Professional Documents
Culture Documents
Emine Fetvacı - Sarayın İmgeleri_ Osmanlı Sarayının Gözüyle Resimli Tarih-Yapı Kredi Yayınları (2013)
Emine Fetvacı - Sarayın İmgeleri_ Osmanlı Sarayının Gözüyle Resimli Tarih-Yapı Kredi Yayınları (2013)
. �_fETVAÇt l�
r"
arayının Gözüyle R
Çeviren: Nurettin Elhüseyni
, ,
SARAYlN iMGELERİ
Osmanlı Sarayının Gözüyle Resimli Tarih
Sarayın imgeleri
Osmanlı Sarayının Gözüyle
Resimli Tann
Çeviren:
Nurettin Elhüseyni
om o
Yapı Kredi Yayınları
Yapı Kredi Yayınları - 3784
Tarih - 90
Copyright © 2000
Bu kitabın telif hakları Indiana University Press aracılığı ile alınmıştır.
7
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
ayrıca bazı resimleri elde etmeme de yardımcı oldu. Topkapı Sarayı Müzesi'nde
zamanında müdür olan Dr. Filiz Çağman ve Prof. ilber Ortaylı, Müdür Yardımcı
sı Gülendam Nakipoğlu ve Esra Müyesseroğlu'na müteşekkirim. Topkapı Sarayı
Müzesi Kütüphanesi'ndeki sevgili dostum ve meslektaşım Zeynep Çelik Atbaş,
gözetimindeki yazmaları incelernem için her zaman güleryüzle yardımcı olma
nın ötesinde resimler, yayın müsaadeleri ve başka belgelere ulaşabilmem için de
hiçbir zaman yardımını esirgemedi. Can dostum, muhteşem fotoğrafçı Hadiye
Cangökçe'nin fotoğrafları da elinizdeki kitabın sayfalarını zenginleştirdi, onlara
hayat kattı.
Shahab Ahmed, Diliana Angelova, Gina Cogan, Sinem Eryılmaz, Zeynep
Yürekli Görkay, Eugenio Menegon, Aslı Niyazioğlu, Ceylan Orhun, Sunil Shar
ma, Daniel Star, Baki Tezcan, Alicia Walker ve Gregory Williams, kitabın büyük
kısmını (kimisi hepsini) okuyup tavsiyelerde bulundular. Senelerdir bilgeliğinden
faydalandığım Andn3.s Riedlmayer, Hi mmet Taşkömür ile birlikte bazı Osmanlıca
metinlerin zor kısımlarını okurnama yardım etti. Kitabın bazı bölümlerini 2006
senesinde Stanford Üniversitesi Abbasi islam Bilimleri Programı; CAA Yıllık Kon
feransı; Harvard Üniversitesi Ağa Han islam Sanatı ve Mimarisi Tarihi Programı
Konferans Serisi; ve Washington üniversitesi Yakın Doğu Dilleri ve Medeniyet
leri Bölümü'nde; 2007 senesinde Toronto Üniversitesi-Scarborough "Akdeniz'de
Değiş-Tokuş Ağları" Sempozyumu, ve Boston Üniversitesi Sanat Tarihi Lisan
süstü Öğrencileri Konferans Serisi'nde; ve 2008'de islam Sanatı Tarihçileri Der
neği (HIAA) Sempozyumu'nda sunma fırsatım oldu. Bu konferansıara katılanla
ra ve özellikle de bu toplantı veya oturumları organize eden Robert Gregg, Aaron
Rodrigue, Shreve Simpson, Gülru Necipoğlu, Selim Kuru, Nathalie Rothman ve
Finbarr Barry Flood'a değerli soru, eleştiri ve tavsiyeleri için çok teşekkür ederim.
2007 senesinde Palmira Brummett tarafından düzenlenen Folger Kütüphanesi
Öğretim Üyesi Semineri Constantinople/İstanbul'a katılınam bu kitapta uğraş
tığım bazı konulardaki fikirlerimi pekiştirdi. Ayrıca şu arkadaş ve meslektaşla
rımla yaptığım konuşmalardan çok şey ögrendim: Walter Andrews, Serpil Bağ
cı, Persis Berlekamp, Palmira Brummett, Giancarlo Casale, Zeynep Çelik Atbaş,
Erdem Çıpa, Tülün Değirmenci, Holly Edwards, Stine Grodal, Christiane Gruber,
Robert Harrison, Mehmet Kalpaklı, Hakan Karateke, Elizabeth Kessler, Tijana
Krstic, Selim Kuru, Ersu Pekin, Bissera Pentcheva, Florian Schwarz, Matthew
Smith, Ebru Turan, merhum Stefan Yerasimos, Ayşin Yoltar Yıldırım ve Michael
Zell. Yasmine Al-Saleh, Sahar Bazzaz, Jennifer Pruitt, Dana Sajdi, Ilham Khuri
Makdisi, Aslı Niyazioğlu ve Sibel Zandi-Sayek son dört senedir kitabı yeniden
yazarken Harvard Üniversitesi Widener Kütüphanesinde bana eşlik ettiler, tatlı
8
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
9
İÇİNDEKİLER
Sonuç • 329
Kaynakça • 349
Dizin • 367
YAZlM VE TARİHLER KONUSUNDA NOT
Kısaltınalar
13
GİRİŞ: OSMANLlLARDA RESİMLİ TARİH
Sultan II. Selim dönemiyle (1566-74) ilgili o yıllarda hazırlanmış bir tarih kita
bının görselleri Osmanlı resminde alışılmamış karmaşıklıkta bir kompozisyonla
başlar (resim G.01 ) . Sayfada üst üste duran iki ayrı kare yer alır. üst kısımda
ki görüntü, kitabı planlama aşamasında padişaha sunulan ve sarayda Divan-ı
Hümayün'un toplandığı Kubbealtı'nı tasvir eden bir resmin kopyasıdır. II. Selim
Adalet Köşkü'nün içinde bir pencere arkasında oturmuş olarak görülür. Aşa
ğıda vezirlerini ve idarecilerini bir araya getiren Divan-ı Hümayün toplantısı
nı izlemektedir. Padişah üçgen bir kompozisyonun tepe noktasındadır; Divan-ı
Hümayün üyeleri ise her iki yanında aşağıya doğru sıralanmıştır. Selim'in bakış
ları dosdoğru sadrazaını Sokollu Mehmed Paşa'nın (görev dönemi 1565-1579)
üzerindedir. Vezirlerin başında oturan sadrazarnın yüzü Anadolu ve Rumeli ka
zaskerlerine dönüktür. Dip tarafta katip ve defterdar gibi çeşitli görevliler dur
maktadır. Padişahın tepede olduğu üçgen kompozisyon, Osmanlı sarayındaki
sosyal ve idari hiyerarşiyi andırır. 1 Resme eşlik eden metinde padişahın bulun
duğu yerden "Adalet Köşkü ve hilafet makamının merkezi" diye söz edilir. Gözle
rini dışarıya diktiği pencere "akıl penceresi, . . . saadet sarayının ağ gibi örülmüş
kafesi"dir. Sultan Selim'in Divan-ı Hümayün toplantısını "merhamet bakışı"yla
ve "feraset kulağı"yla izlediği belirtilir. 2 Kompozisyon ve ona eşlik eden metin bir
ı Şehname-i Selim Han (1571-8 1 , British Library [bundan sonra BL] , Or. 7043; Topkapı Sarayı Mü
zesi Kütüphanesi [bundan sonra TSMK] , R. 1537 ve A. 3595). Gülru Necipoğlu, Architecture, Ce
remonial and Power: The Topkapı Palace in the Fifleenth and Sixteenth Centuries kitabında (New
York, Cambridge, Mass. ve Londra: ABD Mimarlık Tarihi Kurumu ve MIT Press, 199 1 , 78-86) ,
Kubbealtı'nın v e Adalet Köşkü'nün maddi ve sembolik yönlerinin kapsamlı bir analizini yapar;
derin kavrayışlı yorumunu desteklemek için, aynı resmin bu kitapta ikinci ve üçüncü bölümlerde
ele alınacak olan başka bir versiyonunu da kapsamak üzere, o döneme ait çok sayıda görsel ve
sözel tasvire yer verir.
2 TSMK, R. 1537, fol. ı o a-b: Be timsal-i an ke hod be saadet der köşk-i ad! ve makarr-ı hilcifet
ke be südde-i sen(yye maftvk-i divanhane-i vüzera-yiftrhunde arast mustakarr geşte ve az
denÇe-i akl ke murad az an be ıstılah-ı Rum ve Yunan kqfes-i müşebbek-i zerrin pencere-yi
seray-ı kamkarist be nazar-ı merhamet müteveccih-i mühimmat-ı din ve devlet şode ve guş-u
huşfera maslahat-ı mülk ve millet daşte.
15
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim G.Ol. ıı. Selim Adalet Köşkü'nde Divan-ı Hümayun'u izliyor; altta yazmayı hazırlayan
yazar, sanatçılar ve katipler. Şehndme-i Selim Han, Lokman, istanbul, yak. 1 571 . British
Library Board. All rights reserved. Or. 7043, fol. 7b. (Photo courtesy of the British Library)
16
GiRiŞ: OSMANLlLARDA RESiMLi TARiH
arada değerlendirildiğinde, resmin belirli bir anın tasvirinden ziyade bir alegorik
temsil olduğu anlaşılır.
Sayfanın alt kısmında yatay yönelimli olarak yer alan ikinci kare, bu resimle
rin yer aldığı kitabın hazırlanışında görev almış kişileri tasvir eder. Burada seçkin
bir alim başka bir mini piramidin tepe noktasında oturmaktadır. Solunda yazmayı
hazırlayan nakkaş, müzehhip ve katip, sağında metni yazan ve bütün projeye ne
zaret eden saray tarihçisi yer almaktadır. Bu resim kitabın planlanma aşarnalarına
ilişkin bir görüntü olmanın yanı sıra, aynı zamanda 16. yüzyıl sonlarında Osman
lı tarihini söz ve imgeyle belgelemekten sorumlu kişilerin bir grup portresidir-en
parlak çağında sarayı tanımlayıcı anlatılan yaratan kişilerdir bunlar.
Yukarıdaki görüntüyü alegorik olarak yorumlamarn doğruysa, kitabı ya
ratanların aşağıdaki toplu portresiyle bir arada oluşu aynı zamanda mecazi bir
okumayı, temsil ve iktidar konusundaki soruları deşmeyi gerektirir. Yalın bir
düzeyde bakılınca, yukarıdaki resim, planlama sürecinin parçasıdır; daha proje
ye başlanırken padişaha sunulmuş olan örnek resimdir. Aşağıda portresi verilen
grup ise hiç kuşkusuz örnek resmi de kapsamak üzere kitap projesini görüşmek
tedir. Oysa alegorik bir düzeyde bakılınca, ortak kompozisyon iki tür temsili,
siyasal ve sanatsal temsilleri tema olarak işler. Resim içinde bir resimmiş gibi
çerçeve içine alınan Osmanlı padişahı, aşağıdaki vekilierince temsil edilmekte
dir; yazmanın geri kalan kısmında bu vekilieri görsel olarak temsil edecek olan
lar ise sayfanın alt tarafında topluca çizilen ulema ve nakkaş topluluğudur. Bu
yapım ekibi hemen yukarıda yer alan idarecileri söz ve imgeyle tasvir ve böylece
tarif edecektir; üstlendikleri iş idarecilerin padişah adına eylemleriyle onun otori
tesine şekil vermelerine paraleldir. Metin padişahtan başlamak üzere yukarıdan
aşağıya bir iktidar ve otorite akışına ağırlık verirken, görüntü aksi istikamette
nüfuz oluşturmaya dönük bir akışı ima eder. Çok katmanlı resim sadece Osmanlı
sarayını değil, onun sanat eserleriyle, yani elinizdeki kitabın odağını oluşturan
resimli tarihlerle sunuluşunu da görselleştirir. Bu bakımdan Sarayın imgelen''nin
üzerinde durduğu kilit noktalardan bazılarını somutlaştırır: Osmanlı sarayının
mensupları (bürokratlar, askerler ve kapıkulları) kendi tarihlerini yazarken, Os
manlı devletinin tabiatı üzerine tutarlı bir anlatıyı nasıl kurgulamaktaydı? Bu
saraylılar söz ve imgenin gücünden yararlanarak, hanedam ve sarayın sosyal
hiyerarşisini sunmanın uygun yollarını bulmanın peşindeydi. 3
3 Osmanlı sarayının işleyişinin incelendiği kaynaklar için örneğin bkz. Comeli Fleischer, Bureauc
rat and Inte/leetual in the Ottoman Empire: the Histon'an Mustqfa Ali (Princeton, N.J.: Princeton
University Press, 1986) ; Necipoğlu, Architecture, Ceremonial and Power; İsmail Hakkı Uzun
çarşılı, Osmanlı Devletinin Saray Teşkı1atı (Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1988); Halil
inalcık, The Ottoman Empire: The Classical Age, 1300-1600 (Londra: Phoenix, 1994) . Sarayın
17
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
yapısı ve işleyişi üzerine düşünürken, Jeroen Duindam'ın Avrupa sarayiarına ilişkin şu eserle
rinden ilham almaktayım: Myths qfPower: Norbert Elias and the Ear{y-Modem European Court
(Amsterdam: Amsterdam University Press, 1994); Vienna and Versailles: The Courts qfEurope's
Dynastic Riva/s, 1550-1780 (Cambridge ve New York: Cambridge University Press, 2003).
4 Mieke Bal ve N orman Bryson "Semiotics and Art History" makalesinde (Art Bul/etin 73/2 , Hazi
ran 199 1 , 1 74-208, özellikle ı 76-80), nesnelerin etkin aracılığı üzerinde durur ve sanat eserleri
nin sadece tarihsel değişimin somut ifadeleri olmadığı, böyle bir değişimi sağlama potansiyelini
de taşıdığı yolunda bir anlayışı ortaya koyar.
5 TSMK, R. ı 537, fo!. ı o b: Ve der tak-ı ıryvan-ı dar ül adl-igüzin-i vüzera nişin şek!guye misdi-i
müşabih küre-yi zemin ifrahte ve der muhakk-ı vasat-ı an daire-i tüldni çun hatem-i vezaret-i
sultani tabir nemude.
18
GiRiŞ: OSMANLlLARDA RESiMLi TARiH
kişilerin tercih ettiği anlatıdır. Resim saraya ilişkin olarak resimli tarihlerce
ortaya konulan ve Osmanlı yönetici eliti içinde düzene farklı bakışları sunan
birçok görselleştirmeden sadece biridir.
ister saraylıların (sözgelimi resim G.01 'deki ayrıcalıklı konumuyla sadraza
mın) kendini öne çıkarma hedefine hizmet etsin, isterse de hükümdan (sözgelimi
sırf varlığıyla adaleti güvence altına alan II. Selim'i) yüceitme amacını gütsün,
resmi ve resimli tarihler Osmanlı tarihinin görsel ve sözel anlatımını somutlaştır
dı. Elinizdeki kitapta göstereceğim üzere, bu yazmaların sarayda dolaşıma girme
si, imparatorluğa belirli bir bakışı ve geçmişe ilişkin ortak bir anlayışı Topkapı'nın
ve diğer padişah saraylarının sakinlerine, ayrıca payitahttaki ve dışındaki ekabir
ailelerinin fertlerine yaymayı sağlardı. Maria Subtelny'nin 15. yüzyıl sonlarının
Timurlu sarayındaki sosyal değişimler üzerine incelemesinde kullandığı bir te
rimle belirtmek gerekirse, kitaplar "kültürel özümsemenin araçları" olarak görü
lebilir. 6 Osmanlı saraylıları ve acemi içoğlanları bu kitapları okuyup gözden geçi
rirken, kendi camialarının idealize görüntüleriyle karşılaşırlardı. Böylece kitaplar
saraylıların sosyal hiyerarşilerdeki yerlerine ilişkin bilgilerini pekiştirir ve sarayda
eğitimden geçmekte olanlara henüz yeni katıldıkları camiayı tanıtırdı.
ilerki sayfalarda da gösterdiğim gibi, bürokratik-askeri sınıfın çeşitli men
supları ve kapıkulları, bu kitapların hamiliğine ve hazırlanışına katılırdı. Böyle
bir toplu katılımdan dolayı, Osmanlı padişahını kitapların yegane hamisi ya da
konusu sayamayacağımız açıktır. 16. yüzyıl sonlarının Osmanlı sarayında yaz
ma hamiliği çeşitli kişilerce benimsenen bir "imaj yaratma" davranışı haline gel
di ve kendini zengin, kültürlü ve padişaha faydalı bir kul olarak tanıtmanın bir
aracı işlevini gördü. 7 Osmanlı saraylıları yazma hamisi olmanın getirdiği itibarın
19
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
8 Rhoads Murphey Exploring Ottoman Sovereignty: Tradition, Image and Practice in the Ottoman
Imperial Household, 1400-1800 (Londra ve New York: Continuum, 2008) kitabında, haremin ve
teşrifatın yanı sıra bu malzemeleri de incelemiştir. Ama tarih boyunca değişimierin izini sürmek
yerine, ı 400-1 800 dönemini tek bir zaman birimi olarak ele alır. Buradaki amacım hükümdar ve
saray timsalinin nasıl ve niçin değiştiğini ortaya koymak ve bu tirnsallerin belirli tarihsel geliş
melerle bağlantılarını bulmaktır.
9 Gülru Necipoğlu'nun sanat ve mimari üretimi ile kimlik oluşturma arasındaki etkileşim konu
sundaki çok değerli ve kapsamlı çalışmaları için bkz. The Topkapı Palace; ve aynı yazardan "A
�anün for the State, A Canon for the Arts: Conceptualizing the Classical Synthesis of Ottoman
Art and Architecture", Soliman le magnjfi'que et son temps, ed. Gilles Veinstein, ı95-2ı6 (Paris:
Documentation Française, ı992) ; aynı yazardan, The Age qfSinan: Architectural Culture in the
Ottoman Empire (London and Princeton, NJ: Reaktion Books and Princeton University Press,
2005); aynı yazardan, "L'idee de decor dans !es regimes de visualite islamiques," in Purs decors?
20
GiRiŞ: OSMANLlLARDA RESiMLi TARiH
Arts de l'Jslam, regards du X!Xe sii:cle. Collections des Arts Decoratjfs, exh. cat., ed. Remi Labrus
se, 10-23 (Paris, 2007) . Fleischer, Bureaucrat and Intellectual, çeşitli yerlerde; aynı yazar, "The
Lawgiver as Messiah: The Making of the Imperial Image in the Reign of Süleyman", Salıinan le
Magnjfique et Son Temps, ed. Gilles Veinstein (Paris: Documentation Française, 1992), 159-77.
Cemal Kafadar, Between Two Worlds: The Construction qf the Ottoman State (Berkeley: Univer
sity of California Press, 1995) kitabında (s. 60- 1 1 7 ) , tarih yazma ve kimlik oluşturma arasındaki
bağlantıları ele alır. Osmanlı imparatorluğu'nda kimlik oluşturmayı ele alan yakın dönemdeki
araştırmalardan bazıları şunlardır: Walter Andrews ve Mehmet Kalpaklı, The Age qf Beloveds:
Love and the Beloved in Ear{y-Modern Ottoman and European Culture and Society (Durham,
North Carolina: Duke University Press, 2005); Baki Tezcan ve Karl K. Barbir, !dentity and !dentity
Formatian in the Ottoman World: a Volume qf Essays in Honor qfNarman Itzkowitz (Madison,
Wis.: Wisconsin Üniversitesi Türk Araştırmaları Merkezi, University of Wisconsin Press, 2007) ;
Virginia H. Aksan ve Daniel Goffman. (ed.), The Ear{y Modern Ottomans: Remapping the Empire
(Cambridge, UK ; New York: Cambridge University Press, 2007) ; Hakan T. Karateke ve Maurus
Reinkowski, (ed.) , Legitimizing the Order: the Ottoman Rhetoric qfState Power (Leiden ; Boston:
Brill, 2005) .
10 Fleischer, Bureaucrat and Intellectual, 235-52; Douglas Howard, "Ottoman Historiography and
the Literature of 'Dedi ne' of the Sixteenth and Seventeenth Centuries" journal qfAsian History
22/1 (1988), 52-77; Halil inalcık, "The Rise of Ottoman Historiography" Histarical Writing on the
Peoples qfAsia: Historians qf the Middle East, (ed.) Bemard Lewis ve P.M. Holt (Londra, New
York, Toronto: Oxford University Press, 1962) , 1 52-67; V.L. Menage, "The Beginnings of Ottoman
Historiography", Histoncal Writing on the Peoples qfAsia, (ed.) Lewis ve Holt, 168-179; Kafadar,
Between Two Worlds.
ll Kafadar, Between Two Worlds.
12 Heath Lowry, The Nature qfthe Ear{y Ottoman State (Albany: State University of New York Press,
2003), 1 32 .
13 Cemal Kafadar, " A Rome o f One's Own: Reflections on Cultural Geography and Identity i n the
lands of Rum", Muqarnas 24 (2007), 7-25, özellikle 1 2 . Kafadar'ın makalesinin yer aldığı kitabın
editörleri de bu terimi kullanır; bkz. Sibel Bozdoğan ve Gülru Necipoğlu, History and Jdeology:
Architectural Heritage qf the "Lands qfRum", Muqarnas 24 (2007).
21
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Osmanlı tarihçisi Mustafa Ali'den (ö. 1 600) çok iyi bilinen bir pasajı aktararak,
bunun bizatihi bir etnik ibare olmadığını ve gerek Türk, gerekse Osmanlı ibarele
rinden ayırt edildiğini açıklar. Ali'nin sözleri şöyledir:
ihtişamlı döneminde yaşayan çeşitli halklar ve farklı türden Rumiler ... güzide bir
ümmet ve nezih, latif bir millettir; devletlerinin kökeni itibariyle seçkin oldukları
kadar, dindarlıkları, temizlikleri ve imanları bakımından ayrı bir yer tutarlar. Bu
nun dışında, Rum sakinlerinin çoğu karışık etnik kökenlidir. ileri gelenleri arasın
14 Kafadar, "A Rome of One's Own", 1 2 , kaynak Fleischer, Bureaucrat and Intellectual, 254.
Fleischer'ın kitabının Türkçe tercümesinin 263. sayfasında metin orijinal olarak verilmiştir:
"Kabail-i Etrak ve Tatar'dan yani haric değil bir millet-i güzide ve ümmet-i latife-i pesendidedür
ki zuhilr-u devletleri cihetinden mümtaz oldıkiarı gibi diyanet ve nezafet ve akidet-i haysiyetün
den dahi bahirül-imtiyaz idügi zahirdür bundan maada ekser sükkan-ı vilayet-i Rum meclis-i
muhtelitü'l-mefhüm olup a'yanında az kirnesne bulunur ki nesebi bir müsellem-i cedide münteha
olmaya"
15 Kafadar, "A Rome of One's Own", 1 2 .
16 Osmanlı hükümranlık anlayışlarının 1453'ten sonraki gelişimi için bkz. Murphey, Exploring Ot
toman Sovereignty, 77 vd.
17 Snjezana Buzov, "The Lawgiver and his Lawmakers: the Role of Legal Discourse in the Change of
Ottoman Imperial Culture", doktora tezi, Chicago Üniversitesi, 2005, 190-19 1 .
22
GiRiŞ: OSMANLlLARDA RESiMLi TARiH
18 Fleischer, Bureaucrat and Intellectual, 214-31 ; Suraiya Faroqhi, Approaching Ottoman History:
An Introduction to the Sources (Cambridge: Cambridge University Press, 1999) ; Metin Kunt ve
Christine Woodhead, ed., Süleyman the Magnjficent and his age: the Ottoman Empire in the ear{y
modern world (Londra; New York: Longman, 1995); Halil İnalcık ve Donald Quataert, ed. An Eco
nomic and Social History qfthe Ottoman Empire, 2 cilt. (Cambridge: Cambridge University Press,
1994) .
19 Buzov, " The Lawgiver and his Lawmakers", 190-19 1 . Mutasavvıf tezkireleri için bkz. Zeynep
Yürekli Görkay, Architecture and Hagiography in the Ottoman Empire: The Politics qf Bektashi
Shrines in the Classical Age (Ashgate, 2011). Tezkirelere bir tasavvuf paradigmasının uyarlanışı
için bkz. Gülru Necipoğlu, "Sources, Themes, and Cultural Implications of Sinan's Autobiographi
es", Sinan 's Autobiographies: A Critica! Edition qfFive Sixteenth-Century Texts, eleştirel nottarla
birlikte çeviren Howard Crane ve Esra Akın, önsözle birlikte yayıma hazırlayan Gülru Necipoğlu
(Leiden, 2006) .
20 Hüseyin Yılmaz, "The Sultan and the Sultanate: Envisioning Rulership in the Age of Süleyman
the Lawgiver (1520-1566)", doktora tezi, Harvard Üniversitesi, 2005, 1-20.
21 Sooyong Kim, "Minding the Shop: Zati and the Making of Ottoman Poetry in the First Half of the
Sixteenth Century", doktora tezi, Chicago Üniversitesi, 2005, 225-65; Andrews ve Kalpaklı, The
Age qfBeloveds,
22 Comeli Fleischer, "Between the Lines: Realities of Seribal Life in the Sixteenth Century", Studies
in Ottoman History in Honor qfPrqfessor V. L. Menage, ed. C. !mb er ve C. Heywood (İstanbul: !sis
Press, 1994) , 45-61.
23
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
23 Necipoğlu, "A �anün for the State, A Canon for the Arts"; aynı yazar, The Age qfSinan; aynı yazar
"L'idee de decor".
24 Necipoğlu, "L'idee de decor", ı 5-19.
25 Necipoğlu Architecture, Ceremonial and Power kitabında (s. 1 5-30) , Osmanlı saray teşrifatının
gittikçe kurallara bağlanışını ele alır. Mimaride ve bezerne sanatlarında Osmanlı benlik anlayışı
nın kurallara bağlanışı için bkz. Necipoğlu, ''L'idee de decor" ve "A �anün for the State".
26 Osmanlı sarayı açısından adabın önemi için bkz. Necipoğlu, The Age qfSinan.
24
GiRiŞ: OSMANLlLARDA RESiMLi TARiH
özünde bazen "kanun-u kadim", bazen de "nizam-ı alem" olarak anılan Os
manlı düzeninin değiştiği anlayışı yatmaktaydı. 27 Belki de en belirgin değişim
Topkapı Sarayı'ndaki yaşamdaydı. Tarihçi Mustafa Ali'nin yazılarında defalar
ca hayıflanarak belirttiği gibi, III. Murad gittikçe saraya çekilmişti ve seferlerde
artık orduya komuta etmemekteydi. Bu padişah tahta çıkışından sonra payi
tahttan hiç ayrılmadı. Onun yeni yaşam tarzının, yani zamanını saray hare
minin sakinleri arasında geçirmesinin bir sonucu olarak, Divan-ı Hümayün'un
siyasal nüfuzu padişahla günlük temas içindeki kişilere geçti. Hadım ağalar,
lalalar, sohbet arkadaşları ve akıl hocaları gibi resmi statüsü olmayan nedimler
ve harem hizmetkarları, karar alma sürecine belirgin biçimde katıldı. Mustafa
Ali'nin Künhü 'l-ahbar adlı eserinde III. Murad dönemini anlatması, padişa
hın çevresindeki önemli kişilerle başlar-önceki padişahların dönemlerini ele
alırken gerekli görmediği bir açıklamadır bu.28 Osmanlı sarayında daha önce
de önemli roller oynamış olmalarına karşın, böyle kişilerin siyasal yaşama
katılımının daha açık ve sistematik hale gelmesi, daha bariz bir olumsuz ilgiyi
çekmeye başladı. Bu durum saray (padişah, hanedanın kadın mensupları ve
harem hizmetkarları dahil) ve bürokrasi (Divan-ı Hümayün vezirleri ve diğer
saray görevlileri) arasındaki mevcut çatışmaları şiddetlendirdi.29 Bu çatışmalar
daha Süleyman döneminde ortaya çıkmış olsa da, III. Murad döneminde iyice
keskinleşti.
Şikayet söylemi ve ona yol açan tarihsel gelişmeler, Osmanlı sarayının ken
dini tanımlama sürecinin bir parçasıydı-saraydaki farklı hiziplerin yeni davra
nış biçimleriyle birlikte, diğer mensuplar gittikçe eleştirel bir tutum takındılar ve
eleştirilerini değişmez bir efsanevi düzene göndermede bulunarak ifade ettiler.
Sosyal değişim karşısındaki tedirginlikle ortaya çıkan tablo, yazma hamiliğini
de etkiledi. Saray siyasetine daha çok sayıda kişinin katılımı, resimli yazma üre
timinde bir patlamaya ve yazma hamilerinin sayısındaki bir artışa denk geldi. Bu
dönemde saray siyasetinde padişahın nedimlerinin öneminin artmasıyla birlikte,
bu kişilere hitap etme ve görüşlerini etkileme ihtiyacı siyasal sürecin gerekli bir
parçası haline geldi.3 0 16. yüzyılın son çeyreğinde resimli yazmaların sayısında-
27 Gottfried Hagen, "Legitimacy and World Order", Legitimizing the Order: The Ottoman Rhetoric qf
State Power ed., Karateke ve Reinkowski (Leiden ve Boston: Brill, 2005) , 55-84.
28 Mustafa Ali, Künhü 'l-ahbdr, Süleymaniye Camii Kütüphanesi [bundan sonra SCK] . Nuruosmani
ye 3409, fo!. 286a-91a; bir özet için bkz. Fleischer, Bureaucrat and Intellectual, 294-5.
29 Fleischer, Bureaucrat and Intellectual, 1 76-7, 299; Leslie Peirce, The Imperial Harem: Women
and Sovereignty in the Ottoman Empire (Londra ve New York: Oxford University Press, 1993) ,
88; Baki Tezcan, The Second Ottoman Empire: Political and Social Tranşformation in the Ear{y
Modern World (New York: Cambridge University Press, 2010), 93-108.
30 Avrupa saray camialarında böyle kişilere ilişkin bir analiz için bkz. Duindam, Vienna and Ver
sailles, 234-42.
25
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
3ı Fleischer, Bureaucrat and Intellectual, 243. Hagen "Legitimacy and World Order" makalesinde (s.
78) bir "altın çağ" bilinci ve bunun daha fazla tarih eseri yazmaya vesile olma ihtimali üzerine de
yorumlarda bulunur. Yılmaz "The Sultan and the Sultanate" makalesinde (s. 260-273) Süleyman
döneminde Osmanlı emperyal geleneklerinin benzersizliği ve hanedanın kendine has mahiyeti
yönünde bir anlayışın gittikçe güçlenmesi üzerinde de durur.
32 16. ve 17. yüzyıllardaki gerileme ve reform edebiyatının bir analizi için bkz. Cemal Kafadar, "The
Myth of the Golden Age: Ottoman Histarical Consciousness in the post-Süleymanic Era", Süley
man the Second and His Time, ed. Halil İnalcık ve Cemal Kafadar (İstanbul: !sis Press, 1993) ,
37-48; Howard, "Ottoman Historiography", 52-77.
33 Philippe Buc, The Dangers qf Ritual: between ear{y medieval texts and social scientjfic theory
(Princeton, N.J. : Princeton University Press, 2001), 1 17.
34 Kafadar, "The Myth of the Golden Age"; Howard, "Ottoman Historiography".
35 Robert Pogue Harrison, The Dominion qf the Dead (Chicago: University of Chicago Press, 2003) ,
26
GiRiŞ: OSMANLlLARDA RESiMLi TARiH
95 ve 1 1 5. Ayrıca, Pierre Bourdieu'nün bizim örneğimizde Osmanlı sarayının "değer sistemi" ola
rak anlaşılabilecek olan habitus kavramına ilişkin ana fikri, tarih ve kimlik arasındaki ilişkiye
kafa yarmanın yararlı bir yoludur. Pierre Bourdieu The Logic qfPractice, çev. R. Nice (Stanford:
Stanford University Press, ı990) kitabında (s. 52 vd) habitus'u şöyle tarif eder: "Tarihin bir ürü
nüdür [ve] tarihçe yaratılan şernalara uygun olarak bireysel ve kolektif alışkanlıklar, yani daha
fazla tarih üretir. Algı, düşünce ve davranış şernaları biçiminde her caniıda depolanmış olarak,
genelde bütün biçimsel kurallardan ve açık normlardan daha güvenilir tarzda, alışkanlıkların
"doğruluğunu" ve zaman içindeki tutarlılığını güvence altına alan geçmiş tecrübelerin fiilen var
lıklarını sürdürmelerini sağlar."
36 Mimari ve bezerne sanatları için bkz. Necipoğlu, Age q/Sinan, "A �anün for the State" ve " L'idee
de decor".
27
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim G.02 . Osmanlı ordusunun Ulema Paşa kamutasında Lipva'dan ayrılışı. Süleymanname,
Arifı, istanbul, 1 558. Topkapı Sarayı Müzesi, H. 1 5 1 7, fol. 526b-527a.
(Foto: Topkapı Sarayı Müzesi)
37 TSMK, H. 1 5 1 7 ve B. 200.
38 Üçüncü bölümde padişahın ya da sadrazarnın resimlerdeki konumuna ilişkin değerlendirmem ve
dördüncü bölümde hadım ağaların konumuna ilişkin değerlendirmem karşılaştırılabilir.
39 Barry D. Wood "The Shahnama-i Isma'TI: Art and Cultural Memory in Sixteenth-Century Iran"
başlıklı doktora tezinde (Harvard Üniversitesi, 2002), "Osmanlı" ve "Safevi" yazmaları ve izleyi
cileri arasındaki farklılığa yeni bir kavrayış katar. 16. yüzyıl sonlarındaki Safevi resmine ilişkin
bir genel değerlendirme için bkz. Marianna Shreve Simpson ve Massumeh Farhad, Sultan Ibrahim
Mirza 's Hqft Awrang.· a princely manuscnptfrom Sixteenth Century Iran (New Haven: Yale Uni-
28
GiRiŞ: OSMANULARDA RESiMLi TARiH
Resim G.03. Temeşvar'ın fethi. Süleymanndme, Arifı, istanbul, 1558. Topkapı Sarayı Müzesi,
H. 1 5 1 7, fo!. 532b-533a. (Foto: Topkapı Sarayı Müzesi)
versity Press, 1997); Sheila S. Blair ve jonathan Bloom, The Art and Architecture qfIslam, 1250-
1800 (Yale University Press: New Haven ve Londra, 1995), 165-76. 16. yüzyıla özgü kalabalık
Safevi resimleri de 1 7. yüzyılda yahnlaşmaya başladı.
40 Osmanlılar bir dizi edebi eseri de resimlemişti; ama araştırmamda bunları ele almayacağım. Ör
neğin bkz. Lale Uluç, Turkman Governors, Shiraz Artisans and Ottoman Collectors: Sixteenth
century Shiraz Manuscripts (İstanbul: Türkiye iş Bankası, 2006) . Sanat tarihi araştırmalarında
" üslup" ve "anlam" arasındaki etkileşime ilişkin bir görüş için bkz. Irene Winter, "The Affective
Properties of Styles: An Inquiry into Analytical Process and the Inscription of Meaning in Art
History", Picturing Science Producing Art, ed. Caroline A. jones ve Peter Galison (New York ve
Londra: Routledge, 1998) , 55-77.
29
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
30
GiRiŞ: OSMANULARDA RESiMLi TARiH
31
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resmi Tarih
4 I Fleischer, "Between the Lines", 45-61 ; Christine Woodhead, "An Experiment in Official Histori
ography: The Post of Şehnameci in the Ottoman Empire, c. 1555-1 605", Wiener Zeitschrjft.für die
Kunde des Morgen/andes 75 (1983), 157-182.
42 örneğin bkz. Mustafa Ali, Mendkıb-ı Hünerverdn, ed. Mahmud Kemal ibnülemin (İstanbul:
Matbaa-yı Amire, 1926) .
32
GiRiŞ: OSMANLlLARDA RESiMLi TARiH
43 Woodhead, "An Experiment", 157-182 ve Emine Fetvacı, " The Office of Ottoman Court Historian",
Studies on Istanbul and Beyond: The Freely Papers, c. ı. ed. Robert Ousterhout, (Philadelphia:
Pennsylvania Üniversitesi Arkeoloji ve Antropoloji Müzesi, 2007), 6-2 1 .
4 4 örneğin bkz. Nurhan Atasoy ve Filiz Çağman, Turkish Miniature Painting, çev. Esin Atıl (İstan
bul: Kalkınma için Bölgesel İşbirliği Teşkilatı Kültür Enstitüsü, 1974) ; Esin Atıl, ed. Turkish Art
(Washington, D.C. ve New York: Smithsonian Institution Press ve Harry N. Abrams, 1980) ; Filiz
Çağman ve Zeren Tanındı, The Topkapı Saray Museum: The Albums and Illustrated Manuscripts,
çeviren, genişleten ve yayıma hazırlayan J. Michael Rogers (Londra: Thames and Hudson, 1986) ;
Esin Atıl, Süleymanname: The Illustrated History qf Süleyman the Magnjflcen t (Washington,
D.C. ve New York: Harry N. Abrams ve Ulusal Sanat Galerisi, 1986); Eleanor Sims, "The Turks
and Illustrated Histarical Texts", FiJth International Congress qfTurkish Art, ed. Geza Feher (Bu
dapeşte: Akademiai Kiado, 1978), 747-72 . islam sanatı araştırmalarında bu soruna ilişkin bir
analiz için bkz. David J. Roxburgh, "The Study of Painting and the Arts of the Book", Muqarnas
17 (2000) , 1-16. Roxburgh bu makalesinde sarayın sanat hamiliği yönünde bir varsayımın ya rat
tığı sorunların çerçevesini kapsamlı biçimde ortaya koyar. Thomas W. Lentz ve Glenn D. Lowry
bu alanda çığır açıcı bir eser olan Timur and the Princely Vision: Persian Art and Culture in the
Fjfteenth Century (Los Angeles ve Washington, D.C.: Smithsonian Institution Press, Los Ange
les ili Sanat Müzesi ve Arthur M. Sackler Galerisi, 1989) kitabında (özellikle s. 109-39), resimli
33
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
getirdiği sonuç resmi olmayan tarihierin değişken üsluplarının bir öbek olarak
incelenmemesiydi.
Ancak son yıllarda bu yaklaşımı gözden geçiren Serpil Bağcı, Filiz Çağman,
ve Zeren Tanındı gibi uzmanlar yazma üretimi, hanedan hamiliği, hanedan dışı
hamilik ve timsal oluşturma meselelerine odaklanıyor. 45 Farklı muhtevadaki
yazmalar da artık daha fazla ilgi görüyor. Yine yakın dönemde Türkiye'de Os
manlı resimli yazmaları üzerine ilginç araştırmalar yayımianmış bulunuyor.46
Elinizdeki kitap eski paradigmalardan uzaktaşırken ve şehnameci makamına
ait ürünler ile dönemin diğer örnekleri arasındaki ilişkiler üzerinde dururken, bu
yeni çalışmalara dayanıyor.
Resmi tarihler 16. yüzyılın ikinci yarısında ve özellikle III. Murad dönemin-
yazma hamiliğini hükümdara ait bir ayrıcalık ve bizzat yazmayı hükümdarın bir atölyeye kişisel
müdahaleyle kendi emperyal bakışını kurallaştırıp yaymasının bir aracı olarak tanımlar. Ara sıra
sanatçıların, saraylıların ya da askeri görevlilerin hami olarak kabul edilmiş olmasına karşın, bu
gözlemlerin genel ola:ak islam sanatı alanında hamilik ilişkilerine bakışı değiştirdiği söylenemez.
örneğin bkz. Anthony Welch, Artists.for the Shah: Late Sixteenth Century Painting at the Imperi
al Court qf!ran (New Haven: Yale University Press, 1976) ya da Sussan Babaie, Kathryn Babayan
ve Mass um eh Far had, Slaves qfthe Shah: New Elites qfSqfavid Iran (New York ve Londra: I. B.
Tauris, 2004) .
45 Hamilik için bkz. Zeren Tanındı, "Bibliophile Aghas (Eunuchs) at Topkapı Saray", Muqarnas 2 1
(2004) , 333-43; aynı yazar "Osmanlı Yönetimindeki Eyaletlerde Kitap Sanatı", Papers Submitted
to International Symposium on Ottoman Heritage in the Middle East, c. Il, ed. Şebnem Ereebeci ve
Aysu Şimşek-Canpolat, (Atatürk Kültür Merkezi: Ankara, 2001), 501-8; Gülru Necipoğlu, "Word
and Image: The Serial Portraits of Ottoman Sultans in Comparative Perspective", Selmin Kangal
ed., The Sultan 's Portrait: Pictun'ng the House qfOsman (İstanbul: iş Bankası, 2000) , 22-61 ; Filiz
Çağman ve Zeren Tanındı, "Remarks on Some Manuscripts from the Topkapı Palace Treasury in
the Context of Ottoman-Safavid Relations" Muqarnas 13(1996) , 1 32-48. üretim için bkz. Filiz
Çağman, "Nakkaş Osman in Sixteenth-Century Literature and Documents", Turkish Art: Tenth
International Congress o/ Turkish Art (Cenevre: Max van Berehem Vakfı, 1999), 197-206; Zeren
Tanındı, "Manuscript Production in the Ottoman Palace Workshop", Manuscripts qf the Middle
East 5 (1990-9 1), 67-98. Padişah timsaline ilişkin mükemmel bir analiz için bkz. Serpil Bağcı,
"Visualizing Power: Portrayals of the Sultans in Illustrated Histories of the Ottoman Dynasty",
Islamic Art VI (2009), 1 1 3-27. Aynı doğrultuda başka bir kaynak için bkz. Zeynep Tarım Ertuğ,
XVl Yüzyıl Osmanlı Devleti'nde Cülıis ve Cenaze Törenleri (Ankara: T.C. Kültür Bakanlığı, 1999) .
46 Eldeki malzemenin çeşitliliğini yansıtan yakın dönemdeki çalışmalar şunlardır: Massumeh Far
had ve Serpil Bağcı, ed., Falnama: The Book qfOmens (Washington, D. C.: Arthur M. Sackler Gale
risi, Smithsonian Institution, 2009) ; Serpil Bağcı, Filiz Çağman, Günsel Renda ve Zeren Tanındı,
Osmanlı Resim Sanatı (İstanbul: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2006) ; David J. Roxburgh, ed.,
Turks: a journey qfa Thousand Year.s (Londra, New York: Kraliyet Sanatlar Akademisi ve Harry
N. Abrams, 2005) . Koleksiyon katalogları öteden beri eldeki malzemeleri belgeleyen kaynak
lardır; bkz. Fehmi Edhem Karatay ve Ivan Stchoukine, Les Manuscrits Orientaux Illustres de la
bibliothique de l'universite de Stamboul (Editions Boccard: Paris, 1933) ; Ivan Stchoukine, La pe
inture Turque d'apres !es manuscrits illustres, 2 cilt (Paris: Edition s Boccard, 1966-71 ) . Karatay'ın
1961-62 Topkapı koleksiyonu katalogları en kapsamlı olanlardır; bkz. Fehmi Edhem Karatay,
Topkapı Müzesi Kütüphanesi Far.sça Yazmalar Kata/oğu (İstanbul: Topkapı Sarayı Müzesi Ya
yınları, 1961); aynı yazar, Topkapı Müzesi Kütüphanesi Türkçe Yazmalar Kata/oğu (İstanbul:
Topkapı Sarayı Müzesi Yayınları, 1961) ; aynı yazar, Topkapı Müzesi Kütüphanesi Arapça Yazma
lar Kataloğu, 4 cilt (İstanbul: Topkapı Sarayı Müzesi Yayınları, 1961). Zeren Akalay'ın (Tanındı)
"Osmanlı Tarihi ile ilgili Minyatürlü Yazmalar: Şehname ve Gazanameler" başlıklı doktora tezi
(istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Estetik ve Sanat Tarihi Enstitüsü, 1972) vazgeçilmez
kaynaklardan biridir.
34
GiRiŞ: OSMANLlLARDA RESiMLi TARiH
35
SARAYlN iMG ELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
36
GiRiŞ: OSMANLlLARDA RESiMLi TARiH
54 Atıl Süleymanname kitabında (s. 56) , birinci cildin bulunduğunu, 48 folyodan oluştuğunu ve 10
çizim içerdiğini belirtir. Yine bir özel koleksiyanda bulunan dördüncü cilt 205 folyodan oluşur ve
34 çizim içerir; kolofon ve son birkaç bölümü eksiktir. Koleksiyoncuların kimliği açıklanmamıştır.
Beşinci cilt Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'nde bulunan Süleymanname'dir (TSMK H. ı517);
617 folyosuyla ve 69 resmiyle en özenle hazırlanmış cilttir ve resimlerinden dördü karşılıklı iki
sayfayı kaplamaktadır.
55 TSMK H ı517, fo!. 1b-2a.
56 Bir hükümdarın avlanırken, çarpışırken, tahtta otururken ve dinsel bir vecibeyi yerine getirirken
tasvir edilmesi, Yakındoğu'da emperyal ikonografinin tarihi boyunca varlığını sürdüren dört kra
liyet mecazıdır; Şehndme'de bunların bulunması çok daha eski modellerle bağlantılıdır. örneğin
bkz. Irene Winter, "Art in Empire: The Royal Image and the Visual Dimensions of Assyrian Ideo
logy", Assyria 1995: Proceedings qfthe Tenth Anniversary Symposium qfthe Neo-Assyrian Text
Corpus Prqject, Helsinki, Eylül 7-1 1 , 1995, ed. S. Pa rp ola ve R.M. Whiting (Helsinki: The Project,
1997), 359-81 . Ayrıca bkz. Bağcı, "Visualizing Power", 1 13-27.
57 57 Necipoğlu "�anün for the State" makalesinde (s. 2 1 2 ) yazma konusundaki bu resmi yaklaşımı
analiz eder ve adalete yapılan vurguyu belirtir.
58 Necipoğlu, "�anün for the State", 2 1 2 .
37
SARAYlN iMGELERi - OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
hın erişilmez bir kişi olarak sunuluşu, Süleyman döneminin ikinci yarısındaki
resmi padişah ikonografisiyle uyuşur.
Süleymanname günümüz uzmanları arasında çok tanınmış olsa da,
Süleyman'ın sarayında izlenen kültür politikalarının merkezinde değildi; mi
marlık, dokumacılık ve seramik daha bilinçli olarak seçilmiş odak noktalarıydı.
Necipoğlu, Süleyman dönemindeki sanat üretimini analiz ettiği bir makalesinde,
Süleyman döneminin ikinci yarısında mimarinin yanı sıra daha kamusal ve sa
nayiye dönük olan dokuma ve seramik üretiminde belirgin bir Osmanlı estetiği
nin formüle edilişine ışık tutar. Süleymanname yazması Süleymaniye Camii'ne
ya da Osmanlı eliti için üretilen dokumalara ve seramiklere kıyasla daha özel bir
işieve sahipti. Resimli yazmalar belirli bir büyüklükteki benzersiz nesneler ola
rak taşıdıkları fiziksel nitelik itibariyle (Süleymanname'nin ebadı 25,4 santime
37 santimdir ve 617 folyoludur) , "padişahın özel hanesinde geleceğin yönetici eli
ti olarak eğitilen içoğlanlarını ve hanedanın kalıcılığının bağlı olduğu hanedan
mensuplarını da kapsamak üzere, Topkapı Sarayı'nın iç çevresine hitap ederdi
sadece."59 Daha sınırlı hedef kitlesinden dolayı, kitap sanatları 16. yüzyılın son
çeyreğine kıyasla bu dönemde daha az resmi ilgi gördü. Asıl odak noktası geniş
ve değişken bir imparatorluğu kolayca tanınabilir araçlarla bütünleştirmekti.
Bununla birlikte, Süleymanname'nin hamilik yapısı bakımından sonraki
Osmanlı resimli tarihlerinin öncüsü olduğu söylenebilir. Her ne kadar kimin ta
rafından yazdmidığı konusunda somut bilgilerimiz yoksa da, sanat üretimine
diğer müdahaleleri göz önünde tutulduğunda, Sadrazam Rüstem Paşa'nın (gö
rev dönemi 1 544-53, 1555-61) bu süreçte rol oynamış olması mümkündür.6 0
Şehnamecilik resmi makamı Rüstem Paşa'nın görevde olduğu sırada oluşturul
muştu. istanbul'da yaptırdığı camiye 13. yüzyıla ait onarılmış Kur'an'larını ba
ğışlamasından, yazmalara ilgi duyduğunu biliyoruz.6ı Bu Kur'an'lardan bazıları
sarayın nakkaşhanesinde çalışan müzehhipler, mücellitler ve hattatlar tarafın
dan onarılmıştı. 62 Sadrazam ölürken geride sekiz bin kitap bırakmış olmasıyla da
tanınır.63 Matrakçı Nasuh'u (ö. 1564) Taberi'nin tarihini Osmanlıcaya çevirirken
38
GiRiŞ: OSMANLlLARDA RESiMLi TARiH
genişletmeye açıkça teşvik etmişti. Sadece tarihe meraklı biri değildi; bir hami
olarak bu alana fiilen de destek vermişti. Dahası, Matrakçı Nasuh tarafından
yazıldığı görüşünün 1965'te ortaya atılmasına kadar Rüstem Paşa'ya atfedilen
bir Tevdnn-i Al-i Osman vardır. 64 Tarihsel kayıtlardaki karışıkhk muhtemelen
bu eserin hazırlanmasını sadrazarnın istemiş olmasından çıkmıştır. Süleyman'ın
vezirlerinden Ayas Paşa'ya (sadrazamhğı 1536-39) ve Lütfi Paşa'ya (sadrazam
lığı 1 539-41) atfedilen iki Osmanlı hanedam tarihinin daha bulunması, sadra
zamların güncel olayları Divan-ı Hümayün'da muntazaman kayda geçirmiş ola
bileceğine işaret eder. 65 Süleyman'ın "Irakeyn" seferinin hikayesi, sanatla yakın
ilişkisi belgelerden anlaşılan İbrahim Paşa'nın ( 1 523-36) sadrazamhğı sırasında
resmedilmişti. 66 Yazma üretiminde ve tarihi belgelernede rol oynayan bu sadra
zamların oluşturduğu emsal göz önünde tutulursa, Süleymanname'nin ortaya
çıkışının da dönemin sadrazaını Rüstem Paşa tarafından teşvik edilmiş olması
mümkündür. Önceki padişahlara hizmet veren sadrazamların sanat üretimine
nezaret edip etmediklerini bilmiyoruz; ama 16. yüzyıl, Süleyman'ın az önce ad
ları verilen sadrazamlarıyla başlamak ve bu kitabın ele aldığı dönem boyunca
sürmek üzere, birkaç örnekten fazlasını içerir.
Süleyman'ın uzun saltanat döneminde tek bir Osmanlı şehndmesinin hazır
lanmış olması gibi yalın bir gerçek, aynen Necipoğlu'nun ileri sürdüğü gibi, bu
türün o dönemde oluşturulan sanat kanonunun birleştiricilik amacı için önemli
olmadığına işaret eder.67 Süleyman döneminde, özellikle Bağdat'ın 1 534'te fet
hinden sonra bir dizi genel tarih kaleme alındı. Beş ciltlik resimli Şehndme-i
Al-i Osman' dakine benzer bir anlayışla, bu eserler özellikle islam dünyasına ön
cülük açısından Abbasilerin meşru halefieri ve önceki hanedanların şahikası
olarak Osmanlıları daha geniş dünya tarihi şeması içine oturtmaktaydı. Mat
rakçı Nasuh'un Osmanlı hanedanına ilişkin bir anlatıyla genişlettiği Taberi tari
hi tercümesi, bunu gösteren bir örnektir. imparatorluğa ilişkin belirli bir timsali
benimsetmek için tarihi kullanma anlayışı açıkça mevcuttu. Bu tarih eserleri
daha güçlü bir etki yaratmak açısından kolayca resmedilebilirdi; ama böyle bir
yola gidilmedi.
64 Hüseyin G. Yurdaydın, "Matrakçı Nasuh'un Hayatı ve Eserleri ile ilgili Yeni Bilgiler", Selleten 29
(ı965) , 329-54.
65 Franz Babinger, Osmanlr Tarih Yazarlan ve Eserleri (çev. Coşkun Üçok, Ankara, Kültür Bakanlı
ğı, ı992) kitabında (s. 88-92) , Ayas, Lütfi ve Rüstem paşalara atfedilen tarih eserlerini ayrıntılı
olarak ele alır.
66 Gülru Necipoğlu, "Süleyman the Magnificent and the Representation of Power in the Context of
Ottoman-Hapsburg-Papal Rivalry", Art Bul/etin 7113 (Eylül 1989) : 401-27.
67 Hünerndme ve Zübdetü't-tevdrih gibi başka projeler de başlatıldı; ama bunu lll. Murad dönemin
de tamamlanan son nüshalarından biliyoruz.
39
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
68 Sokollu Mehmed Paşa aynı zamanda sıkı bir mimari hamisiydi. Onun mimari hamiliğine ilişkin
en son değerlendirme için bkz. Necipoğlu, Age qfSinan. Yazma hamiliğindeki rolü için bkz. Ne
cipoğlu, "Word and Image" ve Necipoğlu, "A Period of Transition: Portraits of Selim Il", Sultan 's
Portrait: Picturing the House qfOsman, ed. Selmin Kangal (İstanbul: iş Bankası, 2000) , 22-61 ve
202-3.
69 Grup mensubiyeti ve koleksiyonculuk arasındaki bağiantıyı ortaya koyan başka bir kaynak için
bkz. john Elsner ve Roger Cardinal, "Introduction", The Cultures qfCollecting, john Elsner ve Ro
ger Cardinal, ed. (Cambridge, Mass.: Harvard University Press, 1994) , 1-6, özellikle 3.
40
GiRiŞ: OSMANLlLARDA RESiMLi TARiH
70 Böyle bir karmaşıklığı ortaya koyan yakın dönemdeki çalışmalar için bkz. David J. Roxburgh,
Prifacing the Image: The Writing qfArt History in Sixteenth-Century Iran (Leiden ve Boston:
Brill, 2001); Babaie, Babayan ve Farhad, Slaves qf the Shah; John Seyller, Workshop and Patran
in Mugha/ India: The Freer Ramqyana and Other Illustrated Manuscripts qf'Abd al-Rahfm (Zürih,
İsviçre ve Washington, D.C.: Artibus Asiae Publishers ve Rietberg Müzesi, Freer Sanat Galerisi ve
Smithsonian Institution işbirliğiyle, 1999).
71 Dale, The Garden qfthe Eight Paradises, 2-3.
41
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
incelenecektir. Hamilerden ikisi, Sokollu Mehmed Paşa ve Koca Sinan Paşa (ö.
1 596) askeri kademelerde yükselerek, padişahtan sonraki en üst makam sad
razamlığa yükselmiş Divan-ı Hümayün üyeleriydi. Diğer ikisi, Mehmed Ağa
(ö. 1 590) ve Gazanfer Ağa (ö. 1 603) saraydaki en üst idari görevlerde bulunan
hadım ağalardı. Hamiliklerinin kapsamı ve niteliği ile destek verdikleri kitap
türleri bakımından karşımıza çıkan önemli farklılıklar, sanat hamiliğinin bir
den çok yönünü ortaya çıkarır. Her bölüm farklı meseleleri gündeme getirir ve
böylece farklı bir yaklaşımı gerektirir.
Osmanlılar bürokratik sınıf mensuplarının sanat hamiliği konusunda islam
dünyasındaki ilk örnek değildir. ilhanlı veziri Reşideddin'in (ö. 1318) ve Timurlu
sarayiısı Ali Şir Nevai'nin yazma ve mimari alanlarındaki hamiliği iyi bilinen
örneklerdir. 16. yüzyıl sonlarında Osmanlı imparatorluğu'nda hamilik tabanının
genişlemesi geri kalan islam dünyasındaki, özellikle iran'ın Safevi sarayındaki
benzer gelişmelere denk düşer.72 Osmanlılar açısından benzersiz olan yan, daha
geniş bir yelpaze oluşturan kişilerin hami olarak sivrilmesidir; buna bol miktar
da kaynağın ve eserin eşlik etmesi, bize bir sosyal adetler dünyasında bireysel
güdüleri belirleme fırsatını verir.
Üçüncü bölümün odağını oluşturan Sokollu Mehmed Paşa, resimli tarihierin
propaganda potansiyelinden yararlanan ilk saraylıydı ve resmi tarihyazımına
kendi işine yarayacak biçimde dahil oldu. Ancak kendi serüvenlerini anlatacak
müstakil kitaplar hazırlatmadı. Bunun yerine sistemin içinde hareket etti ve hiz
met ettiği üç padişahla ilgili kitaplara destek vererek, Osmanlı hanedanına katkı
larını öne çıkardı. Bu yazmalar bir yandan Sokollu'nun hikayesini anlatırken, bir
yandan da sadrazamlık rolüne ilişkin farklı tanımları ve padişahla sadrazarnın
ideal ilişkisini tanımlar. Şimdiye kadar genellikle bir Osmanlı eğilimi sayılmış
resimli tarihlere ilginin, bu bölümde Sokollu'nun çıkarlarına bağlanması, resimli
tarihierin himaye edilişi ve amacı konusundaki bugün hala geçerli olan bazı an
layışları sorgular. 73 Bölüm Sokollu Mehmed Paşa'yı ve kişisel güdülerini resimli
tarihierin üretimine dönük katalizörler gibi sunmakla, bu kitaplara ilişkin değer
lendirmeyi belirli bir tarihsel zaman dilimine oturtur ve onları belirli sorunlara
karşı tasarlanmış çözümler olarak yorumlar.
Dördüncü bölümde Darüssaade Ağası Mehmed Ağa'nın (görev dönemi yak.
1572-1590) Sultan III. Murad için yeni bir padişah timsali oluşturmaya müdahale
leri incelenmektedir. Osmanlı sarayının sanat projelerine yol gösterınede Mehmed
72 Safevi sarayındaki benzer gelişmeler için bkz. Babaie, Babayan ve Farhad, Slaves qfthe Shah.
73 Necipoğlu ("Word and Image") ve Bağcı et. al. (Osmanlı Resim Sanatı) aynı şekilde Sokollu'nun
bir hami olarak taşıdığı öneme işaret eder.
42
GiRiŞ: OSMANLlLARDA RESiMLi TARiH
74 Mehmed Ağa'nın hamiliğine değinen kaynaklar için bkz. Tanındı "Bibliophile Aghas (Eunuchs)
at Topkapı Saray" ve Bağcı et al, Osmanlı Resim Sanatı.
43
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
44
ı
ı Murphey Exploring Ottoman Sovere(gnry kitabında (s. 141-74) padişah hanesinin insan esaslı bir
aniatısını verir ve onu "kaçınılmaz biçimde kalabalık bir saray" (s. 142) olarak nitelendirir.
45
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
2 Bkz. Baki Tezcan, "The Politics of Early-modern Ottoman Historiography", The Early Modern
Ottomans: Remapping the Empire, ed. Virginia H. Aksan ve Daniel Goffman, (Cambridge ve New
York: Cambridge University Press, 2007), 167-98 ve Christine Woodhead, "Murad III and the
Historians: Representations of Ottoman Imperial Authority in Iate 1 6th-Century Historiography",
Legitimizing the Order: The Ottoman Rheton'c q[State Power, ed. Hakan T. Karateke ve Maurus
Reinkowski (Leiden ve Boston: Brill, 2005), 85-98.
3 Sanat eserlerinin aracılık özelliğini değerlendirirken kaynak aldığım çalışmalar şunlardır: Arjun
Appadurai, ed., The Social Life q[Things: Commodities in Cu/tura! Perspective (Cambridge Univer
sity Press, 1986) ve Alfred Geli, Art and Agen01.· An Anthropological Theory (Oxford ve New York:
46
ORTAK BiR SARAY KÜLTÜRÜNÜN YARATlLlŞ! , .
Ciarendon Press, ı998). Geli'in sanat eserlerini "dünyayı değiştirmeye yönelik eylem sistemleri"
olarak görmesi ve sosyal süreçlerde sanat nesnelerinin aracı rolünü vurgulaması özellikle konuy
la alakalıdır. Osmanlı resimli tarihlerini analiz ederken, üretim ve kullanım süreçlerinin sosyal
bağiarnı içinde ele almaktayım. Geli'in "Sanat nesnesinin niteliği içinde yer aldığı toplum-ilişki
matrisinin bir işlevidir" (s. 7) tezi dikkate alındığında, Osmanlı resimli tarihlerinin niteliğinin
aslında onları ortaya çıkaran saray bağlamının bir işlevi olduğu açıkça görülür. Geli harnilerin
aracılık özelliğine de değinir (s. 24) ; ben de araştırmamda harnilerin ve yazarların aracılığını en
sıkı biçimde izlemekteyim. Ancak benim "hami" tanımım, hükümdar ya da ona bağlı saraylılar
adına aracı olarak hareket eden kişileri de kapsayacak biçimde biraz daha geniştir.
4 Kafadar, "A Rome of One's Own", ll.
5 Osmanlı imparatorluğu'nda kitapların okur kitlesi ve üretimi üzerine sadece üstünkörü bir incele
me vardır: Christoph Neumann, "Üç tarz-ı mütalaa: Yeniçağ Osmanlı Dünyası'nda kitap yazmak
ve okumak", Tan'lı ve Toplum Yeni Yaklaşımlar ı (İlkbahar 2005), 51-76. Jane Hathaway'in ha
dım ağaların 18. yüzyıl kütüphaneleri üzerine araştırmaları, sonraki dönemde bu özgül saraylı
kesimininin okuma alışkanlıkları açısından son derece bilgilendiricidir: Jane Hathaway, Beshir
Agha: Chiif Eunuch qf the Ottoman Imperial Harem (Oxford: One World, 2005) ve "The Wealth
and Influence of an Exiled Ottoman Eunuch in Egypt: The Waqf Inventory of Abbas Agha", jour
nal qfthe Economic and Social History qfthe Orient, c. 37 no. 4 (1994), 293-317.
47
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
gibi aşk ve serüven masalları, tıpkı bir dizi Osmanlı tarih eseri gibi resimli yaz
malar niteliğindeydi.
Osmanlı sarayında bizzat kitap okuma çoğu kez bir grup faaliyetiydi; bir
hedef kitleye dönük okuma, içten okuma kadar norm sayılırdı. Osmanlı kitap
kültüründe bir metni baştan sona okumanın ve sözlü olarak canlandırmanın
kendine göre bir yeri vardı; her iki tarz da bu araştırmada yazmaları ele alırken
gözettiğim arka-planı oluşturmaktadır. Kitaplar sıklıkla toplu halde yüksek sesle
okunur ve muhtemelen ardından orada bulunanlarca tartışılırdı. Resmi saray
tarihçisinin yerine göre "şehnamehan" (şehnameyi okuyan kişi) , "şehnameguy"
(şehnameyi söyleyen/canlandıran kişi) ya da "şehnameci" unvanıyla anılma
sı, toplu okumaya ya da sözlü canlandırmaya verilen önemi gösterir. Haliyle
Şehname gerek Farsça gerekse Osmanlıca biçimiyle çoğu kez sözlü olarak can
landırılan bir metindi. 6
Okuma ve dinleme süreçlerinin canlandırmalı ya da toplu oluşu göz önün
de tutulduğunda, Osmanlı sarayında kitapların sosyal işlevlerinin en değerli
nitelikleri olduğu açıkça ortaya çıkar/ Kitaplar insanların etrafında toplandığı
nesnelerdi; içerdikleri hikayeler zamanla bütün yönetici elitçe benimsenirdi ve
onları birbirine kenetlerdi. Kitapların sosyal işlev görmelerini elbette sadece yük
sek sesle okunmaları değil, dolaşıma girmeleri de sağlardı. Onları değerli kılan
ve üstlendikleri amacı yerine getirmelerini, yani Osmanlı sarayını bütünleştirip
şekillendirmelerini sağlayan şey hazineye ait olmalarından ziyade delaşımda
olmalarıydı.
Bu bölümde kitapların sosyal kullanımı ve Osmanlı elitine özgü kitap kültü
rü incelenerek, saraylı kimliğinin ortaya çıkışının izleri sürülmektedir. Bu amaç
la izleyen sayfalarda önce Topkapı Sarayı'na ait kitapların tutulduğu hazine dai
resinin içeriği, ardından padişah sarayındaki kitapların dolaşım ve kullanımı ele
alınacak ve onlardan yararlanması beklenen farklı kesimler üzerinde durulacak
tır. Son olarak, Osmanlı sarayındaki kitap kültürünün çerçevesini aydınlatmak
üzere, 16. yüzyıl sonlarında padişahların ve onlara bağlı saraylıların edebiyat ve
ilim alanlarındaki zevkleri incelenecektir.
6 Banu Mahir, "A Group of 1 7th century paintings used for picture recitation", Turkish Art: Pro
ceedings qfthe Tenth International Congress qf Turkish Art (Cenevre: Max van Berehem Vakfı,
1999), 443-56; Nurhan Atasoy, "Illustrations Prepared for Display during Shahname Recitals",
Fjfth International Congress qfIranian Art and Archaeology (Tahran, 1972), 262-72 . Bkz. İnal
cık, "The Rise of Ottoman Historiography", 1 62-3; Woodhead, "An Experiment", 1 58-162. Wo
odhead ayrıca III Murad'ın şehndmeciye zlişkin anlayışı ve saray dalkavuğunun rolü arasındaki
yakınlığa değinir.
7 Arjun Appadurai, "Introduction: Commodities and the Politics of Value" ve Igor Kopytoff, "The
Cultural Biography of Things: Commoditization as a Process", The Social Life qfThings, Appadu
rai, ed. 3-63 ve 64-9 1 .
48
ORTAK BiR SARAY KÜLTÜRÜNÜN YARATILIŞI, . . .
Hazine
8 En yakın örnekler için bkz. Bağcı, et al., Osmanlı Resim Sanatı ve Roxburgh, ed., Turks. Zeren
Tanındı, Filiz Çağman ve Gülru Necipoğlu'nun önceki araştırmaları da padişahın altındaki hami
lere ilişkin bilgilerimizi zenginleştirici niteliktedir. Necipoğlu'nun anıtsal eseri The Age qfSinan
mimari hamiliği alanına önemli bir katkıdır ve farklı hami kesimlerini kapsamaktadır.
9 TSMK, H. 762 . Lentz ve Lowry, Timur and the Pn'nce{y Vision, 244-45.
10 Çağman ve Tanındı, Topkapı Saray Museum, 1 2-13. Albümler için bkz. David ). Roxburgh, The
Persian Album 1400-1600: From Dispersal to Collection (New Haven ve Londra: Yale University
Press, 2005).
49
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Mısır'dan Orta Asya'ya, 1 3 . yüzyıldan 16. yüzyıla kadar uzanmak üzere, geniş
bir coğrafi ve kronolojik alana ait enfes örnekleri barındırmaktaydı. Kitapların
toplanışı saray için el konulan türler açısından programlı bir uğraşı gerektir
miş olabilir; ama mevcut uzmanlık düzeyinde bunu saptayabilecek araçlardan
yoksunuz. Topkapı koleksiyonu öylesine geniştir ki, islam dünyasında kitap
sanatları tarihinin sırf ona dayanarak ortaya konulabileceğini söylemek bir
abartı olmaz. Bu ansiklopedik koleksiyon Osmanlı sarayında kitap üretimini
ve kullanımını şekillendirmiş olsa gerek.
Safevi hükümdan Şah Tahmasp (hd 1 524-76) elindeki meşhur Şehndme'yi
II. Selim'e bir tahta çıkış hediyesi olarak göndermişti. 1 1 Başka birçok hediye
Osmanlı sanat varlığını zenginleştirdi: III. Murad da aralarında yazmaların bu
lunduğu sayısız tahta çıkış hediyesi aldı; aynı şeyin diğer padişahlar için de
geçerli olduğu kolayca tahmin edilebilir. III. Mehmed (hd 1 595-1 603) gibi bazı
padişahların henüz şehzadeyken Osmanlı ve yabancı ricaiden hediye olarak
aldığı yazmalar vardı. 1 2 Safevi şahı Şehzade Mehmed'e sünneti vesilesiyle on
sekiz kitap hediye etmişti: Mücevher kakmalı cilderi olan değerli Kur'an'lar,
resimli bir Şehndme, tezhipli bir Cenkndme, Nizarnı'nin geç Timurlu döneminin
efsanevi sanatçısı Behzad tarafından baştan sona resimlenmiş bir Hamse'si,
Cami, Nizarnı ve Hacu-yi Kirmani'nin eserleri, Sultan Hüseyin Baykara'nın
Divdn'ı, Farsça (talik) hatlı ve Acem üslubunda resimli bir iskenderndme, Hafız
Divdn'ı, Mihr u Müşteri, Leyli vü Mecnun. Şehzadeye yine hediye olarak Safevi
şahının validesinden ve çocuklarından, ayrıca Safevi elçisinden gelen kitaplar
vardı. Osmanlı ileri gelenleri de ona çoğunlukla Kur'an ve Şehndme olmak üze
re kitaplar hediye etti.13 Yani, III. Mehmed daha şehzadeyken, Farsça klasikler,
Kur'an'lar, albümler, başka edebiyat ve tarih eserlerinden oluşan bir koleksi
yana sahip oldu. Sünnetinde aldığı kitapların türleri, babasının tahta çıkışında
aldıkiarına çok benzerdi. Yabancı ve yerel ricaiden gelen hediyeler besbelli ki
Topkapı kitap koleksiyonunun zenginleşmesini sağlayan önemli yollardan bi
riydi.
Son olarak, çok sayıda kitap padişah hazinesine " metrukat", yani ölen
saray görevlilerinden ya da kullarından kalan eşyalar olarak katıldı. 16. yüz
yıldan kalan ve günümüzde Topkapı koleksiyonunda bulunan 200 adet Safevi
ı ı Bkz. Martin B. Dickson ve Stuart Cary Welch, The Houghton Shahnameh, 2 cilt (Cambridge,
Mass.: Harvard University Press, ı98 ı ) .
ı2 Mustafa Ali, Camiü'l-buhflr der mecdlis-i sflr (TSMK, B. 203), fo!. 24b-36b; Uluç, Turkman Gover
nors, 486-487; Orhan Şaik Gökyay, "Bir Saltanat Düğünü", Topkapı Sarayı Müzesi Yıllık ı (ı986) ,
2ı-S6, özellikle 3ı -39.
ı3 Gökyay, "Bir Saltanat Düğünü", 3ı-36.
50
ORTAK BiR SARAY KÜLTÜRÜNÜN YARATILIŞI, . . .
resimli yazmasının yaklaşık yarısı daha önce Osmanlı elit tabakasının men
suplarına aitti. Bazılarının hediye olarak verilmesine karşın, kitapların çoğu
emperyal koleksiyana sahiplerinin ölümü üzerine girmişti. Bunlar müzayedede
alımla ya da müsadereyle elde edilirdi. Müsadere ilk başta makamlarını is
tismar ederek haksız kazanç sağlayan kişilerle sınırlıyken, anlaşıldığı kada
rıyla 1 7. yüzyıl ortalarına doğru yüksek mevkideki Osmanlı görevlilerinden
çoğunun ölümünde başvurulan standart uygulama haline geldi. ı4 Tarihçiler
ekonomi ya da adiiye tarihini aydınlatmak için çoğu kez metrukat listelerine
başvururlar; ancak kültür tarihi açısından da bu belgelerden anlamlı sonuçlar
çıkarmak mümkündür. ıs
Hazinede bulunan bazı kitapların önceki sahipleri, sayfa kenarlarına, baş
taki ve sondaki boş sayfalara ve kitapların başka yerlerine düşülmüş notlardan
saptanabilir. Ayrıca, Topkapı Sarayı arşivlerinde çeşitli kişilerin metrukat liste
leri bulunur. Bir resmi görevlinin ölümünden sonra, çoğu kez bir açık müzayede
için terekesinin bir envanteri çıkarılırdı. Liste terekeden ilk seçimi yapması için
önce padişaha ya da bir temsilcisine götürülürdü. Padişah ya da temsilcisi seçtiği
kitapların yanına kırmızı mürekkeple "mühim" anlamına gelen "mim" harfi
ni yazardı. Böylece bu kalemler hazineye katılırdı. Topkapı'daki "muhallefat"
defterlerinin bazılarında hala bu işaretler vardır. ı6 Yani, hazinenin münderecatı
bile sadece hükümdarın değil, Osmanlı elitine mensup geniş bir kesimin kitap
toplama alışkanlıklarını yansıtır.
Topkapı'daki kitapların çoğu 16. ve 1 7. yüzyıllarda hazine dairesinin ikinci
salonunda, Arapça, Farsça ve Türkçe eserler için belirlenmiş ayrı dolaplarda tu
tulurduY Bazı uzmanlar kitapların hazinede korunmasından hareketle, sarayda
14 Uluç Turkman Governors kitabında (s. 470-478), Osmanlı bağlamında çeşitli metrukat listelerini
ele alır. ölen bir görevliye ait eşyaların sattidığı ve getirinin varisler ile devlet arasında paylaştırıl
dığı sistem için bkz. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin ilmiye Teşkilatı (Ankara: Türk
Tarih Kurumu Basımevi, 1988), 121-25.
15 L. Fekete'nin "XVI. Yüzyılda Taşralı Bir Türk Efendisinin Evi" makalesi (Belleten XXIX/ 1 1 6
[1965] , 615-638), Budin'de 1587'de ölen Ali Çelebi adında taşralı bir arazi sahibinin hane halkını
ve yaşam dünyasını anlamayı sağlayan bir defter üzerine harika ve benzersiz bir çalışmadır.
İsmail Erünsal, "Türk Edebiyat Tarihinin Arşiv Kaynakları IV: Lami'! Çelebi'nin Terekesi" ma
kalesinde Uournal if Turkish Studies 14 [1990] , 1 79-94) , 16. yüzyılda yaşamış şairin ölürken
bıraktığı eşyaların listesini verir; ama şairliğiyle ilgili kitaplar üzerine bir açıklamanın ötesinde
listeyi analiz etmez.
16 julian Raby ve ünsal Yücel, "Chinese Porcelain at the Ottoman Court", Chinese Ceramics in the
Topkapı Saray Museum Istanbul, ed. john Ayers (Londra ve New York: Sotheby's Publications,
Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğü'nün işbirliğiyle, 1986) , 27-54, özellikle 33. Uluç, Turkman
Governors, 471-72.
1 7 Necipoğlu, Architecture, Ceremonial and Power, 137; TSMA, D. 4855. Diller Arab!, Farisi ve Türk!
olarak nitelendirilmektedir. Bir başka belgede (TSMA, D. 4057) Ali Şir Neva!'nin şiirleri için Türki
ibaresinin kullamlmasından anlaşılabileceği üzere, kategori Osmanlıcadan daha geniş kapsam
lıydı. Bununla birlikte II. Bayezid dönemine ait daha eski bir envanterde, Türk! kelimesi karşımıza
51
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
aşağı yukarı Batı Türkçesini belirten bir anlamla çıkar ve Çağatay Türkçesi, yani Doğu Türkçesi
için "Mugu!I" ibaresi kullanılır. Bu noktaya dikkatimi çektiği için Prof. Fleischer'e teşekkür ede
rim. Bkz. Miklos Maroth, "The Library of Sultan Bayezid Il", Irano-Turkic Cu/tura/ Contacts if
the Eleventh to the Seventeenth Centuries, Eva jeremias, ed. (İbni Sina Ortadoğu Araştırmaları
Enstitüsü, 2003), 1 1 1-32 .
18 Çağman ve Tanındı, Topkapı Saray Museum, 14: "İlk Osmanlı kütüphanesinin anlaşıldığı ka
darıyla Hazine'de yer alması herhalde onu kullanmayı biraz zorlaştırmış olsa gerek. Tebriz'den
gelmiş hat ve resim albümleri ve Osmanlı padişahları için daha küçük formatta derlenmiş başka
birçok albüm burada tutulurdu. Besbelli ki yazmalar okunacak ya da başvurulacak şeyler değil,
esas olarak değerli eşya gibi ele alınmaktaydı." Bu görüşün yazarlardan ziyade editör Michael
Rogers'a ait olduğu kanısındayım.
19 Bu araştırmada kaynak alınan belgeler şunlardır: TSMA, D. 3261, D. 3296/2, D. 8228, E. 861/4-6, 12.
20 Tarih boyunca birçok kütüphane bunu yapmıştır. Bkz. Houari Touati, L'armoire d sagesse:
bibliothi!ques et collections en Islam (Paris: Aubier, 2003) .
21 Osmanlı içoğlanlarının eğitimine ilişkin eski olmakla birlikte yararlı bir analiz için bkz. Barnette
Miller, The Palace School if Muhammad the Conqueror (Cambridge, Mass.: Harvard University
Press, 1941). Miller'ın saray okulu Enderun'un örgütsel yapısı ve müfredatı üzerine anlattıkları
büyük ölçüde Albert Bobavi'nin anlatırnma dayanır. Bobevi 1 7. yüzyıl ortalarında Osmanlı sara
yında eğitim gören ve daha sonra hizmetten aziedilen Leh kökenli bir içoğlanıydı. Topkapı Sarayı
teşkilatının ve teşrifatının uzmanca ele alındığı bir kaynak için bkz. Necipoğlu, Architecture,
Ceremonial and Power.
52
ORTAK BiR SARAY KÜLTÜRÜNÜN YARATILIŞI, . . .
22 Yönetici elit tabakada ortak estetik zevklerinin yaratılışı için bkz. Necipoğlu, "A �anün for the
State", 195-216. Devşirme sisteminin ve Enderun'un kısa bir açıklaması için bkz. V. L. Menage,
"Some Notes on the Devshirme", Bul/etin if the School if Oriental and !Jfrican Studies 29, 1
(1966), 64-78 ve Necipoğlu, Architecture, Ceremonial and Power, 1 1 1-22.
23 Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin Saray Teşkildtı; Necipoğlu, Architecture, Ceremonial and Power,
1 1 3-14, 141-58.
24 Shahab Ahmed ve Nenad Filipovic, "The Sultan's Syllabus: A Curriculum for the Ottoman Imperi
al medreses preseribed in a ferman of Qanüni ı Süleyman, tarihli 973 (1565), Studia Islamica 96
(2004) ; Uzunçarşılı, ilm(ye. Tek istisna Miller'ın The Palace School kitabıdır.
25 Julian Raby, "Mehmed II's Greek Scriptorium", Dumbarton Oaks Papers 37 (1983), 1 5-34, özellik
le 25-27.
53
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
dağıtılan kitapların başlıklarını verir. Belgede kitapları ödünç alan acemi içoğ
lanlarından sorumlu kişiler olarak, baş defterdar konumundaki Mustafa Ağa
ile vekili Osman Ağa'nın adları da yer alır. içoğlanlarından bazılarının adları
emanetlerindeki kitapların yanına yazılmıştır: İskender Ağa'nın üzerinde, Gürcü
Mehmed'in üzerinde, Mustafa'nın üzerinde. 26 Bu notlar kitapların ödünç veril
diğine ve iade edilmesinin beklendiğine işaret eder; acemi içoğlanları kitaplara
sahip olmak yerine, sadece kullandıkları süre boyunca emanetlerinde tutarlardı.
Hazinede bulunan kitaplar haliyle içoğlanlarının gördüğü eğitimin niteliğini be
lirlerdi. Topkapı'daki kitapların çokluğuna bakılırsa, okunabilecek konular nere
deyse sınırsızdı-ama belli konular diğerlerinden üstün tutulurdu.
Acemi içoğlanlarınca kullanılan kitaplar dine giriş düzeyindeki ilmihaller,
Kur'an, temel tasavvufi metinler, yardımcı dil kitapları ve Farsça şiir klasikleri
kategorilerine ayrılabilir. Bu kitapların hepsi konuya yabancı olanların Acem
islam kültür gelenekleriyle tanışmaları açısından yararlıydı. Kitaplar medrese
eğitiminin ilk yılında okutulanlada benzer nitelikteydi ve hepsi de kendi tü
rünün iyi bilinen örnekleriydi. 27 Böyle kitapları okumanın bir sonucu olarak,
Osmanlı yönetici eliti islam kültüründe geniş tabanlı ve son derece standart bir
eğitim alırdı. Belki de en şaşırtıcı nokta bunların basbayağı sıradan kitaplar, er
ken modern çağda islam dünyasının geniş bir kesimince paylaşılan bir kültürün
en düşük ortak paydaları olmasıydı.
Acemi içoğlanlarının okumak üzere aldıkları temel din eğitimi eserleri ara
sında şunlar vardı: Namaz ve abctestin esasları üzerine anonim bir risale olan
Şun1t-z salavdt ("Namazın Şartları") ; nasihat ve tembih muhtevalı anonim bir
eser olan Dekaikü 'l-ahbdr ("Olayların incelikleri" ) ; Kitab-ı irşad ve talimü 'l
mütedllim ("İrşat Kitabı ve Talebelerin Yetiştirilişi") .28 Söz konusu belgede içoğ
lanlarına çok sayıda Kur'an da dağıtılmış olduğu görülür. Diğer kitaplar Arapça
klasik tasavvufi yorumlada ilgilidir: Gazali'nin öğretilerinin bir talebeye ceva
ben yazılmış bir özeti olan Eyyuhe'l-veled ("Ey, Oğul") ; Hazreti Muhammed'in
26 TSMA, D. 3261 , fo!. 4a-Sb islam takvimine göre Zilkade 987'den Receb 992'ye kadar olan dö
nemi kapsar. Hazine dairesi sarayın üçüncü avlusundaki bölmelerden biridir. Söz konusu defter
bu konudaki tek kayıt değildir; ama ilgili dönemden kalma ve daha rahat ulaşılır bir kaynak
olmasından dolayı, burada bir örnek olarak kullanılmıştır. Der zımn-ı serhazin Mustqfa ağa ve
kethüda-i hazin Osman ağa; İskender ağa üzere, Gürcü Mehemmed üzere, Mustqfa üzere.
27 Shahab Ahmad'la Harvard üniversitesi'nde konuşma, 2010 ilkbaharı.
28 Son eser herhalde birlikte ciltlenmiş iki kitap olmalı. "irşat Kitabı" başlığı eserin saptanmasına
elvermeyecek kadar geneldir; ahlak üzerine yazılmış olan ve başlığında "irşat" kelimesi geçen çok
sayıda eser vardır. "Talebelerin Yetiştirilişi" Burhaneddin Zernı1ci tarafından 13. yüzyılda yazıl
mış bir eserdir; klasik islam öğretim yöntemi üzerinde durur. Bkz. Burhaneddin Zernı1ci (özgün
çeviri G.E. von Grunebaum & Theodora M. Abel; önsöz Hamza Yusuf), lnstruction qfthe student:
the method qflearning (Chicago: Starlatch Press, 2003).
54
ORTAK BiR SARAY KÜLTÜRÜNÜN YARATILIŞI, . . .
29 TSMA, D 3261. Uzunçarşılı, ilm{ye, 30. El-Gazall (giriş bölümü ve notlarla birlikte çeviren Tobias
Mayer) . Letter to a disciple, Ayyuhii'l-walad (Cambridge: islam Metinleri Derneği, 2005).
30 Medrese müfredatı için bkz. Ahmed ve Filipovic, "Sultan's Syllabus".
3ı Alb ert Bobovi, Description du Seraı1 du Grand SeigneurparM. Girardin, ambassadeur de France
ii la Porte, Bibliotheque Nationale, Paris, Fr. nouv. mss. 4997, çev. C. G. Fisher ve A. Fisher, "Top
kapı Palace in the Mid-Seventeenth Century: Bobovi's Description", Archivum Ottomanicum 10
(1985) , 5-81 (bundan sonra Fisher ve Fisher, "Bobovi's Description"), 77.
55
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
çok dille yazılmış" demektir.32 Bobovi bu kahbın "manzum eserler kadar men
sur eserlerde de kullanıldığını, çok zarif olduğunu, güzel ve zengin düşünceler
le dolu olduğunu" belirtir. Mülemma kalıbı çerçevesinde saydığı kitaplar ara
sında, "hükümdara ayna tutma" (ya da nasihat) türünden bir fabl kitabı olan
Hümdyunndme ve "Kırk Vezir Hikayeleri" gibi popüler eserler yer alır. Halen
Topkapı Sarayı kütüphanesinde Hümdyunndme'nin on iki nüshasının bulunma
sı, dışarıya verilmek üzere birkaç nüsha edinme gereği kadar, eserin Osmanlılar
arasındaki rağbetini de göstermeye yeterlidir. 33 Kitap zarif ama latifeli nesirle
yazılmış bir dizi ibret masalını içerir. Mevcut kataloglarda Hümdyunndme ge
nellikle, adını ana kahramanları iki çakaldan alan Arapça fabl kitabı Kelile ve
Dimne nin Farsça tercümesi olan Envar-ı Süheyli'nin ("Süheyl Yıldızının ışıkla
'
rı") bir Osmanlıca tercümesi olarak geçer. Farsça metin 15. yüzyıl sonlarında Ti
murlu sarayında Hüseyin Vaizü'l-Kaşifi tarafından hazırlanmıştı; Timurlu sarayı
16. yüzyıl Osmanlıları için saray nezaketinin ve zevkinin bir modeliydi.34 "Kırk
Vezir Hikayeleri" de Arapçadan yapılmış bir tercümedir; ilk versiyonu II. Murad'a
(hd 142 1 -44, 1448-51) sunulmuştu. Temiz bir genç ile şehvetli bir üvey anneyi
konu alan bir hikaye dizisidir; Şehndme'deki Siyavuş ve Sudaba hikayesini ha
tırlatan bu mecaz, Bin Bir Gece Masallan üslubunda her biri kırk vezirce akta
rılan çok sayıda masalın anlatılınasına olanak verir. Bobavi'nin aynı bölümde
sözünü ettiği diğer iki kitap Bin Bir Gece Masallan ve Seyyid Battal'dır. Seyyid
Battal Bizanslılarla dövüşmüş ve sonunda şehit düşmüş bir Emevi savaşçısına
dayandırılan bir destan kahramanıydı. Osmanlı devletinin kuruluş dönemindeki
fütuhat anlayışının yadigarı bir dizi Osmanlı halk masalında örnek alınan ki
şiydi. 35
Bobavi'nin mülemma kalıbı üzerine paragrafını "ve başka türden romanlar"
ibaresiyle bitirmesi ilginçtir. islam dünyasıyla ilgili bir 1 7. yüzyıl metnini çevi-
32 Sir James W. Redhouse, A Turkish and English Lexicon, New Edition (Beyrut: Lübnan Kütüpha
nesi, 1996) .
33 Fisher ve Fisher, "Bobovi's Description", 78. Mülemma kalıbma ilişkin birdeğerlendirme için aynca
bkz. Necipoğlu, Architecture, Ceremonial and Power, 1 ı4-15. Fisher ve Fisher Hümdyfinname'nin
III. Murad döneminde tercüme edildiğini belirtir; ama ı. Süleyman döneminden kalma resimli ver
siyonlar vardır. Topkapı Sarayı kütüphanesinde bulunan resimli versiyonlardan biri I. Süleyman'a
1 543/44'te sunulmuştu (TSMK, R. 843) . Diğeri Mısır vergi tahsildan Mustafa Paşa için 1567'de
Mısır'da hazırlanmıştı (TSMK, H. 359) . Hümdyfinname için bkz. Zeren Tanındı, "Osmanlı Yöne
timindeki EyaJetlerde Kitap Sanatı", Papers Submitted to International Symposium on Ottoman
Heritage in the Middle East, c. II, ed. Şebnem Ereebeci ve Aysu Şimşek-Canpolat (Ankara: Atatürk
Kültür Merkezi, 2001), 501-8. "Kırk Vezir"in resimli bir versiyonu istanbul üniversitesi Kütüpha
nesi'ndedir (T 74 15). Karatay, Topkapı Müzesi Kütüphanesi Türkçe, no. 2832-43.
34 Osmanlıların Timurlu sarayına hayranlığı konusunda daha geniş bilgi için bu kitabın altıncı bö
lümüne bakınız.
35 Kafadar, Between Two Worlds, 63. "Kırk Vezir" için bkz. Encyclopedia qf Islam, New Edition
(bundan sonra EI2), "Sheykhzade" maddesi (Kathleen Burrill) .
56
ORTAK BiR SARAY KÜLTÜRÜNÜN YARATILIŞI, . . .
57
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
!arına işaret eder. Padişah ailesinin yanı sıra devlet görevlilerinin Osmanlı ha
nedanının temel tarihi konusunda bu kitap aracılığıyla eğitilmesi mümkündü. 39
Benzer şekilde, dördüncü bölümde ele alınacak olan değerli yazmalardan biri
olan ve Osmanlıların tarihini ve islam tarihindeki yerini konu alan Zübdetü't
tevarih'in ("Tarihin HüH1sası") bir nüshası Darüssaade Ağası Mehmed Ağa'nın
elindeydi. Darüssaade ağası padişah ailesinin cariyelerle birlikte yaşadığı hare
min en üst mertebedeki görevlisiydi. İsmail Hakkı Uzunçarşılı genç şehzadele
rin derslerini Topkapı Sarayı'nda darüssaade ağasının dairesindeki hocalardan
aldığını ileri sürer. 15. yüzyılda inşa edilen Edirne Sarayı'nın hareminde de,
darüssaade ağasının konutuna bağlı ana kapının yukarısında şehzadelerin bir
eğitim dairesi vardı.4 0 Şehzade Mehmed (sonradan III. Mehmed) yönetirnde tec
rübe kazanmak üzere 1 582 'de Manisa'ya sancakbeyi olarak gönderilineeye ka
dar Topkapı Sarayı'nda babasıyla birlikte kaldı. Gördüğü eğitim konusunda pek
bilgimizin olmamasına karşın, Manisa'ya gidişinden hemen önce Sinan Paşa
gibi vezirlerin ya da Safevi şahı gibi yabancı hükümdarların ona hediye olarak
verdiği kitapları biliyoruz. Bu kitaplar arasında Kur'an nüshalarının yanı sıra,
Şehname, Nizami'nin Hamse'si ve Hafız Divan'ı gibi Farsça klasikler ve sayısız
resimli örnekler vardıY Bir başka deyişle, şehzadelerin eğitimi beraberlerinde
hediye olarak götürdükleri kitaplar aracılığıyla sancaklarda sürmekteydi.
16. yüzyıldan sonra artık sancaklara gönderilmeyen şehzadeler, haremde sıkı
gözetim altında tutulmaya ve bütün eğitimlerini siyahi hadım ağaların dairesinde
görmeye başladılar; böylece kitaplara orada ulaşma fırsatını buldular.42 18. yüzyıl
başlarında Osmanlı hizmetindeki siyahi hadım ağalada ilgili bir risale yazan Derviş
Abdullah, hadım ağalar ve padişahlar arasındaki yakınlığın daha eğitim sürecinin
başlarında şehzadelerin hadım ağalardan okumayı öğrendikleri sırada kurulduğu
nu belirtir. Bu yazarın özelliği Eski Saray'da 1680'den 1698'e kadar baltacı ocağın
da çalışırken, siyahi hadım ağalar arasında yaşamış ve çoğunlukla onların eğiti
mini üstlenmiş bir kişi olmasıdır. Abdullah bazı baltacıların iki kutsal şehirle ilgili
vakıflara hizmetten sorumlu olduklarını açıklar; bu durum söz konusu vakıfların
hesaplarını denetleyen darüssaade ağalarıyla daha ileri bir bağlantıya işaret eder.43
58
ORTAK BiR SARAY KÜLTÜRÜNÜN YARATILIŞI, . . .
44 istanbul'un ıs. yüzyıldaki sosyal atmosferi için bkz. Shirine Hamadeh, The City's Pleasures: Istan
bul in the Eighteenth Century (Seattle: University of Washington Press, 2007) ; okuruayı sökmeye
ve Kur'an'ı hatmetroeye ilişkin kutlamalar için bkz. Tezcan, Osmanlı Sarayının Çocukları, ı71-77.
45 Lalalık makamı için bkz. Uzunçarşılı, ilm{ye, ı45-49.
59
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
bir belge, bize bu kitapların adlarını verir.46 Aynı kitaplar dört yıl sonra Molla
Kasım'ın halefi Ali Çelebi'nin üzerine geçirildi. Liste 65'i aşkın kitap adını içerir.
Mustafa Ali'nin III. Murad'a saray kütüphanesinden yararlanmasına izin veril
mesi halinde, onun için rakamların gizli anlamları (numeroloji) üzerine eserler
yazabileceğini bildirmesinden anlaşıldığı üzere, tamamen saray dışından bir ki
şinin kitaplara ulaşması dahi akla yakın bir şeydiY
Hazine kitapları yüksek rütbeli görevliler, aile mensupları ve kapıkulları
arasında da dolaşırdı. Hazinedeki bir Kur'an listesinin yanında, Kur'an'lardan
birinin "Vezir Piyale", yani Piyale Paşa (ö. 1578) tarafından okunmak üzere alın
dığına dair bir kayıt vardır. Bu Kur'an hazineye Sultan Süleyman tarafından
hibe edilmişti. 48 Defterlerde Gazanfer Ağa'nın adı da karşımıza çıkar: Harflerin
batıni anlamları üzerine bir 13. yüzyıl kehanet eseri olan Şemsü 'l-maarjfin bir
nüshasını 1600-01 'de aldığı anlaşılır. Aynı belgede padişahın sohbet arkadaşı
("musahib") Ağa İsmail'in Ferec bade 'ş şidde'nin ("Sıkıntıdan Sonra Ferahlık")
-
60
ORTAK BiR SARAY KÜLTÜRÜNÜN YARATILIŞI , . . .
52 Bibliotheque Nationale, Cabinet des Estampes, Od. 5 (4), Costumes de La Cour du Grand Seigneur,
tarih 1 630, res. no. 146 ve Viyana Avusturya Ulusal Kütüphanesi, kod. no. 8562-64 (Eug. Q 27),
fo!. 159b-160a, "Una delle.figlie del Serraglio che sanno legger, seriver et cantar l'Alcorano".
53 Zeren Tanındı, SiJ'er-i Nebi: İslam Tasvir Sanatında Hz. Muhammed'in Hayatı (İstanbul: Hürriyet
Vakfı Yayınları, 1984), 31-2.
54 Chester Beatty Kütüphanesi [bundan sonra CBK] , T. 419, fo!. 2b. Notun daha geç tarihli olmasına
karşın, benzer bir senaryoyu bu kitapta ele alınan dönem için tasadamak mümkündür. Yazma
ların hazırlanışını çok sonraki bir tarihe kadar etkilemeyen matbaanın kuruluşu bir yana bırakı
lırsa, Osmanlı sarayının kitap kültürü 16. ve 18. yüzyıllar arasında pek değişmedi. örneğin, bazı
yazmaların 19. yüzyılda yeniden cildenerek Yıldız Sarayı'na taşınması ve Sultan Abdülaziz'in
annesi Pertevniyal Valide Sultan'ın III. Murad'a ait Zübdetü't-tevdrih nüshasını 1861-76'da yap
tırdığı caminin vakfına bağışlaması, Osmanlı eliti açışından bu eserlerin taşıdığı önemin ve itiba
rm sürdüğüne işaret eder.
55 19. yüzyılda eski Osmanlı yazmalarına dönük ilgi, analiz edilmesi gereken bir konudur. Burada
Yıldız Sarayı kütüphanesinin kurulmasıyla birlikte, Topkapı koleksiyonlarındaki bir dizi yazma
nın yeniden ciltlendiğini, temizlenip yenilendiğini ve yeni saraya taşındığını belirtmek yeterlidir.
61
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
bağışlayan Hadice Turhan Sultan örneği de var elimizde. 56 Bu kalıp elit tabakanın
erkek mensuplannın imaretiere kitap bağışlamasıyla paralellik gösterir
Kadınlar sadece erkek atalanndan veya akrabalanndan kitap devralmakla
kalmaz, kendi adianna kitap hamiliğini de üstlenirlerdi. III. Murad'ın kızlanndan
ikisi, Ayşe Sultan ve Fatma Sultan Meta/i üs-saade ve menabi üs-s{yade ("Uğur
lu Yıldızların Yükselişi ve Yüceliğin Kaynakları") yazmasının birer tercümesine
sahipti. 57 Söz konusu kitap müneccimlik, mucizeler ve cinler, ve kahinlik üzerine
yazılmış üç risalenin Osmanlıcaya bir tercümesidir; resimli nüshalan kızianna
hediye eden III. Murad'ın talimatıyla çevrilmiştir. Metindeki karmaşık astroloji
ve sayı tabloları, metinden yararlanmanın bir nebze okuryazarlıktan fazlasını
gerektirdiğine işaret eder. Metnin zorluğu ı. Ahmed için hazırlanan alarnet kita
bıyla çarpıcı bir tezat taşır; iri harflerle ve çok sade bir dille hazırlanan bu kitabı
anlamak ya da kullanmak için peygamberlerin hikayelerine dair temel bir bilgi
yeterlidir. 58 Müneccimlik kitaplannın sırf onlara sahip olmanın itibarından dolayı
edinilmiş olması ve sahiplerinin çapraşık tablolan belki de hiç kullanmamış ol
ması elbette mümkündür. Bu durum uzmanlar arasında kadınların resimli yazma
hamiliği üzerinde nadiren durulmasına karşın, kadınların Osmanlı yazmalannın
hitap ettiği hedef kitle içinde kesinlikle yer aldıklan gerçeğine gölge düşürmez.
Kadın saraylılar başka yerlerde hazırlanmış kitaplan da satın alırlardı:
ı. Selim'in kızı ve ı. Süleyman'ın kız kardeşi Şah Sultan'ın terekesinden satın
alınan Nizarni'nin Hamse'sinin iki nüshasına ellişer altın sikke ödenmişti. 59
Ayrıca, Pertevniyal Sultan gibi hamiler hazineye ait eserleri kurdukları yeni vakıflara bağışladı
lar. Pertevniyal Sultan için bkz. Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Çağlar
boyu Anadolu'da Kadın: Anadolu Kadınının 9000 Yılı (İstanbul: T.C. Kültür Bakanlığı Anıtlar
ve Müzeler Genel Müdürlüğü, 1993), 239-4 1 . Aralarında III. Murad için hazırlanmış Zübdetü t '
tevarih nüshası da olmak üzere, Türk ve islam Eserleri Müzesi'ndeki bir dizi yazma onun vakfın
dan gelmiştir.
56 Kültür Bakanlığı, Çağlarboyu Anadolu 'da Kadın, 231. Hadice Turhan Sultan için bkz. Lucienne
Thys Şenocak, Ottoman Women Buı1ders: The Architectural Patranage qfHadice Turhan Sultan
(Burlington, VT.: Ashgate, 2006) . İsmail Erünsal Ottoman Libraries: A Survey qf the History,
Development and Organization qf Ottoman Foundation Libraries kitabında (Cambridge, Mass.:
Yakındoğu Dilleri ve Edebiyatları Bölümü, Harvard Üniversitesi, 2008, 40-61), çeşitli Osmanlı baş
kadınları ve valide sultanları tarafından kurulmuş vakıflara bağlı kütüphanelerden söz eder.
57 Ayşe Sultan'ın nüshası Pierpont Morgan Kütüphanesi'nde (M. 788), Fatma Sultan'ın nüshası
Bibliotheque Nationale'dadır (suppl. turc 242) . Ayşe Sultan lll. Mehmed döneminde sadrazamlığa
getirilen İbrahim Paşa'yla, Fatma Sultan ise lll. Murad döneminde üç kez sadrazamlık yapan Si
yavuş Paşa'yla evlendi. Morgan Kütüphanesi nüshasının içeriğine ve resimlerine ilişkin kapsamlı
bilgi için bkz. Barbara Schmitz et al., Islamic and Indian Manuscripts and Paintings in the Pier
pont Morgan Library (New York: Pierpont Morgan Kütüphanesi, 1997), 71-84. Paris yazmasının
yorumlu bir tıpkıbasımı için bkz. The Book qfFelicity (Barcelona: M. Moleiro Editor, 2007) .
58 TSMK, H. 1 703. Serpil Bağcı, "The Falnama of !. Ahmed", Massurnch Farhad ve Serpil Bağcı, ed.,
Fa/nama: The Book qf Omens (Washington, D.C.: Arthur M. Sackler Galerisi, Smithsonian Insti
tution, 2009) .
59 TSMA, D. 34, fo!. 35r. Ayrıca bkz. Çağlar Boyu Anadolu 'da Kadın, 229, kat. no. C56.
62
ORTAK BiR SARAY KÜLTÜRÜNÜN YARATILIŞI, . . .
Mehmed adıyla tahta çıkacak olan torununun sünnet düğünü sırasında resimli
bir Şehname hediye olarak sunulmuştu. Hediyeyi veren kişi Divan-ı Hümayı1n
üyelerinden Siyavuş Paşa'ydı.61 Söz konusu yazmalar Şiraz'da hazırlanmıştı ve
Şirazi yazmalar 16. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı elit arasında revaçtaydı.
Hanımların modaları takip ettiği açıktır: Osmanlı elit tabakasındaki kadınların
edindiği yazmaların gerek nitelik, gerekse içerik bakımından erkek çağdaşları
na ait yazmalardan ayrı olmadığı söylenebilir.
Topkapı'daki kitap dolaşımını konu alan yukarıdaki inceleme, ister üst düzey
devlet hizmetleri için yetiştirilen içoğlanları olsun, ister kapıkulları, vezirler, hekim
ler ya da diğer devlet görevlileri olsun, isterse de haremdeki kadınlar ya da hane
dan mensupları olsun, bütün saray sakinlerinin hazinedeki kitap koleksiyonundan
yararlandığını apaçık gösterir. Elinizdeki kitapta incelenen bütün resimli tarihierin
eninde sonunda hazineye girmiş olmasından, sarayın içindeki ve dışındaki bu ge
niş hedef kitleye mensup olanların aynı zamanda tarih eserlerinin öngörülen okur
ları oldukları sonucu çıkar. Hanedanın ve elit tabakanın eğitiminde oynadığı önem
li rolden dolayı, hazinedeki kitaplar yüksek mevkilerdeki Osmanlılar arasında ortak
bir saray kültürüne temel sağlardı. Sonraki sayfalarda Osmanlı saraylılarına ait
kitapların incelenmesi, yönetici elit tabakada bu ortak zevklerin saraydan ayrıldık
tan sonra edindikleri yazmalada sürdüğünü ortaya koyacaktır. Sarayın etrafında
toplandığı nüveyi oluşturan padişahların estetik ve düşünsel zevkleri de hazinedeki
kitaplara ulaşmalarıyla ve bu kitapların eğitim ve eğlencede kullanılmasıyla olu
şurdu. Şimdi söz konusu dönemin padişahlarını ve onlara ait kitapları ele alacağım.
Padişahlar ve Kitapları
60 Uluç Turkman Governors kitabında (s. 475), bu yazmanın 1 533 tarihli bir Şehname (TSMK, H.
1482) olduğunu belirtir. Yazmanın üstündeki bir notta "Şehname büyük Hatice Sultanundur"
ibaresi yer alır. Hangi Hadice Sultan'ın kastedildiğini bilmiyoruz; ama bu kişinin 1 7. yüzyılda
yaşamış olan Hadice Turhan Sultan ya da ı. Selim'in kızı Hadice Sultan olabileceği kanısındayım.
61 Gelibolulu Mustafa Ali (Ali öztekin, ed.) , Camiü'l-BuhCtr der Mecalis-i Sur (Ankara: Türk Tarih
Kurumu Basımevi, ı996), 30.
63
SARAYlN iMGELERi - OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim 1 .02. Sultan III. Murad (hd 1574-1 595) kütüphanesinde (resim, sağ sayfa; metin, sol
sayfa) . Cennab!'nin Cevahir el Garaib Tercümet Bahr el-Aca'zö ("Mucize Cevherleri Harikalar
Denizi Tercümesi") adlı yazmasından bir folyo, istanbul, 1 582 . Mustafa el-Hariri'ye atfedilir.
Harvard Art Museums/Arthur M. Sackler Museum, The Edwin Binney, 3rd Collection of
Turkish Art at the Harvard Art Museums, 1985.219.2. Photo: Katya Kalisen © President and
Fellows of Harvard College.
64
ORTAK BiR SARAY KÜLTÜRÜNÜN YARATILIŞI, . . .
içoğlanlarına ait odaların arkasında" yer aldığını, daha özel bir kütüphanenin
ise padişah dairesine bağlı olduğunu belirtir. 62 Vakayinamelerde aktarılan bir
dizi anekdotun yanı sıra Osmanlı yazmalarındaki resimler de bunu doğrular. 16.
yüzyıl sonlarından kalma bir yazınada III. Murad'ı kütüphanesinde gösteren bir
portre, Osmanlı hükümdarının kitaplarıyla hemhal olduğu ortamı canlandırır (re
sim 1 .02) . Padişah çeşitli boylarda kitapların yatay olarak istiflendiği iki kitap rafı
arasında oturmaktadır. Önünde fıskiyeli havuz bulunan kubbeli bir köşkün içinde
olması, buranın bir dinlenme mekanı olduğuna işaret eder. Sahne III. Murad'ın
kitaplarının Has Oda'da nasıl tutulduğuna dair sözlü tasvirlerle uyuşur. Padişahın
hekimi Has Oda'daki "cam kapılı iki dolap"ta padişahın "sıkça okumayı alışkanlık
edindiği iki düzine kadar tezhipli kitap" bulunduğunu belirtir. "Bu dolaplar alçak
olduğundan, Türk tarzında oturulunca camın şeffaflığından dolayı kitapları gör
mek mümkündür. Padişah bu sayede kolayca çıkarıp alabileceği kitapları okuma
ya müpteladır."63 Has Oda'daki iki cam dolap muhtemelen bu resimde tasvir edi
lenlerdir ve padişahın oturduğu yerden kitaplar salıiden de sıkça yararlanılabilecek
biçimde el altındadır. Padişahın sağında hizmetkarları vardır; soluna düşen kapı
aralığında ise muhtemelen saraydaki yüksek rütbeli hadım ağalardan biri olan
sakalsız bir figür tek başına ayakta durmaktadır. Resmin alt kısmını dört cüce ve
sarayın başka iki hizmetkarı doldurmaktadır. Dip taraftaki sürahiler ve tabaklar,
bu ortamda yiyecek de ikram edildiğine işarettir.
ı. Süleyman'ı özel kütüphanesinde oğullarından biriyle sohbet ederken gös
teren bir resim aynı ortamı yansıtır (resim 1 .03) . Padişahın arkasında yanla
masına istif edilmiş kitaplada dolu bir dolap, önünde ise bir yazı sehpası vardır.
Sehpanın muhtemelen yazı araçlarının ve kağıtların bulunduğu bir çekmecesi
açıktır. Padişah her iki yanındaki sehpaların birinde mürekkep hokkaları, diğe
rinde küçük bir kitap istifi durmaktadır. Yazı sehpasının öbür tarafındaki şehza
de, babasının yüzüne bakmaktadır; saray cüceleri ve hizmetkarlar da huzurda
dır. Padişahları kitaplarıyla birlikte ve nedimleri arasında tasvir eden iki resim,
okuma için tenha bir ortam yerine sosyal bir ortamın seçildiğine işaret eder.
Kitapların çoğu kez yüksek sesle okunınası böyle bir çerçeveyi gerektirir; ayrıca
kitaplardan yararlanmanın edilgen bir bilgi özümseme sürecinden çok, toplu bir
eğlence biçimi olduğu izlenimini verir.
Metinterin yüksek sesle okunması, dönemin vakayinamelerindeki çeşit
li anekdotlarda karşımıza çıkan bir motiftir. örneğin, ı. Süleyman yemek yer-
62 Domenico Hierosolimitano, Domenico 's Istanbul, giriş ve yorum bölümeri ekleyerek çeviren Mic
hael Austin, ed. Geoffrey Lewis (E. ). W. Gibb Memorial Trust: ingiltere, 2001), 2 1 .
6 3 Domenico Hierosolimitano, Domenico 's Istanbul, 2 1 .
65
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim 1 .03. ı. Süleyman'ın oğluyla sohbeti. Şernailname-i Al-i Osman, Talikizade, istanbul,
1593-94, Topkapı Sarayı Müzesi, A 3592, fo!. 79a. (Foto: Hadiye Cangökçe)
66
ORTAK BiR SARAY KÜLTÜRÜNÜN YARATILIŞI, .
II. Selim tahta babası I. Süleyman'ın ölümü üzerine çıktı. Süleyman'ın impara
torluğu yönetmeye muktedir bir dizi oğlunun olması nedeniyle, Selim'in veliaht
şehzade tayin edilişi oldukça sorunlu geçmişti. Süleyman'ın oğulları arasındaki
dramatik kavgalar dizisinin son halkası olarak 1 559'da Konya'da yapılan muha
rebede, Selim geriye kalmış tek rakibi konumundaki kardeşi Bayezid'i yenilgiye
uğrattı.66 Böylece Kütahya'daki sarayında 1562 'den 1566'ya kadar süren son
şehzadelik yılları huzur içinde geçti.
II. Selim'in kısa saltanat dönemi Osmanlı saray kültüründe kökleri Süley
man döneminde yatan, ama sonuçları ancak III. Murad döneminde kolayca gö
rülür hale gelen dönüşümler açısından bir filizlenme evresi sayılabilir. Bu dö
nüşümler padişah maiyetinin ve saray efradının siyasette daha büyük önem
kazanışını ve ardından hanedan mensuplarının (padişah dahil) , bürokratların
ve kapıkullarının üstlendikleri rollerin yeniden tanımlanışını kapsar.
64 Necipoğlu, Architecture, Ceremonial and Power, ı53 ve Luigi Bassano, 1 Costumi et 1 modiparti
colari della vita de' Turchi, ed. Franz Babinger, ı545 tarihli Roma baskısının bir tıpkıbasımıyla
birlikte (Münih: Casa Editrice Max Hueber, 1963) 47-8 (fo!. 20r-v) .
65 ı. Süleyman'ın ve III. Murad'ın kütüphaneleri için bkz. Necipoğlu, Architecture, Ceremonial and
Power, 1 52-5. I. Ahmed'in ve III. Ahmed'in kütüphaneleri için bkz. Çağman ve Tanındı, The Top
kapı Saray Museum, 1 1-14.
66 II. Selim döneminin başlıca siyasal ve askeri olayları için bkz. islam Ansiklopedisi [bundan sonra
İA) , "Selim II" maddesi (Şerafeddin Turan) . Selim'in tahta çıkışı çerçevesindeki olaylar için bkz.
Leslie Peirce, "The Family as Faction: Dynastic Politics in the Reign of Süleyman" ve Alan Fisher,
"Süleyman and His Sons", Soliman le Magnjfique et son Temps, ed. Veinstein, 105-16; 1 1 7-24.
67
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
67 Fleischer, Bureaucrat and Intellectual, 33-40; Ali, Künhü 'l-ahbdr, fo!. 2 1 8a-2 19a.
68 Fleischer, Bureaucrat and Intellectual, 34.
69 Nigiiri'nin biyografisi için bkz. Mustafa Ali, Menakıb-ı Hünerveran, ed. Mahmud Kemal İbnüle
min (İstanbul: Matbaa-yı Amire, 1926) , s. 63; Gülru Necipoğlu, "A Period of Transition: Portraits
of Selim Il", "Prince Selim practicing the royal sport of archery", "Prince Selim 'the sot' holding a
wine cup" ve "Musical gathering at the court of Prince Selim", The Sultan 's Portrait, ed. Kangal,
kat. no. 3 1 . 1 ; 31.2; 32 , 202-3; 222-3; 226; 227.
70 Haluk İpekten, Divan Edeb(yatında Edebi Muhitler (İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı, 1996) , 1 18-25.
68
ORTAK BiR SARAY KÜLTÜRÜNÜN YARATlLlŞ! ,
Resim 1 .04. Solda: Şehzade Selim nedimleriyle birlikte. Haydar Reis, Ca. 1561-62 . AKM
002 19, Aga Khan Museum Collection, © Aga Khan Trust for Culture, Geneva .
Sağda: Şehzade Selim nedimleriyle birlikte. Haydar Reis, yak. 1561-62 . The Edwin Binney,
3rd, Collection of Turkish Art at the Los Angeles County Museum of Art (M. 85.237.20).
Los Angeles County Museum of Art, Los Angeles, U.S.A. Digital image © 2009 Museum
Associates/LACMA/ Art Resource, NY.
razam Sokollu Mehmed Paşa'nın çabalarının bir sonucudur.71 Padişahın ani ölü
münden dolayı sadece sekiz yıl başta kaldığı elbette unutulmamalıdır. Oğlu III.
Murad için hazırlanan Şehndme-i Selim Han (1571-1581) adlı kitaba Selim daha
hayattayken başlanmıştı; bu eser padişahın danışman çevresinin etkisini yansı
tır. ikinci ve üçüncü bölümlerde kitabı ayrıntılı olarak inceleyeceğiz.72 Sadrazam
Sokollu Mehmed Paşa'nın sanat hamiliğindeki ve imparatorluğun idaresinde
ki rolü padişahınkinden neredeyse daha büyüktü. ikili arasındaki dinamikleri
üçüncü bölümde ele alacağız.
Topkapı Sarayı Arşivleri'nde Selim'in son yıllarından kalma belgeler, çoğun
lukla klasik Farsça şiirler okuduğunu gösterir. Hazineden okumak üzere Hafız
Divdn'ını, Şehndme'nin çeşitli ciltlerini, Cam! Divan'ını ve Rumi'nin Mesnevi'si-
71 TSMK, H. 1 339, yazarı Feridun Ahmed Bey. Bu eser üçüncü bölümde ayrıntılı olarak incelenecek
tir; Sokollu'yla bağlantısının ele alındığı ilk çalışma için bkz. Necipoğlu, "A Period of Transition",
202.
72 Ayrıca bkz. Emine Fetvacı, "The ?roduction of the Şehniime-i Selim Han", Muqarnas 26 (2009),
263-315.
69
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
73 TSMA, D. 3261, foi. 3a: Sene 982 mah-ı Reb{yü 'l-ahirün evasitında Padişah -hazretlerine 3 kıt'a
Divan-ı Hijiz; sene 982 mah-ı MuharremdeJinlz Şehnamenün dördüncü cildi geldı; beşinci cıldi
sultana teslim; sene 982 mah-ı Cemaz{yü'l-evvelde padişah hazretleri kendüleri sancakdan ge
türdügü Divan-ı Camf üç kıt'asın aldı; sene 982 mah-ı Cemaz{yül ahirün gurresi padişah hazret
lerine dibdçesi musavver Mesnevi-yi Mevlevf virildü.
74 Mesela bkz. Bağcı, et al., Osmanlı Resim Sanatı.
75 Bekir Kütükoğlu "Şehnameci Lokman" makalesinde ( Vekayi'nüvis: Makaleler, istanbul: Fetih Ce
miyeti, 1994, 7-16), Lokman'ın atanma tarihini Başbakanlık Arşivleri'ne (Mühimme Defteri 33,
1 89, no. 380) dayanarak, 1569 olarak aktarır. Hünerndme'nin ilk cildinde (TSMK, H. 1523, fol.
229a-230a) aynı yıl verilir.
76 Nev'izade Ata'!, Hedd'ikü 'l-hakd'ikfi tekmıleti'l-şakd'ik, dizinle birlikte tıpkıbasım, Şakaik-i Nu
man{ye ve Zeyı1leri, ed. Abdülkadir özcan, c. 2 (İstanbul: Çağrı Yayınları, 1989), 395.
77 lll. Murad'ın son günleri için örneğin bkz. Ali, Künhü'l-ahbdr, fol. 415a-417a ve Fleischer, Bureaucrat
and Intellectual, 151-52. Aynca bkz. İA , "Murad lll" maddesi (Bekir Kütükoğlu); E/2, "Muriid III"
maddesi (A.H. de Groot). Onun döneminde Galata'da bir rasathane kurulması çerçevesinde gelişen
olaylar, astronomiye ilgi duyduğuna işaret eder. Aynca bkz. Bağcı, "The Falnama of ı. Ahmed", 72-3.
70
ORTAK BiR SARAY KÜLTÜRÜNÜN YARATILIŞI , . . .
Dindar bir padişah olan III. Murad, Halveti tarikatının piri Şeyh Şüca'nın (ö.
1582) sadık bir müridiydi; gördüğü rüyaların tasvirlerini ona sıklıkla gönderirdi.
ilahiyat üzerine bizzat bir risale yazmıştı. Hazreti Muhammed'in hayatını resimli
olarak anlatan altı ciltlik S(yer-i Nebi'yi yazdırması da ruhani konulara ilgisini
gösterir. Bu kitap daha sonraları "müceddid" (hadislere göre her yüz yılda bir
dini yenilernek üzere dünyaya gelen kişi) olarak anılacak olan III. Murad'ın daha
geniş kapsamlı bir programının parçasıydı. 78 Yaygın inanış onun başta olduğu
döneme denk gelen 10. yüzyıldaki müceddidin özellikle önemli olacağı yönün
deydi.?9 Padişahın tasavvufi eğilimleri, saltanatı sırasında tarikatların güçlen
mesini getirdi ve Halveti tarikatı sarayda en nüfuzlu konuma ulaştı. 80
Murad tıpkı babası ve dedesi gibi şairdi. Şiirlerini içeren Divan mücevher
kaplamalı bir kılıf içinde, haremdeki cüce hadım ağalardan biri olan Zeyrek Ağa
tarafından ona sunulmuştu. Bu şiirlerin dünyevi kaygılardan uzaklığın bir işa
reti gibi yorumlanabilecek tasavvufi-mistik havasına karşın, Murad açgözlü ol
masıyla tanınan bir kişiydi.81
16. yüzyılın ikinci yarısı Osmanlı sarayı açısından keskin geçişlerin yaşan
dığı bir dönemdi. Süleyman'ın gözdesi Hürrem Sultan'la başlayan ve II. Selim'in
zevcesi ve III. Murad'ın annesi Nurbanu Sultan'la devam eden bir süreçte, şeh
zadelerin anneleri eski adet uyarınca oğullarıyla birlikte sancaklara gitmek ye
rine, payitahtta kalmaya başladılar. Aslında, Osmanlı şehzadelerini idarede ye
tişmeleri için sancakbeyliğine atama geleneği de kısa bir süre sonra terk edildi.
Sancağa gönderilen son Osmanlı şehzadesi III. Murad'ın oğlu III. Mehmed oldu.
Uygulamanın sürdürülmemesi veraset kavgalarının ve sarayda artan siyasal
hizipçiliğin yanı sıra padişahların değişen yaşam tarzlarıyla da bağlantılıydı. 82
Hanedan mensuplarının daha çok istanbul'da kalması, padişahın çevresin
deki güçlü aracıların sayısını artırdı. özellikle padişahın zamanını orduyla birlikte
sefere çıkmak yerine daha çok Topkapı Sarayı'nda geçirmesiyle, saray sakinleri
71
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
siyasal arenada önemli oyuncular haline geldi. 16. yüzyıl sonlarının Osmanlı si
yasal sisteminde padişaha yakınlık kilit önem kazandı. Böylece sarayda padişahla
düzenli temas içinde olanlar, yani darüssaade ve babüssaade ağaları, hanedan
mensupları ve sırdaşlar daha etkili olmaya başladı.
Dönemin bazı kişilerine göre, bu değişiklikler sorunluydu. lll. Murad ara
larında bir dizi cüce ve dalkavuğun da bulunduğu sohbet arkadaşlarının dev
let işlerine karışmasına göz yumduğu için bazı aydınlarca eleştirildL 83 Bu kişi
ler resmi bir konum taşımamalarına karşın, padişaha yakınlıklarından dolayı
önemli güce sahipti. Babasının ölümü üzerine tahta çıkan III. Mehmed'in ilk
işlerinden biri, dönemin vakayinamelerinde anlatıldığı üzere, resmi konum taşı
mayan cüceler ve dilsizler gibi kişileri saraydan uzaklaştırmak oldu. 84
öte yandan, Sokollu Mehmed Paşa'nın ölümünü (1579) izleyen on beş yılda,
sadrazamlık ve seraskerlik makamları dört kişi arasında el değiştirdi; bu sadra
zamların siyasal ve mali gücü daha kısa görev süreleriyle kısıtlandı. Sadrazamlar
sadece iki ya da üç yıl görevde kalırken, darüssaade ve babüssaade ağaları gibi
diğer saray görevlilerinin daha uzun süre makamlarını korumaları saraydaki nü
fuzlarını artırdı. Sadrazamların görev sürelerinin kısalışı, çeşitli saray hizipleri ara
sındaki iktidar kavgalarının yaygınlaşmasının göstergesi de olabilir. Görev sürele
rindeki bu farklılık, iki kesim arasındaki güç dengesinin değişmesinde etkili oldu.
Güç dengesindeki değişim ve bunun padişahın yaşam tarzı tercihleriyle
bağlantısı, lll. Murad'ın Has Oda'yı sarayın erkek ağırlıklı üçüncü avlusundan
harerne taşımasında da gözlemlenebilir. 16. yüzyılın ikinci yarısında Topkapı
Sarayı'nda Nurbanu Valide Sultan'a, padişahın çeşitli eşlerine, çocuklarına ve
siyahi hadım ağalara yeni daireler sağlamak üzere haremin genişletilmesini de
kapsayan mimari dönüşümler, harem mensuplarının artan siyasal öneminin
göstergesiydi ve padişahların gittikçe saraydaki eğlenceli bir hayatı askeri başa
nlara tercih etmelerini yansıtmaktaydı. 85
83 Bu dönemde Osmanlı sarayında meydana gelen değişikliklerin bir analizi için bkz. Fleischer,
Bureaucrat and Intellectual; Necipoğlu, Architecture, Ceremonial and Power. Nitekim tarihçi Mus
tafa Ali Nushatü's-selatin kitabında, hükümdarın çevresindeki nedimlerin ne tür kişiler olması
gerektiği konusuna tam bir bölüm ayırır; III. Murad'ın ve II. Selim'in saray çevresindeki bir dizi
kişiyi eleştirir. Bkz. Ali, Nushatü's-selatin, 1: 41-46. Aynca bkz. Douglas Howard, "Genre and
myth in the Ottoman advice for kings literature", The Early Modem Ottomans: Remapping the
Empire, ed. Virginia Aksan ve Daniel Goffman (Cambridge ve New York: Cambridge University
Press, 2007) , 137-66.
84 Selanik! Mustafa Efendi, Tarih-i Selanikf, 2 cilt, ed. Mehmet İpşirli (İstanbul: Edebiyat Fakültesi
Basımevi, 1989) , 2:441 .
8 5 Haremdeki mimari dönüşümler için bkz. Necipoğlu, Architecture, Ceremonial and Power, özellikle
23 ve 92. inziva gereğince padişahın gittikçe saraya kapanmasına ilişkin uzmanca değerlendir
meler için örneğin bkz. Necipoğlu, Architecture, Ceremonial and Power, 15-30, 91-1 10, 162-165;
Peirce, Imperial Harem, 168-77.
72
ORTAK BiR SARAY KÜLTÜRÜNÜN YARATlLlŞ! , . .
73
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Il. Selim öldüğünde, Sokollu Mehmed Paşa bu haberi Manisa'daki şehzade sara
yında bulunan müstakbel padişah III. Murad'a bildirmişti. Onun istanbul'a doğ
ru yola çıkarak, Marmara Denizi'ini kendi himayesindeki kişilerden biri olan
tarihçi ve divan katibi Feridun Ahmed'e ait bir tekneyle geçmesini sağlamıştı.
lll. Murad öldüğünde ise, Şehzade Mehmed'in annesi Safiye Sultan Babüssaade
Ağası Gazanfer Ağa'yla birlikte, Manisa sancağındaki oğluna haber gönderdi ve
istanbul'a gelişini ayarladı. 89 lll. Murad döneminde saray dinamiklerinde ortaya
çıkan değişiklikler bu iki olayın karşılaştırılmasıyla en belirgin biçimde görülür.
lll. Mehmed döneminde Gazanfer Ağa ve Safiye Sultan'ın saraydaki en güçlü
kişiler arasında yer alması şaşırtıcı değildir. III. Murad'ın lalası ve yakın nedimi
olan Hoca Sadeddin de III. Mehmed'in bir danışmanı oldu. III. Mehmed dönemi
boyunca hanedanın köklü otoritesi bu üçlüde somutlaştı.
Tasavvufa ilgi bakımından babasının yolundan giden lll. Mehmed, Halvetl
şeyhleri Aziz Mahmud Hüdai'nin (ö. 1628) ve Abdülmecid Sivasi'nin (ö. 1639)
müridiydi.90 Edebiyata ilgisi anlaşıldığı kadarıyla Osmanlıcaya ve kolay anla-
88 Necipoğlu Age qf Sinan kitabında (s. 257) bu projeleri ayrıntılı olarak anlatır ve Murad'ın
Manisa'da yaptırdığı camiyi inceler (s. 257-65) .
89 İA , "Mehmed III" maddesi (Tayyib Gökbilgin) ve "Murad III" maddesi.
90 Eğri seferinde mutasavvıf Şemseddin Sivas! Efendi de padişaha eşlik etmişti. Padişah onun ölü
münden sonra halefi ve yeğeni Abdülmecid Sivasi'yi istanbul'a davet etti. Bu ikilinin piri olduğu
Şemsiyye tarikat!, 1 7. yüzyıl başlarında Osmanlı topraklarında oldukça güçlü olan Halveti tari
katının bir koluydu. Cengiz Gündoğdu, Bir Türk MutasavvJfi: Abdülmecid Sivasi (1563-1639):
Hayatı, Eserleri ve Tasavvılfi Görüşleri (Ankara: T.C. Kültür Bakanlığı, 2000), 57-60. Aziz Mah
mud Hüdai ve III. Mehmed'le ilişkileri için bkz. Ziver Tezeren, Seyyid Aziz Mahmud Hüdayi (İs
tanbul: Edebiyat Fakültesi Basımevi, 1984).
74
ORTAK BiR SARAY KÜLTÜRÜNÜN YARATILIŞI, . . .
91 Bkz. Bölüm 6 ve Fleischer, Bureaucrat and Intellectual, 1 79-80. ipekten Divan EdebiJ'atı kita
bında (s. 1 32-33) , lll. Mehmed'in şiirle pek ilgilenmediğini ve onun döneminde durumu iyi olan
şairlerin, daha önce kendilerini kanıtlamış kişiler olarak, babasının ve dedesinin dönemlerinde
makamlar elde ettiklerini yazar.
92 Talikizade, Şehname-i hümayun, Türk ve islam Eserleri Müzesi, yaz. no. 1965, fo!. l lb-12a;
ayrıca bkz. Christine Woodhead, Ta'lf/ff-zade's Şehname-i hümqyün: a history qf the Ottoman
campaign into Hungary, 1593-94 (Berlin: Klaus Schwarz Verlag, 1983), s. 19.
93 Selanik!, Tarih-i Selaniki, 2: 548-9.
94 jan Schmidt, "The Egri Campaign of 1596; Military History and the Problem of Sources", Habs
burgisch-Osmaniche Beziehungen: Colloque sous le Patranage du CJEPO, 26-30 Septembre 1983;
published as a volume of Wiener Zeitschrjft.für die Kunde des Morgenlandes, band 1 3 (1985),
125-144. For a visual source on the Haçova Muharebesi'ne ilişkin bir görsel kaynak için, altıncı
bölümde ele alınan Nildiri Divan'ına (TSMK, H. 889, fo!. 6b-7a) bakınız.
95 Hoda Bahş Kütüphanesi, Patna, Farsça Yazma no. 265. Yazmayı bizzat görmedim; ama bana sağ
lanan bir mikrofilmden inceledim. Baki Tezcan'a mikrofilmi benimle paylaştığı için minnettarım.
96 William Griswold, Great Anato/ian Rebellion (Berlin: Klaus Schwarz Verlag, 1983).
97 TSMA, E. 86111 2, hicri tarih 1008. İskendername için bkz. Karatay, Topkapı Müzesi Kütüphanesi
Türkçe Yazmalar Kata/oğu, no. 2746-2770.
75
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
lll. Mehmed Eylül 1603'te, istanbul'un kara surları dışındaki Davud Paşa
Sarayı'nda kalırken bazı yazmaları istetti.98 Bunlardan üçü resimli albümdü ve bi
rinde Sultan Süleyman'ın bir portresi vardı. Kayıtlara göre, padişah yazmalardan
ikisini haremde tutmaya karar verdi ve diğer ikisini hazineye iade etti. Okumak üze
re aldığı eserler arasında Kelzle ve Dimne'nin bir Türkçe tercümesi, bir şair tezkiresi,
dört halifeyi öven bir kitap ve yine tercüme bir astronomi risalesi de vardı.99 Bu ki
tapların hepsi Topkapı Sarayı kütüphanesinde Osmanlıca metinlerle mevcuttur. lll.
Paşayatusunda iken bazı cönkler taleb idüb gönderilen cönklerün suretidir zikr olmur.·
Farsfden Türkfye tercüme olunmış Keliile ve Dimne, kıt'a bir Muaavver cönk kıt'a 3 (belgenin
kenarında şöyle bir not vardır: Biri Sultan Süleyman tasvirı; Bu üç musavver cöngün ikisin
saadetlü padişah içerüye alıkoyub ma bakisi iki kitabdıryerine -hJ.{z o/ındı.)
Tezkeretü'l-şu 'ara kıt'a 1 (16. yüzyıldan kalma iki Osmanlıca tezkere halen Topkapı
koleksiyonlarındadır. Latifi [ö. 1582] ya da Kınalızade Hasan Çelebi, [ö. 1 604]).
Medh-i Çahar Yar-ı güzin, kıt'a 1 Cildi tasvirlü mecmu'a ba hatt-ı nesih, kıt'a 1 Melheme, ci/d
1 (astronomiyle ilgilidir, Farsçadan Türkçeye çevrilmiş ve daha sonra İbrahim Cevri Çelebi [ö.
1654] tarafından nesre dönüştürülmüş olan bir nüsha vardır; bkz. Karatay, Topkapı Müzesi
Kütüphanesi Türkçe Yazmalar Kata/oğu, no. ı627).
100 Mah-ı Rebi'ül aherün 20 . Saadetlü padişah-ı alempenah Davud Paşayatusunda iken Türkf
. .
76
ORTAK BiR SARAY KÜLTÜRÜNÜN YARATlLlŞ! , . . .
lijf [okunmuyorj et'ld 1; Sene 1012 Sinan Paşa Kitabiarından Ahidk-ı Aldy(yi Silahdar Yiislff
Ağaya odada Macar Mehemmede padişahdan alıvirüp ci/d 1; Tlrnakçı Hasan Paşanun
metrukdtlarundan Riimf hattlu horde kıt'a/u bir Mushqf-ı Şerfl silahhddr YiislffAğa sanduk
daş Aliye Piidişahumdan alıvirdü. (Tırnakçı Hasan daha önce Yeniçeri ağalığı yapmıştı; "san
dukdaş" padişahın dört hizmetkarına ait eşyaların nezaretçisine verilen unvandır.)
101 Karatay. Topkapı Müzesi Kütüphanesi Farsça; aynı yazar. Topkapı Müzesi Kütüphanesi Türk
çe; aynı yazar, Topkapı Müzesi Kütüphanesi Arapça. Bu gelişme saray kütüphanesinde Arap
ça klasikler açısından bir doyum noktasına ulaşıldığına ya da ilme dönük ilginin önceki dö
nemde daha yüksek olduğuna işaret ediyor olabilir.
102 Necipoğlu, "�anün for the State", 195-216.
103 Aimee Froom, "A Muraqqa' for the Ottoman Sultan Murad III (r. 1574-1 595) , österreichisches Na
tionalbibliothek Codex Mixtus 313", doktora tezi, New York Üniversitesi, 2001; Dorothea Duda,
"Das Album Murads III in Wien", Ars Turcica; Akten des VI. Jntemationalen Kongresses.für Tür
kische Kunst, München vom 3. bis 7. September. 1919, (Münih, 1979). 475-89. Osmanlı ve Timurlu
hattatları arasında kurulan kesintisiz pedagojik silsile ve 1580'lerin istanbul'undaki Timurlu hat
77
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
sıra Farsça şiir ve hat örnekleriyle doludur. Topkapı Sarayı kütüphanesindeki III.
Mehmed albümü ise görsel bakımdan Acem tarzında olmakla birlikte, ağırlıklı
olarak Osmanlıca metinlerden oluşur ve Osmanlı topraklarındaki sanatçıların
desenlerini içerir. Ayrıca Mehmed dönemindeki olaylara, yani Eğri seferine iliş
kin belgelere yer verir. 104 III. Murad ve oğlu III. Mehmed arasındaki farklılıklar
saltanat dönemlerindeki resimli yazmaların çoğunda karşımıza çıkar-ister padi
şahlar için, ister yakın çevreleri için hazırlanmış olsun.
Osmanlı hükümdarlarının zevkleri bir boşlukta ortaya çıkmadı; sonraki bö
lümlerde Osmanlı elitinin sanat hamiliği incelendiğinde açıkça görüleceği üze
re, çoğu kez onların çevresindeki camiayla şekillendi. öte yandan, padişahların
tercihleri saraylılar için hazırlanan kitap türlerine ilham kaynağı oldu. Osmanlı
saraylılarının kitapları incelendiğinde, sadece saray dışındaki kütüphaneler ara
sında değil, Topkapı koleksiyonlarındaki kitaplada da birçok benzerliğe rastla
nabilmesi şaşırtıcı olmayacaktır.
ı. Süleyman, II. Selim ve III. Murad'a hizmet veren Sadrazam Sokollu Mehmed Paşa
Eylül 1579'da öldürülmesinden önceki gece, hizmetkarlarından birine Tevarih-iAl-i
Osman'da ı. Murad'ın (hd 1362-89) bir Macar tarafından hançerle öldürülmesini
anlatan kısmı okutmuştu. Ertesi gün kendisi de benzer bir akıbetle karşılaştı. 1 05 Bu
hikayenin doğru olsun ya da olmasın, dönemin Osmanlı vakayİnamelerinde sıkça
yer alması Osmanlı elit tabakasının hayatında kitapların çokluğuna ve yaygın
okunduğuna işaret eder. Vakayinamelerden çıkan böyle anekdota dayalı bilgilerin
dışında, Topkapı Sarayı arşivlerinde de Osmanlı ileri gelenlerinin okuma alışkan
lıkları hakkında bize bazı şeyler anlatan epeyce bulgu vardır.
sanatı örnekleri koleksiyonu önceki sayfalarda ele alınmıştır. Bkz. Ali, Memikzb-z Hünervenin, 6-7.
104 III. Mehmed albümü bildiğim kadarıyla henüz ayrıntılı biçimde incelenmiş değildir. Bu konuy
la ilgilenmeye başlayan bir makale için bkz. Banu Mahir, "XVI. Yüzyıl Osmanlı Nakkaşhane
sinde Murakka Yapımcılığı", Uluslararası Sanat Tarihi Sempozyumu: Prqf Dr. Gönül Öney'e
Annağan (İzmir: Ege üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü, 2002) , 40ı-417.
Benim gözlemim bizzat albümün (TSMK, H. 2 1 65) yakından incelenmesine dayanmaktadır.
105 İbrahim Peçevi iki ciltlik Tarih-i Peçevf kitabında (İstanbul: Enderun Kitabevi, 1980, 1281-
4/1864-7 baskısının tıpkıbasımı, 1 : 24-28), Sokollu Mehmed Paşa'nın defterdan Tevaşi Hasan
Ağa'nın tanıklığına dayanarak, sadrazarnın geceleyin uyanınca Hasan Ağa'ya Osmanlı hane
danının tarihinden bir kısmı okutma alışkanlığı olduğunu aktarır. Anlatıma göre, söz konu
su gece Sokollu ı. Murad'ın Kosova Muharebesi'nde bıçaklanarak şehit düşüşüyle ilgili kısmı
okumasını ister. Benzer bir şehadete erme niyazında bulunur ve Sultan Murad'ın hatırası için
dua eder. Ertesi gün Divan-ı Hümayfın toplantısında bir "meczup" tarafından aynı şekilde öl
dürülür.
78
ORTAK BiR SARAY KÜLTÜRÜNÜN YARATILIŞI, . . .
106 TSMA, E. 861/4 belgesinin başlığı şöyledir: Tarilıün bin altısında malı-ı Ramazan-ı şerjfün
ikisinde merhum maktut Vezfr-i Azam Ağa Hasan Paşadan alınan Muslıqfı Şer'jf ve
mütenevvi'a kitabiann beyan ve iyan ider.
TSMA, E. 861/5 belgesinin başlığı şöyledir: Vezir-i Azam Hasan Paşadan alınan kitablar dif
teridür sene 1006. Sinan Paşa'nın metrukatı, hamiliğinin ayrıntılı olarak ele alındığı bölümde
incelenecektir.
Beylerbeyi Mehmed Paşa'ya ait kitapların listesini içeren TSMA, D. 4057 belgesinin başlığı
şöyledir: Merhum ve maktut beglerbegiden gelen kitablar bunlardır ki zikr olınur.
TSMA, E. 861/6 belgesinin başlığı şöyledir: Merhum üveys Paşa metrukdtından alınan esbab
dır ki zikr olınur.
107 ismi verilmeyen paşaya ait kitapları içeren TSMA, D. 9710 belgesinin başlığı şöyledir: Suret-i
difter oldur ki paşa lıazretlerinün ... kitabiann beyan ider. Cafer Ağa'nın metrukatının liste
sini içeren TSMA, D. 4403 tarihli olmamakla birlikte, aynı terekeye ilişkin 1557-58 tarihli bir
grup belgeye aittir; bu bakımdan söz konusu kişi Gazanfer Ağa'nın kardeşi olan ve 1582'de
ölen Cafer Ağa olamaz. Gazanfer'in kardeşinin ölümü için bkz. Maria Pia Pedani, "Safiye's
Household ve Venetian Diplomacy", Turcica 32 (2000) , 9-32 , özellikle 14-16. Belgede adı ge
çen Cafer'in Ebussuud Efendi'nin kuzeni olan ve 950'de (1543) Manisa müftülüğüne, 955'te
(1548) Şehzade Selim'in lalalığına, 958'de (1551) Şam kadılığına ve aynı yıl Anadolu ka
zaskerliğine atanan Cafer Efendi olması yönünde uzak bir ihtimal vardır. Cafer Efendi 964'te
(1556) görevden alındı ve 985'te (1577) öldü. (Menakıb-ı İbrahim Gülşeni/Mu/ıyi-yi Gülşeni,
ed. Tahsin Yazıcı (TTKB: Ankara, 1982] ) . Bu biyografi Şam'ın fethiyle ilgili kitabı ve listede
Arapça kitapların ağırlığını açıklıyor olabilir. Bu görüş için Sinem Eryılmaz'a teşekkür ederim.
Ama belgede Efendi yerine Ağa unvanının kullanılmış olması böyle bir ihtimali uzak kılmak
tadır.
79
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
108 Uluç Turkman Governors kitabında (s. 475-56) incelediği listelerdeki bu tür birkaç kitabın izini
sürmüştür.
109 Hathaway'in Beshir Agha kitabı ve "The Wealth and Influence of an Exiled Ottoman Eunuch
in Egypt" makalesi. 18. yüzyıl açısından aydınlatıcıdır. Yazar kitapsever olan Beşir Ağa ve
Abbas Ağa adlı hadım ağaların kütüphanelerini analiz eder. Kitaplar şu kategorilere ayrılmış
tır: Şeriat ve kelam, tasavvuf, ilim, tarih, edebiyat ve dil. Hathaway Beşir Ağa'ya ait kütüp
hanenin, 16. yüzyıl saraybiarında pek rastlanmayan bir özellik olarak, o dönemdeki kelam
tartışmalarından haberdar oluşunu gösterdiğini belirtir. Buna karşılık, 18. yüzyılda yaşamış
olan Abbas Ağa'ya ait kitapların hadım ağalığı ve Osmanlılık kimlikleri arasında bir etkileşimi
ortaya koyduğunu açıklar.
1 1 0 TSMA, D. 9710. Topkapı Arşivleri'nin eski müdürü ülkü Altındağ'a göre, kitapların listesinin
yer aldığı belge 16. yüzyıldan kalmadır.
lll "Ali'nin hattı" vb. ibarelerle.
80
ORTAK BiR SARAY KÜLTÜRÜNÜN YARATILIŞI, . . .
1 1 2 Ali Şir Nevai edebi yeteneklerinin yanı sıra, Sultan Hüseyin Mirza'nın sohbet dostu olmasıyla,
sanat ve mimari eserlerine cömertçe hamilik etmiş olmasıyla tanınır. Cami onun himayesinde
ki kişilerden biriydi. Bkz. Maria E. Subtelny, "'Ali Shir Navii'i: Bakhshi and Beg", Euchariste
n'on: Essays Presented to Omefjan Pritsak on his Sixtieth Birthday by his Colleagues and Stu
dents, ed. !hor Seveenka ve Frank E. Sysyn (Cambridge, Mass.: Ukrayna Araştırma Enstitüsü,
Harvard Üniversitesi, 1980), 797-807.
81
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
eserler yönündeki belirgin tercihi, ayrıca tarihsel konulara merakı diğer saraylı
larca paylaşılan bir eğilimdi.
Sadrazam Hadım Hasan Paşa'nın metrukat listesi görevden aziedildiği gün
le aynı tarihi taşır: 8 Nisan 1 598. 1 13 Belki kitapları görevden alındığında müsade
re edilmişti; bu durum sembolik olduğu kadar parasal değere de sahip oldukları
na işaret eder. incelediğimiz önceki listeye oranla resimli eserler daha azdır; ama
Farsça edebiyata ilgi burada da saptanabilir düzeydedir. Sadrazam din, tarih ve
edebiyat alanlarında her üç dilde de kitaplara sahipti. Dinsel kitapları arasında
35 Kur'an nüshası, Farsça ve Osmanlıca 10 tefsir kitabı ve hadis derlernesi yer
atmaktaydı. Koleksiyanda ayrıca bir Duaname-yi Ramazan ve Cafer-i Sadık is
miyle özdeşleştirilen bir kehanet geleneğini konu alan Tabirname-i Cqfer vardı.
Koleksiyandaki bir başka eser Hazreti Muhammed'in mucizelerini anlatan ve
Dukaginzade Yahya Beg (ö. 1582) tarafından yazılmış olan bir Gül-i sadberg
("Yüz Yapraklı Gül") nüshasıydı. 1 14 Dinsel ya da tasavvufi nitelikteki diğer ilginç
kitaplar bir Şerifü 'l-insan nüshası, Resait ihvan el-Sifa 'nın birinci bölümünün
Osmanlı şair Lami'i tarafından yapılmış tercümesi ve 1 2 . yüzyıl mutasavvıfı
Gazali'nin Farsça yazdığı bir Kimya-yi saadet'ti. Sadrazarnın kendine has garip
bir özelliği tıbba ve eczacılığa merakıydı; koleksiyonunda "evzad ve ecza" başlığı
altında toplanan beş tıp kitabı ve Müntehab-ı şjfa ("Seçilmiş Şifalar") adlı bir 15.
yüzyıl risalesi bunu gösterir.
Hasan Paşa'nın 39 adet Osmanlıca, 27 adet Arapça ve 44 adet Farsça kitabı
arasında hem Tevarih-i A l-i Osman ve Tabakdt-ı memalik (Koca Nişancı'nın
I. Süleyman dönemini 1 554'e kadar anlatan tarihi) gibi Osmanlılarla, hem de
geniş islam dünyasıyla ilgili tarih eserleri vardı. 1 1 5 Her üç dilde çok sayıda ede
biyat eserinin de yer aldığı koleksiyon, isimsiz paşanın kitaplarına kıyasla üç dil
açısından genelde daha dengelidir.1 16 Ancak iki adam arasında önemli bir pa
ralellik, Hasan Paşa'nın da gençliğinde okuduklarına benzer kitapları okumayı
sürdürmesiydi. Sadrazarnın kitaplarından bazıları Bobavi'nin saydıklarıyla ya
da önceki sayfalarda değindiğim kitap listelerinde yer alanlarla aynıydı: Ketile ve
Dimne, Hümayunname ve Kasidetü 'l-Bürde. Benzer şekilde, sadrazam da nesir
82
ORTAK BiR SARAY KÜLTÜRÜNÜN YARATILIŞI, . . .
terkibi kitaplarına ve biri resimli olmak üzere çeşitli Şehname'lere sahipti. Hasan
Paşa'nın kehanet ve tasavvuf ağırlıklı ilgi alanları, Fars edebiyatını çok sevdiği
açıkça görülen isimsiz paşanınkinden biraz farklı gibiydi. Sadrazama ait kolek
siyonun çok sayıda Arapça kitap içermesi, bir süre Mısır beylerbeyliği görevinde
bulunmuş olmasından kaynaklanıyor olabilir.
Kitapları üçüncü metrukat listemizi oluşturan Rumeli beylerbeyi Mehmed
Paşa, III. Murad'ın yakın çevresinde yer alan ve 1 589'daki askeri isyanda kellesi
uçurulan bir kişiydi. 1 17 Saray tarafından el konulan koleksiyonundaki 35 kitap
içinde, çok yüksek sayılacak bir oranla, sekiz adet resimli eser vardı: Bir albüm,
bir Firdevsi Şehname'si, bir Nizami Hamse'si, Fuzuli'nin bir Hadikatü's-süeda'sı
("Mutluluk Bahçesi") , mutasavvıf velilerinin hayat hikayelerini içeren Kitabü'l
mecalisü'l-uşşak (''Aşık Meclisleri Kitabı") , iki Sadi Küll{yat'ı ve Molla eelali adlı bir
kişi tarafından yazılmış Fütuhat-z Acem ("İran'ın Fethi") . 1 18 Kitabü'l-mecalisü 'l
uşşak Mehmed Paşa'nın Şiraz ve Osmanlı sarayı arasındaki yoğun lüks kitap ti
caretiyle yakından bağlantılı olduğunu gösterir. Bu metin Şiraz şehrinde Safevi
saraylılarının yanı sıra Osmanlı saraylıları için kitaplar hazırlayan kitapçılarca
16. yüzyılın ikinci yarısında popülerleştirilmişti. Paşanın 35 kitabından sekizinin
resimli olması, kitapların şıklığına ve sanatsal niteliklerine de meraklı olduğunu
gösterir. Bu kitapların çoğu muhtemelen Şiraz'da hazırlanmıştı-resimli olanların
kitap piyasası için sıklıkla bu şehirde resimlenen kitaplar oldukları kesindir. ı ı9
Kayıtta kitaplar önceki örneklerde olduğu gibi dile ya da konuya göre de
ğil, ebada göre sıralanmıştır. Bu durum kitapların satış değeriyle ilişkili olabilir.
Resimli olmayan kitaplar arasında Hasan Paşa'nın ve kimliği belirlenemeyen
paşanın koleksiyonlarında da bulunan birçok eser vardır. Mehmed Paşa'nın
koleksiyonunda aynı şekilde tarih eserleri, Acem, Arap ve Osmanlı şairlerinin
divanları ve tasavvufi eğilimli eserlerin yanı sıra Kemal Paşazade'nin fetvalarını
kapsayan dinsel kitaplar yer almaktadır. Bir fetva derlemesine sahip oluşu göre
vine bağlanabileceği gibi, kişisel merakının göstergesi de olabilir.
ı ı 7 Fleischer Bureaucrat and Intellectual kitabında (s. 1 33-34) Beylerbeyi Yakası'nı şöyle açıklar:
Yeniçeriler maaşlarının ödenmesinde kullanılan sikkenin değerindeki düşüşü Nisan 1589'da
Divanı-ı Hümayfın huzuruna çıkarak protesto ettiler. Bu işten sorumlu tuttukları Rumeli bey
lerbeyi Mehmed Paşa ile baş defterdar makamındaki Mahmud Efendi'nin adalet adına idam
edilmesini istediler. Bu isteklerini kabul eden III. Murad daha sonra Sadrazam Siyavuş Paşa'yı
ve vezirlerden İbrahim Paşa ile Cerrah Mehmed Paşa'yı azletti. Yeniçerileri Mehmed Paşa ve
Mahmud Efendi'ye karşı kışkırtan kişi lll. Murad'ın damadı İbrahim Paşa'ydı. Ordunun ilk kez
Divan-ı Hümayfın toplantısını basarak, bazı kişilerin kellelerini uçurmaya zorladığı bu olay,
16. yüzyıl sonlarındaki ve 1 7. yüzyıl başlarındaki çeşitli askeri isyanların ilkiydi.
1 1 8 Bu kişi Celalzade Koca Nişancı ya da beki II. Selim'in eelali takma adını kullanan sohbet arka
daşı Celal Beg olabilir.
1 1 9 Uluç, Turkman Governors, 188-223, 471 -78.
83
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Başka bir çarpıcı koleksiyonun sahibi olan üveys Paşa, siyasal kariyerine
Şemsi Ahmed Paşa'nın himayesi altında başlamıştı; Sultan Süleyman dönemin
den beri Osmanlı siyasetinde ve edebiyatında kilit bir konuma sahipti. III. Murad
döneminde, ikincisi Nisan 1585'te olmak üzere iki kez baş defterdarlığa atandı.
Mayıs 1587'de Mısır'a beylerbeyi olarak gönderildi ve 1 590'da vezir unvanını
aldı. Aynı yıl öldü.ı2 0 Ayrıca tarihçi Mustafa Ali'nin hamilerinden biriydi. Ko
leksiyonundaki 135 kitap arasında meşhur 13. yüzyıl hattadanndan Yakut el
Mustasım'i'ye atfedilen bir Kur'an nüshası vardı. Listedeki kitapların hiçbiri için
resimli sıfatı kullanılmamaktadır; ama Yakut'a ait bir Kur'an'a atıfta bulunulma
sı, Üveys Paşa'nın işin erbabı bir hat sanatı tutkunu olduğunu ve bu büyük us
tanın eserini edinebilecek mali güce sahip olduğunu gösterir. Resimli kitapların
hepsine bunu belirten bir not düşülmüş değildir; böyle notların olmayışı üveys
Paşa'nın kitaplarından hiçbirinin şık biçimde süslenmiş nüshalar olmadığı an
lamına gelmez. üveys Paşa'nın aynı şekilde her üç dilde yazılmış bir yelpaze
oluşturan kitapları Farsça klasikleri, Kur'an tefsiri gibi dinsel kitapları, keha
net kitaplarını, tasavvuf risalelerini ve Osmanlı tarihinin de işlendiği (örneğin,
Bidlisi'nin ı. Selim dönemini anlatan Selimndme'si) tarih eserlerini kapsar. ı2ı
Cafer Ağa'nın metrukatı dokumalar, değerli taşlar ve kürkler gibi başka çe
şitli varlıkların yanı sıra 39 kitabı barındırmaktaydı. ı22 Hiçbir resimli kitabı ol
masa da, diğer saraylılar gibi tarihe, Farsça şiire ve dinsel eseriere ilgi duyduğu
söylenebilir. Terekesindeki kitaplar arasında islam öncesi Arap şairi Anter'in se-
ı20 Mehmed Süreyya, Sicill-i Osman[, ed. Nuri Akbayar, Osmanlıcadan transkripsiyonu yapan Se
yit Ali Kahraman (İstanbul: Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı ve Kültür Bakanlığı,
ı996), 1645-46. Şemsi Ahmed Paşa Il. Selim ve III. Murad dönemlerinde Sokollu karşıtı sa
ray hizbi içindeydi. Mustafa Ali'nin sıklıkla uğradığı edebiyat meclisiyle de tanınırdı. örne
ğin bkz. , Mustafa Ali, Nushatü 's-seldtin, ingilizce çevirisi Muştqfa 'Alf's Counse!Jor Sultans qf
1581, ed. Andreas Tietze, 2 cilt (Viyana: Verlag der österreichischen Akademie der Wissens
chaften, 1979, 1982), 2: 97-9.
1 2 1 Arapça kitaplar şunlardır: Fütuhatü 'l-Mekk(ye ("Mekke Vahiyleri") , Men4fiü 'l-Heyavan ("Hay
vanların Yararları"), Tabirname (Hasan Paşa'nın elinde de bulunan Tabirname-i Cqfer adlı ke
hanet risalesinin bir nüshası olabilir) , Revzatü 'l-menazil ("Menzil Çayırları") Şeriatü 'l-islam,
tasavvufi bir eser olan Kitabü 'l-Kevdkibü 'l-dürr(ye ("İncili Yıldızların Kitabı") , Tabirname'yle
aynı geleneğe bağlı bir kehanet eseri olan Kitab Cqfer, mutemelen tasavvufi bir eser olan
Kitab-ı Akdü 'n-Nifs, Adaletname, Kitab-ı izah, Kitab-ı Şöhretü 'n-Nebi. Farsça yazılmış 13 ki
taptan bazıları şunlardır: Küll(yat-ı Şeyh Sadf, Hift Evreng-i Cdmf, Mesnevi-i Şerff, Kull(ydt-i
Cdmf, Divan-ı H4fiz, Kitab-i Hamse-i Nizamf, Ruba(ydt, Münşedt-i Hace-i Cehan (bazı
önemli tarikatların tarihini anlatan bir tasavvufi eser; bkz. Ahmet T. Karamustafa, va&idf's
Menakıb-ı Hvoca-i Cihan ve Netfec-i can (Doğu Dillerinin ve Edebiyatlarının Kaynakları dizisi
1 7: Cambridge, Mass., Harvard Üniversitesi Yakındoğu Dilleri ve Uygarlıkları Bölümü, 1993) ;
Türkçe yazılmış 17 kitaptan bazıları şunlardır: iskenderndme, Selimname-i Şükrf, Kitab-ı En
gürüsname, Leyli vü Mecnun, Divan-ı Sultan-ı Şuard, Cevhername, Medh-i üveys, Şerifü'l
insan, Tevdnlı-i Al-i Osman, Baytarname, Ketile ve Dimne.
122 TSMA, D. 4403. On sayfalık liste tarihsizdir; ama Cafer Ağa'nın terekesiyle ilgili diğer belge
lerin 1557-58 tarihli olması, söz konusu kişinin Gazanfer Ağa'nın bu bölümde daha sonra ele
alınacak olan ve 1582'de ölen kardeşi olması ihtimalini devre dışı bırakır.
84
ORTAK BiR SARAY KÜLTÜRÜNÜN YARATILIŞI, . . .
123 Ali Menakıb kitabında (s. 6) , dönemin Babürlü ve Safevi koleksiyonculan arasında da revaçta
olan Mir Ali'ye ait hat eserlerinin fıyatını aktarır.
85
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
estetik boyutlarına dönük bir ilgi, hatla ya da ciltle ilgili olarak düşülen çeşitli
notlarda karşımıza çıkar. Resimli eserler çoğunlukla Farsça olanlardı; bu kitap
ların çoğu 16. yüzyılda Safevi saray yazmalarının estetiği taklit edilerek Şiraz'da
hazırlanmıştı.ı24 Şirazl kitaplar besbelli ki revaçtaydı. Padişaha ya da diğer sa
raylılara hediye olarak verilmeleri mümkündü; zevk ve kültür göstergeleri olarak
da önemleri vardı.
Birer statü eşyası olarak da görülen kitaplar, sahiplerinin belli bir estetik
duyarlılık taşıdığını gösterirdi. Osmanlı saraylılarının estetik beğenisine Mustafa
Ali'nin Mendkzb-z hünerverdn kitabının giriş bölümünde de değinilir. Ali saray
lıların hat sanatında ve albüm yapımında somutlaşan koleksiyonculuk faaliyet
lerine yaygın ilgisine işaret eder. Ona göre, III. Murad döneminde ilim ve sanat
adamları gereğince ödüllendirilmeye başlamıştı ve hayranlık uyandırıcı eserleri
yaratanların öncüleri Osmanlı imparatorluğu'nda tam anlamıyla saygı görmek
teydi. Ali o dönemde istanbul'da hat sanatı örnekleri edinme şansını irdeleyerek,
canlı bir piyasanın varlığını ima eder: "Dahası, günümüzde Mir Ali'nin ikişer
şiirli iki kıtası yüz florine alınabilir, hem de bin bir teşvik, yalvarma ve ricadan
sonra." Birçok devlet yöneticisinin albümler satın almak için bir sürü altın ve
servet harcadığını, bunların hazırlanmasına ve yaldızla tezhip edilmesine maddi
imkanlar ölçüsünde para harcamanın halk arasında yaygın bir adete dönüş
tüğünü belirtir. Bu saptamadan 16. yüzyıl sonlarının istanbulu'nda sokaktaki
alelade kişinin sanat eserleri toplamayı alışkanlık haline getirdiği sonucunu çı
karamazsak da, bunun saray çevresinde ve zenginler arasında alışılmamış bir
durum olmadığı açıktır. Ali kitabının girişinde hat sanatı ürünlerine nasıl fiyat
biçileceğine ilişkin bir bölüme de yer verir. Metnin ortalarına doğru, değersiz al
bümler sipariş edenlere yönelik bir uyarı bile vardır. Ali "ruznamçe ve mukataa"
işlerinde çalışan bir grup insanı kamu hazinesinden hırsızlık yapmakla ve de
ğersiz albümleri toplamaya para harcamakla suçlar.ız s
Aynı kitapta Mustafa Ali mevcut hattatların, kağıt kesicilerinin, müzeh
hiplerin, nakkaşların ve musavvirlerin kimler olduklarını, hangi ülkelerden
geldiklerini, hangi ustalardan ders aldıklarını ve mevcut seviyelere padişahın
hangi sonsuz ihsanıyla ulaştıklarını incelemenin yerinde olacağına bu rağbet
86
ORTAK BiR SARAY KÜLTÜRÜNÜN YARATILIŞI, . . .
87
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Selim ve III. Murad gibi bazı mensupları bizzat şair olan Osmanlı hanedanının
şairleri etkili biçimde himaye edişi iyi bilinen ve geniş çapta işlenmiş olan bir
konudur. ı33 Saraya ara sıra şiirler sunan şairler, pazaryerindeki tüccarlar için
de şiirler yazardı veya kendileri de birer tüccar, hamam işletmecisi ya da med
rese hocasıydı. Bir başka deyişle, başta istanbul olmak üzere Osmanlı şehir
lerinin sakinleri yaygın bir edebi kültürün içinde yer alırlardı. Mustafa Ali'nin
yukarıdaki şikayetlerinde açıkça görüldüğü üzere, bu insanların birçoğu hat
sanatına dönük bir hevesi paylaşırdı. Yönetici elitin aydın kültürü, şiir mec
lisleri ya da hat sanatı hevesi aracılığıyla şehrin üst ve orta sınıfıarına da bir
ölçüde ulaşırdı; böylece Topkapı Sarayı'nda özenle geliştirilmiş saray kültürü
çevreye yayılırdı. Eliderin pazaryerinde halk şiirlerinden kaptığı unsurlar da
hiç kuşkusuz saray repertuvarına girme yolunu bulurdu.
Ali'nin Künhü 'l-ahbdr kitabı "alimlerden, eğitimli devlet adamlarından ve
sayıları gittikçe artan Osmanlılardan, sözgelimi Farsça ve Arapça bilmemele
rine veya geniş kütüphaneleri kurmaya yahut kullanmaya yetecek servete ve
boş vakte sahip olmamalarına karşın Osmanlıca okuyup yazabilen, meslekten
yetişme bürokratlar ve tüccarlardan" oluşan bir hedef kitleyi varsayar. ı34 Dola
yısıyla burada metrukat listelerini incelediğim kişilerin sadece 16. yüzyıl Os
manlı sarayının kitaplara sahip mensuplarıyla sınırlı olmadığı sonucu çıkar. ı35
Söz konusu kişiler Osmanlı padişahının yazma sahibi ya da hamisi çok sayıda
insanla çevrili olduğunu ve saraydaki fikri ortamın bütün bir camiayla şekil
lendiğini göstermek üzere, yönetici elitin önemli mensupianna ilişkin örnekler
olarak verilmektedir sadece. Saraylıların kitapları aynı zamanda Osmanlı örne
ğinin sırf yukarıdan aşağıya bir kültürel yayılma modeli olmadığını, padişahın
da çağdaşlarının okuduğu kitaplara ve lüks kitap üretiminde seçtiği konulara
ayak uydurduğunu ortaya koymaktadır. Emperyal koleksiyon, yönetici elitin di
ğer mensupları için hazırlanmış kitapları da kapsardı; bu kitaplar hazineye ak-
ı32 Andrews ve Kalpaklı, Age qfBeloveds, ı 06-ı ı 2 ve ipekten, Divan EdebiYatında Edebi Muhitler.
ı33 Andrews ve Kalpaklı dışında, bu konuya yakın dönemde el atan bir çalışma için bkz. Halil
inalcık, Şair ve Patron: PatTimoniYat Devlet ve Sanat üzerinde Sosyolqjik Bir inceleme (Anka
ra: Doğu-Batı, 2003).
ı34 Fleischer, Bureaucrat and Intellectual, 247.
ı 35 Topkapı Sarayı arşivlerinde başka benzer belgeler mevcuttur: Der kitab-ı Acemztide !ffen
di ... şehr-i Rebi'ü'l-evvel sene sitt ve elf başlıklı TSMA, D. 3480; tarihsiz olan, ama ülkü
Altındağ'a göre ı6. yüzyıldan kalan Esiimi-yi kitabha-yi merhUm Mustqfa Çelebi başlıklı
TSMA, D. 9940. Başka örnekler için bkz. Uluç, Turkman Govemors, 470-78; Filiz Çağman ve
Zeren Tanındı, "Remarks on Same Manuscripts from the Topkapı Palace Treasury in the Can
text of Ottoman-Safavid Relations", Muqamas ı3 ( ı996), ı 32-48.
88
ORTAK BiR SARAY KÜLTÜRÜNÜN YARATI LIŞI,
89
2
1 Atay!, Hadd 'ikü 'l-hakdik, 395-7. "Merhum Sultan Murad Han tevarih ve asar ve nevadir-i ahbfır
istima'ına meyil olmagın, emr iderler ki na-şenide hikayat ile bir mecmu'a-yı hatır-firib cem' ve
tezyib eyle ki teyali-yi şitada (kış akşamlarında) eğlenmeğe kabil iber ve acayibi müştemil ola.
Cenani Çelebi dahi mecmu'a-yi hizane-yi hafızası olan nevadiri derc...itdikten gayri...bir katib-i
hoşnüvise yazdım ve cedvel içün müzehhibe virür. Kıssahan-ı şah-ı cihan olan Derviş Eğlence
bu kıssadan agah olup ve müzehhib ile aşina olur ve her cüzi ki cedvel içün gelir, bitemamiha
hikayatı hıfz idüp huzur-ı padişahide nakl ider...nakl-i hikayatı tamam oldukda, kitab dahi...
huzur-ı pfıdişahiye arz olunur." Cenani ümitle beklerken, pfıdişah "Biz naşenide hikayat istedük,
bu hod bizim Eğlencenin masallarından ancak diyü iltifat buyurmazlar. Kapu ağası Gazanfer Ağa
cüzi ihsan ile hatırını tatyib idüb ... " Cenani'nin aslında bütün hikayeterin kendisine ait olduğunu
yeminle belirtınesi hiçbir işe yaramaz. "Bu nakş-ı garib dillerde destan olur."
91
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Atayi hakkında daha geniş bilgi için bkz. Aslı Niyazioğlu, "Ottoman Sufi sheikhs between this
world ve the hereafter: a study of Nev'Izade Atayi's (1583-1635) biographical dictionary", doktora
tezi, Harvard Üniversitesi, 2003. Söz konusu metin Taşköprüzade'nin 16. yüzyıldaki Osmanlı
şairlerini, alimlerini ve tasavvuf şeyhlerini anlatan eş-Şaktiikü'n-Numaniye adlı tezkiresinin bir
devamıdır.
92
OSMANLI SARAYlNDA KiTAPLARlN HAZlRLANlŞI
2 Safevi ve Babürlü albümleri ve atölye adetleri üzerine incelemeler için bkz. Yves Porter, Peinture
et Arts du Livre: Essai Sur la litterature technique indo-persane, Bibliotheque Iranienne, 35 (Lou
vain: Imprimerie Orientaliste, ı 992}; Marian na Shreve Simpson, "The Making of Manuscripts and
the Workings of the Kitabkhana in Safavid Iran", The Artist's Workshop, ed. Peter M. Lukehart
(Washington, D.C.: Ulusal Sanat Galerisi, 1993), 105-2 1 ; Simpson ve Farhad, Sultan Ibrahim
Mirza 's Hqft Awrang; Seyller, Workshop and Patron; Roxburgh, Prifacing the Image; aynı yazar,
The Persian Album. Osmanlı bağlaını için bkz. Alan W. Fisher ve Carol Garrett Fisher, "A Note
on the Location of the Royal Ottoman Painting Ateliers", Muqarnas 3 (1985), 1 18-20; Filiz Çağ
man, "Saray Nakkaşhanesinin Yeri Üzerine Düşünceler", Sanat Tarihinde Doğudan BatiJ'a: ünsal
Yücel Amsma Sempozyum Bildirileri (İstanbul: Sandoz Kültür Yayınları, 1989) , 35-46; Tanındı,
"Manuscript Production", 67-98; Necipoğlu, Architecture, Ceremonial and Power, 48 ve 73-79 dip
notları; aynı yazar "A �anün for the State", 195-216; aynı yazar, The Age qfSinan, 148-9. For the
Mongol Shahnama, için bkz. Oleg Grabar ve Sheila Blair, Epic Images and Contemporary History:
The Illustrations qfthe Great Mongol Shahnama (Chicago ve Londra: University of Chicago Press,
1980) ; Sheila Blair ve jonathan Bloom, "Epic Images and Contemporary History: The Legacy of
the Great Mongol Shahnama", Islamic Art 5 (2001), 41-52.
3 Mukaddimelere farklı yaklaşımlar için bkz. Roxburgh, Prifacing the Image ve Baki Tezcan, "The
Multiple Faces of the One: The Invocation Seetion of Ottoman literary Introductions as a Locus for
the Central Argument of the Text", Middle Eastern Literatures, c. 1 2 , no. l (Nisan 2009), 27-4 1 .
93
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Hamiler
94
OSMANLI SARAYlNDA KiTAPLARlN HAZlRLANlŞI
üzerine derinlemesine bir inceleme sayılabilir. Bununla birlikte, her iki çalışma
istanbul dışındaki merkezleri konu alır ve sarayda hazırlanan yazmaların doğ
rudan emperyal himayenin bir ürünü olduğu ve hanedanın bakışını yansıttığı
yolundaki genel önermeyi kabul eder. Uluç Şiraz'i yazmaların biçimsel ve estetik
özelliklerini saray kaynaklı prototipiere bağlayarak, hükümdan zevkin ve ba
kış açısının hakemi sayan fikri sürdürür. Onun modelinde, saray himayesinden
kaynaklanan fikirler diğer metropoliten merkeziere yayılır ve oralarda yerel ya
da daha uzak alıcılarca satın alınan nesneler biçimine bürünür. 5
Necipoğlu Osmanlı resimli eserleri açısından daha geniş bir saraylı kitlesi
ni öngörür ve Sadrazam Sokollu Mehmed Paşa'nın saray atölyelerinden çıkan
bir yazmanın hamisi olduğunu saptar. 6 Yakın dönemde Timurlu ve Safevi kitap
sanatıarına ilişkin araştırmalar da gerek hanedana mensup, gerekse hanedan
dışı harnilerin süreçte yer aldığını ortaya koyar ve hamiler, icracılar ve sanat
eserleri arasındaki ilişkilerin inceliklerini irdeler. 7 Benzer şekilde, Osmanlı sara
yında yazma üretimi bir yaratıcı, aracı ve hami topluluğu içindeki çeşitli işbirliği
biçimlerinin sonucuydu. Kitapların görünümü ve içeriği bu kişilerin gözettiği ko
nularla yakından ilişkiliydi.
"Hami" teriminin bir sanat eserini sipariş eden ve bedelini ödeyen kişi bi
çimindeki tanımı, himaye ilişkilerinin ortaya çıktığı farklı ve çoğu kez dolaylı
yolları kapsamaya yeterli değildir. Padişah ile ürünü hazırlayanlar arasında
çoğu kez nihai ürünlerde etkileri büyük ölçüde sezilen aracılar vardı. Finans
man meselesi de tabioyu daha çapraşık hale getirirdi. Hamiler bizzat sipariş
vermişlerse, masrafları ceplerinden öderlerdi; ama aracılık yaptıkları durum
larda, kitapların masrafı padişah hazinesinden karşılanırdı. Sonuçta padişah
için hazırlanan kitapların konulduğu yer de hazineydi. Osmanlı elit tabakasına
ait divanların, Kur'an'ların ya da şehndmelerin doğrudan siparişle mi hazır
landığını bilmemiz maalesef mümkün değil. Nitekim Uluç'un Ş iraz'daki yazma
ticareti üzerine derlediği bulgular harnilerin önceden sipariş vermediğini, hazır
5 Tarihçilerin perspektifi için bkz. Woodhead, "Murad III and the Historians", 85-98 ve Tezcan,
"The Politics of early-modern Ottoman historiography", 167-98. Sanat tarihi açısından yakla
şımlar için bkz. Nurhan Atasoy, "Nakkaş Osman'ın Padişah Portreleri Albümü", Türk(yemiz 6
(1972) , 2-14; Filiz Çağman, "Illustrated Stories from a Turkish Version of jami's Baharistan", Tur
kish Treasures 2 (1978), 19-27; Zeren Tanındı, "Bibliophile Aghas (Eunuchs) at Topkapı Saray",
Muqamas 21 (2004) , 333-43. Başka Osmanlı merkezlerine ait resimlerin incelendiği bir kaynak
için bkz. Rachel Milstein, Miniature Painting in Ottoman Baghdad (Costa Mesa, Calif.: Mazda
Publishers, 1999) ; Uluç, Turkman Govemors.
6 Necipoğlu, "Word and Image", 22-61.
7 Roxburgh, The Persian Album, özellikle 85-93, 133-4 ve 239-43; David ). Roxburgh,
"Baysunghur's Library: Questions Related to !ts Chronology and Production", journal qf Social
/iffairs (Shuun !Jtima(yah) 18, 72 (2001), 1 1-39, Babaie et al, Slaves qfthe Shah.
95
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
.:.
96
OSMANLI SARAYlNDA KiTAPLARlN HAZlRLANlŞI
97
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
masına ya da böyle bir üretimin izlerini taşımasına karşın, Osmanlı örnekleri çok
sayıda yaratıcının öne çıkmasına elvermeleri açısından benzersizdir. Bu resim
yazmanın hazırlanış hikayesinin bu detayda anlatılmasının ne kadar sıradışı
olduğunu gösterir ve kitabın yapımında görev almış olanlara paye veren bir toplu
yaratıcılar portresi işlevini görür.ı2
Sonraki görsel malzeme (resim 2 .02) Lokman'ı ve Sadrazam Sokollu Meh
med Paşa'yı Edirne Sarayı'nda padişahın huzurunda, kitabın hazırlanmış bir
parçasını ona sunarken gösterir. Sokollu'nun duruşu aracılık rolünü vurgular:
Lokman'ın biraz önünde ve padişaha daha yakın durur. Gösterişli kaftanıyla
ve endamıyla kolayca tanınır. Yazar Lokman konuşur halde tasvir edilmiştir
ve elinde bir kağıt tomarı tutmaktadır. Her iki unsur onun üretim sürecindeki
rolünü vurgular. Osmanlı hanedanına bir methiye olarak, padişah hazinesine
konulmak üzere resmi saray tarihçisince hazırlanan Şehname-i Selim Han gibi
bir eserin bile padişah dışındaki saraylıların girişimiyle ortaya çıktığını görmek
teyiz. Yüzeyde II. Selim dönemiyle ilgili dolambaçsız bir kitap gibi görünen ese
rin çapraşık himaye yapısı, Osmanlı sarayında himaye konusunun hiç de basit
sanılmaması gerektiğine işaret eder.
Çapraşık himaye senaryolarının diğer örnekleri arasında, Darüssaade Ağası
Mehmed Ağa'nın Surname'nin ("Şenlik Kitabı", yak. 1588) hazırlanışında görev
alması ve Babüssaade Ağası Gazanfer Ağa'nın dördüncü ve beşinci bölümler
de ele alınacak olan Mustafa Ali'nin Nusretname'sinin ("Zafer Kitabı", 1584)
lüks bir nüshasının hazırlanışını ayarlaması sayılabilir.ı3 Her iki kitap da saray
atölyesinde resimlenmiş ve tamamlandıktan sonra hazineye verilmişti; ama üst
düzey kapıkulları olan hadım ağalar fiili hamiyken, padişahın rolü sırf projeleri
onaylamaktı. Mehmed Ağa bu proje için özellikle kalemiye katibi intizami'yi
seçti ve sıkı biçimde denetledi. 1 4 Gazanfer Ağa'nın sürekli himaye ettiği tarih
çi Mustafa Ali, eyaletlerde tahsildarlık gibi çeşitli idari görevlerde yükselirken,
ız TSMK A. 3595, fo!. 9a. Böyle bir resmin başka bir örneği ı. Selim dönemini anlatan Selimname'de
(TSMK, H. 1597-98) bulunabilir; bu kitapta ele alınan yazmalardaki bir dizi resimde yazarlar
eserlerini padişaha sunarken görülür.
13 Aracıların bir kütüphane oluşturmada ve hamilik yapan bir hükümdarın halk nezdindeki timsali
ni yaratmada oynadığı role ilişkin inandırıcı bir sav için bkz. Roxburgh, "Baysunghur's Library".
Darüssaacte ve babüssaacte ağalıklarına ilişkin bir genel değerlendirme için bkz. Türk DiYanet
Va� islam Ansiklopedisi, "Darüssaade" maddesi (Ülkü Altındağ). Yakındoğu'da hadım ağaların
kraliyet saraylarının bir unsurunu oluşturması çok uzun bir geçmişe dayanır. Farklı bağlamlarda
hadım ağalar üzerine incelemeler için bkz. A.K. Grayson, "Eunuchs in Power: their Role in the
Assyrian Bureaucracy", Vom Alten Orient zum Alten Testament, ed. M. Dietrich ve O. Lorentz
(Kevealer ve Neukirchen-Vluyn, 1995), 85-98; Shaun F. Tougher "Byzantine Eunuchs: An Over
view, with Special Reference to their Creation and Origin", Women, Men and Eunuchs: Gender in
Byzantium, ed. Liz James (Londra ve New York: Routledge, 1997), 168-84.
14 Surname ve yazarı için bkz. Nurhan Atasoy, 1582 Surname-i Humayun: An Impenal Celebration
(İstanbul: Koçbank, 1997) .
98
OSMANLI SARAYlNDA KiTAPLARlN HAZlRLANlŞI
Resim 2.02. Il. Selim'in Sadrazam Sokollu Mehmed Paşa ve Lokman'ı huzura kabul edişi.
Şehname-i Selim Han, Lokman, istanbul, yak. ı 57ı -8 ı, Topkapı Sarayı Müzesi, A. 3595, fo!.
ı 3a. (Foto: Topkapı Sarayı Müzesi)
99
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
yardım için defalarca ona başvurdu ve bir dizi kitabını ve şiirini ona sundu. ı5
ilk örnekte hami destek vermek istediği bir proje için en uygun kişiyi seçerken,
ikinci örnekte hami öncelikle himayesi altındaki bir kişiye destek verir.
Peki, yaklaşık 1600 tarihli Tercüme-i Mjftah-z Cjfr'ül-D:imf ("Batıni Bilgi
Anahtarının Tercümesi") örneğinden nasıl bir sonuç çıkarmalıyız? Tercüman
kitabın mukaddimesinde, Gazanfer Ağa'nın padişah huzurundan çıkınca, ese
rin Arapçadan Osmanlıcaya tercüme edilmesi talimatını verdiğini belirtir. ı6 Bu
açıklama tercüme tasarısının Gazanfer Ağa'dan mı, yoksa padişahtan mı geldi
ğini ima eder? Hadım ağanın padişahtan alınan bir mesajı mı aktardığını, yoksa
kendi tercihi doğrultusunda mı hareket ettiğini kestirrnek zordur. Hadım ağanın
ve padişahın Has Oda'da birçok kez birlikte kaldığını biliyoruz; ama böyle karar
ların tam olarak nasıl alındığını öğrenmenin bir yolunu bilmiyoruz. Diğerlerinde
olduğu gibi, bu örnekte de haminin yanı sıra bir aracıyla, süreci harekete geçiren
bir etkenle karşılaşmaktayız. Ancak burada aracı ve hami birleşmiş durumdadır;
rollerini birbirinden ayırmak olanaksız, hatta belki gereksizdir.
Bu kitapta incelenen neredeyse her yazmanın hazırlanışı, hamilerin, aracıla
rın ve yaratıcıların üretim sürecindeki rollerine ilişkin biraz farklı bir tanımını sunar
bize. Bu karmaşık dinamikleriyle tam bağdaştırmak açısından, hamilik tanımının
genelde esnek kalması gerekir. öte yandan, Osmanlı resimli tarihlerinin çoğunluk
la bir grup saraylının ortak kararıyla hazırlandığı açıktır. Kitapta hami olarak sade
ce padişahın adının verildiği durumlarda bile, eserin yaptınlmasına başka kişilerin
katıldığını güvenle varsayabiliriz. Bu durum yazmaların saraydaki belli bir kesimi
hoşnut etmek için hazırlandığı ve değişik çıkariara hizmet ettiği anlamına gelir.
Belki de en önemli nokta olarak, hamilik konusundaki irdelememiz, padişahın Os
manlı sarayındaki yegane sanat hamisi olmadığını ve dolayısıyla yazmaların sırf
onun çıkarlarını temsil etmediğini açıklığa kavuşturmuş olsa gerek.
Yazarlar
1 00
OSMANLI SARAYlNDA K iTAPLARlN HAZlRLANlŞI
Çahar Makale ("Dört Bahis") adlı 1 2 . yüzyıl Acem risalesi, şairi hükümdarın vaz
geçilmez dört danışmanından biri sayar: "Bir melik isminin ölümsüzleşmesini
sağlayacak, şöhretini divanlara ve kitaplara işieyecek iyi bir şairden vazgeçemez.
Zira hiç kimsenin kaçamadığı akıbetle [yani ölümle] karşılaştığında, ordusundan,
hazinesinden ve malvarlığından eser kalmayacaktır; ama ismi şairin mısraları sa
yesinde ilelebet yaşayacaktır."18 Bu ifade şairleri ve bilginleri himaye etmenin artık
bir hükümdarlık ayrıcalığı olarak görüldüğü izlenimini verir. İyi bir hükümdar şa
irleri gözetir ve sarayında zinde bir aydın topluluğu bulundururdu. Osmanlı sarayı
tarihçilerin yanı sıra şairlere destek vererek, bu beklentiye ayak uydurmaya çalıştı.
Burada ele alınan çok sayıda yazma saray tarihçisi, yani şehnameci tara
fından yazılmış eserlerdir. Christine Woodhead'in çalışmaları yirmi yılı aşkın
bir süredir resmi saray tarihçisine ilişkin anlayışımızı belirlemiştir. Woodhead
şehnamecinin ana sorumluluğunu "güncel ya da güneele yakın Osmanlı tarihi
nin edebi anlatımlarını yazıya dökmek" olarak saptar. Şehnameciliği 1 550'lerde
Sultan Süleyman tarafından oluşturulan ve 1 605'ten sonra ortadan kalkan "da
imi ve maaşlı" bir makam olarak nitelendirir. 1 9
Makama ilişkin bu anlayış ilk yıllar için belki doğru olsa da, makamın var
lığını sürdürdüğü elli yılın büyük bölümü için geçerli değildir.2 0 Şehnameci 1 569-
1596/9 7 arasında Şehname-i Selim Han ın yazarı Seyyid Lokman'dı. Lokman'ın
'
18 Nizarnı Aruz1, The Chahiir Maqiila (Four Discourses), çev. E.G. Browne (Hertford, Herts., 1 899) ,
45. Alıntıyı yaptığım kaynak Meisami, Medieval Persian Court Poetry, 10.
19 Woodhead, "An Experiment in Official Historiography: The Post of Şehnameci in the Ottoman
Empire, c. 1555-1605", 157-82, özellikle 157, 159. Bekir Kütükoğlu'nun ilk kez Sanat Tarihi Araş
tırmaları üzerine Üçüncü Seminer'de (İstanbul 1982) bildiri olarak sunduğu "Şehnameci Lok
man" makalesi (Prqf Dr. Bekir Kütükoğlu'na Armağan, istanbul, 199 1 , 39-48) benzer biçimde
çok etkili olmuştur; ama makamı tanımlamaya yönelik bir girişimden ziyade bir tarihçinin kari
yerini anlatan bir çalışma olması itibariyle daha dar kapsamlıdır.
20 Lokman'ın kariyerini "The Office of the Ottoman Court Historian" başlıklı makalemde (s. 6-21)
ayrıntılı incelemiş bulunuyorum. Söz konusu dönemin başlarında kesin tanımlanmış belli bir
resmi makam tezinin geçerliliğini sorgulayan yakın tarihli bir çalışma için bkz. Fatma Sinem
Eryılmaz, "The Shehnamecis of Sultan Süleyman: 'Arif and Eflatun and their Dynastic Projects",
doktora tezi, Chicago Üniversitesi, 2010, 264-268.
2 1 Burada aktardığım arşiv belgelerinin hepsi istanbul'daki Başbakanlık Arşivleri'ndedir (bundan
sonra BA) ve Kamil Kepeci tasnifinden alınmadır; dolayısıyla kayıt numaralarını KK 229, 22 ve
KK 252, 23 göndermeleriyle veriyorum.
101
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Lokman Şehndme-i Selim Han 'ın girişinde, padişahtan ilk siparişi nasıl aldı
ğını yazar. Buna göre, karİyerinin başlarında getirildiği kadılık görevinden ayrı
lır ayrılmaz, zafer coşkusu içindeki sarayın yolunu tutar ve Ebussuud Efendi'nin
huzuruna çıkar. Ona Zigetvar seferindeki zaferden önce gördüğü bir rüyayı anla
tır. Ebussuud rüyayı Lokman'dan şehndmeler yazmasının, olayları kayda geçir
mesinin ve "Osmanlı hanedanı" tarihlerini kaleme almasının isteneceği şeklinde
yorumlar. Lokman bu rüyadan kısa bir süre sonra, Sadrazam Sokollu Mehmed
Paşa ve katibi Feridun Ahmed Bey'in (ö. 1583) yardımıyla padişahın ilgisine
mazhar olur. Payitahtın hemen dışındaki Silivri'ye bir av gezisi sırasında, II. Se
lim Zigetvar seferini şehndme kalıbında yazdırma hevesini dile getirir. Yanında
bulunanlar bu iş için Lokman'ı tavsiye eder. Bunun üzerine, Selim istanbul'a dö
nüşünde Lokman'ın şiirlerini inceler. Şiirleri zevkine uygun bulunca, Lokman'a
Zigetvar seferinin hikayesini yazdırınayı kabul eder. Şehndme-i Selim Han 'da,
Lokman'ın şiirlerini padişaha sunmada etkili kişiler olarak Sokollu Mehmed
Paşa, Feridun Ahmed Bey ve Mirahor Siyavuş'un adları verilir.22 Nitekim Sokol
lu Mehmed Paşa kaynaklarda Lokman'ın en büyük destekçisi olarak karşımıza
çıkar. ikili arasındaki işbirliği sonraki bölümde ayrıntılı olarak ele alınacaktır.
Lokman'ın görevlendirilmesine ilişkin başka bir anlatım tarihçi Musta
fa Ali'den gelir. Lokman'ın şiir hünerinden aşağılayıcı bir tavırla söz eden Ali,
"sarhoş" olduğu sırada II. Selim'i, ölen önceki şehndmecinin yerine Lokman'ı
atamaya ikna etmesinden dolayı Feridun Ahmed Bey'i suçlar.23 Kuşkuya yer
bırakmayacak bir ifadeyle, Lokman'ın göreve uygun olmadığını ve atanmasının
tamamen Feridun Ahmed Bey'in kabul edilebilir iltimas düzeyinin ötesine geçen
müdahalesi sayesinde olduğunu belirtir.
Sokollu Mehmed Paşa'nın ölümünden sonra, Lokman himaye için çeşitli
saraybiara başvurdu. Şehname-i al-i Osman 'Ia, 16. yüzyıl sonlarının güçlü sad
razaını Koca Sinan Paşa'nın ilgisini çekmeye çalıştı. III. Murad dönemiyle ilgili
temel metin olan Şehinşehndme'nin ikinci cildi de açık biçimde Sinan Paşa'yı pa
dişahla birlikte methetmeye yöneliktir. Lokman III. Murad'ın lalası ve danışmanı
Hoca Sadeddin'e önce kendi eserlerinde onun kitaplarına göndermede bulunarak,
ardından çeşitli projelerde onun onayını almaya çalışarak yaltaklandı. Dördüncü
bölümde ele alınacak olan Zübdetü't-tevdrih yazmalarındaki genel tarihin bir
1 02
OSMANLI SARAYlNDA KiTAPLARlN HAZlRLANlŞI
24 Londra, British Library, ms. Add. 7931 . Üçüncü bölümde incelenecek olan Şemailname, onay
için Hoca Sadeddin'e sunulmuştu. Bkz. Ali, Künhü 'l-ahbar, fo!. 42 ıb. Mücmelü 't-Tomar resimsiz
tek bir nüsha halinde mevcuttur (BL, Or. 1 135). Züdbetü 't-tevarih yazmaları III. Murad, Siyavuş
Paşa ve Mehmed Ağa'ya aitti (sırasıyla TİEM, 1973, TSMK, H. 1321 ve CBK, 414). Bunlar esasen
ilk iki şehnameci Arifi ve Eflatun'un başlattığı ve Lokman'ın tamamladığı Tomar-ı Hümayun'un
(TSMK A 3599) bir özeti niteliğindedir.
25 Talikiziide'nin kariyeri için, bkz. Christine Woodhead, Talikizade's Şehname-i Humayun; aynı
yazar, "From Seribe to Litterateur: The Career of a Sixteenth-Century Ottoman Katib", Bul/etin qf
the British SocietyJor Middle Eastem Studies 9/1 (1982), 55-74. Ayrıca bkz. Christine Woodhe
ad, "Taliqizade Mehmed", http://www.ottomanhistorians.com/database/html!mehmed_en.html
(Ağustos 2005) .
26 Lokman'ın aziedilişi konusunda hem Woodhead'in ("Experiment"), hem de Kütükoğlu'nun
("Şehniimeci Lokman") kabul ettiği tarihi esas aldım. Ama Lokman'ın 1601 'de tamamladığı Pat
na yazmasının varlığı, bu tarihi tartışmalı kılıyor.
1 03
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
27 Tomar-ı Hümriyfin un nesir üslubundaki değişiklikler için bkz. Eryılmaz, "The Shehnamecis of
'
1 04
OSMANLI SARAYlNDA KiTAPLARlN HAZlRLANlŞI
1 05
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
29 islam dünyasındaki kitaplar üzerine geniş çaplı incelemeler için bkz. Johannes Pedersen, The Ara
bic Book (Princeton, N.J.: Princeton University Press, 1984) ve George N. Atiyeh, ed. The book in
the Islamic world: the written word and communication in the Middle East (Albany: SUNY Press,
1995) .
30 TSMK A. 3595, fo!. 9b-10a ve R 1537, fo!. 10a. Bu değişikliklere ilişkin ayrıntılı bir inceleme için
bkz. Emine Fetvacı, "The Production of the Şehniime-i Selim !jan", Muqarnas 26 (2009), 263-315.
1 06
OSMANLI SARAYlNDA KiTAPLARlN HAZlRLANlŞI
sadakat vasıflarını taşıyan Mehmed Ağa'ya [yüceliği her daim olsun] , haysiyeti ve
keremiyle örnek alınacak Zeyrek Ağa'ya [şan ve şerefi her daim olsun] genellikle
intizaml burada iki hadım ağa tarafından reddedilen sözlerine göndermeyle, bo
zuk ayarlı akçe mecazını kullanmaktadır. Bu bakımdan kitap ilk başta intizaml
tarafından yazılmış olsa bile çalışmasına nezaret eden ve projeyi denetlernede
padişahın aracıları olarak hareket eden iki hadım ağanın kitabı sıkı sıkıya göz
den geçirdiği açıktır. Dolayısıyla, Surname ele aldığı konuyu, yani hanedanın bir
sünnet düğününü Mehmed ve Zeyrek ağaların hatırlanmasını istediği biçimde
kayda geçirir. Açıkçası, yazarlık konumunu birden fazla kişi paylaşmış durum
dadır. Söz konusu iki yazma 16. yüzyıl Osmanlı sarayı bağlamında kesinlikle
aykırı örnekler değildir. Sonraki bölümlerde böyle çapraşık yazarlık ve himaye
ilişkilerinin sayısız örneği görülecektir. üretim sürecine birden çok aracının ka
tılması, sonuçta ortaya çıkan yazmaları önemli ölçüde etkileyen bir unsurdu.
Osmanlı resimli tarihlerinin yazarları, hamileri, yapımcıları ve okurlar ara
sındaki sosyal ve siyasal ilişkiler, Osmanlı hanedam hakkında sırf monolitik
mesajlar sunmakla kalmayan, birden çok yoruma açık sanat eserleri ortaya çı
karırdı. üretim süreci ve ona katılan çok sayıda kişi göz önünde tutulduğunda,
31 intizfıml, Surname-i hümayun, TSMK, H. 1344, fo!. 428b-43lb, özellikle fo!. 431a: Saljfü 'z-zikr
Mehmed Ağa dame uluvvehu zekavet ve k(yasetle ma'rijf ve hüsn ve istikamet ve sadakatla
mevsijf kıdvetü 'l-emacid ve'l-ekdrim Zeyrek Ağa dame mecdehu ile eksenyd müşavere olunub ol
nakd-i kdmilü'l-ayar ki mehekk-i kabullerinde suret-pezir olub -hayyiz-i cevazda vaki olurdu.
Yerlüyeründe harca soru/urdu. Ve ol ki rif'ü reddi lazım gelüb bazdr-ı tebydnda nasere olmagın
kd/a-i gayre tebdil olunub tedarükü biryüzden dahi görülürdü.
1 07
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Bir kitabın resimlenmesi için onay alındıktan sonra, nakkaşlar, katipler, müzeh
hipler ve mücellitlerden oluşan bir ekip nihai nüshayı hazırlamak üzere birlikte
çalışırdı. Lokman'ın kitaplarından böyle bir ekip çalışmasının bulguları kolayca
görülür. Onun ve yazmalar üzerinde çalışanların devletten maaş alması nede
niyle, Osmanlı arşivlerinde saklanan ücret defterlerinde ve kayıtlarında izlerini
sürebiliriz. Belgeler Lokman'ın kendi kitapları, hatta bazen kendisinin yazmadı
ğı (katip intizami'ye ait Surname gibi) kitaplar üzerinde çalışan ekiplere nezaret
ettiğini gösterir. 32 Bu nezaret Osmanlı tarih eserlerinin görünümünde bir tutarlı
lığı sağlardı. Lokman'ın nezaretçi rolü emsali olmayan bir durum değildir; islam
dünyasında benzer hikayeler bolca karşımıza çıkar. 33
Lokman nezaretçi konumuyla, metnin yazılmasını, nakkaş ve katip ekibi
nin seçilmesini, maaş ödemelerinin izlenınesini ve hatta kağıt gibi malzemelerin
edinilmesini kapsamak üzere üretimin bütün veçhelerinden sorumluydu. "Kağıt
emini" ya da "şehremini" makamı aracılığıyla kağ,ıt ve başka malzeme istek
lerini bildirmesi, baştan sona nihai üründen sorumluluğuna ışık tutar. Sadece
şehndmelerdeki sözleri değil, kağıt, mürekkep ve ciltle bu sözleri cisimleştiren
fiziksel nesneleri, metni ve resimleri kapsayan bir sorumluluktu bu.34 Lokman'ın
malzeme için yaptığı başvurular, yazara üretim için gerekli kaynakları sağla
maktan haminin sorumlu olduğunu da açığa vurur. Bu da yazmaların nihai
görünümü açısından önemli bir husustu.
Diğer erken modern çağ islam hanedanları gibi, Osmanlıların da saraya
bağlı bir zanaatkar topluluğu vardı. "Ehl-i hiref" olarak bilinen bu topluluk, sa-
32 Lokman'ın kayıtlarındaki ı 588 tarihli bir belge, Surname ve Hünername üzerinde çalışanların
aldığı maaş zamlarını sıralar. KK 250, 37.
33 Simpson "Workshop" makalesinde, Lentz ve Lowry Timur and the Prince{y Visian kitabında,
Blair Compendium qfChronicles kitabında benzer senaryoları ileri sürer.
34 Gerek KK 230, 319, gerekse Topkapı Sarayı Arşivleri'ndeki E 21 14, Lokman'ın kağıt ve başka
malzeme istekleriyle ilgilidir.
1 08
OSMANLI SARAYlNDA KiTAPLARlN HAZlRLANlŞI
rayın dış hizmet şubelerinden biriydi. Ücretlerini saraydan alan kapıkulu asker
ocakları benzeri toplulukların çoğu gibi, ehl-i hirefe de üç ayda bir maaş ödenir
di. lanaatkarlar düzenli maaşın yanı sıra özel projeler için bahşiş ve zam alırdı.
Ehl-i hirefin nezaretçisi konumundaki baş defterdar, bir eşya için sipariş vermek
gerektiğinde, nakkaşlar gibi belirli bir kesimin başındaki kişiyi çağırırdı; ayrı
ca maaşlarını ve bahşişlerini öderdi. 35 Osmanlı zanaatkar topluluğunun işleyişi
bazı bakımlardan oldukça oturmuş ve örgütlü görünse de, her bakımdan öyle
değildi. Sistemin bünyesinde önemli ölçüde bir esneklik vardı.
Osmanlı kitapları üzerinde çalışan kolektif topluluğun mahiyeti zamanla
değişti. Ehl-i hiref II. Bayezid ve ı. Selim dönemlerinde çerçevesi belli bir toplulu
ğa dönüştü ve mensuplarının sayısı neredeyse iki kata varan bir artışla, Süley
man döneminin sonuna doğru 1566-67'de 636'ya ulaştı. Ehl-i hirefin 1 526'dan
1 796'ya kadar düzenli tutulan ücret defterleri, teşkilat yapısı ve barındırdığı çe
şitli "bölükler" hakkında çok değerli bilgiler sağlar. Nakkaş bölüğü 1 526'da 41
kişiden oluşmaktaydı ve teşkilat yapısının değişmesine karşın, bu sayı Süley
man dönemi boyunca aşağı yukarı aynı kaldı. Bu dönemde sayıca ortaya çıkan
genel artışın kaynağı nakkaş bölüğü değil, diğer zanaatkar bölükleriydi. Ancak
nakkaş bölüğünün kadrosu 1596 ilkbaharında 62 nakkaşa ve 62 şakirde çıktı;
1 604-05'te ise bölükte 41 nakkaş ve 52 şakirt vardı.36 Sayı aynı yüzyılın son
çeyreğinde yükseldi. Kayıtların böyle düzenli biçimde tutulması, Osmanlıların
bürokrasiyi ve devlet yapısını kayda bağlamaya özel dikkat gösterdiği 16. yüz
yılın ikinci yarısında izlenen diğer politikaların bir uzantısıydı. 37 Zanaatkarların
kimlik tanırnma dönük çabanın önemli bir unsuru olduğu, kayıtların titizlikle
tutulmasından bellidir.
Nakkaş bölüğünün mensupları sadece yazmalar üzerinde çalışmazdı; mo
bilya ve dokuma tasarımları hazırlar, çeşitli bezerne ve inşaat projelerinde ça
lıştırılırdı. Nakkaş bölüğü reisierinden bazıları inşaat nezaretçisi olarak, mimari
projeleri denetlernek üzere Manisa ve Mekke gibi yerlere gönderilirdi. Bu du
rum saray ortamlarındaki resim stüdyolarının yazmaları resimierne dışındaki
35 Filiz Çağman, "Behind the Imperial Canon: the Workshops of the Imperial Palace"; Tülay Artan,
ed., Palace qfGold and Light: TreasuresJrom the Topkapı, Istanbul (İstanbul: Palace Arts Foun
dation, 2000), 46-56; Necipoğlu, "A �anün for the State", 204.
36 Necipoğlu "A �anün for the State", 204. Çağman,"Behind the Imperial Canon" makalesinde (s. 46-
56) farklı kesimlerin bir özetini verir: Nakkaşlar, mücevherciler ve kuyumcular, silah yapımcıları
ve manifaturacılar, dokumalar ve kıyafetler, halı dokuyucuları, çiniciler, dökümcüler ve gümüş
çüler, tomacılar ve doğramacılar. Rıfkı Melül Meriç Türk Nakzş San 'atz Tarihi Araştırmalarz kita
bında (Ankara: Ankara üniversitesi ilahiyat Fakültesi Türk ve islam San'atları Tarihi Enstitüsü
Yayınları, 1953, 7, 1 1) , Topkapı Sarayı Müzesi Arşivleri'ndeki (bundan sonra TSMA) D. 9613-13
ve D. 7253 belgelerini aynen aktarır.
37 Buzov, "The Lawgiver and his Lawmakers"; Hagen, "Legitimacy and World Order", 55-84.
1 09
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
38 Necipoğlu, Age qfSinan, 3 4 1 . Lentz ve Lowry'nin Timur and the Princely Vision kitabının "Ap
pendix 1 : Arzadasht" kısmında (s. 364-65) , Timurlu saray atölyesi üzerine, Wheeler Thackston'ın
çevirip notlar düştüğü bir raporda benzer bir durum açıkça görülür. Lentz ve Lowry aynı kitap
ta (s. ı 59-236) , Timurlu atölyelerinde sanatçılarca tasarımı yapılan çok sayıda mecra üzerinde
durur. Bu mecralar arasında yer alan dokuma, seramik, mimari yapı ve yazma bezemelerinde
kullanılan motiflerin benzerliği, aynı sanatçıların çok sayıda mecrada eserler vermesini sağlardı.
Necipoğlu hassa mimarları ocağının belli noktalarda nakkaş bölüğüyle örtüşen konumuna ve
örgütsel yapısına ilişkin ayrıntılı bir döküm verir.
39 KK 242, 10-1 1 , KK 252, 23-24.
40 KK 242, 10-1 1 . Zübdetü't-tewirih için "etraftan" üç nakkaş ve iki katip getirtildi; bunlara daha
sonra ehl-i hirefte görevler verildi. Belgede kullanılan "etraftan" ibaresi, payitahtta serbest çalı
şan meşhur zanaatkarların varlığına da işaret eder.
41 KK 252, 23 ve 24.
1 10
OSMANLI SARAYlNDA KiTAPLARlN HAZlRLANlŞI
42 Osmanlı bürokrasisinin 16. yüzyıldaki gelişimine ilişkin ayrıntılı bir inceleme için bkz. Fleischer,
Bureaucrat and Intellectual, 2 14-34.
43 Fleischer, Bureaucrat and Intellectual, 245-52. Fleischer bu fikri Mart 2009'da son derece yararlı
bir özel konuşmada da benimle paylaştı.
44 Bütün bu belgelere ulaşınamasına karşın, Woodhead ("Experiment", 161) çok doğru olan şu sap
tamada bulunur: "Şehnameci makamına bağlı olarak çalışan uzman personelin sayısıyürütülen
işin hacmı'ne göre değişmekteydı;. bu konu daha kapsamlı araştırılınayı beklemektedir."
111
SARAYlN iMGELERi - OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Mekan: Atölye
45 Çağman, "Saray Nakkaşhanesinin Yeri", 35-46, Necipoğlu, Architecture, Ceremonial and Power,
48 ve 73-79 dipnotları. Fisher ve Fisher "A Note on the Location" makalesinde (s. 1 1 8-20) , Albert
Bobavi'nin 1 7. yüzyılda Topkapı Sarayı'na ilişkin ayrıntılı anlatımında saray nakkaşhanesine bir
göndermenin yer almamasından hareketle, muhtemelen böyle bir kurum olmadığı görüşünü orta
ya atar. Çağman bu savı çürütürken, Bobavi'nin 1657 tarihli anlatımında saraydaki bir atölyeye
değinmemesinin, mutlaka önceki yüzyılda da durumun aynı olduğu anlamına gelmeyeceğini
ileri sürer. IV. Mehmed'in (hd 1648-87) Edirne'deki saraya taşınması sırasında, saray maiyeti ve
büyük olasılıkla yazma atölyesi de taşınmış olmalıdır. Mart-Nisan 1 587 tarihli belge için bkz.
Ord. Prof. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Em. Kur. Alb. İbrahim Kemal Baybura ve Ülkü Altındağ,
Topkapı Sarayı Müzesi Osmanlı Saray Arşivi Kata/oğu: Hükümler-Beratlar, Il. Fasikül E 1-12476
(Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1988) , 1 1 5, no. 1 102.
1 12
OSMANLI SARAYlNDA KiTAPLARlN HAZIALANIŞI
1 13
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Üretim Süreci
16. ve 1 7. yüzyıllara ait Osmanlı tarih eserlerinin önemli sayıda taslağının gü
nümüze ulaşmış olması, nihai ürünün bir dizi titiz karar ve uzun bir planla
ma süreci sonunda ortaya çıktığına işaret eder. Şehname-i Selim Han yine iyi
bir örnek olarak, resimli yazmaların nasıl katarıldığını açıklığa kavuşturur. 51
49 British Library [bundan sonra BL] , Add. 22oı ı . istanbul Üniversitesi Kütüphanesi (bundan sonra
İÜK] , T. 6043 ve TSMK, R. 1 296. Tanındı, "Osmanlı Yönetimindeki Eyaletlerde Kitap Sanatı",
so ı -os.
SO Milstein Miniature Painting kitabında, Rachel Milstein, Karin Ruhrdanz ve Barbara Schmitz Sto
ries qf the Prophets: Illustrated Manuscripts qf Qisas al -Anbrya kitabında (Costa Mesa, Calif.:
Mazda Publishers, 1999) bir grup ayrı yazmayı istanbul'a atfeder.
sı Bu kısım "The Production" başlıklı makaleme dayanmaktadır.
1 14
OSMANLI SARAYlNDA KiTAPLARlN HAZlRLANlŞI
Çapraşık himaye ilişkilerini ve kitabı hazırlamada yazarın rolünü daha önce ele
almıştık. Konuyu daha ileriye götürürken, söz konusu yazmanın üç taslağının
ve bir nihai nüshasının günümüze ulaşmış olmasından yararlanacağız; böylece
yazmanın üretimindeki belirli aşamalara ışık tutacak şekilde, aralarında sıkı bir
karşılaştırma olanağını bulacağız. 52 Topkapı Kütüphanesi'nde günümüze ulaş
mış bir dizi Osmanlı resimli tarihinin taslakları ya da erken nüshaları vardır
ama bunların hiçbiri incelenmiş değildir. Her yazma hakkında daha öğrenilmesi
gereken bir sürü şeyin olmasına karşın, Şehname-i Selim Han 'ın bize yol göster
meye yetecek kadar tipik olduğu söylenebilir. Saray tarihçiliği makamının diğer
ürünleri gibi, bu yazma da katiplerden, müzehhiplerden ve nakkaşlardan oluşan
bir ekibin titiz planlama sürecinde bir dizi taslaktan geçmiştir.
Günümüze ulaşan en eski taslak (TSMK YY. 1 2 03) metnin bir kısmını
içerir ama hiçbir çizim ya da tezhip içermez. Sonra çizilecek resimler için bıra
kılmış boş alanları vardır. Şimdi British Library'de bulunan resimli ve tezhipli
kısmi yazma (Or. 7043) Lokman'ın padişaha sunduğu sonraki versiyondur. 53
Lokman'ın bu taslağa verilen tepkiler temelinde hazırladığı metin, bir katip
tarafından temiz nüsha (TSMK R. 1 537) olarak yazıldı. Projedeki ilk katip
olan Sinan'ın ı Eylül 1573'te görevden alınmasından sonra, başka iki katip işe
alındı. Nihai yazmanın kolofonu, herhalde kitabın son nüshasını tamamlayan
"katip ilyas"ın ismini verir. 54 islam dünyasında yazarlar çoğu kez kendi metin
lerinin katipliğini üstlenir ve nüshalar çıkararak metni yayarlardı. Ancak sa
ray atölyesi ve bu resimli eserler bağlamında, metinleri çoğaltınada meslekten
katipiere başvuruldu. Bu profesyonelleşme kitapların tekörnek görünmesine de
katkıda bulundu.
Katip tam metnin temiz nüshasını çıkardığında, buna her sayfaya kaç sa
tırın sığacağına, çizimierin nerelere konulacağına, metnin hangi kısımlarının
tezhipli olacağına ve metindeki hangi satırlara resimlerin eşlik edeceğine dair
talimatlada notlar düşülürdü (resim 2 .03) . Bir başka deyişle, bu taslak nihai
yazmanın ritimlerini ve aralıklarını düzenlerdi. Bu talimatlar nihai versiyonu
yazıya geçirecek olan katibe (İlyas) yönelikti ve büyük olasılıkla Lokman tara-
52 Taslaklar TSMK Y.Y. 1 203, TSMK R. 1537 ve BL Or. 7043, nihai versiyon ise TSMK A. 3595'tir.
TSMK R. 1537, BL Or. 7043 ve TSMK A. 3595'in ayrıntılı bir karşılaştırması için bkz. Fetvacı,
"The Production".
53 Yazmanın ilk taslağı Topkapı Kütüphanesi'nde Y.Y. 1 203 raf işaretiyle tutulmaktadır. Bu kıs
mi taslak, aynı şekilde eksik olan British Library yazmasının metnini içerir. BL yazması Y.Y.
1203'teki metnin tamamını içermese de, mevcut içeriği iki yazmanın eşleştirilmesine elverecek
düzeydedir.
54 Nihai nüsha üzerinde çalışan ("katib-i beyaz") İlyas b. İbrahim ve bir taslağı yazıya geçiren
(katib-i müsvedde) Haydar b. Süleyman.
1 15
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim 2 . 03. Metin sayfaları. Şehndme-i Selim Han, Lokman, istanbul, yak. 1 571-8 1 . Topkapı
Sarayı Müzesi, R. 1 537, fol. 44b-45a. (Foto: Topkapı Sarayı Müzesi)
fından yazılmıştı. Gözden geçirme sırasında düşülen notlar, katibin nihai yazma
metninin suretini çıkarırken, resimsiz Topkapı taslağını yanında bulundurdu
ğu izlenimini verir. Lokman "sayfa tamam" gibi notlar düşmüş ya da tezhip
için nihai versiyonda çapraz yazılması gereken satırların yanına küçük noktalar
koymuştu. Katip çıkardığı surette resimlerin yerlerine ilişkin notlara göre deği
şiklikler yapmıştı. Taslakta katibe yönelik talimatların yanı sıra katibin ne kadar
ilerlediğini işaret etmek üzere düştüğü notlar da yer almaktadır. Ayrıca katibi
doğrudan etkileyecek olan cetvellenen kısımlar ya da kağıtların teslim edilişi
gibi diğer işlemlerle ilgili notlar da vardır.
Bu eksiksiz ama süssüz taslak, bir yol göstericinin (bu durumda
Lokman'ın) gözetiminde çalışan cetvelci, katip (ler) , nakkaş (lar) gibi icracılar
dan oluşan bir ekibe dair bolca veri sunar. Bu ekibin diğer kitaplara, sözgelimi
önceki iki tasiağa kolayca erişebilmesi, kitapların da bulunduğu aynı mekanda
çalıştıklarını gösterir. Taslaklarda nakkaşlara ve müzehhiplere yönelik daha
özgül talimatların bulunmaması da zanaatkarlar arasında sürekli etkileşimin
olduğuna işaret eder. Tıpkı planlama ve onaylama süreci gibi, maddi üretim
süreci de kolektifti.
1 16
OSMANLI SARAYlNDA KiTAPLARlN HAZlRLANlŞI
yazma üretiminde sanatçıların oynadığı aktif rolü gösterir. Toplam 154 folyolu bu
yazmada, resimler için 31 boş alan bırakılmıştır; boş alanlarda ya da kenarlarda
nakkaşlara yönelik talimatlar yer alır. Bazı talimatlar oldukça muğlaktır; sözge
limi "Humayun'u Şah'ın huzurunda elçinin sakalım keserken göster" notunda,
sahnede başka nelere yer verileceğine dair herhangi bir ayrıntı belirtilmez. Diğer
leri "Buraya bir ağaç koy" türünden daha detaylı talimatlardır. Ayrıca nakkaşa
"Bu salıneyi göster, ama metni okuyup ona göre çiz" talimatını veren birkaç not
vardır. 56 Bu son türden talimatlar resimierne süreci konusunda son derece bil
gilendiricidir. Nakkaşlardan metinleri okumalarının ve kendi yorumlarına göre
resimlernelerinin beklenmesi, resmi yapan kişinin belirli bir öğrenim düzeyine ve
özerkliğe sahip olduğunu gösterir. Talimatlar nakkaşların okumaya ve okudukla
rını yorumlamaya yetecek kadar eğitimli olduklarını ima eder. Dahası, nakkaşla
ra yorumlarını kendi başlarına görselleştirme izni verilirdi.
En azından bu talimatlar, yazmayı resimierne sürecine çeşitli kişilerin katıl
dığına işaret eder: Yazar ve katip; talimatları yazan nezaretçi; metni okuduktan
sonra bunlara uyan nakkaşlar. Kitap sanatlarının bu icracıları yazarın/nezaret
çinin yönetimindeki pürüzsüz bir örgütlenmeyle yekvücut hareket ederdi. Saray
tarihçisinin gözetiminde hazırlanan tarih yazmalarında kullanılacak belirgin es
tetiği kurallara bağlamaktan hepsi topluca sorumluydu. Bu üslup ise Osmanlı
sarayını belirli biçimlerde görselleştirmeyi sağlardı. III. Murad döneminde hazır
lanan Osmanlı tarih eserlerinin görsel üslubunu incelediğimizde, ehl-i hirefin Os
manlı sarayı düzenini tanımlamaya katkıları daha keskin biçimde belirginleşir.
55 10 Sefer 989 (17 Mart 1581) tarihli BA, KK no. 238, 197, yazmanın tamamlandığı yıla denk gelir
ve şehnameci Lokman'a, Osman ve Ali adlı nakkaşlara ve adları belirtilmeyen diğer üç yardım
cıya, bir katibe, bir nakkaşa ve bir mücellide projedeki çalışmalarını takdir nişanesi olarak maaş
zamları yapılmasını öngörür. 4 Cümade I 981 (1 Eylül 1 573) tarihli BA, KK no. 225, 32 1 , katip
Sinan'ın aziedildiğini belirtir ve onun maaşını yazma üzerinde çalışan diğer kişilere paylaştırır.
Çağman "Şehname-i Selim Han" makalesinde (s. 415-17) her iki belge üzerinde durur.
56 TSMK, R. 1484, fo!. 58a: "Bu mahalde Hümayun şahın divanında elçinin sakalın kesdügün tas
vir oluna"; fo!. l l b: "bu mahale bir agaç .. yazup"; fo!. 1 1 2a: Ferruh ila Hümanun buluşdugıdur.
Kıssası okunup tasviri münasib ola.
1 17
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
16. yüzyıl başlarında ehl-i hiref kadrosunda Kahire ve Tebriz gibi fethedilmiş
şehirlerden gelen zanaatkarlar yer alırken, Süleyman döneminin sonuna doğ
ru bu kuşağın yerini genç yaşta devşirme sistemiyle saraya alınıp yetiştirilmiş
zanaatkarlar aldı. 16. yüzyılın birinci yarısında nakkaş bölüğü, Rumi devşirme
içoğlanları ve yabancılar ("Acemi") olmak üzere iki kesime ayrılmıştı. Yüzyılın
sonuna doğru bu ayrımın ortadan kalkması, sanatçıların artık çoğunlukla sa
rayda yetiştirilmiş kişilerden oluştuğuna işaret eder. Bu düzenli sanatçı toplulu
ğu zamanla bir "hanedan üslubu" yarattı. Necipoğlu'nun sözleriyle, "devşirme
kökenli çıraklar nakkaşhanenin ustaları haline geldiğinde, klasik Osmanlı sen
tezi ortaya çıktı."57 Necipoğlu Osmanlı emperyal üslup sentezini incelerken, daha
çok mimari yapılar, dokuma ve seramik sanatları üzerinde durur; ama gözlemleri
kitap sanatları için aynı ölçüde geçerlidir.
III. Murad döneminde saray tarihçisinin yönetiminde hazırlanan Osmanlı
tarih eserlerinin çok özel, kolay ayırt edilebilir bir estetiği vardır. Şehndme-i
Selim Han'dan alınma bir kanonik görüntü (resim 2.04) bu estetiğin bir örne
ğidir. Sahne, II. Selim'in iran'daki Safevi hanedanının ikinci hükümdan Şah
Tahmasp'ın elçisini huzura kabul edişini tasvir eder. Elçi Osmanlı padişahının
tahta çıkışı onuruna şahın gönderdiği hediyeleri sunmaktadır. Kompozisyonun
odağı oldukça belirgindir: Üst sağ kısımda tahtta oturan padişah. Padişahı çev
releyen taht, üst kenara çıkan külah biçimli kubbe ve bütün diğer kişilerin pa
dişaha göre, ya ona doğru yönelen ya da onun bulunduğu yere bakan bir halde
düzenlenişi gözümüzü üst sağ köşeye çeker. Osmanlı saray teşrifatının düzen
liliği, görüntünün estetiğine şekil verir ve dekor 16. yüzyıl Osmanlı mimarisini
yakından çağrıştırır. Kurşun kaplamalı kubbeler ve sayvanlar, dikdörtgen kare
lere bölünmüş ahşap kepenkler ve çini kareleri anımsatan mükerrer desenlerle
eklemlenmiş duvar alanları, görüntünün bir Osmanlı saray ortamında yer aldı
ğını göstermeye yarar.
Renk şemasına ve deseniere baskın bir düzen duygusu egemendir. Mima
ri ya da giyim detaylarını öne çıkarmak için kullanılan yaldızda bir aşırılık
yoktur. Kıyafetler çoğunlukla sade renk alanları biçimindedir; bazı elbiselerin
detayları yaldızla ve başka tonlada verilse de bu iş hep ineelikle yapılmıştır. in
celik mimari detayıandırmaya da damgasını vurur. Bir başka deyişle, süsleme
ler gözü yormaz ve kompozisyondaki tekil figürler gibi genel düzen içinde kalır.
1 18
OSMANLI SARAYlNDA KiTAPLARlN HAZlRLANlŞI
Resim 2.04. Safevi elçisinin II. Selim'e hediyeler sunuşu. Şehndme-i Selim Han, Lokman,
istanbul, yak. 1571-8 1 . Topkapı Sarayı Müzesi, A. 3595, fol. 53b-54a.
(Foto: Hadiye Cangökçe)
Padişah bile saray teşkilatma tabidir ve önemli olmakla birlikte belirlenmiş bir
rolü oynamak durumundadır. Teşrifatın düzenliliği ve kumaşların, renklerin ve
hediyelerin zenginliği, görüntünün kurgusal ihtişamını ve göndermede bulun
duğu Osmanlı sarayını vurgulayan unsurlardır. Kolları arkadan Osmanlı mu
hafızlarınca tutulan Safevi elçisinin padişah önünde eğilerek takınmak zorunda
bırakıldığı itaatkar ve hatta hürmetkar duruş, Osmanlı azametinin bu ifadesini
güçlendirir.
Gottfried Hagen Osmanlı "nizam-ı alem" anlayışı üzerine mükemmel bir ma
kalesinde, nizam-ı alem teriminin "tarihsel koşullara bağlı sosyal-siyasal dina
mikleri izleyen teorik kavramları temsil ettiği" görüşünü ileri sürer. ideal düzenin
kesin tanımı zaman içinde değişiyor gibi görünse de meşruiyet sağlayıcı bir ilke
olarak düzen anlayışı Osmanlı tarihi boyunca hep karşımıza çıkar. Adalet, halife
lik, karizmatik ve müebbet saltanat söylemleriyle birlikte, "nizam-ı alem" Osmanlı
meşruiyetinin temel kavramları arasında yer alır. 58 Bu bakımdan resmi tarihierin
saraydaki mevcut durumu ideal dünya düzeni gibi sunması şaşırtıcı değildir.
58 Hagen, "Legitimacy and World Order'', 55-57.
1 19
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Açık seçik düzen ve kolayca görülebilen konu, görüntüye bir duruluk ve an
laşılırlık havası verir. Düzene ve saray teşrifatına vurgu, oldukça statik, ikonik
bir tasviri getirir: Sahnedeki bütün aktörler kesin yerlerini almış durumdadır;
hiçbiri aslında hareket halinde tasvir edilmemektedir. Bu da koropozisyonlara
sanki ebedi bir düzeni gösterirmiş havası verir. Görsel dil değişmez bir düzene
göndermede bulunmakla, ilgili eserlerin buyurgan niteliğini yansıtır; aynı tür
den olaylar için çok benzer kompozisyonların kullanılmasının güçlendirdiği bir
duygudur bu. Resim 2.04'ün düzenlenişi resim 3 . 1 2 , 3.16, S.02 ya da S.03'te
örnekleri görülen diğer huzura kabul ya da tahta çıkış sahnelerine çok yakındır.
Teşrifatın tasviri hem konu (Osmanlı hanedanının sürekliliğini yüceltme) , hem
de üslup açısından nizam-ı alem anlayışını çağrıştırır. Methedici tarihler gün
cel olayların resmi anlatımını kayda geçirmeye yönelik girişimlerdir ve taşıdığı
buyurgan havayla nesnellik savında bulunurlar: Her şeyi olduğu gibi yansıttık
larını ileri sürerler. Resimler bu "bilgilendirici" tarzı sürdürerek, paralel bir rol
oynar. Gereksiz detaylada süslenmezler ve yalın anlatılan somutlaştıran ber
rak kompozisyonlada çizilirler. Kanımca, görüntülere özgü bu "gerçekçi" hava,
saray tarihçiliği makamının gözetiminde hazırlanan tarih eserleri için bilinçli
olarak geliştirilmiş bir özelliktir.
Şehname-i Selim Han 'ın resimli iki versiyonu, bunun çarpıcı kanıtını sunar.
Nihai versiyonda yer alan iki resim, Lokman'ın Karabağı'yle beraber bir katip,
bir müzehhip ve bir nakkaşla görüşmesini (resim 2.01) ve II. Selim'in Adalet
Köşkü'ndeki bakış noktasından, Kubbealtı'nda asılı duran hedefe bir ok atarak
okçuluk hünerini sergileyişini (resim 2 .05) tasvir eder. Şimdi British Library'de
bulunan daha eski ve bitmemiş taslaktaki resimde (resim G.Ol) bu iki olayın
birlikte tasvir edildiğini görürüz; Selim'in okçuluk gösterisi yazmanın üretimine
geçişin onaylanması sırasında padişaha sunulmak üzere Osman'ın yaptığı örnek
resimde karşımıza çıkar. British Library taslağı ve nihai nüsha arasındaki fark
lılık, yazmayı hazırlayanların sadece resmin iki yarısını ayırmakla kalmadığını,
onları önemli ölçüde değiştirdiğini de gösterir.
Topkapı yazmasında alimin sanatçılada görüşmesi özgün kompozisyonun
tersidir. Birinci ve ikinci versiyon karşılaştırıldığında, arka-planın daha yalın
laştırıldığı görülür. British Library resminde kemerin sağındaki ağacın yok ol
ması, sahnenin önceki gibi belirsiz bir mekan değil, iç mekan olduğuna işaret
eder. Ortadaki figürün arkasında duran yastığın yanı sıra, üstünde oturduğu
kumaş çıkarılmıştır; arka-planın artık bir tuğla duvarı yoktur. Oturan figürler
alim ortada kalacak şekilde birbirine yaklaştırılarak daha sıkı bir üçgen düzene
sığdırılmıştır ve bu sıkılaştırmanın bir sonucu olarak, ilk resmin sağ tarafındaki
120
OSMANLI SARAYlNDA KiTAPLARlN HAZIALANIŞI
kitap yığını, ikinci resmin sol tarafında oturan iki figürün kafaları arasına ga
yet sakarca yerleştirilmiştir. iki resim arasında görülen diğer değişiklik, kitapları
getiren iki hizmetkarın giyim kuşamıdır: Hayvan resmi baskılı ve kenan kürk
lü başlıklarının yerine sade beyaz sarıklar geçirilmiş ve elbiseterindeki yaldızlı
kopçalar çıkarılmıştır.
Divan-ı Hümayün toplantısını izleyen II. Selim görüntüsü benzer biçimde
değişikliğe uğramıştır. Burada da sonraki resim, bütün sayfayı dolduracak şe
kilde büyütülmesine karşın, öncekine kıyasla daha az detay içerir. Kıyafetlerde
detaylar kaybolmuş durumdadır ve mimari eskisi kadar belirgin değildir. Örne
ğin, Kubbealtı tavanının kemerini destekleyen sağdaki sütun artık yoktur ve
kubbenin kemeri artık havada asılı duruyormuş gibi kenara doğru uzanmaz. Bir
bakıma görüntü daha yalın hale getirilmiştir. Kubbealtı ve padişahın izleme oda
sı arasındaki mekan ilişkisi de önemli ölçüde değişmiş durumdadır. ilk resimde
121
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
59 Fleischer Bureaucrat and Intellectual kitabında (s. 191-200, 242-52), imparatorluğu tanımlama
yönündeki bu saikı açıklar.
1 22
OSMANLI SARAYlNDA KiTAPLARlN HAZlRLANlŞI
tarihlerinin de mevcut ve
müstakbel okurlarına sarayın
nasıl algılanması gerektiğini
aktaracak belirleyici kaynak
lar olması öngörülmekteydi.
Bütün ehl-i hiref teşkilatı,
resimli eserlerin hazırlan
masında devreye giren ekip
çalışması, bu süreçteki titiz
taslaklar, kolektif yazarlık
ve atölye üretimi sisteminin
bünyesindeki denetim ve den
ge, 16. yüzyıl son çeyreğinde
imparatorluğa bu belirleyici
bakışı yaratmanın ayrılmaz
parçasıydı. Titiz örgütlenme
aynı zamanda bir metnin nüs
halarını katipierin süslemeleri
ya da istenmeyen değişiklik
ler olmaksızın çıkarmanın
güvencesiydi. Taslak ve nihai
nüsha, yazar ve katip, metnin
nüshası ve edisyonu arasın
da çoğu kez hiçbir ayrımın
yapılmadığı islam dünyası
bağlamında, bu tarz örgütlen
me denetimi ve tekörnekliği
sağlayacak bir mekanizma,
Resim 2.06. Topkapı Sarayı'nda bayram kabulü.
metinleri geçerli yazma kültü Gencine-ifeth-i Gence, Rahimizade, istanbul, 1 590.
ründe genellikle var olmayan Topkapı Sarayı Müzesi, R. 1 296, fo!. Sb.
(Foto: Hadiye Cangökçe)
bir yolla sabit kılacak bir me
kanizma olarak daha da öne
çıkar. 6 0 Aynı dönemde yazılan ve resmi tarihçilik makamının ürünü olmayan
bazı tarih eserlerinin ele alınması, bu saptamayı daha da sağlamlaştırır.
60 Nüsha ve edisyon, taslak ve nihai nüsha, yazar ve katip arasında ayrımın olmayışı konusunda
bkz. Neumann "'Üç tarz-ı mütalaa"". Ayrıca bkz. Pedersen, The Arabic Book ve Atiyeh, The book
in the Islamic world.
1 23
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
1 24
OSMANLI SARAYlNDA KiTAPLARlN HAZlRLANlŞI
1 25
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim 2 .09. Kur'an hafızlarının geçit alayı. Surname, intizaml, istanbul, yak. 1588.
Topkapı Sarayı Müzesi, H 1344, fo!. 427b-428a. (Foto: Hadiye Cangökçe)
1 26
OSMANLI SARAYlNDA KiTAPLARlN HAZlRLANlŞI
Resim 2 . 10. Asafı sipahilerin başında Safevileri kovalıyor. Şecdatndme, Asafı, büyük
olasılıkla istanbul, 1586. istanbul Üniversitesi Kütüphanesi, T. 6043, fo!. 1 19b.
(Foto: istanbul üniversitesi Kütüphanesi)
1 27
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
1 28
OSMANLI SARAYlNDA KiTAPLARlN HAZlRLANlŞI
Resim 2 . 1 2 . Asafı Safevi şahının oğlunun huzurunda. Şecdatndme, Asafı, büyük olasılıkla
istanbul, 1 586. istanbul Üniversitesi Kütüphanesi, T. 6043, fo!. 246a.
(Foto: istanbul üniversitesi Kütüphanesi)
1 29
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim 2 . 1 3 . ön sayfa. Hift Evreng, Ca.mi, Topkapı Sarayı Kütüphanesi, H. 806, fo!. lb-2a.
(Foto: Hadiye Cangökçe)
Görsel malzeme tam sayfa ve daha küçük resimlerin bir bileşimidir. Figürler
resim düzlemine kıyasla oldukça büyüktür ve genellikle basit kompozisyonlar
halindedir. Pek fazla detay ya da konu dışı görsel bilgi verilmemiştir; dokumalar
çoğunlukla düz renkler halinde tasvir edilmiştir; arka-planlar kompozisyonun
neredeyse üstüne doğru yükselen tekil tepelerden ya da harekete düz bir zemin
sağlayan şematik mimari tasvirlerden oluşur. Altıgen biçimli tahtta ve küçük
taburede oturan mirzalar, soldaki zemini kaplayan açık renkli tuğlalar, gayretle
dörtnala koşan atlar ve binicileri, dönemin Osmanlı yazmalarından ziyade Acem
yazmalarıyla daha fazla ortak yan taşır.
Şecaatname'deki bir salıneyi (resim 2 . 1 2) Cami'nin Şiraz'da bir Osmanlı
ileri geleni için hazırladığı bir Hift Evreng'in ön sayfasıyla (resim 2 . 1 3) kar
şılaştırmak, ilkinin Acem özelliklerine ışık tutar. Canlı figürlerin duruşları ve
kıyafetleri, kompozisyon içinde kıvrılarak ilerleyen dere , arka tarafta kom
pozisyonu sınırlayan kayalar ve sallanan ağaçlar birçok benzerlikten sadece
1 30
OSMANLI SARAYlNDA KiTAPLARlN HAZlRLANlŞI
1 31
SARAYlN iMGELERi - OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
1 32
OSMANLI SARAYlNDA KiTAPLARlN HAZlRLANlŞI
64 TSMK H. 1344, fo!. 428b-432b. Yazmanın tamamlanması üzere nakkaşlara verilen maaş zamla
rının ayrıntılarını veren belgede de Osman'ın adı geçer (KK, no. 250, 207).
65 Bu noktaya işaret eden kaynaklardan biri için bkz. Bağcı et al. , Osmanlr Resim Sanatı. ı 10-1 55.
1 33
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Sonraki Gelişmeler
III. Murad sarayının tarih yazma tarzı hala oluşum halindeki bir saraylı kimliği
ni etkili biçimde temsil etmekteydi; ama Lokman ve Osman'dan sonra varlığını
pek fazla sürdüremedi. Yüzyılın sonlarında yapılan kitaplarda seçilebilen biraz
farklı estetik başka bir sanatçının, sonraki şehndmeci Talikizade'yle birlikte ça
lıştığı anlaşılan Nakkaş Hasan'ın kariyeriyle ilişkilidir. Lokman ile Nakkaş Os
man ve Talikizade ile Nakkaş Hasan arasındaki işbirliğini daha önce saptayan
Zeren Tanındı ve başka uzmanlar, burada ana hatlarıyla verdiğime benzer bir
dönemselliğe işaret etmişlerdir; ama bu çalışma ilişkilerinin ya da ortaya çıkan
estetik üslupların anlamına ilişkin yorumları farklıdır. 6 7
III. Murad ve III. Mehmed dönemlerinde Has Oda'da hizmet veren Hasan,
Hazreti Muhammed'in altı ciltlik hayat hikayesi S{yer-i Nebfnin de aralarında ol
duğu çok sayıda resimli kitapta ve resmi tarihçi Talikizade'nin III. Mehmed döne
mini ve vezirlerinin faaliyetlerini ayrıntılı olarak aktaran (resim 2 . 1 5 ve 2 . 16) eser
lerinin çoğunda nakkaş ya da nezaretçi olarak görev aldı. 6 8 Hasan'ın üslubuyla
özdeşleştirilen yazmalar, ileride sırası gelince, Gazanfer Ağa'nın hamiliğiyle ilişkili
olarak incelenecektir. Bunlar III. Murad döneminde özenle oluşturulmuş tarih üs
lubundan ilginç bir uzaktaşmanın ipuçlarını verir ve üslubun işe yarar olmaktan
66 Osmanlı ve Safevi bezerne tarzlarının, aralarındaki ayrışmanın, ayrıca hat sanatı ve şiirdeki ay
rışmanın bir analizi için, bkz. Necipoğlu, "L'idee de decor", özellikle ıs.
67 Bağcı et al, Osmanlı Resim Sanatı; Zeren Tanındı, Türk Mıi?J'atür Sanatı (Ankara: Türkiye iş
Bankası, 1996) .
68 Bağcı et al, Osmanlı Resim Sanatı, 1 76-84. Nakkaş Hasan Paşa'nın kariyeri üzerine ilk ayrıntılı
inceleme için bkz. Zeren Akalay, "XVI. Yüzyıl Nakkaşlarından Hasan Paşa ve Eserleri", l Mz1let
lerarası Türkolqji Kongresi, istanbul, 15-20 x 1973. Tebliğler 3: Sanat Tarihi (İstanbul: Tercüman
Gazetesi ve Türkiyat Enstitüsü, 1979), 607-26. Ayrıca bkz. Tülay Artan, "Arts and Architecture",
The Cambridge History qfTurkey: The Later Ottoman Empire, 1603-1839, ed. Suraiya N. Faroqhi
(Cambridge ve New York: Cambridge University Press, 2008) , 408-81 .
1 34
OSMANLI SARAYlNDA KiTAPLARlN HAZlRLANlŞI
Resim 2 . 1 5 .
Hatice'nin evinin
hazırlanışı. Siyer-i
Nebi, Darir, istanbul,
1596. Topkapı Sarayı
Müzesi, H. 1222, fo!.
88b (Foto: Topkapı
Sarayı Müzesi)
1 35
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim 2 . 1 6 . Nakkaş Hasan ve bir katip iş başında. Şehname-i Mehmed Han, Talikizade,
istanbul, 1 7. yüzyıl başları. Topkapı Sarayı Müzesi, H. 1609, fo!. 74a.
(Foto: Hadiye Cangökçe)
döneminden kalma yazmaların birçoğunda tercih edilen sade estetik, III. Murad
sarayı için hazırlanmış kitaplarda gördüğümüz estetikten farklıdır.
Bu değişim pek<�Ha Osmanlı resimli yazmalarına özgü estetiğin fiziksel nes
nelerin üretimini denetleyenler kadar, onları yaratanlarca da belirlenmesinden
kaynaklanmış olabilir. Bir hami, yazar ve sanatçı kuşağı yerine başka bir ku
şağa bırakırken, kitapların görünümü ve içeriği de değişti. III. Mehmed sarayı
için hazırlanan eserler, saraya düzen vermeye ve bu düzeni değişmezmiş gibi
tekrarlamaya yönelik gösterişli emperyal tarihler değildi artık. Aksine, yeni dö
nemi tanımlama arzusunun artık işin içine katılmamasından dolayı, mahiyet iti
bariyle daha mahrem, belki daha özel eserlerle ayırt edilebilir. Osmanlı sarayının
sanatsal ürünleri artık nevi şahsına münhasır, kişisel nesneler olmakta özgürdü.
16. yüzyıl sonlarının Osmanlı sarayında resimli yazmaların hem üretimi,
hem de tüketimi işbirliğine dayalı sosyal uğraşlardı. Osmanlı saraylıları ken
di camialarının düzenini ve yapısını kayda geçirirken ve böylece tanımlarken,
bunu kendileri için, camialarının mensupları için yapmaktaydı. Yazmalar Os
manlı toplumunun tepesinde duran içli dışlı bir topluluğun yaratımlarıydı; on
ların hayatları görgü tanıkları tarafından ve kitaplarda anlatılan olayları zaten
1 36
OSMANLI SARAYlNDA KiTAPLARlN HAZlRLANlŞI
69 Roxburgh Persian Album kitabında (s. 86) "Acem dünyasında saray hamiliğinin işbirliğine da
yalı niteliğini" ele alır.
70 Rifa'at Ali Abou-el-Haj , "Aspects of the Legitimation of Ottoman rule as Reflected in the Preamb
les of Two Early Kanunnameleri", Turcica 2 1 -23 (1991), 373-83 ve Hagen, "Legitimacy and World
Order", özellikle 57.
1 37
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
71 Gerek Norbert Elias (The Court Society, Oxford: Basil Blackwell, 1983) , gerekse onu kavrayışlı bir
yaklaşımla eleştiren Jeroen Duindam (Myths efPower: Norbert Elias ve the Early Modern Euro
pean Court, Amsterdam: Amsterdam University Press, 1994) bireysel kimlikler ve üstlendikleri
sosyal konumlar arasındaki gerilimi analiz etmeyi sağlayan yararlı çerçeveler sunar.
1 38
3
Osmanlılarda tarihin bir yazı türü olarak gelişmesi genellikle padişahların ilgisi
ne ve himayesine (özellikle III. Murad'ın kitap sevgisine) ya da Osmanlıların öte
den beri tarihe düşkün oluşuna bağlanır. Oysa sonraki sayfalarda göstereceğim
üzere, bu gelişme aslında Sadrazam Sokollu Mehmed Paşa'nın (görev dönemi
1 565-1 579) 1570'lerde yazma hamiliğine yönelmesinin sonucuydu. Himayesin
deki Seyyid Lokman'ın 1569'da saray tarihçisi ("şehndmeci") olarak atanması,
Sokollu Mehmed Paşa'nın 1579'daki ölümüne kadar, Osmanlı tarihini kayda
geçirme ve görselleştirme üzerinde önemli bir nüfuz elde etmesini sağladı. Böy
lece Osmanlı tarih eserleri için geliştirilen görsel ve sözel üslup sadrazam ve
şehndmeci Lokman'ın eseri olarak görülebilir.
Sokollu ve Lokman işbirliğinin ürünü olan resimli tarihler, yaşanan somut
olaylarla ve sadrazama ilişkin belirli bir timsali yaratma arzusuyla şekillenmiş
olsa da, dönemin siyaset nazariyesindeki gelişmelere de denk düşer. 1570'lerin
fikri ortamı, imparatorluğun gerilemesi ya da "nizam-ı alem"in bozulması ko
nusunda çok hassastı. Osmanlı aydınları ve tarihçileri mevcut gidişattan yakın
makta ve geride kalmış olsa bile, Süleyman dönemini sıklıkla örnek alınacak bir
çağ saymaktaydı. ı Sokollu Mehmed Paşa bu dönemle bağın yaşayan en güçlü
simasıydı; onun tarafından atandığı sadrazamlık görevini, yani padişahın vekil
liğini ömrünün sonuna kadar sürdürdü. Bu özel rolünün bilincinde ve böyle bir
timsali geliştirmeye hevesli olduğu için, Süleyman dönemiyle ilgili hikayeterin
yazıya geçirilip resimlenmesini teşvik etti. Osmanlı resimli tarihlerinin 1570'ler
ı Nizam-ı alem terimi ve değişen içerikleri için bkz. Hagen, "Legitimacy and World Order", 55-84.
Kafadar "The Myth of the Golden Age" makalesinde (s. 37-48) haliyle bütün aydınların aynı ka
naatte olmadığını ve Süleyman döneminin övülmesine karşın, mevcut bazı sorunların o dönemde
başladığının kavrandığını açıklar.
1 39
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
1 40
SOKOLLU MEHMED PAŞA VE OSMANLI RESiMLi TARiHLERi
Bosna'nın SokoloviCi köyünde doğmuş bir Sırp olan Sokollu Mehmed Paşa,
Süleyman döneminin başlarında henüz bir delikanlıyken, Osmanlı hizmetine
alındı ve Edirne Sarayı'nda eğitildi. Kırsal kesimdeki küçük bir soylu aileden
gelmesine karşın, Osmanlı hizmetine girmesiyle birlikte, devşirme sistemiyle
gayrimüslim ailelerden toplanmış diğer oğlanlardan pek farkı kalmadı. 5 Has
Oda'da "rikabdar", "çuhadar" ve "silahdar" olarak hizmet verdiği yıllarda si
yasal konumunu güçlendirdi. Daha sonra üstlendiği çeşnicibaşılığın ve kapı
cıbaşılığın ardından saray dışı görevlere atandı ve 1549'da Rumeli beylerbeyi
oldu. Henüz Topkapı Sarayı'nda hizmet verirken, kardeşini ve yeğenini içoğ
lan olarak Galata Sarayı'na getirtti ve böylece bir ittifak şebekesi oluşturmaya
başladı. 6 Sokollu'nun Osmanlı sarayında ve ordusunda çeşitli kademelerden
geçerek yükselmesi, yetenekli ve hırslı biri açısından tipik bir durumdu. Askeri
cesaretinden ve Rumeli kuvvetlerine başarıyla komuta etmesinden dolayı,
1 554'te Süleyman tarafından üçüncü vezir olarak atandı ve böylece Divan-ı
Hümayün'a girdi.
1 7. yüzyıl tarihçilerinden Peçevi'ye göre, Sokollu 1 559'da iki şehzadenin
karşı karşıya geldiği meşhur muharebede, Selim'in kardeşi Bayezid karşısında
ki zafere ulaşmasını ve böylece taht konusundaki son rakibini bertaraf etmesi
ni sağladı. Kısa bir süre sonra Sadrazam Rüstem Paşa'nın ölümü (10 Temmuz
1561) ikinci vezir Semiz Ali Paşa'nın Divan-ı Hümayün'un başına geçmesini ve
4 Yılmaz, "The Sultan and the Sultanate", iii-iv, 2-3 ve sadrazam üzerine, 274-383. Ayrıca bkz.
Colin Imber, The Ottoman Empire, 1300-1650: Structure qfPower (Hampshire ve New York: Palg
rave Macmillan, 2002); Halil inalcık, "State, Sovereignty and Law during the reign of Süleyman",
Süleyman the Second and His Time, ed. Halil ınalcık ve Cemal Kafadar (İstanbul: !sis Press,
1993), 229-48.
5 Devşirme sistemi için bkz. Menage, "Some Notes on the Devshirme" ve bu kitabın birinci bölümü.
6 Sokollu Mehmed Paşa'nın hayatı üzerine daha geniş bilgi için bkz. Encyclopedia qfIslam, New
Edition (bundan sonra E/2), "So�ollu MeJ:ımed Pasha" maddesi (G. Veinstein) ve Necipoğlu, The
Age qfSinan, 331-68.
1 41
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Sokollu'nun ikinci sıraya yükselmesini getirdi. Sokollu Mehmed Paşa 1562 'de
henüz ikinci vezirken, Şehzade Selim'in kızı ismihan Sultan'la evlendi. 7 Süley
man döneminde 1565'te sadrazam oldu; ondan sonra da aynı görevle II. Selim'e
ve III. Murad'a 1579'daki ölümüne kadar hizmet etti. En güçlü olduğu dönem,
kayınpederi II. Selim'in başta olduğu yıllardı. 16. yüzyıl tarihçilerinden Mustafa
Ali, bu dönemi anlatırken Sokollu'dan "padişah-ı manevi" diye söz eder. Aynı şe
kilde Peçevi de II. Selim döneminde Sokollu'nun önceki sadrazamların hepsinden
fazla yetki ve serbestlik elde ettiğini yazar. 8
III. Murad'ın tahta çıkışından kısa bir süre sonra, padişahın yakın çevre
si Sokollu'nun saraydaki konumunu sarsmaya başladı. Osmanlı tarihçilerinden
gerek Peçevi, gerekse Ali II. Selim'in padişahlığı sırasında sadrazarnın emsali
görülmemiş güce ve serbestliğe ulaşmasını, Murad'ın tahta çıkışından sonra ona
karşı yapılan hamleterin sebebi sayar. Peçevi'ye göre, Sokollu Şehzade Murad'ın
sırdaşlarından bazılarına kötü davranmış, bazılarını da saraydan uzaklaştırınış
tL Dolayısıyla Murad'ın nedim çevresi Sokollu Mehmed Paşa'ya güvenınedi ve
onun yeni padişah üzerindeki nüfuzunu kırarak, etkili hale gelmek istedi. Bu
amaçla Sokollu'nun himaye ettiği kişiler görevlerinden alınmaya başladı.
Murad'ın sırdaşlarının Sokollu'dan hoşlanmayışının geçmişi, Peçevi'nin
ileri sürdüğü gerekçenin öncesine dayanır. Padişahın en yakın çevresi içinde
yer alan Harem Kethüdası Canfeda Hatun ve Babüssaade Ağası Gazanfer Ağa,
Sokollu'yla çekişınesi II. Selim döneminin başlarına kadar inen Lala Musta
fa Paşa'nın (ö. 1 580) müttefikleriydi. III. Murad'ın nedimi Şemsi Ahmed Paşa
da sadrazarnın yetkilerinden rahatsızdı.9 Sokollu'nun saraydaki başka kişiler
le çekişmeleri de devlet işlerini etkileyen sonuçlar doğurdu; böylece padişahı
Sokollu'nun tavsiyeleriyle çelişen politikalar izlemeye teşvik etmeye yöneldiler.
Daha önce II. Selim döneminde, Lala Mustafa Paşa padişahı, Sokollu Mehmed
Paşa'nın savunduğu gibi devlet kaynaklarını Hürmüz üzerinde yoğuntaştır
mak yerine, Kıbrıs'a saldırmaya ikna etmişti. Safeviiere 1577'de savaş açılması
benzer bir tertibin sonucuydu. Sokollu'nun hasımlarının savaş için sıkıştırması,
devleti Sokollu'nun Hint Okyanusu'nda ticari hakimiyet tasarısından vazgeçir
meye yönelikti. 1 0
7 İbrahim Peçevl, Tann-i Peçevi, 2 cilt (İstanbul: Enderun Kitabevi, 1980, 1281-84/1864-67 baskı
sının tıpkıbasımı) , 1: 24-28; Ali, Künhü 'l-ahbdr, fo!. 125b-126b.
8 Peçevl, Tann-i Peçevi, 1: 24-28; Ali, Künhü'l-ahbdr, fo!. 1 25b-126b.
9 III. Murad döneminin başlarında Sokollu karşıtı hiziplere ilişkin bir değerlendirme ve adları geçen
kişilerin çekişmedeki rollerinin kısa bir açıklaması için bkz. Fleischer, Bureaucrat and Intellec
tual, 72-74.
10 Giancarlo Casale, The Ottoman Age qfExploration (Oxford, New York: Oxford University Press,
2010), 1 1 7-51 .
1 42
SOKOLLU MEHMED PAŞA VE OSMANLI RESiMLi TARiHLERi
ll Tarih-i Peçevi'de (s. 24-28) Murad dönemindeki hizip çekişmelerini de kapsamak üzere,
Sokollu'nun kariyeri anlatılır.
12 Ali, Künhü 'l-ahbdr, fol. 296b-297b. Fleischer Bureaucrat and Intel/ectual kitabında (s. 73), Ali,
Peçevi ve Selaniki'nin anlatımlarının bir özetini verir.
13 E/2, "So�ollu Mel:ımed Pasha" maddesi. O dönemde baskı altında olan Hamzevi tarikatının
piri Şeyh Hamza Bali 1561-62'de Şeyhülislam Ebussuud Efendi'nin verdiği bir fetva üzerine
istanbul'da idam edilmişti.
14 TSMK, H. 1 592. Süleymanname (TSMK, H. 1 5 1 7) bu kitabın giriş bölümünde ele alınmıştır. Ayn
ca bkz. Atıl, Süleymanname.
1 43
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
ıs Zeren Tanındı, "Cat. no. 286: Futiihiit-zjamila (Admirable Conquests) " makalesinde (Turks: ajo
urney qfa Thousand Years, ed. David J. Roxburgh, Londra, New York: Kraliyet Sanatlar Akademi
si ve Harry N. Abrams. 2005, 449) . mühürden söz eder ve Sokollu Mehmed Paşa'nın "yazmanın
hazırlanmasında etkili bir rol oynadığı" görüşünü ileri sürer.
1 44
SOKOLLU MEHMED PAŞA VE OSMANLI RESiMLi TARiHLERi
Resim 3.02 . Mehmed Paşa'nın Peç kalesini Resim 3.03. Düşmanın Mehmed Paşa'dan
fethi. Fütiihdt-1 cemi/e, Arifı, istanbul, merhamet dileyişi. Fütiihdt-1 cemi/e, Arifı,
1 557- 1 558. Topkapı Sarayı Müzesi, H. 1 592 , istanbul, 1 557-1558. Topkapı Sarayı Müzesi, H.
fo!. Sa (Foto: Topkapı Sarayı Müzesi) 1 592, fo!. 6b (Foto: Topkapı Sarayı Müzesi)
1 46
SOKOLLU MEHMED PAŞA VE OSMANLI RESiMLi TARiHLERi
1 47
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
1 48
SOKOLLU MEHMED PAŞA VE OSMANLI RESiMLi TARiHLERi
Fütuhdt-ı cemıle ile sonraki Osmanlı resimli tarihi olan 1569 tarihli Nüzhetü 'l
ahbdr der sifer-i Sigetvar (Nüzhetü 'l-esrdrü 'l-ahbdr der sifer-i Sigetvar olarak
da bilinir) arasında geçen süre on yıldır. 19 Bu süre içinde Sokollu Mehmed Paşa
Divan-ı Hümayün'daki muteber konumunu güçlendirmiş ve Şehzade Selim'in
kızı ismihan Sultan'la evlenerek padişah ailesine damat olmuştu. Zaten sağlam
laşmış olan ittifak şebekesinde artık nüfuzlu bir eş de vardı. ikinci vezir olarak
sıradaki kişi olması nedeniyle, Semiz Ali Paşa'nın 1565'te ölmesi üzerine sadra
zamlığa getirildi.
Nüzhet Sokollu Mehmed Paşa'nın Zigetvar seferi çerçevesindeki hamiliğiy
le bağlantılı çok sayıda kitaptan sadece biridir-diğerleri sonraki sayfalarda in
celenecektir. Kanuni Sultan Süleyman'ın bu son seferi, Macaristan üzerindeki
Osmanlı-Habsburg çekişmesinin bir parçasıydı ve Habsburgların gözünde Os
manlı itibarını yeniden sağlamaya yönelikti. 20 Sultan Süleyman Zigetvar kale
sinin fethinden önceki gece çadırında öldü. Sokollu olası bir kargaşadan kaçı
narak, sırdaşı ve özel katibi Feridun Ahmed Bey ile padişahın hizmetkarı Cafer
18 E/2, "Sol.<Ollu Me}:ımed Pasha" maddesi. Sokollu'nun eşiyle ilişkisi için bkz. Necipoğlu, The Age qf
Sinan, 331-65.
19 1 3 Receb 976, yani ı Ocak 1569 tarihli. TSMK, H. 1 339.
20 E/2, "Sol,<ollu Me}:ımed Pasha" maddesi.
1 49
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
2ı E/2, "So�ollu Me�med Pasha" maddesi; Selaniki, Tarih-i Selaniki, 36-43; Feridun Ahmed Bey,
Nüzhetü 'l-ahbtir der sifer-i Sigetvar, TSMK H. 1339.
1 50
SOKOLLU MEHMED PAŞA VE OSMANLI RESiMLi TARiHLERi
ölümü büyük altüst oluşa yol açabilirdi. Osmanlı devletini ayakta tutan her türlü
kişisel sadakatten dolayı, hükümdarın ölümü neredeyse devletin dağılması gibi
bir şeydi-en azından burada ele alınan dönem açısından. öte yandan, kişisel
sadakatierin bir fetret sırasında devletin işlerliğini sağlama gibi bir yönü de vardı.
Osmanlı devletinin daha bürokratik yapıya kavuşmasıyla birlikte, veraset endişe
si azaldı. Yönetim değişiklikleri siyasal krizierin kaynağı olmaktan ziyade sonucu
olarak ortaya çıkmaya başladı. 16. yüzyılda ve daha önce padişah değişiklikleri
beraberinde ordunun isyan etmesi tehlikesini getirirdi; bu endişe II. Mehmed'in
ölümü üzerine 1481 'de böyle bir olayın yaşanmış olmasından kaynaklanmaktay
dı. Sokollu Mehmed Paşa'nın önlemeye çalıştığı şey buydu. Veraset meselesinin
Osmanlı imparatorluğu gibi bir hanedan devleti için birincil önem taşıması nede
niyle, Osmanlı vakanüvisleri iktidar değişikliklerine sayfalarca yer ayırırlar.22 Zi
getvar seferi tarihçiler arasında uyandırdığı ilgi açısından benzersiz değildir. Buna
karşılık, seferle ilgili çok sayıda resim yapılmış olması emsalsiz bir durumdur.
Zigetvar'ın tasvir edilmesi sadrazarnın görüntüsünü önemli ölçüde güçlen
direcekti; ne de olsa bu olay, talihinin parladığı andı. Sefer zaten tarihçiler için
revaçta bir konuya dönüşmüştü; ama Sokollu'nun hamiliği bu rağbete kesinlikle
katkıda bulundu. Bu bölümde ele alınan resimli versiyonların dışında, ona ithaf
edilmiş en az iki resimsiz versiyonu biliyoruz: Hift Ddsitdn ("Yedi Destan") ve
Agehi'nin yazdığı Tarih-i Gazdt-ı Sigetvar ("Zigetvar Muharebelerinin Tarihi") .23
Bunlar başardığı işlerin ileride hatırlanınası için bizzat kendisi tarafından yazdı
rılmış olabileceği gibi, olayların aktarılmasının hoşuna gideceği gibi mantıklı bir
varsayımla ona sunulmuş da olabilir. Sadrazarnın seferle ilgili hikayeleri kayda
geçirmeye ve yaymaya gösterdiği büyük özen, görünüşte daha kapsamlı ko
nuları ele alan Osmanlı tarih eserlerinin sayfalarında seferin resimlerinin ağır
basmasından bellidir.
16. yüzyıl sonlarındaki Osmanlı tarih eserlerinin genelde Süleyman döne
mine odaklanışı çarpıcıdır. Bunun başlıca sebebi Süleyman'ın 16. yüzyıldaki
birçok Osmanlı tarihçisince imparatorluğun "mimarı" olarak görülmesiydi. Do
layısıyla, devletin niteliğini tanımlamak için, mimarın dönemini anlama yönün-
22 Nicolas Vatin ve Gilles Veinstein, Le Serait ebranle: essai sur !es morts, depositions et avenements
des sultans ottomans (X!Ve-X!Xe siecle) (Paris: Fayard, 2003) , 81-108, 444.
23 örneğin, Mustafa Ali'nin Hif( Meclis'i seferle ilgili ilk anlatılardan biridir. Aynen Nüzhetü 'l-ahbdr
der sifer-i Sigetvar gibi, içine yazarın n esir yazımındaki hünerlerini gösterecek mektuplar serpiş
tirilmiştir. Hüseyin G. Yurdaydın "Sigetvarnameler" makalesinde (İlahiYat Fakültesi Dergisi 211
[ı952] , ı 24-ı36, özellikle ı24-25 ve ı31), Nüzhetü'l-ahbdr der sifer-i Sigetvar'ı ve Agehl Mansur
Çelebi'nin Tarih-i Gazat-ı Sigetvar'ını anlatmanın yanı sıra, Merahl'nin Fetihname-i Sigetvar ını,
'
Mehmed Çelebi b. Ali'nin Sigetvarname'sini ve adı bilinmeyen bir saray katibince yazılıp Sokollu
Mehmed Paşa'ya sunulan Hift Dasitan'ı sayar.
1 51
SARAYlN iMGELERi - OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim 3.07. Sokollu Mehrned Paşa hasta Sultan Süleyrnan'a destek vererek yanında yürüyor.
Zqfername, Lokrnan, istanbul, 1579. Chester Beatty Kütüphanesi, T 4 1 3 , fol. 46a.
© The Trustees of the Chester Beatty Library, Dublin
1 52
SOKOLLU MEHMED PAŞA VE OSMANLI RESiMLi TARiHLERi
24 Fleischer, Bureaucrat and Intellectual, ı74 ve 2 79-280. Comeli Fleischer'e Mart 2009'da bu nokta
üzerine ayrıntılı görüşmemiz için müteşekkirim.
25 Necipoğlu, "A Period of Transition: Portraits of Selim II", 202-7.
1 53
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
26 TSMK, H. 1 339, fo!. 41a. Bu folyo yanlış yere konulmuştur ve kaleye saldırı öncesinde yer alması
gerekir.
1 54
SOKOLLU MEHMED PAŞA VE OSMANLI RESiMLi TARiHLERi
Resim 3.09. So ko !lu Mehmed Paşa'nın divan ı. Nüzhetü 'l-ahbdr der sifer-i Sigetvar, Feridun
Ahmed, istanbul, 1568-69. Topkapı Sarayı Müzesi, H. 1339, fo!. 41b.
(Foto: Hadiye Cangökçe)
1 55
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
de sadrazarnın diz çökerek oturduğu halı dışında bir eşya yoktur. Bununla bir
likte, çadırın ve halının Osmanlı dokumalarına özgü çarpıcı desenlerle süslenmiş
olması sahneye canlılık katar. Sadrazarnın bir mendille gözlerini silişi, ağladığını
ima eder; bu da efendisini seven kamil hizmetkar vasfını güçlendirir. Suratında
biraz acılı bir ifade vardır. Diğer elinde bir kağıt parçası, belki de Şehzade Selim'e
kötü haberi vermek üzere gönderilecek pusulayı tutmaktadır. Yazar hemen ya
nında yerde duran kalemden ve mürekkep hokkasından hemen tanınır; bu duru
şun sadrazam adına pusulayı yazmış olabileceği izlenimini vermesi, Sokollu'nun
sağ kolu olduğunu ve dolayısıyla pürüzsüz geçişte rol oynadığını vurgular. iki
figürün boş bir arka-planda tek başına tasvir edilişi, dalgın duruşlarına yansıyan
hüzünlü bir hava yaratır. Figürler aynı mekanda olmakla birlikte, kendi düşünce
lerine dalmış gibidir; bakışlarının buluşmaması her türlü dinamizme karşı koyar.
Kompozisyonun seyrekliği ordunun II. Selim'le buluşmasına kadar, padişahın
ölümünü sır olarak tutmanın ağırlığıyla uyuşur. Resim her iki adamın padişaha
sadakatini vurgular ve onları sadık, merbut hizmetkarlar gibi sunar.
Fakat Sokollu Mehmed Paşa duygularını bir yana bırakarak, derhal durumu
kontrol altına alır. Sonraki resimde bir çadırın önünde kurulan savaş divanında,
eteği bir askerce öpülürken görülür (resim 3.09) . Metni okumayan biri, bu resmin
yeni bir padişahın tahta çıkışını tasvir ettiğini ve ordunun sadakatinin diz çök
müş yeniçeriyle sergilendiğini sanabilir. Normalde padişahların tahta çıkışına
mahsus ikonografi ve kompozisyon burada sadrazam için kullanılmıştır ve baş
ka hiçbir yazınada böyle bir örneğe rastlanmaz. Dolayısıyla resim Sokollu'nun
olağandışı statüsüne bir gönderme, belki de II. Selim döneminde Osmanlı devleti
üzerindeki kapsayıcı denetimine bir işaret olarak anlaşılabilir. Yukarısındaki ve
aşağısındaki metin sadece Süleyman'ın ölümünden sonra, Osmanlı ordusunun
kaleyi ele geçirdiğini ve birçok kelleyi uçurduğunu belirtir. Sadrazam Sokollu
Mehmed Paşa'nın kelle getirenierin kayda geçirilmesi için bir divan topladığını
aktarır. Böylece metin Sokollu'nun bir sadrazama uygun düşenin ötesinde bir
davranışını ifade etmezken, görüntü başka bir gerçeğin ipucunu verir.
Bu resimler Feridun Ahmed'in fetihle ilgili değerlendirmesinin ortasında
aktardığı irade-i seniyyeye dayanır. Bizzat Süleyman'ın kaleme aldığı ferman,
Sokollu'ya fiilen savaşa katılmak yerine, devlet işlerine nezaret etmesi talimatını
verir. Padişah devleti Sokollu'ya, "göz[ünün] nuru" Selim'e ve islam askerle
rine teslim ettiğini yazar.27 Bu irade-i seniyyenin, Soko111u Mehmed Paşa'nın
27 TSMK, H. ı339, fo!. 36b: Minba 'd sen kendün ol asl-ı ma 'rekeye varm!Yub umiir-ı din ü devlet
ve nizam-ı adi intizam-ı saltanat babında ka 'im ve da'im olasın. Nilr-ı didem Selzin Hanum ve
asker-i islam ıle seni Hüdaya zsmarladum.
1 56
SOKOLLU MEHMED PAŞA VE OSMANLI RESiMLi TARiHLERi
28 TSMK, H. ı 339, fo!. SSa-b: Destur-u din ü devlet hazretleri Sigetvar kal'esifethi suret idüb varis-i
mülk ve memleket sahıö-i taht-ı saltanat Şehzdde hazret/erin da 'vet itdügidür.
29 Osmanlılarda padişah ölümlerine ve tahta çıkışlara ilişkin geniş bir değerlendirme için bkz. Ve
instein ve Vatin, Le Serait ebrante.
30 TSMK, H. ı339, fo!. ıo2b-103a.
1 57
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
1 58
SOKOLLU MEHMED PAŞA VE OSMANLI RESiMLi TARiHLERi
Resim 3 . 1 1 . II. Selim babasının cenaze alayıyla birlikte. Nüzhetü'l-ahbdr der sifer-i Sigetvar,
Feridun Ahmed, istanbul, 1 568-69. Topkapı Sarayı Müzesi, H. 1339, fo!. 107b-108a.
(Foto: Topkapı Sarayı Müzesi)
1 59
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Feridun Bey II. Selim'in tahta çıkışını pürüzsüz bir olay gibi aktarır ve an
latımı kitabın görsel yorumuyla desteklenir. Yazdığı metne göre, Süleyman için
okunan cenaze duasından sonra, padişahın tabutunu taşıyan araba devlet rica
linden bazı kişilerle birlikte istanbul'a doğru yola çıkar. Yeni padişah, otağına
doğru döner ve bu sırada askerlerce selamlanır. Matem kıyafetiyle çadırın önün
de oturarak, saray ileri gelenlerinin ve kapıkullarının dualarını ve iyi dileklerini
kabul eder. Ordu da sadakatini bildirir. Feridun Bey ibare olarak tahta çıkıştan
("cülus") ya da resmi sadakat töreninden ("biat") söz etmez. 31 Sırf erkanın huzu
ra çıkışını anlatır. Oysa resim, olayın merkezinde ordunun sadakati olmak üzere,
bir tahta çıkış sahnesini açık seçik tasvir eder.
ikinci Selim'in tahta geçişi Feridun Ahmed'in bizi inandırmaya çalıştığı kadar
pürüzsüz olmadı. Aslına bakılırsa, Zigetvar yazması ayrıntılı olarak incelendiğin
de, yeni padişahın tahta çıkışıyla bağlantılı gerginlikleri örttüğü görülür. Dönemi
ele alan diğer vakayinamelerden öğrendiğimiz üzere, II. Selim'in danışmanları
sadrazarnın şehzadeden istanbul'da tahta çıkmak yerine cepheye gelmesini is
temesinin siyasal nüfuzunu kabul ettirme gibi bir art niyet taşıdığından kuşku-
1 60
SOKOLLU MEHMED PAŞA VE OSMANLI RESiMLi TARiHLERi
lanmışlardı. 32 Selim'i ordu önünde ikinci bir tören için Belgrad'a gitmemeye teşvik
ettiler. Bu tören normalde padişahın askerlere ulufe dağıtmasından sonra olmalıy
dı. II. Selim her iki veeibeden kurtulmak istedi. Bu yüzden önce istanbul'a gitti,
fiilen tahta oturdu ve aralarında Şeyhülislam Ebussud Efendi de olmak üzere hazır
olanların sadakat bildirisini kabul etti. Ordunun büyük bölümü Zigetvar'da oldu
ğundan, payitahtta kalmış az sayıda askere ulufe verdi. 33 Bunlar ikinci törenden
ve ona eşlik edecek ulufe ödemesinden kaçınmasını kağıt üzerinde sağlayabilirdi.
Böylece Belgrad'a giden Selim istanbul'a dönmekte olan Sokollu ve orduyla
buluştu. Sadrazam ona ikinci bir sadakat töreni düzenleyerek, askerlere ulufe
dağıtılacağını bildirmesini tavsiye etti. Selim'in diğer danışmanları buna gerek
olmadığını belirtti ve ordu beklenen ulufeyi alamayınca başkaldırdı. Devreye gi
ren Sokollu Mehmed Paşa, padişahı ulufenin en azından bir kısmını dağıtmaya
ikna etti. Bu şekilde gerginlik biraz giderildiyse de, ordu istanbul'a ulaştığında
geri kalan kısmı istedi ve padişahın Topkapı Sarayı'na girişini engelledi. Selim'in
önünde Sokollu'nun orduya bakiyenin tamamını ödemesine izin verme dışında
bir seçenek kalmadı.34 Bu isyanlar Nüzhetü 'l-ahbar der sifer-i Sigetvar'ın resim
lerinde haliyle görülmez. Kısmen padişahı hoşnut etmeye yönelik bir yazmada,
tahta çıkış sırasındaki gerginlikleri yansıtmaya yer yoktu. Yazmanın diğer işlevi
Sokollu Mehmed Paşa'yı övmek olduğundan, onunla padişah arasındaki bir an
laşmazlığı resmetmek de yakışık almazdı. Bu durumda yazmanın okuruna sa
dece sadrazarnın uyumu koruduğunu ve aldığı tedbirlerle yeni padişahın pürüz
süzce tahta çıkışını sağladığını hatırlatma yoluna gidildi. Sadrazarnın çabaları
ise bürokratik müdahalelerde bulunması, yazınada aynen yer verilen mektupları
göndermesi ve yeni padişahla ya da diğer kilit kişilerle şahsen görüş alışverişine
girmesi biçiminde aktarıldı. Nitekim II. Selim'in Belgrad'da sözde tahta çıkışı
sahnesinin tasvirini izleyen metin, Süleyman'ın ölümü ile cenaze duası arasında
geçen 49 günde, sadrazarnın olağanüstü tedbirler ve çok akıllıca kararlar aldı
ğını tekrarlar. 35
Nüzhetü'l-ahbar der sifer-i Sigetvar'ın tasarlanan mesajını analiz ederken,
yazarın güttüğü amaçlara da dikkat edilmesi gerekir. Gerek resimler gerekse
metin Feridun Bey'i özel katip konumuna dayanarak, sadrazarnın sağ kolu gibi
sunar. Sokollu Mehmed Paşa'nın himayesindeki kişilerden biri olan Feridun Bey,
32 Metin Kunt, "Sultan, Dynasty, and State in the Ottoman Empire", Medfeval History journal 6, 2
(2003), 2 1 7-30; Selanik!, Tarih-i Selô.nikf, 49.
33 Vatin ve Veinstein, Le Seraif ebranli, 280 vd.
34 Vatin ve Veinstein Le Seraı1 ebranli, 282-3, Selanik!, Tarih-i Selô.nikf, 41-56, E/2, "So�ollu
Mel).med Pasha" maddesi.
35 TSMK, H. 1 339, fo!. 1 1 1b.
161
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
onun hamiliğinden yarar gördüğü kadar, ona çeşitli yollarla yararlı hizmetlerde
de bulundu. Sokollu'nun hizmetine 1 553'te katip olarak girmişti. Süleyman'ın
oğulları Selim ve Bayezid'in taht kavgası sırasındaki katkıları ve Zigetvar sefe
rindeki kişisel cesareti, sadık bir hizmetkar olarak sivrilmesini sağladı. Padişa
hın ölümünden sonra sadrazarnın bunu sır olarak tutma yükünü paylaştığı iki
kişiden biri olmanın yanı sıra kuşatma sırasındaki bahadırlığıyla da takdir gördü
ve "müteferrika" denen seçkin hizmetkarlar arasına alındı. 3 6
Yazmanın metin kısmıyla güdülen amaç, Feridun Ahmed Bey'in yüksek Os
manlıca nesir üslubuna hakimiyetini sergileyerek, tarihçilik ve edebiyat becerile
rini ortaya koymasıydı. Feridun Ahmed sadece bir tarihçi değildi; aynı zamanda
Osmanlı yönetici elitinin bir mensubuydu. Nişancılık makamı için sırada bekle
yen biri olarak, bu projeyle ikbal şansını artırma peşinde olduğu kesindi. Tarih
yazmaya soyunması nişancılık görevine uygunluğunu gösterme amacına da yö
nelik olabilir; çünkü 16. yüzyıl ortalarında nişancıların Osmanlı hanedam tarihi
yazması gerektiği varsayımı iyice yerleşmiş bir görtüştü. 37 Yazmadaki anlatırnın
resmi yazışmaların ve kayıtların dili ve üslubu sayılan yüksek Osmanlıca nesre
dayanması, bu olasılığı güçlendirir.
Feridun Ahmed Bey'in anlayış bakımından bu yazınayla bağlantılı bir pro
jesi, Osmanlı padişahlarının mektuplarını Münşeatü 's-seldtin adlı bir kitapta
toplamasıydı; bu kitabı tahta çıkışından kısa bir süre sonra III. Murad'a Sokollu
Mehmed Paşa aracılığıyla sundu. 38 Derleme söz konusu mektupların kronolo
jik sırasıyla bir hanedan anlayışını da vurgular. Nüzhetü 'l-ahbdr der sifer-i
Szgetvar'da mektuplardan alıntı yapılması aynı zamanda Feridun'un katiplik
becerilerine işaret eder. Mustafa Ali de Künhü 'l-ahbdr ve Nusretndme kitapla
rında aynı amaçla mektupları kullanır; metinde değindiği belli hususları ortaya
koymak ve belki de doğrulamak üzere, kendisinin ya da başkalarının yazdığı
mektuplardan alıntılara yer verir. Ayrıca şehzadeler arası savaşın ilk anlatım
larından biri olan 1 5 6 8 tarihli Nadir ül Maharib (TSMK R. 1 290) kitabında,
katiplikteki liyakatini kanıtıayacak yazışmaları metne alır. 39 Gerek Feridun
1 62
SOKOLLU MEHMED PAŞA VE OSMANLI RESiMLi TARiHLERi
40 Cel1Uzade ve Lütfi Paşa I. Selim'in azametine işaret eden özbek ve Acem alimlerinin mektuplarına
da yer verir. Her ikisinin de bu mektuplardan alıntı yapması, mektupların saray içinde dalaştığını
gösterir; bu durum ikinci bölümde ele alındığı üzere, hazinedeki malzemelerin Osmanlı sarayı
içindeki dolaşımıyla bağlantılıdır.
41 Katibün Feridun ze'ametine terakki ile dergah-ı ali mütiferrikalanndan olsun.
1 63
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
1 64
SOKOLLU MEHMED PAŞA VE OSMANLI RESiMLi TARiHLERi
1 65
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
46 Aynı sahnenin Hünerndme"de (TSMK, H. 1524, fo!. 276a) tekrarlanması, çok tutulduğunu ve
mesajının berrak olduğunu kanıtlar.
1 66
SOKOLLU MEHMED PAŞA VE OSMANLI RESiMLi TARiHLERi
47 Dublin, CBK, 4ı3, fo!. l l 5b; karışık sıralı bu resimlerin yanlış yerlere konulduğu kesindir.
48 istanbul, TSMK, A. 3595, fo!. 12b-13b.
49 1097 senesinde İbrahim Hanzadeden rikdb-1 hümdyzlna gelmişdür. Sultan Süleyman Hazretleri
nün tasviridür. Hicri 1097 miladi 1668-69'a denk düşer.
1 67
SARAYlN iMGELERi - OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
1 68
SOKOLLU MEHMED PAŞA VE OSMANLI RESiMLi TARiHLERi
II. Selim döneminin resimli anlatımı olan Şehndme-i Selzin Han 'ın Süleyman'ın
ölümüne, Sokollu'nun Zigetvar'daki nihai zaferde yararlılığına ve II. Selim'in
tahta çıkışını ustalıkla düzenleyişine aynen yer verilmesi öngörüldü. Ne var ki,
projenin tamamlanması on yılı aldığından, muhteva çeşitli taslaklar boyunca
değişime uğradı; sonunda yazmanın nihai biçimi, Osmanlı sarayının Sokollu'yu
önceki üç tarih eseriyle aynı ölçüde öne çıkarmayan daha kapsayıcı bir portresini
sundu. Proje Sokollu'nun sıkı gözetimi altında başlamıştı ama onun ölümünden
50 Tülay Artan, "The Kadırga Palace Shrouded by the Mists of Time", Turdea 26 (1994), 55-124;
özellikle 78-84; İA , "İbrahim Han" maddesi (Tayyib Gökbilgin). Vladimir Minorsky Chester Be
atty Library: A Catalogue qfthe Turkish Manuscripts and Minialures kitabında (Dublin: Hodges
ve Figgis, 1958, 20), bu İbrahimhanzade'yi yanlışlıkla ı. İbrahim'in (hd 1640-48) çocuklarından
biri olarak nitelendirir; ama notta Sokollu'nun torunlarının kastedildiği açıktır. Artan'ın ("Kadır
ga Palace", 84) belirttiği gibi, Sokollu ailesi bir aristokrasiden yoksun olduğu varsayılan Osmanlı
tarihi bağlamında gayet olağandışıdır; bu durum imparatorluğa ilişkin anlayışımızı yeniden dü
şünme gereğine işaret eder.
1 69
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
sonra tamamlandı. Metnin içindeki bulgulara bakılırsa, II. Selim'in başta olduğu
1571'de henüz hazırlık aşamasında olan yazmanın nihai biçimi III. Murad döne
mine denk gelen 12 Ocak 1581'de ortaya çıktı.5ı
Topkapı Sarayı Kütüphanesi'nde ve British Library'de bulunan ilk taslak
larda açıkça görüldüğü üzere, özgün biçiminde Şehndme-i Selim Han Zigetvar
seferiyle başlar. Giriş bize Lokman'ın onay almak için, anlatısının başlangıcını
II. Selim'in maiyetine sunduğunu ve metnin onları tam anlamıyla hoşnut et
mediğini anlatır. Bazı bakımlardan onların isteklerine göre değiştirilen metin,
düzeltilmiş son halinde II. Selim'in Zigetvar seferinin bitiminde Belgrad'da tahta
çıkışıyla başlar ve II. Selim döneminin tamamını anlatır. Çok geniş bilgiler ve
ren mukaddime, "girişi ve metnin bir kısmını" (cüzvi az dibace-i merkume bii
mikdari az manzume) inceleyip ,onay veren padişah nedimlerinin Lala Hoca
Ataullah Efendi, Şeyhülislam Ebussuud Efendi ve ünlü tarihçi idris-i Bidlisi'nin
oğlu Mevlana Ebulfazl Mehmed olduğunu aktarır.
Ebulfazl babası Bidlisi'nin I. Selim dönemiyle ilgili tarih kitabına yazdığı
mukaddimede, ı. Selim'in niçin bir "müceddid" olduğunu açıklarken, Osmanlı
hanedanının hükmetmek üzere Allah tarafından seçildiği yorumunu getirmişti. 52
Osmanlı saltanatının nitelikleri hakkındaki düşünceleri, Şehndme-i Selim Han'a
tepkisini de etkilemiş olabilir. Lala Hoca Ataullah II. Selim'in en güvenilir danış
manlarından ve maiyetindeki Sokollu karşıtı hizbin öncülerinden biriydi. Buna
karşılık, Şeyhülislam Ebussuud Efendi sadrazarnın müttefikleri arasındaydı. Se
ferin metinden çıkarılması, yazma konusunda değişik görüşler belirten kişilerin
sadrazarnın tasvir edilişindeki havayı hafifletmek istemesinin sonucuydu. ilk
taslağı inceleyenler arasında padişahın lalasının bulunması, bu senaryoyu son
derece akla yakın kılar. Tarihsel anlatımlardan Selim'in şehzadelik dönemindeki
maiyetinin öteden beri sadrazarnın kudret ve nüfuzundan rahatsız olduğunu
biliyoruz. 53 Padişahı neredeyse arka plana itercesine sadrazaını öven bir esere
onay vermemeleri akla uygun görünür. Bu bakımdan lala, şeyhülislam ve tarihçi
üçlüsünün, sadrazam yandaşlarını da kapsamak üzere daha geniş bir saraylı ke
simi için, yazmayı daha kabul edilebilir kılacak bazı uzlaşmalar önerdiği açıktır.
51 TSMK A. 3595, fo!. 156a. Tarih 9 Zilhicce 988'dir. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'nin elin
de yazmanın nihai biçiminin (A. 3595) yanı sıra iki taslak (YY 1 203 ve R 1 537) vardır. British
Library bir ara tasiağa (Or. 7043) sahiptir. Şehname-i Selim Han'ın, hazırlanma sürecinin ve
anlamının daha ayrıntılı bir değerlendirmesi için bkz. Fetvacı, "Production", 263-315.
52 Ebulfazl'ın kafiyeri için bkz. Atayi, Hada'ikü 'l-Hakdik, s. 1 88-90 ve Yılmaz, "The Sultan and the
Sultanate", 267. Ebulfazl babasının Osmanlıca yazılmış Osmanlı tarihlerinden biri olan şaheseri
nin bir devamını kaleme aldı. Ayrıca Farsçadan bir dizi eser tercüme etti ve üç dilde şiirler yazdı.
Otuz üç yıl defterdarlık yaptıktan ve iki kez başdefterdarlığa atandıktan sonra, Kasım 1574'te
öldü.
53 Bu gerginlikterin bir analizi için bkz. Fleischer, Bureaucrat and Intellectual, 41-70.
1 70
SOKOLLU MEHMED PAŞA VE OSMANLI RESiMLi TARiHLERi
1 71
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim 3.16. II. Selim'in Belgrad'da tahta çıkışı. Şehndme-i Selzin Han, Lokman, istanbul,
yak. 1571-8 1 , Topkapı Sarayı Müzesi, A. 3595, fo!. 26b. (Foto: Topkapı Sarayı Müzesi)
1 72
SOKOLLU MEHMED PAŞA VE OSMANLI RESiMLi TARiHLERi
'.�;(.:.�C�'-!'
.. ı
i)('; ıj4.!
(t
� ((�!,
Resim 3 . 1 7. Sadrazam Sokollu Mehmed Paşa'nın divanı. Şehndme-i Selim Han, Lokman,
istanbul, yak. 1 571-8 1 , Topkapı Sarayı Müzesi, A. 3595, fol. 27a.
(Foto: Topkapı Sarayı Müzesi)
1 73
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
56 Necipoğlu Architecture, Ceremonial and Power kitabında (s. 78-86) Kubbealtı'nın ve Adalet
Köşkü'nün maddi ve sembolik özelliklerini analiz eder; derin kavrayışlı yorumunu desteklemek
üzere o dönemden kalma çok sayıda görsel ve sözel tasvire yer verir. Aynca bkz. Fetvacı, "Pro
duction", 268-69.
57 Necipoğlu, Architecture, Ceremonial, and Power, 82-83.
1 74
SOKOLLU MEHMED PAŞA VE OSMANLI RESiMLi TARiHLERi
olsa da, ıs. yüzyıl başlarına ait Nesa'ih-i İskender ("İskender'e Öğütler") adlı bir
yazma, Osmanlı kaynaklı olmamakla birlikte, benzersiz bir emsal sunar. Burada
adalet dairesi sekiz loblu bir çiçek motifı çevresinde bir daire olarak düzenlenmiş
madalyonlarda yazılı bir şiir olarak görselleştirilmiştir. 58
Kitabın ana karakterleri Selim'in emrindeki serdarlar ve vezirlerdir; ama
metin bütün muharebeleri ve zaferleri padişaha bağlar. Lokman serdarlardan
gelen ve Selim'e çeşitli cephelerdeki gelişmeleri bildiren mektupları aktarır. Ayrı
ca askeri elitin sefere çıkmadan önce padişaha veda edişini tasvir eder ve bütün
bu zaferierin Selim'in lütuf ve izni sayesinde başarıldığı imasında bulunur. Oda
ğı tekrar istanbul'a taşıyan diğer olaylar, Selim'in serdarlarından veya yabancı
elçilerden gelen hediyelerin payitahta varışıdır. Tarihçinin metinde payitahttan
uzaktaki olaylara ağırlık vermeyi ve böylece vezirleri ana karakterler haline ge
tirmeyi seçmesine karşın, denge yazarın huzura kabulleri ve hediyeleri ele al
mak üzere bakışını istanbul'a çevirmesinin getirdiği ritmik dönüşlerle sağlanır.
Savaşa gitmemiş olan (ve bu yüzden eleştiriye uğrayan) padişah böyle bir yolla,
Şehname-i Selzin Han 'ın ana odağını oluşturan her türlü girişimi mümkün kılan
kişi olarak metnin merkezine oturtulur.
Diğer temalar arasında Osmanlıların hac yollarını koruması ve II. Selim'in
mimari alanındaki hamiliği yer alır; hamiliğin örnekleri Kabe'deki onarımlarla,
Selimiye Camii'nin ve Büyükçekmece'de bir köprünün inşasıyla gösterilir. Bu
konular yazara padişahtan hayırsever ve dindar bir kişi, Hazreti Muhammed'in
örnek bir takipçisi olarak söz etme olanağını verir. Hükümranlığın Şehname-i
Selim Han metniyle vurgulanan iki yüzü, padişahı bir yandan vekilierince etkili
biçimde korunup idare edilen bir imparatorluğun merkezi, diğer yandan ise hac
yollarını güvence altına alan, cömertliğini ve dindarlığını mimari projeler ara
cılığıyla sergileyen yönüyle Allah'ın yeryüzündeki gölgesi gibi gösterir. Padişa
hın cenaze töreni son konulardan biridir. Yazmanın ana kısmı Selim'in 1566'da
tahta çıkışını sağlayan olaylarla başlar ve 1574'teki ölümüyle son bulur. Kitabın
kapsamını padişahın hayatındaki olayların belirlemesi, konuların maiyetindeki
kişilerle ilgili olmasına karşın, projenin tamamı açısından padişahın önemini
vurgular.
Padişah sadece altı resimde görülür. ilk ikisi kitabın hazırlanışıyla (resim
2 .05 ve 2.02), üçüncüsü tahta çıkışıyla (resim 3.16) ilgilidir. Kayıp olan dördün
cü resim onu babasının ölümünü bildirmek üzere Sokollu Mehmed Paşa tarafın
dan gönderilen pusulayı alırken gösterir. Resimlerden beşincisi Safevi şahından
58 Maria E. Subtelny, Le Monde est un jardin: Aspects de l'Histoire Culturelle de /'Iran Midüfval
(Paris: Association Pour L'Avancement des Etudes Iraniennes, 2002), 62-63, resim 5.
1 75
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
gelen hediyeleri alışını (resim 2.04) , sonuncusu ise cenaze törenini tasvir eder.
Buna karşılık, 26 resim Selim'in serdarlarını ve vezirlerini konu alır. Resimlerin
dağılımı yazmanın odağını metne oranla daha fazla maiyete kaydırarak, me
tinden çıkarılacak sonuçtan farklı bir okumaya olanak verir. Şehndme-i Selim
Han 'ın görsel ve sözel anlatılan birlikte ele alındığında, padişahın dönemi kadar
onun çevresindeki Osmanlı yönetici elitini anlatan bir saray tarihi sunar.
Şehndme-i Selzin Han 12 Ocak 1581'de tamamlandı. O sırada, Sokollu Meh
med Paşa'nın ölümünün üzerinden bir yılı aşkın süre geçmişti ve Sinan Paşa
sadrazamdı. Projenin yürütüldüğü on yıl içinde Osmanlı sarayındaki iktidar ya
pısı önemli ölçüde değişmişti. Divfm-ı Hümayfın artık saraydaki asıl güç oda
ğı değildi. Padişah orduyla birlikte sefere çıkmadığı, resmi konumu olmayan
nedimlerin tahakkümüne göz yumduğu ve genelde dedesi Süleyman'ın askeri
yönelimli mirasından saptığı için sürekli eleştirilere uğramaktaydı. Sokollu'nun
destekçilerinden birçoğu Murad döneminin ilk yıllarında bürokrasi kademele
rinden uzaklaştırıldı; ama onun ölümünden sonra bazılarının görevlerine dön
melerine izin verildi. örneğin, 1575-76'da reisü'l-küttablıktan aziedilen Feridun
Ahmed Paşa Şubat 1 5 8 1 'de, yani Şehndme-i Selim Han 'ın tamamlanışından
sadece birkaç hafta sonra görevine döndü. Feridun Ahmed Paşa'nın düzelmiş
olan durumunun, on yıldır sürüncemede olan bu projenin bitirilmesi yönündeki
hamlede bir rolü var mıydı acaba? Lokman'ın saray tarihçiliğine atanışıyla ilgili
birçok anlatırnda ikide bir ona yönelik methiyelerde bulunması, kesinlikle karşı
lıklı bir ilişkinin varlığına işaret ediyor gibidir.
1570'lerin Osmanlı sarayı bağlamında, Şehndme-iSelim Han 'ın hazırlanışı
sırasındaki tercihler önemliydi. Yapılan değişikliklerin özü Sokollu'ya verilmiş
olan ağırlığı, Divan-ı Hümayfın vezirleri arasında dengeli bir övgü dağılımıyla
azaltmaktı. Yapılan eklemeler III. Murad döneminde Divan-ı Hümayfın'un nü
fuzlu vezirleri haline gelen Yemen ve Tunus fatihi Sinan Paşa ile ve Kıbrıs fatihi
Lala Mustafa Paşa'nın başarılarını vurgular. iki adam rakip saflardaydı ve sa
dece birbirleriyle değil, Sokollu Mehmed Paşa'yla da çekişme içindeydi. Gözden
geçirme sırasındaki tercihierin III. Murad döneminin başlarında, Murad'ın mai
yetindeki kişilerin Sokollu Mehmed Paşa'nın gücüne ciddi biçimde kafa tuttuğu
bir ortamda yapılmış olması yüksek bir olasılıktır. Bu çekişme II. Selim'in ne
dimlerinin sadrazama yönelik hasedinden daha da keskindi. Lokman projeye
sadece kendi ikbaline değil, sadrazam için bolca methiyelerle hamisi Sokollu
Mehmed Paşa'ya da yarayacağı umuduyla başlamış olabilirdi; ama projeyi bu
çerçevede tamamlamasına kesinlikle izin verilmedi. iktidar arenasındaki yeni
oyuncuların zevklerini ve çıkarlarını gözetmek zorunda kaldı. Bu bakımdan
1 76
SOKOLLU MEHMED PAŞA VE OSMANLI RESiMLi TARiHLERi
60 TSMK, H. 1 523, fo!. 10b. Sadrazaını ve İran sererindeki kahramanca işlerini öven bir şiir vardır.
Bu şiir Temmuz 1 584 ve Ekim 1585 arasındaki bir tarihte yazılmış olmalıdır.
1 78
SOKOLLU MEHMED PAŞA VE OSMANLI RESiMLi TARiHLERi
1 79
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim 3.19. Sokollu Mehmed Paşa hasta Sultan Süleyman'a destek vererek yanında yürüyor.
Hünerndme, Lokman, c. 2. Istanbul, yak. 1587-88. Topkapı Sarayı Müzesi, H 1524, fo!. 276a.
1 80
SOKOLLU MEHMED PAŞA VE OSMANLI RESiMLi TARiHLERi
Resim 3.20. Padişahın Zigetvar'a varışı. Hünername, Lokman, c. 2. istanbul, yak. 1587-88.
Topkapı Sarayı Müzesi, H 1 524, fo!. 2 77b-2 78a. (Foto: Hadiye Cangökçe)
sayfada ise atma binmiş halde ve padişahın sorunsuz ilerleyişini sağlamak üzere
herkesin önünde Osmanlı ordugahının çadırları arasına giren Sokollu Mehmed
Paşa açık seçik biçimde ayrı durur.
Sokollu'nun savaş divanı (resim 3.21) Nüzhetü'l-ahbdr dersifer-iSigetvar'da
aynı sahnenin tasviri kadar cüretli değildir. Burada sadrazam resmin sağ alt
köşesinde yer alan bir çadırın içindeki çok sayıda katip, komutan ve istidacıyı
kapsayan hareketli bir kalabalıkla sarılmış durumdadır. Resmin geri kalan kıs
mını Osmanlı nakkaşlarının en canlı yaratırnlarından biri doldurur. Sayfanın üst
tarafında Zigetvar'ın dört kalesini görürüz; parlak renklerle çizilmiş olan kaleler
etrafıarında siyah (özgün halinde muhtemelen gümüşümsü ve ışıltılı) su küt
leleriyle belirgin biçimde öne çıkar. Pembe zeminde oldukça göz alıcı biçimde
dikey olarak çizilmiş bir dizi top, kalelere doğru yöneltilmiştir. Ayrıca Osmanlı
ordusunun muntazaman diziimiş çok sayıda birliği vardır ve sadrazarnın çadı
rı perdeyle çevretenmiş bir grup çadırın arasındadır. Burada sadrazam sınırları
aşan "padişah-ı manevi"den ziyade, işlerlikli ve etkili Osmanlı sistemine bağlı
kamil hizmetkar görünümündedir. Dolayısıyla Hünemdme'nin Sokollu Mehmed
Paşa'sı Şehndme-i Selim Han'dakine daha çok benzer.
1 81
SARAYlN iMGELERi - OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
1 82
SOKOLLU MEHMED PAŞA VE OSMANLI RESiMLi TARiHLERi
Sokollu Mehmed Paşa geniş ufka sahip bir aydındı ve hamiliği çıkarlarına yara
yacak resimli yazmatarla sınırlı değildi. Diğer projeleri tarih, coğrafya ve edebiyat
alanlarını da kapsamak üzere genelde bilginleri desteklemeye olan ilgisini ortaya
koyar. Ne de olsa, birinci bölümde ana hatlarıyla anlatılan Topkapı'daki eğitim
sisteminin aynen uygulandığı Edirne Sarayı'nda yetişmişti ve Acem-islam kül
türünde sağlam bir eğitim almıştı. Avrupa'daki ve Osmanlı imparatorluğu'ndaki
fikri yönelimleri yakından izlerdi. Çok sayıda tarihçiye destek verdi. 61 örneğin,
Sipahizade Mehmed Efendi ilk başta Arapça yazdığı tarihinin kısaltılmış Os
manlıca versiyonunu 1573'te Sokollu'nun isteği üzerine hazırladı. Daha önce bu
kitabın bir nüshasını 1572'de III. Murad'a hediye etmişti.62 Kutbeddin Mekki Hint
Okyanusu'ndaki Osmanlı fetihlerine ilişkin tarih eserini 1579'da Sokollu Meh
med Paşa için genişletti. 63 Babürlü imparatoru Humayun'un hocası Muslihiddin
Muhammed Lari tarafından yazılmış tarih kitabı da Sokollu'nun isteği üzerine
tercüme edildi. 64 Bu işe kendi geniş malvarlığından kaynak sağlamış olmalıdır;
çünkü Lokman gibi hazineden yardım alması söz konusu değildi. Sokollu çok
varlıklı bir kişiydi. 6 s
6ı Sonraki iki paragrafta yer alan bilgilerde esas alınan kaynak için bkz. Casale, Ottoman Age qf
Exploration, 1 20-22 .
62 Ekmeleddin İhsanoğlu, Osmanlı Coğrqfya Literatürü Tanni (İstanbul: IRCICA, 2000) , 65. Adnan
Adıvar Osmanlı Türklerinde ilim kitabında (İstanbul: Remzi Kitabevi, 1970, 83-84), Evzahü 'l
mesalik ild ma 'rjfeti'l memalik'in hem Arapça orijinalinin hem de Osmanlıca versiyonunun So
kollu Mehmed Paşa için yazıldığını ileri sürer.
63 Casale, Ottoman Age qfExploration, 1 20-22.
64 Babinger, Osmanlı Tarih Yazarlan, 105.
65 Necipoğlu, Age qfSinan, 331-68.
1 83
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
1 84
SOKOLLU MEHMED PAŞA VE OSMANLI RESiMLi TARiHLERi
Mecnun'u işleyen bir tezhipli yazmanın, girişte Sokollu'ya ithaf edilmiş şiirler
içermesi, şairleri ve bilginleri doğrudan siyasal amaçların ya da kişisel ya
rarların ötesinde de himaye ettiğini gösterir. 70 Sadrazarnın mimari alanındaki
hamiliği, özellikle medreselere ve böylece ilime destek verişi de aynı çerçevede
görülebilir. 7ı
Lokman'ın bu bölümde incelenen son resimli eseri olan Şemailname, sad
razarnın kişisel yarara dönük amaçlarından az çok kopuk sayılabilecek başka
bir projedir. Bu projenin oldukça uzun bir tasariama dönemi vardı. Feridun Ah
med Bey 1572'de bir Fransız hanedam tarihinin Osmanlıcaya tercümesine des
tek verdi. Çalışma üç ayda (14 Mayıs-2 1 Ağustos 1 572) tamamlandı. revarih-i
Padişahan-i Françe adlı bu yazma resimli değildir; 5. yüzyıldaki efsanevi
Pharamond'dan 16. yüzyıldaki IX. Charles'a kadar, her Fransız kralının kısa ve
kronolojik hayat hikayesini verir. Kesin orijinal metin saptanabilmiş değildir;
ama tercüme daha çok Receuz1 des lfffigies des Roys de France kitabının 1567
tarihli bir nüshasına yakın görünür ve bazı ek malzemeler içerir. 72 Metnin diğer
birçok versiyonu gravürlerle resimlenmiştir; çoğu hayali olmak üzere her kralın
portresine yer verir ve dönemin olaylarını açıklar. Feridun Ahmed'in Sokollu ta
rafından himaye edilen kişilerden biri olduğu göz önünde tutulunca, sadrazarnın
bu projeden haberdar olması ve belki de projeyi teşvik etmiş olması çok muhte
meldir.
Fransız hanedanına ilişkin bu tarihsel anlatının tercümesinden altı yıl son
ra, 1578'de Sokollu Osmanlı padişahları hakkında benzer bir eserin hazırlanışı
na katıldı. K{)'qfetü'l-insan{yefi şemail'ül-Osman{ye [Şemailname] adlı bu eser,
padişah portrelerinin eşlik ettiği bir Osmanlı hanedam tarihidir. Kitabın baş
langıç kısmı bir fizyonemi incelemesini de içerir. Her padişahın dönemi ayrı ele
alınır ve bir portresinin yanı sıra görünümüne ilişkin sözlü bir tarife yer verilir.
Portreterin dizi niteliği, gelenek ve sürekliliği Osmanlı hanedanının güçlü yanları
olarak vurgular (resim 3.22 ve 3.23) .73
1 85
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim 3.22. Süleyman. Şemailnrime, Lokman, istanbul, 1579. Topkapı Sarayı Kütüphanesi,
H 1 563, fo!. 61a. (Foto: Hadiye Cangökçe)
1 86
SOKOLLU MEHMED PAŞA VE OSMANLI RESiMLi TARiHLERi
Resim 3.23. III. Murad. Şemailndme, Lokman, istanbul, 1 579. Topkapı Sarayı Kütüphanesi,
H 1 563, fo!. 72a. (Foto: Hadiye Cangökçe)
1 87
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Şemailndme'nin hepsi 16. yüzyılın son yirmi yılından kalma bir dizi resimli
nüshası mevcuttur. Esas itibariyle aynı metni içermelerine karşın, yazmanın ki
min için hazırlandığına bağlı olarak dibaceler bazı değişkenlikler gösterir. 1579
tarihli ilk iki nüshada, bazı padişahlara ait portrelerin, fiziksel görünümlerini
belirlemek, görsel ve yazılı Osmanlı kaynaklarıyla bir karşılaştırma yapmak
açısından, Sokollu Mehmed Paşa yardımıyla Avrupa kaynaklarından toplandığı
belirtilir. Sokollu'nun projeye katkısı, onu öven bir şiirle daha da vurgulanır. 74 }u
Han Raby taradığı Venedik arşiv kaynaklarına dayanarak, Sokollu'nun Osmanlı
larca Venedik'te bulunduğu sanılan portreleri istanbul'daki Venedik temsilcisiyle
dostluğu sayesinde nasıl istettiğini ustalıkla ortaya koyar. Venedik'in elinde as
lında Osmanlı hükümdarlarının bir portre dizisi olmadığından, böyle bir derleme
hazırlanıp istanbul'a gönderildi. Bu kaynak geç yetiştiği için Şemailndme'nin ni
hai görünümüne şekil vermediyse de, Osmanlı portrelerinin doğruluğunu ölçmek
açısından bir mihenk taşı sağladı. 75
Gülru Necipoğlu ve }ulian Raby Şemailndme projesi için başka bir olası il
ham kaynağı daha öne sürerler: 16. yüzyıl İtalyan tarihçisi Paolo Giovio'nun
Elogia'sı (resim 3.24) .76 Elogia Romulus'la başlamak ve Giovio'nun dönemine
kadar varmak üzere, önemli kişilerin anlatıldığı bir dizi kısa biyografiydi ve yedi
ciltten oluşmaktaydı. ilk baskısı resimsizdi ama 1 575'te meşhur kişilerin port
releriyle birlikte yayımlandı. Portreler Giovio'nun 1 520'lerden 1 550'lere kadar,
İtalya'nın Como şehrindeki evinde topladığı örneklere dayalıydı. Elogia'nın re
simli nüshalarının çıkmasından çok kısa bir süre sonra, Lokman Şemaz1ndme
üzerinde çalışmaya başladı. Osmanlıların Venedik ve Fransa'yla temasları göz
önünde tutulunca, Şemailndme projesinde kısmen Giovio'nun eserinden, kısmen
de "Fransa Krallarının Tarihi" tercümesinden ilham alınmış olması akla yakın
dır. Muhtemelen her iki kitap da Sokollu ve Feridun Ahmed Paşa aracılığıyla
Lokman'ın eline geçmiş olmalıdır. Sokollu'nun Venedik sefiriyle yakın ilişkisi de
Giovio'nun eserinden haberdar olması ihtimalini güçlendirir.77
Şemaz1ndme'deki resimler ikinci bölümde ele aldığımız Osmanlı tarih üslubu
na tam anlamıyla uyar (resim 3.22 ve 3.23). Ayrıca bilgilendirici bir berraklık taşır.
74 Şiir ilk nüshaların birindedir (TSMK, H. 1563). Aynı yazınada Hoca Sadeddin'in katkısına da
değinilir. Ali Künhü 'l-ahbdr'da (fo!. 421b-422a) Lokman'ın Şemailname'yi onay imzası için Hoca
Sadeddin'e sunduğunu ("hüsn-ü şehddet ve imza rica ider") ve onay aldığını belirtir. Vezirlerden
Mehmed, Ahmed, Mustafa ve Sinan paşaların övüldüğü başka nüshalar, ayrıca yalnız Sinan
Paşa'nın anıldığı bir nüsha vardır.
75 julian Raby, "From Europe to Istanbul", The Sultan 's Portrait, ed. Kangal, 136-63, özellikle 138-4 ı .
76 Paolo Giovio [Elogia virorum bellica virtute illustrium] Pauli !ouii Nouocomensis Nucerini Elogia
Virorum bellica virtute illustnum (Basel: Petri Pernae, 1 575) ; Necipoğlu, "Word and Image", 31-42.
77 Bu ilişki ve özellikle sanat tarihi açısından doğurduğu sonuçlar için bkz. Raby, "From Europe to
Istanbul", 138-4 1 .
1 88
SOKOLLU MEHMED PAŞA VE OSMANLI RESiMLi TARiHLERi
E L O G I O R V M
S o lyman u� T u r c aruın
Im p <rator .
Resim 3.24. Süleyman, Elogia Virorum bellica virtute illustrium, Paolo Giovio, Basel, 1 575.
fiC5.G4395.B575v, Houghton Library, Harvard University.
1 89
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
78 Necipoğlu "Word and Image" makalesinde (özellikle s. 34-36) , portreler arasındaki ilişkiyi, port
relerin dizi niteliğini, yazmanın sözel ve görsel yanları arasındaki bağiantıyı ayrıntılı olarak ir
deler. Ayrıca bkz. Roxburgh, "Concepts of the Portrait". Paralel bir örnek birkaç saraylının aynı
satırı bir kağıt tabakası üstünde art arda yazmalarına dayanan Timurlu hat sanatı alıştırmasında
görülebilir. Roxburgh The Persian Album 1400-1600 kitabında (s. 85-86) , aynı kağıt tabakasında
bir dizi olarak göründüklerinde, hat sanatı üslupları arasındaki ince farkların öne çıktığını ortaya
koyar.
79 Yılmaz, "Sultan and Sultanate", 265 vd.
80 Necipoğlu "Word and Image" makalesinde, Şemailndme'de padişahın doğuştan olan özellikleri
nin vurgulanmasına da değinir.
1 90
SOKOLLU MEHMED PAŞA VE OSMANLI RESiMLi TARiHLERi
Osmanlı resim sanatı üzerine incelemeler çoğu kez söz konusu eserlerin tasvir
edici, güya gerçekçi niteliğine ağırlık vermiştir. Günümüzde "tasvir edici" ola
rak gördüğümüz yazmaların aslında yazarlarının bakışına göre tarihin olması
gereken gidişatını gösteren ya da geçmişi hatırlanınası en yararlı biçimde sunan
daha buyurgan bir nitelik taşımış olması mümkündür. Sokollu Mehmed Paşa'nın
mükemmel bir sadrazam, istikrarın bir kalesi ve Süleyman'dan kalan mirasın sü
rekliliğinde bir teminat olarak günümüzde sahip olduğu şöhret, hayatta olduğu
sırada hazırlanan yazmalardaki sunuluşu biçimine dayanır kısmen. Bu bölüm
de incelediğimiz eserler öbeği (Nüzhetü 'l-ahbar der sifer-i Sigetvar, Zqfername,
Şehname-i Selim Han, iki Hünername cildi ve Şemailname) Osmanlı resimli tarih
geleneğinin nüvesini oluşturur. Sokollu Mehmed Paşa'nın bu projelerle yakından
ilgilenmesi, Osmanlı hanedanına ilişkin resimli tarihlerin, özellikle son yirmi
küsur yılı konu alanların sadrazam açısından belirli bir amaca hizmet etmiş
olması ihtimalini gündeme getirir. III. Murad'la pek mükemmel sayılmayacak
ilişkisi ve II. Selim'in çevresinde Sokollu karşıtı bir hizbin varlığı, yazmaların
1 91
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
sonraki kuşakların gözünde sadrazama ilişkin olumlu ve güçlü bir izienim ya
ratmakla onun işine yaradığı kuşkusunu destekler. 83
Sokollu'nun mimari alanındaki hamiliği, Gülru Necipoğlu'nun analiz ettiği
gibi, yazma hamiliğine benzer bir şekilde, imaj oluşturmanın, devlete hizmetin ve
kişisel çıkarın benzer bir bileşimini gözler önüne serer. Projeler kitaplarda karşımı
za çıkanlada aynı ternalara ağırlık verir: Süleyman'la bağlantı, Zigetvar seferi ve
yıllar boyunca verilmiş hizmetleri III. Murad'a hatırlatma arzusu. Mimari eserler
de kimliğinin Osmanlı devletiyle birleştiği anlarla dengelenmiş bir biçimde, merte
besinin ötesine geçen anların ipuçlarını verir. Sadrazarnın Balkanlar'dan islam'ın
kutsal şehirlerine kadar uzanan kurduğu sayısız vakıf, ilk efendisi Süleyman'ın
hamiliğini yansıtır düzeydeydi. Nitekim projelerinden biri Zigetvar'da Süleyman'ın
iç organlarının bulunduğu küçük türbenin yanında bir cami ve dergah yaptırmak
tl. istanbul'un Azapkapı semtinde, Osmanlı donanmasını yeniden kurmak üzere
kullandığı tersanenin yanındaki cami gibi diğer projeler, seçkin kariyerinin dönüm
noktalarını Osmanlı manzarasına işlemesini sağladı. Bu cami III. Murad döne
minin ilk yıllarında inşa edilmişti; ardında yatan saik muhtemelen yine Osmanlı
tarihine katkılarını padişaha hatırlatma ihtiyacıydı. istanbul'un Kadırga semtinde
eşiyle birlikte yaptırdığı görkemli cami ve medrese külliyesi, Süleymaniye Camii'ne
özgü klasik tarzın bir yeni yorumuydu. Bu yapıda selatin camii ve sadaret camii
özelliklerinin kaynaştırılmasının gerekçesi, hanedana mensup eşinin de yer aldığı
bir ortak proje olmasıydı. Sokollu'nun mimari projelerinin birçoğu, kendisinden
Hazreti Süleyman'ın efsanevi veziri Asaf olarak söz eden kitabeler taşır. 84 Feridun
Bey'in de onu tarif ederken bu ibareyi kullanması, Süleyman'ın sadrazaını olarak
üstlendiği ayrıcalıklı rolü ima eder. Süleyman'ın mimari alanındaki hamiliğinin
yörüngesini izleyen projeler bu timsali daha da güçlendirdi. Son olarak, Lülebur
gaz ve Payas'taki külliyeler gibi birkaç projede, sadrazam hasbayağı bu küçük
kasabalarda ticari ve sivil kurumların gelişmesini teşvik etmeye yönelik birer şehir
merkezi kurmuş oldu. Osmanlı devletinin söz konusu kasabaların ahalisine ve
onlar üzerinden yürütülecek ticarete ve hac yolculuğuna destek vermesi, "özel
kişilerin ve devletin hamiliği arasındaki sınırı bulandıracak" nitelikteydi. 85 Benzer
bir sonuç sadrazarnın yazma hamiliği için de geçerlidir.
83 II. Selim'in maiyetinde Sokollu karşıtı duygulara ilişkin bir değerlendirme için bkz. Fleischer, Bu
reaucrat and lntellectual, 52-53. Sokollu Mehmed Paşa'nın Zigetvar'dan sonra hiç sefere çıkma
dığını, bunun yerine himayesindeki kişileri ve (muhtemelen payitahttan uzaklaşurma düşünce
siyle) rakiplerini gönderdiğini belirtmekte de yarar vardır. Dolayısıyla Zigetvar seferi sadrazarnın
övülebilecek son askeri başarısıydı. Kaldı ki, Zigetvar'la ilgili anlatımlar aslında onu askeri ba
kımdan değil, daha çok sadakatinden, kurnazlığından ve idare kabiliyetinden dolayı över. Bunlar
sonradan sergilerneye devam ettiği becerilerdi.
84 Necipoğlu Age qfSinan kitabında (s. 331-68), Sokollu'nun mimari alanında bıraktığı eserleri çok
ayrıntılı olarak inceler. Burada onun vardığı sonuçları özetlemekteyim.
85 Necipoğlu. Age qfSinan, 362.
1 92
SOKOLLU MEHMED PAŞA VE OSMANLI RESiMLi TARiHLERi
1 93
4
Murad devlet işleri üzerinde kişisel denetim kurmak amacıyla çevresindeki kilit
kişileri yetkili kılmaya çalıştı.1 Bu yeni oyuncular kimi zaman kendi adlarına,
kimi zaman da padişahın ya da diğer hanedan mensuplarının aracıları olarak
hareket ettiler.
Genişleyen siyasal aracılar zümresi sarayın sanatsal faaliyetlerine de yön
vermeye başladı.2 Bu kişilerin yazma hamiliği yeni oluşan iktidariarına ilişkin
sağlam görsel ve sözel belgeleri sunar. Yeni zümrenin önde gelen simalarından
biri, 1574-90 arasında darüssaacte ağalığı görevinde bulunan Mehmed Ağa'ydı.
Hem padişah siparişlerinin nezaretini üstlenen, hem de kendi adına hamilik ya
pan Mehmed Ağa'nın rehberliğinde hazırlanan yazmalar, padişahın soy çizgi
sini, dindarlığını, adaletini ve alicenaplığını öne çıkararak, padişahın yerleşik
yaşam tarzının yanı sıra siyaset nazariyesindeki son gelişmelerle uyuşan yeni
ı Siyasal çevrenin genişlemesine ilişkin geniş çaplı veriler için bkz. Fleischer Bureaucrat and In
telleetual ve Peirce, The lmperial Harem. Padişahın gittikçe sarayın içine çekilişi (yani imperial
seclusion) için bkz. Necipoğlu, Architecture, Ceremonial and Power, 15-30. III. Murad'ın kişisel
denetim kurması konusunda aynca bkz. Necipoğlu, Age qfSinan, 256-265.
2 Hamilik için bkz. Tanındı, "Bibliophile Aghas", 333-344; Necipoğlu, The Age qfSinan; aynı ya
zar, "A �anün for the State" ve "Word and Image", 22-6.
1 95
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
3 Yılmaz, "Sultan and Sultanate", iii-iv, 2-3 ve 250-73. Ayrıca bkz. Imber, The Ottoman Empi
re; inalcık, "State, Sovereignty and Law", 229-48. Osmanlı düşünürlerinin esas aldığı önceki
Acem-islam hükümdarlık ve meşruiyet nazariyeleri için bkz. Ann K. S. Lambton, "Quis custodi
et custodes: Some reflections on the Persian Theory of Government I", Studia !slamica 5 (1 956) ,
125-48.
4 Dindarlık ve Osmanlı padişahı timsali arasındaki bağlantının incelikli bir analizi için bkz. Ha
kan T. Karateke, "Opium for the Subjects? Religiosity as a Legitimizing Factor for the Ottoman
Sultan", Legitimizing the Order: The Ottoman Rhetoric qfState Power, ed. Hakan T. Karateke
ve Maurus Reinkowski (Leiden ve Boston: Brill, 2005), ı l l - 129. Yazınada hükümdarların ah
laki vasıflarının odak alınışına ilişkin başka bir değerlendirme için bkz. Necipoğlu, "Word and
Image".
5 TSMK, H. 1344 ve TİEM 1973, TSMK H. 1321 ve CBK, 414.
1 96
DARÜSSAADE AGASI MEHMED AGA: PADiŞAH TiMSALiNiN AKTARIŞILI
Hadım ağaların yararlılıklarını konu alan bir risaledeki derkenadardan biri, Meh
med Ağa'nın Osmanlı topraklarına girişini anlatır. 6 Mehmed Ağa'nın himaye ettiği
kişilerden biri olan yazar, hikayeyi bizzat Mehmed Ağa'dan duyduğunu belirtir.
Anlatırnma göre, bir "Frenk" birkaç şey satmak üzere gittiği Habeşistan'da üç
"ağa" satın alır ve "Frengistan"a doğru yola koyulur. Bir süre tekneyle yolculuk et
tikten sonra, Müslüman gemileriyle karşılaşırlar ve giriştikleri çarpışmadan yenik
çıkarlar; Frenk teknesi ve içindeki şeyler Mısır beylerbeyine götürülür. Beylerbeyi
ise Mehmed Ağa'yı o sırada şehzade olan (1566'dan önce) II. Selim' e hediye olarak
gönderir. II. Selim'in kapı ağası Hüseyin Ağa, Mehmed'i kendi hizmetine alır. Bir
süre sonra, padişah (yazmada açıklanmayan bir sebeple) Hüseyin Ağa'nın kelle
sini uçurtur ve Mehmed Ağa da dahil bütün malvarlığına el koyar. Bu hikaye çoğu
hadım ağanın Mısır beylerbeyleri tarafından saraya hediye olarak gönderilişlerinin
daha süslü bir anlatımıdır. Frenk teknesinden söz edilmesi aslında hadım etme
işleminin islam dinince mubah sayılmamasından kaynaklanır; bu yüzden hadım
ağaların kökeni konusunda bir hikaye uydurulmasına gerek vardı.
Darüssaade ağası Topkapı Sarayı'nda padişah ailesinin ve cariyelerinin ya
şadığı en özel kısım olan ve "saadet yuvası" olarak anılan haremin en üst merte
bedeki hizmetkarıydı. 7 Ayrıca bütün diğer hadım ağaların ve sarayın bu kısmına
hizmet veren kulların başındaki kişiydi ve harerne giriş çıkışları denetlerdi. Düzen
leyici görevlerinin ağır bastığı, dairesinin haremin ana girişinde yer almasından
bellidir. Harerne girip çıkan herkes onun gözetiediği avludan geçmek zorundaydı.
Yani, darüssaade ağası padişah ailesine ulaşmayı sağlayan geçit konumundaydı.
16. yüzyıla varıldığında, Osmanlı padişahının ihtişamını "istiridye içindeki
bir inci gibi" sarayda halktan ve hatta çoğu saraylıdan dahi uzak durmasına,
kendisine çok az kişinin erişebileceği şekilde yaşamasına bağlayan bir anla
yış geçerliydi; hadım ağalar da bu ihtişamın muhafızlarıydı. Mehmed Ağa'nın
6 Ali b. Abdurrauf el-Habeşi, Rifa'ilü 'l-gubuşfi.feza'ilü'l-hubuş, SCK, Fatih 4360, fo!. 9b. Bu der
kenara ve içeriğine dikkatimi çektiği için Baki Tezcan'a müteşekkirim. Ayrıca bkz. Baki Tezcan,
"Dispelling the Darkness: The Politics of Race in the Early Seventeenth-century Ottoman Empire
in the Light of the Life and Work of Mu Ilah Ali", 73-95, Baki Tezcan ve Karl K. Barbir, ed., Identity
and Identity Formatian in the Ottoman World: A Volume qfEssays in Honor qfNorman Itzkowitz
(Madison, Wisconsin: Wisconsin üniversitesi Türk Araştırmaları Merkezi ve University of Wis
consin Press, 2007), özellikle 77-79.
7 Bu makama ve geçmişine ilişkin ayrıntılı bir açıklama için bkz. Hathaway, Beshir Agha, özellikle
1-16. Ayrıca bkz. David Ayalon, Eunuchs, Caliphs and Sultans: A Study in Power Relationships
(Kudüs, The Magnes Press, 1999). Hadım kölelerin önemli roller üstlendiği diğer bağlamlar için
bkz. Serena N anda, Neither Man nor Woman: The Hjjras qf India (Belmont, Calif. : Wadsworth
Publishing, 1990) ; Mary Anderson, Hidden Power: The Palace Eunuchs qfImperial China (Buffa
lo, NY: Prometheus Books, 1990) .
1 97
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
8 Bu bilgi Anadolu beylerbeyine gönderilen 28 Mayıs 1588/2 Receb 996 tarihli bir padişah ferma
nında yer alır (Başbakanlık Arşivleri Mühimme Defterleri, c. 62 , 249, ferman no. 563). Daha son
raki 21 Şaban 996/16 Temmuz 1588 tarihli bir ferman Mehmed Ağa'dan "Haremeyn-i Şerifeyn
nazırı ve darüssafıde ağası" diye söz eder (Mühimme Defterleri, c. 64, no. 34, 13). Türkiye Diyanet
Va� islam Ansiklopedisi'nde "Darüssaade" maddesi (Ülkü Altındağ) bu göreve atanma tarihini
995/1 586-87 olarak verir.
9 Shaun Marmon, Eunuchs and Sacred Boundaries in Islamic Society (New York ve Oxford: Oxford
University Press, 1995), 14 ve Hathaway, Beshir Agha, 7-16.
10 Marmon, Eunuchs, 65-67.
1 98
DARÜSSAADE AGASI MEHMED AGA: PADiŞAH TiMSALiNiN AKTARIŞILI
ll Selanik! (Tarih-i Sekiniki, 229-230) Mehmed Ağa'nın kendi evinde öldüğünü belirtir. öte yan
dan, Ali (Künhü 'l-ahbdr, fo!. 292a-293a) hadım ağaların ev edinmelerine izin verilmesini Os
manlı düzenindeki bozulmanın belirtileri arasında sayar. Necipoğlu (Age qfSinan, 499) Mehmed
Ağa'nın oturduğu evin III. Murad tarafından verildiğini aktarır.
12 Necipoğlu, Architecture, Ceremonial and Power, 1 74. Kullanılan terim "bab-ı divan"dır. Kitabenin
tarihi hicri 996'dır.
13 Necipoğlu da The Age qfSinan kitabında (s. 498-501) Mehmed Ağa'nın yaptırdığı başka mimari
eserler üzerinde durur.
1 99
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
III. Murad döneminin resimli anlatımı olan Şehinşehndme, yeni padişah ike
nografisi çerçevesinde Mehmed Ağa'nın artan gücünü belgeler. Kitap askeri eliti
odak alıyormuş gibi görünmesine karşın, padişahın hayatındaki ritimleri diğer
200
DARÜSSAADE AGASI MEHMED AGA: PADiŞAH TiMSALiNiN AKTARIŞILI
kişilerin hepsinden daha fazla öne çıkarır. Girişte III. Murad'ın tahta çıkışıyla ve
vezirlerin divanıyla ilgili tasvirlerden sonra, yazınada sunulan biçimiyle padişah
timsali açısından kilit önem taşıyan iki resim gelir. Bunlar Hazreti Muhammed'e
ait kılıcın Sultan Murad'a sunuluşunu yansıtır (resim 4.01). Metne göre, kılıç
Murad'ın tahta çıkışından kısa bir süre sonra Mısır'da bulunmuştur. ileride ele
alacağımız Zübdetü't-tevarih'te de aktarılan anekdot, kılıcın III. Murad'a miras
kaldığını ve dolayısıyla padişahın peygamberin meşru varisi olduğunu ima eder.
Şehinşehname'de ayrıca bir Gürcü prensin Osmanlı sarayında islam dinine dö
nüşünün tasvir edilişi, III. Murad'ın dinsel şevkine yapılan vurguyu güçlendirir.
Bu saltanat timsali padişahın eğilimlerine uygundu ve onu daha önce tahayyül
20 1
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
edilenden farklı türde bir hükümdar olarak tanımlayan dönemin siyasal söyle
miyle tutarlıydı. ileride ele alacağımız yazmalarda bu tirnsalin daha da gelişti
rildiğini göreceğiz. Birinci bölümde kısaca değinildiği üzere, III. Murad'ın mima
ri alandaki hamiliği de dindarlığını ve tasavvufi eğilimlerini vurgular. Hazreti
Muhammed'le bağlantılı mabetieri himaye altına alması ve Manisa'da yaptırdığı
caminin kitabesinde tasavvufi ternalara ağırlık verilmesi, resimli yazmalardaki
sunuluşunun daha geniş çaplı bir timsal oluşturma kampanyasının bir unsurun
dan ibaret olduğunu gösterir.
Şehinşehnô.me'ye dönecek olursak, Mehmed Ağa'nın hikayedeki karak
terlerden biri olarak, en az bir serdar ya da vezir kadar yer aldığını görürüz.
202
DARÜSSAADE AGASI MEHMED AGA: PADiŞAH TiMSALiNiN AKTARIŞILI
203
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
istanbul Üniversitesi
Kütüphanesi, F 1404, fo!.
1 3 4b.
( Foto: istanbul
Üniversitesi Kütüphanesi)
204
DARÜSSAADE AGASI MEHMED AGA PADiŞAH TiMSALiNiN AKTARIŞILI
17 Bkz. Marmon, Eunuchs; Lucette Valensi, The Birth qf the Despot: Venice and the Sublime Porte,
çev. Arthur Denner (Ithaca, N.Y. ve Londra: Comeli University Press, 1993) : Alain Grosrichard,
Structure du Siraı1: La Fiction du Despotisme Asiatique dans l'Occıdent Classique (Paris: Seuil,
1979), özellikle bölüm 8.
205
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
2 06
DARÜSSAADE AGASI MEHMED AGA: PADiŞAH TiMSALiNiN AKTARIŞILI
207
SARAYlN iMGELERi - OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
ıs TİEM, ı973; TSMK, H. 1 32 1 ; CBK, 414. TİEM, ı973 nüshası 64,5'e 41 cm ebadında 99 folyo
dan, TSMK, H. 1321 nüshası 61'e 40,ı cm ebadında 1 1 6 folyodan oluşur. Yazmanın ayrıca Hoca
Sadeddin'e ithaf edilmiş, resimsiz ve kısaltılmış bir dördüncü nüshası vardır. Mücmelü't-Tomar
başlıklı bu yazma şu anda Londra'dadır (BL, Or 1 1 35). Projenin padişah tarafından kabul edil
mesi için Sadeddin'in onayının gerekli olduğu metinden açıkça anlaşılır. Ali'ye göre (Künhü 'l
ahbdr. fo!. 421b-22a) , Lokman Şemailndme'nin bir nüshasını da Hoca Sadeddin'e sunmuş ve
onun "imza"sını, yani onayını almıştı. Hoca Sadeddin ile Lokman arasında kesinlikle bir bağlantı
vardı. Bunun temelinde saray tarihçisinin Sadeddin'i potansiyel bir hami olarak görmüş olması
ya da padişahın çeşitli tarih projelerinde Sadeddin'in onayını şart koşması yatabilir.
208
DARÜSSAADE AGASI MEHMED AGA: PADiŞAH TiMSALiNiN AKlARIŞILI
Resim 4.08. III. Murad ve Mehmed Ağa. Zübdetü 't-tevarih, Lokman, istanbul, 1 583.
Türk ve islam Eserleri Müzesi, 1 9 73 , fo!. 88b. (Foto: Mustafa Yılmaz)
209
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
210
DARÜSSAADE AGASI MEHMED AGA: PADiŞAH TiMSALiNiN AKTARIŞILI
21 1
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
19 Filiz Çağman'la 7 Temmuz 2003'teki bir sözlü iletişimde, yazmanın ilk başta Sinan Paşa için
hazırlanmış olabileceği yolundaki görüşümü aktarmam üzerine, kendisi bu kişinin Sokollu ola
bileceği fikrini ileri sürdü. Sokollu Mehmed Paşa ile Venedik balyosu Niccolo Barbarigo arasında
1578'de yapılan görüşmelere ilişkin başka bir açıklama için bkz. Raby, "From Europe to Istanbul",
özellikle 150-51. Raby anlatımını yayımlanmamış olan Venedik arşiv kaynaklarına dayandırır:
Venedik, Archivio di Stato, Dispacci da Constantinopoli, Filza 1 2 , fo!. 167r, 236r, 275r. Pasajın
aktanldığı başka bir kaynak için bkz. Tommaso Bertele, Il Palazzo degli Ambasciatori di Venezia
d Constantinopoli e sue antiche memorie (Bologna: Apollo, 1932) , 71-72 .
20 Victor H. Mair, Painting and Performance: Chinese Picture Recitation and !ts Indian Genesis
(Honolulu: University of Hawaii Press, 1989) . öteki Osmanlı örnekleri için bkz. Mahir, "A Group
of 17th century paintings", 443-56; Atasoy, "Illustrations Prepared for Display", 262-72 .
21 2
DARÜSSAADE AGASI MEHMED AGA: PADiŞAH TiMSALiNiN AKTARIŞILI
213
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
nüshası çeşitli peygamberlerle ilgili hikayeleri tasvir eden 29 resim ile başlar,
islam tarihindeki din büyüklerinin dört grup portresi ile devam eder ve Osmanlı
hanedanının kurucusu Osman'la başlayıp tahttaki padişah III. Murad'la bitmek
üzere on iki Osmanlı padişahının portrelerini içerir. 23 islam dünyasında kadim
peygamberlerin hikayeleri, tıpkı eski İran krallarının hikayeleri gibi bilinirdi.24
Bu peygamberler Zübdet'te, Nuh'un gemisinde duruşu (resim 4.1 1) gibi okur
tarafından kolayca tanınacakları anlarda veya Allah tarafından seçilmiş top
lum önderleri ve peygamberler olarak taşıdıkları özel statüyü gösteren anlarda
resmedilmişlerdi. Seçilmiş olma statüleri Allah'ın onlara balışettiği mucizelerle,
sözgelimi Musa'nın asasını bir yılana dönüştürmesiyle, İbrahim'in atıldığı ateşte
yanmamasıyla ya da isa'nın göğe çıkışıyla gösterilir. Hazreti Muhammed'in gece
yolculuğu ("miraç") , daha doğrusu yolculuğun başlamasından önceki an, özel
statülere işaret eden bu aniatısal resimlerin sonuncusudur.
Yazmanın bir dizi temayı vurguladığı açıktır. Bunlar arasında en çok öne
çıkan ise bir peygamberler ailesi olarak anlaşılabilecek topluluk içindeki bir şece
re bağlantısı, daha doğrusu bir silsiledir-bu bağlantı sonunda Osmanlı hüküm
darlarını da kapsar. Yazmanın sayfaları boyunca farklı figürler arasında çekilen
yaldızlı çizgiler şecereye görsel düzeyde dikkat çeker; ama resimler ve metin de
silsile temasını vurgular. Metinde Musa'nın Yuşa'yı (Allah tarafından gönderil
miş peygamberleri belirtmek için sıkça kullanılan bir tabirle) "halife" olarak seç
tiği belirtilir; İshak, peygamberlik yetkisini asıl gözdesi Esav olduğunu sanarak,
yanlışlıkla diğer oğlu Yakup'a verirken resmedilir. İsmail'in hikayesine ilişkin
resimde, devraldığı sandıkta kendisinden önceki bütün peygamberlerin yürek
lerinin yıkandığı altın kasenin bulunması, önceki peygamberlerin varisi oldu
ğuna işaret eder. Yakup ve oğullarının Mısır'a gittiklerinde 72 kişi oldukları ve
Musa'nın öncülüğünde Mısır'dan çıktıklarında 600.570 kişiye ulaştıkları ifade
siyle, Yusuf'un ve Musa'nın hikayeleri sözlü olarak birbirine bağlanır. Metinde o
23 Renda, "New Light", 183-200; aynı yazar, "Türk ve islam Eserleri Müzesi'ndeki Zübdet-üt
Tevarih'in Minyatürleri", 58-67; aynı yazar, "Topkapı Sarayı", 443-480; aynı yazar, "Chester
Beatty". Daha yakın tarihli bir inceleme için bkz. Şule Aksoy "Sultan III. Murad için Hazırlan
mış bir Şehname: Zübdetü't-Tevarih", P: Sanat, Kültür, Antz'ka 3 (Sonbahar 1996) , 1 7-37. Ayrıca
bkz. Filiz Çağman "Portrait Series of Nakkaş Osman", The Sultan 's Portrait, ed. Kangal, 164-87.
Necipoğlu "Word and Image" makalesinde (s. 42-44) , yazmayı tarihsel bağlama oturtarak, dizi
halindeki padişah portrelerinin anlamını ve işlevini değerlendirir. Necipoğlu Zübdetü't-tevdrih'in
Osmanlı hanedanını "daha geniş kapsamlı islam hükümdarlığı bağlamında meşru hükümdarlar"
olarak sunan bir İslam dünyası tarihi olduğunu ileri sürer. Eseri portre sanatı ve Osmanlı haneda
nı portrelerinin dizi niteliği çerçevesinde değerlendirerek, dünyanın yaratılışına ve peygamberlere
dair hikayelerle birlikte, Osmanlı padişahlarının (Şemailndme'ye dayanan) portrelerine ikonik
bir diziyle yer verilmesinin "değişmez bir kozmolojik düzen"i ima ettiğini ortaya koyar.
24 Peygamberlere dair hikayelerin ve çeşitli versiyonlarının gelişim çizgisi için bkz. Wheeler M.
Thackston, "Introduction", Ta/es qfthe Prophets, Muhammad İbn Ab Allah el-Kısa'i, çev. Wheeler
M. Thackston, (Chicago: Great Books of the Islamic World, 1997), xv-xxxviii.
21 4
DARÜSSAADE AGASI MEHMED AGA: PADiŞAH TiMSALiNiN AKTARIŞILI
Resim 4. 1 1 . Nuh'un gemisi. Zübdetü 't-tevdrilı, Lokman, istanbul, 1583. Türk ve islam
Eserleri Müzesi 1973, fol. 23b. (Foto: Mustafa Yılmaz)
21 5
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
kadar açık olmayan bağlantılar da verilir; sözgelimi İlyas'ın bebek Yunus'u kur
tarması, ilintisiz iki hikayeyi birbirine bağlayarak, bütün yazınada bir süreklilik
ve şecere izlenimi yaratır.
insanları doğru yola yönlendirmek ya da Zübdet'teki ifadeyle "imana ge
tirmek", ister İlyas hikayesindeki gibi doğru dine dönmekle, isterse de Lılt ya da
Şuayib hikayeterindeki cezalandırılmakla sonuçlansın, metnin üzerinde durdu
ğu bir başka konudur. Bu durum bir peygamberin görev tanımıyla yakın bağı
açısından anlaşılır olmakla birlikte, güncel kaygılarla da ilintilidir. Yazma, bir
peygamberin üstlendiği rolün güçlüğüne de işaret ediyor gibidir: Bu bakımdan
görevlerini yerine getiremedikleri ya da Allah uğruna inanılmaz bedensel acılar
ve çileler çektikleri durumlarla karşılaşırız. Allah bazı peygamberleri ise iman
larından dolayı gözetip korur. Son olarak, resimler muharebeler ve din değiştir
meler gibi güncel ilgiyle bağlantılı başka ternalara da dikkat çeker (ki bunlar ba
zen sözlü metinde hiç de önemli değildir) . Metinde çok az değinilmesine karşın,
Yuşa'nın askeri zaferi bir resimle işlenir ve Elyesa'nın bir topluluğu doğru dine
döndürmesi de bir resimle öne çıkarılır.
Uygun olan yerlerde, peygamberler kitabın sonundaki Osmanlı hanedam
portreleriyle bağlantılarını güçlendirmek açısından saray ortamlarında gösteri
lir.25 Yusuf tasviri tipik bir örnektir (resim 4.12). Peygamber, dirsekli bir keme
rin altında, kare biçimli bir yastığın önünde otururken resmedilmiştir; bu bütün
padişah portrelerinde kullanılan fonla (resim 4.08) aynıdır. Yusuf resmi Topkapı
Sarayı'nın ortamını hatırlatma açısından daha da ileriye gider. Yusuf'un ve ba
basının önünde bulunan mavi ve beyaz porselen fincanlar ile ibrik, Osmanlıla
rın kullandığı eşyaları hatırlatır. Yusuf'un arkasında dikilmiş olarak duran iki
muhafızdan biri, aynen Murad'ın portresinde olduğu gibi bir kılıç taşımaktadır.
Resmin üst kısmını kaplayan diğer figürler, öbür Osmanlı tarih yazmalarındaki
aniatı sahnelerinde saraylıların sıralanışına benzer biçimde, iki çapraz hatta yüz
yüze bakarak oturmaktadır. üst kısımdan bir duvarla ayrılan alt kısım, Osmanlı
sarayının ayrı avlularını çağrıştırır. Peygamber Elyesa'nın görüntüsü padişah
timsaline başka bir anıştırmayı sunar (resim 4.13). Elyesa da dirsekli bir kemer
altında, kare biçimli bir yastığın önünde bağdaş kurmuş halde oturmaktadır.
Solundaki "kafirler" putperestlikten vazgeçmenin ve Allah yoluna dönmenin bir
sembolü olarak başlıklarını çıkarırken görülür.
25 örneğin bkz. Thackston, ed. ve çev. , Ta/es qf the Prophets. Zübdetü't-tevdn'lı onlardan "nebi"
olarak söz eder; bazı yerlerde de onları mübarek kişiler için "esenlik üzerinde olsun" anlamındaki
"aleyhüsselam" ibaresiyle anar.
216
DARÜSSAADE AGASI MEHMED AGA PADiŞAH TiMSALiNiN AKTARIŞILI
�------���-
21 7
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim 4 . 1 3 . Elyesa'nın doğru dine döndürdüğü kişilere başlık değiştirtmesi; Zülkifl'in ölüleri
diriltmesi. Zübdetü't-tevdrih, Lokman, istanbul, 1583. Türk ve islam Eserleri Müzesi 1973,
fo!. 35a. (Foto: Mustafa Yılmaz)
21 8
DARÜSSAADE AGASI MEHMED AGA: PADiŞAH TiMSALiNiN AKTARIŞILI
219
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
220
DARÜSSAADE AGASI MEHMED AGA: PADiŞAH TiMSALiNiN AKTARIŞILI
221
SARAYlN iMGELERi - OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
30 Murad'ın mimari alanındaki hamiliğinin ve mimari eserler aracılığıyla teşvik ettiği padişah/pey
gamber timsalinin ayrıntıları için bkz. Necipoğlu, Age qfSinan, s. 256-65.
3ı Comeli Fleischer, "Ancient Wisdom and New Sciences: Prophecies at the Ottoman Court in the
Fifteenth and Early Sixteenth Centuries", 23ı-243, Fa/nama: The Book qfOmens, ed. Massumeh
Farhard with Serpil Bağcı (Washington, D.C.: Arthur M. Sackler Galerisi, Smithsonian Institution,
2009), 235.
32 Bu portrelerin dizi halinde oluşuna ilişkin değerlendirmeler için bkz. Necipoğlu, "Word and Ima
ge" ve Roxburgh. "Concepts of the Portrait", 1 19-37.
33 Yılmaz, "Sultan and Sultanate", 250-73.
222
DARÜSSAADE AGASI MEHMED AGA: PADiŞAH TiMSALiNiN AKTARIŞILI
223
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
34 Yılmaz, "Sultan and Sultanate", 192-204, Eryılmaz, "The Shehnamecis of Sultan Süleyman". İbni
Arabi tarafından geliştirilmiş olan <<insan-ı kamil>ı kavramı için bkz. Michel Chodkiewicz, Seat Q/
the Saints: Prophethood and Sainthood in the Doctrine Q/Ibn /!rab! (Cambridge, UK: The Islamic
Texts Society, 1993), 70-73.
35 TSMK, A. 3599.
36 Necipoğlu, Age Q/ Sinan, 207-22; aynı yazar, "The Dome of the Rock as Palimpsest: /\bd al
Malik' s Grand Narrative and Sultan Süleyman's Glosses", Muqarnas 25 (2008) , 1 7-105, özellikle
57-79.
37 Necipoğlu, "Word and Image", 43. Aynca bkz. Colin Imber, Ebu's-su 'ud: The Islamic Legal Tra
dition (Stanford, CA: The University of Stanford Press, 1997), 98-1 1 1 , Fleischer, Bureaucrat and
Intellectual, 240-45 ve Yılmaz, "Sultan and Sultanate", 261 .
38 Fleischer, "Ancient Wisdom", 238.
224
DARÜSSAADE AGASI MEHMED AGA: PADiŞAH TiMSALiNiN AKTARIŞILI
225
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
karır. Resimler III. Murad dönemini ilahi takdire bağlıymış gibi tasvir eder ve
onun uzun bir hükümdarlar ve peygamberler silsilesinin varisi olarak üstlen
diği role ağırlık verir. Böylece padişahın konumu yaptığı işlere değil, kimliğine
dayanır. Hükümdarlık hakkını meşrulaştıran şey artık yaptığı işler değil, daha
ziyade hanedan kökeni kadar manevi bağa dayanan soy çizgisidir. Soy çizgisi
ve Hazreti Muhammed'in mirası, Mehmed Ağa'nın rehberliğinde hazırlanan
ve şimdi ele alacağım Surname-i hümayun'da da önemli temalar olarak kar
şımıza çıkar.
III. Murad 1582 'de oğlunun sünneti vesilesiyle gösterişli bir kutlama düzenledi.
Saltanat düğünü III. Murad'ın Topkapı Sarayı'ndan, şenlikleri izlemesi için özel
bir şehnişinin hazırlandığı Atmeydanı'ndaki İbrahim Paşa Sarayı'na uzanan
tören alayıyla başladı. Divan-ı Hümayün üyeleri de İbrahim Paşa Sarayı'nda
ağırlandı. Sarayın yanında Murad'ın harem mensupları için bir temaşa köşkü
kurulmuştu. Diğer Osmanlı ricalinin ve yabancı erkanın da düğün boyunca
sunulacak alayları ve gösterileri izlemeleri için özel temaşa kürsüleri inşa edil
mişti. 44 İki gün süren resmi kabullerden sonra, düğün için hazırlanmış çeşitli
gösteriler ve oyunlar başladı. Dördüncü günde Şehzade Mehmed adet uyarınca
annesiyle helalleşmek üzere Eski Saray'a gitti ve ardından neredeyse babası
nınki kadar görkemli bir girişle Atmeydanı'na döndü. Şenlikler temel bir alay
düzeniyle sürdü: Sabahları çeşitli zanaatkarlar mesleki sergilerle geçit töreni
yaparken, öğleden sonraları askerler ve rakkaslar gösteriler sundular. Akşam
ları ise 52 gün ve 52 gece boyunca devam eden havai fişek gösterilerine, raks
Iara ve fasıliara ayrıldı . 45
Bu 52 günlük kutlamayı gösterişli resimlerle birlikte anlatan Surname-i
hümayun hem padişahın yaşam tarzını olumlu bir bakışla göstermeye, hem de
buna bağlı olarak, darüssaade ağasının uğraş alanının genişlemesine bir gerekçe
sunmaya hizmet eder. Bu yönüyle saraydaki yeni sosyal hiyerarşileri "normal
leştirme" yönünde bir girişim olan yazmada, Mehmed Ağa Osmanlı düzeninin
226
DARÜSSAADE AGASI MEHMED AGA: PADiŞAH TiMSALiNiN AKTARIŞILI
ortaya çıkan yeni bekçisi olarak sunulur. Surname ayrıca Osmanlı hanedanının
ilerleyişini belgeler ve III. Murad'ı geleneğin savunucusu olarak yüceltir. III. Mu
rad ve temsil ettiği gelenek arasındaki kavramsal bağları pekiştirerek, padişaha
bakıştaki merceğe ayar verir.
Surname'nin bir sünnet törenini anınaya yönelik olması, Osmanlı haneda
nının aynı zamanda Hazreti Muhammed'in uyulmasını istediği davranışlar an
lamındaki "sünnet"e bağlılığını vurgular. Yazma Osmanlı hanedanının sünneti
benimsemesine ağırlık vermesi açısından, Zübdetü 't-tevarih'te işlenen temala
ra geri döner. Şehzade Mehmed'in sünneti çok geniş anlamlarla yüklü ve sem
bolik bir olaydı. Sünnet şerefine saltanat düğünüyle kutlanan şey, şehzadenin
yetişkinliğe geçişi ve böylece Osmanlı imparatorluğu'nun toplumla kaynaşmış
ve muktedir bir varis kazanışıydı.46 Tahtın yeni varisinin kutlanması, Osmanlı
hanedanının sürekliliğini ve istikrarını vurgulamaya da yarayan bir şeydi; bu
anlayış görsel anlatıda birçok farklı açıdan ifadesini bulur. Düğün ayrıca Safevi
konuklara Osmanlı devletinin gücünü ve Sünni şevkini göstermeye ve Osmanlı
ahalisinin dikkatini parasal sorunlardan, kırsal kesimdeki karışıklıklardan ve
iran'la savaşlardan uzaklaştırmaya yöneliktiY
1588'de tamamlanan Surname'de sünnet düğününü belgeleyen iki sayfalık
427 adet resim vardır. O dönemde düğünü anlatan çok sayıda metnin yazılması
na karşın, "padişah iradesi üzerine" resimlenmesine karar verilen tek metin buy
du. Yazar intizami henüz kalemiyede bir katipken, padişahın kendisine sünnet
düğününün bir hikayesini yazma emrini verdiğini aktarır. Metni kaleme alırken,
Mehmed Ağa'ya ve padişah hareminin bir başka hadım ağası Zeyrek Ağa'ya,
ayrıca III. Murad'ın nedimlerine nasıl danıştığını aynı sayfalarda açıklar. Onların
tavsiyeleri doğrultusunda gereksiz kısımları metinden çıkardığını anlatır.48 Do
layısıyla Surname sünnet düğününü Mehmed ve Zeyrek ağaların hatırlanmasını
istediği biçimde aktarır.
Surname'deki son görüntü (resim 4 . 1 6) iki hadım ağanın yazmadaki ro
lünü belgeler. Ağalar Topkapı Sarayı'ndaki bir köşkün içinde, alçak bir peyke
ye yan yana oturmuş halde intizami'yi huzura kabul ederken görülür. Yazarın
ve darüssaade ağasının elinde girişik bezemelerle cildenmiş birer kitap vardır.
46 Sünnet edilen şehzadenin sünnet düğününden sonra sancakbeyliğiyle görevlendirilmesi 16. yüz
yılın sonuna kadar devam etti. Selanikl'nin aktardığına göre (Tarih-i Sekiniki, 142), sünnet düğü
nü 24 Temmuz 1582'de (3 Receb 990) sona eren III. Mehmed 17 Aralık 1 583'te (2 Zülhicce 991)
sancağa gönderilmişti.
47 Terzioğlu, "The Imperial Circumcision Festival", 84.
48 Ayrıca ikinci bölümde yazarlığa ilişkin değerlendirmeme bakınız. intizaml, Surname-i hümdyün,
TSMK, H. 1344, fo!. 428b-431b.
227
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim 4 . 1 6 . Mehmed
Ağa ve Zeyrek Ağa'nın
intizami'yi huzura kabul
edişi. surname, intizami,
istanbul, yak. 1588.
Topkapı Sarayı Müzesi,
H 1 344, fol. 432a.
(Foto: Hadiye Cangökçe)
49 TSMK, H. 1344, fo!. 429a. Surname'nin bir dizi eksik sayfasının olması ve orijinal cildinde yer al
maması, kimi zaman sayfa sırasında yanlışlıklara yol açar. Bununla birlikte, folyo 428b-431b'de
anlatılan şeylerin mantıklı bir sırayı izlemesi ve cümlelerin sayfadan sayfaya devam etmesi, fol
yoların doğru bir sıraya sahip olduğuna işaret eder. Yazar burada padişahın kendisinden hikayeyi
kaleme almasını istediğini ve ardından resimlenmesi emrini verdiğini açıkça belirtir. Ağaların
işin içine girmesi ancak daha sonra aktarılır. Dolayısıyla resimlerin de doğru sırayla cildendiği
ve bunun en azından kitabın sonu için geçerli olduğu söylenebilir. Yazar daha sonra Nakkaş
Osman'a atfen bir methiyeye başlar; ama eksik sayfalar nedeniyle anlatım kesilir.
228
DARÜSSAADE AGASI MEHMED AGA: PADiŞAH TiMSALiNiN AKTARIŞILI
pek akla yakın değildir. 50 iki hadım ağa kendi ihtiyaçlarına uyan bir metni yaz
dırabilecekleri düşüncesiyle intizami'yi seçmiş olsalar gerek.
Mehmed Ağa yazmanın başında da Osmanlı ricaline verilen bir ziyafetin
ev sahibi olarak karşımıza çıkar; bu girişimi bir resimle yansıtılmamakla bir
likte, yazmaya üstünkörü bakan birinin gözünden kaçmayacak biçimde, ziya
feti anlatan kısmın başlığı olarak yer alır. Başka saraylıların çok sayıda ziyafet
vermesine karşın, sadece Mehmed Ağa'nın önayak olduğu ziyafet belirtilmeye
değer olarak seçilmiştir. Metinde ziyafetin anlatılış biçimi, darüssaade ağası ile
sofrada cömertliğinin tadını çıkaran Anadolu ve Rumeli beylerbeyleri, kapta
nıderya ve yeniçeri ağası gibi askeri elit mensupları arasında belli bir ilişkinin
varlığını gösterir. Böylece hadım ağa, yazmanın başında ismen, sonunda da
cismen yer alarak, bir bakıma anlatıyı parantez içine alır ve sınırlarını ortaya
koyar.
Surname'deki resimler her görüntüde aynı fonun ve kabul sahnesinin tek
rarlanmasıyla süreklilik ve istikrar kavramlarını çağrıştırır. 51 Padişah resim
lerin hepsinde değişmez bir pozla tasvir edilmiştir. Daima bir koltuğa ya da
tabureye oturmuş haldedir; dimdik bir oturuşla, sol eli bükük bacağı üstünde
ve sağ kolu kıvrılmış olarak göğsündedir. Kıyafetindeki renklerin yazma bo
yunca değişmesine karşın, duruşunu aynen korur. Bunun yegane istisnaları
ayakta durarak, bir kolu havada ahaliye sikkeler attığı sahnelerdir (resim 4 . 1 7) .
Böyle alışılmamış canlı pozlar, padişahın diğer resimlerde ikonik sunuluşunu
öne çıkarmaya yarar.
Surname'deki resimler Osmanlıların çok değer verdiği düzen ve hiyerarşiye
ilişkin şaşmaz bir izienim verir. 52 Osmanlıların mertebe ve hiyerarşi takıntısı
yabancı erkanca da saptanmıştı. Sözgelimi, istanbul'da 1589-9 1 arasında kalan
Fas sefirinin gözlemi şöyleydi: "İster aynı hizada yürüme, ister aynı kalitede
bir sarığı ya da kaftanı giyme, isterse de benzer bir koltukta oturma biçiminde
olsun, hiçbiri üstüyle asla eşit bir konuma girmez. Öncelik belirtilerine daha
50 Mustafa Ali ve şehndmeci Lokman da sünnet düğününü yazmışlardı. Ali'nin Cami'ül-buhiir der
mecdlis-i sur adlı metninin bir nüshası (TSMK, B. 203) resimler için boşluklar bırakılmış ve yarım
kalmış bir sunum nüshası olarak günümüze ulaşmıştır. Lokman'ın anlatımı ise Şehinşehndme
içine alınmıştır.
51 Aynı şekilde Necipoğlu ("Word and Image", 31-42) Şemailndme'yi tekrarlanan tasvirlerle Os
manlı hanedanının sürekliliğini ve geleneğini vurgulayan ve her padişahın sağlam, istikrarlı bir
gelenek içine oturtulmasını sağlayan bir eser olarak yorumlar.
52 Mertebe, hiyerarşi ve protokol takıntısı II. Mehmed'in 1477'de ve 1481 'de düzenlediği kanunna
meyle, başka şeylerin yanı sıra saray teşrifatının kurallara bağlanmasında görülür. Abdülkadir
Özcan, "Fatih'in Teşkii<lt Kanunnamesi ve Nizam-ı Alem İçin Kardeş Katli Meselesi", Tarih Dergisi
33 (1982), 7-56 ve Necipoğlu Architecture, Ceremonial and Power, 16. Bu kanunname "devlet ida
resinin ve din hiyerarşisinin başta gelen yetkililerini, rütbelerini, maaşlarını, terfilerini ve cezala
rını sıralar, padişahla ve birbirleriyle ilişkilerinden davranışlarını düzenleyen teşrifatı belirler."
229
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim 4 . 1 7. III. Murad'ın altın sikkeler saçması. Surname, intizaml, istanbul, yak. 1 588.
Topkapı Sarayı Müzesi, H 1 344, fo!. 46b-47a. (Foto: Hadiye Cangökçe)
230
DARÜSSAADE AGASI MEHMED AGA: PADiŞAH TiMSALiNiN AKTARIŞILI
kutlanmakta olan Şehzade Mehmed'in yazınada daha önemli bir yer tutması
beklenebilir. Atmeydanı'na girişini belgeleyen resim dışında, Mehmed karşı
mıza ikincil bir figür olarak çıkar. Çoğu resimde babasının yanında ama daha
önemsiz, ikincil bir konumda tasvir edilir. Padişaha eşlik eden cansız bir demir
baş gibi ayakta dikilmiş olarak kenarda durur. Surname Şehzade Mehmed'in
sünnet düğününden ziyade, III. Murad'ın bu vesileyle düzenlettiği şenliklerin
bir anlatısıdır. Yazma şehzadeyi merkeze oturtmak yerine, dünya düzeninin
esası olarak padişaha odaklanır; böylece hanedan ailesi içindeki çalkantılı iliş
kileri de örtbas eder.
Şehzadenin görsel bakımdan kenara itilişi, babasıyla gerçek ilişkisi ışığın
da anlam kazanır. Venedik kaynakları III. Murad'ın halktan gördüğü sevgiden
dolayı oğlunu kıskandığını aktarır. Raporlar Murad'ın Topkapı Sarayı'ndan hiç
ayrılmamasını, oğlu lehine tahttan indirilme korkusuna bağlayacak kadar ile
riye gider. Şehzade Mehmed'e babasının gazabından sakınmak için fazla öne
çıkmama, kendini zevk ve sefaya vurma öğüdü vermesine bakılırsa, Safiye
Sultan'ın baba ve oğul arasındaki bu çekişmede temkinli davrandığı söylene
bilir. III. Murad'ın annesi Nurbanu Sultan ölüm döşeğinde, padişaha oğlunun
hareket tarzına dikkat etme tembihinde bulunma noktasına kadar vardıracaktı
işi. 54 Baba ve oğul arasında bir çekişme olduğu, daha doğrusu Murad'ın oğlu
karşısında üstünlüğünü ve azametini vurgulama gereğini duyduğu, Murad'ın
mimari projelerinde de apaçıktır. Padişah oğlunu Edirne'ye sancakbeyi olarak
gönderirken, orada daha önce yaptırmış olduğu camiyi büyütmeye karar verdi. 55
Hanedan kadınları, yani Nurbanu Valide Sultan ile padişahın zevcesi ve
Şehzade Mehmed'in annesi Safiye Sultan da ilk bakışta resimlerde yokmuş gibi
görünür. Ancak dikkatli bir inceleme, aslında yazmaya incelikli bir biçimde do
kunduklarını ortaya koyar. Alay resimlerinin hepsinde, padişah locasının sağın
da bir ana köşk yer alır. Bu köşk bütün resimlerde, kitabın cilt payı kenarlarında
en merkez! yapıyı oluşturur. Saltanat kadınları burada, görünmeden etrafı gör
melerine olanak veren kafesli pencerelerin ardında törenleri izlerlerdi. Bu yüzden
resimlerde şahsen göz önünde olmamakla birlikte, varlıkları hissedilir. 56
54 Contarini (1 583) Moro (1590) , Bernardo (1 592) ve Zane'nin (1 594) Venedik Senatosu'na raporları
için bkz. Alberi, Relazioni, 3:232; 332; 352 ; 439. Ayrıca bkz. Peirce, Imperial Harem, 97-9, 238
ve Fransız sefiri de Germigny'nin 1 3 Aralık 1 583 tarihli bir mektubunu aktaran E. Spagni, "Una
Sultana Veneziana", Nuovo Archivio Veneto 19 (1900), 241-348; özellikle 332-33.
55 Necipoğlu, Age qfSinan, 259-65.
56 Hanedan kadınlarının kafesler ardındaki varlığı, Avrupalı konuklarca aktarılacak kadar önem
liydi: "Baş sultanlar bulundukları kürsüdeki kafesin ardından temaşanın keyfine varabilecek ko
numdaydı." The Fugger News-Letters, 1568-1605, 2 cilt. ( 1 . ve 2. Diziler) , ed. V. von Klarwill, çev.
P de Chary ( 1 . Dizi) ve L. S. R. Byrne (2. Dizi) (Londra: 1924-6), 65; alıntı yapan bir başka kaynak
Peirce, Imperial Harem, 193.
23 1
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
57 Peirce Imperial Harem'de (s. 193) verdiği bilgilerde, Osmanlı kaynaklarından alıntı yapan joseph
von Hammer'in on bir ciltlik Histoire de l'Empire Ottoman kitabını (Paris: Bellizard, Barthes,
Dufour & Lowell, 1835-1843, 7: 160) esas alır; ama Hammer bu nokta için bir Osmanlı kaynağı
belirtmez.
58 Selanik!, Tarih-i Selanik/, 131-6; Ali, Camiü'l-Buhur, fo!. 3a-10b.
59 Lokman, Hünemame, TSMK, H. 1 524, fo!. 88b: Fasl-ı çeharom az rükn-i sanf: Ol şehinşah-ı
cihan-penahm encümen-aralığı ve meh4ftl-i aras ü şadmanide bi-mis! ü bi-hemtalığı ve ceşn-i
arnmda havass ü avama iltjfat-ı aliJ'yeleri ve şemim-i meserret-encamda mekremet ü inayet-i
tamları sudtır bulan hassa'-i bezm/en'nün bryanmdadur ki tevzih �ılmur. Süleyman'ın oğulları
nın sünnet düğünlerindeki gösterilen kaynak alınışı için folyo 103b-104a, 1 1 5b-1 16a, 1 2 1 b-122a
ve 124b-125a'daki resimlere bakınız.
60 Ali, Camiü'l-Buhur, fo!. Sa.
232
DARÜSSAADE AGASI MEHMED AGA: PADi ŞAH TiMSALiNiN AKTARIŞILI
233
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
61 örnekler için bkz. Ali, Künhü 'l-ahbdr, fol. 286a-9 1b ve Selanik!, Tarih-i Seldnikf, 1 :425-32 . .. Ge
rileme" literatürüne ilişkin bir değerlendirme için bkz. Howard, .. Ottoman Historiography and the
Literature of 'Decline"', 52-77; Cemal Kafadar, .. The Question of Ottoman Decline" Harvard Middle
Eastern and Islamic Review 4, 1 -2 (1997-98), 30-75; aynı yazar, . The Myth of the Golden Age".
62 TSMK, B. 200. Bu tarih Mehmed Ağa'nın ölümünden iki yıl sonra, Nurbanu Sultan'ın ölümünden
sekiz yıl sonra ve birinci cildin (İÜK, F. 1404) tamamlanışından on bir yıl sonraydı. Zamanlama
Mehmed Ağa'nın sunuluş biçimi bakımından iki cilt arasında görülen farklılığı muhtemelen açık
lar; Mehmed Ağa ikinci ciltte hiç yer almaz.
234
DARÜSSAADE AGASI MEHMED AGA: PADiŞAH TiMSALiNiN AKTARIŞILI
235
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
236
DARÜSSAADE AGASI MEHMED AGA: PADiŞAH TiMSALiNiN AKTARIŞILI
gerçekliğindeki farklılığı hatırlatan bir şeydir. Başka bir düzeyde ise, sünnet
düğünü hanedanın sürekliliği kutlamayı öngörmesine karşın, babadan oğula
iledeyişle birlikte zamanın geçişine de işaret eder ve kaçınılmaz olarak bera
berinde değişim imasını taşır. Ancak hadım ağa hep ergenlik öncesinde kalmış
olan değişmez bedeniyle bu geçiciliğin dışındadır. 64 Hanedan ın geleneklerinden
farklı bir tarzda süreklilik vaadini sunar. Bir hadım ağa için yakışıksız sayılan
roller üstlenerek, sürekliliğini bozmuş olmakla suçlandığı Osmanlı geleneğinin
bekçisi olmaya, tam da zaman dışındaki bu konumundan dolayı, kusursuzca
uygundur. ironi, Mehmed Ağa'yı tekrar Osmanlı düzeninin bekçisi gibi göste
rerek, onun lehine işler.
Sumdme Mehmed Ağa'nın destek verdiği ya da nezaret ettiği yazmalar
dan sadece biridir. III. Murad ve bu yoldan kendisi için yeni bir kamusal timsa
lin aktarılışına doğrudan katıldığı, damgasını taşıyan diğer yazmalardan bellidir.
Sumdme padişahın dindeki sünnet gereklerini ve Osmanlı devletinin hanedana
dayalı sürekliliğini, görünüşte değişmez düzenini korumasına odaklanmakla,
saltanat konusunda Zübdetü't-tevdrih'te karşımıza çıkanlara çok benzer fikirleri
işler. Osmanlı nizam-ı �Ueminin bir yazmanın mikro-evrenine sığdırılması ve bu
düzenin gerçek hayatta olduğundan daha da mükemmelmiş gibi sunulması, Meh
med Ağa'nın makamı gereğince emperyal ihtişamın bekçisi olarak üstlendiği gele
neksel rolünü sürdürmesi olarak yorumlanabilir. Ancak bu sefer, darüssaacte ağası
koruyormuş gibi göründüğü şeyleri yeniden şekillendiemekten de sorumluydu.
64 Sürekliliğin Memlı1k vakıf belgelerine dayalı diğer örnekleri için bkz. Marmon, Eunuchs, 87.
65 TSMK, R. 1 296, fo!. 63a, 28 Rebi Il, 998.
237
SARAYlN iMGELERi - OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Padişahın atalarının tarihini şimdiye kadar birçok kişi yazdı ve onlara padişa
hın lütfu kıyamete kadar ihsan edildi. Sen de Mustafa Paşa'nın doğu seferini
yazmış ve ona Zqfemame-i hazret-i Sultan Murad adını vermiştin. Gonce-i
bağ-i Murad olarak nitelendirdiğİn bu eserin tam değil. Padişahın lütfuna er
mek istiyorsan, doğu savaşlarının geri kalan tarihini yazmalısın. 67
66 Çağman ve Tanındı ("Remarks on Some Manuscripts", 1 32-48) bu yazmaya değinir ve bazı re
simlerini özellikle manzara unsurları bakımından Acem üslubunda eserler olarak nitelendirirler.
Resimlerin Kazvinli (Acem) nakkaşlarca yapıldığı görüşünü ileri sürerler. Güner İnal da "The
influence of the Kazvin on Ottoman Miniature Painting" makalesinde (FıJth International Cong
ress if Turkish Art, ed. G. Feher, Budapeşte: Akademiai Kiado, ı978, 457-76) yazma üzerinde bir
Acem nakkaşın çalıştığı varsayımını destekler.
67 67 TSMK R 1 296, folyo 7b-8a: "Eyyam-ı hümayun-u saadet mekrunlarında vaki' olan gaza ve
cihad ve zuhur bulan sa'y ve ictihadları memu'l vaki tahrir itmeleriyle mazhar-ı ihsan-ı padişahi
ye 'adim ül keran olmaga bais oldugundan kat-ı nazar ali enkıraz-üddevran zikr bi'lhayr ile yüd
olunmaga sebeb olur. Lakin merhum magfu Mustafa Paşa ibtidai sefer-i şarka teveccü buyurduk
larında vaki' olan cihad-ı pür ictihaların tahrir eyleyüp Zafername-i Hazret-i Sultan Murad Han
diyü tesmiye birle rikab-ı kamyaba ... mazhar ihsanla ihsa olmuş idünüz. Hususa bu telif-i pür
tesnifiniz ki Gonce-i bag-ı Murad diyü tarif etmişsiz, hakka menzur-u anzar .. olmaga layık olmuş
lakin tetemmat-ı fütuhat-ı diyar-ı Acem ve kuvvet-i kudret-i sultan-i canişin ..tefsilin bag-ı telif-i
zafernam ki ülhak ve tak-ı revak Gonca-i Bag-i Muradin ol tantana berle pür temturak eylemeye
sin ... mazhar-ı ihsan-ı hüsrev cihan olmaga tahsil liyakat-ı muradınız ise itmam-ı fütuhat-ı acem
eylemeke müteahhid olursunuz.» Sözü edilen yazmaların ilki İÜK, T. 2372, ikincisi resimsiz (ve
Zqferndme'yle birlikte cildenmiş haldeki) İÜK, T. 2372'dir.
238
DARÜSSAADE AGASI MEHMED AGA: PADiŞAH TiMSALiNiN AKTARIŞILI
"Sebeb-i te'lif" başlığı altında yazılanlara göre, Mehmed Ağa padişahın huzurun
dan çıktıktan sonra Rahimizade'ye tavsiyesini tekrarlar. Bundan Mehmed Ağa'nın
resimde padişaha sunduğu kitabın muhtemelen yukarıda belirtilen Gonce-i bağ-i
Murad olduğunu anlamaktayız. 68 Söz konusu resim Gencine-ifeth-i Gence'nin or
taya çıkış sebebini ayrıntılı anlatan kısmı görselleştirir, yazarı bu eseri kaleme
almaya yöneiten vesileye işaret eder ve eserin hem yazılışına, hem de sunuluşuna
aracı olmasından dolayı Mehmed Ağa'ya olan şükranı bildirir.
Şimdi Mehmed Ağa'nın Rahimizade'yi Gencine-iftth-i Gence'yi yazmaya
niçin teşvik etmiş olabileceğine dönelim. Cevap kitapta yüceltilen kahramanla
ilişkili olabilir: Ferhad Paşa. Siyavuş Paşa sadrazamken, Ferhad Paşa'yı doğu
cephesine gönderdi. Ferhad aynı zamanda Nurbanu Valide Sultan'ın himaye etti
ği kişilerden biriydi. Mustafa Ali hatta Ferhad'ın ordu serdarlığına Nurbanu'nun
iltimasıyla yükseldiğini ileri sürer.69 Ferhad Paşa 159 1 'de Sinan Paşa'nın yerine
sadrazamlığa yükseldi. Bu görevi 1592'de Siyavuş Paşa'ya bıraktı. III. Mehmed
döneminin ilk birkaç ayına denk gelen 1 595'te, yine Sinan Paşa'nın yerine ikinci
kez sadrazamlığa getirildi. Sonunda, Sinan Paşa 1596'da bu güçlü rakibini öldürt
me gereğini duydu/0 Sinan Paşa'nın 1 582 'de Safevi savaşlarını sona erdirmedeki
rezike beceriksizliği karşısında, Ferhad Paşa'nın çatışmayı çözüme kavuşturma
daki başarısı, ikisi arasında herhalde önemli bir mukayese noktasına dönüşmüş
olsa gerek. Nitekim Gencine-iftth-i Gence'nin tamamlanışından bir yıl sonra,
Ferhad Paşa sadrazam olarak Sinan Paşa'nın yerine geçti. Kitabın sonuna doğ
ru, Safevi şehzadelerinden birinin (barış müzakereleri için) Osmanlı payitahtını
ziyaretini tasvir eden üç resim, savaşı sona erdirmenin yazar ve haliyle Ferhad
Paşa'nın kariyeri açısından önemini vurgular. Gencine-ifeth-i Gence'nin hazırla
nışının bu siyasal dinamiklere uygun etkilere yönelik olduğu, yazmanın içeriğin
den açıkça anlaşılır. Mehmed Ağa aslında Rahimizade'yi Ferhad Paşa'nın Safevi
seferini başarıyla sonuçlandırması üzerine bir kitap yazmaya teşvik etmekle, Si
nan Paşa'nın 1582'de çatışmayı sona erdiremeyişine dolaylı bir eleştiriye destek
verdi.71 Barış anlaşmasının öne çıkarılması iki tarafı keskin bir kılıç gibiydi; bir
yandan Ferhad Paşa'yı överken, diğer yandan 1 582'de bir ateşkese ya da antlaş
maya varamayan Sinan Paşa hakkında olumsuz bir izienim yaratmayı sağladı.
Sinan Paşa'nın açıkça Nurbanu Sultan'la anlaşmazlık içinde olmasından dolayı,
rakibi Ferhad Paşa'nın yükselişine destek vermek Mehmed Ağa'nın yararınaydı.
68 Resimde sunduğu kitabın resimli olduğunun görülmesine karşın, günümüze ulaşan Gonce-i
bağ-i Murad nüshası maalesef resimsizdir.
69 Ali, Künhü 'l-ahbar, fo!. 358a.
70 Gerek Ali (Künhü'l-ahbar, fo!. 434a-b) , gerekse Peçevi ( Tan'lı-i Peçevf, 2:168-70) Sinan Paşa'yı bir
tertip sonucunda Perhad'ın ölümüne yol açınakla suçlar.
71 TSMK, R. 1296, fo!. 46a, 48b ve 53a.
239
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
240
DARÜSSAADE AGASI MEHMED AGA: PADiŞAH TiMSALiNiN AKTARIŞILI
24 1
5
243
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
temsilcilere dayanması, Osmanlı sarayı gibi karmaşık bir sosyal yapıda ilişki
lerin ve ittifakların değişkenliğini hatırlatır bize. ı Dolayısıyla yazmalar görsel
ya da sözel dil bakımından farklılıklar gösterir. Burada Osmanlı tarihine farklı
yorumlar getiren bu yazmalar, şimdiye kadar incelenen resmi saray tarihlerinin
kurallara bağlı estetiğine ve tasarlanmış diline bir tezat sunmak üzere incelen
mektedir. Bu kitaplar Osmanlı sarayında kültür üretimini yorumlamak için yeni
bir paradigmayı, yaratım sürecinde himaye ilişkilerinin çoğulluğunu ve buna
bağlı olarak görüş çeşitliliğini gözeten bir paradigmayı kullanmamız gerektiğini
gözler önüne sererler.
Resimli gazanamelerin çoğu 1580'lerde hazırlanmıştır ve bir tür olarak
gördükleri rağbet iki tarihsel gelişmeyle yakından bağlantılıdır. 2 Gelişmelerden
birincisi devlet aygıtının 16. yüzyıl sonlarında mekanikleşmesidir. Sokollu Meh
med Paşa'nın ölümünden (1579) sonra, sadrazamlık makamı kısa sürelerle dört
kişi arasında el değiştirdi: Sinan Paşa, Siyavuş Paşa, Ferhad Paşa ve özdemiroğlu
Osman Paşa. Görevin 1579 'dan 1 595'e kadar birinden ötekine defalarca geçmesi
nedeniyle, Sinan Paşa ve Siyavuş Paşa üçer kez, Ferhad Paşa iki kez ve Osman
Paşa bir kez sadrazamhkta bulundu. 3 Görev sürelerinin kısahğı Osmanlı devle
tinin işleyişindeki değişimierin belirtisidir. Artan bürokratikleşme makamların,
onları işgal eden kişilerden daha büyük önem kazanmasını getirdi. Sadrazam
lığın işleyişinde önemli bir kopukluk ve imparatorlukta bir aksama olmaksızın,
sadrazamlar gidip gelebilirdi artık. Bu durum devletin bürokratikleşmesinin bir
veçhesidir. Başka bir veçhe tarihsel olayların kayda geçirilişidir. Resmi zabıtları
yazılı tarihler aracılığıyla korumanın 16. yüzyıl sonlarında norm haline gelmesi,
önemli bir kişinin faaliyetlerini kayda geçirme beklentisini yarattı. 4 Bir başka
deyişle, geniş çapta tarihsel metnin ortaya çıkışı devletin mekanikleşmesinin
hem sonucu, hem de kaynağıydı.
Dönemle rastlaşan ikinci gelişme 1578-90 Osmanh-Safevi savaşıydı. Bu bö
lüme konu olan kişilerin hepsi savaş sırasında Osmanlı ordusunda serdar ola-
ı Bu ilişkilere ve sanatsal üretimin ilişkilerde oynadığı role dair analizimde kısmen Geli'in Art and
Ageney kitabından, kısmen de john F. Padgett ve Christopher K. Ansell'in, "Robust Action and the
Rise of the Medici, ı 400-ı 434" makalesinde (American journal qfSociology 98/6 [Mayıs ı 993] ,
ı259-ı3ı9) bir örneği verilen "sosyal şebekeleşme teorisi"nden ilham aldım.
2 Çağman ve Tanındı ("Remarks", ı32-48) bu yazmalardan bazılarını ortamı gözeten bir yaklaşım
la kısaca değerlendirirler. Ortaya attıkları ana sav, Osmanlı-Safevi savaşlarının iki imparatorluk
arasında kültürel alışverişe yol açtığıdır.
3 Ahmed Paşa ve Mesih Paşa da kısa sürelerle (sırasıyla Eylül ı 579-Nisan ı580 ve Ekim ı585-Mart
ı586) sadrazamlık yaptılar; ama Safevi savaşlarında veya yazma hamiliğinde bir rol oynamadık
ları için, burada ele alınmamışlardır. Sinan Paşa III. Murad ve III. Mehmed dönemlerinde beş kez
sadrazamlıkta bulundu: Nisan ı 580-Aralık ı 582; Nisan ı 589-Ağustos ı 59 1 ; Ocak ı593-0cak
ı595; Temmuz 1595-Kasım 1595; Kasım 1595-Nisan 1 596.
4 Fleischer, Bureaucrat and Intellectual, 214-23 1 ; Buzov, "The Lawgiver and his Lawmakers".
244
BiR ASKERI YÖNETiCiNiN SURETiNDE GÖRÜNENLER
S Nusretname nüshası TSMK, H. 1 365, Gencine-ifith-i Gence nüshası ise TSMK R. 1 296'dır.
6 Gürcistan Siferi nüshası TSMK, R. 1 300'dür. Topkapı Sarayı Kütüphanesi karaioğunda yanlış
lıkla Gazavat-l Osman Paşa adıyla yer alır, burada kullandığım ismi Woodhead, Ta'lfkf-ziide's
Şehniime-i hümqyün verir. Şecaatname nüshası İÜK T 6043'tür.
2 45
SARAYlN iMGELERi - OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
7 TSMK, H. 1 365.
8 Londra'daki kısmi bir Osmanlıca Kelile ve Dimne yazması (BL, Or. 7354) ile istanbul Beyazıt
Kütüphanesi'ndeki yaklaşık 1580-81 tarihli bir Tarih-i Hind-i Garbi nüshası, benzer kenar tez
hiplerine sahip yegane örneklerdir.
246
BiR ASKERI YÖNETiCiNiN SURETiNDE GÖRÜNENLER
Resim 5.0 1 . Cilt. Nusretname, Mustafa Ali. istanbul, 1584. Topkapı Sarayı Kütüphanesi,
H. 1 365. (Foto: Topkapı Sarayı Müzesi)
9 Lala Mustafa Paşa'nın biyografisi ve mimari alandaki hamiliği için bkz. Necipoğlu, Age !(/Sinan,
456-9.
247
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
10 Fleischer, Bureaucrat and lntellectual, 1 10, n. 5; Mustafa Ali, Menşe'ü 'l-inşa, Beyazıt Kütüphane
si, Veliüddin 1916, fo!. 241 a-243a.
11 Mustafa Ali, Nusretname, TSMK, H. 1365, fo!. 3a-4b.
12 Fleischer, Bureaucrat and lntellectual, 2 14-31. Mart 2009'daki özel konuşmamız sırasında da
Fleischer bu görüşünü bana belirtti.
248
B i R ASKERI YÖNETiCiNiN SURETiNDE GÖRÜNENLER
doğuya yönelişinin birçok kişi tarafından Safevi seferi için olumlu bir işaret ola
rak yorumlandığını anlatır bize. Ayrıca kuyrukluyıldızı sefer açısından olumlu
bir alarnet sayma yönünde bir kehanette bulunduğu anlaşılan saray münecci
mi Takiyüddin'den (ö. 1 585) alıntıyla, yıldızın doğuya doğru gidişinin Safevi
topraklarında kargaşaya yol açacağını ve Osmanlı seferini zafere vardıracağını
açıklar. ı3 Takiyüddin'in sözleri kuyrukluyıldızın bütün sefer için bir sembol oldu
ğunu varsayar; dolayısıyla Nusretname'nin başındaki resimler kitapta anlatılan
olaylar için bir görsel mecaz işlevini görür.
Sayfa kenarında elinde bir oktantla kuyrukluyıldızı izlerken görülen mü
neccim Takiyüddin (resim 5.02), genel anlamda bilginterin sembolü olarak an-
13 TSMK H. 1365, fo!. Sb-6a. Ali sonraki eserinde, yani Künhü'l-ahbtir'da savaşları bir yıkım döne
mi olarak değerlendirir ve kuyrukluyıldıza ölüm ve yıkım habercisi olarak yeni bir yorum getirir;
geçmişte kimsenin olaya böyle bakmadığını, ama olumsuz bir yorumun gerçeğe daha yakın oldu
ğunu belirtir.
2 49
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
14 Sayfa kenarlarından bahis akla Michael Camille'in Image on the Edge: The Margins qfMedieval
Art kitabını (Londra: Reaktion Books, 1992) getirir ve metinde saklı anlamları açıklamak için or
taçağ yazmalarının sayfa kenarlarını incelemesini çağrıştırır. Bilgin figürünün kenarda çizilmesi,
sayfanın merkezindeki resmi ve metni genişleterek, onlara yorum katar. özellikle bu durumda,
sayfa kenan merkez için başka bir yorum düzeyi sağlar. Bununla birlikte, İslam yazmalarında
sayfa kenarlarının kullanılması oldukça uzun bir geçmişe dayanır ve kendi şartları içinde bir
değerlendirmeyi gerektirir.
15 Takiyüddin'in hamileri ve rasathanenin hikayesi için bkz. Atayi, Hada'ikü 'l-hakdik, 286, Adıvar,
Osmanlı Türklerinde ilim, 88-94, Süheyl ünver, istanbul Rasathanesi (Ankara: Türk Tarih Kuru
mu Basımevi, 1969) .
16 Fleischer, Bureaucrat and Intellectual, 76-79.
250
BiR ASKERI YÖNETiCiNiN SURETiNDE GÖRÜNENLER
aynı zamanda Ali'nin hamileri olan savaş yanlısı hizbin işine yaradığı apaçıktı.
O halde Ali kuyrukluyıldız ve müneccim resmiyle, hamilerinin doğrudan kita
bın muhtevasına yansımayan çıkarlarına hizmet etmeyi başarır. Bir gözlemci ve
tarih kayıtçısı olarak, kendi "bilimsel" yöntemini ima eder ve kitaba konu olan
savaşları teşvik eden kehanetin başarısını öne çıkarır. Bu çok katmanh resim,
içinde yer aldığı kitaba göndermede bulunur; gönderme bizzat metne ya da kita
bın varlık sebebi savaşlara olabilir.
Sonraki üç resim Lala Mustafa Paşa'nın savaş hazırlıklarını yansıtır. Seçilen
sahneler Lala Mustafa Paşa'nın Kırım, Gürcistan ve Irak'taki çeşitli yerel yöne
ticilere gönderdiği mektupların alıcılarını gösterir. 17 Ali bu mektupları yazan kişi
olarak, onlara yer vermekle yazıdaki becerilerini sergilemiş olur. Resimler birer
araç olarak mektupların yararlılığını da vurgular-hem sefere hazırlanan serdar
açısından, hem de doğru belgeler sağlaması nedeniyle, kitabı kaleme alan yazar
açısından. Burada tarihi kayda geçirmek için ikili bir araç kullanılır: Mektup
metinleri anlatının doğruluğunu desteklemek için belge olarak aktarılır; mektup
ların ahnışıyla ilgili resimler ise mektupların yararını "belgeleyerek", yazınada
aktarılmalarını haklı kılar. Böylece imge ve söz birbirini pekiştirir.
Resimler eşzamanh iki anlatıya işaret eder: Bir düzeyde yazınada ele ah
nan olayların anlatıhşı, başka bir düzeyde kitabın yazıhş sürecinin aniatılışı
söz konusudur. Ali'nin kitabı yazmaya yönelişine dair anlatımında mektupları
aktarmaya öncelik vermesi, mesleğinin bilincinde olduğunu gösterir. Mektuplar
aynı zamanda Ali'nin yazıdaki becerilerine tanıkhk eder ve sayfa kenarında
ki astronomi bilgini resmiyle göndermede bulunulan tarihçilik mesleği fikriyle
tekrar bağlantı sağlar. Ali'nin bir bürokrat olarak yöneldiği uzun vadeli kariyer
hedefleri burada da devreye girer-ulaşmak istediği nişancıhk imparatorluk
ta haberleşmeden sorumlu en üst makamdır. Mektupların metne alınması ve
Ali'nin kendisine yazınada hem görsel hem de sözel bakımdan yer vermek iste
mesi, Feridun Ahmed'in üçüncü bölümde ele alınan Nüzhetü 'l-ahbdr der Sifer-i
Sigetvar'ın aniatısına kendisini katmasını hatırlatır; o da nişancıhk makamına
göz dikmiş biriydi.
Nusretndme'deki son resim görsel malzemenin alegorik bir yorumuna
katkıda bulunur ve yazmanın kurgusundaki titizliği yansıtır (resim 4.06) .
Bu resimde III. Murad, lalası ve yakın danışmanı Hoca Sadeddin Efendi ve
Babüssaade Ağası Gazanfer Ağa başbaşa bir ortamda görülür. Hoca Sadeddin
ve Murad, Lala Mustafa Paşa'ya gönderilecek bir mektubu, muhtemelen Sokollu
25 1
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
18 Modern çağ öncesi ve modern çağ başları islam dünyasına ait kitaplarda görülen geleneksel giriş
kalıpları için bkz. Pedersen, The Arabic Book, 22-23.
19 Fleischer, Bureaucrat and !ntellectual, 109.
252
BiR ASKERi YÖNETiCiNiN SURETiNDE GÖRÜNENLER
Resim 5.03. Lala Mustafa Paşa'nın İznik'te bir şölen verişi. Nusretndme, Mustafa Ali.
istanbul, 1584. Topkapı Sarayı Müzesi, H. 1 365, fol. 34b. (Foto: Hadiye Cangökçe)
253
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim 5.04. Lala Mustafa Paşa'nın Rumi türbesini ziyareti. Nusretndme, Mustafa Ali.
istanbul, 1584. Topkapı Sarayı Müzesi, H. 1 365, fo!. 36a. (Foto: Hadiye Cangökçe)
254
BiR ASKERI YÖNETiCiNiN SURETiNDE GÖRÜNENLER
255
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim 5.05. Lala Mustafa Paşa Tiflis yakınlarında avlanıyor. Nusretndme, Mustafa Ali.
istanbul, 1 584. Topkapı Sarayı Müzesi, H. 1 365, fo!. 1 22b. (Foto: Hadiye Cangökçe)
256
BiR ASKERI YÖNETiCiNiN SURETiNDE GÖRÜNENLER
manlı ileri gelenleri arasında geniş bir tabanı vardı. Kuyrukluyıldız yorumu gibi,
Rumi'nin eserine başvurma da 16. yüzyıl sonlarının Osmanlı sarayında revaçta
bir merak olan kehanete dönük bir girişimdi. Her ikisiyle ilgili resimler, sefer için
doğaüstü destek arayışına dair ipuçları taşır. Türbe resmi Sultan Süleyman'ın
Irak seferine giderken Konya'ya uğrayışının tasviriyle de bir paralellik oluşturur.
Padişahın orada görüştüğü Pir Alaeddin Aksarayi adlı bir tasavvuf şeyhi, ona
13. yüzyıl mutasavvıflarından ibni Arabl'nin bir eserini vermiş ve ibni Arabl'nin
El-Anka el-muğrib kitabında bu buluşmayı önceden gördüğünü anlatmıştı.23
Lala Mustafa Paşa'nın av sırasında yaşlı bir köylü kadınıyla sohbetinde
adalet teması öne çıkar (resim 5.05) . Görüntü Sultan Sencer'in yaşlı bir kadınla
konuşmasına dair ikonografiye göndermede bulunur; popüler Nizarni Hamse'sin
de sıklıkla resimlenen bu sahne, Hünemame nakkaşlarınca da Sultan Süleyman
tasvirinde kullanılmıştı. 24 Adil bir hükümdar olmasından dolayı "Kanuni" olarak
anılan Süleyman, Hünername'de en sıradan kullarının bile şikayetlerini dinler
ken tasvir edilir.
Bu serdar ve hükümdar tasvirleri Osmanlı siyaset risalelerinde çok değer
verilen ahlaki kişisel vasıflara sıkı sıkıya dayanır ve resimli tarihlerce işlenen
idealler ile diğer aydınlar ve saraydaki devlet adamları açısından geçerli ideal
ler arasında yakın bir bağlanuya işaret eder. Lala Mustafa Paşa bu ilk resimler
aracılığıyla cömert ve mürnin bir serdar, ayrıca sefere çıkmadan önce gönderdiği
mektuplarda örnekleri görüldüğü üzere, marifetli ve tedbirli bir strateji ustası ola
rak sunulur. Bu anlayış yazmanın geri kalan bölümünde tasvir ediliş biçimiyle
pekişir. 25 Komutanlıktaki başarısı sefer sırasında ele geçirdiği şehirleri içeren ve
kitabın son sayfasında tezhipli bir tabioyla verilen listeyle doğrulanır. Sefere çık
madan önce padişah huzurundaki mütevazı duruşu, devletin bir hizmetkarı ve
hükümdarın bir vekili olarak üstlendiği role işaret eder (resim 5.06) .
İyi bir yöneticiyi tanımlayan ideallerin dışında, Nusretname ile III. Murad
döneminin Osmanlı şehnameleri arasındaki başka bir önemli paralellik, padi
şah ile vekili arasındaki ilişkinin tasviridir. Bu yaklaşım Lala Mustafa Paşa ile
Nusretname'de daha alt konumda bir komutan olarak karşımıza çıkan özde-
23 Comeli Fleischer, "Shadows of Shadows: prophecy in Politics in 1530's Istanbul", Identity and
Jdentity Formatian in the Ottoman World: A Volume qfEssays in Honor qfNarman Itzkowitz, ed.
Baki Tezcan ve Karl K. Barbir (Madison, Wisconsin: Wisconsin Üniversitesi Türk Araştırmaları
Merkezi ve University of Wisconsin Press, 2007), 51-62, özellikle 57.
24 Filiz Çağman, "Sultan Sencer ve Yaşlı Kadın Minyatürlerinin ikonografisi", Sanat Tarihinde iko
nogrqfik Araştırmalar: Güner ina/'a Armağan (Ankara, 1993), 87-1 15.
25 Paşanın 1577'de Konya yakınındaki Ilgın'da yaptırdığı cami külliyesi de muhtemelen bu izleni
min güçlenmesine katkıda bulundu; Konya'ya uğrayışının bu külliyeyi ziyaret fırsatını yaratmak
üzere ayarlanmış olması yüksek bir olasılıktır.
257
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
258
BiR ASKERI YÖNETiCiNiN SURETiNDE GÖRÜNENLER
Yusuf Bey'in arkasında kesik kelleleri taşıyan adamları vardır. Mustafa Paşa'nın
önünde de Safevi başlıklarıyla ayırt edilen bir kelle yığını durmaktadır. Sol tarafta
arkada duran iki hizmetkar figürü, Lala Mustafa Paşa'nın doğu cephesine gitmek
için Topkapı Sarayı'nda padişaha veda edişinde (resim 5.06) olduğu gibi, padişa
hın arkasında görmeye alışık olduğumuz saray hizmetkarlarını güçlü biçimde çağ
rıştırır. 26 Saltanat görüntüsüyle diğer paralellikler arasında kırmızı kubbeli çadır
(bir padişah sembolü) ve diğerlerinin ayakta duruşuyla tezat içinde paşanın otu
rur vaziyette olması sayılabilir. Padişah huzurunda oturmak, Osmanlı teşrifatında
nadiren tanınan bir ayrıcalıktı. Temel kural hizmetkarların ve saraylıların ayakta
durmasıydı.27 Böylece Osmanlı saltanat teşrifatına mahsus normların bir serdann
divanıyla ilgili tasvire uygulanışı, onun otoritesini öne çıkarır.
259
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim 5.08. özdemiroğlu Osman Paşa Çtidır Muharebesi'nde. Nusretname, Mustafa Ali.
istanbul, 1584. Topkapı Sarayı Müzesi, H. 1 365, fo!. 7l b-72a. (Foto: Hadiye Cangökçe)
öte yandan, muharebe sahneleri bu seferde ikinci ana karakter olarak görü
nen diğer kahraman özdemiroğlu Osman Paşa'yı konu alır. Osmanlı-Safevi sa
vaşlarındaki faal rolü bu seferle sınırlı kalmayan Osman Paşa'nın muharebe ala
nındaki başarılarıyla 1 584'te sadrazamlığa yükseldiği söylenebilir. Daha genç
bir serdar olarak, geçmişte de Lala Mustafa Paşa'nın bir müttefikiydi ve 1568
Yemen seferinden beri Sinan Paşa'nın bir düşmanıydı. 28 Yazınada iki adam farklı
biçimlerde sunulur. Daha alt mertebedeki Osman Paşa, Çıldır Muharebesi'nde ol
duğu gibi, fiilen çarpışan ordunun başında yer alırken, Lala Mustafa Paşa onun
faaliyetlerini sevk ve idare eder, ordunun manevralarını planlar ve talimatları
yazar. Seferin en önemli muharebelerinden biri olan Çıldır Muharebesi'nde Lala
Mustafa Paşa yoktu bile; komuta Osman Paşa'daydı (resim 5.08) .
Emir Han'la muharebeye ilişkin resim, bu iki karakter arasındaki görsel te
zadı çok güzel ortaya koyar: Osman Paşa orduyla birlikte çarpışırken, Mustafa
Paşa ise çadırının önünde oturmuş olarak, lojistik görevini yerine getirirken gö-
260
BiR ASKERI YÖNETiCiNiN SURETiNDE GÖRÜNENLER
rülür (resim 5.09) . Osman Paşa sol sayfada ata binmiş halde, çarpışmanın orta
sındadır. Nusretname'nin geri kalan kısmında olduğu gibi, bu görüntüde de Lala
Mustafa Paşa bir savaşçıdan ziyade, bir "kıdemli devlet adamı" ya da "strateji
ustası" olarak onurlandırıhr.29 Nusretname resimleri Lala Mustafa Paşa'nın nis
peten daha az faal komuta tarzını yansıtır ve Osman Paşa'yı becerikli bir savaşçı
olarak över. Bu yönüyle Nusretname dönemin Osmanlı şehnamelerine benzer.
Osmanlı padişahının vekilieri konumundaki serdarlar aracılığıyla fetihlere ya da
muharebelere girişen hükümdar timsali, Nusretname'de bolca resimlerle örnek
lendiği üzere, Osmanh-Safevi savaşıarına ilişkin anlatıma da sızar.
Nusretname resimleri daha genç Osman Paşa'nın kahramanlığını ve Lala
Mustafa Paşa'nın perde arkasındaki konumunu görsel olarak öne çıkarma açı
sından, Şehname-i Selim Han'da veya Şehinşehname'de Osmanlı padişahı ile
emrindeki serdarlar arasında kurulan ilişkiyle paralellik taşır. önceki bölümlerde
gördüğümüz üzere, bu yazmalarda çeşitli serdarların başardığı işler padişahın
kiler kadar ve belki de daha fazla resmedilmiştir. II. Selim ve III. Murad, emirle
rindeki serdarların katıldığı çarpışmalarda başarıyı ya da onlar adına Mehmed
Ağa gibi diğer vekillerin dağıttığı adaleti "mümkün kılan" kişiler olarak işlenir.
Bu şehnamelerin tasvir ettiği hükümdar, askeri ve hatta idari sahneden uzaktır;
ama devlet için varlığı zaruridir. Dolayısıyla daha genç ve faal Osman Paşa'nın
sunuluş biçimi, imparatorluğa hizmet için padişah adına hareket eden serdar
ların ya da hizmetkarların konumuna denk düşer. Lala Mustafa Paşa-Osman
Paşa ilişkisi ve padişah-vekil ilişkisi arasındaki paralellikler, kompozisyon ben
zerlikleriyle de vurgulanır. Bu bakımdan, Lala Mustafa Paşa'yı çadırının önünde
divan toplamış halde gösteren bir dizi resim, şehnamecilerce yazılmış çeşitli ki
taplarda Osmanlı padişahının yer aldığı divan tasvirlerini andırır. Lala Mustafa
Paşa'nın otoritesinin bu buyurgan duruşla gösterilmesi, hem nakkaşların hem
de okurların aşina oldukları bir tarzdı. Serdarın kırmızı saltanat çadırını kullan
ma ve padişah tuğrası çekilmiş boş evraklara padişah adına emirler yazdırma
hakkı, sahip olduğu otoriteye delalet eder.
izleyiciye padişah ve vekilieri arasındaki ilişki, Nusretname'nin başında
Lala Mustafa Paşa'nın padişaha veda ediş sahnesiyle hatırlatılır (resim 5.06) . III.
Murad üst sağ köşede tahta oturmuş olarak, önünde biraz soluna düşecek şekil
de ayakta bekleyen Lala Mustafa Paşa'yla yüz yüzedir. Sağ tarafta padişahın iki
29 Aslında, Lala Mustafa Paşa'nın böyle bir kimlikle sunulması, Sinan Paşa'nın sadrazamlık mührü
için girdiği kavgada ona yönelttiği eleştiriyle uyuşur. Peçevi'ye göre, Lala Mustafa Paşa'yı muha
rebeler sırasında çadırında oturmakta suçlayan Sinan Paşa, bunun yerine fiilen ordunun başına
geçmesi halinde daha iyi sonuçlar elde edileceğini belirtmişti. Buna haliyle kendisinin serdar
olması halinde böyle davranmış olacağını da eklemişti. Peçevı, Tarih-i Peçevi, 2:62 .
26 1
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim 5.09. Osmanlı ordusunun Emir Han'la çarpışması. Nusretndme, Mustafa Ali.
istanbul, 1 584. Topkapı Sarayı Müzesi, H. 1 365, fo!. 95b-96a. (Foto: Hadiye Cangökçe)
262
BiR ASKERI YÖNETiCiNiN SURETiNDE GÖRÜNENLER
mektuplarını alan kişilerle ilgili resimlerden sonra gelir; yukarıda ileri sürüldüğü
gibi, böylelikle tarih eserini yazma süreci görselleştirilmiş olur. Lala Mustafa
Paşa'nın padişaha veda edişini yansıtan iki sayfalı resim, seferin süslü bir ön
sayfası işlevini görür.
önceki iki bölümde incelenen yazmalarda konu alınan saraylıların kari
yerlerini etkileme hedefinin güdülmesine benzer biçimde, Nusretname'nin de
Osman Paşa'nın lehine işlemesi beklenmekteydi. Topkapı nüshasının hazırlanış
tarihi göz önünde tutulduğunda, bu durum daha açık hale gelir. Kolofonuna
göre, Nusretname'nin lüks nüshası Temmuz/Ağustos 1584'te tamamlandı. Os
man Paşa Temmuz 1 584'te sadrazamlığa atandı. Kitap besbelli ki çok daha önce
tasarlanmıştı; ama Osman Paşa muhtemelen doğu cephesindeki başarılı seferiyle
güce ve şöhrete kavuştu. Yararlılıklarını öven yazmanın ortaya çıkışında Osman
Paşa'nın payı yoktu. Kitabın resimli bir nüshasının hazırlanmasını ayarlayan
Gazanfer Ağa'ydı. Bu girişim bir dizi hedefe ulaşmasını sağladı: Müttefiki olan
Lala Mustafa Paşa'nın himayesindeki bir kişiye yardımcı oldu; padişahın kitap
severlik eğilimlerine hitap etti; Osman Paşa'nın iyi vasıflarını dolaylı olarak teyit
etti. Osman Paşa'nın kariyerini ilerietmenin aslında Gazanfer Ağa'ya getireceği
yararlar vardı; Nusretname'nin lüks nüshasının ortaya çıkışına anlam veren bir
ittifaktı bu.
Bir dizi Divan-ı Hümayıln üyesi Osman Paşa'nın sadrazamlığa getirilmesi
ne karşı koydu. Gazanfer Ağa ise bu adayın arkasında durarak, onu teşvik etti.
Nitekim Osman Paşa'yı sadrazamlığa yükseltileceği umuduyla payitahta çağır
dı. Osman Paşa'nın padişah haremiyle evliliğe ya da başka bir ailevi hısımlığa
dayalı bir bağlantısı yoktu; Nurbanu Valide Sultan'ın ve Darüssaade Ağası Meh
med Ağa'nın nüfuz çevresi dışındaydı. 30 Dolayısıyla sadrazam olması, Gazanfer
Ağa'nın kendi çıkarlarını güçlü harem hizbine karşı korumasını sağlayacaktı.
Mustafa Ali'nin esasen Osman Paşa'yı etkileyici bir dille öven Nusretname'nin
bol resimli bir nüshasını padişaha sunmasına yardımcı olmak, Gazanfer Ağa'nın
sadrazamlık makamı için kendi adayını desteklemesinin yollarından biriydi. Bu
aynı anda iki hedefe destek verebileceği bir durumdu: Osman Paşa'nın sadra
zamlığı ve bir aydına arka çıkış. ikincisinin önemi Gazanfer Ağa'nın hamilik
faaliyetlerini ele alacağım sonraki bölümde daha açık görülecektir.
Nusretname kendisinden önceki Osmanlı şehnamelerinin iki yönünü esas
alır. Kitabın kökeni, padişah iradesini icra eden bir askeri elit açısından perde
30 Nurbanu Sultan Osmanlı saray siyasetinde çok nüfuzlu bir kişiydi; haremde kapalı bir yaşam
sürmeye mecbur olmasından dolayı, temsilcisi konumundaki Darüssaade Ağası Mehmed Ağa da
son derece güçlü bir konum elde etti.
263
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
264
BiR ASKERI YÖNETiCiNiN SURETiNDE GÖRÜNENLER
265
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim 5.10. Ferhad Paşa lll. Murad'ın huzurunda. Gencine-ifith-i Gence, Rahimizade,
istanbul, 1 590. Topkapı Sarayı Müzesi, R. 1 296, fo!. lOb. ( Foto: Hadiye Cangökçe)
266
BiR ASKERI YÖNETiCiNiN SURETiNDE GÖRÜNENLER
267
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Gencine-iftth-i Gence askeri eliti öven bir yazmanın, saray hareminin nü
fuzunu sürdürmesini sağlamak üzere, hiyerarşiye müdahalede bulunma gibi
yıkıcı amaçlar da güdebileceğini ortaya koyar. Kitap hem saraydaki ilişkilerin
mikro dinamiklerine etkide bulunur, hem de makro düzeydeki bir mesajı, yani
Osmanlı devletinin askeri mahiyetinin süren önemini vurgular. Kadınların, ha
dım ağaların ve resmi konumu olmayan padişah danışmanlarının gücüne kar
şın, Osmanlı saraylı kimliğinin hala askeri sınıfla sıkıca iç içe olduğunu gösterir.
Bu durum pekala 16. yüzyıl saray kültürünün ekabir saraylarında uzun yıllar
eğitim aldıktan sonra askeri hiyerarşi kademelerinde yükselmiş bir yönetici elit
tarafından kalıcılaştırılmasının sonucu olabilir. Mehmed Ağa böyle bir bağlamda
gelişmelere damgasını vurmak için, perde arkasından kişisel hayatlara ya da
askeri elit tabakaya yön verdi. Kitabın onu iktidarı belirleyen kişi olarak anması,
saraydaki çeşitli kesimlerin karşılıklı bağlantı içinde olduğuna işaret eder.
Şehndmeci Talikizade'nin 1 584 seferini anlattığı Gürcistan Siferi de Fer
had Paşa'nın doğu cephesindeki faaliyetleriyle ilgilidir. İçeriği Gencz'ne-iftth-i
Gence'nin birinci yarısına denk düşer. Metin bir tarih taşımaz; ama Osman
Paşa'nın baştaki sadrazam olduğunu belirtmesi, Temmuz 1584 ve Ekim 1585
arasında, yani Gencine'den yaklaşık beş yıl önce yazılmış olması gerektiği an
lamına gelir. Ferhad Paşa'nın seferdeki katip kadrosunda yer alması itibariyle,
Talikizade'nin yazdığı metin bir görgü tanığı anlatımıdır.
Yazmadaki tek resim Ferhad Paşa'yı bir sayvan altında oturmuş halde, hu
zurundaki kişilerle görüşürken tasvir eden seyrek bir görüntüdür (resim 5. 1 1) . 36
Resmin üst kısmında yörenin güvenliğini sağlamak üzere Osmanlılarca yeni
inşa edilmiş Tomanis kalesi görülür. Kalenin inşasını nezaret görevini Ferhad
Paşa üstlenmişti. Sade nesih yazısına, kenar tezhiplerinin yokluğuna ve yaldız
kullanımındaki genel kısıtlılığa bakılırsa, Gürcistan Siferi'nin nispeten küçük
çaplı bir proje olduğu söylenebilir. Bu bakımdan, muhtemelen yazılışından kısa
bir süre sonra, yani Ferhad Paşa'nın sadrazamlık makamının ciddi bir adayı ha
line gelmesinden birkaç yıl önce resmedilmişti.
Gürcistan Sifen' daha ziyade yazarının kariyerinde bir dönüm noktası oldu.
Talikizade etkileyici nesir tarzıyla Osman Paşa'nın dikkatini çekti. Bu anlatıyı
kaleme almasından kısa bir süre sonra, Osman Paşa tarafından Tebriz seferi için
bir şahsi katip olarak görevlendirildi ve seferin hikayesini resimsiz Tebriz(ye'yle
kayda geçirdi. 37 Tebriz(ye'yi yazmasından birkaç yıl sonra şehndmeci olarak
36 TSMK, R. ı 300, fo!. ı ob. Resim ikinci ve altıncı bölümlerde kariyeri ve eserleri daha ayrıntılı
incelenen Nakkaş Hasan'la ilişkilendirilen 16. yüzyıl sonlarının resimlerini hatırlatır.
37 Woodhead, Ta 'lfkf-ziide 's Şehniime-i hümqyün. Tebriz(ye nüshası TSMK, R. ı 299'dur.
268
BiR ASKERI YÖNETiCiNiN SURETiNDE GÖRÜNENLER
269
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
38 Lala Mustafa Paşa'nın hizmetindeki Ali'nin yanında çalışan Asafı daha sonra Osman Paşa'nın
hizmetine verilmişti.
39 Fleischer, Bureaucrat and lntellectual, 81-2.
40 TSMK R. 1301, fo!. 4b: inşa'a/lah te'ald bu nide-i kemterlerinün ı1m-i nazm ve inşa'da biza'ati ve
.fenn-i şemşir ve şeca'atde san 'atı belki bir canebe serdar idüb göndermege /{ylikatını müşlihede
buyurdık/annda ümidvarem ki bildsebeb elimden alınan Kife beglerbegilügünden dahigüzide bir
beglerbegı1ük inliyet buyurulub serhadd-i i'dliya irsal kı/alar.
270
BiR ASKER] YÖNETiCiNiN SURETiNDE GÖRÜNENLER
41 Şevval 994. Metnin iki nüshası vardır: iüK, T. 6043 ve TSMK, R. 1301. ilki resimliyken, ikincisi
resimsizdir ve 995 tarihlidir, yani istanbul Üniversitesi nüshasından bir yıl sonra hazırlanmıştır.
Topkapı kataloğu, kitabın kütüphaneye girişinden önce resimli sayfalarının yırtılıp çıkarılmış ve
yerlerine yeni bir resim dizisi için boşluklarla metin sayfaları konulmuş halde olduğunu aktarır.
ilk başta yazmanın Ali b. Yusuf adlı aynı katipçe yazılmış resimli iki nüshası vardı.
42 Çağman ve Tanındı, "Remarks", 144. Eğer bu fikir doğru ise, Osmanlı yazmalarını Acem ve Ba
bürlü geleneğinden ayrı olarak ele almanın keyfiliğini vurgular.
43 Osmanlı elit tabakasının Şirazi yazmalara ilgisi için bkz. Uluç, Turkman Govemors, 469-505.
44 Tamamlanış tarihinin Ekim 1586 olduğuna bakılırsa, yazma Asafi'nin Şirvan beylerbeyliğine
atanmasından önce hazırlanmış olmalıdır; ama Osman Paşa'nın 1585 sonlarındaki ölümü ile
kendisinin Şirvan'a atanışı arasında istanbul'da olup olmadığını bilmiyoruz. Asafi bütün bu sü
reyi doğu cephesinde geçirmiş ve eserin hazırlanması talimatını orada vermiş olabilir.
271
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
45 Kariyer yollarının nüfuza açıklığını gösteren örnekler olarak bu eserler üzerine yapılan bir değer
lendirme için bkz. Fleischer, Bureaucrat and Intellectual, 201-ı 4.
46 Tek istisna Sokollu'nun sır katibi ve nişancı tarafından yazılan Nüzhetü 'l-ahbô.r der sifer-i
sıgetvar'dır. Sonuçta Ahmed Feridun farklı bir konumda da olsa, merkezi idare tarafından gö
revlendirilmiş bir kişiydi. Onun Sokollu Mehmed Paşa'yla ilişkisi birçok bakımdan, bu bölümde
incelenen yazar-vezir ilişkilerinin habercisidir.
47 Hünername ciltlerinin ilki 1579-80 ila 1 584-85, ikincisi 1587-88 tarihlidir. Zübdetü't-tevarih
nüshaları tarih olarak 1 583-86 arasındaki döneme denk gelir. Surname'nin tamamlanış tarihi
muhtemelen yaklaşık 1588'dir.
48 Yine bir katipçe yazılan Surname dar anlamda bir şehname olmadığı ve bir sünnet düğününü
anlattığı için, burada ele alınmamıştır. Bununla birlikte, katiplerce verilmiş eserlerin çokluğunu
gösteren bir örnek olarak verilebilir.
BiR ASKERI YÖNETiCiNiN SURETiNDE GÖRÜNENLER
273
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Sinan Paşa 1580'den öldüğü 1596'ya kadar beş kez sadrazam oldu. Birçok has
mının olmasına karşın, lehine işlediği söylenebilecek bir özellik olarak, çok var
lıklı bir adamdı. Kariyer basamaklarında yükselişi, asker ocağının uyanık, bece
rikli bir genç mensubu için oldukça tipikti. Süleyman döneminde çeşnigirlik dahil
çeşitli görevlerde bulundu ve sonunda 1567'de Mısır beylerbeyliğine atandı. Bu
görevi sırasında çıkan Yemen isyanını bastırmasıyla adını duyurdu. Askeri ba
şarılarının ve siyasal manevralarının ardından, 1573'te vezir rütbesiyle Divan-ı
Hümayün'a alındı ve Ağustos 1574'te Tunus'taki Halkü'l-Vad kalesini fethet
mekle görevlendirildi. Bu başarılı seferden sonra, Divan-ı Hümayün'da dördüncü
vezirliğe terfi ettirildi. 53
Sinan Paşa 1 579 'da İran cephesi serdarlığına ve 31 Temmuz 1 580'de sad
razamlığa atandı. Bu görevden 1582'de alınması muhtemelen Nurbanu Valide
274
BiR ASKERI YÖNETiCiNiN SURETiNDE GÖRÜNENLER
Sinan Paşa'nın sanat hamiliğine ilişkin bilgiler dağınıktır ve her zaman tutar
lı değildir. Ayrıca Sinan Paşa şairlerden ve ulemadan pek hazzetmeyen hırslı
ve hırçın bir adam olarak tanınır. s7 Kariyerinin gelişim çizgisi hırsını doğrulu
yor olabilir; ama ona görgüsüz ve edebiyara soğuk bir mizacın yakıştırılması-
54 Peçevi (Tarih-i Peçevi, 2:62-64) Lala Mustafa Paşa'nın Safevi cephesinden istanbul'a geri çağrı
lışını ve yerine Sinan Paşa'nın atanışını ayrıntılı olarak anlatır. Cantarini de (Alberi, Relazioni,
3:234-5) onun Nurbanu'yla ilişkileri üzerinde durur.
55 Peçevi, Tarih-i Peçevi, 2:132-38; Ali, Künhü 'l-ahbdr, fo!. 399b-400b; Sinan-Ferhad çekişınesi için
bkz. Ali, Künhü'l-ahbdr, fo!. 416b-417a.
56 Ali, Künhü 'l-ahbdr, fo!. 226b.
57 Sinan'ın o dönemdeki şairlerle ilişkisi için bkz. Ali, Künhü 'l-ahbdr, fo!. 423b-424a.
275
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
58 Fleischer, Bureaucrat and Intellectual, 89. Sinan Paşa'dan hiç hoşlanmayan Ali açısından talihli
bir gelişmeyle, Sinan amaçladığı fetihleri tamamlayamadan Temmuz ı581'de istanbul'a döndü.
59 Ali, Künhü 'l-ahbdr, fo!. 423b-424a ve fo!. 445b.
60 TSMA E 2885/1.
61 Uluç, Turkman Governors, 470-748. Bu yazmalar şu anda Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphane
si'ndedir: H. 1481, 950 (1 543-44) tarihli bir Şehname; H. 780, Şehzade Mehmed'e sünnet düğünü
sırasında verilmiş olabilecek, 980 (1 572-73) tarihli bir Nizarni Hamse'si; H. 403, 976 (1 568-69)
tarihli bir Aacibü 'l Mahlukat; R. 924, Şehzade Mehmed'e sünnet düğününde vermiş olabileceği
ve (arka kapakta Mir Abdullah Mahmud Şehristani'nin oğlunun bir hediyesi olduğunu belirten
ikinci bir nota bakılırsa) belki de Sinan Paşa'ya doğu seferi sırasında hediye olarak verilmiş
olabilecek, 978 (1570-71) tarihli Sad! Küll{yat'ı; H. 749, 999/1000 (1591-92) tarihli bir Nizarni
Hamse'si; R 1026, Assar'ın yaklaşık 1580 tarihli Mihr u Müşteri'si; H. 1505, yaklaşık 1 580-90
tarihli Şehname. H. 1487'de "Şehname Sadrazam Sinan Paşa'nın oğlu tarafından getirilmiştir"
notu yer alır. f!Yrıca bkz. Çağman ve Tanındı, "Remarks", 145, n. 2.
276
BiR ASKERI YÖNETiCiNiN SURETiNDE GÖRÜNENLER
lernesi olan Reşahat adlı eserinin bir Türkçe tercümesinin arka kapağında, Sad
razam Sinan Paşa tarafından 999 'da (1 590-9 1) saraya gönderildiğini belirten bir
not vardır. Diğer birçok devlet görevlisinden kalan terekelerin başına geldiği gibi,
ona ait başka yazmalara, ölümünden sonra padişah hazinesi adına el konulmuş
olabilir. Koleksiyonlarındaki kitaplarda açıkça görüldüğü üzere, Sinan Paşa da
Osmanlı saray eğitiminden geçmiş bir kişiydi ve kuşağındaki saraylıların Acem
islam kültürüne dönük ilgisini paylaşmaktaydı.
Sinan Paşa imparatorluğun çeşitli yerlerinde, üç medrese dahil çok sayıda
hayır kurumu inşa ettirdi. 62 Bazı kitaplarını istanbul/ishak Paşa, Yenişehir ve
Malkara medreselerinin hocalarına ve istanbul/Kulaksız'daki zaviyesinin şeyhine
bağışladı. istanbul/Divanyolu'ndaki türbesinin de bir kütüphanesi vardı ve bura
daki "hafız-ı kütub" onun vakfından sekiz akçe günlük ücret almaktaydı. Sinan
Paşa'nın ölümünden sonra özel kitapları muhtemelen bu kütüphaneye konuldu. 63
Açıkçası, Mustafa Ali'nin ona yakıştırdığı gibi görgüsüz ve edebiyata ilgisiz biri
değildi. Aslına bakılırsa, hamilik ettiği ya da edindiği kesin olarak belirlenmiş
kitapların sayısı, burada incelenen diğer harnilerin hepsine kıyasla daha yüksektir.
Tarih-ifeth-i Yemen
Tarih yazmanın rolüne ilişkin 16. yüzyıl anlayışları konusunda belki de en çar
pıcı anekdot Tan'h-iftth-i Yemen 'le ilgilidir. Yemen seferine Sinan Paşa'nın ra
kipleri Lala Mustafa Paşa ve Özdemiroğlu Osman Paşa katılmıştı. ilk baştaki
plan uyarınca, o sırada Suriye beylerbeyi olan Lala Mustafa asileri bastırmakla
görevlendirildi; Mısır beylerbeyi Sinan Paşa da ona birlikler vererek destek ola
caktı. Lala Mustafa Paşa seferi başiatmakta ağır davranınca, Sinan Paşa kendisi
ni zehirlerneye ve Mısır'da Memlfık yönetimini geri getirmeye çalıştığı ithamıyla,
saraya mektuplar yazarak onun aziedilmesini sağladı. Böylece Yemen seferi ser
darlığına Lala Mustafa Paşa'nın yerine Sinan Paşa atandı. Bu arada, Lala Mus
tafa Paşa'nın himayesindeki genç komutanlardan biri olan ve Yemen beylerbey
liğine atanan Özdemiroğlu Osman Paşa asileri bastırmaya girişti. Sinan Paşa'nın
ordusuyla Yemen'e doğru ilerlemeye başlaması üzerine, öldürüleceği korkusuna
kapılarak Mekke'den ayrıldı ve ardından istanbul'a gitti. Ordu Yemen'e vardığın
da, ayaklanma büyük ölçüde bastırılmış durumdaydı.
62 Tahsin Öz, "Topkapı Sarayı Müzesinde Yemen Fatibi Sinan Paşa Arşivi", Belleten 37 (1973), 171-
93; Sadi Bayram, "Yemen Fatibi Gazi Sinan Paşa Vakfiyeleri ve Tezyinatı ve Türk Süsleme Sana
tındaki Yeri", Turkish Art: Tenth Intemational Congress if Turkish Art, Cenevre 1 7-23 Eylül 1995
(Cenevre: Max van Berehem Vakfı, 1999) , 163-76.
63 Erünsal, Ottoman Libraries, 50.
277
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim 5 . 1 2 . Sinan Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunun Mısır'dan Yemen'e doğru yola
çıkışı. Tarilı-ifith-i Yemen, Rumuzl, istanbul, 1594. istanbul üniversitesi Kütüphanesi,
T. 6045, fol. 1 1b-12a. ( Foto: istanbul Üniversitesi Kütüphanesi) .
64 Yemen seferinin ayrıntıları için bkz. Ali, Künhü 'l-ahbdr, fol. 221b-227b; İsmail Hami Danişmend,
izah/ı Osmanlı Tarihi Kronolqjisi, 2 cilt. (İstanbul: Türkiye Yayınevi, 1971-72) , 2:373-87.
65 Ali, Künhü 'l-ahbdr, fol. 226b.
278
BiR ASKERI YÖNETiCiNiN SURETiNDE GÖRÜNENLER
Resim 5 . 1 3 . Sinan Paşa Yemen'de Hasan Paşa'ya yardımcı olmak için kuvvetlerini harekete
geçiriyor. Tarih-ıJeth-i Yemen, Rumuzi, istanbul, 1594. istanbul Üniversitesi Kütüphanesi,
T. 6045, fol. 294a. (Foto: istanbul üniversitesi Kütüphanesi) .
279
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
büyük işlev atfettiği, onları önemli bir okur kitlesine ulaşan ve mevcut olaylar
üzerinde etkili olan eserler saydığı çok açıktır. Yine Sinan Paşa'nın isteği üzeri
ne, Kutbeddin Mekki'nin aynı muharebelerle ilgili olarak yazdığı Arapça metin
Rumuzi'nin anlatırnma sıkı sıkıya dayanır. 66
Günümüzde Tan'h-i.feth-i Yemen 'in dört nüshası mevcuttur; bunlardan sa
dece biri 1594 tarihlidir ve III. Mehmed'e sunulan resimli nüshadır.67 Yazmaya
düşülmüş çok sayıda not, Sinan Paşa'dan baştaki sadrazam diye söz eder. üs
tündeki tarihe bakılırsa, resimli yazma Sinan Paşa'nın 28 Ocak 1593 ve 16 Şubat
1595 arasındaki üçüncü sadrazamlığı sırasında hazırlanmış olmalıdır. Bu tarih
Rumuzi'nin eseri yazmasından yaklaşık yirmi yıl sonradır. 68
Resimli Tann-ifeth-i Yemen 669 folyodan oluşur ve 1 7'si iki sayfalık kompo
zisyon olmak üzere, 89 resim içerir. iki sayfalık kompozisyonların çoğu, yazma
nın son yüz folyosunda toplanmıştır ve Tunus'un fethiyle, yani Sinan Paşa'nın
Yemen'deki zaferlerinden sonra gönderildiği seferle ilgilidir. Dönemin Osman
lı tarih eserlerinin sayfalarını süsleyen resimlerin miktarına hızlı bir bakış, bu
sayının olağandışı olduğunu ortaya koyar. Süleymanname'nin 65, Şehname-i
Selim Han'ın 40, Hünemame cilderinin sırasıyla 45 ve 52 , Nusretname'nin ise
48 resmi vardır. Resim sayısı bakımından Tarih-ifeth-i Yemen 'in düzeyine yak
laşan tek yazma 77 resimle Şecaatname'dir. Sonuçta Yemen yazması olağandışı
bir yüksek oranda resimlenmiştir.
Resimler burada ele alınan diğer yazmalada karşılaştırıldığında iki misli
çarpıcıdır (resim 5.12). üslup ve kalite bakımından Şehıiışehname'nin birinci cil
dindekilere yakındır. Tamamlanış tarihi bakımından ona daha yakın olan ikinci
cilt (1592) çok daha alelacele bezenmiştir. Nusretname'nin yakın bir karşılaş
tırmaya olanak vermesinin bir başka sebebi resimlerin son derece mükemmel
olmaları, çok sayıda figür barındırınaları ve hikayenin anlatımı için gerekli ol
mamakla birlikte, görsel bakımdan salıneyi zenginleştirip süsleyen birçok konu
dışı detaya yer vermeleridir. Resimler Nakkaş Osman'ın üslubunu yansıtır. Buna
karşılık, Tan'h-i.feth-i Yemen 'de topografya hayali bir tarzda çizilmiştir. Birçok
sayfa tepeler üstünde kurulu kaleleri tasvir eder; ama bunlar diğer Osmanlı yaz
malarında olduğu gibi dalgalı ve yuvarlak tepeler değildir. Aksine, süslü kaya
66 Hulusi Yavuz, Yemen 'de Osmanlı idaresi ve Rumuzf Tarihi (Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2003) ,
ccxxxv.
67 İÜK, T. 6045. Aynca bkz. Hulusi Yavuz, "İslam Sanatları Bakımından Rumuzl'nin Fütuh-ı Yeme
ni", Marmara Üniversitesi ilahiYat Fakültesi Dergisi 4 (1986) , 53-65; Akalay, "Osmanlı Tarihi ile
ilgili Minyatürlü Yazmalar", 196-213; Edhem ve Stchoukine, Les Manuscrits Illustrees, 1 1-14.
68 24 Rebi II 1001 ve 6 Cümade II 1003 arasındaki bu dönem, Sinan Paşa'nın sadrazamlığa atanı
şından kısa bir süre sonra çıktığı Yanık seferine de denk gelir. Yanık seferi Sinan Paşa'nın serdar
olarak yer aldığı ikinci resimli yazmanın konusunu oluşturur.
280
BiR ASKERI YÖNETiCiNiN SURETiNDE GÖRÜNENLER
Resim 5.14. Osman Paşa'nın ihmali yüzünden ilerleyen düşmana pusu kurmak için Sinan
Paşa'nın takviye birlikleri gönderişi. Tan'h-iftth-i Yemen, Rumuzi, istanbul, 1 594. istanbul
üniversitesi Kütüphanesi, T. 6045, fo!. 4 l a . ( Foto: istanbul Üniversitesi Kütüphanesi) .
281
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
69 İÜK, T. 6045, fo!. 4ıa: Hala sadrazam Sinan Paşa Yemen 'de iken düşman orduszn basmağa Os
man Paşayı gönderüb ihmal olunmağzn der-akab gayri askergönderüb a'da-yı beddam payimal
itdükleridür.
70 Taiz kalesinin fethi diğer kaynaklarda Osman Paşa'ya atfedilir; Kahiriye'nin fethi ise hem Osman
Paşa'nın hem de Sinan Paşa'nın kuvvetleriyle elde edilen bir zaferdi. Bkz. Danişmend, izah/ı Os
manlı Tarihi, 378-80.
282
BiR ASKERI YÖNETiCiNiN SURETiNDE GÖRÜNENLER
Resim 5 . 1 5 . Sinan Paşa'nın tayin emrini alışı. Tarih-ifeth-i Yemen, Rumuz!, istanbul, 1 594.
Istanbul üniversitesi Kütüphanesi, T. 6045, fol . 7b. (Foto: Istanbul üniversitesi Kütüphanesi)
283
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
ikiye ayrılmış durumdadır; alt kesim bir revakın hizmetkadarla ve figürlerle dolu
öbür tarafını gösterir. Mimari, kompozisyon, Sinan Paşa ile II. Selim'in duruşları
ve hatta kıyafetleri arasındaki paralellikler Sinan Paşa'yı padişahın vekili olarak
yeterince tasvir eder/ 1 Sadrazam bu bölümde incelenen diğer yazmalada sunu
lan askeri perspektife dayanacak biçimde methedilir.
Çarpışmaların başlamasıyla birlikte, Sinan Paşa at sırtında ordusuna komu
ta ederken ve çadırının önünde oturmuş halde görüşmeler yaparken gösterilir
(resim 5.16) . Askeri başarıları resimlerin çoğunda vurgulanan ana nokta gibi
dir. İkinci tema olarak işlenen cömertliği dört farklı sahneyle yansıtılır. Bunların
ikisinde başarılı hücumlardan sonra askerlerini ödüllendirir; birinde Medine'de
yoksullara sadaka verirken, sonuncusunda ise Kabe çevresindeki kubbelerin
onarılması, Kahire'de bir köşkün inşası ve İskenderiye limanının onarılınası ta
limatını verirken resmedilir. Yazar bize Sinan Paşa'nın zenginliğini, cömertliğini,
dindarlığını ve mimari alanındaki hamiliğini savaş anlatısı içine serpiştirilmiş
bu sahneler aracılığıyla hatırlatır (resim 5.17). Şehname-i Selzin Han 'da da bir re
simle işlenen Kabe projesi, paşanın sadece nezaret ettiği bir padişah projesiydi.72
Oysa Tarih-iJeth-i Yemen'de projenin hamisi padişah değil, Sinan Paşa'ymış
gibi gösterilir. Padişahın temsilcisi olarak hareket etmek, sadrazama söz konusu
projelerin yarattığı olumlu çağrışımlardan yararlanma fırsatını verdiği gibi, onu
fiili hamiliğin beraberinde getireceği yükümlülüklerden kurtarır.
Sinan Paşa güçlü ve zengin bir adamdı/3 Serveti ve Osmanlı sarayının tarih
duyarlılığı göz önünde tutulduğunda, kendisini methedecek bir resimli yazma
hazırlatması şaşırtıcı değildir. Bu senaryoda olağandışı olan şey, söz konusu ki
tabın yazılışından yaklaşık yirmi yıl sonra resimlenmesidir. Bunun açıklaması
Sinan Paşa'nın siyasal kariyerinde ve 1 594'teki hayat şartlarında yatar. O sırada
sadrazamlık makamından iki kez alınmış ve sürgüne gönderilmiş durumday
dı. Kariyerinde ilerlemek için yalanıara ve rüşvetçiliğe başvuracak kadar hırslı
bir kişi olmasından dolayı, mesai arkadaşlarının muhtemelen onunla ilgili çok
olumlu bir izlenimi yoktu. Sultan Murad'ın yakın çevresindeki düşmanlardan da
kesinlikle nasibini aldı. Dönemin tarih eserlerine, sözgelimi Ali'nin, Peçevi'nin
ve Selanik'i'nin aniatılarına üstünkörü bir bakış bile, Sinan'ın sahtekarlığına
ilişkin sayısız örnekler verir: Hepsinde iftira ve rüşvet yoluyla olmak üzere,
Ferhad Paşa'nın ölümüne, Lala Mustafa Paşa'nın doğu cephesi serdarlığından
2 84
BiR ASKERI YÖNETiCiNiN SURETiNDE GÖRÜNENLER
'31
Resim 5 . 1 6 . Sinan Paşa'nın Taiz kalesini fethi. Tarih-i.feth-i Yemen, Rumuz!, istanbul, 1 594.
istanbul Üniversitesi Kütüphanesi, T. 6045, fo!. 31a.
(Foto: istanbul üniversitesi Kütüphanesi) .
285
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim 5 . 1 7. Sinan Paşa'nın Medine'de sadaka verişi. Tarih-iJeth-i Yemen, Rumuzi, istanbul,
1 594. istanbul üniversitesi Kütüphanesi, T. 6045, fol. 560a.
(Foto: istanbul üniversitesi Kütüphanesi) .
286
BiR ASKERI YÖNETiCiNiN SURETiNDE GÖRÜNENLER
Lokman bu dönemde Sinan Paşa'yı bir hami olarak yanına çekmek için çok
uğraştı. Ona methiyeler içeren Şehndme-i Al-i Osman 1590-9 1 tarihlidir;
"mızrak" anlamındaki adıyla cinas kurularak yazılmış kasidelere yer verdiği
Şehinşehndme'nin ikinci cildi Kasım 1 592 tarihlidir.76 Osmanlı hanedanının te
mel bir kronolojisi olan Şehndme-i Al-i Osman, yarım kalmış bir yazmadır ve
sadece üç bitmiş resmi vardır. Metnin en uzun kısmı III. Murad dönemine ayrıl
mıştır ve aktarılan son olay Sinan Paşa'nın Topkapı Sarayı'nda III. Murad için
yaptırdığı köşktür. Lokman'ın Sinan Paşa'yı serdarlıktaki becerilerinden dolayı
övdüğü şiirler (folyo 97a ve 97b, daha sonra folyo 177a) vardır; başka bir met
hedici şiirinde Sinan Paşa'dan bir makam ister. Şehinşehndme'nin ikinci cildinde
Sinan Paşa'ya yaranma çabası daha dolaylıdır; ama kitap Sinan Paşa'nın sadra
zam ve serdar olarak atanışına ilişkin bir tasvirle başlar (resim G.05) . Yazmanın
geri kalan kısmı İran savaşlarındaki bazı muharebeleri ayrıntılı olarak aktarır ve
287
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
77 Yazma dördüncü bölümde daha ayrıntılı olarak ele alınmaktadır; folyo 9b-ıoa Sinan Paşa'nın
atanışını aktarır.
78 TSMK, R. 1 264.
79 TSMK, R. 1264, fo!. 95b-97b.
80 Necipoğlu, "Word and Image", 44.
81 BL, Or. 1 1 35.
82 Ahmed Refik, Onuncu Asr-ı Hicride istanbul Hayatı (İstanbul: Enderun Kitabevi, 1988), 35-36.
288
BiR ASKERI YÖNETiCiNiN SURETiNDE GÖRÜNENLER
Görünüşe bakılırsa, Lokman'ın arayışı pek iyi sonuç vermedi; çünkü Talikizade
1 590'da onunla birlikte çalışmak üzere şehndmeciliğe atandı ve Sinan Paşa Ma
caristan seferindeki serüvenleri anlatması için Talikizade'yi tercih etti.
III. Murad öldüğünde Sinan Paşa Macaristan'da seferdeydi. III. Mehmed tah
ta çıkışında, cepheden geri çağırdığı Sinan Paşa'nın yerine hasını Ferhad Paşa'yı
sadrazamlığa getirdi. Sinan Paşa bir kez daha Malkara'daki taşra çiftliğine sür
gün edildi. Kaynaklar Sinan Paşa'yı, sadrazamlıktan indirmek istediği Ferhad
Paşa'ya karşı bir askeri isyanı kışkırtmakla suçlar. Girişim işe yaradı ve dört
aylık aradan sonra, Sinan Paşa göreve geri çağrıldı; kaynaklara göre, bunu sağ
layan padişahın damadı İbrahim Paşa'yı rüşvetle kandırmasıydı.83 Sinan Paşa
yeniden sefere çıktı ve başarısızlığından dolayı 19 Kasım 1595'te bir kez daha
aziedildL Yerine geçen Lala Mehmed Paşa'nın dokuz gün sonra ölmesi üzerine,
beşinci kez yeniden sadrazamlığa getirildi ve öldüğü 3 Nisan 1 596'ya kadar gö
revde kaldı.
289
SARAYlN iMGELERi - OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
290
BiR ASKERI YÖNETiC iNiN SURETiNDE GÖRÜNENLER
29 1
SARAYlN iMGELERi - OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim 5.19. Sinan Paşa ve Kırım ham. Şehndme-i hümdyfin, Talikizade, istanbul, 1 596.
Türk ve islam Eserleri Müzesi, 1965, fo!. 53b-54a. (Foto: Mustafa Yılmaz)
Sinan Paşa'yı olumlu bir bakışla gösterme çabasını şehnamecilik görevinin bir
uzantısı olarak görür ve kitabın Sinan Paşa'ya odaklanışını, III. Murad'ın savaşa
gitmemesine dönük bir eleştiri olarak yorumlar. Ancak Talikizade'nin padişah
serdar ilişkisini tarifi, vekilieri aracılığıyla hareket eden hükümdar tasvirini esas
alan Şehname-i Selim Han ve Şehinşehname gibi diğer şehnamelerden pek farklı
değildir. Talikizade'nin tartışmalı ayrıntıları ya da Sinan Paşa'nın kararlarına
itirazları es geçtiği durumlara bakılırsa, kitap çok ihtiyaç duyulan olumlu propa
gandayı sağlar. Sinan Paşa'nın tartışmalı karakteri ve 1 590'ların ortalarındaki
hayat şartları göz önünde tutulduğunda, sadrazarnın böyle bir kitap yazdırması
akıllıca bir hamle gibi görünür. Metin kesinlikle onu olumlu bir açıdan sunar
ve resimler ona ilişkin nitelendirmeye her zaman pek fazla şey katmasa da, bu
tirnsalle çelişmez. Dolayısıyla, kitabın bir tarziyeden ziyade, bilinçli propaganda
yönüyle ileriye dönük bir açıdan görülmesi gerektiği kanısındayım.
Talikizade kitapta ayrıca Sinan Paşa'nın yerini Ferhad Paşa'ya bırakışına
ve ardından tekrar göreve gelişine yer verir. Bunu anlatırken, konudan sapa
rak Sinan Paşa'nın önceki kariyerine, "Yemen Fatihi" ve "Tunus Fatihi" olarak
292
BiR ASKERI YÖNETiCiNiN SURETiNDE GÖRÜNENLER
293
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim 5.20. Talikizade yazı sehpasının başında. Şehndme-i hümdyun, Talikizade, istanbul,
1596. Türk ve islam Eserleri Müzesi, 1965, fol. 1 19b. (Foto: Mustafa Yılmaz)
294
B i R ASKERI YÖNETiCiNiN SURETiNDE GÖRÜNENLER
bir ilgiye de işaret eder. Ayrıca, hazırlattığı resimli eserler sarayda harerne karşı
iktidar ve nüfuz çekişınesi içindeki askeri elite ve bürokrasiye daha da güçlü
bir ifade biçimi sağladı.
Sinan Paşa uzun hizmet dönemiyle saraydaki kültür üretimine yön verme fır
satını bulan Sadrazam Sokollu Mehmed Paşa'yla daha kolay karşılaştırılabilir.
Ne var ki, Sinan Paşa'nın bir hami (ya da bir sadrazam) olarak ortaya çıkan
portresi Sokollu'nunkinden oldukça farklıdır. Kariyer ve yazma hamiliği ba
kımından iki adam arasındaki farklılıklar, en aktif dönemlerini ayıran on beş
yıllık zaman diliminde Osmanlı sarayında meydana gelen değişimierin sonu
cudur. Sokollu'nun sadrazamlık yıllarında sadece himayesindeki kişilerin, yani
şehnameci Lokman'ın ve özel katibi Ahmed Feridun'un eserleri resimlenmiş
ti. Sinan Paşa ise resmi saray tarihçisi şehnamecinin tek yetkili söz sahibi ol
madığı bir dönemde hamilik yaptı. Belki de bu çoğulluğun bir sonucu olarak,
Sokollu'nun teşvik ettiği kitaplara oranla, Sinan Paşa'yla ilişkitendirilen birçok
kitabın kişisel propagandaya dönük özelliği daha kolay ayırt edilebilir. Sinan
Paşa kendisine ilişkin olumlu timsali Osmanlıların tarih bilincine dokumada
daha az başarılıydı.
Sinan Paşa resimli tarih hamiliğine ayırabildiği mali kaynaklarıyla çağdaş
larından ayrılır. Lokman onun himayesinden yararlanmak umuduyla, eserlerin
de birçok kez ona atıfta bulunurken, besbelli ki bunun bilincindeydi. Lokman'ın
Şehname-i Al-i Osman 'da yer verdiği şiirlerden biri, dönemin uleması açısından
böyle himaye ilişkilerinin önemini açığa vurur ve bu ilişkilerin tarih aktanmını
ne düzeyde şekillendirdiğini gösterir. Lokman bu şiirinde Sinan Paşa'nın ve Lala
Mustafa Paşa'nın askeri başarılarını karşılaştırır; ilkine karşı yüceitici bir tutum
takınırken, ikincisine belirgin bir eleştirel gözle bakar.91 Okur Mustafa Ali'nin iki
serdara karşı tersi bir tutum benimsediğini hatırlayacaktır. iki yazarın tarih eser
leri aynı bağlılıklar doğrultusunda resimlenmiştir. Açıkçası, tarihçiler ile hamiler
arasındaki kişisel ilişkiler, tarih eserlerini yazış biçimlerini etkiledi. Bu bakım
dan, ister bizzat serdarlar, isterse de Gazanfer Ağa ya da Mehmed Ağa gibi diğer
saraylılar olsun, hamiler, tarih aktanınında alternatif görüşlere yer verilmesin
den muhtemelen kazançlı çıktılar. Daha da önemlisi, bu alternatif yaklaşımları
padişahın dikkatine sunmak, kararlarını etkileme fırsatını da buldular.
Sinan Paşa kitap sanatıarına sürekli hamilik etmesiyle, bu bölümde incele
nen diğer serdarlardan daha öne çıkar. Diğer projelerin bir defaya mahsus niteli-
295
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
ği, gazfmameler ile Sokollu Mehmed Paşa'nın ve Mehmed Ağa'nın sanat hamiliği
arasındaki başlıca farklılıklardan birini açıklayabilir. Onların hamiliğinin öne
çıkan özelliği, onlar için hazırlanan kitapların sadece hamilere ilişkin yaltak
lanıcı belirli bir izienim sunmaması, bu kişilerin konumlarını tanımlamaya da
yardımcı olması ve böylece Osmanlı sarayının sosyal hiyerarşisini etkilemesiydi.
önceki kitaplar sadrazamlık ya da darüssaade ağalığı için yeni tanımlar getiren
nitelikteydi. Gazanameler ise sırf başkarakterlerini övmekle sınırlı kaldı. Hami
lerinin ya da kahramanlarının karİyerlerini kimi zaman etkiledikleri doğrudur;
ama saraydaki belirli makamların yeni tanımlarını sunmadılar. Aksine, Osmanlı
sarayının nasıl olması gerektiğine dair önceki anlayışlardan birine sarılmaya
yöneldiler. Gazanamelerin çoğu Osmanlı imparatorluğu'nu padişah vekilierinin
Divan-ı Hümayfm üyeleri ve ordu serdarları olduğu bir askeri toplum gibi gören
bir anlayışı yüceltti. Bu bakımdan Lokman'ın son eserlerinde sunulandan farklı
bir Osmanlı padişahı timsalini de sundu. Mehmed Ağa'nın kitaplarında Hazre
ti Muhammed'in varisi olarak tasvir edilen padişah, gazanamelerde varlığıyla
askeri başarının teminatı olarak görünür. işlerin merkezinden kopuk olmasına
karşın, askeri bakımdan başarılı bir imparatorluğun önderidir.
Saray hizmetkarları sadrazamlık makamı için seçtikleri bir adayı öne çı
kararak nüfuz alanlarını genişletmek için, iki özgül örnekte (Nusretndme ve
Gencine) bir askeri saray anlayışını kurnazca kullandılar. Bu yazmalar sarayda
ki himaye ilişkilerinin çapraşık ve değişken niteliğini hatırlatır bize. III. Murad
döneminde saray haremi ve Divan-ı Hümayün arasındaki hizipçi iktidar kavga
ları bağlamında, tarihçiler önemli bir rolün gereğini yerine getirdiler. 1580'lerde
resimli gazaname sayısındaki ani patlama sadece hizip siyasetine değil, Osmanlı
elitinin ordu ya da Divan-ı Hümayün esaslı kimliğini sürdürmeye yönelik bir gi
rişime de işaret eder. Aslında, saray hareminin ve hizmetkarlarının artan ağırlığı
karşısında, bu kimlik anlayışı hızla değişme sürecindeydi.
296
6
Franceschina Zorzi Michiel adında bir Venedikli kadın 1559'da iki oğlu ve kızıy
la birlikte seyahat ederken, Arnavutluk'ta Osmanlı kuvvetlerine tutsak düştü.
Kendisinin ve kızının fidyeyle serbest bırakılınasını sağlarken, oğullarını kur
taramadı. iki oğlan istanbul'da saray hizmetine girdi. Kaynaklarda asıl adları
geçmeyen iki Venedikli oğlandan Cafer 1 582 'ye kadar yaşadı ve Osmanlı padi
şahının has odabaşısı oldu.1 Kardeşi Gazanfer daha da büyük başanya ulaştı.
Hem III. Murad hem de III. Mehmed döneminde babüssaade ağası ve has odabaşı
olarak görev yaptı. Babüssaade ağası içoğlanlarının yaşadığı ve eğitim gördüğü
Enderun'a nezaret ederdi. Bu görevinin gereği olarak ikinci ve üçüncü avluları
ayıran kapının gözetiminden sorumluydu. Padişahın huzuruna çıkışı ve sarayın
iç kısmına geçişi denetlerdi. Has odabaşı genellikle doğrudan babüssaade ağası
nın emri altında olurdu; ama Gazanfer Ağa her iki makamı elinde tuttuğu için,
sarayın erkeklere mahsus kısmındaki idare ve teşrifatı büyük ölçüde denetleye
cek konumdaydı.2 Gazanfer'in padişahın huzuruna çıkmak açısından olağandışı
bir ayrıcalığı vardı ve bu sayede onunla yakın bir ilişki kurma şansını buldu.
Bir başka deyişle, Venedik asıllı bu esir Osmanlı sarayında en güçlü kişiler
den biri haline geldi. Nitekim Osmanlı saray sistemine öylesine kapsamlı biçimde
uydu ki, çapraşık yönlerini öğrendi ve çok nüfuzlu bir konuma yükseldi. Yani, en
azından kamusal kişiliğiyle artık Osmanlılaşmış bir Venedikliydi. Titiz, incelikli
ve başarılı bir şekilde kurguladığı "Osmanlı" kimliğiyle, geride çarpıcı çeşitliliğe
ı Pedani, "Safiye's Household", 14. Has Oda Topkapı Sarayı'nın üçüncü avlusunun kuzeybatı köşe
sinde padişahın kaldığı kubbeli bir binaydı. Ayrıntılı bir inceleme için bkz. Necipoğlu, Architectu
re, Ceremonial and Power, 1 1 3-14 ve 141-58.
2 Uzunçarşılı, Saray Teşkikitz, 340-53.
297
SARAYlN iMGELERi - OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
sahip sanatsal ürünler de bıraktı. Bu kitapta incelenen diğer hamiler gibi, Os
manlı saray kültürünün oluşumuna sürekli katkıda bulundu. Hazırlattığı resimli
yazmalar, saraydaki konumunu sağlamlaştırıp sürdürmek için nasıl bir uğraş
verdiğini canlı biçimde ortaya koyar.
Gazanfer Ağa'nın resimli yazmaları burada bir Osmanlı saraylısının orta
ya çıkışının izlerini sürmek için incelenmektedir. Bilginleri ve şairleri himaye
etmesi cömert bir edebiyat hamisi olarak tanınmasını sağladı ve Osmanlı eli
tinin aydın meraklarını paylaştığını gösterdi. Müttefiklerini yüceitici kitaplar
yazdırdı, meslektaşlarının himayesindeki bilginleri çeşitli görevlere getirdi ve
yazmaların hazırlanışında başka saraylılada işbirliğine girdi. özetle, Gazan
fer Ağa konumunu güvence altına almak için sadece fikri, sosyal ve manevi
şebekeler yaratmakla kalmadı; bu şebekeler aracılığıyla Osmanlı saraylı kim
liğinin dönüşümüne de katkıda bulundu. Resimli yazmalar onun ittifaklarını
tanımlayıp sağlamlaştırmasına yardımcı olarak, Osmanlı sarayını şimdiye ka
dar gördüğümüzden farklı bir yolla şekillendirdi. Öte yandan, Sokollu Mehmed
Paşa ya da Mehmed Ağa gibi, Tercüme-i mjftdh-ı cjfrü-l'cdmf ("Gizli Bilgile
re Ulaşma Anahtarının Tercümesi") yardımıyla III. Mehmed için bir padişah
ikonografisi oluşturulmasında rol oynadı ve Nusretndme aracılığıyla Osmanlı
tarihinin geleceğe şekil verecek bir yaklaşımla kayda geçirilmesine katkıda
bulundu. Osmanlı sarayının belli bir timsalini oluşturma ve her bir saraylının
rolünü ve kimliğini tanımlama arasındaki diyalektiğin Gazanfer Ağa örneğinde
sürdüğünü görmekteyiz.
Gazanfer Ağa erken modern çağ Osmanlı sarayı bağlamında kuraldışı
bir örnek değildi. Devşirme sisteminden dolayı, Osmanlı bürokratik ve askeri
teşkila.tlarının üst kademeleri dönmelerle ve esirlerle doluydu. 3 Onun bir Osman
lıya dönüşmesi çok-etnisiteli bir sarayın mensuplarınca paylaşılan bir tecrübey
di. Bütün dönmelerin Gazanfer gibi üst kadernelere yükselmesi ya da sarsıcı ha
dım ameliyatına dayanmaları söz konusu değildi; ama onun yaşadığı tecrübeyi
anlamak yine de mikro bir düzeyde Osmanlı kimliğinin oluşumuna epeyce ışık
tutar. Gazanfer'in sanatsal uğraşları o dönemde yaşamış çoğu kimse açısından
erişilemeyen kişisel bilgilerin zengin bir dokusunu sunar; saraylı kimliğinin olu
şumu ve siyasal manevra gücü meselelerini biyografik bir düzeyde ele almamızı
3 Devşirme sisteminin bir özeti için bkz. Cemal Kafadar, "The Ottomans and Europe", Handbook
qfEuropean History, ed. T. A. Brady, H. A. Oberman ve J. D. Tracy (Leiden: Brill, 1994-95) , 589-
637, özellikle 603-06. Kafadar'ın Osmanlı kimliğine ilişkin analizi ve dönmeliğin kuraldışı değil,
kural olduğu yolundaki tezi için bkz. aynı makale, 6ı9-20 ve Kafadar, "A Rome of One's Own".
Ayrıca bkz. Eric R. Dursteler, Venetians in Constantinople: Nation, Identity, and Coexistence in
the Ear{y-Modern Mediterranean (Baltimore: Johns Hopkins University Press, 2006) .
298
OSMANLlLAŞMlŞ BiR VENEDiKLi BABÜSSAADE AGASI GAZANFER AGA. . .
mümkün kılar. Onun yükselişi ve dönüşümü çok hızlı olduğu ve büyük ölçüde
sanat hamiliğine dayandığı için, Osmanlı saraylı kimliğinin henüz oluşturuldu
ğu bir dönemde bile, bir "Osmanlı"nın yaratılışı açısından mükemmel bir göster
ge oluşturur.
Osmanlı sarayında dolaşıma giren kitapların ana işlevi, saraylıları eğitmek
ve bir ortak kültür yaratmak olduğuna göre, Gazanfer Ağa'nın "Osmanlı" kişi
liğini bu faaliyetlerin bir sonucu olarak görebiliriz. Yahut başka bir bakışla, onu
"Osmanlı" yapan şey belki de sarayın kitap kültüründen kaptıklarıydı: Ne de
olsa, kitaplar Osmanlı elitine mensup olmanın göstergesiydi. Türkçe, Arapça ya
da Farsça olsun, hazırlanan yazmaların geçmişteki bir islam kültüründen kalma
klasikierin nüshalarından ibaret olmadığı ve çoğunlukla yeni kaleme alındığı
göz önünde tutulduğunda, bu sav büsbütün güçlenir. önceki üç bölümde gördü
ğümüz üzere, Osmanlılar dönemin tarihindeki veya Osmanlı odaklı daha uzun
bir tarihsel çerçevedeki rolleri ve yerleri hakkında kitaplar yazmaktaydı. Böylece
Gazanfer'in hamiliğine ilişkin bu analizle, resimli kitaplar hazırlamanın ardın
daki saik konusuna tekrar dönmüş olmaktayız-bu saik Gazanfer gibi Osmanlılar
yaratmaktı.
Her ne kadar erken modern çağda "benliğin ortaya çıkışı" kavramı tartış
maya açık olsa da, Gazanfer'in hayatına ilişkin birikimli izler, gözardı edileme
yecek ölçüde oturmuş bir kamusal kişiliği sunar. 4 Yavaş yavaş bir Osmanlıya
dönüşmesine karşın, bu kimliğe eski bağlarını söküp atma pahasına ulaşmadı.
Kariyerinin sonraki yıllarında Venedikli annesini ve kız kardeşini istanbul'a ge
tirtti ve ittifaklar şebekesini güçlendirmek için kız kardeşini bir Osmanlı askeri
görevlisiyle evlendirdi. 5
Bir hadım ağa olmak Gazanfer'in saray kademelerinde yükselişine destek
sağlamaya yönelik önemli bir karardı. Dönemin tarihçisi Mustafa Ali'ye göre,
Gazanfer Bey ve kardeşi Cafer Bey II. Selim'in hizmetine şehzadeliği sırasında
girmişlerdi. Selim 1566'da tahta çıktığında, kendisinin yanında, sarayın iç kıs
mında görev yapabilmeleri için hadım edilmeye razı olup olmayacaklarını sordu.
iki kardeş teklifi kabul etti. Ali belki bedensel değişimi kaldırmaya yetecek kadar
güçlü olmamasından dolayı, Cafer'in ameliyat sonrasında çok uzun süre yaşa
madığını yazar. Gazanfer ise padişahın yakın bir dostu olmaya devam etti; otuz
4 Bu konudaki Batı Avrupa odaklı tartışmaların yakın dönemde çıkarılmış bir özeti için bkz. john
)effries Martin, "The Myth of Renaissance Individualism", A Companian to the Worlds qf the
Renaissance, ed. Guido Ruggiero (Oxford: Blackwell Publishing, 2002) , 208-23. Kimlik oluşuna
ilişkin tartışmada Greenblatt'ın Renaissance Sejf:fashioning adlı çığır açıcı eserinin payı büyük
tür. islam dünyası bağlamında anlamlı karşılaştırmalar sunan kaynaklar için bkz. Dale, "Steppe
Humanism"; Dale, The Garden qfEight Paradises; Subtelny, Timurids in Transition.
S Pedani, "Safiye's Household", 14-17 ve 35-27; Dursteler, Venetians in Constantinople, 1 19-1 29.
299
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
yıl babüssaade ağası ve yirmi yıl has odabaşı olarak görev yaptı. Ali onun hadım
edilişinden talihsiz bir olay diye söz eder; ama ilahi takdirle belirlenmiş yüce bir
amaç taşıdığını belirtir. 6
Dönemin tarih eserlerinde hadım ağaların iğdiş edilmesine nadiren değinir.
Ali'nin olay üzerinde durması olağandışı mahiyetine, özellikle Gazanfer'in ye
tişkinlik yıllarında meydana gelmiş olmasının ilginçliğine işaret eder. Osmanlı
sarayındaki hadım ağaların çoğu çocukken hadım edilir ve sarayda yetiştirilirdi.
Ali hadım edilme olayını Allah'ın akıl ermez hikmetinin ve Gazanfer'in padişah
emirlerine itaatinin bir işareti olarak sunar. Oysa Gazanfer'in böyle sarsıcı bir
ameliyata razı olması, siyasal emellerinin ne kadar güçlü olduğunu ve saraylı
kimliğini bilerek edindiğini gösterir. Hadım edilmek padişaha yakınlığın başarı
için hayati önem taşıdığı bir dünyada, ilerlemenin bir aracıydı-kısmen soya bağlı
bir rekabet tehdidi yaratmaması sayesinde.
Gazanfer'in ameliyattan geçmeye istekli oluşunun önemi, hadım bir vezir
olan Mesih Paşa'nın aynı işleme duyduğu kızgınlıkla karşılaştırıldığında çarpıcı
biçimde ortaya çıkar. Mustafa Ali Nushatü's-selatin'de Mesih Paşa'yı gereksiz
ölçüde sert bir vezir olarak eleştirir ve vergileri şeriata göre toplaması yönündeki
bir ricaya şöyle tepki verdiğini aktarır: "Husyelerimi şeriata göre mi kesip aldılar
ki, ben de bundan dolayı böyle konuları şeriata göre halledeyim? "7 Bu sözlerde
açıkça görülen kızgınlık, bu tür kişilerden beklenecek tutumla daha uyumlu
dur. Gazanfer'in razı oluşundaki cesaret, bu sözlerin ışığında daha da öne çıkar.
Mesih Paşa'nın siyasal kariyerini kişisel kayba değer görmediği açıktır. Oysa
Gazanfer'den böyle bir itiraz gelmiş değildir.
Hadım edilmek Gazanfer'in padişahla yakın ilişkiye girmesinde ilk adıındı
ve sanat hamiliği sarayda nüfuz sahibi olanlarla daha da yakınlaşmasını sağla
dı. Şiir, fabl ve batıni bilgi konulu kitaplar edindi ve hazırlattı. Sahip olduğu ki
taplar içoğlanlarınca eğitim sırasında okunan ya da çeşitli paşaların terekelerin
den çıkan kitaplada yakından ilişkiliydi. Bu pahalı ve hikmetli eserleri edinmek,
Gazanfer'in kendisini bir edebiyat hamisi olarak sunmasına ve sarayda geçerli
aydın meraklarını paylaşmasına, böylece padişah nedimlerinin elit çevresindeki
konumunu sağlamlaştırmasına olanak verdi. Yani, onun hamiliği Osmanlı sara
yıyla özdeşleşmesinin önemli bir yoluydu.
6 Ali, Künhü 'l-ahbdr, fo!. 288a-89a. Ali'nin sözleri günümüz tarihçilerince tamamen olmasa da,
çoğunlukla doğrulanmaktadır. Pedani ("Safiye's Household", 14-17) Venedik devlet arşivlerin
deki araştırmalara dayanarak, Ali'nin anlatımının aksine, Cafer'in ameliyattan sağ kurtuldu
ğunu ve 1577'den öldüğü 1 582 'ye kadar has odabaşılığı yaptığını, bu görevi daha sonra kardeşi
Gazanfer'in devraldığını ortaya koymuştur.
7 Ali, Nushatü's-selcitin, çeviri 3 1 , transkripsiyon, 149: «haşa sümme haşa kelime-i küfre ictira
idüb benüm hayalarumı şer' ile çıkarmadılar ki ben öyle umurı şer' ile görem>>
300
OSMANLlLAŞMlŞ BiR VENEDiKLi BABÜSSAADE AGASI GAZANFER AGA. . .
30 1
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
10 III. Murad döneminde şehndme dilinde Farsça nazımdan Osmanlıca nesre geçiş, Woodhe
ad ("Experiment") gibi çeşitli uzmanlarca saptanmış bir olgudur. III. Mehmed'in şehndmeci
Talikizilde'den 1 594-96 Macaristan seferinin hikayesini Osmanlıca yazmasını açıkça istediği bu
yazınada belirtilir (TİEM, 1965, fo!. l l b-1 2a).
l l Hoca Sadeddin III. Murad'ın lalasıydı ve daha sonra şeyhülislamlık yaptı. Baki 16. yüzyılın en
ünlü şairlerinden biriydi ve kazaskerliğin yanı sıra çeşitli müderrislik görevlerinde bulundu. Os
manlıcayı benimsetme çabasına ilişkin daha kapsamlı bir değerlendirme için bkz. Fleischer, Bu
reaucrat and Intellectual, 149.
12 Mustafa Ali Fusul-i hall ve dkd, Beyazıt Kütüphanesi, Ali Emiri Tarih 245, fo!. 6a.
13 Karatay, Topkapı Müzesi Kütüphanesi Farsça; aynı yazar, Topkapı Müzesi Kütüphanesi Türkçe;
aynı yazar, Topkapı Müzesi Kütüphanesi Arapça. III. Mehmed'in okuma tercihleri için bu kitabın
birinci bölümüne bakınız.
14 Mustafa Ali, Mevd'idü'n-nifd'is.fi Kava'idi'l-Mecdlis, ed. Cavid Baysun (İstanbul, 1956) , 14-15.
Ayrıca bkz. Fleischer, Bureaucrat and Intellectual, 1 79-80.
302
OSMANLlLAŞMlŞ BiR VENEDiKLi BABÜSSAADE AGASI GAZANFER AGA. . .
15 TSMK, B. 373, R. 1484 ve H. 1 71 1 . İÜK, T. 1975 bir hazırlık yazması olan TSMK, R. 1484'ün
resimli versiyonudur.
16 TSMK, R. 1484, fo!. 8a-9b. TSMK, B. 373'te tercüman folyo 2a'da kendi adını verir ve folyo
4b-Sa'da şunu belirtir: Kapu ağasz GazaTJfer ağa hizmetleri vdsztas(Yla ... sultan-ı hift keşvdra
mazhar olup mer'i ve mesnlr olurdum. Şerifı de Gazanfer Ağa'yı alimierin ve seyyitlerin bir dostu,
cömertlikte öncü bir kişi olarak tanıtır: Muhibb-i ulema ve sdddt ve delil-i ihsdn ve kd 'id-i hayrdt.
1 7 TSMK, R. 1484, fo!. 8a-9b.
18 TSMK, H. 1 71 1 , fo!. Sb-6b, şiirin başharfleri: AGA I BAB SA 'DT GZNFR DAMii1RH. Folyo Sa'daki
açıklama ise: "Bir sahib-i fazilet menba-ı mürüvvet ağa-yı darüssaiidetdir ki her mekanda sada
retde olduğundan nam-ı şerif ve ism-i müniflerinin dahi her bir harfi riyaset iktiza itmeğin nam-ı
şerifleri tasrihan zikr olunınayıp bir kaside-i müveşşah ile beyan olunmuşdur".
303
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
304
OSMANLlLAŞMlŞ BiR VENEDiKLi BABÜSSAADE AGASI GAZANFER AGA . . .
305
SARAYlN iMGELERi - OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Gazanfer Ağa'nın yıllarca başında bulunduğu Has Oda'da padişahla yakın ve dü
zenli teması, aydın ilgilerinin ifadesini bulmuş olabileceği özgül bir bağlama işaret
eder. Nitekim Gazanfer Ağa, Şerifı'den Mjftdh-z cj{rü'l-cdmf'yi Osmanlıcaya tercü
me etmesini padişahın huzurundan çıkınca istemişti. Yazar Gazanfer Ağa'nın gece
gündüz padişahın yanından nadiren ayrıldığını belirtir. Arapça ya da Farsçadan
kitaplar tercüme etmek gerektiğinde, Gazanfer'in kendisini görevlendirdiğini ve
tercümeler bittiğinde cömertçe ödüllendirdiğini aktarır. Anlatırnma göre, bir gün
Gazanfer padişahın huzurundan bir kitapla birlikte çıkar ve tercüme edilmesini
ister. Bu kitap Mjftdh-ı cifrü'l-cdmf'dir.20 Bu anekdot hem Gazanfer Ağa'nın ter
cümeyi yaptıran kişi olduğunu doğrular, hem de padişahla yakın ilişkisine işaret
eder. Aslında, Gazanfer'in Şerifı'ye kitabı tercüme etme görevini verdiğinde kendi
istekleri doğrultusunda mı hareket ettiğini, yoksa dosdoğru padişahın isteğinin bir
aracısı konumunda mı olduğunu kestirrnek neredeyse imkansızdır.
Mjftdh-z cjfrül-cdmf diğer tercüme eserler Bahan'stan ile Ferruh ve Hümd 'dan
çok farklı bir rol oynadı. Bununla birlikte, üç eserin birlikte incelenmesi Gazan
fer Ağa'nın zevklerinin, Sultan III. Mehmed ile nedimlerinin zevkleriyle tam
uyuştuğunu saptamamıza olanak verir. Her üç eser de çok okunaklı bir nesih
yazısıyla ve nispeten sade Osmanlıcayla yazılmıştır. Basit didaktik masallar, yi
ğitlik temalı bir aşk macerası ve batıni bilgiler üzerine kurulu muhtevaları, padi
şahın olduğu kadar babüssaade ağasının da tercihlerini yansıtır. Zevkterindeki
bu örtüşme Gazanfer'in desteklenmesini istediği yazarların eserlerini sunarak,
padişahın hamiliğini yönlendirmesiyle de ilintilidir. Böylece Gazanfer Ağa'nın
gözüne girmenin padişah hamiliğini güvence altına alması, Gazanfer Ağa ile
III. Mehmed arasındaki yakın ilişkiyi ve ortak hamilik faaliyetlerini günışığına
çıkarır. Söz konusu eserde, Gazanfer yazmanın ithaf edildiği III. Mehmed'le bir
likte hareket etmiş olsa gerek. Ne de olsa, Gazanfer yazar Şerifı'den tercümeyi
yapmasını, padişahın huzurundan çıkışında istemişti.
Kitap saraydaki revaç bulan dinsel duygulada ve ilgi alanlarıyla da bağlantı
kurar. Mjftdh-z cjfrü 'l-cdmf'nın batıni konusu, 16. yüzyıl sonunda Osmanlı sara
yında yaygın ilgi görmekteydi. Bir kehanet eseri olan kitapta kıyamet alametleri
ele alınır. Mjftdh-z cjfrü 'l-cdmf 16. yüzyılın birinci yarısında Sultan Süleyman ile
kıyamette ortaya çıkacak Mehdi arasında paralellikler kurmada kaynak alınan
eserlerden biriydi. III. Murad döneminin ilk yıllarında Mjftdh 'ın Arapça versi-
306
OSMANLlLAŞMlŞ BiR VENEDi KLi BABÜSSAADE AGASI GAZANFER AGA. . .
2ı Bu nüshaya (SCK, ıo60) dikkatimi Comeli Fleischer çekti. Mehdi üzerine bir değerlendirme için
bkz. Comeli Fleischer, "Mahdi and Millennium: Messianic Dimensions in the Development of
Ottoman Imperial Ideology", The Great Ottoman-Turkish Civz1ization, ed. Kemal Çiçek (Ankara:
Yeni Türkiye, 2000) , 42-54, özellikle 49-52 ve dipnot 47.
22 Fleischer, "Mahdi and Millennium"; aynı yazar, "Ancient Wisdom and New Sciences"; Serpil Bağ
cı, "Beast of the Earth", Fa/nama: The Book qf Omens, ed. Massumeh Farhad ve Serpil Bağcı
(Washington, D.C.: Arthur M. Sackler Galerisi, Smithsonian Institution, 2009) , 203.
23 Fleischer, "Mahdi and Millennium"; aynı yazar, "Ancient Wisdom and New Sciences".
24 Fleischer, "Ancient Wisdom and New Sciences", 243.
307
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim 6.02. Osmanlı padişahının tahta çıkışı. Mjftdh-t cjfrü 'l-cdmf, Bistaml, tercüme eden
Şerifi, istanbul, yak. 1 600. Topkapı Sarayı Müzesi, B. 373, fo!. 320b. (Foto: Hadiye Cangökçe)
308
OSMANLlLAŞMlŞ BiR VENEDiKLi BABÜSSAADE AGASI GAZANFER AGA . . .
Resim 6.03. Rum sultanı. Mjftah-ı cjfrü'l-cami, Bistami, tercüme eden Şerifı,
istanbul, yak. 1 600. Topkapı Sarayı Müzesi, B . 373, fo!. 393b. (Foto: Hadiye Cangökçe)
309
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
25 Mjftdh'a ilişkin hanedan tarihi yorumu için bkz. Fleischer, "Mahdi and Millennium"; aynı yazar,
"Ancient Wisdom and New Sciences".
310
OSMANLlLAŞMlŞ BiR VENEDiKLi BABÜSSAADE AGASI GAZANFER AGA. . .
Resim 6.04. ilk on üç Osmanlı padişahının portreleri. Mj/tdh-ı cjfrü 'l-cdmi, Bistaml,
tercüme eden Şerifı, İstanbul, yak. 1 600. Topkapı Sarayı Müzesi, B. 373, fo!. 388b.
(Foto: Hadiye Cangökçe)
31 1
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
26 Zeren Tanındı, "Transformation of Words to Image s: Portraits of Ottoman Courtiers in the Diwans
of Baki and Nadiri", Res 43 (İlkbahar 2003), 131-45, özellikle 140.
312
OSMANLlLAŞMlŞ BiR VENEDiKLi BABÜSSAADE AGASI GAZANFER AGA. . .
)�\t>J-)ii.cl� .,d.
·�
Resim 6.05. III. Mehmed Topkapı Sarayı'nda. Divan, Nadir!, istanbul, yak. 1 603-1 7.
Topkapı Sarayı Müzesi, H. 889, fo!. Sb (Foto: Hadiye Cangökçe)
313
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
27 Sadece Osmanlı değil, Safevi bağlamında bunun bolca örneği vardır. Bu harnilerin sembolik öne
minin bir analizi için bkz. Fleischer, Bureaucrat and Intellectual, 1 4 1 .
28 TSMK, H. 889, fo!. lb-3a: " B u divan, aklının ışığı hikmet alanının Zühre'si olan v e kılıcıyla seheri
aydınlatan bir haminin emriyle hazırlandı ve ona takdim edildi. [Bu sözleri Ali Ağa'ya açıkça
hitap eden bir şiir izler.] Yukarıda belirtilen cenabın delaletiyle, bu [divan] Süleyman'ın eşiğine
(asitdne-i süleyman i) arz edildi." Ali Ağa daha sonra yeniçeri ağalığı yaptı ve Gazanfer'in ölü
münden kısa bir süre sonra 1 603 başlarında suikasta uğradı. Beatrice için bkz. Pedani, "Safiye's
Household", 25-27.
29 TSMK, H. 889, fo!. lb-3a: "Onu kayınbiraderi cenaplarıyla birlikte otururken gördüğümde, güneş
ile ay semada birbiriyle buluşmuş, iki saadet deryası birbirine kavuşmuş sandım; ikisini beraber
görünce şaşırdım; biri Gazanfer, diğeri Ali isimli iki ruhun tek bir bedende olabileceği hiç aklıma
gelmemişti; Ali Şir'in hikmeti onlara mahsustur. Onlar iki bedendeki tek kişidir."
30 TSMK, H. 889, fo!. 2 1 a-28b.
314
OSMANLlLAŞMlŞ BiR VENEDiKLi BABÜSSAADE AGASI GAZANFER AGA. . .
3ı Nurnan Külekçi, "Ganizade Nadiri", doktora tezi, Erzurum Atatürk üniversitesi, ı985, ı5; Tülün
Değirmenci, "Resmedilen Siyaset: IL Osman Devri (1618-1622) Resimli Elyazmalarında Değişen
iktidar Sembolleri", doktora tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara, 2007, 1 78. Nadir! ve Nakşl'nin
Nakşibendl bağlantıianna değinen bir çalışma için bkz. Tanındı, "Transformation of Words to
Images", 131-45.
32 Marianna Shreve Simpson, Sultan Ibrahim Mirza 's Hqft Awrang.· a prince{y manuscriptJrom
Sixteenth-Century Iran (New Haven: Yale University Press, 1997), 18-20.
33 Necipoğlu, Age q{Sinan, 508-1 1 .
3 4 Zeynep Nayır, Osmanlı Mimarlığında Sultan Ahmet Küll(yesi ve Sonrası (1609-90) (İstanbul:
İTÜ Mimarlık Fakültesi Baskı Atölyesi, 1975) , 1 70-78; Wolfgang Müller-Wiener, Bildlexicon zur
Topog.raphie Istanbuls (Tübingen: Ernst Wasmuth, 1977), 358-67.
35 SCK, Ayasofya 4 787. Bkz. Meserret Diriöz, "Gazanfer Ağa Medresesi'nin Açılışına dair bir Mesne
vi", l Milli Türkolqji Kongresi, İstanbul 6-9 Şubat 1978, 401-418 (İstanbul: istanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Türkiyat Enstitüsü, 1979).
315
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
316
OSMANLlLAŞMlŞ BiR VENEDiKLi BABÜSSAADE AGASI GAZANFER AGA .
Resim 6.06. Gazanfer Ağa Medresesi. Divan, Nadir!, istanbul. yak. 1603-1 7.
Topkapı Sarayı Müzesi, H. 889, fol. 22a (Foto: Hadiye Cangökçe)
317
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
37 Lala Mehmed Paşa (Kasım-Aralık ı604'te sadrazam) , Koca Sinan Paşa, Ali Paşa (1. Ahmed
döneminin ilk yılında kısa süreyle sadrazam) , Kasım Paşa (ölümü Eylül ı604) ve Şeyhülislam
Ebülmeyamin Mustafa (tayini 1603 ve 1606, ölümü 1606) . Bu kişilerin 1605/06'ya kadar esas
itibariyle faal (ya da sağ) olmaları, yazmanın yaklaşık 1605 tarihli olması ihtimalini güçlendirir.
Daha sonra görev alan kişilere ithaf edilmiş hiçbir şiir yoktur.
318
OSMANLlLAŞMlŞ BiR VENEDiKLi BABÜSSAADE AGASI GAZANFER AGA . . .
Resim 6.07. III. Mehmed, Hoca Sadeddin ve Gazanfer Ağa Haçova Muharebesi'nde.
Divan, Nadir!, istanbul, yak. 1 603-1 7. Topkapı Sarayı Müzesi, H. 889, fo!. 6b-7a
(Foto: Hadiye Cangökçe)
38 Tanındı, "Transformations of Words to Images", 145; Selanik!, Tarilı-i Selaniki, 2: 774. Değirmen
ci, "Resmedilen Siyaset", ı 50-53.
319
SARAYlN iMGELERi - OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Gazanfer Ağa'nın medresesine hoca olarak atandı. Bu görevle hızlı bir çıkışa
geçen kariyerinin Anadolu kazaskerliğiyle zirveye varması, Gazanfer'in hima
yesini sağlamanın önemini gösteren başka bir kanıttır. Nadir! kızıyla evlendiği
Şeyhülislam Esad Efendi gibi başka önemli saraylıların da himayesini elde et
ti. 39 Yani, Gazanfer'in himaye ettiği kişi aynı zamanda onu Osmanlı sarayındaki
diğer erkana bağlayan bir kanal işlevini görerek, farklı zamanlarda şebekesini
güçlendirdi.
Hem Gazanfer Ağa hem de Ali Ağa 1603'te, yani III. Mehmed döneminin
sonlarında öldü. Fakat Gazanfer'in medresesindeki kapı kitabesi dışında, Nadir!
Divdn'ının hazırlandığı sırada Gazanfer'in ölü olup olmadığına dair bir işaret
yoktur. Mukaddime Gazanfer Ağa'dan veya Ali Ağa'dan geçmiş zaman kipiyle
söz etmez ya da ölülerin adları anıldığında genellikle araya konulan dua iba
relerinden birine yer vermez. Kitap herhalde Nadirl'nin hiç kuşkusuz Gazanfer
sağken birikmiş özgün derlernesiyle aynıdır ve resimli versiyonu daha sonra ha
zırlanmış olmalıdır. Resimler esas olarak III. Mehmed döneminden sonra çalış
mış olan Ahmed Nakşi'ye atfedilir; bu saptama folyo l Oa'daki ı. Ahmed resminin
yaklaşık 1605 tarihli olmasına dayandırılır.4 0 Nadir! Divdn'ı Gazanfer Ağa'nın
bir hami olarak taşıdığı öneme ilişkin çok değerli bir belgedir. Şairlerin ve ay
dınların koruyucusu olarak oynadığı rolün kalıcı etkisini kanıtlar ve mirasının
himaye ettiği ve medresesinde görev verdiği kişilerce nasıl canlı tutulduğunu
gösterir. Gazanfer burada tam arzu ettiği gibi edebiyatsever saraylı kimliğiyle
görülür; Ali Şir Nevai'yi örnek alan timsaliyle karşımıza çıkar.
320
OSMANLlLAŞMlŞ BiR VENEDiKLi BABÜSSAADE AGASI GAZANFER AGA. . .
Lokman'ın eserlerinde görülenden daha bariz bir görsel dili tanımlamaya girişti.
Hasan'ın kariyerine ve Gazanfer Ağa'yla bağlantısına geçmeden önce, ona atfe
dilen resimlerin görsel özelliklerini tanımlamakta yarar vardır.
Kesin tezadı görmek açısından, çok farklı bir sanatçının, Nakşi'nin nevi
şahsına münhasır üslubunu yansıtan Nadiri Divan'ıyla başlayalım. Gazanfer
Ağa medresesinin arkasındaki kemerler gibi perspektife dayalı vinyetler ve abar
tılı yüz hatlarına sahip komik insan tasvirleri (resim 6.05 ve 6.07) çizme merakı
bu yazınada karşımıza çıkar. Gazanfer Ağa ve Nakkaş Hasan'ın kitaplarındaki
daha yalın estetiğin aksine, Nadiri Divan'ı çok daha detaylı ve canlıdır.
III. Mehmed sarayının Divan'daki tasviri (resim 6.05) ve Mjftah-z cifrü 'l
camf'deki tahta oturmuş Osmanlı hükümdan tasviri (resim 6.02) arasında bir
karşılaştırma, farklılığı gözler önüne serer. Divan resminde görülen özgünlük ha
vası, Mjftah sahnesinde hiç de belirgin değildir. Bu izienim kısmen ilk sahnede,
pencerelerden sunulan manzara da dahil, geniş çapta detaya yer verilmesinden
kaynaklanır. Padişah ve sağında ayakta duran figürler de Divan sahnesinde çok
daha ayrışmış ve bireyselleşmiş görünür. Mimari ayrıntıların tasviri iki sahne
arasındaki aynı karakteristik farklılıkları gösterir. Buna karşılık, Mjftdh-z cjfrü 'l
camf'deki tahtta oturma sahnesi bize sadece tanımlayıcı temel unsurları sunar:
Tahtta oturan hükümdar, silahdan ve iki hizmetkarı.
Nadir! Divan'ından ve Mjftah-z cjfrü 'l-camf'den alınma diğer görüntüler (re
sim 6.07 ve 6.08) arasında benzer aynınlara rastlanır. Haçova Muharebesi'ni
konu alan resim 6.07 III. Mehmed'i yanında Hoca Sadeddin ve Gazanfer Ağa
olmak üzere sol sayfanın üst kısmında gösterir; resim 6.08 ise imam Mehdi ile
Tatarlar arasındaki karşılaşmayı tasvir eder. Nakşi'ye atfedilen resimdeki son
derece bireyselleşmiş figürlerin kişisel özellikleri bir portre izlenimi uyandırır.
Folyo 6b'nin üst kısmındaki uzaklaşan atlı görüntüsüne benzer arkadan çizil
miş repoussoir figürlere bariz ilgi de açıktır. Renk şeması gri tonları ve daha az
koyu renkleri bütünleştiren daha sönük bir paleti yansıtır. Miftah'la karşılaştırıl
dığında, figürler genellikle daha küçüktür ve resmi çok daha fazla detay süsler.
Miftah'daki sahnede, iki ordu üst üste bindirilmiş üç tepenin karşıt taraflarında
simetrik olarak düzenlenmiştir; muharebe yerine sakin bir muhavereye girmiş
gibi görünürler. Burada her şey düzenlidir. Divan sahnesinde görülen kargaşa
dan hiç eser yoktur. Salıneyi canlandıracak küçük hayvanıara ya da bitkilere
yer verilmemiştir; konu dışı detaylar hiç görülmez. üslup bakımından belirtmek
gerekirse, Nadiri Divan'ı III. Mehmed döneminden kalan ve Mjftah-z cjfrü 'l
camf'nin estetiğiyle daha insicamlı olan çoğu eserden oldukça ayrı bir tarzda
resimlenmiştir.
321
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
41 Zeren Akalay, "XVI. Yüzyıl Nakkaşlarından Hasan Paşa ve Eserleri" !. Mz1letlerarası Türkolqji
Kongresı; istanbul, 15-20 x 1973. Tebliğler 3: Sanat Tanni, 607-26 (İstanbul: Tercüman Gazetesi
ve Türkiyat Enstitüsü, 1979).
322
OSMANLlLAŞMlŞ BiR VENEDiKLi BABÜSSAADE AGASI GAZANFER AGA . . .
Resim 6.08. Tatar askerlerin Mehdi ordusuna katılışı. Mjftdh-ı cjfrü'l-cdmf, Bistami,
tercüme eden Şerifı, istanbul, yak. 1 600. Topkapı Sarayı Müzesi, B. 373, fo!. 2 1 7b.
(Foto: Hadiye Cangökçe)
323
SARAYlN iMGELERi - OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim 6.09. III. Mehmed'in geçit alayıyla istanbul'a dönüşü. Şehndme-i Mehmed Han,
Talikizade, istanbul, yak. 1596-1 603. Topkapı Sarayı Müzesi, H. 1609, fo!. 68b-69a.
(Foto: Hadiye Cangökçe)
leri Hasan'ın üslubunun örnekleri kabul edersek, diğer yazmaları belki şahsen
Hasan'a olmasa da en azından onun resim üslubuna bağlayabiliriz; bu da bir
nakkaş, bir nezaretçi ve belki taklit edilen bir usta olarak, söz konusu eserlerin
hazırlanışında rol oynadığı anlamına gelir.
Talikizade efsanevi nakkaş Behzad'a benzettiği Hasan'ın yazdığı sözlere
hayat verişini şöyle över: Nakkaş Hasan güneşi çizdiğinde, ona bakan kişi ısı
nır; bir gül bahçesini çizdiğinde, onun görüntüsü karşısında bülbüller şakımaya
başlar; Leyla'nın uzun boynunu çizdiğinde, birçok aşık ona bakarken aklını ka
çırır. 42 Bir Osmanlı nakkaşını Sultan Hüseyin Mirza'nın sarayında hizmet vermiş
42 Yazar meşhur Leyla ve Mecnun hikayesine bir gönderme olan son benzetmede, Leyla'yı seven
Mecnun'un Arapça "aklını kaçırmış" anlamına gelen ismiyle cinas yapar.
324
OSMANLlLAŞMlŞ BiR VENEDiKLi BABÜSSAADE AGASI GAZANFER AGA. . .
ve Ali Şir Nevai'nin hamiliği altında yazma resimiemiş olan efsanevi Behzad'a
benzetmek, Gazanfer Ağa ile Ali Şir Nevai arasındaki paralellikleri pekiştirir
veya en azından geç dönem Timurlu sarayının Osmanlı sarayı için bir model
olarak taşıdığı önemi gösterir.
Hasan'ın kariyerini arşiv belgelerinden izlemek mümkündür. 1 5 8 1 tarih
li bir belgeye göre, Enderun'da yetişmişti ve ilk görevi kapıcılıktı; daha son
ra Nakkaş Osman'ın yanında çalıştı ve bölükbaşı makamına kadar yükseldi.
1 595'te Has Oda'nın anahtarcısı ("miftah gulamı") oldu. Padişah sarayındaki
hizmetten 1602/03'te "kapucıbaşı" unvanıyla ayrıldı ve yeniçeri ağalığı yaptı;
1 605'te vezir unvanıyla dökümhanenin başına getirildi ve iki yıl sonra eelali
ayaklanmalarının bastırılmasında görev aldı. Askeri/idari kariyeri ı. Ahmed
döneminde, 1605'te yeniçeri ocağına atanmasıyla yükselişe geçti. Çeşitli kade
melerde görev yaparken, Bursa'daki bir sarayı onarma ve bir fanus tasariama
gibi uğraştarla ara sıra eserler verdi. Yönetici elitin önemli bir mensubu olmayı
sürdürdü, III. Murad'ın kızlarından biriyle evlendi ve II. Osman döneminde ve
zirlik yaptı. 43
Bu nakkaşın resim stüdyosuyla sınırlı olmayan kariyer yolu yazmaların
hazırlanışlarıyla ve daha sonra kullanılışlarıyla ilgili faaliyetleri aynı alan içine
oturtınayı sağlar. Hayat hikayesi Gazanfer Ağa'yla birlikte hizmet verdiği Has
Oda'nın dar alanında birbirleriyle sürekli iletişim halindeki bir icracı ve hami
topluluğunun varlığına işaret eder. Yine bu kariyer yolundan Hasan'ın asıl uğraş
alanının resim sanatı olmadığı ortaya çıkar.
Has Oda'da birlikte bulunmalarından dolayı, Gazanfer ve Hasan'ın yazma
lara dönük ortak bir şevki paylaştıkları ve projelerde sanatçı, hami ve okur ola
rak işbirliği yaptıkları neredeyse kesindir. Gazanfer'in ilgisi yazmaların görsel
içeriğinden ziyade metne yönelikti. Dönemin vakayinameleri ve gözetimi altında
hazırlanan kitapların önsözleri sadece onun yazarlarla, şairlerle ve bilginlerle
ilişkilerinden söz eder; Nakkaş Hasan'la ilişkisi göz önünde tutulunca haliyle
durum değişir. Bu eserlerin resimlenmesini Hasan'ın Has Oda'daki varlığının
43 Akalay "XVI. Yüzyıl Nakkaşlarından Hasan Paşa" makalesinde (s. 609-10) , Başbakanlık Ar
şivleri'ndeki bir belgeden (Ruus 238, 397) alıntı yapar. Filiz Çağman'ın "The Ahmed Karahisari
Qur'an in the Topkapi Palace Library in Istanbul" makalesinde (Persian PaintingJrom the
Mango/s to the Qqjars: Studies in Honor qfBasit W Robinson, ed. Robert Hillenbrand, Londra
ve New York: ı. B. Tauris, 2000, 57-74) aktardığı 1004/1596 tarihli bir belge, Has Oda'dan
Nakkaş Hasan'a Kuran tezhibi için yapılan bir ödemeyi sayar ve böylece onun aynı zamanda
bir müzehhip olduğunu gösterir. Ayrıca bkz. Topçular Katibi Abdülkadir, Tarih-i al-i Osman,
Viyana Ulusal Kütüphanesi, no. 1053, fo!. 166a-b, 2 1 3b ve 244b-245b. Nakkaş Hasan folyo
259b'de karşımıza beşinci vezir olarak çıkar; Artan ("Arts and Architecture", 4 1 2) bu saptamayı
Topçular katibi Abdülkadir (Kadri) lffendi tarihi (metin ve tahlil) adlı kitaba (2 cilt, Ankara,
2003) dayandırır.
325
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
sağlamış olması yüksek bir olasılıktır. Gazanfer Ağa ve Nakkaş Hasan arala
rındaki işbirliğiyle, III. Mehmed sarayında hazırlanan resimli kitapların içeriğini
tanımlamakla ve böylece sarayın uğraşıarına yön vermekle kalmadılar; söz ko
nusu eserlerin estetiğini de belirlediler.
Hazır Eserler
Arka kapaklarında Gazanfer Ağa'ya ait olduklarına dair kayıtlar taşıyan üç eser,
kütüphanesinin özel olarak onun için hazırlanmış kitapların ötesine geçen kap
samını belgeler.44 Bunlardan Cami'nin Hift Evreng'i, her biri kitaptaki şiirler
den birine ön sayfa işlevini gören yedi resim içerir (resim 2 . 1 3 ) . Resimlerin ve
tezhipterin üslubu, ayrıca iki sayfalık resimlerin ön sayfa olarak yerleştirilmesi
Safevi Şiraz'ında üretilen yazmaları son derece çağrıştırır niteliktedir.45 Hilali'nin
Şah u Geda'sı ("Şah ve Dilenci") resimli değildir, ama tezhipleri Şiraz üslubuyla
uyumludur. Üçüncü kitap Cami'nin Hift Evreng'inden bir seçmedir ve içinde
Şiraz üslubunda on bir adet tam sayfa resim yer alır. Her üç eser Gazanfer Ağa
tarafından satın alınmış ve ölümünden sonra birçok saray hizmetkarının kişisel
eşyaları gibi, padişah hazinesine katılmıştı.
Cami eserleri 16. yüzyılda Şiraz'da resimlenen ve zamanla Osmanlı (ve
Safevi) saraylllarına satılan en gözde yazarlardandı. Şiirlerinde açığa vurduğu
Nakşibendi eğilimlerini yukarıda ele almıştık. Osmanlı sarayının 16. yüzyıl son
larında tasavvufa ilgisi göz önünde tutulduğunda, Cami'nın eserlerinin bu kadar
rağbet görmesi şaşırtıcı değildir. Hilali'nin eserinin günümüze ulaşmış az sayıda
resimli nüshası vardır ama Cami'ninkine benzer eğilimler şiirlerinde belirgindir;
bu bakımdan ismi 16. yüzyıl sonlarının Osmanlı sarayında gayet iyi bilinmiş
olmalıdır.
Bu üç eser Gazanfer Ağa'nın resimli yazma hamiliğine ilişkin anlayışımı
za başka bir boyut katar. Bir yandan, onun tasavvufa dönük ilgisini vurgu
lar ve Nakşibendi tarikatı yönünde olası bir tercihe işaret eder-Nadiri'nin ve
Divan'ını resiroleyen Nakşi'nin Nakşibendi bağlantılarıyla da açığa vurulan bir
tercihtir bu. Cami'nin geldiği ortama hayranlığı, herhalde Gazanfer Ağa için Hift
44 TSMK, H. 806, TSMK, R. 1034 ve Viyana Ulusal Kütüphanesi, Cod. Mixt. 1466.
45 Uluç (Turkman Governors, 85 ve 470-478) Topkapı Kütüphanesi'nde yer alan ve arka kapakla
rında veya sayfa kenarlarında Osmanlı ileri gelenlerine ait olduklarına dair notlar bulunan Farsça
resimli eserlerin yüz dolayında olduğunu belirtir. Bunların yaklaşık yarısı Şiraz'da hazırlanmıştı.
Şirazi yazmalar Safevi şahı Tahmasp için hazırlanan yazmalara açıkça benzerdi ve gerek Osman
lı gerekse Safevi saraylılarının kullanımı için özel olarak hazırlanırdı.
326
OSMANLlLAŞMlŞ BiR VENEDiKLi BABÜSSAADE AGASI GAZANFER AGA . . .
Evreng'in resimli nüshalarını daha da çekici kılmış olsa gerek. öte yandan, özel
likle Cami'nin eseri açısından bakılınca, Gazanfer'in yaptığı şey, birinci bölümde
gördüğümüz üzere birçok Osmanlı saraylısı gibi Farsça şiir klasiklerini topla
maktan ibaretti.
Gazanfer'in işin erbabı bir hami olduğu ve destek verdiği edebiyat alanına şah
sen katıldığı kültürel uğraşlarından bellidir. Kendisi hakkında edebiyatsever bir
saraylı timsalini, Süleyman'ın sarayıyla ve II. Selim'in şehzadelik dönemiyle
uyuşan bir timsali işlemesi, ilgi duyduğu alanlarla uğraşmasını ve onlardan,
özellikle de bu sayede Osmanlı sarayının geçmişiyle kurduğu bağlantılardan ya
rar görmesini getirdi. Benzer şekilde, ilgi alanlarının III. Mehmed'in ve çevresin
deki kişilerin ilgi alanlarıyla örtüşmesi de Gazanfer Ağa'ya çifte yarar sağladı.
ilgi alanları sarayda nüfuzlu kişiler olan Baki ve Hoca Sadeddin gibi çağdaş
larınınkiyle yakından ilintiliydi. III. Mehmed'in edebiyata ilgisinin gelişiminde
muhtemelen bu üç adam etkili oldu. Baki'nin ve Sadeddin'in çok iyi bilinen aydın
uğraşları gibi, Gazanfer için hazırlanan eserler de dikkatle incelendiğinde, onun
başlı başına bir aydın olduğunu ve hamiliğinin entellektüel uğraşları için bir
araç sağladığını gösterir. Gazanfer'in hamiliğinin daha kişisel yönleri, tercüme
ettirdiği eserlerin içerikleriyle ilgilidir; bilginiere gösterdiği ihtimarnın sahiciliği,
adını taşıyan medreseyle şahsen ilgilenmesinin yanı sıra Mustafa Ali'ye sürekli
destek olmasında görülür.
Gazanfer Ağa'nın resimli eser hamiliğine yoğunlaşması, babüssaade ağası
olarak her ikisine de hizmet vermesine karşın, III. Murad döneminden ziyade III.
Mehmed dönemiyle çakışır. 1580'lerin başlarındaki Nusretndme projesinde yer
almakla birlikte, Mehmed Ağa'nın ölümünden (1 590) sonra daha faal bir hami
haline geldi. Bu dönem anlaşılır resimlerin yer aldığı sade Osmanlıca hikayelerde
görülen yeni bir görsel ve sözel kültürle önceki dönemden ayrılır. Böyle bir geçişi
başlatan kişiler Gazanfer, III. Mehmed ve Nakkaş Hasan'dır.46 III. Mehmed döne
minde Talikizade'nin hazırladığı şehndmeler de bu yeni kültürü paylaşır; çünkü
Osmanlıca yazılmış olmaları, Lokman'ın önceki şehndmelerinden bilinçli bir ko
puşa işaret eder. Bu eserlerin de Nakkaş Hasan'ın üslubuyla resimtenmiş olması,
onları bir kez daha Gazanfer'in yazmalarıyla ilişkilendirir. Böylece Gazanfer 16.
yüzyıl sonlarının Osmanlı sarayının zevklerini belirleyen başlıca kişilerden biri
olarak ortaya çıkar.
46 Bir dizi eserin üslup ve içerik özellikleri, burada belirtilen eserlerle ilişkilendirilmelerine elverir.
Bunlardan bazıları şunlardır: TSMK, A. 3632; TİEM, 1959; BNP, Suppl. Turc 1055; BL, Harleian
5500.
327
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Gazanfer (ve siyasal müttefiki Hoca Sadeddin) padişahla sarayın erkek kıs
mında etkileşim içindeydi; burada Mehmed Ağa'nın haremde erişmiş olabilece
ğinden farklı türde bir dostluk mümkündü. Yazma hamiliğinin haremin gözeti
minden Has Oda'ya geçişine, yazmaların içeriğinde ve görünüşünde bir değişim
eşlik eder. Bu sanatsal yaratımda siyasal yaklaşımdan kişisel yaklaşıma doğru
genel bir yönelişin bir parçasıdır. Aynı dönemde, Süleymaniye ya da Selimiye
cami külliyeleri ve hatta Mehmed Ağa'nın cami külliyesi gibi heybetli mimari
ifadeler yerine, Gazanfer Ağa medresesinin bir örneğini oluşturduğu medrese
merkezli küçük külliyeler gibi daha yalın mimari eserler öne çıkarY Benzer şe
kilde, Zübdetü't-tevdrih ve Surname gibi görkemli eserler azalırken, bunların
yerini Mjftdh-ı cjfrü 'l-cdmi ve Baharistan gibi daha yalın eserler alır. Değişim
resim üslubuna da yansır. önceki Osmanlı yazmalarına özgü Nakkaş Osman
üslubunda hazırlanmış eserlerin zengin ağırbaşlılığı, yavaş yavaş yerini Nak
kaş Hasan'ın daha mütevazı eserlerine ve zamanla Nakşi'nin daha nevi şahsına
münhasır tarzına bıraktı. Kişisel ve siyasal çıkarlarını hamiliğinde birleştirmesi
açısından, Gazanfer bu geçişin kilit katalizörlerinden biri olarak karşımıza çıkar.
Gazanfer Ağa Osmanlı kültür ortamını birçok düzeyde şekillendirdi. Os
manlıcayı edebiyat dili olarak benirusetme çabası, himayesindeki kişiler aracılı
ğıyla bilginiere sağladığı katkılar, yeni bir görsel ve dilsel estetiği tanımlamada
Nakkaş Hasan'la girdiği işbirliği Osmanlı saray kültürü açısından önemli sonuç
lar doğurdu. Bu durum ancak sanat hamiliği kapsamlı biçimde incelendiğinde
günışığına çıkar. Gazanfer Ağa siyasal, manevi ve fikri şebekelerini Osmanlı
sarayının dokusuna oturtmuştu. Osmanlıtaşmasının en önemli veçhesi Osmanlı
saraylı çevresinin bilginleri destekleme, Osmanlıcayı geliştirme, padişahın edebi
zevklerini ve dinsel eğilimlerini paylaşma gibi ritüellerine katılımıydı. Böylece
"Osmanlı" sanatında Timurlu ideallerine ve Venedik özlemlerine aynı ölçüde da
yanan geçişlerin, Gazanfer'in 16. ve 1 7. yüzyıllarda evrim halindeki bir anlayış
doğrultusunda, kendisine bir Osmanlı olarak şekil vermesiyle eşzamanlı ortaya
çıktığını görürüz .
328
SONUÇ
Tarihçi Mustafa Ali'ye göre, Koca Sinan Paşa'nın Tarih-ifith-i Yemen 'i (resim
5 . 1 2-5.1 7) yazdırması bir öç alma girişimiydi. Rakibi Osman Paşa Yemen'e
yönelik müşterek seferin tam ortasında birliklerini geri çekerek, onu müş
kül bir durumda bırakmıştı. Sinan Paşa yakın çevresinin tavsiyesi üzerine,
Rumuzl'ye bütün başarıyı, hatta Osman Paşa'nın zaferlerini de kendisine mal
edecek şekilde Yemen fethinin tarihini yazdırdı. Ardından kitabı II. Selim'e
sundu. Ali, seferin gelişimini bilenlerin kitaptaki desisenin farkında oldu
ğunu açıklar. Buna karşılık, hakikati bilmeyenierin Rumuzi'nin anlatırnma
bakarak, Yemen fethini Sinan Paşa'ya atfedeceğini belirtir. 1 Beşinci bölümde
ele alındığı üzere, Sinan Paşa'nın 1 593-95 arasındaki sadrazamlığı sırasında
Tarih-iJeth-i Yemen 'in gösterişli biçimde resmedilmesi, siyasal etkisini daha
da güçlendirdi.
Tarih-ifith-i Yemen 'in Osmanlı sarayındaki güncel olayları etkilerneye dö
nük çok sayıda resimli tarihten sadece biri olmasına karşın, Mustafa Ali tara
fından tarih yazmalarının öngörülen işlevlerinin ve sonuçlarının açık bir ifadesi
olarak nitelendirilmesi dikkat çekicidir. Ali, Sinan Paşa'nın bu eseri yazdırmasını
özellikle Osman Paşa'nın kaçışına misilierne olarak açıklamakla, Tarih-ifith-i
Yemen 'e önemli bir aracılık işlevi yükler. Yazarın kitapları kişisel hayatın gidişa
tını değiştirme, siyasete vasıta olma ve sosyal ilişkileri şekillendirme gücüne sa
hipmiş gibi gördüğü bellidir. Dahası, sözleri Yemen'in fethine ilişkin tarihin Os
manlı padişahına değil, Sinan Paşa'ya hizmet etmek üzere yazıldığını açık seçik
ortaya koyar. önceki sayfalarda gösterdiğim üzere, Osmanlı resimli yazmalarını
ortaya çıkaran mekanizmalar çoğu kez hanedanın çıkarlardan bağımsız olarak
işlerdi. Yazarlarının, hamilerinin ve aracılarının kariyerlerini etkilerneye yönelik
kitaplar, geniş bir kesimin tasalarını yansıtır.
329
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
2 Bu bakımdan, incelernem Bal ve Bryson'ın ("Semiotics and Art History", 180-84) ana hatlarıyla
ortaya koyduğu "modernist" bir sanat tarihi söyleminin parçası olarak görülebilir. Aracıların ve
bakış açılarının çoğuBuğundan söz ederken, bunu bir "liberal çoğulculuğa" değil, Derrida'nın
ortaya koyduğu şekliyle çok anlamlılığa yormaktayım. iki görüş arasındaki ayrımlar için bkz.
Bal ve Bryson, "Semiotics", 205, özellikle n. 149.
330
SONUÇ
33 1
SARAYlN iMGELERi - OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Süleyman dönemini konu alan ve aşağı yukarı otuz yıl arayla hazırlanmış olan
iki kitaptaki Sultan Süleyman timsalleri, saray tarihlerinin görsel programları
nın ideal padişah için çeşitli olasılıkları kapsar bir noktaya vardığını gösterir.
Her iki kitap da daha kapsamlı projelerin parçalarıdır; Süleymanname (1558)
Şehname-i al-i Osman 'ın beşinci cildi, Hünername (yak. 1587-88) ise Osmanlı
padişahlarının becerilerine ve yeteneklerine ilişkin bir kronolojik anlatının ikinci
cildidir. Süleyman'ın hayatını anlatan bu ikinci cildi, II. Selim ve projenin yürü
tüldüğü dönemde başta olan III. Murad üzerine birer cildin izlemesi öngörülmüş
tü. Süleymanname'nin odak noktası Kanuni'nin askeri becerileri ve adaletidir;
buna karşılık Hünername Süleyman'ı ahlaki niteliklerin ve sezginin yön verdiği
evliya gibi bir kişi olarak tasvir eder.
Ortak odak noktası olarak Süleyman'ı ele alan iki yazmanın içerikleri bir
ölçüde örtüşür. Böyle ortak bölümlerdeki resimler, vurgudaki farklılığı aydınla
tır. örneğin, Süleyman'ın tahta çıkışı her iki kitapta da vardır. Süleymanname
sahnesi sarayın hem birinci hem de ikinci avlusuna yer verir ve orduyu me
rasimin asıl odağı olarak tasvir eder (resim S.01) . Padişahın bakışı, canlı yüz
mimikleriyle ve el hareketleriyle izleyicinin dikkatini resimdeki diğer figürlerin
hepsinden daha fazla çeken askerlere dönüktür. Buna karşılık, Hünername'nin
tahta çıkış sahnesinde (resim S.02) sadece ikinci avluya yer verilmesi, yöne
tici elitin daha küçük bir kesiminin önemine işaret eder. Ordunun padişaha
sadakatini bildirmesinin bu sahnede de tasvir edilmesine karşın, Süleyman'ın
bakışı Süleymanname'de olduğu gibi askeri görevlilere dönük değildir; bunun
yerine, sadrazamıyla konuşmakta meşgul halde gösterilir. Hünername resmin
de hatırı sayılır bir saraylı topluluğunun padişahın etrafında olması, hüküm
darta yakın ilişkilerine işaret eder. Yani, Süleymanname padişahın askeri rolü
ne ve genel saray düzenine ağırlık veren bir tahta çıkış sahnesiyle, Hünername
ise sarayın iç nüvesine ve padişahın yakın çevresine odaklanan bir sahneyle
başlar. Hünername'deki tahta çıkış resmi, devlet işlerini yürütmede Divan-ı
Hümayıln'un merkezi konumunu ve bir icracı güç olarak sadrazarnın önceli
ğini hatırlatır bize. Bu farklılıklar Osmanlı sarayının değişen yapısına işaret
eder, ki bu değişimler padişahın konumunun yeniden tanımlanmasının da se
bepleridir.
Süleyman'ın Safeviiere karşı düzenlediği ve Osmanlıların Tebriz ile Bağdat'ı
ele geçirdiği 1533-34 seferiyle ilgili sahneler, iki kitap arasındaki can alıcı başka
bir farklılığı açığa vurur. Süleymanname padişahın Sasani kralı Hüsrev'in sara-
332
SONUÇ
3 Persis Berlekamp'a göre [Wonder, Image and Cosmos in Medieva/ Islam (New Haven: Yale Univer
sity Press, 20 ı t) 92] , Ortaçağ islam düşüncesinde Süleyman ve Cemşit figürleri birbirine karıştırı
lırdı. Bu erken-modern çağ Osmanlı imparatorluğunda da doğruysa, o zaman bu Cemşit imgesini
başka türlü yorumlamak mümkündür.
333
SARAYlN iMGELERi - OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim S.02 . Süleyman'ın tahta çıkışı. Hünerndme, Lokman, c. 2, istanbul, yak. 1 587-88.
Topkapı Sarayı Müzesi, H 1 524, fol. 25b-26a. (Foto: Hadiye Cangökçe)
4 Se rp il Bağcı, "Visualizing Power: Portrayals of the Sultan s in Illustrated Histories of the Ottoman
Dynasty", Islamic Art 6 (2009), 1 1 3-2 7.
334
SONUÇ
Resim S.03. Süleyman'ın Kasr-ı Şirin'e varışı. Süleymanndme, Arifi, istanbul, 1558.
Topkapı Sarayı Müzesi, H. 1 5 1 7, fo!. 367a. (Foto: Hadiye Cangökçe)
335
SARAYlN iMGELERi - OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Resim 5.04. Süleman'ın Bağdat'ı fethettikten sonra imam Hüseyin türbesini ziyareti.
Hünerndme, Lokman, c. 2, istanbul, yak. 1 587-88. Topkapı Sarayı Müzesi, H 1524, fo!. 40a.
336
SONUÇ
yönetici eliti öne çıkararak, bu kurumların merkez! konumunu gözler önüne serer
ler. Aniatı ardından sayısız fetihlerle, asilerin cezalandırılmasıyla, av eğlenceleriyle
ve huzura kabullerle sürer; böylece Süleyman'ı faal ve meşgul bir hükümdar olarak
sunar. Süleyman hem bir savaşçı ve avcı, hem de adil ve haşmetli bir padişah ola
rak övülür. Dış ya da iç düşmanlarla, padişahın ailesiyle ya da kullarıyla ilişkile
rinde asker! cesaret ve adalet, kitabın görsel bakımdan öne çıkardığı niteliklerdir.
Hünemdme'nin düzeni ise padişahın doğuştan gelme vasıflarına odaklanır.
Ana bölümleri şunlardır: Süleyman'ın doğuşu ve tahta çıkışı, alicenaphğı, avcıhk
hünerleri, meclislerdeki ve şölenlerdeki cömertliği, takdire şayan alışkanlıkları,
dindarlığı, fakiriere ve düşkünlere merhameti, devlet işlerindeki şefkati, gördüğü
rüyalar ve vahdete erişi, adaleti, cesareti ve fetihleri, son olarak da hayır işleri ve
bağışları.5 Burada padişahın ahlakı ve manevi güçleri ön plandadır.
Süleyman'ın tahta çıkışıyla ilgili ortak konudan sonra, iki kitap oldukça
farklı istikametlere yönelir. Hünemdme önce Süleyman'ın alicenaphğı üzerinde
durur. Bu bölümü görselleştiren anekdotlar ya mucizevi olaylara bağlanır ya da
dindarlığını temalaştırır. ilk olayın koyunlada barış içinde yaşayan bir kurdu
konu alması, Süleyman'ın ülkesinde hüküm süren kusursuz adaleti ima eder. 6
ikinci resimde köklü bir bereket ve refah sembolü olarak, mevsiminden önce
yetişmiş bir nar yer alır. 7 Bu bölümün diğer iki resminde, padişah Bağdat'taki
imam Hüseyin türbesini ziyaret ederek ve sesinden hoşlandığı bir vaizin ailesine
bağışta bulunarak alicenaphğını sergiler. 8 Süleymanname'nin resimlerinde ise
alicenaphğı başlı başına işlenen bir konu değildir. Bunun yerine, çok sayıda sefiri
ya da hükümdan huzuruna kabul edişiyle ve düşmanıanna karşı merhametli
davranışıyla, adil bir yönetici olduğu gösterilir. Bu salınelerin hepsi aynı zaman
da Osmanlı gücünün ve üstünlüğünün sergilenişidir.
Hünemdme'nin dördüncü bölümünde Süleyman'ın meclislerdeki ve şölen
lerdeki cömertliğini yansıtan dört resmin hepsi, büyük oğulları Mustafa, Meh
med ve Selim'in sünnet düğününü konu ahr.9 Hanedan siyasetiyle bağlantı
h olmasına karşın, bu olayın kutlanmasının önemi Hazreti Muhammed'in ve
sahabelerinin salık verdiği davranışlar anlamındaki "sünnet"in bir devamı sa
yılmasından gelir. Yazma görsel olarak düğünden ziyade sünnet kutlamalarını
öne çıkararak, Süleyman'ı peygamberin hatırasına bağlar ve dindarlık yönünü
5 TSMK H ı 524, fo!. ı6b-ı7b. Aynca bkz. Bağcı, "Visualizing Power" ve Zekeriya Eroğlu,
"Şehnameci Lokman'ın Hüner-Namesi (2. cilt, ı-154 varak) İnceleme Metin-Sözlük-Dizin", ya
yımlanmamış yüksek lisans tezi, istanbul Üniversitesi, 1998.
6 TSMK H. 1 524, fo!. 31b-33b
7 TSMK H. 1 524, fo!. 35a-37b.
8 TSMK H 1 524, fo!. 40a ve 46b.
9 TSMK H. 1 524, fo!. 103b-104a, 1 1 5b-1 16a, 1 2 1 b-1 22a, 1 24b-125a.
337
SARAYlN iMGELERi - OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
338
SONUÇ
339
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
340
SONUÇ
ı7 Fleischer, "Mahdi and Millennium"; Gülru Necipoğlu, "The Dome of the Rock as Palimpsest: 'Abd
al Malik's Grand Narrative and Sultan Süleyman's Glosses", Muqarnas 25 (2008), ı 7-105; Turan
"The Sultan's Favorite".
ı8 Daha geniş kapsamlı projenin içerdiği şeyler için bkz. Eryılmaz, "The Shehnamecis of Süleyman";
yazar Süleymanname'nin görsel döngüsüne benimkinden oldukça farklı bir yorum getirir.
34 1
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
19 Necipoğlu ("Word and Image") iki yazmadaki portre dizisini bu çerçevede ele alır. Portreler bu
kitabın üçüncü ve dördüncü bölümlerinde de ayrıntılı olarak ele alınmaktadır.
342
SONUÇ
343
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
344
SONUÇ
zarın III. Murad dönemi üzerine ara vermeden yazdığı iki ciltte, padişah Hazreti
Muhammed'in varisi, islam'ın koruyucusu ve sırf varlığıyla serdarlarının askeri
zaferiere ulaşmasını sağlayan hükümdar olarak görünür. Bunlar çelişkili roller
değildir; III. Murad'ın kendi maiyetince algılanışının çeşitli yollarını yansıtır.
Kısa süreli padişahlığı süresince daha az resimli tarih hazırlanmasına kar
şın, III. Mehmed de iki ayrı yaklaşımla sunulur. Babasının ve dedesinin usul
lerinden ayrılarak, ordunun başında bir sefere çıkması vakanüvislerini gayrete
getirdi. Ancak tartışmasız benimsenen bir olay değildi bu. Selaniki padişahın
orduyla birlikte savaşa gitmesinin gerekli olup olmadığı konusunda, III. Mehmed
sarayına mensup alimler ve vezirler arasındaki görüşmeyi aktarırken, o dönem
de yapılan tartışmaların içyüzüne dair bazı ipuçları verir bize. Bu anlatıma göre,
Sadrazam Sinan Paşa padişahın ordunun başında sefere çıkması konusunu da
nışmak üzere 21 Aralık 1595'te, aralarında şeyhülislamın, Anadolu ve Rumeli
kazaskerlerinin ve Ayasofya vaizinin bulunduğu alimleri toplar. Hazır olan bü
tün alimler padişahın sefere çıkmasının uygun olmadığını, çünkü otuz yıldan
beri toprak fetihlerinin serdarlar aracılığıyla yürütüldüğünü belirtirler. Selaniki
genç ve sağlıklı padişahın hiçbir engelinin olmadığı gerekçesini öne süren ye
niçerilerin sefere onsuz çıkmaya yanaşmadığını aktararak, padişaha biçilen bu
yeni rolün her kesimde kabul görmediğini de ortaya koyar.2 0 Bu bakımdan "ve
killeri aracılığıyla fetihlere girişen hükümdar" timsali halkın bilincinde hala tar
tılmaktaydı ve şehname yazmaları bu sürecin bir parçasıydı.
Saray tarihçisi Talikizade'nin Şehname-i hümayun'u Sadrazam Sinan
Paşa'yı konu alan bir savaş anlatısıdır. Bu yüzden padişaha oldukça pasif bir
rol yakıştırır; yazmadaki üç resmin hiçbirinde hükümdar yer almaz. Kitap Sinan
Paşa'nın kişiliğinde askeri eliti açıkça öne çıkarır ve padişahı arka-plana iter.
Şehname-i Mehmed Han ise önce Macar soylularını huzura kabul eden, ardından
ordusuyla muharebeye giden ve sonunda muzaffer bir geçit alayıyla istanbul'a
dönen (resim 6.09) bir asker padişah portresi çizer. Bu yazınada padişahın as
ker/kahraman timsaline tekrar büründürülmesi, büyük olasılıkla imparatorluğu
temsil etme kavgası veren askeri elit mensuplarının işidir. Ancak Mehmed'in
askeri timsalinde dinsel çağrışımların izleri de vardır. Eğri'deki muharebe alanı
na peygamber hırkasını omuzlarına sarmış olarak girer; iki yanında Şeyhülislam
Hoca Sadeddin ve Babüssaade Ağası Gazanfer Ağa yer alır (resim 6.07) .
Lokman'ın şimdiye kadar incelenmemiş bir eseri de III. Mehmed'i bir askeri
kahraman olarak sunar. Şehinşehname adlı bu yazma 1601 tarihlidir ve Farsça
345
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
manzum olarak yazılmıştır. Lokman'ın folyo 6a'da adını Hüseyni olarak verme
sine karşın, folyo lOa'da diğer eserlerini sayması, kimliği konusunda hiçbir kuş
kuya yer bırakmaz. Şah Cihan döneminde (hd1627-58) bir şekilde Hindistan'a
ulaşan yazmada, güçlü kızı Cihan Ara'nın (161 3-1681) mührü yer alır. Top
lam 1 1 6 folyodan oluşan yazma 64 resim içerir. Böyle yoğun bir resim oranı,
Lokman'ın hala sarayın yazma atölyesinden yararlanabildiğine ya da mali des
tek aldığına işarettir. Yazma III. Mehmed dönemindeki Osmanlı-Macar savaş
larının diğer fasıllarının yanı sıra Eğri fethini ve Haçova Muharebesi'ni odak
aldığı için, padişahı büyük dedesi Süleyman'ı örnek alan bir kahraman hüküm
dar olarak sunar. Padişahın vekillerine, çeşitli başarılarda orduya komuta eden
vezirlerine burada da büyük önem verilir. Birçok resim III. Mehmed'i serdarlarını
huzura kabul ederken, hizmetlerinden dolayı ödüllendirirken ya da sefere çı
kışta cesaretlendirirken tasvir eder. Bu bakımdan Şehname-i Selim Han 'ı ve II.
Selim'in emrindeki serdarların askeri zaferlerini mümkün kılan kişi olarak tasvir
edilişini hatırlatır. Ama kitap bizzat Mehmed'i de sefere çıkarken ve yol boyunca
avianırken (fol. 54b ve 55a) ya da ordugahların önünde serdarlarından bilgi
alırken (fol. 57a, 62b ve 66b) gösterir. Bu tasvirler Süleymanname'de çokça rast
lanan av ve askeri divan sahnelerini çağrıştırır. Böylece yazma, III. Mehmed'in
dedesi II. Selim ve babası III. Murad için Lokman'ın yarattığı padişah timsalini
sürdürür ve Süleyman'ın Şehname ilhamlı tasvirlerini hatırlatır.
Bu askeri timsal altıncı bölümde ele alınan Tercüme-i mjftah-z cjfrü
l'cami'nin sunduğu hükümdarta tezat içindedir. Hanedanını portresini bir kıya
met aniatısına yansıtan bu yazınada III. Mehmed "Mehdi" olarak yer alır (resim
6.02 ve 6.03) . Böylece Osmanlılar kıyametten önce dünyaya hükmedecek son
hanedan olarak görünür, islam Hıristiyanlık karşısında zafere ulaşır ve tarih
kozmik şemada bir ayrıntıya dönüşür. Hanedanın burada da bir bütünlük içinde
tasvir edilmesi ve hatta bir grup portresiyle gösterilmesi, III. Mehmed'in meşrui
yetinin damarlarındaki kandan kaynaklandığına işaret eder (resim 6.04) .
Böylece 16. yüzyılın çarpıcı siyasal söylemi, hanedana ilişkin resimli tarih
lere bütün karmaşıklığıyla katılmış olur. Siyasal risaleler ve resimli tarihler as
lında benzer gayetere yönelikti: Akışkan bir iktidar yapısını anlamıandırmak ve
Osmanlı devletine şekil vermek. Devlet, dayandığı kurumlar ve padişah, vezirle
ri, hizmetkarları ve aile efradı gibi değişik bireylerin rolleri konusundaki birçok
fikir, siyasal risalelerde geliştiriidi ve daha sonra sanatsal tasvirle özümsendi.
Siyasal ve tarihsel söylemler belirgin biçimde birbirini şekillendirdi ve 16. yüzyıl
sonlarında Osmanlı devletini ve hanedanını yeniden yapıtandıran tartışmalara
katkıda bulundu.
346
SONUÇ
21 ı. Ahmed için hazırlanmış albümlere ilişkin bir monografi üzerinde halen çalışmaktayım. Bu
albümlerden biri (TSMK, B. 408) 16. yüzyıl ortalarındaki Osmanlı tarih eserlerinden sayfalara,
ayrıca, yüzyılın sonlarına ait bir padişah portreleri kitabından sayfalara yer vererek I. Ahmed'i
Osmanlı hanedan tarihine dolambaçlı bir yoldan katar. Osmanlıların albüm yapımına yönelişinin
bir analizi için bkz. Emine Fetvacı, "Enriched Narratives and Empowered Images in Seventeenth
Century Ottoman Manuscripts", Ars Orientabs 40 (201 1), 243-266.
347
SEÇİLMİŞ KAYNAKÇA
Arşiv Belgeleri
Yazmalar
349
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Yayımianmış Kaynaklar
Abdul Muqtadir, Maulavi, Catalogue qfthe Arabic and Persian Manuscripts in the Orien
tal Public Library at Bankipore, c. 3. Kalküta: The Bengal Secretariat Book Depot,
1912.
Abdülkadir Efendi, Topçular katibi Abdülkadir (Kadri) !ffendi tarihi (metin ve tahlil), 2
cilt. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 2003.
Abou-el-Haj, Rifa'at Ali, "Aspects of the Legitimation of Ottoman rule as Reflected in the
Preambles of Two Early Kanunnameleri", Turcica 2 1 -23 ( 1 9 9 1 ) , 373-83.
Adıvar, Adnan, Osmanlı Türklerinde İ/im, istanbul: Remzi Kitabevi, 1970.
Ahmed, Shahab ve Nenad Filipovic, "The Sultan's Syllabus: A Curriculum for the Ottoman
Imperial medreses preseribed in a ferman of Qanüni I Süleyman, dated 973 (1565)",
Studia Islamica 98-99 (2004) , 183-2 1 8 .
Akalay, Zeren, "XVI. Yüzyıl Nakkaşlarından Hasan Paşa ve Eserleri", l Mı1letlerarast
Türkolqji Kongresi, İstanbul, 15-20 x 1913. Tebliğler 3.· Sanat Tarihi, 607-26, istan
bul: Tercüman Gazetesi ve Türkiyat Enstitüsü, 1979.
Akalay, Zeren, "Osmanlı Tarihi ile ilgili Minyatürlü Yazmalar: Şehname ve Gazanameler",
doktora tezi, istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Estetik ve Sanat Tarihi Ensti
tüsü, 1972 .
Aks an, Virginia H. v e D a nie l Goffman, ed. , The Early Modem Ottomans: Remapping the
Empire, Cambridge, UK; New York: Cambridge University Press, 2007.
Aksoy, Şule, "Sultan III. Murad için Hazırlanmış bir Şehname: Zübdetü't-Tevarih", P: Sa
nat, Kültür, Antika 3 (Sonbahar 1996) , 1 7-37.
Alberi, Eugenio, Relazioni degli ambasciatori veneti al senato, Dizi 3, 3 cilt. Floransa,
1840-55.
Ali, Mustafa, Nushatü 's-seldtin, çev. ve ed. Andreas Tietze, Muştqfii 'iıll's Counse!Jor
Sultans qf 1581, 2 cilt (Viyana: Verlag der Österreichischen Akademie der Wissens
chaften, 1979, 1982) .
Ali, Mustafa, Mevd'idü 'n-nifd'isfi Kava'idi'l-Mecdlis, ed. Cavid Baysun. istanbul, 1956.
Ali, Mustafa, Mendkıb-t Hünerverdn, ed. Mahmud Kemal ibnülemin, istanbul: Matbaa-yı
Amire, 1926.
Ames-Lewis, Francis, The Intel/ectual Life qfthe Early Renaissance Artist, New Haven ve
Londra: Yale University Press, 2000.
Anderson, Mary, Hidden Power: The Palace Eunuchs qf Imperial China, Buffalo, N.Y. :
Prometheus Books, 1990.
350
SEÇiLMiŞ KAYNAKÇA
Andrews, Walter ve Mehmet Kalpaklı, The Age q[Beloveds: Love and the Beloved in Ear{y
Modern Ottoman and European Culture and Society, Durham, North Carolina: Duke
University Press, 2005.
Appadurai, Arjun, ed. The Social Life qf Things: Commodities in Cu/tura! Perspective,
Cambridge ve New York: Cambridge University Press, 1986.
Appadurai, Arjun, "Introduction: Commodities and the Politics of Value", The Social Life qf
Things: Commodities in Cultural Perspective, ed. Arjun Appadurai, 3-63. Cambridge
ve New York: Cambridge University Press, 1986.
Artan, Tülay, "Arts and Architecture", The Cambridge History if Turkey: The Later Otto
man Empire, 1603-1839, ed. Suraiya N. Faroqhi, 408- 8 1 . Cambridge ve New York:
Cambridge University Press, 2008.
Artan, Tülay, "The Kadırga Palace Shrouded by the Mists of Time", Turdea 26 (1994) ,
55-124.
Atasoy, N urhan, "Illustrations Prepared for Display during Shahname Recitals", Fjfth In
ternational Congress ifIranian Art and Archaeology, 262-72 . Tahran, 1972.
Atasoy, Nurhan, "Nakkaş Osman'ın Padişah Portreleri Albümü", Türkiyemiz 6 (1972),
2-14.
Atasoy, Nurhan, 1 582 Surname-i Humayun: An Imperial Celebration, istanbul: Koçbank,
1997.
Atasoy, Nurhan ve Filiz Çağman, Turkish Miniature Painting, çev. Esin Atıl, istanbul:
Kalkınma İçin Bölgesel işbirliği Teşkilatı Kültür Enstitüsü, 1974.
Atayi, Nevizil.de, Hada'ikü 'l-hakdikfı Tekmileti'l-Şa�a.·r�. dizinli tıpkıbasım olarak ya
yımlayan Abdülkadir Özcan, Şakaik-i Nurnaniye ve Zeyilleri, c. 2 istanbul: Çağrı
Yayınları, 1989.
Atiyeh, George N, ed. The book in the Islamic world: the written word and communication
in the Middle East, Albany: SUNY Press, 1995.
Atıl, Esin, Süleymanname: the Illustrated History ifSüleyman the Magnjficen t, Washing
ton, New York: Ulusal Sanat Galerisi ve H.N. Abrams, 1986.
Atıl, Esin, ed. Turkish Art. Washington, D.C. ve New York: Smithsonian Institution Press
ve Harry N. Abrams, 1980.
Ayalon, David, Eunuchs, Caliphs and Sultans: A Study in Power Relationships, Kudüs,
The Magnes Press, 1999.
Aynur, Hatice ve Aslı Niyazioğlu, eds. Aşık Çelebi ve şairler tezkiresi üzerine yazılar, Is
tanbul: Koç Üniversitesi Yayınları, 201 1 .
Babaie, Sussan, Kathryn Babayan ve Massumeh Farhad, Slaves qf the Shah: New Elites
q[Sqfavid Iran, New York ve Londra: I.B. Tauris, 2004.
Babinger, Franz, Osmanli Tarih Yazarlan ve Eserleri, çev. Coçkun Üçok, Ankara: Kültür
Bakanlığı, 1992.
Bacque-Grammont, Jean Louis, ed., La Premiere Histoire de France en Turc Ottoman:
Chroniques des Padichahs de France, 1572. Paris, Montreal ve istanbul: L'Harmattan
ve Institut Français d'etudes Anatoliennes, 1997.
35 1
SARAYlN iMGELERi - OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Bağcı, Serpil, "The Falnama of ı. Ahmed", Fa/nama: The Book qf Omens, ed. Massumeh
Farhad ve Serpil Bağcı, 68-75. Washington, D.C.: Arthur M. Sackler Galerisi, Smith
sonian Institution, 2009.
Bağcı, Serpil, "Visualizing Power: Portrayals of the Sultans in Illustrated Histories of the
Ottoman Dynasty", Islamic Art VI (2009), 1 1 3-2 7.
Bağcı, Serpil, Filiz Çağman, Günsel Renda ve Zeren Tanındı. Osmanlı Reszin Sanatı, is
tanbul: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2006.
Bal, Mieke ve Narman Bryson, "Semiotics and Art History", Art Bulletin 73/2 (Haziran
199 1 ) , 1 74-208.
Bassano, Luigi, I Costumi et I modi partico/ari del!a vita de' Turchi, ed. Franz Babinger,
Roma 1545 baskısının bir tıpkıbasımıyla birlikte. Münih: Casa Editrice Max Hueber,
1963.
Baykal, İsmail, "Topkapı Sarayı Müzesi Kitaplıkları", Güzel Sanatlar VI (1949), 75-84.
Bayram, Sadi, "Yemen Fatihi Gazi Sinan Paşa Vakfiyeleri ve Tezyinatı ve Türk Süsleme
Sanatındaki Yeri", Turkish Art: Tenth International Congress qfTurkish Art, Cenevre
1 7-23 Eylül 1995, 163-76. Cenevre: Max van Berehem Vakfı, 1999.
Benjamin, Walter, "Unpacking My Library: A Talk About Book Collecting", Illuminations:
Essays and Riflections, editör ve giriş bölümünün yazarı Hannah Arendt, 59-68.
New York: Schocken Books, 1988, yeni baskı, ilk baskı 1968.
Berlekamp, Persis, Wonder, Image and Casmos in Medieval is!am, New Haven: Yale Uni
versity Press, 201 1 .
Bertele, Tommaso, Il Palazzo degli Ambasciatori di Venezia d Constantinopoli e sue an
tiche memorie, Bologna: Apollo,1932 .
Blair, Sheila ve Jonathan Bloom, "Epic Images and Contemporary History: The Legacy of
the Great Mangol Shahnama", Islamic Art 5 (200 1 ) , 4 1 -52.
Blair, Sheila S. ve Jonathan Bloom, The Art and Architecture qf Islam, 1250-1800. Yale
University Press: New Haven ve Londra, 1995.
Bobovi, Albert, Description du Seraif du Grand SeigneurparM. Girardin, ambassadeur de
France a la Porte, Bibliotheque Nationale, Paris Fr. nouv. mss. 4997, çev. C.G. Fisher
ve A. Fisher, "Topkapı Sarayı in the Mid-Seventeenth Century: Bobovi's Description",
Archivum Ottomanicum 10 (1985), 5-8 1 .
Bourdieu, Pierre, The Logic qfPractice, çev. R . Nice, Stanford: Stanford University Press, 1990.
Bozdoğan, Sibel ve Gülru Necipoğlu, History and Ideology: Architectural Heritage qf the
"Lands qfRum ", Muqamas 24 (2007) .
B uc, Philippe, The Dangers qf Ritual: between ear(y medieval texts and social scientific
theory, Princeton, N.J.: Princeton University Press, 200 1 .
Buzov, Snjezana, "The Lawgiver and his Lawmakers: The Role o f Legal Discourse in the
Change of Ottoman Imperial Culture", doktora tezi, Chicago Üniversitesi, 2005.
Camille, Michael, Image on the Edge: The Margins qf Medieval Art, Londra: Reaktion
Books, 1992.
Casale, Giancarlo, The Ottoman Age qfExploration, Oxford ve New York: Oxford Univer
sity Press, 2010.
352
SEÇiLMiŞ KAYNAKÇA
Chodkiewicz, Michel, Seal qfthe Saints: Prophethood and Sainthood in the Doctrine qfIbn
'Arabr, Cambridge, UK: The Islamic Texts Society, 1993.
Çağman, Filiz,"The Ahmed Karahisari Qur'an in the Topkapi Palace Library in Istanbul",
Persian Paintingfrom the Mongols to the Qqjars: Studies in Horzor qfBasit W. Robin
son, ed. Robert Hillenbrand, 57-74. Londra ve New York: I. B. Tauris, 2000.
Çağman, Filiz, "Behind the Imperial Canon: the Workshops of the Imperial Palace", Palace
qf Go/d and Light: TreasuresJrom the Topkapı, Istanbul, ed. Tülay Artan, 46-56.
istanbul: Palace Arts Foundation, 2000.
Çağman, Filiz, "Illustrated Stories from a Turkish Version of Jami's Baharistan", Turkish
Treasures 2 (1978) , 19-27.
Çağman, Filiz, "Nakkaş Osman in Sixteenth-Century Literature and Documents", Turkish
Art: Tenth International Congress q[Turkish Art, (Cenevre: Max van Berehem Vakfı,
1999), 197-206.
Çağman, Filiz, "Portrait Series of Nakkaş Osman", The Sultan 's Portrait· Picturing the
House q[Osman, ed. Selmin Kangal, 1 64-87. istanbul: İş Bankası, 2000.
Çağman, Filiz, "Saray Nakkaşhanesinin Yeri Üzerine Düşünceler", Sanat Tarihinde Do
ğudan Batıya: ünsal Yücel Anzszna Sempozyum Bildiri/eri, 35-46. istanbul: Sandoz
Kültür Yayınları, 1989.
Çağman, Filiz, "Sultan Sencer ve Yaşlı Kadın Minyatürlerinin ikonografisi", Sanat Tari
hinde ikonogrqfik Araştırmalar: Güner ina/'a Armağan 87-1 15. Ankara: Hacettepe
üniversitesi, 1993.
Çağman, Filiz ve Zeren Tanındı, "Remarks on Some Manuscripts from the Topkapı Palace
Treasury in the Cantext of Ottoman-Safavid Relations", Muqarnas 13 (1996) , 1 32-48.
Çağman, Filiz ve Zeren Tanındı, Topkapı Saray Museum: The Albums and Illustrated Ma
nuscripts, çev. ve ed. J.M. Rogers, Londra: Thames and Hudson, 1986.
Çıpa, Erdem H., "The Centrality of the Periphery: The Rise to Power of Selim I, 1487- 1 5 1 2 ",
doktora tezi, Harvard Üniversitesi, 2007.
Dale, Stephen F. , The garden qf the Eight Paradises: Babur and the Culture qfEmpire in
Central Asia, AJghanistan, and !ndia (1483-1 530) , Leiden, Bostan: B rili, 2004.
Dale, Stephen F. , "Steppe Humanism: The Autobiographical Writings of Zahir al-Din Mu
hammad Babur, 1483-1 530", Internationaljournal qfMiddle East Studies 22 ( 1990) :
37-58.
Danişmend, İsmail Hami, izahlz Osmanlı Tarihi Kronolqjisi, 2 cilt. istanbul: Türkiye Ya
yınevi, 1971-72 .
Değirmenci, Tülün, "Resmedilen Siyaset: II. Osman Devri (1618-1622) Resimli Elyazma
larında Değişen iktidar Sembolleri", doktora tezi, Hacettepe üniversitesi, Ankara,
2007.
Dickson, Martin B. ve Stuart Cary Welch, The Houghton Shahnameh, 2 cilt. Cambridge,
Mass.: Harvard University Press, 1 98 1 .
Diriöz, Meserret, "Gazanfer Ağa Medresesi'nin Açılışına dair bir Mesnevi", l Milli Tür
kolqji Kongresi, istanbul 6-9 Şubat 1978, 401-418. istanbul: istanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Türkiyat Enstitüsü, 19 79.
353
SARAYlN iMGELERi - OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Duda, Dorothea, "Das Album Murads III in Wien", Ars turcica; Akten des Vl lnternationa
len Kongressesfür Turkische Kunst, Münih vom 3. bis 7. September, 1979, 475-89.
Münih: Editio Maris, 1987.
Duindam, Jeroen, Myths qf Power: Norbert Elias and the Ear(y-Modern European Court.
Amsterdam: Amsterdam University Press, 1994.
Duindam, Jeroen, Vienna and Versai!!es: the Courts qf Europe 's qynastic riva/s, 1550-
1780, Cambridge, BK ve New York: Cambridge University Press, 2003.
Dursteler, Eric R., Venetians in Constantinop!e: Nation, Identity, and Coexistence in the
Ear(y-Modern Mediterranean, Baltimore: Johns Hopkins University Press, 2006.
Elias, Norbert, The Court Society, Oxford: Basil Blackwell, 1983.
Elsner, John ve Roger Cardinal, ed., The Cultures Q/Co!lecting, Cambridge, Mass. : Harvard
University Press, 1994.
Eroğlu, Zekeriya, "Şehnameci Lokman'ın Hüner-Namesi (2 . cilt, 1-154 varak) inceleme
Metin-Sözlük-Dizin", yayımlanmamış yüksek lisans tezi, istanbul Üniversitesi,
1998.
Ertuğ, Zeynep Tarım , XVl yüzyıl Osmanlı Devleti'nde cü/us ve cenaze tören/eri, Ankara:
T.C. Kültür Bakanlığı, 1 999.
Erünsal, İsmail, "Türk Edebiyat Tarihinin Arşiv Kaynakları IV: Lami'l Çelebi'nin Tereke
si", Journa! Q/Turkish Studies 14 (1990), 1 79-94,
Erünsal, İsmail, Ottoman Libraries: A Survey qf the History, Development and Organi
zation qf Ottoman Foundation Libraries, Cambridge, Mass. : Yakındoğu Dilleri ve
Edebiyatları Bölümü, Harvard üniversitesi, 2008.
Eryılmaz, Fatma Sinem, "The Shehnamecis of Sultan Süleyman: 'Arif and Eflatun and
their Dynastic Projects" doktora tezi, Chicago Üniversitesi, 2010.
Establet, Colette ve Jean-Paul Pascual, "Les livres des gens a Damas vers 1 700", REMMM
87-88 (1999) , 143-69.
Farhad, Massumeh ve Serpil Bağcı, ed., Fa/nama: The Book Q/Omens, Washington, D.C.:
Arthur M. Sackler Galerisi, Smithsonian Institution, 2009.
Faroqhi, Suraiya, Approaching Ottoman History: An introduction to the Sources, Camb
ridge: Cambridge University Press, 1999.
Faroqhi, Suraiya, Artisans qf empire: crqfts and crqftsmen under the Ottomans, Londra
ve New York: I.B. Tauris, 2008.
Faroqhi, Suraiya, Towns and townsmen qf Ottoman Anato!ia: trade, crqfts, andfood
production in an urban setting, 1520-1650, Cambridge ve New York: Cambridge
University Press, 1984.
Fekete, L., "XVI. Yüzyılda Taşralı Bir Türk Efendisinin Evi", Be!!eten XXIX/1 1 6 (1965),
615-638.
Fetvacı, Emine, "Enriched Narratives and Empowered Images in Seventeenth-Century
Ottoman Manuscripts", Ars Orienta!is 40 (20 1 1 ) : 243-66.
Fetvacı, Emine, "The Office of Ottoman Court Historian", Studies on Istanbul and Beyond:
The Free(y Papers, c. 1, ed. Robert Ousterhout, 6 -2 1 . Philadelphia: Pennsylvania
Üniversitesi Arkeoloji ve Antropoloji Müzesi, 2007.
354
SEÇiLMiŞ KAYNAKÇA
Fetvacı, Emine, "The Production of the Şehname-i Selim lj:an", Muqamas 26 (2009), 263-315.
Fisher, Alan, "Süleyman and His Sons", Soliman le Magnjfique et son Temps, ed. Gilles
Veinstein, 1 1 7-124. Paris: Documentation Française, 1992 .
Fisher, Alan W. ve Carol Garrett Fisher, "A Note on the Location of the Royal Ottoman
Painting Ateliers", Muqamas 3 (1985), 1 1 8-20.
Fisher, Carol Garrett, "The Pictorial Cycle of the Siyer-i Nebi: A Late Sixteenth Century Ma
nuscript of the Life of Muhammad", doktora tezi, Michigan EyaJet Üniversitesi, 198 1 .
Fleischer, Cornell, "Ancient Wisdom and New Sciences: Prophecies at the Ottoman Court
in the Fifteenth and Early Sixteenth Centuries", Fa/nama: The Book qf Omens, ed.
Serpil Bağcı'yla birlikte Massumeh Farhad, 231-243. Washington, D.C.: Arthur M.
Sackler Galerisi, Smithsonian Institution, 2009.
Fleischer, Cornell, "Between the Lines: Realities of Seribal Life in the Sixteenth Century",
Studies in Ottoman History in Honor qf Prqfessor V. L. Menage, ed. C. Imber ve C.
Heywood, 45-61 . istanbul: Isis Press, 1 994.
Fleischer, Cornell, Bureaucrat and !n telleetual in the Ottoman Empire: the Histon'an Mus
tqfa Ali, Princeton, N.J.: Princeton University Press, 1986.
Fleischer, Cornell, "The Lawgiver as Messiah: The Making of the Imperial Image in the
Reign of Süleyman", Soliman le Magnjfique et son Temps, ed. Gilles Veinstein, 1 59-
77. Paris: Documentation Française, 1992 .
Fleischer, Cornell, "Mahdi and Millennium: Messianic Dimensions i n the Development
of Ottoman Imperial Ideology", The Great Ottoman-Turkish Civilization, ed. Kemal
Çiçek, 42-54. Ankara: Yeni Türkiye, 2000.
Fleischer, Cornell, "Shadows of Shadows: prophecy in Politics in 1 530's Istanbul", !den
tity and Identity Formation in the Ottoman World: A Volume qf Essays in Honor
qf Norman !tzkowitz, ed. Baki Tezcan ve Karl K. Barbir, 51 -62 . Madison, Wiscon
sin: Wisconsin Üniversitesi Türk Araştırmaları Merkezi ve University of Wisconsin
Press, 2007.
Froom, Aimee, "A Muraqqa' for the Ottoman Sultan Murad III (r. 1574-1 595) , Österreic
hisches Nationalbibliothek Codex Mixtus 3 1 3", doktora tezi, New York üniversitesi,
200 1 .
GaziUI, (giriş bölümü ve notlarla birlikte çeviren Tobias Mayer) Letter to a disciple,
Ayyuha'l-walad, Cambridge: islam Metinleri Derneği, 2005.
Gelibolulu Mustafa Ali (Ali öztekin, ed.) , Cdmi'u'l-Buhur der Mecdlis-i Sur, Ankara: Türk
Tarih Kurumu Basımevi, 1996.
Geli, Alfred, Art and Agency: An Anthropological Theory, Oxford ve New York: Ciarendon
Press, 1998.
Giovio, Paolo, [Elogia virorum bellica virtute illustrium] Pauli Iouii Nouocomensis Nuce
rini Elogia Virorum bellica virtute illustrium, Basel: Petri Pernae, 1 575.
Gökyay, Orhan Şaik, "Bir Saltanat Düğünü", Topkapı Sarayı Müzesi Yıllık 1 ( 1986) , 2 1 -56.
Görkay, Zeynep Yürekli, Architecture and Hagiography in the Ottoman Empire: The Poli
tics qfBektashi Shrines in the Classical Age, Aldershot, Hants, ingiltere; Burlington,
VT: Ashgate, 201 ı .
355
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Grabar, Oleg ve Sheila Blair, Epic Images and Contemporary History: The Illustrations if
the Great Mongol Shahnama, Chicago ve Londra: University of Chicago Press, 1980.
Grayson, A.K. , "Eunuchs in Power: their Role in the Assyrian Bureaucracy", Vom Al
ten Orient zum Alten Testament, ed. M. Dietrich ve O. Lorentz, 85-98. Kevealer ve
Neukirchen-Vluyn, 1995.
Greenblatt, Stephen, Renaissance SelfFashioningftom More to Shakespeare, Chicago ve
Londra: University of Chicago Press 1980.
Griswold, William, Great Anato/ian Rebellion, Berlin: Klaus Schwarz Verlag, 1983.
Grosrichard, Alain, Structure du Serail· La Fiction du Despotisme Asiatique dans
l'Occident Classique, Paris: Seuil, 1979.
Gündoğdu, Cengiz, Bir Türk MutasavvJfi: Abdülmecid Sivas[ (1563-1639): Hayatı, Eser
leri ve Tasavvifi Görüşleri, Ankara: T.C. Kültür Bakanlığı, 2000.
Hagen, Gottfried, "Legitimacy and World Order", Legitimizing the Order: The Ottoman
Rhetoric q[State Power, ed. Hakan T. Karateke ve Maurus Reinkowski, 55-84. Lei
den ve Bostan: Brill, 2005.
Hamadeh, Shirine, The City's Pleasures: Istanbul in the Eighteenth Century, Seattle: Uni
versity of Washington Press, 2007.
Hammer, Joseph von, Histoire de L'Empire Ottoman, c. 1-1 1 . Paris: Bellizard, Barthes,
Dufour & Lowell, 1 835-1 843.
Harrison, Robert Pogue, The Dominion ifthe Dead, Chicago: University of Chicago Press,
2003.
Hathaway, Jane, Beshir Agha: ChiifEunuch if the Ottoman Imperial Harem, Oxford: One
World, 2005.
Hathaway, Jane, "The Wealth and Influence of an Exiled Ottoman Eunuch in Egypt: The
Waqf Inventory of Abbas Agha", journal if the Economic and Social History if the
Orient, c. 37 no. 4 (1994), 293-31 7.
Hierosolimitano, Domenico, Domenico 's Istanbul, giriş ve yorumla birlikte çeviren Micha
el Austin, ed. Geoffrey Lewis. E.J.W. Gibb Memorial Trust: ingiltere, 200 1 .
Howard, Douglas, "Genre and myth i n the Ottoman advice for kings literature", The Ear{y
Modern Ottomans: Remapping the Empire, ed. Virginia Aksan ve Daniel Goffman,
137-66. Cambridge ve New York: Cambridge University Press, 2007.
Howard, Douglas, "Ottoman Historiography and the Literature of 'Decline' of the Sixte
enth and Seventeenth Centu r ies , Journa/ ifAsian History 22, 1 (1988) , 52-77.
"
356
SEÇiLMiŞ KAYNAKÇA
inalcık, Halil, "The Rise of Ottoman Historiography", Histoncal Writing on the Peoples Q/
Asia: Historians Q/the Middle East, ed. Bemard Lewis ve P. M. Holt, 1 52-167. Lond
ra, New York, Toronto: Oxford University Press, 1962 .
inalcık, Halil, "State, Sovereignty and Law during the reign of Süleyman", Süleyman the
Second and His Time, ed. Halil İnalcık ve Cemal Kafadar, 229-48. istanbul: Isis
Press, 1993.
inalcık, Halil, Şair ve Patron: Patrimoniyal Devlet ve Sanat Üzerinde Sosyolqjik Bir İnce
leme, Ankara: Doğu-Batı, 2003.
inalcık, Halil ve Cemal Kafadar, eds. Süleyman the Second and His Time, Istanbul: !sis
Press, 1993.
inalcık, Halil ve Donald Quataert, ed. An Economic and Social History Q/ the Ottoman
Empire, 2 cilt. Cambridge: Cambridge University Press, 1994.
ipekten, Haluk, Divan Edebiyatmda Edebi Muhitler. istanbul: Milli Eğitim Bakanlığı, 1996.
Jardine, Lisa ve Jerry Brotton, Global Interests: Renaissance Art Between East and West,
Londra: Reaktion Books, 2000.
Kafadar, Cemal, Between Two Worlds: The Construction Q/ the Ottoman State, Berkeley:
University of California Press, 1995.
Kafadar, Cemal, "The Myth of the Golden Age: Ottoman Histarical Consciousness in the
post-Süleymanic Era", Süleyman the Second and His Time, ed. Halil İnalcık ve Cemal
Kafadar, 37-48. istanbul: !sis Press, 1993.
Kafadar, Cemal, "The Ottomans and Europe", Handbook Q/ European History, ed. T. A.
Brady, H. A. Oberman ve J. D. Tracy, 589-637. Leiden: Brill, 1994-95.
Kafadar, Cemal, "The Question of Ottoman Decline", Harvard Mıddle Eastern and Islamic
Review 4, 1-2 (1997-98) , 30-75.
Kafadar, Cemal, "A Rome of One's Own: Reflections on Cultural Geography and Identity
in the lands of Rum", Muqarnas 24 (2007), 7-25.
Kangal, Selmin, ed. , The Sultan 's Portrait: Picturing the House Q/ Osman, istanbul: iş
Bankası, 2000.
Karamustafa, Ahmet T. , Vabidr's Menakıb-ı Hvoca-i Cihan ve Netrce-i Can, Doğu Dillerinin
ve Edebiyatlarının Kaynakları dizisi 1 7. Cambridge, Mass.: Harvard üniversitesi Ya
kındoğu Dilleri ve Uygarlıkları Bölümü, 1993.
Karatay, Fehmi Edhem, Topkapı Müzesi Kütüphanesi Arapça Yazmalar Kata/oğu, 4 cilt.
istanbul: Topkapı Sarayı Müzesi Yayınları, 1961 .
Karatay, Fehmi Edhem, Topkapı Müzesi Kütüphanesi Farsça Yazmalar Kata/oğu. istan
bul: Topkapı Sarayı Müzesi Yayınları, 1961.
Karatay, Fehmi Edhem, Topkapı Müzesi Kütüphanesi Türkçe Yazmalar Kata/oğu, 2 cilt.
istanbul: Topkapı Sarayı Müzesi Yayınları, 1961-62.
Karatay, Fehmi Edhem ve Ivan Stchoukine, Les Manuscrits Orientaux Illustris de la
bibliothique de l'universiti de Stamboul. Editions Boccard: Paris, 1933.
Karateke, Hakan T. , "Opium for the Subjects? Religiosity as a Legitimizing Factor for the
Ottoman Sultan", Legitimizing the Order.· The Ottoman Rhetoric Q/State Power, ed.
Hakan T. Karateke ve Maurus Reinkowski, 1 1 1-129. Leiden ve Boston: Brill, 2005.
357
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Karateke, Hakan T. ve Maurus Reinkowski, ed. , Legitimizing the order: the Ottoman
rhetoric qfstate power, Leiden; Boston: B rili, 2005.
Kaufmann, Thomas DaCosta, Court, Cloister and City: The Art and Culture qfCentral Eu
rope, 1450-1800, Chicago ve Londra: University of Chicago Press, 1995.
Kim, Sooyong, "Minding the Shop: Zati and the Making of Ottoman Poetry in the First
Half of the Sixteenth Century", doktora tezi, Chicago üniversitesi, 2005.
Kopytoff, Igor, "The Cultural Biography of Things: Commoditization as a Process", Appa
durai, The Social Life qfThings, 64-9 1 .
Kunt, Metin, "Sultan, Dynasty, and State i n the Ottoman Empire", Medieval History jour
na/ 6, 2 (2003) , 2 1 7-30.
Kunt, Metin ve Christine Woodhead, ed. Süleyman the Magnjficent and his age: the Otto
man Empire in the ear{y modern world, Londra; New York: Longman, 1995.
Kuru, Selim, "A Sixteenth Century Scholar: Deli Birader and his Dafi ü'l-gumüm ve rafi
ü'l-humüm", Ph.D. diss., Harvard University, 2000.
Külekçi, Numan, "Ganizade Nadiri", doktora tezi, Erzurum Atatürk üniversitesi, 1985.
Kütükoğlu, Bekir, "Şehnameci Lokman", Prqf Dr. Bekir Kütükoğlu'na Armağan, ed. Mü
bahat S. Kütükoğlu, 39-48. istanbul 199 1 .
Kütükoğlu, Mübahat S . , ed., Prqf Dr. Bekir Kütükoğlu 'na Armağan, Istanbul: Edebiyat
Fakültesi Basımevi, 199 1 .
Lambton, Ann K . S . , "Quis custodiet custodes: Some reflections o n the Persian Theory of
Government I", Studia Islamica 5 (1956), 1 25-48.
Lebelski, George, "A True Description of the Magnificall Tryumphes and Pastimes, rep
resented at Constantinople", Metin And, A History qf Popu/ar Entertainment and
Theatre in Turkey, 1 1 8-30. Ankara: Forum, 1963-64.
Lentz, Thomas W. ve Glenn D. Lowry, Timur and the Prince{y Vision: Persian Art and
Culture in the Fjfteenth Century. Los Angeles ve Washington, D.C. : Smithsonian
Institution Press, Los Angeles ili Sanat Müzesi ve Arthur M . Sackler Galerisi,
1989.
Lewis, Bemard ve P. M . Holt, eds. Historical Writing on the Peoples qfAsia: Historians qf
the Middle East, Londra: Oxford University Press, 1962.
Lowry, Heath, The Nature qf the Ear{y Ottoman State, Albany: State University of New
York Press, 2003.
Mahir, Banu, "XVI. Yüzyıl Osmanlı Nakkaşhanesinde Murakka Yapımcılığı", Uluslararası
Sanat Tarihi Sempozyumu: Prqf Dr. Gönül Öney'e Armağan, 401-417. İzmir: Ege
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü, 2002 .
Mahir, Banu, "A Group of 1 7'h century paintings used for picture recitation", Turkish Art:
Proceedings qf the Tenth International Congress qf Turkish Art, 443-56. Cenevre:
Max van Berehem Vakfı, 1999.
Mair, Victor H., Painting and Performance: Chinese Picture Recitation and !ts Indian
Genesis. Honolulu: University of Hawaii Press, 1989.
Marmon, Shaun, Eunuchs and Sacred Boundanes in Islamic Society, New York ve Oxford:
Oxford University Press, 1995.
358
SEÇiLMiŞ KAYNAKÇA
Maroth, Miklos, "The Library of Sultan Bayezid II", Irano-Turkic Cu/tura! Contacts qf the
Eleventh to the Seventeenth Centuries, ed. Eva Jeremias, 1 1 1-132. ibni Sina Ortadoğu
Araştırmaları Enstitüsü, 2003.
Martin, B. G., "A Short History of the Khalwati order of Dervishes", Scholars, Saints and
Sl!fis: Muslim Religious Institutions in the Middle East since 1500, ed. Nikki R. Ked
die, 2 75 -305. University of California Press: Berkeley, 1978.
Martin, John Jeffries, "The Myth of Renaissance Individualism", A Companian to the
Worlds qf the Renaıssance, ed. Guido Ruggiero, 208-23. Oxford: Blackwell Publis
hing, 2002 .
Meisami, Julie Scott, Medieval Persian Court Poetry, Princeton, N.J.: Princeton University
Press, 1987.
Meisami, Julie Scott ve Paul Starkey, ed., Encyclopedia qfArabic Literature, Londra, New
York: Routledge, 1998.
Menage, V. L., "The Beginnings of Ottoman Historiography", Hıstorical Writing on the
Peoples qfAsia: Historians qfthe Middle East, ed. Bemard Lewis ve P. M. Holt, 1 68-
1 79. Londra, New York, Toronto: Oxford University Press, 1962 .
Menage, V. L., "Some Notes o n the Devshirme", Bul/etin qf the School qf Oriental and
/ifrican Studies 29. 1 (1966), 64-78.
Meriç, Rıfkı Melül, Türk Nakış San 'atı Tarihi Araştırmaları, Ankara: Ankara Üniversitesi
ilahiyat Fakültesi Türk ve islam San'atları Tarihi Enstitüsü Yayınları, 1953.
Miller, Barnette, The Palace School qfMuhammad the Conqueror, Cambridge, Mass. : Har
vard University Press, 194 1 .
Milstein, Rachel ve Karin Ruhrdanz ve Barbara Schmitz, Stories qf the Prophets: Illust
rated Manuscripts q[Qısas al -Anb{ya, Costa Mesa, Calif.: Mazda Publishers, 1999.
Milstein, Rachel, Miniature Painting in Ottoman Baghdad, Costa Mesa, Calif. : Mazda
Publishers, 1999.
Minorsky, Vladimir, Chester Beatty Library: A Catalogue qf the Turkish Manuscripts and
Miniatures, Dublin: Hodges ve Figgis, 1958.
Mitchell, Colin P. , The Practice qfPolitics in Sqfavid Iran: Power, Religion and Rhetoric,
Londra ve New York: I.B. Tauris, 2009.
Murphey, Rhoads, Exploring Ottoman Sovereignty: Tradition, Image and Practice in the
Ottoman Imperial Household, Londra ve New York: Continuum, 2008.
Müller-Wiener, Wolfgang. Bildlexicon zur Topographie Istanbuls, Tübingen: Ernst Was
muth, 1977.
Naima, Mustafa, Tarih-iNarma: raviatü 'l-Hüseynfıhulasat-ı ahbar-ı 'l-hijfikeyn, istanbul:
Matbaa-yi Amire, 1 864-1866.
Nanda, Serena, Neither Man nor Woman: The Hjfras qfIndia, Belmont, Calif. : Wadsworth
Publishing, 1990.
Nayır, Zeynep, Osmanlı Mimarlığında Sultan Ahmet Küll{yesi ve Sonrası (1609-90), is
tanbul: İTÜ Mimarlık Fakültesi Baskı Atölyesi, 1975.
Necipoğlu, Gülru, The Age q[Sinan: Architectural Culture in the Ottoman Empire, Prince
ton, N.J.: Princeton University Press, 2005.
359
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Necipoğlu, Gülru, Architecture, Ceremonial and Power: The Topkapı Palace in the Fjf
teenth and Sixteenth Centuries. New York, Cambridge, Mass. ve Londra: Mimarlık
Tarihi Kurumu ve MIT Press, 199 1 .
Necipoğlu, Gülru, "The Dome o f the Rock a s Palimpsest: 'Abd al-Malik's Grand Narrative
and Sultan Süleyman's Glosses", Muqarnas 25 (2008) , 1 7-105.
Necipoğlu, Gülru, "L'idee de decor dans !es regimes de visualite islamiques", Purs dicors?
Arts de /'Islam, regards du X!Xe siecle. Collections des Arts Dicoratjfs, ed. Remi
Labrusse, 10-23. Paris: Arts ctecoratifs, Musee du Louvre, 2007.
Necipoğlu, Gülru, "A �anün for the State, a Canon for the Arts: Conceptualizing the Cias
sical Synthesis of Ottoman Art and Architecture", Veinstein, Soliman le magnjfique
et son temps, 195-216.
Necipoğlu, Gülru, "A Period of Transition: Portraits o f Selim II", "Prince Selim practicing
the royal sport of archery", "Prince Selim 'the sot' holding a wine cup" ve "Musical
gathering at the court of Prince Selim", Kangal, The Sultan 's Portrait, kat. no. 3 1 . 1 ;
3 1 . 2 ; 32 , 202-3; 222-3; 226; 227.
Necipoğlu, Gülru, ed. Sinan 's Autobiographies: Five Sixteenth-Century Texts, giriş notla
rıyla ve eleştirel notlarla birlikte çeviren ve yayıma hazırlayan Howard Crane ve Esra
Akın, Leiden, Boston: Brill, 2006.
Necipoğlu, Gülru, "Sources, Themes, and Cultural Implications of Sinan's Autobiograp
hies", Sinan 's Autobiographies: A Critica! Edition Q/ Five Sixteenth-Century Texts,
eleştirel notlarla birlikte çeviren Howard Crane ve Esra Akın, önsözle birlikte yayıma
hazırlayan Gülru Necipoğlu, vii-xvi. Leiden, Boston: Brill, 2006.
Necipoğlu, Gülru, "Süleyman the Magnificent and the Representation of Power in the Con
text of Ottoman-Hapsburg-Papal Rivalry", Art Bul/etin 71/3 (Eylül 1989) , 401-27.
Necipoğlu, Gülru, "Word and Image: The Serial Portraits of Ottoman Sultans in Compara
tive Perspective", Kangal, The Sultan 's Portrait, 22-61 .
Neumann, Christoph, "Üç tarz-ı mütalaa: Yeniçağ Osmanlı Dünyası'nda kitap yazmak ve
okumak", Tarih ve Toplum Yeni Yaklaşımlar ı (İlkbahar 2005), 51 -76.
Niyazioğlu, Aslı, "Ottoman Sufi sheikhs between this world ve the hereafter: a study of
Nev'Izade Atayi's ( 1 583-1635) biographical dictionary", doktora tezi, Harvard üni
versitesi, 2003.
Nizarni Aruzi, The Chahö.r Maqa.la (Four Discourses), çev. E.G. Browne, Hertford: Austin
and Sons, 1899.
Orhonlu, Cengiz, "Derviş Abdullah'ın Darüssaade Ağaları Hakkında bir Eseri: Risale-i
teberdariye fi Ahval-i Daru's-saade", İsmail Hakkı Uzunçarşı!z:ya Armağan, 225-49.
Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1976.
öz, Tahsin, "Topkapı Sarayı Müzesinde Yemen Fatihi Sinan Paşa Arşivi", Belleten 37
(1973), 171-93.
Özcan, Abdülkadir, "Fatih'in Teşkilat Kanunnamesi ve Nizam-ı Alem için Kardeş Katli
Meselesi", Tarih Dergisi 33 (1982), 7-56.
Padgett, John F. ve Christopher K. Ansell, "Robust Action and the Rise of the Medici,
1400-1434", American journal Q/Sociology 98/6 (Mayıs 1993) , 1 259-1319.
360
SEÇiLMiŞ KAYNAKÇA
36 1
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Roxburgh, David J., Prifaclng the Image: the writing çf art history in sixteenth century
Iran. Bri!l: Leiden ve Boston, 200 1 .
Roxburgh, David J., "The Study o f Painting and the Arts o f the Book", Muqarnas 1 7
(2000) , 1-16.
Roxburgh, David J., ed., Turks: a journey çfa Thousand Years. Londra, New York: Kraliyet
Sanatlar Akademisi ve Harry N. Abrams, 2005.
Schmidt, Jan, "The Egri Campaign of 1 596; Military History and the Problem of Sources",
Wiener ZeitschrjftJ!ur die Kunde des Morgenlandes, 13 (1985), 1 25-144.
Schmitz, Barbara, et. al. Islamic and Indian Manuscripts and Paintings in the Pierpont
Morgan Library. New York: The Pierpont Morgan Kütüphanesi, 1997.
Selanik! Mustafa Efendi, Tarih-i Seldnikf, 2 cilt. ed. Mehmet ipşirli. istanbul: Edebiyat
Fakültesi Basımevi, 1989.
Seyller, John William, Workshop and Patran in Mughal india: the Freer Ramqyana and
other illustrated manuscripts çf'Abd al-Rahrm. Zürih ve Washington, D.C. : Artibus
Asiae Publishers ve Rietberg Müzesi işbirliğiyle the Freer Sanat Galerisi, Smithsoni
an Institution, 1999.
Simpson, Marianna Shreve , "The Making of Manuscripts and the Workings of the Ki
tabkhana in Safavid Iran", The Artist's Workshop, ed. Peter M. Lukehart, 105-2 1 .
Washington, D.C.: Ulusal Sanat Galerisi, 1993.
Simpson, Marianna Shreve ve Massumeh Farhad, Sultan Ihrahim Mirza 's Hqft Awrang:
A Princely Manuscriptfrom Sixteenth-Century Iran. New Haven: Yale University
Press, 1997.
Sims, Eleanor, "The Turks and Illustrated histarical texts", Fjfth International Congress çf
Turkish Art, ed. Geza Feher, 747-72 . Budapeşte: Akademiai Kiado, 1978.
Spagni, E, "Una Sultana Veneziana", Nuovo Archivio Veneto 19 (1900), 241-348.
Stchoukine, Ivan, La peinture Turque d'apres les manuscrits illustres, 2 cilt. Paris: Editi
ons Boccard, 1966-71 .
Subtelny, Maria E., '"Alı Shrr Nava'I: Bakhshr and Beg", Eucharisterion: Essays Presented
to Ome!fan Pritsak on his Sixtieth Birthday by his Colleagues and Students, ed. Ihor
sevcenko ve Frank E. Sysyn, 797-807. Cambridge, Mass.: Ukrayna Araştırma Ensti
tüsü, Harvard üniversitesi, 1980.
Subtelny, Maria E., Le Monde est un jardin: Aspects de l'Histoire Culturelle de l'Iran
Medzlval. Paris: Association Pour L'Avancement des Etudes Iraniennes, 2002 .
Subtelny, Maria E., Timurids in Transition: Turko-Persian Politics and Acculturation in
Medieval iran. Leiden: Brill, 2007.
Suudi Mehmed Efendi, The Book çfFeliclty. Barcelona: M. Moleiro Editor, 2007.
Süreyya, Mehmed, Siclll-i Osmanf, ed. Nuri Akbayar, Osmanlıcadan transkripsiyonu ya
pan Seyit Ali Kahraman. istanbul: Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı ve
Kültür Bakanlığı, 1996.
Şahin, İbrahim Kaya, "In the Service of the Ottoman Empire: Celalzade Mustafa (ca.
1490-1 567) , Bureaucrat and Historian", doktora tezi, Chicago üniversitesi, 2007.
362
SEÇiLMiŞ KAYNAKÇA
Şenocak, Lucienne Thys. Ottoman Women Bui/ders: The Architectural Patranage qfHa
dice Turhan Sultan. Burlington, VT. : Ashgate, 2006.
Tanındı, Zeren, " 13-14. Yüzyılda Yazılmış Kur'an'ların Kanuni Döneminde Yenilenmesi",
Topkapı Sarayı Yıllik 1 (1986) , 140-52.
Tanındı, Zeren, "Bibliophile Aghas (Eunuchs) at Topkapı Saray", Muqarnas 2 1 (2004) ,
333-43.
Tanındı, Zeren, "Cat. no. 286: Futübat-ıjamıla (Admirable Conquests) ", Turks: A journey
qf a Thousand Years, 600-1600, ed. David J. Roxburgh, 449. Londra: Kraliyet Sa
natlar Akademisi, 2005.
Tanındı, Zeren, "Manuscript Production in the Ottoman Palace workshop", Manuscripts qf
the Middle East 5 (1990-9 1), 67-98.
Tanındı, Zeren, "The Manuscripts Bestowed as Pious Endowments by Rüstem Paşa, the
Grand Vizier of Süleyman the Magnifıcent", Veinstein, Soliman le magnjftque, 265-77.
Tanındı, Zeren, "Osmanlı Yönetimindeki Eyaletlerde Kitap Sanatı", Papers Submitted to
International Symposium on Ottoman Heritage in the Middle East, c. II, ed. Şebnem
Ereebeci ve Aysu Şimşek-Canpolat, 501-8. Atatürk Kültür Merkezi: Ankara, 2001 .
Tanındı, Zeren, Siyer-i Nebi: islam Tasvir Sanatında Hz. Muhammed'in Hayatı. istanbul:
Hürriyet Vakfı Yayınları, 1984.
Tanındı, Zere n, "Transformation of Words to Images: Portraits of Ottoman Courtiers in the
Diwans of Baki and Nadiri." Res 43 (Spring 2003) : 131-45.
Tanındı, Zeren, Türk Minyatür Sanatı. Ankara: Türkiye iş Bankası, 1996.
Temgrutl, Ebu'I-Hasan Ali ben Muhammed, En-Nqfhat el-Miskiyafi-s-sjfarat et-Tourkiya:
Relation d'une arnbassade Morocaine en Turquie 1589-1591, çeviren ve notlayan
Henry de Castries. Paris: P. Geuthner, 1 929.
Terzioğlu, Derin, "The Imperial Circumcision Festival of 1582: An Interpretation", Muqar
nas 1 2 (1995), 84-100.
Tezcan, Baki, "Dispelling the Darkness: The Politics of Race in the Early Seventeenth-cen
tury Ottoman Empire in the Light of the Life and Work of Mullah Ali", Identity and
Identity Formatfon in the Ottoman World: A Volume qfEssays in Honor qfNorman
Itzkowitz, ed. Baki Tezcan ve Karl K. Barbir, 73-95. Madison, Wisconsin: Wisconsin
Üniversitesi Türk Araştırmaları Merkezi ve University of Wisconsin Press, 2007.
Tezcan, Baki, "The Multiple Faces of the One: The Invocation Seetion of Ottoman literary
Introductions as a Locus for the Central Argument of the Text", Middle Eastern Lite
ratures, 1211 (Nisan 2009) , 27-41 .
Tezcan, Baki, "The Politics of early-modern Ottoman historiography", The Ear{y Modern
Ottomans: Remapping the Empire, ed. Virginia H. Aksan ve Daniel Goffman, 167-
98. Cambridge ve New York: Cambridge University Press, 2007.
Tezcan, Baki, The Second Ottoman Empire: Political and Social Tranşformation in the
Ear{y Modem World. New York: Cambridge University Press, 2010.
Tezcan, Baki ve Karl K. Barbir, Identity and identityJormation in the Ottoman world: a
volume qfessays in honor q/Norman Itzkowitz. Madison, Wis. : Wisconsin Üniversi
tesi Türk Araştırmaları Merkezi ve University of Wisconsin Press, 2007.
363
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
364
SEÇiLMiŞ KAYNAKÇA
Winter, Irene, "The Affective Properties of Styles: An Inquiry into Analytical Process and
the Inscription of Meaning in Art History", Picturing Science Producing Art, ed.
Caroline A. Jones ve Peter Galison, 55-77. New York ve Londra: Routledge, 1998.
Wood, Barry D., "The Shahna:ma-i Isma'il: Art and Cultural Memory in Sixteenth-Century
Iran", doktora tezi, Harvard üniversitesi, 2002
Woodhead, Christine, "An Experiment in Official Historiography: The Post of Şehnameci
in the Ottoman Empire, c. 1 555-1605", Wiener ZeitschrjftJür die Kunde des Morgen
landes 75 (1983), 157-182.
Woodhead, Christine, "From Seribe to Litterateur: The Career of a Sixteenth-Century Ot
toman Katib", Bul/etin qfthe British SocietyJor Middle Eastern Studies 911 (1982),
55-74.
Woodhead, Christine, "Murad III and the Historians", Legitimizing the Order: The Otto
man Rhetoric qf State Power, ed. Hakan Karateke ve Maurus Reinkowski, 85-98.
Leiden ve Boston: Brill, 2005.
Woodhead, Christine, "Taliqizade Mehmed", http://www.ottomanhistorians.com/databa
se/html!mehmed_en.html (Ağustos 2005) .
Woodhead, Christine, Ta'lr�r-zade 's Şehname-i hümqyün: a history qfthe Ottoman campa
ign into Hungary, 1593-94. Berlin: Klaus Schwarz Verlag, 1983.
Yavuz, Hulusi, "İslam Sanatları Bakımından Rumuzi'nin Fütüh-ı Yemeni", Marmara Üni
versitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi 4 (1986) , 53-65.
Yazıcı, Tahsin, ed. Mendkzb-z İbrahim Gülşeni/Muhyi-yi Gülşeni (Ankara: TTKB, 1982)
Yılmaz , Hüseyin, "The Sultan and the Sultanate: Envisioning Rulership in the Age of Sü
leyman the Lawgiver (1520-1 566)", doktora tezi, Harvard Üniversitesi, 2005
Yurdaydın, Hüseyin G., "Matrakçı Nasuh'un Hayatı ve Eserleri ile ilgili Yeni Bilgiler",
Belleten 29 (1965), 329-54.
Yurdaydın, Hüseyin G., "Sigetvarnameler", ilahiyat Fakültesi Dergisi 211 (1952), 124-136.
Zernüci, Burhaneddin, (özgün çeviri G.E. von Grunebaum & Theodora M. Abel; önsöz
Hamza Yusuf) , Instruction qfthe student: the method qflearning, Chicago: Starlatch
Press, 2003.
365
D İZİN
367
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
368
DiZiN
369
SARAYlN iMGELERi - OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
370
DiZiN
37 1
SARAYlN iMGELERi - OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
372
DiZiN
373
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
374
DiZiN
375
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
187, 275, 277, 282, 284, 288, 295; nişancı, 57, 1 1 1 , 162-164, 248, 251 , 252
Sokollu Mehmed Paşa, 142; Şehndme-i Nişancı, Koca, 82 , 163
Al-i Osman, 228; Şehndme-i Selim Han, nizam-ı alem, 25, 1 19, 1 20, 137, 139, 274
255, 2 6 1 ; Tarih-ifeth-i Yemen, 277, 282; Nizaml: iskenderndme, 75; Hamse, 47, 49,
Zqferndme-i hazret-i Sultan Murad, SO, 58, 62 , 8 1 , 83, 25� 276, 305
238; Zigetvar seferi, 1 7 1 Nuh (Eski Ahit) , 208, 2 1 4 , 215, 2 19, 225
mücellitler, 38, 92, 9 3 , 108, 1 1 0, 1 1 3, Nurbanu Sultan: çekişmeler, 231-232;
1 1 7n55 Gencine-ifith-i Gence, 2 1 2 ; Mehmed
Mücmelü 't-Tomar, 103, 288 Ağa, 239-240, 263; Osmanlı sarayında
mülemma, 55-57, 89, 105, 1 78, 331 değişiklikler, 7 1 ; Sinan Paşa, 267, 274-
münnecimlik. Bkz. astroloji 275; Şehndme, 63
Münşeatü 's-seldtin, 162 Nusretndme, 206, 249, 253, 254, 256, 258,
Müntehab-z şjfa, 82 259, 260; cilt, 246, 247; gazaname
örneği, 244-45; Gazanfer Ağa, 98, 298,
Nadir! Divdn'ı, 3 1 2 -320, 3 1 3 , 32 1 , 326 301 , 32 7; Gencine-ifeth-i Gence, 265,
Nadir!, 31 2-320 267, 293, 296; hamilik kalıpları, 271 ;
nakkaşhane, 38, 92, 1 1 2 , 1 1 3, 1 1 8 incelik, 245; mektup, 162; Mjftdh-z
nakkaşlar ve minyatürler: Acem etkisi, 77; cjfrü'l-cdmi, 298; resim sayısı, 280;
"çarşı nakkaşları", 1 1 3n48; Fütuhdt-z Sinan Paşa, 2 76, 293, 296; Tarih-ifeth-i
cemz1e, 148; Gazanfer Ağa'nın hamiliği, Yemen, 2 9 1 ; yazmaların hazırlanışı, 1 1 3
328; Hünerndme, 1 78; kitap hazırlama, Nüzhetü'l-ahbdr der sifer-i Sigetvar, 68,
137; Şehndme-i Selzin Han, 1 74; 140, 148-164, 150, 152, 154, 155, 158,
Şemailndme, 188. Ayrıca bkz. kişi 159, 160, 167, 177, 1 8 1 , 1 9 1 , 193, 248,
adlarıyla girişler ve eserler 251
Nakşl, Ahmed, 314, 320, 32 1 , 328
Nakşibendl tarikatı, 2 76, 314, 315, 326 "Okumis Cadin", 61
Necipoğlu, Gülru: hanedan üslubu, 1 1 8; okuryazarlık, 62
kültürel kimlik oluşumu, 20n9; Osman (halife) , 2 2 1 -222
"Osmanlılaşma", 23-24; resimli yazma Osman Ağa, 54
hamileri, 94-95; siyasal çekişmeler, Osman I, 22
73; Sokollu'nun mimari hamiliği, 192; Osman II, 325, 346
Süleymanndme, 37-39; Şemailndme, Osman Paşa, Özdemiroğlu: dönüşümlü
188; yazmaların hazırlanışı, 1 1 2 ; sadrazamlık, 244; gazaname, 273;
Zübdetü 't-tevdrih, 2 1 2 , 2 1 4n23 Gazanfer Ağa, 301; Gürcistan Siferi,
Nesa'ih-i İskender, 1 75 268, 293; himaye, 9 1 ; Hünerndme, 1 78;
nesih yazı tarzı: Gürcistan Siferi, 268; Nusretndme, 258, 260, 260, 261, 262,
Hünerndme, 1 78; Mjftdh-z cjfrü'l-cdmi, 263, 264; resimli yazmaların hanedan
306, 322; Nusretndme, 246; Nüzhetü'l üslubu, 132, 1 3 4 ; Sinan Paşa, 275,
ahbdr der sifer-i Sigetvar, 1 53; Osmanlı 293; Şecdatndme, 1 2 6 , 131, 132, 270;
saray üslubu, 2 7, 32; özel koleksiyonlar, Tarih-iJeth-i Yemen, 277, 278, 281, 282;
8 1 ; Şecdatndme, 131 , 2 76 yazmaların hazırlanışı, 103, 126
nestalik yazı tarzı, 271 Osman, Nakkaş, 1 3 1 , 134, 267, 280, 320,
Neval, Ali Şir, 4 2 , 5 1 n 1 7, 81, 85, 312, 315, 325
320, 325 Osmanlı devletinin mekanikleşmesi, 244
Nigiirl, 68 Osmanlı görsel tarzı, 2 7, 1 20, 126, 133
376
DiZiN
Osmanlı hanedanı, 20, 22, 36, 39, 42, 43, padişah adaleti: Adalet Köşkü, 3, 3,
58, 70, 88, 98, 102 , 103, 107, 1 20, 140, 81, 283n 1 ; Fütılhdt-z cemi/e, 107;
162 , 169, 1 70, 185, 190, 1 9 1 , 193, 208, Hünername, 1 33-34; Il. Selim, 3,
213, 214, 2 1 6, 222, 227, 229, 287, 2 9 1 , 3, 5, 279; lll. Murad, 290n1 1 7; Lala
3 1 7, 330, 340, 343 Mustafa Paşa, 200; Mehmed Ağa, 149,
Osmanlı hükümdarlarına yakıştırılan 158-60, 164, 280; Nesa'ın-i İskender,
peygamber timsaH, 2 1 3-226, 237, 343 1 30; Osmanlı nizam-ı alemi, 80-8 1 ;
Osmanlı kimliği: askeri sınıf, 243; Gazanfer padişahın temsilcileri, 206; I. Süleyman,
Ağa, 297-98; Kafadar, 2 1 , 22, 43; kültür 269-75; Şehinşahname, 188; Şehname-i
üretimi, 2 1 -35, 43; resimli yazmaların Selım Han, 1 29-30; Zübdetü't-tevarzn,
rolü, 94-95, 103, 331 1 75
Osmanlı resimli tarihlerinin kökeni, 35-44 padişah ailesi: eğitim sistemi, 33;
Osmanlı saray üslubu, 2 7-32 , 1 78, 243, 297 gazaname, 192, 2 1 2-13, 2 1 5-16, 2 1 7,
Osmanlı sarayının hiyerarşik yapısı: 236-37; hadım ağalar, 2 1 ; hizmetçiler,
eleştirel söylemler, 24-25; gazaname, 49, 64, 209; iktidar değişiklikleri, 1 50,
296; hadım ağalar, 200, 203, 208, 2 1 3 ; 2 1 2 ; resimli tarih hamiliği, S, 2 10;
kitap kültürü, 4 3 ; Mehmed Ağa, 24 1 ; resimli tarihierin hedef kitlesi, 25, 33,
resimli yazmaların amacı, 1 37; resimli 35, 37; Sokollu Mehmed Paşa, 1 03, 188
yazmaların hazırlanışı, 32 , 35-38; sanat padişah ikonografisi bkz. Emperyal
hamiliği üzerindeki etkisi, 23; Sılrname, ikonografi
229-230, 232; yazma hamiliğindeki "padişah-ı manevi," 103, 1 10, 123, 136,
hedefler, 220 1 38, 146
Osmanlı tarih üslubu: atölyeler, 1 1 2 - 1 1 4 ; padişahın hükümranlığı, 6
Fütılhat-z cemi/e, 1 4 4 ; hanedan üslubu, padişahların cömertliği: Gazanfer Ağa,
1 1 6 - 1 3 4 ; himaye, 94-100; mülemma 243-44, 257; Hünername, 1 3 4 ; Mehmed
kalıbı, 1 78; Nüzhetü 'l-ahbdr der sifer-i Ağa, 149-50, 1 5 1 , 164, 1 78, 180-83;
Sigetvar, 1 53; Osmanlı sarayının Şehname-i Selz'm Han, 131; Sinan Paşa,
yapısı, 134-1 38; sanatçılar, 108-1 1 2 ; 225; Süleyman, 270-73, 2 75
Şecaatname, 271 ; Şemailname, 188; padişahların inzivaya çekilişi, 9, 25, 59,
tanım, 9 1 -94; yazarlar, 100-108; yazma 149, 151 , 158, 1 79, 187, 289n85
üretim süreci, 1 1 5-1 1 7 Payas, 192
Osmanlı yöneticileri arasında çekişmeler, Peç kalesi, 1 4 1 , 145
2 3 1 -232 Peçevi, İbrahim, 78n105, 141 -143, 1 53, 184,
Osmanlıca: emperyal koleksiyonun 261 n29, 284, 291
dolaşımı, 54-55; Hünername, 1 78; Pertevniyal Sultan, 61
III. Mehmed, 74-78; kitap hazırlama, Pharamond, 185
103-105; nesih yazı tarzı, 27; özel Pir Alaadin Aksaray!, 257
koleksiyonlar, 82, 84-85; özel Piyale Paşa, 60
kütüphaneler, 47, 78-79; resimli portre ressamlığı, 68, 185-191
yazmaların hedef kitlesi, 87-88; şiir, propaganda, resimli yazmaların rolü, 26,
5 1 n 1 7; Topkapı padişah hazinesi, 49, 77; 42, 236, 240, 264, 292, 295, 341
tercümeler, 38, 302-303
Raby, Julian, 188
ömer (halife) , 221-222 Rahimizade İbrahim Çavuş, 237-240, 265
Ramazanzade, 1 1 1 , 163
377
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
Receuil des lfffi'gies des Roys de France, 185 85; mühür, 31; Osmanlı devletinin
"Regina Legendo", 61 mekanikleşmesi, 244; Osmanlı resimli
Renda, Günsel, 94 tarihlerinin kökeni, 38-39; Osmanlı
Resaif ihvan el-Sifa, 82 sarayında sosyal hiyerarşi, 1 7-18;
resimli tarihierin dolaşımı: hazine Osmanlı sarayının hiyerarşisi, 342-344;
kütüphanesi, 49-52; II. Selim, 67-70; resimli tarihlerde sunulan timsal, 139;
III. Mehmed, 74-78; III. Murad, 70-74; resimli yazma hamileri, 95; resimli
kamudaki hedef kitle, 78-87; padişah yazmaların hazırlanışı, 15; Şemailname,
koleksiyonları, 63-67; saray kültürü, 57; yazma hamiliğindeki hedefleri, 330.
45-48; saraydaki hedef kitle, 52-63; Ayrıca bkz. kişi adlarıyla girişler
saraylılar, 87-89 Safeviler: Azerbaycan seferi, 237; gazaname
resimli yazma ticareti, 94, 95 yazmaları, 1 2 8 , 1 29, 1 3 1 , 133, 244;
resimli yazmaların hedef kitlesi: anlam himaye tabanının genişlemesi, 42, 43;
kazandırma, 18, 4 1 , 45-48; II. Selim, 67- himaye, 95, 1 3 1 , 137; ı. Süleyman,
70; III. Mehmed, 74-78; lll. Murad, 70-74; 332; İran yazmaları, 326n45; Mehmed
Osmanlı estetiği, 29, 38; Osmanlı kitap Ağa, 237-238; mektup edebiyatı,
kültürü, 87-89; özel hedef kitle olarak 1 69n39 ; Nusretndme, 244-245, 258-
padişahlar, 63-67; saray kitaplarının 261 ; Osmanlı saray üslubu, 24, 28, 29,
dolaşımı, 40, 45, 49-63; saraylılar, 87-89 32; Sinan Paşa, 293; Sokollu Mehmed
resmi saray tarihi, 57-63, 2 1 0 Paşa, 142, 1 75; sünnet töreni, 226; Şah
Reşahrit, 277 Tahmasp, 1 1 8 ; Şecdatndme, 270-2 7 1 ,
Reşideddin, 42 2 9 3 ; Şehndme-i Selim Han, 1 1 2-1 13,
Rum sultanı, 307 131; Topkapı padişah hazinesi, 49-50
Rumeli, 15, 83, 141, 1 74, 229, 291, 345 Safiye Sultan, 74, 231, 233, 275
Rumi halkı ve kültürü, 2 1 -2 2 , 1 18, 134, sanat teşkilatları, 108- 1 1 2
Rumi, Mevlana Celaleddin, 69, 8 1 , 254, 255, sancak-ı şerif, 289
257 sancak, 53, 57-59, 71
Rumuzi Mustafa, 2 74, 278, 2 78, 280, 281, saray yazmalarının önceki sahipleri, 53-54
282, 285, 286, 329 saraylılar, 53, 62 , 63, 68, 70, 74, 78-89, 92-
Rüstem Paşa, 38-39, 140, 1 4 1 94, 98, 100, 102, 104, 134, 136, 138,
140, 149, 1 70, 171, 184, 193, 197, 205,
Sadeddin, Hoca: Gazanfer Ağa, 75, 206, 2 1 6 , 240, 250, 259, 268, 27G 295, 298-
255, 264; Haçova Muharebesi, 319; 302 , 305, 320, 32-328, 331 , 332 , 344.
III. Mehmed, 74-75, 32 1 , 327; III. Ayrıca bkz. kişi adlarıyla girişler
Murad, 87, 302n l 1 ; Nadiri Divdn'ı, Sasaniler, 37, 332
316; Nusretndme, 206, 250-252 , 30 1 ; sebeb-i te'lif ve ba'is-i tasnif, 238, 265
Osmanlı sarayının siyaseti, 59; Osmanlı Selanik!, 200, 284, 2 9 1 , 345
saraylılarının kitapları, 85; Sinan Selçuklu hükümdarları, 2 2 1
Paşa, 275; Şehndme-i hümdyun, 288- Selim I: islam kültür gelenekleri, 35n49;
289; Tdcü't-tevdrih, 302; yazmaların imparatorluğun "Osmanlılaşma"sı, 22;
hazırlanışı, 102-103 kitap hazırlama, 108; Nusretndme, 257;
Sadi, 55, 8 1 , 83, 2 76 Osmanlı hükümdarlarına yakıştırılan
sadrazamlar: görev dönüşümü , 297- peygamber timsaH, 22 1 , 224; Osmanlı
298, 301 , 3 18n37; himaye tabanının resimli tarihlerini kökeni, 35; Topkapı
genişlemesi, 42-43; III. Murad, padişah hazinesi, 49;
378
DiZiN
Selim II, 69; adalet, 32; Gazanfer Ağa, Al-i Osman, 288; Şehname-i hümayun,
327; huzuruna çıkış, 99; hükümdarlık 233; Şehname-i Selim Han, 1 76-77;
dönemlerinin anlatılışı, 94-100; Talikizade, 289-96; Tarih-iJeth-i
Hünername, 177; ı. Süleyman'ın ölümü, Yemen, 277-87, 278, 281, 283, 285 ,
149-61 , 158, 159; iktidar geçişleri, 286, 287yazma hamiliğindeki hedefleri,
149-50, 156-64; imparatorluğun 330-3 1 ; yazmaların hazırlanışı, 140,
"Osmanlılaşma"sı, 22; lalalar, 59; 1 4 1 , 1 1 0; Zigetvar seferi, 1 7 1 ; Zübdetü't
Mehdi niteliğinde hükümdarlar, 3 4 1 ; tevarih, 2 1 2
Mehmed Ağa, 197; mimari hamiliği, Sipahizade Mehmed Efendi, 1 8 3
1 74-1 77; Nüzhetü'l-ahbdr der sifer-i Sivasi, Abdülmecid, 74
Sigetvar, 1 53; Osmanlı hükümdarlarının Siyavuş Paşa: Beylerbeyi Vakası, 83n l 1 7;
tasvirleri, 343; Osmanlı sarayında evliliği, 62n57; sadrazamlık, 239, 244,
iktidar değişiklikleri, 2 1 2 ; ölümü, 143; 292; Sinan Paşa, 287, 288, 234; sünnet
resimli yazmalar koleksiyonu, 67-69; düğünü, 224; surname-i hümayun,
resimli yazmaların hanedan üslubu, 224; Şehinşehname, 235; Şehname,
1 2 0 - 1 2 2 , 121; resimli yazmaların 63; Şemaı1name, 288; Zübdetü 't
hazırlanışı, 3, 15-18; saray kültürü, 4 1 ; tevarih,103, 208, 2 1 2
SokolluMehmed Paşa, 140, 149; şairleri Siyavuş, Mirahor, 102
himaye, 87; Şehname-i Selim Han, Siyer-i Nebi, 61. 71, 134, 135, 322
119, 1 7 7, 342-46; tahta çıkış töreni ve SokolluMehmed Paşa: askeri cesareti, 1 4 1 ;
iktidarı ele geçirişi, 159, 161-64, 172; aydın yönü, 183-84; edebi zevkleri,
Tarih-zJeth-i Yemen, 284, 329; Topkapı 78; evliliği, 142 , 149; Fütuhdt-z cemı1e,
padişah hazinesi, 5 1 ; Zqfername, 165, 148-153, 105; gazaname, 243; geçmişi
169 ve kariyeri, 141-143; geride bıraktığı
Selimiye Camii, 1 75, 328 izlenim, 192; hamiliğin etkisi, 4 1 ;
Selimname (Dresden) , 36 himaye tabanının genişlemesi, 42;
Selimname, 36 himaye, 68, 69, 139-14 1 , 166, 1 7 1 ;
Semerkandi, Abdürrezzak, 91 Hünername, 1 77-83, 135, 136; III. Murad,
Sencer, Sultan, 257 73, 74; kitap hazırlama, 94-100, 103;
Seyyid Battal, 56, 57 Lokman, 288; mühür, 144; Nusretname,
Seyyid Lokman bkz. Lokman, Seyyid 196(italik olması lazım) , 264; Nüzhetü'l
Sinan Paşa, Koca: biyografıler, 33; ahbdr der sifer-i Sigetvar, 149-65,
dönüşümlü sadrazamlık görevi, 244; 150, 152, 154, 155; Osmanlı sarayında
gazaname yazmaları, 245; Gencine-i iktidar değişiklikleri, 210-2 1 2 ; ölümü,
Jeth-i Gence, 267; geride bıraktığı 1 7 1 , 195, 203, 155, 24 1 , 244; "padişah-ı
izlenim, 295-296; hamiliğin etkisi, 4 1 ; manevi" izlenimi, 142, 1 53, 167, 1 8 1 ,
himaye tabanının genişlemesi, 42-43; 1 8 4 , 193; resimli tarihierin miktarı, 40;
himaye, 2 74-276; III. Mehmed, 58, 74; Sinan Paşa, 276, 295-96; Şehinşahname,
Lokman, 276, 287-89, 293, 295-96; 173, 207, 344; Şehname-i Al-i Osman,
Mehmed Ağa, 238-239; Nusretname, 287-288; Şehname-i Selim Han, 169-77;
263-64; özel yazma koleksiyonları, Şemailname, 184-1 9 1 ; ulemaya desteği,
78; sadrazam, 239; sadrazamlığı, 32 ; 183; yazma hamiliği, 193; yazma
serdarlığa tayin edilişi, 12; siyasal hamiliğindeki hedefleri, 330; yazmaların
kariyeri, 274-75; Surname-i hümayun, hazırlanışı, 105; Zqfername, 1 65-69,
289) ; sünnet düğünü, 234; Şehname-i 2 78; Zübdetü't-tevarih, 342-343
379
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
sosyal düzen ve istikrar: emperyal tarihierin 1 79, 332-346; "Osmanlı" görsel tarzı,
rolü, 133-3S; kitapların estetik 1 2 ; padişahın isteğiyle hazırlanışı, 49;
nitelikleri, 1 33-3S; "Osmanlılaşma", resim sayısı, 280; resim üslubu, 144;
341-342; resimli yazmaların amacı, Şehname-i Al-i Osman projesi, 36-38;
136; Surname,229-32. Ayrıca bkz. yapım kalitesi, 147-148
Osmanlı sarayının hiyerarşik yapısı sünnet, SO, 63, 73, 1 0S, 107, 226-237, 276,
sözlü canlandırma, 48 288, 30� 3 1 0, 333, 33� 338, 33� 343
Subtelny, Maria, 19 Sünnilik, 227, 233, 234, 248
suikastlar, 203, 204, 205, 208, 314n28, 344
Surname: eksik sayfalar, 228n49; Şah Sultan, 62
hazırlanışı, 108, 1 1 0; intizaml, 108; Şah u Geda, 326
Kur'an tilaveti, 126; Mehdi, 307; şairler ve şiir: Acem etkisi, 77; Baki, 297,
Mehmed Ağa, 98, 1 2 6 , 227, 237, 240, 302n 1 1 , 327; divanlar, 94; himaye,
24 1 ; Osmanlı edebi zevkleri, 328; 87-89; III. Mehmed'in edebi zevkleri,
Osmanlı hükümdarlarının tasvirleri, 7Sn9 1 ; IL Selim, 67-69; kitap hazırlama,
343; yazma hamiliğindeki hedefler, 330 100- 1 0 1 ; Osmanlıca, S 1 n 1 7. J!Yrıca bkz.
Süleyman (Eski Ahit} , 192, 22S kişi adlarıyla girişler
Süleyman Çelebi , 3S Şecaatname, 127, 128, 129, 130; hamilik
Süleyman I: Elogia Virorum bellica virtute kalıpları, 271 ; hazırlandığı tarih, 246;
illustrium, 189; Gazanfer Ağa, 327; resim sayısı, 2 78-282; yazmaların
Hünername, 180; imparatorluğun hazırlanışı, 1 14, 1 24-1 30, 133; Sinan
"Osmanlılaşma"sı, 22-23; islam Paşa, 293; tarif edilişi, 268-71
kültür gelenekleri, 3Sn49; Mjftah-z Şehinşahname-i Mehemmed Han, 104
cjfrü 'l-camf, 303; Nadir! Divan'!, 318; Şehinşahname-i Sultan Mehemmed, 7S, 77
oğluyla konuşması, 64, 6S; Osmanlı Şehinşahname, 30, 31, 201, 202, 203,
hükümdarlarına yakıştırılan peygamber 204, 205; Acem şiiri, 34S; gazaname,
timsali, 226; Osmanlı sarayında 272-273; Il. Selim'in tahta çıkışı,
iktidar değişiklikleri, 2 1 1 ; Osmanlı 127; Lokman, 289; Mehmed Ağa,
sarayının kültürel kimliği, 47; ölümü ve 200-2 1 3 , 240-24 1 ; Nusretname, 261 ;
sonrasındaki iktidar geçişi, 149, ı so, Osmanlı hükümdarlarının tasvirleri,
1S3-1S4, 154, 1 S6-1S7, 158, 159, 162, 342; Osmanlı sarayında değişiklikler,
1 63, 165, 166, 168, 1 69, 171; özel yazma 72; "Osmanlı" görsel tarzı, 27, 12;
koleksiyonları, 82; resimli yazmalarda Sinan Paşa, 287; sünnet düğünü, 236;
tasvir edilişi, 332-346; Sokollu Mehmed Şehinşahname, 12S; Tarih-ifeth-i
Paşa, 139-142, 149, 152, 1 S 4 ; sosyal Yemen, 2 78
değişim, 26-2 7; sünnet, 232, 339; Şehname (Firdevsl}, 33, 37, 8 1 , 83, 167, 2 76
şairleri himaye, 88, 9 7; Şemailname, Şehname (Firdevsl ) : Acem etkileri, 47,
186; tahta çıkışı, 333, 334; Topkapı 167; Büyük ilhanlı Şehnamesi, 92; nı.
padişah hazinesi, 49; Zqfername, 1 79; Mehmed, S8-S9; IL Selim, SO; kadın
Zigetvar seferi, 192; Zübdetü 't-tevarih, saraylılar, 63; kraliyet mecazları, 37nS6;
224 özel koleksiyonlar, 8 1 , 83, 276
Süleymaniye Camii, 38, 192, 328, 340, 3 4 1 şehname yazmaları, 1 2 2 , 167, 1 78, 246,
Süleymanname, 28, 29, 333, 335, 339; 2SS, 2S1 , 261 , 267, 292. Ayrıca bkz.
amacı, 38-39; Fütuhdt-z cemi/e, 143, kitap adlarıyla girişler
148; Hünername'yle karşılaştırma, Şehname-i al-i Osman, 102 , 322 , 341
380
DiZiN
Şehndme-iA!-i Osman, 36-37, 49, 287, 288, Şirazl yazmalar: Acem etkileri, 1 7S-
29S 1 76; Cami, 326; Gazanfer Ağa'nın
Şehndme-i hümdyun, 2 74, 289-293, 290, koleksiyonu, 326; Mehmed Paşa, 83;
292, 294 Osmanlı edebi zevkleri, 63, 86, 271 ;
Şehndme-i Mehmed Han , 136, 324, 34S resimli yazma hamiliği, 94-9S, 1 3 1 ;
Şehndme-i Melik Ümmf, 36 Safevi metinleri, 326, 326n4S; Topkapı
Şehndme-i Selim Han, 96, 99; Fütuhdt-ı Kütüphanesi, 326n4S
cemi/e, 140; gazaname, 272-273; Şirvan, 248, 2 70
Hünerndme, l 9 l , 193, 2SS; Il. Selim, Şurut-ı salavdt, 54-SS
69, 344-34S; kitap hazırlama, 9 7;
metin sayfaları, 116; mimari hamiliği, Taberi tarihi, 38, 39
284; Nusretndme, 264, 206, 208-209; Tabirname-i Cqfer, 82
Osmanlı hükümdarlarının tasvirleri, Tdcü't-tevdrih, 302
342-344; resim sayısı, 280; resimli Tahmasp, Şah, SO, l l 8
yazmaların hanedan üslubu, l l 8-12S, tahta çıkış: III. Mehmed, SO, 63, 72 , 289; III.
121; resimli yazmaların hazırlanışı, 16; Murad, 2S, SO, S9, 103, 1 1 8, 142, 143,
Sokollu Mehmed Paşa, 169-177, 1 9 1 , 2 0 1 , 2 l l ; II. Selim, SO, 68, 1S3, 1 S6,
193; yazmaların hazırlanışı, 9 7-99, 1 0 1 , 1S7, 1S9-162 , 160, 164, 16S, 169- 1 7 1 ,
1 0 2 , l l l , 1 14, l l S, l l 7 172, 173, 1 7S, 2 9 9 ; I. Süleyman, 37,
Şehndme-i Sultan Mehmed, 322 332 , 333, 334, 33� 340
şehndmed gazdndme yazmaları, Taiz kalesi, 285
243; Gürcistan Siferi, 268, 2 70; Takiyüddin, 184, 249, 249-2SO, 2S2
harnilerin etkisi, 33-34, 9S, 103; talik yazı tarzı: Fütuhdt-ı cemı1e, 144, ;
himaye şebekeleri, 292; iktidar Hünerndme, 1 2 2 , 1 78; iskendername,
değişiklikleri, 234; maaşlar, 1 1 7nSS; SO; Osmanlı saray üslubu, 2 7, 34; özel
makamın oluşturulması, 272; koleksiyonlar, 81
Osmanlı tarihlerinden sorumlu olma, Talikizade: Gürcistan Siferi, 268-2 70;
139; Süleymanndme, 38-39; toplu Lokman, 103, 230; Nakkaş Hasan, 134,
okumalar, 47; uzman personel, l l l n44; 136; Sinan Paşa, 273, 27S, 2 76, 289-
yazmaların hazırlanışı, 101, 103, l l 2 . 296, 288; Şehndme-i Sultan Mehmed,
Ayrıca bkz. kişi adlarıyla girişler; 7S, 322 , 324, 327, 34S; yazmaların
Lokman, Seyyid hazırlanışı, 103-lOS, l l l
şehndmeguy, 48 Tanındı, Zeren, 34, 94, 134, 148, 267, 271 ,
Şehzade Mehmed, so, S8, 73, 74, 2 1 2 , 226, 332
22� 2 3 1 , 232 , 236, 2 76 Tarih-ifith-i Yemen, 2 74, 277-287, 278, 279,
Şernailname-i Al-i Osman, 66 281, 283, 285, 286, 29 1 , 293, 329
Şemailndme, S7, 1 3 1 , 140, 18S, 186, 187, Tarih-i Gazdt-ı Sigetvar, ısı
188-19 1 , 208n18, 2 1 4 , 222, 288, 289, Tarih-i Timur, 8 1
293, 342 tarihyazımı, 2 1 , 3 S , 4 2 , 1 6 3 , 2 70, 2 73
Şemsi Ahmed Paşa, 84, 142 tasavvuf, 47, S4, 70, 7 1 , 73, 74, 80-8S, 1 79,
Şerifü 'l-insan, 82 202 , 22 1 , 224, 2SS, 326, 338, 340, 344
Şerifı, 306 Taşköprüzade, 92n l , 196, 2 1 9
Şeyh Şüca, 71 taşra elitleri, 8 7
Şeyhoğlu, 80 Tebriz, 4 9 , 1 18, 2 3 8 , 2 6 8 , 332
Şiilik, 233, 248 Tebriz{ye, 268
381
SARAYlN iMGELERi- OSMANLI SARAYININ GÖZÜYLE RESiMLi TARiH
382
DiZiN
83n l l 7; Mehmed Ağa, 208; III. Murad, Zeyrek Ağa, 7 1 , 107, 227, 228
325; Nüzhetü'l-ahbdr der sifer-i Zigetvar seferi: Hünername, 1 79-18 1 , 181; Il.
Sigetvar, 1 55, 1 59; Surname, 228, 229; Selim, 68; Mehmed Ağa, 188; Nüzhetü 'l
Şehinşahname, 204 ahbdr der sifer-i Sigetvar, 68, 149-168;
yetiştirme, 52-63, 87, 1 1 8. 4J'rzca bkz. Sokollu Mehmed Paşa, 149, 1 56, 1 6 1 ,
devşirme sistemi; eğitim sistemi 1 69, 1 7 1 , 1 92n83, 24 1 , 3 4 2 ; Şehname-i
Yıldız Sarayı kütüphanesi, 6 l n54 Selim Han, 102 , 1 70-1 7 1 , 1 73-1 77, 193;
Yılmaz, Hüseyin, 140 Zqfername, 154-169, 342
Yunus (Eski Ahit) , 2 1 6 Zübdetü't-tevarih, 209, 210, 211; amacı,
Yusuf (Eski Ahit) , 2 1 4 , 2 1 6 , 217 196; dört halife, 220; Gazanfer Ağa'nın
Yusuf Be� 258-259, 259 hamiliği, 328; Hazreti Muhammed'in
Yuşa (Eski Ahit) , 214, 2 1 6 kılıcı, 201 ; iktidar değişikliği, 208-2 1 1 ;
imparatorluğun "Osmanlılaşma"sı, 342;
Zqfername-i hazret-i Sultan Murad, 238 Lokman'ın katkısı, 196; Mehmed Ağa,
Zqfername, 152; Nüzhetü'l-ahbdr der 58, 208-213, 241 ; Mjftah-z cjfrü'l-camf,
sifer-i Sigetvar, 1 9 1 ; Sokollu Mehmed 306, 310; Nuh'un Gemisi, 215; Osmanlı
Paşa, 1 50, 152, 1 69, 193; Süleyman'ın hükümdarlarına yakıştırılan peygamber
defnedilişi, 168; Tarih-iJeth-i Yemen, timsali, 208, 2 1 9, 222, 225, 241 ; Osmanlı
282 hükümdarlarının tasvirleri, 307; Sinan
zanaatkar ocakları, 108 Paşa, 293; Sokollu Mehmed Paşa,
zanaatkar toplulukları, 108, 109, 1 1 6. Ayrıca 2 1 3 ; toplu okumalar, 2 1 3 ; yazmaların
bkz. atölyeler hazırlanışı, 102, 103, 1 10, l l l , 131
383