatında üç bin yedi yüz
on iki guruş dahi ceste ceste edâ etmişdik deyü ol mikdârda eyledikleri def ‘lerini
biz inkâr edip ol vechile beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı muslihîn
biz ber-vech-i muharrer tasaddî eylediğimiz da‘vâ-yı mezkûremizden merkūm
Sefer ve Gül Mustafa ile kat‘an li’n-nizâ‘ beş bin guruş üzerine bi’l-asâle ve bi’l-
vekâle ve bi’l-verâse ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl bedel-i sulh-ı merkūmdan
mâ‘adâ ziyâde müdde‘âmıza ve âhar bir kıt‘a temessük ile iddi‘â eylediğimiz yüz on
guruşa ve âlât-ı mezkûre îcâresinden beş ay müddetde zimmetlerinde müctemî‘
olan üç yüz guruşa ve işbu târih-i i‘lâma gelince beynimizde cereyân eden sâir
ma‘lûm ve mechûl hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i de‘âvî ve mütâlebât ve
kâffe-i eymân ve muhâsamâtdan biz bi’l-verâse ve bi’l-vekâle merkūmân Sefer ve
Gül Mustafa ve gāibân-ı mezbûrân Muslı Alemdâr ve Papa zimmîden her biri-
nin zimmetlerini ibrâ-yı âm ile ibrâ ve iskāt eylediğimizde merkūmân Sefer ve
Gül Mustafa dahi ber-vech-i muharrer iddi‘â eyledikleri teslîm müdde‘âlarına ve
ribâ-yı müstehlikeye ve kezâlik işbu târih-i i‘lâma gelince sâir hukūk-ı şer‘iyyeye
müte‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan bizim ile müvekkil-i mersûme
Anaştaşya Nasrâniyenin zimmetlerimizi ibrâ-yı âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt
ve tarefeynden her birimiz ber-vech-i muharrer âharın âsaleten ve vekâleten ve

309
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

verâseten ibrâsını kabûl ibrâdan müstesnâ bedel-i sulh-i merkūm beş bin guru-
şu işbu târih-i i‘lâmdan beher şehr hitâmında bize ellişer guruş vermekle târih-i
mezbûrdan yüz ay tamamında tamamen bize edâ etmek üzere hallerine merhame-
ten rızâmızla bâ-istimhâl merkūmân Gül Mustafa ve Sefer’den her birini imhâl ve
tehîr eylediğimizde onlar dahi ber-vech-i muharrer edâya ta‘ahhüd eylediler deyü
mukırrân-ı merkūmânın ikrâr u i‘tirâflarını merkūmân Sefer ve Gül Mustafa’dan
her biri ba‘de’t-tasdîk merkūmân Gül Mustafa ve Sefer’den her biri yine meclis-i
şer‘de mersûm Zafiri zimmî muvâcehesnde iâde-i kelâm edip bedel-i sulhden zim-
metimizde deynimiz olup edâya ber-vech-i muharrer ta‘ahhüd eylediğimiz beş bin
guruşu müddet-i mezbûre hulûlünde tamamen edâ edemez isek merkūm Sefer ben
âlât-ı mezkûreden mâlik olduğum dört bârgir hissemi merkūm Gül Mustafa ben
dahi âlât-ı mezkûreden mâlik olduğum sekiz re’s bârgir hissemi lede’l-müzâyede
semen-i misliyle âhara bey‘ ve semenini ba‘de’l-kabz semen-i merkūmdan deyn-i
mezkûrumuzdan bâkī kalır ise ol mikdârını edâya ve fazla kalır ise bize teslîme ve
bunlar mütevakkıf olduğu umûrun küllîsine tarafımızdan mersûm Zafiri zimmîyi
“Küllemâ azaltüke fe-ente vekîli” mazmûnu üzere azl ve in‘izâlden masûne ve akd-i
rehinde meşrûta vekâlet-i devriyye ile vekîl ve nâib-i menâb nasb ve ta‘yîn eylediği-
mizde ol dahi vekâlet-i merkūmeyi kabûl ve merasimini edâya ta‘ahhüd ve iltizâm
eyledi deyü takrîrlerini mersûm Zafiri zimmî tasdîk edip bu vechile kat‘-ı nizâ‘
eyledikleri tescîl ve huzûr-ı âlîlerine İslambol Mahkemesi’nden i‘lâm olundu.
Fî-23 min-S sene 1217

345 [48b-1] Kefçe Mahallesi mescid-i şerifi imamı Halil Efendi’nin, şart-ı
vâkıf gereği Mustafa Ağa sıbyan mektebinde muallimlik yapması
için kendisine berat verilmesi
İmâm Ciheti
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîşâna imtisâlen işbu arzuhâl derkenârlara nazar olunduk-
da nezâret-i dâ‘îlerinde âsûde evkāfdan medîne-i Üsküdar’da Cebecibaşı esbak
merhûm Mustafa Ağa Mektebi’nde mu‘allim-i sıbyânlık yevmî yedi akçe vazîfe
ile medîne-i mezbûrede Kefçe Mahallesi mescid-i şerîfinde imâm olanlara
meşrûta olduğu ve câmi‘-i mezkûrda imâmet ciheti sâhib-i arzuhâl imâm Ha-
lil Efendi’nin el-yevm üzerinde olduğu ve vazîfe-i merkūmesi dâhil-i muhâsebe
olageldiği derkenârlardan müstebân ve mu‘allim-i sıbyân olanların müstakillen
berâtı olmayıp muallim-i sıbyân cihetine müstakillen yedine berât i‘tâ buyrulma-
sını işbu sâhib-i arzuhâl Halil Efendi istid‘â etmekle merkūm Halil Efendi el-yevm
mekteb-i mezbûrda edâ-yı hizmet eylediğini mahalle-i mezbûre ahâlîsinden olup
sikātdan olan silahşör-i hâssadan Abdurrahman Ağa b. Besim ve Zaim ali Ağa b.

310
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Mehmet ve Mustafa Efendi b. Ahmet ve el-Hâc Ali b. es-Seyyid Mehmed ve es-


Seyyid İbrahim b. es-Seyyid Mehmed ve el-Hâc Ali b. Abdullah ve Eyüb Ağa b.
Mustafa ve Ahmed b. Halil ve Mustafa b. Ömer ve Mehmed b. Ali ve İshak b. Hü-
seyin nâm kimesnelerden her biri meclis-i şer‘de alâ-tarîkı’ş-şehâde haber verme-
leriyle sâhib-i arzuhâl merkūm İmâm Halil Efendi’nin muallim-i sıbyân ciheti için
vazîfe-i mersûmesiyle yedine müstakillen ve müceddeden berât-ı âlişân sadaka ve
ihsân buyrulmak husûsu re’y-i âlilerine menût idüğü İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-S sene 1217

346 [49a-1] Bakkal Yasef v. Mosi’nin bakkal dükkânını, kanun gereği


başka bir mahalle izinsiz nakl etmemesi gerektiği
Yahûdi bakkāl gediği nakli men‘
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede vâki‘ bakkāl tâifesinin pazarbaşı vekîli Ahmed Ağa ve yiğitbaşı
es-Seyyid Ahmed ve ustalarından Yazıcı Nikola ve kabz-ı mal Luka ve ustabaşı
Zahraki ve Nikola ve Yorgaki ve Anderiko ve Dimitri vesâir mazbûtü’l-esâmî us-
talar meclis-i şer‘-i enverde Bakkāl Yasef v. Mosi nâm Yahûd muvâcehesinde işbu
yedimizde olan bir kıt‘a fermân-ı âlîşân nâtık olduğu üzere Âsitâne-i aliyyede ve
bilâd-ı selâsede vâki‘ bakkāl gediği âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmesine mâlik olanlar ge-
dik âlâtını âhar mahalle nakl eylemesini murâd eylediğinde bâ-i‘lâm ve pazarbaşı
ve ustalarımız re’yiyle naklolunmak şürût ve nizâmımızdan olup bilâ-i‘lâm nak-
lolunmak memnû‘ iken merkūm Yasef Yahûdi hilâf-ı şürût bilâ-i‘lâm İstanbul’da
Balatkapısı dâhilinde Köprübaşı nâm mahalde kâin Çiçekçi David dükkânı de-
mekle arîf bir bâb bakkāl dükkânı derûnunda mâlik olduğu gedik âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmesini dört yolağzı nâm mahalde kâin bir bâb bakkāl dükkânına nakl ve
küşâd etmekle men‘ olunmak murâdımızdır deyü takrîrlerine mutâbık bir kıt‘a
fermân-ı âlîşân ibrâz ettiklerinde mersûm Yasef Yahûdi mazmûn-ı fermân-ı
âlîşânı tasdîk lâkin âlât-ı mezkûreyi dükkân-ı evvel merkūma işbu târih-i i‘lâmdan
üç gün mürûrunda nakle ve fîmâ ba‘d hilâf-ı fermân-ı âlî hareket etmemek üzere
ta‘ahhüd eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 S sene [1]217

347 [49a-2] Habbâz Agob v. Bedros’un, malik olduğu değirmen ve fırının


yarım hissesini Tokel v. Nikagos’a sattığı
20.000 guruşa değirmen ve fırın nısfını mübâya‘a
Ma‘rûz

311
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

İstanbul’da Okçularbaşında kâin çatal fırın tâ‘bir olunur bir bâb ekmekçi fırını ve
fırın-ı mezbûra merbût kapan-ı dakīk kurbünde arabacılar içi nâm mahalde kâin
on iki horoslu bir bâb değirmen derûnlarında mevcûde kırk sekiz re’s bârgir vesâir
âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerin nısfı olan yirmi dört re’s bârgir hisse-i şâyi‘asına mâlik
olan habbâz Agob v. Bedros nâm zimmî meclis-i şer‘-i enverde âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmelerin nısf-ı âharına mâlik olan bâ‘isü’l-i‘lâm Usta Tokel v. Nikagos mahza-
rında takrîr-i kelâm edip ben ber-vech-i muharrer mâlik olduğum yirmi dört re’s
bârgir ve sâir âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmemi tarefeynden îcâb ve kabûlü hâvi bey‘-i kat‘î
ve safka-i vâhide ile müşterikim mersûm Tokel zimmîye işbu yedimizde olup bâlâsı
hatt-ı hümâyûn-ı azamet-makrûn ile mu‘anven bir kıt‘a fermân-ı âlîşânda münde-
ric olan şürûta ri‘âyet olunmak üzere yirmi bin guruşa bey‘ ve temlîk ve vech-i lâyıkı
üzere teslîm eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer iştirâ ve temellük ve tesellüm
ve kabz ve kabûl eylediğinden semeni olan meblağ-ı mezbûr yirmi bin guruşun on
bir bin beş yüz guruşunu cânib-i mîrîye deynim olan ol mikdâr guruşa mahsûben
târih-i i‘lâmdan beher sene biner guruşdan on bir buçuk senede meblağ-ı mezbûr
on bir bin beş yüz guruşu cânib-i mîrîye ve bâkīsi olan sekiz bin beş yüz guruşu
dahi ma‘lûmü’l-esâmî tüccâra olan deynim için kethüdâmız işbu hâzır bi’l-meclis
el-Hâc Abdi Ağa ma‘rifetiyle beher sene ikişer yüz elli guruşdan otuz dört ayda
meblağ-ı mezbûr sekiz bin beş yüz guruşu dâyînlerim tüccâr-ı merkūmuna tama-
men edâ etmek üzere mersûm Tokel zimmîye emr eylediğimde ol dahi ber-vech-i
muharrer edâya ta‘ahhüd etmekle mebi‘-i mezkûrun tağrîr ve gabnine müte‘allika
âmme-i da‘vâdan tarefeynden her birimiz âharın zimmetini ibrâ-i âmm-ı sahîh-i
şer‘î ile ibrâ ve iskāt ve her birimiz ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını kabûl ey-
ledik fîmâ ba‘d nısf-ı âlât-ı mezkûrede benim aslan ve kat‘an alâka ve medhalim
kalmayıp mecmû‘u mersûm Tokel zimmînin mülk-i müşterâsı olmuşdur dedikde
mukırr-ı mersûmun sâdır olan takrîrini mersûm Tokel zimmî ba‘de’t-tasdîk zikr
olunan âlât-ı muharrere-i mezkûreler mersûm Agob zimmînin üzerinden ref ‘ ve
mersûm Tokel zimmînin mülk-i müşterâsı olmak üzere baş muhâsebe ve navl ka-
lemlerine kayd ve yedine sûret i‘tâ buyrulması için fermân-ı âlî sudûru niyâzında
oldukları İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 S sene [1]217

348 [49a-3] Nefise bt. Çukadâr Ali’nin, kocası Kılavuz Çavuşzâde Mustafa
Ağa’ya itâat etmesi gerektiği
İtâ‘ate tenbîh
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Kılavuz Çavuşzâde Mustafa Ağa meclis-i şer‘-i şerîf-i enver-
de derûn-ı arzuhâlde mezkûretü’l-ism mu‘arrefetü’z-zât hâlâ zevcesi Nefise bt.

312
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Çukadâr Ali nâm Hatun muvâcehesinde mezbûre Nefise Hatun mehr-i müec-
cel tesmiyesi ve mehr-i mu‘accel-i müstevfâsıyla zevce-i medhûlün-bihâm iken
bana itâ‘at ve hukūk-ı zevciyete mürâ‘at etmemekle suâl olunup İstanbul’da Ho-
capaşa kurbünde tehiyye eylediğim menzile gelip bana itâ‘at etmek üzere zevcem
mezbûreye tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında
müdde‘î-i mezbûr Mustafa Ağa’nın ber-vech-i muharrer zevce-i medhûlün-bihâsı
olduğunu ve mehr-i mu‘accelini istîfâ eylediğini ikrâr u i‘tirâf etmekle mûcebiyle
müdde‘î-i mezbûr Mustafa Ağa zevcesi mezbûre Nefise’yi infâk ve iksâya mezbûr
Mustafa Ağa’ya ve mezbûre Nefise Hatun dahi zevc-i mezbûra itâ‘at ve hukūk-ı
zevciyete mürâ‘at etmek üzere mezbûre Nefise Hatun’a tenbîh olunduğu İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 S sene [1]217

349 [49b-1] Lasone bt. Yani’nin, Hallâc Lefter v. Nikola aleyhine açtığı
hallâc dükkânı gediği davasında iddiasını ispat edemediğinden
muarazadan men edildiği
Hallâc gediği nizâ‘ı mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’ş-şahs Lasone bt. Yani nâm Nasrâniye meclis-i şer‘-i
enverde Hallâc Lefter v. Nikola zimmî muvâcehesinde İstanbul’da Dîvânyolu nâm
mahalde kâin bir bâb hallâc dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir
olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin nısfı zevcim Kostandi zimmînin <<yedlerinde
mülkü ve nısf-ı karındaşı>> ve nısf-ı âharı karındaşı Yani zimmînin yedlerinde
mülkü iken müte‘âkiben hâlik ve âlât-ı mezkûre hasran benimle zevcim mezbûrun
kızı Sofya Nasrâniyeye mevrûs olmuşken âlât-ı muharrere-i mezkûreyi mersûm
Lefter zimmî müstakillen fuzûlî zabt etmekle suâl olunup hisse-i irsiyyemden
keff-i yedine tenbîh olunmak murâdımdır deyü eylediği da‘vâsını mersûm Lefter
inkâr edip ve ikāmet-i beyyine edemediğinden gayri mersûme Lesona Nasrâniye
şerîre ve müzevvire ve dâima bu makūle da‘vâları kendiye kâr ittihâz eylediği-
ni esnâf-ı mezkûre muvâcehesinde haber vermeleriyle li-ecli’t-tedîb vatanı olan
Trabzon kazâsına nefy ve iclâsı bâbında bir kıt‘a i‘lâm olunmuşdu deyü mersûm
Lefter’in takrîrine mutâbık ibrâz eylediği i‘lâmın mazmûnunu mersûm Lesona
Nasrâniye mu‘terife olduğundan mâ‘adâ esnâf-ı mezkûrenin kethüdâsı Mehmed
Ağa b. Mehmed ve ustalarından el-Hâc Süleyman b. Mehmed ve Ali b. Hüseyin ve
Halil b. el-Hâc Mehmed nâm kimesnelerden her biri dahi muvâcehesinde haber
vermeleriyle mûcebiyle mersûme Lesona Nasrâniyenin da‘vâ-yı mezkûresi tezvîr
ve mahz-ı celb-i mâl sevdâsıyla olduğu âşikâr olmağla mu‘ârazadan men‘ olundu-
ğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 S sene [1]217

313
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

350 [49b-2] Attar Salamon v. İsak’ın, attar esnafı nizamına aykırı


davranmayacağını taahhüt ettiği
Attârân esnâfına dâir Yahûdilerin ta‘ahhüd i‘lâmı
Ma‘rûz
Mısırçarşısı attârları Kethüdâsı Ömer Ağa ve esnâfdan İsmail Ağa ve Hasan Efen-
di ve el-Hâc Hüseyin ve el-Hâc Hasan ve el-Hâc Mehmed Emin ve el-Hâc Abdi
vesâirleri meclis-i şer‘-i enverde Galata’da Karaki kapısında Attâr Salamon v. İsak
muvâcehesinde işbu yedimizde olup bir kıt‘a fermân-ı âlîşân nâtık olduğu üzere
şürût-ı nizâmımız olup Mısırçarşısı metâ‘ı Âsitâne-i aliyyeye geldikde kethüdâ ve
ustalarımız ma‘rifetleriyle kat‘-ı fiyat olunmadıkça esnâf ve kenar attârları iştirâ
etmek memnû‘ ve düstûrü’l-amel iken metâ‘ımızdan olan neft yağı bu esnâda
Âsitâne-i aliyyeye vürûd ettikde kable kat‘i’l-fiyat mersûm Salamon Yahûdi hilâf-ı
emr-i âlî iştirâ edip bu vechile şürût-ı nizâmımıza halel ve ızmihlâline bâ‘is ol-
mağla tedîb olunması murâdımızdır deyü iştikâ ve takrîrlerine mutâbık bir kıt‘a
fermân-ı âlîşân ibraz ettiklerinde mersûm Salamon Yahûdi mazmûn-ı fermân-ı
âlîşânı tasdîk ve ber-vech-i muharrer <<iştirâ etmeyip ve hilâfına hareket eder
ise>> iştirâ eylediğini inkârından mâ‘adâ fîmâ ba‘d dahi mazmûn-ı fermân-ı
âlîşân üzere kable kat‘i’l-fiyat esnâf-ı mezbûreye mahsûs olan metâ‘ı iştirâ etmeyip
ve hilâfına hareket eder ise vaz‘-ı kürek olmalarına mersûm Salamon ve mahâll-i
mezkûrda attâr olan İsak ve diğer Salamon ve Menahim ve Haym Yahûdiler her
biri ta‘ahhüd eylediklerinde esnâf-ı mezbûre dahi râzılar olup bu vechile kat‘-ı
nizâ‘ eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 S sene [1]217

351 [49b-3] Ahmed Ârif b. Ali’nin, Yorgancı Mehmed Memiş aleyhine


açtığı yorgancı dükkânı gediği davasında iddiasını ispat
edemediğinden muarazadan men edildiği
Yorgancı gediği nizâ‘ı mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl es-Seyyid Ahmed Ârif b. es-Seyyid Ali meclis-i şer‘-i şerîf-i en-
verde zikri âtî gedik âlâtına vaz‘-ı yedi mütehakkık olan Yorgânî es-Seyyid Meh-
med Memiş b. Hasan muvâcehesinde İstanbul’da yorgancılar içinde vâki‘ iki kovalı
kuyu civârında ma‘lûmü’l-hudûd bir bâb yorgancı dükkânı derûnunda mevcûde
beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur yedimde mülküm olan âlât-ı lâzıme-i mahsûsayı
bin iki yüz sekiz senesi hilâlinde işbu hâzır bi’l-meclis derûn-ı arzuhâlde
mezkûrü’l-ism Yorgânî el-Hâc Halil Ağa’ya bey‘ murâd eylediğimde semeni her
ne zamân kendiye red edersem âlât-ı muharrere-i mezkûreyi bana vermek şartıyla

314
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

bi-tarîkı’l-istiğlâl mezbûr el-Hâc Halil Ağa’ya altı yüz guruşa bey‘ ve teslîm ol dahi
ber-vech-i muharrer iştirâ ve kabz ve kabûl eyledikden sonra âlât-ı mezkûreyi
merkūm es-Seyyid Mehmed’e semen-i ma‘lûm ve makbûza fuzûlî bey‘ ve teslîm
edip lâkin ben ber-vech-i muharrer merkūm es-Seyyid Mehmed’e bey‘ini mücîz
olmamamla merkūm altı yüz guruşu hâzır-ı merkūm el-Hâc Halil Ağa’ya edâ ile
âlât-ı mezkûreden merkūm es-Seyyid Mehmed Memiş keff-i yed ve bana teslîme
tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde merkūm es-Seyyid Mehmed Me-
miş cevâbında âlât-ı muharrere-i mezkûreyi târih-i mezbûrda müdde‘î-i merkūm
es-Seyyid Ahmed Ârif semen-i merkūm altı yüz guruşa hâzır-ı merkūm el-Hâc
Halil Ağa’ya kat‘iyyen bey‘ ve teslîm ol dahi ba‘de’l-iştirâ merkūm es-Seyyid Ah-
med Ârif âlât-ı mezkûreyi merkūm el-Hâc Halil Ağa’ya bey‘-i kat‘î ile bey‘ini ve
âlât-ı mezkûrede alâkası kalmadığını ikrâr u i‘tirâf ve âlât-ı mezkûreye müte‘al-
lika âmme-i da‘vâdan dahi merkūm el-Hâc Halil Ağa’nın zimmetini kabûlünü
hâvi ibrâ ve iskāt etmişdi deyü hâzır-ı merkūm el-Hâc Halil Ağa’nın tasdîkiyle
müdde‘î-i mezbûr es-Seyyid Ahmed Ârif ’in inkârına mukārin eylediği da‘vâdan
lede’t-tezkiye adl ve makbuli’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan es-Seyyid el-Hâc
Ahmed Ağa b. Ali ve el-Hâc Halil Ağa b. Mehmed şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe
vech-i şer‘î üzere isbât etmeğin mûcebince mezbûr es-Seyyid Ahmed Ârif da‘vâ-
yı mezkûresiyle merkūm es-Seyid Mehmed Memiş’e bî-vech mu‘ârazadan men‘
olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 S sene [1]217

352 [50a-1] Sarraf Bedros v. Marat ile Arpacı Veliyüddin b. Ahmed’in


birbirlerinin zimmetlerini ibra ettikleri
Sarraf ile arpacı birbirleriyle meccânen ibrâ
Ma‘rûz
Arzuhâl eden Sarraf Bedros v. Marat nâm zimmî meclis-i şer‘-i kavîmde Arpacı
Veliyüddin b. Ahmed nâm kimesne muvâcehesinde mezbûr Veliyüddin zimme-
tinde yedimde olup bin iki yüz on dört senesi Saferinin on beşinci günü târihiyle
muvarrah işbu bir kıt‘a deyn temessükü <<nâtık olduğu üzere>> mantûkunca
cihet-i karzdan beş yüz guruş ve diğer bir kıt‘a temessük mantûkunca üç yüz on
dokuz guruş ki cem‘an sekiz yüz on dokuz hakkım olmağla hâlâ taleb ederim deyü
da‘vâ eylediğimde mezbûr Veliyüddin cevâbında âhar temessük ile cihet-i karz-
dan beş yüz yirmi guruş ve işbu bir kıt‘a temessük ile üç yüz on dokuz guruş ki
cem‘an sekiz yüz otuz dokuz zimmetinde bana deyni olduğunu ikrâr lâkin bin iki
yüz on üç senesinden on beş senesi Ramazanına değin iki senede sana ceste ceste
malımdan bey‘ ve teslîm eylediğim ma‘lûmü’l-keyl şa‘îr semeninden iki bin yüz
elli guruş ve şaîr hammâliyesinden kırk iki buçuk guruş ve îcâr eylediğim mahzen

315
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

kirâsından beher şehr onar guruşdan on bir ayda zimmetinde terâküm eden yüz
on guruş ki cem‘an iki bin üç yüz iki buçuk guruş zimmetinde hakkım olmağla
deyn-i mezkûrum olan sekiz yüz otuz dokuz guruşu ber-vech-i muharrer hakkım
olan meblağ-ı mecmû‘-ı mezkûr ol mikdârına takās ve mahsûb olunup mâ‘adâsı
olan bin dört yüz altmış üç buçuk guruşu taleb ederim deyü benden da‘vâ ben dahi
inkâr edip ol vechile beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı müslihîn
tarefeynden her birimiz ber-vech-i muharrer âhardan tasaddî eylediğimiz da‘vâ-
yı mezkûrelerimizden meccânen fâriğler olup bâlâda zikr olunan husûslara ve
beynimizde cereyân eden ahz u i‘tâya ve işbu târih-i i‘lâma gelince sâir cemî‘-i
hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i da‘vâdan tarefeynden her birimiz âharın
zimmetini ibrâ-i âm ile ibrâ ve iskāt ve her birimiz ber-vech-i muharerr âharın
ibrâsını kabûl ile külliyen kat‘-ı münâza‘a eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri tescîl ve
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 S sene [1]217

353 [50a-2] Mehmed Memiş b. Mehmed ve İsa b. Mustafa’nın esnafa itâat


etmediğinden Manav esnaflığından çıkarıldığı
Manav esnâfından ihrâc nefer 2
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede vâki‘ manav esnâfının pazarbaşı vekîli Hâfız İsmail Efendi ve
ihtiyârlarından es-Seyyid el-Hâc Yusuf ve es-Seyyid Ömer ve Musa ve el-Hâc
Mehmed ve Mustafa Yazıcı ve Osman ve Mehmed ve es-Seyyid İbrahim ve es-
Seyyid Hasan ve Yunus Yazıcı vesâir mazbûtü’l-esâmî kimesnelerden her biri
meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde mezbûrûn es-Seyyid Mehmed Memiş b. Mehmed ve
es-Seyyid İsa b. Mustafa muvâcehelerinde mezbûrân es-Seyyid Mehmed Memiş
ve es-Seyyid İsa esnâfımızdan olup lâkin kendi hallerinde olmayıp mezbûr es-
Seyyid Mehmed Memiş dâimâ esnâfımız beyninde tahrîk ve mezbûr es-Seyyid
İsa esnâfımıza itâ‘at etmeyip dâimâ itâle hatta târih-i i‘lâm gecesi nısfü’l-leylde
hizmetinde olduğu kimesnenin üzerine hücûm ve boğazını sıkıp ve mezbûr es-
Seyyid Mehmed Memiş dahi mu‘âvenet edip bu vechile kendilerden emn ve raha-
tımız meslûbdur deyü mezbûrânın muvâcehelerinde sû-i hâllerini ihbâr ve esnâf-ı
mezbûreden hurûcunu istid‘â eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 S sene [1]217

316
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

354 [50a-3] Efada v. Yasef ’in alacaklı olduğu Avanes v. Serkiz ile
sulh olduğu
150 guruşa sulh ve ibrâ
Ma‘rûz
Kazzâz Efada v. Yasef nâm Yahûdi meclis-i şer‘-i enverde bâ‘isü’l-i‘lâm Avanes v.
Serkiz nâm zimmî muvâcehesinde mersûm Avanes zimmî zimmetinde târih-i
i‘lâmdan üç ay mukaddem yedimden ve malımdan iştirâ ve kabz eylediği beher
kıyyesi ellişer guruşdan on bir buçuk vakıyye gaytân semeninden beş yüz yet-
miş beş guruş alacağım olup hatta târih-i i‘lâmdan üç gün mukaddem ikrâr dahi
etmekle meblağ-ı mezbûru mersûm Avanes zimmîden hâlâ taleb ederim deyü
tasaddî eylediğim da‘vâmdan bâ-tavassut-ı muslihîn mersûm Avanes zimmî ile an
inkâr kat‘an li’n-nizâ‘ yüz elli guruş bedel-i makbûza ba‘de’s-sulh ve’l-kabûl ziyâde
müdde‘âma işbu târih-i i‘lâma sâir cemî‘-i hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i
da‘vâdan mersûm Avanes zimmînin zimmetini kabûlünü hâvi ibrâ ve iskāt eyle-
dim deyü ikrâr ve tasdîkleri tescîl ve İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-27 S sene [1]217

355 [50a-4] Cariye olarak satılmak istenen Emine nâm-ı diğer Hesnâ’nın
hür olduğunu ispat etmesi
İsbât-ı hürriyet
Ma‘rûz
Cüssesinin on üç yaşında olmağa tahammülü olmağla sâbıkā rıkka inkıyâdını
mukırre ve mu‘terife ve ber-vech-i âtî da‘vâya kıbel-i şer‘den me’zûne olan açık
kara kaşlı kara gözlü siyah saçlı sâhibe-i arzuhâl Emine nâm-ı diğer Hesnâ nâm
mürâhika çarşamba günü arz odasında huzûr-ı hazret-i kāimmakām-ı âli-
makāmda ma‘kūd meclis-i şer‘-i enverde kendiye Gürcü cinsinden câriyesi olmak
üzere vaz‘-ı yedi mütehakkık olan Galata’ya muzâfe kasaba-i Tophane’de sâkin
mîr-i mirân Ali Paşa’nın tarafından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl olduğu Mustafa b.
Nasuh ve diğer Mustafa b. İbrahim şehâdetleriyle sâbit olan Hâfız Mehmed Efen-
di b. Mehmed muvâcehesinde İslâmbol’da Avratpazarında mukaddemâ sâkin olup
bir seneden beri Lanka nâm mahalde sâkin Parmakkapı kurbünde Eskici Ahmed
b. Ahmed ve mezbûr Ahmed’in oğlu süvâri topçusu Mustafa hâzır olduğu hâlde
ben işbu hâzır bi’l-meclis hürrü’l-asl Ahmed’in firâşından hâsıla ve zevcesi kezâlik
hürretü’l-asl Şerîfe Hatice’den mütevellîde olmamla bana ve ebeveynim mezbûrana
kat‘an rık târi olmamış hürretü’l-asl olup sâlifü’z-zikr Avratpazarında kâin ebevey-
nim mezbûrânın menzilinde iken vâlidem mezbûre Şerîfe Hatice Hatun târih-i

317
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

i‘lâmdan iki sene mukaddem fevt oldukda babam mezbûr Ahmed beni [50b]
Gürcü cinsinden câriye olmak üzere Ayvansaray nâm mahalde sâkine Fâtıma
Hanım’a bey‘ ve teslîm ol dahi beni ba‘de’l-iştirâ Yenihamam kurbünde İvaz Paşa
kerîmesi ismi ma‘lûmum olmayan hanıma bey‘ ve teslîm ol dahi ba‘de’l-iştirâ ve’l-
kabz müvekkil-i mûmâ-ileyh Ali Paşa’ya bey‘ ve teslîm ol dahi beni iştirâ ve kabz
edip ol vechile rakīka câriyesi olmak üzere bana bi-gayr-ı hakkın vaz‘-ı yed eder
suâl olunup müvekkil-i mûmâ-ileyhin kasr-ı yedine tenbîh-birle sebîlim tahliyye
olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde vekîl-i mezbûr dahi cevâbında müvekkil-i
mûmâ-ileyh Ali Paşa mevsûfe-i mezbûreyi merkūme İvaz Paşa kerîmesi hanım-
dan Gürcü cinsinden rakīka câriye olmak üzere iki bin üç yüz guruş semen-i
medfû‘ ve makbûza iştirâ ve kabz etmekle ol vechile câriye-i memlûkesi olmak
üzere vaz‘-ı yed eder deyü ber-vech-i muharrer vaz‘-ı yedini bi’l-vekâle ikrâr ve
hürriyet-i asliye müdde‘âsını ba‘de’l-inkâr mevsûfe-i mezbûre Emine nâm-ı diğer
Hasnâ ber-vech-i muharrer hürriyet-i asliyye müdde‘âsını sâlifü’l-beyân Avratpa-
zarı Mahallesi ahâlîsinden ve sikāt-ı sahîhatü’l-kelimâtdan Eskici Ahmed b. Mus-
tafa ve Kahveci Osman b. Ahmed ve Sarrac Mahmud b. İbrahim nâm kimesne-
ler ile mahalle-i mezbûrede vaki‘ Cerrahpaşa hamamı Nâzırı Hatice bt. Mahmud
dellâkelerinden Rukiye bt. Osman ve diğer Rukiye bt. Mehmed nâm Hatunların
arz odasında bi’l-muvâcehe vech-i vecih-i şer‘î üzere şehâdetleriyle isbât etmeğin
mûcebiyle mevsûfe-i mezbûre Emine nâm-ı diğer Hesnâ’nın hürriyetine hüküm
ve müvekkil-i mûmâ-ileyhe izâfetle vekîl-i mezbûrun kasr-ı yedine tenbîh olunup
sebîli tahliyye olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-selh-i Safer sene 1217

356 [50b-1] Cariye olarak satılmak istenen Tiflisli Edayi ve kızı Ziba’nın
hür olduklarını ispat etmeleri
İsbât-ı hürriyet
Ma‘rûz
Sâbıkā rıkka inkıyâdını mukırra ve mu‘terife ve ber-vech-i âtî da‘vâya kıbel-i
şer‘den me’zûne olan kısa boylu çatık kaşlı sâhibe-i arzuhâl Edayi nâm Hatun
meclis-i şer‘-i enverde Gürcü cinsinden câriyesi olmak üzere kendiye vaz‘-ı yedi
mütehakkık olan derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Esirci Mehmed b. Musta-
fa muvâcehesinde ben nefs-i Tiflis kalesi derûnunda mütemekkin olan fi’l-asl
Karabağî mütemekkinlerinden hürrü’l-asl olan Allahverdi nâm Ermeninin
firâşından hâsıl ve zevcesi kezâlik hürretü’l-asl olan Senatin nâm Ermeniyeden
mütevellide olup bana ve ebeveynime kat‘an rık târi olmamış hürretü’l-asl oldu-
ğumdan mâ‘adâ Tiflis Erâmîni’nin ricâl ve nisâ ve sıbyânının sebiy ve istirkākı
bâ-fermân-ı âlî memnû‘ iken ben ve benden mütevellîde bana teba‘iyetle kezâlik

318
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

hürretü’l-asl olan işbu hâzıra bi’l-meclis on üç yaşında mâî gözlü sarı kaşlı sad-
riye murâhika kızım Zibâ zikr olunan Tiflis kalesinden bir-takrîb ile sebiy ve
sirka olunup ba‘dehû şeref-i İslâm’la ben müşerrefe ve bana teba‘iyetle kızım
hâzıra-i mezbûre dahi kezâlik Müslime oldukdan sonra tedâvül-i eyâdî ile biz el-
yevm mezbûr Esirci Mehmed’in yedinde olup bize rakīka câriyeleri olmak üze-
re vaz‘-ı yed eder suâl olunup men‘ ve sebilimiz tahliyye olunmak murâdımızdır
deyü da‘vâ ettiklerinde ol dahi cevâbında sâlifü’z-zikr Tiflis erâminin ricâl ve
nisâ ve sıbyânın sebiy ve istirkākları memnû‘ olduğunu ikrâr lâkin mevsûfetân-ı
mezbûrânı Gürcü cinsinden rakīka olmak üzere gāib ani’l-meclis el-Hâc Ahmed
Ağa’dan bin altı yüz guruş semen-i medfû‘ ve makbûza iştirâ etmişdim deyü ber-
vech-i muharrer müdde‘âlarını inkâr etmekle müdde‘iye-i mezbûre ber-vech-i
muharrer müdde‘âsını lede’t-tezkiye adl ve makbûlü’ş-şehâde idükleri ihbâr olu-
nan medîne-i Üsküdar’da Çömlekçi olup fi’l-asl Tiflis ahâlîsinden İsmail b. el-
Hâc Haydar ve Hakverdi b. Musgalı nâm Müslimler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe
ber-nehc-i şer‘î isbât etmeğin mûcebiyle mezbûre Edayi ve kızı hâzıra bi’l-meclis
mezbûre Ziba’nın sebilleri tahliyye olunup ve merkūm Esirci Mehmed’in kasr-ı
yedine tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-selh-i Safer sene 1217

357 [50b-2] Salih b. Mustafa ile Seyyid Ahmed b. Mehmed’in birbirlerinin


zimmetlerini ibra ettikleri
Yumurtacı ibrâsı
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Salih b. Mustafa meclis-i şer‘-i münîrde odunkapısı tüccârından
derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism es-Seyyid Ahmed b. Mehmed muvâcehesinde
mezbûr es-Seyyid Ahmed manav metâ‘ı bey‘ u şirâsında fâide beynimizde be-
raber olmak üzere inânen şerîkleri olup ben iki sene müddetden beri medîne-i
İznikmid kazâsından merkūm es-Seyyid Ahmed’e irsâl eylediğim elma ve em-
rud ve ceviz ve pestil ve yumurta vesâir envâ‘-ı zehâyiri merkūm es-Seyyid Ah-
med Âsitâne-i aliyyede bey‘ ve kabz-ı semen edip ol vechile işbu târihe gelince
ticâret edip el-hâletü hâzihi fesh-i akd-i şirket ve hesabımız işbu hâzır bi’l-meclis
pazarbaşı vekîli vesâirler ma‘rifetiyle rü’yet olundukda merkūmun beyân eyle-
diği fâideden yedinde bir nesne zuhûr etmeyip lâkin müddet-i mezbûrede olan
ticâretimizden ziyâde iki bin guruş fâide hâsıl olup merkūm es-Seyyid Ahmed
ketm etmekle nısfı olan bin guruş hissemi merkūmdan hâlâ taleb ederim deyü
bundan akdem da‘vâ eylediğimde ol dahi inkâr edip ol vechile beynimizde ba‘de
vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı muslihîn ben ber-vech-i muharrer tasaddî eyledi-
ğim da‘vâ-yı merkūmeden meccânen fâriğ olmamla husûs-ı şirkete ve müddet-i

319
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

mezbûrede beynimizde cereyân eden ahz u i‘tâya ve mu‘âmelât-ı şettâya müte‘al-


lika âmme-i da‘vâdan tarefeynden her birimiz âharın zimmetini ibrâ-yı âmm-ı
râfi‘u’l-hısâm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt ve her birimiz ber-vech-i muharrer
âharın ibrâsını kabûl ile kat‘an kat‘-ı münâza‘a eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri
tescîl ve İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 S sene 1217

358 [51a-1] Hoca Gıyaseddin cami-i şerifi imamı Mehmed b. Mustafa’nın


azliyle yerine Halil Efendi b. Mehmed’in tayin edildiği
İmâm azli ve ihrâcı
Ma‘rûz
İslâmbol’da Ağakapısı kurbünde merhûm Hoca Gıyaseddin Mahallesi ahâlîsinden
Yamak Mehmed Ağa ve el-Hâc Ahmed ve el-Hâc Mehmed ve es-Seyyid Mustafa
ve Süleyman Ağa ve Derviş el-Hâc Mehmed Esad Ağa ve Halil Ağa ve el-Hâc Sü-
leyman Ağa ve Yorgancı İbrahim Ağa vesâirleri meclis-i şer‘-i enverde merhûm-ı
mezbûr Hoca Gıyaseddin câmi‘-i şerîfinde imâm olan es-Seyyid Mehmed b.
Mustafa muvâcehesinde mezbûr es-Seyyid Mehmed mahallemiz imâmı olup
edâ-yı hizmet eylediğinden mâ‘adâ mezbûr da‘vâlara vekâlet ve şehâdet etmeği
kendine kâr ittihâz ve âhar gûnâ fısk u fücûr edip dâimâ sekrânü’l-hâl olmağla
ol vechile mezbûrun imâmetinden cümlemiz istikrâh eylediğimizden gayrı azli
dahi lâzım gelmekle azl buyrulmak murâdımızdır deyü muvâcehesinde mezbûr
es-Seyyid Mehmed’in iktidâya münâfi sû-i hâlini ihbâr eylediklerinde mezbûr
es-Seyyid Mehmed dahi imâmet-i mezkûreyi hüsn-i rızâsıyla ahâlî-i mahalle-i
mezbûrenin muhtarları olup her vechile ehil ve müstehık olduğu ihbâr olunan
lede’l-imtihan istihkākı nümâyân işbu hâzır bi’l-meclis Halil Efendi b. Mehmed’e
ferağ ve kasr-ı yed ve fîmâ ba‘d mahalle-i mezbûreye varmayıp ve umûrlarına
kat‘an müdâhale etmeyip kendi ırzıyla mukayyed olmak üzere ta‘ahhüd eyledi-
ğinde merkūm Halil Efendi dahi imâmet-i mezkûreyi kabûl ve ahâlî-i mahalle-i
mezbûre dahi iştikâlarından fâriğler olup bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İstan-
bul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-S sene 1217

359 [51a-2] Hanife bt. İbrahim ve Zeliha hatun’un, Hoca Gıyaseddin


Mahallesi imamı Mehmed Efendi b. Mustafa hakkındaki
şikâyetlerinden vazgeçtikleri
İmâmı ta‘zîrden ibrâ
Ma‘rûz

320
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

İslâmbol’da Hoca Gıyaseddin Mahallesi’nde sâkineler Şehsuvarzâde mu‘tekası


Zeliha Hatun ve hürresi Hanife bt. İbrahim nâm Hatun taraflarından husûs-ı
âti’l-beyânda vekîlleri olduğu zâtlarını ârifân es-Seyyid Mustafa Ağa b. el-Hâc
İbrahim ve Mehmed Ağa b. Ahmed şehâdetleriyle sâbit olan Süleyman Beşe b.
Hüseyin nâm kimesneler meclis-i şer‘-i enverde mahalle-i mezbûre İmâmı es-
Seyyid Mehmed Efendi b. Mustafa muvâcehesinde mezbûr es-Seyyid Mehmed
Efendi müvekkiletân-ı mezbûretânın mahalle-i mezbûrede sâkine oldukları men-
zilleri kapısına târih-i i‘lâm gecesi sa‘at üçte iken kolluk neferâtıyla gelip menzil-
lerinin kapısını küşâd ve menzil-i mezbûra duhûl edip ol vechile müvekkiletân-ı
mezbûretâna âr lâhık olmağla mûceb-i şer‘îsini taleb ederiz deyü bundan akdem
da‘vâ ve müdde‘âlarını isbât ve mûcebiyle merkūm es-Seyyid Mehmed Efendi’ye
şer‘an ta‘zîr lâzım gelmişdi el-hâletü hâzihi müvekkiletân-ı mezbûretân hakk-ı
ta‘zîr da‘vâlarından meccânen fâriğalar olup husûs-ı mezkûra müte‘allika âmme-i
da‘vâdan merkūm es-Seyyid Mehmed Efendi’nin zimmetini kabûlünü hâvi ibrâ ve
iskāt edip bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eylediler deyü vekîl-i mezbûrun ikrârını merkūm
Mehmed Efendi tasdîk eylediği tescîl ve İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-S sene 1217

360 [51a-3] Zeyneb bt. Abdullah’ın geçimsiz ve kötü ahlaklı olmasından


dolayı mahalleden çıkarıldığı
Mahalleden ihrâc
Ma‘rûz
İslâmbol’da Şehzâdebaşı kurbünde Balabanağa Mahallesi imâmı vekîli müezzin
Ali Efendi ve ahâlîsinden Mehmed Ağa ve Fesci Hasan Ağa ve odabaşı Ahmed
Ağa ve Halil Ağa ve Dikici Selim Beşe ve Bostanî Memiş ve Saka Süleyman ve Fod-
lacı Said ve Koltukçu el-Hâc İsmail ve Bıçakçı Mustafa ve Nakkāş el-Hâc İbrahim
Ağa ve berber İsmail ve Hakkâk Mustafa ve Basmacı İsmail’den her biri meclis-i
şer‘-i enverde mahalle-i mezbûrede sâkine mu‘arrefetü’z-zât Zeyneb bt. Abdullah
nâm Hatun muvâcehesinde mezbûr Zeyneb Hatun mahallemiz sâkinelerinden
olup lâkin kendi halinde ırzıyla mukayyed olmayıp hadîdetü’l-lisân ve bed-zebân
olmağla bize ve mahalle-i mezbûrenin sıbyân ve nisvânına şütûm-ı galîza ile
şetm ve nâ-mahremden ictinâb etmeyib ol vechile kendiden emn ve rahatımız
meslûb olmuşdur deyü muvâcehesinde mezbûr Zeyneb Hatun’un sû-i hâlini ihbâr
ve kendiden iştikâ ve mahalle-i mezbûreden hurûcu iltimâs eyledikleri İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-S sene 1217

321
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

361 [51a-4] Arakil v. Ayvaz’ın, Rüstempaşa vakfından icareli iki bab


dükkânını Mehmed b. Mahmud’a devrettiği
Han odası mübâya‘ası
Ma‘rûz
İslâmbol’da Kumkapı kurbünde Balipaşa Mahallesi’nde mütemekkin Arakil v. Ay-
vaz nâm zimmî meclis-i şer‘-i enverde bâ‘isü’l-i‘lâm es-Seyyid Mehmed b. Mah-
mud muvâcehesinde İslâmbol’da Mahmudpaşa Câmi‘-i şerîfi kurbünde merhûm
Rüstempaşa Evkāf-ı şerîfi musakkafâtından sultan odaları demekle arîf bir bâb
hân derûnunda kâin fevkānî ve tahtânî altmış bir bâb oda ve kahvehâne ve hân-ı
mezkûr dâhilinde kapı arasında kâin iki bâb dükkânlar ve hân-ı merkūmdan ol-
mak üzere hân-ı mezkûr hâricinde kâin altı bâb dekâkîn derûnlarında mevcûde
gedik tâ‘bir olunur işbu bir kıt‘a fermân-ı âlî mantûkunca mülk-i müşterâm olan
âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerden hân-ı mezkûrun fevkānîsinde sol tarafda sekizinci
odada kâin gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerimi tarefeynden bi’l-icâb
ve’l-kabûl bi-safkatin vâhidetin merkūm es-Seyyid Mehmed’e yedi yüz elli guruş
semen-i makbûz mukābelesinde bâten ve sahîhan bey‘ ve temlîk ve teslîm eyledi-
ğimde ol dahi ber-vech-i muharrer iştirâ ve tesellüm ve kabz ve kabûl eylediğinden
sonra mebî‘-i mezkûrun tağrîr ve gabnine müte‘allika âmme-i da‘vâdan tarefeyn-
den her birimiz âharın zimmetini kabûlünü hâvi ibrâ ve iskāt edip ba‘de’l-yevm
zikr olunan sekizinci oda derûnunda mevcûde gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmelerde benim aslan ve kat‘an alâka ve medhalim kalmayıp merkūm es-
Seyyid Mehmed’in mülk-i müşterâsı ve hakk-ı sırfı olmuşdur dedikde merkūm
es-Seyyid Mehmed dahi ba‘de’t-tasdîk zikr olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeler
merkūm Arakil zimmînin üzerinden ref ‘ ve terkīn ve merkūm es-Seyyid Mehmed
üzerine mülkü olmak üzere Başmuhâsebe’ye kayd ve emr-i âlî-i mezkûrdan ihrâc
olunup yedine sûret i‘tâ buyrulmasını istid‘â eylediği İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-2 min-Rebî‘ülevvel sene 1217

362 [51b-1] Çubukçu esnafından Malkon’un, nizama aykırı hareket


etmeyeceğini taahhüt etmesi
Çubukçu esnâfının ta‘ahhüdü
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede vâki‘ çubukçu esnâfının kethüdâsı Ebûbekir Ağa ve mütevellî
es-Seyyid el-Hâc Mehmed Emin ve Ellialtı Halil ve el-Hâc Hasan ve Mustafa ve
Ali ve es-Seyyid Hasan ve Ahmed ve Şahbazoğlu Hasan ve Hacı Bekir ve zimmî
ustalarından Kirkor ve Artin ve Agob ve Oseb ve Varteres ve Yahûdi ustalarından
David ve Yako ve Küçük Yako vesâirleri meclis-i şer‘-i enverde esnâf-ı mezkûreden

322
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Malkon zimmî muvâcehesinde mersûm Malkon esnâfımızdan olup lâkin işbu ye-
dimizde olan bir kıt‘a fermân-ı âlîşân nâtık olduğu üzere taşradan Âsitâne-i aliy-
yeye gelen çubuk ve imâme kethüdâ ve ustalarımız ma‘rifetiyle bi’t-terâzi kat‘-ı
fiyat ve bi’l-cümle esnâfın ma‘lûmları olarak Âsitâne-i aliyye ve Bilâd-ı selâsede
vâki‘ cem‘an yüz elli aded mu‘teber başmuhâsebede mukayyed gedik ashâbı beyn-
lerinde alâ-merâtibihim tevzî‘ ve taksîm olunup eğer kable kat‘i’l-fiyat esnâf-ı
mezkûreden biri hufyyeten çubukçu esnâfına mahsûs olan envâ‘-ı çubuğu Pazar ve
iştirâ eder olur ise Müslim ise kalebend ve zimmî ve Yahûdi ise vaz‘-ı kürek-birle
tedîb olunmak şürût-ı nizâmımızdan olup ve nizâm-ı mezkûr düstûrü’l-amel iken
merkūm Malkon zimmî bu esnâda kable kat‘i’l-fiyat hilâf-ı emr-i âlî çubuk iştirâ
ve hilâf-ı şürût-ı nizâm hareket ve tarafımızı ihtilâle bâdi olmağla tedîb olunması
murâdımızdır deyü iştikâ ve takrîrlerine mutâbık bir kıt‘a fermân-ı âlîşân ibrâz et-
tiklerinde mersûm Malkon zimmî mazmûn-ı fermân-ı âlîşânı tasdîk ve ber-vech-i
muharrer hilâf-ı emr-i âlîşân hareket eylediğini inkârından mâ‘adâ fîmâ ba‘d dahi
fermân-ı âlîşânın hâvi olduğu bi’l-cümle şürût üzere hareket ve esnâf-ı mezkûreye
itâ‘at ve hilâfına hareket eder ise esnâf-ı mezkûreden ihrâc ile tedîb olunmasına
râzı oldukda esnâf-ı mezkûre dahi ber-vech-i muharrer şikâyetlerini tehîr eyledik-
leri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre-i Rebî‘ülevvel sene 1217

363 [51b-2] Âmine Hatun bt. Osman’ın, Hristo v. Panayot aleyhine açtığı
alacak davasında iddiasını ispat edemediğinden muarazadan
men edildiği
450 guruş mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Mübârek kamer-tâb-ı hüsrevâneye arzuhâl takdîm eden mu‘arrefetü’z-zât Âmine
Hatun bt. Osman Çarşamba günü arz odasında huzûr-ı hazret-i kāimmakām-ı
âli-makāmda ma‘kūd meclis-i şer‘-i enverde bahçıvân tâifesinden Hristo v. Pa-
nayot nâm zimmî muvâcehesinde mersûm Hristo zimmî zevcim olup bundan
akdem gaybet-i münkatı‘a ile gāib olan Ağacıkzâde Mehmed Emin Ağa’nın tasar-
rufunda olan Lanka kurbünde vâki‘ bir bâb vakıf bostanda müşâhereten müstecir
iken bundan akdem ma‘rifet-i şer‘le ihrâc olundukda malımdan mersûm Hris-
to zimmî bi-gayr-ı hakkın dört yüz elli guruşumu ahz etmekle istirdâd ederim
deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında bostân-ı mezkûra izn-i mütevellî ile mülki-
yet üzere gars edip malım olan eşcâr-ı ma‘lûmemi gāib ani’l-meclis İspir zimmîye
dört yüz elli guruşa bey‘ ve teslîm ve semen-i meblağ-ı mezkûr dört yüz elli gu-
ruşu gāib-i mesfûr İspir zimmîden ahz etmişdim deyü müdde‘î-i mezbûrenin
ber-vech-i muharrer müdde‘âsını inkâr etmekle müdde‘iye-i mezbûre Âmine

323
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Hatun ber-minvâl-i muharrer müdde‘âsına ikāmet-i beyyine edememekle bi’t-


taleb mersûm Hristo zimmî arz odasında bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î tahlîf
olunmağın mûcebiyle müdde‘iye-i mezbûre Âmine Hatun da‘vâ-yı mezkûresiyle
mersûm Hristo zimmîye bilâ-beyyine mu‘ârazadan men‘ olunduğu İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-selh-i S sene [1]217

364 [51b-3] Koço v. Nano’nun, Sultan Abdülhamid Han vakfından icareli


kasap dükkânı gediğini Niko v. Papa Dimitri’ye devrettiği
Kassab gediği mübâya‘ası
Ma‘rûz
Hüdâvendigâr-ı sâbık cennet-mekân firdevs-âşiyân merhûm Abdülhamid Hân
hazretlerinin evkāfı musakkafâtından Yedikule hâricinde kâin üçüncü selhhâneye
merbût İstanbul’da Arslanhane kurbünde köşebaşında sebzeciye muttasıl bir
bâb kasab dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı
lâzıme-i ma‘lûmelere bâ-temessük-ı vakf mutasarrıf olan Koço v. Nano zimmî
meclis-i şer‘-i enverde hâssa kasabbaşısı İzzetlü Mustafa Ağa tarafından vekîli
kasablar kethüdâsı es-Seyyid Halil Ağa ve ustalarından mazbûtü’l-esâmî kimes-
neler hâzır oldukları hâlde kasab ustalığını idâreye kādir idüğü ihbâr olunan
bâ‘isü’l-i‘lâm Niko v. Papa Dimitri zimmî muvâcehesinde takrîr-i kelâm edip
ber-vech-i muharrer mutasarrıf olduğum âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerimi hüsn-i
rızâ ve tayyib-i ihtiyârım ile bedel-i ma‘lûm ve makbûz mukābelesinde mersûm
Niko zimmîye ferağ ve tefvîz eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer tefevvüz
ve kabûl edip ba‘de’l-yevm zikr olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerde benim kat‘an
alâka ve medhalim kalmayıp mersûm Niko zimmînin dâhil-i havza-i tasarru-
fu olmuşdur dedikde mersûm Niko zimmî dahi ba‘de’t-tasdîk zikr olunan âlât-ı
lâzıme-i ma‘lûmeler kendi üzerine defter-i vakfa kaydolunup yedine temessük
i‘tâsını istid‘â eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre-i Rebî‘ülevvel sene [1]217

365 [52a-1] Mevlid Kandili münasebetiyle cami ve mescit minarelerinde


kandil yakılması
Bâ-sahh
İstanbul Kādısı faziletlü efendi ( ) işbu i‘lâmınız rikāb-ı hümâyûna arz olundukda
Hak te‘âlâ mübârek eyleye âmin mazmûnunda hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn
şeref-yâfte-i sudûr olmağla leyle-i mübâreke-i mezkûrede cevâmi‘ ve mesâcid

324
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

minârâtında îkād-ı kanâdil olunmak için iktizâ edenlere tenbîh eyleyesiz deyü
buyruldu
Fî-5 min Ra sene 1217
Ma‘rûz
İşbu sâl-ı bâhirü’l-yümn ve’ş-şeref sene seb‘a aşara ve mi’eteyn ve elf gurre-i
Rebî‘ülevvel hâlâ bi’r-rü’ye sâbite olmayıp gurre-i Saferi’l-hayr dahi yevmü’l-
erbi‘âdan mazbûta olduğundan tekmîl-i selâsin ile gurre-i Rebî‘ülevvel yevm-i
Cumadan mu‘teber olmağla mutfî-i nîrân-ı Mecûs mübtil-i âyîn-i erbâb-ı nâkûs-ı
şehriyârı-nüshatgâh-ı? ıstıfâ cenâb-ı hazret-i Muhammedü’l-Mustafa aleyhi
mine’s-salavât ezkâhâ ve mine’t-teslîmât agāhâ efendimizin vücûd-ı mesûd-ı âlem-
su‘ûdları pertevbâş-ı etrâf-ı âlem ve matla‘-ı sa‘âdetden tulû‘-ı rûşnâyi baht-ı benî
âdem olduğu şehr-i şerîf-i mezbûrun on ikinci leyle-i sülesâya tesâdüf etmekle bu
ni‘met-i celîle-i uzmâya ibtihâcen ve teşekküren mübârât-ı cevâmi‘ îkād-ı kanâdil
ile tezyîn ve kulûb-ı müminîn-i meserret-karîn olunmak âdet-i seniyye-i devlet-i
aliyye ve deydene-i müstahsene-i seniyye olunmağın selâtîn-i izâm tağamme-
dehüm? bi-zülâli keremihi’l-allâm hazerâtı cevâmi‘-i şerîfeleri kayyımlarına bâ-
fermân-ı âlîşân tenbîh olunmak iktizâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
El-emru hazreti veliyyü’l-emr.

366 [52a-2] Salih b. Osman’ın, Burgucu esnafı nizamına uyacağını


taahhüt etmesi
Burgucu esnâfına dâir ta‘ahhüd i‘lâmı
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede vâki‘ burgucu esnâfının kethüdâları Mustafa ve esnâf-ı
mezkûreden ve İsmail ve Ahmed ve Hasan Usta ve İbrahim ve Ahmed ve Hüseyin
Usta ve Salih ve Mustafa Usta ve İbrahim Usta vesâirleri meclis-i şer‘-i enverde
esnâf-ı mezkûreden derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Salih b. Osman mahzarın-
da mezbûr Salih esnâfımızdan olup lâkin kalb ve redî burgu i‘mâl ve ibâdullâha
bey‘ edip bi’d-defa‘ât tenbîh olundukda ısgā etmeyip ve bize itâ‘at etmemekle
kıbel-i şer‘den tenbîh olunmak murâdımdır deyü işbu arzuhâlleriyle iştikâ ettik-
lerinde merkūm Salih istintak olundukda cevâbında külliyen inkârından mâ‘adâ
fîmâ ba‘d kalb ve redî burgu işlemeyip esnâf-ı mezkûreye itâ‘at ve inkıyâd etmek
üzere ta‘ahhüd eylediğinde esnâf-ı merkūme dahi şikâyetlerinden fâriğler olduk-
ları İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-2 min-Rebî‘ülevvel sene 1217

325
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

367 [52a-3] Kavukçu nizamı gereği Şirin v. Agob’un, Müslümanlara ait


kavukçu dükkânını satın alamayacağı
Kavukçu Nizâmı
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede vâki‘ kavukçu esnâfının Kethüdâsı İbrahim Ağa ve Mütevellî
Mehmed Emin Ağa ve ihtiyâr ustalarından es-Seyyid el-Hâc Ahmed Ağa ve İs-
mail Ağa ve el-Hâc Ahmed Ağa ve Halil Ağa ve es-Seyyid Mustafa Ağa ve el-Hâc
Ahmed Ağa ve İbrahim Ağa ve Mahmud Ağa ve Hüseyin Ağa ve Şâkir Ağa ve
Ârif Ağa ve es-Seyyid Mustafa Ağa ve el-Hâc Ahmed Ağa ve Uzun Ahmed Ağa
ve Tahir ve es-Seyyid Ahmed Ağa vesâirleri Çarşamba günü arz odasında huzûr-ı
hazret-i kāimmakām-ı âli-makāmda ma‘kūd meclis-i şer‘-i enverde esnâf-ı
mezkûrenin zimmî ustalarından Şirin v. Agob ve Kapril v. Kazros nâm zimmîler
muvâcehelerinde İslâmbol’da işbu yedimizde olan bir kıt‘a fermân zikr olunan ka-
vukçular sûkunda kâin altmış dört aded kavukçu dükkânı derûnunda mevcûde
kavukçu gediği âlât-ı lâzımesi müsellem olan kavukçu ustalarına ve on üç aded
kavukçu dükkânı derûnunda mevcûde kezâlik âlâtı zimmî olan kavukçu ustaları-
na mahsûs iken mersûm Kavukçu Şirin zimmî zikr olunan Müslime mahsûs alt-
mış dört aded dükkândan kavukçular sûkunda vâki‘ bir bâb kavukçu dükkânında
mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin mâliki olan
Kavukçu İbrahim Ağa b. el-Hâc Mehmed’den dört yüz seksen guruşa iştirâ ve
kabz edip lâkin âlât-ı mezkûre Müslime mahsûs olmağla suâl olunup kemâ-fi’s-
sâbık Müslime bey‘ etmek üzere mersûm Şirin zimmîye ve mersûm Kapril dahi
esnâfımız ustalarından olup lâkin esnâfımıza itâ‘at etmemekle esnâfımıza itâ‘at et-
mek üzere mersûm Kapril zimmîye tenbîh olunmak murâdımızdır dediklerinde
mersûm Şirin zimmî âlât-ı muharrere-i mezkûreyi meblağ-ı mezbûr dört yüz sek-
sen guruş arz odasında rızâsıyla esnâf-ı mezkûreden el-Hâc Ahmed Ağa’ya bey‘
ve teslîm ol dahi iştirâ ve kabz ve kabûl ve mersûm Kapril zimmî dahi fîmâ ba‘d
esnâf-ı mezkûreye itâ‘at ve inkıyâd etmek üzere ba‘de’t-ta‘ahhüd du‘âhânemizde
ma‘kūd meclis-i şer‘de merkūm Mehmed Emin Ağa semen-i merkūm dört yüz
seksen guruşu mesfûr Şirin zimmîye def ‘ ve teslîm ol dahi ba‘de’l-ahz ve’l-kabz
bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eylediklerinden esnâf-ı merkūmeden her biri fîmâ ba‘d zikr
olunan altmış dört aded dükkân derûnlarında Müslime mahsûs olan gedik âlâtı
ashâbının biri bey‘ murâd ettiklerinde yine Müslime bey‘ etmek üzere fermân-ı
âlîleri sudûrunu istirhâm eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-selh-i S sene 1217

326
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

368 [52a-4] Çörekçi Topal Ahmed b. Mustafa’nın, Yağcı Kostandi v.


Riko’nun aleyhine açtığı alacak davasını ispat edemediğinden
muarazadan men edildiği
156 guruş
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Çörekçi Topal Ahmed b. Mustafa meclis-i şer‘-i
enverde arzuhâl eden Yağcı Kostandi v. Riko zimmî muvâcehesinde mersûm Kos-
tandi zimmî târih-i i‘lâmdan altı sene mukaddem bana bey‘ ben dahi iştirâ ve
kabz eylediğim ma‘lûmü’l-kıyye revgan-ı sâde semenini tamamen benden istîfâ
eylediğinden mâ‘adâ sehven kendiye yüz elli altı guruş dahi ziyâde medfû‘um ol-
mağla istirdâd ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında sene-i sâbıkā Recebi’l-
ferdinin altıncı günü beynimizde cereyân eden ahz u i‘tânın hesabını sahîhan
lede’r-rü’ye husûs-ı mezkûra ve târih-i merkūma gelince müddet-i mezbûrede
cereyân eden bi’l-cümle ahz u i‘tâya müte‘allika âmme-i da‘vâdan tarefeynden
her birimiz âharın zimmetini kabûlü hâvi [52b] ibrâ ve iskāt etmişdik deyü ey-
lediği def ‘ini merkūm Topal Ahmed ikrâr u i‘tirâf ettikde sonra dönüp mersûm
Kostandi zimmî bey‘ eylediği revgan-ı sâdenin vezn ve fiyatında ihânet etmedi-
ğine yemîn eylesin deyü ibrâ eylediği kelâmına iltifât olunmamağla mûcebiyle
mersûm Kostandi zimmîye bî-vech-i şer‘î mu‘ârazadan men‘ olunduğu İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-4 min Ra sene 1217

369 [52b-1] Haçador v. Dadek’in berber dükkânına uygunsuz kişilerin


gelmesi sebebiyle dükkânın kapatılması
Berber dükkânından ihrâc
Ma‘rûz
İslâmbol’da Sancaktar Hayreddin Mahallesi İmâmı Salih Efendi ve Müezzini Meh-
med Said Efendi ve ahâlîsinden Mehmed Efendi ve Yiğitbaşı Kassab Derviş Meh-
med ve Süleyman Ağa ve Mehmed Ârif ve Salih Ağa ve Mustafa ve Şeyh Mustafa
Efendi ve Salih Ağa ve Süleyman Çelebi ve Hâfız Mehmed Çavuş ve Mustafa Ağa
ve Mehmed Ağa ve es-Seyyid Musa ve Derviş Mehmed Ağa ve Hasan Ağa’dan
her biri meclis-i şer‘-i enverde zikri âtî berber dükkânı ve ittisâlinde vâki‘ arsaya
bâ-temessük-ı mütevellî mutasarrıfe olan sâbıkā Hüdâvendigâr-ı âzim-i riyâz-ı
cinân-ı mağfiret-nişan garîk-i lücce-i Rahmân Sultan Mustafa Hân hazretle-
rinin başkadınları Habîbe Kadın efendi taraflarından zikri âtî husûsta vekîlleri
olan Bostanî es-Seyyid Hüseyin ile Haçador v. Dadek zimmî muvâcehelerinde
mahalle-i mezbûrede vâki‘ bir bâb berber dükkânı derûnunda mevcûde gedik

327
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

âlât-ı lâzımesi mersûm Haçador zimmînin mülkü olmağla mesfûr Haçador zimmî
dükkân-ı mezkûrda dâimâ tarafından berberlik için mechûlü’l-ahvâl kimesne-
leri idhâl eylediğinden mâ‘adâ hezele makūlelerini dükkân-ı mezkûra cem‘ ve
alenen şürb-ı hamr ve arak ve kumar oynatıp cümlesi sekerân olduğundan bir
vechile dükkân-ı mezkûrun sûkundan sıbyân ve nisâmız mürûr ve ubûr etme-
diğinden mâ‘adâ bize itâle etmeleriyle bu vechile cümlemizin emn ve rahatı
meslûb olmağla âlât-ı mezkûreyi mersûm Haçador zimmî esnâf-ı mezkûrenin
emn ve mu‘temedine ve fîmâ ba‘d dükkân-ı mezkûr tarafına gelmemek üzere
mersûm Haçador zimmîye ve müvekkile-i mûmâ-ileyhâ Habîbe Kadın efendi
dahi dükkân-ı mezkûrun ittisâlinde olan arsayı dükkân-ı mezkûra bahçe ittihâz
ve muhdes pencere küşâdıyla dükkân-ı mezkûrda icrâ-yı fısk ve envâ‘-ı fesâdât
olunacağına bâ‘is olmağla men‘ olunmak üzere müvekkile-i mûmâ-ileyhâ Habîbe
Kadın efendi’ye tenbîh olunmak murâdımızdır deyü vakf-ı mezbûrun mütevelli-
yesi vekîli Hâfız Tahir Efendi hâzır olduğu hâlde da‘vâ ettiklerinde mersûm Ha-
çador zimmî dahi âlât-ı muharrere-i mezkûreyi rızâsıyla âhara bey‘ ve fîmâ ba‘d
dükkân-ı mezkûra varmamak üzere ta‘ahhüd eylediğinde vekîl-i mezbûr zikr olu-
nan arsayı berber dükkânına bahçe ittihâz ve zikr olunan berber dükkânından
arsa-yı mezbûreye pencere küşâd etmeyip müceddeden sandalcı dükkânı binâ et-
mek üzere vekîl-i merkūm Bostanî Hüseyin ta‘ahhüd eylediğinde ahâlî-i mahalle-i
merkūmûndan her biri dahi râzılar olup bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-3 min-Rebî‘ülevvel sene 1217

370 [52b-2] İsmail b. Mustafa’nın, Velotako v. Mina ve Yuvan v. Yorgi’nin


birbirlerinin zimmetlerini ibrâ ettikleri
Sükkerî şerbetçi ibrâsı
Ma‘rûz
Sükkerî şerbetçi esnâfından İsmail b. Mustafa meclis-i şer‘-i enverde bahçıvân
tâifesinden Velotako v. Mina ve Yuvan v. Yorgi nâm zimmîler muvâcehelerinde
târih-i i‘lâmdan bir gün mukaddem mersûmân Velotako ve Yuvan’dan varak-ı gül?
iştirâ murâd eylediğimde bey‘e mümâna‘at ve beni kolluk neferâtına bi-gayr-ı hak-
kın ahz ve darbettirmeleriyle mersûmândan iştikâ sadedinde onlar dahi sen bi-
zim ma‘lûmü’l-kıyye gül varağımızı bi-gayr-ı hakkın telef ve ızâ‘at etmekle tazmîn
taleb ederiz deyü benden da‘vâ ol vechile beynimizde münâza‘a vâkı‘a olmuşdu
el-hâletü hâzihi beynimiz ıslâh ve tevfîk olunup tarefeynden her birimiz iddi‘â ey-
lediğimiz da‘vâlarımızda meccânen fâriğler olup zikr olunan husûslara müte‘allika
âmme-i da‘vâdan tarefeynden her birimiz âharın zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve
iskāt edip bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri tescîl ve İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Safer sene 1217
328
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

371 [52b-3] Pirezine bt. Fona’nın, Mehmed Said b. Halil ile bedel-i sulh
üzerine anlaştıkları
Sandalcı iki yüz guruşa sulh
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’ş-şahs Pirezine bt. Fona nâm Nasrâniye meclis-i
şer‘-i enverde zikri âtî gedik âlâtına vaz‘-ı yedi mütehakkık olan Bezzâzistânî
es-Seyyid Mehmed Said b. es-Seyyid Halil mahzarında Sandalcı Serkiz v. Bed-
ros hâzır olduğu hâlde hâzır-ı mersûm Serkiz zimmîden iktirâz ve kabz eyledi-
ğim beş yüz guruş deynim mukābelesinde târih-i i‘lâmdan altı sene mukaddem
sandal bezzâzistânında vâki‘ yedimde mülküm olan iki kanatlı dolap derûnunda
mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmemi bi-tarîkı’l-
istiğlâl hâzır-ı mersûm Serkiz zimmîye bey‘ ve teslîm ol dahi iştirâ ve kabz etti-
ğinden sonra âlât-ı mezkûreyi işbu merkūm es-Seyyid Mehmed’e fuzûlî semen-i
makbûz mukābelesinde bey‘ ve teslîm ol dahi iştirâ ve kabz ve ol vechile âlât-ı
mezkûre yedinde olup lâkin ben ber-vech-i muharrer bey‘ini mücîze olmamamla
meblağ-ı mezbûr beş yüz guruşu hâzır-ı mersûm Serkiz zimmîye edâ ile âlât-ı
mezkûreden merkūm es-Seyyid Mehmed Said’in keff-i yedine tenbîh olunmak
murâdımdır deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında sen âlât-ı muharrere-i
mezkûreyi târih-i mezkûrda meblağ-ı mezbûr beş yüz guruşa bey‘-i kat‘î ile hâzır-ı
mesfûra bey‘ ve teslîm ol dahi ba‘de’l-iştirâ ve’l-kabz kezâlik bey‘-i kat‘î ile semen-i
ma‘lûm ve makbûza bana bey‘ ve teslîm ben dahi iştirâ ve kabz ve kabûl edip ol
vechile yedimde mülk-i müşterâmdır deyip beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a
bâ-tavassut-ı muslihîn ben ber-vech-i muharrer tasaddî eylediğim da‘vâmdan
merkūm es-Seyyid Mehmed Said ile an inkâr kat‘an li’n-nizâ‘ iki yüz guruş bedel-i
makbûza ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl âlât-ı mezkûreye ve şürût-ı müfside ve
istiğlâl ve muvâza‘a da‘vâlarına ve bedel-i sulh-i merkūm iki yüz guruşa müte‘alli-
ka âmme-i da‘vâdan ben merkūm es-Seyyid Mehmed Said ve hâzır-ı mersûm Ser-
kiz zimmîden her birimiz âharın zimmetini ibrâ-yı âm ile ibrâ ve iskāt ve her biri-
miz ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını kabûl edip bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledik
deyü ikrâr ve tasdîkleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-8 min Ra sene 1217

372 [52b-4] İstanbul ağası iskelesi kayıkçıları esnafının ilamı


Kayıkçı esnâfına dâir i‘lâm
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîşâna imtisâlen işbu takrîr ve diğer takrîr mütâla‘a ve Bah-
çekapısı iskelesi kayıkçıları yedlerinde olan i‘lâma nazar olundukda Bahçekapısı

329
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

hâricinde vâki‘ kayıkhâne ittisâlinde kaldırım başı tâ‘bir olunur iskele ucunda
mevcûd kazığa varınca tulumba iskelesi ve mahâll-i mezbûrdan selhhâne önüne
varınca İstanbul ağası iskelesi tâ‘bir olunur sâlifü’z-zikr İstanbul ağası iskelesi kayık-
çıları [53a] mine’l-kadîm İstanbul ağası şâdîleriyle hasbe’l-iktizâ ücret-i ma‘lûme
ile kayık veregeldikleri ve mârrü’l-beyân tulumba iskelesi kayıkçıları sadrâzam ve
bedr-i efham hazretlerinin biniş vukū‘unda iktizâsına göre ve deniz aşırı leylen ve
nehâren harîk vukū‘unda tulumbacı neferâtına kayık ve senevî doksan beş guruş
tersâne-i âmireye gedik bahâ veregeldikleri müstebân ve ötedenberü bu vechile
olageldiği dahi bi’l-ihbâr mütehakkık oldukdan sonra sâlifü’z-zikr İstanbul ağası
iskelesinin kayıkçılar kethüdâsı Osman Ağa ve kayıkçılardan es-Seyyid İbrahim
ve es-Seyyid Ali ve Ali Alemdâr ve Ali ve Hüseyin ve Osman vesâirleri meclis-i
şer‘-i enverde zikr olunan tulumbacı iskelesinin dahi kethüdâsı es-Seyyid Ahmed
Ağa ve kayıkçılardan Süleyman ve Uzun Mehmed ve Mehmed Emin ve Mustafa
ve Uzun Hüseyin ve Veliyüddin ve Bostanî Hasan vesâirleri mahzarlarında biz
İstanbul ağası iskelesi kayıkçıları olup ötedenberü İstanbul ağası şâdilerine lede’l-
iktizâ ücret-i ma‘lûme ile kayık verip lâkin bu esnâda kadîmü’l-eyyâmdan beri
veregeldiğimiz kayıkdan ziyâde bilâ-ücret beher yevm beş on kayık dahi şâdiler
bizlerden ahz edip bir vechile kudretimiz olmağla tulumba iskelesi civârımızda
olduğuna binâen fîmâ ba‘d iki iskele bir olup bizimle ma‘an şâdîlere kayık vermek
üzere tulumba iskelesi kayıkçıları merkūmûna tenbîh olunmak murâdımızdır de-
meleri şer‘an ve kānûnen mu‘teber olmadığından mâ‘adâ kadîme dahi mugāyir
olmağla kelâmlarına iltifât olunmadığı İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-5 Ra sene [1]217

373 [53a-1] Anaze bt. Yani’nin, Hristo v. Apostol aleyhine açtığı alacak
davasında iddiasını ispat edemediğinden muarazadan men edildiği
500 guruş ma‘a altın mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mezkûretü’l-ism mu‘arrefetü’ş-şahs Anaze bt. Yani nâm
Nasrâniye evvelâ Çarşamba günü dîvân-ı âlide ve ba‘dehû duahânemizde ma‘kūd
meclis-i şer‘-i enverde arzuhâl eden Hristo v. Apostol nâm zimmî muvâcehesinde
mersûm Hristo zimmî târih-i i‘lâmdan üç ay mukaddem seni âyînimiz üzere tezvîc
ederim deyü malımdan cem‘an beş yüz guruş kıymetli bir döşek ve bir minder ve
bir yastık yüzü ve bir makad ve on iki çatal bıçak ve altı kaşık ve dört makreme ve
bir bardak ve bir tuzluk ve bir simli hac ve üç penbezâr gömlek ve dört bez göm-
lek ve iki çevre ve bir yağlık ve yedi çift çorap ve dört akçe kîsesi ve bir mercan
tesbîh ve bir yakut yüzük taşı ve bir fes ve bir çift nalın ile iki miskāl altın ve yirmi

330
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

İstanbul altınımı ahz etmekle mevcûde ise a‘yânını ve müstehlek ise ba‘de’s-sübût
kıymet-i mezkûresi olan beş yüz guruş ile iki miskāl altın ve yirmi İstanbul altını-
mı bi-tarîkı’z-zamân mersûm Hristo zimmîden hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ ettik-
de ol dahi cevâbında müdde‘iye-i mezbûrenin ber-vech-i muharrer müdde‘âsını
inkârından mâ‘adâ müdde‘iye-i mersûme Anaze Nasrâniye husûs-ı mezkûru bun-
dan akdem benden bey‘ine da‘vâ sadedinde iken da‘vâ-yı mezkûresinden târih-i
i‘lâm senesi Muharremi’l-haramının selhi günü Taratya’da? Metropolid menzilin-
de benimle an inkâr kat‘an li’n-nizâ‘ yüz yirmi guruş bedel-i makbûza ba‘de’s-sulh
ve’l-kabûl husûs-ı mezkûra müte‘allika âmme-i da‘vâdan benim zimmetimi ibrâ ve
iskāt etmişdi deyü müdde‘iye-i mersûme Anaze Nasrâniye’nin inkârına mukārin
eylediği def ‘ini lede’t-tezkiye makbûlü’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan Yorgi v. Ni-
kola ve Tanaş v. Yorgi nâm zimmîler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î
isbât etmeğin mûcebiyle müdde‘iye-i mezbûre da‘vâ-yı mezkûresiyle mersûme
Hristo zimmîye bî-vech mu‘ârazadan men‘ olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-8 Ra sene [1]217

374 [53a-2] Bahçıvân Çelo Karabet v. Karakoç ve Hristo v. Dırako’nun bir


daha nizama aykırı davranmayacaklarını taahhüt ettikleri
Bahçıvân ta‘ahhüdü
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyye ve bilâd-ı selâsede vâki‘ bahçıvân tâifesinin kethüdâları İsmail Ağa
ve Kasımpaşa bahçıvânları yiğitbaşısı Ömer Beşe ve Bahçıvân İsmail ve İbrahim
ve Mustafa ve re‘âyâsından Acı Vasil ve Yorgi ve Hristo ve Metro ve Çiço ve Ziso ve
Hristo ve Tarîko vesâirleri meclis-i şer‘-i enverde kasaba-i Kasımpaşa’da Bahçıvân
Çelo Karabet v. Karakoç ve Hristo v. Dırako nâm zimmîler muvâcehelerinde
mersûmân bahçıvân tâifesinden olup lâkin dâimâ hilâf-ı nizâmımız üzere ha-
reket ve esnâfımızın müsin ve ihtiyâr ve kethüdâmıza itâ‘at ve inkıyâd etmeyip
esnâf-ı mezkûreye te‘addî ve rencîdeden âri olmamalarıyla esnâf-ı mezkûreden
hurûclarını istid‘â eylediklerinde onlar dahi fîmâ ba‘d esnâf-ı mezkûrenin kethüdâ
ve müsin ve ihtiyârlarına itâ‘at ve inkıyâd ve nizâmları üzere hareket ve nizâmlarına
ri‘âyet etmek üzere ta‘ahhüd ve hilâfı hareket ederler ise vaz‘-ı kürek olmalarına
râzılar olduklarında esnâf-ı mezkûre dahi şikâyetlerini tehîr ve bu vechile râzılar
oldukları İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-8 Ra sene [1]217

331
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

375 [53a-3] Esirci Mehmed Emin b.Receb’in, Tuğcuzâde Abdülkadir


Efendi’den satın aldığı cariye Zenciye Şirin’in illetli olmadığı
Mecnûne Arab câriye nizâ‘ı men‘
Ma‘rûz
Bâ-işâret-i aliyye sâdır olan fermân-ı âlîşâna imtisâlen sâhib-i arzuhâl Esirci
Mehmed Emin b. Receb meclis-i şer‘-i enverde derûn-ı arzuhâlda mezkûrü’l-
ism müderrisîn-i kirâmdan ve etibbâ-i hâssadan Tuğcuzâde Abdülkādir Efendi
muvâcehesinde bin iki yüz on altı senesi Rebî‘ülâhirinde cemî‘-i uyûbdan sâlime
olmak üzere işbu hâzıra bi’l-meclis Zenciye Şirin nâm câriye ile nakden yüz gu-
ruş mukābelesinde malımdan el-yevm merkūm Abdülkādir Efendi’nin yedinde
olan Zenciye câriyemi merkūm Abdülkādir Efendi bi-tarîkı’l-muzâyaka benden
iştirâ ve her birimiz kabz-ı semen ve bey‘ ettikden sonra ben işbu câriye-i hâzıra-i
mezbûreyi gāib ani’l-meclis Sâni Salih Efendi’ye sene-i mezbûre Şa‘banında
semen-i ma‘lûm ve makbûz mukābelesinde bey‘ ve teslîm ol dahi ba‘de’l-iştirâ
ve’l-kabz yedinde iken merkūm Sâni Salih Efendi câriye-i mezbûre cünûn-ı mut-
bık ile mecnûne ve illet-i mezkûre şirâ târihinden mukaddem câriye-i mezbûrede
mevcûde ve kadîm ve inde’t-tüccâr noksan-ı semen icâb [53b] eder uyûbdan
olmağla redd-i mebî‘ ve istirdâd-ı semen murâdımdır deyü eylediği da‘vâsını
teveccüh-i husûmet bulunduktan sonra işbu yedimde olan bir kıt‘a i‘lâm-ı şer‘î
nâtık olduğu üzere şehr-i sâbık Saferi’l-hayrın yirmi birinci günü şuhûd-ı udûl
ile muvâcehemde ba‘de’l-isbât ve’l-half mûcebiyle hükmolunup câriye-i mezbûre
bana red olunmuşdu el-hâletü hâzihi câriye-i mezbûrede illet-i mezkûre merkūm
Abdülkādir Efendi ile zikr olunan bin iki yüz on altı senesi Rebî‘ülâhirinde bey-
nimizde olan şirâ târihinden dahi mukaddem mevcûd ve kadîm olduğuna vâkıf
olmamla ben dahi redd-i semen istirdâd-ı mebî‘ murâdımdır deyü teveccüh-i
husûmet bulunduktan sonra da‘vâ ettikde merkūm Abdülkādir Efendi cevâbında
ben câriye-i mezbûreyi târih-i merkūmda cemî‘-i uyûbuyla semeni olmak üzere
müdde‘î-i mezbûra teslîm ol dahi ber-vech-i muharrer ahz u kabz etmişdi deyü
müdde‘î-i mezbûr Mehmed Emin’in inkârına mukārin eylediği def ‘ini lede’t-
tezkiye adl ve makbûlü’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan Esirci Mahmud Ağa b.
Abdullah ve Ahmed b. Mehmed şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î
isbât etmeğin mûcebiyle müdde‘î-i mezbûr Mehmed Emin da‘vâ-yı mezkûresiyle
merkūm Abdülkādir Efendi’ye bî-vech mu‘ârazadan men‘ olunduğu huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 S sene 1217

332
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

376 [53b-1] İstanbul’a keçi getiren celep tâifesi ile kasapların


fiyatta anlaştıkları
4.500 keçi mübâya‘ası
Ma‘rûz
Vilâyet-i Rumeli’nde Yenişehir-i Fener kazâsından Âsitâne-i aliyyeye bin beş yüz
re’s keçi sevk ve tesyîr eden celeb tâifesinden ashâb-ı arzuhâl Estayko v. Lanbo
ve bin re’s keçi sevk ve tesyîr eden Maverdi v. Papa zimmî asâleten ve iki bin re’s
keçi sevk ve tesyîr eden Dimo zimmînin oğlu ve tarafından husûs-ı âtîde vekîli
olan Yorgi zimmî vekâleten meclis-i şer‘-i enverde hâlâ ser-kassâbân-ı hâssa
Mustafa Ağa hâzır olduğu hâlde hâlâ kasablar kethüdâsı es-Seyyid Halil Ağa ve
ihtiyârlarından el-Hâc Hâfız Mehmed Emin vesâir mazbûtü’l-esâmî ve ustalar
mahzarlarında biz ve müvekkil-i mersûm Dimo zimmîden her birimiz mallarımız
ile iştirâ ve Âsitâne-i aliyyeye sevk ve tesyîr eylediğimiz cem‘an dört bin beş yüz
re’s keçinin beher kıyye tahmîni narh-ı cârisi üzere on üçer paraya ve beher kıyye
iç yağını on birer paraya ve sakatını otuz bir para birer akçeye bey‘ etmek üzere
mukāvele ve her birimiz ber-vech-i muharrer bey‘ u şirâya râzılar olup kassabân
esnâfı mezbûrûn dahi minvâl üzere iştirâ edecekleri lahm ve iç yağı ve sakatları
esmânını fiyat-ı mezkûre üzere hesaplaşıp ziyâde ve noksan teklîfi ile herbirimiz
âharı rencîde etmeyip yevm-i tevzî‘den on beş gün mürûrunda yâftelerimizi ve
otuz bir gün mürûrunda akçelerimizi bizlere edâ ve teslîm etmek üzere ta‘ahhüd
ve ittifâk eyledik dediklerinde kassabân esnâf-ı mezbûrûn mukırrûn-ı mesfûrûnu
kelimât-ı meşrûhalarında tasdîk ve tahkīk edip bu vechile beynleri ıslâh ve tevfîk
olunduğu imtisâlen li-emri’l-âli huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 Rebî‘ülevvel sene [1]217

377 [53b-2] Yanko v. Nikola ile Vasil v. Toma’nın vakıf menzili davasında
bedel-i sulh üzerinde anlaştıkları
Vakıf menzil nizâ‘ı i‘lâmı
Ma‘rûz
Arzuhâl eden Tabib Yanko v. Nikola nâm zimmî meclis-i şer‘-i enverde arzuhâlde
mezkûrü’l-ism Vasil v. Toma nâm zimmî muvâcehesinde nezâret-i dâ‘îlerinde
âsûde evkāfdan merhûm Şeyh Sinan Erdebilî Zâviyesi mülhakātından Sinan Bey
vakfının hâlâ mütevellîsi es-Seyyid eş-Şeyh Abdülgani Efendi hâzır olduğu hâlde
vakf-ı mezbûr musakkafâtından Galata’da Eğrikapı dâhilinde Sultan Bâyezid
Mahallesi’nde kâin ma‘lûmü’l-hudûd beher şehr otuz akçe îcâreli mersûm Vasil
zimmî bâ-temessük-ı mütevellî mutatasarrıf olduğu bir bâb vakıf menzilini bin
iki yüz on altı senesi Recebi’l-ferdinin gurresinde iki bin altı yüz guruş bedel

333
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

mukābelesinde bana bâ-re’y-i mütevellî ferağ ve tefvîz ben dahi ber-vech-i muhar-
rer tefevvüz ve kabûl ettikden sonra menzil-i mezkûra müte‘allika da‘vâdan dahi
zimmetimi ibrâ ve iskāt etmişken mersûm Vasil zimmî el-yevm menzil-i mezkûrda
mütemekkin olup bana teslîm etmemekle suâl olunup menzil-i mezkûru ba‘de’t-
tahliyye bana teslîme tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi
cevâbında ben menzil-i mezkûru târih-i mezbûrda sana bin beş yüz guruş dey-
nim mukābelesinde vefâen fâriğ olmuşdum deyü ber-vech-i muharrer müdde‘âmı
inkâr edip ol vechile beynimizde ba‘de’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı muslihîn ben
mersûm Vasil zimmînin menzil-i mezkûru ferağı ancak vefâen olduğunu ikrâr
ve bâ-ma‘rifet-i mütevellî geri ferağa ba‘de’l-ahd bedel olmak üzere medfû‘umu
iddi‘â eylediğim iki bin altı yüz guruş da‘vâmdan dahi mersûm Vasil zimmî ile
kat‘an li’n-nizâ‘ iki bin guruş üzerine ba‘de’s-sulh ve’l-kabûl ziyâdesinden dahi
zimmetini kabûlünü hâvi ibrâsını kabûl ettikden sonra mersûm Vasil zimmî eğer
târih-i i‘lâmdan altmış bir gün mürûrunda meblağ-ı mezbûr iki bin guruşu edâ
edemez ise menzil-i mezkûru bedel-i misli ve bâ-ma‘rifet-i mütevellî âhara fe-
rağ ve bedelini kabza ve bedel-i mezkûrdan bedel-i sulh-ı merkūm iki bin guruşu
takās ve mahsûbe ve bunların mütevakkıf olduğu umûrun küllîsine tarafından
beni “Küllemâ azeltüke fe-ente vekîli” mazmûnu üzere azl ve in‘izalden masûne
vekâlet-i devriye ile vekîl nasb ve ta‘yîn eylediğinde ben dahi vekâlet-i mezkûreyi
kabûl ve merâsimini edâya ta‘ahhüd edip bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledik deyü ikrâr
ve tasdîkleri huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 Ra sene [1]217

378 [54a-1] Zevi v. Antimos’un bakkal dükkânına açtığı ikinci kapıyı


kapatması ve nizama uyacağını taahhüt etmesi
Bakkāl dükkânı kapısı seddi
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede vâki‘ bakkāl esnâfının pazarbaşı vekîli Ahmed Ağa ve Yiğitbaşı
es-Seyyid Ahmed ve nizâm ustalarından Aleksi ve Efnad ve İsak ve Tarafnos ve
Zahraki ve Ziso ve Nikola ve Anderiko ve kabz-ı mal Luka ve İlya ve Nikola ve
Acı Tano vesâirleri meclis-i şer‘-i enverde Bakkāl Zevi v. Antimos nâm zimmî
muvâcehesinde mersûm Zevi zimmînin bakkāllık eylediği Samatyakapısı kar-
şısında Kurt Ağa dükkânı demekle arîf bir bâb bakkāl dükkânının ve arasında
olan kapı kadîmü’l-eyyâmdan beri bir kanatlı olup zikr olunan kapıdan dükkân-ı
mezkûra bağ yükü? vesâir iktizâ eden zehâir idhâl oluna gelmişken mersûm Zavi
zimmî kadîmine mugāyir zikr olunan kapısı tevsî‘ ve bir kanad dahi ihdâs ve
üzerine sakf binâ edip mürûr-ı zamân ile hilâf-ı şürûtumuz müceddeden bakkāl
dükkânı ihdâs edeceği zâhir olmağla ihdâs eylediği bir kanadı taş duvar ile sed
ve üzerinde binâ eylediği sakfı hedm etmek üzere mersûm Zevi zimmîye tenbîh
334
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

olunmak murâdımdır deyü iştikâ ettiklerinde ol dahi rızâsıyla zikr olunan kapının
üzerine ihdâs eylediği sakfı hedm ve küşâd eylediği kanadı taş duvar ile sed ve
kadîmi üzere bir kanadlı kapı edip hilâf-ı şürût nizâmları hareket etmemek üzere
ta‘ahhüd ve hilâf-ı şürûtları hareket eder ise tedîb olmasına râzı olup bu vechile
kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 Ra sene [1]217

379 [54a-2] Ümmügülsüm bt. Hasan’ın, Kazancı İbrahim Beşe b.


Halil’deki alacağından kendi rızasıyla vazgeçtiği
1.100 guruşdan meccânen ibrâ
Ma‘rûz
İşbu derûn-ı i‘lâmda mezkûratü’l-ism mu‘arrefetü’z-zât Ümmügülsüm bt. Hasan
nâm Hatun meclis-i şer‘-i enverde hâlâ zevci kezâlik i‘lâm-ı mezkûrda mastûrü’l-
isim Kazganî İbrahim Beşe b. Halil muvâcehesinde mezbûr İbrahim Beşe zimme-
tinde işbu derûn-ı i‘lâmda zikr ve tafsîl olunduğu üzere mahkûmun-bih alacağım
olan bin yüz guruşdan meccânen fâriğa olmamla meblağ-ı mezbûr bin yüz guruşa
ve işbu târih-i i‘lâma gelince sâir hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i da‘vâdan
merkūm İbrahim Beşe’nin zimmetini yed ve zimmet ve kablinde aslan ve kat‘an
hakkım kalmamak ma‘nâsına şürût-ı müfside ve muvâza‘adan âri cebr ve kerhden
hâli ibrâ-yı âmm-ı sahîh-i şer‘î ile tav‘an ibrâ ve iskāt eylediğimde ol dahi ber-
vech-i muharrer ibrâ-yı mezkûrumu kabûl eyledi deyü ikrâr ve tasdîkleri tescîl ve
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-12 Ra sene [1]217

380 [54a-3] Şeyh Mehmed b. Hüseyin’in evinin orta penceresinden açtığı


balkonu kapatması gerektiği
Göbek şeh-nişîn men‘i
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen savb-ı şer‘-i enverden irsâl olunan Süley-
man Efendi hâssa mi‘mârı hulefasından Mustafa ve es-Seyyid Hüseyin halîfeler
ile İstanbul’da Musallâ kurbünde Şeyh Ferhad Mahallesi’nde Şeyh Ferhad vakfı
musakkafâtından sâhib-i arzuhâl es-Seyyid Ahmed Ağa b. el-Hâc Mustafa nâm
kimesnenin bi’l-îcâreteyn mutasarrıf olduğu menzile varıp huzûr-ı Müslimînde
akd-i meclis-i şer‘-i âlî ettikde mezbûr es-Seyyid Ahmed Ağa meclis-i ma‘kūd-ı
mezkûrda yine vakf-ı mezbûrdan menzil-i mezkûr ittisâlinde kâin bir bâb menzile
ber-vech-i iştirâken bi’l-îcâreteyn mutasarrıf olan Şeyh Mehmed b. Hüseyin ile
zevcesi ve zâtı ta‘rîf-i şer‘î ile mu‘arrefe olan Hatice bt. el-Hâc Ömer nâm Hatun

335
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

muvâcehelerinde vakf-ı mezbûr mütevellîsi İmâm Hâfız Mehmed Efendi b. İsmail


hâzır olduğu hâlde mezbûr eş-Şeyh Mehmed ile zevcesi Hatice Hatun mutasarrıf
oldukları menzillerinin bir odasının orta penceresinden hilâf-ı fermân-ı âlî göbek
şeh-nişîn ihdâs etmekle muhdes olan şeh-nişîni hedm olunmak matlûbumdur
dedikde mezbûrân dahi cevâblarında zikr olunan göbek şeh-nişîn muhdes oldu-
ğu her biri ba‘de’l-ikrâr mi‘marân-ı mezbûrân zikr olunan göbek şeh-nişîn hilâf-ı
fermân-ı âlî olduğunu ve hedmi vakfa muzır olmadığını haber verdiklerinden
sonra mezbûrân eş-Şeyh Mehmed ve zevcesi Hatice Hatun zikr olunan şeh-nişîni
rızâlarıyla hedm etme üzere ta‘ahhüd eyledikleni mevlânâ-yı mezbûr ma‘an mür-
sel ümenâ-i şer‘le meclis-i şer‘a inhâ eylediği huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-29 S sene [1]217

381 [54a-4] Yanaki v. Laveriço’nun, Aleksi v. Zafiri ile ortağı Anaştaş v.


Yorgi’ye olan borcunu ödemesi gerektiği
Arabacıların kurşun semeni 2.527 guruş hüküm
Ma‘rûz
Arabacı tâifesinden Aleksi v. Zafiri ve şerîki Anaştaş v. Yorgi nâm zimmîler meclis-i
şer‘-i enverde dülger kalfalarından Yanaki v. Laveriço nâm zimmî muvâcehesinde
mersûm Yanaki zimmî işbu yedimizde olup bin iki yüz on altı senesi gurre-i
Şevvâl târihiyle muvarrah bir kıt‘a mübâya‘a hücceti nâtık olduğu üzere mahrûse-i
Bursa’da vâki‘ muhterik pirinçhanı arsasında toprağa karışmış mülk-i müşterâsı
olan kurşunu dokuz bin vakıyyedir deyü üç bin beş yüz guruş semen-i medfû‘
ve makbûza bize bey‘ ve mahallinde kabza taslît eylediğinde biz dahi ber-vech-i
muharrer ba‘de’l-iştirâ mahrûse-i mezbûrede zikr olunan kurşunu kabz murâd
edip vezn ettiğimizde altı bin beş yüz vakıyye kurşun noksan idüğü zâhir oldukda
biz muhayyer olduğumuza binâen mevcûd olan iki bin beş yüz vakıyye kurşunu
semeninden hissesi ve kıymet-i misli olan dokuz yüz yetmiş iki guruş yirmi altı
akçeye kabûl ve kabz ve istihlâk etmişdik lâkin nâkıs olan altı bin beş yüz vakıy-
ye kurşunun semen-i merkūm üç bin beş yüz guruşdan hissesi olan iki bin beş
yüz yirmi [54b] yedi guruş doksan dört akçeyi mersûm Yanaki zimmîden hâlâ
istirdâd ederiz deyü da‘vâ eylediğimizde ol dahi cevâbında mahâll-i mezkûrda bir
yığın kurşunu dokuz bin vakıyyedir deyü üç bin beş yüz guruşa müdde‘iyân-ı
mersûmâna bey‘ini ve ber-vech-i muharrer kabza taslît eylediğini ve zikr olunan
dokuz bin vakıyye kurşundan iki bin beş yüz vakıyye kurşunu âhara beyle istihlâk
eylediklerini ikrâr lâkin mahâll-i mezkûrda olan kurşun dokuz bin vakıyye olup
ve tamamen müdde‘iyân-ı mersûmân kabz eylediler deyü inkârlarına mukārin
eylediği da‘vâsına ikāmet-i beyyine edememekle bi’t-taleb mersûmân Aleksi ve
Anaştaş zimmîlere bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î verilmeğin mûcebiyle mersûm

336
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Yanaki kalfa def ‘-i mezkûruyla mersûmân Aleksi ve Anaştaş zimmîlere bilâ-
beyyine mu‘ârazadan ba‘de’l-men‘ mûcebiyle semen-i merkūmdan nâkıs olan altı
bin beş yüz vakıyye kurşuna iktizâ eden meblağ-ı mezbûr iki bin beş yüz yirmi yedi
guruş doksan dört akçeyi müdde‘iyân-ı mersûmân Aleksi ve Anaştaş zimmîlere
red ve teslîme mersûm Yanaki kalfaya tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre-i Ra sene [1]217

382 [54b-1] Tütüncü Zakar v. Hacador’un, tütüncü gediği dükkânını


Maraşlı Hasan Efendi b. Halil’e teslim etmesi gerektiği
Kumrulumescid’de tütüncü gediği dükkânından ihrâc
Ma‘rûz
Anadolu kuzâtı eşrafından derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Maraşlı Hasan
Efendi b. Halil Efendi tarafından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl olduğu Zenci Ali
b. Abdullah ve Molla Ahmed b. Ebûbekir şehâdetleriyle sâbit olan İsmail b. Ah-
med meclis-i şer‘-i enverde arzuhâl eden Tütüncü Zakar v. Haçador nâm zimmî
muvâcehesinde İstanbul’da Kumrulu Mescid Mahallesi’nde kâin müvekkil-i
merkūmun bi’l-îcâreteyn taht-ı tasarrufunda olan menzilin tahtında kâin bir
bâb duhâncı dükkânında mersûm Zafir zimmî müşâhereten müstecir olup lâkin
dükkân-ı mezkûrun lüzumu olmağla müvekkil-i mezbûr menzil-i mezbûra idhâl
murâd edip şehr-i sâbık Saferi’l-hayr gāyetinde fesh-i akd-i îcâr etmekle dükkân-ı
mezbûru ba‘de’t-tahliyye kendiye teslîm etmek üzere mersûm Zakar zimmîye
tenbîh olunması müvekkil-i mezbûrun murâdıdır deyü bi’l-vekâle da‘vâ ettikde
ol dahi cevâbında dükkân-ı mezbûrda müvekkil-i mezbûrun müşâhereten müs-
teciri olduğunu ve fesh-i akd-i îcâr eylediğini ikrâr lâkin dükkân-ı mezbûrun
beyne’l-esnâf mu‘teber maden kaleminde mukayyed duhâncı gediği âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmesi yedimde mülkümdür deyip ol vechile beynlerinde ba‘de’l-münâza‘a
beynleri ıslâh ve tevfîk olunup bu vechile duhâncı gediği âlât-ı lâzımesi âhar ma-
halle naklolunmak duhâncı esnâfının şürût-ı mer‘iyyelerinde olmağla mersûm
Zakar zimmî dükkân-ı mezkûrda olan gedik âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmesini âhar ma-
halle nakl ba‘de’t-tahliyye müvekkil-i merkūma teslîme ta‘ahhüd ettikde ve vekîl-i
merkūm dahi fîmâ ba‘d dükkân-ı mezbûr duhâncı dükkânı etmemek üzere bi’l-
vekâle ta‘ahhüd edip bu vechile külliyen kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-Ra sene [1]217

337
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

383 [54b-2] Ümmügülsüm bt. Hasan’ın, Mühtedî Osman’a borcunu


ödemesi gerektiği
58 guruş üzerine sulh
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Mühtedî Osman meclis-i şer‘-i münîrde derûn-ı arzuhâlde ismi
mezkûre mu‘arrefetü’z-zât Ümmügülsüm bt. Hasan muvâcehesinde mezbûre Üm-
mügülsüm zimmetinde cihet-i karzdan elli guruş ve eşyâ-i ma‘lûme semeninden
dahi yirmi sekiz guruş ki cem‘an altmış sekiz guruş alacak hakkım olmağla ta-
leb ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan bâ-tavassut-ı muslihîn merkūme
Ümmügülsüm Hatun ile kat‘an li’n-nizâ‘ elli sekiz guruş üzerine ba‘de akdi’l-
musâlahati ve’l-kabûl bedel-i sulh-i meblağ-ı mezkûrdan mâ‘adâsına müte‘allika
da‘vâdan mezbûre Ümmügülsüm’ün zimmetini kabûlünü hâvi ba‘de’l-ibrâ ve’l-
kabûl ibrâdan müstesnâ bedel-i sulh-ı mezkûr elli sekiz guruşu müdde‘î-i mezbûr
Osman’a bi’t-taleb edâ ve teslîme mezbûre Ümmügülsüm’e tenbîh olunduğu İstan-
bul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-11 Ra sene [1]217

384 [54b-3] Yani v. Kastandi’nin, Sultan Abdülhamid Han vakfından


icareli kasap dükkânı gediğini Esterati v. Tanaş’a devrettiği
Kassâb
Ma‘rûz
Hüdâvendigâr-ı sâbık merhûm cennet-mekân firdevs-âşiyân Sultan Abdülha-
mid Hân hazretleri evkāfı musakkafâtından Yedikule hâricinde kâin birinci
selhhâneye merbût İstanbul’da Aksaray sebili mukābilinde vâki‘ bir bâb kasab
dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmenin nısfına mutasarrıf olan Yani v. Kostandi nâm zimmî meclis-i şer‘-i
enverde hâssa kasabbaşısı İzzetlü Mustafa Ağa tarafından vekîli kasablar kethüdâsı
es-Seyyid Halil Ağa ve ustalarından mazbûtü’l-esâmî Müslimîn hâzır oldukları
hâlde kasab ustalığını idâreye kādir idüğü ihbâr olunan bâ‘isü’l-i‘lâm kasab Este-
rati v. Tanaş nâm zimmî muvâcehesinde takrîr-i kelâm edip ber-vech-i muharrer
mutasarrıf olduğum nısf-ı âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerimi hüsn-i rızâmla bedel-i
ma‘lûm ve makbûz mukābelesinde mersûm Esterati zimmîye bâ-re’y-i mütevellî
ferağ ve tefvîz eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer tefevvüz ve kabûl edip
fîmâ ba‘d nısf-ı âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerde benim aslan ve kat‘an alâka ve med-
halim kalmayıp mersûm Esterati zimmînin hakk-ı müfevvezi olmuşdur dedikde
mersûm Esterati zimmî ba‘de’t-tasdîk nısf-ı âlât-ı muharrere-i mezkûreler kendi

338
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

üzerine defter-i vakfa kayd ve yedine temessük i‘tâsı istirhâm eylediği İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-11 Ra sene [1]217

385 [55a-1] Seyyid İsmail b. Hüseyin’in balkapanı tüccarlarına olan


borcunu ödemesi gerektiği
2.300 guruş kapan-ı asel nâzırından tahlîsine i‘lâm
Ma‘rûz
İstanbul Balkapanı tüccârından Mehmed Emin Ağa ve Kādızâde el-Hâc Mehmed
Ağa ve Salih ve Ömer ve el-Hâc Mahmud ve es-Seyyid el-Hâc Hasan ve Mehmed
Yazıcı ve Ali ve Ahmed ve Kassab Mustafa ve Seyyid el-Hâc Salih ve el-Hâc Hü-
seyin ve Seyyid el-Hâc Mehmed ve Silistreli Hâfız Ahmed’den her biri meclis-i
şer‘-i enverde kapan-ı mezbûrda nâzır olup bundan akdem zuhûr eden hıyânetine
binâen bâ-fermân-ı âlî azl olunan es-Seyyid İsmail b. es-Seyyid Hüseyin mahza-
rında kapan-ı mezbûrdan bize fermân-ı âlî in‘âm olunan elli yedek revganı ihrâc
esnâsında merkūm es-Seyyid İsmail senede altmış yedeğe izin alıverdim lâkin be-
her yedek için yirmişer guruş verin zira arada böyledir deyip cem‘an yüz on beş
gedik kapan-ı mezbûrdan ihrâc ve bize teslîm ve beher yedeğe yirmişer guruş-
dan cem‘an iki bin üç yüz guruşumuzu rüşvet nâmıyla ahz etmekle hâlâ istirdâd
ederiz deyü da‘vâ ettiklerinde fi’l-hakīka husûs-ı mezkûr tüccâr-ı merkūmûnun
takrîrlerine mutâbık olduğu mukaddemâ sâdır olan fermân-ı âlîşâna imtisâlen
lede’t-tahakkuk ke’ş-şems fî vasati’n-nehâr âşikâr olduğundan mâ‘adâ es-Seyyid
İsmail istintak olundukda huzûr-ı şer‘de hâlâ gümrük emini izzetlü Hasan Ağa
hâzır olduğu hâlde ikrâr u i‘tirâf etmişdi bu def ‘a dahi kezâlik iki bin üç yüz guru-
şu tüccâr-ı merkūmûndan tamamen kabz eyledim deyü ikrâr lâkin yedimde nes-
ne kalmamışdır demesi iltifâta şâyân olmamağla alâ-mûceb-i i‘tirâfihî meblağ-ı
mezkûr iki bin üç yüz guruşu merkūm es-Seyyid İsmail’den şer‘an tahsîl ve ha-
sımları merkūmuna teslîm ettirilmek iktizâ eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-13 Ra sene [1]217

386 [55a-2] Abel ve Abros v. Kirkor’un, Ali Çavuş Ağa b. Ahmed’e olan
borçlarını ödemeleri gerektiği
2.500 guruş hüküm
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Mısırlı el-Hâc Ali Çavuş Ağa b. el-Hâc Ahmed meclis-i şer‘-i
enverde derûn-ı arzuhâlde isimleri mezkûr Abel ve Abros veledey. Kirkor nâm

339
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

karındaşların muvâcehelerinde mersûmân ile akd-i şirket eylediğimizde ben ma-


lımdan iki bin beş yüz guruş ifrâz ve târih-i i‘lâmdan on ay mukaddem mesfûrâna
def ‘ ve teslîm onlar dahi ma‘an kabz edip lâkin mallarından bir nesne ifrâz ve bir-
birine halt ve el-hâletü hâzihi akd-i şirket etmemişken mersûmân Abel ve Abros
zimmîler meblağ-ı mezkûr iki bin beş yüz guruşu kendi umûrlarına sarfla istihlâk
edip hatta kirâren ve mirâren iki bin beş yüz guruş bana zimmetlerinde deynleri
olduğunu kat‘an ifrâz dahi etmeleriyle meblağ-ı mezbûr iki bin beş yüz guruşu hâlâ
istirdâd ederim deyü da‘vâ ettikde onlar dahi cevâblarında müdde‘î-i mezbûra
zimmetlerinde ancak altı yüz guruş deynleri olduğunu ikrâr mâ‘adâ müdde‘âsını
inkâr etmeğin müdde‘î-i merkūm ber-vech-i muharrer ikrâr müdde‘âsını lede’t-
tezkiye adl ve makbuli’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan simkeşhâne kurbünde Emir
Süleyman b. Mustafa ve Peştahtacı es-Seyyid Said b. Emin ve Sükkerî Şerbetçi Meh-
med b. Said nâm kimesneler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î isbât
etmeğin mûcebiyle meblağ-ı mezkûr iki bin beş yüz guruşu müdde‘î-i merkūm
el-Hâc Ali Çavuş Ağa’ya edâ ve teslîme mesfûrân Abel ve Abros zimmîlere tenbîh
olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-13 Ra sene [1]217

387 [55a-3] Çubukçu Yani v. Nikola’nın, Hüsrev Efendi vakfından icareli


çubukçu dükkânını, kiracısı olduğu Fâtıma bt. Abdullah’a teslim
etmesi gerektiği
Dükkândan ihrâc
Ma‘rûz
İslâmbol’da Küçükayasofya Mahallesi’nde sâkine mu‘arrefetü’z-zât Fâtıma bt. Ab-
dullah nâm Hatun Çarşamba günü arz odasında huzûr-ı hazret-i kāimmakām-ı
âli-makāmda ma‘kūd meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde arzuhâl eden Çubukçu Yani v.
Nikola nâm zimmî muvâcehesinde merkūm Hüsrev Efendi vakfı musakkafâtından
İstanbul’da batpazarı kurbünde kalpakçılar civârında vâki‘ bi’l-îcâreteyn mutasar-
rıfe olduğum ma‘lûmü’l-hudûd fi’l-asl peştemalci el-yevm çubukçu dükkânımda
mersûm Yani zimmî müşâhereten müstecirim iken şehr-i sâbık Saferi’l-hayr
gāyetinde fesh-i akd-i îcâr etmemle dükkân-ı mezkûru ba‘de’t-tahliyye bana
teslîme mersûm Yani zimmîye tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol
dahi cevâbında ikrâr u i‘tirâf etmekle mûcebiyle dükkân-ı mezbûru ba‘de’t-tahliyye
müdde‘iye-i mezbûre Fâtıma Hatun’a teslîme mersûm Yani zimmîye tenbîh olun-
duğu huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-13 min Ra sene [1]217

340
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

388 [55b-1] Nizama aykırı hareket ettiklerinden sürgün edilen kayseri


dericilerinin affedilmesi ve Kayseriye debbağları şeyhliğine Canikli
Seyyid Mustafa’nın getirilmesi
Sahtiyâncı esnâfının kaleden ıtlâkı ve şeyhlik i‘lâmı
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîşâna imtisâlen işbu arzuhâle nazar olundukda Âsitâne-i
aliyyede vâki‘ ibâdullâhın ayakkabı husûsunda muzâyaka çekilmemek için bundan
akdem Kayseriye debbâğları Âsitâne-i aliyyeye ihzâr ve bâ-fermân-ı âlî Kayseriye
sahtiyânı fiyat-ı selâseye kat‘ ve ber-mûceb-i emr-i âlî hareket etmek üzere ta‘ahhüd
etmişler iken Kayseri debbâğlarından el-Hâc Mehmed ve Hâfız Mehmed ve Ahmed
ve Süleyman hilâfı hareket eylediklerine binâen Rados kazâsına ve merkūmûnun
şürekâları olup Âsitâne-i aliyye debbâğlarından Hüseyin ve Seyyid Mehmed ve
Seyyid Halil ve Mehmed dahi merkūmûn ile ittifâk eylediklerine binâen Bozca-
ada kalesine bundan akdem nefy ve iclâ olundukları derkenârdan dahi müstebân
oldukdan sonra Âsitâne-i aliyyede vâki‘ tâcirler kethüdâsı es-Seyyid Hüseyin Ağa
ve Bahçecizâde Ahmed ve Hacı Hüseyin ve Seyyid Ahmed ve Hacı Mustafa ve Na-
nakoğlu Hacı Memiş ve Ahmed Odabaşı ve Gulâm Ahmed ve Na‘lbandoğlu Seyyid
Ahmed ve Seyyid Hacı İbrahim meclis-i şer‘-i enverde Dikicibaşı İbrahim Ağa ve
başyiğitbaşı ve diğer İbrahim ve müstecirler yiğitbaşısı Ahmed Usta hâzır olduğu
hâlde her biri takrîr-i kelâm edip hâmiş-i arzuhâlde mastûr derkenâr nâtık oldu-
ğu üzere li-ecli’t-tedîb merkūmûndan her biri nefy ve iclâ olunup lâkin fîmâ ba‘d
sahtiyân husûsunda bâ-fermân-ı âlî kat‘ olunan fiyat-ı selâsesi ile merkūmûn sekiz
neferden her biri a‘lâyı a‘lâ ve evsatı evsat ve ednâyı ednâ yerine bey‘ edip ve hilâf-ı
fermân-ı âlî hareket etmeyip ve peyderpey medîne-i Kayseriye’den Âsitâne-i aliy-
yeye ber-mantûk-ı emr-i âlî fiyat-ı selâse-i maktû‘a üzere sahtiyân celb edeceklerine
her biri tekeffül ve ta‘ahhüd ve ıslâh-ı nefs eylediklerini dahi ihbâr ve merkūmûnun
afüv ve ıtlâkları bâbında bir kıt‘a fermân-ı âlî sudûrunu ve fîmâ ba‘d medîne-i
Kayseriye debbâğlarından biri bâ-fermân-ı âlî kat olunan fiyat-ı selâsenin hilâfı
sahtiyân bey‘ u şirâsında hareket eder ise ancak ol kimesne tedîb olunup âhara
sirâyet etmemesine ve ta‘yîn olunan mübâşire hizmet-i mübâşiriyyesini ve iktizâ
eden tecrîmi ol makūle mel‘anete hasâret eden kimesneden mütâlebe edip âhardan
mütâlebe ile rencîde olunmamak ve medîne-i Kayseriye debbâğları şeyhleri olan
es-Seyyid Ahmed nizâm-ı mezkure adem-i ri‘âyetinden nâşî ihtilâline bâ‘is olmağ-
la azl olunup yerine cümlemizin emin ve muhtarı olan Kayseriye debbâğlarından
Canikî es-Seyyid Mustafa bâ-fermân-ı âlî şeyh nasb buyrulup ve bundan böyle şeyh
olanların azl ve nasbı iktizâ eyledikde devlet-i aliyye-i ebediyyü’l-istimrâra inhâ-
birle Âsitâne-i aliyye tüccârının re’y ve ma‘rifetleriyle şeyh ta‘yîn buyrulup yedleri-
ne diğer bir kıt‘a fermân-ı âlî sudûrunu her biri istirhâm etmeleriyle merâmlarına

341
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

müsâ‘ade-i aliyyeleri erzânî buyrulmak husûsu re’y-i âlîleri menût idüğü İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-16 min Ra sene [1]217

389 [55b-2] Çörekçi ve simitçi esnafının, francala ve has ekmek pişirip


satmayacaklarını taahhüt ettikleri
Çörekçi ve simitçi francala ve has ekmek tabh ve bey‘ etmemeye ta‘ahhüd i‘lâmı
Âsitâne-i aliyye ve bilâd-ı selâsede vâki‘ habbâzân tâifesinin kethüdâsı Hacı Abdi
Ağa ve uncular kethüdâsı es-Seyyid Mustafa Ağa ve nizâm ustalarından Topçu-
larlı Mehmed Ağa ve re‘âyâdan Artin ve Kirkor ve Manol ve Sebron ve Ohannes
ve francalacı tâifesinden Yorgi ve Mihal vesâirleri meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde
Kabasakal’da Çörekçi Ahmed b. Mahmud Atmeydanı kurbünde Çörekçi es-Seyyid
Hasan b. Ahmed mahzarlarında hâlâ kapan nâibimiz müderrisîn-i kirâm-ı zevi’l-
ihtiramdan Abdüllatif Efendi hâzır olduğu hâlde her biri takrîr-i kelâm ve tâ‘bir
ani’l-merâm edip işbu yedimizde olan bir kıt‘a bâlâsı tuğra-yı garrâ ile mu‘anven
fermân-ı âlîşân nâtık olduğu üzere çörekçi ve simitçi fırınlarında francala ve has
ekmek tabh ve bey‘ olunmayıp ve hilâfı harekete bir kimesne cesâret veyâhud huf-
yeten francala ve has ekmek tabh eder olur ise ol kimesne ahz ve tedîb olunmaları
şürût ve nizâmımızdan olup ve el-yevm düstûrü’l-amel iken mezbûrân Ahmed ve
Seyyid Hasan hilâf-ı şürût çörekçi dükkânlarında francala ve has ekmek tabh ve
bey‘ edip ol vechile şürût-ı nizâmımızın ihtilâline bâ‘is ve bâdi olmalarıyla men‘-
birle tedîb olunmaları murâdımızdır deyü mazmûnu takrîrlerine mutâbık bir kıt‘a
fermân-ı âlîşân ibrazıyla iştikâ ettiklerinde mezbûrân Ahmed ve es-Seyyid Ha-
san istintak olundukda cevâblarında mazmûn-ı emr-i âlîşânı ikrâr lâkin ba‘de’l-
yevm dükkânlarında francala ve has ekmek tabh etmeyip ve mazmûn-ı emr-i
âlî-i mezkûr üzere hareket etmek üzere ta‘ahhüd ve hilâfı hareket ederler ise
kalebend olmalarıyla her biri râzılar olduklarında müdde‘ûn-ı merkūmun dahi
şikâyetlerinden fâriğler olup bu vechile beynlerinde ıslâh ve tevfîk olunduğu İs-
tanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-12 min Ra sene [1]217

390 [56a-1] Şoni bt. Yani’nin, Marko v. Yuvan aleyhine açtığı alacak
davasında iddiasını ispat edemediğinden muarazadan men edildiği
Mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Şahsı mu‘arrefe Şoni bt. Yani nâm Nasrâniye meclis-i şer‘-i enverde habbâz
tâifesinden kendi nefsinden Asıl ve şerîki Yuvan v. Terpo zimmî tarafından

342
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

müseccel vekîl-i şer‘îsi olan Marko v. Yuvan muvâcehesinde İslâmbol’da Kapan-ı


dakīk dâhilinde kemeraltı nâm mahalde vâki‘ altı horoslu değirmen derûnunda
mevcûd beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur yirmi dört re’s bârgir vesâir âlât-ı
lâzıme-i ma‘lûmeden yedimde mülküm olan iki buçuk bârgir ve ona isâbet eden
âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmemi mersûm Marko ve şerîki Yuvan zimmîlerden her biri-
ne senede yüz guruşa îcâr onlar dahi istîcâr ve kabûl etmeleriyle âlât-ı mezkûre
îcâresinden şehr-i sâbık Saferi’l-hayrın gāyetine gelince iki sene müddetinde zim-
metlerinde müctemi‘ olan iki guruşu ve peştamâllik nâmıyla bana beş yüz gu-
ruş dahi vermek üzere tenbîh olunmak murâdımdır deyü takrîr-i meşrûhu üzere
tasaddî eylediği da‘vâlarından peştemâllik nâmıyla iddi‘â eylediği beş yüz guruş
husûsunda şer‘an mersûm Marko zimmîye suâl teveccüh etmemekle iltifât olun-
mayıp mârrü’l-beyân îcâre-i mezkûr husûsunda merkūm Marko zimmî istintak
olundukda cevâbında şehr-i sâbık Saferi’l-hayr gāyetine gelince âlât-ı mezkûrenin
îcâresi olan meblağ-ı mezkûr iki yüz guruşu tamamen müdde‘iye-i mersûmeye
def ‘ ve teslîm etmişdik deyü eylediği def ‘ini mersûm Şoni Nasrâniye inkâr et-
mekle dâfi‘-i asîl ve vekîl-i mersûm Marko zimmî ber-vech-i muharrer def ‘-i
mezkûrunu lede’t-tezkiye makbûlü’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan habbâzân
kethüdâsı el-Hâc Abdi Ağa ve uncular kethüdâsı es-Seyyid Mustafa Ağa nâm ki-
mesne ile nizâm ustalarından Artin ve Kirkor ve Manol ve Sebron ve Ohannes
zimmîler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î isbât etmeğin mûcebiyle
müdde‘iye-i mersûme Şoni Nasrâniye da‘vâ-yı mezkûrelerine bî-vech mu‘ârazadan
men‘ olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min Ra sene [1]217

391 [56a-2] Mustafa Efendi b. Mustafa’nın, Receb b. Ali’den satın aldığı


cariyenin illetli olmadığı
Arab câriye nizâ‘ı mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl el-Hâc Mustafa Efendi b. Mustafa meclis-i şer‘-i enverde derûn-ı
arzuhâlde mezkûrü’l-ism Esirci Receb b. es-Seyyid Ali mahzarında mezbûr es-
Seyyid Receb târih-i i‘lâmdan on üç gün mukaddem işbu hâzıra bi’l-meclis Zen-
ciye câriyeyi cemî‘-i uyûbdan sâlime olmak üzere beş yüz yetmiş guruş semen-i
medfû‘ ve makbûza bana bey‘ ve teslîm ben dahi iştirâ ve kabz etmişdim lâkin
câriye-i mezbûrenin inde’t-tüccâr noksan-ı semen icâb eder ayb-ı kadîmi olmağla
redd-i mebî‘ ve istirdâd-ı semen murâdımdır deyü da‘vâ ettikde câriye-i mezbûre
teveccüh-i husûmet için bu makūle uyûbu teşhîse bâ-fermân-ı âlî ehl-i hibre ta‘yîn
olunan huzzâk-ı etibbâdan Salih Efendi ve İbrahim Efendilere irâe olundukda on-
lar dahi ba‘de im‘âni’n-nazar meclis-i şer‘a gelip câriye-i mezbûrede illet olduğu

343
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ma‘lûmumuz değildir deyü haber vermeleriyle teveccüh-i husûmet bulunmadığı


hûzûr-ı âlilerine i‘lâm olundu.
Fî-17 min Ra sene [1]217

392 [56a-3] Ali b. Ali’nin nizama aykırı davranışından dolayı, Sarrac


esnaflığından çıkarıldığı
Sarrac esnâfından ihrâc
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede vâki‘ sarrac esnâfının kethüdâsı Salih Efendi ve yiğitbaşı Mol-
la Emin ve müsin ustalarından Hacı İbrahim ve Hacı Ahmed ve İsmail ve Salih
ve Said ve Mehmed ve Ahmed ve Hacı Hasan ve Sofracı İsmail ve Ârif ve Eğerci
Emin ve Numan vesâir mazbûtü’l-esâmî kimesneler meclis-i şer‘-i enverde esnâf-ı
mezbûrdan Ali b. Ali mahzarında mezbûr Ali esnâfımızdan olup lâkin ırzıyla mu-
kayyed kâr u kesbiyle meşgūl olmayıp dâimâ şürût-ı nizâmımıza muhâlif hare-
ket ve müsin ve ihtiyârlarımıza adem-i itâ‘at-birle itâle ve bazılarımızdan da‘vâ-yı
müzevvire edip bi’d-defa‘ât kendiye nush u pend olundukda kabûl etmeyip ef ‘âl-i
şenî‘asında ısrâr etmekle ol vechile kendiden emn ve rahatımız meslûbdur deyü
her biri muvâcehesinde sû-i hâlini ihbâr ve esnâf-ı mezbûreden tard ve ihrâc
olunmasını istid‘â etmeleriyle mezbûr Ali esnâf-ı mezkûreden tard ve ihrâc olu-
nup ba‘de’l-yevm san‘at-ı mezkûreyi işlemeyip kesb-i âhara meşgūl olmak üzere
tenbîhi hâvi fermân-ı âlîleri sudûru iktizâ eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min Ra sene [1]217

393 [56a-4] Molla Mustafa b. Mahmud’un vârislerinin, Hatice bt.


Abdullah aleyhine açtıkları cariye semeni davasında iddialarını
ispat edemediklerinden muarazadan men edildikleri
Verâseten Çerkes câriye semeni mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Bundan akdem vefât eden Esirci Molla Mustafa b. Mahmud’un verâseti zevce-i
metrûkesi Hatice Hatun ile sulbî kebîr oğlu Mahmud ve sulbî sagīr oğlu
Mustafa’ya inhisârı tahakkukundan sonra zevce-i mezbûre Hatice Hatun kendi
nefsinden asâleten ve sagīr-i mezbûrun kıbel-i şer‘den mansûbe vasîsi olmağla
vesâyeten ve mezbûr Mahmud dahi asâleten meclis-i şer‘-i enverde bâ‘isetü’l-i‘lâm
mu‘arrefetü’z-zât Hatice bt. Abdullah nâm hatun mahzarında müteveffâ-i mezbûr
hayatında mezbûre Hatice Hatun’a bey‘ ve teslîm ol dahi iştirâ ve kabz eylediği

344
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

bir re’s Çerkes cinsinden ma‘lûmetü’l-evsâf câriye semeninden zimmetinde ala-


cağı olan bin guruşu kable’l-ahz ve’l-istîfâ fevt ve meblağ-ı mezbûra mevrûs ol-
mağla hâlâ taleb ederiz deyü ba‘de’d-da‘vâ ve’l-istintak ol dahi cevâbında ikrâr u
i‘tirâf lâkin meblağ-ı mezkûr bin guruşu hayatında yedimde olan bir kıt‘a hüccet-i
şer‘iyye nâtık olduğu üzere müteveffâ-i mezbûr Molla Mustafa b. Mahmud’a ta-
mamen def ‘ ve teslîm edip ol dahi kabz etmişdi deyü ba‘de’d-def ‘ ve’l-inkâr dâfia-i
mezbûre ber-vech-i muharrer def ‘-i mezkûrunu lede’t-tezkiye makbûlü’ş-şehâde
oldukları ihbâr olunan tahmîs önünde Kahveci Derviş Ali b. Abdullah [56b] ve
Yusuf Ağa b. Yusuf nâm kimesne şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î
isbât etmeğin mûcebiyle müdde‘iyân-ı mezbûrân bi’l-asâle ve bi’l-vesâye da‘vâ-
yı mezkûreleriyle merkūme Hatice Hatun’a bî-vech mu‘ârazadan men‘ olunduğu
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-17 min Ra sene [1]217

394 [56b-1] Müteveffa Mustafa b. Mahmud’un oğlu ve vârisi Mahmud’un,


Hatice bt. Abdullah aleyhine açtığı davanın reddedildiği
Esir pazarında oda nizâ‘ı mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Mübârek rikāb-ı kamer-tâb-ı hüsrevânîye takdîm olunan arzuhâlde mezkûr
müteveffâ Molla Mustafa b. Mahmud’un sulbî kebîr oğlu Mahmud Çarşamba
günü arz odasında huzûr-ı hazret-i kāimmakām-ı âli-makāmda nezâret-i hazret-i
Şeyhülislâmî’de âsûde evkāf müfettişi mevâlî-i izâmdan Faziletlü Mehmed Suedâ
Beyefendi ile akd olunan meclis-i şer‘-i enverde zikri âtî bir bâb odaya vaz‘-ı yedi
mütehakkık olan mu‘arrefetü’z-zât Hatice bt. Abdullah nâm Hatun mahzarında
nezâret-i hazret-i müşârun-ileyhde âsûde evkāfdan İstanbul’da esir pazarında kâin
sağ tarafında üçüncü ma‘lûmü’l-hudûd bir bâb odaya mezbûre Hatice Hatun bi’l-
îcâreteyn mutasarrıfe iken oda-i mezkûrun nısfı bin iki yüz on üç senesi halinde
babam müteveffâ-i mezbûre hayatında iken re’y-i mütevellî munzam olmaksızın
fâriğa olup henüz mütevellî-i vakf-ı mezbûr babam merkūmun ferağına izin ve
üzerine tahrîr ve temhîr etmeksizin babam mezbûr fevt oldukda mezbûre Hatice
Hatun oda-i mezkûreyi müstakilleten zabt edip lâkin mücerred vech-i meşrûh üze-
re fâriğa olduğuna binâen nısf oda-i mezkûre benim ile karındaşım işbu hâzır bi’l-
meclis sagīr Mustafa’ya intikāl etmiş olmağla öyle olucak nısf hisse-i mezkûreden
mezbûre Hatice Hatun’un keff-i yedi murâdımdır deyü takrîr-i meşrûhu üzere
mütevellî ferağı munzam olmadığını mu‘terif iken bu mertebe ile tasaddî eylediği
da‘vâsı meşrû‘a olmayıp kelâmına iltifât olunmamağla bî-vech mu‘ârazadan men‘
olunduğu huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre min Ra sene [1]217

345
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

395 [56b-2] Mikail v. Avram’ın, Ebek v. Karabet aleyhine açtığı alacak


davasında iddiasını ispat edemediğinden muarazadan men edildiği
2.000 guruş mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Arzuhâl eden İpekçi Mikail v. Avram nâm zimmî meclis-i şer‘-i enverde derûn-ı
arzuhâlde mezkûrü’l-ism Ebek v. Karabet nâm zimmî muvâcehesinde ben bin
iki yüz on altı senesi Cumâdelâhire gurresinden beri malımdan iki bin guruş
ifrâz ile mersûm Ebek zimmî ile ipekçilik ticâretinde inânen şerîkler iken târih-i
i‘lâmdan iki ay mukaddem fesh-i akd şirket edip mersûm Ebek zimmî kabz-ı mal
olmağla re’s-i malım olan iki bin guruş yedinde kalmağın hâlâ taleb ederim deyü
da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında mukaddemâ ancak şerîkler olduğunu ve ba‘dehû
fesh-i akd-i şirket eylediklerini ikrâr-ı müdde‘î-i mersûmun ber-vech-i muhar-
rer iki bin guruş re’s-i malı olduğunu inkârından mâ‘adâ mesfûr Mikail zimmî
ile târih-i i‘lâmdan on gün mukaddem husûs-ı şirkete müte‘allik beynimizde câri
ahz u i‘tâmızın hesabını Küçükkaraman’da iksirci dükkânında sehiv ve galatdan
âri mahzar-ı şuhûdda sahîhan rü’yet eylediğimizde mesfûr Mikail zimmînin zim-
metinde zuhûr eden yüz elli guruş hakkını kendiye tamamen def ‘ ve teslîm ol
dahi ahz u kabz edip husûs-ı şirkete ve müddet-i mezbûrede beynimizde cereyân
eden cem‘î ahz u i‘tâya müte‘allika âmme-i de‘âvî ve mütâlebâtdan tarefeynden her
birimiz âharın zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt etmişdik deyü ba‘de’d-da‘vâ
ve’l-inkâr dâfi‘-i mesfûr ber-vech-i muharrer def ‘-i mezkûrunu adl ve makbûlü’ş-
şehâde idükleri lede’t-tezkiye zâhir olan iksirci Nişan v. Parsih ve Artin v. Ab-
raham nâm zimmîler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î isbât etmeğin
mûcebiyle müdde‘î-i mesfûr Mikail zimmî da‘vâ-yı mezkûresiyle mersûm Ebek
zimmîye bî-vech mu‘ârazadan men‘ olunduğu huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min Ra sene [1]217

396 [56b-3] Nizama uygun olarak bakkal ve küfecilerin İstanbul ve bilâd-ı


selâsede sabun satmalarına müdahale edilmemesi gerektiği
Sabun ticâretine dâir i‘lâm
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîşâna imtisâlen işbu arzuhâl ve i‘lâma ba‘de’n-nazar Âsitâne-i
aliyyede vâki‘ sabun tüccârı bâ-ecma‘ihim meclis-i şer‘-i enverde takrîr-i kelâm
edip işbu hâmiş-i arzuhâle derkenâr olunan emr-i âlî nâtık olduğu üzere küfeci
ve bakkāl ve’l-hâsıl sabun bey‘ edenler Âsitâne-i aliyyeden ve bilâd-ı selâsede bey‘
etmeğe me’zûnlar olup bir ferdin müdâhalesi iktizâ etmez iken bu esnâda kapıcılar
ve dîdebânlar ve başyasakçı ve neferâtı ve tebdîl-i çukadâr kulları ol makūle küfeci

346
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

ve bakkāl ve sabun bey‘ edenleri ahz ve her birine özrü bahâne ve tehdîd ve ihâfe
ile tecrîm etmeleriyle ol makūle küfeci ve bakkâllar dahi bey‘ u şirâdan fâriğler
ve bizim zimmetlerinde külliyetli alacağımız olan akçenin telef ve zâyi‘ olması-
na ve bilâd-ı selâsede olan ibâdullâhın dahi muzâyakalarına bâdi olmalarıyla bir
dirhemi diyâr-ı âhara gitmeyip bu makūle bilâd-ı selâsede bey‘ olunacak sabu-
na müdâhaleleri men‘ ü def ‘ olunmak murâdımızdır deyü istirhâm ve fi’l-hakīka
bilâd-ı selâse-i mezkûrede sabun bey‘ u şirâsına me’zûn oldukları Derkenârdan
müstebân olmağla fîmâ ba‘d ol makūle sabun bey‘ eder makūleleri gerek kapı-
cılar ve gerek dîdebânla ve gerek başyasakçı ve neferâtı ve gerek tebdîller mürûr
ve ubûrlarına müdâhele etmeyip ancak emr-i âlînin nâtık olduğu üzere bilâd-ı
selâse-i mezkûrede mâ‘adâ bey‘i memnû‘ olan mahallere sabun götüren kimes-
neler ahz olunduklarında derhal gümrük-i kebîre habs ve tüccâr-ı merkūmûndan
lede’t-tahkīk ol makūle mel‘anete cesâret eylediklerine binâen tedîb-i lâyıkası icrâ
olunmasını tüccâr-ı merkūmun iltimâs ve fermân-ı âlîleri sudûrunu istirhâm ey-
ledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-17 Rebî‘ülevvel sene [1]217

397 [56b-4] Karabet v. Kigork’ın nizama aykırı davranması sebebiyle


sandalcı esnaflığından çıkarıldığı
Sandalcı esnâfına dâir i‘lâm
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede vâki‘ sandalcı esnâfının kethüdâsı Hâfız Mehmed Emin Ağa vekîli
Seyyid Salih ve yiğitbaşı es-Seyyid Mehmed Said ve müsin [ve] ihtiyârlarından el-
Hâc Ahmed ve es-Seyyid İbrahim ve diğer es-Seyyid İbrahim ve es-Seyyid Hasan
ve es-Seyyid İsmail ve es-Seyyid Abdülkerim ve re‘âyâ yiğitbaşısı Zaharya ve Sim-
yon ve Lagori ve Yorgaki ve Bedros ve Kozma ve Asetati vesâirleri meclis-i şer‘-i
enverde arzuhâl eden Karabet v. Kigork muvâcehesinde takrîr-i kelâm edib [57a]
mersûm Karabet zimmî bundan akdem esnâfımızdan olup lâkin kendi ırzıyla mu-
kayyed ve kâr u kesbiyle meşgūl olmayıp şürût-ı nizâmımızın hilâfı hareket-birle
kalbzen dahi olmağla ol vechile nizâmımızın ihtilâline bâ‘is [ve] bâdi olduğuna
binâen mukaddemâ esnâf-ı mezkûreden bâ-i‘lâm-ı şer‘î tard ve ihrâc olunduk-
da ol dahi sandalcılığı terk ve destgâh-ı kemhacı tedârikiyle kemhacılık ederken
kanâ‘at etmeyip yine sandalcı esnâfına duhûl ederim deyü iddi‘âsı hilâf-ı şürût-ı
nizâmımızdan olup murâdı mahz ve ta‘cîz ve tekdîr olmağla kıbel-i şer‘den yedi-
mize i‘tâ olunan i‘lâm-ı mezkûr tenfîz-birle mersûm Karabet zimmî te’dîp olunmak
murâdımızdır deyû takrîrlerine mutâbık bir kıt‘a i‘lâm ibrâz ettiklerinde mersûm
Karabet zimmî istintak olundukda mazmûn-ı i‘lâm-ı mezkûru ve kemhacı destgâhı
tedârik ve sandalcılığı terk eylediğini ikrâr edip lâkin muharrer ve mukaddemâ

347
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

sandalcı olduğuma binâen sandalcılık dahi ederim deyü îrad eylediği kelâmı esnâf-ı
mezkûrenin takrîr ve şürût-ı nizâm-ı kadîmlerine mugāyir olduğuna binâen iltifât
olunmayıp fîmâ ba‘d mersûm Karabet zimmî esnâf-ı mezkûreye karışmayıp ber-
mantûk-i i‘lâm hareket edip ve eğer hilâfı hareket eder ise tedîb olunacağı tefhîm
olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-17 min Ra sene [1]217

398 [57a-1] İstanbul’a koyun getiren celep tâifesi ile kasapların


fiyatta anlaştıkları
Ganem mübâya‘ası
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen vilâyet-i Anadoluda Cihanbeyli aşiretin-
den olup Der-aliyye’ye üç yüz elli re’s ganem sevk ve tesyîr eden Emir İbrahim ve
iki yüz kırk re’s ganem sevk ve tesyîr eden mikāyilli Yusuf meclis-i şer‘-i enverde
ser-kassâbân-ı hâssa Mustafa Ağa hâzır olduğu hâlde hâlâ kasablar kethüdâsı es-
Seyyid Halil Ağa ve ihtiyâr ustalarından el-Hâc Mehmed Emin vesâir mazbûtü’l-
esâmî ustalar mahzarlarında takrîr-i kelâm edip biz mallarımız ile iştirâ ve
Âsitâne-i aliyyeye sevk ve tesyîr eylediğimiz cem‘an beş yüz doksan re’s ganemin
beher kıyye lahmini narh-ı cârisi üzere on üçer paraya ve beher kıyye kuyruğu yir-
mi ikişer paraya ve beher re’sin sakatı on beşer paraya bey‘ etmek üzere mukāvele
ve ber-vech-i muharrer bey‘ u şirâya râzılar olup kassabân esnâf-ı mezbûrûn
dahi minvâl-i muharrer üzere iştirâ edecekleri lahm ve kuyruk yağı ve sakatları
esmânını fiyat-ı mezkûr üzere hesaplaşıp ziyâde ve noksan teklîfiyle her biri âharı
rencîde etmeyip yevm-i tevzî‘den on beş gün mürûrunda yaftalarımızı otuz bir
gün mürûrunda akçelerimizi bizlere edâ ve teslîm etmek üzere ta‘ahhüd ve ittifâk
eyledik dediklerinde kassabân esnâf-ı mezbûrûn dahi mukırrân-ı mezbûrânı
kelimât-ı meşrûhalarında tasdîk ve tahkīk edip bu vechile beynleri ıslâh ve tevfîk
olduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre min Ra sene [1]217

399 [57a-2] Daha öncesinde tülbentçi esnaflığından çıkarılan kişilerin,


durumlarının tahkik edilerek tekrar esnaf arasına dönmelerine
müsaade edildiği
Tülbentçi esnâfı i‘lâmı
Ma‘rûz
Haremeyni’ş-şerîfeyn müfettişi efendi hâzır olduğu hâlde işbu arzuhâle nazar ve
keyfiyetini bî-garaz kimesnelerden lede’t-tahakkuk iktizâsını i‘lâm eyleyesin deyü

348
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

bu dâ‘îlerine hitâben sâdır olan fermân-ı âlîşâna imtisâlen bi’l-ma‘iyye rü’yete


memûr Haremeyni’ş-şerîfeyn müfettişi müderrisîn-i kirâm-ı zevi’l-ihtirâmdan
Atâullah Efendi hâzır olduğu hâlde du‘âhânemizde akd olunan meclis-i şer‘-i
enverde işbu arzuhâle ba‘de’n-nazar tülbentçi esnâfından olup ber-takrîb ile sû-i
hâlleri zımnında iki kıt‘a i‘lâmla esnâf-ı mezkûrenin lonca odasından ve umûr-ı
esnâfı rü’yetden men‘ olunduğu işbu arzuhâlden müstebân olunan el-Hâc Ömer
Ağa ve el-Hâc Feyzullah Ağa ve el-Hâc Sâdık Ağa ve Ahmed Ağa ve el-Hâc Abdi
Ağa nâm kimesneler ile Avadis ve diğer Avadis ve Mardros ve Haleblioğlu Karabet
ve Uzun Kapril ve Sarıoğlu Mıgırdıç ve Mirasyedi oğlu Sahak ve Kayseriyeli Mard-
ros nâm zimmîlerin keyfiyetleri esnâf-ı mezkûrenin hâlâ kethüdâsı Abdullah Ağa
ve mu‘teber esnâfdan Hacı İbrahim Ağa ve el-Hâc Halil Ağa ve Kadri ve Ömer
Ağa ve Hâfız Abdi ve Tahir Ağa ve Selim ve Derviş Mehmet Ağa ve re‘âyâsının
kezâlik mu‘teberinden yiğitbaşı Ağrib ve Zador ve Magdisi ve Mikail ve Avadis ve
Estefan ve Avanes ve Mikail ve Kigork ve Hanpersun ve diğer Kigork ve Kirkor ve
Mikail ve Avanes ve Artin ve Karabet ve Serkiz ve diğer Karabet ve Sahak ve diğer
Artin ve âhar Karabet ve Haçador ve Minas ve diğer Kirkor ve Begos ve Ohan
ve Anaştaş ve Mıgırdıç ve diğer Avadis ve Oseb ve Haçador ve diğer Avanes ve
Agob ve Avakim ve Karabet ve Kirhor vesâir mazbûtü’l-esâmî Müslim ve zimmî
tülbentçi esnâfı ile vücûh-ı ticâretten es-Seyyid İsmail Ağa ve es-Seyyid Mehmed
Ağa ve es-Seyyid Mahmud ve es-Seyyid Süleyman Ağa ve re‘âyâ tüccârının kezâlik
vücûhundan Toma ve Kostandi ve Pavli ve Nikola ve Anderya ve Anton ve Nikola
ve İskender vesâir mazbûtü’l-esâmî tüccâr-ı Müslim ve re‘âyâdan suâl olunduk-
da esnâf-ı mezkûreden kendiyi bilmez müfsid ve muharrik ve mükzib ve henüz
dâimâ ef ‘âl ve akvâlleri her birine mugāyir olunduğuna binâen indlerimizde rağ-
beti olmayıp kelâmları mu‘teber olmayan kimesneler bizim ve tüccârın haber ve
âgâhı yok iken hilâf-ı vâki‘ sû-i hâllerini ihbâr-birle iki kıt‘a i‘lâm ahz edip lâkin
mezbûrûn Hacı Ömer Ağa ve Hacı Feyzullah ve el-Hâc Sâdık ve el-Hâc Ahmed ve
el-Hâc Abdi Ağa ve mersûmûn Avadis ve diğer Avadis ve Mardros ve Haleblioğlu
Karabet ve Uzun Kapril ve Sarıoğlu Mıgırdıç ve Mirasyedioğlu Sahak ve Kayseri-
yeli Mardros’dan her biri esnâf-ı mezkûrenin emin ve müstakīm ve dâimâ kendi
ırzlarıyla mukayyed ve bey‘ u şirâlarına mu‘temed ve esnâf-ı mezkûrenin şürût-ı
nizâmına vâkıf ve örf ve âdetlerine ârif olup cümlemiz ve cümle tüccâr kendiler-
den her vechile hoşnûd ve râzılar olup mezbûrûnun ber-vech-i muharrer ihbârları
hilâf-ı vâki‘ ve gadrı mûcebdir deyü her biri merkūmûnun hüsn-i hallerini alâ-
tarîkı’ş-şehâde ihbâr ve kemâkân esnâf-ı mezkûrenin lonca odasına gelip umûr-ı
esnâfı bi’l-ittifâk rü’yet eylemeleri murâdımızdır deyü istirhâm etmeleriyle fîmâ
ba‘d merkūmun el-Hâc Ömer Ağa ve el-Hâc Feyzullah ve el-Hâc Sâdık ve Hacı
Ahmed ve el-Hâc Abdi Ağa ve mersûmûn Avadis ve diğer Avadis ve Mardros ve
Haleblioğlu Karabet ve Uzun Kapril ve Sarıoğlu Mıgırdıç ve Mirasyedioğlu Sa-
hak ve Kayseriyeli Mardros’tan [57b] her biri esnâf-ı mezkûrûnun lonca odalarına

349
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

varıp umûr-ı esnâfı bi’l-ittifâk rü’yet etmelerine müdâhale olunmamak bâbında


fermân-ı âlîleri sudûru iktizâ eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-15 min Ra sene [1]217

400 [57b-1] İstanbul’a gelen gemilerin nizamı


Sefâyîn nizâmı
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyye’ye âmed-şüd eden çenber ve çekleve ve mîrî hizmeti için tu-
tulmak lâzım geldikde tertîbe ri‘âyet olunmadığından ba‘zılarına gadr ve âhara
himâye olduğundan kıllet-i sefâyîne bâ‘is olmağla fîmâ ba‘d sûret-i müstahseneye
rabt olunmak bâbında beyaz üzerine sâdır olan fermân-ı âlîşâna imtisâlen hâlâ
kapan-ı dakīk nâibimiz efendi ve İslâmbol ağası ve reisler kethüdâsı kulları ile
husûs-ı mezkûrun sûret-i nizâmı müzâkere olundukda fîmâ ba‘d Âsitâne-i aliyye-
ye âmed-şüd eden sefâyînin cümlesi üç kıt‘a defter olunup bir kıt‘ası zahîre nâzırı
semâhatlü efendi ve bir kıt‘a gümrük-i kebîr emini izzetlü ağa ve bir kıt‘ası kapan
nâibimiz mûmâ-ileyh dâ‘îleri yedlerinde hıfz olunup lede’l-iktizâ umûr-ı mühim-
meye ricâ ve şefâ‘ate ve hatır ve gönüle ve bezl-i rü’esâya rağbet ve iltifât ve bir fer-
de vechen mine’l-vücûh himâyet olunmamak şartıyla müretteben gümrük emîni
ağa ma‘rifetiyle tutulup edâ-yı hizmet eyledikde defter-i merkūmlara şerh veril-
mek re’y-i savâb olduğu imtisâlen li’l-emri’l-âli İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min Ra sene 1217

401 [57b-2] Moşi v. Avram’ın, dükkân ferağı ve alacak davasında Seyyid


Halil b. Mustafa ile Şerife Ayşe Hatun’un zimmetlerini ibrâ ettiği
Dekâkin ferağı
Ma‘rûz
Arzuhâl eden ipekçi Avram v. Moşi nâm Yahûdi’nin oğlu ve tarafından husûs-ı
âtîde vekîl olduğu Ali Çavuş b. Hasan ve Sâdık b. İsmail şehâdetleriyle sâbit olan
Moşi nâm Yahûdi meclis-i şer‘-i enverde derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism ken-
di nefsinden asîl ve sulbiye-i kebîre kızı Şerîfe Âişe Hatun tarafından dahi zik-
ri âtî husûsta tasdîka vekîli olan es-Seyyid Halil b. Mustafa mahzarında mezbûr
es-Seyyid Halil Efendi bundan akdem babam ve müvekkilem mersûm Avram
Yahûdi’nin mâlından bin guruş istikrâz ve kabz ettikden sonra mukābelesinde
hâmiş-i arzuhâlde mezkûr derkenâr nâtık olduğu üzere merhûme Belkıs Ha-
tun vakfı musakkafâtından kasaba-i Hasköy’de kâin ma‘lûmü’l-hudûd dört bâb

350
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

dekâkînden mutasarrıf olduğu sülüs hissesini mezbûr es-Seyyid Halil Efen-


di ve zevcesi müteveffât Fâtıma bt. Abdurrahman nâm Hatun dahi dekâkîn-i
mezkûreden mutasarrıfe olduğu sülüsân hissesini hayatında bin iki yüz iki senesi
Muharrem gurresinde rızâsıyla her biri bi-tarîkı’l-vefâ bâ-re’y-i mütevellî fâriğler
olup müvekkilim babam mesfûr dahi ba‘de’t-tefevvüz mezbûre Fâtıma Hatun
hisse-i mezkûresini kable’t-tahlîs fevt ve hasbe’l-âde kızı müvekkile-i mezbûre
Şerîfe Âişe Hatun’a intikāl etmişdi lâkin babam müvekkil-i mersûm ile merkūm
es-Seyyid Halil Efendi’nin beynlerinde ahz u i‘tâları olmağla bu esnâda rü’yet ey-
lediklerinde babam müvekkil-i mersûm meblağ-ı mezkûr bin guruşun sekiz yüz
altmış guruşunu merkūm es-Seyyid Halil Efendi’den istîfâ etmiş olmağla bâkīsi
olan yüz kırk guruşu dahi merkūm es-Seyyid Halil Efendi babam müvekkil-i
mersûma def ‘ ve teslîm eylediğinde ol dahi zikr olunan dört bâb dekâkînden
sülüs hissesini mezbûr es-Seyyid Halil Efendi’ye ve sülüsân hissesini dahi kızı
müvekkile-i mezbûre Şerîfe Âişe Hatun’a bâ-re’y-i mütevellî ferağ ve tefevvüz eyle-
diğinde onlar dahi ba‘de’t-tefevvüz zikr olunan dekâkîn-i mezkûrelere ve meblağ-ı
mezkûr bin guruşa müte‘allika âmme-i da‘vâdan tarefeynden her biri âharın zim-
metini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eylediler deyü mukırr-ı vekîl-i mersûmun ikrârını
mezbûr es-Seyyid Halil Efendi tasdîk eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-18 min Ra sene 1217

402 [57b-3] Karabet v. Artin’in, kalpakçı esnafındaki alacak davasından


kendi rızasıyla vazgeçtiği
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Karabet v. Artin bi’t-terâzi meclis-i şer‘-i
enverde Âsitâne-i aliyyede vâki‘ kalpakçı esnâfının kethüdâları vekîli esnâf-ı
mezkûrenin çavuşları Mustafa Ağa hâzır oldukları hâlde kalpakçı esnâfından Ka-
zeros ve Simyon ve Bağdisar ve Andon ve Mesael ve Karabet ve Takfur ve Ohan-
nes ve Ahannes ve Artin ve Kirkor ve Ağya ve Mikail nâm on üç nefer zimmîler
muvâcehelerinde mersûmûn bundan akdem bâ-fermân-ı âlî on üç aded kalpakçı
dükkânı küşâd eylediklerinde ben vaz‘-ı kürek olunmamla bi-şartü’r-rücû‘ emir-
leriyle malımdan kürekden tahlîsim için ve mahâll-i âharlara verdiğim cem‘an
bin üç yüz guruşu mersûmûndan bi’l-mürâca‘a hâlâ taleb ederim deyü da‘vâya
tasaddî etmişdim el-hâletü hâzihi ben tasaddî eylediğim da‘vâ-yı mezkûremden
meccânen fâriğ olup mersûmûn vesâir kalpakçı esnâfı ile aslan ve kat‘an da‘vâ ve
nizâ‘ım olmamağla zikr olunan husûslara ve işbu târih-i i‘lâma gelince ma‘lûm ve
mechûl sâir hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i de‘âvî ve mütâlebât ve kâffe-i
eymân ve muhâsamâtdan mersûmûn ile sâir bi’l-cümle kalpakçı esnâfının zim-
metlerini ibrâ-yı âmm-ı sahîh-i şer‘î ile kabûllerini hâvi ibrâ ve iskāt edip eğer

351
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ba‘de zamân kalpakçı esnâfının birinden da‘vâ-yı mezbûreye tasaddî eder isem
vaz‘-ı kürek ile tedîb olunmağa râzı oldum deyü ikrâr u i‘tirâfını mesfûrûndan her
biri tasdîk eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min Ra sene 1217

403 [58a-1] Anaze bt. Yani’nin, Hristo v. Apostol’daki eşyalarını


talep ettiği
Eşyâdan men‘
Ma‘rûz
Mu‘arrefetü’ş-şahs Anaze bt. Yani nâm Nasrâniye meclis-i şer‘-i enverde Panayot
v. Yorgi nâm zimmî muvâcehesinde işbu hâzır bi’l-meclis Hristo v. Apostol zimmî
târih-i i‘lâmdan üç ay mukaddem seni âyînimiz üzere tezevvüc ederim deyü ma-
lımdan beş yüz guruş kıymetli bir döşek ve bir yastık yüzü ve bir minder ve bir
mak‘ad ve on iki çatal bıçak ve altı kaşık ve dört makreme ve bir bardak ve bir
tuzluk ve bir sim hac ve üç penbezâr gömlek ve dört bez gömlek ve iki çevre ve bir
yağlık ve yedi çift çorab ve dört akçe kîsesi ve bir mercan tesbîh ve bir yakut yüzük
taşı ve bir kafes ve bir çift nalın ile iki miskāl altın ve yirmi İslâmbol altınımı ahz
etmekle eşyâ-i mezkûreyi hâzır-ı mersûm Hristo zimmîden hâlâ Yeniköy nâibi
efendi huzûrunda da‘vâ etmişken nâib-i merkūm ber-vech-i muharrer eylediğim
da‘vâmı mersûm Panayot zimmî üzerine i‘lâm edip lâkin benim eşyâ-i muharrere-i
mezkûreye müte‘allika mersûm Panayot zimmî ile asla da‘vâ ve nizâ‘ım olmamağ-
la husûs-ı mezkûra müte‘allika âmme-i da‘vâdan mersûm Panayot zimmînin zim-
metini kabûlünü hâvi ibrâ ve iskāt eyledim deyü ikrâr u i‘tirâfını mersûm Panayot
zimmî tasdîk eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min Ra sene 1217

404 [58a-2] Abdi b. İshak’ın bostancı tâifesinden olması ve nizama aykırı


davranması sebebiyle kasaplıktan men edildiği
Kassab men‘i
Ma‘rûz
Ashâb-ı arzuhâl Âsitâne-i aliyyede vâki‘ kasab esnâfının kethüdâsı es-Seyyid Ha-
lil Ağa ve nizâm ustalarından es-Seyyid Mehmed ve es-Seyyid Abdülkādir ve el-
Hâc Halil ve el-Hâc Mehmed ve el-Hâc Osman vesâirleri meclis-i şer‘-i enver-
de Karaağaç ocağı bostancılarından Abdi b. İshak muvâcehesinde mezbûr Abdi
bostanî tâifesinden olup kasablıkda kat‘an alâkası olmadığından mâ‘adâ kasab
gedikleri merhûm cennet-mekân firdevs-âşiyân Sultan Abdülhamid Hân hazret-
lerinin vakfından olup müceddeden kasab dükkânı küşâdı ve bir mahalde n âhar

352
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

mahalle nakli memnû‘ iken mezbûr Abdi bu esnâda hilâf-ı şürût gâh müceddeden
kasab dükkânı küşâdı ve gâh âhar mahalde n gedik nakli ile esnâf-ı mezkûrenin
ihtilâline bâ‘is olmağla men‘ ü def ‘ olunmak murâdımızdır dediklerinde mezbûr
Abdi istintak olundukda cevâbında esnâf-ı mezkûrenin takrîrlerini bi-tamâmihî
tasdîk ve kendinin kasablıkda alâkası olmadığını ikrâr lâkin babam kasab olmağla
ben dahi müceddeden kasab dükkânı ihdasıyla kasablık ederim deyü îrad eylediği
kelâmı esnâf-ı mezkûrenin takrîrlerine mugāyir ve şürûtlarına muhâlefet olmağla
iltifât olunmayıp fîmâ ba‘d bu makūle hilâf-ı şürût hareket etmeyip eğer hilâf-ı
nizâm mezkûr hareket eder ise te’dîp olunacağı kendiye tefhîm olunduğu huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min Ra sene 1217

405 [58a-3] İstanbul’daki arasta haffaf esnafı ve dikici esnafının anlaşarak


kati niza eyledikleri
Haffâf esnâfına dâir
Ma‘rûz
İstanbul’da Sultan Mehmed kurbünde vâki‘ arasta haffâflarının kethüdâsı es-
Seyyid Ali Ağa ve Hâfız el-Hâc Mustafa ve el-Hâc Feyzullah ve Mehmed Efendi
vesâirleri meclis-i şer‘-i enverde Dikicibaşı İbrahim Ağa ve başyiğitbaşı İbrahim ve
ustalarından Ahmed ve es-Seyyid Mehmed ve Kılıç Alemdâr vesâirleri mahzarla-
rında kadîmü’l-eyyâmdan beri zikr olunan arasta haffâflar kethüdâsı olan arasta-i
mezkûrenin haffâflarını ve dikici ve tâcirin iktizâ eden nizâm-ı intizâmına dâir
husûslarını ve kalfa ve çırak vesâir mevâdlarını rü’yet edegelmişken bu esnâda
Dikicibaşı İbrahim Ağa tarafından dört nefer kimesneyi zikr olunan arastaya
köşe ustası ta‘yîn ve her biri âharın re’yine muhâlif ve ol vechile umûrlarımız ta-
til ve bize gadr olmağla men‘-birle kadîmden olageldiği vech üzere rü’yet olun-
ması murâdımızdır dediklerinde dikicibaşı-yı merkūm cevâbında haffâflar
kethüdâsı haffâf esnâfının ve dikicibaşı dikici esnâfının umûr ve husûslarını ye-
dimde olan birkaç kıt‘a i‘lâm nâtık olduğu üzere rü’yet eylemesi şürût-ı nizâm-ı
kadîmimizdendir deyip ol vechile beynlerinde ba‘de’l-münâza‘a beynleri ıslâh ve
tevfîk olunup fîmâ ba‘d mezbûr dikicibaşı dört nefer kimesneleri ref ‘ ve yerleri-
ne tarafından bir yiğitbaşı nasb ve ta‘yîn ol dahi haffâflar kethüdâsı merkūm ile
ittifâk-ı haffâf ve ancak arasta-i mezkûrede olan dikici ve tâcir esnâflarının umûr
ve husûslarını rü’yet ve şâkird ahz eylediklerinde ve bir şâkird ve pîr-perver olup
san‘atında mâhir oldukda ancak mezbûrânın ma‘rifetiyle düstûr verilip ve kalfa
usta oldukda dikici başı olanlara ifâde ve onun re’y ve ma‘rifetiyle usta çıkmak
üzere her biri ittifâk ve ahd-i misak edip bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 min Ra sene [1]217
353
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

406 [58a-4] Esma bt. Ali’nin, evinin Halil Beşe b. Mustafa’nın menziline
bakan tarafına açtığı pencereyi ve saçağı kaldırması gerektiği
Keşif i‘lâmı
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen savb-ı şer‘-i enverden irsâl olunan Süley-
man Efendi nezâret-i Hazret-i Şeyhülislâm-ı sellemehü’l-İslâmî’de âsûde evkāf
müfettişi müderrisîn-i kirâm-ı zevi’l-ihtirâmdan Halebli Adem Efendi tarafından
mürsel Abdullah Efendi hâssa mi‘mârı hulefâsından Mehmed Emin ve Ahmed
Halîfeler ile nezâret-i hazret-i müşârun-ileyhde âsûde evkāfdan Sunullah Efendi
vakfından Çinilihamam kurbünde Sekbanbaşı İbrahim Ağa Mahallesi’nde vâki‘
sâhib-i arzuhâl Halil Beşe b. Mustafa ve zevcesi Hatice bt. Osman nâm Hatu-
nun ber-vech-i iştirâk bi’l-îcâreteyn mutasarrıf oldukları menzile varıp huzûr-ı
Müslimînde akd-i meclis-i şer‘-i âlî ettiklerinde mezbûr Halil ile zevcesi zâtı
mu‘arrefe Hatice Hatun’dan her biri meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda menzil-i mezkûr
ittisâlinde kâin Ferhad Ağa vakfı musakkafâtından bir bâb menzile bi’l-îcâreteyn
mutasarrıfe olan Esma bt. Ali nâm hatunun vâlidesi ve tarafından ber-vech-i
âtî vekîl olduğu zât-ı mezbûreyi ârifân Musa Ağa b. İsmail ve Osman Ağa b. Ali
şehâdetleriyle [58b] sâbit olan mu‘arrefetü’z-zât Âişe bt. Hasan nâm Hatun ile
terâfu‘larında müvekkile-i mezbûre Esma Hatun mutasarrıfe olduğu menzilinin
arsa-yı hâliyesi üzerine ulyâda ve vustâda iki bâb oda ihdâs ve damlalığı yok iken
bizim arsamız üzerine saçak itâle eylediğinden mâ‘adâ muhdes pencerelerinden
dahi menzilimizin makarr-ı nisvân olan mahallerine nezâreti olup ol vechile
zarar-ı mübeyyeni olmağla ba‘de’l-keşf ve’l-mu‘âyene zarar-ı mübeyyeni men‘ ü
def ‘ olunmak matlûbumuzdur deyü mârrü’l-beyân Sunullah Efendi vakfının mü-
tevelliyesi tarafından mürsel câbî-i vakf Mustafa Efendi ve sâlifü’l-beyân Ferhad
Ağa vakfının mütevellîsi hâzır oldukları hâlde da‘vâ eylediklerinde mi‘marân-ı
mezbûrân vesâir mazbûtü’l-esâmî Müslimîn ile keşf ve mu‘âyene olundukda
müvekkile-i mezbûre Esma Hatun’un binâ eylediği menzilin tabaka-i ulyâsından
üç aded pencerelerinden müdde‘iyân-ı mezbûrânın menzillerinin makarr-ı nisvân
olan mahallerine nezâreti olduğu zâhir oldukdan sonra vekîl-i mezbûra istintak
olundukda ber-vech-i muharrer nezâreti olan pencerelerin muhdes olduğunu
ve müdde‘iyân-ı mezbûrânın arsalarına saçak itâle eylediğini bi’l-vekâle ikrâr ve
mi‘marân-ı mezbûrân mesâhalarıyla ihdâs eylediği ebniyenin tûlen dört zirâ‘ on
beş parmak ve arzan iki buçuk zirâ‘ mahallini kat‘ ve itâle eylediği saçağı ref ‘-birle
zarar-ı şer‘îsini def ‘a bi’l-vekâle ta‘ahhüd eyledikde müdde‘iyân-ı mezbûrân dahi
râzılar olup bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eylediklerini Mevlânâ-yı mezbûrân ma‘an mür-
sel ümenâ-i şer‘le meclis-i şer‘a gelip alâ-vukū‘ihî inhâ eyledikleri tescîl ve huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min Ra sene [1]217

354
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

407 [58b-1] Nalbant esnafı kalfası Ali b. Ahmed’e usta olmadıkça dükkân
açamayacağının tenbihi
Nalbant esnâfı kalfaları usta olmadıkça dükkân küşâdı men‘i
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede vâki‘ nalbant esnâfının kethüdâsı Osman Ağa ve yiğitbaşı
Hâfız Mehmed ve müsinn-i ihtiyârlarından mütevellî Veliyüddin ve Süleyman ve
Karagümrükî Ahmed ve Hâfız Hüseyin ve Hâfız el-Hâc Ali ve Mehmed ve di-
ğer Mehmed ve Hacı Mehmed ve İsmail ve Ahmed ve Mustafa ve Hacı Ahmed
vesâirleri meclis-i şer‘-i enverde es-Seyyid Ali b. Ahmed mahzarında mezbûr es-
Seyyid Ali esnâfımız kalfalarından olup lâkin kendi ırzıyla mukayyed ve kâr u
kesbiyle meşgūl olmadığından mâ‘adâ hilâf-ı nizâm usta olmak üzere müstakillen
dükkân küşâd edip ol vechile esnâfımızın ihtilâline bâdi olduğuna binâen medîne-i
Eyüb’de Balçık iskelesi nâm mahalde küşâd eylediği dükkân bâ-i‘lâm sedd u bend
olmuşken mezbûr es-Seyyid Ali yine itâ‘at etmeyip bizi rencîde ve ta‘cîzden hâli
olmamağla suâl olunup tenbîh olunmak murâdımızdır deyü takrîrine mutâbık
bir kıt‘a i‘lâm ibrâzıyla teşekkî etmeleriyle fi-mâ ba‘d usta olmadıkça müceddeden
dükkân küşâd etmeyip ber-mantûk-ı i‘lâm-ı meskûr hareket etmek üzere merkūm
es-Seyyid Ali’ye tenbîh olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-23 min Ra sene [1]217

408 [58b-2] Haffâf Mahmud Ağa b. Ebîbekir’in haffaf dükkânını, kira


akdini feshettiği için Âmine bt. Osman’a iade etmesi gerektiği
Haffâf dükkânı tahliyye
Ma‘rûz
Bâ‘isetü’l-i‘lâm mu‘arrefetü’z-zât Hammâmî Âmine bt. el-Hâc Osman nâm Ha-
tun meclis-i şer‘-i münîrde Haffâf el-Hâc Mahmud Ağa b. Ebûbekir nâm ki-
mesne mahzarında İslâmbol’da yağlıkçı çarşısında Nerdübanlı Câmi‘i karşısında
vâki‘ nısf hissesine bi’l-îcâreteyn mutasarrıfe olduğum bir bâb ma‘lûmü’l-hudûd
haffâf dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur yedimde
mülk ve hakkım olan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûme merkūm el-Hâc Mahmud Ağa’nın
müşâhereten taht-ı îcâresinde olup lâkin ben târih-i i‘lâm-ı şehrî olan Rebî‘ülevvel
gāyetinden fesh-i akd-i îcâr etmemle âlât-ı mezkûreyi şehr-i merkūm gāyetinde
ba‘de’t-tahliyye bana teslîme merkūm el-Hâc Mahmud Ağa’ya tenbîh olunmak
murâdımdır dedikde ol dahi cevâbında müdde‘iye-i mezbûre ber-vech-i muhar-
rer müdde‘âsını bi-tamâmihî ikrâr u i‘tirâf etmeğin mûcebiyle âlât-ı mezkûreyi
ba‘de’t-tahliyye gāyet-i şehr-i merkūmda müdde‘iye Âmine Hatun’a teslîme

355
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

merkūm el-Hâc Mahmud Ağa’ya tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden


huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-28 min Ra sene 1217

409 [58b-3] Ümmügülsüm bt. Hasan’ın, Ayşe Hatun bt. Mehmed’e


borcunu ödemesi gerektiği
50 guruşa sulh
Bâ‘isetü’l-i‘lâm mu‘arrefetü’z-zât Âişe Hatun bt. Mehmed meclis-i şer‘-i münîrde
kezâlik mu‘arrefetü’z-zât Ümmügülsüm bt. Hasan nâm Hatun muvâcehesinde
mezbûre Ümmügülsüm Hatuna cihet-i karzdan zimmetinde deynim olan kırk beş
guruş mukābelesinde mecmû‘u iki yüz elli guruş kıymetli sim şeridli sûzenî işleme
bir anteri ve bir destâr pûşîdesi ve bir simli fota ve bir işleme peşkir ve bir ta‘âm
makremesi rehin vaz‘ ve teslîm ol dahi irtihân ve kabz etmişdi el-hâletü hâzihî
edâ-yı deyn ile fekk-i rehn murâd ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan bâ-
tavassut-ı muslihîn mezbûr Ümmügülsüm Hatun ile an inkâr kat‘an li’n-nizâ‘ elli
guruş üzerine ba‘de’s-sulh ve’l-kabûl bedel-i sulh-ı mezkûrdan mâ‘adâ zikr olunan
rehâna müte‘allika âmme-i da‘vâdan mezbûre Ümmügülsüm Hatun’un zimmetini
kabûlünü hâvi ibrâ-yı âm ile ibrâ ve iskāt eyledim deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk
ibrâdan müstesnâ bedel-i sulh-i merkūm elli guruşu müdde‘iye-i mezbûre Âişe
Hatun’a bi’t-taleb edâ ve teslîme mezbûre Ümmügülsüm Hatun’a tenbîh olunduğu
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu. El-emru hazreti men
lehu’l-emr
Fî-selh-i Rebî‘ülevvel sene 1217

410 [59a-1] Karındaş oğlu Bedros’un, İngiltere müstemenleriden


Kostanadino Markopolo’ya tülbent borcunu ödemediği
Tülbentçi
Ma‘rûz
İngiltere elçisinin işbu memhûr takrîrinde mastûrü’l-ism İngiltere müste’men-
lerinden Kostandino Markopolo nâm müste’men meclis-i şer‘-i enverde takrîr-i
kelâm edip ben bundan akdem tülbentçi esnâfından karındaş oğlu Bedrosâ ma-
lımdan yüz on dokuz top beyaz tülbendimi semen-i ma‘lûme nesî’eten? ba‘de’l-bey‘
ve’t-teslîm henüz semen-i mezkûru kable’l-edâ mersûm Bedros zimmî gaybet-i
münkatı‘a ile gāib olup lâkin ber-vech-i muharrer gāib-i mersûma bey‘ ve teslîm ey-
lediğim tülbent gāib-i mersûmun malını hıfza kıbel-i şer‘den kayyım nasb olunan
tülbentçiler kethüdâsı Abdullah Ağa’nın yedinde mevcûd olmağla zikr olunan tül-
bent bana teslîm olunması murâdımdır deyü istid‘â ve sâdır olan fermân-ı âlîlerine

356
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

imtisâlen madde-i merkūmeyi li-ecli’t-tahkīk taraf-ı dâ‘îlerinden irsâl olunan


Kâtib Süleyman Efendi tülbentçi esnâfının lonca odasına varıp gāib-i mersûmun
mâlı olmak üzere kıbel-i şer‘den kayyım olan mezbûr Abdullah Ağa’nın ma‘rifet-i
şer‘le yedinde olan tülbentlere müste’men-i mersûm lede’l-mu‘âyene müste’men-i
mersûmun nişanıyla ancak otuz bir top tülbent mevcûd olduğunu meclis-i şer‘a
inhâ edip lâkin zikr olunan tülbentleri müste’men-i mersûma bey‘ ve temlîk ey-
lediğini mu‘terif iken ber-vech-i muharrer bey‘i fesh ile mebî‘i şer‘an mütâlebeye
kādir olmayıp ancak gāib-i mersûma hîn-i zaferde semeni mütâlebesi iktizâ ey-
lediğinden mâ‘adâ bu makūle gāib veyâhud kıbel-i şer‘den nasb olunan kayyımı
ile muhâsama ve hâli mütebeyyin olmadan malı dâyînleri beyninde taksîme dahi
mesâğ-ı şer‘î olmadığı huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-29 min Ra sene 1217

411 [59a-2] Tülbentçi esnafının Rusya tüccarına olan borcunun


taksitlendirilerek tecil edildiği
22.895 guruş tülbentçi esnâfının Rusya tüccârına deynleri te’cîl i‘lâmı
Ma‘rûz
Rusya elçisinin işbu memhûr arzuhâlinde mezkûrü’l-ism Rusya diyârı müs-
te’menlerinden Balandıra v. Dimitri nâm müste’men tercümânı vekîli Hanpar-
sun ile Yani v. Marko hâzır olduğu hâlde meclis-i şer‘-i enverde Tülbentçi Kap-
ril v. Mardros ve Takfur v. Ohannes ve Avadis v. Panayot ve Karabet v. () nâm
zimmîler muvâcehelerinde mersûm Kapril zimmî zimmetinde bin iki yüz on
altı senesinde duhûl eden Mart târihiyle muvarrah bir kıt‘a temessük nâtık ol-
duğu üzere tülbent semeninden üç bin beş yüz altmış iki buçuk guruş ve sene-i
mezbûre Rebî‘ülâhirinin üçüncü günü târihiyle muvarrah diğer bir kıt‘a temessük
mantûkunca kezâlik tülbent semeninden bin dokuz yüz elli guruş deyne târih-i
mezbûr ile muvarrah âhar bir kıt‘a temessük ile yedi yüz kırk guruş ki cem‘an
üç kıt‘a temessük ile tülbent semeninden altı bin iki yüz elli iki buçuk guruş ala-
cak hakkım olmağla meblağ-ı mecmû‘-ı mezkûru mersûm Kapril zimmîden ve
mersûmûn Kapril ve Avadis ve Takfur zimmîler zimmetlerinde her biri âharın
zimmetine lâzım gelen mikdâra kefîl ve zâmin olmak üzere üç kıt‘a temessük ile
alacağım olan dört bin yüz guruşu ve diğer bin iki yüz on altı senesi Rebî‘ülâhir
târihiyle muvarrah bir kıt‘a temessük ile kezâlik mersûmûn Kapril ve Avadis ve
Takfur zimmîler her biri âharın zimmetine kefil ve zâmin olmak üzere tülbent
semeninden zimmetlerinde alacağım olan altı bin dört yüz seksen dokuz bu-
çuk guruşu asâlet ve kefâletlerine binâen mersûmûn Kapril ve Avadis ve Takfur
zimmîlerden ve üç kıt‘a temessük mantûkunca mersûm Karabet zimmî zimmetin-
de dahi tülbent semeninden alacağım olan altı bin elli üç guruşu mersûm Karabet

357
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

zimmîden hâlâ taleb ederim deyü takrîrime mutâbık Ermeniyyü’l-ibâre on kıt‘a


temessük ibrazıyla da‘vâ eylediğimde onlar dahi cevâblarında bâlâda bast u beyân
olunan cem‘an cihet-i mezkûreden yirmi iki bin sekiz yüz doksan beş guruş bana
sahîhan deynleri olduğunu her biri kat‘iyyen ikrâr u i‘tirâf ve ber-vech-i âtî te’cîle
tâlib olmalarıyla ben dahi müstakillen mersûm Kapril zimmî zimmetinde üç kıt‘a
temessük ile alacağım olan meblağ-ı mezbûr altı bin iki yüz elli iki buçuk guruşun
yedi yüz kırk guruşunu ber-vech-i peşin ve üç bin beş yüz altmış iki buçuk gu-
ruşunu târih-i i‘lâm-ı şehr-i Rebî‘ülâhir gurresinden doksan bir gün mürûrunda
ve bin dokuz yüz elli guruşunu dahi yine şehr-i merkūm gurresinden altmış bir
gün mürûrunda mesfûr Kapril zimmî bana edâ etmek üzere te’cîl ve mersûmûn
Kapril ve Avadis ve Takfur zimmîler zimmetlerinde üç kıt‘a temessük ile asâlet ve
kefâletlerine binâen alacağım olan meblağ-ı mezbûr dört bin yüz guruşun yine
şehr-i merkūm gurresinden beher haftada beşer yüz guruşdan sekiz hafta iki
gün mürûrunda ve diğer bir kıt‘a temessük nâtık olduğu üzere kezâlik asâlet ve
kefâletlerine binâen zimmetlerinde alacağım olan meblağ-ı mezbûr altı bin dört
yüz seksen dokuz buçuk guruşu yine şehr-i merkūm gurresinden i‘tibâr ile beher
iki ay mürûrunda bin beşer yüz guruşdan sekiz ay on gün tamamında tamamen
mersûmûn Kapril ve Avadis ve Takfur zimmîlerden her biri asâlet ve kefâletlerine
binâen bana edâ etmek üzere te’cîl ve ve taksît eylediğimde onlardan her biri dahi
kabûl ve mersûm Kapril zimmî müstakillen deyni olan altı bin iki yüz elli iki bu-
çuk guruşu asâletine binâen mesfûrûn Avadis ve Takfur ve Kapril zimmîler dahi
üç kıt‘a temessük ile deynleri olan meblağ-ı mezbûr dört bin yüz guruşu ve di-
ğer temessük ile deynleri olan meblağ-ı mezbûr altı bin dört yüz seksen dokuz
buçuk guruşu asâlet ve kefâletlerine binâen ber-vech-i muharrer müeccilen bana
edâya her biri ba‘de’t-ta‘ahhüd mersûm Karabet zimmî zimmetinde dahi üç kıt‘a
temessük ile alacağım olan meblağ-ı mezbûr altı bin elli üç guruşu işbu hâzır-ı
mersûm Yani zimmî mersûm Karabet zimmîden kabz etmek üzere mersûm Ka-
rabet zimmîyı deyn-i mezkûruyla üçümüz bir meclisde iken havâle-i mutlaka-yı
sahîha ile havâle eylediğimde her birimiz havâle-i mezkûreyi ba‘de’l-kabûl hâzır-ı
mersûm Yani zimmî dahi mersûm Karabet zimmî zimmetinde cihet-i havâle-i
mezkûreden alacağı olan meblağ-ı mezkûr altı bin elli üç guruşu târih-i i‘lâm se-
nesi Şa‘bâni’l-mu‘azzamı gurresinden i‘tibâr ile beher şehr beşer yüz guruşdan
[59b] on iki ay üç gün mürûrunda mersûm Karabet zimmî kendiye edâ etmek
üzere hâzır-ı mersûm Yani dahi te’cîl ve taksît eylediğinde mersûm Karabet zimmî
dahi kabûl ve ber-vech-i muharrer edâya ba‘de’t-ta‘ahhüd mersûm Karabet zimmî
deyn-i mezkûru olan altı bin elli üç guruş mukābelesinde İslâmbol’da astarcılar
Hânı karşısında kâin bir bâb ma‘lûmü’l-hudûd yemenici dükkânı derûnunda
mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur bir minder ve yirmi bohça ve sâir âlât-ı
lâzıme-i ma‘lûmesini mersûm Yani zimmîye bi-tarîkı’l-istiğlâl bey‘ ve teslîm ey-
lediğinde ol dahi ahz u kabz eyledi deyü ikrâr u i‘tirâfını mersûmûn Kapril ve

358
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Takfur ve Avadis ve Karabet ve hâzır-ı mersûm Yani zimmîden her biri tasdîk
eyledikleri huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre min Rebî‘ülâhir sene [1]217

412 [59b-1] Cüllah esnafından Seyyid Osman Usta’nın esnafa itâat


edeceğini ve nizama uyacağını taahhüt etmesi
Cüllâh esnâfına dâir ta‘ahhüd i‘lâmı
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyye’de vâki‘ cüllâh tâifesinin kethüdâsı Çalık Mehmed Ağa ve yiğit-
başı İbrahim Ağa ve müsinn-i ihtiyârlarından Yakub Ağa ve el-Hâc Süleyman ve
İbrahim ve Mehmed Ağa ve Abdullah ve Ali ve Süleyman ve Mehmed ve Mustafa
ve Ahmed ve Osman ve İsmail ve diğer Ali ve diğer Mehmed ve âhar Ali ve âhar
Mehmed ve Abdurrahman ve diğer Osman vesâir mazbûtü’l-esâmî kimesneler
meclis-i şer‘-i enverde es-Seyyid Osman b. Hasan mahzarında mezbûr es-Seyyid
Osman ve usta esnâfımızdan olup lâkin kalb ve redî iş işleyip bi’d-defa‘ât kendiye
tenbîh olundukda kethüdâ ve ihtiyârlarımıza itâ‘at etmeyip ve hilâf-ı şürût-ı nizâm
hareket etmekle esnâf-ı mezkûreden tard ve ihrâc olunması murâdımızdır deyü
iştikâ ettiklerinde merkūm es-Seyyid Osman Usta istintak olundukda cevâbında
inkârından mâ‘adâ fîmâ ba‘d kalb ve redî iş işlemeyip ve esnâf-ı mezkûreye itâ‘at
ve inkıyâd ve şürût-ı nizâmları üzere harekete ta‘ahhüd ve hilâfı hareket eder ise
esnâf-ı mezkûreden tard ve ihrâc-birle tedîb olunmasına râzı oldukda esnâf-ı
mezkûre dahi şikâyetlerini tehîr eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-3 Rebî‘ülâhir sene [1]217

413 [59b-2] Ahmed Bey’in, Fincancı Zakar v. Asvador’a borcunu


ödemesi gerektiği
4.003 guruşu edâya tenbîh
Ma‘rûz
Bahr-i sefîd’de vâki‘ Kuşadası’nda ticâret ile mukīm iken bin iki yüz on yedi se-
nesi Muharreminin selhi günü bilâ-vâris ma‘rûf ve ma‘rûfe hâlik olan Markar v.
Bedros v. Hristo nâm zimmînin ber-vech-i âtî dâyîni Fincancı Zakar v. Asvador
nâm zimmî meclis-i şer‘-i münîrde ada-i mezkûrede hâlâ gümrük emini olup bu
makūle bilâ-vâris-i ma‘rûf ve ma‘rûfe hâlik olanların terekelerini bâ-fermân-ı âlî
kabza me’mûr olmağla tereke-i hâlik-i mesfûre bi’l-emâne vaz‘-ı yedi mütehakkık
olup husûmeti kıbel-i şer‘den re’y olunan Ahmed Bey mahzarında hâlik-i mersûm
Markar v. Bedros v. Hristo zimmî zimmetinde hayatında bin iki yüz on altı senesi

359
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Cemâziyelâhiresi gurresinde İstanbul’da kazgancılar başında fincancı mağaza-


sında malımdan ve yedimden iştirâ ve kabz eylediği ma‘lûmü’l-aded toynak ve
billur ve fincan semeninden sekiz bin iki yüz on yedi guruş alacağım olup hatta
hâlik-i mesfûr Markar zimmî hayatında târih-i mezbûrda meblağ-ı mezbûr sekiz
bin iki yüz on yedi guruş ol cihetden zimmetinde sahîhan bana deyni olduğunu
ikrâr ve yedime mu‘anven ve mersûm işbu bir kıt‘a deyn temessükünü verip kab-
lel edâ ada-i mezkûrede bilâ-vâris-i mağrûf ve mağrûfe hâlik oldukda merkūm
Ahmed Bey ma‘rifet-i şer‘ ile tahrîr olunan terekesi esmânından ba‘de ihrâci’l-
mesârifi’l-lâzıme sahhe’l-bâkī ber-mûceb-i defter-i kassâm dört bin üç guruşu
bi’l-emâne kabz etmekle meblağ-ı mezbûr dört bin üç guruşu meblağ-ı mezbûrun
ol mikdârına takāsan emin-i mezbûr Ahmed Bey’den hâlâ taleb ederim deyü
da‘vâ ettikde emin-i merkūm cevâbında ber-mûceb-i defter-i kassâm dört bin üç
guruş tereke-i hâlik-i mersûma bi’l-emâne vaz‘-ı yedini ikrâr mâ‘adâyı inkâr et-
mekle müdde‘î-i mersûm ber-vech-i muharrer müdde‘âsını lede’t-tezkiye adl ve
makbûlü’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan Mustafa Efendi b. İbrahim ve Molla Mus-
tafa b. el-Hâc Mustafa ve Mehmed Emin b. Hasan şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe
ber-nehc-i şer‘î ba‘de’l-isbât ve’l-halef mûcebiyle meblağ-ı mezbûr dört bin üç
guruşu hâlik-i mesfûrun deyn-i müsbeti olan meblağ-ı mezkûr sekiz bin iki yüz
on yedi guruşun ol mikdârına takāsan müdde‘î-i mersûm Zakar zimmîye edâ ve
teslîme emin-i merkūm Ahmed Bey’e tenbîh olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-9 min Rebî‘ülâhire sene [1]217

414 [59b-3] Gavrail v. Dimitri’nin, kira akdini feshetmesi sebebiyle


kiracısı Toma v. Dimitri’nin menzili tahliyye etmesi gerektiği
Fesh-i îcâr ve menzilden ihrâc
Ma‘rûz
Arzuhâl eden Gavrail v. Dimitri zimmî meclis-i şer‘-i enverde derûn-ı arzuhâlde
mastûrü’l-ism Toma v. Dimitri zimmî muvâcehesinde İslâmbol’da Kumkapı kur-
bünde Tavâşî Süleyman Ağa Mahallesi’nde kâin bi’l-îcâreteyn taht-ı tasarrufunda
olan ma‘lûmü’l-hudûd bir bâb menzilimde mersûm Toma zimmî aded-i şuhûr
beyân olunmaksızın müşâhereten müstecirim iken şehr-i sâbık Rebî‘ülevvel
gāyetinde fesh-i akd-i îcâr etmişken mersûm Toma zimmî menzil-i mezkûru teslîm
etmeyip fuzûlî zabt etmekle suâl olunup menzil-i mezkûru ba‘de’t-tahliyye teslîme
mersûme Toma zimmîye tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi
cevâbında kaziyye minvâl-i meşrûh üzere olduğunu bi-tamâmihâ ikrâr u i‘tirâf
edip lâkin ben menzil-i mezbûrda otuz sene müddetden beri müşâhereten müste-
cir olmamla yine bana îcârına mesfûr Gavrail zimmîye cebr olunmak murâdımdır

360
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

deyü îrad eylediği a‘zâr-ı vâhiyesine [i‘tibâr] olmamağla mûcebince menzil-i


mezkûru tahliyye ve mersûm Dimitri zimmîye teslîme mersûme Toma zimmîye
tenbîh olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-13 min R sene [1]217

415 [59b-4] Mustafa b. Ali’nin Timurtaş Vakfı’ndan icareli arsayı kardeşi


Şerife Nimetullah Hatun’a sattığı
1156,5 guruşa arsa mübâya‘ası
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl es-Seyyid Mustafa b. Ayineci el-Hâc Ali meclis-i şer‘-i münîrde
li-ebeveyn karındaşı derûn-ı arzuhâlde ismi mezkûre mu‘arrefetü’z-zât Şerîfe Ni-
metullah Hatun mahzarında ashâb-ı hayrâtdan merkūm el-Hâc Timurtaş Vakfı
musakkafâtından olup babamız mezbûrdan müntakil bi’l-îcâreteyn ale’l-iştirâk
mutasarrıflar olduğumuz İstanbul’da Yavaşca Şahin Mahallesi’nde vâki‘ ma‘lûmü’l-
hudûd bir bâb muhterik menzil arsası kābil-i taksîm olup cânib-i vakfa muzır ol-
mamağla bâ-re’y-i mütevellî arsa-yı mezkûre taksîm olunmak murâdımdır deyü
mütevellî-i vakf hâzır olduğu hâlde da‘vâ sadedinde olmuşdum el-hâletü hâzihi
ben arsa-yı mezkûreden nısf hissemi bâ-re’y-i mütevellî kız karındaşım mezbûre
Şerîfe Nimetullah Hatun’a bin yüz elli altı buçuk guruş bedel mukābelesinde fe-
rağa ta‘ahhüd eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer bâ-re’y-i mütevellî tefev-
vüze râzı olup bir vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-8 min R sene [1]217

416 [60a-1] Çukadâr Osman b. Abdullah’ın Yorgaki, Oskoli ve Mihal


aleyhine açtığı hırsızlık davasının reddedildiği
Serika nizâ‘ı mu‘âzaradan men‘
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Çukadâr Osman b. Abdullah meclis-i şer‘-i enverde medîne-i
Eyüb toprağında Topçular nâm mahalde vâki‘ nalbant Hânı demekle ma‘rûf hânın
hâncıları derûn-ı arzuhâlde mastûrü’l-ism Yorgaki v. Manol ve Oskoli v. Tanaş ve
Mihal v. Tanaş muvâcehelerinde ben hân-ı mezkûrda müsteciren sâkin olmamla
hân-ı mezkûrun tabaka-i ulyâsında vâki‘ odamda mevcûd mâlım olan mecmû‘u
yüz elli guruş kıymetli bir simli tüfenk ve bir çift simli piştov ve iki çift sade piştov
sirka olunmağla mücerred mersûmûn Yorgaki ve Oskoli ve Mihal hân-ı mezkûrun
hâncıları olduğuna binâen zikr olunan eşyâmı bulsunlar yâhud sâriki her kim ise
bulup bana teslîm eylesinler deyü takrîr-i meşrûhu üzere tasaddî eylediği da‘vâsı

361
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

meşrû‘a olmamağla kelâmına iltifât olunmayıp mûcebiyle mesfûrûn Yorgaki ve


Oskoli ve Mihal zimmîlere bî-vech-i şer‘î mu‘ârazadan men‘ olunduğu İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-18 min-Rebî‘ülâhir sene [1]217

417 [60a-2] Mustafa b. Salih’in ortağı İsmail Ağa b. İbrahim aleyhine


açtığı alacak davasının reddedildiği
3.000 guruş mal-ı şirket mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Galata Yağkapanı tüccârından sâhib-i arzuhâl Mustafa b. Salih nâm kimesne
meclis-i şer‘-i enverde kapan-ı dakīk tüccârından derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-
ism İsmail Ağa b. İbrahim muvâcehesinde İbrail’de sâkin el-Hâc Abdullah ile
ınânen şerîkler iken mezbûr el-Hâc Abdullah fesh-i akd-i şirket-birle benimle
beynimizde cereyân eden ahz u i‘tânın hesâbını rü’yet ve lede’l-muhâsebe yed ve
zimmetimde zuhûr eden hakkını kabza tarafından kabûlüne mevkūfe merkūm
İsmail Ağa’yı tevkîl ol dahi vekâlet-i mezbûreyi vech-i şer‘î üzere muvâcehemde
ba‘de’l-isbât benimle rü’yet-i muhâsebe ve yedimde şerîkim mezbûrun zuhûr
eden mâlını bi’l-vekâle kabz ettikden sonra şerîkim mezbûr el-Hâc Abdullah vefât
edip lâkin şerîkim mezbûrun ol tarafda hayr? fâidesinden cem‘ eylediği altı bin
guruşdan benim hisseme iktizâ eden üç bin guruş şerîkim mezbûrda kalmağla
mücerred merkūm İsmail Ağa vech-i meşrûh üzere benimle rü’yet-i muhâsebeye
müteveffâ-i mezbûrun hayatında vekîl olmağla meblağ-ı mezkûr üç bin guruşu
bana mâlından vermek üzere merkūm İsmail Ağa’ya cebr olunsun deyü takrîr-i
meşrûhu üzere tasaddî eylediği da‘vâsında merkūm İsmail Ağa’ya hasm-ı şer‘î ol-
mamağla suâl dahi teveccüh etmeyip mûcebince da‘vâ-yı mezkûresiyle merkūm
İsmail Ağa’ya bî-vech mu‘ârazadan men‘ olunduğu huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-18 min-Rebî‘ülâhire sene [1]217

418 [60a-3] Üsküdar Çanlı cami-i şerifinin kapısı üzerindeki tahta


kurşunu çalan Kara Mustafa oğlu Hasan’nın elinin kesilmeyerek
tazirle cezalandırılması gerektiği
Kurşun serikası i‘lâmı
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîşâna imtisâlen medîne-i Üsküdar nâibi kullarının işbu bir
kıt‘a i‘lâmı nâtık olduğu üzere medîne-i mezbûrede vâki‘ Çinili câmi‘-i şerîfinin
kapısı üzerinden bir tahta kurşunu sirka eylediğini tâyi‘an ikrâr eden derûn-ı

362
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

i‘lâmda mezkûrü’l-ism Kara Mustafa oğlu Hasan evvelâ Çarşamba günü dîvân-ı
âsafânelerinde ve ba‘dehû du‘âhânemizde ma‘kūd meclis-i şer‘-i enverde bi’d-defa‘ât
istintak olundukda eğerçe ben kurşun sirkası için câmi‘-i mezbûrun kapısına çıkıp
henüz kurşunu ahz etmeksizin medîne-i Üsküdar ustası kullarının neferâtı beni
ahz ve yedime bir tahta kurşun verip ba‘dehû medîne-i mezkûre mahallesinde ihzâr
olunup bu vechile takrîr etmişdim deyü bu def ‘a bu mertebe takrîri ile mukaddemâ
olan ikrârından rücû‘ etmiş olup bu sûretde ikrâr-ı sirkadan rücû‘ sahîh olduğu
ve sirka eylediği câmi‘ metâ‘ı olmağla kat-ı yed lâzım gelmediği kütüb-i fetâvâ-yı
mu‘tebereden Dürrü’l-Muhtâr’da “ve sahh-ı rücû‘uhu an ikrâri bihâ” ve Hidaye’de
“Ve lâ yüharriz bi-bâbi’l-mescidi mâ fîhi hattâ lâ yucîbu’l-kat‘i bi-sirkıhî metâ‘ihî”
deyü mastûr olan meselelerden müstebân olmağla merkūm Hasan’a ancak tağzîr
lâzım gelmekle merkūm Hasan’ın iktizâ eden tağzîri husûsu re’y-i âsafânelerine
menût idüğü İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min-Rebî‘ülâhire sene [1]217

419 [60a-4] Şeyhülislâm Ömer Hulusi Efendi’nin vakfına gelir için


yaptırdığı Draman Tercüman Yunus Mahallesi’ndeki binâ ve
içerisindeki dükkânları
Hâlâ Şeyhülislâm Efendi hazretlerinin Draman’da müceddeden binâ eyledikleri
cüllâh hânı
Ma‘rûz
Hâlâ Şeyhülislâm sadrü’ş-şerîa ve burhânu’t-tarîka kenzü’l-hakāyık ve’l-ulûm
Şemsü’l-ma‘ârif ve’l-fühûm mecma‘-ı bahri’l-ilm ve’t-tekā ve menba‘-i’n-nehri’l-
hilm ve’l-hüdâ Devletlü İnâyetlü Semâhatlü Ömer Hulusi Efendimiz hazretle-
rinin hasbeten lillâhi’l-Ehad müceddeden binâ ve inşâsına muvaffak oldukları
İstanbul’da Ebulfeth Sultan Mehmed Hân hazretlerinin Câmi‘-i şerîfi kurbünde
otlakçı yokuşu başında hangâh-ı kalenderân ve sebil ve hayrât-ı sâireleri vakıf-
larının musakkafâtından olup İslâmbol’da Dıraman kurbünde Tercümân Yunus
Mahallesi’nde kâin cüllâh esnâfına mahsûs otuz dört aded oda derûnunda bir
bâb kahve ve bir bâb çamaşırcı ve hâricinde beş bâb ki cem‘an yedi bâb dükkânı
müştemil bir bâb hânın îcâre-i vâhide-i sahîha ile evvelki odasında müstecir es-
Seyyid Ahmed Efendi ve ikinci odasında müstecir es-Seyyid Bektaş Usta ve üçün-
cü odasında müstecir Abdullah Usta ve dördüncü odasında müstecir Osman Usta
ve beşinci odasında müstecir Sakaoğlu Ahmed Usta ve altıncı odasında müstecir
es-Seyyid Hasan Ağa ve yedinci odasında müstecir es-Seyyid Mehmed Usta ve se-
kizinci odasında müstecir Ali Usta ve dokuzuncu odasında müstecir Hamza Usta
ve onuncu odasında müstecir Havaslı Halil Efendi ve on birinci köşe odasında
müstecir Sarracbaşı Hüseyin Usta ve on ikinci odasında müstecir Kara İbrahim

363
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ve On üçüncü odasında müstecir ve diğer es-Seyyid Mehmed Ağa ve on dördün-


cü odasında müstecir Ali Paşalı Seyyid Süleyman ve on beşinci odasında müste-
cir Niğdeli Hüseyin ve on altıncı odasında müstecir Karaodabaşı oğlu Mustafa
ve on yedinci odası loncaya mahsûs olup ve on sekizinci odasında müstecir Koç
Mehmed Usta ve on dokuzuncu odasında müstecir Köse Osman Usta ve yirmin-
ci odasında müstecir Niğdeli es-Seyyid Mehmed Usta ve yirmi birinci odasında
müstecir Avşarlı Ali Usta ve yirmi ikinci odasında müstecir Niğdeli İbrahim Usta
ve yirmi üçüncü odasında müstecir Hacı Bekir ve yirmi dördüncü odasında müs-
tecir Hacıköylü Abdurrahman ve yirmi beşinci odasında müstecir Kethüdâ Bekir
Ağa ve yirmi altıncı odasında müstecir Edirneli Hacı Süleyman ve yirmi yedinci
odasında müstecir yiğitbaşı İbrahim Usta ve yirmi sekizinci odasında müstecir
Beypazarî Hasan Usta ve yirmi dokuzuncu odasında müstecir Boluvî Mehmed
Usta [60b] ve otuzuncu odasında müstecir () ve otuz birinci odasında müstecir
Merzifonî es-Seyyid Mustafa Usta ve otuz ikinci odasında müstecir Kör Musta-
fa Usta ve otuz üçüncü odasında müstecir diğer Mustafa Usta ve otuz dördüncü
odasında ve tahtında mahzende ale’l-iştirâk müstecir es-Seyyid Veliyüddin ve Ah-
med Ali ve zikr olunan kahve dükkânında kezâlik ale’l-iştirâk müstecir es-Seyyid
Veliyüddin ve Ahmed Ali mârru’z--zikr çamaşırcı dükkânında müstecir Selim ve
hâric-i handa vâki‘ zikr olunan beş bâb dükkânda kapıya muttasıl bir bâb terzi
dükkânında müstecir Serkiz ve ikinci üçüncü dükkânlarda müstecir sandalcı Kos-
tandin ve dördüncü beşinci dükkânlarda müstecir Sandalcı Yuvan zimmîlerden
her biri meclis-i şer‘-i enverde vakf-ı müşârun-ileyh hazretlerinin taraf-ı bâhirü’ş-
şereflerinden mürsel vekîlleri eşrâf-ı kuzâtdan es-Seyyid Mehmed Emin Efendi
hâzır olduğu her biri takrîr-i kelâm edip bâlâda bast u beyân ve tafsîl ve ayân
kılındığı üzere oda-i mezkûrlar ve dekâkîn-i merkūmeler her birimizin îcâre-i
vâhide ile taht-ı tasarrufumuzda ve derûnlarında olan gedikleri dahi müşârun-
ileyh hazretlerinin vakfiye-i şer‘iyyelerinde mastûr vakfiyelerden olup müşârun-
ileyh hazretleri her birimizin yedimize verdikleri temessükât mantûkunca
hayâtda oldukça biz mutasarrıflar vefâtımızdan sonra evlâdımız var ise evkāf-ı
sâire misillü evlâdımıza intikāl olmadığı sûretde cânib-i vakfa âid ferağ ve intikālı
zuhûrunda mütevelli-i vakf-ı müşârun-ileyh izin ve temessüküyle zabt ve tasarruf
olunmak üzere taht-ı tasarrufumuzda olup lâkin mürûr-ı eyyâm ile gediklerimize
müdâhale olunmayıp ve şürût-ı mezkûre ilâ-mâşâllahu te‘âlâ düstûrü’l-amel tu-
tulmak için zikr olunan odalar ve dekâkîn-i mezkûrenin gedikleri duhâncı gedik-
leri misillü beşmuhâsebe kalemine kayd ve cânib-i vakf-ı müşârun-ileyhde hıfz
olunmak üzere bir kıt‘a tuğra-yı garrâ ile mu‘anven fermân-ı âlî sudûrunu her biri
istid‘â ve mütevellî vekîli mûmâ-ileyh dahi her birini tasdîk etmekle merâmlarına
müsâ‘ade-i aliyye buyrulmak re’y-i rezîn-i isâbet-karînlerine menût idüğü İstan-
bul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-9 min-Rebî‘ülâhire sene [1]217

364
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

420 [60b-1] Salamon v. İsak’ın, Çukacı Kalef v. Leyazar’a olan borcunu


ödemesi gerektiği
1.000 guruş çuka semeni hüküm
Ma‘rûz
Bâ‘isü’l-i‘lâm Çukacı Kalef v. Leyazar Yahûdi’nin Boğça Çelebon nâm-ı diğer Sala-
mon v. İsak Yahûdi zimmetinde ma‘lûmü’z-zirâ‘ çuka semeninden bin guruş ala-
cağı olduğu İstanbul mahkemesinde meclis-i şer‘-i münîrde lede’t-terâfu‘ bi’t-tav‘
ve’r-rızâ ikrârıyla sâbit olmağın mûcebiyle meblağ-ı mezbûr bin guruşun bi’t-taleb
mersûm Kalef Yahûdi’ye edâsıyla mersûm Çelebon nâm-ı diğer Salamon Yahûdi
ilzâm olunduğu huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 R sene [1]217

421 [60b-2] Bostanî Süleyman b. İsmail’in, Ali b. Ahmed aleyhine açtığı


tarla nizaı davasının reddedildiği
Tarla nizâ‘ı mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Bostanî Süleyman b. İsmail Çarşamba günü
dîvân-ı âsafânelerinde ma‘kūd meclis-i şer‘-i enverde sâhib-i arzuhâl Ali b. Ah-
med muvâcehesinde Anadolu’da Boyabad kazâsına tâbi‘ Bayburd karyesinde vâki‘
dokuz kıt‘a arazi-i mîriyeden tarlayı mezbûr Ali bir buçuk sene mukaddem dâim
kızından bâ-ma‘rifet-i sâhib-i arz tefevvüz edip lâkin mücerred fâriğa-i mezbûre
dâim kızı olduğuna binâen zikr olunan tarlalara ben şefî‘ olmamla zikr olunan tar-
laları bâ-ma‘rifet-i sâhib-i arz bana fâriğ olmak üzere merkūm Ali’ye cebr olunsun
deyü takrîr-i meşrûhu üzere tasaddî eylediği da‘vâsı meşrû‘a olmamağla kelâmına
iltifât olunmayıp da‘vâ-yı mezkûresiyle merkūm Ali’ye bî-vech mu‘ârazadan men‘
olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min-Rebî‘ülâhire sene [1]217

422 [60b-3] Müteveffa Hüseyin b. Mehmed’den intikal eden menzilin oğlu


Mehmed ve kızı Sâliha Hatun’a ait olduğu
Menzilden ihrâc
Ma‘rûz
İstanbul’da Sultan Mehmed kurbünde Mimarsinan Mahallesinde sâkin iken işbu
târih-i i‘lâmdan üç buçuk ay mukaddem vefât eden Sucukçu el-Hâc Hüseyin
b. Mehmed b. Abdullah’ın sulbî kebîr oğlu Alemdâr el-Hâc Mehmed kendiden

365
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

asâleten ve âhar sulbî oğlu Hâfız Hüseyin tarafından dahi husûs-ı âtîde vekîli ol-
mağla vekâleten ve sulbî kebîre kızı mu‘arrefetü’z-zât Sâliha Hatun dahi asâleten
her biri meclis-i şer‘-i enverde zikri âtî menzile vaz‘-ı yedi mütehakkıka olan
müteveffâ-i mezbûrun zevcesi kezâlik mu‘arrefetü’z-zât Şerîfe Âişe bt. Mehmed
nâm Hatun mahzarında İstanbul’da Hâfız Paşa kurbünde Mimarsinan Mahal-
lesinde kâin bir tarafdan kafesçi dükkânı ve bir tarafdan câmi‘-i şerîf medresesi
ve bir tarafdan Bey Mescid-i şerîfi ve bir tarafdan tarîk-i âm ile mahdûd fevkānî
bir bâb odayı müştemil bir bâb menzil işbu yedimizde olup târih-i i‘lâm senesi
Saferi’l-hayrın on altıncı günü târihiyle muvarrah bir kıt‘a i‘lâm-ı şer‘î nâtık oldu-
ğu üzere arsa ve ebniyesi merhûm Haydar Efendi Vakfı musakkafâtından olup ba-
bamız müteveffâ-i mezbûrun bâ-temessük-ı mütevellî tasarrufunda iken islâsen
bize intikāl eylediğini mezbûre Şerîfe Âişe Hatun muvâcehesinde şuhûd-ı udûlle
isbât ve mûcebiyle menzil-i mezbûrdan keff-i yedine tenbîh olunmuşken mezbûre
Şerîfe Âişe Hatun menzil-i mezbûru bize teslîmden imtina‘ etmekle suâl olunup
menzil-i mezbûru ba‘de’t-tahliyye bize teslîme mezbûre Şerîfe Âişe Hatun’a tenbîh
olunmak murâdımızdır deyü takrîr-i meşrûhlarına mutâbık bir kıt‘a i‘lâm-ı şer‘î
ibrazıyla da‘vâ etdiklerinde ol dahi cevâbında mütde‘iyân-ı mezbûrânın ber-vech-i
muharrer müdde‘âlarını ikrâr u i‘tirâf edip lâkin mezbûrânın ibrâz eyledikleri
i‘lâm-ı mezkûrda muharrer olan şâhidleri yalan şâhidi olmağla tekrar isbât eyle-
sinler demesi meşrû‘a olmamağla kelâmına iltifât olunmayıp mûcebiyle menzil-i
mezbûru ba‘de’t-tahliyye müdde‘iyân-ı asîl ve vekîl-i mezbûrân Alemdâr el-Hâc
Mehmed ve Sâliha’ya teslîme merkūme Şerîfe Âişe Hatun’a tenbîh olunduğu İstan-
bul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-min-Rebî‘ülâhire sene [1]217
Ma‘rûz
Beyaz

423 [61a-1] Evlad-ı vâkıftan olması hasebiyle Köse Mustafa Efendi


vakfının tevliyetinin Rukiye bt. Ali’ye ait olduğu
Tevcîh-i tevliyet
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Rukiye bt. Ali nâm Hatun Çarşamba günü arz
odasında huzûr-ı hazret-i âsafânelerinde ma‘kūd meclis-i şer‘-i enverde nezâret-i
dâ‘îlerinde âsûde evkāfdan merhûm defterdâr Köse Mustafa Efendi der-mahalle-i
Güngörmez Vakfı’nın hâmiş-i arzuhâlde mastûr derkenâr nâtık olduğu üzere hâlâ
mütevellîsi olan es-Seyyid Mehmed Azîz Efendi b. İbrahim Efendi mahzarın-
da tevliyet-i mezkûre vâkıf-ı merhûmun utekāsına ve evlâd-ı utekāsına meşrûta
olup şart-ı vâkıf üzere vakf-ı mezbûra evlâd-ı evlâd-ı utekādan es-Seyyid Ali

366
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Halîfe’nin üzerinde iken fevt oldukda ben evlâd-ı evlâd-ı utekādan olup nevbet-i
tasarruf-ı tevliyet benim iken mezbûr es-Seyyid Mehmed Azîz Efendi’nin babası
merkūm kendi üzerine tevcîh etdirip fevt oldukda onun dahi mahlûlünden ken-
diye tevcîh etdirdip el-yevm üzerinde olup bana gadr-ı küllî olmağla tevliyet-i
mezkûre merkūm es-Seyyid Mehmed Azîz Efendi’nin ref ‘inden şart-ı vâkıf üzere
bana tevcîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında tevliyet-i
mezkûre bin yüz otuz beş târihinden beri bilâ-meşrûta zabt ve tasarruf oluna gel-
mişdir deyü ber-vech-i muharrer müdde‘âsını inkâr edip ol vechile beynlerinde
ba‘de’l-münâza‘a re’y-i âsafâneleri üzere mezbûr es-Seyyid Mehmed Aziz Efendi
hüsn-i rızâsıyla tevliyet-i mezkûreyi arz odasında merkūme Rukiye Hatun’a fe-
rağ ve kasr-ı yed eylediğinde ol dahi ba‘de’t-tefevvüz tevliyet-i mezkûre fâriğ-i
mezbûrun ferağ ve kasr-ı yedinden mezbûre Rukıyye Hatun’a tevcîh ve yedi-
ne berât-ı şerîf-i âlişân inâyet ve ihsân buyrulmasını istirhâm eylediği İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-26 min-Rebî‘ülâhire sene [1]217

424 [61a-2] Çilingir esnafının ahvali mechül kişilere anahtar ve kilit


yapmamaları gerektiği
Çilingir esnâfının nizâm-ı i‘lâmı
Ma‘rûz
Dârü’s-saltanatü’l-aliyyede vâki‘ çilingir esnâfı nâ-halef ve mechûlü’l-ahvâl kimes-
nelere miftâh inşâ ve kilid füruht eylemeleri memnû‘ iken adem-i ihtimâmlarına
aralık aralık sârikler peydâ ve ibâdullâh rahnedâr ve sârik makūleleri fürce-yâb
olup ibâdullâhın her hâlde emn ve rahatları aksâ-yı me’reb-i şâhâne olduğundan
fîmâ ba‘d çilingir esnâfı hâne sâhibi ve handa bîkâr odaları hâncıları ve dükkân
ashâbı olmayan mechûlü’l-ahvâl kimesnelere miftâh yapmamak ve yaptıkla-
rı miftâh ile ne âhar kapı ve dolabı açmamak ve kapı ve dolaplarda müte‘addid
miftâh inşa olunmamak ve miftâh yaptırılmak için çilingirlere geldikde hâne ve
dükkân sâhibi ve hâncı değil ise kat‘îce cevâb verip def ‘ etmek ve çilingir esnâfı
dahi beş paralık miftâhı iki üç katına yapmak ve hilâf-ı emr-i âlî hareket etmek
lâzım gelir ise tebdîller ma‘rifetleriyle ahz ve bilâ-emân tertîb-i cezâ kılınmak
husûslarına irâde-i aliyye taalluk etmekten nâşî Âsitâne-i sa‘âdette kâin hânlar
hâncıları vesâir esnâf kethüdâları ve söz sâhiblerini ve çilingir esnâfının kethüdâ
ve ustalarını huzûrunuza celb ve mazmûn-ı fermân-ı âlî gûş-ı hûşlarına gereği
gibi ilkā ederek bundan sonra gerek hâne ve gerek dükkân ve hân ve bîkâr oda-
larında her kim miftâh ve kilid yaptırmak lâzım gelirse hâne ve dükkân hâncılar
ma‘rifetleriyle yaptırılmak ve mechûlü’l-ahvâl kimesneler miftâh ve kilid yaptır-
mak için çilingirlere geldikde ma‘lûmları olmayan kimesneye miftâh yapmak ve
hilâf-ı emr-i âlî hareket etmek lâzım gelir ise kangı çilingir yapmış ise der-akab
ahz ve bilâ-emân tertîb-i cezâ kılınacağı emr-i mukarrer olmağla ona göre amel
367
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ve hareket eylemelerini dahi tekîd ederek ta‘ahhüd ve nizâm-ı kavîye rabt ile işbu
nizâm düstûrü’l-amel tutulmak üzere Başmuhâsebe’ye kaydolunmak için ta‘ahhüd
edenlerin isim ve şöhretleriyle huzûrumuza i‘lâma mübâderet eyleyesin deyü bu
dâ‘îlerine ve izzetlü yeniçeri ağası kullarına hitaben beyaz üzerine mufassalan sâdır
olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen çilingirler kethüdâsı es-Seyyid el-Hâc İsmail Ağa
ve çilingir esnâfından yiğitbaşı Artin ve Tahtakaleli Melbos v. Haçador ve Yenica-
mi‘inde Varteres ve Balkapanında Acı Avanes ve Agob ve yine Yenicâmi‘inde Papil
ve yine Balkapanlı Hüdaverdi ve Artin ve Repayil vesâir mazbûtü’l-esâmî çilingir
ve hânlar hâncıları ve odabaşıları ve bi’l-cümle esnâf kethüdâları ve söz sâhibleri
meclis-i şer‘a ihzâr ve ağa-yı mûmâ-ileyh hâzır olduğu hâlde işbu fermân-ı celîlü’ş-
şân muvâcehelerinde feth ve kırâet ve mazmûn-ı itâ‘at-makrûnu gûş-ı hûşlarına
gereği gibi ilkā ve telkīn olundukda onlardan her biri dahi sem‘an ve tâ‘aten
merâsimini ba‘de’l-edâ evvelâ Âsitâne-i aliyyede vâki‘ hânlar hâncıları ve odaba-
şıları vesâir esnâf kethüdâları ve söz sâhibleri hânlarında müsteciren sâkinler ve
ashâb-ı dekâkînden biri ma‘rifetleri munzam olmadıkça miftâh yaptırmamak ve
kapı ve dükkân ve dolaplarını açtırmamak üzere ta‘ahhüd ve sâniyen çilingirler
kethüdâsı ve bi’l-cümle esnâfı hâne ve hân ve dükkânların ve dolab ve kapıla-
ra üçer beşer miftâh ve ashâbı ma‘lûm olmayan mechûlü’l-ahvâl kimesne miftâh
yapmamak ve yaptıkları miftâh âhar kapı ve dolabı açmamak ve miftâh yaptırmak
için gelen kimesneler hâne ve dükkân sâhibi ve hâncı değiller ise kat‘îce cevap
vermek ve beş paralık miftâhı iki ve üç katına yapmayıp semen-i misline yapmak
üzere her biri ta‘ahhüd edip bu vechile nizâm-ı kavîye rabt olunmağla işbu nizâm
ilâ-mâşâallâhû te‘âlâ düstûrü’l-amel tutulmak üzere Başmuhâsebe’ye kayd buyrul-
mak husûsu re’y-i âsafânelerine menût idüğü İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre-i Cemâziyelevvel sene [1]217

425 [61b-1] Nesim v. Yasef ’in, Hasan b. Ali’ye olan borcunu


ödemesi gerektiği
2.000 guruş hüküm
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Hasan b. Ali Çarşamba günü arz odasında huzûr-ı hazret-i
âsafânelerinde ma‘kūd meclis-i şer‘-i enverde derûn-ı arzuhâlde mastûrü’l-ism
Nesim v. Yasef muvâcehesinde mersûm Nesim Yahûdi târih-i i‘lâmdan sekiz ay
mukaddem beher kıyyesi kırkar paraya semen tesmiyesiyle yedimden ve ma-
lımdan iştirâ ve kabz eylediği iki bin vakıyye duhân semeninden iki bin guruş
zimmetinde alacağım olup hatta mersûm Nesim Yahûdi kirâren ve mirâren ber-
vech-i muharrer malımdan beher kıyyesi kırkar paraya iki bin vakıyye duhân

368
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

iştirâ ve kabz ve semen-i merkūm zimmetinde deyni olduğunu ikrâr dahi et-
mişdi meblağ-ı mezbûr iki bin guruşu mersûm Nesim Yahûdi’den hâlâ taleb
ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında merkūm Hasan zikr olunan iki bin
vakıyye duhânını gāib ani’l-meclis Kamal Yahudî’ye benim vekâletimle bey‘ ve
teslîm etmişdi deyü ber-vech-i muharrer ol mikdâr duhânı iştirâsını inkâr et-
mekle müdde‘î-i merkūm ber-vech-i muharrer müdde‘âsını lede’t-tezkiye adl ve
makbûlü’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan Tütüncü Tatar Mustafa b. Hasan ve Esir-
ci Molla Ali b. el-Hâc Abdullah nâm kimesnelerin arz odasında vech-i vecih-i
şer‘î üzere şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î isbât etmeğin mûcebiyle
meblağ-ı mezbûr iki bin guruşu müdde‘î-i merkūm Hasan’a edâ ve teslîme
mersûm Nesim Yahûdi’ye tenbîh olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-26 min-Rebî‘ülâhire sene [1]217

426 [61b-2] Mehmed Emin-Bey b.Mahmud Bey’in, Haseki Ali Ağa’daki


alacağına Tuzcu Mehmed Ağa b. Şaban’ın kefil olmadığı
Mazbatadan derkenâr
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Tuzcu Mehmed Ağa b. Şaban meclis-i şer‘-i enverde hâcegân-ı
dîvân-ı hümâyûndan derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism es-Seyyid Mehmed Emin-
Bey b. es-Seyyid Mahmud Bey muvâcehesinde bin iki yüz sekiz senesi Saferi’l-
hayrının on beşinci günü gāib ani’l-meclis Haseki Ali Ağa nâm kimesnenin
ancak nefsine kefîl olmuşken târih-i i‘lâm-ı mezbûrdan altmış gün mürûrunda
mezbûr es-Seyyid Mehmed Emin-Bey benim gāib-i mezbûr zimmetinde bedel-i
iltizâmdan bâkī bin beş yüz guruş alacağım vardır deyü malımdan bi-gayr hakkın
bin beş yüz guruşumu almağla hâlâ istirdâd ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi
cevâbında benim gāib-i mezbûr zimmetinde bedel-i iltizâmdan bâkī alacağım
olan bin beş yüz guruşa mezbûr Mehmed Ağa kefîl olmağla kefâletine binâen
meblağ-ı mezbûr bin beş yüz guruşu merkūm Tuzcu Mehmed Ağa’nın malın-
dan ahz etmişdim deyü ber-vech-i muharrer ahzını ikrâr edip bu sûretde bedel-i
iltizâma kefâlet sahîh olmağla meblağ-ı mezbûr bin beş yüz guruşun reddi şer‘an
lâzım gelip lâkin li-ecli’l-ilzâm merkūm es-Seyyid Mehmed Emin-Bey fetvâ-yı
şerîfeye havâle olunup tarefeyn bir dahi zuhûr etmemeleriyle henüz da‘vâlarına
faysal verilmediği mazbût olmağın imtisâlen li’l-emri’l-âli sûret-i da‘vâları İstan-
bul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre-i Cemâziyelevvel sene [1]217

369
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

427 [61b-3] Ağnat v. Manol’un, kiracısı Bakkal Nikola v. Mihal’in


zimmetini ibrâ ettiği
Galata’da bakkāl ibrâsı
Ma‘rûz
Arzuhâl eden Ağnat v. Manol nâm zimmî meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde derûn-ı
arzuhâlde mastûrü’l-ism Bakkāl Nikola v. Mihal nâm zimmî muvâcehesinde
Galata’da Sultan Bayezid Mahallesi’nde kâin bi’l-îcâreteyn mutasarrıfe olduğum
bir bab menzilim arsasında tahmînen on zirâ‘ mahallini ifrâz ve alâmet vaz‘ıyla
ba‘de’l-imtiyâz beher şehr altmışar para kirâ ile bundan akdem mesfûr Nikola
zimmîye îcâr ol dahi istîcâr ettikden sonra ittisâlinde vâki‘ derûnunda mevcûde
beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmesine mâlik olduğu İste-
mad dükkânı demekle arîf bir bâb bakkāl dükkânına idhâl ile bir müddet taht-ı
îcâresinde olup el-hâletü hâzihi fesh-i akd-i îcâr eylediğimde ol dahi mahâll-i
mezkûru dükkân-ı mezbûrdan ba‘de’l-ifrâz bana teslîm ben dahi kabz ve menzi-
lime idhâl edip mahâll-i mezkûra müte‘allika âmme-i da‘vâdan tarefeynden her
birimiz âharın zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri
tescîl İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre-i Cumâdelûlâ sene [1]217

428 [61b-4] Fâtıma bt. Mehmed Memiş’in yarım hissesine malik olduğu
evini kız kardeşi Nefise Hatun’a kiraladığı
Menzil îcârı
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen kıbel-i şer‘den mürsel Kâtib-i sâni
Merhabâzâde Mahmud Efendi hâssa mimarı hulefasından Halil ve es-Seyyid
Süleyman Edib ile nezâret-i dâ‘îlerinde âsûde evkāfdan Emirler Tekkesin-
de kâin merhûm Seyfullah Efendi vakfından İstanbul’da Sancaktar Hayreddin
Mahallesi’nde vâki‘ bir bâb menzile varıp cerîdede mazbûtü’l-esâmî Müslimîn
huzûrlarında akd-i meclis-i şer‘-i kavîm eyledikde sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-
zât Fâtıma bt. Mehmed Memiş meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda derûn-ı arzuhâlde
isimleri mezkûr li-ebeveyn karındaşları Mehmed Sadullah ve kezâlik zâtı mu‘arrefe
olan Nefise Hatun mahzarlarında vakf-ı mezbûr mütevellîsi eş-Şeyh es-Seyyid
Abdüşşükür Efendi b. eş-Şeyh İsmail Efendi hâzır oldukları hâlde işbu derûnunda
akd-i meclis olunan menzilin nısfı benim ve rub‘u mezbûr Sadullah’ın ve rub‘u
mezbûre Nefise Hatun’un ale’l-iştirâk bi’l-îcâreteyn taht-ı tasarrufumuzda olmağ-
la menzil-i mezkûr ba‘de’l-mu‘âyene bâ-re’y-i mütevellî taksîm ve hisselerimiz ifrâz
olunmak murâdımızdır deyü ben da‘vâya tasaddî etmişdim lâkin menzil-i mezkûr

370
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

taksîm olunduğu sûretde her birimiz hisselerimiz ile intifâ‘ mümkün olmadığını
bana tefhîm eylediklerinde ben dahi menzil-i mezkûrda olan nısf hisse-i şâyi‘amı
mezbûr Mehmed Sadullah’ın izniyle kız karındaşım mezbûre Nefise Hatun’a
aded-i şuhûr beyân olunmaksızın işbu târih-i i‘lâm senesi Cumâdelûlâ [62a] gur-
resinden beher şehr dörder guruş icâre tesmiyesiyle îcâr ve teslîm eylediğimde ol
dahi ber-vech-i muharrer istîcâr ve kabûl ve fîmâ ba‘d menzil-i mezkûrun iktizâ
eden ta‘mîrine masrûf her birlerimiz hisselerimize göre edâya ta‘ahhüd eyledik
dedikde mukırra-i mezbûre Fâtıma Hatun’u mezbûre Nefise Hatun ile mezbûr
Sadullah tasdîk eyledikleri mevlânâ-yı mezbûr mahallinde ketb ve tahrîr ve ma‘an
mürsel ümenâ-i şer‘le meclis-i şer‘a gelip alâ-vukū‘ihî inhâ ve takrîr eyledikleri
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-29 min-Rebî‘ülâhire sene [1]217

429 [62a-1] Papuççu Kerupa v. Menas’ın, Bakkal Dimitri v. İstavri’ye


sattığı manav dükkânı gediğini geri almak istediği davasının
kabul edilmediği
Gedik nizâ‘ı men‘
Ma‘rûz
Papuççu Kerupa v. Menas nâm zimmî meclis-i şer‘-i enverde bâ‘is-i i‘lâm Bakkāl
Dimitri v. İstavri nâm zimmî muvâcehesinde mersûm Dimitri zimmî İslâmbol’da
Fenerkapısı dâhilinde Abdisubaşı Mahallesinde kâin ma‘lûmü’l-hudûd bir bâb
manav dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı
lâzıme-i ma‘lûmeden yedinde olan nısf-ı âlât-ı lâzımesini tarefeynden bi’l-icâb
ve’l-kabûl sene-i sâbıkā Recebinin yirminci günü bilâ-tağrîr bana def ‘ ve teslîm
ben dahi ba‘de’l-iştirâ tağrîr-i gabnından dahi bâyi‘-i mersûmun zimmetini ibrâ
etmişdim lâkin âlât-ı mezkûrenin semen-i misli elli guruş olup gabnı fâhiş ol-
mağla bey-i mezkûru fesh-i akd [med]fû‘um olan semen-i mezkûru bana red
ve teslîme mersûm Dimitri zimmîye cebr olunsun deyü takrîr-i meşrûhu üzere
tasaddî eylediği da‘vâsı meşrû‘a olmamağla kelâmına iltifât olunmadığı İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 Ca sene [1]217

430 [62a-2] İmameci Murad, Abdurrahim ve Mehmed’in, Yako v. Yanto ve


Lahor v. Hayem’e olan kehribar borçlarını ödemeleri gerektiği
2.125 guruş kehribâr semeni hüküm
Ma‘rûz

371
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Bâ‘isü’l-i‘lâm İmâmeci Yako v. Yanto Yahûdi kendi nefsinden asâleten ve şerîki


Lahor v. Hayem nâm Yahûdi tarafından dahi husûs-ı âtîde vekîl-i şer‘îsi olmağ-
la vekâleten meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde Selânikî Murad b. Abdurrahman ve
şerîki Abdurrahim b. Ali ve Mehmed b. Osman nâm kimesne muvâcehelerinde
mezbûrûn ve şerîkleri gāib ani’l-beled İbrahim’den her biri âharın zimmetine lâzım
gelen mikdâra kefîl ve zâmin olmak üzere mâl-ı şirketimizden işbu sene-i mübâreke
Saferi’l-hayrın yirmi ikinci günü iştirâ ve kabz eyledikleri kehribâ imâme semenin-
den iki bin yüz yirmi beş guruş alacağımız olup hatta merkūmûndan her biri cihet-i
mezkûreden meblağ-ı mezbûr iki bin yüz yirmi beş guruş asâlet ve kefâletlerine
binâen zimmetlerinde bize deynleri olduğunu ikrâr ve târih-i mezbûr ile muvarrah
yedimize işbu bir kıt‘a deyn temessükünü dahi vermeleriyle meblağ-ı mezbûr iki
bin yüz yirmi beş guruşu merkūmun Murad ve Abdurrahim ve Mehmed’den asâlet
ve kefâletlerine binâen bi’l-asâle ve bi’l-vekâle hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ ettik-
de onlar dahi cevâblarında kaziyye minvâl üzere olduğunu her biri bi-tamâmihâ
kat‘iyyen ikrâr u i‘tirâf etmeleriyle mûcebiyle meblağ-ı mezbûr iki bin yüz yirmi
beş guruşun asâlet ve kefâletlerine binâen müdde‘î-i asıl ve vekîl-i mersûm Yako
Yahûdi’ye edâsıyla merkūmun Murad ve Abdurrahim ve Mehmed ilzâm oldukları
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min-Cumâdelûlâ sene [1]217

431 [62a-3] Mehmed Sâdık b. Musa’nın, yıkıp yeniden yaptığı binâdaki


berber dükkânını tekrar Fâtıma bt. İsmail’e kiralayacağı
Arabacılar çeşmesi ittisâlinde berber dükkânı îcârı
Ma‘rûz
Mübârek rikāb-ı kamer-tâb-ı hüsrevânîye arzuhâl takdîm eden mu‘arrefetü’z-zât
Fâtıma bt. İsmail nâm Hatun kendi nefsinden asâleten ve sadrı kebîr oğlu Ahmed
b. Ali tarafından husûs-ı âtîde vekîl-i şer‘îsi olmağla vekâleten meclis-i şer‘-i en-
verde berber kethüdâsı Hüseyin ve şeyhleri es-Seyyid Molla Osman ve duacıları
Mehmed Sâdık ve yiğitbaşıları es-Seyyid Mehmed ve çavuşları es-Seyyid Ömer
hâzirûn oldukları hâlde derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism es-Seyyid el-Hâc Meh-
med Sâdık b. Musa mahzarında mezbûr el-Hâc Mehmed Sâdık’ın İstanbul’da Hoca
Halil Attâr Mahallesinden arabacılar çeşmesi ittisâlinde kâin bi’l-îcâreteyn muta-
sarrıf olduğu kadîm berber dükkânı beher şehr üçer guruş kirâ ile benim oğlum
müvekkil-i mezbûrun taht-ı îcâremizde ve derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf ge-
dik tâ‘bir olunur âhar arzuhâl hâmişinde mastûr ve başmuhâsebe kaleminde mu-
kayyed mu‘teber gedik âlâtı yedimizde mülkümüz olup bu makūle gedik ashâbını
ihrâc memnû‘ iken mezbûr es-Seyyid el-Hâc Mehmed Sâdık fesh-i akd-i îcâr-birle
dükkân-ı mezbûru hedm ve binâsına şürû‘ eylediği menziline idhâl-birle bize

372
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

gadr sadedinde olmuşdu el-hâletü hâzihi dükkân-ı mezbûrda mu‘teber gedik olup
yedimizde mülkümüz olduğunu mezbûr el-Hâc Mehmed Sâdık tasdîk dükkân-ı
mezkûrun hedm eylediği mahallini mevcûd ve matbah ocağı iç yüzünden binâya
ta‘ahhüd ve yine beher şehr üçer guruş kirâ-yı kadîmi ile müvekkil-i mezbûr bana
îcâr eylediğinde ben dahi ber-vech-i muharrer istîcâr ve îcâre-i mezkûreyi beher
şehr bilâ-ezâ ve lâ-cefâ edâya ta‘ahhüd edip bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İstan-
bul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-2 min-Cumâdelûlâ sene [1]217

432 [62a-4] Mehmed Emin Ağa b. Mehmed Said’in, tütüncü ve kahveci


dükkanı gediğini Ali Beşe b. Mustafa’ya sattığı
1.500 guruşa tütüncü gediği mübâya‘ası
Bâ-mühr-i nâib efendi
Ma‘rûz
İstanbul’da Karaki Mahallesi’nde sâkin Haseki Mehmed Emin Ağa b. Mehmed
Said İstanbul Bab mahkemesinde meclis-i şer‘-i münîrde Ali Beşe b. Mustafa nâm
kimesne mahzarında akd-i âti’z-zikrin sudûruna değin yedimde mülküm olan Pa-
şakapısı sûkunda kâin bir bâb tütüncü ve kahveci dükkânı derûnunda mevcûde
beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmemi tarefeynden îcâb ve
kabûlü hâvi şürût-ı müfside ve mübtileden âri bey‘-i bâtt-ı sahîh-i şer‘î ve safka-i
vâhide ile mezbûr Ali Beşe’ye bin beş yüz guruşa bey‘ ve temlîk ve teslîm eyle-
diğimde ol dahi ber-vech-i muharrer iştirâ ve temellük ve tesellüm ve kabz ve
kabûl eyledikden sonra semeni olan meblağ-ı mezkûr bin beş yüz guruşu yedin-
den tamamen ve kâmilen ahz u kabz edip mebî‘-i mezkûrun tağrîr ve gabnine ve
bi’l-cümle husûs-ı mezkûre müte‘allika âmme-i de‘âvîden tarefeynden her birimiz
âharın zimmetini ibrâ-yı âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt ve tarefeynden her
birimiz ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını kabûl eyledik fîmâ ba‘d zikr olunan
âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmede benim aslan ve kat‘an alâka ve medhalim kalmayıp
müşteri-i mezbûr Ali Beşe’nin mülk-i müşterâsı ve hakk-ı sırfı olmuşdur dedikde
mezbûr Ali Beşe dahi mukırr-ı mezbûru cemî‘-i kelimâtında ba‘de’t-tasdîk ber-
mûceb-i şürût nizâm-ı cedîd gedik-i mezkûrun ma‘den kaleminden kaydı mezbûr
Haseki Mehmed Emin Ağa üzerinden ref ‘ ve terkīn ve mezbûr Ali Beşe ismine
tashîh ve yedine sûret verilmesini istid‘â eylediği huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min-Cumâdelûlâ sene [1]217

373
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

433 [62b-1] İbrahim b. Şamlızâde Hasan’ın, kiracı olduğu tütüncü


dükkânını fesh-i akd sebebiyle Hüseyin Efendi b. Hasan’a teslim
etmesi gerektiği
Havâi berber gediği men‘i
Ma‘rûz
İstanbul’da Kumkapı kurbünde Çadırcı Ahmed Çelebi Câmi‘-i şerîfinin imâmı
sâhib-i arzuhâl Hâfız Hüseyin Efendi b. el-Hâc Hasan meclis-i şer‘-i enverde
derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism İbrahim b. Şamlızâde Hasan muvâcehesinde
süknâsı câmi‘-i merkūmda imâm olanlara meşrûta olup el-yevm bi’l-meşrûta sâkin
olduğum mahalle-i mezbûrede vâki‘ bir bâb menzilden müfrez tahtında kâin bir
bâb ma‘lûmü’l-hudûd duhâncı dükkânında hâmiş-i arzuhâlde mastûr derkenâr
nâtık olduğu üzere bilâ-mu‘teber gedik-i merkūm İbrahim müstecirim olup şehr-i
sâbık Rebî‘ülâhir gāyetinde fesh-i akd-i îcâr etmemle dükkân-ı mezbûru ba‘de’t-
tahliyye bana teslîme merkūm İbrahim’e tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ
ettikde ol dahi cevâbında bi-tamâmihî ikrâr u i‘tirâf edip lâkin dükkân-ı mezbûrun
hevâyi gediği yedimde mülküm olmağla dükkân-ı mezbûru ben zabt ederim de-
mesi ber-mûceb-i fetvâ-yı şerîfe meşrû‘a ve mu‘tebere olmamağla iltifât olunmayıp
mûcebiyle dükkân-ı mezbûru ba‘de’t-tahliyye müdde‘î-i merkūm Hâfız Hüseyin
Efendi’ye teslîme mezbûr İbrahim’e tenbîh olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-8 min Ca sene [1]217

434 [62b-2] Abdullah Ağa b. Mehmed’in, bakkal dükkânı gediği davasında


İstavri v. Yuvan, Estemad v. Yani ve vârisleriyle sulh ve ibrâ oldukları
450 guruşu vârisleriyle 150 guruşa sulh ve ibrâ
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Abdullah Ağa b. Mehmed meclis-i şer‘-i enverde derûn-ı arzuhâlde
isimleri mastûr İstavri v. Yuvan ve Estemad v. Yani asâleten ve Todori v. Zafi-
ri tarafından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl-i şer‘îsi olan Karanfil v. Zafiri zimmîler
muvâcehelerinde İstanbul’da Koska’da boyacı dükkânı karşısında kâin Mehmed
Ağa dükkânı demekle ma‘rûf bir bâb bakkāl dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-
esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i mahsûsanın yüz yirmi sehm i‘tibâriyle ye-
dimde mülküm olan elli üç sehm hisse-i şâyi‘amı bundan akdem hâlik olan Yanaki
v. Dimitri zimmîye îcâr ve âlât-ı mezkûre ile dört yüz elli guruş sermâyemi teslîm
eylediğimde ol dahi ba‘de’l-kabz sermâye-i mezbûreyi fuzûlî âhara bey‘le istihlâk
edip kable’t-tazmîn hâlik olmuşdu el-hâletü hâzihi hâlik-i mesfûrun asîlân-ı
mersûmân ile müvekkil-i mersûm kefîlleri olmağla meblağ-ı mezbûrun yüz elli

374
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

guruşunu rızâlarıyla bana def ‘ ve teslîm ben dahi ahz u kabz edip ziyâdesine ve
gedik îcâresine müte‘allika âmme-i da‘vâdan tereke-i hâlik-i mersûm ile kefîlleri
mersûmûnun zimmetlerini ibrâ-i âm ile ibrâ ve iskāt eylediğimde onlar dahi bana
medfû‘ları olan meblağ-ı mezbûr yüz elli guruşun istirdâdına müte‘allika da‘vâdan
benim zimmetimi ibrâ ve iskāt ve her birimiz ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını
kabûl eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-9 min Ca sene [1]217

435 [62b-3] Afife bt. Mehmed’in, Süleyman Ağa b. Mustafa ile bedel-i sulh
karşılığında anlaştıkları
200 guruş murâbaha da‘vâsı 25 guruşa sulh ve ibrâ
Ma‘rûz
Zâtı ta‘rîf-i şer‘î ile mu‘arrefe olan Afife bt. Mehmed nâm Hatun ile sadriye-i kebîre
kızı kezâlik zâtı mu‘arrefe Fâtıma bt. Hüseyin nâm Hatun hâzıra olduğu hâlde
meclis-i şer‘-i enverde bâ‘isü’l-i‘lâm Kettânî Süleyman Ağa b. Mustafa mahzarında
ben bundan akdem mezbûr Süleyman Ağa yedinden iktirâz ve kabz ve ba‘dehû
kendiye def ‘ ve teslîm eylediğim bin guruş için mezbûr Süleyman Ağa târih-i
i‘lâmdan iki sene mukaddem bilâ-devr mahz-ı ribâ olarak malımdan iki yüz gu-
ruşumu ahz etmekle meblağ-ı mezkûr iki yüz guruşu mezbûr Süleyman Ağa’dan
istirdâd ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan bâ-vesâtet-ı muslihîn mezbûr
Süleyman Ağa ile kat‘an li’n-nizâ‘ yirmi beş guruş bedel-i makbûza ba‘de’s-sulh
ve’l-kabûl ziyâdesine ve bi’l-cümle husûs-ı mezkûre vesâire müte‘allika âmme-i
da‘vâdan ben ve kızım hâzıra-i mezbûre Fâtıma Hatun’dan her birimiz mezbûr Sü-
leyman Ağa’nın zimmetini kabûlü hâvi ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt
eyledik deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk bu vechile kat‘-ı münâza‘a eyledikleri İstan-
bul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-min-Ca sene [1]217

436 [62b-4] Şerife Fâtıma bt. Mehmed’in, cariye davasında Sahaf Hasan
Efendi b. Halil’in zimmetini ibrâ ettiği
Arab câriye da‘vâsı meccânen ibrâ
Sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Şerîfe Fâtıma bt. es-Seyyid Mehmed Haşim
meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde derûn-ı arzuhâlde ismi mezkûr Sahaf Hasan Efendi
b. Halil nâm kimesne mahzarında târih-i i‘lâmdan beş ay mukaddem gāib ani’l-
meclis Esirci Ahmed nâm kimesneye terbiye etmek için malımdan emâneten
teslîm eylediğim bir re’s zenciye câriyemi gāib-i mezbûr Ahmed merkūm Hasan

375
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Efendi’ye fuzûlî bey‘ ve teslîm ve kabz-ı semen edip lâkin ben ber-vech-i muharrer
bey‘ini mucîze olmayıp câriye-i mezbûre hâlâ merkūm Hasan Efendi’nin yedinde
mevcûd olmağla câriye-i mezbûreyi bana teslîme merkūm Hasan Efendi’ye tenbîh
olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında sen câriye-i mezbûreyi
târih-i mezbûrda gāib-i mezbûra âhara bey‘ için def ‘ ve teslîme ve tarafından bey‘e
tevkîl etmekle ol dahi câriye-i mezbûreyi bana bi’l-vekâle beş yüz seksen guruş
semen-i medfû ve makbûza bey‘ ben dahi ba‘de’l-iştirâ ve’l-kabz âhara bey‘ et-
mişdim deyü beni def ‘e tasaddî ve ol vechile beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a
bâ-tavassut-ı muslihîn ben ber-vech-i muharrer tasaddî eylediğim da‘vâmdan
meccânen fâriğa olmamla husûs-ı mezkûra ve câriye-i merkūmeye ve semenine
müte‘allika da‘vâdan merkūm Sahaf Hasan Efendi’nin zimmetini kabûlünü hâvi
ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt eyledik deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk bu
vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-9 min Ca sene [1]217

437 [63a-1] Seyyid Ali Usta b. Mustafa’nın, malik olduğu sabuncu


gediğinin yarım hissesini Mehmed b. Ahmed’e sattığı
760 guruşa sabuncu gediği mübâya‘ası
Sehven kaydolunmağla tekraren hüccet siciline kaydolunmuşdur gaflet olunmaya
Âsitâne-i aliyyede vâki‘ sabuncu esnâfından es-Seyyid Ali Usta b. es-Seyyid Musta-
fa meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde işbu bâ‘isü’l-kitâb es-Seyyid Mehmed b. es-Seyyid
Ahmed mahzarında ikrâr-ı tâm ve takrîr-i kelâm edip İstanbul’da Uzunçarşı kur-
bünde Suluhan kapısında vâki‘ bir bâb sabuncu dükkânı derûnunda mevcûde
beyne’l-hıref gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerin nısf hisse-i şâyi‘ası
akd-i âti’z-zikrin sudûruna değin yedimde mülk ve hakkım olmağla ben ber-
vech-i muharrer mâlik olduğum nısf hisse-i şâyi‘ası tarefeynden icâb ve kabûlü
havi şürût-ı müfside ve muvâza‘adan âri bey-i bât-ı sahîh-i şer‘î ve safka-i vâhide
ile merkūm es-Seyyid Mehmed’e yedi yüz altmış guruşa bey‘ ve temlîk ve vech-i
lâyıkı üzere teslîm eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer iştirâ ve temellük ve
tesellüm ve kabz eyledikden sonra semeni olan meblağ-ı mezbûr yedi yüz altmış
guruşu müşteri-i merkūm yedinden tamamen ahz u kabz edip mebî‘-i mezkûrun
tağrîr ve gabnine müte‘allika âmme-i de‘âvî ve mütâlebâtdan her birimiz âharın
zimmetini ibrâ-yı âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt ve her birimiz ber-minvâl-i
muharrer âharın ibrâsını kabûl eyledik fîmâ ba‘d gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmelerin nısf-ı şâyi‘inde benim aslan ve kat‘an alâka ve medhalim kalmayıp
müşteri-i merkūm es-Seyyid Mehmed’in mülk-i müşterâsı ve hakk-ı sırfı olmuş-
dur dedikde gıbbe’t-tasdîki’ş-şer‘î mâ vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu.

376
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Fî-11 min Ca sene [1]217


Şuhûdü’l-hâl: Kethüdâ es-Seyyid el-Hâc Ali Ağa b. es-Seyyid Ahmed, es-Seyyid
Mehmed Usta b. es-Seyyid Mustafa, es-Seyyid Halil Usta b. es-Seyyid Mustafa,
es-Seyyid Halil Usta b. es-Seyyid Süleyman, es-Seyyid Hasan Usta b. es-Seyyid
el-Hâc Ali

438 [63a-2] İstanbul Odunkapısındaki peynirciler ile bakkalların peynir


nizamına dair
Odunkapısı peynircileri ile bakkālânın peynir nizâmı
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede vâki‘ bakkāl esnâfının zikri âtî husûsu istirhâm bâbında takdîm
eyledikleri arzuhâlleri bâlâsına işbu arzuhâl ve derkenâra nazar ve tarefeyni
huzûrunuza ihzâr ve istintak ve nizâmlarına muvâfık ve ibâdullâha hayırlı ve enfa‘
sûret nedir ve bakkālânın bu vechile istid‘âlarında bir gûnâ hîle ve fesâd ve şâibeleri
var mıdır yok mudur erbâb-ı vukūfdandahi sırren ve alenen gereği gibi tahkīk ve
iktizâsını tafsîlen i‘lâm eyleyesiz deyü bu dâ‘îlerine hitâben sâdır olan musahhah
fermân-ı âlîşâna imtisâlen bakkāl esnâfının usta başıları Zahraki ve Aleksi ve Ni-
kola ve Dimitri ve Anderiko ve Tarkanus ve Kabasakal Yorgi ve İsak ve Tegofilos
ve kabz-ı mal Luka ve Yazıcı Nikola vesâir söz sâhibleri meclis-i şer‘a götürülüp
odun kapısı tüccârının kethüdâları Hasan Ağa ve ustalarından Peynirci Ali Ağa
ve Bakkāl Mehmed ve Kabasakal Halil ve Derviş Ahmed ve Ali ve Abdurrahman
ve Ahmed ve Mehmed Yazıcı ve Ahmed Yazıcı ve Kıvâmlıoğlu Hacı Mehmed ve
Derviş Ömer Yazıcı ve Alaybeyi oğlu Mehmed Yazıcı ve Halil Usta ve Çamurcu
Mehmed ve Ellialtı Hasan ve Hacı Osman oğlu es-Seyyid Ömer ve Tulumbacı
es-Seyyid Hasan ve Tokâdî Mehmed ve Alâiyyelizâde Molla Mustafa ve Seyyid
Ahmed Yazıcı ve Ömer Yazıcı vesâir söz sâhibleri ile bakkāl tâifesinin pazarbaşı
vekîli Ahmed ve manav tâifesinin pazarbaşı vekîli Hâfız İsmail Efendi hâzır ol-
dukları hâlde evvelâ bakkāl tâifesi istintak olundukda taşradan Âsitâne’ye tüccârın
getirdikleri envâ‘-ı kaşkaval ve envâ‘-ı tulum peyniri bizim yedimizde olan bâlâsı
hatt-ı hümâyûn ile mu‘anven bir kıt‘a fermân-ı âlî nâtık olduğu üzere emti‘a-i
mahsûsamızdan olup bey‘i bize mahsûs iken odun kapılı merkūmun zikr olunan
envâ‘-ı peyniri tüccârdan iştirâ ve bizim gibi ibâdullâha bey‘ edip nizâmımızın
ihtilâline bâ‘is bâdi olmağla suâl olunup fîmâ ba‘d odun kapılı merkūmun kat‘an
envâ‘-ı peyniri iştirâ etmeyip biz tüccârdan iştirâ ve narh-ı cârisi üzere bey‘ edip
fermân-ı âlînin muktezâsı icrâ olunmak murâdımızdır dediklerinde sâniyen
odunkapılı merkūmun istintak olundukda cevâblarında zikr olunan envâ‘-ı pey-
nirin kadîmü’l-eyyâmdan beri ekserimiz tüccârı olup taşrada şerîklerimiz olmağ-
la dâimâ biz ve âhar tüccârlar Âsitâneye celb küfeci ve pazarcı ve ibâdullâha bey‘

377
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

edip ol vechile bir sınıfa mahsûs emti‘adan olmayıp her kim dilerse iştirâ ede gelip
hatta zikr olunan envâ‘-ı peynir kıbel-i şer‘den beher sene es‘ârı için tarefeyn pa-
zarbaşıları yedlerine verilen muvarrah ve mümzâ narh tezkirelerinde mezkûr olup
bakkālân tâifesi merkūmun zikr olunan envâ‘-ı peyniri kendilere mahsûs kılıp
tüccârdan iştirâ ve ihtifâ ve gallâsı zuhûrunda birkaç kat za‘afıyla ibâdullâha bey‘-
birle rahnedâr etmek murâdları olduğundan mâ‘adâ bakkālân tâifesi terkaşkaval
ve câir ve dil peynirleri bize mahsûsdur deyü istid‘âlarına şer‘-i şerîf-i mutahhara-
ya ve taşradan gelen cemî‘-i eşyâda ref ‘-i inhisâr-ı bey‘ şirâ-yı hâvî şerefrîz-i sudûr
olan hatt-ı hümâyûn-ı azamet-makrûn mazmûnuna tatbîk ile iltifât olunmayıp
mûcebiyle bî-vech mu‘ârazaları men‘ olunmuşdu deyü bin iki yüz on dört sene-
si Zilhiccesinin yirmi sekizinci günü târihiyle muvarrah bir kıt‘a fermân-ı âlîşân
ibrâz ve husûs-ı mezkûr erbâb-ı vukūfdan sırren dahi tecessüs olundukda envâ‘-ı
peyniri bakkāl tâifesi kendiye tahsis mahsûs kılıp mâl-ı tüccârı nesîe’ten iştirâ ve
semenlerini inkâr ile telef ve ızâ‘at ve iştirâ eyledikleri peyniri dahi ketm ve ihfâ
ve hafiyyeten birkaç kat za‘afıyla bey‘ ve âharda bulunmamak ibâdullâha zarar
ve muzâyakalarına bâ‘is ve bu vechile da‘vâ-yı mezkûrelerinde şâibe-i fesâd ol-
duğu zâhir ve inhisâr-ı bey‘ [u] şirâ câiz olmayıp hatt-ı hümâyûna dahi mugāyir
olduğundan mâ‘adâ eşyâ-i mezkûrenin bakkāl esnâfına tahsîsi kıllet ve gallâsına
bâdi ve tüccâr-ı merkūmun ve ibâdullâha gadr ve hasâra mü’eddî olduğu ma‘lûm-ı
devletleri buyruldukda fîmâ ba‘d tüccârın taşradan getirdikleri kaşkaval ve tulum
ve envâ‘-ı peyniri bakkāl ve odun kapılı ve pazarcı vesâir ibâdullâha bey‘ ve ta-
refeyn pazarbaşı ma‘rifetleriyle esnâflarına tevzî‘ ve taksîm ve narh-ı cârisi üze-
re ibâdullâha bey‘ eylemeleri için fermân-ı âlîleri sudûru yâhud bakkāl tâifesine
mutlak tahsîs ile fermân-ı âlî [63b] leri sudûru kangı tarafa irâde-i aliyye ta‘alluk
buyrulması husûsu re’y-i âlilerine menût olduğu takrîr-i dâ‘îleriyle savb-ı vâlâ-
yı âsafânelerine ifâde olundukda bâlâsına tarefeyni tekrar huzûrunuza celble
Dersaadet’e vârid olan ecnâs-ı peynirden sülüsânını bakkāllar iştirâ ve ibâdullâha
narh-ı cârisi üzere füruht etmelerini tenbîh ve sülüsânını dahi odun kapılı ve kü-
feciler alıp kezâlik onlar dahi narh-ı cârisi üzere ibâdullâha satıp tarefeynden her
kim aldığı peyniri narhdan ziyâdeye satmak fikriyle ketm ve ihtifâya cesâret eder-
se cezâsı tertîb olunacağını gûş-ı hûşlarına ilkā ve bu vechile nizâma rabt ve sûret-i
râbıta ve nizâmını huzûrumuza i‘lâma mübâderet eyleyesiz deyü sahh-ı âlî ile mu-
vaşşah sâdır olan fermân-ı celîlü’ş-şâna imtisâlen tarefeyni tekrar meclis-i şer‘a
ihzâr ve fermân-ı âlîşân muvâcehelerinde feth ve kırâet ve mazmûn-ı münîfi gûş-ı
hûşlarına ilkā olundukda onlar dahi sem‘an ve tâ‘aten merâsimini ba‘de’l-edâ fîmâ
ba‘d Âsitâne-i aliyyeye vârid olan ecnâs-ı peyniri vech-i meşrûh üzere pazarbaşı-
ları ma‘rifetiyle tüccârdan iştirâ ve narh-ı cârisi üzere bilâ-ketm ve ihfâ ibâdullâha
bey‘e ta‘ahhüd ve hilâfı hareket eder olur ise tedîb ve tertîb-i cezâlarına tarefeyn-
den her biri râzılar olup bu vechile sûret-i râbıtaya bend olunup ve işbu nizâm-ı

378
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

müstahsene düstûrü’l-amel tutulmak için bir kıt‘a fermân-ı âlîşân istirhâm eyle-
dikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-12 min Ca sene [1]217

439 [63b-1] Arakil v. Yavan’ın, Rüstempaşa Vakfı’ndan icareli altı bab


dükkân gediğini Şerife Zeliha bt. Mehmed’e sattığı
Sultan odaları hânında oda ve gedik mübâya‘ası, guruş 1.550
Ma‘rûz
İstanbul’da Kumkapı kurbünde Balipaşa Mahallesinde mütemekkin Arakil v. Ya-
van nâm zimmî meclis-i şer‘-i enverde bâ‘isetü’l-i‘lâm Şerîfe Zeliha bt. es-Seyyid
Mehmed nâm Hatun mahzarında takrîr-i kelâm edip İslâmbol’da Mahmudpaşa
câmi‘-i şerîfi kurbünde müteveffâ Rüstempaşa Evkāfı musakkafâtından sultan
odaları demekle arîf bir bâb hân derûnunda kâin fevkānî ve tahtânî altmış bir bâb
oda ve kahve ve hân-ı mezkûr hâricinde altı bâb dükkânlar derûnlarında mevcûde
gedik tâ‘bir olunur işbu bir kıt‘a fermân-ı âlîşân mantûkunca mülk-i müşterâm
ola âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerden hân-ı merkūmda fevkānîsinde sol tarafda do-
kuzuncu ve onuncu odaların gedikleri âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerimi tarefeynden
bi’l-icâb ve’l-kabûl merkūme Şerîfe Zeliha Hatun’a bi-safkatin vâhidetin bin beş
yüz elli guruş semen-i medfû‘ ve makbûza bâtten ve sahîhan bey‘ ve temlîk ve
teslîm eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer iştirâ ve temellük ve tesellüm ve
kabz ve kabûl eyledikden sonra mebî‘-i mezkûrun tağrîr ve gabnine müte‘allika
âmme-i da‘vâdan tarefeynden her birimiz âharın zimmetini ibrâ ve iskāt ve her
birimiz ber-minvâl-i meşrûh ibrâsını kabûl edip zikr olunan gedik tâ‘bir olunur
âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelere benim aslan ve kat‘an alâka ve medhalim kalmayıp
merkūme Şerîfe Zeliha Hatun’un mülk-i müşterâsı ve hakk-ı sırfı olmuşdur de-
dikde merkūme Şerîfe Zeliha Hatun ba‘de’t-tasdîk zikr olunan iki bâb odaların
gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeleri mersûm Arakil üzerinden ref ‘ ve
terkīn ve merkūme Şerîfe Zeliha Hatun üzerine Başmuhâsebe’ye kayd ve emr-i
âlî-i mezkûrdan ihrâc olunup yedine sûret i‘tâ buyrulmasını istid‘â eyledikleri İs-
tanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 min Ca sene [1]217

440 [63b-2] Salutacı Bali v. Yorgi’nin şerbetçi nizamına uyacağını


taahhüt etmesi
İki nefer şerbetçi bayâğı men‘i
Ma‘rûz

379
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Şerbetçi ve Salutacı Bali v. Yorgi nâm zimmî meclis-i şer‘-i enverde Âsitâne-i aliyye
ve bilâd-ı selâsede vâki‘ kebabcı ve aşçı ve şerbetçi ve hoşabçılar kethüdâsı es-Seyyid
Hasan Ağa ve yiğitbaşı Ali Usta ve Hacı Hüseyin Usta ve re‘âyâdan Pehlivan ve Mar-
kar ve Usta Batemi vesâir Müslim ve zimmî ustalar muvâcehelerinde ben İstanbul’da
Küçükpazar kolluğu karşısında şerbetçi olup dükkân-ı mezbûrdan üç nefer şerbet
bayağı taşraya çıkarmak murâd eylediğimde merkūmûn men‘ ederler suâl olunup
mümâna‘atı men‘ ü def ‘ olunmak murâdımız dedikde onlar dahi cevâblarında işbu
yedimizde olup dergâh-ı âlî yeniçerileri ağasına hitâben bir kıt‘a emr-i âlî nâtık ol-
duğu üzere birbirimize kefîl seksen bir nefer şerbetçi ve yirmi bir nefer re‘âyâ ve on
dokuz nefer Yahûdi olup ziyâde olmamak ve boyalı şerbet satmamak ve ayak şerbet-
çi ve ecânibden bilâ-kefîl san‘atımıza kimesne karışmamak şürût-ı nizâmımızdan
olmağla binâen aleyh mümâna‘at ederiz deyü takrîrlerine mutâbık bir kıt‘a ibrâz
eylediği fermân-ı âlîşânın mazmûnunu mersûm Bali zimmî tasdîk ettikden sonra
esnâf-ı merkūme dahi mersûm Bali zimmî ancak dükkân-ı mezbûrdan bir nefer
şerbet bayağı çıkarmak üzere râzılar oldukda mersûm Bali zimmî dahi ber-mûceb-i
emr-i âlî ve kadîm olageldiği üzere hareket etmeğe ta‘ahhüd edip bu vechile kat‘-ı
nizâ‘ eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-8 min Ca sene [1]217

441 [63b-3] Salutacı Bali v. Yorgi’nin şerbetçi nizamına uyacağını


taahhüt etmesi
Ta‘ahhüd
Ma‘rûz
Şerbetçi Salutacı Bali v. Yorgi nâm zimmî meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde Âsitâne-i
aliyyede ve bilâd-ı selâsede vâki‘ kebapçı ve aşçı ve şerbetçi ve hoşâbçı kethüdâsı
es-Seyyid Hasan Ağa ve yiğitbaşı Ali Usta ve Hacı Hüseyin Usta ve re‘âyâdan Peh-
livan ve Markar ve Usta Batemi vesâir Müslim ve zimmî ustalar muvâcehelerinde
ben İslâmbol’da Küçükpazar kolluğu karşısında şerbetçi olup dükkân-ı mezbûrdan
üç nefer şerbet bayağı taşraya çıkarmak ve balık tabh etmek murâd eylediğimde
merkūmun men‘ ederler suâl olunup mümâna‘atı men‘ ü def ‘ olunmak murâdımdır
dedikde onlar dahi cevâblarında işbu yedimizde olup dergâh-ı âlî yeniçeri ağasına
hitâben bir kıt‘a fermân-ı âlî nâtık olduğu üzere birbirimize kefîl seksen bir nefer
Müslim şerbetçi ve yirmi bir nefer re‘âyâ ve on dokuz nefer Yahûdi olup ziyâde
olmamak ve boyalı şerbet satmamak ve ayak şerbetçi çıkmamak ve ecânibden
bilâ-kefîl san‘atımıza kimesne karışmamak şürût-ı nizâmımızdan olmağla binâen
aleyh mümâna‘at ederiz deyü takrîrlerine mutâbık ibrâz eylediği fermân-ı âlîşânın
[64a] mazmûnunu mesfûr Bali zimmî tasdîk ettikden sonra esnâf-ı merkūme
dahi mersûm Bali zimmî ancak dükkân-ı mezbûrdan bir nefer şerbetçi bayağı

380
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

çıkarmak üzere râzılar oldukda mesfûr Bali zimmî dahi ber-mûceb-i emr-i âlî ha-
reket-birle dükkân-ı mezbûra kadîmi olageldiği vech üzere ancak şerbet ve saluta
bey‘ edip balık tabh etmemek üzere ta‘ahhüd etmekle bu vechile beynleri ıslâh
olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-8 min Ca sene 1217

442 [64a-1] Sabuncu Mehmed Emin ve babası Hacı Halil’in içki içmeleri
ve kötü hallerinden dolayı mahalleden çıkarılmaları
Hurûclarını iltimâs
Ma‘rûz
Ashâb-ı arzuhâl İstanbul’da Sulusaray civârında Hacı Demirci Mahallesi İmâmı
Hüseyin Efendi ve Müezzini Ali Efendi ve ahâlîsinden ve Osman ve Halil ve Eyüb
Alemdâr ve Aşûreci Mustafa ve Yemişçi el-Hâc Mehmed ve Kafesci Mustafa ve
Kahveci Mehmed ve Manav Mehmed ve Ali ve İsmail ve Yakub ve Hüseyin ve es-
Seyyid Hasan Efendi ve Kömürcü Veliyüddin ve es-Seyyid Mehmed Efendi ve Sü-
leyman ve Ali ve es-Seyyid Mehmed Efendi nâm kimesneler meclis-i şer‘-i şerîf-i
enverde zikr olunan Sulusaray’da sabuncu olup mahalle-i mezbûrede sâkin derûn-ı
arzuhalde mezkûrü’l-ism Mehmed Emin ve babası Hacı Halil mahzarlarında
mezbûrân mahallemiz sâkinlerinden olup lâkin kendi ırzıyla mukayyedler olmayıp
dâimâ mechûlü’l-ahvâl şâbb-ı emred ve mazanne-i sû-i töhmet makūlelerini men-
ziline idhâl ve alenen şürb-ı hamr edip gecelerde mest-i lâ-yukāl olup bi’d-defa‘ât
kendilere nush u bend olundukda kabûl etmeyip ef ‘âl-i şenî‘alarında ısrâr edip ol
vechile kendilerden emn ve rahatımız meslûb olmuşdur deyü muvâcehelerinde
sû-i hâllerini ihbâr ve mahalle-i mezbûreden hurûclarını işbu arzuhâlleriyle istid‘â
eyledikleri İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fi’l-yevmi’s-sâni ve’l-ışrîn min-Cumâde’ûlâ li-sene seb‘a aşarete ve mi’eteyn ve elf.

443 [64a-2] Telo v. Kuko ve ortağı Margarit v. Kostandi’nin, kestikleri


koyunların iç yağını narh-ı carisi üzerine Mumcu Mustafa’ya
satacaklarını taahhüt etmeleri
Ma‘rûz
Bâ-sahh
İstanbul kādısı faziletlü efendi i‘lâmınızda münderic nizâmı sicille kayd ettirip
muktezâsını icrâya himmet eyleyesiz deyü buyruldu. Fî-29 Ca sene [1]217
Sâdır olan fermân-ı âlîşâna imtisâlen mumcular kethüdâsı ve yiğitbaşısı hâzır ol-
dukları hâlde Medîne-i Üsküdar’da Ayazma İskelesi Mumcusu Mustafa işbu takrîrde

381
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

mezkûr husûsun tanzîmi için istintak olunduklarında Medîne-i mezbûrede Ka-


vaksarayı nâm mahalde vâki‘ müceddeden binâ olunan ocağın neferâtı için külle
yevm mahâll-i mezkûrda kâin selhhânede zebh olunan ağnâmın iç yağını mahâll-i
mezkûr kasabı bilâ-ihtifâ takımıyla bana narh-ı cârisi üzere teslîm ederse takrîrde
mezkûr ocağın neferât ve zâbıtân için yevmiye iktizâ eden şem-i revganı kâfi ve vâfî
idare ederim deyü ta‘ahhüd ve râzı oldukda mahâll-i mezkûr kasabı olan Telo v.
Kuko ve şerîki Margarit v. Kostandi fîmâ ba‘d zebh eyledikleri bi’l-cümle ağnâmın
takımıyla iç yağını mumcu merkūma narh-ı cârisi üzere teslîme ta‘ahhüd edip
husûs-ı mezbûr bu vechile tanzîm olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min Ca sene [1]217

444 [64a-3] Kürkçüoğlu Davit v. Markar’ın, Kabril v. Karabet’e olan


borcunu ödemesi gerektiği
1.903 guruş edâya tenbîh
Arzuhâl eden kürkçü Hoce Kapril v. Karabet nâm zimmî bi’t-terâzi meclis-i şer‘-i
şerîf-i enverde derûn-ı arzuhâlde mastûr’ül-ism Kürkçüoğlu Davit v. Markar nâm
zimmî muvâcehesinde mersûm Davit zimmî zimmetinde semen-i mebîden bin do-
kuz yüz üç guruş alacağım olup hatta mersûm Davit zimmî meblağ-ı mezbûr zim-
metinde sahîhan bana deyni olduğunu târih-i i‘lâm şehri Cemâziyelevvelinin on
birinci günü ikrâr ben dahi târih-i mezbûrdan otuz bir gün tamamına dek meblağ-ı
mezbûru te’cîl ettikden sonra mersûm Davit zimmî târih-i mezbûr ile muvarrah
yedime işbu bir kıt‘a deyn temessükünü dahi vermekle meblağ-ı mezbûr bin do-
kuz yüz üç guruşu ecel-i mezbûr hulûlünde mersûm Davit zimmîden taleb ederim
deyü da‘vâ ettikde ol dahi kaziyye minvâl-i muharrer üzere olduğunu bi-tamâmihâ
ikrâr u i‘tirâf etmeğin mûcebiyle meblağ-ı mezbûr bin dokuz yüz üç guruşu ecel-i
mezkûr hulûlünde müdde‘î-i mersûm Kapril zimmîye edâ ve teslîme mersûm Davit
zimmîye tenbîh olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min Ca sene [1]217

445 [64a-4] Abacı Tanaş v. Apostal tarafından bıçakla yaralanarak


öldürülen Boyacı Yani’nin yakınlarının kısastan vazgeçtikleri ve
sulh oldukları
Cerhden ibrâ
Ma‘rûz
İstanbul’da boyacı olup bundan akdem mecrûhan hâlik olan boyacı Yani zimmînin
ebeveyni ve hasran vârisleri Karyana v. Sato ve Todora bt. Ganebet Nasrâniyeden

382
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

arzuhâl eden mesfûr Karyana zimmî kendiden asâleten zevcemi ve hâlik-i


mersûmun anası mesfûre Todora Nasrâniye tarafından dahi husûs-ı âtîde vekîl
olduğu şahsını ârifân hâlik-i mersûmun karındaşı Yorgaki ve Felimen v. Anderya
şehâdetleriyle sâbit olmağla vekâleten meclis-i şer‘-i enverde derûn-ı arzuhâlde
mezkûrü’l-ism Abacı Tanaş v. Apostal zimmî muvâcehesinde mersûm Tanaş
zimmî İslâmbol’da Çukurçeşme’de abacılar çarşısında kâin dükkânında oğlum ve
mûrisimiz mesfûr Yani zimmîyi târih-i i‘lâm şehri gurresi gecesi evvelâ ağzına ve
başına hatab ile ba‘dehû âlât-ı cârihadan addolunan Çerkes bıçağı ile iki tarafdan
memeleri altından amden ve bî-gayrı hakkın darb ve on anda müteessiren hâlik
oldukdan sonra yanında mevcûd üç yüz guruş nakdini dahi ahz edip hatta şehr-i
merkūmun üçüncü günü mesfûr Tanaş zimmî Mahmudpaşa mahkemesinde
meclis-i şer‘de ikrâr dahi etmekle cinâyet-i mezkûrenin mûceb-i şer‘îsi ile hâlik-i
mesfûrun zimmetinde alacağım sekiz yüz guruş hîn-i hâlikinde fuzûlî ahz eyle-
diği üç yüz guruş ki cem‘an bin yüz guruşu bi’l-asâle ve bi’l-vekâle taleb ederim
deyü da‘vâ sadedinde olmuşdum el-hâletü hâzihi beynimiz ıslâh ve tevfîk olunup
mesfûr Tanaş zimmî meblağ-ı mezkûr bin yüz guruşu tamamen def ‘ ve teslîme
ta‘ahhüd ettikde ben dahi cinâyet-i mezkûrenin mûcebi olan kısastan bi’l-asâle ve
bi’l-vekâle fâriğ oldum deyü ikrârını mesfûr Tanaş zimmî tasdîk eylediği İslâmbol
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min Ca sene [1]217

446 [64a-5] Seyyid Osman Efendi b. İbrahim’in, Seyyid Ali b. Mehmed’e


olan borcunu ödemesi gerektiği
265 guruş edâya tenbîh
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl kapıcı es-Seyyid Ali b. es-Seyyid Mehmed nâm kimesne meclis-i
şer‘-i enverde derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism es-Seyyid Osman Efendi b. İb-
rahim mahzarında mezbûr es-Seyyid Osman Efendi uhde-i iltizâmında olan
Diyârbekir sancağında Birecik kazâsında Elbesun nahiyesinde vâki‘ bahçeçik
ve tevâbi‘i mukāta‘ayı bin iki yüz on üç senesine mahsûben bir seneliğini Mar-
tı ibtidâsından zabt etmek üzere bana iki yüz beş guruşa ilzâm ben dahi iltizâm
ve bedel-i iltizâmı olan meblağ-ı mezbûru benden peşin kabz edip lâkin ben
sene-i mezbûrede mukata‘a-i mezkûreyi zabt ve ta‘şîr edemememle medfû‘um
olan bedel-i iltizâm mezkûr iki yüz altmış beş guruşu merkūm es-Seyid Osman
Efendi’den istirdâd ederim deyü da‘vâ ettikde [64b] ol dahi cevâbında bi-tamâmihî
ikrâr u i‘tirâf lâkin ben bedel-i iltizâm-ı mezkûru mukata‘a-i mezkûrenin bâ-berât
mutasarrıfı es-Seyyid Ahmed’in zevcesine teslîm etmemle meblağ-ı mezkûru
müdde‘î-i merkūm es-Seyyid Ali zevce-i mezbûreden mütâlebe eylesin demesi

383
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

meşrû‘a olmamağla iltifât olunmayıp mûcebiyle meblağ-ı mezbûr iki yüz altmış
beş guruşu müdde‘î-i merkūm es-Seyyid Ali’ye red ve teslîme merkūm es-Seyyid
Osman Efendi’ye tenbîh olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-23 min Ca sene [1]217

447 [64b-1] Sahak v. David’in, Hayem v. Mosi aleyhine açtığı alacak


davasında iddiasını ispat edemediğinden muarazadan men edildiği
1.920 guruş mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism pabuççu Sahak v. David nâm zimmî bi’t-terâzi
meclis-i şer‘-i enverde arzuhâl eden Hayem v. Mosi nâm Yahûdi muvâcehesinde
gāib ani’l-meclis Yakonam Yahûdi zimmetinde beynimizde câri ahz u i‘tâmızdan
bâkī alacağım olan bin dokuz yüz yirmi guruşa târih-i i‘lâm-ı şehri Rebî‘ülevveli
gurresinde İstanbul’da Mercan çarşısında kâin Ali Paşa Hânında Pabuççu Paskal
zimmî odasında tarefeynden bi’l-emr ve’l-kabûl mesfûr Hayem Yahûdi kefîl ve
zâmin olmağla meblağ-ı mezkûr bin dokuz yüz yirmi guruşu kefâletine binâen
mersûm Hayem Yahûdi’den hâlâ taleb ederim deyü ba‘de’d-da‘vâ ve’l-inkâri’l-küllî
müdde‘î-i mesfûr Sahak zimmî ber-vech-i muharrer müdde‘âsını isbât için kirâren
ve mirâren müddet-i mehl-i şer‘î mürûrunda getirdiği iki nefer zimmîler edâ-yı
şahâdet-i şer‘iyye edememekle makbûle olmayıp şâhid-i âhar ikāmetine havâle
olundukda isbâtdan ızhâr-ı acz edip istihlâf ettikde mesfûr Hayem Yahûdiye bi’l-
muvâcehe vech-i şer‘î üzere yemîn verilmeğin mûcebiyle müdde‘î-i mesfûr Sa-
hak zimmî da‘vâ-yı mezkûresiyle mersûm Hayem Yahûdiye bilâ beyyine-i âdile
mu‘ârazadan men‘ olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-23 min Ca sene [1]217

448 [64b-2] Agob v. Haçok’un vârislerinden Malkon’un, Avadis v.


Kirkor aleyhine açtığı fırın ve değirmen davasında iddiasını ispat
edemediğinden muarazadan men edildiği
Bayrampaşa fırını ve ona merbût değirmen nizâ‘ı mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Habbâz tâifesinden olup bundan akdem hâlik olan Agob v. Haçok zimmînin
verâseti Eğin kazâsına tâbi‘ Badır karyesinde mütemekkineler zevcesi Harop-
sima bt. Tomas nâm Nasrâniye ile sulbiye-i sagīre kızı Takohi ve anası Elmas

384
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

bt. Karabet nâm Nasrâniyelere ve Âsitâne-i aliyyede mütemekkin kebîr oğlu


Malkon zimmîye inhisârı tahkīkinden sonra arzuhâl-i mersûm Malkon zimmî
meclis-i şer‘-i enverde zikri âtî gedik-i âlâta vaz‘-ı yedi mütehakkık olan kezâlik
habbâz tâifesinden Avanes v. Kirkor muvâcehesinde İslâmbol’da Haseki kurbün-
de Bayrampaşa fırını ve ona merbût derûnunda kâin otuz iki sehm i‘tibâr olunur
beşi ekmekçi ve üçü uncu sekiz horoslu bir bâb değirmen derûnunda mevcûde
beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur iki re’s bârgir ve ona isâbet eden âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmeden sekizi ekmekçi ve dördü uncu cem‘an on iki re’s bârgir vesâir âlât-ı
lâzıme-i ma‘lûme babam hâlik-i mersûmun ile’l-helâk yedinden mülkü ve ba‘de
helâkihî benimle verese-i sâire-i mezkûresine mevrûs olmuşken zikr olunan on
iki re’s bârgirden dördü ekmekçi ve ikisi uncu olmak üzere cem‘an altı re’s bârgire
isâbet eden âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeyi mersûm Avanes zimmî fuzûlî zabt etmek-
le suâl olunup hisse-i irsiyyemden keff-i yedi murâdımdır deyü da‘vâ ettikde
ol dahi cevâbında zikr olunan altı re’s bârgir ve ona isâbet eden âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmeye vaz‘-ı yedini ikrâr lâkin işbu yedimde olup bin iki yüz on bir senesi
Zilka‘desinin yedinci günü târihiyle muvarrah ol târihde İslâmbol kādısı bulunan
merhûm Ebûbekir Paşazâde Hamdullah Efendi hazretlerinin imzâsıyla mümzât
bir kıt‘a hücceti nâtıka olduğu üzere mersûm Agob zimmînin helâkinden sonra
zikr olunan altı re’s bârgir ve ona isâbet eden âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeleri hâlik-i
mesfûrun düyûn-ı müsbitesi için vasî-i muhtârı olan mersûm Malkon zimmî
kıbel-i şer‘den me’zûn olduğu hâlde ol târihde semen-i misli idüğü zâhir olan altı
yüz guruş semen-i medfû‘ ve makbûza bana bi’l-asâle ve bi’l-vesâye bey‘ ben dahi
iştirâ ve kabz ve kabûl edip târih-i mezbûrdan beri mülk-i müşterâmdır deyü
mazmûn-ı takrîr-i meşrûhuna mutâbık bir kıt‘a hüccet-i şer‘iyye ibrâzıyla eyle-
diği def ‘ini mesfûr Malkon zimmî ikrâr u i‘tirâf etmeğin mûcebiyle müdde‘î-i
mesfûr Malkon zimmî da‘vâ-yı mezkûresiyle mersûm Avadis zimmîye bî-vech-i
şer‘î mu‘ârazadan men‘ olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-15 min Ca sene [1]217

449 [64b-3] Habîbe Hatun’un geçimsiz ve kötü ahlaklı olmasından dolayı


mahalleden çıkarıldığı
Mahalleden ihrâc
Ma‘rûz
İstanbul’da Kumkapı kurbünde Tavâşî Süleyman Ağa Mahallesi İmâmı Hasan
Efendi ve Müezzini Molla es-Seyyid Ahmed ve ahâlîsinden el-Hâc Mehmed Sâdık
Efendi ve Kahveci Yusuf Ağa ve kahveci Mustafa Ağa ve Bezzâzistâni Veliyüddin
Ağa ve Şamdancı Mehmed ve Berber Hasan ve Manav Osman ve Ebûbekir Ağa

385
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ve el-Hâc Memiş Ağa ve el-Hâc Ali Ağa ve Duhâncı el-Hâc Halil Ağa ve Kömürcü
es-Seyyid Mehmed ve es-Seyyid Ahmed ve Bostanî Hasan ve Tabancacı Meh-
med ve Üsküdarî Ali Ağa ve Balmumcu Mehmed ve Osman Efendi ve Duhâncı
el-Hâc Ali Ağa ve Bekçi es-Seyyid Osman nâm kimesnelerden her biri meclis-i
şer‘-i şerîf-i enverde Çavuş es-Seyyid el-Hâc Said Ağa b. es-Seyyid Ahmed mah-
zarında mezbûr es-Seyyid Said Ağa mahallemiz sâkinelerinden olup lâkin ken-
di ırzıyla mukayyed olmayıp kendisi ve oğlunun kızı gāibe ani’l-meclis Habîbe
Hatun’dan her biri hadîdü’l-lisân ve bed-zebân olduklarından dâimâ bize şütûm-ı
galîza ile şetm ve kendilere bi’d-defa‘ât nush u pend olundukda kabûl etmeyip
ef ‘âl-i redîlerinde ısrâr edip ol vechile cümlemizin kendilerden emn ve rahatı-
mız meslûb olmuşdur deyü sû-i hâllerini her biri ihbâr ve mahalle-i mezbûreden
hurûclarını istid‘â ettiklerinde mezbûr es-Seyyid Said Ağa dahi târih-i i‘lâmdan
beş gün mürûrunda mezbûre Habîbe Hatun ile mahalle-i mezbûreden âhar ma-
halle nakle ta‘ahhüd eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-25 min Ca sene [1]217

450 [65a-1] Mustafa b. Mehmed Emin’in vârislerinin, dem diyetinde


Kutucu Mehmed ile bedel-i sulh karşılığında anlaştıkları
Dem diyetinden 200 guruş üzerine sulh ve ibrâ
Ma‘rûz
İslâmbol’da Molla Aşkī Mahallesi sâkinlerinden iken bundan akdem mecrûhan
vefât eden Mustafa b. Mehmed Emin nâm kimesnenin verâseti vâlidesi Emetullah
bt. Mustafa ile on beş yaşında olup bülûğunu mukırr u mu‘terif olan li-ümmin
er karındaşı Salih b. Mustafa’ya inhisârı tahakkukundan sonra sâhibe-i arzuhâl
mu‘arrefetü’z-zât mezbûre Emetullah ile mezbûr Salih meclis-i şer‘-i şerîf-i enver-
de derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Kutucu Mehmed’in babası tarafından husûs-ı
âtîde tasdîka vekîli Mehmed b. Ahmed muvâcehesinde müvekkil-i merkūm Kutu-
cu Mehmed târih-i i‘lâm-ı şehrînin on sekizinci Cuma günü akşama karib Eğrika-
pı hâricinde piştov kurşunuyla oğlum ve mûrisimiz mezbûr Mustafa’yı ağzından
hatâen darbedip ol anda müteessiren fevt olmağla mûceb-i şer‘îsine müvekkil-i
mezbûrdan taleb ederiz deyü bundan akdem da‘vâ sadedinde olduğumuzda ol
dahi inkâr edip ol vechile beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı
muslihîn ben ber-vech-i muharrer tasaddî eylediğimiz da‘vâ-yı mezkûremizden
müvekkil-i mezbûr ile an inkâr kat‘an li’n-nizâ‘ iki yüz guruş bedel-i makbûza
ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl husûs-ı mezbûra ve müteveffâ-i mezbûrun dem
ü diyetine müte‘allika âmme-i de‘âvî ve mütâlebâtdan müvekkil-i mezbûr Kutucu
Mehmed’in zimmetini ibrâ-yı âmm-ı râfi‘u’l-hısâm ile ibrâ ve iskāt eylediğimizde

386
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

ol dahi bi’l-vekâle ibrâ-i mezkûrumuzu kabûlle külliyen kat‘-ı münâza‘a eyledik


deyü ikrâr ve tasâdukları tescîl ve İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-28 min Ca sene [1]217

451 [65a-2] Feleb v. Anko’nun çörekçi ve simitçilerin nizamına göre sadece


ekmek satabileceği
Kendi hudûdunda ekmek bey‘ine ta‘ahhüd
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede vâki‘ çörekçi ve simitçiler kethüdâsı Ahmed Ağa ve Yiğitba-
şı Ahmed ve ustalarından Yazıcı Mehmed ve Zeynel vesâir mazbûtü’l-esâmî
kimesneler meclis-i şer‘-i enverde ekmekçi tablakârı Felib v. Anko nâm zimmî
muvâcehesinde her biri takrîr-i kelâm edip kadîmü’l-eyyâmdan beri ekmek-
çi tablakârı başka ve simitçi tablakârı başka olmak beynimizde câri şürût-ı
mergūbemizden iken mesfûr Felib zimmî ekmekçi tablakârı olup ekmek bey‘ine
kanâ‘at etmeyip İslâmbol’da Osmaniye Kapısının üst tarafında kasablar köşesi
nâm mahalde nân-ı azîz tablasında simid bey‘ ve hilâf-ı nizâmımız hareket edip
ol vechile beynimizde münâza‘aya müeddî olmağla men‘ olunmak murâdımızdır
deyü mersûmdan iştikâ sadedinde olduğumuzda ol dahi fîmâ ba‘d tabla ile ekmek
bey‘ etmeğe kanâ‘at edip hilâf-ı nizâm hareket etmemek üzere ta‘ahhüd etmekle
bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledik deyü takrîrlerini mesfûr Feleb zimmî tasdîk eylediği
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 Ca sene [1]217

452 [65a-3] Yanaki v. Yamandi’nin, Kosta v. Yanaki aleyhine açtığı


gedik alâtı davasında iddiasını ispat edemediğinden muarazadan
men edildiği
Mu‘ârazadan men‘ i‘lâmı
Ma‘rûz
Bakkāl tâifesinden derûn-ı arzuhâlde ismi mastûr Yanaki v. Yamandi nâm zimmî
Çarşamba günü arz odasında huzûr-ı hazret-i âsafîde ma‘kūd meclis-i şer‘-i en-
verde zikri âtî gedik âlâtına vaz‘-ı yedi mütehakkık olup arzuhâl eden bakkāl Kos-
ta v. Yanaki nâm zimmî muvâcehesinde mersûm Yanaki zimmînin zevcesi şah-
sı mu‘arrefe Vasilaki bt. Kosta ve kayın anası kezâlik şahsı mu‘arrefe Kiryako bt.
Sarekenur nâm Nasrâniyeler hatunlar oldukları hâlde İstanbul’da Zindânkapısı
hâricinde ve tuzcular içinde kâin el-Hâc Osman Ağa dükkânı demekle ma‘rûf

387
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

bir bâb ma‘lûmü’l-hudûd bakkāl dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf ge-


dik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i mahsûsanın yüz yirmi sehm i‘tibâriyle yirmi beş
sehmi kayın vâlidem hâzıra-i mersûme Kiryako Nasrâniyenin yedinde mülkü
iken mersûme Kiryako Nasrâniye zikr olunan yirmi beş sehm âlât-ı mahsûsa-i
ma‘lûmenin on sehmini yedinde ibkā bâkī on beş sehmini bin iki yüz on bir
senesi Zilka‘desinin on beşinci günü ol târihde şer‘iyyâtı bulunan müderrisîn-i
kirâmdan Ömer Efendi huzûrunda altı yüz guruş semen-i medfû‘ ve makbûza kızı
zevcem hâzıra-i mesfûre ve Vasilaki Nasrâniye bâtten ve sahîhan bâ-hüccet bey‘
ve temlîk ve vech-i lâyıkı üzere teslîm ol dahi ba‘de’l-iştirâ ve’l-kabz zikr olunan
on beş sehm âlât-ı mezkûreyi bin iki yüz on üç senesi hilâlinde merhûm-ı mûmâ-
ileyh huzûrunda bâ-hüccet bana bâtten ve sahîhan semen-i ma‘lûm ve makbûza
bey‘ ve teslîm ben dahi iştirâ ve kabz ve kabûl edip ol vechile on beş sehm âlât-ı
mezkûre târih-i mezbûrdan beri mülk-i müşterâm iken mesfûr Kosta zimmî
fuzûlî zabt eder suâl olunup keff-i yed-birle on beş sehm âlât-ı mezkûreyi bana
teslîme mersûm Kosta zimmîye tenbîh olunmak murâdımdır deyü ancak zevcesi
hâzıra-i mersûme ve Vasilaki Nasrâniyenin tasdîkiyle da‘vâ ettikde mesfûr Kosta
zimmî cevâbında işbu yedimde olan bin iki yüz on beş senesi Cumâdelâhırenin
on beşinci günü târihiyle muvarraha şer‘iyyâtı merhûm-ı mezbûrun imzâsıyla
mahtûme bir kıt‘a hüccet nâtıka olduğu üzere mesfûr Yanaki zimmînin kayın ana-
sı hâzıra-ı mersûme Kiryako Nasrâniye yedinde mülkü olan mârru’z--zikr yirmi
beş sehm âlât-ı mahsûsanın beş sehmini yedinde ibkā mâ‘adâ yirmi sehmini do-
kuz yüz guruş semen-i medfû‘ ve makbûza bana bâtten ve sahîhan bâ-hüccet bey‘
ve teslîm ben dahi iştirâ ve kabz ve kabûl edip ol vechile âlât-ı mezkûre mülk-i
müşterâm olmağla vaz‘-ı yed ederim deyü hâzıra-i mukırra Kiryako Nasrâniye
ile ma‘an müdde‘î-i mesfûr Yanaki zimmînin ber-vech-i muharrer müdde‘âsını
inkâr etmeleriyle müdde‘î-i mersûm Yanaki zimmî üç ay müddetden beri ve bi’d-
defa‘ât müdde‘âsını isbât için beyâna havâle olundukda her birinde kirâren ve
mirâren lede’l-istimhâl ve’l-imhâl müddet-i mehl-i şer‘î mürûr edip bir vechile
isbât edemeyip istihlâf ettikde lisânen sâdır olan fermân-ı âlîşâna imtisâlen Çar-
şamba günü dîvân-ı âlilerinde ma‘kūd meclis-i şer‘de bi’l-muvâcehe vech-i şer‘î
üzere mersûm Kosta zimmîye yemîn verilmeğin mûcebiyle mersûm Yanaki da‘vâ-
yı mezkûresiyle mesfûr Kosta zimmîye bilâ-beyyine mu‘ârazadan ba‘de’l-men‘
mersûm Yanaki zimmî kāni‘ olmayıp bilâ-beyyine kavl-i mücerredinde ısrâr et-
mekle mesfûr Yanaki zimmînin da‘vâ-yı mezkûresinden tezvîr münfehim olduğu
İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-24 min Ca sene 1217

388
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

453 [65b-1] Zağferancı Seyyid Süleyman’ın, derici esnafının alanına


müdahale etmemesi ve kendi sanatıyla meşgul olması gerektiği
Tâcir esnâfına dâir i‘lâm
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede vâki‘ tâcir esnâfının kethüdâsı es-Seyyid Hüseyin ve Yiğitba-
şı Molla Mustafa ve ihtiyârlarından Mehmed Efendi ve es-Seyyid el-Hâc Hâfız
Mehmed Sâdık ve Mehmed ve Ahmed vesâirleri meclis-i şer‘-i enverde Mercan
Çukurhânda Zağferancı es-Seyyid Süleyman mahzarında işbu yedimizde olup
bir kıt‘a emr-i âlîşân nâtık olduğu üzere Âsitâne-i aliyyeye vürûd eden ecnâs
sahtiyân ve meşin ve kavsalanın gümrüğü edâ olundukdan sonra turaları bozul-
maksızın gümrük emini ma‘rifetiyle tâcirlerin Mercan sûkunda vâki‘ lonca yeri
tâ‘bir olunur mahalle götürülüp çizmecibaşı ve dikicibaşı ve tâcirler kethüdâsı ve
yiğitbaşılar ma‘rifetleriyle ba‘de’l-müzâyede tevzî‘ ve taksîm olunmak ve sâhibi
vech-i muharrer üzere bey‘inden ibâ vü imtinâ‘ eder ise Mercan sûkunda kendiye
bir dükkân küşâd ve bey‘ edince içinde sâkin olup şirâsına tâlib olanlara kendi-
si bey‘ etmek şürût-ı nizâmımızdan iken mezbûr es-Seyyid Süleyman zağferancı
olup kendi kârına kanâ‘at etmeyip san‘atı olmayan sahtiyâncılığa şürû‘ ve kemâl-i
tama‘-ı hâmından nâşî bi’l-cümle şürût-ı nizâmımızın hilâfı hareket ile ayakka-
bının gallâsına ve ziyâde bahâya çıkmasına bâ‘is ve şürût-ı nizâmımızın muhtel
ve müşevveş olmasına bâdi olmağla suâl olunup tenbîh olmak murâdımızdır
deyü mazmûnu takrîr-i meşrûhuna mutâbık bir kıt‘a fermân-ı âlî ibrâz etmekte
merkūm es-Seyyid Süleyman istintak olundukda mazmûn-ı fermân-ı âlîyi tasdîk
etmeğin ber-mûceb-i emr-i âlî merkūm es-Seyyid Süleyman hareket etmek üze-
re merkūm es-Seyyid Süleyman’a tefhîm olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-28 min Ca sene [1]217

454 [65b-2] Nako v. Papa Kosta’nın, Sultan Abdülhamid Han vakfından


icareli, yarım hissesine malik olduğu kasap dükkânı gediğini Nako v.
Keriço’ya sattığı
Nısf kasab gediği mübâya‘ası
Ma‘rûz
Hüdâvendigâr-ı sâbık merhûm cennet-mekân firdevs-âşiyân Sultan Abdülhamid
Hân Evkāfı musakkafâtından Yedikule hâricinde kâin üçüncü selhhâneye merbût
İstanbul’da Kadırga Limanı kurbünde vâki‘ bir bâb kasab dükkânı derûnunda
mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerin nısf hisse-i
şâyi‘asına bâ-temessük-ı mütevellî vakf-ı müşârun-ileyh mutasarrıf olan Nako v.

389
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Papa Kosta nâm zimmî meclis-i şer‘-i enverde hâssa kasabbaşısı İzzetlü Musta-
fa Ağa tarafından vekîli kasablar kethüdâsı es-Seyyid Halil Ağa ve ustalarından
mazbûtü’l-esâmî kimesneler hâzır oldukları hâlde kasab ustalığını idareye kādir
idüğü ihbâr olunan diğer Nako v. Keriço nâm zimmî muvâcehesinde takrîr-i kelâm
edip ber-vech-i muharrer mutasarrıf olduğum âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeyi hüsn-i
rızâmla bedel-i ma‘lûm ve makbûz mukābelesinde mesfûr diğer Nako zimmîye bâ-
re’y-i mütevellî ferağ eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer tefevvüz ve kabûl
edip fîmâ ba‘d zikr olunan nısf-ı âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmede benim aslan ve kat‘an
alâka ve medhalim kalmayıp mesfûr diğer Nako zimmînin hakk-ı müfevvezi ol-
muşdur dedikde mesfûr diğer Nako zimmî ba‘de’t-tasdîk zikr olunan nısf-ı âlât-ı
lâzıme kendi üzerine defter-i vakfa kaydolunup yedine müceddeden temessük
i‘tâsını istid‘â eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-2 min-Cumâdelâhıre sene [1]217

455 [65b-3] Haffaf Mehmed Efendi b. Ahmed’in, Mahmud Ağa b.


Ebûbekir’e olan borcunu ödemesi gerektiği
286 guruş edâya tenbîh
Bâ‘isü’l-i‘lâm Haffâf el-Hâc Mahmud Ağa b. Ebûbekir nâm kimesne meclis-i şer‘-i
enverde Haffâf Mehmed Efendi b. Ahmed mahzarında mezbûr Mehmed Efen-
di zimmetinde haffâf metâ‘ı semeninden iki yüz seksen altı guruş alacağım olup
târih-i i‘lâm senesi Saferi’l-hayrın yirmi yedinci günü ikrâr ve karz unvânıyla ye-
dime bir kıt‘a deyn temessükü dahi vermekle meblağ-ı mezbûru hâlâ taleb ederim
deyü da‘vâ ettikde ol dahi bi-tamâmihî ikrâr u i‘tirâf edip hâlâ edâya iktidârım
yokdur deyü istimhâl ettikde müdde‘î-i merkūm el-Hâc Mahmud dahi rızâsıyla
işbu târih-i i‘lâmdan altı ay hitâmında tamamen kendiye edâ etmek üzere merkūm
Haffâf Mehmed Efendi’yi imhâl etmeğin mûcebiyle meblağ-ı mezbûr iki yüz sek-
sen altı guruşu mehl-i mezkûr hulûlünde müdde‘î-i merkūm Haffâf el-Hâc Mah-
mud Ağa’ya edâ ve teslîme merkūm Haffâf Mehmed Efendi’ye tenbîh olunduğu
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-4 min-C sene [1]217

456 [65b-4] Balkapanı tüccarlarının, Seyyid İsmail b. Hüseyin’deki


alacaklarının bir kısmını aldıkları, kalanını rızalarıyla ibrâ ettikleri
Bâ-i‘lâm-ı şer‘î 1.300 guruşdan meccânen ibrâ
Ma‘rûz
İstanbul Balkapanı tüccârından Mehmed Emin Ağa ve Kādızâde el-Hâc Meh-
med Ağa ve Salih Ağa ve Ömer ve el-Hâc Mahmud ve es-Seyyid el-Hâc Hasan
ve Mehmed Yazıcı ve Ali ve Ahmed ve Kasab Mustafa ve es-Seyyid el-Hâc Salih

390
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

ve el-Hâc Hüseyin ve es-Seyyid el-Hâc Mehmed ve Silistreli Hâfız Mehmed’den


her biri meclis-i şer‘-i enverde kapan-ı mezbûrda nâzır olup bundan akdem azl
olunan bâ‘isü’l-i‘lâm es-Seyyid İsmail b. es-Seyyid Hüseyin mahzarında işbu ye-
dimizde olup târih-i i‘lâm senesi Rebî‘ülevvelinin on üçüncü günüyle muvarrah
bir kıt‘a i‘lâm-ı şer‘î nâtık olduğu üzere merkūm İsmail zimmetinde mahkûmun-
bih alacağımız olan iki bin üç yüz guruşun bin guruşunu bize def ‘ ve teslîm biz
dahi ba‘de’l-ahz ve’l-kabz ziyâdesi olan bin üç yüz guruşdan rızâmızla meccânen
fâriğler olup meblağ-ı mezbûr bin üç yüz guruşa müte‘allika âmme-i da‘vâdan
mezbûr es-Seyyid İsmail’in zimmetini ibrâ-yı âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt
eylediğimizde ol dahi bize medfû‘u olan meblağ-ı mezkûr bin guruşun istirdâdına
müte‘allika âmme-i da‘vâdan cebr ve kerhden âri bizim ve bi’l-cümle Âsitâne-i
aliyye kapanı tüccârı olan ma‘lûmü’l-esâmî ve mahsûrü’l-eşhâs kimesnelerden her
birinin zimmetlerimizi ibrâ-yı âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt ve tarefeyn-
den her birimiz âharın ber-vech-i muharrer ibrâsını kabûl eyledik deyü makrûn-ı
merkūmûnun sâdır olan bi’l-cümle takrîrlerini merkūm es-Seyyid İsmail tâbik-i
tasdîk eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min-C sene [1]217

457 [65b-5] Sabuncu Şâkir Mustafa’nın tekrar sabun dükkânı açmasına


ruhsat verilmesi
Sabun kârhânesi küşâdına izin
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl es-Seyyid Şâkir Mustafa meclis-i şer‘-i enverde takrîr-i kelâm edip
Âsitâne-i aliyyede Sulusaray nâm mahalde vâki‘ sabunkârhânemde yerli sabunu
i‘mâl ve ibâdullâha bey‘ ederken bundan akdem i‘mâl eylediğimiz sabunu yirmi
dört paraya bey‘ olunması teklîf olundukda ben ibâ vü imtinâ‘ eylediğime binâen
karhâne-i mezkûrem sedd u bende ve ber-vech-i muharrer sabun i‘mâlinden men‘
olunmuşdum lâkin ben fîmâ ba‘d Âsitâne-i aliyyede i‘mâl olunan sabundan a‘lâ ve
İstanbul damgası vaz‘ şartıyla i‘mâl ve beher kıyyesini yirmi dört paraya ibâdullâha
bey‘e râzı ve ta‘ahhüd etmemle vech-i meşrûh üzere bana bey‘e izin-birle [66a]
kârhâne-i mezkûrem küşâd olunması murâdımdır deyü işbu arzuhâliyle istid‘â
ve kârhâne-i mezkûre civârında sâkinler olup husûs-ı mezkûra vukūf-ı tâmları
olan İmâm Hüseyin Efendi ve Hacı Ahmed ve Osman ve Halil ve Eyüb Alemdâr
ve Mustafa ve Hacı Mehmed ve Kafesci Mustafa ve Kahveci Mehmed ve Manav
Mehmed ve Ali ve İsmail ve Yakub ve Hüseyin ve es-Seyyid Hüseyin ve Kömür-
cü Veliyüddin ve es-Seyyid Mehmed ve Süleyman ve Müezzin Ali Molla ve es-
Seyyid Mehmed nâm kimesneler dahi mezbûr es-Seyyid Mustafa Şâkir Âsitâne-i
aliyyede i‘mâl eden sâir sabuncuların üstâdı ve mezbûrun i‘mâl eylediği sabun

391
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

cümlesinden a‘lâ olup ve merkūm Mustafa Şâkir’e ber-vech-i muharrer ve ruhsat


verilmesi ibâdullâha dahi enfa‘ ve hayr-ı mahzdır deyü her biri haber vermeleriyle
merkūm es-Seyyid Mustafa Şâkir’in ber-vech-i muharrer istid‘âsına izin ve ruh-
sat-birle yedine fermân-ı âlîşân i‘tâ buyrulması husûsu re’y-i âsafânelerine menût
olduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min-C sene [1]217

458 [66a-1] Karabet v. Kirkor’un vârislerinin, kahve gediği davasında


Salih Ağa b. Hasan’ın zimmetini ibrâ ettikleri
Kahve gediği da‘vâsından ibrâ
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism olup bundan akdem hâlik olan Karabet v. Kir-
kor v. Avram’ın verâseti zevcesi Foti bt. Asayi Nasrâniye ile sulbî kebîr oğulla-
rı Anberson ve Oseb ve Asvadar zimmîlere ve kebîre kızı Hanıma Nasrâniyeye
inhisârı tahakkukundan sonra arzuhâl eden mersûmân Anberson ve Oseb
zimmîler ile şahsı mu‘arrefe mersûme Hanıma Nasrâniye’den her biri meclis-i
şer‘-i enverde zikri âtî gedik âlâtına vaz‘-ı yedi mütehakkık olan Salih Ağa b.
Hasan mahzarında mersûm Asvadar zimmî hâzır olduğu hâlde babamız ve
mûrisimiz hâlik-i mersûmun ile’l-helâk hayatında yedinde mülkü ve ba‘de
helâkihî terekesinden olup bize mevrûs olan İstanbul hısnı ebvâbından Kumkapı
hâricinde vâki‘ bir bâb kahve dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik
tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i mahsûse-i ma‘lûmeyi mezbûr Salih Ağa fuzûlî zabt
etmekle hisse-i irsiyyemizden keff-i yedi murâdımızdır deyü bi’l-asâle ve bi’l-
vekâle da‘vâ eylediğimizde ol dahi cevâbında âlât-ı mezkûreye vaz‘-ı yedini ikrâr
lâkin işbu yedimde olup târih-i i‘lâm-ı şehrinin on dokuzuncu günü ile muvarrah
hâlâ kassâm-ı askerî müderrisîn-i kirâmdan Faziletlü Mehmed Fikri Efendi’nin
murâfa‘adan yedime verdiği işbu bir kıt‘a i‘lâm nâtık olduğu üzere, siz ve zevce-i
mersûme Foti Nasrâniyeden her biriniz asâleten ve kefâleten benden da‘vâ ve
benimle an inkâr yüz elli guruş bedel-i makbûza ba‘de’s-sulh ve’l-kabûl âlât-ı
mezkûre müte‘allika âmme-i da‘vâdan dahi zimmetimi ibrâ ve iskāt etmişdiniz
deyü mazmûnu takrîrlerine mutâbık bir kıt‘a i‘lâm ibrâzıyla eylediği def ‘ini ve
mazmûn-ı i‘lâm-ı mezkûru biz ikrâr u i‘tirâf edip mûcebiyle da‘vâ-yı mezkûre
şer‘an mesmû‘a olmadığı bize tefhîm olunup bî-vech mu‘ârazadan men‘ olunduk-
dan sonra merkūm Salih Ağa malından teberru‘an doksan üç guruş otuz para
def ‘ ve teslîm dahi ba‘de’l-ahz ve’l-kabz zikr olunan husûslara âlât-ı muharrer-i
mezkûreye müte‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan biz ve hâzır-ı
mesfûr Asvadar zimmîden her birimiz merkūm Salih Ağa’nın zimmetini ibrâ-yı
âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt eylediğimizde ol dahi ber-vech-i muharrer
ibrâ-yı mezkûrumuzu kabûl eyledik deyü bi’t-tav‘ ve’r-rızâ ikrâr u i‘tirâflarını

392
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

merkūm Salih Ağa tasdîk edip bir vechile külliyen kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri tescîl ve
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-6 C sene [1]217

459 [66a-2] Mehmed Efendi b. Ahmed’in, Haffaf Mahmud Ağa b.


Ebûbekir’e olan borcunu ödemesi gerektiği
741 guruş edâya tenbîh
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Haffâf el-Hâc Mahmud Ağa b. Ebûbekir nâm
kimesne meclis-i şer‘-i enverde sâhibe-i arzuhâl Hamâmî Emine bt. el-Hâc Os-
man nâm Hatun’un zevci ve tarafından husûs-ı âti’l-beyândan vekîl olduğu zâtını
ârifân es-Seyyid Osman b. İbrahim ve Mehmed Beşe b. Hasan şehâdetleriyle
sâbit olan Mehmed Efendi b. Ahmed muvâcehesinde müvekkile-i mezbûre Emi-
ne Hatun zimmetinde cihet-i karz-ı şer‘îden bin guruş alacağım olmağla hâlâ
taleb ederim deyü da‘vâ ettikde vekîl-i mezbûr cevâbında müdde‘î-i mezbûrun
ber-vech-i muharrer müdde‘âsını ikrâr lâkin müvekkilem zevcem mezbûrenin
yedinde mülkü olan İstanbul’da yağlıkçılar içinde Nerdübanlı Câmi‘i karşısın-
da kâin ma‘lûmü’l-hudûd bir bâb haffâf dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-
esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i mahsûse-i ma‘lûmeyi zevce-i müvekkile-i
mezbûre Emine Hatun bin iki yüz on üç senesi Zilhiccesi gurresinden aded-i
şuhûr beyân olunmadan beher şehr yirmişer guruşa mezbûr el-Hâc Mahmud
Ağa’ya îcâr ve teslîm ol dahi istîcâr ve kabz edip târih-i mezbûrdan işbu sene-i
mübâreke Rebî‘ülevvel gāyetine gelince kırk ay âlât-ı mezkûre taht-ı îcâresinde
olmağla müddet-i mezkûrede zimmetinde müctemi‘ olan sekiz yüz kırk guruş
zevcem müvekkile-i mezbûrenin deyn-i mezkûruna takās olunmak bi’l-vekâle
murâdımdır deyü eylediği da‘vâsında merkūm el-Hâc Mahmud Ağa istintak olun-
dukda âlât-ı mezkûre beher şehr dokuzar guruş onar para kirâ ile ancak sekiz ay
taht-ı îcâresinde olduğunu ve müddet-i mezkûrede ancak iki yüz elli dokuz guruş
zimmetinde îcâre-i mezkûreden müctemi‘ olduğunu ikrâr mâ‘adâyı inkâr etmekle
müdde‘î-i vekîl-i mezbûr ziyâde müdde‘âsına lede’l-istimhâl ve’l-imhâl ikāme-i
beyyine edememekle istihlâf ettikde merkūm el-Hâc Mahmud Ağa bi’l-muvâcehe
gıbbe’t-tahlîfü’ş-şer‘î mûcebiyle vekîl-i merkūm ziyâde müdde‘âsıyla bilâ-beyyine
mu‘ârazadan ba‘de’l-men‘ merkūm el-Hâc Mahmud Ağa’nın îcâre-i mezkûreden
mu‘terif olduğu iki yüz elli dokuz mârru’z--zikr müdde‘âsı olup vekîl-i mezbûrun
bi’l-vekâle ikrâr eylediği bin guruşun ol mikdârına takāsan tenzîl olundukda
bâkīsi olan yedi yüz kırk bir guruşu müdde‘î-i merkūm el-Hâc Mahmud Ağa’ya
edâ ve teslîme müvekkile-i merkūmeye izâfetle vekîl-i mezbûr Mehmed Efendi’ye
tenbîh olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min-C sene [1]217
393
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

460 [66b-1] Sahak v. Manas’ın, bir bab tütüncü gediğini Mihal v.


Manol’a sattığı
Tütüncü gediği mübâya‘ası
Ma‘rûz
İstanbul hısnı ebvâbından Bahçekapısı dâhilinde Taşhanda mütemekkin sarraf
tâifesinden Sahak v. Manas nâm zimmî tarafından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl ol-
duğu Estefan v. Ohan ve Artin v. Agob şehâdetleriyle zâhir olan Manas v. Mar-
kar nâm zimmî meclis-i şer‘-i enverde bâ‘isü’l-i‘lâm Mihal v. Manol nâm zimmî
muvâcehesinde bi’l-vekâle takrîr-i kelâm edip müvekkilim mersûmun yedinde
mülkü olan İstanbul’da Yeni Câmi‘-i şerîfi kapısı ittisâlinde kâin ma‘lûmü’l-hudûd
bir bâb tütüncü dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olu-
nur âlât-ı lâzıme-i mahsûsa-i ma‘lûmeyi tarefeynden bi’l-icâb ve’l-kabûl şürût-ı
müfsideden âri bi-safka-i vâhide bey‘-i kat‘î ile tütüncüler esnâfının bâ-berât-ı
âlî kethüdâsı İbrahim Ağa hâzır olduğu hâlde ben bi’l-vekâle bin guruş semen-i
makbûz mukābelesinde mesfûr Mihal zimmîye bey‘ ve temlîk ve teslîm eyledi-
ğimde ol dahi ba‘de’l-iştirâ ve’l-kabz mebî‘-i mezkûrun tağrîr ve gabnine müte‘alli-
ka da‘vâdan dahi tarefeynden her birimiz âharın zimmetini bi’l-asâle ve bi’l-vekâle
ibrâ etmemizle fîmâ ba‘d âlât-ı mezkûrede müvekkilim mezbûrun alâka ve medha-
li kalmayıp mersûm Mihal zimmînin mülk-i müşterâsı olmuşdur dedikde mesfûr
Mihal zimmî ba‘de’t-tasdîk âlât-ı mezkûre müvekkkil-i mezbûr Sahak zimmînin
üzerinden ref ‘ ve kendi üzerine mülkü olmak üzere kaydolunup yedine sûret
i‘tâ buyrulmasını mesfûr Mihal zimmî istid‘â eylediği İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-9 min-C sene [1]217

461 [66b-2] İstanbul’daki keresteci esnafının nizamı


Keresteci esnâfına dâir i‘lâm
Ma‘rûz
Mübârek rikāb-ı kamer-tâb-ı hüsrevâniye arzuhâl takdîm eden Âsitâne-i aliyye-
de vâki‘ keresteci esnâfının Rum tâifesinden Davudpaşa iskelesinde Simyon ve
Odun kapısında Yavan ve Ayazma kapısında Yordan ve yine Odunkapısında Ya-
sef ve yine Odun kapısında Sava ve Galata’da Nikola ve Simyon ve diğer Sava ve
Anaştaş ve Ayazmakapısında Kozma ve Balat’da Nikola veTophane’de Abraham
ve Acı Yani ve Galata’da Kiryano ve Anaştaş ve Odun kapısında Papazoğlu Abra-
ham ve Seohari v. Yavan ve Marat v. Paskal ve Hasköy’de Sefer v. Abraham vesâir
mazbûtü’l-esâmî zimmîlerden her biri Çarşamba günü arz odasında huzûr-ı
âsafânelerinde ma‘kūd meclis-i şer‘-i enverde esnâf-ı mezkûrenin bâ-berât-ı âlî

394
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

kethüdâları derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Mehmed Emin Ağa b. Veliyüddin


ve Yiğitbaşı es-Seyyid Mehmed Ağa ve Yazıcı İbrahim b. el-Hâc Hüseyin nâm
kimesneler ile Keresteci Küncüoğlu Karabet muvâcehelerinde her biri takrîr-i
kelâm edip mezbûr Mehmed Emin Ağa dört sene müddetden beri kethüdâmız
olmağla esnâf-ı mezkûrenin umûrunu rü’yet edegelip lâkin bu esnâda kethüdâmız
merkūm merkūmûn Yiğitbaşı es-Seyyid Mehmed ve Yazıcı İbrahim ve Karabet
ile ittifâk ve ittihâd edip Âsitâne-i aliyyeye vürûd eden ecnâs keresteyi kendileri
ahz u istedikleri bahâ ile bizlere tevzî‘ eylediklerinden mâ‘adâ bizden her birimizi
hilâf-ı şer‘-i şerîf ve mugāyir-i nizâm-ı kadîmimiz tecrîm ve cânib-i mîrîye iktizâ
eden keresteyi ancak bizden mübâya‘a ve ol vechile tağrîm edip perîşan olmamıza
bâdi olduğuna binâen Rum tâifesi üzerine müstakillen bir kethüdâ nasb ve ta‘yîn
buyrulmak murâdımdır deyü işbu arzuhâlleriyle istid‘â ve kethüdâ-yı merkūm ile
merkūmûndan iştikâ ettiklerinde re’y-i âsafâneleri üzere ne vechile tecrîm olun-
dukları ferden ferden arz odasında istintak olundukda Rum tâifesi mesfûrûndan
mersûm Anaştaş v. Kozma kethüdâ-yı merkūm babam hâlik oldukda nısf gediği
üzerime tahrîr etmek için harc-ı temellük nâmıyla bi-gayr-ı hakkın mâlımdan yüz
guruşumu ahz eyledi deyip ve mesfûr Sefer v. Abram dahi dört ay mukaddem nısf
keresteci dükkânı iştirâ eylediğimde kethüdâ-yı merkūm üzerime tahrîr için kırk
guruş ve ustalık nâmıyla otuz beş guruş ki cem‘an yetmiş beş guruşumu bi-gayr-ı
hakkın ahz eyledi deyip ve mersûm Nikola v. Begond ben dahi târih-i i‘lâmdan iki
sene mukaddem kendime bir kimesneyi şerîk eylediğimde kethüdâ-yı merkūm
mu‘tâd olan yirmi guruşdan ziyâde seksen guruşumu ahz eyledi deyip ve mesfûr
Acı Yani dahi târih-i i‘lâmdan dört ay mukaddem yiğitbaşı merkūm bir maddeye
şâhid olmağla vech-i şer‘î üzere edâ-yı şehâdet eylediğinde ücret nâmıyla kırk gu-
ruşumu aldı deyip ve mersûm Abram v. Marat târih-i i‘lâmdan iki sene mukaddem
ben dahi gedik âlâtımı istiğlâlen bir kimesneye bey‘ eylediğimde harc-ı temessük
nâmıyla yiğitbaşı merkūm kırk guruşumu bi-gayr-ı hakkın ahz eyledi deyip ve
mesfûr Acı Yani v. Simyon dört buçuk sene mukaddem kayın atam hâlik oldukda
icmâl defteri yiğitbaşı merkūmun yedinde olmağla bana teslîm için yüz guruşu-
mu ve hâlik-i mersûmun veresesi nısf gedik âlâtını bana bey‘ etmeleriyle harc-ı
temessük nâmıyla yüz kırk guruşumu ki cem‘an iki yüz kırk guruşumu yiğitbaşı
merkūm bi-gayr-ı hakkın ahz eyledi deyip ve mersûm Seohari v. Yavan dahi iki
buçuk ay mukaddem sen yolsuz oldun dükkânını sedd u bend ederim deyü Yazıcı
merkūm bi-gayr-ı hakkın yüz guruşumu aldı deyip ve mesfûr Kiryako v. Kosta
sekiz ay mukaddem kayın atam Kosti hayatında nısf gediğini bana bey‘ ettikde
üzerime tahrîr için yüz elli guruşumu ve dükkânda olan keresteyi ta‘dâd için otuz
altı guruş ki cem‘an yüz seksen altı guruşumu Yazıcı merkūm bi-gayr-ı hakkın ahz
eyledi deyip ve mesfûr Davudpaşalı Simyon v. Yoseb dahi iki sene mukaddem sen
ibâdullâha rahîs bahâ ile kereste bey‘ edermişsin deyü mersûm Küncüoğlu Kara-
bet kırk guruşumu ahz eyledi deyip ve beher sene Tersâne-i Âmire’ye kürek baha

395
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

veregeldiğimiz yüz elli guruş olmağla beş seneden beri Rum tâifesinden ziyâde bin
on dört guruş ve kethüdâ-yı merkūm lonca odası binâ edip mesârif nâmıyla bin
iki yüz guruş ve mîrîden esnâfımıza bir buçuk sene mukaddem beher adedi onar
guruşa mübâya‘a olunan kereste semeninden ziyâde altı yüz guruş ki cem‘an iki bin
sekiz yüz on dört guruş Rum tâifesine lede’t-tevzî‘ kethüdâ-yı merkūm bi-gayr-ı
hakkın ahz eyledi dediklerinde kethüdâ-yı merkūm ve mezbûrûn Yiğitbaşı es-
Seyyid Mehmed ve Yazıcı İbrahim ve Karabet zimmîden her biri istintak olunduk-
da külliyen inkâr edip ve müdde‘ûn-ı mersûmûndan her biri ber-vech-i muharrer
müdde‘âlarını bir vechile isbât edemediklerinden mâ‘adâ keresteci esnâfının mü-
sin ve ihtiyâr Müslimlerinden Ahmed Ağa ve Mustafa Ağa ve diğer Molla Mustafa
ve Molla Halil ve Osman ve Mustafa ve Emin ve Seyyid Osman ve Hacı İbrahim
ve İsmail ve diğer Ahmed ve es-Seyyid İsmail ve Molla Ali ve diğer Hâfız Ali ve
Süleyman ve Salih ve Molla Hüseyin ve Ali Efendi ve Ermeni tâifesinden Mikayil
ve Serkiz ve Manas ve Agob ve Sahak ve diğer Manas ve Toros ve Gülâbîoğlu Agob
ve Karabet ve diğer Karabet ve âhar Karabet ve Avakim ve Haron [67a] oğlu Kara-
bet ve Begond Kalfa ve Estefan ve Mardros ve Artin ve Kiragos ve Ohan ve Artin
ve Zakar ve Agob ve Marat ve Kirkor ve Karabet ve Bedros ve Kasber ve Senan ve
Parsih ve Şehbaz ve Gülâbioğlu Ağası ve Asador ve Kapril ve Avanes ve Markar ve
Küçük Agob ve Oseb ve Kerlec ve Acı Agob ve Begos ve Bedros ve Agob ve Kara-
bet ve Serupa ve Asayil vesâir mazbûtü’l-esâmî kimesnelerden her biri kethüdâ-
yı merkūm Mehmed Emin Ağa mu‘temed ve emin ve dâimâ bizleri sıyânet ve
fukarâmızı himâyet üzere olup ol vechile cümlemiz kendiden hoşnûd ve râzılar
olmağla merkūmûnun ber-vech-i muharrer iştikâları hilâf-ı vâki‘ ve müstakillen
kethüdâ istid‘âları kadîme mugāyir ve beynimizde nizâ‘ ve mücâdeleye bâ‘isdir
deyü her biri bi’l-muvâcehe kethüdâ-yı merkūmun hüsn-i hâlini arz odasında
huzûr-ı âsafânelerinde ihbâr etmeleriyle mûcebiyle merkūmûnun bilâ-beyyine
kavl-i mücerrediyle olan da‘vâlarına ve hilâf-ı vâki‘ iştikâlarına iltifât olunmamağla
bî-vech mu‘ârazaları ba‘de’l-men‘ fîmâ ba‘d kethüdâ-yı merkūm Âsitâne-i aliyyeye
vürûd eden keresteyi râyicinden ziyâdeten tevzî‘ etmeyip ve ziyâdeye bey‘ ettirme-
mek ve esnâf-ı mezbûreden birbirine nefsâniyet edip âharı ısrâr ve tecrîm kasdın-
da olanları men‘ etmek ve dâimâ esnâf-ı mezkûreyi sıyânet ve fukarâsını himâyet
etmek ve kadîmden olageldiği vech üzere rüsûmât ve avâidine kanâ‘at edip ziyâde
talebiyle esnâf-ı mezbûreyi rencîde etmemek üzere lisânen sâdır olan fermân-ı
âlîleri kethüdâ-yı merkūma tefhîm-birle esnâf-ı merkūme kethüdâlığında ibkā
olunduğu İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-8 min C sene [1]217

396
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

462 [67a-1] Halil Ağa b. Mehmed’in, kasaplar kethüdalığını kendi


rızasıyla Halil Ağa’ya bıraktığı
Kasablar kethüdâsı nasbı
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyye ve bilâd-ı selâse ve tevâbi‘inde kâin kassabân-ı ganem esnâfının
ihtiyâr ustalarından el-Hâc Hâfız Mehmed Emin ve el-Hâc Ahmed ve es-Seyyid
Ömer v el-Hâc Halil ve Yusuf vesâirleri meclis-i şer‘-i enverde esnâf-ı mezbûreden
el-Hâc Halil Ağa b. Mehmed mahzarında her biri takrîr-i kelâm edip beher
sene esnâfımızın ihtiyâr ustaları re’yleriyle umûr ve husûslarımızı rü’yet için bir
kethüdâ nasb olunmak mu‘tâd-ı kadîm olduğundan mâ‘adâ kethüdâmız es-Seyyid
el-Hâc Halil Ağa b. es-Seyyid Ahmed nâm kimesne işbu sene-i mübârekede hacc-ı
şerîfe azîmete niyet edip rızâsıyla kethüdâlık-ı mezbûrdan keff-i yed etmekle azl
olunup yerine esnâf-ı mezkûremizin emin ve mu‘temed ve muhtârı olup vücûhla
kethüdâlık uhdesinden gelmeğe kādir olan merkūm el-Hâc Halil Ağa esnâf-ı
mezkûremiz üzerine kethüdâ nasb ve ta‘yîn buyrulmak matlûbumuzdur dedik-
lerinde esnâf-ı mezbûre ustalarının takrîr-i meşrûhları vâkı‘a mutâbık ve nefsü’l-
emre muvâfık olduğu lede’l-ihbâr zâhir olmağla merkūm el-Hâc Halil Ağa esnâf-ı
mezkûre üzerine kethüdâ nasb ve ta‘yîn olunup lâkin ber-mûceb-i şürût-ı nizâm
merkūm el-Hâc Halil Ağa’nın kethüdâlığını müekked merhûm ve mağfûrun leh
Sultan Abdülhamid Hân hazretlerinin evkāf-ı celîleleri mütevellîlerinden yedine
temessük i‘tâ olunması iktizâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-9 C min sene [1]217

463 [67a-2] Seyyid Halil b. Abdullah’ın geçimsiz ve kötü ahlaklı


olmasından dolayı mahalleden çıkarıldığı
Mahalleden ihrâc
Ma‘rûz
İstanbul’da Çerağî Hasan Mahallesi İmâmı es-Seyyid Osman Efendi ve Müezzini
Ahmed Efendi ve ahâlîsinden es-Seyyid Ahmed ve İsmail ve İbrahim Ağa ve es-
Seyyid Ahmed Efendi ve es-Seyyid Mustafa ve el-Hâc Mustafa ve diğer İsmail ve
Ahmed ve el-Hâc Hüseyin Ağa ve Salih Efendi ve Hasan Ağa’dan her biri meclis-i
şer‘-i şerîf-i enverde mahalle-i mezbûre ahâlîsinden Yağlıkçı es-Seyyid Halil b.
Abdullah muvâcehesinde mezbûr es-Seyyid Halil mahallemiz sâkinlerinden olup
lâkin kendi ırzıyla mukayyed olmayıp hadîdü’l-lisân ve bed-zebân olduğundan
mâ‘adâ mahallemiz sâkinelerinden ehl-i ırz makūlesi nisâların bazısının menzil-
lerine duhûl edip ol vechile cümlemizin mezbûrdan emn ve rahatımız meslûb

397
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

olmuşdur deyü mezbûr es-Seyyid Halil’in sû-i hâlini muvâcehesinde her biri
ihbâr ve mahalle-i mezbûreden âhar mahalle naklini istid‘â eyledikleri İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-14 min C sene [1]217

464 [67a-3] Zenciye Mâhir nâm-ı diğer Halime’nin hürriyetini ispat etttiği
Zenciye hürriyetini isbât
Ma‘rûz
Ber-vech-i âtî ıtkını iddi‘â eden derûn-ı arzuhâlde mezkûratü’l-ism zenciye
Mâhir nâm-ı diğer Halime meclis-i şer‘-i enverde mevlâsı olup gayr-ı reşid olan
zü‘emâdan Mehmed Salih Ağa b. el-Hâc İbrahim’in bâ-hüccet vasîsi sâhib-i
arzuhâl hâcegân-ı dîvân-ı hümâyûndan İbrahim Münib Efendi b. Osman Efendi
tarafından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl olduğu Hacı Mahmud b. Mahmud ve Ah-
med b. Ali nâm kimesneler şehâdetleriyle mahzar-ı hasm-ı câhidde sâbit ve sübût-ı
vekâletine hükm-i şer‘î lâhık olan es-Seyyid İbrahim Efendi b. Mustafa mahzarın-
da ben mezbûr Mehmed Salih Ağa’nın yedinde rakīka câriye-i memlûkesi iken
mezbûr Mehmed Salih Ağa tammü’l-akl olup tasarrufâtı nâfize olduğu hâlde
bin iki yüz on altı senesi Zilka‘desinin on dokuzuncu günü beni malından tahrîr
ve azâd ve kayd-ı rıkdan ıtlâk edip ol vechile hürriyet-i ârızâ ile hürre oldukdan
sonra on beş gün mürûrunda mevlâm mezbûr Mehmed Salih Ağa muhtelü’d-
dimâğ olup müvekkil-i mezbûr bâ-hüccet umûrunu rü’yete kıbel-i şer‘den vasî
nasb ve ta‘yîn olunduğuna binâen bana rakīka câriye olmak üzere fuzûlî vaz‘-ı
yed eder suâl olunup sebilim tahliyye olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde
vekîl-i mezbûr cevâbında müdde‘iye-i mezbûre gayrıreşid-i mezbûrun ber-vech-i
muharrer câriye-i memlûkesi olduğunu ikrâr lâkin kendiye cünûn târi olduğu
hînde ber-vech-i muharrer i‘tâk etmişdir deyü tammü’l-akl olduğu hâlde itâkını
inkâr etmekle müdde‘i-i mezbûre ber-vech-i muharrer merkūm Mehmed Salih
Ağa tammü’l-akl olup tasarrufâtı nâfize olduğu hâlde târih-i mezbûrda ber-vech-i
muharrer kendiyi i‘tâk eylediğini lede’t-tezkiye adl ve makbuli’ş-şehâde oldukları
ihbâr olunan Camcı Mehmed Emin b. Abdullah ve Mehmed b. Musa nâm ki-
mesneler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe ber-nehc-i şer‘î isbât etmeğin mûcebiyle
müdde‘iye-i mezbûre zenciye Mâhir nâm-ı diğer Halime’nin ıtkına ba‘de’l-hükm
sebîli tahliyye olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-12 min C sene [1]217

398
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

465 [67a-4] Molla Hüsrev Efendi vakfı tevliyetinin evlad-ı vâkıftan Şerife
Ayşe bt. Seyyid Mehmed Ârif ’e tevcih olunduğu
Molla Hüsrev tevliyeti tevcîhi
Ma‘rûz
Nezâret-i dâ‘îlerinde âsûde evkāfdan merhûm ve mağfûrun leh Molla Hüsrev
Efendi Vakfı’nın evlâd-ı evlâd-ı evlâdından sagīre Şerîfe Âişe bt. es-Seyyid Meh-
med Ârif ’in bâ-hüccet vasîsi es-Seyyid Ebûbekir b. el-Hâc Hüseyin nâm kimes-
ne Çarşamba günü arz odasında huzûr-ı âsafânelerinde ma‘kūd meclis-i şer‘-i
enverde tevliyet-i mezkûreye bi’l-meşrûta vaz‘-ı yedi mütehakkık olan kezâlik
evlâd-ı evlâd-ı vâkıfdan mu‘arrefetü’z-zât Şerîfe Zeliha bt. es-Seyyid Yusuf
nâm Hatun ile bi’d-defa‘ât terâfu‘larında işbu arzuhâle [67b] ta‘lîk olunan diğer
arzuhâl hâmişinde mastûr derkenâr nâtık olduğu üzere vâkıf-ı merhûm-ı mûmâ-
ileyh vakfının tevliyetini hayatda oldukça kendiye ve ba‘dehû oğlu Celaleddin’e
ve ba‘dehû evlâd-ı evlâd-ı evlâdlarına batnen ba‘de batnin ve neslen ba‘de nes-
lin şart ve ta‘yîn edip ve tevliyet-i mezkûreye evlâd-ı evlâd-ı vâkıfdan vasîsi ol-
duğum sagīre-i mezbûrenin babası mezbûr es-Seyyid Mehmed Ârif şart-ı vâkıf
üzere mutasarrıfe iken fevt olup tevliyet-i mezkûre mahlûl olmağla vasîsi oldu-
ğum sagīre-i mezbûre Şerîfe Âişe evlâd-ı vâkıfdan vakf-ı mezbûra mütevellî olan
Ali’nin kızı Ayşe’nin oğlu mezbûr es-Seyyid Mehmed Ârif ’in kızı ve mezbûre
Şerîfe Sâliha Hatun dahi mezbûr Ali’nin kızı Âmine’nin kızı olup ol vechile sagīre-i
mezbûreden merkūme Şerîfe Sâliha Hatun bir derece mukaddem olup lâkin me-
cerred sagīre-i mezbûre dahi evlâd-ı vâkıfdan olmağla tevliyet-i mezkûre babası
müteveffâ-i mezbûrun mahlûlünden sagīre-i mezbûra tevcîh olunmak bi’l-vesâye
matlûbumdur deyü da‘vâ ettikde fi’l-hakīka tevliyet-i mezkûre batnen ba‘de bat-
nin evlâda meşrûta olup amel-i kadîm dahi bu vechile olduğu derkenârlardan
ve mürtezika-i vakıfdan İmâm Süleyman Efendi b. İbrahim ve yine İmâm Meh-
med Efendi b. el-Hâc Mehmed ve yine İmâm Abdülahad Efendi b. Abdurrahim
ve kâtib-i vakıf Mustafa Efendi b. Yusuf ve Müezzin Ahmed Efendi b. Abdullah
nâm kimesnelerin ihbârlarından müstebân olmağla nevbet-i tasarruf-ı tevli-
yet mezbûre Şerîfe Sâliha Hatun’un olduğu vasiyy-i mezbûra tefhîm olundukda
vasiyy-i merkūm es-Seyyid Ebûbekir dönüp mezbûre Şerîfe Sâliha Hatun el-yevm
vâkıf-ı mûmâ-ileyhin oğlu merhûm Mustafa Efendi’nin evlâd-ı evlâda meşrûta
vakfının bâ-berât-ı âlî bi’l-meşrûta mütevellîsi olup lâkin merhûm-ı mezbûr Mus-
tafa Efendi vakfının tevliyeti işbu yedimde olan dokuz yüz seksen senesi târihiyle
müverraha bir kıt‘a sûret-i vakfiyesi nâtıka olduğu üzere merhûm-ı mûmâ-ileyh
Mustafa Efendi babam merhûm Molla Hüsrev Efendi’nin vakfına mütevellî olan
benim vakfıma mütevellî olmaya deyü meşrût olmağla bu sûretde tevliyeteyn-i
mezkûreynin cemî‘-i hilâf-ı şart-ı vâkıf olmağın zikr olunan Hüsrevzâde Efen-
di Vakfı’nın tevliyeti mezbûre Şerîfe Sâliha Hatun ref ‘inden sagīre-i mezbûre

399
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

merhûm-ı mûmâ-ileyh Hüsrevzâde Efendi Vakfı’nın dahi evlâd-ı evlâdından


olduğuna binâen sagīre-i mezbûreye tevcîh olunmak murâdımdır deyü bir kıt‘a
sûret-i vakfiye ibrâzıyla da‘vâ ettikde mezbûre Sâliha Hatun inkâr etmekle mahz-ı
şart-ı vâkıfda tesâmu‘la şehâdet makbûle olmayıp asıl tescîli dahi isbât-ı müte‘assir
olduğundan mâ‘adâ vasiyy-i mezbûrun ibrâz eylediği sûret-i vakfiye ile amel olu-
na gelmediği ve tevliyeteyn-i mezkûreteyen üç def ‘a cem‘ olduğu kezâlik arzuhâl
hâmişinde mezkûr derkenârlardan müstefâd olduğundan gayrı merkūme Şerîfe
Sâliha Hatun’un yedinde olup arz odasında ibrâz eylediği mazmûnu sâbit olmayıp
kadîmden amel olunagelmeyen vakfiye ile amel olunur mu olunmaz mı deyü ve-
rilen fetâvâ-yı şerîfe mûcebince vasiyy-i mezbûrun da‘vâ-yı mezkûreleri meşrû‘a
olmamağla iltifât olunmayıp lâkin sagīre-i mezbûre Şerîfe Âişe evlâd-ı vâkıfdan
olup mahâll-i merhamet olduğu zâhir olmağla mezbûre Şerîfe Sâliha Hatun dahi
re’y-i âsafâneleri üzere sagīre-i mezbûre Şerîfe Ayşe’ye beher şehr on beşer guruş
vermeğe ta‘ahhüd etmekle mârrü’l-beyân merhûm-ı mûmâ-ileyh Molla Hüsrev
Efendi’nin tevliyeti dahi vazîfe-i mersûmesiyle şart-ı vâkıf üzere merkūme Şerîfe
Sâliha Hatun’a tevcîhi iktizâ eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-9 min C sene [1]217

466 [67b-1] Oskoher bt. Ağya ve kızı Sima bt. Ohanes’in evlerine,
Sarrak v. Tarus’ın evine bakan tarafından açtıkları pencerelerin
kapatılması gerektiği
Pencere keşfi
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen zikri âtî husûsu mahallinde bi’l-mu‘âyene
istimâ‘ ve fasl-ı hasmı için savb-ı şer‘-i enverden irsâl olunan Kâtib el-Hâc Meh-
med Efendi hâssa mi‘mârı hulefâlarından Mustafa ve es-Seyyid Ali Halîfeler ile
İstanbul’da Nişancıpaşa Mahallesi’nde Cüceçeşmesi kurbünde vâki‘ arzuhâl eden
Setrak v. Toros zimmînin menziline varıp huzûr-ı Müslimînde ve ba‘de akdi’l-
meclis mersûm Setrak zimmî meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda nezâret-i dâ‘îlerinde
âsûde Kocamustafapaşa Vakfı’ndan olup mersûm Setrak zimmînin verâsında kâin
ma‘lûmü’l-hudûd ve bir bâb menzilin ale’l-iştirâki’s-seviyy mutasarrıfları ve şahıs-
ları ta‘rîf-i şer‘î ile mu‘arrefeler olan Oskohi bt. Ağya ve kızı Sima bt. Ohannes nâm
Nasrâniyeler muvâcehelerinde vakf-ı mezbûr mütevellîsi Mehmed Nurullah Ağa
b. Hüseyin’in tarafından mürsel vekîl-i şer‘îsi Hâfız el-Hâc Hüseyin Efendi hâzır
olduğu hâlde mersûmetân Sima ve Oskohi Nasrâniyelerin işbu mu‘âyene olu-
nan menzillerinin çatı arasında kâin odadan ihdâs eyledikleri üç aded ve ulyâda
kâin sofasından ihdâs eyledikleri iki aded vustâda vâki‘ sofasından kezâlik ihdâs

400
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

eyledikleri iki aded pencere ve havlu ve duvarından dahi ihdâs eyledikleri iki
aded ki cem‘an dokuz aded sagīre pencerelerden menzilimin makarr-ı nisvân olan
mevâzi‘ine nezâreti ve zarariyeti olmağla ba‘de’l-keşf ve’l-mu‘âyene zarar-ı şer‘îsi
men‘ ü def ‘ olunmak murâdımdır deyü da‘vâ eyledikde mi‘marân-ı mezbûrân ve
hâzirûn-ı mezbûrûn nazar eylediklerinde fi’l-hakīka mersûmetân Oskohi ve Sima
Nasrâniyelerin ihdâs eyledikleri dokuz aded sagīre pencerelerinden müdde‘î-i
mersûm Setrak zimmînin menzilinin makarr-ı nisvân olan mahallerine nezâret ve
zarar-ı beyyini olduğunu ihbâr ve zikr olunan pencereler muhdes olduğunu dahi
merkūmetân tasdîk etmeleriyle mûcebince sâlifü’z-zikr pencerelerin nezâretini
def ‘a mersûmetân Oskohi ve Sima Nasrâniyelere tenbîh eylediğini Mevlânâ-yı
mezbûr mahallinde ketb ve tahrîr ve ma‘an meb‘ûs ümenâ-i şer‘le meclis-i şer‘a ge-
lip alâ-vukū‘ihî inhâ ve takrîr eylediği tescîl ve İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-16 min C sene [1]217

467 [67b-2] Ayşe bt. Mahmud’un, Sultan Abdülhamid Han vakfından


icareli bir bab kasap dükkânı gediğinin yarım hissesini sağire
Hatice’ye devrettiği
Kasab gediği
Ma‘rûz
Galata’ya muzâfe kasaba-i Kasıkpaşa’da Cumapazarı nâm mahalde sâkin iken bun-
dan akdem vefât eden Kasab İbrahim b. Yusuf ’un sulbiye-i kebîre kızı Hatice’nin
vâlidesi ve bâ-hüccet vasîsi mu‘arrefetü’z-zât Âişe bt. Mahmud nâm Hatun meclis-i
şer‘-i şerîf-i enverde Hüdâvendigâr-ı sâbık merhûm cennet-mekân firdevs-âşiyân
Sultan Abdülhamid Hân hazretlerinin evkāfı mütevellîleri tarafından mür-
sel câbi-i vakf Halil Efendi mahzarında bi’l-vesâye ikrâr-ı tâm ve takrîr-i kelâm
edip vakf-ı mezbûr musakkafâtından Yedikule hâricinde kâin altıncı selhhâneye
merbût kasaba-i mezbûrede sel köprüsü üzerinde vâki‘ bir bâb kasab dükkânı
derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin
mecmû‘u ile yine kasaba-i mezbûrede Ada nâm mahalde Büyük câmi‘-i şerîfi kur-
bünde mumhâne karşısında kâin birinci selhhâneye merbût bir bâb kasab dükkânı
derûnunda mevcûde kezâlik beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmenin nısf hisse-i şâyi‘asına müteveffâ-i mezbûr Kasab İbrahim hayatında
bâ-temessük-ı vakf-ı müşârun-ileyh mutasarrıf [68a] iken fevt oldukda muta-
sarrıf olduğu zikr olunan gedikler kızı mezbûre Hatice ile ve diğer kızı Emine’ye
intikāl üzerlerine tahrîr olunmaksızın mezbûre Emine dahi bilâ-veled fevt hisse-i
mezkûresi mahlûl ve cânib-i vakfa âid olmağla mütevellî-i merkūm mahlûl olan
hisse-i mezkûreyi lede’l-müzâyede bin yüz yirmi beş guruşda karar ve ziyâde ile

401
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

tâlib-i âharı zuhûr etmemekle ben malımdan meblağ-ı mezbûr bin yüz yirmi beş
guruşu cânib-i vakfa teslîm ve umûr-ı vakfa sarfla istihlâka ba‘de’l-emr mahlûl olan
hisse-i mezkûreyi dahi kızım sagīre-i mezbûre için bi’l-vesâye istîcâr eylediğimde
mütevellî-i vakf-ı müşârun-ileyh dahi îcâr etmekle meblağ-ı mezbûrun istirdâdına
müte‘allika da‘vâdan cânib-i vakfı ve mütevellî-i vakf-ı müşârun-ileyhin zimme-
tini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledim deyü ikrârını câbi-i merkūm ba‘de’t-tasdîk
mârru’z--zikr âlât-ı muharrere-i mezkûreler sagīre-i mezbûre Hatice’nin babası
intikālından ve kız karındaşı mezbûre Âmine mahlûlünden sagīre-i mezbûre Ha-
tice üzerine defter-i vakfa ba‘de’l-kayd temessük i‘tâsını vasiyy-i mezbûr istid‘â ey-
lediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 min C sene [1]217

468 [68a-1] Anderya v. Mike’nin, alacak davasında Foti v. Aslan’ın


zimmetini ibrâ ettiği
1.433 guruş da‘vâsına iltifât olunmayıp 60 guruşa sulh-i ibrâ
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Foti v. Aslan nâm zimmî Çarşamba günü arz
odasından huzûr-ı hazret-i âsafânelerinde ma‘kūd meclis-i şer‘-i enverde arzuhâl
eden Anderya v. Mike zimmî muvâcehesinde ben dört sene mukaddem Medîne-i
İzmir’den Âsitâne-i aliyyede mersûm Anderya zimmîye on beş balya kâğıdımı irsâl
ve tarafımdan bey‘e tevkîl eylediğimde ol dahi zikr olunan kâğıdı kabz ve vekâlet-i
mezkûreyi ba‘de’l-kabûl mârrü’l-beyân kâğıdı iki yüz seksen üç guruş yirmi pa-
raya bi’l-vekâle âhara bey‘ ve kabz-ı semen ettikden sonra ben Âsitâne-i aliyye-
ye gelip rü’yet-i hesâb eylediğimizde semen-i mezkûrdan gümrük ve mesârif-i
sâiresi olan cem‘an doksan yedi guruş fürû-nihâde olundukda bâkīsi olan yüz
seksen altı buçuk guruşu bana teslîme ben dahi kabz ve ber-vech-i muharrer kab-
zımı ve meblağ-ı mezbûrdan zimmetinde bir akçe bâkī kalmadığını nâtık yedine
mu‘anven Rûmiyyü’l-ibâre bir kıt‘a temessük dahi vermişdim lâkin ol târihde zikr
olunan kâğıdın kıymeti bin altı yüz yirmi guruş olmağla makbûzum olan yüz sek-
sen altı buçuk guruşdan kıymet-i mezkûresine varınca iktizâ eden bin dört yüz
otuz üç buçuk guruşu dahi mersûm Anderya zimmî bana malından zâmin olsun
deyü takrîr-i meşrûhu üzere tasaddî eylediği da‘vâsı meşrû‘a olmamağla kelâmına
iltifât olunmayıp lâkin mersûm Anderya zimmî dîvân-ı âlilerinde ma‘kūd meclis-i
şer‘de mersûm Foti zimmîye malından altmış guruş teberru‘an def ‘ ve teslîm ol
dahi ba‘de’l-ahz husûs-ı mezkûra müte‘alika âmme-i da‘vâdan dahi kabûlünü hâvi
mersûm Foti zimmînin zimmetini ibrâ-yı âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt ey-
lediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-22 min C sene [1]217

402
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

469 [68a-2] Tekfurdağın’dan İstanbul’a susam ve yağ getiren


esnafın nizamı
Helvacılar ile şîr-i revgancı esnâfının Tekfurdağı bağcıları için muhdes olan
kârhânelerin men‘ine dâir i‘lâm
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîşâna imtisâlen işbu arzuhâl ve derkenâra ba‘de’n-nazar
Âsitâne-i aliyye ve tevâbi‘inde vâki‘ tahin ve şîr-i revgancı esnâfının kethüdâları
Numan ve yiğitbaşıları Ahmed ve yarıcıları Salih ve müsin [ve] ihtiyârları Molla
Yusuf ve Molla İsmail ve Osman Yazıcı ve Yakub ve re‘âyâdan Nikola ve diğer Ni-
kola ve Acı Yani vesâirleri meclis-i şer‘-i enverde Tekfurdağı kasabasında tahin ve
şîr-i revgancı esnâfının şürekâları olup odun kapısı sâkinlerinden İmâmzâde el-
Hâc Ahmed ve Seyyid Ahmed ve Mehmed Emin ve Abdurrahman ve Sabuncuzâde
es-Seyyid el-Hâc Mustafa ve re‘âyâdan İskerlet ve Peter muvâcehelerinde helva-
cı esnâfı kethüdâları ve yiğitbaşıları Memiş Ali ve Seyyid İbrahim ve diğer Ali
ve Hâfız Abdülkādir ve âhar Ali ve İsmail ve Mehmed vesâirleri hâzır oldukları
hâlde kadîmü’l-eyyâmdan beri Tekfurdağı kasabasında beş aded kârhâne olup el-
yevm gerek kârhâne ve gerek bakkāl dükkânları derûnlarında ihdâs ve yirmi se-
kiz ve otuza iblâğ ve ol havâlîde hâsıl olan susamın cümlesini i‘mâl bir mikdârını
Âsitâne-i aliyyeye irsâl mâ‘adâsını etrâf-ı eknâfa telef ve zâyi‘ etmeleri gerek
Âsitâne sekenesinin muzâyakalarına ve gerek bizlerin perîşan olmamıza bâ‘is ve
bâdi olur bir keyfiyet olmağla fîmâ ba‘d beş adedi ibkā mâ‘adâ cümlesini sedd
u bend olunup hâsıl olan susam peyderpey Âsitâne-i aliyyeye celb olunmasını
istirhâm eylediklerinde şürekâ-i merkūmun istintak oldukda kadîmü’l-eyyâmdan
beri kasaba-i mezbûrede Ördeklidere’de Estefan yağhânesi demekle arîf ve mum-
cu Panayot yağhânesi ve Akçabardakzâde Ali Bey yağhânesi ve Çorluluzâde Ab-
dullah yağhânesi ve Yalakābâdlızâde Süleyman yağhânesi ve Apostol yağhânesi
ve araba pazarında Nikola yağhânesi ve kömürcü pazarında Kirpano yağhânesi
ve penbe pazarında Zafiri yağhânesi ve Arabacıoğlu yağhânesi ve Ali Şahzâde
es-Seyyid Mehmed Emin yağhânesi ve çiftlik önünde kömür pazarında Yanako
yağhânesi ki cem‘an on iki bâb yağhâne kadîme olup ve yağhâne-i mezkûrlarda
hâsıl olan gerek tahin ve gerek şîr-i revganının bir dirhemi âhar mahalle sarf ol-
mayıp doğru bizlere gelip biz dahi tahini işbu hâzırân bi’l-meclis helvacılara ve
şîr-i revgan yağını şirâsına tâlib olan ibâdullâha bey‘le gerek bizler ve gerek ol
tarafda şürekâlarımız bu vesîle ile sâye-i Padişâhîde ta‘şîr ederiz deyip hâzirûn-ı
mezbûrûn helvacı tâifesi dahi fi’l-hakīka kârhâne-i mezkûrda hâsıl olan emti‘a
doğru Âsitâne-i aliyyeye gelip ve bizler dahi külliyetli tahin olup ve bizi ancak ol
kârhânelerde hâsıl olan tahin idâre eder ve on iki kârhâne-i mezkûrların men‘ine
bizler dahi râzılar değilleriz deyip beyinlerinde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a beyinleri
ıslâh olunup fîmâ ba‘d on iki aded kârhâne-i mezkûrlar ibkā olunup ve kârhâne-i

403
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

mezkûrlarda hâsıl olan emti‘adan kasaba-i mezbûre sekenesinin muhtâc oldukla-


rından fazlayı peyderpey Âsitâne-i aliyyeye celb ve bir seneden bir seneye kifâyet
mikdârdan ziyâde susam der-anbar etmemeğe ta‘ahhüd ve mâ‘adâ muhdes ve
bakkāl dükkânları derûnlarında yağhânelerinin men‘ini hâvi Başmuhâsebe’ye
kayd ve kasaba-i mezbûre kādısı ve zâbıtına hitâben bir kıt‘a fermân-ı âlî istid‘â ve
istirhâm eyledikleri ma‘lûm-ı devletleri buyruldukda müsâ‘ade-i aliyyeleri erzânı
buyrulmak husûsu re’y-i âlilerine menût idüğü İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-24 min C sene [1]217

470 [68b-1] Nakşibendiye zaviyesi vakfiyesinin küçük Evkaf kalemine


kaydedilmesi gerektiği
Vakfiyenin küçük evkāfa kaydı için i‘lâm
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen mevali-i izâmdan sâbıkā Medîne-i Selanik
Kādısı Faziletlü Sa‘âdetlü Ahmed İshak Efendi hazretlerinin müceddeden binâ ve
ihyâsına muvaffak oldukları Nakşibendiye zâviyesinin bin iki yüz on yedi senesi
Muharremi’l-haramının gurresi günü târihiyle muvarraha ve nezâret-i hazret-i
Şeyhülislâmîde âsûde evkāf müfettişi sâbık Faziletlü Sa‘âdetlü Mehmed Said Efendi
hazretlerinin imzâsıyla mumzât bir vakfiyesine nazar olundukda sebk-i serdî sak-
ka muvâfık ve mazmûnu şer‘-i şerîfe mutâbık olup ihtiyâca Sâliha ve istid‘â olunan
Küçük Evkāf Kalemine kayda şâyeste ve lâyıka olduğu İslâmbol Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min C sene [1]217

471 [68b-2] Hatice bt. Süleyman’ın, kendisini merdivenden aşağı iterek


çocuğunu düşürmesine sebep olan Şerife Fâtıma bt. İbrahim’den
davacı olması
Mazbatadan derkenâr
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mezkûratü’l-ism mu‘arrefetü’z-zât Hatice bt. Süleyman nâm
Hatun hâlâ zevci Osman b. Ebûbekir hâzır olduğu hâlde Çarşamba günü dîvân-ı
âlide ma‘kūd meclis-i şer‘-i enverde sâhibe-i arzuhâl kezâlik mu‘arrefetü’z-zât
Şerîfe Fâtıma bt. İbrahim nâm hatun muvâcehesinde târih-i i‘lâmdan bir hafta
mukaddem mezbûre Şerîfe Fâtıma Hatun müsteciren sâkine olduğum menzilinde
nerdübân başında depme ile bana darb ve nerdübân-ı mezkûrdan aşağı düşürüp

404
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

ol gece darb-ı mezkûrdan nâşî zevcim mezbûr Osman’nın firâşından hâsıl beş
aylık müstebînü’l-hilka bir cenîn-i meyyit ilkā etmemle mûceb-i şer‘îsini zevcim
hâzır-ı mezbûr Osman ile ma‘an taleb ederiz deyü ma‘an da‘vâ ettiklerinde ol dahi
cevâbında inkâr etmekle müdde‘iye-i mezbûre Hatice Hatun ber-vech-i muharrer
müdde‘âsını isbât için beyâna havâle olundukda ancak şâhidlerim nisâdır deyü
isbâtdan ızhâr-ı acz edip tarefeyn bir dahi zuhûr etmemeleriyle henüz da‘vâlarına
faysal verilmediği mazbût olmağın imtisâlen li’l-emri’l-âli sûret-i da‘vâları İstan-
bul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-26 min C sene [1]217

472 [68b-3] Kogas v. Serkiz’in, Sarraf Sahak v. Atam aleyhine açtığı


dükkân kirası davasında iddiasını ispat edemediğinden muarazadan
men edildiği
5.792 guruş dükkân îcârı mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Arzuhâl eden Kogas v. Serkiz nâm zimmî meclis-i şer‘-i enverde Sarraf Sahak
v. Atam nâm zimmî muvâcehesinde Karabet v. Manas nâm zimmî hâzır olduğu
hâlde mersûm Sahak zimmînin taht-ı îcâresinde olan bahçekapısı dâhilinde kâin
bir bâb duhâncı dükkânında hâzır-ı mersûm Karabet zimmînin vâsıtasıyla elli iki
buçuk ay mütemekkin olup dükkân-ı mezbûrun kirâsı beher şehr dörder guruş
iken mersûm Sahak zimmî beher şehr on beşer guruşdan müddet-i mezkûrede
cem‘an yedi yüz seksen yedi buçuk guruşumu ahz etmekle mârrü’l-beyân elli iki
buçuk ay müddetde dörder guruşdan iktizâ eden iki yüz sekiz guruş makbûzu
olan meblağ sâlifü’z-zikr yedi yüz seksen yedi buçuk guruşdan fürû‘-nihâde ol-
dukda bâkīsi olan beş yüz yetmiş dokuz buçuk guruşu bi-gayr-ı hakkın benden
ahz etmekle istirdâd ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında ben dükkân-ı
mezkûru beher şehr on beşer guruşa müdde‘î-i mersûm Kogas zimmîye îcâr
ol dahi ba‘de’l-istîcâr dükkân-ı mezkûr mârrü’l-beyân elli iki buçuk ay taht-ı
îcâresinde olup ol vechile meblağ-ı sâlifü’z-zikr yedi yüz seksen yedi buçuk gu-
ruşu dükkân-ı mezkûrun kirâsı olmak üzere def ‘ ve teslîm ben dahi bi-hakkın
kabz etmişdim deyü ba‘de’d-def ‘ ve’l-inkâr dâfi‘-i mersûm Sahak zimmî ber-
vech-i muharrer def ‘-i mezkûrunu lede’t-tezkiye adl ve makbûlü’ş-şehâde idük-
leri ihbâr olunan Haçok v. Sahak ve Estefan v. Ohan şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe
ber-nehc-i şer‘î isbât etmeğin mûcebiyle müdde‘î-i mersûm Kogas zimmî da‘vâ-yı
mezkûresiyle mesfûr Sahak zimmîye bî-vech-i şer‘î mu‘ârazadan men‘ olunduğu
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-26 min C sene [1]217

405
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

473 [68b-4] Angeli zımmi’nin Kazzaz esnaflığından çıkarıldığı


Kazzâz esnâfından ihrâc
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyye ve tevâbi‘inde vâki‘ kazzâz esnâfının kethüdâsı el-Hâc Mehmed
Ağa ve bürüncükcüler kethüdâsı Mehmed Ağa ve dolabcılar kethüdâsı vekîli Ah-
med Efendi ve Seyyid Ağa ve kazzâz esnâfının müsin ve ihtiyârlarından Asadar ve
Panço ve Afna ve Karabet ve Kigork ve Manol ve Panato ve Artin vesâirleri meclis-i
şer‘de her biri takrîr-i kelâm edip gāib ani’l-meclis Angeli zimmî kazzâzlıkta
alâkası yok iken Âsitâne-i aliyyede kalpakçılar içinde daracık kazzâz tâ‘bir olunur
mahalde hufyeten bundan akdem bir dükkân küşâd ve kab ve redî kazzâz metâ‘ını
ibâdullâha bey‘le rahnedâr ve bi’d-defa‘ât kendiye tenbîh olundukda bize itâ‘at et-
mediğinden mâ‘adâ itâle edip ol vechile şürût-ı nizâmımızın ihtilâline bâ‘is ve bâdi
olur harekâta dâimâ cesâret etmekle kendi ile terâfu‘ murâd eylediğimizde firâr
etmekle gāib-i mersûm Angeli zimmî fîmâ ba‘d kazzâz metâ‘ına karışmayıp kesb-i
âhara meşgūl ile san‘at-ı mezkûreden ihrâc buyrulması murâdımızdır deyü gāib-i
mersûm vech-i meşrûh üzere sû-i hâlini ihbâr ve esnâf-ı mezkûreden hurûcunu
her biri istid‘â eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-26 min C sene [1]217

474 [68b-5] Margarid v. Zafiri’nin, Nikola v. Yani’ye olan borcunu


kefaletlerinden dolayı Yorgi ve Kırinkıl’in ödemesi gerektiği
1.200 guruş kefâletlerine binâen edâya tenbîh
Ma‘rûz
Bakkāl tâifesinden Nikola v. Yani nâm zimmî meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde arzuhâl
eden Margred v. Zafiri nâm zimmî hâzır olduğu hâlde bakkāl tâifesinden Yorgi v.
Tanaş ve Kırinkıl v. Zafiri nâm zimmîler muvâcehelerinde hâzır-ı mersûm Marga-
rid zimmî İstanbul’da Mercançarşısı kurbünde kâin Hacı Receb dükkânı demekle
ma‘rûf bir bâb bakkāl dükkânında müşâhereten müstecirim olup dükkân-ı mezkûr
derûnunda mevcûd malım olan bin guruş kıymetli sermâyemi fuzûlî âhara bey‘le
istihlâk etmekle meblağ-ı mezkûr bin guruş ile dükkân-ı mezkûr kirâsından
mersûm Margarid zimmî zimmetinde alacağım olan iki yüz guruş ki cem‘an bin iki
yüz guruşa tarefeynden bi’l-emr ve’l-kabûl mersûmân Yorgi ve Kırinkıl zimmîler
ma‘an kefîl ve zâmin olmalarıyla meblağ-ı mezbûr bin iki yüz guruşu mersûmân
Yorgi ve Kırinkıl zimmîlerden kefâlet-i mezkûrelerine binâen hâlâ taleb ederim
deyü da‘vâ ettikde mersûmân Yorgi ve Kırinkıl zimmîler dahi ber-vech-i muhar-
rer müdde‘âsını ve cihet-i kefâlet-i mezkûreden müdde‘î-i mesfûr Nikola zimmîye
meblağ-ı mecmû‘-ı mezkûr bin iki yüz guruş zimmetlerinde sahîhan deynleri

406
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

olduğunu ikrâr u i‘tirâf ve hâzır-ı mersûm Margarid zimmî dahi tasdîk etmeğin
mûcebiyle meblağ-ı mecmû‘-ı mezkûr bin iki yüz guruşu müdde‘î-i mesfûr Nikola
zimmîye bi-hükmi’l-kefâle edâ ve teslîme mersûmân Yorgi ve Kırinkıl zimmîlere
tenbîh olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-20 C sene [1]217

475 [69a-1] Seyyid İbrahim Çelebi b. Mustafa ile kasab Mustafa b. Ali’nin
alacak davasında sulh oldukları
370 guruşdan 190 guruşa sulh-i ibrâ
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl es-Seyyid İbrahim Çelebi b. Mustafa nâm kimesne meclis-i şer‘-i
münîrde İstanbul’da balkapanı tüccârından derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Ka-
sab Mustafa b. Ali nâm kimesne muvâcehesinde mezbûr Kasab Mustafa târih-i
i‘lâmdan sekiz ay mukaddem malımdan bi-gayrı hakkın üç yüz yetmiş guruşumu
ahz etmekle hâlâ istirdâd ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan bâ-tavassut-ı
muslihîn merkūm Kasab Mustafa ile an inkâr kat‘an li’n-nizâ‘ yüz doksan guruş
bedel-i makbûza ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl ziyâde müdde‘âma ve bi’l-
cümle husûs-ı mezkûra müte‘allika âmme-i da‘vâdan merkūm Kasab Mustafa ile
gāib ani’l-meclis Yağcı Ömer Ağa ve ma‘lûmü’l-esâmî bi’l-cümle kapan-ı mezkûr
tüccârlarının zimmetlerini ibrâ-yı âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt eylediğim-
de ol dahi bana medfû‘u olan meblağ-ı mezbûr yüz doksan guruşun istirdâdına
müte‘allika âmme-i da‘vâdan benim zimmetimi ibrâ ve iskāt ve tarefeynden her
birimiz ber-vech-i muharrer âharın ibrâsını kabûl eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri
tescîl ve İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 min C sene [1]217

476 [69a-2] Kirkor v. Bedros’un İstanbul Aynacılar başındaki bezzaz


dükkânından çıkarılmaması gerektiği
Âyineciler bâşında bezzâz dükkânında ihrâc olunmayıp ke’l-evvel ibkā
Ma‘rûz
Ashâb-ı arzuhâl hâcegân-ı dîvân-ı hümâyûndan Numan Efendi ve Ârif Efendi ve
Mehmed Tahir Efendi ebnâ-yı el-Hâc İsmail Efendi ve Zeliha Hanım bt. Mehmed
Emin Efendi ve mezbûre Zeliha Hanım’ın er karındaşı sagīr Abdullah’ın babası
ve velîsi mezbûr Mehmed Emin Efendi taraflarından husûs-ı âtîde vekîlleri ol-
duğu zât-ı mezbûreyi ârifân Süleyman Ağa b. Abdullah ve Halil Ağa b. Hasan
şehâdetleriyle sâbit olan İmâm Hâfız Hüseyin Efendi b. el-Hâc Hasan nâm ki-
mesne meclis-i şer‘-i enverde derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Kirkor v. Bedros

407
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

nâm zimmî muvâcehesinde müvekkilûn-ı mûmâ-ileyhimânın bi’l-îcâreteyn ale’l-


iştirâk mutasarrıflar olup İstanbul’da çarşı içinde âyîneciler başında vâki‘ Acı-
çeşme üzerinde köşebaşında kâin bir bâb bezzâz dükkânında mersûm Kir-
kor zimmî müvekkilûn-ı mûmâ-ileyhinin müşâhereten müstecirleri olmağla
müvekkilûn-ı mûmâ-ileyhim târih-i i‘lâm-ı şehri gāyetinde fesh-i îcâr etmemle
dükkân-ı mezbûru şehr-i mezbûr gāyetinde ba‘de’t-tahliyye müvekkilûn-ı mûmâ-
ileyhime teslîme mersûm Kirkor zimmîye tenbîh olunmak murâdımdır deyü bi’l-
vekâle da‘vâ ettikde mersûm Kirkor zimmî cevâbında dükkân-ı mezbûrda ber-
minvâl-i muharrer müşâhereten müstecir olduğunu ikrâr lâkin dükkân-ı mezbûr
derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur eşyâ-i ma‘lûme yedimde
şirâen mülküm olup ve gedik nizâmı husûsu esnâf-ı şettâ beynlerinde mu‘teber
<<olup hatta esnâf-ı mezkûr yedlerinde mu‘teber>> ve müte‘ârif olduğu gibi
alacacı esnâfı beynlerinde mu‘teber olup hatta esnâf-ı mezkûre yedlerinde olan
işbu emr-i celîlü’ş-şânda zikr ve beyân olunduğu üzere yetmiş bir aded bezzâz
dükkânları derûnlarında mevcûde eşyâ-i ma‘lûmeler bezzâz ustaları yedlerinde
gediği olup ve esnâf-ı mezkûra mahsûs olan dekâkîn ashâbı olan kimesneler ve
dekâkîn ve odalarının kirâlarını bilâ-rencîde edâ ettikçe emr-i âlîşâna mugāyir
kirâlarını ziyâde etmek için birer bahâne ile gedik ashâbını ihrâc teklîfiyle rencîde
ve remîde etmeyip ve âhar esnâf iskân olunmamak ve nizâm-ı mezkûr düstûrü’l-
amel olmak için mufassalan fermân-ı âlîşân sâdır olmağın benim ber-vech-i mu-
harrer sâkin olduğum dükkân-ı mezkûr emr-i âlîşânda mastûr ve mu‘teber gedikli
dükkânlarından ve gediği dahi mülk-i müşterâm olmağla hakīkat-i hâl erbâb-ı
vukūfdan istihbâr olunsun deyü mazmûnu takrîr-i meşrûha mutâbık bir kıt‘a
fermân-ı âlîşân ibrâz ettikde vekîl-i merkūm dahi mazmûn-ı fermân-ı âlîşânı
tasdîk lâkin dükkân-ı mezkûr fermân-ı alişânda mastûr gedikli dükkânlardan
olduğu ma‘lûmum değildir dedikde fi’l-hakīka dükkân-ı mezbûr ber-vech-i mu-
harrer fermân-ı âlîde mastûr ve mu‘teber gedikli dükkânlardan olduğu vukūf-ı
tammı olan bezzâz esnâfının kethüdâları es-Seyyid Mehmed Sâdık Efendi ve
esnâf-ı mezbûreden el-Hâc Hüseyin Efendi ve Mehmed Emin ve İsmail ve es-
Seyyid İsmail ve Ali ve Hasan Efendi ve es-Seyyid Mehmed ve re‘âyâdan Takfur ve
küçük oğlu Delot ve küçük oğlu Andon ve Sahak ve Kirkor ve Peştemâlci Sahak ve
Üsküdarlı Estefan ve Bedros ve Hermez ve Kirkor ve Haçador ve Vasil ve Dimitri
zimmîlerden her biri bi’l-muvâcehe ihbâr etmeleriyle dükkân-ı merkūm fermân-ı
âlîşânda münderic kadîmî mu‘teber gedikli dükkânlardan olduğu zâhir olmağın
emr-i âlîşânın mazmûnu üzere mersûm Kirkor zimmî kadîm kirâsını dükkân-ı
mezbûrun bi’l-îcâreteyn mutasarrıfları müvekkilûn-ı mûmâ-ileyhime edâ ey-
ledikçe mugāyir-i emr-i âlî mesfûr Kirkor zimmînin ihrâcına tasaddî olunma-
mak iktizâ eylediği vekîl-i merkūma tefhîm olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-29 min C sene [1]217

408
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

477 [69a-3] Ayşe bt. Mahmud’un, Sultan Abdülhamid Han vakfından


icareli bir bab kasap dükkânı gediğini vesayeti gereği Ömer
Ağa’ya sattığı
Bi’l-vesâye kasab gediği mübâya‘ası
Ma‘rûz
Hüdâvendigâr-ı sâbık cennet-mekân firdevs-âşiyân merhûm ve mağfûrun leh
Sultan Abdülhamid Hân hazretlerinin evkāfı musakkafâtından olup Yedikule
hâricinde kâin altıncı selhhâneye merbût Galata’ya muzâfe kasaba-i Kasımpaşa’da
sel köprüsü üstünde vâki‘ bir bâb kasab dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-
esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelere bâ-temessük vakfa mutasarrıf
olan sagīre Hatice bt. Kasab İbrahim’in vâlidesi ve tesviye-i umûruna bâ-hüccet
vasîsi mu‘arrefetü’z-zât Âişe bt. Mahmud nâm Hatun meclis-i şer‘-i enverde hâlâ
ser-kassâb-ı hâssa İzzetlü Mustafa Ağa tarafından mürsel vekîli kasablar kethüdâsı
el-Hâc Halil Ağa ve ustalarından mazbûtü’l-esâmî kimesneler hâzırlar oldukları
hâlde kasab ustalığını idâreye kādir idüğü ihbâr olunan bâ‘isü’l-i‘lâm Kasab Ömer
Ağa b. Yusuf mahzarında bi’l-vesâye takrîr-i kelâm edip sagīre-i mezbûrenin
ber-vech-i muharrer mutasarrıfe olduğu âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeleri bâ-mesûğ-ı
şer‘î bedel-i misli idüğü ihbâr olunan bin dokuz yüz guruş bedel-i makbûz
mukābelesinde merkūm Kasab Ömer’e bâ-izn-i mütevellî bi’l-vesâye ferağ ve
kasr-ı yed eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer ba‘de’l-kabz ve’l-kabûl fîmâ
ba‘d âlât-ı lâzıme-i mahsûsada kızım sagīre-i mezbûrenin aslan ve kat‘an alâka
ve medhali kalmayıp merkūm Ömer Ağa’nın dâhil-i havza-i tasarrufu olmuş-
dur dedikde merkūm Ömer Ağa dahi mukırra-i mezbûreyi ba‘de’t-tasdîk âlât-ı
muharrere-i mezkûreler sagīre-i mezbûrenin üzerinden merkūm Ömer Ağa’nın
üzerine defter-i vakfa ba‘de’l-kayd yedine temessük i‘tâ buyrulmasını istid‘â eyle-
diği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-28 min C sene [1]217

478 [69b-1] Kandil gecesinde cami ve mescitlerde kandil yakılması


Bâ-sahh
İstanbul Kādısı Efendi Faziletlü Efendi şeref-yâfte-i sudûr olan hatt-ı hümâyûn-ı
şevket-makrûn-ı mülûkâne ve i‘lâmınız mûcebince leyle-i mezkûrede îkād-ı
kanâdil olunmak için kayyımbaşılara tenbîh eyleyesin deyü buyruldu.
Fî-7 min C sene [1]217
İkād-ı kanâdil
Ma‘rûz

409
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

İşbu sâl-ı bâhirü’ş-şeref sene seb‘a aşerete ve mi’eteyn ve elf gurre-i Cumâdelâhıre
hâlâ bi’r-rü’ye sâbite olmayıp lâkin gurre-i merkūme yevm-i Çarşambadan
mazbût olmağın tekmîl-i selâsin ile gurre-i Recebi’l-ferd işbu gelecek Cuma gü-
nünden olmak iktizâ etmekle yevm-i merkūmun gecesi leyle-i Regāib olmağın ol
leyle-i mübârekeye ta‘zîmen ve ihtirâmen âdet-i hasene-i devlet-i aliyye ve kā‘ide-i
müstahsene-i saltanat-ı seniyye üzere minârât-ı cevâmi‘ ve me‘âbid îkād-ı kanâdil-i
nûr-efşâ ile tezyîn ve kulûb-ı müminîn-i meserret-karîn olunmak husûsu selâtîn-i
âlişân —aleyhim rahmetü mine’r-Rahmân— hazerâtı câmi‘-i şerîfleri kayyımla-
rına bâ-fermân-ı âlî tenbîh buyrulmak iktizâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-26 min C sene [1]217

479 [69b-2] Şerife Emine bt. Emrullah ve Rukiye bt. Ahmed’in evlerine
sonradan açtıkları pencerelerin kapatılması gerektiği
Keşf-i pencere ve tahta-pûş
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen zikri âtî husûsun mahallinde istimâ‘ ve fasl
ve hasmı için kıbel-i şer‘den mürsel kâtib-i sâni Merhabâzâde Mahmud Efendi
bi’l-ma‘iyye rü’yete me’mur nezâret-i Hazret-i Sadr-ı a‘zâmîde âsûde evkāf mü-
fettişi umdetü’l-müderrisîni’l-kirâm Mehmed Seyyid Efendi tarafından mürsel
Kâtib Hayrullah Efendi ve hâssa mi‘mârı hulefâsından Mehmed ve Ali Halîfeler ile
nezâret-i dâ‘îlerinde âsûde evkāfdan merhûm İlyas v. Sinan Vakfı musakkafâtından
İstanbul’da Ayazmakapısı kurbünde Hoca Hayreddin Mahallesi’nde vâki‘ derûn-ı
arzuhâlde mezkûre Şerîfe Emine bt. Emrullah ve Rukiye bt. Ahmed nâm Hatun-
ların mutasarrıfe oldukları menzile varıp huzûr-ı Müslimînde bi’l-ma‘iyye akd-i
meclis-i şer‘-i âlî ettiklerinde vakf-ı mezbûrun mütevellîsi el-Hâc Mehmed Emin
Efendi tarafından mürsel câbi-i vakıf es-Seyyid el-Hâc Hasan Çelebi ile nezâret-i
hazret-i müşârun-ileyhde âsûde mevkūfâtı merhûm Mehmed Efendi vakfının
mütevellîsi Hüseyin Ağa tarafından vekîl-i şer‘îsi câbi-i vakıf İsmail Efendi hâzır
oldukları hâlde sâhibetey arzuhâl zâtları mu‘arrefe olan Râbia bt. Ömer ve diğer
Şerîfe Emine bt. Hüseyin nâm Hatunlar meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda kezâlik zâtları
mu‘arrefe olan mezbûretân Şerîfe Âmine ve Rukiye Hatunlar muvâcehelerinde
mezbûretânın menzilinde olan dehliz tahta-pûşundan ve fevkānî sagīr odasının iki
aded muhdes pencerelerinden bizim menzilimizin makarr-ı nisvân olan mevâzi‘ine
nezâret ve zarar-ı mübeyyeni olmağla men‘ ü def ‘ olunmak matlûbumdur deyü
da‘vâ eylediklerinde mezbûrân-ı dâ‘îleri ve mi‘marân-ı merkūmân nazar eyledik-
lerinde fi’l-hakīka vech-i meşrûh üzere zarar-ı mübeyyeni olduğu lede’l-mu‘âyene
zâhir ve mütehakkık olup ve mezbûretân Şerîfe Âmine ve Rukiye’nin mevcûd

410
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

tahta-pûşunun tarafına dolma duvar ve mevcûd tahta-pûşun tahtında tûlen üç


zirâ‘ ve kadden üç zirâ‘ tahta havâle ile pencerelerinin nezâret ve zarar-ı mübey-
yeni def ‘ olur deyü mi‘marân-ı mezbûrân vesâir ehl-i vukūf haber verdiklerini
mezbûrân dâ‘îleri meclis-i şer‘a gelip mezbûrât muvâcehelerinde inhâ ve takrîr
etmeleriyle mûcebince mezbûretân Şerîfe Âmine ve Rukiye’nin mevcûd tahta-
pûşun tarafına dolma duvar ve mevcûd tahta-pûşunun tahtından tûlen üç zirâ‘ ve
kadden üç zirâ‘ tahta havâle ile nezâret ve zarar-ı mübeyyenini def ‘a mezbûretân
Şerîfe Âmine ve Rukiye Hatunlara tenbîh olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-20 min C sene [1]217

480 [69b-3] Nehabet v. Serkiz ile Davit v. Merdhay’ın alacak davasında bir
birlerinin zimmetini ibrâ ettikleri
550 guruşdan elli kuruşa sulh ve ibrâ
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mastûrü’l-ism Nehabet v. Serkiz zimmî meclis-i şer‘de arzuhâl
eden Davit v. Mürdehay Yahûdi muvâcehesinde mesfûr Tavit Yahûdi zimmetinde
bundan akdem malımdan ve yedimden bi-safka-i vâhide iştirâ ve kabz eylediği
biri yeşil ve biri kırmızı gezîye kaplı dülger paçası iki nebeş kürek semeninden
hakkım olan bin iki yüz elli guruşun dört yüz guruşunu nakden ve üç yüz guruşu-
nu Yahûdi-i mersûmdan iştirâ ve kabz eylediğim bir çarşal? ve bir yatagān bıçağı
ve ma‘lûmü’l-mikdâr elvân parça semenleri olan üç yüz guruşa takāsan cem‘an
yedi yüz guruşunu ahz u istîfâ etmemle ol vechile bâkīsi olan beş yüz elli guruşu
hâlâ taleb ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan bâ-vesâtet-ı muslihîn bi’t-
tav‘ ve’r-rızâ mersûm Davit Yahûdi ile elli guruş bedel-i medfû‘ ve makbûza ba‘de
akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl mâ‘adâ beş yüz guruşa ve târih-i i‘lâma gelince bey-
nimizde cereyân eden sâir cemî‘-i hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika mutlaka âmme-i
de‘âvî ve mütâlebât ve kâffe-i eymân ve muhâsamâtdan ben Yahûdi-i mersûmun
zimmetini ol dahi kezâlik benim zimmetimi her birimiz şürût-ı müfside ve uhûd-ı
mübtileden âri ve cebr ve kerhden hâli ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt
ve her birimiz ber-minvâl-i muharrer âharın ibrâsını kabûl eyledik deyü ikrâr ve
tasdîkleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min-Receb sene [1]217

481 [69b-5] İstanbul’daki peştamâlci esnafının nizamı


Peştemâlci esnâfına dâir i‘lâm
Ma‘rûz

411
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Dârü’s-sa‘âdeti’ş-şerîfe ağası hazretlerinin nezâretlerinde âsûde evkāfdan


Hüdâvendigâr-ı esbak merhûm ve mağfûrun leh cennet-mekân Sultan Ahmed
Hân —tâbe serâhunun— saray-ı hümâyûnda vâki‘ kitâbhâne-i Celîleleri vakfı
musakkafâtından İstanbul’da Fazlıpaşa Sarayında ve mahâll-i sâirede ham iplik
peştemali nesc eden peştemalci esnâfına mülhak ashâb-ı arzuhâl ham alaca ve sat-
rancı ustalarından Ohan v. Mardıros ve Sahak ve Haçador ve Begos ve diğer Ha-
çador ve Manok ve Sanan ve Abraham ve Semaven ve Nikagos ve Aleksan ve Kir-
kor ve âhar Kirkor vesâir mazbûtü’l-esâmî zimmîler bi’l-ma‘iyye rü’yete me’mur
Haremeyni’ş-şerîfeyn müfettişi müderrisîn-i kirâmdan Faziletlü Mehmed Atâullah
Efendi ile akd olunan meclis-i şer‘-i münîrde zikr olunan peştemalci esnâfının
kethüdâsı el-Hâc Mustafa hâzır olduğu hâlde derûnu arzûhâlde mezkûr bogasi
esnâfının kethüdâsı Şükür Ahmed ile zimmî ustalarından yiğitbaşı Aleksan ve
Bedros ve Kerih ve İstefan ve Artin ve Cor Markar ve Begos ve Toros nâm zimmîler
muvâcehelerinde hâmiş-i arzuhâlde derkenâr olunup işbu yedimizde olan tuğra-
yı garrâ ile mu‘anven emr-i âlîşân nâtık olduğu üzere biz saray-ı mezbûrda ve
mahâll-i sâirede olan kârhânelerimizde alaca sacı? olup zikri murûr eden peşte-
malci esnâfına mülhak olmamızla ham alaca ve envâ‘ından satrancı ve beyaz usta
alaca bohça ve alaca kuşak nesc etmek bize mahsûs ve peştemalci esnâfıyla işleyip
mahsûsiyet iddi‘âsı etmemeğe müte‘ahhide ve bogasıcı esnâfı ile mukaddemâ bi’d-
defa‘ât lede’l-murâfa‘a esnâflarına mülhak olduğumuzu iddi‘â ve yedlerinde sened
olmadığından mu‘ârazadan men‘ olunduklarından mâ‘adâ mâ-takaddümden beri
beynimizde câri olan nizâm-ı kadîmimiz san‘at-ı mezkûrede üstâda varıp hizmet
ve tekmîl-i san‘at edip kethüdâ ve yiğitbaşı ve ustalar ma‘rifetleriyle pîr-perver olup
başka çıkmadıkça san‘atımıza müdâhale olunmak îcâb etmez iken san‘atta alâkası
olmayan hâmdest ve mechûlü’l-ahvâl olan kimesneler merkūmdan bogasıcı usta-
larına istinâden kendi kârlarına kanâ‘at etmeyip tama‘-ı hâme teba‘iyyet ile kalb ve
redî ve taklîd olarak mârru’z--zikr [70a] ham alaca ve envâ‘ından satrancı ve beyaz
üstüne alaca bohça ve alaca kuşağı ve hufyeten nesc ve gāli bahâ ile ibâdullâha
bey‘ ve füruht edip ol vechile ibâdullâhı ızrâr ettiklerinden gayrı beynimizde olan
nizâm-ı kadîmimizin ihtilâline bâdi ve ibâdullâhın mağbûn olmalarına müeddî
ve vakf-ı müşârun-ileyh kârhânelerinin ta‘tiline bâ‘is olacağı bedîdâr olmağla bo-
gasıcı esnâfı mezbûrûnun bu makūle hilâf-ı emr-i âlî ve mugāyir-i nizâm-ı mer‘î
hareketleri men‘ ü def ‘ olunmak matlûbumuzdur dediklerinde bogasıcı esnâfı
merkūmûn cevâblarında müdde‘ûn-ı mezbûrûnun yedlerinde olan emr-i celîlü’ş-
şânın mazmûn-ı münîfi ve beynlerinde mâ-takaddümden beri nizâmları vech-i
muharrer üzere câri olageldiğini ikrâr u i‘tirâf edip lâkin müdde‘ûn-ı merkūmûn
dahi bizim san‘atımıza taklîden bogası envâ‘ı ve çine tülbenti ve astar nesc eder-
ler imiş deyü beynlerinde ba‘de’l-münâza‘a beynleri tevfîk ve ıslâh olunup fîmâ
ba‘d kemâ-fi’s-sâbık alacacı ve peştemalci esnâfı mezbûrûnun san‘atlarından olan
peştamâl ve havlu ve silecek ve makreme ve ham alaca envâ‘ından satrancı ve

412
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

beyaz üstüne alaca boğça ve alaca kuşağı nesc edip ve bogasıcı esnâfı merkūmûn
dahi kezâlik san‘atlarından olan bogasî envâ‘ı ve çine tülbenti ve astar nesc edip
her biri vech-i meşrûh üzere ibâdullâha bey‘ eyleyip ehadühümâ âharın san‘atına
müdâhale etmemek üzere tarefeynden her biri müte‘ahhid olup ve eğer hilâf-ı ahd
hareket ederler ise ma‘rifet-i şer‘ ve kethüdâları ma‘rifetleriyle tedîbât-ı lâyıkaları
icrâsına râzılar olmalarıyla tarefeynin vech-i meşrûh üzere ta‘ahhüdleri ke’l-evvel
beynlerinde düstûrü’l-amel tutulması için yedlerinde olan emr-i âlînin istihkâmını
hâvi tuğra-yı garrâ ile mu‘anven bir kıt‘a emr-i âlîşân inâyet ve ihsân buyrulmak
bâbında istid‘â ve istirhâm eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-5 Receb sene [1]217

482 [70a-1] Ali b. Mustafa’nın Galata’daki tütüncü gediğini başka bir


mahalle nakletmesi
Galata’da tütüncü gediği nakli
Ma‘rûz
Hâmiş-i arzuhâlde mastûr derkenâr nâtık olduğu üzere Galata’da Yenicâmi‘-i şerîf
kurbünde yemeniciler içinde Tütüncü el-Hâc Yahya dükkânı demekle ma‘rûf bir
bâb tütüncü dükkânı gediğine mutasarrıf olup sâhib-i gedik olduğu tütüncüler
kethüdâsı İbrahim Ağa ve esnâfdan sâir mazbûtü’l-esâmî Müslimîn ihbârlarıyla
zâhir olan Ali b. Mustafa nâm kimesne meclis-i şer‘-i hatîrde takrîr-i kelâm edip
zikr olunan tütüncü gediği Ma‘den Kaleminde mukayyed mu‘teber gediklerden
olup ve ben mârru’z--zikr gedik âlâtına bâ-sened mâlik olup lâkin dükkân-ı
mezkûrun sâhibi kendiye lüzûmu olduğuna binâen dükkân-ı merkūmu tahvîl
edip âhar akar binâ etmekle benim gediğim mu‘attal kalmağla sâlifü’z-zikr ge-
dik bir kimesneye zararı olmamak üzere kurb ve civârında arab çarşısında cam-
cı dükkânı ittisâlinde kâin kimesnenin gediği olmamak üzere tedârik eylediğim
dükkâna nakl eylemek murâdımdır dedikde hakīkat-i hâl merkūm Ali’nin takrîri
üzere olup bu misillü mu‘attal kalan gedik ashâbı kurb ve civârına naklolunması
şürûtundan idüğü kethüdâ-yı mezbûr ve sâir erbâb-ı vukūf haber vermeleriyle
vech-i meşrûh üzere naklolunması için emr-i âlîleri sudûrunu istid‘â eylediği İs-
tanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-10 Receb sene [1]217

413
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

483 [70a-2] Daha öncesinden debbâğ esnafınlığından çıkarılan Hacı


Mustafa’nın, cezasını çektiği ve ıslah olduğu gerekçesiyle tekrar
esnaflığa dönmesine müsaade edildiği
Debbâğ esnâfına dâir i‘lâm
Ma‘rûz
İstanbul’da Yedikule’de vaki‘ debbâğân esnâfının ahi babaları el-Hâc Ahmed ve
kethüdâları es-Seyyid el-Hâc Ömer Efendi ve yiğitbaşı Molla Halil ve müsinn-i
ihtiyâr ve ustalarından el-Hâc Hüseyin Ağa ve es-Seyyid el-Hâc Ahmed ve Süley-
man Ağa ve Hacı Lütfullah vesâir esnâf-ı merkūmeden cerîdede mazbûtü’l-esâmî
kimesneler meclis-i şer‘-i münîrde bundan akdem ba‘zı cünha ve nâ-hemvâre ha-
rekete ictisârına mebnî esnâf-ı merkūmeden tard ve teb‘îd olunan el-Hâc Mustafa
hâzır olduğu hâlde her biri takrîr-i kelâm edip hâzır-ı mezbûr el-Hâc Mustafa
mukaddemâ kendi haliyle meşgūl olmayıp vazîfesinden hâric umûra müdâhale
üzere olduğundan esnâfımızdan teb‘îd etmişdik lâkin fukarâdan olup tavr-ı
kadîmini terk ve ıslâh-ı nefs etmekle fîmâ ba‘d ancak kendi mutasarrıf olduğu his-
sesine kanâ‘at-birle mâ‘adâ gön ve kösele ve sahtiyân ve tirşe ve tutkal iştirâ etme-
yip ve işlemeyip ve esnâfımız umûruna müdâhale etmemek ve hissesini bey‘ eden-
lerin hisselerini dahi almayıp kendi hissesine kanâ‘at etmek ve eğer işbu şürûtun
mugāyiri kemâ-fi’s-sâbık harekât-ı nâsezâya mütecâsir olur ise ma‘rifet-i şer‘ ve
kethüdâ ve ustalar ma‘rifetleriyle tedîb olunmak üzere râzı oldukda bizler dahi
işbu şürût ve kuyûd ile esnâfımız içinde ancak mutasarrıf olduğu hissesine kanâ‘at
ve kâr u kesbiyle meşgūl olmak üzere haline merhameten râzılar olduk dediklerin-
de hâzır-ı mezbûr Mustafa bi-tamâmihî tasdîk eylediği İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-10 min-Receb sene [1]217

484 [70a-3] İstanbul’daki çilingir esnafının nizamı


Çilingir esnâfına dâir i‘lâm
Ma‘rûz
Dârü’s-sa‘âdeti’ş-şerîfe ağası hazretlerinin nezâretlerinde âsûde evkāfdan
dâru’s-sa‘âdeti’ş-şerîfe ağası esbak merhûm Mehmed Ağa Câmi‘-i şerîfi vakfı
müstegallâtından İstanbul’da tavuk pazarında kâin ma‘lûmü’l-hudûd beş bâb çi-
lingir dükkânı ve bir bâb mağazanın müstecirleri ashâb-ı arzuhâl Abdurrahman
b. Hüseyin ile Haçador v. Artin ve Bağdisiar v. Kazer ve Avadik v. Serupa ve Be-
gos v. Artin nâm zimmîler bi’l-ma‘iyye rü’yete me‘mur Haremeyni’ş-şerîfeyn mü-
fettişi müderrisîn-i kirâmdan Faziletlü Mehmed Atâullah Efendi ile akd olunan
meclis-i şer‘-i münîrde akarât-ı mezkûrenin ale’l-iştirâki’s-seviyy bi’l-îcâreteyn

414
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

bâ-temessük-ı mütevellî mutasarrıfları el-Hâc Mustafa b. Ali ile zevcesi Emetullah


Hanım bt. el-Hâc Mustafa b. Veliyüddin tarafından dahi husûs-ı âtîde vekîl oldu-
ğu zâtını ârifân Ahmed Efendi b. Mustafa ve Ömer Ağa b. Mustafa şehâdetleriyle
sâbit olan Hüseyin Ağa b. Hasan mahzarlarında vakf-ı mezbûr mütevellîsi hâlâ
Hasekibaşı es-Seyyid el-Hâc İbrahim Ağa tarafından mürsel vekîl-i şer‘îsi câbi-i
vakıf es-Seyyid Hâfız Mehmed b. Hasan ile çilingir esnâfının kethüdâsı es-Seyyid
el-Hâc İsmail ve Mehmed nâm kimesneler ile zimmî ustalarından yiğitbaşı Artin
ve usta Milidos ve Mıgırdıc ve Nikagos vesâir mazbûtü’l-esâmî zimmîler hâzır ol-
dukları hâlde biz kadîmü’l-eyyâmdan beri dekâkîn ve mağaza-i mezkûrede ecr-i
misillerinden ezyed ve evfer olarak cem‘an şehriye on dört guruş beş para icâre ile
müstecirlei derûnlarında mevcûde beyne’l-hıref gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmeye mâlikler olup dekâkîn-i merkūme bu esnâda bi-kazâillâhi te‘âlâ vukū‘
bulan harîkde muhterik oldukda mutasarrıfları işbu mezbûr el-Hâc Mustafa ile
zevcesi müvekkile-i mezbûre Emetullah Hanım eğer dekâkîn-i mezkûrenin îcâre-i
mümâsilinden ziyâde kadîmi kirâsına bir mikdâr zam ederseniz ke’l-evvel çilingir
dükkânı binâ edip size teslîm ederiz ve illâ âhar san‘at erbâbı ile iskân ederiz deyü
mugāyir-i nizâm-ı kadîm hâlâta ibtidâr üzere olup bizler dahi dâimâ Tophane ve
Tersâne-i âmire [70b] ve top arabacıları ve humbarahâne ve kıl‘â-ı mansûre vesâir
umûr-ı mühimmeden olan hidemât-ı devlet-i aliyyede istihdâm olduğumuza meb-
ni âhar mahallerde sâkin olduğumuz takdirce perâkende ve perîşan olacağımız
âşikâr ve umûr-ı mühimme-i müsta‘celenin ta‘tiline bâ‘is olacağı bedîdâr olmağla bu
vechile nizâ‘ sadedinde iken bâ-vesâtet-ı muslihîn dekâkîn-i mezkûrenin binâsına
i‘ânet için bizler her birimiz mallarımızdan teberru‘an seksener guruşdan cem‘an
dört yüz guruş verip onlar dahi kabz ve istihlâk edip îcâre-i kadîme-i mezkûresiyle
dekâkîn ve mağaza-i merkūmeyi ba‘de’l-binâ bize icâra ta‘ahhüd ve bu vechile kat‘-ı
nizâ‘ eyledik dediklerini mezbûr el-Hâc Mustafa ile vekîl-i merkūmdan her biri
ba‘de’t-tasdîk sâlifü’z-zikr çilingir ve kapı âlâtçı esnâfı merkūmûn tavuk pazarın-
da yirmi dokuz ve Dikilitaş kurbünde kethüdâ dükkânı bir ve Tahtakale’de beş
ve Yeni Câmi‘-i şerîf kurbünde yedi ve Aydınoğlu Tekkesi kurbünde bir ve Şinik-
ler Hamâmı civârında bir ve Yeni Hamâm kurbünde bir ve Acımusluk’ta bir ve
Acıhamam’da bir ve Bâb-ı Hümâyûn kurbünde ve Kabasakal’da bir ve Zorpalat’ta
bir ve Mahmudpaşa yokuşunda bir ve Kadırga limanında altı ve Kumkapı civârında
Nişancı Mahallesi’nde bir ve Lanka Yenikapısı hâricinde bir ve simkeşhâne kur-
bünde iki ve Lanka Yenikapısı dâhilinde bir ve Alaca Mescid kurbünde bir ve Laleli
Çeşme kurbünde iki ve Çukurçeşme’de üç ve Aksaray’da bir ve Horhor’da bir ve
Yüksekkaldırım’da bir ve Davudpaşa kurbünde bir ve Sarrachâne’de bir ve İbra-
himpaşa hamâmında bir ve Terkim Câmi‘-i şerîfi kurbünde bir ve Sarıgez’de bir ve
Şeyh Ebulvefâ meydanında iki ve Kırkçeşme kurbünde bir ve Sultan Mehmed’de
ve Karaman’da yirmi dört ve Nişancıy-ı atîk Mahallesi’nde bir ve Zincirlikuyu’da
bir ve Çukurbostan’da bir ve Edirnekapısı civârında bir ve Karagümrük’te bir ve

415
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Avratpazarında bir ve Sulumanastır’da dört ve Samatya’da yokuşbaşında bir [ve]


Yedikule’de iki ve Balat’ta üç ve Ayvansaray’da bir ve Kadıçeşmesi’nde bir ve Fener’de
bir ve Küçükmustafapaşa’da bir ve Cebeali kapısı dâhilinde hallâc dükkânı hizâsında
bir kapan-ı dakīk dâhilinde iki ve Ayazmakapısı dâhilinde üç ve Süleymâniye’de bir
ve Saray-ı ma‘mûre kurbünde bir ve Sakaçeşmesi’nde bir ve Mahmudpaşa’da bir ve
Parmakkapı’da iki ve Mimar’da bir ve Şehremini nâm mahalde bir ve Çayırbaşı’nda
bir Küçükhamam’da bir ve Macuncu’da bir ve Topkapı’da bir ve Hekimoğlu Ali
Paşa’da bir ve Kocamustafa’da bir ve Haseki kurbünde bir ve Atik Alipaşa’da bir ve
Sultan Selim Câmi‘-i şerîfi kurbünde bir ve Çarşambapazarı’nda iki ve Çırçır’da
bir ve Malta çarşısında bir cem‘an yüz yedi aded çilingir ve kırk iki aded kapı âlâtçı
dikici ve üzengici ve zincirci min haysü’l-mecmû‘ yüz kırk dokuz aded dükkândan
ibâret olup dükkânları beynlerinde kadîmü’l-eyyâmdan beri mer‘î ve mu‘teber ve
bey‘ u şirâ eylediklerinde kethüdâları ma‘rifetiyle orta defterine kaydoluna gelip
hâlik olduklarında defter-i kassâma idhâl-birle semeni düyûnlarına ve vereseleri-
ne tevzî‘ ve taksîm olunageldiğinden mâ‘adâ fi’l-hakīka esnâf-ı merkūme vech-i
meşrûh üzere umûr-ı mühimme-i mirîyyede müstahdem olmaları ile perâkende
ve perîşan olmakdan sıyânete ashâb-ı dekâkîn müstecirleri mesfûrûnu îcâre-i
kadîmesini mâh be-mâh edâda cevr u ezâları yok iken mücerred kirâ artırmak
dâ‘iyesiyle bî-vech ihrâca tasaddî ve ihtilâl-i nizâmı mûceb harekâta ibtidâr ile
rencîde ve mu‘ârazadan men‘ olmaları için emsâline kıyâsen Başmuhâsebe’ye kayd-
birle yedlerine tuğra-yı garrâ ile mu‘anven bir kıt‘a emr-i âlîşân sadaka ve ihsân
buyrulması husûsu muvâfık-ı re’y-i âlileri olduğu hâlde istid‘âyı inâyet eyledikleri
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min-Receb sene [1]217

485 [70b-1] Hıristo v. Luka’nın, Yasef v. Aram’a olan borcunu


ödemesi gerektiği
161,5 guruşdan 70 guruşa sulh ve ibrâ
Ma‘rûz
Arzuhâl eden Mismârcı Yasef v. Aram Yahûdi meclis-i şer‘-i hatîrde dülger
kalfalarından derûn-ı arzuhâlde merkūmü’l-ism Hıristo v. Luka nâm zimmî
muvâcehesinde mesfûr Hristo zimmetinde bundan akdem mâlımdan ve yedim-
den iştirâ ve kabz eylediği vezn ve fiyatı beynimizde ma‘lûm mismâr semenin-
den iki yüz guruşu hakkım olmağla meblağ-ı mezbûru zimmî-i mesfûrdan taleb
ve da‘vâ eylediğimde ol dahi meblağ-ı mezbûru tamamen sana edâ ve teslîm et-
mişdim deyü beni def ‘a tasaddî eylediğinden mâ‘adâ târih-i i‘lâmdan bir ay mu-
kaddem beher vakıyyesi on dokuzar paraya olmak üzere malımdan ve yedimden
iştirâ ve kabz eylediğin üç yüz kırk vakıyye hurda mismâr semeninden cem‘an yüz

416
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

altmış bir buçuk guruş zimmetinde alacağım vardır deyü benden da‘vâya tasaddî
ben dahi ber-vech-i muharrer def ‘ini ve müdde‘âsını inkâr-birle beynimizde ba‘de
vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-vesâtet-i muslihîn ben ber-minvâl-i muharrer tasaddî ey-
lediğim iki yüz guruş müdde‘âmdan bi’t-tav‘ ve’r-rızâ mersûm Hristo zimmî ile
yetmiş guruşa ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl bedel-i sulh-i mezkûrdan mâ‘adâ
iki yüz guruşa varınca ziyâdesi olan yüz otuz guruşa ol dahi benden iddi‘â eylediği
meblağ-ı mezbûr yüz altmış bir buçuk guruşa müte‘allika âmme-i da‘vâdan her
birimiz âharın zimmetini şürût-ı müfside ve muvâza‘adan âri ve cebr ve kerhden
hâli ibrâ ve iskāt ve her birimiz âharın ibrâsını kabûl eyledik mukırr-ı Yahûdi-i
mersûmun bi’l-cümle takrîr-i meşrûhunu mesfûr Hristo tasdîk ve ber-minvâl-i
muharrer kabûlü hâvi ibrâ eylediğini ve ibrâdan müstesnâ bedel-i sulh-i mezkûr
yetmiş guruş zimmetinde sahîhan Yahûdi-i mersûma deyni olduğunu kat‘iyyen
ikrâr u i‘tirâf etmeğin alâ-mûceb-i ikrârihi meblağ-ı mezbûr yetmiş guruşun bi’t-
taleb Yahûdi-i mersûma edâsıyla mesfûr Hristo zimmî ilzâm olunduğu mübâşir
es-Seyyid Edhem Çavuş yediyle huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-12 min-Receb sene [1]217

486 [70b-2] Çukadâr Ahmed b. Mehmed’in, Şerife Ayşe Hatun bt. Halil’in
zimmetini ibra ettiği
Meşrûta menzil ibrâsı
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Çukadâr Ahmed b. Mehmed nâm kimesne meclis-i şer‘-i enver-
de nezâret-i dâ‘îlerinde âsûde evkāfdan merhûm Şeyh Muhyiddin Kocavî vak-
fı musakkafâtından zikri âtî bir bâb menzile bi’l-meşrûta vâzı‘u’l-yed olan Şerîfe
Âişe Hatun bt. Halil mahzarında hâlâ vakf-ı mezbûrun bi’l-meşrûta mütevellîleri
es-Seyyid Latif Efendi b. Feyzullah ile Şerîfe Fâtıma bt. es-Seyyid Mehmed nâm
Hatun tarafından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl olduğu zâtını ârifân es-Seyyid el-
Hâc Mehmed Ağa b. Ali ve es-Seyyid Mehmed Emin b. Ömer nâm kimesne
şehâdetleriyle sâbit Ahmed Ağa b. Süleyman hâzır oldukları hâlde vakf-ı mezbûr
musakkafâtından olup süknâsı evlâd-ı vakf meşrûta İstanbul’da Atîkalipaşa
Mahallesi’nde ma‘lûmü’l-hudûd bir bâb menzilde olan evlâd-ı vâkıfdan zevcem
müteveffât Şerîfe Zübeyde Hatun bi’l-meşrûta sâkine iken menzil-i mezkûr bin
yüz doksan altı senesi vukū‘ bulan harîkde muhterik oldukda eser-i binâ kalmayıp
arsa-yı sırfe kaldıkda benim ol târihde vakf-ı mezbûrun mütevelliyesi olan ka-
yın vâlidem Şerîfe Hatice Hatun’un izniyle taksîm için malımdan arsa-yı mezbûre
üzerine menzil binâ ve bir müddet zevcem mezbûre ile sâkinler olup zevcem
mezbûre fevt oldukda mezbûre Şerîfe Âişe Hatun menzil-i mezbûru ber-vech-i
muharrer meşrûtiyet üzere zabt ve derûnunda sâkine olmağla suâl olunup ebniye-i

417
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

mezkûreden keff-i yedi murâdımdır deyü da‘vâ ettikde mezbûre Şerîfe Âişe Ha-
tun cevâbında menzil-i mezkûrun [71a] arsa ve ebniyesi vakf-ı mezbûrdan olup
ve benim süknâya ihtiyâcım olmağla şürût-ı vâkıf-ı mezbûr üzere sâkine olurum
deyü vaz‘-ı yedini ikrâr ve ber-vech-i muharrer müdde‘î-i mezbûrun müdde‘âsını
hâzırân-ı mezbûrân ile ma‘an inkâr etmeleriyle müdde‘î-i mezbûr Ahmed ber-
vech-i muharrer müdde‘âsını isbât için beyâna havâle olundukda def ‘a-i sânîye
terâfu‘larında müdde‘î-i mezbûrun tarafından husûs-ı âti’l-beyânı ikrâr ve ibrâya
vekîl olduğu Mehmed Ağa b. el-Hâc Mehmed ve es-Seyyid el-Hâc Mehmed Ağa
b. Ali şehâdetleriyle mahzar-ı hasm-ı câhidde sâbit olan es-Seyyid İbrahim Efendi
b. es-Seyyid Ahmed müvekkili mezbûrun hasımları merkūmun muvâcehelerinde
müvekkil-i mezbûr ebniye-i mezbûrede aslan ve kat‘an alâka ve medhalim kal-
mayıp menzil-i mezbûrun arsa ve ebniyesi evlâda meşrûtadır ebniye-i mezkûra
müte‘allika âmme-i da‘vâdan cânib-i vakfı ve mezbûre Şerîfe Âişe Hatun’un zim-
metini ibrâ-i âm ile ibrâ ve iskāt eyledim dedi dedikde mukırr-ı vekîl-i mezbûrun
ber-vech-i muharrer ikrârını hasımları merkūmûn tasdîk eyledikleri İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-29 min-Cemâziyelâhir sene [1]217

487 [71a-1] Ali Çavuş b. Hasan’ın, alacak davasında Turşucuoğlu Begos v.


Hampar’ın zimmetini ibra ettiği
150 guruşa sulh
Ma‘rûz
Dîvân-ı âlî çavuşlarından bölükbaşı çırağı Ali Çavuş b. Hasan meclis-i münîrde
Turşucuoğlu Begos v. Hamparsun nâm zimmî muvâcehesinde mersûm Begos
zimmetinde bâ-temessük cihet-i karzdan iki yüz yirmi iki buçuk guruş alacak
hakkım olmağla taleb ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan bâ-vesâtet-ı
muslihîn bi’t-tav‘ ve’r-rızâ mesfûr Begos zimmî ile yüz elli guruş bedel-i medfû‘ ve
makbûza ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl mâ‘adâya vesâir beynimizde cereyân
eden cemî‘-i hukūk-ı şer‘iyye müte‘allika âmme-i de‘avîden mesfûrun zimmetini
kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledim deyü ikrâr ve tasdîkleri İstanbul mahkemesinde
tescîl ve mübâşirleri Mehter İbrahim kulları yediyle huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-12 min-Receb sene [1]217

488 [71a-2] Yanaki v. Diga’nın nizama aykırı davranması sebebiyle bakkal


esnaflığından çıkarıldığı
Bakkāl esnâfına dâir ta‘ahhüd ilamı
Ma‘rûz

418
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Âsitâne-i aliyyede vâki‘ bakkālân Pazarbaşısı Süleyman ve Bölükbaşı Ahmed ile


Ustabaşı Aleksi ve Dimoka ve Zahraki ve Dimitri ve Astati ve Anderiko ve Yor-
gaki ve Nikola ve diğer Yorgaki ve âhar Nikola ve diğer Yanaki ve Espero ve Yani
ve Kostandi ve âhar Dimitri ve diğer Anderiko ve Kosta ve Petro ve Aharyani
vesâir mazbûtü’l-esâmî zimmîler meclis-i şer‘-i hatîrde yine esnâf-ı mezbûreden
Yanaki v. Diga zimmî muvâcehesinde mersûm Yanaki zimmî kendi halinde kâr
[u] kesbiyle meşgūl olmayıp nice müzevir umûra müdâhale ve dâimâ esnâfımız
umûrunun ihtilâline bâdi olur harekâta mübâderet ve her birimizi birer vechile
tekdîr ve ızrâra cüret üzere olduğundan mâ‘adâ hatta esnâfımızdan işbu hâzır bi’l-
meclis Zahraki zimmîyi mücerred icrâ-yı garaz ve nefsâniyete mebni hilâf-ı inhâ
iştikâ ile bir-takrîb bilâd-ı âhara nefy ve iclâ olunmasına bâ‘is ü bâdi ve bu def ‘a
dahi yine nefsâniyet-i sâbıkāsını tekrar icra kasdıyla mersûmun nefy ve iclâsına
müeddî olur hâlâta ibtidâr üzere olmağla mersûmun bu vechile me’lûf olduğu etvâr
ve harekâtından bir vechile hoşnûd ve râzılar olmadığımız ecilden esnâfımızdan
cümlemizin ittifâkıyla tard ve ihrâc olunmak matlûbumuzdur deyü iştikâmıza
mebni mersûm Yanaki zimmî fîmâ ba‘d me’lûf olduğu hâl-i nâ-marziyyeyi terk-
birle kendi kâr u kesbiyle meşgūl olup aslan ve kat‘an umûr-ı esnâfa vazîfesinden
hâric vesâir umûr ve husûsa müdâhale etmemek üzere ta‘ahhüd ve eğer hilâf-ı ahd
harekete mütecâsir olur ise ma‘rifet-i şer‘le bâ-emr-i âlî vaz‘-ı kürek olunmasına râzı
olmağla bizler dahi şürût ve kuyûd ile cünha-i sabıkasından akd ve iştikâmızı tehîr
eyledik dediklerini mersûm Yanaki zimmî tasdîk ve vech-i meşrûh üzere ta‘ahhüd
ve iltizâm eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-selh-i Cumâdelâhıre sene [1]217

489 [71a-3] Mühtedî Mehmed’in mürted olduğu ve şeran katli gerektiği


Mürted-i mersûmun şer‘an katl olunması için i‘lâm
Ma‘rûz
İşbu takrîr derûnunda zikr olunduğu üzere târih-i i‘lâmdan iki buçuk ay mu-
kaddem sekrân ve mecnûn olmayıp tammü’l-akl ve bâliğ olduğu hâlde Dîvân-ı
âlide huzûr-ı âsafânelerinde bi’t-tav‘ ve’r-rızâ cemî‘-i edyân-ı bâtıladan teberrî ve
ityân-ı kelimeteyn-i şehâdeteyn ile şeref-i İslâmla müşerref olup talebiyle Meh-
med tesmiye olunduğu meclis-i şer‘-i hatîrde lede’t-tezkiye adl ve makbûlü’ş-
şehâde idükleri ihbâr olunan kapı kethüdâsı Hüseyin odabaşı b. İbrahim bâb-ı
âlî Tulumbacı Reisi es-Seyyid Ahmed Beşe b. Mehmed ve neferâtından es-Seyyid
Mustafa Beşe b. es-Seyyid Ahmed ve Hüseyin Beşe b. Mehmed ve Feyzullah Beşe
b. Abdullah nâm kimesneler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe vech-i vecih üzere sâbit
olan bakkāl tâifesinden Kernişli? Anton nâm zimmî el-iyâzu bi’llâhi te‘âlâ yevm-i
mezbûrede bir sa‘at mürûrunda İslâm’dan rücû‘ ile mürted olup târih-i mezbûrdan

419
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

beri mahbûs olmağla sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen kapı kethüdâsı
merkūm kulları ma‘rifetiyle ihzâr ve istintak olundukda ben mecnûnum demek-
le istikşâf-ı hâl için birkaç gün mukaddem Molla Süleymâniye Dârü’ş-Şifâsına
irsâl olunmağla Dârü’ş-şifâ Hekimbaşı Çelebi Mehmed Efendi ve Tımarhâneci
Molla Mustafa b. Mehmed ve Küçük Mustafa b. Yahya nâm kimesneler ba‘de’n-
nazar mürted-i mesfûrda eser-i cünûndan kat‘an bir nesne olmayıp tammü’l-akl
olduğunu Çarşamba günü Dîvân-ı âlide huzûr-ı fâizi’n-nûr-ı âsafânelerinde ve
ba‘dehû du‘âhânemizde ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde bi’l-ittifâk haber vermele-
riyle mürted-i mersûmun bi’d-defa‘ât şübhesi keşf ve imhâl olundukda bir vechile
kabûl etmeyip irtidâdında ısrâr etmekle mûcebince mürted-i merkūmun emr-i
veliyyü’l-emr ile katli meşrû‘ olduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-14 min-Receb sene [1]217

490 [71a-4] Ebûbekir Reis b. Ömer’in, Avacı Vasil v. Nikola ile bedel-i sulh
karşılığında anlaştığı
351 guruş 4 paradan 150 guruşa sulh
Ma‘rûz
Ashâb-ı sefâyînden derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Tophaneli Ebûbekir Reis b.
Ömer bi’t-terâzi meclis-i şer‘-i hatîrde arzuhâl eden Avacı Vasil v. Nikola nâm zimmî
muvâcehesinde târih-i i‘lâmdan iki ay mukaddem zimmî-i mesfûrun İstanbul kile-
si olmak üzere bin yüz seksen altı keyl tuzunu medîne-i İzmir’de Âsitâne-i aliyye-
ye râkibe olduğum sefînem ile nakl için beker keyli yirmi dörder para ücret-i navl
mukābelesinde sefînem vaz‘ ve tahmîl ve Âsitâne-i aliyyeye nakl ve teslîm etmemle
mesfûrun zimmetinde ücret-i müsemmât-ı mezkûreden cem‘an bin yetmiş bir gu-
ruş yirmi dört paranın yedi yüz yirmi buçuk guruşunu bana def ‘ ve teslîm etmek-
le bâkīsi olup el-yevm zimmetinde olan üç yüz elli bir guruş dört parayı mersûm
Vasil zimmîden taleb ve da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında İzmir kilesi olmak
üzere ol mikdâr ücret-i navl mukābelesiyle ancak bin iki yüz keyl dokuz sefîne ki
tahmîl ve Âsitâne’ye nakl etmişdik deyip ziyâdeyi inkâr-birle [71b] beynimizde
ba‘de’l-münâza‘a bâ-vesâtet-ı muslihîn ben ber-vech-i muharrer tasaddî eylediğim
da‘vâmdan bi’t-tav‘ ve’r-rızâ mesfûr Vasil zimmî ile yüz elli guruşa ba‘de akdi’l-
musâlahati ve’l-kabûl bedel-i sulh-i mezkûrdan mâ‘adâ üç yüz elli bir guruş dört pa-
raya varınca ziyâdesi olan iki yüz bir guruş dört paraya müte‘allika âmme-i da‘vâdan
mesfûrun zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledim deyü mukırr-ı mezbûrun bi’l-
cümle takrîr-i meşrûhunu mersûm Vasil zimmî tasdîk ve ibrâdan müstesnâ bedel-i
sulh-i merkūm yüz elli guruş zimmetinde müdde‘î-i mezbûra sahîhan deyni olduğu-
nu kat‘iyyen ve tâyi‘an ikrâr u i‘tirâf etmeğin alâ-mûceb-i i‘tirâfihî meblağ-ı mezbûr

420
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

yüz elli guruşun müdde‘î-i mezbûr Ebûbekir Reis’e bi’t-taleb edâsıyla mesfûr Vasil
zimmî ilzâm olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-14 min-Receb sene [1]217

491 [71b-1] Şerife Ayşe bt. Halil’in, Mehmed Said Efendi b. Mehmed ile ev
davasında bedel-i sulh karşılığında anlaştığı
100 guruşa menzil niza‘ından sulh
Ma‘rûz
İstanbul’da Silivrikapısı dâhilinde İbrahim Paşa Mahallesinde sâkine derûn-ı
arzuhâlde mezkûretü’l-ism mu‘arrefetü’z-zât Şerîfe Âişe bt. es-Seyyid Halil nâm Ha-
tun meclis-i şer‘-i münîrde mârru’z--zikr Silivrikapısı civârında Bali Ağa Mescid-i
şerîfi İmâmı sâhib-i arzuhâl es-Seyyid Hâfız Mehmed Said Efendi b. Mehmed mah-
zarında zikr olunan İbrahim Paşa Mahallesi’nde vâki‘ bir tarafdan Ahmed Çavuş
menzili ve üç tarafdan tarîk-i âm ile mahdûd ve müştemilât-ı ma‘lûmeyi hâvi bir
bâb menzilin arsası ashâb-ı hayrâtdan müteveffâ Hasan Çelebi b. Uğurlu vakfın-
dan galle ve tevliyeti mescid-i şerîf-i mezbûrda imâm olanlara meşrûta senede yüz
yirmi akçe mukāta‘a-i kadîmeli ve üzerinde olan bi’l-cümle ebniyesi mülk bir bâb
menzili kayın pederim Ebûbekir Çavuş b. Mehmed ve zevcesi kayın vâlidem Emine
bt. Hasan nâm Hatun’un ale’l-iştirâki’s-seviyy bâ-hüccet-i şer‘iyye yedlerinde mülk-
leri iken zevcân-ı mezbûrân müte‘âkiben fevt olduklarında menzil-i mezkûr has-
ran vârisi sulbî oğlu zevcim Mehmed Salih Efendi’ye mevrûs olup zevcim merkūm
dahi fevt oldukda ben zevce-i menkûhası olmamla benimle sulbî sagīr oğlu Meh-
med Sadullah’a mevrûs olup ve ben oğlum sagīr-i mezbûrun tesviye-i umûruna
kıbel-i şer‘den mansûbe vasîsi olmamla sagīr-i mezbûrun menzil-i mezkûrdan gay-
ri malı olmayıp zarûret-i nafakası için mesûğ-ı şer‘îye binâen menzil-i mezkûrun
sekiz sehm i‘tibâriyle sagīr-i merkūmun yedi sehm hisse-i şâyi‘asını benim sümün
hissem ile ma‘an semen-i misliyle âhara bey‘e kıbel-i şer‘den bâ-hüccet me’zûn
olduğuma binâen menzil-i mahdûd-ı mezkûru bâ-hüccet semen-i ma‘lûma Bos-
tani Abdülkādir b. Ahmed nâm kimesneye bi’l-asâle ve bi’l-vesâye bey‘ ve temlîk
ve teslîm ve kabz-ı semen eylediğimden sonra merkūm Abdülkādir dahi menzil-i
merkūmu semen-i ma‘lûm ve makbûza yine bâ-hüccet bana bey‘-i kat‘î ile bey‘ ve
temlîk ve teslîm ben dahi iştirâ ve temellük ve tesellüm ve kabûl edip ol vechile
menzil-i merkūm bi-cümletin mâ yeştemilühû ve yahvîhî müstakilleten yedimde
mülk-i müşterâm olmuşken oğlum sagīr-i merkūm Sadullah bu esnâda fevt olmağla
imâm-ı mezbûr menzil-i merkūmun arsa ve ebniyesi vakıf olmak zu‘muyla menzil-i
merkūmu sagīr-i mezbûrun fevtinden bi’t-tevliye zabt murâd eder deyü da‘vâ ve
imâm-ı merkūm dahi menzil-i merkūmun arsa ve ebniyesi vakıf olmağla sagīr-i
merkūmun mahlûlünden bana âid olmağla meşrûtiyet üzere zabt murâdımdır

421
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

deyip lâkin kırk seneden mütecâviz zamândan beri menzil-i mahdûd-ı mezkûrun
ebniyesi tedâvül-i eyâdî ile müstenid-i şer‘îye binâen mülkiyet üzere zabt ve tasarruf
oluna gelip ol vechile imâm-ı mütevellî-i mezbûrun vakfiyet da‘vâsının sübûtu mü-
te‘assir belki müte‘azzir olmağla mezbûre Şerîfe Âişe Hatun rızâsıyla kat‘an li’n-nizâ‘
malından imâm-ı mütevellî-i mezbûra yüz guruş def ‘ ve teslîm ol dahi ahz u kabz ve
ke’l-evvel kadîmi üzere menzil-i merkūmun arsası senevî yüz yirmi akçe mukāta‘a-i
mezkûre ile ve bi’l-cümle ebniyesi mülk olmak üzere mezbûre Şerîfe Âişe Hatun
yedinde olan atîk temessük hâmişine tahrîr ve temhîr-birle kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-min-Receb sene [1]217

492 [71b-2] Despino bt. Kostandin’in, Tanaş v. Hristo ve Pavli aleyhine


açtığı alacak davasının reddedildiği
Mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’ş-şahs Despino bt. Kostandin nâm Nasrâniye meclis-i
şer‘-i hatîrde bozacı tâifesinden derûn-ı arzuhâlde merkūmü’l-ism Tanaş v. Hristo
ve Pavli v. Pavli nâm zimmîler muvâcehelerinde İstanbul’da Topkapı dâhilinde Hi-
sardibi nâm mahalde vâki‘ bir bâb bozahâne derûnunda mevcûde beyne’l-hıref ge-
dik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûme damadım Yorgi v. Hristo nâm zimmînin
müstakillen yedinde mülkü iken târih-i i‘lâmdan yedi gün mukaddem âlât-ı
lâzıme-i ma‘lûmenin tasdîkini mersûm Tanaş zimmî ile şerîki diğer Yorgi v. Estera
zimmîlere altı yüz elli guruşa ve rub‘unu mersûm Pavli zimmîye üç yüz yirmi beş
guruşa ve mâ‘adâ rub‘-ı âharını dahi Anaştaş v. Yorgi zimmîye kezâlik üç yüz yirmi
beş guruşa bâ-hücec-i şer‘iyye bey‘ ve temlîk ve teslîm ve semenleri olan cem‘an
bin üç yüz guruşu kabz ve karar edip lâkin damadım gāib-i mersûm mukaddemâ
gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i merkūmeyi âhardan iştirâ ve tanzîm eylediği
esnâda benden üç yüz guruşu iktirâz ve kabz edip gedik-i mezkûr levâzımına sarf
eylediğinden mâ‘adâ on guruş kıymetli bir kazganımı dahi alıp meblağ-ı mezbûru
ve gerek kazgan-ı merkūmu bana edâ ve teslîm etmeksizin firâr etmekle meblağ-ı
mezbûr üç yüz guruş ile kazgan-ı merkūmun kıymetini mersûmân Tanaş ve Pav-
li zimmîler mücerred gedik-i mezkûru ber-vech-i muharrer iştirâ eylediklerine
binâen mallarından bana zâmin olsunlar deyü mukırra-i müdde‘iye-i mesfûrenin
takrîr-i meşrûhu üzere tasaddî eylediği da‘vâsı mesmû‘a ve iltifâta şâyân olmamağ-
la zimmîyân-ı mersûmâna şer‘an suâl dahi teveccüh etmeyip bî-vech mu‘ârazadan
men‘ olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min-Receb sene [1]217

422
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

493 [71b-3] Hüseyin b. Mehmed Emin’in, Sultan Abdülhamid Han


vakfından icareli bir bab kasap dükkânı gediğini Mehmed b.
İsmail’e devrettiği
Kassâb
Ma‘rûz
Hüdâvendigâr-ı sâbık merhûm cennet-mekân firdevs-âşiyân Sultan Abdülhamid
Hân —aleyhi’r-rahmeti ve’l-Gufrân— hazretlerinin evkāf-ı hümâyûnlarından
Yedikule hâricinde vâki‘ ganem selhhânelerinden yedinci selhhâneye merbût ka-
sab dükkânlarından Ayasofya’da nalbant dükkânı ittisâlinde vâki‘ bir bâb kasab
dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmenin nısfına vakf-ı müşârun-ileyh mütevellîsi temessüküyle mutasarrıf
olan Hüseyin b. el-Hâc Mehmed Emin meclis-i şer‘-i münîrde hâssa kasabbaşısı
İzzetlü Mustafa Ağa tarafından mürsel kethüdâ vekîli el-Hâc Hâfız Mehmed Emin
Ağa vesâir kasab ustaları hâzır oldukları hâlde kasab ustalığını idâreye kādir idü-
ğü ihbâr olunan bâ‘isü’l-i‘lâm Mehmed b. İsmail muvâcehesinde takrîr-i kelâm
edip âlât-ı lâzıme-i mezkûreden mutasarrıf olduğum nısf hisse-i şâyi‘amı hüsn-i
rızâmla bedel-i ma‘lûm ve makbûz mukābelesinde bâ-re’y-i mütevellî merkūm
Mehmed’e ferağ-ı kat‘î-i mu‘teber ile ferağ ve tefvîz eylediğimde ol dahi tefev-
vüz ve kabûl edip ba‘de’l-yevm âlât-ı [72a] lâzıme-i merkūmenin nısfı mezbûr
Mehmed’in hakk-ı müfevvezi olan benim kat‘an alâka ve medhalim kalmamışdır
dedikde merkūm Mehmed tasdîk etmeğin nısf-ı âlât-ı mezkûre fâriğ-i merkūm
Hüseyin’in ferağından mezbûr Mehmed üzerine tahrîr ve defter-i vakf-ı şerîfe
ba‘de’l-kayd yedine temessük i‘tâsını istid‘â eylediği İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min-Receb sene [1]217

494 [72a-1] Çadırcı Ahmed Çelebi Mahallesi imamı Hafız Hüseyin Efendi
b. Hasan’ın kötü halinden dolayı mahalleden çıkarıldığı
İmâmı mahalleden ihrâc
Ma‘rûz
İstanbul’da Kumkapı kurbünde Çadırcı Ahmed Çelebi Mahallesi ahâlîsinden
Müezzin Molla Ömer ve es-Seyyid Hüseyin Ağa ve ayrancılar kethüdâsı Hüse-
yin Ağa ve el-Hâc Mehmed Ağa ve es-Seyyid Mehmed Ağa ve Murtaza Alemdâr
ve Esirci Halil Ağa ve Kalaycı Mehmed Usta ve Kumaşçı Mehmed Tahir Ağa ve
başmuhâsebe kâtiblerinden Halil Efendi ve Mücellid İsmail Efendi ve Mehmed
Memiş Ağa ve Kavukçu el-Hâc Mehmed ve Alacacı Hasan Efendi ve İplikçi Abdi
Usta ve Düğmecibaşı el-Hâc Mehmed Ağa ve Kavukçu es-Seyyid Mustafa Ağa ve

423
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Lağımcı Halil ve es-Seyyid İbrahim Ağa ve Vezneci Süleyman Çelebi ve Bıçakçı


Osman Beşe ve Çukadâr Mustafa ve Çizmeci İbrahim Alemdâr ve es-Seyyid el-Hâc
Osman ve Teberdâr Hasan Ağa vesâir kırk neferden mütecâviz cema‘at-i Müslimîn
meclis-i şer‘-i münîrde mahalle-i mezbûre İmâmı Hâfız Hüseyin Efendi b. el-Hâc
Hasan muvâcehesinde imâm-ı mezbûr dâimâ müzevir da‘vâlara vekâlet ve şehâdet
etmeği kendiye kâr ittihâz eylediğinden mâ‘adâ âhar gûnâ fısk u fücur edip ol
vechile iktidâya münâfi sû-i hâli olduğundan imâm-ı merkūmun imâmetinden
cümlemiz istikrâh eylediğimize binâen hatta bin iki yüz beş târihinde İstanbul
Kādısı bulunan Sadr-ı Anadolu-i esbak Mehmed Paşazâde merhûm İbrahim Be-
yefendi zamânında istid‘âmızla imâmet-i merkūmeyi âhara ferağ ve kasr-ı yed ey-
ledikden sonra bir sene mürûrunda cünha-i sabıkasından mübâ‘adet-birle kendi
halinde ırzıyla mukayyed ve hizmetiyle meşgūl olmağla müte‘ahhid olmuşken bir-
kaç seneden beri melûf olduğu herekât-ı nâ-marziyye-i sâbıkāsına ibtidâr ve bi’d-
defa‘ât kendiye nush u pend olundukda kat‘an ısgā etmeyip ef ‘âl-ı kabîha ve ef ‘âl-i
şenî‘asında ısrâr etmekle ol vechile mezbûrun imâmetinden cümlemiz bi’l-külliye
istikrâh etmemizle azl olunmak matlûbumuzdur deyü her biri muvâcehesinde
imâm-ı merkūmun iktidâya münâfi sû-i hâlini ihbâr ve mahalle-i mezbûreden
hurûcunu iltimâs eylediklerinde imâm-ı merkūm dahi cevâbında târih-i i‘lâmdan
üç gün mürûrunda imâmeti ahâlî-i mahallenin muhtarları olup ehil ve müsta-
hak olan bir kimesneye ferağ ve kasr-ı yed-birle mahalle-i merkūmeden hurûca
ta‘ahhüd etmemle eğer yevm-i mev‘ûda değin imâmet-i mezkûreyi ber-vech-i
meşrûh ferâgat etmez isem ref ‘imden âhara tevcîh olunmasına râzı oldum dedik-
de ve ahâlî-i mahalle-i mezbûre dahi her vechile râzılar oldukları İstanbul mahke-
mesinde ba‘de’t-tescîl bi’l-iltimâs huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-18 Receb sene [1]217

495 [72a-2] Hamamcı Abkar v. Soğom’un evinin altına mahzen kazarken,


Serkiz v. Kiragos’un duvarına zarar verdiği ve birbirlerinin zararını
tazmin edeceklerini taahhüt
Keşif
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen kıbel-i şer‘i enverden irsâl olunan Kâtib
Salih Efendi hâssa mi‘mârı hulefâlarından Mustafa ve İbrahim Edhem halîfeler
ile İstanbul’da Gedikpaşa civârında Dîvân-ı âlî Mahallesi’nde vâki‘ münâza‘un fîh
olan Kapamacı Serkiz v. Kiragos nâm zimmî ile zevcesi Serpohi Nasrâniyenin
mütemekkin oldukları menzile varıp huzûr-ı Müslimînde akd-i meclis-i şer‘-i
kavîm eyledikde arzuhâl eden mersûm Kapamacı Serkiz ve zevcesi mu‘arrefetü’ş-
şahs mersûme Serpohi bt. Abraham nâm Nasrâniye meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda

424
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

zikri âtî vakfın mütevellîsi Mehmed Nuri Efendi tarafından vekîli kâtib-i vakıf es-
Seyyid Mehmed Emin Ağa hâzır olduğu hâlde câr-ı mülâsıkları derûn-ı arzuhâlde
merkūmü’l-ism Hammâmî Abkar v. Sogomon nâm zimmî muvâcehesinde işbu
derûnunda akd-i meclis olunan merhûm Davud Çavuş vakfından ale’l-iştirâk
bi’l-îcâreteyn mutasarrıf olduğumuz bir bâb menzilimizin duvarı yine vakf-ı
mezbûrdan mersûm Abkar zimmînin bi’l-îcâreteyn mutasarrıf olduğu menzili
duvarına muttasıl olup lâkin mersûm Abkar zimmî bu esnâda menzili tahtına zîr-i
zemîn mahzen hafr ve bizim menzilimize mülâsık olan duvarı hedm murâd edip
hedm eylediği sûretde bizim mutasarrıf olduğumuz menzilimizin duvarları külli-
yen harâb ve hâlâ bir mikdârı dahi hedme mâil olmağla ba‘de’l-keşf ve’l-mu‘âyene
zararı men‘ ü def ‘ olunmak matlûbumuzdur deyü da‘vâ ol dahi cevâbında
müdde‘iyân-ı mersûmânın mârru’z--zikr duvarlar benim duvarım üzerine mâil
olduğundan mâ‘adâ menzilleri tahtında olan mahzeni kapısı benim temel duvar-
larım üzerinde olmağla zararları men‘ olunmak benim dahi murâdımdır dedik-
de beynlerine muslihûn tavassut edip müdde‘iyân-ı zevcân-ı mesfûrân mersûm
Abkar zimmî tarafında hedme mâil olan duvarlarını sokak yüzünden bahçesi
nihâyetine varınca müceddeden binâ ve mersûm Abkar zimmî dahi müdde‘iyân-ı
mersûmân tarafında olan duvarı üzerinde olan mahzen kapısını rızâsıyla alâ hâlihî
terk edip her biri âharın vukū‘ bulan zararlarını def ‘a ta‘ahhüd ve bu vechile kat‘-ı
nizâ‘ eylediklerini Mevlânâ-yı mezbûr mahallinde ketb ve tahrîr ve ma‘an mür-
sel ümenâ-i şer‘le meclis-i şer‘a gelip alâ-vukū‘ihî inhâ ve takrîr eylediği İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-16 min-Receb sene [1]217

496 [72a-3] Esnafdan olmayan Mehmed Emin ve Hafız Mehmed’in


kabahasır satamayacakları
Kabahasırcı esnâfına dâir i‘lâm
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede vâki‘ Hasır iskelesinde kabahasır bey‘ u şirâsıyla me’lûf olan
esnâfdan Molla İbrahim ve el-Hâc Mustafa ve el-Hâc Ahmed nâm kimesne-
ler meclis-i şer‘-i münîrde yine esnâf-ı mezbûreden es-Seyyid el-Hâc Mehmed
Emin ve es-Seyyid Hâfız Mehmed muvâcehelerinde kadîmden beri Bandırma’dan
ve Tuna sevâhilinden her birimiz müstakillen kendi malımız ile kaba hasır
iştirâ ve Âsitâne-i aliyyeye nakl ve dükkânlarımıza vaz ve râyici üzere ehven
bahâ ile ibâdullâha bey‘ oluna gelip ve ba‘zen dahi mellâh tâifesi vesâir renc-
ber makūlelerinin ticâret tarîkiyle getirdikleri kaba hasırları kethüdâ ve ustalar
ma‘rifetiyle değer bahasıyla iştirâ ve beynimizde ale’s-seviyye tevzî‘ ve taksîm ve
râyici vechi üzere ibâdullâha ve cevâmi‘ ve mesâcid için mutkezî olanlara bey‘ ve

425
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

fürûht ve bu vechile her birimiz ta‘ayyüş edegelmişken bu esnâda esnâfımızdan


mezbûrân es-Seyyid el-Hâc Mehmed Emin ve es-Seyyid Hâfız Mehmed’den her
biri tütüncü vesâir kâr u kesbiyle meşgūl olup mahallerinden zikr olunan kaba-
hasırı iştirâ ve celb etmediklerinden nâşî bizim taşradan müstakillen malımız ile
iştirâ ve celb eylediğimiz kabahasırları dükkânımıza vaz‘ vesâirlerinden birkaç
para noksan olarak ibâdullâha ehven bahâ ile bey‘ eder iken vech-i meşrûh üze-
re bey‘imize râzılar olmayıp mârru’z--zikr [72b] kaba hasır bize mahsûs meta‘ı-
mızdır beynimizde ale’s-seviyye tevzî‘ ve taksîm ederiz herbirimize hisse veriniz
deyü bizi tazyîk ve bey‘ u şirâdan men‘ ile diledikleri gibi beynlerinde fiyat vaz‘ıyla
ibâdullâha gāli bahâ ile bey‘ irâdesinde olmalarıyla bu hâlet ihtikârı mûceb ol-
mağla bî-vech mümâna‘atları men‘ ü def ‘ olunmak matlûbumuzdur deyü da‘vâ
onlar dahi kaziyye minvâl-i muharrer üzere olduğunu her biri tasdîk etmeleriy-
le mezbûrânın ber-vech-i muharrer mümâna‘atları hilâf-ı şer‘-i şerîf ve netîcesi
inhisâr-ı bey‘ u şirânın men‘i bâbında şeref-yâfte-i sudûr olan hatt-ı hümâyûn-ı
sa‘âdet-redîfin mugāyiri olduğu mezbûrâna tefhîm ve fîmâ ba‘d vech-i meşrûh
üzere kabahasır bize mahsûs metâ‘ımız olmağla beynimizde ale’s-seviyye tevzî‘
ve taksîm olunmak irâdesiyle bize hisse veriniz deyü bî-vech rencîde olunmayıp
ihtikârı mûceb olur hâlâta tasaddî etmemek üzere mezbûrâna tenbîh olunduğu
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min-Receb sene [1]217

497 [72b-1] Mehmed Emin b. İbrahim’in vârisleri ile Hamza Usta b.


Hüseyin’in birbirlerinin zimmetini ibrâ ederek sulh oldukları
Gabn-i fâhiş da‘vâsından 60 guruşa sulh
Ma‘rûz
Habbâzân tâifesinden olup medîne-i Üsküdar’da İhsaniye Mahallesinde sâkin
iken bundan akdem fevt olan el-Hâc Mehmed Emin b. İbrahim’in verâseti zevce-i
metrûkesi Emine bt. Hasan nâm Hatun ile sulbî evlâd-ı kibârı es-Seyyid İbrahim
Edhem ve Şerîfe Hatice ve Şerîfe Cemile’ye münhasıra ve mesele-i mirâsları otuz
iki sehmden olup dört sehmi zevce-i mezbûreye ve on dört sehmi oğlu mezbûr
es-Seyyid İbrahim Edhem’e ve yedişer sehmi kızları mezbûretândan her birine
isâbeti tahakkukundan sonra sâhib-i arzuhâl es-Seyyid İbrahim Edhem meclis-i
şer‘-i münîrde habbâz tâifesinden derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Hamza Usta
b. Hüseyin nâm kimesne muvâcehesinde Galata’ya muzâfe kasaba-i Tophane’de
yamalı fırın demekle ma‘rûf bir bâb ekmekçi fırını ve ona merbût Galata’da Top-
hane kapısı dâhilinde kâin dört horoslu bir bâb değirmen derûnlarında mevcûde
beyne’l-hıref gedik tâ‘bir olunur on altı bârgir ve sâir âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerin
altı bârgir hisse-i şâyi‘ası babam müteveffâ-i mezbûrdan benimle verese-i sâire-i

426
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

mezbûrelere mevrûs yedimizde mülkümüz iken ben hisse-i mezkûrede bir


i‘tibâr-ı mezkûr irsen mâlik olduğum on dört sehm hisse-i şâyi‘amı sene-i sâbıkā
Cumâdelâhıresi’nin sekizinci günü mezbûr Hamza Usta’ya bi-safkatin vâhidetin
sekiz yüz guruşa bâ-hüccet bey‘ ve temlîk ve teslîm ol dahi iştirâ ve kabz ve kabûl
eyledikden sonra semen-i merkūmun elli guruşunu bana teslîm ben dahi kabz
edip bâkīsi olan yedi yüz elli guruşu babam müteveffâ-i mezbûrun bâ-defter-i
müfredât cânib-i mîrîye ve ma‘lûmü’l-esâmî tüccâra olan düyûnundan benim
hisseme isâbet eden yedi yüz elli guruşa takāsan kabzına me’mura ve ashâb-ı
düyûna edâ ve teslîm etmek üzere müşteri-i mezbûr Hamza Ustaya emr ve tara-
fımdan tevkîl eylediğimde ol dahi kabûl ve ber-vech-i muharrer edâya ta‘ahhüd
edip mebî‘-i mezkûrun tağrîr ve gabnine müte‘allika âmme-i da‘vâdan her biri-
miz âharın zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt etmişdik lâkin babam müteveffâ-i
mezbûrun ol mikdâr düyûnu olmadığından mâ‘adâ bey‘-i mezkûr tağrîr ve gabn-ı
fâhiş ile olmuşdu deyü da‘vâya tasaddî eylediğimde merkūm Hamza Usta baban
müteveffâ-i merkūmun vech-i meşrûh üzere bâ-defter-i müfredâd düyûnundan
hissesine isâbet edip mukır ve mu‘terif olduğun meblağ-ı mezbûr yedi yüz elli gu-
ruş deyni emrinle habbâzân ustaları ma‘rifetiyle cânib-i mîrîye ve ashâb-ı düyûna
tamamen edâ ve teslîm etmişdim deyip ve vech-i muharrer üzere edâ ve teslîmi
habbâzân kethüdâsı Mustafa b. Abdullah ve Mehmed Usta’nın alâ-tarîkı’ş-şehâde
ihbârlarıyla mütehakkık olduğundan gayri ber-minvâl-i muharrer tağrîr-i gabn
da‘vâsından dahi mukaddema ibrâ eylediğimi mukır ve mu‘terif iken tasaddî eyle-
diğim da‘vâ-yı mezkûrem şer‘an mesmû‘a olmadığı bana tefhîm olundukdan son-
ra merkūm Hamza Usta fakr-ı hâlime merhameten rızâsıyla malından teberru‘an
bana altmış guruş verip ben dahi kabz ve istihlâk etmemle bi’l-cümle hukūk-ı
şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i da‘vâdan ve kâffe-i mütâlebâtdan merkūm Hamza
Usta’nın zimmetini ol dahi bana medfû‘u olan meblağ-ı müstehlek-i merkūmun
istirdâdına müte‘allika da‘vâdan benim zimmetimi her birimiz şürût-ı müfside ve
uhûd-ı mübtileden âri ve cebr ve kerhden hâli ibrâ-yı âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ-i
kabûlü hâvi ve iskāt eyledik dedikde mezbûr Hamza Usta dahi tasdîk eylediği İs-
tanbul mahkemesinde ba‘de’t-tescîl huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min-Receb sene [1]217

498 [72b-2] Kandil gecesinde cami ve mescitlerin minarelerinden


kandil yakılması
İkād-ı kanâdil
Ma‘rûz
İstanbul kādısı faziletlü efendi i‘lâmınız mûcebince leyle-i merkūmede îkād-ı
kanâdil olunması iktizâ edenlere tenbîh eyleyesiz deyü buyruldu. Fî-26 min-
Receb sene [1]217

427
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Ma‘rûz
Dergâh-ı cihan-metâ‘ ve bârgâh-ı sipehr-i irtifâ‘a ma‘rûz-ı abd-i dâ‘î-i adîmü’l-
istitâ‘alarıdır ki cenâb-ı Hazret-i Resûlü’s-sakaleyn vâsıl-ı sermenzil-i kâb-ı kav-
seyn ol yektâ süvvâr-ı serhayl-kerde-i enbiyâ-i sipehsâlâr Subhânellezî esrâ Habîb-i
Hüdâ Şefî-i rûz-ı cezâ Ebi’l-Kasım Muhammed Mustafa —aleyhi efdâli’s-salavât
ve ezka’t-tahâyâ— hazretlerinin Mi‘râc-ı pür ibtihâcları vâki‘ olduğu işbu mâh-ı
Receb-i şerîf gurresi hâlâ bi’r-rü’ye sâbit olmayıp şehr-i Cumâde’s-sânîye selâsin
ile itmâm ve mâh-ı mübârek-i merkūma yevm-i Cuma ibtidâ-yı i‘dâd-ı eyyâm
olduğuna binâen işbu yirmi yedinci Çarşamba gecesi olmağla âdet-i hasene-i
devlet-i aliyye ve dîdne-i müstahsene-i saltanat-ı seniyye üzere minârât-ı cevâmi‘-i
câmi‘atü’l-berekât îkād-ı kanâdil ile tenvîr ve ol vechile tebcîl ve tevkīr olunmağla
bi’l-cümle kulûb-ı müminîn safa-rehin ve neşât-karîn olmaları için selâtîn-i âlişân
—nevvarallâhu merâkadehum bi-envâ‘ri’l-Gufrân ve’l-ihsân— hazerâtı cevâmi‘-i
şerîfeleri kayyımlarına bâ-fermân-ı âlî tenbîh olunmak iktizâ eylediği İstanbul
Mahkemesi’nden dergâh-ı felek-medâr ve bârgâh-ı gerdûn i‘tibârları türâbına
i‘lâm olundu.
Fî-23 min-Receb sene [1]217

499 [72b-3] Hatice bt. Hüseyin’in kocası Attar Feyzullah b. Ömer’den


muhâlaa yolu ile boşandığı
Muhâla‘a ve ibrâ
Ma‘rûz
İstanbul’da Haydarpaşa kurbünde Bıçakçı Alâeddin Mahallesinde sâkine tahmînen
on dört yaşında sin ve cüssesinin bülûğa tahammülü ve bülûğunu mu‘terife olan
sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Hatice bt. Hüseyin meclis-i şer‘-i münîrde
zevc-i muhâlı‘ı derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Attâr Feyzullah b. Ömer mah-
zarında mezbûr Feyzullah zevc-i dâhilim olup beynimizde hüsn-i muâşeretimiz
olmamağla zimmetinde mütekarrir ve ma‘kūdun aleyh mehr-i müeccel hakkım
olan yetmiş beş guruş ve hîn-i akd-i nikâhda mu‘accel tesmiye olunup henüz
bana vermemekle şer‘an vasatları yâhud vasatlarının kıymetleri lâzım gelen keten
memlû şiyâk sekiz yastık ve üç minder ve bir çift döşek ve bir baş yastığı ve bir
yorgan ve üç şiyâk mak‘ad ve iki tencere ma‘a kapak ve dört sahan ve bir tas ve bir
tâbe ve bir leğen ma‘a ibrik ve bir tepsi ve bir şam‘dân ve bir iskemle ma‘a firâş ile
nafaka-i iddet-i ma‘lûmem üzerlerine ve meûnet-i süknâm dahi kendi üzerime
olmak üzere bi’t-tav‘ ve’r-rızâ zevcim mezbûr ile muhâla‘a-i sahîh-i şer‘î ile hul‘
olduğumda ol dahi [73a] hul‘-ı mezkûru ba‘de’l-kabûl hukūk-ı zevciyete ve ibtidâ-
yı zevciyetden işbu târih-i i‘lâma gelince sâir beynimizde cereyân eden cemî‘-i
hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika mutallakan âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan

428
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

her birimiz âharın zimmetini ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt ve her
birimiz ber-minvâl-i muharrer âharın ibrâsını kabûl eyledik dedikde mezbûr Fey-
zullah dahi tasdîk eylediği İstanbul mahkemesinde ba‘de’t-tescîl huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-24 min-Receb sene [1]217

500 [73a-1] İstanbul’daki ipek esnafı nizamı


Sandalcı esnâfı vesâir mülhak olan esnâfa mahsûs ipek nizâmına dâir fermân
istid‘âsı i‘lâmı
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen Âsitâne’de vâki‘ ashâb-ı arzuhâl sandalcı
esnâfının kethüdâsı es-Seyyid Hâfız Mehmed Emin ve kethüdâ vekîli es-Seyyid
Salih Çelebi ve yiğitbaşısı es-Seyyid Mehmed Said ve ustalarından es-Seyyid el-
Hâc Said ve es-Seyyid Abdullah ve Mehmed Emin ve el-Hâc Sâdık ve es-Seyyid
el-Hâc Mehmed ve İsmail Usta ve es-Seyyid İbrahim ve diğer Mehmed Emin nâm
kimesneler ile zimmî ustalarından işçibaşı Zaharya ve Kigork ve Sahak ve Aslan
ve Anderya ve Filibos ve İstavri ve Abdala ve Lazari ve Anton vesâirleri meclis-i
şer‘-i şerîf-i münîrde hâlâ gümrük-i kebîr emini ser-bevvâbîn-i dergâh-ı âlî İz-
zetlü Hasan Ağa ve mîzan-ı harîr mukāta‘ası emini es-Seyyid Süleyman Efendi
ve gümrük hammâlânı kethüdâsı İbrahim ve neferâtından es-Seyyid Mehmed ve
Himmet oğlu Halil ve Abdullah oğlu Ali ve Kürd oğlu İsmail vesâirleriyle san-
dalcı esnâfına mülhak kemhacı ve kuşakçı ve pûşeci esnâfından mazbûtü’l-esâmî
cemm-i gafîr kimesneler hâzır oldukları hâlde meşdûd tâ‘bir olunur anca harîr
bey‘ eden tüccârdan el-Hâc Mehmed Emin ve sandal bezzâzistânı kethüdâsı
vekîli es-Seyyid Hâfız İbrahim ve el-Hâc Mehmed ve es-Seyyid Mehmed Said
ve es-Seyyid el-Hâc Halil ve el-Hâc Mustafa ve Hâfız Mehmed Emin ve Hüse-
yin vesâirleri muvâcehelerinde Âsitâne-i aliyye sekenesi ibâdullâhın havâyic-i
zarûriyyelerinden İstanbul şâlîsi ve gezî ve kemha ve sandal ve kuşak ve pûşî i‘mâli
için muktezî olan meşdûd tâ‘bir olunur ince harîr ez-kadîm Bursa ve Mihalic ve
Kirmasti ve İnegöl ve Yenişehir-i Bursa ve Bilecik ve Söğüd ve Pazarköyü ve Gemlik
ve sâir ol havâlîde olan mahallere tüccâr tâifesinden Halebli ve Şamlı ve müste’men
tâifesi bi’n-nefs kendileri ve gerek taraflarından ib‘âs eyledikleri kimesnelere taş-
rada harîr iştirâ ettirilmeyip bâ-fermân-ı âlî karâr-gîr olduğu ve cümle harîrin
cümlesi medîne-i Bursa’ya nakl ve bezzâzistâna mahsûs olan harîr hânında füruht
olunup Dârü’s-saltanatü’l-aliyyeye kifâyet mikdârı iktizâ eden harîri Âsitâne-i
aliyyeye gelmedikçe âhara harîr verilmeyip ve mahrûse-i Bursa’da çukacıyân ve
murâbahacıyân tâifesi taşradan cem‘ ve tahsîl eyledikleri harîrlerini doğru mîzana
götürüp mîzan-ı harîr emini ma‘rifetiyle meşdûd ve gerek meşdûdluk ince harîri

429
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Âsitâne-i aliyyede sandal bezzâzistânı ashâbına füruht ettirilmeyip ziyâde menâfi‘


tahsîli için ketm ve ihfâ-birle kumaşçıyân esnâfına meşdûd ve meşdûdluk ince
harîr muktezî iken taşra tüccârına ve müste’men tâifesine verilmek bâ-evâmir-i
aliyye memnû‘ olduğundan mâ‘adâ zikr olunan meşdûd ve meşdûdluk ince
harîr Âsitâne-i aliyye gümrüğüne vürûd eyledikde resm-i gümrüğü ba‘de’l-edâ
mecmû‘u işbu gümrük hammâlları yedleriyle doğru sandal bezzâzistânına nakl
ve vusûlünü müş‘ir esnâfımız kethüdâsından memhûr tezkire ahz ve bu vechile
bezzâzistân-ı merkūma vürûd eden meşdûd ve meşdûdluk ince harîr sandalcılar
kethüdâsı vekîli ile harîr tüccârı merkūmun taraflarından bezzâzistân kethüdâsı
vekîli es-Seyyid Hâfız İbrahim ma‘rifetleriyle kimesneye gadr ve himâyet olma-
yıp ta‘dîl ve tesviye şürûtuna ri‘âyet olunarak esnâfımız ve mülhak olan esnâf-ı
sâire-i merkūme beynlerinde tevzî‘ ve taksîm-birle bey‘ u şirâ olunmak kā‘ide-i
kadîme şürût-ı mer‘iyyemizden iken bu esnâda harîr tüccârı mezbûrûndan Hâfız
Mehmed Emin vesâir Bursa tüccârı tama‘-ı hâma teba‘iyyet ile hilâf-ı fermân-ı
âlî ve mugāyir-i nizâm-ı kadîm zikr olunan meşdûd ve meşdûdluk ince harîri
hufyeten Eflak cânibine ve bilâd-ı sâireye irsâl ve ba‘zen müste’men tâifesine
dahi bey‘ etmeleriyle bir-takrîb harîre kıllet târi olunduğundan bahâsı yevmen
fe-yevmen mütezâyid ve ol vechile emti‘amızın gılâsına bâdi ve kâr u kesbimi-
zin betâet ve ibtâline müeddî ve bu hâlet-i nâ-marziyyenin mûceb olduğu fesâdın
medd ü hasrı olmamağla nizâm-ı kadîm-i mezkûra ri‘âyet-birle hilâf-ı emr-i âlî
ve mugāyir-i şürût-ı mer‘iyye mütecâsir oldukları harekât-ı nâ-marziyyeden men‘
olunmak cümlemizin matlûbumuzdur dediklerinde harîr tüccârı mezbûrûndan
ba‘zıları bu evânda keyfiyet minvâl-i muharrer üzere olduğunu inkâra mecâlleri
yok ise dahi fi’l-hakīka bu keyfiyetin men‘ ü def ‘i lâzımeden olmağla fîmâ ba‘d
Bursa’da olan harîr tüccârını tehdîd-birle meta‘ımızdan olan bi’l-cümle meşdûd
ve meşdûdluk ince harîri sâbıkdan olageldiği vech üzere bir dirhemi âhara bey‘
ettirmeyip Âsitâne-i aliyyeye nakl ve tesyîr ettirilip ol vechile mâru’z-zikr meşdûd
ve meşdûdluk ince harîr Asitâne-i Aliyye gümrüğüne vürûd eğlediğinde resm-i
gümrüğü verildikten sonra mecmû‘u gümrük hammâlânı yediyle doğru sandal
bezzâzistânına nakl ve îsâl ve vusûlünü müş‘ir esnâf-ı merkūme kethüdâsından
memhûr tezkire ahz ve gümrük emîni mûmâ-ileyh tarafına teslîm ve her hafta-
da ne mikdâr harîr bezzâzistân-ı merkūma vâsıl olduğu ve esnâf-ı merkūma ve
gerek mülhak olan esnâf-ı sâire-i mezbûrûna ne vechile bey‘ olunduğunun def-
terini haftada bir def ‘a bâb-ı âliye ve İstanbul kādısı efendi tarafına başka başka
takdîme ihtimâm ve dikkat olunarak her kim bu sûret-i müstahsene-i mergūbenin
hilâfı harekete cesâret eder ise der-akab tedîbât-ı lâyıkası icrâ olunmağa harîr
tüccârı mezbûrûn râzılar olmalarıyla nizâm-ı mezkûr ke’l-evvel beynlerinde
ilâ-mâşâallâhu te‘âlâ düstûrü’l-amel tutulması için istihkâmen sandalcı esnâfı
mezbûrûn yedlerine tuğra-yı garrâ ile mu‘anven bir kıt‘a fermân-ı âlîşân sadaka ve

430
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

ihsân buyrulmak bâbında istid‘â ve istirhâm eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden


huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min-Receb sene [1]217

501 [73a-2] Kiracı Halil Beşe b. Abdullah’ın firar etmesi sebebiyle çubukçu
dükkânının boşaltıldığı
Çubukçu dükkânı küşâdı
Ma‘rûz
İstanbul’da Vezirhanı karşısında kahveci dükkânı ittisâlinde vâki‘ sâhibetey-i
arzuhâl Şerîfe Hatice bt. Mehmed Said ile Râbia bt. Abdullah’ın bi’l-îcâreteyn mu-
tasarrıfe oldukları bir bâb çubukçu dükkânında müstecirleri olan Çubukçu Halil
Beşe b. Abdullah on üç aydan mütecâviz zamândan beri dükkân-ı mezkûru mu-
kaffelen terk ve firâr ve gaybet-i münkatıa ile gāib olup dükkân-ı mezkûr mu‘attal
kalmağla dükkân-ı mezkûr ma‘rifet-i şer‘le feth ve küşâd ve derûnunda mevcûd
bulunan eşyâsı yed-i emine vaz‘ ve dükkân-ı mezkûr kendilere teslîm olunmasını
iltimâs etmeleriyle sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen kıbel-i şer‘-i enverden
mürsel Kâtib Süleyman Efendi mazbûtü’l-esâmî Müslimîn hâzır oldukları hâlde
dükkân-ı mezkûrun kilidini feth ve küşâd ve derûnunda mevcûd bulunup gāib-i
mezbûrun malı olan eşyâsı yüz yirmi sagīr kerrâs çubuğu ve iki yaş imâmeli çubuk
ve bir kehribâr imâmeli çubuk ve on beş kermişe çubuk ve bir eğe ve bir portakal
tâbesi ve bir tel kafes [73b] ve üç destgâh ve bir peştahta ve dört arda ve bir çekiç
ve bir testere ve bir çubuk doğrultucak ve beş matkab ve bir iskemle ve seksen
beş müsta‘mel çubuk ve bir bıçak ve iki keman ve bir çubuk delecek ve bir örsünü
mu‘temed ve müstakīm olduğu ihbâr olunup kıbel-i şer‘den kayyım nasb olunan
Mustafa Ağa b. Feyzullah’a teslîm eylediğini ma‘an mürsel ümenâ-i şer‘le meclis-i
şer‘a gelip alâ-vukū‘ihî inhâ ve takrîr eylediği tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Receb sene [1]217

502 [73b-1] Lütfullah Ağa b. Abdülaziz’in, Dimitri’deki kahve


semeninden alacağını kefaletinden dolayı Espir v. Yavan’ın bir yıl
içerisinde ödeyeceği
3.125 guruş 5 para kahve semeni kefâletine binâen bir sene tamamında edâya tenbîh
Ma‘rûz
Tüccârdan el-Hâc Lütfullah Ağa b. Abdülazîz nâm kimesne Çarşamba günü arz
odasında huzûr-ı âsafânelerinde ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde dellâl tâifesinden
Mosi v. Nebeto nâm Yahûdi hâzır olduğu hâlde İstanbul’da Zindânkapısı dâhilinde

431
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

yarımhanda mütemekkin celeb tâifesinden sâhib-i arzuhâl İspir v. Yavan nâm


zimmî muvâcehesinde mersûm İspir zimmînin oğlu gāib ani’l-beled Dimitri nâm
zimmî târih-i i‘lâm senesi Rebî‘ülâhirinin on dokuzuncu günü beher kıyyesi üçer
buçuk guruşa olmak üzere hâzır-ı Yahûdi-i mersûm vesâtetiyle malımdan ve ye-
dimden iştirâ ve kabz eylediği bin yüz yetmiş yedi buçuk vakıyye kahvenin semeni
olan cem‘an dört bin yüz yirmi bir guruş beş parayı târih-i mezkûrdan beher şehr
biner guruş verip ol vechile muksitan edâ etmek üzere te’cîl ve müşteri-i mersûmu
tekfîl için dellâl-ı hâzır Yahûdi-i mesfûru tarafımdan tevkîl ve ma‘an irsâl eyle-
diğimde babası işbu mersûm İspir zimmî Yahûdi-i mesfûr muvâcehesinde oğlu
mersûm Dimitraki’nin cihet-i mezkûreden bana deyni olan meblağ-ı muksite-
ye mezbûra kefâlet-i mutlaka-yı sahîha ile kefîl ve zâmin olup Yahûdi-i mesfûr
dahi bi’l-vekâle zimmî-i mersûmun kefâletini kabûl edip el-hâletü hâzihi üç mâh
mürûr etmekle meblağ-ı mezbûrdan ber-vech-i meşrûh taksîtleri hulûl eden üç
bin guruşu hâlen ve mâ‘adâsını dahi ecel-i mezkûr hulûlünde kefâletine binâen
mersûm İspir zimmîden taleb ederim deyü Yahûdi-i hâzır-ı mesfûrun tasdîkiyle
da‘vâ eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer müdde‘âmı bi-tamâmihî tâyi‘an
ve kat‘iyyen ikrâr u i‘tirâf edip lâkin meblağ-ı mekfûlün bih-i merkūmu hâlen ve
def ‘aten edâya kudretim yokdur deyü benden istimhâl etmekle ben dahi deyn-i
meblağ-ı mezbûr dört bin yüz yirmi bir guruş beş parayı târih-i i‘lâmdan bir sene
tamamına değin bana edâ ve i‘fā etmek üzere kefîl-i mesfûru rızâmla imhâl ve
te’cîl eyledim dediğini mersûm İspir zimmî tasdîk eylediği İstanbul mahkemesin-
de ba‘de’t-tescîl huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-220 min-Receb sene [1]217

503 [73b-2] Hristo v. Yorgi’nin devatçı esnaflığından çıkarılması


Hristo zimmîyi devatçı esnâfından külliyen ihrâc
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede Sultan Bayezid-i Veli Han Câmi‘-i şerîfi kurbünde ve medîne-i
Üsküdar’da vâki‘ devatçı esnâfının kethüdâsı es-Seyyid el-Hâc Mustafa ve yiğitbaşı
Ahmed ve müsin [ve] ihtiyâr ustalarından İbrahim ve Osman ve Salih ve Abdul-
lah ve İsmail ve Ali ve Ahmed ve Hüseyin Usta ve Memiş ve diğer İbrahim ve
âhar Ali ve Mehmed ve Abdullah Usta ve diğer Memiş ve Halil vesâirleri meclis-i
şer‘de İstanbul’da kırk dört kapısı civârında Çukurçeşme nâm mahalde mütemek-
kin fi’l-asl sandalcı esnâfından Hristo v. Yorgi nâm zimmî muvâcehesinde feth-i
hâkānîden beri devatçılık san‘atına tâife-i Nasârâdan bir ferdin ta‘arruzu olma-
yıp ve husûs-ı merkūmun bu ana değin esnâfımızda vukū‘u mesbûk değil iken
san‘atımızda kat‘ân alâkası olmayan mersûm Hristo zimmî bu esnâda kadîme
mugāyir san‘atımıza taklîd ile abanosdan devat tasni‘ine mütecâsir ve kal ve redî

432
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

olarak tasnî‘ eylediği devatı ibâdullâha gāli bahâ ile bey‘ ve ol vechile ibâdullâh
mağbûn ve mütezarrır olduklarından mâ‘adâ mesfûrun bu makūle harekâta ictisârı
ihtilâl-i nizâm-ı kadîmimizi mûceb olmağla zimmî-i mersûm kemâ-fi’s-sâbık san-
dalcılık san‘atıyla meşgūl olup kadîmden beri ehl-i İslâm’a mahsûs olan devatçılık
san‘atına müdâhale etmemek üzere tenbîh olunmak cümlemizin murâdımızdır
dediklerinde mersûm Hristo zimmî dahi fîmâ ba‘d zikr olunan devatçılık san‘atına
ta‘arruz etmeyip kendi âhar kâr u kesbiyle meşgūl olmak üzere huzûr-ı şer‘de
esnâf-ı mezbûre muvâcehelerinde ta‘ahhüd ve eğer ba‘de’l-yevm hilâf-ı ahidde ha-
rekete cesâret eder ise ma‘rifet-i şer‘le tedîb olunmasına râzı olup bu vechile kat‘-ı
nizâ‘ eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-26 min-Receb sene [1]217

504 [73b-3] Hacı Ahmed ve kız kardeşi Ayşe Hatun’un evlerine izinsiz
ihdas ettikleri tahta-pûşu kaldırmaları gerektiği
Tahtapûş men‘ olunup keşif i‘lâmı
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen savb-ı şer‘-i enverden me’zûnen irsâl olunan
Kâtib Hâfız Mehmed Tahir Efendi hâssa mi‘mârı hulefâsından es-Seyyid Hüseyin
ve Mustafa halîfeleri ile İstanbul’da Hocapaşa Mahallesi’nde vâki‘ derûn-ı arzuhâlde
mezkûrü’l-ism el-Hâc Ahmed ve kız karındaşı Âişe Hatun veledi Hüseyin’in ale’l-
iştirâki’s-seviyy bi’l-îcâreteyn mutasarrıflar oldukları menzile varıp huzûr-ı Müsli-
minde akd-i meclis-i şer‘-i âlî ettikde menzil-i mezkûr ittisâlinde vâki‘ bir bâb men-
zile mutasarrıf ve derûnunda sâkin olan hâcegân-ı dîvân-ı hümâyûndan sâhib-i
arzuhâl Hüsnü Hüseyin Efendi b. Abdullah’ın birâderi ve tarafından husûs-ı âtîde
vekîl olduğu Mehmed Ağa b. Mustafa ve Hasan b. Abdullah şehâdetleriyle sâbit
olan Ali Necib Efendi meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda mezbûrân el-Hâc Ahmed ve
zâtı mu‘arrefe Âişe Hatun muvâcehelerinde zikri âtî vakfın mütevellîsi Ebûbekir
Ağa b. Abdullah tarafından vekîl-i mürseli Câbi İsmail Efendi b. Mustafa hâzır
olduğu hâlde mezbûrân el-Hâc Ahmed ve Âişe Hatun ashâb-ı hayrâtdan merhûm
defterdâr-ı esbak Derviş Mehmed Efendi vakfı musakkafâtından bi’l-îcâreteyn
mutasarrıflar oldukları menzili damı üzerine bilâ-izn-i mütevellî müceddeden
tahta-pûş binâsı ile icrâsıyla na‘lınlarını vaz‘ ve kirişlerin çekip binâsına şürû‘ et-
meleriyle tekmîl olunduğu sûretde müvekkilim mezbûrun yine vakf-ı mezbûrdan
mutasarrıf olduğu menzilinin makarr-ı nisvân olan mahallerine nezâreti olup
ve bu makūle tahta-pûş binâsı bâ-emr-i âlî memnû‘âtdan olmağla men‘ ü def ‘
olunmak bi’l-vekâle matlûbumdur deyü da‘vâ eyledikde fi’l-hakīka zikr olunan
tahta-pûş inşâ olundukda müdde‘i-i müvekkil-i mezbûrun makarr-ı nisvân olan
mahalline nezâreti olacağı ve bu makūle tahta-pûş binâsı emr-i âlî memnû‘âtdan

433
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

olduğu mi‘marân-ı mezbûrân vesâir sikāt-ı Müslimîn haber verdiklerini kâtib-i


merkūm mahallinde ketb ve tahrîr ve ma‘an ba‘s olunan ümenâ-i şer‘le meclis-i
şer‘a gelip alâ-vukū‘ihî inhâ ve takrîr etmeğin mezbûrân el-Hâc Ahmed ve kız ka-
rındaşı Ayşe’nin hilâf-ı emr-i âlî ihdâs edecekleri tahta-pûşun men‘i bâbında emr
u fermân hazret-i veliyyü’l-emrindir.
Fî-29 Receb sene [1]217

505 [74a-1] Angeli zımmi’nin kazzaz esnaflığından çıkarılması


Kazzâz esnâfından ihrâc
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyye ve tevâbi‘inde olan bilâd-ı selâsede vâki‘ kazzâz esnâfının
kethüdâsı el-Hâc Mehmed Ağa ve bürüncükcüler kethüdâsı Mehmed ve dolab-
cılar kethüdâsı vekîli Ahmed ve Said ile zimmî ustalarından Asvadar ve Panço ve
Akna ve Karabet ve Kigork ve Manol ve Yanako ve Artin vesâirleri meclis-i şer‘-i
münîrde her biri takrîr-i kelâm ve ifâde-i merâm edip biz kazzâz esnâfından olup
i‘mâl ve bey‘ eylediğimiz gaytan ve şerit vesâir emti‘amız has olarak ta‘ahhüdümüz
vechi üzere ibâdullâha ehven bahâ ile bey‘ ve ol vechile ta‘ayyüş edegelmişken bu
esnâda esnâfımızdan Angeli nâm zimmî İstanbul’da kalpakçılar başında kazzâz
sûkunda kâin dükkânında nizâm-ı kadîmimize mugāyir kalb ve redî metâ‘ını
hasdır diyerek ibâdullâha bey‘ ve füruht eylemesi ibâdullâhın mağbûn ve müte-
zarrır olmalarına bâ‘is ve san‘atımızın ihtilâline bâdi olmağla esnâf ma‘rifetiyle
lonca odasında kendiye tenbîh ve tekîd eylediğimizde kat‘an itâ‘at ve ısgā etme-
yip ısrârından ısrâr olunduğuna binâen ma‘rifet-i şer‘le tenbîh ve tedîb irâdesiyle
taraf-ı şer‘den mübâşir irsâl eylediğimizde ben taranda burak bandırası altın-
da himâyedeyim deyü adem-i itâ‘at-birle ızhâr-ı huşûniyyet eylediğine binâen
hâlâ reisü’l-küttâb sa‘âdetlü efendi hazretlerine ifâde-i hâl eylediğimizde mesfûr
Angeli fi’l-vâki‘ beratlı himâyede olup ve bunlar ber-mûceb-i şürût-ı cedîd
ahidnâme esvâk ve pazarda bey‘ u şirâ ve mu‘âmelât-ı sâireden memnû‘lardır
deyü mersûmun esnâfımızdan hurûcunu iltimâs etmeleriyle mesfûr Angeli ihtifâ
etmekle fîmâ ba‘d esnâf-ı merkūmeden tard ve teb‘îd olunup san‘at-ı merkūmeye
kat‘an müdâhale etmemek üzere cümlesi bi’l-ittifâk istid‘â ve istirhâm eyledikleri
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-26 min C sene [1]217

506 [74a-2] Karakazzâde Vakfı’ndan icareli menzili, beş sene Ana bt. İsayi
ve bir sene de üvey oğlu Karabet v. Ferhad’ın tasarruf edeceği
Pirinççi Mahallesi’nde kefere menzili muhâyâsı
Ma‘rûz

434
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

İstanbul’da Fatih Sultan Mehmed Han Câmi‘-i şerîfi kurbünde Pirinççi Sinan Ma-
hallesinde vâki‘ merhûm Karakızzâde Vakfı musakkafâtından şehriye altmış akçe
îcâre-i müecceleli ma‘lûmü’l-hudûd bir bâb vakıf menzilin altı sehm i‘tibâriyle beş
sehm şâyi‘ine bâ-temessük-ı mütevellî mutasarrıfe olan şahsı mu‘arrefe Ana bt.
İsayi Nasrâniye meclis-i şer‘-i münîrde üvey oğlu olup menzil-i merkūmun bir
sehm-i şayi‘ine kezâlik bâ-temessük-ı mütevellî mutasarrıf olan Karabet v. Fer-
had nâm zimmî muvâcehesinde vakf-ı mezbûr mütevellîsi el-Hâc İbrahim Efendi
tarafından mürsel vekîli İmâm Hâfız Mustafa Efendi hâzır olduğu hâlde menzil-i
merkūm benimle mesfûr Karabet zimmînin ber-vech-i meşrûh iştirâken taht-ı
tasarrufumuzda olup lâkin kābil-i kısmet olmamağla beynimizde muhâyât olun-
mak murâdımdır deyü da‘vâ ve mersûm Karabet dahi ikrâr ve mütevellî vekîli
hâzır-ı mezbûr dahi tasdîk ettikden sonra menzil-i mezkûru târih-i i‘lâm-ı şehri
gurresinden beş sene tamamına değin mersûme Ana Nasrâniye zabt ve ba‘dehâ
bir sene dahi mesfûr Karabet zimmî zabt ve tasarruf etmek üzere mütevellî vekîli
mezbûr re’y ve tarefeyne vech-i meşrûh üzere tasarrufa izin vermeğin mûcebince
menzil-i merkūmu ba‘de’t-tahliyye Nasrâniye-i mesfûreye teslîm olunmak iktizâ
eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-selh-i Receb sene [1]217

507 [74a-3] İstanbul’daki balmumcu esnafının nizamı


Balmumcu esnâfının a‘lâ işlemelerine ta‘ahhüd i‘lâmı
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede Zindânkapısı hâricinde ve Sultan Bayezid-i Veli Han Câmi‘-i
şerîfi civârında Parmakkapı’da vâki‘ balmumcu esnâfının kethüdâsı es-Seyyid Sü-
leyman ve yiğitbaşı Hâfız Mehmed ve müsin [ve] ihtiyârlarından es-Seyyid Hâfız
Hüseyin ve Mehmed Emin ve el-Hâc Hâfız Mehmed ve es-Seyyid Mustafa ve es-
Seyyid Mahmud ve Molla Mustafa ve Ali vesâir mazbûtü’l-esâmî kimesne meclis-i
şer‘-i münîrde balmumcu kârhânesi ashâbından Beşiktaş’da kâin kârhâne sâhibi
el-Hâc Ali ve Üsküdar’da Bülbülderesi’nde vâki‘ iki bâb kârhâne sâhibleri diğer Ali
ve es-Seyyid İsmail ve yine Üsküdar’da Toptaşında vâki‘ kârhâne sâhibi Abdullah
ve kasaba-i Kasımpaşa’da vâki‘ üç bâb kârhâne sâhibleri Ahmed ve Paşa Ahmed ve
Molla Hüseyin nâm kimesne muvâcehesinde her biri takrîr-i kelâm edip kadîmden
beri balmumcu kârhâneleri feth ve küşâd olunduğu esnâda ashâbının isimle-
ri tasrîh ve beyân olunarak li-ecli’t-tatbîk İstanbul mahkemesinde es‘âr siciline
temhîr ve vaz‘ eyledikleri mühürler ile bi’l-cümle kârhânelerinde i‘mâl eyledikleri
balmumları temhîr ve esnâfımız kethüdâsına ve müsin ve ihtiyâr ustalarımıza gö-
türüp onlar dahi ba‘de’n-nazar kalb ve redî olmayıp has ve a‘lâ olduğunu tahkīk et-
tiklerinden sonra esnâfımıza bey‘ ve esnâfımız dahi aldıkları balmumları cevâmi‘

435
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ve mesâcid vesâir muktezî olanlar için ibâdullâha râyici üzere ehven bahâ ile bey‘
edegelip ve mühürsüz bey‘ edenler ve gerek mührü olup kalb ve redi i‘mâl edenler
ma‘rifet-i şer‘ ve esnâfımız ma‘rifetiyle tedîb olunmak şürût-ı nizâmımızdan ve
ibâdullâhı bu vechile ızrârdan vikāyet kā‘ide-i kadîmemizden iken bu esnâda zikr
olunan yedi bâb kârhâne ashâbı mezbûrûndan ba‘zıları kârhânelerinde kalb ve redi
balmumu i‘mâl edip hâlis ve a‘lâ diyerek bilâ-mühür hufyeten ibâdullâha bey‘ ve ol
vechile ibâdullâhı ızrâra bâdi ve esnâfımızın şîrâze-i nizâmının ihtilâline mü’eddî
olmuşdur deyü iştikâ ettiklerinde onlar dahi husûs-ı mezkûru inkârlarından
mâ‘adâ fîmâ ba‘d nizâm-ı kadîmleri üzere kârhânelerinde i‘mâl edegeldikleri bal-
mumları hâlis ve a‘lâ olarak i‘mâlleri ve her bir kârhâne sâhibi mühürleriyle temhîr
edip esnâf-ı merkūmeye bey‘ için götürdüklerinde kethüdâ vesâir vukūfu olan
müsin ve ihtiyârları nazar ve teşhîs ve tahkīk-birle esnâf-ı merkūmeye bey‘e her
biri ta‘ahhüd edip ve eğer hilâf-ı ahd harekete ictisâr ile kalb ve redî i‘mâl veyâhud
mühürsüz zuhûr eder ise her kangı kârhâneden olduğu lede’t-tahkīk ol kârhâne
sâhibi ve mühürsüz götürenler ma‘rifet-i şer‘ ve kethüdâ ve ustalar ma‘rifetleriyle
ahz ve haklarında tedîbât-ı lâyıkası icrasına râzılar olduklarında esnâf-ı merkūme
dahi bu vechile râzılar olup şikâyetlerini tehîr ve kat‘-ı münâza‘a eyledikleri İstan-
bul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-26 min-Receb sene [1]217

508 [74b-1] Sulukule bahçıvânlarından Hristo ve kardeşi Kiriço v.


Panayot’un esnaflıktan çıkarıldığı
Bahçıvân esnâfından ihrâcından men‘ ve ırzıyla mukayyed olmağa ta‘ahhüd
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede ve Boğaziçi’nde vâki‘ bahcivan tâifesinin kethüdâsı İsmail
Ağa tarafından oğlu Ahmed Haseki ve yiğitbaşı Tanaş ve Yenibahçe’de vâki‘ Su-
lukule kolunda Dimo ve Topkapı yiğitbaşısı Celo ve Küçük Lanka yiğitbaşısı
Onan ve Davudpaşa kolu yiğitbaşısı Dimitri ve Çukur kolu yiğitbaşısı Yorgaki
ve tâife-i mersûmede Aleksi ve Yorgi ve Estefan ve Yano ve Pendezi ve Kos-
ta ve Sedri ve Ziso ve Yano ve İlya vesâir cerîdede mazbûtü’l-esâmî zimmîler
meclis-i şer‘-i münîrde sâlifü’z-zikr Sulukule bahçıvânlarından Hristo ve ka-
rındaşı Kiriço veledey Panayot nâm zimmîler muvâcehelerinde zimmîyân-ı
mersûmân kendi hallerinde kâr u kesbleriyle meşgūller olmayıp dâimâ nizâm-ı
kadîmimizin mugāyiri nice harekât-ı nâsezâya ictisâr ve tâifemiz beyninde türlü
türlü fesâdı mûceb hâlât-ı nâ-bercâya ibtidâr ve şîrâze-i nizâmımızın ihtilâline
bâdi oldukları âşikâr olmağla zimmîyân-ı mersûmân ma‘rifet-i şerle tedîb olun-
mak murâdımdır deyü mersûmânın sû-i hâllerinden bahisle iştikâ eylediklerin-
de onlar dahi inkârlarından mâ‘adâ fîmâ ba‘d mugāyir-i nizâm hareket etmeyip

436
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

kendi kâr u kesbleriyle meşgūl ve ırzıyla mukayyed olmak üzere huzûr-ı şer‘de
ta‘ahhüd ve eğer ba‘de’l-yevm hilâf-ı ta‘ahhüd bir hareketleri zuhûr eder ise vaz‘-ı
kürek ile tedîb olunmak üzere mersûmân râzılar olup ve bu vechile mersûmânın
nefislerine ve lede’l-mütâlebe huzûr-ı şer‘a ihzârına tâifelerinden Yorgaki v.
Drako ve Dimitri v. Dimo v. Yano v. Dırako nâm üç nefer zimmîler dahi tekeffül
etmeleriyle iştikâ eden tâife-i mersûmûn dahi zimmîyân-ı mersûmânın cünha-i
sâbıkāları için iktizâ eden tedîblerinin icrâsını iltimâsdan fâriğler olup ve bu
vechile kat‘-ı münâza‘a eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-selh-i Receb sene [1]217

509 [74b-2] Halil b. Ömer’in vârislerinin miras taksiminde anlaştıkları


Maraz-ı mevt da‘vâsından 150 guruş üzerine kat‘-ı nizâ‘
Ma‘rûz
İstanbul’da Gedikpaşa kurbünde Dîvân-ı âlî Mahallesi’nde sâkin iken bundan
akdem fevt olan eskiciler kethüdâsı Halil b. Ömer b. Abdullah nâm kimesne-
nin verâseti zevce-i menkûha-i metrûkesi Fâtıma bt. Mustafa nâm Hatun ile li-
ebeveyn ammi oğlunun oğlu Süleyman b. Mustafa ve âhar li-ebeveyn ammi oğlu-
nun oğlu dergâh-ı âlî yeniçerilerinin elli dördüncü bölük çorbacısı ve hâlâ asesba-
şı Mehmed Sâdık Ağa b. Memiş b. İsa’ya münhasıra olup müteveffâ-i mezbûrun
sülüs vasiyeti olmağla tashîh-i meselesi bi-hükmi’s-sülüs on iki sehmden olup dört
sehmi sülüs vesâyâsına ve iki sehmi zevce-i mezbûreye ve üçer sehmi mezbûrân
Mehmed Sâdık Ağa ve Süleyman Beşe’den her birine isâbeti tahakkukundan
sonra sâhib-i arzuhâl mezbûr Mehmed Sâdık Ağa Çarşamba günü arz odasın-
da huzûr-ı âsafânelerinde ba‘dehû duahânemizde ma‘kūd meclis-i şer‘-i enverde
zikri âtî gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin nısf-ı şâyi‘ine vâzı‘u’l-yed
olan derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Mustafa Beşe b. Mustafa muvâcehesinde
İstanbul’da Parmakkapı kolluğu karşısında çeşme ittisâlinde kâin bir bâb eskici
dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-hıref gedik tâ‘bir olunur ma‘rifet-i şer‘le
mu‘âyene olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin mecmû‘u mûrisimiz müteveffâ-i
mezbûrun hayatında müstakillen yedinde mülkü iken bin iki yüz on dört se-
nesi Rebî‘ülevvelinde fevtinden yirmi gün mukaddem maraz-ı mevtinde âlât-ı
lâzıme-i merkūmenin nısf-ı şâyi‘ini semen-i mislinden yedi yüz altmış guruş
noksanına ecnebî olan merkūm Mustafa Beşe dört yüz guruş muhayât ile bey‘
ve teslîm ettikden sonra yirmi gün mürûrunda fevt oldukda terekesinin sülüsü
ber-vech-i muharrer muhâyâtına müsâ‘id olduğu defter-i kassâmından müstebân
olup lâkin mücerred bey‘-i mezkûr maraz-ı mevtinde ve gabn-ı fâhiş ile olduğuna
binâen bey‘ini tutmam âlât-ı lâzıme-i mezkûrenin nısfından ber-tashîh-i mezkûr

437
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

üç sehm hisse-i irsiyyemden keff-i yedine merkūm Mustafa Beşe tenbîh olunmak
murâdımdır deyü takrîr-i meşrûhum üzere mûrisim müteveffâ-i mezbûrun tere-
kesinin sülüsü ber-minvâl-i muharrer muhâyâtına müsâ‘id olduğunu ben mu‘terif
iken bey‘i tutmam deyü tasaddî eylediğim da‘vâ-yı mezkûrem şer‘an mesmû‘a ve
mu‘tebere olmadığı bana tefhîm olunup lâkin mezbûr Mustafa Beşe beni tatyîb
için kat‘an li’n-nizâ‘ rızâsıyla malından teberru‘an bana yüz elli guruş def ‘ ve
teslîm ben dahi kabz ve istihlâk etmemle bi’l-cümle husûs-ı mezkûra ve meblağ-ı
müstehlek-i merkūmun istirdâdına müte‘allika âmme-i de‘avîden her birimiz
âharın zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt edip kat‘-ı münâza‘a eyledik deyü ikrâr
ve tasdîkleri İstanbul mahkemesinde ba‘de’t-tescîl huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-28 min-Receb sene [1]217

510 [74b-3] Üsküdar Karakethüda’da francalacı fırını açılmasına


ruhsat verildiği
Üsküdar’da Karakethüdâ bağında bir bâb francalacı fırını küşâdına ruhsat verildi-
ğine i‘lâm
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen hâmiş-i arzuhâlde mastûr Üsküdar mah-
kemesinden verilen i‘lâma nazar ve İstanbul mahkemesi sicillâtı tetebbu‘ olun-
dukda Üsküdar’da Karakethüdâ bağı nâm mahalde bir bâb has ekmekçi fırını
başmuhâsebede mukayyed bâ-fermân-ı âlî küşâdına ruhsat-ı aliyye erzânı buyru-
lan yirmi yedi aded francalacı fırınlarına dâhil olup bu def ‘a bâ-emr-i âlî ma‘rifet-i
şer‘le sedd u bend olunan fırınları nâtık tahrîr olunan deftere dâhil olmayıp fırın-ı
mezkûrda sâir francalacılar misillü has ve tabhı nisâbında tammü’l-vezn olarak
tabh ve i‘mâl olunmak iktizâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-7 min Ş sene [1]217

511 [74b-4] Hasan, Mehmed ve Ahmed isimli kişilerin, sefere


katılmadıklarından ücrete müstehak olmadıkları ve ordu-yı
hümâyun ağası Mehmed Sâdık Ağa’ya karşı açtıkları alacak
davasında muarazadan men edildikleri
Na‘lband esnâfıyla ordu ağasının
Ma‘rûz
Nalbant esnâfından ashâb-ı arzuhâl Hasan Usta ve Ahmed Usta ve Mehmed Usta
ve el-Hâc Mehmed Usta nâm kimesneler meclis-i şer‘-i münîrde esnâf-ı merkūme

438
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

kethüdâsı Osman ve ustalarından Ahmed ve el-Hâc Ali ve el-Hâc Mustafa ve


Ebûbekir ve el-Hâc Ahmed ve diğer el-Hâc Mehmed vesâirleri hâzır oldukları
hâlde bevvâbîn-i hâssadan ordu-yı hümâyûn ağası derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-
ism Mehmed Sâdık Ağa mahzarında bundan akdem Mısr-ı Kahire’ye ihrâc olunan
ordu-yı hümâyûna esnâf-ı merkūmeden bâ-fermân-ı âlî müretteb olan dört hay-
me ihrâcıyla biz mukaddemâ orducu ta‘yîn olunmamızla bin iki yüz on beş ve on
altı senelerinde esnâfımızdan ve gerek esnâfımıza mülhak olan esnâf-ı sâireden
cem‘ ve tahsîl olunan senevî bin üçer yüz guruşdan iki senede cem‘an iki bin altı
yüz guruşu bize îsâl için mezbûr Mehmed Sâdık Ağa’ya teslîm olunmağla ol dahi
ba‘de’l-kabz seneteyn-i merkūmeteynde ancak dört yüz guruş verip mâ‘adâ iki bin
iki yüz guruşu yedinde kalmağla taleb ederiz deyü da‘vâ ettiklerinde ordu ağa-
sı merkūm cevâbında ber-vech-i muharrer seneteyn-i merkūmeteynde esnâf-ı
merkūmenin cem‘ ve tahsîl eyledikleri ol mikdâr guruşu [75a] bâ-fermân-ı âlî
esnâf-ı merkūmeden müretteb olan dört hayme ihrâcıyla orducu ta‘yîn-birle edâ-
yı hizmet-i lâzıme olunması için bana vermeleriyle ben dahi sefer-i hümâyûnda
na‘lbandân-ı mezbûrûndan ancak işbu merkūm el-Hâc Mehmed mevcûd bulu-
nup kabzını mu‘terif oldukları meblağ-ı mezbûru teslîm mâ‘adâsı nâ-mevcûd ol-
mağla mukaddemâ kethüdâ ve ustaları hâzirûn-ı merkūmûnun bana re’y ve sipa-
rişleri üzere bedel olarak yerlerine ihrâc-ı hayme ile tedârik ve ihrâc eylediğim ki-
mesnelere verip ol vechile esnâf-ı merkūme taraflarından edâ-yı hizmet-i seferiye
ettirmişdim deyip ve hakīkat-i hal ordu ağası mezbûrun takrîr-i meşrûhu üzere
olduğunu vukūf-ı tâmları olan sikāt-ı Müslimîn ihbâr ve na‘lbandân kethüdâsı ve
ustaları hâzirûn-ı merkūmun dahi tasdîk ve müdde‘ûn-ı mezbûrûn Hasan Usta
ve Mehmed Usta ve Ahmed Usta seneteyn-i merkūmeteynde mahâll-i mezbûrda
mevcûd bulunmadıklarını ikrâr u i‘tirâf etmeleriyle mûcebince merkūmun Hasan
ve Mehmed ve Ahmed’den her biri ücrete müstehak olmayıp ol vechile da‘vâ-yı
mezkûreleriyle esnâf-ı mezbûrûna ve ordu-yı hümâyûn ağası mezbûr Mehmed
Sâdık’a bî-vech-i şer‘î mu‘ârazadan men‘ oldukları İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min Ca sene [1]217

512 [75a-1] Acı Manok v. Delot’un, karısı Saltana bt. Manil’in mehri
müeccelini ödeyerek boşandıkları
Kefere tatlîki 6.000 akçe mehrini teslîm
Ma‘rûz
İstanbul hısnı ebvâbından Samatyakapısı hâricinde mütemekkine ve şah-
sı es-Seyyid Mehmed Çelebi b. Ebabekir ve Berber Mustafa Beşe b. Mahmud
ta‘rîfleriyle mu‘arrefe olan Saltana bt. Manil Nasrâniye meclis-i şer‘-i hatîrde

439
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

zevc-i mutallakı çilingir tâifesinden Acı Manok v. Delot nâm zimmî tarafından
ber-vech-i âtî tatlîkini ikrâra vekîl olduğu muarrifân-ı mezbûrân şehâdetleriyle
sâbit olan Yoseb v. Bağdisiyar zimmî muvâcehesinde müvekkil-i mersûm Acı Ma-
nok zimmî altı bin akçe mehr-i müeccel tesmiyesiyle zevc-i dâhilim olup târih-i
i‘lâmdan yedi gün mukaddem beni talâk-ı selâse ile tatlîk etmekle zimmetinde
mütekarrir ve ma‘kūdun aleyh olan mehr-i mezkûrumu müvekkil-i mersûmdan
hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ vekîl-i mesfûr dahi cevâbında müvekkili mersûmun
ol mikdâr mehr-i müeccel tesmiyesiyle zevc-i medhûlün-bihâsı olan müdde‘iye-i
mesfûreyi târih-i merkūmda vech-i meşrûh üzere talâk-ı selâse ile tatlîkini bi’l-
vekâle ikrâr ve tasdîk ve mehr-i müeccel-i mezkûr altı bin akçeyi huzûr-ı şer‘de ta-
mamen def ‘ ve teslîm ol dahi ahz u kabz eylediği İstanbul mahkemesinde ba‘de’t-
tescîl huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-3 Ş sene [1]217

513 [75a-2] Eskici esnafından Güloğlu Mustafa Beşe b. Mehmed’in, esnafa


itâat edeceği ve nizama aykırı davranmayacağını taahhüt ettiği
Eskici esnâfından hilâf-ı inhâ hareket etmemeğe ta‘ahhüd
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede vâki‘ eskici esnâfının kethüdâsı Mehmed Ağa ve yiğitbaşı Halil
ve müsin ve ihtiyâr ustalarından Mehmed Ağa ve Ömer Alemdâr ve es-Seyyid
Mehmed ve es-Seyyid Ali es-Seyyid Mahmud ve Hasan ve Hüseyin ve Fazlı Beşe
ve Mustafa Beşe ve Gāib oğlu Mehmed Beşe ve Abdüsselam Beşe ve Tulumbacı
Mehmed Beşe vesâir cerîdede mazbûtü’l-esâmî Müslimîn meclis-i şer‘-i münîrde
yine esnâf-ı mezbûreden Güloğlu Mustafa Beşe b. Mehmed mahzarında merkūm
Mustafa Beşe kendi halinde kâr u kesbiyle meşgūl olmayıp dâimâ nizâm-ı
kadîmimizin mugāyiri nice harekât-ı nâ-sezâya ictisâr ve esnâfımızın beynin-
de türlü türlü fesâdı mûceb hâlât-ı nâ-bercâya ibtidâr ve şîrâze-i nizâmımızın
ihtilâline bâdi olduğu âşikâr ve esnâf ma‘rifetiyle lonca odasına çağrıldıkda kat‘ân
itâ‘at etmeyip ızhâr-ı huşûnet etmekle mezbûr Mustafa Beşe ma‘rifet-i şer‘le tedîb
olunmak murâdımızdır deyü mezbûrun sû-i hâlinden bahisle iştikâ eylediklerin-
de ol dahi inkârından mâ‘adâ fîmâ ba‘d mugāyir-i nizâm hareket etmeyip kendi
kâr u kesbiyle meşgūl ve ırzıyla mukayyed olmak üzere huzûr-ı şer‘de ta‘ahhüd
ve eğer ba‘de’l-yevm hilâf-ı ta‘ahhüd bir hareketi zuhûr eder ise ma‘rifet-i şer‘le
tedîb olunmak üzere mezbûr râzı olup ve bu vechile mezbûrun nefsine ve lede’l-
mutâlebe huzûr-ı şer‘a ihzârına yine esnâf-ı mezbûreden Abdullah Alemdâr b. Ali
ve Na‘lbandcıoğlu Mustafa Beşe ve Serdarzâde el-Hâc Halil nâm üç nefer kimes-
neler dahi tekeffül etmeleriyle iştikâ eden esnâf-ı mezbûrûn dahi mezbûr Musta-
fa Beşe’nin cünha-i sâbıkāsı için iktizâ eden tedîbinin icrâsını iltimâsdan fâriğler

440
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

olup bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine


i‘lâm olundu.
Fî-5 Ş sene [1]217

514 [75a-3] Yanaki v. Yamandi’ye Mehmed Sâdık Ağa’nın kefil olduğu ve


borcunu beş taksitte ödemesi
3.126,5 guruşdan 1.500 guruşa sulh ve te’cîl
Ma‘rûz
İstanbul’da Zindânkapısı hâricinde mütemekkin bakkāl tâifesinden sâhib-i
arzuhâl Yanaki v. Yamandi zimmî meclis-i şer‘-i münîrde derûn-ı arzuhâlde ismi
mezkûr dergâh-ı âlî kapıcıbaşılarından hâlâ sipâhîler ağası Şehsuvarzâde Saadet-
lü Hamdullah Beyefendi hazretleri taraflarından husûs-ı âtîde vekîl olduğu İnce
Mehmed Ağa b. Hasan ve Seyfullah Efendi b. İsmail şehâdetleriyle sâbit olan Meh-
med Sâdık Ağa b. İsmail muvâcehesinde müvekkil-i mûmâ-ileyh Hamdullah Be-
yefendi bin iki yüz dokuz senesi Cumâdelâhıresinin yirmi üçüncü gününden bin
iki yüz on bir senesi Recebinin on yedinci gününe gelince malımdan ve yedim-
den ceste ceste iştirâ ve kabz eylediği bâ-defter-i müfredât vezn ve fiyatı ma‘lûm
revgan-ı sâde ve revgan-ı zeyt semenlerinden gayrı ez teslîmât cem‘an üç bin
yüz yirmi altı buçuk guruş el-yevm zimmetinde bâkī hakkım olmağla meblağ-ı
bâkī-i merkūm müvekkil-i mûmâ-ileyhden hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ eyledi-
ğimde ol dahi ber-vech-i muharrer müdde‘âmın bir mikdârını inkâr sadedinde
iken vesâtet-i muslihîn ben tasaddî eylediğim da‘vâ-yı mezkûremden müvekkil-i
mîr-i mûmâ-ileyhe izâfetle vekîl-i mezbûr bi-tav‘ ve’r-rızâ bin beş yüz guruşa ba‘de
akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl bedel-i sulh-ı mezkûrdan mâ‘adâ üç bin yüz yirmi
altı buçuk guruşa varınca ziyâdesi olan bin altı yüz yirmi altı buçuk guruşa vesâir
beynimizde cereyân eden cemî‘-i hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i de‘âvî ve
kâffe-i mütâlebâtdan müvekkil-i mûmâ-ileyhin zimmetini kabûlünü hâvi ibrâ ve
iskāt edip lâkin müvekkil-i mûmâ-ileyhe sâlifü’l-beyân ibrâdan müstesnâ bedel-i
sulh-i merkūm bin beş yüz guruşunu hâlen ve def ‘aten edâya kudreti olmayıp ber-
vech-i âtî istimhâl etmekle ben dahi meblağ-ı merkūmun beş yüz guruşunu işbu
târih-i i‘lâm senesi Ramazan-ı şerîfi gurresinde ve iki yüz elli guruşunu Zilka‘de
gurresinde ve iki yüz elli guruşunu dahi sene-i âtiye Muharremi’l-hârâmı gurre-
sinde ve iki yüz elli guruşunu dahi Rebî‘ülevvel gurresinde ve iki yüz elli guruşu-
nu dahi Cemâziyelevveli gurresinde cem‘an beş taksît ile edâ ve îfâ etmek üzere
rızâmla imhâl ve te’cîl ve meblağ-ı müeccel-i merkūma işbu vekîl-i merkūm Meh-
med Sâdık Ağa kefâlet-i mutlaka-yı sahîha ile kefîl ve zâmin oldukda ben dahi
kefâletini kabûl ve bu vechile kat‘-ı münâza‘a eyledik dediğini vekîl-i merkūm
Mehmed Sâdık Ağa [75b] bi-tamâmihî tasdîk ve ber-minvâl-i muharrer kefâletini

441
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

dahi ikrâr eylediği İstanbul mahkemesinde ba‘de’t-tescîl huzûr-ı âlîlerine i‘lâm


olundu.
Fî-25 min-Receb sene [1]217

515 [75b-1] Seyyid Ömer b. Hüseyin ile kardeşi Seyyid Mustafa’nın


müştereken işlettikleri kasab ve ekmekçi dükkânları üzerine
yaptırdıkları bekâr odalarının çevresindeki binâlardan yüksek
olmadığı ve ferman gereği kasap, bakkal ve simitçi dükkânlarına oda
yapılması için ruhsat verildiği
Alacahamam’da kasab dükkânı keşfi
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen kıbel-i şer‘den mürsel kâtib-i sâni
Merhabâzâde Mahmud Efendi hâssa mimarı hulefâsından Mustafa ve diğer Mus-
tafa halîfeler ile İstanbul’da Çelebioğlu Mahallesi’nde vâki‘ zikr-i âti münâza‘un
fîh olan nâ-tamam kasab dükkânına varıp cerîdede mazbûtü’l-esâmî Müslimîn
huzûrlarında akd-i meclis-i şer‘-i kavîm ettikde mahalle-i mezbûre ahâlîsinden
olup bu esnâda mahalle-i mezbûrede vukū‘ bulan harîkde muhterik olan menâzil
arsalarının mutasarrıflarından ashâb-ı arzuhâl Zeliha bt. el-Hâc Ömer nâm Hatun
tarafından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl olduğu zâtını ârifân Mehmed b. Mehmed
ve İbrahim b. Mustafa şehâdetleriyle sâbit olan el-Hâc Mustafa b. el-Hâc Süley-
man ile Ahmed b. Yusuf ve Berber el-Hâc Mehmed b. Mehmed nâm kimesne-
ler meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda zikr olan Çelebioğlu Vakfı mütevellîsi dergâh-ı
âlî kapıcıbaşılarından es-Seyyid Mustafa Ağa b. es-Seyyid İsmail tarafından
husûs-ı âti’l-beyânda vekîl-i şer‘îsi İsmail Efendi b. Mustafa hâzır olduğu hâlde
vakf-ı mezbûr musakkafâtından olup mahalle-i mezbûrede vâki‘ bir bâb kasab
dükkânı ve ittisâlinde vâki‘ mücerred nân-ı azîz bey‘ olunmak için iskemle tâ‘bir
olunur bir bâb ekmekçi dükkânına iştirâken mutasarrıflar olup derûn-ı arzuhâlde
mezkûrü’l-ism kendi nefsinden asîl ve karındaşı es-Seyyid Ömer b. es-Seyyid Hü-
seyin tarafından vekîl-i şer‘îsi es-Seyyid Mustafa b. el-mezbûr es-Seyyid Hüseyin
mahzarında merkūm es-Seyyid Mustafa bu esnâda binâ eylediği işbu mu‘âyene
olunan mârru’z--zikr kasab ve ekmekçi dükkânları üzerine hilâf-ı fermân-ı âlî
bîkâr odası ihdâs ve kaddini yedi zirâ‘ terfî‘ etmekle ol vechile bizim menzille-
rimiz binâ olundukda mezbûrun ekmekçi dükkânı üzerine ihdâs eylediği ebni-
yesi bizim nezâretimizi kat etmekle men‘ ü def ‘ olunmak matlûbumuzdur deyü
da‘vâ eylediklerinde mevlânâ-yı mezbûr ve mi‘mârân-ı mezbûrân mahallinde
ba‘de’l-keşf ve’l-mu‘âyene ba‘dehû meclis-i şer‘a gelip tarefeyn muvâcehelerinde
kadîmden kasab dükkânı üzerinde olan oda ittisâlinde vâki‘ mutasarrıf oldukları
ekmekçi dükkânının ulyâsına binâ keşîde ile tevsî‘ olunmuş olduğunu ba‘de’l-inhâ

442
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

mi‘mârân-ı mezbûrân dahi kasab ve bakkāl ve simidçi dükkânları oda ihdâsına


bâ-fermân-ı âlî ruhsat verilip mâ‘adâ dükkânlar üzerlerine oda ihdâs olunmak
memnû‘âtdan ve sâlifü’z-zikr binânın kadden bir zirâ‘ı gerçi mugāyir-i fermân-ı
âlî binâ olunmuş olduğunu ihbârlarından sonra kurb ve civârında olan mahalle-i
mezbûre İmâmı Ahmed Efendi ve Müezzin es-Seyyid Mehmed Sâdık ve ahâlî-i
mahalle-i mezbûreden es-Seyyid Mehmed Said Ağa ve Kazâkçı el-Hâc Halil Ağa ve
es-Seyyid el-Hâc Ebûbekir ve es-Seyyid Ahmed Ağa ve Süleyman Ağa ve Kettânî
Süleyman Ağa ve es-Seyyid Ahmed Ağa ve Abdurrahman Çavuş Ağa ve Mehmed
Emin Ağa ve Mehmed Ağa ve Hasan Ağa ve Hüseyin Ağa ve Ömer Ağa ve Ali Ağa
vesâir yirmi neferden mütecâviz Müslimîn binâ-i mezkûr hey’et-i mezkûresi üzere
ibkā olunmakda kimesneye zarar-ı şer‘îsi olmadığını bi’l-ittifâk haber verdiklerin-
den mâ‘adâ müdde‘ûn-ı mezbûrûnun mücerred bizim nezâretimizi kat eder deyü
eyledikleri da‘vâları iltifâta şâyân olmamağla her biri bî-vech-i şer‘î mu‘ârazadan
ba‘de’l-men‘ binâ-i mezkûrun bir zirâ‘ kat‘ı vakfa muzır olup mütevellî-i vekîl-i
mezbûr dahi râzı olmamağla ol vechile kadden bir zirâ‘ kat‘ı yâhud ibkāsı husûsu
re’y-i rezîn-i âsafânelerine menût olduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre-i Ş sene [1]217

516 [75b-2] Bakkal Sıvacıoğlu Dimitraki v. Yavan’ın, Merhabâzâde


Mahmud Efendi b. Mehmed Emin’e olan borcunu kabul ve
ödeyeceğini taahhüt ettiği
1.265 guruşu Merhabâzâde Efendi sıvacı oğluna hüküm ve iki taksît te’cîl
Ma‘rûz
Kuzâtdan Merhabâzâde Mahmud Efendi b. Mehmed Emin meclis-i şer‘-i münîrde
İstanbul’da ırgat pazarı nâm mahalde Bakkāl Sıvacıoğlu Dimitraki v. Yavan nâm
zimmî muvâcehesinde mersûmun zevcesi mu‘arrefetü’ş-şahs Marya bt. Anaştaş
Nasrâniye ile oğlu Yorgaki zimmî hâzırân oldukları hâlde bin iki yüz sekiz senesi
Şevvâlinin on yedinci günü mersûm Dimitraki ile oğlu hâzır-ı mesfûr Yorgaki
zimmîler ma‘an malımdan ve yedimden iktirâz ve kabz eyledikleri bâ-temessük
beş yüz guruş ve yine bin iki yüz on senesi Saferinin dokuzuncu günü mesfûr
Dimitraki zimmî müstakillen bâ-temessük malımdan ve yedimden iktirâz ve kabz
eylediği bin guruş ki cem‘an zimmetlerinde bilâ-murâbaha hakkım olan bin beş
yüz guruşun iki yüz otuz beş guruşunu mersûm Dimitraki ol mikdâr medyûnu
olan Şeyhzâde Ahmed Said Efendi’den havâle edip ben dahi kabûl etmemle ol
vechile bâkī kalan bin iki yüz altmış beş guruşu mesfûr Dimitraki ile oğlu hâzır-ı
mersûmdan taleb ve da‘vâ eylediğimde onlar dahi ber-minvâl-i muharrer zimmet-
lerinde ol mikdâr guruş bilâ-murâbaha sahîhan deynleri olduğunu bi-tamâmihî

443
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

tâyi‘an ve kat‘iyyen ikrâr u i‘tirâf edip lâkin hâlen ve def ‘aten edâya kudretimiz
yokdur deyü ber-vech-i âtî istimhâl etmeleriyle ben dahi mersûmân zimmetlerin-
de ber-minvâl-i meşrûh alacağım olan meblağ-ı bâkī-i mezbûr bin iki yüz altmış
beş guruşun nısfını işbu târih-i i‘lâm senesinde duhûl edecek Mart ibtidâsında
ve bâkīsini dahi sene-i âtiyede duhûl edecek rûz-ı Kasım hulûlünde iki taksît ile
edâ ve îfâ etmek üzere medyûnlarım mesfûrânı rızâmla imhâl ve tehîr eyledik-
den sonra deyn-i meblağ-ı müeccel-i bâkī-i merkūm bin iki yüz altmış beş guruşa
zevcesi hâzıra-ı mersûme Marya Nasrâniye ile oğlu hâzır-ı mesfûr Yorgaki zimmî
tarefeynden bi’l-emr ve’l-kabûl kefâlet-i mutlaka-yı sahîha ile her biri müstakillen
ve müte‘âkiben kefîl ve zâmin olduklarında ben dahi mersûmânın kefâletlerini
kabûl eyledim deyü mezbûr Mahmud Efendi’nin sâdır olan bi’l-cümle takrîr-i
meşrûhunu mesfûrûndan her biri tasdîk ve mablağ-ı bâkī-i mezbûr bin iki yüz
altmış beş guruş bilâ-murâbaha zimmetlerinde sahîhan deynleri olduğunu ve
hâzırân-ı mersûmân dahi ber-vech-i muharrer kefâletlerini kat‘iyyen ve tâyi‘an
ikrâr u i‘tirâf ve ecel-i mezkûr hulûlünde vech-i meşrûh üzere edâ ve ifâya ta‘ahhüd
eyledikleri İstanbul mahkemesi’nde ba‘de’t-tescîl huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-29 min-Receb sene [1]217

517 [76a-1] Kandil gecesinde camilerin minarelerinde kandil yakılması


İsbât-ı Receb ve Şa‘ban-ı şerîf
İstanbul kādısı faziletlü efendi şerefyâfte-i sudûr olan hatt-ı hümâyûn-ı şevket-
makrûn ve i‘lâmınız mûcebince leyle-i merkūmede îkād-ı kanâdil olunması
husûsunu iktizâ edenlere tenbîh eyleyesiz deyü buyruldu.
Fî-14 Şa‘ban sene [1]217
Dergâh-ı cihanmutâ‘ ve bârgâh-ı sipehr-i irtifâ‘a ma‘rûz-ı abd-i dâ‘î-i adîmü’l-
istitâ‘alarıdır ki İstanbul’da Sarrachâne kurbünde Mi‘mar Abbas Mahallesi
ahâlîsinden Merhabâzâde Mahmud Efendi meclis-i şer‘-i münîrde Ahmed Ağa b.
Ali mahzarında mezbûr Ahmed Ağa zimmetinde semeni işbu bin iki yüz on yedi
senesi Şa‘bâni’l-mu‘azzamının on ikinci günü hulûlüne değin müeccel-i mev‘ûd
olmak üzere malımdan ve yedimden iştirâ ve kabz eylediği Dürrü’l-muhtâr seme-
ninden yirmi beş guruş alacak hakkım olup ve şehr-i mezbûr gurresi yevm-i Cu-
madan olmağla târih-i i‘lâm olan işbu selesâ günü şehr-i mezbûrun on ikinci günü
olup ve deyn-i mezkûrun vakti hulûl etmekle meblağ-ı merkūmu mezbûr Ah-
med Ağa’dan hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ ol dahi semen-i meblağ-ı mezkûrdan
ol mikdâr guruş yevm-i mezbûr hulûlüne değin müeccel zimmetinde deyni oldu-
ğunu ikrâr lâkin gurre-i Şa‘bâni’l-mu‘azzam yevm-i Cumadan olup târih-i i‘lâm
günü olan işbu yevm-i sâlis şehr-i mezbûrun on ikinci günü olduğu ve deyn-i
mezkûrun vakti hulûl eylediği ma‘lûmum değildir deyü inkâr etmekle müdde‘î-i

444
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

mezbûr ber-vech-i meşrûh müdde‘âsını isbât için meclis-i şer‘a ikāmet eyledi-
ği udûl-i Müslimînden sâbıkā İzmir kādısı efendinin es‘âr nâibi olup bu esnâda
Âsitâne-i aliyyeye gelen Musa Efendi b. Mehmed ile İstanbul’da Fatih Sultan
Mehmed Han Câmi‘-i şerîfi civârında sâkin es-Seyyid Mehmed Ziyaeddin Efen-
di b. eş-Şeyh Abdullah Salahaddin ve medîne-i Hazret-i Ebâ Eyyüb el-Ensârî’de
Rami çiftliği civârında sâkin kuzâtdan es-Seyyid Mehmed Tahir Efendi b. es-
Seyyid Mustafa nâm kimesneler istişhâd olunduklarında işbu sene-i mübâreke
Cumâdelâhıresinin yirmi dokuzuncu selâse günü ba‘de’l-gurûb Çarşamba gecesi
matla‘-ı ehille olan ufk-ı garbîde kıble cânibine müteveccih ve semâda gaym ol-
duğu hâlde zikr olunan İzmir’de ve Âsitâne-i aliyyede mürtefi‘ mahallerde hilâl-i
Recebi’l-ferdi re’yü’l-ayn müşâhede eyledik ol vechile sene-i mezbûre Recebi’l-ferdi
gurresi Çarşamba gününden olup tekmîl-i selâsin ile gurre-i Şa‘bâni’l-mu‘azzam
yevm-i Cumadan ve târih-i i‘lâm olan işbu yevm-i selâse Şa‘ban-ı şerîfin on ikinci
günüdür biz bu husûsa bu vech üzere şâhidleriz şehâdet dahi ederiz deyü her biri
edâ-yı şehâdet-i şer‘iyye ettiklerinde gıbbe’t-ta‘dîl ve’t-tezkiye şehâdetleri makbûle
olmağın mûcebiyle ba‘de’l-hükmol vechile leyle-i Berât-ı bereket-gāyet-i şehr-i
şerîf-i mezbûrun on beşinci işbu Cuma gecesi olmağla âdet-i hasene-i devlet-i
aliyye ve deydene-i müstahsene-i saltanat-ı seniyye üzere minârât-ı cevâmi‘-i
cami‘atü’l-berekât îkād-ı kanâdil ile tenvîr ve ol leyle-i mübâreke bu vechile tebcîl
ve tevkīr olunmağla bi’l-cümle kulûb-i müminîn safa-rehin ve neşât-karîn olma-
ları için selâtîn-i âlişân —nevvarallâhu merâkidehum bi-envâ‘ri’l-Gufrân ve’l-
ihsân— hazerâtı cevâmi‘-i şerîfeleri kayyımlarına bâ-fermân-ı âlî tenbîh olunmak
iktizâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-12 min-Şa‘ban sene [1]217

518 [76a-2] Osman Ağa b. Ömer’in, Ayşe bt. Mehmed’e olan borcunu
ödemesi gerektiği
1.000 guruş edâya tenbîh
Ma‘rûz
Galata muzâfâtından kasaba-i Tophane’de İlyas Çelebi Mahallesinde sâkine Âişe
bt. el-Hâc Mehmed b. Abdullah nâm hatunun oğlu ve tarafından ber-vech-i âtî
taleb ve da‘vâ ve ahz ve kabza vekîl olduğu zâtını ârifân Ali Ağa b. Salih ve Ah-
med Ağa b. Abdullah şehâdetleriyle sâbit olan eş-Şeyh Fettâh Efendi b. el-Hâc
Mustafa meclis-i şer‘-i münîrde kâğıtçılar kethüdâsı Osman Ağa b. el-Hâc Ömer
mahzarında müvekkilem vâlidem mezbûrenin mezbûr Osman zimmetinde bâ-
temessük cihet-i karzdan bin guruş hakkı olmağla meblağ-ı merkūmu mezbûr
Osman Ağa’dan bi’l-vekâle taleb ederim deyü da‘vâ ol dahi ber-vech-i muharrer bi-
tamâmihî tâyi‘an ve kat‘iyyen ikrâr u i‘tirâf etmeğin alâ-mûceb-i ikrârihi meblağ-ı

445
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

mezbûr bin guruşu müvekkile-i merkūme için müdde‘î-i vekîl-i mezbûra edâsıyla
mezbûr Osman Ağa ilzâm olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-5 Receb sene [1]217

519 [76a-3] Mustafa b. Abdullah’ın, Süleyman, Çukadâr Deli Halil ve


Seyyid Ali aleyhine açtığı altın davasının reddedildiği
Ecnâs altın da‘vâsı meşrû‘a olmayıp mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
İstanbul’da Kundakçılar Mahallesinde sâkinler sâhib-i arzuhâl Mustafa b. Abdul-
lah nâm kimesne Çarşamba günü dîvân-ı âsaf-nazîrlerinde akd olunan meclis-i
şer‘-i münîrde Kundakçı Süleyman b. Ali ve Çukadâr Deli Halil b. İbrahim ve
es-Seyyid Ali b. es-Seyyid Mehmed ve Kutucu Mustafa b. Mehmed ve Kundak-
çı İmâmı Şuayb Efendi b. Hasan nâm kimesneler mahzarlarında merkūmûndan
her biri bundan akdem lede’l-iştikâ beni habsettirmeleriyle mahbûsda olduğum
hâlde târih-i i‘lâmdan beş gün mukaddem mahalle-i mezbûrede vâki‘ menzilimde
sandık derûnunda mevcûd malım olan iki yüz elli dört aded fındık altını ve yüz
seksen aded rub‘iyye ve üç yüz yirmi aded zer-i mahbûb altınım sirka olunmağla
mücerred merkūmûnun iştikâlarıyla mahbûs olduğum hâlde sirka olunduğuna
binâen meblağ-ı mecmû‘-ı mezkûru merkūmun bana zâmin olsunlar veyâhud
sâriki bulup bana versinler deyü takrîr-i meşrûhu üzere tasaddî eylediği da‘vâsı
meşrû‘a olmamağla kelâmına iltifât olunmadığı huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-29 min C sene [1]217

520 [76a-4] Ahmed b. Mehmed’in, değirmen davasında Osman


Ağa b. Mustafa’nın vârisleri Halil, Esma ve Hafize’deki
alacağını taksitlendirdiği
Beykoz’da değirmen i‘lâmı
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl el-Hâc Ahmed b. el-Hâc Mehmed nâm kimesne bi’l-ma‘iyye
rü’yete me’mur Haremeyni’ş-şerîfeyn müfettişi müderrisîn-i kirâmdan Mehmed
Atâullah Efendi ile Çarşamba günü arz odasında huzûr-ı âsafîde akd olunan
meclis-i şer‘-i münîrde müteveffâ Osman Ağa b. Mustafa’nın sulbî evlâd-ı kibârı
Halil nâm kimesne ile zâtları mu‘arrefe Esma ve Hâfıze nâm Hatunlar mahzarla-
rında bâbü’s-sa‘âdeti’ş-şerîfe ağası nezâretinde âsûde evkāfdan has odabaşı esbak
merhûm <<müteveffâ Osman Ağa b. Mustafa>> Behruz Ağa vakfının mütevellîsi

446
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Mehmed Emin Efendi b. Süleyman ile Cezayirli Ahmed Paşa Vakfı Mütevellîsi
Yusuf b. Mustafa tarafından vekîl-i müsecceli câbi-i vakıf el-Hâc Ahmed b. Ha-
san hâzır oldukları hâlde mezbûrûnun babaları müteveffâ-i merkūm Osman Ağa
hayatında bin iki yüz on üç senesi Muharremi gurresinde malımdan ve yedim-
den iktirâz ve kabz eylediği dokuz yüz guruş mukābelesinde medîne-i Üsküdar’a
muzâfe Yoros nahiyesine tâbi‘ Beykoz kasabasında vâki‘ ve vakfeyn-i mezkûreyn
müstegallâtından ma‘lûmü’l-hudûd dört horosu [76b] müştemil bir bâb değirmen
ile ittisâlinde kâin bir bâb fırından şehriye otuz akçe îcâreli hisse-i ma‘lûmesini
her ne zamân deyn-i mezkûrunu edâ ederse zikr olunan hisse geri redd-i fe-
rağ olunmak üzere ol vechile vefâen bâ-re’y-i mütevellî bana fâriğ olup deyn-i
mezkûrunu edâ etmeden merkūm Osman Ağa fevt ve tereke-i vâfiyesine evlâdı
işbu mezbûrûn vaz‘-ı yed ve bu esnâda bi-kazâillâhi te‘âlâ akarât-ı mezkûre muh-
terik olup zikr olunan değirmen ile fırının ahâlî-i kasaba-i mezkûreye lüzumu
olduğundan ber-mûceb-i şürût-ı nizâm-ı kadîm müceddeden binâ olunması için
fermân-ı âlî sâdır olup vefâen tasarrufumda olduğuna binâen tazyîk etmeleriy-
le müteveffâ-i merkūm zimmetinde alacağım olan meblağ-ı merkūm dokuz yüz
guruşu tereke-i vâfiyesinden bana edâ-birle arsa-yı mezkûre hisselerini babaları
intikālından bâ-re’y-i mütevellî tefevvüz etmek üzere mezbûrûna tenbîh olunmak
murâdımdır deyü da‘vâ eylediğimde onlar dahi cevâblarında babamız müteveffâ-i
merkūm hisse-i mezkûreyi makbûzu olan meblağ-ı merkūm dokuz yüz guruş
mukābelesinde sana kat‘iyyen ferağ ve kasr-ı yed edip bedel-i mezkûra müte‘al-
lika âmme-i da‘vâdan zimmetini ibrâ dahi etmişdik deyü beni def ‘a tasaddî ve ol
vechile nizâ‘ sadedinde iken bâ-vesâtet-ı muslihîn ben mârru’z--zikr dokuz yüz
guruş da‘vâmdan verese-i evlâd-ı mezbûrûn Halil ve Esma ve Hafîze ile üç yüz elli
guruşa ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl mâ‘adâya müte‘allika âmme-i de‘âvîden
ben mezbûrûnun zimmetlerini onlar dahi arsa-yı mezkûreden hisse-i merkūmeye
müte‘allika da‘vâdan benim zimmetimi her birimiz kabûlümüzü hâvi ibrâ ve iskāt
eylediğimizden sonra mütevellîyân-ı mezbûrân dahi müteveffâ-i merkūmun ha-
yatında ber-vech-i muharrer bana fâriğ olduğu şehriye otuz akçe îcâreli hisse-i
mezkûreleri evlâd-ı mezbûrûnun keff-i yedlerinden kat‘iyyen benim tasarrufu-
mu re’y etmeleriyle ben dahi ber-mantûk-ı fermân-ı âlî müceddeden binâsına
mübâşeret ve verese-i evlâd-ı mezbûrûn Halil ve Esma ve Hafîze ile dahi külli-
yen kat‘-ı münâza‘a edip lâkin bedel-i sulh-i merkūm üç yüz elli guruşu verese-i
evlâd-ı mezbûrûnun hâlen ve def ‘aten bana bir vechile edâya kudretleri olmayıp
ber-vech-i âtî istimhâl etmeleriyle târih-i i‘lâmdan beher şehr yirmişer guruş verip
on yedi buçuk ay tamamına değin müeccelen ve muksitan deyn-i mezkûrlarını
bana edâ ve îfâ etmek üzere verese-i evlâd-ı mezbûrûnu rızâmla imhâl ve te’cîl
eylediğimde onlar dahi ber-vech-i muharrer edâya ta‘ahhüd eylediler dediğini
verese-i evlâd-ı mezbûrûn ile mütevellîyân-ı mezbûrândan her biri bi’l-asâle ve

447
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

bi’l-vekâle tasdîk eyledikleri İstanbul mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine


i‘lâm olundu.
Fî-27 Receb sene [1]217

521 [76b-1] Nikotimus v. Serkiz’in tütüncü gediği davasında Yorgi, Estavri


ve Yani ile sulh oldukları
Lanka-i Kebîr’de tütüncü gediği nizâ‘ı 100 guruşa sulh
Ma‘rûz
Mübârek rikāb-ı kamer-tâb-ı hüsrevânî arzuhâl takdîm eden Nikotimus v. Ser-
kiz zimmî meclis-i şer‘-i münîrde derûn-ı arzuhâlde isimleri mezkûr kendiden
asîl ve Yorgi v. Dimitri ve Estavri v. Togodoş zimmîler taraflarından vekîlleri ol-
mak üzere hâzır olan bakkāl Yani v. Rabka zimmî muvâcehesinde mersûmûn
Yorgi ve Estavri ve Yani zimmîler İstanbul’da Lanka-i Kebîr kurbünde Mirahor
Mahallesi’nde vâki‘ bakkāl dükkânı ile hamam dolabı beyninde kâin bir bâb tü-
tüncü dükkânında mevcûde gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzımeyi ma‘den kaleminde
mukayyed mu‘teber tütüncü gediğine bi’l-iştirâk mülkleri olmak üzere iki yüz yir-
mi beş guruş semen-i makbûza bana bâ-hüccet-i şer‘iyye bey‘ edip lâkin gedik-i
mezkûrun kalemde kaydı olmadığı hâmiş-i arzuhâlde mastûr derkenârdan
müstebân olmağla dükkân-ı merkūm derûnunda olan âlât-ı lâzıme-i mezkûreyi
yedimden geri ahz-birle makbûzları olan meblağ-ı merkūm iki yüz yirmi beş guru-
şu istirdâd ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan bâ-vesâtet bi’t-tav‘ ve’r-rızâ
zimmîyyûn-ı mersûmûn ile yüz guruş bedel-i makbûza ba‘de akdi’l-musâlahati
ve’l-kabûl mâ‘adâya ve bi’l-cümle husûs-ı mezkûra müte‘allika âmme-i de‘âvîden
mersûmûnun zimmetlerini kabûllerini hâvi ibrâ ve iskāt etmemle âlât-ı mezkûre
yine kemâ-fi’s-sâbık mersûmûnun bi’l-iştirâk malları olup benim kat‘an alâkam
kalmamışdır dediğini mersûm Yani zimmî bi’l-asâle ve bi’l-vekâle tasdîk eylediği
İstanbul Mahkemesi’nden tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-12 Ş sene [1]217

522 [76b-2] Çuban v. Mardros’un, Seyyid Mehmed Ağa b. Ömer’e olan


borcunu taksitle ödeyeceği
5.000 guruşu beher sene tamamında 1.000 guruşa te’cîl
Ma‘rûz
İşbu târihde keresteci esnâfının nizâmına da‘ir bir i‘lâm sehven hüccet siciline kay-
dolunmuşdur iktizâ olundukda hüccet sicili dahi tetebbu‘ oluna gaflet olunmaya
Fî-25 Receb sene [1]217
Ma‘rûz

448
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Sarraf tâifesinden arzuhâl eden Çoban v. Mardros zimmî meclis-i şer‘-i münîrde
dergâh-ı âlî çavuş gediklülerinden derûn-ı arzuhâlde ismi mezkûr es-Seyyid
Mehmed Ağa b. es-Seyyid Ömer mahzarında mersûm Çoban zimmînın oğlu gāib
ani’l-meclis Manil zimmî zimmetinde cihet-i karzdan sekiz bin guruş hakkım
olup medyûnum mersûm bundan akdem bin iki yüz on dört senesi Rebî‘ülevveli
gurresinde deyn-i mezkûruyla beni babası işbu mersûm Çoban zimmî üzerine
üçümüz bir meclisde iken havâle-i sahîha-i mutlaka-yı şer‘iyye ile havâle ve her
birimiz havâle-i mezkûreyi kabûl edip ol vechile cihet-i havâle-i mezkûreden ala-
cağım olan meblağ-ı mezbûrun iki bin guruşunu bundan akdem mersûm Çoban
zimmî yedinden kabz ve mâ‘adâ altı bin guruşu zimmetinde olmağla taleb ederim
deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer müdde‘âmı bi-tamâmihî ikrâr
u i‘tirâf edip lâkin deyni olan meblağ-ı mezbûrun bin guruşunu el-hâletü hâzihi
bana teslîm ben dahi kabz edip bâkī kalan beş bin guruşu hâlen ve def ‘aten bir vec-
hile edâya kudreti olmadığı hâmiş-i arzuhâle derkenâr olunan fermân-ı âlîşândan
müstebân olup ber-vech-i âtî istimhâl etmekle ben dahi târih-i i‘lâmdan beher
sene biner guruş verip deyn-i mezkûrunu beş sene tamamına değin müeccelen ve
muksitan edâ ve îfā etmek üzere rızâmla medyûnum muhtâlün aleyh-i mesfûru
imhâl ve te’cîl eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer [77a] edâya ta‘ahhüd ve
bu vechile kat‘-ı nizâ‘ eyledik dediğini mersûm Çoban zimmî bi-tamâmihî tasdîk
eylediği İstanbul mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-14 min Ş sene [1]217
Şuhûdü’l-hâl: Kılavuz yamağı es-Seyyid Mehmed Tahir Ağa, es-Seyyid el-Hâc
Ahmed Ağa, Sadr-ı âlî kalemi çukadârlarından Hasan Ağa, Şişman Halil Ağa b.
Mustafa

523 [77a-1] Şerife Zeliha bt. Osman’ın, vakıf menzil davasında Haraccı
Hamza Bali vakfının mütevellîsi ile sulh oldukları
Vakıf menzil nizâ‘ı
Ma‘rûz
İstanbul’da Fatih Sultan Mehmed Hân Câmi‘-i şerîfi kurbünde Pirinççi Si-
nan Mahallesi’nde sâkine mu‘arrefetü’z-zât Şerîfe Zeliha bt. Osman nâm hatun
meclis-i şer‘-i münîrde nezâret-i dâ‘îlerinde âsûde evkāfdan merhûm Haraccı
Hamza Bali Vakfı mütevellîsi İbrahim b. el-Hâc Mustafa mahzarında İstanbul’da
Şeyh Muhyiddin Kocavî Mahallesi’nde vâki‘ bir tarafdan Ahmed Molla Efendi
menzili ve bir tarafdan Turacı Süleyman menzili ve bir tarafdan Tuzcu Ahmed
menzili ve bir tarafdan tarîk-i âm ile mahdûd ve müştemilât-ı ma‘lûmeyi hâvi
bir bâb menzilin arsası vakf-ı mezbûra senevî doksan akçe mukāta‘a-i kadîmeli
ve üzerinde olan bi’l-cümle ebniyesi mülk menzil kız karındaşım Şerîfe Âişe bt.

449
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

el-mezbûr Osman nâm Hatunun bâ-hüccet şirâen yedinde mülkü iken sene-i
sâbıkā Cumâdelâhıresinin yirmi üçüncü günü kız karındaşım mezbûre Şerîfe Âişe
Hatun menzil-i mahdûd-ı mezkûru bâ-hüccet semen-i ma‘lûm ve makbûza bana
bey‘-i kat‘î ile bey‘ ve temlîk ve teslîm ben dahi iştirâ ve temellük ve tesellüm ve
kabûl edip ol vechile menzil-i merkūm müstakilleten yedinde mülk-i müşterâsı
olmuşken kız karındaşım Şerîfe Âişe Hatun bu esnâda fevt olmağla mütevellî-i
mezbûr menzil-i merkūmun arsa ve ebniyesi vakıf olmak zu‘muyla menzil-i
merkūmu müteveffiye-i mezbûrenin bilâ-veled fevtinden vakıf için zabt murâd
eder deyü da‘vâ ve mütevellî-i merkūm dahi menzil-i mezkûrun arsa ve ebniyesi
vakıf olmağla müteveffât-ı merkūmenin bilâ-veled mahlûlünden cânib-i vakfa aid
olmuşdur deyip lâkin kadîmden beri menzil-i merkūmun ebniyesi tedâvül-i eyâdî
ile müstenid-i şer‘îye binâen mülkiyet üzere zabt ve tasarruf olunagelip ol vechile
mütevellî-i merkūmun vakfiyet da‘vâsının sübûtu müte‘assir belki müte‘azzir ol-
mağla mezbûre Şerîfe Zeliha Hatun nef ‘an li’l-vakf mütevellî-i mezbûra yetmiş
guruş def ‘ ve teslîm ol dahi bi’t-tevliye ahz u kabz ve menzil-i merkūm ittisâlinde
yine vakf-ı mezbûrdan müteveffiye-i mezbûrenin bi’l-îcâreteyn tasarrufunda olup
bilâ-veled fevtinden münhal olan terbî‘an elli dokuz zirâ‘ arsayı mezbûre Şerîfe
Zeliha Hatuna îcâr ve teslîm ve menzil-i mahdûd-ı mezkûru ke’l-evvel kadîmi
üzere arsası senevî mukāta‘a-i mezkûre ile ve bi’l-cümle ebniyesi mülk olmak üze-
re merkūme Şerîfe Zeliha Hatun yedinde olan atîk temessükât hâmişlerine tahrîr
ve temhîr-birle kat‘-ı nizâ‘ eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-7 min Ş sene [1]217

524 [77a-2] Sahak v. Tavit’in, Yako v. Mosi’deki alacağı hususunda, bedel-i


sulh karşılığında anlaştığı
Bâ-temessük 1.920 guruşu 800 guruşa sulh ve edâya tenbîh
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl sarraf tâifesinden Pabuççu Sahak v. Davit nâm zimmî Çarşamba
günü dîvân-ı âlide huzûr-ı âsafânelerinde ba‘dehû İstanbul mahkemesinde meclis-i
şer‘-i münîrde derûn-ı arzuhâlde merkūmü’l-ism Yako v. Mosi nâm Yahûdi
muvâcehesinde mesfûr Yako Yahûdi zimmetinde Yahûdi lisânı üzere muharrer
yedime verdiği bir kıt‘a deyn temessükü mantûkunca cihet-i karzdan bin dokuz
yüz yirmi guruş alacak hakkım olmağla meblağ-ı mezbûru Yahûdi-i mesfûrdan
hâlâ taleb ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan bâ-vesâtet-ı muslihîn bi’t-
tav‘ ve’r-rızâ Yahûdi-i mersûm ile sekiz yüz guruşa ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-
kabûl bedel-i sulh-i mezkûrdan mâ‘adâ bin dokuz yüz guruşa varınca ziyâdesi
olan bin yüz yirmi guruşa ve târih-i i‘lâma gelince vesâir beynimizde cereyân eden

450
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

cemî‘ ahz u i‘tâ ve mu‘âmelât-ı şettâ ve hukūk-ı ma‘lûme ve mechûleye müte‘alli-


ka mutlakan âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan Yahûdi-i mesfûrun zimmeti-
ni kabûlü havi ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt eyledim deyü mukırr-ı
zimmî-i mesfûrun bi’l-cümle takrîr-i meşrûhunu mersûm Yako Yahûdi tasdîk ve
sâlifü’l-beyân ibrâdan istisnâ olunan bedel-i sulh-i mezbûr sekiz yüz guruş zim-
metinde sahîhan müdde‘î-i zimmî-i mersûma deyni olduğunu kat‘iyyen ve tâyi‘an
ikrâr u i‘tirâf etmeğin alâ-mûceb-i i‘tirâfihî meblağ-ı mezbûr sekiz yüz guruşun
müdde‘î-i mesfûr Sahak zimmîye bi’t-taleb edâsıyla Yahûdi-i mersûm ilzâm olun-
duğu huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-18 Ş sene [1]217

525 [77a-3] Ramazan ayı yaklaştığından, çörekçi esnafının pişirdikleri


çöreklere azami itina göstermeleri gerektiği
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen çörekçi esnâfının bir müddetden beri i‘mâl
eyledikleri çöreklerinin kerestesine ve yağına ihtimâm etmediklerinden ekle
gayr-ı sâlih derecelerine resîde ve el-hâletü hâzihi Ramazan-ı Gufrân-nişan ta-
karrüb edip ibâd-ı müminîne has ve a‘lâ çörek ve füruhtu için nizâm ve ihtimâm
vâcibeden olduğundan esnâf-ı mezkûre kethüdâsı vesâirleri meclis-i şer‘a ihzâr
ve mazmûn-ı emr-i âlî gereği gibi etrâfıyla tefhîm olundukda cümlesi sem‘an ve
tâ‘aten merâsimini edâ ile ba‘de’l-yevm fırınlarda tabh ve i‘mâl edecekleri çörekleri
hâssu’l-hâs dakīk ile a‘lâ revgan-ı sâde izâfesiyle tabh ve ibâdullâha bu vechile bey‘
etmek üzere ta‘ahhüd ve eğer bundan sonra hilâf-ı hareket-birle izâfe eyledikleri
revgan-ı çerviş olmak lâzım gelir ise mazmûn-ı emr-i âlî üzere bilâ-imhâl tedîbât-ı
şedîdeleri icrâsında dakīka fevt olunmayacağını gereği gibi gûş-ı hûşlarına ilkā ve
tefhîm olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-22 min Ş sene [1]217

526 [77a-4] Ali Ağa b. Salih ve zevcesi Nefise bt. İsmail’in, Karaki Hüseyin
Çelebi vakfından icareli vakıf menzilini Ümmügülsüm bt. Yahya’ya
iade etmeleri gerektiği
Ma‘rûz
İstanbul’da Hocapaşa kurbünde Karaki Hüseyin Çelebi Mahallesi’nde sâkine
mu‘arrefetü’z-zât Ümmügülsüm bt. Yahya nâm Hatun meclis-i şer‘-i münîrde Ali
Ağa b. Salih ve zevcesi zâtı mu‘arrefe Nefise bt. İsmail nâm Hatun muvâcehelerinde
mârru’z--zikr Karaki Hüseyin Çelebi Vakfı mütevellîsi Ahmed Ağa b. Ali hâzır
olduğu hâlde bin iki yüz on beş senesi Rebî‘ülevvel gurresinde mezbûr Ali Ağa

451
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

malımdan ve yedimden iktirâz ve kabz eylediği yüz elli guruşa zevcesi mezbûre
Nefise Hatun tarefeynden bi’l-emr ve’l-kabûl kefîl ve zâmine olup zevcân-ı
mezbûrân vakf-ı mezbûr musakkafâtından [77b] bi’l-îcâreteyn mutasarrıf ol-
dukları Paşakapısı verâsında kâin ma‘lûmü’l-hudûd beher şehr yirmi akçe îcâre-i
müecceleli bir bâb vakıf menzillerini her ne zamân deyn-i mezkûru edâ eder-
ler ise redd-i ferağ etmek üzere bâ-re’y-i mütevellî vefâen bana ferağ ve kasr-ı
yed etmişler idi hâlâ meblağ-ı merkūm yüz elli guruşu bana edâ-birle menzil-i
mezkûr bâ-ma‘rifet-i mütevellî redd-i ferağ olunmak üzere zevcân-ı mezbûrâna
tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettiğimde onlar dahi ber-vech-i muhar-
rer müdde‘âmı bi-tamâmihî kat‘iyyen ve tâyi‘an ikrâr u i‘tirâf ve deyn-i meblağ-ı
merkūm yüz elli guruşu işbu târih-i i‘lâm senesi Zilka‘deti’ş-şerîfe gurresinde bana
edâ-birle menzil-i mezkûru redd-i ferağ olunmak üzere her biri ta‘ahhüd etme-
leriyle ben dahi bu vechile râzıye olup mezbûrânı imhâl eyledim deyü ikrâr ve
tasdîkleri İstanbul mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 Ş sene [1]217

527 [77b-1] Ayşe bt. Mahmud’un, Sultan Abdülhamid Han vakfından


icareli, vesayeti gereği yarım hissesine malik olduğu kasap dükkânı
gediğini Hasan Beşe’ye devrettiği
Kasab
Ma‘rûz
Hüdâvendigâr-ı sâbık cennet-mekân firdevs-âşiyân merhûm ve mağfûrun
leh Sultan Abdülhamid Hân —tâbe serâhu— hazretlerinin evkāf-ı şerîfeleri
musakkafâtından olup İstanbul’da Yedikule hâricinde kâin birinci selhhâneye
merbût Galata’ya muzâfe kasaba-i Kasımpaşa’da Ada nâm mahalde câmi‘-i kebîr
kurbünde vâki‘ ganem selhhânelerinden bir bâb kasab dükkânı derûnunda
mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin nısf-ı şâyi‘ine
bâ-temessük-ı mütevellî mutasarrıfe olan sagīre Hatice bt. Kasab İbrahim’in
vâlidesi ve tesviye-i umûruna bâ-hüccet vasîsi mu‘arrefetü’z-zât Âişe bt. Mahmud
nâm hatun meclis-i şer‘-i münîrde hâlâ kasabbaşı ser-bevvâbîn-i dergâh-ı âlî İz-
zetlü Mustafa Ağa tarafından mürsel kasablar kethüdâsı el-Hâc Halil ve ustala-
rından Hâfız el-Hâc Mehmed Emin vesâirleri hâzır oldukları hâlde âlât-ı lâzıme-i
mezkûrenin nısf-ı şâyi‘-ı âharına mutasarrıf olan bâ‘isü’l-i‘lâm Kasab Hasan b. Ali
mahzarında bi’l-vesâye takrîr-i kelâm edip sagīre-i mezbûrenin ber-vech-i muhar-
rer mutasarrıfe olduğu nısf-ı âlât-ı lâzıme-i merkūmeyi bâ-mesûğ-ı şer‘î bedel-i
misli idüğü ihbâr olunan bin yüz yirmi beş guruş bedel-i makbûz mukābelesinde
müşteriki mezbûr Kasab Hasan’a bâ-re’y-i mütevellî bi’l-vesâye ferağ ve kasr-ı
yed eylediğimde ol dahi tefevvüz ve kabûl etmekle fîmâ ba‘d nısf-ı âlât-ı lâzıme-i

452
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

mezkûrede kızım sagīre-i mezbûrenin kat‘an alâka ve medhali kalmayıp mezbûr


Hasan Beşe’nin dâhil-i havza-i tasarrufu olmuşdur dedikde ol dahi tasdîk etmekle
nısf-ı âlât-ı merkūme sagīre-i mezbûrenin üzerinden müşteri-yi merkūm Hasan
üzerine defter-i vakfa ba‘de’l-kayd ve yedine temessük i‘tâ buyrulmasını istid‘â ey-
lediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-22 min Ş sene [1]217

528 [77b-2] Hatice bt. Hüseyin’in, zevc-i mutallakı Bıçakçı Mustafa Beşe
b. Hüseyin’den boşandığı
Şart ta‘likini isbât
Ma‘rûz
Mübârek rikāb-ı kamer-tâb-ı hüsrevâneye takdîm-i arzuhâl eden Hatice Hatun’un
sâkine olduğu mahrûse-i Galata’ya muzâfe kasaba-i Tophane’de İlyas Çelebi Ma-
hallesi İmâmı eş-Şeyh Mehmed Efendi b. Mustafa ve ahâlîsinden Kalafatzâde
İsmail Ağa b. İbrahim ve eş-Şeyh Abdülfettâh Efendi b. el-Hâc Mustafa nâm ki-
mesneler meclis-i şer‘-i münîrde mu‘arrefetü’z-zât mezbûre Hatice bt. Hüseyin
nâm Hatun muvâcehesinde mezbûre Hatice’nin zevc-i mutallakı Bıçakçı Mustafa
Beşe b. Hüseyin hâzır olduğu hâlde hâzır-ı mezbûr Mustafa zevcesi merkūmeye
hitâb edip eğer ben seninle fîmâ ba‘d kavga eder isem ve sen dahi benim kasaba-i
mezbûrede kâin bıçakçı dükkânına gelir isen benden boş ol deyü şart ve ta‘lîk
ve şart-ı merkūmun vukū‘unda benden beynûnet-i muğallaza? ile bâyîn ve bilâ-
tahlîl bana haram olursun deyü ikrâr ve bizleri işhâd edip hâzır-ı mezbûr Mustafa
Beşe zevcesi mezbûre ile kavga ve nizâ‘ ve zevcesi mezbûre dahi zevci hâzır-ı
merkūmun dükkânına varıp ol vechile mu‘allakun aleyh olan fi‘ilin vukū‘una
binâen zevce-i mezbûre zevci hâzır-ı merkūmdan beynûnet-i muğallaza ile
bâyîne olmağla zevce-i merkūme husûs-ı mezbûru târih-i i‘lâm senesi Recebi’l-
ferdinin on beşinci günü kasaba-i Tophane mahkemesinde nâibü’ş-şer‘i’l-kavîm
olan Uryânizâde Mehmed Vahid Efendi huzûrunda da‘vâ ve zevci hâzır-ı merkūm
dahi müdde‘âsını bi-tamâmihî ikrâr u i‘tirâf edip zimmetinde mütekarrir yirmi
beş guruş mehr-i müeccelini edâ ile iddeti inkızâsına değin infâka tenbîh-i şer‘î
dahi olmuşken bu esnâda hâzır-ı merkūm mutallaka-yı mezbûreye kable’t-tahlîl
tekrar ezvâc mu‘amelesi kasdıyla menziline duhûl murâd etmekle men‘ olun-
mak murâdımdır dediklerinde mezbûrân dahi husûs-ı merkūmu külliyen inkâr
eylediklerinde husûs-ı mezbûre şehâdet-i hasene kabîlinden târih-i mezbûr
ile muvarrah nâib-i mûmâ-ileyhin hatmini hâvi ibrâz olunan bir kıt‘a i‘lâmın
mazmûnu lede’t-tezkiye adl ve makbuli’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan mezbûrûn
İmâm eş-Şeyh Mehmed Efendi ve Kalafatzâde İsmail Ağa ve Abdülfettâh Efendi
şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe vech-i şer‘î üzere sâbit olmağın mûcebince mezbûr

453
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Mustafa Beşe’ye ba‘de’t-tenbîh mahalle-i mezbûre ahâlîsinden Müezzin Ah-


med Efendi ve Camcı İsmail Beşe ve Bağdâdîzâde el-Hâc Mehmed Emin Ağa
ve Ahmed Çavuş ve Mehmed Efendi ve Molla İsmail ve Koltukçu es-Seyyid
Mehmed Ağa ve Mehmed Beşe ve Ahmed Ağa ve Kara Ali Ağa vesâirleri yine
meclis-i şer‘de merkūm Mustafa Beşe mahzarında eğer ba‘de’t-tahlîl yine zevcesi
mezbûreyi tezevvüc eder ise mâlik olduğu zenciye câriyesini âhara bey‘ edip ve
fîmâ ba‘d câriye iştirâ etmemek üzere müte‘ahhid olur ise mahallemizde sâkin ol-
sun ve illâ mahallemizden hurûcunu iltimâs ederiz dediklerinde mezbûr Mustafa
Beşe dahi ba‘de’l-yevm mahalle-i mezbûrede ikāmet mukadder olur ise ahâlî-i
mahalle-i mezkûrenin rızâları üzere hareket ederim deyü ta‘ahhüd eylediği İstan-
bul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min Ş sene [1]217

529 [78a-1] Receb Ağa’nın, Angeli v. Hristo aleyhine açtığı alacak


davasında iddiasını ispat edemediğinden muarazadan
men edildiği
84,5 guruş mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism sâbıkā Enderûn-ı Hümâyûn isfenahçıba-
şısı Receb Ağa meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâl eden Angeli v. Hristo zimmî
muvâcehesinde mersûm Angeli zimmî <<ve Hristo zimmî muvâcehesinde
merkūm Angeli zimmî>> târih-i i‘lâmdan bir buçuk sene mukaddem beyni-
mizde ma‘lûm cizye evrâkı husûsunun temşiyeti için malımdan bi-gayr-ı hak-
kın yüz seksen dört buçuk guruşumu ahz etmekle istirdâd murâdımdır deyü
da‘vâ ve mesfûr Angeli dahi külliyen inkâr edip müdde‘î-i mezbûr Receb Ağa
ber-vech-i muharrer müdde‘âsına ikāmet-i beyyine edemeyip talebiyle mersûm
Angeli vech-i şer‘î üzere tahlîf olunmağın mûcebince müdde‘î-i merkūm da‘vâ-
yı mezkûresiyle zimmî-i mesfûra bilâ-beyyine mu‘ârazadan men‘ olunduğu
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min Ş sene [1]217

530 [78a-2] Nalıncı Hacı Mahmud vakfı mütevellîsi Ayşe Hatun bt.
İbrahim’e yeniden berat verildiği
Ma‘rûz
Hâmiş-i arzuhâlde mastûr derkenâr nâtık olduğu üzere nezâret-i dâ‘îlerinde âsûde
evkāfdan İstanbul’da Hacı Hasan Mahallesi’nde merhûm Na‘lıncı el-Hâc Mah-
mud vakfının nısf tevliyetine ber-vech-i meşrûta bâ-berât-ı âlişân mutasarrıfe

454
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

olan sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Âişe Hatun bt. İbrahim’in yedinde olan
berâtı bi-kazâillâhi te‘âlâ muhterik olup ol vechile zâyi‘ olmağla kaydı mûcebince
yedine müceddeden berât-ı şerîf-i âlişân i‘tâ buyrulmasını istirhâm etmekle fi’l-
hakīka nısf-ı tevliyet-i mezkûre meşrûtiyet üzere mezbûre Âişe Hatun’un tasar-
rufunda olduğu erbâb-ı vukūfdan ve udûl-i Müslimînden zât-ı merkūmeyi ârifân
Atâullah Efendi ve Molla Ali ve Hasan Ağa vesâir mazbûtü’l-esâmî kimesneler
ihbârlarıyla mütehakkık olmağın kaydı mûcebince zâyi‘den müceddeden berât-ı
şerîf-i âlişân sadaka ve ihsân buyrulmak bâbında istid‘â-yı inâyet eylediği İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min Ş sene [1]217

531 [78a-3] Avanis v. Kirkor’un, Sarraf Elmasoğlu Serupa v. Artin’deki


alacağı hususunda bedel-i sulh karşılığı anlaştığı
Ücretden ve 1.372 guruşdan 500 guruşa sulh
Ma‘rûz
Arzuhâl eden Mismârî Avanis v. Kirkor nâm zimmî bi’t-terâzi meclis-i şer‘-i
münîrde derûn-ı arzuhâlde merkūmü’l-ism Sarraf Elmasoğlu Serupa v. Ar-
tin nâm zimmî muvâcehesinde ben ücret ile hizmet eder makūleden olmamla
sarraf-ı mersûmun talebiyle ücret kavlinsiz on yedi ay kendiye emriyle müddet-i
mezkûrede eylediğim hizmetim için müstehak olduğum ecr-i mislim ile mesfûrun
bi-şartü’r-rücû‘ emriyle umûr-ı ma‘lûmesine malımdan harc ve sarf eylediğim
cem‘an bin üç yüz yetmiş iki guruşu mersûm Serupa zimmîden taleb ederim deyü
tasaddî eylediğim da‘vâmdan bâ-vesâtet-ı muslihîn mersûm Serupa zimmî ile
bi’t-tav‘ ve’r-rızâ beş yüz ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl bedel-i sulh-ı merkūm
beş yüz guruşun yüz kırk guruşuna takāsan malından yüz on guruş kıymetli bir
sim sa‘at ile otuz guruş kıymetli bir yaldızlı nühas başlık verip ve yüz guruşunu
nakden bana teslîm ben dahi kabz edip bâkī kalan iki yüz altmış guruşu ile beni
mersûm Serupa zimmî İstanbul’da Topkapı nâm mahalde mütemekkine Sohoma
Nasrâniye zimmetinde cihet-i karzdan bâ-temessük alacağı olan iki yüz altmış
guruşu medyûnesi Nasrâniye Serupa üzerine üçümüz bir meclisde iken havâle-i
mukayyide-i sahîha-i havâle etmekle her birimiz havâle-i mezkûreyi kabûl edip
ol vechile ben bedel-i sulh-i merkūm beş yüz guruşu zimmî-i mesfûrdan vech-i
meşrûh üzere ahz u istîfâ etmemle mâ‘adâya ve bi’l-cümle husûs-ı mezkûre ve
beynimizde cereyân eden sâir cemî‘-i hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika mutlakan
âmme-i de‘âvîden mersûm Serupa zimmînin zimmetini ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î
ile kabûlünü hâvi ibrâ ve iskāt eyledim deyü tasdîkleri İstanbul mahkemesinde
tescîl ve huzûr âlilerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min Ş sene [1]217

455
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

532 [78a-4] Mustafa Çelebi b. İbrahim’in, Üsküdar’da Kızlarağası Çeşmesi


civarındaki tütüncü gediğini Horhor Çeşmesi’ne nakledebileceği
Üsküdar tütüncü gediği nakli
Ma‘rûz
Tütüncü esnâfından Mustafa Çelebi b. İbrahim nâm kimesne meclis-i şer‘-i
münîrde tütüncü esnâfının kethüdâsı İbrahim Ağa tarafından mürsel Yiğitba-
şı Ali b. Hüseyin ile esnâf-ı mezkûrenin müsin ve ihtiyârlarından mazbûtü’l-
esâmî ustalar hâzır oldukları hâlde takrîr-i kelâm ve tâ‘bir ani’l-merâm edip
Üsküdar’da Kızlarağası Çeşmesi civârında Papasoğlu Hânı ittisâlinde kâin tü-
tüncü dükkânlarından Ali Ağa’nın müstecir olduğu dükkânın gediği tedâvül-i
eyâdî ile bâ-hüccet-i şer‘iyye yedimde mülküm olup lâkin bu makūle tütün-
cü dükkânlarından birinin mülk sâhibine eşedd-i lüzûmu olduğu takdirce
âhar esnâfdan birinin mu‘teber gediği olmayan dükkâna kethüdâ ve ihtiyârlar
ma‘rifetleriyle naklolunmak esnâfımızın bâ-fermân-ı âlî nizâm-yâfte-i şürût-ı
mer‘iyyelerinden ve dükkân-ı mezkûrun mülk sâhibi olan kimesneye eşedd-i
lüzûmu olmağla dükkân-ı mezkûrun gediği mârrü’l-beyân Üsküdar’da kolluk-ı
kebîr verâsında Horhor Çeşmesi ittisâlinde kâin menzilim tahtında olan
dükkânıma naklolunmak murâdımdır dedikde esnâf-ı mezkûrenin şürûtları
mezbûr Mustafa Çelebi’nin takrîr-i meşrûhu üzere olduğunu yiğitbaşı mezbûr ile
esnâf-ı mezbûre meclis-i şer‘de haber vermeleriyle hân-ı merkūm civârında olup
mülk sâhibine eşedd-i lüzûmu olan dükkân gediği mukayyed olduğu ma‘den ka-
leminden merkūm Ali Ağa ismine olan kaydı ref ‘ ve terkīn ve mârru’z--zikr Hor-
hor Çeşmesi ittisâlinde kâin dükkâna nakl ve merkūm es-Seyyid Mustafa Çelebi
üzerine tahrîr ve yedine sûret i‘tâ buyrulmak bâbında istid‘â-yı inâyet eylediği
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min Ş sene [1]217

533 [78b-1] Ramazan ayı geldiğinden, cami ve mescitlerde


kandil yakılması
İkād-ı kanâdil
İstanbul kādısı faziletlü efendi şeref-yâfte-i sudûr olan hatt-ı hümâyûn-ı şevket-
makrûn-ı mülûkâne mûcebince leyle-i merkūmede îkād-ı kanâdil olunmasını
iktizâ edenlere tenbîh eyleyesin deyü buyruldu.
Fî-28 min Ş sene [1]217
Ma‘rûz

456
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Dergâh-ı felek-bünyân ve bârgâh-ı asumân unvânlarına ma‘rûz-ı dâ‘î-i şâkirü’l-


ihsânlarıdır ki târih-i hicret-i Nebeviyye —aleyhi ve alâ-âlihi efdâlü’t-tahiyyenin—
işbu bin iki yüz on yedinci senesi şehr-i Recebi’l-ferdi gurresi yevm-i erbe‘âdan
olduğu ber-nehc-i şer‘î sâbite olup lâkin hilâl-i Şa‘bâni’l-mu‘azzam henüz rü’yet
ile sâbit olmamağla tekmîl-i selâsin ile Şa‘bâni’l-mu‘azzamı gurresi yevm-i Cu-
madan mazbût olup ol vechile şehr-i Şa‘bâni’l-mu‘azzam dahi selâsin ile itmâm
ve işbu ahad günü gurre-i şehr-i Ramazani’l-mübârek olup şer‘an sıyâme şürû‘
ve ikdâm emr-i vâcibü’l-ihtimâm olmağla kudûm-ı meymenet-lüzûm-ı mah-ı
mübâreği tebşîr ve i‘lân ve sürûr-endâz-ı kulûb-ı ehl-i imân olmak için leyle-i
şerîfe-i mezbûrede ber-mûceb-i dâbb-ı dîrîn-i kāmet-zîbâ-yı minârât-ı cevâmi‘-i
câmi‘atü’l-berekât ilbâs-ı kubbâ-yı zerrîn-i nâr-ı kanâdil ile tezyîn olunmak
bâbında ısdâr-ı fermân-ı cihan-mutâ‘ menût-ı irâde-i aliye-i vâcibetü’l-ittibâ‘ idü-
ğü İstanbul Mahkemesi’nden Asitân-ı âsumân-tüvânlarına i‘lâm olundu bâkī emr
u fermân li-hazret-i veliyyü’n-ni‘meti ve’l-ihsân.
Fî-28 min Ş sene [1]217

534 [78b-2] Lütfullah b. Abdülaziz’in, Dimitraki’deki kahve semeni


alacağına babası Espir’in kefil olduğu
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde ismi mezkûr tüccârdan el-Hâc Lütfullah b. Abdülazîz nâm
kimesne meclis-i şer‘-i münîrde dellâl tâifesinden arzuhâl eden Mosi v. Benato
nâm Yahûdi muvâcehesinde ben bundan akdem Yahûdi-i mersûmun dellâliyetle
malımdan bin yüz yetmiş yedi buçuk vakıyye kahvemi beher vakıyyesi üçer bu-
çuk guruşdan cem‘an dört bin yüz yirmi bir guruş beş para semen tesmiyesiyle
işbu hâzır bi’l-meclis tüccârdan Espiro zimmînin oğlu olup bu esnâda diyâr-ı
âhara firâr eden Dimitraki nâm zimmîye bey‘ ve teslîm ol dahi iştirâ ve kabz edip
semen-i merkūmu beher şehr biner guruş vermek üzere rızâmla te’cîl ve imhâl
eylediğimden sonra semen-i meblağ-ı mezbûr dört bin yüz yirmi bir guruş beş
paraya müşteri-i mesfûrun babası hâzır-ı mersûm Espir zimmî kefâlet-i mutlaka-
yı sahîha ile kefîl ve zâmin olmağla ol vechile meblağ-ı merkūm asâleten ve
kefâleten zimmîyân-ı mersûmân zimmetlerinde olup husûs-ı mezkûrda Yahûdi-i
mesfûr ancak dellâl ve mu‘abber ve sefir-i mahz olmağla meblağ-ı mezbûrdan
mersûm Mosi Yahûdi zimmetinde bir akçe ve bir habbe hakkım ve alacağım yok-
dur deyü ikrâr ve tasdîkleri İstanbul mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-21 min-Receb sene [1]217

457
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

535 [78b-3] Sarraf Yorgi v. Dimitri v. Yavan’ın vârisleri’nin şerbethane


gediği davasında Kostandi v. Tanaş ile sulh oldukları
Galata şerbethâne gediği da‘vâsından 150 guruşa sulh
Ma‘rûz
İstanbul’da Vezirhanında mütemekkin iken bundan akdem hâlik olan Sarraf
Yorgi v. Dimitri v. Yuvan nâm zimmînin verâseti zevce-i metrûkesi Sofya bt. Va-
sil Nasrâniye ile sulbî kebîr evlâdı sâhibe-yi arzuhâl Nikola zimmî ve Maryam
Nasrâniye inhisârı tahakkukundan sonra kendiden asıl ve anası zevce-i mersûme
Sofya Nasrâniye tarafından husûs-ı âti’l-beyânda vekîl olduğu şahsını damadı
Yorgi v. Nikola ve Anaştaş v. İskerlet zimmîler şehâdetleriyle sâbit olan mersûm
Nikola ile mersûme Maryam Nasrâniye’nin zevci ve tarafından kezâlik husûs-ı
âti’l-beyânda vekîl olduğu şahsını ârifân mersûmân Nikola ve Anaştaş zimmîler
şehâdetleriyle ber-nehc-i şer‘î sâbit olan Yorgi v. Nikola zimmîlerden her biri bi’t-
terâzi meclis-i şer‘-i münîrde mahrûse-i Galata hâricinde Beyoğlu nâm mahal-
de simitçi fırını kurbünde çifte mahzen tâ‘bir olunur iki bâb koltuk şerbethâne
derûnunda mevcûde gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzımeye vaz‘-ı yedi mütehakkık
olan derûn-ı arzuhâlde mersûmu’l-ism Kostandi v. Tanaş zimmî muvâcehesinde
zikr olunan gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin nısf-ı şâyi‘leri mûrisimiz
babam mersûm Yorgi zimmînin ile’l-helâk yedinde mülkü olup ba‘de helâkihî
bize mevrûs olmuşken mersûm Kostandi zimmî fuzûlî zabt etmekle nısf-ı âlât-ı
lâzıme-i mezkûreden keff-i yedi murâdımızdır deyü bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ta-
leb ve da‘vâya tasaddî eylediğimizde ol dahi cevâbında benim mûrisiniz hâlik-i
mersûm zimmetinde cihet-i karzdan üç bin iki yüz guruş hakkım olup şuhûd ve
udûlle ba‘de’l-isbât ve’l-halef terekesinden hükmolundukdan sonra nısf-ı âlât-ı
mezkûreyi semen-i misli olan üç bin iki yüz guruşa bana bâ-hüccet-i şer‘iyye
bâten bey‘ ve semeni olan meblağ-ı merkūmu alacağım olan meblağ-ı mahkûmun-
bih-i merkūm üç bin iki yüz guruşa bi’t-terâzi takâs ve mahsûb olunmuşdu deyü
mazmûnu takrîr-i meşrûhuna mutâbık bin iki yüz dokuz senesi Şevvâlinin on
sekizinci günü târihiyle muvarraha ve ol târihde Mahmudpaşa mahkemesinde
nâibü’ş-şer‘i’ş-şerîf olan mevâlî-i izâmdan Faziletlü Hafidzâde Mehmed Emin
Efendi’nin imzâ ve hatmini hâviye ibrâz eylediği bir kıt‘a hüccet-i şer‘iyyenin
mazmûnunu bizler bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ikrâr ve tasdîk etmemizle ol vechile
da‘vâ-yı mezkûreden meşrû‘a olmayıp zimmî-i mersûma bî-vech mu‘ârazadan
men‘ olunmuşduk lâkin mersûm Kostandi zimmî malından teberru‘an yüz elli
guruş bize def ‘ ve teslîm biz dahi yedinden bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ahz u kabz ve
benimle [79a] müvekkilelerimiz mersûmetân beynimizde iktisâm edip bi’l-cümle
husûs-ı mezkûra ve mebî‘-i mezkûrun tağrîr ve gabnine vesâir cemî‘-i hukūk-ı
şer‘iyyeye müte‘allika mutlakan âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan mersûm
Kostandi zimmînin zimmetini kabûlünü hâvi ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î ile her

458
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

birimiz bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ibrâ ve iskāt eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri İstan-
bul mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 Ş sene [1]217

536 [79a-1] Müteveffa Hacı Hüseyin’den vârislerine intikal eden nısf hisse
çörekçi dükkânı gediğinin diğer yarısının Seyyid Mehmed Usta b.
Halil’e ait olduğu
Çörekçi gediği muhâyâsı
Ma‘rûz
İstanbul’da Hocapaşa’da çörekçi iken bundan akdem fevt olan el-Hâc Hüseyin’in
verâseti zevcesi Hatice bt. Abdullah nâm hatun ile sulbiye-i kebîre kızı Emine
Hatun’a ve li-ebeveyn kız karındaşı olup vilâyet-i Anadoluda sâkine Döndü nâm
hatuna inhisârı tahakkukundan sonra zevce-i mezbûre Hatice Hatun’un vekîl-i
müsecceli ve gāibe-i mezbûrenin hissesini zabt ve hıfz ve idâreye vasî ve kayyım
ta‘yîn olunan el-Hâc Hâfız Mehmed b. Ahmed ile zâtı mu‘arrefe mezbûre Emine
Hatun meclis-i şer‘-i münîrde çörekçi esnâfından es-Seyyid Mehmed Usta b. Ha-
lil muvâcehesinde mârru’z--zikr Hocapaşa’da tulumba dibinde kâin bir bâb çö-
rekçi fırını derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmenin nısf-ı şâyi‘i mezbûr es-Seyyid Mehmed Usta’nın ve nısf-ı şâyi‘-i âharı
mûrisimiz babam müteveffâ-i mezbûrun ile’l-vefât yedinde mülkü ve ba‘de vefâtihi
sekiz sehm i‘tibârıyla bir sehmi zevcesi üvey vâlidem müvekkile-i mezbûre Hati-
ce Hatun’a ve dört sehmi bana ve bâkī üç sehmi kız karındaşı ammem gāibe-i
merkūme Döndü Hatun’a mevrûs ve müntakil olup lâkin fırın-ı mezkûrda
mezbûr es-Seyyid Mehmed Usta sâkin ve âlât-ı lâzıme-i merkūmeyi müstakillen
isti‘mâl edip ve âlât-ı mezkûre kābil-i kısmet olmamağla ber-vech-i âtî beynimizde
muhâyât zabt ve istediğimiz kimesneyi fırın-ı mezkûrda iskâna mümâna‘at etme-
mek üzere merkūm es-Seyyid Mehmed Usta’ya tenbîh olunmak matlûbumuzdur
deyü da‘vâ ol dahi ber-vech-i muharrer ikrâr u i‘tirâf ve ibtidâ beynlerinde ihti-
laf etmeleriyle tatyîb-i kulûb-ı tarefeyn için beynlerinde kur‘a olundukda fırın-ı
mezkûrda evvel oturmak mezbûr es-Seyyid Mehmed Usta ismine zuhûr etmekle
işbu târih-i i‘lâm senesi şehr-i Ramazani’l-mübâreki gurresinden bir sene-i kâmile
merkūm Mehmed Usta sâkin olup senesi tamamında çıkıp verese-i mezbûre dile-
dikleri ustayı iskân etmek üzere tarefeyn terâzi ve ittifâk edip ve bu vechile kat‘-ı
münâza‘a eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre-i min-Ramazan sene [1]217

459
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

537 [79a-2] Dülger Artin v. Kirkor’un vârislerine intikal eden menzilin


Kirkor, Tokohi ve Asliye’ye münhasır olduğu
Menzil fekk-i rehin
Ma‘rûz
İstanbul’da Ayvansaraykapısı dâhilinde Mustafa Paşa-yı Atîk Mahallesi’nde mü-
temekkin iken bundan akdem hâlik olan Dülger Artin v. Kirkor zimmînin sulbî
evlâdı ashâb-ı arzuhâl kendiden asîl ve sagīr Kirkor’un tesviye-i umûruna min-
kıbeli’ş-şer‘ vasî-i mansûbesi şahısları mu‘arrefe Takohi ve kız karındaşı Asliye nâm
Nasrâniyeler sâir nezâret-i Hazret-i Şeyhülislâm sellemehü’s-selâmda âsûde evkāf
müfettişi mevâlî-i izâmdan Debbâğzâde Faziletlü Numan Efendi ma‘iyetiyle akd
olunan meclis-i şer‘-i hatîrde nezâret-i hazret-i müşârun-ileyhde âsûde evkāfdan
merhûm el-Hâc İbrahim Efendi vakfı mütevellîsi Aşkīzâde tarafından mürsel
vekîli kâtib-i vakıf Abdurrahim Efendi ile nezâret-i dâ‘îlerinde âsûde evkāfdan
merhûm Burunsuz Mustafa Çavuş Vakfı Mütevellîsi Abdullah Ağa hâzırân olduk-
ları hâlde derûn-ı arzuhâlde isimleri mastûr Doğramacı Agob v. Manok ve zevcesi
Aranohi bt. Serab Nasrâniye ve Sima bt. Ohan Nasrâniye taraflarından husûs-ı
âtîde vekîl olduğu şahıslarını ârifân Bağdisar ve Kaspar veledey Serkiz zimmîler
şehâdetleriyle ber-nehc-i şer‘î sâbit olan keresteci Sahak v. Haçador zimmî
muvâcehesinde babamız hâlik-i mersûm hayatında bin iki yüz beş senesi Muhar-
remi gurresinde işbu hâzır bi’l-meclis Aleksan zimmî yedinden iktirâz ve ahz ey-
lediği dört yüz guruş deyni mukābelesinde mahalle-i mezbûrede kâin vakfeyn-i
mezkûreyn müstegallâtından mutasarrıf olduğu ma‘lûmü’l-hudûd bir bâb menzi-
lini deyn-i mezkûrunu her ne zamân edâ eder ise menzil-i mezkûru redd-i ferağ
eylemek şartıyla ol vechile bâ-re’y-i mütevellî vefâen fâriğ olup mersûm Aleksan
zimmî dahi menzil-i mezkûru zimmî mersûm meblağ-ı mezbûr mukābelesinde
bana kat‘iyyen fâriğ olmuşdur diyerek mersûmân doğramacı Agob zimmî ile zev-
cesi Aranohi Nasrâniye’ye bi’l-iştirâk ferağ ve tefvîz eylediğinde onlar dahi tefev-
vüz ve kabûl eylediklerinden sonra zevcân-ı mersûmân dahi menzil-i mezkûru iki
yüz elli guruş deynleri mukābelesinde müvekkile-i mersûme Sima Nasrâniyeye
bâ-re’y-i mütevellî vefâen fâriğ olup babamız mersûm Artin zimmî dahi bun-
dan akdem hâlik olup menzil-i mezbûr hasbe’l-âde bize intikāl etmekle babamız
hâlik-i mersûmun deyni olan meblağ-ı mezbûr dört yüz guruşu yedimizden ahz-
birle menzil-i mezkûr redd-i ferağ olunmak murâdımızdır deyü da‘vâya tasaddî
ve nizâ‘ sadedinde iken bâ-vesâtet-ı muslihîn beynimiz ıslâh ve tevfîk olunup biz
malımızdan ve sagīr-i mezbûrun malından yalnız altı yüz elli guruş verip vekîl-i
mersûm dahi yedimizden kabz ve mersûme Sima Nasrâniye menzil-i mezkûrdan
keff-i yed ve mersûmân Agob ve zevcesi Aranohi Nasrâniye dahi islâsen bize fâriğ
olmalarıyla biz dahi tefevvüz edip bu vechile kat‘-ı münâza‘a eyledik dedikleri-
ni vekîl-i mersûm bi-tamâmihî tasdîk ve mütevellîyân-ı mezbûrân dahi menzil-i

460
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

mezkûru mesfûrûn Kirkor ve Takohi ve Asliye’nin islâsen bi’l-iştirâk tasarruflarını


re’y eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-29 Ş sene [1]217

538 [79b-1] Âkile bt. Mehmed’in, boyacı esnafından Mehmed Usta


b. Hasan aleyhine açtığı boyacı gediği davasında iddiasını ispat
edemediğinden muarazadan men edildiği
Boyacı gediği da‘vâsı mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Mübârek rikāb-ı kamer-tâb-ı hüsrevânîye takdîm-i arzuhâl eden mu‘arrefetü’z-
zât Âkile bt. Mehmed nâm Hatun meclis-i şer‘-i hatîrde zikri âtî boyahâne tâ‘bir
olunur âlât-ı lâzımenin altı sehm i‘tibâriyle bir sehmine vaz‘-ı yedi mütehak-
kık olan bogasî ve astar boyacı esnâfından Mehmed Usta b. Hasan mahzarında
İstanbul’da Fazlıpaşa Sarayı’nda kâin bogasî ve astar boyahânelerinde sağ tarafda
üçüncü karhânede babam Sarı Mehmed Usta b. Abdullah nâm kimesne boyacı
ustalarından olup derûnunda mevcûde beyne’l-hıref gedik tâ‘bir olunur âlât-ı
lâzıme-i ma‘lûmenin altı sehm i‘tibâriyle bir sehmine mâlik iken bin yüz dok-
san altı târihinde Rumeli’nde Kırkkilise’de fevt oldukda verâseti zevcesi vâlidem
Hafîze bt. el-Hâc Mustafa nâm Hatun ile sulbî oğlu li-ebin karındaşıma ve bana
münhasıra olup vâlidem mezbûre Hafîze dahi fevt ve verâseti kezâlik bana mün-
hasıra olmağla tashîh-i meselesi bi-hükmi’l-münâsahati ve’l-ihtisâr on iki sehm
i‘tibâriyle yedi sehmi oğlu mezbûra ve beş sehmi bana isâbet edip ol vechile âlât-ı
lâzıme-i mezkûreden bir sehm hisse-i merkūmeyi ber-mûceb-i tashîh merkūm
on iki sehm i‘tibâriyle beş sehm-i şâyi‘i bana isâbet ve intikāl etmişken merkūm
Mehmed Usta fuzûlî zabt etmekle hisse-i irsiyye-i şâyi‘a-i mezkûremden keff-i
yedine tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde mezbûr Mehmed Usta
cevâbında âlât-ı lâzıme-i mezkûrenin ber-vech-i muharrer altı sehm i‘tibâriyle
bir sehmi müdde‘iye-i mezbûrenin babası müteveffâ-i merkūm Sarı Mehmed
Usta’nın hayatında yedinde mülkü olup perâkende düyûn-ı kesîreye ibtilâsı sebe-
biyle bin yüz doksan iki senesinde Rumeli cânibinde Kıkrkilise’ye âzim ve râhî ol-
duğu esnâda esnâf-ı merkūme kethüdâsı olan Hasan Ağa b. Ahmed nâm kimesne-
den düyûnunu îfâ için iki yüz guruş iktirâz ve kabz edip gedik tâ‘bir olunan âlât-ı
lâzıme-i mezkûreden mâlik olduğu bir sehm hisse-i merkūmesini semen-i misliy-
le âhara bey‘e ve semenini kabz ve deyni olan meblağ-ı merkūma takās ile istîfâya
merkūm Hasan Ağa’yı tarafından vekîl etmekle ol dahi ba‘de kabûli’l-vekâle âlât-ı
mezkûreden bir sehm hisse-i merkūmeyi târih-i mezbûreden semen-i misli olup
bi’l-vekâle makbûzu olan iki yüz guruşa müşterikleri Molla İsmail ve Molla Meh-
med ve İbrahim Usta ve Hacıoğlu Molla Mehmed ve Uzun Hasan nâm beş nefer

461
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ustalara ale’l-iştirâki’s-seviyy bi’l-vekâle bey‘ ve temlîk ve teslîm etmekle onlar


dahi ber-vech-i muharrer iştirâken iştirâ ve temellük ve tesellüm ve kabûl eyledik-
lerinden sonra bir sehm hisse-i mezkûreyi kezâlik iki yüz guruş semen-i makbûza
bana bey‘ ve temlîk ve teslîm etmeleriyle ben dahi iştirâ ve temellük ve tesellüm ve
kabûl etmemle ol vechile mülk-i müşterâm olmak üzere bi-hakkın vaz‘-ı yed ede-
rim deyü eylediği def ‘ini müdde‘iye-i mezbûre Akile Hatun şehâdetlerinde tasdîk
ve adâletlerinde tahkīk eylediği hâlâ esnâf-ı merkūme kethüdâsı Mehmed Ağa b.
Mehmed ve el-Hâc Ali b. İbrahim ve Câbi Mehmed b. Ahmed ve Kocabaş İbra-
him Beşe b. Hüseyin nâm kimesneler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe vech-i vecih-i
şer‘î üzere isbât etmeğin mûcebince müdde‘iye-i merkūme Âkıle Hatun da‘vâ-yı
mezkûresiyle merkūm Mehmed Usta’ya bî-vech-i şer‘î mu‘ârazadan men‘ olundu-
ğu tescîl İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre-i Ramazan sene [1]217

539 [79b-2] Talita Nasrâniye ile babası Arotin v. Haçador’un birbirlerinin


zimmetlerini ibrâ ettikleri
Kuyumcu gediği reddi ve ibrâ
Ma‘rûz
İstanbul’da Balatkapısı dâhilinde Çınarlıçeşme kurbünde Lonca nâm mahalde
mütemekkine ve şahsı Eskici Arotin v. Semaven ve Karabet v. Kirkor zimmîler
ta‘rîfleriyle mu‘arrefe olan Talita Nasrâniye meclis-i şer‘-i hatîrde babası kuyum-
cu esnâfından Yüzükçü Arotin v. Haçador zimmî muvâcehesinde babam mesfûr
Arotin yedinde mülkü olan İstanbul’da bezzâzistân-ı atîk kurbünde Acıçeşme
civârında birbirine muttasıl iki bâb kuyumcu dükkânları derûnlarında mevcûde
beyne’l-hıref gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzımelerini ölünceye değin görüp gö-
zetmek şartıyla bana bey‘ ve temlîk ve kethüdâ defterinde dahi benim ismime
kayd ettirmişdi lâkin şart-ı mezkûr ile olan bey‘in fesâdına binâen zikr olunan
gedikleri babam mesfûr benden istirdâd etmekle ben dahi sâlifü’l-beyân iki kıt‘a
gedikleri babam mersûme red ve teslîm edip zikr olunan gediklere ve bundan
akdem hâlik olan anam Biricik bt. Nikagos Nasrâniyenin terekesinden hisse-i ir-
siyye mütâlebesine ve târih-i i‘lâma gelince beynimizde cereyân eden sâir cemî‘-i
hukūk-ı ma‘lûme ve mechûleye müte‘allika mutlakan âmme-i de‘âvî ve mütâlebât
ve kâffe-i eymân ve muhâsamâtdan ben babam mesfûr zimmetini ol dahi kezâlik
benim zimmetimi her birimiz şürût-ı müfside ve uhûd-ı mübtileden âri ve cebr
ve kerhden hâli ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt ve her birimiz âharın
ibrâsını kabûl edip külliyen kat‘-ı münâza‘a eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri İstan-
bul mahkemesinde tescîl ve mübâşirler es-Seyyid İsmail Çavuş kulları iltimâsıyla
huzûr-ı âlilerine i‘lâm olundu.
Fî-29 Ş sene [1]217
462
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

540 [79b-3] İsmail Ağa b. Abdülhamid’in vârislerinin, Fâtıma bt. Mustafa


ile İsmail Ağa’dan intikal eden menzil davasında anlaştıkları
Maraz-ı mevtinden menzil reddi
Ma‘rûz
Ser-mehterân-ı hayme-i hâssa müteveffâ Veznedar İsmail Ağa b. Abdülhamid
nâm kimesnenin sulbî evlâdı sâhibey-i arzuhâl zâtları mu‘arrefe Fâtıma ile sagīr
Abdülhamid’in vâlidesi ve min-kıbeli’ş-şer‘ mansûbe vasîsi Mahbûbe bt. Abdullah
nâm Hatunlar nezâret-i Hazret-i Sadr-ı a‘zamîde âsûde evkāf müfettişi müderrisîn-i
kirâmdan Faziletlü Mehmed Sueda Efendi ma‘iyetiyle Çarşamba günü arz oda-
sında huzûr-ı âsafânelerinde ba‘dehû du‘ahânemizde akd olunan meclis-i şer‘-i
hatîrde müteveffâ-i merkūmun zevcesi derûn-ı [80a] arzuhâlde mezkûratü’l-ism
mu‘arrefetü’z-zât diğer Fâtıma bt. Mustafa nâm hatun muvâcehesinde nezâret-i
hazret-i müşârun-ileyhde âsûde evkāfdan Medîne-i Eyüb’de merhûm Zal Mah-
mud Paşa Vakfı mütevellîsi mesâhib-i hazret-i şehriyârî es-Seyyid Abdullah
Ağa tarafından vekîl-i mürseli câbi-i vakıf Sofalı Mustafa b. Ali hâzır olduğu
hâlde vakf-ı mezbûr mülhakātından merhûm Sarı Kethüdâ Mustafa Paşa vakfı
musakkafâtından İstanbul’da Sultan Ahmed Hân câmi‘-i şerîfi kurbünde Güngör-
mez Mahallesi’nde vâki‘ şehriye otuz akçe îcâre-i müecceleli ma‘lûmü’l-hudûd bir
bâb vakıf menzil dört sehm i‘tibâriyle bir sehmi mezbûre Fâtıma’nın ve üç sehmi
babası müteveffâ-i merkūm İsmail Ağa’nın bi’l-îcâreteyn taht-ı tasarruflarında iken
mütevefâ-yı merkūm hayatında mutasarrıf olduğu üç sehm hissesinin iki sehmini
fevtinden iki gün mukaddem Hasan’a ve sâhib-i firâş olduğu hâlde zevcesi üvey
vâlidemiz merkūme diğer Fâtıma Hatun’a ferağ ve kasr-ı yed edip lâkin ferağ-ı
mezkûr maraz-ı mevtinde olup şer‘an sahîh olmamağla nısf-ı menzil-i mezkûrdan
bâ-re’y-i mütevellî keff-i yed-birle babamız müteveffâ-i merkūmun intikālından
benimle karındaşım sagīr-i mezbûr için tasarrufumuza bî-vech mümâna‘at etme-
mek üzere merkūme diğer Fâtıma Hatun’a tenbîh olunmak bi’l-asâle ve bi’l-vesâye
matlûbumuzdur deyü mütevellî vekîli hâzır-ı merkūmun tasdîkleriyle da‘vâ eyle-
diğimizde ol dahi cevâbında babanız zevcim müteveffâ-i merkūm İsmail Ağa ha-
yatında iki sene mukaddem malımdan ceste ceste cem‘an dört bin iki yüz elli guruş
iktirâz ve kabz edip edâ-yı deyn müyesser olmadığına binâen meblağ-ı merkūm
mukābelesinde nısf-ı menzil-i merkūmu hâl-i hayât ve kemâl-i akl ve sıhhatinde
bâ-re’y-i mütevellî ferağ-ı kat‘î ile bana fâriğ olmuşdur deyip ve şer‘an sıhhat-i
beyyinesi evlâ olmağla merkūme diğer Fâtıma Hatun eylediği def ‘-i mezkûrunu
isbât esnâsında beynimize muslihûn tavassut edip mezbûre diğer Fâtıma Hatun
nısf-ı menzil-i mezkûru bi’t-tav‘ ve’r-rızâ yedimizden kabz ve istihlâk eylediği iki
bin iki yüz elli guruş bedel-i makbûz mukābelesinde benimle karındaşım sagīr-i
merkūm için ale’l-iştirâki’s-seviyy bâ-re’y-i mütevellî ferağ-ı kat‘î-i mu‘teber ile fe-
rağ ve kasr-ı yed etmekle biz dahi bi’l-asâle ve bi’l-vesâye tefevvüz ve kabûl edip

463
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

bedel-i müstehlek-i merkūmun adem-i istîfâsına ve bi’l-cümle husûs-ı mezkûra


müte‘allika âmme-i de‘âvîden ben bi’l-asâle üvey vâlidem merkūme diğer Fâtıma
Hatun’un zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt edip ve vasiyy-i mezbûra dahi
husûs-ı mezkûra müte‘allika vesâyeten kat‘an da‘vâ ve nizâ‘ım kalmamışdır deyü
mukırretân-ı mezbûretân Fâtıma ve Mahbûbe Hatunların bi’l-cümle takrîr-i
meşrûhlarını merkūm diğer Fâtıma Hatun tasdîk ve mütevellî vekîli hâzır-ı
merkūm dahi menzil-i merkūmu mezbûre Fâtıma ile sagīr-i mezbûrun vech-i
meşrûh üzere tasarrufları için mütevellî-i mezbûr tarafından vekâleten izin ve-
rip külliyen kat‘-ı münâza‘a eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-13 Ramazan sene [1]217

541 [80a-1] Çerkez asıllı Ahmed b. Abdullah’ın hürriyetini ispat ettiği


Beyaz gulâm hürriyetini isbât
Ma‘rûz
Rıkka inkıyâd-ı sâbıkını mu‘terif olmağla ber-vech-i âtî da‘vâya kıbel-i şer‘den
me’zûn tahmînen on dört yaşında açık kaşlı elâ gözlü Çerkesiyyü’l-asl Müslimetü’l-
mille sâhib-i arzuhâl Ahmed b. Abdullah nâm âkil ve mümeyyiz Çarşamba
günü arz odasında huzûr-ı âsafânelerinde ma‘kūd meclis-i şer‘-i hatîrde çadırcı
esnâfından olup bundan akdem fevt olan es-Seyyid el-Hâc Mehmed b. Ali nâm
kimesnenin zevce-i menkûha-i metrûkesi olup mevsûf-ı merkūma vâzı‘atü’l-yed
olan mu‘arrefetü’z-zât Ümmüseleme bt. Mustafa nâm Hatun mahzarında zevcân-ı
mezbûrânın sulbiye-i kebîre kızı zâtı mu‘arrefe Fâtıma Hatun hâzıra olduğu hâlde
ben müteveffâ-i mezbûrun yedinde abd-i memlûkü olduğum hâlde vefâtından
dört sene mukaddem bin iki yüz on bir senesi Muharreminin on beşinci günü
mezbûr es-Seyyid el-Hâc Mehmed hayâtında İstanbul’da Nuruosmaniye kurbün-
de çadırcılar sûkunda kendi dükkânında çadırcı ustaları hâzır oldukları hâlde
vâlidem işbu hâzire-i bi’l-meclis hayatı ile beni tedbîr-i sahîh-i mutlak ile tedeb-
bür edip işhâd ettikden sonra dört sene mürûrunda fevt olup sülüs malı dahi
kıymetlerimize müsâ‘id olmağla ben ve gerek vâlidem hâzıra-i merkūmeden
her birimiz müteveffâ-i mezbûrun sülüs malından âzâd ve hür olup vâlidem
merkūme nefsini âhara tezvîc edip ben dahi mevlam müteveffâ-i merkūmun
zevcesi mezbûre Ümmüseleme Hatun’un talebiyle yanında ve hizmetinde kal-
mışken mezbûre Ümmüseleme Hatun bu esnâda bi-gayr-ı hakkın beni istirkāk
irâdesiyle bey‘e âzime olmağla sebilim tahliyye olunması matlûbumdur deyü kızı
mezbûre Fâtıma Hatun’un tasdîkiyle da‘vâ ettikde mezbûre Ümmüseleme Hatun
cevâbında mevsûf-ı merkūm Ahmed zevcim müteveffâ-i mezbûr es-Seyyid el-Hâc
Mehmed’in hayatında yedinde abd-i memlûkü olduğu hâlde târih-i mezkûrda

464
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Medîne-i Üsküdar’da İhsaniye’de kendi menzilimde mezbûr Ahmed’i bana hibe


ve teslîm etmekle ol vechile mülk-i mevhûbum olmak üzere bi-hakkın zabt ve
istirkāk ederim deyip ve tarefeynin takrîr-i meşrûhları üzere sûret-i mezkûrede
târihler müteceddid olup şer‘an mevsûf müdde‘î-i merkūm Ahmed’in beyyine-
si evlâ olmağla merkūm Ahmed ber-vech-i muharrer müdde‘âsını lede’t-tezkiye
adl ve makbûlü’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan çadırcı esnâfından es-Seyyid Ab-
dülhalim Çelebi b. es-Seyyid el-Hâc İbrahim ve Molla İsmail b. Mehmed nâm
kimesneler şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe vech-i vecih-i şer‘î üzere isbât etmeğin
mûcebince mevsûf-ı merkūm Ahmed’in hürriyetine şer‘an hükmolunup sebili
tahliyye olunmak iktizâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-19 şehr-i Ramazan sene [1]217

542 [80b-1] Tütüncü Ali b. Hasan’ın, Abdullah b. Ahmed’den satın aldığı


cariyenin illetli olması sebebiyle iade edildiği
Zenciye câriye reddi
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Tütüncü el-Hâc Ali b. el-Hâc Hasan meclis-i şer‘-i münîrde Attâr
el-Hâc Abdullah b. el-Hâc Ahmed tarafından husûs-ı âtîde vekîl olduğu udûlden
Cündî Mehmed b. Osman ve Mehmed Emin Ağa b. el-Hâc İbrahim şehâdetleriyle
sâbit ve sübût-ı vekâletine hükm-i şer‘î lâhık olan es-Seyyid Ali Efendi b. Osman
mahzarında târih-i i‘lâmdan yirmi iki gün mukaddem cemî‘-i uyûbdan sâlime
olmak üzere altı yüz yirmi beş guruş semen-i medfû‘ ve makbûza müvekkil-i
mezbûr el-Hâc Abdullah’dan iştirâ ve kabz eylediğim işbu hâzıra bi’l-meclis uzun
boylu açık kaşlı Maverde bir re’s zenciye câriyenin iki gözlerinde tavukkarası tâ‘bir
olunur buhar illeti ile mu‘ayyibe ve ayb-ı mezkûr şirâ târihinden kadîm ve inde’t-
tüccâr noksan semen icâb eder uyûbdan olmağla redd-i mebî‘ ve istirdâd-ı semen
murâdımdır deyü da‘vâ ettikde evvelâ teveccüh-i husûmet için bu makūle uyûbu
teşhîse me’mur li-ecli’l-irâe hâlâ ser-etibbâ-i hâssa Sa‘âdetlü Semâhatlü Fazîletlü
Efendi hazretleri re’y ve ma‘rifetleriyle hâssa Kehhâlbaşısı el-Hâc Mustafa Efen-
di vesâir kehhâlân ba‘de’n-nazar câriye-i mevsûfe-i merkūme illet-i mezkûre ile
mu‘ayyibe olduğunu bi’l-ittifâk ba‘de’l-ihbâr vekîl-i mezbûr es-Seyyid Ali Efen-
di istintak olundukda müvekkilim mezbûr el-Hâc Abdullah zikr olunan câriyeyi
ber-vech-i meşrûh cemî‘-i uyûbdan sâlime olmak üzere ol mikdâr guruş semen-i
makbûza müdde‘î-i mezbûr el-Hâc Ali’ye bey‘ini bi’l-vekâle kat‘iyyen ve i‘tirâf
edip lâkin ayb-ı mezkûrun kademini inkâr etmekle müdde‘î-i merkūm el-Hâc Ali
câriye-i merkūmenin iki seneden beri illet-i mezkûreye mübtelât olup reddini îcâb
eder ayb-ı mezkûrun kadîm olduğunu udûlden Kehhâlbaşızâde Hâfız Ahmed

465
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Efendi b. el-Hâc Mustafa ve kehhâl-i sâni es-Seyyid el-Hâc Abdülkādir Efendi b.


el-Hâc Ali şehâdetleriyle vekîl-i mezbûr muvâcehesinde vech-i vecih-i şer‘î üze-
re ba‘de’l-isbât ve’l-halef mûcebince câriye-i merkūmeyi geri ahz-birle müvekkil-i
mezbûrun makbûzu olan semen-i merkūm altı yüz yirmi beş guruşu müdde‘î-i
mezbûr el-Hâc Ali’ye red ve teslîme müvekkil-i mezbûr el-Hâc Abdullah’a izâfetle
vekîl-i mezbûra tenbîh olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-25 min-Ramazan sene [1]217

543 [80b-2] Hasan Alemdâr b. Mustafa’nın, Hacıoğlu Halil b. Ahmed’e


arpacı dükkânı gediğinden borcuna Kınıkoğlu Hüseyin Beşe’nin
kefil olduğu
440 te’cîlen edâya tenbîh
Ma‘rûz
Arpacı esnâfından Hacıoğlu Halil b. Ahmed nâm kimesne meclis-i şer‘-i münîrde
yine esnâf-ı merkūmeden Hasan Alemdâr b. Mustafa nâm kimesne mahzarında
Arpacı Kınıkoğlu Hüseyin Beşe b. Mehmed hâzır olduğu hâlde bin iki yüz on altı
senesi Cumâdelâhıresi gurresinde merkūm Hasan Alemdâr malımdan ve yedim-
den iktirâz ve kabz eylediği beş yüz guruş deyni mukābelesinde İstanbul’da Bah-
çekapısı hâricinde bakkāl dükkânına muttasıl bir bâb arpacı dükkânı derûnunda
mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur müstakillen yedinde mülkü olan âlât-ı
lâzıme-i ma‘lûmeyi istiğlâl tarîkiyle bana bey‘ ve teslîm ve husûs-ı mezkûru huzûr-ı
Müslimînde ikrâr ve işhâd ve işbu bir kıt‘a temessükü yedime i‘tâ etmişdi lâkin fi’l-
hakīka meblağ-ı mezbûr deyn ve âlât-ı lâzıme-i merkūme rehn olmağla meblağ-ı
mezbûru bana edâ-birle âlât-ı lâzıme-i merkūmeyi rehniyetden fekke mezbûr
Hasan Alemdâr’a tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi
cevâbında ber-vech-i muharrer ikrârını ikrâr lâkin meblağ-ı mezbûrun üç yüz
seksen guruşu karz mâ‘adâ yüz yirmi guruşu bilâ-devr ribâ-yı mahzdır deyü ol
mikdârda beni def ‘a tasaddî ve ol vechile beynimizde ba‘de’l-münâza‘a bâ-vesâtet-ı
muslihîn ben ber-minvâl-i muharrer beş yüz guruş müdde‘âmdan merkūm Hasan
Alemdâr ile bi’t-tav‘ ve’r-rızâ dört yüz kırk guruşa ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl
bedel-i sulh-i mezkûrdan mâ‘adâ beş yüz guruşa varınca ziyâdesi olan altmış guruşa
müte‘allika da‘vâdan mezbûrun zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledim deyü
mukırr-ı merkūm Halil’in bi’l-cümle sâdır olan takrîr-i meşrûhunu mezbûr Hasan
Alemdâr tasdîk ve ibrâdan müstesnâ bedel-i sulh-i merkūm dört yüz kırk guruş
zimmetinde sahîhan müdde‘î-i merkūma deyni olduğunu tâyi‘an ve kat‘iyyen ikrâr
u i‘tirâf ve rehin olan gedik-i mezkûru îd-i saîd akabinde füruht-birle ve îfâ-yı deyn
ederim deyü istimhâl eyledikden sonra hâzır-ı merkūm Kınıkoğlu Hüseyin Beşe

466
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

dahi deyn-i meblağ-ı mezbûr dört yüz kırk guruşa tarefeynden bi’l-emr ve’l-kabûl
kefâlet-i mutlaka-yı sahîha ile kefîl ve zâminim dedikde mezbûr Halil dahi kefâlet-i
mezkûreyi kabûl edip vech-i meşrûh üzere imhâl eylediği İstanbul mahkemesinde
tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 Ş sene [1]217

544 [81a-1] Acı Manuk v. Delot’un Kapı aletleri esnaflığından çıkarıldığı


Kapı âlâtçı esnâfından ihrâc
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede Tavukpazarı nâm mahalde vâki‘ kapı âlâtı tasnî‘ eden esnâfın
yiğitbaşısı Arotin ve ihtiyâr ve ustalarından Niko Timus ve diğer Arotin ve Agob
ve Ohannes ve Malkon ve Bağdisar ve Estefan ve Haçador ve diğer Kirkor ve Begos
ve Serupa ve Bedros ve Kerupa ve Serkiz vesâir mazbûtü’l-esâmî zimmîler meclis-i
şer‘-i münîrde Acı Manuk v. Delot nâm zimmî muvâcehesinde mersûm Manuk
zimmî esnâfımızdan olup lâkin kendi halinde ırzıyla mukayyed ve kesbiyle meşgūl
olmayıp beynimizde câri nizâmımızın ihtilaline bâ‘is ve nizâ‘ ve mücâdeleye bâdi
ve beynimizde ilkā-i fesâda sebeb olup bi’d-defa‘ât loncamıza çağrılıp kendiye nush
u pend olundukda kat‘an mütenebbih olmayıp ızrârından ısrâr üzere olmağla ol
vechile mesfûr Manuk zimmîden emn ve rahatımız bi’l-külliye meslûb olmuşdur
deyü iştikâ mesfûrun türlü türlü harekât-ı nâ-marziyyeye ibtidârını ve sû-i hâlini
muvâcehesinde ihbâr ve fîmâ ba‘d esnâf-ı mezkûreye duhûl etmeyip kesb-i âhara
şürû‘ etmek üzere mesfûr Manuk zimmînin esnâf-ı merkūmeden ihrâc olunma-
sını bi’l-ittifâk istid‘â ve istirhâm eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min N sene [1]217

545 [81a-2] Esedoroğlu Palaş ve Yorgi’nin, Aliko v. Dimitri’deki kürk


semeninden alaklarını altımış bir gün tecil ettikleri
Kürk semeninden bâkī 895 guruş 61 gün te’cîl
Ma‘rûz
İstanbul’da Mahmudpaşa kurbünde kürkçüler sûkunda mütemekkin kürkçü
esnâfından Esedoroğlu Palaş ve Yorgi nâm zimmîler meclis-i şer‘-i münîrde Aliko
v. Dimitri nâm zimmî muvâcehesinde mersûm Aliko’nun babası olup Fenerkapısı
hâricinde mütemekkin Eczacı Dimitri v. Yani zimmî hâzır olduğu hâlde kürkçiü
tâifesinden gāib ani’l-meclis şerîkimiz Esedoroğlu Dimitri nâm zimmînin mersûm
Aliko zimmetinde kürk semeninden bin iki yüz otuz beş guruş hakkı olup ve
mersûm Aliko bundan akdem diyâr-ı Eflak’da voyvoda hizmetinde olup biz dahi

467
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

diyâr-ı merkūma râhi olmamız takrîbiyle şerîkimiz mersûm Esedoroğlu Dimitri


beynimizde olan hesâbımızın ol mikdârıyla bizi medyûnu mersûm Aliko üzerine
havâle edip biz dahi kabûl ve havâle-i mezkûreyi diyâr-ı Eflak’da mesfûr Aliko’ya
ifâde ve i‘lâm eylediğimizde ol dahi kezâlik kabûl ve meblağ-ı mezbûr zimmetinde
cihet-i merkūmeden bize deyni olduğunu nâtık işbu yedimizde olan Rumiyyu’l-
ibâre iki kıt‘a temessükü i‘tâ eylediğinden sonra meblağ-ı mezbûrun üç yüz kırk
guruşunu bize edâ ve teslîm etmekle bâkīsi olan sekiz yüz doksan beş guruşu
mersûm Aliko’dan hâlâ taleb ederiz deyü da‘vâ ettiğimizde ol dahi ber-minvâl-i
muharrer müdde‘âmızı ve meblağ-ı bâkī-i mezbûr sekiz yüz doksan beş guruş el-
yevm zimmetinde deyni olduğunu bi-tamâmihî tâyi‘an ve kat‘iyyen ikrâr u i‘tirâf
edip ve deyn-i meblağ-ı bâkī-i mezbûr sekiz yüz doksan beş guruşa babası hâzır-ı
mesfûr Eczacı Dimitri tarefeynden bi’l-emr ve’l-kabûl kefâlet-i mutlaka-yı sahîha
ile kefîl ve zâmin olup meblağ-ı bâkī-i merkūmu târih-i i‘lâmdan altmış bir gün
mürûrunda her biri asâleten ve kefâleten edâya müte‘ahhid olmalarıyla biz dahi
râzılar olup vech-i meşrûh üzere imhâl ve te’cîl eyledik dediklerini mersûm Ali-
ko ile babası hâzır-ı mersûmdan her biri tasdîk ve ecel-i mezkûr hulûlünde edâya
ta‘ahhüd eyledikleri İstanbul mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-29 Şa‘ban sene [1]217

546 [81a-3] Küçük Hacı Ali b. Hasan’ın malik olduğu bir bab tütüncü
gediğini Molla Ahmed b. Mehmed Emin’e sattığı
Tütüncü gediği mübâya‘ası
Ma‘rûz
Ma‘den kaleminde mukayyed tütüncü gediklerinden İstanbul’da Tahmîs kur-
bünde Asmaaltında vâki‘ Mahmudpaşa Ömer Ağa dükkânı demekle ma‘lûm
bir bâb tütüncü mahzeni derûnunda mevcûde beyne’l-hıref gedik tâ‘bir olunur
âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin tedâvül-i eyâdî ile mâliki olan Küçük Hacı Ali b. el-
Hâc Hasan nâm kimesne tarafından husûs-ı âtîde vekîl olduğu tütüncü esnâfının
kethüdâsı İbrahim Ağa b. Ahmed ve el-Hâc Ahmed b. Hüseyin şehâdetleriyle
sâbit olan Molla İsmail b. Osman meclis-i şer‘-i münîrde esnâf-ı mezbûreden
Molla Ahmed b. Mehmed Emin muvâcehesinde müvekkilim merkūm Küçük
el-Hâc Ali ber-vech-i muharrer mâlik olduğu tütüncü gediği tâ‘bir olunan âlât-ı
lâzıme-i merkūmeyi bin üç yüz guruş semen-i makbûza tarafından icab ve’l-kabûl
bâtten ve sahîhan merkūm Molla Ahmed’e bey‘ ve temlîk ve teslîm ol dahi ber-
vech-i muharrer iştirâ ve temellük ve tesellüm ve kabûl edip mebî‘-i mezkûrun
tağrîr ve gabnine ve bi’l-cümle gedik husûsuna müte‘allika âmme-i de‘avîden her
biri âharın zimmetini ibrâ ve iskāt ve her biri âharın ibrâsını kabûl etmekle fîmâ
ba‘d zikr olunan mahzen derûnunda mevcûde gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i

468
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

mazkûrede müvekkilim mezbûr Küçük el-Hâc Ali’nin kat‘an alâka ve medhali


kalmayıp merkūm Molla Ahmed’in mülk-i müşterâsı olmuşdur dedikde ol dahi
tasdîk etmeğin zikr olunan mahzen gediği ma‘den kaleminde merkūm Mahmud-
paşa Ömer Ağa ismine olan kaydı ref ‘ ve ilkā ve merkūm Molla Ahmed üzerine
kayd ve tahrîr ve yedine sûret i‘tâsını istid‘â eylediği İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-12 min-Şevvâl sene [1]217

547 [81a-4] Rumeli Zağra-i atik kazasından Nikola’nın, kendi isteği ile
Müslüman olduğu ve Mustafa ismini aldığı
Ma‘rûz
Vilâyet-i Rumeli’nde Zağra-i atîk kazâsı ahâlîsinden işbu hâzır bi’l-meclis Marko
v. Mito nâm zimmînin sulbî oğlu olup tahmînen on bir yaşında âkil ve mümey-
yiz olan Nikola nâm sagīr târih-i i‘lâm günü meclis-i şer‘-i münîrde bi’t-tav‘ ve’r-
rızâ cemî‘edyân-ı bâtıladan teberrî ve etyân-ı kelimeteyn-i şehâdeteyn ile şeref-i
İslâm’la müşerref olup talebiyle Mustafa tesmiye olunduğu İstanbul mahkemesin-
de tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-14 Şevvâl sene [1]217

548 [81b-1] Dimetoka kazasına tâbi Alaca Ortaköy’den akil baliğ olan bir
kişinin Müslüman olduğu ve İbrahim ismini aldığı
Ma‘rûz
Vilâyet-i Rumeli’nde Dimetoka kazâsına tâbi‘ Alaca Ortaköy ahâlîsinden olup
târih-i i‘lâmdan elli gün mukaddem Dîvân-ı âlide huzûr-ı âsafânelerinde bi’t-tav‘
ve’r-rızâ âkil ve bâliğ olduğu hâlde şeref-i İslâm’la müşerref ve talebiyle İbrahim
tesmiye olunduğunu mukır ve mu‘terif olan mühtedî-i mezbûr bu esnâda iyâzen
bi’llâhi te‘âlâ mürted olmuş zu‘muyla ahz ve huzûr-ı şer‘a ihzâr ve istintak olun-
dukda mühtedî-i mezbûr tammü’l-akl olup İslâmında kat‘an şübhesi olmayıp bi-
inâyetillâhi te‘âlâ ke’l-evvel İslâm’ı kabûl etmekle sebîli tahliyye olunmak iktizâ
eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-14 Şevvâl sene [1]217

549 [81b-2] Tütüncü Markos v. Avanis’ın, Memiş Beşe b. İsmail’e olan


borcunu kabul ettiği ve ödemesi gerektiği
400 guruşu edâya tenbîh
Ma‘rûz

469
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

İstanbul’da Davutpaşa iskelesinde sâkin kömürcü esnâfından derûn-ı arzuhâlde


mezkûrü’l-ism es-Seyyid Memiş Beşe b. İsmail meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâl
eden Tütüncü Markos v. Avanis nâm zimmî muvâcehesinde mesfûr Markos
zimmî bundan akdem beynimizde ma‘lûm bir husûsun temşiyeti için işbu hâzır
bi’l-meclis Sarraf Arotin v. Samoel zimmî yediyle malımdan rüşvet tarîkiyle bi-
gayr-ı hakkın beş yüz guruşumu ahz etmekle istirdâd murâdımdır deyü tasaddî
eylediğim da‘vâmdan bâ-vesâtet-ı muslihîn bi’t-tav‘ ve’r-rızâ mersûm Mar-
kos zimmî ile dört yüz guruşa ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl bedel-i sulh-i
mezkûrdan mâ‘adâ beş yüz guruşa varınca ziyâdesi olan yüz guruşa müte‘allika
da‘vâdan mesfûr Markos zimmînin zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledim
deyü mukırr-ı mezbûrun sâdır olan bi’l-cümle takrîr-i meşrûhu mersûm Mar-
kos zimmî tasdîk ve sâlifü’l-beyân ibrâdan müstesnâ bedel-i sulh-i mezkûr dört
yüz guruş zimmetinde müdde‘î-i merkūma sahîhan deyni olduğunu kat‘iyyen ve
tâyi‘an ikrâr u i‘tirâf etmeğin alâ-mûceb-i i‘tirâfihi meblağ-ı merkūm dört yüz gu-
ruşun müdde‘î-i mezbûr es-Seyyid Memiş Beşe’ye bi’t-taleb edâsıyla mesfûr Mar-
kos zimmî ilzâm olunduğu İstanbul mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-12 min-Şevvâl sene 1217

550 [81b-3] Yaşlılığı ve hastalığı sebebiyle Halil Ağa b. Mehmed’in


kasaplar kethüdalığını kendi rızasıyla İsmail Ağa’ya bıraktığı
Nasb-ı kethüdâ-yı kassabân
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyye ve tevâbi‘i olan bilâd-ı selâsede kâin kassabân-ı ganem esnâfının
müsin ve ihtiyâr ustalarından el-Hâc Hâfız Mehmed Emin ve el-Hâc Ahmed ve
es-Seyyid İbrahim ve Yusuf ve el-Hâc Osman ve Gedikpaşalı Molla Mustafa ve
Mehmed ve el-Hâc Mehmed vesâirleri meclis-i şer‘-i münîrde esnâf-ı mezbûreden
bâ‘isü’l-i‘lâm İsmail Ağa b. Mehmed mahzarında her biri takrîr-i kelâm edip beher
sene esnâfımızın ihtiyâr ustaları re’yleriyle esnâfımıza müte‘allik vukū‘yâfte olan
umûr ve husûslarımızı rü’yet için bir kethüdâ nasb olunmak mu‘tâd-ı kadîm ol-
duğundan mâ‘adâ mukaddemâ kethüdâmız olan es-Seyyid el-Hâc Halil Ağa nâm
kimesne dahi bundan akdemce hacc-ı şerîfe azîmet etmekle keff-i yedinden diğer
el-Hâc Halil Ağa b. Mehmed nâm kimesne işbu târih-i i‘lâm senesi şehr-i Recebi’l-
ferdi evâilinde ma‘rifet-i şerle kethüdâ nasb ve ta‘yîn olunmuşdu lâkin merkūm di-
ğer el-Hâc Halil Ağa zamân-ı nasbından beri hasta ve alîl olup umûr-ı esnâfı rü’yete
iktidârı olmadığına binâen kethüdâlık-ı mezkûrdan rızâsıyla keff-i yed etmekle
yerine cümlemizin mu‘temed ve muhtarımız olup her vechile kethüdâlık uhdesin-
den gelmeğe kādir olan mezbûr İsmail Ağa esnâf-ı mezkûra üzerine gurre-i şehr-i

470
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

mezbûrdan i‘tibâriyle kethüdâ nasb ve ta‘yîn olunması matlûbumuzdur dedikle-


rinde hakīkat-i hâl esnâf-ı merkūme ustaları merkūmûnun takrîr-i meşrûhları
üzere olduğu bi’l-ihbâr zâhir ve mütehakkık olmağla cümlesinin marzî ve muhtar-
ları olan mezbûr İsmail Ağa vech-i meşrûh üzere esnâf-ı merkūme üzerine kıbel-i
şer‘den kethüdâ nasb ve ta‘yîn olundukda ol dahi kabûl ve hizmet-i lâzımesini
kemâl-i sadâkat ve istikāmetle rü’yete ta‘ahhüd ve iltizâm etmekle ber-mûceb-i
şürût-ı nizâm merkūm İsmail Ağa’nın kethüdâlığını müekked hüdavendigâr-ı
sâbık cennet-mekân firdevs-[âşiyân] merhûm ve mağfûrun leh Sultan Abdül-
hamid Hân tâbe serâhu evkāf-ı celîleleri mütevellîlerinden yedine temessük i‘tâ
olunması iktizâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-14 min-Şevvâl sene [1]217

551 [81b-4] Borcundan dolayı hapis olan Nikola v. Manol’un, ancak


tahliye olduğu takdirde borcunu ödeyecebileceği
Ma‘rûz
Hâmiş-i arzuhâlde mastûr derkenâr nâtık olduğu üzere bâ-i‘lâm iki bin iki yüz
kırk guruş husûsu için üç buçuk aydan beri muhzır ağa tomruğunda mahbûs
olup arzuhâl eden Nikola v. Manol nâm zimmî meclis-i şer‘-i hatîrde derûn-ı
arzuhâlde mastûrü’l-ism Abanis v. Ananya zimmî muvâcehesinde ben ücret ile
dellâl olmamla bundan akdem mesfûr Avanis zimmî benimle altmış guruş ücret-i
dellâliye mukāvelesiyle malından seksen altı top Ankara şâlîlerini semen-i mis-
liyle âhara bey‘ için bana teslîm ve bey‘e tevkîl etmekle ben dahi ba‘de kabûlü’l-
vekâle zikr olunan şâlîleri kabz ve cem‘an üç bin dört yüz kırk guruşa tüccârdan
Doniço v. Diyonisi nâm zimmîye bi’l-vekâle bey‘ ve teslîm ve semen-i mezbûrun
bin iki yüz guruşunu müşteri-i mesfûrdan ahz ve mersûm Avanis zimmîye teslîm
eylediğim esnâda mukāvele olunan ücret-i merkūmeyi tamamen kabz etmemle
semen-i merkūmdan bâkī kalan iki bin iki yüz kırk guruşu tahsîl etmek üzere iken
müşteri-i mersûm diyâr-ı âhara firâr ve gaybet etmekle mesfûr Avanis zimmî dahi
beni Mahmudpaşa mahkemesine ihzâr ve nâibü’ş-şer‘i’l-kavîm olan es-Seyyid Ab-
dullah Râmiz Efendi huzûrunda husûs-ı mezkûru vech-i meşrûh üzere benden
da‘vâ ben dahi müdde‘âsını bi-tamâmihî ikrâr u i‘tirâf edip ücret-i mezkûre ile
dellâl ve bey‘e vekîl olup mârru’z--zikr şâlîleri firârî-i mesfûra vekâleten bey‘ ve
teslîm eylediğime binâen semen-i bâkī-i mezbûru müşteriden alıver deyü şer‘an
cebr olunmak iktizâ eylediğini nâib-i mûmâ-ileyh i‘lâm eylediğine mebni târih-i
mezbûrdan beri habs olunmuşdum lâkin müşteri-i firârî-i mesfûr ne mahalde
[82a] ve ne mekânda olduğu ma‘lûmum olmamağla zafer bulduğumda semen-i
bâkī-i mezbûru mersûmdan alıveririm deyip ve mersûm Avanis zimmî husûs-ı
mezkûru tasdîk edip lâkin meblağ-ı bâkī-i mezbûru mersûm Nikoli zimmî
malından bana zâmin olsun demesi meşrû‘ olmadığı mesfûr Avanis zimmîye

471
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ba‘de’t-tefhîm ancak müşteri-i mersûmdan istîfâ-yı semen etmek üzere mesfûr


Nikoli zimmîye habisle cebr olunmak iktizâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min-şehr-i Ramazani’l-mübârek sene [1]217

552 [82a-1] Veliyüddin Beşe b. Osman’ın, Ahmed Ağa b. Osman’a olan


borcunu ödemesi gerektiği
158 guruş hüküm
Ma‘rûz
Bâ‘isü’l-i‘lâm Ahmed Ağa b. Osman nâm kimesnenin bakkāl esnâfından Veliyüd-
din Beşe b. Osman nâm kimesne zimmetinde cihet-i karzdan beş yüz guruşdan
bâkī yüz elli sekiz guruş alacak hakkı olduğu <<yüz elli sekiz guruşun müddeî-i
mezbûra>> lede’l-murâfa‘a mezbûr Veliyüddin Beşe’nin ikrârıyla şer‘an sâbit ol-
mağın mûcebiyle meblağ-ı bâkī-i mezbûr yüz elli sekiz guruşun müdde‘î-i mezbûr
Ahmed Ağa’ya bi’t-taleb edâsıyla merkūm Veliyüddin Beşe ilzâm olunduğu İstan-
bul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-min-Şevvâl sene [1]217

553 [82a-2] Tuzcular kethüdası Ahmed Ağa b. Mehmed’in, Tuzcu


esnaflığından çıkarıldığı
Tuzcular kethüdâsı Ahmed Ağa’nın esnâfdan ihrâcı
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede vâki‘ tuzcu esnâfının kethüdâsı sâhib-i arzuhâl el-Hâc Mustafa
ve yiğitbaşı İbrahim Yazıcı ve müsinn-i ihtiyârlarından el-Hâc Osman ve es-Seyyid
Mustafa Odabaşı ve es-Seyyid Mehmed Çelebi ve Ali Usta ve es-Seyyid Hüseyin
Beşe ve Molla Mustafa ve Ömer Usta ve Paşalı Mehmed ve es-Seyyid Derviş Meh-
med ve Molla Hüseyin ve Halil Efendi ve el-Hâc Hüseyin ve Molla İbrahim ve es-
Seyyid Hasan Beşe ve Süleyman ve Halil Beşe ve es-Seyyid Mustafa ve Ali Beşe ve
diğer Molla Mustafa ve Süleyman Usta ve Halil ve Hasan vesâirleri meclis-i şer‘-i
münîrde hâlâ tuz emini İsmail Ağa hâzır olduğu hâlde esnâf-ı merkūmenin sâbıkā
kethüdâsı derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Ahmed b. Mehmed mahzarında
mezbûr Ahmed esnâfımızdan olup lâkin kendi halinde ırzıyla mukayyed ve kes-
biyle meşgūl olmayıp esnâf fukarâsını ve erâmil ve eytâmını gûnâ-gûn tecrîm ve
tağrîm ve ta‘cîz ve tekdîr ve beynimizde câri nizâm-ı kadîmimizin ihtilâline bâ‘is
ve nizâ‘ ve mücâdeleye bâdi ve beynimizde ilkā-i fesâda sebeb olup bi’d-defa‘ât
kendiye tenbîh olundukda kat‘â mütenebbih olmayıp ızrârdan ısrâr üzere oldu-
ğundan mâ‘adâ mukāta‘a-i mîrîye-i mezkûre hasılâtının kesr ve tedennîsine bâ‘is

472
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

olur hâlâta ibtidâr üzere olmağla ol vechile merkūm Ahmed’den emn ve rahatımız
bi’l-külliye meslûb olmuşdur deyü işbu bir kıt‘a arzuhâlleriyle iştikâ ve merkūmun
harekât-ı nâ-marziyyeye mütecâsir olduğu ve sû-i hâlini muvâcehesinde ihbâr
ve fîmâ ba‘d esnâf-ı merkūmeye duhûl etmeyip kesb-i âhara şürû‘ etmek üzere
merkūm Ahmed’in esnâf-ı merkūmeden ihrâc olunmasını bi’l-ittifâk istid‘â ve
istirhâm eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-18 min-Şevvâl sene [1]217

554 [82a-3] Bahçıvânların Küçük Lanka kolu ile avratpazarı


kolunun anlaştıkları
Bahçıvânların teklîf ta‘ahhüdü
Ma‘rûz
İstanbul’da Küçük Lanka kolu tâ‘bir olunur bahçıvân tâifesinden Mehmed Oda-
başı nâm kimesne ile yiğitbaşı Onan ve Yorgi ve Rayko ve diğer Onan ve Boğ-
lu ve Tako ve Dilo ve Dilço vesâir zimmîler meclis-i şer‘-i münîrde bahçıvânlar
kethüdâsı İsmail Ağa tarafından mürsel vekîli oğlu Ahmed Haseki hâzır olduğu
hâlde yine tâife-i merkūmeden ağa hamamı kolu yiğitbaşısı Boğoya ve Dimitri ve
Nikola ve Yılan ve Todori ve Esteraz nâm zimmîler ile avratpazarın kolu yiğitbaşısı
Dimo ve Vasil ve Aftem ve Mihal ve Yani vesâir zimmîler muvâcehelerinde bizim
Lanka tâ‘bir olunan bahçıvânların otuz kıt‘adan mütecâviz bostan ve bahçeleri ol-
mağla bâ-fermân-ı âlî müretteb olan Tersâne-i Âmire’ye zikr olunan üç koldan be-
her yevm verilegelen on sekiz nefer amelenin nısfı olan dokuz neferi Küçük Lanka
kolu bahçıvânları olan bizler ve nısf-ı âharı olan dokuz neferini mârrü’l-beyân
ağa hamamı ve avratpazarı nâmıyla olan iki kol bahçıvân tâifesi mezbûrun verip
lâkin mezbûrûnun bahçeleri bizden ziyâde olunduğuna binâen beynimizde ta‘dîl
ve tesviye-i şürûtuna ri‘âyet-birle iktizâ eden tekâlif-i mezkûre mersûmûn ile bey-
nimizde ale’s-seviyye tevzî‘ ve taksîm olunması murâdımızdır deyü da‘vâ eyledi-
ğimde zikr olunan ağa hamamı ve Avratpazarı kolu bahçıvânları mersûmûn dahi
cevâblarında eğerçe bizim bostanlarımız otuz beş kıt‘a bostana ve bahçıvânlardan
ibâret olup lâkin harâb ve sagīr ve bî-hâsıl olmağla mârru’z--zikr on kıt‘a bah-
çelerinize mu‘âdil olmadığı zâhir ve bâhir olmağla sizler bizlere husûs-ı mezkûr
için imdâd ve i‘ânet eylemeniz matlûbumuzdur deyü bizden da‘vâya tasaddî ve ol
vechile beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-vesâtet-ı muslihîn ber-vech-i mu-
harrer külle yevm veregeldiğimiz dokuz nefer ameleyi bizler ve ağa hamamı ve
Avratpazarı kolu bahçıvânları dahi ke’l-evvel irsâl eyledikleri dokuz nefer ameleyi
sâbıkı vech üzere münâsafaten Tersâne-i Âmire’ye irsâle tarefeynden her birimiz
bi’t-tav‘ ve’r-rızâ ta‘ahhüd edip kat‘-ı münâza‘a eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri İs-
tanbul mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-13 min-Şevvâl sene [1]217
473
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

555 [82a-4] Yiğitbaşı Süleyman Beşe’nin, dikici esnaflığından çıkarılması


Dikici esnâfından ihrâc
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede Tekfur Sarayı’nda kâin Yahûdi tâifesine mahsûs ancak pabuç
işleyen dikici esnâfının ustalarından Serkiz v. Tagi ve Begos ve Mikail ve Takur
zimmîler ile Yahûd pabucu bey‘ eden haffâf tâifesinden Ahmed nâm kimesne ile
Mosi ve Hayem ve Avram ve Çelbon ve İlya ve Kamal ve Pako ve diğer Haym ve
Yasef ve Danyel ve Mosi vesa’ir Yahûdiler meclis-i şer‘-i münîrde dikicibaşı İbra-
him Ağa hâzır olduğu hâlde esnâf-ı merkūmeden köşe ustası tâ‘bir olunur yiğit-
başıları Süleyman Beşe muvâcehesinde merkūm Süleyman Beşe esnâfımızdan ve
köşe ustası olup lâkin kendi halinde ırzıyla mukayyed olmayıp ve kâr u kesbiyle
meşgūl olmayıp köşe ustası ve yiğitbaşı olmak takrîbiyle içimizde ta‘yîn-i kesbey-
lediğine binâen her birimizi gûnâ-gûn bahâne ile tecrîm ve tağrîm ve beynimiz-
de câri nizâm-ı kadîmimizin ihtilâline bâ‘is ve münâza‘a ve müşâcereye bâdi ve
beynimizde ilkā-i fesâda sebeb olup bi’d-defa‘ât kendiye tenbîh [82b] olundukda
kat‘an mütenebbih olmayıp ızrârından ısrâr üzere olmağla merkūm Süleyman
Beşe’den emn ve rahatımız bi’l-külliye meslûb olmuşdur deyü iştikâ ve merkūmun
türlü türlü harekât-ı nâ-marziyyeye ictisârını ve sû-i hâlini muvâcehesinde ihbâr
ve fîmâ ba‘d esnâf-ı merkūmeye duhûl etmeyip kesb-i âhara şürû‘ etmek üzere
merkūm Süleyman Beşe’nin esnâf-ı merkūmeden ihrâc olunmasını cümlesi bi’l-
ittifâk istid‘â ve istirhâm eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-15 min-Şevvâl sene [1]217

556 [82b-1] Arakil v. İvaz’ın, Rüstempaşa vakfından icareli altmış bab oda
ve dükkân içerisindeki gediğini Ali Ağa b. Hasan’a sattığı
Sultan odalarında oda gediği mübâya‘ası
Ma‘rûz
İstanbul’da Kumkapı kurbünde Bali Paşa Mahallesi’nde mütemekkin Arakil v. İvaz
nâm zimmî meclis-i şer‘-i münîrde bâ‘isü’l-i‘lâm Zenneci Ali Ağa b. Hasan mahza-
rında takrîr-i kelâm edip meteveffâ Rüstempaşa Vakfı musakfātından İstanbul’da
Mahmud Paşa Câmi‘-i şerîfi kurbünde sultan odaları demekle ma‘lûm bir bâb
hân derûnunda kâin fevkānî ve tahtânî altmış bâb oda ve kahvehân-ı mezkûr
dâhilinde kapı arasında kâin iki bâb dükkânlar ve hân-ı merkūmdan olmak üzere
hân-ı mezkûr hâricinde altı bâb dükkânlar derûnlarında mevcûde gedik tâ‘bir olu-
nur işbu bir kıt‘a fermân-ı âlî mantûkunca mülk-i müşterâm olan âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmelerden hân-ı mezkûr fevkānîsinde sol tarafda altıncı ve yedinci iki bâb

474
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

odaların beyne’l-hıref gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerini tarefeyn-


den bi’l-icâb ve’l-kabûl mezbûr Ali Ağa’ya bi-safka-i vâhide bin guruş semen-i
makbûza bâten ve sahîhan bey‘ ve temlîk ve teslîm eylediğimde ol dahi ber-vech-i
muharrer iştirâ ve temellük ve tesellüm ve kabz ve kabûl eyledikden sonra mebî‘-i
mezbûrun tağrîr ve gabnine müte‘allika âmme-i de‘avîden her birimiz âharın zim-
metini ibra ve iskāt ve her birimiz âharın ibrâsını kabûl edip fîmâ ba‘d zikr olu-
nan iki bâb oda gediklerinde benim aslan ve kat‘an alâka ve medhalim kalmayıp
mezbûr Ali Ağa’nın mülk-i müşterâsı ve hakk-ı sırfı olmuşdur dedikde merkūm
Ali Ağa dahi tasdîk etmeğin sâlifü’l-beyân iki bâb odaların gedikleri başmuhâsebe
kaleminde mesfûr Arakil zimmî ismine olan kaydı ref ‘ ve terkīn ve fermân-ı
âlîşân-ı mezkûrdan ihrâc-birle mezbûr Ali Ağa üzerine kayd ve yedine sûret i‘tâ
buyrulmak bâbında istid‘â-yı inâyet eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]217

557 [82b-2] İsmail b. Ömer’in, Agob v. Bedros’a olan borcunu


kefaletinden dolayı Salih b. Süleyman’ın ödemesi gerektiği
150 guruş şâlî semeninden bâkī kefâleten edâya tenbîh
Ma‘rûz
İstanbul’da Sofcular hânında mütemekkin sâhib-i arzuhâl Boyacıoğlu Şâlîcı Agob
v. Bedros nâm zimmî meclis-i şer‘-i münîrde Mısır tüccârından derûn-ı arzuhâlde
mezkûrü’l-ism Muğlavî el-Hâc Salih b. Süleyman mahzarında bin iki yüz dokuz
senesi Zilka‘desinin on birinci günü târihiyle muvarrah işbu bir kıt‘a temessük
mantûkunca benim gāib ani’l-beled tüccârdan Muğlavî el-Hâc İsmail b. el-Hâc
Ömer nâm kimesne zimmetinde ma‘lûmü’z-zirâ‘ Ankara şâlîleri semeninden
hakkım olan dört yüz yirmi guruşa işbu mezbûr el-Hâc Salih tarafından bi’l-emr
ve’l-kabûl kefâlet-i mutlaka-yı sahîha ile kefîl ve zâmin olup meblağ-ı mezbûrun
yüz yirmi guruşunu bundan akdem asîl-i mezbûrdan ahz etmemle bâkīsi olan üç
yüz guruşu kefâletine binâen mezbûr el-Hâc Salih’den taleb ederim deyü tasaddî
eylediğim da‘vâmdan bâ-vesâtet-ı muslihîn bi’t-tav‘ ve’r-rızâ mezbûr el-Hâc Sa-
lih ile yüz elli guruşa ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl bedel-i sulh-i mezkûrdan
mâ‘adâ üç yüz guruşa varınca ziyâdesi olan yüz elli guruşa müte‘allika da‘vâdan
kefîl-i mezbûr el-Hâc Salih ile asîl-i mezbûr el-Hâc İsmail’den her birinin zim-
metini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledim deyü mukırr-ı zimmî-i mersûmun
sâdır olan bi’l-cümle takrîr-i meşrûhunu mezbûr el-Hâc Salih tasdîk ve sâlifü’l-
beyân ibrâdan istisnâ olunan bedel-i sulh-i merkūm yüz elli guruş zimmetinde
müdde‘î-i mesfûra sahîhan deyni olduğu kat‘iyyen ve tâyi‘an ikrâr u i‘tirâf etme-
ğin alâ-mûceb-i i‘tirâfihî meblağ-ı mezbûr yüz elli guruşun müdde‘î-i mersûm

475
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Agob zimmîye bi’l-külliye edâsıyla mezbûr el-Hâc ilzâm olunduğu İstanbul


Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-20 min-Şevvâl sene [1]217

558 [82b-3] Salih b. Süleyman’ın, Agob v. Bedros’a olan borcunu


ödemesi gerektiği
55 guruş hüküm
Ma‘rûz
İstanbul’da Sofcular hânında mütemekkin Boyacıoğlu Şâlîci Agob v. Bedros nâm
zimmî meclis-i şer‘-i münîrde Mısır tüccârından Muğlavî el-Hâc Salih b. Süley-
man mahzarında mezbûr el-Hâc Salih zimmetinde bundan akdem yedimden ve
malımdan iştirâ ve ahz eylediğim zirâ‘ ve fiyâtı beynimizde ma‘lûm Ankara şâlîleri
semeninden cem‘an altı yüz beş guruş hakkımın beş yüz elli guruşunu bana def ‘ ve
teslîm ben dahi kabz etmemle bâkīsi olan elli beş guruşu mezbûr el-Hâc Salih’den
hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında ber-vech-i muharrer ikrâr
lâkin müdde‘î-i mesfûr Agob zimmî kabzını mu‘terif olduğu meblağ-ı mezbûr
beş yüz elli guruşa benimle sulh olup mâ‘adâ elli beş guruşa müte‘allika da‘vâdan
zimmetimi kabûlümü hâvi ibrâ ve iskāt etmişdi deyü eylediği def ‘ine ikāmet-i
beyyineden ızhâr-ı acz edip talebiyle mersûm Agob zimmî vech-i şer‘î üzere
tahlîf olunmağın mûcebince meblağ-ı bâkī-i merkūm elli beş guruşun müdde‘î-i
mesfûr Agob zimmîye edâsıyla mezbûr el-Hâc Salih ilzâm olunduğu İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-20 L sene [1]217

559 [83a-1] Çıkrıkçı Abdi b. Ali ve ebeveyni kayıkçı Ali ve Zeliha’nın,


yabancı kişileri hanelerine almaları ve kötü halleri sebebiyle
mahalleden çıkarıldıkları
Mahalleden ihrâc
Ma‘rûz
İstanbul’da Molla Zeyrek kurbünde Timurhan Mahallesi İmâmı Mustafa Efendi ve
ahâlîsinden Osman Ağa ve el-Hâc Süleyman ve Mehmed Ağa ve İbrahim ve Meh-
med Akif Ağa ve Mehmed Beşe ve İbrahim Beşe ve es-Seyyid Abdi Beşe ve Mol-
la Mehmed Said ve el-Hâc Ali ve Mehmed Beşe vesâir otuz neferden mütecâviz
cema‘at-i Müslimîn meclis-i şer‘-i münîrde mahalle-i mezbûre sâkinlerinden Çık-
rıkçı Abdi b. Ali nâm kimesne muvâcehesinde merkūm Abdi ve ebeveyni kayıkçı
Ali ve Zeliha nâm zevcân mahallemiz sükkânından olup lâkin kendi hallerinde

476
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

ırzıyla mukayyedler olmayıp nâ-mahremden ictinâbı olmayan mechûletü’l-ahvâl


avratları menziline idhâl ve fuhşiyâta dâir ef ‘âl-i şenî‘ayı irtikâba ictisâr etmele-
riyle bi’d-defa‘ât kendilere tenbîh ve tekîd olundukda kat‘an mütenebbihler olma-
yıp mütecâsir oldukları ef ‘âl-i kabîhalarını icrâda ısrâr üzere olmalarıyla merkūm
Abdi ile ebeveyni zevcân-ı merkūmândan bi’l-külliye emn ve rahatımız meslûb
olmuşdur deyü iştikâ ve merkūm Abdi muvâcehesinde sû-i hâllerini ihbâra ve
mahalle-i mezbûreden hurûclarını cümlesi bi’l-ittifâk istid‘â ve istirhâm eyledik-
leri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min-Şevvâl sene [1]217

560 [83a-2] Girid adasından getirilen sabunun tevzii


Esma Sultan hazretlerinin bâ-fermân-ı âlî sabun tevzî‘i
Ma‘rûz
Ekliletü muhassanât tâcü’l-mestûrât zâtü’l-alî ve’s-sa‘âdât Devletlü İsmetlü Esma
Sultan aleyhü’ş-şân hazretlerinin kethüdâları ser-bevvâbîn-i dergâh-ı âlî Sa‘âdetlü
Ömer Ağa kullarının takdîm eylediği işbu takrîri bâlâsına derûn-ı takrîrde mu-
harrer sabun bozuk ve amele gayr-ı sâlih değil ise esnâfa râyic-i vakt üzere tevzî‘e
mübâderet eyleyesiz deyü bu dâ‘îlerine ve gümrük emini ağa kullarına hitâben
şerefrîz-i sudûr eden fermân-ı âlîlerine imtisâlen sultan-ı müşârun-ileyhâ haz-
retlerinin cezîre-i Girit’de vâki‘ rüsûm-ı bid‘at-i revgan-ı zeyt ve sabun Girit
mukāta‘ası fâizi malından olmak üzere yedinde dört yüz doksan sandık ve çuval
sabun olan tüccârdan Giridî Molla Mehmed ile sabuncu esnâfı ve bakkālân pa-
zarbaşısı ve bakkālân tâifesi huzûr-ı şer‘a ihzâr ve gümrük emini İzzetlü Hasan
Ağa kulları ile bi’l-ma‘iyye mazmûn-ı emr-i âlî kendilere tefhîm ve zikr olunan
sabunun numûnesi irâe olundukda Hanya sabunu olduğu zâhir ve nümâyân ola-
rak beher kantarı otuz dörder guruşa olmak üzere tarefeyn bi’t-terâzi kat‘-ı fi-
yat-birle zikr olunan ol mikdâr sabunun sülüsânını sabuncu esnâfı beynlerinde
tevzî‘ etmek üzere kabûl ve sülüsünü dahi bakkāl esnâfına teklîf olundukda bizler
dükkânlarımızda fukarâ için sagīr kâlıb tâ‘bir olunur birer ikişer paralık sabun bey‘
edegelip ve lede’l-hâce sabunculardan iştirâ ve dükkânımıza vaz-birle iktizâ eden
fukarâ ve ibâdullâha bey ederiz bu makūle külliyetli sabun iştirâ ve beynimizde
tevzî‘ eylediğimiz mesbûk olmayıp ve dükkânımızda dahi beş on vakıyye sabun
iştirâ eder makūle tâlibi olmamağla füruhtu bakkāl esnâfına müte‘assir olduğuna
binâen vakit ve zamânıyla akçesini edâ müte‘azzir ve ukde-i tehîre bâdi ve habisle
tazyîk olunuruz mülâhazasıyla bakkālân tâifesi kabûlden istinkâf ve imtinâ‘ etme-
leriyle sülüs-i bâkī-i mezkûru dahi Girid tüccârından Suluhan hancısının dama-
dı Sabuncu Mehmed Ağa fiyat-ı maktû‘a-i mezkûre üzere kabûl ve sabun sâhibi
olan mezbûr Molla Mehmed zikr olunan sabunu vech-i meşrûh üzere vezn-birle

477
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

sülüsânını sabuncu esnâfına ve sülüsünü dahi merkūm Mehmed Ağa’ya teslîm ve


onlar dahi fiyat-ı maktû‘a-i mezkûre üzere târih-i i‘lâmdan kırk bir gün va‘de ve
kırk bir gün dahi haklaşma cem‘an seksen iki gün tamamına değin akçesi ceste
ceste tamamen edâ ve îfâya tarefeynden müte‘ahhid ve bu vechile râzılar oldukları
İstanbul mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 Şevvâl sene [1]217

561 [83a-3] Yağ kapanı nazırlığına Hacı Ahmed’in tayin edildiği


Yağ kapanı nâzırlığı i‘lâmı
Ma‘rûz
Memleket-i Bağdâd’dan envâ‘-ı revgan ve ecnâs zehâyir getiren Galata yağ kapanı
tüccârının vürûd eden don ve çerviş yağlarının hıfz ve hirâsetine i‘âne için kapan-ı
mezkûra sâbıkā nâzır ta‘yîn olunup bundan akdemce azl olunan sâhib-i arzuhâl
Arabzâde el-Hâc Ahmed’in nâzırlığı husûsunu i‘lâm eyleyesin deyü bu dâ‘îlerine
hitâben şerefrîz-i sudûr eden fermân-ı âlîlerine imtisâlen kapan-ı mezkûr nâzırı
olan es-Seyyid Veliyüddin hasbe’l-iktizâ azl olunup yerine kemâl-i sadâkat ve
istikāmetle nezâret ve hizmet-i lâzımesini kemâ-yenbagī rü’yet edip bi’l-cümle
vürûd eden don ve Çerviş yağlarının bir dirhemi bilâ-emr-i âlî mahâll-i âhara sarf
olunmasına iğmâz-ı ayn ve müsâmaha ile hiyânet etmemek şartıyla mezbûr el-Hâc
Ahmed nâzır nasb ve ta‘yîn olunduğunu hâvi yedine bir kıt‘a fermân-ı âlîşân inâyet
ve ihsân buyrulmak bâbında istid‘â-yı inâyet eylediği İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min-Şevvâl sene [1]217

562 [83a-4] Atike bt. Ali’nin, kötü hali ve geçimsizliği sebebiyle


mahalleden çıkarılması
Mahalleden külliyen ihrâc
Ma‘rûz
İstanbul’da Edirnekapısı dâhilinde Neslişan Sultan Mahallesi İmâmı Hüseyin Efen-
di ve ahâlîsinden Uncu es-Seyyid Mehmed Çelebi ve Kolçavuşlarından Halil Çavuş
ve Münâdî es-Seyyid İbrahim ve Halil Ağa ve Yasinci Abdi Beşe ve Muhallebici es-
Seyyid Ali Beşe vesâirleri meclis-i şer‘-i münîrde sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-
zât Atike bt. el-Hâc Ali nâm Hatun muvâcehesinde merkūme Atike Hatun mahal-
lemizde sâkine olup lâkin kendi halinde ırzıyla mukayyede olmayıp bed-zebân ve
hadîdetü’l-lisân olup her birimize türlü türlü elfâz-ı kabîha ile şetm ve itâle-i lisân
eylediğinden mâ‘adâ nâ-mahremden ictinâbı olmamağla mechûletü’l-ahvâl rical
ve nisâyı menziline idhâl ve fuhşiyâta dâir ef ‘âl-i şenî‘ayı irtikâba ictisâr etmekle

478
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

bi’d-defa‘ât kendiye tenbîh olundukda kat‘an mütenebbih olmayıp mütecâsire ol-


duğu harekât-ı nâ-marziyesinde ısrâr üzere olmağla [83b] merkūmenin harekât-ı
nâ-marziyyesinden emn ve rahatımız meslûb olduğuna binâen ve bundan ak-
dem Ahi Çelebi mahkemesinde mezbûr ile murâfa‘adan yedimize verilen i‘lâm
mantûkunca mahalle-i mezbûreden ihrâc olunmuşken bu esnâda ber-takrîb yine
mahalle-i merkūmede menzil-i sâbıkına duhûl ve sâkine olmak dâ‘îyesinde ol-
mağla mezbûre Atike’den emn ve rahatımız bi’l-külliye meslûbdur deyü iştikâ
ve merkūmenin sû-i hâlini ihbâr ve mahalle-i merkūmeden ke’l-evvel hurûcunu
cümlesi bi’l-ittifâk istid‘â ve istirhâm eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Şevvâl sene [1]217

563 [83b-1] Şerife Münevvere bt. İbrahim Efendi’nin, Alacacı Takfur v.


Bedros aleyhine açtığı davanın reddedildiği
Elmas çiçek da‘vâsı zevcinin huzûruna tevkīf
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Şerîfe Münevvere bt. es-Seyyid İbrahim Efen-
di nâm hatun meclis-i şer‘-i münîrde derûn-ı arzuhâlde merkūmü’l-ism Alacacı
Takfur v. Bedros zimmî muvâcehesinde zevc-i sâbıkım olup hâlâ Mısr-ı Kahire’de
sâkin hâcegân-ı dîvân-ı hümâyûndan Osman Nesim Efendi târih-i i‘lâmdan altı
sene mukaddem zevciyet beynimizde kāime iken malımdan bin yedi yüz guruş
kıymetli elmas başlı bir çift bilezik ve beş yüz elli sekiz guruş kıymetli etrâfı altı
aded elmas taşlı ortası zümrüd bir yüzük ve dört yüz elli guruş kıymetli hayme
resminde bir elmas çiçek ve üç yüz guruş kıymetli mücevher bir altın sa‘at ve beş
yüz guruş kıymetli altı parmak bir rızâyî şalımı alıp kendi mülkü olmak üzere
mesfûr Takfur zimmîden iktirâz ve kabz eylediği deyni mukābelesinde zimmî-i
mersûme fuzûlî rehin ve teslîm edip lâkin zikr olunan sa‘at ve şal ve halılar be-
nim mülküm olup gāib-i mersûm Osman Nesim Efendi benim iznimsiz rehn
etmiş olmağla ben mücîze olmadığıma binâen eşyâ-i mezkûreyi mersûm Tak-
fur zimmîden taleb ederim deyü takrîr-i meşrûhu üzere eşyâ-i mezkûreyi gāib-i
mezbûr Osman Nesim Efendi’nin zimmîyi mersûme rehin ve teslîm eylediğini
mu‘terife iken mezbûrun gıyâbında zimmî-i mesfûrdan tasaddî eylediği da‘vâsı
mesmû‘a olmadığından mâ‘adâ istikşâf-ı hâl için mersûm Takfur zimmî istintak
olundukda husûs-ı mezkûru külliyen münkir olmağla müdde‘iye-i mezbûrenin
da‘vâ-yı mezkûreyi gāib-i mezbûrun huzûruna tevkīf olunmak iktizâ eylediği İs-
tanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min-Şevvâl sene [1]217

479
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

564 [83b-2] Halil b. Ömer’in, Sultan Abdülhamid Han vakfından icareli


bir bab kasap dükkânı gediğinin yarım hissesine malik olduğu
gösterir temessükünü kaybettiği
Kasab gediği temessükü zayiden istid‘â i‘lâmı
Ma‘rûz
Hüdâvendigâr-ı sâbık cennet-mekân firdevs-âşiyân Sultan Abdülhamid Han
aleyhi’r-rahmeti ve’l-Gufrân hazretlerinin evkāf-ı şerîfesi mülhakātından Yediku-
le haricinde vaki‘ on aded ganem selhhânelerinden beşinci selhhâneye merbût
kasab dükkânlarından Üsküdar kazâsına tâbi‘ Kartal kasabasında kâin bir bâb
kasab dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı
lâzıme-i ma‘lûmenin nısf-ı şâyi‘ine vakf-ı müşârun-ileyh mütevellîsi temessü-
küyle mutasarrıf olduğu ber-vech-i âtî ihbâr olunan Halil b. Ömer nâm kimes-
ne meclis-i şer‘-i münîrde vakf-ı müşârun-ileyhin kāimmakām-ı mütevellîsi
tarafından mürsel vekîl-i müsecceli Halil Efendi b. Ahmed ile hâssa kasabbaşısı
İzzetlü Mustafa Ağa tarafından mürsel kassabân kethüdâsı İsmail ve kasab us-
talarında es-Seyyid İbrahim ve Mehmed vesâirleri hâzır oldukları hâlde takrîr-i
kelâm edip dükkân-ı mezkûr derûnunda gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmenin nısf-ı şâyi‘i benim ber-vech-i meşrûh taht-ı tasarrufumda olup lâkin
cânib-i vakf-ı müşârun-ileyhden yedime verilen temessük bi-kazâillâhi te‘âlâ zâi‘
olmağla nısf-ı âlât-ı lâzıme-i mezkûrenin zabt ve tasarrufumuz için taraf-ı vakıf-
dan kaydı mûcebince zâyi‘den yedime temessük i‘tâsı matlûbum olmağla hakīkat-i
hal hâzirûn-ı mezbûrûndan istifsâr ve istihbâr olunsun dedikde fi’l-hakīka gedik
tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i mezkûrenin nısf-ı şâyi‘i işbu merkūm Halil’in ve nısf-ı
şâyi‘-ı âharı el-Hâc Ahmed b. Veliyüddin uhdelerinde olduğunu kethüdâ ve ka-
sab ustaları hâzirûn-ı mezbûrûn alâ-tarîkı’ş-şehâde haber verdiklerinden mâ‘adâ
mezbûr Halil’in yedinde olup meclis-i şer‘de ibrâz eylediği arzuhâl hâmişinde
mastûr defter-i vakıfdan muhrec derkenârdan dahi müstebân olmağla nısf-ı
âlât-ı mezkûrenin zabt ve tasarrufu için cânib-i vakf-ı müşârun-ileyhden kaydı
mûcebince zâyi‘den merkūm Halil yedine temessük i‘tâ olunmak bâbında istid‘â
eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min-Şevvâl sene [1]217

565 [83b-3] Mustafa b. İbrahim’in, Sultan Abdülhamid Han vakfından


icareli üç bab kasap dükkânı gediğini Mehmed b. İsmail’e devrettiği
Kasab
Ma‘rûz
Hüdâvendigâr-ı sâbık cennet-mekân firdevs-âşiyân Sultan Abdülhamid Hân

480
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

hazretlerinin evkāf-ı şerîfesi mülhakātından Yedikule hâricinde kâin on aded ga-


nem selhhânelerinden birinci selhhâneye merbût kasab dükkânlarından medîne-i
Üsküdar’da Toptaşı nâm mahalde bir bâb ve Atpazarı nâm mahalde bir bâb ve
kapı altı nâm mahalde bir bâb cem‘an üç bâb kasab dükkânları derûnlarında
mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmelerin nısf-ı
şâyi‘lerine vakf-ı müşârun-ileyh mütevellîsi temessüküyle mutasarrıf olan Mus-
tafa b. İbrahim meclis-i şer‘-i münîrde hâssa kasabbaşısı İzzetlü Mustafa Ağa ta-
rafından mürsel kasablar kethüdâsı İsmail vesâir kasab ustaları hâzır oldukları
hâlde âlât-ı lâzıme-i mezkûrelerini nısf-ı şâyi‘larına mutasarrıf olan bâ‘isü’l-i‘lâm
Mehmed b. İsmail muvâcehesinde takrîr-i kelâm edip zikr olunan üç bâb dekâkîn
derûnlarında mevcûde gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i mezkûrelerden muta-
sarrıf olduğum nısf hisse-i şâyi‘a-i mezkûrelerimi hüsn-i rızâ ve tayyib-i hatırımla
bedel-i ma‘lûm ve makbûz mukābelesinde bâ-re’y-i mütevellî mezbûr Mehmed’e
ferağ-ı mu‘teber-i kat‘îyle ferağ ve tefvîz eylediğimde ol dahi tefevvüz ve kabûl
edip ba‘de’l-yevm âlât-ı lâzıme-i merkūmelerde benim kat‘an alâka ve medha-
lim kalmayıp mecmû‘u [84a] mezbûr Mehmed’in hakk-ı müfevvezi ve dâhil-i
havza-i tasarrufu olmuşdur dediğini mezbûr Mehmed tasdîk etmeğin nısf-ı âlât-ı
mezkûreler fâriğ-i merkūm Mustafa’nın temessükü taraf-ı vakıfdan terk ve hıfz
olunup ferağından mezbûr Mehmed üzerine yedinde olan temessükü hâmişine
tahrîr ve temhîr ve defter-i vakf-ı şerîfe ba‘de’l-kayd temessükü i‘tâ buyrulmak
bâbında istid‘â eylediği İslâmbol Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-11 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]217

566 [84a-1] Ümmügülsüm bt. Ahmed’in, malik olduğu bir bab tütüncü
gediğini Ahmed b. Mehmed’e sattığı
Tütüncü gediği mübâya‘ası
Ma‘rûz
Maden kaleminde mukayyed tütüncü gediklerinden İstanbul’da Zindânkapısı
dâhilinde Tahmîs kurbünde Çavuşbaşı Hânı tahtında kâin taş mahzenlerden
Yenikapılızâde Derviş Ağa mahzeni demekle ma‘lûm bir bâb tütüncü mahzeni
derûnunda mevcûde beyne’l-hıref gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin
tedâvül-i eyâdî ile bâ-sened-i şer‘î mâlikesi olduğu tütüncüler kethüdâsı İbrahim
b. Ahmed ve Yiğitbaşı Ali b. Hüseyin ihbârlarıyla mütehakkık olan Ümmügülsüm
bt. Ahmed b. Abdullah nâm Hatun tarafından husûs-ı âtîde ikrâra vekîl olduğu
zâtını ârifân Yusuf b. Abdullah ve Ali Beşe b. Halil şehâdetleriyle sâbit olan Se-
lim b. Abdullah nâm kimesne meclis-i şer‘-i münîrde İstanbulî Ahmed b. Mehmed
muvâcehesinde müvekkilem mezbûrenin akd-i âti’z-zikr sudûruna değin müs-
takilleten yedinde mülk ve hakkı olup zikr olunan mahzen derûnunda mevcûde

481
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeyi tarefeynden icab ve


kabûlü hâvi şürût-ı müfside ve muvâza‘adan âri bey-i bâtt-ı sahîh-i şer‘î ve safka-i
vâhide ile mezbûr Ahmed’e bin üç yüz altmış guruşa bey‘ ve temlîk ve teslîm ey-
lediğinde ol dahi ber-vech-i muharrer iştirâ ve temellük ve tesellüm ve kabz ve
kabûl eyledikden sonra semeni olan meblağ-ı merkūm bin üç yüz altmış guruşu
müşteri-i mezbûr müvekkilem merkūmeye def ‘ ve teslîm ol dahi bi’t-tamam ahz u
kabz edip fîmâ ba‘d gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i mezkûre merkūm Ahmed’in
mülk-i müşterâsı ve hakk-ı sırfı olup müvekkilem mezbûrenin kat‘â alâka ve med-
hali kalmamağla mebî‘-i mezkûrun tağrîr ve gabnine ve gedik husûsuna müte‘allika
âmme-i de‘avîden her biri âharın zimmetini ibrâ ve iskāt ve her biri âharın ibrâsını
kabûl eyledi deyü mukırr-ı vekîl-i merkūmun takrîr-i meşrûhunu mezbûr Ahmed
tasdîk ettikden sonra gedik-i mezkûrun kaleminde kaydı merkūm Derviş Ağa
üzerinden ref ‘ ve terkīn ve mezbûr Ahmed üzerine kayd ve yedine sûret verilmek
bâbında istid‘â eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min-Şevvâl sene [1]217

567 [84a-2] Yani v. Elya ve Nikola’nın, malik oldukları francalacı ve


peksimetçi fırınını Artin v. Nevirat’a sattıkları
Galata’da francalacı ve peksimetçi fırını gediği mübâya‘ası
Ma‘rûz
Mahrûse-i Galata hısnı ebvâbından kireçkapısı dâhilinde Sultan Bayezid Mahalle-
sinde vâki‘ bir bâb francalacı ve peksimetçi fırını derûnunda mevcûde gedik tâ‘bir
olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin üç sehm i‘tibâriyle iki sehm-i şâyi‘ine tedâvül-i
eyâdî ile bâ-hüccet mâlik olan francalacı Yani v. İlya ve bir sehm-i şâyi‘ine mâlik
olan Nikola v. Mihal nâm zimmîler meclis-i şer‘-i münîrde habbâzân kethüdâsı
Mustafa ve yiğitbaşı Süleyman ve bi’l-cümle nizâm ustaları ve uncular kethüdâsı
es-Seyyid Mustafa ve yiğitbaşı Molla İbrahim vesâir mazbûtü’l-esâmî uncu tâifesi
hâzır oldukları hâlde Artin v. Nevirat nâm zimmî muvâcehesinde biz ber-vech-i
meşrûh mâlik olduğumuz francalacı ve peksimetçi fırını gediği tâ‘bir olunan âlât-ı
lâzıme-i mezkûreyi tarefeynden bi’l-icâb ve’l-kabûl bâtten ve sahîhan mersûm Ar-
tin zimmîye dört bin iki yüz guruşa bey‘ ve temlîk ve teslîm eylediğimizde ol dahi
ber-minvâl-i muharrer iştirâ ve temellük ve tesellüm ve kabûl ettikden sonra se-
meni olan meblağ-ı mezbûrun bin yüz guruşunu emrimiz ile Hatice nâm Hatun’a
verip ve mâ‘adâ üç bin yüz guruşu dahi beynimizde ma‘lûmü’l-vezn dakīk-i has
semeninden zimmetimizde mesfûr Artin zimmîye bâ-temessük deynimiz olan üç
bin yüz guruşa bi’t-terâzi takās ve mahsûb eyleyip ol vechile îfâ-yı deyn ve semen-i
mezkûru istîfâ etmemizle mebî‘-i mezkûrun tağrîr ve gabnine ve bi’l-cümle ge-
dik husûsuna müte‘allika âmme-i de‘avîden her birimiz mersûm Artin zimmînin

482
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

zimmetini kabûlü hâvi ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt eyledik fîmâ ba‘d
gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i mezkûrede bizim vechen mine’l-vücûh kat‘an
alâka ve medhalimiz kalmayıp mesfûr Artin zimmînin mülk-i müşterâsı ve hakk-ı
sırfı olmuşdur deyü mukırrân-ı zimmîyân-ı mersûmânın takrîr-i meşrûhlarını
mesfûr Artin tasdîk etmeğin gedik-i mezkûrun başmuhâsebede olan kaydı
mersûm Artin zimmî üzerine tahrîr ve kayd ve yedine sûret verilmek bâbında
istid‘â eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min-L sene [1]217

568 [84a-3] Ali b. Mehmed’in, sefîne semeninden kalan borcunu Tığlızâde


Mustafa Ağa b. İsmail’e ödemesi gerektiği
837,5 guruş sefîne semeninden bâkī hüküm
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl hâssa hasekilerinden Tığlızâde Mustafa Ağa b. İsmail meclis-i
şer‘-i münîrde derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism el-Hâc Ali b. Mehmed mahzarın-
da târih-i i‘lâmdan üç ay mukaddem Galata’da kalafat yeri nâm mahalde Mezbuta
Şayika tâ‘bir olunur bir kıt‘a sefînenin nısfı benim ve nısf-ı âharı gāib ani’l-beled
Ünyeli Hacı Said nâm kimesnenin yedimizde iştirâken mülkümüz iken şerîkim
mezbûr Hacı Said nısf hissesini bundan akdem işbu merkūm el-Hâc Ali’ye bey‘
murâd eylediğini bana ifâde eyledikde ben dahi sefîne-i merkūmeden nısf hisse-i
şâyi‘amı merkūm el-Hâc Said vesâtetiyle mezbûr el-Hâc Ali’ye bin dört yüz otuz
yedi buçuk guruşa bey‘ ve temlîk ve teslîm eylediğimde ol dahi iştirâ ve temellük
ve tesellüm ve kabûl eyledikden sonra semeni olan [84b] meblağ-ı mezbûrun altı
yüz guruşunu bana edâ ve teslîm ve mâ‘adâ sekiz yüz otuz yedi buçuk guruşu
hâlâ zimmetinde olmağla meblağ-ı bâkī-i merkūmu mezbûr el-Hâc Ali’den ta-
leb ederim deyü ba‘de’d-da‘vâ ve’l-istintak merkūm el-Hâc Ali cevâbında kaziy-
ye minvâl-i meşrûh üzere olduğunu bi-tamâmiha tâyi‘an ve kat‘an ikrâr u i‘tirâf
etmeğin alâ-mûceb-i i‘tirâfihî meblağ-ı bâkī-i merkūm sekiz yüz otuz yedi bu-
çuk guruşun müdde‘î-i mezbûr Mustafa Ağa’ya edâsıyla mezbûr el-Hâc Ali ilzâm
olunduğu bi’l-iltimâs huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-Şevvâl sene [1]217

569 [84b-1] Takfur v. Hürmüz’ün, Kiragos v. Matos ile alacak davasında


sulh oldukları
200 guruşa sulh
Ma‘rûz

483
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Havâss-ı Refî‘a nevâhîsinden Hasköy’de mütemekkin derûn-ı arzuhâlde


merkūmü’l-ism sarraf ve tütüncü Takfur v. Hürmüz nâm zimmî tarafından ber-
vech-i âtî sulh ve ibrâya ve bedel-i sulhü kabza vekîl olduğu Hisarlı Osman Ça-
vuş b. Hüseyin ile Kalpakçı Kirkor v. Kukas zimmî şehâdetleriyle sâbit olan Sarraf
Serkiz v. Agob zimmî bi’t-terâzi meclis-i şer‘-i münîrde arzuhâl eden Kiragos v.
Matos nâm zimmî muvâcehesinde müvekkilem mesfûr Takfur zimmînin mersûm
Kiragos zimmetinde cihet-i karzdan bâ-i‘lâm-ı şer‘î mahkûmun-bih alacak hakkı
olan iki yüz guruş mütâlebesinden mesfûr Kiragos zimmî ile bi’l-vekâle elli guruş
bedel-i medfû‘ ve makbûza ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl mâ‘adâsı olan yüz elli
guruşa ol dahi müvekkilem mersûmdan ma‘lûmü’l-vezn duhân semeni ve kayıcı-
lık ücreti ve gerek tütüncülük ücretinden şirketleri müddeti olan yedi ayda fâide
hâsıla hissesinden cem‘an mütâlebe eylediği altı yüz yetmiş beş guruşa ve hukūk-ı
sâire-i şer‘iyyeye müte‘allika mutlakan âmme-i de‘avî ve kâffe-i mütâlebâtdan her
birimiz bi’l-asâle ve bi’l-vekâle âharın zimmetini şürût-ı müfside ve uhûd-ı müb-
tileden âri ve cebr ve kerhden hâli ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt ve her
birimiz ber-minvâl-i meşrûh âharın ibrâsını kabûl eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri
İstanbul mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min-Şevvâl sene [1]217

570 [84b-2] Bostancı Mustafa Ağa b. Ali’nin, iltizam bedelininden


borcunu Sarraf Agob v. Aleksan’a ödemesi gerektiği
1.200 guruş bedel-i iltizâm reddi edâya tenbîh
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Sarraf Agob v. Aleksan nâm zimmî meclis-i şer‘-i münîrde Os-
man Ağa b. Ahmed hâzır olduğu hâlde Topkapı neferâtından derûn-ı arzuhâlde
mezkûrü’l-ism Bostanî Mustafa Ağa b. Ali mahzarında mezbûr Mustafa sâbıkā has
ahır hulefâsından Suğla sancağında Tümse karyesi ze‘âmetine mutasarrıf olan Ha-
san Ağa nâm kimesnenin yeğeni olmak takrîbiyle ze‘âmet-i mezkûreyi bin iki yüz
on yedi senesi Martından Şubatı gāyetine gelince bir seneliğini hâzır-ı merkūm
Osman Ağa ma‘rifetiyle mezbûr Mustafa bin iki yüz guruşa bana ilzâm ve bedel-i
iltizâmı olan meblağ-ı mezbûr bin iki yüz guruşu nefsi için ber-vech-i peşin ye-
dimden kabz ettikden sonra ze‘âmet-i mezkûre mutasarrıfı olan mezbûr Hasan
Ağa kable’z-zabt bu esnâda fevt ve ze‘âmet-i merkūme âhara tevcîh olunmağla
merkūm Mustafa’nın ber-vech-i meşrûh bedel-i iltizâm-ı mezkûr nâmıyla malım-
dan makbûzu olan meblağ-ı mezbûr bin iki yüz guruşu istirdâd murâdımdır deyü
ba‘de’d-da‘vâ ve’l-istintak mezbûr Mustafa cevâbında kaziyye minvâl-i meşrûh
üzere olduğunu bi-tamâmihî kat‘iyyen ve tâyi‘an ikrâr u i‘tirâf etmeğin alâ-
mûceb-i i‘tirâfihî makbûzu olan meblağ-ı merkūm bin iki yüz guruşu müdde‘î-i

484
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

mesfûr Agob zimmîye red ve teslîme mezbûr Mustafa’ya tenbîh olunduğu İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Şevvâl sene [1]217

571 [84b-3] Ağyazer v. Avanes’in, değirmen ve etmekçi fırını kirasını


Ümmügülsüm bt. Süleyman Ağa’ya ödemesi gerektiği
200 guruş fırın ve değirmen kirâsı hüküm
Ma‘rûz
Medîne-i Eyüb Yâvedûd nâm mahalde sâkine mu‘arrefetü’z-zât Ümmügülsüm
Hanım bt. Süleyman Ağa meclis-i şer‘-i münîrde Ekmekçi Ağyazer v. Avanes
zimmî muvâcehesinde Galata muzâfâtından Beşiktaş nahiyesine tâbi‘ Ortaköy’de
iskele başında vâki‘ bi’l-îcâreteyn taht-ı tasarrufumda olan bir kıt‘a değirmen ve
bir bâb etmekçi fırınımda şehriye kırk ikişer buçuk guruş kirâ ile mersûm Ağya-
zer zimmî müşâhereten müstecirim olup îcâre-i mezkûrenin mâh be-mâh ikişer
buçuk guruşu değirmen ve fırın-ı mezkûrun îcâre-i müeccelesi için cânib-i vakfa
vermek üzere sipariş ve havâle olunup mâ‘adâ kırkar guruşdan işbu târih-i i‘lâm
senesi Cumâdelâhire gurresinden Şevvâli’l-mükerremi gāyetine gelince beş aylık
mesfûrun zimmetinde müctemi‘ olan iki yüz guruşu mersûm Ağyazer zimmîden
hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında ber-vech-i muharrer ikrâr
u i‘tirâf edip lâkin değirmen ve fırın-ı mezkûrlar bundan akdem ta‘mîre muhtâc
olmağla müdde‘iye-i mezbûrenin emriyle malımdan üç yüz yedi guruş yirmi
altı para harc ve sarfla zikr olunan değirmen ve fırının ba‘zı mevâzi‘ini ta‘mîr ve
termîm etmemle masrûfum olan meblağ-ı mezbûru bi’l-mürâca‘a mezbûre Üm-
mügülsüm Hanım’dan taleb ederim deyü eylediği da‘vâsına ikāmet-i beyyineden
ızhâr-ı acz edip talebiyle mezbûre Ümmügülsüm Hanım vech-i şer‘î üzere tahlîf
olunmağın mûcebince mersûm Ağyazer zimmî da‘vâ-yı mezkûresiyle bilâ-beyyine
mu‘ârazadan ba‘de’l-men zimmî-i mesfûrun sâlifü’l-beyân ikrârıyla lâzım gelen
meblağ-ı mezbûr iki yüz guruşu müdde‘iye-i mezbûre Ümmügülsüm Hatun’a
edâsıyla mersûm Ağyazer zimmî ilzâm olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 Şevvâl sene [1]217

572 [84b-4] Hüseyin b. Mehmed’in, Mustafa b. Mehmed aleyhine açtığı


eşya ve akçe davasında iddiasını ispat edemediğinden muarazadan
men edildiği
Eşyâ ve akçe da‘vâsı men‘i
Ma‘rûz

485
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Peştemâlci Hânı ahâlîsinden el-Hâc Hüseyin b. Mehmed İstanbul Bâb Mahke-


mesinde meclis-i şer‘de Mustafa b. Mehmed nâm kimesne mahzarında bundan
akdem vâki‘ olan iplikçi Hânı harîkinde eşyâ-i memlûkemden ihrâc eylediğim
dört guruş kıymetli bir sepet sandık derûnunda mevzû‘ yüz altmış guruş kıymetli
eşyâm ile nakden iki yüz doksan beş guruşum olup ve otuz beş guruş kıtmetli
bir eyer ma‘a takımı [85a] Parmakkapı civârında eskici dükkânı önünde tarîk-i
âmda mezbûr Mustafa’ya mülâki olduğumda ol dahi mahâll-i merkūmda kendi
eşyâsını vaz‘ edip muhâfız üzere iken bana sen dahi bu mahalle eşyâlarını vaz‘
eyle muhâfaza ederim demekle ben dahi mahâll-i mezbûrda eşyâlarımı mezbûr
Mustafa’nın eşyâlarını yanına vaz‘ ve teslîm edip ba‘dehû mezbûr Mustafa ken-
di eşyâsıyla ma‘an benim sâlifü’z-zikr sandığım ile eyerim ahz etmekle suâl olu-
nup eşyâ-i muharrere-i mezkûre mevcûde ise ayânını müstehlike ise ba‘de’s-sübût
kıymet-i şer‘iyyelerini mezbûr Mustafa’dan taleb ederim deyü da‘vâ ol dahi kül-
liyen ba‘de’l-inkâr müdde‘î-i merkūm ber-vech-i muharrer müdde‘âsına ikāmet-i
beyyine edemeyip bi’t-taleb mezbûr Mustafa muvâcehesinde ber-nehc-i şer‘î tahlîf
olunmağın mûcebince müdde‘î-i mezbûr da‘vâ-yı mezkûresiyle mezbûr Mustafa’ya
bilâ-beyyinetin âdile bî-vech-i şer‘î mu‘ârazadan men‘ olunduğu mübâşirleri kapı
kethüdâsı İbrahim Beşe iltimâsıyla huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-28 min-Şevvâl sene [1]217

573 [85a-1] Zenciye Emine bt. Abdullah’ın, kocası İsmail b. Yusuf ’tan
muhâlaa yoluyla boşandığı
İsbât-ı hul‘
Ma‘rûz
Derviş İsmail b. Yusuf İstanbul Bâb Mahkemesinde meclis-i şer‘de mu‘arrefetü’z-
zât Zenciye Emine bt. Abdullah mahzarında mezbûre Zenciye Emine yirmi beş
guruş mehr-i müeccel tesmiyesiyle zevce-i medhûlün-bihâm olup bana itâ‘at ve
inkıyâd etmemekle suâl olunup bana itâ‘ate mezbûre Zenciye Emine’ye tenbîh
olunmak matlûbumdur deyü da‘vâ eyledikde ol dahi cevâbında müdde‘î-i mezbûr
zevc-i dâhili olduğunu ikrâr lâkin târih-i i‘lâmdan üç sene mukaddem medîne-i
Üsküdar’da İhsaniye Mahallesinde huzûr-ı Müslimînde zimmetinde mütekarrir
ve ma‘kūdun aleyh olan meblağ-ı mezbûr yirmi beş guruş mehr-i müeccelim üze-
rine muhâla‘a-i sahîha-i şer‘iyye ile hul‘ olduğumda ol dahi hul‘-ı mezkûru kabûl
etmişdi deyü eylediği def ‘ini makbuli’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan Hayreddin
Ağa b. el-Hâc Ömer nâm kimesneler ile Fâtıma bt. Hüseyin ve Hatice bt. Abdullah
şehâdetleriyle muvâcehesinde isbât etmeğin mûcebince müdde‘î-i merkūm Der-
viş İsmail zevciyet da‘vâsıyla mezbûre Zenciye Emine’ye tâ‘bir bi-gayr-ı vech-i şer‘î
mu‘ârazadan men‘ olunduğu bi’l-iltimâs huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-28 min-L sene [1]217

486
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

574 [85a-2] Sultan Abdülhamid Han vakfından icareli bir bab kasap
dükkânı gediğinin Seyyid Mustafa b. Hasan’ın vefâtıyla, Seyyid
İbrahim ve Seyyid Ahmed’e devredildiği
Yenicâmi’de kasab gediği mübâya‘a
Ma‘rûz
Hüdâvendigâr-ı sâbık cennet-mekân firdevs-âşiyân Sultan Abdülhamid Hân
aleyhi’r-rahmeti ve’l-Gufrân evkāf-ı şerîfesi mülhakātından Yedikule hâricinde
kâin on aded ganem selhhânelerinden birinci selhhâneye merbût kasab
dükkânlarından İstanbul’da Yenicâmi havlusunda vâki‘ bir bâb kasab dükkânı
derûnunda mevcûde beyne’l-hıref gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeye
vakf-ı müşârun-ileyh mütevellîsi temessüküyle mutasarrıf olan kasab ustaların-
dan es-Seyyid Mustafa b. el-Hâc Hasan bilâ-veled fevt olup gedik-i mezkûr cânib-i
vakfa aid olduğu ihbâr olunmağla âlât-ı lâzıme-i mezkûreyi ber-vech-i âtî istîcâra
tâlibler kasab esnâfından istihkākları nümâyân olan bâ‘isü’l-i‘lâm kendi nefsinden
asîl ve es-Seyyid Ahmed b. Hüseyin b. Ahmed nâm kimesne tarafından husûs-ı
âtîde vekîl olduğu Kethüdâ İsmail b. Mehmed ve Halil b. Ömer şehâdetleriyle
sâbit olan es-Seyyid İbrahim b. es-Seyyid Ali meclis-i şer‘-i münîrde ekliletü’l-
muhassanât tâcu’l-mestûrât zâtü’l-aliyy ve’s-sa‘adât Devletlü İsmetlü Vâlide Sul-
tan aleyhi’ş-şân hazretlerinin kethüdâ-yı vâlaşânları ve vakf-ı müşârun-ileyhin
kāimmakām-ı mütevellîsi Semahatlü Atûfetlü Yusuf Ağa hazretleri taraflarından
umûr-ı vakfı rü’yete vekîl-i müsecceli Halil Efendi b. Ahmed mahzarında hâssa
kasabbaşısı İzzetlü Mustafa Ağa tarafından mürsel kethüdâ-yı merkūm İsmail
vesâir mazbûtü’l-esâmî kasab ustaları hâzır oldukları hâlde bi’l-asâle ve bi’l-vekâle
takrîr-i kelâm edip kāimmakām-ı mütevellî-i mûmâ-ileyh taraflarından umûr-ı
vakfı rü’yete vekîl-i müsecceli mezbûr Halil Efendi gedik tâ‘bir olunan âlât-ı
lâzıme-i mezkûreyi müteveffâ-i merkūmun mahlûlünden sûk-ı Sultanîde ba‘de’l-
müzâyede ve inkita‘ı’r-rağbe el-yevm mu‘accele-i mümâsili olduğu bi’l-ihbâr
mütehakkık olan sekiz yüz guruş mu‘accele ile taraf-ı vakf-ı müşârun-ileyhden
kāimmakāmlığı hasebiyle benimle müvekkilim mezbûr es-Seyyid Ahmed’e ale’l-
iştirâki’s-seviyy îcâr ve teslîm etmeleriyle biz dahi ber-vech-i muharrer ma‘an
istîcâr ve tesellüm ve kabûl ve mu‘accele-i merkūm sekiz yüz guruşu taraf-ı vakf
için vekîl-i mezbûra teslîm ve umûr-ı vakf-ı müşârun-ileyhe sarfla istihlâke
emr etmemizle ol dahi kabz ve umûr-ı vakfa sarfla ba‘de’l-istihlâk mu‘accele-i
müstehleke-i merkūmenin adem-i istîfâsına ve bi’l-cümle husûs-ı merkūma mü-
te‘allika âmme-i de‘avîden taraf-ı vakfı ve kāimmakām-ı mütevellî-i mûmâ-ileyh
ile vekîl-i mezbûrun zimmetlerini kabûlü hâvi bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ibrâ ve iskāt
eyledim dediğini kāimmakām-ı mütevellî vekîl-i mezbûr tasdîk etmeğin sâlifü’l-
beyân gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i müteveffâ-i merkūmun mahlûlünden

487
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

vech-i meşrûh üzere merkūmân es-Seyyid İbrahim ve es-Seyyid Ahmed’e ale’l-


iştirâki’s-seviyy îcâr olunduğunu müş‘ir bi’l-münâsafa zabt ve tasarrufları için
taraf-ı vakf-ı müşârun-ileyhden temessük i‘tâ buyrulmak bâbında istid‘â eyledik-
leri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min-Şevvâl sene [1]217

575 [85a-3] Seyyid Hüseyin b. Abdullah ile Hüseyin b. Mustafa’nın alacak


davasında birbirlerinin zimmetlerini ibrâ ettikleri
Da‘vâsı mesmû‘a olmayıp ibrâ
Ma‘rûz
Sahtiyâncı es-Seyyid Hüseyin b. Abdullah nâm kimesne meclis-i şer‘-i münîrde
tüccârdan es-Seyyid Mustafa b. el-Hâc Ali ve Hacızâde Mehmed b. el-Hâc Sa-
lih ve Mustafa b. Murad ve Mahmud b. Mehmed nâm kimesneler hâzır oldukları
hâlde el-Hâc Hüseyin b. Mustafa mahzarında târih-i i‘lâmdan bir sene mukad-
dem hâzirûn-ı mezbûrûnun kefâletleriyle mezbûr el-Hâc Hüseyin’den iktirâz ve
kabz eylediğim bin dört yüz altmış guruşun yedi yüz kırk guruşunu mukaddemâ
nakden kendiye def ‘ ve teslîm etmemle ol vechile bâkī zimmetinde olan yedi yüz
yirmi guruş deynim mukābelesinde malımdan mecmû‘u bin iki yüz otuz guruş
kıymetli iki yüz beş aded kırmızı sahtiyânlarımı merkūma rehn ve teslîm ol dahi
irtihân ve kabz etmişdi hâlâ meblağ-ı [85b] bâkī-i mezbûru edâ birle mârru’z--zikr
rehn olan ol mikdâr sahtiyânlarımı bana red ve teslîme merkūm el-Hâc Hüseyin’e
tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında sen deynin
olan meblağ-ı bâkī-i mezbûr mukābelesinde işbu sene-i mübâreke Şa‘banı gurre-
sinde bana rehn vaz‘ ve teslîm eylediğin ol mikdâr sahtiyânları târih-i mezbûrdan
otuz bir gün mürûruna değin benim için edâ-yı deyn müyesser olmaz ise semen-i
misliyle âhara bey‘ ve semenini kabz ve makbûzunu deyn-i mezkûra takās eyle-
ye deyü bana emr etmekle ben dahi emrinle vakt-i mev‘ûd hulûlünde zikr olu-
nan ol mikdâr sahtiyânları kefîllerin hâzirûn-ı mezbûrûnun ma‘rifetleriyle sûk-ı
sultânîde semen-i misli olan beheri üçer buçuk guruşa olmak üzere âhara bey‘
ve semeni olan cem‘an yedi yüz on yedi buçuk guruşu kabz ve deyn-i mezkûruna
takās ve mahsûb etmişdim deyü küfelâm hâzirûn-ı merkūmûnun tasdîkleriyle ey-
lediği da‘vâsını udûlden Tâcir es-Seyyid Ali Çelebi b. Süleyman ve Saka Ali Beşe b.
Ali şehâdetleriyle vech-i şer‘î üzere muvâcehemde isbât ettikden mâ‘adâ küfelâm
hâzirûn-ı merkūmûn dahi meblağ-ı mekfûlün bih-i mezbûr için ilzâm-ı ribhi
olunmadan murâbahası nâmıyla emrinle malımızdan merkūm el-Hâc Hüseyin’e
verdiğiniz iki yüz yirmi sekiz guruşu bi’l-mürâca‘a taleb ederiz deyü benden
tasaddî eyledikleri da‘vâ-yı mezkûreleri mesmû‘a olmadığı kendilere tefhîm olun-
dukdan sonra bi’l-cümle zikr olunan husûslara vesâir beynimizde cereyân eden

488
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

cemî‘-i hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan


ben mezbûr el-Hâc Hüseyin ile hâzirûn-ı merkūmûnun zimmetlerini onlar dahi
kezâlik benim zimmetimi her birimiz ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt ve
her birimiz âharın ibrâsını kabûl eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri İstanbul mahke-
mesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Şevvâl sene [1]217

576 [85b-1] İmtihan edilen İbrahim Edhem Halife’nin hitabete ehliyeti


olduğunu ispatladığı
İmtihan-ı hatîb
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen derûn-ı arzda mezkûrü’l-ism İbrahim Ed-
hem Halîfe’nin hitâbet-i mezkûre cihetine ehliyeti mütebeyyin olmak için meclis-i
şer‘de imtihan olundukda cihet-i merkūmeye vücûhları şâyeste olup istihkākı
zâhir ve nümâyân olduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-2 Zilka‘de sene [1]217

577 [85b-2] Davud Çavuş vakfından icareli, menzil davasında Saltana ve


Aleknazar v. Artin ile Hanima Nasraniye’nin yüz altmış beş guruşa
sulh oldukları
Davud Çavuş vakfından menzil da‘vâsından 165 guruşa sulh
Ma‘rûz
İstanbul’da Samatya nâm mahalde mütemekkinler derûn-ı arzuhâlde isimle-
ri mezkûr Filibos ve kız karındaşları şahısları mu‘arrefe Saltana ve Aleknazar
evlâd-ı Artin nâm zimmî ve Nasrâniyeler Çarşamba günü arz odasında huzûr-ı
âsafânelerinde ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde nezâret-i dâ‘îlerinde âsûde evkāfdan
merhûm Davud Çavuş vakfı musakkafâtından İstanbul’da Gedikpaşa kurbünde
Dîvân-ı âlî Mahallesi’nde Külhan sokağında vâki‘ ma‘lûmü’l-hudûd şehriye ye-
dişer buçuk akçe îcâre-i müecceleli bir bâb menzile bâ-temessük-ı mütevellî bi’l-
îcâreteyn mutasarrıfe olan sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’ş-şahs Hanime bt. İpek
Nasrâniye muvâcehesinde vakf-ı mezbûr mütevellîsi mahalle-i mezbûre Mehmed
Nuri b. Zeynelâbidin hâzır olduğu hâlde menzil-i mezkûr babamız mesfûr Ar-
tin zimmînin anası ceddemiz Gül Nasrâniyenin bi’l-îcâreteyn taht-ı tasarrufunda
iken bin iki yüz iki senesi Rebî‘ulevvel’inin yirmi üçüncü günü ceddemiz mersûme
Gül Nasrâniye sağlığında mersûme Hanima Nasrâniye ile zevci Ağya v. Hamber-
son zimmînin iktirâz ve kabz eylediği üç yüz guruş mukābelesinde her ne zamân

489
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

meblağ-ı mezbûru edâ ederse redd-i ferağ etmek üzere zevcân-ı mersûmâna ale’l-
iştirâki’s-seviyy bâ-re’y-i mütevellî fâriğa olup kable’l-edâ ve’r-red bin iki yüz on
senesinde ceddemiz mersûme hâlike oldukda sadrı oğlu babamız peştemalci Ar-
tin zimmîye menzil-i mezkûr âdiyen intikāl edip lâkin meblağ-ı merkūmun ver-
mek müyesser olmaksızın bin iki yüz on bir senesinde babamız mesfûr Artin dahi
hâlik olmağla menzil-i merkūm âdiyen bize intikāl etmekle meblağ-ı merkūm üç
yüz guruşu yedimizden ahz-birle menzil-i merkūmdan bâ-re’y-i mütevellî kasr-ı
yedine mesfûre Hanime Nasrâniye’ye tenbîh olunmak murâdımıdır deyü da‘vâ ey-
lediğimizde ol dahi cevâbında menzil-i merkūma mutasarrıfe olan mersûme Gül
Nasrâniye târih-i mezbûrda sağlığında benimle zevcim mersûm Ağya zimmîden
karz aldığı üç yüz guruş mukābelesinde menzil-i merkūmu ale’l-iştirâki’s-seviyy
benimle zevcim mesfûre bâ-re’y-i mütevellî fâriğa oldukdan sonra kable’l-edâ ve’t-
tahlîs mesfûre Gül Nasrâniyenin helâkinden mukaddem oğlu babanız mersûm Ar-
tin hâlik olup ba‘dehû mesfûre Gül Nasrâniye dahi bilâ-veled hâlike olmağla ol vec-
hile menzil-i merkūm mahlûl ve cânib-i vakfa aid olmağla ol târihde vakf-ı mezbûr
mütevellîsi olan Zeynelâbidin nâm kimesne üç yüz elli guruş mu‘accele-i makbûza
ve îcâre-i müeccele-i kadîme-i mezkûresiyle taraf-ı vakıfdan bi’t-tevliye benim-
le zevcim mesfûre ma‘an îcâr ve teslîm biz dahi ba‘de’l-istîcâr ve’l-kabûl zevcim
mesfûr Ağya zimmî dahi hâlik olup nısf-ı menzil-i mezkûr sulbî kebîr oğlu Nişan
zimmîye âdiyen intikāl etmekle mesfûr Nişan zimmî dahi nısf-ı menzil-i mezbûru
bâ-re’y-i mütevellî bana ferağ ve kasr-ı yed etmekle ol vechile menzil-i mezkûru
zabt ve tasarruf ederim deyip babamız mersûm Artin zimmînin helâkı cedde-
miz mesfûre Gül Nasrâniyenin helâkinden sonra olduğunu ve menzil-i merkūma
istihkākını ve ba‘dehû ber-vech-i meşrûh bi’l-intikāl bizim istihkākımızı inkâr ve
ol vechile beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a mesfûre Hanima Nasrâniye kat‘an
li’n-nizâ‘ malından teberru‘an her birimize elli beşer guruşdan cem‘an yüz altmış
beş guruş verip biz dahi ahz u kabz edip menzil-i mezkûra ve bi’l-cümle hukūk-ı
şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i de‘avîden mersûme Hanıma Nasrâniyenin zimme-
tini şürût-ı müfside ve uhûd-ı mübtileden âri ve cebr ve kerhden hâli ibra-i âmm-ı
sahîh-i şer‘î ile kat‘iyyen ibrâ ve iskāt eylediğimizde ol dahi ibra-i mezkûrumuzu
kabûl edip ve mütevellî-i hâzır-ı mezbûr mesfûre Hanima Nasrâniyenin tasarru-
funu re’y edip bu vechile kat‘-ı münâza‘a eyledik deyü tarefeynin ikrâr ve tasdîkleri
İstanbul mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-24 min-Şevvâl sene [1]217

578 [86a-1] Safiye bt. Veliyüddin’in, kendisini ölünceye kadar bakmak


şartıyla Seyyid Ali b. Ali’ye verdiği evini geri aldığı
Menzil ferağı geriye red ve teslîme tenbîh
Ma‘rûz

490
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Mübârek rikāb-ı kamer-tâb-ı hüsrevâneye takdîm-i arzuhâl eden mu‘arrefetü’z-


zât Safiye bt. Veliyüddin nâm Hatun Çarşamba günü arz odasında huzûr-ı
âsafânelerinde bi’l-ma‘iyye rü’yete me’mur Haremeyn-i Muhteremeyn müfettişi
müderrisîn-i kirâmdan Faziletlü Mehmed Atâullah Efendi hâzır olduğu hâlde akd
olunan meclis-i şer‘-i münîrde derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Yağcı es-Seyyid
Ali b. el-Hâc Ali ile zikri âtî menzile müstakilleten mutasarrıfe olan Şehriban bt.
Mustafa b. Abdullah nâm Hatun tarafından husûs-ı âtîde vekîl olduğu zâtını ârifân
Attârzâde Mehmed Emin Çavuş b. Abdullah ve Mustafa b. Hüseyin şehâdetleriyle
sâbit olan Bostanî Mehmed b. Mustafa muvâcehelerinde Haremeyni’ş-şerîfeyn
mütevellîsi Hâcegân-ı Dîvân-ı Hümâyûndan İzzetlü Osman Efendi tarafından
mürsel vekîli Mehmed Kazım Efendi b. Mustafa hâzır olduğu hâlde vakf-ı şerîf-i
mezbûr musakkafâtından İstanbul’da Ahırkapı kurbünde İshakpaşa Mahallesi’nde
kâin şehriye on beş akçe îcâre-i müecceleli müfrez bir bâb menzil bâ-temessük-ı
mütevellî bi’l-îcâreteyn taht-ı tasarrufumda iken bin iki yüz on altı sene-
si Rebî‘ülevvelinin on dokuzuncu günü ben fakīre ve alîle ve ihtiyâre olmamla
menzil-i mefrûz-ı mezkûru beni ölünceye değin görüp gözetmek şartıyla bâ-re’y-i
mütevellî mezbûr es-Seyyid Ali’ye fâriğa olduğumdan sonra müvekkile-i mezbûre
Şehriban Hatun’a cihet-i karzdan beş yüz guruş deynim olmağla merkūm es-Seyyid
Ali menzil-i mezkûru ber-vech-i muharrer kendiye fâriğa olduğuma binâen deyn-i
mezkûrunu ben malımdan veririm deyü menzil-i merkūmu işbu târih-i i‘lâm se-
nesi Cemâziyelâhiri’nin on birinci günü dâyînem müvekkile-i merkūme Şehri-
ban Hatun’a meblağ-ı mezbûr beş yüz guruş mukābelesinde bâ-re’y-i mütevellî
fuzûlî fâriğ olup lâkin fi’l-hakīka meblağ-ı merkūm beş yüz guruş müvekkile-i
mezbûreye benim deynim olup ve şürût-ı mezkûr ile mezbûr es-Seyyid Ali’ye olan
fâriğim şer‘an sahîh olmayıp ve mezbûrun dahi müvekkile-i mezbûre Şehriban
Hatun’a ferağında benim icâzetim olmamağla meblağ-ı merkūm beş yüz guru-
şu yedimden ahz-birle menzil-i merkūmdan kasr-ı yedine müvekkilesi mezbûre
Şehriban Hatun’a izâfetle vekîl-i merkūm Ahmed’e tenbîh ve merkūm es-Seyyid
Ali’nin ferağ-ı mezkûra binâen bî-vech müdâhalesi men‘ olunmak matlûbumdur
deyü da‘vâ ettikde vekîl-i mezbûr Bostanî Ahmed cevâbında müdde‘iye-i merkūme
Safiye Hatunu da‘va-yı mezkûresinde bi’l-vekâle tasdîk ve mezbûr es-Seyyid Ali
cevâbında menzil-i müfrez-i mezkûr müdde‘iye-i merkūme Safiye Hatun’un bi’l-
îcâreteyn taht-ı tasarrufunda malımdan kendiye verdiğim bin yedi yüz guruş bedel
mukābelesinde menzil-i merkūmu kat‘iyyen bana fâriğa olup ben dahi meblağ-ı
merkūm beş yüz guruş mukābelesinde müvekkile-i merkūme Şehriban Hatun’a
fâriğ olmuşdum deyip şart-ı mezkûru inkâr ve ber-minvâl-i muharrer malımdan
mezbûre Safiye Hatun’a bin yedi yüz guruş verdim istirdâd ederim deyü eyledi-
ği da‘vâsına ikāmet-i beyyineden ızhâr-ı acz eyleyip tahlîfe dahi tâlib olmamağla
mezbûr es-Seyyid Ali meblağ-ı merkūm mütâlebesiyle bilâ-beyyine mu‘ârazadan
ba‘de’l-men‘ müdde‘iye-i mezbûre Safiye Hatun ferağ-ı merkūm şart-ı mezkûr ile

491
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

olduğunu lede’t-tezkiye adl ve makbûlü’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan mahalle-i


mezbûre ahâlîsinden ve bevvâbîn-i hâssadan es-Seyyid Mustafa b. es-Seyyid Hü-
seyin ve es-Seyyid Osman b. es-Seyyid İsmail şehâdetleriyle arz odasında huzûr-ı
âsafânelerinde merkūm es-Seyyid Ali ve vekîl-i merkūm Bostanî Ahmed ve
mütevellî vekîli hâzır-ı mezbûr muvâcehelerinde vech-i vecih-i şer‘î üzere isbât
etmeğin mûcebince meblağ-ı mezbûr beş yüz guruşu müvekkile-i mezbûre Şeh-
riban Hatun için vekîl-i mezbûra bi’t-taleb edâ-birle menzil-i müfrez-i mezkûru
bâ-re’y-i mütevellî müdde‘iye-i merkūme Safiye Hatun’a ferağ ve kasr-ı yed etmek
üzere müvekkile-i merkūmeye izâfetle vekîl-i mezbûr Bostanî Ahmed’e tenbîh ve
mezbûr es-Seyyid Ali’nin menzil-i merkūma bî-vech müdâhalesi men‘ olunduğu
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-24 min-Şevvâl sene [1]217

579 [86a-2] Parçacı Uzunoğlu Kigork v. Mardros’un varsilerinin, Kamal


v. Aşur aleyhine açtıkları parçacı gediği davasında iddialarını ispat
edemediklerinden muarazadan men edildikleri
Parçacı gediği bey‘-i bi’l-vefâ da‘vâsı şer‘an mesmû‘a olmayıp mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
İstanbul’da Lanka-i Kebîr kurbünde Baklalı Mahallesinde mütemekkin iken bun-
dan akdem hâlik olan Parçacı Uzunoğlu Kigork v. Mardros nâm zimmînin verâseti
zevcesi Keher bt. Haçador Nasrâniye ile sulbî kebîr oğlu Manas ve sagīr oğlu Ka-
rabet ve sagīre kızı Penbe’ye inhisârı tahakkukundan sonra kendi nefsinden asîl
ve sagīrân-ı mersûmânın anaları ve bâ-hüccet mansûbe vasîleri mu‘arrefetü’ş-şahs
zevce-i mersûme Keher Nasrâniye ile mesfûr Manas zimmîden her biri meclis-i
şer‘-i münîrde zikri âtî tâ‘bir olunan âlât-ı lâzımeye vaz‘-ı yedi mütehakkık olan
Kamal v. Aşur nâm Yahûdi muvâcehesinde İstanbul’da batpazarı nâm mahal-
de yorgancılar sûku kurbünde Yüncü Hânı civârında vâki‘ bir kepenk parçacı
dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûme mûrisimiz zevcim hâlik-i mersûmun yedinde mülkü olduğu hâlde bin iki
yüz on beş senesi Ramazani’l-mübâreğinin on beşinci günü sağlığında Yahûdi-i
mesfûr yedinden iktirâz ve kabz eylediği beş yüz guruş deyni mukābelesinde
her ne zamân meblağ-ı merkūmu edâ ederse redd-i mebî‘ etmek şartıyla âlât-ı
lâzıme-i mezkûreyi Yahûdi-i mesfûra vefâen bey‘ ve teslîm ol dahi ber-vech-i
muharrer iştirâ ve tesellüm ve kabûl edip lâkin fi’l-hakīka meblağ-ı mezbûr beş
yüz guruş deyn ve âlât-ı lâzıme-i merkūme rehn olmağla meblağ-ı mezbûru edâ-
birle redd-i mebî‘ müyesser olmaksızın mûrisimiz zevcim mesfûr Kigork hâlik ve
âlât-ı lâzıme-i merkūme bizimle sagīrân-ı mersûmâna mevrûs olmağla meblağ-ı
mezbûr beş yüz guruşu kendi malımızdan olmak üzere yedimizden ahz-birle

492
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

âlât-ı lâzıme-i merkūmeden keff-i yed ve bize teslîme Yahûdi-i mersûma tenbîh
olunmak bi’l-asâle ve bi’l-verâse ve bi’l-vesâye murâdımızdır deyü da‘vâ ettikle-
rinde Yahûdi-i mersûm dahi cevâbında hâlik-i mesfûr Kigork sağlığında yedinde
müstakillen mülkü olduğu hâlde gedik tâ‘bir olunan â‘lât-ı lâzıme-i merkūmeyi
târih-i mezbûrda dokuz yüz guruşa bâtten ve sâhîhan bana bey‘ ve temlîk ve
teslîm ben dahi ber-vech-i muharrer iştirâ ve temellük ve tesellüm ve kabz ve
kabûl ve semeni olan meblağ-ı mezbûr dokuz yüz guruşu beyaz akçe olmak üzere
huzûr-ı Müslimînde bâyi‘-i zimmî-yi mesfûra [86b] add ve teslîm bi’t-tamam ve’l-
kemâl ahz u kabz eyledikden sonra bey‘-i mezbûr bâtten ve kat‘iyyen olduğunu
ve âlât-ı lâzıme-i merkūmede kendiden aslan ve kat‘an alâka ve medhali kalma-
dığını ikrâr u i‘tirâf edip lâzıme-i mezkûreye ve bi’l-cümle husûs-ı mezkûra mü-
te‘allika âmme-i de‘avîden benim zimmetimi kabûlümü hâvi ibrâ ve iskāt etmişdi
deyü eylediği da‘vâsını mahallinde lede’t-teskiye adl ve makbûlü’ş-şehâde idükleri
ihbâr olunan batpazarı kethüdâsı Ebûbekir b. el-Hâc Mehmed ve es-Seyyid Ab-
dullah Çelebi b. es-Seyyid Mehmed ve Abdurrahman b. Resul nâm kimesneler
şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe vech-i vecih-i şer‘î üzere isbât etmeğin mûcebince
müdde‘iyân-ı mersûmânın ber-vech-i muharrer vefâ’ da‘vâları şer‘an mesmû‘a ol-
mayıp bî-vech mu‘ârazadan men‘ olundukları İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-selh-i Şevvâl sene [1]217

580 [86b-1] Ümmügülsüm Hatun’un, mütevellî Ahmed Ağa huzurunda,


zevcân-ı merkumanın zimmetlerini ibrâ ettiği
Vakıf menzil fekk-i rehin
Ma‘rûz
Derûn-ı i‘lâmda mezkûratü’l-ism mu‘arrefetü’z-zât Ümmügülsüm Hatun meclis-i
şer‘-i şerîfde zevcân-ı mezbûrân muvâcehesinde vakf-ı merkūm mütevellîsi
Ahmed Ağa hâzır olduğu hâlde i‘lâm-ı evvel derûnunda tafsîl olunduğu üzere
zevcân-ı merkūmân zimmetlerinde mahkûmun-bih hakkım olan yüz elli guruşu
işbu meclis-i şer‘de bana edâ ve teslîm ben dahi yedlerinden tamamen ahz u istîfâ
edip menzil-i mezkûru bâ-re’y-i mütevellî zevcân-ı merkūmâna fâriğa oldum
ba‘de’l-yevm zevcân-ı mezbûrân zimmetlerinde onların dahi benim zimmetim-
de bir akçe ve bir habbe hakkımız ve alacağımız kalmayıp bi’l-cümle beynimizde
cereyân eden hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i de‘avîden her birimiz âharın
zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri İstanbul mah-
kemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-4 min-Zilka‘deti’ş-şerîfe sene [1]217

493
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

581 [86b-2] Bostanî Mustafa b. Yakub’un, kefilliğinden dolayı Niğdeli


Papas oğlu Saya aleyhine açtığı alacak davasında muarazadan
men edildiği
İltizâm bedeline kefâlet şer‘an sahîha olmayıp mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
İstanbul’da Ahırkapı kurbünde Sarrachâne-i Âmire ocağından sâhib-i arzuhâl
Bostanî es-Seyyid Mustafa b. es-Seyyid Yakub meclis-i şer‘-i münîrde derûn-ı
arzuhâlde merkūmü’l-ism Niğdeli Papas oğlu Saya v. Kaliknos nâm zimmî
muvâcehesinde bin iki yüz on beş senesi Zilhiccenin on beşinci günü bâ-berât-ı
âlişân mutasarrıf olduğum vilâyet-i Anadolu’da Bor kazâsında Kayı nâm karyeden
nısf-ı mâlikâne hissemi altı yüz guruş bedel-i mukāvelesiyle gāib ani’l-beled Niğde-
li Ferikoğlu es-Seyyid İbrahim nâm kimesneye hüsn-i rızâmla kasr-ı yed etmemle
nısf-ı mâlikâne-i merkūme kasr-ı yedimden mezbûr es-Seyyid İbrahim’e tevcîh
ve berât olundukdan sonra ber-vech-i meşrûh mukāvele eylediğimiz kasr-ı yed
bedeli olan meblağ-ı mezbûr altı yüz guruş bana deyni olmak zu‘muyla merkūm
es-Seyyid İbrahim karz unvânıyla bir kıt‘a temessükü yedime i‘tâ ve meblağ-ı
mezbûra mesfûr Saye zimmî kefîl olup kefâletini müş‘ir hâmiş-i temessük-ı
mezkûra tahrîr ve temhîr edip meblağ-ı mekfûlün-bih-i merkūmun on beş gu-
ruşunu zimmî-i mersûmdan ahz etmemle bâkīsi olan beş yüz seksen beş guruşu
kefâlet-i mezkûresine binâen taleb ederim deyü da‘vâ ettikde müdde‘î-i mezbûr
es-Seyyid Mustafa’nın takrîr-i meşrûhu üzere meblağ-ı mekfûlün-bih mezkûr
nısf mâlikâne merkūme kasr-ı yed bedeli olup düyûn-ı sahîhadan olmamağla
bedel-i merkūma kefâlet dahi şer‘an sahîha olmadığı müdde‘î-i mezbûra tefhîm
ve kefâlet-i mezkûreye binâen meblağ-ı bâkī-i mezbûr mütala‘asıyla zimmî-i
mesfûra bî-vech-i şer‘î mu‘ârazadan men‘ olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-2 Zilka‘de sene [1]217

582 [86b-3] Mehmed b. Mahmud’un berber dükkânında kiracısı olan


Seyyid Mustafa’yı haksız yere çıkartamayacağı
Berber dükkânından müstecirîni ihrâca tasaddîleri men‘
Ma‘rûz
Nezâret-i hazret-i Şeyhülislâm sellemehü’s-selâmda âsûde evkāfdan merhûm Pay-
lak Mustafa Paşa vakfı musakkafâtından Galata’da Azebkapısı hâricinde kolluk
kurbünde vâki‘ bir bâb kemer berber dükkânının bi’l-îcâreteyn mutasarrıfı derûn-ı
arzuhâlde mezkûrü’l-ism kayık yapıcı el-Hâc Mehmed b. Mahmud nâm kimesne
sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen evkāf-ı mezbûre müfettişi mevâlî-i izâmdan

494
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Debbâğzâde Faziletlü Numan Efendi ma‘iyetiyle du‘âhâne-i dâ‘îlerinde ma‘kūd


meclis-i şer‘-i münîrde dükkân-ı mezkûrda müstecir ve derûnunda mevcûde
olup hâmiş-i arzuhâlde mastûr derkenâr nâtık olduğu üzere başmuhâsebede mu-
kayyed mu‘teber gediklerden olmak üzere berber âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmesinin
tedâvül-i eyâdî ile bâ-hüccet mâliki olan es-Seyyid el-Hâc Mustafa b. es-Seyyid
el-Hâc Ahmed mahzarında berber esnâfından es-Seyyid Ali b. es-Seyyid Meh-
med hâzır olduğu hâlde mezbûr es-Seyyid el-Hâc Mustafa ve mukaddemâ dahi
hâzır-ı merkūm Ali ber-vech-i muharrer bi’l-îcâreteyn taht-ı tasarrufumda
olan dükkân-ı mezkûrda ecr-i misline mu‘âdil olarak îcâre-i kadîmesi olan be-
her şehr doksanar para îcâre ile müstecirlerim olup îcâre-i mezkûresini mâh be-
mâh müstecir-i mezbûrun edâda cevr ve ezâsı olmayıp lâkin dükkân-ı merkūm
derûnunda fevkānî musundıra tâ‘bir olunan sagīr oda misillü bîkâr beytûtet ede-
cek bir mahal olmağla şehriye îcâre-i mezkûresine ikişer guruş dahi zam eylesin
yâhud dükkân-ı mezbûrda berberlik etmesine râzı olmam âhar san‘at erbâbına
îcâr ve iskân murâd etmemle dükkân-ı merkūmdan hurûca mezbûr es-Seyyid el-
Hâc Mustafa’ya tenbîh olunmak matlûbumdur dedikde merkūm es-Seyyid Mus-
tafa cevâbında hâmiş-i arzuhâlde mastûr başmuhâsebeden kaydı derkenâr olunan
bir kıt‘a emr-i âlîşân ve memhûr sûret-i defter-i müfredât mantûklarınca zikr olu-
nan Galata’da Azebkapısı hâricinde kolluk kurbünde Berber Ahmed gediği de-
mekle mukayyed olunan dükkân-ı mezkûrun gediği tedâvül-i eyâdî ile bâ-hüccet
benim tasarrufumda olup ve sâlifü’l-beyân Galata ve tevâbi‘inde vâki‘ berberân
gedikleri ashâbı dekâkîn sâhiblerine mâh be-mâh îcâre-i kadîmelerini tamamen
edâ ederler iken kanâ‘at etmeyip tama‘-ı hâmından nâşî günâgûn bahâne ile ihrâca
tasaddîleri memnû‘ ve nizâm-ı kadîmimiz vech-i muharrer üzere câri olagelmekle
müsin ve ihtiyâr ustalarımızdan istihbâr olunsun dedikde esnâf-ı merkūmenin
mazbûtü’l-esâmî ustalarından ba‘de’l-istintak fi’l-hakīka dükkân-ı mezkûrun ge-
diği tedâvül-i eyâdî ile bâ-hüccet merkūm es-Seyyid el-Hâc Mustafa’nın tasarru-
funda olup başmuhâsebeden verilen memhûr sûret-i defterde dâhil gediklerden
olup ve berberân gedikleri ashâbı dekâkîn sâhiblerine îcâre-i kadîmesini mâh be-
mâh edâda cevr ve ezaları yok iken mücerred tama‘-ı hâmlarından nâşî gûnâ-gûn
bahâne ve ızrâr kasdıyla bî-vech ihrâca tasaddîleri bâ-fermân-ı âlî memnû‘ [87a]
olup merkūm el-Hâc Mehmed işbu merkūm es-Seyyid el-Hâc Mustafa’yı muğâyir-i
emr-i âlî ihrâc-birle âhar kimesneyi dükkân-ı mezkûra iskân irâdesiyle ihtilâl-i
nizâmı mûceb harekete tasaddî eder deyü ihbâr ve mazmûnu min-külli’l-vücûh
takrîr-i meşrûhlarına mutâbık ibrâz eyledikleri tuğralı emr-i âlînin mazmûnunu
mezbûr el-Hâc Mehmed mukırr ve mu‘terif olmağla hilâf-ı fermân-ı âlî mücerred
kirâ artırmak dâ‘îyesiyle bî-vech ihrâc ve ihtilâl-i nizâmı mûceb harekete tasaddî
ile mugāyir-i emr-i âlî rencîde ve mu‘ârazadan merkūm el-Hâc Mehmed men‘
olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Şevvâl sene [1]217

495
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

583 [87a-1] Tuzcu esnafının sâbık kethüdası Ahmed b. Mehmed’in tuzcu


esnafıyla alacak davasında ibra oldukları
Tuzcu esnâfının sâbık kethüdâsı Ahmed Ağa’dan bâ-i‘lâm-ı sâbık iştikâları tehîr ve
ibrâ
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen Âsitâne-i aliyyede vâki‘ tuzcu esnâfının
sâbık kethüdâsı Ahmed b. Mehmed nâm kimesnenin şakīlerinden esnâf-ı
merkūme levâzımı için nukūd-ı mevkūfeden olmak üzere bâ-temessük üç yüz
guruş iktirâz ve kabz eyledi deyü bi’t-tevliye mütâlebe eden nukūd-ı mevkūfe-i
mezkûre mütevellîsi hâlâ kethüdâları el-Hâc Mustafa ve tuzcu dükkânı gediği alı-
ver deyü malımdan verdiğim iki bin seksen dört guruşun ancak bin iki yüz guru-
şuna benim için bir gedik iştirâ ve bana teslîm edip mâ‘adâ sekiz yüz seksen dört
guruşu yedinde kalmağla meblağ-ı bâkī-i mezbûru ve bi-şartü’r-rücû‘ emriyle alı-
verdiğim yirmi çeki hatab ma‘a nakliyesi için malımdan verdiğim kırk yedi buçuk
guruş ki cem‘an dokuz yüz otuz bir buçuk guruşu istirdâd ve bi’l-mürâca‘a taleb
ederim deyü iddi‘â eden İbrahim Yazıcı b. Mehmed Emin ve yine tuzcu dükkânı
gediği alıver deyü malımdan verdiğim iki bin yüz yirmi guruşun ancak bin iki
yüz guruşuna benim için bir gedik iştirâ ve bana teslîm edip mâ‘adâ dokuz yüz
yirmi guruşu yedinde kalmağla istirdâd ederim deyü iddi‘â eden es-Seyyid Mol-
la Hasan b. es-Seyyid Mustafa ve târih-i i‘lâmdan on bir sene mukaddem ma-
lımdan mezbûr Ahmed bi-gayr-ı hakkın yüz yetmiş guruşumu aldı deyü iddi‘â
eden es-Seyyid Hüseyin bin Osman ve yine cerîme nâmıyla malımdan elli guru-
şumu bi-gayr-ı hakkın ahz eyledi deyü iddi‘â eden Suhteoğlu Molla Mustafa b. Ali
nâm kimesneler meclis-i şer‘-i münîrde esnâf-ı merkūmeden el-Hâc Osman ve
es-Seyyid Mustafa Odabaşı ve es-Seyyid Mehmed Çelebi ve es-Seyyid Ahmed ve
Ali Usta ve Ömer Usta ve Paşalı Mehmed ve es-Seyyid Derviş Mehmed ve Molla
Hüseyin ve Halil Efendi ve el-Hâc Hüseyin ve Molla İbrahim ve Süleyman ve Halil
Beşe ve es-Seyyid Mustafa ve Ali Beşe ve diğer Molla Mustafa ve Süleyman Usta
vesâirleri hâzır oldukları hâlde kethüdâ-yı sâbık merkūm Ahmed mahzarında
her biri vech-i meşrûh üzere da‘vâ ettiklerinde ol dahi cevâbında ancak nukūd-ı
mevkūfe-i mezkûreden bâ-temessük üç yüz guruş iktirâz ve kabz edip hâlâ zim-
metimde vakf-ı mezbûr için mütevellî-i merkūma deynimdir deyip ve hatab ak-
çesinden dahi meblağ-ı mezbûr kırk yedi buçuk guruş zimmetimde merkūm İb-
rahim Yazıcı’ya deynimdir deyü ikrâr mâ‘adâ iddi‘âlarını külliyen inkâr etmekle
müdde‘iyyûn-ı mezbûrûn ber-minvâl-i muharrer müdde‘âlarına ikāmet-i beyyi-
neden ızhâr-ı acz-birle istihlâf etmeleriyle mezbûr Ahmed ber-nehc-i şer‘î tahlîf
olunmağın mûcebince müdde‘iyyûn-ı merkūmûn ber-minvâl-i muharrer ziyâde
müdde‘âlarıyla bilâ-beyyine-i âdile mu‘ârazadan ba‘de’l-men‘ merkūm Ahmed’in
sâlifü’l-beyân ikrârıyla lâzım gelen mal-ı vakf-ı merkūm üç yüz guruşu bi’t-taleb

496
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

mütevellî kethüdâ-yı mezbûra edâsıyla mezbûr Ahmed ilzâm olundukdan sonra


esnâf-ı mezbûrun çend rûz mukaddem kethüdâ-yı sâbık merkūm Ahmed’in sû-i
hâlinden bahisle iştikâ ve kesb-i âhara şürû‘ etmek üzere esnâfımızdan hurûcunu
iltimâs ve ol vechile beynimizde münâza‘a ve müşâcere cereyân etmişdi el-hâletü
hâzihi mezbûr Ahmed cünha-i sâbıkāsından mübâ‘adet ve kendi halinde ırzıyla
mukayyed ve dükkânında kâr u kesbiyle meşgūl olup esnâfımız umûruna kat‘an
müdâhale etmemek üzere huzûr-ı şer‘de ta‘ahhüd-i tâm etmekle biz dahi vech-i
meşrûh üzere teşekkîmizden fâriğler olup mârru’z--zikr edâsıyla ilzâm olunan an-
cak nukūd-ı mevkūfeden meblağ-ı mezbûr üç yüz guruşdan mâ‘adâ hatab akçesi
olan meblağ-ı merkūm kırk yedi buçuk guruşa vesâir ber-vech-i meşrûh iddi‘â ey-
lediğimiz mebâliğ-i mezbûreye ve târih-i i‘lâma gelince sâir beynimizde câri cemî‘i
ahz u i‘tâ ve mu‘âmelât-ı şettâ ve hukūk-ı ma‘lûme ve mechûleye müte‘allikan
mutlakan âmme-i de‘avî ve mütâlebât ve kâffe-i eymân ve muhâsamâtdan mezbûr
Ahmed’in zimmetini ol dahi kezâlik bizim zimmetimizi her birimiz şürût-ı müf-
side ve uhûd-ı mübtileden âri ve cebr ve kerhden hâli ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î
ile ibra ve iskāt ve tarefeynden her birimiz ber-minvâl-i meşrûh âharın ibrâsını
kabûlle külliyen kat‘-ı münâza‘a eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri İstanbul mahke-
mesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min-Şevvâli’l-mükerrem sene [1]217

584 [87a-2] Seyyid Hasan b. Mehmed ile Pirinççi Ali b. Halil’in zenbil
semeni ve mahzen kirası davalarında birbirlerinin zimmetlerini
ibrâ ettikleri
Zenbil semeni ve mahzen kirâsı da‘vâlarından birbirlerini ibrâ
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Küfeci es-Seyyid Hasan b. es-Seyyid Mehmed nâm kimesne
meclis-i şer‘-i münîrde derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Pirinççi Ali b. Halil mah-
zarında ben işbu târih-i i‘lâma gelince on üç sene müddetde malımdan âhara bey
için mezbûr Ali’ye verdiğim diğer dokuz bin üç yüz altmış aded pirinç zenbillerimi
beheri yirmişer paraya olmak üzere âhara bey‘ ve semenleri olan cem‘an dört bin
altı yüz seksen guruşu kabz etmekle makbûzu olan meblağ-ı merkūmun iki bin
beş yüz guruşu müddet-i mezkûrede mezbûrun mahzenine beher pirinç zenbiline
onar para ücret-i arziye mukāvelesiyle vaz‘ eylediğim on bin zenbil-i arzıyyesine
takās ve mahsûb olunmağla bâkīsi olan iki bin yüz seksen guruşu mezbûr Ali’den
taleb ve da‘vâ eylediğimde ol dahi müdde‘âmı külliyen inkârından mâ‘adâ benim
senin zimmetinde ma‘lûmü’l-keyl pirinç ve dakīk-i has semenlerinden cem‘an bâ-
temessük üç yüz otuz iki guruş otuz altı para alacağım vardır deyü benden da‘vâya
tasaddî ve ol vechile beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-vesâtet-ı muslihîn her

497
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

birimiz âhardan tasaddî eylediğimiz da‘vâ-yı mezkûrelerimizden bi’t-tav‘ ve’r-rızâ


meccânen fâriğler olup bi’l-cümle zikr olunan husûslara ve târih-i i‘lâma gelince
beynimizde cereyân eden sâir hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika mutlakan âmme-i
de‘âvî ve kâffe-i mütâlebâtdan benim mezbûr Ali zimmetinde onun dahi benim
zimmetimde kat‘an hakkımız ve alacağımız kalmamak ma‘nâsına şürût-ı müfside
ve uhûd-ı mübtileden âri ve cebr ve kerhden hâli ibrâ-yı âmm-ı sahîh-i şer‘î ile
kabûlü hâvi her birimiz ibrâ ve iskāt eyledik deyü ikrâr ve tasdîkleri İstanbul mah-
kemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-5 min-Zilka‘de sene [1]217

585 [87b-1] İstanbul’a Mısır’dan getirilen kahvenin dağıtımı


Kahve tevzî‘i
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyeye Mısır cânibinden kahve getiren tüccârın altı aydan beri getir-
dikleri kahveleri hânlarda ve mahzenlerde mevcûd olup tedricle füruhtu müte‘as-
sir ve navl-ı sefînelerini dahi edâya adem-i iktidârları nümâyân olmağla tüccârın
sermâyelerine sekte gelmemek için mevcûd olan kahveleri esnâfa tevzî‘ olunmak
bâbında sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen cânib-i şer‘den mürsel Başkâtib
Ahmed Efendi ve gümrük emîni ağa taraflarından mürsel çukadâr kulları Mısır
tüccârının ve attârânın kethüdâ ve müsinn-i ihtiyârları ma‘rifetleriyle kadîmden
beri kahve vaz‘ olunan Papaszâde ve Sepet hânları ile Haraççı ve Ağa hânlarında
ve mahâll-i müte‘addidede kâin sâir hânlar ve mahzenlerde tüccârın malı olup
ashâbı mevcûd olmamağla ibkā olunan ketencilerde yirmi üç ferde ve Haraçcı
hânında dört ferde ile on aded siyah çuval kahveden mâ‘adâ mevcûd olan bin dört
yüz yirmi sekiz ferde kahvelerini işbu sene-i mübâreke Şevvâlinin yirmi birin-
ci gününden altmış bir gün va‘desiyle beher kıyyesini üçer buçuk guruşa olmak
üzere attârâna tarefeynin rızâlarıyla tevzî‘ eyledikleri kahve iki yük kırk beş bin
altı yüz on altı vakıyyeye bâliğ oldukda mârru’z--zikr toz kahvenin beher yirmi
beş dirhemini on ikişer para olarak târih-i mezbûrdan yüz yirmi beş gün tama-
mına değin ibâdullâhı idâre etmek üzere attârân esnâfı ta‘ahhüd edip lâkin kab-
le tamami’l-müdde kahvenin fiyatına noksan terettüb ederse zikr olan kahveci-
ler haserât-ı azîmeye giriftâr olacağımız âşikârdır deyü istirhâmları ve müddet-i
mezkûre hitâmına değin vech-i meşrûh üzere ibâdullâha bey‘e müte‘ahhid olduk-
ları ma‘lûm-ı devlet-i âsafâneleri buyruldukda ol bâbda emr u fermân hazret-i
veliyyü’l-emrindir.
Fî-5 min-Zilka‘de sene [1]217

498
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

586 [87b-2] Peştemâlci ve alacacı esnafı kethüdalığına Mustafa b.


Süleyman’ın azliyle yerine Mustafa b. İsmail’in tayin edilmesi
Peştemâlci ve alacacı kethüdâsı nasbına berât-ı istid‘â
Ma‘rûz
Dârü’s-sa‘âdeti’ş-şerîfe ağası hazretlerinin nezâretlerinde âsûde evkāfdan
Hüdâvendigâr-ı esbak merhûm ve mağfûrun leh Sultan Ahmed Hân-ı Gāzi —
tâbe serâhun— Enderûn-ı Hümâyûnda vâki‘ Kütüphâne-i celîleleri evkāfından
İstanbul’da Fazlıpaşa Sarayında işleyen peştemalci ve alacacı esnâfının yiğitbaşısı
ashâb-ı arzuhâl Kirkor ve ustalarından Estepan ve Haçador ve Ohan ve Mıgırdıç
ve Mardros ve Malkon ve Kinos ve Tomas ve Manok ve Ohannes ve Nikagos ve
Agob ve Abraham ve Serkiz ve âhar Serkiz ve Kirkor ve Begos ve diğer Haçador
ve Aleksan ve Sanan ve âhar Kirkor ve âhar Haçador ve diğer Serkiz ve âhar Ma-
nok ve Kapril ve Vartan ve Parsih ve diğer Haçador ve Mardros ve âhar Serkiz
nâm zimmîler Çarşamba günü arz odasında huzûr-ı âsafânelerinde Harameynü’ş-
şerîfeyn Müfettişi müderrisîn-i kirâmdan Faziletlü Mehmed Atâullah Efendi
ma‘rifetleriyle akd olunan meclis-i şer‘-i münîrde Kırkçeşmeli tâ‘bir olunan peş-
temalci ustalarından yiğitbaşı es-Seyyid İsmail ve es-Seyyid Mehmed Haşim ve
Mustafa ve İbrahim ve Osman ve es-Seyyid Ahmed ve Ali ve Süleyman ve Halil
ve el-Hâc Mehmed ve Dağlızâde Mehmed ve es-Seyyid Mehmed ve diğer Ha-
lil ve Ahmed ve Hüseyin nâm kimesne hâzır oldukları hâlde bâ-berât-ı âlişân
kethüdâları derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism el-Hâc Mustafa b. el-Hâc Süleyman
muvâcehesinde merkūm el-Hâc Mustafa Beş seneden beri bâ-berât üzerimize
kethüdâ nasb olunup lâkin tama‘-ı hâme teba‘iyetle celb-i mâl sevdâsıyla her bi-
rimizi gûnâ-gûn tecrîm edip hatta içimizden bir kalfa ve destgâh alıp usta olduk-
da mâ-takaddümden beri kethüdâ avâidi nâmıyla yüz onar para veregelir iken
kanâ‘at etmeyip cebren onar guruş ahz eyleyip kethüdâlık-ı mezkûr nân paramdır
zu‘muyla bunun ihtilali gûnâ-gûn bida‘ ve mezâlim ihdasıyla her birimizi ızrâr
ve ol vechile kethüdâ-yı mezbûrdan emn ve rahatımız meslûb olmuşdur deyü
sû-i hâlinden bahisle muvâcehesinde iştikâ ve kethüdâlık-ı mezkûr merkūmun
ref ‘inden esnâf-ı mezbûrenin müsin ve ihtiyârlarından alıp örf ve âdetimize vâkıf
ve şürût-ı nizâmımıza ârif ve her vechile kethüdâlık uhdesinden gelmeğe kādir ve
mücerrebü’l-etvâr ve Müslim ve re‘âyâ ustalarımızın cümlesinin marzî ve muhta-
rımız olan işbu hâzır bi’l-meclis diğer el-Hâc Mustafa b. İsmail’e tevcîh buyrulma-
sını bi’l-ittifâk istid‘â ve istirhâm ve bâlâda zikr olunduğu üzere bir kalfa destgâh
alıp usta oldukda kethüdâ ve Müslim yiğitbaşı ile ma‘an ikisine ancak dört guruş
avâid ve re‘âyâdan olan yiğitbaşıya altmış para avâid verilmek ve nesc eyledikleri
envâ‘-ı peştemallerin tûl ve arzı ve gerek çilesi yedlerinde olan mahtûm defter
mantûkunca es‘âr sicilinde mastûr ve mukayyed olduğu vech üzere nesc ve i‘mâl
ve narh-ı cârisi üzere ibâdullâha bey‘ etmek üzere cümlesi ta‘ahhüd ve birbirine

499
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

tekeffül ve kethüdâ nasb olunmasını ihtiyâr ve iltimâs eyledikleri mezbûr diğer el-
Hâc Mustafa dahi cümlesine tekeffül edip ba‘de’l-yevm içlerinden biri hilâf-ı ahd
harekete ictisâr ile kalb ve redî ve tûl ve arzı ve çilesi noksan olarak nesc ve i‘mâl
ile ibâdullâhı ızrâra mütesaddî olur ise tedîbât-ı lâyıkası icrâsına cümlemiz râzılar
olup ve avâid-i mukarrare-i mezkûreden ziyâde nesne mütâlebesiyle rencîde
olunmamak üzere kethüdâlık-ı mezkûr merkūm el-Hâc Mustafa’nın ref ‘inden
cümlesinin marzî ve muhtarları olan mezbûr diğer el-Hâc Mustafa’ya tevcîh ve
şürût-ı muharrere-i mezkûre derciyle yedine berât-ı şerîf-i âlişân sadaka ve ihsân
buyrulmak bâbında İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre min-Zilka‘de sene [1]217

587 [87b-3] Fâtıma bt. Mehmed’in Tarakçılar’daki bir bab kahve dükkânı
gediğinin nısf hisesini Mustafa b. Ali’ye sattığı
Tarakçılar içinde kahve gediğinin nısf hisse-i mübâya‘ası 875 guruşa
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl Çınarcıklı Fâtıma bt. Mehmed b. Süleyman nâm hatun tarafından
ber-vech-i âtî ferağ ve ibrâya vekîl olduğu zâtını ârifân Hasan Efendi b. Mehmed
Emin ve es-Seyyid Ahmed Beşe b. Hüseyin şehâdetleriyle sâbit olan Halil Efendi
b. Mehmed meclis-i şer‘-i münîrde derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Mustafa b.
Ali mahzarında merkūme Dâye Hatun Vakfı’nın kāimmakām-ı mütevellîsi Kağıtçı
el-Hâc Mehmed b. Abdullah hâzır olduğu hâlde vakf-ı mezbûr musakkafâtından
İstanbul’da Tarakçılar içinde kâin ma‘lûmü’l-hudûd bir bâb kahve dükkânının
nısf-ı şâyi‘i müvekkilem mezbûre Fâtıma Hatun’un ve nısf-ı şâyi‘-ı âharı merkūm
Mustafa’nın bâ-temessük-ı mütevellî bi’l-îcâreteyn taht-ı tasarruflarında [88a]
olup dükkân-ı mezkûr derûnunda mevcûde beyne’l-hıref gedik tâ‘bir olunan
âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin dahi nısfı merkūm Mustafa’nın ve nısf-ı âharı işbu
hâzır bi’l-meclis Hüseyin Beşe b. Mehmed nâm kimesnenin bâ-hüccet-i şer‘iyye
iştirâken yedlerinde mülkleri olmağla hâlâ ben müvekkile-i mezbûre Fâtıma
Hatun’un dükkân-ı mezkûrdan bâ-temessük-ı mütevellî mutasarrıfe olduğu nısf
hisse-i şâyi‘asını sekiz yüz yetmiş beş guruş bedel mukābelesinde bi’l-vekâle bâ-
re’y-i kāimmakām-ı mütevellî merkūm Mustafa’ya ferağ-ı kat‘î-i mu‘teber ile ferağ
ve tefvîz eylediğimde ol dahi ber-vech-i muharrer tefevvüz ve kabûl edip bedel-i
merkūm sekiz yüz yetmiş beş guruşu bi’l-vekâle kabz ve müvekkilem mezbûreye
teslîm ol dahi ahz u istihlâk edip ba‘de’l-yevm dükkân-ı mezkûrda ve gediğinde
müvekkilem mezbûrenin kat‘an alâka ve medhali kalmayıp mezbûr Mustafa’nın
dâhil-i havza-i tasarrufu olmağla ben bi’l-vekâle dükkân-ı mezkûra ve gediğine
merkūm Mustafa dahi bedel-i ferağ nâmıyla medfû‘ olan meblağ-ı müstehlek-i
merkūmun adem-i istîfâsına ve bi’l-cümle zikr olunan husûslara müte‘allika

500
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

âmme-i de‘avîden her birimiz âharın zimmetini bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ibrâ-i


âmm-ı sahîh-i şer‘î ile kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledik deyü ba‘de’l-ikrâr ve’t-tasdîk
kāimmakām-ı mütevellî hâzır-ı mezbûr dahi nısf dükkân-ı mezkûra müvekkile-i
merkūmenin ferağından merkūm Mustafa’nın tasarrufunu re’y eylediği İstanbul
mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-3 min-Zilka‘de sene [1]217

588 [88a-1] Seyyid Mehmed Salih Beşe b. Mehmed, eşi Hamide ve kızı
Emine’nin kötü halleri sebebiyle mahalleden çıkarılmaları
Mahalleden ihrâc
Ma‘rûz
İstanbul’da Fatih Sultan Mehmed Hân Câmi‘-i şerîfi kurbünde Kirmasti Mahal-
lesi İmâmı Mehmed Salih Efendi ve Müezzin Molla İsmail ve ahâlîsinden Hâfız
Mehmed Efendi ve Hasan Ağa ve Ahmed Efendi ve es-Seyyid Mustafa Efendi ve
es-Seyyid Mehmed Tahir Efendi ve Ahmed Ağa ve es-Seyyid Memiş Ağa ve Hâfız
Ahmed Efendi ve Habîb Ağa vesâir cema‘at-i Müslimîn meclis-i şer‘-i münîrde
mahalle-i mezbûre sâkinlerinden manav ve es-Seyyid Mehmed Salih Beşe b. Meh-
med muvâcehesinde mezbûr es-Seyyid Mehmed Salih Beşe ve zevcesi Hamide ve
kızı Emine Hatunlar mahallemiz sükkânından olup lâkin kendi hallerinde ırzıyla
mukayyedler olmayıp mechûletü’l-ahvâl ricâli menziline idhâl ve fuhşiyâta dâir
ef ‘âl-i şenî‘aya irtikâba ictisâr etmeleriyle bi’d-defa‘ât kendilere tenbîh olundukda
kat‘an mütenebbihler olmayıp mütecâsir oldukları harekât-ı nâ-marziyyelerinde
ısrâr üzere olup hatta iki gece mukaddem menzili kapısı tepelenip ol vechi-
le mezbûrûndan bi’l-külliye emn ve rahatımız meslûb olmuşdur deyü iştikâ ve
merkūm Mehmed Salih Beşe muvâcehesinde sû-i hâllerini ihbâr ve mahalle-i
merkūmeden hurûclarını cümlesi bi’l-ittifâk istid‘â ve istirhâm eyledikleri İstan-
bul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min-Zilka‘de sene [1]217

589 [88a-2] Süleyman Efendi b. Ahmed’in, kefilliğinden dolayı Malkon v.


Artin aleyhine açtığı alacak davasında muarazadan men edildiği
500 guruş tahlîfle mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
İstanbul’da Şehremini kurbünde Mimar Acem Mahallesinde sâkin Koru ağasızâde
es-Seyyid Süleyman Efendi b. Ahmed meclis-i şer‘-i münîrde habbâz tâifesinden
Çarşambapazarlı Malkon v. Artin nâm zimmî muvâcehesinde mârru’z--zikr Şeh-
remini nâm mahalde Vâlide Sultan fırını nâm-ı diğer has fırın ekmekçisi gāib

501
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ani’l-meclis Avanes v. Kazer nâm zimmî zimmetinde bin iki yüz on dört senesi
Rebî‘ülevvelinin on birinci günü târihiyle muvarrah bir kıt‘a temessük mantûkunca
cihet-i karzdan hakkım olan beş yüz guruşa işbu mesfûr Malkon zimmî tare-
feynden bi’l-emr ve’l-kabûl kefâlet-i mutlaka-yı sahîha kefîl ve zâmin olmağ-
la kefâletine binâen meblağ-ı mezbûru mesfûr Malkon zimmîden taleb ederim
deyü ba‘de’d-da‘vâ ve’l-inkâr müdde‘î-i merkūm ber-vech-i muharrer müdde‘âsına
ikāmet-i beyyine edemeyip bi’t-taleb mesfûr Malkon zimmî vech-i vecih-i şer‘î
üzere tahlîf olunmağın mûcebince müdde‘î-i mezbûr es-Seyyid Süleyman Efendi
kefâlet-i mezkûre da‘vâsıyla mersûm Malkon zimmîye bilâ-beyyine mu‘ârazadan
men‘ olunduğu bi’l-iltimâs huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-min Za sene [1]217

590 [88a-3] Avanes’in, Süleyman Efendi b. Ahmed’e olan borcunu


kefaletinden dolayı Artin’in ödemesi gerektiği
5.780 guruş kefâletine binâen hüküm
Ma‘rûz
Koru ağasızâde es-Seyyid Süleyman Efendi b. Ahmed meclis-i şer‘-i münîrde
habbâzân kethüdâsı Mustafa hâzır olduğu hâlde İstanbul’da Şehremini nâm ma-
halde Vâlide Sultan fırını nâm-ı diğer fırının ustası Avanes v. Kazer nâm zimmînin
oğlu Artin zimmî muvâcehesinde mersûm Artin’in babası mesfûr Avanes zimmî
târih-i i‘lâmdan dokuz ay mukaddem ber-vech-i âtî malımdan ve yedimden iktirâz
ve kabz edeceği beş bin yüz elli guruş mukābelesinde fırın-ı mezkûra merbût mü-
temekkin olduğu on horoslu bir bâb değirmen derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf
gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin kırk sehm i‘tibâriyle yirmi üç buçuk
sehm-i şâyi‘ini kethüdâ ve nizâm ustaları ma‘rifetleriyle bana rehn ve vech-i lâyıkı
üzere teslîm ben dahi irtihân ve kabz eylediğimden sonra malımdan ber-vech-i
muharrer beş bin yüz elli guruş zimmî-i mesfûra ikrâz ve teslîm ol dahi iktirâz
ve kabz edip semeni târih-i merkūmdan beher sene tamamına değin müeccel ve
mev‘ûd olmak üzere yine malımdan ve yedimden iştirâ ve kabz eylediği bir sem-
mur kürk semeni olan sekiz yüz kırk guruşdan işbu târih-i i‘lâma gelince dokuz
ayda müstehak olduğum altı yüz otuz guruş ki cem‘an beş bin yedi yüz seksen
guruş hakkıma oğlu mersûm Artin zimmî tarafından bi’l-emr ve’l-kabûl kefâlet-i
mutlaka-yı sahîha ile kefîl ve zâmin olmağla meblağ-ı mecmû‘-ı merkūm mesfûr
Artin zimmîden kefâletine binâen hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi
kaziyye minvâl-i meşrûh üzere olduğunu bi-tamâmihâ tâyi‘an ve kat‘iyyen ikrâr u
i‘tirâf etmeğin alâ-mûceb-i i‘tirâfihi meblağ-ı mecmû‘-ı merkūm beş bin yedi yüz
seksen guruşu müdde‘î-i mezbûr es-Seyyid Süleyman Efendi’ye bi-hükmi’l-kefâle

502
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

edâsıyla mesfûr Artin zimmî ilzâm olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı


âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 Şa‘ban sene [1]217

591 [88b-1] Emetullah Hanım bt. Mustafa’nın, yorgancı Mustafa b.


Mehmed’e olan borcunu taksitle ödeyeceği
Beher mâh 15 guruşa te’cîl
Ma‘rûz
Yorgancı el-Hâc Mustafa b. Mehmed meclis-i şer‘-i münîrde Hâcegân-ı Dîvân-ı
Hümâyûndan müteveffâ İsmail İsmetî Efendi zevcesi demekle arîfe ve zâtı ta‘rîf-i
şer‘î ile mu‘arrefe olan Emetullah Hanım bt. Mustafa Efendi muvâcehesinde
sadriye-i kebîre kerîmesi mu‘arrefetü’z-zât Hibetullah Hanım bt. el-merhûm el-
mezbûr İsmail İsmetî Efendi hâzıra olduğu hâlde mezbûre Emetullah Hanım
zimmetinde bin iki yüz on beş senesi Rebî‘ülâhirinde malımdan ve yedimden
iştirâ ve kabz ve istihlâk eylediği bâ-feter-i müfredât yorgancı metâ‘ı semenle-
rinden alacak hakkım olan bin sekiz yüz elli guruşun bin iki yüz otuz guruşunu
târih-i mezbûrdan beri ceste ceste bana edâ ve teslîm ve mâ‘adâ altı yüz guruşu
hâlâ zimmetinde olmağla taleb ederim deyü da‘vâ eylediğimde ol dahi ber-vech-i
muharrer müdde‘âmı bi-tamâmihî tâyi‘aten ve kat‘iyyen ikrâr u i‘tirâf ve meblağ-ı
bâkī-i mezkûrun elli guruşunu dahi işbu meclis-i şer‘de bana def ‘ ve teslîm edip
mâ‘adâsı olan beş yüz yetmiş guruşu hâlen ve def ‘aten edâya iktidârım yokdur
deyü ber-vech-i âtî benden istimhâl etmekle ben dahi târih-i i‘lâmdan beher şehr
hitâmında bana on beşer guruş verip ol vechile otuz sekiz ay tamamına değin
meblağ-ı merkūmu muksitan edâ ve îfâ etmek üzere dâniyem mezbûre Emetullah
Hanım’ı rızâmla imhâl ve te’cîl eylediğimde ol dahi ber-vech-i meşrûh üzere muk-
sitan ve müeccelen edâya müte‘ahhide oldukdan sonra kerîmesi hâzıra-i mezbûre
Hibetullah Hanım dahi vâlidesi mezbûrenin bana deyni olan meblağ-ı müeccel-i
bâkī-i mezbûra tarefeynden bi’l-emr ve’l-kabûl kefâlet-i mutlaka-yı sahîha-i
şer‘iyye ile kefîl ve zâmine olup ve mezbûre Hibetullah Hanım’ın malı olmak üzere
yedimde vedî‘a olan bir çekmece sa‘atimi ma‘rifet-i şer‘le teslîm ol dahi ahz u kabz
eyledi deyü mezbûr el-Hâc Mustafa’nın sâdır olan bi’l-cümle takrîr-i meşrûhunu
mezbûre Emetullah Hanım ile kerîmesi hâzıra-i mezbûre Hibetullah Hanım’dan
her biri tasdîk eylediği İstanbul Mahkemesi’nde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-5 min-Zilka‘de sene [1]217

503
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

592 [88b-2] Seyyid Abdullah’ın Attar esnaflığından çıkarılması


Attâr esnâfından ihrâc
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyye ve tevâbi‘i olan bilâd-ı selâsede vâki‘ attârân esnâfının bâ-
berât-ı âlişân kethüdâsı Ömer Ağa ve yiğitbaşı el-Hâc Abdullah ve Mısırçarşısı
attârlarından Mehmed Ağa ve el-Hâc Hasan <<ve es-Seyyid el-Hâc Hasan>> ve
es-Seyyid el-Hâc Ahmed ve el-Hâc Hüseyin ve Halil Efendi ve es-Seyyid Lütfullah
Efendi ve Molla Mustafa vesâirleri meclis-i şer‘-i münîrde es-Seyyid el-Hâc Hâfız
Abdullah b. es-Seyyid Abdullah muvâcehesinde mezbûr es-Seyyid el-Hâc Hâfız
Abdullah bir iki seneden beri mârru’z--zikr Mısırçarşısı’nda Helvacı kapısının sol
tarafında ikinci dükkânda sâkin attâr olup lâkin bâ-fermân-ı âlî tevzî‘ine memûr
olduğum attâr emti‘asından mezbûr es-Seyyid el-Hâc Hâfız Abdullah hissesini alıp
dükkânına vaz‘ ve âhara bey‘ edip akçesini vakit ve zamânıyla tüccâra edâ etmeyip
kendisi ekl [ve] bel‘ ve itlâf edip tüccâr dahi verdikleri mallarını mütâlebe ettiklerin-
de mal-ı tüccârı ekl ve bel‘ kasdıyla hîleye sülûk ile ba‘zısını inkâr ve ba‘zısını dahi
edâda ta‘allül ve muhâlefet ve ol vechile tüccâra hasâreti mûceb harekâta tasaddî
eylemesi cümlemizin i‘tibârına halel târi olmasına bâ‘is ve tüccârın esnâfımıza
i‘timâdının meslûbiyetine bâdi olup dâimâ beynlerinde münâza‘a ve müşâcereden
hâli olmamağla bi’d-defa‘ât lonca tâ‘bir olunur cem‘iyetimize da‘vet ve kendiye
nush u pend olundukda kat‘an mütenebbih olmayıp ızrârdan ısrâr üzere olduğun-
dan mâ‘adâ müzevvir da‘vâlara vekâlet ve şehâdet etmek dahi âdet-i müstemirresi
olmağla mezbûrun bu makūle harekât-ı nâ-marziyesinden cümlemizin emn ve ra-
hatımız meslûb olmuşdur deyü iştikâ ve sû-i hâlini muvâcehesinde ihbâr ve fîmâ
ba‘d esnâf-ı merkūmeye duhûl etmeyip kesb-i âhara şürû‘ etmek üzere mezbûr es-
Seyyid Hâfız Abdullah’ın esnâf-ı merkūmeden ihrâc olunmasını bi’l-ittifâk istid‘â
ve istirhâm eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min Za sene [1]217

593 [88b-3] Seyyid İbrahim b. Ahmed’in, Bakkal Osman b. Hüseyin’e olan


borcunu kefaletlerinden dolayı Hüseyin Çelebi ve Kahveci İsmail’in
ödemesi gerektiği
700 guruş kefâletlerine binâen hüküm
Ma‘rûz
Bakkāl el-Hâc Osman b. Hüseyin nâm kimesne meclis-i şer‘-i münîrde es-Seyyid
İbrahim b. es-Seyyid el-Hâc Ahmed hâzır olduğu hâlde es-Seyyid Hüseyin Çelebi
b. es-Seyyid Mehmed ve Kahveci es-Seyyid İsmail b. es-Seyyid Yahya nâm kimesne-
ler muvâcehelerinde benim hâzır-ı mezbûr es-Seyyid İbrahim zimmetinde cihet-i

504
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

karzdan hakkım olan yedi yüz guruşa tarefeynden bi’l-emr ve’l-kabûl kefâlet-i
mutlaka-yı sahîha-i şer‘iyye ile işbu mezbûrân es-Seyyid Hüseyin Çelebi ve es-
Seyyid İsmail ma‘an kefîl ve zâmin olmalarıyla meblağ-ı merkūmu kefâletlerine
binâen mezbûrândan hâlâ taleb ederim deyü hâzır-ı mezbûrun tasdîkiyle da‘vâ et-
tikde onlar dahi cevâblarında meblağ-ı mezbûra ber-vech-i muharrer ma‘an kefîl
ve zâmin olduklarını ikrâr u i‘tirâf etmeleriyle alâ-mûceb-i i‘tirâfihimâ meblağ-ı
mekfûlün-bih-i mezkûr yedi yüz guruşu kefâletlerine binâen müdde‘î-i merkūm
el-Hâc Osman’a ma‘an edâsıyla mezbûrân es-Seyyid Hüseyin Çelebi ve es-Seyyid
İsmail ilzâm olundukları İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-8 Za sene [1]217

594 [88b-4] Hafız Abdullah b. Abdullah’ın, Attar Molla Mustafa b.


Mehmed’e olan borcuna karşılık attar dükkânındaki malları
rehin verdiği
Attâr gediği istiğlâli
Ma‘rûz
Attâr es-Seyyid el-Hâc Hâfız Abdullah b. es-Seyyid Abdullah meclis-i şer‘-i
münîrde bâ‘isü’l-i‘lâm Attâr Molla Mustafa b. el-Hâc Mehmed mahzarında Meh-
med Ağa b. el-Hâc Ali hâzır olduğu hâlde benim mezbûr Molla Mustafa’ya bey-
nimizde ma‘lûm attâr emti‘ası semeninden ba‘de külli’l-hesâb sahhe’l-bâkī zim-
metimde bin guruş on iki para deynim olup meblağ-ı mezkûr mukābelesinde
Mısırçarşısı’nda kâin attâr dükkânı derûnunda mevcûde müstakillen yedimde
[89a] malım olan bâ-defter-i müfredât mecmu‘u dokuz yüz kırk guruş otuz iki
para kıymetli attâr metâ‘ımı dâyînim mezbûra rehin ve teslîm ol dahi yedimden
irtihân ve kabz edip târih-i i‘lâmdan üç gün tamamında deyn-i mezkûrumu edâ ve
teslîm-birle fekk-i rehin etmek üzere ta‘ahhüd etmemle vakt-i mezkûr hulûlünde
benim için eda-i deyn müyesser olmaz ise rehân-ı mezkûreyi kıymetleri olan
ol mikdâr guruşa bey‘ ve semenini deyn-i mezkûrumun ol mikdârına takāsan
dâyînim mezbûra ifâya hâzır-ı mezbûr Mehmed Ağa’yı tarafımdan “Küllemâ
azeltüke fe-ente vekîli” mefhûmu üzere azil ve in‘izâlden masûne ve akd-i rehin-
de meşrûta vekâlet-i devriye-i sahîha ile vekîl nasb ve ta‘yîn eylediğimde ol dahi
vekâlet-i merkūmeyi kabûl ve merâsimini edâya müte‘ahhid olup bu vechile kat‘-ı
münâza‘a eyledik dedikde merkūm Molla Mustafa ile hâzır-ı mezbûr Mehmed
Ağa’dan her biri tasdîk eylediği İstanbul mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-7 min Za sene [1]217

505
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

595 [89a-1] Mustafa Usta b. Halil’in Alacahamam’daki çörekçi gediği


davasında Emine bt. Hasan’ın zimmetini ibrâ ettiği
Alacahamam’da çörekçi gediği i‘lâmı
Ma‘rûz
Çörekçi esnâfından Mustafa Usta b. Halil Çarşamba günü arz odasında huzûr-ı
âsafânelerinde ve ba‘dehû [du‘â]hâne-i dâ‘îlerinde ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde
zevcesi sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Hatice nâm Hatun hâzıra olduğu hâlde
zikri âtî çörekçi gediği tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeye bâ-hüccet vâzı‘atü’l-
yed olan Emine bt. Hasan b. Musa nâm hatunun zevci ve tarafından husûs-ı âtîde
vekîl olduğu zâtını ârifân Hüseyin b. Osman ve Mehmed b. Mahmud nâm ki-
mesneler şehâdetleriyle sâbit olan tüccârdan el-Hâc Abdülazîz b. el-Hâc Ali mah-
zarında İstanbul’da Alacahamam kurbünde şekerci dükkânı ittisâlinde vâki‘ bir
bâb çörekçi dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-hıref gedik tâ‘bir olunur âlât-ı
lâzıme-i ma‘lûmeyi bin iki yüz on altı senesi Zilka‘deti’ş-şerîfenin on dokuzuncu
günü müstakillen yedimde mülküm olduğu hâlde müvekkile-i merkūme Emine
Hatun’a bi-tarîkı’l-istiğlâl beş bin üç yüz kırk bir guruş mukābelesinde bey‘ ve
teslîm ol dahi ber-vech-i muharrer iştirâ ve kabz ettikden sonra beynimizde bey‘-i
mezkûrun istiğlâl olunduğuna ittifâk eylediğimiz hâlde meclis-i şer‘de sûret-i
kat‘îde bey‘imi ikrâr ve bir kıt‘a hüccet-i şer‘iyye tahrîr olunup lâkin fi’l-hakīka
âlât-ı lâzıme-i mezkûre istiğlâlen müvekkile-i mezbûrenin yedinde iken meblağ-ı
mezbûru edâ-birle fekk-i rehin benim için müyesser olmamağla işbu târih-i i‘lâm
senesi Cemâziyelevvelinin yirmi beşinci günü müvekkile-i merkūme malından
iki bin yüz elli dokuz guruş dahi bana def ‘ ve teslîm ben dahi ba‘de’l-kabz âlât-ı
lâzıme-i mezkûreyi tarefeynden bi’l-icâb ve’l-kabûl müvekkile-i merkūme Emi-
ne Hatun’a cem‘an makbûzum olan yedi bin beş yüz guruşa bâtten ve sahîhan ve
kat‘iyyen bey‘ ve temlîk ol dahi ber-vech-i muharrer iştirâ ve kabûl edip mebî‘-i
mezkûrun tağrîr ve gabnine ve şart-ı müfsid ve muvâza‘adan da‘vâlarına ve âlât-ı
lâzıme-i mezkûreye müte‘allika âmme-i de‘avîden müvekkile-i mezbûrenin zim-
metini ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î ile kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt edip gedik tâ‘bir
olunan âlât-ı lâzıme-i mezkûrede benim aslan ve kat‘an alâka ve medhalim kal-
mayıp müvekkile-i merkūmenin mülk-i müşterâsı ve hakk-ı sırfı olduğunu târih-i
mezbûrda huzûr-ı şer‘de ikrâr ve vech-i meşrûh üzere ikrârım hüccet-i mezkûre
hâmişine tahrîr ve tekrar hüccet olmuşdu lâkin el-hâletü hâzihi ben sıfırü’l-yed
kalmamla müvekkile-i mezbûre gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i mezkûreyi
peştamâllik tâ‘bir olunur icâre ile bana îcâr ve dükkân-ı mezkûrda beni iskân et-
meniz üzere müvekkile-i mezbûre Emine Hatun’a cebr olunsun deyü tasaddî eyle-
diğim da‘vâm şer‘an mesmû‘a ve iltifâta şâyân olmadığı bana tefhîm olundukdan
sonra vekîl-i mezbûr el-Hâc Abdülazîz benim fakr-ı halime merhameten zevcesi
müvekkile-i merkūme tarafından olmak üzere teberru‘an bâ-irâde-i hazret-i Sadr-ı

506
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

a‘zamî beş yüz guruş işbu meclis-i şer‘de add ve bana teslîm ben dahi kabz edip
ben dahi hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘allika âmme-i de‘avî ve kâffe-i mütâlebâtdan
müvekkile-i merkūme Emine Hatun’un ve zevci vekîl-i mezbûrun zimmetle-
rini kat‘an hakkım ve alacağım kalmamak ma‘nâsına ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î
ile kabûllerini hâvi ibrâ ve iskāt eyledim dedikde ol dahi tasdîk eylediği İstanbul
mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min-Şevvâl sene [1]217

596 [89a-2] Serkiz v. Bağdisar’ın, Tütüncü Semadrakili Kiryako v.


Todori’ye tütün semeninden olan borcunu ödemesi gerektiği
285 guruş hüküm
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Tütüncü Semadirekli Kiryako v. Todori nâm zimmî meclis-i şer‘-i
hatîrde derûn-ı arzuhâlde merkūmü’l-ism Tütüncü Serkiz v. Bağdisar zimmî
muvâcehesinde mesfûr Serkiz zimmî zimmetinde bundan akdem malımdan ve
yedimden iştirâ ve kabz eylediği bâ-defter-i müfredât vezn ve fiyatı ma‘lûm duhân
semeninden alacağım olan bin yetmiş altı guruşun beş yüz seksen beş guruşu-
nu ahz etmemle bâkīsi olan dört yüz doksan bir guruşu zimmî-i mesfûrdan hâlâ
taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘î-i mersûmdan ancak
dokuz yüz yetmiş guruşluk duhân iştirâ ve kabz etmişdim deyip ziyâde yüz altı
guruş müdde‘âsını inkârından gayrı müdde‘î-i mersûmun kabzını mu‘terif olduğu
meblağ-ı mezbûr beş yüz seksen beş guruşdan mâ‘adâ yüz guruş dahi kendiye def ‘
ve teslîm etmemle ancak zimmetimde iki yüz seksen beş guruş deynim bâkī kal-
mışdır deyü mikdâr-ı mezkûrda eylediği def ‘ine ikāmet-i beyyine edemeyip bi’t-
taleb mersûm Kiryako zimmîye üç def ‘a yemîn teklîf olundukda ol dahi yemînden
nükûl etmeğin mûcebince mikdâr-ı mezkûrda mütâlebesiyle mersûm Kiryakom
zimmî bî-vech-i şer‘î mu‘ârazadan ve ba‘de’l-men‘ ve sâlifü’l-beyân ziyâde yüz altı
guruş müdde‘âsını beyâna havâle olunmağla mesfûr Serkiz zimmînin ikrârıyla
lâzım gelen meblağ-ı bâkī iki yüz seksen beş guruşu müdde‘î-i mersûm Kiryako
zimmîye edâsıyla mesfûr Serkiz zimmî ilzâm olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min Za sene [1]217

597 [89a-3] Bakkal Osman b. Hasan’ın, Seyyid İbrahim b. Ahmed aleyhine


açtığı alacak davasında iddiasını henüz ispatlayamadığı
Mazbatadan derkenâr
Ma‘rûz

507
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Bakkāl el-Hâc Osman b. Hasan meclis-i şer‘-i


münîrde sâhib-i arzuhâl es-Seyyid İbrahim b. es-Seyyid el-Hâc Ahmed mahzarın-
da bin iki yüz on altı senesi Muharremi gurresinde mezbûr es-Seyyid İbrahim ma-
lımdan ve yedimden iktirâz ve kabz eylediği yedi yüz guruş deyni mukābelesinde
İstanbul’da Hocakasım Günânî [89b] Mahallesi Avârızı Vakfı’ndan Edirnekapısı
dâhilinde Atîkalipaşa Mahallesi’nde vâki‘ şehriye kırk beş akçe îcâre-i müecceleli
mutasarrıf olduğu bir bâb vakıf menzilini bi-tarîkı’l-istiğlâl bana fâriğ olup ben
dahi menzil-i merkūmu târih-i mezbûrda tahliyye-birle şehriye onar guruş kirâ
mukāvelesiyle mezbûr es-Seyyid İbrahim’e îcâr ve teslîm ol dahi istîcâr ve kabûl
ve hâlâ sâkin olmağla târih-i i‘lâma gelince yirmi iki ayda îcâre-i mezkûreden
zimmetinde müctemi‘ olan iki yüz yirmi guruşun kırk guruşunu ceste ceste ahz
etmemle bâkīsi olan yüz elli iki guruşu mezbûr es-Seyyid İbrahim’den hâlâ taleb
ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında müdde‘î-i mezbûrdan iktiraz ve kabz
eylediğim meblağ-ı mezkûr yedi yüz guruş deynim mukābelesinde mutasarrıf ol-
duğum menzil-i mezkûru bâ-re’y-i mütevellî mezbûr el-Hâc Osman’a vefâen fâriğ
olup şehriye on guruş ile gerçi bana îcâr edip lâkin tahliyye ve teslîm bulunma-
mışdır deyü tahliyye ve teslîmi inkâr etmekle müdde‘î-i merkūm el-Hâc Osman
ber-vech-i muharrer tahliyye ve teslîm müdde‘âsını isbât için meclis-i şer‘a ikāle
[ikāme] eylediği iki nefer kimesneler müdde‘î-i mezbûrun da‘vâsına mutâbık edâ-
yı şehâdet-i şer‘iyye edememeleriyle âhar şâhidlerim vardır demekle müdde‘âsını
beyâna havâle olunduğu iki gün mukaddem târihiyle cerîdemde mazbût ol-
mağla henüz faysal verilmeyip imtisâlen li-emri’l-âli da‘vâlarının zabtı İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-13 min Za sene [1]217

598 [89b-1] Kayıp olan Saka İbrahim’in, İstanbul fincancılar hanındaki


odasının açıldığı
Oda küşâdı
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen sâhib-i arzuhâl nâm kimesnenin inhâsı
üzere İstanbul’da fincancılar hânında sâkin iken bundan akdemce diyâr-ı âhara
firâr ve gaybet-i münkatı‘a ile gāib olup hayat ve memâtı ve mekânı dahi ma‘lûm
olmayan Saka İbrahim nâm mefkūdun hân-ı mezkûrda mukaffelen terk eylediği
odasını feth ve küşâd ile derûnunda olan eşyâsını tahrîre kıbel-i şer‘den mürsel
Kâtib Hasan Efendi dâ‘îleri ma‘an mürsel ümenâ-i şer‘le sâlifü’z-zikr odaya varıp
mazbûtü’l-esâmî Müslimîn hâzır oldukları hâlde oda-i mezkûr feth ve küşâd ve
derûnunda mevcûd bulunan bir cild Muhammediye kitabı ve dört cilt risâle ve beş
vakıyye pembe ve bir yorgan ve bir baş yasdığı ve iki top bogasî ve bir buçuk top

508
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

çit ve iki penbe gömlek ve bir köhne hırka ve bir aba şalvar ve bir köhne anteri ve
bir çift bohça ve bir heybe ve bir sagīr yorgan ve beş vakıyye tarhana ve üç kilim ve
sagīr elvân ve beş seccâde ve yarım top kırmızı bez ve bir mest papuç ve bir abdest
ibriği ve bir tas ve bir şerbet ibriği ve bir mısır kaliçi ve üç terazi ma‘a iki vakıyye
derâhim ve bir musluk ve bir kürek ve havan eli ve iki akçe tahtası ve iki gırâr
ve bir devat ve bir tehî çekmece mevcûd bulunup mâ‘adâ nesne bulunmamağla
eşyâ-yı mezkûre ke’l-evvel oda-i merkūmda terk ve kapısı kilitlenip temhîr eyledi-
ğini Mevlânâ-yı mezbûr ma‘an mürsel ümena-i şer‘le meclis-i şer‘de inhâ eylediği
ma‘lûm-ı devletleri buyruldukda ne vechile emr-i âlîleri buyrulur ise ol bâbda emr
u fermân hazret-i veliyyü’l-emrindir.
Fî-9 min Za sene [1]217

599 [89b-2] Kerkük kazasındaki zaviyenin mütevellîsi Seyyid


Veliyüddin’in vefâtıyla tevliyetin yarısının oğlu Seyyid Mehmed’e,
diğer yarısının da Seyyid Ahmed’e verilmesi talebi
Tevcîh-i zâviye berâtı istid‘âsı
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen arzuhâl ve derkenâra nazar olundukda
Kerkük kazâsında vâki‘ Selbarto? zâviyesi vakfı mülhakātından Ali Abad suyuyla
pelik suyunun nısf hisselerine mutasarrıf olan es-Seyyid Veliyüddin b. es-Seyyid
Hamza b. es-Seyyid Abdülkerim fevt olup ve işbu sâhib-i arzuhâl es-Seyyid Meh-
med müteveffâ-i merkūmun sulbî sahîh oğlu olduğunu ve zâviye-i merkūmede
sâkin diğer sulbî oğlu es-Seyyid Ahmed dahi hayatında ve mevcûd olduğunu
kazâ-i merkūm ahâlîsinden olup Âsitâne-i aliyyede müsâfireten sâkinler udûl-i
Müslimînden es-Seyyid Mehmed b. es-Seyyid Ahmed el-Cebbârî ve Derviş Ali
b. Mahmud el-Havlî nâm kimesneler alâ-tarîkı’ş-şehâde haber vermeleriyle nısf
hisse-i mezkûre müteveffâ-i mezbûr es-Seyyid Veliyüddin’in mahlûlünden oğul-
ları mezbûrân es-Seyyid Mehmed ve es-Seyyid Ahmed’e ber-vech-i iştirâk tevcîh
ve yedlerine berât-ı şerîf-i âlişân sadaka ve ihsân buyrulmak bâbında istadâ-yı
inâyet eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-11 min Za sene [1]217

600 [89b-3] Emine bt. Hüseyin’in, kocası Sengerîzâde Mustafa b. Hüseyin


ile muhâlaa yoluyla boşandıkları ve birbirlerinin zimmetlerini
ibrâ ettikleri
Muhâla‘a-i Sengerîzâde ve ibrâ-i âm
Ma‘rûz

509
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

İstanbul’da Fatih Sultan Mehmed Hân Câmi‘-i şerîfi kurbünde Hoca Hayreddin
Mahallesi’nde sâkine ve zâtı mahalle-i mezbûre İmâmı Mustafa Efendi b. Salih ve
es-Seyyid Mehmed Efendi b. es-Seyyid Kasım ta‘rîfleriyle mu‘arrefe olan Emine bt.
Hüseyin nâm hatun Çarşamba günü dîvân-ı âlide huzûr-ı âsafânelerinde ba‘dehû
du‘âhâne-i dâ‘îlerinde ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde zevc-i muhâlı‘ı sâhib-i arzuhâl
Sengerîzâde Mustafa b. Hüseyin mahzarında mezbûr Mustafa zevc-i dâhilim olup
beynimizde hüsn-i mu‘âşeretimiz olmamağla zimmetinde mütekarrir ve ma‘kūdun
aleyh olan iki yüz yetmiş beş guruş mehr-i müeccelim ve nafaka-i iddet-i ma‘lûmem
ve cihet-i karzdan dahi zimmetinde hakkım olan yüz yetmiş beş guruş bedel-i hul‘
üzerlerine ve meûnet-i süknâm dahi kendi üzerime olmak üzere zevcim mezbûr
Mustafa ile muhâla‘a-i sahîha-i şer‘iyye ile hul‘ olduğumda ol dahi ber-vech-i mu-
harrer hul‘-ı mezkûru ba‘de’l-kabûl hukūk-ı zevciyete ve ibtidâ-yı zevciyetden işbu
târih-i i‘lâma gelince beynimizde cereyân eden cemî‘-i ahd ve i‘tâ ve mu‘âmelât-ı
şettâ ve hukūk-ı ma‘lûme ve mechûleye müte‘allika mutlakan âmme-i de‘âvî ve
mütâlebâtdan ben merkūm Mustafa’nın ol dahi benden yedinde olan bir kıt‘a
müfredât-ı defter mantûkunca dört yüz guruş beyaz akçe ile mecmû‘u iki bin guruş
kıymetli iddi‘â eylediği eşyâ-i ma‘lûmeye vesâir cemî‘-i hukūk-ı şer‘iyyeye müte‘alli-
ka âmme-i de‘âvî ve mütâlebâtdan benim zimmetimi kat‘an hakkımız ve alacağımız
kalmamak ma‘nâsına her birimiz şürût-ı müfside ve uhûd-ı mübtileden âri ve cebr
ve kerhden hâli ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î [90a] ile ibra ve iskāt ve her birimiz ber-
minvâl-i meşrûh âharın ibrâsını kabûl ve bu vechile külliyen kat‘-ı münâza‘a eyle-
dik deyü mezbûre Emine Hatun’un bi’l-cümle takrîr-i meşrûhunu mezbûr Mustafa
tasdîk eylediği İstanbul mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-9 min Za sene [1]217

601 [90a-1] Habîbe bt. Hüseyin’in, Habeşli Hatice isimli cariye’yi kocası
Hüseyin b. İsmail’e teslim etmesi gerektiği
Câriye teslîmine tenbîh
Ma‘rûz
Sadrâzam çukadârlarından Kastamonulu Hüseyin b. İsmail meclis-i şer‘-i münîrde
hâlâ zevcesi mu‘arrefetü’z-zât Habîbe bt. Hüseyin nâm hatun mahzarında zevcem
mezbûre Habîbe Hatun’un yedinde olup işbu meclis-i şer‘de mu‘âyene olunan
ma‘lûmetü’l-vasf Habeşiye Hatice nâm bir re’s câriye müstakilleten mülküm olup
zevcem mezbûre Habîbe Hatun câriyem merkūmeyi fuzûlî zapt etmekle zikr olu-
nan câriyeyi bana teslîme zevcem mezbûreye tenbîh olunmak matlûbumdur deyü
da‘vâ ol dahi cevâbında zevcim mezbûr Hüseyin câriye-i mevsûfe-i merkūmeyi
yedinde mülkü olduğu hâlde bana hibe-i sahîha-i şer‘iyye ile hibe ve teslîm ben
dahi meclis-i hibede ittihâb ve kabz etmemle mülk-i mevhûbum olmak üzere

510
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

bi-hakkın zabt ve vaz‘-ı yed ederim deyü eylediği def ‘ine ikāmet-i beyyineden
ızhâr-ı acz edip istihlâf etmekle mezbûr Hüseyin vech-i şer‘î üzere tahlîf olunma-
ğın mûcebince zikr olunan câriyeyi zevci müdde‘î-i mezbûr Hüseyin’e teslîme zev-
cesi mezbûre Habîbe Hatun’a tenbîh olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-11 min Za sene [1]217

602 [90a-2] Hüseyin b. İsmail’in, kaynanası Hayrünnisa bt. Mehmed


aleyhine açtığı alacak davasında iddiasını ispat edemediğinden
muarazadan men edildiği
1.350 guruş ile 511 guruşluk eşyâ da‘vâsından men‘
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl sadrıazam çukadârlarından Kastamonulu Hüseyin b. İsmail
meclis-i münîrde üvey kayın vâlidesi mu‘arrefetü’z-zât Hayrünnisa bt. Mehmed
nâm hatun mahzarında zevce-i menkûham işbu hâzıra bi’l-meclis Habîbe Hatun
ile üvey vâlidesi merkūme Hayrünnisa Hatun bir menzilde bi’l-ma‘iyye sâkinler
iken malımdan mecmû‘u beş yüz on bir guruş kıymetli yirmi beş top kutnî ve bir
Selanik keçesi ve bir Selanik kaliçe mak‘ad ve yirmi beş çift havlu ve bir minder ve
bir cedîd Kıbrıskâri yorgan ve cedîd dokuz beledî yastık ve altı Kıbrıskâri bohça
ve dört Kıbrıskâri Ahmediye ve iki Hindkâri Ahmediye ve bir top Şam kutnîsi
ve bir Acemkâri yorgan ve dört silecek ve iki cedîd gömlek ile nakden bin üç yüz
elli guruşumu dahi bi-gayr-ı hakkın ahz etmekle eşyâ-i muharrere-i mezkûre ile
meblağ-ı merkūm bin üç yüz elli guruşu mezbûre Hayrünnisâ Hatun’dan taleb ede-
rim deyü ba‘de’d-da‘vâ ve’l-inkâr müdde‘î-i merkūm Hüseyin ber-vech-i muhar-
rer müdde‘âsına ikāmet-i beyyine edemeyip bi’t-taleb mezbûre Hayrünnisâ Hatun
vech-i şer‘î üzere tahlîf olunmağın mûcebince müdde‘î-i mezbûr Hüseyin da‘vâ-yı
mezkûresiyle mezbûre Hayrünnisâ Hatun bilâ-beyyine-i âdile mu‘ârazadan men‘
olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-10 min Za sene [1]217

603 [90a-3] Mike ve Estemat’ın, Peştemâlcioğlu Sahak v. Parsih’e olan


borcunu taksitle ödeyebilecekleri
800 guruş edâya tenbîh 1.900 guruşu beher mâh 100 guruşa taksît
Ma‘rûz
Bezzâz esnâfından derûn-ı arzuhâlde merkūmü’l-ism Peştemâlcioğlu Sahak
v. Parsih nâm zimmî meclis-i şer‘-i münîrde kazzâz esnâfından sâhib-i arzuhâl

511
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Sakızlı Mike v. Yani oğlu İstemad zimmîler muvâcehelerinde benim gāib ani’l-
meclis damadım Kozikoğlu Ohannes zimmî zimmetinde karzdan beş bin guruş
alacağım olup ve medyûnum damadım mesfûrun dahi işbu mesfûrân Mike ve İste-
mad zimmîler zimmetlerinde bedel-i sulh-i sahîhden kezâlik beş bin guruş alacak
hakkı olmağla medyûnum damadım mesfûr târih-i i‘lâmdan otuz bir ay mukad-
dem beni deyn-i mezkûruyla ol mikdâr medyûnları mersûmân Mike ve İstemad
zimmîler üzerlerine cümlemiz bir meclisde hâzırlar olduğumuz hâlde havâle-i
mukayyede-i sahîha ile havâle ve her birimiz havâle-i mezkûreyi kabûl edip ol
vechile cihet-i havâle-i mezkûreden zimmîyân-ı mersûmânın zimmetlerinde bana
deynleri olan meblağ-ı muhâllün-bih-i mezkûrdan her biri âharın hissesine lâzım
gelen meblağa kefîl ve zâmin olmalarıyla ben dahi kefâlet-i mezkûrelerini kabûl ve
târih-i mezbûrdan beher şehr yüzer guruş vermek üzere mesfûrânı rızâmla te’cîl
edip hatta zimmîyân-ı mersûmân vech-i meşrûh üzere ol mikdâr guruş asâleten
ve kefâleten zimmetlerinde bana deynleri olduğunu nâtık işbu bir kıt‘a temessükü
yedime i‘tâ ettiklerinden sonra meblağ-ı müeccel-i mezkûrdan mâhiye yüzer gu-
ruşdan yirmi üç ayda iki bin üç yüz guruş bana def ‘ ve teslîm etmeleriyle ben dahi
yedlerinden kabz edip mâ‘adâ târih-i i‘lâma gelince sekiz aydan beri nesne verme-
meleriyle bâkīsi olan iki bin yedi yüz guruşdan zikr olunan sekiz ayda iktizâ eden
sekiz yüz guruşu hâlâ mâ‘adâsı olan bin dokuz yüz guruşu dahi ber-vech-i meşrûh
taksîtleri hulûlünde zimmîyân-ı mesfûrândan asâlet ve kefâletlerine binâen taleb
ederim deyü da‘vâ ettikde onlar dahi cevâblarında kaziyye minvâl-i meşrûh üze-
re olduğunu ber-vech-i muharrer kefâletlerini ve temessük-ı mezkûru i‘tâ eyle-
diklerini bi-tamâmihâ tâyi‘an ve kat‘iyyen ikrâr u i‘tirâf etmeleriyle alâ-mûceb-i
i‘tirâfihimâ meblağ-ı bâkī-i mezkûr iki bin yedi yüz guruşun sekiz yüz guruşunu
hâlâ müdde‘î-i mersûm Sahak zimmîye edâsıyla mâ‘adâsı olan bin dokuz yüz gu-
ruşu mâh be-mâh yüzer guruş vermek üzere zimmîyân-ı mersûmân ilzâm olun-
dukları İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-14 min Za sene [1]217

604 [90b-1] Memiş Usta b. Mehmed’in, Mehmed b. Mustafa aleyhine açtığı


menzil ferağı davasının reddedildiği
Meşrûta-i menzil ferağ da‘vâsı iltifâta şâyân olmayıp mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Memiş Usta b. Mehmed nâm kimesne meclis-i şer‘-i münîrde zik-
ri âtî menzile ale’l-iştirâki’s-seviyy mutasarrıflar olup kendiden asîl zevcesi Şerîfe
Zeliha bt. es-Seyyid Halil nâm hatun tarafından husûs-ı âtîde vekîl olduğu zâtını
ârifân Hüseyin b. Hüseyin ve es-Seyyid Mehmed b. Hüseyin şehâdetleriyle es-
Seyyid Mehmed b. es-Seyyid Mustafa mahzarında İstanbul’da Cumartesipazarı

512
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

nâm mahalde Molla Ahaveyn Mescid-i şerîfinde Müezzin olan Molla Mustafa b.
Hüseyin hâzır olduğu hâlde merhûm İsmail Çelebi nâm sâhibü’l-hayrın galle ve
tevliyeti mescid-i şerîf-i mezbûrda müezzin olanlara meşrûta vakfı olup mahalle-i
mezbûrede vâki‘ ma‘lûmü’l-hudûd ve şehriye otuz akçe îcâre-i müecceleli bir bâb
vakıf menzili zevcem Zenciye Fâtıma bt. Abdullah’ın bâ-temessük-ı mütevellî
taht-ı tasarrufunda iken işbu târih-i i‘lâm senesi Ramazani’l-mübâreğinin yir-
minci günü zevcem mezbûre hasta ve sâhibe-i firâş olmağla mutasarrıfe ol-
duğu menzil-i mezbûrun ancak nısfını hüsn-i rızâsıyla bana fâriğa olup lâkin
mütevellî-i hâzır-ı merkūm zevcem mezbûrenin ferağından bana izin vermeyip
ve temhîr-i temessük dahi etmeyip bir hafta mürûrunda zevcem merkūme bilâ-
veled fevt olmağla mahlûlünden mütevellî-i hâzır-ı merkūm menzil-i mezkûru iki
yüz otuz guruş îcâre-i mu‘accele ve îcâre-i müeccele-i kadîmesiyle işbu mezbûr
es-Seyyid Mehmed ile zevcesi müvekkile-i mezbûre Şerîfe Zeliha Hatun’a ale’l-
iştirâki’s-seviyy îcâr ve teslîm etmiş olup lâkin menzil-i mezkûrun nısfını mücer-
red zevcem müteveffiye-i merkūme hayatında bana fâriğa olduğuna binâen nısf
menzil-i mezkûrdan keff-i yedlerine tenbîh olunmak murâdımdır deyü takrîr-i
meşrûhu üzere izn-i mütevellî bulunmadığını mukır ve mu‘terif iken mücerred
ferağa binâen tasaddî eylediği da‘vâ-yı mezkûresi şer‘an mesmû‘a ve iltifâta şâyân
olmamağla bî-vech-i şer‘î mu‘ârazadan men‘ olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-13 min Za sene [1]217

605 [90b-2] Şerife Ayşe bt. Mehmed ve kızı Şerife Hatice bt. Tütüncü
Mehmed’in, Hatice hatun aleyhine açtıkları tütüncü gediği
davasında iddialarını ispat edemediklerinden muarazadan
men edildikleri
Galata’da berber gediği da‘vâsı mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl zâtları mu‘arrefe Şerîfe Âişe bt. Mehmed ile kızı Şerîfe Hatice bt.
Tütüncü Mehmed nâm hatunlar meclis-i şer‘-i münîrde kezâlik mu‘arrefetü’z-zât
Hâce Hatice nâm hatun muvâcehesinde mahrûse-i Galata’da Zincirlihan karşısında
duhâncı dükkânı kurbünde bir bâb vakıf berber dükkânı mezbûre Hâce Hatice’nin
bi’l-îcâreteyn taht-ı tasarrufunda olup bundan akdem zevcim müteveffâ Tütün-
cü Mehmed hayatında dükkân-ı mezkûrda müşâhereten müstecir ve derûnunda
mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûme yedinde mülkü
ve ba‘de vefâtihi âlât-ı lâzıme-i mezkûre benimle sulbiye-i kebîre kızı mezbûre
Şerîfe Hatice’ye mevrûs olup yedimizde iken târih-i i‘lâmdan beş sene mukaddem
dükkân-ı mezkûrun bana lüzûmu vardır deyü mutasarrıfesi mezbûre Hâce Hatice

513
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Hatun derûnunda mevcûde mülkümüz olan berber âlât-ı lâzımesini ihrâc ve bize
teslîm edip dükkân-ı mezkûru hedm ve ittisâlinde kâin mutasarrıfe olduğu kahve
dükkânına zam ve ilhâk-birle tevsî‘ etmişdi lâkin zikr olunan Berber Mehmed
gediği hâmiş-i arzuhâlde mastûr derkenâr nâtık olduğu üzere başmuhâsebede
mukayyed ve mu‘teber gediklerden olup bi’l-irsi’ş-şer‘î yedimizde mülkümüz
olmağla sâlifü’z-zikr hedm ve ilhâk eylediği mahalli ifrâz-birle mülkümüz olan
berber âlât-ı lâzımesini vaz‘ için ke’l-evvel berber dükkânı binâ ve bize teslîm et-
mek üzere merkūme Hâce Hatice’ye cebr olunsun dediklerinde müdde‘iyetân-ı
mezbûretânın takrîr-i meşrûhları üzere dükkân-ı mezkûr hedm olunup ittisâlinde
kâin kahve dükkânına ilhâk olduğunu ve derûnunda olan berber gediği tâ‘bir olu-
nur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeyi ahz eylediklerini mu‘terifeler iken tekrar ifrâz-birle
berber dükkânı binâ eylesin deyü şer‘an cebre kādireler olmadığı kendilere tefhîm
olunup ancak berber gediği tâ‘bir olunur yedlerinde irsen mülkleri olan âlât-ı
lâzımeyi kurb ve civârında kimesnenin gediği olmamak vech üzere bir dükkân
tedârik ederler ise naklolunması dahi şürûtlarında idüğü kezâlik tefhîm olunduk-
dan sonra yine mezbûretân Şerîfe Âişe ve Şerîfe Hatice Hatunlar dükkân-ı mezkûr
ittisâlinde kâin mezbûre Hâce Hatice Hatun’un kezâlik bi’l-îcâreteyn mutasarrıfe
olduğu tütüncü dükkânı derûnunda mevcûde tütüncü gediği tâ‘bir olunan âlât-ı
lâzıme-i ma‘lûme ma‘den kaleminde yedimizde olan işbu sûret mantûkunca ir-
sen mülkümüz olmağla dükkân-ı mezkûrun fevkinde kâin bîkâr beytûtet eder
mezbûre Hâce Hatice Hatun’un mutasarrıfe olduğu üç odayı mücerred tütüncü
gediği bizim mülkümüz olduğuna binâen biz zabt edelim ve kirâlarını biz ahz
edelim demeleri şer‘an mesmû‘ olmamağla iltifât olunmayıp bî-vech mu‘ârazadan
men‘ olundukları İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-13 min Za sene [1]217

606 [90b-3] Mehmed b. İsmail’in, Haririzâde Hüseyin Ağa b. Ali’ye olan


borcunu ödemesi gerektiği
1.253 guruş hüküm
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Harîrî es-Seyyid el-Hâc Hüseyin Ağa b. es-Seyyid Ali meclis-i
şer‘-i münîrde derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Kuruyemişçi Mehmed b. İsmail
mahzarında mezbûr Mehmed zimmetinde iki yüz on beş senesi Cumâdelûlâsının
on beşinci günü târihiyle muvarrah bir kıt‘a temessük mantûkunca cihet-i karzdan
bin guruş ve yine iki yüz on altı senesi Saferinin on beşinci günü târihiyle muvar-
rah diğer bir kıt‘a temessük mantûkunca kezâlik cihet-i karzdan iki yüz guruş ve
hâric ez-temessük yine cihet-i mezkûreden elli guruş ki cem‘an bin iki yüz elli üç
guruş alacak hakkım olmağla meblağ-ı mecmû‘-ı mezkûru mezbûr Mehmed’den

514
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında cihet-i merkūmeden meblağ-ı
mecmû‘-ı merkūm bin iki yüz elli üç guruş el-yevm zimmetinde müdde‘î-i
mezbûra sahîhan deyni olduğunu bi-tamâmihî tâyi‘an ve kat‘iyyen ikrâr u i‘tirâf
etmeğin alâ-mûceb-i i‘tirâfihi meblağ-ı mecmû‘-ı mezkûr bin iki yüz elli [91a]
üç guruşun müdde‘î-i mezbûr el-Hâc Hüseyin’e edâsıyla merkūm Mehmed ilzâm
olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-20 min Za sene [1]217

607 [91a-1] Tütüncü Artin v. Mesrob’un, İmamoğlu Salih b. Veliyüddin ile


bedel-i sulh karşılığında anlaştığı
560 guruş murâbaha da‘vâsından 250 guruşa sulh
Ma‘rûz
Derun-ı arzuhâlde merkūmü’l-ism Tütüncü Artin v. Mesrob nâm zimmî meclis-i
şer‘-i hatîrde sâhib-i arzuhâl habbâz tâifesinden İmâmoğlu Salih b. Veliyüddin
muvâcehesinde mezbûr Salih zimmetinde bâ-temessük cihet-i karzdan üç yüz
yirmi guruşdan bâkī üç yüz iki guruş alacak hakkım olmağla meblağ-ı bâkī-i
mezbûru merkūm Salih’den taleb ve da‘vâ eylediğimde ol dahi cevâbında meblağ-ı
merkūmun yüz doksan guruşu karz mâ‘adâsı bilâ-devr ribâ olduğundan gayrı
murâbaha nâmıyla sana ceste ceste malımdan beş yüz altmış guruş verdim deyü
benden istirdâd da‘vâsına tasaddî ve ol vechile beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a
bâ-vesâtet-ı muslihîn ben da‘vâ-yı mezkûremden merkūm Salih ile bi’t-tav‘ ve’r-
rızâ iki yüz elli guruşa ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl bedel-i sulh-i mezkûrdan
mâ‘adâ üç yüz iki guruşa varınca ziyâdesi olan elli iki guruşa ol dahi benden
tasaddî eylediği murâbaha istirdâdına müte‘allika âmme-i de‘avîden her birimiz
âharın zimmetini şürût-ı müfside ve uhûd-ı mübtileden âri ve cebr ve kerhden
hâli ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î ile kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eylediğimizden sonra
sâlifü’l-beyân ibrâdan istisnâ olunan bedel-i sulh-ı merkūm iki yüz elli guruşun
yüz guruşunu târih-i i‘lâm günü mezbûr Salih’den iştirâ ve kabz eylediğim bir re’s
doru bârgir semeni olan yüz guruşa bi’t-terâzi takās ve mahsûb ile istîfâ etmemle
bâkīsi olan yüz elli guruşu dahi târih-i i‘lâmdan sekiz ay tamamına değin ceste
ceste bana edâ ve îfâ etmek üzere istimhâl etmekle ben dahi rızâmla medyûnum
mezbûru vech-i meşrûh üzere imhâl ve te’cîl eyledim deyü zimmî-i mersûmun
bi’l-cümle takrîr-i meşrûhunu mezbûr Salih tasdîk eylediği İstanbul mahkeme-
sinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-18 min Za sene [1]217

515
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

608 [91a-2] Ümmügülsüm bt. Ahmed’in, Havvâ bt. Abdullah’tan satın


aldığı Mahbûbe isimli cariyenin illetli olması sebebiyle geri verildiği
Zenciye câriye reddi 555 guruşu dahi edâya tenbîh
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Ümmügülsüm bt. Ahmed nâm Hatun meclis-i
şer‘-i münîrde derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Havvâ bt. Abdullah b. Abdullah
nâm hatun tarafından husûs-ı âtîde vekîl olduğu zâtını ârifân Hüseyin b. Musta-
fa ve Kahveci Mustafa b. Mustafa şehâdetleriyle sâbit olan es-Seyyid Ebûbekir b.
Hasan muvâcehesinde târih-i i‘lâmdan üç ay mukaddem cemî‘-i uyûbdan sâlime
olmak üzere beş yüz elli beş guruş semen-i medfû‘ ve makbûza müvekkile-i
mezbûre Havvâ Hatun’dan iştirâ ve kabz eylediğim işbu hâzırati bi’l-meclis orta
boylu açık kaşlı ela gözlü bir re’s zenciye Mahbûbe nâm câriye ihtibâs-hayz ille-
ti ile mu‘ayyibe ve ayb-ı mezkûr şirâ târihinden kadîm ve inde’t-tüccâr noksan
semen îcâb eder uyûbdan olmağla redd-i semen ve kabz-ı mebî‘ olunmak üzere
müvekkile-i mezbûre Havvâ Hatun’a izâfetle vekîl-i merkūma tenbîh olunması
matlûbumdur deyü teveccüh-i husûmet bulundukdan sonra da‘vâ ettikde vekîl-i
mezbûr dahi cevâbında müvekkile-i mezbûre Havvâ Hatun câriye-i mevsûfe-i
merkūmeyi târih-i mezkûrda mu‘tâd olan nevâzil tâ‘bir olunur öksürükden gay-
rı nesnesi olmamak üzere cemî‘-i uyûbdan sâlime olarak meblağ-ı merkūm beş
yüz elli beş guruş semen-i medfû‘ ve makbûza müdde‘iye-i merkūme Ümmügül-
süm Hatun’a bey‘ ve teslîm etmişdir deyü bi’l-vekâle ikrâr lâkin ayb-ı mezkûrun
kadîm olduğu müvekkilem merkūmenin ma‘lûmü değildir deyü inkâr etmek-
le müdde‘iye-i mezbûre Ümmügülsüm Hatun câriye-i mevsûfe-i merkūmenin
altı aydan mütecâviz zamândan beri illet-i mezbûreye mübtelât olup ol vechi-
le mu‘ayyibe ve ayb-ı mezkûr câriye-i merkūmede kadîm olduğunu etibbâ-i
hâssadan bâ-fermân-ı âlî ehl-i hibre ta‘yîn olunan udûl-i Müslimînden İbrahim
Efendi b. Mustafa ve Halil Efendi b. İbrahim şehâdetleriyle muvâcehesinde vech-i
vecih-i şer‘î üzere ba‘de’l-isbât ve’l-halef mûcebince câriye-i merkūmeyi ahz ve
makbûzu olan semen-i merkūm beş yüz elli beş guruşu müdde‘iye-i merkūme
Ümmügülsüm Hatun’a red ve teslîme müvekkilesi mezbûre Havvâ Hatun’a izâfetle
vekîl-i mezbûr es-Seyyid Ebûbekir’e tenbîh olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 min Za sene [1]217

609 [91a-3] Eminönün’de manav dükkânı gediğinin Şerife Hafize Hatun’a


babasından miras kaldığı
Eminönü’nde manav gediği ihbârı
Ma‘rûz

516
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen işbu arzuhâl ve derkenâra nazar olundukda
İstanbul’da Eminönü nâm mahalde vâki‘ bir tarafı tütüncü mahzeni ve bir tarafı
pirinççi mahzeni ile mahdûd ve sermâyeci mahzeni tâ‘bir olunur bir bâb manav
dükkânı derûnunda mevcûde âlât-ı ma‘lûme es-Seyyid Ahmed Çelebi b. Ah-
med nâm kimesnenin yedinde mülkü ve bin yüz seksen iki târihinde mahzen-i
mezkûrun bi’l-îcâreteyn mutasarrıfı Tüfenkçibaşı el-Hâc Hasan nâm kimesnenin
izin ve icâzetiyle gedik olmak üzere mutasarrıf olup ve etrâfında kâin sâir manav
dükkânları dahi kadîmden beri esnâf-ı sâire misillü gedik olmak üzere tasarruf
oluna gelmekle esnâf-ı mezbûreye mahsûs bi’l-cümle dekâkîn pazarbaşı defterin-
de mukayyed ve mu‘teber ve ma‘dûd gediklerden olup mezbûr es-Seyyid Ali Çele-
bi fevt oldukda âlât-ı lâzıme-i mezkûre sulbî kebîr oğlu es-Seyyid Ahmed’e ba‘de’l-
intikāl mezbûr es-Seyyid Ahmed dahi fevt olmağla sulbiye-i kebîre kızı ve has-
ran vârisesi sâhibe-i arzuhâl Şerîfe Hafize Hatun’a müstakillen mevrûs olmuşdur
deyü kurb ve civârında olan esnâf-ı mezbûreden ve udûl-i Müslimînden el-Hâc
Mehmed ve el-Hâc Ali ve el-Hâc Ahmed ve Tokâdîzâde es-Seyyid el-Hâc Ahmed
ve es-Seyyid Yakub ve es-Seyyid Osman ve Molla İbrahim ve pazarbaşıları Hâfız
İsmail’den her biri meclis-i şer‘-i münîrde alâ-tarîkı’ş-şehâde haber verdiklerinden
mâ‘adâ [91b] esnâf-ı merkūmenin Tersâne-i Âmire’de istihdâm için bâ-fermân-ı
âlî veregeldikleri altmış dört nefer amelenin iktizâ eden ücretleri gedik ashâbına
tarh ve tahmîl ile cem‘ ve tahsîl olunduğu ve içlerinden fevt olanların gedikleri
ma‘rifet-i şer‘le bey‘ ve semeni düyûnuna tevzî‘ ve taksîm ve düyûnu olmayanların
veresesine intikāl ve bilâ-vâris fevt olanların gedikleri cânib-i beytülmâlden füruht
olunageldiği derkenârdan müstebân olmağla emsâli mesbûk olduğu üzere sâlifü’z-
zikr gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûme mezbûre Şerîfe Hafîze Hatun’un
babasından mevrûs yedinde müstakilleten mülkü olduğu Başmuhâsebe’ye kayd ve
yedine sûret i‘tâ buyrulmak bâbında istid‘âsı muvâfık-ı re’y-i âlileri buyrulur ise ol
bâbda emr u fermân hazret-i veliyyü’l-emrindir.
Fî-13 min Za sene [1]217

610 [91b-1] Ziştovili Göncüoğlu Molla Ali’nin, ortağı Odunkapılı


İmamzâde Ahmed’e olan borcunu ödemesi gerektiği
Şirket-i ticâretden bâkī 3.226,5 guruş edâya tenbîh
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede Balkapanı tüccârından Odunkapılı İmâmzâde demekle arîf el-
Hâc Ahmed nâm kimesne meclis-i şer‘-i hatîrde sâbıkā şerîki Ziştovili Göncüoğlu
Molla Ali b. Mustafa nâm kimesne mahzarında bin iki yüz on altı senesi Muhar-
remi gurresinde ben malımdan bin iki yüz elli guruş ifrâz ol dahi kezâlik malın-
dan bin iki yüz elli guruş ifrâz ve birbirine halt edip mezbûr Molla Ali’ye teslîm

517
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ve fâide-i hâsıla beynimizde beraber olmak üzere balkapanı ticâretinden akd-i


şirket edip meblağ-ı mecmû‘-ı merkūmu ba‘de’l-kabz târih-i i‘lâma gelince yirmi
iki ay müddetde meblağ-ı mezbûru i‘mâl ile Eflak ve Boğdan memleketlerinden
vesâir ol havâlîden envâ‘-ı revgan ve asel ve peynir ve zehâir-i sâire iştirâ ve bana
irsâl ben dahi râyici vech üzere Âsitâne-i aliyyede bey‘ ve semenlerini kabz edip
şerîkim mezbûrun poliçe tarîkiyle benim üzerime ceste ceste havâle eylediği ma-
hallere verdiğim cem‘an kırk dokuz bin altı yüz bir guruş mezbûr Molla Ali tarafı-
na geçmiş olup bu esnâda fesh-i akd-i şirket-birle kapan-ı mezkûr nâzırı ve tüccârı
ma‘rifetleriyle şirket-i mezkûrenin hesabını sehv ve galatdan âri yegān yegān
hesâb-ı sahîh ile rü’yet eylediğimizde mârru’z--zikr müddet-i şirketimiz olan yir-
mi iki ayda bana irsâl eylediği zehâir-i mütenevvi‘a-yı mezkûrenin mesârifiyle
ma‘an re’s-i mâlı elli bin üç yüz on sekiz guruşa bâliğ olup zehâir-i mütenevvi‘a-yı
merkūmenin bir mikdârı esnâ-i tarîkde bi-kazâillâhi te‘âlâ telef ve zâyi‘ olmuş ol-
mağla mâ‘adâ sâlimen yedime vâsıl olan zehâir-i ma‘lûme Âsitâne-i aliyyede râyici
vech üzere bey‘ olunup mesârifâtı ihrâc olundukdan sonra mecmû‘u kırk iki bin
üç yüz otuz bir guruşa bâliğ olmağla re’s-i mâl meblağ-ı merkūm elli bin üç yüz on
sekiz guruşdan fürû-nihâde ve tenzîl olundukda yedi bin dokuz yüz seksen yedi
guruş zarar terettüb etmekle sâlifü’l-beyân sermâyemiz müsâvî olduğuna binâen
terettüb eden zarar-ı mezkûru dahi teberru‘an re’s-i malımıza göre münâsafaten
iktizâ etmekle ol vechile zarar-ı mezkûrdan benim hisseme isâbet eden üç bin do-
kuz yüz doksan üç buçuk guruş tenzîl olunup mâ‘adâsı olan üç bin dokuz yüz dok-
san üç buçuk guruşu bâlâda zikr olunduğu üzere mezbûr Molla Ali kıbeline poliçe
tarîkiyle geçen meblağ-ı mezbûr kırk dokuz bin altı yüz bir guruşdan bana red-
di iktizâ etmekle meblağ-ı merkūm üç bin dokuz yüz doksan üç buçuk guruşun
yedi yüz on yedi guruşu poliçe defteri hesâbı üzere benim kıbelimde zuhûr edip
ve elli guruş dahi Ziştovili Molla Ahmed nâm kimesnenin vâlidesinden havâle
tarîkiyle ahz olunup ol vechile cem‘an altı yüz altmış yedi guruşunu istîfâ etmem-
le bâkīsi olan üç bin iki yüz yirmi altı buçuk guruşu mezbûr Molla Ali’den hâlâ
taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında kaziyye minvâl-i meşrûh üzere
olduğunu ve sehv ve galatdan âri hesab-ı sahîh ile rü’yet-i muhâsebe eyledikleri-
ni ve meblağ-ı bâkī-i mezkûr üç bin iki yüz yirmi altı buçuk guruş zimmetinde
zuhûr edip müdde‘î-i mezbûr el-Hâc Ahmed’e sahîhan deyni olduğunu kat‘iyyen
ve tâyi‘an ikrâr u i‘tirâf etmeğin alâ-mûceb-i i‘tirâfihi meblağ-ı bâkī-i mezkûr üç
bin iki yüz yirmi altı buçuk guruşu müdde‘î-i merkūm el-Hâc Ahmed’e edâsıyla
mezbûr Molla Ali ilzâm olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-5 min Za sene [1]217

518
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

611 [91b-2] Mehmed Halis Efendi b. Osman’ın, Amasya’lı Abdülkadir b.


Mehmed’e olan borcunu ödemesi gerektiği
1.000 guruşdan 300 guruşa sulh-i edâya tenbîh
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Amasyavî Kethüdâzâde Abdülkādir b. Mehmed meclis-i şer‘-i
münîrde derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism mâliye kalemi ketebelerinden Meh-
med Halis Efendi b. el-Hâc Osman mahzarında ben bundan akdem Amasya’da
sâkin iken poliçe tarîkiyle İstanbul’da sâkinler Tamatlı el-Hâc Yusuf nâm kimes-
neden bâ-tahvîl dört yüz yirmi guruş ve Kırımlı el-Hâc İbrahim nâm kimesneden
beş yüz seksen guruş ki cem‘an bin guruşumu merkūmândan poliçe temessükleri
mantûklarınca kabza mezbûr Mehmed Halis Efendi’yi tevkîl ve ihâle etmemle ol
dahi meblağ-ı mecmû‘-ı merkūmu mezbûrândan ahz edip bana vermeyip kendi
umûruna sarfla istihlâk etmekle ben dahi meblağ-ı mezbûru işbu târih-i i‘lâm se-
nesi Rebî‘ülâhirinde sadr-ı [92a] sâbık Semahatlü atûfetlü Veliyüddin Efendizâde
Mehmed Emin Efendi hazretlerinin zamân-ı sadâretlerinde huzûrlarında taleb
ve da‘vâ eylediğimde ol dahi müdde‘âmı inkâr-birle beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-
münâza‘a bâ-vesâtet-ı muslihîn ben da‘vâ-yı mezkûremden mezbûr Mehmed Ha-
lis Efendi ile üç yüz guruşa ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl mâ‘adâya ve hukūk-ı
sâireye müte‘allika âmme-i de‘avîden mezbûrun zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve
iskāt eylediğimden sonra mezbûr Mehmed Halis Efendi sâlifü’l-beyân ibrâdan
müstesnâ bedel-i sulh-i merkūm üç yüz guruş zimmetinde bana sahîhan deyni
olduğunu hat ve hatmini hâvi mu‘anven mersûm karz ünvanıyla bir kıt‘a temes-
sükü yedime i‘tâ ve yüz yirmi bir gün mürûrunda edâya ta‘ahhüd etmişken hâlâ
vermemekle meblağ-ı merkūm üç yüz guruşu mezbûr Mehmed Halis Efendi’den
taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında kaziyye minvâl-i meşrûh üzere
olduğunu ve temessük-ı mezkûru i‘tâsını bi-tamâmihâ kat‘iyyen ve tâyi‘an ikrâr u
i‘tirâf etmeğin alâ-mûceb-i i‘tirâfihi meblağ-ı merkūm üç yüz guruşun müdde‘î-i
merkūm Abdülkādir’e edâsıyla mezbûr Mehmed Halis Efendi ilzâm olunduğu İs-
tanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-16 min Za sene [1]217

612 [92a-1] Ayşe bt. Abdullah’ın, Şerife Emine bt. Ahmed’e borcunu
ödemesi gerektiği
236 aded yaldız altını mu‘ârazadan men‘ ve elli guruş edâya tenbîh
Ma‘rûz
Sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Şerîfe Emine bt. es-Seyyid Ahmed nâm Ha-
tun Çarşamba günü Dîvân-ı âlide huzûr-ı âsafânelerinde ba‘dehû du‘âhâne-i

519
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

dâ‘îlerinde ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde derûn-ı arzuhâlde mezkûretü’l-ism


zâtı mu‘arrefe Âişe bt. Abdullah nâm Hatun muvâcehesinde mezbûre Âişe Ha-
tun zimmetinde bundan akdem malımdan ve yedimden iktirâz ve kabz eylediği
elli guruş deyni mukābelesinde malından elli guruş kıymetli işbu yedimde olup
mu‘âyene olunan bir elmas yüzüğünü bana rehin ve teslîm ben dahi irtihân ve
kabz etmişdim hâlâ meblağ-ı mezbûru bana edâ-birle zikr olunan yüzüğü rehni-
yetden fek ve ahza mezbûre Âişe Hatun’a tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ
ettikde ol dahi cevâbında ben zikr olunan yüzüğü müdde‘iye-i merkūmeye âriyet
tarîkiyle vermişdim deyip meblağ-ı mezbûru iktirâzını inkârından mâ‘adâ târih-i
i‘lâmdan beş sene mukaddem İstanbul’da Kumkapı civârında serdarlar kâtibi es-
bak Abdullah Efendi’nin konağında malımdan yüz otuz altı aded yaldız altını ve
bir fındık nısfiyesi altınlarımı müdde‘iye-i mezbûre Şerîfe Emine Hatun’a li-ecli’l-
hıfz îdâ‘ ve teslîm ol dahi ber-vech-i muharrer kabz ettikden sonra zikr olunan
altınlardan ancak otuz yedi aded yaldız altınıyla bir fındık nısfiyesini bana red
ve teslîm mâ‘adâsı olan doksan dokuz aded yaldız altınları yedinde kalmağla hâlâ
taleb ederim deyü ba‘de’d-da‘vâ ve’l-istintak müdde‘iye-i mezbûre Şerîfe Emine
Hatun cevâbında merkūme Âişe Hatun zikr olunan altınlardan kat‘an bana nesne
îdâ‘ etmeyip bir akçe ve bir habbe almadım deyü îdâ‘ını külliyen inkâr etmekle
tarefeynden her biri ber-minvâl-i muharrer müdde‘âlarına ikāmet-i beyyineden
ızhâr-ı acz-birle her biri âharı istihlâf etmeğin müdde‘iye-i mezbûre Şerîfe Emine
Hatun vech-i şer‘î üzere tahlîf olunup ve merkūme Âişe Hatun’a üç def ‘a yemîn
teklîf olundukda yemînden nükûl etmeğin mûcebiyle mezbûre Âişe Hatun da‘vâ-
yı mezkûresiyle bilâ-beyyine mu‘ârazadan ba‘de’l-men‘ sâlifü’l-beyân yemînden
nükûlüyle lâzım gelen meblağ-ı merkūm elli guruşu müdde‘iye-i mezbûre Şerîfe
Emine Hatun’a edâ-birle zikr olunan yüzüğü rehniyetden fek ve ahz etmek üzere
mezbûre Âişe ilzâm olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-18 min Za sene [1]217

613 [92a-2] Estefan v. Davit’in borcuna karşılık Seyyid Mehmed b. İsmail’e


rehin verdiği eskici ve manav dükkânlarını, borcunu ödediği için
Estevan’a iade etmesi gerektiği
Eskici İstefan’ın eskici ve manav dükkânlarının istiğlâlden fek i‘lâmı
Ma‘rûz
Mübârek rikāb-ı kamer-tâb-ı hüsrevânîye arzuhâl eden İstefan v. Davit nâm
zimmî bi’l-ma‘iyye rü’yete me‘mûr Haremeyni’ş-şerîfeyn müfettişi müderrisîn-i
kirâmdan Faziletlü Mehmed Atâullah Efendi ile Çarşamba günü arz odasında
huzûr-ı âsafîde ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism

520
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

es-Seyyid Mehmed b. es-Seyyid el-Hâc İsmail muvâcehesinde Dârü’s-sa‘âdeti’ş-


şerîfe ağası hazretlerinin nezâretlerinde âsûde evkāfdan merhûme kethüdâ
Canfedâ Hatun Vakfı mütevellîsi es-Seyyid Halil Ağa b. Ahmed tarafından vekîl-i
müsecceli câbi-i vakıf Hâfız el-Hâc Ömer b. İbrahim hâzır olduğu hâlde vakf-ı
mezbûr musakkafâtından İstanbul’da Sultan Bayezid kurbünde Vezneciler sûkunda
ma‘lûmü’l-hudûd bir bâb manav dükkânı müstakillen ve ittisâlinde vâki‘ bir bâb
eskici dükkânının sülüse-i erbâ‘ı beher şehr cem‘an yüz yetmiş beş akçe îcâre-i
müeccele ile işbu yedimde olan temessük-ı mütevellî mûceblerince bi’l-îcâreteyn
taht-ı tasarrufumda iken bundan akdem bin iki yüz on dört senesi Muharremi’l-
harâmının yirmi yedinci günü işbu merkūm es-Seyyid Mehmed Ağa’nın malından
ve yedinden iktirâz ve kabz eylediğim altı yüz guruş deynim mukābelesinde deyn-i
mezkûrumu her ne zamân edâ edersem redd-i ferağ olunmak üzere ol vechile
bi-tarîkı’l-istiğlâl bâ-re’y-i mütevellî vefâen fâriğ olmamla el-hâletü hâzihi deyn-i
mezkûrumu edâ-birle redd-i ferağ eylediğimde merkūm es-Seyyid Mehmed Ağa
imtinâ‘ etmekle ber-vech-i meşrûh redd-i ferağ etmek üzere merkūma tenbîh
olunmak matlûbumdur deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında zimmî-i mersûm ye-
dimden kabzını mu‘terife olduğu meblağ-ı merkūm altı yüz guruş mukābelesinde
zikr olunan bir bâb manav dükkânı ile eskici dükkânının sülüse-i erbâ‘ını bâ-re’y-i
mütevellî bana kat‘iyyen fâriğ olup zikr olunan dükkânlara müte‘allika da‘vâdan
zimmetimi kabûlü hâvi ibrâ dahi etmişdi deyü eylediği def ‘ini isbât için şâhid
olmak üzere bundan akdem [92b] teftîş mahkemesine ikāme eylediği iki nefer ki-
mesnelerin hîn-i tezkiyede şâhid-i zor oldukları muvâcehelerinde ihbâr olunmuş
olmağla şer‘an makbûle olmadığından mâ‘adâ sâlifü’z-zikr dükkânların târih-i
merkūmda hîn-i ferağda ve hâlâ bedel-i misli bin beş yüz guruş olduğu bî-garaz
erbâb-ı vukūf haber verdiklerinde zimmî-i mesfûrun yedinde olan bir kıt‘a i‘lâm
nâtık olup ol vechile mezbûr es-Seyyid Mehmed’in da‘vâ-yı mezkûresini husûs-ı
merkūmun zâhir-i hâli mükzib olduğuna binâen zimmî-i mersûm ber-vech-i
meşrûh eylediği vefâ da‘vâsını mahallinde lede’t-tezkiye adl ve makbûlü’ş-şehâde
idükleri ihbâr olunan Tarakçı Abdullah b. Hüseyin ve Hâfız Mustafa b. Osman
ve Mehmed Reşid b. Süleyman nâm kimesneler şehâdetleriyle def ‘a-i sâniyede
arz odasında huzûr-ı âsafânelerinde ma‘kūd meclis-i şer‘de bi’l-muvâcehe vech-i
vecih-i şer‘î üzere isbât etmeğin mûcebince meblağ-ı mezbûr altı yüz guruşu
mersûm İstefan zimmînin yedinden kabz-birle zikr olunan dükkânlardan keff-i
yed ve bâ-re’y-i mütevellî redd-i ferağ etmek üzere mezbûr es-Seyyid Mehmed’e
tenbîh olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 min Za sene [1]217

521
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

614 [92b-1] Dört yüz akçe mukataalı mülk-i menzilin, Rumeli kazaskeri
berât kalemi Reisi Abdullah Efendi b. Halil’in vârislerine
intikal ettiği
400 akçe mukāta‘alı mülk menzil da‘vâsı
Ma‘rûz
İstanbul’da Cibali Yenikapısı dâhilinde Çukur Mahallesi’nde sâkin iken bundan
akdem vefât eden Rumeli Kazaskeri Berât Kalemi Reisi Hâfız Abdullah Efendi
b. Halil’in verâseti zevce-i metrûkesi Şerîfe Zînet bt. Hasan ile sulbî kebîr oğlu
Hâfız Molla Halil’e ve sulbiye-i kebîre kızı Fâtıma Hanım’a ve sagīre kızı Ayşe’ye
ba‘de’l-inhisâr zâtları ta‘rîf-i şer‘î ile mu‘arrefe olan sâhibe-i arzuhâl zevce-i
mezbûre Şerîfe Zînet Hatun kendiden asâleten ve sagīre-i mezbûrenin bâ-hüccet
vasî-i mansûbesi olmağla vesâyeten ve mezbûrân Hâfız Molla Halil ve Fâtıma
Hanım’dan her biri asâleten meclis-i şer‘-i münîrde Rumeli kuzâtı eşrâfından
Mehmed Said Efendi b. Osman tarafından Mehmed Emin b. el-Hâc Hasan ve es-
Seyyid Mustafa b. es-Seyyid Halil şehâdetleriyle vekîli olan Hâfız Osman Efendi b.
Ali hâzır olduğu hâlde derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Mimarbaşı Davud Ağa
vakfı mülhakātından kerîmesi Âişe Hatun’un vakfının bi’l-meşrûta mütevellîsi Ali
Ağa b. Abdullah muvâcehesinde mârru’z--zikr Çukur Mahallesi’nde Mimarçeş-
mesi mukābelesinde vâki‘ bir tarafdan vakf-ı âhardan menzil ve bir tarafdan Kun-
dakçı Hacı Yakub oğlu menzili ve bir tarafdan ba‘zen tarîk-i has ve ba‘zen Debbâğ
Yunus Vakfı’ndan Kâtib Ali Efendi menzili ve bir tarafdan tarîk-i âm ile mahdûd
ve müştemilât-ı ma‘lûmeyi hâvi bir bâb menzilin arsası vakf-ı mezbûra senevî
dört yüz akçe mukāta‘a-i kadîmeli ve üzerinde olan bi’l-cümle ebniyesi mülk bir
bâb menzile mûrisimiz müteveffâ-i mezbûr Hâfız Abdullah Efendi’nin bâ-hücec-i
şer‘iyye şirâen yedinde mülkü ve ba‘de vefâtihi bizimle sagīre-i mezbûreye mevrûs
olmuşken mütevellî-i merkūm menzil-i mezkûrun arsa ve ebniyesi vakıf olmak
zu‘muyla mukaddemâ mutasarrıfesi olan Saime Hatun’un bilâ-veled fevtinden
diyerek hilâf-ı vâki‘ vakıf için zabt irâdesiyle müvekkil-i mezbûr Mehmed Said
Efendi’ye iki yüz guruş mu‘accele ile îcâreteyni nâtık temessük etmişdir deyü da‘vâ
eylediklerinde mütevellî-i merkūm dahi menzil-i mezkûrun arsa ve ebniyesi vakıf
olmağla mezbûre Saime’nin bilâ-veled fevtinden vakfa âid olmuşdur deyip lâkin
kadîmden beri menzil-i mezkûrun ebniyesi tedâvül-i eyâdî ile müstenid-i şer‘îye
binâen mülkiyet üzere zabt ve tasarruf oluna gelip ol vechile mütevellî-i merkūmun
vakfiyet da‘vânın sübûtu müte‘assir belki müte‘azzir olduğundan mâ‘adâ kırk sene
mukaddem vakf-ı mezbûre bi’l-meşrûta mütevelliye olanların mukāta‘a-i mezkûre
ile mülkiyet üzere binâya izin verdiklerini nâtık verese-i mezbûrûn yedlerinde
olan mümzâ ve mahtûm temessükü ibrâz etmeleriyle mütevellî-i merkūm dahi
kâni‘ ve mülzem olup ke’l-evvel kadîmi üzere menzil-i mezkûrun arsası senevî

522
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

mukāta‘a-i mezkûre ile bi’l-cümle ebniyesi mülk olmak üzere verese-i mezbûrûn
yedlerinde olan temessük-ı mezkûr hâmişine tahrîr ve temhîr edip kat‘-ı nizâ‘ ey-
ledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-16 min Za sene [1]217

615 [92b-2] Alaiyye’de Şeyh Pîrce Alaaddin Efendi vakfı zaviyedarı


Hâfız Mustafa Efendi b. Ömer’in, tevliyeti kendi rızasıyla Seyyid
Ali’ye bıraktığı
Zâviye tevcîhi berât istid‘âsı
Ma‘rûz
Alaiye’de vâki‘ Şeyh Pîrce Alâeddin Efendi Vakfı’nın vazîfe-i mu‘ayyene ile nısf-ı
hums hisse zâviyedarlığına bâ-işâret-i aliyye ve bâ-berât-ı âlişân mutasarrıf idüğü
sikāt-ı Müslimîn ihbârlarıyla zâhir ve mütehakkık olan Hâfız Mustafa Efendi b.
Ömer meclis-i şer‘-i münîrde bâ‘isü’l-i‘lâm es-Seyyid Ali b. es-Seyyid Veliyüddin
mahzarında bâ-berât-ı âlişân mutasarrıf olduğum nısf-ı hums hisse zâviyedarlık
cihetini hüsn-i rızâ ve tayyib-i hatırımla mezbûr es-Seyyid Ali’ye ferağ ve kasr-ı yed
ve yedimde olan berâtı kendiye teslîm eylediğimde ol dahi kabûl etmeğin cihet-i
mezkûre vazîfe-i mu‘ayyenesiyle fâriğ-i mezbûrun kasr-ı yedinden merkūm es-
Seyyid Ali’ye tevcîh ve yedine berât-ı şerîf-i âlişân sadaka ve ihsân buyrulmak
bâbında istid‘â eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-23 min Za sene [1]217

616 [92b-3] Turşucuzâde Abdurrahim Efendi’nin vefâtı üzerine, Takfur


v. Bedros ve ortağı Mardros v. Mikail’e olan borcunu kefaletinden
dolayı eşi Şerife Habîbe Hanım’ın ödemesi gerektiği
16.686 guruş 80 akçe kefâletine binâen 900 guruşa sulh-i merhûm Turşucuzâde
zevcesi
Ma‘rûz
Bezzâz esnâfından Takfur v. Bedros ve şerîki Mardros v. Mikail zimmîler meclis-i
şer‘-i münîrde muvakkaten Şam-ı şerîf kādısı olup bundan akdem esnâ-yı tarîkde
Beyat nâm merhalede irtihâl-i dâr-ı bekā eden mevâlî-i izâmdan Turşucuzâde
es-Seyyid Abdurrahim Efendi b. es-Seyyid Mustafa Efendi’nin zevcesi zâtı ta‘rîf-i
şer‘î ile mu‘arrefe olan Şerîfe Habîbe bt. es-Seyyid Mehmed mahzarında bizim
merhûm-ı mûmâ-ileyh es-Seyyid Abdurrahim Efendi [93a] zimmetinde bâ-
temessük cihet-i karzdan elli bin guruş hakkım olup ve meblağ-ı mezbûra zevcesi
mezbûre Şerîfe Habîbe Hanım ile gāibân ani’l-meclis Hıfzı Efendi ve es-Seyyid

523
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Hâfız Mustafa Efendiler ma‘an hayatında tarefeynden bi’l-emr ve’l-kabûl kefîl


ve zâmin olmalarıyla ol vechile meblağ-ı mekfûlün-bih-i merkūmdan mezbûre
Şerîfe Habîbe Hanım’ın hissesine lâzım gelen on altı bin altı yüz altmış altı guruş
seksen akçeyi kefâlet-i mezkûresine binâen mezbûre Şerîfe Habîbe Hanım’dan ta-
leb ve da‘vâ eylediğimizde ol dahi müdde‘âmızı inkâr ve ol vechile beynimizde
ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-vesâtet-ı muslihîn biz ber-minvâl-i muharrer tasaddî
eylediğimiz mûceb-i kefâletden ancak zevce-i mezbûre Şerîfe Habîbe Hanım
ile bi’t-tav‘ ve’r-rızâ dokuz yüz guruşa ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl bedel-i
sulh-i mezkûrdan mâ‘adâ zikr olunan mûceb-i kefâletine binâen ziyâde meblağ-ı
mütâlebemize müte‘allika âmme-i de‘avîden ancak mezbûre Şerîfe Habîbe
Hanım’ın zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledik deyü mukırrân-ı mesfûrânın
takrîr-i meşrûhlarını mezbûre Şerîfe Habîbe Hanım tasdîk ve sâlifü’l-beyân
ibrâdan müstesnâ bedel-i sulh-i mezkûr dokuz yüz zimmetinde müdde‘iyân-ı
mersûmâna sahîhan deyni olduğunu tâyi‘aten ve kat‘iyyen ikrâr u i‘tirâf etme-
ğin alâ-mûceb-i i‘tirâfihimâ meblağ-ı merkūm dokuz yüz guruşu müdde‘iyân-ı
mesfûrâna bi’t-taleb edâsıyla mezbûre Şerîfe Habîbe Hanım ilzâm olunduğu İs-
tanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min Za sene [1]217

617 [93a-1] Beynazar oğlu Karabet’in, Yani Mesinezi v. Marko’ya olan


borcunu ödeyerek rehnettiği tülbentçi gediğini geri aldığı
Örücülerde tülbentçi gediği fekk-i rehin ve ibrâ
Ma‘rûz
İstanbul’da Çakmakçılar kurbünde Nasuh Ağa hânında mütemekkin tüccârdan
Yani Mesinezi v. Marko zimmî meclis-i şer‘-i münîrde tülbentçi esnâfından Beyna-
zar oğlu Karabet zimmî muvâcehesinde mesfûr Karabet zimmînin bâ-i‘lâm-ı şer‘î
mahkûmun-bih zimmetinde bana altı bin elli üç guruş deyni mukābelesinde yedin-
de müstakillen mülkü olan İstanbul’da Örücüler sûkunda Zağferan Hânı civârında
kâin bir bâb tülbentçi dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur
âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmesini bana rehn ve teslîm ben dahi irtihân ve kabz etmişdim
hâlâ mesfûr Karabet zimmî deyni olan meblağ-ı mezkûr altı bin elli üç guruşu bana
edâ ve teslîm ben dahi yedinden bi’t-tamam ve’l-kemâl ahz u kabz edip rehn olan
âlât-ı lâzıme-i mezkûreyi mesfûr Karabet zimmîye red ve teslîm etmemle ba‘de’l-
yevm meblağ-ı mezkûrdan mesfûr Karabet zimmî zimmetinde bir akçe ve bir habbe
hakkım ve alacağım ve gedik-i mezkûrda dahi kat‘an alâka ve medhalim kalmayıp
ke’l-evvel mesfûr Karabet zimmînin mülk-i mahzı ve hakk-ı sarfıdır dedikde ol dahi
tasdîk eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-20 min Za sene [1]217

524
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

618 [93a-2] Tütüncü Hüseyin Beşe b. Feyzullah’ın, Ahmed Ağa b.


Mustafa’ya olan borcunu ödemesi gerektiği
Bin dokuz yüz guruş hüküm
Ma‘rûz
İstanbul’da duhân gümrüğü civârında sâkin duhân tüccârından derûn-ı arzuhâlde
mezkûrü’l-ism es-Seyyid Ahmed Ağa b. el-Hâc Mustafa meclis-i şer‘-i münîrde
Tütüncü Hüseyin Beşe b. Feyzullah hâzır olduğu hâlde sâhib-i arzuhâl Mehter-
başı Hüseyin Ağa b. Osman mahzarında işbu yedimde olup bin iki yüz on altı
senesi Zilhicceti’ş-şerîfesinin yedinci günü târihiyle muvarrah bir kıt‘a temessük
mantûkunca benim hâzır-ı merkūm Hüseyin Beşe zimmetinde vezn ve fiya-
tı beynimizde ma‘lûm duhân semeninden gayr-ez teslîmât sahhe’l-bâkī hakkım
olan bin dokuz yüz yirmi bir guruşa işbu mezbûr Hüseyin Ağa tarafından bi’l-
emr ve’l-kabûl kefâlet-i mutlaka-yı sahîha-i şer‘iyye ile kefîl ve zâmin olup hatta
kefâletini hâmiş-i temessüke tahrîr ve temhîr eyledikden sonra meblağ-ı mezbûru
târih-i merkūmdan beher şehr ikişer yüz guruş vermek üzere medyûnum hâzır-ı
merkūmu te’cîl etmişken hâlâ ecel-i mezkûr hulûl edip meblağ-ı mezbûrdan ge-
rek asîl ve gerek kefîl-i mezbûrân bir akçe ve bir habbe vermemeleriyle meblağ-ı
merkūmu kefâletine binâen merkūm Hüseyin Ağa’dan hâlâ taleb ederim deyü
hâzır-ı merkūm Hüseyin Beşe tasdîkiyle da‘vâ ettikde mezbûr Hüseyin Ağa
cevâbında kaziyye minvâl-i meşrûh üzere olduğunu bi-tamâmihâ tâyi‘an ve
kat‘iyyen ikrâr u i‘tirâf etmeğin alâ-mûceb-i i‘tirâfihi meblağ-ı merkūm bin do-
kuz yüz yirmi bir guruşu müdde‘î-i merkūm es-Seyyid Ahmed Ağa’ya bi-hükmi’l-
kefâle edâsıyla mezbûr Hüseyin Ağa ilzâm olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden
huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min Za sene [1]217

619 [93a-3] Hüseyin Beşe b. Mehmed’in, Ahmed Ağa b. Ahmed aleyhine


açtığı kahve gediği davasının reddedildiği
Tarakçılarda kahve gediği şuf ‘a da‘vâsı şer‘an mesmû‘a olmayıp men‘
Ma‘rûz
Hüseyin Beşe b. Mehmed nâm kimesne meclis-i şer‘-i münîrde Kahveci Musta-
fa Ağa b. el-Hâc Ali hâzır olduğu hâlde kaşıkçılar kethüdâsı Ahmed Ağa b. Ah-
med muvâcehesinde İstanbul’da Tarakçılar sûkunda vâki‘ bir bâb kahve dükkânı
derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin
nısfı benim ve nısf-ı âharı hâzır-ı merkūm Mustafa’nın yedimizde iştirâken ve
şâyi‘an mülkümüz iken mezbûr Mustafa Ağa âlât-ı lâzıme-i merkūmeden nısf
hissesini işbu mezbûr Ahmed Ağa’ya bin beş yüz guruş semen tesmiyesiyle bey‘

525
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ve temlîk ol dahi iştirâ ve temellük ve kabûl eylediği mesmû‘a oldukda mücîz ol-
mayıp ittihâz-ı şuf ‘a etmemle medfû‘ olan semen-i merkūmu benden alıp nısf-ı
âlât-ı lâzıme-i mezkûreyi bana versin deyü takrîr-i meşrûhu üzere âlât-ı lâzıme-i
merkūme menkūlât kabîlinden olup ve menkūlâtda şuf ‘a câriye olmamağla
mütâlebeye kādir olmadığı kendiye ba‘de’t-tefhîm merkūm Ahmed Ağa rızâsıyla
nısf-ı âlât-ı lâzıme-i mezkûreyi ol mikdâr semen ile müdde‘î-i merkūm Hüseyin
Beşe’ye bey‘ edecek oldukda istemem deyip ibâ etmekle dönüp ben yedimde mül-
küm olan nısf-ı âlât-ı lâzıme-i mezkûreyi hâzır-ı merkūm Mustafa’dan bin beş yüz
elli guruşa iştirâ etmişdim bu def ‘a nısf-ı âharını mezbûr Ahmed Ağa’ya bin beş
yüz guruşa bey‘ etmekle mukâyese olundukda benden ziyâde me’hûzu olan elli
guruşu hâzır-ı merkūm Mustafa’dan istirdâd ederim deyü takrîri üzere tasaddî ey-
lediği da‘vâ-yı mezkûresi dahi şer‘an mesmû‘a ve iltifâta şâyân olmamağla bî-vech
mu‘ârazadan men‘ olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-19 min Za sene [1]217

620 [93b-1] Tütüncü Hüseyin Beşe b. Feyzullah’ın, Hüseyin Ağa b.


Osman’a olan borcunu ödemesi gerektiği
Mürâca‘a ile kefâletine 1.921 guruş hüküm
Ma‘rûz
Mehterbaşı Hüseyin Ağa b. Osman nâm kimesne meclis-i şer‘-i münîrde duhân
tüccârından es-Seyyid Ahmed Ağa b. el-Hâc Mustafa hâzır olduğu hâlde Tütün-
cü Hüseyin Beşe b. Feyzullah muvâcehesinde hâzır-ı mezbûr es-Seyyid Ahmed
Ağa’nın merkūm Hüseyin Beşe zimmetinde vezn ve fiyatı beynlerinde ma‘lûm
duhân semeninden gayr-ez teslîmât sahhe’l-bâkī bâ-temessük hakkı olan bin do-
kuz yüz yirmi bir guruşa ben merkūm Hüseyin Beşe’nin emriyle kefîl ve zâmin
olduğumdan sonra meblağ-ı mezkûru hâzır-ı mezbûr es-Seyyid Ahmed Ağa
kefâletine binâen benden bâ-i‘lâm-ı şer‘î ahz etmekle ben dahi meblağ-ı mezkûr
bin dokuz yüz yirmi bir guruşu merkūm Hüseyin Beşe’den bi’l-mürâca‘a hâlâ
taleb ederim deyü hâzır-ı mezbûrun tasdîkiyle da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında
ber-vech-i meşrûh emriyle müdde‘î-i merkūm Hüseyin Ağa’nın kefîl olduğunu
ve kefâlet-i mezkûreye binâen ol mikdâr guruşu hâzır-ı mezbûr es-Seyyid Ah-
med Ağa’ya def ‘ ve teslîmini kat‘iyyen ve tâyi‘an ikrâr u i‘tirâf etmeğin alâ-mûceb-i
i‘tirâfihî meblağ-ı mezbûr bin dokuz yüz yirmi bir guruşu müdde‘î-i merkūm
Hüseyin Ağa’ya edâsıyla mezbûr Hüseyin Beşe ilzâm olunduğu tescîl ve İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min Za sene 1217

526
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

621 [93b-2] İstanbul’a taşradan un getirilmesinin yasak olduğuna


dair ilam
Taşradan dakīk men‘ine dâir i‘lâm
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyye ve tevâbi‘i olan bilâd-ı selâsede vâki‘ habbâzân esnâfı ve kapan
tüccârının Bâb-ı âliye takdîm eyledikleri işbu arzuhâl bâlâsına Dersaadet’e ve
mahâll-i sâireye dakīk vürûdu bâ-hatt-ı hümâyûn ve bâ-fermân-ı âlî memnû‘ ve
Dersaadet’e Silivri ve Tekfurdağı’dan hınta gelmesi matlûb-ı âlî iken mezbûrlar
memnû‘ olmayıp mugāyir-i mazmûn-ı hatt-ı şerîf harekete cesâretleri vâki‘ ise
iktizâ edenlerden suâl ve tahkīk ve tedîblerini i‘lâma müsâra‘at eyleyesiz deyü bu
dâ‘îlerine hitâben şerefrîz-i sudûr eden fermân-ı âlîlerine imtisâlen kapan-ı dakīk
nâibi müderrisîn-i kirâmdan Faziletlü Abdüllatif Efendi hâzır olduğu hâlde ashâb-ı
arzuhâl Peksimetçi el-Hâc Ahmed Ağa ve kapan-ı dakīk tüccârından kalafat İs-
mail ve el-Hâc Mustafa ve el-Hâc Mehmed Emin ve el-Hâc Ömer ve Kebecizâde
es-Seyyid Mehmed Ârif vesâirleriyle habbâzân kethüdâsı Mustafa ve uncular
kethüdâsı es-Seyyid Mustafa ve Topçularlı Mehmed ve Hasırcızâde İbrahim ve
Mehmed Ali ve Karamanlı es-Seyyid Mehmed ve es-Seyyid el-Hâc Süleyman ve
es-Seyyid Mehmed Tahir ve İbrahim ve İsmail ve Mehmed Emin ve İsbir nâm
kimesneler ile re‘âyâ ustalarından Artin ve Mirahorlu Manol ve Kirkor ve Eyüblü
Avanes ve Üsküdarlı Begos ve Hocapaşalı Haçok ve Galatalı Miron ve Üsküdarlı
Karabet ve Samatyalı Avadik ve Yenibahçeli Asdor ve Hasköylü Begos ve Edirne-
kapılı Kirkor ve Tavukpazarlı Kirkor ve Unkapanlı Manas ve Muradpaşalı Mika-
il ve Kadıkaryeli Yuvan vesâirleri meclis-i şer‘-i münîrde Odunkapısı hâricinde
sâkin yumurtacı esnâfından es-Seyyid Ahmed Beşe b. Mehmed ve Şeyhoğlu Mus-
tafa ve kapan-ı dakīkte sâkin İsmail Usta b. Ömer nâm kimesneler ile Tekfurdağlı
Dülger Yani v. Yorgi ve Bergoslu Rado v. Petko zimmîler muvâcehelerinde sâlifü’z-
zikr Tekfurdağı ve Silivri ve ol havâlîden ve mahâll-i sâireden Dersa‘âdet’e dakīk
vürûdu ber-vech-i meşrûh bâ-hatt-ı hümâyûn ve bâ-fermân-ı âlî memnû‘ ve hınta
gelmesi matlûb-ı âlî olup bi’d-defa‘ât men‘-i ekîd ile men‘ ve tenbîh olunmuşken
mezbûrûn es-Seyyid Ahmed Beşe ve İsmail Usta ve Şeyhoğlu Mustafa ile gāibûn
ani’l-meclis Karahacı Hasan ve Kürd Veli ve Kürd Halil ve Kürd Alemdâr ve Kada-
yıfçı Mehmed ve şerîki Hacı Ali ve Hasan Yazıcı ve Zeytinci Halil ve Eğinli Mus-
tafa ve Eğinli Süleyman ve Manyalıoğlu Osman ve Zeytinci Hacı Hasanoğlu Salih
ve Uzunkapılılardan Hacı Ahmed ve Halil Hoca ve Kocabıyık Halil ve es-Seyyid
Mustafa ve Osman Yazıcı ve Sarı Halil ve Kadı Hasan ve Abdullah Yazıcı ve Hacı
Ömer ve Kahveci es-Seyyid Yahya ve Tekfurdağlı Said Haseki ve zimmîlerden
mersûmân Yani ve Rado ile Paskal vesâirleri bu esnâda mârru’z--zikr Tekfurdağı
ve Silivri vesâir ol havâlîden peyderpey külliyetli dakīk celb ve narh-ı cârisi yir-
mi üç akçeye iken beher kıyyesini otuz üç ve otuz altı akçeye füruht eylemeleri

527
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Âsitâne-i aliyyede destgâh-ı has tâ‘bir olunur beher kıyyesi yirmi üç akçe narh-ı
cârisi olan dakīk-i hâssu’l-hâssın si‘r-ı râyici nizâmının ihtilâlini mûceb ve
mahâll-i mezkûreden vürûd edecek hıntanın kıllet üzere vürûduna bâ‘is ve ol
havâlîden hınta vürûd etmediği takdirce yedimizde olan alçaklar hıntasına zam
ve ilâve olunmadığı sûretle Âsitâne-i aliyyede tabh ve i‘mâl olunan nân-ı azîzin
esmer olunmasına bâdi bir keyfiyet olmağla mezbûrûnun içlerinden unculuğa
heveskâr olanlar için bu esnâda üç beş kıt‘a uncu değirmenleri füruht olunmak-
da olmağla tâlib olanlar için alıver imtinâ‘ ettikleri sûretde ber-minvâl-i meşrûh
mugāyir-i mazmûn-ı hatt-ı şerîf harekete ictisârlarına binâen tedîblerini iltimâs
ederiz deyü cümlesi bi’l-ittifâk iştikâ ettiklerine onlar dahi ba‘de’l-yevm aslan ve
kat‘an dakīk celb etmeyip ve ol kâr-ı memnû‘ ile kisb etmeyip matlûb-ı âlî olduğu
vech üzere hınta celb ve füruht etmek üzere Müslim ve re‘âyâdan hâzirûn bi’l-
meclis olanlar ta‘ahhüd-i tâm ve gāibûn-ı merkūmuna dahi i‘lân ve işâ‘at ile bun-
dan sonra kâr-ı memnû‘aya müdâhale ve ta‘arruz etmemek üzere tekeffül etme-
leriyle fîmâ ba‘d içlerinden her kangısı hilâf-ı mazmûn-ı hatt-ı şerîf ve mugāyir-i
ta‘ahhüdleri harekete ictisâr eder ise yedlerinde olan dakīkleri cânib-i mîrîden
zabt olunup iktizâ eden tedîbât-ı lâyıkaları icrâsına cümlemiz râzılar olduk de-
diklerinde kapan tüccârı ve habbâzân tâifesi mezbûrûn dahi vech-i meşrûh üze-
re râzılar olup şikâyetlerini tehîr-birle kat‘-ı nizâ‘ etmeleriyle mezbûrûnun vech-i
meşrûh üzere olan ta‘ahhüdleri ilâ-mâşâallâhû te‘âlâ düstûrü’l-amel tutulması
için istihkâmen Başmuhâsebe’ye kayd ve yedlerine tuğra-yı garrâ ile mu‘anven
fermân-ı âlîşân inâyet ve ihsân buyrulmak bâbında istid‘â ve istirhâm eyledikleri
İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min Za sene [1]217

622 [93b-3] Top arabacıları çorbacısı İsmail Ağa b. İbrahim’in terekesinin


taksim edildiği; İslam Beşe b. Hasan’ın İsmail Ağa’ya olan borcunu
vârislerinden Zeliha bt. Musa’ya ödemesi gerektiği
1.280 guruş hüküm
Ma‘rûz
İstanbul’da Macunî Kasım Mahallesi ahâlîsinden olup bin iki yüz on senesinde
hacc-ı şerîfe azîmet ve avdetde esnâ-yı tarîkde fevt olan top arabacıları çorba-
cısı el-Hâc İsmail Ağa b. İbrahim nâm kimesnenin verâseti zevce-i menkûha-i
metrûkesi Zeliha bt. İbrahim nâm Hatun ile mezbûreden mütevellîdler sulbî
evlâd-ı sıgārı Mehmed Tahir ve Esma ve zevce-i mutallakası diğer Zeliha bt. Musa
nâm hatundan mütevellîd sulbî sagīr oğlu İbrahim Edhem’e münhasıra ve tashîh-i
meselesi kırk sehmden olup sihâm-ı mezbûreden beş sehmi zevcesi mezbûre Ze-
liha Hatun ve on dörder sehmi sagīrân-ı mezbûrân Mehmed Tahir ve İbrahim

528
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Edhem her birine ve yedi sehmi sagīre-i mezbûre Esma’ya isâbeti tahakkukundan
sonra husûs-ı âtîde kendi nefsinden asîl ve sagīrân-ı mezbûrân Mehmed Tahir ve
Esma’nın vâlidesi ve bâ-hüccet mansûbe vasîleri sâhibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-
zât mezbûre Zeliha Hatun meclis-i şer‘-i münîrde habbâz tâifesinden derûn-ı
arzuhâlde mezkûrü’l-ism İslâm Beşe b. Hasan muvâcehesinde zevcim mûrisimiz
müteveffâ-i mezbûr el-Hâc İsmail Ağa’nın İstanbul’da Şehremini nâm mahalde
vâki‘ ekmekçi fırını ustaları gāibân ani’l-beled Artin ve Agob [94a] zimmîler zim-
metlerinde cihet-i karzdan üç bin altı yüz guruş alacak hakkı olmağla bin iki yüz
dokuz senesinde zimmîyân-ı mesfûrân mâlikler oldukları fırın-ı mezkûr gedi-
ği tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeyi habbâzân kethüdâsı ve nizâm ustaları
ma‘rifetleriyle işbu merkūm İslâm Beşe ile gāibân ani’l-meclis şürekâsı Yunus Beşe
b. Abdullah ve Şaban Beşe b. Abdullah nâm kimesnelere semen-i ma‘lûme bey‘
ve temlîk ve teslîm etmeleriyle onlar dahi iştirâ ve temellük ve tesellüm ve kabûl
eylediklerinden sonra zimmîyân-ı mesfûrân dâyînleri mûrisimiz müteveffâ-i
mezbûru hayatında deyn-i mezkûrlarıyla medyûnları mezbûrûn İslâm Beşe ve
Şaban ve Yunus Beşeler üzerlerine havâle-i sahîha ile havâle ve her biri havâle-i
mezkûreyi ba‘de’l-kabûl merkūm İslâm Beşe ile şerîkleri gāibân-ı mezbûrân Yu-
nus ve Şaban Beşeler cihet-i havâle-i mezkûreden mûrisimiz müteveffâ-i mezbûr
el-Hâc İsmail Ağa’ya deynleri olan meblağ-ı merkūmdan her biri âharların hisse-
lerine lâzım gelen meblağa kefîl ve zâmin olup meblağ-ı mezkûr vech-i meşrûh
üzere zimmetlerinde deynleri olduğunu müşir karz ünvanıyla işbu bir kıt‘a te-
messüka i‘tâ eylediklerinden sonra meblağ-ı mezkûr üç bin altı yüz guruşun bin
iki yüz guruşunu merkūm İslâm Beşe mûrisimiz müteveffâ-i mezbûra hayatın-
da edâ ve teslîm ve temessük-ı mezkûr zahrına kaydolunup ve iki yüz guruşunu
dahi zevcim mezbûrun kezâlik hayatında emriyle bana teslîm etmekle ol vechile
cem‘an bin dört yüz guruşunu hayatında istîfâ ve mâ‘adâsı olan iki bin iki yüz
guruşu kable’l-ahz ve’l-istîfâ fevt ve meblağ-ı bâkī-i mezkûr benimle evlâd-ı sıgārı
mezbûrûna mevrûs olmağla meblağ-ı bâkī-i mezkûr iki bin iki yüz guruşdan ber-
mûceb-i tashîh-i mezkûr benimle vasîleri olduğum sagīrân-ı mezbûrân Mehmed
Tahir ve Esma’nın hisselerimize isâbet eden bin dört yüz otuz guruşun yüz elli
guruşunu merkūm İslâm Beşe bundan akdemce bana edâ ve teslîm ben dahi ye-
dinden bi’l-asâle ve bi’l-vesâye ahz u kabz etmemle bâkīsi olan bin iki yüz seksen
guruşu asâlet ve kefâlet-i mezkûresine binâen merkūm İslâm Beşe’den bi’l-asâle ve
bi’l-vesâye hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında kaziyye minvâl-i
meşrûh üzere olduğunu bi-tamâmihâ tâyi‘an ve kat‘iyyen ikrâr u i‘tirâf edip lâkin
fırın-ı mezkûrda ekmekçi olduğum müddetde benim külliyetli zarar ve hasâretim
olup fırın-ı mezkûru terk edip hâlâ mesdûd olmağla bundan böyle fırın-ı mezkûr
esnâf ma‘rifetiyle her kime tahmîl olunup gedik-i mezkûru kim kabûl ederse dey-
nim mezkûru dahi ol kimesneden taleb eylesinler ben vermem demesi meşrû‘
ve müvecceh olmamağla iltifât olunmayıp alâ-mûceb-i i‘tirâfihî meblağ-ı bâkī-i

529
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

mezkûrdan zevce-i mezbûre ile sagīrân-ı mezbûrânın hisse-i bâkīyyeleri olan


bin iki yüz seksen guruşu müdde‘iye-i asîl ve vasî-i mezbûre Zeliha Hatun’a
asâlet ve kefâletine binâen edâsıyla merkūm İslâm Beşe ilzâm olunduğu İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min Za sene [1]217

623 [94a-1] Toparabacıları çorbacısı İsmail Ağa b. İbrahim’in terekesinin


taksim edildiği; İslam Beşe b. Hasan’ın İsmail Ağa’ya olan borcunu
vârislerine ödemesi gerektiği
770 guruş hüküm
Ma‘rûz
İstanbul’da Ma‘cunî Kasım Mahallesi ahâlîsinden olup bin iki yüz on senesinde
hacc-ı şerîfe azîmet ve avdetde esnâ-i tarîkde fevt olan top arabacıları çorbacısı el-
Hâc İsmail Ağa b. İbrahim nâm kimesnenin verâseti zevce-i menkûha-i metrûkesi
Zeliha bt. İbrahim nâm Hatun ile mezbûreden mütevellidler sulbî evlâd-ı sıgārı
Mehmed Tahir ve Esma ve zevce-i mutallakası diğer Zeliha bt. Musa nâm ha-
tundan mütevellîd sulbî sagīr oğlu İbrahim Edhem’e münhasıra ve tashîh-i me-
selesi kırk sehmden olup sihâm-ı mezbûreden beş sehmi zevcesi mezbûre Zeli-
ha Hatun’a ve on dörder sehmi sagīrân-ı mezbûrân Mehmed Tahir ve İbrahim
Edhem’den her birine ve yedi sehmi sagīre-i mezbûre Esma’ya isâbeti tahakkukun-
dan sonra sagīr-i mezbûr İbrahim Edhem’in vâlidesi ve bâ-hüccet mansûbe vasîsi
mu‘arrefetü’z-zât mezbûre Zeliha Hatun meclis-i şer‘-i münîrde habbâz tâifesinden
İslâm Beşe b. Hasan muvâcehesinde vasîsi olduğum oğlum sagīr-i mezbûrun ba-
bası müteveffâ-i mezbûr el-Hâc İsmail Ağa’nın İstanbul’da Şehremini nâm ma-
halde vâki‘ etmekçi fırını ustaları gāibân ani’l-beled Artin ve Agob zimmîler
zimmetlerinde cihet-i karzdan üç bin altı yüz guruş alacak hakkım olmağla bin
iki yüz dokuz senesinde zimmîyân-ı mesfûrân mâlikler oldukları fırın-ı mezkûr
gediği tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeyi habbâzân kethüdâsı ve nizâm usta-
ları ma‘rifetleriyle işbu merkūm İslâm Beşe ile gāibân ani’l-meclis şürekâsı Yunus
Beşe b. Abdullah ve Şaban Beşe b. Abdullah nâm kimesnelere semen-i ma‘lûme
bey‘ ve temlîk ve teslîm etmeleriyle onlar dahi iştirâ ve temellük ve tesellüm ve
kabûl eylediklerinden sonra zimmîyân-ı mesfûrân dâyînleri müteveffâ-i mezbûr
hayatında deyn-i mezkûrlarıyla medyûnları mezbûrûn İslâm ve Yunus ve Şaban
Beşeler üzerlerine havâle-i sahîha ile havâle ve her biri havâle-i mezkûreyi ba‘de’l-
kabûl merkūm İslâm Beş ile şerîkleri gāibân-ı mezbûrân Yunus ve Şaban Beşeler
cihet-i havâle-i mezkûreden müteveffâ-i mezbûr el-Hâc İsmail Ağa’ya deynleri
olan meblağ-ı merkūmdan her biri âharın hisselerine lâzım gelen meblağa kefîl
ve zâmin olup meblağ-ı merkūm vech-i meşrûh üzere zimmetlerinde deynleri

530
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

olduğunu müş‘ir karz unvânıyla işbu bir kıt‘a temessükü i‘tâ eylediklerinden sonra
meblağ-ı merkūm üç bin altı yüz guruşun bin dört yüz guruşunu merkūm İslâm
Beşe müteveffâ-i mezbûra ve gerek zevce-i menkûhası mezbûreye hayatında edâ
ve teslîm ve temessük-ı mezkûr zahrına kaydolunup mâ‘adâsı olan iki bin iki yüz
guruşu kable’l-ahz ve’l-istîfâ fevt ve meblağ-ı bâkī-i mezkûr veresesi mezbûrûna
mevrûs olmağla meblağ-ı bâkī-i merkūm iki bin iki yüz guruşdan ber-mûceb-i
tashîh-i mezkûr vasîsi olduğum oğlum sagīr-i mezbûr İbrahim Edhem’in hisse-
sine isâbet eden yedi yüz yetmiş guruşu asâlet ve kefâlet-i mezkûresine binâen
merkūm İslâm Beşe’den bi’l-vesâye hâlâ taleb ederim deyü da‘vâ ettikde ol dahi
cevâbında kaziyye minvâl-i meşrûh üzere olduğunu bi-tamâmihâ tâyi‘an ve
kat‘iyyen ikrâr u i‘tirâf edip lâkin fırın-ı mezkûrda ekmekçi olduğum müddetde
benim külliyetli zarar ve haserâtım olup fırın-ı mezkûru terk edip hâlâ mesdûd
olmağla bundan böyle fırın-ı mezkûru esnâf ma‘rifetiyle her kime tahmîl olunup
gedik-i mezkûru kim kabûl ederse deyn-i mezkûru dahi ol kimesneden taleb eyle-
sinler ben vermem demesi meşrû‘ ve müvecceh olmamağla iltifât olunmayıp alâ-
mûceb-i i‘tirâfihi meblağ-ı bâkī-i mezkûrdan sagīr-i mezbûr İbrahim Edhem’in
hissesi olan meblağ-ı mezkûr yedi yüz yetmiş guruşu vâlidesi müdde‘iye-i vasî-i
mezbûre diğer Zeliha Hatun’a asâlet ve kefâletine binâen edâsıyla merkūm İslâm
Beşe ilzâm olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-25 min Za sene [1]217

624 [94a-2] Lago v. Nikola’nın, Sultan Abdülhamid Han vakfından


icareli bir bab kasab dükkânı gediğinin yarım hissesini Margarit v.
Dado’ya sattığı
Kasab
Ma‘rûz
Hüdâvendigâr-ı sâbık cennet-mekân firdevs-âşiyân Sultan Abdülhamid Hân —
aleyhi’r-rahmeti ve’l-Gufrân— hazretlerinin evkāf-ı şerîfeleri Yedikule kapısı
hâricinde vâki‘ ganem selhhânelerinden onuncu selhhâneye merbût Tarabya’da
ekmekçi fırını karşısında vâki‘ bir bâb kasab dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-
esnâf gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin nısfına vakf-ı müşârun-ileyh
mütevellîsi temessüküyle mutasarrıf olan Lago v. Nikola zimmî meclis-i şer‘-i
münîrde hâssa kasabbaşısı İzzetlü [94b] Mustafa Ağa tarafından mürsel kasab-
lar kethüdâsı İsmail Ağa ve ustalarından Hâfız Ömer ve el-Hâc Ahmed ve Meh-
med nâm kimesne hâzır oldukları hâlde kasab ustalığını idâreye kādir idüğü
ihbâr olunan bâ‘isü’l-i‘lâm Margarit v. Dado zimmî muvâcehesinde takrîr-i kelâm
edip âlât-ı lâzıme-i mezkûreden mutasarrıf olduğum nısf hisse-i şâyi‘amı hüsn-i
rızâmla bedel-i ma‘lûm ve makbûz mukābelesinde bâ-re’y-i mütevellî mesfûr

531
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Margarit zimmîye ferağ-ı kat‘î-i mu‘teber ile ferağ ve tefvîz eylediğimde ol dahi
tefevvüz ve kabûl edip ba‘de’l-yevm âlât-ı lâzıme-i merkūmenin nısfı mezfûr Mar-
garit zimmînin hakk-ı müfevvezi olup kat‘an benim alâka ve medhalim kalma-
mamışdır dedikde ol dahi tasdîk etmeğin nısf-ı âlât-ı mezkûre fâriğ-i mersûmun
ferağından mesfûr Margarit zimmî üzerine tahrîr ve defter-i vakf-ı şerîfe ba‘de’l-
kayd yedine temessük i‘tâsını istid‘â eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-24 min Za sene [1]217

625 [94b-1] Peştemâlcioğlu Sahak’ın, alacak davasında Mike ve Astamat


ile bedel-i sulh karşılığında anlaştığı
Bâ-i‘lâm-ı şer‘î 2.700 guruşdan 1.650 guruşa sulh ve ibrâ
Ma‘rûz
Hâmiş-i arzuhâlde mastûr i‘lâm-ı şer‘î derûnunda merkūmü’l-ism Peştemâlcioğlu
Sahak zimmî meclis-i şer‘-i münîrde medyûnları Sakızlı Mike ve oğlu Asta-
mad zimmîler muvâcehelerinde i‘lâm-ı evvel derûnunda tafsîl olunduğu üzere
mersûmân Mike ve Astamad zimmîlerden mahkûmun-bih hakkım olan iki bin
yedi yüz guruş mütâlebemden bi’t-tav‘ ve’r-rızâ zimmîyân-ı mesfûrân ile bin
altı yüz elli guruşa ba‘de akdi’l-musâlahati ve’l-kabûl bedel-i sulh olan meblağ-ı
mezkûr bin altı yüz elli guruşu zimmîyân-ı mersûmân işbu meclis-i şer‘de bana
edâ ve teslîm ben dahi yedlerinden bi’t-tamam ve’l-kemâl ahz u kabz ve istîfâ-yı
hak edip mâ‘adâya ve bi’l-cümle husûs-ı mezkûra ve hukūk-ı sâire-i şer‘iyyeye
müte‘allika âmme-i de‘avîden zimmîyân-ı mersûmânın zimmetlerini kabûlü hâvi
ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î ile ibrâ ve iskāt eyledim dedikde onlar dahi tasdîk eyle-
dikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-21 min Za sene [1]217

626 [94b-2] Saka Veliyüddin Beşe’nin, İstanbul Kuruçeşme’deki saka


gediğinin nısf hissesini kardeşi İmamoğlu Eyüb Beşe b. Yusuf ’a
teslim etmesi gerektiği
At sakası gediği teslîmine tenbîh
Ma‘rûz
Fi’l-asl vilâyet-i Anadolu’da Eğin kazâsına tâbi‘ Ernik karyesinde sâkin İmâmoğlu
Eyüb Beşe b. Yusuf nâm kimesnenin oğlu ve tarafından husûs-ı âtîde vekîl oldu-
ğu kazâ-i merkūm ahâlîsinden İvaz oğlu es-Seyyid Mustafa Beşe b. Ali ve Vebil
oğlu Hüseyin b. Ali şehâdetleriyle sâbit olan Mehmed Emin nâm kimesne meclis-i

532
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

şer‘-i münîrde saka bölükbaşısı Mahmud Beşe ve es-Seyyid Mustafa Beşe ve es-
Seyyid Abdullah Beşe hâzır oldukları hâlde müvekkil-i mezbûrun karındaşı Saka
Veliyüddin Beşe b. el-mezbûr Yusuf muvâcehesinde İstanbul’da Kuruçeşme’de
vâki‘ at sakası gediği tâ‘bir olunur âlât-ı lâzımenin nısfı babam müvekkilem
mezbûrun ve nısf-ı âharı karındaşı ammim merkūm Veliyüddin Beşe’nin iştirâken
ve şâyi‘an yedlerinde mülkleri iken ammim mezbûr mârru’z--zikr at sakası gediği
tâ‘bir olunan âlât-ı lâzımenin mecmû‘unu müstakilleten zabt etmekle nısfından
keff-i yedine tenbîh olunmak bi’l-vekâle matlûbumdur deyü da‘vâ ettikde ol dahi
cevâbında karındaşım müvekkil-i mezbûr Eyüb Beşe bin yüz doksan bir senesi
Zilhicceti’ş-şerîfesinin on beşinci günü mutasarrıf olduğu nısf-ı âlât-ı mezkûreyi
yedi yüz guruş semen-i makbûza bana bey‘ ve temlîk ve teslîm ben dahi iştirâ ve
temellük ve kabûl etmemle ol vechile mülk-i müşterâm olmak üzere mecmû‘unu
zabt ve vaz‘-ı yed ederim deyü eylediği def ‘ine ikāmet-i beyyineden ızhâr-ı acz
etmekle mevkūfen alâ yemîni’l-müvekkil nısf-ı âlât-ı mezkûreden kasr-ı yed ve
müvekkil-i merkūm için oğlu vekîl-i müdde‘î-i mezbûr Mehmed Emin’e teslîm
olunmak iktizâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-13 min Za sene [1]217

627 [94b-3] Un kapanı kileciler kethüdalığına Seyyid Davud Beşe b.


Mehmed’in tayini
Kapan-ı dakīk kileci kethüdâlığı fermân istid‘âsı
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyye ve tevâbi‘i olan bilâd-ı selâsede vâki‘ habbâzân tâifesinin
kethüdâları Mustafa Ağa ve uncular kethüdâsı es-Seyyid Mustafa Ağa ve bi’l-
cümle nizâm ustaları ve kapan tüccârından el-Hâc Ömer ve kalafat İsmail ve el-
Hâc Mehmed Emin ve Kebecizâde Mehmed Ârif ve Kırımlı el-Hâc İsmail ve el-
Hâc Hâfız Ahmed ve sâir cerîdede mazbûtü’l-esâmî tüccâr meclis-i şer‘-i münîrde
bu esnâda kileciler kethüdâsı ta‘yîn olunan bâ‘is-i i‘lâm es-Seyyid Davud Beşe
b. Mehmed nâm kimesne muvâcehesinde her biri takrîr-i kelâm edip kapan-ı
mezkûr iskelesine vürûd eden zehâiri sefînelerden ihrâc-ı vekîl eden kilecilerin
mukaddemâ kethüdâsı olan Ebûbekir nâm kimesne kemâl-i mertebe müfsid ve
hilekâr ve dâimâ şîrâze-i nizâm-ı kadîmimizin ihtilâline bâdi hâlâta ictisâr ve her
birimizi gûnâ-gûn ızrâr ve bâ-husûs zehâiri vezn ve tekyîl esnâsında bi’d-defa‘ât
hilesi âşikâr olmağla mezbûru cümle ma‘rifetiyle mukaddemâ tard ve ihrâc ve ye-
rine istikāmetle mevsûf ve her vechile mücerrebü’l-etvâr ve cümlemizin marzî ve
muhtârımız olan işbu mezbûr es-Seyyid Davud Beşe’yi talebimiz ile kıbel-i şer‘den
kileciler kethüdâsı nasb ve ta‘yîn olunmuşdu lâkin kethüdâ-yı sâbık merkūm
Ebûbekir bu esnâda ba‘zı mahallere istinâd ile yine kethüdâ olmak dâ‘îyesinde

533
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

olmağla esnâfımızı sıyâneten ba‘de’l-yevm azl olunan merkūm Ebûbekir husûs-ı


mezkûra kat‘an müdâhale ve ta‘arruz etmemek üzere fermân-ı âlîleri sudûrunu
bi’l-ittifâk istid‘â ve istirhâm eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-14 min Za sene [1]217

628 [94b-4] Ahmed Ağa b. Mehmed’in, İbrahim Paşa Cami-i şerifi


vakfından icareli bir bab sepetçi gediğini Şerife Alime bt. Seyyid
Mehmed’e kiraladığı
Kurşunlu mahzende sepetçi gediği îcârı
Ma‘rûz
Sâhib-i arzuhâl Ahmed Ağa b. Mehmed nâm kimesne bi’l-ma‘iyye rü’yete me’mur
Haremeyn-i şerîfeyn müfettişi müderrisîn-i kirâmdan Faziletlü Mehmed Atâullah
Efendi tarafından mürsel Kâtib es-Seyyid Hüseyin Efendi b. Mustafa ile akd olu-
nan meclis-i şer‘-i hatîrde derûn-ı arzuhâlde mezkûratü’l-ism mu‘arrefetü’z-zât
Şerîfe Alime bt. es-Seyyid Mehmed nâm Hatun muvâcehesinde Âsitâne-i aliy-
ye ve tevâbi‘i olan bilâd-ı selâsede vâki‘ sepetçi esnâfının kethüdâsı İsmail ve
ustalarından Halil [95a] ve Mustafa ve İbrahim nâm kimesneler hâzır oldukları
hâlde hâmiş-i arzuhâlde mastûr defter-i vakıfdan muhrec derkenâr nâtık olduğu
üzere Bâbü’s-sa‘âdeti’ş-şerîfe ağası nezâretinde âsûde evkāfdan İstanbul’da Siliv-
rikapısı dâhilinde merhûm İbrahim Paşa Câmi‘-i şerîfi evkāfı musakkafâtından
Galata’da Kurşunlu mahzen dâhilinde vâki‘ bi’l-îcâreteyn mutasarrıf olduğum bir
bâb sepetçi dükkânı şehriye yetmiş para kirâ ile mezbûre Şerîfe Alime Hatun’un
müşâhereten taht-ı îcâresinde ve derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik tâ‘bir
olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûme bâ-hüccet mülkü olup dükkân-ı mezkûr gediği
başmuhâsebede mukayyed olduğu üzere zikr olunan kurşunlu mahzen dâhilinde
topdan mukayyed olan dört bâb sepetçi dükkânları gediklerinde dâhil ve mu‘teber
gediklerden olduğu esnâf-ı merkūme kethüdâsı vesâir hâzirûn-ı merkūmûn
ihbârlarıyla mütehakkık olup mezbûre Şerîfe Alime Hatun dükkân-ı mezkûru
peştemallik tâ‘bir olunur îcâre-i ma‘lûme ile tarafından bir kimesneye îcâr ve
iskân edip lâkin dükkân-ı mezkûrun bana lüzumu olmağla derûnunda olan âlât-ı
lâzımeyi ihrâc eylesin deyü bundan akdem nizâ‘a tasaddî ve ol vechile beynimizde
ba‘de’l-müşâcere beynimiz tevfîk ve ıslâh olunup ben dükkân-ı mezkûru şehriye
îcâre-i kadîme-i mezkûresi olan yetmiş para üzerine otuz para zam ile ecr-i mis-
line iblâğ olunup ol vechile târih-i i‘lâmdan beher şehr yüzer para icâre tesmiye-
siyle mezbûre Şerîfe Alime Hatun’a îcâr eylediğimde ol dahi ber-vech-i muhar-
rer istîcâr ve kabûl edip icâre-i mezkûresini cevr ve ezâ etmeksizin mâh be-mâh
edâya müte‘ahhide olmağla ben dahi dükkân-ı mezkûr derûnunda mevcûde âlât-ı

534
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

merkūme Şerîfe Alime Hatun’un mülkü olup ke’l-evvel gediği olmak üzere tasar-
rufuna izin ve icâzet verip kat‘-ı münâza‘a eyledik dedikde ol dahi tasdîk eylediği
İstanbul mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-26 min Za sene [1217]

629 [95a-1] Kestestor v. Manas’ın Galatasaray çeşmesi


sakalığından çıkarıldığı
Galatasarayı çeşmesinden saka ihrâcı
Ma‘rûz
Galatasarayı pişgâhında vâki‘ su çeşmesi ve Beyoğlu nâm mahalde kâin çeşme-
lerin sakalar bölükbaşısı es-Seyyid Hüseyin ve sakalarından diğer es-Seyyid Hü-
seyin ve es-Seyyid Halil ve es-Seyyid Bayram ve es-Seyyid Abdullah ve es-Seyyid
Musa nâm kimesneler ile Oskehan ve Kalok ve Manas ve Davit ve Yanos ve Tomas
vesâirleri otuz neferden mütecâviz sakayân tâifesi meclis-i şer‘-i hatîrde Kestestor
v. Manas zimmî muvâcehesinde mârru’z--zikr Sarayönü çeşmesinin arka sakası
kendine şirâen mâlik olan Marat v. Artin zimmî hâzır olduğu hâlde mesfûr Kes-
testor zimmî hâzır-ı mersûm Marat zimmînin gediği olan su çeşmesinde peşte-
mallik tâ‘bir olunan icâre ile sakalık edip lâkin kendi halinde ırzıyla mukayyed ve
kesbiyle meşgūl olmayıp ve lede’l-hâce hizmet-i me’mûremiz olan mahalde bulun-
mayıp beynimizde câri nizâmımız ihtilâline bâ‘is ve müşâcere ve mücâdeleye bâdi
ve beynimizde ilkā-i fesâda sebeb olup bi’d-defa‘ât kendiye nush u pend olunduk-
da kat‘an mütenebbih olmayıp ızrârından ısrâr üzere olmağla mesfûr Kestestor
zimmîden emn ve rahatımız bi’l-külliye meslûb olmuşdur deyü iştikâ ve mesfûrun
türlü türlü harekât-ı nâ-marziyyeye ictisârını ve sû-i hâlini muvâcehesinde ihbâr
ve fîmâ ba‘d içimize duhûl etmeyip âhar mahalde kâr u kesbe meşrû‘ etmek üze-
re zimmî-i mesfûrun tâife-i merkūmeden ihrâc olunmasını bi’l-ittifâk istid‘â ve
istirhâm eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 min Za sene [1]217

630 [95a-2] Topcularlı Mehmed Ağa b. Abdullah’ın, İstanbul


ırgatpazarındaki değirmen gediğinin yarısını Mehmed b. Ali’ye
diğer yarsını da İbrahim Ağa b. Halil’e sattığı
Irgād pazarında değirmen gediği mübâya‘ası ve âhar mahalle nakil
Ma‘rûz
İstanbul’da ırgatpazarı nâm mahalde vâki‘ bayatyeri değirmeni demekle ma‘rûf
sekiz sehm i‘tibâr olunan iki horoslu uncu değirmeni gediği tâ‘bir olunan sekiz

535
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

re’s bârgir âlât-ı lâzımeye ale’l-iştirâki’s-seviyy mâlikleri olup kendi nefsinden


asîl ve yeğeni es-Seyyid Ebûbekir b. es-Seyyid İbrahim tarafından husûs-ı âtîde
vekîl olduğu Topcularlı Mehmed Ağa b. Abdullah ve es-Seyyid Mustafa Ağa b.
Mehmed Emin şehâdetleriyle sâbit olan es-Seyyid el-Hâc Ali b. Mustafa meclis-i
şer‘-i münîrde Âsitâne-i aliyyede vâki‘ habbâzân esnâfının kethüdâsı Mustafa
Ağa ve uncular kethüdâsı es-Seyyid Mustafa ve nizâm ustaları hâzır oldukları
hâlde İstanbul’da Zeyrek kurbünde asmalı değirmen demekle ma‘rûf üç horoslu
uncu değirmeni gediği tâ‘bir olunan on iki re’s bârgir ve ona tâbi‘ olan sâir âlât-ı
lâzıme-i ma‘lûmeye kezâlik ale’l-iştirâki’s-seviyy mâlikler olup kendiden asîl ve
şerîki Mehmed b. Ali tarafından zikri âtî husûsu tasdîka vekîl-i şer‘îsi İbrahim
Ağa b. Halil muvâcehesinde müvekkilim yeğenim mezbûr es-Seyyid Ebûbekir
ile ale’l-iştirâki’s-seviyy yedimizde mülkümüz olan sâlifü’z-zikr bayatyeri değir-
meni demekle ma‘rûf iki horoslu bir kıt‘a uncu değirmeni gediği tâ‘bir olunan
sekiz re’s bârgir ve ona tâbi‘ olan sâir âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin altı re’s bârgir
ile âlât-ı lâzımesinden hisse-i ma‘lûmeyi bi-safkatin vâhidetin altı yüz guruşa
mezbûr İbrahim Ağa’ya ve mâ‘adâ iki re’s bârgir ile sâir âlât-ı lâzımeden hisse-i
ma‘lûmeyi dahi kezâlik bi-safkatin vâhidtine iki yüz guruşa müvekkil-i mezbûr
Mehmed’e tarefeynden îcâb ve kabûlü hâvi şürût-ı müfside ve muvâza‘adan âri
bey-i bâtt-ı sahîh-i şer‘î ile vech-i meşrûh üzere cem‘an sekiz yüz guruşa bi’l-asâle
ve bi’l-vekâle bey‘ ve temlîk ve teslîm eylediğimde onlar dahi ber-vech-i muhar-
rer iştirâ ve temellük ve tesellüm ve kabûl eylediklerinden sonra semeni olan
meblağ-ı mecmû‘-ı mezkûr sekiz yüz guruşu müşteriyân-ı mezbûrân yedlerinden
bi’l-asâle ve bi’l-vekâle tamamen ve kâmilen ahz u kabz edip mebî‘-i mezkûrun
tağrîr ve gabnine ve gedik husûsuna müte‘allika âmme-i de‘avîden müşteriyân-ı
mezbûrânın zimmetlerini kabûllerini hâvi ibrâ-i âmm-ı sahîh-i şer‘î ile bi’l-asâle
ve bi’l-vekâle ibrâ ve iskāt eyledim dedikde mezbûr İbrahim Ağa dahi ba‘de’t-
tasdîk sâlifü’z-zikr bayatyeri değirmeni bu esnâda vukū‘ bulan harîkde muhte-
rik olup arsa-yı hâliye kalmağla mülk sâhibi olan kimesnenin iktidârı olmadığına
binâen ve binâdan ibâ vü imtinâ‘ etmekle değirmen-i mezkûrun arsasına fîmâ
ba‘d değirmen ihdâs olunmayıp âhar akara tebdîl olunmak üzere mârrü’l-beyân
uncu gediği tâ‘bir olunan iki horoslu sekiz re’s bârgirden ibâret olan âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmeyi zikr olunan asmalı değirmenine naklolunmasını istirhâm ve vech-i
meşrûh üzere naklolunmakda kimesneye zararı olmayıp nakli şürûtlarından ol-
duğunu hâzirûn-ı mezbûrûn habbâzân kethüdâsı ve uncular kethüdâsı ve nizâm
ustaları ihbâr etmeleriyle vech-i meşrûh üzere nakli bâbında izn-i âlileri erzânî
buyrulup zikr olunan asmalı değirmeni cem‘an beş horos olarak yirmi re’s bârgir
[95b] ona tâbi‘ olan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin yirmi sehm i‘tibâriyle on iki sehmi
mezbûr İbrahim Ağa üzerine ve sekiz sehmi müvekkil-i mezbûr Mehmed’in üze-
rine olmak üzere başmuhâsebe kalemine kayd ve zabt ve tasarrufları için yedlerine

536
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

sûret i‘tâ olunmak bâbında istid‘â-yı inâyet eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden


huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-14 min Za sene [1]217

631 [95b-1] İstanbul’daki sandalcı esnafının nizamlarına dair


ferman talepleri
Sandalcı esnâfının nizâmına dâir fermân-ı âlî istid‘âsı i‘lâmı
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede sandal bezzâzistânında sâkin vesâir mahallerde kâin sandalcı ve
pûşîci ve kuşakçı vesâir kumaşçı esnâfının kethüdâları Hâfız es-Seyyid Mehmed
Emin ve Kethüdâ vekîli es-Seyyid Mehmed Salih ve yiğitbaşıları Mehmed Said ve
es-Seyyid Said ve Müslim ustalarından es-Seyyid el-Hâc Mehmed ve es-Seyyid
Mehmed Said ve es-Seyyid el-Hâc Mahmud ve es-Seyyid Abdi ve es-Seyyid Halil ve
es-Seyyid İbrahim ve Mehmed Emin ve el-Hâc Mehmed Sâdık ve İsmail ve Musta-
fa ve es-Seyyid Abdülkerim ve zimmî ustalarından işçibaşı Zaharya ve Usta Kigork
ve Yani ve Simyon ve Kostandi ve Mısırlı Yani ve İsak ve Bedros ve Yorgi ve diğer
Kigork ve âhar Yorgi ve diğer Yani ve Tagodoş ve Aslan ve Kigork ve Agob ve Anesti
ve Hristo vesâir mazbûtü’l-esâmî Müslim ve zimmî ustalar meclis-i şer‘-i hatîrde
her biri takrîr-i kelâm ve tâ‘bir ani’l-merâm edip işbu yedimizde olan hücec-i
şer‘iyye ve i‘lâmât ve başmuhâsebeden muhrec sûret mantûklarınca kadîmden
beri Âsitân-i aliyyede nesc ve i‘mâl olunan sandal ve geremsûd ve kutnî ve atlas
ve kuşak vesâir akmişe dellâllarımız yediyle bezzâzistân ve sandalcılar kethüdâları
önüne getirilip tûl ve arzına ve teline nazar olunup zikri âtî şürût-ı nizâm-ı kadîme
muvâfık olarak bey‘ olunup hilâf-ı şürût-ı nizâm hareket olunduğu yok iken bir
müddetden beri ba‘zı nâ-ehil ve hâm-dest olan kimesneler zuhûr edip kenar ma-
hallerde menziller derûnlarında destgâhlar küşâd ve bezzâz ve kazzâz tâifesine bo-
yası kalb ve teli noksan ve kumaşı tefesiz ve arzı nâkıs kalb ve redî akmişe nesc ve
taraklı şalı bastırıp gāli bahâ ile ibâdullâha bey‘-birle ızrâr ve şürût-ı nizâmımızın
ihtilal ve izmihlâline bâdi ve bâ‘is olmalarıyla ba‘de’l-yevm nesc ve i‘mâl edeceğimiz
alaca ve taraklı ve sandal üç bin ikişer yüz tel harîrden arzları birer zirâ‘ ve beher
zirâ‘ı yedişer dirhemden işlenip noksan olmamak ve sâde bayağı sandal üç bin tel
harîrden kezâlik arzları birer zirâ‘ ve yedişer dirhemden işlenip şalı ve kemerli ve
kılabdanlı ve beşemi ve taraklı ve noktalı ve bender ve çiçekli ve şatrancî kumaşlar
beş bin dörder yüz tel harîrden arzları birer endâze işlenip tûlü mu‘ayyen olmamak
ve sâde kutnî ve çubuklu kutnî ve çeşm-i bülbül ve çiçekli ve hâklâki kutnîler altışar
bin tel harîrden arzları birer endâze ve topu onar endâze işlene iki katlı bayağı a‘lâ
gezî dört bin sekiz yüz tel harîrden hind ipliğiyle arzı bir endâze işlene ve geremsûd
üç bin altı yüz telden Hind ipliğiyle arzı bir endâze işlene ve bayağı geremsûd ve

537
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

üç bin tel harîrden Menteşe ipliğiyle arzı bir endâze işlene ve Şam alacası ve gezîsi
dört bin dört yüz tel harîrden arzı yedi rub‘ ve tûlü on ikişer endâze işlene ve merre
dört bin iki yüz telden arzı bir endâze birer rub‘ işlene ve İstanbul atlası dört bin
sekiz yüz tel harîrden arzı yedi rub‘ ve harîr ile işlene ve arpalı dört bin sekiz yüz
tel harîrden ipek ve penbe ipliğiyle işlene ve Kerbela kuşak üç bin telden Menteşe
ipliğiyle arzı bir endâze işlene ve makrame üç bin telden arzı bir endâze işlene ve
şirûte? bin sekiz yüz telden laciverdî ile nesc olunup yeşil ve fıstıkî ve zümrüdî ile
işlenmeye ve çubuklu ve sâde luka üç bin altı yüz tel harîrden yine harîr ile işlene
arzı yedi rub‘ ola ve lehli kuşağı üç bin altı yüz telden Menteşe ve Hind ipliğiyle
arzı altı rub‘ işlene ve pûşînin siyahı bin sekiz yüz tel ve kenarı has güğezden işlene
ve kebîr Hama kuşağı altı bin telden arzı bir buçuk endâze işlene ve vasat Hama
kuşağı dört bin beş yüz telden arzı bir endâze bir rub‘ işlene ve sagīr Hama kuşağı
üç bin dört yüz telden arzı yedi rub‘ işlene ve baltacı kuşağı üç bin altı yüz telden
arzı rub‘ işlene ve papas kuşağı ve dirhemli kuşak bin sekiz yüz telden arzı yedi rub‘
işlene ve kebîr mukaddem kuşak bin dört yüz telden arzı altı rub‘ ve tûlü dört zirâ‘
altı rub‘ işlene ve sagīr mukaddem kuşak bin yüz telden altı rub‘ ve tûlü üç endâze
yedi rub‘ işlene ve pençe kuşak bin yüz telden arzı altı rub‘ ve tûlü dört endâze beş
rub‘ işlene ve karahilali kuşak dokuz yüz telden arzı altı rub‘ ve tûlü üç endâze yedi
rub‘ işlene ve yenme ve alaca kuşak altışar yüz telden arzları altı rub‘ ve tûlleri üçer
endâze yedişer rub‘ işlene ve sagīr alaca kuşak altı yüz telden arzı altı rub‘ ve tûlü
iki endâze yedi rub‘ işlenip emti‘a-i mezkûrelerimiz ber-minvâl-i muharrer nesc ve
i‘mâl olundukdan sonra dellâllarımız vesâta
tıyla kethüdâmız önüne getirilip tûl ve arz ve meşdûd ve teline nazar olunup
bâlâda zikr olunduğu üzere şürût-ı nizâm-ı kadîme muvâfık geldikde alâmet vaz‘
ve bezzâzistân-ı merkūmda füruht oluna ve şürût-ı nizâm-ı kadîme muhâlif ve
işbu yedimizde olan fermân-ı âlî ve senedât-ı sâiremize mugāyir kenar mahallerde
ve menziller derûnlarında destgâh küşâd olunmayıp bezzâz ve kazzâz tâifesine
boyası kalb ve teli noksan ve kumaşı tefesini ve arz ve tûlü nâkıs ve redî işleme-
yip ve kalb basma taraklı şalı bastırılmayıp ve meşdûdumuz hâm-dest kimesneye
verilmeyip ve güğez boya taklîdi bakkam boyanmayıp ve ustalarımız [96a] on iki
yaşından ziyâde şâkird almayıp ve sekiz on sene san‘atımızda kalfalık ve tekmîl-i
san‘at etmeyenlere ustakârlık izni verilmeyip ve şâkird kul olundukda dört guruş
ve kalfa çıktıkda on guruş ve ustakâr oldukda elli guruş alınıp ve kalfa evlâdından
şâkird oldukda iki guruş ve kalfa oldukda beş guruş ve zimmîlerden dahi minvâl-i
muharrer üzere alınıp ve Müslim kalfa evlâdı kalfalıkdan ustakâr oldukda yirmi
beş guruş ve usta evlâdından on iki buçuk guruş ve zimmîlerin usta evlâdından
ustakâr oldukda yirmi beş guruş kazgan bahâ ahz olunup ziyâde mütâlebesiyle
rencîde ve gadr olunmayıp ustalarımız hariçten kimesneye hufyeten ücretle
iş işletmeyip ve kethüdâlarımız beher hafta beş altı Müslim ve sekiz on zimmî
ustalar ile lonca eyleyip nizâm-ı kadîmimize mutâbık reylerini cümlemiz kabûl

538
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

edip yiğitbaşılarımız ikişer üçer ustalar ile destgâhlarımızı gezip kalp boyaları-
na ve noksan sayılarına ve tefesiz kumaşlarına ve eneksizlere? ve yalın kat harîr
ve meşdûdlara müsâ‘ade etmeyip kethüdâmız ve yiğitbaşılarımız ustalardan gizli
hilâf-ı şürût-ı nizâm hareket eylememek üzere ahd ve misak ve kavl ve ittifâk ey-
leyip eğer hilâf-ı emr-i âlî ve mugāyir-i şürût-ı nizâm-ı kadîm emti‘a-i mezkûreyi
kalb ve redi nesc ve i‘mâl ederimiz olur ise ma‘rifet-i şer‘le emti‘aları kesilip ve
tedîb olunmağa her birimiz râzılar olduğumuzu müş‘ir bin iki yüz dört senesi
Cumâdelâhıresi’nin on dokuzuncu günü Sadr-ı Rum-ı esbak Atâullah Efendizâde
Sa‘âdetlü Semahatlü Atûfetlü Mehmed Ârif Efendi hazretlerinin def ‘a-i ûlâ İs-
tanbul kadılığı evânında huzûrlarında bir kıt‘a hüccete rabt olunmuşken yine bu
esnâda mugāyir-i nizâm-ı kadîm ba‘zı harekât zuhûra geldiğinden mâ‘adâ bundan
akdemce hâdis olan nev‘-zuhûr tâ‘bir olunan Hind taklîdi gezi ve çatarinin arzı bir
zirâ‘ bir rub‘ tûlü dokuz zirâ‘ altı rub‘ ve mukaddemâ beş bin dört yüz telden i‘mâl
olunmağla bu def ‘a altı yüz tel dahi zam ile altı bin tel olup noksan olmamak ve
emti‘amızın levâzımından olan Hind ipliği vesâir envâ‘-ı iplik Âsitâne-i aliyyeye
vürûd ettikde meşdûd ipek misillü resm-i gümrüğü ba‘de’l-edâ ancak muhtekir
makūlesine verilmeye ve usta evlâdından mâ‘adâ bir kalfa usta olmak murâd et-
tikde Müslim ise sekiz sene ve re‘âyâdan ise on sene mütemâdi san‘at-ı âhar ile
aslen meşgūl olmayarak destgâhda hizmet edip mahâreti zâhir oldukda usta olup
ve kendiye rehber olan ustası kefîl olup tüccâr ve hamcı tâifesinin ahvâlleri bu vec-
hile telefden vikāyet oluna ve usta evlâdından mâ‘adâ kalfalardan beher sene altı
nefer Müslim ve altı nefer re‘âyâdan usta çıkıp ziyâdeye ruhsat verilmeye ve bâlâda
mezkûr emti‘amız ibâdullâha ehven bahâ ile füruht olunup gāli ve kalb ve redi ol-
mamak üzere cümlemiz kavl ve karar ve bu vechile ittifâk ve ittihâd edip fîmâ ba‘d
işbu bast u beyân olunan şerâit-i adîdenin mugāyiri ve esnâfımızdan bir hareket
zuhûra gelir ise kethüdâ ve lonca ustaları ma‘rifeti ve ma‘rifet-i şer‘le esnâfımızdan
tard ve ihrâc ve tedîb olunmağa cümlemiz razılarız deyü vech-i meşrûh üzere
sûret-i ta‘ahhüdleri olan ve işbu nizâm ilâ-mâşâallâhû te‘âlâ beynlerinde düstûrü’l-
amel tutulması için istihkâmen Başmuhâsebe’ye kayd ve yedlerine bâlâsı tuğra-yı
garrâ-yı cihandârî ile mu‘anven bir kıt‘a fermân-ı âlîşân inâyet ve ihsân buyrulmak
bâbında cümlesi istid‘â ve istirhâm eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-15 min Za sene [1]217

632 [96a-1] İstanbul’daki Yenibahçe kolu bahçıvânlarının teklifi


Bahçıvânların teklîf nizâ‘ı men‘i
Ma‘rûz
İstanbul’da Yenibahçe kolu tâ‘bir olunan bahçıvân tâifesinin yiğitbaşısı Taso ve us-
talarından Comil ve Kosta ve Lazo ve Hristo ve Angeli ve Kalib ve diğer Kosta ve

539
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Aleksi ve Petro ve Tanaş ve Dilo ve Yorgi ve Dilo vesâir cerîdede mazbûtü’l-esâmî


zimmîler meclis-i şer‘-i hatîrde yine zikr olunan Yenibahçe kolu bahçıvânlarından
Mihâlâki ve Yorgi ve Anton ve Hristo ve diğer Yorgi ve Dimitri ve âhar Yorgi ve
Kosta vesâirleri muvâcehelerinde bahçıvânlar kethüdâsı İsmail Ağa tarafından
mürsel vekîli oğlu Ahmed Haseki hâzır olduğu hâlde bâ-evâmir-i aliyye Tersâne-i
âmire’de istihdâm için verdiğimiz amele ücretleri vesâir tahsîn-i emlâk için nâzile
olan tekâlifi beynimizde bahçelerimize ve mülklerimiz olan gediklerimize göre
ta‘dîl ve tesviye-i şürûtuna ri‘âyet olunarak tevzî‘ ve taksîm olunmak îcâb eder iken
mesfûrûn Mihâlâki ve Anton ve Yorgi ve Hristo vesâirlerinin bizim bahçelerimi-
ze nisbetle bahçeleri ma‘mûr ve vüs‘atli ve gediklerinin kıymetleri bizim bahçe-
lerimiz gedikleri kıymetlerinden ezyed ve hâsılâtı evfer olduğuna binâen hâl ve
tahammüllerine göre ta‘dîl ve tesviye-i şürûtuna ri‘âyet lâzıme-i hâlden iken bah-
çelerin aded-i ruûsuna nazaran ale’s-seviyye veririz deyü bahçelerine göre ta‘dîl ve
tesviye-i şürûtuna ri‘âyetden ibâ vü imtinâ‘ etmeleriyle mümâna‘atları men‘ olun-
mak matlûbumuzdur dediklerinde onlar dahi cevâblarında mesfûrûnu tasdîk edip
lâkin birkaç seneden beri bahçelerimizin aded-i ruûsu hesabı üzere ale’s-seviyye
verilegelip binâen aleyh yine ale’s-seviyye veririz demeleri müvecceh olmamağla
iltifât olunmayıp vech-i meşrûh üzere tahsîn-i emlâk için nâzile olan tekâlifi tare-
feynden her birinin bahçeleri ve mülkleri olan gediklerine göre çekmek lâzım ol-
duğu kendilere tefhîm ve ol vechile beynlerinde ta‘dîl ve tesviye-i şürûtuna ri‘âyet
olunmak iktizâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-28 Za sene [1]217

633 [96a-2] Abdurrahman b. Abdurrahman’ın haksız yere Seferikoz Hacı


Mehmed Mescidi Vakfı’nın mütevelliliğinden alındığı iddiasıyla
görevine iade talebi
Sehven olmağla darb olunup bir i‘lâm aşağı kaydolunmuşdur. Sahh
<<Ma‘rûz
<<İstanbul’da Cibali nezdinde ashâb-ı hayrâtdan merhûm Seferikoz el-Hâc
Mehmed mescid-i şerîfi vakfının sâbıkā mütevellîsi sâhib-i arzuhâl Hâfız Ab-
durrahim Efendi b. el-Hâc Abdurrahman Çarşamba günü arz odasında huzûr-ı
âsafîde ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde vakf-ı merkūmun hâlât bâ-berât-ı âlişân
mütevellîsi derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism es-Seyyid Mustafa b. es-Seyyid Ha-
san nâm kimesne mahzarında tevliyet-i merkūme bin yüz seksen iki târihinden
iki yüz on altı senesine gelince otuz dört sene bâ-berât-ı âlî tasarrufumda iken
mahalle-i merkūme ahâlîsinden birkaç nefer müfsid garaza mebni câmi‘-i şerîfin
tulumba ve musluk ve memşâlarını ta‘mîr etmiyor deyü hilâf-ı vâki‘ ihbârlarına
mebni tevliyet-i merkūme üzerimden ref ‘ olunmağla vakf-ı merkūma hizmet ve

540
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

sadâkatim mahalle-i merkūme ahâlîsinden istihbâr buyrulup tevliyet-i merkūme


sâhib-i evveli olduğuma binâen mezbûr>>

634 [96b-1] Mora’lı Hasan b. Ahmed’in, Selanikli Mustafa b. Osman’daki


alacağını kefilliğinden dolayı Selanikli Murad b. Abdurrahman’dan
talep etmesi
Mazbatadan derkenâr
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Moravî Hasan b. Ahmed nâm kimesne meclis-i
şer‘-i münîrde sâhib-i arzuhâl Selanikli Murad b. Abdurrahman muvâcehesinde
bin iki yüz on beş senesi Cumâdelâhırenin yirmi ikinci günü târihiyle muvar-
rah ve ol târihde şer‘iyyâtı bulunan Ömer Efendi’nin hatmiyle mahtûm bir kıt‘a
i‘lâm-ı şer‘î mantûkunca benim gāib ani’l-meclis Selanikli Mustafa b. Osman nâm
kimesne zimmetinde cihet-i deyn-i şer‘îden altı yüz elli guruş mahkûmun-bih
alacak hakkım olup deyn-i mezkûru için gāib-i mezbûr Ağakapısında mahbûs
iken merkūm Murad ile refîki gāib ani’l-meclis Osman nâm kimesneler meblağ-ı
mezbûru bizden bil, doksan bir gün mürûrunda biz verelim deyip ondan gayrı nes-
ne söylemeyip ol vechile meblağ-ı merkūma kefîl olmuş olmalarıyla binâen aleyh
meblağ-ı merkūmun nısfı olan üç yüz yirmi beş guruşu merkūm Murad’dan hâlâ
taleb ederim deyü takrîr-i meşrûhu üzere mücerred bizden bil, biz verelim demek
zamân ve iltizâmı muntazam-ı elfâz-ı kefâletden olmamağla meblağ-ı merkūmu
mütâlebeye kādir olmadığı kendiye tefhîm ve ilzâm için fetvâ-yı şerîfe havâle olu-
nup biz dahi zuhûr etmemeleriyle henüz da‘vâlarına faysal verilmediği bir hafta
mukaddem târihiyle cerîdemizde mastûr ve mukayyed bulunmağın imtisâlen li’l-
emri’l-‘ali zabtı İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre-i min-Zilhicce sene [1]217

635 [96b-2] Galata yağkapanına Boğdan ve Bender’den yağ ve hayvan


getiren tüccarların tespiti
Ma‘rûz
İstanbul kādısı fazîletlü efendi
Galata’da Yağkapanı’nda Bağdâd’dan yağ ve hayvanât mübâya‘a eden tüccâr kim-
lerdir ve Boğdan ve Bender taraflarında tüccârın sürekleri var mıdır ve iştirâ ey-
ledikleri revgan ve hayvanâtı ne mahalle bey‘ ederler tahkīki lâzımeden olmağla
imdi kapan nâibi ve nâzırları vesâir tüccârdan gereği gibi suâl ve tahkīk ile keyfi-
yeti i‘lâma himmet eyleyesin deyü buyruldu.
Fî-2 Z sene [1]217

541
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

636 [96b-3] Galata yağkapanına Boğdan ve Bender’den yağ ve hayvan


getiren tüccarların tespiti
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen kapan nâibi kulları ve nâzırları ve Gala-
ta yağkapanı tüccârı huzûr-ı şer‘a ihzâr ve mazmûn-ı fermân-ı âlîşân kendile-
re tefhîm ve keyfiyeti gereği gibi suâl ve istintak olunduklarında mârru’z--zikr
Galata yağkapanı tüccârının Âsitâne-i aliyyeye celb ve tesyîr için memleket-i
Boğdan’dan revgan selhhâne ve sürek tâ‘bir olunur hayvânât ve erzak-ı sâire
mübâya‘a eden tüccârdan Araboğlu el-Hâc Ahmed’in şerîki İbrâilî Topal Hüse-
yin ve Hacı Abdurrahman’ın şerîki Müftüzâde yeğeni Yakub ve Akkirmânî el-Hâc
Mustafa’nın şerîki Molla Ahmed ve Hacı Ömer oğlu Osman’ın şerîki Şatıroğlu
Mehmed Emin Yazıcı ve es-Seyyid Kadri’nin şerîki Karakollukçu Mehmed ve
Kettânî Hasan’ın şerîki Hacı Mehmed ve Karahacı Salih’in şerîki Keleş Mustafa
ve Kavsoğlu Mustafa’nın şerîki karındaşı Mahmud ve Abdülazîz’in oğlu Memiş’in
şerîkleri Metriszâde Salih ve Ali ve Yalvacoğlu Memiş’in şerîki Ayasoğlu Ali ve
Yalvacoğlu Molla Habîb’in şerîki karındaşı Molla Hasan ve Kara Mehmed’in şerîki
Hacı Ali oğlu Hüseyin ve diğer şerîki Ömer ve Laz Mahmud’un şerîki Seyyid Ah-
med ve Kara el-Hâc Ali’nin şerîki Mehmed ve Haseki Hasan’ın şerîkleri es-Seyyid
Mehmed ve Kannâbî Süleyman ve Kırımî el-Hâc Ömer’in şerîki Molla Mustafa ve
Kırımî el-Hâc Abdurrahman’ın şerîki Molla İbrahim ve Kırımî el-Hâc İsmail’in
şerîki Hâfız Mustafa ve Çarşılı Seyyid Mehmed’in şerîki Abdullah ve Abdurrah-
man Yazıcı’nın şerîki Seyyid Mahmud ve es-Seyyid Veliyüddin’in şerîki Seyyid Os-
man ve Haseki Hacı Mehmed’in şerîki İsmailli Hasan Alemdâr ve Laz Mahmud’un
şerîki Haseki Hüseyin ve Küçük Molla Mustafa’nın şerîki Paşalı Mehmed ve Kı-
rımlı Mahzenci Abdurrahman’ın şerîki Kırımî Molla Osman ve Pehlivanzâde
Hüseyin’in şerîki Çubukçuoğlu Salih ve İbrahim Alemdâr’ın şerîki Molla İsmail
ve Hammalbaşıoğlu şerîki Ahmed Yazıcı ve Sirkecioğlu Seyyid Mustafa’nın şerîki
karındaşı Seyyid Mahmud ve Sabuncuoğlu es-Seyyid Hacı Mustafa’nın şerîki
Topsakal Hasan Alemdâr ve Kasab Mustafa’nın şerîki Seyyid Mustafa ve Maz-
lum Ömer’in şerîki Eyüb Yazıcı ve Molla Mustafa’nın şerîki Dede es-Seyyid Meh-
med ve Seyyid Mehmed’in şerîki Dudu Hacıoğlu Mustafa ve Kırımî Sunullah’ın
şerîkleri Ali ve Halil ve İsmailli Ömer’in şerîki Mustafa Alemdâr ve Tuzcu Seyyid
Mehmed’in şerîki Sarı Hasan ve Seyyid Mehmed Çelebi’nin şerîki Pazarbaşıoğlu
Seyyid Molla Ali ve Çadırcıoğlu Ali’nin şerîki Ali Yazıcı ve Kilili Hüseyin’in şerîki
İmâm ve Çadırcı Mehmed Emin’in şerîki Ali Yazıcı ve es-Seyyid Mehmed Emin
Çelebi’nin şerîki Üvezili? Mustafa ve Küçük Süleyman’ın şerîki Memalıkoğlu Me-
miş ve Leblebicioğlu Mehmed Emin Yazıcı’nın şerîki Seyyid Ahmed ve Çarşılı
Ahmed’in şerîki Sava zimmî ve Nikola tüccâr şerîki Abdullah Alemdâr nâm ki-
mesneler olup ve ba‘zılarının sürekleri dahi olup ve iştirâ eyledikleri revgan ve

542
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

gerek zebh olunan hayvanâtdan hâsıl olan cemî‘-i revgan selhhâneleri kat‘an telef
ve zâyi‘ olmaksızın cümlesini Âsitâne-i aliyyeye bizlere irsâl ve tesyîr edegelmele-
riyle Boğdan voyvodasının şürekâmız merkūmundan ahz eylediği memhûr tezki-
relerin mantûklarınca memleket-i Boğdan’dan ve gerek Boğdan iskelelerinden her
ne mikdâr revgan selhhâne ve gerek süreklerden hâsıl olan revgan selhhânenin
cümlesi Âsitâne-i sa‘âdete vürûd edeceğine cümlemiz bi’l-ittifâk müte‘ahhidle-
riz lâkin şürekâmız mezbûrûndan mâ‘adâ Bender ve İbrail vesâir ve ol havâlîde
sâkinler berrânî tâ‘bir olunur yamağân tâifesinden [97a] ve dirlikte alâkası olan
ba‘zı kimesneler memleket-i Boğdan’dan iştirâ eyledikleri revgan-ı selhhâne ve sü-
reklerini ba‘zen bizim şürekâmıza ve ba‘zen âhar mahallere dahi bey‘ ederler deyü
cümlesi bi’l-ittifâk haber verdikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-3 min-Zilhicceti’ş-şerîfe sene [1]217

637 [97a-1] Seferikoz Hacı Mehmed Mescid-i şerifi Vakfı’nın eski


mütevellîsi Abdurrahim Efendi b. Abdurrahman’ın, mütevelliliğe
yeniden tayini talebinin reddedildiği
Seferikoz Vakfı’nın tevliyet ibkāsı
Ma‘rûz
İstanbul’da Cibali nezdinde ashâb-ı hayrattan merhûm Seferikoz el-Hâc Meh-
med mescid-i şerîfi vakfının sâbıkā mütevellîsi sâhib-i arzuhâl Hâfız Abdur-
rahim Efendi b. el-Hâc Abdurrahman Çarşamba günü arz odasında huzûr-ı
âsafîde ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde vakf-ı merkūmun hâlât bâ-berât-ı âlişân
mütevellîsi derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism es-Seyyid Mustafa b. es-Seyyid Ha-
san nâm kimesne mahzarında tevliyet-i merkūme bin yüz seksen iki târihinden
iki yüz on altı senesine gelince otuz dört sene bâ-berât-ı âlî tasarrufumda iken
mahalle-i merkūme ahâlîsinden birkaç nefer müfsid garaza mebni câmi‘-i şerîfin
tulumba ve musluk ve memşâlarını ta‘mîr etmiyor deyü hilâf-ı vâki‘ ihbârlarına
mebni tevliyet-i merkūme üzerimden ref ‘ olunmağla vakf-ı merkūma hizmet ve
sadâkatim mahalle-i merkūme ahâlîsinden istihbâr buyrulup tevliyet-i merkūme
sâhib-i evveli olduğuma binâen mezbûr es-Seyyid Mustafa’nın ref ‘inden bana
tevcîh buyrulması matlûbumdur deyü da‘vâ ve arz odasında def ‘a-i sânîye
terâfu‘larında mârru’z--zikr Seferikoz Mahallesi İmâmı es-Seyyid Mustafa Efendi
ve Müezzin Hâfız Mustafa ve ahâlîsinden Hoca Ahmed Efendi ve Koltukçu Halil
ve Kazgancıbaşı İsmail Ağa ve Kazgancı Mehmed ve Osman Kethüdâ ve Kömürcü
Abdurrahman ve Taşçı Mehmed ve Yağcı Ahmed ve Doğramacı Mustafa ve Taş-
çı Ali ve Ketancı Osman ve Kapanlı Hasan ve Arpacı Süleyman ve Yağcı el-Hâc
Mahmud ve Kuruyemişçi İbrahim ve Oturakçı Abdurrahman ve diğer Taşçı Ali

543
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

ve Na‘lband Veliyüddin ve Yağcı Mehmed ve Mizancı Süleyman ve Kâtib Süley-


man ve Attâr Ahmed ve Kâtib Abdi ve Kâtib Mehmed Emin ve Yorgancı Hasan
ve Yorgancı Ahmed ve Kantarcı Halil ve Kantarcı Mehmed ve Yağcı Halil nâm
cem‘an otuz neferden mütecâviz cema‘at-i Müslimîn mütevellî-i sâbık müdde‘î-i
merkūmun mütevellî olduğu müddet-i merkūmede vakf-ı merkūme gûnâ-gûn
hayatını ve câmi‘-i merkūmda edâ-yı salât-ı mefrûza derece-i ta‘tîle resîde ve vakf-ı
merkūm düyûn-ı vefîreye giriftâr olup işbu hâlâ mütevellî olan es-Seyyid Mustafa
mütevellî olduğu müddet-i kalîlede vakf-ı merkūmun iktizâ eden mahallerini mü-
ceddeden ta‘mîr ve termîm ve düyûnunu edâ ve vakf-ı merkūm için müceddeden
beş bâb menâzil dahi iştirâ ve vezâyif-i mürtezikayı dahi îfâ ettikden sonra vakf-ı
merkūmun der-sandık bir mikdâr akçe fazlası dahi vardır deyü mütevellî-i sâbık
merkūmun ber-vech-i muharrer tevliyet-i merkūmeye ehil olmayıp hıyâneti zâhir
ve bâhir olduğunu gûnâ-gûn sû-i hâlini ve hâlâ mütevellî olan merkūm es-Seyyid
Mustafa’nın her vechile sadâkat ve istikāmet ve vakf-ı merkūmun ihyâsına bâdi
olduğunu bi’l-muvâcehe alâ-tarîkı’ş-şehâde ihbâr etmeleriyle bu misillü hıyâneti
zâhir olan mütevellînin ibkāsı meşrû‘ olmamağla merkūm es-Seyyid Mustafa’ya
tevliyet da‘vâsıyla bî-vech mu‘ârazadan men‘ olunup tevliyet-i mezkûre kemâkân
mezbûr es-Seyyid Mustafa’nın uhdesinde ibkā ve vech-i meşrûh üzere kalemin-
de kaydı bâlâsına şerh verilmek iktizâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-29 min Za sene [1]217

638 [97a-2] İstanbul’daki bezzâz esnafının nizamı için ferman talebi


Bezzâz esnâfına dâir i‘lâm
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede bezzâzistân civârında ve sırt hamamı kurbünde vâki‘ bezzâz
esnâfının yedlerinde iken bi-kazâillâhi te‘âlâ zâyi‘ ve başmuhâsebeden hâmiş-i
arzuhâle derkenâr olunup tecdîdini iltimâs ve istid‘â eyledikleri nizâmlarını hâvi
fermân-ı âlîşân kaydı bâlâsına dîvân-ı hümâyûn kalemi derkenârı mûcebince key-
fiyeti i‘lâm eyleyesiz deyü bu dâ‘îlerine hitâben şeref-efzâ-yı sudûr olan fermân-ı
âlîlerine imtisâlen derkenâra ve bâ-husûs men‘-i inhisâr bey‘ ve şirâyı muhtevî
şeref-yâfte-i sudûr olan hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûna nazar olundukda
havâyic-i zarûriyyeden olup vaktiyle bulunmaması ibâdullâha muzır olan şeyler-
den don yağı gibi ve onun emsalinin nizâmı dursun ibâresi münderic olup tecdîdi
istid‘â olunan işbu emr-i âlîde muharrer bezzâz esnâfının bey‘ eyledikleri emti‘a
eğerçe havâyic-i zarûriyyeden olmayıp lâkin herkes dilediği gibi bey‘ u şirâ eyle-
diği takdirce evvelâ tüccârın emvâlini muhâfaza mümkün olmayıp nâ-halef ve
mechûlü’l-ahvâl kimesneler ahz-birle bi’l-külliye telef olup gadri mûceb olacağı

544
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

ve ba‘zı hîle ve fesâd erbâbı ve muhtekir tâifesi ve Yahûdilerden dellâl ve simsar


makūleleri kalb ve redî ve teli mu‘tâddan noksan ve zirâ‘ı nâkıs ve boyası has ol-
mayan emti‘ayı ibâdullâha bey‘ ve gûnâ-gûn ızrâr edecekleri âşikâr olduğundan
başka bu takrîb muhtekir tâifesi dilediği kadar külliyetli emti‘ayı ahz ve gāli bahâ
ile bey‘ ve bunun emsâli nice fesâdı mûceb idüğü bedîhî ve emr-i şerîf-i mezkûrun
tecdîd ve mazmûn-ı münîfi ile amel ve ibâdullâhı hasardan muhâfaza sûretinde
olmağla tecdîdi husûsu irâde-i aliyyelerine menût olduğuna mebni re’y-i rezîn-i
isâbet-makrûnlarına ihâle olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.‑
Fî-gurre-i Zilhicce sene [1]217

639 [97a-3] Ali Beşe b. Abdullah’ın vârislerinin, Sultan Abdülhamid Han


vakfından icareli bir bab kasap dükkânı gediğinin yarım hissesini
Mehmed Tahir b. Ahmed’e sattıkları
Kasab
Ma‘rûz
Hüdâvendigâr-ı sâbık cennet-mekân firdevs-âşiyân merhûm ve mağfûrun leh Sul-
tan Abdülhamid Hân <<aleyhi’r-rahmeti ve’l-Gufrân>> —tâbe serâhu— evkāf-ı
şerîfe müstegallâtından olup İstanbul’da Yedikule hâricinde leb-i deryâda kâin
gayrı-ez selhhâne mîrî olan aded-i ganem selhhânelerinden birinci selhhâneye
merbût kasab dükkânlarından mahrûse-i Galata’ya muzâfe kasaba-i Kasımpaşa’da
Cumapazarında köprü üstünde çeşme karşında kâin bir bâb kasab dükkânı
derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf [97b] gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmenin nısf-ı şâyi‘ine babası Ali Beşe b. Abdullah fevtinden bi’l-intikāl muta-
sarrıf olan sulbî kebîr oğlu Hüseyin nâm kimesne asâleten ve rub‘-ı şâyi‘ine kezâlik
babası el-Hâc Mustafa b. Hasan’ın fevtinden bi’l-intikāl mutasarrıfe olan sulbiye-i
kebîre kızı mu‘arrefetü’z-zât Hatice nâm Hatun dahi asâleten ve rub‘-ı şâyi‘-ı
âharına kezâlik babası müteveffâ-i mezbûr el-Hâc Mustafa’nın fevtinden bi’l-
intikāl mutasarrıfe olan sulbiye-i sagîre kızı Emine’nin vâlidesi ve min-kıbeli’ş-şer‘
mansûbe vasîsi mu‘arrefetü’z-zât Hanife bt. Ömer nâm Hatun vesâyeten meclis-i
şer‘-i münîrde hâlâ kasabbaşı ser-bevvâbîn-i dergâh-ı âlî İzzetlü Mustafa Ağa
tarafından mürsel kasablar kethüdâsı İsmail ve ustalarından el-Hâc Hâfız Meh-
med Emin ve el-Hâc Osman vesâirleri hâzır oldukları hâlde kasab ustalarından
bâ‘isü’l-i‘lâm el-Hâc Mehmed Tahir b. Ahmed muvâcehesinde her biri bi’l-asâle ve
bi’l-vesâye takrîr-i kelâm edip ber-vech-i muharrer bizimle sagīre-i mezbûrenin
mutasarrıflar olduğumuz gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmeyi bâ-mesûğ-ı
şer‘î el-yevm bedel-i misli idüğü bi’l-ihbâr mütehakkık olunan bin yüz guruş be-
del mukābelesinde mezbûr el-Hâc Mehmed Tahir’e bâ-re’y-i mütevellî her birimiz

545
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

bi’l-asâle ve bi’l-vesâye ferağ ve kasr-ı yed bedel-i merkūmun beş yüz elli guruşu-
nu ben ve iki yüz yetmiş guruşunu müzbûre Hatice ve iki yüz yetmiş beş guruşunu
dahi sagīre-i mezbûre için vasîsi vâlidesi mezbûre Hanife Hatun’dan her birimiz
kabz edip ba‘de’l-yevm gedik tâ‘bir olunan âlât-ı lâzıme-i mezkûrede bizim ve
sagīre-i mezbûrenin kat‘an alâka ve medhali kalmayıp mezbûr el-Hâc Mehmed
Tahir’in dâhil-i havza-i tasarrufu olmuşdur dediklerinde ol dahi tasdîk etmeğin
âlât-ı lâzıme-i merkūme mezbûrûnun ber-vech-i muharrer ferağlarından mezbûr
el-Hâc Mehmed Tahir üzerine defter-i vakfa ba‘de’l-kayd hâmiş-i temessüke tahrîr
ve temhîr olunmasını istid‘â eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine
i‘lâm olundu.
Fî-2 Zilhicce sene [1]217

640 [97b-1] İflas eden Yasef v. Ananya’nın sahip olduğu mülk ve


gediklerinin satılarak esnafa olan borçlarının ödenmesi
Medyûn bakkāl i‘lâmı
Ma‘rûz
İstanbul’da Fatih Sultan Mehmed Hân Cami‘-i şerîfi kurbünde Küçükkaraman’da
vâki‘ Hacı Mustafa dükkânı demekle ma‘lûm bakkāl dükkânında mütemekkin
olup bu esnâda düyûn-ı kesîreye ibtilâsı sebebiyle firâr üzere iken ahz u ihzâr
olunan bakkāl tâifesinden Yasef v. Ananya nâm zimmînin dâyînlerinden tüccâr
tâifesinden revgan ve asel semenleri olmak üzere yüz bir guruş on sekiz para iddi‘â
eden kasab damadı Mustafa b. el-Hâc Ali ve peynir semeninden on yedi guruş
iddi‘â eden Odunkapılı Tokâdî Mehmed b. İsmail ve pirinç semeninden iki yüz
kırk üç guruş on altı para iddi‘â eden Bursalı Molla Mustafa b. Süleyman ve asel
semeninden altmış beş guruş yirmi yedi para iddi‘â eden Kurşunlu mahzenli es-
Seyyid Mehmed ve pekmez semeninden seksen bir guruş dört para iddi‘â eden
Hacı Mustafa ve yine asel semeninden yüz on sekiz guruş yirmi üç para iddi‘â eden
Odunkapılı Çamurcu Mehmed ve peynir semeninden yüz otuz guruş on dört para
iddi eden Çerağoğlu Ahmed ve yine pekmez semeninden seksen bir guruş iddi‘â
eden Hüseyin ve pirinç semeninden seksen sekiz guruş otuz beş para iddi‘â eden
Avanozlu Ahmed Yazıcı ve sabun semeninden otuz üç guruş iddi‘â eden Yusuf
Beşe ve kuruyemiş semeninden yirmi sekiz guruş iddi‘â eden Mehmed ve mum
semeninden altmış guruş iddi‘â eden Tavşan Ömer ve mercimek ve nohud seme-
ninden on beş buçuk guruş iddi‘â eden Mehmed b. el-Hâc Mustafa ve revgan-ı
zeyt semeninden seksen iki guruş on dört para iddi‘â eden el-Hâc Mehmed Emin
nâm kimesneler ile revgan-ı sâde semeninden yüz elli dört buçuk iddi‘â eden İsbir
v. Kaplan ve yine revgan-ı sâde semeninden yüz yirmi sekiz guruş otuz sekiz para
iddi‘â eden Riga ve yine revgan-ı sâde semeninden yedi yüz elli dört guruş otuz altı

546
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

para iddi‘â eden lefter ve pirinç semeninden yirmi bir guruş on üç para iddi‘â eden
estati ve şa‘riye semeninden yetmiş beş guruş iddi‘â eden Dimitri ve revgan-ı zeyt
semeninden seksen buçuk guruş iddi‘â eden Nikola nâm zimmîler meclis-i şer‘-i
münîrde bakkālân pazarbaşısı Süleyman Ağa ve bölükbaşı es-Seyyid Ahmed ve
nizâm ustaları hâzır oldukları hâlde bakkāl-ı mesfûr Yasef zimmî muvâcehesinde
her biri vech-i meşrûh üzere taleb ve da‘vâ ettiklerinde ol dahi cevâbında kaziyye
minvâl-i meşrûh üzere olup cem‘an iki bin üç yüz altmış bir guruş yirmi sekiz para
müdde‘ûn-ı mezbûrûna zimmetinde sahîhan deyni olduğunu tâyi‘an ve kat‘iyyen
ikrâr u i‘tirâf etmeğin alâ-mûceb-i i‘tirâfihi meblağ-ı mecmû‘-ı mezkûrun vech-i
meşrûh üzere edâsıyla ilzâm olundukdan sonra dükkân-ı mezkûrda mevcûd olan
zehâir-i ma‘lûme zimmî-i mesfûre hâzır olduğu hâlde ma‘rifet-i şer‘le mu‘âyene
ve erbâb-ı vukūf ihbârlarıyla takdîm olundukda mâl-ı mevcûdu iki yüz kırk beş
guruşa bâliğ olup bâ-defter zimemâtım vardır deyü ibrâz eylediği defterde olan
alacağı mümteni‘ü’l-husûl kabîlinden olduğu münfehim olup ve tüccârın yedle-
rinde olan tuğralı fermân-ı âlîşân mantûkunca emvâl-i tüccârı telefden sıyâneten
bu makūle mâl-ı tüccârı ekl ve bel‘ kasdıyla düyûn-ı vefîreye giriftâr olanların yed-
lerinde mülkleri olan gedikleri mal-ı tüccâra mukābil olduğu mazmûn-ı fermân-ı
âlîşândan müstefâd olmağla zimmî-i mesfûrun müstakillen yedinde mülkü olan
gedik-i mezkûru rızâsıyla bey‘ ve semeninden îfâ-yı deyn eder ise fe-bihâ inâden
bey‘ etmeyip ibâ vü imtinâ‘ eylediği takdirce gedik-i mezkûr pazarbaşı ve nizâm
ustaları ma‘rifeti ve ma‘rifet-i şer‘le semen-i misliyle âhara bey‘ ve semeninden
ber-mûceb-i şürût-ı nizâm tüccâr-ı merkūmuna olan düyûn-ı mezkûresi edâ
olunmak iktizâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-3 min-Zilka‘de sene [1]217

641 [97b-2] Kurban bayramında cami ve mescit minarelerinde


kandil yakılması
Ma‘rûz
İstanbul kādısı faziletlü efendi işbu i‘lâmınız rikāb-ı kamer-tâb-ı mülûkâneye arz
olundukda ol bâbda hatt-ı hümâyûn-ı meymenet-makrûn-ı şâhâne şeref-efzâ-yı
sıdk olmağla i‘lâmınız mûcebince îd-i edhâ-i meyâmin-rıdvân yevm-i ehad olmak
üzere gecesinde de’b-i dîrîn üzere minârât-ı cevâmi‘ ve mesâcid kanâdil ile tezyîn
olunmasını iktizâ edenlere tenbîh eyleyesin deyü buyruldu.
Fî-4 min Z sene [1]217

547
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

642 [98a-1] Kurban bayramında cami ve mescit minarelerinde


kandil yakılması
Îd-i edhâ kanâdil i‘lâmı
Ma‘rûz
Dergâh-ı felek-bünyân ve bârgâh-ı asumân unvânlarına ma‘rûz-ı dâ‘î-i şâkirü’l-
ihsânlarıdır ki târih-i hicret-i eşref evlâd-ı Hazret-i Halil ve İsmail aleyhim ve alâ-
âlihim etemme’t-teslîm mine’l-kerîmi’l-Celîl efendimiz hazretlerinin işbu bin iki
yüz on yedi senesi gurre-i şehr-i Ramazani’l-mübârek yevm-i sebtinden olduğu
şer‘an sâbite olup sene-i mezbûre hilâl-i Şevvâl ve Zilka‘de bi’r-rü’ye sâbit olmayıp
ve îd-i edhânın sübûtu îd-i fıtır gibi olup eyyâm-ı şitâda havada özür mütehak-
kık olmağla Zilhicceti’ş-şerîfe gurresi nisâb-ı şehâdet ile sübût-ı şer‘îye mütevak-
kıfe olup elân sübûte olmamağla şuhûr-ı mezkûreden her biri selâsin ile itmâm
ve mâh-ı mübârek Zilhicceti’ş-şerîfe yevm-i Cuma evvel-i i‘dâd-ı eyyâm olmak
iktizâ etmekle dokuzuncu sebt yevm-i arefe-i mağfiret-hedâyâ ve ferdâsı yevm-i
ehad îd-i edhâ-yı meyâmin-i mutâyâ olup leyle-i mübâreke îd-i şerîf ihtirâm ve
ibâd-ı Müslimîne i‘lân ve ifhâm için cânib-i seniyyü’l-menâkıb devlet-i aliyyeden
kāmet-dilârâ-yı minârâta dîbâ-yı zerrîntâr-ı kanâdil ile ilbâs-ı hil‘at ve bu vechi-
le cümle ehl-i imân vâsıl-ı Kabe-i safa ve meserret kılınmak deydene-i hasene-i
saltanat-ı seniyyeden olup bir kā‘ide-i devlet-i aliyye-i ebed-müddet müddallâhu
zılâle azametihâ ale’l-arzeyn mâdâreti’s-semâvâti ve irtefe‘at ol leyle-i mübârekede
ve türbe-i müstahsene-i mezkûrenin alâ-mâ cera’l-âde icrâsına izin ve ruhsat-ı
sâmîleri erzânı buyrulur ise ol bâbda fermân-ı cihan-mutâ‘ları sudûru iktizâ eyle-
diği İstanbul Mahkemesi’nden pîşgâh-ı melâik-mutâflarına i‘lâm olundu bâkī emr
u fermân li-hazret-i veliyyü’n-ni‘meti ve’l-ihsân.
Fî-2 Za sene [1]217

643 [98a-2] Yedikule bahçıvânları ile Kapamacı Loren v.


Artin’in anlaştıkları
Bahçıvân tekâlifi
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyye ve tevâbi‘i olan bilâd-ı selâsede vâki‘ Yedikule tâ‘bir olan bahçıvân
tâifesinin Kasımpaşa koluna tâbi‘ Ortaköy bahçıvânlarının yiğitbaşısı ashâb-ı
arzuhâl Aşikod ustalarından Niko ve Toma ve Nikola ve Dimitri ve Dono vesâir
cerîdede mazbûtü’l-esâmî zimmîler meclis-i şer‘-i münîrde bahçıvânlar kethüdâsı
İsmail Ağa tarafından mürsel vekîli oğlu Ahmed Haseki hâzır olduğu hâlde derûn-ı
arzuhâlde merkūmü’l-ism Kapamacı Loren v. Artin zimmî muvâcehesinde bâ-
evâmir-i aliyye Tersâne-i Âmire’de istihdâm için verilen ameleden mâru’z-zikr

548
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Ortaköy bahçıvânlarının hisselerine isâbet eden beher yevm yedi nefer amelenin
ücretleri vesâir tahsîn-i emlâk için nâzile olan tekâlifi beynimizde bahçelerimizde
ve mülklerimiz olan gediklerimize göre ta‘dîl ve tesviye-i şürûtuna ri‘âyet olunarak
tevzî‘ ve taksîm olunmak îcâb eder iken mesfûr Loren zimmî mutasarrıf olduğu
bir kıt‘a bahçesi için nâzile olan tekâliften beher sene rûz-ı hızırında hissesine
elli iki buçuk guruş iktizâ etmişken birkaç seneden beri ancak on beşer guruş
verip mâ‘adâsını vermekden ibâ vü imtinâ‘ etmekle beynimizde bahçelerimize
göre ta‘dîl ve tesviye-i şürûtuna ri‘âyet olunmak murâdımızdır deyü beynimizde
ba‘de’l-münâza‘a beynimiz tevfîk ve ıslâh olunup fîmâ ba‘d mesfûr Loren zimmî
hisse-i mezkûresi için beher sene rûz-ı hızırında otuz guruş vermek üzere mü-
te‘ahhid olmağla biz dahi vech-i meşrûh üzere râzılar olup kat‘-ı münâza‘a eyle-
dik dediklerinde ol dahi tasdîk eylediği İstanbul mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-selh-i Zilka‘de sene [1]217

644 [98a-3] Seyyid İsmail b. Mehmed’in, Mehmed Emin b. Mahmud


aleyhine açtığı Sorguççubaşı gediği davasında iddiasını ispat
edemediğinden muarazadan men edildiği
Sorguççubaşı gediği mu‘ârazadan men‘
Ma‘rûz
Mübârek rikāb-ı kamer-tâb-ı hüsrevâneye arzuhâl eden sorguççubaşı hâssa
sâhib-i arzuhâl es-Seyyid İsmail b. es-Seyyid Mehmed Çarşamba günü arz oda-
sında huzûr-ı âsafîde ma‘kūd meclis-i şer‘de sâbıkā sorguççubaşı müteveffâ
Ahmed’in li-ebeveyn karındaşı Mehmed Emin b. Mahmud mahzarında zikri
âtî dükkânının bi’l-îcâreteyn mutasarrıfı bezzâzistânî Ali b. Hasan hâzır oldu-
ğu hâlde İstanbul’da Sorguççular Hânı civârında baratacı dükkânına muttasıl
bir bâb sorguççu dükkânında ötedenberü sorguççubaşı hâssa olanlar bilâ gedik
sâkin olagelip selefim fevt ve sorguççubaşılık bana tevcîh olunduğuna binâen
dükkân-ı mezkûrda ber-mûceb-i âdet-i kadîme ben sâkin olmak iktizâ eder iken
müteveffâ-i merkūmun karındaşı işbu mezbûr Mehmed Emin mugāyir-i kā‘ide-i
kadîme fuzûlî zabt ve sâkin olmağla dükkân-ı merkūmu tahliyye ve bana teslîme
mezbûr Mehmed Emin’e tenbîh olunmak murâdımdır deyü da‘vâ ettikde ol dahi
cevâbında dükkân-ı merkūm derûnunda mevcûde âlât-ı lâzıme karındaşım
müteveffâ-i mezbûrun irsen ve şirâen yedinde mülkü iken fevt oldukda irsen ve
müşteriklerimden şirâen bâ-hücec-i şer‘iyye yedimde müstakillen mülküm olup
dükkân-ı mezkûr şehriye dokuz guruş kirâ ile mutasarrıfı hâzır-ı mezbûr tarafın-
dan gedik olmak üzere izin ve icâzet verilerek taht-ı îcâremdedir deyü mutasarrıfı
hâzır-ı merkūm Ali Ağa’nın tasdîkiyle ber-vech-i meşrûh sorguççubaşılara mahsûs

549
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

olduğu ma‘lûmumuz değildir deyip hakīkat-i hâl bî-garaz ehl-i vukūfdan istihbâr
ve kadîmden beri dükkân-ı merkūm sorguççubaşılara mahsûs mudur değil mi-
dir tefahhus ve tahkīk olunmak üzere tarefeynin istidalarına mebni lisânen sâdır
olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen savb-ı şer‘den mürsel kâtib-i sâni Merhabâzâde
Mahmud Efendi’nin dükkân-ı merkūm derûnunda akd eylediği meclis-i şer‘-i
münîrde dükkân-ı merkūm kadîmden beri sorguççubaşılara mahsûs olmayıp
müteveffâ-i merkūmun yedinde mülkü olduğunu ve müteveffâ-i merkūmdan
mukaddem eslâfı sorguççubaşılar her biri âhar dükkânlarda gedik iştirâ ve sâkin
olduklarını ve müdde‘î-i merkūmun vech-i meşrûh üzere müdâhalesi bî-vech ol-
duğunu kurb ve civârında vâki‘ vukūf-ı tammı olan kimesnelerden sorguççu Ali
Ağa ve es-Seyyid el-Hâc Mehmed Emin ve Mûytâb es-Seyyid Hâfız Ali ve Mûytâb
es-Seyyid Ahmed ve İsmail ve Süleyman ve diğer Ahmed ve Yağlıkçı Hâfız Ahmed
ve Yağlıkçı es-Seyyid Mehmed Emin ve hân-ı mezkûr sükkânından el-Hâc Salih
Ağa ve Bezzâzistânî Ali ve Basmacı el-Hâc Mustafa ve Dellâl el-Hâc Abdurrahim
vesâir cerîdede mazbûtü’l-esâmî cemm-i gafîr Müslimîn alâ-tarîkı’ş-şehâde ihbâr
eyledikleri kâtib-i merkūm mahallinde tahrîr ve ma‘an mürsel ümenâ-i şer‘le
[98b] tarefeyn muvâcehelerinde meclis-i şer‘de inhâ etmeğin mûcebince gedik-i
mezkûr merkūm Mehmed Emin’in yedinde mülkü olduğu mütehakkık ve sorguç-
çubaşı merkūmun ta‘arruzu bî-vech olmağla mu‘ârazadan men‘ olunduğu İstanbul
Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-4 min-Zilhicce sene [1]217

645 [98b-1] Kocamustafa Paşa vakfının muhasebesinin görülmesi ve


Hüseyin Şükrü Efendi’nin kaymakam tayini
Kocamustafapaşa Vakfı’nın muhâsebe ve kāimmakām nasbı
Ma‘rûz
İşbu takrîr-i dâ‘îyânem bâlâsına sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen ashâb-ı
hayrâtdan vezîr-i a‘zam-ı esbak merhûm Kocamustafapaşa Vakfı’nın mürtezika-
ları olan merhûm-ı müşârun-ileyhin zâviyesi Şeyhi es-Seyyid eş-Şeyh Mehmed
Haşim Efendi ve birâderi es-Seyyid Abdülhalık Efendi ve İmâm es-Seyyid el-
Hâc Ahmed Efendi ve Türbedar İbrahim Edhem Efendi ve Zâkirbaşı es-Seyyid
İsa Efendi ve Müezzin Hasan Efendi ve Şeyh Mustafa Efendi ve Kemerbaşı Molla
Osman ve Müezzinbaşı Hâfız Ahmed Efendi ve Ekmekçi Hasan ve el-Hâc Meh-
med vesâir mürtezika-i vakf-ı merkūmdan ma‘lûmü’l-esâmî kimesneler hâzır
oldukları hâlde Enderûn-ı Hümâyûnda hâne-i seferlide ser-câmeşû-yı hâssa
iken vakf-ı merkūmun ber-vech-i te’bîd tevliyetiyle bâ-hatt-ı hümâyûn-ı şevket-
makrûn çerâğ buyrulan Mehmed Nuri Ağa’nın karındaşı tarafından umûr-ı vakfı
rü’yete vekîli câbi-i sâbık İsmail Efendi’nin bin iki yüz on dört ve on beş senelerine

550
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

mahsûben vakf-ı merkūm için bi’l-cümle mahbuz ve masrûfunun hesâbı evvelâ


bi’d-defa‘ât du‘âhâne-i dâ‘îlerinde ba‘dehû Çarşamba günü arz odasında huzûr-ı
âsafânelerinde ma‘kūd meclis-i şer‘de gadr ve himâyeden âri hak ve adl üzere
rü’yet olundukda merkūm İsmail Efendi’nin defteri üzere vakf-ı merkūmun zikri
âtî sekiz kıt‘a mukâta‘âtından seneteyn-i merkūmeteynde yalnız on dört bin beş
yüz elli guruşu kabz ve vakf-ı merkūm müstegallâtından Filibe’de vaki‘ çeltükden
makbûzu bin seksen guruş ve vakf-ı merkūmun musakkafâtı icârâtından makbûzu
üç bin dokuz yüz altmış buçuk guruş ve vakf-ı merkūma âid olan musakkafât-ı
mahlûle mu‘accelesinden makbûzu olan beş bin yedi yüz elli guruş ki seneteyn-i
merkūmeteynde vakf-ı merkūmun îrâdından min haysü’l-mecmû‘ makbûzu yir-
mi beş bin üç yüz kırk buçuk guruşa bâliğ olup ve müddet-i merkūmede vakf-ı
merkūmun imâretinde ve gerek mesârif-i sâiresine ber-mûceb-i defter-i müfredât
sarf eyledikleri mebâliğden câbi-i Selanik ve Karasu vazîfeleri ve şem-i revgan ve
asel Câmi‘-i Nevrakob ve ba‘zı ta‘mîrât ve kazgan diyerek ve dakīk-i has ve zağ-
feran ve nemekden ziyâde olarak tahrîr eylediği iki bin yedi yüz elli yedi buçuk
guruş masrûflarını mürtezika-i vakf hâzirûn-ı mezbûrûn tasdîk ve kabûl etmeyip
tekzîb eylediklerine mebni tenzîl olundukdan sonra bâkī kalan mesârif-i sahîhası
yalnız yirmi bir bin yüz seksen sekiz buçuk guruş olup ve mürtezika-i vakfın
vazâyif-i mu‘ayyenelerine ve Haremeyn-i muhteremeyn fukarâsının ber-mu‘tâd
senevî irsâl olunan surrelerine müddet-i merkūmede cem‘an dört bin yüz otuz
beş guruş medfû‘u olup ve yüz elli guruş ber-mu‘tâd harc-ı muhâsebe verip ve ol
vechile umûr-ı vakf-ı mezbûra cem‘an masrûfu olan yirmi beş bin dört yüz yetmiş
üç buçuk guruşdan bâlâda beyân olunduğu üzere îrâd-ı vakıfdan makbûzu olan
yirmi beş bin üç yüz kırk buçuk guruş fürû-nihâde ve tenzîl olundukda vakf-ı
merkūmda sahhe’l-bâkī yüz otuz üç guruş mütevellî-i mezbûrun alacağı zuhûr
edip ve mütevellî olduğu târihden beri ber-mûceb-i defâtir-i muhâsebât-ı vakf-ı
merkūmda cem‘an matlûbu olan on dokuz bin dört yüz doksan altı buçuk guruş ki
cem‘an taraf-ı vakıfda on dokuz bin beş yüz doksan dokuz buçuk guruş alacağımız
vardırr deyü iddi‘â sadedinde olmalarıyla lâkin mârru’z--zikr on dört ve on beş
senelerinde vakf-ı merkūmun zikr olunan sekiz kıt‘a mukâta‘âtından mu‘terif ol-
dukları bâlâda mezkûr on dört bin beş yüz elli guruşdan ziyâde makbûzları oldu-
ğu lede’t-tahrîr âşikâr ve bir mikdârını ikrâr dahi etmeleriyle ve seneteyn-i sâbıkā
mesâriflerinden tasdîk olunmayan mikdâr için kat‘an li’n-nizâ‘ bi’t-terâzi yedi bin
yüz yirmi dokuz buçuk guruşu tenzîl olunup ol vechile taraf-ı vakıfda mütevellî-i
merkūmun sahhe’l-bâkī on iki bin beş yüz guruş alacağı bâkī kalıp tarefeyn bu vec-
hile terâzi ve ittifâk etmeleriyle ancak mütevellî-i merkūmun umûr-ı vakfı idâreye
kudreti olmayıp ve vekîli olan câbi-i sâbık İsmail Efendi bu esnâda bi-kazâillâhi
te‘âlâ mu‘tekalü’l-lisân olup ol vechile umûr-ı vakfı rü’yetden âciz olduğundan
mâ‘adâ vakf-ı mezbûra hıyâneti zâhir ve âşikâr olmağla mütevellî-i merkūmun
diğer karındaşı hâcegân-ı dîvân-ı hümâyûndan Hüseyin Şükrü Efendi her vechile

551
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

mu‘temed ve müstakīm ve umûr-ı vakfı idâreye muktedir ve mücerrebü’l-etvâr


olup ve işbu on yedi senesine mahsûben vakf-ı merkūmun mukâta‘âtından olan
Nevrakob kazâsında vâki‘ Hatomişte karyesini iki bin dört yüz elli guruşa ve
Selanik’de vâki‘ Rahaviçe karyesini sekiz yüz kırk guruşa ve Lofça kazâsında vâki‘
Toyran karyesini üç yüz doksan guruşa ve Bolu kazâsında vâki‘ Doğancı karyesini
iki yüz doksan guruşa ve Yenice Karasu kazâsında vâki‘ Kızılcalı karyesini altı
yüz guruşa ve Tekfurdağı kazâsında vâki‘ Paşa karyesini iki bin beş yüz guruşa ve
Dimetoka kazâsında vâki‘ Emirli karyesini iki bin guruşa ve mârru’z--zikr Nevra-
kob kazâsında vâki‘ Kodon Yani karyesini bin guruşa âhara iltizâm edip ol vechile
mukâta‘ât-ı mezkûre hâssıllarını senevî on bin yetmiş guruşa [99a] iblâğ edib bu
vechile sadâkatkâr olduğu âşikâr olmağla mûmâ-ileyh Hüseyin Şükrü Efendi fîmâ
ba‘d mukâta‘ât-ı merkūmenin bedel-i iltizâmları terakkī bulduğu sûretde ve gerek
musakkafâtından vukū‘-yâfte olan mahlûlât cümlesi nâzır ve mürtezika-ı vakıf
ma‘rifetleriyle tanzîm ve ma‘rifet-i şer‘le istîfâsı takrîr olunarak râbıta verip kat‘an
hıyânet etmeyip vakf-ı mezbûra îrâd kayd etmek ve irâdât-ı sâireyi dahi ber-vech-i
sadâkat rü’yet etmek ve mesârif-i vakf-ı mezbûru dahi cümlenin ma‘lûmü ola-
rak mürtezika-i vakf re’y ve ittifâklarıyla harc ve sarf etmek üzere vakf-ı mezbûra
kāimmakām nasb ve ta‘yîn buyrulup îrâd ve mesârifine şeyh-i mûmâ-ileyh dahi
ber-mûceb-i şürût-ı kadîme nezâret ve ferağ ve intikāl harclarının nısfı kâtib ve
rûznâmeci ve câbi beynlerinde kadîmden olageldiği vech üzere iktisâm ve nıs-
fı dahi mütevellî-i merkūm ile kāimmakām-ı mûmâ-ileyh beyninde ber-vech-i
münâsafa taksîm ve tevliyet-i mezkûre mütevellî-i merkūme ber-vech-i nân-pâre
tevcîh buyrulmağla mukâta‘ât-ı mezkûre bedel-i iltizâmlarının resimleri dahi
tasnif olunup nısfı kadîmı üzere kâtib ve rûznâmeci ve câbiye nısf-ı âharı dahi
mütevellî-i merkūma verilip ve vukū‘ bulan mahlûlât mu‘accelelerinin dahi resmi
vech-i meşrûh üzere taksîm olunup mütevellî-i merkūmun rusûmât-ı mezkûreden
senevî makbûzu üç bin guruşa bâliğ olmaz ise fazla-i vakıfdan üç bin guruşa va-
rınca her kaç guruş iktizâ eder ise tahmîl ve mütevellî-i merkūm dahi meblağ-ı
mezkûr ile ta‘ayyüş edip ziyâde nesne mütâlebe etmemek üzere huzûr-ı şer‘de
ta‘ahhüd etmekle işbu sûret-i ta‘ahhüdleri derc olunarak kāimmakām-ı mûmâ-
ileyh Hüseyin Şükrü Efendi’ye bir kıt‘a kāimmakāmlık berâtı ihsân buyrulmak
bâbında cümlesi istid‘â-yı inâyet eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-gurre-i Zilhicce sene [1]217

646 [99a-1] Yorgancı Mustafa’nın alacak davasında Yastıkçı Mehmed b.


Mehmed ile bedel-i sulh karşılığında anlaştığı
90 guruşdan 50 guruşa sulh
Ma‘rûz

552
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Yorgânî el-Hâc Mustafa nâm kimesne meclis-i şer‘-i münîrde Yastıkçı Mehmed b.
Mehmed mahzarında mezbûr Mehmed zimmetinde cihet-i deyn-i şer‘îden dok-
san guruş alacak hakkım olmağla taleb ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâmdan
bâ-tavassut-ı muslihîn mezbûr Mehmed ile elli guruş bedel-i makbûza sulh olup
mâ‘adâsına ve bi’l-cümle husûs-ı mezkûra müte‘allika âmme-i de‘avîden mezbûr
Mehmed’in zimmetini ibrâ ve iskāt eyledim dedikde ol dahi tasdîk eylediği İstan-
bul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 Şa‘ban sene [1]217

647 [99a-2] Tuzcu Mehmed b. Şaban’ın, alacak davasında Mehmed Emin-


Beyefendi b. Mahmud Bey ile bedel-i sulh karşılığında anlaştığı
1.500 guruşdan 660 guruşa sulh
Ma‘rûz
Derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism Tuzcu Mehmed b. Şaban bi’t-terâzi meclis-i
şer‘-i münîrde sâhib-i arzuhâl hâcegân-ı dîvân-ı hümâyûn hâlâ Emin-i giyâh es-
Seyyid Mehmed Emin-Beyefendi b. es-Seyyid Mahmud Bey mahzarında mûmâ-
ileyh es-Seyyid Mehmed Emin-Beyefendi ber-vech-i mâlikâne mutasarrıf olduğu
yörükân-ı aded-i ağnâm Kastamonu mukāta‘asını bin iki yüz sekiz senesi Mar-
tından bir sene-i kâmile zabt etmek üzere gāib ani’l-meclis Haseki Ali Ağa b. ( )
nâm kimesneye iki bin altı yüz guruşa ilzâm ve bedel-i iltizâm-ı mezkûrun bin
yüz guruşunu ber-vech-i peşin kabz etmekle mâ‘adâsı olan bin sekiz yüz guruş
için mültezim-i gāib-i mezbûrun nefsine kefîl olduğuma binâen meblağ-ı bâkī-i
merkūm bin beş yüz guruşu târih-i mezbûrdan altmış bir gün mürûrunda mûmâ-
ileyh Mehmed Emin-Beyefendi mültezim-i gāib-i merkūmun kefîlisin deyü
benden bi-gayr-ı hakkın ahz edip lâkin meblağ-ı merkūm bedel-i iltizâm olup
düyûn-ı sahîhden olmamağla kefâlet-i mezkûre dahi şer‘an sahîha olmadığına
binâen me’hûzu olan meblağ-ı merkūm bin beş yüz guruşu mîr-i mûmâ-ileyhden
istirdâd ederim deyü tasaddî eylediğim da‘vâ-yı mezkûremden bâ-tavassut-ı
muslihîn bi’t-tav‘ ve’r-rızâ altı yüz altmış guruşa mîr-i mûmâ-ileyh ile ba‘de akdi’l-
musâlahati ve’l-kabûl bedel-i sulh-i mezkûrdan mâ‘adâ bin beş yüz guruşa varın-
ca ziyâde olan sekiz yüz kırk guruşa müte‘allika âmme-i de‘avîden mîr-i mûmâ-
ileyhin zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledim deyü mukırr-ı merkūm Tuzcu
Mehmed’in takrîr-i meşrûhunu mîr-i mûmâ-ileyh tasdîk ve sâlifü’l-beyân ibrâdan
müstesnâ bedel-i sulh-i merkūm altı yüz altmış guruş zimmetinde müdde‘î-i
merkūma sahîhan deyni olduğunu bi-tamâmihî tâyi‘an ve kat‘iyyen ikrâr u i‘tirâf
etmeğin alâ-mûceb-i i‘tirâfıhi meblağ-ı merkūm altı yüz altmış guruşun müdde‘î-i
merkūma bi’t-taleb edâsıyla mûmâ-ileyh es-Seyyid Mehmed Emin-Beyefendi
ilzâm olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-27 Za sene [1]217
553
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

648 [99a-3] Mehmed b. Ali’nin, İstanbul Zindankapısı hâricindeki tuzcu


dükkânı gediğini vekâleten satan Ali Usta b. Osman’ın zimmetini
ibrâ ettiği
Tuzcu gediği vekâletiyle bey‘ ve ibrâ
Ma‘rûz
Tuzcu esnâfından es-Seyyid Mehmed b. es-Seyyid Ali meclis-i şer‘-i münîrde
yine esnâf-ı merkūmeden Ali Usta b. Osman mahzarında târih-i i‘lâmdan iki
sene mukaddem İstanbul’da Zindânkapısı hâricinde tuzcular sûkunda kâin Hacı
Molla dükkânı demekle ma‘lûm bir bâb tuzcu dükkânı derûnunda mevcûde müs-
takillen yedimde mülküm olan beyne’l-hıref gedik tâ‘bir olunur âlât-ı lâzıme-i
ma‘lûmemi semen-i misliyle âhara bey‘a ve kabz-ı semene ve semeninden bâ-
defter-i müfredât ma‘lûmü’l-esâmî kimesnelere olan düyûnumu edâya ve fazla
kalır ise bana teslîme bundan akdem tarafımdan mezbûr Ali Usta’yı tevkîl et-
memle ol dahi ba‘de kabûli’l-vekâle gedik tâ‘bir olunur âlât-ı mezkûreyi ol târihde
semen-i misli olan iki bin yüz elli guruşa Kara Ahmed nâm kimesneye bi’l-vekâle
bey‘ ve teslîm ve semeni olan meblağ-ı mezkûr iki bin yüz elli guruşu kabz ve
dâyînlerime tevzî‘ ve taksîm-birle düyûnumu îfâ edip ol vechile gedik-i mezkûrda
benim kat‘an alâka ve medhalim kalmayıp semeni olan meblağ-ı mezkûrdan dahi
vekîlim [99b] mezbûrun yed ve zimmetinde bir akçe ve bir habbe bâkī hakkım
kalmamağla bi’l-cümle zikr olunan husûsla müte‘allika âmme-i de‘avîden mezbûr
Ali Usta’nın zimmetini kabûlü hâvi ibrâ ve iskāt eyledim deyü ikrâr ve tasdîkleri
İstanbul mahkemesinde tescîl ve huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-19 Za sene [1]217

649 [99b-1] Sadeddin Efendi mescid-i şerifi vakfı mütevellîsi Şeyh Ahmed
Nâsır Efendi’nin, mescitte yaptığı ilave eklemeri kaldırılarak yapıyı
orijinal haline getirmesi gerektiği
Keşif
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen kıbel-i şer‘den mürsel kâtib-i sâni
Merhabâzâde Mahmud Efendi İstanbul’da Dıraman kurbünde Hammâmî Muh-
yiddin Mahallesi’nde vâki‘ nezâret-i dâ‘îlerinde âsûde evkāfdan merhûm Saded-
din Efendi mescid-i şerîfine varıp huzûr-ı Müslimînde akd-i meclis-i şer‘-i kavîm
ettikde sâhib-i arzuhâl Tersâne-i âmire kereste kâtibi Mustafa Ârif Efendi b. Sa-
lih tarafından vekîl olduğu Mustafa b. Abdüllatif ve el-Hâc Ahmed b. el-Hâc Ha-
san şehâdetleriyle zâhir olan Molla Abdülkādir b. Yusuf ile Mehmed Efendi b.
Mehmed ve es-Seyyid Ali b. Eyüb ve el-Hâc Ahmed b. el-Hâc Hasan ve es-Seyyid

554
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Hasan vesâirleri meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda vakf-ı mezbûrun mütevellîsi Şeyh


Ahmed Nâsır Efendi b. el-Hâc Mehmed mahzarında mezbûr Şeyh Ahmed Nâsır
Efendi mescid-i şerîf-i mezkûrun son cema‘at mahallinin etrâfına doğrama zâr
vaz‘ıyla setr ve mahâll-i mezbûru kahve odası ittihâz ettiğinden mâ‘adâ mescid-i
şerîf-i mezkûrun taşra kapısı kadîmden kesmekaya tarafına mürûr eden tarîk-i
âmda iken bu esnâda sâlifü’z-zikr kapıyı sedd u bend ve Balat tarafına mürûr eden
tarîk-i âm tarafından müceddeden kapı küşâdına binâen mescid-i mezbûrun
fi’l-asl mekābir-i Müslimîn olan mahalli şak ve türâbını ihrâc ile tarîk-i mârre
edip muhdes kaldırım vaz‘ etmekle ba‘de’l-mu‘âyene son cema‘at mahallinin zârı
ref ‘ ve ihdâs eylediği mekābir-i Müsliminden mürûr eden kapıyı sedd u bend ve
muhdes kaldırım dahi ref ‘ ve meşkûk olan mahallin türâbını ilkā ile tesviye olun-
mak matlûbumdur dediklerinde Mevlânâ-yı mezbûr mahallinde ba‘de’l-mu‘âyene
mezbûrûn ile ma‘an meclis-i şer‘de gelip muvâcehelerinde alâ-vukū‘ihî inhâ ve
takrîr eylediğinde zikr olunan muhdes kapıyı sedd u bend ve muhdes kaldırımı
dahi ref ‘ ve meşkûk olan mahallin türâbını ilkā ile tesviye ve kadîmi olan kesme-
kaya tarafına mürûr eden tarîk-i âmda olan kapıyı küşâd ve son cema‘at mahalli-
nin etrâfına ihdâs eylediği doğrama zârı ref ‘e mütevellî-i mezbûr eş-Şeyh Ahmed
Nâsır Efendi’ye tenbîh olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm
olundu.
Fî-5 Z sene [1]217

650 [99b-2] İstanbul’daki haffaf, dikici ve tâcir esnaflarının nizamı


Haffâf ve dikici ve tâcir esnâflarının nizâm i‘lâmı
Ma‘rûz
Âsitâne-i aliyyede vâki‘ haffâfân esnâfının Başkethüdâsı el-Hâc Mustafa ve Mer-
can sûkunda baş arasta yiğitbaşısı Mehmed Said ve müsinn-i ihtiyârlarından el-
Hâc Ahmed ve el-Hâc İbrahim ve el-Hâc Hasan ve el-Hâc Mustafa ve el-Hâc Halil
Efendi ve Konevî Hacı Ömer ve el-Hâc Hasan Efendi ve İbrahim Ağa ve Üsküdarlı
Mustafa ve Pepeği Hasan Ağa ve diğer el-Hâc İbrahim ve el-Hâc Sâdık ve Tuğcular
Arastası’nın kethüdâsı Osman ve yiğitbaşı el-Hâc Mustafa ve ihtiyârlarından Hacı
Abdi Ağa ve el-Hâc Salih ve es-Seyyid Mehmed Efendi ve el-Hâc Mehmed ve es-
Seyyid Ali ve el-Hâc İsmail ve İbrahim ve Hacı Mehmed ve Tahtakale Arastası’nın
Kethüdâsı es-Seyyid Mustafa ve Yiğitbaşı el-Hâc İbiş ve ihtiyârlarından Hammâmî
Mustafa Efendi ve Mehmed Ağa ve diğer Mehmed ve es-Seyyid el-Hâc İbrahim ve
el-Hâc Salih ve Hâfız es-Seyyid Hasan ve âhar Mehmed ve el-Hâc İsmail ve Ebu’l-
feth Sultan Mehmed Hân Câmi‘-i şerîfi civârında kâin arastanın Kethüdâsı el-Hâc
Hâfız Mustafa ve Yiğitbaşı İsmail ve ihtiyârlarından Ömer Odabaşı ve Abdi Usta
ve el-Hâc Mehmed ve el-Hâc Hâfız Mehmed ve Hacı Halil ve Balat Arastası’nın

555
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

kethüdâsı Hâfız İsmail Efendi ve Yiğitbaşı Molla Mustafa ve ihtiyârlarından Hüse-


yin ve es-Seyyid İsmail ve es-Seyyid el-Hâc Osman ve Mehmed Emin ve Molla
Mehmed ve İbrahim ve es-Seyyid Mehmed ve Ali ve Avratpazarı arastasından
Abdi ve Hasan ve Mehmed ve Şehzâdebaşı arastasının Yiğitbaşısı Çakmakoğlu
Kigork ve ustalarından Parsih ve Rebayel ve diğer Kigork ve Yorgi ve Karabet ve
Mesrob ve Serkiz zimmîler ve Parmakkapı nâm mahalde vâki‘ eskici tâifesinin
Müslim kethüdâsı Mehmed Ağa ve Yiğitbaşı Halil ve ustalarından Salih ve Meh-
med ve es-Seyyid Mehmed ve Ömer Alemdâr ve es-Seyyid Muslı Beşe ve es-Seyyid
Ali ve es-Seyyid Mustafa ve el-Hâc Halil ve İsa Alemdâr vesâirleri ile eskici
tâifesinin zimmîyân kethüdâsı Mehmed nâm kimesne ile mârru’z--zikr Parmak-
kapı Yiğitbaşısı Avadik ve ustalarından Avanes ve Bedros ve Agob ve Artin ve
Karabet ve Vezneciler Yiğitbaşısı Manok ve ustalarından Felibos ve Ohan ve Artin
ve Vezirhanı civârında kâin eskicilerin yiğitbaşı vekîli Menet ve ihtiyârlarından
Karabet ve Avanes ve Odunkapısı kurbünde vâki‘ eskiciler yiğitbaşısı Oseb ve us-
talarından Bülbül ve Serkiz ve Asvadar ve Markos vesâir Müslim ve zimmîler
evvelâ Çarşamba günü arz odasında huzûr-ı âsafânelerinde ba‘dehû kethüdâ-yı
sadâret-penâhî sa‘âdetlü semahatlü ağa hazretlerine mahsûs odada ve bi’d-defa‘ât
du‘âhâne-i dâ‘îlerinde ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde tâcirler kethüdâsı es-Seyyid
Hüseyin ve ihtiyârlarından Bahçecizâde Ahmed Efendi ve el-Hâc Hüseyin Efendi
ve Kemiksiz es-Seyyid Ahmed ve Boynueğrioğlu es-Seyyid el-Hâc Mustafa ve ye-
ğeni es-Seyyid Mustafa ve Parlakoğlu el-Hâc Hasan ve Hacı Karabey es-Seyyid
el-Hâc Mehmed ve Eskicioğlu es-Seyyid Mehmed ve Kara Hasan ve yeğeni es-
Seyyid Hasan ve Çizmeci es-Seyyid Mehmed ve Kantarcıoğlu Köse İbrahim ve
Kılıç Alemdâr Hüseyin ve Kara Hacı Mehmed oğlu Mehmed Memiş ve Çubukçu
Mehmed ve Berberoğlu Osman ve es-Seyyid Hasan ve Nakkāş Süleyman ve es-
Seyyid Halil ve Şabcıoğlu Mehmed Emin ve Çetin Karaoğlu Hacı Mehmed ve
Yanko oğlu Ahmed ve Emir Abdullah ve oğlu es-Seyyid el-Hâc İbrahim ve Oda-
başı Ahmed ve Gulâm Ahmed ve Na‘lband oğlu es-Seyyid Ahmed ve Mirasyedi
es-Seyyid Mustafa ve Memleketçi es-Seyyid Mehmed ve Daltaban oğlu Hâfız es-
Seyyid Mehmed ve Çizmeci es-Seyyid Osman ve Yeniçerioğlu es-Seyyid Mustafa
ve Hacı Kadrioğlu es-Seyyid Mehmed ve Zehhadoğlu es-Seyyid Mustafa ve Ku-
laklıoğlu es-Seyyid Mehmed ve Hacı Musa oğlu es-Seyyid Mustafa vesâirleri hâzır
oldukları hâlde bâ-berât-ı âlişân Dikicibaşı İbrahim Ağa ve dikici tâifesinin baş
yiğitbaşısı es-Seyyid (…) [100a] ve çizmeci tâifesinden Sepetçi Hânı’nda sâkin
köşe ustası Ebûbekir ve Yaşlıoğlu Hüseyin Usta ve Pastırmacı Hânı’nda köşe ustası
İbrahim ve Seyyid Usta ve Ali Paşa Hânı’nda köşe ustası Ali ve Mehmed Usta ve
Yolgeçen Hânı’nda köşe ustası Mehmed ve Ahmed Usta ve Çatal Hânı’nda köşe
ustası Arab Ömer ve Memiş Usta ve Doğramacı Hânı’nda köşe ustası Çolak Süley-
man ve Mehmed Emin Usta ve İskilib Hânı’nda köşe ustası Mustafa ve Hasan Usta
ve Bitpazarı Yolgeçen Hânı’nda köşe ustası Hacı Halil ve Hasan Usta ve mestçi

556
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

tâifesinin yiğitbaşısı Ahmed ve ihtiyârlarından Timur Alemdâr ve Murtaza


Alemdâr ve Ahıskalı Mehmed ve İskilibli el-Hâc Mehmed ve İsmailli Ahmed ve
Yüzüncünün Ahmed Usta ve Mahmud Usta ve diğer Mahmud Usta ve diğer el-
Hâc Mehmed ve İsmail ve Nazarzâde Mustafa ve Kurbazoğlu Halil ve Söyleme-
zoğlu Halil ve Mehmed Tahir ve Abdullah Alemdâr ve Yazıcıoğlu Osman ve çe-
dikçi tâifesinin kethüdâsı İbrahim ve Yiğitbaşı Hüseyin ve ustalarından es-Seyyid
Hasan ve es-Seyyid İbrahim ve es-Seyyid Ahmed ve Mahmud ve Salih Alemdâr ve
Osman ve İbrahim ve Ahmed ve es-Seyyid Ali ve Hasan ve Mehmed ve diğer İb-
rahim ve âhar Mehmed ve el-Hâc Ali ve es-Seyyid Ali ve diğer Ali ve Mustafa nâm
kimesne ile papuççu ustalarından Mercan kurbünde Çukur Hân’da köşe ustası es-
Seyyid Ebûbekir ve Ellialtıoğlu Mustafa ve Halil ve İbrahim ve Evliya Hânı’nda
köşe ustası Ankaravî Süleyman ve es-Seyyid Mehmed ve Emir Hânı’nda köşe us-
tası Mehmed ve Erzincânî Ahmed ve Yaşar ve Çatal Hânı’nda köşe ustası Laz Ali
ve Çukadâr İbrahim ve Ellialtı Mehmed Usta ve Sarı Hasan ve Geredeli Ahmed ve
Şehzâdebaşında köşe ustası Mustafa ve Çığırganoğlu Mustafa ve Yamak İbrahim
ve Halil ve Kalyoncu Usta ve Karaman’da köşe ustası Feyzullah ve Atîkalipaşa’da
köşe ustası Paşalı Hüseyin ve Karagümrük’de köşe ustası Hasan vesâirleri ile re‘âyâ
ustalarından Mercan Hânı’nda Bedros ve Avanes ve Haçador ve Rum tâifesinden
Nikola ve Kostandin ve Tarandafil ve Panço ve Alipaşa Hânı’nda Deretli ve Mal-
kon ve Kirkor ve Kigork ve Sultan odalarında Toyser ve Begos ve Serkiz ve
Sultanhamamı’nda Papuççu Avanes ve Ekmekçioğlu Malkon ve Sarı Bedik ve
Şehzâdebaşında Avakim ve Üsküdarlı Vartan ve Acı Zakar ve Vâlidehânı’nda Mı-
gır ve Parsih ve Davit ve Karaman’da Bağdısar ve Yoseb ve Mercan ve Tavuk paza-
rında Ankaralılardan Kaspar ve Markos ve Mardros ve Avanes ve Çatal Hân’da
Mardros ve Gedikpaşa’da Virane nâm mahalde Artin ve Begos ve Kumkapı’da Kı-
rinkıloğlu Bağdısar zimmîler muvâcehelerinde bundan akdem bin iki yüz on üç
senesi evâsıt-ı Receb-i şerîfinde envâ‘-ı çizme ve envâ‘-ı mest ve papuç ve envâ‘-ı
çedik papuç bâ-fermân-ı âlî beher çiftinde ale’l-umûm yirmişer para tenzîl ile
taht-ı râbıtaya idhâl ve işbu nizâm es‘âr sicilinden muhrec defter nâtık olduğu
üzere her cins ve nev‘i fiyat-ı mu‘ayyeneye kat‘ı ve vech-i meşrûh üzere dikici
esnâfı bize bey‘e ta‘ahhüd ve biz dahi çizmenin beher çiftine sekiz para ve mest ve
papucun beher çiftine dörder paradan cem‘an sekiz para fâide zammıyla ibâdullâha
bey‘ edip mugāyir-i nizâm her kangı sınıfdan hareket zuhûr eder ise tedîb ve
nizâm-ı mezkûr dâimâ düstûrü’l-amel tutulmak lâzımeden iken bu esnâda dikici
esnâfı merkūmun nizâm-ı mezkûra adem-i ri‘âyet-birle çizme ve mest papuç ve
çedik papucu bize fiyat-ı mevzû‘a-i mezkûre üzere bey‘ etmeyip her birinin fiyat-ı
maktû‘asına birer mikdâr zam eylediklerinden bizler dahi nizâm-ı mezkûr üzere
bey eylediğimiz takdirce haserâta giriftâr olacağımız âşikâr olmağla dikici
esnâfının bu vechile mugāyir-i nizâm hareketleri men‘ ü def ‘ olunmak
matlûbumuzdur dediklerinde dikici esnâfı merkūmun cevâblarında vech-i

557
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

meşrûh üzere ta‘ahhüdlerini ikrâr ziyâdeye bey‘ eylediklerini inkârlarından


mâ‘adâ tâcir esnâfı hâzirûn-ı merkūmun dahi mukaddemâ nizâm verildiği üzere
sahtiyânın a‘lâ ve evsat ve ednâsını fiyat-ı maktûa üzere bizlere bey‘ etmeyip gāli
bahâ ile bey‘ eylediklerinden bizim dahi haserâtımızı mûceb olmuşlardır dedikle-
rini tâcir esnâfı hâzirûn-ı merkūmun dahi inkâr ve ol vechile beynlerinde ba‘de’l-
münâza‘a beynleri tevfîk ve ıslâh olunup ba‘de’l-yevm tâcir esnâfı sahtiyânın
envâ‘ını mukaddemâ nizâm-pezîr olduğu üzere alâsının beher turasını on yedi
guruşa ve evsatı on altı guruşa ve ednâsı on dört guruşa dikici esnâfına bey‘ edip
bir akçe ziyâde mütâlebe etmemek ve dikici esnâfı dahi sahtiyânı tâcir esnâfından
vech-i meşrûh üzere alıp dikdikleri çizme ve mest ve papuc ve çedik ve papucu
yedlerine verile mahtûm narh defterinde takdîr olunduğu fiyatla haffâf esnâfına
bey‘ edip ziyâde nesne mütâlebe etmemek ve ednâyı evsat ve evsatı a‘lâ diyerek
nev‘ ve cinslerini tağyîr ve tebdîl etmemek ve haffâf esnâfı dahi dikici esnâfından
fiyat-ı mevzû‘a-i mezkûre üzere iştirâ eyledikleri envâ‘-ı ayakkabını dikici
huzûrunda şîrelerini vaz‘ ettikden sonra çizmenin beher çiftine sekiz para ve mest
papucun beher çiftine dörder paradan sekiz para fâide zammıyla ibâdullâha bey‘
etmek ve eğer fîmâ ba‘d işbu haffâf ve tâcir ve dikici esnâfının her kangısından
mugāyir-i nizâm ve hilâf-ı ta‘ahhüd bir hareket zuhûra gelir ise dakīka fevt olun-
mayarak der-akab tedîbât-ı lâyikası icrâ olunmak ve bu bahâne ile hufyeten ziyâde
bahâ ile bey‘ ve âhar gûne hîle zuhûra gelmemek ve ma‘azallâhu te‘âlâ nizâmı illet
ederek ayakkabıya kıllet gelir ise işbu esnâf-ı selâse kethüdâları ve yiğitbaşıları ve
ustaları umûmen tedîb olunmak ve işbu nizâm dâimen ve müstemirren beynle-
rinde düstûrü’l-amel tutulmak için cümlesi birbiriyle terâzi ve ittihâd ve vech-i
meşrûh üzere ta‘ahhüd ve ittifâk etmeleriyle sûret-i nizâmlarını istihkâm zımnın-
da re’y-i âsafâneleri üzere Başmuhâsebe’ye kayd ve şerâit-i mezkûre derc olunarak
temdîd ve inzârı hâvi tuğra-yı garrâ-yı cihândârî ile müzeyyen bir kıt‘a fermân-ı
âlişân ısdârı bâbında İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-3 min-Zilhicce sene [1]217

651 [100a-1] Yenibahçe kolu bahçıvânları’nın, Tersâne-i Âmire’ye verilecek


bahçıvân amelesi ücretleri için anlaştıkları
Yenibahçe kolu bahçıvânlarının teklîf Tersâne-i Âmire’ye dâir i‘lâm
Ma‘rûz
İstanbul’da Yenibahçe kolu tâ‘bir olunan bahçıvân tâifesinin yiğitbaşısı Taso ve us-
talarından Çomil ve Kosta ve Lazo ve Hristo ve Angeli ve Kalib ve diğer Kosta ve
Aleksi ve Petro ve Tanaş ve Dilo ve Yorgi ve Abraham vesâir cerîdede mazbûtü’l-
esâmî zimmîler meclis-i şer‘-i münîrde bahçıvânlar kethüdâsı İsmail Ağa tarafın-
dan mürsel vekîli oğlu Ahmed Haseki ile Yedikule kolu bahçıvânlarının yiğitbaşısı

558
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

Zanya ve ustalarından Angeli ve Pireşkova ve Büyüklankalı Yoto ve Tapako ve


Küçüklankalı Yorgi ve Topal ve Timur ve Kasımpaşalı Yorgi ve Balat’ta Çukur nâm
mahalde Marko ve Estiko ve Simyon ve Yedikule hâricinde kâin bahçıvânlardan
Tiko ve Kadırgalimanı bahçıvânlarından Kosta ve Sulukule bahçıvânlarından
Kasko ve Yano nâm zimmîler hâzır oldukları hâlde yine zikr olunan Yenibahçe
kolu bahçıvânlarından Mihâlâki ve Yorgi ve Anton ve Hristo ve diğer Yorgi ve
Dimitri ve âhar Yorgi ve Kosta vesâir mazbûtü’l-esâmî zimmîler muvâcehelerinde
bâ-evâmir-i aliyye Tersâne-i Âmire’de istihdâm için bahçıvân tâifesinden müret-
teb olan beher yevm üç yüz nefer ameleden sâlifü’z-zikr yeni bahçe koluna isâbet
[100b] eden on iki nefer için gayr-ez ücret-i mîrî veregeldiğimiz beher şehr yüz
doksan guruşu bahçelerimizin ma‘mûriyetine nazaran ve mülklerimiz olan gedik-
lerimizin kıymetlerine göre beynimizde ta‘dîl ve tesviye-i şürûtuna ri‘âyet olunarak
vech-i lâyıkı üzere tarh ve tahmîl olunmak iktizâ eylediğine binâen bahçıvânlar
ustaları hâzirûn-ı mesfûrûn ma‘an her biri mahallinde mu‘âyene olundukda
mârru’z--zikr Yenibahçe kolu otuz iki kıt‘a bahçelerden ibâret olup mezkûr bahçe-
lerden Hacı İlyas ve Mimar Geyvan ve Cani bostanları demekle ma‘lûm nâm dört
kıt‘a bostanlar gāyet a‘lâ ve ma‘mûr olmağla her birine on beşer guruşdan cem‘an
altmış guruş ve Dede ve Anton ve Yamandi ve Yorgi nâm dört kıt‘a bostanlar a‘lâ
olmağla her birine on ikişer guruşdan cem‘an kırk sekiz guruş ve simkeş bostanına
dokuz guruş ve Sakola ve Tanaş nâm iki kıt‘a bostanlar vasat olmağla her birine
yedişer guruşdan on dört guruş ve talimhâne ve Koto ve Taso ve Acı Pavli nâm
dört kıt‘a bostanlar evsat olmağla her birine altışar guruşdan yirmi dört guruş
ve Mezile ve Aleksi ve Cano ve Heyto nâm dört kıt‘a bostanlar ednâ olmağla her
birine üçer guruşdan on iki guruş ve Tanaş ve Lomin ve Karaköykapısı ve Raço
ve Yoko ve Sakızlı nâm altı kıt‘a bostanlar gāyet ednâ olmağla her birine seksen
yedişer paradan on üç guruş ve perâkende tâ‘bir olunur gāyetü’l-gâye on yedi kıt‘a
bostanların gedik ashâbına cem‘an on guruş tarh ve tahmîl olunduğu sûretde ta‘dîl
ve tesviye-i şürûtuna ri‘âyet olunmuş olduğu hâzirûn-ı mesfûrûn bahçıvân ustala-
rı ihbârlarıyla zâhir ve nümâyân olmağla sâlifü’l-beyân tahsîn-i emlâk zımnında
nâzile olan tekâlif-i mezkûre için mâh be-mâh veregeldiğimiz meblağ-ı merkūm
yüz doksan guruşu vech-i meşrûh üzere beynimizde tarh ve tahmîl ve tevzî‘ u
taksîm olunmasına cümlemiz bi’l-ittifâk râzılar olup kat‘-ı münâza‘a eyledik de-
diklerinde onlar dahi tasdîk eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nde tescîl ve huzûr-ı
âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-7 min-Zilhicce sene [1]217

652 [100b-1] İstanbul’a Kayseri’den deri getirenlerin nizamı


Kayseriye sahtiyânlarına dâir i‘lâm
Ma‘rûz

559
İSTANBUL KADI SİCİLLERİ

Sayalmacı tâ‘bir olunur Kayseriye’den sahtiyân iştirâ ve İskilib kazâsına nakl ve


mest dikip Âsitâne-i aliyyeye tesyîr ve ibâdullâha bey‘ eden ashâb-ı arzuhâl İskilib
ahâlîsinden Zaloğlu Ahmed ve Şabancıoğlu Osman Beşe ve Beşikçioğlu el-Hâc
Ali ve Tebelioğlu İbrahim ve Küçük Mehmed oğlu Abdullah vesâir mazbûtü’l-
esâmî kimesneler bi’d-defa‘ât Çarşamba günü arz odasında huzûr-ı âsafânelerinde
ba‘dehû du‘âhâne-i dâ‘îlerinde ma‘kūd meclis-i şer‘-i münîrde Âsitâne-i aliyyede
tâcirler kethüdâsı es-Seyyid Hüseyin Çelebi hâzır olduğu hâlde Kayseriye sahtiyânı
tâcirlerinden Bahçecizâde Ahmed Efendi ve el-Hâc Hüseyin ve es-Seyyid Ahmed
ve es-Seyyid Mustafa ve es-Seyyid Hasan ve Kara Hasan ve Alemdâr Hüseyin
vesâirleriyle terâfu‘larında bizler kadîmden beri Kayseriye’den sahtiyân iştirâ ve
İskilib’e nakl ve mest dikip Âsitâneye celb ve tesyîr ve rahîs bahâ ile ibâdullâha
bey‘ ve ol vechile ta‘ayyüş edegeldiğimizden mâ‘adâ Âsitâne-i aliyyede haffâfân
meta‘ının kesret ve vefretine bâ‘is ve bahâsının rahîs olmasına bâdi olduğuna
binâen mukaddemâ vech-i meşrûh üzere izni hâvi yedimize fermân-ı âlîşân dahi
i‘tâ buyrulmuşken tüccâr-ı merkūmun bu esnâda bizi kâr u kesbimizden men‘
irâdesiyle nehyi mutazammın Kayseriye’de şerîklerine hufyeten mektûb gönder-
meleriyle şürekâsı dahi debbâğân tâifesini ıtmâ‘-birle yek-dil ve yek-cihet olup
bize sahtiyân vermekten ibâ vü imtinâ‘ etmeleriyle ol vechile bizi kesbimizden dûr
ve mağdûriyetimize sebeb-i müstakil olduklarından gayrı dikilmiş mest Âsitâne-i
sa‘âdete vürûd etmediğine mebni kıllet ve galâsına bâdi olmalarıyla mezbûrların
bu vechile te‘addîleri men‘ ü def ‘ olunması matlûbumuzdur deyü işbu iki kıt‘a
arzuhâlleriyle iştikâ ettiklerinde onlar dahi cevâblarında müdde‘ûn-ı mezbûrûn
Kayseriye’de i‘mâl olunan sahtiyânın alâsını şirâya tâlibler olup evsat ve ednâsından
kat‘â iştirâ etmemeleriyle Âsitâne-i sa‘âdete a‘lâ sahtiyânın kıllet üzere vürûduna
bâ‘is olduğundan mâ‘adâ mahâll-i mezkûrda dikdikleri mestlerinin ekserîsini âhar
mahallere nakil ve gāli bahâ ile füruhta cesaretleri nizâm-ı kadîmimizin ihtilâl
ve izmihlâline sebeb olmuşdur deyü beynlerinde ba‘de’l-münâza‘a beynleri tevfîk
ve ıslâh olunup mârru’z--zikr Kayseriye’de sahtiyânı üç nev‘ i‘mâl etmeleriyle
mukaddemâ nizâm-pezîr olduğu üzere beher turası dörder sahtiyân olarak mahal-
linde alâsının turası on dört guruşa ve evsatı on üç guruşa ve ednâsı on bir guruşa
olmak üzere fîmâ ba‘d İskilib ahâlîsi mezbûrûn üç nevinden mahlût sahtiyân iştirâ
edip turasından a‘lâsını tefrîk etmeyip ve diledikleri mestleri peyderpey Âsitâne-i
aliyyeye nakl ve tesyîr etmek ve tâcir esnâfı mezbûrûn dahi ber-minvâl-i muhar-
rer debbâğân tâifesini ıtmâ‘ ile bize bey‘ etmekten imtinâ‘ ettirmeyip bizler ve ge-
rek tâcir-i mezbûrlar cümlemiz iştirâ edip ber-vech-i muharrer hareket olunmak
üzere tarefeynden her birimiz râzılar olup vech-i meşrûh üzere ittihâd ve ittifâk ve
ahd ve mîsâk etmemizle ba‘de’l-yevm tarefeynin her kangısından hilâf-ı ta‘ahhüd
bir hareket zuhûr ederse tedîbât-ı lâyıkası icrâsına cümlemiz bi’l-ittifâk râzılarız
dediklerini tâcir esnâfı mezbûrûn tasdîk etmeleriyle sâlifü’l-beyân İskilibli Sayal-
macılarının vech-i meşrûh üzere sahtiyân iştirâlarına kimesne tarafından bî-vech

560
İSTANBUL MAHKEMESİ 78

müdâhale olunmamak bâbında bir kıt‘a tuğralı fermân-ı âlîşân sudûrunu istid‘â
eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-3 min-Zilhicce sene [1]217
Li-külli bed’in hitâmun ve li-külli radî‘in nizâmun ve’l-hamdü lillâhi alâ hüsni’t-
tamam ve ene’l-abdü’l-fakīr ileyhi Subhânehu ve te‘âlâ Ömer Efendizâde Süley-
man el-Kādî bi-Dârü’s-saltanatü’s-seniyye
Gafera lehumâ
Süleyman Sezâyi hâtem-i devlet

653 [Arka kapak] Fırancılacı fırınlarınlarında pişirilen has ve beyaz


narhının, ekmek fiyatının yarısı olacağı
Ma‘rûz
Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen esâr sicillâtı tetebbu‘ olundukda francalacı
fırınları bir müddet mesdûd olup bin iki yüz on üç senesi evâilinde bâ-fermân-ı âlî
küşâdına izin ve ruhsat verildiği esnâda Sadrâzam-ı sâbık Devletlü İzzet Mehmed
Paşa hazretlerinin lisânen sâdır olan emirlerine mebni nân-ı azîzin sülüsânı olarak
francala ve has ekmeğin bir paralığı elli üç buçuk dirhem olmak üzere es‘âr siciline
kayd ve târih-i merkūmdan beri ol vechile i‘mâl oluna gelmiş olduğu ihbâr olu-
nub mâ‘adâ husûs-ı mezkûrun vech-i meşrûh üzere nizâmına dâir sebd-i kaydına
zaferyâb olunmadığı ve kadîmden beri francala ve has ekmek beyninde kat‘an fark
olmayıp ikisi bir nev‘den ibâret ve taht-ı nizâma dâhil olup lâkin okka ekmeği
tâ‘bir olunur bâ-evâmir-i aliyye birkaç fırına mahsûs ve gāyetü’l-gāye hâssu’l-hâs
ve pişkin olarak dolu i‘mâl olunan francala taht-ı nizâma dâhil olmayıp kıyye ile
bey‘ olunup mâ‘adâ cümlesi taht-ı nizâma dâhil ve tabh eyledikleri francalanın has
ve beyaz tabhı nisâbında olarak vezni vakit ve zamânına göre nân-ı azîz narhı kaç
dirhem bir paraya olur ise nân-ı azîzin nısfı olmak nizâm-ı kadîm ve düstûrü’l-
amel olduğu Başmuhâsebe’den ihrâc olunan derkenârdan müstebân olup lâkin
francalacı fırınlarından bazıları vech-i meşrûh üzere has ve beyâz tabhı nisâbında
olarak bir kıyyesi on iki para yâhud dahi ziyâde hesâbı üzere noksan-ı fâhiş ile
i‘mâl ve esvâk ve pazarda ibâdullâha bey‘e cesâret etmeleriyle bu vechile esnâf-ı
merkūme beynlerinde ta‘dîl ve tesviye husûsu re’y-i rezîn-i isâbet-karînlerine
menût mevâddan idüğü İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî-17 Receb sene [1]217

561

You might also like