Professional Documents
Culture Documents
Leninizm Tarım ve Köylü Sorunu 5. Defter
Leninizm Tarım ve Köylü Sorunu 5. Defter
TARIM VE KOYLU
SORUNU
Marksizm-Leninizmde Tarım ve Köylü soru
nu 1 Burjuva-Demokratik Devrimde Tarım
ve Köylü sorunu 1 Proleter Devrimi sırasın
da Tarım ve Köylü Sorunu 1 Proletarya Dik
tatörlüğü Altında Köylülük 1 Köyün
sosyalist Dönüşümünün Yolları
5. DEFTER
TARIM VE KöYLü SORUNU
LEN i N iZM
OKULLALR; VE KENDİ KENDiNE öÖRENİM
İÇİN DERS DEFTERıLEIRi
Proletaryanın büyük öğretmenlerinin eserlerinden
derlenmiştir
5. DEFTE R
TARIM ve
KÖYLÜSORUNU
Çeviren:
İsmail Yarkın
Bu kitap SSCB'ndeki Yabancı İşçiler Yayınevi Kooperati
fi/Moskova - Leningrad ( 1 935) tarafından yapılan Al
manca baskısından dilimize çevrilmiştir.
5
şevik Belediyeleştirme Programının Li
beral-Burjuva Özünün Teşhiri . . .. . .. . . . . . 49
6 - Sosyal-Devrimcilerin Programının Kü
çük-Burjuva Özünün Lenin Tarafından
Teşhiri . . . .. . . . . . . . . . . . .. . . .. . .. . . . .. . . . . . . . . . . . . 54
III- PROLETER DEVRİMİ SIRASINDA TARIM
ve KÖYLÜ SORUNU ... . . . . . .. . ... . . .. . .. . . . . . . . . . 59
ı - Proleter Devrimi Sır.asında Köylülük ile
Ilgili Olarak Lenin'in Öğretileri Üzerine
Stalin . . ... . .. . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . 59
2 - Proleter Devrimde Köylülüğün Çeşitli
Tabakalarına Karşı Proletaryanın Gö-
revleri . . . . . . . .. . . . . . . . . . . ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 6ı
3 - Proleter Devrimi Döneminde Leninizinin
Köylü Sorununa İlişkin Şiarı ve Bu
Şiarın Ekim Devrimi'nde Gerçekleştiril-
mesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . ...... . . . .. . . . .. . . . . . .. . . . . 69
4 - Proleter Devrimde Bolşevizmin Tarım
Programı .. . . ... . . . . .. . . .. . . . . . . .. .. .. .. .. . . .. .. 72
IV- PROLETARYA DİKTATÖRLÜGÜ ALTINDA
KÖYLÜLÜK ve ONUN SOSYALİST DÖNÜ-
ŞÜMÜNÜN YOLLARI 75
ı - Sovyet iktidarı Altında Köylülük İle
İlgili Olarak Lenin'in Öğretileri Üze-
ne Stalin ... . . ... ... . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . 75
2 - iktidarı Ele Geçiren Proletaryanın, Kö-
yün Çeşitli Tabakaları ile ilişkisi Üze-
rine Engels . . . . . .. . . . . . .. . . . . .. . . . . . . . . . . . .. . . . 82
3 - Köylülük Sorununda Leninizmin Üçün-
cü Şiarı ve Bunun Ekim Devrimi'nin
Tarihinde Gerçekleşmesi . . .... .. . .... .. . .. 86
4 - Proletarya Diktatörlüğü Altında Köy
lülüğün Gelişme Yolları Sorununda Kar
şı-Devrimci Troçkizme ve Sağ Oportü
nizme Karşı Mücadele . . . . ........... .. .... 93
A - Köylülüğün Sosyalist İnşaya Çekilmesi
nin Olanaksızlığı Troçkist Teorisine
Karşı Mücadele . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . 93
B - Sağ Oportünist «Kendiliğindenlik» Teo
risine Karşı Mücadele . . . . . . .. .. . . . . . . .. . . . . . . 94
6
C - Kulakların Sosyalizm ile Bütünleşmele
ri Sağ Oportünist Teorisine Karşı Mü-
cadele . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 96
D - Sağcıların, Küçük-Köylü Ekonomisinin
«İstikrarlılığı» ve Onun Sosyalizmle Bü
tünleşmesi Kulakçı Teorisine Karşı Mü-
cadele . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 99
5 - Proletarya Diktatörlüğünün Çeşitli Aşa
malarında Proletarya ile Köylülük Ara
sındaki ilişki . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 103
A - Rusya'da Proletarya ve Köylülük 103
B - Sosyalist İnşa Koşulları Altında Prole
tarya ile Köylülük Arasındaki İttifakın
Biçimleri
. . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 106
V - SSCB'nin DÜNYANIN EN BÜYÜK TARIM
İŞLETMELERİ ÜLKESiNE DÖNÜŞÜMÜ ve
İÇİNDE BULUNDUGUMUZ AŞAMADA KÖ
YÜN SOSYALİST DÖNÜŞÜMÜNÜN GÖ -
REVLERi . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . lll
1 - Leninist Kooperatif Planının En Yük
sek Aşaması Olarak Kollektifleştirme
Ü zerine Stalin . . . . ............................. lll
2 - Köylülüğün Ana Kitlelerinin
Sosyalist
Büyük Ekonomi Yoluna Geçişi ve SSCB'
nin Dünyanın En Büyük Tarım İşletme-
leri Ülkesine Dönüşümü . . .......... ...... 1 14
A - Köylülüğün Ana Kitleleriniri Kollektif-
leşmeye Geçişi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . ... . . . . 114
B - Tarımda Odak Noktası ve Sovyet ik
tidarının Sağlam Bir Dayanağı Olarak
Kollektif Köylülük . . ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 116
C - Kolhoz Köylülüğün Sosyal Niteliği ve
Onun Sosyalist Yeniden Eğitiminin Te-
meli Olarak Kolhoz İşletmeleri 118
D - Kulakların Sınıf Olarak Ta sfiye Edilme-
si Üzerine . .... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 120
E - SSCB - Dünyanın En Büyük Sosyalist
Tarım İşletmeleri Ülkesi . . . . . . . . . .... . .. . . . . . 125
F - ı;>ovyetler Birliği'nde Kollektif Ekono-
mik Sistemin Tayin Edici ve Kesin
Zaferi . . .. . ......... . . .. . . ........ .. . . .. ... . ....... 126
7
·3- İçinde Bulunduğumuz Aşamada Köye
Proleter Önderliğin Görevleri .. ........ 134
. .
8
1- MAR KSiZM-LEN i N iZMDE
TAR I M VE KÖYLÜ SO RUNU
9
proleter devrimi döneminde, proletarya diktatör
lüğü sorununun; onun ele geçirilmesi ve korunma
sı sorununun, önümüzdeki proleter devriminde
proletaryanın müttefikleri sorununa yol açtığı sıra
da daha güncel hale geldiği de bilinir. Bu anlaşılır
dır da: Her kim ki iktidarı ele geçirmeye doğru
ilerliyor ve buna hazırlanıyorsa, kendisinin gerçek
müttefiklerinin kimler olduğu sorusuna ilgi göster
mek zorundadır.
Bu anlamda köylü sorunu, proletarya dikta
törlüğü genel sorununun bir parçası ve böyle bir
sorun olarak da Leninizmin can alıcı önemdeki so
runlarından biridir.
İkinci Enternasyonal partilerinin köylü soru
nu karşısındaki kayıtsız, hatta bazen doğrudan
olmnsuz tavırları, yalnızca Batıdaki özgül gelişme
lwşullarıyla açıklanamaz. Bu her şeyden önce, bu
partilerin proletarya diktatörlüğüne inanmamala
rıyla, devrimden korkmalarıyla ve proletaryayı ik·
tidara getirmeyi düşünmemeleriyle açıklanır. Ama
her kim ki devrimden korkuyorsa, proletaryayı ik
tidara getirmeyi düşünmüyorsa, proletaryanın dev
rimdeki müttefikleri sorunuyla da ilgilenmez -
onun için müttefikler sorunu, kayıtsız kalınacak
bir sorundur, güncel bir. sorurı değildir. İkinci En
ternasyonal kahramanlarının köylü sorununda ta
kındıkları alaycı tavır bir görgü kuralı, «gerçek»
Marksizmin isareti sayılır. Gerçekte ise bunda
Marksizmin zerresi bile yoktur, çünkü proleter
devrimin arifesinde köylü sorunu kadar önemli bir
sorunda kayıtsızlık, proletarya diktatörlüğünü red
detmenin öteki yüzü, Marksizme doğrudan ihane
tin kuşku götürmez bir belirtisidir.
Sorun şudur: Varlığının belirli koşullarından
lO
dolayı köylülükte varolan devrimci potansiyel tü
kenmiş midir, yoksa tükenınemiş midir, ve eğer
tükenmemişse, bu potansiyelden proleter devrimi
için yararlanmaya, köylülüğü, onun sömürülen ço
ğunluğunu, Batıdaki burjuva devrimlerinde ve bu
gün halen olduğu gibi, burjuvazinin yedek gücü ol
maktan çıkarıp, pr.oletaryanın yedek gücü, onun
müttefiki yapabilmek için gerekçeli bir wnut var
mıdır?
Leninizm, bu soruya olumlu yanıt verir, yani
köylülüğün çoğunluğunun saflarında devrimci po·
tansiyelin varolduğu görüşünü savunur ve bunlar
dan proletarya diktatörlüğünün çıkarlan doğrultu
sunda yararlanılabileceği görüşündedir.
Rusya'daki üç devrimin tarihi, Leninizmin bu
doğrultudaki vargılarını tamamıyla doğrular.
CBundan şu pratik sonuç çıkar ki, köylülüğün
emekçi kitleleri, köleliğe ve sömürüye karşı müca
delelerinde, baskıdan ve sefaletten kurtulma uğ
rundaki mücadelelerinde desteklenmek zorunda
dır. Bu elbette ki, proletaryanın her köylü hareke
tini desteklemek zorunda olduğu anlamına gelmez.
Burada söz konusu olan, köylülüğün; proletaryanın
kurtuluş hareketini doğrudan ya da dalaylı olarak
ilerleten, proleter devrimin değirmenine şu ya da
bu şekilde su taşıyan ve köylülüğü işçi sınıfının ye
dek gü.cü ve müttefiklerine dönüştürmeye yardım
eden hareketlerinin ya da mücadelelerinin destek
lemnesidir.
(Stalin: «Leninizmin Temelleri», Leni
nizmin Sorunlan, Birinci Bölüm, SSCB'
ndeki Yabancı İşçilerin Yayınevi Koo
peratifi [Vegaar], Moskova 1932, s. 54
v.d., 1924.) (Türkçesi için bkz. J. V. Sta
lin, Eserler, cilt VI, s. 122-124, İnter Ya
yınları, 1989.)
ll
2 - Tanmda kapitalizmin gelişme yasalan
15
sistematik olarak normalin aıtında tüketirnde bu
lunmak pahasına bağımsızlık görüntüsünü kdruya
bildi.
(Komünist Enternasyonal Programı, 1.
Bölüm, 1. Kapitel, Carl Hoıym Nachjol
ger Yayınevi, Hamburg - Berlin, s. 8
vd.)
19
mak isterniyorsa, her şeyden önce ve esas olarak
yoksullaşmanın - hiç de basit ve tekdüze olma
yan - özelliklerinin tam bir belirlenmesi; sonra
da bu özelliklerin kaydedilmesi, izlenmesi, bunların
yaygınlaşmasının mümkün olduğunca güvenli he
saplanması ve zaman sürecinde değişiminin ince
lenmesidir. Konunun bu çok önemli yanına zama
nımız iktisatçılan ve istatistikçileri son derece az
ilgi göstermektedirler .. .
. . . Bu kırsal alam terk edenlerin kırsal nüfu
sun hangi çevre, tabaka ve gruplarından, hangi ko·
şunardan geldiği şeklindeki bilimsel açıdan çok
önemli soru ister istemez ortaya çıkmaktadır. Her
on yılda bir tek tek her tarımsal işletme üzerine,
bu işletmedeki tek tek her hayvan üzerine çok ay
rıntılı materyaller toplandığından dolayı; kaç adet
ve hangi çiftiikierin şehire göç nedeniyle satıldığı
veya kiraya verildiği; kaç adet aile efradımn, hangi
nedenlerden devamlı veya geçici olarak tarımı terk
ettiği sorusunu sormak kolaydır. Fakat böylesi so
rular sorulman;ıaktadır. Araştırma, «kır nüfusu
1900'den 1910'a kadar % 59. 5'den % 53. 7'ye düştü})
şeklindeki bürokratik-basmakalıp rakamları aşma
maktadır. Bu araştırmacılar, bu b asmakalıp rakam
larm ardmda ne kadar sefalet, baskı ve yıkımın yat
tığının farkında bile değillerdir. Ve kural olarak
burjuva ve küçük-burjuva iktisatçılar kırdan göç
ile küçük üreticilerin istisnasız malıvolması ara
sındaki apaçık bağıntıyı görİnek istememektedir
le!'.
?.n
4 - Kapitalizmin şimdiki bunalım döneminde
küçük köylü ekonomisinin akibetleri
21
ni ilgilendiren tanm krizi ile birlikte bir dünya kri
zi anlammdadır .
. . . Bugünkü dünya krizi, genel karakterine
rağmen eşitsiz gelişmekte ve şu ya da bu ülkeyi
değişik zamanlarda ve değişik oranlarda sarrnakta
dır. Sanayi krizi önce Polanya, Romanya ve Bal
kanlar'da başladı. Bütün geçen yıl boyunca oralar
da gelişti. Başlayan tarımsal krizin açık belirtileri
daha 1928 sonunda Kanada, Birleşik Devletler, Ar
jantin, Brezilya, Avustralya'da görüldü. Bütün bu
dönem boyunca Birleşik Devletler'de sanayi yük
selmektedir. 1929 yılının ortasına doğru Birleşik
Devletler'de sınai üretim nerdeyse rekor seviyeye
ulaşır. Dönüşüm ancak 1929 yılının ikinci yarısın
dan itibaren başlar, ve sonra Birleşik Devletleri
1927 yılı seviyesine geri iten sanayi üretiminin fırtı
nalı krizi gelişir. Bunu Kanada ve Japonya'daki sa
nayi krizleri izler. Sonra iflaslar ve kriz Çin ve sö
mürge ülkelere ulaşır. Buralarda kriz gümüş fiyatı
nın düşmesiyle derinleşir ve feodal beylerin sömü
rüsü ve çekilmez vergilerle bütünüyle çökertilen
köylü ekonomisinin yıkılması, asın üretim krizi ile
' .
23
Küçük köylüden, burada, onun ailesi ile bir
likte kural olarak işleyebileceğinden daha büyük,
ve ailenin beslenmesi için zorunlu olandan da daha
küçük olmayan bir toprak parçasının sahibini ya
da kiracısını -özellikle sahibini- anlıyoruz. öy
leyse bu küçük köylü, küçük zanaatçı gibi, modern
proleterden, iş araçlarını henüz elinde bulundur
ması bakımından ayrılan bir emekçi, yani geçmiş
bir üretim tarzının bir kalıntısıdır. Kendi atası
olan serf, bağımlı, ya da çok istisnai biçimde, öz
gür, ama haraç ve angaryaya bağlanmış köylüden,
üç bakımdan ayrılır: Birincisi, Fransız Devrimi,
onu, toprak beyine borçlu bulunduğu feodal yü
kümlülük ve hizmetlerden kurtarmış, ve çoğu du
rumda, hiç olmazsa Ren'in sol kıyısında, toprağını
onun kendi mülkiyetine vermiştir. - İkincisi, öz.
yönetimli mera [Mark - ÇN] ortaklığının koru
masım ve ona katılımı, böylece eski ortak meradan
yararlanma payım yitirmiştir. 0Ttak mera, ya eski
feodal bey, ya da Roma hukukuna dayanan aydın
lanmış bürokratik bir yasama tarafından el çabuk
luğuna getirilmiş, ve böylece küçük köylü, yem sa
tın almaksızın iş hayvanlarım besleme olanağından
yoksun bırakılmıştır. Ama iktisadi bakımdan, me
radan yararlanmamn yitirilmesi, feodal yükümlü
lüklerin ortadan kalkmasım falzasıyla telafi eder;
kendilerine ait iş hayvanları olmayan köylülerin
sayısı durmadan artar.- üçüncüsü, bugünkü köy
lü, bir de eski üretken çalışmasının yansım yitir
mekle ayırdedilir. Eskiden o, ailesi ile b1rlikte, ge
reksindiği sanayi ürünlerinin çok büyük bir bölü
münü, kendi. üretmiş bulunduğu hammaddeler yar
dımıyla kendi üretiyordu; eksik kalan şeyler, tarım
yanında bir zanaat daha yapan ve çoğu zaman
24
ürünleri takas etme ya da karşılığında hizmet yap
ma yoluyla ödenen köy komşuları tarafından sağla
nıyordu. Aile. ve hele köy, kendi kendilerine yeti
yorlar, ve kendileri için gerekli olan şeylerin he
men hepsini üretiyorlardı. Nerdeyse arı durumda
ki doğal ekonomiydi bu. Paraya hemen hiç gerek
sinim duyulmuyordu. Kapitalist üretim, para ikti
sadi ve büyük sanayi aracıyla, bu duruma son ver
di. Ama eğer meradan yararlanma, bunun varlığı
nın temel bir koşulu idiyse, bir sınai yan işletme de
bir başka temel koşul idi. Böylece köylü .gitgide da
ha aşağı düşer. Vergiler, kötü hasatlar, miras pay
laşmaları, davalar köylüleri birbiri arkasına tefeci
nin ocağına düsürürler, borçlanma, her biri için,
;,_
gitgifle daha ge el ve gitgide daha büyük bir şey
olur - kısacası, bizim küçük köylümüz, geçmiş bir
üretim tarzmın her tür kalıntısı gibi, çaresiz bir
biçimde yıkıma mahkfundur. Geleceğin bir prole
teridir.
26
duğu anlamına gelmez mi ? ) ve onun tutucu ( ve
hatta gerici ) karakterinden tek kelime söz etme
mektedir. Bu bütünüyle tekyanlı ve yanlıştır.
27
ekmek ise, ona sahip olmayanların, sahip olm.ak
için bütün vanm-yoğunu feda edeceği zorunlu bir
şeydir.
28
söylenmektedir. Bu doğru mudur? Doğrudur, Le
nin hu kararı, iktidara doğru yürüyen partileri göz
önünde tutarak kaleme almıştır. Biz ise, iktidarı ele
geçirmiş olan bir partiyiz. Fark budur. Köylü soru
nunda, işçilerin köylülerle ittifak sorununda veya
köylülüğün tek tek tabakaları ile ittüak sorununda
Leninizmin devrimin üç dönemine uygun üç temel
şiarı vardır. <Söz konusu olan şey, birinci şiardan
ikinciye, ikinciden üçüneüye geçişi doğru kavra
maktır.
önceleri, burjuva devrimine doğru giderken,
biz Bolşevikler ilk kez köylüler karşısındaki takti
ğimizi hazırlarken, Lenin şöyle demişti: Çara ve
büyük toprak sahiplerine karşı tüm köylülükle it
tifak ve Kadet burjuvazinin tarafsızlaştırılması. O
za-manlar bu şiarla burjuva devrimine gittik ve ka
zandık. Bu devrimimizin birinci aşaması idi.
Da:ha sonra, ikinci aşamaya, Ekim'e doğru gi
derken, Lenin, yeni duruma uygun yeni şiarı koy
du: Proletaryanın köy yoksullan ile tüm burjuvazi·
ye karşı ittüakı, ve orta köylülerin tarafsızlaştırıl·
ması. Bu �iar, iktidar uğruna mücadele eden Ko
münist Partilerin gereksinim duydukları bir şiar
dır. Ve onlar, iktidarı ele geçirdikten sonra bile,
iktidarı henüz sağlamlaştırmadıkları bir durumda,
orta köylülerle bir ittifakı hesaha katamazlar. Or
ta köylü, bekleyen bir insandır. O kimin daha güç
lü olduğuna bakmakta, beklemekte, biz üstünlük
kazandıktan, büyük toprak sahipleri ve burjuvazi
yi defettikten sonra, bizimle bir ittifaka eğilim gös
termektedir. Dedim ya, o orta köylüdür. Bu neden
le biz devrimimizin ikinci asamasına isçilerin tü:m
köylülükle ittifakı şiarı ile d�ğil; tam t�rsine prole
taryanın yoksul köylülerle ittifakı şiarı ile girdik.
29
Ve daha sonra? Daha sonra iktidarımızı yete
rince sağlarnlaştırdığımızda, emperyalistlerin saldı
rılarını püskürttüğümüzde, ve geniş bir sosyalist
inşa aşamasına girdiğimizde, Lenin üçüncü şiarı
koydu, proletarya ve köy yoksullannın orta köylü
lükle sağlam ittifaln şiarı. Bu şiar, devrimimizin
yeni dönemine, geniş inşa dönemine uygun biricik
doğru şiardır. Bu, yalnızca şimdi bu -ittifakın hesa
ba katılabileceğinden dolayı doğru değil ; aynı za
manda bizim sosyalizmin inşasında milyonlarca de
ğil, aynı zamanda düzihelerce milyonlarla kırsal
nüfus ile hareket ·· etmek zorunda olduğumuzdan
dolayı da doğrudur. Sosyalizm başka türlü inşa
edilemez. Sosyalizm, salt şehri kapsamamaktadır.
Sosyalizm, sanayi ile tanını üretim araçlarının top
lumsallaştırılması temelinde birleştirecek bir tarz
da ekonominin örgütlenmesidir. Bu iki ekonomi da
Iının birleşmesi olmaksızın, sosyalizm mümkün de
ğildir.
31
üçüncüsü, Sovyet iktidarının sağlamlaştınlmasın
dan sonrası ile ilgilidir. Kim bu üç şiarın yerine
herhangi bir tek veya temel şiarın geçirilebileceği
ni sanıyorsa� o yanılgı içindedir.
33
şını tamamlayarak, Duma döneminin dersini sade
ce doğruladı; çünkü savaş yılları, çardan ve mütte
fiklerinden barış elde etme umutlarının ne kadar
boşuna, ne kadar aldatıcı olduğunu gösterdi. Duma
döneminin uygulamalı dersleri olmaksızın prole
taryanın hegemonyası imkansız olurdu.
Burjuva-demokratik devrimde işçilerin ve köy
lülerin ittifakı işte böyle kuruldu. İşte çarlığın dev
rilmesi için ortak mücadelede proletaryanın hege
monyası ( önder rolü ) , 1917 yılının Şubat Devrimi'
ne yol açan hegemonyası işte böyle kuruldu.
Batıdaki burjuva devrimleri ( İngiltere, Fran
sa, Almanya, Avusturya) , bilindiği gibi, başka bir
yolu izledi. Orada devrimde hegemonya, zayıflığın
dan ötürü bağımsız bir siyasi güç oluşturmayan ve
oluşturamayacak da olan proletaryada değil, tam
tersine liberal burjuvazideydi. Orada köylülük, feo
dal düzenden kurtuluşu, sayıca güçsüz ve örgütlen
memiş olan proletaryamn elinden değil, tam tersi
ne burjuvazinin elinden elde etti. Orada köylülük
liberal burjuvaziyle ortaklaşa, eski düzene karşı
yürüdü. Orada köylülük, burjuvazinin bir yedek
gücün.ü oluşturdu. Orada dolayısıyla devrim, bur
juvazımn siyasi ağırlığının muazzam bir şekilde
güçlenmesine yol açtı.
35
şma bu durumun bile, Rusya işçi sımfını ülkenin
siyasal hayatında muazzam bir güç haline getirdi
ğini ayrıca tanıtlamaya gerek yoktur.
b) İşletmelerdeki sömürünün korkunç biçim
leri ile çarın ücretli katillerinin dayarnlmaz polis
rejiminin birlef?mesi; bu durum, işçilerin her ciddi
grevini oldukça önemli bir siyasi eyleme dönüştü
rup, işçi sımflm çelikleştirip, sonuna kadar devrim
ci bir güç haline getiriyordu.
c ) 1905 Devrimi'nden sonra çarlığa uşaklığa
ve doğrudan karşı-devrime dönüşen Rus burjuvazi
sinin siyasi gevşekliği; bu olgu yalnızca Rus bur
juvazisini çarlığın koliarına atari Rusya proletarya
sının devrimci ruhuyla değil, ayrıca aynı zamanda
bu burjuvazinin hükümet ihalelerine doğrudan ba
ğımlılığı ile de açıklanır.
d) Köylerde serfl�ğin, en iğrenç, en dayanıl
maz biçimlerinin kalıntılarının varlığı, bunlarin bü
yük toprak sahiplerinin sınırsız iktidarıyla tamam·
Janması; bu durum, köylülüğü devrimin koliarına
.itti.
e ) Canlı olan her şeyi boğan ve keyfi yöneti
miyle kapitalist ve büyük toprak sahibi tarafından
.ezilrneyi daha da katınerleştiren çarlık; bu durum,
.işçilerin ve köylülerin mücadelesini bir tek devrim
ci sel içind!3 birleştirdi.
38
lere dönüştü, azınlıktan ise küçük bir bölümü, az
sayıda fakat dayanıklı kulaklar ve ekonomik ola
rak güçlü köylüler ayrıldılar, köylü çiftliklerini ve
köylü arazilerini pençelerine aldılar ve oluşum ha
lindeki köy burjuvazisinin ilk kadrolarım oluştur
dular. Reformdan bu yana geçen bütün kırk yıl, ·bu
«köylülüğün ortadan kaldırılmasııının tek bir süre
cidir, yavaş, acılı bir neslin tükenme sürecidir. Köy
lü, bir dilencinin yaşam seviyesine düşürüldü; o,
hayvanlarla birlikte aynı yerde kalıyor, paçavralar
la giyiniyor, karapazı ile besleniyıordu; köylü, sığı
nacak bir yer bulur bulmaz memleketini terkedi
yor, hatta, getirdiği gelir, giderlerini karşılamayan
toprağını devralmaya hazır olana, üstüne kendisi
de para ödeyerek toprak payını satıyordu. Köylüler
sürekli açlık çekiyorlar, ve giderek daha sıklaşan
bir şekilde tekrarlanan kötü mahsul alımlarmda
onbinlercesi açlık ve salgın hastalıklardan kırılı
yorlardı.
Bizde şimdi de kırda işler bu durumdadır. Çö
züm yolunun nerede aranacağı ve hangi araçlarla
köylülerin durumunun düzeltilmesinin mümkün ol
duğu sorusu gündeme gelmektedir. Küçük köylü
lük, ancak işçi hareketine katılırsa ve onun sosya
list toplum düzeni için, toprak ve arazinin ve diğer
üretim araçlarının ( işletmeler, makineler vs. ) top
lumsal mülkiyete dönüşmesi için mücadelesini des
teklerse, kendini sermayenin boyunduruğundan
kurtarabilir. Köylülüğü, kapitalizmin saldırısmdan
küçük ekonomiyi ve küçük mülkiyeti koruyarak
kurtarma çabası ; toplumsal gelişimi yararsız yere
durdurmak, köylüyü kapitalizmin egemenliği aıtın
da da mümkün olan bir refah hayali ile kandırmak,
çoğunluğun zararına azınlığa ayrıcalıklı bir konum
39
vererek emekçi sınıfları birbirinden ayırmak anla
mına gelir. Bu nedenle sosyal-demokratlar daima,
köylü toprak paylarının satılamazlığı, kollektif ke
falet, köy topluluğundan çıkışın yasaklanması ve
herhangi bir toplumsal konumdaki insanların bu
topluluğa özgürce kabul edilmesinin yasaklanması
gibi anlamsız ve zararlı kuruluşlara karşı mücade
le edeceklerdir! Köylümüz, gördüğümüz gibi, yal
nızca ve hatta pek o kadar da sermayenin boyı..ın
duruğundan değil, büyük toprak sahiplerinin ve
seriliğin kalıntılarının boyunduruğundan çekmek
tedir. Köylülüğün durumunu korkunç bir şekilde
kötüleştiren ve onların el ye ayaklarını bağlayan
bu zinciriere karşı acımasızca mücadele salt olası
değil ; aynı za�anda ülkenin tüm sosyal gelişme
sinin çıkarı için gereklidir de. Çünkü köylülerin sı·
nırsız yoksulluğu, cahilliği, haklardan yoksuniuğu
ve aşağılanmaları anavatarumızın tüm yaşamına
Asyalılık damgasını vurmaktadır. Ve eğer sosyal·
demokrasi bu mücadeleyi her türlü biçimde des
teklemek istemezse, görevini yerine getirmeyecek
tir. Bu destekleme, kısaca, sınıf mücadelesinin kıra
taşınmasında ifadesini bulur.
Biz, bugün Rus köyünde sınıfsal karşıtlıkların
iki türünün yanyana yaşadığım gördük: Birincisi
tarım işçileri ile tarım kapitalistleri arasında; ikin
cisi tüm köylülük ile tüm toprak sahipleri sınıfı
arasındadır. Birinci karşıtlık gelişmekte ve büyü
mektedir; ikincisi ise gittikçe zayıflamaktadır. Bi
rincisi bütünüyle gelecekte durmakta; ikincisi yük
sek derecede artık geçmişte durmaktadır. Ve buna
rağmen sosyal-demokrasi için tam da bugün ikinci
karşıtlık en özsel ve en pratik öneme sahiptir. Ta
rım ücretli işçisinin sınıf bilincini geliştirmek için
elimize geçen her fırsatı kullanmak zorunda oldu
ğumuz; bu nedenle şehirli işçinin kıra taşınmasına
( örneğin buharlı harman makinelerini çalıştıran
mekanikler vs.) ve kır işçilerinin iş bulma dairele
rine dikkat gösterınemizin zorunluluğu - bu ken
diliğinden anlaşılırdır, her sosyal-demokrat için bir
aksiyondur.
Fakat bizim kır işçilerimiz hala sıkı sıkıya
köylülüğe bağlıdır, tüm köylülüğü.rt sefaletini hah1
çekmektedirler ve bu nedenle kır işçileri hareketi
ne şimdi ne de yakın gelecekte genel-ulusal bir
öneme ulaşamaz. Buna karşılık serfliğin kalıntıları
nın ortadan kaldınlması, zümresel hak eşitsizliği
ruhunun kökünün kazınması ve milyonlarca ve on
milyonlarca «bayağı halk»ın tüm Rus d�vlet düze
ninden aşağılanması sorunu - bu sorun daha şim
diden genel-ulusal bir öneme sahiptir ve özgürlük
1
için bir öncü savaşçı [olma - ÇN] ı:olünü kendin-
de gören bir Parti, böyle bir sorun karşısında pasü
kalamaz.
( Lenin: dşçi Partisi ve Köylülük>, Top
lu Eserler, ci lt IVjl, Berlin 1928, s. 1 13
vd., 1 901 . )
41
nu hazırlamaktadır. Burada Rusya'ya sadece bir
tek burjuva gelişim yolu açık durmaktadır.
43
netmeye devam ettikleri gibi ) burjuvaziye karşı
«halk üretimi»nin ve «emek ilkesi>min bir mücade
lesi değildi, tam tersine burjuva gelişmenin Ameri
kan tarzı için, Prusya tarzına karşı bir rnücadeley
di.
44
Halkın öfkesi ne denli büyükse, askeri birlikler o
denli güvenilmez olurlar, bürok.rasi o denli yalpa
lar. üstelik, burjuvazi, bir bütün olarak, şimdi dev
rimden yanadır, özgürlük konusunda atesli söylev
ler vermekte ve halk adına ve hatta devrİm adına,
giderek daha sık konuşmaktadır* . Ama biz Mark
sistler, hepimiz, hem teoriden biliyoruz ve hem de
liberallerimizin ve Zemstvo mensuplarımn ve Os
vobojdenye yandaşlarının örneğinde günbegün,
saatbesaat yaşıyoruz ki, burjuvazi devrimi destek
Iernekte tutarsız, egoist ve korkaktır. Burjuvazi,
dar, bencil çıkarları karşılamr karşılanmaz, tutarlı
demokratizme «yüz çevirir çevirmez» ( ve bunu da
ha şimdiden yapmaktadır! ) , yığın halinde, kaçınıl
maz olarak karşı-devrime, otokrasiye yönelecek,
devrime ve halka karşı dönecektir. Geriye «halk»,
yani proletarya ve köylülük kalıyor : devrimi sonu
na kadar götürmede ancak proJetaryaya güvenile
'J?ilir, çünkü proletarya demokratik devrimin çok
ötesine geçer. Bundan ötürüdür ki, proletarya da
cumhuriyet uğruna ön saflarda dövüşür ve burju
vazının «yüz çevirmemesi» ıçın dikkat etmek ge
rektiği yolundal;ti aptalca ve onursuz öğütleri tik
sintiyle redd�der. Köylülük, küçük-burjuva unsur
ları olduğu kadar, çok sayıdaki yarı-proleterleri de
kapsar. Bu nedenle köylülük de kararsızdır, dola
yısıyla proletarya sıkı bir sımf partisi içinde top
lanmak zorundadır. Ne var ki, köylülüğün karar
sızliğı, burjuvazinin kararsızlığından temelden fark-
47
ci-demokratik diktatörlüğü kavramından kork
mazlardı; eğer böyle olmasaydı, büyük Rus devri
minin kapsamını burjuvazinin gidebileceği sırurlar
la k.ısıtıamazlardı. Bu gibi kimseler, soyut Mark
sist devrimci laflarını, somut anti-Marksist ve kar
şı-devrimci- kararlarıyla çürütmektedirler.
43
nnda o denli dar bir biçimde sunduldan proletar
yamn görevleri, işte bunla-rdır.
(Lenin: «Demokratik Devrimde Sosyal
Demokrasinin İki Taktiği�, Toplu Eser
ler, cilt 8, s. 126 vd., 1905.)
49
ğil, bürokratik yoldan çözümü doğrultusunda yapı
lan bir çağrıdır; çünkü en demokratik bölgesel ku
ruluşlar ve Zemsti/10 kuruluşları bile, kene!i bölge
sindeki çiftlik sahipleri ile hesaplaşacak ve daha
sonra Tüm Rusya Kurucu Meclisi tarafından onay
lanacak hakları şiddet yoluyla alan devrimci Köylü
Komiteleri ile karşılaştırıldıklarında, bürokratik
olmaya mahkümdurlar.
İkinci öğüt mutlaka şu olacaktır: siyasal dü
zen baştan aşağı deJ?-okratikleştirilmedikçe, cum
huriyet olmadıkça ve halkın egemenliği gerçekten
güvence altına alınmadıkça, gerek köylü ayaklan
masının kazanımlarını elde tutabilmeyi gerekse da
ha ileri adınılar atmayı düşünmek saçma olıl:cak
tır. işçilere ve köylülere bu öğüdümüzü özellikle
açık ve kesin formüle etmeliyiz ki, kafalarındaki
tüm kuşkular, yanlış anlamalar, belirsizlikler ya da
gerici bir merkezi yönetim altında büyük toprak
mülkiyetinin parçalanması gibi saçmalıkların örtü
lü varsayımları silinsin. Ve bu nedenle, siyasi öğüt
lerimizi vurgulayarak önplana çıkarırken, köylüle
re şunu söylemeliyiz: Toprağı alın, ama daha da
ileriye gidin, yoksa büyük burjuvazi ve çiftlik sa
hipleri tepenize binerler ve sizi gerisin geriye savu
rurlar. Yeni politik kazanımları elde etmeden, bir
bütün olarak toprakta özel mülkiyete daha da güç
lü yeni bir darbe indirmeden toprağı alamazsınız
ve elinizde tutumazsınız. T:oplumsal yaşamın tü
münde olduğu gibi, politikada da, ileriye gitmemek
geriye savrulmak demektir. Ya demokratik devri
min güçlendirdiği burjuvazi ( ki demokratik dev
rim doğal olarak burjuvaziyi güçlendirir ) , köylüle
rin ve işçilerin tüm kazanımlarını ellerinden ala
caktır, ya da proletarya ve köylü kitleleri kendileri-
ne ileriye doğru yol açacaklardır. Ve bu, cumhuri
yet ve halkın tam egemenliği demektir. Bu, -cum
huriyeti kazanma koşuluyla- burjuva-demokratik
devriinde olanaklı maksimum olarak ve burjuva
demokrasisinin zaferinden sosyalizm için gerçek
mücadelenin başlangıcı için doğal ve gerekli ileriye
doğru bir adım olarak toprağın tümünün millileş
tirilmesi dernektir.
üçüncü ve son öğüt şudur: kent ve kırın pro
leterleri ve yarı-proleterleri, ayn örgütlenin! Hiçbir
mülk sahibine -küçük de olsa, «emekçi» de ol
sa- güvenmeyin! Meta üetiİni sürdüğü sürece, kü
çük iktisactın çekiciliğine kapılmayın! iKöylü ayak
lanmasının zaferi ne kadar yakınlaşırsa, köylü
mülk sahibinin proletaryanın aleyhine dönmesi o
denli yakınlaşır, proletaryanın kendi bağımsız ör
gütüne sahip olması o denli zorunlu olur, bizim o
denli güçlü, o denli inatçı, o denli kararlı, o denli
yüksek sesle tam bir sosyalist devrim uğruna çağ
rıda bulunmamız zorunlu olur. Sonuna dek köylü
hareketinin yanındayız ; ama bu hareketin başka
bir sınıfın hare�eti olduğunu, sosyalist devrimi ta
mamlayabilen ya da tamamlayacak olan sımfın ha
reketi olmadığını akıldan çıkarmamalıyız. Ekoncr
mik bir eylem olarak toprak dağıtımı konusunda
ne yapılmalı sorusunu bir kenara bırakmarnızın
nedeni budur : bu sorun burjuva toplumunda çözü
lebilir, ve bu sorunu ancak büyük ve küçük mülk
sahipleri çözeceklerdir. Bizi en çok ( köylü ayaklan
masının zaferinden sonra ise nerdeyse salt ) i!gilen
diren şey, kır proletaryasının ne yapması gerektiği
dir. Biz, esas olarak bu sorunla ilgilendik ve ilgile
neceğiz ve t oprağın dengeleyen kullanımı ve benze
ri gibi seyler icat etmeyi, küçük-burjuvazinin ide-
, .
.
ologlarına bırakıyoruz. Bu soruya, yeni, burjuva
demokratik Rusya'nın temel sorusuna yanıtımız şu
dur : Kır proletaryası, tam sosyalist devrim için sa
vaşmak üzere kent proJetaryası ile birlikte bağım
sız olarak örgütlenmelidir.
53
6 Sosyal-Devrimcilerin programımn
-
54
ama köy burjuvazisinin sağlamlaştırılmasını hazır
lamadığını_ iddia etmek bir sahtekarlıktır. Topra
ğın toplwnsallaştırılmasının, köylülüğe minimwn
olarak, kooperatifler gibi elle tutulacak kadar ya
kın bir şey olarak gösterilebileceğini iddia etmek,
bir sahtekarlıktır. Şimdi toprak ve arazide özel
mülkiyetin kaldırılmasının, yalnızca genelde özel
mülkiyetin kaldırılmasının dolaysız bir başlangıcı
olabileceğini; ne var ki toprak ve arazinin «emek
çilerin kullanımına » verilmesinin proletaryayı tat
min etmeyeceğini, çünkü miİyonlarca ve onmilyon
larca yere serilen köylünün, ellerinde olsa bile, hiç
de toprak işieyecek durumda olmadıklarını her
sosyalist bizim Sosyal-Devrimcilerimize açıklaya
caktır. Yıkıma uğramış bu milyonlara iş aletleri,
hayvan vs. sağlanması, zaten tüm üretim araçları
nın toplums allaştırılması olurdu ve köylü hareketi
nin serfliğin kalıntılarına karşı hareketini değil,
proletaryanın sosyalist devrimini gerekli kılardı.
Sosyal-Devrimciler, toprağın toplums allaştırılma
sını, onun burjuva millileştirilmesi ile karıştırmak
tadırlar. Bu sonuncusu, soyut konuşulduğunda, ka
pitalizm temeli üzerinde, ücretli emek kaldırılmak�
sızın düşünülebilir. Fakat tam da aynı Sosyal-Dev
rimcilerin örneği, polis devletinde toprağın millileş
tirilmesi talebini koyarak sınıf mücadelesinin biri
cik devrimci ilkesinin karartıldığı ve bürokratiz
min değirmenine su taşındığı gerçeğini açıkça
onaylamaktadır.
Dahası var. Sosyal-Devrimciler, bizim program
taslağımızda bulunan talebe karşı çıkarıarsa ayan
beyan gerici olacaklardır : «Köylüyü, toprağı üze
rinde tasarrufta bulunmakta sınırlayan tüm yasa
ların kaldırılması.» Onlar, «köy topluluğu» ilkesi
ve « dengeleştiren ilke» üzerine Narodnik önyargı
lar nedeniyle, kendi toprağı üzerinde tasarrufta bu
lunma hakkı gibi bir « temel yurttaş hakkı>mı kÖy·
lüler için reddetmekte; gerçek köy topluluğunun
zümresel kapalılığı karşısında iyiniyetle gözlerini
kapamakta; «devlet» tarafından atanan ve onun ta
rafından desteklenen. . . kaymakamların polis ya
saklarının savunucusu olmaktadırlar. Ya1nızca Bay
Levitski değil, aynı zamanda Bay Pobyedonossev'
in toprağın denkle.ştirici kullanımı için toplumsal
laştırılması hakkında fazla ürkrneyeceklerini sanı
rız. Çünkü bu talep, hem kooperatifierin yanında
görünmekte, hem de köylülerin kendilerine devlet
tarafından geçimlerini sağlamak için verilen top·
rak payına polissel zincirlenınesini savunmaktadır.
Sosyal-Devrimcilerin tarım prograrnı bütün
sosyalistler için bir ders ve uyarı; bazı dÜşüncesiz
insanların doğmadan özgür olma olarak adlandır
dıkları düşüncesizliğin ve ilkesizliğin nerelere sü
rüklediğine çok açık bir örnek olsun. Pratiğe uygu
landığı andan itibaren, Sosyal-Devrimcilerin, karar·
lı bir sosyalist programın konulması için gerekli
üç koşuldan hiçbirine sahip olmadıkları görüldü :
Ne nihai hedef hakkında berrak bir görüş, ne bu
hedefe götüren yolun doğru kavranması, ne de için
de bulunulan anın gerçek durumu ve bu anın önü
müze koyduğu en yakın görevler üzerine tam bir
görüş. Onlar, toprak ve arazinin toplumsallaştırıl
masını burjuva millileştirme ile karıştırmakla;
denkleştirici küçük toprak kullanımı şeklindeki il
kel köylü düşüncesini, tüm üretim araçlarının top
lumsal mülkiyete geçişi ve sosyalist üretimin örgüt
lenmesi şeklindeki modern sosyalizmin öğretisi ile
birleştirmekle sosyalizmin nihai hedefini yalnızca
karartmışlardır. Sosyalizme götüren yql hakkında
ki düşünceleri, en iyi şekilde, sınıf mücadelesinin
yerine kooperatifierin gelişmesini geçirmeleriyle
belirlenmektedir. Rusya'da tarımsal evrimin içinde
bulunduğumuz andaki değerlendirilmesinde küçük
bir ayrıntıyı unuttular: köyümüze ağır bir külfet
olan serfliğin kalıntıları. Teorik görüşlerinin ifade
si olan aydınlar, proletarya, köylülük üçlüsü, hiç
de daha az ünlü olmayan şu «program» üçlüsü ile
tamamlandı : Toprak ve arazinin toplumsallaştırıl
ması - kooperatifler - parsellere zincirle bağ
lanma.
58
lll PROLETER DEV R i M i
-
59
detmeleri, Sosyal-Devrimcilerin ve Men�evıklerin
savaşın sürdürülmesi uğrundaki mücadeleleri, cep
hedeki Haziran saldırısı, askerlere ölüm cezası,
Kornilov isyanı belirledi.
Daha önceki dönemde, devrimin ana sorunu,
çarm ve büyük toprak sahiplerinin iktidarının dev
rilmesi iken, şimdi, Şubat Devrimi'nden sonraki
dönemde, çarın artık olmadığı ve sonu gelmek bil
meyen savaşın ülke ekonomisini baştan aşağı sars
tığı ve köylülüğü tamamen mahvettiği dönemde.,
savaşın tasfiyesi sorunu devrimin ana sonınu hali
ne gelmişti. Ağırlık merkezi, besbelli ki, salt iç so
runlardan ana soruna, savaş sorununa kaymıştı.
« Savaşa son! >>, «:Savaştan çıkmalı! » - tükenmiş ül
kenin ve her şeyden önce köylülüğün genel haykı
rışı bu idi.
Ama savaştan çıkmak için, Geçici Hükümeti
devirmek, burjuvazinin iktidarını devirmek, Sos
yal-Devrimcilerin ve Menşeviklerin iktidarını de
virmek gerekiyordu; çünkü savaşı «muzaffer son»a
kadar uzatmak isteyen onlar, ve yalnızca anlardı.
Pratikte, savaştan çıkmak için burjuvaziyi devir·
rnekten başka bir çıkış yolu yoktu.
Bu, yeni bir devrimdi, bir proleter devrimdi;
çünkü devrim, emperyalist burjuvazinin en uç sol
fraksiyonunu, Sosyal-Devrimcilerin ve Menşevikle
rin partisini iktidardan süpürüp atıyor, yeni bir ik·
tidarı, proleter iktidarı, Sovyetler iktidarını yaratı
yor; devrimci proletaryanın partisini, Bolşeviklerin
partisini, emperyalist savaşa karşı ve demokratik
barış için mücadelenin devrimci partisini iktidara
getiriyordu. Köylülüğün çoğunluğu, işçilerin barış
uğruna, Sovyet iktidarı uğruna __ mücadelesini des
tekledi.
Köylülük için başka bir çıkış yolu yoktu. Baş
ka bir çıkış yolu olamazdı tla.
Böylece Kerenski dönemi, köylülüğün emekçi
kitleleri için muazzam bir pratik ders oldu; çünkü
Kerenski dönemi, Sosyal-Devrimcilerin ve Menşe
viklerin iktidan altında ülkenin asla savaştan çıka
mayacağını, köylülerin ne toprak ne de özgürlük
yüzü görebileceklerini, Sosyal-Devrimcileri ve Men
şevikieri Kadetlerden ayıran tek şeyin bunlann tat
lı dilleri ve yalancı vaatleri olduğunu, gerçekte ise
aynı emperyalist, Kadetçi politikayı izlediklerini,
ülkeyi çıkmazdan kurtaracak olan tek gücün ancak
Sovyetlerin iktidan olabileceğini açıkça gösterdi.
Savaşın daha da uzatılınası sadece bu dersin doğ
ruluğunu onaylıyor, devrime ivme kazandınyor ve
köylü ve asker kitlelerinin milyonlannı proleter
devrimi etrafında doğrudan birleştiriyordu. Sosyal
Devrimcilerin ve Menşeviklerin soyutlanması çü
rütülemez bir olgu haline geldi. Koalisyon dönemi
nin pratik dersi olmaksızın proletarya diktatörlüğü
· imkansız olurdu.
Burjuva devriminin proleter devrime geçmesi
sürecini kolaylaştıran koşullar işte bunlardı.
Rusya'da proletarya diktatörlüğü böyle ortaya
çıktı.
(Stalin: -t:Leninizmin Temelleri:., Leni
nizmin Sorunları, Birinci Bölüm, Mos
kova 1 932, s. 60 vd. )
63
dır; çünkü bu tabaka, ( küçük ölçüde de olsa) tüke
tim maddeleri satıcısı olarak, spekülasyonla, mül
kiyet alışkanlıklarıyla yozlaşmış durumdadır. Ama
sağlam bir proleter politika ile, muzaffer proletar
yanın büyük toprak sahipleri ve zengin çiftçilerle
son derece kararlı bir şekilde hesaplaşmasıyla, bu
tabakanın yalpalamalan vahim bir hal almaz ve
bunların geneli itibariyle proleter devrimden yana
olduğu olgusunu değiştirmez.
. . . Bu üç grup birarada, bütün kapitalist ülke
lerde köy nüfusunun çoğunluğunu oluşturur . Bu
nedenle, proleter devrimin başarısı, sadece kentte
değil, kırda da tamamıyla sağlama alınmıştır. Bu
na karşıt olan düşünce çok yaygındır, ama bu gö
rüş : birincisi, her yolla, kırın bu sınıfiarım sömü
rücülerden, çiftlik sahipleri ve kapitalistlerden; ya
rı-proleter ve küçük toprak sahiplerini büyük top
rak sahiplerinden ayıran derin uçurumu örtmeye
çalışan burjuva ekonomi ve . istatistiğinin sistemli
yalanıyla ayakta durmaktadır; ikincisi, sarı j kinci
Enternasyonal'in ve gelişmiş ülkeler «işçi aristok
rasisi>min emperyalist ayrıcalıklar sonucu yozlaş
mış kahramanlarımn, yoksul köylüler arasında
gerçekten proleter devrimci bir propaganda, aji
tasyon ve örgütleme çalışması yapma acizliği ve
böyle bir istek duymamalarıyla ayakta durmakta
dır. Oportünistlerin tüm dikkati, burjuva hüküme
tinin ve burjuvazinin proletarya tarafından devrim
yoluyla alaşağı edilmesi üzerinde değil, zengin ve
orta köylüler dahil ( daha ileride bunların sözü edi
lecektir ) , burjuvaziyle teorik ve pratik bir anlaşma
tertipiemek üzerinde yoğunlaşmıştır ve yoğunlaşı
yor. üçüncü olarak bu görüş, inatçı, bir önyargı
kadar güçlü olan ( tüm burjuva-demokratik ve par-
lamenter önyargılara bağlı ) bir önyargı gücündeki
kavrayışsızlıkla, teorik Marksizm tarafından en iyi
şekilde tanıtlanmış ve Rusya'daki proleter devrimi
nin deneyimiyle tamamen gerçeklenmiş olan şu
doğTunun ; yani sözü edilen, son derece yıldırılmış,
bölünmüş, zulme uğramış, bütün ülkelerde, hatta
en ilerlemiş olanlarında bile, yarı-barbar yaşam ko
şullarına mahküm kılınmış olan, sosyalizmin zafe�
rin de iktisadi, toplumsal ve kültürel olarak çıkarı
olan kır nüfusunun bu üç kategorisinin hepsinin,
devrimci proJetaryayı kararlılıkla desteklemesinin,
ancak proletarya siyasal iktidarı ele geçirdikten
sonra, bu ezilen insanlar kendilerine yardım ede
cek, onları yönetecek, onlara doğru yolu göstere
cek bir öndere, örgütlenmiş, oldukça sağlam ve
gÜçlü bir savunucuya sahip olduklarını pratik an
lamda bizzat saptadıktan sonra mümkün olduğu
nun kavranmamasıyla ayakta durmaktadır .
. . . «Orta köylüler» deyince, yine aynı şekilde
küçük toprak parçalarının sahibi olan ya da onları
kiralayan, iktisadi anlamda küçük çiftçileri anla
mak gerekir, bununla birlikte : birincisi, bu toprak
lar onlara, kapitalist rejimde, genel olarak yalnız
ailelerinin geçimini ve işletmelerinin bakımını sağ
layacak kıt olanaklar sağlamakla kalmaz; aynı za
manda, hiç olmazsa bereketli yıllarda, sermaye ol
maya elverişli belirli bir kazanç fazlası da getirir ;
ikincisi, bu köylüler çoğu kez ( örneğin, 2 -· 3 işlet
meden biri ) yabancı işgücü kullanırlar. İ leri kapi
talist bir ülkedeki orta köylülüğün somut bir ör
neği, Almanya'daki ( 1907 sayımına göre ) 5 ila 10
hektar büyüklüğündeki işletmeler grubudur; bu
grupta tarımsal ücretli işçi kullanan işletmeler, bu
gruptaki tüm işletmelerin üçte birini teşkil eder.
özellikle büyük bir emek harcaması gerektiren
( bağcılık gibi) özel kültürlerin daha gelişmiş ol
duğu Fransa'da, yukarıda sözü edilen bu grup,
muhtemelen daha önemli sayıda yabancı, paralı
işgücü kullanmaktadır.
Devrimci proletarya, -en azından yakın bir
gelecekte ve proletarya diktatörlüğü_ döneminin
başlangıcında- bu tabakayı [orta köylüleri - ÇN]
kendi tarafına kazanmayı kendine .görev edinemez;
bilakis onu etkisiz kılmakla, yani proletarya ile
·
70
caksa, her halükarda bu devrime engel olmayan ve
·
düşmanlarımızın . safına geçmeyen bağımsız bir top
lumsal tabaka haline getirilmesi gereğinden söz
e derlerdi. Sorunun bu biçimde soyut ve teorik ko
nuşu, bizım için tamamen açıktır. Ama yeterli de
ğildir. Biz artık sosyalizmi kurma aşamasına girmi ş
bulunuyoruz. Ve bu aşamada, ülkenin tarım bölge
lerindeki deneyimlerimizle doğruluğu tanıtlanan
kural ve temel direktifleri, somut ve ayrıntılı ola
rak hazırlamamız ve orta köylüyle sağlam bir ittifak
alanı üzerine yerleşmek için bir kural ve direktif
lerden e sinlenmemiz gerekir . » *
71
Mektubunuzdan çıkan bir başka anlam da,
proleter devrime geçiş sırasında ve bu devrimin za
ferini izleyen ilk günlerde, orta köylünün tarafsız
Iaştırılması siyaseti yanlıştı, yersizdi ve bu yüzden
de kabul edilmemeliyili [şeklindedir - ÇN] . Bu
tamamen yanlıştır, Yan-ski yoldaş. Mesele bunl!ll
tam tersidir. Orta j.{öylü, tam da burjuvazinin dev
rilmesi sırasında ve proletaryanın iktidarı sağlam
laşana kadar en çok tereddüt eden ve direnendir.
Yoksul köylülükle ittifak ve orta köylünün taraf
sızlaştınlması, tam da bu dönemde gereklidir.
72
netilmek ve Sovyet çiftlikleri oluşturulmak üzere
proletarya diktatörlüğü organlarına devri.
73
türlü kollektif üretimin ( üretim kooperatifleri, ko
münler vb. ) teşvik ve finanse edilmesi. Köylü kit
lelerinin bağımsızlığı temeli üzerinde köylülüğün
kooperatifierde birleşmesi ( satışın, alımın ve kredi
nin kooperatİf biçimde örgütlenmesi ) doğrultusun
da sistemli propaganda; büyük işletmenin teknik
ve ekonomik üstiPılüğü sayesinde, en büyük ekono
mik yararı getiren ve emekçi köylülerin en geniş
yığınları açısından sosyalizme geçişin en kolay
[yoldan olmasını - ÇN] mümkün kılan tarımsal
büyük üretim biçimlerine geçilmesi için propagan
da yapılması.
(Komünist Enternasyonal Programı, IV.
Bölüm, 3. Kapitel, s. 40 vd.)
I V - PRO LETARYA D i KTATÖ R L Ü G Ü
ALTI N DA KÖYLÜ LÜ K V E ON U N
SOSYALi ST D Ö N ÜŞ Ü M Ü N Ü N YOLLARI
75
cünü aşabileceği söyleniyor. Hatta bazı kuşkucular,
bunun düpedüz ütopik olduğunu, gerçekleştirile·
mez olduğunu, çünkü köylülüğün olduğunu, küçük
üreticilerden olustuğunu ve bu yüzden de sosyalist
üretimin temelinİn örgütlenmesine çekilemeyece
ğini söylüyorlar.
Ama kuşkucular yanılıyorlar, çünkü verili du
rumda tayin edici öneme sahip belli hususları he
saba katmıyorlar. Bu hususlardan en önemlilerini
inceleyelim.
Birincisi. ,Sovyetler Birliği'nin köylülüğü, Batı
nın k�ylülüğüyle karıştınlmamalıdır. üç devrimin
okulundan geçmiş ve proletarya ile birlikte ve ba
şında proletarya olmak üzere çara ve burjuvazinin
iktidarına karşı mücadele etmiş bir köylülük, top
rağı ve barışı proleter devrimin elinden elde etmiş
olan ve bundar�: dolayı da proletaryanın yedek gü
cü haline gelmiş bir köylülük - böyle l?ir köylü
lük, burjuva devrimi sırasında liberal burjuvazi·
niİı önderliği altında mücadele etmiş olan, toprağı
bu burjuvazi sayesinde elde etmiş ve bundan dola
yı da burjuvazinin bir yedek gücü haline gelmiş
olan bir köylülükten mecburen farklı olmak zorun
dadır. Kanıtlamaya gerek yoktur ki, proletarya ile
siyasi dostluğa ve siyasi işbirliğine yüksek değer
verriıeyi öğrenen ve özgürlüğünü bu dostluğa ve iş
birliğine borçlu olan Sovyet köylülüğü, proletarya
ile iktisadi işbirliğine özellikle elverişli olmak zo
rundadır.
Engels söyle diyordu :
,.,,.,
nın, son küçük köylünün, kapitalist b üyük işletme
nin kurbanları durumuna düşmelerine dek bekle
rneye zorlanmak, bize hiçbir yarar sağlamaz. Bu
amaçla köylülerin çıkarları doğrultusunda kamusal
kaynaklardan yapılacak maddi özveriler, kapitalist
ekonomi açısından sadece sokağa atılmış para ola
rak görülebilir, ama yine de bu paralar mükemmel
bir yatırımdır, çünkü genel toplumsal yeniden ör
gütlenme harcamalarında belki on kez daha büyük
bir pay tasarruf ederler. Dolayısıyla, bu anlamda
köylülere karşı oldukça lib�ral davranabiliriz.»*
79
adlandırmalı ? Bence bu, tarım alanındaki büyük
çaplı devlet sosyalizmi üretiminin, evdeki çalışma
sistemidir. Burada, devlet sosyalisti üretimin evde
çalışma sisteminden söz ederken, kapitalist düzen
de, örneğin tekstil sanayiinde hammaddeleri ve
aletleri kapitalistten alan ve tüm ürünlerini kapita
liste teslim eden ev işçilerinin, pratikte evde çalı
şan yarı-ücretli işçiler durumunda oldukları, evde
çalıştırma sistemiyle analoji kurmaktayım. Bu, ta
rımın gelişmesinin bizde izlemesi gereken yolu gös
teren birçok belirtiden biridir. T'arımın diğer kolla
rında buna benzer belirtileri burada anmanın gere
ği yoktur.
Kanıtlamaya gerek yoktur ki, köylülüğün mu
azzam çoğunluğu, bu yeni gelişme yolunda istekle
ilerleyecek ve özel kapitalist latifundiyalar ve üc
retli kölelik yolunu, sefalet ve yıkım yolunu redde
decektir.
Tanmımızın gelişme yollan hakkında. Lenin
şöyle diyor :
* Aynı yerde.
** Proleter diktatörlüğü aşamasında köylülüğün gelişme
yolu üzerine ( Lenin'in kooperatif planı ) : «Sosyalist
İnşanın Zaferi İçin Mücadele» bölümüne bakınız.
81
2 - iktidarı ele geçiren proletaryanın, köyün
çeşitli tabakaları ile ilişkisi üzerine Engels
84
henüz yatmarnışsa, meseleyi enine boyuna düşün
mek için parseli üzerinde uzun bir düşüntne zama
nı bırakmak için, elden gelen izin verilebilir her
şeyi yapacağız. Biz bunu yalnızca, kendi başına ça
lışan küçük köylüyü dalaylı olarak kendimizden
saydığımızdan değil, ayrıca aynı zamanda doğru
dan parti çıkarları için de yapıyoruz. Proletarya
içine gerçekten düşmekten kurtarabileceğimiz, he
nüz köylü olarak kazanabilece ğimiz köylülerin sa
yısı ne kadar büyük olursa, toplumsal dönüşüm de
o kadar hızlı ve k.olay olacaktır. Bu dönüşüm için,
kapitalist üretirnin her yerde en son sonuçlarına
kadar gelişmesine, son küçük zanaatçının, son kü
çük köylünün, kapitalist büyük işletmenin kurban
ları durumuna düşmelerine dek beklerneye zorlan
mak, bize hiçbir yarar ·sağlamaz. Bu amaçla köylü·
lerin çıkarları doğrultusunda kamusal kaynaklar·
dan yapılacak maddi özveriler, kapitalist ekonorru
açısından sadece sokağa atılmış para olarak görü·
lebilir, ama yine de bu paralar mükemmel bir yatı·
rımdır, çünkü genel toplumsal yeniden örgütlenme
harcamalarında belki on kez daha büyük bir pay
tasarruf ederler. Dolayısıyla, bu anlamda köylü
lere karşı oldukça liberal davranabiliriz. Burası
ayrıntılara girmenin, bu yönde belirli önerilerde bu
lunmanın yeri değil; yalnızca geı:;ı.el ilkeler söz ko
nusu olabilir.
86
zamandan kulaklara üstün geliyordu ve orta köylü,
Sovyetler iktidarına doğru tam bir dönüş yapıyor
du. Merkez Komitesinin, Sovyetler ile yoksul köy
iii. komiteleri arasındaki ikili iktidar sistemini orta
dan kaldırma, köy ve bucak s ovyetlerinin yeniden
seçilmesi, yeni seçilen Sovyetler içinde yoksul köy
lü komitelerini eritme, yani bu kcomiteleri tasfiye
etme kararı bu dönüş temeli üzerinde ortaya çıktı.
Bilindiği gibi, VI. Sovyet Kongresi 9 Kasım 1918'de
bu karara resmen yasa gücü verdi. VI. Sovyet
Kongresinin 9 Kasım 1918 tarihli, yeni köy ve bu
cak sovyetleri . seçimleri ve yoksul köylü ko:rrıJ.tele
rinin sovyetler içinde erimesi hakkındaki kararın
dan söz ediyorum. Peki, Lenin'in « Pitirim Sorokin'
in JJeğerli itirafları» adındaki, orta köylünün taraf
sızlaştırılması sloganı yerine orta köylü ile anlaşma
sloganını açıkladığ1 makalesi ne zaman yayınlandı?
21 Kasım I918'de, yani VI. Sovyet Kongresi kara
rından hemen hemen iki hafta sonra. Bu makalede
Lenin dobra dobra, orta köylü ile anlaşma politika
sını, orta köylünün bize doğru ·çarketmesinin dikte_
ettiğini söylüyor. İ şte Lenin'in dedikleri:
88
örgütleri, özel bir kırsal proleterler ve yarı-prole
terler sendikası tipi vb. yaratmak suretiyle onları
mümkün olduğu kadar kent proletaryasına yaklaş
tırarak, onları kır burjuvazisinin ve küçük mülki
yetin çıkarlarının etkisinden kopararak her şeyden
önce bağımsız bir güç halinde örgütlendirir.
RKP'nin kulaklara, kır burjuva_zisine ilişkin
politikası, onların sömürü heveslerine karşı karar
lılıkla savaşmak ve onların Sovyet politikasına kar
şı dirençlerini kırmaktır.
RKP'nin orta köylüye ilişkin politikası, orta
köylüyü, adım adım ve planlı bir şekilde sosyalist
inşa çalışmasına çekmektir. Parti, orta köylünün
gereksinimlerine dikkat göstererek, hiçbir zaman
basİn yöntemlerine b.aşvurmaksızın, ama ideolojik
etki yoluyla onun geriliğiyle savaşarak, orta köylü
nün hayati çıkarlarının söz konusu olduğu tüm du
rumlarda, sosyalist dönüşümü gerçekleştirme yön
temlerinin , sürdürülmesinde ona ödünler vererek
onunla pratik anlaşmalar yapmaya çalışmayı, onu
kulaklardan ayırınayı ve işçi sınıfından yana kazan
mayı kendine görev bilir.*
*
�RKP VI. Kongresi», Stenografik Rapor, s. 351, Rus
ça baskı. (Bütün vurgulamalar benim. J. St.)
89
de, VIII. Kongreden dört ay önce yayınlandığı bir
olgudur.
Partinin VIII. Kon.gresinin, Lenin'in Pitirim
Sorokin'e karşı makalesinde, içinde bulunulan tüm
sosyalist inşa dönemi boyunca Partinin kırsal alan·
daki çalışmasında esinlenmekle görevli olduğu bir
slogan olarak ilan etmiş olduğu sloganı, kayıtsız
şartsız, bütünüyle doğruladığı açık değil midir?
Lenin'in bu sloganının özü nedir?
Lenin'in sloganının özü, Partinin kırsal alanda·
ki bölünmez üçlü görevini hayranlık verici bir isa
betle şu veciz formülde özetlemiş olmasıdır; a )
Y:oksul köylüye dayan, b ) orta köylü ile anlaşmttya
çalış, c) kulağa karşı mücadeleyi bir an bırakma.
Bu formülden, onu oluşturan ögelerden yalnız biri
ni alarak, ötekileri unutup bu tek öğeyi bugün kır
daki çalışmanın temeli haline getirmeye çalışınız,
mutlaka bir çıkınaza saplanmış olduğunuzu göre
ceksiniz. Sosyalist inşanın bugünkü aşaması koşul
larında, yoksul köylülüğe dayanmadan ve kulağa
karşı bir mücadele yürütmeden orta köylü ile ger
çek ve kalıcı bir anlaşmaya varılabilir mi ? Hayır,
varılamaz. Bugünkü gelişme koşullannda, yoksul
köylülüğe dayanmaksızın ve orta köylü ile bir an
laşma yapmaksızın kulağa karşı başanlı bir müca
dele yüıiitülebilir mi? Hayır, yürütülemez. Partinin
kırsal alandaki üçlü görevi, genelleştireı;ı bir slogan
ile en iyi şekilde nasıl ifade edilebilir ? Lenin'in slo
ganının, bu görevin en isabetli üadesi olduğu dü
şüncesindeyim; buı:ıun, Lenin'in ifade ettiğinden da
ha isabetli ifade edilemeyeceğini itiraf etmek gere
kir . . .
(Stalin: «Lenin ve Orta Köylülük.le İtti
fak Sorunu», Leninizmin Sorunları, Bi-
rinci Bölüm. Moskova 1932, s. 513 vd.
1 928. )
Burada söz konusu olan sadece, proletarya
diktatörlüğü aıtında işçilerle köylülerin. ittifakının
sıradan ( olağan ) bir ittifak olmadığını göz önün
de tutmaktır. Bu, işçi sınıfıyla köylülüğün emekçi
yığınları arasındaki sınıf ittifakının özel bir biçimi
dir, ve hedefi : a )_ işçi sınıfının mevzilerini güçlen
dirmek, b ) bu ittifak içinde işçi sınıfının yönetici
rolünü güvence altına almak, c ) sınıfları ve sınıflı
toplumu ortadan kaldırmakt�r. İ şçi-köylü ittifakı
nın başka her türlü kavranışı oportünizmdir, Men
şevizmdir, Sosyal-Devrimcilerin kavrayışıdır, Mark
sizmden gayrı, Leninizmden gayrı ne derseniz odur.
İşçi-köylü ittifakı fikrini-, Lenin'in, köylülüğün
« son kapitalist sınıf» olduğu şeklindeki bilinen te
ziyle nasıl bağdaştırmalı? Burada bir çelişki yok
mudur? Çelişki burada sadece görünürdedir. Geı·
çekte hiçbir çelişki yoktur. Lenin'in, III. Enternas
yonal'in . III. Kongresine raporunda, köylüyü «son
kapitalist sınıf» olarak nitelendirdiği raporda, o ,
işçi-köylü ittifakının gereğini yeniden v e yeniden
gerekçelendirmekte ve « diktatörlüğün en yüksek
ilkesi ( nin ) , proletaryanın devlet iktidarını ve yöne
tici rolünü sürdürebilmesi için, proletarya ile köy
lüler arasındaki ittifakı korumak» olduğunu açıkla
maktadır. Her halükarda, Lenin'in burada herhan
gi ,bir çelişki görmediği açıktır.
Lenin'in, köylülüğün « son kapitalist sınıf» ol
duğu tezini nasıl anlamalı? Bu, köylülüğün kapita-
1h tlerden meydana geldiği anlamına gelmez mi?
Ha:y-:ır, bu anlama gelmez. Bu, birinci olarak, köylü
lüğün ayrı bir sınıf olduğu, ekonomisini üretim
araçlarının özel mülkiyeti temeli üzerine kurduğu;
köylünün, bu yüzden, ekonomilerini üretim araçla
rının kollektif mülkiyeti temeli üzerinde kuran pro
leterler sınıfından ayrıldığı .anlamına gelir. Bu,
ikinci olarak, köylülüğün, bağrında kapita,ılstıer,
kulaklar ve genel olarak her çeşit sömürüciller
üretip besleyen bir sınıf olduğu anlamına gelir.
Bu durum, işçi-köylü ittifakını örgütlemenin
önünde aşılmaz bir engel değil midir? Hayır, de
ğildir. Proletarya diktatörlüğü koşullarında, prole
taryanın köylülükle ittifakı, tüm köylülükle ittifak
değildir. Proletaryanın köylülükle ittifakı, proletar
yanın köylülüğün emekçi yığınlanyla bir ittifakıdır.
Böyle bir ittifak, köylülüğün kapitalist unsurlarına
karşı mücadele olmaks'ızın, . kulaklara karşı müca·
dele etmeksizin gerçekleştirilemez. Böyle bir itti
fak, yoksul köylüler köyde işçi sınıfının desteği ola
rak örgütlenmeden sağlam bir ittifak olamaz. Bun
dan dolayı, bugünün proletarya diktatörlüğü koşul
larında, işçi-köylü ittifakı, ancak Lenin'in bilinen
sloganıyla gerçokleştirilebilir: Yoksul köylüye da
yan, orta köylüyle sağlam bir ittifak kur, kulağa
karşı mücadeleyi bir an bile bırakma. Çünkü ancak
bu sloganı uygulamakladır ki, köylülüğün ana küt
lesini sosyalist inşa yoluna çekmek mümkün olur.
Görüyorsunuz ki, Lenin'in iki formülasyonu
arasındaki çelişki, ancak sözümona, görünürde bir
çelişkidir. Gerçekte bunlar arasında en küçük bir
çelişki yoktur.
95
C - Kulakların sosyalizm ile bütünle�meleri
sağ oportünist teorisine kar�ı mücadele
f\ 0
diriiterek ona güncel bir karakter verdiler. Bugün
artık bu teorinin çekmeeelerde dinlendiği söylene
mez. Bugün, Buharin'in bu garip teorisi, Parti
miz içinde sağ sapmanın bayrağı, oportünizmin
bayrağı olmak iddiasını taşımaktadır. Onun için
artık bu teorinin yanından öyle geçip gidemeyiz.
Onun için, Partili yoldaşlarırnızın sağ sapmaya
karşı savaşımını kolaylaştırmak için yanlış ve za
rarlı bir teori olarak bu teoriyi yere serrnek görevi
mizdir.
(Stalin: «SBKP[B ] 'de Sağ Sapma Üze
rine<>, Leninizmin Sorunları, İkinci Bö
lüm. Moskova 1 934, s. 128 vd., 1929. )
1 nn
tı'da olduğu gibi toprağa kölece bağlı olma duru
mu yoktur. Bu koşul küçük-köylü ekonomisinden
'
kolhozlara geçişi zorunlu olarak kolaylaştırmakta
dır.
Toprağın millileştirildiği bizde, köydeki büyük
işletmelerin,- kolhozların, küçük köylü ekonomisi
ne üstünlüğünü bu kadar kolaylıkla karutlamaları
mn nedenlerinden biri de budur.
Mutlak rantı kaldıran, toprağın özel mülkiye
tine son veren ve onun millileştirilmesini sağlam
laştıran Sovyet iktidarının tarım yasalarının büyük
devrimci önemi işte burada yatar.
Bundan ama şu sonuç çıkar ki, büyük tarım
işletmelerine karşı mücadelesinde küçük köylü iş
l�tmelerinin istikr�rlılığını propaganda eden bur
juva iktisatçılara karşı bizim elimizde yeni bir ka
mt vardır.
Her çeşitten burjuva teorilerine karşı mücade
lelerinde, bu yeni kamttan bizim tarım teorisyenle
rimiz tarafından acaba niçin yeterince yararlaml
mamaktadır?
Toprağın millileştirilmesinde biz özellikle «Ka
pital»in üçüncü Cildindeki teorik önkoşullardan,
Marx'ın ·«Artı-Değer Teorileri» konusundaki ünlü
yapıtından ve Lenin'in tarım sarılllunu inceleyen
yapıtlarından, teorik düşüncenin bu zengin hazine
sinden hareket ettik. Sözünü ettiğim genel olarak
toprak rantı teorisi ve özel olarak .da mutlak top
rak rantı teorisidir. Bugün bu yapıtlardaki teorik
tezlerin, kentte ve köyde sosyalist inşamızın prati
ği tarafından parlak bir biçimde doğrulandığı açık
tır.
Ancak, Çayanov tipinde «Sovyet» iktisatçıları
mn bilime aykırı teorileri yayınlarımızda rahatça
yer alırken, Marx-Engels-Lenin'in toprak rantı ve
mutlak toprak rantı teorisi üzerine dab.ice yapıt
larının halka yayılmak, önplana çıkarılmak yerine
masa çekmecelerinde saklı tutulmasını anlamak
güçtür.
Engels'in «Fransa ve Almanya'da Köylü Soru
nu» üzerine ünlü yazısını herhalde anımsarsınız.
Engels'in, küçük köylülerin kooperatif ekonomiye,
kollektif ekonomiye nasıl getirileceği sorunu üzeri
ne ne büyük bir titizlikle eğildiğini mutlaka anım
sarsınız. Engels'in yazısından ilgili pasajı aktarma
ma izin veriniz.
* İtalikler benim. J . St
Bizde, SSCB'nde durumun aynı olduğu söyle
nebilir mi ? Hayır, söylenemez. Söylenemez, çünkü
bizde köylüyü bireysel işletmesine zincirleyen o
toprakta özel mülkiyet yoktur. Söylenemez, çünkü
bizde toprak millileştirilmiştir ve bu da köylünün
kollektivizm yolunu tutmasını kolaylaştırmakta
dır.
Bizde son zamanlarda kolhaz hareketinin gÖ
rece kolayca ve hızla gelişmesinin nedenlerinden
biri budur.
103
!anmaktadır. Yurtdışında mülteciler olarak sınıf
örgütlerini koruyorlar: bunlar, yaklaşık 1 ,5 · 2 mil
yon kişiden oluşmakta; ellerinde her çeşit burjuva
partisinin, « sosyalistler»in ( yani küçük· burjuvala
rın ) görüşlerini yansıtan 50'yi aşkın günlük yayın
organı bulunmaktadır, ellerinde ordu kalıntıları
var ve uluslararası burjuvazi ile yaygın ilişkiler
sürdürüyorlar. Bu mülteciler olanca güçleriyle ve
her çeşit araçla, Sovyet iktidarı:ıaı yıkmaya ve Rus
ya'da kapitalizmi restore �tmeye çalışmaktadırlar.
. . . Böyle bir iç durumda, egemen sınıf olarak
Rusya proletaryasının andaki esas görevi, köylüle
re kılavuzluk yapmak için, onunla sağlam bir itti
fak için, birbirini izleyen bir dizi kademeli geçiş
lerle toplumsallaştırılmış makineli büyük tarım iş
letmesine ulaşmak için zorunlu önlemleri doğru
bir şekilde saptamak ve uygulamaktır. Bu görev,
gerek ülkemizin geri kalmışlığı sonucu, gerekse
onun yedi yıllık emperyalist savaş ve içsavaşla kor
kunç bir şekilde yıkılınası sonucu, Rusya'da özel
likle güçtür. Ama, bu özel durum bir yana bırakıl
sa da, bu görev, sosyalist inşada tüm kapitalist ül
kelerin -belki İngiltere har�ç- önüne çıkacak en
güç görevlerden biridir. Ama İ ngiltere'de de küçük
çiftlik sahipleri sınıfı sayısal olarak özellikle küçük
olduğu halde, buna karşılık, İ ngiltere'ye «ait» sö"
mürgelerdeki yüzmilyonlarca insanın fiilen köleleş
tirilmesi sayesinde küçük-burjuva bir yaşam tarzı
sürdüren işçi ve hizmetlilerin yüzdesi özellikle bü
yüktür.
Bu nedenle, yekpare bir süreç olarak dünya
proleter devriminin gelişmesi açısından, Rusya'nın
geçirmekte olduğu dönemin anlamı, devlet iktida
rını elinde bulunduran proletaryanın küçük-burju-
104
va yığınlar karşısındaki siyasetini pratik olarak
sınamak ve provadan geçirmektir.
. . . Sovyet Rusya'da köylülerle proletarya ara
sındaki doğru ilişkilerin temeli 1917-1921 yıllarında
yaratılmıştır. �u dönemde, bütün uluslararası bur
juvazi ve bütün küçük-burjuva demokrasisi parti
lerince (!Sosyal-Devrimciler ve Menşevikler) des
teklenen büyük toprak sahipleri ve kapitalistlerin
giriştiği istila, Sovyet iktidarını savunmak amacıy
la proletarya ve köylülüğün savaş ittifakına yarattı,
onu pekistirdi ve ona nihai biçimini verdi. içsavaş,
sınıf mücadelesinin en keskin biçimidir ; bu müca
dele ne kadar ke�kin olursa,_ onun alevleri içinde
bütün küçük-burjuva hayalleri ve önyarg1ları o ka
dar hızla yok olmakta, pratik, köylülüğün en geri
tabakalarına bile o kadar açıklıkla göstermektedir
ki: yalnız proletarya diktatörlüğü köylülüğü kurta
rabilir ; ISosyai-Devrimciler ve Menşevikler, aslında
yalnızca kapitalistlerin ve büyük toprak sahipleri
nin hizmetindedirler.
Ama, köylülükle proletarya arasındaki savaş
ittifakı; onların sağlam ittifakının ilk blçimi olduy
sa -ki olmak zorundaydı-, bu iki sınıfın belirli
bir iktisadi ittifakı gerçekleşmeksizin savaş ittifakı
birkaç hafta bile ayakta kalamazdı. Köylü, işçi dev
letinden toprak elde etti, çiftlik sahibinden, kulak
tan korunma elde etti ; işçiler de büyük sanayi ye
niden kuruluncaya kadar köylülerden kredi niteli
ğinde gıda maddeleri elde ettiler.
Küçük köylülerle proletarya arasındaki ittifak,
sosyalist açıdan a�cak, tamamiyle yeniden kuru
lan ulaşım ve büyük sanayi, proletaryanın gıda
maddeleri karşılığında köyiiliere kendileri ve işlet
melerini geliştirmek için gereksinim duyacakları
gerekli tüm ürünleri vermesini olanaklı kıldığında
tamamen doğru ve istikrarlı olabilecektir. ülkenin
korkunç yıkılrnışlığında, bu hedefe bir çırpıda as
la ulaşılamazdı. Büyük toprak sahiplerine karşı
inanılmaz derecede sert savaşta, yeterince örgiıt
lenmemiş bir devletin ayakta kalabilmek için al a
cağı en kolay elde edilebilir önlem, teslimat yüküm
lülüğü idi. 1920'deki kötü hasat ve hayvan yemi kıt
lığı, köylülerin zaten son derece çetin olan yoksul
luğunu daha' da ağırlaştırdı ve derhal ayni vergiye
geçişi kaçınılmaz bir wrunluluk kıldı.
Ilımlı ayni vergi, derhal köylülüğün durumu
nu gözle görülür şekilde iyileştirme sonucu ver
mekte ve aynı zamanda köylülerin ilgisini e� ala
nını genişletme ve ürünü iyileştirmeye çekmekte
dir.
Ayni vergi, köylünün bütün tahıl fazlasına el
koypıaktan, sanayi ile tarrm arasında doğru bir
sosyalist ürün değişimine geçiştir.
106
manlardaki köy ile kent arasındaki eski ittifak bi
çiı-ı.1lerinin yanısıra, şimdi sanayiin, köylü işletme
sinin üretim alanındaki gereksinimlerini ( tarım
makineleri, traktör, ıslah edilmiş tohum, suni güb
re vb ) karşıladığ1 bir sırada, bize, daha yeni ittifak
biçimleri gerektiği anlamına gelir.
Eskiden, köylü işletmesinin üretim alanındaki
gereksinimlerini fazla hesaba katmaksızın esas ola
r ak onun kişisel gereksinimlerini karşılarken, bu
gün, bir yandan onun kişisel gereksinimlerini kar
�ılamayı sürdürürken, bir yandan . da tüm gücümüz
le, tarımsal üretimin yeni bir teknik temel üzerin
de yeniden kurulması ile doğrudan bağlantı içinde
bulunan tarım makineleri, traktör, suni gübre vb .
sağlamaya girişmeliyiz.
Tarımın tekrar işlerliğe kavıışturulması ve es
ki toprak beylerine ve kulaklara ait toprakların
köylüler tarafından işlenmesi söz konusu olduğu
sürece, eski ittifak biçimleriyle yetinebilirdik. Ama
tarımın_ yeniden kurulmasının söz konusu olduğu
şimdi, bu ·yeterli değildir. Şimdi daha ileriye git
mek, tarımsal üretimini modern teknik ve kollek
tif çalışma temeli üzerinde dönüştürmesi için köy
lülüğe yardım etmek gerekir.
İkinci olarak bu, sanayimizin yeniden donatıl
masıyla eşzamanlı olarak, tarımın da ciddi bir bi
çimde yeniden donatılması işine koyulmamız ge
rektiği anlamına gelir. Biz, sanayim:ize yeni bir tek
nik temel vererek, ona yeni, daha iyi makineler,
yeni, daha iyi kadrolar sağlayarak, onu yeniden do
natmaktayız ve daha şimdiden, kısmen yeniden do
natmış bulunuyoruz. Yeni yeni işletmeler ve fab
rikalar kuruyoruz; eskilerini yeniden kuruyor ve
büyütüyoruz; metalürjiyi, kimya sanayiini ve ma-
kine sanayiini geliştiriyoruz. Bu temel üzerinde,
kentler büyüyor, yeni sanayi merkezleri çoğalıyor,
eskileri genişliyor. Bu temel üzerinde, gıda mad
delerine ve sanayi için hammaddelere talep artı
yor. Tarım ama, eski alet ve avadanlıklarında, ata
dan kalma toprağı işleme yöntemlerinde, daha şim
diden işe yaramaz, ya da hemen hemen işe yara
maz haldeki eski ilkel teknikte, eski bireysel kü
çük köylü ekonomisinde ve çalışma biçimlerinde
duruyor.
örneğin bizde devrimden önce aşağı-yukarı 16
ınilyon köylü işletmesi olması, bugün ise bu sayı
nın en, az 25 olması olgusu ne anlama gelir? Bu,
toprağın işlenmesinin gittikçe daha dağınık ve par
çalanmış bir nitelik kazandığından başka neye ta
nıklık eder? Oysa dağınık küçük işletmelerin ka
rakteristik bir özelliği, teknikten, makinelerden,
traktörlerden, tarımsal bilimin sonuçlarından ge
rekli ölçüde yararlanacak durumda olmamalarıdır;
küçük çaplı meta üretimi işletmeleri olmalarıdır.
Pazar için tarım ürünlerinin yetersizliği bun
dan ileri gelmektedir.
Kent ile köy arasında, sanayi ile tarım arasın
da bir bölünme tehlikesi bundan ileri gelmektedir.
Tarımı ilerletmek, tarımı, sanayimizin geliş
me temposuna uydurmak zorunluluğu bundan ile
ri gelmektedir.
Ve bu -bölünme tehlikesini gidermek için, tarı
mı, yeni bir teknik temel üzerinde ciddi bir biçim
de yeniden donatmaya koyulmak gerekir. Ama ta
rımı yeniden donatmak için, dağınık bireysel köylü
işletmelerini, adım adım büyük işletmeler halinde,
kollektif işletmeler halinde birleştirmek; tarımı
kollektif çalışma temeli üzerinde inşa etmek; kol-
lektif işletmeleri büyütmek, eski ve yeni savhazları
geliştirmek; tarımın tüm ana dallarında sözleşme
yönteminin kitlesel biçimlerini sistemli bir şekilde
uygulamak; yeni tekniği benimsemekte, çalışmayı
kollektifleştirmekte köylülüğe yardım eden Makine
ve Traktör İstasyonlan sistemini geliştirmek gere
kir, - tek kelimeyle, küçük köylü işletmelerini, gi
derek kollektif büyük üretime geçirmek gerekir,
çünkü yalnız toplumsal tipte büyük üretim, bilimin
sonuçlarından ve yeni teknikten tam olarak yarar
lanabilir ve tarımımızı dev adımlarla ilerletebilir.
Elbette bu demek değildir ki, yoksul ve orta
köylülerin bireysel ekonomilerini ihmal etmeliyiz.
Hiç de değil. �oksul ve orta 'köylülerin bireysel
ekonomisi, sanayiin besin maddeleri ve hammad
delerle beslenmesi bakımından başat bir rol oyna
maktadır ve yakın gelecekte de oynamaya devam
edecektir. Tam da bu yüzden, henüz kollektif iş
letmelerde birleşmemiş yoksul ve orta köylülerin
bireysel ekonomisini desteklemek gerekir.
Ama ou demektir ki, bireysel kôylü ekonomisi,
kendi başına, daha şimdiden artık yeterli değildir.
Tahıl alım işindeki güçlüklerimiz bunun tanıtıdır.
Onun için, yoksul ve orta köylülerin bireysel eko
nomilerinin gelişmesini, kollektif ekonomi biçimle
rini ve savhazları çok yönlü geliştirerek tamamla
mak gerekir.
Bundan dolayı, köylülerin küçük bireysel eko
nomilerini kollektif çalışma yoluna geçirmelerini
kolaylaştırmak için, yoksul ve orta köylülerin bi
reysel ekonomisi ile kollektif toplumsal ekonomi
biçimleri arasında bir köprü kurmak gerekir; kit
lesel sö_zleşmeler şeklinde; Makine ve Traktör is
tasyonları şeklinde, kooperatif hareketinin çok
1 09
yönlü geliştirilmesi şeklinde bir köprü kurmak ge
rekir.
Bu önkoşullar olmaksızın, tarımı ciddi bir bi
çimde geliştirmek olanaksızdır. Bu önkoşullar ol
maksızın, tahıl sorununun çozumü olanaksızdır.
Bu önJwşullar olmaksızın, köylülüğün yoksul taba··
kalarını yok olmaktan, yoksulluktan kurtarınalt
olanaksızdır.
Nihayet bu demektir ki, tarımsal üretimin ye
ni baştan kurulması için esas kaynak olarak sana
yimizi her çareye başvurarak geliştirmek gerekir;
metalürj iyi, kimya sanayiini, makine sanayiini ge
liştirmek gerekir; traktör fabrikaları, tarım maki
neleri fabrikaları vb. kurmak gerekir.
Köylülüğün ana yığınlarını, kitlesel sözleşme
ler yoluyla kollektif ekonomi biçimlerine çekme
dikçe, tarıma önemli miktarda traktör ve tarım
makineleri vb. sağlamadıkça, kolhazları geliştirme
nin olanaksız olduğunu, Makine ve Traktör İstas�
yonlarını geliştirmenin olanaksız olduğunu tanıtla
maya gerek yoktur.
Ama, sanayimizi hızlı bir tempo ile geliştirme
den, köyü makine ve traktörle beslemek olanak
sızdır. Bundan dolayı, sanayimizin hızlı gelişme
temposu, tarımın kollektivizm temeli üzerinde ye
niden kuruluşunun anahtarıdır.
Yeni ittifak biçimlerinin anlamı ve önemi bu
dur.
(Stalin: cSBKP [B ] İçindeki Sağ Sapma
Üzerine,., Leninizmin Sorunları, İkinci
Bölüm. Moskova 1934, s. 143 vd., 1928. )
V - SSCB ' N i N D Ü NYAN I N EN B Ü Y Ü K
TAR I M i S LETM.ELE R i Ü LKES i NE
DÖ N U Ş Ü M Ü VE i Ç i N DE
B U L U N D U G U M UZ AŞAMADA
KÖY Ü N SOSYALİST D Ö N Ü Ş Ü M Ü N Ü N
G Ö REV LER İ
lll
ne bir dönüşü · hazırlayan köyde kooperatifçiliğin
hızlı gelişmesi ile açıklanabilir; öte yandan, şimdi
den, desiyatin başına 150 ila 200 pud mahsul alan
ve % 30 ila % 40 pazar için üretim sağlayan kolhaz
ların varlığı, yoksul köylüler arasında ve orta köy
lülüğün alt tabakaları arasında, kolhozlaşmaya
doğru ciddi bir yöneliş başlattı.
Burada daha az önemli olmayan bir başka nok
ta da, devletin kollektifleştirme hareketini önemli
ölçüde finanse etme olanağına ancak son zamanda
kavuşmuş olmasıdır. Bilindiği gibi, bu yıl devlet
kolhozlara, geçen yıla oranla iki kat fazla mali yar
dımda bulunmuştur ( 60 milyon rubleden fazla ) .
XV. Parti Kongresi, yığınsal kollektifleştirme hare
ketinin koşullannın şimdiden olgunlaştığını, kol
lektifleştirme hareketini güçlendirmenin, ülkede
pazar için tahıl üretimini artırmanın en önemli
araçlarından biri olduğunu ilan ettiğinde tamamen
haklıydı.
Merkezi İştatistik Dairesinin rakamlarına gö
re . 1 927 yılında kolhozların to'plam tahıl üretimi en
az 55 milyon pud, üretimin pazar için olan kesimi
ortalama % 30 olmuştur. Kabaran yeni kolhazlar
kurma ve eskileri genişletme dalgası, bu yılın so
nunda, kolhazlarda üretilen tahıl mi�tarının kayda
değer ölçüde artması sonucunu verecektir. Görev,
bugünkü kollektifleştirme hareketinin -gelişme tem
posunu ko rumak, kolhazları büyütmek, adı var
kendi ·yok cinsten kolhazları tasfiye etmek, bunla
rın yerine gerçek kolhazlar kurmak ve kolhazların
devlet yardımı ve kredilerinden yoksun kalmak is
temiyc;:>rlarsa bütün satılık tahılların devlet örgütıe
rinP. ve kooperatif örgütlerine teslim etmelerini
sağlayacak bir rejimi yerleştirmektir. öyle sanıyo-
rum ki, bu koşullar altında üç yıla kadar kolhaz
ların 40 ila 50 milyon pud tahılı satışa sunmalarını
sağlayabiliriz.
Besbelli ki, kollektif işletmelerin başka şey,
kooperatifierin başka şey olduğu varsayımıyla, kol
lekcifleştirme hareketi ile kooperatif hareketi ba
zen karşı karşıya konmaktadır. Bu elbette ki yan
lıştır. Kimileri, lwlhozlan Lenin'in kooperatif pla
nının karşısına koyacak kadar ileri gidiyorlar. Söy
lemeye gerek yok ki, böyle bir karşı karşıya koyu
şun gerçekle hiçbir ilgisi yoktur. Gerçekt_e, kolhaz
lar kooperatifierin bir türüdür, hem de üretim koo
peratiflerinin en parlak biçimi. Alım, satım ve ür&
tim kooperatifleri vardır. · Kolhozlar genel olarak
kooperatif hareketinin ve özel olarak da Lenin'in
köoperatif planının ayrılmaz bir bileşenidir. Le
nin'in kooperatif planını uygulamak demek, köylü
yü, alım ve satım kooperatifleri düzeyinden üretim
kooperatifine, yani kolhaz kooperatifine yükselt
mek demektir. Bizde kolhozların, alım ve satım
kooperatiflerinin güçlenmesinin sonucu olarak or
taya çıkıp gelişmesi olgusu· da bununla açıklanır.
2 - Çıkış yolu, ikinci olarak, eski sovhozlan
genişletmek ve sağlamlaştırmak, yeni büyük sov
hozlar örgütlernek ve geliştirmektir. Merkezi İsta
tistik Dairesinin verilerine göre, bugün varolan
sovhozlarda toplam tahıl üretimi 1927 yılmda en az
45 milyon puda ulaşmış, üretimin % 65'i pazara su
nulmuştur. Bir miktar devlet desteğiyle sovhozla
nn tahıl üretimini önemli ölçüde artırabilecekleri
ne kuşku yoktur.
· Ama görev bununla sınırlı değil. Sovyet hükü
metinin aldığı bir karara göre, köylü işletmelerinin
bulunmadığı bölgelerde, bundan 5-6 yıl sonra yak-
laşık olarak 100 milyon pud tahılı satışa sunacak
olan yeni büyük sovhozlar ( her biri 10 000 - 30 000
desiyatin büyüklüğünde ) kurulacaktır. Bu sovhoz
ların örgütlenmesine şimdiden girişilmiştir. Göre
vimiz, Sovyet hükümetinin bu kararını her ne pa
hasına olursa olsun uygulamaktır. Sanıyorum ki,
bu görevlerin yerine getirilmesi önkoşuluyla, 3 4 -
1 14
yoluna başarılı bir şekilde .geçmesini, genel kollek
tifleştirmenin gelişmesini ve kulakların sınıf ola
rak tasfiye edilmesi şiarının pratikte gerçekleşme.
sine geçişi güvence altına aldı. Rapor döneminde
özel sermayenin rolü göz çarpıcı bir şekilde düştü,
geriletilmesi süreci devam etmektedir. Sovyet dev
letinin düzeltici-düzenleyici rolü, giderek artan bir
şekilde sanayinin ötesinde tarımı kapsayarak ka
rarlı bir güçlenme yaşamaktadır. Biz, Lenin tara
fından koyulan «NEP Rusya'sı>>nı «sosyalist Rus
ya»ya dönüştürme görevini çözmekteyiz.
Sosyalist inşanın gelişmesi, kapitalist unsur
lara saldırının güçlenmesi, kaçınılmaz olarak ku
lak-kapitalist unsurlar tarafından ülkede sınıf mü
cadelesinin keskinleştirilmesine ve onların ümitsiz
dİreniş çabalarına götürmek zorundaydı. Köydeki
tarım işçilerinin ve yoksul köylülerin gelişen faa
liyetlerine dayanarak, orta köylülerle ittifakı sağ
lamlaştırarak Parti, karşı-devrimci sabotajı ve ku
lakların direnişini kırdı ve tahıl temin etmeyi ve
önemli bir yedek tahıl fonu toplamayı başardı.
Partinin doğru siyasetinin sonucu olarak, orta köy
lü kitlesinin sosyalizme kesin yönelmesi, en göze
çarpıcı ifadesini, 1929 sonunda milyonlarca köylü
yü saran ve kolhaziara katılan orta köylüyü Sov
yet iktidarının bir dayanağı haline dönüştürerek,
kulak tahıl üretiminin kolhoz-sovhoz tahıl üretimi
ne dönüştürülmesinin önkoşullarını yaratarak ve
Partinin kulaklann sımrlandınlınası ve geriye itil
mesi şiarından, genel kollektifleştirme temelinde
kulakların sınıf olarak tasfiye edilmesi şiarına geç
mesini olanaklı kılarak ülkede sınıf güçlerinin yeni
bir dengesini yaratan güç}ü kollektifleştirme hare
ketinde bulmaktadır.
115
Parti Kongresi,_ işçi sınıfının ülkedeki kapita
list sömürünün . son kalesine saldırısı anlamına ge
len bu şiarın hüyük tarihsel önemini onaylar.
list
«
. . .ilişkileri, şimdiye kadar esas olarak birkaç
önde gelen sanayi ile sınırlı ve tarımı çok az kap
sayan kapitalizmin eri gelişmiş biçimleri göz ardı
edilirse, hazır bulmamasmdan» *
1 1 n
ların büyük önemi tam da, tarımda makinelerin ve
traktörlerin kullanılması için temel alan olmaları,
köylünün yeniden kalıba dökülmesi için, köylünün
zihniyetinin değiştirilmesi, proleter sosyalizmi yö
nünde değiştirilmesi için temel alanı yaratmasında
yatmaktadır. Lenin şlınu söylerken haklıydı:
1 1 n
melidirler. Onlar kolhazları ve kolhaz köylülerini
bir fetiş olarak görmeksizin, olayları soğukkanlı
lıkla ve somut olarak değerlendirmelidirler .
. . . Nedir bir kolhaz köylüsü? Kolhaz köylüsü,
işçi sınıfının müttefikidir. Bu köylülüğün ezici ço
ğunluğu köyde Sovyet iktidarının bir dayanağıdır.
Fakat bu, kolhaz köylüleri ve kolhazlar içinde Sov
yet iktidarına karşı çıkan, zararlı unsurlan destek
leyen, tahıl temininin sabote edilmesine yardım
eden grupların çıkmayacağı anlamına gelmez. Ko
münistlerin kolhazların sosyalist bir ekonomi biçi
mi olduğundan yola çıkarak bu münferit kolhaz
köylülerinin ve kolhazların bu darbesine mahvedi
ci bir karşı darbe ile cevap vermemesi aptallık
olur.
1 ?. 1
oynamayacaklarım bildiği için, bu tehlikeli macera
ya yanaşmadı. Kulaklara karşı saldırı, ciddi bir so
rundur. Bu sorunu, kulaklara karşı nutuk atma ile
karıştırmamalı. Kulaklara karşı saldırı, Zinovye
vist-Troçkist muhalefetin Partiye dayatmaya çalış
tığı kulakları arada bir tırmalama politikasıyla da
karıştırılmamalıdır. Kulaklara karşı saldırıya geç
mek. kulaklari ezmek ve sımf olarak tasfiye etmek
demektir. Bu hedefi gü.tmeyen bir saldırı tumtu
raklı bir laftır, hafü çarpışmadır, gevezeliktir, iste·
diğimiz her şeydir, ama gerçek bir Bolşevik saldırı
asla değildir. Kulaklara karşı saldırıya geçmek, uy
gun şekilde hazırlanmak ve kulaklara artık bir da
ha asla ayağa kalkamayacakları bir darbe indir
mek demektir. Biz Bolşevikler, gerçek saldırı diye
buna deriz. Bundan beş ya da üç yıl önce başarı
şansı olan böyle bir saldırıya girişebilir miydik?
Hayır, girişemezdik.
122
o tarihte kulaklara karşı saldırıya girişemezdik ve
girişmemeliydik.
Ya şimdi durum nasıldır? i şler şimdi ne du
rumdadır? Sirndi artık kulaklara darbe indirmek,
onun direncini kırmak, onu sınıf olarak tasfiye et
mek ve onun üretimi yerine kolhazların ve savhaz
ların üretimini geçirmek için yeterli bir maddi te
mPlimiz vardır. Bilindiği gibi 1929 yılında kolhaz
ve sovhozların tahıl üretimi, 400 milyon puddan
az olmamıştır ( 1927'deki kulak ekonomisinin top·
lam üretiminden 200 milyon pud eksik ) . Yine bilin
diği gibi, 1929'da kolhaz ve sovhozlar 130 milyon
pud tahılı pazara sunmuşlardır ( yani kulakların
1927'de sunduğundan fazla ) . Yine bilindiği gibi,
1930'da kolhazların ve savhazların toplam üretimi
90Ö milyon puddan az olmayacaktır ( yani 1927'de
ki kulakların toplam üretiminden fazla ) , ve kolhaz
ve savhazların aynı yıl içinde pazara sunacaklan
tahıl miktarı en az 400 milyon pud olacaktır ( yani
kulakla� 1927'de sunduğuyla karşılaştırılamaya
cak kadar fazla ) .
İ şte yoldaşlar, bugün durum böyledir.
İ şte ülkemizin ekonomisinde meydana gelen
değişiklikler bunlardır.
işte bizde son zamanlarda sınıf güçlerinde
meydana gelen değişiklikler bunlardır.
Gördüğünüz gibi, şimdi artık kulak üretiminin
yerine kolhaz ve savhaz üretimini geçirmek için
maddi temele sahibiz. Kulaklara karşı saldırımızın
şimdi kuşku götürmez bir başarıyla gelişmesi tam
da bu yüzdendir.
Eğer kulaklara karşı kısır sözlerle yetinmeyip,
ona karşı gerçek ve kesin bir saldırıdan söz e>tmek
isteniyorsa, kulaklara karşı saldırı böyle yürütül
melidir.
125
fazlasını ve tüm ekilebilir köylü alanının yaklaşık
% 75'ini kapsayan 200 OOO'in üzerinde kolhaz örgüt
lenmiştir.
Aynı dönemde, 5000 sovhoz ( tahılcılık, hayvan
cılık ve sanayi bitkileri için ) örgütlendi; kolhazlar
ve sovhozlar, birlikte, tüm ekilebilir alanın yaklaşık
% 80'ini oluşturuyor.
Bütün bunlardan çıkan sonuç şudur:
a) Kulaklar paramparça edilmiş, tarımda ka
pitalizmin kökleri harap edilmiş , bununla kırsal
alanda sosyalizmin zaferi güvence altına alınmış, ve
kolhazlar sosyalist inşanın sağlam bir dayanağına
dönüşmüştür;
b ) Küçük, dağınık bireysel köylü işletmeleri
nin sosyalist büyük işletmelerin yörüngesine saklll
ması tarihsel görevi çözülmüş, ve Sovyetler Birli
ği bir küçük-köylü ülkesinden, dev bir büyük-tarım
ülkesine dönüşmüştür.
Kollektifleştirme
1935'deki
ekim alanına
Sektörler 1929 1 930 1931 1 932 1933 oranı (o/o)
1 - Savhazlar 1.5 2.9 8.2 9.3 10.8 10.6
2 - Kolhazlar 3.4 29.7 6 1 .0 69.1 75.0 73.9
3 - Bireysel
işletmeler 91.1 69.2 35.3 21.3 1 5.7 15.5
SSCB'nde toplam
tahıl ekim alanı 96.0 101.8 l04.4 99.7 101.5 100.0
132
işletmelerinin % 65'inın, toplam tahıl ekim alanı
nın % 73.9'una sahip bulunduk.larım, tüm köylü nü
fusun % 35'ini oluşturan geri kalan bireysel köylü
işletmelerinin ise toplam tahıl ekim alanımn ancak
% 15'5'ini ellerinde bulndurduklarını ifade etmekte
dir.
Eğer buna, kolbozların tüm kategorilerinin
ekin kaldırma payı olarak, 1929-1930 yılındaki 120
milyon puddan fazla olmayan teslimata karşılık,
1 933 yılında bir milyar puddan fazla tahıl teslim
ettikleri, ve planlarını % 100 yerine getiren bireysel
köylülerin ise 1929-1930 yılında devlete 780 milyon
puda yakın tahıl teslim etmiş oldukları halde, 1933
yılında yaklaşık olarak ancak 120 milyon pud tes
lim ettikleri eklenirse, rapor döneminde kolhazlar
1le bireysel köylülerin rollerinin tamamıyla değiş
tiği, o zamandan beri kolhazların tarımın egemen
gücü haline, bireysel köylülerin ise ikincil güç ha
line, kolhoz rejimine bağımlı olmak ve kendini ona
uyarla!J?.ak zorunda olan bir güç haline geldikleri
bütün açıklığıyla ortaya çıkar.
Emekçi köylülüğün, bizim :Sovyet köylülüğü
müzün, sosyalizmin kızıl bayrağı altında kesin ola
rak ve geri dönmernek üzere birleştiğini kabul et
mek gerekir. ( Sürekli alkışlar. )
(Stalin: SBKP [B ] Merke� Komitesi'nin
XVII. Parti Kongresine Raporu. Mos
kova 1934, s. 40 vd.)
3 - İçinde bulunduğumuz aşamada köye
proleter önderliğin görevleri
1 34
bu kayıplarm, 1931 'd� SSCB'nin kuzey-doğusunda
ki kuraklıktan ötürü kaydedilen kayıpların yarısı
kadar bile olmadığına kuşku yoktur. Şu halde,
1932'de ülkemizde 193l 'de olduğundan daha fazla
hıhıl vardı. Ve buna rağnıen, tahıl stoklama işi,
bizde 1932 yılmda geçen Yıla oranla daha büyük
gi..i ç:lüklerle yapıldı. .
Bu neden ileri geliyor? Çalışmamızdaki bu ku
surların nedeni nedir ? Bu ruspetsizliği nasıl açık
lamalı ?
1 - Bu her şeyden önce, taşradaki yoldaşları
mızın, kırdaki fonksiyonerlerimiz,in, kolhazların ta
hıl ticareti yapmalannın getirilmesinin, kırda be
raberinde getirdiği yeni durumu hesaba katama
malan ile açıklanır. Ve tam da yoldaşlar yeni duru
mu hesaba katmadıkları içindir ki, çalışmalarını
bu yeni durumun gereklerine göre yeniden düzenle
memişlerdir. Kolhazların tahıl ticareti olmadığı sü
rece, tahılların biri devlet fiyatı ve diğeri de pazar
fiyatı olmak üzere iki fiyatı olmadığı sürece, kırda
belirli bir durum vardı. Kolhazların tahıl ticareti
yapmalarının getirilmesiyle, durum kökten değiş
meliydi, çünkü kolhazların tahıl ticareti yapmaları
nı getirmek, tahılın pazardaki fiyatının, devletin
saptadiğından yüksek olan bu fiyatın yasallaşması
anlamına gelir. Bunun köylüleri, devlete tahıl tes
limi işinde çe!:J.ngen davranmaya iteceğini tamtla.
manın gereği yoktur. Köylü şu hesabı yapıyordu:
{<Kolhozların tahıl alım-satımı getirildi, pazar fiyatı
yasallaştı; pazarda, aynı tahıl miktarı karşılığında,
devlete vermekle alacağımdan daha fazlasını elde
edebilirim. O halde, bir enayi olmak istemediğim
sürec?, tahılı bir müddet alıkoymalı, devlete daha
azını teslim etmeli, da:ha fazlasım kolhaz ticareti-
ne bırakmalı ve böylece aynı miktar tahıl satışı
karşılığında daha çok para alacak şekilde davran
malıyım. »
Daha yalın, daha doğal mantık olamaz!
Ama işin kötüsü şurada ki, bizim kırdaki fonk
siyonerlerimiz, her halükarda aralarından çoğu, bu
yalın ve doğal şeyi kavramadılar. Sovyet iktidarı
nın görevlerini yerine getirmeyi tehlikeye atmamak
için, komünistler bu yeni durum karşısında, ekin
Ierin kaldırıldığı ilk günden itibaren, daha Tem·
muz 1932'de, tahıl stoklamayı, her çareye başvura
rak teşvik etmeli ve hızlandırmalıydılar. Durum
.bunu emrediyordu. Peki onlar gerçekte nasıl dav·
randılar? Tahıl stoklamayı hızlandıracaklarına,
kolhazlarda binbir türlü fonlar kurulmasını hızlan·
dırdılar; böylelikle teslimat yükümlülerinin devlete
karşı yükümlülüklerini yerine getirme konusunda
çekingen davranma tutumlarını kuvvetlendirdiler.
Onlar yeni durumu kavramadıklarından, köylüle
rin tahıl teslimi konusundaki çekingen tutumunun,
tahıl stoklamayı yavaşlatabileceğinden değil, köylü
lerin tahılı bir müddet alıkoymayı ve sonra da kol
haz ticareti [yoluyla - ÇN] pazara sunmayı düşü
nemeyeceklerinden, hatta bütün tahıllarını silola
ra [«Elevator» - ÇN] teslim etmeye kalkabilecek
lerinden korkuyorlardı.
Başka bir deyişle : Kırdaki komünistlerirniz,
hiç değilse onların çoğunluğu, kolhaz ticaretini yal
nız olumlu yanından aldılar, olumlu yanını anladı
lar ve kavradılar, ama kolhaz ticaretinin olumsuz
yanlarını hiç anlamadılar ve hiç kavramadılar ;
kolhaz ticaretinin olumsuz yanlarının, eğer onlar,
yani komünistler, daha ekinin kaldırıldığı ilk gün
den tahıl stoklama kampanyasını tüm güçleriyle
hızlandırmazlarsa, devletin başına büyük zararlar
açacağını kavramadılar.
Ve bu hatayı işleyen, yalnız kolhozlardaki fonk
siyonerler değildi. Aynı hatayı, devlete teslim edil
mek zorunda olunan · tahılı caniyane alıkoyarak
başka şekilde daha yüksek fiyata satan sovhoz mü-
·
dürleri de işlediler.
Halk Komiserleri Konseyi ve Merkez Komite
si, kolhaz ticaretinin geliştirilmesi konusundaki
ünlü kararnamelerinde, kolhazların tahıl Ucareti
ile bağlantılı olarak ortaya çıkan yeni durumu he
saba kattılar rm ? Evet, kattılar. Bu kararnamede,
çok açık bir biçimde, kolhaz tahıl . ticaretine, an
cak tahı� stoklama planı eksiksiz tamamlandığı ve
tohumluklar ayrıldığı zaman başlanabilir deniyor.
Orada çok açık bir biçimde, ancak tahıl stoklama
nın ve tohmnlukların ayrılmasının tamamlanma
sından sonra, 1 5 Ocak 1933 civarında, ancak bu ko
şullar yerine getirildikten sonra, kolhaz tahıl tica
retine b�şlanabilir deniyor. Bu kararname ile Halk
Komiserleri Konseyi ve Merkez Komitesi, kırdaki
fonksiyonerierimize şunu demek istiyordu: Bir sü
rü fonlar ve rezervler kurma tasası ile dikkatinizin
çelinmesine izin vermeyin; en başta gelen görevden
başınızı çevirmeyin; tahıl stoklama işini daha ekin
Ierin kaldırıldığı ilk günden geliştirin ve hızlandı
rm, çünkü ilk emir tahıl stoklama planının yerine
getirilmesidir, ikinci emir tohumlukların ayrılma
sıdır, işte ancak bu koşullar yerine getirildikten
sonradır ki, kolhaz tahıl ticaretine başlayabilir ve
onu geliştirebilirsiniz.
Merkez Komitesi Politbürosunun ve Halk Ko
miserleri Konseyinin hatası, belki de, sorunun bu
yanını yeterince tesirli vurgulamamış olması ve kır-
daki fonksiyonerlerimizi kolhaz ticaretinin içinde
taşıdığı tehlikelere karşı yeterince yüksek sesle
uyarmamış olmasıdır. Ama onları bu tehlikeler ko
nusunda uyardığına, oldukça açık bir şekilde uyar
dığına hiç kuşku yoktur. Merkez Komitesinin ve
Halk Korniserleri Konseyinin, yerel fonksiyqner
lerimizin, yalnız il değil, bir dizi bölge fonksiyoner
lerimizin de Leninist çelikleşmesini ve öngörüsünü
biraz alıarttığını kabul etmek gerekir.
1 39
mizde, egemen biçim haline gelmesine hepimiz. se
viniyoruz. Arna bu durumun, tarımın geliştirilmesi
konusunda bizim tasalanmızı ve sorumlulukları
mızı azaltmayıp, bilakis artırdığını herkes kavra
mıyor. Çok kişi, şu ya da bu kazada, şu ya da bu
bölgede, diyelim ki % 70-80 kollektifleşmeye ulaşıl
dı mı, her şeyin tamam olduğunu düşünüyor, ve
kollektifleşmenin tek başına kendi görevini yerine
getireceği, tek başına tarımı kalkındıracağı düşün
cesiyle, işlerin kendi doğal seyrine, kendiliğindenli
ğe bırakılabileceğini sanıyorlar. Ama bu büyük bir
yanılgıdır yoldaşlar ! Gerçek şudur ki, başat eko
nomi biçimi olarak kollektif ekonomiye geçiş, bi
zim tarıma ilişkin kaygılarımızı azaltmıyor, bilakis
artırıyor; tarımın kalkınrnasında, komünistlerin
önder rolünü azaltmıyor, bilakis artırıyor. Bugün
kendiliğindenlik, tarımın gelişmesi için her zaman
kinden daha tehlikelidir. Bugün kendiliğindenlik,
tüm davayı matıvedebilir.
Kırda bireysel çiftçiler ağırlıkta olduğu süre
ce, Parti, tarımın gelişmesine müdahalede, tek tek
yardım ve önleme tedbirleriyle ya da öğütlerle ye
tinebilirdi. O sıralar bireysel köylü, kendi işletme
siyle bizzat uğraşmak zorundaydı, çünkü bu işlet
me yalnız onun kendi kişisel işletmesi olduğundan
kendi işletmesinin sorumluluğunu omuzlarına yıka
bileceği hiç kimse yoktu, ve kendi dışında hiç kim
seyi hesaba katamazdı. O sıralar bireysel köylü,
sğer ekmeksiz kalmak ve açlığa kurban gitmek is
temiyorsa, tohum ekme, ekinin kaldırılması ve ge
nel olarak tarımsal çalışmanın bütün süreçleriyle
kendisi uğraşmak zorundaydı. Kollektif işletmeye
geçince, işler esaslı bir değişikliğe uğradı. Kolhoz,
bireysel bir işletme değildir. Kolhozcular şimdi
tam şunu diyorlar: «Kolhoz benimdir, hem de be
nim değildir: benimdir, ama aynı zamanda İvan'ın
dır, Filip'indir, Mihail'indir ve öteki kolhaz üyele
rinindir ; kolhaz orta malıdır.» Şimdi kolhozcu, şu
dünün bireysel köylüsü ve bugünün kollektifçisi,
kolhozun kendisini ekmeksiz bırakmayacağını bile
rek, sorumluluğu kendi üstünden atabilir ve kolho
zun öteki üyelerine güvenebilir. Onun içindir ki,
kolhozcunun simdi, bireysel isietme dönemindekin-
, '
,.
den daha az kaygısı vardır, işletmenin kaygısı ve
sorumluluğu bugün bütün kolhozcular arasında, bö
lüşülmüştür.
Bundan hangi sonuç çıkıyor? Şu: İşletmenin
yürütülmesinde sorumluluğun ağırlık noktası, bu
gün tek tek köylülerden, kolhozun yönetimine, kol
hozun yönetici çekirdeğine geçmiştir. Şimdi köylü
ler, işletmenin bakımını ve işlerin akıllı bir şekilde
yürütülmesini kendi kendilerinden değil, kolhoz
yönetiminden talep etmektedirler, ya da daha doğ
rusu bu yönetimden talep ettikleri kadar kendi ken
·
dilerinden talep etmiyorlar. Bu ne demektir? Bu
demektir ki, Parti bugün artık tarımsal gelişme
sürecinde tek tek müdahale eylemleriyle yetine
mez. Bugün o, kolhazların yönetimini ele almalı,
çalışmanın sorumluluğunu yüklenıneli ve kolhoz
cuların, bilimin ve tekniğin ilkelerine dayanarak
işletmelerini ilerietmelerine yardım etmelidir.
Ama hepsi bu değil. Kolhoz, bir büyük-işletme
dir. Ve büyük-işletme; plansız yürütülemez. Yüzler
ce ve kimi kez binlerce aile ocağım biraraya topla
yan bir tanmsal büyük-işletme, ancak planlı bir
yönetimle işletilebilir. Yoksa işletme mahvolmaya
ve dağılmaya adaydır. İşte kolhaz sisteminde, kü
çük bireysel köylü işletmesinin yönetimi koşulla-
141
rından kökten ayrılan yeni bir koşul daha. Böyle
bir işletmenin yönetimi, işlerin doğal seyrine, ken
diliğindenliğe bırakılabilir mi? Bırakılamayacağı
açıktır. Böyle bir işletmeyi yönetmek için, kolhoza,
işin temel bilgilerine vakıf, işletmeyi planlı bir şe
kilde işletecek ve örgütlü bir biçimde yönetecek
durumda adamlar sağlamak gerekir. Böyle bir iş
letmenin, kolhazların inşasında ıSqvyet iktidarının
sistemli bir müdahalesi, sistemli bir yardımı ol
mazsa, yoluna koyularnayacağı açıktır.
Ama bundan ne sonuç çıkar ? Şu sonuç çıkar
ki, kolhoz sistemi, tarımın gelişmesi için Partinin
ve Hükümetin kaygılarını ve sorumlulu..�larım
azaıtrınyor, tersine artırıyor. Şu sonuç çıkar ki,
Parti, eğer kolhaz hareketini yönetmek istiyorsa,
kolhoz yaşarnının ve , kolboz yönetiminin tüm ayrın
tılarına nüfuz etmelidir. Şu sonuç çıkar ki, Parti,
kolhozlarla olan bağlarını azaltmarnalı, tersine ço
ğaıtmalıdır, ve zamanında kolhazların yardımına
koşabilrnek ve onları teh!iit eden tehlikeler konu
sunda onları zamanında uyarabiirnek için kolhaz
larda olup biten her şeyi bilmelidir.
143
rıdır. Onlar, aslında kolhozun, her ne kadar sosya
list bir ekonomi biçimi olsa da, her türlü tehlike
den, yönetimine her çeşitten karşı-devrimci unsur
ların sızmasından muaf olmaktan henüz uzak bu
lunduğunu; Sovyet düşmanı unsurların, onu belli
koşullarda kendi amaçları doğrultusunda kullana
bilmesinden muaf olmadığını kavramadılar.
1 44.
lerin sovyetıere karşı her zaman karşı tavır alma
ma olgusu da aslında bununla açıklanır. örneğin,
Rus karşı-devriminin başı Milyukov'un, Kronstadt
ayaklanması sırasında sovyetlerden yana, ama ko
münistlerin olmadığı Sovy-etlerden yana olduğunu
söylediği bilinir. « Komünistlerin olmadığı Sovyet
ler» -o sıralar, Rus karşı-devriminin başı Milyu
kov'un sloganı buydu. Karşı-devrimciler, önemli
olanın bizzat Sovyetler değil, bilakis her şeyden
önce onları kimin yöneteceği olduğunu anlamışlar
dı.
Kolhazlar için de aynı şey söylenmelidir. İkti
sat örgütlenmesinin sosyalist örgütlenme biçimi
olarak kolhozlar, eğer başlarında gerçek devrimci
ler, Bolşevikler, komünistler bulunursa, ekonomik
inşa. harikaları gerçekleştirebilirler. Ve tersine,
eğer kolbozlarda Sosyal-Devrimciler ve Menşevik
ler, Petlyura'nın subayları ve öteki beyaz muhafız
lar, Denikin'in ve Kolçak'ın eski aj anları at koştu
rurlarsa, kolhazlar belli bir dönem için her türlü
karşı-devriİnci entrikalara paravana hizmeti göre
bilirler. Ve, örgütlenme biçimi olarak kolhozların,
Sovyet düşmanı unsurların sızmasından sadece
muaf olmamakla kalmayıp, bilakis ilk zamanlarda
karşı-devrimcilerin geçici olarak yararlanacakları
belli kolaylıklar bile sunduklarını unutmamak ge
rekir. Köylüler bireysel olarak kendi işletmelerini
yönettikleri sürece, dağınık ve birbirinden ayrı du
rumda idiler ; bu yüzden Sovyet düşmanı unsurla
rın köylüler arasındaki karşı-devrimci entrikalan
büyük bir etkiye sahip alamıyordu. Köylülerin kol
lektif işletmeye geçmesiyle bambaşka bir tablo or
taya çı�maktadır. Burada köylülerjn daha şimdi
den, kolhaz şahsında hazır bir kitle örgütlenmesi
145
biçimi vardır. Bundan dolayı Sovyet düşmanı un
surların kolhaziara sızması ve onların sovyet düş"
manı faaliyeti çok daha büyük bir etkiye sahip ola-_
bilir. Sovyet düşmanı unsurların bütün bunları he
saba kattıkları varsayılmalıdır. Karşı-devrimcilerin
bir bölümünün, örneğin Kuzey Kafkasya'da, kolboz
türü birşeyler kurmaya ve bunları kendi yeraltı ör
gütleri için legal bir paravana olarak yararlanmaya
çalıştıkları bilinmektedir. Yine, Sovyet düşmanı un
surların, henüz teşhir edilip ezilmemiş oldukları
bir dizi bölgede, kolhazlar içinde karşı-devrimci
entrika yuvaları kurmak için severek kolhaziara
katıldıkları ve kolbozları övdükleri de bilinmekte
dir. Yine Sovyet düşmanı unsurlardan bir bölümü
nün, bugün bizzat kolbozlardan yana, ama kolboz
larda komünistler olmaması koşuluyla kolbozlar
dan yana olduklarını ileri sürdüideri bilinir. «Ko
münistlerin olmadığı kolhozlar» -şimdilerde !Sov
yet düşmanı unsurlar tarafından katarılan slogan
budur işte. Demek ki, önemli olan sadece sosyalist
örgütlenme biçimi olarak kolhazların kendisi değil
dir, bllakis her şeyden önce, bu biçimin içine han
gi içeriğin döküldüğüdür, önemli olan, her şeyden
önce, kolhazların başında kimin olduğu ve onla�
kirrııjn yönettiğidir.
Leninizm açısından, örgütlenme biçimi olarak
alındığında, kolhazlar olsun, Sovyetler olsun·, birer
silahtırlar, yalnızca birer silah. Bu silah, bazı ko
şullar altında, devrime karşı yöneltilebilir. Karşı
devrime karşı yöneltilebilir. İ şçi sınıfına, köylülü
ğe hizmet edebilir. Bazı koşullarda işçi sınıfının ve
köylülüğün düşmanıarına hizmet edebilir. Her şey,
bu silahın hangi ellerde olduğu ve kime karşı yö
neltildiğine bağlıdır.
Sınıf içgüdüleriyle, işçi ve köylülerin düşman
larmın anlamaya başladıkları budur.
Ne yazık ·ki, bizim komünistlerimizden bazıları
bunu hala anlamamaktadırlar.
Ve tam da komünistlerimizden bazıları bu ba
sit şeyi henüz kavramadıkları için . - tam da bu
:yüzden şimdi biz, iyi kamufle olmuş Sovyet düşma
nı unsurların bir dizi kolhozda at koşturduklarını
ve kolhazlarda baltalama faaliyeti ve sabotaj yü
rüttüklerini görüyoruz.
4 - Kırdaki çalışmamızın yetersizliklerinin
dördüncü nedeni, yerel örgütlerdeki bir dizi yolda
şırmzın kulaklara karşı mücadele tarzını yeniden
örgütlemeyi bilmemeleridir, ve son zamanlarda sı
m� düşmanının başka bir çehreye büründüğünü,
sınıf düşmanının kırdaki taktiğinin değiştiğini, ve
bir başarı elde etmek için bizim de buna uygun ola
rak kendi taktiğimizi değiştirmemiz gerektiğini
kavramamalarıdır. Düşman, değişmiş olan . durumu
kavradı, kırdaki yeni düzenin gücünü ve kudretini
nn1adı ve kendine buna uygun olarak çekidüzen
.re:rdi, taktiğini değiştirdi, kolhozlara karşı doğru
dan saldırıdan, sinsice onun kuyusunu kazmaya
geçti . Oysa biz, bunu kavramadık; yeni durumu id
rak etmedik ve sınıf düşmanını artık bulunmadığı
yerde aramaya devam ediyoruz, çoktan beri artık
geçersiz olduğu halde, kulağa karşı haH'ı. eski, daha
gz komplike mücadele taktiğimizi izliyoruz .
Sınıf düşmanı, kolbozların dışında aranıyor;
onu yırtıcı çehreli, koskoca sivri dişli, kalın ense
li, elinde bir filinta olan kişi kılığında arıyorlar.
Kulağı afişlerden tanıdığımız gibi arıyoruz. Ama
böylesi kula}:dar artık uzun zamandan beri ortalık
tan kayboldular. Bugünün kulakları ve onların ça-
nak yalayıcıları, bugünün kırdaki sovyet düşmanı
unsurları - bunlar, çoğu « se ssiz», « ağzından bal
akan» adamlar, nere deyse ;)::> irer «ermiş». Onları,
kolhazların uzağında aramamak gerekir, onlar kol
hozun ta içindeler ve orada ambarc ılık, vekilharç
lık, s aymanlık, sekreterlik vb. gibi mevkiler i işgal
e diyorlar. Onlar hiçbir zaman «Kahrolsun kolhoz·
lar ! » deme yeceklerdir. Kolbozlardan «yana»dırlar.
A ma ko1hozlarda öyle bir s abotaj ve y ıkma çalış
ması yapıyorlar ki, kolha zların hali harap olacak
tır. Hiçbir zaman «Kahrolsun tahıl stokları! » deme
yecekler dir. Onlar tahıl stokundan « yana>ldırlar.
«Yalnız» demagojiye bulaşırlar, kolhozun hayvan
cılık i çi n gerekli olandan üç kez dah a b üyük bir ta
hıl stoku kurmasını talep ederler, kolhoz;un gerekli
olandan ü ç kez daha büyük bir rezerv fonu kurma
sı için, kolhozun, ortak mutfak için işgücü başına
günde 3 5 kilo tahıl verme sini talep ederler. Böyle
-
150
hazların kuyusunu kazan sınıf düşmanımn yeni tak
tiği konusunda açıklığa kavuşmamada suç bizdedir.
İnsan soruyor: köylülerin bununla ne ilgisi
var?
Gelişen, yükselen, devletin koyduğu görevleri
tam zamanında yerine getiren ve ekonomik bakım
dan günden güne güçlenen birçok kolhaz biliyo
rum. öte yandan, bu birincilere komşu olan, ama
aynı rekolteye ve aynı nesnel koşullara rağmen eri
yip giden ve yıkılan kolhazlar da biliyorum. Bu
nun nedeni nedir? Nedeni şu: birinci gruptaki kol
hazlar, gerçek komünistler tarafından yönetiliyor,
ikinci gruptakiler ise ayakta uyuyanlar tarafından;
evet, bu ayakta uyuyanların ceplerinde Partı kartı
var, doğru, ama yine de ayakta uyuyorlar.
İnsan soruyor : köylülerin bununla ne ilgisi
var?
Komünistıerin rolünün ve . sorumluluklarının
azımsanmasımn sonucu, kırdaki çalışmamızda gö
rlllen yetersizliklerin nedeninin, aranması gereken
yerde aranmaması, ve bundan dölayı bu yetersiz
liklerin ortadan kaldırılmamasıdır.
Tahıl stoklamadaki güçiiliderin nedeni köylü
:cr değil, kendimizde, kendi saflarımızda aranma
lıdır. Çünkü iktidarda olan biziz, devletin anıçları
bizJm elimizde, kolhazları yönetme görevi bizde
diı·, ve kırsal alandaki çalışmanın tüm s orurnlulu
ğımu biz taşımak zorundayız.
İşte kırdaki çalışmamızda görülen yetersizEk
Iere sebebiyet veren başlıca nedenler bunlardır.
Çok karanlık bir tablo çizdiğimi, kırdaki çalış
mamı?da yetersizliklerden başka birşey olmadığını
sana,nlar olacaktır. Bu doğru değildir elbette. Ger
. çekte kırdaki çalışmamız, bu eksikliklerin yanısıra,
151
bir dizi çok ciddi ve tayin edici kazanımlar kaydet
mektedir. Ama daha konuşmamın başında, kaza
nımlarımızın bir karakteristiğini vermenin benim
görevlerim arasında olmadığını, sadece kırdaki ça
lışmamızın yetersizlikleri üzerine konuşmak istedi
ğimi söylemiştim.
1 52
zamanında örgütlenmesi, kolhazların ve sovhozla
rın devlete karşı tüm yükümlülüklerinin zamanın
da ve bütünüyle yerine getirilmesi gibi kolhazların
ve sovhozların önüne konulan görevlerin yerine ge
tirilmesinde, Makine ve Traktör i stasyonlarının ve
savhazların iktisadi-teknik çalışmasını tümlemek
zorundadır.
153
kında defter tuttuğuna bağlı olduğunu daima akıl
da tutarak - siyasi kontrol ve teftişi sağlamalıdır.
Makine ve Traktör istasyonlarının Siyasi Şu
belerinin en önemli görevi, kolhozlann ve kolboz
köylülerinin devlete karşı yükümlülüklerinin koşul
suz ve zamanında yerine getirilmesinin sağlanması
ve özellikle kolhoz mülkiyetinin yağınalanınasına
karşı kararlı mücadele, kolhazlarda tahıl ve balık
stoklanması alanında Parti ve Hükümetin önlemle
rinin sabote edilmesine karşı mücadeledir.
Sovhozlann !Siyasi Şubelerinin en önemli gö
revi, sovhozların devlete karşı yükümlülüklerinin
koşulsuz ve zamarnnda yerine getirilmesinin sağ·
lanması ve özellikle tek tek müdür ve yardımcıları
nın sovhozun dar çıkarlarını devletin genel çıkar
larına karşı koyma çabasına karşı kararlı mücade·
le, üretim fazlalarının devlete teslim edilmesi yeri
ne gizlenmesine karşı mücadeledir.
Makine ve Traktör istasyonlarının ve sovhoz
ların Siyasi Şubeleri, sabotaj ve toplumsal mülki
yetin yağınalanınasını örgütleyeniere karşı ve Parti
ve Hükümet tarafından tarım alanında alman ön·
lemlerin sabote edilmesine karşı Sovyet hükümeti
nin idari ve cezai önlemler üzerine yasalarının ıs
rarla, doğru ve zamanında uygulanmasını sağla
mak zorundadır.
Siyasi Şubeler, belirtilen suçlar hakkındaki
mahkeme kararları da dahil olmak üzere, bütün bu
ceza önlemlerini kolhoz köylülerinin ve sovhoz iş
çilerinin geniş kitlelerine bildirmek ve bu tür ol
guları çıkış noktası alarak kolhoz köylüleri ve sov
hoz işçileri arasında geniş bir bilinçlendirme ve
eğitim çalışması yürütmek zqrundadır.
1 54
Makine ve Traktör istasyonlarının ve savhaz
Iarın Siyasi Şubeleri, tüm bu görevleri, gerek sav
hazlardaki ve Makine ve Traktör istasyonlarında
ki Parti üyeleri ve Komünist Gençlik Birliği üyele
ri arasındaki Parti örgütlenmesini ve siyasi-eğitici
çalışmayı geliştirerek, gerekse bunların hizmet ver
diği kolhazlarda kolhaz köylüleri ve sovhoz işçileri
arasındaki siyasi kitle çalışmasını geliştirerek, kol
hazlarda ve savhazlarda Parti ve Gençlik Birliği
güçlerinin, ve de Partisiz, kolhaziara sadık aktivist
lerin doğru seçimi ve dağıtımı ile; kolhoz kaç:lrola
rını günbegün inceleyerek ve en ileri, kesinkes sa
dık kolhaz köylü aktivistlerin üretimde sorumlu,
yönetici görevlere getirerek uygulamak zorundadır.
Makine ve Traktör istasyonlarının ve savhaz
ların Siyasi Şubeleri, kolhaz ve savhazların günlük
çalışması ve günlük yaşamından somut olgular te
melinde - kolhozlardaki şu ya da bu sayma n ya
da işletme müdürünün zararlı çalışma olaylarını
ortaya ç�kararak, sovhozlardaki burjuva eğilimleri
teşhir ederek, kolhaz yöneticilerinin . saflarından çı
kan kolhozlardaki yağmalamaların örgütleyici)erini
ve kulakların . yardakçılarını teşhir ederek, kolhaz
ve savhazların mülkiyetine karşı yağmacılık yapan
lara karşı, açgözlülere, tembellere karşı, kolhaz ve
savhazların canlı ve cansız demirbaşlarının dikkat
siz ve gayri-ciddi işlem görmesine karşı kararlı bir
mücadele yürüterek - kolhaz ve savhazların ör
gütsel ve ekonomik olarak sağlamlaştırılması için,
kolhaz ve sovhoz toplumsal mülkiyetinin bütünlü
ğü ve dokunulmazlığı için, kolhazların ve kclhaz
köylülerinin gelirlerinin yükseltilmesi için, kolhaz
köylüleri ve sovhoz işçilerinin devlete karşı yüküm
lülüklerini zamanında ve bütünüyle yerine getirme-
leri için kolhoz köylüleri ve sovhoz işçilerinin ge
niş kitlelerinin mücadelesini örgütlernek zorunda
dır . . .
(Kaganoviç Yoldaşın Raporuna İlişkin
SBKP[B ] MK ve MKK Birleşik Plenu.
mu.nu.n Kararı'ndan, ll Ocak 1933.
<<SBKP[B] MK ve MKK Birleşik Ple
nu.mlarının Kararları»ndan.)
157
Bugün varolan 240 000 kolhoz, 3500 Makine ve
Traktör İstasyonu ve 5000 sovhoz şu anda 281 000'
den fazla traktöre, 33 000 biçerdövere, 34 000 kam
yona, 845 000 ·atıı ve traktörlü ekin makinesine,
129 000 kombine ve yarı-kombine harman makine
sine, 2 085 000 adet çeşitli türde tahıl ve sınai bit
kiler için hasat makinelerine ( demetierne makine
si, ot tırpanlama makinesi, panc�r hasat makinesi,
keten dövme makinesi vb . ) sahiptir.
1932 sonunda SSCB tarımı, 2,5 milyar ruble
değerinde tarımsal makine, traktör . ve kamyona
sahipti. 1933 ve 1934 yıllarında tarım, ek olarak
1,28 milyar ruble değerinde tarımsal makine, trak
tör ve kamyon elde etti.
Kırda tarımsal makinelerin, özellikle de biçer
döverlerin kullanımında varolan ciddi eksikliklere
rağmen, çoğu kolhazlar ve sovhozlarda son iki yıl
içinde traktörler, harman makineleri, keten dövme
makineleri vs. geçen iki yıla oranla çok daha iyi
kullanıldı. Makine ve Traktör İstasyonları tarafın
dan, bütün işler toprağı sürme üzerinden hesaplan
d.ığında, 1933 yılında 35 milyon hektarlık ( harman
lama hariç ) ve 1934 yılında 55 milyon hektarlık iş
yapılmıştır. 1933 yılında kolhazlarda biçerdöverle
rin yardımıyla 533 000 hektarlık alandan mahsul
toplanmış; 1934 yılında 1 576 000 hektarlık ' alandan
mahsul toplanmıştır. Tarımsal çalışmanın k�litesi
( sürme, yaban otu ayıklama, mahsul toplama vs. )
düzelmiştir.
1934 yılındaki ilkbahar ekimi, 1933 yılındakine
oranla 15-20 gün daha çabuk, 1932 yılındakine oran
la 40 gün daha ,çabuk yapıldı.
Bir dizi bölgede mahsulün toplanmasında ge
cikme ve kayıplara rağmen, mahsulün toplanması
158
Sovyetler Birliği'nde 1933 ve 1934 yıllarında geçen
yıllara oranla bir bütün olarak daha iyi yürüdü.
Ukrayna'mn güneyi, Kuzey Kafkasya ve bazı
diğer bir dizi bölgedeki kötü iklim koşullarına rağ
men, tüm Sovyetler · Birliği'nde toplanan mahsul,
1934 yılında geçen yıldakinden az değildir.
1 933 tahıl stoklama plam, 1932'den bir buçuk
ay önce, 1934 tahıl stoklama plam 1933'tekinden
birbuçuk ay önce -1932 yılındakinden üç ay ön
ce- gerçekleştirildi. Milyonlarca kolhaz köylüsü
nün bilincinde, devlete karşı yükümlülükleri birin
ci planda yerine getirme zorunluğu anlayışı kök
saldı.
Kolhaz Hücum Tugaylarının 1933'teki kongre
sinde Parti tarafından saptanan Bolşevik kolhaz
lar ve kolhaz köylülerinin refahlı bir yaşamı için
mücadele şiarı, milyonlarca ve onmilyonlarca kol
haz köylüsünün bilincine ve yaşam tarzına girmiş
ve kolhazların güçlenmesi ve tarımın · genel yükseli
şi için geniş kitlelerin harekete geçirilmesinin pra
tik rprogramı haline gelmiştir.
Tüm bunlara, Partinin doğru siyaseti sayesin
de, kırm pratik yönetiminin radikal bir şekilde dü
zeltilmesi sayesinde ulaşıldı.
159
Parti tarafından Siyasi Şubelere verilen görev
lerin ve Siyasi Şubelerin çalışma yöntemleri ve
pratiğinin etkisi altında, çalışma salt temel Parti
örgütlerinde düzelmekle kalmamış, aynı zamanda
Partinin reyon komitelerinde de düzelmiştir.
Olağanüstü örgütlenme biçimi olarak Siyasi
Şubeler, tüm Partinin gücüne ve otoritesine daya
n <ırak, Makine ve Traktör istasyonlarının ekono
mik gücüne dayanarak, s osyalist inşanın geri kal
mlş kesiminin, yani tarımın, ileri [bir kesime -
ÇN] dönüştürülmeS,inde, ciddi başarılar kazandı
lar.
Fakat tecrübe, köyün yönetiminin görevleri ge
nişlediği ölçüde, Siyasi Şubelerin artık kendi başla
rına yeterli olmaktan çıktığını, kolhaz köyünde
tüm çalışmanın, yani siyasi, ekonomik ve kültürel
çalışmanın ( okullar, hastaneler vs. ) yönetimi için,
tüm çalışmayı -idari, ekonomik, kültürel, mali
vs.- kapsayan normal Parti ve Sovyet organları
nın güçlendirilmesini gerektirdiğini gÖstermiştir.
T'am da bu durumlar dikkate alınarak, XVII.
Parti Kongresi, Parti Kongresinde kabul edilen
Parti Tüzüğünde, Parti Merkez Komitesine, <ceko
nomi ve bütün ülke için olağaniistü bir önem ka
zanan, sosyalist inşamn geri kalmış bölümlerin
de . . . Siyasi Şubeler yaratmak; ve aynı zamanda
Siyasi Şubelerin öncü görevlerini başardıldan
oranda, bunları bölge ve üretim ilkesine göre ola
ğı:ı.ııı Parti organlarına dönüştürmek» hakkım ver
miştir.
SBKP[B] Merkez Komitesi Plenumu, Siyasi
Şubeler kurulmasının kendisini tümüyle doğruladı
ğım; Siyasi Şubelerin kırda bulunan eksikliklerin
giderilmesinde olağanüstü önemli bir rol oynadığı-
m; tarımın sosyalist yeniden kurulmasında, kolhaz
ların güçlendirilmesinde, kolhoz köylü aktivistlerin
toparlanmasında, kırda Parti örgütünün sağlam
bir temelinin yaratılmasında ve reyon Parti komi
telerinin çalışmalarının düzeltilmE?sinde kazanılan
başarıların, daha mıntıkaların kaldırılmasında baş
lanan reyonlaştırmamn tamamlanmasım ve idari
organların köye tamamen yakınlaştırılmasını ge
rektirdiğini tespit eder ve şu kararları alır:
1 - Makine ve Traktör i stasyonlarının 'Siyasi
Şubeleri olağan Parti organlarına dönüştürülmeli,
Siyasi Şubeler varolan reyon komiteleri ile kaynaş
tırılmalı, ve özellikle uygun Siyasi Şubeler onların
içinde kaybolurken, büyük reyonlar birçok yeni
reyona bölünmelidir.
2 - Reyondaki tüm temel Parti örgütlerinin
yönetimi reyon Parti komitesine devredilmelidir.
3 - Reyon Parti komitelerinin işi daha karma
şık ve sorumluluğu daha büyük olacağından, bü
yük tarımsal reyonlarda reyon Parti komitesinin
birinci sekreterinin yanında ikinci sekreter kadro
su kurulmalıdır.
.4 - Reyon Parti komitesi aygıtında Kır Şube
leri kurulmalı, başına, somut çalışma koşullarına
göre, reyon Parti komitesinin birinci ya da ikinci
sekreteri getirilmelidir.
5 -Her Makine ve Traktör İstasyonunda, Ma
kine ve Traktör İstasyonu Siyasi Çalışması için bir
müdür yardımcısı kadrosu kurulmalı; bu kadro,
Makine ve Traktör İ stasyonu müdürünün tüm ön
lem ve önerilerinin başarıyla uygulanmasımn siya
si olarak sağlanması için sorumluluk taşımalı, ve
Makine ve Traktör İstasyonu çalışanları temel Par
ti örgütünün sekreterliği görevini de üstlenmelidir.
161
6 - Doğrudan Makine ve Traktör İstasyonu
müdürüne tabi olan Makine ve Traktör İstasyonu
Siyasi Çalışması için müdür yardımcısı, aynı za
manda yönetimi altında Parti çalışması ve siyasi
çalışma yürüttüğü reyon Parti Komitesine tabidir.
7 - Siyasi Şubelerin varolan tüm fonksiyoner
leri kesin olarak reyonlardaki çalışmada bırakıl
mak zorunda olduğundan, bu nedenle onların gele
cekte şu görevlerde çalıştınlmaları gerekli görül
mektedir :
a ) Yeni örgütlenecek reyon Parti komiteleri
nin birinci sekreterleri olarak, veya gerekli göıü
len yerlerde, mevcut reyon Parti komitelerinin bi
inci sekreterleri olarak;
b ) Reyon Parti komitelerinin ikinci sekreter
leri olarak ve reyon Parti komiteleri Kır Şubeleri
nin yöneticileri olarak;
c) Makine ve Traktör İstasyonu Siyasi Çalış
ması için müdür yardımcıları olarak;
d) Yeni reyon Parti komiteleri aygıtının ve
Komünist Gençlik Birliği reyon kornitesi aygıtının
fonksiyonerieri olarak.
8 - Reyon Parti komitesi sekreterlerinin ve
Makine ve Traktör İstasyonları Siyasi Çalışması
için Müdür Yardımcılarının SBKP[B] MK tarafın
dan onaylanacakları ve SBKP [B] :MX'nin onayı ol
madan görevlerinden alınamayacaklan ; reyon Par·
ti komitesi eği�icilerinin bölge Parti komitesi, eya·
let Parti komitesi ve ulusal Komünist Partilerinin
Merkez Komiteleri tarafından onaylanacakları tes
pit edilir.
9 - Yeni örgütlerrecek reyonlarda Makine ve
Traktör İstasyonları Siyasi Şubelerinin gazeteleri,
reyon Parti komiteleri organlarına dönüştürülmeli
1 62
ve reyon gazetelerinin durumlarına göre, mevcut
reyonlarda ya varolan reyon gazeteleri ile birleşti
rilmeli, ya da en güçlü Makine ve Traktör İstasyon
larının organı olarak kullanılmaya devam edilmeli
dir.
10
- Merkez Komitesi Siyasi Bürosu, bu kara
rın her bölge, her eyalet ve her cumhuriyet için 1
Mart'a kadar ; ve :Sovyetler Birliği'nin güney bölge
leri için 1 Şubat 1935 tarihine lmdar uygulanması
nın bitirilmesi ile görevlendirilir.
ll
- Bölge Parti komiteleri, eyalet Parti ko
miteleri ve ulusal Komünist Partilerin Merkez - Ko
rniteleri, 1-15 Ocak tarihine kadar SBKP[B] Mer
kez Komitesine gerek yeni reyon örgütlenmesi üze
rine, gerek Siyasi Şubelerin çalışanlarından yarar
lanma üzerine somut önerilerini sunmakla; ve mev
cut ve yeni örgütıenecek reyon Parti komitelerinin
tüm sekreterleri ile Makine ve Traktör İstasyonla
rı Siyasi Çalışma için Müdür Yardımcılarını onay
. lanmak üzere SBKP[B] Merkez Komitesine sun
makla yükümlüdürler.
12
- Her türden savhazlarda 8iyasi Şubeler
sistemi değişmeden varlığını korumaya devam ede
cektir.
SBKP[B] Merkez Komitesi, Siyasi Şubelerin
değişikliğe uğramasının, kolhazların Bolşevikleşti
rilmesinde ve kolhozcu köylülerin refaha kavuştu
rulmasında kolhazların sağlamlaştırılmaya devam
edilmesi görevinin başarıyla çözümü ve Parti şiarı
nın uygulanması için, reyon komiteleri, bölge ko
miteleri, eyalet komiteleri ve ulusal Komünist Par
tileri Merkez Komitelerinin sorumluluklarını artır
dığını vurgular.
Parti örgütleri, Merkez Komitesinin 1933 Ocak
163
Plenumunda verilen Siyasi Şubelerin o luşturulma
sı direktifinin bütünüyle hala geçerli olduğunu
akıllarından çıkarmamalıdırlar: «İçinde bulundu
ğumuz dönemde tanının yükselmeye devam etme
si ve onun sosy�list dönüşümünü tamamlamak için
mücadele Partinin en önemli görevini oluşturmak
tadır».
Kolhaziann ekonomik gücünün devasa büyü
mesi ve güçlenmesine rağmen, kolhozcu köylülerin
faaliyetleri artmasına rağmen, hala kolhazlarda ça
lışmada pekçok eksiklikler vardır; bir dizi kolhoz
da, gizlice içeri sızan kulak unsurların fesat ve za
rarlı çalışması nihai olarak henüz kırılrnamıştır.
özellikle bu yılın tahıl stoklama tecrübeleri;
ağır kayıpların, rnahsulün toplanmasında; harman
lamada ve bir dizi belirli bölge ve eyalet reyonla
rında tahıl temin etmede geri kalmanın; traktör ve
harman makinelerinin ve özellikle de biçerdöverle
rin beceriksiz kullanımı ve işin kötü örgütlenmesi
yanında, köydeki kornünistlerin ve hatta reyonlar
daki ve Siyasi Şubelerdeki fonksiyonerierin siyasi
dar görüşlülüğü ve ihmalkarlığı sonucu sınıf düş
manı unsurların hala faaliyet gösterdikleri ile açık
lanabileceğini gösterdi.
Reyon Parti komiteleri, bölge Parti komiteleri,
eyalet Parti komiteleri ve ulusal Komünist Partile
rinin Merkez Komiteleri, kış süresini kolhozların
güçlenmesine devam etmekle, Partisiz aktivistlerin
taparlanması ile, idare organları ve kolhoz başkan
lan çalışmalarının düzeltilmesi ile, kolhozcu köylü·
ler genel toplantılannın önemi ve rolünün artırıl
ması ile, bunların Parti etrafında toplanması ve
kırda temel Parti örgütlerinin güçlendirilmesine
devarn edilmesi ile değerlendirmelidir.
164
SBKP[B] Merkez Komitesi Plenumu, ezici bir
çoğunlukla, son derece iyi oldukları görülen Siyasi
Şube fonksiyonerlerinin, gerçek Bolşevik Parti ör
gütleri olarak yeni koşullarda da, reyon Parti ko
mitelerinde ve Makine ve Traktör İ stasyonları Si
yasi Çalışma için Müdür Yardımcıları olarak Par
tinin kendilerine verdiği büyük görevlere layık ol
duklarını kanıtıayacaklarına dair inancını dile geti
rir.
165
farklılaşmasına dur dedik, kulakları yendik ve yok
sul köylülere kolhozun bağrında kendi işlerinin
efendisi olmaları ve orta köylüler haline gelmele
rinde yardım ettik.
Kolhazların inşası çalışması gelişmeden önce,
aşağı-yukarı dört yıl önce durum nasıldı ? Zenginle
şen ve gelişen, kulaklardı. Yoksul köylüler ise se
filleşiyor, yıkıma sürükleniyor ve kulakların köle
si haline geliyorlardı. Orta köylüler, kulakların dü
zeyine yükselmeye çalışiyorlar, ama geri düşüyor
lar ve yoksul köylülerin saflarını kabartarak kulak
ların büyük eğlencesi oluyorlardı. Bütün bu karga
şalıktan yalnız kulakların, ve pazen de varlıklı
[köylülerin .--- ÇN] çıkar sağladığını anlamak güç
değildir. 100 çiftlik içinde 4 ya da 5 kulak çiftliği,
8-10 varlıklı köylü çiftliği, 45-50 orta köylü çiftliği
ve aşağı-yukarı 35 yoksul köylü çiftliği sayılıyordu.
Buna göre, tüm köylü çiftliklerinin en azından %
35'i, kulakların boyunduruğuna katlanmak zorunda
olan yoksul' köylülerin çiftlikleriydi. Orta köylülü
ğün yarıdan fazlasını oluşturan, durumları yoksul
köylülerinkinden pek az farklı olup kulaklara do
laysız bağımlılık altmda bulunan orta köylülüğün
zayıf katmanlarının sözünü bile etmiyorum.
Kolhazların inşasını geliştirerek, bu kargaşalı
ğı ve bu adaletsizliği ortadan kaldırmayı başardık,
kulakların boyunduruğunu paramparça ettik, bü
tün bu yoksul köylüler · kitlesini kolhozlara çektik,
kolhozlarda, onlara güvenceli bir geçim sunduk ve
onları kolhozun toprağından, kolhazlar için tenzi
latlardan, traktörlerden ve tarım makinelerinden
yararlanan orta köylüler düzeyine yükselttik.
Ama bu ne demektir ? Bu, en aşa.ğı yirmi mil
yon köylü nüfusu, en aşağı yirmi milyon yoksul
166
köylüyü yoksulluktan, yıkımdan kurtardık, kulak
lara köle olmaktan kurtardık, ve kolhazlar sayesin
de yarınlarını güvence altına aldık demektir.
Bu büyük bir kazanımdır, yoldaşlar. Dünyanın
şimdiye kadar hiçbir zaman görmediği ve hiçbir
devletin hiçbir zaman ulaşmadığı bir kazanımdır.
İ şte kolhazlar kurmanın pratik, elle tutulur so
nuçları, köylülüğün kolho2!lar yolunu tutmasının
sonuçları bunlardır.
Ama bunlar ancak kolbozların inşası yolunda
daha ilk adımmuz ve ilk kazanım.larınnzdır bizim.
Bu ilk adımla ve ilk kazanımla yetinmek duru
munda olduğumuzu sanmak yanlış olur. Hayır yol
daşlar, biz bu başarılarla yetinemeyiz. Daha da iler
lemek ve kolbozları kesin olarak sağlam bir hale
getirmek için ikinci bir adım atı:nalı, yeni bir kaza
nım elde etmeliyiz. Bu ikinci adım nedir? Bu ikin
ci adım, kolhozcuları, -gerek eski yoksul köylüle
ri, gerek eski orta köylüleri- daha da yüksek bir
düzeye çıkarmaktır. Bütün kolhozculan varlıklı
yapmaktır. Evet yoldaşlar, onları varlıklı yapmak
tır. ( Sürekli alkışlar. )
�olhozlar sayesinde yoksul köylüleri, orta köy
.
lüler düzeyine çıkarmayı başardık. Çok iyi. Ama
bu çok azdır. Şimdi ileri doğru bir adım daha at
malı, bütün kolhozculara, gerek eski yoksul köylü
lere ve g�rek eski orta köylülere, varlıklılar düzeyi
ne yükselmeleri için yardım etmeliyiz. Buna ulaşı
labilir, ve :Q.er ne pahasına olursa olsun buna ulaş
mak zorundayız. ( S\irekli alkı�lar. )
Bugün, bu hedefe ulaşmak için gereken her şe
yimiz var. Makinelerimiz ve traktörlerimizden ama
bugün iyi yararlanılmıyor. Toprağımız pek iyi bir
şekilde işlenmiyor. Sadece makinelerden ve trak-
167
törlerden daha iyi yararlanalım sadece toprağı da
ha iyi işleyelim, yeter, ve biz ürün miktarını iki ka
tına, üç katına çıkaracak duruma geliriz. Ve bu,
bütün kolhoz üyelerini, kolhoz tarlalarının varlıklı
çalışanları durumuna getirmeye bol bol yeter.
Eskiden varlıklı köylülerin durumu nasıldı?
Varlıklı olmak için, komşularına kazık atmak, on
ları sömürmek, onlara olabildiğince pahalı satmak,
0nlardan olabildiğince ucuza almak, birkaç yanaş
ma çalıştırmak, onları tam anlamıyla sömürmek,
b5�ük bir sermaye biriktirmek ve bir kez belini
doğrulttun mu kulak olmak gerekiyordu. Eskiden,
varlıklı köylülerin, bireysel ekonomi düzeni zama
nında neden yoksul köylülerin ve orta köylülerin
güvensizlik ve kinlerini üzerlerine çektikleri de as
lında bununla açıklanır. Bugün durum başkadır.
Bugün, koşul�ar da başkadır. Kolhozcuların varlık
lı hale gelmeleri için, komşularına kazık atmalan,
onları sömürmeleri hiç de gerekmez. Ve bugün
herhangi bir kimseyi sömürmek de kolay değildir,
çünkü bizde artık toprakta özel mülkiyet ve topra
ğın kiralanması yoktur, makineler ve traktörler
devletindir; sermaye sahiplerine gelince, şimdi ar
tık kolhazlarda sermaye sahibi olmak moda değil.
Böyle bir moda oldu, ama bir daha geri gelmeme
cesine ortadan kalktı. Bugün kolhozcuların varlıklı
hale gelmeleri için bir tek şey gereklidir : kolhazlar
da düıiistçe çalışmak, traktör ve makinelerden
doğru yararlanmak, iş hayvanlarından doğru yarar
lanmak, toprağı doğru bir biçimde işlemek, kolhoz
mülkiyetini gözetip kollamak.
Zaman zaman deniyor ki: Madem ki sosyalizm
var, ne diye hala Çalışmalı? Eskiden çalışıyorduk,
bugün de çalışıyoruz, çalışmayı bırakmanın zamanı
168
değil mi artık? Bu gibi sözler temelden ya�lıştır
yoldaşlar. Bu, haylazların felsefesidir, dürüst çalış.
ma adamlarının işi değildir. Sosyalizm, hiçbir şe
kilde çalışmamn yadsınması değildir. Tam tersine,
sosyalizm, çalışma üzerine kurulur. Sosyalizm ve
çalışma birbirinden ayrılamaz.
Büyük ustamız Lenin « Çalışmayan yemez» di
yordu. Bu ne demektir? Lenin'in bu sözleri kime
karşı söylenmiştir? 8ömürücülere karşı, kendileri
çalışmayıp da başkalarını çalıştıranlara ve onların
zararına kendilerini zenginleştirenlere karşı söy:len
miştir. Daha kime karşı söylenmiştir? Tembellik
edenlere, aylak gezenlere ve başkalarının çalışma
sından yararlanmak isteyenlere karşı söylenmiştir.
Sosyalizmin aylaklık değil, herkesten dürüst çalış
ma- talep eder, insanların başkaları için değil, zen
ginler ve sömürücüler için değil, ama kendi kendi
leri için, toplum için çalışmalarını ister. Ve eğer
düıüst çalışırsak, eğer kendi kendimiz için, kendi
kolhozlarımız için çalışırsak, iki-üç yıl içinde tüm
kolhozcuları, eski y;o ksul ve orta köylüleri, varlıklı
·köylüler durumuna, ürün bolluğu içinde ve kül
türlü bir yaşam sürdüren insanlar düzeyine yük
seltecek duruma ulaşırız.
İşte budur şimdi önümüzdeki en yakın görevi
miz. Buna ulaşabiliriz ve mutlaka ulaşmalıyız. ( Sü
rekli alkışlar. )
169
tün işçileri varlıklı hale getirmek istiyoruz, varlık
içinde bir yaşam, kültürlü bir yaşam sürdüren in
sanlar halinı;ı getirmek istiyoruz.
Sorun açık sanıyorum. Eğer insanların ülke
mizde varlık içinde b�r yaşam sürdürmelerini sağ
lamazsak, Ekim 191 7'de kapitalizmi devirme ve yıl
lar boyunca sosyalizmi inşa etmenin ne anlamı
olurdu? Sosyalizm, yoksulluk ve yokluk değil, yok
sulluk ve yokluğun kaldırılması demektir, toplu
mun tüm üyeleri için varlıklı ve kültürlü bir yaşa
mın örgütlenmesi demektir.
Oysa bu berrak ve aslında elemanter slogan,
Parti üyelerimizin bir bölümünde bir dizi kuşkuya,
kafa karışıklığına ve kargaşalığa neden oldu. Bu
slogan, Partinin reddettiği eski « Zenginleşiniz» slo
ganına geri dönmek değil midir diye soruyorlar.
Eğer herkes varlıklı olursa, diye ekliyorlar, ve ar
tık yoksullar olmazsa, biz Bolşevikler, çalışmamız
da kime dayanacağız? Yoksulluk olmadan nasıl ça-
lışacağız? _
173
noktasının bu olduğu açıktır. Ve esasında, komün
lere çok seyrek rastlanmasını ve ancak birler ve
onlarla sayılrnalarını açıklayan da budur. Yine bu
nedenden ötürü, koroünler varlıklarını konunak ve
dağılmamak için, ev ekonomisinin toplumsallaştı
rılmasından vazgeçmek zorunda b:�lclılar ; şimdi ko
münler, işgününe göre hesap yapmaya, üyelerine
kişisel kullanım için tahıl dağıtmaya başlıyorlar ;
kümes hayvanlarının, küçükbaş hayvanlarının, bir
ineğin vb. kişisel mülkiyetine izin veriyorlar; bun
dan ama şu sonuç çıkar ki, , komünler fiiliyatta ar
tel haline gelmişlerdir. Bunda hiçbir kötülük yok
tur, çünkü yığı.nsal kolhaz hareketinin sağlıklı ge
lişmesinin çıkarları bunu gerektirmektedir.
Bu elbette demek değildir ki, komün artık ge
nelde gerekli değildir, kolboz hareketinin en üst
biçimi değildir. Hayır, komün gereklidir, ve komün
elbette kolhoz hareketinin en üst biçimidir, ama
geri teknik ve ürün eksikliği temelinde ortaya çı
kan ve kendisi artel haline gelen bugünkü komün
değil, bilakis daha gelişrniş bir teknik ve ürün hal
luğu temelinde ortaya çıkacak olan gelece gJ.n ko
münü. Bugünkü tarım komünü, tekniğin az geliş
miş ve ürünlerin eksik olduğu bir zamanda doğdu.
Aslında, koroünün eşitlikçilik yolunu tutması ve
üyelerinin gündelik kişisel çıkarlarını bir yana bı
rakması da bununla açıklanır. Komünü bugün kişi
sel çıkarlarla kolhozun kollektif çıkarlarının, man
tıklı bir tarzda birbirine · bağlayan artel biçimine
geçmeye bu zorlamaktadır. Geleceğin komünü, ge
lişmiş ve varlıklı artelden doğacaktır. Geleceğin
komünü, artelin tarlalan ve çiftlikleri tahılla, sürü
hayvanlarıyla; kümes hayvanlarıyla, zerzevatla ve
her türlü ürünle dolup taştığı. zaman ; artel, maki-
174
neli çamaşırhaneler, modern mutfak ve yemekhane
ler, ekmek fabrikaları vb . kurulduğu zaman ; kolhaz
üyesi, eti ve sütü kolhozun çiftliğinden almanın,
inek ve davar beslemekten daha elverişli olduğunu
gördüğü zaman ; kadın kolhozcular, yemeklerini
kolhaz yemekhanesinden almanın, ekmeğini ekmek
fabrikasından almanın ve çamaşırını genel çaina
şırlıkta yıkatrnanın, bütün bu işlerle kendinin uğ
raşmasından daha elverişli olduğunu gördüğü za
man doğacaktır. Bu, ne zaman olacak? Elbette ki
hemen değil. Ama olacak. Artelin, geleceğin koı:nü
nüne dönüşmesi sürecini zorlama ile yapay olarak
çabuklaştırmak caniyane birşey olurdu. Böyle bir
şey ortalığı bulandırır ve düşmanımıza yardım
eder. Artelin geleceğin komününe dönüşmesi süre
ci koaderne kademe, tüm kolhaz üyeleri bu dönüşü
mün zorunluluğuna inandıkları ölçüde olmalıdır.
İşte artel ve komünün durumu böyledir.
Mesele açık ve gayet elemanter gibi görünmü
yor.
Oysa bazı Parti üyelerinin kafasında bu nokta
ile ilgili esaslı bir karışıklık var. Bunlar, Partinin
arteli kolhaz hareketinin temel biçimi ilan etmek
le sosyalizmden uzaklaştığını, komünden, yani kol
haz hareketinin en üst biçiminden, daha aşağı bir
biçime doğru bir gerHemeye girdiğini düşünüyor
lar. Şu soru ortaya çıkıyor : Neden? Çünkü, diyor
lar, artelde eşitlik yok, artelde, kolboz üyelerinin
gereksinim farklılıkları, kişisel yaşam tarzlarında
ki farklılıklar sürüyor; oysa komünde eşitlik var,
çünkü komün üyelerinin gereksinimleri ve kişisel
yaşam koşulları eşitlenmiştir. Ama birincisi, bizde
artık gereksinimierin ve kişisel yaşam koşullarının
eşitlendiği, eşitlikçiliğin hüküm sürdüğü koroünler
175
yoktur. Pratik gösterdi ki, koroünler eşitlikçilikten
vazgeçmedikleri ve fiilen artel haline gelmedikleri
taktirde, mutlaka yok olacaklardı. Dolayısıyla ar
tık gerçeklikte olmayan oirşeye dayanılınamalıdır o
Kanımca açık.
Burjuva yazarları, Marksist sosyalizmi, her şe
yin eşitlikçilik «ilkesine» tabi olduğu, eski bir çar
Iık kıslasi gibi göstermeye pek heveslidirler.
' . .
Ama
Marksistler, burjuva yazarlarının cahilliklerinden
ve ahmaklıklarından sorumlu tutulamazlar.
Bazı Parti üyelerindeki Marksist sosyalizme
değgin bU fikir karışıklığının ve tarım komünleri�
nin eşitlikçi eğilimlerine bu aşırı tutkunluğun, bir
ara tarım koroünlerini idealize ederek, fabrika ve
işletmelerde bile, her biri kendi ınesleğinde çalışan
kalifiye ve acemi işçilerin ücretlerini ortak kasaya
koyacakları ve sonra da her birinin eşit pay ala
cakları komüiller ötgüt1emeye kalkıŞacak kadar ile
ri giden, bizim ultra-sol salaklanmızın küçük-bur-
179
YAYINEVİMİZDE ÇlKAN KiTAPLAR
•
öRGüTLENME ÜZERİNE ( 3. BASKI )
Lenin - Stalin
•
KADlN SORUNU tjZERİNE
Marx - Lenin - Stalin - Kömintem
& Olara Zetkin ( 2. Baskı )
•
Uluslaramsı Komünist Hareketin Genel Çizgisi
Hakkında POLEMİK ( 1963 )
- Dokuz Yorum ve Ekler
- :SBKP MK'nin ÇKP MK'ne Mektubu
- SB� MK'nin Açık Mektubu
•
KADlN S ORUNU üZERİNE SEÇME YAZI
LAR
Olara Zetkin & OLARA ZEJ:ıKİN üZE'fRİ NE
( N. Krupskaya-W. Pieck)
•
MATERYALİZM ve AMPİRİOKRİTİSİZM
OHt: I V.İ . Lenin
• MATERYALİZM ve AMPİRİOKRİTİSİZM
Cilt: II V. İ . Lenin
• öZGüRLüK ( Roman )
Per Wahlöö
181
• KILLARI YOLUNMUŞ MAYMUN ( Roman )
Güney Dal
•
SENDİ KALAR üZERİNE ( I ) Muharebe Ola
rak Grev A.S. LOSOVSKY
( Beraat etti )
•
SENDİKALAR üZERİ NE ( Il ) Marx ve _S endi-
kalar
A.S. LOSOViSKY:
• TARİH ÇARPlTlClLARI
SSCB. Enformasyon :Bürosu & J .V. Stalin
•
ESERLER Cilt 1
Stalin
• E SERLER Cilt 2
Stalin
• ESERLER Cilt 3
Stalin
• ESERLER Cilt 6
�Stalin
• BRECHT'in LAİ-TU'su
.Ruth Berlau ( Biyografi )
182