Tabur Cengi

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 21

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi

Tarih Bölümü Yeniçağ Tarihi Ana Bilim Dalı


Klasik Dönem Osmanlı Askeri Teşkilatı Dersi

Tabur Cengi

Mustafa Ketteoğlu
Tabur Cengi
Giriş
i. Tabur Kelimesinin Sözlük Anlamı ve Etimolojisi
ii. Tabur Cenginin İlk Ortaya Çıkışı
iii. Tabur Cenginin Türk Ordularına Sirayeti
iv. Tabur Cenginin Uygulandığı Bazı Muharebeler
i. I. Kosova Meydan Muharebesi
ii. Niğbolu Meydan Muharebesi
iii. Otlukbeli Meydan Muharebesi
iv. Çaldıran Meydan Muharebesi
v. Merc-i Dabık Meydan Muharebesi
vi. Mohaç Meydan Muharebesi
Sonuç
Kaynakça
Giriş
Ortaçağ Doğu Avrupa Ordularından çıkan Tabur ya da Wagenburg taktiği özünde bir
savunma harekâtı olarak düşünülmüş ve tasarlanmışsa da zamanla çeşitli muharebelerde
karşımıza hücum tekniği olarak da çıkmıştır. Temelinde arabaların birbirine ağlanarak bir set
oluşturması olan Tabur yetenekli komuta kademelerinin elinde muharebenin gidişatını
değiştirebilecek çok önemli bir taktik halini almıştır.
Tabur cengi ya da Wagenburg Türklerin Orta Asya’da sahip oldukları muharebe
stillerine çok benzemesi ve Türklerin hemen her muharebesinde başvurduğu hilal taktiğine
çok kolay entegre edilebilmesi hasebiyle Ortaçağ ve Yeniçağdaki Türk ordularınca, özellikle
de Osmanlı ordusunca çok başvurulan bir muharebe stili olmuştur. Osmanlıların merkez
kuvvetlerini teşkil eden Yeniçerilerin bugün bildiğimiz kadarıyla temel muharebe stili olan
Tabur cengi için Osmanlılar başlı başına ayrı bir yapılanmaya giderek Kapukulu Ocakları
içinde Top Arabacıları Ocağı’nı kurmuş ve Taburu birçok meydan muharebesinde başarıyla
uygulayarak zafere uzanmışlardır.
Taburun uygulanması “Anonim Osmanlı Tarihi (1099-1116)”1, “Gazavat-ı Sultan
Murad bin Mehemmed Han”2 ve “Topçular Kâtibi Abdülkadir (Kadri) Efendi Tarihi”3 gibi
çeşitli dönem kroniklerinde de yer almış ve askeri tarih açısından önemli bir kaynakça
oluşturmuştur. Bu kaynaklar bizlere Taburun Osmanlı ordusu içindeki yerini ve yüzyıllar
içerisindeki evrimini gösterirken aynı zamanda sefer lojistiği, muharebelerin cereyanı ve ordu
sistemleri hakkında da ışık tutmaktadır.

1
Özcan, Abdülkadir (Yay. Haz.), Anonim Osmanlı Tarihi (1099-1116 / 1688-1704), TTK Yayınevi, Ankara, 2000
2
İnalcık, Halil-Oğuz, Mevlüd (Haz.), Gazavat-ı Sultan Murat b. Mehemmed Han, TTK Yayınevi, Ankara, 1989
3
Abdülkadir (Kadri) Efendi (Haz. Ziya Yılmazer), Topçular Kâtibi Abdülkadir (Kadri) Efendi Tarihi I, TTK Yayınevi,
Ankara, 2003: Abdülkadir (Kadri) Efendi (Haz. Ziya Yılmazer), Topçular Kâtibi Abdülkadir (Kadri) Efendi Tarihi II,
TTK Yayınevi, Ankara, 2003
i. Tabur Kelimesinin Sözlük Anlamı ve Etimolojisi
Tabur ya da Tabur Cengi ifadesi Türkçeye Macarcadan girmiştir, szekertabor
ifadesinin bozulmuş hali olduğu düşünülmektedir.4 Bazı kaynaklarda İstabur, tabkur ve tak-
kur ifadesi olarak da karşımıza çıkan Tabur birbirine zincirlerle bağlı top arabaları ile ifa
edilen muharebe düzenini tanımlamaktadır. Tabur kelimesinin anlamını TDV İslam
Ansiklopedisi
“Tabur ve aynı şeyi ifade eden, Balkan İslav dillerinden gelen istabur sözü başlangıçta
(1440’lı yıllar) toplarla, yaya tüfekçilerle ve zemberekçilerle donatılmış, tekerleklerinden
birbirine zincirlenmiş arabalarla çevrilen ordugâha verilen addı”5
Şeklinde tanımlarken, Şemseddin Sami Kamus-ı Türkisi’nde
“Tabur: [aslı: tabkur, tâb-kur] birbirine arkasını vermiş dört diziden mürekkep
murabba'u's-şekl bir asker veya top vesaire mecmûu ki, her taraftan düşmana mukabele edip
bir istihkâm teşkil eder”6
Olarak bize aktarır. Son olarak ise TDK’nin interaktif sözlüğünde
“Tabur: Düzgün sıralar halinde dizilmiş insan topluluğu”
Şeklinde tanımlanmıştır.7 Tabur kelimesi günümüzde ordu sistemi içinde dört bölükten
kurulan ve binbaşının idare ettiği bir orduyu ifade ettiğinden çeşitli sözlükler bu tanımı da
kullanmaktadır.8

4
Agoston, Gabor, Barut, Top ve Tüfek Osmanlı İmparatorluğu’nun Askeri Gücü ve Silah Sanayisi (Çev. Tanju
Akad), Kitap Yayınevi, İstanbul, 2006, s.41
5
PÁL FODOR, "TABUR", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/tabur (18.11.2023).
6
Şemseddin Sami (Haz. Reşit Gündoğdu – Niyazi Adıgüzel – Ebul Faruk Ünal), Kamus-ı Türki, İdeal Kültür
Yayıncılık, İstanbul, 2018, s.668
7
https://sozluk.gov.tr/
8
https://sozluk.gov.tr/
ii. Tabur Cenginin İlk Ortaya Çıkışı
Tabur cenginin ilk kullanılışı Macar ordularında görülmüş ve kısa zamanda kasım
ordulara da sirayet etmiştir. Jann Huss ve taraftarları Husçuların piyadeyi etrafında birbirine
zincirlenmiş toplarla ve topları çevreleyen tahtalarla korudukları bu sistem bizlere ilk tabur
uygulamasını verebilir. Batı literatüründe bu uygulama Wagenburg ya da araba kaleler
denilmektedir. 1414-142-36 tarihleri arasında cereyan eden Huss savaşları sırasında gelişen ve
askeri literatüre giren bu taktiğe göre ağırlıkları taşımak için muharebe meydanına getirilen
yük arabaları tekerleklerinden birbirine zincirlerle bağlanmış ve savunma düzeni şeklinde
konuşlanmış savaş arabaları müşterek bir harekât tarzı icra eder, bu araba kaleler personel
olarak yirmişer arbaletçi ve hafif ateşli silah askerlerinden oluşmaktaydı. Bunun yanında bu
araba kaleler ağır süvari hücumuna karşı (burada şok taarruzlarından çekinildiği yorumu
yapılabilir, zira şok taarruzlarında süvarinin kasıklarıyla atının eyerini iyice kavraması
sonucunda atla beraber tek bir parça halinde düşman birliklerine saldırdığı ve atını canlı bir
koçbaşı gibi kullandığı bilinmektedir) oldukça sağlamlaştırılmış tahtadan kalkanlar ve hafif
toplarla korunmaktaydı.9 Askerler genellikle savunma düzeninde konuşluyken imkan
buldukları vakitlerde muharebenin gidişatına göre hücum pozisyonuna da geçmekteydiler.10
Husçulardan Bohemya ve Kuzey Macaristan’da bu tekniği gören Macarlar ise bunu daha çok
bir savunma düzeni halinde kullanarak bugün askeri tarih literatürüne giren tabur terimini
ortaya koymuşlardır.11
Taburun ilk uygulamasında Husçular dediğimiz gibi her biri yirmişer arbaletçi ve
tüfekçi ile tahkim edilmiş arabaları hasım süvarilerin saldırılarına karşı ağır tahta ve toplarla
korur şekilde savaşmışlardır. Bu taktik 1419-1936 tarihli Hus savaşlarında mükemmelleşmiş
ve Husçular arasında yerleşmiştir. Macarların bu taktiği öğrenmesi ise Macar Janos
Hunyadi’nin Macar Kralı Lüksemburglu Sigismund’un serdarı sıfatı ile Bohemya’da
çarpıştığı zamana dayanmıştır. Sigismund birçok muharebede kullandığı bu tekniği 1444
Varna savaşında Türklere karşı da uygulamak istemiş ancak başaramamış, galibiyet sonrası
Türkler muharebe sahasında yaptıkları teknik incelemeler sonucunda Wagenburg tekniğini
iyice öğrenmişlerdir.12 Özellikle Varna seferi tabur açısından uluslararası etkileşime çok
önemli bir örnek teşkil etmiştir. 1443-1444 seferinde Haçlılar yaklaşık 600 kadar tabur
arabasına sahipti ancak bunun gerektirdiği piyade sayısını karşılama sorunu ile yüzleştiler,
1444 Varna muharebesinde ise 2000 kadar arabanın Haçlılar ’da olduğu bize tabur
uygulamasının Haçlılar için ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.13
Tabur cengi ateşli silahların Avrupa ordularında yaygınlaşmasıyla beraber tabur düzeni
de değişime uğramış ve klasik düzenden kopmuştur.14

9
Gabor Agoston, Barut, Top ve Tüfek Osmanlı İmparatorluğu’nun Askeri Gücü ve Silah Sanayisi (Çev. Tanju
Akad), s.41: Agoston, Gabor, Osmanlı’da Ateşli Silahlar ve Askeri Devrim Tartışması, Türkiye İş Bankası Kültür
Yayınları, İstanbul, 2017, s.21,163
10
Uyar, Mesut- Erickson, Edward J., Osmanlı Askeri Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2020, s.51
11
PÁL FODOR, "TABUR", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/tabur (18.11.2023).: Gabor
Agoston, Osmanlı’da Ateşli Silahlar ve Askeri Devrim Tartışması, s.50-51
12
Gabor Agoston, Osmanlı’da Ateşli Silahlar ve Askeri Devrim Tartışması, s.50-51
13
Gabor Agoston, Osmanlı’da Ateşli Silahlar ve Askeri Devrim Tartışması, s.163
14
PÁL FODOR, "TABUR", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/tabur (18.11.2023).: Gabor
Agoston, Barut, Top ve Tüfek Osmanlı İmparatorluğu’nun Askeri Gücü ve Silah Sanayisi (Çev. Tanju Akad), s.40-41
iii. Tabur Cenginin Türk Ordularına Sirayeti
Türk orduları Tabur cengi ile ilk olarak 1440’lı yıllarda Macarlarla olan savaşlarında
tanıştılar ve çok kısa zamanda benimseyerek uygulamaya başladılar. Gazavat-ı Sultan Murad
bin Mehemmed Han isimli anonim Osmanlı kroniği Varna Savaşı’nda taburun Macarlarca
kullanıldığını bize ifade eder.15 1444 Varna muharebesinde Türkler düşmanın savaş
arabalarına direkt saldırmanın ne kadar ağır sonuçlar doğuracağını bildiklerinden
muharebenin başında savunma pozisyonlarını korudular ve sahte geri çekilme harekâtı icra
ederek düşmanı kıskaca alıp bozguna uğrattılar. Burada kazanılan zaferin yanında hem taburu
detaylarıyla öğrenmiş oldular hem de tabura karşı koyma konusunda başarılarını tasdik ettiler.
Muharebede Vladislav ölürken Hunyadi bir sonraki maç Kosova meydan muharebesine kadar
kaçmayı başardı.16 Kosova muharebesinde roller değişmiş vaziyette bir muharebe bizim
önümüze serilmiştir. Osmanlılar Hunyadi’den öğrendikleri taburu kısa zamanda çok iyi bir
şekilde geliştirmiş, hatta sırf bu amaca hizmet eden Top Arabacıları Ocağı’nı kurarak tabura
kurumsallık kazandırmışlardır.17 Bu açıdan da Türklerin taburu kurumsal hale taşımaları
askeri tarih açısından önem arz etmektedir. Muharebede Hunyadi’nin akıllıca planlanmış gece
taarruzu Türklerin taburu karşısında bozguna uğramış, ertesi gün Sultan Murad’ın hilal
taktiğine yanılan Hunyadi ile ordusu Türklerin merkez kuvvetleri ile sağ ve sol cenahları
arasında sıkışarak bozguna uğramıştır.18 Bu muharebede üzerinde düşünülmesi gereken
mesele Türklerin Balkanlar’da kalıcı olacakları sinyalini vermelerinin yansıra kısa sürede
tabur cengini kendi ordu sistemlerine entegre etmeyi başarmış olmaları ve bu sistemi
temellendiren kuvvetlere karşı başarıyla uygulayabilmiş olmalarıdır.
Örneğin Varna muharebesi Türklerin taburla tanışmaları açısından çok büyük bir önem
atfetmiş ve bu zamanın kroniklerine de yansımıştır, dönemin en önemli kaynaklarından olan
Anonim Gazavatname’de19 Haçlıların tabur kurdukları ve Osmanlıların bu taburun üstüne
hücum etmek yerine tabur halindeki Haçlıları kuşatıp yıldırdığı, sonrasında da tabur
arabalarını yağmalayarak bilgi edindikleri şu biçimde aktarılmıştır:

“…Radul Jupan pusu yerini alsun ve Puskopan alayı dip alay olsun deyüb tenbih edüb ve
bundan ma’ada arabalarınızı bir yere çatup içine topumuzu ve tüfengimizi doldurup hazır ve
müheyya edüb ve biz Türk’ün üzerine varalım, eğer Türk’ü bozarsak ne güzel ve eğer Türk
galip olacak olursa gelüb arabalarımıza g.rüb duralım, eğer Türk üzerimize gelecek olursa
ururız toputüfengi, şöyle kim dünyayı Türklerin başına dar edelim deyüb alaylarını bu resme
düzüb hazır ve müheyya eylediler…”20
“…Amma küffar-ı hakisarın bellü başluları ve eli-ayağı tutanları biryere cem’ olub ve
arabalarını tabur edüb ve toplarını kurdular ve canib-i erba’asına tüfenkciler düzüb hazır ve
müheyya dururlardı. Amma bu tarafdan Padişah-i ‘alem-penah hazretleri bir kaç beğlere

15
İnalcık, Halil-Oğuz, Mevlüd, Gazavat-ı Sultan Murat b. Mehemmed Han, TTK Yayınevi, Ankara, 1989, s.59
16
Uyar, Mesut- Erickson, Edward J., Osmanlı Askeri Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2020, s.52
17
Uyar, Mesut- Erickson, Edward J., Osmanlı Askeri Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2020, s.52
18
Uyar, Mesut- Erickson, Edward J., Osmanlı Askeri Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2020, s.52
19
İnalcık, Halil-Oğuz, Mevlüd (Haz.), Gazavat-ı Sultan Murad b. Mehemmed Han, TTK Yayınevi, Ankara, 1989
20
Halil İnalcık-Mevlüd Oğuz (Haz.), a.g.e., s.60-61
tenbih eyledi kim, varın arabaları muhasara edüb bu gece bekleyin ki, bir kimesne varub
rencide etmeyeler. Anlar dahi emir Padişah’ın deyüb varub küffarın arabalarını top ve tüfenk
erişmez yerden muhasara edüb ol gece beklediler…” , “…Ez-in-canib bizim hikayemiz küffar-
i hakisarın arabalarına gelsin kim, bakiyyet’is-seyf olan mela’in-i bi-dinler arabalarını tabur
edüb ve toplar kurub tüfenkcisin hazır eylemiş idi. Bu yana bu ahvali Padişaha i’lam
eylediklerinde Padişah, emr edüb ol küffarın üzerine alaylar düzülüb yürüdüler. Padişah-i
alem dahi bile yürüdü. Amma Şahin Paşa Padişah’a du’a edüb eyitti kim, Padişahım
cenabınız güzel buyurdunuz kim, bu arabalarda olan küffarı ururuz. Lakin ben kulunun bir
sözü var, eğer Padişahım icazet buyurursa söyleyeyim dedikde, Padişah-i ‘alem dahi izin
verüb söyle dedi. Ol dem Paşa eyitti kim, Padişah'm eğer şimdi biz alayımız ile bu arabaları
urup ve cânib-i erba’adan yürüyüb feth edersek arabaların cümlesi yağmâ olunmak görinür,
hemân olısı budur ki, varub alargadan muhâsara edüb oturalım. Küffar arabaları kendileri
verirler. Eğer ma kúl ise böyle edelim dedikde, Padişah-ı ‘alem Paşa’ya hayr du’a edüb
buyurdu kim, güzel tedbir eyledin ki, Padişah’a armagan gerekdir ki zirâ biz bu gazâya oğlum
Pâdişâh'ın niyyetine eylemiş idik. İmdi şimdi ana bir az hedâyâ lazımdır ki, anın gönlü sâd
ola deyüb Paşa'nı sözünü ma kûl gördü ve mukaddemâ yürüyüş tenbih olmuş iken
arabalardan alarga durup muhâsara tenbih olundu ve bu tedbir ile 'asker-i İslâm alay alay ve
bölük bölük fevc fevc ve mevc mevc çekilüb kaçan kim küffâr-i hâkisâr bu heybeti gördüler,
nice edeceklerin bilmediler, gördiler kim buna çâre yokdur, bu gürûha ne top ve ne tüfenk câre
eder, küffar-i hâkisâr me'yûs olub ak bayrak diküb amân el-amân deyü çıgrıştılar ve cümle
ceng âlâtını ellerinden bırakgub arabalardan taşra çıktılar, ve fermân-i Padişahiyle arabaları
zabt u rabt edüb ba-dehu bu illerde küffara amân olmaz deyüb fermân-i Pâdişâhi ile küffar-i
hâkisârın tâze oğlanlarını alub esir eyledikden sonra kazaklarını f’il-cümle kılıcdan
geçürdiler. Elhamdülillah elhamdülillah Ol magrur kâfirler ümmet-i Muhammed'e her ne
kasd eylediler ise, kendi başlarına oğradı. Hak sübhâne ve te 'alâ hazretleri ânen fe-ânen
yevmen fe-yevmen ümmet-i Muhammed'i ve Pâdişâh-i din-i İslâm'ı dâyimâ mansûr ve
muzaffer edüb ve küffâr-i hâkisârı dâyimâ makhûr ve münhezim edivere. Habibi resûlü
Muhammed el-Mustafa hörmetine ve hazret-i Kur ân hörmetine âmin âmin âmin ya mu in ve
yâ Rabb'el-‘alemin. Ammâ Padişâh-i ‘alem fermân edüb ol gün göçüb Varna dedükleri
mahalle gelüb kondular ve küffarın arabaları gelib yoklandı. Bulunan cevâhir ve altun gümüs
esyâ ne bulundu ise defter edüb ve Pâdişahımız olan Sultân Mehemmed ibn Sultân Murâd
Hân içün zabt olundu. Mâ-aki esbab ve zehâyir her ne bulundu asker-i İslam yagmâlayub
Padişâh'a du’âlar eylediler…”21
Bunun yanında yine aynı kaynak Sultan Murad’ın Sofya seferinde Haçlıların tabur
kurarak savunma yaptıklarını “…eğer atlu ve eğer yayan ferman padişahın deyüb herkes
yerlü yerince ve kollu kolunca alaylar düzilüb herkes hazır ve müheyya işaret gözlemekde,
amma küffar-ı hakisar atlarına süvar olub taburdan taşra çıkub durdular ve Yanko dedikleri
mel’un at oynadırken Padişah emr edüb bir kerre gülbank-i Allah Allah çekilüb ve her
yanadan çeng-i harbilere turre urulub tablhanenin gürüldüsü ve köslerin inildisi ve erenlerin
göğsünün gürüldüsü büsbütün Sofya ovasını malamal dordurdu…”

21
Halil İnalcık-Mevlüd Oğuz (Haz.), a.g.e., s.67-68
Şeklinde ifade etmektedir.22 Söz konusu kronik 15. Yüzyılda Türk ordularının taburu daha
yakından tanıması ve Türklerin bu tekniği ordu sistemleri içine entegre etmeleri meselesi
açısından biz araştırmacılara çok önemli bir kaynak olmuştur.
Hatta Türkler ordu sistemlerinde taburu sadece kullanmakla kalmamış, gördükleri bu
sistemin taktiksel özelliklerini geliştirici adımlar da atmışlardır.23 Osmanlı ordusu burada
tabur cengi özelinde bahsettiğimiz gibi birçok askeri tekniği hasımlarından alıp geliştirmiş ve
dünya askeri literatürüne sunmuştur.24 Türkler ve bu makale özelinde Osmanlılar Anadolu
başta olmak üzere Balkan sahası, Mısır, İran, Maveraünnehir ve Kuzey Afrika gibi çeşitli zor
sahalarda askeri olarak başarılı operasyonlara ulaşmışlar ve bu bölgelerde uzun süreler
boyunca kalıcı olmuşlardır. Bu başarılarının altında giriştikleri muharebenin cereyan ettiği
sahaların topografik ve coğrafi şartlarını iyi tahlil edip kullandıkları askeri taktikleri bu
şartlara entegre etmeleri, zaman zaman hasımlarının taktiklerine burun kıvırmak yerine bu
taktiklere başvurmaktan çekinmemeleri etkili olmuştur.
Tabur cengi kısa zamanda Türk ordusunda sürekli kullanılır hale geldi, hatta Türkler
ordularında sürekli kullandıkları develeri de tabura dahil ederek daha güçlü savunma hatları
kurdular ve develerden teşkil edilen taburu Çaldıran gibi bazı meydan muharebelerinde
kullanarak zafere uzandılar.25 16. Yüzyıla gelindiğinde Osmanlılar Macarlardan aldıkları
tabur cengi ile Mohaç’ta Macar ordusunu büyük bir bozguna uğratacak kadar tabur cengini
ordu sistemi içinde oturtmuşlardı.26 Tabur cengi sadece Osmanlı ordusunda benimsenmemiş,
Osmanlıların etkileşim içinde bulunduğu Memlükler, Safeviler ve Babürlüler gibi bazı Türk-
İslam ordularında da Osmanlılara atıfla “Destur-ı Rumi” adıyla bu muharebe düzeni yayılma
alanı bulmuştur.27
Tabur cengini icra eden yeniçeriler ve sırf bu cenk düzeni için kurulan top arabacıları
birliği taburun icrasında müşterek hareket ederlerdi. Merkezde birbirine zincirlenen topçular
28

mevzilenir ve onları yeniçeriler ile kapukulu süvarileri ve azaplar destekleyerek padişahın ve


ordugahının korunması sağlanırdı. Tabur düzeni içindeki bu sınıfların önceliği savunma olsa
da zaman zaman muharebe çok sıkıştığında düşmanla muharebeye tutuşmak durumunda

22
Halil İnalcık-Mevlüd Oğuz (Haz.), a.g.e., s.24
23
Örneğin Sultan I. Selim ilerleyen bölümlerde daha detaylı göreceğimiz üzere tabur cengini sadece merkezde
Yeniçeriler özelinde kullanmak yerine kanatlarda da azaplar, süvariler ve topçuları müşterek hareket ettirecek
şekilde tasarlayarak kullanmış ve mutlak başarıya ulaşmıştır.
24
Kolçak, Özgür, “XVII. Yüzyıl Askeri Değişimi ve Osmanlılar: 1660-64 Osmanlı- Avusturya Savaşları / The 17th
Century Military Development and the Ottomans: The Ottoman-Habsburg Wars of 1660-64”, İstanbul
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul, 2012
25
Bkz. Aysan, Emin-Orhun, Nafiz, Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi Osmanlı-İran Savaşı Çaldıran Meydan
Muharebesi 1514, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1979
26
Uyar, Mesut- Erickson, Edward J., Osmanlı Askeri Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2020,
s.135
27
Gabor Agoston, Barut, Top ve Tüfek, s.41: Kolçak, Özgür, “XVII. Yüzyıl Askeri Değişimi ve Osmanlılar: 1660-64
Osmanlı- Avusturya Savaşları / The 17th Century Military Development and the Ottomans: The Ottoman-
Habsburg Wars of 1660-64”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul,
2012
28
Bkz. Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Osmanlı Devlet Teşkilatından Kapukulu Ocakları-2, TTK Yayınları, Ankara, 1988;
Mesut Uyar - Edward Erickson, Osmanlı Askeri Tarihi
kalmış ve tabur düzeni ile başarılar kazanmışlardır. Yeniçerilerin muharebe düzenine dair
bildiğimiz tek29 düzen de tabur cengidir30
Osmanlılar tabur düzenini Türklerin klasik savaş taktiği olan hilal taktiğinin içine çok
başarılı bir şekilde oturtmuştu. Bir meydan muharebesine çıkıldığında yeniçeriler merkezde
ateşli silahlar ile beraber31 tabur düzeni alarak hem padişah ile ordugahı korur hem de vurucu
güç olarak hazır beklerdi. Anadolu ve Rumeli sipahilerinden oluşan kanatlar muharebeye
başlar ve düşmanı merkeze, tabur halindeki yeniçerilerin önüne çekerek çevreler ve dört bir
yandan sarılan düşman bozguna uğratılırdı.32
iv. Tabur Cenginin Uygulandığı Bazı Muharebeler
Tabur Cengi 14. Yüzyıldan itibaren Osmanlıların çarpıştıkları çeşitli meydan
muharebelerinde zaman zaman taburun temeline sadık kalınsa da değişik şekillere de girmiş
halde uygulandı ve Türk ordularını başarıya ulaştırdı. Örneğin Niğbolu’da Yıldırım Bayezid
daha müstakil bir tabur kurarken, 16. Yüzyılda Sultan Selim tarafından Çaldıran’da Safevilere
karşı, Merc-i Dabık’ta Memlüklere karşı tabur cengi başarıyla uygulandı, hatta Sultan Selim
Çaldıran’da taburu daha da gelişmiş bir halde sadece merkezde değil kanatlarda da
uygulayarak muharebede üstünlük kurdu.33 Daha sonrasında Sultan Süleyman Mohaç meydan
muharebesinde taburu başarıyla icra ederek savaşı yıkıcı bir güçle kazandı.34
iv.i. I. Kosova Meydan Muharebesi
I. Kosova muharebesi tabur cengi ve Türk ordularının sistematiğinin birleşimi
açısından çok önemli bir durak noktasıdır. Bu muharebede Türkler Orta Asya’dan gelen
geleneksel taktikleri Hilal taktiğini muntazam olarak uygulamışlar aynı zamanda merkez
kuvvetlerinde de piyade rolünü üstlenen Yeniçeriler tabur kurarak merkezi korumuşlardır.
Osmanlıların muharebe sahasına dizildikleri şekle bakacak olursak Türk ordusunu iki
ana unsur teşkil ediyordu: piyade taburları ve süvariler. Süvariler planlandığı üzere sağ ve sol
cenahlarda pusuya yatmış, piyadeler de merkezde tabur kurarak savunma rolüne bürünmüş
haldelerdi.35 Muharebe başlayınca merkezdeki piyade taburları ve topçular düşman menzilini
topa tutarak üzerlerine çekmeye başladılar. Muharebenin devamında pusuya düşen müttefikler
Osmanlıların kanatlarına saldırmaya başladılar ve özellikle Şehzade Yakup Çelebi’nin
cenahında yoğunlaştılar. Bu cenaha Şehzade Bayezid Çelebi yardıma gelince Türkler kesin

29
Sultan II. Mahmud’un 19. Yüzyılın başında Yeniçeri Ocağı’nı lağvetmesi sırasında Yeniçerileri sadece fiziken
ortadan kaldırmayıp onların namü’ş-şanını yok etmek istemesi üzerine Yeniçerilere dair neredeyse tüm belge ve
evrakı yaktırması nedeniyle başta savaş disiplinleri olmak üzere Yeniçerilere dair bilgi elimizde ne yazık ki
sınırlıdır. Bu durumun temelinde yatan sebeplerden biri de budur.
30
Mesut Uyar - Edward Erickson, Osmanlı Askeri Tarihi, s.77,87,90; Özkaya, A. Sefa (Ed.), Türk Askeri Kültürü,
Kronik Kitap, İstanbul, 2020, s.585
31
Kolçak, Özgür, “XVII. Yüzyıl Askeri Değişimi ve Osmanlılar: 1660-64 Osmanlı- Avusturya Savaşları / The 17th
Century Military Development and the Ottomans: The Ottoman-Habsburg Wars of 1660-64”, İstanbul
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul, 2012
32
Mesut Uyar - Edward Erickson, Osmanlı Askeri Tarihi, s.100
33
Mesut Uyar - Edward Erickson, Osmanlı Askeri Tarihi, s.129-131: Emin Aysan - Nafiz Orhun, Nafiz, Türk
Silahlı Kuvvetleri Tarihi Osmanlı-İran Savaşı Çaldıran Meydan Muharebesi 1514: Gabor Agoston, Osmanlı’da
Ateşli Silahlar ve Askeri Devrim Tartışması, s.95
34
Mesut Uyar - Edward Erickson, Osmanlı Askeri Tarihi, s.135: Gabor Agoston, Osmanlı’da Ateşli Silahlar ve
Askeri Devrim Tartışması, s.95
35
Bkz. Görsel I
üstünlük sağladı ve müttefikler kesin bir bozgun neticesinde ricate başladı (Bkz. Görsel I).
Büyük zafere rağmen Sultan I. Murat muharebe sahasında şehit düştü. 36

Söz konusu muharebede tabur cengi Türklerin sonuca ulaşmasına direkt olarak etki
etmiş olmamasına rağmen ilk defa böyle sistematik halde uygulanması açısından önem teşkil
etmiştir.

iv.ii. Niğbolu Meydan Muharebesi

Görsel I: I. Kosova Muharebesi’nde Tarafların Muharebe Sahasındaki Dizilişini Gösterir Kroki, Türklerin
Sultan Murad İdaresinde Merkezde Kurdukları Piyade Taburları Seçilmektedir. 37

36
Binbaşı Mükerrem, Türk Ordusunun Eski Seferlerinden Bir İmha Muhaberesi Kosova 1389, İstanbul Askeri
Matbaa, İstanbul, 1931, s.22-28
37
Binbaşı Mükerrem, a.g.e.
iv.ii. Niğbolu Meydan Muharebesi
1396 sonbaharında birleşik Haçlı kuvvetlerinin Niğbolu kalesini kuşatmaları üzerine
Haçlıları meydan muharebesine çekerek ezici bir mağlubiyete uğratan ve birçok üst düzey esir
elde eden Sultan I. Bayezid bu yıkıcı muharebesinde Türklerin klasik taktiği Hilal planını
kullanırken merkez kuvvetlerini ani bir baskın ya da kanatlarda planladığı pusunun işe
yaramaması durumuna karşı tabur düzenine sokarak muhkem bir hat kurmuş ve muharebeye
bu nizamda girişmiştir.
Bu muharebede Yıldırım Bayezid tabur kurarken klasik düzendeki gibi direkt olarak
arabaları kullanmamış, temelde yürüyen kale olarak şekillenen tabur cengini daha hareketsiz
ve müstakil şekle sokmuştur. Bu açıdan Türklerin Niğbolu’da tabur kurdukları ve tabur
cengine giriştikleri tartışılabilir ancak Yıldırım Bayezid’in temel hatlarıyla aynı olan (okçuları
ve piyadeleri muhkem hattın içinde mevzileyerek korunaklı ve vurucu bir güç ortaya çıkarma)
Wagenburg planıyla büyük ölçüde aynı metodolojiyle savaştığı göz önünde bulundurulursa
kabul edilebilir.
Yıldırım Bayezid’in kurduğu merkez savunma hattı şu şekilde teşekkül etmiştir: en ön
tarafa azap askerlerini ve çok az olmakla beraber süvarileri dizmiş, Azapların gerisine meyilli
olan arazide uçları sivriltilmiş uzun kazıklar dikilerek etrafı hendeklerle çevrilmiş ve içine
okçularla piyadeler gizlenmiş, en arkada ise muhkem mevziinin yaslandığı bir tepenin ardında
Yıldırım Bayezid ile Yeniçeri birlikleri mevzilenmiştir.38 Haçlıların hücumuyla başlayan
muharebede öncü Azaplar ve süvariler düşmanlarını merkezdeki muhkem tabura çekmiş,
burada muharebeye girişen Haçlılar kazıklar yüzünden atlarını bırakmak zorunda
kaldıklarından piyade halinde tepeyi çıkmış ve Yıldırım Bayezid’in komutasındaki orduyla
karşılaşmışlardır. Buradan sonra kanatlarda pusuya yatmış Türk birliklerinin de Haçlıları
sarmasıyla bozguna uğramışlardır.39
Türklerin büyük zaferiyle neticelenen Niğbolu Meydan Muharebesinde Haçlılar çok
büyük zayiat vermiştir. Bu zayiata prensler, kontlar, dükler ve şövalyeler da dahil olmuştur.
Bu muharebe bize tabur cenginin Türk ordularında yer edinirken nasıl farklı şekillerde
uyarlandığının görülmesi ve Türk kurmay heyetinin farklı farklı durumlarda ne kadar ustaca
savaş planları hazırlaması açısından müthiş bir örnek teşkil etmektedir.

38
Emecen, Feridun-Afyoncu, Erhan, Savaşın Sultanları I, Bilge Yayınevi, İstanbul, 2018, s.188: Binbaşı Necati
Salim, Türk Ordusunun Eski Seferlerinden Bir İmha Muhaberesi Nikbolu 1389, İstanbul Askeri Matbaa, İstanbul,
1931, s. 20-23
39 39
Emecen, Feridun-Afyoncu, Erhan, Savaşın Sultanları I, Bilge Yayınevi, İstanbul, 2018, s. 188-193: Binbaşı
Necati Salim, a.g.e., s. 23-25
iv.iii. Otlukbeli Meydan Muharebesi
Sultan II. Mehmed’in Akkoyunluları ortadan kaldırdığı Otlukbeli muharebesi Osmanlı
ordusunun en net şekilde tabur kurduğu örnek bir meydan muharebesidir. Osmanlı ve
Akkoyunlu kuvvetlerinin 1473 yılında karşılaştığı bu muharebede Akkoyunluları Uzun Hasan
komuta ederken Osmanlıların başkomutanı da II. Mehmed olmuştur.
Bir takım ön çarpışmadan sonra iki ordu Tarcan civarındaki Otlukbeli mevkiinde
karşılıklı harp nizamı aldılar. Buna göre Osmanlılar ordunun önüne arabaları zincirleyerek
klasik bir tabur kurdular. Bu muhkem hatta 10.000 kadar Yeniçeri tüfekleriyle beraber saf
tutarak sağlam bir duvar oluşturdu. Bu hattı Sadrazam Mahmud Paşa ve Davud Paşalar idare
etmekteydi, merkezin daha gerisindeki 20.000 askerden teşekkül eden ana karargâh ise
Osmanlı başkomutanı Sultan Mehmed komutasında mevzilenmişti. Osmanlı merkezi ana
hatlarıyla incelendiğinde klasik bir tabur düzenini ihtiva etmiştir.40 (Bkz. Görsel II)

Görsel II: İki Ordunun Muharebe Nizamını Gösterir Kroki,


Osmanlıların Merkezim Önünde Kurduğu Tabur Belli Olmaktadır.41

40
İşgüven, Hazım, Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi Otlukbeli Meydan Muharebesi, Genelkurmay Basımevi, Ankara,
1986, s.110-111: Feridun Emecen-Erhan Afyoncu, Savaşın Sultanları I, s.328-329
41
Hazım İşgüven, a.g.e.
Muharebenin devamında Akkoyunlu öncüleri Osmanlı öncülerine saldırmış ve
Osmanlıların kurdukları tabur bunu başarılı bir şekilde püskürterek rakibine üstünlük
sağlamıştır. Muharebenin başlangıcında Akkoyunlu ordusu baskın gelse de ilerleyen safhada
Osmanlı merkez taburunun şiddetli savunması ve Osmanlıların top ile tüfek kullanmaları
muharebenin seyrini değiştirmiş ve muharebe Osmanlı Türlerinin zaferiyle neticelenmiştir.42

iv.iv. Çaldıran Meydan Muharebesi

Sultan Selim ile Şah İsmail’in orduları arasında cereyan eden Çaldıran muharebesi
erken Yeniçağın en şiddetli muharebelerinden biridir. Doğu Anadolu’daki Osmanlı
hakimiyetinin tescillendiği muharebe aynı zamanda Sultan Selim’in ne kadar büyük bir
mareşal olduğunu tespit etmemiz açısından da sen derece önemlidir, çünkü Sultan Selim bu
muharebede tabur cengini sadece merkezde değil kanatlarda da uygulayarak güçlü rakibi
karşısında zafere ulaşmıştır.
Çaldıran Ovası’na daha önce gelen Safevi ordusuna karşı muharebe düzeni alan Osmanlı
ordusuna bakacak olursak iki kanat ve merkez kuvvetlerinden oluşan yaklaşık 50 bin kişilik bir
ordudan bahsedebiliriz. Merkezde tüfek kullanabilen Yeniçerilerle beraber Garipler, Ulufeciler
ve Silahtar Bölükleri tabur kurarak savaş nizamı almış olup merkezdeki arabaların yanında
çadırların ipleri de birbirine geçecek şekilde tertiplenmiş, ayrıca merkez kuvvetlerinin önüne
hendekler kazılmıştır. Böylece hızlı ve çevik Safevi süvarilerinin merkeze yapacakları bir
hücumda çadır ipleri ile hendeklerin onlara set olması planlanmıştır. Merkezde kurulan bu
klasik taburun yanında asıl taktiksel gelişme ise kanatlarda gözlenmiştir. Anadolu ve Karaman
askerleriyle Anadolu azaplarının oluşturduğu Osmanlı ordusunun sağ kanadını Anadolu
Beylerbeyi Hadım Sinan Paşa idare etmekteydi. Karaman Beylerbeyi Zeynel Paşa da burada
görevlendirilmişti ve bu kanat 100 kadar top ile tahkim edilmişti. Osmanlı sol kanadını ise
Rumeli Beyberbeyi Hasan Paşa idare etmekteydi, bu kanatta Rumeli askerleri, Şehsuvaroğlu
Ali Bey’in Türkmen süvarileri ile Rumeli azapları görev almış aynı şekilde bu kanat da yaklaşık
100 kadar top ile tahkim edilmişti. Her iki kanattaki toplar da azapların gerisinde birbirine
zincirlerle bağlanarak tabur benzerin sağlam ve muharip bir set oluşturmuştur. Harekât planına
göre muharebe esnasında azapların topların önünü açmasıyla Darbazen toplarının ateşe
başlaması kararlaştırılmıştır. Bu şekilde alışılmışın dışında sadece merkezde değil kanatlarda
da tabur benzeri bir sistem icra eden Sultan Selim böylelikle çevik ve vurucu güce sahip
Memlük ağır süvarilerine karşı dayanıklı bir savunma hattı kurarken aynı zamanda hücum
varyasyonunu da güçlendirmiştir.43 (Bkz. Görsel III)

42
Hazım İşgüven, a.g.e., s.112-118: Feridun Emecen-Erhan Afyoncu, Savaşın Sultanları I, s.328-332
43
Aysan, Emin-Orhun, Nafiz, Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi Osmanlı-İran Savaşı Çaldıran Meydan Muharebesi
1514, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1979, s.111-112: Erendil, Muzaffer, Topçuluk Tarihi, Genelkurmay
Yayınevi, Ankara, 1988, s.89: Celal-zade Mustafa (Yay. Haz. Ahmed Uğur-Mustafa Çuhadar), Selimname,
Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1990, s.147-148, 376-377: Şiri (Yay. Haz. Alaattin Aköz-Orhan Yavuz),
Tarih-i Feth-i Mısır (Şiri’nin Şahane-namesi), Palet Yayınları, Konya, 2019, s.56-58: Uzunçarşılı, İsmail Hakkı,
Osmanlı Tarihi C.II, TTK Yayınevi, Ankara, 2019, s.265-266: Genç, Vural (Haz.), İranlı Tarihçilerin
Kaleminden Çaldıran (1514), Bengi Yayınları, İstanbul, 2011, s.121: MUSTAFA ÇETİN VARLIK,
"ÇALDIRAN SAVAŞI", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/caldiran-savasi
(12.01.2024).
Görsel III: Osmanlı ve Safevi Ordularının Çaldıran Ovası’nda Şematik Muharebe
Düzenleri44
Muharebenin başlamasıyla Safeviler Osmanlıların kanatlarına hücum etmiş,
Osmanlılar planladıkları gibi kanatlarda öncelikle Safevi süvarisini Azap askerleriyle
karşılamış ve tabur halinde dizilen topların önünde set halinde dizerek Azapları geri
çekmişlerdir. Osmanlı sağ kanadında Azapların çekilme harekâtı başarıyla icra edilirken
bizzat Şah İsmail’in saldırdığı sol kanatta ise şiddetli süvari hücumu neticesinde harekat
başarısız olmuş ve kanat çökmüştür, kanadın çökmesi üzerine Şah İsmail ve süvarileri
Osmanlı merkez kuvvetlerine saldırıya geçmiştir. Osmanlı sağ kanadında Azapların çekilmesi
sonucu topçu taburuyla karşı karşıya kalan ve zincirlerle birbirine bağlandığından bu hattı
delemeyen Safevi süvarisi ağır topçu hücumu karşısında yalpalayarak bozgun emareleri
göstermeye başlamıştır. Bunun üzerine topçu ateşini kesen Osmanlılar ağır bir süvari hücumu
ile sağ kanada saldıran Safevi süvarisini kesin bozguna uğratarak merkeze yardıma
yetişmiştir. Osmanlı merkezinde savaş arabalarından ve develerden teşekkül eden Yeniçeri
taburlarıyla muharebeye giren Şah İsmail burada çadır iplerinin sık bağlanmasının da etkisiyle
atlı muharebe edemez hale gelmiş ve Şahın da içinde olduğu Safevi süvarisinin bir kısmı ricat
etmiş bir kısmı da atından inmiş piyade olarak ve Osmanlı sağ kanadının da gelmesiyle
kıskaca girerek bozguna uğramıştır.45

44
Emin Aysan-Nafiz Orhun, a.g.e.
45
Emin Aysan-Nafiz Orhun, a.g.e., s.115-120: İsmail Hakkı Uzunçarşılı, a.g.e., s.268-269: Uğur, Ahmed, Yavuz
Sultan Selim, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Yayınları, Kayseri, 1989, s.72: Vural
Genç, a.g.e., s.45-46, 48-53, 57-59, 124-132: Şiri, a.g.e., s.60-64: Tansel, Selahattin, Yavuz Sultan Selim, TTK
Yayınevi, Ankara, 2020, s.69-76: İdris-i Bidlisi (Yay. Haz. Hicabi Kırlangıç), Selim Şah-name, Hece Tarih,
iv.v. Merc-i Dabık Meydan Muharebesi
Sultan Selim’in Mısır seferindeki ilk meydan muharebesi olan Merc-i Dabık’ta da
Osmanlılar merkezde tabur kurarak güçlü bir savunma hattı oluşturmuştur. Osmanlı
ordusunda Veziriazam Sinan Paşa’nın da bulunduğu merkez kuvvetlerini kapıkulu askerleri
oluşturmaktaydı. Bunun yanında merkezde 300 kadar top birbirine zincirlenerek tabur halinde
konuşlanmıştır. Bunun yanında Sultan Selim’in idare ettiği merkez kuvvetlerinin önündeki
bölümde de tüfekli Yeniçeriler saf tuttu ve onların solunda toplar ile ordu ağırlıklarından tabur
kurularak muhkem bir hat oluşturuldu.46 (Bkz. Görsel IV)

Görsel IV: Merc-i Dabık’ta İki Ordunun Harp Nizamını Gösterir Kroki,
Osmanlı Merkezindeki Yeniçerilerin ve Top Arabalarının Kurduğu Tabur Seçilmektedir.47

Ankara, 2016, s. 212-234: Celal-zade Mustafa, a.g.e., s,146-152, 376-381: Emecen, Feridun, Yavuz Sultan Selim,
Kapı Yayınları, İstanbul, 2018, s.128-152: Muzaffer Erendil, a.g.e., s.89: İnalcık, Halil, Devlet-i Aliyye Osmanlı
İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar-1, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2018, s.138: MUSTAFA
ÇETİN VARLIK, "ÇALDIRAN SAVAŞI", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/caldiran-
savasi (12.01.2024).
46
Muzaffer Erendil, a.g.e., s.89: Feridun Emecen-Erhan Afyoncu, Savaşın Sultanları I, s.400-401
47
Aysan, Emin-Kan, Muzaffer, Osmanlı Devri Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi Mercidabık (1516) ve Ridaniye
(1517) Meydan Muharebeleri, Genelkurmay Yayınevi, Ankara, 1990
Muharebe sabahın erken saatlerinde başlar. Memlükler kanatlardan saldırarak ağırlık
merkezi Osmanlı sağ kanadı olmak üzere Osmanlı ordusunun sağ ve sol kanadını hedef alırlar.
Sultan Selim Han kanatlarında bozgun emareleri görmesinin üzerine sağ kanadına Veziriazam
Sinan Paşa’yı, sol kanadına da Yunus Paşa’yı bir miktar kapıkulu askeriyle göndererek
kanatlarını tahkim eder. Memlük askerlerinin Osmanlı top menziline girmesiyle beraber
Osmanlı topçusu ve tüfekli kapıkulu askerleri ağır bir ateşli taarruza başlar. Ateşli silahların işin
içine girmesiyle Memlük ordusu sarsılır. Tam bu sırada savaşın seyrini değiştiren bir olay olur.
Osmanlı ordusunun ağır ateşli taarruzu esnasında Memlük başkomutanı Sultan Kansu
Gavri’nin kulağının kenarından bir mermi geçmiş, Kansu Gavri bunun üzerine abdest
tazelemek maksadıyla muharebe sahasının dışına çıkmıştır. Bu durum Memlük ordusunun
moralini bozmuş ve bozgun emareleri görülmeye başlanmıştır. Osmanlı ordusunun amansız top
ve tüfek taarruzunun da etkisiyle moral yönünden çökmüş olan Memlük ordusu daha fazla
dayanamamış ve bozguna uğramış bir şekilde muharebe sahasını bırakarak güney yönüne doğru
ricata başlamıştır. Böylelikle Merc-i Dabık Meydan Muharebesi Sultan Selim komutasındaki
Osmanlı ordusunun kesin zaferiyle neticelenmiştir.48
iv.vi. Mohaç Meydan Muharebesi
Batı Türklerinin askeri anlamda geldiği en yıkıcı noktanın Mohaç muharebesi olduğunu
söyleyebiliriz. Osmanlılar Avrupa’nın en güçlü ordularından olan Macar ordusunu birkaç saat
içinde yok etmiş ve Macaristan yolu Türklere açılmıştır.
Bu muharebedeki harp nizamına dair Celalzade Mustafa Çelebi Sultan Süleyman
dönemini anlatan Tabakatü’l-memalik ve Derecetü’l-mesalik eserinde çok önemli bilgiler
vermektedir. Celalzade’ye göre Osmanlılar iki kanat ve merkez ordusu olmak üzere klasik harp
nizamlarını aldıktan sonra Mohaç ovasına inmişler ve burada cüz’ütamlarını (34.000 kişiden
aşağı olmayan Macar kuvvetleri) nizama dizdiğini görmüştür. Bali Bey Sadrazam İbrahim
Paşa’ya ordunun sağını ovaya solunu da Tuna’ya yaslamayı ve ordudaki arabaları Tuna
Nehri’ne dikey şekilde birbirine zincirleyerek bir tabur kurmayı ve topçularla tüfekçi ve
okçuları da taburun arkasına mevzilemeyi önerir. Bali Bey’in planına göre düşman bu muhkem
taburu yarmaya girişemeyecek ve cephe değiştirecektir, bu cephe değiştirme harekâtı esnasında
da Osmanlılar ikiye ayrılıp düşmanını kıskaca alacak ve bozguna uğratacaktır.
Bu öneri Sadrazam tarafından kabul edilir ve planlandığı gibi arabalar ve darbazen
toplarından zincirli muhkem bir tabur kurulur. Muharebe başladığı anda Macarlar önce tabura
saldırmayı deneseler de şiddetli topçu ve tüfekli taarruzuna karşı taburu yaramayacaklarını
anlayarak cephe değiştirmeyi denemiş, bu denemede de başarılı olamayarak Türklerin
kıskacına girmiş ve bozguna uğramıştır (Bkz. Görsel V). Muharebe sonrasında bütün Macar
ordusu neredeyse imha olmuş, Macar kralı dahil birçok soylu Macar büyüğü ölmüştür. Mohaç
muharebesinde tabur kurma fikri sadece Osmanlıların değil Macarların da harp planları
arasında yer almıştır. Macar ordusu tabur kurarak Osmanlıların hücumunu beklemek ve
Osmanlıları bir çevirme harekâtına mecbur bırakarak bozguna uğratmak istemiş ancak

48
Emin Aysan-Muzaffer Kan, a.g.e., s.98-99: Şiri, a.g.e., s.87-88: İsmail Hakkı Uzunçarşılı, a.g.e., s.286: İdris-i
Bidlisi, a.g.e., s. 369-375: Celal-zade Mustafa, a.g.e., s.186-188, 416-418: Yücel, Yaşar-Sevim, Ali, Osmanlı
Klasik Döneminin Üç Hükümdarı Fatih Yavuz Kanuni, TTK Yayınevi, Ankara, 2020, s.128-129
Macarlar yeterli top, tüfek ve savaş arabası olmasına karşın çeşitli nedenlerden ötürü tabur
kuramamıştır. 49

Görsel V: Mohaç Meydan Muharebesi’nde İki Ordunun Harekât Planını Gösterir


Kroki50

49
Celal-zade Mustafa (Haz. Sadettin Tokdemir), Tabakatü’l-memalik ve Derecetü’l-mesalik, İstanbul Askeri
Matbaası, İstanbul, 1937, s.75-78: Cezzar, Mustafa, Mufassal Osmanlı Tarihi C.II, TTK Yayınevi, Ankara, 2021,
s.826-829: Emecen, Feridun-Afyoncu, Erhan, Savaşın Sultanları II, Bilge Yayınevi, İstanbul, 2018, s.35-55
50
Mustafa Cezzar, a.g.e.
Sonuç
Tabur cengi ortaya çıktığı tarihlerden itibaren birçok ordu tarafından kabul edilen
başarılı bir sistem olarak askeri tarih literatürüne geçmiştir. Meydan muharebelerinde
orduların savunma ve saldırı harekâtını bir arada icra etmesine olanak sağlayan tabur ya da
orijinal adıyla Wagenbug muharebe sahalarında muhkem hatlar görmemize olanak
sağlamıştır.
Özellikle Osmanlılar başta olmak üzere birçok Türk ordusu tarafından başarıyla icra
edilen tabur cengi Türklerin elinde önemli bir evrim geçirmiş ve Türkleri birçok muharebede
zafere götüren kilit kavramlardan biri olmuştur. Orta Asya’dan gelen Türk savaşçılığına
oldukça uygun olan tabur cengi farklı muharebelerde değişik şekillerde karşımıza çıkmıştır.
Örneğin Yıldırım Bayezid Niğbolu’da daha müstakil bir tabur kurup zafere uzanırken, Sultan
Selim Çaldıran’da sadece merkezde değil aynı zamanda kanatlarda da tabur kurarak güçlü
rakibine karşı büyük zafer kazanabilmiştir.
Silah sanayiinin gelişmesi üzerine meydan muharebelerinin yerini değişik savaş
formlarına bırakmasıyla tabur cengi de değişime uğramış ve tüfekli askerlerin müşterek
hareket ettiği bir şekle evrilmiştir. Ancak bu şeklin klasik taburun bir devamı olup olmadığı ya
da tabur olarak kabul edilip edilemeyeceği askeri tarihçiler arasında tartışılmaktadır. Söz
konusu nedenlerden dolayı bu yeni tabur sistemi bu makalenin inceleme alanına dahil
edilmemiştir.
Kaynakça
Abdülkadir (Kadri) Efendi (Haz. Ziya Yılmazer), Topçular Kâtibi Abdülkadir (Kadri)
Efendi Tarihi I, TTK Yayınevi, Ankara, 2003
Abdülkadir (Kadri) Efendi (Haz. Ziya Yılmazer), Topçular Kâtibi Abdülkadir (Kadri)
Efendi Tarihi II, TTK Yayınevi, Ankara, 2003
Agoston, Gabor, Barut, Top ve Tüfek Osmanlı İmparatorluğu’nun Askeri Gücü ve
Silah Sanayisi (Çev. Tanju Akad), Kitap Yayınevi, İstanbul, 2006
Agoston, Gabor, Osmanlı’da Ateşli Silahlar ve Askeri Devrim Tartışması, Türkiye İş
Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2017
Aysan, Emin-Kan, Muzaffer, Osmanlı Devri Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi
Mercidabık (1516) ve Ridaniye (1517) Meydan Muharebeleri, Genelkurmay Yayınevi,
Ankara, 1990

Aysan, Emin-Orhun, Nafiz, Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi Osmanlı-İran Savaşı


Çaldıran Meydan Muharebesi 1514, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1979
Aysan, Emin-Orhun, Nafiz, Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi Osmanlı-İran Savaşı
Çaldıran Meydan Muharebesi 1514, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1979
Binbaşı Mükerrem, Türk Ordusunun Eski Seferlerinden Bir İmha Muhaberesi Kosova
1389, İstanbul Askeri Matbaa, İstanbul, 1931
Binbaşı Necati Salim, Türk Ordusunun Eski Seferlerinden Bir İmha Muhaberesi
Nikbolu 1389, İstanbul Askeri Matbaa, İstanbul, 1931
Celal-zade Mustafa (Haz. Sadettin Tokdemir), Tabakatü’l-memalik ve Derecetü’l-
mesalik, İstanbul Askeri Matbaası, İstanbul, 1937

Celal-zade Mustafa (Yay. Haz. Ahmed Uğur-Mustafa Çuhadar), Selimname, Kültür


Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1990
Cezzar, Mustafa, Mufassal Osmanlı Tarihi C.II, TTK Yayınevi, Ankara, 2021

Emecen, Feridun, Yavuz Sultan Selim, Kapı Yayınları, İstanbul, 2018

Emecen, Feridun-Afyoncu, Erhan, Savaşın Sultanları I, Bilge Yayınevi, İstanbul, 2018


Emecen, Feridun-Afyoncu, Erhan, Savaşın Sultanları II, Bilge Yayınevi, İstanbul,
2018
Erendil, Muzaffer, Topçuluk Tarihi, Genelkurmay Yayınevi, Ankara, 1988
FERİDUN EMECEN, "HAÇOVA MEYDAN SAVAŞI", TDV İslâm Ansiklopedisi,
https://islamansiklopedisi.org.tr/hacova-meydan-savasi (19.11.2023).
Feridun M. Emecen, “İlk Osmanlı Savaşları ve Taktikleri Üzerine Bazı
Tespitler”, Eskiçağ’dan Modern Çağ’a Ordular (ed. Feridun M. Emecen),Kitabevi
Yayınları, İstanbul, 2008, s. 267-275
Genç, Vural (Haz.), İranlı Tarihçilerin Kaleminden Çaldıran (1514), Bengi Yayınları,
İstanbul, 2011
İdris-i Bidlisi (Yay. Haz. Hicabi Kırlangıç), Selim Şah-name, Hece Tarih, Ankara, 2016

İnalcık, Halil, Devlet-i Aliyye Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar-1, Türkiye


İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2018

İnalcık, Halil-Oğuz, Mevlüd (Haz.), Gazavat-ı Sultan Murat b. Mehemmed Han, TTK
Yayınevi, Ankara, 1989
İşgüven, Hazım, Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi Otlukbeli Meydan Muharebesi,
Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1986
Kolçak, Özgür, “XVII. Yüzyıl Askeri Değişimi ve Osmanlılar: 1660-64 Osmanlı-
Avusturya Savaşları / The 17th Century Military Development and the Ottomans: The
Ottoman-Habsburg Wars of 1660-64”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul, 2012
MUSTAFA ÇETİN VARLIK, "ÇALDIRAN SAVAŞI", TDV İslâm Ansiklopedisi,
https://islamansiklopedisi.org.tr/caldiran-savasi (12.01.2024).
Özcan, Abdülkadir (Yay. Haz.), Anonim Osmanlı Tarihi (1099-1116 / 1688-1704),
TTK Yayınevi, Ankara, 2000
Özkaya, A. Sefa (Ed.), Türk Askeri Kültürü, Kronik Kitap, İstanbul, 2020
PÁL FODOR, "TABUR", TDV İslâm Ansiklopedisi,
https://islamansiklopedisi.org.tr/tabur (18.11.2023).
Şiri (Yay. Haz. Alaattin Aköz-Orhan Yavuz), Tarih-i Feth-i Mısır (Şiri’nin Şahane-
namesi), Palet Yayınları, Konya, 2019
Tansel, Selahattin, Yavuz Sultan Selim, TTK Yayınevi, Ankara, 2020

Uğur, Ahmed, Yavuz Sultan Selim, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Müdürlüğü Yayınları, Kayseri, 1989

Uyar, Mesut- Erickson, Edward J., Osmanlı Askeri Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür
Yayınları, İstanbul, 2020
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Osmanlı Devlet Teşkilatından Kapukulu Ocakları-2, TTK
Yayınları, Ankara, 1988
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi C.II, TTK Yayınevi, Ankara, 2019
Yücel, Yaşar-Sevim, Ali, Osmanlı Klasik Döneminin Üç Hükümdarı Fatih Yavuz
Kanuni, TTK Yayınevi, Ankara, 2020
Görsel Kaynakça
Aysan, Emin-Kan, Muzaffer, Osmanlı Devri Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi Mercidabık
(1516) ve Ridaniye (1517) Meydan Muharebeleri, Genelkurmay Yayınevi, Ankara, 1990
Aysan, Emin-Orhun, Nafiz, Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi Osmanlı-İran Savaşı Çaldıran
Meydan Muharebesi 1514, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1979
Binbaşı Mükerrem, Türk Ordusunun Eski Seferlerinden Bir İmha Muhaberesi Kosova 1389,
İstanbul Askeri Matbaa, İstanbul, 1931
Cezzar, Mustafa, Mufassal Osmanlı Tarihi C.II, TTK Yayınevi, Ankara, 2021
İşgüven, Hazım, Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi Otlukbeli Meydan Muharebesi, Genelkurmay
Basımevi, Ankara, 1986

You might also like