Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 446

DOSYA

“Tar›m Tarihi”

Haldun Bayr› • Tansu Aç›k • Kaan Dilek


Kahraman Bostanc› • Suavi Ayd›n • Özlem Sert
Kayhan Orbay • Alp Yücel Kaya • Mehmet Öz
Özer Ergenç • E. Attila Aytekin • Mehmet Demiryürek
Meral Demiryürek • Emine Alç›tepe • Galip Alç›tepe
‹lhan Tekeli • Selim ‹lkin • Perihan Sayg›n
Abdulkerim Sönmez • Mustafa Birol Ülker
Alexandros Lamprou • Özgür Gökmen • Ekin Uflflakl›
Konstantinos Svolopoulos

23
Say› 23 • 2007 ISSN 1300-2864
SAH‹B‹ VE SORUMLU YAZI ‹fi fiL
LER‹ MÜDÜRÜ
Ahmet Yüksel
YAYIN YÖNETMEN‹
Kudret Emiro¤lu
YAYIN ve HAKEM KURULU
Suavi Ayd›n (Hacettepe Üniversitesi),
Etem Coflkun, Mehmet Ölmez (Y›ld›z Teknik
Üniversitesi), Oktay Özel (Bilkent Üniversitesi),
Ergi Deniz Özsoy (Hacettepe Üniversitesi),
Andreas Schachner (Ludwig-Maximilions-
Universitat Munchen), Ömer Türko¤lu,
Horst Unbehaun (Georg-Simon-Ohm-
Fachhochschule Nürnberg),
Süha Ünsal, M. Bülent Varl›k
DANIfifiM
MA KURULU
Jak den Exter, A. Sami Güneyçal, Selim
‹lkin, Uygur Kocabaflo¤lu, Sami Önal,
‹lhan Tekeli, Metin Turan

Eskifle
flehir Temsilcisi
Kemal Yakut (222) 335 05 80/6026-6027
kyakut@aanadolu.edu.tr
‹zmir Temsilcisi
Onur K›nl› (232) 388 40 00/2268
onurknl@yahoo.com

BASKI
Baflkent Klifle Matbaac›l›k
Bay›nd›r Sok. No: 30/E
Tel: 0(312) 431 54 90

YAZIfiM
fiMA ADRES‹
Karanfil Sokak Birlik ‹fl Merkezi 5/60
06650 K›z›lay / ANKARA
Tel: (312) 418 62 03
Fax: (312) 425 93 77
‹nternet: www.sanatkitabevi.com.tr
E-mail: kebikec@ada.net.tr

YEREL SÜREL‹ YAYIN


ABONE KOfiU fiULLARI
‹ki say› için: Yurt içi: 60.-YTL
Kebikeç hakemli bir dergidir Yurt d›fl›: 50 €, 50 $
Kebikeç Türkologischer Anzeiger/ Abone bedeli için:
Viyana taraf›ndan taranmaktad›r. Yurt içi: T. ‹fl Bankas›, Sanat Kitabevi
Alt› ayda bir yay›mlan›r 4218-3432220 (TL)
Kebikeç’in bu say›s› kay›t alt›nda sadece 600 adet Yurt d›fl›: T. ‹fl Bankas›, Ahmet Yüksel
4218-6177022 (EURO)
bas›lm›fl ve numaraland›r›lm›flt›r. T. ‹fl Bankas›, A. Yüksel 4218-5880622 ($)
Fiyat›: 30.-YTL (KDV dahil)
kebikeç / 23 • 2007

‹Ç‹NDEK‹LER

Sunufl
Kudret EM‹RO⁄LU
5

Hrant Dink ‹çin…


Yay›n Kurulu
7-8

Tarih, Haf›za, Siyaset


Olivier ABEL / çeviren: Haldun BAYRI
9-21

Anadolu’da Eskiça¤dan Kalma Yeradlar›


Tansu AÇIK
23-30

Yay›n Tarihi
‹ran Kütüphanelerinde Bulunan Baz› Elyazma Türkçe Sözlüklerin Tan›t›m›
Kaan D‹LEK
31-50

Süreli Yay›nlar Tarihimizde Unutulan Mahalli Bir Dergi: Yeni Edremid


Kahraman BOSTANCI
51-62

• DOSYA •
Tar›m Tarihi

Türkiye'de Tar›m›n Tarihsel Temelleri: Bir Girifl Denemesi


Suavi AYDIN
63-78

Kelemen Mikes’in Mektuplar›na Göre 1716-1758 Y›llar› Mevsim Takvimi


Özlem SERT
79-83

Osmanl› Topraklar›nda ‘Küçük Buzul Ça¤›’n›n Etkilerine Dair Baz› Notlar


Kayhan ORBAY
85-93

2
kebikeç / 23 • 2007

Ion Ionescu De La Brad: XIX. Yüzy›l Ortas›nda


Osmanl› Tar›m Ekonomisi ve Politik Ekonomi
Alp Yücel KAYA
95-110

XV-XVI. Yüzy›llar Anadolu’sunda Tar›m ve Tar›m Ürünleri


Mehmet ÖZ
111-128

XVIII. Yüzy›lda Osmanl› Anadolu’sunda Tar›m Üretiminde Yeni Boyutlar:


Muzâra‘a ve Murâba‘a Sözleflm
flmeleri
Özer ERGENÇ
129-139

XIX. Yüzy›lda ‹ki Bat› Anadolu Kazas›nda K›rsal Borçluluk


E. Attila AYTEK‹N
141-156

‹ngiliz ‹daresi Döneminde K›br›s’ta Filoksera (Asmabiti) ‹le Mücadele


(1878-1895)
Mehmet DEM‹RYÜREK
177-195

K›br›s’ta ‹ngiliz Döneminde Yay›nlanan Ziraat Dergileri (1904-1955)


Meral DEM‹RYÜREK
177-195

Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun Son Yüzy›l›ndan Harf Devrimine


Geçifl Sürecinde Botanik Kitaplar›
Emine ALÇITEPE – Galip ALÇITEPE
197-207

Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’nun Ç›kar›lmas›


‹lhan TEKEL‹ - Selim ‹LK‹N
209-246

Türkiye’de Tar›m Politikalar›: Bu¤day Üzerinden Bir De¤erlendirme


Perihan SAYGIN
247-262

3
kebikeç / 23 • 2007

Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflflm


me Örüntüleri, Terör ve Yerinden Olmufl
Nüfusun Yeniden K›rsal Alana Dönüfl Koflu flullar›
Abdulkerim SÖNMEZ
263-317

Kaynakça
Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflfltt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin
[Comité International des Éttudes Pré--Ottomanes et Ottomanes (CIEPO)]
Faaliyetleri ve Yay›nlar›
Mustafa Birol ÜLKER
319-379

Belgelerin Dilinden
“CHP Genel Sekreterli¤i Yüksek Makam›na” 30’lu ve 40’l› y›llarda
Halkevleri’yle ilgili CHP’ye gönderilen flfliikayet ve dilek mektuplar›
hakk›nda k›sa bir söz
Alexandros LAMPROU
381-392

Vesikal› Yak›n Dönem Tarihimiz: Baflb


flbakan'a Bir Mektup:
Demokrat Parti ve Sol
Özgür GÖKMEN
393-406

XIX. Yüzy›l›n ‹kinci Yar›s›nda Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda


Kuzey Kafkas Göçmenlerinin Toplumsal Uyarlanmas›na Dair
Baz› Görüfll
fller (Göçmenlerin Otoriteye Baflv
flvurular›)
Georgi CHOCHIEV / çeviren: Ekin UfifiAKLI
407-456

“Türk – Yunan Nüfus Mübadelesine Giden Siyasal Süreç”


Yaz›s›n›n Eksik Dipnotlar›
Konstantinos SVOLOPOULOS
457

4
Sunufl

Gündemde cinayetler, seçimler – anayasa de¤ifliklikleri, etnik bölünmeler – ve su-


suz bir yaz var. Herkesçe kabul edilen bilgiler olarak, her y›l kaç bitki ve hayvan türü-
nün yok oldu¤u, kaç milyon insan›n açl›k ve göçmenlikle karfl› karfl›ya kald›¤›, yüz y›l
içinde kaç ‘dil’in yok olaca¤›, Afrika k›tas›n›n Avrupa’ya kaç milim yanaflt›¤›, merakl›k-
lar›nca rakama dökülebilecek bilgiler oldu. Bir ça¤›n, “atom bombas› öldürücüdür, hid-
rojen bombas› daha da kötüdür” tarz›, tart›fl›lmaz ve bilgi vermekten ç›km›fl cümleleri-
ne dönüflmeye bafllayan bütün bu felaket de¤erleri, halen borsa oyuncular›n›n portfö-
yünde “s›f›r toplaml› bir oyun”un bile hamleleri gibi kal›yorsa da, bütün bu do¤rular›n
eksik b›rakt›¤›, aç›klamad›¤› bir do¤ru, topluma ve insana dair bir baflka bilgi daha
vard›r diye/biliyoruz.

‹flte çok genifl bir konunun, “tar›m dosyas›” olarak karfl›n›za ç›kmas›, bütün süku-
netiyle bu düflüncelerden süzülebilenlerden olufluyor. Verimli Hilal’de tar›ma alma ve
evcillefltirmenin bafllamas›yla köylerin oluflmas›ndan, Osmanl› ‘küçük buzul ça¤›’na,
toprak mülkiyetindeki dönüflüm ve para iliflkilerinden Çiftçiyi Toprakland›rma Kanu-
nu’nun ç›kar›lmas›na ve terör ve yerinden olmufl nüfusun yeniden k›rsal alana dönüfl
koflullar›na uzanan dosya yaz›lar›, konunun geniflli¤ine karfl›l›k önemli konaklar› dile
getirmeye çal›fl›yor ve her biri daha ne kadar çok çal›fl›lmas› gerekti¤ini de bir kez da-
ha ortaya koyuyor…

Dosya d›fl›nda, tarih-siyaset iliflkisinden, asl›nda ayn› iliflkiyi Anadolu’daki eskiça¤-


dan kalma yeradlar›na yap›lan müdahale ve bu konudaki bilimsel birikimimiz aç›s›n-
dan iflleyen yeradlar› yaz›s›na, ‹ran kütüphanelerinde bulunan elyazma Türkçe sözlük-
ler ve kataloglara girmemifl Yeni Edremid dergisiyle yay›n tarihine, CIEPO kaynakça-
s›na, Halkevine gönderilen flikayet ve dilek mektuplar›ndan Kafkas göçmenlerinin Os-
manl› resmi makamlar›na verdi¤i dilekçelere kadar, gene genifl bir çeflitlilikte yaz›lar›-
m›z var.

Son olarak, Kebikeç’in geçen 22. say›s›nda yer alan Konstantinos SVOLOPO-
ULOS’un “Türk – Yunan Nüfus Mübadelesine Giden Siyasal Süreç” adl› yaz›s›n›n dip-
notlar›nda Yunanca bulunan bölümler bilgisayar h›flm›na u¤rad›¤› için, bu günah›m›z-
dan dolay› say›n yazar, çevirmen ve okuyucular›m›zdan özür dileyerek, eksi¤in tamam-
lanmas› için – kesilerek ilgili yere yap›flt›r›lmak üzere - bu say›m›zda do¤ru hurufat ile
sözkonusu dipnotlar› yay›nl›yoruz.

Gelecek say›m›zda buluflmak üzere sayg›lar›m›zla…

Kudret Emiro¤lu

5
H›rant Dink’in hat›ras›na, rahmetle...

“Türk, Rum, Ermeni Süryani, Musevi 50 süt çocu¤una ‘goutte de laift’ (süt damlas›).”
Yüzy›l bafl›nda, ‹stanbul’da her milletten yavrucaklar›n bar›nd›¤› bir yetimhane, (Fotokart)
kebikeç / 23 • 2007

Hrant Dink için...

T ürkiye son bir kaç ayd›r talihsiz bir süreç yafl›yor. Giderek gerilen
siyasal gündem ve atmosfer ac› olaylara yol açt›, birbirini takip eden
vahim cinayetler üretti. Toplumun farkl› kesimlerini tehlikeli bir flekilde
hareketlendiren geliflmeler, tart›flma gündeminin merkezine bir kez daha
“yükselen milliyetçilik”, “›rkç›l›k” ve “faflizm” tehlikesini oturttu. Bu basit
tespit bile yaflanan sürecin nezaketini yeterince gösteriyor.
Kebikeç dergisi yay›n kuruluna bu atmosfere dikkat çeken bu sat›rlar›
yazd›rtan as›l olay ise Agos gazetesi bafl yazar› Hrant Dink’in tam da bu
ortamda ve dönemde menfurca katledilmesidir. Bu cinayetin bir çok aç›dan
özel boyutlar› var flüphesiz. Hrant Dink herfleyden evvel bu ülkenin dürüst ve
aç›k sözlü bir ayd›n›yd›. Ayr›ca, mensubu oldu¤u Ermeni toplumunun sorun-
lar›n› Türkiye’nin yak›c› sorunlar›yla ba¤lant›s›n› asla kaybetmeden dile
getiren, samimi bir flekilde çözüm imkanlar›na katk›da bulunan ikirciksiz bir
demokrasi savunucusuydu. Çok sevdi¤i ülkesinin ve Ermeni toplumunun
kaderini insani ve sol bir duyarl›l›kla birbirine ayr›lmaz bir flekilde
ba¤lam›flt›. Çözüm önerileri sonunda bu topra¤›n insanlar› içindi; Türkiye’nin
komflular› ve en genifl anlam›yla dünya ile daha sa¤l›kl› iliflkiler kurmas›na
yönelikti. Bu yüzden böylesine ac› bir flekilde kayb› yaln›zca Türkiye de¤il
büyük insanl›k camias› için de yeri doldurulmas› zor bir kay›p oldu. Kebikeç
dergisi olarak bizler de bu kayb›n ac›s›n› fazlas›yla yafl›yoruz.
Hrant Dink’i bu say›m›zda özellikle anmak isteyiflimizin özel bir sebebi de
var flüphesiz. Kendisi flahsi dostluklar›m›z bir yana, akademik kimliklerimizle

7
kebikeç / 23 • 2007

zaman zaman bizleri de içine alan yak›c› bir tart›flman›n sa¤l›kl› bir flekilde
sürdürülmesine, güncelli¤ini sürdüren bir tarihsel/siyasi meselede sa¤duyulu
bir çözüm üretilmesine merkezi önemde katk›da bulunan bir insan, kamusal
bir flahsiyetti. “Ermeni Meselesi”nden söz ediyoruz elbette.
Bu isimle and›¤›m›z karmafl›k ve hayli nazik tarihi ve güncel siyasi mese-
lenin kendi içindeki yak›c›l›¤› bir yana, sadece Türkiye’de de¤il konunun ulus-
lararas› alanda da ele al›n›fl›nda yaflanan, flahit olunan güçlükler hepimizce
iyi biliniyor. Hrant Dink’in bilinen duruflu ve kimli¤iyle bizatihi varl›¤›n›n bile
bu konuda kafalar› ve ruhlar› ferahlatan etkisi ne yaz›k ki ölümünden sonra
daha iyi anlafl›lm›fl görünüyor. Öldürülmesiyle hepimiz, bütün insanl›k flimdi
daha zor durumda kald›k.
Zorlu¤umuzun bir baflka boyutu daha var. Ermeni meselesinin bugünkü
yaflan›fl biçiminin, dünü üzerinde kurdu¤u talihsiz tahakküm, ne yaz›k ki,
meselenin geçmiflinin de sa¤l›kl› bir flekilde tart›fl›lmas›n› büyük ölçüde engel-
liyor. Meselede s›cak taraf haline gelen/getirilen genifl kitlelerin böyle bir zor-
lukla bo¤uflmas› bir dereceye kadar anlafl›labilirse de, ayn› “tart›flamama
hali”nin bilim insanlar›n› ve bilhassa tarihçileri de içine alm›fl olmas›n›n, daha
do¤rusu, yaflanan ola¤anüstü atmosferin tarihçileri bu meselenin tarihini
ortak bir dil üzerinden sa¤l›kl› bir flekilde araflt›ramaz ve tart›flamaz bir nok-
taya sürüklemesinin kabul edilebilir bir durum oldu¤unu söylemek her halde
mümkün de¤ildir. Ermeni meselesinin dünü ve bugününün bu düzlemde
tart›fl›lmas›na egemen olan milliyetçi, sald›rgan, duyars›z ve kaba dilin
duyarl› bir insanî dile çevrilmesi için flimdi hepimize, özellikle de bilim insan-
lar›na daha fazla ifl düflüyor. Hrant Dink’in varl›¤› bu konuda bilim adamlar›
ve tarihçiler için de rahatlat›c› etkendi. Yoklu¤unu bu noktada da fazlas›yla
arayaca¤›z.
Kebikeç dergisi Hrant Dink’in katledilmesiyle flüphesiz ki de¤erli bir dos-
tunu, kardeflini kaybetti. Türkiye ise en fazla ihtiyac› olan sesi ve vicdan›n›.
Ama, bu kayb›n en büyük ac›s›n› efli ve çocuklar›yla, genifl ailesi Agos’taki
sevgili kardeflleri yaflad›. Kendilerine en derin taziyelerimizi sunuyoruz.
Hrant Dink’i, onun s›cak ve hüzünlü gülümseyen yüzünü, bu ülkeye ve
insanlar›na derin sevgisini, toplumunun vicdan› olan hissiyat ve fikriyat›n›
her zaman sayg›yla anaca¤›z.

Kebikeç Yay›n Kurulu

8
kebikeç / 23 • 2007

Tarih, Haf›za, Siyaset

Olivier ABEL*

«Bir yerde afl›r› haf›za ve baflka bir yerde afl›r› unutman›n arzet-
tikleri endifle verici gösteriden rahats›z oluyorum; anma törenle-
riyle haf›za ve unutma istismarlar›n›n etkisinden ise hiç bahset-
miyorum. Do¤ru bir haf›za siyaseti fikri, bu bak›mdan sahiplendi-
¤im yurttafll›k konular›ndan biridir»1

Filozof Pierre Bayle, 1686’da yazd›¤› ve Kitab› Mukaddes kelam›n›n harfi


harfine al›nmas›n›n felsefi bir elefltirisi olan hoflgörü üzerine kitab›nda, bütün
tebaas›n› sadece palamut yemeye de¤il, palamutu sevmeye de mecbur k›lmak
isteyen bir Papa’yla, özellikle de bütün tebaas›n› Katolik inanc›n› benimseme-
ye mecbur k›lmak isteyen bir Fransa kral›yla alay ediyordu. Zorlanamayacak
fleyler vard›r. Birisini hat›rlamaya zorlayamad›¤›n›z gibi inanmaya da zorla-
yamazs›n›z; unutmaya ya da ba¤›fllamaya zorlayamad›¤›n›z gibi, sevmeye de
zorlayamazs›n›z. Her haf›za siyasetinin tehlikesi, bir hat›rlama zorunlulu¤u
ya da bir unutma zorunlulu¤u dile getirmek ve bunun üzerine resmî bir tarih
versiyonu infla etmektir. Yaz›ma bafllarken, tarih üzerine kararname ç›karma
iddias›nda olan ve demokrasinin sayg›nl›¤›na leke düflüren Fransa’daki “siya-
si” bir oylamaya itiraz ederek, ama ayn› flekilde, bir zamanlar›n haf›zas› üze-
rine belirli bir Türk siyasetine oluflturulmas›na da itiraz ederek, ilk hat›rlat-
mak istedi¤im budur.
Bununla birlikte böyle bir itiraz, haf›zayla tarih aras›ndaki ba¤lar› birbiri-
ne kar›flt›rmayan, ama ayn› zamanda birbirinden de ay›rmayan sa¤lam bir
anlay›fla dayanmal›d›r. Bu anlay›fl›, bize bu labirentte rehberlik etmek için bu-
gün sahip oldu¤umuz en iyi düflünür olan Paul Ricœur’de arayaca¤›m. O, bu
* Protestan ‹lahiyat Fakültesi ve Toplumsal Bilimler Yüksek Araflt›rmalar Okulu.
Not: 2006 y›l›nda Bilkent Üniversitesi'nde verdigi konferans›n metninin Kebikeç dergisinde yay›nlanmas›na
izin veren Say›n Dr. Abel'e teflekkür ederiz. Metni Frans›zcas›ndan çeviren Haldun Bayr›'ya da ayr›ca müte-
flekkiriz.
1 Paul Ricœur, La Mémoire, l’Histoire, l’Oubli, Le Seuil, 2000, s. 1.

9
kebikeç / 23 • 2007

iki kavram›n izini sürmek için üçüncü bir kavram›, siyaset kavram›n› devre-
ye sokar. Haf›zayla tarih aras›ndaki çat›flmalar›n ard›nda, tarihin bilgikuram-
sal hakikatinin ufkuyla s›n›rlanamaz olan bir ufuk vard›r: Bölünmüfl sitenin,
haf›zalar hususundaki kamusal anlaflmazl›¤›n (dissensus) ufku. Bu anlaflmaz-
l›¤›n iç savafla dönüflmemesi için nas›l hareket edilmelidir? Tarihin bir güç
dengesinden ibaret kalmamas› için asgari bir tarihsel güven nas›l sa¤lanabi-
lir? Bu güven, haf›zalar›n çeflitlili¤ine itibar edilmesini gerektirir; bizzat bu
güven, tarihin ve tarihle araya konan mesafenin üreme yeridir. Bu güven, bu-
günkü haf›zan›n, tarihsel geçmifli kendine yeniden mal etti¤i vakit, onu bir
kimlik talebi içinde de¤il, geçmiflin bütününün sorumlulu¤unu yüklenen bir
çal›flma ve etik bir konum de¤ifltirmeyle kendi geçmifli haline getirmesini ge-
rektirir — öyleyse sorumlulu¤un gerçekten paylafl›lmas› gereklidir. Son ola-
rak da geçmiflte kalan fleylerden, geçmeyen ve bitmifl olmayanlar ile geçmifl
olup gömülebilenler aras›nda ayr›m yapmay› gerektirir. Bütün bunlar, kav-
ramlar›m›z›n karfl›l›kl› olarak çal›flmaya sokulmas› üzerinden, felsefenin ta-
rihle karfl›laflt›¤› sorunlard›r.
Son olarak, kafam› y›llard›r meflgul eden bir felsefi soruna dönmek istiyo-
rum: “‹mparatorlu¤a özgü”, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’na özgü bir tarih rejimin-
den, Kemalist Türkiye’nin “ulusal” tarih rejimine geçifl, sihirli bir de¤nek dar-
besiyle olmam›flt›r. Ayn› flekilde, Avrupa’da ya da dünyada aranmakta olan,
henüz bilmedi¤imiz ama icat edilmesi gereken, ulusal bir tarih rejiminden fe-
deral veya çokuluslu bir ulus-sonras› tarih rejimine nazik bir geçifltir. Geçifl
an› bütün tehlikelere aç›k bir and›r. Ayn› zamanda yeni bir siyasi mutabakat
ve mutabakats›zl›k rejimi olacak yeni bir haf›za rejimine nas›l yer aç›lmal›d›r?
‹çinde bulundu¤umuz ve birlikte çal›flma durumunda oldu¤umuz, geçmiflin
hat›rlanmas› ve baflka tarihsel imkânlara aç›lmas›n›n bu zorlu görevi de¤il mi-
dir? ‹lk bölümde duygular›m›, ikinci bölümde kavramlar›m›, son bölümde de
beni flafl›rtan noktalar› aktaraca¤›m.

Haf›za siyasetleri üzerine birkaç girifl sözü


Hemen belirtmem gerekir ki bir haf›za siyaseti karfl›s›nda son derece gü-
vensizlik duyar›m. Tehlikelidir, zira bu siyasette kimli¤e, toplumlar›m›z için
gerçek “patlay›c›lar” olan duygusal ba¤l›l›klara dokunulmaktad›r. Çabucak
haf›za fazlas› içinde kal›nmaktad›r; günümüzde yayg›n olan vicdan azab› siya-
setlerinde bile — geçmiflin zaferlerini de mutsuzluklar›n› da art›k haf›zaya ak-
taramad›¤›m›zdan, ötekilerin mutsuzluklar›na çok katk›da bulunmufl olman›n
negatif zaferini de¤erden saymak kalmaktad›r adeta. Haf›zaya aktarmak ve
kötü bir an›y› hat›rlatmak yasakland›¤› zaman, unutma manevralar›na doku-

10
ABEL Tarih, Haf›za, Siyaset

nulmaktad›r. Ya da, tan›nmaz bir halde olan yepyeni bir manzaray› afl›r› sa-
vunmak için, asla varolmam›fl olmas› gereken fleyin bütün izleri ortal›ktan
kald›r›ld›¤› zaman... Böylelikle, ço¤u zaman h›nç siyasetleri olan haf›za siya-
setlerine (1871’den 1918’e kadar Prusya’ya ba¤lanan Alsace karfl›s›ndaki
Frans›z siyaseti gibi), daha ziyade haf›za yitimi siyasetleri olan unutma siya-
setleri (Mustafa Kemal idaresindeki dil siyaseti ve alfabe de¤ifltirilmesi gibi)
tekabül etmektedir.
Bununla birlikte, haf›za ve unutma siyasetlerini düflünmek gerekmektedir,
zira hiçbir topluluk haf›zas›z ve unutmas›z var olamaz. Zira Verdun ve Auch-
witz’den beri bir k›r›lma olmufltur: ‹nsanlara ihtiyaç duyduklar› iyimserlik do-
zunu, tarihten çekilip kaçmama cesaretini veren ve geçmiflin tecrübesiyle ge-
lecek beklentisi aras›nda bir köprü kurmalar›n› sa¤layan Büyük Anlat›lar’›n
son buldu¤u bir dönemi yafl›yoruz — Ricœur flöyle yaz›yor: «Tecrübe mekân›
ile beklenti ufku, birbirleriyle z›tlaflmaktan da fazlas›n› yaparlar, birbirlerini
karfl›l›kl› olarak koflulland›r›rlar2». Bu çöküfl, haf›za için o kadar önemli olan
anlatma sanat›na ve bir anlat›n›n seyrini, tarihin seyrini takip ederek tekrar
ele alma sanat›na da dokunmaktad›r. Bu bunal›m art›k siyasidir: Küresellefl-
me kas›rgas›na yakalanan birçok baflka ülke, özellikle de Avrupa ülkesi gibi
kendi kimli¤iyle bitmez tükenmez bir dalafl içindeki Fransa’n›n da haf›zayla
bir derdi, tarihle bir derdi vard›r. Haf›za ve tarih o kadar m› k›r›lgan, o kadar
m› flüpheli ve o kadar m› güvenilmezdir ki durmadan haklar›nda yasa ç›kar-
ma gere¤i duyulmaktad›r? Tarihle kurdu¤umuz iliflkideki bu uyumsuzluk ne-
dendir?
Fransa Ulusal Meclisi, sömürgecili¤in “pozitif etkileri” hususundaki talih-
siz giriflimlerinden sonra, Ermeni soyk›r›m›n›n varl›¤›na itiraz edecek herke-
sin cezaland›r›lmas›n› oylama temkinsizli¤inde bulundu. Ulusal Meclis’in yet-
ki alan›n› aflt›¤›n› düflünen tarihçilerin ve siyasetçilerin ço¤unda fliddetli bir
tepkiye yol açt› bu elbette. Fakat endifle verici bir belirti hâlâ ortadad›r. Tarih-
sel hakikatin ne oldu¤una karar vermek yasan›n yetkisi içinde midir? Vaktiy-
le, milliyetçili¤in en azg›n oldu¤u ça¤da, her ulus olaylar› kendi versiyonuna
göre anlat›r ve bu versiyonu k›skançl›kla savunurken durum böyleydi. Fakat
Avrupa uluslar›n›n birbirlerini karfl›l›kl› olarak ortadan kald›rmalar› sonra-
s›nda, demokratikleflmenin, siyasetin dinden ba¤›ms›zlaflmas›n›n kazan›mla-
r›ndan biri de, Tarih ile Devlet’in birbirinden bir ölçüde ayr›lmas› oldu. Bugün
baz› sorunlar›, baz› terimleri ve baz› muhataplar› yasad›fl› ilan eden, yani
muhtemel bir kamusal tart›flman›n d›fl›na iten bu yasalar niçin?

2 a.g.e., s. 377.

11
kebikeç / 23 • 2007

Kölecili¤e ya da sömürgecili¤e, Ermeni soyk›r›m›na ya da Cezayir Sava-


fl›’na ba¤l› sorunlar etraf›ndaki tart›flmalar sadece tarihçiler loncas›na tahsis
edilsin demek istemiyorum. Kuflkusuz ki tarih, sadece tarihçilere emanet edi-
lemeyecek derecede ciddi bir fleydir. Bir suçlulu¤u de¤il, ama ortak geçmiflin
sorumlulu¤unu üstlenmek yönündeki siyasi talep karfl›s›nda, herkesi durdu-
¤u konumdan yer de¤ifltirten bir haf›za çal›flmas› söz konusu oldu¤unda, siya-
si ve ahlaki bir yükümlülük tafl›maktad›r. Fakat o zaman, sadece komflumu-
zun gözündeki saman çöpüne iflaret etmek de¤il, biz Frans›zlar’›n sorumluluk-
lar›n› da ölçmek gerekmektedir: Nas›l adland›r›l›rsa adland›r›ls›n, Ermeni
soyk›r›m› sorununda, önce Yunan, sonra Arap milliyetçilikleriyle ve 1912’den
1921’e kadar süren bir iç savaflla Osmanl› ‹mparatorlu¤u’na milliyetçilik fik-
rinin bombas›n› biz Bat› Avrupal›lar atm›fl›zd›r. Sevr Antlaflmas›’yla etnik te-
mizli¤i biz yönetmiflizdir.
Hem sonra, tarih herkesi ilgilendiriyorsa bile yine de mesle¤in kurallar›
vard›r; muayyen bir tarafs›zl›k ve ba¤›ms›zl›k, belgelere ve tan›kl›klara herke-
sin serbestçe ulaflmas› gerekmektedir: Tarih ne Da Vinci fiifresi tarz›nda bir
gizli komplodur, ne de topluluklar›n fikirlerinin ya da haf›zalar›n›n sergilen-
di¤i bir panay›rd›r. Araflt›rman›n karmafl›kl›¤›n› ve elefltirel ihtiyat› karalat-
mamak, oybirli¤iyle al›nan demagojik kararlar›n ard›na da s›¤›nmamak la-
z›md›r. Ülkelerimizde endifle verici bir popülizm vard›r ve bu popülizm seçmen
kitlesi içinde ola¤an demokratik karmafl›kl›¤a ve çeliflkilere tahammülü olma-
yan kesime hitap etmektedir. Fransa’da, bir yasan›n, kamu düzenini sarsan ve
yarg›c›n tek hüküm mercii oldu¤u davalardan tasarruf edilmesini sa¤layaca¤›
söylendi: Ama tam da bu noktada davalar›n ve tart›flmalar›n, tarihsel bilgile-
ri, elefltirel anlay›fl› ve haf›zalar› birlikte açma yetene¤ine güveni derinlefltir-
meyi sa¤layan, pedagoji ve yurttafll›k aç›s›ndan bir anlaflmazl›k ifllevi de ola-
bilir.
Çok uzakta kalm›fl bir geçmiflin söz konusu olmad›¤›, tan›nma talebini ta-
fl›yan hâlâ canl› ve ac›l› hat›ralar›n söz konusu oldu¤u söylenecek. Elbette ki
suçlular›n torunlar› suçlu olmasa da, kurbanlar›n torunlar› hâlâ kurban kal-
maktad›r – bir taraf için do¤ruysa, di¤eri için de do¤ru olmal›d›r bu. Bununla
birlikte, haf›zaya kumanda etmek ve tan›mas› istenilen kimselerin yerine geç-
miflin ne oldu¤unu söylemek yasan›n yetki alan›na girer mi? Hat›ra, siparifl
üzerine gelmez ve zorlan›r. Ricœur’ün söyledi¤i gibi, sorun, haf›za görevlerinin
nerede oldu¤unu soyut bir biçimde belirlemek de¤il, bütün taraflar›n resmî ta-
rihin donmufl versiyonlar› hakk›ndaki bak›fl aç›lar›na yer de¤ifltirtecek bir ha-
f›za çal›flmas› yapmakt›r. Bir haf›zan›n ne oldu¤unun resmî olarak belirlenme-
si, bu çal›flmay› ve ondan beklenebilecekleri ç›kmaza sokmaz m›?

12
ABEL Tarih, Haf›za, Siyaset

Fransa’daki tart›flmaya müdahalelerimde sürekli bu yaklafl›m› gösterdim:


Vaktiyle Türkiye’de k›nad›¤›m›z, devletin ulusal ç›karlar›na fazla ba¤›ml› bir
tarih anlay›fl›n› flimdi kendimizin yapmam›z›n s›ras› m›? Ülkelerimizde milli-
yetçi e¤ilimi güçlendirmek siyasi aç›dan sorumsuzluk de¤il mi? Hiçbir fleyin
bitmedi¤i, tarihin devam etti¤i, savafllar›n hâlâ mümkün oldu¤u görülmüyor
mu? Haf›zalar›n ço¤ullu¤u, kamusal alanda bir arada yaflama ve baflka haf›-
zalar› üstlenmek için yer de¤ifltirme zorunluluklar›, demokratik anlay›fl›n ta
ba¤r›nda yer almaz m›? Yine de bunun için, bir yasa¤›n ya da yasal bir zorun-
lulu¤un ölümcül surlar›n›n ard›na saklanmamak için, her haf›zan›n kendine
yeterince güvenmesi gerekmektedir. Peki haf›zayla tarih aras›nda güvenli
ba¤lar kurulmas›n›n koflullar› nedir? Yurttafl itiraz› burada yerini felsefi dü-
flünceye b›rakmal›d›r.

Paul Ricœur’e göre tarih ve haf›za


Paul Ricœur zaman üzerine, tarih üzerine, hukuk üzerine ve haf›za üzeri-
ne çok çal›flm›flt›r. Araflt›rmas›n›n önemi, bilgi paylafl›m›n›n bölmelerine ka-
panm›fl sessiz ve ciddi, ama sald›r›lamaz bir bilimin karfl›s›na, an›tsallaflt›r›l-
m›fl haf›zalar›n ya da medyatiklefltirilmifl heyecanl› görüfllerin demagojik bir
panay›r›n› ç›karmakla yetinemeyece¤imizi göstermektir. ‹kisinin aras›nda bir
yer vard›r: Tarihle devletin birbirinden ayr›lmas›na yer b›rakan tart›flma ala-
n›d›r bu. Ama ayn› zamanda tarihle haf›zan›n birbirinden ayr›lmas›d›r da. Zi-
ra bu ayr›lma bir eklem ayr›lmas› de¤ildir, tam aksine, sab›rl› bir eklemlen-
me, temkinli bir dile getirme çal›flmas›d›r. Ve bu tart›flman›n, kat› bilimlerin
rasyonalitesi de olmayan, öznel görüfller oyununun rasyonalitesi de olmayan,
kendi rasyonalitesi vard›r. Anlat› ço¤ullu¤una izin verilen bir tarihsel alan ya-
rat›lmas›n› gerektirir.

a) Nazik bir eklemlenme Zaman ve Anlat› adl› dünyaca ünlü kitab›nda, Pa-
ul Ricœur, tarihsel geçmiflin (art›k olmayan, ama olmufl olan›n) gerçekli¤i so-
rununu koyduktan sonra, ve «Hegel’den (ve her tür totalizan anlat›dan) vaz-
geçmeden önce», tarihi ve edebiyat›, geçmifli birlikte temsil edebilecek anlat›-
lar olarak ele alm›flt›. Kurgunun dehflet ya da hayranl›k anlam›nda unutula-
maz olan›n hizmetine girmesi söz konusuydu. Ve yine kurgunun, tarihyaz›m›
kendini haf›zaya denk görsün diye «tarihsel geçmiflte gerçekleflmemifl baz› im-
kânlar› geçmifle dönük olarak serbestlefltirmesi» söz konusuydu. Böylelikle ta-
rih için edebiyat, zaman›n ihtimal dahilindeki anlat› biçimlerinin stokudur.
Ve tarihyaz›m› çal›flmas›, kendileri de zaman ve tarih içinde konumlanan bir
anlat›sal bak›fl aç›lar› ço¤ullu¤unun iflledi¤ini varsayan anlat›sal bir oyun ara-
c›l›¤›yla hayata geçer.

13
kebikeç / 23 • 2007

Paul Ricœur, bu konudaki son çal›flmas› olan Haf›za, Tarih, Unutma’da,


muhayyileyle haf›zay›, olas›l›k dahilinde olmufl olan ile «olmufl olan»›n gerçek-
li¤ini yöntemli bir biçimde bir arada tutarak iz sürmeye u¤raflm›flt›r. Ve de yön-
temli bir biçimde haf›zayla tarihi iki soru alt›nda bir arada tutmufltur. Geçmi-
flin temsili nedir? Ve do¤ru bir haf›za var m›d›r? Epistemolojik bir kutupla etik
bir kutup aras›ndaki bu iki hat birbirinden ay›rt edilmeli, fakat kopar›lmama-
l›d›r: Dolay›s›yla neredeyse siyasi olan haf›za istismar› ile unutma istismar›n›,
temel önemdeki temsil edilebilirlik sorunundan ayr› ele almamak gerekmekte-
dir. Tarihin haf›zadaki muteber tan›kl›klar nazar›ndaki ba¤›ml›l›¤›n› kabul et-
ti¤i; ama haf›zan›n da elefltirel ve karfl›laflt›rmal› muayyen bir mesafe b›rakma-
y›, haf›zalar karfl›s›nda tarihin bir tür özerkli¤ini kabul etti¤i bu do¤ru eklem-
lemenin birkaç noktas›na sadece iflaret etmek istiyorum burada.

b) Haf›za çal›flm
flmas› Ricœur bir k›s›m Yahudi ayd›n taraf›ndan, ama ayn›
zamanda Ermeni ya da baflka topluluklardan ayd›nlar taraf›ndan da, haf›za
görevi nazar›nda ihtiyatl› davrand›¤›n› ifade etmifl oldu¤u için elefltirilmifltir.
Gerçekte haf›zaya emir vermenin güçlü¤ünü; zorunluluk, hak ve yasak terim-
leriyle kaydeden bir haf›za siyasetini hayata geçirmenin (baz› rejimlerin dil si-
yasetleri denemifl olmalar› anlam›nda) tehlikesini göstermifltir. Onun için sa-
dece unutma istismarlar› de¤il, haf›za istismarlar› da vard›r. Sahte haf›zalar,
mukavvadan haf›zalar vard›r. Bunun içindir ki, mutsuzluk haf›zas›n›n baflka-
lar›n›n mutsuzluklar›na karfl› sa¤›rlaflt›rmay›p bizi onlara aç›k k›ld›¤› bir «ha-
f›za çal›flmas›»ndan söz etmeyi tercih eder. Elzem ve hayati olan haf›za bu fle-
kilde elefltirel mesafeyi ve tarihi k›sa devreye u¤ratmaz; aksine bast›r›lm›fl ha-
f›zalarla yeniden temas kurar. Bununla birlikte Ricœur’e göre, kendinden bafl-
kas›na adil davranma zorunlulu¤una girdi¤inde, bir haf›za görevi vard›r3.
Zaten Ricœur için haf›zayla unutma aras›nda bir simetri olmad›¤› ve bir
«unutma görevi» fikrini her halükârda kabul etmedi¤i fark edilecektir. Bunun-
la birlikte, Atina’y› iç savafltan, Fransa’y› da din savafl›ndan ç›karan, geçmifl
mutsuzluklar› hat›rlatmama yemininde zikredilen, «unutma görevi» gibi bir
fleyin oldu¤una inan›yorum4. Zannedildi¤inin tersi bir dizgede olan iki farkl›
zamand›r bunlar: Önce, savafl ve misilleme mant›¤›ndan ç›kmak için bir unut-
ma zaman› vard›r; daha sonra da haf›zan›n yeniden aç›ld›¤› ve tekerrür etme-
sinler diye geçmifl mutsuzluklar›n mümkün oldu¤unca bütünsel bir biçimde
dile getirildi¤i bir zaman vard›r. Bu anlamda Mustafa Kemal’in uygulad›¤›
unutma siyasetini epey iyi anlad›¤›m› ekleyece¤im, zira yeni bir cumhuriyet
3 a.g.e., s. 105-111.
4 Nicole Loraux, La cité divisée, Paris, Payot, 1997, s. 256 ve s. 277.

14
ABEL Tarih, Haf›za, Siyaset

giriflimini üstlenmek ve Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun da¤›t›lmas›n›n sonucu


matemden ve h›nçlardan ç›kmak gerekmekteydi. Fakat günümüzdeki bir tür
Neo-Kemalizm’in uygulad›¤› unutma siyasetini iyi anlayam›yorum: Bence bu
sorumsuz siyaset, Atatürk’ün siyasi gerçekçili¤inden epey uzak bir yeni-milli-
yetçili¤in tafl›y›c›s›d›r.

c) Yurttafl anlaflm
flmazl›¤› Fakat Ricœur’ün öne ç›karmak istedi¤i fley, bölün-
müfl bir sitenin kabulüdür; yurttafl anlaflmazl›¤› diye de adland›r›r bunu. Ta-
rihsellik yorumlar›n›n ve rejimlerinin tarihyaz›m›ndaki çat›flmas› böylece biz-
zat tarihsel ihtilaflar üzerine kurulmaktad›r. ‹htilaf diye adland›rd›¤›m fley,
anlaflmazl›¤›n konusu ve dile getirildi¤i terimler konusunda bile anlafl›lama-
yan, dolay›s›yla sonsözü söyleyebilecek bir üçüncü taraf›n da olmad›¤› bir ça-
t›flmad›r. Adlî davan›n taraf olmayan bir üçüncü kifli gerektirmesindendir bu;
elbette tarihyaz›msal anlat› da bunu gerektirir. Fakat «üçüncü kifli»nin bu
farkl› çehreleri sistem oluflturmaz: «Böylelikle tarafs›zl›k dile¤i mutlak üçün-
cü kiflinin imkâns›zl›¤› alt›nda konumland›r›lmal›d›r»5. Son bir hüküm yoklu-
¤unda kendilerini tutabilen; kusurun suçlu bireylere isnad›yla, r›za gösteren
ya da istifade eden bir toplulu¤a siyaseten isnad› aras›ndaki sorumluluk pay-
lafl›m› gerilimine dayanabilen yurttafllar› da tam olarak bu anlaflmazl›k yetifl-
tirir. Yurttafl, suçlulu¤un alabildi¤ine bireysellefltirilip bütün ötekiler taraf›n-
dan birkaç «günah keçisi»nin s›rt›na yüklenebilmesinin reddiyle ortaya ç›kar.
Fakat sorumluluklar›n suland›r›l›p, aç›klan›p, karfl›laflt›r›l›p ve görecelefltiri-
lip art›k hiç kimsenin hiçbir fleyden sorumlu olmamas›n›n reddiyle de ortaya
ç›kar. Yurttafl, sorumlulu¤u üzerine almak ve paylaflmak için kendi konumu-
nu de¤ifltirir. Ve gerçek devlet adam›, tam da kendini iktidara tafl›m›fl olan ka-
muoyundaki yayg›n fikirleri de¤ifltirebildi¤i için, Willy Brandt gibi, kendisi
hiçbir flekilde suçlu olmad›¤› halde, mevcut durumu de¤ifltirmenin siyasi so-
rumlulu¤unu üstüne alacak olan kiflidir. Bu anlamda, bu de¤ifliklikle a盤a
vurdu¤u, daha yüksek bir sadakat ad›na ihanet edebilme otoritesi olan kiflidir
bu. Yurttafl›n ve siyaset adam›n›n güvenilirli¤i, t›pk› tarihçinin güvenilirli¤i
gibi, s›nanman›n kabul edilmesine ve farkl› sesler ç›kt›¤›ndaki duygunun, an-
laflmazl›¤›n icras›na s›k› s›k›ya ba¤l› olarak ortaya ç›kar. Bu farkl› seslerin
varl›¤› büyük tarihsel davalar düzleminde tespit edilebilir:
Osiel davalar›n kamuya aç›k olarak görülmesinin yol açt›¤› anlaflmazl›¤a
ve bizzat bu anlaflmazl›k üzerinden kamuoyunun ve ortak haf›zan›n kendile-
rini ifade edip bu düzlemde kendilerini yetifltirmelerine yard›m eden e¤itici ifl-

5 La Mémoire, l’Histoire, l’Oubli, s. 414.

15
kebikeç / 23 • 2007

levine önem verir. Böyle bir ihtilaf kültüründen beklenen yararlara güven-
mek, Anglo-Saksonlar›n liberal terimine verdikleri siyasi anlamda liberal bir
toplumun kurulmas› hakk›nda yazar›n ahlaki ve siyasi amentüsü’ne ba¤l›d›r6.
Fakat Ricœur, Marc Osiel’den farkl› olarak, anlaflmazl›¤›n ifllevini sadece
medyatiklefltirilmifl büyük davalar›n belirli bir biçimde istisnai, törensel ve
pedagojik eylemine indirgememektedir: Bence Ricœur’ü ilgilendiren fley, ge-
nelleflmifl anlaflmazl›k’t›r, demokratik çeliflkiselli¤in bütün düzlemlerine yay›-
lan ola¤an bir anlaflmazl›k’t›r.

d) Trajik olan ve matem Asl›nda, siyasetin burada trajik bir düzlemle çizil-
mifl oldu¤unu kabul etmemiz gerekir; bu düzlem muhtemelen siyaset karfl›t›-
d›r, flikâyete izin verir, ama siyasi olan›n anlayamayaca¤› intikama ve ba¤›fl-
lamaya da izin verir. Faillerin ve flahitlerin tek bir versiyon veremedikleri za-
manki anlaflmazl›¤›n ve ihtilaf›n trajikli¤idir bu; tamamen samimi olsalar bi-
le (bkz. Kurosawa’n›n filmi Raflomon). Fakat ayn› zamanda matemin, tamiri
imkâns›z›n, geri dönüflsüzlü¤ün ve geçmiflin trajikli¤idir bu.
Microstoria ad› verilen okula ba¤l› ‹talyan tarihçilerinin gösterdi¤ine göre,
geçmiflin failleri geleceklerinin belirsizli¤iyle karfl› karfl›yayd›lar ve bu öngö-
rülmezli¤i azaltmaya u¤raflt›klar›, onu kapsamay› denedikleri görülürse dav-
ran›fllar›n›n büyük bölümü daha iyi anlafl›lmaktad›r. Ricœur geçmiflin failleri-
nin de kendilerine özgü matemlerini, kendi tamiri imkâns›z fleylerini beraber-
lerinde tafl›d›klar›n› ve bunlar›n bizimkilerle ayn› olmad›¤›n› gösterir. Geçmi-
flin vuku bulmufl fleylerden baflka imkânlara da aç›k olmufl oldu¤unu anlama-
ya, bu baflka imkânlar›n da geçmifl üzerinde etki etti¤ini görmeye önem ver-
mek ve geçmifli bugün unutulmufl devas›z matemlerin yükü alt›nda anlamaya
önem vermek, hayati önemde olan bir ikili yaklafl›md›r.
Haf›za, Tarih, Unutma’n›n a¤›rl›k merkezlerinden biri de, Michel de Certe-
au ile birlikte tarihsel yaz›y› ölüme, geri getirilemez olana, art›k üzerinde et-
ki edilemeyecek olana, Heidegger’in deyifliyle ifllenmez olana yer açan fley ola-
rak görmektir. Kaybedilen karfl›s›nda, bireysel ya da kolektif haf›za yön de¤ifl-
tirir, flimdiki zaman›n anlam›n› yitiren melankoli fazlas› ile fleytan› kolayca
kovman›n çok azl›¤› aras›nda gider gelir. ‹kisinin bir ortayolu oldu¤undan de-
¤il, ama tarih, haf›zadan yavafl yavafl ayr›larak ölüler için o defin, mezara koy-
ma hareketlerini bulmal›d›r; ayn› zamanda bir yas tutma çal›flmas›, bir daha
asla dönmeyecek olan›n art›k sadece içimizdeki mevcudiyetini kabullenme ça-
l›flmas› olan haf›za çal›flmas›n› ayr›nt›lar›yla tamam›na erdiren de bu hareket-

6 a.g.e., s. 424.

16
ABEL Tarih, Haf›za, Siyaset

lerdir. Ve bu çal›flma yap›lmad›¤› müddetçe, sorun sadece izleyen nesillere ak-


tar›l›r, fakat her defas›nda ço¤alan bir çözülmezlik içinde...
Matemdeki sorun, kabullenilmesinin haf›za çal›flmas› için esas olmas› ve
bu olmaks›z›n hem geçmifl hem de flimdiki zaman ve gelecek karfl›s›nda bir
kuflkuculu¤a düflülebilmesidir: Art›k hiçbir fleye güvenilmez, sa¤lam hiçbir
fley yoktur art›k. Gerçek nerededir? Geçmiflin kayboldu¤u kabul edilmedi¤i
müddetçe, mezar› geçmifl zannederiz, asl›nda geçmiflin kendisine inanmay›z;
onun sadece infla etti¤imiz an›t›na inan›r›z. Hakikat nerededir? ‹zi fleyin ta
kendisi zannederiz; böylelikle de dogmatizm kuflkuculu¤a yatakl›k eder.

e) Alg›lamadaki k›r›lganl›k Tarihte kuflkuculuk üzerine neredeyse Witt-


genstein’c› bu soru, Ricœur’ün kitab›n›n felsefi merkezlerinden biridir: «Son
tahlilde, bir fleyin vuku bulmufl oldu¤u hususunda bizi temin etmek için eli-
mizde tan›kl›ktan iyi bir fley yok»7. Bu sözü John L. Austin’in “Söylemek Yap-
mak Olunca”daki8 ünlü sözüne yaklaflt›raca¤›m: «Sözümüz taahhüdümüzdür».
Bu sadece bir sözdür, ama baflka neyimiz vard›r ki? Ricœur flöyle yaz›yor: «Ya-
flad›klar› ola¤anüstü tecrübe ortalama ve s›radan anlay›fl› aflan “tarihî flahit-
ler”in trajik bir biçimde yaln›z kalmalar›, oldu¤u varsay›lan o güven zemini
üzerinde belirginleflir. Kendilerini dinleyebilecek ve iflitebilecek kimselerle as-
la karfl›laflmayan flahitler vard›r9»
En mesafeli, en çal›fl›lm›fl tarihin, bugün onu kendilerine mal eden ve gün-
cel haf›zalar›na dönüfltüren «al›c›lar» taraf›ndan al›nmas›ndand›r bu. Dolay›-
s›yla sorun sadece, hem kolektif haf›zan›n montajlar›na fazla çabuk kanma-
yan hem de birlefltikleri yerlerle birleflmedikleri yerleri ay›rarak tan›kl›klar›n
güvenilirli¤i üzerinde temellenen bir tarih yaz›m›n›n sorunu de¤ildir. Günü-
müzdeki büyük sorun, tarihin kamuoyu taraf›ndan alg›lanmas›, tarihsel geç-
miflin tarih taraf›ndan bilgilendirilmifl ve ço¤u zaman yaralanm›fl bir haf›za
taraf›ndan sahiplenilmesidir.
Burada, Kant’›n Yarg› Yetisinin Elefltirisi’nde ve büyük bir Wittgenstein
okuru olan ça¤dafl Amerikan filozofu Stanley Cavell’in al›rl›k (réceptivité) so-
runlar› üzerine koyduklar› vurguyu düflünüyorum. Bir tür muhayyile geniflle-
mesiyle baflka bir bak›fl aç›s›n›n olabilirli¤ine kafam›zda yer açabilmemiz, sa-
dece üçüncü kiflinin yoklu¤unda olmaz10. Yarg›lar›m›n, haf›zam›n, tan›kl›¤›-
m›n zorlanamayaca¤›, siparifl edilemeyece¤i ve dayat›lamayaca¤› vak›as›d›r
7 a.g.e., s. 182.
8 J. L. AUSTIN, How to do Things with Words, Oxford, Oxford University Press, 1962 (fr. çev. Paris, Le Seuil,
1970).
9 a.g.e., s. 208.
10 La Mémoire, l’Histoire, l’Oubli, s. 414.

17
kebikeç / 23 • 2007

bu. Güvenilirlikleri ve bizzat iletilebilirlikleri, mutab›k olmama ihtimalini ka-


bul eden bir diyalog içinde kendilerini al›c›lar›n›n eline b›rakma biçimine da-
yanmaktad›r. Haf›zalar›n k›r›lganl›¤›n›n temel bir unsurudur bu.

Haf›zalar çat›flm
flmas›
fiimdi bize dönelim. Buradaki sözlerim, önceden yazd›¤›m ve okurun baka-
bilece¤i daha uzun bir çal›flmaya dayanmaktad›r11. Her dönemin ve her siyasi
rejimin kendi «tarihsellik rejimi», geçmiflle kendine özgü bir ba¤ kurma ve bu-
nun matem çal›flmas›n› yapma tarz› vard›r. Ayn› zamanda her birinin kendi
«haf›za siyaseti»; tutulmam›fl vaatler biçimi alt›nda, geçmifli, bitmemifl bir
flimdiki zamana ba¤lama ve bundan bir fley ç›karma tarz› vard›r. Bu hususu
tarih rejimlerinin ço¤ullu¤u ve siyaseten bir arada yaflamalar›ndaki daha zi-
yade eflzamanl› sorunun içine yerlefltirebiliriz. Bir rejimden di¤erine geçiflteki
daha ziyade artzamanl› sorunun içine de yerlefltirebiliriz.
Birinci veçhesi alt›nda, Michael Walzer’in hoflgörü üzerine kitab›nda gös-
terdi¤i gibi, eski imparatorluklar, ulus-devletler, federal devletler, ABD gibi
göçmen toplumlar› ne ayn› tarih rejimine ne de ayn› haf›za rejimine sahiptir;
toplumsal ba¤ rejimleri de ayn› de¤ildir. Her toplum, flu veya bu flekilde, fark-
l› haf›zalar›n bir arada yaflamas› üzerine düflünmek zorunda kalm›flt›r. Oysa
tarihin ve al›flverifllerin karmafl›k oyununda haf›zalar birbirinin üzerine bin-
mekte ve toplumlar›m›zdaki birçok tarihsellik rejimi çat›flma halinde olabil-
mektedir. Türkiye’de oldu¤u gibi biz de Fransa’da Ulus-Devlet’in daha ziyade
cumhuriyetçi bir rejimi alt›nda yaflad›k. Bu rejimde yurttafll›k, ayn› zamanda
cumhuriyetçi bir ülkü ve bir ilerleme tarihi olan ortak bir tarihe kat›l›mc› ola-
rak girme kapasitesiyle belirginlefliyordu. Oysa bloklar ve temsil biçimleri
aras›ndaki buzlar›n erimesi, hem demir perdenin y›k›lmas› hem pazar›n pat-
lamas›, daha genel olarak da teknik geliflme arac›l›¤›yla herfleyi de¤ifltirmek-
tedir. Bunu demokratikleflme ya da post-modernizm diye adland›rabiliriz; yüz-
y›llard›r süren kültürlere, ortaklafla yaflam biçimlerine ba¤l› haf›za biçimleri
ilelebet silinmektedir. Fakat ayn› zamanda, küreselleflmenin görecili¤ine bü-
tün yollarla direnmeyi deneyen parçal›, yeri yurdu belli olmayan ya da ac›l›
haf›zalar da su yüzüne ç›kmaktad›r. Oysa, ayn› zamanda bu sorunla bafla ç›-
kabilecek bir siyasi rejim de olan bir tarih rejimini henüz bulamam›fl›zd›r ve
bu arada bu canl› haf›zalar rekabete girmekte ve toplumsal ba¤› tehdit etmek-
tedir. Bunun eskinin tortusu çat›flmalar olmad›¤›, yeni ve benzeri görülmemifl
bir çat›flma durumu yaratt›¤›; bu budanm›fl haf›za biçimleri aras›ndaki flu z›t-

11 “Le conflit des mémoires”, Esprit 2001-1.

18
ABEL Tarih, Haf›za, Siyaset

laflman›n fliddetinin yar›n yeni trajedilere yol açabilece¤i görülmedikçe, fela-


ketin boyutlar› anlafl›lamaz. Sadece Avrupa ve Akdeniz için de¤il, basit bir
teknik ve ticari kalk›nman›n haf›za yitimine de, ac›l› s›n›rlar›n›n ard›na ka-
panm›fl haf›zalar›n ayaklanmas›na da gömülemeyecek bir dünya için, günü-
müzdeki meydan okuma budur.
Karfl›laflt›r›lamaz olan›n ve tarihsellik rejimlerinin karfl›laflt›r›lmas› üzeri-
ne kitab›nda Marcel Detienne’in dikkat çekti¤i gibi, perestroika konusunda,
geçmifli de¤ifltirmeden flimdiyi de¤ifltirmek mümkün de¤ildir. fierif Mardin,
çeflitli metinlerinde12, imparatorluk rejiminden ulusal rejime bu nazik geçifli
dikkatle incelemifl ve bunun her deri de¤ifltirme an› gibi nas›l bütün tehlike-
lere aç›k bir k›r›lganl›k ve sald›rganl›k an› oldu¤unu göstermifltir. Zira hoflgö-
rü rejimi ve siyasi bir arada yaflama, sihirli bir de¤nek darbesiyle de¤ifltiril-
mez; ülkülerini benimseyen bireylerin iyili¤ini isteyen ulusal-cumhuriyetçi re-
jimin her tür cemaatin ve cemaat aidiyetinin ortadan kalkmas›n› istedi¤i s›ra-
da da, imparatorlu¤un tarihsellik rejimiyle toplumsal ba¤›n›n bireyleri millet-
lere hapsetmeyi sürdürdü¤ü bir an olmufltur. Ulusal-cumhuriyetçi rejim bir
yerlefltikten sonra, Türk toplumunun geçmifliyle kurdu¤u ba¤lar her yerde
mevcut resmî ve an›tsal bir versiyonla basitlefltirilmifltir.
Türkiye’de oldu¤u gibi Fransa’da ve birçok di¤er Avrupa ülkesinde bugün
sorgulama konusu edilen de, çeflitli ba¤lant›lar açan küreselleflme ve göçlerin
sarst›¤›, tarihin demokratikleflmesi ve sekülerleflmesinin (ço¤ulculu¤un) dibi-
ni oydu¤u, milliyetçi ideolojinin sarsmalar›, s›çramalar› ve zay›fl›klar›n›n teh-
dit etti¤i bu resmî tarih-haf›zad›r. Dolay›s›yla, Ulus-Devlet’in jakoben tekbi-
çimlili¤inden daha çok unsura aç›k bir tarihsellik rejimine yer veren ve az ya
da çok kapal› topluluklar içindeki bir imparatorlu¤a kapat›lmadan daha kök-
lü bir biçimde liberal ve demokratik olan baflka bir çözümü birlikte bulmam›z
gerekmektedir. Ama bunu temkinli bir biçimde, mevcut ulusal-cumhuriyetçi
çerçeveyi alelacele da¤›tmadan yapmak gerekir, zira bu çerçevenin da¤›lmas›
bugün çok zarara yol açabilir. Dolay›s›yla bu çerçevenin mümkün oldu¤unca
ayakta tutulmas› ve demokratik taleplerle içten ço¤ullaflmas› gerekmektedir.
Söylenecek nedir? Yeni bir siyasi anlaflma ve anlaflmazl›k rejimi olacak ye-
ni bir haf›za rejimine nas›l yer aç›labilir? Tabii ki ulusal haf›zalar›n geri dönü-
flünün öngörülemeyen ve ürküten bir gelecek korkusuna da tekabül etti¤i bir
durumda bulunmaktay›z. Bu yeniden hat›rlaman›n yeni bir tarihyaz›m›na,
ama bundan da önemlisi kelimenin iki anlam›nda da13 geçmiflin gerçek bir öz-
gürleflmesine hangi koflullarda imkân tan›yaca¤›n› görmek söz konusu olacak-
12 Özellikle bkz. Religion, society and modernity in Turkey, Syracuse University Press, 2006.
13 Jean-Pierre Faye’nin de dikkat çekti¤i gibi, geçmifl ve geçmiflin toplu mezarlar› öyle rast gele aç›lmaz.

19
kebikeç / 23 • 2007

t›r. Ayn› zamanda yeni bir siyasi mutabakat ve mutab›k kalmama rejimi ola-
cak yeni bir haf›za rejimine nas›l yer aç›lmal›d›r?
Aldanmamam›z için tekrarl›yorum: Cumhuriyetçi rejimden gerçekten ço-
¤ulcu demokratik bir rejime geçifl Fransa ve birçok Bat› Avrupa ülkesinde de
Türkiye’deki kadar sorunludur. Nitekim bir yandan, Türkiye’den isteyebilece-
¤imiz bir fley varsa, bu, Yak›ndo¤u için bir su haznesi ne kadar de¤erliyse in-
sanl›k için de o derece de¤erli muazzam bir « haf›za » haznesi teflkil eden dinî
az›nl›klar›n›n hazinesini daha çok keflfetmesi ve korumas›d›r. Bu varl›klar›n
muhafaza edilmesi de, hakiki bir dinî özgürlü¤ün ve bu geleneklerin en canl›,
en mucit yönlerinin birlikte yaflamas›n›n desteklenmesini gerektirir. Avrupa
diplomasisini sarsma anlam›nda özgün giriflimlerde bulunulmas› ve Yak›ndo-
¤u’da oldu¤u kadar bizzat Avrupa’da da noksanl›¤› hissedilen ço¤ul bir ilahi-
yat mekân› tahayyül edilebilir. Bu da düflük maliyetli olacakt›r, zira Türki-
ye’yi kendini arayan Avrupa’n›n lokomotiflerinden biri haline getirebilecek bir
jeopolitik giriflimin Avrupa’daki yank›lar› muazzam olacakt›r.
Öte yandan, Avrupa’n›n sorunlu karakteriyle yüzleflmek gerekmektedir:
Patocka’n›n Platon’a, ama ayn› zamanda Husserl’e de ba¤layarak verdi¤i Av-
rupa tan›m›n›; merkezinde o tek soruyu, bir tür d›flmerkezli¤i tafl›yacak bir
toplulu¤u düflünüyorum. Fakat Patocka’n›n, kendi kendini tahrip etmifl olan,
dünyay› da bu kendini tahrip sürecine az kals›n sürükleyecek gibi olmufl olan
Avrupa hakk›nda söylediklerini de düflünüyorum. Baflta Fransa olmak üzere
Avrupa, dünyaya ders verme iddias›ndan vazgeçmelidir. Bununla birlikte Av-
rupa için bir tür tutarl› ço¤ulculu¤u ve bunun siyasi, hukuki ve ekonomik ku-
rumlar›n› düflünmek kalmaktad›r. Ço¤ulcu bir kurum, tek bir merkezin olma-
d›¤› ve hepimizin k›y›s›nda duraca¤›m›z bir kurum nas›l düflünülebilir? ‹flte
flimdi, Avrupa, yeni bir siyasi biçim icat etmek ve geçmifle gömülmüfl imkân-
lar› yeniden açmak zorundad›r. Avrupa’ya gerçekten girmek isteyenlerin söy-
lediklerine itibar etmeyi deneyelim. Çünkü Avrupa, yak›n geçmiflin dünyas›n›
anlamak, haf›zalar›n ço¤ullu¤unu kal›c› bir biçimde yerlefltirmek ve nihayet
gelmekte olana tesir etmek için çözülecek bir bilmece ve bir mitostur hâlâ.

Özet: Tarihle haf›zan›n iliflkisi üzerine Paul Ricœur’un çal›flmalar› literatüre önemli kat-
k›lardand›r. Onun çal›flmalar› tarihe güvenin haf›zalar›n çoklu¤u ve tarihsel mesafe ile sa¤-
lanabilece¤ini ortaya koymufltur. Öte yandan, tarihin geçmiflle yarataca¤› mesafede geçmi-
flin unutulmayacak ve gömülecek bölümlerinin bilinebilmesi de felsefi bir konudur. Ulusal
tarih rejiminden ulus-sonras›, federal veya çok-uluslu bir tarihe geçiflin belli zorluklar› ol-
du¤u da aç›kt›r. This study develops an argument towards the possibility of a Bu çal›flma,
yeni bir “haf›za rejimi” oluflturman›n imkanlar› ve bunun siyasal anlaflma ve anlaflmazl›k-
larda oynayabilece¤i rolü tart›flmaktad›r.

20
ABEL Tarih, Haf›za, Siyaset

Anahtar Sözcükler: Tarih, haf›za, felsefe, siyaset, milliyetçilik.

Abstract: Paul Ricœur’s works on the relationship between memory and history undoub-
tedly represent a significant contribution in the literature. These works point to the possi-
bility of ensuring historical confidence by presupposing diversity of memories and a histori-
cal distance. To be able to know the parts of history to be kept alive and/or to be buried in
creating such a distance with the past, on the other hand, has a philosophical dimension. Si-
milarly, the passage from a regime of national history to a post-national, federal or multi-
national regime is not easy. This study developts an argument towards the possibilities of
establishing a “new regime of memory”, and its possible role in political agreement and di-
sagreement.

Keywords: History, memory, philosophy, politics, nationalism.

21
Kebikeç Yay›nlar› iftaharla sunar:

Bu kitab› sat›n almak için:


www.sanatkitabevi.com.tr
kebikeç / 23 • 2007

Anadolu’da Eskiça¤dan Kalma Yeradlar›

Tansu AÇIK*

eradlar› Anadolu Türkçesinin sözvarl›¤›n›n ilginç parçalar›ndan biridir.

Y Ayn› zamanda Anadolu tarihinin yaz›l› kaynaklarda ad› geçmeyen yerle-


ri, yöreleri için tek tarihsel veri yerad› olabilir; bu veriler bir dilin, bir bo-
yun izini saklayabilece¤i gibi, o yörenin direyinden biteyine (fauna, flora)
do¤al kaynaklar›ndan, nüfus yo¤unlu¤una kadar çok çeflitli malumatlar vere-
bilir. Ancak Anadolu sözkonusu oldu¤unda al›fl›lageldi¤i üzere ifller bir kaç kat
çaprafl›klaflmaktad›r, çünkü Anadolu’da bir zamanlar konuflulmufl ya da halâ
konuflulmakta olan alt› düzine kadar dil say›labilir. Eskiça¤larda Anadolu’da
varl›¤› bilinen yirmi kadar dilin ço¤unlu¤undan çok çok az dil malzemesi ko-
runabilmifltir, bu dillerin en eskileri aras›nda Hint-Avrupa dil ailesinin en es-
ki üyelerinden diller de bulunur. Anadolu’nun yaz›ya geçmifl en eski dilleri
olan Hattice, Hurrice ise birbirleriyle de herhangi bir dil ailesiyle de ba¤lant›-
l› de¤ildir. Eskiça¤dan gelen yeradlar›n›n eski tan›kl›klar›n›n bir kesimi Hitit-
çe, geri kalanlar›n neredeyse tümü Yunanca arac›l›¤›yla korunmufltur. Belli
bir dilden, a¤›zdan ötekine geçerken adlar›n u¤rad›¤› ses de¤iflikliklerini belir-
li kurallara ba¤lama olana¤›ndan ço¤u kez yoksunuz. Araflt›rmalar› olanakl›
k›labilecek olabildi¤ince çok yaz›l› kaynaktan yerad›n›n izini ça¤lar boyunca
süren tek tek yap›lm›fl çal›flmalar pek azd›r; öte yandan belirli bir bölgeyi, yö-
reyi yeradlar› bak›m›ndan irdeleyen araflt›rmalar son zamanlarda Almanca
yay›mlanmaya bafllam›flt›r yeradlar› sözlükleri ise pek az say›dad›r.

*Tansu Aç›k, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih Co¤rafya Fakültesi, Eskiça¤ Dilleri ve Kültürleri Bölümü.
acik @humanity.ankara.edu.tr

23
kebikeç / 23 • 2007

Anadolu Türkçesinin sözvarl›¤›na çevre dillerin, yurtbir komflu dillerin


katk›lar›n› A. Tietze, Ch. Tzitzilis, R. Dankoff, U. Blasing, B. Brendemoen in-
celedi, incelemekte; A. Ata Eski Türkçenin Anadolu Türkçesinin sözvarl›¤›n-
daki pay›n› inceledi. Türk Dil Kurumu’nun Derleme Sözlü¤ü bu çal›flmalar›n
dayand›¤› asal kayna¤› oluflturuyor. Ne var ki halk a¤z›nda kullan›lan yaz› di-
line girmemifl bu kelimelerden eskiça¤ dilleriyle ba¤lant›l› olanlar› var m› di-
ye herhangi bir araflt›rma bu güne kadar yap›lmam›flt›r. Benzeri bir baflka ola-
s› çal›flma konusu da, sözlü kültürlerin düflünüflünü, duyuflunu belirleyen öz-
lü söz, deyim gibi kal›p deyifllerin hangilerinin eskiça¤ dilleriyle paylafl›ld›¤›-
n› araflt›rmak olabilir. Ne var ki Derleme Sözlü¤ü kal›p deyifllere yer vermedi-
¤i gibi, belirli kelime öbeklerinin co¤rafya da¤›l›m› konusunda bilgi veren a¤›z
ya da lehçe atlas› denilen çal›flma arac›yla tamamlanmad›¤› için Türkolog ol-
mayan araflt›rmac›lar›n her zaman kolayl›kla baflvurabilece¤i bir kaynak de-
¤ildir, ancak bu eksikli¤i telafi edecek baflka yay›nlar yok de¤ildir.
John A. C. Greppin klasik Ermenicenin sözvarl›¤›n›n yar›s›n›n Hint-Avru-
pa köklerinden, yap›bilgisi kurallar›ndan oluflmad›¤›n›, bu ö¤elerin olsa olsa
Ermenicenin Anadolu’nun yerli dilleriyle temaslar› sonucunda ortaya ç›kt›¤›-
n› öne sürerek Hititçeden Ermeniceye dolayl› olarak geçmifl yirmi kadar keli-
meyi, kimi biçimbirim özelliklerini anar1. Ayr›ca bölge dillerinde bugüne kadar
koruna gelmifl eski Anadolu, Mezopotamya dillerinden kaynaklanan kelimele-
rin varl›¤›n› tart›fl›r2. Tart›flt›¤› bir kelime de en eski tan›kl›¤›na Hititçenin bir
lehçesi say›labilecek Luvicede rastlanan “zurna”d›r; kelime Yunanca, Ermeni-
ce, Gürcüce, Arapçada da kullan›lmaktad›r. Yeri gelmiflken eski Yunancan›n
sözvarl›¤›n›n üçte birinin de Hint-Avrupa köklerle aç›klanamad›¤›n›, bu keli-
melerin Ermenicedeki benzeri kelimeler gibi yaflama tarz›yla, direy, biteyle
ilintili oldu¤unu hat›rlayal›m. Bir ilk giriflim olarak, Ch. Tzitzilis ile R. Dan-
koff’un Anadolu Türkçesi a¤›zlar›nda saptad›¤› Yunanca Ermenice ‘kökenli’
kelimeleri, bir kez de eskiça¤ dilleriyle ba¤lant›lar› bak›m›ndan incelemek dü-
flünülebilir3.
Ben burada, tek tek kimi yeradlar›n› tart›flmak yerine, kimi genel e¤ilim-
leri belirlemek, bu konudaki bir sözlü¤ü de¤erlendirirken yeradlar› üzerine ça-
l›flma yapmay› olanakl› k›lan çal›flma araçlar› üzerinde durmak istiyorum.

1 John A. C. Greppin, “Hitt. –z(a), Arm. z-, and The Theory of Armeno-Hittite Loan Words ”, Indo-European
Studies, vol. 3, 1975, s. 87-94.
2 John A. C. Greppin , “The Survival of Ancient Anatolian and Mesopotamian Vocabulary Until the Present ”,
The Journal of Near Eastern Studies, vol. 50, no. 3, 1991 , s. 203-207.
3 Dankoff, Robert, Armenian Loanwords in Turkish, Wiesbaden: Harrassowitz, 1995; Tzitzilis, Christos, Griec-
hische lehnwörter im Türkischen: mit besonderer berücksichtigung der anatolischen dialekte, Wien: Verlag der
Österreichischen Akademie der Wissenschaften, 1987.

24
AÇIK Anadolu’da Eskiça¤dan Kalma Yeradlar›

Öncelikle belirtilmesi gereken Türkiye’de yeradlar›n›n de¤ifltirilmesinin ‹tti-


hat Terakki döneminde bafllay›p Cumhuriyet döneminde yerleflik bir devlet
politikas› halinde sürdürülmüfl oldu¤udur. Cumhuriyet döneminde yeradlar›-
na iliflkin yap›lm›fl yasal düzenlemeleri k›saca gözden geçirelim4. Yeradlar›n›n
de¤ifltirilmesi konusundaki yasal yetki 1949 y›l›nda yürürlü¤e giren kanunla
‹çiflleri Bakanl›¤›na verilmifltir; 2. maddenin D f›kras›na göre “Türkçe olma-
yan ve iltibasa meydan veren köy adlar›... en k›sa zamanda de¤ifltirilir”. 1956
y›l›nda çeflitli bakanl›klardan, müdürlüklerden, DTCF’den, TDK’den temsilci-
lerle bakanl›k eflgüdümünde “ ad de¤ifltirme ihtisas kurulu’ oluflturulur, bu
kurul k›sa bir kesinti d›fl›nda 1978 y›l›na kadar çal›flm›flt›r. O y›l yeradlar›n›n
de¤ifltirilmesi “tarihi de¤eri olan yeradlar›n›n da” de¤ifltirildi¤i gerekçesiyle
baflbakanl›k taraf›ndan durdurulur. O tarihe kadar 35.000 köy ad›ndan
14.819 tanesi de¤ifltirilmifltir; mezraa, kom, yayla gibi 39.000 köy ba¤l›s› ad-
dan 12.884 tanesi de¤ifltirilmifltir; ayr›ca 1977 y›l›na de¤in 1819 do¤al yerad›
de¤ifltirilmifltir. Türkiye’de 67 il varken 14 ilde ad› de¤ifltirilen köylerin oran›
yüzde altm›fl›n üzerindedir, örne¤in Mardin’deki oran yüzde doksan birdir. Ad
de¤ifltirme çal›flmalar›na, 1983 y›l›nda bakanlar kurulu karar›yla kabul edilen
bir yönetmelikle önceki kurullara benzer bir kurulla kald›¤› yerden yeniden
bafllanm›flt›r; ne yaz›k ki bu konudaki son verilere sahip de¤iliz. Son yönetme-
likte belirsiz, kendi aralar›nda çeliflkili ilkeler, mant›k hatalar›, ölçüt olmayan
ölçütler söz konusudur5. Kurul üyeli¤inde bulunmufl kimi akademisyenlerin
sözlü tan›kl›klar›na dayanarak, bu kurulun 1983 y›l›ndan sonra do¤ru dürüst
toplanmad›¤›, daha önceki y›llarda da usulen toplanan kurulun onay makam›
olarak ifl gördü¤ünü sonucuna varabiliriz. Ad de¤ifltirmeler bilimsel bak›mdan
dayanaks›zd›r; üstelik de¤ifliklikler bilisizce, be¤enisizce yap›lm›flt›r6. Ankara
Üniversitesi Dil ve Tarih Co¤rafya Fakültesi Klasik Filoloji bölümü belgeli¤in-
de konuyla ilgili yaln›zca bir belge bulunmaktad›r. Resmi makamlarca Bafa

4 Yasal düzenlemelerin, oluflturulan kurullar›n ayr›nt›l› dökümü için ‹çiflleri Bakanl›¤› ‹ller ‹daresi genel mü-
dürünün verdi¤i bilgilere bkz. Türk Yer Adlar› Sempozyumu Bildirileri, Ankara, 1984, s. 1-5.
5 A.g.y., “c) Türkçe olmayan, söylenifli ve yap›s› Türkçenin sesbilgisi kurallar›na ayk›r› olan..... güzel bir an-
lam tafl›mayan ve halk›n anlay›fl›na ayk›r›, duygular›n› incitici adlar de¤ifltirilir”; “d)Türkçe olup da bölgesel
a¤›za göre söylenifli veya yap›s› bozulmufl adlar yaz› dilinde kullan›lan biçimi ile de¤ifltirilir”; “f) Tarihi adlar de-
¤ifltirilemez, tarihi, kültürel ve dil gibi anlamlardaki bilimsel çal›flmalarda yan›lmay› ve yanl›fl sonuçlara var-
may› önlemek amac›yla bu tür adlar baflka yerlere verilmez”; “›)Bölge halk›nca verilmemifl, uydurma oldu¤u sa-
n›lan ve uzunlu¤u nedeniyle, harita yaz›m ve üretimini güçlefltirdi¤i görülen adlar k›salt›l›r veya de¤ifltirilir”;
“k) Tabii yerlerin adlar› asl›n›n niteli¤ine uygun olarak düzeltilir”.
6 Ad de¤ifltirmelerin ne gibi “ölçütlere” göre yap›ld›¤› ilk bak›flta hemen anlafl›lmaktad›r: bileflik adlardaki din-
sel nitelemeleri (keflifl, hac›, tekke, molla), soy nitelemeleri (Arap, Gürcü, Çerkes, Türk (50 örnek!), Ermeni vs.),
mutlak anlamda “olumsuz” ça¤r›fl›ml› say›lan nitelemeler (harap, kaba, kör, k›z›l, kötü ) de¤ifltirilmifltir. Bir
kaç örnek vermek gerekirse: Gökçeinek (Yeflilköy), Köristan (Gülistan), Körkuyu (Gürkuyu), Kurukar› (Sugö-
zü), Ifl›k adlar› de¤ifltirilmifl, çok bilinen türkülerde geçen Evrefle, Bitez, Malabadi köprüsü adlar› da. Türkçe yer
adland›rmalar›n›n ay›rt edici sözdizimi özellikleri tafl›yan do¤al yeradlar› Çola¤›nkurtaflt›¤›tepe, Çokde¤irmen-
türk, Dar›yerisüleymanbey de. Ya Zurnaköy, Balkusan, Cezveobas› adlar› niye de¤ifltirilir ki?

25
kebikeç / 23 • 2007

gölünün ad›n›n Yunanca olup olmad›¤› sorulmufltur. Bilisizce de¤ifliklikler ya-


p›lm›flt›r, çünkü “tarihsel” ile “Türkçe” yerad› nitelemeleri birçok örnekte bir-
birini çeler ya da birbirleriyle efl kapsaml›d›r; bu ölçütlere uygun olup olma-
d›klar›na karar vermek için daha önce dilsel, tarihsel araflt›rmalar›n yap›lm›fl
olmas› gerekir ki yap›lmam›flt›r. Yeradlar› büyük uygarl›k bölgelerinde hiçbir
zaman ça¤›n›n ölçün (standart) yaz› dili arac›l›¤›yla anlafl›lamaz. Orada yafla-
yanlar için duygusal yananlamlar›yla kafalar›na, gönüllerine kök salm›fl ye-
radlar›, masa bafl›nda 1/25.000’lik paftalarla de¤ifltirilmektedir, yap›lan ifl ha-
rita üretiminde gereken ölçünlefltirmeden (standartlaflt›rma), düzeltmeden
farkl›d›r. Üstüne üstlük bu furya rasgele sokak adlar›n›n de¤ifltirmesine ka-
dar uzanm›flt›r7. Benzeri uygulamalar uluslaflma sürecindeki komflu ülkelerde
de baflkalar›n›n izini silmek biçiminde gözlemleniyor; uygulamalar aras›ndaki
farklar› de¤erlendirebilece¤imiz verilerimiz yok8. Özel adlarda da sorunlar ya-
flanmaktad›r: Troya efsanesine düflkün Çanakkaleli bir avukat›n ad›n› Hektor
olarak de¤ifltirmek istemesi davas›, bas›n› bir süre u¤raflt›rm›flt›r. Anlafl›lan
resmi makamlar adlarda felsefedeki anlam›yla bir “öz” görmektedir, o “öz” e
uymayanlar de¤ifltirilmektedir.
Yeradlar›n› “tafl›nmaz kültür varl›¤›” olarak görebiliriz, bunlar›n yok edil-
mesinden en çok tarih araflt›rmalar› zarar görmektedir. Osmanl› devletinin,
vergi yükümlülerinin kaynaklar›n› saptamak üzere düzenli aral›klarla Tahrir
Defteri’ne iflledi¤i kay›tlar iktisat tarihi, nüfus tarihi, tarihi co¤rafya, adbilim
araflt›rmalar› aç›s›ndan paha biçilmez veridirler9. Bu defterlerin yay›m›nda
baflta gelen zorluklardan birisi de yeradlar›n› do¤ru okuyabilmektir; tarihçi
7 Örne¤in ‹stanbul’un Cihangir semtindeki nükteli, sevimli sokak adlar›ndan Pürtelafl, Sormagir, Tavukuçmaz
de¤ifltirilmifltir. Sokak adland›rmalar›n›n sözdizimi de çarp›t›larak, sokak tabelalar›nda ‘… Sokak’ yerine ‘...
Soka¤›’ kal›b› yayg›nlaflmaktad›r. Son zamanlarda edebiyatç›lardan bu konuda tepkiler yükselmifltir, örne¤in:
T. Yücel, Varl›k, Ayl›k Edebiyat ve Kültür Dergisi, A¤ustos 1999, ayr›ca ayl›k edebiyat dergisi E, Ekim 1999; O.
Duru “Kim De¤ifltiriyor Bu Sokak Adlar›n›”, ‹stanbulin, YKY, 1995, s 58-59. Bir hayvan türünün Latince ad› et-
raf›nda kopart›lan f›rt›nalar dolay›s›yla Türkiye’deki ad de¤ifltirme politikalar› üzerine: S. Ayd›n, “‹simler Mil-
li Birli¤i Nas›l Bozar? Bak fiu Tilkinin Etti¤ine...”, Toplumsal Tarih, say›: 143, Kas›m, 2005, s. 90-96.
8 D. Georgacas W. McDonald’la birlikte Mora yar›madas›n›n yeradlar›n› incelerken de¤ifltirilen Türkçe yerad-
lar›n›n oran›n› yüzde on olarak veriyor: Place Names of Southwest Peloponnesus, University of Minnesota
Press, 1967. Bu tarihten sonra yap›lm›fl bir çal›flmay› bilmiyoruz, ancak Müslüman nüfusun ço¤unlukta oldu-
¤u Bat› Trakya’da Osmanl›dan kalma Türkçe yeradlar›n›n hemen hepsinin de¤ifltirildi¤i bilinir. Komflular›m›z
aras›nda yeni ba¤›ms›z olan ülkelerde (‹srail), köklü siyasal düzen de¤iflikli¤i yaflanan ülkelerde (Sovyet dev-
rimi, ‹ran’daki siyasal düzen de¤ifliklikleri) benzeri uygulamalar küçük ölçekte yap›lm›flt›r, örne¤in Saul Cohen,
Nurit Kiliot, “Place-names in Israel Ideological Struggle over Administered Territories”, Annals of the Associ-
ation of American Geographers, C. 82, no. 4, 1992, s. 653-680. Bu makaledeki Arap yerleflimlerinin yeradlar›n›n
yar›s›n›n kökeninin belirsiz oldu¤u saptamas› bölgemizin genel bir özelli¤ini örnekliyor.
9 Tahrir defterlerinin ilk yay›mlay›c›lar›ndan olan H. ‹nalc›k onlar›n yeradlar› bak›m›ndan da önemine de¤in-
miflti: “The Land Survey in the Ottoman Empire As a Source of Place-names”, Cinquième Congrès International
de Toponymie et d'Anthroponymic Salamanca, 12-15 avril 1955 : Actes et mémoires , Ed. L. Cortés, vd., Sala-
manca, 1958. 1980’lerden sonra yay›mlanma h›z› artan Tahrir Defterlerinin önemi konusunda: M. Coflgel, “Ot-
toman Tax Registers ”, Historical Methods, Bahar 2004 , C. 37, no. 2, s. 87-100 -makaleye genel a¤ ‘internet’
üzerinden de eriflilebilir.

26
AÇIK Anadolu’da Eskiça¤dan Kalma Yeradlar›

için ufak tefek de¤iflikliklerle de olsa sürüp gelen yeradlar› ço¤u kez tek ipu-
cudur. Oysa yerad› de¤iflikliklerinin toplu olarak bulunabilece¤i bir kaynak
yak›n zamanlara kadar yoktu10. Eski yaz› yeradlar›n›n do¤ru okunabilmesin-
de zorluklar, Osmanl› imparatorlu¤unun son yüzy›l›nda yay›mlanmaya baflla-
nan bugünkü il y›ll›klar›na benzer Salname’lerde de söz konusudur.
Türkiye’de eski ça¤lardan bugüne aktar›lm›fl yeradlar› üzerine ciddiye al›-
nacak çal›flmalar ne yaz›k ki yoktur. Dil, tarih, co¤rafya konular›nda asgari bi-
limsel gerekleri yerine getirmeyen, salt ses benzerliklerine dayanarak eski-
ça¤da Anadolu’da belli Türk soylu halklar›n varl›klar›n› yaln›zca bu adlarda
saptad›klar›n› öne süren bildirileri, makaleleri bir yana b›rakal›m11. Bilge
Umar’›n befl bin yerad›n› “inceledi¤i” Türkiye’deki Tarihsel Adlar (‹nkilap Ya-
y›nevi, 1993) kitab›n› dayand›¤› ilkeler bak›m›ndan k›saca gözden geçirelim12.
Asl›nda bu kitap ilk bak›flta devasa bir emek ürünü gibi görünmekle birlikte
bilimsel bak›mdan bütünüyle temelsizdir, dayanaks›zd›r. Kitapta geçen yüz-
lerce yanl›fl, eksik bilgilere, ç›kar›mlara de¤inmenin yeri buras› de¤il.Uzman
kiflinin bile bu azman malzeme karfl›s›nda, tek tek baflvurdu¤u madde bafllar›
arac›l›¤›yla belli bir görüfle varmas› kolay de¤ildir. Çünkü girifl bölümünde da-
yand›¤› bilimsel ilkeler aç›klanmamaktad›r, yeradlar›n›n büyük bir ço¤unlu-
¤unu türetti¤i Luvice üzerine bilgi vermemektedir, Luviler üzerine ise bir pa-

10 Köylerimiz, ‹çiflleri Bakanl›¤›, 1982; Türkiye Mülkî ‹dare Bölümleri, ‹çiflleri Bakanl›¤›, 1978; Yeni Tabiî Yer
Adlar›, ‹çiflleri Bakanl›¤›, 1977; yaln›zca en son bas›mlar›n› verdi¤imiz bu yay›nlar›n yan›s›ra kapsamca en ge-
nifl, kullan›fll› yerad› listesi için: Gazeteer of Turkey: Names approved by the United States Board on Geograp-
hic Names, C. 2, Washington D.C., 1984. ODTÜ baflvuru kitapl›¤›nda bulunan bu kaynakta do¤al yer adlar› da
içinde olmak üzere 72 bin kadar yerad› bulunmaktad›r. Bu yay›n›n genel a¤ üzerindeki güncellenmifl biçiminde
84.780 yerad› bulunmaktad›r: http://earth-info.nga.mil/gns/html/cntry_files.html. Yeryüzünde benzer yeradla-
r›n› bulmakta benzersiz bir çal›flma arac› daha var genel a¤da: http://tomcat-dmaweb1.jrc.it/fuzzyg/query/. Ko-
nu hakk›ndaki di¤er veritabanlar› için bkz.:http://www.asu.edu/lib/hayden/govdocs/maps/geogname.htm
11 Namenforschung: Ein internationales Handbuch zur Onomastik; Name, studies: An international handbo-
ok of onomastics; Les noms propres,Manuel international d'onomastique. Ed. G. Eichler, L. Zgusta, vd. (Hand-
bücher zur Sprach und Kommunikationswissenschaft, 11.) 3 c., Berlin: Walter de Gruyter, 1995-96. Üç dilde
289 makale içeren bu yap›tta Anadolu’nun özel adlar›, yer adlar›n›n bafl araflt›rmac›s› L. Zgusta’n›n da makale-
si bulunur. Esat Bozyi¤it, Türk Adbilimi Bibliyografyas›, Ankara, 1995 ; R. Kaplano¤lu, Bursa Yeradlar› An-
siklopedisi, Bursa Ticaret Odas› Yay›nlar›, 1996; T. Acaro¤lu, Balkanlarda Türkçe Yer Adlar› K›lavuzu,
IQ Kültür Sanat Yay›nc›l›k, 2006. Adbilim konusunda bildirileri, yap›lan tezleri de içeren aç›klamal› bir tür bib-
liyografya için: S. Sakao¤lu, Türk Ad Bilimi, I Girifl , TDK, 2001. Bu bibliyografyalarda ad de¤ifltirmelere ilifl-
kin ya da eskiça¤a, ortaça¤a iliflkin yaln›zca bir iki çal›flman›n yap›lm›fl olmas› dikkat çeker. Eskiça¤dan itiba-
ren bir ad›n izini, geçirdi¤i de¤ifliklikleri tarihsel verilerle destekleyen örnek bir çal›flma için bkz.: E. Do¤er,
“Menemen, Melemen, Tarhaniyat, Yazhisar”, Tarih ve Toplum, say› 170, 1998, s. 32-37.
12 Asl›nda B. Umar’›n bu kitab›nda yapt›¤›, daha önceki kitab›nda bafllay›p (Türkiye Halk›n›n ‹lkça¤ Tarihi
(TH‹T), ‹zmir 1981) özel bir banka için haz›rlad›¤› Anadolu’nun eskiça¤ bölgelerini tan›tan kitapç›klar›nda sür-
dürdü¤ü yeradlar›n› Luvice kökenlerle aç›klamaktan ibarettir. Bunun esin kayna¤›, dayana¤› TH‹T’in ilk bas-
k›s›na al›p ikinci bask›s›nda ç›kard›¤› Hititolog Goetze’nin, Forrer’in 1930’lu y›llarda bir öneri olarak öne sür-
dükleridir. Bu hititologlar o yaz›larda özetle Akdeniz’in altkatman (substratum) dili olarak yeni yeni sökülme-
¤e bafllanan Luvi dilini önermifltir. Gelgelelim B. Umar sorunun tarihi konusunda bize bilgi vermez; yak›n za-
manlarda A. C. Renfrew’in ilk kez 1987 y›l›nda (Archaeology and Language: The Puzzle of Indo-European Ori-
gins, Londra: Pimlico) Hint-Avrupal›lar›n anayurduna iliflkin gelifltirdi¤i Anadolu varsay›m› konusundaki tar-
t›flmalar konusunda hiçbir fley söylemez.

27
22 • 2007
kebikeç / 23 2006

ragraf ay›rm›flt›r13. Kendisinin bulgulad›¤›n› iddia etti¤i Luvice-Yunanca ses


denklikleri d›fl›nda herhangi bir dayana¤› olmayan kestirimlerine sözlü¤ün
belli bir maddesinde tesadüfen rastlayabiliriz, ama ayn› “kök”ün sözkonusu
edildi¤i di¤er maddelerde yeradlar›n›n her zaman Luvice kökenle aç›klanma-
s› sanki kesin bir olguymuflças›na sunulur. Girifl bölümünde F›rat’›n do¤usu-
nu ele almad›¤›, bat›s›nda ise Yunan kaynaklar›n›n aktard›¤› adlar› ele ald›-
¤›n› söylemektedir, ilerde söylediklerini özetlersek asl›nda Yunanca araflt›r-
mas›n›n temelindeki dildir, buna karfl›l›k ak›l yürütmelerinde yaln›zca öteki
dillerin sözlüklerine dayanarak kesinlemelerde bulunabilmektedir, bir kaç
sözlükte anlam›n› saptayamad›¤› yeradlar›n› Luviceye ba¤lamaktad›r. Ne var
ki Walde-Pokorny gibi Hint-Avrupa kökleri konusundaki temel baflvuru kay-
naklar›n› göz önüne almad›¤› gibi, herhangi bir eskiça¤ dilini bilmedi¤i, temel
Yunanca (örne¤in s. 809’daki Ula maddesi) Hititçe bilgisine sahip olmad›¤› da
anlafl›lmaktad›r. Buna karfl›n yeradlar›n›n büyük bir ço¤unlu¤unu Luvice di-
ye aç›klanmaktad›r, asal ak›l yürütmesi Türkçe ile ortaça¤ Rumcas›nda an-
laml› olmayan sözcüklerin eskiça¤dan kalma dolay›s›yla Luvice oldu¤u yolun-
dad›r14. Kitab›n sonuna ekledi¤i listede yeradlar›n› türetti¤i on iki Luvice kök
s›ralanm›flt›r. Ne var ki kendisinin de kulland›¤› Luvice sözlükte, Luvice söz-
cük listesinde bunlardan yaln›zca ikisini bulabiliriz, geri kalanlar kendi yak›fl-
t›rmas›d›r. Yunanca kaynaklarda geçen yeradlar›n› “tümevar›m” dedi¤i bir
yolla Luvicelefltirmek için en s›k baflvurdu¤u önerme s›radan bir Yunanca dil-
bilgisi özelli¤idir: ‹on lehçesinde a’ya yak›n de¤er tafl›yan uzun e sesinden bah-
sedip adlardaki e sesini istedi¤i gibi a’ya çevirmektedir. Bu ses kural› yaln›z-
ca ‹on lehçesinde kullan›l›r, oysa ölçün yaz›l› Yunancaya kaynakl›k eden Atti-
ka lehçesinde, yani yeradlar›n›n bize ulaflt›¤› lehçede böyle bir özellik görül-
mez. Gerçekte ilk kez 19.yy sonunda Yunanistan’da Hint-Avrupa köklerle
aç›klanamayan yeradlar› saptanm›flt›, Yunanöncesi, Pelasglar, Akdenizli gibi
adlar verilen halklar›n hepsi burada Luvilerle özdefllefltirilmifltir, bütün so-
runlu ekler de Luvice olarak aç›klanm›flt›r. Yeni bas›m›nda malzemenin üç
kat› olaca¤› haberi verilen bu kitap üzerine yaz›lm›fl tek elefltiri yaz›s›nda K.
13 F›rat’›n bat›s›nda konuflulmufl olan Luvice Hititçenin bir lehçesi olup flu anki bilgilerimize göre 95 büyük ya-
z›t, 84 küçük yaz›t örne¤i bu güne ulaflm›flt›r: J. David Hawkings, Corpus of Hieroglyphic Luwian Inscriptions,
De Gruyter, 2000. Dolay›s›yla çok iyi anlafl›lm›fl bir dil de¤ildir, Anadoluya özgü bu hiyeroglif yaz›l› yaz›tlar d›-
fl›nda Hititçe belgeler içerisinde aktar›lan çiviyaz›l› Luvice dil malzemesi çok daha azd›r.
14 Kimi Türkçe yeradlar›n› da (Kurukümes Da¤›, E¤rigözda¤›) her nas›lsa “yersiz anlam tafl›yan” diye niteler,
örne¤in kara ile bafllayan yer adlar›n›n çoklu¤u ona bunun Türkçe olmad›¤›n› düflündürmektedir, dolay›s›yla
Luvice olmal›d›r. Türkçe ad verme geleneklerinden tamam›yla habersizdir, oysa renkler Türkçe yerad› verme-
de simgesel bir yer tutar, bkz. O. Pritsak, “QARA- Studie zur Türkischen Rechts-Symbolik ” , Zeki Veli Togan’a
Arma¤an, ‹stanbul, 1956, s. 239-263. Türkçe yeradlar› konusunda en yetkin çal›flma W. Scheinhardt, Typen
Türkischer Ortsnamen, (Beiträge zur Namenforschung Beiheft 15), Heidelberg, 1979. Öte yandan Umar eski-
ça¤ sonras› için de birkaç yap›tla yetinmektedir; Do¤u Roma ‹mparatorlu¤u’ndan kalma adlar gerçekte bafll› ba-
fl›na bir sorundur: A. Bryer, “The Treatment of Byzantine Place-names”, BMGS , 9 (1984-1985), s. 209-214.

28
AÇIK Anadolu’da Eskiça¤dan Kalma Yeradlar›

Emiro¤lu’nun saptad›¤› gibi “Halikarnas Bal›kç›s›n›n Anadoluculu¤u, Günefl-


Dil Kuram› yöntemleri kullan›larak yeni bir biçimde önümüzdedir... ‹l y›ll›k-
lar›ndan tan›d›¤›m›z ›rkç› yaklafl›m›n, Umar’›n yaklafl›m›ndan öz olarak hiç
fark› olmad›¤› ortadad›r. Hedef farkl›d›r ama yöntem ayn›d›r, sonuç da ayn›-
d›r ”15.
D. Aksan 1984 y›l›nda Anadolu yeradlar›n›n derlenmesi için dallararas› ifl-
birli¤iyle yürütülecek bir tasar› ortaya atm›flt›16. Onun derleme tarama öneri-
lerinin eskiça¤a iliflkin taraflar›na ekleyeceklerimiz olacak. Bu gün bir Erme-
nicenin, bir Tatarcan›n sahip oldu¤u yeradlar› sözlü¤ünün benzerinin haz›r-
lanmas› bizde pek olanakl› görünmese de…17 D. Aksan’›n o tarihte taranmas›-
n› önerdi¤i Kiepert gibi atlaslar ile Pauly-Wissowa gibi ansiklopediler yerine
bu gün flu kaynaklar› taramak daha uygun olacakt›r. 1970 y›l›ndan beri ek
ciltleri yay›mlanan TAVO (Tübingen Atlas Des Vorderen Orients) dizisinin il-
gili ciltleri çiviyaz›l› dillerde korunmufl adlar› içerir. Viyana Bilimler Akade-
misi’nin 1970’li y›llardan beri Anadolu’nun eskiça¤ bölgelerine ayr›lm›fl ciltle-
rini yay›mlad›¤› TIB (Tabula Imperii Byzantini) Anadolu’nun tarihi co¤rafya-
s› üzerine en yetkin baflvuru kayna¤›d›r. Elbette bunlara ek olarak TAVO’ya
dayanan L. Zgusta’n›n yap›t› (Kleinasiatische Ortsnamen (Beiträge zur Na-
menforschung, Beih. 21). Heidelberg,1984) ayr›ca tahrir defterleri ile salname-
ler taranmal›d›r.

Özet: Bu çal›flmada Anadolu’nun eskiça¤dan kalma yeradlar›n› konu edinen bir sözlük
dolay›s›yla yeradlar› konusunda Cumhuriyet dönemi politikalar› ele al›nmaktad›r. Yeradla-
r›n›n de¤ifltirilmesi en çok araflt›rmac›y› zorlamaktad›r. Makale, bir yandan da bu zorlukla-
r›n afl›lmas›na yönelik imkanlar› ve araçlar› tart›flmaktad›r.

Anahtar Sözcükler: Anadolu, yeradlar›, yerad› de¤ifltirmeleri, Cumhuriyet, eskiça¤.

Abstract: The present study deals with the policies pursued by the Republican period
concerning the changes in place names through a critical evaluation of dictionary of ancient
15 “Türkiye’deki Tarihsel Adlar”, Kebikeç, ‹nsan Bilimleri için Kaynak Araflt›rmalar› Dergisi, say› 1, 1994, s.
97-102.
16 “Türk Yer Adlar› Proje Önerisi”, Türk Yer Adlar› Sempozyumu Bildirileri, Ankara, 1984, s. 275-278.
17 Türkolojinin yeradlar› alan›nda ilk kez bilimsel bir sözlük yay›mland›: Hendryk Jankowsky, A Historical-ety-
mological Dictionary of Pre-Russian Habitation Names of the Crimea (Handbook of Oriental Studies: Part 8
Uralic Studies & Central Asia), Brill, 2006.Yaln›z Ermenistan’› de¤il komflu bölgeleri de içeren bu sözlük Erme-
nice: T. Kh. Hakobyan, St. T. Melik-Bakhshyan, ve H. Kh. Barsegyan, Hayastani yev Harakits Shrchanneri Teg-
hanounneri Bararan 1, A - D, Ermenice, bafll›¤›n çevirisi: Dictionary of Toponymy of Armenia and Adjacent Ter-
ritories 1, A - D, Erevan, 1986.

29
kebikeç / 23 • 2007

Anatolian place names. The difficulties that changing place names poses for researcher is
well known. This study also discusses possibilities and various tools that may help researc-
her overcome such difficulties.

Keywords: Anatolia, place-names, Antiquity, Republican Turkey, changing place names.

30
kebikeç / 23 • 2007

‹ran Kütüphanelerinde Bulunan Baz›


Elyazma Türkçe Sözlüklerin Tan›t›m›

Kaan D‹LEK*

B u yaz›da Türk kültürünü yak›ndan ilgilendiren, Türk dili ve edebiyat›


çal›flmalar› için oldukça önemli oldu¤u düflünülen ‹ran’›n çeflitli kent-
lerinde bulunan kütüphanelerdeki Türkçe elyazma sözlüklerden baz›lar›n›n
tan›t›m› amaçlanmaktad›r. Bu eserler dokuz as›rl›k bir zaman sürecinde Türk
dilinin seyri hakk›nda bizleri bilgilendirecek, daha önceden de tan›d›¤›m›z
birçok eserin farkl› nüshalar›n›n tespitiyle bu konuda çal›flma yapacaklara
yard›mc› olacakt›r.
Tespit edilen sözlüklerin ço¤u birkaç dilli sözlükler olup içlerinde Türkçe-
Türkçe sözlüklerin de bulundu¤u eserlerle ilgili aç›klamalar› uygun bir metot-
la vermeye çal›flt›k. Önce eserin ad›, bulundu¤u flehir, kütüphane ad› ve yeri,
müellifin ad› ve konusundan sonra eserden baz› al›nt›lara yer verdik.
Nüshayla ilgili bilgilerin ard›ndan yaz› türü, kitabet tarihi, kaç varak oldu¤u,
metin ve cildinin özelliklerini belirttik.

* Tahran Üniversitesi Fars Dili ve Edebiyat› Doktora ö¤rencisi.


Tahran Üniversitesinde yapt›¤›m çal›flmalar esnas›nda birçok Türkçe elyazmalar›n bulundu¤u bu ülkede, bu
eserlerle ilgili ciddi çal›flmalar›n yap›lmad›¤›n› fark ettim. Ayr›ca ülkemizde de araflt›rmac›lar›n bu hususa
teveccühünün az oldu¤unu gördüm. ‹ran’da kütüphanelerde elyazma eserler halinde bulunan birçok Türkçe
eserin katalogunu yapmak üzere çal›flmaya bafllad›m. Bu çal›flmalar›n bir ürünü olarak da nüshalar› tespit
edilen baz› Türkçe sözlüklerin tan›t›m›na karar verdim. Ayr›ca bugüne kadar 1000 kadar Türkçe elyazmas›
tespit ederek fiflleme yoluna gittim. Bu ülkede yaklafl›k olarak 2000 kadar Türkçe elyazma eserin bulundu¤unu
tahmin etmekteyim. Ama bugüne kadar doktora tez çal›flma konum olan Osmanl› tarihi için önemli kaynaklar-
dan ‹dris-i Bidlisi’nin Heflt Behiflt adl› kitab›n›n metin neflri konusunda nas›l destek bulamad›ysam,
baflvurdu¤um birçok resmi kurumdan ‹ran kütüphanelerinde Türkçe elyazma eserlerin tespiti için yapt›¤›m
çal›flmam konusunda da destek alabilmifl de de¤ilim.

31
kebikeç / 23 • 2007

Tespit edilen elyazma eserlerin içinde sözlüklerden baflka fliir divanlar›,


tarih kitaplar›, tasavvufi ve dini risaleler, münfliatlar vb. eserler bulunmak-
tad›r. Bu eserleri tan›t›c› yaz›lar›n da tanziminden sonra ‹ran Kütüphaneleri
Türkçe Elyazmalar› toplu katalogunun yap›lmas› arzu edilmektedir.
Çal›flmalar›m esnas›nda desteklerini esirgemeyen Prof. Dr. M. N. fiahino¤lu,
Doç. Dr. H. Çiftçi, Dokuz Eylül Üniv. Araflt. Gör. A. Ertu¤rul’a ve ayr›ca birçok
konuda yard›m›n› ald›¤›m Mehmet Ayc› Bey’e minnettarl›¤›m› bildiririm.

1. Lûgatu’l-manzume
Hansar- Faz›l Hansarî Kütüphanesi No: 260(Mecmua)
Müellif: Abdüllatif (?)
Konusu: Lügat (Arapça-Türkçe)
Bafllang›ç: “… besmele … hamd sabittir evvel Allah’a ki alemi ulemayla
bezendi…”
Devam: “… ‹nayet nazar ehle gönünleri güzendi fehum…”
Nüsha: Türkçe sözlerin Arapça karfl›l›klar›yla verilmifl olan bu eserde
Türkçe sözler manas› aç›s›ndan da aç›klanm›flt›r. Sat›rlar aras›nda sözlerin
manalar› yaz›lm›flt›r. Yazar› hakk›nda tam bir bilgiye ulafl›lamayan eserde
Ebu’l-Kas›m Cemaleddin ad› okunabilmektedir. Ama bu flahs›n müstensih
veya müellif mi oldu¤u anlafl›lamam›flt›r.
Hat: Nesh K.Tarihi: Kameri Cemadi’ul-Evvel 885, Varak: 203 Sat›r: 12
Metin: 7*14 cm. Cilt: 12,5*22 cm.

2. Nisâb-i Arabi ve Turki


Meflhed- Goherflad Camii Kütüphanesi No: 915(Mecmua)
Müellif: Bilinmiyor.
Konusu: Lügat (Arapça-Türkçe)
Bafllang›ç: “Besmele… elk›t’at’ul-evveli … haber itmek kabil üymek zere’e
ekmek. Kul gulam halk berenmek harik berenmek ulu kiflidir memmam…”
Devam: “fu Kifli card›r esti car-i münhemirdir okçi…”
Nüsha: Müellifi bilinmeyen bu esere ait varaklarda “Hac› Seyyid Said”
ad›yla bir mühür bulunmaktad›r. Eserde manzum ve nesir bölümleri olan
Arapça-Türkçe sözlere yer verilmifltir.

32
D‹LEK Elyazma Türkçe Sözlüklerin Tan›t›m›

Hat: Nestalik K.Tarihi: H.XI. yy./M.XVII. yy. Varak: 114 Sat›r: 23 Metin:
5*15 cm. Cilt: 10*19,5 cm. (lacivert mukavva cildin etraf› k›rm›z› kumaflla
kapl›d›r.)

3. Ferheng-i Turki be Turki


Tahran-Büyük ‹slam Ansiklopedisi Merkezi Elyazmalar Kütüphanesi
No:531
Müellif: Bilinmiyor.
Konusu: Lügat (Türkçe-Türkçe)
Bafllang›ç: Düflmüfl
Devam: “ Künc-i uzlet arayuk irdi kiflim,
Sernivifltim ney yarmak irdi iflim…”
Nüsha: Bu eserde alfabetik s›raya göre yer alm›fl sözler meftuh, maksur ve
mazmum harflerin tertibiyle tanzim edilmifltir. Verilen Türkçe sözler için
Aliflir Nevaî’nin fliirlerinden örnekler getirilmifltir. Nüshan›n bir sayfas›nda
yuvarlak mühür içinde mütemellik için ‹bni Ebu’l-Kas›m ‹smail ad› okun-
maktad›r. Eserin müellifiyle ilgili bir kayda rastlanmam›flt›r. Büyük olas›l›kla
düflmüfl olan bafllang›ç vara¤›nda yer alan bilgilerde müellifle ilgili bilgiler de
bulunmaktad›r. Ayr›ca fera¤ kayd›nda da müellifle ilgili bilgi bulunmamak-
tad›r.
Hat: Nestalik K.Tarihi: H.28 Zikadde 1222 Varak: 180 Sat›r: 15 Metin:
7*14(13) cm. Cilt: 14*21 cm. (kahverengi mukavva cilde sahiptir)

4. Bahr’ul-Garâ’ib (Nisâb-› Halimî)


Tahran-Meclis-i Sena Elyazmalar Kütüphanesi No: 12913
Müellif: Kad› Lütfullah bin Yusuf Halimî (ölm. H.922)
Konusu: Lügat-Manzum (Farsça-Türkçe)
Bafllang›ç: “… Besmele … elhamdulillahi rabbil alemin…”
Devam: “… bab-i elif ve elif-i sakin ki ismin ah›r›na üleflir… alametler-
dendir…”
Nüsha: Halimî’ye ait bu esere flerh bab›ndan yaz›lm›fl Lügat-› Halimî di¤er
ad›yla fierh-i Bahr’ul-Gara’ib ya da Elkas›miye (El-Kaime) adl› eserinde müel-

33
kebikeç / 23 • 2007

lifi olan yazar›n lügat alan›nda yaz›lm›fl eserleri dikkate de¤erdir. 2200 beyte
sahip bu eserin Fatih Sultan Mehemmed’in o¤lu Sultan Bezay›t’a yaz›ld›¤› bil-
inmektedir.
Halimî baz› nüshalarda Ebu Yusuf olarak da kaydedilmifltir.
Hat: Nestalik K.Tarihi: H. XI. yy. Varak: 356 Sat›r: 17 Metin: 7*17 cm. Cilt:
15*26 cm. (eser kahverengi deri ciltle kapl›d›r.)

5. fie
fieref-nâme-i Münirî (Ferheng-i ‹brâhimî, Ferheng-i Farukî)
Tahran-Meclis-i Sena Elyazmalar Kütüphanesi No: 14291
Müellif: fieyh ‹brahim Farukî Münirî Baharî
Konusu: Lügat (Farsça-Türkçe-Arapça)
Bafllang›ç: “… babul elif faslul elif fil Farukî Ara bil fethe Arayiden ve
Arayende be mana-i sani istihal-i mürekkeb ayed çun sohen ara ve arus ara…”
Devam: “… hemhane-i ‹sa ve Hemsaye-i ‹sa yanimerd-i reflid hempozer ve
hem vasfi… hali..”
Nüsha: fieyh fierefuddin Ahmed bin Yahya Münirî’nin (ölm. H.782) müridi
olan müellifin eserinde yaklafl›k 16800 beyit yer almaktad›r. Tevhid, naat ve
hamd› konu alan manzum bir hutbenin ard›ndan mukaddimede yazar nesir
fleklinde müfret ve mürekkeb sözlerin manas›n› Türkçe-Farsça olarak delil-
leriyle yazmaktad›r. Daha sonra Arapça-Farsça ve Farsça-Türkçe sözlerin
karfl›l›kl› manalar› verilmekte sözlerin bafllang›c›ndaki heceler alfabetik
s›ray› belirlemektedir. Her babtan önce bu babla ilgili bir kaside bulunmak-
tad›r.
Hat: Nesh K.Tarihi: H.3 Sefer 721 Varak: 61 Sat›r: 15 Metin: 9*13 cm. Cilt:
13*18 cm. (eser deri ciltle kapl›d›r)

6. S›hhah’ul-Acem (S›hhah’ul-Acemiye)
Tahran-Meclis-i Sena Elyazmalar Kütüphanesi No: 17956
Müellif: Takyeddin Muhammed bin Birgeli ya da Pir Ali (Birgivî) Berkevî-
yi Sufi-yi Hanefi
Konusu: Lügat (Farsça-Türkçe)
Bafllang›ç: “… Besmele … elhamdulillahi rabbil alemin vessalat…”

34
D‹LEK Elyazma Türkçe Sözlüklerin Tan›t›m›

Devam: “… bab-› elif harf-i elif; … Aram, aheste, yavafl…”


Nüsha: S›hhah’ul-Arabiye tarz›nda kaleme al›nan bu sözlükte Farsça-
Türkçe sözlerin alfabetik tertibi her baba göre riayet edilmifltir. Eserin baz›
varaklar›nda rutubet müflahede edilmifl ama yaz›lar okunabilir durumdad›r.
Hat: Nesh K.Tarihi: H.1238 Varak: 10 Sat›r: 15 Metin: 9*15 cm. Cilt: 14*20
cm. (kahverengi deri cilt)

7. Tertib-i Zibâ
Tahran-Meclis-i Sena Elyazmalar Kütüphanesi No: 18274
Müellif: Haf›z Mahmud Efendi Vardarî (ölm. H.1045)
Konusu: Lügat (Arapça-Türkçe)
Nüsha: Müellif taraf›ndan kaleme al›nan Türkçe nesir türünde bir
dibacenin ard›ndan Arapça ve Türkçe sözlerin karfl›l›kl› anlamlar› verilmifltir.
Nüshada ayr›ca bu eserin H.1054 tarihinde tamamland›¤›na dair bir kay›t
bulunmaktad›r.
Hat: Nesh ve Nestalik K.Tarihi: H.XII.yy. Varak: 130 Sat›r: 25 Metin:
13*18 ve 14*19 cm. Cilt: 18*24 cm. (mukavva cilt kahverengi deriyle kapl›d›r.)

8. Ferheng-i Gülistan
Tahran- Tahran Üniversitesi Merkez Kütüphanesi (Elyazmalar Bölümü)
No: 9010(Mecmua)
Müellif: Kas›m o¤lu Sundun A¤a o¤lu R›za o¤lu Sundun Ocak o¤lu Kaynak
Konusu: Lügat (Farsça-Türkçe)
Bafllang›ç: “..Yurdu köhnedir bu köhne dudun
Kah serferaz be dergah-i sernegun..”
Devam: “..amma yergin oldur ki .. her faideler bununle..”
Nüsha: Safeviler dönemi II. fiah Abbas zaman›nda yaflam›fl olan müellif
ayr›ca fliir divan›na da sahiptir. Safi Kuluhan’›n Da¤›stan’da öldürüldü¤ünde
hayatta olan müellif bu dönemin olaylar›n› da yak›ndan takip etmifltir. Sadi
fiirazî’nin meflhur eseri Gülistan’daki Farsça sözlerin Türkçe karfl›l›¤›n›n ver-
ildi¤i bu eseri de yine bu dönemde yazm›flt›r.
Hat: Nestalik K.Tarihi: H.XII.yy./M.XVIII.yy Varak: 24 Sat›r: 14 Metin:
5*14 cm. (6*14 cm) Cilt: 15*19 cm. (Aç›k kahverengi deri ciltle kapl›)

35
kebikeç / 23 • 2007

9.a) Tuhfe-i fiâ


fiâhidî
Tahran- Tahran Üniversitesi Merkez Kütüphanesi (Elyazmalar Bölümü)
No: 9659(Mecmua)
Müellif: Mevlevi ‹brahim Dede bin Salih Mu¤levî (fiahidî) (ölm. H.957/
M.1550-51)
Konusu: Lügat (Farsça-Türkçe)
Bafllang›ç: “..Benam-i halik u Hayy u tevana,
Kadim u Kadir u binâ u dana..”
Devam: “Bu kitab› okuren içi ab-› hayat,
fiahidî’ye her kim iderse dua,
‹de mahflerde flefaat Mustafa..”
Nüsha: Müellif taraf›ndan H.920-21 y›llar›nda nazmedilmifl bu eser iki dilli
Türkçe sözlüklerdendir. Nüshan›n bafllang›ç varaklar› da¤›n›k Türkçe
metinlere sahiptir.
Hat: Nesh K.Tarihi: H.XIII.yy Varak: 14 Sat›r: 17 Metin: 8*16 cm. Cilt:
16*21 cm. (Mukavva cilt siyah deri ile kapl›)

b) Tuhfe-i fiâ
fiâhidî
Kum-Marafli Necefi Elyazmalar Kütüphanesi No: 5369(Mecmua)
Müellif: Mevlevi ‹brahim Dede bin Salih Mu¤levî Rumî mahlas› (fiahidî)
(ölm. H.957/ M.1550-51)
Konusu: Manzum Lügat (Farsça-Türkçe)
Bafllang›ç: “Benam-i halik u hayy u tevana,
Kadim u kadir u bina u dana,
Sena u hamd u flukr-i bi nihayet,
Sipas u minnet-i bi hadd u gayet..”
Devam: “Denci gö¤e ey merdan dirler sipehrgerdan,
Beh eyü siperem reyhan siperi…”
Nüsha: Aruz ve lügat ilimlerinde meflhur olan bu manzume 800 beyitte
H.920 / M. 1514 senesinde nazmedilmifltir. Bu eserin naz›m› Mevlana’n›n
meflhur eseri Mesnevi’sinden birçok Farsça sözü kullanm›flt›r. ‹smail Pafla

36
D‹LEK Elyazma Türkçe Sözlüklerin Tan›t›m›

Ba¤dadî’nin Hediyyet’ul-Arifin … adl› eserinde bu manzume Et-Tuhfetu fil-


Lugatil-Farsiye olarak yadedilmifltir.
Hat: Nesh K.Tarihi: H.Receb ay› 999/M. May›s 1591 Varak: 15 (Mecmuada
30b-55a aras›) Sat›r: 17 Metin: 8*15 cm. Cilt: 13*19,5 cm. (deri cildi aç›k kahv-
erengi renkte)

10. Tuhfet’ul-Muluk
Tahran- Tahran Üniversitesi Merkez Kütüphanesi (Elyazmalar Bölümü)
No: 9196(Mecmua)
Müellif: Abdurrahman bin Abdullah Kuddusî Manisevî
Konusu: Lügat fierhi (Türkçe)
Nüsha: Tuhfe-i fiahidî adl› daha önce tan›t›lan Mevlevi ‹brahim Dede’nin
eserine flerh olarak kaleme al›nan bu kitap Türkçe’dir. Eserin yer ald›¤› mec-
muan›n içinde ayr›ca Attar’›n Pend-name’sinin Türkçe flerhi ve Sem’î’nin
Saadet-name’si de bulunmaktad›r.
Hat: Nesh K.Tarihi: H.XII.yy./M.XVIII.yy. Varak: 20 Sat›r: 24 Metin: 12*15
cm. Cilt: 14*20 cm.(mukavva cilt siyah deriyle kapl›)

11. Ferhengi Turki be Franse


Tahran- Tahran Üniversitesi Merkez Kütüphanesi (Elyazmalar Bölümü)
No: 8373
Müellif: Purhaki Razi (?)
Konusu: Lügat (Türkçe-Frans›zca)
Bafllang›ç: “..sipas ve sitayefl hamdara merfu dergah-i cenab-› Kibriya
k›l›nd›¤› isterde tahrik-i hame-i beyan…”
Devam: “..Serflor derd timektir ve Niem hatm’ul-kelam…”
Nüsha: Sözlü¤ün bulundu¤u nüshada bir önceki eser Türkçe olarak kaleme
al›nm›fl Frans›zca gramer kitab› Purhaki Razi adl› bir flah›s taraf›ndan Sultan
Abdülhamid için kaleme al›nm›fl ve sözlü¤ün bafllang›c›nda müellife dair bir
kayda rastlanmamas› sonucu bu sözlü¤ün de bu flahsa ait oldu¤u kanaati
do¤mufltur. Kay›tlara göre eser Sani’ud-Devle’nin flahsi kütüphanesinden
buraya aktar›lm›flt›r.

37
kebikeç / 23 • 2007

Hat: Nesh ve Nestalik K.Tarihi: H.1298 Varak: 17 Sat›r: 28 ve 17 Metin:


4*21 cm. Cilt: 11*24 cm. (Mukavva bir cilde sahip)

12. Ahterî-i Sa¤ir (Lügat-› Ahterî)


Kum-Maraflî Necefî Kütüphanesi No: 1354
Müellif: Muslihiddin Mustafa bin fiemseddin Karahisarî Kütahyevî (Ahterî
olarak tan›nmaktad›r.) (ölm. H.968/M.1560-61)
Konusu: Lügat
Bafllang›ç: “..Elhamdulillah ellezi flerrefna bilmant›k vel-beyan…”
Devam: “..yekalu elyehter zam’u ez-zulm ve hicaret emsal’ul kef…”
Nüsha: Arapça sözlük olan bu eser Türkçe flerhe sahiptir. Ahterî bu eseri
iki kez telif etmifl, ilki Ahterî-i Sa¤ir (bu nüsha) ve di¤eri Ahterî-i Kebir’dir. Bu
eser H.952/M.1545-46 senesinde yaz›lm›flt›r. 28 babtan oluflan eserde alfabetik
s›raya riayet edilmifltir. Her bölüm kendi içinde birkaç fas›ldan oluflmaktad›r.
Bu eser daha çok Lügat-› Ahterî olarak bilinmektedir.
Hat: Nesh K.Tarihi: 17 Ramazan 972/18 Nisan 1565 Varak: 314 Sat›r: 25
Metin: 11,5*21 cm. Cilt: 21*32 cm.

13.a) Ahterî-i Kebir (Lügat-› Ahterî)


Kum-Maraflî Necefî Kütüphanesi No: 1624
Müellif: Ayn›
Konusu: Lügat
Bafllang›ç: Ayn›
Devam: “.. elyeherr: (bitefldid’ir-ra) kat›, berk, muhkem, tafl ve serap
manas›nda gelür..”
Nüsha: Bu eser bir önceki zikredilen sözlükten biraz daha tafsilatl› flekilde
yaz›lm›flt›r. Bu yap›t ilk defa H.1242 / M.1826-27 senesinde ‹stanbul’da
Dar’ut-Tabaa El-Amire taraf›ndan bas›lm›fl daha sonra Kitabfurufli-i Sabirî-i
Tebriz taraf›ndan bask›s› tecdit edilmifltir.
Hat: Nesh K.Tarihi: H.996/m.1588 Varak: 380 Sat›r: 27 Metin: 10,5*20,5
cm. Cilt: 18*27 cm. (siyah muflamba üzerine kenarlar› siyah derili cilt)

38
D‹LEK Elyazma Türkçe Sözlüklerin Tan›t›m›

b) Ahterî-i Kebir (Lügat-› Ahterî)


Kum-Maraflî Necefî Kütüphanesi No: 9160
Müellif: Ayn›
Konusu: Ayn›
Bafllang›ç: “..Elhamdulillah ellezi flerrefna bilmant›k vel-beyan ve huve ma
yecri alel-lisan…”
Devam: “..faslul ya vel mim: elyevm: bilfethe ve tefldid-tokuz bahr kibi…”
Hat: Nesh K.Tarihi: H.XII.yy Varak: 478 Sat›r: 29 Metin: 11*22,5 cm. Cilt:
20*31 cm.(Kahverengi deriyle kapl›)

14. A’cubetu’l-garaib fi nazm’il-cevahir’il-acaib


Kum-Maraflî Necefî Kütüphanesi No: 5369(Mecmua)
Müellif: Bahaiddin bin Bayram Malkaravî Ankaravî (ölm.H.895/M.1490)
Konusu: Lügat – Manzum
Bafllang›ç: “..Elhamdulillah ellezi zeyyinul-cenan bienvar rahmetihi ve
nevver el-cenan bienvari hikmatihi…
Ne hofl nazm iledim dorr-i danelerde
Ne hofl sarf iledim efkar içinde”
Devam: “..müstef’elun müstef’elun müstef’elun iflbu kitabsa ki behaden
nazmla görince hub talimdir…”
Nüsha: 400 beytlik bu manzum eser manzum flekilde düzenlenmifl lügat
olup 15 bahr ve 36 k›t’ada Arapça Farsça sözleri Türkçe olarak nazmetmifltir.
Eser ‹brahim Pafla’n›n mahdumlar› Mehemmed Çelebi ve Mahmud Çelebi için
yaz›lm›flt›r. Bu eser yazar› taraf›ndan ‹smail Pafla Ba¤dadî’nin ‹zah’ul-
Meknun… adl› eserinde söyledi¤ine göre H.827/M.1424 senesinde tamam-
lanm›flt›r. Ama ihtimalen bu manzumenin yaz›m› H.872/M.1467 y›l›nda
gerçekleflmifltir. Belki de ‹zah’ul-Meknun’da belirtilen tarihle ilgili bir tashih
söz konusudur.
Hat: Nesh K.Tarihi: Receb 999/M.1591 Varak: 16 (Mecmuada 14b-30a
aras›) Sat›r: 17 Metin: 7,5*14 cm. Cilt: 13*19,5 cm.

39
kebikeç / 23 • 2007

15.a) Et-Tuhfet’ul-Hadiyeti (Danisten)


Kum-Maraflî Necefî Kütüphanesi No: 2048(Mecmua)
Müellif: Mehemmed bin Hac› ‹lyas Zeyli
Konusu: Lügat ve Gramer
Bafllang›ç: “..Elhamdülillah el-ala el-kavi el-cabbar vessalatu… Ve çun
sabiyan-i müteallim piflez teellüm… elevvelü: danisten: bilmek flenahten:
anlamak..”
Devam: “..nev’i diger gayri ez men, gayri ez ma, gayri ez tu…”
Nüsha: 10 bölüm ve 4 fas›lda toplanan eser Farsça gramer ve tatbiki
lügatt›r. Türkçe tercümelerinde verildi¤i gramer bilgilerinin yan› s›ra Farsça-
Türkçe sözlü¤e de sahiptir.
Hat: Nesh K.Tarihi: Rebi’ul-Ah›r 998/fiubat 1590 Varak: 28 (Mecmuada 1b-
27a aras›) Sat›r: 14 Metin: 8*14 cm. Cilt: 15*21,5 cm. (siyah muflamba
kenarlar› siyah derili cilt)

b) Et-Tuhfet’ul-Hadiyeti=Danisten
Ayn› nüsha no: 7160
Ayn› nüsha;
Bafllang›ç: “..Danisten=Bilmek, fienahten=Anlamak, Amuhten=ö¤retmek,
Handen=Okumak, Neviflten=Yazmak, Fermuden=Buyurmak…”
Devam: “..nohsad hezar=tokuzyüz bin, hezar ba hezar= bin kere bin…”
Hat: Nesh K.Tarihi: 12 Muharrem 999/22 Kas›m 1589 Varak: 40 Sat›r: 7
Metin: 10,5*14 cm. Cilt: 14,5*21 cm. (kahverengi muflamba kenarlar kahv-
erengi deriyle kapl›)

16. Dekaik’ul-Hakaik
Kum-Maraflî Necefî Kütüphanesi No: 3274(Mecmua)
Müellif: fiemseddin Ahmed bin Süleyman bin Kemal Edirnevî (Kemal Pafla
Zade olarak meflhur)
Konusu: Lügat (Farsça-Türkçe)
Bafllang›ç: “..sipas-i bi k›yas Hüdayi bi niyaz ve bi hemtaya ki gülzar-›
bed’ul-asar beyan›nda ezhar…”

40
D‹LEK Elyazma Türkçe Sözlüklerin Tan›t›m›

Devam: “..bahr-i feraz serbeser-i an tu payi menehzinehendan-i sade ra


dest meyaz..”
Nüsha: Z›t ve eflanlaml› müflabih Farsça sözlerin Türkçe’deki
karfl›l›klar›yla karfl›laflt›ran bir sözlük olan eserde alfabetik s›ra gözetilme-
mifltir. Eser Kanuni Sultan Süleyman’›n Sadrazam› ‹brahim Pafla için
H.929’la 940 (M.1522-33) y›llar› aras›nda bir tarihte kaleme al›nm›fl ve daha
sonralar› Ahmed bin Hakk› Üskübî taraf›ndan yeniden tanzim edilmifltir.
Hat: Nestalik K.Tarihi: XI. yy./M.XVII.yy Varak: 130 Sat›r: 17 Metin:
5,5*11,5 cm. Cilt: 12*21,5 cm. (siyah muflamba ve kenarlar› kahverengi deri
cilt)

17. fie
fierh-i Tuhfe-i fia
fiahidî
Kum-Maraflî Necefî Kütüphanesi No: 199
Müellif: Abdülkadir bin Ömer Ba¤dadî M›srî
Konusu: Lügat (Türkçe-Arapça)
Bafllang›ç: “..elhamdulillahi Rabbil-alemin … hazihi kelimet’ul-arabiye
emlaha fleyhuna ve ustazuna lisan’ul-mütekellimin huccet’ul-naz›rin Cemal..”
Devam: “..her kim: kullu men, ilerse dua: yecudu’d-dua, ide mahflerde:
yef’elu fi’l-mahfler..”
Nüsha: fiahidî mahlas›yla fliirler yazan ‹brahim Dede bin Salih’in Tuhfe-i
fiahidî adl› eserinin flerhi olan bu yap›t Türkçe-Arapça sözlük niteli¤indedir.
fiahidî daha çok Mevlana’n›n Mesnevi’sindeki Farsça manzum sözleri
Türkçe’ye çevirmifl ve bu eserin flarihi de bu eserdeki Türkçe manzum sözleri
Arapça’ya tercüme etmifltir.
Hat: Nesh K.Tarihi: 5 Sefer 1102/M.9 Kas›m 1690 Varak: 72 Sat›r: 19
Metin: 8,5*16cm. Cilt: 15,5*20,5 cm. (kahverengi muflamba ve kenarlar› koyu
kahverengi deri cilt)

18. Ayn› eser bir baflk


flka nüsha
No: 4006
Bafllang›ç: “..elhamdulillahi Rabbil-alemin … hazihi kelimet’ul-arabiye
emlaha fleyhuna … ala et-tuhfet’ufl-fiahidiyeti…”
Devam: “..flefeat’ul-Mustafa sallallahu teala aleyh ve sellem yani el-mana

41
kebikeç / 23 • 2007

men yedee lifl-flahidi bil-hayri yekunu flefyur.. yevm’ul-k›yameti el-Mustafa


aleyhisselam : teme…”
Hat: Nesh K.Tarihi: H.XII.yy./M.XVIII.yy. Varak: 87 Sat›r: 15 Metin:
10*20,5 cm. Cilt: 18*27 cm. (kahverengi muflamba ve kenarlar› koyu kahv-
erengi deri cilt)

19. El-Kas›miye (El-Kaime)1


Kum-Maraflî Necefî Kütüphanesi No: 178
Müellif-fiarih: Kad› Lütfullah bin Yusuf2 Halimî (ölm. H.922/M.1516)
Konusu: Lügat (Farsça-Türkçe)
Bafllang›ç: (Bafllang›ç varaklar›nda düflme vard›r.)
“..Latifî: Ebi curm ra er koni zulm u cevr
Koned bi goneh mer tora cevr-i devr..”
.. ve elif-i sakin ki ismin ah›r›na gelür .. flaha, hüdavenda, servera..”
Devam: “..yehiden yahmak,bozmak; Latifî:
Egerçi hane-i örmem yehide kerd becevr
Esas-› omr-i vey ender eman-› Hakk bâdâ..”
Nüsha: fiarihin kendisinin kaleme ald›¤› fierh-i Bahr’ul-Garaib sözlü¤ünde
Farsça sözlerin Türkçe karfl›l›klar› verilmifltir. fiarih öncelikle Bahr’ul-Garaib
fi lûgat’il-Furs adl› kitab› manzum ve nesir flekilde tasnif etmifl ama iflin
zorlu¤u karfl›s›nda El-Kaime adl› flerhi kaleme alm›flt›r. Bu eseri iki defter
olarak tanzim etmifl birinci defterde sözlü¤e ve ikinci defterde aruz, kafiye ve
belagata yer vermifltir. Tan›t›m›n› yapt›¤›m›z nüsha sadece birinci defteri kap-
samaktad›r. Yani aruz, kafiye ve belagata ait bilgilerin bulundu¤u ikinci
defter bulunmamaktad›r. Bu eserde Farsça fliirlere sahip Türk flairlere özenle
yer verilmifltir. fiarih ‹stanbul’da Osmanl› flehzadelerinin e¤itimiyle meflgul
olmufl ve bu kitab› H. 882/M. 1477-78 senesinde Fatih Sultan Mehemmed’e
takdim etmifltir. Bu eserin tam nüshas› Britanya Müzesi Kütüphanesi’nde
bulunmaktad›r.
Hat: Nestalik K.Tarihi: H.XI.yy/M.XVII.yy Varak: 238 Sat›r: 19 Metin:
11*16 cm. Cilt: 16*21,5 cm. (Koyu kahverengi deri cilt)

1 Bu eser Lügat-› Halimî ve fierh-i Bahr’ul-Garaib olarak da tan›nmaktad›r.


2 Baz› nüshalarda bu flah›s “Ebi Yusuf” olarak kaydedilmifltir.

42
D‹LEK Elyazma Türkçe Sözlüklerin Tan›t›m›

20. Lûgat-› Turki-Arabi-Farsi


Kum-Maraflî Necefî Kütüphanesi No: 9319
Müellif: Bilinmiyor.
Konusu: Lügat (Türkçe-Arapça-Farsça)
Bafllang›ç: “..ebe: kabile (ço¤ulu kabail) ve kabul ve kabil ve valide, F baraç
ve ad›rda ve biflyare ve bikare ve varurin ve jem ve zemenç… Ebu Cehl
Karpuzi: Henkel ve Hemzel ve Hentem… F Pehiket ve herboze-i talh…”
Devam: “..yuva: hacer ve hicran (ço¤ulu hacere ve ecmar) … C. Meken ve
mekenat dukan ve mukan F. Afliyan ve tekend ve ganine ve kahic ve kabuk ve
kaderek ve kerhe ve neflim…”
Nüsha: Üç dilli sözlük olan bu eserde önce alfabetik s›rayla Türkçe söz ve
s›rayla Arapça karfl›l›¤› eflanlaml› kelimeleriyle birlikte ve C. ( ) iflaretiyle
kelimenin ço¤ulu verilmekte, F. ( ) iflaretinden sonra sözün Farsça karfl›l›¤›
bütün eflanlaml› sözleriyle birlikte kaydedilmektedir. Bütün çabalara ra¤men
eserin müellifi hakk›nda bilgi edinilememifltir. Ama Sarayova Gazi Hüsrev
Bey elyazma eserler kütüphanesi katalogunda R-614 nolu yerde kay›tl›
Münteheb min Lehceti fil-Lugati adl› eserin bafllang›c› bu eserin bafllang›c›na
uymaktad›r. Ayn› eser olmas› ihtimali bulunan bu nüshalar›n
karfl›laflt›r›larak incelenmesi gerekmektedir.
Hat: Nestalik ve Nesh K.Tarihi: H.XIV.yy./M.XX.yy. Varak: 143 Sat›r: 18
Metin: 13*20 cm. Cilt: 15,5*22 cm. (cetvelli koyu k›rm›z› deri cilt)

21. Lügat-› Serhedat-› ‹ran


Kum-Maraflî Necefî Kütüphanesi No: 9690
Müellif: Mühendis Abdürrezzak bin Muhammed Muhsin Bugayiri
Sebzivari (ölm. Hicri fiemsi 1332 M. 1953)
Konusu: Lügat (Arapça-Farsça-Türkçe3)
Bafllang›ç: “.. As: Tahune, der kainat beguyend.. Etek: Damine-i kuh…”
Devam: “..yurt: mekan, mava(Ça¤atayca); yalvaç (Mo¤olca peygamberdir)
yulavuç (Ça¤ataycas›…”
Nüsha: ‹ran s›n›r bölgelerinde konuflulan çeflitli Arapça, Farsça ve Türkçe
dil lehçelerinden oluflan bu üç dilli sözlük, dönemin ‹ran hükümeti taraf›ndan
3 Ça¤atay, Azeri, Türkmen ve Mo¤ol lehçelerinden sözler bu eserde yer almaktad›r.

43
kebikeç / 23 • 2007

‹ran-Osmanl›, ‹ran-Rusya s›n›rlar›n›n belirlenmesinde görevlendirilmifl ‹ranl›


mühendisin eseridir. Bu eser sözlük olarak son dönem eserlerinden olmas›na
ra¤men incelenmeye de¤erdir.
Hat: Nesh K.Tarihi: H.XIV.yy./M.XX.yy. Varak: 69 Sat›r: 5 Metin: 9,5*11
cm. Cilt: 11*17 cm.

22. Lügat-› Arabi-Turki


Kum-Maraflî Necefî Kütüphanesi No: 4458
Müellif: Bilinmiyor.
Konusu: Lügat (Arapça-Türkçe)
Bafllang›ç: “..Hemze (_) innekum, abel, avat, ah, ade, adem… Ekra: ço¤ulu
Kura, Ekdam: kademin ço¤ulu.. Ekraa: Kul, Erken: Bafl› Çökük, ekbel: Egri
gözler, Ekleh: Saru döfllü… ; Fasl’ul-elif el-meftuh me’el kaf…”
Devam: “… fasl’ul-vav me’el-ta’a: veteye: basmak, veti: m, vetaa: k›yame
vetenef: kolun k›l›, vetus: demir tenur, vetus: kurun…”
Nüsha: Arapça-Türkçe iki dilli sözlüklere örnek bu eser detayl› yap›s›yla
dikkate de¤er bir kitapt›r. Yazar› hakk›nda bir bilgiye ulafl›lamam›fl bu sözlük
H. XI.yy./M.XVII.yy.’da telif edilmifltir.
Hat: Nesh ve Süls K.Tarihi: H.XI.yy/M.XVII.yy. Varak: 185 Sat›r: 9 Metin:
9,5*17,5 cm. Cilt: 17,5*25 cm. (Aç›k kahverengi deri cilt süslemelere sahiptir.)

23. Lügat-› Arabi u Turki


Kum-Maraflî Necefî Kütüphanesi No: 8473(Mecmua)
Müellif: Bilinmiyor.
Konusu: Lügat (Türkçe (Osmanl›ca)-Arapça)
Bafllang›ç: “.. Elhamdüliveliye ve salati ala nebiye, haza kitabun mukannen
müstenbit min el-lügatil-mensubeti ila… Babu elif vel-hemze: ine: fakir ile-
mek…”
Devam: “..M. mübariz: Bahad›r, Meez: geçi, N. Nefluz: guçmek, V. Vakiz:
kekiz ürci, H. Hezze: …”
Nüsha: Arapça kelimelerin son harfini esas alarak s›rayla Türkçe
karfl›l›klar› verilmifl iki dilli bu sözlü¤ün de müellifinin kim oldu¤u

44
D‹LEK Elyazma Türkçe Sözlüklerin Tan›t›m›

anlafl›lamam›flt›r. Nüshada birçok varak düflmüfltür. Ama eserin H.XI.


yy./M.XVII. yy.’da yaz›ld›¤› anlafl›lmaktad›r. Bu nüshada elif ve hemze bab› ve
sin ve elif bab›ndan baz› bölümler kalm›flt›r. Bu nüshan›n yer ald›¤› mecmua-
da baflka Türkçe eserler de yer almaktad›r. Bunlardan birisi yine sözlük
olarak Lügat-› Arabi-Farsi-Turki ad›yla kaydedilmifl bir baflka lügatt›r.
Hat: Nestalik K.Tarihi: H.XI.yy./M.XVII.yy. Varak: 6 (Mecmuada 1b-6b
aras›) Sat›r: 7 Metin: 5,5*10 cm. Cilt: 11*15 cm. (Kahverengi solmufl deri cilt
süslemelere sahiptir.)

24. Lügat-› Arabi-Farsi-Turki


Kum-Maraflî Necefî Kütüphanesi No: 8473(Mecmua)
Müellif: Bilinmiyor.
Konusu: Lügat (Arapça-Farsça-Türkçe(Osmanl›ca))
Bafllang›ç: “..Düflmüfl… Yemin: sovgend (And), Eyman: Sovgendha
(Andlar).. ve telif: gerd kerden (Y›¤mak), mecmu; gerd konende (Y›¤›lm›fl)..”
Devam: “..Salih ve Tali’i: nikmerd ve bedmerd (Eyvar ve yaramzar), Suleha
ve Tuleha: nikmerdan ve bedmerdan (Eyvarlar ve yaramzarlar), fiems ve
Kame: Aftab ve Mah (Künefl ve Ay)…”
Nüsha: Asl› Arapça-Farsça sözlük olarak tasarlanan bu eser daha sonra
Türkçe karfl›l›klar› da eklenerek üç dilli sözlük halini alm›flt›r. Bir önceki
zikredilen eserin bir parças› olmas› muhtemel olan bu yap›t da
H:XI.yy/M.XVII. yy. öncesi kaleme al›nm›fl olmal›d›r. Bu esere benzer bir
elyazma Berlin Saltanat Kütüphanesi kataloguna göre 6992.4 nolu yerde
bulunmaktad›r.
Hat: Nestalik K.Tarihi: H.XI.yy./M.XVII.yy. Varak: 30 (mecmuada 7a-37b
aras›) Sat›r: 7 Metin: 5,5*10 cm. Cilt: 11*15 cm. solmufl kahverengi deri cilt
cetvelli ve süslemelidir.)

25. Lügat-› ‹lm-i ‹nfla


fla
Kum-Maraflî Necefî Kütüphanesi No: 2628(Mecmua)
Müellif: Bilinmiyor.
Konusu: Lügat ve ‹nfla (Kompozisyon) (Arapça-Farsça-Türkçe)
Bafllang›ç: “.. ‹lm-i inflada istimal olan lügatler beyan olunur;

45
kebikeç / 23 • 2007

Hebbeza: ne güzel, Ne’m: ne hofl, Neveflte: tahrir olunmufl…”


Devam: “.. Goflade bad: aç›k olsun, Deflt: sahra, Feravan: çok çok, Sezavar:
lay›k, Nemime: nemam…”
Nüsha: ‹nfla ilminde sarf edilen sözleri içeren üç dilli bir sözlük olan eser,
infla ilmiyle ilgili konular› da k›saca ele alm›flt›r. Yazar›yla ilgili bir bilgiye
ulafl›lamam›flt›r.
Hat: Rika K.Tarihi: H.XII.yy./M.XIX.yy. Varak: 3 (mecmuada 1b-3a aras›)
Sat›r: ortalam 8 sat›r her sayfada Metin: ortalama 7,5*15 cm. Cilt: 17*25 cm.
(kahverengi muflamba cildin kenarlar› ayn› renk deriyle kapl›)

26. Lügat-› Nevaî=Abuflflk


ka
Kum-Maraflî Necefî Kütüphanesi No: 4799
Müellif: Bilinmiyor.
Konusu: Lügat (Türkçe (Ça¤atayca)-Farsça-Arapça)
Bafllang›ç: “..aflk ve muhabbet meyhanesinin rind-i kadeh peymai ve fliir
belagat kaflanesinin tuti flekerhayi… ba elif-i meftuhe: Abuflka: avret ad›d›r
fluy manas›na Leyli ve Mecnun’da Mecnun’un pederi..”
Devam: “.. yukay›rsa: yoksa demektir, Yumay: bir aç›k fleyi kapayan
demektir ve bir fleyi suyla yumayan demektir…”
Nüsha: Osmanl› alimlerinden oldu¤u düflünülen eserin müellifi, Aliflir
Nevaî’nin eserinde bulunan ço¤u Ça¤atayca olan ve yer yer Uygurca baz› söz-
lerin yan› s›ra Arapça ve Farsça olan sözlere de eserinde aç›klamalarla yer
vermifltir. Alfabe s›ras›na göre s›ralanan sözler Uygurca olan Abuflka sözüyle
bafllamas› münasebetiyle kitab›n ad› da Abuflka olarak an›lm›flt›r. Abuflka
Uygurca’da baba manas›na gelmektedir.
Hat: Nesh K.Tarihi: H.Receb 960/M. Ocak 1553 Varak: 146 Sat›r: 17 Metin:
8,5*12,5 cm. Cilt: 14*21 cm. (eserin cildi siyah deriyle kapl›)

27. Lügat-› Nimetullah


Kum-Maraflî Necefî Kütüphanesi No: 975
Müellif: Nimetullah bin Ahmed bin Kad› Mübarek Rumî Sofyevî mahlas›
Rüflenîzade (ölm. H.969/M.1561-62)
Konusu: Lügat (Farsça-Türkçe (Osmanl›ca))

46
D‹LEK Elyazma Türkçe Sözlüklerin Tan›t›m›

Bafllang›ç: “..hamd-i bi k›yas ve flukr ba sipas, an malik-i bi hemtay-i ra ki


mülkefl bi enbaz est ve dergah-i lutfefl ba bendegan-i muhlis baz…”
Devam: “.. yuher: mislihu, yuhe: mislihu, yuyu: yuymak kuflu, yuya: arzu-
mend, yehe: mislihu, yehre: mislihu…”
Nüsha: Farsça-Türkçe sözlük olan bu eser Türkçe karfl›l›klar›yla aç›kla-
mal› olarak kaleme al›nm›fl ve 3 bölümden oluflmaktad›r. I. Bölüm mastarlar,
II. Bölüm kaideler ve III. Bölüm Deri Farsças›n›n grameridir. Bu eser
Hamididdin Sivasî’nin Aknum-i Acem, Lütfullah Halimî’nin El-Kas›miyye,
Hatip Rüstem Mevlevî’nin Vesilet’ul-mekasid ila ehsen’ul-mekasid adl› eser-
lerinden yararlan›larak alfabe s›ras›n› Aknum-i Acem’de oldu¤u gibi meftuh,
maksur ve mazmum tertibiyle yaz›lm›flt›r. Eserin müellifi ‹stanbul’da Emir
Buharî zaviyesinin kitapdar›d›r. Bu kitap Hac› Halife’nin Keflf’uz-Zunun adl›
kitab›nda Nimetullahi fi Lügat’il-Furs olarak kaydedilmifltir.
Hat: Nesh K.Tarihi: H. Rebiul-Ah›r 986 / M. Haziran 1578 Varak: 263
Sat›r: 19 Metin: 21,5*16,5 cm Cilt: 17*24,5 cm. (zerli cetvellere sahip kahv-
erengi deri cilt süslemelere de sahiptir)

28. Ma’ruf’ul-Lügat=Ferheng-i Azferî


Kum-Maraflî Necefî Kütüphanesi No: 6171
Müellif: Mirza Alibaht Bahad›r bin Muhammed Veli Lekhnevî4 Mirza
Kelan olarak tan›nan bu flahs›n mahlas› Azferî’dir. (ölm. H.1209/M.1794-95)
Konusu: Lügat (Farsça-Türkçe (Ça¤atayca))5
Bafllang›ç: “.. hamd-i bi addi mer mütekellim-i nat›k afewrini ra ve senay-i
bi hadd mer halik’ul-halki ra ki ez hukm-i kun hemi mevcudat ra be vucud
resanid vucud-i befler ra cevdefl ez sayir-i mahlukat …”
Devam: “.. ism-i zaman çun Kiklan ha¤ vakt-i ameden-i ism-i mekan çun
Kilma¤ bir cay Ameden-i ism-i alet çun Nimarsa Urmami Çizayi alevezn…”
Nüsha: Ça¤atayca sözler ve bu dilin grameri Farsça karfl›l›klar›yla beraber
bir mukaddime ve iki bölümden oluflan bu eserde aç›klanm›flt›r. Müellif
mukaddime k›sm›nda kendi nesebiyle ilgili bilgilere yer vermifl ve Nakflibendi
fleyhlerin silsilesini zikretmifltir. Müellifin nesebnamesine göre kökleri baba
taraf›ndan Timurlenk’e ve anne taraf›ndan Ebul-Hayr Nakflibendi
4 Hindistan’da bir flehir ad› Lekhno ve bural›lara verilen nispiyetle Lekhnevî.
5 Babürname adl› eserde Timurlenk’in Hindistan’da kurdu¤u hakimiyetle burada kullan›lan dilin Ça¤atayca
oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Burada yaz› dili olarak da Ça¤atayca kullan›lm›flt›r.

47
kebikeç / 23 • 2007

Türkistanî’ye dayanmaktad›r. Müellif mukaddimesinde Gürkanî ve Nakfliben-


di silsileye ait olup da Türkçe bilmemenin ne kadar ay›p olaca¤›na, bu sil-
silelere ait olmada flüpheye neden olaca¤›na de¤inmekte, Ça¤atayca ve
Özbekçe hakk›nda aç›klamalara yer vermektedir. Ça¤atayca bilen birinin
bütün di¤er lehçelere de hakim olabilece¤ini savunmufltur. Türkçe konusunda
o dönemin en büyük alimi olarak and›¤› üstad› Mir Kerem Ali’nin
yazd›klar›ndan yararland›¤›n› da belirtmifltir. Turanî, ‹ranî ve Rumî muteber
Türkçe eserleri 8 y›l boyunca mütalaa etti¤ini ve derledi¤i sözleri bu eserinde
yazd›¤›n› söylemektedir.
Hat: Nestalik K.Tarihi: H.XIII.yy./M.XIX.yy. Varak: 50 Sat›r: 13 Metin:
10*17,5 cm. Cilt: 16,5*21 cm. (Mor renkte muflamba kapl› bir cilde sahip)

29. Müntahab’ul-Lügat
Kum-Maraflî Necefî Kütüphanesi No: 11303
Müellif: Muhammed R›za Hivekî (ölm. H.1213 M. 1798-99)
Konusu: Lügat (Türkçe (Özbekçe)-Arapça-Tacikçe)
Bafllang›ç: “..sipas-› bi k›yas sitayefl-i biendras kim esnaf-› umem ve
tevayif-i beni Adem tilidin evvel hakli¤e kim … amma be’d bu bende-i haksar-
i bi miktar yani Muhammed R›za-i bi medar muddea-i kuyaflin…”
Devam: “.. ve halli in çekar bur kifli ani hekiman irmastur dur ve tur ifli
meel-mim ve sim da¤ ve tesan ve ham zebun ve nagovara meen-nun dehen ve
sosti ve ten…”
Nüsha: Hive sultanlar›ndan biri ad›na yaz›lan bu üç dilli sözlük bir mukad-
dime iki bölüm ve bir hatimeden oluflmaktad›r. Eserin haz›rlanmas›nda
Muhammed Kas›m bin Muhammed Kaflanî’nin Mecme’ul-Furs ve Aliflir
Nevaî’nin Nazariyat-› Lugavi adl› eserlerinden yararlan›ld›¤› görülmektedir.
Ama bu nüsha sadece mukaddime ve birinci bölümü flamildir.
Hat: Nestalik K.Tarihi: H.XIII.yy./M.XIX.yy. Varak: 84 Sat›r: 13 Metin:
8*14 cm. Cilt: 13*21 cm. (süslü kahverengi deri cilt)

30. Nisab (?)


Kum-Maraflî Necefî Kütüphanesi No: 2048(mecmua)
Müellif: Veli bin Yusuf ‹skilibî ‹madî, Veli Yegen olarak tan›nan bu flahs›n
mahlas› ‹madzade’dir. (ölm. H. 998/M. 1589-90)

48
D‹LEK Elyazma Türkçe Sözlüklerin Tan›t›m›

Konusu: Lügat Manzume (Türkçe (Osmanl›ca))


Bafllang›ç: “..evvel Allah hazretine ola hamd ber devam,
Hem resulüne ola nice salavat›yla selam…”
Devam: “.. Hem hay›r ola hatm-i dahi, Amin Yarrabel alemin, Mustef’elun
Mustef’elun bahr-i recezdir bu hanin…”
Nüsha: ‹madzade 600 beytlik eserinde Ebu Nasr Mesud bin Ebi Bekir
Ferahî’nin Nisab’us-Sibyan adl› eserini esas alarak aruzi bahirleri ve fliir
vezinlerini beyitlerde hecelerdeki alfabetik s›rayla nazmetmifltir. Kitab›n
ad›yla ilgili kesin bilgilere rastlanmam›flt›r. Ama ilk sayfada Lügat-›
‹madzade kayd› müflahede edilmektedir.
Hat: Nesh K.Tarihi: Nüsha ka¤›d›n›n, hat ve nüsha özelliklerine binaen H.XII.
yy./M.XVIII.yy. öncesi yaz›lm›fl olmas› gerekir. Varak: 34(mecmuada 29b-53a
aras›) Sat›r: 16 Metin: 9*16 cm. Cilt: 15*21,5 cm. (siyah muflamba cildin
kenarlar› ayn› renk deriyle kapl›d›r)

KAYNAKÇA
1. ‹bni ‹mad Hanbelî, fiehabeddin Abdulhayy: fiezerat’uz-Zeheb fi ahbari min
zeheb (9 cilt), I.. bask› Beyrut, Darul-Kitab El-ilmiyye H.1419/M.1998.
2. ‹bni Yusuf fiirazi, Ziyauddin Haday›k: Fihrist-i Ketabhane-I Medrese-i Âli
Sipehsalar (cilt II) Tahran, Meclis Bask›s›, 1318.
3. Seyyid Muhsin Emin: A’yan’ufl-fiia (10 cilt) Beyrut, Dar’ut-Tearif lil-Matbu-
at H.1403/M.1983.
4. Seyyid Abdullah Envar: Fihrist-i Nusah-i Hatti Ketabhane-i Milli ‹ran, (cilt
6) ‹ntiflarat-i ‹dare-i Kull-i Ketabhaneha, 1354.
5. Mehdi Bamdad: fierh-i hal-i Rical-i ‹ran, (6 cilt) Tahran, Zevvar yay. 1357.
6. Muhammed Tahir Bursevî: Osmanl› Müellifleri, (3 cilt) I. Bask› ‹stanbul,
Matbaa-i Amire 1333-42.
7. ‹smail Pafla Ba¤dadî: ‹zah’ul-Meknun… (2 cilt) III. Bask› Tahran H.1387
M.1967, Hediyyet’ul-Arifin; (2 cilt) III. Bask› Tahran, H.1387 M.1967.
8. Muhammed Ali Terbiyet: Daneflmendan-› Azerbaycan, I. Bask› Tahran
1378.
9. Mustafa bin Abdullah (Katip Çelebi) Hac› Halife: Keflf’uz-Zunun… (2 cilt)
Tahran, H.1387 M.1967.
10. Muhammed Taki Daniflpejuh: Fihrist-i nushahay-i hatti Ketabhane-i Mer-
kezi-i Daneflgah-i Tahran (13 cilt) Tahran 1340.

49
kebikeç / 23 • 2007

11. Lügatname-i Dehhoda (2000 CD version)


12. Abdüllatif bin Muhammed Riyazizade: Esma’ul-Kutub, D›miflk, Dar’ul-
Fikr H.1407/M.1983.
13. Hayrettin Zerkelî: El-E’lam… (8 cilt) III. bask› Beyrut, Dar’ul-ilm 1989.
14. fiemseddin Muhammed Sami: Kamus’ul-E’lam, (6 cilt) I. Bask› ‹stanbul,
Mehran Matbaas›, 1306-16.
15. Tevfik Subhanî: Fihrist-i nushahy-i hatt-i Ketabhane-i Manisa, I. Bask›
Tahran, Merkez-i Neflr-i Danefl, 1366.
16. Hüseyin Kaz›m Kadri: Büyük Türk Lügat›, (cilt 1) ‹stanbul, Devlet Matba-
as›, 1927.
17. Ömer R›za Kahhalet: Mu’cem’ul-Müellifin… (15 cilt) Beyrut, Mektebet’ul-
Müsenna/Dar’ul-‹hya’ut-Teras’il-Arabi.
18. A¤a Bozorg Münzevi Tahranî: Ez-Zeria ila Tesanif’ifl-fiia (26 cilt) Irak/Ne-
cef, Matbuat’ul-Garî, H.1355/M.1935.
19. Carl Brockelman: Geschichte der Arabischen Literatur (GAL) Supplement-
band I-II Leiden 1943-49.
20. Taflköprîzade Ahmed Efendi: Mevzuat’ul-Ulum, II. cilt Türkçesi: Kemalud-
din Mehmed Efendi, ‹stanbul, 1313.
21. Taflköprülü-Zade: Efl-fieka’ik’un-Numaniye fi Ulema’id-Devlet’il-Osmani-
ye, ‹nc. Ve notlarla Yay. Ahmed Suphi Furat, ‹stanbul, 1985.
22. AbdulHüseyin Hairî: Fihrist-i Nushahay-i Hatt-i Ketabhane-i Meclis-i fiu-
ra-i Milli, (19 cilt) Tahran, 1350.

Özet: Bu çal›flmada ‹ran’da bulunan ve flimdiye kadar lay›k›yla de¤erlendirilmemifl


Türkçe elyazmalar› külliyat›ndan Türkçe sözlükler tan›t›lmaktad›r.

Anahtar Sözcükler: Türkçe, ‹ran kütüphaneleri, elyazmalar›, kitabiyat, sözlükler.

Abstract: This study provides an introduction to the rich collection of Turkish dictionar-
ies found in the manuscripts in Iranian libraries which have not been systematically stud-
ied so far.

Keywords: Turkish language, Iran libraries, manuscipts, dictionaries, bibliography.

50
kebikeç / 23 • 2007

Süreli Yay›nlar Tarihimizde


Unutulan Mahalli Bir Dergi:
Yeni Edremid

Kahraman BOSTANCI*

B aflta Seyfettin Özege Ba¤›fl Kitaplar› Katolo¤u olmak üzere, süreli yay›n-
larla ilgili di¤er kaynaklarda -kontrol edebildi¤imiz kadar›yla- geçmeyen
Yeni Edremid dergisi ancak bir say› yay›mlanabilmifltir.
25 May›s 1334/1918’de yay›mlanan Yeni Edremid dergisinin “sâhib-i imti-
yâz ve müdîr-i mes’ûlü Eczac› Avni ‹smail Bey”dir1. Derginin adresi Eczac› Av-
ni ‹smail Bey’in Edremit’teki “dâire-i mahsûsa”s›d›r.
Cumartesi günü yay›mlanm›fl olan Yeni Edremid’in duyurulan senelik abo-
ne bedeli elli kurufltur.
Dergiye gönderilecek “evrâk ve mekâtib” sorumlu müdür ad›na kabûl edil-
mifltir. Dergide yay›mlanacak ilânlar ücrete tâbi tutulmufltur. Nüsha fiyat›
yüz pâre olarak belirlenmifltir. “Yeni Edremid Mecmuas›” kliflesi alt›nda: “On
befl günde bir neflrolunur fennî, ilmî, iktisâdî Türk mecmuas›d›r” ibâresi yer
almaktad›r.
* Yard. Doç. Dr., BAÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü.
1 Avni ‹smail Bey, 1890’da, S›nd›rg›’da dünyaya gelir. Babas› Balya’n›n Müstecap köyünden Celâl-zâde ‹smail
Bey, Ergani Maden Müdürlü¤ü görevinde bulunur. Annesi Faika Han›m’d›r. Avni ‹smail Bey, ‹stanbul Dâru’l-
fünûnu T›p Medresesi’nden eczac›l›k icâzetnâmesini ald›ktan sonra, Ali fiuuri Efendi’nin torunu
(Müftüzâdelerden) Retibe Han›m ile evlenir. Bu evlilikten Piraye (Y›rcal›), Mehpâre (Ulu¤), Beyhan (Öztafl) ve
Kaya Avni (Sa¤l›kç›) ad›nda çocuklar› dünyaya gelir. Edremit Müdafaa-› Hukuk Cemiyeti’nin “Kâtib-i
Umûmî”si olan Avni ‹smail Bey,4 Mart 1919’da Konakönü’nde tertiplenen mitinge kat›l›r. Köprülülü Hamdi
Bey ve Rûhi Nâci Sa¤d›ç’›n yak›n arkadafl› olan Avni Bey, Soyad› Kanunu’ndan sonra “Sa¤l›kç›” soyad›n› al›r.
Avni ‹smail Bey, Bal›kesir ve havalisinde ilk eczâhâne sâhibi olarak tan›n›r. Edremit’te “Sa¤l›k Eczâhânesi”ni
açar. Daha sonra Bal›kesir’e tafl›n›r. Necatibey E¤itim Enstitüsü’nde biyoloji dersleri verir. Türk Hava Kurumu
Baflkanl›¤› görevlerinde bulunur. 1968’de vefat eder. Avni ‹smail hakk›ndaki bu bilgiler, o¤lu eski Bal›kesir
Belediye Baflkan› merhûm Kaya Avni Sa¤l›kç›’dan araflt›rmac›-yazar Say›n Zekeriya Özdemir’e aktar›lm›flt›r
(Bkz. Zekeriya Özdemir, Bal›kesir Bölgesi’nde Millî Mücadele Önderleri, Ankara-2001, ss: 259-260).

51
kebikeç / 23 • 2007

Yeni Edremid’in ön kapak sayfas›nda “mündericât” k›sm› ile “‹lk Dâhili ‹s-
tikrâz” [iç borçlanma] duyurusu yer almaktad›r.
“Ufak bir hareket-i milliye netîcesiyle Edremîd’de ilk istikrâz›m›z istik-
bâle âid ümîdlere pek tesellî-bahfl idâd ile mukabele etmifltir.
Yaln›z Ali Bey Ticâret Gurubu 38.000 lira kaydolunmufltur.
Yaln›z iki gün zarf›nda yekûn 50.000 lirad›r.”
Yeni Edremid dergisinde s›ras›yla “Mukaddime”, “Edremid” bafll›kl› tan›-
t›m yaz›s›, sabunculukla ilgili bir makale, serbest bir fliirle, R›za Tevfîk’ten se-
çilen dört fliir yer al›rken son sayfada da mahallî hâdiselerle ilgili haberler ya-
y›nlanm›flt›r.
Türkiye’deki kütüphânelerde varl›¤›na rastlanmayan Yeni Edremid dergi-
sindeki bütün yaz› ve fliirleri yeni harflere aktar›rken, bu derginin bir nüsha-
s›n› fotokopi yoluyla bana takdim eden Bal›kesir ve havalisinin mümtâz anti-
kac›s› Mehmet Zeki Oskargil Bey’e antika dünyas›n›n güzellikleriyle içten bir
teflekkür sunuyorum.
*
**
Mukaddime
Dest-i kudret-i tabîat›n nihâyetsiz ihtimâmlar›na mazhar oldu¤u hâlde -ac›
olsa da bir hakîkattir- sükkân ve takdîrkârân› taraf›ndan pek ziyâde ihmâl
edilen güzel Edremîd’de uyanan yeni rûhu teflvîk ve ta‘mîm, vatan›n bu güzî-
de parças›n› müfltâkân›na en iyi bir sûrette takdîm ve irae ve bu sâyede Edre-
mîd’le azîz memleketin aksâm-› sâiresi aras›nda ilim ve fennin îcâbât›na daha
ziyâde muvâf›k ve onun kavâidinden mülhem usûllerle bir mübâdele-i his ve
menfaat te‘mîn eylemek gibi pek ulvî bir maksadla ‘Yeni Edremid’ matbuât
âlemine arz-› dîdâr ediyor.
Aczini herkesten iyi ve evvel takdîr eden bu mecmua matbuât âleminin er-
kân-› muhteremesi aras›nda bir mevkii ihrâz›na adem-i ehliyetini anlamakla
beraber, teflne-gân-› sa‘y ve terakkînin flehbâl-i ref’et ve himâyetine ilticâ ey-
ledi¤i için nihâyet lây›k oldu¤u mevkiin kendisinden esirgenmeyece¤ine îmân
ediyor. Yeni Edremid bir mecmûadan beklenen hizmetin velev yüzde birini ol-
sun îfâya muktedir ve bilhassa muhterem halk›m›zla matbuât taraf›ndan pek
ziyâde ümîd ve temenni eyledi¤i muâvenete mazhar olursa kendini bahtiyâr
addeyleyerek gösterilen teveccühe liyâkatini isbâta çal›flacakt›r. Tevfîk Al-
lah’tand›r.
Hey’et-i Tahrîriye

52
BOSTANCI Yeni Edremid

***
Edremit
Edremid yeflil bir yurttur. Sâhilleri öpen zümrüdîn ovas› içinde mâzinin
sahîfe-i nisyân›na kar›flm›fl târihi pek k›ymet-dârd›r.
Kurûn-› Ûlâ’da Truva’da icrâ-y› hükmeden ‘Priam’ [Priamus] Edremid ve
havâlisini epeyce zaman zîr-i hâkimiyetinde tutmufl ve Yunânîlerin hücûmu
üzerine terke mecbûr olmufltur. Lidya hükümdâr› “Krezüs” Yunanl›lara karfl›
açm›fl oldu¤u muhârebe-i hûn-rîzâne netîcesinde buralar›n› yed-i zabt›na ge-
çirmifl ise de en nihâyet ‹ran hüküm-
dâr› meflhûr (Keyhusrev) [Kyros] ile
K›z›l›rmak kenâr›nda vukû bulan
muhârebesinde münhezim olarak bü-
tün Asyâ-y› Sugra havâlisi burada
dâhil oldu¤u hâlde iki yüz sene müd-
detle ‹ranîlerin kabza-› hâkimiyetin-
de kalm›flt›r. Sonralar› Makedonya
hükümdâr› ‹skender-i Kebîr o za-
manki ‹ran flâh› üçüncü Dârâ’y› ma¤-
lûb ederek o güzel havâliyi yed-i istî-
lâs›na alm›fl ve vefât›nda târihte her
zaman tesâdüf edilen taksîmâta u¤-
ram›flt›r. Mysia k›t‘as›nda ‘Litrima-
hos’ [Lysimachus] kumandanlar›n-
dan ‘Philetairos’Bergama krall›¤›n›
teflkîl eylemifl ve evvelce ufac›k bir
hükümet iken bilâhire Romal›lar›n
da muâvenet ve müzâheretiyle ol-
dukça büyük bir hükûmet fleklini al-
m›flt›r. Bergama krall›¤›n› te’sîs ve idâre eden hükümdâr›n vefât›ndan sonra
yerine geçen, Romal›lardan ‘Adrimus’ yeni Edremid’le Burhaniye aras›nda bu-
lunan Karatepe nâm mahalde ‘Andropolüs’ kasabas›n› binâ ve te’sîs etmifltir
ki bu flehr bilâhare Edremid ismini alm›flt›r. Sonra ‘Mysia’ k›t‘as›n›n k›sm-›
a‘zam› Rûm Devlet-i Selçukiyesine intikâl etmifl ve bu devletin ink›râz› üzeri-
ne Aclan Bey’in yed-i zabt›na geçmifltir. Bu havâli (737) târihinde flehzâde Sü-
leymân Pafla taraf›ndan memâlik-i Osmaniyeye ilhâk olundu¤u gibi Edremid
ve Amrud-âbâd da (738)’de fethedilmifltir. Zeytinli karyesi ile yeni Edremid
aras›nda Pafla da¤›nda bir harâbe ile bir kabir vard›r. Kabrin Fâtih hazretle-

53
kebikeç / 23 • 2007

rinin dâmâd› Süleymân Pafla’n›n biraderi-


ne âid oldu¤u mervîdir. Böyle oldukça
da¤da¤al› bir hayat-› tarihiyeye mâlik
olan eski Edremid mürûr-› zamanla flim-
diki yeni Edremid fleklini alm›flt›r. Bugün
bahâr›n bahfletti¤i güzellikle arz-› endâm
eden bu dil-niflîn flehir bir taraftan Kaz-
da¤› gibi büyük da¤lar, di¤er taraftan on-
lar›n a¤ufluna ilticâ eden tepeciklerle mu-
hâtt›r. Bu letâfet Garb’›n dest-i san‘atla
meydâna getirdi¤i güzellikten de¤il, belki
yed-i kudret-i tabîat›n fiark’tan hiç esirge-
medi¤i ebedî yâdigârlardand›r. Bir taraf-
tan gîsû-y› hadrâya bürünen zeytin a¤aç-
lar›n›n manzara-› dil-rübâs› rûhu, di¤er
taraftan her türlü hazain-i k›ymet-dâr› sî-
nesinde saklayan müteselsil cibâlin sükûtî manzaras› hayât-› faâliyeyi îkâz et-
meye u¤rafl›yor.
Diyebilirim ki hayât-› beflerin bilâ-ârâm tevlîd etti¤i ink›lâbât bütün
ma‘nâs›yla burada baflka tarzda tecellî ediyor. Bu ufac›k beldenin bu kadar
hüsnüyle beraber âb u hevâs› da muvâf›k-›s›hhat olsayd›, flüphesiz, iflte o va-
kit ne Granöbl’ün “Sasnaji” ve ne de Puvatya’n›n “Flori”si flimdiki Edremid’le
k›yâs edilemezdi. Hâl böyle iken maalesef eslâf›n büyük bir teseyyüb ve ihmâ-
li netîcesi olarak hâlâ bu flehrin letâfetine darbe vuran batakl›klar, adem-i ne-
zâfet memleketi pek tahrîb ediyor. E¤er flimdi bütün mevcûdiyetleriyle çal›flan
eller, flâyân-› flükrân olan halâskâr sa‘ylar›na devâm edecek olursa emîn olu-
nabilir ki az zaman zarf›nda memleketlerine pek parlak bir istikbâl haz›rla-
m›fl olacaklar. fiimdiki hâlde, bir taraftan la¤›mlar, su mecrâlar› aç›l›yor di¤er
taraftan memleketin fenne muvâf›k bir flekilde tanzîmini mümkin k›lacak sû-
rette harîtas› yap›l›yor. Bu iki teflebbüs, muvaffakiyetle baflar›l›rsa eminim ki
Edremid birkaç sene zarf›nda tan›nmayacak bir hâle girecek.
Memleketin ticâret ve sanâyii kendisiyle nisbet edilirse Osmânl› ülkesinde
en zengin flehir olarak gösterilebilir. On befl bin kadar nüfûsa mâlik oldu¤u
hâlde otuza karîb zeytin fabrikas›, on fabrikas› ve debbâ¤-hânesi bulunan kaç
Osmânl› flehri gösterilebilir? Saha-› sanat ve ticârette husûle gelen intibâh de-
vâm etti¤i takdîrde Edremid çok geçmeden Avrupa’n›n merâkiz-i ticâriyesiyle
hem-ayâr bir flehr hâline girecektir.

54
BOSTANCI Yeni Edremid

Mevki-i co¤rafisi, sâhile pek karîb bir mevkiide bulunmas› hasebiyle âlem-
i ticârette daha yüksek bir mevkie nâmzed olan Edremid’in harb akîbinde pek
büyük muâmelâta sahne olaca¤›na flüphe etmiyoruz. Ümîd ederiz ki garb pi-
yasas›yla müessir bir sûrette temâs› Edremid’e benli¤ini hissettirecektir.
Haydar Niyâzî
***
Sabunculu¤a Dair
‘Yeni Edremid mecmuas›na’
Sabun; her nev mevâdd-› zeytiniye ve flahmiyenin mâiyât-› kloviye [mâiyet-
i sodyum, potasyum, amonyum] ile ittihâd›ndan hâs›l olur. Nezâfet ve s›hha-
te hizmeti dolay›siyle sabunun gâyet mühim ve k›ymetdâr bir mevkii vard›r.
Sabunsuz tehâret, tehâretsiz s›hhat olamaz.
Sabun yaln›z zeytin ya¤›ndan yap›lmaz. Herhangi bir ya¤la imâli mümkün-
dür. Zîra: Ya¤lar kemiyet ve keyfiyet itibâriyle sert, yumuflak veya mâyi hâlin-
de olsun hemen yek-di¤erinin ayn›d›rlar. Ya¤larda asit sitearik, oleik, palmiye-
tik ... gibi bafll›ca üç nev hâmiz vard›r. Asit oleik fazla olursa ya¤ mâyi olur.
Zeytin ya¤› gibi. Asit sitearik ve palmiyetik ziyâde ise her iki madde miktar›-
n›n ziyâdeli¤ine göre yumuflak ‘sâde ya¤›” veya sert ‘iç ya¤›’ olur. Madem ki
ya¤lar›n kâffesinde derece-i mütefâvitede unsur-› esâsî olarak üç nev hâmiz
vard›r, o hâlde her nev ya¤dan sabun yapmak kabil olur. Avrupa’da hayvânât
lâflelerinden hât›r ve hayâle gelmedik her türlü gayr-› kabil ekl mevâdd-› flah-
miye ve zeytiniyeden istifâde edilerek sabun yap›lmakta ve nefîs ya¤lar dâima
me’kûlâta hasrolunmaktad›r. Memleketimizde
yaln›z zeytin ya¤›ndan sabun yap›l›yor. Her-
hangi bir ya¤dan sabun husûle geldikten sonra
ne mâiyet-i sodyumun yak›c› te’sîri, ne de mad-
de-i flahmiyenin nâhofl ve kerîh râyihas› bâkî
kal›r. Yaln›z sabunun fen dairesinde istihsâli
flartt›r. Avrupa’dan vaktiyle türlü türlü nâm-
larla gelen müzeyyen, dil-firîb, zarîf eflkâlde,
güzel kokularla muattar sabunlar›n ne ile ya-
p›ld›¤›n› söylemeye lüzûm yoktur san›r›z. Yerli
mallar›m›za rekabet eden bu sabunlar her hâl-
de bizde sabunculu¤a ehemmiyet verilmemifl
olmas›ndan birtak›m esrâr-› fenniyeyi bilmedi-
¤imizden ileri geldi¤ine flüphe yoktur.

55
kebikeç / 23 • 2007

Akdemce memleketimizde sabun kül-kireçten, daha sonralar› karbonin


sodyumla-kireçten yap›lmakta ve pek çok müflkilâta sebebiyet vermekte imâ-
li âdetâ birkaç ustan›n dûfl-› himmetine münhas›r kalm›flt›. Külden yap›lan
sabunlar s›hhî de¤ildir. Çünki; külün terkîbi yaln›z karbonin sodyumdan ibâ-
ret de¤ildir. Bu miyânda karbonin potasyum, kils mangazi ve sâire bulunmak-
ta oldu¤undan bunlar›n da sabuna intikali tabî‘idir. Bu maddelerden potas
hem sabunun derece-i tahriflini tezyîd eder ve hem de rengini esmerlefltirir.
Bu nev sabunlar› tathîrât-› bedeniyede kullanmaktan ziyâde çamafl›rda ve sâ-
ir husûsâtta kullanmak daha muvâf›kt›r fikrindeyiz.
Birkaç seneden beri beyne’l-avâm ‘kostik soda’ denilen mâiyet-i sodyumdan
sabun imâl edilmekte ise de fen dâiresinde hareket edilemedi¤inden yine sâf
sabun elde edilemiyor. fiüphesiz gliserini de ziyâa u¤ruyor. Çünki sabun te-
flekkül ettikten sonra gliserini de hâs›l olur. Avrupa fabrikalar› gliserini zâyi
etmediklerinden sabunu daha ucuza mâl ediyor. Kable’l-harb gliserinin kilosu
15-30 kurufl aras›nda mütebeddil iken bugün on liraya kadar sat›lmakta oldu-
¤una nazaran memleketimizin sabun istihsâlât›ndan ne kadar mühim zarara
düçâr oldu¤u ufak bir muhâsebe ile anlafl›lm›fl olur. Binaenaleyh sabunculu-
¤umuzu bu hâliyle idâme ettikçe Avrupa fabrikalar›na rekabet etmek gayr-›
mümkündür. Bunun için her hâlde sabunculu¤u ›slâh ederek piyâsada mevki-
imizi yükseltmeye çal›flmal›y›z. Mesele ticâret-i memlekete taalluk etti¤inden
sabunculukla u¤raflanlar›m›z›n bilhâssa nazar-› dikkatlerini celb ederiz.
Bizdeki sabuncu ustalar› öteden beri ö¤rendikleri indî birtak›m usûl-› sa-
kîm ta‘kîb ederek sabun yapmaktad›rlar ve
bugün yapt›¤› sabun yar›nki sabuna hiç
benzemez. Hâlbuki fen dâiresinde yap›lan
sabunlar hep ayn› kemiyet ve keyfiyette ola-
ca¤›ndan bu gibi mahzûrlar yoktur. Sabun-
lar›m›z›n ekseriyâ klovisi ta‘bîr-i mahallice
sodas› böyle sabunlar istimâlinden birçok
mahâzîr-i s›hhiye tevellüd eder. Ezcümle el-
lerde, yüzlerde çatlakl›k, difl etlerini, diflleri
bozmak, saç dökmek, saçlarda kepek yap-
mak gibi hastal›klar husûle getirir. Fen dâ-
iresinde yap›lm›fl sabunlarda bu gibi mah-
zûrlar olamaz. Bu sebeblerle Avrupa piya-
sas›nda sabunlar›m›z›n hiçbir mevkii yok-
tur.

56
BOSTANCI Yeni Edremid

Avni ‹smail Bey’in Edremit’ten Bal›kesir’e tafl›d›¤› Sa¤l›k Eczâhânesi’nin


1950’li y›llardaki görünümünden bir kesit

Edremid’de sabunculu¤a hasr-› himmet ve mukadderet etmifl mütehass›s,


mütefennin zevât hemen yok gibidir. Hatta diyebiliriz ki birkaç sabuncu usta-
n›n ta‘tîl-i mesâi etmesiyle sabunculu¤un ciddî bir tehlikeye u¤rayaca¤› mu-
hakkakt›r. Bu mahrûmiyet ve flerâit dâiresinde tekâmüle, terakkîye do¤ru
hatve-endâz olmak mümkün de¤ildir. Bu bâbdaki mütâlaât›m›z› gelecek ma-
kalemizde mevzû-› bahsedece¤iz.
Sa¤l›k Eczâhânesi Müessis ve Müdîri
Eczâc› Avni ‹smail

TÜRK‹YE CUMHÛR‹YET‹ ‹STANBUL DÂRU’L FÜNÛNU


TIP MEDRESES‹ ECZÂCI ‹CÂZETNÂMES‹
‹stanbul Dâru’l-Fünûnu T›p Medresesine merbût Eczâc› Mekteb-i Âlisinde ikmâl-i tahsil ve
nizâm-› muayyen imtihanlarda ihrâz -› muvaffakiyet etmifl olan 1309 tarihinde Bal›kesir’de
mütevellid Fahreddin bin ‹smail Efendiye münhas›ran ispençyârl›k icrâs›na mezûn bulunmak
üzere iflbu icâzetnâme i’tâ edilmifltir.
Fi Safer 1342 fi 9 Eylül 1340

57
kebikeç / 23 • 2007

Edebiyat/Serbest fii
fiiirler
Hayat
- Kardeflim Muharrem’e-
1 Hazîrân 333
Bir dalgac›k, bir nesîm iflte belirsiz
Ömrü az bir hayât-› fersiz
Her lâhza ufûl, her lâhza sükût...
Hayât; da¤›lan hazîn bir bulut!

Bir ses! fiimdi bir ma‘nâ, yar›n bir yalan


Her hakîkat böyle, zavall› befler inan
Bugün yapt›¤›n ifl... Evet vicdân
Yar›n bir masal, cennet, bühtân!

Bir nazar, aflk!... ‹flte hayât


Ebedî mi âh, o muvakkat bir hevesât
Gurûb, tulû, çemen, kâinât
Bir ân saâdet,sonra hep türrehât!

Kad›n, o bir hissiyât... Bir rûh-› harîm


Onsuz hayât sefîl, giryân bir yetîm
‹nanma zavall› befler... Nerede o nedîm?
Yok, yok... Hayâtta bir flefîk bir kerîm
Sürûr; iflte bizleri tesellî eden fley
Hüzn, bundan kaçan çocuk ey
Yorulma flu hakîkatten bir zerre fley
His ve idrâk et, cesûr ol iflte hey!
Edirne: Tunca kenar›- H. Cemâl
***
[fiark›m›z›n bir dâne feylesofu R›za Tevfîk Bey hakîkati nas›l terennüm ediyor. Nâm›na
hürmet olmak üzre ilk nüsham›za birkaç parças›n› yazmay›, Edremidlilere bu muhterem
feylesofumuzu tan›tmay› fleref biliyoruz:]

Sorma Hocam
Bana suâl sorma cevâb müflkildir
Ben sana her s›rr› açamam hocam
Hakk›n hazînesi dar› de¤ildir
Câmii avlusunda saçamam hocam

Kayd-› âhiretle düflmem mihnete


Ben burada me’mûrum flimdi hizmete
Hayvan otlat›rken gidip cennete
Sana hile donu biçemem hocam

Mirâc› anlatma eflek de¤ilim


Bildi¤in kadar da melek de¤ilim
Günâhkâr insan›m ördek de¤ilim
Bu a¤›r gövde ile uçamam hocam

Halka korku verme velvele sal›p


Dünya ve âhiret bu kökne kal›p
Ben softa de¤ilim cübbemi al›p
‹mâret imâret göçemem hocam

58
BOSTANCI Yeni Edremid

Ölümden ürker mi tez ölen kimse


Çok mazhar oldum ben hak nefese
Bu demi sürerken ecel gelirse
‹flimi b›rak›p kaçamam hocam

Nâr-› cahîmi önüme serme


Günâh›m› döküp kayg›lar verme
Kitâbda bana yerini gösterme
Ben pek o yaz›y› seçemem hocam

Feylosof R›zây›m dinsiz anlama


Dini ben ö¤rettim kendi babama
Çok ipte oynad›m cânbâz›m ammâ
S›rat köprüsünü geçemem hocam
R›zâ Tevfîk

Akflfla
am Garipli¤i
Ezelden beridir o hücrâ yerde
Ninniler söylermifl bir serin dere
S›rr›n› bana da açt› meflçere
Gençli¤im orada medfûndur sand›m

Sevdâlar demiydi, bülbül çilerdi


Servistân içinde bir ses gülerdi
Çiçekler kufllardan bûse dilerdi
Kainât aflk ile mecnûndur sand›m

Nûfl ettim güneflin akan rengini


Rûhumu haz ile yakan rengini
Ufukta görünce o kan rengini
Felekler ben gibi dil-hûndur sand›m

S›ra da¤lar mordu, sular k›rm›z›


Sular› dinlerdi bir peri k›z›
Aln›ndan öperken akflam y›ld›z›
Yeflil gözlerine meftûndur sand›m

Reng-i hüsn emerdi ay, ülker, çemen


Günün can çekiflen solgun lebinden
O akflam her fleyi penbe gördüm ben
O yerin mehtâb› gül-gûndur sand›m2.
R›zâ Tevfîk
2 Bu fliir, R›zâ Tevfîk’in 1949’da yay›mlanan Serab› Ömrüm bafll›kl› kitab›nda “fiâm-› Garibân” bafll›¤›yla yer
al›r. fiair, bu fliirini “Sevgili o¤lum Ahmet Nazîf’e” diyerek o¤luna ithâf eder. 1949 bask›s›nda fliirin tamam› on
bir k›tadan ibârettir. Yukar›daki k›talarda yer alan m›sralarda da de¤ifliklik görülmektedir. Bunlar› flöylece
gösterebiliriz: 1. K›t‘a; “Ezelden beridir o hücrâ yere” , 2. K›t‘a: “Servistân içinden bir ses gülerdi”, 4. K›t‘a:
“Sular› beklerdi bir peri k›z›, Felekler ben gibi dil-hûndur sand›m”. 5.K›t‘a; “O gece her fleyi penbe gördüm ben”.
1949 bas›m›nda, bu fliirle ilgili olarak, bizzat flâirin k›sa bir de¤erlendirmesi de yer al›r: “Bu fliir tamamen sub-
jective ve impressionniste bir manzume nümûnesidir ve çok pittoresque yani tasvirîdir. Her k›t‘as› bir ressam
için bir tablo mevzuu olabilir. fiair, cemadata bile kendi duygular›n› atfetti¤i için subjectivedir. Tabiat›n yaln›z
bir an içinde arzetti¤i güzellik cilvesini -o âne ve o cilveye mahsus olan rengi ve flekli ile- tasvîr etti¤i için de -
tâbirin do¤ru mânas› ile- empresionisttir. Bunu küçük o¤lum Nazif için yazm›flt›m”. R›za Tevfîk, Serab› Ömrüm,
Kenan Dinçman Matbaas›, 1949, ss: 61-63.

59
kebikeç / 23 • 2007

Fikret’in Mezar›nda
Dediler ki ›ss›z kalan türbende
Vahfli güller açm›fl görmeye geldim
O cennet hâkinin ba¤›na ben de
Hasretle yüzümü sürmeye geldim

Dediler ki sana emel ba¤layan


Kabrinde diz çöküp bir dem a¤layan
Ber-murâd olurmufl ben de bir zaman
A¤lay›p murâda ermeye geldim.

fiu hicrân y›l›n›n Sonbahar›nda


Jaleler titrerken çemen-zâr›nda
Gün do¤mazdan evvel ben mezâr›nda
Mâtem çiçekleri dermeye geldim.

Seni and›m bütün gam çekenlerle


Aflk-› hak u¤runa yafl dökenlerle
Sar› gonce veren flu dikenlerle
Tafl›na bir çelenk örmeye geldim
Yâd›n ölüm gibi bir s›rr-› mübhem
Nefl’e-i sevdâ m› bulmufl elem
Rûhumda ne füsûn eyledin bilmem
Bugün sana gönül vermeye geldim3.
R›zâ Tevfîk

Nefs-i Levvâmenin Bana Hitab›


Gel o¤ul! Yerinme felâketine;
Yanmay›nca cevher kal olur mu ya?
Ac›ma bofl geçen flu zahmetine;
Çile çekmeyince hâl olur mu ya?

Bir avuç arpaym›fl diyetin senin


Bilinmedi yaz›k, k›ymetin senin!
Ne ifle yarad› niyetin senin?
Bal demekle a¤›z bal olur mu ya?

Kemân-kefl de¤ilsin; ne ok atars›n!


Yabanî dikensin göze batars›n
Ebcedi bilmezsin hikmet saçars›n
Elif; bâ, bâ, cim, cim; dal olur mu ya?

Ömrün heder oldu¤u: Kitâb okudun!


Bir tutam akl›n› dolaba kodun!
‹pli¤in çürükmüfl, ne biz dokuduk!
Paçavra parças› flâl olur mu ya?
3 Bu fliir, Serab› Ömrüm’ün 1949 bask›s›nda, “Fikret’in Necîb Ruhuna” bafll›¤›yla yer al›r. Baz› k›talar›nda
de¤ifliklik göze çarpar. Bunlar› flöyle gösterebiliriz: 1. K›t‘a: “ cennet ba¤›n›n hâkine... 2. K›t‘a; “efl’e-i sevdâ m›
bu hiss-i elem?”. R›za Tevfik, söz konusu fliirin sonuna, flu kayda de¤er dipnotu da ilâve eder: “Merhum Fikretle
çok samimî dost idik. Hastal›¤› esnâs›nda hemen daimâ yan›nda bulundum. Zaten en yak›n komflusuydum. Son
zamanlar›nda, çabuk ölece¤ini sezmifl ve baz› arzular›n›n icra ettirilmesini bana vasiyet etmiflti. Otuz befl k›rk
kifli ile Eyüb’e götürüp sessizce defnettik döndük. Ben birkaç gün sonra bir sabah yaln›zca mezar›na gittim. Bir
müddet ayakta durup düflündüm ve derin bir ye’s ile eve döndüm. Bu fliir o düflündüklerimi ve duyduklar›m›
me’yûsâne bir edâ ile muhtasaran ifade edebilmifltir”. Rzâ Tevfîk, age., s.101.

60
BOSTANCI Yeni Edremid

Ne umdun küçükten, hatta büyükten?


Gün do¤ar m› sand›n odada yükten
Ç›yanlar yuvas› kuru kütükten
Filiz türeyip de dal olur mu ya?

Hak! Dedin bakmad›n dosta, hât›ra


Bismillah yaz›l›, zagl› sat›ra;
Böyle bir u¤ursuz sersem kat›ra
Karpuz kabu¤undan nal olur mu ya?

Onlar deryâya postunu sermifl


Da¤, deniz aflarak murâda ermifl
Yüzme bilmeyenler çayda gebermifl
Çamafl›r teknesi sal olur mu ya?

Sen Turan ilini engin mi sand›n?


Zâlo¤lu Rüstem’i dengin mi sand›n?
Hey müflis! Kendini zengin mi sand›n?
Tatl› mâlî-hulyâ mâl olur mu ya?

Bofl yere bafl›n› hulyâya salma!


Âbdetsiz a¤z›na Fâtiha alma
‹mrenip bakt›¤›n o k›z›l elma
Günefl görmedikçe âl olur mu ya?

Köpükte pekmezin tortuymufl me¤er


(Uçan Turna!) dedin mart›ym›fl me¤er
(Yar›n bayram) dedin yortuymufl me¤er
Böyle çingenece fal olur mu ya?

Hey R›zâ âlemi kasd›n, kavurdun


Saçma düzdün ammâ hikmet savurdun
Gâh çivisine, gâh nal›na vurdun
Yabanî kat›ra nal olur mu ya? 4
R›za Tevfîk
***
Mahalli Havadis
Harita
Belediye meclisi taraf›ndan verilen karara tevfîken Edremid kasabas›n›n
1/500 mikyâs›nda harîtas›n›n tanzîmine mübâfleret olunmufltur. ‹stihbârât›-
m›za nazaran harîta Eylül nihâyetinde teslîm edilecektir. Harîtay› tanzîm
eden mühendisin mücerrib olan b›zaa-› fenniyesi harîtan›n pek sahîh ve mü-
kemmel olaca¤›na flübhe b›rakmamaktad›r. Kasabay› fenne ve îcâbât-› s›hh›-
yeye muvâf›k olarak tanzîme karar veren Belediye hey’etinin her fleyden evvel
harîta tanzîmine lüzûm göstermesini flâyân-› takdîr ve tebrîk görürüz.
La¤›m ‹nflfla
as›
Memleketin münhat ve pek rât›b bir mahalde binâ edilmifl olmas› hasebile
4 R›zâ Tevfîk’i bütün yönleriyle incelemeye devam eden ve kaleminin hakk›yla Türkiye’de yegâne “R›za Tevfîk
mütehass›s›” unvân›n› alan Abdullah Uçman, yukar›daki fliirde geçen son m›sralar›n rediflerinin halk flâir-
lerinden Gufrani’nin: “Emrini terk eder nehyini tutar,/Kuru dâvâ ile kul olur mu ya?” redifli fliirini
ça¤r›flt›rd›¤›n› Yusuf Ziya’n›n bir makalesinden hareketle hat›rlat›r. Bkz: Abdullah Uçman; R›za Tevfîk’in fiiir-
leri ve Edebi Makaleleri Üzerinde Bir Araflt›rma, Kitabevi yay., ‹stanbul- 2004, s.329.

61
kebikeç / 23 • 2007

bilhâssa yaz mevsimlerinde çekilen müflkilât ma‘lûmdur. Burnumuzu kapa-


madan, her türlü mevâdd u müzahrefât› hâmil çay sular›n› atlamadan Edre-
mid dâhilinde on dakîka gezmek mümkün olmad›¤›n› söylersek halk›n müz‘ic
vaz‘iyetini ifâde etmifl oluruz.
Her türlü hastal›klar›n müvellidi olan bu fenâl›¤› esâs›ndan ref ‘eylemek
üzre her nev‘ mevâni ve müflkilâta ra¤men Belediye meclisinin la¤›m inflaas›-
na karar verdi¤i istihbâr ve inflaata mübâfleret edildi¤ini ma’l- memnûniye
müflâhede eyliyoruz. Belediyemizin bu büyük ve hayâtî ifli baflaraca¤›n› ümîd
ve hiçbir fedâkarl›ktan çekinmeyen halk›n azamî muâvenetine mazhar olaca-
¤›n› te’mîn eyleriz.
Edremid fabrikatörlerinden Seyyid Efendi la¤›m inflaat›nda istihdâm edil-
mek üzre arabalar›n› müddet-i münâsibe ile Belediye emrine terk edece¤ini
Belediyeye ihbâr eylemifltir. Mumâileyhin gösterdi¤i ifl bu himmet ve hamiyet
flâyeste-i takdîrdir.
Teberru
Müttehid fabrikalar› müdîri Hac› Mehmed Hocazâde Ali Bey, dâru’l-eytâm
talebesine fotin imâl edilmek üzre (250) lira k›ymetinde deri ve gön ihdâ eyle-
di¤i ve mûmâileyhe evlâd-› flühedâ nâm›na beyân-› flükrân ve minnet edildi¤i
dâru’l-eytâm müdîrli¤inden bildiriliyor. Mîr-i mûmâileyhin hareket-i vâk›a-›
âlî-cenâbânesi flâyân-› tebrîk ve sezâ-y› imtisâldir.
‹dmân Yurdu
Yurt a‘zâs› adedinin k›rk befle bâli¤ oldu¤u müstahberdir. Edremid gençle-
rinin ispor e¤lencelerine gösterdi¤i ra¤bet ve alâka flâyân-› takdîrdir.
Çekirge Mücadelesi
Birkaç haftadan beri inficâre bafllayan çekirge muhtelif edvâr-› hayâtiyesi-
ne dâhil olmufltur. Mücâdele iyi bir flekilde devâm ediyor. Âfetin önüne geçile-
ce¤i zannolunuyor.
Ahvâl-i Ziraiye
Mahsûlât›n ahvâl-i umûmiyesi mûcib-i flükrând›r. M›s›r zirayât›na devâm,
ba¤lar›n imâr ve tedâvisine gayret olunmaktad›r. Son zamanlarda celb edilen
iki tekerlekli pulluklar, dört demirli sabanlar mazhar-› ra¤bet olmaktad›r.

Özet: Bu makalede, 1918 y›l›nda Edremit’te sadece bir say› ç›km›fl olan Yeni Edremid
dergisi de¤erlendirilmektedir. Kataloglarda yer almayan ve sadece bir say› yay›nlanan der-
ginin sahibi Eczac› Avni ‹smail Bey’dir. XX. yüzy›l›n bafllar›nda Edremit tarihine ›fl›k tutan
dergide tarih, edebiyat, bilim ve günlük haberlere iliflkin yaz›lar yay›nlanm›flt›r.

Anahtar Sözcükler: Yeni Edremid, mahallî yay›nlar, Avni ‹smail, R›za Tevfîk.

Abstract: In this article, Yeni Edremid magazine, which was puplished in 1918 in Edre-
mid, is introduced. It was published by pharmacist Avni ‹smail. In the magazine which go-
es unrecorded in the catalogues, articles about history, literature, science and daily news ha-
ve been published.

Keywords: Yeni Edremid, local press, Avni ‹smail, R›za Tevfîk.

62
kebikeç / 23 • 2007

Türkiye’de Tar›m›n Tarihsel Temelleri:


Bir Girifl Denemesi

Suavi AYDIN

D ünya Holosen devir ad›n› verdi¤imiz dönemde bir büyük küresel ›s›nma
yaflayarak Son Buzul Ça¤›'ndan ç›kt›. Bu büyük iklimsel dönüflüm sonu-
cunda dünyan›n belirli yerlerinde avc›-toplay›c› yaflam tarz› terk edilerek ta-
r›ma, baflka bir deyiflle besin üreticili¤ine geçildi. Bu yerler aras›nda tah›l tür-
lerinin evcillefltirilerek tar›ma al›nd›¤› Ortado¤u bölgesi özel bir önem tafl›r.
Bugünkü Türkiye, Suriye, Irak ve Filistin topraklar›, dünya tarihinde insan-
lar›n ilk tar›msal uygulamalara giriflti¤i topraklar aras›ndad›r.
Holosen sonunda buzullar›n erimesiyle birlikte ortaya ç›kan buzul-sonras›-
n›n ekolojik ortam›nda, daha sonra tar›ma al›nan belli bafll› bitkilerin yabani
örnekleri Ortado¤u'da yayg›nl›k kazand›. ‹klimbilimcileri bu büyük de¤iflme-
ye "büyük iklim geçifli" diyorlar. Buna göre son buzul devrinden buzul sonras›
küresel ›s›nma sürecine geçifl, Pleistosen ile Holosen devirlerin s›n›r›nda ger-
çekleflti (Roberts vd. 2001: 721). Buzul ça¤›n›n so¤uk ve kurak iklimi, günü-
müzden yaklafl›k olarak 12,000 y›l öncesine kadar devam etmifltir. Son buzul
ça¤›n›n yüksek evresi ile (günümüzden 21-20,000 y›l öncesi) bu tarih aras›nda
birkaç iklim dalgalanmas› yaflanm›flt›r. Bu dalgalanmalardan birinde, Lasca-
ux aral›¤› (günümüzden 17,000 y›l önce) s›ras›nda Ürdün vadisinde baz› ot
gruplar›n›n artt›¤› saptanm›flt›r. 14,500 ilâ 10,500 y›l öncesine denk gelen ara-
l›kta ise önceki aflamaya göre belirgin bir nemlenme art›fl› kaydedilmektedir.
Buna ba¤l› olarak Ortado¤u'nun baz› bölgelerinde belirli bitki türlerinin orta-
ya ç›karak istikrar kazand›¤› da saptanm›flt›r. Örne¤in Kuzeybat› Suriye'de
(yani Hatay ve Gaziantep'e komflu bölgelerde) yürütülen polen ölçümleri, gü-
nümüzden 12,000 ilâ 11,000 y›l öncesine denk gelen zaman diliminde bitki ör-

63
kebikeç / 23 • 2007

tüsünde esasl› bir de¤iflimin yafland›¤›n› göstermektedir. Veriler yay›lan bitki


örtüsünün bafll›ca ö¤eleri aras›nda Quercus (mefle), Pistacia (f›st›k), Olea (zey-
tin) ve Ostyra (karagürgen) türlerinin bulundu¤una iflaret etmektedir. Ancak
11,000 ilâ 10,200 y›l öncesinde genç Dryas ad› verilen bir "buzularas› dönem"e
girilmifl ve s›cakl›klar yeniden düflmüfltür. Bu h›zl› so¤uma döneminde Orta-
do¤u'da yeniden bir bozk›rlaflma görülür. Orta F›rat bölgesinde, Tel Murey-
bet'te yap›lan polen kay›tlar› incelemesine göre bu dönemde ›spanakgiller
(Chenopodiaceae) yayg›nlaflm›flt›. Ancak yap›lan baflka araflt›rmalar Ortado-
¤u'da genç Dryas etkisinin mevzi oldu¤unu, Do¤u Akdeniz çevresinde çeflitli
yerlerde çevresel farkl›l›klar›n ortaya ç›kt›¤›n› da göstermifltir. Örne¤in Botte-
ma ve van Zeist'›n yapt›¤› de¤erlendirmeye göre, bu dönemde Ürdün vadisin-
de yer alan baz› istasyonlarda bir nemlilik art›fl›na iflaret eden polen buluntu-
lar› elde edilmifltir (bkz. Dolukhanov 1998: 187-9).
Son Buzul döneminin bu de¤iflken iklimi, ekolojide pek çok de¤iflmenin or-
taya ç›kmas›n› sa¤lad›¤› gibi, Do¤u Akdeniz band›nda, yerleflik hayata ve ta-
r›mc›l›¤a geçiflle simgelenen Neolitik dönemin haz›rlay›c›s› olan Epipaleolitik
yaflam koflullar›n› da ortaya ç›karm›flt›r. Zaman zaman ortaya ç›kan so¤uma-
lara karfl›n, daha ›l›k dönemlerde temelleri at›lan bu yeni yaflam biçimi, yeni
özelliklerin ve yeni deneyimlerin yarat›c›s› olmufltur. Bu aral›kta zaman za-
man zenginleflen bitki örtüsü de daha kararl› bir ›s›nma döneminde ortaya ç›-
kacak floran›n habercisidir.

64
AYDIN Türkiye’de Tar›m›n Tarihsel Temelleri: Bir Girifl Denemesi

Nitekim günümüzden 19,000 y›l önce ilk izlerini gördü¤ümüz ve 14,500 y›l
öncesine kadar devam eden Kebaran Epipaleolitik kültür toplulu¤u bu de¤ifli-
mi temsil eden ilk endüstri olarak an›l›r. Onu 9,800 y›l öncesine kadar devam
eden di¤er Epipaleolitik endüstriler Muflabiyen, Kebaran, Natufyen ve Harif-
yen izlemifltir (bkz. Dolukhanov 1998: 191-204).
Bu endüstrileri yaratan topluluklar, daha önceki avc›-toplay›c› hayattan
tan›mad›¤›m›z baz› yaflam biçimi özelliklerini sergilemektedir. Bunlar›n ba-
fl›nda "yerleflikleflme" gelir. Bunlar en küçükleri 15 ilâ 100 m2, en büyükleri
ise 1000 m2'yi aflan aç›k arazide, dairesel ve e¤risel tafl temelli yap›lardan olu-
flan basit ama öncekilere göre kal›c› yerleflmelerdi. Bu dönem yerleflmelerinde
yazl›k ve k›fll›k yerleflmeler ve bunlar aras›nda mevsimlik hareket biçiminde
bir baflka yenilik (bir tür transhumans) daha görülmektedir. Epipaleolitik in-
sanlar› henüz tar›ma al›nmam›fl olsa da avc›l›k yan›nda baz› bitkilerin topla-
y›c›l›¤› ile geçiniyorlard›. Bunda söz konusu dönemde tohumu ve meyvesi ye-
nen baz› bitkilerin bu co¤rafyada yayg›nlaflmas›n›n büyük rolü vard›. Özellik-
le arpa ve bu¤day›n daha sonra evcillefltirilerek tar›ma al›nm›fl olan türleri, iz-
leyen Neolitik dönemde oldu¤u gibi Epipaleolitik dönem yerleflmelerinin yo-
¤un biçimde yay›ld›¤› Do¤u Akdeniz koridorunda ve Kuzey Irak-Yukar› Mezo-
potamya yaflam alan›nda (yerli ad›yla el-Cezire'de) yay›lm›flt›. Bu, yo¤un avc›-
l›k yapan topluluklar›n avc›l›ktan kaynaklanan riskleri en aza indirgeyen cid-
di bir bitki toplay›c›l›¤› etkinli¤iyle hayat› kolaylaflt›rd›klar› majör bir yerle-
flikleflme etkeniydi. Bu dönemde mefle ormanlar›, orman-bozk›r efli¤i ve nem-
li bozk›rlardan oluflan eflikte belirli yabani bu¤day türleri (bilhassa Triticum
boeoticum), çeflitli çavdar türleri (Secale cf. secale vavilovi, S. montanum, lepi-
dium perfoliatum, Drapa), baz› f›st›kgiller (Pistacia atlantica, P. kinjuk, Stipa
cf. holosericae, Trifoliae); yine buralarda ve biraz daha kurak bozk›rs› ortam-
larda palak türleri (Stipa cf. barbata, S. cf. parviflora), arpagiller (Hordeum
glaucum/Leporinum), kufl elmas› (Trifoliae) türleri; vadi diplerinde ise bir tür
mad›mak (Polygonum corrigioloides), bir tür sazotu (Scirpus maritimus/tube-
rosus), baz› nehir otlar› (Crypsus) ve baz› dar› türleri (Setaria, Echinochloa)
görülmekteydi (Dolukhanov 1998: 201-3). Do¤al olarak bu "otlanma"ya ba¤l›
belirli otçul hayvan türlerinde de art›fl ve çeflitlenme olmufltur. Örne¤in Natuf-
yen yerleflmelerinde yap›lan araflt›rmalarda elde edilen hayvan kal›nt›s› so-
nuçlar›, avlanan hayvanlar aras›nda gazelin a¤›rl›kl› oldu¤unu, onu yaban do-
muzu, k›z›lgeyik, karaca ve da¤ keçisinin izledi¤i saptanm›flt›r (Dolukhanov
1998: 204).

65
kebikeç / 23 • 2007

Her ne kadar toplay›c› etkinli¤e konu olan bu yabani bitki türlerinin çeflit-
lenmesi göreli bir yaflam kalitesi ve güvencesi sa¤lam›fl olsa da, as›l geliflme
Holosen yani "tam ›s›nma" döneminde tar›m›n geliflmesiyle bafllam›flt›r. Bu
geçifl günümüzden yaklafl›k olarak 10,000 y›l önce gerçekleflti. Holosen iklim
tarihindeki en önemli dönem günümüzden 9,000 y›l önce bafllay›p 5,000 y›l ön-
cesine kadar devam eden ‹klimsel Optimum evresidir. Bu evrede ortalama gü-
nefl radyasyonu ve atmosferdeki karbondioksit yo¤unlaflmas› artt› ve en yük-
sek seviyelerine ulaflt›. Bu de¤iflme, bugünkü de¤erlere göre yaz s›cakl›¤›n›n
0,8 C° ve k›fl s›cakl›¤›n›n 1,2 C°, y›ll›k ortalama s›cakl›¤›n ise 1,0 C° artmas›-
na yol açt›. Bu de¤iflme ayn› zamanda ya¤›fl miktar›nda art›fla karfl›l›k geliyor-
du. Ortado¤u'da bu iklim de¤iflmesi çarp›c› sonuçlar do¤urmufltur. Yap›lan po-
len analizlerine göre günümüzden yaklafl›k olarak 10,000 y›l önce Kuzey Suri-
ye, Orta F›rat ve Güney Toros bölgelerinde iklim yeterince nemli hale gelmifl,
kar›fl›k mefle, ard›ç ve çam ormanlar› yamaçlar› kaplamaya bafllam›flt›r. Bot-
tema ve van Zeist'›n verileri bu dönemde mefle, zeytin, kara gürgen ve f›st›k
ormanlar›n›n en genifl s›n›rlar›na ulaflt›¤›n› göstermektedir. Nemlenmede ön-
celik Do¤u Akdeniz ve Dicle-F›rat çevresinde ortaya ç›km›flt›r. Yüksek bölge-
ler ve çevresel alanlar ise ard›fl›k bir s›ra ile ayn› nem yükselmesini ve buna
ba¤l› bitki çeflitlenmesini yaflam›flt›r. Örne¤in Van gölü çevresinde ormanlafl-
ma, günümüzden takriben 6,500 ilâ 3,400 y›l öncesindeki zaman diliminde
gerçekleflmiflti. Bat› ‹ran'da Orta Zagroslar'da günümüzden 10,000-7,000 y›l
öncesine karfl›l›k gelen zaman diliminde önce seyrek bir mefle ormanlaflmas›
izlenmifl, 6,000 y›l öncesinden itibaren de bu ormanlaflmada s›klaflma görül-
müfltür. Kuzeyde Karadeniz k›y›lar›ndaki da¤larda ise çam a¤ac› yay›lm›fl, ya-
maçlar ise ceviz a¤›rl›kl› genifl yaprakl› a¤açlardan oluflan ormanlarla kaplan-
m›flt›r. Ayr›ca Holosen'in bafllar›nda ve ortalar›nda göller h›zla yükselmifltir.
Göl seviyelerindeki son yükselmenin yafland›¤› 9,000-8,000 y›l öncesinde de bu
göllerin k›y›lar›nda ve yak›n çevrelerinde ilk tar›m yerleflmeleri görülmekte-
dir (bütün bu veriler için bkz. Dolukhanov 1998: 204, 274-9).
Önce yo¤un bir "köyleflme" ortaya ç›kt›. Köy tar›mc› hayat›n temeliydi. Rift
vadisi ad›n› verdi¤imiz ve Akabe k›y›lar›nda K›z›ldeniz'den bafllay›p fieria ve
Ürdün nehri vadileri ile Ölü Deniz'i izleyen çöküntü yo¤un bir yerleflmeye sah-
ne oldu. Eriha gibi büyük Neolitik köyler bu verimli çöküntü alan›nda ortaya
ç›km›flt›. Eldeki veriler Eriha'da bir taraftan avc›l›k yap›l›rken bir taraftan da
arpan›n tar›ma al›nd›¤›n› göstermektedir. Bunun yan›s›ra Ürdün vadisindeki
Beydha yerleflmesinde bulunan binlerce dane kal›nt›s›n›n hemen hemen ta-
mam› yabani arpaya (Hordeum spontanaeum) aittir. Beydha'n›n ay›r›c› özelli-

66
AYDIN Türkiye’de Tar›m›n Tarihsel Temelleri: Bir Girifl Denemesi

¤i, burada halen yabani bitki toplay›c›l›¤› sürmekteyken keçinin evcillefltiril-


mifl oldu¤unun saptanmas›d›r (Dolukhanov 1998: 213). ‹kinci önemli bölge
Holosen koflullar›nda göllenmeye u¤ram›fl olan ve Rift sisteminin devam› olan
fiam havzas›yd›. Bu havzada yer alan Tel Aswad yerleflmesinde, günümüzden
9,800-9,600 y›l öncesine iflaret eden katmanlarda, yine van Zeist ve Bakker-
Heeres (1979) polen analizleri yoluyla emmer bu¤day›, tarla bezelyesi, merci-
mek ve belki de arpa tar›m› yap›ld›¤›n› saptam›fllard›r. Üçüncü yerleflme ala-
n› bugünkü Suriye'nin ortalar›na denk gelen Orta F›rat bölgesiydi. Tel Murey-
bet buradaki en önemli Neolitik köydü. Mureybet'te ise evcillefltirilerek tar›-
ma al›nm›fl bitki henüz yoktu. Buradaki bulgular yabani bitki toplay›c›l›¤›na
iflaret eder. Bunlara aras›nda flam f›st›¤›, einkorn bu¤day› (Triticum boeoti-
cum), yabani arpa (Hordeum spontaneum), mercimek ve burçak daneleri var-
d›r.
Biraz daha kuzeye ve biraz daha do¤uya do¤ru ç›kt›¤›m›zda bir baflka
önemli, belki de en önemli Neolitikleflme alan›yla karfl›laflmaktay›z. Buras›
Dicle ve F›rat'›n yukar› 盤›rlar› aras›nda kalan ve kuzeyden Toros Da¤lar› ile
s›n›rlanan bir aland›r. Bugünkü Diyarbak›r, Malatya, Urfa ve Batman illeri-
nin kaplad›¤› alanla bu Neolitikleflme alan› kabaca örtüflmektedir. Buradaki
en önemli yerleflme Ergani yak›nlar›ndaki Çayönü'dür. O zamanlar Çayö-
nü'nün bulundu¤u bölge, Holosen dönemin tipik Ortado¤u floras›n›n yans›t-
maktad›r. Mefle ve f›st›k a¤açlar›ndan oluflan ormanlar ve onlar› izleyen ser-
pili bozk›rlar tipik bitki örtüsünü oluflturmaktayd›. Bu bölgede çarp›c› baflka
Neolitik yerleflmeler de vard›r. Gritille, Nevali Çori, Hayaz Höyük, Cafer Hö-
yük, Gürcütepe, Göbeklitepe ve Hallan Çemi bunlar›n en önemlileridir. Kera-
mik öncesi Neolitik dönemde yukar› bölgenin insanlar› Avrupa bizonu ve k›-
z›lgeyik avc›l›¤›na ve yabani einkorn ve emmer bu¤day› toplay›c›l›¤›na ba¤›m-
l› bir geçim biçimi sürdürüyordu (Dolukhanov 1998: 227). Ancak özellikle F›-
rat k›y›lar›na yak›n baz› yerlerde, örne¤in Cauvin'in yapt›¤› kaz›lara dayana-
rak verdi¤i bilgiye göre Gritille ve Cafer Höyük'te, henüz hayvan evcillefltir-
mesine iliflkin herhangi bir bulguyla karfl›lafl›lmam›fl olmakla birlikte, tar›ma
geçiflin izlerine rastlanmaktad›r. Cafer Höyük'te en eski tabakalardan baflla-
yarak yabani ve evcil einkorn ve emmer bu¤day›n›n birarada bulundu¤u sap-
tanm›flt›r. Mercimek ve bezelye de tar›ma al›nanlar aras›ndad›r (bkz. Cauvin
1989). Günümüzden 10,500 y›l öncesinden itibaren, Çayönü yerleflmesinin ilk
tabakalar›nda da tar›ma al›nm›fl bu¤daya ve baklagillere rastlanm›flt›r (Özdo-
¤an 2002: 78). Nevali Çori'de koyun ve keçinin evcillefltirilmifl oldu¤u görül-
mektedir. Ayr›ca burada einkorn ve emmer bu¤day›, arpa, baz› mercimek ve

67
kebikeç / 23 • 2007

bezelye türleri de tar›ma al›nm›flt›. Hallan Çemi'de herhangi bir bitki evcillefl-
tirme izi yoktur ama günümüzden 10,600-10,000 y›l öncesine tarihlendirilen
domuz en eski evcil domuz olarak kayda geçmifltir. Tar›ma al›nm›fl en eski em-
mer bu¤day›na (T. dicoccum) Çayönü ve Cafer Höyük'te, einkorn bu¤day› (T.
monococcum), koyun (Ovis ammon orientalis) ve keçinin (Capra aegagrus) ilk
evcil örneklerine ise Nevali Çori'de rastlanm›flt›r.
Bu alan›n güneyinde Sincar Da¤lar›'n›n eteklerine yay›lan bir baflka Neoli-
tikleflme alan› bulunur. Burada Nemrik IX, Tel Magzaliye ve Kermez Dere
yerleflmeleri göze çarpar. Kermez Dere'de yabani einkorn bu¤day› ile yabani
arpan›n yan›nda karaburçak ve mercimek kal›nt›lar› bulunmufltur (bkz. Wat-
kins vd. 1989). Di¤er bir önemli alan, Zap ›rmaklar› boyunca El-Cezire'den da-
ha yüksekteki da¤ vadilerine do¤ru uzanan bir hinterlantta Zagros Da¤lar›
bölgesidir. Kabaca bugünkü Kuzey Irak'› içine alan bu alanda fianidar, Zawi
Çemi, Zarzi Ma¤aras› ve Kal'at Carmo Neolitik yerleflmeleri göze çarpar. Ta-
r›m›n tedricî bir biçimde ortaya ç›k›fl› fianidar, Tel Magzaliye, Zawi Çemi ve
Kal'at Carmo yerleflmelerinde izlenebilmektedir. Perkins (1964) Zawi Çe-
mi'deki koyun kal›nt›lar› içinde genç olanlar›n oran›ndaki yüksekli¤e bakarak
bunlar›n evcillefltirilmifl oldu¤unu öne sürmüfltü. Ne var ki burada evcillefltir-
meyi gösteren morfolojik de¤iflmeler henüz saptanamam›flt›r. Zarzi Ma¤ara-
s›'nda, günümüzden önce 11,000-10,000 y›l aral›¤›na karfl›l›k gelen katman-
larda ise çok miktarda tah›l polenine rastlanm›flt›r. Tel Magzaliye ise bu böl-
gede tar›m›n bafllang›c› aç›s›ndan kritik bir önemdedir. Zira burada pek çok
tar›ma al›nm›fl bitki kal›nt›s› bulgulanm›flt›r. Bunlar aras›nda bu¤daygiller
(Triticum monococcum, T. dicoccum), arpagiller (Hordeum vulgaris), yulaf,
mercimek, keten ve burçak türleri bulunmaktad›r. Kal'at Carmo'da da evcil
arpa, einkorn ve emmer bu¤day› türlerinin izlerine rastlanm›flt›r (Dolukhanov
1998: 212-3). Ayr›ca Tel Magzaliye'de bulunan alç›tafl›ndan ve mermerden ya-
p›lm›fl tekneler ve içi kil, d›fl› alç›tafl› ile s›vanm›fl yüksek küpler, bir "bitki bi-
riktirme" eylemine iflaret etmektedir (Dolukhanov 1998: 215).
Bu tabloya bakt›¤›m›zda, asl›nda Filistin'den bafllayarak Suriye'yi kat eden
ve Türkiye s›n›rlar› içinde Güneydo¤u Toroslar'a de¤en, oradan Kuzey Irak'a
geçen ve Zagros Da¤lar›'n›n bat› eteklerine yay›lan bir Neolitikleflme ve tar›-
ma geçifl alan› görmekteyiz. Bu alan›n bir hilâl görünümünde olmas› ve tar›-
ma geçiflin bu hilâlin üzerindeki Neolitik köylerde gerçekleflmesi nedeniyle, bu
bölgeye "Verimli Hilâl" ad› verilmifltir. Bu bölge ilk evcillefltirme bölgelerinden
biridir. Burada modern ekmeklik bu¤day, emmer bu¤day› ile bir di¤er Triti-
cum türünün (T. tauschii) melezlenmesiyle elde edilmifl, emmer bu¤day›yla

68
AYDIN Türkiye’de Tar›m›n Tarihsel Temelleri: Bir Girifl Denemesi

birlikte ekmeklik bu¤day da bu çekirdek bölgeden Avrupa ve Asya'ya yay›l-


m›flt›r. Heun ve arkadafllar› (1997) bu bölge ve çevresinde tar›ma al›nm›fl ein-
korn bu¤day›na ait 68 soy ve yabanî einkorn bu¤day›na ait 261 soy tespit et-
mifller, bunlar üzerinde yapt›klar› DNA analizleriyle bunlar aras›nda en kesin
soylar› genetik olarak Karacada¤ bölgesinden elde etmifller ve yabani türlere
ait soylar›n tar›ma al›nm›fl olanlara genetik bak›mdan en yak›n olanlar oldu-
¤unu göstermifllerdir. Karacada¤ çevresindeki Neolitik yerleflmelerde (Cafer
Höyük, Çayönü ve Nevali Çori'de) hem yabani hem de tar›ma al›nm›fl türler
bir arada bulunmufltur (Mannion 1999: 44).
"Verimli Hilâl"de yer alan ilk tar›mc› yerleflmeler, denizden yüksekli¤i 300
ilâ 1500 metre aras›nda de¤iflen, bugünkü ya¤›fl miktar› 250 ile 500 mm. ara-
s›nda yer alan genifl bir koridorda, da¤lar›n eteklerinde ve da¤ aras› vadilerin-
de kurulmufllard›. Bu ya¤›fl miktar›n›n sa¤lad›¤› nemlilik koflullar›, do¤al ya-
ni kuru tar›m için çok uygundu. Zaten tar›ma geçiflin yafland›¤› günümüzden
önce 10,000-8,000 y›l aral›¤›, s›cakl›¤›n ve nemlili¤in ciddi biçimde yükseldi¤i
bir zaman dilimiydi. Bu bölge ayn› zamanda tah›llar›n, baklagillerin, a¤aç f›n-
d›kgillerinin ilk yaflam alan›yd›. Bunun yan› s›ra ayn› yerlerde kolayca evcil-
lefltirilebilen keçi, koyun ve domuzun ata türleri de yayg›n ve bol miktarda bu-
lunmaktayd› (Dolukhanov 1998: 232-3).

69
kebikeç / 23 • 2007

Nitekim ünlü Rus biyolo¤u Vavilov'un (1887-1943) tar›ma al›nm›fl bitkile-


rin kökenine iliflkin çal›flmalar›yla bafllayan araflt›rmalar, tar›mla yerleflik
toplumsal hayat aras›ndaki iliflkiyi göstermesi bak›m›ndan son derecede ay-
d›nlat›c› olmufltur. Vavilov, tar›ma al›nm›fl bitkilerin Bat› Asya'daki ana ç›k›fl
oda¤›n›n Ortado¤u oldu¤unu saptam›flt›. Özellikle Zohary'nin araflt›rmalar›y-
la derinleflen bilgiler, yabanî arpan›n (Hordeum spontaneum) ve yabani ein-
korn bu¤day›n›n (Triticum boeoticum) anayurdunun Neolitikleflmenin gerçek-
leflti¤i "Verimli Hilâl" ile neredeyse bire bir örtüfltü¤ünü göstermektedir. Üs-
telik Vavilov'u izleyen çal›flmalarda (örne¤in Zohary 1969, Zohary ve Hopf
1988, Renfrew 1973), iki s›ra daneli arpan›n (Hordeum spontaneum) tar›ma
al›nm›fl arpan›n yabani atas›, Triticum boeoticum'un da emmer bu¤day›n›n
(Triticum monococcum) yabani atas› oldu¤u gösterilmifltir. Tar›ma al›nm›fl
emmer bu¤day› ise (Triticum dicoccum), yabani bir emmer türünden (Triticum
dicoccoides Korn) evcillefltirilmiflti. Bu üç bitki insanlar taraf›ndan tar›ma
al›nm›fl ilk tah›l türleridir (Bkz. Dolukhanov 1998: 81-83).
Ancak Neolitikleflme "Verimli Hilâl" ile s›n›rl› de¤ildir. Ortado¤u söz konu-
su oldu¤unda bir baflka önemli Neolitikleflme alan› daha vard›r: ‹ç Anado-
lu'nun güneyi.
Anadolu'nun iç bölgesinde, Mezopotamya'daki gibi yönü güneye de¤il kuze-
ye dönük olan ikinci bir "Verimli Hilâl"den söz edebiliriz. Bu hilâlin bir ucu
Burdur Gölü civar›ndaki Neolitik yerleflmelere, di¤er ucu ise Tuz Gölü'nün gü-
neydo¤usundaki Neolitik yerleflmelere uzanmaktad›r. Hilâlin merkezinde ise
Konya'n›n güneyinde bulunan ve s›rt›n› Toroslara vermifl bir baflka yo¤un yer-
leflme alan› göze çarpar. Neolitik bir köy olarak kuruluflu günümüzden önce
8,880-8,520 y›llar› aras›na tarihlendirilen en bat›daki Hac›lar yerleflmesinde
de tar›m›n bafllad›¤›na iliflkin buluntular ele geçmifltir. Bu bölgede yap›lan po-
len analizleri sonucunda, farkl› polen topluluklar›n›n Ortado¤u'daki insan et-
kinli¤ini iflaret etti¤ine inan›lan gösterge polen tiplerine ulafl›lm›flt›r. ‹nsan
müdahalesiyle yetiflti¤i düflünülen ilk bitki grubunu, içinde zeytin a¤ac›n›n
(Olea europaea), çiçek diflbudak›n (Fraxinus ornus), ceviz a¤ac›n›n (Juglans
regia), kestane a¤ac›n›n (Castanea sativa), erik a¤ac›n›n (Prunus) ve üzüm as-
mas›n›n (Vitis vinifera) bulundu¤u a¤aç türleri oluflturmaktad›r. ‹nsan eliyle
tar›ma al›nm›fl ikinci öbe¤i ise tah›llar (bu¤day, yulaf, çavdar ve arpa) meyda-
na getirmektedir. Bunlar do¤rudan do¤ruya insan taraf›ndan buraya getiril-
mifl de¤ildi, zira bunlar›n yaban›llar› floran›n bafll›ca ö¤eleri aras›ndayd› ve
insan topluluklar›n›n temel geçim etkinli¤i haline gelen ziraatçilik taraf›ndan

* Antepf›st›¤› menengiçin afl›lanmas›yla elde edilmifltir.

70
AYDIN Türkiye’de Tar›m›n Tarihsel Temelleri: Bir Girifl Denemesi

denetim alt›na al›nm›fl ve yayg›nlaflt›r›lm›flt› (Vermoere vd. 2002: 572).


Yay›n do¤u ucundaki Afl›kl›höyük'te Neolitik yerleflme günümüzden
10,000-9,500 y›l önce bafllam›flt›. Buras› keramik öncesi Neolitik bir köydü
(bkz. Esin 1991). Bu bölgede yap›lan araflt›rmalar, buradaki son Buzul (Pleis-
tosen) ve Buzul sonras› (Holosen) dönemi bitki örtüsünün Ortado¤u'nun genel
tablosuna uydu¤unu, dolay›s›yla bu alanda da tar›ma geçiflin Yukar› Mezopo-
tamya ve Do¤u Akdeniz Neoliti¤inde izledi¤imiz süreçlere benzer oldu¤unu
göstermektedir. Son Buzul ça¤›nda (geç Pleistosen'in son iki bin y›l›nda) bu
bölgede tah›l türü polenleri de üreten Artemisia türleri, ›spanakgiller (Cheno-
podiaceae) ve çeflitli mefle türleri (Quercus pubescens ya da Q. robur) hâkim-
di. Günümüzden 12,000 y›l önce bafllayan ve iki bin y›l kadar devam eden ge-
çifl döneminde bu bölgede ot türlerinden kuzukula¤› (Rumex acetosa-type) bas-
k›n hale geldi ve orman örtüsü olarak mefle, ard›ç (Juniperus) ve menengiç
a¤ac›* (Pistacia) tedricen yay›ld›. Orta Holosen'e do¤ru karaa¤aç (Ulmus) ve
›hlamur a¤ac› (Tilia) da yay›larak bu a¤aç türlerine kat›ld›. Neolitik yerleflme-
lerin geliflti¤i bu dönemde söz konusu a¤aç türleriyle birlikte aç›k otlaklar›n
oluflturdu¤u bir flora mevcuttu. Günümüzden önce 8,000 y›l önce özellikle me-
fle ve f›nd›k a¤ac› (Corylus) yayg›nd›. 6,500 y›l öncesine ait polen kay›tlar› ise
f›nd›k a¤ac›na, ›hlamur ve karaa¤aca iliflkin verilerin düfltü¤ünü gösterir. Bu-
na karfl›l›k mefle ormanlar› yo¤unlaflm›flt› (Roberts vd. 2001: 730-732).
‹zlenebilece¤i gibi ‹ç Anadolu'nun ekolojik koflullar› da tar›ma geçifli ve yer-
leflikleflmeyi olanakl› k›lacak özellikler tafl›maktayd›. Ya¤›fl bu bölgede ender
olarak 400 mm.'nin alt›na düflmekteydi (Bkz. van Zeist 1969). Bu da kuru ta-
r›m için gerekli ya¤›fl miktar›n› sa¤l›yordu. Ancak Konya Ovas›'n›n bat› ve gü-
ney k›y›lar›ndaki Neolitik yerleflmeler ile Yukar› Mezopotamya'daki yerleflme-
ler aras›nda Holosen döneme özgü önemli bir do¤al engel mevcuttur. Bunu ya-
ratan etken ‹ç Anadolu endoreizmidir ("kapal› tekne sistemi"). Bu sistem de-
nizlere ulaflamayan akarsular›n iç bölgedeki tekneye do¤ru yönelmesiyle olufl-
mufl ve bugün Tuz Gölü'nün kal›nt›s› olarak kald›¤› "büyük göl" ile onun gü-
neyinde Konya Ovas›n› kaplayan pluviyal göl, bölgenin do¤usu ile bat›s› ara-
s›nda önemli bir do¤al engel halini alm›flt›r (bkz. Kuzucuo¤lu 2002, Baird
2002, Erol 1984, Fortugne vd. 1999, Karab›y›ko¤lu 1999, Roberts vd. 1999). Bu
durum bölgeyi sulak, nemli ve verimli bir alan haline getirmektedir. Bu alan-
da ikili bir yap› görülür: Bugün genifl düzlüklerle temsil edilen Konya Ovas›'na
karfl›l›k Kapadokya'y› engebeli-tepelik arazi ile bu sistemle ba¤lant›l› vadiler
temsil eder (Baird 2002: 139). Neolitik devre ait bir di¤er çarp›c› tespit, Seyfe
Gölü havzas› da dahil olmak üzere K›z›l›rmak'›n do¤usunda ve kuzeyinde, Tuz

71
kebikeç / 23 • 2007

Gölü havzas›n›n bat›s›nda ve kuzeyinde ve K›z›l›rmak vadisinde herhangi bir


yerleflmenin bulunmay›fl›d›r (Summers 2002: 132). Öyleyse bölgede yerleflik
hayat›n K›z›l›rmak'›n ve Tuz Gölü'nün güneyinde, yani Güney ‹ç Anadolu'da
bafllad›¤› ve Kalkolitik'ten itibaren tedricen iskân›n bafllad›¤› kuzeyde yerle-
flikleflmenin Tunç Ça¤› ile birlikte kal›c› ve geliflkin hale geldi¤i söylenebilir.
Güney ‹ç Anadolu'daki yerleflmelerde de tedricen tar›ma geçildi¤i görülür.
Örne¤in Suberde'de günümüzden 8,500-8,000 y›l öncesinden itibaren tar›msal
faaliyetin bafllad›¤›na dair izler vard›r. Afl›kl› Höyük'te tar›ma al›nm›fl einkorn
bu¤day›na (Triticum monococcum), emmer bu¤day›na (T. dicoccum), makarna-
l›k bu¤daya (T. durum), arpaya (Hordeum distichum), kara burça¤a (Vicia er-
villa), mercime¤e (Lens culinaris) ve bezelyeye (Pisum sativum) rastlanm›flt›r.
Hac›lar'da emmer bu¤day› ve alt› s›ral› arpa tar›ma al›nm›flt›r. Ancak Hac›-
lar'da hayvan evcillefltirmesini iliflkin bir iz yoktur. Can Hasan'›n üçüncü ta-
bakas›nda (günümüzden 8,890-8,040 y›l öncesi), yabani einkorn bu¤day›n›n
iki cinsi, tar›ma al›nm›fl tek ve çift tohumlu einkorn ve emmer bu¤day›, ma-
karnal›k bu¤day, çavdar otu, iki ekmeklik bu¤day cinsi, iki s›ral› kavuzlu ve
yal›n arpa, mercimek ve büyük taneli baflka otlar bulunmufltur. Ayr›ca Can
Hasan'da s›¤›r büyük olas›l›kla evcillefltirilmiflti (Öksüz 2002: 86-87).
Özetle bugünkü Türkiye topraklar› da içinde olmak üzere Ortado¤u'da ev-
cillefltirilerek tar›ma al›nan bitkiler ve yaklafl›k ilk evcillefltirilme tarihleri
afla¤›daki gibidir (Mannion 1999: 43)
Bitki Türü Bilinen Ad› Yaklafl›k Evcillefltirilme Dönemi
Avena sativa yulaf GÖ 9,000 y›l
Hordeum vulgare arpa GÖ 9.800 y›l
Secale cereale çavdar GÖ 9,000 y›l
Triticum aestivum ekmeklik bu¤day› GÖ 7,800 y›l
Triticum dicoccum emmer bu¤day› GÖ 9,500 y›l
Triticum monococcum einkorn bu¤day› GÖ 9,500 y›l
Lens esculenta mercimek GÖ 9,500 y›l
Vicia faba kurufasulye GÖ 8,500 y›l
Olea europea zeytin GÖ 7,000 y›l
Bugün iç içe oldu¤umuz baz› hayvan türlerinin evcillefltirilme alanlar›n› da
ayn› bölgededir. Koyun Do¤u Akdeniz, Orta F›rat ve Yukar› Mezopotamya böl-
gesinde; keçi Toroslar'a kadar uzanan Do¤u Akdeniz koridorunda ve domuz
Zagros bölgesinde, günümüzden 10,000 ilâ 7,000 y›l öncesine uzanan zaman
diliminde evcillefltirilmiflti (Mannion 1999: 47).

72
AYDIN Türkiye’de Tar›m›n Tarihsel Temelleri: Bir Girifl Denemesi

Tar›ma geçiflle birlikte nüfusun artt›¤› bir gerçektir. Ancak bunu basit bir
nüfus art›fl› biçiminde tezahür etmifl bir süreç olarak yorumlamak zordur. Zi-
ra yerleflik yaflam tarz›yla birlikte, ayn› zamanda salg›n hastal›klar yay›lm›fl,
birlikte daha kalabal›k yaflaman›n getirdi¤i gerilimlere ba¤l› olarak büyük
olas›l›kla kifliler ve gruplar aras›ndaki çat›flma riski de artm›flt›r. Bu riskler
do¤um yüzdelerindeki art›flla birlikte ölüm oranlar›ndaki art›fl› da beraberin-
de getirmifl olmal›d›r. Ancak nüfusun geometrik bir h›zla olmasa bile do¤rusal
bir biçimde artt›¤›na pek kuflku yoktur. Nitekim biz Neolitik'le birlikte daha
önce görmedi¤imiz büyüklükte yerleflmelerle karfl›laflmaya bafllamaktay›z.
Örne¤in Ürdün'deki ‘Ayn Gazal yerleflmesi nüfusunun günümüzden 7,250 y›l
önce 2 hektar geniflli¤e ve en fazla 604 kiflilik bir nüfusa sahip oldu¤u hesap-
lan›rken, befl yüz y›l sonra bu genifllik 4,5 hektara ve nüfusun üst s›n›r›n›n
1400 kifliye ç›kt›¤›, yine befl yüz y›l sonra bu say›lar›n 9,5 hektara ve 2870 ki-
fliye ulaflt›¤›, ve en nihayet günümüzden 5750 y›l önce yerleflme büyüklü¤ünün
12,5 hektara, nüfusun ise 3575-3775 kifli aral›¤›na yükseldi¤i hesaplanmakta-
d›r (Dolukhanov 1998: 216).
Büyük arkeolog Braidwood, tar›m›n çekirdek bölgeden çepere do¤ru yay›l›-
fl›n› afl›r› nüfusa ba¤lamaktad›r. Bu nedenle artan nüfus daha az elveriflli
alanlara göç etmek zorunda kal›r. Burada karfl›m›za "biyolojik tafl›ma kapasi-
tesi" kavram› ç›kmaktad›r. Çekirdek bölge, afl›r› nüfus art›fl› yüzünden "biyo-
lojik tafl›ma kapasitesi"nin üzerinde bir nüfus yüküyle karfl›laflm›fl ve bu du-
rum söz konusu göçü do¤urmufltu. Tar›m tekniklerinin ve kültürünün do¤uya,
bat›ya ve güneye do¤ru yay›lmas› Braidwood taraf›ndan bu olguya ba¤lan›r.
Günümüzden 15,000 y›l öncesinden, yani Son Buzul Ça¤›'ndan itibaren Orta-
do¤u'da nüfus art›fl› giderek yükselmifltir. Biyolojik tafl›ma kapasiteleri ise
afla¤›daki gibi hesaplanm›flt›r:
Avc›-toplay›c›larda 0,1 kifli/km2
‹lk tar›mc›larda 1-2 kifli/km2
Sulu tar›mc›larda 6-12 kifli/km2
Bu hesaplamaya dayanarak Braidwood'a göre, biyolojik tafl›ma kapasitesi-
nin doygunlu¤u ile birlikte çiftçiler, yerli toplay›c›lar› sürmüfl ve tar›m bu ha-
rekete ba¤l› olarak çepere do¤ru her kuflakta 10-20 km. yay›lm›flt›r. Öncelikle
tar›mc› yerleflmelerin Zagros Da¤lar›'n›n güneydo¤usundaki bozk›rlara, Deh-
Luran, Susiana ve Ram Hürmüz ovalar›na yay›ld›¤› görülür (Dolukhanov
1998: 231). Ancak yay›lma bununla s›n›rl› de¤ildir; tar›mc› hayat K›br›s ve
Ege'ye, oradan Balkanlar'a, M›s›r'a, ‹ran'a ve Hindistan'a yay›lm›flt›r (bkz.
Braidwood 1995).

73
kebikeç / 23 • 2007

Ammerman ve Cavalli-Sforza (1973) bu harekete "ilerleme dalgas›" ad›n›


vermifllerdir. Arkeolog Colin Renfrew (1987), bu "ilerleme dalgas›"na ba¤l› ola-
rak Hint-Avrupa dillerinin de çevreye yay›ld›¤›n› öne sürmektedir. Ona göre
Hint-Avrupa dillerinin anayurdu Neolitikleflmenin gerçekleflti¤i alan, yani ‹ç
Anadolu ve Yukar› Mezopotamya yaylas›d›r. Renfrew'a göre proto-Hint-Avru-
pa dili günümüzden yaklafl›k olarak 9,000-8,000 y›l önce çekirdek bölgeden
çevreye yay›lmaya bafllam›flt›r. Renfrew, proto HA yay›lmas›n›n ilk dalgas›na
iliflkin ortak kelimeler listesini verir:

Co¤rafya ve A¤aç Tar›ma Al›nm›fl Evcillefltirilmifl


Adlar› Bitkiler Hayvanlar
da¤lar arpa danesi keçi
yüksek da¤lar bu¤day koyun
›rmak dar› kuzu
dere yulaf
tuzlu su (deniz) keten
mefle üzüm (tar›ma al›n›fl› ‹Ö. 4. bin)
kay›n flarap
gürgen
diflbudak
hufl a¤ac›
sö¤üt
porsuk a¤ac›
köknar
ladin
akçaa¤aç
elma a¤ac›

Görülece¤i gibi Renfrew'›n tezini destekler biçimde, ortak kelimelerin nere-


deyse tamam› tar›msal hayata, ekolojiye ve onlar›n ürünlerine aittir. Bütün
bu dillerde ortak olarak bulunan kök kelimeler, Hint-Avrupa dillerinin çekir-
dek bölgesinin tar›m›n, özellikle tah›l tar›m›n›n bafllad›¤› ve koyun, keçi gibi
küçükbafl hayvanlar›n evcillefltirildi¤i bir alan olmas› gerekti¤ine iflaret eder.
Renfrew bu varsay›mdan yola ç›karak bu dillerin ç›k›fl alan›n›, daha önce öne
sürülen Kafkasya ve Orta Asya tezlerinin yerine, Anadolu'ya ve Mezopotam-
ya'ya tafl›maktad›r.
Yerleflik hayata geçiflle birlikte, ayn› zamanda, nüfusun aslî art›fl›n› s›n›r-

74
AYDIN Türkiye’de Tar›m›n Tarihsel Temelleri: Bir Girifl Denemesi

layan etkenler de ortaya ç›km›flt›r. E¤er öyle olmasayd›, s›n›rs›z çevrede nüfus
art›fl› üstel bir nüfus art›fl›na neden olur ve nüfus geometrik (logaritmik) bir
h›zla yay›l›rd›. Oysa nüfus art›fl›, bu etkenlerin s›n›rlay›c›l›¤› alt›nda, lojistik
bir e¤ri çizmifltir. Bu etkenler aras›nda en önemlileri tar›ma aç›lan topra¤›n
tuzlanmas›, yerleflik hayata ba¤l› olarak artan salg›n hastal›k riski ve gruplar
aras› çat›flmalar›n yo¤unlaflmas›d›r. Yerleflikleflme, öte yandan ortak ata ide-
olojisine dayal› genifl kültürel gruplar›n ortaya ç›kmas›n› da sa¤lam›flt›r.
‹Ö. 6000'lerde bir taraftan tar›m çekirdek bölgeden uzaklafl›rken, öte yan-
dan çekirdek bölgede belirli de¤iflmeler gözlenmeye bafllanm›flt›r. Bunlar›n ba-
fl›nda genifl yaban›l faunan›n daralmas› ve bunun yerine evcil hayvanlarda ar-
t›fl gelmektedir. Buna ba¤l› olarak, göçebe ve yar›-göçebe yaflam biçiminin yay-
g›nlaflt›¤› gözlemlenir. Öte yandan tar›mc› yerleflmelerde büyük bafl hayvanc›-
l›k da görülmeye bafllan›r. Örne¤in ‹ç Anadolu'nun geliflmifl tar›m yerleflmele-
ri aras›nda önde gelen Çatalhöyük'te s›¤›r›n evcillefltirildi¤i görülmektedir.
Mezopotamya'da ise tar›m yerleflmeleri, platodan alüvyon ovas›n›n kuzey
bölümüne do¤ru yay›lmaktad›r. Dolay›s›yla tar›m, güvenli kuru tar›m s›n›rla-
r›n›n d›fl›na ç›kmaktad›r. Bu andan itibaren ortaya ç›kan kültürler Geç Neoli-
tik ya da Kalkolitik kültürler olarak an›l›rlar ve bu bölgede sulu tar›m bafllar.
Sonuç olarak tah›l türlerinin ve keçi, koyun, domuz türlerinin ilk evcillefl-
tirildi¤i bölge Ortado¤u, bu türlerin evcillefltirilmifl örneklerine rastlanan ilk
alan da bugünkü Türkiye s›n›rlar› içinde kalan Yukar› Mezopotamya alan›d›r.

75
kebikeç / 23 • 2007

Özellikle bu¤day ve arpa türleri ile koyun, keçi gibi küçükbafl hayvan türleri
Holosen bafllang›c›ndan bugüne kadar bu bölgede ekonominin temeli olmufl-
tur. Bu bölgede ortaya ç›kan ilk tar›m imparatorluklar› bu türler üzerinden
yarat›lan muazzam art›k de¤erin bir sonucudur. Bu imparatorluklar›n ilkini
kuran Hititlerin ekonomisine bakt›¤›m›zda da ayn› türlerin hâkimiyetini gör-
mekteyiz. Hitit ülkesinde yetiflen bafll›ca tah›l türleri arpa ve emmer bu¤day›
(Triticum dicoccum) idi. Arpa ve emmer bu¤day›ndan sadece ekmek de¤il bira
da yap›lmaktayd›. (Batu 1939: 24-25). Bira ilkça¤da flimdiki tüketiliflinden bi-
raz farkl› olarak temel bir g›da maddesi olarak tüketiliyordu. Eski Sumer me-
tinlerindeki kay›tlar ilk biran›n Sumerlerce yap›ld›¤›n›, yap›lmakla kalmay›p
bu temel g›dan›n t›pla, ayin ve mitolojiyle iliflkisinin de kuruldu¤unu göster-
mektedir. Bu metinlerden biran›n ekmek gibi kullan›ld›¤›n› anlamaktay›z.
Hatta bu yüzden Braidwood "bira ekmekten önce midir"? sorusunu sormufltu
(Katz ve Maytag 1993). T›pk› bira gibi, flarapç›l›k da dünyaya Ortado¤u'dan
yay›lm›flt›. Bunun en eski kan›t› flarapç›l›k ve ba¤c›l›kla ilgili temel sözcükle-
rin kayna¤›n›n, t›pk› tah›l ve küçükbafl hayvanlara ait olanlar gibi, eski Kü-
çük Asya dillerinde bulunmas›d›r (bkz. Batu 1939: 25).

KAYNAKLAR
AMMERMAN, A. J. ve L. L. CAVALLI-SFORZA (1973), "A Population Model
for the Diffusion of Early Farming in Europe", C. RENFREW (der), The
Explanation of Culture Change: Models in Prehistory, Londra: Duckworth,
ss. 343-358.
BAIRD, D. (2002), "Early Holocene Settlement in Central Anatolia: Problems
and Prospects as Seen from the Konya Plain", F. GERARD ve L. THISSEN
(der) The Neolithic of Central Anatolia. Internal Developments and Exter-
nal Relations During the 9th-6th Millenia cal. BC, ‹stanbul: Ege Yay›nlar›,
ss. 139-152.
BATU, S. (1939), Sümer ve Etilerde Ziraat ve Hayvanc›l›k, Ankara: Ankara
Yüksek Ziraat Enstitüsü Yay›n›.
BRAIDWOOD, R. J. (1995), Tarih Öncesi ‹nsan (çev. M. Glazer, D. Ar›san-Gü-
nay, B. Alt›nok), ‹stanbul: Arkeoloji ve Sanat.
CAUVIN, J. (1989), "La stratigraphie de Cafer Hoyuk-Est (Turquie) et les ori-
gines du PPNB de Taurus", Paléorient, 15 (1), ss. 75-86.
DOLUKHANOV, Pavel (1998), Eski Ortado¤u'da Çevre ve Etnik Yap› (çev. Su-
avi Ayd›n), Ankara: ‹mge Kitabevi.
EROL, O. (1984), "Geomorphology and Neotectonics of the Pluvial Lake Basins
in the Taurus Belt and South Central Anatolia", O: TEKEL‹ ve M. C. GÖN-
CÜO⁄LU (der), Geology of the Taurus Belt Proceedings, Ankara: M.T.A.

76
AYDIN Türkiye’de Tar›m›n Tarihsel Temelleri: Bir Girifl Denemesi

Yay›nlar›, ss. 119-123.


ES‹N, U. (1991), "Salvage Excavations at the Pre-pottery Site of Afl›kl› höyük
in Central Anatolia", Anatolica, 17, ss. 123-164.
FORTUGNE, M, vd. (1999), "From Pleniglacial to Holocene: A 14C Chronost-
ratigraphy of Environmental Changes in the Konya Plain, Turkey", Qu-
aternary Science Reviews, 18, ss. 573-591.
HEUN, M. vd. (1997), "Site of Einkorn Wheat Domestication Identified by
DNA Fingerprinting", Science, 278, ss. 1312-1314.
KATZ, S. H. ve F. MAYTAG (1993), "Brewing an Ancient Beer", P. WHITTEN
ve D. E. K. HUNTER (der), Anthropology: Contemporary Perspective, New
York: Harper Collins.
KARABIYIKO⁄LU, M. vd. (1999), "Facies and Depositional Sequences of the
Late Pleistocene Göçü Shoreline System, Konya Basin, Central Anatolia:
Implications for Reconstructing Lake-Level Changes", Quaternary Science
Reviews, 18, ss. 593-609.
KUZUCUO⁄LU, C. (2002), "The Environmental Frame in Central Anatolia
from the 9th to the 6th millenia cal. BC.", F. GERARD ve L. THISSEN
(der), The Neolithic of Central Anatolia. Internal Developments and Exter-
nal Relations During the 9th-6th Millenia cal. BC, ‹stanbul: Ege Yay›nlar›,
ss. 33-58.
MANNION, A. M. (1999), "Domestication and the Origins of Agriculture: An
Appraisal", Progress in Physical Geography, 23 (1), ss. 37-56.
PERKINS. D. (1964), "Prehistonic Fauna from Shanidar", Science, 144, ss.
1565-1566.
RENFREW, A. C. (1987), Archaeology and Language: The Puzzle of Indo-Eu-
ropean Origins, Londra: Jonathan Cape.
RENFREW, J. M. (1973), The Prehistoric Food Plants of the Near East and
Europe, Londra: Methuen.
ROBERTS, N. vd. (1999), "Chronology and Stratigraphy of Late Quaternary
Sediments in the Konya Basin, Turkey: Results from the KOPAL Project",
Quaternary Science Reviews, 18, ss. 611-630.
ROBERTS, N. vd. (2001), "The Tempo of Holocene Climatic Change in the Eas-
tern Mediterranean Region: New High-Resolution Crater-Lake Sediment
Data from Central Turkey", The Holocene, 11 (6), ss. 721-736.
SUMMERS, G. (2002), "Concerning the Identification, Location and Distribu-
tion of the Neolithic and Chalcolithic Settlements in Central Anatolia", F.
GERARD ve L. THISSEN (der), The Neolithic of Central Anatolia. Internal
Developments and External Relations During the 9th-6th Millenia cal. BC,
‹stanbul: Ege Yay›nlar›.
ÖKSÜZ, B. (2002), "Beslenmek", ArkeoAtlas, 1, ss. 84-87.
ÖZDO⁄AN, M. (2002), "Çanak Çömleksiz Neolitik Ça¤", ArkeoAtlas, 1, ss. 66-
83.

77
kebikeç / 23 • 2007

VERMOERE, M. vd. (2002), "Palynological Evidence for Late-Holocene Hu-


man Occupation Recorded in Two Wetlands in SW Turkey", Holocene, 12,
ss. 569-584.
WATKINS, T. vd. (1989), "Qermez Dere and the Early Aceramic Neolithic of
Northern Iraq", Paléorient, 15 (1), ss. 19-24.
van ZEIST, W. (1969), "Reflections on Prehistoric Environments in the Near
East", P. J. UCKO ve G. W. DIMBLEBY (der), The Domestication and Exp-
loitation of Plants and Animals, Londra: Duckworth. ss. 35-46.
van ZEIST, W. ve J. A. H. BAKKER-HEERES (1979), "Some Economic and
Ecological Aspects of the Plant Husbandry of Tell Aswad", Paléorient, 15,
ss. 161-169.
ZOHARY, D. (1969), "The Progenitors of Wheat and Barley in Relation to Do-
mestication and Agricultural Dispersal in the Old World", P. J. UCKO ve
G. W. DIMBLEBY (der), The Domestication and Exploitation of Plants and
Animals, Londra: Duckworth.
ZOHARY, D. ve M. HOPF (1988), Domestication of Plants in the Old World,
Oxford: Clarendon Press.

Özet: Tar›ma al›nm›fl ilk tah›llar›n ve evcillefltirilmifl küçükbafl hayvan türlerinin ilk ör-
nekleri Ortado¤u’da, özellikle de Türkiye s›n›rlar› içinde kalan Yukar› Mezopotamya ve ‹ç
Anadolu bölgelerinde görülmektedir. Tar›ma al›nm›fl tah›llar ve di¤er baz› bitkiler, bu böl-
gede Buzul Sonras› Dönem’de (Holosen’de) ortaya ç›kan küresel ›s›nmayla yay›lan yabani
bitki türlerinin evcillefltirilmifl biçimleri ya da bunlar›n bir kaç›n›n melezlenmesiyle elde
edilmifl kültürel türlerdir. Bu nedenle Türkiye topraklar› tar›m›n ve ona zemin olan temel
bitki türlerinin ç›k›fl noktalar›ndan biri olarak, en eski tar›m alanlar›ndan birini olufltur-
maktad›r.

Anahtar Sözcükler: Tar›m, tah›l, evcillefltirme, köyleflme, Neolitik, Epipaleolitik, Orta-


do¤u, Türkiye, Yukar› Mezopotamya, ‹ç Anadolu.

Abstract: The first examples of accultered cereals and domasticated animals are seen in
the Upper Mezopotamia and central Anatolia, the regions that are presently within the bor-
ders of Turkey. Accultered cereals and some other plants are either the domesticated versi-
ons of those wild plants spread out in the region after the postglacial era (Holosen) or accul-
tered hibrid kinds. Turkey, therefore, has one of the oldest agricultural lands where agricul-
ture along with the main plant species that provided the basis for it first appeared.

Keywords: Agriculture, cereals, domestication, sedentarization, Neolithic, Epilaeolithic,


Middle East, Turkey, Upper Mesopotamia, Central Anatolia.

78
kebikeç / 23 • 2007

Kelemen Mikes’in Mektuplar›na Göre


1716-1758 Y›llar› Mevsim Takvimi

Özlem SERT*

K elemen Mikes, 15 Eylül 1741 tarihli yüz altm›fl beflinci mektubunda


“sanki ben de mektup de¤il hava üzerine günlük yaz›yorum” der.1
Gerçekten de Macar Prensi II. Rákóczi’nin Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda-
ki sürgün y›llar›nda ona efllik eden ayd›nlardan biri olan Kelemen Mikes’in
1716-1758 tarihleri aras›nda yazd›¤› iki yüz yedi adet mektup, yazar›n pek
ilginç izlenimlerinin yan› s›ra zaman›n›n hava durumu hakk›nda da de¤erli
bilgiler verir. Bu k›sa makalede Kelemen Mikes’in verdi¤i bilgileri bir araya
getirerek, belki gelecekte baflka birçok kaynaktaki bilgilerle birlefltirilerek
yap›lacak ve Osmanl› tarihi çal›flmalar›nda büyük bir eksi¤i tamamlayacak
olan tarihi bir hava durumu cetveline ufak bir katk›s› olacak bu esere dikkat
çekmeye çal›flaca¤›m.
Her sene ve her gün düzenli olarak kaydedilmifl olmasalar da döneme ait,
Osmanl› topraklar› hakk›nda yaz›lm›fl, Avrupa’da o zamanlar pek moda olan
böyle bir hava durumu günlü¤ünün olmay›fl›, Fransa’dan daha yeni Osmanl›
topraklar›na s›¤›nm›fl ve bu modadan haberdar olan e¤itimli Mikes’in hiçbir
zaman yollamad›¤›, belki de hayali bir kuzene yazd›¤› ve s›k s›k havadan da
bahsetti¤i mektuplar›n›,2 Osmanl› hava durumu tarihi aç›s›ndan önemli bir
kaynak haline getiriyor. Mikes’in hava durumu hakk›nda yazd›¤› notlar›n
di¤er bir önemi de yazar›n art›k bölgede etkisini göstermeye bafllam›fl olan
Küçük Buzul Ça¤› diye adland›r›lan bu döneme flahitlik etmifl olmas›.

* Hacettepe Üniversitesi, Tarih Bölümü ve Ludwig Maximillian Universitesi, Münih, Almanya.


1 Kelemen Mikes, Briefe aus der Türkei, tr. Paul Kárpáti, Insel Verlag, Frankfurt am Main und Leipzig, 1999,
s. 366.
2 Paul Kárpáti, «Nachwort », Kelemen Mikes, Briefe aus der Türkei, tr. Paul Kárpáti, Insel Verlag, Frankfurt
am Main und Leipzig, 1999 içinde, s.429-41.

79
kebikeç / 23 • 2007

80
SERT Kelemen Mikes’in Mektuplar›na Göre 1716-1758 Y›llar› Mevsim Takvimi

Modern öncesi dönemlerde y›l be y›l hava durumunun nas›l oldu¤unu


bugünden bakarak tespit etmek oldukça güç.3 Bu güçlü¤e ra¤men baz› iklim
tarihçileri a¤aç bo¤umlar›na (tree ring), buzul göbeklerine (ice core) ve volkan
patlamalar›na ait bilgilerini hava durumu hakk›ndaki ve senelik hasatla ilgili
tarihi bilgilerle birlefltirerek baz› tahminler yürütüyorlar.4 Ne yaz›k ki, bu
çal›flmalar ço¤unlukla kuzey ve orta Avrupa üzerinde yo¤unlaflm›fl ve Osmanl›
tarihi aç›s›ndan çok dolayl› olarak kullan›labilirler, çünkü yine bu tarihçiler
hava durumundaki bölgesel de¤iflimlerin birbirinden oldukça farkl› ola-
bilece¤ini ve küresel bir e¤ilimden bahsetmenin her zaman mümkün
olmad›¤›na iflaret etmifller.5 Osmanl› çal›flmalar›nda ise gerek iklim tarihçileri
gerekse tarihçiler bu konuya oldukça az ilgi göstermifller.6 Bu nedenle
Osmanl› iklim tarihinin sayfalar›n› ayd›nlatan her tarihi veri ve her belge
oldukça de¤erli. ‹flte kelemen Mikes’in 1718-1752 y›llar›ndaki notlar› bu
aç›dan oldukça önemliler.
1300-1850 y›llar› aras›ndaki dönem, iklim tarihçileri aç›s›ndan Küçük
Buzul Ça¤› olarak adland›r›l›r,7 fakat asl›nda bu dönem kendisine verilen
ismin ça¤r›flt›rd›¤› gibi, dünyan›n her yerinde ne bir buzul ça¤›n›n ne de so¤uk
havan›n etkisine girilmesi anlam›na geliyor. Küçük Buzul Ça¤›, daha çok
hava durumunda devaml› zig-zaglara neden oldu.8 Bunlar Avrupa’da baz›
y›llar çok so¤uk k›fllar, do¤u rüzgarlar›, baz› y›llar çok fliddetli bahar
ya¤murlar› ve erken yaz ya¤murlar›, ›l›man k›fllar ve s›k s›k Atlantik’ten gelen
f›rt›nalar ya da di¤er y›llar afl›r› yaz s›caklar› ve kurakl›¤› beraberinde getir-
di. Öncelikle 1200’lü y›llardan itibaren Kuzey Atlantik’te hava s›cakl›klar›nda
ani bir düflüfl görüldü ve bu, bu bölgede ve Kuzey Denizi’nde f›rt›nal› bir
havan›n hakim olmas›na neden oldu. Bu so¤uk hava 1315 ve 1319 y›llar›
aras›nda Avrupa’da binlerce insan›n ölümüne neden olan bir k›tl›kla etkisini
Avrupa içlerinde de gösterdi. Küçük Buzul Ça¤›, ancak 16. Yüzy›l›n sonlar›na
do¤ru so¤uk on-y›llar getirdi. 17. Yüzy›l sonlar›nda ve 19. Yüzy›l ortalar›nda
da art›k tüm dünyada so¤uk hava etkisini belirgin bir flekilde gösterdi.9

3 Jean M. Grove, "The Onset of the Little Ice Age", P. D. Jones, A.E.J. Ogilvie, T. D. Davies v K. R. Briffa (ed.),
History and Climate - Memories of the Future?, New York: Kluwer Academic/Plenum Publishers, 2001, 153-185;
Brian Fagan, The Little Ice Age, How Climate Made History 1300-1850, New York: Basic Books, 2000, ss..xiii.
4 Brian Fagan, The Little Ice Age, s. 51. History of Weather and Climate In the Czech Lands, Rudolf Brazdil ve
Old_ich Kotyza ((ed.)), C. I, Zürih: Zürcher Geographische Schriften, Heft 62, 1995, ss. 21 ve C. III, Brno: Ma-
saryk University, 1999.
5History of Weather and Climate In the Czech Lands, Rudolf Brazdil ve Old_ich Kotyza (ed.), C. I, Zürih: Zürc-
her Geographische Schriften, Heft 62, 1995, ss. 21-25. ve C.. III, Brno: Masaryk University, 1999.
6 Kreiser, ss. 9.
7 "Other authorities restrict the term ‘Little Ice Age’ to a period of much coolar conditions over much of the world
between the late seventeenth century and mid-nineteenth centuries." Brian Fagan, ss.49.
8 Fagan, ss. xiii, 50.

81
kebikeç / 23 • 2007

Baz› Kuzey Avrupal› Ressamlar


Küçük Buzul Ça¤›nda yaflanan so¤u¤u
ve bu so¤u¤un yaflama etkisini
resmetmifllerdir.

‹flte Kelemen Mikes’in notlar› 17. yüzy›l bafllar›ndan bafllayarak yüzy›l


ortalar›na do¤ru yani Küçük Buzul Ça¤›’n›n Osmanl› topraklar› üzerinde etk-
isini göstermeye bafllad›¤› dönemden bir kesit sunuyor. Bu notlarda örne¤in
1718 y›l› Mart ay›n›n afl›r› so¤uk ve Temmuz ay›n›n afl›r› s›cak geçmesi, 1719
y›l› Ocak ay›n›n çok so¤uk geçip Ekim ay› ya¤murlar›n›n sele yol açmas›, 1721
y›l›nda ya¤murlar›n daha Eylül ay›nda sele yol açmalar›, 1724 y›l›nda Aral›k

9 Fagan, ss. xvi, 50.

82
SERT Kelemen Mikes’in Mektuplar›na Göre 1716-1758 Y›llar› Mevsim Takvimi

ay›nda fliddetli gök gürlemesi ile gelen s›cak ya¤mur ve s›cak, 1726 y›l› Ocak
ay›n›n çok so¤uk, Temmuz’unun ise s›cak ve kurak geçmesi ve 1727 y›l›
Aral›¤›’n›n yine üç y›l önce oldu¤u gibi ›l›k geçmesi, 1735 Y›l› Mart ay›nda
yaflanan afl›r› s›cakl›k, buna karfl›n 1740 y›l›nda tüm Avrupa’da hiç olmad›¤›
kadar so¤uk olmas› ve k›fl bitip bahar gelmesine ra¤men May›s ay›nda bile bu
so¤u¤un etkisinin dinmemesi buna karfl›n o y›l›n Aral›k ay›nda yaz gibi s›cak
olup atefl bile yakmadan pencereler aç›k yatmalar›, 1741 ve1746 y›llar›n›n ise
çok kurak geçti¤i, 1751 y›l› Ekim ay›nda daha pamuk ve üzüm hasad›
bafllamadan bir anda kar›n bast›rmas› dikkat çekici notlar.
Öznel flahitliklerin hava durumunu anlamaktaki yetersizlikleri tabii ki
aflikar, fakat buna ra¤men y›l be y›l yüz y›llar öncesinde havan›n nas›l
oldu¤unu tahmin etmeye çal›flan iklim tarihçileri için oldukça de¤erliler. Bu
bilgileri bir araya getirmek biz tarihçilere, bunlar› di¤er verilerle karfl›laflt›r›p
tartmak ise iklim tarihçilerine düflüyor. Mikes’in hava durumu hakk›ndaki
notlar›na dayanarak haz›rlanan bu cetvele gezginlerin, tarihçilerin hava
durumu hakk›nda yazd›klar›n› ve özellikle de fler’iye sicilleri10 gibi Osmanl›
arflivindeki kaynaklar›n bitki örtüsü, tar›m ve hasat konusundaki verilerden
dolayl› olarak ya da do¤rudan hava durumu tarihini ayd›nlatacak bilgilerin
eklenmesi ile Osmanl› tarihçileri iflin kendilerine düflen k›sm›n› yapabilirler.
Böylece klima tarihçilerinin ellerinde a¤aç bo¤umlar›na, buzul göbeklerine ve
volkan patlamalar›na ait bilgilerini karfl›laflt›rabilecekleri kaynaklar iletilmifl
olur. ‹klim tarihçileri de buna di¤er verileri eklerler ise, Osmanl› çal›flmalar›
bir “Tarihi Hava Durumu Cetveli”ne kavuflur.

Özet: Bu k›sa çal›flma 1716 ila 1758 tarihlari aras›nda Macar Prensi Rákóczi ile birlikte
Osmanl› ülkesinde sürgünde yaflayan Kelemen Mikes’›n mektuplar›nda hava durumuna dair
tuttu¤u sistematik notlar sunulmakta ve bunlar›n Osmanl› iklim tarihi aç›s›ndan önemi k›saca
vurgulanmaktad›r.

Anahtar Sözcükler: Kelemen Mikes, Küçük Buzul Ça¤›, hava durumu takvimi.

Abstract: This short article presents the data provided by the letters written by Kelemen
Mikes who spent his years in exile in the Ottoman lands between 1716 and 1758 along with
Hungarian Prince Rákóczi, and discusses shortly their value for historical climatical studies of the
Ottoman history.

Keywords: Kelemen Mikes, Little Ice Age, historical calender of seasons.

10 Bu küçük makale de asl›nda 1549 y›l› Rodosçuk (bugünkü Tekirda¤) tarihi hakk›nda fler’iye sicillerine daya-
narak hâlâ yazmakta oldu¤um doktora tezim çerçevesinde ortaya ç›kt›.

83
‹htisas Raporlar›, Milli ‹ktisat ve Tasarruf Cemiyeti, Ankara, 1931.
kebikeç / 23 • 2007

Osmanl› Topraklar›nda ‘Küçük Buzul


Ça¤›’n›n Etkileri Hakk›nda Baz› Notlar

Kayhan ORBAY

‹ klimbilimciler Avrupa’n›n 1400 ve 1800 y›llar› aras›nda bir Küçük Buzul


Ça¤› (Little Ice Age) geçirdi¤i görüflündeler. Bu iklimde sürekli bir kötülefl-
me veya so¤uma anlam›na gelmiyor. ‹klimsel koflullarda y›ll›k dalgalanmalar
oldu¤u gibi, k›sa ve uzun süreli so¤uk dönemlerin yan› s›ra s›cak dönemler de
bulunuyor.1 Baz› iklimbilimciler Küçük Buzul Ça¤›’n›n bafllang›c›n› daha ileri
tarihlere yerlefltirmekteler ve bitiflini de 20. yüzy›l bafllar›na kadar uzatmak-
talar.2 Buna karfl›l›k daha erken tarihlemeler de bulunuyor. Tart›flmal› tarih-
leme yan›nda bir di¤er kritik konu ise bu iklimsel de¤iflimin ortaya ç›kt›¤› co¤-
rafyan›n s›n›rlar›. De¤iflimin Avrupa k›tas›n›n tümü için bile ne kadar geçerli
oldu¤u tart›flmal›. Buna karfl›n, de¤inece¤imiz gibi, Küçük Buzul Ça¤›’n›n çok
daha yayg›n bir co¤rafyada, neredeyse küresel düzeyde gerçekleflti¤i görüflleri
de söz konusu.
Tarihçiler bir yandan da bu iklimsel de¤iflimin iktisadi, sosyal, siyasal et-
kilerini ortaya ç›kartmaya çal›fl›yorlar. ‹klimsel de¤iflimin günlük ticari faali-
yetlerden fiyat hareketlerine, salg›n hastal›klar›n ortaya ç›kmas›ndan, nüfus
de¤iflimlerine, tar›msal krizden yayg›n isyanlara kadar bir çok önemli gelifl-
meye neden olabildi¤ini ileri sürüyorlar.3 Öte yandan, baz›lar› iklimsel de¤ifli-

1 M. J. Ingram et al, “Past Climates and Their Impact on Man: A Review”, ed. F. M. L. Wigley et al, Climate
and History, Studies in Past Climates and Their Impact on Man, Cambridge University Press, 1981, 3-50.
2 Reid A. Bryson ve Christine Padoch, “On the Climates of History”, Climate and History; Studies in Interdis-
ciplinary History, ed. Robert I. Rotberg ve Theodore K. Rabb, Princeton, Princeton University Press, 1981, 3-17.
3 Hubert H. Lamb, “An Approach to the Study of the Development of Climate and Its Impact in Human Affa-
irs”, ed. F. M. L. Wigley et al, Climate and History, Studies in Past Climates and Their Impact on Man, Camb-
ridge University Press, 1981, 291-309.

85
kebikeç / 23 • 2007

mi çok güçlü bir belirleyici etken olarak tarihsel aç›klamaya yerlefltirirken di-
¤erleri bu derece determinist bir yaklafl›m› reddetmekle birlikte, iklimsel ve
çevresel faktörlerin tarihsel aç›klamada yerini almas› gerekti¤ini düflünüyor.4
‹klimsel de¤iflimin etkisinin araflt›r›lmas› “17. Yüzy›l Krizi” tezi ile birlikte dü-
flünüldü¤ünde ayr› bir önem kazan›yor.5 Çünkü burada iklimsel de¤iflim “17.
Yüzy›l Krizi” tart›flmas› içerisinde öne ç›kan iktisadi durgunluk ve yayg›n sos-
yal isyanlar› tarihsel olarak aç›klayan ve sebep teflkil eden güçlü bir argüman
olarak görülüyor.
Avrupa co¤rafyas› üzerinde araflt›rma yapan iklim bilimciler, buzul hare-
ketleri, a¤aç halkalar›, polen ve böcek kal›nt›lar› ve daha birçok kaynaktan ik-
limsel geçmifli kurmak için veriler ortaya ç›kart›yorlar.6 Tarihçilerin araçsal
ve olgusal veriler olarak adland›r›lan s›cakl›k ölçümleri ve hava durumu ka-
y›tlar› ile kronikler, mektuplar ve günlükler gibi her türlü kaynakta yer alan
anlat›msal ve betimsel bilgileri de bunlara eklemesiyle iklimsel de¤iflimi gör-
mek ve etkilerini de ortaya koyabilmek kolaylafl›yor.
Bir yanda bu çal›flmalar ilerlerken, di¤er yandan iklimsel de¤iflimin sadece
Avrupa co¤rafyas›na özgü olmad›¤›, küresel düzeyde de ortaya ç›kt›¤› ve bu
bak›mdan Osmanl› co¤rafyas›na da etkiledi¤i görüflü dile getiriliyor.7 Bunun
do¤al sonucu olarak, iklimsel de¤iflimin iktisadi ve sosyal etkilerini di¤er co¤-
rafyalarda da gösterdi¤i halen tart›fl›lan bir konu. Ayn› zamanda, iklimsel de-
¤iflim ve etkilerinin küresel düzeye yayg›nlaflt›r›lmas› “17. Yüzy›l Krizi” tezi-
4 Eric L. Jones, “The Environment and the Economy”, “The New Cambridge Modern History”, XIII, blm. II, ed.
Peter Burke, Cambridge University Press, 1979, 15-42; J. L. Anderson, “History and Climate: some economic
models”, ed. F. M. L. Wigley et al, Climate and History, Studies in Past Climates and Their Impact on Man,
Cambridge University Press, 1981, 337-355.
5 Tarih yaz›m›nda ‘17. Yüzy›l Krizi’ tart›flmas›n›n geliflimi için bkz., Philip Benedict, “Introduction”, Early Mo-
dern Europe, From Crisis to Stability, ed. Philip Benedict ve Myron P. Gutmann, University of Delaware Press,
2005, 11-14. Ayn› eser içinde bu tart›flman›n iyi bir de¤erlendirmesi için bkz., 31-51, J. H. Elliott, “The General
Crisis in Retrospect: A Debate without End”. Bu çal›flmalar tart›flman›n geliflimi ile ilgili literatürü çok kapsam-
l› veriyor, yine de tart›flma için bak›labilecek ilk eserler, E. J. Hobsbawm, “The General Crisis of the European
Economy in the 17th Century”, Past and Present, 5, 1954, 33-53; ayn› yazar, “The Crisis of the 17th Century-
II”, Past and Present, 6, 1954, 44-65; H. R. Trevor-Roper, “The General Crisis of the Seventeenth Century”, Past
and Present, 16, 1959, 31-64.
6 Veri türleri için bkz., M. J. Ingram et al, “Past Climates and Their Impact on Man: A Review”, F. M. L. Wig-
ley et al, Climate and History, Studies in Past Climates and Their Impact on Man, Cambridge University Press,
1981, s. 6-11.
7 William J. Griswold, The Great Anatolian Rebellion 100-1020 / 1591-1611, Berlin, Klaus Schwarz, 1983; ayn›
yazar, “Climatic Change: A Possible Factor in the Social Unrest of Seventeenth Century Anatolia”, Humanist
and Scholar, Essays in Honor of Andreas Tietze, ed. Heath W. Lowry ve Donald Quataert, ‹stanbul, The Isis
Press ve The Institute of Turkish Studies, 1993, 37-57; Jack Goldstone A., “East and West in the Seventeenth
Century: Political Crises in Stuart England, Ottoman Turkey, and Ming China”, Comparative Studies in Soci-
ety and History, 30/1, 1988, 103-142; ayn› yazar, Revolution and Rebellion in the Early Modern World, Berke-
ley, University of California Press, 1991.

86
ORBAY Osmanl› Topraklar›nda ‘Küçük Buzul Ça¤›’n›n Etkileri

nin önce Avrupa co¤rafyas› için ortaya at›l›p,8 daha sonra küresel bir kriz id-
dias›na dönüflmesine, elbette Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nu da kapsamas›na ko-
flutluk gösteriyor.9 Benzer bir durumu, önce Avrupa’a gerçekleflen ve ard›ndan
tüm dünyay› etkiledi¤i ileri sürülen “Askeri Devrim” tart›flmas›nda da görme-
miz tesadüf de¤ildir. Ayn› tarz yaklafl›m› baflka konulara da geniflletmek
mümkündür: 16. yüzy›l “Fiyat Devrimi”, “Ticari Devrim” vb. Bütün bu tart›fl-
malarda egemen olan afl›r› Avrupa merkezci görüfl aç›kça ortadad›r; dolay›s›y-
la bu terimler etraf›nda süregiden tart›flmalar beraberinde bir de metodolojik
tart›flmay› getirmifltir.
Bu geliflmeler ve etkilerinin 16. ve 17. yüzy›llar için Osmanl› co¤rafyas›n-
da da geçerli olup olmad›¤› hâlâ devam eden çal›flmalar›n konusudur. Ancak
bunlar›n içerisinde, iklimsel de¤iflim ve etkileri üzerine çal›flmalar dikkat çe-
kici derecede daha az ilgi görmektedir. Gerçi, baz› do¤al afetlerin –sel, kurak-
l›k gibi- etkilerine de¤inen çal›flmalar söz konusudur. Ancak bunlar hava ko-
flullar› ile iliflkili bir afeti tek bafl›na bir olay olarak ele almakta ve iktisadi et-
kilerini göstermektedir. Bir çok do¤al afetin oluflunu bir arada ele alarak ve
iklimsel de¤iflim genel faktörüne ba¤layarak bir dönem ve co¤rafyaya yerlefl-
tiren kapsaml› ve ayr›nt›l› çal›flmalar ise ne yaz›k ki henüz yap›lmam›flt›r. Bu-
nun için öncelikle yeterli say›da ve ayr›nt›da monografik çal›flmalar›n artma-
s› gerekti¤i aç›kt›r.
Bireysel afetlerin ve etkilerinin bir iklimsel de¤iflim genel çerçevesi içine
al›nmamas›n›n en önemli nedenlerinden bir de iklimsel de¤iflimleri görmek
için gerekli olan verilerin yetersizli¤idir. Bu verilerin önemli bir k›sm›, iklim-
bilimciler taraf›ndan elde edilmektedir. Türkiye için tarihsel iklim verileri ile
ilgili çal›flmalar ancak son zamanlarda h›z kazanarak artmaya bafllam›flt›r.10

8 Tarih yaz›m›nda ‘17. Yüzy›l Krizi’ tart›flmas›n›n geliflimi için bkz., Philip Benedict, “Introduction”, Early Mo-
dern Europe, From Crisis to Stability, ed. Philip Benedict ve Myron P. Gutmann, University of Delaware Press,
2005, 11-14, ayr›ca tart›flman›n bibliyografik dökümü için bkz., ayn› eser içinde s. 25-30, “The General Crisis of
the Seventeenth Century: A Bibliography”. Yine ayn› eser içinde bu tart›flman›n iyi bir de¤erlendirmesi için
bkz., 31-51, J. H. Elliott, “The General Crisis in Retrospect: A Debate without End”. Bu çal›flmalar tart›flman›n
geliflimi ile ilgili literatürü çok kapsaml› veriyor, yine de tart›flma için bak›labilecek ilk eserler, E. J. Hobsbawm,
“The General Crisis of the European Economy in the 17th Century”, Past and Present, 5, 1954, 33-53; ayn› ya-
zar, “The Crisis of the 17th Century-II”, Past and Present, 6, 1954, 44-65; H. R. Trevor-Roper, “The General Cri-
sis of the Seventeenth Century”, Past and Present, 16, 1959, 31-64.
9 17. Yüzy›l Krizi’nin küresel düzeye yans›t›lmas› için bkz., Goldstone, “East and West in the Seventeenth Cen-
tury”; William S. Atwell, “A Seventeenth Century ‘General Crisis’ in East Asia?”, Modern Asian Studies, 24,
1990, 661-682, ve Niels Steensgaard, “The Seventeenth-Century Crisis and the Unity of Eurasian History”, Mo-
dern Asian Studies, 24, 1990, 683-697.
10 Osmanl› topraklar› içinde kalan birçok bölgeyi içeren ve a¤aç halkalar›ndan elde edilen iklim verileri için ge-
nifl bir veri taban› http://hurricane.ncdc.noaa.gov/pls/paleo/fm_createpages.treering internet adresinde sunul-
maktad›r.

87
kebikeç / 23 • 2007

‹klimsel verilerin bir k›sm›n› ise tarihçiler ortaya ç›kartmaktad›rlar. Bugüne


kadar araflt›rmac›lar taraf›ndan sistematik olarak taranmam›fl olmakla bir-
likte, günlükler, kronikler, mektuplar, kad› sicilleri, mühimmeler, ruznamçe-
ler, teflrifat defterleri ve daha bir çok arfliv materyali iklimsel geçmifli kurma-
ya yard›mc› olacak bilgiler içermektedirler.11 Kebikeç dergisinin bu say›s›nda
yer alan Özlem Sert’in yaz›s› da böyle tarihsel kaynaklardan birisini tan›t-
makta. Sert’in de de¤indi¤i gibi, zaman içerisinde bu belgelerdeki veri ve bil-
gilerin ortaya ç›kart›l›p de¤erlendirilece¤ini ve iklimsel de¤iflimlerin etkileri-
ni ortaya koyacak çal›flmalara kaynakl›k etmelerini bekleyebiliriz.
Elbette tarihçilerin ana ilgisi, e¤er bir iklimsel de¤iflim var ise, bunun Os-
manl› toplumuna ve ekonomisine etkilerini ortaya ç›kartmak olacakt›r. Bu ça-
l›flmada Kebikeç dergisinin bu say›s›n›n konusu ba¤lam›nda olas› bir iklimsel
de¤iflimin Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda 16. ve 17. yy tar›msal geliflmeleri aç›-
s›ndan de¤erlendirilmesi konusunda bir iki noktaya de¤inmek istiyorum. Os-
manl› tarihinde 17. yüzy›l bir tar›msal kriz dönemi olarak görüldü¤ünden ve
iklimsel de¤iflim de tar›msal krizi aç›klay›c› bir faktör olarak öne sürüldü¤ün-
den bu konudaki çal›flmalar bilhassa önemlidir. Ayr›ca, iklimsel kötüleflmenin
tar›msal üretimi olumsuz etkileyerek, çiftçilerin köylerini terk etmelerine, k›r-
sal kesimde neden oldu¤u geçim zorluklar› ile sosyal çalkant› ve isyanlara yol
açt›¤› görüflü de ifade edilmektedir. Böylece, yayg›n Celali isyanlar› ve hatta
‹stanbul’daki yeniçeri isyanlar› bile iklimsel de¤iflimin etkileri olarak de¤er-
lendirilebilmektedir.
Ancak bu noktada hat›rlatmak gerekir ki, gerçekte Avrupa’da Küçük Bu-
zul Ça¤›’n›n tüm Osmanl› co¤rafyas› için geçerli olup olmad›¤›n› henüz bilme-
di¤imiz gibi, Anadolu için bile iklimsel verilerimiz oldukça yetersizdir. Bu ve-
riler tamamlansa bile, baflka baz› konularda da bilgilerimizin gelifltirilmesi,
örne¤in tar›msal krizin daha kapsaml› bir görünümünü ortaya koyulabilmesi
gerekir. Osmanl› tarih yaz›m›, k›rsal kesimden göçlerin ve demografik de¤i-
flimlerin yayg›nl›k ve ölçe¤ini, tar›msal üretimdeki düflüflün co¤rafyas›n›, bo-
yutunu ve süresini, bunun gerek tar›msal ürün fiyatlar› gerekse genel fiyatlar
seviyesine etkisini, yerel ticaret ve pazarlar ile vergi gelirlerinin nas›l ve ne
derece etkilendi¤ini, gelir da¤›l›m› ve beslenme bak›m›ndan sonuçlar›n› ayr›n-
t›lar›yla ortaya konulmas› ihtiyacin henüz karfl›layacak durumda de¤ildir. Ta-
r›msal krizi, iklimsel de¤iflim ile de aç›klamak istedi¤imizde, iklimsel de¤ifli-

11 Osmanl› tarihinde do¤a olaylar› ve afetlerin baz› arfliv kaynaklar› konusunda bkz., Rossitsa Gradeva, “Otto-
man and Bulgarian sources on earthquakes in central Balkan lands (17th-18th centuries), Natural Disasters in
the Ottoman Empire, ed. Elizabeth Zachariadou, Rethymnon, Crete University Press, 1999, 55-65.

88
ORBAY Osmanl› Topraklar›nda ‘Küçük Buzul Ça¤›’n›n Etkileri

min tar›msal krizi do¤uran kanallar›n› ortaya koymam›z gerekiyor. Biliyoruz


ki, iklimsel so¤uma gittikçe düflen hava s›cakl›klar› veya zorunlu olarak daha
kötü hava koflullar› demek de¤ildir. ‹klimsel de¤iflim, daha ziyade hava koflul-
lar›nda de¤iflkenlik ve afl›r› durumlardaki art›flla iliflkilidir. Bunlar daha ya-
¤›fll› sonbahar, daha sert k›fllar, daha serin yazlar, ya da ya¤›fl rejimindeki de-
¤iflimler olabilir. Ya¤›fl miktar›nda art›fl veya tam tersi, uzun kurakl›klar biçi-
minde ortaya ç›kabilir. Kökleri çürüterek mahsulü etkileyen afl›r› ya¤›fllar ve
seller, ya¤›fl›n kar olarak düflmesi ve ilkbahar aylar›nda da topra¤› kaplama-
s›, don olaylar›na neden olmas› veya dolu ya¤murlar›, fliddetli rüzgarlar, ekin-
leri vuran s›cak ve so¤uk dalgalar› artan afl›r› hava olaylar› olarak ortaya ç›-
kabilir. Ya¤›fl rejiminde de¤iflim ve di¤er hava olaylar›n›n etkileri, etkiledikle-
ri bölgenin iklimsel koflullar› ve ekimi yap›lan ürüne göre de¤ifliklik gösterir.
Örne¤in kurak ‹ç Anadolu ve Akdeniz bölgesinde artan ya¤›fllar tah›l üretimi
için daha olumlu olaca¤›ndan tar›msal krize de¤il, tam tersine bolluk ve tah›l
fiyatlar›nda düflüfle neden olur.
Tam da bu noktada, tah›llarla hava koflullar›na karfl› hassas tar›msal
ürünlerin fiyatlar›n› elde edebilmek, tar›msal krizin ortaya konulmas› aç›s›n-
dan hayati önem kazanmaktad›r. 17. yüzy›l tar›msal krizi ve bunun boyutlar›
konusunda, tarihçiler genellikle mühimme defterlerindeki hükümler, fleriye
sicillerinde yer alan kay›tlarla seyahatnameler ve benzeri kaynaklara dayan-
maktalar. Bu belgeler, bize tar›msal koflullarda yaflanan bozulmaya dair bilgi-
ler sunmakta, bazen de ekonomik ve sosyal etkilerini de takip etmemize ola-
nak vermektedirler. Ço¤u belge ise tar›msal krizi aç›klama konusunda daha
ziyade yayg›n Celali isyanlar›na at›f yapmaktad›r. Ayr›ca tahrir ve avar›z def-
terleri de, zaman zaman Celali isyanlar› ile ba¤lant›l› iç göçler ve bunun sonu-
cu olarak tar›msal üretim düflüflüne iflaret ederler. Dolay›s›yla, bu kaynaklar-
dan yararlanan tarihçilerin tar›msal kriz nedeni olarak daha çok demografik
faktörlerle isyanlara dikkat çekmeleri anlafl›l›r bir durumdur. Öte yandan, is-
yanlar›n ortaya ç›k›fl nedenleri ise ayr› bir tart›flma konusudur, ki bu noktada
baz› tarihçiler iklimsel etkenlere de de¤inmektedirler.12
Bir tar›msal krizin öncelikle tah›l fiyatlar›n› ve sonras›nda di¤er tüm mal-
lar›n fiyatlar›n› etkileyece¤i aç›kt›r. Ancak burada kriz ile gittikçe daha kötü-
ye giden ve on y›llar süren bir krizden bahsetmiyoruz. Dahas›, demografik ha-
reketlerin ve isyanlar›n tüm Anadolu ve Balkanlar’› ve di¤er Osmanl› toprak-

12 P. I. Kuniholm, “Archaeological Evidence and Non-Evidence for Climatic Change”, The Earth's Climate and
Variability of the Sun Over Recent Millennia, Phil. Trans. R. Soc. Lond. A, ed. S. J. Runcorn ve J. C. Pecker,
1990, 645-655.

89
kebikeç / 23 • 2007

lar›n› da etkiledi¤ini söylemek zor. Mevcut araflt›rmalar ›fl›¤›nda yerel ve böl-


gesel üretim krizlerinden bahsetmek daha do¤rudur. Bu ise, yerel tah›l fiyat-
lar›n›n krizin etkisini ancak bölgesel düzeyde yans›tmas› anlam›na gelir. Oy-
sa yak›n zamanlara kadar 16. yüzy›l sonuyla 17. yüzy›l bafl› için ‹stanbul d›-
fl›ndaki kentlerden elde edilmifl düzenli fiyat verilerimiz yoktu.13 Bu nedenle
tar›msal üretimde kriz ve fiyatlar aras›ndaki ba¤lant›y› netlikle görmemiz ola-
nakl› de¤ildi. Bugün ise Anadolu içlerinden baz› bölgelerin fiyat verileri elde
edildi ve de¤erlendirilmeyi bekliyor.14
Dolay›s›yla, fiyat verilerinin de¤erlendirilmesi önemlidir. Ciddi fiyat art›fl
ve düflüfllerinde di¤er etkenlerle birlikte iklimsel koflullar› da hesaba katmak
gerekir. Ancak bu durumda da baflka bir sorunla karfl›lafl›r›z. ‹klimsel veriler
ile fiyat verileri dönemsel ve co¤rafi olarak kesiflmeyebilir. Kesiflti¤inde ise kö-
tü hava koflullar›, örne¤in afl›r› ya¤›fllar ile fiyatlar aras›nda pozitif korelasyo-
nu ortaya koymak yeterli de¤ildir, çünkü böyle bir iliflkinin varl›¤› zaten aç›k-
t›r. Bizim için önemli olan k›sa dönemde bu iliflkinin ciddi fiyat dalgalanmala-
r›na, gelir da¤›l›m›nda de¤iflime, k›rsal kesimde geçim güçlü¤üne, açl›k ve sal-
g›n hastal›klara ve böylece göç veya isyanlara neden olup olmad›¤›n› tespit et-
mektir. Veya, bunun vergi gelirlerinde düflüfle, nüfus de¤iflimine, baz› kurum-
larda örne¤in timar sistemi veya vak›f kurumlar›nda mali krizlere neden olup
olmad›¤›n› göstermektir. Bu etkilerin uzun dönemde de örne¤in 17. yüzy›l bo-
yunca tekrarland›¤›n› ortaya koymak, e¤er uzun dönem iklimsel veriler bu
yüzy›l için bir de¤iflim veriyor ise, iklimsel de¤iflimin uzun dönemli iktisadi,
sosyal, demografik ve siyasi etkilerinden konuflmam›za olanak verecektir. Bü-
tün bunlar elbette farkl› alanlardan veri ve bilgilerin bir araya getirilmesini
ve çok farkl› tarihsel kaynaklar›n birlikte ele al›nmas›n› gerektirir. Bu neden-
le, iklimbilimcilerin çal›flmalar› yan›nda, tarihçilerin resmi yaz›flmalar, gün-
lükler ve mektuplar benzeri her türlü belgeden hava koflullar› ile ilgili bilgile-
ri derlemesi, sel, f›rt›na, kurakl›k gibi do¤al afetlerin kay›tlar›n› ç›karmas› ve
tar›msal koflullar› yans›tan yerel ve kurumsal çal›flmalar› yapmas› çok önem-
lidir.
13 ‹stanbul için Ömer Lütfi Barkan, “The Price Revolution of the Sixteenth Century: A Turning Point in the
Economic History of the Near East”, International Journal of Middle East Studies, 1975. Pamuk 17. yy ortas›n-
dan bafllamak üzere bir çok kent için fiyat serilerini yay›nlad›, fievket Pamuk, ‹stanbul ve Di¤er Kentlerde 500
Y›ll›k Fiyatlar ve Ücretler, 1469-1998, Ankara, Devlet ‹statistik Enstitüsü, 2000.
14 Konya’dan baz› fiyat verilerini Faroqhi vermiflti, Suraiya Faroqhi, Towns and Townsmen of Ottoman Anato-
lia, Cambridge, Cambridge University Press, 1984, s. 206-10, 326f. Yak›n zamanda Güran Gelibolu’dan 16. yüz-
y›l sonlar›ndan bafllayan fiyat verileri ç›kard›, Tevfik Güran, Ekonomik ve Mali Yönleriyle Vak›flar, ‹stanbul,
Kitabevi, 2006. Bir di¤er çal›flma bize Amasya, Tokat, Konya ve Trabzon’dan fiyat serilerini veriyor, Kayhan Or-
bay, Economic Development of the Imperial Waqfs; A Study in the Institutional and Local Economic History in
the Transformation Period, Yay›nlanmam›fl Doktora Tezi, University of Vienna, 2006.

90
ORBAY Osmanl› Topraklar›nda ‘Küçük Buzul Ça¤›’n›n Etkileri

Hava koflullar›n›n tar›msal üretimde neden oldu¤u düflüflün ve fiyatlarda


neden oldu¤u art›fl›n, k›rsal ve kentsel kesimi etkileyen ve belirgin iktisadi,
sosyal sonuçlar› olan bir kriz ortaya ç›karmas›, ekonomi ve toplumun bu ko-
flullar karfl›s›nda verdi¤i tepkilere ve gelifltirdi¤i çözümlere de ba¤l› olacakt›r.
Baz› araflt›rmac›lar, kurakl›k veya su bask›n› gibi do¤al afetler sonucu mah-
sulünü kaybeden çiftçinin bir sonraki dönem ekmek üzere ay›rd›¤› tohumluk
bu¤day› yemek zorunda kalaca¤›ndan, sonraki hasad›n da az olaca¤›n› ve böy-
lece tar›msal krizin etkisinin izleyen y›llara da yay›laca¤›n› düflünmektedir-
ler.15
Osmanl› örne¤inden de biliyoruz ki, do¤al afetler durumunda, köylünün
üretimi ciddi bir zarara u¤rarsa genellikle vergi muafiyetine gidilmektedir.
Belirli bir bölgede k›tl›k yaflan›p tah›l fiyatlar›n›n yükselmesi durumunda, di-
¤er bölgelerden bu¤day, un, pirinç takviyesi de yap›lmaktayd›. Ayn› çözüm,
Celali bask›nlar› sonucu köylünün mahsulünün talan edildi¤i durumlarda da
ifllemekteydi. Bu konuda vak›flardan örnek verilebilir. Vak›flar, özellikle de
büyük tar›msal arazileri tutan sultan vak›flar› do¤al afetleri ve etkilerini tes-
pit etmek için çok elveriflli kurumlard›r. Örnek vermek gerekirse, 1042-
43/1632-33 y›l›nda, Kang›r› bölgesinde hemen tüm bölgeyi etkileyen fliddetli
bir dolu söz konusu olur.16 Bölgede yer alan ve Amasya’daki Sultan II. Bayezid
vakf›na ait olan köylerin mahsulü tahrip olur ve mültezimler vakfa ödeme ya-
pamaz. Durumun yerinde tespiti ve kad›lar›n bu yönde hüccet vermeleri sonu-
cunda mültezimlerin sözleflme gere¤i vakfa olan ödeme yükümlülükleri sili-
nir. Dahas›, köylerden baz›lar›n›n mültezimleri de bizzat köylülerdir. Her du-
rumda, böylesi bir do¤al afet karfl›s›nda çiftçilerin durumlar›n› gözeten basit
bir mekanizma ifllemektedir. Kang›r› bölgesinde yer alan di¤er vak›f köyleri,
timar veya has arazilerini iflleyen çiftçiler için de ayn› mekanizma devrededir.
Ayr›ca, k›rsalda köylüler bahçelerinde bakla, sebze ve meyve yetifltirir, kümes,
küçük bafl ve büyük bafl hayvanlar bulundurur, süt ve peynir elde eder, yaban
otlar›ndan ve çiçeklerden yemek ve reçel yapar, mantar ve kök toplar, av hay-
vanlar›, ar›c›l›k ve bal›kç›l›k ile g›da ve maddi kaynak elde eder, flarap dam›-

15 W. G. Hoskins, “Harvest Fluctuations and English Economic History, 1480-1619”, Agricultural History Revi-
ew, 12, 1964, 28-46; E. A. Wrigley, “Some Reflections on Corn Yields and Prices in Pre-Industrial Economies”,
Famine, Disease and the Social Order in Early Modern Society, ed. John Walter and Roger Schofield, Cambrid-
ge University Press, 1989, 235-278.
16 MM 674. Türkiye’ya ait veriler 1640 ile 1644 tarihleri aras›nda ya¤›fl miktar›nda bir art›fl göstermektedir.
Bkz. R. D’Arrigo ve H. M. Cullen, 2001, “A 350-Year (AD 1628-1980) Reconstruction of Turkish Precipitation”,
Dendrochronologia 19 (2), 2001, p. 169. Ayr›ca bkz. Touchan, et al., “Preliminary Reconstructions of Spring
Precipitation”; Ünal Akkemik, et al., “A Preliminary Reconstruction (A.D. 1635-2000) of Spring Precipitation
Using Oak Tree Rings in the Western Black Sea Region of Turkey”, International Journal of Biometeorology, 49,
2005, 297-302.

91
kebikeç / 23 • 2007

t›r, bo¤ma rak› yapar. Her ne kadar baz› do¤al afetler tarladaki mahsulü ha-
rap etse de, bu zorunlu olarak k›tl›k ve açl›k, göç ve isyan do¤urmayabilir. Bu-
rada oldu¤u gibi, afet ile birlikte onun sonuçlar›n› da iyi görmek gerekir. Tek-
rar vurgulamak gerekirse, iklimsel de¤iflim, ya¤›fl rejiminde de¤iflimin tar›m-
sal, iktisadi ve di¤er genel etkileri, bunlar›n ortaya ç›kt›¤› co¤rafyan›n mevcut
iklimi, ekimi yap›lan ürün ve toplumun afetler karfl›s›nda gelifltirdi¤i çözüm
mekanizmalar›na göre de¤iflecektir.
Vak›flardan bir di¤er örnekle devam edelim. II. Bayezid vakf› bir çok san-
ca¤a yay›lm›fl çok say›da köyden elde etti¤i mahsul ve gelirler nedeniyle yerel
do¤al afetlerin tar›msal etkilerine karfl› oldukça korunakl› bir vak›f görünü-
mündedir. Yerel tar›msal krizin mali etkilerini rahatl›kla di¤er bölgelerden el-
de etti¤i gelirler ve baz› bütçe ayarlamalar› ile giderebilmektedir. Bir çok bü-
yük sultan vakf› da ayn› durumdad›r. Herhangi bir nedenle, do¤al afet, salg›n
hastal›k veya isyan olsun, gelirlerinde ortaya ç›kan azalmalar›, elbette her za-
man mümkün olmasa da, bütçe gider kalemlerinde de¤ifliklik, k›s›nt›lar veya
baz› ödemelerinde kesinti ve ertelemeler ile dengeleyebilmektedirler.
Üzerinde çal›fl›lan baz› vak›flarda 17. yüzy›lda ilginç bir uygulama ortaya
ç›km›flt›r. Normalde vak›f çal›flanlar›, medrese ö¤rencileri ve vak›f mutfa¤›n-
dan tahsisat alan ihtiyaç sahipleri ile misafirler vak›f imaretinde piflen yemek-
leri yerler. Ancak büyük olas›l›kla 17. yüzy›l bafllar›nda fiyatlarda görülen afl›-
r› dalgalanmalar nedeniyle bu uygulamada de¤ifliklik yap›lmak zorunda ka-
l›nm›flt›r. Vak›flar imaretten s›cak yemek ç›karmak yerine yeme¤in paras›n›
vermeye ve sadece misafirlere yemek ikram etmeye bafllam›fllard›r. Bu imaret
masraf›nda bir düflüfle neden olabilir, örne¤in kap kacak al›m›, kalaylanmas›
ve odun ve hammaliye masraflar›n› azaltabilir. Daha da önemlisi, yemek kar-
fl›l›¤› ödemelerin akça cinsinden sabitlenmesi, mutfak giderlerinin ani ve bü-
yük dalgalanmalar gösteren ve yükselen fiyatlar›n getirdi¤i afl›r› maliyetler-
den kurtar›lmas› demektir. Ayr›nt›lar›n› fazlaca bilmedi¤imiz bu de¤ifliklikle-
rin daha fazla araflt›r›lmas› gerekmektedir. Bu fiyat dalgalanmalar› gümüfl
ak›m› veya ta¤flifller gibi parasal nedenlere mi yoksa yayg›n isyanlara m› yok-
sa hava koflullar›ndaki afl›r› de¤iflkenli¤e mi ba¤l›d›r, daha net biçimde ortaya
konulmal›d›r. Nedeni her ne olursa olsun, bu örnekler, Osmanl› ekonomisi ve
toplumunda merkezi öneme sahip bir kurumun belki de hava koflullar›ndaki
belirsizlik ve afl›r› dalgalanmalar›n etkilerine karfl› gelifltirdi¤i bir çözüm ola-
rak karfl›m›za ç›kmaktad›r.
Osmanl› tarihinde 16. ve 17. yüzy›llar için iddia edilen, tar›msal ve iktisa-
di kriz ile sosyal çalkant›lar ve isyanlar›n nedenleri aras›na iklimsel faktörle-
ri katmak için gerek iklimbilimsel çal›flmalar›n ve gerekse tarihsel çal›flmala-

92
ORBAY Osmanl› Topraklar›nda ‘Küçük Buzul Ça¤›’n›n Etkileri

r›n artmas› ve öncelikle iklim örüntüsünde gerçekten bir de¤iflim olup olmad›-
¤›n›n netlikle ortaya konulmas› gerekmektedir. Daha önce de de¤inildi¤i gibi,
bu noktada tarihçilerin belgeler üzerinde yapacaklar› çal›flmalar›n bir araya
getirilmesi bilhassa önemlidir. Ard›ndan ise, e¤er bir iklimsel de¤iflim ve bu-
nunla ba¤lant›l› artan afl›r› hava olaylar› ve afetler veya tar›msal üretimi
olumsuz etkileyecek derecede mevsim s›cakl›k ve ya¤›fllar›nda de¤iflim söz ko-
nusu ise, bunlar›n iktisadi ve sosyal etkilerini ortaya ç›karmaya yönelik yerel
ve kurumsal çal›flmalar daha sa¤lam bir biçimde do¤rudan bir genel sürece ve
nedene ba¤lanabilir veya onunla iliflkilendirilebilir. Bu yap›lana de¤in, tar›m-
sal krizleri, fiyat hareketlerini, kentsel ekonomide görülen krizleri, taflra veya
merkezde ortaya ç›kan sosyal ve siyasi isyanlar›, ne öncelikle iklimsel koflul-
lar ile ne de küresel düzeyde kaba benzerliklerle anlamaya çal›flmak verimli,
aç›klay›c› ve anlaml› olacak, ancak ilgi uyand›r›c› olmaya devam edecektir.
fiüphesiz bunun da tarihçilerin kavramsal alet-edevat kutusunu geniflletti¤i
ve tart›flma açmak bak›m›ndan yararl› oldu¤u ileri sürülebilir. Ancak, bu nok-
tan›n ötesine geçmek ve çal›flmalar› nihai amac›na ulaflt›rmak, hâlâ yo¤un
emek gerektiren yerel ve kurumsal tarih çal›flmalar›n› ve tarihsel kan›tlar›n
üretilmesini gerektiriyor.

Özet: Osmanl› tarihyaz›m›n›n son zamanlarda üzerinde durmaya bafllad›¤› iklimsel de-
¤iflmelerin tar›msal ekonomi ve toplum üzerindeki etkileri potansiyel sonuçlar› itibariyle
hayli önemli bir araflt›rma alan›na iflaret etmektedir. Bu makalede bu tür çal›flmalar›n kap-
sam› ve metodolojik boyutlar›na yönelik baz› de¤erlendirmeler yap›lmakta, ayr›ca, “Küçük
Buzul Ça¤›” tart›flmalar› ›fl›¤›nda 17. yüzy›l Anadolu’sunda yaflanm›fl iklimsel de¤iflmelerin
kimi sonuçlar›na dair baz› gözlemler sunulmaktad›r.

Anahtar Sözcükler: ‹klim, iklimsel de¤iflme, “Küçük Buzul Ça¤›”, “17. Yüzy›l Krizi”, va-
k›flar, tar›msal ekonomi.

Abstract: Effects of climatical changes on agricultural economy and society point to a sig-
nificant field of study with its potential consequences and Ottoman historiography has re-
cently begun to pay attention to these subjects. This article discusses certain methodologi-
cal dimensions for such studies and provides some observations on the impacts of changing
wheather conditions in Anatolia during the seventeenth century within the context of what
is generally called “Little Ice Age”.

Keywords: Climate, climatical changes, “Little Ice Age”, “17th Century Crisis”, pious en-
dowments, agricultural economy.

93
Sat›fl
www.sanatkitabevi.com
kebikeç / 23 • 2007

Ion Ionescu De La Brad:


XIX. Yüzy›l Ortas›nda Osmanl› Tar›m
Ekonomisi ve Politik Ekonomi1

Alp Yücel KAYA*

T ürkiye’nin önemli ölçüde bir tar›m ülkesi olarak büyük zenginlikler


üretmeye elveriflli oldu¤unun alt›n› çizen Journal de Constantinople 14
Aral›k 1849’da sütunlar›n› yeni bir yazara aç›yordu: “Fransa’da, bilgin Dom-
basle yönetimindeki Roville Okulu’nda uzun seneler boyunca ziraat bilimi e¤i-
timi görmüfl ve ziraat ile daha iyi ilgilenilen Avrupa’n›n farkl› bölgelerine bir-
çok geziler yapm›fl, genç bir Moldav olan Bay Jonesco Türkiye’nin geliflmesi
için yap›lmas› gerekenler ve temel ürünler üzerine bir dizi makale haz›rlama-
y› öneriyor.”2 Böylece Ion Ionescu de la Brad “Bursa’ya Zirai Gezi” (Excursion
agricole à Brousse) bafll›kl› makalesi ile Journal de Constantinople’da Jon Jo-
nesco veya Ion Ionesco imzalar›yla 1857’ye kadar sekiz sene sürecek yazarl›k
serüvenine bafll›yordu.
Bu makalede 19. yüzy›l ortas› Osmanl› tar›m› hakk›nda gözlemlerini dönemin
güncel ekonomi ve agronomi literatürü ile harmanlayarak özgün bir bak›fl aç›-
s›yla tart›flan Ion Ionescu de la Brad üzerinde duraca¤›z.3 Onun entelektüel
* ‹TÜ ‹nsan ve Toplum Bilimleri Bölümü.
1 Ion Ionescu de la Brad’dan ilk defa haberdar olmam› sa¤layan Mustafa Erdem Kabaday›’ya, konu üzerinde bol
bol tart›flma f›rsat› buldu¤um ve benden hiçbir yard›m› esirgemeyen Nagy Pienaru’ya ve sa¤lad›klar› araflt›rma
olanaklar› için New Europe College, Institut for Advanced Studies (Bükrefl) yöneticilerine müteflekkirim. Bu
makale 19. yüzy›l ekonomi yaz›n› ve toprak meselesini Ion Ionescu de la Brad’›n yazd›klar›ndan yola ç›karak ele
alan ve halen devam etmekte olan bir araflt›rman›n ilk ürünü olarak ortaya ç›km›flt›r.
2 Journal de Constantinople, 14 Aral›k 1849, say› 204.
3 Romen araflt›rmac›lar› hariç tutarsak, Ion Ionescu de la Brad tarih veya ekonomi tarihi yaz›m›na pek yans›m›fl
de¤ildir. Belirleyebildi¤imiz kadar›yla yaln›zca flu eserlerde, a¤›rl›kl› olarak da Dobruca üzerine yazd›klar› ba¤la-
m›nda, onun çal›flmalar›ndan faydalan›lm›flt›r: Halil ‹nalc›k, “Dobruca”, Encyclopedia of Islam, 2. bask›, cilt 2, Le-
iden: E. J. Brill, s. 610; Kemal H. Karpat, “Romania and the Ottoman Empire: A Historiographical Review”, The
Turkish Association Bulletin, cilt 24, say› 1, 2000, s. 129-135, s. 132; Mustafa Erdem Kabaday›, “Mobility and Re-
sistance in the Light of the Ottoman Settlement Policiers in the Second Hald of the Nineteenth Century: the Trans-
fer of Agricultural Labourers from Syria to Dobrudja”, M. Afifi, R. Chih, B. Marion, N. Michel ve I. Tamdo¤an
(derl.), Sociétés rurales ottomanes/Ottoman Rural Societies içinde, Kahire: IFAO, 2005, s. 225-240; Türk Ziraat
Tarihine Bir Bak›fl, Birinci Köy ve Ziraat Kalk›nma Kongresi Yay›n›, ‹stanbul: Devlet Bas›mevi, 1938, s. 104-105.

95
kebikeç / 23 • 2007

dünyas›n› ve Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda yapt›¤› çal›flmalar› daha iyi anlaya-


bilmek için ilk olarak e¤itim gördü¤ü Roville Ziraat Okulu’ndan bahsetmek
gerekir. 1840’larda Bo¤dan’daki (Moldavya) reformcu boyarlar öncülü¤ünde
güdülen reform hareketinde yer al›fl›n› ele ald›ktan sonra Osmanl› ‹mparator-
lu¤u’ndaki faaliyetlerini inceleyece¤iz. Son olarak Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda
bulundu¤u s›rada Osmanl› tar›m ekonomisi üzerine söylediklerinden örnekler
sunaca¤›z.

Roville Ziraat Okulu


Ion Ionescu de la Brad (1818-1891) Journal de Constantinople’un tan›t›m
yaz›s›nda da belirtildi¤i gibi dönemin en meflhur ziraat okulu olan Roville Zi-
raat Okulu’nda (Ecole agricole de Roville) 1838-1840 y›llar› aras›nda e¤itim
gördü. Roville tecrübesinin sonraki kariyerinde ve yazd›¤› eserlerde çok önem-
li bir mihenk tafl› oluflturdu¤unu söylememiz gerekiyor. Roville Ziraat Okulu
üzerinde bir nebze durmam›zda bu nedenle fayda var.4 Okul, soylu s›n›ftan ge-
len ve baflta kimya olmak üzere fen bilimlerine yo¤un bir ilgisi olan Mathieu
de Dombasle öncülü¤ünde hisseli bir flirket olarak yaklafl›k 200 hektarl›k bir
arazi üzerine Nancy flehri yak›nlar›nda (Lorraine bölgesinde) 1822’de kuruldu
ve 1842’ye kadar faaliyet gösterdi. Fransa’n›n ilk ziraat okulu olmas›na ra¤-
men ünü bütün Avrupa’da 19. yüzy›l›n ilk yar›s›nda duyularak farkl› ülkeler-
den birçok ö¤renci çekmeye bafllad›. Okul tar›mda yeni teknik ve teknolojile-
rin denendi¤i ve gelifltirildi¤i, rasyonel üretim sistemlerinin hedef al›nd›¤›,
genç ö¤rencilerin bir veya iki sene süresince e¤itim alarak kendilerini toprak
sahibi veya çiftçi olarak tar›m iflletmecili¤ine haz›rlad›klar› bir deneme çiftli-
¤i olarak iflliyordu. Ö¤renciler uygulamal› tar›m e¤itimi d›fl›nda botanik, vete-
rinerlik, tar›m muhasebesi/ekonomisi dersleri de al›yorlard›.
Bu haliyle okul 18. yüzy›lda geliflmeye bafllayan ekonomik anlay›fl ve agro-
nomi uygulamalar›yla devaml›l›k arz eder:5 girdi maliyetlerinin optimizasyo-
nu; art›k ürünün, veya Fizyokratlar›n deyifliyle net ürünün, azamilefltirilme-
si; istatistikler ve çiftlik muhasebesi tutulmas›; yeni tekniklerin uygulanmas›;
üretimin rasyonellefltirilmesi ve daha verimli k›l›nmas›; üretimin küçük ölçek-
li topraklardan ziyade büyük toprak mülkiyeti üzerinde gerçeklefltirilmesi;
4 Fabien Knittel, Marc Benoit ve Michelle Cussenot, “Roville 1822-1842, Naissance de l’enseignement agricole
français”, Michel Boulet (derl.), Les enjeux de la formation des acteurs de l’agriculture 1760-1945 içinde, Dijon:
Educagri, 2000, 525 s.
5 Ekonomik düflüncenin geliflimi ile agronomi aras›ndaki iliflkiyi sorgulayan bir makale için bknz. Lluis Arge-
mi “Agriculture, Agronomy, and Political Economy: Some Missing Links”, History of Political Economy, cilt 34,
say› 2, 2002, s. 449-478.

96
KAYA XIX. Yüzy›l Ortas›nda Osmanl› Tar›m Ekonomisi ve Politik Ekonomi

serbest ticaret ile tar›msal üretimin de¤erlendirilmesi; artan art›k/net ürün


sayesinde devlet gelirlerinin artt›r›lmas›. Bu genel çerçeve içerisinde özellikle
servetin as›l kayna¤›n›n toprak ve tar›m oldu¤unun alt›n› çizen Fizyokratla-
r›n6 a¤›rl›¤› olmas›na ra¤men Kameralistler7 ve ‹skoç politik ekonomistlerin8
tar›m üzerine yapt›klar› çal›flmalar›n katk›lar›n› da unutmamak gerekir. Ama
Fransa özelinde düflündü¤ümüzde, 18. yüzy›l›n ortas›ndan bu yana faaliyet
gösteren, büyük toprak sahiplerinin yerel düzeyde örgütlenerek teorik öneri-
leri uygulamaya geçirmek amac›yla kurduklar› ziraat dernekleri (société d’ag-
riculture) ve tar›mda ilerleme ve geliflmeyi öngören ziraat topluluklar›n›n (co-
mice agricole) Roville Ziraat Okulu ile gövde buldu¤unu söyleyebiliriz. Mathi-
eu de Dombasle de zaten bu tür bir gelene¤in en iyi temsilcilerden biriydi. Ro-
ville Okulu ve Mathieu de Dombasle’›n giriflimleri, daha farkl› bir tarihsel çer-
çevede, Temmuz Monarflisi dönemini yaflayan 1830 sonras› Fransas›’nda daha
elveriflli bir ortam buldu. Bu dönemde rejime muhalif eflraf ve soylular›n “k›-
ra inmeleriyle” kurduklar› zirai dernekler ve topluluklar›n hemen her bölgede
yayg›nl›k kazanmas›, Fransa’da agronomi ve tar›msal geliflmeyi en önde gelen
gündem maddelerinden biri yapt›.9 Bununla birlikte okuldaki e¤itimin toprak
sahibi, çiftlik iflletmecisi veya çiftçi gibi kavramlara yapt›¤› vurgu, bize Marc
Bloch’un da alt›n› çizdi¤i 18. yüzy›l›n ikinci yar›s›nda ortaya ç›kan ve Frans›z
Devrimi sonras›ndaki hukuki ve ekonomik düzenlemelerle ekonomik ve top-
lumsal hayata yans›yan tar›msal bireysellik (baflka deyiflle özel mülkiyet) mü-
cadelelerinin ve buna ba¤l› olarak kapitalist tar›m iflletmecili¤inin 19. yüzy›-
l›n ilk yar›s›nda Fransa’da eriflti¤i boyutu gösteriyor.10
Bu arada okulun kurucusu ve yöneticisi, Ion Ionescu’nun ilerde yaz›lar›n-
da “ustam” diyerek bahsedece¤i, Mathieu de Dombasle’in yay›n faaliyetlerin-
6 François Quesnay, Physiocratie, Droit naturel, Tableau économique et autres textes, Jean Cartelier (derl.), Pa-
ris: Flammarion, 1991; Philippe Steiner (1998), La ‘science nouvelle’ de l’économie politique, Paris: Presses uni-
versitaires de France; Jean-Claude Perrot (1992), “La comptabilité des entreprises agricoles dans l’économie
physiocratique”, Une histoire intellectuelle de l’économie politique XVIIe-XVIIIe siècle makale derlemesi içinde,
Paris : EHESS, s. 217-236.
7 Keith Tribe, Strategies of economic order: German economic discourse, 1750-1950, Cambridge: Cambridge
University Press, 1995, IX-285 s.; Guillaume Garner, État, économie, territoire en Allemagne : l'espace dans le
caméralisme et l'économie politique, 1740-1820, Paris: EHESS, 2005, 436 s.
8 Neil Davidson, “The Scottish Path to Capitalist Agriculture 1: From the Crisis of Feudalism to the Origins of
Agrarian Transformation (1688-1746)”, Journal of Agrarian Change, 2004, cilt 4, say› 3, s. 227-268; “The Scot-
tish Path to Capitalist Agriculture 2: The Capitalist Offensive (1747-1815)”, Journal of Agrarian Change, 2004,
cilt 4, say› 4, s. 411-460: “The Scottish Path to Capitalist Agriculture 3: The Enlightenment as the Theory and
Practice of Improvement”, Journal of Agrarian Change, 2005, cilt 5, say› 1, s. 1-72.
9 George Duby ve Armand Wallon (derl.), Histoire de la France rurale, 3. cilt, Apogée et crise de la civilisation
paysanne 1789-1914, Paris: Seuil, 1976, 573 s., s. 116-7.
10 Marc Bloch, “La lutte pour l’individualisme agraire dans la France du XVIIIe siècle”, La terre et le paysan
makale derlemesi içinde, Paris: Armand Colin, s. 257-349.

97
kebikeç / 23 • 2007

den de bahsetmemiz Ion Iones-


cu’nun sonraki dönemlerde yaz-
d›klar›n› anlamland›rmak için
faydal› olacakt›r. Okuldaki e¤i-
tim, uygulamalar, tar›m ekono-
misi/muhasebesi, rasyonel ve ve-
rimli bir tar›msal üretim için ya-
p›lmas› gerekenler üzerine hem
teorik hem de uygulamaya dair
makaleler içeren, 1824-1837 y›l-
lar› aras›nda ç›kan Annales agri-
coles de Roville bunlar›n en ba-
fl›nda geliyor. Bu dergi, hem Ro-
ville Ziraat Okulu’nun teori ve
uygulamaya hem de okulun ça-
l›flmalar›n›n tar›mla u¤raflanla-
ra ve kamuya aktar›lmas›na ver-
di¤i önemin bir kan›t›n› olufltu-
ruyor. Annales agricoles’ün d›-
fl›nda ilk olarak 1821 y›l›nda ba-
s›lmas›na ra¤men bask›lar› defa-
larca tekrarlanan Le Calendrier
du bon cultivateur, ou Manuel de
l'agriculteur praticien11 (‹yi Üre-
ticinin Takvimi veya Ameli Ziraatçinin El Kitab›) Mathieu de Dombasle’›n ag-
ronomi çal›flmalar› aras›nda en önemli eserlerinden yaln›zca birisi.12 Bu kitap-
ta da öncelik bilimsel ve rasyonel yöntemlerle verimlili¤in artt›r›larak “birey-
sel” üretimin veya iflletmecili¤in yayg›nlaflt›r›lmas›na verilmifltir. Yukar›da da
bahsetti¤imiz ‹skoç politik ekonomistleri ve Alman Kameralistleri ile etkilefli-
mini göstermek için Mathieu de Dombasle’in oldukça önem verdi¤i John Sinc-
lair’den Agriculture pratique et raisonnée13 (Pratik ve Rasyonel Tar›m) kitab›-
n›; ünlü Alman agronom Albrecht Daniel Thaër’den de Description des nouve-

11 Mathieu de Dombasle, Le calendrier du bon cultivateur, ou Manuel de l'agriculteur praticien, Nancy: Haener,
1821, IV-407 s.
12 Fabien Knittel, “La diffusion d’une pédagogie agricole: les écrits de Mathieu de Dombasle”, Annales de l’Est,
say› 1, s. 131-143.
13 John Sinclair, L'Agriculture pratique et raisonnée, çeviren: M. de Dombasle, Paris: Mme Huzard (Détervil-
le), 1824-1825, 2 cilt.

98
KAYA XIX. Yüzy›l Ortas›nda Osmanl› Tar›m Ekonomisi ve Politik Ekonomi

aux instrumens d'agriculture les plus utiles14 (En Faydal› Yeni Ziraat Aletleri-
nin Tasviri) kitab›n› Frans›zca’ya çervirdi¤ini ekleyelim.
Ion Ionescu Roville’deki e¤itiminden sonra yine Fransa’da Auxerre Ziraat
ve Senart Orman okullar›nda k›sa süre bulundu.15 1840-1841 y›llar›nda Pa-
ris’de Sorbonne Üniversitesi’nde fizik, kimya ve do¤a tarihi dersleri, Institut
de Botanique’de (Botanik Enstitüsü) botanik dersleri, Conservatoire des arts
et métiers’de politik ekonomi dersleri ald›.16 Bu arada politik ekonomi dersle-
rini ald›¤› dönemde Conservatoire des arts et métiers’de politik ekonomi kür-
sünün bafl›nda Jean-Baptiste Say’in halefi Adolphe Blanqui bulunuyordu.
Blanqui’nin, ekonomik düflünce tarihi kitaplar›n›n ilki say›labilecek bir kitap
haz›rlad›¤› gibi17 1841 y›l›nda Fransa Bilimler Akademisi’nin görevlendirme-
siyle, Silistre Vilayeti’nde ortaya ç›kan huzursuzluklar›n ekonomik kökenleri-
ni araflt›rmak üzere Osmanl› ‹mparatorlu¤u’na gelmifl oldu¤unu da belirte-
lim.18

Bo¤dan’daki Faaliyetler ve 1848


Ion Ionescu 1841 y›l›nda Bo¤dan’a geri döndükten sonra ustas› Mathieu de
Dombasle’›n ayn› adl› eserine at›fla Calendar al bunului lucr„tor de p„mînt (‹yi
Toprak Üreticisinin Takvimi) adl› kitab› yazd›.19 1842 y›l›nda ise Yafl’taki Mic-
hel Sturdza Akademisi’nde ziraat dersleri vermeye bafllad›. Bu derslerle Bo¤-
dan’da yüksek ö¤retimde agronomi ilk defa yer almaya bafllad›. 1844 y›l›nda
yay›nlad›¤› Îmbun„t„˛iri în agricultura noastr„’da (Ziraatimizde ‹yilefltirme-
ler); ülkesinde, Bo¤dan/Moldovya, tar›m›n ilerlemesi için getirdi¤i öneriler
aras›nda en dikkat çekici olan›, Roville örne¤inde oldu¤u gibi bir okul çerçeve-
sinde bir deneme çiftli¤i veya bir ziraat enstitüsü kurulmas›yd›.20 Bu düflünce-

14 Albrecht Daniel Thaër, Description des nouveaux instrumens d'agriculture les plus utiles, çeviren: M. de
Dombasle, Paris: Mme Huzard, 1821, 128 s.
15 Ion Matei, “Un agronome roumain dans l’Empire ottoman pendant les années 1849-1859”, Studia at Acta Ori-
entalia, cilt VII, 1968, s. 295-301, s. 296.
16 Gh. Cristea, “L’expérience de l’Ecole agricole de Roville (France) en Roumanie”, Revue roumain d’histoire, cilt
4, say› 4, s. 823-839, s. 826.
17 Adolphe Blanqui, Histoire de l'économie politique en Europe depuis les anciens jusqu'à nos jours, suivie d'une
bibliographie raisonnée des principaux ouvrages d'économie politique, Paris: Guillaumin, 1837, 480 s.
18 Adolphe Blanqui, Considérations sur l'état social de la Turquie d'Europe, Paris: W. Coquebert, 1842, IV-77
s.; Adolphe Blanqui, Voyage en Bulgarie pendant l'année 1841, Paris: W. Coquebert, 1843, X-414 s.
19 Cristea, “L’expérience…”, op.cit., s. 827.
20 Cristea, “L’expérience…”, op.cit., s. 826-827. Ayr›ca bknz. Al. Andronic, “Ion Ionsecu de la Brad fli unele prob-
leme în domeniul agriculturii din Moldova în anii 1840-1844”, Ion Ionescu de la Brad Aniversarea a 150 de ani
de la nafltere, volum omagial içinde, Bacau, 1968, s. 202-208.

99
kebikeç / 23 • 2007

sini 1845 tarihli Calendar pentru bunul gospodar (‹yi ‹darecinin Takvimi) ad-
l› eserinde gelifltirerek tekrarlad›21. Ziraat okulu için somut geliflme 1846 y›l›n-
da yafland›. Ion Ionescu’nun e¤itiminden iflletmesine her fleyinden sorumlu
olaca¤›, Moldav boyarlar›ndan Scarlat Vasiliu Vîrnav’›n da sermaye finans-
man›n› yapaca¤› bir deneme çiftli¤i ve ziraat okulu kurulmas›na dair bir an-
laflma imzaland›. Anlaflma, taraflar›n karfl›l›kl› sorumluluklar› dahil olmak
üzere, okul ve deneme çiftli¤inin kurulmas›ndan, gerçeklefltirilecek e¤itimin
en ince ayr›nt›s›na kadar maddeler içeriyordu.22 Ancak 1848’de bütün Avru-
pa’y› saran devrimci hareketler Eflak ve Bo¤dan’› da etkilemiflken 19. yüzy›l›n
bafl›ndan bu yana reformcu bir pozisyon alm›fl olan baz› boyarlar (büyük top-
rak sahipleri) siyasi mücadeleyi ön plana alarak e¤itim konusundaki planlar›
ertelediler, böylece Ion Ionsecu’nun ziraat okulu ve deneme çiftli¤i planlar› da
ertelenmifl oldu.
1848’in s›cak günlerinde Ion Ionescu reformcu boyarlar›n hareketi içerisin-
de yer alarak reformcu kanat taraf›ndan oluflturulan, boyar ve köylü temsilci-
lerini içeren “mülkiyet komisyonu”nun baflkan yard›mc›l›¤› görevini yapt›. Bu
komisyon köylülerin tabi olduklar› angaryalar›23 ortadan kald›rarak köylülere
toprak da¤›t›m›n› öngören bir “toprak reformu” üzerinde çal›flmalar yap›yor-
du.24 Asl›nda reformcu boyarlar›n siyasi hareketinin kökeni, 1840’larda Ion Io-
nescu’nun ziraat okulu ve deneme çiftli¤i kurma çabalar›nda da görüldü¤ü gi-
bi, 1848 öncesine hatta 18. yüzy›la kadar iniyordu.25 Rusya ve Osmanl› ‹mpa-
ratorlu¤u aras›nda k›r›lgan bir dengede mücadele vermek zorunda kalm›fl ol-
malar›na ra¤men, bu denge dahilinde, Eflak ve Bo¤dan’da kendileri için imti-
yazlardan ziyade toprak mülkiyetiyle tan›ml› (köylülerin özgür çiftçiler olarak
yer ald›klar›) bir siyasi, ekonomik ve toplumsal düzen kurgulamaya bafllam›fl-
lard›.26 Bu noktada büyük toprak sahibi reformcu boyarlar›n aflamal› olarak,
21 Cristea, “L’expérience…”, op.cit., s. 827-828.
22 Cristea, “L’expérience…”, op.cit., s. 828-831.
23 1830 y›l›nda Osmanl›-Rus rekabeti çerçevesinde Rusya’n›n etkisiyle yürürlü¤e konulan Eflak ve Bo¤dan’›n
dahili yönetimini belirleyen Règlement organique (dahili nizamname) angaryay› flöyle düzenliyordu: köylü y›l-
da 12 gün toprak sahibine çal›flacak, bir gün toprak sahibinin evine odun tafl›ma veya tafl›mac›l›k hizmeti ya-
pacak, 100 aileden 4 köylü toprak sahibine hizmetkarl›k yapacak; köylü üretti¤i ürünler üzerinden ondal›k
(aflar) verecek. Bknz. Ilie Corfus, L’agriculture en Valachie depuis la Révolution de 1848 jusqu’à la Réforme de
1864, Bükrefl: Editura Academiei Republicii Socialiste România, 1976, 216 s., s. 15.
24 Ibid.
25 Vlad Georgescu, Mémoires et projets de réforme dans les Principautés roumaines 1769-1830, Bükrefl: Asso-
ciation internationale d’études du sud-est européen, 1970, XXI-197 s.
26 Bu çerçevede Rusya’n›n siyasi etkisi alt›nda ortaya ç›kan 1830 tarihli Règlement organique (dahili nizamna-
me) ve 1848 devrimcilerinin reform program›n›n Osmanl› ‹mparatorlu¤u’ndaki reform hareketlerini oldukça et-
kiledi¤i sav› da üzerinde durmaya de¤erdir, bu konudaki zihin aç›c› bir makale için bknz. Radu R. Florescu, “The
Romanian Impact upon the Ottoman Tanzimat”, Revue roumaine d’histoire, cilt. 17, say› 1, 1978, s. 41-50.

100
KAYA XIX. Yüzy›l Ortas›nda Osmanl› Tar›m Ekonomisi ve Politik Ekonomi

orta vadede baz› feodal toplumsal kontrol mekanizmalar›n› korusalar da, uzun
vadede feodal üretim sisteminden kapitalist üretim sistemine geçmeye ve ken-
dilerini kapitalist toprak sahiplerine dönüfltürmeye yönelik bir yöntem izle-
dikleri söylenebilir.27
Ancak Rusya ve Osmanl› ‹mparatorlu¤u aras›nda s›k›flm›fl olan, Fransa,
Büyük Britanya ve Avusturya-Macaristan ‹mparatorlu¤u’nun da siyasi a¤›rl›-
¤›n› hisseden Eflak ve Bo¤dan’da 1848 devrimcileri, birçok Avrupa ülkesinde
oldu¤u gibi, baflar›l› olamad›lar.28 Hareketlerinin bast›r›lmas›ndan sonra ya
Bat› ülkelerine ya da Osmanl› ‹mparatorlu¤u’na kaçarak siyasi göçmen konu-
muna geldiler, böylece “toprak reformu” program› ve bu program içinde önem-
li bir yere sahip olan Ion Ionescu’nun ziraat okulu ve deneme çiftli¤i plan› gün-
demden tamamen düflmüfl oldu. Osmanl› ‹mparatorlu¤u’na geçen birçok arka-
dafl› gibi Ion Ionescu ilk önce Bursa’ya yerlefltirildi. Girifl bölümünde bahsedi-
len “Bursa’ya Zirai Gezi” Osmanl› ‹mparatorlu¤u’ndaki bu ilk ikametin sonu-
cu olufltu.

Osmanl› Topraklar›nda Siyasi Göçmenlikten Ekonomistli¤e


1848 y›l›n› Bursa’da geçiren Ion Ionescu 1849 y›l›nda ‹stanbul’a geldi. Bu-
rada di¤er etkili Eflak ve Bo¤dan siyasi göçmenlerinin ba¤lant›lar› arac›l›¤›y-
la bir taraftan Osmanl› yöneticileri ile tan›fl›p idari yap› içerisinde görevler al-
maya bafllarken di¤er taraftan Journal de Constantinople’u ç›karan François
Noguès ile tan›fl›p gazetesinde yaz›lar ve raporlar yazmaya koyuldu. Bursa’da-
ki tar›msal ekonomi üzerine yazd›¤› ilk yaz›da dutluklar, ipekböcekçili¤i ve ip-
lik fabrikas› bafll›klar› alt›nda bölgedeki üretim olanaklar› ve yerel ekonomi-
nin geliflmesi için yap›lmas› gerekenler üzerinde duruyordu.29 Yaz›n›n sonun-
da kurulabilecek bir iplik fabrikas›n›n maliyet hesaplar› bile gayet ayr›nt›l›
bir flekilde yer al›rken Osmanl› topraklar›nda tar›mla ilgili benzer çal›flmala-
ra devam edece¤ini de vaadediyordu. Bundan sonraki yaz›s›, genel olarak Os-
manl› ekonomisinin özet bir analizini içeren Coup d’œil sur les conditions de

27 Bu da asl›nda literatürde Prusya tarz› denilen reformcu ve yukar›dan empoze edilen tar›msal kapitalizme
denk düfler, bknz. Vlademir Illych Lenin, The Development of Capitalism in Russia, Collected Works, 3. cilt için-
de, Moskova: Progress Publishers, 1963, s. 239. Bu tür bir tarihsel geliflim, “ticari toplum” evresindeki ‹ngilte-
re’ye yetiflebilmek için 18. yüzy›l ‹skoçyas›’ndaki büyük toprak sahiplerinin izledi¤i kendilerine özgü kapitalist
tar›m yolunu da bize hat›rlat›r, bknz. Davidson, “The Scottish Path to Capitalist Agriculture 3…”, op.cit.
28 Ülkeleraras› güç dengesi çerçevesinde baflar›s›zl›¤a u¤rayan 1848 devrimcilerinin Osmanl›larla iliflkilerinin
bir analizi için bknz., Vasile Maciu, “Les relations roumano-turques pendant la révolution de 1848”, Revue ro-
umaine d’histoire, cilt 10, say› 1, pp. 43-62. Ayn› yaz› ve Türkçe özeti için bknz. Belleten, cilt 35, say› 139, 1971.
29 Journal de Constantinople, 14 Aral›k 1849, say› 204.

101
kebikeç / 23 • 2007

la production de la richesse en Turquie (Türkiye’de Servet Üretimi fiartlar›na


Bak›fl), 1850 Nisan›’nda yay›nland›.30
Ion Ionescu Nisan–Temmuz 1850 aylar› aras›nda, 1848 Eflak-Bo¤dan dev-
rimcilerinin liderlerinden yine ‹stanbul’da bulunan Ion Ghica’n›n31 sa¤lad›¤›
finansman ile, baflka bir 1848 devrimcisi olan agronom Ioranu beraberinde Si-
listre Eyaleti’ne ba¤l› olan Dobruca’da bulundu.32 Bu gezideki amaç, 1848’de
ertelenmek durumunda kalan Roville örne¤indeki bir ziraat okulu ve deneme
çiftli¤ini hayata geçirebilmekti. Bu yeni çaba, ‹stanbul’daki Eflak ve Bo¤dan
devrimcileri taraf›ndan desteklenmekle birlikte, o s›ralar Paris’te siyasi göç-
men olarak bulunan, 1848 devrimcilerinin önde gelen isimlerinden olan ayn›
zamanda 1848’de “Mülkiyet Komisyonu” baflkanl›¤› da yapan Nicolae B„lces-
cu’yu da heyecanland›r›yor ve yeni planlara sürüklüyordu.33 Bu hava içerisin-
de gerçeklefltirilen gezide Ion Ionescu, H›rflova’da Topalu Köyü yak›nlar›nda
bulunan, 1828-1829 Osmanl›-Rus savafl› sonras›nda harap konuma gelen Çe-
kirge Köyü’ndeki araziyi okul ve çiftlik arazisi olarak belirledi.34 Tüm hesapla-
malar yap›ld›ktan ve ayr›nt›lar belirlendikten sonra haz›rlanan proje tasla¤›
Ion Ionescu taraf›ndan ‹stanbul’daki Ion Ghica’ya Osmanl› Hükümeti’nden
çiftli¤in iltizam›n›n al›nmas› amac›yla gönderildi. Ion Ghica projeyi Paris’e Ni-
colae B„lcescu’nun onay›na sunmak için gönderirken, B„lcescu da proje konu-
sunda Versailles Agronomi Enstitüsü müdürü olan, Ion Ionescu’nun yaz›lar›n-
da s›kça referans verdi¤i, Adrien de Gasparin’e dan›fl›yordu. Onaylanan proje
‹stanbul’a Ion Ghica’ya Kas›m 1850’de tekrar ulaflt›. Ghica’n›n projeyi o dö-
nemde mülteci komiseri olarak görev yapan Ahmet Vefik Efendi’ye (sonraki
dönemin Ahmet Vefik Pafla’s›) iletmesine ra¤men proje ülkeleraras› diploma-
tik dengelerle k›s›tlanm›fl Osmanl› idarecileri taraf›nda çok ra¤bet bulmad› ya
da uygun görülmedi.35
Tüm devrimci heyecanlar ve projelerle birlikte Dobruca’ya yap›lan gezi so-
nucunda bölgenin ekonomik yap›s› hakk›nda Ion Ionescu’nun yazd›klar› 1850
y›l› boyunca Journal de Constantinople’da yay›nland›. Hatta ayn› y›l François

30 Journal de Constantinople, 14 Nisan 1850, say› 227.


31 Osmanl› idarecileri ile yak›n iliflkiler içerisinde olan Ion Ghica’n›n 1856’da Sisam mutasarr›fl›¤›na getirildi-
¤ini de geçerken belirtelim, bkz. Ali Fuat Örenç, “Mösyö Yvan Gika’n›n Sisam Beyli¤i Dönemi Vesikalar›”, Ro-
mano-Turcica, cilt 1, say› 1, 2003, s. 187-205.
32 T. Mateescu, “Projet roumains d’exploitation agricole en Dobroudja au milieu du XIXe siècle”, Revue rouma-
ine d’histoire, cilt 11, say› 4, s. 655-663, s. 657.
33 Mateescu, “Projet roumains...”, ibid., s. 658.
34 Mateescu, “Projet roumains...”, ibid., s. 659.
35 Mateescu, “Projet roumains...”, ibid., s. 662-3; Matei, “Un agronome roumain...”, op.cit., s. 299.

102
KAYA XIX. Yüzy›l Ortas›nda Osmanl› Tar›m Ekonomisi ve Politik Ekonomi

Noguès, gazetenin matbaas›nda Ion Ionescu’nun Dobruca üzerine yaz›lar›n›


124 sayfa tutan derleme bir kitap olarak bast›: Excursion agricole dans la pla-
ine de la Dobroudja (Dobruca Ovas›na Zirai Gezi). Çal›flma Dobruca’n›n Kara-
deniz’e ba¤lant›lar›, toprak, iklim, mülkiyet durumu, tar›m ekonomisi sistem-
leri, idare, vergiler, topografi ve nüfus konu bafll›klar›n› içeriyordu.36
Ion Ionescu ‹stanbul’a dönüflünde, 1847 y›l›nda kurulmufl olan Ayamama
(Yeflilköy) Ziraat Mektebi’nde37 ders vermeye bafllad›, sonras›nda ise Nafia
Meclisi üyeli¤ine getirildi.38 Bu görevleriyle birlikte 1850 y›l› sonuna do¤ru
T›rhala’da (Teselya) incelemeler yapmak üzere yola ç›kt›. T›rhala’daki gözlem-
leri üzerine yaz›lar› Ocak 1851’den itibaren Journal de Constantinople’da ç›k-
maya bafllad› ve y›l boyunca sürdü. Ayn› y›l›n Kas›m ay›nda ise ayn› Dobruca
gezisi yaz›lar› gibi T›rhala yaz›lar› da kitaplaflt›:39 la Thessalie agricole telle
qu’elle est et telle qu’elle peut être (Zirai T›rhala, oldu¤u gibi ve olabilece¤i gi-
bi). T›rhala’da tar›msal ekonominin emlak-› hümayun çiftlikleri ile büyük çift-
likler çevresinde örgütlenmifl olmas› ile Ion Ionescu, ilgisinin en yo¤unlaflt›¤›
konu üzerine çok zengin bir malzeme ile karfl›laflt›. Üretim eyleyiciler, toprak
sahipleri, ortakç›lar, ürünlerin paylafl›m›, borçlanma, kredi, kâr, vergiler, çift-
lik muhasebesi ana bafll›klar› alt›nda makaleler kaleme ald›. Özellikle ortak-
ç›l›k üzerine yazd›¤› yaz›larda Fransa ve Bo¤dan’da elde etti¤i teorik ve uygu-
lamal› bilgi birikimi ile T›rhala’da varolan sistemi çok özgün bir flekilde tart›-
flabildi¤ini tesbit ediyoruz.
‹lerleyen zaman içinde Ion Ionescu’nun bir ziraat okulu ve deneme çiftli¤i
iflletme sevdas›ndan hâlâ kurtulamad›¤› görülüyor. 1852 y›l› Temmuz’unda
Nafia, Ticaret ve Ziraat Naz›r› ‹zzet Pafla’ya ‹stanbul yak›nlar›nda, örne¤in
Ayamama’daki (Yeflilköy) Ziraat Mektebi’nde, kurulacak bir çiftlik okul ve
onun iflletmesini üstlenme (iltizam›n› alma) önerisi getiriyordu.40 Bu öneriye
verilen cevab› bilemiyoruz ama kendi hayat›n› anlatt›¤› bir eserde 1852 y›l›n-
da Ayamama Ziraat Mektebi’nin müdürlü¤üne getirildi¤ini belirtiyordu41.
36 Ion Ionescu’nun Dobruca üzerine yazd›klar›n›n bir analizi için bknz. Anca Ghia˛„, “Les roumains en Dobro-
udja au milieu du XIXe siècle d’après les informations de Ion Ionescu de la Brad”, Revue des Etudes Sud-Est
Européennes, cilt 15, say› 1, 1977, s. 131-157.
37 Cahit Bilim, Türkiye’de Ça¤dafl E¤itim Tarihi, 1734-1876, Eskiflehir: Anadolu Üniversitesi Yay›nlar›, 2002,
XIV-538 s., s. 288-298. Ziraat Mektebi’nin iflleyifli ve verilen derslerle ilgili bknz. Journal de Constantinople, 29
Temmuz 1849, say› 177.
38 Baflbakanl›k Osmanl› Arflivi, A.MKT.NZD 17/5 (1266/1850); A.MKT.MHM 40/94 (09.02.1268/04.12.1851);
A.MKT.MHM 53/66 (14.05.1269/23.02.1853).
39 Journal de Constantinople, 29 Kas›m 1851, say› 342.
40 Baflbakanl›k Osmanl› Arflivi, HR.TO 418/4 (20.07.1852).
41 Ghia˛„, “Les roumains en Dobroudja...”, op.cit., s. 133.

103
kebikeç / 23 • 2007

Bununla birlikte Ion Ionescu 1852 y›l› Ekim ay›nda Serasker Mehmet Pa-
fla’n›n görevlendirmesiyle Karahisar’daki, tahminlerimize göre bir emlak-› hü-
mayun çiftli¤i olan, Çifteler Çiftli¤i’ne inceleme yapmak üzere gitti.42 Yolculu-
¤unu, daha çok hayvan yetifltiricili¤i yap›lan çiftlikteki gözlemlerini ve çiftli¤i
daha verimli k›labilmek için yapt›¤› hesaplamalar›n› yine Journal de Constan-
tinople’da okuyoruz.43
1853 y›l› bafl›nda ise Ion Ionescu Nafia Meclisi’ndeki görevini devam et-
tirmesine ra¤men Ziraat Mektebi’ndeki görevini b›rakt›. 1 Mart 1853’den
bafllamak üzere Reflit Pafla’n›n T›rhala’daki 18 çiftli¤inin iltizam›n› alarak
iflletmesini üstlendi.44 Bu, onun bilgi birikimi de¤erlendirebilece¤i ve idealle-
rinden birini sonunda gerçeklefltirebilece¤i bir f›rsat olarak ortaya ç›k›yor-
du. Bir taraftan çiftliklerdeki emek örgütlenmesi ve idaresine özen gösterir-
ken di¤er taraftan da çiftlik muhasebesini s›k› izleyerek ayr›nt›l› maliyet he-
saplar› ile gelirleri (art›k/net ürünü) artt›rmay› hedefliyordu. Bu özenli çift-
lik muhasebesini günlük tutarken Reflit Pafla’ya sunmak üzere bir y›l boyun-
ca maliyet ve gelirlerin kaydedildi¤i büyük bir defter düzenledi. Reflit Pa-
fla’ya sunulan ilk seneki (1 Mart 1853- 1 May›s 1854) hesaplar›n raporunu
ise yine Journal de Constantinople’da yay›nlad›.45 Ama örnek olmas› gerek-
ti¤ini düflündü¤ü bu tür bir iflletme mant›¤›n› tan›tabilmek ve yayg›nlaflt›ra-
bilmek için gazetedeki yay›nla yetinmeyecek, ayn› yaz›y› 1866’da Bükrefl’te
tekrar basacakt›r.46

Ion Ionescu ve Politik Ekonomi


Ion Ionescu’nun bir taraftan 19. yüzy›l ortas›nda ekonomi literatürünü Os-
manl› ekonomisi üzerinden nas›l tart›flt›¤›n› ve di¤er taraftan 1848’in toplum-
sal çat›flmalar› çerçevesinde tar›msal üretim iliflkilerini nas›l analiz etti¤ini
görebildi¤imiz, T›rhala’daki araflt›rmalar›n› aktard›¤› yaz› dizisi içinde 9 fiu-
bat 1851 tarihli Journal de Constantinople’da yeralan “Üretim Eyleyicilerinin
Ortakl›klar›” (L’association des agents de production) bafll›kl› yaz›s› bize onun
ekonomik analizleri hakk›nda önemli ipuçlar› verecektir.

42 Journal de Constantinople, 29 Ekim 1852, say› 407.


43 Journal de Constantinople, 24 Aral›k 1852, say› 418.
44 Journal de Constantinople, 9 Haziran 1854; Ghia˛„, “Les roumains en Dobroudja...”, op.cit., s. 133; Matei, “Un
agronome roumain...”, op.cit., s. 300-301; Baflbakanl›k Osmanl› Arflivi, A.MKT.MHM 53/66
(14.5.1269/23.02.1853).
45 Journal de Constantinople, 9 Haziran 1854.
46 Ghia˛„, “Les roumains en Dobroudja...”, op.cit., s. 133; Matei, “Un agronome roumain...”, op.cit., s. 300-301.

104
KAYA XIX. Yüzy›l Ortas›nda Osmanl› Tar›m Ekonomisi ve Politik Ekonomi

Ion Ionescu araflt›rmalar›nda T›rhala’daki topraklarda iki tür toprak sa-


hipli¤inin hüküm sürdü¤ü sonucuna var›yor: Topra¤› kendi hesaplar›na iflle-
yen kefalohori (bafl-köy) denen köylerin sakinleri ve çiftlikler. Çiftliklerde
“topra¤a sahip olmay›p toprak sahipleriyle ürünün paylafl›m› kayd›yla ortak-
l›k kurarak topra¤› iflleyen” ortakç›lar mevcut. “Toprak tasarrufunda bulunan
her kefalohri köyü üreticisi ve toprak sahibi olmay›p çiftiklerdeki (ortakç› sa-
y›s›na eflit olan) parselleri paylaflm›fl olan üreticiler bölgede bireysel küçük
üretim sisteminde faaliyet gösteriyorlar.”47
T›rhala’daki bu tesbitten sonra, 1848’deki Avrupa’daki toplumsal ve siyasi
çat›flmalar›n etkisi tazeli¤ini korurken, Ion Ionescu’un ilgisi çiftlikler ve çift-
liklerdeki üretim üzerine yo¤unlafl›yor ve üretim faktörleri (sermaye, rant ve
emek) aras›ndaki iliflki üzerinde duruyor. Çünkü “toplumsal servetin unsurla-
r› olan üretti¤imiz ve tüketti¤imiz sermaye ve emek, en fliddetli tart›flmalar›n
ve en feci toplumsal kar›fl›kl›klar›n konusu oldular ve olmaya da devam edi-
yorlar”. Ona göre üretim eyleyicilerinin her biri di¤erinin orta¤›d›r ve ekono-
mik yap›da “ortakl›k” dahilinde faaliyet gösterirler. Ortakl›k çerçevesinde de
eyleyiciler “do¤al kaynaklar› kullanarak topra¤a rant, sermayeye faiz ve eme-
¤e ücret olarak karfl›l›¤›n› vermelidirler”. “E¤er rant, sermaye ve ücret aras›n-
daki elde edilen ürünlerin paylafl›m› s›ras›nda ortaklardan biri di¤erleri üze-
rinde egemenlik ararsa, ortakl›ktaki denge y›k›l›r ve aç›k veya gizli, kavga
bafllar”.
Ion Ionescu’ya göre “ya sermaye yarar›na ya da emek yarar›na bu ortakl›-
¤› tekellefltirme e¤ilimi” bu süreçte öne ç›kar. Bu tekel de, ya sermayenin
emekçiyi yani güçlünün zay›f› ya da emekçinin sermayedar› yani zay›f›n güç-
lüyü bask› alt›nda tutmas›n› getirir. “Birinci durumda ortakl›¤›n ürünlerinin
paylafl›m›nda sermaye emekten daha fazla bir pay al›rken ikinci durumda
emek sermayeden daha fazla pay al›r. Her iki durumda da ortakl›k ilkesinden
kayma gözlenir, adaletsizlik ve dolay›s›yla anarfli ve sefalet ortaya ç›kar”. Ion
Ionescu’ya göre sorun sermaye ve eme¤in ç›karlar›n›n ürünlerin paylafl›m›nda
eflit olarak temsil edilmemesidir. Bu durumda “tüm ortakl›k çabalar› ortakl›-
¤›n temel ilkeleri olan özgürlük ve eflitlikten uzaklaflarak ç›karlar›n çat›flma-
s›yla bofl ve verimsiz hale gelir”.
Üretime bir düzen vermek ve insanl›¤› sefaletin tahakkümünden kurtar-
mak için birçok felsefecinin ortakl›k konusunu ele ald›klar›n› söyler Ion Iones-
cu ve farkl› görüflleri s›ralar. Mesela baz›lar› sefaleti insanl›¤›n ayr›lmaz bir

47 Frans›zca orijinal metinden çeviriler bana ait (A.Y.K.).

105
kebikeç / 23 • 2007

parças› olarak görerek ortakl›klar›n kurulufluna hay›rseverlik faaliyetlerini


eklemlerler diyerek, tahminen, Jeremy Bentham’›n National Charity Com-
pany’sini kasteder.48 Adam Smith’in ad›n› aç›k etmez ama “rekabetin ifl örgüt-
lenmesinin temeli oldu¤unu düflünerek yeryüzünde tanr›sal mutlulu¤u vaade-
den doktrinler formüle edenler”i de s›ralamaya koyar. Ütopik sosyalistlerden
ise flöyle bahseder: “Saint Simon ortakl›k ilkesini ele almas›na ra¤men uygu-
lamas› ile pek ilgilenmemifltir. Fourrier ise uygulan›fl› ile oldukça fazla ilgilen-
mifltir”.
Ion Ionescu’ya göre ise rekabetsiz ortakl›k yaflayamaz zaten de yaflamam›fl-
t›r. “Ustam›z Mathieu de Dombasle, Œuvres diverses d’économie politique’e
bak›n›z,49 rekabet ve ortakl›k; birbirine üstünlü¤ü olmayan, bütün toplumlar›
yar›flarak yönlendiren iki ilkedir derdi”. Rekabet önemlidir ama Adam Smith
çizgisindeki rekabet de¤ildir Ion Ionescu’nun kafas›ndaki: “Ortakl›klar, insan-
lar›n ihtiyaçlar› do¤rultusunda farkl› formlarda kendili¤inden kurulmufllar-
d›r. Son dönemlerde hayali düflüncelerin kurgulad›¤› evrensel mutluluk sonu-
cunu ima eden yeni tip ortakl›klar› bir tarafa b›rak›p insanlar aras›nda yafla-
nan ortakl›klara yo¤unlaflal›m”.
Onun kafas›ndaki ortakl›k, Jean-Baptiste Say’in cumhuriyetçi ekonomi
politi¤ini50 ve 1848 devrimcilerinin reformlar›n›51 hat›rlat›r flekilde, flöyle-
dir:

“Sermayedar ortakl›¤a kendi üretici kaynaklar›n› yat›r›r yani topra¤›


ve paray›; iflçi kendininkileri, sa¤l›k ve zaman›n›. Üretici kaynaklar›n
ortak olarak bir araya gelmesiyle üretim eyleyicileri güçlü ve zay›f,
proleter, boyar, köylüden ziyade ortak hale gelirler. Farkl› kaynaklar-
la oluflan bu ortakl›k toplumu t›kayan efendi ve kul iliflkisini ortadan
kald›r›r. Ancak ortakl›k toplumsal hiyerarfliyi ortadan kald›rmaz, ak-
sine korur ve hatta varl›¤› bunu gerektirir. Bu ilkenin [ortakl›¤›n] gü-

48 Karl Polanyi, “Pauperism and Utopia”, The Great Transformation, the Political and Economic Origins of Our
Time içinde, Boston: Beacon Press, 1957, 315 s., s. 103-110.
49 Mathieu de Dombasle, Œuvres diverses: Économie politique, instruction publique, haras et remontes, Paris
: Bouchard-Huzard ; Paris : Audot, 1843, 550 s.
50 G. Zane, “La loi rurale de 1864 et l’héritage idéologique de l’an 1848”, Revue roumaine d’histoire, cilt 3, say›
2, s. 213-226; Keith Hitchins, The Romanians 1774-1866, Oxford: Clarendon Press, XI-337 s, s. 231-272.
51 Richard Whatmore, Republicanism and the French Revolution, An Intellectual History of Jean-Baptiste Say’s
Political Economy, New York: Oxford University Press, XIII-248 s.; Philippe Steiner, “Comment stabiliser l’ord-
re social moderne? J.-B. Say, l’économie politique et la Révolution”, G. Faccarello ve P. Steiner (derl.), La pen-
sée économique pendant la Révolution française içinde, Grenoble: Presses universitaires de Grenbole, 559 s., s.
173-193.

106
KAYA XIX. Yüzy›l Ortas›nda Osmanl› Tar›m Ekonomisi ve Politik Ekonomi

cü ve güzelli¤i eflit olmayan flartlardaki toplumsal düzenden gelen ki-


flileri eflit k›lmas› ve onlar› birlefltirmesidir. Bir defa ortakl›k kuruldu
mu ne sermayedar iflçinin ne de iflçi sermayedar›n s›rt›ndan geçinmez,
her ikisi de ayn› ortak amaç için çal›fl›rlar”.

Bu tart›flmadan sonra tekrar T›rhala’daki gözlemlerine dönen Ion Iones-


cu’ya göre buradaki çiftliklerde “sermayedarlar [toprak sahipleri] iflçilere [or-
takç›lara] göre ellerini tafl›na alt›na daha fazla sokmufl durumdalar”. Çünkü
ortakl›¤›n do¤as› gere¤i iflçilere döner sermayeden (iflletme sermayesinden) ve
çiftlik tafl›nmazlar›n› kulland›rma yoluyla tafl›nmaz mallardan avans vermek-
teler. Dolay›s›yla kötü hasat ihtimali karfl›s›nda hem rant hem de faiz kaybet-
me riskini üstleniyorlar. Ancak avanslar› göz önünde tutunca Ion Ionescu’nun
gözlemlerine göre T›rhala’da ortakç› sermayedardan ald›¤›ndan daha fazlas›-
n› geri veriyor. Ona göre bunun nedeni de sermayedar›n ortakç›y› ortakl›k il-
kesinden sapacak flekilde borçland›rmas›d›r yani riski ortakç›ya yans›tmas›-
d›r. Ama böyle bir durumda ortakç› faizleri de içerecek flekilde toprak sahibi-
ne elde edilen ürünlerden büyük bir miktar verirken üretimini k›s›tlamak zo-
runda kalmaktad›r. Fazla üretmenin ona bir faydas› yoktur, üretti¤inin ço¤u
toprak sahibine gitmektedir. Böylece Ion Ionescu’ya göre toprak sahibi ortak-
ç›n›n refah art›fl›n› engellemektedir. Çünkü üretimini k›san ortakç› yaln›zca

107
kebikeç / 23 • 2007

kendi geçimli¤ini üretecektir. Böylece toprak sahibi ortakç›y› faizleri bile öde-
yemeyecek hale mahkum ederek ortakl›¤›n do¤as›n› bozar. Ortakç› ve toprak
sahibi her ikisi de kendi ç›karlar›na karfl› hareket etmifl olurlar. Bu noktada,
Fizyokratlar›n büyük toprak üzerinde üretim yapan zengin üretici ve küçük
toprak üzerinde üretim yapan yoksul üretici ayr›m›n› hat›rlat›r flekilde,52 Ion
Ionescu ortakç›lar› zengin ve yoksul ortakç› olarak ikiye ay›r›r. Bunun belirle-
yicisi de ortakç›n›n borçlu olup olmad›¤›d›r. Yani borç bata¤›na batm›fl, faizle-
ri bile ödeyemeyen ortakç› yoksul ortakç›d›r; borçsuz ortakç› ise zengin ortak-
ç›d›r, üretimini artt›rmaya çal›flan, topraktan en yüksek rant› sermayeye en
yüksek faizi yaratand›r.
Tam da bu noktada T›rhala’daki toprak meselesinin özünü yakalam›fl olur
Ion Ionescu. Zira 1850’lerde ortakç›lar, çiftlik sahipleri ve çiftlikleri iflleten su-
bafl›lar aras›ndaki çat›flmalar, hem çiftliklerde üretimin kesintiye u¤ramas›
hem de borçlanma sarmal›n›n giderek a¤›rlaflmas›yla içinden ç›k›lmaz bir hal
al›p bölgede hat›r› say›l›r bir toplumsal hareketlili¤e sebep olacakt›r.53 Ion Io-
nescu bu çat›flmalar›n kayna¤›n› 1854’de haz›rlad›¤› baflka bir raporda, bu se-
fer subafl›lar›n borç mekanizmas› ve üretim sürecindeki bask›c› rollerinin üze-
rinde durarak, flöyle aktar›r:

“Çiftçi denilen adem çiftlik sahibinin emek fleriki dimek olub has›lat›n
her yerde çiftlik sahibiyle çiftçi beyninde usul-› flirket üzere taksimi
hususuna riayet olunur ise de burada böyle olmayub çiftçinin tali esa-
retten efler oldu¤u bedihidir. Reaya-› çiftlikat›n subafl›lardan dolay›
gördükleri gaddarl›klar yaln›z bunlar olmayub manevi güna gün me-
zalim ve teadiyat vard›r ki tafsil yaz›lmas› laz›m gelse uzun uzad› ri-
saleler tahriri iktiza ider.”54

1862’de haz›rlanan bir nizamname ile subafl›l›¤›n kald›r›lmas› ve ortakç›


köylülerle çiftlik sahipleri aras›ndaki üretim iliflkileri yeniden düzenlenmesi-
ne ra¤men T›rhala’daki toprak meselesi çözülememifltir. Hatta bölgenin Yuna-
nistan’a geçti¤i 1881’den Birinci Dünya Savafl› sonras›nda gerçeklefltirilebilen
52 François Quesnay, “Fermiers”, Auguste Oncken (derl.) Œuvres économiques et philosophiques de F. Ques-
nay, accompagnées des éloges et d'autres travaux biographiques sur Quesnay par différents auteurs içinde,
Frankfurt: J. Baer, 1888, XXII-814 s., s. 159-192.
53 T›rhala’daki çiftliklerdeki çat›flmalar ve bölgedeki aktörler aras›ndaki iliflkileri düzenleyen 1862 tarihli ni-
zamname için bknz. Erden Atilla Aytekin, Land, Rural Classes and Law: Agrarian Conflict and State Regulati-
on in the Ottoman Empire, Bas›lmam›fl Doktora Tezi, University of Binghamton, 2006, X-235 s., s. 78-90.
54 Baflbakanl›k Osmanl› Arflivi, HR.MKT 92/5 (06.02.1271/29.10.1854).

108
KAYA XIX. Yüzy›l Ortas›nda Osmanl› Tar›m Ekonomisi ve Politik Ekonomi

toprak reformuna kadar “çiftlik meselesi” ad› alt›nda Yunan hükümetlerini


epey meflgul etmifltir.55
Ion Ionescu de la Brad bu flekilde yaln›zca 1848’deki devrim mücadelelerine
yans›yan de¤il 20. yüzy›l›n bafl›na kadar sürecek olan toplumsal çalkant›lar›n
da nabz›n› tutmufl olur. E¤itimini Fransa’da al›p Avrupa’y› saran 1848’in dev-
rimci hareketlerinin atmosferi içerisinde Bo¤dan’da mücadele vererek yo¤rulan
entelektüel kiflili¤i, Osmanl› topraklar›nda bulundu¤u sürede Bursa, Dobruca,
Kütahya ve T›rhala’daki faaliyetlerine yans›m›fl ve hatta bu co¤rafyadaki top-
lumsal ve ekonomik meselelerle daha da zenginleflmifltir. Baflka bir deyiflle top-
lumsal ve ekonomik olaylar› incelerken yapt›¤› teorik tart›flma gözlemledikleri-
ni anlamland›rmaya çal›flman›n arac› olurken gözlemleri de teorik çerçevenin
s›n›rlar›n› zorlayarak geliflmesine vesile olmufltur. Günümüzden bak›nca s›ra-
d›fl› gözüken bu yaflam tecrübesi sonucunda bize b›rakt›¤› eserler 19. yüzy›l›n
evrensel tarihini sorgulamam›zda kuflkusuz yeni kap›lar açacakt›r.

Özet: Fransa’daki e¤itimi ve Avrupa’y› saran 1848’in devrimci hareketlerinin atmosferi


çerçevesinde yo¤rulan Ion Ionescu de la Brad’›n entellektüel kiflili¤i, Osmanl› topraklar›nda
bulundu¤u sürede (1849-1857) Bursa, Dobruca, Kütahya ve T›rhala’daki faaliyetlerine yan-
s›m›fl ve ayn› zamanda bu co¤rafyadaki toplumsal ve ekonomik meselelerle daha da zengin-
leflmifltir. Onun entellektüel dünyas›n› ve Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda yapt›¤› çal›flmalar›
daha iyi anlayabilmek için ilk olarak e¤itim gördü¤ü Roville Ziraat Okulu üzerinde durula-
cakt›r. 1840’larda Bo¤dan’daki (Moldavya) reformcu boyarlar öncülü¤ünde güdülen reform
hareketinde yer al›fl› ele al›nd›ktan sonra Osmanl› ‹mparatorlu¤u’ndaki faaliyetleri incele-
necektir. Son olarak T›rhala’daki çiftliklerde egemen olan üretim sistemi (ortakç›l›k) üzeri-
ne yazd›klar› tart›fl›lacakt›r.

Anahtar Sözcükler: Ion Ionescu de la Brad, Roville Ziraat Okulu, Bo¤dan, toprak refor-
mu, Tesalya, ortakç›l›k.

Abstract: Ion Ionescu de la Brad’s intellectual background that was moulded during his
study in France and in the atmosphere of 1848 revolutionary movements not only shaped his
activities in Bursa, Dobroudja, Kütahya and Thessaly during his years in exile in the Otto-

55 1878 Berlin ve 1881 ‹stanbul anlaflmalar› sonucunda bir taraftan Osmanl› döneminden kalan çiftlikler üze-
rindeki mülkiyet haklar› korunurken, di¤er taraftan Yunanistan hükümetinin T›rhala’daki çiftlikleri kamulafl-
t›rmas› engellenmiflti. Ama ço¤u çiftlik sahibinin (özellikle ‹stanbul’da ikamet eden paflalar›n) 1878-1881
aras›nda çiftliklerini ‹stanbul’daki Rum bankerlere satmas› kendi meflruiyeti için toplumsal dengeleri gözet-
meye çal›flan, ama finans sermayesine karfl› da aciz olan, Yunan hükümetlerinin iflini daha da zorlaflt›rm›flt›r,
bknz. Kostas Vergopoulos, Le capitalisme difforme et la nouvelle question agraire, l’exemple de la Grèce moder-
ne, Paris: Maspero, 307s, s. 88-124; Ömer Lütfi Barkan, “Balkan Memleketlerinin Zirai Reform Tecrübeleri”,
Türkiye’de Toprak Meselesi, Toplu Eserler 1 içinde, ‹stanbul: Gözlem Yay›nlar›, s. 415-420.

109
kebikeç / 23 • 2007

man Empire (1849-1857) but also was enriched by economic and social questions of this ge-
ography. In order to better grasp his intellectual background and the works that he under-
took in the Ottoman Empire, first the Agricultural School of Roville in which he studied is
discussed. After studying his participation in the Moldavian revolutionary movement of
1840s led by the reformist boyars, his activities in the Ottoman Empire is analyzed. Finally,
his writings on the dominant mode of production in the big farms of the Thessaly (sharec-
ropping) are examined.

Keywords: Ion Ionescu de la Brad, Agricultural School of Roville, Moldava, land reform,
Thessaly, sharecropping.

110
kebikeç / 23 • 2007

XV-XVI. Yüzy›llar Anadolu’sunda Tar›m ve


Tar›m Ürünleri

Mehmet ÖZ*

G irifl
Bu çal›flmada, XV-XVI. yüzy›llar Anadolu’sunu temsil edebilece¤ini dü-
flündü¤ümüz baz› sancak veya kazalar üzerinde tahrir defterleri temel al›na-
rak yap›lm›fl çal›flmalar›n verilerinden hareketle, ele al›nan dönemde Anado-
lu’da yetiflen tar›m ürünleri, bu ürünlerin ve bunlardan elde edilen vergi ge-
lirlerinin gerek bulunduklar› bölgenin gerekse ülkenin genelinin toplam eko-
nomik potansiyeli, tar›m üretimi içerisindeki yeri konusunda genel bir pano-
rama çizmeye çal›flaca¤›z. Hiç flüphesiz, iyi bilindi¤i üzere, kullanaca¤›m›z ve-
rilerin dayand›¤› tahrir defterleri, ne gerçekte toplanan vergi miktarlar›n›, ne
bir bölgedeki bütün üretim faaliyetlerini ve ne de nüfusun tamam›n› ihtiva et-
ti¤inden burada ulaflaca¤›m›z sonuçlar kesin olmaktan uzak ve takribî rakam-
lar ve sonuçlar olacakt›r.1

Tahrir Verileri ve Tar›m


Tahrir defterlerindeki terimlerin farkl› anlamlarda kullan›labilmesi, ölçü
tart› birimlerinin farkl›laflmas› vb. meseleler tabiat›yla baz› zorluklar› berabe-
rinde getiriyor.2 Gerek nüfusa iliflkin rakamlar›n (Göyünç, 1979), gerekse eki-
* Hacettepe Üniversitesi, Tarih Bölümü.
Okuyucuyu ayd›nlatmak aç›s›ndan hemen belirtmeliyim ki, konuyla ilgili bas›l› literatürde mevcut veriler üze-
rinden Kebikeç’in bu say›s› vesilesiyle bu konuda daha ayr›nt›l› bir çal›flma yapmay› amaçlam›flt›m. Ancak, di-
¤er yo¤un ifllerim aras›nda bafllang›çta tasarlanandan çok daha özet ve dar kapsaml› bu makaleyi kaleme ala-
bildim. Bu konuda kapsaml› bir monografiyi önümüzdeki y›llarda tamamlamay› düflünüyorum (M. Ö.).
1 Konuyla ilgili daha önceki çal›flmalar›m›z için bkz. Öz 1997; 1999b; 2000; 2002.
2 Defterlerdeki terminoloji meselesinin genel bir de¤erlendirmesi için bkz. Ar›kan, 1996. Ölçü-tart› birimleri
için bkz. ‹nalc›k, 1983.

111
kebikeç / 23 • 2007

lebilir arazi (Cook, 1972) ve üretime dair verilerin kesin bir nitelik tafl›maktan
uzak bulundu¤unu biliyoruz. Bu yüzden, son y›llarda tahrir defterleri üzerin-
de çal›flanlara özellikle istatistikî verilerin ihtiyats›z kullan›m› yüzünden yö-
neltilen baz› elefltirilerin (Heywood, 1988) hakl›l›k pay› vard›r ve fakat Eme-
cen’in de belirtti¤i üzere bu tür tenkitler bu verileri kesin rakamlar gibi alg›-
layanlara yöneltilmeli ve genellefltirilmemelidir (Emecen, 1996).
Gerçekten de defterlerdeki tar›m ürünü vergilerinin ne derecede güvenilir
oldu¤u da bugüne kadar epeyce sorgulanm›flt›r. Ürün öflürlerinin gerçek üre-
timi yans›tmad›¤› ve Barkan’›n neflretti¤i bir tahrir kayd›na göre tahrirden ev-
velki üç y›l›n ortalamas›na dayanm›fl olabilece¤i bu alanla ilgilenenlerin gayet
iyi bildikleri bir husustur (Öz, 1991: 434).3 Bu verilerin güvenirli¤i konusunda
Makovsky (1984: 117-119) vergi rakamlar›n›n tahrir heyeti ile vergi toplay›c›-
lar ve vergi yükümlülükleri aras›nda s›k› pazarl›klar sonucu tespit edilmifl
olabilece¤i ve dolay›s›yla afl›r› farkl› tahminlerin önlenmifl olabilece¤ini varsa-
yar.4 Venzke de bu verilere ihtiyatla yaklafl›lmas›n› kabul etmekle beraber, yö-
neltilen elefltiriler karfl›s›nda kaynaklar›m›z›n bir yana at›lamayaca¤›n›, Os-
manl› ‹mparatorlu¤u gibi gücünün zirvesindeki bir imparatorlu¤un ifle yara-
maz kay›tlar tutmak için büyük bir çaba harcamas›n›n anlams›z olaca¤› üze-
rinde durur (1997: 12). Üretimi dayand›rd›¤›m›z vergi miktarlar› ile ilgili dik-
kat edilmesi gereken bir nokta da ölçü-tart› birimleridir ki, bunlar›n yöreden
yöreye de¤iflti¤i de bilinen hususlardand›r. Yöresel ölçü-tart› birimlerinin de-
¤erleri iyi bilinmeden anlaml› analizler yapmaya giriflmek mümkün de¤ildir
(Koç, 1999).
Vergi tahminlerinin özellikle müd gibi büyük bir birim ile verildi¤i örnek-
lerde küsurat›n dikkate al›nmamas› gibi tehlikeler olabilir. Mesela bir köyün
hububat öflrü 5 müd olarak verilse ‹stanbul kilesiyle bu takriben 2600 kg. ola-
bilir ki gerçek vergi miktar›n›n 4.7 veya 5.3 müd olmas› durumunda tahmini
üretimde önemli bir farkl›l›k ç›kabilir; bu tür sapmalar›n olabilece¤ini de ha-
t›rda tutmal›y›z. Mamafih defterlerde kile (müdün 20’de biri) s›kl›kla kullan›l-
d›¤›ndan, hatta müdün kullan›ld›¤› yerlerde vergi tahminlerinin tam müd ra-
kam›n›n üstündeki k›sm› kile olarak verilebildi¤inden bu sak›nca ilk bak›flta
göründü¤ünden daha az etkili olabilir.
Özellikle mezraa gelirleri baflta olmak üzere baz› yerlerin gelirleri ayr›nt›-
s›z bir flekilde verilebilmektedir; bu durumda söz konusu gelirlerin hangi

3 Tahrir verilerinin iktisadî tarih aç›s›ndan de¤eri hakk›nda bir tart›flma için bkz. ‹slamo¤lu-‹nan, 1991: 68-81.
Bu verilerin ilginç bir kullan›m› için bkz. McGowan, 1969.
4 Tahrir süreci için bkz. Barkan, 1940; ‹nalc›k 1954; Barkan-Meriçli, 1988; ‹lhan, 1987; Murphey, 1990.

112
ÖZ XV-XVI. Yüzy›llar Anadolu’sunda Tar›m ve Tar›m Ürünleri

ürünlerin öflründen veya hangi vergilerden olufltu¤unu kesinlikle bilemeyiz.


Bununla birlikte, ayr›nt›s› verilen gelirler üzerinde yap›lan hesaplamalardan
hareketle, yani ayr›nt›s› verilen geliri oluflturan vergi kalemlerinin toplam
içindeki oranlar›n› ölçüt kabul ederek, bu tür toplam rakam olarak verilen ge-
lirlerin tahminî olarak hangi vergilerden olufltu¤u hesaplanabilir (‹slamo¤lu-
‹nan, 1991: 73) Öte yandan baz› ürünlerin vergilerinin hem miktar hem de ak-
çe de¤erleri verilirken baz›lar›n›n sadece akçe de¤eri, baz›lar›n›n da miktar›
(hacim veya a¤›rl›k ölçüleriyle) verilir. Daha önemlisi bazen farkl› ürünlerin
tek bir bafll›k alt›nda toplanmas› durumudur. Bu gibi durumlar e¤er çok
önemli boyutlara ulafl›yorsa tabiat›yla hesaplara dahil etmemek gerekir.
Üretimin hesaplanmas› aç›s›ndan ekilebilir toprak miktar›n›n bilinmesi
gerçekten önemli bir faktördür. Çünkü o devrin flartlar›nda birim tohumdan
al›nan ürün miktar›, bir dönüm topraktan al›nabilecek asgari ve azami mah-
sul vb.yi dikkate alarak defter verilerini daha iyi de¤erlendirebiliriz (Koç,
1999). Öte yandan, Venzke’nin de belirtti¤i gibi tar›m üretimini tahmin eder-
ken vergi miktarlar›na güvenmek yetersizdir; bu ba¤lamda topra¤›n kalitesi,
hava, iklim, sulama potansiyeli, nüfus yo¤unlu¤u, bölgenin güvenli¤i vb. bir
dizi faktörü de hesaba katmal›y›z (1997:12). Ancak ortalama bir çiftli¤in veya
bennâk kaydedilen bir raiyyetin çiftli¤inin tahminen kaç dönümden olufltu¤u-
nu kesinlikle bilemeyiz. Bununla birlikte yar›m çiftlikten az topra¤› ifade eden

113
kebikeç / 23 • 2007

bennâk’in dörtte bir çiftlik say›lmas› makuldür ve bu konuda yap›lan hesapla-


malarda bu varsay›m kullan›lm›flt›r. Tar›m üretimi hususunda defterlerimi-
zin de¤eri hakk›nda özetle flunu belirtmeliyim: Defterlerdeki öflür miktarlar›,
herhangi bir y›l›n gerçek üretimi üzerinden tespit edilmifl olmamakla birlikte
üretim hakk›nda genel tahminlerde bulunmam›za yarayabilir.
‹stisnaî örneklerde dahi nüfus-üretim veya nüfus-toprak-üretim faktörleri
aras›ndaki iliflkinin incelenen dönemler boyunca nispeten inand›r›c› bir seyir
gösterdi¤ini söyleyebiliriz. Bunun makul bir yans›mas› da kifli bafl›na düflen
tar›m üretiminin, mesela Rum beylerbeyli¤ine tabi Tokat, Çorum ve Samsun
yörelerinde, 1520lere göre 1570lerde belli bir düflüfl göstermesidir (‹slamo¤lu-
‹nan, 1991; Öz, 1997: 88). Ayn› yüzy›lda Osmanl› sancaklar›n›n pek ço¤unda
benzer geliflmeler yaflanm›flt›r. Canik-i Bayram (Ordu) kazas›nda 1485-1547
aras›nda kifli bafl›na düflen bu¤day ve arpa miktar›n›n azald›¤› (Yediy›ld›z,
1985: 133), ayn› durumun 1531-1575 aras›nda Manisa (Emecen, 1989: 243) ve
1518-1566 aras›nda Harput (Ünal, 1989: 101) yöreleri için de geçerli oldu¤u
anlafl›lmaktad›r. K›r nüfusunun 16. yüzy›l›n ikinci yar›s›nda karfl›laflt›¤› zor-
luklar›n bir yans›mas› olarak da de¤erlendirilebilecek bu husus ayr› bir tart›fl-
may› hak etmektedir (Özel, 2004). Bahsedilen yörelerin ço¤unda gerek ekile-
bilir toprak miktar› gerekse toplam hububat üretimi artm›fl gözükse de bu ar-
t›fl›n nüfustaki art›fla göre çok daha düflük bir oranda kald›¤› tespit edilmek-
tedir. Tabiat›yla burada hem nüfus, hem toprak miktar› ve hem de öflür ra-
kamlar›n›n gerçe¤i ne ölçüde aksettirdi¤i hususundaki çekinceleri göz ard› et-
memeliyiz; ancak de¤iflik bölgelerde benzer sonuçlar›n ç›kmas› da ayn› flekil-
de dikkate al›nmal›d›r. Gerçekten de 16. yüzy›l›n ikinci yar›s›ndaki art›fl ile
ulafl›lan nüfus seviyesinin sürdürülebilir bir mahiyet tafl›mad›¤›, Celalî isyan-
lar› sonras› dönemde Anadolu nüfusunda büyük oranda bir düflüfl oldu¤u izle-
nimini verecek veriler ›fl›¤›nda ileri sürülebilir (Özel, 1993).

Tar›m›n Organizasyonunda Temel Üretim Birimi: Çift-Hane


Klasik Osmanl› döneminde, t›mar sisteminin uyguland›¤› alanlarda, mirî
arazi rejimi çerçevesinde, tar›msal ekonominin temel üretim arac› bir çift öküz
ile çekilen sapand›; kuru tar›m ile bu¤day-arpa ekimi yap›lan iklim kuflakla-
r›nda, saban›n odun veya demirden yap›lmas›n›n yol açt›¤› de¤ifliklikler d›fl›n-
da makineleflme dönemine kadar tar›m teknolojisinde köklü bir de¤ifliklik gö-
rülmez. Bu geleneksel tar›m›n temel emek birimi ise aile reisi erke¤in simge-
ledi¤i köylü ailesidir (‹nalc›k, 1993: 2). Kökleri eski ‹ran ve Geç Roma ‹mpa-

114
ÖZ XV-XVI. Yüzy›llar Anadolu’sunda Tar›m ve Tar›m Ürünleri

ratorlu¤u dönemine uzanan ve çift öküz ile aile eme¤inin esas›n› oluflturdu¤u
köylü iflletmelerine dayanan Osmanl› mirî-tapulu arazi sistemini Halil ‹nalc›k
çift-hane sistemi olarak adland›rmaktad›r ki, bu sistemde aile eme¤i, bir çift
öküz ve ikisinin birlikte iflledi¤i arazi hep birlikte bir üretim birimi ve dolay›-
s›yla bir malî ünite say›l›r (‹nalc›k, 1993: 2-3). ‹flte Osmanl› devletinde, özel-
likle klasik dönemde, tar›m faaliyeti büyük ölçüde bu sistem çerçevesinde ce-
reyan etmekteydi. Köylüler, tasarruflar›ndaki arazinin büyüklü¤üne göre çift,
nîm-çift, bennâk, caba, mücerred gibi kategorilere ayr›lmakta ve buna ba¤l›
olarak da, bölgelere göre de¤iflen miktarlarda çift resmi vb. vergileri ödemek-
teydiler.5
Barkan’a göre Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda, mirî topraklar rejiminin icapla-
r›na uygun olarak, memleket arazisinin büyük bir k›sm›, müstakil köylü ifllet-
mesine yetecek büyüklükte olmak üzere, her yerin hususiyetine göre ayr›ca
hesap edilerek, reaya çiftlikleri (Balkan memleketlerindeki Slavlar aras›nda
bafltineler) halinde, birtak›m parçalar bölünür ve bu çiftlikler, onlar› iflleyebi-
lecek durumda olan çiftçilere tapu bedeli denilen bir peflin kira al›n›p, “daimi
ve irsi bir nevi kirac›l›k” mukavelesiyle, bütün olarak terk edilirdi. Çiftliklerin
ölçümünde çeflitli usuller kullan›lmaktayd›. Baz› yerlerde “nadas ve ekim iflle-
ri bir çift öküzle yap›labilecek büyüklükte olan” zirai iflletme bütününe “çift-
lik”, bunun yar›s›na da “öküzlük” denilirdi. Keza reaya çiftli¤inin “muayyen
miktarda tah›l (bu¤day) ekimine müsait olan bir toprak sahas›” olarak tarif
edildi¤i de vâkidir. Resmî tarife göre ise, bir çiftlik arazi mahalline ve topra-
¤›n yetifltirme kabiliyetine göre de¤iflmek üzere, âlâ (kaliteli) yerden 60-80, ev-
sat (orta halli) yerden 80-100 ve ednâ (k›raç) yerden 100-150 dönüm (eni ve bo-
yu 40’ar ad›m olan bir yüzölçümü) olarak belirlenmektedir. “Çift resmi arza
ba¤lanm›flt›r, öküze de¤il” kaidesine dikkati çeken Barkan, defterlerdeki ifla-
retlerden ve çiftlik de¤il çift resmi ibaresinin kullan›lmas›ndan hareketle hal-
k›n anlay›fl›ndaki çiftlikle (bir çift öküzle ifllenebilen büyüklükte yer) dönüm-
lerle ölçülen gerçek çiftlik aras›nda bir münasebet vard›r, ama meseleye daha
yak›ndan bak›nca, çift resminin sadece bir çift öküzle yer iflleyenlerden al›nan
bir resim olmad›¤›, çeflitli yükümlülüklerden oluflan bir vergi oldu¤u anlafl›l›r
diyor (Barkan, 1945: 392-397).
5 Bu konuda ayr›nt›l› bilgi için bkz. ‹nalc›k 1959: 575-610. Tam çift’in yar›s› (nîm-çift) büyüklü¤ünde topra¤›
olanlar çift resminin yar›s›n›, yar›m çiftten az topra¤› olanlar (ekinlü) bennak resmini öderlerdi. Caba genelde
evli-topraks›z hane reisi anlam›na gelirken Karaman ve ‹ç-il gibi baz› yerlerde kendi geçimini sa¤lamaya muk-
tedir bekâr erkek anlam›n› tafl›rd›. Bekâr (mücerred) yaz›lanlar ise kimi yerlerde resim öderken baz› sancaklar-
da ödemezlerdi. Gayrimüslim reâyâ resm-i çift yerine ispençe adl› standart bir vergi öderlerdi. Ancak Anado-
lu’daki baz› eyaletlerde önceden gayrimüslimler de müslümanlar gibi çift resmine tâbi idi ki, 16. yüzy›l›n ikin-
ci yar›s›nda bunlar da sair yerlerdekiler gibi ispençeye kaydolunmufltur. Bu konuda bkz. Yediy›ld›z, 1985: 155.

115
kebikeç / 23 • 2007

Osmanl›lar›n üretim ve geçimlik ekonomi için en uygun birim kabul ettik-


leri raiyyet çiftliklerinin bölünmeden devam etmesine büyük önem atfettikle-
ri bilinmektedir. Ne var ki, uygulama her zaman teori ile uyumlu görünmü-
yor. Tahrir defterleri verilerine dayal› araflt›rmalar, özellikle 16. yüzy›lda,
muhtemelen nüfus bask›s›n›n ve/veya devletin, kanunnâmelerdeki çift resmi
miktar›n›n akçe de¤erindeki düflüfle paralel olarak de¤er kaybetmesine karfl›-
l›k bu ‘zarar’› telafi etmek için gelifltirdi¤i politikalar›n sonucunda çiftliklerin
parçalanmaya bafllad›¤›n› gösteren iflaretler vard›r.6 Yine tahrir defterlerinin
yak›ndan tetkiki bir kiflinin ismine yaz›l› bir toprak parças›n›n baz› durumlar-
da birden fazla aile (genellikle kardefller) taraf›ndan ifllendi¤ini göstermekte-
dir. Esasen, ölen bir kiflinin yerinin o¤ullara intikali hususunu aç›klayan san-
cak kanunnameleri maddelerinde de aç›kça belirtildi¤i üzere, bu gibi toprak-
lar kardefller taraf›ndan “müfla ve müflterek” kullan›l›rd›.
Yukar›da ana hatlar›yla aç›klanan sistemde tar›m topraklar›n›n ç›plak
mülkiyeti mirîye yani devlete ait olup köylüler bu topraklar›, Barkan’›n ifade-
siyle, adeta irsî ve daimî kirac›l›k statüsü ile kullan›yorlar, resim ve öflürleri-
ni ise dirlik sahiplerine ödüyorlard› (kimi yerlerde vak›f ve mülk sahipleri).
Topra¤›n› üst üste üç y›l boz b›rakanlardan çiftbozan akçesi ad›yla bir tazmi-
nat al›nmaktayd›. Topra¤›n ne kadar›n›n her y›l ekildi¤i çok aç›k olmamakla
beraber en az ne kadar›n›n ekilmesi gerekti¤ine dair baz› kanunname kay›tla-
r› vard›r (Barkan, 1980: 751-2):

“...Ve bir raiyyetin elinde çiftli¤i olsa Bursa müddü ile dört müd tohum
ekmek her y›l borcudur. Hiç ekmedi¤i y›lda elli akçe, ekmedi¤i için al›-
na ve alâhâzâ amma dört tohum, tamam ekdikden sonra gayri san’at ifl-
ler ise dahi taarruz olunmaya.”

“Bir çiftlik yer tasarruf eden raiyete Bursa müddü ile y›lda dört müd to-
hum ekmek laz›md›r. Ekmedü¤ü y›lda elli akçe vere. Amma Karaman
müddü ile bir müd ekse yirmi befl akçe vere ve alâhâzâ vesair umuruna
dahlolunmaz ve e¤er bir raiyyete âfet yetiflüb bîmecâl olub çiftin b›rak-
sa sipahisi ol yeri ahara verüb andan resm-i bennak al›na resm-i çift ta-
leb olunmaya.”

6 M. A. Cook’un Ayd›n, Hamid ve Rum (Tokat ve civar›) hakk›ndaki araflt›rmas›n›n (Cook, 1972: 37-38) bu yön-
deki bulgular› daha sonraki araflt›rmalarda genelde teyit edilmifltir. Bkz. Yediy›ld›z, 1985: 71; Emecen, 1989:
231; Ünal, 1989: 93 ; Öz, 1999a: 48-52.

116
ÖZ XV-XVI. Yüzy›llar Anadolu’sunda Tar›m ve Tar›m Ürünleri

Bu kanunname ifadeleri bize bir raiyyet çiftli¤inin, Bursa müddü ile 12


müd, Karaman müddü ile ise 6 müd tohum ekilen yer oldu¤unu aç›kça göste-
riyor. 1455 y›l›na ait Canik yöresi defterinde ise bir çiftlik (iki öküzlük) yer, on
müdlük yer olarak tarif edilir ki, burada 10 müd tohum ekilen yer kastedil-
mektedir.7 Yine bir çiftli¤in en az üçte birinin ziraat edilmesi mecburî tutul-
maktad›r; çiftlik hiç ekilmezse 50 akçe, alt›da biri ekilirse 25 akçe tazminat
olarak al›nmaktad›r. Buradan flöyle bir sonuç ç›kabilir mi? Alt›da bir çiftlikten
yani iyi kalite toprakta 10 dönüm yerden 25 akçe tazminat al›nmaktad›r. Tam
çiftlik Karaman müddü ile 6 müd tohum ekilen yer; 1 müd ise 20 kileden olufl-
makta; Karaman’da 1 müd (20 kile) tohum ekilen [ekilmeyen] 10 dönüm yer-
den 25 akçe tazminat al›n›yor. 1518 civar›nda Karaman’da bir kile bu¤day›n
tahrir k›ymeti 6, arpan›nki 4 akçe idi (Aköz, 1999: 166). 20 kile tohumdan tak-
riben 80 kile ürün al›nd›¤› varsay›lsa bunun takriben 5 kilesi tazminat olarak
al›nm›fl olur ki, bu, ayn› yeri ekilmifl olmas› halinde 1/5 ilâ 1/10 aras›nda (ya-
ni 16, 10 veya 8 kile) ödenecek öflrün en az yar›s›na tekabül eder. Bu tür ted-
birler, malî gelirlerinin büyük k›sm›n› tar›m üretiminden sa¤layan bir sanayi-
öncesi imparatorluk için son derecede ola¤and›r.

XVI. Yüzy›lda Anadolu’da Yetiflflttirilen Tar›m Ürünleri


Klasik dönemde tar›m faaliyetinin a¤›rl›¤›n› tah›l ürünlerinin teflkil etti¤i-
ni kolayl›kla tahmin edebiliriz. Bununla birlikte, genel üretim içinde, özellik-
le konar-göçer hayat tarz›n›n hakim oldu¤u yörelerde hayvan ürünlerinin pa-
y› dikkat çekici oranlara ulaflabilir; yine pamuk, çeltik, kendir, ba¤c›l›k vb. ba-
k›m›ndan ihtisaslaflm›fl veya öne ç›km›fl bölgelerde de üretimde belirgin bir çe-
flitlilik ve baz› durumlarda dengeli bir yap› ortaya ç›km›fl olabilirdi. Afla¤›da,
Osmanl› topraklar›ndaki tar›m faaliyetine konu olan ürünlerin toplam tar›m
üretimi içindeki yerini daha yak›ndan göstermeye teflebbüs edece¤iz. Bunun
için, önce 1979’da S. Faroqhi-H. ‹slamo¤lu’nun bir araflt›rmas›n› ele alacak,
sonra da baz› sancaklar hakk›ndaki araflt›rmalardan hareketle daha genel bir
de¤erlendirmeye gidece¤iz. Burada seçti¤imiz sancaklar›n Anadolu’nun de¤i-
flik yörelerinden olmas›na dikkat etmeye çal›flt›k.
Faroqhi-‹slamo¤lu ikilisinin 16. yüzy›lda Anadolu’da tar›msal üretim e¤i-
limleri üzerinde yapt›klar› bir araflt›rmada, Türkiye’deki farkl› ziraî bölgeleri
temsil eden nahiyeleri seçerek tar›m ürünlerinin toplam üretim içindeki yer-
lerini tespit etmeye çal›flm›fllard›r. Araflt›rman›n temel kayna¤› durumundaki

7 Krfl. Cook, 1972: 68.

117
kebikeç / 23 • 2007

tahrir defterlerindeki verilerin böyle bir ifllem aç›s›ndan bar›nd›rd›¤› güçlük-


ler bir yana b›rak›l›rsa, flu sonuçlar dikkat çekicidir. Anadolu platosunda bu-
lunan nahiyelerde toplam üretimin % 90 veya daha fazlas›n› teflkil eden hu-
bubat›n adeta bir mono-kültür halinde bulundu¤u ve bunun muhtemelen hay-
vanc›l›kla tamamland›¤› anlafl›lmaktad›r. Ünye yöresinde kendirin fazla gö-
rünmesi buras›n›n tersanenin kendir ihtiyac›n› karfl›layan bir yöre olmas› ha-
sebiyle bu iflte uzmanlaflmas›ndan kaynaklanm›flt›r (Bostan, 1992; Öz, 1999a).
Yine Bigadiç pirinç, Adana pamuk, Tire pirinç ve pamuk, Uluborlu yöresi de
haflhafl üretimiyle farkl›l›k arz eder. Kasaba, Uluborlu, Güre, Bigadiç, Ünye,
Göl, Tire ve bilhassa da Zeytun ile ‹znik meyve-ba¤ üretimi aç›s›ndan ön pla-
na ç›kmaktad›r. Tire, Bigadiç ve belli ölçüde Ünye, ‹znik, Zeytun ve Ulubor-
lu’da tar›msal üretimde belirli bir çeflitlilik söz konusudur. Bunu en bariz ola-
rak Tire ve Bigadiç’te görmekteyiz.
Makalede yüzy›l›n ilk ve ikinci yar›s›na ait iki veri seti de¤erlendirilmifltir.
Afla¤›da ise ço¤unlu¤u 16. yüzy›l›n ikinci yar›s›na ait olan verilerden hareket-
le yap›lan tabloyu iktibas ettik. Bununla bir karfl›laflt›rma olmas› aç›s›ndan,
daha önce bir baflka çal›flmam›zda verilerini verdi¤imiz sancaklara ek olarak
Marafl ve Denizli kazalar› ile Bozok sanca¤›n›n 1560-70 civar›na ait verilerini
de ihtiva eden bir tablo oluflturduk. Bu tabloya Y›lmaz Kurt’un (Kurt, 1993)
tezinden hareketle ‹slamo¤lu-Faroqhi ikilisinde de yer alan Adana ile ilgili
1572 tarihine ait verilerini de koyduk. ‹ki set aras›nda baz› farklar varsa da
temelde ortaya ç›kan manzara afla¤› yukar› benzerdir. Bu tablolar, tar›m
ürünlerinin defterlerden elde edilen vergi k›ymetleri (akçe) toplanmak sure-
tiyle oluflturuldu. Bununla ilgili baz› aç›klamalar tablonun alt›nda verildi. K›-
saca belirtmek gerekirse, mümkün oldu¤u durumlarda tahrir k›ymetleri esas
al›nmak suretiyle sadece a¤›rl›k ölçüsü cinsinden verilen öflür miktarlar› ak-
çeye dönüfltürüldü. Böylece bütün bölgeleri karfl›laflt›rma imkan› elde edildi.
Elde edilen toplam içinde her bir ürünün oran› hesapland›. Hububat aç›s›ndan
akçe de¤erleri de¤il miktarlar üzerinden bir karfl›laflt›rma yap›lmas› düflünü-
lebilir ama bütün ürünleri karfl›laflt›rmak için en uygun kriterin “tahrir k›y-
met”leri oldu¤unu düflünüyoruz. Böyle bir hesaplama tabiat›yla özellikle hu-
bubat içinde, tahrir k›ymeti en yüksek olan bu¤day›n oran›n› oldu¤undan faz-
la gösterir. Bunu telafi için bu¤day, arpa, dar› vb. tah›llar›n ayr›ca miktar de-
¤erleri (müd, kile) üzerinden de hesaplanmas› mümkün olabilir. Biz burada bu
yola gitmeyece¤iz ama bu¤day ile arpa ve dar›n›n tahrir k›ymetleri aras›nda-
ki oran›n kabaca 10’a 8 oldu¤unu belirterek okuyucumuzun bir fikir sahibi ol-
mas›yla yetinece¤iz.8
8 Mesela Rum Eyaleti’nde 1570’lerde 1 müd bu¤day 120 akçe iken bir müd arpa veya gavers 100 akçe idi; bir
baflka deyiflle 1 kile bu¤day 6, bir kile arpa ise 5 akçe idi.

118
ÖZ XV-XVI. Yüzy›llar Anadolu’sunda Tar›m ve Tar›m Ürünleri

Burada hat›rlat›lmas› gereken hususlardan birisi, küçük miktarlarda üre-


tilmekle birlikte di¤er kategorinde verilen veya akçeye dönüfltürülemedi¤in-
den (miktar› da ihmal edilebilir boyutlarda oldu¤undan) verilmeyen baz›
ürünlerin eklenmesiyle tar›m ürünlerinin çeflitlili¤inin burada gösterilenden
çok daha renkli oldu¤udur. Zaten burada di¤er kategorisinden verilen bakla-
gillerin (mercimek, nohut, bakla, börülce), ba¤-bahçe ürünleri içinde verilen
meyve ve sebzelerin (ba¤, so¤an, sar›msak, bostan, armut, nar, ceviz ve genel
olarak meyve) de çok çeflitli bir üretim yelpazesini yans›tt›¤›n›, esasen Osman-
l› uygulamas›nda pazar için olmayan meyve-sebze üretiminin vergilendirilme-
di¤ini, dolay›s›yla defterlere kaydedilmedi¤ini hat›rlarsak bunlar›n üretim ve
tüketimde burada görünenden daha fazla yer tuttu¤unu da vurgulamal›y›z.

Tablo: 16. Yüzy›l›n ‹kinci Yar›s›nda Baz› Nahiyelerde Tar›m ürünlerinin


Yüzdeleri

Nahiye Tarih Bu¤day Arpa Di¤er Ba¤ Pamuk Keten Susam Hafl- Pirinç
hubu- Bahçe Kendir hafl
bat meyve
Çorum 1576 58 33 0.8 7 0.3
Koçhisar 1584 56.5 39 4
Melegübü 1584 53 40 7
Kasaba 1559-60 56 18 3 13,5 9,5
Mindaval 1569-70 63.5 33 0.16 2,5 1,2
Kâfirni 1576-77 59 33 1
Uluborlu 1566 civ. 54 26,5 11 9
Güre 1570-1 60 19 12 9
Bigadiç 1573-4 26,5 15,5 25 9 2,5 5 17
Ünye 1576-7 35.7 26 8,5 14,7 13,7 0,8
Adana 1572-3 27,5 30,5 1,5 2 36 2.5
Zeytun 1563-4 54 15 1,5 29 1
Tire 1575-6 26 26 12,5 11,5 15,5 3,5 0.05 3
‹znik I. Ahmed 33.5 16,5 24 21 1 5

Not: Koçhisar nahiyesi Karaman’da, Melegübü Ni¤de’de, Mindaval fiarkî


(fiebin) Karahisar’da, Kâfirni Tokat’ta, Uluborlu Hamid’de, Bigadiç Karesi’de,
Tire Ayd›n’da, Göl Kastamonu sanca¤›nda, Kasaba Malatya’da, Ünye Ca-
nik’te, Zeytun Marafl’ta ve Güre Kütahya’da idi. Kaynak: ‹slamo¤lu-Faroqhi
1979, ss. 418-419.

119
kebikeç / 23 • 2007

TABLO: 16. Yüzy›lda Baz› Sancak ve Kazalarda Tar›m üretimi Yüzdeleri

Sancak/Kaza Dönem Bu¤day Arpa Dar› Ba¤ Pirinç Pamuk Keten Di¤er Toplam
vs. hu- ba¤çe kendir
bubat meyve
bostan
Bolu 1519 50,3 18,7 20,9 7,6 1,7 0,8 100
1568 39,1 23,7 23,8 9,9 1,4 2,1 100
Canik 1485 47.9 27,9 3 15 6 0,2 100
1576 46 30 6 4 4 8 2 100
Harput 1518 56,1 18,1 5,7 9,8 9,1 1,2 100
1566 55 22,6 0,2 6,9 13,9 1.4 100
Karahisar-› 1547 60,7 32,6 0,1 5,9 0,2 0,5 100
flarki
1569 59,3 34,3 0,2 4,2 1,3 0,7 100
Manisa 1531 49,5 25 1,7 7,9 8,8 5,7 0,4 1 100
1575 52,1 26,5 4,4 4,9 6,7 3,6 0,3 1,5 100
Tokat 1520 61 29,8 8,6 0,2 0,4 100
1574 56,5 31,4 0,1 9,4 1,4 0,8 0,4 100
Bozok 1576 60,78 30,07 0,96 0,27 0,1 7,82 100
Marafl Kazas› 1563 53 24,5 0,3 9,7 7 5,1 0,4 100
Laz›kiyye 1571 40,5 15,7 1,9 11,4 9,9 20,4 0,2 100
=Denizli
Adana 1572 30,5 27,6 0,2 4,3 1,1 34,3 2 100

AÇIKLAMALAR:
1-Oranlar akçe de¤erleri üzerinden hesaplanm›flt›r. Tablolarda kile veya
di¤er birimler kullan›ld›¤›nda tahrir k›ymetleri ile çarp›larak akçe de¤erleri
bulunmufltur.
2-Canik’te 1576’de di¤er kategorisi büyük ölçüde lazot (m›s›r), sebze, bak-
lagiller, az miktarda da zeytin ve pamuktan oluflmaktayd›. Tokat’ta di¤er,
baklagiller. Manisa ve Denizli’de akçe de¤eri verilmedi¤inden pamu¤un yüz-
desi verilmedi. Manisa’da di¤er, baklagiller; keten ve kendir içinde s›nai bitki-
ler var. Bozok’ta di¤er’in % 4.4’ü çay›r, kuru ot, burçak ve fi¤den, çok az bir k›s-
m› da baklagillerden oluflmaktayd›. Kalan k›s›m genelde bag-bahçe, kendir, ot
vb.den oluflmaktayd›. Marafl’ta susam % 0.1 oran›ndad›r. Marafl’ta ba¤-mey-
ve kategorisinin ço¤u ba¤ ürünleridir (toplam›n yüzde 7’si). Adana ‘da di¤er
kategorisi susam, Denizli’de ise baklagillerdir. Laz›k›yye’de akçe de¤eri veril-

120
ÖZ XV-XVI. Yüzy›llar Anadolu’sunda Tar›m ve Tar›m Ürünleri

meyen 3115 k›yye susam geliri hesaba kat›lmad›.


3-Laz›k›yye’de 82779 k›yye pamuk tespit edildi. Bunun akçe de¤eri hesap-
lan›rken 1 men pamuk’un 7.2 akçe oldu¤u (‹brahim Solak, Marafl, s. 149.) ve
1 men’in de 6 okka/k›yye’ye eflit oldu¤u bilgisinden hareketle 1 okka pamu¤un
1.2 akçe oldu¤u sonucuna ulafl›r›z. Pamuk vergi k›ymetleri bu ölçüye göre he-
saplanm›flt›r.
Kaynaklar: Bolu (Tafl, 1993: 142 vd.); Canik (Öz, 1999a: 94-95); Harput
4-K
(Ünal, 1989: 164-166), Karahisar-› fiarkî (Acun, 2006: 124), Manisa (Emecen,
1989: 242-261); Tokat (fiimflirgil, 1990: 301-309), Bozok (TD 31’den Mehmet
Öz-Yunus Koç taraf›ndan ç›kar›lan veriler); Lazikiyye (Gökçe, 2000: 354-376),
Marafl (Solak, 2004: 142-154; Adana (Kurt, 1992: 213-215).
Yukar›daki tablo, Faroqhi-‹slamo¤lu ikilisinin k›smen daha küçük birim-
ler üzerinden yapt›¤› de¤erlendirme ile paralellik arz eder. Pamuk veya çel-
tik gibi ürünlerin ön planda olmad›¤› sancak veya kazalarda bu¤day, arpa,
dar› vb. hububat›n tar›msal ürünler içinde yüzde 80-90 civar›nda yer tuttu¤u
tespit edilmektedir. Çorum, Mindaval dahil Karahisar-› fiarkî ve Bozok gibi
yerlerde bu¤day, arpa baflta olmak üzere hububat›n mono-kültür teflkil etti¤i
görülmektedir. Tabiat›yla buradaki tabloda özellikle hayvanc›l›¤›n dahil edil-
memifl olmas›n› daima hat›rda tutmal›y›z. Mesela Bozok gibi konar-göçer ha-
yat tarz›n›n henüz etkilerini devam ettirdi¤i yörelerde bu özellikle önemlidir.
Karahisar-› fiarkî’de flaphanenin önemli bir ekonomik faaliyet alan› teflkil et-
ti¤i hat›rda tutulmal›d›r. Öte yandan Bolu, Harput, Manisa, Denizli, Tokat,
Marafl yörelerinde ba¤, bahçe, sebze, bostan ve meyve üretiminin hat›r› say›-
l›r oranlara ulaflt›¤›na da dikkat çekmeliyiz. Karahisar-› fiarkî ba¤c›l›k, Ada-
na da yaz meyveleri aç›s›ndan bir ölçüde temayüz eden sancaklard›r. Adana,
Manisa ve Denizli ba¤-bahçe-meyve kategorisinin yan›nda pamuk üretiminin
de belirli ölçülerde tar›msal tabloyu etkiledi¤i bir görünüme sahipken Ca-
nik’in do¤u kesiminde tersane ocakl›¤› durumundaki kendir üretimi dikkati
çeker.
Tahrir defterlerine dayal› baz› çal›flmalardan hareketle bu sancak veya ka-
zalardaki tar›m ürünlerinin nisbî da¤›l›m›n› ortaya koyarken sancak baz›nda
yap›lan de¤erlendirmelerin sancak-içi çeflitlilik ve farkl›l›klar› gölgeledi¤i de
belirtilmelidir. Mesela 1485’te Canik Sanca¤› kazalar›ndan Sat›lm›fl ve Ka-
vak’ta bu¤day›n oran› yüzde 60 civar›nda, Bafra’da ise yüzde 50 kadard›r;
özellikle Terme, Ar›m ve Ünye’de keten ve kendir, Samsun’da ise hassa çeltik
üretimi sancak genelinde bu¤day›n pay›n›n yüzde 50’nin alt›na düflmesini sa¤-

121
kebikeç / 23 • 2007

lam›flt›r (Öz, 1999a: 94-95).


Buradaki tablolar d›fl›nda baz› örnekler vermek gerekirse, mesela Ankara
Sanca¤› Çubuk kazas›nda 1571 tarihinde mirî topraklardaki tar›m ürünleri-
nin yüzde 91’i hububat, yüzde 5’i meyve ve sebze, yüzde 3’ü ba¤ ve yüzde 1’i de
baklagiller iken vak›f topraklar›nda hububat oran› yüzde 74’e düflmüfl, sebze
ve meyve oran› yüzde 13’e, baklagillerin oran› da yüzde 9’a ç›km›fl görünmek-
tedir. Ba¤lardan elde edilen gelirde ise küçük bir art›fl vard›r (% 4). Hububa-
t›n büyük k›sm› bu¤day ve arpadan oluflurken burçak da önemli miktarda ye-
tifltirilmektedir (Ç›nar-Gümüflçü 2002: 164-177). Aksaray Sanca¤›’nda ise
1584’te toplam 995,372 akçelik tar›m ürünü gelirinin % 55’i bu¤daydan, %
39,3’ü arpadan, % 3.76’s› ba¤ öflründen, yaklafl›k % 2’si bahçe ürünleri, bostan,
meyve ve sebze’den elde edilmekteydi (Yörük, 2005: 158-167). Mamafih tuz
üretiminin ekonomide önemli bir rolü oldu¤unu ve yine koyun yetifltiricili¤i-
nim de ekonomiye hat›r› say›l›r bir katk› yapt›¤›n› hat›rlatmak gerekir (Yörük,
2002: 168-172).
Yukar›daki tablolar ve verilen rakamlar aç›kça göstermektedir ki, 16. yüz-
y›lda Anadolu’da -hayvanc›l›k ve konar-göçer hayat tarz›n›n hüküm sürdü¤ü
baz› bölgelerde hayvan üretiminin ekonomideki a¤›rl›kl› yerini hat›rda tut-
mak kayd›yla- pek çok sancakta bu¤day üretimi toplam tar›m üretiminin ya-
r›s›n› ve hatta daha fazlas›n› oluflturmaktayd›. Pirinç ekimi, pamuk üretimi,
ba¤c›l›k gibi baz› alanlarda ihtisaslaflan bölgelerde bu oran yüzde 25-30’lara
düfler. Mamafih, arpa ve dar› gibi di¤er tah›llarla birlikte bu¤day›n tar›msal
faaliyetin en önemli kalemi oldu¤u yine de görülmektedir. Anadolu’ya bakt›¤›-
m›zda özellikle Tosya-Boyabat yöreleri baflta olmak üzere pirinç,9 Adana, Ma-
nisa, Harput vb. yerlerde pamuk, Ünye-Terme civar›nda kendir ve pek çok yö-
rede ba¤c›l›k faaliyetinin mahallî ekonomilerde büyük önemi haiz bulundu¤u
anlafl›lmaktad›r.10
Bu¤day ve di¤er tah›llar hem insanlar›n temel yiyecek maddelerini hem de
dönemin ulafl›m ve askerî flartlar› gere¤i büyük öneme sahip bulunan hayvan-
lar›n yiyeceklerini (arpa, saman vs.) sa¤lamaktayd›lar. Osmanl› döneminde
hububat üretiminin tar›m faaliyetine damgas›n› vurdu¤u aç›kt›r; öte yandan,
nüfus art›fl› veya hububat ihtiyac›n›n yeterince karfl›lanamamas›na yol açan
birtak›m geliflmeler sonucunda bu¤day›n yerine kalitesi daha düflük olmakla
birlikte dönüm bafl›na daha fazla verim al›nan dar› vb. tah›llar›n ekimi a¤›r-
9 Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda çeltik üretiminin flartlar› ve organizasyonu için bkz. ‹nalc›k, 1982.
10 Bu konuda Y. Kurt’un Adana, Emecen’in Manisa ve Ünal’›n Harput ile ilgili araflt›rmalar›na bak›n›z.

122
ÖZ XV-XVI. Yüzy›llar Anadolu’sunda Tar›m ve Tar›m Ürünleri

l›k kazan›yordu.
Baz› yörelerde önceden tahrir defterlerinde çok az geçen dar›n›n 16. yüzy›-
l›n ikinci yar›s›nda önemli miktarlarda üretildi¤i anlafl›lmaktad›r (Öz, 1999a:
94-95, 121). Güran’›n yukar›da zikredilen araflt›rmas›n›n da aç›kça gösterdi¤i
üzere (Güran, 1998: 99) birim-tohum bafl›na üretim bak›m›ndan dar› bu¤da-
y›n en az üç kat› bir ürün vermekteydi ki, 16. yüzy›l›n ikinci yar›s›ndaki nü-
fus tazyikinin yaratt›¤› flartlar içinde dar› üretimine ayr›lan topraklar›n art-
mas› bu bak›mdan da makul görünüyor. Bu noktada XVI. yüzy›l tahrir defter-
lerinde geçen gâvers kelimesinin dar› veya m›s›r anlam›na m› geldi¤i tart›fl›-
lan bir konudur. Esasen ülkemizde pek çok yerde m›s›ra dar› dendi¤inden ha-
reketle burada bir eflanlaml›l›k olaca¤› varsay›labilir. Bununla birlikte bura-
da zikredilen e¤er bir çeflit m›s›r olabilirse de, bunun Amerika’dan intikal eden
m›s›r olmas› ihtimali bizce düflüktür.11 Mamafih as›l üzerinde durulmas› ge-
reken husus, XVI. asr›n ikinci yar›s›nda bu ürünün oran›nda görülen art›fl›n
tesadüfî veya kay›t usullerinden kaynaklanan bir fley olmay›p nüfuz bask›s›-
n›n sonucunda verimi yüksek bir ürünün tercih edilmesinden kaynakland›¤›
hususudur.12
Tevfik Güran’›n 19. Yüzy›lda Osmanl› Tar›m› Üzerine Araflt›rmalar adl› ça-
l›flmas›nda 19. yüzy›lda ve 20. yüzy›l bafllar›nda tar›m politikalar›, tar›msal
faaliyetin flartlar›, tar›msal verimlilik vb. konular ayr›nt›l› bir flekilde ele al›n-
m›flt›r. XVI. yüzy›ldaki tar›m teknolojisinin ve verimlili¤in çok de¤iflmedi¤i bu
dönem hakk›ndaki bulgulara göre, Anadolu’daki ekili arazinin yaklafl›k %
85’inin tah›llara, % 2,7’sinin baklagillere, % 5’inin s›naî bitkilere, % 7,6’s›n›n
da ba¤lara ayr›ld›¤› belirtiliyor. Toplam üretim içinde tah›llar % 60, ba¤-bah-
çe ürünleri % 10, hayvan ürünleri ise % 23’lük bir paya sahipti (Güran, 1998:
77-78). Bizim incelememizle karfl›laflt›r›labilir olmas› bak›m›ndan hayvan
ürünlerini d›flar›da tutarsak hububat›n yüzde 72, ba¤-bahçe ürünlerinin yüz-
de 14-15’lik bir paya sahip oldu¤u söylenebilir. Yine Güran’a göre, tohum biri-
mi bafl›na has›la 1907-9 y›llar›nda Rumeli’de bu¤dayda 4,8, Anadolu’da 5,5
iken dar›da bu % 18 civar›ndayd› (Güran, 1998: 99). Daha önceki baz› çal›flma-
larda verimlilik konusunda de¤iflik oranlar› (1’e 3 ile 1’e 5 aras›nda de¤iflen)
dikkate alarak baz› hesaplamalar yaparak köylülerin geçim durumuna dair
baz› spekülasyonlar yapm›flt›k. Bu makalede konunun bu yönüne de¤inmeye-

11 Bu konuda F. Emecen, ayr›nt›l› bilgi vermekte ve kanaatimizce konuyu büyük ölçüde ayd›nlatm›fl bulunmak-
tad›r.
12 Tar›m üretiminde verimlilik, tohum-ürün oran› konusu da literatürde tart›fl›lm›flt›r. Bkz. McGowan, 1969;
Öz, 1999a. Ayr›ca bkz. Nagata, 1997: 122-124

123
kebikeç / 23 • 2007

ce¤iz ama bir cümle ile ifade etmek gerekirse geçimlik düzeyde bir tar›m üre-
timinin söz konusu oldu¤u tekrarlanmal›d›r. 1570’lerde nüfus tazyikinin etki-
ledi¤i durumlarda vergi taleplerini karfl›lamakta zorluk çeken köylülerin
muhtemelen ço¤unlu¤u marjinal topraklar› kullanma dahil üretimi artt›rmak
için çeflitli yollar denedikleri gibi, en az›ndan gençler baflta olmak üzere bir ke-
simi ise geçimini flehirlerde veya bey kap›lar›nda aramay› tercih etmifltir.

Sonuç Yerine
Klasik dönem Osmanl› tar›m tarihi hakk›ndaki bilgilerimiz artmakla bir-
likte, ‹mparatorluk çap›nda de¤erlendirmelerin henüz yeterli seviyede olma-
d›¤› görülmektedir. Bunda, flimdiye de¤in yap›lan araflt›rmalar›n verilerinin
yeterince standart olmay›fl› kadar genel de¤erlendirmenin önündeki çeflitli
metodolojik zorluklar da rol oynam›flt›r. Burada belki çok mütevaz› bir çerçe-
vede yap›lan de¤erlendirmeyi çok daha zenginlefltirmek, öncelikle tahrir veri-
lerinin yan›nda kanunnâmeler (sancak kanunnamelerinde pazarda sat›lan
ürünlerin zikredilmesinin rastgele olmad›¤› hesaba kat›lmal›d›r), mühimme
defterleri vs. di¤er kaynaklar› da kullanarak kapsaml› bir envanter ç›karmak
gere¤i kendini aç›kça hissettirmektedir. Toprak mahsullerinin yan›nda hay-
vanlardan elde edilen üretim ve madencilik gibi faaliyetler de hesaba kat›la-
rak k›rsal ekonominin tam bir foto¤raf› çekilebilir. Böyle bir araflt›rmada, ver-
gilendirilen her türlü ürünün yörelere ve kay›tl› olduklar› dönemlere göre lis-
teleri de oluflturulmal›d›r. Farkl› adlarla kaydedilen tah›llar, meyve ve sebze-
ler, s›naî bitkiler tek tek de¤erlendirilmelidir. Böylece Anadolu tar›m tarihinin
bu dönemi ayr›nt›l› bir flekilde ortaya konulabilir. Bu noktada belirtilmesi ge-
reken önemli bir husus ise böyle genel bir çal›flmada co¤rafya ve tar›m disip-
linlerinden gereken ölçüde yararlan›lmas›d›r. Bu ise ancak disiplinleraras› bir
çal›flma ile yap›labilir.

KAYNAKÇA
Acun, Fatma (2006), Karahisar-› fiarkî ve Koyulhisar Kazalar› Örne¤inde
Osmanl› Taflra ‹daresi (1485-1569), Ankara.
Aköz, Alaaddin (1999), XVI. As›rda Karaman Kazas›, Doktora Tezi, Selçuk
Üniversitesi, Konya.
Ar›kan, Zeki (1996), “Tahrir Defterlerinde Geçen Deyimler”, Osmanl› Arafl-
t›rmalar›-The Journal of Ottoman Studies, XVI, ss. 1-13.
Barkan, Ö. L. – Meriçli E. (1988), Hüdavendigar Livas› Tahrir Defterleri,

124
ÖZ XV-XVI. Yüzy›llar Anadolu’sunda Tar›m ve Tar›m Ürünleri

Türk Tarih Kurumu yay. Ankara.


Barkan, Ö. Lütfi (1940), “Türkiye’de ‹mparatorluk Devirlerinin Büyük Nü-
fus ve Arazi Tahrirleri ve Hakana Mahsus ‹statistik Defterleri I”, ‹stan-
bul Üniversitesi ‹ktisat Fakültesi Mecmuas›, II/1, ss. 20-59.
Barkan, Ö. L. (1941), “Türkiye’de ‹mparatorluk Devirlerinin Büyük Nüfus ve
Arazi Tahrirleri ve Hakana Mahsus ‹statistik Defterleri II”, ‹stanbul
Üniversitesi ‹ktisat Fakültesi Mecmuas›, II/2, ss. 214-247.
Barkan, Ö. L. (1945), “Çiftlik”, ‹slâm Ansiklopedisi, III, ss. 392-397, ‹stanbul,
[Türkiye’de Toprak Meselesi, ss. 789-797.]
Barkan, Ö. L. (1980), “Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda Çiftçi S›n›flar›n Hukuki
Statüsü”, Ülkü, c. IX-X (1937) [Türkiye’de Toprak Meselesi, ‹stanbul, ss.
725-788.
Bostan, ‹dris (1992), Osmanl› Bahriye Teflkilat›: XVII. Yüzy›lda Tersâne-i
Âmire. Ankara.
Cook, M. A. (1972), Population Pressure in Rural Anatolia 1450-1600, Lond-
ra.
Ç›nar, H. - Gümüflçü O. (2002), Osmanl›dan Cumhuriyete Çubuk Kazas›, Çu-
buk Belediyesi Yay., Ankara.
Emecen, Feridun M. (1996), “Mufassaldan ‹cmale”, Osmanl› Araflt›rmalar›-
The Journal of Ottoman Studies, XVI, ss. 37-44.
Emecen, F. M. (1989), XVI. As›rda Manisa Kazas›, Türk Tarih Kurumu yay.
Ankara.
Gökçe, Turan (2000), XVI ve XVII. Yüzy›llarda Lâz›k›yye (Denizli) Kazâs›,
Ankara.
Göyünç, Nejat (1979), “Hane deyimi hakk›nda”, ‹.Ü.E.F. Tarih Dergisi, ‹s-
tanbul, ss. 331-348.
Gürbüz, Adnan (2001), 15.-16. Yüzy›l Osmanl› Sancak Çal›flmalar›-De¤erlen-
dirme ve Bibliyografik Bir Deneme, ‹stanbul.
Heywood, Colin (1988), “Between Historical Myth and ‘Mytho-history’-The
Limits of Ottoman History”, Byzantine and Modern Greek Studies, 12,
ss. 315-345.
‹lhan, M. Mehdi (1987), “The Process of Ottoman Cadastral Surveys during
the second half of [the] sixteenth century- A Study based on the docu-
ments from the Mühimme Defters”, Extras-Anuarul Institutului de Isto-
rie fli Arheologie ‘A.D. Xenopol’, 24/1, ss. 17-25.
‹nalc›k, Halil (1959), “Osmanl›larda Raiyyet Rüsumu”, Belleten, c. 23, ss.
575-610.
‹nalc›k, Halil (1982), “Rice Cultivation and the Çeltükçi Reaya system in the

125
kebikeç / 23 • 2007

Ottoman Empire”, Turcica, 14 ss. 69-141.


‹nalc›k, Halil (1954), Hicrî 835 Tarihli Sûret-i Defter-i Sancak-› Arvanid,
Türk Tarih Kurumu yay., Ankara.
‹nalc›k, Halil (1983), “Introduction to Ottoman Metrology”, Turcica, 15, ss.
311-342.
‹nalc›k, Halil (1990), “Köy, Köylü ve ‹mparatorluk”, V. Milletleraras› Türki-
ye Sosyal ve ‹ktisat tarihi Kongresi-Tebli¤ler, (‹stanbul, 21-25 A¤ustos
1989), Ankara, ss.1-11.
‹slamo¤lu-‹nan, Huricihan (1991), Osmanl› ‹mparatorlu¤unda Devlet ve
Köylü, ‹stanbul.
‹slamo¤lu, H. - Faroqhi S. (1979), “Crop Patterns and Agricultural Producti-
on Trends in Sixteenth Century Anatolia”, Review, II/3, ss. 401-36.
Koç, Yunus (2000), “Zirai Tarih Araflt›rmalar›nda Ölçü Tart› Birimleri Soru-
nu: Bursa Müddü Örne¤i”,Uluslar aras› Kuruluflunun 700. Y›l Dönü-
münde Bütün Yönleriyle Osmanl› Devleti Kongresi, Konya, 7-9 Ni-
san1999, Konya, ss.541-546.
Kurt, Y›lmaz (1992), XVI. Yüzy›l Adana Tarihi, Bas›lmam›fl Doktora tezi,
Hacettepe Üniversitesi Tarih Anabilim Dal›, Ankara.
Makovsky, A. (1984), “Sixteenth Century Agricultural Production in the Li-
wa of Jerusalem”, Archivum Ottomanicum, 9, ss. 91-127.
McGowan, Bruce (1969), “Food Supply and Taxation on the Middle Danube
1568-1579”, Archivum Ottomanicum, I, ss. 139-196.
Murphey, Rhoads (1990), “Ottoman Census Methods in the Mid-sixteenth
Century: Three Case Studies”, Studia Islamica, 71, ss. 115-126.
Nagata, Yuzo (1997), Tarihte Âyânlar-Karaosmano¤ullar› Üzerinde Bir ‹nce-
leme, Ankara.
Öz, Mehmet (1991), “Tahrir defterlerinin Osmanl› Tarihi Araflt›rmalar›nda
Kullan›lmas› hakk›nda Baz› Düflünceler”, Vak›flar Dergisi, 22, ss. 429-
439.
Öz, Mehmet (1997), “XVI. Yüzy›l Anadolusu’nda Köylülerin vergi Yükü ve
Geçim Durumu Hakk›nda Bir Araflt›rma”,Osmanl› Araflt›rmalar›-The
Journal of Ottoman Studies, XVII, ss. 77-90.
Öz, Mehmet (1999a),. 15-16. Yüzy›llarda Canik Sanca¤›, Türk Tarih Kuru-
mu, Ankara.
Öz, Mehmet (1999b), “Osmanl› Klasik Döneminde Tar›m”, Osmanl›, ed.
G.Eren-K.Çiçek-C. O¤uz, c. 3, Ankara, ss. 66-73.
Öz, Mehmet (2000), “15-16. Yüzy›llarda Anadolu’nun Sosyal Tarihine Dair
Araflt›rmalar: Genel Bir De¤erlendirme”, Uluslararas› Kuruluflunun

126
ÖZ XV-XVI. Yüzy›llar Anadolu’sunda Tar›m ve Tar›m Ürünleri

700. Y›l Dönümünde Bütün Yönleriyle Osmanl› Devleti Kongresi, Kon-


ya, 7-9 Nisan1999, Konya, ss. 525-531.
Öz, Mehmet (2002), “XVI. Yüzy›lda Anadolu’da Tar›mda Verimlilik Proble-
mi”, XIII. Türk Tarih Kongresi-Ankara, 4-8 Ekim 1999-Kongreye Sunu-
lan Bildiriler, c. III/3, Ankara, ss. 1643-1651.
Özel, Oktay (1993), Changes in Settlement Patterns, Population and Society:
A Case Study of Amasya (1576-1642), Bas›lmam›fl Doktora Tezi, Univer-
sity of Manchester.
Özel, Oktay (2004), “Population Changes in Ottoman Anatolia During the
16th and 17th centuries: ‘Demographic Crisis’ Reconsidered”, Internati-
onal Journal of Middle East Studies, 36, ss. 183-205.
Solak, ‹brahim (2004), XVI. As›rda Marafl Kazâs› (1526-1563), Ankara.
fiimflirgil, Ahmet (1990), Osmanl› Taflra Teflkilât›nda Tokat (1455-1574), Ba-
s›lmam›fl Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi Yeniça¤ Tarihi Anabilim
Dal›, ‹stanbul.
Tafl, Kenan Ziya (1993), Tapu Tahrir Defterlerine Göre 16. Yüzy›lda Bolu
Sanca¤›, Bas›lmam›fl Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, Tarih Anabilim
Dal›.
Ünal, Mehmet Ali (1989), XVI. Yüzy›lda Harput Sanca¤› (1518-1566), Türk
Tarih Kurumu yay., Ankara.
Venzke, Margaret L. (1997), “The Ottoman Tahrir Defterleri and Agricultu-
ral Productivity”, Osmanl› Araflt›rmalar›-The Journal of Ottoman Studi-
es, XVII, ss. 1-61.
Yediy›ld›z, Bahaeddin (1985), Ordu Kazas› Sosyal Tarihi, Kültür ve Turizm
Bakanl›¤› yay., Ankara.
Yörük, Do¤an (2005), XVI. Yüzy›lda Aksaray Sanca¤› (1500-1584), Konya.

Özet: Osmanl› sosyo-ekonomik tarihçili¤inin yaklafl›k son otuz y›l›nda, özellikle 1980 ve
1990’larda tahrir defterlerine dayal›, ço¤unlu¤u XVI. yüzy›l›, bir k›sm› da ek olarak XV. yüz-
y›l›n ikinci yar›s›n› da içine alan sancak/kaza araflt›rmalar› yap›ld›. Bu araflt›rmalar, Os-
manl› Devleti’nin t›mar sistemine tâbi topraklar›n›n neredeyse tamam›na yak›n› hakk›nda
belirli aç›lardan bilgi da¤arc›¤›m›z› geniflletmekle birlikte, nihaî tahlilde Osmanl› tarihçili-
¤ine katk›lar› hep sorgulan›r kald›. Ço¤unlu¤u birbirinin plan ve muhteva aç›s›ndan nere-
deyse ayn›s› veya çok benzeri olan bu araflt›rmalar üzerinde bugüne kadar kapsaml› bir
elefltirel de¤erlendirme yap›lmad›¤› gibi, bu eserlerden hareketle çeflitli konular›n derinle-
mesine incelenmesi de nedense düflünülmemifltir. Osmanl› devletinin 700. kurulufl y›ldönü-
mü vesilesiyle yapt›¤›m bir iki k›sa çal›flmada tar›msal üretim ve verimlilik gibi konularda
baz› denemeler yapt›m. Bu makalede, ayn› dönemde Anadolu’nun tar›msal haritas›na di¤er

127
kebikeç / 23 • 2007

yay›nlanm›fl veriler ›fl›¤›nda küçük bir katk› olabilecek baz› analizler sunaca¤›m.
Anahtar Sözcükler: Osmanl›’da tar›m, tar›m ürünleri, vergi, tahrir, öflür, ölçü birimleri.

Abstract: In the last two or three decades of the historiography of Ottoman socio-econo-
mic history, there has been an increase in the number of regional studies based on the tah-
rir re¤isters that mostly cover the period between mid-fifteenth and late sixteenth-centuri-
es. Despite the fact that they broadened the scope of our knowledge of the agricultural lands
of the empire under the timar system, their value and contribution in the last analysis ha-
ve always remained questionable. Althougn they are usully produced in similar formats cop-
ying from each other, it is interesting to note the fact that no one has attempted to make sys-
tematic use of the data they provide in furthering analyses of certain issues. I have produced
earlier a couple of articles to this end on the occasion of the seventeenth anniversary of the
foundation of the Ottoman State. The present study provides a further analysis of the ag-
ricultural structure and crop patterns in Anatolia using the data published in these studies.

Keywords: Ottoman agriculture, crop patterns, taxation, survey, tithe, measures of


weight.

128
kebikeç / 23 • 2007

XVIII.Yüzy›lda Osmanl› Anadolu’sunda


Tar›m Üretiminde Yeni Boyutlar:
Muzâra’a ve Murâba’a Sözleflm
flmeleri*

Özer ERGENÇ**

u makalenin haz›rlanmas›nda iki farkl› çal›flman›n büyük etkisi vard›r.

B Birincisi 1986 y›l›nda Amerika’da State University of New York-Bingham-


ton’da yap›lan “‹kinci Osmanl› ‹mparatorlu¤u ve Dünya Ekonomisi Kon-
ferans›”nda temel konu olarak belirlenmifl “Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda Büyük
Ölçekli Tar›m” üzerine verilen tebli¤lerdir. Bu konferansta bütün tebli¤lerde
ortak tema, Osmanl› Devleti’nin egemen oldu¤u topraklar üzerinde 18. yüzy›l-
da ortaya ç›kan ve tar›msal yap›y› ve üretim iliflkilerini etkilemifl görünen “çift-
lik” olgusu idi. Klasik dönemde geçimlik aile iflletmesi boyutunda örgütlenmifl
tar›m üretimi, özellikle Bat›’dan kaynaklanan yeni taleplerle karfl›laflt›. Bu, ta-
r›msal ürün talebi idi. Böyle bir talep, geleneksel düzenin art› ürünü ile sa¤la-
namazd›. Onun için t›mar sisteminin çözülmesinin de yaratt›¤› kolayl›klarla
bir k›s›m topraklar, zengin ellerde toplan›yor ve bu durum yeni bir toprak mül-
kiyetinin oluflmas›na neden oluyor ve bu oluflum tar›m›n ticarîleflmesine ola-
nak haz›rl›yordu. Konferans, esas itibariyle bu süreci irdeleyen bir toplu çal›fl-
ma idi. Görüldü ki 18. yüzy›ldan bafllayarak, özellikle 19. yüzy›lda Osmanl› ül-
kesinde böyle bir e¤ilimin varl›¤›n› kan›tlayan geliflmeler olmas›na ra¤men bu
e¤ilim, çok köklü dönüflümleri gerçeklefltirecek boyutlara ulaflmam›flt›r.1

* Bu makale, 28 Eylül-1 Ekim 2005 tarihleri aras›nda Venedik’te yap›lan 10th International Congress of Eco-
nomic and Sosial History of Turkey: The Mediterranean and the Ottoman Empire - 10. Uluslar Aras› Türki-
ye’nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi Kongresi: Akdeniz ve Osmanl› ‹mparatorlu¤u’na sunulmufl “Akdeniz Havza-
s›n›n Bir Ucu Osmanl› Ülkesinde Tar›m›n Ticarileflmesi E¤ilimleri: Muzâra‘a Sözleflmeleri” bafll›kl› bildirinin
geniflletilmifl fleklidir.
** Prof. Dr., Bilkent Üniversitesi, ‹ktisadi, ‹dari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Tarih Bölümü.

1 Osmanl›’da Toprak Mülkiyeti ve Ticari Tar›m, Editörler: Ça¤lar Keyder-Faruk Tabak, Tarih Vakf› Yurt Ya-
y›nlar›, ‹stanbul 1998.

129
kebikeç / 23 • 2007

‹kinci olarak, 2002 y›l›nda Londra’da yap›lan CIEPO Toplant›s›’nda 18.


yüzy›lda kul sistemindeki de¤iflikliklerin bir sonucu olarak ortaya ç›kan yeni
tip eyalet valilerinin özelliklerini belirlemek amac›yla örnek olmak üzere bu
dönemin dikkate de¤er vezirlerinden biri olan Çelik Mehmed Pafla hakk›nda
bir bildiri sunmufltum.2 Çelik Mehmed Pafla’n›n birçok özelli¤i yan›nda önem-
li bir giriflimi de dikkatimi çekmiflti. Bu Pafla, kendisine yönetimi b›rak›lan
eyaletleri, iltizâm yoluyla üzerine al›yor ve bu iltizâma ya kendi eyaletinin
içinde ya da komflu eyaletlerden birtak›m sancaklar da “tâbi‘ mukâta‘alar” ola-
rak kat›l›yordu. Bu ilginç bir uygulamayd›. Fakat bunun kadar ilginç bir bafl-
ka husus, ad› geçen Pafla’n›n mukâta‘a hüküm alan› içindeki eyalet ve sancak-
lar›n baz› köylerindeki tar›m üreticileri ile “muzâra‘a” iliflkisine girmifl olmas›
ve bu yolla dikkate de¤er ölçekte y›ll›k ziraî ürünü sa¤lam›fl olmas› idi.
Bu ilginç uygulaman›n sadece Çelik Mehmed Pafla’ya m› özgü, yoksa döne-
min yayg›n bir uygulamas› m› oldu¤u araflt›r›lmas› gereken önemli bir noktay-
d›. Bu aç›dan 18. yüzy›l belgeleri üzerinde yapt›¤›m çal›flmalar, beni tar›m üre-
timinin ticarîleflmesi konusunda mîrî topraklar›n özelleflmesi ve bunlar üze-
rinde çiftlikler oluflturulmas› e¤iliminden önce, “muzâra‘a” konusunda düflün-
meye yöneltti. Çünkü “muzâra‘a” uygulamas›, sadece Çelik Mehmed Pafla’ya
has de¤ildi. Aksine, dönemin belgeleri, bu sistemin her zümreden örf mensup-
lar› için ek gelir elde edilecek bir yol olarak kullan›ld›¤› izlenimi veriyordu. Çe-
lik Mehmed Pafla gibi, Ege bölgesinde Karaosmano¤lu ailesinin çeflitli bireyle-
ri, Canikli Ali Pafla gibi belli bir hanedana dayanan a‘yân kökenli paflalar›n
yan› s›ra “ulemâdan ve kütebâdan” çeflitli kifliler de ayn› uygulaman›n taraf-
lar› aras›nda görünüyorlard›.3 Asl›nda bu giriflim, Klasik dönemde örf men-
suplar›n›n art›k mansab tasarruf edemedikleri, mütekâ’id olduklar› zaman
baflvurduklar› bir yoldu. Y›llar önce yapt›¤›m Ankara çal›flmas›nda, benzer bir
flekilde, mütekâ’id sancakbeylerinin, mevâlî pâyesine ulaflm›fl kad›lar›n “mu-
dârebe” yoluyla sof ticaretine kat›ld›klar›n› ve bu yolla gelirlerini artt›rmak is-
tediklerini saptam›flt›m.4 Bu ilginç uygulaman›n yayg›nl›¤›n› belirledikten
sonra, bunun tar›m›n ticarîleflmesi aç›s›ndan ne anlama geldi¤ini aç›klamak

2 “An Administrator in the 18th Century: A ‘Mültezim Pasha’ ”, CIEPO-XV, 8-12 Temmuz 2002, Londra.

3 Bunun en tipik örne¤i Yuzo Nagata’n›n yay›nlad›¤› Karaosmano¤ullar› Ailesi ile ilgili tereke kitab›nda ve Os-
man Bayatl›’n›n Bergama tarihine iliflkin eserlerinde görülebilir. Ayr›ca münferit örnekler olmak üzere 19 19
nolu Ankara fier’iyye Sicilinde 913 nolu zab›t, Yusuf Bey bin Abdi adl› örf mensubunun; yine ayn› defterde 496-
A ve 496-B nolu zab›tta ilmiyeden Hüseyin Efendi’nin Kafirciklü köyünden bir köylü ile “akd-› muzâra‘a” eyle-
di¤i anlat›lmaktad›r. Bu örnekler ço¤alt›labilir.
4 Özer Ergenç, Osmanl› Klasik Dönemi Kent Tarihçili¤ine Katk›: XVI. Yüzy›lda Ankara ve Konya, Ankara Ens-
titüsü Vakf› Yay›nlar›, Ankara 1995, s.109-113.

130
ERGENÇ Muzâra’a ve Murâba’a Sözleflmeleri

gerekiyordu. Bu çal›flmada, yapt›¤›m incelemeler sonucunda edindi¤im bilgile-


ri sunmak ve konuyu tart›flmak istiyorum.
Önce “muzâra‘a” terimini aç›klamak gerekiyor. Mufâ‘ale kal›b›nda Arapça
bir sözcük olan “muzâra‘a”, karfl›l›kl› ya da birlikte zirâ‘at yapmak anlam›na
gelir. F›k›h aç›s›ndan “mudârebe” gibi bir ortakl›k için kullan›l›r. Mudârebe,
herhangi bir ticaret faaliyetinde taraflardan birinin sermayesini; di¤erinin
eme¤ini ortaya koyarak kurduklar› “flirket”tir. Muzâra‘a da bunun gibi tar›m
üretimi için kurulmufl bir flirkettir. Bu flirkette toprak sahibi belirli koflullar-
la topra¤›n iflletmesini “âmil”e, yani bir çiftçiye b›rak›r. Çiftçi, topra¤›n ifllen-
mesini, tohmun ekilmesini, ürünün hasad›n› gerçeklefltirir ve sonunda ürün,
taraflar›n anlaflt›klar› oranlarda paylafl›l›r. Bu paylafl›m, yar› yar›ya oldu¤u
gibi, 1/3, 2/3 gibi paylarda da olabilir. Bu uygulama, asl›nda ‹slam’dan önce de
var olan ve tar›m ürünlerini artt›rmaya yönelik bir iflleme dayan›r.5 Bu ortak-
l›kta toprak sahibi, bir anlamda çiftçiye topra¤›n› kiralamakta ve bu kiray› pe-
flin bir ödeme ile de¤il; topraktan al›nan ürünün belli bir pay› fleklinde tahsil
etmekteydi. K›saca bu flekilde tan›mlanabilecek “muzâra‘a”n›n bütün koflulla-
r›, f›k›hta s›ralanm›flt›r. Kimlerin muzâra‘a akdinde bulunabilecekleri, muzâ-
ra‘a akdi yapan taraflar›n birbirlerine karfl› sorumluluklar›, akdin süresi, sü-
re bitmeden taraflardan birinin ölümü halinde vârislerin hak, yetki ve sorum-
luluklar› ayr› ayr› düzenlenmifltir.6 Asl›nda muzâra‘a ile yap›lmak istenen,
topra¤› tasarrufunda bulunduran›n çeflitli sebeplerle onu iflleyemeyecek duru-
ma düflmesi halinde, bofl kalmas›n› önlemek; di¤er yandan üretici ifl gücüne
sahip, fakat topraks›z olan›n da üretime kat›labilme f›rsat›n› bulmas›n› sa¤la-
makt›r. Bu yüzden f›k›hta bu konuda ayr›nt›l› düzenlemelere yer verilmifltir.
Ancak, 18. yüzy›lda yayg›nl›¤›n› saptad›¤›m›z askerî zümrelerden birinin
taraf oldu¤u muzâra‘a uygulamas›, f›k›hta belirtilenden daha de¤iflik bir nite-
lik göstermektedir. Bu uygulamada muvazzaf veya mütekâ’id askerî s›n›f
mensuplar› yaln›z nakit para ve tohum ücreti vermek suretiyle muzâra‘aya
girmektedirler ve topra¤› tasarrufunda bulunduran köylü, ayn› zamanda top-
ra¤› iflleyerek ürün almaktad›r. Yani burada yukar›da anlatt›¤›m›z muzâ-
ra‘ada oldu¤u gibi topra¤›n› bir çiftçiye kiralamamaktad›r.7 O halde bu nas›l
5 Plantasyon çiftlikleri için de¤il, yaln›zca hububat üretimine ayr›lm›fl tarlalalar için geçerli olan muzâra‘an›n
‹slam’dan önce Irak’ta çok iyi bilinen bir uygulama oldu¤u, Bizans’ta da mâlî bir ifllem olarak muzâra‘aya yay-
g›n olarak baflvuruldu¤u tespit edilmifltir. Bkz. Baber Johansen, The Islamic Law on Land Tax and Rent: The
Peasants’ Loss of Property Rigths as Interpreted in the Hanafite Legal Literature of the Mamluk and Otoman
Periods, London-New York-Sidney, 1988, s. 51-79.
6 Bkz. “Muzâra’a”, EI2; Osman Öztürk, Osmanl› Hukuk Tarihinde Mecelle, ‹stanbul 1973, s. 349-350; Ömer Na-
suhi Bilmen, Hukuk› ‹slamiye ve Ist›lahat› F›khiyye Kamusu, VII, ‹stanbul 1970, s.123-136.
7 “Muzâra’a” ile “icâre” aras›ndaki fark hakk›nda bkz. Baber Johansen, a.g.e., s. 68-69.

131
kebikeç / 23 • 2007

bir muzâra‘ad›r? Bunu daha iyi anlayabilmek için 18. yüzy›la ait örnek olabi-
lecek birkaç muzâra‘a sözleflmesinde geçen ifadelerle aç›klayal›m:
7 Ekim 1765 (21 Rebî‘ü’l-âhir 1179) tarihli bir belgeye göre; Karaman eyâ-
letinde Beyflehir sanca¤›nda Afflar adl› köyden 18 çiftçi, Konya mahkemesine
gelerek flöyle demifllerdir: Bizler, Çelik Mehmed Pafla ile muzâra‘a sözleflmesi
yapm›fl ortaklar›z. Kendisinden çift masraflar› için 935 gurufl, bu¤day ve arpa
tohumu için 568 gurufl olmak üzere toplam 1502 gurufl ald›k. Elde edece¤imiz
üründen 100 kiyel bu¤day ile 80 kiyel arpay› kendisine teslim edece¤iz8. Gö-
rüldü¤ü gibi, burada toprak ve emek köylülerindir. Pafla sadece paras›yla or-
takl›¤a kat›lmaktad›r. Bunun örnekleri ço¤alt›labilir.
Ekim ortalar› 1765 (Rebî‘ü’l-âhir 1179) sonlar›nda Konya mahkemesi def-
terine kaydedilen bir baflka belgede akd-› muzâra‘ada bulunan Beyflehir san-
ca¤›na ba¤l› Kurd köyü ahalisinin kad› huzurunda verdikleri ifadeden anlafl›l-
d›¤›na göre; ad›geçen köy ahalileri daha önce bütünüyle da¤›lm›fl ve periflan ol-
mufllarken, merhum Pafla hazretleri, mahkemeye geldikleri tarihten birkaç
sene önce, çift akçesi ad›yla 300 gurufl ile 20’fler kiyel bu¤day ve arpay› tohum
olarak kendilerine teslim etmifltir. Köylüleri korumak amac›yla giriflilen bu ifl-
lem karfl›l›¤›nda ahali paflaya senelik 40 kiyel arpa ve 40 kiyel bu¤day vere-
cektir.9
30 Kas›m 1761 (3 Cemâziye’l-evvel 1175) tarihli bir baflka belgede muzâra‘a
akdinin taraflar› ve hangi koflullarda olufltu¤una dair daha ayd›nlat›c› bilgiler
yer almaktad›r:10
Beyflehri sanca¤›nda vâki‘ Kûçe-i Kebîr kazâs›na tâbi‘ Homa karye-
si sükkân›ndan olub mahrûse-i Konya’da müsâfireten mukîm El-
hâcc Abdulcelil o¤lu Halil ve Ebubekir o¤lu Hasan ve Es-seyyid Ab-
dusselam ve El-hâcc Mustafa ve Deli o¤lan ve Es-seyyid Mahmud
o¤lu Hasan ve Kurd o¤ullar› Halil ve Mehmed ve Es-seyyid fiaban
8 Konya fier‘iyye Sicili 58, s. 126/1 21 Rebî‘ü’l-âhir 1179 tarihli belge: “... bizler pafla-y› müflârün ileyh hazret-
leri ile akd-› muzâra‘adan flerîkler olub çift akçesi olmak üzere an nakd 935 gurufl ve tohum-› mezrû‘ât içün da-
hi h›nta ve fla‘îr k›ymeti olmak üzere 568 gurufl ki cem‘an 1503 gurufl vezîr-i müflârün ileyh bizlere teslîm ve biz
dahi ahz ve kabz edüb mezrû‘ât›m›zdan hâs›la mahsûlât›m›zdan beher sene 100 k›yel h›nta ve 80 k›yel fla‘îr ve-
zîr-i müflârün ileyh taraf›na edâ ve teslîm ve bu vechile akd-› muzâra‘ada flirket üzere olmufl idik ...”.
9 Konya fier‘iyye Sicili 58, s. 125/3, evâhir-i Rebî‘ü’l-âhir 1179 tarihli belge: “karye-i mezbûre ahâlîleri bundan
akdem bi’l-külliye perâkende ve perîflân olub harâb olmufl iken merhûm müflârün ileyh bizleri himâyet ve s›yâ-
net edüb birkaç sene mukaddem karyemize iskân ve çift akçesi nâmiyle üç yüz gurufl bizlere karz-› hasen verüb
ve tohm-› mezrû‘ât›m›z olmak üzere Konya kilesi olmak üzere yirmi kiyel h›nta ve yirmi kiyel fla‘îr bizlere tes-
lîm edüb bizler dahi mebla¤-› mezbûr ile çift tedârük ve tohm-› mezbûru arâzilerimize zer‘ ve hâs›la olan mah-
sûlümüzden senevî vezîr-i müflârün ileyh taraf›na k›rk kiyel-i Konevî h›nta ve k›rk kiyel fla‘îr edâ ve teslîm....”.
10 Konya fier‘iyye Sicili 58, s. 124/1.

132
ERGENÇ Muzâra’a ve Murâba’a Sözleflmeleri

o¤lu ve Deli Hasan ve ‹smail o¤lu Hasan ve Yusuf o¤lu ve Himmet


ve Abdulhamid o¤lu Mahmud ve Ayvaz o¤lu Mustafa ve K›rklar o¤-
lu Musa ve Yusuf ve Ebi o¤lu Day› ve Ba¤c› o¤lu Hüseyin ve Hac›
o¤lu ve Cidal o¤lu Süleyman Mustafa Bey ve Ahmed Bey ve Abdul-
halim ve Köle o¤lu ‹smail ve Köle o¤lu Mahmud ve Abdullah o¤lu
Osman ve Çavufl Mustafa ve Emrullah ve Molla Mustafa ve Kab-
lan o¤lu ve Ahmed o¤lu Hüseyin ve K›r Mustafa ve Ebubekir ve o¤-
lu Halil ve Safer o¤lu Mahmud nâm kimesneler meclis-i fler‘-i ha-
tîr-i lâzimü’t-tevkîrde sâb›kan Karaman vâlisi iken intikâl-i dârü’l-
bekâ eden Vezîr Çelik Mehmed Paflfla a merhûmun eytâm›ndan Mu-
hibbâne Han›m nâm sagîrin vasîleri kebîr o¤lu Es-seyyid Ahmed
Bey hazretleri muvâcehesinde her biri ›krâr-› tâmm ve takrîr-i ke-
lâm edüb “mukaddemâ karyemiz ahâlisine za‘f târî olub zer‘ ü har-
sa iktidâr›m›z olmad›¤›ndan nâflî vezîr-i müflârün ileyh ile flirk-i
muzâra‘a içün bin iki yüz doksan gurufl ile doksan gurufl k›ymetli
k›rk kiyel h›nta ve yirmi kiyel fla‘îr ahz edüb akd-› flirket-i muzâ-
ra‘a etmiflidik, el-hâletü hâzihi vezîr-i müflârün ileyh fevt olub met-
rûkât›n cânib-i mîrî içün ahz ü kabz olunma¤la mebla¤-› mezkûr ile
h›nta ve fla‘îri bizlerden taleb ederler, edâya kudretimiz olmad›¤›n-
dan bin üç yüz seksen gurufl müflârün ileyhin evlâd›ndan Muhibbâ-
ne Han›m nâm sagîrin mâlinden olmak üzere vasî-i mûmâ ileyh ye-
dinden ahz ü kabz ve umûrumuza sarfla istihlâk eyledik, zimmeti-
mizde vâcibü’l-edâ deynimizdir, lâkin mebla¤-› mezbûr mâl-i yetîm
olma¤la sagîre-i mezbûrenin umûruna sarf içün senede yüz elli ki-
yel-i Konevî h›nta ve yüz k›yel fla‘îr verilmek üzere mukâvele olu-
nub müte‘ahhid oldu¤umuz tescîl ve cânib-i fler‘den yedlerine hüc-
cet verilsün”.

Buradaki ifadelerden de anlafl›l›yor ki taraflardan birisi olan vezir; topra-


¤›n ifllenmesi, tar›m aleti, hayvan ve tohmun tedarikini üstlenmekte ve bun-
lar›n karfl›l›¤›nda köylüler, tasarruflar›ndaki topraklar› iflleyerek ürün ald›k-
tan sonra belirli miktardaki k›sm›n› bu maddî deste¤i sa¤layana vermeyi yük-
lenmektedirler. Görüldü¤ü gibi buradaki muzâra‘a, topra¤› iflleme hakk›n›n
çiftçiye terki fleklinde de¤ildir. Köylüler, topra¤› kendileri ifllemekte ve kald›r-
d›klar› ürünün bir bölümünü vermektedirler. Ürünün ne kadar›n›n verilece¤i
genellikle muzâra‘a akdi s›ras›nda belirlenmektedir. Yukar›daki örneklerden
birincisinde 100 k›yel h›nta, 80 k›yel de fla‘îr verilmesi öngörülmüfltür. ‹kinci

133
kebikeç / 23 • 2007

örnekte tohum miktar›n›n 2 kat› verilmesi taahhüd edilmektedir. Bunun ne


anlama geldi¤i e¤er iyi anlafl›l›rsa, muzâra‘an›n yorumu da daha iyi yap›labi-
lir. ‹kinci örnek bize, “munâsafa” yoluyla yap›lm›fl bir “muzâra‘a akdi” oldu¤u-
nu hat›rlat›yor. Üreticiler, ürettiklerinin tümünü para veren tarafa devretme-
yeceklerine göre, anlafl›l›yor ki sözü edilen köyde 1’e 4 bir ürün al›m› söz ko-
nusudur ve bu, muzâra‘a akdini yapan taraflarca paylafl›lmaktad›r. Bu 1’e 4
ürün oran›, kuru ziraat alanlar› için uygun olmal›d›r. Nitekim Mehmet Öz ve
Yunus Koç’un bu aç›dan yapt›klar› incelemeler, Orta Anadolu’da 1’e 3 ile 1’e
4’ün ortaça¤ tar›m iflletmecili¤inde optimal bir verim oldu¤unu göstermifltir.11
Demek ki muzâra‘adan beklenen, ifllenen toprakta en üst verim düzeyine ula-
fl›lmas›d›r.
Burada verdi¤imiz örneklerde iki husus önemlidir. Birincisi nakit para ko-
yan örf mensubunun bu para ile neyi hedefledi¤idir. Verilen paran›n bir bölü-
mü “çift akçesi” veya “çift tedariki” diye belirlendi¤ine göre, bu aç›dan s›k›nt›
çekti¤i anlafl›lan ve belki de bu yüzden topra¤›n› en iyi biçimde iflleyemeyen
köylüye destek vermektir. Nitekim bu miktar, birinci örnekte oldu¤u ve eli-
mizdeki örneklerce de desteklendi¤i gibi tohum ücretinden çok daha fazla bir
miktard›r. Burada tar›msal ürünü fazlalaflt›rmak için çiftlik örne¤inden de¤i-
flik bir giriflim sözkonusudur. Ekilebilir topraklar›n miktar›n› ço¤altmak veya
intensif bir tar›m için birlefltirme e¤iliminden ziyade, verimlili¤i artt›rmak ön-
görülmüfltür. Nitekim bu tür muzâra‘a akdi yap›lan köylerin Klasik dönemde-
ki üretim hacmini anlayabilmek için o dönemin kay›tlar›na bakt›¤›m›zda bu
yarg›m›z› destekleyen verileri bulmam›z mümkün olabilmifltir.
Muzâra‘a akdi yapan köylerin içinde 17. yüzy›lda Beyflehir sanca¤›na ba¤-
l› Homa adl› köy, 16. yüzy›lda Ulu Homa ve Kiçi Homa diye 2 ayr› köy olarak
tahrir defterlerine kaydedilmifltir. Bunlardan Ulu Homa, 12 çift, 80 nîm çift,
48 bennâk ve 43 caban›n kaydedildi¤i bir üretici potansiyeline sahiptir. Bura-
da toprak da¤›l›m› oldukça küçük parçalar halinde olmal›d›r. Çünkü 1 çift ve
üzeri toprak tasarruf eden aile say›s› 12 iken, bunun yar›s›n› iflleyen 80 ve nîm
çiftin alt›nda topra¤a sahip olan 48 aile vard›r. 43 aile de topraks›z görünmek-
tedir. Bu tar›m iflletmesi düzeyindeki Homa köyünden “öflr-i gallât”, 2000 k›-
yel olarak kaydedilmifltir.12 Mudd cinsinden söylersek 1 müdd, 20 k›yel oldu-
¤una göre, Homa köyünden 100 müdd öflr al›nacakt›r. Bu hesaplamay› flöyle
11 Mehmet Öz, “XVI. Yüzy›lda Anadolu’da Tar›mda Verimlilik Problemi”, XIII. Türk Tarih Kongresi (4-8 Ekim
1999, Ankara), Kongreye Sunulan Bildiriler, TTK 2002, s.1643-1651; Yunus Koç, “Zirai Tarih Araflt›rmalar›nda
Ölçü-Tart› Birimleri Sorunu: Bursa Müddü Örne¤i”, Kuruluflunun 700. Y›l›nda Bütün Yönleriyle Osmanl› Dev-
leti Uluslar aras› Kongresi (7-9 Nisan 1999, Konya), Konya 2000, s. 541-546.
12 M. Akif Erdo¤ru, Beyflehir Sanca¤›n›n 1584 Tarihli Nüfus Say›m› (Beyflehir, Seydiflehir, Bozk›r), ‹zmir 2004.

134
ERGENÇ Muzâra’a ve Murâba’a Sözleflmeleri

devam ettirebiliriz: 1 Konya müddünün 118 kg. oldu¤u düflünülürse, kg. cin-
sinden 11.800 kg., yani yaklafl›k 12 tondur. Bunun topraks›zlar d›fl›ndaki aile-
lerden al›nd›¤› kabul edildi¤inde, aile bafl›na 14 k›yel düfler. Öflrün 1/5 ile 1/10
aras›nda al›nd›¤› düflünülürse, bir ailenin 70-140 k›yel üretimi var demektir.
Bu hesaplamalar itibari olsa da bize yaklafl›k bir fikir vermektedir. Çünkü Ki-
çi Homa, Avflar, Çavufl, Tol karyeleri için de yaklafl›k sonuçlar ç›kmaktad›r.
Demek ki t›mar sistemi içinde küçük aile iflletmecili¤i fleklinde örgütlenmifl ta-
r›m üretimi, vergiler ve bir y›l sonraki ekimin tohum miktar› düflünülürse, bir
aileyi ancak geçindirebilecek boyuttad›r. Çünkü Ortaça¤larda kifli bafl›na hu-
bubat tüketiminin 250-300 kg. aras›nda oldu¤u san›lmaktad›r.13 Demek ki
üretim, tüketimle baflabafl gelmektedir. Ayn› üretim alanlar›nda muzâra‘a ak-
dinde bulunan köylülerin taahhüd etti¤i miktarlar, o tarihteki üretimin 16.
yüzy›l düzeyinden en az iki kat›na ç›kt›¤›n› göstermektedir. Çünkü elde edilen
ürünün “munâsafa” veya “sülüsân” olarak paylafl›ld›¤› anlafl›lmaktad›r ve bu
oranlar bize, köylülerin örf mensubunun pay›n› verdikten sonra kendilerinin
vergi ve di¤er masraflar› da karfl›lamak suretiyle geçinebildiklerini göster-
mektedir. Bu durumda örf mensubunun pay› olarak onun bulundu¤u kente
aktar›lan tar›m ürünü, flimdi daha büyük miktardaki pazar pay› demektir.
Onun için de 18. yüzy›lda önce kaçak bafllayan, sonra devletin tan›mas›yla
meflrulaflt›r›lan hububat ticareti, 16. yüzy›ldaki sancak ve kaza s›n›rlar› için-
de ancak “akreb bazâr”da sat›labilen bir metâ olma yerine, uzak mesafeli tica-
retin konusu olmufltur.14
Tar›m üretimi alan›nda bir baflka ortakl›k biçimi, “murâba‘a”d›r. Bu ortak-
l›k biçimi, “muzâra‘a”n›n bütün flartlar›n› tafl›makla birlikte, sadece bir üre-
tim dönemi için geçerli¤i olan ve ço¤unlukla borçlanmadan dolay›, tasarrufun-
da bulundurdu¤u topra¤› alacakl›s›na devrtetmek zorunda kalan çiftçilerin,
yine ayn› topra¤›, bu kez “ortak” olarak ifllemeleri fleklinde karfl›m›za ç›kmak-
tad›r.
Bu ortakl›klara iliflkin birçok örnek vard›r. Kas›m 1662 (Rebî‘ü’l-âhir 1073)
tarihli bir belgede,15 Harput’a ba¤l› ‹flvan köyü yerlefliklerinden Yagob adl›
zimmi, Mustafa adl› kifli karfl›s›nda ad›geçen köyde 12 aded sulu ve susuz tar-
lalar›n›n “hakk-› tasarrufu”nu “sâhib-i arz ma’rifeti” ile 80 gurufla ad›geçene
“tefvîz” etti¤ini ve buralar›n onun “mülk-i müflterâs›” oldu¤unu söylemektedir.
Bundan sonra Yagob, “murâba‘a oldum, tohum ve tarla mezbûrdan (Musta-
13 Ergenç, Ankara ve Konya, s. 53-55; M. Öz, a.g.m.

14 Özer Ergenç, XVI. Yüzy›lda Bursa, TTK Yay›nlar›, Ankara 2006, s. 107-112.

15 Harput fier’iyye Sicili, MFA 7218, s. 30, belge 1.

135
kebikeç / 23 • 2007

fa’dan); emek ve bakar benden, her ne zirâ‘at olunursa vakt-i harmanda öflr
ç›kd›kdan sonra münâsafa üzere taksîm” edeceklerini ifade ederek sözlerine
devam etmifltir. E¤er murâba’a bozulursa 80 guruflu Mustafa’ya iade etmesi
karfl›l›¤›nda tarlalar›n tasarruf hakk› yine kendisine dönece¤ini dile getirmifl-
tir. Mustafa, bu sözleri aynen kabul etmifltir. Bu ilginç örne¤in bize anlatt›¤›
fludur: Asl›nda Yagob, Mustafa’dan 80 gurufl alm›fl, bunun karfl›l›¤›nda tarla-
lar›n› ona devretmifltir. Ayn› anda tarlan›n sahibi olarak Mustafa ile bir üre-
tim ortakl›¤› kurmufltur. Bu ortakl›k, f›k›hta “murâba’a” denilen ortakl›kt›r ve
bir üretim dönemi içinde gerçeklefltirilir. Taraflardan biri tarlay› ve gerekirse
tohumu; di¤eri ise eme¤ini ve hayvan› ile bu ortakl›¤a kat›l›r. Harman sonun-
da taraflar aralar›ndaki anlaflma uyar›nca ürünü yar› yar›ya bölüfleceklerdir.
Yine ayn› tarihli bir baflka belgede benzeri bir ifllemi görüyoruz16. Har-
put’un Karahayum köyü sakinlerinden Ahmed, Mahmud A¤a karfl›s›nda ad›-
geçene 40 riyal gurufl borcu bulundu¤unu, bu borcun 10 gurufluna karfl›l›k ola-
rak ad›geçen köydeki sulu tarlas›n›n “hakk-› tasarrufu”nu “sâhib-i arz” izniy-
le Mahmud A¤a’ya “tefvîz” etti¤ini ve “teslîm-i mebî’” eyledi¤ini ve geriye ka-
lan 30 guruflluk borcu karfl›l›¤›nda da Mahmud A¤a ile “murâba’a” oldu¤unu,
“her ne zirâ‘at edersem vakt-i harmanda sâhib-i arz›n öflrü ç›kdukdan sonra
münâsafa üzere taksîm” edilece¤ini aç›klam›flt›r. E¤er murâba’adan ç›karsa
30 guruflun ödenmesi gereken bir borç olarak kalaca¤›n› kabul etmifltir. Mah-
mud A¤a da bu sözleri onaylam›flt›r. Görüldü¤ü gibi burada iki ifllem bir ara-
da görülmektedir. 40 guruflluk borcun 10 gurufluna karfl›l›k kendi tasarrufun-
daki tarlas›n› Mahmud A¤a’ya satm›fl, ayr›ca 30 gurufl karfl›l›¤›nda da onunla
bir üretim ortakl›¤›na girmifltir. Burada tarla ve üretim için gerekli masraf
olarak 30 gurufl Mahmud A¤a taraf›ndan konmufl, eme¤i de Ahmed üstlenmifl
olmaktad›r. Bu ortakl›k sonucunda ürün yar› yar›ya paylafl›lacakt›r.
Bu borç iliflkilerinin tar›m üretimine nas›l yans›t›ld›¤›n› gösteren bir di¤er
örnek, yine Ocak ortalar› 1663 (Cemâziye’l-âhir bafllar› 1073) senesine aittir.17
Harput’un Munz›r Bey mezraas› sakinlerinden Serkiz ve kardeflleri, mahke-
mede Mustafa Bey adl› kifli karfl›s›nda, ad›geçene 93 riyal gurufl borçlar› bu-
lundu¤unu ve bunun için birbirlerine “mâlen kefîl” olduklar›n›, ayr›ca 2 man-
da, 7 öküz, 2 inek alarak kendisine “murâba’a” olduklar›n› aç›klam›fllard›r.
Murâba’n›n flartlar› flöyledir: Ziraati yap›lan arpa ve bu¤day›n harman zama-
n›nda öflrü ç›kt›ktan sonra 2 hissesi Munz›r Bey’in, 1 hissesi kendilerinin ola-
cakt›r. Bundan baflka bir ürün al›n›rsa, aralar›nda yar› yar›ya paylafl›lacakt›r.
16 Harput fier. Sicili MFA 7218, s. 30, belge: 2.

17 Harput fier. Sicili MFA 7218, s. 38, belge: 2.

136
ERGENÇ Muzâra’a ve Murâba’a Sözleflmeleri

Murâba’dan ç›kmalar› halinde 93 gurufl ve di¤er hayvanlar, iade edilecektir.


Munz›r Bey de bu sözleri onaylam›fl ve böylece muraba’a sözleflmesi sicile kay-
dedilmifltir.
Her iki belgede de görüldü¤ü gibi murâba’a ortakl›¤›n›n taraflar›ndan biri
“bey” unvan› tafl›makta ve köylülere borç vermektedir. Asl›nda bu bize, “aske-
rî” s›n›f mensuplar›n›n harman sonuna kadar köylüyü borçland›rarak tar›m
üretimine bu yolla kat›ld›klar›n› ve nakitlerini toprak ürünlerine yat›rd›klar›-
n› göstermektedir.
Bu tür bir ortakl›¤›n bir baflka flekli yine Harput’a ait bir kay›tta aç›klan-
m›flt›r. Aral›k sonlar› 1662 (Cemâziye’l-evvel ortalar› 1073) tarihli belgede18
Harputlu Mustafa Bey, Mumcu Ahmed A¤a karfl›s›nda Hubusi köyünde Ba¤-
desar ve Arslan nam zimmilerden daha önce sat›n ald›¤› ev, bahçe ile kendi
kullan›m›nda olan sulu ve susuz topraklar›n›n ve tarlalar›n›n “hakk-› tasaru-
fu”nu “sâhib-i arz” izniyle Ahmed A¤a’ya, 80 akçesi 1 gurufl olmak üzere, 400
hurda gurufla “bey‘-i bât-› sahîh ile bey‘ ve tefvîz” eyledi¤ini söylemektedir. Ay-
r›ca, murâba’aya verilmifl “altm›fl sekiz kiyel bu¤day ve k›rk kiyel arpa tohmu-
na dahi tohum-bahâ” olarak 100 gurufl ald›¤›n› ve belirtilen bu¤day ve arpay›
kendisine teslim etti¤ini beyan etmifltir.
Bütün bunlar bize, 17. yüzy›ldan bafllayarak 18. yüzy›l boyunca devam
eden bir süreci aç›klamaktad›r. Bu sürecin temel özellikleri flöyle s›ralanabi-
lir. Mîrî topraklar›n kullan›m hakk›, Osmanl› kanununa göre “tapu resmi” ve
“öflr”ü verilmek kofluluyla köylüye aittir. Ancak bu hak, bir “mülkiyet” biçimi-
ne dönüflmüfl, süreklilik gösteren, al›n›p sat›labilen, miras b›rak›labilen bir
hakt›r. Sebepsiz yere üçüncü flah›slar›n müdahale edemeyece¤i, bozamayaca-
¤› bir hakt›r. Özellikle 17 ve 18. yüzy›llarda tar›m›n ticarileflme e¤ilimleri gös-
terdi¤i bir dönemde, özellikle askerî s›n›f mensuplar› bir yandan tar›m yap›la-
bilir topraklar içinde köylülerin elinde bulunan tarlalar› sat›n alma yoluyla
mülkiyetlerine geçirirlerken; di¤er yandan kendilerinin iflleyemeyecekleri bu
topraklar› “muzâra’a” ve “murâba’a” ortakl›klar›yla köylülere iflletmek yoluy-
la tar›m üretimini boyutland›ran bir rol oynam›fllard›r.
Bütün bu anlatt›klar›m›zdan sonra sonuç olarak flunlar söylenebilir:
a- 17 ve 18. yüzy›llarda de¤iflen koflullar yönetsel, sosyal, ekonomik, k›sa-
cas› bütün beflerî iliflkileri derinden etkilemifltir. Ancak bu etkiyle ortaya ç›-
kan uygulamalar› iyi de¤erlendirmek gerekir. Yeni uygulamalar›n hedefi, Os-
manl› klasik sistemlerinin fonksiyonlar›n› olabildi¤ince devam ettirmektir.

18 Harput fier. Sicili MFA 7218, s. 50, belge:2.

137
kebikeç / 23 • 2007

Bunun için de o sistemlerin içinde var olan, fakat daha s›n›rl› uygulanan kimi
usuller yayg›nlaflt›r›lm›flt›r. Bunlar›n bafl›nda iltizâm sistemi gelir. ‹ltizâm
usulü, üretim iliflkilerini de¤ifltiren bir uygulama de¤ildir. Reayadan al›nacak
vergilerin toplan›fl biçimini ve tevcih yönünü belirlemede kullan›lm›flt›r. Ver-
gilerin büyük bir k›sm›n›n do¤rudan hazineye aktar›lmas› ve re‘âyâdan mak-
tû‘an toplanmas› böyle sa¤lanm›flt›r. Oysa 18. yüzy›l›n yeni koflullar›, baflta
üretim iliflkilerini ve usullerini de¤iflmeye zorluyordu. Fakat Osmanl› toprak
tasarrufu sistemi ve topra¤›n tasarrufu kendisine b›rak›lm›fl köylülerin dev-
letçe çok s›k› koruma ve denetim alt›na al›nm›fl olmas›, toprak mülkiyetinin
kolayca miriden özele dönüflmesini engelleyen bir husustu. Bu bak›mdan bafl-
ta Halil ‹nalc›k ve Gilles Weinstein olmak üzere Osmanl› tarihçileri, yo¤un ta-
r›ma olanak sa¤layacak çiftlik olgusunu kabul etmekle birlikte çift-hâne siste-
minin kolay çözülmedi¤i konusunda birleflirler.
b- Aile iflletmecili¤i boyutundaki bir tar›m üretimine olanak sa¤layan çift-
hâne sisteminin kolay çözülmemesi, tar›m›n ticarîleflmesini, yani art› ürünün
akreb bazârdan uzak bazâra do¤ru yer de¤ifltirmesini önleyen bir husustu. Oy-
sa Bat› kaynakl› talep, böyle bir e¤ilimi zorluyordu. 18. yüzy›lda özellikle hu-
bubat alan›nda dikkate de¤er bir art›fl gösteren kaçak ticaret, bunun en önem-
li kan›t›d›r.
c- Böyle bir durumda bu büyük boyutlu ticaretin taleplerinin karfl›lanmas›,
ancak mevcut mülkiyet ve tasarruf iliflkileri içinde üretimi fazlalaflt›racak yol-
lar›n bulunmas›yla mümkün olabilirdi. Nitekim Bat› dünyas›nda bunun tersi
olmufl, tar›m ifl gücünde ticareti yayg›nlaflt›ran manifaktür aflamada önemli
bir yer de¤ifltirme vuku bulunca, azalan tar›m üretimini ço¤altmak için nas›l
ikili, üçlü üretim denemeleri gündeme gelmiflse, Osmanl› ülkesinde de tar›m
üretimini sancak s›n›rlar›n›n d›fl›ndaki talepleri karfl›lamak üzere artt›rma-
n›n ilk yolu, kazanç sa¤layan bir yol olarak görülen hububat ticareti etkili ol-
mufltur. Bu dönemin yeni tip yöneticileri, bir yandan iltizâm sisteminin çeflit-
li manevralar› içinde yer al›rlarken, bir yandan da üretici köylülerle tar›m or-
takl›klar›na giriflmifllerdir. ‹flte “muzâra‘a” ve “murâba‘a” kay›tlar›, bu aflama-
n›n boyutlar› hakk›nda bize ayd›nlat›c› bilgiler sunmaktad›rlar. Bu aç›dan ya-
p›lacak daha ayr›nt›l› araflt›rmalar, 18. yüzy›l tar›msal üretiminin boyutlar›
hakk›nda kesin kanaat edinmemizi sa¤layabilecektir.

138
ERGENÇ Muzâra’a ve Murâba’a Sözleflmeleri

Özet: Bu makalede, 18. yüzy›l Osmanl› Anadolu’sunda tar›m üretiminin yeni boyutlar›
irdelenmektedir. T›mar sisteminin hukukî çerçevesi içinde, geçinecek düzeyde ürün elde
eden köylülerin, 18. yüzy›l›n koflullar› içinde üretimlerini art›racak yeni imkanlar aray›flla-
r›, d›fl talebin hareketlendirdi¤i yo¤un tar›m üretimi d›fl›nda, yeni bir e¤ilimdir. Bu e¤ilim
üzerinde yeterince çal›flma yap›lmam›flt›r. De¤iflen koflullar›n, gereksinimi karfl›lamak üze-
re “muzâra‘a” ve “murâba‘a” denen ortakl›klar yoluyla, imkanlar›n› geniflleten çiftçilerin faz-
la ürünlerini, kendilerine para deste¤i sa¤layan ortaklar›yla paylaflmalar›, hem kendilerine
hem de ortaklar›na yarar sa¤lam›flt›r. Çal›flma, Osmanl› belgelerinnden hareketle tar›m
üretiminin bu boyutu üzerine bilgiler sunulmaktad›r.

Anahtar kelimeler: Osmanl›, Anadolu, tar›m, köy ekonomisi, muzâra’a, murâba’a.

Abstract: The study examines certain new dimensions of agricultural production in 18th
century-Ottoman Anatolia. During this period, there emerged a tendency for the peasants
who had been traditionaly engaged in subsistance agriculture within the timar system to se-
arch for possibilities to increase the production; this was not only an attempt to start inten-
sive cultivation mainly for the demand coming from outside markets. As an example of such
a tendency, the present study examines, on the basis of Ottoman documentation, the practi-
ces known as “muzâra’a and “murâba’a” through which peasants went into a kind of part-
nership with individuals who provided financial support for cultivation, partnership that
produced a relationship of sharecropping.

Keywords: Ottoman, Anatolia, agriculture, peasant economy, muzâra’a, murâba’a.

139
Excursion agricole dans le nord de l’anatolie (ancienne bythinie),
L’opium. - la chévre d’angora. - l’agriculture par M. J. E. dauzats. Texte by dessing inédits. 1855
kebikeç / 23 • 2007

XIX. Yüzy›lda ‹ki Bat› Anadolu Kazas›nda


K›rsal Borçluluk

E. Attila AYTEK‹N*

G irifl
K›rsal do¤rudan üreticilerin borçlulu¤u, Osmanl› ‹mparatorlu¤u tarihi-
nin önemli bir bölümünde yayg›n olarak görülen bir olguydu. Onalt›nc› yüzy›l-
dan itibaren rastgelindi¤i tarihçilerce not düflülen (Özkaya 1994) bu sorun,
‹mparatorlu¤un farkl› co¤rafi bölgelerinde mevcuttu.1 Tarihsel literatürde k›r-
sal borçlulu¤un varl›¤›na iflaret edildi¤ini ve zaman zaman da sonuçlar›n›n
tart›fl›ld›¤›n› görüyoruz. Öte yandan, borçlulu¤un kökeninde yatan faktörler
ve ald›¤› özgül biçimler hakk›nda yeterli bilgimiz oldu¤unu söylemek zor.
K›rsal borçlulu¤un önemli sonuçlar› oldu¤u biliniyor. S›kl›kla, borçlar iyice
birikip ödenemeyecek noktaya var›yor ve eski borcun faizini ödemek için yeni
borç al›nmas›yla bir k›s›r döngü bafll›yordu. ‹mparatorlu¤un çeflitli bölgelerin-
de çok miktarda tar›msal arazi bu nedenle köylülerin elinden ç›k›p kentsel ya
da k›rsal kökenli alacakl›lar›n mülkiyetine girdi. Bazen, borç k›s›r döngüsün-
den kurtulman›n tek yolu topra¤› fiziksel olarak terk etmekti. Bazen de köy-
lüler, daha önceden kendi kontrollerinde olan topraklarda yar›c› ya da ücretli
iflçi haline geldiler. Borçlanma döngüsünün sonuçlar› ondokuzuncu yüzy›l Os-
manl› tarihindeki bir dizi olgunun anlafl›lmas› aç›s›ndan elbette önemlidir. Ne
var ki, borçluluk sorununun sonuçlar›na gere¤inden fazla odaklanmak, borç-

* Dr., ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü.


1 ‹lgili literatür ve belgeler imparatorlu¤un her köflesinden pek çok örnekle doludur: Musul için bkz. Khoury
(1997), Diyarbak›r için, Salzmann (1995), Ürdün için, Rogan (1999), M›s›r için, Cole (1993), fiam için, Marcus
(1989), Cebel Nablus için, Doumani (1995), Suriye için, Rafeq (1984), Bat› Anadolu için, Nagata (1997), Istanbul
civar› için, C.‹KTS 685, Yanya için, C.ML 2564, ve T›rhala için, bkz. C.ML 2555.

141
kebikeç / 23 • 2007

lulu¤un geçici bir aflama, yerini


baflka bir olguya b›rakmas› gere-
ken bir safha olarak görülmesine
yol açabilir. Borçlulu¤un, tar›m›n
ve k›rsal hayat›n önemli bir parças›
olarak kalmas› olas›l›¤› göz ard›
edilmemelidir. Örne¤in, borçlulu¤u
küçük meta üretimi sürecinin en-
tegre bir parças› olarak düflünmek
bu ba¤lamda iyi bir yöntem olabilir.
Ayn› biçimde, geçimlik ekonomiler-
de sistemik olmayan ancak s›k
rastlanan olumsal bir ö¤e olan
borçlulu¤un bu türden ekonomik
yap›larda nas›l ortaya ç›kt›¤›n›n da
araflt›r›lmas› gerekir. Böylelikle
borçluluk sorununun sadece sonuç-
lar›na de¤il, nedenleri, yap›sal özel-
likleri ve tezahür biçimlerine e¤il-
memize olanak verecek bir çerçeve-
ye ulaflma yolunda bir ad›m at›lm›fl
olur.
Kuramsal bir tart›flflm
ma
Mevcut aç›klama tarzlar› ondo-
kuzuncu yüzy›lda görülen köylü borçlulu¤u sorununu genellikle Osmanl› tar›-
m›n›n ticarileflmesine ba¤lar. Ticarileflmeyi artt›ran faktörler aras›nda, bir
kredi piyasas›n›n oluflmas›n› teflvik eden malikane sistemi, piyasada kâr etme
olanaklar›n›n do¤rudan üreticileri geçimlik tar›m›n ötesinde üretmeye sevk
edecek biçimde artmas› ve nakdi vergilendirmenin h›z kazanmas› say›l›r.
Niyetim, tar›mda ticarileflme ile k›rsal borçluluk aras›nda neden-sonuç ilifl-
kisi kuran bu tezi kökten elefltirmek de¤il. Zaten bu tezin baz› varsay›mlar›n›
paylafl›yorum. Üstelik, ondokuzuncu yüzy›lda, hem daha çok ürünün piyasa-
da sat›lmak üzere yetifltirilmesi hem de tar›m alanlar›ndan gitgide daha uzak
piyasalar için üretim yap›lmas› anlam›nda bir ticarileflme yafland›¤› do¤rudur
(Quataert 1994: 843). Nihayetinde amac›m, ticarileflme tezinin beraberinde
getirdi¤i baz› kolayc› varsay›mlar› sorgulamak.

142
AYTEK‹N XIX. Yüzy›lda ‹ki Bat› Anadolu Kazas›nda K›rsal Borçluluk

Nakdi vergilendirmenin yaratt›¤› bask› söz konusu oldu¤unda, ticarileflme


tezi büyük ölçüde geçerli görünmektedir. Gerçekten de ondokuzuncu yüzy›lda
‹mparatorlu¤un genifl bölgeleri için Witold Kula’n›n “ticarileflme mecburiyeti”
dedi¤i olgudan bahsedilebilir:
Mevcut sosyoekonomik sistemin, devlete verilen vergilerin, toprak sahibi-
ne olan yükümlülüklerin ve borçlar›n para olarak ödenmesini gerektirdi¤i du-
rumlarda durum kökten de¤iflir. Art›k ‘ticarileflme mecburiyeti’ denebilecek
bir olguyu gözlemleyebiliriz. Köylü, bu mali yükümlülükleri yerine getirmek
ve topra¤›n› kaybetmemek amac›yla, para bulmak için [piyasada mal-EAA]
satmaya mecbur kal›r (Kula 1976: 43).
Öte yandan, ticarileflme tezinin, do¤rudan üreticilerin piyasan›n a盤a ç›-
kard›¤› yeni olanaklara yan›t vermesiyle ilgili k›sm› sorunludur. Bu ba¤lam-
da, köylü hanehalklar›n›n piyasada artan talebe ve fiyatlara, do¤rudan ve
olumlu bir tepki verdikleri varsay›l›r. Oysa, do¤rudan üreticilerin piyasayla
iliflkisi çok karmafl›kt›r. Kapitalizm öncesi üretim iliflkilerinin hakim oldu¤u
bir ortamda, üreticilerin tepkisi kapitalist bir ekonomide beklenen tepkinin
tamamen z›tt› olabilir. Yani, piyasada fiyatlar yükselince üreticiler daha az
satma e¤ilimine girerler. Zira, bulmalar› gereken nakit paray› art›k daha az
mal satarak elde edebileceklerdir. Öte yandan, do¤rudan üreticilerin piyasada
yükselen fiyatlara üretimi art›rma biçiminde tepki vermeleri için bir dizi ko-
flulun yerine gelmesi gereklidir. Bu koflullar aras›nda, mevcut üretim araçla-
r›n› baflka biçimlerde kullanman›n mümkün olmas›, topra¤›n tamamen bir
meta haline gelmifl olmas› ve köylünün tarlas›nda kullan›lan emek için bir
emek piyasas›n›n oluflmufl olmas› vard›r. Üreticilerin fiyat yükselince üretimi
art›rmalar› için ayr›ca, piyasa koflullar› elveriflli hale geldi¤inde kullan›lmak
üzere ürün rezervleri bulunmal› ve bir kredi piyasas› mevcut olmal›d›r (Kula
1976: 43; 55).
Elbette, ondokuzuncu yüzy›l›n bafllar› ve ortalar›ndaki Osmanl› tar›m› ba¤-
lam›nda bu koflullardan hiç birinin mevcut olmad›¤›n› iddia etmiyorum. Öte
yandan, hepsinin mevcut oldu¤unu varsaymak, ya da daha do¤rusu, sorunun
bu boyutlar› üzerinde yeterince düflünmemek de ayn› biçimde sak›ncal›d›r. Ta-
r›msal do¤rudan üreticilerle piyasa aras›ndaki iliflki karmafl›k ve çok boyutlu
bir iliflkidir; ticarileflme tezi bu do¤rultuda yeniden ele al›nmal›d›r.
Osmanl› tar›m›na iliflkin çal›flmalar›n di¤er bir sorunu da, köylü borçlan-
mas› ba¤lam›nda küçük meta üretiminin yayg›n oldu¤u bir iktisadi yap› ile ge-
çimlik üretime dayanan bir yap› aras›ndaki farka gereken özenin gösterilme-

143
kebikeç / 23 • 2007

mifl olmas›d›r. Geçimlik üretime dayal› bir yap›da, borç k›s›r döngüsü kolay-
l›kla bafllayabilir; e¤er geçim marj› küçükse, tek bir kötü hasat bile buna ye-
terli olur. Borç döngüsünü bafllatabilecek di¤er etmenler, köylülerin piyasaya
karfl› verili olarak dezavantajl› bir konumda olmalar› (Kula 1976: 75) ve bazen
de kötü bir hasat›n gerçekleflti¤i y›llarda al›flt›klar› tüketim standartlar›n›
sürdürme istekleridir.2 Tüm bunlara ra¤men, s›k görülmekle birlikte, geçimlik
bir ekonomide köylü borçlulu¤u zorunlu de¤il olumsal bir ö¤edir. Buna karfl›-
l›k, piyasa için üretim yap›lan bir küçük meta üretimi ekonomisinde borçlan-
ma zorunlu bir iliflki haline gelir. Bu tür bir yap›da do¤rudan üreticilerin borç-
lar›na karfl›l›k ödedikleri faiz, art›¤a el koyman›n temel mekanizmalar›ndan
biridir (Boratav 2004: 42-5). Piyasaya yönelik küçük meta üretime dayanan
bir iktisadi yap› ile geçimlik tar›ma dayanan bir yap› aras›ndaki fark›n alt› iyi-
ce çizilmeden borçlanma nedenlerinin hakk›yla anlafl›lmas› zordur.
Elbette bu yaz›n›n literatürdeki bu genel sorunlar› giderme iddias› yok.
Amaçlanan, k›rsal borçluluk sorunuyla ilgili baz› ampirik boflluklar› k›smen
de olsa gidermek. Zira, bir bölgedeki do¤rudan üreticilerin çok borçlu oldu¤u-
nu bilsek bile ço¤unlukla kredi iliflkisinin yap›s›yla ilgili fazla bir fley bilmiyo-
ruz. Genellikle, kredi verenlerin kim oldu¤u, uygulanan faiz oranlar›, ödene-
meyen borçlarla ilgili ne oldu¤u gibi sorular› yan›tlamaktan uza¤›z.
‹kinci olarak, Osmanl› devletinin k›rsal borçlanma sorununa nas›l bakt›¤›-
n› bildi¤imiz söylenemez. Osmanl› devletinin di¤er dönemlerde oldu¤u gibi on-
dokuzuncu yüzy›lda da köylüleri baz› yerel zenginler karfl›s›nda zay›f duruma
düflmekten ve topraklar›n› kaybetmekten korumaya çal›flt›¤› söylenegelmifltir.
E¤er bu do¤ruysa, merkezi devletin k›rsal borçluluk sorununa büyük önem
vermifl ve çözmek için ciddi ad›mlar atm›fl olmas› beklenir. Yaz›da bu noktay›
da ele alacak ve devletin borçlanma sorununa yaklafl›m›n›n anahatlar›n› be-
lirlemeye çal›flaca¤›m.
‹ki Bat› Anadolu kazas›nda kolektif borçluluk
Bu çal›flman›n temel kaynaklar›n›, 1839 y›l›nda Hüdavendigar’a ba¤l› Mi-
haliç (bugünkü ad›yla Karacabey) ve Kirmast› (bugünkü ad›yla Mustafake-
malpafla) kazalar›nda yap›lan bir borçluluk araflt›rmas›n›n sonuçlar›n›n kay-
dedildi¤i defterler oluflturuyor. Defterler Baflbakanl›k Osmanl› Arflivi’nde Ma-
liye Nezareti Maliye Defterleri (ML) fonunda 78 ve 80 numaralarla kay›tl›.

2 Litaratürde elit olmayan gruplar›n tüketim al›flkanl›klar›n› inceleyen çal›flmalar›n say›s› çok azd›r; bu
ba¤lamda Quataert (2000) bir bafllang›ç olabilir. Ayr›ca, arkeolojik çal›flmalar da k›rsal bölgelerdeki tüketim
kal›plar›na iliflkin bilgimizi ciddi biçimde artt›rabilir. Bkz. Carroll (2000)

144
AYTEK‹N XIX. Yüzy›lda ‹ki Bat› Anadolu Kazas›nda K›rsal Borçluluk

1839 y›l›n›n bafllar›nda bir görevli bu iki kazay› gezmifl ve her ikisi için de
ayr› defterler haz›rlam›fl. Bu borçluluk araflt›rmas›n›n niye yap›ld›¤›na dair
defterlerde herhangi bir bilgi yok. Baflbakanl›k Osmanl› Arflivi’nde bununla il-
gili bilgi veren baflka bir kayda rastlamad›m. Araflt›rman›n bu iki kazaya öz-
gü bir nedenden dolay› yap›lm›fl olmas› mümkün oldu¤u gibi, iki defter daha
genifl kapsaml› bir araflt›rman›n parças› olarak haz›rlanm›fl da olabilir. Her
iki defter de Mehmet Rüfltü isimli bir memur taraf›ndan haz›rlanm›fl; defter-
lerin sonunda Mehmet Rüfltü’nün yan›s›ra kaza kad›s›n›n da mührü bulunu-
yor. Defterlerin bafl›nda k›sa sunufl yaz›lar› var. Kirmast› defterinin (ML 80)
bafl›ndaki yaz› söyle:
Hüdavendigar sanca¤›nda kain Kirmast› kazas›n›n kasabas›yla kuras›
ahalilerinin tekalif-i varidelerinden dolayi murabahac› taifesine karyecek olan
deynlerinin dahi defterinin tanzimi ve takdimi mukteza-y› irade-i seniyyeden
oldugundan kaza-i mezbur ahalisinin murabahac› taifesine deyni olanlar›n›n
tanzim olunan defteri olma¤la ber-vech-i ati zikr ü beyan olundu.
Defterlerde, kolektif olarak borcu bulunan köyler hakk›nda bilgiler yer al-
makta.3 Tipik bir kay›tta, alacakl›n›n ad› ve memleketi, anapara, ifllemifl olan
faiz, faiz oran›, toplam borç ve kredinin al›nd›¤› y›l yaz›l›. Memurun köylülere
zaman› geldi¤inde bu borçlar› ödeyip ödeyemeyeceklerini de sordu¤u anlafl›l›-
yor.
Etnik-dinsel aç›dan iki kazada üç tip köy bulunuyordu. Bunlar, sadece
Müslümanlar›n yaflad›¤› köyler, sadece gayr›-Müslimlerin yaflad›¤› köyler ve
üçüncü olarak da heterojen yap›daki köylerdi. Heterojen yap›daki baz› köyler-
de Müslüman ve H›ristiyanlar›n mali ifllerini ayr› ayr› yönettikleri görülürken
baz›lar›nda vergi ve di¤er mali ifller ortak yürütülmekteydi.
Mihaliç’teki köylerin yüzde 45’i borçluyken bu rakam Kirmast›’da yüzde
81’di. Öte yandan, Mihaliç’teki borçlu köylerin ço¤unlu¤u, Kirmast›’da ise an-
cak yüzde 20’si bu borçlar›n› zaman› gelince ödeyemeyeceklerini beyan etmifl-
lerdi. Dahas›, toplam borç Mihaliç’te çok daha fazlayd›. Yani hem nesnel hem
de öznel aç›dan borç yükünün Mihaliç’te di¤erinden çok daha yüksek oldu¤u-
nu söyleyebiliriz.
Bu durum bir kaç biçimde aç›klanabilir. Mihaliç, 1830’lar›n bafllar›ndan or-
talar›na kadar yaflanan seller nedeniyle önemli tar›msal kay›plara u¤ram›flt›
(C.ML 1301). Bu, köylerin borçlulu¤unu artt›ran bir etmen olabilse de, borçlu-

3 ML 78 ve 80’de iki kaza merkezinde bulunan kimi mahallelerin kolektif borçlar›yla ilgili veriler de var. Benim
bu yaz›daki oda¤›m k›rsal borçlanma oldu¤u için bu verileri dikkate almad›m.

145
kebikeç / 23 • 2007

lu¤un ortaya ç›k›fl›n›n buna ba¤l› olmas› pek muhtemel görünmüyor. Zira, bu
borçlar›n pek ço¤unun vadesi dört y›ldan fazlayd›; hatta baz› borçlar o kadar
eskiydi ki köylüler de tam olarak ne zaman al›nd›klar›n› hat›rlayamam›fllar-
d›. Yani, en az›ndan bu borçlar›n yaflanan sellerle do¤rudan ilgili olmad›¤› ön-
görülebilir.

Tablo 1: ‹ki kazadaki borçlu köyler


Köy say›s› Borçlu köy Borcunu Borcunu Köylerin
say›s› zaman›nda zaman›nda toplam
ödeyebilecek ödeyemeyecek borcu
köy say›s› köy say›s› (kuruflfl))
Mihaliç 77 35 14 22 283.493
Kirmast› 36 29 23 6 37.259

Baflka bir aç›klama, iki kazan›n etnik/dinsel yap›s›ndaki farkl›l›kta arana-


bilir. Borç defterlerinin ve baz› köylere ait temettuat defterlerinin4 karfl›laflt›r-
mal› bir analizi, bir köyün dinsel yap›s› ile sahip oldu¤u toplam kolektif borç
aras›nda bir korelasyon oldu¤unu gösteriyor. Mihaliç’te on üç Müslüman kö-
yü, dokuz H›ristiyan köyü ve befl de heterojen yap›da köy varken, yedi köyde
yaflayanlar›n dinleri hakk›nda bir bilgi yok. Öyle görünüyor ki, H›ristiyan nü-
fusun tek bafl›na ya da Müslümanlarla birlikte bulundu¤u köyler, sadece Müs-
lümanlar›n yaflad›¤› köylerden daha fazla borç biriktirme e¤ilimindeydi. ‹lk
akla gelen, bu durumun cizye ile alakal› olmas›. Nakit olarak al›nagelen bir
vergi olan cizye, sadece gayr›-Müslimlere uygulanmaktayd›. Aynî vergiler ve
cizyenin yan›s›ra, hem H›ristiyanlar hem de Müslümanlar, “vergi-yi mahsusa”
ad›yla bir baflka nakdi vergi de vermekteydi.5 Bu nakdi vergi bileflimi, H›risti-
yanlar› özel olarak zorlam›fl ve onlar› d›flar›dan nakit bulmaya yönlendirmifl
olabilir; bu da daha çok H›ristiyan köyünün bulundu¤u Mihaliç’te kolektif
borçlanma e¤iliminin yüksek olmas›n› izah edebilir. Defterlerin bafl›ndaki su-
nufl yaz›lar› da nakdi vergiler yüzünden borçlanma varsay›m›n› destekler gö-
rünüyor.

4 ‹ki kazaya ait borç defterlerine ek olarak flu temettuat defterlerini de kulland›m: ML.VRD.TMT 8966, 8918,
8922, 8911, 8925, 8905, 8891, 8935, 8893, 8973, 8942, 8952, 8965, 8956, 8971, 8909 ve 8915.
5 Örne¤in 1250 y›l› için, Mihaliç’a ba¤l› Canbaz köyünde bulunan yirmi Hristiyan aile toplam 3.089 kurufl, ve
Karacaoba köyünde yaflayan on befl Hristiyan aile toplam 3.832,5 kurufl vergi-yi mahsusa ödemifllerdi
(ML.VRD.TMT 8918 ve 8905).

146
AYTEK‹N XIX. Yüzy›lda ‹ki Bat› Anadolu Kazas›nda K›rsal Borçluluk

Ne var ki, bu tür bir ak›l yürütme-


nin iki sak›ncas› olabilir. Birincisi,
Osmanl› çal›flmalar›nda flimdiye dek
etnik ve dinsel etmenlere genel ola-
rak gere¤inden fazla önem atfedil-
mifltir. Örne¤in, ‹mparatorluk’ta bir
etnik iflbölümünün hakim oldu¤una
dair inan›fl hâlâ tamamen bir kenara
b›rak›lm›fl de¤ildir. 6 ‹ki kazada görü-
len kolektif borçlar›n miktarlar›nda-
ki farkl›laflmay› esasen etnik/dinsel
nedenler üzerinden aç›klamak, Os-
manl› tarihçili¤indeki bu e¤ilime
destek vermek olacakt›r. ‹kincisi,
özellikle ondokuzuncu yüzy›l Osman-
l› tarihi, merkezi devleti esas alan bir
perspektifin egemenli¤i alt›nda ince-
lenegelmifltir. Borçlanma olgusunun
farkl›laflmas›nda vergilere ve bunla-
r›n etkilerine gere¤inden fazla vurgu
yapmak, devleti Osmanl› tarihinde
de¤iflmenin temel öznesi olarak gö-
ren yaklafl›m› yeniden üretmek anla-
m›na gelebilir.
Bunlar›n ötesinde bir de metodolojik bir sorunla karfl› karfl›yay›z. Eldeki
veriler ›fl›¤›nda etnik-dinsel etmenlerle borçluluk miktar› aras›ndaki iliflkiyi
ancak iki varsay›m dolay›m›yla yapmak mümkün. Birinci olarak, Mihaliç’teki
H›ristiyan köylerinin Müslüman köylerinden daha büyük olmad›¤›n› varsay›-
yoruz. ‹kincisi, bir köyün büyüklü¤üyle biriktirdi¤i borcun miktar› aras›nda,
ceteris paribus, pozitif bir korelasyon oldu¤unu öngörüyoruz. Ama bu ceteris
paribus’un ötesine gidildi¤inde, biriken borcun miktar›n› etkileyecek pek çok
etmen olabilece¤i aç›kt›r. Çünkü esasen borç, karmafl›k bir iktisadi ve sosyal
iliflkidir. Daha fazla borç, fakirli¤e oldu¤u kadar zenginli¤e de delalet edebilir
(Kautsky’den aktaran Lenin 1960: 118). Ciddi miktarda borçlanma, piyasa
için üretim yap›ld›¤›n› ve geçimlik tar›m›n terk edildi¤ini gösterebilir. Her ha-

6 Etnik ifl bölümünün büyük ölçüde bir efsane oldu¤unu gösteren bir çal›flma için bkz. K›rl› (2000). Marcus
(1989) da fiam’da kentsel mekandaki farkl›laflman›n dinsel farka tekabül etmedi¤ini göstermifltir.

147
kebikeç / 23 • 2007

lükârda, bu varsay›mlar ancak borçlu köylerdeki iktisadi faaliyetlerin çeflitli-


li¤i ve büyüklü¤üne dair sa¤lam veriler yoluyla test edilebilir. Fakat bu an-
lamda iyi bir kaynak teflkil edebilecek olan temettuat defterlerinden yeterince
yararlanmam mümkün olmad›. Zira bölgedeki çok borçlu köylerden pek ço¤u-
na iliflkin temettuat defterleri Baflbakanl›k Osmanl› Arflivi’nde mevcut de¤il.
Gerekli veriler halihaz›rda mevcut olmad›¤›na göre flimdilik yap›lmas› gere-
ken, borçlanma etraf›nda dönen toplumsal iliflkilerin karmafl›kl›¤›n› vurgula-
mak ve kolayc› ç›kar›mlardan uzak durmak gibi görünüyor.
Faiz oranlar›
Borcun vadesi ile toplam borç aras›ndaki iliflkinin temel belirleyeni faiz
oran›d›r. Osmanl› k›rsal bölgelerinde faiz oran› ayn› zamanda borçluluk k›s›r
döngüsünün bafllamas›nda da önemli bir rol oynamaktayd›; köylüler, mevcut
borçlar›n anaparas›n› ödemekten ümidi kesip s›rf faizini ödemek için ayr›ca
borç ald›klar›nda döngü kurulmufl oluyordu. Borcun çok uzun bir zaman önce
al›nd›¤› baz› hallerde, köylüler borcu tamamen temizleme ümidini yitiriyor ve
alacakl›ya verdikleri y›ll›k faiz düzenli bir ödeme haline geliyordu.
Her iki kazada da en s›k görülen faiz oran› yüzde 20’ydi. Öte yandan, di¤er
oranlar da s›kl›kla görülüyordu. ‹ki defterde kaydedilen en düflük oran yüzde
15’di. Kirmast›’da ço¤u aynî kredilere ait olmak üzere baz› afl›r› yüksek faiz
oranlar› da söz konusuydu. O dönemde resmen kabul edilen en yüksek faiz
oran›n›n yüzde 15 oldu¤u düflünüldü¤ünde7, bu oranlar›n mevcudiyeti daha da
ilginç hale geliyor. Dahas›, bunlar araflt›rmay› yapan memura bildirilmifl ve
resmen kayda geçirilmiflti. Anlafl›lan, merkezi devlet taraf›ndan kabul edilen
faiz oran› tavan› ka¤›t üzerinde kalm›fl ve her iki kazada da alacakl›lar yasal
tavan› dikkate almadan istedikleri oranlar› uygulam›fllard›.
Aynî borçlanma
Hem Mihaliç’te hem de Kirmast›’da köyler az da olsa aynî kredi de al›yor-
lard›. Bu tür ifllemlerde faiz, bir mal›n piyasa fiyat› ile parasal de¤erinin borç
olarak hesapland›¤› fiyat aras›ndaki farktan do¤maktayd›. Hesaplanan sat›fl
fiyat› piyasa de¤erinin çok üstünde oldu¤undan, aynî kredilerin faiz oran›
nakdi kredilerin faiz oran›ndan çok daha yüksekti. Hatta Kirmast› köylerin-
den birinde faiz oran› yüzde 85’e tekabül eden bir borç iliflkisi kayda geçiril-
miflti. Köylüler bazen köyden gelip geçen ya da köyde bir süre konaklayan res-
mi görevlilerin hayvanlar›na verilecek yemleri aynî borç olarak al›yorlard›.
Bazen de acil nakit ihtiyaçlar›n› karfl›lamak için mal olarak borç al›yor, sonra
o mal› satarak nakit elde ediyorlard›.
7 Örne¤in bkz. C.DH 4326 (1847) ve C.ML 2564 (1840)

148
AYTEK‹N XIX. Yüzy›lda ‹ki Bat› Anadolu Kazas›nda K›rsal Borçluluk

Aynî borç, parasal olarak hesaplan›r hesaplanmaz nakdi bir borç haline ge-
liyor ve takip eden y›llarda köylüler bu borcun faizini ödüyorlard›. Yani, ilk
baflta piyasa de¤eri ve hesaplanan fiyat aras›ndaki farktan do¤an faizin üze-
rine bir de bu faiz ekleniyordu. Bu özelli¤iyle aynî kredi köylüler için çok olum-
suz bir kredi türüydü. Bundan dolay› köylülerin sadece zorunlu hallerde bu
yola baflvurdu¤unu varsaymak yanl›fl olmaz.
Kredi iliflk
flkilerinin mekansal bir analizi
Mihaliç ve Kirmast›’daki borçlu alacakl› iliflkilerini mekansal aç›dan ince-
ledi¤imizde iki kaza aras›nda farklar görüyoruz. Defterlerden anlafl›ld›¤› ka-
dar›yla köylere kredi sa¤layan kaynaklar flu yerleflim birimlerinde yafl›yordu:
borçlu köyün kendisinde; kazadaki di¤er bir köyde; kaza merkezinde (yani Mi-
haliç ya da Kirmast›’da); Hüdavendigar’a ba¤l› baflka bir kaza merkezinde;
Hüdavendigar’a ba¤l› baflka bir köyde; Bursa’da.
Mihaliç’teki kredi iliflkileri genifl bir mekansal da¤›l›ma tekabül ediyordu.
Kredi iliflkilerinin yüzde 10’u Bursa’yla kurulmuflken, kasaba merkeziyle da-
ha fazla iliflki kurulmufl olmakla birlikte di¤er mekansal tercihlere afla¤› yu-
kar› eflit düzeyde (yüzde 20 civar›nda) baflvurulmufltu. Dahas›, nadiren de ol-
sa, bu kazadaki köylerin ‹stanbul’da yaflayan kiflilerden borç ald›¤› da oluyor-
du. Öte yandan, Kirmast›’daki kredi-borç iliflkileri mekansal olarak çok daha
yo¤unlaflm›fl bir yap›ya sahipti. Mevcut kredi iliflkilerinin yar›s›ndan fazlas›,
Kirmast› köyleriyle kaza merkezi olan Kirmast› kasabas› aras›nda kurulmufl-
tu. Bu da, Hüdavendigar’a ba¤l› di¤er kazalar ve köylerde yaflayan zenginle-
rin, kredi kayna¤› olarak daha az kullan›lmas› anlam›na geliyordu. Kirmast›
köyleri Bursa’da ya da ‹stanbul’da yaflayan kimseden borç almam›flt›.
Öyle görünüyor ki Kirmast› kasabas› ve köyleri aras›ndaki mali (ve muhte-
melen de ekonomik) iliflkiler Mihaliç kasabas› ve köyleri aras›ndaki iliflkiye
göre çok daha yo¤undu. Bu ayn› zamanda Kirmast›’da bulunan kredi kaynak-
lar›n›n ve piyasas›n›n bu kazaya ba¤l› köyler için yeterli oldu¤u anlam›na da
geliyor. Tersine, daha fazla borçlu olan ve borçlar›n› zaman›nda ödemekte zor-
lanan Mihaliç köyleri kaza d›fl›nda da kaynaklar aram›fllar, Bat› Anadolu’nun
bu köflesinin en büyük flehri olan ve muhtemelen de en geliflmifl kredi piyasa-
s›n› bar›nd›ran Bursa’y› ve ‹mparatorlu¤un baflkentini de aray›fllar›na dahil
etmifllerdi.
Alacakl›lar
Afla¤›daki tablolardan görülebilece¤i gibi, iki kazada borç verenlerin nere-
deyse tamam› erkekti. Öyle ki, Kirmast› köylerine kredi sa¤layan hiç kad›n

149
kebikeç / 23 • 2007

yoktu. Mihaliç defterine kaydedilmifl olan alacakl›lar›n ço¤u gayr›-Müslimken


Kirmast›’dakilerin büyük ço¤unlu¤u Müslümand›. Kentsel ve k›rsal yerleflim-
lerde yaflayan alacakl›lar›n say›s› Mihaliç’te eflitken Kirmast›’da kentsel kö-
kenlilerin say›s› az da olsa daha çoktu.
Her iki defterde de kredi sa¤layan pek çok kiflinin mesle¤inin yaz›lmam›fl
olmas›na ra¤men, geri kalanlar›n mesleklerinden belirli ç›kar›mlar yapmak
mümkün. En dikkat çekici nokta, borç verenler içerisinde çok az profesyonel
tefecinin bulunmas›. ‹kincisi, her iki kazada en çok esnaf/tüccar ve memur/ya-
r›-resmi görevlilerin alacakl› olarak yaz›ld›¤›n› görüyoruz. Bu iki veri, Anado-
lu’nun bu köflesinde kredi verme iflinin profesyonel tefecilere/sarraflara/ban-
kerlere mahsus bir ifl olmad›¤›n› gösteriyor; aksine bu, pek çok kentsel ve k›r-
sal kökenli zenginin portföyüne8 ekledi¤i bir kâr kap›s›yd›.

Tablo 3: Mihaliç köylerine kredi sa¤layanlar9


Cinsiyet Erkek Kad›n Kurumsal Toplam
% 89 5 5 99

Meslek Esnaf / Sarraf Din adam› ‹flçi / çiftçi Askeri Bilinmiyor Büyük Toplam

Tüccar ya da sivil di¤er toprak


görevli sahibi
% 11 1 3 1 7 76 0 99

Din Müslüman Gayr› Kurumsal Toplam


Müslim
% 39 56 5 100

Kentsel Kentsel K›rsal Bilinmiyor Toplam


ya da
k›rsal
kökenli
% 48 48 3 99

8 Burada Ariel Salzmann’›n (1995) “portfolio capitalists” teriminden ilham ald›m. Salzmann da terimi Bayly
(1990)’dan ödünç al›yor.
9 Tabloda kulland›¤›m yüzdeleri alacakl› kifliler üzerinden de¤il kredi iliflkilerinin say›s› üzerinden hesaplad›m.
Yani diyelim bir alacakl›n›n ad› bir defterde üç ayr› yerde krediyi sa¤layan olarak geçiyor, bunu tabloda bir de¤il
üç olarak hesaba katt›m. “Askeri ya da sivil görevli” kategorisine din adamlar› hariç tüm askeri ve sivil ve yar›-
resmi statüsü olan görevlileri dahil ettim. Yuvarlama nedeniyle toplamlar 100’den farkl› ç›kabilmifltir.

150
AYTEK‹N XIX. Yüzy›lda ‹ki Bat› Anadolu Kazas›nda K›rsal Borçluluk

Tablo 2: Kirmast› köylerine kredi sa¤layanlar10


Cinsiyet Erkek Kad›n Kurumsal Toplam
% 99 0 1 100

Meslek Esnaf / Sarraf Din adam› ‹flçi / çiftçi Askeri Bilinmiyor Büyük Toplam

Tüccar ya da sivil di¤er toprak


görevli sahibi
% 21 0 4 7 18 44 6 100

Din Müslüman Gayr› Kurumsal Toplam


Müslim
% 77 21 1 99

Kentsel Kentsel K›rsal Bilinmiyor Toplam


ya da
k›rsal
kökenli
% 56 42 1 99

Kredi verenlerin açt›klar› kredilerin say›s› ve büyüklü¤ü birbirinden çok


farkl› olabiliyordu. Sadece bir köye s›n›rl› bir miktar borç veren alacakl›lar ol-
du¤u gibi, farkl› köylere ve mahallelere çok daha büyük miktarlara ulaflan
krediler veren kifliler de vard›. Örne¤in Mihaliç kasabas›nda oturan Kocabafl›
Salmasl› Kevork’un yedi köyü içeren toplam 9.578 kuruflluk bir portföyü var-
d›. Aksakal ‹mam› Mustafa Efendi ise dört köye toplam 11.675 kurufl kredi
vermiflti. Üstelik ayn› Mustafa Efendi kredi faaliyetlerinden elde etti¤i faiz ge-
lirini saklamay› ve bir kaç sene sonra düzenlenen temettuat defterine kaydet-
tirmemeyi baflarm›flt›.
Sonuç: Devlet ve k›rsal borçluluk
Ondokuzuncu yüzy›l›n ortalar›na de¤in merkezi devletin köylü borçlulu¤u
sorununa ancak s›n›rl› hallerde müdahale etti¤ini görüyoruz. Bu müdahaleler
üç ba¤lamda gerçeklefliyordu. Birincisi, köylülerin borçlulu¤unun bir alanda-
ki üretim sürecini kesintiye u¤ratmas› ihtimalinin ciddi biçimde ortaya ç›kt›-
¤› hallerdi. ‹kinci durumda, bir bölgedeki gerginlik artan köylü hoflnutsuzlu-
¤uyla birlefliyordu (Örne¤in C.ML 2564) Üçüncü olarak, devletin, borçlulu¤un
köylülerin topraklar›ndan edilmesine yol açabilece¤i durumlarda müdahale
etti¤ini görüyoruz (Örne¤in C.DH 1421) Bunun örneklerinin ara ara görülme-
10 Bir önceki nota bak›n›z.

151
kebikeç / 23 • 2007

sine ra¤men üçüncü türden bir müdahalenin di¤erlerinden daha az vuku bul-
du¤u izlenimine sahibim. Merkezi devletin do¤rudan üreticilerin mülksüzlefl-
mesi ihtimaline ya da olgusuna gitgide daha az ‘telafl’ ve kararl›l›kla yaklafl-
mas›, Osmanl› arazi hukukunun ondokuzuncu yüzy›lda geçirdi¤i evrimle de
tutarl›d›r.11
Her halde, bu üç durumda gerçekleflen müdahaleler bir istisnayd›. ‹ster bi-
reysel ister kolektif borçlar olsun, Osmanl› devletinin k›rsal borçlanmaya ge-
nel yaklafl›m› mümkün mertebe müdahil olmama yönündeydi. Bunun bir gös-
tergesi, kredi-borç iliflkisine dair, yüksek faiz gibi yasad›fl› say›lan kimi pratik-
lerin yayg›n biçimde ‘idare edilmesiydi’. Üstelik, normalde bu tür durumlarda
ifllemleri ‘kitab›na uydurmakta’ usta olan kad› mahkemelerinin borç karfl›l›¤›
devredilen bir tar›m arazisine dair ‘yasad›fl›’ ifllemleri aynen kay›t alt›na ald›-
¤› da oluyordu (C.DH 9454). Kirmast› ve Mihaliç’te borç say›m›n› yapan me-
mur ve ona efllik eden kad›, ö¤rendikleri tüm borçlanma iliflkilerinden sadece
birine müdahale etmifllerdi; söz konusu borçlu köy ahalisi, alacakl› için bir tar-
la ay›r›p kolektif olarak ekecek, geri ödemeyi hasat vaktinde tarlan›n has›la-
t›n› alacakl›ya vererek aynî olarak yapacakt›. Memur ve kad› bu uygulamay›
uygunsuz bulmufl ve de¤ifltirilmesini istemifllerdi.
Bu, keyfi bir müdahale de¤ildi ve merkezi devletin ondokuzuncu yüzy›l or-
talar›nda benimsedi¤i genel politikalar› yans›t›yordu. Kirmast› ve Mihaliç
borç araflt›rmas›ndan yaklafl›k yirmi y›l sonra Selanik’e ba¤l› T›rhala kazas›n-
da benzer bir yaklafl›m çok daha büyük bir ölçekte benimsenmiflti. Ondoku-
zuncu yüzy›l›n ortalar›na kadar T›rhala çiftliklerinde “subafl›l›k” denen bir
sistem yürürlükteydi. Bu sistemde subafl›, hem köyün/çiftli¤in kahyas›yd›,
hem de idaresi alt›ndaki do¤rudan üreticilerin zorunlu nakit ihtiyaçlar›n› kar-
fl›l›yordu. Üreticiler de bunun karfl›l›¤›nda kendi ektiklerinden ayr› olarak bir
miktar araziyi ortaklafla ekiyor, has›lat› da subafl›ya faiz olarak veriyorlard›.
Bu, hem kredi-borç iliflkilerinin hem de tar›msal art›¤a el koyma mekanizma-
lar›n›n çok karmafl›k bir biçim ald›¤›na delalet eder. Subafl›l›k sistemini bir
tür angarya sayan Osmanl› devleti Tanzimat ilkelerinin angaryay› yasakla-
mas›ndan yola ç›karak 1862’de uygulamay› yasaklad›. Ne var ki üreticilerin
nakit ihtiyaçlar› devam etmekteydi. Sonuçta do¤rudan üreticiler, “ticarileflme
mecburiyeti” alt›ndayd›lar ve tefecilere baflvurarak çok yüksek faizlerle borç

11 Ne Osmanl› arazi hukukunun imparatorlu¤un son dönemlerindeki seyri ne de temel yasa olan 1858 Arazi
Kanunnamesi hakk›yla tart›fl›lm›fl ve analiz edilmifl de¤il. Arazi hukukunun legalist-formalist çerçevenin öte-
sine geçen bir perspektiften ele al›nmas›, imparatorluktaki tar›msal iliflkilerin analizine önemli katk›lar
sa¤layabilir. 1858 Arazi Kanunnamesi’ne mevcut yaklafl›mlar›n elefltirisi için flu çal›flmama bak›labilir: Aytekin
(2005)

152
AYTEK‹N XIX. Yüzy›lda ‹ki Bat› Anadolu Kazas›nda K›rsal Borçluluk

almak zorunda kald›lar. Önceki uy-


gulamay› yasaklayan Osmanl› dev-
leti bu yeni oluflan ve do¤rudan üre-
ticileri büyük s›k›nt›ya sokan duru-
ma müdahale etmedi ve yüksek faiz
oranlar›n› fiilen onaylad› (‹.MVL
20920). Böylelikle Tanzimat ilkeleri
uygulanmaya çal›fl›l›rken k›rsal do¤-
rudan üreticilerin somut koflullar›
daha da kötülefltirilmifl oldu.
Osmanl› devleti bazen de üretici-
lerin mali sorunlar›n› onlara do¤ru-
dan parasal ya da aynî destek sa¤la-
yarak çözmeyi denedi. Onsekizinci
yüzy›l›n son çeyre¤inde ‹stanbul çev-
resinde (C.‹KTS 685), 1840’da Anka-
ra’da (C.‹KTS 297 ve C.‹KTS 833),
1838’de Mihaliç’te (C.ML 1302), dev-
let köylülere destek sa¤lad›. Ayr›ca
1844’de k›rsal üreticilere çeflitli yol-
larla yard›m etmeyi hedefleyen bir
program bafllat›ld› (Özdemir 2003:
139). Devletin bu politikas› da k›rsal borçluluk sorununu çözmekte yetersiz
kald›. Genelde müdahaleler ya çok geç geliyor, ya da yetersiz kal›yordu. Daha-
s›, borçluluk sorunu bir bütün olarak sistematik bir yaklafl›mla ele al›nmad›.
Osmanl› devletinin bu alandaki ‘eylemsizlik’ tavr›n› bir baflar›s›zl›k olarak
görmek elbette mümkün. Gerçekten de literatürdeki hakim e¤ilim, ya merke-
zi devletin yerel güçler karfl›s›ndaki güçsüzlü¤ünü ya da Tanzimat devlet
adamlar› ve bürokratlar›n›n baflar›s›zl›klar›n›/basiretsizliklerini vurgulamak.
Ne ki, bu çok verimli bir yaklafl›m de¤il; zira, Tanzimat dönemi Osmanl› dev-
letinin baflar› ya da baflar›s›zl›¤›ndan söz etmek için elimizde net standartlar
yok (Thompson 1993). Öte yandan, devletin ne yap›p ne yapamayaca¤›ndan
hareketle yerel sorunlara müdahale etmek için elinde yeterli gereçler bulunup
bulunmad›¤›n› sorgulamak da ayn› flekilde bizi merkezin zay›fl›¤› ve taflran›n
baz› unsurlar›n›n gücü aras›nda kurulan ikili¤e götürür.
Kan›mca, Osmanl› merkezi devletinin k›rsal borçluluk sorununa yaklafl›-
m›na farkl› bir perspektiften de bak›labilir. Öncelikle, kredi-borç iliflkisinin ni-

153
kebikeç / 23 • 2007

teli¤inden yola ç›kmak yararl› olabilir. Yukar›da, en az›ndan Bat› Anado-


lu’nun bu bölgesinde, köylülere kredi sa¤layanlar›n dar kapsaml› bir profesyo-
nel grup de¤il, meslek, mekan, iktisadi güç ve di¤er aç›lardan heterojen bir
grup oldu¤unu gösterdim. Balkanlar’da, T›rhala’da, borçlanma iliflkisinin do¤-
rudan üreticilerin tabi oldu¤u sömürü iliflkisinin merkezi bir parças›n› olufl-
turmufl olmas› dikkate de¤er. E¤er bu iki bölgede görülen durum ‹mparator-
luk içerisinde istisnai de¤ilse, merkezi devletin bu konudaki tavr›n› aç›klama
yönünde bir ad›m atm›fl oluruz. fiöyle ki, taflrada yaflayan pek çok zengin kifli
k›rsal alanlara kredi vermeyi iktisadi faaliyetlerinin eklemifl oldu¤undan, k›r-
sal borçluluk sorununa ciddi biçimde e¤ilmek ve yüksek faiz oranlar›na karfl›
sert bir tav›r alman›n da aralar›nda bulundu¤u önlemler almak, Osmanl› yö-
netici s›n›f›n›n genifl kesimlerini yabanc›laflt›rma sonucu verebilirdi. ‹flte bu
anlamda, hükümetin k›rsal borçluluk sorununa yönelik tavr› bir zaaf ya da ba-
flar›s›zl›k emaresi de¤il, hat›r› say›l›r yap›sal k›s›tlar alt›nda yap›lm›fl bir ‘ter-
cih’ olarak anlafl›labilir. Asl›nda bu hem s›n›fsal, hem de kentin k›r üzerinde-
ki hakimiyetini pekifltirme anlam›nda mekansal bir tercihti. Merkezi devletin
ondokuzuncu yüzy›l ortalar›nda toplumsal üretim iliflkileri içerisinde bu bi-
çimde konumlanmas›, belirli toplumsal kesimlerin ve özellikle de k›rsal do¤ru-
dan üreticilerin ödedi¤i toplumsal bir bedel olarak somutlaflt›.

KAYNAKÇA
Baflflb
bakanl›k Osmanl› Arflfliivi
Maliye Nezareti Maliye Defterleri (ML): 78, 80
Cevdet ‹ktisat (C.‹KTS): 297, 685, 833
Cevdet Dahiliye (C.DH): 1421, 4326, 9454
Cevdet Maliye (C.ML): 1301, 1302, 2555, 2564
Temettuat Defterleri (ML.VRD.TMT): 8966, 8911, 8918, 8922, 8925, 8891,
8905, 8935, 8893, 8973, 8942, 8952, 8965, 8956, 8971, 8909, 8915
‹rade Meclis-i Vala (‹.MVL): 20920

Kitap ve Makaleler
Aytekin, E. Attila (2005), “Hukuk, Tarih ve Tarihyaz›m›: 1858 Osmanl›
Arazi Kanunnamesi’ne Yönelik Yaklafl›mlar”, Türkiye Araflt›rmalar› Literatür
Dergisi 3 (5): 723-744

154
AYTEK‹N XIX. Yüzy›lda ‹ki Bat› Anadolu Kazas›nda K›rsal Borçluluk

Bayly, C.A. (1990), "Portfolio Capitalists and the Political Economy of Early
Modern India" Merchants, Markets and the State in Early Modern India (der.
Sanjay Subrahmanyan), Delhi: Oxford University Press, ss. 242-265.
Boratav, Korkut (2004), Tar›msal Yap›lar ve Kapitalizm, Ankara: ‹mge.
Carroll, Lynda (2000), "Toward an Archaeology of Non-Elite Consumption
in Late Ottoman Anatolia", The Historical Archaeology of the Ottoman Empi-
re: Breaking New Ground (der. Uzi Baram ve Lynda Carroll), New York: Klu-
wer Academic/Plenum Publishers, ss.161-180.
Cole, Juan Ricardo (1993), Colonialism and Revolution in the Middle East,
Princeton: Princeton University Press.
Khoury, Dina (2002), State and Provincial Society In The Ottoman Empire:
Mosul, 1540-1834, Cambridge: Cambridge University Press.
K›rl›, Cengiz (2000), "The Struggle over Space: The Coffeehouses of Otto-
man ‹stanbul, 1780-1845", Yay›nlanmam›fl doktora tezi, Binghamton Univer-
sity, SUNY.
Kula, Witold (1976), An Economic Theory of the Feudal System: Towards a
Model of the Polish Economy, 1500-1800, Londra: N.L.B.
Lenin, V.I. (1960), Collected Works Vol.4, Moskova: Foreign Languages
Publishing House.
Marcus, Abraham (1989), The Middle East on the Eve of Modernity : Alep-
po in the Eighteenth Century, New York: Columbia University Press.
Nagata, Yuzo (1997), Tarihte Ayanlar : Karaosmano¤ullar› Üzerinde Bir
‹nceleme, Ankara: Türk Tarih Kurumu.
Özdemir, Bülent (2003), Ottoman Reforms and Social Life : Reflections
from Salonica, 1830-1850. ‹stanbul: Isis Press.
Özkaya, Yücel (1994), Osmanl› ‹mparatorlu¤u'nda Ayanl›k, Ankara: Türk
Tarih Kurumu.
Quataert, Donald (1994). "The Age of Reforms, 1812-1914", An Economic
and Social History of the Ottoman Empire, 1300-1914, (der. Halil ‹nalc›k ve
Donald Quataert) Cambridge, Cambridge University Press, ss. 759-943.
Quataert, Donald (der.) (2000), Consumption Studies and the History of the
Ottoman Empire, Albany: SUNY Press.
Rafeq, Abdul-Karim (1984), "Land Tenure Problems and Their Social Im-
pact in Syria around the Middle of the Nineteenth Century", Land Tenure and

155
kebikeç / 23 • 2007

Social Transformation in the Middle East (der. Tarif Khalidi), Beyrut: Ameri-
can University of Beirut.
Rogan, Eugene L. (1999), Frontiers of the State in the Late Ottoman Empi-
re. Transjordan, 1850-1921, Cambridge: Cambridge University Press.
Salzmann, Ariel C. (1995), "Measures of Empire: Tax Farmers and the Ot-
toman Ancien Regime, 1695-1807", Yay›nlanmam›fl doktora tezi, Columbia
University.
Thompson, Elizabeth (1993), "Ottoman Political Reform in the Provinces:
The Damascus Advisory Council in 1844-45", International Journal of Middle
Eastern Studies 25: 459-461.

Özet: Bu makale, 1839 y›l›nda Hüdavendigar’›n Mihaliç ve Kirmast› kazalar› için haz›r-
lanan borç defterleri ›fl›¤›nda, iki kazan›n k›rsal alanlar›ndaki kolektif borçluluk olgusunu
ele almaktad›r. Makalede ayr›ca, k›rsal borçluluk üzerine k›sa bir kuramsal tart›flma ve Os-
manl› merkezi devletinin do¤rudan üreticilerin borçlulu¤una yaklafl›m›na dair bir bölüm de
bulunmaktad›r.

Anahtar Sözcükler: Osmanl› ‹mparatorlu¤u, k›rsal borçluluk, tar›mda ticarileflme, köy-


lülük.

Abstract: This article deals with the rural collective indebtedness in two districts in the
province of Hüdavendigar, Mihaliç and Kirmast›, based on the debt registers of the districts
that date from 1839. The article also includes a brief theoretical discussion of rural indeb-
tedness and a section on Ottoman central state’s approach to the indebtedness of rural di-
rect producers.

Keywords: Ottoman Empire, rural indebtedness, commercialization of agriculture, pe-


asantry.

156
kebikeç / 23 • 2007

‹ngiliz ‹daresi Döneminde


K›br›s’ta Filoksera (Asmabiti) ile Mücadele
(1878 - 1895)

Mehmet DEM‹RYÜREK*

G irifl
“Asmabiti” olarak bilinen filoksera “homoptera (eflkanatl›lar)
tak›m›ndan, Avrupa’da ve ABD’nin bat›s›nda üzüm ba¤lar›na çok büyük
zararlar veren, küçük, yeflilimsi sar› böcek”1fleklinde tan›mlanmaktad›r. Bu
böce¤in anavatan› Kuzey-do¤u Amerika’d›r. Birçok yabanî asma türünün
yapraklar› ve kökleriyle beslenen bu böcek2 Kuzey-do¤u Amerika’da asmalara
zarar vermemektedir. Çünkü asmalar bu böce¤e karfl› ba¤›fl›kl›k
kazanm›fllard›r3. Bununla birlikte “Asmabiti 1860’a do¤ru Avrupa’daki
asmalara bulaflarak çok büyük zararlara yol aç(m›fl)”4 ve “25 y›l içinde Fransa,
‹talya ve Almanya’n›n neredeyse bütün ba¤lar›n› ve flarap sanayilerini yerle
bir etmifltir”5.
Böcek Avrupa’da ilk defa 1868 y›l›nda Frans›z eczac› Jules Emile Planchon
taraf›ndan tan›mlanm›flt›r6. Ba¤lar üzerinde bu kadar büyük olumsuz etkiye
sebep olan asmabiti ile mücadele de uluslararas› seviyede gerçekleflmifltir. Bu
cümleden olarak birincisi 1877’de Lozan’da ve ikincisi de 1878’de Bern’de

* Doç.Dr., Lefke Avrupa Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü. (KKTC) mdyurek@lefke.edu.tr
1 Ana Britannica, c: 2, Ana Yay›nc›l›k yay., ‹stanbul-2004, s: 454.
2 Encyclopedia Americana, c: 22, ABD-1982, s: 44.
3 Ana Britannica, s: 454.
4 Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, c: 2, Milliyet Yay., ‹stanbul-1986, s: 896
5 Ana Britannica, c: 2, s: 454.
6 Meydan Larousse, c: 2, Sabah Gazetesi yay., (t.y.), s: 176; a.g.e., c: 16, s: 137.

157
kebikeç / 23 • 2007

olmak üzere iki uluslararas› konferans düzenlenmifltir7. Asmabiti ile


mücadelede baflar›ya 1900’lerde ulafl›lm›flt›r8. Bu mücadelede çeflitli yollar
önerilse de9 en iyi çözüm “ABD’nin do¤usunda yetiflen ve asmabitine karfl›
ba¤›fl›kl›k kazanm›fl olan yabanî amerikan asmalar›ndan al›nm›fl dayan›kl›
anaçlara Avrupa asmalar›n›” afl›lamakt›r10.

K›br›s’ta ‹ngiliz Devrinde Hastal›klarla Mücadele


1878 y›l›nda K›br›s adas›n›n idaresini fiilen üstlenen ‹ngilizlerin “sa¤l›k
konusundaki uygulamalar›n› üç yönlü olarak ele almak gerekmektedir: 1.
K›br›s’a d›flar›dan gelebilecek hastal›klara karfl› al›nan tedbirler, 2. K›br›s’ta
ortaya ç›kan hastal›klar›n ada geneline yay›lmas›n› önlemek için al›nan ted-
birler, 3. Hastal›klarla Mücadele”11.
K›br›s yönetimi yukar›daki uygulamalar›n› gerçeklefltirmek amac›yla ilk
olarak 17 Mart 1879 tarihinde bir “Karantina Nizamnamesi” haz›rlayarak
uygulamaya koymufl, ilerleyen y›llarda ise bu konuda pek çok nizamname ile
kanun ç›karm›fl ve uygulam›flt›r12.
K›br›s yönetimi filoksera ile mücadelede de yukar›da ana hatlar› verilen
yönlerde uygulamalar gerçeklefltirmifltir. Yönetimin genel tutumu ve çabas›
hastal›¤›n K›br›s’a gelmesini önlemek yönünde olmufltur. Çünkü ‹ngilizlerin
K›br›s yönetimini fiilen üstlendikleri tarihte K›br›s’ta filoksera yoktu. Ama
K›br›s’ta ba¤c›l›k önemli bir gelir kayna¤› idi. Örne¤in “aflar istatistiklerine
göre, 1879 y›l› üzüm rekoltesi yaklafl›k 44.000.000 paund13 ol(mufltur). Bu mik-
tar›n de¤eri 69,700 Türk Liras› olarak...”14 hesaplanm›flt›r. 1889 y›l›nda K›br›s
yönetiminin flarap ve üzümden elde etti¤i gelir ise 33,301 Sterlin olmufltur15.

7 P. G. Gennadius; Report on the Agriculture of Cyprus, Printed at the Government Printing Office, Lefkofla
(t.y), s: 51.
8 Encyclopedia Americana, c: 22, s: 44.
9 Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, c: 2, s: 896
10 Encyclopedia Americana, c: 22, s: 44; Meydan Larousse, c: 2, s: 176; a.g.e., c: 16, s: 137; Ana Britannica, c: 2,
s: 454; Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, c: 2, s: 896.
11 Mehmet Demiryürek, “K›br›s’ta Salg›n Hastal›klar ve Hastal›klarla Mücadele”, 38. Uluslararas› T›p Tarihi
Kongresi Bildiriler Kitab›, Ankara-2005, s: 1299.
12 Genifl bilgi için, bkz. a.g.e.
13 1 pound: 0,453 kg.
14 Report by Her Majesty’s High Commissioner for the Year 1879, Londra-1880, s: 22.
15 The Cyprus Blue Book for the Year 1888-1889, Printed at the Government Printing Office, Lefkofla, Haziran
1937, ss: 502-508.

158
DEM‹RYÜREK ‹ngiliz ‹daresi döneminde K›br›s’ta Filoksera ‹le Mücadele

K›br›s valilerinin Meclis-i Kavanin’i aç›fl konuflmalar›n›n hemen hemen


hepsinde ba¤c›l›k ve flarap konusuna de¤indikleri görülmektedir. Valiler bu
konuya de¤inirken gerek gördüklerinde filokseradan da bahsetmifllerdir16.
K›br›s hükûmetinin konuya neden bu kadar önem verdi¤ini K›br›s valisinin
1892 y›l› konuflmas›ndaki flu sat›rlar aç›kça göstermektedir: “Cezirenin
[adan›n] neflv ü nema bulmakta [geliflmekte] olan flarap hirfet-i
mühimmesinin [önemli flarapç›l›k mesle¤inin] vikayesi [korunmas›] için sinîn-
i adideden [birçok senelerden] beri ittihaz etmekte [uygulamakta] oldu¤umuz
meslek-i ihtiyatkârâneyi [tedbirli hareket etme tutumunu] bir kat daha
semerebahfl [verimli] eylemek maksad›yla ba¤lar›n (filoksera) hastal›¤›ndan
zan ve itikad›nda [inanc›nda] bulundu¤umuz vechile [flekilde] arî idüklerinin
[temiz olduklar›n›n] tahkiki [araflt›r›lmas›] ve her nerede olur ise olsun
mezkûr [ad› geçen] hastal›ktan eser görüldü¤ü halde imhas› için bunlar›n bir
ehl-i hibre [bilirkifli] ma’rifetiyle [taraf›ndan] icra-y› muayenesi esbab›n›n
istihsali [kontrol edilmesi] meselesi hükûmetçe taht-› tezekkürde
[düflünülmekte] bulunmaktad›r”17.

Filoksera’n›n K›br›s’a Girmesini Önleme Amaçl› Emirnameler


K›br›s’taki ‹ngiliz yönetiminin resmî kay›tlar›nda filoksera ad› ilk kez 1880
y›l›nda yay›mlanan bir ilanda geçmektedir. Bu ilana göre; “Akdeniz’e k›y›s›
olan belirli ülkelerde filoksera olarak bilinen hastal›¤›n mevcudiyeti nedeniyle
ve bu hastal›¤›n K›br›s’a bulaflmas›n› önlemek için” baz› kararlar al›nm›flt›r.
Söz konusu kararda/emirde “13 Temmuz 1880 tarihinden itibaren Fransa’n›n,
Türkiye’nin, Yunanistan’›n, Avusturya ve ‹talya’n›n herhangi bir yerinden
K›br›s’a kuru veya yafl tüm sebzelerin, bütün taze meyvelerin ve bütün çiçek
ve meyve a¤açlar›n›n ithalat› (hava almayan/kapal› mühürlü kutular içindeki
sebzeler hariç) bir sonraki emre kadar yasaklanm›flt›r. Bu emir mefle palamu-
tunun ithalat›n› yasaklamamaktad›r”18 denilmektedir.
Konuyla ilgili bir baflka emir de patates ithali ile ilgilidir. 20 Temmuz 1880
tarihinde yay›mlanan bir emirname ile K›br›s’a patates ithali yasaklanm›flt›r.
19 Ocak 1881 tarihli bir baflka emirle de bu yasak baz› flartlarla

16 “K›br›s’ta flarab›n imali usûlünün daimi bir suretle ›slah› için bir tarik ittihaz› bi¤ayet arzu olunan mevad-
dand›r. Filokseran›n cezireye men’-i duhulü ...”, Ceride-i Resmiye-i K›br›s, 21 Mart 1890. [Bu çal›flmada Türkçe,
Rumca ve ‹ngilizce olarak yay›mlanan bu gazetenin bazen ‹ngilizce nüshalar› (The Cyprus Gazette) bazen de
Türkçe nüshalar› (Ceride-i Resmiye-i K›br›s) kullan›lm›flt›r].
17 Ceride-i Resmiye-i K›br›s, 14 Mart 1892. [ ] içindeki ifadeler bize aittir.
18 The Cyprus Gazette, Temmuz 20, 1880.

159
kebikeç / 23 • 2007

kald›r›lm›flt›r19. 25 Ocak 1884 tarihinde yay›mlanan bir baflka ilana göre ise,
22 Ocak 1884 tarihinden itibaren K›br›s’a yap›lacak patates ithaline izin ver-
ilmektedir20.

K›br›s Filoksera Komisyonu


1887 y›l›nda “K›br›s Filoksera Komisyonu” kurulmufl bulunuyordu.
Komisyonun ne zaman kuruldu¤unu kesin olarak saptanamasa da 13 Ekim
1887 tarihinde21 bu komisyon mevcut idi. Komisyonun bafll›ca üyeleri “K›br›s
hükûmetinin bafl kâtibi Topçu Miralay› Honourable Falkland George
Edgeworth Warren, hükûmeti mezburenin [ad› geçen hükûmetin] ser-tabibi
[bafltabibi] doktor Frederick Charles Heidenstam ve cezire-i mezkûre [ad›
geçen ada] Tanzimat Meclisi azas›ndan Avukat Mösyö Nikolas Ressos ve
Mösyö Jozef Lanitis” idi ve komisyon “illet-i mezburenin [ad› geçen hastal›¤›n]
cezire-i mezkûreye [söz konusu adaya] men’-i sirayeti [bulaflmas›n›n önlen-
mesi] esbab›n›n [tedbirlerinin] istihsali [al›nmas›] z›mn›nda [konusunda]”
çal›flmak için kurulmufltu22.
1887 y›l› filokseran›n birçok ülkede varoldu¤u bir y›l olmufltur. K›br›s
resmî gazetesinde 16 Aral›k 1887 tarihinde yay›mlanan bir ilana göre
“Fransa, ‹talya, ‹spanya, Portekiz, Avusturya, Yunanistan, Rusya, Romanya,
Rumeli, Anadolu ve Suriye”de filoksera hastal›¤› vard›23.

K›br›s’ta Bas›lan ‹lk Kitap: The Turin Phylloxera Council-Ideas to the


Phylloxera and Rules for Watching the Vineyards24
Komisyon’un kuruldu¤u y›l ç›kar›lan ve “K›br›s’ta Tab’ Olunan [bas›lan]
Kütüb [Kitap] Nüshalar›ndan [kopyalar›n›n] Saklan›lmas› ve Kütüb-i
Mezburenin [ad› geçen kitaplar›n] Kaydedilmeleri Esbab›n›n ‹stihsali [için
gereken tedbirlerin al›nmas›] Z›mn›nda [hakk›nda] Kanun” ad›n› tafl›yan
kanuna göre K›br›s’ta bas›lan kitaplar konusunda hükûmete bilgi verilmesi
gerekiyordu25. Bu kanun gere¤ince bu tarihten sonra K›br›s’ta bas›lan kitaplar
19 The Cyprus Gazette, Ocak 19, 1881, s: 75.
20 The Cyprus Gazette, Ocak 25, 1884, 4 numaral› ilan.
21 Baflbakanl›k Osmanl› Arflivi (BOA), Tasnifin Kodu: DH.MKT, Dosya No:1454, Gömlek S›ra No: 49, Tarih:
25.M.1305; The Cyprus Gazete, 10 Ocak 1890, s: 1504.
22 BOA, Tasnifin Kodu: DH.MKT, Dosya No:1454, Gömlek S›ra No: 49, Tarih: 25.M.1305.
23 The Cyprus Gazette, 16 Aral›k 1887, 112 numaral› ilan.
24 Torino Filoksera Konseyi-Filoksera Hakk›nda Düflünceler ve Asmalar› ‹zleme Kurallar›
25 ‹lave-i Ceride-i Resmiye-i K›br›s, 25 Mart 1887.

160
DEM‹RYÜREK ‹ngiliz ‹daresi döneminde K›br›s’ta Filoksera ‹le Mücadele

konusunda hükûmete bilgi verilm-


eye bafllanm›fl ve kitap ile ilgili her
türlü bilgi Ceride-i Resmiye-i
K›br›s adl› resmî gazetede
yay›mlanm›flt›r. ‹lk kitap listesi
The Cyprus Gazette’in 1890 y›l›na
ait cildinde yer almaktad›r. Bu
listeye bak›ld›¤› zaman ‹ngiliz
devrinde K›br›s’ta yay›mlanan ve
kayda geçen ilk kitab›n filoksera
hakk›nda yaz›lm›fl bir kitap
oldu¤u görülür. “1” numara ile
kaydedilen bu kitap Profesör
Jemina taraf›ndan ‹talyanca
olarak yaz›lm›fl ve E. H. Thomas
taraf›ndan ‹ngilizceye çevrilerek
yay›mlanm›flt›r. Lefkofla’da 23
Kas›m 1887 tarihinde bas›lan
kitab› “K›br›s Filoksera
The Cyprus Gazette, July 20th, 1880. “Filoksera ile ilgili
Komisyonu” yay›mlam›flt›r. 300 ‹lk ‹lan”.
adet bas›lan bu kitap 8 sayfa olup
Hükûmet Matbaas›’nda tab edil-
mifltir. Ayn› kitap 12 Aral›k 1887 tarihinde 200 adet olarak yeniden
bas›lm›flt›r26.

K›br›s Filoksera Komisyonunun Osmanl› Vilayetlerinde Araflfltt›rma Yapma


Talebi
Ancak K›br›s hükûmeti al›nan tedbirlerle yetinmemifltir. Baflbakanl›k
Osmanl› Arflivi’nde bulunan belgelere göre Osmanl› hükûmetine de
baflvurarak baz› Osmanl› vilayetlerinde filoksera hakk›nda araflt›rma yapacak
bir heyet gönderme talebinde bulunmufltur. 13 Ekim 1887 tarihli bir belgeye
göre, bu heyet “K›br›s ceziresine [adas›na] civar [yak›n] bulunan ve cezire-i
mezbure [ad› geçen ada] ile münesebât-› ticariyesi [ticari iliflkileri] olan
vilayât-› flahanede [Osmanl› vilayetlerinde] filoksera illetinin [hastal›¤›n›n]
mevcut olup olmad›¤›n›n”araflt›r›lmas› ifliyle meflgul olacakt›. K›br›s hükûmeti
‹stanbul’daki ‹ngiliz elçili¤i arac›l›¤› ile Osmanl› Hariciye Nezareti’ne yapt›¤›
26 The Cyprus Gazete, 10 Ocak 1890, s. 1504.

161
kebikeç / 23 • 2007

müracaatta, K›br›s Filoksera


Komisyonu üyelerinin “Suriye
vilayeti dahilinde [içinde] ve Antakya
cihetinde [taraf›nda] tahkikat-› muk-
teziye [gerekli incelemeleri] icra
etmek [yapmak] üzere” seyahat ede-
ceklerinden ellerine “aç›k bir tavsiye-
name” verilmesini istemifltir.
Hariciye Nezareti talebi yerinde
bulmufl ve “Suriye vilayet-i celilesiyle
[vilayetiyle] cezire-i mezkûreye [ad›
geçen adaya] civar [yak›n] bulunan
vilâyâta [vilayetlere] benzer”yaz›lar
Baflflb
bakanl›k Osmanl› Arflfliivi
Tasnifin Kodu: DH.KMT, Dosya No:1461, Gömlek S›ra yaz›lmas›n›n uygun olaca¤›n›
No:88, Tarih:1305.S.22. düflünmüfltür .27

24 Ekim 1887 tarihli bir baflka


belgeye göre ise, Osmanl› hükûmeti Suriye, Adana, Halep, Konya ve Ayd›n
vilayetlerine ortak bir yaz› göndermifltir. Bu yaz›da K›br›s adas›na yak›n bulu-
nan ve K›br›s ile ticarî münasebetleri olan Osmanl› vilayetlerinde filoksera
olup olmad›¤›n› araflt›rmak için kurulmufl olan bir komisyonun söz konusu
vilayetlere gelme niyetinde oldu¤u belirtilerek “heyet-i merkumenin [söz
konusu heyet] vürudlar›nda [geldi¤i zaman] haklar›nda mürâât [himaye
edilmesi] ve teshilat-› laz›menin ifas›yla [gerekli kolayl›klar›n gösterilmesiyle]
beraber geflt ü güzar edecekleri [gezecekleri] mahallerde [yerlerde] daire-i
selamet [güven] ve emniyette bulundurulmas›”28 istenilmifltir.
Osmanl› hükûmeti ‹ngiliz taleplerine olumlu yan›t vermifl ve ilgili
vilayetlere durumu bildirmifl ise de heyetin söz konusu araflt›rma gezisini
yap›p yapmad›¤› kesin de¤ildir. Çünkü Suriye vilayetinin 8 Kas›m 1887 tarih-
li telgraf›na göre hem Suriye ba¤lar›nda filoksera hastal›¤› yoktur, hem de söz
konusu heyet üyeleri henüz Suriye’ye varmam›fllard›r. Telgrafa göre heyet
e¤er gelirse “her gün harekât [hareketleri] ve teflebbüsâtlar› [giriflimleri]
nazar-› teftifl [kontrol] ve dikkat alt›nda bulundurulup uygunsuzluk ika’›na
[yaflanmas›na] meydan”29 verilmeyecektir.

27 BOA, Tasnifin Kodu: DH.MKT, Dosya No:1454, Gömlek S›ra No: 49, Tarih: 25.M.1305.
28 BOA, Tasnifin Kodu: DH.MKT, Dosya No:1457, Gömlek S›ra No: 28, Tarih: 7.S.1305.
29 BOA, Tasnifin Kodu: DH.MKT, Dosya No:1461, Gömlek S›ra No: 88, Tarih: 22.S.1305.

162
DEM‹RYÜREK ‹ngiliz ‹daresi döneminde K›br›s’ta Filoksera ‹le Mücadele

Suriye vilayetinin 21 Aral›k 1887 tarihli bir baflka telgraf›na göre de


heyetin Suriye’ye gidip gitmedi¤i belli de¤ildir. Söz konusu telgrafta buna
de¤inilmemekte sadece Suriye vilayeti dahilindeki ba¤larda filoksera olmad›¤›
belirtilmektedir30. Oysa 16 Aral›k 1887 tarihli K›br›s resmî gazetesinde yer
alan resmî bir ilanda Suriye filoksera hastal›¤› bulunan ülkeler aras›nda gös-
terilmektedir31.

Filoksera’n›n K›br›s’a Girmesini Önleme Amaçl› Kararnameler


Ayn› tarihlerde filoksera ile ilgili emirnamelerin yerini biraz daha ayr›nt›l›
kararnameler alm›flt›r. 26 Mart 1887 tarihinde Kavanin Meclisi’nde onay-
lanan ve 8 Nisan 1887 tarihli resmî gazetede yay›mlanan 1887 y›l›n›n ilk
kararnamesinde “filoksera ad›yla bilinen asma hastal›¤› Akdeniz sahiline
yak›n olan baz› ülkelerde etkinli¤ini sürdürmektedir. Bu nedenle K›br›s yöne-
timi hastal›¤›n K›br›s’a bulaflmas›n› önlemek için baz› ilave tedbirler alma
gere¤ini duymufltur. Buna göre, Fransa, ‹talya, Avusturya ve Yunanistan’›n
herhangi bir liman›ndan hiçbir flekilde kuru ve taze ot ile saman getirilmesi
bir sonraki emre kadar yasaklanm›flt›r”32 denilmektedir.
K›br›s hükûmeti 15 Haziran 1887 tarihinde yeni bir kararname yay›mlama
gere¤i duymufltur. Kararnameye göre Türkiye’de filoksera hastal›¤›n›n varl›¤›
haber al›nm›flt›r. Bu nedenle “hastal›¤›n K›br›s’a men-i sirayeti [bulaflmas›n›n
önlenmesi] için” baz› tedbirler alma zorunlulu¤u do¤mufltur. Buna göre
“Anadolu’nun herhangi iskelesinden olur ise olsun K›br›s’a bask›lanm›fl olarak
yahut sair suretle kuru ve taze ot ve saman celb [getirilmesi] ve ithali zîrde
[afla¤›da] muharrer [yaz›l›] tarihten itibaren emr-i ahire [sonraki emre] de¤in”
yasaklanm›flt›r. Ayr›ca “Anadolu iskelelerinden K›br›s’a patates celb [getir-
ilmesi] ve ithalinin dahi bütün bütün memnuiyetine [yasaklanmas›na]
makam-› müflarunileyhden [ad› geçen makamdan=valilikten] meclis-i icraat›n
[yönetim kurulunun] inzimam-› reyile [onay› ile] sudûr eden [ortaya ç›kan] fi
13 Kânun-› sani [Ocak] sene 1881 tarihli bir k›ta [adet] ve 28 numaral› ve fi
22 Kânun-› sani [Ocak] sene 1884 tarihli di¤er bir k›ta [adet] kararnameye
izafeten [dayan›larak] ita-y› karar buyurulmufltur [karar verilmifltir.]”33.
1887 y›l›nda yay›mlanan üçüncü kararname ise 20 Temmuz 1887 tarih-
lidir. Kararnameye göre “iflbu kararname tarihinden itibaren karar-› ahire
30 BOA, Tasnifin Kodu: DH.MKT, Dosya No:1454, Gömlek S›ra No: 49, Tarih: 25.M.1305.
31 The Cyprus Gazette, 16 Aral›k 1887, 112 numaral› ilan.
32 Ceride-i Resmiye-i K›br›s, 8 Nisan 1887, No:227, 69 numaral› ilan.
33 Ceride-i Resmiye-i K›br›s, 17 Haziran 1887, 120 numaral› ilan.

163
kebikeç / 23 • 2007

[sonraki karara] de¤in K›br›s’a


bask›lanm›fl olarak yahut sair suretle celb
[getirilen] ve ithal olunan kuru ve taze ot
ve saman›n ve bahr-i sefîde [akdenize]
mücavir [k›y›s› olan] (K›br›s’a patates celbi
[getirilmesi] taht-› menuiyete al›nm›fl
[yasaklanm›fl] olanlar›n gayr› [d›fl›ndaki])
memalikten [ülkelerden] getirilen
patatesin nere mahsulü idü¤ünü
[oldu¤unu] mübeyyin [aç›klayan] flahadet-
namesi [belgesinin] bulunmas› ve mezkûr
[ad› geçen] flahadetnamenin [belgenin]
derununda [içinde] ta’dad edilmifl
[say›lm›fl] olan mahsulât›n [ürünlerin]
menfle’ce [geldi¤i yerin] sahih [gerçek] ve
muteber [güvenilir] bulundu¤una dair
Ceride-i Resmiye-i K›br›s, 8 Nisan 1887. mahsulât-› mezburenin [ad› geçen ürün-
lerin] sefineye [gemiye] tahmil edildikleri
[yüklendikleri] iskelenin ‹ngiliz kon-
solosluk memurunun vizesini havi olmas› [tafl›mas›] laz›m gelecektir”.
Kararnameye göre, e¤er söz konusu yerde ‹ngiliz konsolusluk görevlisi
yoksa ve bir iskeleden “kuru ve taze ot ve saman” getirilmifl ise “flahadet-
namesinin” söz konusu iskelenin liman memuru taraf›ndan vize edilmifl
olmas› gerekli olacakt›r. Bu flartlar› tafl›mayan ve K›br›s’a getirilmifl olan
“kuru ve taze ot ve saman ve patates”in K›br›s’a girifline izin verilmeyecektir34.
1887 y›l›nda yay›mlanan dördüncü kararname 16 Aral›k 1887 tarihinde
yay›mlanm›flt›r. Buna göre,
“filoksera olarak bilinen asma hastal›¤›n›n K›br›s’a giriflini önle-
mek için ilave tedbirlerin al›nmas› gerekli görülmüfltür. fiöyle ki; 6
Aral›k 1887 tarihinden itibaren Fransa, ‹talya, ‹spanya, Portekiz,
Avusturya, Yunanistan, Rusya, Romanya, Rumeli, Anadolu ve
Suriye’den gelen a¤ac›n, bitkinin veya her çeflit afl› kaleminin,
toplanm›fl veya saks›da bulunan her çeflit çiçe¤in, her çeflit sebze
ve meyvenin, genel olarak hava almayan/kapal› mühürlü kavano-
zlarda veya teneke kutularda saklanmayan her çeflit bahç›vanl›k

34 Ceride-i Resmiye-i K›br›s, 29 Temmuz 1887, 167 numaral› ilan.

164
DEM‹RYÜREK ‹ngiliz ‹daresi döneminde K›br›s’ta Filoksera ‹le Mücadele

ve bostan ürününün, ayr›ca bask›lanm›fl/s›k›flt›r›lm›fl kuru otun,


çimenin veya saman›n K›br›s’a girifli bir sonraki emre kadar
yasaklanm›flt›r.
fiu farkla ki 20 Temmuz 1887 tarihli emirname gere¤ince
Suriye’den K›br›s’a kuru ot, taze ot veya saman ithal edilebilir.
Konu hakk›nda bu emirnameye ayk›r› olan önceki emirnameler bu
vesile ile iptal edilmifltir.
‹mzam›z ve mühr ve resmimiz taht›nda olarak 1887 y›l›n›n 6
Aral›k günü Lefkofla’da tasdir k›l›nm›flt›r [yaz›lm›flt›r].”35.
Görebildi¤imiz kadar›yla 1888 y›l›nda konuyla ilgili sadece bir tek resmî
ilan yay›mlanm›flt›r. 29 Haziran 1888 tarihinde yay›mlanan 16 Haziran 1888
tarihli bu resmî ilanla Anadolu’dan K›br›s’a meyve ihrac›n› yasaklayan 6
Aral›k 1887 tarihli kararnamenin alan› geniflletilmifltir. Buna göre “‹zmir ile
cezair-i mücaveresinden [ona yak›n adalardan] ve Anadolu k›tas›ndan celb
[getirilen] ve ithal olunan her nev’ [çeflit] kuru üzüm ve incir ile sair kuru
meyveler” de K›br›s’a getirilemeyecektir36.
1889 y›l›nda ise kararnameler yoluyla filoksera ile mücadeleye devam edil-
mifltir. 16 Mart 1889 tarihli kararname K›br›s’a girifli yasaklanan birçok
meyveyi kapsamaktad›r. Buna göre; “bakla ve bezelye ve mercimek ve mahu
ve nohut ve bö¤rülce ve fasulyenin filoksera ile bulafl›k bulunduklar›” tescil
edilmifl ülkelerden K›br›s’a getirilmesinin yasaklanmas› “filokseran›n K›br›s’a
men’-i idhalince [giriflini engellemek için] ittihaz olunan [al›nan]” tedbirlerden
biri olarak kabul edilmifl ve uygulamaya konulmufltur37.
1889 y›l›n›n ikinci kararnamesi oldukça kapsaml›d›r ve 5 A¤ustos 1889 tar-
ihinde kabul edilmifltir. 9 A¤ustos 1889 tarihli resmî gazetede yay›mlanan bu
kararnameye göre, kararnamenin amac›; “filoksera nam›yla [ad›yla] maruf
bulunan [bilinen] kürum [asma] hastal›¤›n›n K›br›s’a men’-i ithali [girifline
engel olmakt›r]”t›r. Daha önceki bütün kararnameleri fesh eden bu karar-
nameye göre Cezayir, Anadolu, Avusturya, Fransa, Yunanistan, ‹talya,
Portekiz, Romanya, Rusya, ‹spanya, Suriye ve Rumeli’den
1. “Ham halinde bulunan gerek taze ve gerek kuru bilcümle [her çeflit]
fevakih [meyveler] ve sebzevat [sebzeler]”,

35 The Cyprus Gazette, 16 Aral›k 1887, 112 numaral› ilan.


36 Ceride-i Resmiye-i K›br›s, 29 Haziran 1888, 442 numaral› ilan.
37 Ceride-i Resmiye-i K›br›s, 16 Mart 1889, 610 numaral› ilan.

165
kebikeç / 23 • 2007

2. “Her nev’ [çeflit] eflcar [a¤aç] ve fidanlarla a¤aç ve fidan›n henüz diri
bulunan her hangi k›sm›”,
3. “Gerek kat’ olunmufl [kesilmifl] ve gerek sair surette bulunan her nev’
[çeflit] çiçek”,
4. “Her nev’ [çeflit] kuru fidan ve çiçek”,
5. “Kürum [asma] deste¤i yahut buna mümasil [benzer] hususât [hususlar]
için isti’mal olunmufl [kullan›lm›fl] s›r›klar”,
6. “Kürum [asma] yahut nebatat-› saire [di¤er bitkiler] için isti’mal olun-
mufl [kullan›lm›fl] bilcümle [bütün] ba¤lar”,
7. “Toprak ve kum ve yaprak ve bahçe topra¤›”,
8. “Kufl f›flk›s› ve kemik tozu ve tahaccür etmifl [kat›laflm›fl] nebatî [bitkisel]
ve hayvanî [hayvansal] maddelerden ve kimyaca tertib olunmufl
[kimyevî] gübrelerden maada [baflka] bilcümle [her çeflit] hayvan ve
nebat [bitki] gübresi”nden herhangi birisinin K›br›s’a getirilmesi yasak-
lanm›flt›r.
Ayn› kararname Cezayir, Anadolu, Avusturya, Fransa, Yunanistan, ‹talya,
Portekiz, Romanya, Rusya, ‹spanya, Suriye ve Rumeli’den K›br›s’a getirilecek
“bask›lanm›fl olarak yahut aher [baflka] suretle kuru ot ve saman”› da kesin-
likle yasaklamaktad›r. Ancak bu ülkelerden getirilen “ot yahut saman ile bir-
likte bir k›ta [adet] flehadetname [belge] bulundurulup flahadetname-i mezkûr
[söz konusu belge] o ot yahut saman›n mahall-i husulüne [üretim yerine] dair
sahih [do¤ru] ve muteber [güvenilir] bir flahadetname [belge] idü¤ü [oldu¤u]
hakk›nda mezkur [ad› geçen] ot yahut saman›n sefineye [gemiye] tahmil edil-
di¤i [yüklendi¤i] iskelenin ‹ngiliz konsolos memurlu¤unun yahut ‹ngiliz kon-
solos memurlu¤u bulunmad›¤› halde mahalli iskele ser-memurunun
[müdürünün] vizesini” tafl›yorsa K›br›s’a ithaline izin verilecektir.
Bu kararnameye göre Cezayir, Anadolu, Avusturya, Fransa, Yunanistan,
‹talya, Portekiz, Romanya, Rusya, ‹spanya, Suriye ve Rumeli’den “celb [getir-
ilen] ve idhal olunan eflya ve emtian›n [mallar›n] istifi için isti’mal edilmifl
[kullan›lm›fl] olan kuru ot ve saman ve ot ve yaprak ve mevad-› nebatiye-i
saire [di¤er bitki çeflitleri] vürud ettikleri [geldikleri] iskele gümrü¤ünde
itlaf”edilecektir. Ancak “bunlar›n kuru samandan ma’mul [yap›lm›fl] sarg›
halinde bulunanlar›” bundan muaf olacaklard›r.
Kararname hangi maddelerin K›br›s’a girifline izin verilece¤i konusunu da
aç›kl›¤a kavuflturmaktad›r. Buna göre;

166
DEM‹RYÜREK ‹ngiliz ‹daresi döneminde K›br›s’ta Filoksera ‹le Mücadele

1. D›fl kabuklar›ndan ve saman ve topraktan lay›k› vechile [gerekti¤i


flekilde] tathir olunmufl [temizlenmifl] h›nta [bu¤day] ve fli’r [arpa] ve
sair hububât,
2. Palamut,
3. Debba¤hane palamutu,
4. Badem ve ceviz ve kestane ve sair enva’ [çeflit] f›nd›klar (d›fl
kabuklar›ndan ve yaprak ve sap ve dallar›ndan ari bulunmak üzere),
5. Reçeller,
6. fiekerleme meyveler,
7. Münasip flifle ve teneke kaplar derununda [içinde] asla hava geçmeyecek
surete kapat›lm›fl fevakih [meyveler] ve sebzevat [sebzeler],
8. Kepe¤i ç›kar›lm›fl yahut ç›kar›lm›fl her nev’ [çeflit] dakîk [un] ve bunlar›n her
nev’ [çeflit] tertibât [sentezi] ve terkibât› [bilefli¤i]”38 ithal edilebilecektir.
1890 y›l›na kadar hükûmet bu konudaki uygulamalar›n› sürdürmüfltür. Bu
cümleden olarak 13 Haziran 1890 tarihinde yeni bir kararname daha
yay›mlanm›flt›r. Bu kararnameye göre;
“filoksera ile bulafl›k oldu¤u ilan edilen ülkelerden ithal edilen her
türlü madde yasaklanm›fl veya herhangi bir flekilde k›s›tlanm›flt›r.
Filoksera ile bulafl›k oldu¤u ilan edilmemifl herhangi bir ülkeden
K›br›s’a her türlü maddenin ihraç edilebilmesine sadece liman
müdüründen al›nm›fl o konudaki özel izin ve referanstan sonra
izin verilecektir. Liman müdürü kendince uygun görece¤i tarzda
söz konusu maddelerin veya eflyalar›n menflei ve madde ile ilgili
di¤er bilgileri talep edecektir. Bu tür eflyalar›n kabulü için liman
müdürünün özel izninin al›nmayaca¤› durumlarda, liman
müdürünün talimat›na göre, liman girifl yetkilileri söz konusu
madde veya eflyan›n derhal geri gönderilmesini talep edebilir, söz
konusu madde veya eflya imha edilebilir ya da yetkililerin tasar-
rufuna b›rak›labilir”39.

38 Ceride-i Resmiye-i K›br›s, 9 A¤ustos 1889, 731 numaral› ilan. Bu ilan›n büyük ölçüde benzeri olan ve ona at›f
yapan bir baflka ilan da 6 fiubat 1892 tarihli resmî gazetede yay›mlanm›flt›r; bkz. fiubat 6, 1892, 1564 numar-
al› ilan. Buna göre yasaklar aynen kalmakta yaln›z “demirhindi”nin ithaline izin verilmektedir. Ayr›ca 5
A¤ustos 1889 tarihli ve ayr›nt›s› ile yukar›da aç›klanan kararnameye de at›f yap›larak 11 Kas›m 1892 tarihinde
yeni bir emirname yay›mlanm›flt›r. Buna göre filoksera ile bulafl›k ülkeler listesine Malta ve Simas da eklen-
mifltir. Bu nedenle bu ülkelerden de söz konusu madde ve eflyalar›n ithali yasaklanm›flt›r. Ancak “saponaria”
adl› bitkinin ithaline izin verilmifltir, bkz: Kas›m 11, 1892,1859 numaral› ilan.
39 The Cyprus Gazette, Haziran 13, 1890, s: 1618.

167
kebikeç / 23 • 2007

1890 Senesi Filoksera’n›n Men’i Kanunu


1890 y›l› K›br›s hükûmetinin filoksera ile mücadelesinde ayr› bir öneme
sahiptir. Çünkü hükûmet bu konuda bir kanun ç›karma gere¤ini duymufltur.
“1890 Senesi Filoksera’n›n Men’i [Önlenmesi] Kanunu” ad›n› tafl›yan bu
kanun, 26 May›s 1890 tarihinde Kavanin Meclisi’nde kabul edilmifl ve resmî
gazetede 22 A¤ustos 1890 tarihinde yay›mlanarak yürürlü¤e girmifltir.
K›br›s valisi 11 Mart 1890 tarihinde yapt›¤› Kavanin Meclisi aç›fl
konuflmas›nda filoksera konusuna de¤inmifl ve flöyle konuflmufltur:
“K›br›s’›n ba¤lar› ba¤l›k memleketlerin filoksera denmekle maruf
bulunan [tan›nan] dahiyesinden [felaketinden] bi-minh-i müteal
[Allah›n yard›m›yla] bu ana de¤in beri kalm›fl olup fakat iflbu
kürum [asma] hastal›¤›n›n Avrupa-y› flarkî [do¤u Avrupa]
memali¤inde [ülkelerinde] icra-y› kesb-i vüs’at etmifl [yay›lm›fl]
olmas›na binaen [olmas›ndan dolay›] onun buraya duhulü [girme-
si] tehlikesine karfl› her vakitten ziyade [çok] teyakkuz [alarm
halinde] ve intibah [uyan›kl›k] üzere bulunmakl›¤›m›z lâz›m gelir
ve mezkûr [ad› geçen] hastal›¤›n buraya sirayeti[bulaflmas›] aley-
hinde ve flayet ez-kaza [kazaen] dahil-i cezirede [ada içerisinde] ru-
nüma-y› zuhur olur [ortaya ç›kar] ise hemen def’ ve izalesi [yok
edilmesi] için flimdiye kadar müttehiz bulunmufl [al›nm›fl] olan-
lara ilaveten münasip görülecek daha sair tedâbir-i ihtiyatiyenin
[daha baflka ihtiyat tedbirlerinin] dahi anen fe anen [devaml›
olarak] ittihaz› [al›nmas›] kaziyesine [meselesine] atf-› nazar eyle-
mekten [giriflmekten] hükûmet dûr [uzak] olmayacakt›r”40.

Kavanin Meclisi azalar›n›n cevabî konuflmas›nda da konuya de¤inilmekte-


dir. Azalar ad›na yap›lan 20 Mart 1890 tarihli konuflmada “Filoksera’n›n cezir-
eye [adaya] men’-i duhülü [giriflinin önlenmesi] emrinde [meselesinde] izhar
buyurdu¤u [gösterdi¤i] takayyüdden [dikkatlilikten] dolay› hükûmete arz-›
teflekkür borçlu olup canib-i hükûmetten [hükûmet taraf›ndan] bu cihete
[yönde] ma’tuf bulunan ihtimam›n [gösterilmekte olan özenin] ba’dema [bun-
dan sonra da] irha buyrulmayaca¤›na [gevfletilmeyece¤ine] itimad eyleriz”41
denilmektedir.

40 Ceride-i Resmiye-i K›br›s, 21 Mart 1890.


41 Ceride-i Resmiye-i K›br›s, 21 Mart 1890.

168
DEM‹RYÜREK ‹ngiliz ‹daresi döneminde K›br›s’ta Filoksera ‹le Mücadele

“Makam-› Ali-i Vilayetten Meclis-i ‹cra-


at›n ‹nzimam-› Rey'iyle Sad›r Olanan Karar-
namedir.Numara:11
Filoksera nam›yla ma'ruf olan kerm has-
tal›¤› bahr-i sefîd sevahili kurbünde kain bu-
lunan memali¤in baz›s›nda hükmünü devam
etmekte oldu¤u hasebiyle zikr olunan hasta-
l›¤›n K›br›s'a men'-i sirayeti için ilaveten ba-
z› tedabir ittihaz›na lüzum görülmüfl olma-
¤›n:
Binaenaleyh Fransa ve ‹talya ve Avustur-
ya ve Yunan memali¤inin her hangi iskele-
sinden olur ise olsun K›br›s'a basg›lanm›fl
olarak yahut sair suretle kuru ve taze ot ve
saman celb ve ithali zîrde muharrer tarihten
itibaren emr-i ahire de¤in memnu' bulunma- The Cyprus Gazette, June 13th, 1890.

s› makam-› âli-i vilayetten “1879 Senesi


Gümrük ve ‹htisabiye Rüsumu Nizamat›n›n Tadili Nizamnamesi” hükmünce
olan salahiyeti istimalen ve meclis-i icraat›n reyi munzam olarak iflbu karar-
name ile taht-› karara al›nm›flt›r.
(‹mzam›z ve mühür ve resmimiz taht›nda olarak iflflb bu 1887 senesi fle
flehr-i
mart›n›n yirmi alt›nc› günü Lefkoflfla
a'da tasdir k›l›nm›flt
flt›r.)
Vali Kâtib-i Meclis
H.Bulver T.Chemberlyn”

K›br›s Yönetimi, Kavanin Meclisi’nde görüflülecek kanun tasar›lar›n›


görüflmeden önce resmî gazetede yay›ml›yordu. Filoksera hakk›ndaki kanun
tasar›s› 16 May›s 1890 tarihinde yay›mland›42. Tasar› 26 May›s 1890 tarihinde
Kavanin Meclisi’nde görüflülerek kabul edildi ve 22 A¤ustos 1890 tarihli resmî
gazetede yay›mlanarak yürürlü¤e girdi43.
Tasar› 10 maddeden oluflmakta ise de, Meclis’te görüflülerek kabul edilen
kanun 12 maddeden oluflmaktad›r. Bu kanun, “filoksera denmekle ma’ruf
bulunan [tan›nan] hastal›¤›n cezireye [adaya] sirayeti [bulaflmas›] ve flayet
sirayet edecek [bulaflacak] olursa intiflar› [yay›lmas›] aleyhinde ilaveten
42 The Cyprus Gazette, May›s 16, 1890, s: 1597.
43 The Cyprus Gazette, A¤ustos 22, s. 1663-1664.

169
kebikeç / 23 • 2007

tedâbir-i ihtiyatiye [ilave ihtiyat tedbirlerinin]


ittihaz›na [al›nmas›na] hükûmeti iktidar
z›mn›nda [yetkilendirme konusunda] K›br›s
ceziresi [adas›] valilik ve serdarl›¤› [baflkomu-
tanl›¤›] canibinden [taraf›ndan] cezire-i mezbu-
re [ad› geçen ada] Kavanin Meclisi’nin inzi-
mam-› rey’ ve r›zas›yla [onay› ile] vaz’ ve te’-
sis”olunmufltur44.
Kanunun birinci maddesi; “bulafl›k bulunan
yahut bulundu¤u flüphe olunan mahallerin
ilan› hakk›ndad›r”. Buna göre, K›br›s hükûmeti
görece¤i lüzum üzerine herhangi bir ülke veya
bölgenin “filoksera ile bulafl›k” oldu¤unu ilan
etmeye yetkilidir.
Kanunun ikinci maddesi valinin bu konuda-
The Cyprus Gazette Supplement, August ki yetkileri hakk›ndad›r. Buna göre vali;
22nd, 1890. “Filoksera Prevention Law”
1.”Bulafl›k bir taraf veya k›t’a yahut mevkide
bulunan kürumun [asmalar›n] ve sair mah-
sulât-› nebatiyenin [bitkisel ürünlerin] tayin [tesbiti] ve tensik-i suret-i
itlaf [yok etme fleklinin belirlenmesi] ve nakl [nakledilmesi] ve kal’
[sökülmesi] ve tasarruf ve sairesi”ne,
2. “Bulafl›k mevki ve k›talar›n yahut bunlar›n her hangi k›sm›n›n tayin
[tesbiti] ve tensik-i suret-i tathir [temizleme fleklinin belirlenmesi] ve
izale-i afeneleri [çürüklerin yok edilmesi]”ne,
3. “Bulafl›k herhangi taraf veya k›t’a yahut mevki’in tekmiline [tamamlan-
mas›na] yahut herhangi bir k›sm›na bidayeten [bafllang›çta] yahut
tekraren kürum [asma] gars› [dikilmesi] ne kadar müddet caiz olmaya-
ca¤›n›n tayini”ne,
4. “Eflhâs [flah›slar] ve hayvanât [hayvanlar] ve toprak ve gübre ve f›flk› ve
asma desteklerinin ve mahsulât-› nebatiyenin [bitkisel ürünlerin] yahut
sair nesnelerin filoksera ile bulafl›k yahut bulafl›kl›¤› melhuz
[düflünülerek] ilan edilen taraf veya k›t’a yahut mevki’in dahilinde
yahut derun [içine] veya haricine [d›fl›na] men’ [ç›kmas›n›n önlenme-
sine] yahut tensik-i duhul veya hurucu [girifl veya ç›k›fl›n›n düzenlen-
mesine]”ne,
44 Kavanin-i K›br›s, 1885-1895, 1890 y›l› 22 numaral› kanun, s: 107.

170
DEM‹RYÜREK ‹ngiliz ‹daresi döneminde K›br›s’ta Filoksera ‹le Mücadele

5. “Filokseran›n iflbu cezireye [adaya] sir-


ayetinin [bulaflmas›n›n] yahut dahil-i
cezirede intiflar›n›n [ada içinde
yay›lmas›n›n] alelumum [genel olarak] her
ne suretle olur ise olsun men’i [önlenme-
sine]”ne,
6. “‹flbu kanunun her hangi ahkâm›n›n [hük-
münün] yahut ahkâm-› mezbureye [ad›
geçen hükümlere] binaen [dayan›larak]
vaz’ olunan [meydana getirilen] her hangi
talimât›n infaz›yla [yeine getirilmesiyle]
mükellef edilen [sorumlu olan] kimes-
nelerin [kiflilerin] nasb [tayini] ve ücreti ve
vazifelerinin tensiki [düzenlenmesine]”ne
yetkilidir.
Kanununa göre valinin yukar›daki konularda
verece¤i kararlar bir kanun hükmü addedilecek-
tir.
Kanunun üçüncü maddesi “Bulafl›ktan kurtu-
lan yerlerin ilan› hakk›ndad›r”. Buna göre; “filoksera ile art›k bulafl›k
olmad›¤› yahut bulafl›kl›¤› melhuz bulunmad›¤› [düflünülmedi¤i] keyfiyetini
[iflini] ” kendi belirleyece¤i flartlara göre ilan etme yetkisi valiye aittir. Böylece
önceki emir feshedilmifl olacakt›r.
Kanunun dördüncü maddesi “araziye duhûl [girifl] ve filoksera taharri
etmek [aramak] salahiyetine dairdir”. Buna göre; “beraberinde herhangi nev’
[çeflit] binek veya yük hayvanât› [hayvanlar›] ve yük arabas› ve alât ve edevât
[aletler] ve saire bulundurarak yahut bulundurmayarak herhangi araziye
duhûl [girme] ile orada herhangi kürum [asma] veya nebatât› [bitkileri] yahut
sair mahsulât-› nebatiyeyi [bitkisel ürünleri] muayene etmeye ve yeri
kazma¤a ve filokseran›n daha ziyade müessir [etkili] ve netice-pezîr [sonuç
verici] olacak surette” araflt›r›lmas› ve yok edilmesi için gereken her fleyi yap-
maya valinin izin verdi¤i görevli yetkili olacakt›r.
Kanunun beflinci maddesi; “hastal›¤›n ihbar› ve ihbar edilmedi¤i halde
terettüb edecek [düzenlenecek] mücazât [cezalar] beyan›ndad›r”. Buna göre;
hastal›kl› oldu¤undan flüphelenilen bir arazinin sahibi veya kullan›c›s› veya
ba¤›n korunmas› ve idaresinden sorumlu olan kifli durumu kaza kay-

171
kebikeç / 23 • 2007

makaml›¤›na derhal bildirecektir. ‹hbar› ispatlamaktan kendisi sorumludur.


Kabul edilebilir özrü olmaks›z›n hastal›¤› haber vermez ise 30 liral›k45 para
cezas›n› ödemekle yükümlü olacakt›r.
Kanunun alt›nc› maddesi “itlaf edilen kürum [asmalar] ve sair mahsulât-›
nebatiye [di¤er bitkisel ürünler] için tazminat itas› [verilmesi] hakk›ndad›r”.
Buna göre, e¤er bu kanuna göre asma veya ürün imha edilirse bunlar›n
imhas›ndan dolay› sahibine ilgili kaymakaml›k taraf›ndan “kaza mal
sand›¤›ndan tazminat” verilecektir. Tazminat miktar›n› görevlendirilen
uzman belirleyecektir. E¤er arazi veya ürün sahibinin bilerek ve isteyerek bu
kanuna muhalif tav›rlar› oldu¤u kanaati has›l olursa vali o kifliye tazminat
ödenmesini engelleyebilecektir.
Kanunun yedinci maddesi, “mesarifat›n [masraflar›n] tesviyesi [karfl›lan-
mas›] için akçe tedarikine [sa¤lanmas›na] valinin meclis-i icraatta [yönetim
kurulunda] salahiyeti oldu¤u beyan›ndad›r”. Buna göre, herhangi bir arazinin
filoksera ile bulafl›k oldu¤u ilan edilirse kanun hükümlerinin uygulanmas›
için para temin etmek amac›yla flarap ve alkollü içkiler vergisi ile kuru üzüm
ihraç vergisine ad› geçen vergilerin % 8’ini geçmemek flart›yla y›ll›k zam yap-
maya vali yetkilidir.
Kanunun sekizinci maddesi, “eflyan›n men’i ithaline [eflyan›n ithalinin
önlenmesi için] valinin salahiyeti” hakk›ndad›r. Buna göre, “filokseran›n iflbu
cezireye [adaya] duhûlünün [girmesinin] yahut dahil-i cezirede tevsi’inin [ada
içinde yay›lmas›n›n] men’i [önlenmesi] ve filoksera tohumu nakl etmek ihti-
malleri olup, filoksera ile bulafl›k bulunduklar› zannedilen memalik [ülkeler]
veya mahallerden [yerlerden] do¤rudan do¤ruya yahut an asl vürud eden [as›l
olarak gelen] emtian›n” ithalinin yasaklanmas› ve gereken tedbirleri almak
amac›yla hangi eflya veya mal›n ithalinin yasaklanaca¤› veya hangi flartlarla
izin verilece¤i konusunda emir verme¤e vali yetkilidir.
Kanunun dokuzuncu maddesi, “madde-i sab›ka [önceki madde] hükmünce
ita olunmufl [verilmifl] emir hilaf›nda [d›fl›nda] hareket edenler hakk›nda
bulunacak mücazât [cezalar] beyan›ndad›r”. Buna göre bir önceki maddede
belirtilen vali emrine ayk›r› hareket edenler suçlu say›lacak ve en fazla 50 lira
para cezas› ödeyecek veya on iki aydan fazla olmamak üzere hapis cezas›na
çarpt›r›lacak ve söz konusu eflyan›n tamam› müsadere edilecektir.
Kanunun onuncu maddesi, “talimât hilaf›nda [d›fl›nda] hareket ve
memurîne [görevlilere] mümanaat edenler [engel olanlar] hakk›nda bulu-

45 Bu kanunda geçen lira, ‹ngiliz liras›, “Pound, Sterlin” anlam›ndad›r.

172
DEM‹RYÜREK ‹ngiliz ‹daresi döneminde K›br›s’ta Filoksera ‹le Mücadele

nacak mücazâta [cezalara] dairdir”. Buna göre, bu kanunun ikinci maddesinde


bahsedilen konulardaki valilik emrine ayk›r› hareket edenler veya söz konusu
kanunun herhangi bir maddesinin uygulanmas› için görevlendirilen memura
engel olanlar, ilk defa olarak bu suçu ifllediklerinde 5 lira veya en fazla 3 ay
hapis, bu suçun tekrar› halinde ise en fazla 20 lira para cezas› veya en fazla
on iki ay hapis cezalar›na çarpt›r›labileceklerdir. Bu cezalardan yaln›z biri
veya her ikisi de verilebilir.
Kanunun on birinci maddesi “ceza-y› nakdinin [para cezas›n›n] bir k›sm›n›
çekmek lühûkuna [sonucuna] vas›ta olan kimesneye [kifliye] vermek
salahiyeti beyan›ndad›r”. Buna göre, kanuna dayan›larak mahkemece verilen
para cezalar›n›n hepsinin veya bir k›sm›n›n “hükmün itas›na [verilmesine]
vesile olan kimesneye [kifliye] veya kimesnelere [kiflilere]” ödenmesine de ayn›
mahkemece hükmedilebilir.
Kanunun on ikinci maddesi kanunun “ism-i muhtasar [k›sa isim]”i
hakk›ndad›r. Buna göre, bu kanun “1890 Senesi Filoksera Men’i Kanunu”
ad›yla an›lacakt›r46.

Kanunun Uygulanmas›

Filoksera kanunu, K›br›s’ta en uzun süre uygulanan kanunlardan birisidir


ve bugün Kuzey K›br›s Türk Cumhuriyeti’nde bir iki küçük de¤ifliklikle uygu-
lanan yasalar aras›nda bulunmaktad›r47.

Kanun yay›mland›ktan sonra konuyla ilgili ilk hükûmet bildirisi 14 Kas›m


1890 tarihinde yay›mlanm›flt›r. Bu bildiri kanunu özetlemekte ve aç›kla-
mas›n› yapmaktad›r. Buna göre,
“geçmiflte hükûmet taraf›ndan at›lan ad›mlar, hastal›¤› tafl›mas›
muhtemel maddelerin K›br›s’a ithalini önlemek olmufltur. Zaman
zaman bu maddelerin oluflturdu¤u listeler K›br›s Yüksek
Komiserinin/Valisinin emri ile yay›mlanmaktad›r. Yukar›da
zikredilen kanun hükme ba¤l›yor ki, K›br›s’a yasaklanm›fl her-
hangi bir maddeyi getirecek kiflilerin veya hassas madde ve
eflyalar›n ithali konusunda bu kanun hükümlerine göre
46 Kavanin-i K›br›s, 1885-1895, 1890 y›l› 22 numaral› kanunu, ss: 107-112. Kanunun ‹ngilizce metni için bkz:
The Cyprus Gazette, A¤ustos 22, 1890, ss: 1663-1664; Laws of Cyprus, c: 1, Londra 1950, ss: 964-966; Laws of
Cyprus, c: 1, Blm. 77, Londra 1959, ss: 2-3; K›br›s Yasalar›, c: I, K›br›s Türk Federe Meclisi yay., Lefkofla-1981,
ss: 447-449.
47 Bkz: Fas›l 77, “Filoksera Önleme”.

173
kebikeç / 23 • 2007

yay›mlanm›fl bir emre ayk›r›


hareket edecek kifliler, suçlu bulun-
malar› halinde, 50 ‹ngiliz liras›n›
geçmeyecek para cezas›na veya 12
ay› geçmeyecek hapis cezas›na
çarpt›r›lacakt›r. Söylendi¤i flekilde
emre muhalif olarak ithal edilmifl
tüm madde ve eflyalar, paket için-
dekiler ve paketle birlikte olan her
fley müsadere edilecektir.
Kanun ayr›ca hükme ba¤l›yor ki,
filoksera ile bulafl›k oldu¤undan
flüphe edilen ba¤ dikili herhangi bir
arazinin sahibi veya iflletmecisi
veya ba¤›n idaresinden sorumlu
olan kifli, mümkün olan en h›zl› Kavanin-i K›br›s, 1885-1895.
“Filoksera'n›n Men'i Kanunu”.
flekilde ba¤›n hastal›kl› oldu¤unu
kaza kaymakam›na bildirecektir.
E¤er makul bir mazereti olmaks›z›n, mazeretini delillendirmek
kendi sorumlulu¤undad›r, haber vermez ise 30 ‹ngiliz liras›n›
geçmeyecek bir para cezas›n› ödemekle yükümlü tutulacakt›r”48.
“Filoksera Önleme Kanunu”nun ç›kar›lmas›ndan sonra da, 1891 ve 1892
y›llar›nda baz› kararname ve emirnameler yay›mlanm›flt›r. Ancak bu emir-
name ve kararnamelerde dayanak noktas› söz konusu kanun de¤ildir.
Dayanak noktas› olarak “1879 Senesi Gümrük ve Zecriye Tadilat
Nizamnamesi” kabul edilmifltir. 1893-1894 ve 1895 y›llar›nda filoksera konu-
lu resmî bir ilana rastlanmam›flt›r.

Sonuç
1878 y›l›nda K›br›s’›n idaresini devralan ‹ngilizler o y›llar›n ba¤c›l›¤› için
büyük bir tehlike addedilen filoksera ile etkili bir mücadele
gerçeklefltirmifllerdir. Bu cümleden olarak 1880 y›l›ndan itibaren emir ve
kararnameler yay›mlanm›fl, “K›br›s Filoksera Komisyonu” kurulmufl, konuyla
ilgili kitap yay›mlanm›fl ve nihayet 1890 y›l›nda “Filoksera Önleme Yasas›”
ç›kar›lm›flt›r. Bütün bu uygulamalar›n amac› hastal›¤›n K›br›s’a giriflini önle-

45 Bu kanunda geçen lira, ‹ngiliz liras›, “Pound, Sterlin” anlam›ndad›r.

174
DEM‹RYÜREK ‹ngiliz ‹daresi döneminde K›br›s’ta Filoksera ‹le Mücadele

mektir. Ba¤c›l›ktan ve flarapç›l›ktan önemli bir gelir elde eden K›br›s için bu
mücadele çok yerinde olmufl ve incelenen dönemde filoksera hastal›¤›n›n
K›br›s’a girifli ve K›br›s’ta yay›lmas› engellenmifltir.

Kaynakça:

A. Arflfliiv Belgeleri:
1. KKTC Millî Arfliv ve Araflt›rma Dairesi/Girne’de bulunan resmî yay›nlar:
-Report by Her Magesty’s Commissioner for the Year 1879, Londra-1880.
-The Cyprus Blue Book, for the Year 1888-1889, Printed at the Government
Printing Office, Lefkofla, Haziran, 1937.
-P. G. Gennadius; Report on the Agriculture of Cyprus, Printed at the
Government Printing Office, Lefkofla, (t,y).
-Kavanin-i K›br›s, 1885-1895.
-Laws of Cyprus, c: 1, Londra-1950.
-Laws of Cyprus, c: 1, Londra-1959.
-K›br›s Yasalar›, c: 1, K›br›s Türk Federe Meclisi yay., Lefkofla-1981.
2. Baflbakanl›k Osmanl› Arflivi Belgeleri:
-Tasnifin Kodu: DH.MKT, Dosya No:1454, Gömlek S›ra No: 49, Tarih:
25.M.1305.
-Tasnifin Kodu: DH.MKT, Dosya No:1457, Gömlek S›ra No: 28, Tarih:
7.S.1305.
-Tasnifin Kodu: DH.MKT, Dosya No:1461, Gömlek S›ra No: 88, Tarih:
22.S.1305.

B. Ansiklopediler:
-Ana Brittannica
-Büyük Larousse ve Ansiklopedisi
-Encyclopedia Americana
-Meydan Larousse

175
kebikeç / 23 • 2007

C. Gazeteler:
-Ceride-i Resmîye-i K›br›s, (1879-1895)
-The Cyprus Gazette, (1879-1895)

D.Makaleler:
-Demiryürek, Mehmet; “K›br›s’ta Salg›n Hastal›klar ve Hastal›klarla
Mücadele”, 38. Uluslararas› T›p Tarihi Kongresi Bildiriler Kitab›, Ankara-
2005.

Özet: Bu çal›flman›n amac› 19. yüzy›l›n ikinci yar›s›nda Avrupa’da ba¤larda görülmeye
bafllanan Filoksera hastal›¤›n›n K›br›s üzerindeki etkilerini ortaya koymakt›r. Ba¤c›l›k
K›br›s’ta önemli bir gelir kayna¤› oldu¤u için 1878 y›l›nda K›br›s idaresini ele alan ‹ngilizler
bu konuya büyük önem vermifllerdir. Esas amaç hastal›¤›n K›br›s’a giriflini önlemektir.
Çal›flmam›z s›ras›nda KKTC Millî Arfliv ve Araflt›rma Dairesi ile Baflbakanl›k Osmanl›
Arflivi’nde bulunan kaynaklar kullan›lm›flt›r.

Anahtar Sözcükler: Filoksera, K›br›s, ‹ngiliz ‹daresi.

Abstract: The aim of this study is to reveal the effects of the Phylloxera on Cyprus.
Phylloxera is a disease of vine. It occured in Europe in the second half of the sixteenth cen-
tury and effected badly the countries which produced vine and grape. Cyprus was also a
country that produced vine and grape, and the Cyprus Government had to fight this disease.

Keywords: Phylloxera, Cyprus, British Administration.

176
kebikeç / 23 • 2007

K›br›s’ta ‹ngiliz Döneminde


Yay›nlanan Ziraat Dergileri
(1904 - 1955)

Meral DEM‹RYÜREK*

G irifl
1878 y›l›nda K›br›s’› “geçici” olarak kontrolüne alan ‹ngiliz idaresi
k›sa bir süre içerisinde adada bütün kurumlar›n› infla etmeye ve olumlu
gördü¤ü faaliyetleri de desteklemeye bafllam›flt›r. Kültürel ve e¤itsel kapsam-
da yap›lan çal›flmalar›n bafl›nda bas›nla ilgili olanlar› görüyoruz. Ahmet An’a
göre:
“‹ngilizler K›br›s’a gelinceye kadar, K›br›s’ta bas›mevi yoktu. ‹lk
bas›mevi ‹ngilizlerin geliflinden sonra Henry King and Co.
taraf›ndan Larnaka’da kuruldu ve ilk gazete 29 A¤ustos 1878 tar-
ihinde yay›mland›. Haftal›k olarak yay›mlanan bu gazete
Kipros/Cyprus ad›n› tafl›yordu ve ilk iki sayfas› ‹ngilizce, di¤er iki
sayfas› da Rumca idi”1.
Bas›n hayat›ndaki bu hareketlenme adan›n Türk unsurunu da harekete
geçirdi ve -say›ca Rumca gazete ve dergiler kadar olmasa da- Türkçe birtak›m
gazete, dergi ve kitaplar yay›mlanmaya bafllad›.
K›br›s’ta yay›mlanan ilk Türkçe gazete konusunda yak›n zamana kadar
bilinenler, son iki tespitle, de¤ifliklik göstermifltir: Uzun y›llar, bilinen ilk
Türkçe gazetenin Zaman oldu¤u kabul edilmifltir. Ancak Cemalettin Ünlü,
* Yrd. Doç. Dr., Lefke Avrupa Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü, KKTC,
meraldem@lefke.edu.tr; meraldemiryurek@gmail.com
1 Ahmet Cavit An, “The British Rule in Turkish Cypriot Text-books and Turkish Cypriot Text-books in Cyprus”,
The Cyprus Review, v: 6, Spring 1994, Number: 1, s: 65; K›br›s’ta Türkçe Bas›lm›fl Kitaplar Listesi (1878- 1997),
KKTC Millî E¤itim, Kültür, Gençlik ve Spor Bakanl›¤› yay. , Ankara-1997, ss: 2-3.

177
kebikeç / 23 • 2007

K›br›s’ta Bas›n Olay› (1878-1981) adl› eserinde, K›br›s’taki ilk Türkçe


gazetenin Saded oldu¤unu yazmaktad›r. Yazar›n kayna¤› Cyprus Blue
Book’un 1889-1890 cildidir2. Dr. Salahi R. Sonyel taraf›ndan ‹ngiliz
Sömürgeler Bakanl›¤› belgelerine dayan›larak yap›lan bir çal›flma ile Doç Dr.
Mehmet Demiryürek’in Baflbakanl›k Osmanl› Arflivi’nde buldu¤u bir belge, ilk
Türkçe gazetenin Saded de¤il, Ümid oldu¤unu ortaya koymaktad›r. 1879
y›l›nda yay›mlanmaya bafllayan ve 1880 y›l›na ait yaz›flmalarda ad› geçen
Ümid, Larnaka’da Aleksan Sarrafian taraf›ndan ç›kar›lm›flt›r3.
‹lk Türk gazetesi Saded, ilk Türkçe gazete Ümid adlar› K›br›s Türk bas›n
tarihinde -flimdilik- yerlerini alm›fl olsa da bu iki gazetenin elde mevcut
nüshas› yoktur. Nüshalar› bulunan en eski gazete, ç›k›fl tarihi 1891 olan
Zaman’d›r. Türklerin bilinen ilk dergisi ise 1920-21 y›llar›nda ancak 23 say›
ç›kabilen ayl›k ‹rflad4 dergisidir. Ancak daha öncesinde hükûmet taraf›ndan
desteklenen resmî birtak›m dergiler söz konusudur. Bu dergiler aras›nda özel-
likle tar›m alan›na yönelik çiftçilikle, ziraatla ilgili olanlar dikkati çekmekte-
dir.
Bu çal›flmada tar›mla ilgili ve hükûmet taraf›ndan yay›mlanan dergiler
konu edilecektir.

The Cyprus Journal


Ziraat dergileriyle ilgili ulafl›labilen en eski kay›t 1904 y›l› Ocak ay›n›
iflaret etmektedir. Buna göre; Tar›m Dairesi, Athalassa’da5, adadaki ziraî kes-
imler üzerinde faydal› etkileri olaca¤›na inan›lan bir yay›na bafllam›flt›r6. Bu
bir dergidir ve The Cyprus Journal7 ad›n› tafl›maktad›r. Dergi üç ayda bir
yay›mlan›r. Yay›mlanan her say›, adadaki resmî yaz›flmalarda oldu¤u gibi,
‹ngilizce, Rumca ve Türkçe olmak üzere üç dilde ç›kar.
Merkezi Lefkofla’da olan derginin okuyucular›n› abone olmalar› konusunda
özendirdi¤i görülmektedir. Yay›mlanan formu dolduran ve beraberinde bir
2 Cemalettin Ünlü, K›br›s’ta Bas›n Olay›, (b.y.y.),(b.t.y.), s: 15.
3 Salahi Sonyel, “Bir Düzeltme: K›br›s’ta Yay›mlanan ‹lk Türkçe Gazete”, Yeni K›br›s, Aral›k 1985, ss: 16-17;
Mehmet Demiryürek, “K›br›s Türk Bas›n› ve Türkiye Hükûmetleri I (Osmanl› Dönemi) (1878-1910)”, Ankara
Üniversitesi Türk ‹nk›lap Tarihi Enstitüsü Dergisi Atatürk Yolu, May›s-Kas›m 2000, No: 25-26, s: 121.
4 Ayr›nt›l› bilgi için bkz. Meral Demiryürek, ‹rflad Dergisinin Yeni Türk Harflerine Aktar›lmas› ve ‹ncelenmesi,
Yak›ndo¤u Üniversitesi, yay›mlanmam›fl yüksek lisans tezi, Lefkofla, 2002.
5 Ço¤unlu¤unu Rumlar›n oluflturdu¤u mercimek, tütün, vigo [fi¤] gibi ürünler yetifltirilen ipek böcekçili¤i
yap›lan Lefkofla’n›n köylerinden biri. 1974 sonras› Rum taraf›nda kalm›flt›r ve bofltur.
6 ‹leriki y›llarda yay›m yeri Lefkofla olmufltur.
7 P. Gennadius, Annual Report the Year 1903-4, Printed of the Government Printing Office, Nicosia 1904.

178
DEM‹RYÜREK K›br›s’ta ‹ngiliz Döneminde Yay›nlanan Ziraat Dergileri

y›ll›k ücreti nakden, pulla veya posta havalesi ile ödeyen herkes dergiye abone
olabilmektedir. Derginin fiyat› K›br›s kaza merkezleri için y›ll›k 2 flilin, kaza
merkezlerinin d›fl› için 2 flilin 6 kurufl ve K›br›s d›fl› için 3 flilindir8.
Tar›m Dairesi taraf›ndan yay›mlanan y›ll›k raporlardan The Cyprus
Journal’›n köylerde büyük ilgi gördü¤ü ve genifl bir okuyucu kitlesine ulaflt›¤›
anlafl›lmaktad›r9.
1909 y›l› raporuna göre, çok faydal› makaleler yay›mlamaya devam eden
dergi, eskiden köy muhtarlar›na gönderilirken, onlar›n ço¤unlukla okuryazar
olmamas› nedeniyle, art›k okul müdürlerine gönderilmektedir. Çünkü onlar›n
hem ö¤rencilerine, hem de köy halk›na derginin içeri¤ini anlatmakta daha
baflar›l› olacaklar› ümit edilmektedir10.
1911 y›l›na ait rapordan, derginin yay›m›n›n baflar›yla sürdü¤ü bilgisinin
yan› s›ra, çiftçilerin e¤itim düzeyinin henüz istenen seviyede olmad›¤› ve okul
müdürlerine gönderilen The Cyprus Journal vas›tas›yla bu durumun
düzeltilmeye çal›fl›ld›¤› anlafl›lmaktad›r.
Böylece derginin amac› da ortaya konmufl
olmaktad›r. Rapora göre, bir veya daha fazla
tar›msal yay›n› olmayan pek az tar›m ülkesi
vard›r ve The Cyprus Journal di¤er ülke
yay›nlar›yla rahatl›kla k›yaslanabilecek
düzeydedir. Zamanla ortaya ç›kacak
geliflmeler neticesinde tar›m kesimi onun
e¤itsel de¤erini çok daha fazla takdir edecek-
tir11.
Bugün, Kuzey K›br›s Türk Cumhuriyeti
Girne Millî Arfliv ve Araflt›rma Dairesi’nde
The Cyprus Journal dergisinin sadece bir
nüshas› bulunmaktad›r. Temmuz 1912 y›l›na
ait bu say›, 26. say›d›r12. ‹ngilizce, Rumca ve
Türkçe olarak haz›rlanan say›n›n Türkçe ad›
8 The Cyprus Journal (Mecmua-i K›br›s), July 1912, No. 26, s: 453.
9 D. Saracomenos, Cyprus Annual Report of the Director of Agriculture, for 1907-8, s: 7.
10 Cyprus Annual Report of the Director of Agriculture, for 1908-9, Printed at the Government Printing Office,
Nicosia 1909, s: 8.
11 Cyprus Annual Report of the Director of Agriculture, for 1910-11, Printed at the Government Printing Office,
Nicosia 1911, s: 11.
12 E¤er dergi düzenli olarak ç›km›fl olsayd›, 1904’ten 1912 Temmuzuna gelindi¤inde 35. say›ya ulaflm›fl olmas›
gerekirdi.

179
kebikeç / 23 • 2007

Mecmua-i K›br›s’t›r. ‹lk sayfada “K›br›s’›n ziraat,


hiref [zanaat] ve sanayinden bâhis üç ayda bir
neflrolunur risaledir” ibaresi yer almaktad›r.
Ancak yanl›fll›kla “VOL. XXVII. No. 27”
yaz›lm›flt›r. Çünkü ayn› nüshan›n ‹ngilizce ve
Rumca k›s›mlar›nda 26. say› ifadesi vard›r.
Mecmuan›n fiyat› bafltaki ‹ngilizce k›s›mda “6 cp.”
yani “6 K›br›s kuruflu” olarak
belirtilmifltir.Derginin ‹ngilizce nüshas›nda dergi
nüshalar›n›n kaza kaymakaml›klar›ndan veya
editörden elde edilebilece¤i ve bütün mektuplar›n
editöre gönderilmesi gerekti¤i
13
yazmaktad›r . Dergide Türkçe, ‹ngilizce ve
Rumca reklamlar da yay›mlanmaktad›r.
Ka¤›d›n sadece bir taraf›na yaz›lan bu
reklamlar, yeni say›n›n yay›n tarihinden 15
gün önce gönderilmifl olmal›d›r14.
Temmuz 1912 tarihli nüshan›n içeri¤i
“kimyevî gübreler” hakk›nda olup Ziraat
Müfettifli I. M. Foumis taraf›ndan
haz›rlanm›fl bir rapora dayanmaktad›r.
Raporun, 13 Temmuz 1912 tarihli takdim
yaz›s›nda Ziraat Müdür Vekili A. K. Bovill
taraf›ndan; “bu; K›br›s’ta her rençberin
hofluna gidecek bir mesele oldu¤u münase-
betle ita olunan malumattan herkes istifade
eylemek f›rsat›na nail olabilmek için ziraat müfettifli Mister I. M. Foumis’in
raporu foto¤raflarla birlikte neflrolunmufltur”15 denilerek raporun yay›m amac›
özetlenir.
Buna göre, Ziraat Dairesi marifetiyle birtak›m tarlalara deneysel amaçl›
kimyevî gübre uygulamas› yap›lm›flt›r. Bu uygulamalardan ilki, Lefkoniko
köyünde yaflayan Anastasiyos Haralambo’nun “Sipalatya” denilen mevkide
bulunan tarlas›na ekilen bu¤day üzerinde icra edilmifltir. Tarla daha önce hiç
gübrelenmemifl ve dönüm bafl›na geçen y›l (1911) 2,5 kile burçak evvelki sene

13 “Editorial Notes”, The Cyprus Journal, July 1912, Vol. XXVII, No. 27.
14 “ Scale of Advertisement Charges”, The Cyprus Journal, July 1912, Vol. XXVII, No. 27.
15 The Cyprus Journal, July 1912, Vol. XXVII, No. 27, s: 445.

180
DEM‹RYÜREK K›br›s’ta ‹ngiliz Döneminde Yay›nlanan Ziraat Dergileri

7,5 kile bu¤day vermifltir. Tarla, 18 Kânûn-› evvel [Aral›k] tarihinde her biri
yar›m dönüm büyüklü¤ünde alt› eflit k›sma bölündükten sonra demir sabanla
sürülüp gübrelenir. 26 May›s tarihinde tarla incelendi¤inde toprakta eksik
olan ve olmayan mineraller ortaya ç›kar›lm›fl olur. Örne¤in, toprak potas
yönünden zengin olmakla birlikte, fosfor aç›s›ndan fakirdir. Ç›kan sonuçlara
göre ilginç olan bir fley varsa o da, hiç gübrelenmemifl alanda dahi çevredeki
di¤er tarlalara göre çok daha fazla yeflillenme olmas›d›r. Müfettifl bunun sebe-
bini, tarlan›n “demir sabanla” sürülmüfl olmas›na ba¤lar.
27 May›s’ta ekin hasat makinesiyle biçilir. Bu esnada gübrelenmifl ve
gübrelenmemifl bölümler aras›ndaki fark flafl›rt›c›d›r16. Kimyevî gübre ihtiva
eden 100 baflakta 2877 tane oluflmufl ve bunlar 40 dirhem a¤›rl›¤a sahiptir.
Kimyevî gübreden mahrum bulunan 100 baflakta ise 11 dirhem a¤›rl›¤›nda
1333 tane oluflmufltur. “Demek; birinci k›s›mdan 100 adet tane ikinci
k›s›mdan 100 adet tanenin hemen iki misli s›klette idi. Velhas›l ayn› baflaklar-
da gerek kemiyyet ve gerek s›klet itibariyle iki kat fazlas›na yani hemen dört
kat fazla mahsule...”17 sahip olunmufltur.
Yaz›n›n devam›nda gübrelemenin malî boyutu üzerinde durularak bu den-
emenin uygulanabilir olup olmad›¤› üzerinde durulmaktad›r. Buna göre, 26
flilin ve 6 kurufl masrafa mukabil 5 kat fazla mahsul al›nm›flt›r. Müfettifl
Foumis, bu kâr›n daha da artt›r›labilece¤i görüflündedir.
Söz konusu çal›flma, Yukar› Zodya ve Karava köylerinde bulunan iki tarla-
da daha yap›lm›fl ve Yukar› Zodya’da 10 kat fazla verim al›nmas›na karfl›l›k,
en parlak sonuç Karava köyündeki bakla yetifltirme tecrübesinden elde edil-
mifltir. Burada 53 _ kurufl masrafa karfl›l›k 116 k›yye fazla bakla mahsulü
al›nm›flt›r.
Yap›lan deneysel çal›flmalar hakk›nda verilen bütün bu teferruatl› aç›kla-
malar neticesinde Müfettifl Foumis, birtak›m sonuçlara varm›flt›r. Buna göre,
mahsulün artt›r›lmas› topra¤›n flartlar›yla do¤rudan ba¤lant›l›d›r. Zira
kimyevî gübreler zay›f topraklardan fevkalade sonuçlar al›nmas›n› sa¤laya-
bildi¤i halde, zengin topraklar üzerindeki etkisi güçlükle hissedilebilir. Ayr›ca
kimyevî gübre kullanmadan önce gerekli analizlerin yap›lmas› lüzumludur.
‹stenildi¤i takdirde dan›flmanl›k hizmeti de verilecektir. Bunun için çiftçilerin
yazaca¤› dilekçeler mümkün oldu¤unca cevapland›r›lacakt›r.

16 The Cyprus Journal, July 1912, Vol. XXVII, No. 27, s: 447.
17 The Cyprus Journal, July 1912, Vol. XXVII, No. 27, s: 448.

181
kebikeç / 23 • 2007

The Cyprus Agricultural Journal


Tar›m Dairesi 1916 y›l›nda The Cyprus Journal ad›n› The Cyprus
Agricultural Journal olarak de¤ifltirir18. Art›k y›ll›k raporlarda dergi yeni
ismiyle yer almaya bafllam›fl ve kendisine verilen destek artm›flt›r. Örne¤in,
1923 y›l›nda The Cyprus Agricultural Journal’da, Orman Dairesi
çal›flanlar›n›n katk›lar›yla haz›rlanan makaleler yay›mlan›r19. 1886-87
y›llar›ndan itibaren her y›l düzenli olarak yay›mlanan ve geçmifl y›la ait
gazete ve dergiler hakk›nda bilgi veren The Cyprus Blue Book incelendi¤inde
1920’li y›llarda The Cyprus Agricultural Journal’›n ne kadar bas›ld›¤›
hemen anlafl›lmaktad›r. Buna göre, 1925 y›l›nda derginin her bir say›s›
888 adet20, 1926 y›l›nda 920 adet21, 1927 y›l›nda ise 1000 adet bas›lm›flt›r.22
1928 y›l›nda ise, say›n›n tekrar 1925’teki miktara düfltü¤ü görülür23.
Ancak hem adada, hem ada d›fl›nda da¤›t›m› yap›lan bir dergi konumuna
gelmesine ra¤men II. Dünya Savafl› nedeniyle 1940 y›l›nda The Cyprus
Agricultural Journal’›n yay›m› durdurulur.
KKTC Girne Millî Arfliv ve Araflt›rma Dairesi’nde The Cyprus Agricultural
Journal’›n ‹ngilizce nüshalar›na ait dört say›ya tesadüf edilmifltir. Bunlar,
1928, 1934, 1936 ve 1937 y›llar›na aittir. Türkçe nüshalar›n say›s› ise, üçtür
ve 1925, 1928, 1929 y›llar›na aittir.

Savafl Dönemi Dergileri: Farmers’ War ve Countryman


The Cyprus Agricultural Journal’›n yay›m›n›n durdurulmas›ndan hemen
sonra, 1941 y›l›nda, savafl›n ziraî ba¤lant›l› etkileri üzerine propaganda
amaçl› ayl›k Farmers’ War adl› dergi hem Türkçe, hem Rumca olarak 5.000
adet bas›l›r. 1945 y›l›nda savafl›n bitmesiyle Farmers’ War yeniden gözden
geçirilip geniflletilerek bar›fl zaman› versiyonu olarak Countryman ad›yla

18 Cyprus Annual Report of the Director of Agriculture, for the Year 1915-1916, Printed at the Government
Printing Office, Nicosia 1916, s: 16.
19 Cyprus Annual Report of the Director of Agriculture, for 1922, Printed at the Government Printing Office,
Nicosia 1923, s: 21.
20 The Cyprus Blue Book 1925, Printed by William James Archer Government Printer at the Government
Printing Office, Nicosia 1926, ss: 174-175.
21 The Cyprus Blue Book 1926, Printed at the Government Printing Office, Nicosia, June 1937,s: 174.
22 The Cyprus Blue Book 1927, Printed at the Government Printing Office, Nicosia, June 1928, s: 178.
23 The Cyprus Blue Book 1925, Printed by William James Archer Government Printer at the Government
Printing Office, Nicosia 1929, s: 182.

182
DEM‹RYÜREK K›br›s’ta ‹ngiliz Döneminde Yay›nlanan Ziraat Dergileri

ç›kmaya bafllar. Bu dönemde dergi s›n›rl› say›da ‹ngilizce olarak bas›l›r.


Quarterly Review
1949 y›l›nda yay›mlanan bir rapordan, 1945’ten itibaren Tar›m Dairesi’yle
ilgili faaliyetlerin önce Quarterly News Letter daha sonra Quarterly Review
ad› alt›nda üç ayda bir teksir edilmifl bir dergi yoluyla halka ulaflt›r›ld›¤›
anlafl›lmaktad›r. Dergi, Tar›m Dairesi d›fl›ndaki kifli ve kurumlar taraf›ndan
da hat›r› say›l›r ölçüde desteklenmifltir24.
Quarterly Review’dan bugüne ulaflan nüshalar 33. say› (1.7.1953-
30.9.1953), 34. say› (1.10.1953-31.12.1953), 36. say› (1.7.1954-30.9.1954), 38.
say› (1.10.1954-31.12.1954) ve 39. say›dan (1.1.1955-31.3.1955) ibarettir.
K›br›s’taki resmî kaynakl› ziraat dergilerinin mevcut say›lar›
incelendi¤inde, ‹ngiliz idaresinin adan›n ziraî ve ticarî kesimlerini kontrol
alt›na almak istedi¤i anlafl›lmaktad›r. Yap›lan çal›flmalar›n sistematik ve bil-
imsel olmas› K›br›s üzerindeki her türlü kayna¤›n en verimli flekilde
de¤erlendirilmesi amac›na yöneliktir. Hiçbir fleyin tesadüfe b›rak›lmad›¤› bu
ortamda kurulan ilgili birimler arac›l›¤›yla çiftçinin e¤itimine önem verilmesi,
bunun için ona teknolojik imkanlardan yararlanma yollar›n›n ö¤retilip gerek-
li araç gerecin sa¤lanmas› hep ayn› amaca yönelik çabalar olarak
de¤erlendirilmelidir. Nitekim bu gayretler, ayn› zamanda adan›n Rum ve
Türk halklar›n› ‹ngiltere’nin tebas› k›lmaya da hizmet etmektedir.

Girne Millî Arfli


fliv ve Araflfltt›rma Dairesi’nde Bulunan Dergiler
ve ‹çerikleri

24 J. Mc Donald; Cyprus Agriculture 1938-1948, Cyprus Government Printing Office, Nicosia 1949, s: 51.

183
kebikeç / 23 • 2007

K›br›s Ziraat Mecmuas›, (Nisan 1925)


-At Koflusu Haberleri, s: 113,
-Pamuk Kozalar›na Âr›z Olan Böcekler, s: 97,
-Portakallar› ‹stif Edip Ba¤lamak, s: 85,
-Ziraat Dairesinin Neflretti¤i Varakalar, s: 78,
-Ziraî Notlar, s: 95,
-Tuyûr-› Ehliye Hastal›klardan Kuflpalaz› ve Çiçek, s: 96,
-K›br›s ve Britanya ‹mparatorluk Sergisi: 1924, s: 79,
-Lefkofla At Yar›fllar›, s: 114,
-Lefkofla Hayvanat Sergisi, s: 89,
-Londra Pazar›, s: 116,
-Ma¤usa Kazas› Ziraati Hakk›nda Notlar, s: 102,
-Mebhas-ül Haflerata Müteallik Notlar, s: 94,
-Müdüriyet, s: 57,
-Mesarya’da Efkalistos, s: 72,
-Muvaf›k Usûlde Hayvanat Yetifltirmek, s: 66,
-1924’te Hitam Bulan Sene Zarf›nda Sukut-› Baran, s: 101.

184
DEM‹RYÜREK K›br›s’ta ‹ngiliz Döneminde Yay›nlanan Ziraat Dergileri

K›br›s Ziraat Mecmuas›, (Teflr


flrini evvel 1928)
-‹lanattan Al›nacak ‹craatlar, s: 140,
-Ekmezden Evvel Patatesi Filizlendirmenin Fevaidi, s: 121,
-Tarla Pancar›, Hayvanlar için, s: 125,
-1928 Tütün Mahsûlü Ümitleri, s: 127,
-Hususi ‹lanat, s: 141,
-Suriye’de Sirividiya “Dudalzara”, s: 135,
-K›br›s’›n Üzüm ve fiarap Sanat›, s: 109,
-K›br›s Kokulu Ya¤lar›, s: 123,
-Kaza Haberleri/Leymosun Komiseri Taraf›ndan, s: 131,
-Kaza Haberleri/Baf Komiseri Taraf›ndan, s: 132,
-Koizland Bezelyesi ve Tarla Fasulyesi, s: 133,
-Koyun ve Keçilerin Dahili Hastal›klar›, s: 118,
-Koyun Band›rma, s: 119,
-Kiremit ve Tu¤la Ticareti, s: 142,
-Kimyon Tohumu ve Ya¤›, s: 128,
-Müdüriyet Notlar›, s: 103,
-Mecmua Umur-› Tahririyesi Hakk›nda ‹lan, s: 140,
-Midilli Ayg›r “Bikonezlayet”in Ölmesi, s: 139.

185
kebikeç / 23 • 2007

K›br›s Ziraat Mecmuas›, (Kânûnusani 1929)


-‹lanattan Al›nacak ‹craatlar, s: 43,
-‹nekler ‹çin G›da K›ymetleri, s: 34,
-Tarla Bezelyesi ve Baklalar, s: 25,
-Hususi ‹lanat, s: 44,
-K›br›s Harman Tahtas›, s: 12,
-Kaza Haberleri, s: 27,
-Mecmua Umur-› Tahririyesi Hakk›nda ‹lan, s: 43,
-Müdüriyet Notlar›, s: 1.

The Cyprus Agricultural Journal, (Haziran 1934)


-Tar›m Takvimi, s: 58,
-‹talya Ziyaretinden Tar›m ‹zlenimleri, s: 49,
-Limon Sezonuna Bir Bak›fl/1933-34, s: 53,
-Editör ve Reklam Notlar›, s: 65,
-Editör Notlar›, s: 35,
-Keten Küskütü, K›br›s’ta Son Zamanlarda Görülen Bafl Belas›, s: 41,
-Meteoroloji Verileri, s: 63,
-‹pekböceklerinin Beslenmesinde Dut Yapraklar›, s: 47,
-Filistin ‹thalat Düzenlemeleri, s: 56,
-Görünüfl, s: 52,
-K›br›s’›n A¤açland›r›lan Tepeleri Özelinde Da¤l›k Ülkelerde Ormanlar›n
Önemi.

186
DEM‹RYÜREK K›br›s’ta ‹ngiliz Döneminde Yay›nlanan Ziraat Dergileri

The Cyprus Agricultural Journal, (Mart 1936)


-Merkezî Deney Çiftli¤inde Bu¤day Deneyleri, s: 4,
-Pamuk Deneyleri, s: 20,
-Kümes Hayvan› Hastal›klar›, s: 12,
-Editör ve Reklam (Tan›t›m) Notlar›, s: 35,
-Editör Notlar›, s: 1,
-K›br›s’›n Zararl› Böcekleri, s: 9,
-1936 Y›l› ‹çin Ayg›r Yetifltirme Lisans› Listesi, s: 31,
-Çiftlik Hayvan› Notlar›, s: 29,
-Meteoroloji Verileri/K›br›s, s: 33,
-Gözden Geçirilmifl Yay›nlar, s: 28,
-Geliflmekte Olan Asma, s: 26.

The Cyprus Agricultural Journal, (1936 Y›l› ‹ndeksi)


-K›br›s’ta Muz Yetifltirme, s: 146,
-Kat›rt›rna¤› Kozas›, s: 141,
-Asmalar, s: 26,
-Merkezî Deney Çiftli¤indeki Tah›l Deneyleri, s: 4,
-Ceratitis Capitata/Wied, s: 78,
-Turunçgil Sarfiyat Denemeleri/1936, s: 52,
-Turunçgil Meyve Sarfiyat›, s: 75,

187
kebikeç / 23 • 2007

-Pamuk Denemeleri, s: 20,


-Kolakas Hakk›nda Bir Çal›flma, s: 94,
-K›z Lisesi’nde Gösteri Amaçl›
‹pekböce¤i Yetifltirme/1936, s: 144,
-Kümes Hayvanlar› Hastal›klar›, s: 12,
-Yaz› ‹flleri Müdürlü¤üne Ait ‹lanlar
ve Reklamlar, ss; 35, 65, 115, 148,
-Yaz› ‹flleri Müdürlü¤ü Notlar›, ss: 1,
37, 71, 121,
-Keçi ve Koyun Hastal›klar›, s: 133,
-K›br›s’ta Zararl› Böcekler, ss: 9, 58,
83, 125,
-K›br›s’›n Böcekleri/Zararl›lar, ss: 9,
58, 83, 125,
-K›br›s’ta Sulama, s: 41,
-1936 Y›l›nda ‹zin Verilen Ayg›r
Yetifltirme Listeleri, ss: 31, 66, 116, 149,
-Çiftlik Hayvanlar› ile ‹lgili Notlar, s: 29,
-Meteorolojik Veriler/K›br›s, ss: 33, 69, 119, 152,
-Ücretsiz Dut A¤ac› Konusu, s: 145,
-Kümes Hayvanlar› Hastal›klar›, s: 12,
-Patates Denemeleri, s: 57,
-Gözden Geçirilen Yay›nlar, ss: 28, 111,
-‹pekböcekçili¤i Notlar›: K›z Lisesi’nde Gösteri Amaçl› ‹pekböce¤i
Yetifltirme, s: 144/‹pekböce¤i Yumurta-Koza Denemeleri-1936, s:
144/‹pekböce¤i Yumurtalar›n›n K›fl Uykusu, s: 145/Ücretsiz Dut A¤açlar›
Kanunu, s: 145/K›r›lan ‹pekböce¤i Yumurtalar›n›n Karfl›laflt›rmal› Raporu, s:
146/‹pekböce¤i Kozas› ve 1936’da Üretilen ‹pekle ‹lgili Tablo, s: 146,
-Koyun ve Keçi Hastal›klar›, s: 133,
-K›r›lan ‹pekböce¤i Yumurtalar›n›n Karfl›laflt›rmal› Raporu, s: 146,
-1936 Y›l›nda Ayg›r Yetifltirme ‹zni Verilenlerin Listesi, ss: 31, 66, 116, 149,
-Patates Denemeleri, s: 57,
-1935-36 Y›l›nda A¤aç Dikimi/Üç A¤açland›rma Bölgesi D›fl›ndakiler, s:
113/Üç A¤açland›rma Bölgesi, s 114,
-1935-36 A¤aç Dikim Döneminde Üç A¤açland›rma Bölgesi-K›sa Bir Bak›fl, s 109,
-Asmalar›n Budanmas› ve Filizlenmesi, s: 56,
-Asmalar›n Afl›lanmas›, s: 26,
-1936 Y›l›nda Kaliteli fiarap Yap›m›-Bir Tavsiye, s: 111.

188
DEM‹RYÜREK K›br›s’ta ‹ngiliz Döneminde Yay›nlanan Ziraat Dergileri

The Cyprus Agricultural Journal, (Mart 1937)


-Hava fiartlar›na Karfl› Tar›msal Bilim Savafllar›, s: 22,
-Bu¤day (Tah›l) Hasad›, s: 4,
-Koyun ve Keçi Hastal›klar›, s: 12,
-Editör ve Reklam Notlar›, s: 24,
-Editör Notlar›, s: 1,
-K›br›s’ta Hayvan Yemi Muhafazas›, s: 20,
-1937 Y›l› ‹çin Ayg›r Yetifltirme Lisans› Listesi, s: 25,
-Meteoroloji Bilgileri/K›br›s, s: 28,
-Patates Tohumunun Dezenfektesinin ‹lk Deneyi, s: 23,
-fiarap Deney ‹stasyonu/Saitta, s: 19.

Quarterly Review, (1.7.1953-30.9.1953)


-Hava/Genel De¤erlendirme, s: 1,
-Ürünler/Genel De¤erlendirme, s: 1,
-Çiftlik Hayvanlar›/Genel De¤erlendirme, s: 2,
-Veterinerlik Hizmetleri, s: 4,
-Yetifltirme Hizmetleri, s: 4,

189
kebikeç / 23 • 2007

-Araflt›rmalar: Hasat/Çiftlik Hayvanlar›/Kimyevî Gübreler/Toprak


Araflt›rmalar›/Kimya Laboratuar›, s: 6,
-Hükûmet Çiftlikleri: Omorfo/Athalassa, s: 10,
-Ekonomi ve Pazarlama, s: 14,
-Toprak Koruma, s: 16,
-Bitki Koruma, s: 18,
-Bahç›vanl›k, s: 20,
-Ba¤c›l›k ve Ekoloji, s: 22,
-‹pekböcekçili¤i, s: 25,
-Ar›c›l›k, s: 25,
-Tohum Üretimi,s: 25,
-Tütün, s: 26,
-Tar›m Dan›flma Komitesi, s: 27,
-Personel ve Ziyaretler, s: 27,
-Ekler: K›br›s Paras›, A¤›rl›k ve Ölçüler/Çiftlik Hayvan› ‹hrac›, ‹thali ve
Pazar Fiyatlar›/Deneyler ve Araflt›rmalar/Tar›msal Üretim ve Üretici
Fiyatlar›/Tar›msal Ürünlerin ‹hrac›/Kimyevî Gübre ‹thalinin Getirisi, s: 30.

Quarterly Review, (1.10.1953-31.12.1953)


-Hava/Genel De¤erlendirme, s: 1,
-Ürünler/Genel De¤erlendirme), s: 1,
-Çiftlik Hayvanlar›/Genel De¤erlendirme, s: 2,
-Veterinerlik Hizmetleri, s: 4,
-Yetifltirme Hizmetleri, s: 6,

190
DEM‹RYÜREK K›br›s’ta ‹ngiliz Döneminde Yay›nlanan Ziraat Dergileri

-Araflt›rmalar: Hasat/Arpa Üretimi/Bitki Tan›t›m›/Bitki Yetifltirme/Mera


Deneyleri/Çiftlik Hayvanlar›/Kimyevî Gübre/Toprak Araflt›rmalar›/Çekirge
Araflt›rma Projesi/Yol Geniflletme Çal›flmalar›, s: 8
-Hükûmet Çiftlikleri: Omorfo/Athalassa/Di¤er Çiftlikler ve Fidanl›klar, s: 18.
-Ekonomi ve Pazarlama, s: 23,
-Toprak Koruma ve Toprak Kullan›m Projeleri, s: 26,
-Bitki Koruma, s: 27,
-Bahç›vanl›k, s: 28,
-Ba¤c›l›k ve Ekoloji, s: 29,
-‹pekböcekçili¤i, s: 32,
-Tohum Üretimi, s: 32,
-Tütün, s: 34,
-Tar›m Dan›flma Komitesi, s: 34,
-Personel ve Ziyaretler, s: 35,
-Ekler: K›br›s Paras›, A¤›rl›k ve Ölçüler/Çiftlik Hayvan› ‹hrac›, ‹thalat› ve
Pazar Fiyatlar›/Antibiyotikle Beslenmemifl Domuz Yavrular›n›n Do¤um
Kayd›/Zeytin Gübreleme Deneyleri/Ziraî Ürünlerin ‹hrac›/Kimyevî Gübre
‹thalat›n›n Getirisi/Tar›msal Üretim-Üretici Fiyatlar›, s: 37,
Quarterly Review, (1.7.1954-30.9.1954)
-Hava fiartlar›, s: 1,
-Ürünler, s: 1,
-Bitki Koruma, s: 2,
-Çiftlik Hayvanlar›, s: 3,
-Veterinerlik Hizmetleri, s: 4,
-Yetifltirme Faaliyetleri, s: 5,
-Hükûmet Çiftlikleri: Athalassa/Omorfo, s: 6,
-Kümes Hayvan› Birimleri: Athalassa/Omorfo/Pergama/Küçük Merkezler,
s: 8,
-Pazarlama ve Ekonomi: Ürün Tahminleri/Tar›msal Pazarlama/Tar›msal
‹hracat/Tar›msal ‹thalat/Fiyatlar, s: 9,
-Toprak Kullan›m›: Toprak Gelifltirme Projeleri/Toprak Koruma Hizmeti, s: 12,
-Tohum Üretimi, s: 14,
-‹pekböcekçili¤i, s: 16,
-Ar›c›l›k, s: 16,
-Tütün, s: 16,
-Araflt›rma ve ‹ncelemeler: Arpa Hasad›/Bitki Tan›t›m›/Bu¤day
Deneyleri/Kimyevî Gübre Deneyleri/Bitki Koruma/‹ncelemeler, s: 17,
-Görev De¤ifliklikleri: Atamalar/Terfiler/Nakiller, s: 24,

191
kebikeç / 23 • 2007

-Personel E¤itimi, s: 25,


-Ziyaretler, s: 26.

Quarterly Review, (1.10.1954-31.12.1954)


-Hava fiartlar›, s: 1,
-Ürünler, s: 1,
-Bitki Koruma, s: 2,
-Çiftlik Hayvanlar›, s: 3,
-Hayvan Sa¤l›¤›; s: 4,
-Yetifltirme Faaliyetleri, s: 6,
-Hükûmet Çiftlikleri: Athalassa/Omorfo, s: 7,
-Kümes Hayvan› Birimleri: Athalassa/Omorfo/Pergama/Küçük Merkezler,
s: 10
-Pazarlama ve Ekonomi: Ürün Tahminleri/Ürün Denemesi/Tar›msal
Pazarlama/Tar›msal ‹hraç/Tar›msal ‹thal/Fiyatlar, s: 11,
-Toprak Kullan›m›, s: 13,
-Tohum Üretimi, s: 16,
-Ba¤c›l›k, s: 19,
-‹pekböcekçili¤i, s: 20,
-Ar›c›l›k, s: 20,
-Tütün, s: 20,
-Araflt›rma ve ‹ncelemeler: Mera ve Yem Ürünleri/Tarla ‹flleri/Bitki
Koruma/Bu¤day Hasad›/Bakla/Kimyevî Gübre Denemeleri/Hayvanc›l›k, s: 21,
-Görev De¤ifliklikleri: Atamalar/Terfiler/Nakiller, s: 30,
-Personel E¤itimi, s: 30,
-Ziyaretler, s: 31.

Quarterly Review, (1.1.1955-31.3.1955)


-Hava fiartlar›, s: 1,
-Ürünler, s: 1,
-Bitki Koruma, s: 2,
-Çiftlik Hayvanlar›, s: 3,
-Hayvan Sa¤l›¤›, s: 4,
-Yetifltirme Faaliyetleri, s: 5,
-Hükûmet Çiftlikleri: Athalassa/Omorfo/Küçük Merkezler, s: 6,
-Kümes Hayvan› Birimleri: Genel/Athalassa/Omorfo/Pergama, Küçük
Merkezler, s: 8,
-Pazarlama ve Ekonomi: Tar›msal Getiriler/Tar›msal Pazarlama/Tar›msal

192
DEM‹RYÜREK K›br›s’ta ‹ngiliz Döneminde Yay›nlanan Ziraat Dergileri

‹hracat/Tar›msal ‹thalat, s: 10,


-Toprak Kullan›m›, s: 12,
-Tohum Üretimi, s: 14,
-Ba¤c›l›k, s: 16,
-‹pekböcekçili¤i, s: 16,
-Tütün, s: 17,
-Araflt›rma ve ‹ncelemeler: Mera ve Yem Ürünleri/Tarla ‹flleri/Bitkisel
Besinler/Toprak Islah›/Bitki Ekolojisi/Bitki Koruma/Çiftlik Hayvanlar›, s: 17,
-Görev De¤ifliklikleri: Atamalar/Terfiler/Nakiller, s: 23,
-Personel E¤itimi, s: 24,
-Ziyaretler, s: 24.

Kaynakça:
A) Arflfliiv Belgeleri:
KKTC Millî Arfliv ve Araflt›rma Dairesi: Tar›m Dosyalar›:
P. Gennadius; Annual Report the Year 1903-4, Printed of the Government
Printing Office, Nicosia 1904.
D. Saracomenos; Cyprus Annual Report of the Director of Agriculture, for
1907-8.
Cyprus Annual Report of the Director of Agriculture, for 1908-9, Printed at
the Government Printing Office, Nicosia 1909.
Cyprus Annual Report of the Director of Agriculture, for 1910-11, Printed
at the Government Printing Office, Nicosia 1911.
Cyprus Annual Report of the Director of Agriculture, for the Year 1915-
1916, Printed at the Government Printing Office, Nicosia 1916.
Cyprus Annual Report of the Director of Agriculture, for 1922, Printed at
the Government Printing Office, Nicosia 1923.
J. Mc Donald; Cyprus Agriculture 1938-1948, Cyprus Government Printing
Office, Nicosia 1949.
The Cyprus Blue Book 1925, Printed by William James Archer Government
Printer at the Government Printing Office, Nicosia 1926.
The Cyprus Blue Book 1926, Printed at the Government Printing Office,
Nicosia, June 1937.

193
kebikeç / 23 • 2007

The Cyprus Blue Book 1927, Printed at the Government Printing Office,
Nicosia, June 1928.

The Cyprus Blue Book 1925, Printed by William James Archer Government
Printer at the Government Printing Office, Nicosia 1929.

B) Dergiler:

The Cyprus Journal (Mecmua-i K›br›s), July 1912, No. 26.


The Cyprus Agricultural Journal (K›br›s Ziraat Mecmuas›), 20. cilt, 2.
k›s›m, Nisan 1925, 23. cilt, Teflrinievvel 1928, S. 4, 24. cilt, Kânûnusani 1929,
S. 1, vol. 29, part. 2, June 1934, vol. 31, part. 1, March 1936, 1936, vol. 31,
INDEX, vol. 32, part. 1, March 1937.

Quarterly Review, No: 33, 1.7.1953-30.9.1953, No: 34, 1.10.1953-


31.12.1953, No: 36, 1.7.1954-30.9.1954, No: 37, 1.10.1954-31.12.1954, No: 39,
1.1.1955-31.3.1955.

C) Kitap ve Makaleler:

Ahmet Cavit An; “The British Rule in Turkish Cypriot Text-books and
Turkish Cypriot Text-books in Cyprus”, The Cyprus Review, volume: 6, Spring
1994, No: 1.

Ahmet Cavit An; K›br›s’ta Türkçe Bas›lm›fl Kitaplar Listesi (1878-1997),


KKTC Millî E¤itim, Kültür, Gençlik ve Spor Bakanl›¤› yay., Ankara-1997.

Cemalettin Ünlü; K›br›s’ta Bas›n Olay›, [tarih ve yer yok].

Salahi Sonyel; “Bir Düzeltme: K›br›s’ta Yay›mlanan ‹lk Türkçe Gazete”,


Yeni K›br›s, Aral›k 1985.
Mehmet Demiryürek; “K›br›s Türk Bas›n› ve Türkiye Hükûmetleri I
(Osmanl› Dönemi) (1878-1910)”, Atatürk Yolu, Ank. Üniv./Türk ‹nk›lap Tarihi
Enstitüsü Dergisi, May›s-Kas›m 2000, S. 25-26.

Meral Demiryürek, ‹rflad Dergisinin Yeni Türk Harflerine Aktar›lmas› ve


‹ncelenmesi, Yak›ndo¤u Üniversitesi, yay›mlanmam›fl yüksek lisans tezi,
Lefkofla, 2002.

194
DEM‹RYÜREK K›br›s’ta ‹ngiliz Döneminde Yay›nlanan Ziraat Dergileri

Özet: Bu çal›flmada, 1904 y›l›ndan 1955 y›l›na kadar K›br›s’ta yay›mlanm›fl resmî ziraat
dergileri incelenmektedir. Bu yay›nlar, K›br›s’taki ‹ngiliz idaresine ba¤l› Ziraat Dairesi
taraf›ndan yap›lm›flt›r. Ulafl›labilen mevcut say›lar The Cyprus Journal, The Cyprus
Agricultural Journal ve Quarterly Review dergilerine aittir. Dergiler üç dilde
haz›rlanm›flt›r. Üç ayda bir yay›mlanan dergiler yaklafl›k olarak 800-1.000 aras›nda
bas›lm›flt›r. Bu say›, o devirde yay›mlanm›fl di¤er gazete ve dergilerin adediyle
k›yasland›¤›nda dergilerin oldukça fazla bas›ld›¤›n› gözler önüne serer. Söz konusu dergiler
incelendi¤inde hükûmetin ziraî konulara ne kadar önem verdi¤i hemen anlafl›lmaktad›r.
Bunun en büyük göstergesi yap›lan bilimsel çal›flmalard›r. Ayr›ca yay›nlar›n okul müdür-
lerine gönderilerek köylünün e¤itiminin istenmesi de ayn› çaban›n sonucudur.

Anahtar Sözcükler: K›br›s bas›n›, ziraat dergileri, ‹ngiltere, K›br›s, tar›m.

Abstract: The present article deals with the agricultural magazines published in Cyprus
during the British Administration between 1904 and 1955. During this period, the
Agricultural Reviews were published by the Government. The common aim of these publi-
cations was to inform the farmers about the modern farming techniques.

Keywords: Cyprus, Cyprus press, British administration, agricultural reviews, agricul-


ture.

195
Bir Yurttafl Yaratmak, Muâs›r Bir Medeniyyet ‹çin Seferberlik Bilgileri 1923-1950, Yap› Kredi Kültür Sanat Yay›nc›l›k, tarih.
kebikeç / 23 • 2007

Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun Son Yüzy›l›ndan


Harf Devrimine Geçifl Sürecinde
Botanik Kitaplar›

Emine ALÇITEPE* - Galip ALÇITEPE*

G ‹R‹fi
Osmanl› ‹mparatorlu¤u bilindi¤i gibi 1699’da imzalad›¤› Karlofça
Antlaflmas› ile çöküfl sürecine girmifltir(1). Bir tak›m hamleler yap›ld›ysa da
hiçbiri sonuç vermemifl, ülke yöneticileri çözüm olarak bat›l›laflma yolunu
terci etmifltir. Bu amaç do¤rultusunda 1773’te Mühendishane-i Bahr-i
Humayûn, 1793’te Mühendishane-i Berr-i Humayûn, 1827’de T›bhane-i
Âmire, 1834’te ise Mekteb-i Ulûm-i Harbiye açlm›flt›r(2). Bu arada ülkenin
aya¤›na ba¤ olan Yeniçeri Oca¤› 1826’da kald›r›l›rken(3), 1839’da Tanzimat
ilân edilmifltir. Mutlak yönetimin s›n›rland›r›lmas›n› öngören ayd›nlar
1876’da Birinci Meflrutiyet’in kabulünü sa¤lam›fl, 93 Harbi’ni bahane eden
Sultan II. Abdülhamid Meclis’i kapatm›fl ve otuz üç y›ll›k istibdat yönetimini
bafllatm›fl, 1908’te ayaklanan ordu Meclis’in yeniden aç›lmas›n› sa¤lam›flt›r(4).
1914-1918 aras› yaflanan Birinci Dünya Savafl›’ndan yenilgi ile ayr›lan devlet
30 Ekim 1918 tarihli Mondros Ateflkes Antlaflmas› sonras› iflgale u¤ram›fl bu
durum T. C.’nin ilân›na de¤in sürmüfltür. Yeni devletin amac› tam anlam› ile
ça¤dafllaflmad›r. Bu yolda pek çok devrim yaflanacakt›r. Eski ile ba¤lar›
tamamen koparacak en önemli geliflme kuflkusuz, 1928 tarihli Harf
Devrimi’dir.

* C.B.Ü. Fen Edebiyat Fakültesi, Manisa,


1
‹.H.UZUNÇARfiILI.Osmanl› Tarihi, Ankara, 1982,c.IV. Bölüm I, s.1-120.
2
Yahya, AKYÜZ, E¤itim Tarihi, Ankara,1985 s.124-147.
3
E.Z.KARAL, Osmanl› Tarihi, Ankara,1983 c.V, s.143.
4
Bayram, KODAMAN, II. Meflrutiyet Dönemi, Türkler, c. 13, s.165 v.d.

197
kebikeç / 23 • 2007

Ana hatlar› ile özetledi¤imiz bu süreçte


temel bilimlerde de, ça¤dafllaflma hareketi-
ne gidilmifltir. Botanik bunlardan biridir.
Çal›flma konumuz olan bu bilim dal› ile ilgi-
li ilk dersler bugünkü ad›yla T›p Fakülte-
si’nde verilmifltir. ‹lk Türkçe metin bu dö-
nemde 1834’te ‹shak Efendi taraf›ndan ka-
leme al›nm›flt›r. ‹shak Efendi, Mecmua-i
Ulûm-i Riyasiye adl› kitab›n›n dördüncü
cildinin sondan üçüncü makalesinin beflinci
bâb› olan alt› buçuk sayfal›k risalesinde bit-
kilerin faydal› yönlerine yer vermifltir (5)
Amatörce dahi olsa sistematikte ilgili bilgi-
lerin yer ald›¤›n› gözlemlemekteyiz. Örne-
¤in bitkiler “eflcar-› kebire” (- büyük a¤aç-
lar), “üflb” veya “haflifle” (otsu bitkiler) ol-
mak üzere üçe ayr›lm›fl çiçe¤in d›fl k›s›mla-
r› “d›fl kadeh” (-kaliks-), “çiçe¤in muhiti” (-
korolla-) “çiçe¤in huyutu” (-stamen), “enbube-i amudiye” (-stilus-) ve “nokta” (-
stigma-) olarak tan›mlanm›flt›r(6)

‹lk bilimsel t›bbî botanik kitab› Élémens de botan›que l’usage des éléves de
l’école de Médecine Impérale de Galata Serai olup yazar› Avusturyal› hekim
Charles Ambroise Bernard’d›r(7). ‹lk sistematik botanik kitab› ise Asuman
Baytop’un saptamalar›na göre Salih Efendi’nin ‹lim-i Hayvanat ve Neba-
tat’›d›r(8)

DÖNEMLERE GÖRE BASILAN BOTAN‹K K‹TAPLARI


Çal›flma dönemimiz yukar›da ana hatlar› ile özetledi¤imiz belli zaman di-
limlerine ayr›lm›flt›r. Bunlar› flu flekilde s›ralayabiliriz :
a) Tanzimat Dönemi (1839-1876),
5
Ekmeleddin, ‹HSANO⁄LU, “Mühendishane-i Besr-i Humayun Bafl hocas› ‹shak Efendi ve Çal›flmalar›
Hakk›nda Arfliv Belgelerine Dayand›r›lan Bir De¤erlendirme Denemesi”, Belleten, c.LIII, No.207, s.735-
765.Asuman BAYTOP, Türkiye’de Botanik Tarihi Araflt›rmalar›, ‹stanbul,2003, s. 176.Y.ALTAN-G.ALÇITEPE-
E ALÇITEPE, “Osmanl› Alfabesi ile Bas›lan Baz› Botanik Kitaplar›” Kebikeç, c.20, s.81-82.
6
Feza GUNERGUN, “Osmanl› Dönemi’nde Türkiye’ye Modern Botani¤in Girifli ve Geliflmesi” Osmanl›, c.VIII,
S. 471-480.
7
Asuman BAYTOP, “Eczac›l›k Ö¤retiminde ‹lk Botanik Ders Kitab› : Eemens de Botan›que”, Acta
Phormaceutica, c.31, No.2, s. 73. A. ALTINTAfi, Karl Ambroise BERNARD’›n Mekteb-i T›bbiye-i fiahane’nin
Kurucusu Oldu¤u Meselesi ve Görevi Hakk›nda”, III. Türk T›p Tarihi Kongreleri, Ankara, s.91-100.
8
Asuman BAYTOP, a.g.e.,s.231-258.

198
ALÇITEPE Botanik Kitaplar›

b) Birinci Meflrutiyet Dönemi


(1877-1878),
c) ‹stibdat Dönemi (1878-1908),
d) ‹kinci Meflrutiyet Dönemi
(1908-1914),
e) Birinci Dünya Savafl› (1914-
1918),
f) Ulusal Kurtulufl Savafl›
(1919-1922),
g) T. C. Dönemi (1923-1928).
Yukar›daki zaman dilimlerine göre
bas›lan kitaplar flöylece tasnif edilebilir:

a) TANZ‹MAT DÖNEM‹:
i- Hekimbafl› Salih Efendi: ‹LM-
‹ HAYVANAT ve NEBATAT (ZOOLOJ‹
ve BOTAN‹K). Matbaa-i Âmire, ‹stan-
bul, 1865, 2+89 s., 240 x 160 mm
ii- Hekimbafl› Salih Efendi: USUL-‹ MENAKIB-‹ TAB‹‹YAT (DO⁄A
B‹L‹MLER‹). Matbaa-i Âmire, ‹stanbul, 1872, 88 s. 220 x 150 mm
iii- Hüseyin Remzi: ‹LM-i MEVAL‹D-‹ SELASE’den USUL-‹
NEBATAT (BOTAN‹K ARAfiT fiTIRMALARINDA ÜÇ YÖNTEM). Mekteb-i
Harbiye ‹daret-i fiahane Matbaas›, ‹stanbul, 1876, 61 s., 220 x 150 mm.
iv- Hüseyin Remzi: ‹LM-‹ NEBATAT (BOTAN‹K) Mekteb-i T›bbiye-i
fiahane Matbaas›, ‹stanbul, 1874, 154 s., 220 x 160 mm
v- ‹LM-‹ NEBATAT (BOTAN‹K) Yazar›, bas›m yer ve y›l› saptana-
mad›. Resimli teksir metin, 96 s., 210 x 150 mm.
vi- Mustafa Hami Pafla: ZUBDETU’L-ULÛM) FENN-‹ NEBATAT
(BOTAN‹K). Mekteb-i Sanayi Matbaas›, (‹stanbul, 1874), 75 s., 220x160 mm.

b) B‹R‹NC‹ MEfiR
fiRUT‹YET DÖNEM‹:
Hiçbir eser bas›lmam›flt›r.

c) ‹ST‹BDAT DÖNEM‹:
i- Ali R›za: FENN-i HAYAT-‹ NEBATAT (BOTAN‹K). Mahmud Bey
Matbaas›, ‹stanbul, 1893, 264 s., 160x200 mm.
ii- BERZUNG, E. Ferdinand: MUHTASAR NEBATAT (KISALTILMIfi
BOTAN‹K B‹LG‹S‹). (Çevirmen: Yusuf bin Rag›b), Mühendishane-i Berr-i

199
kebikeç / 23 • 2007

Humayûn Matbaas›, ‹stanbul, 1903, 8+173+43


s., 150x210 mm.
iii- CAUVET, Dés›re: ‹LM-‹ NEBATAT
(BOTAN‹K). (Çevirmen : El-Hacc Mehmed Ali),
Mektebi T›bbiye-i fiahane Matbaas›, ‹stanbul,
1886, c.I, 481, c.II, 1023 s., 150x220 mm.
iv- Es’ad fierafeddin: MEBAD‹-‹ ‹LM-‹
NEBATAT (BOTAN‹⁄E G‹R‹fi fi)). Âlem
Matbaas›, ‹stanbul, 1901, 208 s
v- Hüseyin Remzi: ‹LM-‹ NEBATAT
(BOTAN‹K). Mekteb-i fiahane Litografya
Destgâh›, ‹stanbul, 1898, 184-8 s., 160x210
mm.
vi- Hüseyin Remzi: ‹LM-‹ NEBATAT –
Morphologie (BOTAN‹K). Matbaa-i Âmire,
‹stanbul, 1905, 208 s.
vii- ‹bnu’r – Rüfld Osman Rahmi:
HAYAT-‹ NEBATAT (BOTAN‹K). ‹stepan
Matbaas›, ‹stanbul, 1882, 391. s.
vii- Mahmud Es’ad: ‹LM-‹ NEBATAT (BOTAN‹K). Cemal Efendi
Matbaas›, ‹stanbul, 1899, 890+4 s.
ix- Mahmud Es’ad: TAR‹H-‹ TIBB‹’den ‹LM-‹ NEBATAT (TIP
TAR‹H‹NDE BOTAN‹K). Hizmet Matbaas›, ‹zmir, 1894, 570 s.
x- Mehmed Ali Pafla: ‹LM-‹ NEBATAT (BOTAN‹K). Kitab› basan mat-
baa saptanamad›, ‹stanbul, 1885-1892, c.I, 481 s; c.II, 1023 s., 220x150 mm.
xi- Mehmed Ali Pafla: ‹LM-‹ NEBATAT-‹ TIBB‹YYE (TIBBÎ
B‹TK‹LER). Mekteb-i T›bbiye-i fiahane Matbaas›, ‹stanbul, 1878, c. I, 587+31
s, c.II, 660+9 s., 220x150 mm. (6)
xii- Mehmed Ali Pafla: K‹TABU’N-NEBATAT (BOTAN‹K). Mekteb-i
T›bbiye-i fiahane Matbaas›, ‹stanbul, 1900, 1000 s., 220x150 mm.
xiii- Mehmed Niyazi: FEZ‹L-‹ NEBATAT-‹ TIBB‹YE VE Z‹RA‹YE
(TIBBÎ VE Z‹RAÎ B‹TK‹LER‹N ÖZELL‹KLER‹). Mekteb-i Fünûn-i Harbiye-i
fiahâne Matbaas›, ‹stanbul, 1905-1905, c.I, 786 s., c.II, 314 s.
xiv- Mehmed Niyazi: ‹LM-NEBATAT (BOTAN‹K). Karabet Matbaas›,
‹stanbul, 1898, 130+2 s.
xv- M›g›rd›c Hekimyan: ‹LM-NEBATAT (BOTAN‹K). Mihran
Matbaas›, ‹stanbul, 1882, 391 s.

200
ALÇITEPE Botanik Kitaplar›

xvi- Necib As›m: KIRAAT-I FENN‹YE


(FEN B‹LG‹S‹ OKUMA K‹TABI). Karabet
Matbaas›, ‹stanbul, 1892, c.I, 126, 1893, c.II,
232 s.
xvii- Salih: ‹LM-NEBATAT
(BOTAN‹K). Mekteb-i Mülkiye-i fiahane
Litografya Destgâh›, ‹stanbul, 1889, c.I,
185+15 s.; c.II, 56+8 s.

d) II. MEfi
fiR
RUT‹YET DÖNEM‹:
i- Es’ad fierafeddin: FENN-‹ HUR -
DEB‹N-‹ NEBATAT (BOTAN‹KTE
M‹KROSKOP KULLANIMI). Bas›ld›¤› matbaa
saptanamad›, ‹stanbul, 1913, 112 s.
ii- Es’ad fierafeddin: ‹LM-NEBATAT
(BOTAN‹K). Karabet Matbaas›, ‹stanbul, 1912,
347 s., 140x200 mm.
iii- Es’ad fierafeddin: NEBATAT-‹ SAY-
DALAN‹YE (Z‹RAÎ VE SINAÎ B‹TK‹LER). Kader Matbaas›, ‹stanbul, 1912,
704 s., 130x190 mm.
iv- Es’ad fierafeddin: NEBATAT-I TIBBÎYE DERSLER‹ (TIBBÎ
BOTAN‹K DERSLER‹). Bas›ld›¤› matbaa saptanamad›, ‹stanbul, 1909, 363 s.,
170x250 mm.
v- Hasan Tahsin: ‹LM-‹ NEBATAT (BOTAN‹K). Halkal› Ziraat
Mektebi-i Âlisi, ‹stanbul, 1919, 320+2 s., 180x250 mm.
vi- Hudaverdi: ‹LM-‹ NEBATAT (BOTAN‹K). Bas›ld›¤› matbaa sap-
tanamad›, ‹stanbul, 1913, 320+2 s., 170x240 mm.
vii- Kas›m ‹zzeddin: K‹TABU’N-NEBATAT (BOTAN‹K). Mahmud Bey
Matbaas›, ‹stanbul, 1911, 128 s.
viii- Mehmed Tayyar: ‹LM-‹ NEBATAT (BOTAN‹K). Halkal› Ziraat
Mektebi-i Âlisi, ‹stanbul, 1911, K›s›m I, 37 s; K›s›m II, 31 s.
ix- Mustafa Sat›: ‹LM-‹ NEBATAT (BOTAN‹K). Bas›ld›¤› matbaa sap-
tanamad›, ‹stanbul, 1909, 171 s.
x- Selanikli Hasan S›dk›: NEBATAT-I TIBB‹YE HULÂSASI (TIBB‹
BOTAN‹K ÖZET‹). ‹stanbul, 1913, 80 s.
xi- fierafeddin: ‹LM-‹ NEBATAT (BOTAN‹K). Matbaatu’l-Umumiye,
Kahire, 1913, 304 s., 140x200 mm.

201
kebikeç / 23 • 2007

xii- fierafeddin: ‹LM-‹ NEBATAT-‹ TIBB‹’den MEBHAS-I ENS‹CE


(TIBBÎ B‹TK‹LER‹N DOKULARI). Metin Matbaas›, ‹stanbul, 109 s, 130x200
mm.
xiii- fierafeddin: ‹LM-‹ NEBATAT-‹ TIBB‹’den MEBHAS-I ENS‹CE
(TIBBÎ B‹TK‹LER‹N S‹STEMAT‹⁄‹). Arflak Garoyan Matbaas›, ‹stanbul,
1910, 446 s., 120x170 mm.

e) I. DÜNYA SAVAfiI fiI:


i- Ali R›za: FENN-‹ HAYAT-‹ NEBATAT (BOTAN‹K). Kanaat
Matbaas›, ‹stanbul, 1916, c.I, 552 s., c.II, 464 s.
ii- Es’ad fierafeddin: HAF‹ ‹LKAHLI NEBATLAR (TOHUMLU
B‹TK‹LER). T›bbiye-i Askerî Matbaas›, ‹stanbul, 1917, 112 s, 160x240 mm.
iii- Siraceddin: ‹LM-‹ HAYAT-‹ NEBATÎ (BOTAN‹K). Matbaa-i
Âmire, ‹stanbul, 1915, 493 s., 120x195 mm.
iv- Siraceddin: ‹LM-‹ NEBATAT (BOTAN‹K). Matbaa-i Âmire, ‹stan-
bul, 1915, 328 s., 170x190 mm.
v- Subhi Edhem: ‹LM-‹ NEBATAT TAR‹H‹ (BOTAN‹K TAR‹H‹).
Kitabhane-i Sudi ‹stanbul, 1917, 207 s., 140x200 mm.

202
ALÇITEPE Botanik Kitaplar›

vi- Subhi Edhem: TIBBÎ VE Z‹RAÎ ‹LM-‹ NEBATAT DERSLER‹


(TIBBÎ VE Z‹RAÎ BOTAN‹K DERSLER‹) fiirket-i Müretebiyye Matbaas›,
‹stanbul, 1917, c.III, 302 s., 140x200 mm.

f) ULUSAL KURTULUfi SAVAfiI fiI:


i- Hüseyin Remzi: TEfi
fiR
R‹H VE VEZA‹FU’L – NEBAT‹ (B‹TK‹LER‹N
ANATOM‹S‹ VE GÖREVLER‹). Matbaa-i Âmire, ‹stanbul, 1919, 153 s.,
120x170 mm.

g) T. C. DÖNEM‹:
i- Ahmed Refik – Mehmed Emin: YEN‹ NEBATAT (BOTAN‹K).
Amedî Matbaas›, ‹stanbul, 1928, 287 s.
ii- Ebu’l-Muhsin Kemal: TAR‹H-‹ TIBB‹’den ‹LM-‹ NEBATAT (TIB
TAR‹H‹NDEN BOTAN‹K).Artin ASADURYAN ve Mahdumlar› Matbaas›,
‹stanbul, 1923, 2006, 206 s., 130x185 mm.
iii- Es’ad fierafeddin: ‹LKAH-I HAF‹ NEBATLAR (TOHUMLU
B‹TK‹LER). Daru’l-Fûnun Matbaas›, ‹stanbul, 1925-1926 c.I, 771, s; c.II, 527
s., 140x200 mm.

203
kebikeç / 23 • 2007

iv- Es’ad fierafeddin: MUHTASAR NEBATAT (ÖZET BOTAN‹K).


Daru’l-Fûnûn Matbaas›, ‹stanbul, 1927, Fasikül-I, 37 s; Fasikül-II, 121 s,
140x200 mm.
v- Harun Reflid: ‹LM-‹ NEBATAT (BOTAN‹K). Kanaat Matbaas›,
‹stanbul, 1925, 222 s., 195x220 mm
vi- ‹brahim Hakk›: NEBATLAR ALEM‹ (B‹TK‹LER‹N DÜNYASI).
Devlet Matbaas›, ‹stanbul, 1927, 435 s., 165x245 mm
vii- Siraceddin: NEBATAT DERSLER‹ (BOTAN‹K DERSLER‹).
Kitabhane-i Hilmi, ‹stanbul, 1928, 341 s, 105x180 mm
viii- Siraceddin: ‹LM-‹ NEBATAT (BOTAN‹K). Garayan Matbaas›,
‹stanbul, 1924, 208 s., 160x180 mm.
ix- Tevfik Ali: NEBATAT ‹LM‹ (BOTAN‹K). Cumhuriyet Matbaas›,
‹stanbul, 1925, 271 s., 160x180 mm.

SONUÇ ve TARTIfi fiM


MA
Çal›flmalar elli iki botanik kitab› incelenmifltir. Ad› geçen dönemde ziraa-
tle ilgili eserlerin de, yay›nland›¤› gözlenmifl ve bunlar özenle botanikten
ayr›lm›flt›r. Elde edilen veriler incelendi¤inde flöyle bir sonuçla
karfl›lafl›yoruz.

SNO DÖNEM ADET YIL BAfi


fiIINA %

DÜfiE
fiEN YAYIN

1 TANZ‹MAT D. (1839-1876) 6 0,16 11,53


2 I.MEfiRUT‹YET D.(1876-1878) 2
3 ‹ST‹BDAT D. (1878-1908) 17 0,56 32,69
4 I.MEfiRUT‹YET D.(1908-1914) 13 2,6 25
5 I.DÜNYA SAVAfiI (1914-1918) 6 1,5 11,53
6 M‹LL‹ MÜCADELE (1919-1922) 1 0,33 1,92
7 T.C. 9 1,8 17,3
TOPLAM (ADET) 52 8,95 99,97

Bunun grafik olarak ifadesi flöyledir.

204
ALÇITEPE Botanik Kitaplar›

Bat›l› anlamda en fazla okulun aç›ld›¤› dönem, 1878-1908 aras› “istibdad”


diye adland›rd›¤›m›z devirdir. Bu dönemde temel bilimlerden botanikte bir tür
yay›n patlamas›n›n yafland›¤› gözlemliyoruz. II. Meflrutiyet devrinde de, bu
durum devam etmifltir. Ama 1914/1918 y›llar› aras›nda yaflanan Birinci Dün-
ya savafl gerçe¤ini ortaya ç›karacak ve bilime ket vuracakt›r. Bu y›llarda ya-
pan yay›n say›s› yaln›zca alt›d›r.

Ard›ndan gelen dönem tam anlam›yla bir y›k›md›r. Ülke yabanc› güçler ta-
raf›ndan iflgal edilecek ve Türk halk› kurtulufl savafl› verecektir. Üç y›l süren
bu devrede yaln›z bir kitap bas›labilmifltir. Bu da Mustafa Kemal’in “Yurtta
bar›fl, Dünya’da bar›fl” ilkesinin ne denli do¤ru oldu¤unu kan›tlamaktad›r.
Dikkat çeken husus bar›fl dönemi olarak nitelendirebilece¤imiz zaman dilim-
lerinde yay›nlarda art›fl gözlemlenirken (örne¤in 1878-1908 aras› % 32,69) sa-

205
kebikeç / 23 • 2007

vafl›n yafland›¤› y›llarda (örne¤in 1914-1918 aras› % 11,53) tersine bir durum-
la karfl›lafl›lmaktad›r. Ülkemizin iflgal edildi¤i 1918-1922 y›llar› aras›nda ise
yaln›zca bir adet kitap yay›nlanabilmifltir. Bu da savafl›n bilime vurdu¤u dar-
benin bir göstergedir. Öte yandan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruldu¤u
1923’ten harf devriminin gerçekleflti¤i 1928’e de¤in geçen süreçte yap›lan ya-
y›n›n oran› % 17,30’dur.

1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti, kendine ça¤dafllaflmak ve bat›l›lafl-


mak ilkelerini temel hedef olarak seçmifltir. Bu amaç do¤rultusunda 3 Mart
1924’te 429, 430 ve 431 say›l› yasalarla Hilafet Makam›, fier’iyye ve Evkaf Ve-
kaletleri la¤vedilmifltir. Bu asl›nda laik düzenin tesisinden baflka bir fley de-
¤ildir. Öte yandan 1928’de yap›lan Harf Devrimi ile geçmiflle olan ba¤lar ta-
mamen kopar›lm›flt›r. Bu k›sa devirde dokuz botanik konulu kitap yay›nlan-
m›flt›r ki, böylesi bir hamlede Mustafa Kemal’in “hayatta en gerçek yol göste-
rici bilimdir” söyleminin pay› oldu¤u kuflkusuz gerçektir.

Sayfa say›s› itibariyle bir inceleme yaparsak flöyle bir tablo ile karfl›lafl-
maktay›z.

SNO SAYFA SAYISI ADET %

1 0 – 100 7 13,46
2 101 – 200 11 21,15
3 201 – 300 9 17,3
4 301 – 400 10 19,23
5 401 – 500 4 7,69
6 501 – 600 2 3,84
7 601 – 700 3 5,76
8 701 – 800 3 5,76
9 8001 -900 - -
10 9001 -1000 1 1,92
11 1001+ 2 3,84
TOPLAM (ADET) 52 100,00

206
ALÇITEPE Botanik Kitaplar›

Grafik olarak ifadesi flöyledir :

Görüldü¤ü gibi 101-200 sayfal›k kitaplar daha yo¤unluktad›r. Ancak 500


ve üstü hacimli kitaplar›n oran›n›n % 21.42 olmas› da ilgi çekici bir sonuçtur.
Bu kitaplar›n günümüz literatürüne kazand›r›lmas› gerekmektedir. En
az›ndan botanik tarihi üzerine yap›lacak incelemelerde birinci elden kaynak
oldu¤u unutulmamal›d›r. Ancak böylesi uygulamalar›n interdisipliner oldu¤u
da ayr› bir gerçektir. Bunun için TÜB‹TAK gibi kurumlar›n konuya el atmas›
ve araflt›rmac›lar› teflvik etmesi flartt›r.

Özet: Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda botanikle ilgili bilimsel e¤itim ilk kez T›bhâne-i
Âmire’de verilmeye bafllanm›flt›r. Bu çal›flmada ilk bilimsel çal›flmalardan Latin alfabesinin
kabul edildi¤i 1928 y›l›na kadar yay›nlanan botanik kitaplar› tan›t›larak, istatistik veriler-
le dönemsel de¤erlendirmeler yap›lm›flt›r.

Anahtar Sözcükler: Botanik, bibliyografya, Osmanl› dönemi, Cumhuriyet dönemi.

Abstract: Modern scientific education on botanics in the Ottoman Empire began at


T›bhane-i Âmire. This article provides a bibliography of botanic books with the statistical

207
Çorba Kart› 1867 (Ahmet Yüksel Koleksiyonundan)
kebikeç / 23 • 2007

Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’nun


Ç›kar›lmas›

‹lhan TEKEL‹ - Selim ‹LK‹N

G ‹R‹fi
Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu ‹kinci Dünya Savafl›’n›n son y›l›nda
ç›kart›lan bir yasad›r. Uygulamas› uzun y›llar sürecekti ve sonuçlar› uzun
erimde al›nacakt›r. Buna ra¤men Kanun Savafl içindeki Türkiye’yi tan›mam›z
aç›s›ndan çok önemli f›rsatlar sa¤l›yor. Bunlardan birincisi Meclis’te yap›lan
görüflmelerin o günlerin k›rsal yap›s›n› ortaya koymas›d›r. Bu nesnel gerçek-
li¤in tam bir yans›mas› olmasa bile karar vericilerin k›rsal alan›n sosyal yap›-
s›n› nas›l alg›lad›klar›n› ortaya ç›kar›yor. ‹kincisi ise bir tek parti rejiminde
Milli fief’in isteklerine siyasal süreç içinde karfl› ç›k›labilme yollar›n›n neler ol-
du¤unu göstermesidir. Milli fief’in bir tek parti rejiminde bile gücünün s›n›r-
lar›n› gözlemek bak›m›ndan ilginç bir örnek olay oluflturuyor. Bu nedenle Çift-
çiyi Toprakland›rma Kanunu’nun Meclis’ten geçiflini ayr›nt›l› olarak ele alaca-
¤›z.
Türkiye Cumhuriyeti kurularak modern ulus devlet oluflturmak yolunda
ink›laplar›n› yapmaya bafllad›¤›nda toplumdaki geleneksel toplumsal iliflkile-
ri tasfiye etmek için bir toprak reformu yapmam›fl olmakla elefltirilmifltir.
Böyle bir reformun yap›lamam›fl olmas›nda tarihsel nedenler bulunmas›n›n
yan› s›ra toprak reformu yapmak için ekonomik bir nedenin de bulunmamas›-
n›n etkili oldu¤u düflünülebilir. Cumhuriyetin ilan edildi¤i ve Yunanistan’la
Türkiye aras›nda çok büyük ölçekli bir mübadelenin gerçeklefltirildi¤i y›llarda
toprak sorunundan çok bir iskan sorunu vard›r. K›t olan üretim faktörü top-
rak de¤il emektir. Buna Cumhuriyetin ilk y›llar›nda tar›m› makinelefltirmek
için at›lan ilk ad›mlar›n Büyük Ekonomik Buhran dolay›s›yla sürdürüleme-

209
kebikeç / 23 • 2007

mesinin de eklenmesiyle Türkiye toprak k›tl›¤›ndan çok Türkiye topraklar›n›n


ifllenemeyifli sorunuyla karfl› karfl›ya kalm›flt›r.
Bu nedenle Cumhuriyetin ilk y›llar›nda gündeme gelemeyen toprak refor-
mu Cumhuriyet önderlerinin konuflflm malar›nda 1930’lu y›llar›n ikinci yar›s›n-
dan sonra dile gelmeye bafllam›flt›r. TBMM’yi 1936 y›l›ndaki aç›fl konuflmas›n-
da Atatürk “Toprak Kanununda bir neticeye var›lmas›n› Kamutay’›n yüksek
hizmetinden beklerim. Her Türk çiftçi ailesinin geçinecek ve çal›flacak topra-
¤a malik olmas› behemehal laz›md›r. Vatan›n sa¤lam temeli ve imar› bu esas-
tad›r” diyordu. Bir y›l sonraki Meclis’i aç›fl konuflmas›nda ise “Milli ekonomi-
nin temeli ziraattir. Bunun içindir ki ziraatte kalk›nmaya büyük önem ver-
mekteyiz. Köylere kadar yap›lacak programl› ve pratik çal›flmalar bu maksa-
da eriflmeyi kolaylaflt›racak. Bir defa memlekette topraks›z çiftçi b›rakmama-
l›d›r. Bundan daha önemli olan› ise, bir çiftçi ailesini geçindirebilecek topra¤›n
hiçbir sebep ve suretle bölünmez bir mahiyet almas›d›r” diyerek reform proje-
sine biraz daha ayr›nt› kazand›r›yordu. Atatürk’ün konuflmalar›ndan refor-
mun ekonomik nedenlerden çok sosyal nedenlerle istendi¤i aç›kt›r.
‹kinci Dünya Savafl›’n›n sürdü¤ü y›llarda ‹smet ‹nönü de Meclis’i aç›fl ko-
nuflmalar›nda toprak reformunu ele alm›flt›r. 1941 y›l› Meclis’i aç›fl konuflma-
s›nda ‹nönü “Toprak Kanunu, büyük Meclis’e sunulmak üzeredir. Birçok arafl-
t›rmalardan anl›yoruz ki, topra¤› hiç olmayan köylünün nisbeti mahduttur.
Devlet mal› toprak da¤›tmak suretiyle, bu nispet y›ldan y›la azalmaktad›r.
Bununla beraber, topra¤› olmay›p, kendi bafl›na ocak kurmak isteyenlere top-
rak temini, Cumhuriyet’in en ziyade önem verdi¤i meseledir” demifltir. 1944
y›l› konuflmas›nda da ‹nönü “E¤er kuvvetle ümid etti¤im gibi bu sene Toprak
Kanunu’nu ç›kar›rsak, ziraat bak›m›ndan büyük neticeler verecek ve içtimai
bünyemizin esas meselesi olan bu davay›, temel bir tedbire ba¤lam›fl olaca¤›z”
diyordu. ‹nönü’nün de toprak sorunun çözmekten bekledi¤i Atatürk’ün bekle-
di¤iyle ayn›d›r. Beklenen ekonomik bir sorunu çözmekten çok içtimai bir soru-
nu çözmektir.
Bu genel geliflmeler yan› s›ra ‹nönü’nün 1941 y›l›nda Balad›z’da do¤rudan
müdahil oldu¤u bir toprak sorunu da onun Çiftçiyi Toprakland›rma Kanu-
nu’nun ç›kar›lmas›ndaki kiflisel ›srar›n›n bir aç›klamas› olarak görülebilir. Ba-
lad›z tümü Alevi olan, Burdur demiryolunun sapa¤›ndaki bir köydür. Padiflah
ferman›yla di¤er iki köyle birlikte Tahir Pafla’ya verilmifltir. ‹kinci Dünya Sa-
vafl› ç›kt›¤›nda Balad›z Çiftli¤i Tahir Paflazade Abdullah Bey’indir (Demira-
lay). Bey, Deli Abdullah diye nam salm›flt›r. Köylüler Abdullah Bey’in çiftli¤in-
de ortakç›d›rlar. 1941 y›l› sonbahar›nda köylü, afyon ekmifltir. Bir gün Abdul-
lah Bey köye gelir. Afyon bafl vermifl, yeflermifltir. Savafl koflullar›nda bu¤day

210
TEKEL‹-‹LK‹N Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’nun Ç›kar›lmas›

fiyatlar› yükseldi¤i için Abdullah Bey köylüye afyonu söküp bu¤day ekmeleri-
ni söyler. Köylü daha ürününü almad›¤› afyonu sökmez istemez, direnir.
Muammer Erten’in anlat›m›na göre “Bir sabah köylüler bakarlar ki, afyon
tarlalar› sürülmüfl, o yeni do¤mufl çocuk gibi üstüne titrenen afyonlar art›k
yok olmufltur. Köye gelen Bey’e karfl›, köylüler ilk defa sert ç›k›fllarda bulunur-
lar. Bu ç›k›fllar, Bey’in avukatlar› taraf›ndan, ölümle tehdit, Bey’in avlusuna
her zamanki gibi girdikleri için, haneye tecavüz diye, flikayet konusu olur. Yö-
netim de Abdullah Bey’den yanad›r. Köylüler toplu halde Isparta’ya, merkez
jandarma karakoluna getirilirler. Köylüler art›k isyanc›d›r. Onlar her türlü
muameleyi hak etmifllerdir. Tek parti döneminin meflhur jandarma dipçi¤i
s›rtlar›ndad›r. Jandarmadaki terbiyevi muamele biter ama adliye pek tutuk-
lama nedeni bulamaz. Köylüler serbest kal›rlar. Ama yar›c›l›k, kirac›l›k biter.
Balad›z köylülerine, ekecek toprak, hayvanlar›n› otlatacak mera, tavuklar›n›
sal›verecek yer kalmaz. Köylü adeta, hayvanlar›yla, tavuklar›yla evlerinin du-
varlar› aras›nda hapistir. Evlerinin de kime ait oldu¤u tart›flmal›d›r. Köylü
bunalm›flt›r. Çaresizlik içinde k›vranmaktad›r.”1
‹smet ‹nönü’nün Gönen Köy Enstitüsü’nü ziyaret edece¤inin duyulmas›
köylüler için bir umut olur. Köylüler trenin gelmesini beklemeye bafllarlar. Be-
yaz Tren’in geldi¤i görülünce yüzlerce köylü yan yana, raylar üzerine yatarlar,
“makinist daha uzaktan, raylar üzerinde garip bir fleyler oldu¤unu gördü. Za-
ten istasyona girece¤i için yavafllam›flt›r ama gene de sert bir frenle durmaya
mecbur olur. Bu ani, istasyon d›fl›ndaki sert durufl herkesi telaflland›rm›flt›.
Balad›z ‹stasyonu’nda karfl›lamaya gelen, baflta vali, devlet erkan› ve jandar-
malar trene koflarlar. Manzaray› gören yöneticilerin, öfkeden kan beynine s›ç-
ram›flt›r. Emirler verilir, dipçikler çal›flmaya, süngüler parlamaya bafllar.
Ama köylüler direnir. “‹smet Pafla gelmeden, bizi öldürseniz kalkmay›z.” der-
ler.2
“Sonunda ‹smet Pafla karar›n› vermifltir. Bu topraklar devlet taraf›ndan is-
timlak edilecek ve köylülere da¤›t›lacakt›r. Bizzat Baflvekil Saraço¤lu bu iflle
görevlendirilmifltir. Ama köylülerin çilesi henüz bitmemifltir. Balad›z Çiftli¤i
devlet taraf›ndan istimlak edilir. Ama Dan›fltay, böyle bir nedenle istimlak ya-
p›lamayaca¤›ndan bahisle, istimlak karar›n› bozar. Devlet çaresiz kalm›flt›r.
Baflvekil Saraço¤lu, Abdullah Bey’i Ankara’ya ça¤›r›r. Köylülerin anlatt›¤›na
göre, Saraço¤lu, o s›rada yürürlükte olan bir kanunu uygulayarak, Abdullah
Bey’e ya çiftli¤ini satmas›n› ya da bölgede kar›fl›kl›klara sebep oldu¤u için do¤-

1 Muammer Erten, Topraktan Parlamentoya, (Hakk› Uyar Taraf›ndan Yay›na Haz›rlanm›flt›r); ‹zmir 2005
(Henüz Yay›nlanmam›fl Çal›flma), s..36.
2 Muammer Erten, age, s. 37.

211
kebikeç / 23 • 2007

ruca sürgün edilece¤ini söyler. Sonralar› ‹smet ‹nönü’den dinledi¤ime göre,


Baflvekil, Abdullah Bey’i, araziyi devlete, paras› peflin ödenmek kayd› ile, sat-
maya raz› eder. Abdullah Bey, Baflvekil’le sulh olmufltur. Topraklar›n de¤eri,
hükümetin seçece¤i üç kiflilik bir bilirkifli heyeti taraf›ndan tespit olunacak,
paras› devletçe peflin olarak ödenecektir. Araziler gerçek de¤erinde tespit edi-
lir. Ama köylü, hükümetin bile, Abdullah Bey’le bafl edemeyece¤ini görmüfltür.
‹fller uzamaktad›r. O s›rada Abdullah Bey, köylülere gelir, hükümetin kendisi
ile anlaflmaya mecbur oldu¤unu, kendileri ile de eski borçlar› için anlaflabilir-
se ancak, topraklar›n› devredebilece¤ini söyleyerek, eski borçlar› noter senedi
ile yenileyerek takside ba¤lamay› teklif eder.”3 Bu senet yenileme bir oyun ha-
line gelerek köylülerin daha a¤›r koflullarla borçland›r›lmas› sonucunu do¤u-
runca, köylüler ödeyemeyecekleri borçlarla karfl› karfl›ya kal›r ve gerilim Ab-
dullah Bey’in linç edilmesine kadar var›r.
‹smet ‹nönü Balad›z Olay›’n›n kendi üstündeki etkisini yirmi y›l sonra Mu-
ammer Ertem’e "Demek Balad›z köyünü tan›yorsun. O olaylar› unutmam
mümkün de¤ildir. Lokomotifin önünde ilk yatan kad›n› elinden tutup kald›r-
d›¤›mda yüzünü gördü¤üm zaman, insan›n içinin yüzünden okunabilece¤i pek
canl› bir olaya az rastlam›fl›md›r. Orada hissetti¤im, köylüler ölümü bir çare
olarak görüyorlard›. Biz Atatürk’le beraber bir toprak reformu yap›lmas›n› gö-
nülden istiyorduk. Balad›z Olay› beni uyarm›flt›. Çiftçiyi toprakland›rma ko-
nusunda o olay›n etkisi büyüktü. Ama gönlümüzce olamad›. Bu konuda reak-
siyonlar, Balad›z köyü olay›nda devletin aciz kalmas›, bu iflin ne kadar güç ol-
du¤unu bana ö¤retmifltir” diye anlatm›flt›r.4
Bu amaçlarla toprak sorununu çözmek isteyen Türkiye ilk ad›m›n› 1937 y› -
l›nda Anayasa de¤ifli
flikli¤iyle att›. Bu y›lda ‹nönü ve 153 arkadafl›n›n teklifiyle
Anayasa’n›n 74’nci maddesine bir f›kra eklendi. ‹nönü ve arkadafllar›n›n öne-
risinin gerekçesinde “Yuttafllar›n, mülkiyet haklar›n› masun bulundurmak ve
bütün kanunlar›n bu hakk›n korunmas›n› sa¤l›klaflt›rmak Türkiye Devleti’nin
önemle takip etti¤i bir esas olmakla beraber özel bir menfaatin korunmas› dü-
flüncesiyle halk›m›z›n çoklu¤unu teflkil eden ve genlikleri ulusun ilerlemesi
bak›m›ndan en lüzumlu olan çiftçilerimizin geçmifl devirlerde oldu¤u gibi hiz-
metkar durumunda kalmas› ink›lapç› Türkiye’nin ana siyasas›na uyamayaca-
¤›ndan bu büyük menfaat›n elde edilmesi emrinde hususi haklar› da göze ala-
rak (menafi-i umumiye için) belediyelerin ve Hükümetin tatbik ettikleri istim-
lak kanunlar›ndaki flartlardan baflka hükümlerle hususi istimlak kanunlar›
yap›lmas›n›n Ana Kanunumuzda yer tutmas› lüzumlu oldu¤u düflünülmüfl-
3 Muammer Erten, age. s. 37.
4 Muammer Erten, age. s. 39.

212
TEKEL‹-‹LK‹N Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’nun Ç›kar›lmas›

tür” deniliyordu.5 Bu gerekçelerle 74’ün-


cü maddeye “Çiftçiyi toprak sahibi k›l-
mak ve ormanlar›n kamulaflt›r›lmalar›
karfl›l›¤› ve karfl›l›klar›n ödenifli özel ka-
nunlarla gösterilir” ibaresi ikinci f›kra
olarak eklenmifltir
Ayr›ca Hükümet var olan yasalar›n
verdi¤i olanaklar içinde Toprak Da¤›t›m›
yapma gayreti içinde olmufltur. Maliye
Bakanl›¤›’ndan Milli Emlak 1941-1944
aras›nda 801.361 dekar topra¤› 51.269
topraks›z çiftçi ailesine 1.0847.192 lira
borçland›rarak da¤›tm›flt›r.6 Bu toprakla-
r›n krokileri yap›larak tapuya tescil edil-
mektedir. Vak›f elindeki topraklardan
218.500 dönümü 3000 aileye da¤›t›lm›fl-
t›r. Ziraat Bankas› toprak alarak, halka
borçland›rma yoluyla toprak da¤›tma sis-
temini baflar›yla uygulamaktad›r. 400
bin dönüm arazi alm›fl 50 binini tevzi et-
mifl bulunmaktad›r. Sa¤l›k Bakanl›¤›’na
ba¤l› ‹skan Umum Müdürlü¤ü de 1933-1944 aras›nda 159.589 muhacir ve yer-
li aileye 5.691.799 dönüm toprak tevzi etmifltir. Toplam 676.000 hektar toprak
da¤›t›lm›flt›r.7 Bu say›lar rejimin baflarmak istediklerinden uzakt›r. Bir çiftçi-
yi toprakland›rma kanununu ç›kararak toprak da¤›t›m sürecini h›zland›rmak
istemektedir.
Hükümetin böyle bir istekte ›srarl› olmas›n›n nedenlerini topraklar›n›n
kullan›l›fl› ve toprak mülkiyetinin da¤›l›m› konusundaki bilgilerde bulabiliriz.
Her ne kadar güvenilir bilgiler s›n›rl› olsa da Hükümetin kararlar›n› verirken
yararlanmak durumunda oldu¤u bilgiler afla¤›daki gibiydi.
Kanun gerekçesinde ülke topraklar›n›n kullan›m türlerine göre da¤›l›m›
Tablo.1’deki flekilde verilmifltir. Bu tabloda ifllenmekte olan tarla arazisine na-
dasa b›rak›lan topraklar dahildir. Bofl duran tarla arazisi nadas d›fl›ndaki bofl
arazidir. Tarla, ba¤ ve bahçe kültürlerine yaray›fll› topraklar›n toplam›
15.798.000 hektard›r, ülke topraklar›n›n yüzde 20,3’ünü oluflturmaktad›r. Bu

5 TBMMTD: B:54, 14/5/1945, O:1, s. 71.


6 As›m Us, “Toprak Kanunu Hakk›nda”, Vakit , 4 Nisan 1945.
7 TBMMTD: B:54, 14/5/1945, O:1,s. 75. ve TBMMTD: B:55, 16/5/1945, O:1,s. 159.

213
kebikeç / 23 • 2007

göreli olarak küçük bir orand›r. Oysa çay›r ve mera arazisi oran› yüzde
50,3’dür. Bu çok yüksek bir orand›r. Tar›ma aç›labilecek yeni alanlar›n genifl-
li¤ini göstermektedir.

Tablo.1: Ülke Topraklar›n›n Kullan›m Türlerine Göre Bölüflü


flümü

‹fllenmekte olan tarla arazisi 13.465.000 hektar.


Bofl duran tarla arazisi 1.107.500
Ba¤ bahçe arazisi 1.225.315
Çay›r ve mera arazisi 39.120.062
Ormanlar 10.563.400
Ziraate elveriflsiz toprak 12.231.023
Toplam 77.712.300

Kaynak: Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu Gerekçesi.

Tablo.1 Türkiye’nin toprak potansiyelini verirken, Tablo.2’de verilen de¤erler


toprak sorununun kapsam›n› göstermek için haz›rlanm›flt›r. 2,6 milyon köylü
ailesinin toprak sahipli¤ine göre farkl›laflmas›na iliflkin kestirimleri içermek-
tedir. Bu say›lar ülkeyi tüm olarak kapsayan bir araflt›rmaya de¤il daha önce
Tar›m Bakanl›¤›’nca 35 ilde yap›lan araflt›rmalar›n sonuçlar›na dayanan bir
tahmindir.

Tablo.2 Arazi Büyüklü¤ü Farkl›laflflm


mas›na Göre Aile Say›lar›

Aile* Aile Toplam


Say›s› Bafl›na Hektar
Arazi Miktar›
5000 dönümden fazla topra¤› olan aile 418 (1531) 640.000 hektar
500-5000 topra¤› olan aile 5.764 (298) 1.720.000 hektar
500 dön. az topra¤› olanlar küçük mülk 2.493.000 (6) 14.958.000 hektar
Hiç topra¤› olmayan aile say›s› 128.690
Topra¤› yetersiz olan aile say›s› 872.830

Kaynak: Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu Gerekçesi


* 35 ‹lde yap›lan inceleme sonuçlar›ndan Türkiye için yap›lan kestirimler.

214
TEKEL‹-‹LK‹N Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’nun Ç›kar›lmas›

Bu kestirimlere göre topraks›z ailelerin oran› yüzde 4,89 topra¤› yetersiz ai-
lelerin oran› yüzde 33,21’dir. Toprak sorunu olan ailelerin toplam› yüzde
38,10’na ulaflmaktad›r. Yaklafl›k olarak 1 milyon aileden oluflmaktad›r. Toprak-
lar›n alan olarak yüzde 3,59’u 5000 dönümden büyüktür. Toplam ailelerin yüz-
de 0,0002’sinin elinde bulunmaktad›r. Topraklar›n yüzde 9,93’ü 500-5000 dö-
nüm aras›ndad›r, toplam ailelerin yüzde 0.21’inin elinde bulunmaktad›r. 500 dö-
nümden küçük toprak mülkiyetleri ailelerin yüzde 94,86’s›n›, topraklar›n yüzde
86,37’sini oluflturmaktad›r. Topra¤› yetersiz 872.830 aile de bu grup içindedir.
Türkiye’de k›rsal alan›n esas sorunu olarak görülen ortakç›l›¤›n ve kirac›l›¤›n
kayna¤›n› bu grup oluflturmaktad›r. Bu say›lara bak›ld›¤›n da pek çok ülkeye
göre Türkiye’de büyük bir toprak konsantrasyonu olmad›¤› sonucu ç›kar›labilir.
Ama yine de ülkede k›rsal nüfusun yüzde 33’ünün toprak sorunu bulunmakta-
d›r. Nüfusunun büyük k›sm› göçmen olan dolay›s›yla iskan edilmifl olan Trak-
ya’da 1300 köyde yap›lan araflt›rmada çiftçinin % 87’sinin yeter topra¤a sahip
oldu¤u, % 8’inin topra¤›n›n yetersiz, %5’inin ise topraks›z oldu¤u bulunmufltur.
Burada üzerinde durulan az toprakl› ve topraks›z köylünün toplumsal ba-
k›mdan ne demek oldu¤unu tasla¤›n Meclis’teki görüflmeler s›ras›nda yap›lan
betimlemelere göre ortaya koyabiliriz.
Zonguldak Milletvekili Dr. R. Bark›n (Zonguldak) az topra¤› olman›n ne
manaya geldi¤ini “‹flletilen toprak çiftçinin geçimine yetmedi¤i hallerde çiftçi
köyündeki ifliyle gerekti¤i gibi meflgul olam›yor. Bir nevi yar› köylü haline ge-
liyor ve geçimine yard›m için flehirlerde muvakkat ifller al›yor. Büyük flehirle-
rimizde elinde bir iple sefil ve periflan bir halde dolaflan yüklerimizi ve paket-
lerimizi tafl›mak isteyen köylüler bunlard›r…. Ne iyi amele ve ne de iyi köylü
olabiliyorlar”8 diye anlatmaktad›r.
Mardin Milletvekili Gl. S. Düzgören ise topraks›z köylüyü anlat›yor: “Aske-
re geldiklerinde ‘evli misin?’, diye sorar›z. ‘Nas›l evleneyim, bir ayal›m var köy-
de filan›n çiftli¤inde çal›fl›yor. Ben yorgan›m› iple boynuma sarar, günlerce yü-
rür filan beyin çiftli¤inde çal›fl›r›m. Ben nas›l olur da çoluk çocuk yetifltiririm’”
diye9 betimliyor.
Hükümetin toprak da¤›t›m› konusunda ›srarl› olmas›n›n bir baflka nedeni
Hazine’nin elinde önemli say›labilecek büyüklükte toprak bulunmas›yd›. Ma-
liye Bakanl›¤›’n›n 1945 y›l›nda yapt›¤› bir incelemede Hazine’ye ait 13.726.000
dönüm toprak vard›. Bu topraklar 402 ilçeye yay›lm›fl 9.748 köydeydi. Hazi-
ne’nin 500.000 dönümden fazla topra¤› olan iller Bal›kesir, Kocaeli, Konya,
Mufl, Samsun, Seyhan, Sivas, Urfa ve Van’d›.10
8 TBMMTD: B:55, 16/5/1945, O:1,s. 143.
9 TBMMTD: B:55, 16/5/1945, O:1,s. 155.
10 Ahmet Salih Korur raporu; Ek 5.

215
kebikeç / 23 • 2007

II. Ç‹TÇ‹Y‹ TOPRAKLANDIRMA KANUNU TASLA⁄I HAZIRLANIYOR


Gerek ‹nönü’nün, gerek Saraço¤lu’nun savafl y›llar› içinde köye yo¤unlaflan
ilgisi Meclis’in aç›l›fl konuflmas›nda dile getirilen beklentileri Çiftçiyi Toprak-
land›rma Kanununu tasla¤›n›n haz›rlanmas›n› sa¤lad›. Bu konuda Tar›m Ba-
kanl›¤›’n›n elinde 1937 y›l›ndan itibaren oluflturulmufl bir birikim vard›. 1937
y›l›nda Hükümet, Milletler Cemiyeti’ndeki delegasyonumuz vas›tas›yla millet-
leraras› ifl bürosu teflkilat›na baflvurarak Avrupa’da yap›lan toprak ›slahat› ve
neticeleri hakk›nda bir rapor haz›rlanmas›n› rica etmiflti. Bu teflkilat›n toprak
›slahat› dairesi baflkan› Olindo Gosni taraf›ndan haz›rlanan rapor, toprak ka-
nunu tasar›s›nda reform yapan 13 memleketin tecrübelerinden yararlan›lma-
s›n› sa¤lam›flt›r.11 10 Kas›m 1937’de Ziraat Vekaleti Kastamonu milletvekili
Tahsin Çoflkan baflkanl›¤›nda Zirai Islah Komisyonu oluflturarak “Zirai Isla-
hat Kanun Lay›has›” haz›rlam›flt›. 8 Nisan 1938’de çal›flmalar›n› tamamlayan
bu komisyonun raportörlü¤ünü fievket Raflit Hatipo¤lu yapm›flt›.
Savafl s›ras›nda da toprak reformu konusunda zaman zaman çal›flmalar ya-
p›lm›flt›r.12 ‹nönü ve Saraco¤lu’nun çiftçiyi toprakland›rma konusunda siyasal
kararl›l›k gösterdi¤i bir dönemde fievket Raflit Hatipo¤lu’nun Ziraat Vekili ol-
mas› bu birikimlerin haz›rlanan yasa tasla¤›na yans›mas›n› kolaylaflt›rd›. Ha-
z›rlanan tasla¤›n gerekçe bölümü konuya nas›l bir zihniyet içinde yaklafl›ld›-
¤›n› ortaya koymaktad›r. Gerekçe sorunu öncelikle bir mülkiyet rejimi sorunu
olarak tan›mlamaktad›r. Gerekçe topra¤› bir do¤al varl›k olarak ele almakta
ve hem bir olanak ve hem de bir mekan olarak yorumlamaktad›r. Ancak bu yo-
rum benimsendikten sonra toprak iktisadi, içtimai, siyasi ve idari bir mahiyet
kazanacakt›r. Bu bak›mdan arazi mülkiyeti rejimi millet hayat›n›n tümüne
etki yapar. Bu rejimin ortaya ç›kard›¤› mülkiyet yap›s› o ülkenin arazisinden
modern teknik ve yöntemlerle yararlan›lmas›n› kolaylaflt›r›r ya da zorlaflt›ra-
bilir. Bu nedenle arazi mülkiyet rejimini bir hukuk düzenlemesi olarak düflün-
mek yetersiz kal›r mutlaka onun iktisadi sonuçlar›n› da göz önüne almak ge-
rekir. Ama onun etkileri iktisat alan›yla s›n›rl› kalmaz, toplumsal sükun ve iç-
timai huzur büyük ölçüde arazi rejiminden etkilenir. Bu nedenle her yeni Dev-
letin, kendi cemiyet ve iktisad›n›n özel karakterine uyan bir arazi mülkiyeti
rejimi ve ona göre bir mülkiyet bünyesi edinmesi zorunludur. Bu bak›mdan ele
al›nd›¤›nda Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’yla halkç› cumhuriyet gerçeklefl-
tirmekte gecikti¤i bir gereklili¤i yerine getirmifl olacakt›r.13 Bu bak›mdan, ge-

11 Peyami Safa, “Toprak Davas›n›n Temelleri”, Tasvir, 18 May›s 1945.


12 Bu konuda ilginç bir çal›flma için bknz: Toprak Reformu Hakk›nda Adana Çiftçi Birli¤inin Düflünceleri,
Adana Türközü Bas›mevi, 1941.
13 Çiftçiye Toprak Da¤›t›lmas› ve Çiftçi Ocaklar› Kurulmas› Hakk›nda Kanun Tasar›s› ve Geçici Komisyon
Raporu (1/386), S. Say›s›: 97,s. 2.

216
TEKEL‹-‹LK‹N Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’nun Ç›kar›lmas›

rekçede özellikle Cumhuriyet’in halkç›l›k prensibinin ziraat alan›nda uygula-


mas› arazi mülkiyeti bünyesinde köylü mülklerinin en genifl temeli oluflturma-
s› olarak yorumlanmaktad›r.
Uygun bir arazi mülkiyeti rejiminin ve yaray›fll› mülkiyet bünyesinin ku-
rulmas› sadece bir bafllang›çt›r. Bunun uygun bir iflletme rejimi ile tamamlan-
mas› gerekmektedir. ‹flletme rejimi arazinin kullan›lmas›na iliflkin biçim ve
yöntemlerden oluflur. Kullan›lan tar›m tekni¤ini belirler. Arazinin do¤rudan
do¤ruya sahibi taraf›ndan iflletilmesini esas alan bir iflletme rejiminde ziraat
tekni¤i daha çabuk geliflir. Halbuki, ortakç›l›k sisteminin hüküm sürdü¤ü yer-
lerde topraktan iyi faydalan›lmaz. Sahipleri taraf›ndan iflletilmesini ana pren-
sip sayan bir iflletme rejimi ise topra¤›na ba¤l›, köklü, kendi mülküne daya-
nan müstakil bir çiftçi kitlesi yarat›r. Bu grup her çeflit içtimai sapk›nl›¤a kar-
fl› durur. Buna karfl›n göreneklere ba¤l› olarak baflkalar›n›n topraklar› üzerin-
de çal›flanlar, içtimai bak›mdan toprak sahibine ba¤l› olurlar. Bu çeflit ba¤l›-
l›klar mahalli nüfuzlar›n, mahalli tahakkümlerin deste¤ini verir. Bu nedenle
dengeli, bar›fl›k bir toplumun oluflmas› uygun bir iflletme rejimini flart koflar.14
Türkiye’nin arazi geniflli¤i, çeflitlili¤i, topraklar›n›n verim kabiliyeti zengin
bir millet iktisadiyat›n› ve bunun içinde gümrah bir ziraat›n, kalabal›k ve ra-
hat bir cemiyetin varl›¤›n› mümkün k›lmaktad›r. Bunun gerçekleflmemifl ol-
mas›n›n nedeni Devlet mülkiyetine dayal› Osmanl› toprak mülkiyeti rejiminin
tam olarak dönüfltürülmekte gecikilmesidir. Türkiye Cumhuriyeti bu dönüflü-
mü Medeni Kanunu kabul etmekle tamamlam›flt›r. Bu nedenle bugün için bir
arazi mülkiyeti rejimi sorunu yoktur. “Fakat bugün Türkiye’de var olan arazi
mülkiyeti bünyesi, Cumhuriyet rejiminin ruhuna, Milletin zaruretlerine uy-
mad›¤› gibi, geliflmesini de h›zland›racak durumda de¤ildir.
“Büyük arazi mülkleri baflta Devlete, sonra baz› hükmi flah›slara, nihayet
kiflilere ait bulunmaktad›r. Öte yandan geçimini topra¤a ba¤lam›fl olan büyük
bir kalabal›k da topraks›z veya geçinmeye yeter ölçüde topraktan mahrumdur.
Büyük arazi mülkiyetini elinde bulunduranlar›n ço¤u yaflay›fllar›n› topra¤a
ba¤lamad›klar› halde, geçinmelerini topra¤a ba¤lam›fl olanlar›n hepsinin de
elinde toprak bulunmamakta veya arazi mülkleri kafi gelmemektedir.”15 Elle-
rinde büyük arazi mülki bulunanlar›n önemli bir k›sm› hayatlar›n› ziraattan
kazanmad›klar› için topraklar›n› iflletememektedir. “Öte yandan maifletlerini
ziraatten ç›karan fakat arazi mülkü olmad›¤›ndan baflkas›n›n topra¤›n› iflle-

14 Çiftçiye Toprak Da¤›t›lmas› ve Çiftçi Ocaklar› Kurulmas› Hakk›nda Kanun Tasar›s› ve Geçici Komisyon
Raporu (1/386), S. Say›s›: 97,s. 3-4.
15 Çiftçiye Toprak Da¤›t›lmas› ve Çiftçi Ocaklar› Kurulmas› Hakk›nda Kanun Tasar›s› ve Geçici Komisyon
Raporu (1/386), S. Say›s›: 97,s. 5.

217
kebikeç / 23 • 2007

yenler onu benimseyememekte imar


edememektedir. Türkiye’de genifl top-
raklar›n bak›ms›z olmalar›n›n iyice
istismar edilememelerinin s›rlar›n-
dan biri iflte bu ortakç›l›k sistemidir.
Ortakç›l›k sistemi, hem millet, hem
toprak sahibi, hem de ortakç›lar için
zararl›d›r.
Türkiye çiftçili¤ini kalk›nd›rabil-
mek için, her fleyden önce yurt top-
raklar›n›n ifllenip mamurlaflt›r›lma-
s›n› sa¤lamak gerekir. Bu nedenle
Türkiye topra¤a sahip olanlar›n top-
ra¤› ifllemesi ilkesi üzerinden gitmek
durumundad›r. Türkiye’nin toprakla-
r›na emek, bilgi, zeka ve sermaye an-
cak bu ilke üzerinden yürüdü¤ünde
akacakt›r.”16
Bu ilkenin uygulanmas› tasar› da
“Çiftçi Ocaklar›”17 biçimini al›yordu.
Bu yaklafl›m›n ip uçlar› hem Ata-
türk’ün hem de ‹nönü’nün Meclis’i
aç›fl konuflmalar›nda vard›. Çiftçi oca-
¤›nda mülkün bölünmezli¤ini sa¤layacak düzenlemeler getirilerek, ziraatta
müstakil ailelerin iktisadi bir varl›k olarak sürdürülmesi sa¤lanmak isteni-
yordu. Bunda mülkünde köklü, eme¤i ve mülkü ile rahat geçinebilen müstakil
çiftçi ailelerinden oluflan bir k›rsal alana ulaflmak aray›fl› hakimdi.
Gerekçenin ilginç bir baflka özelli¤i getirilmek istenilen tar›msal iflletme bi-
çimini nüfus politikas›yla iliflkilendirmesidir. Cumhuriyet’in kuruluflundan
beri Türkiye’nin nüfusunu art›rmak politikas› vard›r. Bu bak›mdan da çiftçi-
nin topra¤›na sahip olmas› gerekti¤i ileri sürülmektedir. Ortakç› ailelerin, ge-
çimlerini sa¤lamak için mevsimlik göç yapanlar›n ülkenin sa¤l›kl› nüfus art›-
fl›na katk›s› s›n›rl› olmaktad›r.

16 Çiftçiye Toprak Da¤›t›lmas› ve Çiftçi Ocaklar› Kurulmas› Hakk›nda Kanun Tasar›s› ve Geçici Komisyon
Raporu (1/386), S. Say›s›: 97,s. 6.
17 Çiftçi Ocaklar› düflüncesinin Nazi Almanya’s›n›n Erbhof adl› yasas›ndan al›nd›¤› konusunda Adnan
Menderes’in ve Niyazi Berkes’in elefltirileri ve buna iliflkin kaynaklar konusunda bak›n›z. M. As›m
Kocaömerlio¤lu, “Bir Tepeden Reform Denemesi Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu Hikayesi”, Birikim, Say›. 107,
s. 31-47.

218
TEKEL‹-‹LK‹N Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’nun Ç›kar›lmas›

Tabii ki tar›msal kalk›nman›n sa¤lanmas› için yap›lmas› gereken daha çok


fley vard›r. Tar›m reformunu gerektiren çok say›da iflin de s›ras›yla gerçeklefl-
tirilmesi gerekir. Bütün bunlar›n yap›lmas›n›n bafllayabilmesi için çiftçilere
toprak sa¤lanmas› ve çiftçi ocaklar›n›n kurulmufl olmas› gerekecektir. Refor-
mun özü budur.
Bu kanunla köylü topra¤a ba¤lanacak,, ba¤land›¤› toprakta istihsali daha
çok art›racak, kendisi ve ailesi daha çok iyili¤e kavuflarak, sanayi hamleleri-
mize muvazi bir flekilde yükselip al›m kabiliyeti ile bu hamleleri daha çok des-
tekleyecektir.18
Tar›m Bakanl›¤›’nca böyle bir zihniyet çerçevesi içinde haz›rlanan tasar›
Bakanlar Kurulu’nca benimsendikten sonra 17 Ocak 1945’de Meclis’e sunul-
mufltur. Bu tasar›y› incelemek üzere Adalet, Bütçe, Ekonomi, Tar›m, Maliye,
Ticaret, Anayasa ve ‹çiflleri komisyonlar›ndan dörder aza seçilerek bir Geçici
Komisyon kurulmufltur. Bu komisyon üç aya yak›n sürede 45 toplant› yaparak
çal›flmas›n› tamamlam›flt›r. Komisyon baflkanl›¤›n› eski iktisat vekillerinden
Rahmi Köken (‹zmir) yapm›flt›r.
Komisyon tasar›y› iki kez müzakere etmifltir. fiükrü Saraço¤lu’nun Mec-
lis’teki konuflmas›ndan Hükümet’in Komisyon’daki görüflmeler konusunda es-
nek bir yaklafl›m izledi¤i anlafl›lmaktad›r. Saraço¤lu Tar›m Bakan›’na “Makul
buldu¤un ve memleket hayr›na oldu¤unda ittifak bulunan teklifleri kabul ede-
ceksin. Hükümet nam›na salahiyet veriyorum. fiayet flahsi olarak, kanaatine
göre tatbiki vaziyetlerle karfl› karfl›ya gelirsen, bunlar› da kayd› ihtirazi ile ka-
bul eder, geçersin” talimat›n› vermifltir19. Hükümet’in bu duyarl› konuda mü-
zakereleri gerginlefltirmek istemedi¤i anlafl›lmaktad›r.
Komisyon tasar›y› uzun süre bu de¤iflikliklere izin verici havada görüflmüfl-
tür. Komisyon çal›flmas›n› hükümet tasar›s›nda de¤ifliklikler yaparak sürdür-
müfltür. Komisyon’a ilk sunulan tasla¤›n kapsam› oldukça dard›r. Reformun
teflkilat, iflletme k›sm› ve mali hükümleri bulunmamaktayd›. Komisyon bu ek-
sikliklerin giderilmesi isteyince Hükümet bunlar›n ayr› kanun taslaklar› ha-
linde Meclis’e sunulaca¤›n› bildirmifltir. Komisyon mali hükümlerin tasla¤a
girmesi konusunda ›srarc› olunca Hükümet bu maddeleri de Komisyon’a gön-
dermifltir. Ama teflkilat konusunda yapt›¤› haz›rl›¤› göndermeyece¤ini bu ta-
sar›n›n yasalaflmas›ndan sonra bu konudaki tasla¤› Meclis^’e gönderece¤ini
bildirmifltir.20
Gerek yap›lan de¤iflikliklerin niteli¤i, gerek haz›rlanan komisyon raporu-
nun içeri¤i bu tasar›yla Hükümet’in gerçeklefltirmek istedikleri konusunda
18 Mümtaz Faik Fenik, “Toprak Kanunu ve Meclis”, Ulus, 18 May›s 1945.
19 Ay›n Tarihi, No.139, Haziran 1945, s. 37.
20 TBMMTD:B: 68, 4/6/1945, O.2,s. 104.

219
kebikeç / 23 • 2007

Komisyon’da coflkulu bir deste¤in bulunmad›¤›n› göstermektedir. Yap›lmak is-


tenenler konusunda sürekli kuflkular ifade edilmektedir. Haz›rlanan Komis-
yon raporunda aç›kça vurgulanmasa da, argümanlar›n s›ralanmas› yoluyla
okuyucuda orta ve büyük mülkiyet alt›ndaki topraklar›n kamulaflt›r›lmas›yla
bir fleyin çözülemeyece¤i ve gereksiz oldu¤u kan›s› yarat›lmaya çal›fl›lmakta-
d›r. Komisyon raporunda büyük ve orta mülklerin tümünün da¤›t›lmas› halin-
de küçük mülklerin ortalama büyüklü¤ünü 60 dönümden ancak 65 dönüme ç›-
karaca¤› saptamas›n›n yap›lmas› bu çaban›n bir örne¤idir.
Rapor orta iflletmelere önem verilmesi gerekti¤ini, bu iflletmelerin piyasa
için üretim yapt›¤›n›, uygun teknolojileri kullanmakta ve kredi sa¤layabilmek
bak›m›ndan üstünlüklere sahip oldu¤unu vurgulamaktad›r. Bu yolla tasar›-
n›n küçük mülkiyete yönelmifl olmas›n› ve topraklar› küçük parçalara bölme-
nin “topraklar›m›z›n susad›¤› sermaye ve tekni¤in ziraat alan›na gerekti¤i gi-
bi yönelmesini engelleyece¤i ve tar›m üretim alan›n› her kudret ve kabiliyet-
teki ehliyetin ulaflabilece¤i bir saha olmaktan ç›karaca¤› “ üzerinde durmak-
tad›r.21
Komisyon, Karadeniz gibi baz› bölgelerde genellikle toprak miktar› az ve
kamulaflt›r›labilecek orta ve büyük arazinin ise hemen hemen yok oldu¤unu
belirttikten sonra, Orta Anadolu’da bir çok kazada yap›lan araflt›rmada 200
dönümden az toprakl›lar›n oran›n›n yüzde 94, 200 dönümden fazla toprakl›la-
r›n oran› yüzde 6 olarak bulundu¤u üzerinde durarak bu yörelerde kanun fi-
ilen uygulanamayaca¤›na iflaret etmektedir.
Komisyon buna karfl›l›k nüfusu az olan vilayetlerde çok mümbit toprakla-
r›n bofl yatmakta oldu¤unu bu yerlerde topraklar›n çiftçiye ve insana muhtaç
oldu¤unu, bu nedenle toprak da¤›t›m›ndan çok bir iç iskan politikas›n›n gelifl-
tirilmesinin gereklili¤i üzerinde durmufltur.
Yine, Komisyon’a göre Türkiye’de toprak darl›¤›n›n esas nedeni Türki-
ye’nin yüz ölçümüne göre ifllenen topraklar›n›n az olmas›d›r. ‹fllenen toprak
ülke yüz ölçümünün yüzde 20,3’ü iken, mera ve çay›rlar›n oran› yüzde
50,3’tür. Bu suretle ekilen sahan›n hayvanc›l›kta bir gerileme olmadan bir
misli art›r›labilece¤i belirtilerek orta ve büyük topraklar›n kamulaflt›r›lmas›-
n›n gereksizli¤i ima edilmektedir.
Komisyon ayr›ca toprak s›k›nt›s› çekilen yerlerde sulama ifllerinin h›zlan-
d›r›lmas›n›n da ferahlat›c› etkiler yapaca¤›, batakl›klar›n kurutulmas›, yar›
batakl›klar›n ›slah›n›n da yeni imkanlar yaratabilece¤i üzerinde durmaktad›r.
Komisyon tasla¤›n yetersizli¤i konusundaki sav›n›n ikinci aya¤›n› Ziraat

21 Çiftçiye Toprak Da¤›t›lmas› ve Çiftçi Ocaklar› Kurulmas› Hakk›nda Kanun Tasar›s› ve Geçici Komisyon
Raporu (1/386), S. Say›s›: 97, s.11.

220
TEKEL‹-‹LK‹N Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’nun Ç›kar›lmas›

Bakan›’n›n tasar›y› Komisyon’a sunarken vurgulad›¤› zirai kalk›nma kavram›


üzerine kurmaktad›r. Komisyon tasar›n›n orta arazinin konulan hadler içinde
da¤›t›lmas› ve bir müddet sat›lamamas› konusunda hükümler getirdi¤ini, bu-
nun zirai kalk›nmay› gerçeklefltiremeyece¤i, zirai donat›m, zirai kredi, fiyat ve
pazar sorunlar›n›n çözülmesi, maliyetlerin düflürülmesi, tabiat güçlüklerine
karfl› önlemler al›nmas›, toprak ve onun ifllenmesine iliflkin mevzuat›n yeni-
den düzenlenmesi gere¤i üzerinde durmufltur.22
Komisyon Türkiye’de bulunan ortakç›l›k, yar›c›l›k ya da marabac›l›k gibi
geri iflletme biçimlerinin yayg›nl›¤› konusundaki görüflünü de, ortakç›l›k “yal-
n›z büyük arazi mülklerinde ve yoksul köylünün ifl kuvvetinin istismar› flek-
linde belirmeyip bilakis bütün memlekette yayg›n bir iflletme flekli halinde bu-
lunmas› ve toprak sahibi köylülerin dahi, iktisadi ve teknik yoksulluktan do-
lay›, birçok vaziyetlerde topra¤›n› b›rakarak ortakç›l›kla baflkas›n›n topra¤›
üzerinde çal›flmak zorunda kalmas›, bu konudaki sebeplerin genifl ve yayg›n
ekonomik sahalarda yatt›¤›n› gösterir. Fikrimizce, bu sebepler ortadan kald›-
r›lmad›kça sadece toprak mülkiyet ve iflletme rejimlerinde yap›lacak de¤iflik-
likler bu müesseseleri kökten tasfiyeyi sa¤lamayacak ve bunlar flekil de¤iflti-
rerek yine devam edebileceklerdir” fleklinde ifade etmifltir. Taslaktan “Çiftçi
Oca¤›” oluflturulmas›na iliflkin maddeler de ç›kar›lm›flt›r.
Komisyon “tasar›y› bu görüfllerle ve esas itibariyle uygun bulmufltur.” Ko-
misyon sonunda tasar›y› uygun bulmufl olsa da bunun bir tek parti rejiminin
s›n›rlar› ifade edilmifl bir uygun bulma oldu¤unu göz önüne almak gerekir.
As›l görüfllerinin tasar›n›n toprak da¤›t›m› yoluyla kald›rmaya çal›flt›¤› ortak-
ç›l›¤›n kald›r›lmas› hedefinin gerçekleflmeyece¤i oldu¤u söylenebilir.
Komisyon çal›flmalar›nda ikinci görüflmelerin sonuna gelindi¤inde tasar›da
yap›lan de¤ifliklikler Tar›m Bakan›’n› rahats›z eder boyutlara ulaflm›flt›r. Du-
rumu Baflbakan’a bildirir. Bunun üzerine ortaya ç›kacak mahsurlar› ortadan
kald›rmak için, daha sonra üzerinde ayr›nt›l› olarak duraca¤›m›z, ünlü 17.
maddenin yeniden yaz›lmas›na karar verilir. Ve ikinci görüflmeler son madde-
ye ulaflt›¤›nda Baflbakan Saraço¤lu Komisyon toplant›s›na giderek kendisini
dinlemelerini rica eder. Komisyon üyesi Adnan Menderes Baflbakan’›n komis-
yonda görüflmek hakk›n›n bulunmad›¤›n›, Hükümet ad›na Tar›m Bakan›’n›n
konufltu¤unu, bu durumda Baflbakan’›n konuflmas› için hükümetten imzal›
vesika getirmesi gerekti¤ini ileri sürer. Cafer Tüzel’in Baflbakan’›n söyledikle-
ri zaten Hükümet teklifinin içinde vard›r diyerek Menderes’in iddias›n›n yer-
siz oldu¤unu belirten yorumuna Menderes d›fl›ndaki tüm üyelerin kat›lmas›

22 Çiftçiye Toprak Da¤›t›lmas› ve Çiftçi Ocaklar› Kurulmas› Hakk›nda Kanun Tasar›s› ve Geçici Komisyon
Raporu (1/386), S. Say›s›: 97,s. 14.

221
kebikeç / 23 • 2007

üzerine Komisyon Baflbakan’› dinleme karar al›r23. Baflbakan da 17. maddenin


yeniden yaz›l›m›yla neyi gerçeklefltirmek istedi¤ini anlatarak bu maddenin
müzakere edilerek yeniden yaz›lmas›n› ister. Bu iste¤i göz önüne alan Komis-
yon maddenin yeniden yaz›m› için bir alt komisyon kurar. Alt komisyon çal›fl-
malar›na Baflbakan da kat›l›r. Sonunda “Tar›m iflçisine toprak verilecek, üs-
tünde çal›flan iflçiye behemehal verilecek, topraks›z olan ve topra¤› yetmeyen
çiftçiye de, bu çiftçi, ortakç› olsun, iflçi olsun verilece¤i” konusunda uzlafl›l›r.
Ama Komisyon’daki büyük toprak sahiplerinin huzursuzlu¤u tam olarak gide-
rilemez. Bu grup özellikle amelelere toprak da¤›t›m›n› engellemek konusunda
›srarc› olur. Sonunda komisyon raporu sözcü Adnan Menderes taraf›ndan ka-
leme al›narak Meclis Baflkanl›¤›’na sunulur.24

III. Ç‹FTÇ‹Y‹ TOPRAKLANDIRMA KANUNU MECL‹S’TE GÖRÜfi fiÜ


ÜLÜ-
YOR
Komisyon raporunu Meclis’e göndermesinden sonra, görüflmelerin bütçe
kanunu öncesinde tamamlanmas› amac›yla gündeme al›n›r. 14 May›s 1945 de
görüflmeler bafllar. Taslak üzerindeki genel görüflmeler ancak üç günde ta-
mamlan›r. Ay›n 18’inde maddelerin görüflmesine geçildi. ‹lk sekiz madde ka-
bul edildikten sonra bütçeyi ay bafl›na yetifltirebilmek için Çiftçiyi Topraklan-
d›rma Kanunu’nun görüflmelerine ara verildi. 1 Haziran 1945’te görüflmelere
yeniden bafllanarak 9’uncu maddeden itibaren sürdürüldü.
Kanun teklifinin sunufl konuflmas›n› Tar›m Bakan› fievket Raflit Hatipo¤-
lu yapm›flt›r. Hatipo¤lu’nun konuflmas› kanun tasla¤›n›n gerekçesi paralelin-
dedir. Rejimin temel parolalar›ndan biri olan “ köylünün efendimiz” olabilme-
sinin kendi ancak iktisadi hayat›n› istiklal içinde kendisinin yürütebilmesine
ba¤l› oldu¤unu belirttikten sonra, Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’nun, Tür-
kiye’ye yerleflik bir millet olman›n, uzlafl›k bir cemiyet olman›n ve hakiki hür-
riyetlerin ve demokrasinin kökleflmesi yollar›n› geniflletece¤ini söylemifltir.25
Kanun teklifinin konuflulmaya bafllad›¤› ilk gün, Cavit Oral, Adnan Men-
deres, Halil Mentefle, Emin Sazak, Damar Ar›ko¤lu gibi Meclis’teki büyük top-
rak sahipleri ard› ard›na konuflarak teklif aleyhine bir hava yaratm›fllard›r.
Konuflmalar›nda genellikle Komisyon Raporu’nun çizgisini izliyorlard›.
Seyhan Milletvekli Cavit Oral bu iflin Parti program›n›n tan›mlad›¤› mute-
dil devletçilik çizgisinde ele al›nmas›n›n gerekli oldu¤unu hat›rlatarak bu ya-
san›n Türkiye’yi genifl topraklar üzerinde daralarak eski zaman›n iktisadiya-

23 TBMMTD:B:68, 4/6/1945, O.1 s. 65.


24 Ay›n Tarihi:No.139, Haziran 1945, s. 37-40.
25 TBMMTD: B:54, 14/5/1945, O:1, s. 59-63.

222
TEKEL‹-‹LK‹N Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’nun Ç›kar›lmas›

t›na geri götürece¤ini, topra¤› iflleye-


cek, istihsal yapacak kaynaklar› hu-
zursuzlu¤a sevk etme yoluyla düzenli
iflletmeleri de ortadan kald›rmak gaye-
sini güttü¤ünü iddia etmifltir. Oysa
devlet ifrata gitmese elindeki araziyi,
özel idareler elindeki topraklar›, bofl
araziyi ve keza 5.000 dönümden fazla-
s›n›, yerine göre 2.000 dönümden fazla-
s›n› kamulaflt›r›p ortakç›l›k ve icarc›l›k
yapanlara bafla flar›yla da¤›tt›ktan sonra
yetersiz kal›rsa Meclis’e gelerek toprak
istese olmaz m›yd›, diye sormufltur.26
Bir baflka büyük toprak sahibi ‹z-
mir Milletvekili Halil Menteflfle e Türki-
ye’de gerek devlet, gerek Ziraat Banka-
s› eliyle toprak da¤›t›m›n›n belli bir ba-
flar›yla devam etti¤ini düflünmektedir.
Ona göre orta, bat› ve güney Anadolu’da büyük çiftlik sorunu yoktur. Ayr›ca
ortakç›l›¤› iptidai bir sistem olarak görmemektedir. Bu sistemin toprak sahibi
ile çiftçi ve çiftçi amelesi aras›ndaki iliflkileri bir nizama ba¤lay›nca hiçbir so-
run kalmayacakt›r. Türk tar›m› için esas tehlike 17. maddenin uygulanmas›
sonucu tüm çiftçilik alan›nda yarataca¤› güvensizliktir. Türkiye’deki toprak-
s›z say›s› 130.000 civar›ndad›r. Bunlara toprak sa¤layaca¤›z diye memleketin
üstüne çökmek do¤ru de¤ildir. Bunun yerine Hükümet elindeki 13 milyon de-
kar topra¤› Ziraat Bankas›’na devretmelidir. Bu durumda Banka devletin ver-
di¤i ve kendisinin belli koflullarda ald›¤› topra¤› topraks›z çiftçiye borçland›r-
ma yoluyla tevzi edebilecektir. Devletin devretti¤i topraklar dolay›s›yla kredi-
lendirme kapasitesi artan Banka toprak da¤›tt›¤› bu kiflilere yeterli kredi de
sa¤layabilecektir.27
Eskiflehir Milletvekili Emin Sazak üzerinde bu kadar konuflulduktan son-
ra bir Toprak Kanunu ç›karman›n zorunluluk haline geldi¤ini, bu nedenle Ko-
misyon’da Hükümet teklifinin zararlar›n› olabildi¤ince azaltarak kanun tekli-
finin genel kurula gelmesini sa¤lamaya çal›flt›klar›n›, ama zihniyetin asl› iyi
olmad›¤›ndan sonuç alamad›klar›n› belirtmifltir. Sazak bu zihniyeti “ne yapar-

26TBMMTD: B:54, 14/5/1945, O:1, s. 63-68.


27 TBMMTD: B:54, 14/5/1945, O:1, s. 74-78.

223
kebikeç / 23 • 2007

sa yaps›n 30 dönümden fazla: flehirde, kasabada oturan, baflka ifl tutan adama
vermemek, eme¤i varm›fl, sermayesi varm›fl, flusu varm›fl, busu varm›fl naza-
ra al›nm›yordu. Bir de ocak kuruyordu. ‹çinde harc ediyordu insanlar›, vera-
set hakk› yok, flu yok, bu yok. Yani Türk ruhuna uymayan bir flekilde bizi ür-
küten bu flekillerden kurtar›p zarar› hafifletmek için u¤raflt›k, didindik” diye
anlatmaktad›r.28 Sazak için kanunun en zararl› olan bölümü ameleye toprak
verilmesidir. Bunu havsalas›na s›¤d›ramamakta ve bunu “Çünkü Hükümet ta
bilmem ne yapas›ya kadar çiftlik sahibi onu bedava besleyecek, Hükümet top-
ra¤› elinden alacak, o adama verecek, hem nas›l adama topra¤› veriyor? En
aciz, en miskin ve beceriksiz bir adama. Toprak sahibi onu orada iyi bir hale
getirmifl, yaflatm›fl, ailesini bar›nd›rm›fl, olgun bir hale getirmifl, falan tarlay›
sür deyince emniyetle sözünün yerine gelece¤ine, sula deyince sulayabilece¤i-
ne inanabilir hale getirmifltir.” “Bunlar bilerek düflünülerek yap›lm›fl bir fley
de¤ildir. Çünkü bu memlekette ne kadar toprak var, kime verece¤iz? Bunu,
biz de bilmiyoruz, Hükümet de bilmiyor”29 diye ifade etmektedir.
Bir baflka Seyhan Milletvekili Damar Ar›ko¤lu kendisinin makineli teknik
tar›m yapan bir çiftçi oldu¤unu vurgulayarak konuflmufltur. Bu nedenle orta
çiftçili¤in önemi üzerinde durmaktad›r. Makineyi bilmeyenler top yekün harp-
ler dünyas›nda çok zorlukla karfl›laflmaktad›r. Genel Kurmay ve Tar›m Ba-
kanl›¤› birlikte bir traktör tipi saptarsa milli savunma aç›s›ndan da önemli bir
ad›m at›lm›fl olacakt›r. Orta ziraat›n hakim oldu¤u bir ülkede savafl ç›k›nca,
floförü haz›r, 15 günlük akar yak›t› haz›r, binlerce çekici güç milli savunman›n
emrine girecektir. Oysa tasar› ve özellikle 17. madde bu olana¤› ortadan kal-
d›rmaktad›r,30 diyerek pozisyonunu çok farkl› bir aç›dan savunmufltur.
Tasla¤a karfl› muhalefeti yürütenlerin stratejisinde en etkili argüman ye-
terli topra¤›n varl›¤› olmufltur. Örne¤in bu paralelde Ordu milletvekili H. fiar-
lan “e¤er 14 milyon hektar arazi iflleniyor ve 40 milyonu da çay›r ve mera ha-
linde bulunuyorsa, bizim kamulaflt›rmaya ihtiyac›m›z kalmam›flt›r” demekte-
dir.31 fiarlan’›n dikkati çekti¤i bir baflka husus ortakç›ya marabac›ya toprak
verilirken “üzerinde ocak, ota¤ kurmufl, a¤aç dikmifl, harman yapm›fl olan va-
tandafllara, tu¤ral› tapunun sahibi vatandafla topra¤›n yeter paras›n› vermek
suretiyle al›p”32 verilmesinin gereklili¤i olmufltur.
‹kinci günün müzakerelerinde konuflmac›lar içinde tasar›n›n yaklafl›m›n›
savunanlar a¤›rl›k kazanmaya bafllam›flt›r. Tasar›y› savunanlar bir yandan
28 TBMMTD: B:54, 14/5/1945, O:1, s. 79.
29 TBMMTD: B:54, 14/5/1945, O:1, s. 79-82.
30 TBMMTD: B:54, 14/5/1945, O:1, s. 82-84.
31 TBMMTD: B:55, 16/5/1945, O:1, s. 101.
32 TBMMTD: B:55, 16/5/1945, O:1,

224
TEKEL‹-‹LK‹N Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’nun Ç›kar›lmas›

tasar›n›n ulaflmay› amaçlad›¤› k›rsal yap›n›n Cumhuriyet rejiminin amaçlar›


ve ilkeleri aç›s›ndan üstünlü¤ünü ve ideolojik tutarl›l›¤›n› göstermeye çal›fl›r-
ken, öte yandan öngörülen iflletme rejiminin ekonomik veriminin de yüksek ol-
du¤unu ortaya koyma gayreti içindedirler. Ayr›ca tasar›n›n tüm önerilerinin
mevcut yasalara uygunlu¤unu göstermeye çal›flmaktad›rlar.
Manisa Milletvekili F. Uslu’ya göre “bu tasar›; efendili¤i, beyli¤i kald›ran
kanunun tatbikat›na ait flaheser bir misal” oluflturmaktad›r.33 Ona göre bu
tasar›n›n esas ald›¤› iflletmedir. Tasar›n›n iflletme konusundaki seçimini “Ben
de çiftçi çocu¤uyum, bu iflin içinde yetifltim; bizzat iflletti¤imiz zaman ald›¤›-
m›z rand›manla, kirac›ya, yar›c›ya ortakç›ya verdi¤imiz zaman ald›¤›m›z ran-
d›man aras›nda da¤lar kadar fark oldu¤unu müflahade etmiflimdir” diye sa-
vunmaktad›r. Onun için tasar›n›n mühim baflar›lar›ndan birisi de bütün bu ifl-
lerde adli, idari, kaza yollar›n›n kapat›lmam›fl olmas›d›r.34
H. Ulusoy Ni¤de Milletvekili olarak tasar›y› haz›rlayanlar›n amac›n›n ser-
vet eflitsizli¤ine çare bulmak olmad›¤›n›, ortakç›l›¤a son vererek topraks›z köy-
lüye toprak sa¤lamak oldu¤unu, bunun en yararl› yolunun köylüyü nerede
toprak varsa oraya götürmek oldu¤unu ama ülkenin bunu sa¤layacak mali im-
kanlar› olmad›¤›n›, benzer biçimde de topra¤› de¤er pahas›n› ödeyerek ald›k-
tan sonra da¤›tmas›n›n uygun olaca¤›n› ama yine mali imkanlar dolay›s›yla
bunun yap›lamad›¤›n›, yani kanunun itiraz edilen her iki yan›n›n da zaruret-
lerin sonucu oldu¤unu belirtmifltir.
Mardin Millet Vekili L Ülkümen tasar›n›n çok anlay›fll› bir de¤erlendirme-
sini yapmaktad›r. “Toprak Kanunu, di¤er bir çok ülkede oldu¤u gibi, ne baflka
unsurlar›n ellerindeki malikaneleri bölüflmek ne de s›n›f mücadelelerine daya-
nak olmak için haz›rlanm›fl de¤ildir.” Tasar›n›n ruhunda “Vatandafllar aras›n-
daki imkan ve müsavats›zl›klar›n› kald›rmak; çal›flacak kollara, asr›m›z›n gö-
rüflüne uygun, iktisadi bir disiplinle çal›flma imkanlar›n› yaratmak; varl›kl›la-
r›m›za adeta “kademeli bir yard›mlaflma mükellefiyeti” tatbik etmek” vard›r.
Bunu da Cumhuriyet’in ink›lapç› gelene¤i içinde gerçeklefltirmektedir. Ona
göre tasar›n›n bir ink›lap mahiyeti tafl›yan ana hükümleri
1) Özel arazi mülkiyetine azami had çizmek,
2) Ortakç›l›kta iflletilen her türlü mülklerde kamulaflt›rma yapmak,
3) Kamulaflt›rma bedeli olarak hakiki de¤er yerine vergi k›ymetini esas

34 TBMMTD: B:55, 16/5/1945, O:1, s. 101.

225
kebikeç / 23 • 2007

tutarak toprak tahvilleri vermektir.


Tüm aç›klamalar›n onda ortadan kald›ramad›¤› kayg› büyük rasyonel çift-
çili¤in sadece devlet iflletmeleriyle yap›lmas›n›n yeterli olmayaca¤›, özel bü-
yük iflletmecili¤e de Bakanlar Kurulu karar›yla izin verilmesi gereklili¤idir.
Tasla¤›n orta iflletmecili¤i kald›rmayaca¤›n› düflünmektedir. Bu giriflimlerin
ba¤ ve bahçelerinin kamulaflt›rma d›fl› b›rak›lacak olmas› gelecekte de zira-
at›n en kârl› üretim alanlar›n›n bu kesimler oldu¤u düflünülürse orta çiftçili-
¤in esas geliflme alanlar›ndaki geliflmesine bir engel bulunmayacakt›r.35
Siirt Milletvekili A. R. Esen ise tasla¤›n Anayasa’n›n 74’üncü maddesiyle
tutarl› oldu¤unu, bu maddede toprak al›nmas› için gerekli görülen özel yasa-
n›n baflka yerde aranmas› gerekti¤ini, bu yasan›n iflte o özel yasa oldu¤unu be-
lirtmifltir. Ayr›ca yasan›n iç tutarl›l›¤› için 17. maddenin bir defa uygulanacak
geçici madde haline getirilmesi gerekti¤ini söylemifltir.36
Büyük toprak sahiplerinden Adnan Menderes ikinci gün konuflmufltur. Ko-
misyon’un sözcüsü olarak öncelikle geçici komisyon çal›flmalar›na Baflbakan’›n
kat›lmas›n›n iç tüzü¤e ayk›r› oldu¤unu, onun önerileri sonucu yap›lan de¤iflik-
liklere muar›z oldu¤unu, bu nedenle de Komisyon’un sözcülü¤ü görevini sür-
dürmeyece¤ini bildirir.
Menderes Türkiye’de nesnel koflullar›n toprak reformunu gerektirmedi¤i
kan›s›ndad›r. Türkiye’de topraklar›n ancak yüzde 15’i ekilmektedir, kolayca
iki misline ç›kar›labilecektir. Toprakta büyük mülklerde afl›r› bir y›¤›lma bu-
lunmamaktad›r. Ayr›ca iflletme rejimlerinde de orta ça¤ bakayas› iliflkiler sür-
memektedir.37 Makineli tar›m ise benzin fiyatlar›n›n yüksekli¤i dolay›s›yla
tamamen devre d›fl› kalm›flt›r.
Menderes’e göre bu nedenle ikinci müzakerede zararl› olabilecek flekilde
arazi mülklerini az çok eflit parçalara bölmek ve 500 dönümden yukar› ifllet-
meleri da¤›tmak gibi memleket realitesine oldu¤u kadar rejimimizle de kabili
telif olmayan yollara gidilmemifltir.
Menderes tar›m alan›ndaki gerili¤in nedeninin toprak sorunu olmad›¤›n›
e¤er böyle olsayd› devlet kendi mülkiyeti ve hüküm ve tasarrufu alt›ndaki 13
milyon dönüm topra¤› da¤›taca¤›n› ve 20 y›ld›r yürürlükte bulunan 1505 Sa-
y›l› Kanun’u uygulayarak büyük mülkleri parçalayabilece¤ini ama bunlar›
yapmad›¤›n› ileri sürmüfltür.38
Menderes’in elefltirisinde üzerinde durdu¤u önemli bir baflka konu çiftçi
ocaklar› kurarak çiftçili¤i meslek haline koymak fikridir. Ona göre bu iktisadi
hayat›n ön gördü¤ü iflbölümü anlay›fl› içinde de¤ildir. Bunlar nasyonel sosya-
list rejimin iskan ve toprak kanunu olan Erhhof Kanunu’ndan hemen hemen

226
TEKEL‹-‹LK‹N Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’nun Ç›kar›lmas›

aynen iktibas olunmufl düflüncelerdir. “E¤er tasar›daki bu hükümler kabul


olunsayd› kasabal›n›n ve flehirlinin toprakla ve köyle alakas›n› hemen tama-
miyle kesmek, ziraat› köyde bulunanlara hasretmek gibi neticeler do¤uracak-
t›.” Bu yolla “Köyle flehir aras›na afl›lmaz sedler çekmek bu memleketin geri-
li¤ini devam ettirecek bir hareket” olacakt›r.39
Toprak da¤›t›m›n› savunan komisyon üyelerinden olan Emin Erifli flirgil, köy-
lüye toprak vermenin Halk Partisi’nin 15 y›ldan beri çözümünü arad›¤› bir fley
oldu¤u, bunun için 1937 y›l›nda Anayasa’ya bir madde kondu¤unu, yap›lanla-
r›n mülkiyet rejimi esas›na karfl› olmad›¤›n›, tersine toprak da¤›t›m›yla ferdi
mülkiyet esas›n›n sa¤lamlaflt›r›ld›¤›n›, tasar›daki toprak sahibinin topra¤›n›n
kamulaflt›r›lmas›n›n de¤er pahas›n› peflinen verilerek de¤il farkl› bir usulle
yap›lmas›n›n Meclis aç›s›ndan yeni bir tutum olmad›¤›n›, Meclis’in kamu ya-
rar› ad›na bireyin haklar›n› s›n›rlad›¤›n›, kiray› tahdit ederken, kömür için ça-
l›flma mükellefiyeti korken, madenlere el koyarken çok kere yapt›¤› bir ifl ol-
du¤unu vurgulam›flt›r.
Eriflirgil 17. maddenin bir istisna maddesi oldu¤unu, orta ziraat› ortadan
kald›rmas›n›n söz konusu olmayaca¤›n› düflünmektedir. Eriflirgil kanunla bir
etki yarat›lmayaca¤› fikrine de kat›lmamaktad›r. Ona göre sosyal hayatta ka-
nun, hukuk, iktisat, memleketin örfü, ahlak› birbirine kaynaflm›fl halde yer al-
maktad›r. Bu nedenle kanuna bir direnç olabilece¤ini, ama yine de kal›c› bir
etkisi olaca¤›n› düflünmektedir.
Eriflirgil’e göre “Bu Hükümet ki memleketin atide de nizam›n›n bozulma-
mas› için bu kanunla a¤›r bir sorumlulu¤u kabul ediyor, büyük bir ifle” gir-
mektedir.
Bolu Milletvekili H. R. Öymen orta ve büyük topraklar›n ancak makineli zi-
raat yap›lmas› halinde savunulabilece¤ini ama muhtaç oldu¤u hakiki iflletme
düzeninde iflletilmez de kirac›ya ya da ortakç›ya verilirse savunulmas›n›n da-
yanaklar›n› kaybetti¤ini, 17. madde kapsam› içinde kamulaflt›r›lmas›na karfl›
ç›k›lmas› için bir neden kalmad›¤›na dikkati çekmifltir.40
Öymen “yuvas›z çiftçi olur mu? Topraktan rahat s›cak yuva olur mu? Fakat
bu insan, i¤reti toprakta ömrü boyunca bir yorgana sar›lm›fl olarak bekleye-
cektir. Çiftçi olan ve çiftçi olarak geliflmek isteyen bir vatandafl için - bugünkü
demokrasi cihaz› içinde - ac› bir mahkumiyet olsa gerektir” diyerek topraks›z
köylünün durumunu çok iyi tasvir etmektedir.41
Giresun Milletvekili Fikret Yüzatl› di¤er konuflmac›lar›n dile getirmedi¤i
bir baflka önemli konuyu gündeme getirmekte ve “Giresun m›nt›kas›nda f›n-
d›k bahçeleri ve Ege’deki zeytinlikler emval-i metruke yoluyla da¤›t›l›rken ço-

227
kebikeç / 23 • 2007

¤u haks›z sahipler eline geçmifltir. Bu nedenle oradakilere toprak da¤›t›rken


nereden toprak verilecek. Oradaki vatandafla taksim yaparken nereden top-
rak vereceksiniz ? Toprak üzerinde zeytin a¤ac› ve f›nd›k olunca neden da¤›-
t›lmas›n, oradaki vatandafl›n bu demokrat devletin kanunundan istifadeye
hakk› yok mudur? Oradaki baflkas›n›n bahçesin de ömür billah esir gibi çal›-
flacak m›d›r?” diye sormaktad›r.42
Tasla¤›n geneli üzerinde çok say›da konuflmac› söz al›yor. Tümü üzerinde
durmak olanaks›z. Bu bölümü birkaç konuflmac›n›n özgün görüflmelerine de-
¤inerek sonuçland›ral›m. Gl. N. Eldeniz (Seyhan), Türkiye’de vak›flar›n çok
güçsüz kald›¤›na, bu yasayla topraklar›n›n elinden al›nmas›yla daha da zay›f-
layaca¤›n› belirttikten sonra, vak›flar›n güçlendirilmesi gerekti¤ini, bunun
için bu kanunun d›fl›nda b›rak›lmas›n› istiyor.43 S. Çumral› (Konya) çiftçi
ocaklar›n›n baflka bir sistemden kopya olmad›¤›n›, Medeni Kanun’un bu tür
müesseseleri olanakl› k›ld›¤›n› söylüyor.44 H. fiarlan (Ordu) taslak Komis-
yon’a geldi¤inde istimlak edilecek topra¤›n›n de¤erinin 1914 y›l› vergi de¤eri-
nin dört kat› olaca¤›n›n yaz›ld›¤›, sonra 1944 y›l› de¤erine ç›kar›ld›¤›45 konu-
sunda bizi bilgilendiriyor.

IV. MADDELER‹N GÖRÜfiÜ fiÜLMES‹NE GEÇ‹L‹YOR


18 Haziran’da maddelerin görüflülmesine bafllan›yor. Yasan›n amac› birin-
ci maddesinde: a) “arazisi olmayan veya yetmeyen çiftçileri ve çiftçilik yapmak
isteyenleri, aileleri ile birlikte geçimlerini sa¤layacak ve ifl kuvvetlerini de¤er-
lendirecek ölçüde araziye sahip k›lmak”, b) Kendilerine arazi verilenlerle ye-
ter arazisi bulunup istihsal vas›talar› eksik olan çiftçilerden muhtaç bulunan-
lara kurulufl, onarma ve çevirme sermayesi, canl› ve cans›z demirbafl vermek,
c) Yurt topraklar›n›n sürekli olarak ifllenmesini sa¤lamak, olarak belirtilmifl-
tir. Bu amac›n anlam kazanabilmesi için çiftçilik ve çiftçinin tan›mlanmas› ge-
rekiyor. Bu ikinci maddede “Arazide ekim, dikim bak›m ve yetifltirme yollar›y-
la nebat, hayvan veya hayvan mamulleri istihsalinde bulunmaya veya bu
mahsullerin yetifltiricileri taraf›ndan ifllenip de¤erlendirilmesine “çiftçilik” ve
bu iflleri “çiftçi” denir” diye tan›mlanmaktad›r. Bu yasadan yararlanmak iste-
yen çiftçilerin üçüncü maddeye göre kendilerini “çiftçi kütü¤üne” yazd›rmala-
r› gerekecektir. Hükümet tasla¤›nda çiftçinin tan›m›nda “çiftçili¤i kendisine
as›l ifl edinip geçim ve kazanc›n›” bu yolla sa¤lamak koflulu bulunuyordu. Ko-
misyon çal›flmalar›nda bu koflul kald›r›lm›flt›r.
Bu üç maddenin oluflturdu¤u bütünden, Meclis’teki görüflmelerde en çok
tart›fl›lan konu, yeniden çiftçilik yapmak isteyenlerin de toprak da¤›t›lacaklar

228
TEKEL‹-‹LK‹N Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’nun Ç›kar›lmas›

aras›nda bulunmas›na olanak verilmesi oldu. ‹tirazlardan biri olarak Anaya-


sa’n›n kamulaflt›rmaya iliflkin maddesi kapsam›na bu grubun girmeyece¤i ile-
ri sürülmüfltür. Bu itiraza iki tür yan›t getirilmifltir. Bunlardan birincisi çift-
çinin kim oldu¤unun tan›m›nda çiftçi kütü¤üne kaydolma koflulunun bulun-
mas›na dayanarak ilgisiz kiflilerin bu yasadan yararlanmas›n›n olanaks›z ol-
du¤u üzerinde durmufltur. ‹kinci yan›t ise bu guruplara kamulaflt›r›lacak top-
raklardan de¤il devletin kendi topraklar›ndan verilmesi halinde kayg›lanacak
bir fley kalmayaca¤› olmufltur.46 Bu görüflmeler s›ras›nda Tahsin Banguo¤lu,
yeniden çiftçi olmak isteyenlere toprak verilmesini, flehirde bulunanlar›n kö-
ye dönmesini teflvik edebilece¤i için desteklemifltir.47
Dördüncü madde da¤›t›lacak arazinin kapsam›n› “ormandan baflka olan
kültür arazisi” olarak belirlemifltir. Kültür arazisi çiftçilikte kullan›labilen
arazidir. Kültür arazisinin alt kategorileri “tarla, ba¤, bahçe, a¤açl›k, çay›r ve
mera” olarak tan›mlanm›flt›r. Maddenin Komisyon’daki görüflmeleri s›ras›nda
kavakl›k ve okaliptüs yetifltirilen alanlar alt kategorilere eklenmifl bulunuyor-
du. Bu alt kategoriler taslakta ayr› ayr› tan›mlanm›flt›r. Bu tan›mlar üzerin-
de görüfl ayr›l›¤› olmam›flt›r.
Ama mera’n›n tan›m› üzerinde uzun tart›flmalar yap›lm›flt›r. Hükümet ta-
sar›s›nda mera arazisi “tarla ve bahçe halinde kullan›lmaya elveriflli olmayan
ve üzerinde biçilebilecek ot bitmeyen ve fakat hayvan otlat›lan arazi” olarak
tan›mlanm›flt›r. Oysa bu tan›m Komisyon taraf›ndan “tarla, ba¤, bahçe halin-
de kullan›lmayan ve üzerinde hayvan otlat›labilen arazidir” fleklinde kapsam›
geniflletilerek de¤ifltirilmifl bulunuyordu. Meclis’te konuflulan tan›m budur.
Meclis’te bu konuda aç›lan tart›flma meralar›n önemi üzerinde durulmas›na
yol açm›fl, e¤er mera tan›m›n›n hükümet tasar›s›nda oldu¤u gibi dar tutulur-
sa, tar›m›n yap›lmas› gerekli hayvanlar›n yetifltirilemeyece¤i anlat›larak Ko-
misyon’un daha genifl olan tan›m› benimsenmifltir.48
Taslak befli
flinci maddesinde kullan›lacak arazi birimini dönüm olarak kabul
etmifl ve dönümü de 1000 metre kare olarak tan›mlam›flt›r. Bu madde de elefl-
tiri konusu olmufltur. Elefltirilerde bu kabulün, bir yandan ölçüler ink›lab›na
ayk›r› olmas›, öte yandan halk›n kulland›¤› dönümün 919 metre kare olmas›-
n›n yarataca¤› kar›fl›kl›k üzerinde durulmufltur.49 Yine de halk›n topra¤›n›
dönüm olarak bilme al›flkanl›¤› dolay›s›yla bu madde kabul edilmifltir.
Alt›nc› madde arazi büyüklüklerine göre küçük, orta ve büyük araziden ne
anlafl›lmas› gerekti¤ini belirlemifltir. 500 dönüme kadar olan topraklar küçük,
501-5000 dönüm aras› araziler orta, 5000 dönümden büyük araziler büyük
arazi olarak tan›mlanm›flt›r. Yedinci madde ise makbul mazeret olmadan üst

229
kebikeç / 23 • 2007

üste üç y›l sürüm, dikim ve bak›m görmeyen araziyi ifllenmiyor saym›flt›r. Bu-
nu Tar›m Bakanl›¤› belli edecektir.
Sekizinci maddede da¤›t›lacak arazilerin neler oldu¤u; a) Devletin hüküm
ve tasarrufu veya hususi mülkiyeti alt›nda olup kamu ifllerinde kullan›lmayan
arazi, b) Bir veya birkaç köy, kasaba veya flehrin orta mal› olan arazinin ihti-
yaçtan fazla oldu¤u Tar›m Bakanl›¤›’nca belirtilen parças›, c) sahibi bulunma-
yan arazi, d) devletçe kurutulan sahipsiz batakl›klardan kazan›lacak arazi, e)
Göllerin kurumas› ve nehirlerin doldurulmas›yla sa¤lanacak arazi, f) Bu ka-
nun hükümlerine göre kamulaflt›r›lacak arazi, olarak say›lm›flt›r. Komisyon
sözcüsünün belirtti¤ine göre uygulama da bu kategoriler aras›nda bir s›ra gü-
dülmemifltir.
Bütçe müzakereleri dolay›s›yla 13 gün ara verildikten sonra 1 Haziran’da
taslak üzerindeki görüflmeler dokuzuncu maddeden bafllam›flt›r. ‹fllemlerin
ayr›nt›lar›yla ilgili dokuz ve onuncu maddeleri bir tarafa b›rakarak da¤›t›m ifl-
leminin nas›l bafllad›¤›n› tan›mlayan on birinci madde üzerinde dural›m. Bu
maddede kamulaflt›rma ve da¤›tma iflleminin bafllad›¤› bölgeler usulüne göre
ilan edildikten sonra bu bölgede bulunan özel idareler, belediyeler, her çeflit
vak›flar, belediyeler köyler ile gerçek ve tüzel kifliler beyan ka¤›tlar›n› doldu-
rup tasarruf bölgelerine veya muhtarlara onaylat›p Tar›m Bakanl›¤›’nca belir-
tilen mercilere vereceklerdir. E¤er topra¤›n s›n›rlar› belirli de¤ilse toprak sa-
hibi yerel olanaklarla tafl koyarak hendek kazarak s›n›r› görünür hale getire-
cektir.
On üçüncü maddeye göre yetkili merciler beyan ka¤›tlar›n› ve bunlar›n da-
yand›¤› belgeleri inceleyerek, bu bölgedeki özel kiflilere ve devlete ait arazi
miktarlar›n› belli edeceklerdir. Rize Milletvekili Tahsin Bekir Balta bu mad-
deye itiraz ederek toprak miktarlar› hakk›nda saptamalar›n ancak yarg› or-
ganlar›nca yap›labilece¤i, idarenin yapt›¤› bu tür saptamalar›n geçersiz olaca-
¤›n›, bu nedenle halen komisyonlarda müzakere edilmekte olan tapu kanunu-
nun öncelikle ç›kar›lmas›n› ve toprak da¤›t›m› öncesinde ve sonras›nda tüm ifl-
lemlerin tapuya ba¤lanmas› gerekti¤ini, bunun için de tapu kanununa özel
hükümlerin konulmas› üzerinde durulmas›n› söylemifltir. Komisyon sözcüsü-
nün Tapulama Kanunu’nun yak›nda ç›kaca¤›n› ve bir bölgede toprak da¤›t›m›
uygulamas› yap›lmas›ndan önce tapulama çal›flmalar›n›n gerçeklefltirilebile-
ce¤ini, bu konuda bir gecikme olsa bile tasla¤›n 17’nci maddesinde sözü geçen
gezici mahkemelerden yararlan›laca¤›n› belirtmesi üzerine bu madde aynen
kabul edilmifltir.50
On dördüncü madde hangi topraklar›n kamulaflt›r›laca¤›n› belirlemifltir.

230
TEKEL‹-‹LK‹N Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’nun Ç›kar›lmas›

Bunlar a) Mülhak ve mazbut vak›flar›n tüzel kiflilikleri nam›na Evkaf.Umum


Müdürlü¤ü veya mütevelliler taraf›ndan tasarruf edilmekte bulunan vak›f
arazisinin tamam›, b) Özel ‹dare ve belediyelere ait olup da kamu hizmetlerin-
de kullan›lmayan arazi, c) Gerçek kiflilere özel hukuk tüzel kiflilerine ait ara-
ziden befl bin dönümü geçen parçalar› (Kamu yarar›na olan kurulufllar, iktisa-
di devlet teflekkülleri ve sermayesinin yar›s›ndan fazlas› devlete ait ortakl›k-
lar›n 5000 dönümden fazla k›s›mlar› iflletilmek kofluluyla Bakanlar Kurulu
karar›yla kamulaflt›rma d›fl› kalabilecektir), d) Bu kanunun yürürlü¤e girme-
sinden sonra iflletilmeyen arazi (arazideki yap› ve tesisler, han, dükkan, kah-
ve gibi yap›larla ba¤ ve bahçeler kamulaflt›rma d›fl› tutulacakt›r). e) Kamulafl-
t›r›lmaya tabi araziden bölünmek suretiyle 1944 y›l› Ekim ay›ndan sonra ikti-
sap edilen ve yeni sahipleri taraf›ndan iflletilmeyen arazinin tümü (miras yo-
luyla intikal edenler kamulaflt›rma d›fl› kalacakt›r.)51 olarak s›ralanm›flt›r.
Madde görüflmeleri s›ras›nda on dördüncü maddenin bafllang›c›na “Arazisi
olmayan veya yetmeyen çiftçilere (tar›m iflçileri dahil) da¤›t›lmak üzere” iba-
resi eklenerek kamulaflt›r›lacak arazi kategorileri say›lm›flt›r. Bu maddenin
(e) f›kras› üzerinde yo¤un görüflmeler olmufltur. Elefltiriler bu maddenin geç-
mifle dönük cezaland›rma getirerek hukuk devleti d›fl›na ç›kma anlam›na ge-
lece¤i üzerinde toplanm›flt›r. Buna karfl›l›k savunmalar bu maddenin sadece
kanundan kaç›nmak için muvazaa yap›lmas›n› engellemeye çal›flt›¤›, e¤er bu
yap›lmazsa yasaya uyanlara haks›zl›k yap›lm›fl olaca¤› üzerinde durmufllar-
d›r. Bu f›kran›n kald›r›lmas› için verilen önergeler kabul edilmemifltir.52 Ko-
misyon sözcüsü (e) f›kras›n› elefltirenlerin toprak sahiplerinin kamulaflt›rma
bafllay›ncaya kadar uzun y›llar topraklar›n› satamayacaklar›, ipotek ederek
kredi alamayacaklar› dolay›s›yla büyük ekonomik kay›plar› olaca¤› konusun-
daki elefltirilerin geçerli olmad›¤›, bu f›kran›n bu ifllemlerin yap›lmas›na engel
olacak hiçbir unsur olmad›¤›n› belirtmifltir.53
On beflfliinci maddeye göre toprak da¤›t›m bölgelerinde (il ya da ilçe) 8’inci
maddeye göre verilen beyanlarla 14’üncü maddedeki kamulaflt›r›labilecek top-
raklara iliflkin bilgiler bir araya getirilerek yeterli toprak bulunup bulunma-
d›¤› saptanarak genifl ya da dar toprakl› bir bölge oldu¤u Bakanlar Kurulu ka-
rar›yla ilan edilecektir. On alt›nc› maddeye göre ise genifl toprakl› bölgelerde
14’ncü maddenin (c) f›kras›na göre (5000 dönümden fazla) kamulaflt›rma yap›-
lacak, dar toprakl› bölgelerde orta arazinin 2000 dönümden fazlas› kamulaflt›-
r›labilecektir. fiu kadar ki düzenli bir flekilde iflletilen orta araziler kamulafl-
t›rma d›fl› kalacakt›r. Düzenli iflletmelerin hangileri oldu¤unu Tar›m Bakanl›-
¤› saptayacakt›r. Yetersiz buldu¤u iflletmelere ise eksiklerini tamamlayabil-

231
kebikeç / 23 • 2007

mesi için bir süre tan›yabilecektir. Bu eksiklikleri tamamlayamayanlar kamu-


laflt›rma d›fl› kalamayacakt›r.54
Tasar›n›n görüflülmesinde on yedinci maddeye gelinince tart›flmalar birden
yo¤unlaflm›flt›r. Komisyon kendi çal›flmas› s›ras›nda topra¤›n k›t oldu¤u bölge-
lerde kamulaflt›rma s›n›r›n›n 500 dönüme indirilebilece¤ini kabul etmiflti. Ay-
r›ca çok verimli özel bölgelerde bir ailenin geçimi için yeterli topra¤›n 50 dö-
nüm alt›nda kalaca¤›n› düflünerek bu yöreler için böyle bir s›n›r da konulmufl-
tu.55 Komisyon’un böyle bir uzlaflma noktas›nda bulundu¤u zaman Baflbakan
komisyona giderek müdahale etmifltir. Baflbakan’›n iste¤iyle maddenin yeni
biçimini yazmak için kurulan alt komisyonda mutab›k kal›nan ilkeleri Baflba-
kan flöyle anlatmaktad›r:
“ Orada arkadafllarla beraber çal›flt›m. De¤iflen fley fludur.
1- Bir adam›n ne kadar topra¤› olursa olsun, o adam›n topra¤›n› alabile-
ce¤iz, topraks›zlara verece¤iz. Ancak ona b›rakaca¤›m›z toprak köylü-
lerin ald›¤›n›n üç kat› olacakt›r.
2- Al›nan topraklara iki misli bedel verilece¤i kabul edilmiflti, ben üç
misli verilmesine raz› oldum.
3- Amele meselesinde, e¤er daimi surette çal›flan amele ise, orada yerlefl-
mifl amele ise maalmemnuniye, bunlar›n da toprak almalar› laz›m ge-
lir kanaatini edindik.”56

Madde yaz›ld›ktan sonra Komisyon üyeleri aras›nda huzursuzluk sürmüfl-


tür. Komisyon’dan bir grup Baflbakan’› ziyaret etmifltir. Bu ziyarette Adnan
Menderes ameleye toprak verilmemesi konusunda ›srarc› olmufltur. Bu konu-
da sonuç alamayanlar üzerinde uzlafl›lan 17’nci madde metnindeki “yerleflm flmifl
amele” kavram›n›n yorumu konusunda tereddütler yaratmaya bafllam›fllard›r.
Ayr›ca Komisyon’ca Meclis’e sunulan 17’nci maddenin metninde bir büyük
arazinin kamulaflt›r›lmas› “ yak›n›nda da¤›t›labilecek veya kamulaflt
flt›r›labile -
cek araziden bunlara verilmesi mümkün olan miktar›n bu çiftçileri topraklan-
d›rmaya yetmemesi” flart›na ba¤lanm›flt›r.57
Bu durumun Hükümet’i rahats›z etmesi üzerine A. Tirido¤lu ve Saffet Ar› -
kan’›n öncülük yapt›¤› 321 milletvekili bu maddenin yeni biçimi için bir öner-
ge haz›rlam›fllard›r.
Bu önerge 17’nci maddeyi “Topraks›z veya az toprakl› olan ortakç›lar, kira-
c›lar veya tar›m iflçileri taraf›ndan iflletmekte bulunan arazi o bölgede (39)’ncu
madde gere¤ince da¤›t›lmaya esas tutulan miktar›n kendi seçti¤i yerde 3 kat›
sahibine b›rak›lmak flart›yla, yukar›da yaz›l› çiftçi ve iflçilere da¤›t›lmak üze-

232
TEKEL‹-‹LK‹N Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’nun Ç›kar›lmas›

re kamulaflt›r›labilir.
Sahibine b›rak›lacak olan arazi 50 dönümden afla¤› olamaz. Bu maddenin
uygulanmas›nda 15 ve 16’nc› maddelerin hükümleri ifllemez. Geçici mevsim
iflçileri hakk›nda bu hüküm uygulanmaz. ‹flçinin geçici mevsim iflçisi olup ol-
mad›¤›n› Tar›m Bakanl›¤› belli eder”, fleklinde düzenliyordu.
Önergeyi Meclis’te A. Tirido¤lu (Kütahya) savundu.58 Önergenin maddeyi
yeni yaz›lma biçiminde da¤›t›lacak topra¤›n saptanmas›nda 39’zuncu madde-
ye at›f yap›lmas› Komisyon’un yaz›m›n›n okuyucuda yaratt›¤› topra¤›n 50 dö-
nümlük parçalara bölünece¤i yan›lg›s›na karfl› bir netlik sa¤l›yordu.59
Kuflkusuz bu Komisyon’un ön gördü¤ünden daha radikal bir formülasyon-
du. Komisyon üyesi büyük toprak sahipleri ard› ard›na söz alarak bu önerge-
nin orta çiftçili¤i yok edece¤i üzerinde durdular. Bu gruptan Adnan Menderes
söz alarak elden ele dolaflt›r›larak karar ekseriyetinden fazla imzay› içeren bir
önergenin haz›rlanmas›n› Hükümet’in bu konuda Meclis’teki tart›flmadan ka-
ç›nmas› olarak yorumlam›flt›r. Menderes önergenin bir iflletmenin düzenli ve
teknik olarak iflletiliyor olmas›na da bakmaks›z›n, tek kriter olarak iflletmede
kullan›lan amelenin yeri olmas›na bakarak 50 dönümden fazlas›n›n kamulafl-
t›r›labilmesini, Türkiye’nin topraklar›n› sadece sahipleri taraf›ndan iflletilen
50 dönümden ibaret parçalara ay›rmak anlam›na gelece¤i üzerinde durmakta-
d›r.
Menderes bu yasan›n Cumhuriyet’in daha önce ç›kard›¤› yasalarla uyum
içinde olmad›¤›n› örnekler vererek göstermeye çal›flm›flt›r. “fiark isyan› üzeri-
ne bu m›nt›kadaki derebeyli¤in tasfiyesi için ç›kar›lan 1505 Say›l› Kanun’un
asi derebeylerinin ellerindeki arazinin ancak 2 bin dönümden fazlas›n› kamu-
laflt›rd›¤›n›” görüyoruz. Hatta bizzat Say›n Hatipo¤lu taraf›ndan “orta ve bü-
yük iflletmeyi kald›r›yor, araziyi gelifli güzel parçal›yoruz” diye flikayet olunan
‹skan ve Toprak Kanunu tasar›s›n›n kamulaflt›rmaya dahil olan hükümlerin-
de 200 dönümden afla¤› arazinin kamulaflt›r›lmayaca¤› ve Vekiller Heyeti ka-
rar›yla düzenli ve teknik olarak iflletmekte olan 10 bin dönüme kadar genifl-
likte bulunanlar› bile kamulaflt›rma d›fl›”60 b›rak›ld›¤›n› bu tür örnekler ola-
rak saym›flt›r.
Menderes’in üzerinde durdu¤u bir baflka konu yerli amele ve geçici ameley-
le iflletildi¤i konusunun belirlenmesinin Tar›m Bakanl›¤›’na b›rak›lmas›n›n
çok keyfi durumlar yarataca¤› olmufltur. Kamulaflt›rma d›fl› kalacak arazile-
rin saptanmas›ndaki k›staslar›n Meclis’ce aç›kça belirtilmesi gerekti¤i e¤er
böyle yap›l›rsa k›staslar›n iyi olarak uygulanmamas› halinde yurttafl›n hakk›-
n› mahkemelerde aramas› kolaylaflaca¤›n›61 belirtmifltir.

233
kebikeç / 23 • 2007

Genel olarak tasla¤›n savunucular› aras›nda yer alan Isparta Milletvekili


Kemal Turan 17’nci maddeye iliflkin önergenin içindeki bir çeliflkiye dikkati
çekiyor. Önergede bir yörede toprak sahibine 39’ncu maddesine göre bir çiftçi
ailesinin geçimine yetecek miktarda ki topra¤›n üç kat› b›rak›laca¤› aç›kça be-
lirtildi¤i bu durumda b›rak›lacak topra¤›n 50 dönümden afla¤› olamayaca¤›n›
belirtmenin tutars›z oldu¤unu çünkü 17 dönüm topra¤›n hiçbir yerde bir aile-
nin geçimi için yeterli olmayaca¤›62 üzerinde durmufltur.
Taslak konusunda elefltirel bir çizgide bulunan Manisa Milletvekili Hikmet
Bayur bu maddenin mant›¤› sonucu bir toprak sahibi topraklar›n›n 5000 ya da
2000 dönümden fazlas›n› kaybettikten sonra da e¤er çiftli¤inde ortakç›, kirac›
çal›flt›r›yorsa elinde kalan topra¤›n› muhafaza edemeyece¤ini daha da küçüle-
ce¤i üzerinde durmaktad›r. Ayr›ca her iflletmenin içinde kaç›n›lmaz olarak ça-
l›flanlar›n bulunaca¤›, bu durumda da 5000 ve 2000 dönüm s›n›rlar›n›n anla-
m›n› yitirece¤ini anlatmaktad›r. Bu s›n›rlar büyük görülüyorsa ve gerekirse
daha küçük s›n›rlar›n belirlenmesi ama s›n›rlar belirlendikten sonra o mülki-
yetin art›k t›pk› ev, apartman ya da arsa gibi dokunulmaz bir mülkiyet haline
gelmesini savunmaktad›r.63
Emin Eriflfliirgil söz alarak tasla¤› elefltirenlerin ›srarla üzerinde durdu¤u,
bu maddeye iliflkin cezrilik, müphemlik ve hududunun gayri muayyenlik suç-
lamalar›n›n geçersizli¤ini göstermeye çal›flm›flt›r.
Eriflirgil toprak sahibinden al›nacak topra¤›n s›n›r›n›n belirsiz oldu¤u elefl-
tirisinin geçersiz oldu¤unu çünkü s›n›r›n bir aileyi geçindirecek topra¤›n üç
misli olarak gayet aç›k biçimde belirlendi¤ini söylemektedir. Ona göre kuflku-
lar Komisyon’un koydu¤u hububat d›fl›ndaki baz› üretim dallar›nda bir aileyi
geçindirebilecek toprak miktar›n›n çok küçük olabilece¤i, örne¤in 10 dönüm,
kayg›s›yla ortaya koydu¤u 50 s›n›r›ndan do¤maktad›r. Esas belirleyicinin bir
aileyi geçindirecek toprak miktar›n›n üç misli olmas›d›r. Eriflirgil bu madde-
nin cezri ve lüzumsuz olmas› görüflüne kat›lmamaktad›r. Çünkü bir yerde top-
rak sahiplerinin mevcut bir ailenin geçimine yetecek kadar (ya da üç misli)
topra¤› varsa bu yasa uygulanmayacakt›r. Öyle ise cezrilik iddias› anlam›n›
yitirecektir. Vaz›h olmayan bir durumun Komisyon’un “yerleflmifl amele kav-
ram›nda” bulundu¤unu oysa haz›rlanm›fl önergede bu kavram›n kullan›lmad›-
¤›n› söylemektedir.64
L. Ülkümen ise bu tasar›da gerçekte iki ayr› kamulaflt›rma ilkesi bulundu-
¤unu, bunlardan birincisinin 14, 15, 16’nc› maddelerde do¤rudan sahipleri ta-
raf›ndan iflletilen arazilerle ilgili oldu¤unu, di¤erinin ise ortakç›l›k ve kirac›-
l›kla iflletilenlere iliflkin bulundu¤unu, 17’nci maddenin iflte bu ikinci bölüm

234
TEKEL‹-‹LK‹N Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’nun Ç›kar›lmas›

için ilkeyi koydu¤unu, ilkelerin farkl›l›¤›na iliflkin, bu ayr›m bafllang›çta aç›k-


ça ortaya konulursa, taslak konusundaki anlay›fl farklar›n›n ortadan kalkaca-
¤› üzerinde durmufltur. Bu halde orta çiftçilik sorunu hakk›ndaki kayg›lara da
yer kalmayacakt›r. Çünkü 14, 15, 16’nc› maddeler orta iflletmelerin do¤ufluna
olanak verecektir. Ülkümen topra¤› kamulaflt›r›lacaklar›n Türk asalet ve ana-
nesini yaflatan köklü aileler oldu¤unu, bu ailelerin de cemiyet içindeki yerle-
rini göz önünde tutarak, kald›rabilecekleri hayat›n asgarisini temin edebile-
cek yeter bir arazi parças› b›rak›lmas›n› rica etmifltir.65
Rize Milletvekili Kemalettin Kâmu Türkiye’de devletin ve tüketicilerin ço-
¤u zaman tar›msal üretimi korumak için çiftçiler lehine fedakarl›klar yapt›¤›-
n›, bunu sadece birkaç kiflinin cebini doldurmas› için yapmad›¤›n›, flimdi de
küçük çiftçilerin korunmas› için fedakarl›k yap›lmas›n›n s›ras› geldi¤ini, bu fe-
dakarl›¤›n da büyük toprak sahiplerine düfltü¤ü üzerinde durmufltur.66
Benzer bir sav› Urfa Milletvekili S. Cofla
flar dile getirmifltir. Büyük toprak sa-
hiplerinin 17’nci maddeye karfl› ç›kmas› üzerine e¤er “fleker flirketinin pancar
zeri için büyük ve küçük arazi sahiplerine ay›rm›fl oldu¤u kontenjanlar› liste
halinde neflrederek devletin büyük araziye ne kadar büyük yard›m etti¤ini ve
onu buhrandan kurtarmak için ne büyük bir istiratgah teflkil eyledi¤ini görür-
sünüz. Pamu¤un vaziyeti de ayn›d›r. Pamuk mahsulü üzerinde devlet daima
al›c› vaziyettedir” dedikten sonra “netice itibariyle bu kolayl›klar küçük üreti-
ciye yani çiftçi ailesine gösterilse o neye palazlanmas›n, canlanmas›n ve mem-
lekette istihsal faktörü rolünü oynamas›n” diye sormufltur.”67
17’nci madde üzerinde görüflmeler, Tar›m Bakan› ve Baflbakan’›n konufl-
malar›yla tamamlanm›flt›r. fifi.. R. Hatipo¤lu önce kendisine Adnan Menderes
taraf›ndan getirilen suçlamalar› yan›tlam›flt›r. On y›l önce ‹çiflleri Bakanl›-
¤›’nca haz›rlanan bir toprak ve iskan kanunu tasla¤› konusundaki kendisinin
de üyesi oldu¤u bir komisyonca haz›rlanan raporun ele ald›¤› konularla flimdi
ele al›nan konunun farkl›l›¤›n› anlatarak, iki çal›flmadaki görüfllerin karfl›lafl-
t›r›lmas›n›n do¤ru olmad›¤›n› söylemenin yan› s›ra, kendisinin görüflünün de-
¤iflmesinin de normal karfl›lanmas› gerekti¤ini, çünkü deneyiminin artt›¤›n›
eklemifltir.
Bu tasar›n›n bir Nazi kanununun taklidi oldu¤u iddias›n› da “o memleket-
te hakim olan rejim, kendisine yar olsun diye bir aristokrat zümresini, hane-
dan toprak sahiplerini tatmin etmek için, bambaflka niyetlerle bir kanun ç›ka-
r›l›yor. Huzurunuza gelen kanun layihas› ise s›rt›nda bir gömle¤i zor bulunan
ve bu benimdir diyecek temelli bir fleyi olmayan Türk köylüsünü toprak sahi-
bi yapmak istiyor. Bizim kanunumuzun kaynaklar› nerede, bu isnatlar nere-

235
kebikeç / 23 • 2007

de?” … “Arkadafllar; biz baflka memleketlerden, bizden ileri olan memleketler-


den metod almaz m›y›z? Al›r›z, bilgi almaz m›y›z? Al›r›z. Amma espri almay›z,
asla ruh almay›z, yapt›klar›m›z›n ruhu bizim ruhumuzdur” diye karfl›l›yor. 68
Daha sonra Türkiye’de zirai bünyenin esas olarak köylü iflletmeleri üzeri-
ne kuruldu¤unu, bu tasla¤›nda sosyal ve ekonomik faydalar› yüksek olan bu
alanda iyilefltirmeye gitti¤ini belirttikten sonra, bu yasan›n orta iflletmeleri
büsbütün nefyetmedi¤ini, amma bu orta iflletme meselesinin toprak da¤›t›m›
karfl›s›nda bir barikat gibi kullan›lmas›na karfl› oldu¤unu söyleyerek Türki-
ye’deki orta iflletme gerçe¤i üzerinde duruyor.
Orta iflletme üzerinde konuflanlar sadece toprak büyüklü¤üne bakt›¤›n› fa-
kat bunlar›n düzenli iflletmeler olmad›¤›n›, ortakç›l›kla iflletildi¤ini, bunun
için köylerin bir k›sm› az toprakl› ve topraks›zlardan olufltu¤u gerçe¤i üzerin-
de durmamaktad›r. Bunlar verimli üretim yapmamaktad›r. Nitekim üç y›l ön-
ce iafle s›k›nt›s› bafllad›¤›nda ihtiyac› karfl›layabilmek için küçük köylüye gi-
dilmifltir. E¤er büyük ve orta iflletmeler önemli miktarda üretim yapabilseydi,
sorun kolayca çözülebilirdi. Ama onlar düzenli ve verimli iflletmeler de¤ildir.
Ortakç›l›k sistemi tarihten gelmekte ve al›flkanl›kla sürmektedir. E¤er bu
al›flkanl›k sürmeseydi, toprak sahipleri çiftliklerini kendileri iflletmek zorun-
da kalsayd› ya kendileri onlar› düzenli olarak iflletecek, ya da baflaramazsa
topraklar› sat›n alan yeni sahipleri düzenli olarak iflletecekti. Ama ortakç›l›-
¤›n sürmesi bu geliflmeleri engellemektedir. Ortakç›l›kla iflletilen topra¤a ne
toprak sahibi ne de ortakç› yat›r›m yapmakta, imar etmektedir. Bu sistem iki
taraf› da tembellefltirmektedir. Bizde ortakç›l›k çiftçili¤in kanseridir. Bizde
servaj yoktur. Ama bu tür iliflki biçimleri vard›r. ‹flte 17’nci madde bu tür ilifl-
kileri tasfiye edecek maddelerden biridir.69
Son sözü Baflbakan al›r Komisyon’daki geliflmelerin öyküsünü anlatarak
Hükümet’in s›k, s›k görüfl de¤ifltirmedi¤ini ortaya koymaya çal›fl›r. Bundan
sonra Kütahya Milletvekili Alaettin Tirido¤lu ile Konya Milletvekili Saffet
Ar›kan ve 319 arkadafl›n›n verdi¤i önerge yani 17. madde oylan›r ve beklenil-
di¤i üzere kabul edilir.
Di¤er maddelerin görüflülmesine geçilir. 18’inci maddede bir büyük ve orta
arazide kamulaflt›rma d›fl› kalacak alan› semt bak›m›ndan toplu olmas›n› göz
önünde tutarak Tar›m Bakanl›¤›’n›n seçece¤i, 19’uncu maddede kamulaflt›rma
gere¤inin saptanmas› ve kamulaflt›rma karar›n›n verilmesiyle Tar›m Bakan-
l›¤›’n›n yetkili olaca¤› kararlaflt›r›lm›flt›r.
Yasan›n 21’rinci maddesi kamulaflt›r›lacak arsan›n bedelinin nas›l sapta-
naca¤›n› belirliyordu. Buna göre a) Befl bin dönümden fazla k›s›mda 1833 ve

236
TEKEL‹-‹LK‹N Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’nun Ç›kar›lmas›

2901 say›l› kanunlar gere¤ince takdir edilip 1944 bütçe y›l› arazi vergisine
matrah olan de¤er; b) Befl bin dönümden afla¤› olan arazide ayn› de¤erin iki
kat›, c) iki bin dönümden afla¤› kamulaflt›rmalarda ayn› de¤erin üç kat› kamu-
laflt›rma karfl›l›¤›n›n hesaplanmas›nda esas olacakt›r. Tayin olunacak de¤ere
Hazine ve mülk sahibi 3692 Say›l› Kanun hükümlerine göre itiraz edilebile-
cektir.
Bu maddenin görüflülmesi de uzun zaman alm›flt›r. Genellikle konuflmalar
kamulaflt›rma karfl›l›¤›n›n düflük olmas› üzerine yo¤unlaflm›flt›r. Bu itirazlar-
dan biri Tahsin Bekir Balta’dan gelmifltir. Ona göre kamulaflt›rma de¤erini
sabit bir y›la (1944 y›l›) ba¤laman›n do¤ru olmayaca¤› çünkü kamulaflt›rma-
n›n 5, 10 hatta 15 sene yap›labilece¤ini o y›llarda da bu de¤erlerin anlam› kal-
mayacakt›r. Balta’ya göre ayr›ca ifllenmekte olan, imar ve ›slah edilen toprak-
larda vergi de¤erinin yeniden saptanmas› yolu aç›lmal›d›r.70
Tokat Milletvekili G. Pekel genel olarak vergi de¤erine ba¤l› kamulaflt›r-
maya karfl› olmad›¤›n› ama 1944 y›l› vergi de¤erlerinin güvenilir olmad›¤›n›,
çünkü bu vergilerin idare-i hususiyelerce 1935-1936 y›l›nda acele yap›lan bir
tahrire dayand›¤›, bunun da ço¤u kez kahvelerde dolduruldu¤unu, bunlara gü-
venilemeyece¤ini, yaz›l›rken de¤erlerin çok düflük oldu¤unu, ayr›ca bu yaz›-
m›n yap›ld›¤› y›llarda bu¤day›n kilosunun 3-5 kurufl iken flimdi 25 kurufl oldu-
¤unu, bu nedenle vergi de¤erlerinin de¤er pahas›n›n on misli alt›nda oldu¤u-
nu söylemifl ve bu nedenle 500 dönümden az alanlar›n kamulaflt›r›lmalar›nda
toprak sahibine de¤er pahas›n›n para olarak ödenmesini önermifltir.71
Faik Ahmet Barutçu kamulaflt›rma bedellerinin ehl-i vukuflarca saptan-
mas› yolunun uygulamada çok yüksek de¤erler ç›kmas›na neden oldu¤unu, bu
nedenle sabit k›staslara yani vergi de¤erine dayanman›n bir zorunluluk oldu-
¤unu belirtmifltir. Sedat Pek (Kocaeli), R Koraltan (‹çel) konuflulan maddede-
ki misillerin birer art›r›larak, 2, 3 ve 4’e ç›kar›lmas›n› önermifllerdir.72
Bu madde üzerindeki son konuflmay› Baflb flbakan fiü
fiükrü Saraço¤lu yapm›fl-
t›r. Bu madde belli olduktan sonra bu konuda saptanan bedelleri bu iflleri bi-
lenlerle görüfltü¤ünü, bu de¤erlerin savafl bafl›ndaki toprak de¤erlerine hemen
hemen eflit oldu¤u kanaatini edindi¤ini anlatt›ktan sonra bunun bugünkü fi-
yatlara göre düflük oldu¤unu ama bugünkü fiyatlar›n k›stas al›namayaca¤›n›
söylemifltir. Bunun nedenini de “Yaln›z unutmayal›m ki, toprak üzerindeki fi-
yat art›fl›na sadece siz ve sizin Hükümetinizin takip etti¤i politika sebep ol-
mufltur. Harp zaman›nda bu¤day fiyat›n› art›rmak, yükseltmek, çiftçiyi koru-
mak için çeflit çeflit tedbirleri birlikte ald›k ve bu yüzden bu¤day fiyatlar›n› bir
müddet hayli yükselttikten sonra 27 kurufl etraf›nda tutmak için ç›rp›nmak-

237
kebikeç / 23 • 2007

tay›z.
Tacir s›fat›yla düflünecek olursak böyle bir tedbire ihtiyac›m›z yoktur. Bi-
zim bunlar› satmam›z laz›md›r. Bunlar› satacak olursak bu¤day fiyat› bugün-
kü fiyattan belki de iki, üç defa daha afla¤› inmifl olacakt›r. Denek ki harp es-
nas›ndaki toprak fiyat›yla harpten evvelki toprak fiyat› aras›ndaki fark›n bü-
yük k›sm›n› tevlit eden do¤rudan do¤ruya Büyük Meclis’in ve onun Hükümet-
lerinin takip etti¤i politika olmufltur. Onun için Komisyon’un tespit etti¤i fiyat
adildir, hakikidir” diye aç›klam›flt›r. Bu konuflmadan sonra yap›lan oylamada
önergeler reddedilmifl, Komisyon’dan gelen madde aynen kabul edilmifltir.73
Daha çok ayr›nt›l› ifllem düzenlemeleri niteli¤indeki 22 ile 26 aras›ndaki
maddeler üzerinde görüflmeler olmadan aynen kabul edilmifllerdir. 27’nci
madde ise toprak kamulaflt›rma ve da¤›t›m sürecinin gerektirdi¤i yarg› ifllem-
lerinin düzenlenmektedir. Bunun için iflleri yerinde görmek üzere asliye mah-
kemesi yetkisiyle gerekti¤i kadar gezici mahkemeler kurulacak ve bu mahke-
meler flifahi muhakeme usulü uygulayacaklard›r. Dan›fltay’da görülecek dava-
larda bu kanunun uygulanmas›na iliflkin olanlar›na öncelik verilecektir. 28 ve
33’üncü maddelerdeki kamulaflt›rma ve haks›z kamulaflt›rmalarda yap›lacak
ifllemler üzerinde görüflme olmadan kabul edilmifltir.
34’üncü madde ile yasan›n arazi verilecekler bölümüne geçilmifltir. Bu
maddede arazinin aile reislerine verilece¤i, arazi verilmesinde bir s›ra gözeti-
lece¤i bu s›ra da a) Hiç arazisi olmay›p baflkalar›n›n arazisinde ortakç›l›k, ki-
rac›l›k yapanlar, b) Arazisi yetmeyen çiftçiler, c) Hiç arazisi olmay›p yerleflmifl
bulundu¤u yerde öteden beri tar›m iflçili¤iyle geçinenler, d) Göçebeler, göç-
menler ve göçürülenlerden çiftçi olanlar, e) 58’nci madde uyar›nca miras flir-
ketinden ayr›lanlar, f) Tar›m ve Veteriner okullar›n› veya Tar›m Bakanl›¤›n-
ca tan›nm›fl tar›m kurslar›n› bitirenlerden arazisi bulunmayanlar veya yetme-
yenler g) Evvelce çiftçi olmay›p ta arazi edindi¤i takdirde çiftçilik yapacakla-
r›na Tar›m Bakanl›¤›’nca kanaat getirilenler” fleklinde saptanm›flt›r. Bu kap-
sama giren kimselerden müstakil bir iflletme kurabilecek olanlara aile sahibi
olmasalar dahi arazi verilecektir.74 35 ve 36’nc› maddeler bu konuyu ayr›nt›-
land›rmaktad›r.
37-44’üncü maddeler arazi verilme prosedürünü belirlemektedir. Madde
37’ye göre arazi Tar›m Bakanl›¤›’nca verilecektir. Madde 38’de arazi isteyen-
lerin baflvuru biçimleri belirlenmifltir. 39’uncu madde verilecek topra¤›n mik-
tar ve yerini saptamaktad›r. “Hiç arazisi olmayanlara, bölgelere ve tar›m çe-
flitlerine göre bir çiftçi ailesinin geçinmesine ve aile fertlerinin ifl kuvvetlerinin
de¤erlendirilmesine yetecek genifllik, kuvvet ve çeflitte olmak üzere küçük ara-

238
TEKEL‹-‹LK‹N Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’nun Ç›kar›lmas›

zi haddi içinde arazi” verilecektir. Verilecek arazinin imkan nispetinde bir yer-
de toplu olmas› gözetilecektir. 40’›nc› madde de¤iflik faaliyetleri içeren ifllet-
melere iliflkin hesaplamalara izin vermektedir. 41’rinci maddede ise baflvuran
bir kifliye oturdu¤u yerde toprak bulunam›yorsa, o bölge içinde bir baflka yer-
de de elveriflli toprak yoksa al›flt›¤› iklim koflullar›na uygun bir baflka bölgede
arazi verilecektir. 42’nci maddeye göre ise arazi üzerindeki yap› ve tesisler be-
del karfl›l›¤›nda borçland›rma yoluyla verilecektir.75
Kanunun mali hükümleri 45’nci maddeden bafllamaktad›r. Bu maddeye gö-
re “Kamulaflt›rma bedeli eflit taksitlerle ve kamulaflt›rmay› takip eden y›ldan
itibaren yirmi y›lda ödenecek “Toprak Tahvilleri” adl› Hazine tahvilleriyle
ödenir. Her taksitte senelik yüzde 4 faiz yürütülür. Her y›l›n kupon vadesi 30
Eylüldür.” “Her y›l yap›lacak kamulaflt›rmalara göre Tar›m Bakanl›¤›’n›n tek-
lifi üzerine Bakanlar Kurulu’nca belirtilecek miktarda tahvil ç›kar›l›r.”76
Meclis’teki görüflmeler s›ras›nda elefltirilerin önemli bir k›sm› verilecek ha-
zine tahvillerinin yüzde 4 faizli olmas›na yönelmifltir. Savafl içinde ç›kar›lan
tahvillerin yüzde 7 faizli olmas›na de¤inen konuflmac›lar piyasada iki ayr› tür
devlet tahvilinin bulunmas›n›n toprak tahvillerinin piyasada önemli de¤er ka-
y›plar›na yol açaca¤› üzerinde durmufllard›r. Maliye Bakan› bu koflullarda
yüzde 7 faizin yüksek oldu¤unu, Hükümet’in iç borçlanma faizlerini düflürme-
ye çal›flt›¤›n› nitekim son günlerde Devlet Hazine Bonolar›n›n da faizlerinin de
yüzde 5’ten yüzde 4’e indirildi¤ini söylemifltir. fi
fiü
ükrü Sökmensüer ise yap›la-
cak ödemelerin tümünün tahvil olarak de¤il ilk 1000 liral›k bölümünün nak-
den geri kalan bölümün tahvil olarak ödenmesi önerisine Hükümet’in de ka-
t›lmas› üzerine 45’nci madde bu de¤iflikle birlikte kabul edilmifltir.77
46’nc› madde ise toprak da¤›t›lacaklar›n nas›l borçland›r›lacaklar›n› belir-
lemektedir. ”Da¤›t›lacak arazi, yap› ve tesislerin karfl›l›¤› Maliye ve Tar›m ba-
kanl›klar›nca belirtilecek esaslara göre tayin edilerek borçland›rmay› takip
eden alt›nc› y›l›n Ocak ay›ndan bafllamak ve yirmi y›lda, yirmi eflit taksitte ve
faizsiz olarak ödemek üzere Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankas› ad›na sene-
de ba¤lanacak ve senetler bankaya” verilecektir. Borçlunun ilkö¤retim ça¤›na
giren her çocu¤u için geriye kalan borcundan yüzde 5 düflülecektir. Vadesin-
den önce ödenen taksitlerden de yüzde 5 iskonto yap›lacakt›r. Madde aynen
kabul edilmifltir.
47’nci madde de ise toprak da¤›t›lacak çiftçilere kredi verilmesi düzenle-
mektedir. Arazi verileceklere Ziraat Bankas›’nda oluflturulacak bir fondan,
onarma ve iflletme kredisi verilecektir. Komisyon tasar›s›na göre kurulufl kre-
disi 25 y›l vadeli, onarma kredisi 10 y›l, iflletme kredisi 1 y›l vadeli olacakt›r.

239
kebikeç / 23 • 2007

Bu kredilerin aç›lma flekline ve yüzde 5’in alt›nda olacak faiz düzeyi Maliye,
Tar›m ve Ticaret bakanl›klar›nca kararlaflt›r›lacakt›r. Madde görüflülürken
yap›lan bir de¤ifliklik önerisiyle onarma kredisinin vadesi de 25 y›la ç›kar›l-
m›flt›r. 48’inci madde özel fonun, her y›l bütçeye konulacak ödeneklerle ve
46’nci maddeye göre do¤an alacaklardan yap›lacak tahsisatlardan oluflaca¤›n›
belirlemifltir. Madde 49-52 toprak da¤›t›lanlar›n Zirai Donat›m Kurumu, Ta-
r›m Bakanl›¤› ›slah istasyonlar› ve fidanl›klar›yla nas›l desteklenece¤i vb. hu-
suslar belirlenmifltir.78
Madde 56, 57, 58 ve 59’la da¤›t›lan topraklar›n yasan›n amaçlar› do¤rultu-
sunda kullan›lmas›n› garanti alt›na almaya çal›flmaktad›r. 56’nc› madde hak-
l› gerekçeler olmadan bu kanunla verilen arazi ortakç›l›kla iflletilemeyece¤ini
ve kiraya verilemeyece¤ini, 57’nci madde bu kanunla verilen toprak iflletilme-
yerek terk edilir veya özürsüz olarak ortakç›ya veya kirac›ya verilirse topra-
¤›n geri al›nma prosedürünü belirlemifltir. 58 madde de topra¤› alan borcunu
ödemifl olsa bile 25 y›l 56 ve 57’cinci maddelerin hükümlerine tabi olaca¤› aç›k
hale getirilmifltir. 59’uncu madde arazi verilen kiflinin ölümü sonras›nda mi-
rasç›lar›n iflletmeyi nas›l sürdüreceklerini belirlemektedir.79
Yasada uygulamaya iliflkin de¤iflik maddeler 60-66 aras›nda s›ralanm›flt›r.
Kanunun birinci görüflmesi 5 Haziran 1945’de tamamlanm›flt›r. Kanunun
ikinci görüflmesi 11 Haziran 1945’de yap›lm›flt›r. Bu toplant›ya kat›lan 345 ki-
flinin oybirli¤iyle kabul edilmifltir. 104 kifli toplant›ya kat›lmam›flt›r. 4753 sa-
y›l› Çiftçiyi Toprakland›rma Kanununu, 15 Haziran 1945’de 4760 say›l› Top-
rak Bayram› Kanunu’nun kabulü izlemifltir. Bu kanunla Çiftçiyi Topraklan-
d›rma Kanunu’nun kabul edildi¤i 11 Haziran gününü takip eden Pazar günle-
rinin her y›l toprak bayram› olarak kutlanmas› kabul edilmifltir. Yasan›n ç›k-
mas› ve Toprak Bayram›’n›n ilan› bas›nda kutlanacak bir baflar› olarak yer
al›r.80

V. Ç‹FTÇ‹Y‹ TOPRAKLANDIRMA YASASININ UYGULANMASI ‹Ç‹N


ATILAN ‹LK ADIMLAR
1945 y›l› bütçesine çiftçiyi toprakland›rma konusunda bir ödenek konulma-
m›flt›. Bu y›l bir haz›rl›k y›l› olarak ayr›lm›flt›.11 Temmuz 1945’te 4784 Say›l›
Teflk
flkilat Kanunu uygulamaya girdi. Bu kanunla 4753 say›l› Çiftçiyi Toprak-
land›rma Kanunu’nun getirdi¤i iflleri görmek üzere Tar›m Bakanl›¤› içinde
Toprak ‹flleri Genel Müdürlü¤ü kurulmufltur. Bu genel müdürlük “Haz›rlama
ve Kamulaflt›rma”, “Verme ve Kurma”, “Denetleme” ile “‹fllem ve Arfliv” flube-
lerinden oluflacakt›r. Toprak da¤›t›m› ifllemleri bir baflkan, iki üye, yeterince

240
TEKEL‹-‹LK‹N Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’nun Ç›kar›lmas›

teknik personelden oluflan Toprak Komisyonlar›’nca gerçeklefltirilecektir.


Art›k örgütlenmeye geçilebilirdi. Toprak ‹flleri Genel Müdürlü¤ü’ne dene-
yimli bir kadastro mühendisi olan Tapu ve Kadastro Genel Müdür Yard›mc›s›
Ahmet Salih Korur getirildi. ‹lk alt› ayda örgütlenme gelifltirilmeye bafllam›fl,
ölçme ve haritalamada çal›flt›r›lacaklar e¤itilmifl, tüzük, hukuki ve teknik yö-
netmelikler ve norm cetvelleri haz›rlanmaya çal›fl›lm›flt›r. Daha sonra Toprak
Komisyonlar›’nda baflkan ve üyeler özel bir kursa tabi tutulmufltur. Ayr›ca ilk
uygulama yap›lacak 6 ilçe seçilmifltir. Dört ilin 12 ilçesinde gerekli tetkikler
yap›ld›ktan sonra bunlardan 6’s›n›n (Eskifle flehir Merkez, Tire, Denizli Merkez,
Sarayköy, Antalya Merkez ve Serik ilçeleri) dar toprakl› bölgeler oldu¤u ve uy-
gulamaya geçilmesi karar› Bakanlar Kurulu’nca al›nm›flt›r. Toprak sorunu-
nun en yo¤un oldu¤u Güney Do¤u Anadolu’dan de¤il de, ülke tar›m›n›n çok ge-
liflmifl oldu¤u yörelerden bafllan›lmas›n›n temel nedeni ilk deneylerin baflar›l›
olmas›n› garanti alt›na almak içindir.
Bu bölgeler seçilirken çiftçilerin uyan›k olmas›, bu yörelerde tar›m›n gelifl-
mifl olmas› Tar›m Bakanl›¤›’n›n destek altyap›s›n›n örgütlenmifl bulunmas›,
toprak sahipleriyle ortakç›lar ve kirac›lar aras›ndaki iliflkilerin gergin olmas›-
na dikkat edilmifltir. Komisyonlar bu yörelere gitmifl ve çal›flmaya bafllam›fl-
t›r. Bu çal›flmalar yasan›n ön gördü¤ü bildirimlerin köylülerce yap›lamad›¤›
yerine giden Komisyonlar›n teknik elemanlar›nca doldurulmak durumunda
kal›nd›¤›n› göstermifltir. Bu bilgilerin toplanmas›ndaki zorluklar ilçeden daha
büyük alanlar›n›n uygulama bölgesi ilan›na olanak b›rakmad›¤› aç›kl›k ka-
zanm›flt›r.
Bu uygulamalardan al›nan derslerle haz›rlanan Çiftçiyi Toprakland›rma
Tüzü¤ü Dan›fltay’›n onay›n› ald›ktan sonra Bakanlar Kurulu karar›yla 20 Ma-
y›s 1947’de 3/5842 Say›l› Kararname’yle uygulamaya konulmufltur. ‹lk toprak
da¤›t›m› 1947 y›l›nda gerçeklefltirilebilmifltir.
Korur bu görevde bir y›l çal›flt›ktan sonra Recep Peker Hükümeti’nin Ta-
r›m Bakan› Faik Kurdo¤lu’na haz›rlad›¤› bir raporda 4753 say›l› Çiftçiyi Top-
rakland›rma Kanunu’nun çok formalist oldu¤unu, pratik uygulamaya elverifl-
li olmad›¤›n›, 4784 Say›l› Teflkilat Kanunu’nun ise reformu tahakkuk ettirme-
ye katiyen müsait olmad›¤›n›, tam manasile bürokratik ve eski rutinlere ba¤-
l› bir teflkilat kanunu oldu¤unu, bu kanunla süratli ve az masrafl› ifl yapma¤a
imkan olmad›¤›n› belirtmifltir.81 Bu rapora göre reformun etkin olarak ger-
çeklefltirilebilmesi için arazi kadastrosuyla birlefltirilebilecek bir mülhak büt-
çeli bir genel müdürlük kurulmas›na gerek vard›r.
Bu raporda uygulaman›n de¤iflik boyutlar›n› ortaya koyan bir uygulama

241
kebikeç / 23 • 2007

modeli oluflturulmufltur. Toprak reformu çal›flmalar›n›n özellikle finans bo-


yutlar›n› ortaya ç›karan bu modelin sonuçlar› flöyle özetlenebilir:
Toprak ‹flleri Genel Müdürlü¤ü ilk aflama için kurulacak 25. komisyonla
y›lda 12.500 ailenin toprakland›r›lmas› için 20 y›ll›k bir program haz›rlanm›fl-
t›r. ( Bu program 20 y›lda 250.000 aileyi toprakland›racakt›r. Oysa 1.000.000
çiftçi ailesine toprak da¤›t›lmas›n›n gerekti¤i tahmin edildi¤ine göre uygula-
man›n ilk y›llar›ndan sonra komisyon say›lar›n› art›rmak dört misline ç›kar-
mak gerekecektir.)
Y›lda 12.500 aile toprakland›r›l›rsa da¤›t›lan topraklar›n % 80’i devletten
gelece¤i % 20’si kamulaflt›r›laca¤› kabulüyle 150.000.000 liral›k toprak da¤›t›-
lacakt›r. Kamulaflt›r›lan topraklar için faiziyle birlikte 20 senede 43.898.000
ödenecektir. Bunun için ilk sene devlet bütçesine 125.000 lira konulacak, da-
ha sonra bu miktar y›ll›k 2,25 milyon liraya ç›kacakt›r. Ama o y›llarda devle-
tin toprak borçlanmas› senetlerinden elde etti¤i y›ll›k tahsilat 5 milyon liray›
bulacakt›r. Devletin tahvillerin karfl›l›¤› olarak yapt›¤› 20 y›ldaki ödemenin
toplam› 43.898.000 liran›n karfl›l›¤› 39 y›lda yapt›¤› tahsilat 127.437.500 lira-
y› bulacakt›r. Devletin sa¤lad›¤› gelirlerin fazlal›¤› kendi özel mülklerini ve
hüküm ve tasarrufu alt›ndaki topra¤› da¤›tmas›ndan do¤maktad›r.
Bu reformun finansman gereksinmesini hesaplamak için toprakland›r›la-
cak bir çiftçiye azami 1.000 lira tesis ve onarma, azami 1.000 lira donat›m ve
azami 250 lira iflletme kredisi verilece¤i kabul edilmifltir. ‹flletme kredisinin
faizi % 2,5 olacakt›r. Tesis ve onar›m kredisi 20 y›ll›kt›r ve y›ll›k faizi %
0.75’tir. Donat›m kredisi 7 y›ll›kt›r yedi y›ll›k faizi % 0,50 olacakt›r.82
Y›lda 12.500 çiftçiye tesis ve onarma kredisi için bütçeye her y›l 6.250.000
lira konulacakt›r. Devletin 20 senede koyaca¤› tahsisat toplam› 125 milyon li-
ra olacakt›r. Ancak devlet bu krediyi 76 milyon lirayla çevirecektir. Çünkü ye-
dinci seneden sonra her y›l bütçeye konulacak tahsisat her y›l 552.875 lira
azalacakt›r. Devlet ise 39 y›lda 18.500.000 lira faiziyle birlikte 143.500.000 li-
ra tahsil edecektir. Donat›m kredisinde de 125 milyon liral›k bir kredi tahsi-
si söz konusudur. Ama bu krediyi çevirebilmek için 20 milyon lira sermaye
tahsisi kafi gelecektir. 7 y›lda geri ödenece¤i için durum daha da elverifllidir.
Yani 96 milyon sermaye ba¤layarak 250.000.000 liral›k bir kredilendirme ger-
çeklefltirilmifl olacakt›r.
Y›lda 12500 çiftçiye toprak da¤›t›ld›¤› kabulüyle toprak sa¤lamak, tesis ve
onar›m kredisi ve donat›m kredisi sa¤lamak için devletin her y›l bütçeden
ay›rmas› gereken tahsisatlar ile çiftçinin devlete yapaca¤› geri ödemelerin 44
y›ll›k ak›m›n› gösteren bir tabloda devletin 44 y›lda koydu¤u tahsisatlar top-

242
TEKEL‹-‹LK‹N Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’nun Ç›kar›lmas›

lam› 293.650.000 lira iken geri ödemeler toplam› 402.278.000 lira olmaktad›r.
Devlete kalan pozitif fark 102.627.000 lirad›r. Bu ak›m tablosunun ilginç yan›
15’inci y›ldan sonra geri ödemelerin devletin koyaca¤› tahsisat miktar›n› afl-
mas›d›r. Birinci y›lda 12.610.000 lirayla bafllayan tahsisat geri dönüfl fark›, be-
flinci y›lda 8.677.000 liraya, onuncu y›lda 3.790.000 liraya düflmekte, on beflin-
ci y›lda fark hemen hemen s›f›r olmaktad›r.
25 komisyonun y›ll›k gideri ise 2.241.670 lira olacakt›r. Yirmi y›lda yap›lan
harcama toplam› 42.417.579 liraya ulaflacakt›r.
Bu rakamlar toprak reformunun devlete büyük yük getirmedi¤ini, uzun
erimde devletin topraklar›n›n de¤erlendirilmesi dolay›s›yla devlete gelir sa¤-
layabilece¤ini ve ayr›ca da¤›t›m yap›lan alanlarda kadastro hizmetlerinin gö-
rülmüfl olmas›n›n da ek bir yarar olaca¤›n› göstermektedir.

SON SÖZLER
Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’nun nas›l bir ortamda geliflti¤ini gördük.
Türkiye’de çok partili rejime geçiflin arifesinde ç›kan bu yasaya karfl› ç›kanlar
belki de bu nedenle yüksek perdeden bir muhalefet sergilemifllerdir. Nitekim
bu kanunun müzakeresi s›ras›nda bu yasaya karfl› ç›kanlar›n büyük bölümü
DP’nin kurucu kadrolar› içinde yer alm›fllard›r.
Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’nun kamulaflt›rma s›n›r› olarak kabul et-
ti¤i 5.000 dönüm Avrupa örnekleriyle karfl›laflt›r›ld›¤›nda oldukça yüksek ol-
du¤u görülmektedir. Bu miktar Bulgaristan’da 300 dönüm, ‹spanya’da k›raç
topraklar için 4.000 dönüm, sulu topraklar için 300 dönüm, Finlandiya’da
2.000 dönüm, Litvanya’da 500 dönüm, Polonya’da 3.000 dönüm, Yugoslav-
ya’da topra¤›n vasf›na göre 750 ila 3.000 dönüm, Çekoslovakya’da ise topra¤›n
cinsine göre 1500 ila 2500 dönümdür.83
Bu yasan›n uygulanmas› 1947-1972 y›llar› aras›nda sürmüfltür. Bu 25 y›l-
l›k sürede 5.236 köyde 432.117 yerli aileye toprak verilmifltir. Bu bir y›lda or-
talama 16.620 aileye toprak da¤›t›lmas› demektir. Da¤›t›lan topra¤›n aile ba-
fl›na ortalama büyüklü¤ü 51,64 dönüm olmufltur. ‹lginç olan husus DP’nin ik-
tidara gelmesinden sonra da uygulaman›n sürmüfl olmas›d›r. Bu iktidar döne-
minde 1950 y›l›nda ç›kart›lan 5618 Say›l›, 1955 y›l›nda ç›kart›lan 6603 Say›l›
yasalarla iki de¤ifliklik yap›lm›fl, bu de¤iflikliklerle pratikte karfl›lafl›lan baz›
sorunlara çözümler getirilirken, özel topraklar üzerindeki kamulaflt›rma yet-
kileri s›n›rlanm›flt›r. Da¤›t›lan toprak miktar› 22.314.000 dönümdür. Bu top-
raklardan sadece 158.000 dönümü kamulaflt›r›lma yoluyla sa¤lanm›flt›r. Bu
kamulaflt›rman›n 54.252 dönümü flah›fllardan, 80.861’i vak›flardan, 18.475 dö-

243
kebikeç / 23 • 2007

nümü ise hususi idare ve belediyelerden yap›lm›flt›r.84


E¤er bu uygulaman›n genel bir de¤erlendirmesini yaparsak 4753 Say›l› Ya-
sa ç›kar›l›rken ön görülen 20 y›lda 1.000.000 aileye toprak da¤›tma hedefinin,
25 y›lda yüzde 43’ünün gerçeklefltirildi¤i., da¤›t›lan topraklar›n yüzde 20 ka-
dar›n›n kamulaflt›r›laca¤› öngörüsünün ise yüzde 0.7 düzeyinde kald›¤› görül-
mektedir. Bu say›lar uygulamada k›rsal kesimde toplumsal yap›y› de¤ifltirme
aray›fl›n›n terk edilerek sadece devletin topraklar›n›n da¤›t›m›na dönüfltü¤ü
kan›tlamaktad›r. Zaten 1948 y›l›nda ‹nönü’nün yasan›n muhaliflerinden Ca-
vit Oral’› Tar›m Bakan› yapmas› 4753 Say›l› Yasa’n›n radikal bir uygulama-
s›ndan yap›lmas›ndan vazgeçildi¤inin bir iflareti olmufltu.85
Tabii ki böyle bir de¤erlendirmeyi yaparken dikkatli olmal›d›r. Çünkü 1945
y›l›nda 4753 Say›l› Yasa’n›n görüflmeleri s›ras›nda 1948 y›l›nda yani üç y›l
sonra bafllayacak olan büyük çapl› bir tar›mda makineleflme hareketine iliflkin
bir vizyon gündeme gelmemifltir. Tabii e¤er Türkiye’de tar›mda büyük çapl›
bir makineleflmenin vizyonuna sahip olunsayd›, 4753 Say›l› Yasa’n›n gelifltiril-
mesinde de çok farkl› bir yol izlenebilirdi.
Bu saptamalar Çiftçiye Toprakland›rma Kanunu’nun Meclis’ten geçti¤i dö-
nemde Dahiliye Vekili olan Hilmi Uran’›n, hat›rat›nda yazd›¤›86
“‹tiraf etmek icabeder ki… hem memleketteki bir tak›m topraks›zlar› top-
rak sahibi ederek onlar› da müstakil duruma geçirmek, hem de yurt toprakla-
r›n›n sürekli ifllemesini sa¤lamak flüphesiz hay›rl› ve faydal› maksatlard›. Fa-
kat bu maksatlar› sa¤layaca¤›m diye böyle bir kanunu ç›karmak da, ayn› za-
manda, memleketimizin iç bünyesini lay›k›yla bilmemek veyahut da onu bil-
miyor görünmek demekti. Nitekim s›rf bu son sebep yüzünden kanun, Mec-
lis’ten adeta zorlanarak ç›kar›labilmiflti ve kanunun ç›kabilmesi için Baflvekil
Saraço¤lu, hususi gayretler sarf›na mecbur olmufltu. Kanun Meclis’ten ç›kt›k-
tan sonra da Halk Partisi aleyhtarlar›, bunu silah olarak ele alm›fllar… genifl
propagandalar yaparak büyük arazi sahiplerini yer yer aleyhimizde kazan-
m›fllard›.
Halbuki yurdumuzda, hiç sahipli araziye dokunmaya lüzum kalmaks›z›n
da, topraks›z vatandafllara da¤›t›labilecek her yerde bir çok arazi vard›r. Öte
taraftan büyük arazi sahiplerinden sahip bulunduklar› araziyi verimli suret-
te iflletmeyenleri, topraklar›n› fenni flekilde iflletmeye mecbur edecek çok daha
baflka tedbirler mevcuttur. Bunlar, bilinen fleyler oldu¤u halde, büyük arazi
sahipleri elinden, icab›nda topraklar›n›n bir k›sm›n›n istimlak edilerek
al›naca¤› fleklinde kanuna bir hüküm koymak, yurtda devaml› bir huzursuz-
luk yaratm›fl ve büyük arazi sahiplerini aleyhimize çevirmiflti.”

244
TEKEL‹-‹LK‹N Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’nun Ç›kar›lmas›

sat›rlar› kan›m›zca durumun gerçekçi bir de¤erlendirmesini yapmaktad›r.

Özet: 1945 y›l›nda dönemin özel koflullar›nda, tek parti iktidar›n›n gücüyle, Meclis’te
yo¤un tart›flmalarla kabul edilen Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu, günün koflullar›n›, Mec-
lis’in ve tar›m›n yap›s›n› anlamak aç›s›ndan önemli f›rsatlar tan›maktad›r. Makalede,
Kanun’un kabul edilme süreci ve genel olarak yap›s› ile uygulama sürecinde geçirdi¤i anlam
de¤ifliklikleri üstünde durulmaktad›r.

Anahtar Sözcükler: Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu, Tek Parti Dönemi, DP, tar›msal
yap›, toprak reformu, ortakç›l›k, a¤al›k.

Abstract: Accepted in 1945 under the specific conditions of the period after a series of dis-
putes during the Single Party rule in Turkey, the Land Code concerning the landless peas-
ants provides a suitable ground for a better understanding both the structure of the agricul-
ture and of the Turkish Parliement. This article concentrates on the legislation process of
the Law and its content, along with the changes took place during its application.

Keywords: Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu, Single Party Period, DP, agricultural struc-
ture, land reform, sharecropping, landlordship.

245
kebikeç / 23 • 2007

246
kebikeç / 23 • 2007

Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflflm


me
Örüntüleri, Terör ve Yerinden Olmufl
Nüfusun Yeniden K›rsal Alana
Dönüfl Koflflu
ullar›

Abdulkerim SÖNMEZ*

irifl

G Türkiye’nin Do¤u ve Güneydo¤u Anadolu bölgelerinde 1980’lerin orta-


lar›ndan beri yaflanan terör olaylar› ile ba¤lant›l› olarak gerçekleflen ye-
rinden olma ya da yayg›n olarak kullan›lan tabirle zorunlu göç süreci ülkede
sürüp giden tar›msal dönüflüm, k›rsal göç, yerinden olma ve kentleflme süreç-
leriyle eklemleflmifl ve aflina olunan sorunlara yeni boyutlar katm›flt›r. Bir bü-
tün olarak bugün yaflanan sorunlar ülkenin toplumsal, siyasal ve iktisadi ya-
p›lar› için ciddi tehditler oluflturmaktad›r. Bu nedenle, bir yanda terör kay-
nakl› yerinden olma sürecinden, di¤er yanda ise genel iktisat politikalar› ve
toplumsal geliflme dinamiklerinden kaynaklanan tar›msal yap›lardaki de¤ifl-
me ve geliflme örüntülerinin olgusal verilere dayal› olarak bir analizinin yap›l-
mas› ülkenin önünde duran sorunlar ve imkanlar hakk›nda bir öngörü kaza-
n›lmas› ve yeni siyasalar›n flekillendirilmesine katk› sa¤lanmas› bak›mlar›n-
dan büyük önem tafl›maktad›r.
Bu çerçevede olarak, yerinden olmufl nüfusun rehabilitasyonu amac›yla uy-
gulamaya konulmufl olan Köye Dönüfl ve Rehabilitasyon Projesi’nin amaçlad›-
¤› hedeflere ulaflabilme kabiliyetinin tar›msal yap›lar›n içinde bulundu¤u du-
rum ve yerinden olmufl nüfusun geçirmekte oldu¤u de¤iflme ve dönüflmeler ek-
seninde de¤erlendirilebilmesi özel önem tafl›maktad›r. Böyle bir çaba ayn› za-
manda Türkiye’de tar›msal-k›rsal yap›lar›n uzun erimli dönüflüm yol ve biçim-
leri hakk›nda yeniden bir de¤erlendirme yapmay› da ister istemez bir ihtiyaç
olarak ortaya ç›karmaktad›r. Ayr›ca, bir yanda yerinden olma sürecinin ulus-

* Yrd. Doç. Dr. Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü.

263
kebikeç / 23 • 2007

lararas› müdahaleye aç›k bir sorun haline gelmifl olmas›, di¤er yanda ise tar›-
m›n dönüfltürülmesinin Avrupa Birli¤i ile üyelik müzakere sürecinin önemli
konular›ndan biri oldu¤u dikkate al›nacak olursa, böyle bir analizden müza-
kerelerin yürütülmesi esnas›nda dikkate al›nabilecek bir tak›m öngörüler ç›-
kar›lmas› da mümkün görünmektedir.
Olgusal verilerin analizine geçmeden önce hem terör ve yerinden olma sü-
recinin biçim ve boyutlar› hem de bunlar›n genel yap›sal dönüflüm süreciyle
önemli eklemleflme noktalar› hakk›nda k›sa bir betimlemede bulunmakta ya-
rar vard›r.

2. Yerinden Olma Süreci ve K›rsal-Tar›msal Yap›lar


PKK’n›n 1984 y›l›nda askeri ve sivil hedeflere yönelik silahl› sald›r›lar› Tür-
kiye’de terör kaynakl› yerinden olma sürecinin bafllang›c›n› oluflturur. Çok k›-
sa bir süre içinde terörün nokta hedeflere sald›r› yoluyla halkta korku uyand›r-
maktan bütün bir bölgeyi bir lojistik destek, güç ve egemenlik alan›na dönüfl-
türme hedefine yönelmesi ile birlikte özellikle k›rsal alan›n asayifl ve güvenli-
¤inin ola¤an güvenlik örgütlenmesi yoluyla sa¤lanmas› ve sürdürülmesi önem-
li bir sorun olarak ortaya ç›km›flt›r. Bu durumun yaratt›¤› asayifl ve güvenlik
tehdidine karfl› bir tedbir olarak hükümetler k›rsal yerleflimlerin PKK sald›r›-
lar›na karfl› kendilerini korumalar›na imkan verecek flekilde geleneksel köy ko-
ruculu¤u sistemini paramiliter bir yap›ya dönüfltürerek yeniden örgütlemifller-
dir. Buna ek olarak, bu düzenlemenin etkin bir flekilde yeniden örgütlenemedi-
¤i yerler ile PKK’n›n kendisine lojistik destek sa¤lanmas› talebine karfl› etkin
bir flekilde direnme göstermeyen veya gösteremeyen k›rsal yerleflimlerden ge-
rekli görülenlerin boflalt›lmas› uygulamas› bafllatm›fllard›r. Bu durum, birçok
yerde k›rsal nüfusu gece PKK yanl›s›, gündüz güvenlik kuvvetleri yanl›s› ola-
rak davranmak gibi her bak›mdan zor bir varolufl içine çekmifltir.
Öte yandan, k›rsal alanda asayifl ve güvenli¤in ola¤an usul ve vas›talarla
sürdürülemiyor oluflu, benzer durumlarda s›k s›k karfl›lafl›ld›¤› üzere, ahlaki
ve siyasal bir boflluk yaratm›fl ve bu boflluk çat›flmalar›n yo¤un olarak yaflan-
d›¤› bölgelerde aileler, soy gruplar› veya afliretler aras›nda bir flekilde sürüp
giden güç mücadelelerinin ve eskinin çözümlenmeden b›rak›lm›fl sorunlar›n-
dan kaynaklanan çat›flmalar›n yeni bir kisve ile canlanmas›na yol açm›flt›r.
Dolay›s›yla, yerinden olma sürecinin ard›nda sadece güvenlik güçleri ile PKK
aras›nda meydana gelen çat›flmalardan ve taraflar›n muhalif talep ve bask›la-
r›ndan isteyerek veya zorda kalarak uzaklaflmak gere¤i de¤il, fakat ayn› za-

264
SÖNMEZ Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflme Örüntüleri

manda yerel ölçekte sürüp giden di¤er çat›flmalardan da isteyerek veya zorda
kalarak uzaklaflmak gere¤i gibi iki katmanl› bir süreç vard›r. Dahas›, bu her
iki çat›flma biçiminin bütün bir bölgeye yay›lmas› ola¤an iktisadi faaliyetlerin
de çeflitli biçimlerde kesintiye u¤ramas› ya da bunlar›n ancak k›s›tl› bir flekil-
de yürütülebilmesi sonucunu do¤urmufltur. Bu bak›mdan üzerinde en çok du-
rulan engeller hükümetçe konulan mera-yaylalara ç›kma yasaklar› ile boflal-
t›lm›fl köylerin baz›lar›n›n may›nlanmas›d›r.
Ancak, bundan daha önemlisi k›rsal nüfusun kendi yerleflim birimleri için-
de yürüttükleri ola¤an tar›msal üretim faaliyetleri ile kendi yerleflimleri d›fl›n-
da yürüttükleri gelir getirici di¤er faaliyetler aras›nda kurmufl olduklar› ba¤-
lant› ve dengelerin zorunlu olarak kesintiye u¤ramas› veya bütünüyle k›r›lma-
s› olmufltur. Bunun bir sonucu olarak, örne¤in, küçük bir arazi parças›n› iflle-
mek ile mevsimlik iflgücü göçünden elde edilen gelirin birlefltirilmesine daya-
l› bir iktisadi varolufl k›rsal alanda yerleflim güvenli olmad›¤› için sürdürüle-
mez bir varolufl haline gelmifltir. Bundan dolay›d›r ki, terör kaynakl› yerinden
olma sürecinin kitlevi bir vasfa büründü¤ü y›llarda bile iktisadi etkenlerden
kaynaklanan göç durmam›fl sadece a¤›rl›¤› geri plana düflmüfl, aksine, çat›fl-
malar›n nispeten kesildi¤i y›llarda iktisadi etkenlerin tetikledi¤i ya da zorla-
d›¤› göçler tekrar ön plana geçmeye bafllam›flt›r.
Meydana geldi¤i yer bak›m›ndan terör kaynakl› çat›flmalar ve yerinden ol-
ma vakalar› belli illerle s›n›rl› kalm›flt›r. Bu illerin bafll›calar› A¤r›, Ad›yaman,
Bingöl, Bitlis, Diyarbak›r, Elaz›¤, Hakkari, Mardin, Mufl, Siirt, fi›rnak, Tunce-
li ve Van’d›r. Ancak, terörün toplumsal, siyasal ve iktisadi maliyet ve etkileri
ülke ölçe¤inde ele al›nmas› gereken ve her ne aç›dan bak›l›rsa bak›ls›n çok
a¤›r bir maliyettir. Ulusal düzeydeki bu a¤›r maliyet, ulusal bir siyasi, iktisa-
di ve toplumsal bütünün parçalar› olarak ayn› illerdeki tar›msal yap›lar›n de-
¤iflim ve dönüflümlerini ayr›ca etkilemifltir.
Terör kaynakl› çat›flmalardan ortaya ç›kan toplumsal, siyasal ve iktisadi
maliyeti hesaplamak flüphesiz ki, güç bir ifltir. Ancak, mevcut kimi veriler yar-
d›m› ile durumu k›smen resmetmek mümkün görünmektedir. ‹lk olarak, terör
kaynakl› çat›flmalar sonucunda 2000 y›l›na kadar 35 binden daha fazla bire-
yin hayat›n› kaybetti¤i (Özcan, 2002’den aktaran Varol, 2006: 3) tahmin edil-
mektedir. fiimdilerde ise bu rakam›n 40 bine yaklaflt›¤› güncel haberlerde res-
mi yetkililerce telaffuz edilmektedir. ‹kinci olarak, konu hakk›nda yap›lm›fl en
yeni ve en kapsaml› bir çal›flma olan Türkiye Göç ve Yerinden Olmufl Nüfus
Araflt›rmas› sonuçlar›na göre, ülke nüfusu içinde 2.7 milyon bireyin en son
yapt›¤› göç etme eylemi Birleflmifl Milletler Örgütü’nün ‘ülke içinde yerinden

265
kebikeç / 23 • 2007

olma’ tan›m›na uygun düflmektedir. Bu nüfusun yaklafl›k yar›s›n›n (yüzde


48.6’s›) yerinden olmas› ya da zorunlu göçü terör ve güvenlik kaynakl› etken-
lerden, di¤erlerininki ise aileler aras› çat›flmalar, toplumsal d›fllamalar, a¤a
bask›s›, bay›nd›rl›k projeleri, sel, deprem vb do¤al etkenlerden kaynaklanm›fl-
t›r. Ayn› araflt›rman›n verilerine göre, terör ve terör kaynakl› çat›flmalardan
en çok etkilenmifl olan ve yukar›da adlar› belirtilen 14 ilden 1986 ile 2005 y›l-
lar› aras›nda yerinden olan nüfusun 1,077,440 oldu¤u ve bunlar›n
837,200’ünün (yüzde 77.7’si) k›rsal kökenli olduklar› tahmin edilmektedir. Bu
nüfusun yüzde 32’si 1991 y›l›ndan önce, geriye kalan yüzde 68’i ise 1991 y›l›n-
dan sonra yerinden olmufltur. Terör ve terör kaynakl› çat›flmalar nedeniyle ye-
rinden olan bu nüfusun halen yüzde 10.1’inin ayn› illerin baflka k›rsal yerle-
flim yerlerinde, yüzde 40.4’ünün ayn› illerin kentsel merkezlerinde, yüzde
33.9’unun ülkenin güney ve bat› yörelerindeki büyük kentlerin merkezlerinde2
ve 15.6’s›n›n ise yine bu sonraki kümede yer alan illerin k›rsal alanlar›nda ya-
flad›¤› tahmin edilmektedir (Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü,
2006: 59-60, 62).
Türkiye Göç ve Yerinden Olmufl Nüfus Araflt›rmas›’nda, terör ve terör kay-
nakl› çat›flmalar sonucu yerinden olmufl nüfusun etnik, dinsel ya da dilsel va-
s›flar›na ve PKK ya da güvenlik güçlerinin yerinden olma üzerindeki do¤ru-
dan etkilerinin ne oldu¤una dair herhangi bir veri bulunmamaktad›r. Bunun-
la birlikte, daha önce Aile Araflt›rma Kurumunca yapt›r›lm›fl olan Do¤u ve Gü-
neydo¤u Anadolu’dan Terör Nedeniyle Göçeden Ailelerin Sorunlar› çal›flma-
s›nda: (1) araflt›rmada kapsanan ve kendilerinin terör ve güvenlik nedeniyle
göç etmifl olduklar›n› beyan eden hanehalklar›n›n yüzde 48.6’s›n›n PKK tara-
f›ndan, geriye kalanlar›n ise güvenlik güçleri ve köy korucular› taraf›ndan göç
etmeye zorland›klar›, (2) PKK taraf›ndan göç etmeye zorlanm›fl olanlar›n yüz-
de 79’unun anadilinin Kürtçe’nin farkl› lehçeleri, yüzde 10.8’inin anadilinin
Türkçe ve bir o kadar›n›n anadilinin ise Arapça oldu¤u, (3) kendilerinin gü-
venlik güçleri ve köy korucular› taraf›ndan göçe zorlanm›fl oldu¤unu beyan
edenlerin ise yüzde 98.2’sinin anadilinin Kürtçe’nin farkl› lehçeleri, geriye ka-
lanlar›n anadillerinin ise Türkçe ve Arapça oldu¤u rapor edilmektedir (Türk-
y›lmaz ve di¤., 1998: 72, 121). Üçüncü olarak, yerinden olma ve k›rsal göçün
k›rsal nüfus üzerindeki etkisi süreçten do¤rudan etkilenmifl her ilde ayn› dü-
zeyde de¤ildir. Örne¤in, 1997 Köy Envanteri3 (s. 160-1) verilerine göre, 1993

2 Bu iller Ankara, ‹stanbul, ‹zmir, Bursa, Kocaeli, Manisa, Antalya, Mersin, Adana ve Malatya’dan oluflmakta-
d›r.
3 Metin içinde bu ve Devlet ‹statistik Enstitüsü taraf›ndan yay›mlanm›fl olan di¤er veri kaynaklar›na isimleri
ile at›fta bulunulacakt›r. Bu yay›nlar Kaynakçada ayr› bir bafll›k alt›nda s›ralanm›flt›r.

266
SÖNMEZ Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflme Örüntüleri

ile 1997 y›llar› aras›nda k›rsal göç ve yerinden olma süreci bu illerin k›rsal
yerleflimlerinde 1997 y›l›nda meskun nüfusunun yaklafl›k dörtte birine ulaflan
bir nüfusu k›rsal yerleflim d›fl›na itmifltir. Baz› illerde bu flekilde d›flar› itilmifl
olan nüfus 1997 y›l›nda meskun k›rsal nüfusa eflit rakamlara ulaflmakta, hat-
ta bir örnekte, Tunceli’de, meskun nüfusu aflmaktad›r.
Dördüncü olarak, terörle askeri mücadele ulusal ekonomi üzerinde olduk-
ça y›k›c› bir etki do¤urmufltur. Bir tahmine göre, bu amaçla 2000’li y›llara ka-
dar yap›lan harcamalar›n yekunu 120 milyar ABD dolar›n› aflm›fl olup, bu
miktar ayn› dönem itibariyle ulusal borç stokunun yaklafl›k olarak yar›s›na
eflittir (Özcan, 2002’den aktaran Varol, 2006: 3). Terörle askeri mücadele için
harcanan bu miktar ulusal borç stokunun artmas› ve süre¤en enflasyonun ar-
d›nda yatan en önemli etkenler aras›nda yer almaktad›r. Devletin içine girdi-
¤i borçlanma sarmal› ve yüksek enflasyon önce 1994’te, ard›ndan da 2000 ve
2001 y›llar›ndaki büyük iktisadi bunal›mlar›n haz›rlay›c›lar› olmufllar ve bu
bunal›mlar IMF kanal› ile yap›lan d›fl borçlanmalar yoluyla afl›lmaya çal›fl›l-
m›flt›r. Terörle askeri mücadele için harcanan mebla¤›n ulusal toplumsal ve
iktisadi kalk›nma için harcanm›fl olmas› halinde bugün nas›l bir tablo ile kar-
fl›laflabilecek oldu¤umuz tahayyül etmek güç olmasa gerektir. Ancak, geliflme-
lerin aksi yönde seyretmifl olmas›n›n sonuçlar› da aflikard›r. Nitekim, 1994 ik-
tisadi bunal›m›n›n hemen ard›ndan yürürlü¤e konan tasarruf tedbirlerinden
tar›m›n desteklenmesi için yap›lan harcamalar da nasibini alm›fllar ve bunun
bir sonucu olarak ulusal g›da politikas› için temel öneme sahip olan hububat
ve fleker pancar› ile tütün haricindeki tar›msal ürünler destekleme kapsam›
d›fl›na ç›kar›lm›fl ve tar›ma verilen do¤rudan destek miktar›nda önemli bir da-
ralma meydana gelmifltir (bak. Devlet Planlama Teflkilat›, 2000: 26; Günay-
d›n, 2005: 153).
Türkiye’de devletin tar›ma verdi¤i destek flüphesiz ki, destekleme al›mlar›
ile s›n›rl› de¤ildir. Aksine, gübre, ilaç, tohumluk, dam›zl›k hayvan gibi girdi
destekleri; y›ll›k üretimin sürdürülmesi için kullan›lan çevirme kredisi, uzun
dönemli yat›r›m kredileri, teçhizat ve makine sat›n al›m› için verilen krediler,
ihracat kredisi; araflt›rma, e¤itim ve yay›m hizmetleri gibi daha birçok alanda
tar›ma do¤rudan destek verilmektedir (bak. Devlet Planlama Teflkilat›, 2000:
25-37). Tar›ma her y›l verilen toplam deste¤in parasal miktar›, 1990’l› y›llar-
da y›ll›k tar›msal üretim de¤erinin üçte birine yak›n bir düzeyde seyretmifl
olup, bu bak›mdan destek nispeti en az›ndan OECD ülkelerinde verilen des-
tek ile yaklafl›k olarak ayn› düzeydedir. Ancak, ayn› dönemde tar›ma verilen
toplam destek miktar›n›n GSMH’ya oran› Türkiye’de y›ll›k yüzde 6-8 aras›n-

267
kebikeç / 23 • 2007

da de¤iflirken OECD ve AB ülkeleri, ABD ve Japonya’da yüzde 1-1.5 aras›nda


de¤iflmifltir (Devlet Planlama Teflkilat›, 2000: 38). Dolay›s›yla, Türkiye’nin ta-
r›ma verdi¤i destek tar›msal üretim de¤eri dikkate al›nd›¤›nda, geliflmifl ülke-
lerin kendi ulusal tar›mlar›na verdikleri toplam deste¤e yak›n, ancak
GSMH’ya nispetle yaklafl›k 5 kat daha yüksekte seyretmifltir.
Tasarruf Tedbirleri kapsam›nda destekleme kapsam›n›n daralt›lmas›n›
1995 y›l›nda imzalanan Dünya Ticaret Örgütü Tar›m Anlaflmas›’ndan do¤an
yükümlülükler izlemifltir. 1995 anlaflmas›, destekleme al›m›, girdi sübvansiyo-
nu, gümrük vergileri ve kotalar› ve ihracat sübvansiyonu gibi uygulamalardan
kaynaklanan tar›m› koruma uygulamalar›n›n ülkelerin geliflmifllik düzeyini
dikkate alarak izleyen on y›ll›k süre içerisinde azalt›lmas›n› ve bu suretle dün-
ya ölçe¤inde tar›m ürünlerinin ticaretinin de serbest rekabet kurallar› çerçe-
vesinde yürütülebilece¤i bir ortam oluflturulmas›n› amaçlamaktad›r (Akder,
2005: 14-15). Türkiye bu anlaflmaya geliflmekte olan ülke statüsünde girmifl-
tir ve “…hayvanc›l›k ürünleri, çay, tah›llar, bu¤day unu, fleker, domates ve ifl-
lenmifl tütün gibi ürünlerde indirime yüksek gümrük vergilerinden bafllam›fl,
net ithalatç› olunan ürünlerde ve ihracata dönük sanayi ara mallar›nda düflük
tarife oranlar›nda yüksek indirim tercih edilmifltir. Örnek olarak, bitkisel ya¤-
lar, ipek ve pamuk say›labilir” (Akder, 2005: 16). ‹hracat sübvansiyonlar›nda-
ki azaltmalar söz konusu oldu¤unda ise 44 ürün ya da ürün grubunda azalt-
ma yapmay› taahhüt etmifl (Akder, 2005: 16) ancak “… bütçe zorluklar› nede-
niyle zaten kullanmad›¤› d›flsat›m sübvansiyonlar›n›n indirgenmesi hükümle-
rinden olumsuz etkilenmemifltir” (Günayd›n, 2005: 152).
1990’l› y›llarda tar›msal yap›lar› etkilemeye bafllayan bir baflka geliflme
Türkiye’nin Avrupa Birli¤i ile üyelik müzakerelerine giden sürecinin daha bir
somutluk kazanmas› ve bu çerçevede tar›msal yap›lar›n Avrupa Birli¤i tar›m-
sal yap› ve politikalar› ile uyumlu hale getirilmesi gere¤idir. Bu yöndeki gelifl-
melerin ulusal tar›msal yap›larda 1991 ile 2001 y›llar› aras›nda meydana ge-
len de¤iflmeleri do¤rudan etkilemesi söz konusu de¤ildir. Yine de gelece¤e yö-
nelik beklentilerin politika ve uygulamalar›n ald›¤› somut içeri¤i flekillendir-
mede bir etken oldu¤unu belirtmek gerekir. Bu bak›mdan en dikkate de¤er
husus özel olarak tar›msal yap›lar›n dönüfltürülmesine yönelik politikalardan
ziyade genel olarak iktisadi kalk›nma, liberalleflme ve yap›sal uyum politika-
lar›n›n 1980’lerden itibaren h›z kazanm›fl olmas›d›r. Baflka bir özel etken söz
konusu olmasa bile bu yeniden yap›lanma süreci küçük iflletmelerin bekas›n›
tehdit eden bir nitelik arz etmektedir (bak. Ayd›n, 2001) ve bugün art›k devle-
tin kendi bekas› ile küçük üreticili¤in bekas› aras›nda kurmufl oldu¤u ba¤la-

268
SÖNMEZ Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflme Örüntüleri

r›n yeniden örgütlendi¤i bir döneme ulafl›lm›flt›r. Cumhuriyet döneminin bafl-


lang›c›ndan 1980’li y›llara kadar ülkede tar›m ça¤dafl bir s›nai ekonominin ya-
rat›lmas› için ihtiyaç duyulan mali kaynaklar›n asli üreticisi olmufltur. Köylü-
lü¤ün rejime sadakat içinde kendini dönüfltürmesinin karfl›l›¤› olarak, Hann
(1990)’›n ifadesiyle, devletin de köylülü¤ün talepleri karfl›s›nda evcilleflmeyi
kabul etmesine dayanan karfl›l›kl› iliflkiler, bu dönemden itibaren ulusal eko-
nominin kesin olarak kentli ve s›nai bir nitelik kazanmas›yla birlikte, art›k
devletin sürdürmeyi istemedi¤i bir iliflki haline gelmifl görünmektedir. Bu ye-
ni dönemde köylülükten üstlenmesi istenen yeni misyon s›nai-kentli bir eko-
nomiye ayak ba¤› olmamak ve bir meslek kategorisi olarak kendi ç›karlar›n›
ak›lc› bir flekilde kovalayacak flekilde yeniden örgütlemektir. Tar›m kredi ve
sat›fl kooperatifleri üzerindeki devlet himaye ve deste¤inin çekilip, bu örgütle-
rin özerk bir yap›da ifllevlerini sürdürmelerinin istenmesi tar›m›n ve tar›msal
üreticilerin yeniden örgütlenmesinin biçimlerinden biridir. Ancak, ça¤dafl bir
s›nai ekonomi ve iflbölümü içinde ç›karlar›n› rasyonel bir flekilde kovalayacak
bir flekilde yeniden örgütlenmek sadece üst örgütlenmeler düzeyinde de¤il, ifl-
letme düzeyinde de yeniden örgütlenmeyi, küresel ekonomi ve serbest rekabet
ortam›n›n flartlar› içinde üretim faaliyetlerini, ürün desenlerini de yeniden ör-
gütlemeyi gerektirmektedir. Köylülü¤ün toplam nüfus içindeki a¤›rl›¤›n›n bü-
yük oranda gerilemifl olmas› demokratik bir siyasal sistem içinde devletin ka-
rar ve uygulamalar›n› kendi lehine etkileme kabiliyetini de büyük ölçüde s›-
n›rlamaktad›r.4 Bununla birlikte, tar›m›n ve köylülü¤ün kendini yeniden ör-
gütlemesi devletin geri çekilmesi ile de¤il, aksine belki daha fazla sürece da-
hil olmas›; vesayet yerine gelifltirici himayesini daha fazla sürece katmas› ile
mümkün olacak görünmektedir. Avrupa Birli¤i ile müzakere süreci bu bak›m-
dan önemli bir süreç olacakt›r.
Terör ba¤lant›l› yerinden olma ve k›rsal göç sürecinin devlet ile köylülük
aras›ndaki iliflkilerin ve ulusal tar›msal yap›lar›n köklü bir dönüflüm içine gir-
di¤i bir dönemle çak›flmas› ve terörün mali yükünün tar›msal desteklerin azal-
t›lmas› yöndeki baz› temel politikalar›n acele ile uygulanmaya konulmas›n›
bir zaruret haline getirmifl olmas›, bu süreçlerden birinin etkisini di¤erinin et-
kisinden ba¤›ms›z olarak de¤erlendirmeyi büyük ölçüde güçlefltirmektedir.
Ancak, niteliksel olarak bu etkilerden birinin genel ve kuflat›c›, di¤erinin ise
bu genel tablonun içinde özel biçim ve örüntülere sahip h›zland›r›c› bir etken
oldu¤u dikkate al›nacak olursa, yerinden olma süreci yaflanmam›fl olsayd› so-
4 Örne¤in, 2006 y›l› Temmuz ay› sonunda üreticilerin f›nd›k fiyatlar› ve sat›n alma politikas› konusunda hükü-
met uygulamalar›na oldu¤u kadar kendi öz örgütleri olan Fiskobirlik’e karfl› gösterdikleri büyük tepki ancak s›-
n›rl› ölçüde etkili olmufl görünmektedir.

269
kebikeç / 23 • 2007

nucun nas›l olabilece¤ini di¤er illerin durumundan hareketle tahmin etmek


bir ölçüde mümkün görünmektedir.

3. Veriler ve Analiz Yöntemi


Bu araflt›rmada istihdam edilen veriler esas itibariyle 1991 ile 2001 Genel
Tar›m Say›m› sonuçlar›na dayanmakta olup, bunlardan yap›sal özellikleri
yans›tan toprak mülkiyeti, iflletme büyüklükleri ve toprak da¤›l›m›, topra¤›
tasarruf biçimleri ve iflletmelerin yürüttükleri tar›msal faaliyetin biçimleri ol-
mak üzere dört kategoride yer alan veriler üzerine odaklan›lmaktad›r. Gerek-
li ve mümkün olan yerlerde, bu verilerin analiz ve yorumuna derinlik katmak
amac›yla daha önceki dönemlerde yap›lan tar›m say›m› verilerinden, genel nü-
fus say›m› verilerinden ve alan araflt›rmas› sonuçlar›ndan da yararlan›lmak-
tad›r. Afla¤›daki analiz bölümünde de görülece¤i üzere, Türkiye tar›m›nda
ulusal düzeyde bugün itibariyle gözlemlenen de¤iflme örüntülerinin en az›n-
dan bir k›sm›n›n 1980’lerin ortalar›nda boy göstermeye bafllam›fl olmas› müm-
kündür. Benzer flekilde terörle ba¤lant›l› yerinden olma süreci de, yukar›da
belirtildi¤i üzere, yine 1980’lerin ortalar›nda bafllam›flt›r. Bu nedenle analiz
için seçilen verilerin kapsad›¤› zaman aral›¤› ile olaylar›n gerçekleflti¤i zaman
aral›¤›n›n birbirleri ile bütünüyle uyuflmad›¤› aflikard›r. Ancak, 1980’den son-
raki tar›m say›mlar›n›n her on y›lda bir yap›lmakta oluflu, 1991 öncesinde ya-
p›lm›fl olan tar›m say›mlar›n›n belirtilen bu dört yap›sal unsur hakk›nda il dü-
zeyinde veri içermiyor olmas› ve 1991 ile 2001 say›mlar›n›n verilerinin tasnif
edilme biçimlerinin büyük oranda ayn› olmas›ndan ötürü bu iki say›m sonuç-
lar› burada ele al›nan olaylar ve süreçler ile en fazla örtüflen ve süreç içindeki
de¤iflmeleri ayn› derinlikte takip etmeyi mümkün k›lan verilerdir.
Bu veriler, biri mutlak, di¤eri ise izafi de¤iflme oranlar› olmak üzere, iki de-
¤iflme ekseninde analiz edilmektedir. Mutlak de¤iflme oran› verili bir olay kü-
mesi (diyelim belli bir iflletme büyüklü¤ü kümesi) içinde birbirini izleyen iki
zaman kesitinde meydana gelmifl olan de¤iflmenin yönünü ve h›z›n› göster-
mektedir. Bunun hesaplanmas› için istihdam edilen formül flöyledir: [(mutlak
de¤er z2-mutlak de¤er z1)/mutlak de¤er z1 x 100]. ‹zafi de¤iflme oran› ise ve-
rili bir analiz birimi (yani il kümeleri ve genel olarak ülkenin tamam›) içinde
birbirini izleyen iki zaman kesitinde olay kümelerinde gözlenen farkl› h›z ve
yöndeki mutlak de¤er de¤iflmelerinin tar›msal yap›n›n bütününde meydana
ortaya ç›kard›¤› de¤iflmenin yönünü ve h›z›n› göstermektedir. ‹zafi de¤iflme
hesaplamalar›nda verili bir olay kümesinin (yine örne¤in belli bir iflletme bü-

270
SÖNMEZ Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflme Örüntüleri

yüklü¤ünün) bir analiz kümesinin (diyelim il kümeleri) tar›msal yap›s› içinde-


ki oransal de¤erlerinde meydana gelen de¤iflmeler dikkate al›nmaktad›r. Bu-
nun hesaplanmas› için istihdam edilen formül ise flöyledir: [(oransal de¤er z2-
oransal de¤er z1)/oransal de¤er z1 x 100]. ‹stihdam edilen analiz birimleri ise
flunlardan oluflmaktad›r: (1) terör olaylar›n›n ve terörle ba¤lant›l› yerinden ol-
ma vakalar›n›n en yo¤un yafland›¤› 14 il ki, bunlar›n isimleri yukar›da belir-
tilmifl olup, bundan böyle bu birim içinde yer alan illere terörden do¤rudan et-
kilenmifl iller olarak at›fta bulunulacakt›r, (2) di¤er iller, ve (3) Türkiye gene-
li. Belirtilen bu ilkeler dahilinde yap›lan istatistiksel analizlerden elde edilen
sonuçlar özet tablolar halinde metnin ilgili yerlerinde sunulmakta olup, önem-
li görülen noktalarda alt kümelerde gözlenen duruma dair aç›klamalara da
yer verilmektedir.

4. Tar›mdaki Yap›sal De¤iflflm


melerin Örüntü ve Boyutlar›
‹statistiksel analizlerden elde edilen olgusal sonuçlar› bir bak›fl aç›s›na yer-
lefltirip yorumlayabilmek için Türkiye’de toprak mülkiyetinin, tar›m›n ve köy-
lülü¤ün durumu ve dönüflüm sürecinin belli bafll› konular›n› ak›lda bulundur-
makta yarar vard›r. ‹lk olarak, Türkiye co¤rafyas› tarihsel olarak küçük köy-
lülü¤ün hissedilir bir a¤›rl›k tafl›d›¤› bir co¤rafya olmufltur. Bu tarihsel yap›-
n›n ortaya ç›kmas›nda ve devam›nda Osmanl› toprak da¤›t›m sisteminin ve
köylünün topra¤› tasarruf hakk›n›n korunmas› yönünde devlet ile köylü ara-
s›ndaki z›mni fakat temel bir sözleflmenin önemli bir yeri vard›r. Osmanl› top-
rak hukuku uzun bir dönemde geliflmifl oldu¤undan devlet, köylü ve toprak
aras›nda tesis edilmifl olan iliflkilerin tamam›n› bütün dönemleri kapsayacak
flekilde tek bir çerçevede ifade etmek güçtür (bak. ‹nalc›k, 1993: 4-8, ‹slamo¤-
lu 2000). Ancak, Cumhuriyet döneminin tarihsel ve hukuksal arka plan›n›
oluflturmas› ve kendisinden önceki çeflitli uygulamalar› olabildi¤ince tek bir
hukuki çerçevede tanzim etmesi nedeniyle 1858 Arazi Kanunnamesi’ni bura-
da bir at›f noktas› olarak dikkate almakta yarar vard›r.
1858 Arazi Kanunnamesi Osmanl› Devleti’nin hükümranl›k alan› içindeki
arazileri mülk, mîrî, vak›f, metruk ve mevat olmak üzere befl k›sma ay›rmak-
tad›r. Mülk araziler bir mesken veya ikametgah›n ayr›lmaz bir parças›n› (te-
timme-i sükna) oluflturan ve yar›m dönünü geçmeyen arsalar, mîrî araziden
aktarma yoluyla mülk edinilmifl araziler, öflre tabi araziler ve fetih dönemin-
de fatihine mülk olarak verilmifl olup haraca tabi araziler olmak üzere dört
k›s›mdan oluflmaktad›r. Kanunname bunlar›n mülk araziler olduklar›n› teyit

271
kebikeç / 23 • 2007

etmekte ve ilgili düzenlemelerin f›k›h kitaplar›nda yap›lm›fl oldu¤undan ha-


reketle bu arazilerle ilgili baflka herhangi bir düzenleme getirmemektedir.
Mîrî arazi ise sahiplik hakk› (rakabesi) Beytülmal’a ait olup, ihale edilmesi
ve birinin denetimine verilme ifllemi devlet taraf›ndan yap›lan (madde 3) ve
üzerinde y›ll›k ekim suretiyle tar›msal üretim yap›lan araziler ile hayvan ye-
mi üretimi yap›lan arazilerden oluflmaktad›r (madde 9 ve 10). Vak›f araziler,
mülk arazi iken belli bir senet ile vakfedilmifl araziler ile mîrî arazi iken dev-
letten izin al›narak belli bir amaç için vakfedilmifl arazilerden oluflmakta
olup, vak›f arazilerin bu ikinci türünün mülkiyeti Beytülmal’a aittir ve üze-
rinde icra edilecek haklar Kanunname hükümlerine tabidir (madde 4). Met-
ruk araziler esas itibariyle kamunun ortak kullan›m›na tahsis edilmifl olan
yollar ile belli bir yerleflim yerindeki cemaatin (köy veya kasaba gibi) ortak
tasarrufuna tahsis edilmifl olan pazar ve toplanma yerleri, otlaklar, meralar,
yaylalar, koruluk ve baltal›k gibi arazilerden oluflmaktad›r. Baflka cemaatle-
rin bu arazilerden yararlanmas› ancak kendisine tahsis edilen cemaatin müfl-
terek iznine tabi k›l›nm›fl ve bu iznin bir bedel karfl›l›¤›nda verilmesi halinde
elde edilen gelirin cemaatin üyelerine eflit olarak da¤›t›lmas› hükmü getiril-
mifltir (madde 5). Mevat araziler ormanlar, da¤lar, kayal›klar gibi tar›ma uy-
gun olmayan veya henüz tar›ma aç›lmam›fl arazilerden oluflmaktad›r (madde
6). Bu hükümlere göre, mülk araziler ile mülk iken belli bir senetle vakfedil-
mifl araziler d›fl›ndaki bütün arazilerin mülkiyeti veya nihai sahiplik hakk›
devlete aittir. Ayr›ca, mîrî arazilerdeki madenlerin tamam›, metruk ve mevat
arazilerdekilerin ise beflte biri devlet mülkiyetindedir (madde 7, 107). Buna
karfl›l›k olarak, mîrî araziler üzerine izin almak suretiyle infla edilmifl mes-
ken ve di¤er tafl›nmazlar ile yine bu araziler üzerinde dikilmifl meyve ve sair
a¤açlar ve ba¤lar›n mülkiyeti bunlar üzerinde sahiplikleri sarih olan kifli ve-
ya kurumlar›n özel mülküdür fakat arazinin üzerinde bulunanlar›n mülkiyet
hakk› hiçbir flekilde topra¤›n kendisi üzerinde mülkiyet hakk› do¤urmaz
(madde 25-32).
Devletin sahipli¤i alt›nda olup, üzerinde y›ll›k ekim yap›lan veya çay›r›
hayvan yemi olarak biçilen tar›msal alanlar, yani mîrî araziler, bir ve ya bir-
kaç kifliye ya da toplulu¤un “hey’et-i mecmuas›na” de¤il, ahaliden her bir flah-
sa ayr› ayr› tapular tanzim edilerek ifllemek üzere tahsis edilir (Arazi Kanun-
namesi, madde 8). Devletçe izin verilmifl veya üretilmesi uygun bulunmufl
ürünleri üretmek ve meflru bir sebep olmaks›z›n üretime üç y›l ara vermemek
kayd›yla, köylünün kendisine bir tapu bedeli karfl›l›¤› verilmifl arazi üzerinde-
ki tasarruf hakk› süreklidir. Bu tasarruf hakk› akrabal›k ba¤›n›n türü ve de-

272
SÖNMEZ Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflme Örüntüleri

recesine göre düzenlenmifl bir öncelik s›ras›na göre5 bedelsiz olarak miras edi-
nilir (madde 54-90) ve tasarruf hakk›n› kendi elinde bulunduran kifli taraf›n-
dan bedelsiz veya bedel karfl›l›¤› olarak baflkalar›na devredilebilir (madde 39).
Bir birey, cemaat veya kurumun belli bir arazi üzerindeki mülkiyet veya ta-
sarruf hakk›n›n kan›t› bu amaçla düzenlenmifl olan bir senet ile bu hakk›n ta-
pu siciline kaydolmufl olmas›d›r.
Devlet ile köylülük aras›nda tesis edilmifl olan bu z›mni sözleflme Cumhu-
riyet döneminde de sürdürülmüfltür. 4 Ekim 1926 y›l›nda yürürlü¤e giren Me-
deni Kanun’un6 ayni haklara iliflkin hükümleri ile Osmanl› döneminde toprak
üzerinde birey, cemaat veya kurumlara tan›m›fl olan ve tapu sicillerinde ka-
y›tl› bulunan mülkiyet haklar› teyit edilmifl, tasarruf haklar› da bir özel mül-
kiyet hakk› olarak tan›m›fl ve tescil etmifltir. Öncelikle, 1926 Medeni Kanunu
mülkiyet hakk›n›n temel unsurunu “kanun dairesinde diledi¤i gibi tasarruf et-
me hakk›” (madde 618), kapsam›n› ise malik olunan fleyin “bütün mütemmim
cüzlerine” (madde 619) ve “bütün tabii semerelerine” malik olma (madde 620)
fleklinde tan›mlayarak mîrî arazi rejiminin ayr› ayr› haklar fleklinde tanzim
etti¤i mülkiyet, istimal ve tasarruf haklar›n› tek bir mülkiyet hakk› kapsa-
m›nda toplam›flt›r. Gayrimenkul mülkiyeti söz konusu oldu¤unda, özel mülki-
yet hakk›n›n kapsam› madenler dahil topra¤›n alt›nda ve üstünde olan her fley
ve bu çerçevede yap›lan, dikilen fleyler ve do¤al kaynaklar (madde 644) olarak
belirlenmifltir. Malik olunan gayrimenkulün rehin verilmesi veya karfl›l›k gös-
terilerek senet ihraç edilmesi özel mülkiyetten kaynaklanan bir ayni hak ola-
rak kabul edilmifltir (madde 765-852). ‹kinci olarak, Kanun, gayrimenkul mül-
kiyetinin elde edilmesini tapu siciline kay›t flart›na ba¤lanm›fl ve “iflgal, miras,
istimlak, cebri icra tarikleriyle veya mahkeme ilam› ile bir gayrimenkulü ikti-
sap eden kimse[nin] tescilden evvel dahi ona malik” olaca¤›n› fakat tapu tes-
cili yapt›rmadan tasarruf edemeyece¤i (madde 633) hükmünü getirmifltir.
Üçüncü olarak, tapu sicilinde kay›tl› olmayan bütün gayrimenkullerin mülki-
yet ve tasarruf hakk›n›n devlete ait oldu¤u fakat böyle bir araziyi yirmi y›ldan
daha fazla müddetle zilyetlerinde bulunduran kimselerin arazinin kendi adla-
r›na kay›t ve tescilinin yap›lmas› için Hazine ve ilgili kamu tüzel kiflisi aleyhi-
ne tescil davas› açabilecekleri hükmü getirilmifltir (madde 638-42).
Böylece, Arazi Kanunnamesi’nin yürürlü¤e girmesi ile bafllayan toprak
üzerindeki mevcut haklar›n teyit ve tescil edilmesi ve çat›flan mülkiyet ve hak
taleplerinin çözüme kavuflturulmas› süreci (bak. ‹slamo¤lu 2000) 1926 Mede-
5 Kanunname hükümlerinden anlafl›ld›¤› kadar›yla, topra¤›n miras olarak edinilmesinde kan ba¤› evlilik ba¤›-
na, füru¤ usule, erkek kad›na öncelik tafl›maktad›r.
6 Kaynakçada Türk Medenî Kanunu ve Borçlar Kanunu olarak yer verilmifltir.

273
kebikeç / 23 • 2007

ni Kanunu’nun akabinde yeni bir ivme kazanm›flt›r. Bu ifllemlerin yap›lmas›n-


da tapu sicilleri kadar arazi s›n›rlar›n›n belirlenmesinin önemli bir arac› olan
kadastro ifllemlerinin yap›lmas›n›n büyük bir önemi vard›r. Ancak, 1997 y›l›
verilerine göre, Türkiye’deki 36,651 köyün % 37.9’unda ve terörden do¤rudan
etkilenmifl 14 ildeki 4,367 köyün % 41.1’inde köy kadastrolar› henüz yap›lma-
m›flt›r (bak. 1997 Köy Envanteri: 20-1) Bu durum, yerinden olmufl nüfusun
Tazminat Yasas›7 çerçevesinde yapt›¤› tazminat baflvurular›n›n çözüme ka-
vuflturulmas› ifllemlerini de bir hayli güçlefltirmektedir.
‹kinci olarak, Cumhuriyet döneminin bafl›ndan itibaren köylülü¤ün ve ta-
r›msal üretimin modernlefltirilmesi yönünde devlet bir dizi tedbir alma yolu-
na gitmifltir. Bunlarda devletin uygulamalar›n› yönlendiren temel düflünce,
modern bir toplum ve ekonomi yaratmak için ihtiyaç duyulan mali kayna¤›n
yarat›lmas›n›n yegane yolunun asli ve en bol ulusal servet olan topra¤›n
köylülük taraf›ndan verimli bir flekilde ifllenmesinde yatmakta oldu¤udur.
Formüle edilmeleri ve yürürlü¤e girmeleri uzunca bir döneme yay›lm›fl olsa-
lar da bu yönde al›nan tedbirlerin ana hatlar› flu flekilde özetlenebilir: Ta-
r›msal üretim bilgisi ve teknolojisinin modernlefltirilmesi ve köylülük ara-
s›nda kullan›m›n›n yayg›nlaflt›r›lmas›, pazara yönelik üretim yönünde dönü-
flümün olabildi¤ince h›zl› ve fakat küçük köylünün tasfiye olmas›na yol aç-
madan gerçekleflmesi için devletin denetim ve nihai sorumlulu¤unda iflleyen
bir tar›msal kredi ve pazarlama yap›s›n›n kooperatifçilik uygulamalar› flek-
linde örgütlenmesi, ulusal üretimin d›fl rekabet karfl›s›nda korunmas› ve
ulusal g›da politikas› ve d›fl sat›m bak›m›ndan önem arz eden tar›msal ürün-
lerin tar›msal desteleme kapsam›na al›nmas›, küçük köylülü¤ün toprak üze-
rindeki özel mülkiyet hakk›n›n masuniyetinin korunmas›, toprak ›slah› ve
köylünün toplumsal ve kültürel dünyas›n›n ulusal toplumsal ve kültürel ge-
liflme ve dönüflme süreciyle eklemlefltirilmesi (bak. Tekeli ve ‹lkin, 1988; Ön-
der, 1988; Kip, 1988).
Belirtmek gerekir ki, devletin tar›m› ve köylülü¤ü dönüfltürme iste¤i flüp-
hesiz ancak köylülü¤ün dönüflme iste¤i ve eylemi ölçüsünde mesafe kat ede-
bilmifl, hatta köylülü¤ün isteklilik ve eylemi ço¤u halde devletinkini aflan bir
dereceye ulaflm›flt›r. Nitekim, belli tar›msal ürünlerin üretiminde bölgesel ih-
tisaslaflma, belli ürünlerin üretiminin devletin arzulad›¤›n›n üstünde ve öte-
sinde bir yayg›nl›¤a ulaflmas›, devletin ancak s›nai geliflmenin talepleri ölçü-
sünde k›rsal nüfusun kentlere göçüne s›cak bakmas›na karfl›l›k modernleflen
7 Tazminat Yasas›, yani 5233 Say›l› Terör ve Terörle Mücadeleden Do¤an Zararlar›n Karfl›lanmas› Hakk›nda
Kanun ve uygulanmas› hakk›nda Tart›flma ve Sonuç bölümünde daha fazla bilgi verilmektedir.

274
SÖNMEZ Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflme Örüntüleri

bir ekonomi ve toplum içinde yeni imkanlara ulaflmak için köylülerin kentle-
re ve yurt d›fl›na yapt›klar› göçler vb geliflmeler devlet taraf›ndan planlanm›fl
ve güdümlenmifl olmaktan çok köylülü¤ün eyleminden do¤an fiili durumlar›
yans›tmaktad›r. Tar›msal dönüflüm, k›rsal göç ve kentleflme flüphesiz büyük
bir kitlenin tar›msal üretim ile olan iktisadi ba¤›n› koparm›fl olmakla birlik-
te ard›nda büyük tar›msal iflletmeleri de¤il, aksine ço¤u halde iktisadi kapa-
siteleri bir hane halk›n› desteklemeye yetmeyen küçük iflletmeleri b›rakm›fl-
t›r.
Gerçekten de, modernleflen ya da kapitalistleflen genel bir iktisadi yap›da
köylülü¤ün yerini ister istemez büyük ölçekli kapitalist çiftçili¤e b›rakaca¤›
yönündeki beklentilerin aksine olarak 1990’lara kadar Türkiye tar›m›nda ken-
di topra¤›n› iflleyen küçük iflletmelerin say›s› sürekli bir flekilde artmaya de-
vam etmifl, buna karfl›l›k topraks›z hane halklar› ile ortakç›l›k ve yar›c›l›k bi-
çiminde toprak iflleyen iflletmelerin say›s› da sürekli olarak gerileme göster-
mifltir. Örne¤in, tar›mla u¤raflt›klar› halde topraks›z olan hane halklar›n›n sa-
y›s› 1950 y›l›nda bir milyonu aflmakta ve tar›mla u¤raflan hane halklar›n›n
yüzde 26.1’ini oluflturmaktayd›. ‹zleyen 40 y›l içinde bu hane halklar›n›n mut-
lak say›s› yüzde 83.5 oran›nda gerileyerek tar›mla u¤raflan toplam hane halk›
say›s›n›n yüzde 4.1’ine düflmüfl, buna karfl›l›k toprak sahibi hane halklar›n›n
mutlak say›s› yüzde 35.5 oran›nda artarak toplam hane halklar›n›n yüzde
95.9’una yükselmifltir. Benzer flekilde, 1963 y›l›nda, kendi topra¤› olsun ya da
olmas›n, ortakç›l›k yapan yar›m milyonu aflk›n hane halk› say›sal olarak (ki,
toplam›n yüzde 14.8’ini oluflturmaktayd›lar) yüzde 4,100’lük bir gerileme gös-
tererek 1991’e gelindi¤inde mutlak de¤er olarak 12, 406’ya oransal olarak da
binde 3’e gerilemifltir (bak. 1950 Tar›m Say›m› Sonuçlar›: 1; 1963 Tar›m Say›-
m› Örneklem Sonuçlar›: 6-7; 1991 Genel Tar›m Say›m› Tar›msal ‹flletmeler
(Hanehalk›) Araflt›rma Sonuçlar›: 16, 28).
Ulusal düzeydeki istatistiksel verilerin gösterdi¤i bu geliflme e¤ilimleri
1970 ve 1980’lerde yap›lan alan araflt›rmas› sonuçlar›nca da büyük oranda te-
yit edilmifl ve istihdam edilen bak›fl aç›s›na ba¤l› olarak bu geliflmeler ço¤u
halde ülke tar›m›nda kapitalist çiftçilik karfl›s›nda küçük veya basit meta üre-
ticili¤inin yerleflmesi olarak yorumlanm›flt›r (bak. Akflit 1988, 1993; Keyder
1983, 1988; Sönmez 1993, 2001). Ancak, 1963 Tar›m Say›m› sonuçlar›na fark-
l› bir aç›dan bakan Margulies ve Y›ld›zo¤lu (1983: 40-2). Tar›msal yap›lar için-
de toprak mülkiyetinin temerküzü yoluyla kapitalist çiftliklerin ortaya ç›k›fl›

275
kebikeç / 23 • 2007

yönünde bir geliflme mevcut olmamakla birlikte, tar›msal topraklar›n iktisadi


denetiminin el de¤ifltirmekte oldu¤una dair ciddi göstergeler oldu¤unu öne
sürmüfllerdir. Onlara göre, tar›msal dönüflüm sürecinde 20 dekar›n alt›ndaki
iflletmeler topraklar›n› daha çok 50 ile 500 dekar aras›ndaki iflletmelere kira-
layarak tar›msal üretimden ç›kmakta ve ço¤u halde kentlere göç etmektedir-
ler. K›rsal göçün artmas›yla birlikte bu sürecin de h›zlanaca¤›n› tahmin eden
yazarlar, bu tahminin Osmanl› toprak hukukunun tarihsel olarak daha farkl›
bir biçim ald›¤› Do¤u ve Güneydo¤u Anadolu bölgeleri için geçerli olmayabile-
ce¤ini belirtmifllerdir.
Gerçekten de, üçüncü olarak, Do¤u ve Güneydo¤u Anadolu bölgelerinde
mîrî arazi rejimi ile mîri-miranl›k (yani, devletin hükümranl›ktan kaynakla-
nan nihai denetim hakk› sakl› kalmak kayd›yla toprak üzerinde fiili denetim
hakk›n›n görev veya sadakat karfl›l›¤› ve miras olarak devredilebilir bir hak
olarak yerel görevlilere, afliret beylerine b›rak›lmas›) rejimi yan yana varl›k
sürdürmüfllerdir (bak. Ayd›n, 1986: 13-18). 1858 Arazi Kanunnamesi özel ola-
rak bu s›fatla bir at›fta bulunmamakla birlikte, mîri-miranl›k rejimine tabi
arazileri özel mülk olarak kabul etmifl görünmektedir. Ancak, Kanunname
sonras› dönemde bu araziler özel mülk olarak kabul edilmemifl olsalar bile
1926 Medeni Kanunu ile birlikte kesin olarak özel mülkiyet statüsü elde et-
mifllerdir.
Gerek 1858 Arazi Kanunnamesi gerekse 1926 Medeni Kanunu ile günde-
me gelen önemli hususlardan birisi ortakç›, kirac› veya benzeri s›fatlarla top-
ra¤› tasarruf edenlerin haklar›n›n kapsam› ve niteli¤i konusu olmufltur. Mîrî
arazi rejimi içinde köylünün toprakla olan iliflkisi ve onun üzerindeki tasar-
ruf hakk› hukuken tescil edilmifl ve devletin kendisi de dahil olmak üzere
herkese karfl› mahkeme yoluyla savunulabilir bir hak hüviyetindedir (bak.
Arazi Kanunnamesi, madde 13, 14). Arazi Kanunnamesi’nin 3. maddesine gö-
re, t›mar ve zeamet ashab› ile bir aral›k mültezim ve muhass›llar sahib-i arz
itibar olunmufl olmakla birlikte, bu flekilde tasarruf edilen arazilerin rakabe-
si devlete aittir ve bu uygulamalar›n ilga edilmesiyle onlara ba¤l› haklar da
ortadan kalkm›flt›r. Fakat, ‹slamo¤lu’nun (2000: 36-8) iflaret etti¤i üzere, Ka-
nunname’nin yürürlü¤e giriflinden önce daha 1840’larda ashap mîrî arazile-
rin geliri üzerinde hak sahipli¤ini topra¤›n tapulu mülkiyetine dönüfltürme-
ye bafllam›flt›r. Kanunname’nin yürürlü¤e girmesinden sonra bu tür eski mî-
rî araziler üzerinde köylünün elinde tuttu¤u ve miras olarak devredebildi¤i

276
SÖNMEZ Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflme Örüntüleri

tasarruf hakk› da, köylülerin yo¤un itirazlar›na ra¤men, böylece ortadan


kalkm›fl ve bu köylüler toprak sahiplerinin kirac›s› veya ortakç›s› haline dö-
nüflmüfllerdir. Dahas›, Balkanlar’da bu flekilde mîrî arazilerin mülkiyetini ele
geçirmifl olanlar, kendi topraklar› üzerinde infla edilmifl olan ve mîrî arazi re-
jimi dahilinde infla edenin, yani köylünün kendi mülkiyetinde olan evler için
iflgal ettikleri toprak karfl›l›¤› olarak kira talep etmifllerdir. Dolay›s›yla, 19.
yüzy›l›n ortalar›ndan itibaren özel mülkiyet rejiminin mîrî arazi rejimi aley-
hine geliflme ve genifllemesi ile birlikte köylünün miras yolu ile aktarabildi¤i
topra¤› tasarruf hakk› hukuki niteli¤ini kaybederek belki olsa olsa örfi bir
hak hüviyetine bürünmüfltür. Anadolu co¤rafyas›nda tar›mda makineleflme-
nin h›z kazand›¤› 1950-70 aras› dönem bu örfi hakk›n özel mülkiyet hakk›
aleyhine bir hukuki hak oluflturmad›¤›n›n bütün berrakl›¤› ile ortaya ç›kt›¤›
bir dönem olmufltur. Bu dönemde ülkenin farkl› bölgelerinde köylüler ve or-
takç›lar ile iflletmelerini modernlefltirmek isteyen büyük toprak sahipleri
aras›nda yaflanan ve ancak kolluk kuvvetlerinin müdahalesi ile yat›flt›r›lan
veya denetlenebilen gerilimler de esas olarak bu durumdan kaynaklanm›flt›r
(bak. Akçay, 1985).
Feodalizm, a¤al›k veya baflka hangi s›fatla tan›mlanm›fl olursa olsun, bü-
yük arazi alanlar›n› ortakç›lar veya kirac›lar vas›tas›yla ifllemek az say›daki
toprak sahibine yerel toplumsal yap› içinde belirgin bir hakimiyet ve ülkenin
siyasal sistemi içinde belirgin bir a¤›rl›¤› her zaman bahfletmifltir. Yukar›da
iflaret edildi¤i üzere, a¤a veya bey bask›s›, terör ve güvenlik sorunlar›n›n ol-
mad›¤› mahallerde k›rsal nüfusun yerinden olmas›n›n ard›nda yatan önemli
bir etken olarak bugün de varl›¤›n› sürdürmektedir. Bütün Cumhuriyet tari-
hi boyunca, toplumsal, iktisadi ve kültürel bak›mdan bir gerili¤i temsil etti¤i
düflünülen bu yap›n›n k›r›lmas› ve dönüfltürülmesi modernli¤in gerilik, gele-
nekçilik, a¤al›k veya istihdam edilen bak›fl aç›s› ve maksada göre, feodalizm
karfl›s›nda kesin bir baflar›ya ulaflmas›n›n bir alâmeti ve ön flart› olaca¤› dü-
flünülmüfl, söylene gelmifltir. Gerçekten de bu iki bölge hem genel olarak hem
de iller düzeyinde toplumsal ve iktisadi geliflme göstergeleri bak›m›ndan ülke-
nin en az geliflmifl bölgeleri olmay› sürdürmektedirler (bak Dinçer, Özaslan ve
Kavaso¤lu, 2003: 55). Ancak, bu yap› dura¤an, iktisadi ve toplumsal geliflme-
lere kapal› bir yap› de¤ildir. Aksine, tar›mda meta üretiminin geliflme süreci
ve toprak üzerindeki nüfus bask›s› baz› yerlerde geleneksel büyük toprak mül-
kiyetinin ortadan kalkmas› ile sonuçlan›rken, Do¤u ve Güneydo¤u Anadolu’da

277
kebikeç / 23 • 2007

büyük toprak mülkiyeti geleneksel k›yafeti içinde yeni bir hüviyete bürünme
yoluna gitmifltir. Nitekim, Ayd›n (1986) ve Ba¤c› (1998) ortakç›l›k yoluyla top-
rak ifllemenin kapitalist çiftçili¤in yeni bir biçimi oldu¤una iflaret ederken,
Özesmi (2002-3) ortakç›n›n da baz› hallerde ancak ortakç› tutarak toprak iflle-
yebildi¤ine iflaret etmektedir. Fakat 1980’li y›llar›n ortalar›ndan beri yaflanan
terör ve güvenlik kaynakl› kitlevi yerinden olma süreci ile birlikte tar›msal ya-
p›lardaki de¤iflmenin ibresi ve ivmesi yeni yön ve biçimler kazanmaya baflla-
m›fl görünmektedir ki, flimdi bunlar› s›ras›yla ele alal›m.

4.1. Toprak mülkiyetindeki de¤iflflm


me örüntüleri
Tar›m say›m› sonuçlar›na göre (bak. Tablo 1), 2001 y›l›nda Türkiye’de top-
lam 3,076,650 tar›msal iflletme ya da tar›mla u¤raflan hanehalk› mevcuttu. Bu
toplam say›n›n yüzde 94.7’sini toprak sahibi olanlar, geriye kalan yüzde
5.3’ünü ise toprak sahibi olmayanlar teflkil etmekteydi. Topraks›z hane halk-
lar›n›n yüzde 33.6’s›n›n ayn› zamanda iflledi¤i topra¤› da bulunmazken, geri-
ye kalan yüzde 66.4’ü iflledikleri topra¤› ortakç›l›k, yar›c›l›k veya kiralama yo-
luyla elde etmifl hane halklar›ndan oluflmaktayd›. Terör ve yerinden olma sü-
recinden do¤rudan etkilenmifl olan iller tarihsel olarak toprak da¤›l›m›n›n
hayli dengesiz oldu¤u ve bunun bir sonucu olarak kendi bünyeleri içinde oran-
sal olarak daha fazla topraks›z hane bar›nd›ran iller olmufllard›r. Bu durum
Tablo 1’deki 1991 y›l›na ait veriler taraf›ndan da teyit edilmekte olup, toprak-
s›z hane halklar›n›n yüzdesi (yüzde 9.8) ülke ortalamas›n›n iki kat› civar›nda-
d›r.
‹ki tar›m say›m› aras›nda geçen 10 y›ll›k süre içinde, ülke genelinde toplam
tar›msal iflletme say›s› yüzde 24.4, bunlar aras›nda toprak sahibi hanehalk›
say›s› yüzde 25.3, topraks›z hanehalk› say›s› yüzde 2.9 ve topraks›z olup top-
rak da ifllemeyen hane halk› say›s› yüzde 46.3’lük bir azalma gösterirken, top-
raks›z olduklar› halde ortakç›l›k, yar›c›l›k veya kirac›l›k yoluyla toprak iflleyen
hanehalk› say›s› yüzde 64.6’l›k bir art›fl göstermifltir. Ülke genelinde gözlenen
bu de¤iflme örüntüsü ana hatlar› ile hem terörden do¤rudan etkilenen hem de
di¤er iller için de geçerlidir. Bu duruma istisna teflkil eden tek vaka terörden
do¤rudan etkilenmifl illerde topraks›z hane halk› say›s›n›n yüzde 14.6’l›k bir
art›fl göstermesi olup, bu durum esas itibariyle ortakç›l›k, yar›c›l›k veya kira-
c›l›k gibi yollarla toprak iflleyen hane halklar›n›n say›s›nda gözlenen yüzde
176.9’luk art›fl›n bir yans›mas›d›r.

278
SÖNMEZ Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflme Örüntüleri

On y›l içinde mutlak de¤erlerde gözlenen bu de¤iflmeler sonucunda ulusal


tar›msal yap› içinde toprak sahibi hane halklar›n›n izafi a¤›rl›¤›nda sadece
yüzde 1.2’lik bir gerileme meydana gelmiflken, topraks›z olup toprak da iflle-
meyenlerin izafi a¤›rl›¤› yüzde 29’luk bir gerileme göstermifl, buna karfl›l›k
topraks›z olup ortakç›l›k, yar›c›l›k veya kirac›l›k yoluyla toprak iflleyenlerin
izafi oran› yüzde 117.6’l›k bir art›fl kaydetmifltir. Bu genel örüntü her iki il kü-
mesi için de geçerli olmakla birlikte topraks›z olduklar› halde toprak iflleyen
hane halklar›n›n izafi art›fl oran› terörden do¤rudan etkilenen illerde ulusal
ortalaman›n iki kat›na (yüzde 220.6’ya) ulaflmaktad›r.
Böylece, 1991 ile 2001 y›llar› aras›ndaki on y›ll›k dönemde ulusal ve bölge-
sel tar›msal yap›larda tar›mla u¤raflan hanehalk› say›lar›nda dörtte bir ora-
n›nda bir azalma meydana geldi¤i ve tar›msal yap› içindeki toprakl› ile toprak-
s›z hane halklar›n›n izafi dengesi korundu¤u halde topra¤› tasarruf biçimleri
bak›m›ndan önemli de¤iflmeler meydana gelmifl görünmektedir. Topra¤› ta-

279
kebikeç / 23 • 2007

sarruf biçimleri bak›m›ndan gözlenen bu yap›sal de¤iflmenin ayr›nt›lar›na geç-


meden önce büyüklük ve denetimleri alt›ndaki arazi alan› itibariyle tar›msal
iflletmelerin da¤›l›m›nda meydana gelen de¤iflmeleri incelemek yerinde ola-
cakt›r. Bunu yaparken esas olarak analitik bak›mdan önem arz eden bir ay-
r›m çizgisinin her iki yan›nda meydana gelen de¤iflmeler üzerinde durulacak-
t›r.

4.2. ‹fll
flletmelerin büyüklüklerinde meydana gelen de¤iflm
flmeler
Devlet Planlama Teflkilat›’na (2000: 7) göre, bitkisel üretim yapan bir ta-
r›msal iflletmenin bir çiftçi hane halk›n› iktisaden destekleme kabiliyeti (yani,
4.2 milyar TL/y›l net gelir sa¤lama kapasitesi) dikkate al›nd›¤›nda, kuru ta-
r›m yap›lan yerlerde 200 dekar, sulu tar›m yap›lan yerlerde ise 100 dekarl›k
arazi büyük ile küçük iflletme aras›ndaki ayr›m çizgisi olarak düflünülmelidir.
Ancak, Devlet Planlama Teflkilat›nca da (2000: 8) kabul ve teslim edildi¤i üze-
re, ülkede üretimi yap›lan ürünlerin oldu¤u kadar üretimin do¤al flartlar›n›n
da büyük bir çeflitlilik ve de¤iflme gösterdi¤i dikkate al›nacak olursa, tasarruf
alt›ndaki arazi alan› iflletmenin iktisadi cesameti ve üzerinde bar›nan hane
halk›n› destekleme kabiliyeti hakk›nda bir fikir edinmek için iyi bir ölçüt de-
¤ildir. Örne¤in, yetifltirilen ürünlerin birim alan ve iflgünü bafl›na verimlilik
düzeyleri ve piyasa fiyatlar›na ba¤l› olarak ayn› büyüklükteki tarla veya bah-
çe arazisinden ortaya ç›kan iktisadi cesamet ve dolay›s›yla bir hane halk›n› ik-
tisaden destekleme kapasitesi farkl›l›k gösterecektir. Öte yandan, y›lda kaç
kez ekim yap›labildi¤i ve bu ekimlerin her birinde hangi ürünlerin üretilebil-
di¤i de çok önemli bir etkendir. Ülkenin denizlere yak›n bölgelerinde, özellik-
le Akdeniz ve Ege bölgelerinin k›y› kesimlerinde y›lda iki kez aç›k tarla ekimi
yapmak mümkün iken, do¤u kesimlerinde y›lda bir kez ürün kald›rman›n zor-
laflt›¤› yerler mevcuttur. Ayr›ca, bir tar›msal iflletmenin arazi alan› veya ikti-
sadi cesameti her halde ve flartta o iflletme üzerindeki hane halk›n›n tar›msal
üretime devam etme ya da üretimi terk etme karar›n› belirleyen yegane etmen
de¤ildir. Aksine, tar›msal üretim faaliyetlerinin tar›m d›fl› üretim ve istihdam
biçimleriyle eklemleflme biçimi, bunun hane halk›n›n iktisadi refah› üzerinde-
ki toplam etkisi, hane halk›n›n hayat döngüsü ve kendini içinde buldu¤u di¤er
toplumsal, siyasal ve kültürel koflullar hane halk›n›n kendi durumunu ve kim-
li¤ini alg›lama biçimini, ikametgah yeri ve biçimi hakk›ndaki kararlar›n› ve
dolay›s›yla k›rda kalma veya kente göçme seçeneklerinden hangisine ne flekil-
de yönelece¤ini etkileyen önemeli etmenlerdir (bak. Sönmez, 2001: 101-2).
Bundan dolay›, iflletmenin alan ve iktisadi cesamet olarak büyüklü¤ü ile ta-

280
SÖNMEZ Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflme Örüntüleri

r›msal politikalar ve tar›m› etkileyen k›sa ve uzun vadeli di¤er iktisadi etken-
ler aras›ndaki nedensel ba¤lant›lar pek çok halde k›smi ve dolayl› ba¤lant›lar
olarak kalabilir ve tar›msal yap›larda gözlenen de¤iflme e¤ilimlerinin do¤ru-
dan sebepleri olarak tan›mlanamayabilirler.
Analitik ve kuramsal bak›mdan önem arz eden bu türden etkenleri tar›m
say›m› verilerinin istatistiksel analizi sürecine katmak mümkün de¤ildir. Sa-
y›m sonuçlar›, iflletmelerin kendi üzerlerinde bar›nan hane halklar›n› iktisa-
den destekleme kapasitelerini kabaca hesaplayarak bir s›n›flama yapmaya da
izin vermemektedir. Ayn› veriler iflletme büyüklü¤ü itibariyle kuru ve sulu ta-
r›m yap›lan alan›n hesaplanmas›na imkan tan›yor olsa bile buradan hareket-
le verili iflletmelerin bu iki kümeden hangisine dahil edilece¤ine karar verme-
ye imkan tan›mamaktad›r. Bununla birlikte, 2001 y›l›nda üzerinde tar›msal
üretim yap›lan toplam arazi alan›n›n yüzde 78.2’sinde kuru tar›m yap›ld›¤›
(2001 Genel Tar›m Say›m›: 82-3) dikkate al›nacak olursa, kuru tar›m flartla-
r›nda büyük ve küçük iflletme ayr›m› için öngörülen 200 dekarl›k arazi büyük-
lü¤ünü analizlerde kaba bir ölçüt olarak dikkate almak ve de¤iflmeleri bu ek-
sen etraf›nda incelemek yap›labilecek en makul ifllem olarak görülmektedir.
Bu 200 dekar çizgisi dikkate al›narak yap›lan hesaplamalara göre (bak.
Tablo 2), küçük tar›msal iflletmelerin oran› 1991 y›l›nda yüzde 94.7 iken, 2001
y›l›nda yüzde 94.2’ye geriledi¤i görülmektedir. Böylece iki say›m aras›nda ge-
çen on y›ll›k sürede küçük tar›msal iflletmelerin tar›msal yap› içindeki a¤›rl›k-
lar›nda binde 5’lik bir gerileme, buna karfl›l›k olarak ayn› iflletmelerin tasar-
ruflar› alt›ndaki arazinin tasarruf alt›ndaki toplam arazi alan› içindeki nispe-
ti ise yüzde 4.4’lük bir art›flla yüzde 63.0’dan yüzde 65.8’e yükselmifltir. Ayn›
dönemde terörden do¤rudan etkilenen illerde küçük iflletmelerin say›s›nda ve
tasarruflar› alt›ndaki arazinin alan›nda meydana gele izafi de¤iflme oranlar›
ulusal düzeyde gözlemlenenle ayn› yönde fakat çok daha yüksek oranlarda
gerçekleflerek bu illerdeki tar›msal yap›lar›n genel görüntüsünü iflletme bü-
yüklükleri ve tasarruflar› alt›ndaki arazi alan› bak›m›ndan ulusal örüntüye
yaklaflt›rm›flt›r. Nitekim, söz konusu illerde küçük iflletmelerin mutlak say›-
s›nda yüzde 8.8 ve tasarruflar› alt›ndaki arazi alan›nda yüzde 19.3’lük bir ge-
rileme yaflanm›fl olmas›na ra¤men, bunlar›n tar›msal yap› içindeki izafi oran-
lar› iflletme say›s› itibariyle yüzde 5.3’lük bir art›flla 1991’deki yüzde 86.7 dü-
zeyinden 2001 y›l›nda yüzde 91.2’ye, tasarruflar› alt›ndaki arazi alan› ise yüz-
de 55.6’l›k bir at›flla yüzde 35.3’ten yüzde 55.5’e yükselmifltir. Ancak, ayn› ve-
riler göstermektedir ki, belirtilen bu on y›ll›k dönem içinde ve ulusal düzeyde
iflletme bafl›na düflen ortalama arazi alan› itibariyle küçük iflletmeler mutlak

281
kebikeç / 23 • 2007

olarak yüzde 57.4’lük bir oranla daha da küçülürken, büyük iflletmeler (yani
200 dekardan büyük olanlar›n) bafl›na düflen arazi alan› yüzde 258.7’lik bir ar-
t›fl göstermifltir. Terörden do¤rudan ve dolayl› olarak etkilenen il kümelerinde
yaklafl›k olarak eflit düzeyde ve ayn› do¤rultuda gözlenen bu de¤iflme e¤ilimi,
yap›sal de¤iflme sürecinin küçük iflletmeleri daha da küçülten, büyükleri ile
daha da büyüten bir vasfa büründü¤ünün bir iflareti olarak yorumlanabilir.

282
SÖNMEZ Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflme Örüntüleri

Tablo 2’de sunuldu¤u üzere, tar›msal iflletmelerin say›s›nda meydana gelen


de¤iflmeler tar›m say›mlar›nda yap›lan daha dar aral›kl› tasarruf alt›ndaki
arazi büyüklü¤ü kümelendirmesi temelinde incelendi¤inde görülmektedir ki,
ulusal düzeyde 200 dekar çizgisi adeta bir direnme efli¤i ya da toplanma böl-
gesi teflkil etmektedir. Nitekim, ulusal düzeyde 5 dekardan daha küçük ifllet-
melerin say›s›nda gözlenen yüzde 29.2’lik gerileme 200 dekar çizgisine gelin-
di¤inde yüzde 10 civar›na düflmekte, sonra tekrar istikrarl› bir flekilde yükse-
lerek 5000 dekar ve üstü aral›¤›nda yüzde 87.1’e yükselmektedir. Büyük ifllet-
melerin mutlak say›lar›nda gözlenen bu h›zl› gerilemeye terörden do¤rudan
etkilenen illerdeki gerilemenin önemli bir katk›s› olmakla birlikte yegane se-
bep terör kaynakl› yerinden olma de¤ildir. Zira, terörden do¤rudan etkilenme-
mifl illerdeki say›lar› ihmal edilebilir düzeyde olan 5000 dekardan büyük ifl-
letmeler hariç tutuldu¤unda, 200 dekardan büyük iflletmelerin say›s›nda göz-
lenen afl›nma ve gerileme oransal olarak daha düflük düzeyde seyretse bile bu
kümede yer alan iller için de söz konusudur. Buna karfl›l›k olarak, terörden
do¤rudan etkilenmifl iller kümesinde ise 5-9 dekar aras›ndaki iflletme sayla-
r›nda gözlenen hat›r› say›l›r art›fl nispeti (yüzde 29.5) ve izleyen 10-19 dekar
kümesindeki küçük bir art›fl (yüzde 3.6) bir kenara b›rak›ld›¤›nda esas itiba-
riyle tasarruf alt›ndaki arazi alan› büyüdükçe iflletme say›lar›ndaki mutlak
afl›nman›n ivme kazan›p, 5000 dekar ve üstünde yüzde 99’a ulaflt›¤› bir gelifl-
me gözlenmektedir. Büyüklük kümeleri itibariyle iflletme say›lar›nda görülen
bu de¤iflmelere karfl›l›k, iflletme bafl›na düflen arazi alan› ya da ortalama ifllet-
me büyüklü¤ündeki de¤iflmeler söz konusu oldu¤unda, 5 dekardan daha kü-
çük iflletmeler kategorisinde 97.3 düzeyinden bafllayan gerileme e¤ilimi 100
dekar s›n›r›na ulafl›l›ncaya kadar düzenli olarak azalarak yüzde 31.9 düzeyi-
ne düflmekte, bu noktadan sonra ise düzenli bir flekilde yükselme göstererek
5000 dekardan daha büyük iflletmeler aras›nda yüzde 61,762.8 gibi muazzam
bir düzeye yükselmektedir. Ulusal düzeyde gözlemlenen bu genel de¤iflme
örüntüsü her iki il kümesi için de küçük de¤iflikliklerle geçerlidir.
Ancak, de¤iflme oranlar›na izafi aç›dan bak›ld›¤›nda (bak. Tablo 2), rakam-
lar terörden do¤rudan etkilenmifl iller ile di¤er illerdeki yap›sal de¤iflme örün-
tüsünde önemli bir farkl›l›k oldu¤una iflaret etmektedir. Birinci kümede yer
alan illerde iflletmelerin 50 dekar çizgisinin alt›nda toplanma e¤ilimi güç ve iv-
me kazan›rken, di¤er illerde toplanma e¤ilimi bu 50 dekar çizgisinin üstünden
bafllay›p 1000 dekara kadar uzanmaktad›r, e¤er 5000 dekar ve üstü iflletmele-
ri dikkate almaz isek. Hangi aç›dan bak›l›rsa bak›ls›n, di¤er illerde iflletmele-
rin toplanma e¤ilimi gösterdi¤i aral›¤›n hayli genifl olmas›, yukar›da iflaret

283
kebikeç / 23 • 2007

edildi¤i üzere, önemli olan›n tasarruf alt›ndaki arazi alan›n›n büyüklü¤ü ol-
maktan çok iflletmenin iktisadi cesameti oldu¤u görüflünü teyit eder görün-
mektedir. ‹kinci olarak, terörden do¤rudan etkilenmifl olan illerde toplanma
aral›¤›n›n dar ve iktisadi kapasitenin çok zay›f olabilece¤i bir alana s›k›flma
e¤ilimi, genelde küçük iflletmelerin aleyhine geliflmekte olan süreç karfl›s›nda
küçük iflletmelerin artan direncinin bir ifadesi de¤il, bu iflletmeler üzerinde
varl›k sürdüren hane halklar›n›n alternatif istihdam alanlar›na geçifl yapmak-
ta giderek daha da fazla zorlanmalar› sonucu giderek daha fazla tar›ma sar›l-
malar›n›n bir ifadesi olarak düflünülebilir. Topra¤› tasarruf biçimlerinde mey-
dana gelen de¤iflmelerin bir analizi bu konuyu ayd›nlatmada bize oldukça
önemli ipuçlar› sa¤layacakt›r.

4.3. Topra¤› tasarruf biçimlerinde meydana gelen de¤iflm


flmeler
Topra¤› tasarruf biçimlerindeki mutlak ve izafi de¤iflme oranlar› sadece
kendi topra¤›n› iflleyen iflletmelerin varl›k sürdürme kapasitelerinin giderek
tükendi¤i ve yerini giderek artan oranda di¤er tasarruf biçimlerine terk etti¤i-
ni göstermektedir. Tablo 3’te gösterildi¤i üzere, zilyetlik biçimindeki fiili mül-
kiyet uygulamas› yoluyla topra¤› tasarruf edenler dahil, sadece kendi mülk
arazilerini iflleyen iflletmelerin oran› on y›l içinde yüzde 31’lik bir gerileme gös-
tererek 1991’deki yüzde 92.2’lik seviyesinden 2001 y›l›nda yüzde 85.9’a düfl-
müfltür. Buna söz konusu iflletmelerin tasarruflar› alt›ndaki arazi alan›nda da
benzer bir gerileme efllik etmifl ve dolay›s›yla ortalama iflletme büyüklükleri iki
say›m dönemi süresince hemen neredeyse bütünüyle sabit (s›ras›yla 55.7 dekar
ve 55.5 dekar) kalm›flt›r. Bu genel de¤iflme örüntüsü terörden do¤rudan etki-
lenmemifl iller kümesinde de geçerlidir. Buna karfl›l›k terörden do¤rudan etki-
lenmifl iller kümesinde yaln›zca kendi mülklerini iflleyen iflletmelerin say›s›n-
da ulusal ortalaman›n yar›s› düzeyinde (yüzde 16.9) bir azalma meydana gel-
mifl, fakat bu iflletmelerin ortalama büyüklükleri yüzde 39.9 ve mülkiyetleri al-
t›ndaki toplam arazi alan› yüzde 50.1 gerileme göstermifltir. Mülkiyet alt›nda-
ki toplam arazi alan›n›n yar› yar›ya azalm›fl olmas› bu il kümesindeki büyük ifl-
letmelerinin hemen neredeyse tamam›na yak›n›n yerinden olma sürecinin bir
sonucu olarak üretim d›fl› kalm›fl olmas›ndan kaynakland›¤› aflikard›r. Ancak,
kendi mülklerini iflleyen iflletmelerin say›s›ndaki mutlak gerileme oran›n›n
ulusal düzeyin hayli alt›nda kalmas› nüfus bask›s› karfl›s›nda iflletmelerin mi-
ras aktar›m› esnas›nda giderek daha fazla küçülmeleri ve alternatif istihdam
alanlar›na geçifl yapmada karfl›lafl›lan güçlüklerden kaynaklan›yor olsa gerek-
tir. Gerçekten de, terörden do¤rudan etkilenmifl illerde do¤urganl›k düzeyi ulu-

284
SÖNMEZ Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflme Örüntüleri

sal ortalaman›n bir hayli üstünde seyretmektedir. 2000 y›l› verilerine göre bu
illerdeki do¤urganl›k oran› ulusal ortalamadan yüzde 89, do¤urganl›k ça¤›nda-
ki (15-45 yafl aras›) her yüz kad›n bafl›na düflen 0-4 yafl aras› çocuk say›s› ise
yüzde 67 daha fazlayd› (2000 Genel Nüfus Say›m›: 92-95).
Dahas›, yayg›n olarak bilindi¤i ve konu hakk›ndaki çeflitli çal›flmalar tara-
f›ndan da teyit edildi¤i üzere, yerinden olmufl nüfusun büyük bir k›sm›n›n bü-
yük gruplar halinde ve bir anlamda can havli ile bar›nmak için yer bulabilme-
yi umut ettikleri kentlere kitlevi halde ak›n etmeleri bu kentlerin bar›nma ve
istihdam yaratma kapasitelerinin bafla ç›kamad›¤› bir yük do¤urmufltur (bak
Göktürk, 1998). Ancak, yerinden olmufl nüfusun kentsel emek piyasas›nda
marjinalli¤ini art›ran etmen sadece göçün, iktisadi ve toplumsal etkenlerin te-
tikledi¤i göçlerde s›kça görüldü¤ü üzere, yetiflkin göçmenin çal›flacak bir ifl ve
bar›nacak bir yer temin ettikten sonra hane halk›n›n geride kalan üyelerini de
kente tafl›mas›na f›rsat vermeyecek derecede ani, haz›rl›ks›z oluflu (bak Türk-
y›lmaz ve di¤., 1998: 7) de¤ildir. Bunlar kadar önemli olan iki husus daha bu-
lunmaktad›r. Bunlardan biri, yerinden olma sürecinin kentsel emek piyasas›-
n›n hemen neredeyse hiç ihtiyaç duymayaca¤› ölçüde vas›fs›z her yafltan ve
cinsiyetten insan› bir anda kentlere itmifl olmas›d›r. ‹kincisi ise, yerinden ol-
man›n hane halk›n›n tar›msal üretimle olan ba¤›n› bir anda kesmesinden do-
lay› göçmenin kentsel varoluflunu desteklemek üzere kendi tar›msal kaynak-
lar›ndan ve k›rsal toplumsal örgütlenme yap›s›ndan aktarabilece¤i ya da en
az›ndan yard›m›na baflvuraca¤› bütün iktisadi ve toplumsal kaynaklardan bir
anda mahrum kalmas›d›r. E¤er satmaya f›rsat bulabildiyse, göçmenin çiftli-
¤indeki birkaç hayvan›n› satmak suretiyle elde etti¤i nakit onun bir anda kar-
fl›laflt›¤› bar›nma ve beslenme ihtiyaçlar›n› karfl›laman›n çok gerisinde kalm›fl,
yard›m ve deste¤ine müracaat edebilece¤i kiflilerin ço¤unun da kendisiyle ay-
n› konumda olmas› yükünü daha da a¤›rlaflt›rm›flt›r (bak Hacettepe Üniversi-
tesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, 2006: 75-86), 107-8). Göktürk’ün (1998: 57) he-
saplamalar›na göre, yerinden olma süreci 1990 ile 1996 y›llar› aras›nda Diyar-
bak›r ilinde istihdam edilen her 1 kifli bafl›na 24.04 iflsiz yaratm›fl olup, ayn› il
için benzer flekilde yüksek bir oran Yükseker (2006: 156) taraf›ndan Ersoy ve
fiengül (2000)’den aktar›lmaktad›r. Terör nedeniyle yerinden olan›n kentsel
alanda karfl›laflt›¤› bu a¤›r tablo karfl›s›nda ola¤an iktisadi ve toplumsal flart-
lar›n hüküm sürdü¤ü bir durumda k›rdan kente göç edebilecek olan hane
halklar› ellerindeki k›t tar›msal imkanlara daha fazla sar›lm›fl görünmekte-
dirler. Di¤er topra¤› tasarruf biçimlerinde gözlenen mutlak ve izafi de¤iflme
oranlar› bu düflünce çizgisini destekler niteliktedir.

285
kebikeç / 23 • 2007

Tar›m say›mlar›nda tasnif edilmifl di¤er topra¤› tasarruf biçimleri mülk ar-
t› kirac›l›k, sadece kirac›l›k, sadece ortakç›l›k, bedelsiz tasarruf ve bunlar›n çe-
flitli kombinasyonlar›d›r (bak Tablo 3). ‹ki say›m dönemi aras›nda ve ülke ge-
nelinde, kendi mülk arazilerine ek olarak toprak kiralayan iflletmelerin say›s›
yüzde 38.4, sadece kirac›l›k yoluyla toprak iflleyen iflletmelerin say›s› yüzde
17.8, sadece ortakç›l›k yapan iflletmelerin say›s› yüzde 204.9, bedel ödemeksi-
zin toprak tutanlar›n say›s› yüzde 112.1 ve di¤er kombinasyonlar›n say›s› yüz-
de 184.4’lük bir art›fl göstermifltir. 2001 y›l› verilerine göre, bu topra¤› tasar-
ruf biçimleri aras›nda a¤›rl›¤› en hissedilir olan mülk araziye ek olarak toprak
kiralamak (yüzde 10.5) olup, sadece kirac›l›k ve sadece ortakç›l›k yapan ifllet-
melerin oransal (s›ras›yla yüzde 1.8 ve 1.3) a¤›rl›klar› daha geride kalmakta-
d›r. Belirtilen bu biçimlerden herhangi biri ile topra¤› tasarruf eden iflletmele-
rin denetledikleri arazi alan›ndaki art›fl oran› iflletme say›s›ndaki art›fltan çok
daha yüksektir: Kendi mülklerine ek olarak toprak kiralayan iflletmelerin ta-
sarruflar› alt›ndaki arazi alan› yüzde 90.5, sadece kirac›l›k yapan iflletmelerin
tasarruflar› alt›ndaki arazi alan› yüzde 188.3, sadece ortakç›l›k yapan iflletme-
lerin tasarruflar› alt›ndaki arazi alan› yüzde 440.9’lük bir art›fl kaydetmifltir.

286
SÖNMEZ Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflme Örüntüleri

Ulusal düzeyde gözlenen bu de¤iflme örüntüleri yön itibariyle her iki il kü-
mesi için de geçerli olmakla birlikte h›z olarak büyük farkl›l›k göstermektedir.
Nitekim, hem mutlak hem de izafi olarak en büyük art›fl kaydeden tasarruf bi-
çimi ortakç›l›k olmakla birlikte terörden do¤rudan etkilenen iller kümesinde
gözlenen art›fl di¤er iller kümesinde kaydedilen art›fltan en az 3 kat daha faz-
lad›r. Tasarruf biçimi itibariyle iflletmelerin tasarrufu alt›nda bulunan arazi
ve ortalama iflletme büyüklü¤ünde gözlenen art›fllar sözkonusu oldu¤unda ise,
terörden do¤rudan etkilenmifl illerde sadece kendi mülklerini iflleyen iflletme-
ler ile bedelsiz olarak topra¤› tasarruf eden iflletmelerin tasarruflar› alt›ndaki
arazi alan› mutlak ve izafi olarak ve ortalama iflletme büyüklükleri mutlak
olarak gerileme göstermifltir. Buna karfl›l›k olarak di¤er illerde sadece kendi
mülkünü iflleyen iflletmelerin tasarruflar› alt›ndaki arazi alan›nda mutlak ve
izafi olarak bir gerileme yaflanm›fl, di¤er bütün topra¤› tasarruf biçimleri yo-
luyla toprak iflleyen iflletmelerin tasarruflar› alt›ndaki arazi alan› ve ortalama
iflletme büyüklüklerinde önemli art›fllar kaydedilmifltir. Bu bak›mdan terör-
den do¤rudan etkilenen illerde yaln›zca kirac›l›k (yüzde 262.4) ve yaln›zca or-
takç›l›k (yüzde 1,639) yoluyla tasarruf edilen arazin alan›ndaki izafi art›fllar
ile, di¤er illerde ise arazi alan›n› yan›nda ortalama iflletme büyüklü¤ü itiba-
riyle herhangi bir flekilde kendi mülkü olmayan iflletmelerin ortalama iflletme
büyüklüklerinde yüzde 41 ile yüzde 185 aras›nda de¤iflen oranlarda kaydedil-
mifl olan art›fllar dikkat çekmektedir (bak Tablo 3).
Mutlak de¤erleri bak›m›ndan hat›r› say›l›r bir oran teflkil eden ilk dört top-
ra¤› tasarruf biçiminde (yani sadece mülk, mülk + kirac›l›k, yaln›zca kirac›l›k
ve yaln›zca ortakç›l›k) meydana gelen de¤iflmeler Devlet Planlama Teflkila-
t›’n›n büyük ve küçük iflletme ayr›m çizgisi dikkate al›narak incelendi¤inde ise
(bak Tablo 4), terörden do¤rudan etkilenmemifl illerde say›sal art›fl ve arazi
alan› itibariyle büyüme e¤iliminin sadece kirac›l›k yapan iflletmeler ile kendi
mülklerine ek olarak toprak kiralayan büyük iflletmeler aras›nda hayli güçlü
oldu¤u görülmektedir. Buna karfl›l›k olarak, terörden do¤rudan etkilenmifl il-
lerde ise yaln›zca ortakç›l›k ve di¤er topra¤› tasarruf biçimleri ile toprak iflle-
yen iflletmeler aras›nda benzer flekilde güçlü bir büyüme e¤ilimi gözlenmekte-
dir.

287
kebikeç / 23 • 2007

Topra¤› tasarruf biçimi itibariyle iflletmelerin say›lar›, tasarruflar› alt›nda-


ki arazi alan› ve ortalama iflletme büyüklüklerinde gözlenen bu de¤iflmelerin
dikkatle incelenmesi ve de¤iflme e¤ilimlerin ihtiyatla yaklafl›lmas› gerekmek-
tedir. ‹lk olarak, kendi mülklerine ek olarak toprak kiralayan iflletmelerin ta-
sarruflar› alt›ndaki arazi alan›n›n ne kadar›n›n kiralanm›fl oldu¤u hakk›nda
bir bilgi mevcut de¤ildir. Fakat, sadece kendi mülklerini iflleyen iflletmelerin
ortalama büyüklüklerinin ulusal düzeyde 55.5 dekar, buna karfl›l›k bu tür ifl-

288
SÖNMEZ Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflme Örüntüleri

letmelerin ortalama büyüklüklerinin ise 104.4 dekar olduklar› dikkate al›na-


cak olursa, onlar›n sahip olduklar› toprak alan› kadar toprak kiralad›klar›
tahmini as›ls›z olmayacakt›r. Sadece toprak kiralayarak tar›msal üretimde
bulunan iflletmelerin ortalama büyüklükleri (56.0 dekar) dikkate al›nd›¤›nda
da benzer bir tahminde bulunmak mümkün görünmektedir. Dahas›, terörden
do¤rudan etkilenmifl illerin k›rsal alanlar›nda güvenlik flartlar›n›n normallefl-
mesi ve di¤er illerde 1991 ile 2001 y›llar› aras›nda gözlenen mutlak de¤iflme
oranlar›n›n bu illerde de hüküm sürmeye bafllamas› halinde, 2011 y›l›na ge-
lindi¤inde ulusal düzeyde yaln›zca kendi mülklerini iflleyen iflletmelerin ora-
n›n›n toplam iflletme say›s›n›n yüzde 75.5’ine, bu iflletmelerin tasarruflar› al-
t›ndaki arazi alan›n›n ise bütün iflletmelerin denetimi alt›ndaki toplam arazi-
nin yüzde 61.1’ine gerileyece¤i tahminini yapmak mümkün görünmektedir.
Buna karfl›l›k olarak, ayn› varsay›mlar alt›nda, kendi mülklerine ek olarak
toprak kiralayan iflletmelerin say›s›n›n toplam iflletmelerin yüzde 18.5’ine ve
tasarruflar› alt›ndaki toplam arazi alan›n›n yüzde 31.7’ye, sadece kirac›l›k ya-
pan iflletmelerin say›s›n›n yüzde 2.6’ya ve tasarruflar› alt›ndaki arazi alan›n›n
yüzde 2.0’a, yaln›zca ortakç›l›k yapan iflletmelerin say›s›n›n yüzde 1.8’e ve ta-
sarruflar› alt›ndaki arazi alan›n›n yüzde 1.9’a yükselece¤ini tahmin edebiliriz.
Böylece, gerek kendi mülklerine ek olarak toprak kiralayan iflletmeler, ge-
rekse sadece toprak kiralayan iflletmelerin say›lar› ve tasarruflar› alt›ndaki
arazi alan›nda meydana gelen mutlak ve izafi de¤iflmeler ile potansiyel de¤ifl-
me e¤ilimleri Margulies ve Y›ld›zo¤lu (1983)’nun Türk tar›m› için öngördükle-
ri de¤iflme örüntüsüne, yani kirac›l›k yoluyla tar›msal arazilerin iktisadi de-
netiminin el de¤ifltirmesi tezine destek verir görünmektedir. Zikredilen yazar-
lar›n kendi tezleri için dikkate ald›klar› 1963 tar›m say›m› ile 2001 tar›m sa-
y›m› aras›nda geçen yaklafl›k 40 y›ll›k sürede meydana gelen de¤iflme örüntü-
leri de onlar›n tezine ayr›ca bir destek sa¤lamaktad›r. Belirtilen bu dönem
aral›¤›nda, kendi mülklerine ek olarak toprak kiralayan iflletmelerin kendi
mülkleri kadar toprak kiralad›klar› varsay›m› dikkate al›nd›¤›nda, Türk tar›-
m›nda kirac›l›k yolu ile ifllenen toplam arazi alan›n›n mutlak de¤er olarak
yüzde 188.6 ve izafi olarak yüzde 162.0 oran›nda artt›¤›, buna karfl›l›k olarak
sadece mülk arazilerini iflleyen iflletmelerin tasarruflar› alt›ndaki arazi alan›-
n›n mutlak de¤er olarak yüzde 12.3 ve izafi olarak ise yüzde 23.7 artt›¤› göz-
lenmektedir. Bunlar›n aksine olarak, sadece ortakç›l›k yoluyla ifllenen arazi
alan›n›n belirtilen dönemde mutlak de¤er olarak yüzde 83.3, izafi de¤er olarak
yüzde 84.8 oran›nda, di¤er topra¤› tasarruf biçimlerinin denetimleri alt›ndaki
toplam arazi alan›n›n ise mutlak de¤er olarak yüzde 50.4, izafi olarak ise yüz-

289
kebikeç / 23 • 2007

de 55.0 oran›nda geriledi¤i görülmektedir.


Türk tar›m›nda toprak mülkiyetinin el de¤ifltirme h›z›n›n yavafllad›¤›n›n da
bir göstergesi olan bu de¤iflme e¤ilimleri yine de do¤rusal bir çizgi takip etme-
mektedir. Tablo 5’te gösterildi¤i üzere, kiralama yoluyla toprak tasarrufu 1963
ile 1980 y›llar› aras›ndaki art›fl ivmesini izleyen y›llarda kaybetmifl, buna kar-
fl›l›k olarak ortakç›l›k yeni bir ivme ve güç kazanm›fl görünmektedir. Kirac›l›k-
ta gözlenen bu ivme kayb›n› çok kaba hatlar› flu flekilde aç›klamak mümkün gö-
rünmektedir: Tar›msal yap› içinde kendi mülklerini iflleyen iflletmelerin ayak-
ta kalmas›n› güçlefltiren koflullar kira ödenmesi zaruretinden dolay› kirac›l›k
yoluyla topra¤› tasarruf eden iflletmelerin yükünü daha da a¤›rlaflt›rmaktad›r.
Buna ek olarak, kiralanabilecek toprak alanlar›n›n küçük iflletmeler taraf›n-
dan terk edilen ve çok parçal› alanlar olduklar› dikkate al›nacak olursa, böyle
tek tek ve parçal› bir haldeki kiral›k alanlar› tek bir iflletme yap›s› içinde örgüt-
lemek ve ifllemek çok kolay bir ifllem de¤ildir. Zira, toprak kiralayacak olan çift-
çi, iflletmesini büyütebilmek için her defas›nda farkl› kiflilerle kira sözleflmesi
yapmak ve onlar›n özel taleplerine cevap vermek zorundad›r. Fakat, kirac›l›¤›n
ivme kaybetmesinin ve buna karfl›l›k olarak di¤er topra¤› tasarruf biçimlerinin
ivme kazanmas›n›n ard›nda yatan baflka etmenler de olmal›d›r ve bu bak›mdan
tar›msal yap›lar›n gelece¤i tek bir topra¤› tasarruf biçiminin kendi güç ve ka-
pasitesi ile aç›klanabilmekten uzak görünmektedir.

290
SÖNMEZ Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflme Örüntüleri

Uzun erimli geliflme e¤ilimlerinin neler olabilece¤i hakk›nda bir fikir yü-
rütmek çok say›daki etken hakk›nda peflinen bilgi ve veri sahibi olmay› gerek-
tirmektedir ve bunlar›n ço¤u elimizde mevcut de¤ildir. Yine de, kuramsal çö-
zümlemeler ile ampirik gözlem sonuçlar›n›n tecrübî olarak bir araya getiril-
mesi suretiyle belli bir yorum gelifltirmek mümkün görünmektedir. ‹lk olarak,
toprak mülkiyetine yat›r›m yapmak yap›y› belli bir yönde de¤ifltirmenin bir
önkofluludur. Kapitalist bir iktisadi yap› içinde bu, Mann ve Dickinson
(1978)’un ampirik olarak gösterdikleri üzere, toprak mülkiyetine yat›r›lm›fl
belli bir sermayenin ekonominin di¤er kesimlerine yat›r›lm›fl ayn› miktar ser-
mayenin geri kazan›lma h›z› ve oran›na eflit veya yüksek olmas› halinde ger-
çekleflebilmektedir. Fakat, bugüne kadar Türk tar›m›ndaki genel kârl›l›k
oranlar› ticaret ve sanayi sektörlerindeki oranlar›n hayli gerisinde kalm›fl ve
bu durum kapitalist bir ruh ve beklenti ile tar›ma d›flar›dan yat›r›m yapmay›
cayd›r›c› bir etkide bulunmufltur. Ayn› iktisadi ak›lc›l›k toprak mülkiyetine
k›rsal cemaatin kendi içinden yap›lacak yat›r›mlar› da büyük oranda cayd›r-
m›fl ve elinde imkan› olan köylünün kendine bir iktisadi güven aral›¤› yarat-
ma çabas›ndan daha öteye gitmemifltir (bak. Sönmez, 1993: 19-20, 73-88). Bu-
nunla birlikte, kapitalist bir iktisadi ortamda iflletmelerin fiziksel ve buna
ba¤l› olarak iktisadi cesametlerinin art›r›lmas›nda toprak mülkiyetinin te-
merküzünün bir ön flart oluflturmad›¤›n› ifade etmek gerekir. Nitekim, Bayraç
ve Yenilmez (2005: 100)’in verdikleri rakamlara göre, Avrupa Birli¤i ülkele-
rinde 1994 y›l›nda tar›msal üretim alt›nda olan alanlar›n yüzde 40.7’si ifllet-
melerin kendi özel mülkü olmayan, aksine kirac›l›k vb yollarla tasarruf edilen
arazilerden oluflmaktad›r.
‹kinci olarak, Türk tar›m›nda topraktan ve çiftçilikten kopufl bugüne kadar
mutlak ve bir anda gerçekleflen bir kopufl olmaktan çok tedrici, göçmenin ta-
r›m d›fl› istihdam ve yaflamda kendi durumunu kollayarak ve geliflmeleri ta-
kip ederek gerçeklefltirdi¤i, dolays›yla yeni istihdam ve yaflam koflullar›ndaki
muhtemel baflar› veya baflar›s›zl›klar›n› gözetleyerek topraklar›n› bir ihtiyat
akçesi olarak elinde tutmay› ye¤ledi¤i bir kopufl niteli¤indedir. Bundan dola-
y›, k›rsal göçün toprak piyasas›na toprak arz etmesi ile göçün gerçekleflti¤i dö-
nem aras›nda bazen bir neslin hayat süresi kadar uzun bir zaman aral›¤› var-
d›r. Dahas›, yak›n zamana kadar k›rsal ile kentsel yaflam olanaklar› aras›nda-
ki muazzam tezat ve toplumsal ve kültürel bak›mdan uyumsuzluklar ulafl›m,
iletiflim, flebeke suyu gibi alt yap› olanaklar›n›n makul bir düzeyde k›rsal nü-
fusun yaflam olanaklar›n›n bir parças› haline gelmesiyle büyük oranda orta-
dan kalkm›flt›r. Buna karfl›l›k kentlerin bo¤ucu, s›k›c› ortam›ndan geçici de ol-

291
kebikeç / 23 • 2007

sa kaç›fl›n bir yolu olarak k›rsal alan›n yeniden bir cazibe merkezi haline gel-
di¤i gözlenmektedir. Nitekim, bugün Türkiye k›rsal›n› yak›ndan tan›yanlar›n
teslim edecekleri üzere, k›rsal alanda muazzam bir mesken inflas› mevcuttur
ama bu binalar›n ancak bir k›sm› k›rda daimi ikamet edenler, geriye kalan›
kentlerde yaflayanlar taraf›ndan infla edilmekte ve y›l›n ancak belli bir döne-
minde iskan edilmektedir.
K›rsal nüfus, istihdam, gelir ve uzun vadeli toplumsal dönüflüm sürecine
kat›lmak ve bunda avantajl› bir konum elde etmek için bir yandan kentlere
ak›n ederken, di¤er yandan kentteki kendi dönüflümünün mahiyeti yan›nda
k›r›n ve kentin daha genel dönüflümü çerçevesinde kendi toplumsal kimli¤i ve
kökeni ile olan ba¤lar›n› koparmamak, bu ba¤lar› kentlerde yetiflmifl olsalar
bile yeni neslin kimlik ve kökeninin bir parças› k›lmak için büyük bir çaba gös-
termektedir (bak Sönmez, 2000). Bu çerçevede olarak, bugün Türk tar›m›n›n
ve k›rsal alan›n›n iktisadi ak›lc›l›k ile duygusal ç›karlar›n, pragmatizm ile de-
¤erlerin yo¤un bir çat›flma ve gerilimine sahne oldu¤unu söylemek gerekir.
Toprak, al›m sat›ma konu olmas› bak›m›ndan bir metad›r ve iktisadi ak›lc›l›-
¤›n ötesine geçerek fahifl fiyatla sat›n al›nmak istedi¤inde her zaman mevcut-
tur. Zira, böyle bir durum göçmenin tar›m d›fl› varoluflunda acil ve makul bir
ihtiyac›n giderilmesinin, diyelim mesken edinmenin veya çocuklar›n daha iyi
ö¤renim görmesinin maliyetini karfl›laman›n bir yolu olarak ak›c› bir flekilde
kullan›labilir. Ancak, toprak ayn› zamanda kökenin ve kimli¤in en temel ta-
n›mlay›c›lar›ndan, geçmifli gelece¤e ba¤layan ata yadigarlar›n›n belki de yega-
ne timsalidir ve topra¤›n› satmak insanlar› giderek köksüzlefltiren, cemaatsiz-
lefltiren bir dünyada kimli¤ini, kökenini ve ata yadigar›n› elden ç›kararak da-
ha da kimliksiz ve kökensiz hale gelmenin bir biçimidir. Bu nedenle de, topra-
¤›n elden ç›kar›lmamas› toplumsal ve kültürel mücadelenin önemli alanlar›n-
dan biridir.
Terör nedeniyle yerinden olma süreci bu sahneye yeni unsurlar ve boyutlar
katm›fl görünmektedir. Her fleyden önce yerinden olman›n bireylerin kendi
tercih ve kararlar› d›fl›nda gerçekleflmifl olmas›, d›flar›dan dayat›lan her çözüm
gibi, yerinden olmufl kitle içinde köken-toprak ba¤›n› daha da de¤erli k›lm›fl
görünmektedir. Yükseker (2006: 148-154)’in kendileriyle mülakat yapt›¤› bi-
reylerden aktard›¤› üzere, köye geri dönmek yafla, cinsiyete, mesle¤e, içinde
bulunulan flartlara ba¤l› olarak farkl› anlamlar tafl›maktad›r. Bu anlamlar
an›lar› geride kalm›fl olanlar›n mezarlar›n› ziyaret edebilme imkan›na sahip
olmaktan bilfiil köye daimi geri dönüfl yaparak kentsel alandaki iktisadi ve
toplumsal sefaletini sonland›rmaya kadar genifl bir yelpazeye yay›lmaktad›r.

292
SÖNMEZ Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflme Örüntüleri

Ancak, öyle anlafl›l›yor ki, topra¤›na ve köyüne hiçbir k›s›tlama olmaks›z›n öz-
gürce, diledi¤i flekilde ve zamanda ulaflabilmek art›k sadece yukar›da iflaret
edilen türden bir toplumsal ve kültürel mücadele olman›n ötesine geçerek ay-
n› zamanda siyasal bir mücadele halini alm›fl görünmektedir.
Mülkiyetin el de¤ifltirme imkanlar›n›n k›s›tland›¤› bu flartlar alt›nda ifllet-
me çap›n› geniflletmenin en kolay ve makul yolu ilk bak›flta toprak kiralamak
olarak gözükmektedir. Say›m verilerinin de iflaret etti¤i üzere, toprak mülkiye-
ti kirac›l›k yoluyla toprak tasarrufunun bir ön flart› olmaktan çok bunu destek-
leyen önemli bir etken mahiyetindedir ve k›rsal göç ve mesleki farkl›laflma sü-
reci sonunda boflalan topraklar kirac›l›¤›n kendi tasarrufu alt›na çekebilece¤i
giderek geniflleyen bir bofl alan yaratmaktad›r. Ancak, kendi mülklerine ek ola-
rak toprak kiralayan iflletmelerin ortalama büyüklükleri küçük ile büyük ifllet-
me ayr›m çizgisinin yar›s›na (107.9 dekar) ancak gelebilmekte olup, bu flekilde
topra¤› tasarruf eden iflletmelerin yüzde 85.4’ü 200 dekardan daha küçüktür.
Sadece kiralama yoluyla toprak iflleyenlerin ortalama toprak alan› ise bunun
da alt›nda (56.0 dekar) olup, 200 dekardan daha küçük olanlar›n oran› yüzde
94.7’dir. Bu hususlar dikkate al›nd›¤›nda, bu topra¤› tasarruf biçimlerinin he-
nüz k›rsal göçün at›l b›rakt›¤› topraklar› iktisadi denetim alt›na alacak ve bu
yolla ulusal tar›msal yap›larda kapitalist iflletmecilik yönünde bir dönüflümün
öncüsü ve ana mihrak› olacak bir kabiliyete sahip olmad›klar›n› belirtmek ge-
rekir. Aksine, bugün içinde bulunulan flartlar ve iflletme büyüklükleri itibariy-
le kiralama yoluyla topra¤› tasarruf biçimi çiftçi hane halklar›n›n tar›msal ya-
p› içinde varl›klar›n› sürdürmek veya topraktan kopufllar›n› geciktirmek için
baflvurduklar› bir strateji görünümü tafl›maktad›r. Dahas›, Özesmi (2002-3:
99)’nin de iflaret etti¤i üzere, kirac›l›k her zaman gerçek anlamda bir kirac›l›k
olmaktan çok, icarc›l›k s›fat›yla ortakç›l›¤› tan›mlamak için de kullan›lmakta-
d›r. Ortakç›l›¤›n bir biçimi oldu¤u hallerde icarc› hem toprak kiras›n› hem de
istihdam etti¤i iflçilerin ya da ikinci dereceden ortakç›lar›n ücretini ayni olarak
ve ürünün belli bir nispeti biçiminde ödemektedir. Ülke genelinde kirac›l›¤›n
kaç farkl› biçimde uyguland›¤› ve burada tarif edilen biçimin ne kadar yayg›n
bir uygulama oldu¤una dair elimizde olgusal veri bulunmamaktad›r. Fakat,
böyle bir uygulaman›n varl›¤› icarc›l›¤›n her zaman saf bir kirac›l›k, yani mik-
tar› önceden belirlemifl nakdi bir bedelin ödenmesi flart› ile üretim yapmak
amac›yla topra¤› tasarruf hakk›n›n kirac›ya geçti¤i ve üretimin planlanmas› ve
iktisadi sonuçlar›ndan sadece kendisinin sorumlu olu¤u bir tasarruf biçimi ola-
rak düflünemeyece¤imize iflaret eder. Aksine, kirac›l›k, en az›ndan burada ve-
rilen örnekte, ortakç›l›kla iç içe geçmifl görünmektedir.

293
kebikeç / 23 • 2007

Ortakç›l›k söz konusu oldu¤unda, öncelikle aç›klanmas› gereken husus her


iki il kümesinde gözlenen muazzam art›fllar›n kayna¤›n›n ne oldu¤udur. Ay-
d›n (1986: 138-159)’›n çal›flmas›nda görülece¤i üzere, ortakç›l›k hem bitkisel
üretim hem de hayvan yetifltiricili¤inde bafl vurulan bir sözleflme biçimi olup
taraflar›n mükellefiyetleri, toprak ve üretim süreci üzerinde uygulad›klar› de-
netim ve üründen alacaklar› paylar›n de¤ifliklik gösterdi¤i çok say›daki uygu-
laman›n ortak ad›d›r. Topra¤›n› ortakç›ya veren kiflinin amac› s›rf at›l kalan
topraktan bir miktar olsun gelir temin etmek ile kendisinin emek-yo¤un kapi-
talist çiftçilik faaliyetlerine ucuz ve köy içinde sürekli haz›r tutulan bir emek
havuzu yaratmaya kadar niteliksel bak›mdan büyük farkl›l›klar gösterebilir.
Toprak ya da hayvan sahibinin amac›na ba¤l› olarak ortakç›n›n mükellefiyet-
leri ve üretim araçlar› üzerindeki denetiminin mahiyeti de de¤ifliklik göster-
mektedir. Toprak ya da hayvan sahibi tar›msal faaliyetlerine ara vermifl ve
küçük bir toprak alan›na ya da hayvan sürüsüne sahipse, ortakç›n›n üretim ve
toprak üzerindeki denetimi artmakta, aksi durumda ise azalmaktad›r. Bu du-
rumun ilginç bir örne¤ini Ba¤c› (1998: 23, 46-49)’n›n çal›flmas›nda bulmakta-
y›z. Topraklar›n tamam›n›n tek bir ailenin mülkiyetinde oldu¤u ve tütün ve
bu¤day üretimi yap›lan Ad›yaman ilindeki bir köyde a¤a ailesi etnik bak›m-
dan homojen ve tütün tarlalar›ndaki mevsimlik iflleri yapmaya yetecek kadar
iflgücüne sahip hane halklar› ile ortakç›l›k sözleflmesi yapmaktad›r. Ortakç›
hane halk›nda ba¤›ml› nüfus, özellikle yafll› nüfusun olmas› olumlu karfl›lan-
mamaktad›r. A¤a ailesi hem do¤rudan hem de köydeki yard›mc›lar› arac›l›¤›y-
la tar›msal üretimin her aflamas›n› (sürme, ekme, çapalama, gübreleme, ilaç-
lama, hasat vb) s›k›ca denetlemekte, kendisinin belirledi¤i ürünler d›fl›nda or-
takç›n›n baflka bir ürün yetifltirmesine izin vermemekte, hatta evin ihtiyaçla-
r› için hayvan yetifltirmesini bile yasaklamaktad›r. Dolay›s›yla, bu örnekte or-
takç›, girdi ve ürün paylafl›m› için yap›lan sözleflmeden sonra topra¤› kendi
inisiyatifi dahilinde tasarruf eden biri de¤il, aksine emek arz› ve öz ifl disipli-
ni y›ll›k ortakç›l›k sözleflmesi ile denetim alt›na al›nm›fl sözleflmeli tar›m iflçi-
si hüviyetine sahiptir. Benzer flekilde Özesmi (2002-3: 90), pamuk üretiminde-
ki ortakç›l›k iliflkilerini betimlerken, toprak sahiplerinin eme¤in miktar›, ka-
litesi ve kendi öz ifl disiplinini sa¤lamalar›na ne derece önem verdiklerine ve
üretimlerini sürdürmek için ortakç› eme¤ine ba¤›ml› hale geldiklerine dikkat
çekmektedir. Gerek Ba¤c› gerekse Özesmi’nin çal›flmalar›, ortakç›l›k sözlefl-
mesinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirdikten sonra ortakç› ha-
ne halk›n›n baz› üyelerinin mevsimlik iflgücü göçüne de kat›ld›klar›na, toprak
ifllemek için gerekli teknolojinin bir k›sm›na sahip olduklar›na, aksi durumda
a¤a ya da baflkalar›ndan bu teknolojileri kiralad›klar›na iflaret etmektedir.

294
SÖNMEZ Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflme Örüntüleri

Dolay›s›yla, toprak sahibinin zaviyesinden bak›ld›¤›nda, ortakç›l›k sözleflmesi


pamuk ve tütün gibi emek-yo¤un tar›msal üretimde mevsimlik ücretli iflçi is-
tidam› halinde karfl›lafl›lacak emek arz›, ifl disiplini ve emek verimli¤ini denet-
leme sorunlar›n›n asgariye indirildi¤i y›ll›k emek sözleflmesi hüviyeti kazanan
ak›lc› bir giriflimdir. Ba¤c› (1998)’n›n da iflaret etti¤i üzere, ortakç›, alternatif
istihdam alanlar›na geçmeye istekli fakat içinde bulundu¤u nesnel koflullar-
dan ötürü bunu yapmas› mümkün veya ak›lc› olmayan biridir. Dolay›s›yla,
onun zaviyesinden bak›ld›¤›nda, ortakç›l›k, kentsel istihdam piyasas›nda ol-
du¤u kadar mevsimlik tar›m iflçili¤i piyasas›nda da emekleri yeterince de¤er-
lendirilemeyecek hane halk› üyelerinin y›ll›k bir sözleflme dahilinde verimli ve
güvenli bir flekilde istihdam›na imkan sa¤layan bir ifl sözleflmesidir.
Alan çal›flmalar›ndan elde edilen bu sonuçlar göstermektedir ki, ortal›kta
bir de¤il, birden fazla ortakç›l›k mevcuttur. Bunlar (1) oranlar› önceden belir-
lenmifl bir katk› ve paylafl›m sözleflmesi dahilinde ortakç›n›n toprak ve üretim
süreci üzerinde tam bir denetim uygulad›¤› biçim, (2) ortakç›l›k görünümün-
deki y›ll›k ifl sözleflmesi yoluyla yürütülen basit, küçük veya kapitalist meta
üretimi ve (3) kirac›l›k (icarc›l›k) olarak adland›r›lan fakat esas olarak bu iki
ortakç›l›ktan birisini temsil eden biçim. Dolay›s›yla, ortakç›l›k veya kirac›l›¤›n
niteli¤i tam olarak bilinmeden tar›m say›mlar›nda ortakç›l›k uygulamalar›n-
da görülen muazzam art›fllar›n gerçekte ne türden bir de¤iflim ve dönüflüme
iflaret ettiklerini kestirebilmek güçtür. Bu çerçevede olarak, her iki il küme-
sinde gözlenen art›fllar›n ortakç›l›k sözleflmelerinin mahiyeti, ortakç›lar›n kö-
kenleri ve tar›msal ürün desenlerindeki de¤iflmeler birlikte dikkate al›narak
de¤erlendirilmesi gerekmektedir. Yine de iflaret etmek gerekir ki, ortakç›l›¤›n
ana geliflme çizgisinin topra¤› tasarruf biçimi olmaktan ç›karak iflletme sahip-
lerinin mevsimlik iflgücü istihdam›na alternatif olarak eme¤i daha verimli bir
flekilde denetleme uygulamas›na yönelmifl olmas› daha muhtemeldir. Bu du-
rum, tar›mda hem kirac›l›k hem de kendi mülkünü iflleme biçimlerinde gözle-
nen de¤iflme oranlar› ve örüntülerine de ihtiyatla yaklaflmam›z gerekti¤ine ve
özellikle kendi mülkünü ifllemenin a¤›rl›¤›n›n rakamlar›n ifade etti¤i kadar
sars›lmam›fl ve tehdit alt›na girmemifl oldu¤unu da ima eder.
Öte yandan, bir bedel ödemeksizin topra¤› tasarruf biçiminde gözlenen ar-
t›fllar tar›msal yap›lar› dönüfltürme kabiliyetleri bak›m›ndan olmamakla bir-
likte yaflanan dönüflümün mahiyetini anlamak ve yorumlamak bak›m›ndan
özel bir öneme sahiptir. Bu flekilde topra¤› tasarruf genel olarak köylü toplum-
lar›nda yak›n akrabalar, dostlar ve bir oranda cemaat üyeleri aras›nda gözle-
nen toplumsal ve iktisadi dayan›flma biçimlerinden birini temsil eder (bak

295
kebikeç / 23 • 2007

Wolf, 2000: 145; Sönmez, 1993: 91). Kategorik olarak iliflki bir taraf›n iktisadi
veya toplumsal konumunun mutlak olarak di¤erinden daha iyi veya üstün ol-
mas›n› gerektirmez. Aksine, as›l amaç ortak bir köken, kimlik veya ç›kar›n
ayakta tutulmas› veya ortak bir sorumlulu¤un birlikte yerine getirilmesi oldu-
¤u müddetçe durumu izafi olarak daha geride olan kendi gücünün üstünde bir
katk› ile de sürece kat›labilir. Ancak, iliflki do¤rudan do¤ruya durumu izafi
olarak daha geride olan› desteklemeye yönelik de olabilir. Her iki halde de ah-
laki bir sorumluluk duygusunun bireysel maddi ç›karlar›n üstünde tutulmas›
önem arz eder. Bu tür dayan›flman›n s›k karfl›lafl›lan biçimi miras ve sat›n al-
ma yoluyla mülk edinilmifl arazilerin bir k›sm› veya tamam›n›n bir bedel ta-
lep edilmeksizin köyde kalan kardeflin, yak›n akraban›n veya yard›ma ihtiya-
c› olan bir cemaat üyesi denetimine b›rak›lmas›d›r. Bu tasarruf biçimine sahip
iflletmelerin ortalama büyüklüklerinin (48 dekar) ulusal ortalaman›n çok da
alt›nda olmad›¤› dikkate al›n›rsa, burada söz konusu olan fleyin baflka türlü
ifle yaramayan bir fleyi dayan›flmaya hasretmek gibi basit bir ifllemden ibaret
olmad›¤› aflikard›r. Yine de, böyle bir iliflkinin ihsanda bulunan taraf›n kendi
kökeni, cemaati ile ba¤lar›n› s›cak tutma ifllevi yan›nda geride b›rak›lm›fl ara-
zilerin bütünüyle çay›r veya çal›l›¤a dönmemesi önlemek ifllevine sahip oldu-
¤una da iflaret etmek gerekir (bak Sönmez, 2000: 65-6). K›rsal göç süreci gide-
rek artan miktarda araziyi tar›msal üretim d›fl›na tafl›d›¤›, göçmen kendi geç-
mifli ve kökeni ile ba¤lar›n› sürdürmekte kararl› ve köyde at›l kalan arazileri
iflleyecek birileri bulundu¤u sürece bu tür dayan›flma uygulamalar› da devam
edecek görünmektedir. Ancak, baz› durumlarda k›rsal göç cemaatin nüfusunu
bütünüyle kentlere tafl›yarak köyleri boflaltmakta, baz› durumlarda ise kendi
topraklar›n› bile verimli bir flekilde ifllemekten aciz yafll› bir grubu geride b›-
rakmakta oldu¤undan topraklar bütünüyle at›l kalabilmektedir.
Bu çerçevede iflaret etmek gerekir ki, 1991 ile 2001 y›llar› aras›nda at›l du-
ruma düflen tar›msal arazi alan› 43.3 milyon dekar olup, bunun 19.1 milyon
dekar› (yüzde 44.2’si) terörden do¤rudan etkilenen illerde bulunmaktad›r. Bu
arazinin bir k›sm›n›n kentsel geniflleme ve kentler aras› yol inflas› s›ras›nda
bütünüyle kullan›lamaz hale gelmifl olmas› mümkündür ama her halde flartta
tamam› olmasa gerektir. Ayr›ca, faaliyetlerine devam eden iflletmelerin dene-
timi alt›nda ve tar›msal üretime uygun oldu¤u halde ifllenmeyen 4.7 milyon
dekarl›k ilave bir arazi de mevcuttur.8 Dolay›s›yla, tar›mda gözlenen daralma
sadece göç kaynakl› de¤ildir. Aksine mevcut topraklar›n bir k›sm›n›n nadas
amaçl› olmaks›z›n üretimde ç›kar›lmas›n›n da sürece önemli bir katk›s› var-

8 1991 Tar›m Say›m›: 22-3, 204-41 ve 2001 Tar›m Say›m›: 82-163’ten hesaplanm›flt›r.

296
SÖNMEZ Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflme Örüntüleri

d›r. Bu hususlar› da dikkate son olarak tar›msal iflletmelerin faaliyetlerinde


meydana gelen de¤iflme örüntülerini incelemekte yarar vard›r.

4.3. Tar›msal faaliyet biçimlerinde meydana gelen de¤iflm


flmeler
Toprak mülkiyeti, iflletme büyüklükleri ve topra¤› tasarruf biçimleri yan›n-
da tar›msal üretim faaliyetlerinin biçimlerinde gözlenen de¤iflmeler de tar›m-
da baflka bir aç›dan da derin de¤iflmelerin meydana geldi¤ine iflaret etmekte-
dir. Burada dikkate al›nan tar›m say›mlar›, faaliyet biçimleri itibariyle tar›m-
sal iflletmeleri üç kümeye tasnif etmektedir. Bunlar: (i) bitkisel ve hayvansal
üretimi birlikte yürütenler, (ii) yaln›zca bitkisel üretim yapanlar ve (iii) yal-
n›zca hayvan yetifltiren iflletmelerdir. Yukar›da bir örne¤ine iflaret edildi¤i
üzere, mülk ve topra¤› tasarruf rejimlerinden kaynaklanan özel k›s›tlamalar
olmad›¤› müddetçe bitkisel ve hayvansal üretimi birlikte yürütmek köylü üre-
timinin evrensel özelliklerinden biridir. Piyasaya yönelik üretim yap›lan flart-
larda da bu iki faaliyetin zorunlu olarak birbirinden ayr›lmas› gerekmez. Ak-
sine, meta üretiminin bütün vas›flar› ve kurumlar›yla yerleflti¤i bir tar›msal
yap› içinde de iflletmeler çeflitli sebeplerden ötürü bu iki faaliyeti birlikte yü-
rütmeyi uygun bulabilirler ve bunun bir sonucu olarak da iflletmelerin toplam
üretimi içinde pazarlanan bitkisel ve hayvansal ürün oranlar›nda önemli de-
¤ifliklikler görülebilir. Bunun bir örne¤i, bitkisel üretimin a¤›rl›kl› veya bütü-
nüyle piyasa için yürütüldü¤ü bir ortamda hane halk›n›n günlük tüketimi için
birkaç evcil hayvan (tavuk, s›¤›r, koyun vb) yetifltirmek biçiminde karfl›m›za
ç›kabilir. Bunun aksine olarak, esas faaliyeti hayvan yetifltirmek olan bir ifl-
letme do¤rudan tüketim ihtiyaçlar› için de bir miktar tah›l, sebze ve meyve ye-
tifltirebilir. Bir baflka örnek ise bitkisel üretimin bir k›sm›n› yemlik üretimine
hasredip bunu ayn› zamanda hayvan yetifltiricili¤i ile eklemlefltirmek fleklin-
de karfl›m›za ç›kabilir.
Bu örnekleri ço¤altmak mümkündür. Ancak, toplam üretim miktar›ndan
hane halk›n›n do¤rudan tüketimine ayr›lan miktara ya da baz› ürünleri do¤-
rudan tüketim amac›yla üretmeye bakarak tar›msal yap›lar›n içinde bulundu-
¤u durumu geçimlik üretim olarak düflünmek veya tarif etmenin do¤ru bir
yaklafl›m olmad›¤›na iflaret etmek gerekir. Bu nitelendirme özellikle Do¤u ve
Güneydo¤u Anadolu bölgelerindeki küçük tar›msal iflletmelerin durumunu ta-
rif için kullan›lmakta olup, bu yolla dolayl› olarak tar›msal yap›lar›n gerili¤i-
ne veya modernleflmemiflli¤ine de at›fta bulunulmaktad›r. fiüphesiz ki, üretti-
¤i sütü pazarda sat›p, tüketti¤i yo¤urdu bakkaldan sat›n almak veya üretti¤i

297
kebikeç / 23 • 2007

bu¤day› pazarda sat›p tüketti¤i ekme¤i f›r›ndan sat›n almak çiftçi hane halk-
lar›n›n g›da üretim faaliyetlerinin mahiyeti, toplumsal ve kültürel varolufl
flartlar› ve hayat standartlar› hakk›nda çok fleyi ifade eder. Ama bu durum ka-
tegorik olarak onlar›n üretim faaliyetlerinin asli karakterinin geçimlik oldu-
¤unu peflinen göstermez. Bu, bitkisel ve hayvansal üretimin tamam›n›n do¤-
rudan tüketildi¤i fakat eme¤in piyasaya arz edildi¤i bir durum için de söz ko-
nusudur. Rençperlik ve hayvan yetifltiricili¤inin büyük bir toplumsal iflbölü-
münün parças› olarak düzenlendi¤i her yerde rençperler ve çobanlar hem ver-
gi ve benzeri yükümlülüklerini yerine getirmek hem de kendi hane halklar›
veya cemaatleri içinde üretemedikleri kimi mal ve eflyalar› elde etmek için bir
mübadele ve pazar a¤›na her zaman düzenli bir flekilde dahil olmufllard›r. Bez,
kumafl, tuz, mücevherat, kap-kaçak vb eflyan›n çerçilerden veya kasaba ve
kent pazarlar›ndan elde edilmesi bunlara örnek teflkil eder. Kültürel anlamda
bu araçlara ve mallara olan ihtiyaçlar›n süreklili¤i oran›nda pazar ile olan ilifl-
ki ve ba¤lar da süreklilik ve düzenlilik gösterir. Bununla birlikte, geçimlik
üretim durumunu niteleyen fley, üretim için gerekli emek, kaynak ve girdiler
ile ola¤an günlük tüketim ihtiyaçlar›n›n köylünün veya çiftçinin kendi top-
lumsal kategorisi ve cemaati içindeki mübadele iliflkileri ve a¤lar› dahilinde
karfl›lanabilir olmas›d›r. Bu tür bir iktisadi ve toplumsal varoluflun iç bütün-
lü¤ünün etkin olarak sürdürülemez hale geldi¤i, üretim kaynak ve girdilerin-
den bir veya birkaç›n›n düzenli olarak piyasadan temin edildi¤i, emek ya da
üründen biri ya da her ikisini düzenli olarak piyasaya arz ederek kültürel ve
toplumsal geliflmenin vazgeçilemez k›ld›¤› günlük mal ve hizmetlerin düzenli
olarak piyasadan sat›n al›nd›¤› bir durumda art›k geçimlik de¤il, piyasa için
üretimden söz etmek gerekir.
Piyasa koflullar›n›n egemen oldu¤u bir ortamda her tar›msal iflletmenin ke-
sin olarak piyasa mekanizmas› içinde yer ald›¤› söylenemez. Ancak, bugün ül-
kenin herhangi bir yerinde gübre, tar›msal ilaç ve traktörden birini kullanma-
dan tah›l ve hatta do¤rudan tüketim için sebze üretebilen iflletme her halde
çok nadir bulunur. Benzer flekilde, kendi üretti¤inden baflka tah›l, sebze, mey-
ve ve hayvansal ürün hiç tüketmiyor olsa bile, çay, fleker, sabun, s›v› ya¤ ve
giysiyi pazardan sat›n almayan; evinde radyo, televizyon, buzdolab› ve telefon
gibi ça¤dafl kültürel araçlardan hiç birine sahip olmayan bir hane halk› her
halde yok denecek kadar azd›r.9
Bu çerçevede iflaret etmek gerekir ki, Türkiye tar›m›nda meta üretimi bü-
tün a¤›rl›¤› ile yerleflmifltir. Yap› içinde üretim miktarlar› ve pazarlama oran-
9 Türkiye’de k›rda ve kentte hane halklar›n›n dayan›kl› tüketim mallar› ile çeflitli iletiflim ve ulafl›m araçlar› sa-
hipli¤i hakk›ndaki oranlar için bak. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü (2004: 32).

298
SÖNMEZ Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflme Örüntüleri

lar› hakk›nda veri derlenen 120 bitkisel ürün çeflidi bulunmakta olup, 2002 y›-
l› verilerine göre, toplam bitkisel üretimin yüzde 72’si pazarlanmakta, geriye
kalan› ise do¤rudan tüketilmektedir. Emek-ürün mübadelesinin hangi biçimi-
nin kendilerinin iktisadi ve toplumsal refahlar› aç›s›ndan daha fazla getirisi
oldu¤una dair bir muhasebe yapmak hane halk› geçim stratejilerinin ayr›lmaz
bir parças› oldu¤undan, ürün desenleri ve pazarlanma - do¤rudan tüketim
oranlar›nda flüphesiz de¤ifliklikler söz konusudur. Yine de, tüketilen miktar›n
çiftçi nüfusun toplam nüfus içindeki oran›na paralel oldu¤u dikkate al›nacak
olursa, genel olarak Türkiye çiftçisinin kendi g›da üretimini büyük oranda
kendi denetimi alt›nda tuttu¤unu söylemek mümkündür. Toplam üretim için-
de tah›l, sebze ve meyve üretiminin a¤›rl›kl› bir yerinin olmas›n›n bu deneti-
mi büyük oranda kolaylaflt›rd›¤› söylenebilir. Ancak, pamuk, tütün, ya¤l› to-
humlar, çay ve f›nd›k gibi s›nai ürünler söz konusu oldu¤unda toplam mikta-
r›n hemen tamam›na yak›n› pazarlanmaktad›r. Nitekim, sütün yüzde 19’u,
yumurtan›n yüzde 34’ü, arpan›n yüzde 48’i, bal›n yüzde 53’ü, bu¤day›n yüzde
64’ü, patatesin yüzde 70’i, ham pamu¤un yüzde 95’i, tütünün ise yüzde 99’u
pazarlanmaktad›r. Terörden do¤rudan etkilenen iller kümesinde pazarlama
oran› yüzde 64 olup, ulusal ortalaman›n alt›ndad›r. Fakat, 2000 y›l›nda, bu il-
lerdeki ortalama k›rsal hane halk› büyüklü¤ünün (7.9 kifli) ülke k›rsal›n›n ge-
nelindeki ortalama hane halk› büyüklü¤ünden (5.2 kifli) yüzde 33 daha fazla
oldu¤u dikkate al›nacak olursa, asl›nda bu illerin üretti¤i toplam de¤erin ken-
di nüfuslar›na nispeten daha büyük bir k›sm›n› pazarlad›klar›na iflaret etmek-
tedir (bak. Tar›msal Yap› 2002: 12-515 ve 2000 Genel Nüfus Say›m›: 96-97).
2001 Genel Tar›m Say›m› sonuçlar›na göre (bak Tablo 6), tar›msal iflletme-
lerin yüzde 67.4’ü bitkisel üretim ve hayvan yetifltirmeyi birlikte sürdürmek-
te, yüzde 30.2’si yaln›zca bitkisel üretim yapmakta, yüzde 2.4’ü ise yaln›zca
hayvan yetifltirmektedir. Terörden do¤rudan etkilenmifl illerde bitkisel üretim
ve hayvan yetifltiricili¤ini birlikte yürütme ile yaln›zca hayvan yetifltiricili¤i
ile meflgul olma ulusal oranlar›n üstünde bir a¤›rl›¤a (s›ras›yla yüzde 74.2 ve
yüzde 6.7) sahiptir. Dolay›s›yla da yaln›zca bitkisel üretim ile u¤raflan iflletme-
lerin oran› (yüzde 19.1) buralarda daha düflüktür. Bitkisel üretim ile hayvan-
c›l›¤› birlikte yürüten iflletmeler, tasarruf ettikleri ortalama arazi büyüklü¤ü
bak›m›ndan (64.3 dekar), yaln›zca bitkisel üretim yapan iflletmelere nazaran
(54.3 dekar) daha güçlü görünmektedirler. Yaln›zca hayvan yetifltiricili¤i ile
u¤raflan iflletmeler ise ortalama 5.9 dekarl›k büyüklükleri ile büsbütün cüce
bir görünüm arz etmektedirler ve özellikle terörden do¤rudan etkilenmifl iller
kümesinde bu iflletmelerin toprak varl›¤›n›n aslen ev, ah›r, a¤›l gibi zorunlu

299
kebikeç / 23 • 2007

mekanlar ile belki küçücük bir sebzelikten daha öteye geçmeyen bir vas›f ta-
fl›d›¤› anlafl›lmaktad›r. Yaln›zca hayvanc›l›kla u¤raflan iflletmeler sadece ta-
sarruf ettikleri toprak alan› bak›m›ndan de¤il, iflletme bafl›na ortalama 35 kü-
çük bafl (koyun ve keçi), 5.3 büyükbafl (s›¤›r ve manda) hayvanla esas faaliyet
konular› bak›m›ndan da hayli zay›f görünmektedirler ve il kümeleri itibariyle
sahip olunan ortalama hayvan say›lar› aras›ndaki farklar niteliksel sonuç do-
¤uracak kadar büyük de¤ildir (bak Tablo 6). Hayvanlar›n çay›r ve meralarda
hiçbir harcama yap›lmaks›z›n yetifltirildikleri, küçük bafl hayvanlarda bazen
mümkün oldu¤u üzere sürünün bir y›l içinde kendini bütünüyle yenilemifl ol-
du¤u ve ülkede canl› hayvan fiyatlar›n›n en yüksek oldu¤u Kurban Bayram›
gibi dönemlerde sat›fla sunulmufl olduklar› varsay›ld›¤›nda bile, bu ortalama
hayvan varl›¤›n›n sat›fl›ndan elde edilebilecek net gelir Devlet Planlama Tefl-
kilat›’n›n (2000: 7) büyük ve küçük iflletme ayr›m› için dikkate ald›¤› y›ll›k 4.2
milyar TL gelir kapasitesinin çok üzerine ç›kamayacaklar› aç›kt›r. Dahas›,
aradan geçen süre içinde hem toplumsal ve kültürel ihtiyaçlar›n vasf›nda hem
canl› hayvan fiyatlar›nda önemli de¤ifliklikler olmas›na ra¤men, 1980 tar›m
say›m›nda Devlet ‹statistik Enstitüsü’nün iflletme büyüklü¤ünün belirlenme-
sinde benzer bir yaklafl›mdan hareketle küçük bafl hayvanc›l›kta 300 bafl, bü-
yük bafl hayvanc›l›k durumunda ise 100 bafl hayvan varl›¤›n› büyük ve küçük
iflletme ayr›m›nda bir ölçüt olarak dikkate ald›¤› hat›rlanacak olursa, hayvan
yetifltiricili¤inin her iki biçiminde de iflletme ölçeklerinin çok daha küçük gö-
ründü¤ünü belirtmek gerekir.
Önceki konularda oldu¤u gibi, tar›msal yap›lar›n bu ekseninde meydana
gelen de¤iflmeleri de 1991 ile 2001 say›mlar›n›n sonuçlar›n› karfl›laflt›rmak su-
retiyle resmetmek mümkün görünmektedir. Bu karfl›laflt›rmalar› yaparken
hat›rda tutulmas› gereken önemli bir husus terörle mücadele kapsam›nda ko-
yulan mera-yaylaya ç›kma yasaklar›n›n ve boflalt›lan köylerin may›nlanmas›-
n›n hayvan yetifltiricili¤ine büyük bir darbe vurdu¤unun s›kça dile getirilmifl
olmas›d›r. Say›m verilerinin analizinden elde edilen sonuçlara göre (bak. Tab-
lo 7), 1991 ile 2001 y›llar› aras›nda ülke genelinde bitkisel üretim ile hayvan
yetifltiricili¤ini birlikte yürüten iflletmelerin say›s›nda yüzde 29.3, tasarruf et-
tikleri toprak alan›nda yüzde 28.7, sahip olduklar› küçükbafl hayvan say›s›n-
da yüzde 46.7 ve büyükbafl hayvan say›s›nda yüzde 0.9 oran›nda bir gerileme
yaflanm›flt›r. Terörden do¤rudan etkilenmifl olan illerde bu kategoriye dahil ifl-
letmelerin say›nda meydana gelen gerileme ulusal ortalamadan çok daha ya-
vafl (yüzde 16.9) olmufl fakat iflletmelerin tasarruflar› alt›ndaki arazi alan›n-
daki gerileme ise aksi yönde olarak çok daha yüksek (yüzde 51.2) bir düzeyde

300
SÖNMEZ Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflme Örüntüleri

gerçekleflmifltir. Buna karfl›l›k olarak hayvan varl›klar›ndaki mutlak de¤iflme


oranlar› ulusal ortalama ile ayn› yönde ve yaklafl›k olarak ayn› düzeyde sey-
retmifltir. Ancak, izafi de¤iflme oranlar› söz konusu oldu¤unda, bitkisel üretim
ile hayvan yetifltiricili¤ini birlikte yürüten iflletmeler sahip olduklar› ortalama
büyükbafl hayvan varl›¤›nda ulusal düzeyde yüzde 0.6’l›k ve terörden do¤ru-
dan etkilenmemifl illerde yüzde 0.9’luk bir art›fl göstermenin d›fl›nda, her iki il
kümesinde bütün karfl›laflt›rma alanlar›nda gerileme göstermifllerdir. Sadece
hayvanc›l›kla u¤raflan iflletmelerin say› ve tasarruf ettikleri ortalama arazi
alan›nda her iki il kümesinde yak›n oranlarda olmak üzere önemli bir gerile-
me yaflanm›fl olup bunun ulusal ortalamas› s›ras›yla yüzde 31.2 ve yüzde 99.4
düzeyine ulaflm›flt›r. Buna karfl›l›k, terörden do¤rudan etkilenmifl illerde bu
iflletmelerin sahip olduklar› ortalama küçükbafl hayvan say›s› izafi olarak yüz-
de 34.7, büyükbafl hayvan say›s› ise yine izafi olarak yüzde 14.9’luk bir art›fl
kaydetmifltir. Di¤er illerde ise, bu iflletmelerin sahip olduklar› küçükbafl hay-
van say›s› izafi olarak yüzde 43.9’luk bir art›fl kaydederken büyükbafl hayvan
say›s› yüzde 23.5’lik bir gerileme kaydetmifltir.

Dolay›s›yla, bitkisel üretim ile hayvanc›l›¤› birlefltiren iflletmelerin yap›la-


r›nda gözlenen de¤iflimin esas› tasarruf edilen ortalama arazi alan›n› ve bü-
yükbafl hayvan varl›klar›n› koruyup, küçükbafl hayvan yetifltiricili¤inden gi-
derek uzaklaflmak fleklinde gerçekleflmifl görünmektedir. Buna karfl›l›k ola-
rak, yaln›zca hayvanc›l›kla u¤raflan iflletmelerde ise tasarruf edilen toprak
alan›nda büyük bir gerilemeye karfl›l›k özellikle küçükbafl hayvan varl›¤› ba-
k›m›ndan mevcut iflletmelerin bünyelerinin izafi olarak daha güçlü hale gel-

301
kebikeç / 23 • 2007

mesi yönünde bir dönüflüm yaflanm›fl görünmektedir. Tar›msal iflletmelerin


kendi faaliyetlerinde giderek artan bir tekbiçimlilik ve ihtisaslaflman›n iflare-
ti olan bu geliflmeler yaln›zca bitkisel üretim ile u¤raflan iflletmelerin yap›
içindeki konumlar›nda meydana gelen de¤iflmeler dikkate al›nd›¤›nda daha
bir belirginlik kazanmaktad›r. Nitekim, bu iflletmelerin say›lar› ve tasarrufla-
r› alt›nda bulunan ortalama arazi alan› terörden do¤rudan etkilenen illerde s›-
ras›yla yüzde 36.6 ve yüzde 29.6, di¤er illerde yüzde 23.7 ve yüzde 38.5’luk ar-
t›fllar kaydetmifltir.
Ülke tar›m›nda genel bir daralman›n yafland›¤› bir süreçte bu iflletmelerin
genel daralma oranlar›n›n tam aksi yönde ve derecesinde bir izafi ilerleme
kaydetmifl olmalar› ulusal tar›msal yap›lardaki asli de¤iflme yönünün iflletme
say›s› bak›m›ndan giderek artan bir h›zla bitkisel üretime kayd›¤›n›n ve ta-
r›msal iflletmelerin ikili (bitki ve hayvan yetifltiricili¤i) karakterinin giderek
silinmeye yüz tuttu¤unun güçlü bir iflaretidir. Öte yandan, yap›sal de¤iflme
e¤ilimlerinin küçük iflletmelerin bekas›n› giderek daha fazla tehdit etti¤i bir
ortamda yaflanan bu geliflmeler k›rsal alandaki iktisadi ve toplumsal beka ve
dönüflüm stratejilerinin a¤›rl›k kazanan vas›flar› hakk›nda da önemli ipuçlar›
sa¤lamaktad›r. Bu bak›mdan birbiriyle ba¤lant› olan birkaç hususa iflaret et-
mekte yarar vard›r.
‹lk olarak, iflletmelerin ikili karakterinin giderek ortadan kalkmas› süre-
cinden en fazla etkilenen boyutun küçükbafl hayvan yetifltiricili¤i olmas›n›n
mera alanlar›na eriflimin k›s›tlanmas›n›n ötesinde sebepleri vard›r zira ta-
r›msal üretimin bu bilefleni terörden do¤rudan etkilenmemifl illerde de izafi
olarak hemen ayn› düzeyde bir gerileme göstermifltir. Bunun sebeplerinden
birisi köy tüzel kifliliklerinin denetiminde müflterek tasarrufa tabi olan ve
köy içinde yer alan mera alanlar›n›n geçmiflte tar›ma aç›lm›fl olmas› ve nadas
alanlar›n›n daralm›fl olmas›d›r. Zira, nadas alanlar› yaylalardaki meralara
ç›k›fl zaman›na kadar koyun ve keçi sürülerinin otlat›ld›¤› önemli alanlard›r.
Fakat, nadas, uygulaman›n kolektif oldu¤u, yani, Anadolu köylerinde eski-
den s›kça karfl›lafl›ld›¤› üzere, köyün bir taraf›ndaki arazilerin tamam›n›n
dinlenmeye b›rak›l›p, di¤er taraftaki arazilerin sürüldü¤ü bir durumda otlak
alan› sa¤lar. Nadasa b›rak›lan toprak alan›n›n daralmas› flüphesiz ki, tar›m-
sal yap›n›n gelifliminin bir göstergesi, tar›mda üretkenli¤in insan müdahale-
si ile sürdürülen bir hal almas›n›n iflaretidir. Ama ayn› süreç belli bir iktisa-
di faaliyetin sürdürülebilmesinin cemaat düzeyinde kolektif hareket etmeye
dayal› zorunlu iç örgütlenmesini bozdu¤u ve çiftçiyi ferdi hareket etmeye

302
SÖNMEZ Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflme Örüntüleri

sevk etti¤i için, otlatmaya dayal› bir hayvan yetifltiricili¤inin de yap›sal varo-
lufl flartlar›n› ortadan kald›rmaya hizmet etmektedir. Buna karfl›l›k olarak,
büyükbafl hayvan yetifltiricili¤i aç›k alanlarda otlatmaya dayanmaks›z›n da
çiftli¤in dar alanlar› içinde sürdürülebilir bir faaliyettir ama o da hayvan ye-
mi girdisinin teminat alt›na al›nmas›n› gerektirir. Bunu sa¤laman›n bir yolu
hayvan say›s›n› iflletmenin yem, özellikle de ot ve saman gibi kaba yem üret-
me kabiliyeti ile uyumlu hale getirmektir. Zira aksi yönde bir geliflme ifllet-
menin nakit ç›kt›lar› üzerinde büyük bir bask› uygulayaca¤›ndan, toptan
al›mlardan kaynaklanan indirimlerden yararlanmaks›z›n verimli olarak sür-
dürülemez bir vas›f kazanmaktad›r. Dolays›yla, iflletmelerin tasarruflar› al-
t›ndaki arazi alan› darald›kça, ihtisaslaflma yönünde bir giriflim olmad›¤›
müddetçe bitkisel üretim ile hayvansal üretimi bir arada yürütmek iktisadi
bak›mdan güçleflmektedir.
‹kinci olarak, hane halk› eme¤inin sürekli olarak iflletme üzerinde tutul-
mas›n›n iktisadi ve/veya toplumsal olarak yarars›z ve verimsiz oldu¤u hal-
lerde eme¤in baflka ifl ve istihdam biçimlerine yönelmesi bir zorunluluk arz
etmektedir. Bunu tar›mdan bütünüyle ve birden bire kopmaks›z›n yapman›n
yollar›ndan biri emek ve ürün piyasalar›ndaki geliflmeleri de dikkate alarak
ileri teknoloji kullanmak, di¤eri ise y›ll›k üretim takvimi dar bir zaman ara-
l›¤›na s›k›flt›r›labilir ürünlere yönelmektir. Bu iki strateji birbirlerinin alter-
natifi olmaktan ziyade mümkün oldu¤unca eklemlefltirilen ve fakat flartlara
göre biri di¤erinden daha öne ç›kan stratejilerdir. Teknoloji kullan›m› sade-
ce emek verimlili¤ini art›ran bir fley de¤ildir, ayn› zamanda köylünün ya da
çiftçinin çal›flma koflullar›n› iyilefltiren, hayat kalitesini yükselten bir unsur-
dur. Bu teknolojilerin yayg›n olarak kullan›lmaya baflland›¤› bir durumda
bunlar›n istihdam›ndan geri kalmak piyasada var olabilmeyi tehdit alt›na
soktu¤u gibi, toplumsal geliflmenin gerisinde kalma duygunun geliflimine de
yol açmaktad›r. Baflka bir flekilde istihdam edilmedi¤i müddetçe eme¤in bu
flekilde serbest kalmas› iktisatç›n›n gözünde iflsizlik ve aylakl›k olarak gö-
rünse de, çiftçinin gözünde kendi toplumsal ve kültürel varoluflunu beden ifl-
çili¤inden kurtaran ve adeta s›n›f atlatan bir ilerleme teflkil eder. Dahas›,
teknoloji kullan›m›n› ilerletmek ve/veya ürün desenlerini de¤ifltirmek sure-
tiyle serbest b›rak›lan emek nadiren aylakl›k yapmaktad›r. Aksine, ço¤u
halde, bu suretle kazan›lm›fl olan ek zaman e¤itimine devam etmek, yeni ifl
ve meslekler edinmek için kullan›lmakta, bu suretle de k›rsal alan›n toplum-
sal ve kültürel ortam›n›n dönüflümüne de hizmet edilmektedir. Bir yandan

303
kebikeç / 23 • 2007

nüfus bask›s›n›n iflletmelerin fiziksel cesametini küçülttü¤ü, di¤er yandan


emek ve ürün piyasalar›ndaki geliflmeler ile toplumsal ve kültürel geliflme-
lerin ise iflletmelerin bir hane halk›n›n geçim ve refah›n› destekleme kabili-
yetini afl›nd›rd›¤› bir ortamda bu stratejileriler varoluflun ayr›lmaz parças›
haline gelmektedir. Bu varolufl flartlar›nda hane halk›n› eme¤ini iflletme
üzerine en fazla ba¤layan etmenlerden birisi hayvan yetifltiricili¤idir ve bu
nedenle bir ihtisas faaliyeti olmad›¤› müddetçe kendisinden vazgeçilmesi ka-
ç›n›lmaz bir hal almaktad›r.
Üçüncü olarak, k›rsal alanda tarihsel olarak çiftçilikle çobanl›k aras›nda
sürüp giden iktisadi, toplumsal ve kültürel gerilim hane halk›n›n kendi için-
de de mevcuttur. Pek çok halde hanenin kendi içinde bitkisel üretimle ilgilen-
menin hayvan bak›m› ile ilgilenmeye karfl› bariz bir toplumsal ve kültürel üs-
tünlü¤ü vard›r. Mevsimi ve zaman› geldi¤inde yap›lmas›, üretimin bir afla-
mas› ile di¤eri aras›nda çal›flmaya ara vermeye imkan sa¤lamas›ndan dolay›
bitkisel üretim faaliyetlerinin nispeten esnek bir emek-zaman talebi vard›r.
Buna karfl›l›k, hayvanlar›n bak›m›n›n yap›lmas› biteviye bir vasf› haizdir ve
bak›mdan sorumlu olanlar›n günlük hareketlilikleri üzerinde büyük bir k›s›t-
lama uygular. Hayvanlar›n günlük bak›m›n›n yap›lmas› hane halk› içinde ka-
d›n ve çocuk eme¤ini istihdam›n önemli bir alan›n› oluflturur. Bu nedenle k›r-
sal alanda örne¤in çocuklar›n e¤itimi ile hayvan bak›m› aras›nda önemli bir
gerilim yaflanmakta ve ço¤u halde biri di¤erinin muhalifi olarak durmakta-
d›r. Benzer flekilde, kad›n aç›s›ndan da evinin kad›n› olmak, bir parça daha
ifl yükünü azaltmak, ah›r›n ve a¤›l›n pis kokusundan uzaklaflmak, kap›s›n›
çekip akflam eve geç gelecek flekilde bir komflunu ziyaret etmek ya da bir kaç
haftal›¤›na uzakta olan akrabalar›n› ziyaret etmek bir toplumsal ve kültürel
ihtiyaç halini ald›kça evdeki erkekten önce ah›r ya da a¤›ldaki hayvan en
amans›z muhalif olarak durur. Bu muhalefeti k›rman›n en kestirme yolu hay-
van bak›m›n› iflletmenin bir u¤rafl› olmaktan ç›karmak için mücadele ver-
mektir. Bu yönüyle bak›ld›¤›nda, bitkisel üretimi hayvansal üretimden ay›r-
mak k›rsal kad›n›n toplumsal özgürlük ve ilerleme mücadelesinin önemli ve
anlaml› bir boyutunu oluflturur. Bunlar, afla¤›da ele al›naca¤› üzere, yerinden
olmufl nüfusun bugün içinde bulundu¤u durumu, kad›nlar›n, gençlerin k›rsal
alan yeniden dönüfl yap›p-yapmamaktaki tav›rlar›n› anlamak bak›m›ndan
büyük bir önemi haizdir.

304
SÖNMEZ Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflme Örüntüleri

5. Tart›flflm
ma ve Sonuç
Terörden do¤rudan etkilenmifl iller ile ülkenin geri kalan kesiminde göz-
lenen de¤iflmenin yön ve h›z›ndaki farkl›l›klar birinci kümede yer alan ille-
rin ulusal tar›msal yap› içindeki konumunu hissedilir oranda de¤ifltirerek
yeni bir tar›msal yap›n›n ortaya ç›kmas›na yol açm›fl görünmektedir. 1991
y›l›ndaki durumla karfl›laflt›r›ld›¤›nda, bu illerin ülke genelinde yaln›zca
kendi mülkünü iflleyen iflletmeler, topraks›z iflletmeler, ortakç›l›k ve kirac›-
l›kla topra¤› tasarruf eden iflletmeler ve küçük iflletmeler içinde olan pay›n-
da hissedilir yükselmeler meydana gelmifltir. ‹lk olarak, bu illerde toprak
sahibi olan iflletmelerin ülke genelinde toprak sahibi olan iflletmeler içinde-
ki nispeti yüzde 14.2 (yüzde 10.3’ten yüzde 11.6’ya), topraks›z olup herhan-
gi bir düzenleme ile topra¤› tasarruf etmeyen iflletmelerin ülke toplam› için-
deki oran› yüzde 52.4 (yüzde 26.3’ten yüzde 40.1’e), topraks›z olup topra¤›
(kirac›l›k, ortakç›l›k vb yollarla) tasarruf edenlerin oran› yüzde 68.2 (yüzde
8.3’ten yüzde 13.9’a) art›fl kaydetmifltir. ‹kinci olarak, topra¤› tasarruf bi-
çimleri itibariyle, yaln›zca kendi topra¤›n› iflleyen iflletmelerin ülke genelin-
de ayn› kümede yer alan iflletmeler içindeki oran› izafi olarak yüzde 20.4, ki-
rac›l›k yoluyla toprak iflleyenlerin oran› yüzde 39.4, ortakç›l›k yapanlar›n
oran› yüzde 182.5 ve bedel ödemeksizin baflkalar›n›n topra¤›n› iflleyen ifllet-
melerin oran› yüzde 30.3 art›fl kaydederken kendi mülklerine ek olarak top-
rak kiralayan iflletmelerin oran› yüzde 11.7’lik bir gerileme göstermifltir. ‹fl-
letmelerin tasarruflar› alt›ndaki toplam arazi alan› söz konusu oldu¤unda,
sadece ortakç›l›k yapan iflletmelerin tasarruf ettikleri arazi alan›n›n ülke ge-
nelinde ortakç›l›k yoluyla tasarruf edilen toplam arazi alan› içindeki nispeti
yüzde 112’lik bir art›fl gösterirken, di¤er biçimlerde topra¤› tasarruf edenle-
rin tasarruflar› alt›ndaki arazi alan›nda keskin düflüfller yaflanm›flt›r. Üçün-
cü olarak, iflletmelerin fiziksel cesameti (tasarruf ettikleri arazi alan› itiba-
riyle büyüklükleri) söz konusu oldu¤unda, 100 dekardan küçük iflletmelerin
ülke genelinde ayn› kategoride yer alan iflletmeler aras›ndaki say›sal a¤›r-
l›klar› yüzde 22.4 ve tasarruf ettikleri arazi alan› yüzde 12.6 art›fl kaydet-
mifltir. Buna karfl›l›k 100 dekardan daha büyük iflletmelerin say›sal a¤›rl›k-
lar› yüzde 34.6 ve bu iflletmelerin tasarruflar› alt›ndaki arazi alan› ise yüz-
de 83’lük bir gerileme göstermifltir. Son olarak, iflletmelerin tar›msal faali-
yet biçimleri söz konusu oldu¤unda, bitkisel üretim ve hayvan yetifltiricili¤i-
ni birlikte yürüten iflletmelerin ülke genelinde ayn› kümede yer alan ifllet-
meler içindeki a¤›rl›klar› iflletme say›s› itibariyle yüzde 17.5, sadece bitkisel

305
kebikeç / 23 • 2007

üretim yapan iflletmelerin say›sal a¤›rl›klar› yüzde 26.3, sadece hayvanc›l›k


yapan iflletmelerin say›sal a¤›rl›klar› yüzde 25.2’lik bir art›fl kaydederken,
bu iflletmelerin tasarruflar› alt›ndaki arazi alan› s›ras›yla yüzde 31.6, yüzde
38.3 ve yüzde 71.9 gerileme göstermifltir.
Böylece, iflletmelerin fiziksel cesametleri söz konusu oldu¤unda, terörden
do¤rudan etkilenmifl illerin tar›msal yap›s› bugün art›k ulusal tar›msal ya-
p›lar›n daha zay›f bir parças›n›n oluflturmaktad›rlar. Bu illerdeki do¤urgan-
l›k oran› ve do¤urgan ça¤daki kad›n bafl›na düflen ortalama çocuk say›s›, yu-
kar›da iflaret edildi¤i üzere, ulusal ortalamalar›n hayli üstündedir. Bu hal
bir yandan kendi topra¤›n› iflleyen iflletmeler üzerinde miras hukukunun ge-
re¤i olarak ortaya ç›kan bölünmelerden dolay›, di¤er yandan ise genel nüfus
art›fl›ndan dolay› ifllenebilir tüm alanlar üzerinde ülkenin geri kalan k›sm›-
na nazaran daha büyük bir nüfus bask›s› oluflturmaktad›r. ‹fllenebilir alan-
lar üzerindeki mutlak nüfus bask›s›n›n iktisadi ve toplumsal etkilerini ta-
r›msal üretimde verimlilik art›fllar› yoluyla k›smen dengelemek mümkün ol-
sa bile bu süreç çiftçi nüfus bafl›na ifllenen arazi alan›n›n genifllemesiyle bir-
likte gitmedi¤inde ülkedeki genel toplumsal ve iktisadi geliflme ve kalk›nma
sürecine ayak uydurmak mümkün olmayacakt›r. Topra¤› tasarruf biçimleri
incelenirken ifade edildi¤i üzere, 1991 ile 2001 y›llar› aras›nda geçen sürede
43 milyon dekardan daha büyük bir alan üretim d›fl› kalm›fl olup, kirac›l›k
ve/veya ortakç›l›k yoluyla topra¤› tasarruf biçimlerinde kaydedilen art›fllar
at›l kalan alanlar› bütünüyle üretim alt›na alma noktas›ndan hayli uzakt›r.
Ayn› dönemde terörden do¤rudan etkilenmifl illerde ise 19 milyon dekardan
daha büyük bir alan tar›msal üretim d›fl› kalm›fl olup, bu alan Köye Dönüfl
projesi çerçevesinde yerinden olmufl nüfusun rehabilitasyonu için k›rsal
alanda mevcut tar›msal kaynak olarak düflünülmektedir. Ülkenin di¤er ke-
simlerinde oldu¤u kadar terörden do¤rudan etkilenmifl illerde de iki say›m
dönemi aras›nda tar›msal üretim d›fl› kalan alan›n bir miktar›n›n kentsel
geniflleme, yol yap›m› ve di¤er bay›nd›rl›k faaliyetleri sonucu art›k tar›msal
amaçlar için kullan›lamaz hale gelmifl olmas› mümkündür. Ancak, bu arazi
alan›n›n tamam› hala tar›msal amaçlarla kullan›l›r bir halde olsa bile yerin-
den olmufl nüfusun bu alandaki toplumsal ve iktisadi varoluflunun bütünüy-
le yeniden inflas› hayli zor görünmektedir. Muhtemel zorluklar›n bir boyutu
ülkedeki tar›msal yap›lar› belli bir flekilde de¤iflmeye zorlayan makro iktisa-
di ve toplumsal etkenlerle alakal›d›r ve terörden do¤rudan etkilenmemifl il-
lerde gözlenen geliflme e¤ilimleri bu bak›mdan yeterince ipucu sa¤lamakta-

306
SÖNMEZ Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflme Örüntüleri

d›r. Fakat, bu genel etkilerin yerel etkilerle, özellikle yerinden olmufl nüfu-
sun kendisinin geçirmifl oldu¤u dönüflümlerle eklemleflerek bir sonuç ürete-
ce¤i gerçe¤i dikkate al›nd›¤›nda, bunlar›n dikkatle incelenmesi ve yorumlan-
mas›na ihtiyaç vard›r.
Bu amaçla ilk olarak iflaret etmek gerekir ki, Köye Dönüfl Projesi çerçeve-
sinde yap›lan geri dönüfller yerinden olmufl nüfusun çok küçük bir oran›n›n
geri dönmesine yard›mc› olmufl görünmektedir. ‹çiflleri Bakanl›¤› verilerine
göre, flimdiye kadar 23,078 hane halk› ve bunlara mensup 137,636 birey köye
geri dönüfl yapm›flt›r (T.C. ‹çiflleri Bakanl›¤› Strateji Gelifltirme Baflkanl›¤›,
2006: 9). ‹çiflleri Bakanl›¤› kay›tlar›nda güvenlik nedeniyle yerinden olmufl
nüfus 55,108 hane halk›na mensup toplam 346,308 birey olarak yer ald›¤›n-
dan yerinden olmufl nüfusun yüzde 40 geri dönüfl yapm›fl olarak görünmekte-
dir. Fakat, Türkiye Göç ve Yerinden Olmufl Nüfus Araflt›rmas›n›n, terörden
do¤rudan etkilenmifl 14 ilde 1985-2005 aras›nda güvenlik nedeniyle yerinden
olmufl k›rsal nüfus toplam›n› 837,200 kifli, ayr›ld›klar› yerleflim yerine ya da
yak›n›na dönenlerin oran›n› ise yüzde 16.1 olarak tahmin etti¤i (Hacettepe
Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, 2006: 61, 91) dikkate al›nacak olursa,
yerinden olmufl nüfusun büyük bir k›sm›n›n hâlâ bu konumunu sürdürdü¤ü-
nü belirtmek gerekir. Projeye verilen bu düflük cevab›n arkas›nda yatan önem-
li etkenlerden birisi k›rsal yerleflimlerin büyük bir k›sm›n›n henüz geri dönü-
fle aç›lmam›fl olmas›d›r. Son dönemde terör sarmal›n›n tekrar t›rman›fla geç-
mesi yerleflimlerin tekrar yerleflime aç›lmas›n› flüphesiz geciktirmektedir. Fa-
kat, konu hakk›ndaki çal›flmalardan anlafl›ld›¤› kadar›yla, idari bir k›s›tlama-
n›n olmad›¤› bir durumda bile önceden döflenmifl may›nlar›n temizlenmemifl
olmas› ve baz› yerleflimlerde köy korucular›n›n fiili denetimi ele geçirmifl ol-
mas›ndan kaynaklanan güvenlik sorunlar› da geri dönüfl yapmak isteyenler
üzerinde cayd›r›c› bir etkide bulunmaktad›r.
‹kinci olarak, yerinden olma sürecinin bafllamas›n›n üzerinden 20 y›ldan
daha uzun bir süre geçmifl ve nüfusun yüzde 98’i en az 10 y›l önce yerleflimle-
ri terk etmifltir (bak. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, 2006:
59). Az say›daki vakada ekim ve hasat için verilen s›n›rl› izinler d›fl›nda, ara-
dan geçen süre içerisinde tar›msal araziler ve meskenler hiçbir bak›m yap›l-
maks›z›n bütünüyle terk edilmifl, üretim araçlar› elden ç›kar›lm›fl, yerleflimle-
rin mevcut alt yap›lar› y›pranm›flt›r. Bu nedenle hane halk› düzeyinde köye
geri dönmek büyük bir mali harcama yapmay› hatta belki baz› durumlarda

307
kebikeç / 23 • 2007

her fleyi bütünüyle yeniden kurmay› gerektirmektedir. Tazminat Yasas›10 kap-


sam›nda yerinden olmufl nüfusun u¤ram›fl oldu¤u zarar›n bir k›sm› belli usul
ve esaslar dahilinde karfl›lanmaktad›r ve mali külfetin bir k›sm›n›n bu yolla
karfl›lanmas› mümkün görünmektedir. Ancak, bugüne kadar güvenlik nede-
niyle yerinden oldu¤u halde Köye Dönüfl Projesi’nden yararlanmak için baflvu-
ru yapanlar›n oran› yüzde 25.1, Tazminat Yasas›’ndan yararlanmak için bafl-
vuranlar›n oran› ise yüzde 37.1 düzeyinde kalm›flt›r. Köye Dönüfl projesinden
yararlanmak için yap›lan baflvurular›n yüzde 25.1’i kabul edilmifl, yüzde
46.7’sinin incelemeleri devam etmekte, geri kalanlar ise baflvuru aflamas›nda
ya da inceleme sonunda reddedilmifl görünmektedir. Buna karfl›l›k Tazminat
Yasas›’ndan yararlanmak için yap›lan baflvurular›n ise yüzde 1.1’i incelenip
kabul edilmifl, yüzde 87.4’ünün incelemesi devam etmekte olup di¤erlerininki
ise baflvuru aflamas›nda ya da inceleme sonras›nda reddedilmifl görünmekte-
dir (bak. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, 2006: 91).11
Öte yandan, nüfusun geri dönüflünün mümkün ve anlaml› olabilmesi için
y›pranm›fl ya da kullan›lamaz hale gelmifl olan ulafl›m, e¤itim, sa¤l›k, enerji,
su vb altyap›lar›n da kamu otoritesi taraf›ndan onar›lmas› veya yeniden infla
edilmesi gerekmektedir. Bu bak›mdan özel bir zorluk yerleflim rejiminin da¤›-
n›k olmas›ndan kaynaklanmaktad›r. Bir dizi küçük yerleflimin birbirlerinden
hayli uzakta kurulmufl olmas› (bak. 1997 Köy Envanteri: 2-5) bu hizmetlerin
toplu bir yerleflimde sa¤lanabilmesi için gerekenden daha büyük bir harcama-
y› gerektirmektedir. Dahas›, yerinden olma öncesindeki yerleflim rejiminin ye-

10 Yani, 17.7.2004 Tarih ve 5233 Say›l› Terör ve Terörle Mücadeleden Do¤an Zararlar›n Karfl›lanmas› Hakk›n-
da Kanun. Kanun, terör ve terörle mücadeleden ötürü göç etmifl veya yerinden olmufl gerçek ve tüzel kiflilerin
u¤ram›fl oldu¤u maddî zararlar›n karfl›lanmas› (madde 1) yan›nda, yerinden olmufl kifli veya nüfus kapsam›n-
da düflünülemeyecek olan ve fakat terörden veya terörle mücadelen etkilenmifl olan kamu görevlilerinin u¤ra-
m›fl olduklar› zararlar›n bu Kanun’un öngördü¤ü miktarlara k›yasla eksik karfl›lanm›fl olan k›sm›n› da mahsu-
ben karfl›lamak amac›ndad›r (geçici madde 2). Ancak, terör ve terörle mücadeleden do¤makla birlikte bu Ka-
nun’un yürürlü¤e girmesinden önce aç›lan davalara istinaden ya da sulhen aynî veya nakdî olarak çeflitli biçim
ve yollarla karfl›lanm›fl olan zararlar (madde 2 a, b, c,), kiflilerin kendi kas›tlar› sonucu u¤ran›lan zararlar (mad-
de 2 e), göç veya yerinden olma içeriyor olsalar bile terör ve güvenlik kayg›lar› d›fl›ndaki iktisadi ve toplumsal
sebeplerle u¤ran›lan zararlar (madde 2 d) karfl›lanacak olan zararlar kapsam› d›fl›nda tutulmaktad›r. Ayr›ca,
3713 Say›l› Terörle Mücadele Kanunu’nun 1, 3 ve 4. maddeleri kapsam›ndaki suçlar ile terör olaylar›na yard›m
ve yatakl›k etmek suçlar›ndan mahkum olanlar›n bu fiillerinden dolay› u¤rad›klar› zararlar›n karfl›lanmayaca-
¤› da hükme ba¤lanm›flt›r (madde 2 f). Kanunda karfl›lanmas› öngörülen maddî zararlar flu flekilde belirlenmifl-
tir (madde 7): (a) Hayvanlara, a¤açlara, ürünlere ve di¤er tafl›n›r ve tafl›nmazlara verilen zararlar, (b)Yaralan-
ma, sakatlanma ve ölüm hallerinde u¤ran›lan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri, ve (c) Terörle mücadele
kapsam›nda yürütülen faaliyetler nedeniyle kiflilerin mal varl›klar›na ulaflamamalar›ndan kaynaklanan mad-
dî zararlar.
11 Köye Dönüfl ve Rehabilitasyon Projesi’nin uygulanmas› çerçevesinde kamu taraf›ndan köye geri dönüfl
yapacak kiflilere ve köylere yap›lan yard›mlar›n miktar ve konular› için bak›n›z T.C. ‹çiflleri Bakanl›¤› Strateji
Gelifltirme Baflkanl›¤› (2006). Proje uygulamas›n›n genel bir de¤erlendirmesi için bak›n›z Üstel ve Ece (2004).
Projenin, Tazminat Yasas› ile ba¤lant›l› olarak il düzeyinde uygulanmas› hakk›ndaki daha yeni de¤erlendirmeler
için bak›n›z Yükseker (2006: 144-172), Çelik (2006: 183-191), Kurban (2006. 203-215) ve Aker (2006: 242-244).

308
SÖNMEZ Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflme Örüntüleri

niden infla edilmesi Türk tar›m› ve k›rsal alan›nda modernleflmenin önünde


duran ciddi bir engel oldu¤u düflünülen, 1970’lerden itibaren Köy-Kent veya
Tar›m-Kent gibi siyasal projelerin de hedefi haline gelmifl olan bir yap›y› can-
land›rarak rehabilitasyon sürecini modernlik öncesine dönüflün bir arac› ha-
line getirmek ikilemini de bünyesinde bar›nd›rmaktad›r.
Üçüncü olarak, yerinden olmufl nüfusun tamam› her halde ve flartta köye
geri dönüfl yapma imkan›na sahip olmad›¤› gibi böyle bir arzuyu da tafl›ma-
maktad›r. Nüfusun bir k›sm›n›n köyde hayatlar›n› kurmaya yard›mc› olacak
hiçbir maddi kayna¤› -yüzde 17’sinin köyde topra¤›, yüzde 12’sinin ise evi- ol-
mad›¤›ndan (Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, 2006: 80) köye
ancak tar›msal arazi sat›n alarak ya da ortakç›l›k ve kirac›l›k yapmak üzere
dönüfl yapmalar› söz konusu olabilir. Köye geri dönüfl yapmay› arzulad›klar›-
n› ifade edenler ise yerinden olmufl nüfusun yüzde 55’ini oluflturmaktad›r (Ha-
cettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, 2006: 80). Bu bireylerin arzu-
sunun özü her halde ve flartta sürekli olarak yaflamak ve/veya tekrar çiftçilik-
hayvanc›l›k yapmak üzere köye dönmek de¤il, kamu otoritesinin tasarrufla-
r›ndan ve/veya güvenlik sebeplerinden kaynaklanan bir k›s›tlama olmaks›z›n
terk ettikleri yerleflimlere diledikleri biçim ve zamanda eriflebilmektir. Ayr›ca,
sürekli yaflama amac›yla köyde dönüfl yapmak isteyenler de yeni istihdam im-
kanlar› ile desteklenmedi¤i müddetçe geride b›rakt›klar› kaynaklar›n kendile-
rini desteklemeye yetmeyece¤inin fark›ndad›rlar (Yükseker, 2006: 148-54; Ha-
cettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, 2006: 87-95, 105-114).
Son olarak, köye geri dönüfl yapma iste¤i ve bu iste¤in alm›fl oldu¤u somut
flekil ve içerik yerinden olmufl bireyin yeni yerleflim çevresinde fiilen karfl›lafl-
m›fl oldu¤u toplumsal, kültürel ve iktisadi mahrumiyetler ile ayn› yerde fiilen
elde etmeyi baflard›¤› veya elde edebilmeyi umdu¤u baflar› ve imkanlar aras›n-
daki gerilim ve tezatlardan kaynaklanmaktad›r. Kendisinin ve ba¤›ml›lar›n›n
geleceklerine daha güvenle bakmalar›na yard›mc› olacak düzenli bir ifl, makul
bir gelir, ev halk›n› bar›nd›raca¤› makbul bir mesken, çocuklar›n›n e¤itim ve
ö¤retimi için daha iyi ö¤renim hizmet ve imkanlar›, sa¤l›k ve sosyal güvence
hizmetlerine eriflebildi¤i nispette yerinden olmufl bireyin yeni yerleflim çevre-
sine uyumu kolaylaflmaktad›r. Onun hayat›ndaki olumlu geliflmeler yerinden
olma sürecinin bafllang›c›nda çok yo¤un olarak hissetti¤i olumsuz duygular›n
yerine daha olumlu beklentileri yerlefltirmesine, güçlü bir flekilde hissetti¤i
geri dönme iste¤ine akl› selim ile bakarak duygusal ve fiziksel enerjisini ken-
disi ve ba¤›ml›lar› için yeni bir hayat kurmaya hasretmesine olgusal bir zemin
ve kaynak teflkil etmektedir. Dahas›, yeni yerleflim yerinin kent oldu¤u ve

309
kebikeç / 23 • 2007

kendisinin de kentlileflebildi¤i oranda, k›rsal kökeni ile olan ba¤›n›n iktisadi,


toplumsal ve kültürel eksenlerini geri dönecek birinin tavr› ile de¤il, kentte
yaflayan ve yaflamaya devam edecek birinin ilgileri ve ihtiyaçlar› dahilinde ye-
niden örgütleme ihtiyac› artmaktad›r. Kendisi eski duygular›n› ve ilgilerini
sürdürse bile kentte yetiflmifl üyelerinin k›rsal hayata ve tar›ma olan yabanc›-
l›klar› hane halk› düzeyinde uzun erimli kararlar›n tek bir kiflinin deneyim ve
arzular› çerçevesinde al›nmas›n› daha bir güçlefltirmektedir (bak. Türky›lmaz
ve di¤., 1998: 98-9; Ayata ve Yükseker, 2005: 34-36; Yükseker, 2006: 148-54).
Yerinden olmufl nüfusun geçirdi¤i bu dönüflüm, daha önce Karpat (2003: 71)
taraf›ndan Türkiye ve geliflmekte olan ülkelerdeki k›rsal göçmenler hakk›nda
yap›lan bir tespitte belirtildi¤i üzere, kendi istekleri ile k›rdan göçen bireyle-
rin kentlerde geçirdikleri dönüflümün ana merhaleleri ve vas›flar› ile büyük
bir benzerlik göstermektedir. Yafl ve cinsiyet k›rsal göçmenin kentsel ortama
uyumu ve bütünleflmesini etkileyen önemli demografik etkenlerdir. Yafll›lar
ve özellikle yafll› kad›nlar kentsel çevreye uyumda en fazla zorlanan bireyleri
oluflturmaktad›r zira onlar›n büyük bir ço¤unlu¤unun dilsel, davran›flsal, ö¤-
renimsel ve mesleki vas›flar› yard›m edici olmaktan çok engelleyici mahiyet-
tedir. Köye geri dönmek isteyenlerin yafl ve cinsiyetleri hakk›ndaki veriler bu
yorumu teyit eder niteliktedir: 55 yafl›n üstündeki yerinden olmufl bireylerin
yüzde 81’i köye geri dönmek isterken, 34 yafl›n alt›ndaki bireyler aras›nda ay-
n› iste¤e sahip olanlar›n oran› yüzde 37.6’ya gerilemektedir; kad›nlar›n yüzde
58.5’i köye geri dönmek isterken, erkekler aras›nda geri dönmek isteyenlerin
oran› yüzde 50.8’e gerilemektedir (bak. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri
Enstitüsü, 2006: 87).
Yerinden olmufl nüfus içinde meydana gelen bu de¤iflmeler, güvenlik koflul-
lar›n›n normale dönmesi halinde sürekli olarak yaflamak amac›yla köye geri
dönüfl yapmay› ciddi olarak isteyebilecek üç farkl› birey kategorisi oldu¤una
iflaret etmektedir. Bunlar (i) kentlerde kendileri ve/veya ba¤›ml›lar› için tat-
min edici bir hayat kuramam›fl olanlar, (i) köyde veya mezrada geri dönüfle de-
¤ecek miktarda arazisi olanlar ve (iii) yerinden olma sürecinde baflka k›rsal
yerleflimlere yerleflmifl ve tar›msal ve k›rsal hayattan hiç kopmam›fl bireyler.
Hane içi karar alma süreçleri, hane halk›n›n yaflam döngüsünün neresinde
olundu¤u, ürün desenleri, hangi temel altyap› ve toplumsal hizmetlerin ne öl-
çüde sa¤land›¤›, bir yerleflim yerine dönüflün yo¤unlu¤u, tar›msal üretimin ta-
r›m d›fl› istihdamla ne oranda eklemlefltirilebilece¤i, ulusal ekonominin genel
geliflme dinamikleri, tar›msal politikalar›n alaca¤› somut biçimler ve tar›msal
ürünlerin iç ve d›fl ticaret hadleri gibi pek çok etken bu dönüflün gerçek biçim

310
SÖNMEZ Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflme Örüntüleri

ve boyutlar›n›, yerleflimler ve tar›msal yap›lar üstündeki muhtemel etkileri


büyük oranda tayin edecektir. Örne¤in, yerinden olmufl bireylerin kendilerin-
ce de ifade edildi¤i üzere, eski komflulardan hiç birinin ya da çok az›n›n geri
dönüfl yapt›¤› bir köy veya mezraya dönüfl yapmak yaln›zl›k veya azl›ktan kay-
naklanan bir dizi soruna davetiye ç›karaca¤›ndan gerçeklefltirilmesi makul bir
istek olmayacakt›r. Benzer flekilde, bir veya birkaç üyenin köye geri dönme is-
te¤i her zaman hanenin di¤er üyelerince desteklenmemekte, dolay›s›yla bö-
lünme yaflan›p yeni ba¤›ms›z birimler kurulmad›kça gerçeklefltirilmesi zor gö-
rünmektedir (bak. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, 2006: 88-
9). Bu durum birey düzeyinde ifade edilmifl geri dönme iste¤i ile hane halk›
düzeyinde geri dönme potansiyeli aras›nda bir ayr›m güdülmesi gerekti¤ini
göstermesi bak›m›ndan önemlidir. Öte yanda, hane halk› eme¤ini tar›msal fa-
aliyetlere ba¤lama biçim ve derecesinden ötürü ürün desenleri ya da geri dö-
nülmesi halinde hangi ürünlerin üretilebilece¤i büyük önem arz etmektedir.
Üretimleri için emek-zaman tasarrufu sa¤layan teknolojilerin mevcut ve istih-
dam edilebilir oldu¤u ürünler, diyelim tah›llar, sürekli olarak köye geri dönüfl
yapmaks›z›n da üretilebilir. Buna karfl›l›k tütün, pamuk gibi ileri teknolojile-
ri oldu¤unda bile hane halk› eme¤inin daha uzun süre çiftlik üzerinde ba¤l›
kalmas›n› gerektiren ürünlerin sürekli olarak köye dönüfl yapmaks›z›n veya
alternatif olarak bunu yapabilecek kiflileri istihdam etmeksizin üretilebilmesi
kolay olmayacakt›r.
Dolay›s›yla, terör ve güvenlik kayb› nedeniyle yerinden olup kentlere yer-
leflmifl nüfus içinde sürekli olarak yaflamak ve tar›mla u¤raflmak amac›yla
köye geri dönüfl yapma potansiyeli ifade edilen istek ve siyasal taleplerden
daha s›n›rl› görünmektedir. Ulusal tar›msal yap›larda küçük iflletmeler aley-
hine geliflen e¤ilimler bu potansiyeli daha da s›n›rland›rmaktad›r. Bu neden-
le, yerinden olmufl nüfus içinde yeterince toprak sahibi olan hane halklar›n›n
pek ço¤u aç›s›ndan topraklar›n› kirac› veya ortakç›lara vererek iflletmek da-
ha rasyonel olacak görünmektedir. Bölgenin özgün tarihsel ve toplumsal mi-
ras› bu topra¤› tasarruf biçimlerinin yeni dönemin koflullar› alt›nda yeni usul
ve uygulamalar›n›n gelifltirilmesi için önemli bir kaynak teflkil edecektir. Kö-
ye geri dönüfl için yeterli topra¤› olmayanlar›n da benzer yollara baflvurma-
lar› söz konusu olacakt›r. Ancak, kentsel yerleflimlere yak›n olan m›nt›kalar-
da, günlük ulafl›m olanaklar›ndan yararlanmak suretiyle bu konumdaki ha-
ne halklar›n›n üretim teknolojilerinden yararlanabildikleri müddetçe üretim-
lerini kendilerinin sürdürmesi daha büyük bir olas›l›kt›r. Kirac›l›k ve ortak-
ç›l›k düzenlemeleri flüphesiz bu yolla toprak ifllemeye istekli ve yeterli dona-

311
kebikeç / 23 • 2007

n›m› olan bir çiftçi nüfus gerektirecektir. Bu nüfusun bir k›sm› köye geri dö-
nüfl yapm›fl olanlar aras›ndan sa¤lanabilir ancak esas önemli kaynak artan
nüfus bask›s›ndan bunalm›fl ve fakat kentsel ifl ve meslek piyasas›na kat›l-
malar› halinde izafi olarak daha büyük bir iktisadi zorluk yaflayacak olan k›r-
sal alanda meskun ve toprak ifllemeye devam eden hane halklar› olacakt›r.
Ekonominin de¤iflen yap›s› içinde kentsel ifl ve istihdam piyasas›n›n vas›fs›z
eme¤e hemen hiç ihtiyaç duymad›¤› ve kentlerde ö¤renim vasf› iyi fakat at›l
kalm›fl olan eme¤in fazlas›yla mevcut oldu¤u da göz önüne al›nd›¤›nda, he-
men her bak›mdan vas›fs›z k›rsal eme¤in bu istihdam piyasas› içinde varl›k
gösterebilmesi çok daha zor olmaktad›r. Nitekim, yerinden olma akabinde
kentlere yerleflmifl olan nüfusun bir k›sm› hâlâ gündelikçi veya gezgin mev-
simlik iflçi konumunda tar›msal üretim içinde kendine ifl bulabilmekte ve k›r-
sal emek piyasas›ndaki ücretleri daha da bask›lamaktad›r. Yukar›da da ifla-
ret edildi¤i üzere, istihdam piyasas›n›n bu durumu ücretli tar›m iflli¤ine k›-
yasla kirac›l›k ve özellikle ortakç›l›k düzenlemeleri yoluyla topra¤a ba¤lan-
m›fl ve emek verimlili¤inden kendisi sorumlu bir iflgücünü toprak sahipleri
için daha avantajl› k›lmaktad›r. Dolay›s›yla, geri dönüflün önündeki güvenlik
nedenlerinin kalkmas›n›n akabinde terörden do¤rudan etkilenmifl k›rsal-ta-
r›msal yap›larda de¤iflik biçimleri ile ortakç›l›¤›n ve kirac›l›¤›n daha büyük
bir ivme kazanarak geliflme ihtimali hayli yüksektir. Bunun anlam›, Türki-
ye’de genel oldu¤u kadar özel olarak k›rsal-tar›msal modernleflme sürecinin
de boy hedefi haline gelmifl olan toprak sahipleri ile ortakç›lar aras›ndaki ta-
rihsel ve toplumsal bölünmenin yeniden infla edilece¤idir. Nereden ve kimin
ilgi ve ç›karlar› aç›s›ndan bak›ld›¤›na ba¤l› olarak böyle bir geliflmeyi olumlu
ya da olumsuz olarak de¤erlendirmek mümkündür. Ancak, bu geliflme do¤-
rultusunun dikkate al›nmas› hem ulusal tar›msal yap›lardaki topra¤› ve eme-
¤i tasarruf biçimlerinin hem de yerinden olmufl nüfusun k›rsal alanda reha-
bilitasyonu sözkonusu oldu¤unda nelerin yap›l›p yap›lamayaca¤›n›n karar-
laflt›r›lmas› bak›m›ndan büyük önem tafl›maktad›r.

Kaynaklar
Akçay, Adnan. (1985). Traditional Large Land Ownership and Its Transforma-
tion in Two Southeast Anatolian Villages, (bas›lmam›fl yüksek lisans tezi)
Ankara: Orta Do¤u Teknik Üniversitesi.
Akder, A. Halis. (2005). “Dünya Ticaret Örgütü’nün Tar›m Anlaflmas›: Tehdit
mi? F›rsat m›?”, Demokrasi Platformu, 1 (3): 11-24.

312
SÖNMEZ Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflme Örüntüleri

Aker, A.Tamer. (2006). “Hakkari ‹li Alan Araflt›rmas› De¤erlendirmesi: Yerin-


den Edilmenin Nedenleri, Ruhsal ve Toplumsal Sonuçlar› ve Geri Dönüfl
Süreci”, “Zorunlu Göç” ile Yüzleflmek: Türkiye’de Yerinden Edilme Sonras›
Vatandafll›¤›n ‹nflas› (der. Dilek Kurban, Deniz Yükseker, Ayfle Betül Çe-
lik, Turgay Ünalan ve A.Tamer Aker). Istanbul: Türkiye Ekonomik ve Soy-
sal Etüdler Vakf›.
Akflit, Bahattin. (1988) “K›rsal Dönüflüm ve Köy Araflt›rmalar› (1960-1980)”,
Türkiye’de Tar›msal Yap›lar (1923-2000), (der. fievket Pamuk ve Zafer Top-
rak), Ankara: Yurt Yay›nlar›.
_____(1993). “Studies in Rural Transformation in Türkiye 1950-1990”, Cultu-
re and Economy. Changes in Turkish Villages, (der. Paul Stirling), Camb-
ridgeshire: The Eoten Press.
Arazi Kanunnâmesi, (23 fievval 1274/1858). Mukayeseli ‹slam ve Osmanl› Hu-
kuku Külliyat›, (der. Ahmet Akgündüz), Dicle Üniversitesi Hukuk Fakülte-
si Yay›n›, No. 6, Diyarbak›r: 1986.
Ayata, Bilgin ve Deniz Yükseker. (2005). “A Belated Awakening. National and
International Responses to the Internal Displacement of Kurds in Turkey”,
New Perspectives on Turkey, 32: 5-42.
Ayd›n, Zülküf. (1986). Underdevelopment and Rural Structures in Southeas-
tern Türkiye: the Household Economy in Gisgis and Kalhana. London: It-
haca Press.
_____ (2001). “Yap›sal Uyum Politikalar› ve K›rsal Alanda Beka Stratejilerinin
Özellefltirilmesi: Söke’nin Tuzburgaz› ve Sivrihisar’›n K›n›k Köyleri Örne-
¤i” Toplum ve Bilim, 88: 11-31.
Ba¤c›, Yusuf. (1998). Toprak A¤al›¤› ve K›rsal Dönüflüm: Ad›yaman ‹li Bozte-
pe Köyü Vak’a ‹ncelemesi. (bas›lmam›fl yüksek lisans tezi). Ankara: H. Ü.
Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Bayraç, H. Naci ve Füsun Yenilmez. (2005). “Tar›m Sektörünün Yap›sal Ana-
lizi ve Avrupa Ortak Tar›m Politikas›” Demokrasi Platformu, 1 (3): 91-129.
Çelik, Ayfle Betül. (2006) “Batman ‹li Alan Araflt›rmas› De¤erlendirmesi: Ül-
ke ‹çinde Yerinden Edilmenin Sosyo-Ekonomik Sonuçlar› ve Geri Dönüflün
Önündeki Engeller”, “Zorunlu Göç” ile Yüzleflmek: Türkiye’de Yerinden
Edilme Sonras› Vatandafll›¤›n ‹nflas›, (der. Dilek Kurban, Deniz Yükseker,
Ayfle Betül Çelik, Turgay Ünalan ve A. Tamer Aker). Istanbul: Türkiye
Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakf›.
Devlet Planlama Teflkilat›. (2000). Sekizinci Befl Y›ll›k Kalk›nma Plan›, Ta-
r›msal Politikalar ve Yap›sal Düzenlemeler Özel ‹htisas Komisyonu Rapo-
ru. Yay›n no: DPT:2516-Ö‹K:534, Ankara.

313
kebikeç / 23 • 2007

Dincer, Bülent, Metin Özaslan ve Taner Kavaso¤lu. (2003). ‹llerin ve Bölgele-


rin Sosyo-Ekonomik Geliflmifllik S›ralamas› Araflt›rmas›. Ankara: Devlet
Planlama Teflkilat›, (Yay›n no: 2671).
Ersoy, M. ve fiengül, H. T. (2000). Kente Göç ve Yoksulluk: Diyarbak›r Örne-
¤i. Ankara: ODTÜ Kentsel Politika Planlamas› ve Yerel Yönetimler Anabi-
lim Dal› Yay›nlar›.
Göktürk, Atilla. (1998). “Araflt›rma Bulgular› ve Günümüzdeki Diyarbak›r”,
Bölgeiçi Zorunlu Göçten Kaynaklanan Toplumsal Sorunlar›n Diyarbak›r
Kent Ölçe¤inde Araflt›r›lmas›. (Diyarbak›r Sanayi Araflt›rmas› ‹le Geniflle-
tilmifl II. Bask›), Ankara: Türk Mühendis ve Mimar Odalar› Birli¤i.
Günayd›n, Gökhan. (2005). “Küreselleflme Sürecinde Türkiye Tar›m Sektörü:
Belgelerin ‹zinde Bir Analiz”, Demokrasi Platformu, 1(3):147-173.
Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü. (2004). Türkiye Nüfus ve
Sa¤l›k Araflt›rmas› 2003. Ankara.
_____(2006). (2006). Türkiye Göç ve Yerinden Olmufl Nüfus Araflt›rmas›. Ya-
y›n no: NEE-HÜ.06.01. Ankara.
Hann, Chris M. (1990). Tea and the Domestication of the Turkish State. Mo-
dern Turkish Studies Programme Occasional Papers 1, Huntingdon, Camb-
ridgeshire: The Eoten Press.
‹nalc›k, Halil. (1993) Osmanl› ‹mparatorlu¤u. Toplum ve Ekonomi Üzerinde
Arfliv Çal›flmalar›, ‹ncelemeler. ‹stanbul: Eren Yay›nlar›.
‹slamo¤lu, Huri. (2000) “Property as a Contested Domain: A Reevaluation of
the Ottoman Land Code of 1858”, New Perspectives on Property and Land
in the Middle East, (der. Roger Owen), Cambridge, Massachusetts ve Lond-
ra: Harvard University Press.
Karpat, Kemal H. (2003/1974). Türkiye’de Toplumsal Dönüflüm. K›rsal Göç,
Gecekondu ve Kentleflme. (çev. Abdulkerim Sönmez). Ankara: ‹mge Kitabe-
vi.
Keyder, Ça¤lar. (1983). “Paths of Rural Transformation in Turkey”, The Jour-
nal of Peasant Studies, 11 (1): 34-49.
_____ (1988). “Türk Tar›m›nda Küçük Meta Üretiminin Yerleflmesi (1946-
1960)”, Türkiye’de Tar›msal Yap›lar (1923-2000) (der. fievket Pamuk ve Za-
fer Toprak), Ankara: Yurt Yay›nlar›.
_____ (1993). “The Genesis of Petty Commodity Production in Agriculture”,
Culture and Economy. Changes in Turkish Villages, (der. Paul Stirling),
Cambridgeshire: The Eoten Press.
Kip, Ergün. (1988). “ Türkiye’de Taban Fiyatlar›, Destekleme Al›mlar› ve ‹ç Ti-
caret Hadleri” Türkiye’de Tar›msal Yap›lar (1923-2000), (der. fievket Pa-

314
SÖNMEZ Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflme Örüntüleri

muk ve Zafer Toprak), Ankara: Yurt Yay›nlar›.


Kurban, Dilek. (2006). “Batman ‹li Alan Araflt›rmas› De¤erlendirmesi: Tazmi-
nat Yasas›’n›n Uygulanmas›” “Zorunlu Göç” ile Yüzleflmek: Türkiye’de Ye-
rinden Edilme Sonras› Vatandafll›¤›n ‹nflas›, (der. Kurban, Dilek, Deniz
Yükseker, Ayfle Betül Çelik, Turgay Ünalan ve A. Tamer Aker), Istanbul:
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakf›.
Mann, Susan. A. ve James M. Dickinson, (1978). “Obstacles to the Develop-
ment of a Capitalist Agriculture”, The Journal of Peasant Studies, 5 (4):
466-481.
Margulies, Ronnie ve Ergin Y›ld›zo¤lu. (1983). Agrarian Change in Republican
Türkiye: Evidence and Interpretation, 1923-1970. (Working Paper) Nor-
wich: School of Development Studies, University of East Anglia.
Önder, ‹zzettin. (1988). “Cumhuriyet Döneminde Tar›m Kesimine Uygulanan
Vergi Politikas›” Türkiye’de Tar›msal Yap›lar (1923-2000), (der. fievket Pa-
muk ve Zafer Toprak), Ankara: Yurt Yay›nlar›.
Özcan, N.A. (2002). “Bir Terör Örgütü Olarak PKK; ‹deolojisi, Yöntemi, Yük-
selifli, Çöküflü”, Dünya’da ve Türkiye’de Terör Konferans› Bildirileri, Anka-
ra: TCMB Yay›nlar›.
Özesmi, Deniz. (2002-3). “Tar›mda Ortakç›l›k: Ekonomik, Sosyal ve Siyasal bir
Olgunun Aç›klanmas›-Bir Güneydo¤u Anadolu Örne¤i”, Toplum ve Bilim,
95: 85-103.
Sönmez, Abdulkerim. (1993). Peasant Household Survival Strategies: Rural
Transformation in the Heartland of Türkiye’s Hazelnut Production Belt.
(bas›lmam›fl doktora tezi). Durham: University of Durham.
_____ (2000). “Aile Dayan›flmas› ve K›rsal ekonomi: Orta Karadeniz Bölgesin-
de F›nd›k Üretimiyle Ba¤lant›l› Aile Dayan›flmas› Üzerine Niteliksel Bir
‹nceleme”, H.Ü. Edebiyat Fakültesi Dergisi, 17 (1): 61-88.
_____ (2001). “Do¤u Karadeniz Bölgesi F›nd›k Üretim Kufla¤›nda Toprak A¤a-
l›¤›, Köylülük ve K›rsal Dönüflüm”, Toplum ve Bilim, 88: 69-104.
T.C. ‹çiflleri Bakanl›¤› Strateji Gelifltirme Baflkanl›¤› (2006). Köye Dönüfl ve
Rehabilitasyon Projesi Bilgi Notu, 31 May›s 2006. ‹ndirilme tarihi 4.8.2006.
http.//www.icisleri.gov.tr/apk/Daireler/AnaSayfa/kKOyeDonus2004.htm
Tekeli, ‹lhan ve Selim ‹lkin. (1988). “Devletçilik Dönemi Tar›m Politikalar›
(Modernleflme Çabalar›” Türkiye’de Tar›msal Yap›lar (1923-2000), (der.
fievket Pamuk ve Zafer Toprak), Ankara: Yurt Yay›nlar›.
Terör ve Terörle Mücadeleden Do¤an Zararlar›n Karfl›lanmas› Hakk›nda Ka-
nun, Kanun No: 5233, Kabul Tarihi 17.7.2004.
Toprak, Zafer. (1988). “Türkiye Tar›m› ve Yap›sal Geliflmeler (1900-1950)”,

315
kebikeç / 23 • 2007

Türkiye’de Tar›msal Yap›lar (1923-2000), (der. fievket Pamuk ve Zafer Top-


rak), Ankara: Yurt Yay›nlar›.
Türk Medenî Kanunu ve Borçlar Kanunu, ‹nk›lap ve Aka Kitabevleri, ‹stan-
bul: 1980.
Türky›lmaz, Ahmet, Abdülhaluk Çay, Zakir Avflar ve Mustafa Aksoy. (1998),
Do¤u ve Güneydo¤u Anadolu’dan Terör Nedeniyle Göçeden Ailelerin So-
runlar›. Ankara: T.C. Baflbakanl›k Aile Araflt›rma Kurumu.
Üstel, Füsun ve Özlem Ece. (2004). Zorunlu ‹ç Göç Sonras› Köye Dönüfl. Ön
Rapor. ‹stanbul: Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakf›.
Wolf, Eric R. (2000/1966). Köylüler, (çev. Abdulkerim Sönmez). Ankara: ‹mge
Kitabevi.
Varol, Kas›m. (2006). “Terörizmin Türkiye’nin Kalk›nmas›na Etkisi”. Emniyet
Genel Müdürlü¤ü Terörle Mücadele ve Harekat Dairesi Baflkanl›¤›,
http://www.egm.gov.tr/temuh/terörizm10_makale4çhtm ‹ndirilme tarihi:
5.10.2006.
Yükseker, Deniz. (2006). “Diyarbak›r’da Yerinden Edilme Sorunu: Geri Dönüfl,
Kentsel Sorunlar ve Tazminat Yasas› Uygulamalar›”, “Zorunlu Göç” ile
Yüzleflmek: Türkiye’de Yerinden Edilme Sonras› Vatandafll›¤›n ‹nflas›,
(der. Dilek Kurban, Deniz Yükseker, Ayfle Betül Çelik, Turgay Ünalan ve
A. Tamer). Istanbul: Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakf›.
Devlet ‹statistik Enstitüsü Yay›nlar›
Tar›m ‹statistikleri 1928-36, Yay›n no: 93, Ankara: 1937.
1950 Tar›m Say›m› Sonuçlar›. Yay›n no: 371, Ankara: 1956.
1963 Genel Tar›m Say›m› Örnekleme Sonuçlar›. Yay›n no: 477, Ankara: 1965.
1980 Genel Tar›m Say›m› Hanehalk› Anketi Sonuçlar›. Yay›n no: 1028, Anka-
ra: (Bas›m tarihi belirtilmemifl).
1991 Genel Tar›m Say›m› Tar›msal ‹flletmeler (Hanehalk›) Araflt›rma Sonuç-
lar›. Yay›n no: 1691, Ankara: 1994.
1997 Köy Envanteri, Türkiye. Yay›n no: 2888, Ankara: 2004.
2000 Genel Nüfus Say›m›. Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri. Yay›n no:
2759, Ankara: 2003.
2001 Genel Tar›m Say›m›. Tar›msal ‹flletmeler (Hanehalk›). Yay›n no: 2924,
Ankara: 2004.
‹statiksel Göstergeler 1923-2002. Yay›n no: 2790, Ankara: 2003.
Tar›msal Yap› (Üretim, Fiyat, De¤er) 2002. Yay›n no: 2885, Ankara: 2004.

316
SÖNMEZ Türkiye Tar›m›nda Yap›sal De¤iflme Örüntüleri

Özet: Bu çal›flma Do¤u ve Güneydo¤u Anadolu Bölgeleri’nde terör kaynakl› olarak yafla-
nan yerinden olma süreci sonucu tar›msal yap›larda gözlenen de¤iflme e¤ilimlerini Türkiye
tar›m›nda yak›n dönemde gözlenen yap›sal de¤iflme örüntüleriyle ba¤lant›l› olarak incele-
mekte ve yorumlamaktad›r. Çal›flmada esas itibariyle toprak mülkiyeti, toprak da¤›l›m›,
topra¤› tasarruf biçimleri ve tar›msal iflletmelerin faaliyet biçimlerinde meydana gelen de-
¤iflmeler üzerine odaklan›lmakta olup, bu amaçla 1991 ve 2001 tar›m say›m› sonuçlar› dik-
kate al›nmaktad›r. Belirtilen bu y›llar aras›ndaki dönem Türkiye’de hem terör kaynakl› ye-
rinden olma sürecinin hem de daha genel anlamda yeniden yap›lanma politikalar› çerçeve-
sinde Türkiye tar›m›n›n yap›s›nda köklü dönüflümlerin yafland›¤› ve bu nedenle k›rsal gö-
çün daha da h›zland›¤› bir döneme karfl›l›k gelmektedir. Say›m verilerinin istatistiksel ana-
lizleri göstermektedir ki, belirtilen dönemde sadece kendi topra¤›n› ifllemenin d›fl›ndaki bü-
tün toprak tasarruf biçimlerinde ola¤anüstü art›fllar meydana gelmifl olmakla birlikte, terör
ve yerinden olma sürecinden etkilenmifl bölgelerde gözlenen de¤iflme örüntüleri ile bu süreç-
ten dolayl› olarak etkilenmifl olan ülkenin geri kalan bölgelerinde de¤iflme örüntüleri ara-
s›nda çok önemli farkl›l›klar vard›r.

Anahtar Sözcükler: K›rsal dönüflüm, tar›msal dönüflüm, terör, toprak tasarruf biçimleri,
yap›sal de¤iflme, yerinden olma, zorunlu göç.

Abstract: This paper examines and interprets the patterns of structural change in agri-
culture in the Eastern and South-eastern regions of Turkey in connection with internal disp-
lacement of the rural population and the general process of restructuring at large in Turkish
agriculture. It focuses on land ownership, land distribution, forms of land tenure and the
type of agricultural activity in which the farms are engaged, and restricts itself to national
agricultural census data of 1991 and 2001. The period between these census dates coincides
with a noticeable acceleration in the process of rural displacement and a traumatic process
of major restructuring at large in Turkish agriculture. The analysis of data indicates that all
forms of land tenure other than solely owner occupier farming have shown extraordinary
increase but with distinctively different patterns of change in the regions affected by inter-
nal displacement on the one hand and the rest of the provinces on the other.

Keywords: Agricultural transformation, forced migration, internal displacement, rural


transformation, structural change, systems of land tenure, terror.

317
Gökhöyük (Amasya) Ziraat Mektebi, 40’l› y›llar.
kebikeç / 23 • 2007

Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflfltt›rmalar›


Uluslararas› Komitesi’nin
[Comité International des Études
Pré-Ottomanes et Ottomanes (CIEPO)]
Faaliyetleri ve Yay›nlar›

Mustafa Birol ÜLKER*


lki 1974’de ‹talya’da, 17.si bu makale haz›rland›¤› s›rada Trabzon’da
gerçeklefltirilen CIEPO kongreleri, iki y›l aral›klarla farkl› ülkelerde yap›l-
makta ve sunulan bildirilerin hepsi belirli bir kurum arac›l›¤› ile düzenli
olarak bas›lmamaktad›r. Bu sahada çal›flmalar yapan araflt›rmac›lar içinde bu
kongrelere sunulan bildirilere ulaflmak büyük bir güçlük oluflturmaktad›r. CI-
EPO kongreleri hakk›ndaki bu makalemizdeki amac›m›z baflta Osmanl› Ta-
rihçileri olmak üzere Osmanl› dönemi ve öncesine dair çeflitli tebli¤lerin su-
nuldu¤u kongrelerden araflt›rmac›lar› haberdar etmek, dergi veya kitap ola-
rak yay›nlanm›fl olan kongrelerin bibliyografik künyeleri ile bu kongrelerde
sunulan tebli¤leri araflt›rmac›lara duyurmakt›r. Bunun için makalemizde CI-
EPO kongreleri hakk›nda önce kronolojik bilgi verilecek ard›ndan da ulafl›la-
bildi¤i ölçüde kongrelere sunulan bildirilerin isimleri ve sunanlar›n listesi yer
alacakt›r.
Osmanl› ve Osmanl› öncesi Türkiye tarihiyle ilgili araflt›rma yapan on ilim
adam› 1972 y›l›n›n 19-23 Eylül tarihleri aras›nda Prof. Dr. Ömer Lûtfi Bar-
kan’›n1 baflkanl›¤›nda Bursa’da toplanarak “Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Arafl-
t›rmalar› Uluslararas› Komitesi”ni [Comité International des Études Pré-Ot-

* TDV ‹SAM Kütüphane ve Dokümantasyon Müdürlü¤ü.


** Bu makalenin haz›rlanmas›nda yard›mlar›n› esirgemeyen Prof. Dr. Hatice Aynur, Yrd. Doç. Dr. Erhan Af-
yoncu, Yrd. Doç. Dr. Necmettin Alkan, Dr. Bilgin Ayd›n, Dr. Ertu¤rul Boynukal›n ile ‹SAM kütüphanesi perso-
neline teflekkür ederim.
1 Prof. Dr. Ö. L. Barkan’›n hayat› ve eserleri hakk›nda daha genifl bilgi için bk. Mübahat S. Kütüko¤lu, “Bar-
kan, Ömer Lutfi”, Türkiye Diyanet Vakf› ‹slâm Ansiklopedisi, c.V, ‹stanbul 1992, s. 74-76.

319
kebikeç / 23 • 2007

tomanes et Ottomanes (CIEPO)] kurdular. ‹ki y›lda bir ilmi kongreler düzen-
lemeyi hedefleyen komite ileriki y›llarda çeflitli ülkelerde çok say›da ilim ada-
m›n›n kat›ld›¤› ve destek verdi¤i kongreleri organize etti. Günümüzde baflkan-
l›¤›n› Prof. Dr. Jean-Louis Bacque-Grammont’un yapt›¤› CIEPO’nun faaliyet-
lerinde çeflitli ülkelerin ilim adamlar› görev almaktad›r2. CIEPO kendi düzen-
ledi¤i kongreler d›fl›nda baz› sempozyum ve kollokyumlara da destek olmufl3
ve CIEPO toplant›lar›na gösterilen ilginin bir yans›mas› olarak ço¤u zaman,
yap›lan bir toplant›n›n ard›ndan çeflitli dergi ve dillerde toplant›y› de¤erlendi-
ren yaz›lar ç›km›flt›r4.
CIEPO taraf›ndan flimdiye kadar düzenlenen kongrelerde sunulan tebli¤-
ler yay›n komiteleri taraf›ndan bazen bir dergi say›s› bazen de kitap fleklinde
yay›na haz›rlanm›fl ve farkl› isimlerle adland›r›larak yay›mlanm›flt›r. Ham-
burg’da yap›lan II., Cuenca’da yap›lan IV., Amsterdam’da yap›lan XI., Varflo-
va’da yap›lan XVI. kongrelerde sunulan tebli¤ler ise yay›mlanmam›flt›r. Ya-
y›nlanan tebli¤ler ise tebli¤ sahipleri taraf›ndan yay›n komitesine gönderilen-
lerden oluflmufl, baz› tebli¤ler sahipleri taraf›ndan kongrede sunuldu¤u halde
yay›nlanmas› için yay›n komitesine verilmemifl veya gönderilmemifltir. Anka-
ra’da yap›lan X. kongrenin bildiri özetleri yay›nlanm›fl, Trabzon’da yap›lan
XVII. kongrede sunulan tebli¤lerin tertip komitesi taraf›ndan yay›nlanaca¤›
aç›klanm›flt›r.
Yay›nlanan kongrelerden III. CIEPO sempozyumunda sunulan tebli¤ler
Prilozi dergisinin 30. say›s› (1980), VI. CIEPO Varia Turcica IV, IX. CIEPO

2 CIEPO Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi XIV. Sempozyum bildirileri 18-22
Eylül 2000, Çeflme / yay. haz. Tuncer Baykara - Ankara : Türk Tarih Kurumu, 2004. s. IX-X.
3 Habsburgirsch-Osmanische Beziehungen: Relations Habsbourg-Ottomanes, Wien, 26-30. September 1983.
[Colloque sous le patronage du Comite international des etudes pre-ottomanes et ottomanes] Herausgegeben
von Andreas Tietze, Wien: Verlag des Verb. d. Wiss. Ges. Österreiches, 1985. [Wiener Zeitschrift für die Kunde
des Morgenlandes; Band. 13]; ISBN 3-85369-614-7. [Viyana kuflatmas›n›n 300. cü y›l dönümü sebebiyle CIEPO
önderli¤inde yap›lm›flt›r.] ve Cimetieres et traditions funeraires dans le Monde ‹slamique = ‹slam dünyas›nda
mezarl›klar ve defin gelenekleri / ed. Jean Louis Bacque-Grammont, Aksel Tibet - Ankara: Türk Tarih Kuru-
mu, 1996. cilt: 1-2. (385, 265 s.) : fot. ; 30 cm. -- (Türk Tarih Kurumu ; XXVI dizi- sa. 6).
4 Tuncer Baykara, “Studi Preottomani e Ottomani, Napoli 1976”, Türk Kültürü, y›l:XV/say›: 170 (Aral›k 1976),
s. 118-120; Bistra Cvetkova, “Le Deuxime Congres international d'Etudes preottomanes et ottomanes”, Bulga-
rian Historical Review, say›.1, Sofya, 1977, s.120-122.; Abdeljelil Temimi, “Ve Symposium de CIEPO: Les pro-
vinces arabes et leurs sources documentaires a l'epoque Ottomane, Tunis, 13-18 Septembre 1982, Revue d'His-
toire Maghrebine / Al-Majalla al-Tarikhiya al-Maghribiya, annee:9 / numeros:27-28, Decembre 1982, p. 387-
396.; ‹lber Ortayl›, “Habsburg-Osmanl› ‹liflkileri [CIEPO'nun 1983 Eylülünde Viyana Üniversitesi'nde Tertiple-
di¤i Kollogyumun Tebli¤leri]” Tarih ve Toplum, 10. cilt, 58. say›, ‹stanbul, 1988. s. 60-61; Jean-Louis Bacque-
Grammont, Emeri Van Donzel; Comite International d'Etudes Pre-Ottomanes et Ottomanes. VIth Symposium,
Cambridge 1-4th July 1984, Paris-‹stanbul-Ledien 1987, 304 s.; tan›tan Mahmut H. fiakiro¤lu, Erdem Atatürk
Kültür Merkezi Dergisi, cilt: IV/11, Ankara – 1988, s. 623-624; CIEPO Comite International des Etudes Preot-
tomanes et Ottomanes: abstracts, Ninth Symposium, Jerusalem, July 23-26, 1990. Jerusalem: [t.y.], 101 s.; 14.
CIEPO Uluslararas› Türk ‹ncelemeleri Sempozyumu: Bildiri Özetleri, [18-22 Eylül 2000, ‹zmir-Çeflme-Manisa];
Ege, Dokuzeylül ve Manisa Celal Bayar Üniversiteleri, ‹zmir – 2000. 80 s; XV. CIEPO Kongresi'nde (Londra, 8-
12 Temmuz 2002) Bilim Tarihi, cilt IV, say› 1, ‹stanbul, 2002, s. 133-134; Sedat Bingöl, “16-CIEPO’nun ard›n-
dan (International Comittee of Pre-Ottoman and Ottoman Studies)”, OTAM, say›: 16 (2004), s. 215-218.

320
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

Scripta Hierosolymitana; XXXV, XII. CIEPO Archiv Orientalni dergisinin


Supplementa serisinin VIII. nüshas› olarak yay›mlanm›flt›r. V. ve VI. CIEPO
kongrelerinde sunulan tebli¤ler ise konu olarak tasnif edilmifl ve Osmanl› dö-
neminde Arap vilayetleri, Osmanl› döneminde Anadolu ve Avrupa vilayetleri
fleklinde farkl› yay›nlar olarak bas›lm›flt›r.
Yukar›da genel hatlar›yla özetlemeye çal›flt›¤›m›z bu sorunlu yay›n biçimi-
nin CIEPO tebli¤lerine ulaflmak isteyen araflt›rmac›lara yaflatt›¤› güçlükleri
k›smen de olsa gidermek için, afla¤›da yer alan üç ayr› bafll›k alt›nda bir tas-
nif yap›lm›flt›r. Öncelikle CIEPO kongrelerinin düzenlendi¤i yer ve tarihlerin
listesi verilmifl daha sonra bunlardan yay›nlananlar›n bibliyografik künyeleri
toplu olarak gösterilmifl en son bölümde de kongrelerde sunulan tebli¤ler yer
alm›flt›r.

I. CIEPO Kongrelerinin düzenlendi¤i yerler ve tarihleri:

I. 24-26 Eylül 1974, Napoli – ‹talya (Bas›ld›).


II. 5-10 Eylül 1976, Hamburg – Almanya (Bas›lmad›).
III. 18-22 Eylül 1978, Sarajevo – Yugoslavya (Bas›ld›).
IV. 30 Haziran - 4 Temmuz 1981, Cuenca – ‹spanya (Bas›lmad›).
V. 13-18 Eylül 1982, Tunus (Bas›ld›).
VI. 1-4 Temmuz 1984, Cambridge – ‹ngiltere (Bas›ld›).
VII. 7-11 Eylül 1986, Peç – Macaristan (Bas›ld›).
VIII. 19-23 A¤ustos 1988, Minneapolis – Minnesota (ABD) (Bas›ld›).
IX. 23-26 Temmuz 1990, Kudüs (Bas›ld›).
X. 31 A¤ustos – 5 Eylül 1992, Ankara – Türkiye (Bildiri özetleri ba-
s›ld›).
XI. 20 – 24 Haziran 1994 Amsterdam – Hollanda (Bas›lmad›).
XII. 9 – 13 Eylül 1996, Prague – Çek Cumhuriyeti (Bas›ld›).
XIII. 21 – 25 Eylül 1998, Viyana – Avusturya (Bas›ld›).
XIV. 18 – 22 Eylül 2000, Çeflme – Türkiye (Bas›ld›).
XV. 8 – 12 Temmuz 2002, Londra – ‹ngiltere (Bildirilerin bir k›sm› bas›ld›).
XVI. 14 – 19 Haziran 2004, Varflova – Polonya (Bas›lmad›).
XVII. 18 – 23 Eylül 2006, Trabzon – Türkiye (Bas›lacak).

II. Yay›nlanan CIEPO Kongrelerinin listesi:

I. Studi preottomani e Ottomani: Atti del Convegno di Napoli (24-26


settembre 1974),

321
kebikeç / 23 • 2007

a cura di Aldo Gallotta, Napoli: Istituto Universitario Orientale, Napo-


li 1976. 240 s.;
24 cm.
III. III Symposium international d’etudes pre-Ottomanes et Ottoma-
nes, Sarajevo, le 18-22 septembre 1978. [Revue de Philologie Orienta-
le, vol. 30, Sarajevo 1980. L’Institut Oriental A Sarajevo] [III Meduna-
rodni Simpozijum Za Predosmanske I Osmanske Studije, Sarajevo, 18-
22 septembra 1978, Prilozi Za Orijentalnu Filologiju, vol. 30, Sarajevo
1980. Orientalni Institut U Sarajevu]
V. Les provinces Arabes et leurs sources documentaires a l’epoque Ot-
tomane: partie Français et Anglaise = el-Vilayetü’l-Arabiyye ve mesa-
d›r vesaikaha fi’l-ahdi’l-Osmani [Les provinces Arabes et leurs sources
documentaires a l’epoque Ottomane (V.: 1982: Tunis)] / ed. Abdeljelil
Temimi - Tunus: Comite International d’Etudes Pre-Ottomanes et Ot-
tomanes [Merkezü’l-Buhus ve’d-Dirasat ani’l-Vilayeti’l-Arabiyye fi’l-
Ahdi’l-Osmani], 1984. 412, 44 s.; 30 cm.
V. el-Vilayetü’l-Arabiyye ve mesad›r vesaikaha fî’l-ahdi’l-Osmani: el-
k›smü’l-Arabi = Les provinces Arabes et leurs sources documentaires a
l’epoque Ottomane [Merkezü’l-Buhus ve’d-Dirasat ani’l-Vilayeti’l-Ara-
biyye fî’l-Ahdi’l-Osmani (V.: 1982: Tunis)] / cem’a ve takdim Abdülcelil
et-Temîmî - Tunus: Comite International d’Etudes Pre-Ottomanes et
Ottomanes[Merkezü’l-Buhus ve’d-Dirasat ani’l-Vilayeti’l-Arabiyye fî’l-
Ahdi’l-Osmani], 1984. 563, 40 s; 30 cm.
VI. Comite international d'etudes pre-Ottomanes et Ottomanes: VIth
Symposium Cambridge, 1rst – 4th July 1984 / edited by Emeri Van
Donzel, Jean-Louis Bacque-Grammont - ‹stanbul: Institut Français
d'Etudes, 1987. 304 s. ; 24 cm. [Varia Turcica; IV] ISBN 2-906053-05-8.
[Osmanl› ‹mparatorlu¤u dönemindeki Anadolu ve Avrupa vilayetle-
riyle ilgili tebli¤leri içeriyor.]
VI. Actes du VIe Congres du CIEPO tenu a Cambridge sur: Les provin-
ces arabes a
l’epoque ottomane, Etudes reunies et presentees par Abdeljelil Temi-
mi, Centre d’Etudes
et de Recherches Ottomanes et Morisco-Andalouses, Zaghouan 1987,
184 s.; 30 cm.
[Osmanl› ‹mparatorlu¤u dönemindeki Arap vilayetleri ile ilgili tebli¤-
leri içeriyor]

322
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

VII. CIEPO, Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas›


Komitesi VII.
Sempozyumu Bildirileri, Peç: 7-11 Eylül 1986. Yay›na Haz›rlayanlar:
Jean-Louis Bacque-Grammont, ‹lber Ortayl›, Emeri van Donzel, Ata-
türk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu: Türk Tarih kurumu yay›n-
lar›, Ankara: Türk Tarih kurumu Bas›mevi, 1994, VII, 530 s.: res. ; 24
cm. ISBN 975-16-0548-2.
VIII. Decision making and change in the Ottoman Empire / ed. Ca-
esar E. Farah - Kirksville : The Thomas Jefferson University, 1993. VII, 325
s.; 24 cm.
ISBN 0-943549-15-9.
IX. Aspects of Ottoman history : papers from ciepo IX, Jerusalem, ed.
Amy Singer, Amnon Cohen, Jerusalem : The Magnes Press ; The Hebrew
University, 1994.
332 s.: belge; 24 cm - (Scripta Hierosolymitana ; XXXV) ISSN 0080-
8369.
X. CIEPO Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Ko-
mitesi X. Sempozyumu: Bildiri Özetleri [Ankara, 31 A¤ustos – 5 Eylül,
1992.] = Comité International d'Études Pré-Ottomanes et Ottomanes
Xth Symposium - Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1992. 35 s.; 24 cm.
XII. Essays on Ottoman Civilization: Proceedings of the XIIth Cong-
ress of the Comité International d'Etudes Pré-Ottomanes et Ottoma-
nes, Praha 1996., Archiv Orientalni, Supplementa VIII., Oriental Ins-
titute of the Academy of Sciences of the Czech Republic, Praha 1998.,
423 p.: ill., maps; 24 cm.; ISSN 0044-8699,
ISBN 80-85425-29-7.
XIII. Acta Viennensia Ottomanica = Akten des 13. Ciepo-symposi-
ums (Comité International des Études Pré-Ottomanes et Ottomanes).
vom 21. bis 25. September 1998 in Wien, herausgegeben von Markus
Köhbach, Gisela Prochazka-Eisl, Claudia Römer - Wien: Institut für
Orientalistik , 1999. V, 376 s.; 30 cm. ISBN 3-900345-05-8.
XIV. CIEPO Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas›
Komitesi XIV. Sempozyum bildirileri 18-22 Eylül 2000, Çeflme /
yay. haz. Tuncer Baykara - Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2004. XIII,
813, [14] s.: res. ; 24 cm. - ( AKDTYK Türk Tarih Kurumu Yay›nlar›;
XXVI. Dizi-Sa. 9) ISBN 975-16–1663–8..
XV. Frontiers of Ottoman Studies: State, Province, and the West, Edi-
ted by Colin Imber and Keiko Kiyotaki, volume: I-II, published in 2005

323
kebikeç / 23 • 2007

by I.B.Tauris & Co. Ltd., [15th Symposium of the Comite Internati-


onal d’Etudes Pre-Ottomanes et Ottomanes (CIEPO-15), held in Lon-
don from 8 July to 12 July, 2002..] vol 1. ISBN: 1 85043 631 2, vol 2.
ISBN 1 85043 664 9 5.

III. Yay›nlanan CIEPO kongreleri ile yay›nlanmayanlar›n›n program kitap -


ç›klar› ve bildiri özetlerinde yer alan tebli¤lerin kongre s›ras›na göre liste -
si 6.

I. CIEPO

Studi preottomani e Ottomani: atti del Convegno di Napoli (24-26 Settembre


1974), a cura di
Aldo Gallotta, Napoli; Istituto Universitario Orientale, Napoli 1976. 240 s. ; 24 cm.

Zygmunt Abrahamowicz, Quellen zur osmanischen Geschichte in Polen. Ihre


Bestande, bisherige Ausgaben und Perspektiven, 1-5.
Kenan Akyüz, Encümen-i Danifl’in kuruluflu ve mahiyeti hakk›nda yeni Belge-
ler, 7-13.
Bedriye Ats›z, Ein unbekannter Erlass Sultan Selim III. betreffs Vakf-Verwal-
tung in Nordgriechenland, 15-22.
Cemalettin Ayk›n, Changements culturels dans la literature de Tanzimat, 23-30.
Jean-Louis Bacque-Grammont, Les sources de l’histoire Ottomane en France.
Bilan et perspectives, 31-57.
Jean-Louis Bacque-Grammont, Etudes turco-safavides. II. fiâh ‹sma’îl e la ri-
volta di Cânberdi Gâzalî, 59-67.
Vanco Boskov, Ein kyrillischer Transkriptionstext des Osmanisch-Türkischen
im Athoskloster Hilandar, 69-74.
Sadettin Buluç, Tarih belgelerinde dil sorunu, 75-77.

5 Bu listede yer alan yay›nlanm›fl CIEPO kongreleri TDV ‹SAM kütüphanesine temin edilerek araflt›rmac›lar›n
istifadesine sunulmufl, içlerinde yer alan 502 adet tebli¤in bibliyografik künyesi ‹SAM Kütüphanesi Makaleler
Veri Taban›na yüklenerek taramaya aç›lm›flt›r. Ayr›ca ‹stanbul d›fl›ndan kutuphane@isam.org.tr e-mail ad-
resine baflvuruda bulunanlara ihtiyaç duyduklar› tebli¤lerin fotokopileri gönderilmektedir. Yay›nlanan kong-
relerin ‹SAM kütüphanesi demirbafl numaralar› s›ras›yla flunlard›r; I. 033612, III. D00183, V. 141354, 141355,
VI. 007414, 141174, VII. 028952, VIII. 035017, IX. 080398, X. 148829, XII. D02522, XIII. 145573, XIV. 138700,
XV. 141783, 141784.
6 Kongrelerin program kitapç›klar›nda ad› ya da özeti yay›nlanmas›na ra¤men kimi tebli¤ sahiplerinin toplan-
t›ya kat›l›p bildirilerini sunmad›klar› tesbit edilmifltir. Fakat sadece 16. ve 17. kongrelerin program›nda ol-
mas›na ra¤men sunulmayan bildirilerle ilgili bilgiye ulaflabildik. Kongre düzenleyicilerinden ve kat›l›mc›lardan
gelen sözlü bilgiler do¤rultusunda bu tebli¤ler listeden ç›kar›lm›flt›r. Bundan dolay› 16. ve 17. kongre program-
lar›nda ad› geçen fakat kongreye kat›lmayarak tebli¤lerini sunmayan kifliler listede yer almamaktad›r.

324
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

Bistra A. Cvetkova, Sources Ottomanes en Bulgarie (Problemes et perspecti-


ves), 79-99.
Tourkhan Gandjei, Notes on the Attribution and date of the “Carhnama”, 101-
104.
Mario Grignaschi, Una raccolta inedita di “Münfleât”: il Ms. Veliyyüddîn Ef.
1970 della Biblioteca Beyazit Umumi di ‹stanbul e gli “Ahdnâme” concessi dal-
la Sublime Porta a Chio (muharrem 927 h), a Firenze (muharrem 934) e ad An-
tivari (ramadan 983), 105-127.
Hasan Kaleschi, La toponymie ottomane dans les pays yougoslaves actuels,
129-133.
Petra Kappert, Mustafa b. Celal “Tabakat el-memalik” als Quelle für die os-
manische Geschichte des 16. Jahrhunderts, 135-141.
Zeynep Korkmaz, Eski Anadolu Türkçesi üzerindeki araflt›rmalar›n bugünkü
durumu ve karfl›laflt›¤› sorunlar, 143-152.
Mehmet Altay Köymen, Selçuklu devri kaynaklar› olarak vakfiyeler, 153-163.
Klaus Kreiser, Osmanische Grenzbeschreibungen, 165-172.
Ercümend Kuran, Osmanl› tarihçili¤inde türkçe hat›rat çeflitinin do¤uflu ve
geliflmesi, 173-177.
Tadeusz Majda, Present state and perspectives of the studies of Ottoman Tur-
kish linguistic monuments in phonetic transcription (non-Arabic scripts), 179-
189.
Robert Mantran, Bilan et perspectives de l’epigraphie turque pour les periodes
pre-ottomane et ottomane, 191-196.
Livio Amedeo Missir, Una fonte ignorata della storia ottomana: la genealogia
delle famiglie levantine e in particolare dragomannali, 197-211.
Hanna Sohrweide, Neues zum “Isq-nâme”, 213-218.
Edward Tryjarski, Some Problems of Research on Rumelian Dialects, 219-224.
fi
fie
erafettin Turan, fier’iyye sicillerinin tarihî kaynak olarak önemi, 225-228.
Elizabeth A. Zachariadou, Sept traites inedits entre Venise et les emirats d’Ay-
din et de Mentefle (1331-1407), 229-240.
Indice, 241.

III. CIEPO
III Symposium international d’etudes pre-Ottomanes et Ottomanes,
Sarajevo, le 18-22 septembre 1978. [Revue de Philologie Orientale,
vol:30 , Sarajevo 1980. L’Institut Oriental A Sarajevo] [III Medunarod-
ni Simpozijum Za Predosmanske I Osmanske Studije, Sarajevo, 18-22

325
kebikeç / 23 • 2007

septembra 1978, Prilozi Za Orijentalnu Filologiju, vol:30, Sarajevo


1980. Orientalni Institut U Sarajevu]

SADRZAJ – SOMMAIRE

Troisieme symposium international d’etudes pre-ottomanes et ottomanes,


1-2.
Liste des participans, 3-9.
Bedriye Ats›z, Raubvogelnamen als Eigennamen in frühosmanischer Zeit-
Imena ptica grabljivica kao licni imena u ranoosmanskom periodu, 11-17.
Jean-Louis Bacque-Grammont, Un rapport de Gâzî Hüsrev Beg sur l’in-
vestissement de Belgrade en 1521 – Jedan izvjestaj Gazi Husrev-bega o op-
sadi Beograda 1521, 19-23.
Gabriel Baer, Egyptian attitudes towards Turks and Ottomans in the 17th
and 18th Centuries – Stavovi Egipcana prema otomanskim Turcima u
XVII i XVIII stoljecu, 25-34.
Dusan Beric, Das Osmanische Reich und die europaische Revolution von
1848-1849: eine skizzenhafte darstellung der probleme – Osmansko Carst-
vo i evropska revolucija od 1848-1849, 35-46.
M. Kaya Bilgegil, Un ancien article turc intitule “Discours aux Bosniaqu-
es” – Jedan stari Turski clanak nazvan “Rasprava o Bosnjacima”, 47-50.
Karl Binswanger, Ökonomische Aspekte der Kleiderordnung im Osma-
nischen Reich des 16. Jahrhunderts – Ekonomski aspekti uredbe o odije-
vanju u Osmanskom Carstvu u XVI vijeku, 51-66.
Sadettin Buluç, Elvan Çelebi’nin Menakib-namesi – Menakib-nama Elva-
na Celebija, 67-73.
Paul Dumont, Une source pour l’etude des communautes juives de Turqu-
ie: Les Archives de l’Alliance Israelite Universelle – Jevrejske zajednice u
Osmanskoj Imperiji prema Arhivima Izraelskog opceg saveza, 75-106.
Emel Esin, “S‹N” (Bosna-Hersek’de Bogomillere atfedilen, XIII-XVI. As›r-
lardan lahdler ile Anadoludaki XII-XIV yüzy›llardan müflahhas tasvîrli
türk mezar tafllar› aras›nda bir mukayese) – Uporedba izmedu nadgrobnih
kamenova koji se odnose na bogumile u bih od XIII – XVI vijeka i oslika-
nih nadgrobnih kamenova iz XII – XIV vijeka u Anadoliji, 107-138.
Geza Feher, Reflexions sur l’authenticite iconographique des illustrations
des chroniques ottomanes – Razmisljanja o ikonografskoj autenticnosti os-
manskih hronika, 139-144.
Aldo Galotta, 16th century Ottoman Turkish as represented in the Ghaza-

326
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

vat-i Khayreddin Pasha – Turski jezik u XVI vijeku predstavljen u djelu


Ghazavat-i Khayreddin Pasha, 145-152.
Lejla Gazic, Les collections des manuscrits orientaux a Sarajevo – Zbirke
orijentalnih rukopisa u Sarajevu, 153-157.
Alexander H. de Groot, The Legacy of a seventeenth century orientalist –
Ostavstina jednog orijentaliste iz sedamnaestog vijeka, 159-165.
Nedim Gürsel, fieyh Bedreddin Destan› üzerine – O prici o sejhu Bedred-
dinu, 167-180.
Nimetullah Haf›z, Kosova Türk a¤›zlar›nda yap›m ekleri – Derivatni su-
fiksi u Kosovskim Turkskim govorima, 181-188.
Tacida Haf›z, Kosova’da Türbeler – Turbeta na Kosovu, 189-201.
Adem Handzic, Einige kulturgeschichtliche Besonderheiten der Nahiye
Tesanj im XVI Jh. – Neke kultuno-istorijske specificnosti nahije Tesanj u
XVI stoljecu, 203-208.
Colin Heywood, The Activities of the State Cannon-Foundry (Tophane-i
Amire) at Istanbul in the early sixteenth century according to an unpub-
lished Turkish source – Djelatnost Carske ljevaonice topova (Tophani Ami-
re) u Istanbulu pocetkom sesnaestog stoljeca prema neobjavljenim Turs-
kim izvorima, 209-217.
Celia J. Kerslake, The Correspondance between Selim I and Kansuh al-
Gawri – Korespondencija izmedu Selima I i Kansuh al-Gawri-ja, 219-234.
Bayram Kodaman, II. Abdülhamid’in bir politika uygulamas› (Arnavut-
luk, Arabistan ve Do¤u Anadolu Afliretleri) – Ostvarivanje politike Abdul-
hamida II, 235-246.
Zeynep Korkmaz, Eski Anadolu Türkçesinde imlâ-fonoloji ba¤lant›s› üze-
rine notlar – Zabiljeske o fonoloskom pravopisu u staroanadolskom turs-
kom, 247-269.
Hans-Jürgen Kornrumpf, Zur Entwicklung der Osmanischer Rechts und
Verwaltungssprache im Reformzeitalter (1839/40 – 1864/67) – O razvoju
osmanskog pravnog i upravnog jezika u periodu reforme (1839/40 –
1864/67), 271-278.
Klaus Kreiser, Über einige Eigenschaften osmanischer Inschriften – O ne-
kim osobenostima osmanskih natpisa, 279-287.
Eberhard Krüger, “Einrichtungen am Wege” zwischen Rhodopen und Epi-
rus – “Uredenja na putu” izmdu Rodopa i Epira – Prema Kartama i It›ne-
rarijima, 289-297.
Ercümend Kuran, Tanzimat devri Osmanl› ayd›n› Hayrullah Efendi
(1820-1866)’nin “Yolculuk Kitab›” adl› eseri – “Knjiga putovanja” Khayr

327
kebikeç / 23 • 2007

Allah Efendije (1820-1866), osmanskog intelektualca iz vremena Tanzima-


ta, 299-306.
Aleksandar Matkovski, L’insurrection du Derviche Tsare en 1844 – Usta-
nak Dervisa Care, 307-311.
Feti Mehdiu, Arnaut dilinde birkaç türkçe sözcü¤ün kullan›l›fl› – Upotre-
ba nekih turskih reci u albanskom govornom jeziku, 313-318.
Livio Missir, Le statut international d’une famille latine d’orient (les Mis-
sir de Smyrne) depuis Mahmoud I jusgu’a Atatürk – Internacionalni polo-
zaj jedne latinske porodice sa Istako od Mahmudo I do Atatürka, 319-357.
Alexandre Popovic, La litterature ottomane des musulmans des pays yo-
ugoslaves: sur quelques problemes de methodologie – Osmanska knjizev-
nost muslimana iz jugoslovenskih zemalja: o nekim metodoloskim proble-
mima, 359-368.
Skender Rizay, XIX’ncu yüzy›l›n ikinci yar›s›nda Kosova Eyaletinin iktisa-
di durumu – Privreda ejaleta Kosova u drugoj polovini 19. stoljeca, 369-
380.
Masar Rizvanolli, L’assassinat de Mehmet Ali Pacha, etape decisive dans
la lutte directe opposant la Ligue de Prizren a la grande Porte – Ubistvo
Mehmeda Alipase – odlucujuci korak direktnog suprotstavljanja Albanske
Lige politici Porte, 381-388.
Susan A. Skiliter, An undated fragment of Berat concerning the appoint-
ment of a Müteferrika – Odlomak iz Berata naimenovanju Müteferrika,
389-395.
Fehim Dz. Spaho, Les materiaux d’archives en langue turgue conserves
dans les institutions de Sarajevo – Arhivska grada na turskom jeziku u Sa-
rajevu, 397-401.
Momcilo Stojakovic, Un recueil inedit des turcismes en langue serbocroate
(Une contribution a l’historique des turcismes en langue serbocroate) –
Jedna neobjavljena zbirka turcizama u srpskohrvatskom jeziku , 403-419.
Aleksander Stojanovski, O znacenju Termina “Bastine” i “Nam-i Diger” U
popisnim Defterima vijeka, 421-430.
Avdo Suceska, Osmanl› ‹mparatorlu¤unda Bosna – Polozaj Bosne u Os-
manskom Carstvu, 431-447.
Tadeusz Majda, An 18th century Eastern Anatolian dialect recorded in la-
tin characters – Turski dijalekt iz Istocne Anadolije – tekst iz osamnaes-
tog vijeka pisan latinickom transkripcijom, 449-455.
Ioannis P. Theocharides, Concerning village designations in Cyprus du-

328
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

ring the Ottoman rule – O obiljezavanju sela na Kipru za vrijeme turske


vladavine, 457-466.
Edward Tryjarski, Un rapport anonyme du voyage diplomatique de l’am-
bassadeur polonais W. Miaskowski en Turguie en 1640-1641 – Jedan ano-
nimni izvjestaj o diplomatskom putovanju poljskog ambasadora W. Mias-
kowskog u Tursku godine 1640-1641, 467-479.
Michael Ursinus, “Avariz hanesi” und “Tevzi hanesi” in der lokalverwal-
tung des Kaza Manastir (Bitola) im 17. Jh. – “Avariz hanesi” i “Tevzi ha-
nesi” u lokalnoj upravi Kadiluka Manastir (Bitola) u 17. stoljecu, 481-493.
Ali A. al-Zubeidi, Arabic literature in Iraq during the Ottoman period –
Arapska knjizevnost osmanskog perioda u Iraku, 495-499.
Mirjana Zivojinovic, Concerning Turkish assults on Mount Athos in the
14th century, based on Byzantine sources – O napadima Turaka na Svetu
Goru u XIV veku na osnovu vizantijskih izvora, 501-516.

V. CIEPO

Les provinces Arabes et leurs sources documentaires a l’epoque Otto-


mane: partie Français et Anglaise = el-Vilâyâtü’l-Arabiyye ve mesâdi-
rü vesaikiha fî’l-ahdi’l-Osmânî [Les provinces Arabes et leurs sources
documentaires a l’epoque Ottomane (V. : 1982 : Tunis)] / ed. Abdelje-
lil Temimi. -- Tunus : Comite International d’Etudes Pre-Ottomanes et
Ottomanes [Merkezü’l-Bühûsve’d-Dirâsât ani’l-Vilâyâti’l-Arabiyye fî’l-
Ahdi’l-Osmânî], 1984. 412, 44 s. ; 30 cm.

TABLE DES MATIERES


Premiere partie Française et Anglaise

Preface du Professeur Mohamed Mzali, Premier Ministre, 46-47.


Discours du Professeur Abdeljelil Temimi, 48-49.
Discours du Professeur Robert Mantran, President du C.I.E.P.O., 50-51.
Discours du Professeur Abdelaziz Ben Dhia, Ministre de l’Enseignement Supe-
rieur et de la Recherche Scientifique, 52-54.
Discours du Professeur Bechir Ben Slama, Ministre des Affaires Culturelles a
la seance de clôture, 55-58.

329
kebikeç / 23 • 2007

E. D. Akarl›, Judiciary organization in Ottoman Lebanon as a Mechanism of


social consolidation, 1861-1918, 59-72.
M. M. Alexandrescu Dersca-Bulgaru, Sur le Ravitaillement d’Istanbul au XVI-
eme siecle, en relation avec les Principautes Roumaines, 73-80.
F. Arnoulet, La presse Ottomane et l’expedition Française de 1881 en Tunisie,
81-84.
T. Bachrouch, Les barbaresques de Tunisie au XVIIe siecle: mythes et interp-
retations, 85-99.
J. L. Bacque-Grammont, A propos d’une denonciation des abus de Khair Bak,
gouverneur de l’Egypte Ottomane, en 1521, 101-107.
P. Berthier, Les Iberiques face au peril turc sur le Maroc, a la veille de la ba-
taille de Wadi-el-Makhazin (4 août 1578), 109-114.
S. Bono, Documents des archives et bibliotheques du Saint-Siege concernant
l’histoire du Maghreb du XVIeme au XIXeme siecles, 115-117.
D. Brahimi, Un demi-siecle de points de vue europeens sur les conflits arabo-
turcs
(1770-1820), 119-128.
D. Cehajic, The influences of Ibn al-Arabi and his school of sufi thought on sufs
and sufi brotherhoods in Bosnia and Herzegovine, 129-133.
R. L. Chambers, Ottoman-Egyptian relations and Keçecizade Mehmed Fuad’s
mission to Egypte, 1852, 135-140.
K. Chater, Le fait Ottoman en Tunisie: mythe et realite, 141-148.
M. H. Cherif, Les sources europeennes de l’histoire moderne du Maghreb: leur
importance et leurs limites, 149-152.
D. Crecelius, Des incidences de cas du Wakf dans trois cours du Caire (1640-
1802), 153-163.
M. de Epalza, Les Ottomans et l’insertion au Maghreb des andalous expulses
d’espagne au XVIIIe siecle, 165-173.
E. Esin, Un manuscrit illustre, representante les sanctuaires de la Mecque et
Medine et le dome du mi-radj, a l’epoque des Sultans turcs Selim I. et Suley-
man I. (H.982-74 / 1516-66), 175-190.
C. Farah, Reaffirming Ottoman sovereignty in Yemen 1825-1840, 191-206.
J. P. Filippini, Les provinces arabes de l’Empire Ottoman vues de livourne au
XVIIIe siecle, 207-210.

330
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

F. Georgeon, Note sur le budget d’une famille Ottomane au debut du XXeme


siecle, 211-218.
G. Hazai, Aventure d’un Arabe-Iraquien au service de la marine Ottomane,
219-221.
A. Henia, Prisons et prisonniers a Tunis vers 1762: systeme repressif et inega-
lites sociales, 223-252.
E. Ihsano¤lu, Research center for islamic history art and culture and its rese-
arches related to historical subjects, 253-255.
H. Inalc›k, “Arab” camel drivers in western anatolia in the fifteenth century,
256-270.
T. Y. Ismail, The age to enlightenment: the intellectual roots of arab nationa-
lism, 271-284.
K. H. Karpat, The “Syrian” emigration from the Ottoman state, 1870-1914,
285-300.
C. M. Kortepeter, The United States encounters the middle east : the north af-
rican emirates and the U.S. Navy (1783-1830), 301-313.
K. Kreiser, Abdulgani Seni (1871-1951) comme observateur de l’administrati-
on Ottomane au Yemen, 315-319.
J. Laszlo Nagy, Image du maghreb en hongrie au temps de la prise d’Alger
d’apres la presse contemporaine, 321-324.
Ch. de LA Veronne, Sources de l’histoire de l’Algerie dans les archives espag-
noles de simancas a la fin du XVIe et au debut du XVIIe siecles, 325-329.
V. M. Lezcano, Spain and north africa: (from diplomatic settlement of disputes
to colonial administration), 331-335.
A. Merad, La turcophilie dans le debat national en Algerie au debut du siecle
(1911-1918), 337-354.
A. Raymond, Les quartiers de residence des commerçants et artisans maghre-
bins au Caire aux XVIIe et XVIIIe siecle, 355-364.
M. S. Shafy, The export trade of juddah in the 19th century, 365-372.
A. Temimi, L’arriere plan religieux du duel hispano-ottoman au Maghreb au
XVIeme siecle, 373-382.
D. Thiollet, Fiches de bibliographies critiques concernant les voyageurs, les
missionnaires, les ambassadeurs ayant visite la palestine et la turquie d’euro-
pe aux XVIe, XVII et XVIIIe siecles, 383-394.
G. Veinstein, Aperçus sur l’entree de l’île de djerba dans l’orbite Ottomane,
395-410.

331
kebikeç / 23 • 2007

M. Benaboud, Ve C.I.E.P.O. Symposium, 411-412.


Deuxieme partie arabe, 1-43.

V. CIEPO

el-Vilayâtü’l-Arabiyye ve mesâdirü vesâikiha fî’l-ahdi’l-Osmânî: el-k›smü’l-


Arabî, = Les provinces arabes et leurs sources documentaires à l'époque otto-
mane, [Merkezü’l-Buhûs ve’d-Dirâsât ani’l-Vilâyâti’l-Arabiyye fî’l-Ahdi’l-Os-
mânî (V.: 1982: Tunus)] cem’ ve takdîm Abdülcelil et-Temîmî, Tunus: Comité
international d'études pré-ottomanes et ottomanes [Merkezü’l-Bühûs ve’d-Di-
râsât ani’l-Vilâyâti’l-Arabiyye fî’l-Ahdi’l-Osmânî],1984, 568+ 40 s. ; 30 cm.

1- Muhteva'l-K›smi’l-Arabî

Muhammed Mzâli, Takdim Siyâdeti’l-Vezîri'l-Evvel el-Üstâz, 7-8.


Abdülcelil Temîmî, Kelimetü’l-Üstâz, 9-11.
Kelimetü’l-Üstâz Robert Mantran, Reîsü’l-lecneti'l-ilmiyye, 13-15.
Kelimetü’l-Üstâz Abdülaziz b. Ziyâ, Vezîrü’t-Ta'lîmi’l-Âlî ve’l-Bahsi’l-‹lmî, 16-18.
Kelimetü’l-Üstâz Befli
flir b. Selâme, Vezîrü’fl-fiü'ûni’s-Sekâfiyye, 19-22.

el-Buhûsü’l-Mukaddeme li’l-Mu'temer:

Abdülfettah Ebû Aliyyeh, el-Osmâniyyûn ve Benû Hâlid fi'l-Ahsâ [The Otto-


mans and Banu Khalid in al-Hasa], 23-46.
Muhammed Abdullah Âl Zülfe, Devrü Asîr fi ahdâsi’l-Hicâz fi'l-fetre ma bey-
ne 1850/1267 – 1855/1272 [The Role of Asir in the uprising of Sharif Abdul-
Muttalib (1851-5) in the light of Ottoman documents], 47-60.
Abdülvehhab Bekr, Ahmed Pafla el-Cezzâr ve M›s›r: Rü'ye cedîde [A Summary
of a Study About “Ahmet Djezzar Pasha and Egypt”], 61-70.
Abdülcelil Temîmî, Rü'ye menheciyye li dirâseti’l-alâkâti’l-Osmâniyyeti'l-Mag-
ribiyye fi'l-karni’s-sâdisi aflar, 71-107.
Abdülmalik Halef et-Temîmî, Melâmihü'l-vad'i'l-iktisâdî fi'l-Magribi'l-Arabî
kablel'-isti'mâr el-Garbî [Some Economic aspects in the Maghrib on the Eve of
the European Domination], 109-124.

332
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

Ammâr Cehîder, el-Alâkâtü’l-Lîbiyyeti't-Tûnusiyye fi'l-karni’t-tasi'i aflar (Mü-


lahazât evveliyye alâ neflâti'l-vükelâ') [Les Relations Tuniso-Libyennes au XI-
Xeme siecle: Remarques Preliminaires Concernant l’Activite des “Agents” (Ou-
kala) ], 125-144.
Ahmed Hasan Cûde, Hareketü’fl-fieyh Zâhir el-Ömer el-Zeydânî: Hâkim Akkâ
ve’l-Celîl (1690-1775) [The Movement of Shaykh Zahir Al-Umar a Case Study
in Ottoman Decadence], 145-150.
Muhammed Haccî, el-Alâkâtü’l-Magribiyyeti'l-Osmâniyye fi'l-karni’s-sâdisi
aflar [Les Relations du Maroc avec le Khalifat Ottoman et la provime d’Alger
au XVIe siecle], 151-160.
Da'd el-Hakîm, Müdîriyyetü’l-vesâiki't-târîhiyye fi'l-kutri'l-Arabî's-Sûrî, 161-
165.
Abdüllatif Nas›r el-Hamîydân, Mahtûtatü Ali b. Abdullah el-Mûsevî: Muhte-
vâhâ ve ehemmiyetühâ ke masdarin târîhî [The Manuscript of Ali bin Abdul-
lah its containing and importance as a historical source], 167-199.
Abdülazim Ramazan, et-Te'sîrü'l-hadârî li'l-fethi’l-Osmânî fi'l-Meflriki’l-Arabî
[The Cultural influences of the Ottoman conquest of the Eastern Arab World],
201-212.
Ali el-Zuvârî, el-Alâkâtü’t-ticâriyye beyne Tunus ve’fl-fiark fi'l-karni’s-sâmini
aflar min hilâl kaziyyeti karz [Les Relations Commerciales de la Tunisie avec
le Levant au XVIIIe siecle a partir d’un dossier Judiciaire concernant une es-
sociation de commandite], 213-225.
Halid Ziyâde, Vesâiku Mahkemeti Trablûsi'fl-fier'iyye: Mesâdirü'd-Dirâsâti’l-
Târîhiyye [Les Documents du Tribunal sar’i de Tripoli (Liban) comme source
d’Etudes Historiques], 226-231.
Abdullah Nâs›r es-Sub'î, el-Müfâvazâtü'l-Birîtâniyye'ti'l-Osmâniyye havle M›-
s›r: 1885-1887, Devâfi'uhâ ve netâicühâ [The British-Ottomans Negotiations
on Egypt: 1885-1887], 232-253.
Leylâ es-Sabbâ¤, el-Fa'âliyyâtü'l-iktisâdiyye fî Filistin, min evâhiri'l-akdi’s-sâ-
bi' hattâ muntasafi's-sâmin mine'l-karni’l-hâdî aflari'l-hicrî/ evâhiri’l-akdi's-sâ-
dis ve hattâ muntasafi's-sâbi' mine'l-karni’s-sâbi' aflar min hilâli müzekkirâti'l-
Fâris Dârfiyu [Les Activites Economiques en Palestine dans la septieme deca-
de du XVIIe siecle d’apres les “Memoires du Chevalier d’Arvieux”], 255-322.
Ahmed el-Mürsî es-Safsâfî, ed-Devletü’l-Osmâniyye ve'l-vilâyâtü’l-Arabiyye
[General Features of the Ottoman Empire in the Arab World], 323-343.

333
kebikeç / 23 • 2007

Ahmed Tarabîn, Mezâhir min idâreti vilâyeti Suriye fi ahdi Midhat Pafla
(1878-1880) [Aspects on the Ottoman administration in Syria during Midhat’s
Reign as Reflected in his resignation Correspondence], 345-354.
Cemal Zekeriya Kâs›m, en-Nizâ'ü'l-Brîtânî'l-Osmâni fi'l-Halîci’l-Arabî kable
nüflûbi'l-Harbi’l-Âlemiyyeti’l-Ûlâ [The Anglo-Ottoman dispute on the Arab
Gulf Before the Outbreak of the first World War], 355-372.
Hayriye Kâs›miyye, el-Mukâvemetü’l-Arabiyye li's-Suhyûniyye fî evâhiri’l-ah-
di’l-Osmânî (1908-1917) el-‹tticâhâtü’r-Reîsiyye [Arab Opposition to Zionist
Activities in Palestine 1908-1917 (general trends)] , 373-394.
Abdürrahim Abdurrahman Abdürrahim, el-Âlâkâtü’l-iktisâdiyye ve'l-ictimâiy-
ye beyne’l-vilâyâti’l-Arabiyye ibbâne'l-asri’l-Osmânî (1517-1798) min hilâl ve-
sâiki’l-Mehakimi’fl-fier'iyyeti'l-M›sriyye [Economic and Social Relations Bet-
ween the Arab Wilayet During the 1st Ottoman Period (1517-1798)], 395-417.
Zeki Mübarek, el-Mücâhid Bû ‹mâme min hilâli ba'z›'l-mesâdiri’t-târîhiyyeti'l-
Magribiyyeti'l-muâs›ra [Bouemama d’Apres Quelques Ouvrages Marocains
d’Histoire], 419-434.
Ebû Ya'rub el-Merzûkî, Islâhâtü'n-Nahda ve alâkâtühâ bin-Nazariyyeti’l-Hal-
dûniyye [Les Reformes de la Renaissance et Leurs Rapports avec les Theories
d’Ibn Khaldoun], 435-455.
Muhammed Mezzîn, el-Hitâbü'l-Mu'temed fi'l-kitâbeti’t-Târîhiyyeti'l-mütealli-
ka bi rasdi alâkâti’l-Magrib bi'l-Osmâniyyîn: el-Fetretü’l-Sa'diyye [Le Discours
qui sous tend les ecrits historiques relatifs aux relations Marocco – Ottomanes
(La periode Saadienne) , 457-485.
Muhammed b. Abûd, Te'emmülât fî't-tasavvurâti't-târîhiyye li'l-Endelüs kadî-
men ve hadîsen [Summary of “Old and Recent Historical
Conceptions of al-Andalus”], 487-503.

VI. CIEPO

Comite international d'etudes pre-Ottomanes et Ottomanes: VIth


Symposium Cambridge, 1rst – 4th July 1984 / edited by Emeri Van Don-
zel , Jean-Louis Bacque-Grammont.-- ‹stanbul : Institut Français d'Etu-
des, 1987. 304 s. ; 24 cm. [Varia Turcica; IV] ISBN 2-906053-05-8.
[Osmanl› ‹mparatorlu¤u dönemindeki Anadolu ve Avrupa vilayetle-
riyle ilgili tebli¤leri içeriyor.]

334
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

Emel Esin, Bayrak. some motifs of Ottoman turkish flags and flag-pole finials,
1-12.
Joseph Matuz, el-Mahrûse und verwandtes, 13-17.
Hans-Peter Laqueur, Osmanische grabsteine als demographische quelle?, 19-
22.
Keith Hopwood, Türkmens, Bandits and Nomads: problems and perceptions,
23-30.
Michel Balivet, L’expedition de Mehmed Ier contre thessalonique: convergen-
ces et contradictions des sources byzantines et turques, 31-37.
J. M. Rogers, An Ottoman palace inventory of the reign of Beyazid II, 39-53.
Ildiko Beller-Hann, Ottoman perception of china, 55-64.
Jean-Louis Bacque-Grammont, Une lettre d’Ibrâhîm Pafla a Charles-Quint,
65-88.
Nicolas Vatin, Sur quelques propos geographiques d’Ibrahim Pacha, grand vi-
zir de Soliman le Magnifique (1533), 89-98.
Thomas D. Goodrich, Some unpublished sixteenth century Ottoman maps, 99-
103.
Milan Vasic, Die türkischen konskriptionsbücher als quellen für die geschich-
te bosniens und der herzegowina im 15. und 16. jahrhundert, 105-114.
Machiel Kiel, Population growth and food production in 16th century athens
and attica according to the Ottoman Tahrir Defters, 115-133.
Marie-Mathilde Alexandrescu-Dersca-Bulgaru, Une relation venitienne sur
l’Empire Ottoman a l’epoque de Süleman le Magnifique, 135-145.
Bruno Simon, Quelques remarques sur la relation de Marin Cavalli, bayle a
constantinople (1560), 147-157.
Gülgûn Üçel-Aybet, An analytical study of the administrative and social policy
of the Ottoman State (16th and 17th centuries), 159-170.
Caroline Finkel, The Ottoman campaign account books (Sefer Ruznamçesi) as
a guide to military activity, 1593-1606, 171-183.
R. A. Abu-El-Haj, Fitnah, Huruc ala al-Sultan and Nasihat: political struggle
and social conflict in Ottoman society 1560’s - 1770’s, 185-191.
Robert Mantran, Images de Galata au XVIIe siecle, 193-202.

335
kebikeç / 23 • 2007

Elöd Vass, The Ottoman documents in the archives of hungary from the XVIth
to the XVIIth century, 203-207.
Michele Nicalos, Decouverte de la flore anatolienne par les voyageurs occiden-
taux a partir du XVIe siecle, 209-216.
Klaus Kreiser, ‹zzî Süleymân Efendi und seine stiftung für den konvent des
fieyh Murâd: anmerkungen zum Istanbuler grundstücksmart 18. jahrhundert
auf grund zweier privater defters, 217-223.
Hüseyin G. Yurdayd›n, Gens, animaux, oiseaux et tradition litteraire, 225-
230.
‹lber Ortayl›, Reforms of petrine Russia and Ottoman mind (a Summary), 231-
232.
Jacob M. Landau, Saint-Priest and his Memoire sur les Turcs (a Summary),
233.
Ekmeleddin ‹hsano¤lu, Some critical notes on the introduction of modern sci-
ences to the Ottoman state and the relation between science and religion up to
the end of the nineteenth century, 235-251.
Bayram Kodaman, La sublime porte et les tribus de l’Anatolie orientale apres
le Tanzimat, 253-257.
Mim Kemal Öke, Prof. A. Vambery’s personal recollections of Abdülhamit II
and his reign, 259-273.
Richard L. Chambers, A 19th century Ottoman statement on Islam: Ahmet
Cevdet Pafla’s Cevapname-i Fetvapenahi (A Summary), 275.
M. fi
fiü
ükrü Hanio¤lu, The constitutional movement of 1908 according to docu-
ments of the Ottoman committee of union and progress, 277-285.
Osman Okyar, The union and progress committee and the Turkish republic
(Ottomanism and nationalism), 287-299.
Erik Jan Zürcher, Young Turks memoirs as a historical source: the case of Kâ-
z›m Karabekir’s ‹stiklâl Harbimiz (a Summary), 301-302.
Liste des contributeurs, 303-304.

VI. CIEPO

Actes du VIe Congres du CIEPO tenu a Cambridge sur: Les provinces


arabes a l’epoque ottomane, Etudes reunies et presentees par Abdelje-

336
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

lil Temimi, Centre d’Etudes et de Recherches Ottomanes et Morisco-


Andalouses, Zaghouan 1987, 184 s. ; 30 cm.
[Osmanl› ‹mparatorlu¤u dönemindeki Arap vilayetleri ile ilgili tebli¤-
leri içeriyor]

A. Temimi, Preface, 7.
R. Mantran, Avant-Propos, 8-9.
A. A. Abdul Rahim, The documents of the egyptian religious courts (Al-maha-
kim Al-shar’iyya) as a source for the study of Ottoman-provincial administra-
tion in egypt (923/1517 – 1213/1798), 10-19.
J. Abou-Nohra, Les faveurs fiscales accordees aux moines du Mont-Liban sous
le gouvernement des Emirs Shihab (1697-1841), 21-32.
A. Abu-Husayn, Janissary insubordination in the province of Aleppo at the
turn of the sixteenth century as depicted in Ottoman documents., 33-38.
M. Benaboud and M. Menouni, A Moroccan account of Constantinople, 39-76.
M. Buheiry, Lebanese christian intellectuals and the Ottoman state: Azuri,
Nujaym, Yanni and Bustani, 77-85.
K. Chater, La perception Tunisienne de l’etat Ottoman, 87-93.

R. Deguilhem-Schoem, The significance of the Awqaf documents of 19th – 20th


century Damascus to current research, 95-102.
S. Deringil, The “Residual Imperial Mentality” and the Urabi Pasa uprising in
egypt: Ottoman reactions to arab nationalism, 103-109.
C. E. Farah, Emir Basir II’s fiscal policies for Mt. Lebanon in 1837: A socio-eco-
nomic investigation, 111-123.
L. Fawaz, Beirut and Damascus in the past hundred years, 125-129.
M. Le Gall, Pan-Islamism and the brotherhoods during the reign of Abdulha-
mid II: notes on Ottoman Sanusi relations, 131-138.
A. Henia, Fiscalites et politique fiscale dans la regence de Tunis aux debuts de
la conquete Ottomane, 139-152.
A. Rafeq, Aspects of land tenure in Syria in the early 1580’s, 153-163.
S. M. Seikaly, As Seen from Damascus: Kurd’ Ali’s view of the Ottoman empi-
re, 165-169.
A. Temimi, Pour une histoire des relations culturelles entre Istanbul et le Ma-
roc a l’epoque moderne, 171-180.

337
kebikeç / 23 • 2007

Resume d’Etudes:
J. L. Bacque-Grammont, Les premiers fonctionnaires Ottomans dans le Hed-
jaz: un rapport de Qasim Shirwani de septembre 1517, 182.
J. R. Perry, The Ottoman contribution to the technical Vocabulary of contem-
porary Arabic and Persian, 183.

VII. CIEPO

CIEPO, Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komi-


tesi VII. Sempozyumu Bildirileri, Peç: 7-11 Eylül 1986. Yay›na Haz›r-
layanlar: Jean-Louis Bacque-Grammont, ‹lber Ortayl›, Emeri van
Donzel, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu: Türk Tarih Ku-
rumu Yay›nlar›, Ankara: Türk Tarih Kurumu Bas›mevi, 1994, VII,
530 s.: res.; 24 cm. ISBN 975-16-0548-2.

Marie-Mathilde Alexandrescu-Dersca Bulgaru, Sur la domination Ottomane


dans les principautes Roumaines au XVIIe Siecle: le probleme de l'autonomie,
1-11.
Tuncer Baykara, Çeflme esnaf teflkilat› üzerine notlar: kay›kç›lar kethüdal›¤›
(I belge ile birlikte), 13-18.
Esther Benbassa, Une tentative de reorganisation et de centralisation des
communautes juives des provinces Ottomanes au lendemain de la revolution
"Jeune-Turque", 19-26.
Amnon Cohen, Ottoman involvement in Europe: its relevance for 16th century
Palestine, 27-34.
Randi Deguilhem-Schoem, Waqf documents as a socio-economic source for Ot-
toman history, 35-41.
Caesar Farah, A German plan of reform for Ottoman Yemen, 43-58.
Leila Fawaz, Social change in the countryside: Mount Lebanon in the ninete-
enth century, 59-64.
Barbara Flemming, Mevlânâ Îsâ's view of Ottoman Hungary, 65-72.
Aldo Gallotta, The Turks in Italy, 73-79.
Ibolya Gerelyes, Remains of Ottoman-Turkish goldsmith art in the collection
of the Hungarian national museum (12 resim ile birlikte), s.81-86.
Ekmeleddin ‹hsano¤lu, The group of scholars known as members of Befliktafl
Cemiyet-i ‹lmiyyesi (Befliktafl learned society), 87-96.

338
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

Irmgard Jacobsen, Die deutsche pressepolitik im osmanischen reich in den


jahren 1914-1915, 97-106.
Kemal H. Karpat, Kossuth in Turkey: the impact of Hungarian refugees in the
Ottoman empire 1849-1851, 107-121.
Arslan Kaynarda¤, Osmanl›larda bilim ve bilimsel düflünce neden gelifleme-
di?, 125-132.
Celia J. Kerslake, Two Ottoman Turkish grammars of the Tanzimat period”,
133-168.
Yusuf K›l›ç, Kanûnî Sultan Süleyman’›n semendire Beyi Bâlî pafla’ya gönder-
di¤i emr-i flerif takdim: (3 belge ile birlikte)”, 169-172.
Markus Köhbach, Der Osmanische historiker ‹brahim Na`imeddin aus Temes-
var als quelle Osmanischer literarischer überlieferung”, 173-178.
Jacob M. Landau, An eighteenth-century register, 179-183.
Robert Mantran, Des Khans d'Istanbul aux entrepôts de Galata, 185-190.
Josef Matuz, Ofens zurückeroberung 1686 - mit Osmanischen augen gesehen
(der Bericht Rasids), 191-199.
Thomas Scheben, Schwendi, Montecuccoli, Kinsky: analysen der Osmanischen
kriegsmacht vom 16. bis zum 18. jahrundert, 201-213.
Jan Schmidt, The historian as biographer: Mustafa `Ali of Gallipoli's biograp-
hies, 215-223.
Ali Sevim, Munkizî müelliflerinin selçuklularla ilgili kay›tlar›, 225-229.
Faruk Sümer, XIX. yüzy›lda Çukurova’da içtimaî hayat, 231-235.
Nicolas Vatin, Itineraires d'agents Ottomans en Italie a la fin du XVe siecle
(resume), 237-240.
Stephane Yerasimos, La communaute Grecque de Trabzon au XIXe siecle, 241-
267.
Hüseyin Yurdayd›n, Alaflehir Kad›s› Veysî Efendi (1561-1628)’nin ilginç bir
fetvas›, 269-271.
Olga Zirojevic, Il famoso ponte d'essek, 273-285.
Maria N.Todorova, Population patterns in north-eastern Bulgaria in the
1860s, 287-298.
Evgeniy Radushev, XVII-XVIII. yüzy›llarda Osmanl› imparatorlu¤u’nda top-
rak rejimi ve Osmanl› askerî nizam›, 299-304.
Hans-Peter Laqueur, Osmanische Ffamiliengrabanlagen in ‹stanbul (resume),
305-308.

339
kebikeç / 23 • 2007

Emeri Van Donzel, The Turks of Habefl eyaleti in a Yemenite source, 1650,
309-315.
Nacereddine Saidouni, Indice de la vie rurale de L'Algerie Ottomane: la con-
joncture agraire dans L'Algerois de 1791 a 1830, 317-331.
Gilles Veinstein, La politique hongroise du Sultan Süleymân et d'‹brâhîm Pac-
ha 1534, 333-380.
Elie Nicolas, Le chantier et l'outillage Ottoman sous Murad III (25 resim ile
birlikte), s.381-393.
Orhan fi
fia
aik Gökyay, Divan edebiyyat› kimin?, 395-408.
Antony Greenwood, The sixteenth century Celepkeflan registers in the Tur-
kish prime ministerial Ottoman archives, 409-426.
Aldemir S. Sadoulov, Bref apercu des sources litteraires et documentaires con-
cernant les relations franco-turques (1919-1923), 427-438.
Nimetullah Haf›z, Türk halk edebiyat›nda Kanunî Sultan Süleyman, 439-446.
Tacida Haf›z, Vulçitrin kanunnamelerinde zirai, ekonomik ve mali durum” (7
belge ile birlikte), 447-451.
Keith Hopwood, The Manavgat valley: perspectives on social history, 453-461.
Nenad Moacanin, Bâc and Gümrük on the middle danube, 1540-1614: termi-
nological elucidations”, 463-467.
Christine Woodhead, Ottoman Historiography on the hungarian campaigns:
1596. the eger fethnamesi”, 469-477.
Abdul-Karim Rafeq, Registers of succession (Mukhallafat) and their importan-
ce for socio-economic history: two samples from damascus and aleppo,
1277/1861, 479-491.
K. A. Jukov, Les levees de troupes de Yaya et de Müsellem dans l'organisati-
on militaire Ottomane aux XIVe-XVIe siecles, 493-500.
M. H. Svanidze, La production cerealiere du Paflal›k d'Akhaltzikhe (Ç›ld›r) au
XVIe siecle, 501-509.
Khairieh Kasmieh, Aspects of the peasant's life in palestine at the end of the
XIXth century and the beginning of the XXth century, 511-515.
Tadeusz Majda, A Turkish document in Latin characters referring to Transyl-
vania, 518-523.
‹lber Ortayl›, Hungarian wars and structural changes in the Ottoman state
(summary), 525-530.

340
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

VIII. CIEPO

Decision making and change in the Ottoman Empire / ed. Caesar E.


Farah - Kirksville: The Thomas Jefferson University, 1993. VII, 325 s.;
24 cm. ISBN 0-943549-15-9.

Editor’s Preface, VII-VIII.


Introduction, 1-8.
Halil ‹nalc›k, Decision making in the Ottoman state, 9-18.
J. E. Matuz, Transmission of directives from center to periphery in the Otto-
man state from the beginning until the seventeenth century, 19-27.
Christoph K. Neumann, Decision making without decision makers: Ottoman
foreing policy circa 1780, 29-38.
Ezel Kural Shaw, Integrity and integration: assumptions and expectations be-
hind nineteenth-century decision making, 39-52.
Roderic H. Davison, Effect of the electric telegraph on the conduct of Ottoman
foreign relations, 53-66.
M’Hammad Benaboud, Authority and power in the Ottoman state in the eigh-
teenth century, 67-79.
Douglas A. Howard, Central and provincial administrative interaction in Ti-
mar bestowals in the early seventeenth century, 81-87.
Linda T. Darling, The finance scribes and Ottoman politics, 89-100.
Palmira Brumment, Subordination and its discontents: Ottoman campaings
1578-1590, 101-114.
Maria Todorova, Midhat Pafla’s governorship of the danube province, 115-128.
Keith Hopwood, Peoples, territories, and states: the formation of the Be¤liks
of pre-ottoman Turkey, 129-138.
Daniel Goffman, The Ottoman role in patterns of commerce in aleppo, chios,
dubrovnik, and Istanbul, (1600-1650), 139-148.
N. Oikonomides, The Turks in Byzantine rhetoric of the twelfth century, 149-
155.
Ekmeleddin ‹hsano¤lu, Baflhoca Ishak Efendi: pioneer of modern science in
Turkey, 157-168.
Robert Dankoff, Marrying a Sultana: the case of Melek Ahmed Pafla, 169-182.
Jan Schmidt, Faz›l Beg Enderuni: social historian or poet?, 183-192.

341
kebikeç / 23 • 2007

David Kushner, The haifa damascus Railway: the british phase, 1890-1902,
193-213.
Martin Strohmeier, Muslim education in the vilayet of beirut, 1880-1918, 215-
241.
Boutros Labaki, The commercial network of beirut in the last twenty-five ye-
ars of Ottoman rule, 243-262.
Timothy J. Coates, D. Joao de Castro’s 1541 red sea voyage in the greater con-
text of the sixteenth century portuguese-ottoman red sea rivalry, 263-285.
Ethel G. Stewart, A Turkish apache tribe, 287-292.
Rachel Simon, Jewish itinerant peddlers in Ottoman Libya: economic, social,
and cultural aspect, 293-304.
Yitzchak Kerem, The influence of anti-semitism on Jewish immigration pat-
tern from greece to the Ottoman empire in the nineteenth century, 305-314.
G. Hazai and Eric Zürcher, Future Ottoman studies: report of two projects,
315-320.
About the Contributors, 321-324.
Index, 325-337.

IX. CIEPO

Aspects of Ottoman history: papers from ciepo IX, Jerusalem, ed. Amy
Singer, Amnon Cohen, Jerusalem: The Magnes Press; The Hebrew University,
1994. 332 s.: belge; 24 cm. - (Scripta Hierosolymitana; XXXV) ISSN 0080-8369.

Introduction, 7-9.
Towns, 11-13.
Kubra Aliyeva, The role of the Tabriz school in the development of art in otto-
man Turkey, 13-18.
‹nci Enginün, Ahmet Midhat Efendi'nin gözüyle ‹stanbul, 19-30.
Fatma Müge Göçek, Ottoman provincial transformation in the distribution of
power: the tribulations of the governor of Sivas in 1804 (A.H. 1219), 31-41.
Nedim Gürsel, La ville d'Istanbul dans l'oeuvre de Pierre Loti, 42-48.
Yitzchak Kerem, The effects of physical disasters on the Jewish community of
Salonika in the nineteenth century, 49-61.
Rachel Milstein, Drawings of the Haram of Jerusalem in Ottoman manusc-
ripts, 62-69.

342
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

Nenad Moacanin, Myth, legend and history in the life of a provincial Ottoman
town: the case of dimitrofçe/sremska mitrovica, 70-74.
Karin Rührdanz, The role of urban ateliers in Ottoman miniature painting
since the end of the sixteenth century, 75-83.
Maria Sandor, Medieval town-Turkish town in the sixteenth and seventeenth
centuries, 84-92.
Uziel O. Schmelz, The population of Jerusalem's urban neighborhoods accor-
ding to the Ottoman census of 1905, 93-113.
Mahmoud Yazbak, Jewish-Muslim social and economic relations in Haifa
(1870-1914), according to sijill registers, 114-125.
Dror Ze'evi, The Sufi connection: jerusalem notables in the seventeenth cen-
tury, 126-142.

Early Otoman History


Sina Akfli
flin, The three homelands of the Turks, 145-153.
Keith Hopwood, Mudara, 154-161.
Nejat Göyünç, Osmanl› maliyesinde ilhanl› tesirleri, 162-166.

International Relations
Dimitri Kitsikis, Le concept de relations internationales et le service diploma-
tique ottoman au dix-neuvieme siecle, 169-175.
Jan Schmidt, The herklots affair, 1893: a case study in capitalism and power
politics in the Hijaz, 176-192.
Eliezer Tauber, Some new facts on Ottoman counterespionage in the levant
during world war I, 193-208.

Literary, Administrative and Other Sources


Jean-Louis Bacque-Grammont, Memorial of the Ottoman society through the
funerary steles of Sinop, s. 211-217.
Yehoshua Ben-Arieh, Settlements and population of the sancak of jerusalem
in the 1870s, 218-262.
Eleazar Birnbaum, Turkish collective biographical manuscripts in cairo uni-
versity library: works by Müstakimzade Süleyman Sa'deddin and other scho-
lars from Ottoman cities, 263-279.
Lawrence I. Conrad-Barbara Kellner-Heinkele, Ottoman resources in the Kha-
lidi library in jerusalem, 280-293.
Arnold H. Green, Parish registers as a source of data on late Ottoman palesti-
ne, 294-303.

343
kebikeç / 23 • 2007

Avner Levi, Yakov Yona'n›n derledi¤i türk atasözleri, 304-312.


Hüsamettin Mehmedov, 1140/1727 y›l tarihli Gence ve Tiflis eyaletleri "mufas-
sal defter" lerine göre Osmanl› yönetiminde konar-göçerler, 313-317.
Michael Winter, An arabic and a turkish chronicler from the beginning of Ot-
toman rule in Egypt: a comparative study, 318-326.
English Summaries of Turkish Article, 327-330.
Contributors, 331-332.

X. CIEPO

CIEPO Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi X.


Sempozyumu: Bildiri Özetleri [Ankara, 31 A¤ustos – 5 Eylül, 1992] = Comité
International d'Études Pré-Ottomanes et Ottomanes Xth Symposium - Anka-
ra: Türk Tarih Kurumu, 1992. 35 s.; 24 cm.

Sina Akfliflin, II. Abdülhamit mutlakiyet düzeninin idarî temelleri, 1.


M. Saleh Aliev, On the matter of ideological and religious situation in the Sel-
juk empire at the time of Malik-Shah’s rule, 1.
Kübra Aliyeva, Türkiye’nin sanat abidelerinde “‹slami” resmi, onun form ve
kompozisyon çözümü (mimarl›k ve seramik eserler esas›nda), 1-2.
Mahir Ayd›n, Yahudilerin Osmanl› topraklar›na kabûlünün 400. y›ldönümü
kutlamalar›, 2.
Nezir Bata, XIX. yy. sonlar›nda Elbasan sanca¤› yönetimi, 3.
Kemal Beydilli, Mühendishâne ve Üsküdar matbaalar› ve idaresi, 3.
Vassilis Dimitriadis, The institution of the Vak›fs in the town of Thessaloniki
(Selanik), 3-4.
Eleni Duka, Berat Mahkeme-i fier’iyyenin belgeleri – de¤erli arfliv kaynakla-
r›, 4.
Ferit Duka, XVI. – XVIII. yüzy›llar aras›nda Arnavut topraklar›ndaki yahudi-
lerin sosyo-ekonomik hayat› üzerine düflünceler, 5.
Oktay Efendiyev, fi›rvan’da Osmanl› Hâkimiyetinin yerleflmesi ve ilk Osman-
l› idari taksimat›na dair, 5.
Feridun M. Emecen, Manisa Yahudi cemaatinin iktisadî ve sosyal yap›s› hak-
k›nda baz› mülâhazalar, 6.
M. Akif Erdo¤ru, Karaman Beylerbeyili¤i’nin kuruluflu ve geliflimi, 6-7.
Caesar E. Farah, Ottoman plans to contain piracy and politics in the lower Red
Sea, 7-8.

344
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

fiahin Faz›l Farzal›, Osmanl› ‹mparatorlu¤u ve Karakoyunlu, Akkoyunlu, Sa-


fia
fevi devletleri aras›nda elçiliklerin teflkili ve görevleri (15-16. yy.), 8-9.
Leila Fawaz, Challenges to Ottoman rule in Syria in 1860-1861, 9.
Cristine Fenefla flan, Quelques institutions administratives roumaines dans
l’eyalet Tîmîflvar (seconde moitie du XVIe siecle), 9-10.
Kate Fleet, The administration of trade in Turkey in the fourteenth and first
half of the fifteenth century, 10.
Bert G. Fragner, Ethnicity problems in a provincial town (11th and 12th cen-
turies) : persians and Turks in Hamadan, 10-11.
Nejat Göyünç, Osmanl› devleti’nde Yahudiler, 11.
Keith R. Hopwood, How the Turks entered Asia Minor, 11.
M. Mehdi ‹lhan, The province of fiehrizol in the sixteenth century: a study of
1560 register, 12-14.
Mehmet ‹pfliflirli, Osmanl› idarî müesseselerinin iflleyifli aç›s›ndan fetva-ferman
münasebeti, 14.
Yitzchak Kerem, Modernization and the jews of crete, 14-15.
M. Fahrettin K›rz›o¤lu, Ç›ld›r (Ah›ska) eyâleti “Musevileri” ve son Ç›ld›r/Ah›s-
ka kaadî-sicilli defteri’ndeki (H. 1233-1241) mühim i’lâmlar, 15-16.
Nikolay Kireev, The brief history of railways chester concession in Turkey:
first stage (Ottoman authority and admiral chester), 16.
Halina Kobeckaite, Karaims as Turkish speaking ethnic group in lithuania
from 1398 till now, 16-17.
Bayram Kodaman, 1879’da II. Abdülhamid’e sunulan Laurence Oliphant’›n
yahudilerle ilgili layihas›, 17-18.
Orhan Kolo¤lu, Ahmet Mithat’›n Yahudi sorununa bak›fl›, 18.
Enver Konukçu, fiehzade Melikflah’›n 1064 fetihleri, 18-19.
Ercüment Kuran, II. Mahmud’un merkeziyetçilik siyaseti, 20.
David Kushner, Ottomanization in the Jewish community of palestine during
the closing years of the Ottoman period, 20.
Jacob Landau, Some comments on the ashkenazi community in Istanbul du-
ring the last generation of the Ottoman empire, 21.
Hans Georg Majer, The Office of Valide Sultan kethüdas›, 21.
Hüsamettin Mehmedov, Sofya Arflivi’ndeki belgelere göre Osmanl› idaresinde
azerbaycan (16-18. yy.), 21-22.
Mikhail Mejer, Sultan’s palace and sublime porte in the system of the Ottoman
central government (XV-XVIIIth centuries), 22.
Özcan Mert, Osmanl› belgelerine göre XVIII. ve XIX. yüzy›llarda Osmanl› im-
paratorlu¤u’nda kocabafl›l›k, 22.

345
kebikeç / 23 • 2007

Hossein Mirjafari, Isfahan’daki Melikflah ve di¤er Selçuklu hükümdarlar›n›n


mezarlar› hakk›nda bilgiler, 23.
Piotr P. Moiseyev, Timar sisteminin (sipahilik usulünün) Osmanl› ekonomik
düzenindeki yerine ve önemine dair bir inceleme, 23-24.
Svetlana F. Oreshkova, Osmanl› devlet yap›s›nda yaya ve müsellem askeri
birlikleri, 24-25.
‹lber Ortayl›, Anadolu flehirlerinde 18. yüzy›lda gözlenen sosyo-ekonomik ve
politik de¤ifliklikler üzerine, 25.
Kristaq Prifti, XIX. yy. sonlar›nda XX. yy. bafllar›nda Avrupa Türkiyesinin vi-
layetlerindeki Yahudiler, 26.
Günsel Renda, Geç dönem Sinagoglar› ve Osmanl› sanat› içindeki yeri, 26.
Minna Rozen, How Old was “Old” in the Ottoman centuries?, 26-27.
Claudia Römer, On a bureaucratic reform initiated by Üveys Pahsa of Buda,
1578-80, 27.
Ali Sevim, Filistin’de kurulan bir Türkmen beyli¤i, 27-28.
Gazmend Shpuza, Arnavutluk’ta Yahudiler, 28-29.
Salâhi R. Sonyel, Osmanl› imparatorlu¤u’nun sonu, Kurtulufl Savafl› ve Muse-
viler, 29-30.
‹smail Soysal, 19. yüzy›lda Osmanl› diplomasi örgütünün ça¤dafllaflma süreci,
30-31.
‹lhan fi
fia
ahin, XVI. yüzy›lda do¤u Anadolu’da afliretlerin idarî ve sosyal yap›s›, 31.
Michael Ursinus, Some pre-Tanzimat administrative usages of the term “Mil-
let”, 32.
Svetlana Uturgauri, Smirnov’un Osmanl› tarihi ile ilgili eserleri, 32-33.
Gülgûn Üçel-Aybet, Osmanl› devlet yap›s›nda divan’›n çal›flmas› üzerine baz›
görüfller, 33.
Valeriu Veliman, III. Selim devrindeki 1793 tarihli kanunnâme’nin Romen-
Osmanl› iliflkileri bak›m›ndan önemi, 33-34.
Mircelal Yusifov, Musul Atabeyler devletinin yaranmas› tarihinden, 34-35.
Elizabeth A. Zachariadou, Notes on the Kapikullu, 35.
Konstantin A. Zhukov, The alliance of Savc› Bey and andronicus palaeologus (1373-
1385) in the Byzantine, the western, and the Ottoman chronicle traditions, 35.

XII. CIEPO

Essays on Ottoman Civilization: Proceedings of the XIIth Congress of


the Comité International d'Etudes Pré-Ottomanes et Ottomanes, Praha 1996,

346
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

Archiv Orientalni, Supplementa VIII, Oriental Institute of the Academy of Sci-


ences of the Czech Republic, Praha 1998., 423 p.: ill., maps; 24 cm. ISSN 0044-
8699, ISBN 80-85425- 29-7.

Abdul-Rahim Abu Husayn, The Shihab succession (1697): a reconsideration, 9-


16.
Edith Gülçin Ambros, The image in the 16th century of representatives of sci-
ence and technology: cameos by the Ottoman poet Fakiri, 17-28.
Jean –Louis Bacque-Grammont, Selîm Ier et son regne dans quelgues sources
Ottomanes d’epoque tardive, 29-52.
Korkut M. Bu¤day, Nomadentum und tribalismus bei den frühen Osmanen,
53-76.
Xenia Celnarova, Einige aspekte des intellektuellen lebens in der spaten Os-
manischen Gesellschaft, 77-83.
Yavuz Cezar, Comments on the financial history of the Ottoman provinces in
the 18th century: a macro analysis, 85-92.
Richard L. Chambers, Tradition and modernity in 19th century Ottoman Bos-
nia, 93-100.
Daniel Crecelius – Hamza ‘Abd al-‘Aziz Badr – Husam al-Din Isma’il, Shaykh
Khalil ibn Ahmad al-Rajabi’s “Ta’rikh al-Wazir Muhammad ‘Ali Basha”, 101-
110.
Feridun Emecen, Bat› anadolu türkmen beyliklerinin son direnifl devirlerinde
Saruhano¤ullar› ve Osmanl›lar, 111-120.
M. Akif Erdo¤ru, Chattel slavery in Ottoman Cyprus (1580-1680), 121-128.
Detlev Finke, Towards a classification of the Ottoman fiscal surveys (Tapu
Tahrir Defterleri, Defatir-i Hakaniye), 15th and 16th centuries, 129-136.
Thomas D. Goodrich, Ottoman perceptions of the New World, 1550-1600, 137-
143.
Gottfried Hagen, The traveller Mehmed Afl›k, 145-154.
Keith Hopwood, Osman, bithynia and the sources, 155-164.
Svetla Ianeva, L’artisanat dans la region centrale des Balkans – les dynami-
ques du XIXe siecle, 165-172.
Antonio Jurado Aceituno, The Seljuk Jihad against Fatimid Shi’ism: an obser-
vation in the sunni revival, 173-178.
Khairia Kasmieh, Education in damascus (Syria) at the end of the Ottoman
rule as narrated by contemporaries, 179-188.

347
kebikeç / 23 • 2007

Yitzchak Kerem, The Jewish community of cuomotini. A unique case of com-


munal organization and philanthropic consciousness, 189-196.
Svetlana Kirilina, Islamic institutions in the Ottoman Egypt in the 18th – be-
ginning of the 19th century: Ulama and Sufis, 197-204.
Hidemitsu Kuroki, Zimmis in mid-nineteenth century aleppo: an analysis of
Cizye Defteris, 205-250.
Boutros Labaki, Social stratification and communities in Ottoman Lebanon
(1760-1918), 251-262.
Nenad Moacanin, The question of vlach autonomy reconsidered, 263-269.
Ahmet Özgiray, Turco-Czechoslovakian relations (1920-1938), 271-274.
Viorel Panaite, The status of trade and merchants in the Ottoman-Polish ‘Ahd-
nâmes (1607-1699), 275-298.
Oded Peri, Ottoman rule, Islam, and Christian cult in seventeenth-century Je-
rusalem, 299-304.
Anja Pistor-Hatam, The art of translation. rewriting persian texts from the
Seljuks to the Ottomans, 305-316.
Judith Mendelsohn Rood, Government, law and family: Muhammad Ali, mar-
riage, and procreation in Syria, 1835, 317-330.
Claudia Römer, An Ottoman copyist working for sebastian tengnagel, librari-
an at the Vienna hofbibliothek, 1608-1636, 331-350.
Ariel Salzmann, Toward a comparative history of the Ottoman state, 1450-
1850, 351-366.
Samir M. Seikaly, Pacification of Hawran (1910). The view from within, 367-376.
Salahi R. Sonyel, The status and socio-economic development of the Orthodox
christians of cyprus under Ottoman Turkish rule, with special reference to the
nineteenth century, 377-384.
Petr Stepanek, Correspondence and diary related to the second embassy of co-
unt Hermann Czernin to constantinople in 1644/1645, 385-394.
Mahmoud Yazbak, Nablus, nazareth and haifa, three Ottoman towns in an
age of transformation, 1840-1914, 395-410.
Dror Ze’eve, The abolition of slavery and Kul identity, 411-416.
Olga Zirojevic, Eigentumsformen der klöster zur zeit der türkenherrschaft,
417-423.

348
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

XIII. CIEPO

Acta Viennensia Ottomanica = akten des 13. Ciepo-symposiums (Comi-


te International des Etudes Pre Ottomanes et Ottomanes) vom 21.
bis 25. September 1998 in Wien, herausgegeben von Markus Köhbach,
Gisela Prochazka-Eisl, Claudia Römer - Wien: Institut für Orientalis-
tik, 1999. V, 376 s.; 30 cm. ISBN 3-900345-05-8.

Vorwort, I.
Inhaltsverzeichnis, III-V.
Abdul-Rahim Abu-Husayn, The Junblats and the Janbulads: a case of mista-
ken identity, 1-6.
Fatma Acun, Ottoman administrative priorities: revenue maximisation in the
province of Karahisar-› fiarki, 7-12.
Ali Aktan, Tereke kay›tlar›na göre Kayseri’de ailenin sosyo-ekonomik durumu
(1738-1749), 13-19.
Edith Gülçin Ambros, Beans for a cough, lion’s gall for a laugh: the poet and
physician AHMED‹’s materia medica as a mirror of the state of the art around
1400 in anatolia, 21-27.
Zeki Ar›kan, ‹zmir Milli Kütüphane’de bulunan mühürlü ve imzal› kitaplar,
29-41.
Hatice Aynur, Istanbul in Divan poetry: 1453-1600, 43-50.
Isa Blumi, The dynamics of identity: Albanians in the Ottoman empire, 51-58.
Ekrem Causevic, Das Türkenbild in Satir vo Matija Antun Relkovic (1732-
1798), 59-65.
Xenia Celnarova, Tevfik Fikret – desillusion und hoffnungen einer generation,
67-73.
Filiz Çolak, Afyon – önemi, ziraat›, ticareti ve ihracat›, 75-79.
Öztürk Emiro¤lu, The role of the periodicals in the development of turkish li-
terature after Tanzimat, 81-84.
Mehmet Ersan, Ayd›no¤ullar› ailesine ait vak›flar›n XV-XVI. yüzy›llardaki
durumu, 85-91.
Caesar E. Farah, The Saga of an algerian patriot and islamist, 93-103.
Kamel Filali, Les Kulouglis: des algeriens descendants des turco-ottomans. His-
toire de la fusion d’une ethnicite ottomane dans l’identite algerienne, 105-111.

349
kebikeç / 23 • 2007

Eleni Gara, Lending and borrowing money in an Ottoman province town, 113-
119.
Turan Gökçe, II. Mustafa’n›n Avusturya Seferi (1695) ile ilgili bir fetih-nâme:
Feth-i Lipova ve Muhârebe-i Lugofl, 121-127.
Eduard Gombar, Sunni historians of Aleppo in the late Ottoman period, 129-
133.
Thomas D. Goodrich, Ottoman maps of Istanbul in the Kitab-i Bahriye of Pi-
ri Reis, 135-142.
Jane Hathaway, The nature of factionalism in Ottoman Egypt, 143-151.
Keith R. Hopwood, The Byzantine-Turkish frontier c1250-1300, 153-161.
Svetlana Ianeva, Activites economiques, revenus urbains et structure occupa-
tionnelle des menages dans une ville ottomane des balkans au XIXe siecle –
Samokov dans les annees 40 du XIXe siecle, 163-168.
Mehdi ‹lhan, Cementeries of Diyarbak›r: rituals, traditions and some pointers,
169-182.
Mehmet Kalpakl›, Nef’î’s siham-i kaza: a satirical view of seventeenth century
Ottoman society, 183-186.
Khairieh Kasmieh, An unfinished american mission to the Ottoman court
1917, 187-190.
Yitzchak Kerem, Relations between the jews, and the greek-orthodox and the
armenians in the 19th and early 20th centuries in the Ottoman empire, 191-
198.
Mustafa Keskin, 1247-1277 tarihli (Kayseri) müfredat defterine göre kayseri
ve tabi yerleflim yerlerinde nüfus da¤›l›m› (1831-1860), 199-206.
Svetlana Kirillina, Cultural and intellectual exchange between Ottoman
Egypt and the rest of the Arabic Muslim world in the eigteenth – early nine-
teenth centuries, 207-213.
Keiko Kiyotaki, The implementation of the administrative law of 1864 in the
province of Baghdad, 215-220.
Hidemitsu Kuroki, The 1850 Aleppo disturbance reconsidered, 221-233.
Mikhail Meyer, P. A. Tolstoy’s dispatches as an original source of Ottoman his-
tory at the beginning of the 18th century, 235-239.
Nenad Moacanin, Some observations on the “kapudans” in the Ottoman north-
western frontier area 16-18 c., 241-246.

350
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

Rhoads Murphey, The Cultural and political meaning of Ottoman rituals of


welcome: a text-linked analysis based on accounts by three key Ottoman his-
torians, 247-255.
York Norman, Enduring myths: the question of landholdings in Ottoman bos-
nia, 257-260.
Istvan Nyitrai, Sultan Bayezid II as the only legitimate pretender to the Otto-
man throne (A Persian Sahname dated from 1486), 261-266.
Gülin Ö¤üt Eker, Karakeçili afliretinde eski türk inançlar›n›n izleri, 267-273.
Nurdane Özdemir, Anadolu Selçuklular›nda figürlü resim sanat›, 275-278.
Stefka Parveva, The structure of rural agrarian space in the balkans during
the second half of the seventeenth century: the Edirne region in 1669, 279-286.
Maria Pia Pedani, Turkish raids in friuli at the end of the fifteenth century,
287-291.
Abdul-Karim Rafeq, Injustice and complaint (Zulm wa-Shikayet) in mid-nine-
teenth-century syria (The Case of the I’ana Tax), 293-301.
J. M. Rogers, Ottoman religious ceremonial in two late 16th century merem-
mât defters for Süleymaniye, Baflbakanl›k Arflivi MM/MAD 513 and 5832,
303-309.
Claudia Römer, Eine bestallungsurkunde für eine Frau aus dem jahr 1885,
311-318.
Jan Schmidt, Franz von dombay, dragoman on the bosnian border, 1792-1800,
319-321.
Samir M. Seikaly, Al-Arab: the arabic press in Istanbul, 323-327.
Mehmet fiefieker, ‘Âlî’nin “Künhü’l-Ahbâr” ›na göre II. Selim ve III. Murad de-
virlerinin toplum hayat›na genel bir bak›fl, 329-335.
Tom Sinclair, The government of the Van region under the Kara Koyunlu, 337-343.
Salahi R. Sonyel, The final phase of the Ottoman empire with special referen-
ce to the activities of Mustafa Kemal (Atatürk) in the light of british intelligen-
ce reports (1918-1922), 345-350.
Ersoy Tafld
fldemirci, Türkiye’de üniversite kavram›n›n geliflmesinde alman bi-
lim adamlar›n›n katk›s›, 351-358.
Edward Tryjarski, Oyuz (Ottoman) elements in armeno-kipchak, 359-362.
Gülgûn Üçel-Aybet, The legal and socail positions of women in the Ottoman
society in 16th and 17th centuries, 363-369.

351
kebikeç / 23 • 2007

Abdulkadir Yuval›, Kurulufl döneminde ‹lhanl› devleti’nin d›fl politikas›nda


bat› dünyas›’n›n yeri, 371-376.

XIV. CIEPO

CIEPO Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komi-


tesi XIV. Sempozyum bildirileri 18-22 Eylül 2000, Çeflme / yay. haz. Tuncer
Baykara - Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2004. XIII, 813, [14] s.: res.; 24 cm. –
(AKDTYK Türk Tarih Kurumu yay›nlar›; XXVI. Dizi-Sa. 9) ISBN 975-
16–1663–8..

CIEPO Nedir?. IX-X.


CIEPO XIV. Baflkan› Prof. Dr. Tuncer Baykara’n›n Aç›fl Konuflmas›, XI-XIII.
Ali Aktan, Tanzimat’a Kadar Kayseri’deki Zimmîlerin Genel Durumu, 1-25.
Edith Gülçin Ambros, One does not speak ill of the dead-or does one? Otoman
chronograms (tevârih) on deaths, 27-28.
Muharrem Bayar, Karakeçili Yörük Afliretinin Yaflad›¤› Alanlar›n Demografi-
si, 29-45.
Tuncer Baykara, Osmanl› Klasik Döneminde Çift Arazisi En Az ‹ki Parçal› m›
idi?, 47-49.
Bayram Bayraktar, 20. Yüzy›l Bafllar›nda Arnavutluk Sorunu ve Konuyla ‹l-
gili
Islahat Giriflimleri, 51-65.
Nejdet Bilgi, Tanzimat Döneminin ‹lk Y›llar›nda Saruhan Sanca¤› Marmara
Kasabas›’n›n Sosyal ve Ekonomik Durumu, 67-88.
Filiz Çolak, ‹zmir’in ‹hracat›nda Palamut’un Yeri ve Önemi, 89-95.
Melek Delilbaflfl››, Ayd›no¤lu H›z›r Bey’e Ait Bir Ahidnâme Tasla¤›, 97-106.
Halime Do¤ru, Saruhan ‹li’nden Rumeli’de Sa¤ kola ve Kozluca Kazas›na ‹s-
kân, 107-131.
Slavka Draganova, Manisa Sanca¤› ‹çin Bulgaristan’daki Osmanl› Evrak›,
133-139.
Feridun Emecen, Âyân ve Muhallefât›: Karaosmano¤lu Koca Mustafa A¤a,
141-148.
M. Akif Erdo¤ru, Osmanl› K›br›s›’nda Önemli Bir Görevli: Beytülmâl-i Hassa ve
Âmme Emini,149-160.
Mehmet Ersan, I. Alâeddin Keykubad’›n Çukurova Siyaseti ve Ermeniler, 161-
169.

352
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

‹smail E. Erünsal, Mir’âtü’l-Iflk’›n XVI. As›r Bayrâmî-Melâmîli¤i ‹çin Önemi


ve Eserde Yeralan Melâmilik Esaslar›, 171-193.
Caesar E. Farah, Forts and Castles of Yemen and Oman: patterns, style and
demographic distribution, comparison and contrast, 195-200.
Thomas D. Goodrich, A Cartographic Innovation of Piri Reis in his Kitab-›
Bahriye, 201-209.
Turan Gökçe, XVI. Yüzy›lda Uflak Zâviyeleri, 211-234.
‹brahim Güler, Osmanl› Devri ‹zmir-Tunus ‹liflkileri (XVII-XVIII. Yüzy›l),
235-255.
Ersin Gülsoy, Girit Seferleri Dolay›s› ‹le Akdeniz’de Osmanl›-Venedik Savafl-
lar› (1645-1669), 257-268.
Vehbi Günay, XVI. Yüzy›lda Bergama ve Çevresindeki Asayifl Problemlerine
Dair, 269-284.
Jane Hathaway, The Sabbatai Sevi Movement and the Expulsion of Yemen’s
Jews in 1679, 285-303.
Keith Hopwood, The Relations Between the Emirates of Mentefle and Ayd›n
and Byzantium, 1250-1350, 305-319.
M. Metin Hülagü, 1897 Türk-Yunan Harbine Kadar Osmanl› ‹daresinde Girit,
321-359.
Mücteba ‹lgürel, Hububat Kaçakç›l›¤›, 361-369.
Cüneyt Kanat, Memlûk Devleti’nde Askerî Bir Oyun: Kabak Oyunu, 371-379.
Ali Karaca, Arfliv Belgelerine Göre Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda Arkeoloji Bi-
linci (1837-1909), 381-391.
Arife Karada¤, Geographical Factors Which Define Urban Existance and Con-
tinuance of Izmir Since Centuries, 393-401.
Machiel Kiel, Kufladas›: Genoese Colonial Town of the 1300s or Ottoman Cre-
ation of the 17th Century?, 403-415.
Dariusz Kolodziejczyk, The Ottoman Northern Policy as seen from the
Venetian Archives, 417-426.
Orhan Kolo¤lu, Tanzimat’›n Yank›s›: Osmanl› Meclislerinde Libya ve Libyal›-
lar, 427-432.
Ercüment Kuran, XIX. Yüzy›lda Osmanl› Ayd›nlar›n›n Bat›’y› Alg›lamas› ve
Ahmet ‹hsan (Tokgöz)’›n Avrupa’da Ne Gördüm Bafll›kl› Eseri, 433-437.
David Kushner, The One Hundredth Anniversary of Beersheba – the Estab-
lishment of an Ottoman Town, 439-446.
Jacob Landau, An Arab Intellectual’s 1908 Vision of the Future Ottoman Em-
pire, 447-452.

353
kebikeç / 23 • 2007

Dimitris K. Loupis, An Unpublished Anonymous Ottoman Portolan Text that


Ignores Piri Reis, 453-463.
Hasan Mert, Parti Mehmet Pehlivan, 465-474.
Özcan Mert, Tanzimat Döneminde Çeflme Kocabafl›lar› (1839-1876), 475-490.
Hilal Ortaç-Gürp›narl›, Manisa Kazas›nda Bulunan Baz› Çiftlik Köylerinin
XIX. Yüzy›l Ortalar›ndaki Durumu, 491-525.
Sema Öner, Türk Resim Sanat›’n›n Geliflimindeki Öncü Ad›mlar›yla Ahmet
Ali Pafla (fieker Ahmet Pafla) ve Osmanl› Saray›, 527-540.
Ahmet Özgiray, 17 fiubat 1923’te Yap›lan ‹zmir ‹ktisat Kongresi Hakk›nda ‹n-
gilizler Ne Düflünüyordu?, 541-549.
Zübeyde Cihan Özsay›ner, Mimar Sinan’›n ‹stanbul’daki Cami ve Türbelerin-
deki Hat Düzeninin Manisa Muradiye Camii’ne Etkileri, 551-556.
Sandor Papp, Macar ve Erdel Kral› Olan Bocskai’nin Halefleri (tadil edilen bir
Berat-i Hümayun tarihçesi), 557-580.
Irina Pavlova, Mediterranean Sea and The Russian-Turkish Relations at the
beginning of the XIX Century, 581-584.
Maria Pia Pedani, The Ottoman Empire and Gulf of Venice (15th – 16th c),
585-600.
Anna Pouradier Duteil-Loizidou, Le Commerce de la France avec l’echelle de
Smyrne d’apres un memoire de 1669, 601-630.
Howard A. Reed, An American Family’s Lasting Links with ‹zmir (Smyrna)
and Turkey Since 1830: Trade, Education and Philantropy Bridging Three
Centuries, 631-638.
Claudia Römer, An unknown 16th Century Mühimme Defteri at the Austrian
National Library, 639-653.
Hüseyin Salman, Timur’un ‹zmir ve Foça’y› Haçl›lardan Geri Almas›, 655-
664.
Jan Schmidt, Mustafa Vasfî Efendi’s Tevârih: The Autobiography of an Otto-
man Horseman, 1801-1826, 665-670.
Kunihiro Shidara, ‹ttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Kuruluflu, 671-677.
Thomas Sinclair, Ahlat fiehri’nin Geç Ortaça¤ ve Erken Osmanl› Ça¤› Tarihi,
679-695.
Sabri Sürgevil, 19. Yüzy›l Ortalar›nda Üsküb Çingeneleri, 697-709.
Nesim fifieeker, Mütareke Dönemi Türk Bas›n›nda Milliyetler Meselesi, 1918-
1923, 711-723.
Adnan fifiiiflflm
man, XX. Yüzy›l Bafllar›nda Osmanl› Devleti’nde Frans›z Müessese-
leri, 725-741.

354
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

Cahit Telci, XV. ve XVI. Yüzy›llarda Hereke Nâhiyesi, 743-751.


Tümay Timuçin, ‹stanbul’da Beyaz Ruslar, 1919-1924, 753-764.
Güçlü Tülüveli, fieriyye Sicillerinin Ifl›¤› Alt›nda Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda
Askerî-Reaya Ayr›flmas› Üzerine Baz› Gözlemler, 765-771.
Mehmet Alaaddin Yalç›nkaya, Ege Adalar›n›n En Önemli Ticaret Merkezi
Olan Sak›z Adas›n›n ‹ktisadi ve Sosyal Hayat›ndan Bir Kesit (1790-1810),
773-797.
Ayflfl››l Tükel Yavuz, Anatolian Seljuk Caravanserais and the Post System, 799-813.

XV. CIEPO

Frontiers of Ottoman Studies: State, Province, and the West, Edited by


Colin Imber and Keiko Kiyotaki, volume: I-II, published in 2005 by
I.B.Tauris & Co. Ltd., [ 15th Symposium of the Comite International
d’Etudes Pre-Ottomanes et Ottomanes (CIEPO-15), held in London
from 8 July to 12 July, 2002..] vol 1. ISBN: 1 85043 631 2, vol 2. ISBN
1 85043 664 9

Volume I

Preface VII.
Colin Imber, Introduction, 1-4.

Chapter 1: Politics and Islam


Rhoads Murphey, Mustafa Safi’s version of the kingly virtues as presented in
his Zübdet’ül Tevarih, or annals of Sultan Ahmed, 1012-1023 a.h./1603-1614
a.d., 5-24.
Kemal H. Karpat, ‹fta and Kaza: the ‹lmiye state and modernism in Turkey,
1820-1960, 25-42.
Jun Akiba, from Kad› to Naib: reorganization of the Ottoman sharia judiciary
in the Tanzimat period, 43-60.

Chapter 2: Economy and Taxation


Yavuz Cezar, The role of the Sarrafs in Ottoman finance and economoy in the
eighteenth and nineteenth centuries, 61-76.
Nenad Moacanin, The poll-tax and population in the Ottoman balkans, 77-89.
Keiko Kiyotaki, The practice of tax farming in the province of Baghdad in the
1830s, 91-107.

355
kebikeç / 23 • 2007

Chapter 3: The Development of Ottoman Towns


Tom Sinclair, The city of Adilcevaz in the late middle ages and the early Otto-
man period, 109-125.
M. Mehdi ‹lhan, The town of Çank›r›: its population and development, 127-138.
John J. Curry, Defending the cult of saints in seventeenth-century Kastamonu:
Ömer El-Fu’âdî’s contribution to religious debate in Ottoman society, 139-148.
Nejdet Bilgi, A developing village in the middle of the nineteenth century: Sa-
lihli, 149-165.
Tomoki Okawara, The urban fabric of Damascus in the middle of the ninete-
enth century: A study of the tax register (Rüsum Defteri) of 1852, 167-185.

Chapter 4: Arab and Jewish Communities


Michael Winter, Cultural ties between Istanbul and Ottoman Egypt, 187-202.
Jane Hathaway, The Evlâd-i Arab (‘Sons of the Arab’) in Ottoman egypt: a re-
reading, 203-216.
Caesar E. Farah, The Young Turks and the Arab press, 217-240.
Shaul Regev, Secular and jewish studies among Jewish scholars of the Otto-
man empire in the sixteenth century, 241-250.
Yaron Harel, The Importance of the archive of the Hakham Bashi in Istanbul
for the history of Ottoman jewry, 251-264.
Orly C. Meron, Jewish entrepreneurship in Salonica during the final decades
of the Ottoman regime in Macedonia (1881-1912), 265-286.
Contributors, 287.
Index, 289-294.

Volume II

Rhoads Murphey, Introduction, 1-5.

Chapter 1: Ottoman-European International Relations


Colin Imber, Ibrahim Peçevi on war: a note on the ‘european military revolu-
tion’, 7-22.
Maria Pia Pedani, Some remarks upon the Ottoman geo-political vision of the
mediterranean in the period of the cyprus war (1570-1573), 23-35.
Sandor Papp, Ottoman accounts of the Hungarian movements against the abs-
burgs at the turn of the seventeenth and the eighteenth centuries, 37-48.

356
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

Chapter 2: Ottoman Manuscripts in Europe


Elzbieta Swiecicka, The collection of Ottoman-Turkish documents in sweden,
49-62.
Aleksandar Fotic, Non-Ottoman documents in the Kâdîs’ courts (môloviya, me-
dieval charters): examples from the archives of the Hilandar monastery (15th
– 18th C.), 63-73.
Jan Schmidt, Johannes Heyman (1667-1737) his manuscript collection and the
dutch community of Izmir, 75-89.
Engin Berber, Calendars and guidebooks in greek language as sources for get-
ting to know an Ottoman city, 91-112.

Chapter 3: Ottoman-European Cultural Exchange


Hedda Reindl-Kiel, East is east and west is west, and sometimes the twain did
meet diplomatic gift exchange in the Ottoman empire, 113-123.
Sonja Brentjes, Mapmaking in Ottoman Istanbul between 1650 and 1750: a
domain of painters, calligraphers or cartographers?, 125-156.
Adnan fiifiiflm
flman, Egyptian and armanian schools where the Ottoman students
studied in Paris, 157-163.
Svetlana Kirillina, Arab scholars from the Ottoman empire in russian univer-
sities in the nineteenth and early twentieth centuries, 165-178.
Netice Y›ld›z, Wakfs in Ottoman Cyprus, 179-196.

Chapter 4: Christian Influence and the Advent of the Europeans


Elias Kolovos, Negotiating for state protection: Çiftlik-holding by the athonite
monasteries (xeropotamou monastery, fifteenth-sixteenth c.), 197-209.
Muammer Demirel, Construction of churches in Ottoman provinces, 211-224.
Peter Mentzel, Accidents, sabotage, and terrorism: work hazards on Ottoman
railways, 225-240.
Bülent Özdemir, Being a part of the Cinderella service: consul Charles Blunt
at Salonica in the 1840s, 241-252.
Contributors, 253.
Index, 255-258.

XVI. CIEPO

Comité International d'Études Pré-Ottomanes et Ottomanes: Internati-


onal Committee of Pre-Ottoman and Ottoman Studies, Program. War-

357
kebikeç / 23 • 2007

saw, 14-19 June 2004. 24 s. [Bildiri metinleri ayr› bir yay›n olarak bas›l-
mam›flt›r.]

Colin Heywood, The Ottoman maritime frontier and its archetypes.


Heath Lowry, Ottoman administration in the fifteenth century balkans:
a reinterpretation.
Oktay Özel, Seeking justice in a wild world: the story of Firuze.

At the Kadi Court (I)


Maurus Reinkowski, The oath and the Ottomans.
Elias Kolovos, The kadi court of a zimmi society: the case of the island of
Andros (1583-1646).

Imperialism vs. Nationalism(s): the Ottomans and the Outside World in


the Early 20th Century
Nejdet Bilgi, Osmanl› devleti’nin 1917 y›l› yabanc› nüfusu.
Bayram Akça, Osmanl› devleti’nin son döneminde ABD-nin anadolu’da
misyonerlik faaliyetleri.
Yücel Yi¤it, I. dünya savafl› sonras›nda Osmanl› topraklar›nda ‹ngilte-
re’nin kürt devleti projesi (1918-1919).

Ottoman State and Society in the 19th Century (I)


Ayla Efe, Tanzimat döneminde imar meclislerinin kuruluflu.
Ahmet Ayd›n, Oltu sancak in the Ottoman administration (the paper will
be presented in turkish)
Mustafa Harputlu, Tanzimat ferman› ard›ndan Osmanl›’da merkezi yö-
netim-yerel yönetim iliflkileri üzerine bir de¤erlendirme.

Ottoman Northen Neighbors in the Early Modern Period


Mihai Maxim, New documents from the Turkish archives concerning the
Ottoman-Moldavian-Polish relations in the XVIth-XVIIth centuries
Sandor Pap, Ein tatarischer doppelagent zwischen ungarn und der ho-
hen pforte wahrend des Rakoczi-freiheitskampfes.

At the Kadi Court (II)


Michael Winter, Qadis in Ottoman damascus (16th – 18th centuries).
Ahmet Cihan, Bir Osmanl› kad›s›n›n ayl›k gelir-gideri.

358
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

Ottoman Culture
Mehmet Ersan, Selçuklu anadolusu’nda türklerin e¤lence hayat›na dair.
Svetlana Kirillina, Adherents of islam as they are represented in russian
pilgrims reports of the eighteenth century.
Gülgün Üçel-Aybet, Effects of cultural traditions on health and medicine
in the 17th century Ottoman society.

Ottoman State and Society in the 19th Century (II)


Cemil Koçak, Yeni Osmanl›lar ve birinci meflrutiyet: osmanl›/türk siyasi
gelene¤inde modern bir toplum yaratma projesi olarak anayasan›n keflfi.
Zeki Çevik, II. Abdülhamit dönemi bir bürokrat portresi: Sadrazam (Kü-
çük) Mehmet Said Pafla ve reformlar›.
Arife Karada¤, Osmanl› dönemi demiryolu politikalar›na co¤rafi bir yak-
lafl›m.

Polish-Ottoman Relations in the Early Modern Period


Mehmet ‹nbaflfl››, Kamaniçe seferinde iafle (provizyonizm).
Sabire Ar›k, Polonya kral› Jan III. Sobieski ve onun döneminde Osman-
l›-Lehistan iliflkileri.
‹smail Erünsal, Lehistan kral› II. Ogüst’e yollan›lan bir elçinin raporu
(1713).

Ottoman Science, Technology and Historiography


Jean-Louis Bacque-Grammont, Experiences methodologiques sur les
instructions nautiques de Pîrî Re’is.
‹dris Bostan, Osmanl› savafl gemileri: kad›rga ve kalyon dönemi.
Feridun Emecen, Osmanl› kroniklerinde muhteva problemi. III. Mehmed
devri tarihçileri örne¤i.

Various Problems of Ottoman History


Emine Dingeç, Osmanl› devleti’nde kalpazanl›k.
Turan Gökçe, XVI.yüzy›l bafllar›nda Osmanl› idarî taksimât›nda görülen
kazâ say›s›ndaki art›fla dair baz› tespitler.
M. Akif Ayd›n, Osmanl› hukukunda resmi mezhep anlay›fl ve uygulama-
s›, do¤urdu¤u sonuçlar.

Nomads Versus State


David Kushner, The Turcomans in palestine during the Ottoman period.

359
kebikeç / 23 • 2007

Krysztof Wawrzyniak, The Ottoman gypsise in the early modern period.


Nenad Moacanin, The vlach tribal origins of the bosnian ocakl›k timar.

Nineteenth-Century Ottoman Provinces: Social and Economic History (I)


Sabri Sürgevil, 19. yüzy›l ortalar›nda küçük menderes havzas›nda sosyal
ve ekonomik durum.
‹smail Arslan, ‹mamlar, muhtarlar ve osmanl› köylüsü.
Nezahat Belen, XIX. yy. ortalar›nda Kufladas›’n›n çevresiyle ticaret ilifl-
kileri.

Ottoman Art
Sadiye Tutsak, Osmanl› devleti’nin son döneminde Uflak hal›c›l›¤›n›n ma-
kineleflme süreci.
Çiçek Derman, The master-apprentice relationship in the art of bookma-
king (the paper will be presented in Turkish)
U¤ur Derman, The importance of calligraphy in Ottoman culture (the pa-
per will be presented in Turkish)

Language
Ömer Faruk Akün, Türkiye türkçesi’nin müellifi türk olan ilk lûgat›:
“Lehce-i Osmanî.
Mehmet Gümüflflk
k›l›ç, Türkçenin abidevî bir sözlü¤ü ve gramerinin muka-
yesesi: Meninski ve Carbognano.
Nathaline Clayer, The first Turkish newspaper in latin alphabet? “Esas”
(Manast›r, 1911).

The Kul System


Jane Hathaway, The “Mamluk Breaker” who was really a Kul breaker: a
fresh look at Kul K›ran Mehmed Pasha, governor of egypt 1607-1609.
Shuki Ecker, A jewish-janissary alliance in mid-eighteenth century Is-
tanbul: the case of the Zonana family.
Yavuz Cezar, Comments on the Ottoman salary system and its evoluti-
on.

Nineteenth-Century Ottoman Provinces: Social and Economic History


(II)
Halime Do¤ru, XIX. yüzy›lda kuzeydo¤u rumeli kentlerinin ekonomik ve
sosyal görüntüsü.

360
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

fierife Yorulmaz, 19. yüzy›l ortalar›nda ‹ç-‹l sanca¤›na ba¤l› baz› kazala-
fie
r›n sosyal ve ekonomik aç›dan de¤erlendirilmesi.
Sema Altunan, XIX. yüzy›l ortalar›nda Varna kaza merkezinin ekonomik
ve sosyal görünümü.

Ottoman Culture
Alexandre Popovic, Quelques elements sur la magie chez les musulmans
de bosnie au XVIII siecle.
Elzbieta Swiecicka, Music in Mouradgea d’ohsson’s “Tableau general de
l’empire Ottoman”.

Literatur and Intellectual Life


‹smail Parlat›r, Macar bilimler akademisi ve türkçe el yazmalar›.
Zeki Ar›kan, Antoine Galland et Izmir.
Mevlut Çelebi, Osmanl› devleti’nin son döneminde anadolu’da ‹talyan ar-
keoloji heyetleri.

Ottoman Defters
Machiel Kiel, Beyond the Tahrir: sources for the demographic history of
the Ottoman empire in the 17th and 18th centuries and their interpreta-
tion 1600 and 1831.
Michael Ursinus, Local tahrirs in the district of Manastir 1709-1837.
Kayhan Orbay, Müfredât registers of Mukâta’ât and Bakâyâ-i Mukâta’ât
as sources of the waqfs financial analysis.

The Nineteenth-Century-Varia
Hilal Ortaç Gürp›narl›, Tanzimattan sonra bat› anadolu.
Cevdet Küçük, K›br›s’ta ‹ngiliz idaresinin “Eflâk-i fiahane” üzerindeki ta-
sarruflar› ve sonuçlar›.
Erdo¤an Keskink›l›ç, Islahat ferman›ndan meflrutiyet dönemine Osmanl›
devleti’nin Rum Patrikhanesi politikas› üzerine gözlemler, de¤erlendirmeler.

Ottoman Art
Klaus Kreiser, Monuments for great men. Ottoman attitudes towards the
memorialization of cultural heros.
Zübeyde Cihan Özsay›ner, Sultan Abdülmecid’in hat sanat›ndaki yeri ve
önemi.

361
kebikeç / 23 • 2007

Fatma Ürekli, Osmanl›larda ilk resim müzesinin kuruluflu.

Ottoman Culture
Hedda Reindl-Kiel, Underwear for the grand vizier: Gift exchange in the
upper echelons of Ottoman administration (17th and 18th centuries).
Zübeyde Ya¤c›, Osmanl› devlet bürokrasisinde siyasal bir enstrüman ola-
rak hediyeler – kuzey kafkasya örne¤i.
Muammer Demirel, Bezm-i Âlem Valide Sultan and dârülmaarif (the pa-
per will be presented in Turkish).

Workers, Strikers, and Peasants in the 19th Century


Mustafa Erdem Kabaday›, Workers and their recruitment practices in
Ottoman state factories of the 19th century.
Peter Mentzel, Figs, licorice, and foreign capital: the strike on the
Smyrna-Aidin railroad of 1908.
Nurgün Koç, The peasant in Turkey at the end of the XIXth century ac-
cording to ramsay.

Pre-Ottoman Studies
Keith Hopwood, The capture by Mentefle of the meander valley.
Thomas Sinclair, Pegolotti’s itinerary from Ayas to Tabriz: toll stations
on the route, the basis of toll payment and Il-Khanid provision for travel-
lers.
Abdülkadir Yuval›, Birinci ve ikinci Deflt-i Kipçak seferlerinin do¤u ve
orta avrupa tarihi bak›m›ndan de¤erlendirilmesi.

Festivals and Culture


Amnon Cohen, Nabi Musa: an Ottoman festival resurrected?.
Filiz Çolak, Osmanl›larda 10 temmuz iyd-i millisi Üzerine.
Hatice Aynur, The use and abuse of opium in Ottoman poetry.
Tadeusz Swietochowski, Azerbaijani literary renaissance and the langu-
age question: Ottomanization or nativization?.

The Ottomans and the Arab World


Maria Vidyasova, En marges d’une chronique tunisienne “Mechra el Mek-
ki” (1705-1771).
Vladimir Orlov, Moroccan ulama in Ottoman egypt (late 18th – Early

362
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

19th cent.): community integration and intellectual exchange.


Odile Moreau, La reforme de l’armee, une experience transnationale: les
experts ottomans au Moyen-Orient au debut du 20e siecle.
Samir Seikaly, Counter-Congress: Ottoman reactions to the first arab
congress (1913).

The World of the Zimmîs (I)


Akif Erdo¤ru, Greeks in Ottoman cyprus in the late sixteenth century.
Nicolas Vatin and Gilles Veinstein, Les patmiotes, contribuables otto-
mans.
Dean Sakel, The historiographic output of Kallinicos of Zagora.
Ottoman Law
Mehmet fie
fieker, Osmanl› arfliv belgelerine göre ihtida etmenin flartlar›.
Esra Yakut, Ta’zîr crimes and punishments in Ottoman law (the paper
will be presented in Turkish).
Sedat Bingöl, Tanzimat sonras› osmanl› mahkemelerinde reform ve ceri-
de-i mahâkim’deki üst mahkeme kararlar›.
Neval Okan, Reforms made by the 1850 commercial act (1850 kanunna-
me-i ticaret) on company law (the paper will be presented in turkish).

Religion
Yuri Averyanov, The main problems of the history of the proto-bektashi
community of dervishes.
Mehmet Ayd›n, Osmanl› devlet yap›s› içinde hahamhane nizamname-
si’nin yeri ve önemi.
Slobodan Ilic, The mevlevihane of Nicosia. Its past, present and its role
in the social and intellectual life of Ottoman cyprus.
Aryeh Shmuelevitz, The greek orthodox church in 19th century bilad al-
sham: relations between greeks, grabs, ottoman authorities and russia.

Ottoman Architecture
Ayfl›
fl›l Yavuz, An Unaccounted building in the typology of Ottoman archi-
tecture.
Asnu Bilban Yalç›n, Islamic tomb of Ottoman period from thebes-istife in
greece.
Claudia Römer, A firman of Selim II concerning the water supply of So-
kollu Mehmed pasha’s house (1567).

363
kebikeç / 23 • 2007

Netice Y›ld›z, The complex of Ömeriye in nicosia, cyprus.

The World of the Zimmîs (II)


Constantin Panchenko, Monks and beduins in Ottoman palestine and si-
nai: a history of mutual relations (16th beginning of the 19th century).
Benjamin Lellouch, Le sac du quartier juif du Caire (1524). La megillat
misrayim reconsideree.
Henryk Jankowski, A register of taxes paid by Crimean Karaims to the
Khan.
Elisabetta Borromeo, Sous le pape et le sultan: Etre zimmî et catholique
dans l’empire ottoman: le cas albanais au XVIIe siecle.
Les Chretiens du Sultan: Europeans in the Nineteenth-Century Ottoman
Empire
Ali ‹hsan Gencer, Osmanl› bahriyesinde görevli hristiyan ve ecnebi me-
murlar (1848-1894).
Tülay Alim Baran, The Hungarian refugees in the Ottoman empire, the
nineteenth century (the paper will be presented in turkish).
Bayram Naz›r, Macar özgürlük savaflç›lar›ndan polonyal› general Jozef
Bem’in Osmanl› devleti’ndeki hayat›.
Kemalettin Kuzucu, Osmanl› devletinde elli iki y›l hizmet etmifl bir ma-
car: Szechenyi Pafla.

East Encounters West (I)


Carter Findley, Insights from writing “the turks in world history”.
Rhoads Murphey, Changes in the tone and tenor of imperial discourse as
reflected in Ottoman insha collections compiled between the mid-16th
and 17th centuries.
Baki Tezcan, The Ottoman imagination about the west in the early mo-
dern period.

Art and Craft


Suzan Bayraktaro¤lu, Osmanl› armal› hal›lar.
Fatma Koç, Osmanl›larda bat›l›laflma sürecinin kad›n giysilerine etkile-
ri.
H.Serpil Ortaç, Geç Osmanl› döneminde el dokumas› kumafllar.

Education and Society in the Late ottoman Period

364
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

Serap Tabak, II. Meflrutiyet dönemi’nin ilk y›llar›nda ‹zmir’de iç siyaset


(1908-1910).
Kemal Yakut, The Medrese politics of CUP and the secularization of edu-
cation (the paper will be presented in turkish).
Filiz Tepecik, Education in the Ottoman empire and the states of the sa-
me period in the light of historical date (the paper will be presented in
turkish).

Ottoman Society in the 18thCentury (I)


Cahit Telçi, XVIII: yüzy›lda Osmanl› devletinde muhallefat ve zapt› sü-
reci hakk›nda baz› tespitler.
Serdar Genç, Karesi sanca¤›’nda hububat kaçakç›l›¤›: devlet, tüccar, köy-
lü iliflkileri.
Vehbi Günay, XVIII. yüzy›l ikinci yar›s›nda bat› anadolu’da âyânl›k mü-
cadeleleri ve Bergama voyvodas› Sa¤anc›l› Veli.

East Encounters West (II)


Krystyna Piechura, “Cette spectaculaire reorganisation de l’espace orien-
tale” –twenty-first-and eighteenth-century perspectives.
Bülent Özdemir, Passive recorders or image makers: British travelers ac-
counts of Ottoman empire and the problem of writing Ottoman history.

Ottoman Sofia
‹lhan fia
fiahin, Some new aspect of the social and economic development of
a Balkan city: sixteenth-century Sofia.
Rossitsa Gradeva, Reading, literacy, and superstition: sketches from
everyday life in 17th century Sofia.

The Empire’s Last Wars


Eyal Ginio, Propagandizing success in times of catastrophe: the hamidi-
ye battleship during the balkan wars.
Birten Çelik, The Ottoman labor batalions established during the world
war I.

Ottoman Society in the 18thCentury (II)


Nahide fii
fiimfli
flir, XVIII.yy.’da Za¤nos Pafla’n›n Bal›kesir’deki vak›flar› hak-
k›nda notlar.

365
kebikeç / 23 • 2007

Yusuf O¤uzo¤lu, Osmanl› toplum yap›s›ndaki sosyo-kültürel de¤iflim (17.-


18. Yüzy›llar).

Miniature and Painting


Mehmet Kalpakl›, Text and image in Ottoman culture: scenes from a sur-
name of 1582.
Frederic Hitzel, Un artiste europeen a la cour de Selim III: Antoine-Igna-
ce Melling (1763-1831).
Sema Öner, Osmanl› saray ressamlar›ndan Stanislaw Chlebowski ve
Türkiye koleksiyonlar›ndaki savafl konulu tablolar›.

Literature
Wolfgang Scharlipp, The problem of the first Turkish novel.
Ali Y›ld›z, Kemal Tahir’in romanlar›nda Osmanl› devleti’nin da¤›lmas› ve
Milli Mücadele.
Xenia Celnarova, Western influences in the Ottoman miniature painting
by Orhan Pamuk’s novel.

The Era of Sultan Abdulhamid II (I)


Caesar Farah, Highlights of Sultan Abdulhamid II’s islamic policy.
Orhan Kolo¤lu, Abdulhamid II and the missionary koelle incident.
Konstantin Zhukov, The great pillars russian influence in constantinop-
le: chief dragomans of the russian embassy in the days of Ignatiev and
Nelidov.

Women, Family and Society


Oleksander Halenko, The Marriage of Hürrem Sultan: a royal whim or a
ghost of the past.
Nurcan Abac›, Horizontal mobility and its effect upon 17th century Otto-
man family.
Natalia Krolikowska, How the Ottoman women earned and spent mo-
ney? the problem of their economic independence described by Samuela
Pilsztynowa in the eighteenth century.

Art and Culture


Taciser Onuk, Osmanl› geç döneminde kültür, kad›n ve sanat.
Zeynep ‹nankur, 19th century art in the Ottoman empire and in egypt.

366
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

Kamil U¤urlu, Türk kültür tarihi üzerine de¤iflmesi muhtemel hipotezler.


Feriha Akp›narl›, Osmanl›dan günümüze oyalar›n Anadolu’da co¤rafi
da¤›l›m›n›n de¤erlendirilmesi.

The Ottomans and the Outside World in the 19th – 20th Century: Intel-
lectual Relations
Michele Nicolas, La pharmacie Ottomane a Istanbul.
Hasan Mert, Bir Osmanl› subay›n›n avrupa izlenimleri: Mehmet Enisi
(1895-1897).
Yunus Emre Tansü, XX. yüzy›l bafllar›nda Osmanl› toplumunda bat›c› dü-
flünce’nin geliflimi.
fia
fiayan Ulusan-fiafiahin, 19. yüzy›l sonlar›nda ve 20. yüzy›l bafllar›nda Os-
manl› devleti’nin Japonya’ya bak›fl›.

The Era of Sultan Abdulhamid II (II)


Christoph Herzog, Some inquiries into the civil and military officialdom
under Abdulhamd II.
‹lber Ortayl›, The provincial elite under Abdulhamid II.
Gökhan Çetinsaya, Tribal issue in Ottoman Iraq: the reign of Abdulhamid
II (1876 – 1909).
Silvana Rachieru, From vassality to equality: Romanian – Ottoman rela-
tionship after 1878.

The Ottoman-Russian Relations in the 18th Century


Mikhail Meyer, Russian prisoners of war in Turkey and turkish priso-
ners of war in Russia (from the history of russian-turkish relations in the
18th century).
Taras Kobischanov, Russian-Turkish navy alliance 1797-1799 in the
light of Ottoman and Russian sources.
Jan Schmidt, Mehmed Haflim Efendi reporting from so¤ucak (Novoros-
siysk) in 1213-1214 (1798-1799): two autographs of an obscure text on the
Ottoman caucasus frontier.

Ottoman Culture and Architecture


Dicle Ayd›n, Osmanl›lar›n son dönemlerinde bir Maruni mekân› – Ara-
bo¤lu Kosti evi.
fi
fieerife Özüdo¤ru, 18. – 19. yüzy›l Osmanl› devri ‹stanbul camilerinde son
cemaat yerlerinin geliflimleri.

367
kebikeç / 23 • 2007

Mehmet ‹pflfliirli, Observation on the medreses in Arab provinces of the Ot-


toman empire.

Literature
Tobias Heinzelmann, Yaz›c›o¤lu Ahmet Bican – a religious writer of the
early ottoman Empire.
Maria Ivanics, Herrschaftslegitimation im “buch der dschingis-legende”
(Dâftâr-i Cingiz nama).
Sema U¤urcan, Türk edebiyat›nda lehliler.

Imarets, Crafts and Trade


Amy Singer, Imarets in Evliya Çelebi.
Eunjeong Yi, The 1651 rebbellion of guildsmen – an extension to day-to-
day negotiation and the beginning of a communicative pattern.
Suraiya Faroqhi, Exporting grain accumulating power in the anatolian
southwest: Tekelio¤lu Mehmed A¤a and his magnate household.

Early Ottoman Studies


Hiroyuki Ogasawara, Osmanl› beyli¤i’nin istiklali üzerine söylemler.
Tuncer Baykara, Konya’daki Alaeddin camii’nin Osmanl› devri tahrirle-
ri.
Cüneyt Kanat, Memlûk kaynaklar›ndaki Osmanl› imaj›n›n de¤iflim süre-
ci.

Ottoman Poetry
Cihan Okuyucu, Kelami mahlasl› flairler ve Kerbelal› Kelami.
Fikret Türkmen, Osmanl› dönemindeki önemli olaylar›n Afl›k fliirindeki
akisleri.
Öztürk Emiro¤lu, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e sosyal süreçle uyum dere-
celerine göre flair ve yazarlar.

Polish-Turkish Relation in the Late Ottoman Period


Sebahattin fi
fiiimfli
flir, Birinci dünya savafl›nda Varflova’n›n almanlar tara-
f›ndan ele geçirilmesinin Bal›kesir’deki yank›lar›.
Danuta Chmielowska, Polonya diplomatlar›n›n gözüyle versailles konfe-
rans›nda Osmanl› imparatorlu¤u’nun sorunlar›.
Ahmet Özgiray, Turco-Poland relations (1908-1938).

368
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

The Ottoman Northen Frontiers and Fortresses


Dariusz Kolodziejczyk, The character of Ottoman borders in early modern
eastern europa.
Victor Ostapchuk, Approaching the construction and function of Ottoman
fortresses via direct and indirect documentation: the case of the pre-mo-
dern and modern northen black sea fortress – complex at Özi (Ochakiv),
1490s – 1787.
Cemal Kafadar, Publishing Ottoman court record; status report on a gro-
up project.

XVII. CIEPO

Comité International d'Études Pré-Ottomanes et Ottomanes [Interna-


tional Committee of Pre-Ottoman and Ottoman Studies] ; Program.
Trabzon, 18 - 23 September 2006.

Kenan ‹NAN
Jean-Louis BACQUE-GRAMMONT, The President of the CIEPO
‹brahim ÖZEN, Rector of Karadeniz Technical University
Hüseyin YAVUZDEM‹R, Governor of Trabzon

Jean-Louis Bacque-Grammont, 17. yüzy›lda Trabzon üzerinde birkaç


bak›fl..
Kenan ‹nan, Taflrada bir yeniçeri zabiti: Ebubekir Çavufl.

Ottoman – European Relations (I)


Colin Imber, Mehmed the conqueror and ottoman kanun.
Claudia Römer, Ottoman-Habsburg treaties of the 16th and 17th cen-
turies according to an exercise book of the K.K. akademie orientalischer sprac-
hen in vienna.
Tuncer Baykara, Bir tarihçi gözüyle ‘seyreyle dünyay›’.

Ottoman - European Relations (II)


Caesar Farah, German support of islamism on the eve of world war I..
Sina Akflfliin, XX. yüzy›l bafllar›nda Ortado¤u’yla ilgilenmifl iki ingiliz..

369
kebikeç / 23 • 2007

Ottoman Historiography (I)


Hiroyuki Ogasawara, Rum Seljuk in the Ottoman historiography..

Ottoman Historiography (II)


Slobodan Ilic, ‘Abd al-Majid b. Firishte (d. 1459/60) and the early tur-
kish readings of Hurufi corpus canonicum.

Ottoman Literature (I)


Sema Öner, 19. yüzy›l Osmanl› kültür ve sanat›..
A. Mevhibe Cofla
flar, Osmanl› türkçesi söz varl›¤›n›n tarih çal›flmalar›
için kaynak durumu..
Ottoman Literature (II)
Irina Driga, Ukrayna vernadsk› ad›na milli kütüphanesi, elyazmalar
bölümündeki Osmanl› bahriye defterleri ve XIX. yüzy›l osmanl›cas›..

Ottoman Black Sea (I)


Dariusz Kolodziejczyk, Inner lake of frontier? the Ottoman black sea
in the 16th-17th centuries.
Mikhael Meyer, Turkish fleet and black sea ports in the early eighte-
enth century according to dispatches of P. A. Tolstoy.
Yusuf O¤uzo¤lu, Karadeniz çevresindeki Osmanl› düzeni.

Pre-Ottoman History (I)


Mirian Makharadze, Tahtigöristan üzerine.

Pre-Ottoman History (II)


Keith Hopwood, Byzantines and Turks between Manzikert and Myri-
okephalon..
Ufuk Serin, Byzantine settlements in caria before the establishment of
the Mentefle beyli¤i..

Ottoman Middle East (I)


David Kushner, Kuds-i Serif- the official gazete of the district of jerusalem..
Constantin Panchenko, Culinary culture of christians in the Arab-Ot-
toman world (16th and 18th centuries)..

State, Court, and the Individual


Rhoads Murphey, Osmanl› devletinde örnekleriyle devlet-fert iliflkileri..

370
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

Eugenia Kemreli, The right to choice: muslim and non-muslims in the


kadi and eccelsistical/communal courts..

History of City (I)


Mehmet ‹nbafl› fl›, Bayburt sanca¤›(1642 tarihli avar›z defterine göre)..
Süleyman Demirci, Osmanl›’da devlet, toplum ve ekonomi:XVII. yüz-
y›lda Trabzon eyaletinin avar›zhaneleri ve vergi nispetleri üzerinde baz›
gözlemler..
Özer Küpeli, Klasik tahrirden avar›z tahririne geçifl sürecinde tipik bir
örnek: 1603 tarihli manyas avar›z defteri..
History of City (II)
Bilgehan Pamuk, XVII. yüzy›l›n ortalar›nda Gümüflhane(Torul) kaza-
s›.
Mehmet Beflfliirli, 13275 numaral› evkaf defterine göre Canik sanca¤›n-
da bulunan vak›flar ve gelirleri.

Ottoman Trabzon (I)


Emine Dingeç, 16. yüzy›lda Trabzon liman›.
Özlem Çekmece, II. Selim dönemi Trabzon ve çevresinde medreseli is-
yanlar.
Kayhan Orbay, The imperial waqf of Hatuniyye in Trabzon between
1024-75/1615-1665.

Ottoman Trabzon (II)


‹brahim Güler, XVIII. yüzy›lda Sinop-Trabzon iliflkileri ve karadeniz-
deki ifllevleri.
Temel Öztürk, Gürcistan seferi’nin (1702-1703) Trabzon’daki haz›rl›k-
lar›.

Ottoman Black Sea (III)


Mehmet Kutalm›fl,fl, Social-culturel relations between peoples in black
sea regions in 17. century in respect of Evliya Çelebi..
‹brahim Sezgin, 17.-18. yüzy›llarda karadeniz flehirlerinden donanma
için peksimet tedariki..

Ottoman Black Sea (IV)


Fehmi Y›lmaz, K›r›m kad› sicillerine göre 18. yüzy›l›n ikinci yar›s›nda
k›r›m- karadeniz bölgesi aras›nda deniz tafl›mac›l›¤› ve ticareti..

371
kebikeç / 23 • 2007

Ottoman Middle East and the Mediterranean


Jacob Landau, Ottoman and Turkish entries in the New Encyclopa-
edia Judaica.
Vladimir Orlov, Muslim learned hierarchy in the alawi Morocco and
the Ottoman empire (mid-18th - early 19th centuries): a comparative analy-
sis.
Odile Moreau, Ottoman military expertise in Morocco in the early 20th
century.

Pilgrims on the Road


Svetlana Kirillina, Discovering the Other: realia of the Ottoman empi-
re in the Russian Orthodox pilgrims’ accounts ( sixteenth - eighteenth centu-
ries)..

History of City (III)


Nejdet Bilgi, Temettüat defterlerine iliflkin baz› görüfller ve kayac›k
örne¤i.
Vehbi Günay, XVIII. yüzy›l›n sonlar›nda ‹zmir’in sosyo-ekonomik ha-
yat›na dair önemli bir kaynak kümesi: masraf ve tevzi defterleri.
Ali Aç›kel, 1 numaral› nefy ve k›sas defterine(H.1256-7 / 1840-1) göre
orta karadeniz bölgesinde sürgün ve k›sas cezalar›.

Defterology
Cahit Telci, Ayd›n sanca¤›’n›n fetihten sonraki ilk Tahriri (XV. yüzy›-
l›n ilk yar›s›)..

Ottoman Trabzon (III)


Orhan Kolo¤lu – M. Yavuz Erler, Trabzon’da sürgün Trablusgarpl›
bir fleyh: Guma (1843-1854)..
Faruk Bilici, XIX. yüzy›l›n ilk yar›s›nda Trabzon’daki frans›z konsolos-
lu¤u: büyük projelerden c›l›z bir varl›¤a..
Muammer Demirel, Trabzon’dan Do¤ubayaz›t’a idari yap›lanma
(1877-1878 Osmanl›-Rus Savafl›’ndan sonra)..

Ottoman Trabzon (IV)


Hikmet Öksüz, An›larla muhacirlik: 1916 Trabzon örne¤i..
Tuncer Ça¤layan, At the beginning of twentieth century Trabzon (in
the light of british consulate-generals report)..

372
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

Melek Öksüz, XX. yüzy›l›n bafllar›nda Trabzon’un iktisadi vaziyeti


üzerinde baz› tespitler..

Ottoman Black Sea (V)


Mehmet Yavuz Erler, XIX. yüzy›l Osmanl› Karadeniz sahil kalelerinin
yöre sosyo-ekonomik yap›s›na olan katk›lar›..
Mucize Ünlü, XIX. yüzy›lda balkanlardan karadeniz’e sürgünler..
Hilal Ortaç Gürp›narl›, Bir kaymakam›n kaleminden karadeniz Ere¤li..

Ottoman Black Sea (VI)


Oktay Özel, II. Abdülhamid döneminde orta karadeniz bölgesinde mu-
hacirler ve yerliler..
Oktay Karaman, XIX. yüzy›l›n ikinci yar›s› ile XX. yüzy›l›n bafllar›nda
Giresun ve Ordu kazalar›nda tar›m..
‹lhan Ekinci, Ordu kazas›nda Tanzimat’›n uygulanmas› ve tepkiler..

Modernization and Ideology (I)


Mustafa Bilgin, II. Meflrutiyet döneminde Mezopotamya’da Osmanl›-
‹ngiliz rekabeti (1908-1914)..
Ahmet Özgiray, II. Meflrutiyetin ilan›na etki eden iç ve d›fl faktör-
ler(1908)..

Modernization and Ideology (II)


Necmettin Alkan, Kayzer II. Wilhelm’in 1898 flark ziyareti.

Women, Marriage, Divorce and Turkish Image (I)


Osman Zümrüt, fieriye sicillerine göre Osmanl›’n›n son döneminde
(1850-1920) evlilik kurumunun kay›tla güvence alt›na al›nmas›: namazatl›
kayd› örne¤i.

Women, Marriage, Divorce and Turkish Image (II)


Nurgün Koç, Woman qestion in the Ottoman empire at the end of the
XIXth and the beginning of the XXth century.
Ekrem Causevic, 19. yüzy›lda Bosna ve Hersek fransisken rahipleri-
nin birbirlerine yazd›klar› gizli mektuplarda Türk imaj›.

Pre-Ottoman History (III)


Mehmet Tezcan, XI. yüzy›l›n ilk yar›s›nda do¤u roma imparatorlu-

373
kebikeç / 23 • 2007

¤u’nun do¤u- ve kuzeydo¤u anadolu politikas› ve bunun Selçuklu fetihlerine


tesiri.
Tahsin Koçyi¤it, ‹bn Battuta’n›n gözüyle karadeniz bölgesi.

Pre-Ottoman History (IV)


Yusuf Ayönü, IV. Haçl› seferinin bat› anadolu’nun türkleflme sürecin-
deki yeri.
Hülya Çak›ro¤lu, Haçl› seferlerinde propaganda.

Ottoman Architecture (I)


Çi¤dem Önder Er – Ahmet Cüneyt Er, Kütahya’da bir su yap›s›; sakahane.
Ömer ‹skender Tuluk - Halil ‹brahim Düzenli, Yitik miras›n izinde:
Trabzon’da Osmanl› cami ve mescidleri (1461-1583).

Ottoman Architecture (II)


Hafli
flim Karpuz -H
Hamiyet Özen, Trabzon ve çevresindeki Osmanl› ca-
milerinin plan tipleri.
Fatma Ürekli, Müze-i Hümayun’un kuruluflu ve kültürel miras›n ko-
runmas›ndaki yeri.

War in the 19th and 20thCentury


Bülent Akyay, 1877-1878 Osmanl›-Rus harbi ve yunanistan.
Mevlüt Çelebi, Trablusgarb savafl›ndan sonra ‹talya’n›n anadolu’daki
faaliyetleri.
fia
fiaduman Hal›c›, ‹ttihat ve Terakki cemiyetinde siyasal bölünme:
Hizb-i Cedid.

War and the Press in the Beginning of 20th Century


Selman Yafla flar, Balkan savafllar›n›n ‹zmir bas›n›ndaki yans›malar›.
Yunus Emre Tansü, Son dönem Osmanl› bat›c› ayd›nlar›n›n Türk dün-
yas›na bak›fl aç›lar› üzerine düflünceler.

Ottoman Balkans
Hatice Oruç, Saraybosna flehri (15.-16. yüzy›llar).
Özgür Kolçak, Osmanl›larda bir kent ekonomisi örne¤i: Selanik yünlü
dokumac›l›¤› (1500-1630).
Mustafa Altunbay, 18. yüzy›l bafllar›nda balkanlar’da müstahkem
mevkilerin yeniden imar›: Vidin kalesi.

374
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

Ottoman Balkans and Eastern Europe


Ayla Efe, Eyaletten vilayete geçifl sürecinde Silistre eyaleti.
Hacer Topaktaflfl, I. Mahmud döneminde Osmanl› devleti’nin kuzey po-
litikas›nda Lehistan faktörü.

Literature (I)
Öztürk Emiro¤lu, ‹kinci Viyana savafl›n›n Polonya edebiyat›na yans›-
malar›.
Sema U¤urcan, Kastamonu’da ç›kan Nazikter gazetesinde bir kad›n
yazar: Yaflar Nezihe.
Sezai Coflk
flkun, Osmanl› karfl›s›nda Türk roman›: Tar›k Bu¤ra ve Ke-
mal Tahir örne¤i.

Literature (II)
Sabire Ar›k, Polonya- Litvanya müslüman Tatar Türklerinin (Lipka-
lar) elyazmas› edebiyatlar›.
Hatice Aynur, Edebiyat ve tarih metni olarak Trabzonlu Ahmed R›-
za’n›n Manzume-i Sivastopolu.

Reforms in the Ottoman Empire (I)


Yuko Saito, Rumeli demiryollar› ›slahat› çerçevesinde Osmanl› impa-
ratorlu¤u’nun son dönemindeki sosyo-ekonomik de¤iflim ve modernleflmesine
bir bak›fl.
‹shak Keskin, Miras veya özgünlük: Osmanl› arflivcili¤inin teorik alt-
yap›s›.

Historiography
Netice Y›ld›z, Islamic libraries and manuscript collections in cyprus
and a case study on some illustrated examples.
Dean Sakel, A probable solution to the problem of “The Chronicle of
the Turkish Sultans”.

The Ottoman Aegean and the Mediterranean (I)


M. Akif Erdo¤ru, Osmanl› idaresinde Ma¤osa(1580-1635).
Taras Kobischanov, The Mamluks of the Russian origin in Ottoman
egypt (17th – Early 19th century).
M. Alaaddin Yalç›nkaya, Osmanl› döneminde midilli adas›n›n sosyal
ve iktisadi hayat› (1770 Çeflme’den 1827 Navarin’e).

375
kebikeç / 23 • 2007

The Ottoman Aegean and the Mediterranean (II)


‹lbeyi Özer, Osmanl›’dan cumhuriyet’in ilk y›llar›na deniz kültürü ve
de¤iflimi..
Ali Efdal Özkul, Akdeniz ticaretinde k›br›s adas›n›n önemi..

The Crimea
Natalia Krolikowska, The Crimean Khans as lawgivers and judges –
their legal prerogatives in the early modern period..
Ivan Roussev, Varna et les missions francaises au cours de la guerre
de Crimee (1853-1856)..
Veysel Usta, K›r›m harbi’nin canl› bir tan›¤›: R›zai ve eseri Manzume-
i Sivastopol..

Reforms in the Ottoman Empire (II)


Ebubekir Ceylan, Ba¤dat’ta Tanzimat’›n uygulan›fl›..
Serap Tabak, II. Meflrutiyet sonras› ve I. dünya savafl› öncesi Bergama
kazas› (1909-1914)..

Ottoman Arts and Handcrafts (I)


Taciser Onuk, Osmanl› kültüründe karadeniz el sanatlar›n›n yeri ve
önemi..
H. Serpil Ortaç, Geçmiflten günümüze Sinop ili dura¤an ilçesi peflkir
dokumalar›..

Ottoman Arts and Handcrafts (II)


Fatma Koç, Osmanl› sosyal yaflam›nda kanun ve yasalarla giyim ku-
flam..
Yakude Develio¤lu-M Mine Can Kocabafl, fl, Osmanl› döneminde metal ip-
lik kullan›larak yap›lan ifllemeli eserlerin iflleme teknikleri aç›s›ndan incelen-
mesi..

The Ottoman Middle East (II)


Hasan Mert, XX. yüzy›l bafl›nda Türk seyyahlar›na göre Ortado¤u.
Tufan Buzp›nar, Osmanl› son dönemi arap muhalefeti üzerine bir de-
¤erlendirme.
Bülent Özdemir, I. Dünya savafl›nda itilaf devletleri saflar›nda sürya-
niler.

376
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

Towards the Republic of Turkey


Mehmet Okur, ‹ngiliz yüksek komiserlerinin raporlar›na göre mütare-
ke dönemi Osmanl› hükümetlerinin yap›s›.

Ottoman Fleet and the International Trade


Giancarlo Casale, Ottoman ‘Guerre de Corse’ and the indian ocean spi-
ce trade.
fiakir Batmaz, Yaver Klau Von Hofe pafla’n›n karadeniz bo¤az›na
fia
muhtemel bir rus sald›r›s›nda Osmanl› bahriyesinin durumu hakk›nda
1892’de II. Abdülhamid’e sundu¤u layiha.
Turan Gökçe, XIX. yüzy›l ortalar›nda Babada¤›’n›n sosyal ve ekono-
mik yap›s›.

State and the Sultan


Alexandra Safronova, The image of the Ottoman empire in the forma-
tion of Muslim political thought in south asia (late 19th – early 20th centuri-
es)..
Mustafa Keskin, Osmanl› sultanlar›n›n kulland›klar› unvan ve lakap-
lar ile bunlar›n devlet ve toplum anlay›fl› ile münasebeti..

Trade and Taxation


Özer Ergenç, “Ç›kar Bâc›” ve bu verginin genifl boyutlu ticaret faaliyet-
lerinin bir göstergesi olarak anlam›..
F. Rifat Ortaç, Osmanl› imparatorlu¤u’nda vergi sistemi..
Hülya Taflfl,, Ankara merkezli iç kuzeybat› anadolu tekstil üretim alan›
ile karadeniz limanlar› iliflkisi..

State, Society and Individiual


Hedda Reindl-Kiel, Living on the edge: marginal groups in 16th cen-
tury Ottoman lands..
Mesut Ayd›ner, Arfliv belgeleri ›fl›¤›nda bilinmeyen taraflar› ile Koca
Rag›b pafla..

Art History (I)


F. Çiçek Derman, Trabzonlu sanatkarlarca haz›rlanan bir mushaf..
U¤ur Derman, Trabzon’dan ‹stanbul’a uzanan bir hattat silsilesi..
Zübeyde Cihan Özsay›ner, Trabzonlu hattatlar..

377
kebikeç / 23 • 2007

Art History (II)


H. Feriha Akp›narl›, Türkiye karadeniz bölgesi geleneksel el sanatla-
r›ndan hemflin çoraplar›..
Suzan Bayraktaro¤lu, Türk hal›lar›nda görülen mimari tasvirler..
Galina Serkina, Meander (arabesque)..
Middle East
Ömer Metin, XX. yüzy›l bafllar›nda Osmanl› devletinde petrol iflletmecili¤i..
Nuri Karakaflfl,, Amerikan politikas›nda do¤u sorunu (1917-1920)..
Bayram Bayraktar, Birinci dünya savafl›nda suriye cephesi komutan›
büyük Cemal pafla hakk›ndaki desenformasyon faaliyetleri..

‹zmir during the National Struggle


Mehmet Karayaman, ‹zmir valisi ‹zzet Bey’in kaleminden ‹zmir’in yu-
nanl›lar taraf›ndan iflgali.
Kemal Çiçek, Burning ‹zmir: report of capt. A.J. Hepburn and the ac-
tivities of the american naval forces at ‹zmir during the liberation of the city..

The Missionaries and Missionary Schools (I)


Mehmet Ayd›n, 1891-1924 y›llar›nda “Assomption’un Augutinleri”nin
Eskiflehir’deki misyoner faaliyetleri..
Mesut Çapa, Osmanl› ülkesinde amerikan okullar› (1906-1907)..
Gülbadi Alan, Amerikan board misyonerlerinin Trabzon ve çevresinde
yürüttükleri e¤itim çal›flmalar›..

The Missionaries and Missionary Schools (II)


Erdo¤an Keskink›l›ç, Karadeniz bölgesinde aç›lan az›nl›k okullar›..
Cafer Ulu, Osmanl›’n›n çöküfl sürecinde karadeniz’de rum ve ermeni
faaliyetleri..

Trade and the Roads (I)


fie
fienol Çelik, Marmara denizi ve çevresi ulafl›m sistemleri (14-17. yy.)..
Murat Küçüku¤urlu, Osmanl›dan Cumhuriyete Trabzon – ‹ran transit
yolu infla faaliyetleri..
Gönül Cantay, Karadeniz ticaret yollar›..

Trade and the Roads (II)


Nedim ‹pek,, The Samsun-Sivas railway..

378
ÜLKER Osmanl› Öncesi ve Osmanl› Araflt›rmalar› Uluslararas› Komitesi’nin Faaliyetleri

State and the Tribes


Sema Altunan, Kocac›k yürüklerinin askeri organizasyonu: idari yap›-
lar›, yay›ld›klar› alanlar, nüfuslar›..
Ya¤mur Say, Eskiflehir’de karakeçili aflireti’nin iskan› ve önemli mer-
kezlerden biri olan kuyucak köyü..
Ottoman-Timurid Relations
Musa fi
fia
amil Yüksel, Dönemin Arap Kaynaklar›na Göre Ankara Savafl›.
Yusuf Çetinda¤, XV. yüzy›lda Osmanl› devleti ile Timuro¤ullar› devle-
ti aras›ndaki iliflkiler..

Ottoman Architecture (III)


Mehmet Bayartan, Osmanl› flehirlerinde mimari unsurlar›n flehre kat-
t›¤› de¤erler ve Trabzon örne¤i..
Sibel Çetinkaya, Karadeniz bölgesindeki Osmanl› dönemi kütüphane-
leri ve mimarisi..
fieevki Duymaz, II. Abdülhamid dönemi Trabzon’da imar faaliyetleri
fi
örnekleri..

The Last Emperor’s ‹llness


Nuran Y›ld›r›m - Bülent Özaltay, Analiz raporlar› ›fl›¤›nda II. Abdül-
hamid’in böbrek hastal›¤› (1906)..

379
Bu kitab› sat›n almak için t›klay›n:
www.sanatkitabevi.com.tr
kebikeç / 23 • 2007

“CHP Genel Sekreterli¤i Yüksek Makam›na”:


30’lu ve 40’l› y›llarda Halkevleri’yle ilgili
CHP’ye gönderilen flfliikayet ve dilek
mektuplar› hakk›nda k›sa bir söz

Alexandros LAMPROU*

G irifl
Bu yaz›, Baflbakanl›k Devlet Arflivleri’ndeki tasniflerin birinden, Cum-
huriyet Halk Partisi Arflivi’nde bulunan, 1932–1951 y›llar› aras›nda
CHP Genel Sekreterli¤i’ne Halkevleri’yle ilgili gönderilen “flikayet ve dilek”
mektuplar›n› tan›tmay› amaçlamaktad›r. ‹lk olarak flikayet/dilek yazma pra-
ti¤ine k›sa bir girifl yap›lacak, bu prati¤in belirtilen dönemdeki yayg›nl›¤› ile,
hem gönderen (bireyler, nadiren bir topluluk, – mesela bir köy) hem de al›c›
(devlet, iktidar) için ifllevleri belirlenmeye çal›fl›lacakt›r. ‹kinci olarak, mek-
tuplar›n tasnifi/tan›mlar› ve içeriklerine iliflkin baz› konulara de¤inilecek;
mektuplardan birkaç örnekle, bu tür kaynaklar›n dönemin tarihi için önemi ve
nas›l kullan›labilece¤i konusu da k›saca tart›fl›lacakt›r.
Burada kullan›lan mektuplar›n ço¤u, ‘Halkevleriyle ‹lgili fiikayet ve Dilek
Mektuplar›’ isimli dosyalarda bulunmaktad›r.1 Ço¤u zaman bu flikayetlere ili-
flik olarak ‹ktidar Partisi’nin konuyu araflt›rmak üzere tayin etti¤i müfettiflle-
rin ya da bir Parti mensubun flikayet/dilek konusu üzerine yazd›klar› raporlar
da bulunmaktad›r. Bu makale, Cumhuriyet Halk Partisi Arflivi’nden derlenen
200’den fazla mektuptan yararlanarak kaleme al›nm›flt›r. Bu mektuplar›n
hepsi, birkaç istisnas› olmak kayd›yla, bir kifli taraf›ndan yaz›lm›fl flikayet/di-
lek mektuplar›d›r. Mektuplar›n bir k›sm›, ‘Bir Vatandafl’, ‘Bir Partili’, ‘Bafra
Gençli¤i’ ya da ‘Trabzon Halk›’ gibi ifadelerle, isimsiz ve imzas›z gönderilmifl-

* Leiden Üniversitesi, Türkiye Çal›flmalar› Bölümü


1 Mesela TC Devlet Arflivleri Genel Müdürlü¤ü, Cumhuriyet Arflivi Daire Baflkanl›¤› (B BCA), Cuhuriyet Halk
Partisi Katalogu (C CHP), Katalog Numaras› 490.1/ 828.271.1 ‘Bolu Halkevi’nin faaliyetleriyle ilgili istekler ve ba-
z› flikayetler’, ya da BCA CHP, 490.1/832.285.2 ‘Edirne Halkevi’nin faaliyetleriyle ilgili dilek ve flikayetler’.

381
kebikeç / 23 • 2007

tir. Nadiren de, müfettifllerin raporlar›na göre mektuptaki isim ve imzan›n


yanl›fl ya da uydurma oldu¤u anlafl›lmaktad›r.

Dilek/fli
flikayet yazma prati¤ine iliflflk
kin birkaç söz

Prati¤in geçmifli

Gerek devlet gerekse de sultana, genelde iktidara dilek ya da flikayet içe-


ren mektuplar› yazma prati¤inin genifl bir geçmifli vard›r. Osmanl› arflivlerin-
de bulunan fiikâyat Defterleri ve müftilik arflivlerindeki “Ma’ruz” ad› alt›nda-
ki vesika kolleksiyonlar›danki flikayetler, ‘arz sunmak’ prati¤inin yayg›nl›¤›n›
aç›kça göstermektedir. Halil ‹nalc›k’a göre “Orta Do¤u devlet ve hükümet sis-
teminin temel prensibi, adalet kavram›na dayan›r. Bu adalet kavram›, halk›n
flikayetlerini do¤rudan do¤ruya hükümdara sunabilmesi ve onun emrile hak-
s›zl›klar›n giderilmesi, demektir.” K›saca “herkesin flikayet için, ‘arz sunma
hakk› vard›r.”2 ‘Öte yandan flikayet sunma prati¤inin hükümdar/iktidar›n
önemli bir meflruiyet ihtiyac›n›/ifllevini karfl›lad›¤› anlafl›lmaktad›r. Son on se-
nedir dilek/flikayet mektuplar› üzerine yaz›lm›fl olan eserlere göre, Avrupa ül-
kelerinde Orta Ça¤’dan 20inci yüzy›la ve hatta bugüne kadar arz/dilek/flikayet
yazmak/sunmak çok yayg›n bir pratiktir.3 Bir Alman atasözünün ifade etti¤i
gibi ‘herkes dilekçe yazmakta ve su içmekte özgürdür.’4

Türkiye 30’lu 40’l› y›llar

Bu makalede kullan›lan mektuplar›n yaz›ld›¤› 1930’lu 1940’l› y›llarda, ge-


nifl bir geçmifle sahip olan flikayet/dilekçe sunma prati¤i devam etmekteydi.
Hükümdar/Sultan de¤ilse bile, ‹ktidar Partisi bu tür flikayet ve dileklerin mu-
hatab›yd›. Ayr›ca 1930’larda ve 1940’l› y›llar›n ilk yar›s›nda CHP’ye yazmak,
devletle temas kurmak demekti ve yazarlar›n ço¤u bunun fark›ndayd›. Bu
mektuplarda ‘Parti’, ‘hükümet’ ve ‘devlet’ kelimeleri ayn› yerlerde ve ayn› an-
lamla kullan›lmaktad›r. CHP’ye gönderilen mektular, sadece Halkevleri’yle il-

2 ‹nalc›k, Halil, “fiikayet Hakk›: ‘Arz-i Hal ve Arz-i Mahzar’lar”, Osmanl› Araflt›rmalar›, 7-8, (1988), s. 33.
3 Fitzpatrick, Sheila, “Supplicants and Citizens: Public Letter-Writing in Soviet Russia in the 1930s”, Slavic Re-
view, C. 55, S. 1 (‹lkbahar 1996), s. 78-105; Fitzpatrick, Sheila ve Gellately, Robert (ed.), Accusatory Practices.
Denunciation in Modern European History, 1789 – 1989 (fiikago: University of Chicago Press, 1997); Verner,
Andrew, “Discursive Strategies in the 1905 Revolution: Peasant Petitions from Vladimir Province”, The Russi-
an Review, C. 54, (Ocak 1995), s. 65-90. Lex Heerna van Voss (ed.), Petitions in Social History, International Re-
view of Social History, Ek No 9, (2001).
4 Lex Heerna van Voss, “Introduction”, Lex Heerna van Voss (ed.), Petitions in Social History, International Re-
view of Social History, Ek No 9, S. 46, (2001), s. 1.

382
LAMPROU Halkevleri’yle ‹lgili CHP’ye Gönderilen fiikayet ve Dilek Mektuplar›

gili de¤ildir. Bu tür mektuplarla dolu baflka dosyalar da arflivde mevcuttur.


Baz›lar› yerel seçimler ve Parti kongreleriyle, baz›lar› da yerel Parti örgütle-
riyle ilgilidir. Devlet Arflivleri’ndeki CHP Arflivi’nden baflka tasnif birimlerin-
de de ciddi miktarda flikayet ve dilek mektuplar› mevcut oldu¤unu kolayca
tahmin edebiliyoruz. Devlet Arflivleri’nin web sitesinde yap›lacak basit bir
araman›n sonuçlar›, Baflbakanl›k Özel Kalem Müdürlü¤ü’nden Naf›a Vekale-
ti’ne, Toprak ‹skan Genel Müdürlü¤ü’nden Muamelat Genel Müdürlü¤ü’ne
kadar birçok kuruma gönderilmifl büyük miktarda flikayet mektubu oldu¤unu
göstermektedir. Arflivleri aç›k olmayan baflka devlet dairelerinde de mektup-
lar bulundu¤u muhakkakt›r. Prati¤in toplumdaki geniflli¤ini gösteren bir bafl-
ka malzeme de, gazetelere gönderilen ve bir k›sm› yay›nlanan büyük miktar-
daki flikayet mektubudur.5

fiiikayet yazmak prati¤inin önemi


fi

Rejim ‹çin

Halk›n iktidara ihbar ve flikayet göndermesi özellikle Nazi Almanyas› ve


Stalin dönemi Sovyetler Birli¤i'nde desteklenmifl bir uygulama olmakla bera-
ber, bu
durum otoriter/totaliter rejimlere has de¤ildir. Günümüz rejimlerinde de
farkl› biçimlerle yayg›n olarak kullan›lmaktad›r.6 Ancak bas›n›n s›k› bir kont-
rol alt›nda oldu¤u, iki dereceli bir seçim sistemi olan, devlet/iktidar ve halk
aras›nda yok denecek kadar az ve s›n›rl› iletiflim kanallar› bulunana tek par-
ti dönemi Türkiyesi’nde flikayet/dilek mektuplar› iktidar için son derece önem-
li ve zengin bir bilgi havuzu oluflturmaktayd›. Ordu, Polis ve Emniyet, daha
fazla toplumsal denetim ve bask›ya yönelik kurumlar oldu¤undan iktidar için
‘efkar-i umumiye’ hakk›nda yeterince bilgi verememekteydi. Özellikle de hal-
k›n ne kadar hofluna gitti¤ini söylemek güç olan iktidar›n toplumsal bir reform
program› uygulanmakta oldu¤u bir dönemde, böyle bir bilgi eksikli¤i iktidar
için önemli bir problem oluflturmaktayd›. Bu problem, ‘Dilek Sistemi’ ve ‘Par-
ti Müfettiflli¤i’7 gibi iktidar›n uygulad›¤› ve bafllatt›¤› politikalara bak›ld›¤›nda
daha iyi anlafl›labilmektedir. Ayr›ca ‹ktidar Partisi bu tür mektuplar› ciddiye
5 Gazetelerde yay›nlanan flikayet mektuplar› için Öztürk, Serdar, Cumhuriyet Türkiyesinde Kahvehane ve ‹k-
tidar (1930-1945) (‹stanbul: K›rm›z›, 2006).
6 S. Fitzpatrick ve R. Gellately, “Introduction to the Practices of Denunciation in Modern European History”,
Fitzpatrick, Sheila ve Gellately, Robert (ed.), Accusatory Practices. Denunciation in Modern European History,
1789 – 1989 (fiikago: University of Chicago Press, 1997), s. 13-17.
7 Cemil Koçak, “Tek- Parti Döneminde Cumhuriyet Halk Partisi’nde Parti Müfettiflli¤i”, Tar›k Zafer Tunaya’ya
Arma¤an, (‹stanbul: ‹stanbul Barosu Yay›nlar›, 1992).

383
kebikeç / 23 • 2007

almaktayd›. Bunun delili, CHP Genel Sekreterli¤i’nin bürolar›ndan birinin,


3üncü Büro’nun ilk görevlerinden birinin dilekler ve dilekçelerin takibi olma-
s›d›r.8 ‹kinci olarak Arfliv’deki mektuplar›n büyük bir k›sm› resmi bir sorufl-
turmaya ya da bir Parti müfettiflinin gönderilmesine yol açmaktayd›. Son ola-
rak flikayetlerin etkisiyle Parti kendi politikalar›n› soruflturmakta ya da de-
¤ifltirmekteydi.9 Mesela, Halkevi salonlar›n›n kirayla tiyatro kumpanyalar›na
verilmesinden flikayet eden birçok mektup CHP Genel Sekreterli¤i’ne gönde-
rilmiflti. Ço¤unlukla mektuplar bu tür kumpanyalar›n Halkevleri’nde verdi¤i
oyunlar›n içeri¤inin ve tiyatrocular›n›n ahlaks›zl›¤›ndan flikayet etmekteydi.
Parti, Halkevleri’nden ve Parti örgütlerinden bu tiyatro kumpanyalar› hak-
k›nda bilgi isteyen bir genelgeyle tepki gösteriyordu.10
‹ktidar için bu mektuplar bir baflka önemli ifllev görmekte ve ayn› zaman-
da hissedilen bir ihtiyac› da karfl›laflmaktayd›. Merkezce güvenilen ve benzer
bir amaçla tayin edilen Parti Müfettiflleri gibi, mektuplar da gerek Parti ör-
gütleri ve elemanlar›, gerekse devlet memurlar› ve daireleri hakk›nda dev-
let/Parti için etkin bir denetim f›rsat› sa¤lamaktayd›. fiikayet mektuplar› sü-
rekli olarak CHP’lilerin, kaymakam ya da jandarma komutan› gibi devlet ve
Parti’nin istahdam etti¤i insanlar›n yolsuzluklar›ndan bahsetmekte ve bir çok
kez soruflturmaya yol açmaktayd›.
Son olarak bu mektuplar ve CHP’nin cevaplar›, flikayet eden vatandafl ve
iktidar aras›nda bir iletiflim kurmaktayd›. Bu iletiflim iktidar›n meflruiyet in-
flas› sürecinin çok önemli bir parças› olarak say›lmal›d›r.

Yazarlar için

Bir vatandafl için iktidara bir flikayet ya da dilekçe yazmak bir çok aç›dan
önemlidir. ‹lk olarak daha önce belirti¤imiz gibi halk ve devlet aras›ndaki ile-
tiflim kanallar› çok s›n›rl› oldu¤undan, geçmiflte yayg›n bir pratik olan dilek-
çe/flikayet yazmak bir hayli önemlidir ve kimi zamanlarda belki de varolan tek
yol olarak kalmaktad›r.
8 CHP Genel Sekreterli¤i’nden Dahiliye Vekili ve CHP Genel Sekreteri fiükrü Kaya’n›n imza att›¤› ‘Vali ve CHP
Baflkanl›¤›na Genel ‹spekterlere’ gönderilen, 17.2.938 tarih ve 1123 numaral› tamim’e iliflil olarak Geneyönu-
kurulun ifl bölümünün yap›s›n› gösteren ek. CHP Genel Sekreterli¤i’nin Parti örgütüne Genelgesi. ‹kinci Kanun
1938den 30 Haziran 1938 tarihine kadar (Ankara: Ulus Bas›mevi, 1938), Cilt 12, s. 18. Ayn› kitapta, arka ka-
pa¤›nda gösterilen CHP Genel Sekreterli¤in eski ifl bölümüne göre de yine 3üncü büro’nun vazifelerinden biri
‘dileklerin takibi’ydi.
9 Mesela, CHP Genel Sekreterli¤i’nden 383 Halkevi reisli¤ine ve 26 CHP Bölge Müfettifline gönderilen bir ta-
mimde flunlar› yaz›lmaktad›r: “Baz› Halkevi kütüphaneleri hakk›nda bir tak›m flikayetler almaktay›z. Kitapla-
r›n istenince kolay bulunmad›¤› veya kütüphanenin hemen her gün kapal› durdu¤u ihbar edilmektedir.” Cum-
huriyet Halk Partisi Genel Sekreterli¤in Parti Teflkilat›na Umumi Tebligat›, 1 Birinci Kanun 1941den 30 Hazi-
ran 1941 tarihine kadar, Cilt 18, (Ankara: Ulus Matbaa, 1941), 5/2101 say›l› ve 4.6.1941 tarihli tamim, s. 142.
10 BCA CHP, 490.1/9.47.14. 26 Mart 1949 tarih ve 7/3124 say›l› tamim.

384
LAMPROU Halkevleri’yle ‹lgili CHP’ye Gönderilen fiikayet ve Dilek Mektuplar›

‹kinci olarak Parti’ye yazmak, devletin/Parti’nin yerel temsilcilerini by


pass etmek f›rsat›n› sa¤l›yordu. Ço¤u zaman iktidar›n yerel temsilcileri flika-
yet konusunun kendisiydi. Dolays›yla flikayet edilen yolsuzlu¤un giderilmesi
için bu insanlar›n soruflturulmas› gerekmekte ve bunun için de en az›ndan bir
üsteki kademeye baflvurulmas› gerekmekteydi.
Üçüncü bir aç›dan bak›ld›¤›nda iktidara mektup göndermek, ya da baflka
bir ifadeyle ‘iktidarla konuflmak’ (ya da iktidarla konuflmaya al›flmak bile),
baflvuranlar taraf›ndan iktidar›n meflruiyetinin bir miktarda kabul
edil(ebil)di¤i anlam›na gelebilmektedir.
Yukar›da belirtilen savlar›n üçünde de flikayet sunulmas› hem iktidar›n
hem de ona baflvuranlar›n ç›karlar› ortakt›r. Mektuplarla, iktidar için ‘efkar-i
umumiye’ hakk›nda bilgi ve meflruiyet eksikli¤i/iht›yac›n›n giderilmesi sa¤lan-
makta, baflvuranlar ise taleplerini iletmek için etkili bir kanal oluflmaktayd›.
Yukar›daki noktalarda iktidar ve ona baflvuranlar›n, bu pratikten beklen-
tileri ve menfaatlerinin birbirine yaklaflmas›na ra¤men, baflka bir perspektif-
ten birbirinden uzaklaflmaktad›r. Buna göre vatandafllar, müfettifl raporlar›-
n›n tabiriyle ‘flahsi menfaatlerini’ temin etmek için iktidar›n korkular›, kayg›-
lar› ve hatta onun dilini11 kullan›p Necmi Erdo¤an’›n ifadesiyle ‘devleti idare’
edebilmektedirler.12

Mektuplar›n tasnif ve muhteva sorunlar› ve kaynak olarak muhtemel kul -


lan›mlar›

Tasnif ve muhteva sorunlar›

‹hbar, flikayet, dilek. Mektuplar› tan›mlamak için baz› kelime/terimler kul-


lan›l›r. CHP, bu tür mektuplar› içeren arflivdeki dosyalar› gerek ‘Halkevle-
ri’yle ilgili’, gerekse ‘Seçimlerle ilgili fiikayet ve Dilek mektuplar›’ olarak ta-
n›mlamaktad›r. Bazen yazarlar› da mektubun ilk sat›r›nda ‘flikayetimdir’, ‘di-
le¤imdir’ ya da mektubun sonunda ‘ihbar ediyorum’ yaz›p kendi tan›mlar›n›
sunmaktad›r. Bu makalede CHP’nin tan›mlar›n›n (flikayet, dilek, istek) kulla-
n›lmas›na ra¤men unutulmamal›d›r ki mektuplar hem içeri¤ine bak›ld›¤›nda
hem de yazar›n amaçlar› dikkatle incelendi¤inde kullan›lan ‘dilek’, ‘flikayet’ gi-
bi tan›mlar›n çok s›n›rl› oldu¤u anlafl›l›r. Bir mektup her üç tan›m›n da özel-
liklerini kapsayabilir. Hem bir kifli hakk›nda ihbar, hem bir kifli ya da bir du-

11 Ak›n, Yi¤it, “Fazilet de¤il vazife istiyoruz: Erken Cumhuriyet Dönemi sosyal tarihçili¤inde dilekçeler”, Top-
lum ve Bilim, S. 99, (K›fl 2003/2004), s. 118-9.
12 Necmi Erdo¤an, “Devleti ‘‹dare Etmek’: Maduniyet ve Düzenbazl›k”, Toplum ve Bilim, No. 83, (2000).

385
kebikeç / 23 • 2007

rumdan flikayet, hem de bir ya da daha çok dilek içerebilir. Halkevinde vuku-
bulan bir yolsuzluktan flikayet eden; ancak aç›kça bir kifliyi suçlamadan yaz›-
lan bir mektupta iktidar Partisi kolayl›kla Halkevi baflkan›n›n baflar›s›zl›¤›n›
okuyabilmektedir. Yazar›n da böyle bir hedefi olmad›¤› kolayca ispat edile-
mez. K›sacac› kullan›lan terimler mektuplar›n bize anlatabildiklerinin sadece
bir k›sm›na iflaret edebilir.
Ayn› flekilde muhtevas›na bak›ld›¤›nda bu mektuplar bir çok aç›dan de¤er-
lendirilip okunabilir. K›sacas› mektuplar bir çok sorunlardan söz edebilir ve
hangi sorunlar› ele alaca¤›na CHP okuyucusundan sonra gelen ikinci okuyu-
cu (‘biz’, ‘tarihçi’) karar vermektedir. Mektuplar›n da bize f›s›lday›p söylebil-
dikleri araflt›rman›n çerçevelendirilmesine (contextualization) ba¤l›d›r. Mese-
la araflt›rman›n perspektifi küçük bir topluma (köy, kasaba) odaklan›p daha
çok ‘mikro’ aflamas›na yaklaflabilmektedir. Böyle bir perspektifte ayn› toplum-
da üretilen kaynaklar (yerel gazete, an›, sözlü kaynaklar) mektuplarla bera-
ber kullan›labilmektedir. Böylece mektuplar›n üretildi¤i toplum ayn› zaman-
da araflt›rman›n konusu oldu¤u için mektuplar, az da olmas›na ra¤men, üre-
tildi¤i çerçeveye kolayca konumland›r›labilmek ve anlamd›r›labilmektedir.
Aksi takdirde, yani ‘makro’ düzeyine yaklafl›nca, mektuplar›n üretildi¤i top-
lumsal çerçeve araflt›rman›n perspektifinden uzaklaflt›¤›nda mektuplar›n kon-
teksti s›n›rl› kalabilmek ve tarihçi söz edebildiklerinden k›smen faydalanabil-
mektedir. Dolay›s›yla mektuplar›n yüksek miktarda kullan›lmas› tavsiye edil-
mektedir.13
Afla¤›da, bu gibi flikayet mektuplar› ve ilgililerin tepkilerini aktaran baz›
mektup örnekleri verilmifltir. Bu mektuplardaki yaz›m ve imla hatalar›na mü-
dahale edilmemifl, sadece bir yerde köfleli parantez içinde bir harf eklemesi ya-
p›lm›flt›r.

13 ‘Makro’ perspektifin örnekleri: M. Metinsoy, Wars Outside the War: The Social impact of the Second World
War on Turkey, Master Tezi, Bo¤aziçi Üniversitesi, (2004) ve N. Nacar, Working Class in Turkey During the
World War II Period: Between social Politics and Everyday Experience, Master Tezi, Bo¤aziçi Üniversitesi,
(2004). Baflka bir örnek: Cengiz K›rl›, The Struggle over Space: Coffeehouses of Ottoman ‹stanbul, Doktora Te-
zi, State University of New York, (2000).
14 Mektuplar›n yaz›m hatalar›na müdahale edilmemifltir. 13 ‘Makro’ perspektifin örnekleri: M. Metinsoy, Wars
Outside the War: The Social impact of the Second World War on Turkey, Master Tezi, Bo¤aziçi Üniversitesi,
(2004) ve N. Nacar, Working Class in Turkey During the World War II Period: Between social Politics and
Everyday Experience, Master Tezi, Bo¤aziçi Üniversitesi, (2004). Baflka bir örnek: Cengiz K›rl›, The Struggle
over Space: Coffeehouses of Ottoman ‹stanbul, Doktora Tezi, State University of New York, (2000).
14 Mektuplar›n yaz›m hatalar›na müdahale edilmemifltir. 13 ‘Makro’ perspektifin örnekleri: M. Metinsoy, Wars
Outside the War: The Social impact of the Second World War on Turkey, Master Tezi, Bo¤aziçi Üniversitesi,
(2004) ve N. Nacar, Working Class in Turkey During the World War II Period: Between social Politics and
Everyday Experience, Master Tezi, Bo¤aziçi Üniversitesi, (2004). Baflka bir örnek: Cengiz K›rl›, The Struggle
over Space: Coffeehouses of Ottoman ‹stanbul, Doktora Tezi, State University of New York, (2000).

386
LAMPROU Halkevleri’yle ‹lgili CHP’ye Gönderilen fiikayet ve Dilek Mektuplar›

Mektuplardan birkaç örnek 14

‹hbar (Denunciation)

CHP Genel baflkan vekiline


Ankara

Korkudeli kazas› eczac›s› 3-4 senedenberi halkevin de yatmakta. parti bafl-


kanl›¤› odas›n›n yan›ndaki oda olan odas›na kar› ve o¤lan getirerek bu mukad-
des yeri kerhaneye çevirmiflti. Güya geç vakit getirirse kimse görmez zanedi-
liyur amma herkes iflin fark›ndad›r. fiifahi müteaddit flikayetlerimizi dinleme-
yurlar yaz›l› makam›n›zada flikayet edildi¤i duyuldu fakat yine bir fley ç›kma-
d›. Halkevinin odununu sobas›n› gaz›n› hatta odac›lar›n› herfleyi kullan›yur.
Üstelik halkevi salonunda kendisine müflteri bulmak için bijamalarla dolafl›r
pis flakalar yapar. Halkevine flimdi akl› bafl›nda namuslu bir adam gidemeyur
abdastaneler (31) çekme yeri olmufltur.
Hiç kimsenin yatmas›na tüzük müsait olmad›¤› halde acaba eczac› Basri
Önügörenin CH Partisin de ve Halkevinde senelerdir yatmas›na ve türlü ah-
laks›zl›k yapmas›na neden müsaade ediliyur. Makam›n›zdan gelen yaz› üzeri-
ne parti müfettifli flüyle yar›m a¤›zla ç›kar›m›z demiflsede kati süylemedi deye
ç›karmad›lar. Buray› ne bilecektir deyede onu atlatt›lar. Halkevine odun ve gaz
fluradan buradan dilenerek tedarik ediliyor. Bunu da eczac› ahlaks›zl›¤›na kul-
lans›n. Badema halk birfley vermeyecektir e¤er siz bu herifi ç›karamayacaksa-
n›z biz halk birgün hücüm ederek hem o binay› y›kaca¤›z hem de namussuz ec-
zac›y› oradan ataca¤›z. Madem tüzü¤e uyulmayacakta niçin yapt›n›z. Ziraat
bankas› müdürü aptullah namussuz da halkevine huvardal›¤a gidiyor. Art›k
yeter. Ya kapat›n›z yahut ta ne yapacaksan›z yap›p buray› temizleyiniz. Çocuk-
lar›m›zda ahlaks›zl›ktan kurtulsun. Tüzü¤e muhalif bu yatmak ifline neden
müsamaha ediliyor. fiiddetli ve kati emirlerinizi CHPartimiz nam›na partimi-
zin flerefi nam›na rica ediyorz, bütün halk emirlerinizi bekleyuruz.

Korkudeli afla¤› Pazar mahallesinden


Hüseyin ekiz

Ve Müfettiflin Cevab›

14 Mektuplar›n yaz›m hatalar›na müdahale edilmemifltir.

387
kebikeç / 23 • 2007

CHP
Antalya Bölgesi
Müfettiflli¤i
Say›: 7
11/2/947

C.H.P. Genel Sekreterlik yüksek kat›na


3/fiubat/947 tarih ve 8/97017 say›l› yaz›n›z cevab›d›r:
1- Korkudeli halk evinin bir odas›nda yatmakta olan eczac› Basri Öner gö-
ren oday› boflaltm›flt›r. Halen halk evinde kimse yatmamaktad›r.
2- fiikayete konu olan hadisenin ve dedikodular›n mahiyetleri ve sebepleri:
Korkudeli belediyesi ilçede bir eczahana tesisi için yapt›¤› araflt›rmalar so-
nunda eczac› Basri Öner gören atl› askerlikten malulen emekliy[e] ayr›lm›fl
bir flah›sla 1942 y›l› içinde anlafl›yor. Bu anlaflman›n hadisemizle ilgili madde-
si gere¤ince belediye, kira bedeli eczac›ya ait olmak flartiyle, bir mesken temin
etmek vecibesini yükleniyor. Belediye memleketteki bina ve mesken buhran›
yüzünden mehkemedden ald›¤› ilamla tahliye ettirip yerleflti¤i binan›n bir
odas›n› eczac› Basriye ay›r›yor. Ve bu suretle bekar olan bu zat›n mesken ih-
tiyac›n› temin ediyor. Eczac› icar bedeli vermekten, belediyede müstakil ev
aramak külfetinden kurtuldu¤u için her iki tarafta bu durumdan memnun.
Fakat mahkemenin hükmü temyiz tetkikat› sonunda bozuluyor. Ve bozma ka-
rar›na uylarak yap›lan duruflmalar sonunda belediye davay› kesin olarak kay-
bediyor ve bilnetice 1945 y›l› sonlar›nda binay› boflalt›p müdaaleyli olan müs-
tecize teslim zorunda kal›yor. Bu suretle binas›z kalan belediye, memlekette-
ki bina buhran› yüzünden kendisine ait olupta kaymakamlar›n mesken ihti-
yac›nda kulland›¤› binan›n alt kat›na tafl›n›yor. Üst katta kaymakam oturu-
yor. Meydanda kalan eczac› Basriye derhal ev bulunup ç›kar›lmak flartiyle
halk evinin bofl bir odas›na yerlefltiriyor. Bir kaç gün için yap›lan bu yerlefltir-
me 1946 y›l›n›n ilk aylar›nda yap›lm›fl 10/2/946 ya kadar uzay›p gitmifl.
Aral›k ay›nda Korkudeline gitti¤im zaman bu hadisenin flahidi olmufltum.
Usulsüz ve uygunsuz buldu¤um bu iflgale derhal son vermelerini arkadafllar-
dan rica etmifltim. O zaman, partili arkadafllar›ndan bulunan belediye baflka-
n› durumdaki hususiyeti ve mesken buhran›n ›zt›raplar›n› anlatt›ktan sonra
eczac› Basri ile yap›lan dört senelik mukavelenin 18/fiubat/947 tarihinde sona
erece¤ini ve mukaveleyi flartlar dairesinde temdit etmiyeceklerinden mesele-
nin kendili¤inden halledilece¤ini ve binaenaleyh bir buçuk ay daha iflin idare
edilmesinin belediye için faydal› olaca¤›n› söylemifl ve bende kendilerine bu
durumun 1.5 ay bekleme¤e tahammülü olmad›¤›m tahliyesi esbab›n› araflt›r-

388
LAMPROU Halkevleri’yle ‹lgili CHP’ye Gönderilen fiikayet ve Dilek Mektuplar›

malar›n› kendisinden ve di¤er partili arkadafllardan rica etmifltim. Son yaz›-


n›z üzerine 10/2/947 de Korkudeline gittim ve eski durumun de¤iflmemifl oldu-
¤unu gördüm. Arkadafllara hareket tarzlar›n›n yanl›fll›¤›n› münasip lisanla
anlatt›ktan sonra yeni tayin olunan kaymakam›n henüz gelmedi¤ini ve bir ay-
da izinli oldu¤unu ve bu suretle fiubat ay›n›n sonuna kadar bofl kalacak olan
Kaymakama ayr›lm›fl üst kattan bir odan›n eczac›ya verilmesini rica ettim. Ve
Elmal›ya geçtim. Dönüflte halk evinin iflgal olunan odas›n›n boflalt›lm›fl oldu-
¤unu sevinçle gördüm.
Yüksek kat›n›za flikayette bulunan Hüseyin Ekiz bir sene evvel Mersinde
ve halende Alanyada orman mesahe memuru imifl. A¤ostos ve Temmuz ayla-
r›nda ve birde Ocak 947 de izinli olarak Korkudelinde bulunmufl ve vazifesi
bafl›na dönmüfl. Bu sebeple kendisini bulup konuflamad›m. Partili arkadafllar-
dan ve idareci arkadafllarla adliyecilerden yapt›¤›m tahkikata ve soruflturma-
lara göre eczac› Basri Geçimsiz, sinirli ve gayri tabii bir zatm›fl. Bekar olmas›
ve s›k s›k antalyaya gidip gelmesi kötü dedikodulara az çok konu oluyormufl.
Fakat bu söylentiler nihayet bir dedikodu hududunu açm›fl deyilmifl. Halk evi
binas› içinde yap›ld›¤› iddialar› yersiz ve hakikata ayk›r› imifl. Hulasa esas de-
dikodunun dahi çok mubala¤a ile ifade edilmifl oldu¤unu söylediler.
Sayg›lar›mla.
CHP Antalya bölge
Müfettifli
Manisa Millet Vekili
Feyzullah Uslu15

‹mzas›z bir flikayet

26 fiubat 1942
Halk evimidir, yoksa........ ve, Yoksa ............
Say›n bay›m,
Tiyatroyu severim. Ancak tiyatroyu. Yoksa flehre aylardan beri rezalet, ha-
yas›zl›k, ahlaks›zl›k ve bütün bunlar›n do¤uraca¤› afetleri saçan (aff›n›za
ma¤ruren) orospu ve serseri güruhunu de¤il
K›sa fas›lalarla üçüncü ziyaretini yapan bu sözde tiyatrocular bu defada
meyhanelerde kafay› tütsülediten sonra fliflede kalan rak›lar›n› henüz 13-14
yafl›nda bulunan ve tamamen ç›plak denecek derecede sahneye ç›kar›lan bir
genç k›z›n karfl›s›nda içmek üzere memleketin gençli¤ini zehirleyen propagan-

14 Mektuplar›n yaz›m hatalar›na müdahale edilmemifltir.

389
kebikeç / 23 • 2007

dalarile kand›rmaya çal›flt›klar›n› vazifeme gidüp gelirken istihbar ettim ve


bu suretle kan›m beynime s›çrayarak yüksek ve mes’ul makam›n›za müraca-
ata karar verdim.
1 – salonlar›nda orospu oynatup memleketin sarhofllar›n› Zamparalar›n› en
baya¤› bir flekilde e¤lendirmek halk evlerinin gayesimidir?
2 – yaln›z isimleri mevcut olan baflda temsil, tarih Edebiyatü sosyal yar-
d›m, köycülük ve bunun gibi bir çok flubelerin faaliyetine hasr edilmesi laz›m
[16] bu guruhun hayvani zevklerine mel’ce oluyor demektir.
Hatta bu seferki gelifllerinde yine bu gibi gençlerin ve flah›slar›n komusyon
verimsarl›¤› ile meydana geldi¤ini Parti binas›n›n yan›nda ismini eyice ö¤re-
nemedi¤im bir lokantac› veyahut tatl›c› olan bu genç 13-14 yafl›ndaki k›zda da-
hil olmak üzere Adapazar›na gelmelerini ve buhusus için yüzlerce lira sarfet-
ti¤ini halkevi binas›n› kendisinin temin etti¤ini bu iflde büyük rolu oldu¤unu
iftiharla söyledi¤ine flahit oldum.
Say›n bay›m,
Buradaki particilerden daha nafiz tabii ki fazla mes’ul oldu¤unuza göre za-
t›alilerinizden flunlar› ö¤renmek istiyorum bütün bu hayas›zl›klara tahammül
edebilek için partinin ne menfaat› vard›r? (esasen onuda fazla elektrik sarfi-
yat›na vermiyor mu?)
Bir kolu Londralara kadar uzam›fl olan halkevlerimizin buradaki flubesinin
verimi bumu olacakt›r?
22 fiubat 1942 de büyük merasim yapacak olan halkevlerimiz böyle göbek
havalar› ile mi halk› irflad edecektir?
Ve nihayet 30 bin nufuzlu bir flehrin gençli¤ini böyle pespaye kad›nlar yü-
zünden birbirine sokmak partinin otorite ve umdelerile ne derece kabil telif-
tir?...
En seri kararlar›n›zla bu rezaletlerin önüne geçilmesi içün tahkikatta bu-
lunman›z› sayg›lar›mla rica ederim.

B‹R SUBAY VE A‹LES‹17

Bir Dilek

Kayseri 21.8.1940. CHP Genel Sekreterli¤i yüksek kat›na. Bendeniz Ro-


manya muhacirlerindenim on sekiz yafl›nda k›z çocu¤uyum iki sene evvel tür-

15 BCA CHP, 490.1/824.257.1. 19 fiubat 1947.


16 Bir sat›r okunam›yor.
17 BCA CHP, 490.1/839.316.1.

390
LAMPROU Halkevleri’yle ‹lgili CHP’ye Gönderilen fiikayet ve Dilek Mektuplar›

kiyaya geldik Kayser’de iskan edildik sekiz nufus aile sahibiyim dört kardeflim
okutuyorum ihtiyar babam ve annem vard›r onlar›n hepsini ben geçindiriyo-
rum bir sene evvel kayseri Halkevi kütüphane memurluguna tayin edildim ve
otuz lira ücret al›rd›m bir sene zarf›nda vazifemden hiç bir zaman ayr›lmad›-
¤›m gibi her gece saat on bire kadar çal›fl›rd›m geçen gün hasta oldum Halke-
vi katibinden iki gün izin ald›m ve iki gün tedaviden sonra vazifeme devam
edece¤im zaman Halkevi reisi vazifeme nihayet verdi halbuki halkevi katibi
bana izin verdi halkevi reisi haftada bir gün daireye geldi¤i için tabi halkevi
katibinden izin istemeye mecbur oldum flimdi sekiz nufuslu ailemiz periflan
bir halde retettiler onun için siz büyüklerimize derdimi anlatmay› kendime bir
vazife buldum genç k›z oldugum için baflka yerlerde çal›flamayorum sonra kay-
seriye iskan edildi¤imiz için baflka memleketlere gedemeyiz Bu hususta yine
yerime geçmem için delaletinizi bekler ellerinizden öperim. Kayseri Eski hal-
kevi kütüphane memuru. Romanya muhacirlerinden. Zatiye tunguç18

Ve CHP Genel Sekreteri’nin tepkisi

CHP Genel Sekreterli¤i


No: 5/27515 Ankara: 19/9/940
Halkevi reisli¤ine Kayseri
Halkevi kütüphane memuru iken vazifesine niyahet verilen Zatiye Tun-
guç’tan bir mektup ald›m. Halkevleri idare ve teflkilat talimatnamesinin mad-
de 43 (‹) f›kras›na göre, memur tayini, tecziyesi ve ya iflten ç›kar›lmas›, ‹dare
Heyetinize ait bir keyfiyettir. Yaln›z fakir ve kalabal›k bir ailenin geçiminden
a¤›r vazifeleri oldu¤u ve sadakatle çal›flt›¤›n› ifade eden bu k›zca¤›z›n, fevka-
lade mahzur yoksa Halkevi vazifesine avdetini kolaylaflt›rman›z›; de¤ilse ken-
disine d›flardan münasip bir ifl temini tavassutunda bulunman›z›, iyilik sever
duygular›n›zdan beklerim. Hem bu suretle de, Halkevleri’n›n güvenilir ve hiz-
metinde bulunanlar› korur bir müessese oldu¤u fikri, muhite telkin edilmifltir.
CHP Genel Sekreteri
Erzurum mebusu
Dr. A. F. Tuzer

18 BCA CHP, 490.1/338.311.1.

391
kebikeç / 23 • 2007

Özet: Bu yaz›, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterli¤i'ne 1932-1951 y›llar› aras›n-
da Halkevleri'yle ilgili olarak gönderilmifl flikayet ve dilek mektuplar›n› tan›tmay› amaçla-
maktad›r. Bu hedefe yönelik olarak iki yüzü aflk›n mektup incelenmifltir. Genel olarak flika-
yet yazma prati¤ine, bu prati¤in gönderici ile al›c› için ifllevlerine ve bu mektuplar›n döne-
min tarihine iliflkin kaynaklar olarak önemine temas edilmifltir.

Anahtar Sözcükler: Dilek ve flikayet mektuplar›, Halkevleri, Cumhuriyet Halk Partisi,


dilek sistemi.

Abstract: This article aims to present petitions and letters of complaint regarding the Pe-
ople's Houses that were sent to the Secretary General of the Republican People's Party bet-
ween the years 1932 and 1951. More than 200 letters have been studied for this purpose.
The practice of writing complaint letters in general, the functions of this practice for the sen-
der and the addressee, and the importance of those letters as sources regarding the history
of that period have been touched upon and discussed.

Keywords: Petitions and letters of complaint, People's Houses, Republican People's


Party, system of petitions.

392
kebikeç / 23 • 2007

Vesikal› Yak›n Dönem Tarihimiz


Baflb
flbakan'a Bir Mektup:
Demokrat Parti ve Sol

Özgür GÖKMEN*

B
en 1946 y›l›ndan beri Demokrat Parti'ye karfl› olan bir kifliyim,
hatta 4 Aral›k 1945 günü TAN gazetesinin y›k›lma olay›nda Celâl
Bayar ve arkadafllar›n›n Demokratik Cephe’yi terkettikleri ve 16
Aral›k 1946 günü Sol Parti, Sendikalar ve Bas›n›n kapat›lmas› rast-
lant›s›nda Meclis’te fiükrü Sökmensüer'in Demokrat liderlerini sol'la
iflbirli¤i ile suçlamas›na Celâl Bayar'›n kendisine yarafl›r ciddiyette ya-
n›t vermedense Mareflal Fevzi Çakmak, Atatürk'ün iç ve d›fl iflleri ba-
kanlar› Cami Baykurt ve Tevfik Rüfltü için "Birçok serserilerin mek-
tuplar›n› getirmifl okuyorlar" fleklinde hayk›rd›¤›n› hiç bir zaman
unutmad›m. Oysa 1945'de D.P. kurucular› ve Sol, Milli fief Dikta reji-
mine karfl› "Demokratik Cephe"yi beraberce kurmufllard›.1
Rasih Nuri ‹leri, 1986

Dönemin canl› tan›¤› TKP'li Rasih Nuri ‹leri'nin haf›zas›na nakflolmufl Ce-
lâl Bayar'a ait yukar›daki sözler, 1945 sonras›nda Demokrat Parti (DP) önder-
li¤inde geliflen popülist muhalefet unsurlar›ndan birisinin, solun, DP taraf›n-
dan rejime feda edilmifl oldu¤unun teyit edilmesinden ibarettir.
Burada amac›m, T.C. Baflbakanl›k Cumhuriyet Arflivi'nde bulunan, DP ile
sol iliflkisi çerçevesinde okunabilecek iki evrak› yak›n dönem tarihimizle ilgi-
lenenlerin dikkatine sunmaktan ibaret. Bunlar üzerinden, DP'nin ilk iki hü-
kümet program›n›n ilgili bölümlerini de aktararak, bu s›k›nt›l› iliflkiye de¤ine-
ce¤im. Okuruyla buluflturmak istedi¤im ilk evrak, DP'nin kuruluflu öncesinde
‹çiflleri Bakan› Hilmi Uran taraf›ndan Baflbakan fiükrü Saraço¤lu'na sunulan

* Leiden Üniversitesi, Türkiye Çal›flmalar› Bölümü


1 Rasih Nuri ‹leri, 27 May›s Menderes'in Dram›, 3. bas›m (‹stanbul: Yalç›n Yay›nlar›, 1986), s. 10.

393
kebikeç / 23 • 2007

4 Haziran 1945 tarihli bir polis raporudur. ‹kincisi ise, DP iktidar›n›n ilk y›l-
lar›nda Baflbakan Adnan Menderes'e, Türkiye Sosyalist Partisi (TSP) kurucu-
su ve Genel Sekreteri Esat Adil Müstecabî (Müstecabl›o¤lu) taraf›ndan 14 Ha-
ziran 1952 tarihinde yaz›lm›fl bir mektup.
Dönemin geliflmelerini hat›rlayarak bafllayal›m. Millî fief ‹smet ‹nönü'nün
1 Kas›m 1945 günü TBMM'nin aç›l›fl› vesilesiyle söyledi¤i nutuk, 18 Temmuz
1945 günü kurulan Millî Kalk›nma Partisi'nin2 rejimin muhalefet partisi ara-
y›fl›na cevap vermedi¤inin iflareti olur: "Bizim tek eksi¤imiz hükümet partisi-
nin karfl›s›nda bir parti bulunmamas›d›r. Bu yolda memlekette geçmifl tecrü-
beler vard›. Hatta iktidarda bulunanlar taraf›ndan teflvik olunarak teflebbüse
giriflilmifltir."3 Oysa ‹kinci Dünya Savafl›'nda kurulu düzen hâlihaz›rda bozul-
mufltur.4 Art›k bir muhalefetin geliflmesi, örgütlenmesi için iktidar›n teflviki-
ne lüzum yoktur. S›ras›yla 1940, 1942 ve 1945 y›llar›nda ç›kar›lan Milli Ko-
runma, Varl›k Vergisi, Toprak Mahsulleri ve Çiftçiyi Toprakland›rma kanun-
lar›, mevcut iktidar blo¤unu teflkil eden ittifak› zay›flatm›fl; Cumhuriyet Halk
Partisi (CHP) içinde muhalif bir grup, yeni bir iktidar blo¤u aray›fl›yla tema-
yüz etmeye bafllam›flt›r.
1945'in yaz aylar›, bas›nda yer alan yeni parti haberleriyle geçer. CHP için-
deki muhalif grup Dörtlü Takrir olarak bilinen siyasi manifestolar›n› 7 Hazi-
ran 1945'te CHP Meclis Grubu Baflkanl›¤›'na sunar. Takrir, Çiftçiyi Toprak-
land›rma Kanunu'nun kabul edildi¤i günün hemen ertesinde, 12 Haziran
1945'te, tart›fl›l›r ve reddedilir. Bas›nda yeni bir partinin kurulaca¤›na dair
haberler artar. Menderes, Köprülü ve Karaosmano¤lu gibi CHP'liler, Vatan ve
Tan gibi karfl›t görüfllü gazetelerde CHP'yi elefltirmeye bafllarlar. Baflbakan
Saraço¤lu, bu geliflme karfl›s›nda tepkisini "siyasi görüflleri farkl› sand›¤›m›z
bu iki gazete muhalefette birleflti," diyerek gösterir.5 CHP içindeki muhalifler,
Dörtlü Takrir'i sunduktan yedi ay sonra kendi siyasi partilerini kuracaklard›r.
Dörtlü Takrir'in verilmesinden birkaç gün önce yeni bir parti teflebbüsüne
yönelik yap›lan bir toplant›ya dair Baflbakan Saraço¤lu'na sunulan, Emniyet
Genel Müdürlü¤ü, Önemli ‹fller Müdüriyet Kalemi mührünü tafl›yan ilk evra-
k›6 imla hatalar›na müdahale etmeden afla¤›da aktar›yorum.

2 Türkiye'de Siyasi Dernekler II (Ankara: T.C. ‹çiflleri Bakanl›¤› Emniyet Genel Müdürlü¤ü Yay›nlar›, 1950), s.
105–125.
3 Ay›n Tarihi 144, Kas›m 1945, s. 16–25'ten aktaran Feroz ve Bedia Turgay Ahmad, Türkiye'de Çok Partili Po-
litikan›n Aç›klamal› Kronolojisi 1945–1971 (Ankara: Bilgi Yay›nevi, 1976), s. 15.
4 Zafer Toprak, "Türkiye'de Muhalefetin Do¤uflu: II. Dünya Savafl› ve Tek Partinin Sonu", Toplumsal Tarih 121
(2004), s. 70–75; burada s. 74.
5 Ahmad ve Ahmad, Türkiye'de Çok Partili Politikan›n Aç›klamal› Kronolojisi, s. 14–15; Ay›n Tarihi 142, Eylül
1945, s. 22–27.
6 "Tevfik Rüfltü Aras, Adnan Ad›var, M. Zekeriya Sertel, Sabahattin Celâl ve Esat Adil'in ikinci bir parti kur-
mak üzere toplant› yapt›klar›", T.C. Baflbakanl›k Devlet Arflivleri Genel Müdürlü¤ü Cumhuriyet Arflivleri, Ta-
rih: 4/6/1945, Dosya: 7964, Fon Kodu: 30.10, Yer No: 79.524.18.

394
GÖKMEN Vesikal› Yak›n Dönem Tarihimiz

T. C.
‹Ç‹fiLER‹ BAKANLI⁄I
Emniyet Genel Müdürlü¤ü
Önemli ‹fller

Özel say›:
Genel say›: 1038

4 Haziran 1945
Özü:

Say›n fiükrü Saracoglu


Baflbakan
‹kinci bir parti kurmak üzere Dr. Tev-
fik Rüfltü Aras, Dr. Adnan Ad›var, M.
Zekeriya Sertel, Sabiha Zekeriya Ser-
tel, Sabahattin Celâl ve Esat Adil'in toplant› yapt›klar› hakk›nda ‹s-
tanbul'dan al›nan bir yaz› örne¤i iliflik olarak sunulmufltur.
Yüksek bil¤ilerinize sayg›lar›mla arzederim.

‹çiflleri Bakan›
‹mza [Hilmi Uran]

BAfiBAKANLIK
Hususî Kalem Müdürlü¤ü
Tarih 10.6.945
Numara 628
Ek

ÖRNEK
Birkaç günden beri baz› gazeteler taraf›ndan kurulaca¤› haber verilen
Demokrat partisi hakk›nda flu malumat› ald›k:
Bu partinin müteflebbis ve kurucular›n›n son haftalar içinde (Tan)
matbaas›nda sürekli toplant›lar yaparak partinin program ve esasla-
r›n› haz›rlad›klar› ve bu toplant›da Dr. Tevfik Rüfltü Aras, Dr. Adnan
Ad›var, M. Zekeriya, Sabiha Zekeriya Sertel, Sabahattin Celâl, Esat
Adil ile isimleri ö¤renilememifl olan baz› zevat›n ifltirâk ettikleri haber
verilmektedir.

395
kebikeç / 23 • 2007

Dört befl gün evvelki toplant›dan sonra bu zatlar›n Tan matbaas›ndan


otomobillere binerek Park Oteline gittikleri ve birlikte yemek yedikle-
ri bildirilmektedir.
Tan Muharrirlerinden ve Anadolu Ajans› memurlar›ndan (Hikmet
Bil)in alm›fl oldu¤u bir gazete imtiyaz›n› Parti ad›na kullanacaklar› ve
Tan Matbaas›nda ikinci bir gazete neflredecekleri de ö¤renilmifltir. Di-
¤er taraftan eski Yar›n gazetesi sahibi Arif Oruç'un da günlük bir ga-
zete ç›karmak için Tasvir Matbaas›ndan izahat istedi¤i haber al›nm›fl-
t›r. Bu konular etraf›nda tamamlay›c› bil¤i al›nd›¤›nda arzedilecektir.
Asl›n›n ayn›d›r
4/6/945
‹mza [Okunmuyor]
Mühür [‹Ç‹fi. B. EMN‹YET G. MÜDÜRLÜ⁄Ü ÖNEML‹ ‹fiLER MD.
KALEM‹]
Takip alt›na al›nan parti teflebbüsünün DP de¤il, o dönem Cami Baykut ön-
derli¤inde kurulmas› tasarlanan sosyalist parti ya da Türkiye Komünist Par-
tisi'nin kuruculuk iddias›nda bulundu¤u "‹leri Demokrat Cephe" oldu¤u da
düflünülebilir. 1945'teki bu üç muhtemel teflebbüsün birbirinden ne denli ba-
¤›ms›z ve ayr› oldu¤unu bir yana koyal›m. Meselemiz aç›s›ndan önemli olan,
polis raporunda partinin DP olarak an›lmas› ve henüz kurulmam›fl bir parti-
nin "kurucular›"ndan isimleriyle bahsediliyor olmas›d›r.7
Ça¤lar Keyder, Dörtlü Takrir'i verenlerce kurulacak DP'nin söyleminde
seçkinler ile kitleler aras›nda bir mücadele çerçevesinde kullan›lacak terimle-
rin seziliyor olmas›n› muhalefetin popülist niteli¤i ile izah ediyor. CHP'nin
temsil etti¤i bürokrat–burjuva blo¤u tek parti döneminde halk üzerinde siya-
si bir hâkimiyet kurmufl, toplumu ezmifl ve iktisaden sömürmüfltür. DP buna
karfl› evrensel iktisadi ve dini özgürlük ilkelerine müracaat eder.8 Bunlara si-
yasi özgürlük ilkeleri de eklenmeli. Zira halka/millete yap›lan vurgunun (Halk
için, halkla beraber! Yeter, söz milletindir!) yan› s›ra oy hakk›n›n kutsall›¤› da
sürekli ön planda tutulmufltur. Reflat Kasaba, art›k DP iktidar›n›n pekiflti¤i
y›llarda dahi DP önderli¤inin oy hakk›n›n kutsall›¤›na yapt›¤› vurgunun yo-
¤unlu¤una iflaret eder.9
7 ‹leri Demokrat Cephe ve Cami Baykut'un önderli¤inde bir sosyalist parti teflebbüsü için Rasih Nuri ‹leri ve
Abidin Nesimi'nin flu kitaplarda yer alan tan›kl›klar›na baflvurulabilir: Atilla Akar, Bir Kufla¤›n Son Temsilci-
leri: "Eski Tüfek" Sosyalistler (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 1989); Fethi Teveto¤lu, Türkiye'de Sosyalist ve Ko-
münist Faaliyetler (1910–1960) (Ankara, 1967); M. fiehmus Güzel, Türk Usulü Demokrasi (Ankara: Doruk,
1997). Ayr›ca, Rasih Nuri ‹leri, T.K.P. Gerçe¤i ve Bilimsellik: Quo Vadis ‹brahim Topçuo¤lu (‹stanbul: Anadolu
Yay›nlar›, 1976); Abidin Nesimi, Y›llar›n ‹çinden (‹stanbul: Gözlem, 1977) ve Abidin Nesimi, Türkiye Komünist
Partisinde An›lar ve De¤erlendirmeler 1 (1909–1949) (‹stanbul: Promete Yay›nlar›, 1979).
8 Ça¤lar Keyder, Türkiye'de Devlet ve S›n›flar (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 2003), s. 170.
9 Reflat Kasaba, "Populism and Democracy in Turkey, 1946–1961", Ellis Goldberg, Reflat Kasaba ve Joel Mig-
dal, derleyenler, Rules and Rights in the Middle East: Democracy, Law, and Society içinde (Seattle, Londra: Uni-
versity of Washington Press, 1993), s. 43–68.

396
GÖKMEN Vesikal› Yak›n Dönem Tarihimiz

1946'da DP ad›na Afyon milletve-


kili seçilen emekli General Sad›k Al-
do¤an'›n Halk Hâkimiyeti ve Politi-
ka Hürriyeti10 bafll›kl› risalesi de,
"halkç›" CHP'ye karfl› "hakiki" halk
hâkimiyetini ve o güne dek mahrum
kal›nan siyaset yapma özgürlü¤ünü
DP nam›na izah eden önemli metin-
lerden biri olarak hat›rlanmal›. Hal-
k›n hâkimiyeti ve cumhuriyetin
esaslar› bu memlekette iyice anlafl›l-
mam›flt›r. Halk›n hâkimiyeti yerine
bir flahs›n ve çevresindeki "muayyen
ve mahdut bir zümre"nin hâkimiyeti
kaim olmufl; cumhuriyet esaslar›
"nazariye"de kalm›fl, "fiiliyat"ta hü-
kümdarl›k devrindeki adet ve usul-
ler tatbik edilmifltir (s. 3). Oysa va-
tandafl›n hâkimiyet hakk›, en mu-
kaddes hakt›r (s. 7).11
Ne var ki, savunulan özgürlüklerin içeri¤i bir s›n›f e¤ilimini dolays›z olarak
a盤a ç›karacak nitelikte de¤ildir. DP'nin örgütledi¤i muhalefet, s›n›f temelli
bir muhalefet de¤ildir. Kitleleri harekete geçiren, iktidar blo¤unun eski üyele-
ridir. Popülist zaferden en büyük kazan›m› elde edecek olan bu harekete ön-
derlik eden burjuvazi olacakt›r. Bununla birlikte, toplumun belirli kesimleri
bürokrasinin otoritesine karfl› bu evrensel ilkeler çevresinde bir araya gelirler.
Türkiye Komünist Partisi dahi DP'yi aktif bir biçimde destekler.12 Toplumsal
yönelimleri olan entelektüeller ve toplumsal geliflme taraftar› solcular DP'nin
yan›ndad›r. Bir k›sm› partinin içinde de yer al›r ve solla iliflkileri oldu¤u dö-
nemde kazanm›fl olduklar› örgütsel ve propagandif maharetlerini partinin hiz-
metine sunarlar.13
Bu durum, DP'nin iktidara geldi¤i ilk günlerde dönemin solu içinde yer
alanlarca da teyit edilecektir: "1945'den bugüne kadar demokrasi u¤runa mü-
10 ‹stanbul: Kenan Matbaas›, 1947.
11 Siyasi özgürlü¤ün ne oldu¤unu izah etme amac›yla yaz›ld›¤› söylenen risale, flu sözlerle son buluyor: "Cum-
huriyetçi ruhu tafl›yan bir demokrat, demokrat cumhuriyetteki vatandafl gibi kendi kendinin efendisi olan in-
sand›r." (s. 62) Sad›k Aldo¤an, k›sa bir süre sonra DP önderli¤i ile anlaflmazl›¤a düflecek ve 1948 y›l›nda Fevzi
Çakmak ve Hikmet Bayur'la birlikte Millet Partisi'nin kurucular›ndan biri olacakt›r.
12 Keyder, Türkiye'de Devlet ve S›n›flar, s. 170.
13 Kemal Karpat, "The Turkish Left", The Journal of Contemporary History 1:2 (1966), s. 169–86.

397
kebikeç / 23 • 2007

cadelede sosyalistler fikir, demokratlar ise aksiyon önderli¤ini yürüttüler. Da-


ha oldukça uzun ömürlü bir merhalede bu fikir ve aksiyon beraberli¤i devam
edecektir."14 Bunlar› yazan Esat Adil, DP'nin iktidara geliflinin demokratik bir
geliflme olabilmesinin, ancak, "iktidar vas›tas› olan demokrasi merdiveninin
basamaklar›na çifter nöbetçi dikilmemesi ve siyasî hürriyetlere kement at›l-
mamas›" kayd›yla gerçekleflebilece¤ini söylemeyi de ihmal etmez. Solun bu
beklentileri gerçekleflmeyecektir.
DP önderli¤inin solla iflbirli¤i, dönemin tan›klar›nca da dile getirilir. Bizzat
TSP kurucusu Esat Adil'e DP'ye kat›lmas› için arkadafl› S›tk› Y›rcal› arac›l›-
¤›yla teklif götürülür, "uzun süre çok büyük hoflamediler" yap›l›r.15
Serteller'in Görüfller dergisinin DP'nin kuruluflundan çok k›sa bir süre ön-
ce yay›mlanmas›, rejim için barda¤› tafl›ran son damla olacakt›r. CHP taraf›n-
dan malumun ilâm› olarak alg›lanan yay›n, sol ile DP önderli¤i aras›ndaki ilifl-
kinin ispat› olarak görülür. Derginin ilk ve tek say›s›n›n kapa¤›nda, "mecmu-
am›za yaz› yard›mlar›n› vadedenler" bafll›¤› ile ilk alt›s› foto¤raflar›yla birlik-
te olmak üzere 21 imzaya yer verilmifltir. Bunlar içinde Dörtlü Takrir'e imza
verenler kadar, yukar›daki polis raporunda isimleri geçen solcular da vard›r:
Celâl Bayar, Tevfik Rüfltü Aras, Fuat Köprülü, Adnan Menderes, Cami Bay-
kurt, Sabiha Sertel, M. Zekeriya Sertel, E. A. Müstecapl›o¤lu, vs.16
Derginin yay›mlanmas›ndan üç gün sonra yak›n dönem tarihimize Tan
Olay› olarak geçen bask›n yaflan›r. Ortak muhalefet cephesi bertaraf edilir.
Görüfller'in kapa¤›nda isimleri yer alan müstakbel Demokratlar bunu, dolay›-
s›yla sol ile ortak bir muhalefet cephesi içinde yer ald›klar›n›, tekzip ederler.
Adnan Menderes, bask›n›n CHP ve hükümet taraf›ndan k›flk›rt›ld›¤›n› söyle-
yenler aras›ndad›r.17
DP nihayet 7 Ocak 1946'da kurulur.18 Ayn› y›l›n May›s ve Haziran aylar›n-
da kurulan iki sosyalist parti, TSP ve Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Par-
tisi (TSEKP), DP henüz bir yafl›n› doldurmadan 16 Aral›k 1946'da Örfi ‹dare
taraf›ndan kapat›lacakt›r. Bu partilerin kapat›lmas›n› DP ad›na elefltiren, DP
hükümetlerinde Çal›flma ve Devlet bakanl›klar› ve Baflbakan Yard›mc›l›¤› ya-
pacak olan Samet A¤ao¤lu olur.19 CHP Ocak 1947'de, sol ile DP aras›ndaki ilifl-
14 Esat Adil Müstecabi, "Bu, Demokratik bir Geliflme Bafllang›c› Olabilir Ancak", Gerçek, 17 May›s 1950, s. 1.
TSP'nin yay›n organ› olan Gerçek gazetesi üç ayr› dönemde, 7–25 Temmuz 1946, 15 fiubat–24 May›s 1950 ve 27
Eylül–19 Aral›k 1950, s›ras›yla günlük, haftal›k ve tekrar günlük olarak yay›mlanm›flt›r.
15 Bu tan›kl›klar için, Orhan Müstecabi ve Metin Erksan'la yap›lan 1997 tarihli görüflmelere bak›lmal›. Cafer
Vayni, Türk Düflünce Tarihinde Gerçek Gazetesi içinde, Yüksek Lisans Tezi, ‹stanbul Üniversitesi, Sosyal Bi-
limler Enstitüsü, Sosyoloji Bölümü, 1998, s. 169–70 ve 182.
16 Görüfller: Haftal›k Siyasi Mecmua, 1 Aral›k 1945.
17 Tekin Erer, On Y›l›n Mücadelesi (‹stanbul, tarihsiz), s. 107.
18 Türkiye'de Siyasi Dernekler II, s. 145–182.
19 "Fikirler bask› ya da cebirle de¤il, fikirlerle ezilebilir", Baflkent, 17 Aral›k 1947.

398
GÖKMEN Vesikal› Yak›n Dönem Tarihimiz

kiyi sergileyerek DP aleyhinde kullanmak için meseleyi parlamentoya tafl›r.


Giresun milletvekili Ahmed Ulus'un, "komünist tahrikleri"nden dolay› S›k›yö-
netim Komutanl›¤›nca yap›lan soruflturma hakk›ndaki sözlü sorusuna ‹çiflleri
Bakan› fiükrü Sökmensüer cevap verir.20 Türkiye'deki "komünist tahrikler"in
bir fleceresini ç›karan bakan, TSP ve TSEKP'yi d›flar›ya hizmet etmekle, DP'yi
de bu solla iflbirli¤i yapmakla itham eder. Celâl Bayar, Rasih Nuri'nin unuta-
mad›¤› sözleri bu oturumda sarf edecektir.21
Ahmet Ulus, Sökmensüer'in uzun aç›klamalar›n›n ard›ndan, "Efendim,
‹çiflleri Bakan›’n›n izahatlar›n› dikkatle dinledim. Recep Peker Hükümeti’nin
bu ifl üzerinde hassasiyetle durmas›ndan haz duydum," diyecek, "bu vesaikin
matbuatta aynen neflredilmesini" rica edecektir. Giresun milletvekilinin rica-
s› yerine getirilir. Sökmensüer'in hâlihaz›rda Ay›n Tarihi'nde (Ocak 1947) ve
Do¤u Büyük Ülkü Gazetesi (Mart 1947) gibi dergilerde yay›mlanan konuflma-
s›, CHP taraf›ndan, Komünistler; Mareflali ve Demokrat Parti'yi Kötü Maksat-
lar›na Nas›l Âlet Etmek ‹stediler?.. bafll›¤›yla bir propaganda malzemesi ola-
rak da yay›mlar.22
‹hanetle itham edilen TSP, 14 Temmuz 1948 tarihinde aklan›r. 1950 baha-
r›nda yeniden teflekkül edece¤i haber verilir:
Türkiye Sosyalist Partisi faaliyete geçecek
Karar›, Türk Sosyalistlerinin ilk Millî Kongresi verecek
Cumhuriyet devrinin ilk sosyalist partisi olan Türkiye Sosyalist Parti-
si (T.S.P.) 16 Aral›k 1946'da S›k› Yönetim taraf›ndan kapat›lm›flt›. ‹ki
y›l devam etmifl olan muhakeme sonunda T.S.P. ve mensuplar› hak-
k›ndaki iddia ve ithamlar varîd görülmemifl, ‹kinci A¤›r Ceza Mahke-
mesi'nin verdi¤i beraat karar›, Yarg›tayca da tasdik edilmifltir.
Bu surette kanunun himayesinde bulunan ve hukukî mevcudiyetini
tekrar iktisap etmifl olan T.S.P.nin yeniden faaliyete geçmesi mensup-
lar› taraf›ndan lüzumlu ve zarurî görülmektedir.
Nazariyede ilmî, politika ve program›nda millî esaslara dayanan
T.S.P.nin Lideri Avukat Esat Adil Müstecabi'nin pek yak›nda resmî
formaliteleri ikmal ederek bir Sosyalist kongresi tertipleyece¤ini ö¤-
renmifl bulunuyoruz.
Türk sosyalistlerinin bu ilk millî kongresi T.S.P.'nin yeni faaliyet esas-
lar› hakk›nda kesin karar› verecektir.23

20 T.B.M.M. Tutanak Dergisi, Dönem: VIII, Toplant›: 1, Cilt: 4, Birleflim: 37, 29.1.1947 (Ankara: T.B.M.M. Ba-
s›mevi, 1947), s. 66–76.
21 T.B.M.M. Tutanak Dergisi, s. 72.
22 Ankara: Ulus Bas›mevi, 1947.
23 Gerçek, 1 Mart 1950, s. 1.

399
kebikeç / 23 • 2007

CHP, iktidar›n›n son gününe dek, DP'yi sol üzerinden karalama teflebbüsüne
devam edecektir. Bir örnek olarak, 1950 seçimlerden çok k›sa bir süre önce
Ulus gazetesinde, Gerçek gazetesi üzerinden Celâl Bayar'a çatan Peyami Sa-
fa'ya verilen cevaba bakal›m:

Peyami Safa Bey


C.H.P. Bursa Milletvekili aday› ve ileri geri bütün ‹stanbul gazeteleri-
nin bivei bâkiri Peyami Safa, Gerçek'in bir bafl makalesini Ulus'da k›l-
i kâl konusu yapm›fl, akl›nca hem nal›na hem m›h›na vurmufltur.
Gerçek örsünde Demokrat Parti baflkan›n› çekiçlemek, C.H.P. mensu-
bu için belki bir marifet say›labilir. Fakat Celâl Bayar vesilesiyle Pe-
yami Safa Bey’in bizim ideolojimizi tahrif etmesini, düpedüz sosyalist
olan Gerçek'den ve onun baflmuharririnden endiflelere düflmesini ol-
dukça mânâl› bulduk.
Bu mümtaz burjuva muharriri, Gerçek'i "sosyalizmi son kertesine gö-
türen ve her sütunundan Orak Çekiç gürültüsü gelen haftal›k bir ga-
zete..." diye vas›fland›r›yor.
Peyami Safa Bey’e k›saca flunu söylemek isteriz: Bizim Orak Çekicimiz
yerli yap›s›d›r. Gürültüsü de bu milletin ›zt›raplar›n›n sütunlar›m›zda-
ki akislerinden ibarettir. Nazenin kulaklar›n›z›n incinmesi bundand›r.24

DP'nin 14 May›s 1950 tarihli seçim zaferini, burjuvazinin iktidara gelifli


olarak de¤erlendiren25 TSP, bundan k›sa bir süre sonra, 20 Temmuz 1950'de
tekrar faaliyete geçecektir. Fakat DP iktidar›nda kendilerini bekleyen, CHP
iktidar› boyunca solun maruz kald›¤› anlay›fltan daha farkl› de¤ildir. Zira De-
mokratlar için solculuk, "memleketin aleyhine ve zarar›na çal›flanlar›n ajan›
olma"kla eflanlaml›d›r. Üstelik bu anlay›fl, tatbikatta a盤a ç›kmadan çok ön-
ce k⤛da dökülmüfl, DP hükümet programlar›na girmifltir. DP'nin sola karfl›
tavr›, ilk hükümet program› tart›flmalar›nda flekillenir:

fiimdi arkadafllar, ›rkç›l›k, sa¤c›l›k, solculuk meselesine geliyorum. [...]


Solculuk meselesi; Bu meselede dikkat edecek olursan›z, flimdiye ka-
dar gelmifl ve geçmifl hükümetlerden çok daha katî ifadelerde bulun-
mufluzdur. Hakikaten Halk Partisi hükümetleri solculukla mücadele
etmek karar›nda olduklar›n› söyledikleri halde, solculukla mücadele
ediyor gibi göründü¤ü halde, solculukla müessir bir mücadele yap›l›p

24 "Peyami Safa Bey", Gerçek, 26 Nisan 1950, s. 3.


25 Hasan Tanr›kut, "Burjuvazi ‹ktidarda", Gerçek, 24 May›s 1950, s. 2, 4.

400
GÖKMEN Vesikal› Yak›n Dönem Tarihimiz

yap›lmad›¤›n› hepiniz takdir edersiniz. Biz solculukla mücadele eder-


ken as›l kanunî yollardan ayr›lmayaca¤›z. Solculu¤un nereden baflla-
y›p nerede bitti¤ini kati olarak tayin edecek kanunî k›staslar› bulup
ortaya koyaca¤›z. Ta ki hâkimlerimiz bunu teflhiste tereddüde düflme-
sinler ve hükümlerini vermekte mütereddit olmas›nlar.
Adnan Menderes, burada kendisine "Ayn› fleyi ›rkç›l›k için de istiyo-
rum; nerede bafll›yor, nerede bitiyor?" diyen Sadri Maksudî Arsal'a,
"Say›n hocam, müsterih olman›z› rica ederim. Irkç›l›¤› biz solculuk gi-
bi mutlaka mücadele edilip sökünden sökülüp at›lmas› lâz›m gelen bir
mesele, bir cereyan olarak kabul ediyor de¤iliz," diye cevap vermiflti.
Nihayet ›rkç›l›k, bir fikrin, hissin dalâleti olabilir. Fakat solculuk böy-
le de¤ildir. Biz solculu¤u bugün "Bu memleketin aleyhine ve zarar›na
çal›flan kuvvetlerin ajan› olma" mânas›na al›yoruz. Bunlar› bir fikir ve
his kabul etmekten uza¤›z. Bu tarife dikkat etmek lâz›md›r. Bugün
›rkç›l›k ve solculuk derken, "‹kisini de mütekabil istikametlerde, ayn›
seviyede tutuyor" diye hükmetmek do¤ru olmaz.26

Ve I. Menderes Hükümeti (22 May›s 1950 – 9 Mart 1951) Program›'na afla-


¤›daki flekilde yans›r:

[Millete mal olmufl ink›lâplar›n korunmas›ndan bahisle] bilhassa üze-


rinde duraca¤›m›z mesele memleketi içinden y›k›c› afl›r› sol cereyanla-
r› kökünden temizlemek için icabeden kanuni tedbirleri almakt›r. ‹rti-
cai ve ›rkç›l›k gibi ay›r›c› cereyanlar› vas›ta olarak kullanan ve çok de-
fa kendisini bu maskeler alt›na gizleyen afl›r› solcu hareketlere karfl›
gereken bütün kanuni tedbirleri almakta asla tereddüt etmeyece¤iz.
Biz bugünün flartlar› içinde afl›r› sol cereyanlar› fikir ve vicdan hürri-
yeti mevzuunda mütalâa etmek gafletinde bulunmayaca¤›z. Bugün
afl›r› sol cereyanlara mensup olanlar›n, mücerret bir fikir ve kanâat
sahibi olmaktan ziyâde y›k›c› cereyanlar›n aletleri olduklar›ndan flüp-
hemiz yoktur. Fikir ve vicdan hürriyeti perdesi alt›nda bütün hürriyet-
leri kan ve ateflle yok etmekten baflka bir maksat gütmeyen bu ajanla-
r› adalet pençesine çarpt›rmak için icabeden k›staslar› vuzuh ve kati-
yetle tespit etmek zaruretine inan›yoruz. Ancak bu suretledir ki, mizah
veya siyasî tenkit kisvesi alt›nda ayakta tutunmak istenilen ve haki-

26 Halûk K›lç›k, derleyen, "Demokrat Parti Meclis Grubu, 28 May›s 1950, Hükümet Program› tart›flmalar›", Ad-
nan Menderes'in Konuflmalar›, Demeçleri, Makaleleri, Cilt II (Ankara: Demokratlar Kulübü Yay›nlar›, 1992), s.
7–8.

401
kebikeç / 23 • 2007

katte düpedüz afl›r› sol cereyanlar›n


eseri olan neflriyat›n27 tahribat›ndan
memleketi korumak kabil olabilecek-
tir.28

DP'nin sola karfl› bu tavr›, II. Menderes


Hükümeti'nde (9 Mart 1951 – 17 May›s
1954) fliddetlenecektir:

Kökü d›flar›da olan teflkilat›n fâaliyeti-


ni fikir hürriyeti çerçevesinde mütalâa
etmek ve müsamaha ile karfl›lamak bi-
zim için mümkün de¤ildir. Bir çete ha-
linde gizli ve teflkilât olarak muhayyel
bir istilan›n öncülü¤ü vazifesini görme-
ye yeltenenlere karfl› kanuni tedbirleri-
miz daima fliddetli olacakt›r. Bu nev'i
faaliyetleri biz, fikir hürriyetleriyle as-
la alâkal› görmemekteyiz. Bu mücadelemizde ilk program›m›zda da
izah etti¤imiz gibi birinci hedefimiz kanuni k›staslar elde etmektir.
Türk hakimine bu nev'iden suçlar› teflhis edip cezaland›rabilmek im-
kânlar›n› vermek laz›md›r. Bunun için sarih tarif ve k›staslara daya-
nan kanun maddelerine ihtiyaç aflikard›r. Bu ihtiyaca uyarak Hükü-
metçe haz›rlanan kanun tadilleri Yüksek Meclis’in komisyonlar›nda
tetkik ve müzakere halindedir.29

Nitekim Türk Ceza Kanunu'nun meflhur 141 ve 142inci madde hükümleri


1951'de a¤›rlaflt›r›l›r. Ayn› sene yap›lan TKP Tevkifat›'n›n ard›ndan, s›ra, sü-
rekli yasal s›n›rlar dâhilinde siyaset yapt›klar›n› dile getiren TSP'ye gelir.
1946'da Esat Adil liderli¤indeki TSP karfl›s›nda fiefik Hüsnü De¤mer'in

27 Baflbakan Adnan Menderes'in "düpedüz afl›r› sol cereyanlar›n eseri olan neflriyat"tan kast›, s›ras›yla Marko-
pafla, Merhumpafla, Malûmpafla, Ali Baba, Yedisekiz Hasanpafla, Öküz Mehmet Pafla ve nihayet Medet! isimle-
riyle ve ço¤unlukla Aziz Nesin yönetiminde yay›mlanan gazetelerdir. Abidin Dino'nun yönetiminde yay›mlanan
Nuhun Gemisi'nin de kastedilen neflriyat aras›nda oldu¤u varsay›labilir. Nitekim, Medet!'te ilk hükümet prog-
ram›n›n okunmas›n›n hemen ard›ndan Menderes'e aç›k bir mektup yay›mlan›r: Bkz.: "Baflbakana Aç›k Mektup:
Yan›l›yorsun Bay Menderes", Medet!, Y›l: 4 (Yeni Seri), Say›: 13 (5 Haziran 1950), s. 1, 4. Menderes'in tavr›, Ab-
dülaziz ve Abdülhamit dönemlerindeki uygulamalarla mukayese edilir; Halide Edip Ad›var'›n meclis kürsüsün-
den Menderes'in mizah gazeteleri konusundaki tavr›n› elefltiren konuflmas›na temas edilir ve flu temennide bu-
lunulur: "Son sözümüz millete hay›rl› bir Baflbakan olman›z, gazetemizin; Recep Peker, Saraço¤lu, fiemsettin
Günaltay, ‹nönü gibi 'daimi sermaye'leri aras›na girmemenizdir."
28 I. Menderes Hükümeti Program›, http://www.tbmm.gov.tr/hukumetler/HP19.htm.
29 II. Menderes Hükümeti Program›, http://www.tbmm.gov.tr/hukumetler/HP20.htm.

402
GÖKMEN Vesikal› Yak›n Dönem Tarihimiz

(TSEKP) saf›nda yer alan Rasih Nuri ‹leri, y›llar sonra müstehzi bir tav›rla,
"o y›llarda davalarda beraat etmenin, hatta Leninizm'i reddetmenin bile, hele
Demokrat Parti döneminde, bir ‘sosyalist' partisinin yaflamas› için yeterli ol-
mad›¤›"n› yazacakt›r.30

Meclis’te grev hakk› görüflülürken, Samet A¤ao¤lu komünizm tehlikesin-


den bahseder ve grevin Türk toplumunda s›n›f çat›flmalar›na yol açaca¤›n›
söyler. 1949 senesinde grev hakk›n› program›na alan DP'nin baflbakan› bu tar-
t›flmalar esnas›nda, "B›rak›n bu palavralar›, Türkiye'de grev mi olurmufl… Bi-
raz kalk›nal›m! Bu ifli sonra düflünürüz,"31 diyecektir. Samet A¤ao¤lu, TSP'nin
ipini çeken konuflmay›, K›rflehir Milletvekili Halil Sezai Erkut'un, ‹stanbul
Tekstil Sendikas› iflçilerinin yapmak istedikleri mitinge ‹stanbul Valili¤i’nce
izin verilmemesi sebebine dair Çal›flma ve ‹çiflleri Bakanl›¤›’ndan olan sorusu-
na cevaben, Devlet Bakan› ve Baflbakan Yard›mc›s› s›fat›yla yapar. Kanunlar
müsait dahi olsa, huzursuzlu¤a müsaade edilmeyecektir:

Son aylar zarf›nda memleketimizde birbiri arkas›na tezahür etmekte


bulunan bir tak›m hareketlere dikkat nazar›n›z› çekmek isterim. An-
kara'da floförlerin bir hareketini takip eden ‹stanbul'daki büyük iflçi
kütlelerini büyük bir mevzuu etraf›nda meydanlarda toplamak tefleb-
büsü ve daha 1 – 2 gün evvel ‹zmir'de belediye iflçilerini grev yapma-
ya sevkeden âmiller gibi müflahadelerimiz birbirine eklendi¤i ve bu
müflahadelerin yan›bafl›nda flimdi arzedece¤im di¤er bir tak›m müfla-
hadeler göz önüne al›nd›¤› zaman mevzuumuzun yaln›z bir miting hâ-
disesinin menedilmesinden ibaret olmad›¤› anlafl›l›r. Mesele daha de-
rindir, daha flümullüdür. Bu arzetti¤im hâdiselerin yan› bafl›nda Mec-
lis’imizin nazar›ndan kaçmam›fl olacakt›r ki son aylar zarf›nda ifl ihti-
lâflar› da artmaktad›r.
‹fl ihtilâflar›n›n atmas› sebepleri de tetkika flayan mevzular› teflkil et-
mektedir. Bu ayr› bir bahistir. Gerek ifl ihtilâflar›n›n artmas›, gerek
arzetti¤im di¤er hâdiseler, muaayen bir merkezden idare edilmekte
bulunan bir plân›n muhtelif safhalar› karfl›s›nda oldu¤umuz intiba›n›
hakl› olarak uyand›rmaktad›r ve bunu teyit eden deliller de vard›r. Bu
delillerin bafl›nda, derhal arzedeyim ki, ismi sosyalist, fakat hakiki
mahiyeti, flimdiye kadar tatbik etti¤i metotlar› ile tamamiyle komü-
30 Rasih Nuri ‹leri, derleyen, "Y›l 1946", 1947 TKP Davas›: K›rkl› Y›llar – 4 içinde (‹stanbul: Tüstav Yay›nlar›,
2003), s. 275–83. 1950'lerin bafl›nda TSP ile TKP aras›nda yaflanan polemik için bkz.: Levent Cantek, "Nuhun
Gemisi: TSP–TKP Polemi¤i", Modern Türkiye'de Siyasî Düflünce: Sol Düflünce, Cilt 8 (‹stanbul: ‹letiflim Yay›n-
lar›, yay›na haz›rlan›yor).
31 Cihad Hikmet Baban, Politika Galerisi (Büstler ve Portreler) (‹stanbul: Remzi Kitabevi, 1970), s. 365.

403
kebikeç / 23 • 2007

nist olan bir partinin yer ald›¤›n› görüyoruz.


Bu, merkezi ‹stanbul'da olan sosyalist parti-
sidir. [abç]
[...] Mevzuu, millî bir mevzuudur.
[...] Hükümetin noktai nazar›n› arzedeyim;
bu memlekette çeflitli sebeplerle ve yollarla
fakat bilhassa içtimai huzur ve refah› s›n›f
mücadelesi yaratmak suretiyle, ihlâl etmek
teflebbüsüne, hattâ kanunlar›m›z müsait ol-
masa bile, Hükümetimiz önce karfl› koyacak,
ondan sonra huzurunuza gelecektir.32

Müteakip günlerde (8–9 May›s 1952), iflçi


kurulufllar›n›n da hükümet kadar komüniz-
me karfl› olduklar›na dair haberler bas›nda
yer al›r. ‹stanbul Sendikalar Birli¤i, Eminö-
nü Halkevi'nde bir "komünizmi tel'in" toplant›s› düzenler.33 TSP Genel Sekre-
teri Esat Adil, Baflbakan Adnan Menderes'e afla¤›da aktard›¤›m mektubu34 bu
geliflmeler üzerine yazacakt›r:

TÜRK‹YE SOSYAL‹ST PART‹S‹


Merkez ‹cra Komitesi
Say›: 44
‹stanbul 14/6/1952
Tel:

Say›n Adnan Menderes


Türkiye Cumhuriyeti Baflbakan›

Her fleyden önce, zeki, mimtaz ve namuskâr flahsiyetinize karfl› besledi-


¤im hürmet ve muhabbeti arzetmek isterim.
32 T.B.M.M. Tutanak Dergisi, Dönem: IX, Toplant›: 2, Cilt: 15, Birleflim: 69, 7.5.1952 (Ankara: T.B.M.M. Bas›-
mevi, 1952), s. 96–102, burada sayfa 98 ve 99.
33 18 May›s 1952 tarihli Cumhuriyet gazetesinden nakleden, Ahmet Makal, Türkiye'de Çok Partili Dönemde
Çal›flma ‹liflkileri: 1946–1963 (Ankara: ‹mge Kitabevi, 2002), s. 285, dn. 398.
34 "Avukat Esat Adil Müstecabi'nin kurucusu ve Genel Sekreteri bulundu¤u Türkiye Sosyalist Partisi ile ilgili
olarak Baflbakan Adnan Menderes'e yazd›¤› mektup", T.C. Baflbakanl›k Devlet Arflivleri Genel Müdürlü¤ü
Cumhuriyet Arflivleri, Tarih: 14/6/1952, Dosya: A7, Fon Kodu: 30.1, Yer No: 18.104.7. Mektup, Türkiye Sosyalist
Partisi Merkez ‹cra Komitesi bafll›kl›, 17.5 x 25 cm ebad›nda, 3. hamur ka¤›da daktilo ile yaz›lm›fl, tarih ve say›
el yaz›s› ile eklenmifltir. ‹ki sayfad›r. Metinde alt› çizili bölüm muhtemelen mektubun okuru taraf›ndan renkli
kurflun kalem ile çizilmifltir.

404
GÖKMEN Vesikal› Yak›n Dönem Tarihimiz

1945 y›l›ndan beri, demokratik ve parlementer nizam›m›z›n geliflmesi


yolunda, pek çok meflakkat ve ›zt›raplara mal olan flahsi gayretlerimin
Faflist ve Komünist cephelerden tevcih edilen gayz ve husumetler sebe-
bile pek az semere verebildi¤ini itiraf ederim.
Bir avuç idealist kadromla, Belçika ve Fransa tipi Milli politakaya sahip
bir Sosyalist Partisi kurmak ve yaflatmak hususundaki gayretlerimiz
her halde malumu devletinizdir. C.H.P. iktidar›n›n, henüz rüfleym ha-
linde bulunan Partimizi – bir nutkunuzda tarif ve tavsif buyurdu¤unuz
flekilde – imhaye tevessül etti¤ini, masumiyetimizin ise ancak on sekiz
ayl›k bir mevkufiyetden sonra tezahür edebildi¤ini unutmamakla bera-
ber, ‹ktidar› ele ald›¤›n›z tarihden bir ay sonra, yeni Demokratik niza-
m›n›z›n yaratd›¤› huzur ve itimat içinde, Partimizi yeniden faaliyete ge-
çirdim.
O günden bu güne, Milli menfiimize ve nizam› içtimaimize en sa[f] sa-
mimi hislerle ba¤l›l›k gösteregeldik. Islahatc› ve tekâmülcü Sosyalist
prensiplerimize tam bir taassupla sadakat gösterdik. Demokrat ve Par-
lementer Türkiyem›z›n, çok mütevazi de olsa, bir Sosyalist Partisinden
mahrum görünmemesine çal›fld›k. Siyasi hürriyetler hususunda daima
ibzal buyurdu¤unuz teminat›n samimiyet ve ciddiyetinden asla flüpheye
düflmedik.
Fakat son günlerde maruz kald›¤›m›z baz› vekayi, bizi, yüksek makam›-
n›za ve asil flahsiyetinize elem ve endiflelerimizi arza mecbur k›lmakda-
d›r.
Demokras› ve Kanun muvacehesinde, vaziyetimizi meflkuk göstermeye
matuf baz› teflebbüslere giriflildi¤ini, bu arada Istanbul Emniyet Mü-
dürlü¤ü Birinci flubesi taraf›ndan baz› partililerin gizlice sorguya çeki-
lerek, C.H.P. usulünce korku ve bask› havas› içinde Parti aleyhine ifade
vermeye, hatta aleyhimizde gizli raporlar vermeye icbar edildikleri tes-
bit edilmifldir.
1946 terörünü ve onun telâfisi hala mümkün olmam›fl olan ›zt›raplar›n›
unutmad›¤›m için flikâyetimizi do¤rudan do¤ruya zat› davletinize arzet-
meyi zaruri telekki ettim.
Partimizin, iki y›ll›k fealiyetinin ilmi mahiyeti, milli karakteri, nizam
içtimaimizle olan ahengi herdürlü flaibeden berîdir[;] bunu beyan ve te-
min etmek vezifemdir.
Bununlar beraber, Memleketimizde, samimi surette antikomünist bir
Sosyalist Partisinin dahi mevcudiyet ve faaliyeti flayan› arzu degilse, si-
yasi hayatdan çekilmeye, kurucusu ve baflkan› s›fatilede Partimi kapat-
maya amade bulundu¤umu, derin bir elem içinde arzederim.
Demokrasi u¤rundaki mücahedenizi takdis, hürmetlerimin kabulünüde

405
kebikeç / 23 • 2007

bilhassa istirham ederim.


T.S.P. kurucusu ve Genel Sekreteri
Avukat Esat Âdil Müstecâbi
[‹mza]

TSP, bu mektubun kaleme al›nmas›ndan dört gün sonra kapat›l›r. 14 üye-


si gizli komünizm propagandas› yapt›klar› iddias›yla ‹stanbul'da tutuklan›r.
Tutuklamalar Temmuz ay›na dek devam eder.35 DP iktidar› alt›nda bir sonra-
ki yasal sol teflebbüs, Hikmet K›v›lc›ml›'n›n Vatan Partisi de ayn› sonla karfl›-
laflacak, K›v›lc›ml›'n›n savunmas›n› üstlenen Esat Adil kendi partisinin aklan-
d›¤›n› göremeden 1958'de hayata gözlerini yumacakt›r.

Özet: 1945 senesinde Demokrat Parti'nin müstakbel önderli¤i ile sol ile aras›nda çetre-
fil bir iliflki kurulmufltur. DP'nin sola karfl› gerçek tutumu 1950'de iktidara gelmesinin ar-
d›ndan belirginleflir. Bu yaz›, DP ile sol aras›ndaki s›k›nt›l› iliflki çerçevesinde de¤erlendiri-
lebilecek 1945 ve 1952 senelerine ait iki belgeyi okurla buluflturmay› amaçl›yor.

Anahtar Sözcükler: Demokrat Parti, Sol, Türkiye Sosyalist Partisi, Popülizm, Esat Adil
Müstecapl›o¤lu, Adnan Menderes.

Abstract: There has been an intricate relationship between the prospective Democratic
Party leadership and the left during 1945 in the days preceding the establishment of the DP.
The DP's real stance with regard to the left crystalised after it came to power in 1950. This
article presents two letters from 1945 and 1952 that could be read in the framework of the
troublesome relation between the DP and the left.

Keywords: Democratic Party, Socialist Party of Turkey, Left, populism, Esat Adil Müs-
tecapl›o¤lu, Adnan Menderes.

35 Ahmad ve Ahmad, Türkiye'de Çok Partili Politikan›n Aç›klamal› Kronolojisi, s. 15-16, 97-98.

406
kebikeç / 23 • 2007

XIX. Yüzy›l›n ‹kinci Yar›s›nda


Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda Kuzey Kafkas
Göçmenlerinin Toplumsal Uyarlanmas›na
Dair Baz› Görüfllfller
(Göçmenlerin Otoriteye Baflv flvurular›)

Georgi CHOCHIEV*

O ndokuzuncu yüzy›l›n ikinci yar›s›nda Osmanl› ‹mparatorlu¤u, Kafkas-


lar’›n Rusya’n›n boyunduru¤u alt›na girmesi ve bölgede askeri-kolonici
bir yönetim kurulmas›n›n sonucu olarak padiflah›n topraklar›na göç eden en
az bir milyon Kuzey Kafkasyal›y› – Adigeler, Da¤›stanl›lar, Çeçenler, Osetler,
Abhazlar (Orta Do¤u’da genel olarak Çerkez ad› alt›nda an›l›rlar) vb. - toprak-
lar›na kabul etmifltir. Göçmenlerin ço¤unun Osmanl› devletinin sad›k vatan-
dafl› haline gelmeleri ve Bab›ali’nin cömert ve koruyucu tutumuna ra¤men, bu
halklar›n yeni ülkelerinin toplumsal, siyasi, kültürel ve di¤er gerçekliklerini
benimseme sürecinde önemli güçlüklerle karfl›lafl›lm›fl ve bu güçlüklerin afl›l-
mas› y›llar hatta on y›llar gerektirmifltir. Bu karmafl›kl›klar, bir yandan, Ku-
zey Kafkas halklar›n›n modernleflme dönemini yaflamakta olan Osmanl› top-
lumununkinden oldukça farkl› geleneksel feodal-ataerkil toplumsal yap›s›n-
dan, di¤er yandan da göçmenlerin kolonilefltirilmesi sürecinde otoritelerin, ön-
celikle devletin genel idari-bürokratik iflleyiflindeki yetersizlik ile aç›klanabi-
lecek hatalar›ndan kaynaklanmaktayd›. Göçmenlerin ço¤unlu¤unun Kafkas-
lar’daki savafl ve bunu takip eden zorunlu göç nedeniyle içinde bulundu¤u kor-
kunç mali durum ve vahim psikolojik halleri de yerleflmeleri ve koflullara ayak
uydurmalar›n› güçlefltiren ek faktörlerdi.1
* 2006 y›l›nda Ankara'da gerçeklefltirilen 15. Türk Tarih Kongresi'ne bildiri olarak sundu¤u çal›flmas›n›n Türk-
çesinin Kebikeç'te yay›nlanmas›na izin veren Dr. Chociev'e ve metni ‹ngilizce’den çeviren Ekin Uflflakl›’ya çok
teflekkür ederiz.
1 Kuzey Kafkasyal›lar›n Osmanl› ‹mparatorlu¤u’na göçleri ve ilgili sorunlar hakk›nda ayr›nt› için bkz. B. Ha-
biço¤lu, Kafkasya’dan Anadolu’ya Göçler, ‹stanbul, 1993; A. Saydam, K›r›m ve Kafkasya Göçleri (1856-1876),
Ankara, 1997; S. Erkan, K›r›m ve Kafkasya Göçleri (1878-1918), Trabzon, 1996.

407
kebikeç / 23 • 2007

Osmanl› kaynaklar›nda Kafkaslar’dan gelen göçmen gruplar ve yerlefltiril-


meleriyle ilgili otoritelerin ald›¤› önlemler üzerine kapsaml› ve ayr›nt›l› bilgi-
ler bulunmaktad›r. Öncelikli olarak resmi kurumlar aras›ndaki yaz›flmalar›
içeren bu kaynaklar aras›nda en önemli yeri, Kuzey Kafkasyal›larca bizzat di-
le getirilen, yeni vatanlar›nda karfl›laflt›klar› sorunlara dair bak›fl aç›lar›n› ve
kimi zaman da bunlar›n çözüm yollar›n› yans›tan kategorideki say›s›z tutanak
almaktad›r. Bu çal›flman›n da konusu olan bu belgeler aras›nda göçmenler ta-
raf›ndan resmi kurumlara gönderilmifl olan bireysel ve toplu dilekçeler yer al-
maktad›r. Bunlar, kaza, sancak ve vilayetlerin idareleri ile meclislerinden,
merkezi nezaretler ve müdürlüklere, sadrazam ve padiflah›n yüksek makam-
lar›na kadar; ama en çok da özel bir kurum olan Muhacirîn ‹daresi’ne (veya
Muhacirîn Komisyonu) gönderilmifllerdir. Her ne kadar bugün küçük bir bölü-
müne ulaflabiliyor olsak da, bu belgeler hem iskân aflamas›nda hem de ‹mpa-
ratorluk içindeki toplumsal uyum ve evrim döneminde göçmenleri ilgilendiren
temel konulara dair belirli bir fikir vermektedir.2 ‹ncelenen kaynaklar iki tür
belge halinde sunulmaktad›r: Bireyler ya da küçük göçmen gruplar› taraf›n-
dan, kimi yerel sorunlar›n çözümü için otoritelere arz edilmifl flikâyetler ve di-
lekçeler; Kuzey Kafkas cemiyetinin liderli¤i ve buna uygun olarak “ulusal” ç›-
karlar›n temsil edilmesi için merkezi Osmanl› otoritelerine yap›lan baflvuru-
lar. Her iki tür dilekçe de ayr› olarak ele al›nacakt›r.
Osmanl› ‹mparatorlu¤u topraklar›na en yo¤un Kuzey Kafkas göçünün ya-
fland›¤› 1850’lerin sonu-1860’lar›n ilk yar›s› ile 1870’lerin sonu-1880’li y›llar›n
bafl›nda, özel hükümet talimatlar›na sahip otoritelerin dikkati, yeni vatandafl-
lar›n yerlefltirilmesiyle, ba¤›ms›z üretken faaliyete h›zl› ve yumuflak bir flekil-
de dahil olufllar›n› sa¤layacak yeterli maddi kaynaklar›n bulunmas› ile ilgili
sorunlar›n çözümüne odaklanm›flt›. Ne var ki, Bab›ali taraf›ndan pek öngörü-
lemeyen yüz binler gibi yüksek bir rakam› bulan ak›n miktar›, k›s›tl› hazine
kaynaklar› ve nitelikli yerel bürokratlar›n azl›¤› ile birleflti¤inde, birçok dilek-
çe ve baflvuruda ifadesini buldu¤u gibi, belirtilen sorunlar›n afl›lmas›n› amaç-
layan çabalar her zaman etkili olmuyordu.
Göçmenlerin baflar›l› bir flekilde yerlefltirilmeleri için temel önkoflul uygun
yerlefltirme bölgesi seçimiydi. Bab›ali, kural olarak, yaflanabilecek yerlerin ya
da uygun topraklar›n belirlenmesi için çal›fl›rken, hem devlet hem de göçmen-
lerin ç›karlar›n› gözetiyordu. Fakat göçmenler de s›kl›kla bu can al›c› önemde-
ki konuda özel talep ve baflvurularda bulunuyorlard›. Ülkeye var›fllar›n› taki-

2 Baflbakanl›k Osmanl› Arflivi’nin (BOA) çeflitli tasniflerinde, orijinal dilekçe örneklerini (ilgili belgelerin eki
olarak) veya daireler aras› yaz›flma s›ras›nda bürokratlarca yap›lm›fl içerik özetlerini içeren 200’den fazla belge
bulduk.

408
CHOCHIEV Kuzey Kafkas Göçmenlerinin Toplumsal Uyarlanmas›

ben çeflitli gruplar›n liderlerince yerel ve merkezi yetkililere yap›lan baflvuru-


lar aras›nda belirli bölgeler için kal›c› yerleflim talepleri de yer al›yordu. Bu
tercihler hem ekonomik özellikler (do¤a ve altyap› aç›s›ndan elveriflli bölgele-
re yerleflme e¤ilimi) hem de toplumsal yap› (cemiyet bütünlü¤ünün korunma-
s›, uygunsuz komfluluk çevrelerinden kaç›nma) etkenlerine ba¤l› olarak belir-
leniyordu. 1861 y›l›nda, talimat flartlar›na ald›rmayan yerel nüfustan –yar›
göçebe Afflarlar- hiçbir yard›m almayan 56 Hatukuay (Adigelerin bir alt kolu)
ailesi taraf›ndan Ankara vilayetinin Kayseri sanca¤›na arz edilen dilekçe, bu-
nun bir örne¤idir. Dilekçe sahipleri Sivas vilayetinin güneyinde bulunan ve ilk
hasat› kald›rmalar› kofluluyla göçmenlere destek verebilecek bir dereceye ka-
dar yerleflik nüfus da bar›nd›ran Uzun Yayla’ya yerleflmek istemifltir; bu böl-
genin seçimindeki bir di¤er etken de vatandafllar›n›n bir k›sm›n›n zaten bura-
da yafl›yor olmas› idi.3 Ayn› zamanda Ayd›n vilayetinin iklim koflullar›ndan
gayri memnun yaklafl›k 200 Da¤›stanl› ve Çeçen aile, kendileriyle birlikte göç
eden vatandafllar›n›n ço¤unun yerleflmifl oldu¤u Sivas vilayetine gitme tale-
binde bulunmufltur.4 1865-1866 k›fl›n› geçirmek üzere Kürdistan eyaletine yer-
lefltirilmifl olan iki binin üzerindeki Çeçen ailenin liderleri kendileri için Mar-
din ve Zor sancaklar› s›n›r›ndaki Habur nehri üzerinde (F›rat’›n bir kolu) ge-
nifl bir koloni kurulmas› için baflvurmufltu. Talepleri için iki gerekçe sunmufl-
lard›r: Bölgenin zirai avantajlar› ve grubun tamam› için iskân olana¤›.5
Ne var ki, incelenen belgelerin kayda de¤er bir k›sm›nda Kuzey Kafkasya-
l›lar›n belirli bölgelere yerleflme taleplerinin temel nedenlerinden biri yo¤un
yerleflimdir; bu da onlar›n devam etmekte olan cemaat içi ba¤ gelenekleri ve
yabanc› bir çevrede kaybolma korkular›ndan ileri gelmektedir. Bu nedenle,
yaklafl›k 400 “Çerkez ve Kabardey” ailenin lideri olan Hatozuko¤lu Çolak
Mehmed Bey’in dilekçesinde (muhtemelen 1860’lar›n bafllar›) Türk diline hâ-
kim olmamalar› ve k›fl aylar›nda ayr›ld›klar› için Samsun ve Çorum aras›nda
son derece güç bir durumda kald›klar› belirtilmiflti. Bu güç durumun üstesin-
den gelebilmek için “yeniden bir araya gelme” ve Çorum sanca¤›n›n Emlak ka-
zas›ndaki bölgede yerleflme izni talep ediyordu.6 1861 y›l›nda Bolu sanca¤›na
yerlefltirilmifl Kabardey cemaatinin, yönerge gere¤ince otoritelerin kendilerini
ay›rarak, yerli halk aras›nda iskân ettirmesinden endifle duyan liderleri, Sad-
razaml›¤a bir dilekçe göndermifltir. Dilekçe sahipleri bu karar›n “ölümcül so-
nuçlar›n›n” alt›n› çizerek, ya ayn› sancakta ayr› bölgelerin aranmas›n› ya da
1860’lar›n bafl›nda Anadolu’daki Kuzey Kafkasyal›lar›n ilgi oda¤› haline gel-

3 BOA, A.MKT.UM, No 464/71 (20 N 1277); BOA, A.MKT.MHM, No 222/5 (30 Za 1277).
4 BOA, A. MKT.MHM. No 222/9 (30 Za 1277).
5 BOA, ‹. D., No 38018 (17 I. 1282), lef. 6.
6 BOA, C. D., No 6932 (t.y.).

409
kebikeç / 23 • 2007

mifl olan Uzan Yayla bölgesine tafl›nmalar›na izin verilmesini istemifllerdi.7


Bir arada ikamet etme talebi farkl› kökenlerden Kafkas gruplar›n üyelerince
s›k s›k ifade ediliyordu. Hiç flüphe yok ki, bu nedenle de ola¤an, “kendilerine
özgü” etno-sosyal ortamlar›n› yerel düzeyde yaflatmay› ve ayn› zamanda yerel
çevreye uyumlar›n› –özel bir cemaatin bir parças› olsalar da- kolaylaflt›rmay›
amaçl›yorlard›. Söz konusu bu olgu Uzun Yayla’da yerleflmifl olan baz› Hatu-
kuay, Kabardey, Da¤›stan ve Çeçen gruplar›n›n liderlerince verilmifl bir dilek-
çe ile betimlenebilir. Bu dilekçede, nüfusu az olan ama iklim aç›s›ndan ve sos-
yo-ekonomik yönden potansiyele sahip P›narbafl› civar›nda 500-600 ailelik ye-
ni bir yerleflim alan› talep edilmiflti. Ayr›ca, kendilerini Afflarlar›n sald›r›lar›-
na karfl› koruma ihtiyac› da gruplar›n bir araya gelmesi için önemli bir gerek-
çe olarak sunulmufltu.8
Bu tür baflvurular›n ço¤unlu¤u otoritelerce anlay›flla karfl›lan›yordu, çün-
kü 1850-60’larda ‹mparatorluk önemli miktarda bofl ve verimli toprak rezerv-
lerini yeniden düzenlemekteydi. Ayr›ca, merkezi otorite göçmelere karfl› olum-
lu bir tav›r sergiliyordu ve genellikle, taleplere yan›t verirken, “din ve onurla-
r›n› kurtarmak için anavatanlar›n› terk etmifl ve Yüce Devlet’in kanatlar› al-
t›na s›¤›nm›fl” bu insanlar›n ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas›n› uygun buluyordu.9
Ancak, toprak kaynaklar› azald›kça, özellikle de devlet taraf›ndan “kal›c› ola-
rak yerlefltirilmifl” (otoritelere göre) gruplar ve belirli bir malzeme yard›m›n›
gerektiren ama hâlâ baflka bölgelere yerleflmek isteyen topluluklar söz konu-
su oldu¤unda, bu tür talepleri karfl›lamak giderek güç olmaya bafllad›. Örne-
¤in 1862 y›l›nda Saruhan sanca¤›n›n Güzelhisar kazas›n›n iklim koflullar›na
uyum sa¤lamakta zorlanan 32 Çerkez aile Sivas eyaletine, tercihen de Uzun
Yayla’ya iskânlar›n› talep etmifltir. Bu talepleri ancak, artan say›da ölüm ola-
y› ve birçok göçmenin fakirleflti¤ini gösteren özel bir tahkikat sonunda yerine
getirilmifltir; ne var ki, Osmanl› Devleti tafl›nma masraflar›n›n Çerkezler ta-
raf›ndan karfl›lanaca¤›n› ve ayn› de¤iflikli¤in söz konusu bölgede yaflayan di-
¤er gruplar için uygulanamayaca¤›n› belirtmifltir.10 1871’de Suriye vilayetinin
Hama ve Bakla sancaklar›na yerlefltirilmifl onlarca Da¤›stanl› aile kötü hava
koflullar› ve kimi vatandafllar›n›n ölümü nedeniyle yerleflim bölgelerinin de-
¤ifltirilmesi talebiyle hükümete baflvurmufltur. Ne var ki, Anadolu’ya tafl›nma
7 BOA, A. MKT.NZD, No 352/92 (4 Za 1277); BOA, A. MKT.UM, No 481/98 (29 Z 1277).
8 BOA, A. MKT.UM, No 491/43 (4 S 1278), Kuzey Kafkasyal›lar›n belirli bir bölgeye yerleflme talebiyle ilgili di-
¤er dilekçeler için bkz. BOA, A.MKT.Um, No 475/75; BOA, A.MKT.MHM, No175/78; BOA, A.MKT.MHM, No
176/1; BOA, A.MKT.MHM, No 177/89; BOA, A.MKT.MHM, No 219/53; BOA, A.MKT.MHM, No 222/55;
A.MKT.MHM, No 229/22; BOA, A.MKT.NZD, No 314/9; BOA, A.MKT.NZD, No 314/10; BOA, A.MKT.NZD, No
343/21; BOA, A.MKT.NZD, No 353/70; BOA, A.DVN, No 74/100; BOA, ‹. D., No 67593; BOA, ‹.D., No 78645.
9 Bkz. BOA, A.MKT.UM, No 464/71 (20 N 1277); BOA, A.MKT.MHM, No 227/51 (16 M 1278).
10 BOA, A.MKT.UM, No 526/19 (17 C 1278); BOA, A.MKT.UM., No 529/37 (29 C 1278); BOA, AMKT.UM, No
530/71 (5 B 1278).

410
CHOCHIEV Kuzey Kafkas Göçmenlerinin Toplumsal Uyarlanmas›

masraflar›n› karfl›lamaya isteksiz


olan otoriteler bu sorunu, ailelerin
bölgedeki acil sosyo-ekonomik ihti-
yaçlar›n› karfl›layarak çözmeyi ter-
cih etmifltir.11 Bütün bu göç süreci
boyunca olumsuz iklim koflullar›na
dair flikâyetlerin büyük bir bölümü
Suriye, Halep ve Adana vilayetleri-
ne yerleflmifl Kuzey Kafkasyal›
gruplar taraf›ndan yap›lm›flt›r.12
Göçmenlerin akrabalar› ile bir ara-
ya gelme gayesi de yerleflim bölgesi-
nin de¤ifltirilmesi talebinin yayg›n
gerekçelerinden biriydi. Bu tür bafl-
vurular genellikle küçük gruplarca
yap›l›yor ve görevlilerce de kolayl›k-
la destekleniyordu.13
‹ncelenen belgelerin önemli bir
bölümü, göçmenlerin ekonomik ge-
reksinimlerinin karfl›lanmas› süre-
cinde yukar›da belirtilen etkenlere dair çeflitli hata ve yanl›fllar› içermektedir.
Aç›kça görülüyor ki, Kuzey Kafkasyal›lar›n kayda de¤er bir k›sm› toprak tah-
sisi, oturma koflullar›, mali ve ayni yard›mlar, tar›msal aletler gibi konularda
belirli ölçüde ihlallerle karfl›laflm›fllard›r. Birçok dilekçe sahibi içinde bulun-
duklar› durumu kritik olarak nitelendirmifltir. Bu nedenle, 1861’de, geçici ola-
rak ‹zmit sanca¤›n›n Sakarya semtine yerlefltirilmifl 40’›n üzerinde Çerkez ai-
lesinin temsilcileri otoritelere, yerel bürokratlar›n ihmali nedeniyle kendileri-
ne toprak ve araç gereç tahsis edilmedi¤ini ve günlük harc›rahlar›n düzensiz
bir flekilde ödendi¤ini, bütün bu koflullar›n da kendilerini yoksullu¤a sürükle-
di¤ini bildirmifltir. “Din ve devlet u¤runa, büyük zorluklar› gö¤üsleyerek ana-
vatanlar›n› terk edip Osmanl› topraklar›na geldiklerini” hat›rlatan Kuzey
Kafkasyal›lar kendilerine acilen sancak içinde uygun bölgelerin tahsis edilme-

11 BOA, ‹. D., No 44541 (14 fi 1288).


12 Örne¤in bkz. BOA, A.MKT.DV, No 205/74 (9 R 1278); BOA, DH.MKT, No 1325/24 (13 Za 1295); BOA, ‹. fi.
D., No 2123 (12 N 1295).
13 Örne¤in bkz. BOA, A.MKT.UM, No 484/84 (8 M 1278); BOAS, A.MKT.DV, No 205/74 (9 R 1278); BOA,
A.MKT.MHM, No 335/21 (21 M 1282); BOA, DH.MKT, No 1328/75 (12 M 1297); BOA, DH.MKT, No 1552/114
(14 S 1306).

411
kebikeç / 23 • 2007

sini ve kendilerini açl›k-


tan kurtaracak flekilde
yerleflik düzene geçene
dek de yard›mlar›n sür-
dürülmesini talep etmifl-
14
lerdir. Ayn› y›l, Kütah-
ya sanca¤›n›n Eskiflehir
kazas›nda oturan 35
Çerkez aile konutlar›n›n
inflas› ile s›¤›r ve tohum
yard›m›ndaki gecikmele-
rin k›fl arifesinde kendi-
lerini bir felakete sürük-
ledi¤ini belirterek, acil
yard›m istemifllerdir.15
1871 tarihli dilekçede
ad› geçen, Suriye’de yer-
leflik Da¤›stanl› göçmen-
ler de uygunsuz toprak
tahsisi, yard›mlar›n tam
ödenmemesi ve berabe-
rinde gelen yoksulluktan flikâyetçi olmufltur.16
Resmi kurumlar›n belgelerden saptanan yan›tlar›ndan anlafl›ld›¤› üzere,
Bab›ali, söz konusu olan çok küçük göçmen gruplar› olsa bile, bu tür sinyalle-
ri oldukça ciddiye alm›flt›r. Yerel otoritelere göçmenlerin sorunlar›n›n acilen
çözülmesi talimat› verilmifl ve ihtiyaç görüldü¤ü takdirde de ek yard›mlar ile
daha nitelikli memurlar tahsis edilmifltir. Kuzey Kafkasyal›lardan gelen di-
lekçelerin ço¤unda, göçmenlerin karfl›laflt›klar› sorunlar›n çözümüne iliflkin
‹stanbul ve vilayet otoritelerince ve memurlarca al›nm›fl önlemler için teflek-
kürleri de yer al›yordu.17 Ancak, araflt›r›lan dönemde kimi durumlarda ayn›
gruplar taraf›ndan benzer ve tekrar tekrar verilen flikâyetnamelerin varl›¤›
göstermektedir ki merkezi otoritelerin talimatlar› yerel düzeyde yeterli etkin-
likte uygulanamam›flt›r. Örne¤in, 1888 y›l›nda, 10 y›ld›r belirsiz bir konumda

14BOA, A.MKT.UM, No 476/57 (13 L 1277).


15BOA, A.MKT.UM, No 525/25 (13 C 1278).
16BOA, ‹.D., No 44541 (14 fi 1288).
17 Örne¤in bkz. BOA, A.MKT.MHM, No 222/96 (14 Z 1277); BOA, A.MKT.UM, No 481/98 (29 Z 1277); BOA,
A.MKT.UM, No 530/65 (5 B 1278); BOA, ‹.D., No 38018 (17 L 1282), lef 6, 7.

412
CHOCHIEV Kuzey Kafkas Göçmenlerinin Toplumsal Uyarlanmas›

Ni¤de sanca¤›nda oturmakta olan Çerkezler, Dahiliye Nezareti’ne müracaat


etmifltir;18 bu da göstermektedir ki her ne kadar göç oran›n›n azalmas›yla bir-
likte göçmenlerin yerleflim sorunlar› önceki önemini yitirmiflse de, göçmen top-
luluklar içinde hâlâ özel sorunlar bafl gösterebiliyordu.19
Kuzey Kafkasyal›larca arz edilen baflvurular›n bir k›sm›nda yerli nüfusla
karfl›l›kl› iliflkilerin düzenlenmesi talebi de yer almaktayd›. Genellikle anlafl-
mazl›¤›n temelinde yerel halkça kullan›lan hazine arazileri (sürülebilir top-
raklar, otlaklar, ormanlar, vb.) yat›yordu. Do¤al olarak, Bab›ali’nin bu alanla-
r› göçmenlerle doldurmas›, tart›flmal› arazilere göçmenlerin yerleflmesini en-
gellemek için ço¤u zaman güç kullanan ya da dava açan ilgili yerel gruplar›n
olumsuz tepkilerini çekiyordu. Ço¤unlukla bu tür durumlarda göçmenler ‹s-
tanbul’daki yetkililerin deste¤ine baflvuruyordu. Bunun tipik bir örne¤i 1861
y›l›nda, küçük bir Abhaz grubunun ‹zmit sanca¤›n›n Hendek kazas›nda ken-
dilerine tahsis edilmifl olan topraklar üzerindeki haklar›n›n, aralar›nda san-
cak meclisinin baflkan› ve din adamlar›n›n temsilcilerinin de bulundu¤u kimi
yetkili kiflilerden gelen sald›r›lara karfl› korunmas› talebiyle verdikleri dilek-
çedir.20 Kütahya sanca¤›n›n Eskiflehir kazas›nda yerleflik bir baflka Abhaz top-
lulu¤unca 1862’de yetkililere arz edilen bir baflka dilekçede de benzer bir du-
ruma de¤iniliyordu.21 Her iki vakada da (muhtemelen di¤er benzer durumlar-
da oldu¤u gibi) merkezi otoriteler aç›kça yerel yetkililere yasad›fl› müdahale-
lere karfl› göçmenlerin ç›karlar›n› temin etmeleri emrini vermifl; özellikle de
yeni yurttafllar›n bofl devlet arazilerine yerleflmesi politikas›n›n engellenmesi-
nin kabul edilemez oldu¤unun alt› çizilmifltir.
‹ncelenen belgeler Kuzey Kafkasyal› göçmenlerden çeflitli toplumsal grup-
lar›n Osmanl› ‹mparatorlu¤u’na uyum sorunlar›n›n farkl› boyutlar›n› da gös-
termektedir. Göçmenlerin büyük bir ço¤unlu¤unu köylüler oluflturdu¤u ve k›r-
sal bölgelerde yerel özelliklere uyum sorunlar›, en az›ndan ilk aflamada, hükü-
met taraf›ndan sa¤lanan k›rsal arazide baflar›l› hane iflletmecili¤i ile çözülmüfl
oldu¤u halde, az say›da olsa da çiftçi olmayan veya bu s›n›fa dahil olmay› is-
temeyen bir k›s›m göçmen için, ev sahibi halk›n yap›s› içinde bir yer edinmek
daha önemli ve acil bir sorundu. Söz konusu grubun temsilcilerince otoritele-
re uygun toplumsal ve mesleki konum talebiyle arz edilen say›s›z dilekçe de bu
durumu do¤rulamaktad›r.
18 BOA, BH.MKT, No 1508/13 (2 N 1305).
19 Kuzey Kafkasyal›lar›n uygunsuz yerleflimden flikâyetleri ve maddi yard›m talepleri için bkz.: BOA,
A.MKT.UM, No 458/35; BOA, A.MKT.UM, No 477/67; BOA, A.MKT.NZD, No 353/100; BOA, A.MKT.MHM, No
228/22; BOA, A.MKT.MHM, No 238/33.1; BOA, DH.MKT, No 1512/22.
20 BOA, A.MKT.MHM, No 228/54 (21 M 1278); BOA, A.MKT.UM, No 490/95 (5 S 1278).
21 BOA, A.MKT.DV, No 216/63 (24 B 1278).

413
kebikeç / 23 • 2007

Dilekçelerin içeri¤i bu konudaki tercihlere dair oldukça net bir fikir ver-
mektedir. Orduya kaydolma talebiyle yap›lan baflvurular ço¤unlu¤u olufltur-
maktad›r. Aç›kça, Bab›ali’nin mecburi askerlik görevini tecil etmesine ra¤-
men, göçmelerin kayda de¤er bir bölümü sözleflmeli olarak askeri bir kariyer
ya da uzun süreli askerlik yapmak istemifltir. Bir dereceye kadar bu tür tu-
tumlar Kuzey Kafkasya’n›n geleneksel toplumsal yap›s› ve yaflam tarzlar›n›n
askeri karakterinden kaynaklan›yordu, bu da özellikle göçten evvel Ruslara
karfl› yap›lan askeri operasyonlara toplu olarak kat›lmalar› sonucunda özellik-
le belirgin bir hal alm›flt›. Kimi kan›tlar göstermektedir ki göç sürecinde bile
Kuzey Kafkasyal›lar yeni vatanlar›n›n potansiyel savunucular› olarak konum-
lan›yordu; “Sultan-Halife’nin savaflç›lar›”. Bu nedenle, yukar›da bahsi geçen
Hatozuko¤lu Çolak Mehmet Bey imzal› dilekçede her bir Çerkez ailenin “‹s-
lam ve Yüce Devlet için” savaflmaya haz›r oldu¤u da belirtilmiflti.22 Hiç flüp-
he yok ki, pek çok göçmen için son derece önemli olan belirli bir refah düzeyi-
ne h›zla eriflme f›rsat› da çeflitli düzenli ve düzensiz askeri birliklere kat›l›m›
talep etmekte göz ard› edilemeyecek bir nedendi.
1860’lar›n ilk yar›s›ndan kalma bir dizi belge, önemli oranda Kuzey Kaf-
kasyal›n›n “gönüllü ve ücretli” askeri hizmete kaydedilme taleplerini do¤rula-
maktad›r. Bu ba¤lamda, Osmanl› hükümeti birkaç atl› “Çerkez alay›” kurul-
mas› emrini vermifltir. Her ne kadar baflvuru sahipleri ordudaki befl y›ll›k gö-
revini tamamlam›fl kifliler aras›ndan kefil göstermek zorunda olsalar da, ge-
nellikle otoriteler bu tür talepleri kay›r›yordu.23 Kuzey Kafkasya cemaati içe-
risindeki di¤er bir seferberlik coflkusu da 1877-1878 Türk-Rus savafl›n›n bafl-
lang›c›nda, binlerce yeni göçmenin gönüllü olarak Anadolu ve Balkan ordula-
r›na dahil düzensiz süvari birliklerine kat›lmalar›yla yaflanm›flt›r.24
Profesyonel kariyerlerine Sultan’›n ordusunda devam etmek isteyen Kuzey
Kafkasyal› göçmenlerin –Çarl›k ordusunun eski subaylar›- dilekçeleri de güç-
lü bir resmi destekle karfl›lan›yordu. Örne¤in, 1860 y›l›nda otoriteler Bjje-
dughlar›n (Adigeler’in bir alt kolu) temsilcisi fiahin Giray Bey’den gelen tale-
bi kabul etmifltir. Kendisine Rus ordusundayken sahip oldu¤una denk bir rüt-
be verilmifltir; ayr›ca, bir fleref madalyas›yla ödüllendirilmifl ve otoriteler de
çocuklar›n›n vasili¤i için gerekli tedbirleri alm›flt›r.25 1866’da, bir y›l evvel befl
22 BOA, C.D., No 6832 (t.y.).
23 BOA, ‹.D., No 30174 (19 L 1276); BOA, A.MKT.MHM, No 183/37 (29 L 1276); BOA, A.MKT.MHM, No 218/37
(27 L 1277).
24 Gazi Ahmet Muhtar Pafla, An›lar, II, ‹stanbul, 1996, ss. 40, 42, 48, 57, 91, 155-156, 166, 189; S. E. Berzeg,
“1877-1878 Osmanl›-Rus Savafl›’nda Kuzey Kafkasya ve Sürgündeki Kafkasyal›lar”, Kafkasya Gerçe¤i, No 1,
Samsun, 1990, ss. 6-8. Göçmenlerin herhangi geçerli kiflisel baflvuru örne¤ini göremiyoruz. Muhtemelen bu ha-
reket gönüllülerin söz konusu birliklere yerel sivil ve askeri yetkililerin yönlendirmesiyle gerçeklefltirdikleri kit-
lesel kat›l›m›yla oluflmufltu.
25 BOA, A.MKT.MHM, No 177/29 (21 B 1276).

414
CHOCHIEV Kuzey Kafkas Göçmenlerinin Toplumsal Uyarlanmas›

bin Çeçen, ‹ngufl, Kabardey ve Oset ailesinin bafl›nda göç etmifl olan, Rus or-
dusunun eski tümgenerali Musa Kundukov, Osmanl› devletine sadakatini ifa-
de etmifltir. K›sa bir süre sonra Bab›ali onu mir-liva’l›¤a (tu¤general) atam›fl
ve 4. Ordu karargâh›na göndermifltir.26
Kuzey Kafkasyal›lar›n Osmanl› ordusuna aktif kat›l›mlar›n›n, daha 1860
ve 1870’lerde ordu içinde kendilerini göstermelerinin, beklenilenin çok üstün-
de oldu¤u söylenilebilir. Kuzey Kafkasyal›larca otoritelere gönderilen ve savafl
hizmeti ödülü, ayl›¤› ve di¤er tür yard›m taleplerini ifade eden çeflitli baflvu-
rular da bunun dolayl› bir kan›t›d›r.27
‹ncelenen belgeler Kuzey Kafkasyal›lar›n yaln›zca asker s›n›f›na de¤il ayn›
zamanda, daha küçük bir dereceye kadar da olsa, Osmanl› devletinin bürok-
ratik sistemine de entegre olmaya e¤ilimli olduklar›n› ortaya ç›kartmaktad›r.
Göçmenler, ülkeye yerlefltikleri ilk y›llardan itibaren, küçük ve orta düzey hu-
kuki ve sivil yönetim konumlar›na baflvurularda bulunmaya bafllam›fllard›r:
‹stenilen kadrolar aras›nda, örne¤in flehir meclisinde muhasebecilik ve s›ra-
dan polislikten, kaza yönetimi baflkanl›¤› ve jandarma binbafl›l›¤›na dek çeflit-
li mevkiler bulunmaktayd›.28 Bilinen olgulardan ç›kartabildi¤imiz kadar›yla,
otoriteler bu tür baflvurular›n ço¤una olumlu yan›t vermifltir. Taleplerin red-
dinin nedeni, baflvuru sahiplerinin yetersiz profesyonellik ve e¤itim düzeyi ol-
mufltur. 1886’da “Da¤›stanl› muhacirlerden” 1877-78 seferine kat›lm›fl Meh-
met Han ad›nda bir zat jandarma yüzbafl›l›¤›na tayinini talep etmifltir; e¤itim
yetersizli¤i nedeniyle Dahiliye Nezareti dilekçesini geri çevirmifl ama kendisi-
ne önemli miktarda mali yard›m yap›lmas›n› uygun bulmufltur.29
Göçmenlerin yeni vatanlar›nda e¤itim alma durumlar› da (aristokrasi, ruh-
ban s›n›f›, tacirler ve di¤er k›smen e¤itimli çevrelerin temsilcileri) oldukça çar-
p›c›d›r. Göçü takip eden ilk aylar ve y›llardan itibaren çeflitli e¤itim kurumla-
r›na girmekle ilgili sorunlar›na dair aktif bir flekilde otoritelere baflvurmufllar-
d›r. Örne¤in, 1860 y›l›nda ünlü Çeçen lider Muzay (Mazay) Bey o¤ullar› ve ye-
¤enlerinin askeri okullara al›nmas› için dilekçe vermifltir. K›sa bir süre içinde
kara, deniz ve topçu okullar›na al›nm›fllard›r.30 Yaklafl›k ayn› dönemde soylu

26 BOA, ‹.MM, No 1398 (29 L 1283); BOA, A.MKT.MHM, No 376/53 (5 Za 1283).


27 Örne¤in bkz.: BOA, A.DVN, No 117/54 (10 S 1273); BOA, A.MKT.NZD, No 202/91 (2 R 1273); BOA, DHMKT,
No 1321/29 (30 N 1294); BOA, DH.MKT, No 1321/33 (30 M 1294); BOA, DH.MKT, No 1367/77 (24 Z 1303); BOA,
Y.PRK.AZJ, No 12/1 (29 Z 1304).
28 Örne¤in bkz.: BOA, A.DVN, No 117/54 (10 S 1273); BOA, A.DVN, No 146/2 (7 S 1276); BOA, A.DVN, No 155/3
(17 M 1277); BOA, A.DVN, No 183/8 (t.y.); BOA, ZB, No 2/75 (21 C 1285); BOA, DH.MKT, No 1326/78 (21 fi
1296); BOA, DH.MKT, No 1333/768 (21 Za 1297); BOA, DH.MKT, No 1367/77 (24 Z 1303); BOA, DH.MKT, No
1435/44 (9 Za 1304); BOA, DH.MKT, No 1457/66 (8 S 1305); BOA, Y.PRK.BfiK, No 60/39 (24 R 1317).
29 BOA, DH.MKT, No 1367/77 (24 Z 1303); BOA, DH.MKT, No 1394/37 (27 R 1304).
30 BOA, A.MKT.NZD, No 329/28 (15 R 1277); BOA, A.MKT.NZD, No 329/66 (17 R 1277); BOA, A.MKT.MHM,
No 198/100 (17 R 1277); BOA, A.MKT.MHM, No 199/65 (27 R 1277).

415
kebikeç / 23 • 2007

Kabardey Hatofluka Bey,


Arslan Bey ve Zekeriya Bey
de Harbiye Nezareti’ne ben-
zer dilekçeler göndermifl ve
olumlu yan›tlar alm›fllar-
d›r.31 ‹skan›n ard›ndan gelen
k›sa dönemde, talepler ço-
¤unlukla askeri okullara gi-
rifl için yap›lm›flsa da, takip
eden y›llarda hem idadiye
hem de aliye’lere ve çeflitli uzmanlaflm›fl okullara –din okullar›ndan müzik
okullar›na dek- girifl için verilen dilekçelerin say›s›nda kayda de¤er bir art›fl
yaflanm›flt›r.32
Asl›nda, tan›mlanan bu olaylar Kuzey Kafkasyal› göçmen toplulu¤u içeri-
sindeki askeri ve sivil entelektüel, bürokratik s›n›f›n h›zla yap›lanma süreci-
ne iflaret etmektedir; ki bu da Osmanl› devleti içindeki toplumsal geliflimleri-
nin en önemli etmenlerinden biri olmufltur.
Ruhban s›n›f›ndan göçmenlerin verdi¤i dilekçelerin ilginç bir özelli¤i var-
d›r. Aç›kças›, bu s›n›f›n temsilcilerinden Osmanl› ‹mparatorlu¤u’na esasen
dini yap› nedeniyle göç edenler halifenin özel himayesine güveniyordu. Genel
olarak devletten malzeme ve toplumsal destek (geçici ya da kal›c› meskenle-
ri için erzak, maafl, vb.) ve kendi tarikatlar›n›n ibadetlerini tam olarak sür-
dürmelerini sa¤layacak koflullar›n yarat›lmas›n› istiyorlard› (önemli dini
merkezlere yerleflmek, profesyonel faaliyet ya da çal›flmalara eriflimlerinin
temin edilmesi). Bu türden talepler otoritelerce ço¤u zaman anlay›flla karfl›-
lan›yordu. Örne¤in, 1851 y›l›nda Bab›ali Erzurum vilayetine gelmifl olan yak-
lafl›k yüz Da¤›stanl› göçmen aras›ndaki kimi yafll›lar›n, ki dilekçelerine göre
bu kifliler ilahiyat ö¤retmenleri idi, dilekçesini kabul etmiflti. Bunlar›n, grup-
tan ayr›larak, tercihlerine göre Bursa ya da fiam’a yerleflmelerine izin veril-
mifl ve kendilerine hayat boyu ayl›k ba¤lanm›flt› (“çünkü bu türden zatlar›n
kurtar›lmas› onur meselesiydi”).33 Çok say›da belge, incelenen dönemde Ku-
zey Kafkasyal› din adamlar›n›n hac amac›yla ya da mücavir olarak yerleflmek

31 BOA, A.DVN, No 155/3 (17 M 1277); BOA, A.MKT.DV, No 204/83 (4 R 1278). Kuzey Kafkasya göçmenlerinin
askerli¤e kabul edilmesiyle ilgili özellikle soylulardan gelen baflka dilekçeler için bkz.: BOA, A.MKT.DV, No
87/24 (28 Ra 1272); BOA, A.MKT.NZD, No 349/68 (14 L 1277); BOA, A.MKT.NZD, No 354/58 (22 Za 1277).
32 Örne¤in bkz.: BOA, A.MKT.NZD, No 224/42 (11 L 1273); BOA, A.MKT.MHM, No 177/29 (21 B 1276); BOA,
A.MKT.MHM, No 202/28 (27 Ca 1277); BOA, A.MKT.MHM, No 270/80 (5 S 1280); BOA, A.DVN, No 90/15 (t.y.);
BOA, A.DVN, No 184/75 (t.y.); BOA, Y.PRK.AZJ, No 14/75 (2 Ca 1306); BOA, Y.PRK.AZJ, No 50/124 (13 Ca
1323).
33 BOA, ‹.MV, No 7398 (18 Za 1267).

416
CHOCHIEV Kuzey Kafkas Göçmenlerinin Toplumsal Uyarlanmas›

üzere Hicaz’a gitmek için yard›m taleplerine olumlu yan›t verildi¤ini göster-
mektedir.34
‹ncelenen belgeler aras›nda, ataerkil aile ya da tar›m köleli¤i ve iflçi köle ti-
caretinden kaynaklanan dilekçeler özel bir yer tutmaktad›r – bu olgu ço¤u
Kafkasyal› grubun geleneksel toplumsal yap›s›nda var olmakla birlikte, Os-
manl› hukuk sistemiyle pek de uyuflmuyordu. Karmafl›k sorunlar bir yana, 19.
yüzy›lda Osmanl› toplumlunda bu konuyla karfl›laflt›¤›m›z için flunu da belirt-
meliyiz ki, Kuzey Kafkasyal›lar›n toplu göçünü takip eden ilk y›llarda ‹mpa-
ratorlu¤un pek çok bölgesinde bir taraftan daha yüksek s›n›flar›n mensupla-
r›n›n kendi halklar›ndan köleler, serfler ve hatta özgür insanlar› toplad›klar›,
di¤er taraftan da bu kiflilerin özgürlüklerini kazanmaya çal›flt›klar›na tan›k-
l›k edilmifltir; Bab›ali’nin “Çerkez kölecili¤inin” ortadan kald›r›lmas› için ald›-
¤› önlemlerin arka plan›nda da bu yatmaktad›r.35 Ne var ki, ayn› zamanda her
iki taraf da ihtilaf durumunda önce otoritelere baflvuruyordu. Bu nedenle,
1860-70’lerde resmi kurumlar hem köle statüsünden kiflilerden (geleneksel s›-
n›fland›rmaya göre) gördükleri kötü muameleden yak›nan flikâyetnameler,
hem de özgür do¤mufl kiflilerden zorla köle olarak al›konulduklar›na dair flikâ-
yetnameler al›yorlard›.36 Ayr›ca, kaçak ya da itaat etmeyen kölelerinin aran-
mas› ve cezaland›r›lmas›n› talep eden köle sahiplerinden de (soylular, ruhban
s›n›f›, köle tacirleri) say›s›z dilekçe geliyordu.37 Kuzey Kafkasyal›lar›n hukuk
anlay›fl› ile fieriat›n kölelik kurumunu yorumlay›fl› aras›ndaki farklar ve Ba-
b›ali’nin pratikte tüm s›n›flar›n haklar›n› koruma çabalar›, otoriteler için bu
tür sorunlar›n çözümünü oldukça güçlefltiriyordu ve muhtemelen de her bir
vakada özel durumlara ba¤l› olarak bir taraf›n lehine kararlar al›n›yordu.
‹ncelenen belgeler aras›nda göçmenlerin çeflitli davalar için verdikleri di-
lekçeler de – mal varl›¤› ve bireysel anlaflmazl›klardan, adi suçlarla ilgili ihti-

34 Örne¤in bkz.: BOA, A.MKT.DV, No 176/89 (21 Ca 1277); BOA, A.MKT.UM, No 524/62 (10 C 1278); BOA,
A.MKT.UM, No 556/81 (21 L 1278). Kuzey Kafkasyal› göçmen din adamlar›n›n temsilcilerinin di¤er dilekçeleri
ve yetkililerin cevaplar› için bkz.: BOA, A.DVN, No 158/27 (2 Ca 1277); BOA, A.DVN, No 184/35 (t.y.); BOA,
A.MKT.NZD, No 88/96 (29 Za 1269); BOA, A.MKT.NZD, No 379/61 (17 Ca 1278); BOA, A.MKT.MHM, No 508/11
(24 fi 1317).
35 Ayr›nt›lar için bkz.: E. R. Toledano, Osmanl› Köle Tiareti (1840-1890), ‹stanbul, 1994, ss. 127-154; Ö. fien,
“19. Yüzy›lda Osmanl› Devletindeki Köle Ticaretinde Kafkasya Göçmenlerinin Rolü”, Dünü ve Bugünüyle Top-
lum ve Ekonomi, No 6, 1994, ss. 175-180.
36 Örne¤in bkz.: BOA, A.MKT.DV, No 181/59 (19 B 1277) – ‹ki kölenin ev sahiplerinden kötü muamele görme-
si ve gelinlerinden ayr›lmamalar› için verdikleri dilekçe; BOA, A.MKT.DV, No 183/39 (9 fi 1277) – Köle olarak
sat›lan ye¤enin iadesi için dilekçe; BOA, Y.PRK.AZJ, No 2/60 (20 M 1296) – ailenin zorla köle olarak tutulma-
s›yla ilgili flikâyeti; BOA, Y.PRK.AZJ, No 41/3 (14 C 1318) – köle olarak sat›lan kad›n akrabalar›n iadesi için ta-
lep.
37 Örne¤in bkz.: BOA, A.DVN, No 153/15 (21 Za 1276) – Rus elçili¤ine s›¤›nan esir kad›n›n iadesi veya tazmi-
nat ödenmes talebi; BOA, A.DVN, No 178/20 (13 L 1278) – kaçak esirlerin mahkemeye getirilmesi talebi; BOA,
DH.MKT, No 1316/46 (9 Ra 1288) – kaçak esir kad›n›n iadesi veya tazminat ödenmesi talebi; BOA, DH.MKT,
No 1316/46 (9 Ra 1288) – Baflka bir sahibe kaçan kölelerin iadesi talebi.

417
kebikeç / 23 • 2007

laflara dek - önemli bir yer tutmaktad›r.38 Kuzey Kafkasyal›lar›n önemli bir
bölümünün, ülkeye yerlefltikleri ilk y›llardan itibaren, göçten önceki hukuk
anlay›fl›n›n geleneksel standartlar› ile düzenlenen sorunlar›n›n çözümü için
idari ya da yarg›sal Osmanl› kurumlar›na baflvurmufl olmalar› da dikkate de-
¤er bir olgudur. Hiç flüphe yok ki, bu bir dereceye kadar göçmenlerin resmi ku-
rumlara olan güvenine ve yeni devletlerinin birer vatandafl› haline gelme ga-
yelerine iflaret etmektedir.
Daha önce de belirtmifl oldu¤umuz gibi, Kuzey Kafkasyal›lar›n, yerleflme,
ikamet ve bireylerin, ailelerin ya da küçük topluluklar›n uyum sorunlar›n›n
çözümüne dair dilekçe ve baflvurular›n yan› s›ra, ‹mparatorlu¤un genelindeki
ya da büyük bölgelerindeki durumlar›na dair de Osmanl› yetkililerine baflvur-
du¤u durumlar olmufltur. Bugün elimizde bu türden yaln›zca birkaç kan›t var-
d›r.
Bunlardan en eskiler, Temmuz 1868’in bafllar›nda Sivas vilayetinde ikamet
etmekte olan üç yüzün üzerinde soylu, din adam› ve yafll› temsilcinin yapt›¤›
toplant›ya dair belgelerdir. Vilayet yönetiminin onay› üzerine, toplant› ad› ge-
çen mir-liva Musa Pafla (Kundukov) taraf›ndan düzenlenmifltir. Toplant›n›n
amac› Kuzey Kafkasyal› gruplarca ifllenen suçlar›n önüne geçmek için yöntem-
ler aramak ve sancaklar ile vilayetlerin otoritelerinin bafla ç›kmakta zorland›-
¤› kamu güvenli¤i sorununu gidermekti. Durumu tart›flan delegeler muhteme-
len Musa Pafla taraf›ndan tasarlanm›fl olan yasay› onaylad›lar. Yasa 15 mad-
deden olufluyordu ve suçla mücadele için, göçmenlerin yerleflkelerindeki muh-
tarlara ve kahyalara baflvurmalar›n› flart kofluyor; s›k› bir para cezas› sistemi
ve sakinlerin toplu sorumlulu¤unun teflvik edilmesini; göçmenlerin tam za-
manl› olarak yerel güvenlik kurumlar›na dahil olmalar› ve para cezalar› ile di-
¤er önlemlerle malzeme deste¤i için özel bir stok haz›rlanmas›n›; suçlular›n ai-
lelerinin uzak bölgelere gönderilmesini; Kuzey Kafkasyal›lar›n kamu alanla-
r›nda silah tafl›malar›n›n yasaklanmas›n› öneriyordu.39
Toplant›da kabul edilen genifl kapsaml› dilekçe, merkezi ve vilayet otorite-
lerinden, bölgede huzur ve güvenli¤i sa¤laman›n tek yolu olan bu yasay› aci-

38 En tipik örnekler için bkz.: BOA, A.MKT.DV, No 160/92 (22 Za 1276) – miras hakk› ile ilgili anlaflmazl›¤›n
çözülmesi talebi; BOA, A.MKT.MHM, No 238/89 (18 Za 1278) – akrabalar taraf›ndan haks›z ele geçirilen mülk
ve esir kad›n›n iadesi talebi; BOA, A.MKT.UM, No 478/18 (7 Z 1277); BOA, A.MKT.DV, No 220/25 (7 L 1278) –
köle sahipli¤i anlaflmazl›klar›n›n çözümü için talepler; BOA, DH.NKT, No 335/21 (21 M 1282) – sat›lan esir ka-
d›ndan do¤an alacak anlaflmazl›¤›n›n çözüm talebi; BOA, A.DVN. No 134/93 (14 S 1275) – nafaka ödenmesi ta-
lebi; BOA, DH.MKT, No 1558/53 (21 S 1306), aile içi mülkiyet anlaflmazl›klar›n›n çözülmesi ve nafaka ödenme-
si talebi; BOA, A.MKT.DV, No 185/30 (2 N 1277) – ödenmemifl kan bedelinin ödenmesi talebi; BOA, A.DVN, No
170/33 (17 Ra 1278) – akraba katillerinin cezai soruflturulmas› talebi; BOA, DH.MKT, No 1310/49 (18 Za 1286)
– tecavüzcüye yasal ceza verilmesi talebi; BOA, DH.MKT, No 1311/113 (16 Ca 1287) – akrabalar›n mülk ve ca-
n›na kast eden kiflinin cezaland›r›lmas› talebi.
39 BOA, ‹.MM, No 1481, LEF 3 (t.y.).

418
CHOCHIEV Kuzey Kafkas Göçmenlerinin Toplumsal Uyarlanmas›

len onaylamalar›n› talep ediyordu. Ayn› zamanda dilekçede baz› göçmenlerin


yasa d›fl› eylemlerinin sorumlulu¤u büyük ölçüde resmi çevrelerin üzerine y›-
k›l›yordu. Uygunsuz yerleflim ve toprak da¤›t›m› süreci, bürokratlar›n göç-
menlerin ihtiyaçlar›na kay›ts›z kalmalar›, çeflitli memurlar›n suçlara kar›fl-
mas› gibi etmenler de Kuzey Kafkasyal› gruplar içinde suçun art›fl›n›n ve ye-
rel nüfus ile karfl›l›kl› iliflkilerin kötüleflmesinin nedenleri olarak belirtiliyor-
du. Durumu iyilefltirmek ve istenmeyen geliflmelerin önüne geçmek için dilek-
çe sahipleri Anadolu’ya ‹stanbul’dan “nitelikli ve vicdanl› memurlar” atanma-
s›n› ve bu memurlar›n da Kuzey Kafkasyal›lar›n yerleflimlerinin tamamlan-
mas› sorununu çözüp, hayati ihtiyaçlar›n› karfl›lamalar›n›, ülke çap›nda göç-
menlerin durumunu inceleyerek merkezi otoriteye rapor edecek özel bir ko-
misyon üyesi atanmas›n›, göçmenlerin meclisler ve yerleflim bölgelerinin yerel
idarelerine dahil edilmesini, yasay› ihlal edenlerin titizlikle cezaland›r›lmas›-
n› talep ediyordu. Kafkasl› liderler kendi adlar›na vatandafllar› aras›ndan suç
iflleyenlere karfl› daha sert olacaklar›n› ve Gayrimüslimler de dahil olmak üze-
re yerli nüfusla iyi iliflkileri teflvik edeceklerini vaat ediyorlard›. Ayr›ca, göç-
menlerin Bab›ali’nin politikalar›na içerlediklerine dair söylentileri de ortadan
kald›rmak isteyen dilekçe sahipleri, Osmanl› devlerine olan sadakatlerini be-
lirterek, gerekti¤i takdirde devletlerini silahla savunmaya da haz›r olduklar›-
n› bildirmifllerdi.40
Bu giriflimler, delegelerin – göçmenlerin soylu temsilcileri - göçmenlerin is-
kân ve toplumsal uyarlanma sürecinde ortaya ç›kan sorunlarla ilgili olarak
otoriteleri iflbirli¤ine ve arabuluculu¤a ikna etmeyi amaçlad›klar›n› ve yerel
güç yap›lar› içerisinde kendi konumlar›n› güçlendirmeyi istediklerini göster-
mekteydi. Ne var ki, otoriteler biraz farkl› bir yaklafl›m sergilediler. Dilekçeye
cevap olarak naz›rlar heyetinin verdi¤i karardan anlafl›ld›¤› gibi, o dönemde
Osmanl› hükümeti Kuzey Kafkasyal› feodal seçkinlere karfl› aç›kça önyarg›l›y-
d›, çünkü kimi temsilcilerinin di¤er s›n›flar üzerinde güç kazanarak yerel dü-
zeyde resmi yap›lara bask› yapmay› amaçlad›¤›ndan flüpheleniyordu. Bu var-
say›ma dayanarak Bab›ali söz konusu sorunlar›n çözümünde soylular›n deste-
¤ini azaltmay› tercih etmifl ve 4. Ordu karargah›n›, göçmenleri Sivas ile Ana-
dolu vilayetlerine yerlefltirmekle görevlendirmiflti. Hükümet politikas›n›n bu
alandaki hedefi göçmenleri bir an önce tar›mla u¤raflan sad›k birer vatandafla
dönüfltürmek ve geleneksel liderlerinden ba¤›ms›z k›lmakt›; karfl› koyanlar
baflka bölgelere tahliye ettirilecekti. Bu hedeflerin de, Musa Pafla’n›n “ka-
nun”unda flart koflulan s›ra d›fl› önlemlere baflvurulmadan, mevcut yasa ve ku-

40 BOA, ‹.MM, No 1481, LEF 4 (11 Ra 1285).

419
kebikeç / 23 • 2007

rumlar›n s›k› denetimi al-


t›nda gerçekleflmesi bekle-
niyordu.41
Ancak, bir buçuk y›l son-
ra, otoriteleri Kuzey Kaf-
kasyal›lar›n ihtiyaçlar›ndan
haberdar etmekle sorumlu
olan Musa Pafla ‹stanbul’a
kiflisel bir baflvuruda bulun-
mufltur. Bir kere daha otori-
telerin dikkatini göçmen
yerleflkelerindeki olumsuz
koflullara çekmek istiyor ve
toprak tahsisi sürecinde ya-
p›lan hatalar›n giderilmesi
için çeflitli önerilerde bulu-
nuyordu. Sorunlar›n çözül-
mesi için yap›lan öneriler
göçmenlerin topraklar›n›n
yeni bafltan da¤›t›lmas›n›
gerektiriyordu. Özellikle de, di¤erlerinden önce gelmifl olan göçmenlere tahsis
edilmifl olan topraklar›n istimlak edilmesi hakk›nda yazm›flt›; bu topraklar›n
yasad›fl› bir flekilde tahsis edildi¤ini belirtiyor ve oraya sonradan gelip, Ana-
dolu’daki iskân için öngörülmüfl alanlar darald›¤› için hak ettikleri topraklar›
alamayanlar›n lehine istimlak yap›lmas› gerekti¤ini söylüyordu.42 Ayr›ca, zo-
runlu askerlikle ilgili ayr›cal›kl› süre dolmadan önce daha çok say›da göçme-
nin askerli¤e al›nmas›n› da talep ediyordu. “De¤erli halk›”n›n, askere gitmek
istemeyen yerel halk›n yerine - bedel-i flahsi olarak orduya al›nmas›n› öneri-
yordu. Bu Kuzey Kafkasyal›lar› disipline al›flt›racak ve tar›m alan›nda baflar›-
s›z olanlara da geçim kayna¤› olacakt›. Böylelikle, göçmenlerin yerleflim bölge-
lerindeki toplumsal gerilim de bir flekilde azalm›fl olacakt›. Baflvuruda ayr›ca,
bu alandaki bofllu¤un doldurulmas› için göçmenlere “uygarl›k ve din e¤itimi”
verecek daha iyi koflullar sa¤lanmas›n›n gereklili¤ine de dikkat çekiliyordu.43

41 BOA, ‹.MM, No 1481 (12 Ca 1285).


42 Musa Pafla, di¤er göçmen gruplar›n›n ço¤undan daha sonra, 1865’te Sivas vilayetine gelen, büyük bir Kuzey
Kafkasya grubuna baflkanl›k ediyordu. Böylesi radikal bir öneri ve kuflkusuz çat›flma do¤urabilecek bir tasar›,
belki korumas› alt›ndakilerin bir bölümünün ona yapt›¤› bask›yla aç›klanabilir, bu da bölgedeki ‘eski’ ve ‘yeni’
yerleflimciler aras›nda yaflanan belirli çat›flmalar› yans›tmaktad›r.
43 BOA, ‹.MM, No 1590, LEF 1 (16 L 1286).

420
CHOCHIEV Kuzey Kafkas Göçmenlerinin Toplumsal Uyarlanmas›

Söz konusu baflvuru, Bab›ali’nin Mart 1870’de Anadolu’nun çeflitli bölgele-


rindeki göçmenlerin konumunun genel bir teftiflten geçirilmesi do¤rultusun-
daki karar›n› etkilemifltir. Bu teftifli merkezi hükümet birimlerinin memurla-
r› yürütecekti. Onlara verilen talimatta 1868’de Kafkasyal› liderlerin Sivas
toplant›s›nda yazd›klar› dilekçe ile Musa Pafla’n›n baflvurusundaki çeflitli öne-
rilere de a¤›rl›k verilmiflti. Böylece, toprak sorununun çözülmesi için, önceden
tahsis edilmifl olan topraklar› yeniden da¤›t›lmas›na karar verilmiflti. Ancak
bu Musa Pafla’n›n önerdi¤inden daha yumuflak bir flekilde halledilecekti: yal-
n›zca iyi bir gerekçe olmaks›z›n sahiplerince ifllenmeyen topraklar istimlak
edilecek ve bulunan di¤er bofl araziler de göçmenlere tahsis edilecekti. Ad› ge-
çen baflvuru sahiplerinin di¤er baz› talepleri de destek bulmufltu: Göçmelerin
köylerine sakinler aras›ndan muhtar ve imamlar›n atanmas›, Kuzey Kafkas-
yal›lara kazalardaki meclisler ve yönetime daha iyi bir eriflimin sa¤lanmas›,
ücretli askerlik hizmetinin bafllat›lmas›, kültürel-dini ihtiyaçlar›n›n daha iyi
karfl›lanmas› için göçmenlerin yerleflti¤i bölgelerde cami ve okul infla edilme-
si, kamu alanlar›nda silah tafl›man›n yasaklanmas›. Ayn› zamanda yukar›da
belirtilen baflvurulardaki önerilerin ötesinde ve k›smen onlara karfl› olarak,
talimat tekrar göçmenlerin yerli Müslüman cemiyetle ekonomik ve sosyo-kül-
türel yönlerden kaynaflmas›n›n önemini ve s›n›fsal kimlik ne olursa olsun ya-
sal konumlar›n›n eflit oldu¤unu vurguluyor ve vatandafllar›n› silahl› suçlara
teflvik eden ve zorlayan Kuzey Kafkasyal› soylu seçkinlere iliflki de sert – ve
gerçekten fazlaca – tedbir al›nmas› gere¤ini belirliyordu.44
Di¤er bir ilginç belge de, tam tarihi bilinmemekle birlikte, muhtemelen
1870’lerin ilk yar›s›nda göçmenlerin Bab›ali’ye yapt›klar› bir baflvurudur.45
Her ne kadar bu belgenin arfliv kopyas›nda yazarlar›n›n ismi bulunmasa da,
Anadolu ve Rumeli’de bulunan tüm vatandafllar›n beklenti ve kayg›lar›n› sa-
vunma amaçlar› ve göçmenlerin Osmanl› otoritelerine yapt›¤› ciddi ithamlara
yer vermesi nedeniyle, bu belgenin göçmenlerin geleneksel seçkinlerinin sözü
geçen temsilcilerince yaz›lm›fl oldu¤unu söyleyebiliriz. Bu beyanat›n hayli tu-
tarl› ve mant›kl› niteli¤i, Arapça ve Farsça kal›plar ve cümlelerin s›kça kulla-
n›lm›fl olmas› da yazarlar›n›n e¤itim düzeyine dair bir fikir vermektedir. Bel-
44 BOA, ‹.MM, No 1590, LEF 2 (talimat metni).
45 BOA, A.DVN, No 166/52. Bu belge metindeki baz› tan›kl›klara dayan›larak yaklafl›k olarak tarihlenebilir.
Özellikle dilekçenin, Harbiye Naz›r› Hüseyin Avni Pafla’n›n görevden ayr›lmas›ndan sonra en fazla bir y›l için-
de yaz›lm›fl oldu¤u belirtilmektedir. Bilindi¤i üzere Pafla, 1869-1871 y›llar› aras›nda ve daha sonra ölümüne
kadar 1874-1876 y›llar›nda k›sa kesintilerle bu görevde bulunmufltur (E. Z. Karal, Osmanl› Tarihi, 7, Ankara,
1995, ss. 70-76, 103-104, 134, 186-187, 353-356, 360). Öte yandan belge, 1866-1875 y›llar› aras›nda bu konum
ve isim alt›nda bulunan Muhacirîn ‹daresi’nden faal bir kurum olarak söz etmektedir (A. Saydam, a.g.e., ss.
114-117). Sonuç olarak, baflvuru 1871’in sonunda daha önce ve 1875 y›l›n›n bafl›ndan daha sonra yaz›lm›fl ola-
maz ve büyük olas›l›kla 1872’de yaz›lm›flt›r. Her durumda belgenin kenar›na arfliv görevlilerince Hicri y›lla
1277 (Gregoryen takvime göre 1860/1861) tarihinin yaz›lm›fl olmas› bir hata olarak kabul edilmelidir.

421
kebikeç / 23 • 2007

genin 28 maddesi göçmenlerin neredeyse tüm endifle ve taleplerini özetledi¤in-


den ayr›nt›l› bir flekilde ele almak yerinde olacakt›r.
Baflvuru, Çerkezlerin Ruslara karfl› “dinlerini, onurlar›n› ve anavatanlar›-
n› korumak için” direnifllerinde karfl›laflt›klar› türlü güçlükler ve yapt›klar›
say›s›z fedakârl›¤a dair bir hat›rlatma ile bafll›yordu. Bu mücadele süresince
korkunç yoksullu¤un üstesinden gelebilmek için Kafkasyal›lar›n kimi zaman
“çocuklar›n› ve hemflerilerini ‹slam ülkelerine göndermek ve onlar› hiç u¤ru-
na Osmanl› soylular›na satmak” zorunda kald›klar›na dair flok edici aç›klama,
Kafkas zihniyeti için bu denli ac› verici bu tarihi olguyu meflrulaflt›rma, hem
de Osmanl› toplumu ve toplumuna dair dolayl› bir sitemde bulunma niyetini
ortaya koyuyordu. Dahas›, topraklar›na s›¤›nan Kuzey Kafkasyal› göçmenlere
cömert maddi yard›mlar›ndan ötürü Bab›ali’ye minnettarl›klar›n› sunan belge
sahipleri bu kaynaklar›n önemli bir bölümünün, devlet hazinesini talan eden
ve göçmenleri yoksullu¤a sürükleyen yolsuz memurlar taraf›ndan ya¤malan-
d›¤›n› da belirtiyordu. Her ne kadar, baz› bölgelerdeki özellikle de Balkan vi-
layetlerindeki kimi dürüst memurlar›n çabalar› sayesinde göçmenler uygun
bir flekilde yerlefltirilmifl ve “titizlikle ve fleref duyarak vergi ödemeye” baflla-
m›fllarsa da, göçmenlerin ço¤unlu¤unun durumu felaket olarak tan›mlanabi-
lirdi. Özellikle, bu beyanlara göre, pek çok bölgede rüflvet yiyen bürokratlar,
yerli sakinler aras›ndan söz sahibi kiflilerle flüpheli antlaflmalar yaparak, bofl
devlet arazilerini merkezi otoritelerden saklayarak, göçmen gruplar›n› son de-
rece uygunsuz arazilere yerlefltiriyorlard›. Örne¤in, yaklafl›k 300 göçmen aile
Tekfurda¤› sanca¤›n›n Mand›ra kazas›nda yaln›zca 30-40 köylü aileyi geçindi-
rebilecek kapasitedeki bir araziye yerlefltirilmiflti. Dahas›, Kuzey Kafkasyal›-
lara tahsis edilmifl olan topraklar›n tefriki s›k s›k uzat›l›yor ve yoksulluklar›-
n› kan›tlayan belgeler de ç›kart›lm›yordu. Sonuç olarak kendilerine verilmifl
topraklar› ekmekte olan göçmenler yerel “keyfî unsurlar” ve onlardan rüflvet
alan bürokratlar›n haklar›n› tecavüzüne karfl› kendilerini güvende hissetmi-
yorlard›. Göçmenlerin, kendilerine verilmesi öngörülen zirai araç gereçleri,
büyük bafl hayvanlar›, mesken infla etmek için gerekli para yard›mlar›n› alma-
lar› için gerekli ifllemlerin y›llarca uzat›lmas› konusuna da dikkat çekiliyordu.
Dilekçe sahipleri, yerel memurlarca göçmenlerin yerlefltirilmesine dair yanl›fl
bilgilendirilen ‹stanbul hükümet örgütlenmelerinin, aylar boyu merkezi ve ye-
rel kurumlarda dolaflt›ktan sonra destek bulamayan hatta bürokratlar›n ha-
karetlerine maruz kalan Kuzey Kafkasyal›lar›n flikâyet ve dilekçelerini kabul
etmeyiflinden de esef duymaktayd›.
K›sacas›, bu suiistimaller ve yasad›fl› eylemler, umutsuz göçmenleri h›rs›z-
l›¤a itiyordu. Yazarlar, Kuzey Kafkasyal› gruplar›n liderlerinin bu suçlardan

422
CHOCHIEV Kuzey Kafkas Göçmenlerinin Toplumsal Uyarlanmas›

sorumlu tutulmas›n›n da uygun olmayaca¤›n›n, çünkü suçlu vatandafllar›n›n


yarg›lanmas›nda otoritelere yard›mc› olma çabalar›n›n yerel polis güçlerinin
isteksizli¤i ile karfl›laflt›¤›n›n alt›n› çiziyordu. Bu gerçek de adaletsiz memur-
lar› “tüm Çerkezleri h›rs›z, soyguncu … ve yerli nüfus içinde nefret uyand›ran”
diye damgalamaktan al›koymuyordu. Bu tür hastal›kl› yönetim ve bürokratik
keyfilikler göçmenlerin “gururunu k›r›c› ve ulusal haklar›na tecavüz eden” te-
mel etkenler olarak gösteriliyordu.
Söz konusu belgenin sahipleri, 1868 baflvurusunu yapanlar›n aksine Kuzey
Kafkasyal›lar›n silah tafl›ma hakk›ndan yoksun b›rak›lm›fl olmalar›n›n üze-
rinde duruyor ve otoritelerin silahlar›n b›rak›lmas› konusundaki uygulamala-
r›n›n göçmenleri gücendirdi¤ini belirtiyordu. Ancak, temel sav Kuzey Kafkas-
yal›lar›n “geleneksel silah kullanma yeteneklerini yitirebilecekleri” endiflesini
tafl›d›klar›, çünkü “… tüm muhacirlerin, yediden yetmifle, devlet ve din u¤ru-
na savafl alan›nda canlar›n› feda etmeye haz›r” olduklar›yd›.
Göçmenlerin e¤itim, özellikle de askeri e¤itime daha kolay kat›lmalar› için
gerekli koflullar›n oluflturulmas› talebi de dilekçenin di¤er bir önemli madde-
siydi. Dilekçe sahipleri daha ziyade Kuzey Kafkasyal›lar›n oturdu¤u köylerin
ço¤unda cami ve okul olmamas›ndan, olan yerlerde de “Osmanl›caya” iyi hâ-
kim olan ö¤retmen ve hocalar›n bulunmamas›ndan endifleliydi. Sonuç olarak
göçmenlerin çocuklar› okuryazar olam›yordu ve askeri okullara girmekte zor-
lan›yordu. Bu nedenle, belgeye göre, söz konusu dönemde Kuzey Kafkasyal›la-
r›n çocuklar›n›n askeri e¤itim kurumlar›na al›nmalar› için yapt›klar› baflvuru-
lardan yaln›zca yüzde yirmisi kabul edilmiflti, ki bu rakam cemaatin subay ol-
ma heyecan›n› karfl›lam›yordu. Bu ba¤lamda yazarlar göçmenlerin yerleflim
bölgelerine yeterli say›da cami, okul ve nitelikli ö¤retmen temin edilmesini is-
tiyordu. Ayr›ca sa¤l›k koflullar› askerlik yapmaya uygun Kuzey Kafkasyal›la-
r›n askeri okullara girme taleplerinin de geri çevrilmemesini istiyorlard›.
Dilekçede ayn› zamanda Kuzey Kafkasyal› gruplar içindeki feodal köle sa-
hibi s›n›flar aras›ndaki iliflkilerde yaflanan sorunlara da de¤inilmiflti. Aç›kt›r
ki bu beyana destek veren çevreler, 1860’lar›n ikinci yar›s› ile 1870’lerin ba-
fl›nda Bab›ali’nin, Bat›l› ülkelerin bask›s› alt›nda ald›¤› ve “Çerkez kölecili¤i-
ni” k›s›tlayan (köle sat›fl›n›n k›smen yasaklanmas›, kölelerin azat edilmesinin
teflvik edilmesi gibi) kimi önlemler konusunda endifle duymaktayd›; bunun so-
nucunda ba¤›ml› s›n›flar s›k s›k sahiplerine baflkald›rmaya bafllam›flt›.46 Dilek-
çede belirtildi¤i üzere Kuzey Kafkasyal› aristokratlar, fieriat’a uygun oldu¤u-
nu iddia ettikleri bu ataerkil olguyu tarihi, yasal ve ahlaki aç›dan meflru k›l-

46 Ayr›nt›lar için bkz.: E. R. Toledano, a.g.e., ss. 127-154; Ö. fien, a.g.e., ss. 175-180.

423
kebikeç / 23 • 2007

mak istiyordu. Bu gelene¤in “Amerika, Avrupa ve Afrika’n›n kimi bölgelerin-


de yayg›n olan zalim ve insanl›k d›fl› kölelik” hiçbir ortak yan› yoktu ve bu ne-
denle de “yabanc›lar taraf›ndan iddia edilen kategoride de¤ildi.” Soylu s›n›f ile
çeflitli ba¤›ml› s›n›flar aras›ndaki iliflkileri sömürüden ziyade paternalist ola-
rak tan›mlayan ve sosyo-ekonomik ve ev hayat›na dair durumun da oldukça
baflar›l› iflledi¤ini belirten yazarlar, kimi memurlar›n bireysel k›flk›rtmalar›
sonucunda “… bu köleler ifllerini b›rak›p, tar›m›m›z› ihmal ederek isyan edi-
yorlar ve biz de onlar› ikna etmek zorunda kal›yoruz, böylece de zarara u¤ru-
yoruz….” fleklinde beyanda bulunuyorlard›. Bu da, vergi ödemelerindeki yeter-
sizli¤in önemli bir nedeni olarak gösteriliyordu. Yine de, köleli¤in kald›r›lma-
s›na muhalif olanlar›n en dikkate de¤er sav›, Bab›ali’nin Kuzey Kafkasyal› li-
derlere “eski yaflam koflullar›n›n temini” konusunda verdi¤i güvencenin yeter-
sizli¤iydi; bu nedenle de otoritelerin göçmenlerin mevcut toplumsal sistemine
müdahale etmemeleri konusunda ›srar ediyorlard›. Ancak, hükümet yönerge-
lerinin bizzat memurlarca pek çok kez ihlal edildi¤ine de¤inilmesi, bu tart›fl-
mada daha geçerli bir savd›; dilekçe sahipleri, yüksek Osmanl› bürokrasisi
üyelerinin, göçmenlerin yaflad›¤› bölgelerde kolayl›kla köle ve odal›k edinebil-
diklerine de de¤inerek, ‘köle sat›fl›n›n yasaklanmas›’na ‘köle al›m›n›n yasak-
lanmas›n›n’ efllik etmemesinden duyduklar› mahcubiyeti de dile getiriyordu.
Genel olarak belgenin birçok tezi, göçmen aristokrat seçkinlerin yeni vatanla-
r›ndaki mevcut toplumsal konumlar›ndan duyduklar› memnuniyetsizli¤i ve
Bab›ali ile aralar›nda yaflanan hoflnutsuzlu¤u ifade diyordu. Örne¤in “Anado-
lu ve Rumeli’de liderlerimiz … küçümsenir ve önemsenmezken, bizden afla¤›
olanlar ve akraba olmad›klar›m›z, flansl› adamlar ve efendilere dönüfltüler”
deniliyordu.
Yine de, dilekçe sahipleri ›srarla Bab›ali’nin, hâlâ orada olan di¤er Kuzey
Kafkasyal›lar› “Rusya’da b›rakmamalar›” ve akrabalar› ve vatandafllar›yla bir
araya gelebilmeleri için Osmanl› ‹mparatorlu¤u’na göç etmelerine izin verme-
lerini talep ediyordu.
Sonuç olarak yazarlar “muhacirlerin kötü durumunun engellenmesi için
gerekli önlemlerden” baz›lar›n› da kesin ve aç›k olarak belirtiyordu: Yani, göç-
menlerin durumuna dair yeterli bilgi sahibi olan ve sayg›de¤er birer devlet
memuru olduklar›n› kan›tlam›fl Kuzey Kafkasyal›lar›n Osmanl› Muhacirin
‹daresi’nde yüksek konumlarda görevlendirilmeleri; “e¤itimli ve disiplinli”
Kuzey Kafkasyal›lar›n da “di¤er müttefik Osmanl› halklar› gibi” göçmenlerin
yaflad›¤› bölgelerdeki sancak ve kaza meclislerinde yer almalar›n›n temin edil-
mesi; “kendine sahip olabilen” göçmenlerin polis ve jandarma teflkilatlar›na
girmesine izin verilmesi ve cemaatlerinden sözü geçer temsilcilerin “göçmen-

424
CHOCHIEV Kuzey Kafkas Göçmenlerinin Toplumsal Uyarlanmas›

ler ile yerli nüfus aras›ndaki dostluk ve güvenin güçlendirmesi” amac›yla gü-
vence vermeleri.47
Ele al›nan bu belge, göçmen soylular›n›n, Padiflah’›n nüfuz alan›nda yafla-
yan Kuzey Kafkasyal›lar›n sosyo-ekonomik uyum sürecinin yolunda gitmeme-
sinden ve ataerkil yaflam geleneklerinin yok olmas›ndan duyduklar› büyük en-
diflenin bir göstergesi olarak de¤erlendirilebilir, bu da geleneksel liderlerince
refahlar›na, cemaatleri içindeki ayr›cal›kl› konumlar›na ve Osmanl› otoritele-
ri nezdindeki itibarlar›na yönelik bir tehdit olarak alg›lan›yordu. Ne var ki, di-
lekçe sahiplerinin Bab›ali’yi göçmen cemaatlerinin arkaik iliflki biçimlerinin
korunmas› ve bu geleneklerin ortaya ç›kmakta olan temsili idari sistem ku-
rumlar›na sokulmas› gereklili¤ine ikna etme umutlar› bariz bir tarihi ayk›r›-
l›k içeriyordu. Ayn› zamanda, y›llarca öncesinde bile göçmenlerin yerel hükü-
met bünyelerinde yer almalar›, güvenlik güçlerine dahil edilmeleri, e¤itime
eriflimleri gibi talepler merkezi hükümet taraf›ndan hükümetin göçmenlere
karfl› izledi¤i politikan›n önemli birer ö¤esi olarak kabul görmüfltü48 ve yeni-
den söz konusu edilmeleri de yaln›zca uygulaman›n yavafl gerçekleflmesi ile
aç›klanabilirdi. Ne yaz›k ki, otoritelerin bu baflvuruya verdikleri cevaba dair
herhangi bir verimiz yoktur ve bu nedenle de “göçmen konusu” hakk›ndaki
resmi konuma ne ölçüde etki etti¤ini belirlememiz mümkün de¤ildir.
Göçmenlerin Osmanl›’ya yapt›klar› baflvurulara dair de¤erlendirmeyi ta-
mamlamak için, bir belgeye daha de¤inmeyi uygun buluyoruz: Kuzey Kafkas-
yal› soylular›ndan ‹smail Hakk› Kubatizade’nin “Bitlis, Van ve Erzurum vila-
yetlerinde yaflayan Çerkez, Çeçen ve Da¤s›tanl› liderlere” yazd›¤› ve her aç›-
dan ‹stanbul’un etkili çevrelerinde hofl karfl›lanan fiubat 1893 mektub.49 Mek-
tup, Do¤u Anadolu’da yerleflmifl olan göçmen liderlerinin, Kürtler ve Bedevi-
ler yan›nda Kuzey Kafkasyal›lar›n, o dönemde teflkilatlanmakta olan Hamidi-
ye süvari alaylar›na al›nmamalar›ndan duyduklar› endifleyle, padiflaha yapa-
caklar› baflvuru için haz›rl›klar›n dolayl› ipuçlar›n› içermektedir. Ayr›ca, Sivas
vilayetinde yerleflmifl olan göçmenler ad›na da benzer bir dilekçenin ilgili hü-
kümet yetkililerine gönderildi¤inden ve de¤erlendirilme aflamas›nda oldu¤un-
dan bahsetmektedir. Kubatizade’nin mektubunda kulland›¤› dil, Kafkas lider-
lerinin bak›fl aç›lar›n›n içerdi¤i temel savlara dair genel bir fikir vermektedir.
Özellikle de Kürtler ve Bedevilerle karfl›laflt›r›ld›¤›nda, Kuzey Kafkasyal›lar›n
Osmanl› Devleti’ne duyduklar› büyük ba¤l›l›k ifade edilmifl ve yi¤itlikte, cesa-
rette, askeri beceride, özellikle de binicilikte bu halklara nazaran çok daha ba-

47 BOA, A.DVN, No 166/52.


48 Bkz.: BOA, ‹.MM, No 1590, Lef 2.
49 BOA, Y.PRK.AZJ, No 23/80 (19 B 1310).

425
kebikeç / 23 • 2007

flar›l› olduklar› belirtilmifltir.


Söz konusu metinden de anla-
fl›ld›¤› gibi, Bab›ali’nin baz›
Kürt ve Arap kabileleri ve li-
derlerine ayr›cal›kl› bir statü
verme e¤ilimi, Do¤u Anado-
lu’da yaflayan Kuzey Kafkasya-
l›lar›n, vatanlar›na verdikleri
hizmetlerin önemsenmedi¤ini
hissetmelerine neden olmufltur.
Ayr›ca, merkezi otoritelerin
k›smen etkisiz oldu¤u bölgede-
ki hassas çok-etnikli dengede
gücün, kalabal›k nüfuslu yerel
cemaatlerin lehine dönece¤in-
den de endifle etmekteydiler.50
Ayn› zamanda dilekçe, baflken-
te gönderilmifl olsun olmas›n, bir kez daha, incelenen dönemde Kuzey Kafkas-
yal›lar›n, askeri cemaatin ve hatta askeri yerleflikler s›n›f›n›n toplumsal iflle-
vinin yerine getirilifline dair tutum ve iddialar›n› ve padiflahla Bab›ali’ye ka-
y›ts›z flarts›z ba¤l›l›klar›n› gözler önüne sermektedir.
Yukar›da ele ald›klar›m›z› özetleyecek olursak: Osmanl› ‹mparatorlu¤u’na
göç eden Kuzey Kafkasyal›lar kendilerini padiflah›n ve Bab›ali’nin tebas› ola-
rak görüyordu ve ev sahibi toplumla bütünleflmek istiyordu. Yeni ülkelerine
yerleflme sürecinde yaflad›klar› ekonomik ve gündelik s›k›nt›lar aflikârd› ve
göçmenlerin ço¤u taraf›ndan öngörülmemiflti. Ancak, bu sorunlar Kuzey Kaf-
kasyal›lar›n devlete olan sadakatlerinde herhangi bir de¤iflikli¤e neden olma-
m›flt›r. Zorluklar›n üstesinden gelme aray›fllar›nda, Osmanl› ‹mparatorlu-
¤u’na ayak bast›klar› ilk günden itibaren göçmen topluluklar› ya da bireyler
çeflitli düzeylerde resmi kurumlara baflvurmufllard› ve bu da sorunlar›n›n çö-
zümünde resmi kurumlara güven duyduklar›n› göstermektedir. Devletle bu
türden do¤rudan diyalog kurmak Kuzey Kafkasyal› gruplar›n ço¤unlu¤u için
tamam›yla yeni bir tecrübeydi, çünkü göçten önce Rusya ile olan iliflkilerinde
böyle bir fley söz konusu bile de¤ildi. Ele al›nan baflvurular göçmenlerin önem-
li bir bölümünün Osmanl› askeri ve sivil bürokrasisinde yer almak e¤iliminde
50 Do¤u Anadolu’da yerleflen Kuzey Kafkasyal› göçmenlerin çeflitli yerel etnik gruplarla iliflkilerinin özellikleri
hakk›nda daha fazla ayr›nt› için bkz.: G. Chochiev, B. Koç, “Migrants from the North Caucasus in Eastern
Anatolia: Some Notes on their Settlements and Adaptation (Second Half of the 19th Century-Beginning of the
20th Century)”, Journal of Asian History, C. 40, No 1, 2066.

426
CHOCHIEV Kuzey Kafkas Göçmenlerinin Toplumsal Uyarlanmas›

oldu¤unu ve bu türden e¤itim almak istediklerini göstermektedir. Bu dönem-


de, geleneksel feodal-ataerkil seçkinlerin temsilcileri taraf›ndan ülkedeki Ku-
zey Kafkasya cemaatinin sorunlar›na dair say›s›z baflvuru kaleme al›nm›fl ve
Osmanl› otoriteleri vatandafllar›n›n sosyo-ekonomik, kültürel ve siyasi (sivil)
uyumunu h›zland›rmaya ikna edilmeye çal›fl›lm›flt›r. Ayn› zamanda kendi ko-
numlar›n› da güçlendirmeye ve belirli kadim s›n›f ayr›cal›klar›n› korumaya da
çabalam›fllard›r. Her ne kadar bir dizi dilekçe Kuzey Kafkasyal›lar› Osmanl›
milletlerinden biri olarak tan›mlam›flsa da, özel bir etno-kültürel talep veya
iddiada da bulunulmam›flt›r.

EKLER:

1. ‹rade. Meclis-i Mahsus. No 1481 ( 12 Ca 1285)


Atûfetlü efendim hazretleri,
Anadolu cânibinde iskân olunmufl olan Çerkes muhâcirlerinin gasb-› emvâl
ve katl-i nüfûs gibi fazâyihe ictisâr ile ahâlî-i kadîme ve mutî‘ay› iz‘âc ve ›zrâr
ve f›rka ve f›rka olarak ebnâ-› sebîle dahi isâl-i dest-i ta‘addî ve hasâr etmek-
te olduklar› ve bunlar›n iz‘âcât›ndan ahâlî-i gayr-› Müslimeden ba‘z›lar› Rus-
ya memâlikine nakl ve hicret etmek efkâr›nda bulunduklar› ifl‘ârât ve istihbâ-
rât-› vâk›‘adan anlafl›l›p e¤erçi bunlar›n taht-› inzibât ve itâ‘ata idhâliyle ha-
rekât-› vâk›‘alar›n›n men‘i esbâb›n›n istihsâline memûrîn-i mahaliyye tarafla-
r›ndan i‘tinâ ve ihtimâm olunmakta ise de öyle flekavete me‘lûf bir tak›m mü-
sellâh ademlerin vilâyât ve elviyenin idâre-i hâliyyesine mahsûs cüz‘î mikdâr
‘asâkir-i zabtiyye ile taht-› zâb›taya idhâlleri kabil olamayaca¤› âflikâr bulun-
mufl idü¤ünden bunlar›n ahâlî-i mutî‘ay-› sâ’ire misillü hüsn-i inzibât ve idâ-
releri z›mn›nda bafll›ca bir tedbîr ittihâz ve icrâs› tasavvur ve mütâla‘a olun-
makta oldu¤u hâlde Çeçen muhâcirleri ümerâs›ndan olup ‘uhdesine mîrlivâl›k
tevcîhiyle Dördüncü Orduy-› Hümâyûn ma‘iyyetine ta‘yîn olunmufl olan
sa‘âdetlü Mûsâ Pafla taraf›ndan muhâcirîn-i Çerâkisenin ›slâh-› ahvâlleri ve
sûret-i idâreleri hakk›nda tanzîm ve orduy-› mezkûr müflîri devletlü pafla haz-
retlerine irsâl etmifl oldu¤u nizâmnâme lây›has› ve muhâcirîn-i merkumenin
‘ulemâ ve ümerâs› cânibinden ba‘z› müsted‘iyât ve ifâdât› mutazamm›n veril-
mifl olan mahzar sûreti müflîr-i müflârünileyh taraf›ndan bâ-tahrîrât irsâl k›-
l›nm›fl idü¤ünden geçen gün ‘akd olunan Meclis-i Mahsûs’ta k›ra‘at olunup hü-
lâsa-› me’âlleri muhâcirîn-i merkumenin ba‘z› mahallerde emr-i iskânlar›na
lây›k›yla bak›lamad›¤›ndan ve biraz›n›n arâzî ve çay›r ve sâ’ireden dolay› olan
münâza‘alar› kat‘ edilemedi¤inden bahisle meskûn bulunanlar›n kat‘-› münâ-
za‘alar›yla ikmâl-i noksânlar› ve aç›kta bulunanlar›n sür‘at-i tavtîn ve iskân-

427
kebikeç / 23 • 2007

lar› ve ‘umûmen muhâcirîn-


i merkumenin emr-i idâre-
lerinin dahi mezkûr lây›ha-
da beyân olunan usûle tevfî-
kan icrâs› niyâz ve ifâdesin-
den ‘ibâret olarak vâk›‘â
bunlar›n ›slâh-› ahvâlleri ve
emr-i tavtîn ve iskânlar›n›n
ikmâliyle berâber taht-› in-
zibâta idhâlleri levâz›m-›
mülkdârîden olup fakat
kendilerinin öteden beri
ma‘lûm olan etvâr ve mifl-
vâr-› serkeflâneleri iktizâ-
s›nca dâ’ire-i itâ‘ata idhâlle-
ri pek de sühûletle mümkîn
olamayarak bu iflin kuvve-i
cebriyyeye dahi ihtiyâc› mü-
sellem olmas›yla berâber bunlar hakk›nda as›l aran›lan fley kendilerinin zi-
râ‘ate rabt›yla ahâlî-i kadîme ve mutî‘a misillü dâ’ire-i fermânberîde bulundu-
rulmalar› ve rü’esâs›n›n taht-› idârelerinden ayr›lmalar› kaziyyesi oldu¤una
ve bu hâlde lây›ha-› mezkûreye hâcet olmay›p kendilerine devletin kavânîn ve
nizâmât› ahkâm›na tatbîkan mu‘âmele olunmak lâz›m gelece¤ine binâen ol
bâbda cereyân eden müzâkerât›n fezlekesinde muhâcirîn-i merkumenin ‘alel-
‘umûm müsellâh gezmeleri men‘ olunup hilâf›nda bulunanlar›n eslihas› müsâ-
dere olunmas› ve rü’esâdan ehl-i ‘›rz olanlar› b›rak›l›p fesâd ve flekaveti
ma‘lûm olanlar kabîlelerinden ayr›larak ba‘îdçe yerlerde iskân edilmesi ve
rü’esâ ve efrâd›ndan cerâ’im-i flahsiyyesi olanlar taharrî ve derdest edilip
ba‘de’l-muhâkeme kanûnen mücâzâtlar› icrâ olunmas› ve emr-i iskânlar›na
bafll›ca dikkat olunup henüz yerleflmemifl tak›m var ise ânlar dahi iskân itdi-
rilüb fakat bir kabîlenin topunu bir yerde iskân etmek kabil de¤il ise birbiriy-
le münâsebât› olan familyalar yekdî¤erinden ayr›lmamak üzere mümkîn mer-
tebe kabîlenin tefrîkiyle tak›m tak›m iskân ettirilmesi ve iskândan murâd bir
mahalde oturtmak demek olmay›p belki mümkîn mertebe az vakit içinde bun-
lar› arâzîye rabt için esbâb-› zirâ‘atlar›n›n istihzâr›yla iskânlar›na bak›lmas›
lâz›m gelip fakat iflbu icrâât›n bir me’zûniyyet-i kâmile taht›nda bulunmas›
îcâb-› hâlden oldu¤una ve mevzû‘bahs olan muhâcirîn iflleri Dördüncü Orduy-
› Hümâyûna müteferri‘ mesâlihten olup ancak Beflinci Orduy-› Hümâyûna da-

428
CHOCHIEV Kuzey Kafkas Göçmenlerinin Toplumsal Uyarlanmas›

hi ta‘alluku olmak mülâbesesiyle îcâbât›n›n iki ordu müflîri beyninde bilmuhâ-


bere icrâs› lâz›meden idü¤üne mebnî mütâla‘ât-› mezkûrenin tamâmî-i icrâs›-
na ve muhâcirîn-i merkûmeden töhmeti zuhûr edenlerin fler‘an ve kanûnen
muhâkeme edilerek tebeyyün edecek hâle göre bu taraftan istîzân etmeksizin
cezâlar›n›n icrâs› z›mn›nda Dördüncü Orduy-› Hümâyûn müflîrli¤ine me’zû-
niyyet i‘tâs›yla ol babda bir k›t‘a fermân-› ‘âlî tasdîr ve irsâl edilmesi ve Beflin-
ci Ordu müflîriyyetine dahi bu bâbda ma‘lûmât verilerek muhâcir meskûn olan
vilâyetler vâlîlerine dahi tenbîhât ve vesâyâ-› mukteziyye ve vâz›ha icrâ olun-
mas› beynel-huzzâr tasvîb k›l›nm›fl ise de ol bâbda her ne vechile emr ü fer-
mân-› ‘isâbet-beyân-› hazret-i flehinflâhî fleref-sünûh ve sudûr buyurulur ise
infâz-› hükm-i celîline ibtîdâr olunaca¤› ve evrâk-› merkume leffen ‘arz ve tak-
dîm k›l›nd›¤› beyân›yla tezkire-i senâverî terkim olundu efendim.
Fî 12 Cemâzîyel-evvel sene 85

Ma‘rûz-› çâker-i kemîneleridir ki,


Resîde-i dest-i ta‘zîm olan iflbu tezkire-i sâmiyye-i âsafâneleriyle evrâk-›
ma‘rûza manzûr-› ‘âlî-i hazret-i pâdiflâhî buyrulmufl ve tasvîb ve istîzân olun-
du¤u vechile muhâcirîn-i merkumeden töhmeti zuhûr edenlerin fler‘an ve ka-
nûnen muhâkemesiyle tebeyyün edecek hâle göre bu taraftan istîzân etmeksi-
zin cezâlar›n›n icrâs› z›mn›nda orduy-› mezkûr müflîrli¤ine me’zûniyyet i‘tâ-
s›yla ol bâbda bir k›t‘a fermân-› ‘âlî tasdîr ve irsâl edilmesi ve teferru‘ât›n›n da-
hi icrâ-› iktizâs› mütte‘allik ve fleref-sudûr buyurulan emr ve irâde-i seniyye-i
hazret-i flehinflâhî mantûk-› münîfinden olarak evrâk-› merkume yine savb-›
sâmî-i sadâretpenâhîlerine i‘âde k›l›nm›fl olma¤la ol bâbda emr ü fermân haz-
ret-i veliyyül-emrindir.
Fî 13 Cemâzîyel-evvel sene 1285

2. ‹rade. Meclis-i Mahsus. No 1481 ( 12 Ca 1285)


Lef 1
Makam-› ‘âlî-i cenâb-› seraskerîye,

Devletlü ‘atûfetlü efendim hazretleri,


Çeçen muhâciri ümerâs›ndan olup ‘uhdesine mîrlivâl›k rütbesi tevcîhiyle
Dördüncü Orduy-› Hümâyûna ta’yîn buyurulmufl ve Sivas cânibinde tavattun
etmesinden nâflî orada inflâs›na mübâfleret etmifl oldu¤u kona¤›n›n ikmâliyle
sâ’ir umûr-› zâtiyyesini rü’yet ve tesviye etmek üzere çend mâh mukaddem
me’zûnen mahal-i mezkûre gidip elyevm orada bulunmufl olan sa‘âdetlü Mûsâ
Pafla’n›n tekmîl-i ahvâl-i hâliyye-i muhâcirîn hakk›nda bu kerre savb-› çâkerî-

429
kebikeç / 23 • 2007

ye göndermifl oldu¤u tahrîrât› ve melfûf olan lây›halar› manzûr-› ‘âlî-i cenâb-›


seraskerîleri buyrulmak üzere leffen ‘arz ve takdîm k›l›nd›. Mütâla‘as›ndan
fezleke-i ifl‘ârat› muhât-› ‘ilm-i ‘âlî-i âsafâneleri buyuralaca¤› vechile paflay-›
mûmâileyh muhâcirîn-i merkumenin te’mîni ve matlûb vechile inzibât ve tav-
tîni emrinde hüsn-i hizmet emelinde oldu¤undan Muhâcirîn Komisyonu efkâ-
r›na tevâfuk etti¤i hâlde kendisinin mülkiyyece bir hizmette istihdâm›yla mu-
hâcirînin taht-› inzibâta ald›r›lmas› menût-› emr ve irâde-i ‘âliyye-i hidîvîleri
olma¤›n ol bâbda ve her hâlde emr ü fermân hazret-i men-lehü’l-emrindir.
Fî 10 Rebî‘-ül-âhir sene 85 ve fî 18 Temmuz sene 84
Bende Dördüncü Orduy-› Hümâyûn müflîri
Dervîfl ‹brâhîm [mühür]
‘an Erzincan

3. ‹rade. Meclis-i Mahsus. No 1481 ( 12 Ca 1285)


Lef 2
Dördüncü Orduy-› Hümâyûn müflîriyyet-i celîlesi cânib-i ‘âlîsine,

Devletlü efendim hazretleri,


Sâye-i muvaffak›yyet-vâye-i hazret-i pâdiflâhîde inflâs›na mübâfleret olu-
nan kona¤-› ‘âcizînin ikmâl-i noksân› için me’zûnen gelip umûr-› zâtiyyemiz ile
meflgul bulundu¤um hâlde Sivâs vilâyet-i celîlesi dâhilinde bulunan muhâci-
rînden Mâhir Bey ve Fadin? Osmân ve rüfekalar›n›n gasb ve sirkat ve sâ’ir
dürlü harekât-› gayr-› lây›kalar›n›n men‘i esbâb›n›n istikmâli z›mn›nda lâz›m
gelen ümerâ-› muhâcirîne nush-pend olunmas› devletlü vâlî pafla hazretleri
taraf›ndan vâki‘ olan irâdeye mebnî her ne kadar keyfiyyet hükûmet-i maha-
liyyeye âid ve çâkerlerinin vazîfe-i me’mûriyyetten hâric ise de ileride bir ne-
vi‘ fenâl›k zuhûrundan ihtirâzen ber-muktezâ-› s›dk ve ‘ubûdiyyet bu fazâha-
t›n külliyyen ve kaviyyen men‘ ve indifâ‘› esbâb› bî’l-etrâf tefekkür ve mütâla‘a
olunarak o misillü ademlerin ele getirilmesi ve sâ’irlerine meydân verilmeye-
cek sûrette taht-› mezbûtiyyete al›nmas› için bîlcümle ‘ulemâ ve ümerâ-i mu-
hâcirînin celbi müflârünileyh hazretlerine flifâhen ‘arz ve beyân olunmufltu.
Her nas›lsa ol vakit bunun ‘adem-i icrâs›yla eflk›yâ-› merkume üzerine k›r ser-
dâr› sevk olunarak birkaç nefer telefiyyât vuku‘u üzerine ‘asâkir-i flâhâne ve
zabtiyye-i muvazzafa dahi sevkiyle def‘a-i sâniyyede bâ-tahrîrât savb-› ‘âcizîy-
ye ifl‘âr olunmufl ve hükûmet-i ‘âliyyenin mu’âmele-i hâlîye nazaran bu husûs-
ta nîk ü bed cevâb olunmamas› lâz›m gelmifl ise de ‘asâkir-i flâhânenin dûçâr
olduklar› mihen ve meflakkat ve neferât-› sâ’ireden dolay› hazîne-i celîlenin
masârif-i zâ’ideden istihlâs› cümle bendegâna farîza-› zimmet oldu¤undan be-

430
CHOCHIEV Kuzey Kafkas Göçmenlerinin Toplumsal Uyarlanmas›

tekrâr mukaddemki cevâb irâ’e


olunarak ol vechile ‘ulemâ ve
ümerâ-i mûmâileyhîm celbiyle
husûs-› mezkûrun önü kestiril-
mesi esbâb›n›n istikmâli müflâ-
rünileyh hazretleri cânib-i ‘âlî-
sinden emr ve beyân buyurul-
maktan nâflî ‘ulemâ ve ümerâ-›
mûmâileyhîm nezd-i ‘âcizîye
celb ile ezher cihet zihinleri
kand›r›larak yümn-i himem-i
teshîlât-tev’em-i ‘âlî-i müflîrîleri
ile ol bâbda verilen netîceyi hâvî
ve onbefl bendi flâmil tanzîm ve temhîren ve kendi yedleriyle vâlî-i müflârüni-
leyh hazretlerine takdîm k›l›nm›fl olan lây›ha k›l›kl› ta‘ahhüdnâmenin nüsha-
› sâniyyeleri leffen takdîm-i pîfl-gâh-› sâmî-i âsafâneleri k›l›nm›fl ve mütâ-
la‘as›ndan keyfiyyet muhât-› ‘ilm-i ‘âlem-ârâ-i rahîmâneleri buyurulaca¤› vec-
hile muhâcirîn-i merkumenin mizâclar›na göre flimdilik bu usûlden baflka zabt
ü rabt› teshîl ve tehvîn eder dî¤er bir sûret bulunamam›fl oldu¤u bedîhî olup
muhâcirîn-i merkume dahi ikmâl-i nâmûs için usûl-i ma‘rûzan›n tamâm›yla
icrâs›n› niyâz etmekte iseler de mukaddemlerine nisbetle flimdilerde hükû-
met-i ‘âliyye cânibinden hîç bir maslahat mühimsenilmeyerek imrâr-› vakt
olunmakta bulundu¤u ve muhâcirînden erbâb-› mesâlihin iflleri görülmek flöy-
le dursun bir haylî vakit takdîm eyledikleri istid‘âlar›n› bulamayarak kahve
köflelerinde sürünmekte olduklar› ve vilâyet-i mezkûrede ise on bin kadar mu-
hâcir hânesi olup bunlar›n serî‘an ve âcilen iskân›yla ahâlî-i kadîme silkine id-
hâli matlûb ve mültezem-i ‘âlî ise de meskûn denilenlerin arâzî ve çay›r ve
sâ’ireden dolay› her birinin bir sûrette münâza‘alar› oldu¤u gibi henüz aç›kta
bulunarak hazîne-i celîleden yevmiyye almakta bulunanlar›n sür‘at-i emr-i
tavtînleri için ümerâ-› mûmâileyhümün niyâz ve istirhâm eyledikleri mem’ûr-
lar dahi flimdiye de¤in ta‘yîn olunmad›¤›na ve husûsât-› sâ’ire hakk›nda olu-
nan mu‘âmelâta bak›l›r ve bu hâl birkaç sene daha böyle gidecek olursa bir
vechile emniyyet kalmayarak muhâcirîn-i merkumeden ileride matlûb olunan
menfa‘at›ndan mazarrat› zâ’id olaca¤› revifl-i hâlden anlafl›lmakta bulunmufl
ve çâkerlerinin böyle uzun boylu ifâdeden murad-› ‘âciz-ânem bir nev‘ flekvâ
demek olmay›p ancak buran›n sûret-i idâresinin bir nebzesini mecbûr-› beyân
ile ileride bir nevi‘ müflkilât meydâna ç›kar›lmamas› niyyet-i hayriyyesinden
ibâret olup ancak muhâcirîn-i merkumenin takdîm-gerdeleri olan ta‘ahhüdnâ-

431
kebikeç / 23 • 2007

me-i mezkûr nezd-i merâhim-vefid-i sâmîlerinde dahi rehîn-i tensîb ve tasvîb


buyuruldu¤u hâlde ba‘dezîn ol vechile icrâ-› îcâb›na i‘tinâ ve dikkat olunmas›
husûsunun îcâb eden makamât-› ‘âliyyeye ‘arz ve ifl‘âr› niyâz›yla muhâcirîn-
den meskûn bulunanlar›n kat‘-› münâza‘alar›yla ikmâl-i noksân› ve henüz
aç›kta bulunanlar›n sür‘at-i tavtîn ve iskân› bütün bütün hükûmet-i mahaliy-
yeye b›rak›lmayarak bu gibi ifllerini tesviye etmek üzere der-i ‘Aliyyeden bir
me’mûr-› mahsûs ta‘yîn ve irsâl buyurulmas› mahâzîr-i âtiyyenin önü kestiril-
mesine ve hazîne-i celîlenin masâriften vikayesine delîl-i kavî oldu¤unun has-
bel-‘ubûdiyyet ‘arz ve ifâdesine cür’et ederim ve flimdilik rü’yet ve tesviyesiyle
meflgul bulundu¤um umûr-› zâtiyye-i çâkerânemin bi-‘inâyetullâh-i te‘âlâ re-
sîde-i hüsn-i hitâm oldu¤u ânda bilâ-te’hîr hâkipây-› füyûzât-ihtivây-› müflîrî-
lerine cebhe-sây-› ‘ubûdiyyetle kesb-i fleref ve meziyyet etmekli¤im husûsu el-
tâf-› ‘amîme-i sübhâniyyeden mes’ûl ve mütememâ-› ‘âcizânem bulunmufl idü-
¤ünün ‘arz ve beyân›yla mücerred hakk-› nâ-müstehkk-i nâcîzânemde ehâsin-
i teveccühât-› müstelzimü’l-füyûzât-› veliyyün-ni‘amîlerinin bekas› niyâz›yla
takdîm-i ‘arîza-› ‘âcizîye cür’et k›l›nm›fl olma¤la ol bâbda emr ü fermân hazret-
i veliyyül-emrindir.
Fî 15 Rebî‘-ül-evvel sene 85 ve fî 24 Haziran sene 84
Bende mîr-livâ ‘an-erkân-› Ordu-› Râbi‘
............. Mûsâ [mühür]

4. ‹rade. Meclis-i Mahsus. No 1481 ( 12 Ca 1285)


Lef 3
Sivas vilâyet-i celîlesinde bulunan ‘umûm muhâcirîn meyânesinde zuhûr
eden sârik ve flakilerin taht-› mazbûtiyyete al›narak te’dîb ve terbiyyelerine
bi-lütf-i te‘âlâ muvaffak›yyet hâs›l olunmak üzere hüsn-i r›zâlar›m›zla bu ker-
re cümlemiz meyânesinde lede-t-tezekkür münâsib-i mütâla‘a olunan ahvâlin
ber-vech-i âtî ‘arz ve beyân›na ictisâr k›l›n›r.
Birinci mâdde: Hükûmet-i ‘âliyye ma‘rifetiyle her bir muhâcir karyelerinde
birer muhtâr ve birer de kahyâ ta‘yîn ve tahsîs k›l›n›p mûmâileyhân›n zîr-i
idârelerinde bulunan ahâlî-i karyeden bir kimesne fler‘-i flerîf ve kanûn-› mü-
nîfe mugayir harekât-› nâ-marziyyede bulunurlar ise o misillü ademlerin der-
‘akab mûmâileyhâ taraf›ndan hükûmet-i seniyyeye ‘arz ve ifl‘âr› husûsunun
ekîden emr ve tenbîhi husûsunun münâsib idü¤ü mütâla‘a olunmufltur.
‹kinci mâdde: Meselâ bir adem bir hayvân sirkat eyledi¤i hâlde kahyâ ve
muhtârân-› karye ma‘rifetleriyle hayvân-› mezkûrun yedinden bi’l-ahz hükû-
mete i‘tâ ve teslîm olunmas› ve hayvân-› mezkûrun hükûmette üç ay mikdâr›
muhâfaza olunarak sâhibi zuhûr eder ise îcâb-› fler‘îsinin icrâs›yla eshâb›na

432
CHOCHIEV Kuzey Kafkas Göçmenlerinin Toplumsal Uyarlanmas›

teslîmi ve müddet-i mezkûre zarf›nda sâhibi zuhûr etmedi¤i takdîrde ol vakt


hükûmet taraf›ndan mezkûr hayvân›n fürûhtuyla esmân-› has›lâs›n›n hükû-
mette bulunan kâffe-i me’mûrîn ve meclislerin ma‘rifetiyle mâl sand›¤›na vaz‘
ve teslîm ile muhâfaza olunmas›d›r.
Üçüncü mâdde: Ve sâlif-üz-zikr bir ademin sirkat eyledi¤i hayvânât zâhire
ç›kar›larak ‘aynen mâl› eshâb›na i‘âde ve teslîm olunduktan sonra hayvânât-›
mesrûka esb ise cezâ-› nakdiyye olarak mâl sand›¤›na iki yüz ve eshâb-› hay-
vânâta dört yüz ve e¤erçi öküz ise yine ol vakt mâl sâhibine iki yüz ve sand›-
¤a yüz gurufl ve e¤er inek ise ol vakt kezalik mâl sâhibine yüz ve sand›¤a da-
hi yüz gurufl ve e¤erçi daha afla¤› yânî koyun ve keçi ve bu misillü fîyât› kalîl
olan hayvânât ve eflyâ ve emti‘a ise kezalik mâl sâhibine ‘aynen mâl›n ve bir
misli bahâs›n›n verilmesi çünki mâl sâhibi bu u¤urda ticâretinden dolay› mu-
tazarr›r olarak dûçâr-› mihen ve meflakkat olduklar› içindir ve dî¤er bir misli
olan elli gurufl dahi cezâ-i nakdî olarak mâl sand›¤›na i‘tâ ve teslîm ile mücâ-
zât olunmalar› elzemdir.
Dördüncü mâdde: Ba‘de-zîn iflbu târihten itibâren bir adem hayvân ifltirâ
edip de eshâb›ndan fler‘ ve kanûna mutâb›k bir k›t‘a flehâdetnâme almad› ise
yine hükûmet taraf›ndan ald›¤› hayvânâta sirkat nazar›yla bak›l›p hayvânât-
› mezkûre yedinden bi’l-ahz fürûht olunarak esmân›n›n sand›¤a vaz‘ olunma-
s›d›r.
Beflinci mâdde: Bir adem sirkat ve sâ’ire misillü tarîk-i flekavette bulunaca-
¤› tebeyyün eyledi¤i hâlde der-‘akab ism ve flöhretinin cerîde-i mahsûsas›na
kayd ve imlâs›yla def‘a-› evvelde bâlâda zikr olunan cezâlar ile mu‘âmele olu-
narak sal›verilmesi ve def‘a-› sâniyyede yine böyle harekât-› kabîhada bulunur-
lar ise usûl-i mezkûrun haklar›nda ba‘de-l-icrâ ve mu’ahharen fler‘-i flerîf ve ka-
nûn-› münîf iktizâs›nca lâz›m gelen terbiye ve mücâzâtlar› gösterilmesidir.
Alt›nc› mâdde: Derûn-› karyede bir ademin h›rs›z ve uygunsuz oldu¤unu
muhtâr ve kahyân›n ma‘lûmâtlar› olarak ihfâ ederler ve keyfiyyet mu’ahharen
zâhire ihrâc olunaca¤› hâlde muhtârdan iki yüz ve kahyâdan yüz gurufl cezâ-
i nakdî ahz ve tahsîl olunmas› ve e¤erçi muhtâr veyâhûd kahyâ olsun mesrûk
hayvânâttan meydâna her teki ç›kar›rlar ise ol vakt sand›¤a vaz‘ olunacak ve
mâl sâhibine verilecek cezâ-i nakdiyyenin rub‘unu ihbâriyye olarak muhbiri
olan kimesneye i‘tâ ve ihsân edilmesidir.
Yedinci mâdde: Meselâ bir adem kutta‘-› tarîk ve buna mümâsil ef‘âl-i nâ-
marziyyeye mütecâsir olup mürûr ü ‘ubûrdan eflyâ ve emti‘a misillü bir fley
gasb ve garât eyledi¤i tebeyyün eyledikte ol vakit ahz olunan eflyâ-i mezkûre
sâhibine ba‘de-l-itâ ber-mûceb-i nizâm-› ‘âlî lâz›m gelen terbiyesinin kâmilen
icrâs›nda kusûr olunmamas› niyâz›m›zd›r.

433
kebikeç / 23 • 2007

Sekizinci mâdde: Hudâ-negerde bir adem hükûmet-i seniyyenin itâ‘at›ndan


gürizân ve vâdî-i ‘isyâna revân olup ve kendisinin ahz ü giriftine çâre bulun-
mayarak ve hîn-i hâcette hânesine gelip gitmekte olur ise ol vakit familyalar›-
n› mahall-i ikâmetinden mesâfe-i ba‘îdeden bir münâsib mahale tard ve nak-
liyle bu cihetle tazyîk edilmesidir.
Dokuzuncu mâdde: Ve bir de hükûmet-i seniyyeden firâr ve tarîk-i flekave-
ti ihtiyâr eden flaki bir karyeye ‘azîmet ve ol karye ahâlîsinin hüsn ü r›zâs›yla
müsâfirli¤e kabûl ederler ise ol vakit her bir gelifli için hâne bafl›na yi¤irmifler
gurufl cezâ-i nakdîleri ahz ve istifâ k›l›narak ve gerçi ahâlî-i karyenin haberle-
ri olmay›p da dâ’imâ bir iki hâneye gelip giderler ise ol vakt hâne sâhiblerin-
den befler yüz gurufl cezâ-› nakdiyyeleri bi’l-ahz mâl sand›¤›na teslîm ettiril-
mesidir.
Onuncu mâdde: Ve e¤er da¤larda ve mahâl-i sâ’irede eflk›yâ gürûhu görü-
lerek der-‘akab karye ahâlîsine haber vermeyen ademler oldu¤u tahakkuk
eder ise ol ademden üç yüz gurufl ve flâyed ol adem haber verip de eflk›yâ-i
merkumun der-desti için ahâlî-i karyeden bilâ-‘özr-i fler‘î gitmeyenler bulunur
ise o gibi ademlerden otuzar gurufl cezâ-› nakdî ahz›yla mâl sand›¤›na teslîm
olunmas› karâr-› kat‘îsinin icrâs› lâz›md›r.
On birinci mâdde: fiu fenâl›klara meydân verilmemek üzere muhâcirînden
on befl nefer süvâri ve ‘asâkir-i zabtiyyeden bir çâvûfl ve befl nefer zabtiyye
Amasya sanca¤›na ve kezalik Tokad ve Niksar kazâlar› menba‘-› ‘isyân-› fleka-
vet ve mevki‘-i hizb-i mukatelât oldu¤undan muhâcirînden yi¤irmi nefer süvâ-
ri ve ‘asâkir-i zabtiyyeden bir çâvûfl ve befl nefer zabtiyye ve Uzunyaylada ha-
kezâ muhâcirînden on befl nefer süvâri ve bir çâvûfl ve befl nefer zabtiyye
dâ’imâ etrâf ve eknâf› muhâfaza etmek üzere ta‘yîn ve tahsîs buyurulmas› ve
iflbu kazâlara muhâfaza me’mûru ta‘yîn ve tahsîs k›l›nan kimesnelerin mu-
vazzaf olmas› ve bunlar›n ma‘âfllar›na dahi bâlâda zikr olunan cezâ-› nakdiy-
yeleri karfl›l›k olarak i‘tâ olunacak ise de bunun ‘adem-i idâresi mülâbesesiyle
muhâcirlerin her bir hânesinden sene-be-sene yi¤irmifler gurufl mâl sand›¤›na
i‘tâ ve teslîm ile me’mûrîn-i merkumenin ma‘âfllar›na karfl›l›k tutulmas› tas-
vîb olunur.
On ikinci mâdde: Ve geçmifl hukuk ve sirkat-› mâllar›ndan dolay› hükûmet
taraf›ndan istenilenleri her bir kabîlenin muhtârlar› hükûmete teslîm etmek
karâr-› kat‘î iktizâs›ndand›r.
On üçüncü mâdde: Bir adem ba‘demâ bilâ-tezkîre oldu¤u sûrette müsellâ-
han bir tarafa ‘azîmet eder ise tesâdüf olunan mahalde bilâ-su’âlleri silâh›n›
hükûmet taraf›ndan bî’l-ahz bey‘ ü fürûht olunarak mâl sand›¤›na teslîm olun-
mas› îcâb eder ancak gidece¤i mahal on sâ‘atlik mesâfe ise ol vakit karye

434
CHOCHIEV Kuzey Kafkas Göçmenlerinin Toplumsal Uyarlanmas›

imâm ve muhtârân›ndan ‘ilm ü haber ahz olunmas› ve on sâ‘at mesâfeden


ba‘îd bir mahale ‘azîmet edecek olur ise ol zemân cânib-i hükûmetten matbû‘
tezkire ahz ü istîfâ olunmas› îcâb eder.
On dördüncü mâdde: Me’mûrîn-i devlet-i ‘aliyyeden mâ‘dâ her kim olur ise
olsun derûne-i flehirde müsâfir-hânesi kahve ve hân ve her nere ise duhûlü ân-
da müsâfir oldu¤u mahalde silâhlar› b›rak›l›p çârflû ve pâzâr yerlerinde ve so-
kak aras›nda müsellâhan bir adem bulunmamas› tenbîh ve i‘lân buyurularak
ba‘de böyle bir adem bulunaca¤› hâlde eslihas›n› yedinden cebren al›p der-
‘akab sûk-› sultânîde fürûht olunarak esmân›n›n mâl sand›¤›na teslîm olun-
mas› îcâb eder.
On beflinci mâdde: Sâlif-üz-zikr mevâdd-› muharrereyi bî’t-terkim bî’l-cüm-
le kazâ ka’im-makamlar›na ve nâhiye müdîrlerine ve karye imâm ve muhtâ-
rân›na bî’t-taksîm i‘lân ve iflâ‘a buyurularak mûmâileyhîm taraflar›ndan be-
her on befl günde bir kerre zîr-i ‘uhdelerinde bulunan ahâlî-i kurrâya i‘lân ve
k›râ’atla hiç bir kimesne taraflar›ndan bu usûle ma‘lûmât›m yoktur gibi ‘özr
ve bahâneye meydân b›rak›lmamas› mütemennâd›r.
Dâhil-i vilâyette bulunan muhâcirîn ‘ulemâ ve ümerâlar›ndan
yüz yi¤irmi yedi ‘aded mühr ile temhîren takdîm olunmufltur

5. ‹rade. Meclis-i Mahsus. No 1481 ( 12 Ca 1285)


Lef 4
Sivas vilâyet-i celîlesi dâhilinde ve mevâki‘-i ma‘lûmede iskân olunan mu-
hâcirînin ümerâ ve ‘ulemâ ve rü’esâlar›n›n huzûr-› sâmîlerine celbine dâ’ir vu-
ku‘ bulan emr ve irâde-i ‘âliyyeleri üzerine bilcümle ‘ulemâ ve ümerâ ve rü’esâ
dâ‘î ve bendeleri buraya gelerek yevm-i çehâr-flenbih hâkipây-i ‘ulyâlar›yla
müflerref oldukta muhâcirînin fler‘-i flerîf ve kanûn-› münîfe mugayir bâ‘z› ha-
rekât-› nâ-becâlâr›ndan ahâlî-i kadîmenin emniyyetleri meslûb oldu¤undan
baflka taflralarca dahi lây›ks›z havâdisât cereyân etmekte oldu¤u cihetle bun-
lar›n ve bâ-husûs eflk›yâdan Mâhir Bey ve Fadin? Osmân ve rüfekalar›n›n
def‘-i mazarratlar› esbâb›n›n güzelce mütâla‘âs›yla berâber bu husûsta cânib-
i hükûmetten muhâcirînin muhtâc olduklar› hâl ve keyfiyyetin ‘arz ve ifl‘âr›
irâde ve fermân buyuruldu¤una binâen t›bk-› fermân-› âsafâneleri vechile me-
vâdd-› mebhûse üç yüz nüfûstan ziyâde cümlemiz meyânesinde tezekkür ve
‘arîz ve ‘amîk mütâla‘a ve tefekkür olunarak husûs-› mezkûr hakk›nda olunan
netîce-i mütâla‘a-i çâkerânemiz merbûten takdîm k›l›nan dî¤er varaka ile îzâ-
hen ‘arz ve beyâna ictisâr k›l›nm›flt›r ve bunun baflka sûretle tesviyesi çâresi
bulunamay›p ancak mevâdd-› ma‘rûza hem ahâlî-i kadîmenin husûl-i emniy-
yetleri ve hem de harekât-› gayri-lây›kan›n önü kestirilmesine sebeb-i müsta-

435
kebikeç / 23 • 2007

kil olaca¤›ndan bunun infâz ve icrâs› a‘zam-› niyâz-› çâkerânemiz olma¤la bu


husûsta cânib-i ‘ulyâlar›ndan dahi icrâs›na müsâ‘ade ve merhamet buyrularak
îcâb› takdîrinde makamât-› ‘ulyâya dahi ol vechile ‘arz ve ifl‘âr›n› afl›r› ricâ ve
niyâz ederiz ve bilakis bunun ‘adem-i icrâs›yla kesb-i te’hîr olunur ise terbiye-
siz ademlerin günden güne fenâl›¤› ziyâdeleflerek ileride def‘i müflkil olaca¤›
ve keyfiyyet pederlerinden o¤ullar›na sirâyet ederek ân-be-ân müfltedd olacak-
t›r ve bu mâdde ise evvelen dînimize ve sâniyyen nâmûsumuza halel vererek
hîç bir vechile emniyyet kalmayacakt›r zîrâ ma‘lûmdur ki flimdi ahâlînin beyn-
lerinde Çerkeslerin cümlesine h›rs›z nazar›yla bak›ld›¤› ve bunlara câhil deni-
lir ise de hükûmet-i ‘aliyye me’mûrlar›ndan ba‘z›lar›n›n dahi ol vechile cümle-
sine yek-nazar ile bakt›klar› ve muhâcirînin matlûb-› ‘âlî vechile henüz iskân-
lar› hâs›l olmad›¤› ve ber-mûceb-i nizâm vuku‘ bulan istid‘âlar›na me’mûrîn-i
mûmâileyhümâ taraflar›ndan i‘tinâ ve dikkat olunmad›¤›ndan muhâcirîn-i
merkumenin emniyyetlerinin meslûbiyyeti sâlif-üz-zikr ifllerinin sürüncemede
b›rak›lmas›ndan nefl’et etmektedir ve muhâcirînin ekserîsi üç dört seneden be-
ri henüz iskân ve tavtîn olunamayarak fluray› buray› gezip dolaflmakta olduk-
lar› cihetle yedlerinde bulunan mâllar› dahi telef olarak nâ-çâr olduklar›ndan
ba‘z›lar› sirkat etme¤e mecbûriyyet hâs›l eylemektedir ve bu muhâcirler ise
geldikleri vakit iskân ve râhat olunmak lâz›m gelse dört befl sene sonra ya‘nî
flimdilerde vergi ve tekâlîf-i sâ’ireden dolay› mu‘âvenette bulunmalar› lâz›m
iken el-yevm hazîne-i celîleden yevmiyye almakta olduklar› ve bunun def‘i çâ-
resi hâl-i müsâfirette bulunanlar›n sür‘at-i iskân› ve meskûn denilenlerin ik-
mâl-i noksânlar› için harekât ü sekenât›ndan efendimizin emîn oldu¤u dirâ-
yetkâr ve müstakim-ül-etvâr iki nefer me’mûr-› mahsûs nasb ve ta‘yîniyle gön-
derilerek münâsib gördükleri ifllerin mahalince icrâs›na me’zûniyyet verilme-
siyle berâber me’mûrîn-i merkumenin iki kul olarak sevk ve i‘zâm› ve bundan
muhâcirîn râhat olarak ahâlî-i kadîme silkine idhâl olunaca¤› ve hazîne-i celî-
le dahi bir tak›m masârifât-› zâ’ideden kurtar›laca¤› ve emniyyet-i ahâlî dahi
hâs›l olaca¤› bedîhî bulunmufl ve muvâf›k-› re’y-i ‘âlîleri oldu¤u hâlde muhâci-
rînin hâl ve keyfiyyetlerini dâ’imâ tedkik etmek ve hakikat-› mâddeyi hükû-
met-i ‘aliyyeye ‘arz ve beyân eylemek ve eshâb-› de‘âvînin ahvâline kemâliyle
muttali‘ bir zât›n hükûmet-i ‘aliyyede hey’et-i meclis s›ras›nda bulunmas› ve
ka’immakaml›klar merkez meclislerinde dahi ol vechile muhâcirînden birer
zât istihdâm› ve Uzunyayla denilen mahalde kesret-i muhâcirîn cihetiyle ma-
hâl-i sâ’irede bulunan kabâ’il-i Çerâkise oran›n harekât›na ve sûret-i idâresi-
ne göre kendilerin ol vechile mu‘âmele taht›nda bulunmas›na muntaz›r olduk-
lar› ve muhâcirîn-i merkumenin dahi mizâclar›n› bilip ona göre kullan›lmas›
devletçe ve ahâlîce muhassenât-› vefîreyi mü’eddî olaca¤›ndan baflka muhâci-
rîne dahi mûcib-i flevk ve i‘tîbâr olmak üzere muvâf›k-› r›zâ-i vilâyetpenâhîle-

436
CHOCHIEV Kuzey Kafkas Göçmenlerinin Toplumsal Uyarlanmas›

ri buyuruldu¤u hâlde ka’immakam-› kazâ yan›nda dâ’imî sûretiyle ve müdîr-


lik ‘unvân›yla mütehayyizân ve müntahab ümerâdan bir zât›n ol vechile mü-
dîr nasb ve ta‘yîni ve merbût varakada baflkaca ‘arz ve istirhâm olunan k›r ser-
dâr›n›n Tokad ve Erba‘a ve Zile ve Niksar havâlîsinde geflt ü güzârlar› gerek
muhâcirînden ve gerek ahâlî-i kadîmeden sârik ve firârîlerin külliyyen def‘-i
mazarratlar›na ve emniyyet-i ‘umûmiyyeye delîl-i kavî oldu¤u mütâla‘a ve
tensîb olunmufltur ve bundan mâ‘adâ varaka-i mezkûrun dî¤er bir f›kras›nda
beyân olundu¤u üzere flekavet-i zâtiyye îcâb›nca eflk›yâl›k ile geflt ü güzâr
edenlerin familyalar› olduklar› mahalden kald›r›larak mesâfe-i ba‘îdeye sevk
ve ik‘âd› birkaç sûretle fâ’ideyi müntîc olaca¤› tefekkür ve tensîb olunur, flöy-
le ki eflk›yâ-› merkume leyl ü nehâr birer takrîb ile emvâl-i mesrûkadan birer
mikdâr akçeyi familyas›na yetifltirerek kendisi da¤da oldu¤u hâlde familya-›
merkume refâh-› hâl ile idâre ve ta‘ayyüfl etmekte oldukça eflk›yâ-› merkum o
hâlden bir vechile nadîm ve müte’essif olmayaca¤› misillü sâ’ir dûçâr-› kayd ve
sefâlet ve periflânî olan ehl-i ‘›rz tak›m› dahi eflk›yâ-› merkumenin sû-i hare-
kât›ndan mücâzât görmedikleri ve familyalar›n›n refâh-› hâl ile ta‘ayyüfllerin-
den ve kendilerin idâresizlik beliyyesinden hasbel-befleriyye tarîk-i flekavete
meyl ve ra¤bet eylemesi me’mûl oldu¤undan mücâzât olmak üzere o misillü
eflk›yâ familyalar›n›n dî¤er münâsib mahallere nakl ve sevki tasvîb olunur ve
min-gayri-haddin ileride bir nevi‘ mahcûbiyyetimizden ihtirâzen ba‘z› uygun-
suz ve edebsiz makulelerinden ahz ü girift olunarak hükûmet-i mahaliyyeye
li-ecl-it-tedîb akdemce irâ’e ve teslîm olunan kesân birkaç gün mürûrunda bir
semt-i sühûletini bularak her nas›lsa mücâzât görmeksizin tahlîs-girîbân ede-
rek evvelkinden ziyâde fenâl›¤a mütecâsir oldu¤u ve keyfiyyet sâ’ire dahi sirâ-
yetle flu hâle geldi¤i cihetle müttehim ve uygunsuz ademlerin tertîb-i cezâlar›
emrinde ba‘dezîn hükûmet-i ‘aliyye cânibinden kemâliyle i‘tinâ ve dikkat olun-
mas›n› ricâ ve niyâz ederiz ve ber-minvâl-i muharrer flimdiye de¤in vuku‘ bul-
mufl olan harekât-› gayri-lây›kan›n sebeb ve hikmetleri iflbu ‘arîzâ-i çâkerâne-
mizin bi’l-etrâf mütâla‘as›ndan anlafl›laca¤› cihetle ba‘demâ bu fenâl›klar›n
def‘ ve izâlesiyle ikmâl-i nâmûsumuz için te’sîsi ‘arz ve ifl‘âr olunan usûlden
baflka bir sûretle zabt ü rabt› mümkîn olamayaca¤› ve efendimizin cümle hak-
k›nda ibzâl buyurulan rahm ve eflfâk-› hükûmet-penâhîlerinden bu muhâcirîn
kullar›n›n dahi hisse-mend ve âmâl buyurulmas›yla usûl-i mezkûrun infâz ve
icrâs›na müsâ‘ade-i seniyyeleri bî-dirî¤ ve flâyân buyrulmas› niyâz›na ictisâr
k›l›nd› zirâ flu iki nefer nâ-dân ve edebsizin yüzünden Anadolu k›t‘as›nda asl-
s›z olarak olunan rivâyet bütün bütün nâmûsumuza halel vermifltir ve ma‘-ha-
zâ Rusya cerîdesinin birisinde Anadolu k›t‘as›na iskân olunan muhâcirîn ile
teba‘a-› gayr-› Müslime meyânesinde husûmet zâhir olarak gün-be-gün tezâ-
yüd etmekte oldu¤u i‘lân ve iflâ‘a k›l›nm›fl ve bunun ise külliyyen kizb ü dirû¤

437
kebikeç / 23 • 2007

oldu¤u bedîhî bulunmufl ve muhâcirîn-i merkume ise velini‘met-i bî-minneti-


miz pâdiflah›m›z efendimiz hazretlerinin zîr-i himâyesine ilticâ ederek taht-›
ra¤bette bulunan teba‘a-› gayr-› Müslimesiyle sâ’irleri misillü komfluca ve ka-
r›ndaflça hüsn-i mu‘âfleret üzere bulundu¤umuza teba‘a-› merkume dahi flehâ-
det ederler ve daha ilerisini beyân etmek tatvîl-i kelâm› mü’eddî olaca¤›ndan
tasdî‘-i ser-i devletlerinden ihtirâzen sarf-› nazar olunur ve hakk-› ‘âciz-âne-
mizde cereyân eden bunca as›ls›z rivâyet ve havâdis bütün bütün ifk ü iftirâ
oldu¤u ve ef‘âl-i harekât›m›za ve niyyet-i hayriyyemize pek ba‘îd bir fleydir ez-
cümle tarîk-i muhâceretten baflka devlet-i ‘aliyye-i ebediyy-üd-devâm›n hakk-
› bendegân›m›zda ma‘tûf ve sezâvâr buyurulan merhamet-i flehriyârîleri ikti-
zâs›nca hazîne-i celîleden el-yevm sarf ve i‘tâ olunmakta bulunan bunca ni‘am-
› ‘uzmâs›n› bir vechile münkir olmay›p ‘ömrümüz oldukça edâ-i teflekküründen
‘âciz ve kas›r oldu¤umuzu ma’l-i‘tirâf flimdilik da‘vât-› deymûmet-eyyâm-› ‘ömr
ve iclâl-i flehriyârîlerine muvâzabetle meflgul ve riyâdan ‘ârî olarak velini‘met
efendimizin u¤urunda mâl ve cân›m›z›n fedâ olunaca¤› hulûs-› kalb ile ‘ahd ve
niyyet olunmufl ve bunun meydân-› sübûta ç›kar›lmas› vakt-i hâcette zîr-i-hü-
kûmet-i seniyyelerinde bulunan Sivas vilâyet-i celîlesinde meskûn muhâcirîn-
den birkaç bin nefer süvâri ve ol mikdâr piyâde bi-r-r›zâ düflmân karfl›s›nda
gûlle ve kurflun önünde durup fedâ-i cân edecekeri niyyet-i sâd›ka-› hayriyye-
miz iktizâs›ndan olma¤la ol vakit re’yü’l-‘ayn müflâhede buyurulaca¤›n›n ‘arz
ve beyân›na mücâseret k›l›nm›flt›r ve Mâhir Bey ile rüfekas›n›n bu esnâda mü-
tecâsir olduklar› flekavet sebebiyle devlet ve milletin hasm-› sarîhi oldu¤u gi-
bi cümlemizin ‘adüvv-i menfûrumuz olaca¤›ndan ba‘dezîn merkumûnun def‘-i
mazarratlar› merbûten takdîm k›l›nan ba‘z› usûle dâ’ir arîza-i çâkerânemiz
vechile cümle taraf›ndan tecvîz-i kusûr olunmayaca¤› emr-i mukarrer ise de
flimdiki hâlde ne vechile mu‘âmele olunmak lâz›m gelece¤i menût-› re’y ve irâ-
de-i ‘aliyye-i vilâyetpenâhîleri bulunmufl olma¤la ol bâbda emr ü fermân haz-
ret-i men-leh-ül-emrindir.
Fî 11 Rebî‘-ül-evvel sene 285
Dâhil-i vilâyette bulunan muhâcirîn ‘ulemâ ve ümerâlar›ndan
yüz yi¤irmi yedi ‘aded mühr ile temhîr ve takdîm k›l›nm›flt›r

6. ‹rade. Meclis-i Mahsus. No 1590 ( 26 Z 1286)


Lef 1
Anadolu k›t‘as›nda bulunan muhâcirînin ahvâl-i ‘umûmiyyesi hakk›nda
mîrlivâ sa‘âdetlü Mûsâ Pafla taraf›ndan i‘tâ olunan lây›ha fiûrây-› Devlet Dâ-
hiliyye Dâ’iresinde mütâla‘a k›l›nd›.
Hülâsa-i münderecât› muhâcirîn-i merkumenin esbâb-› iskâniyyesinde ve
levâz›m-› temeddün ve terbiyelerinde vuku‘ bulan müsâmahât sebebiyle ‘acz

438
CHOCHIEV Kuzey Kafkas Göçmenlerinin Toplumsal Uyarlanmas›

ve zarûretleri henüz mübeddel-i vüs‘at ve refâh olamad›¤›ndan bunlara ‘akib-


i iskânda tahsîs k›l›nm›fl olan arâzînin nisbet-i muhakka ve mu‘tedile taht›n-
da taksîmi ve ihtiyâcât-› medeniyye ve dîniyyelerine hidmet edecek vesâ’itin
vaz‘ ve istikmâli gibi tedâbîr-i esâsiyyeyi ve bir de muhâcirîn-i merkumeden
münâsiblerinin ahâlî-i kadîmeden isimlerine kur‘a isâbet edecek kesâna bedel
silk-i ‘askerîye idhâlleri husûsunda me’mûl olan te’sîrât ve fevâ’id-i mülkiyye-
nin derecât ve tafsîlât›n› mutazamm›n olup vâk›‘â akvâm-› muhâcirîn hakla-
r›nda taraf-› Saltanat-› Seniyyeden ve ahâlî cânibinden flimdiye kadar vuku‘
bulmufl olan mu‘âvenât ve teshîlât›n külliyyet ve cesâmetine nazaran bunla-
r›n esbâb-› ma‘iflet ve medeniyyetleri sûret-i mükemmelede hâs›l olmufl olmak
lâz›m gelir iken kendilerinden henüz husûl-i iktidâr ve refâha delâlet edecek
hâllerin müflâhede olunamamas› ve içlerinde kat‘-› tarîk ve sirkat gibi eser-i
fakr ve cehâlet olan fleylerin eksik olmamas› müsâmahât ve ‘adem-i mübâlât›
mü’eyyid ahvâldendir.
Lây›ha-i mezkûrede muhâcirînin ›slâh ve ta‘mîr-i hâllerine dâ’ir dermeyân
olunan mu‘âmelât›n en mühimmi ta‘dîl-i taksîmât-› arâzî husûsu olup bunun
hülâsas› dahi bir mahale evvelce iskân edilen nüfûsa iskân-› muhâcirîn ta‘lî-
mât›nda mu‘ayyen olan mikdârdan fazla verilen arâzînin ahz›yla yine evvel
mahalde mu’ahharen iskân olunan muhâcirîne istihkaklar›ndan noksân ola-
rak verilmifl olan arâzîye ‘ilâvesi mâddesi oldu¤una ve fîlhakika hilâf-› ta‘lî-
mât arâzîce vâki‘ olan taksîmât›n ›slâh›na bak›lmak ehemm ise de bu mâdde-
de mesbûk olan sû-i isti‘mâlât iskân me’mûrlar›na âid olup muhâcirînden olan
bir flahs›n istihkak-› nizâm›ndan fazla kendiye arâzî verilmifl olmas›ndan
me’sûl tutulamayaca¤› ve öyle fazla verilen arâzînin bir tak›m› sâhibleri olan
muhâcirler ma‘rifetiyle zer‘ ü hars olunmufl olaca¤› cihetiyle flimdi taht-› zi-
râ‘atlar›nda bulunan fazla arâzînin ta‘dîl-i taksîmât-› sâb›ka maksad›yla nez‘i
ve âhere it‘âs› muvâf›k-› ma‘delet olamayaca¤› gibi birçok sudâ‘ ve flemâteti
dahi intâc eyleyece¤ine binâen yâ o makule fazla verilen arâzînin bilkülliyye
terkiyle arâzîsi emsâlinden dûn olanlara nizâm› raddesine kadar hâlî buluna-
cak yerlerden biraz daha arâzî i‘tâs› veyâhûd ihtiyâc ve emsâlinden ziyâde
arâzîye nâ’il olan muhâcirlerden devletçe kendilerine edevât ve hayvân veril-
mifl iken flimdiye kadar bilâ-sebeb ve ‘özr zirâ‘at etmeyenlerin ellerinde bulu-
nan fazla arâzînin al›n›p arâzîsi nizâm› mertebesinden noksân olan muhâcir-
lere verilmesi sûretlerinden birinin tercîh ve ihtiyâr ve taksîm-i cedîde esâs it-
tihâz› lâz›m gelerek ol bâbda cereyân eden müzâkerenin netîcesinde fl›kk-› sâ-
nînin icrâs› ya‘nî zirâ‘attan mu‘attal olarak fazla bulunacak arâzînin taksîm-i
cedîde idhâli ekseriyyet ârâ’ ile tensîb olunmufl ve üç re’y fl›kk-› evveli tercîh
ile mukaddemâ taksîm ve irâ’e k›l›nm›fl bulunan arâzînin i‘mâr etmek flart›y-

439
kebikeç / 23 • 2007

la eshâb› üzerlerinde terki mütâla‘as›nda bulunmufltur. Lây›ha-i mezkûrede


beyân olunan mütâla‘at cümlesinden oldu¤u üzere muhâcirlerin askere bedel
yaz›lma¤a teflvîki bahsine gelince kur‘a kanûnnâmesince der-dest-i icrâ olan
ta‘dîlâtta hidmet-i askeriyyelerini bilfiil edâ etmeyenlerin bedel-i nakdî i‘tâs›-
na mecbûriyyetleri ka‘idesi ref‘ ile bu misillüler bedel-i nakdî veyâ flahsî i‘tâ-
s›nda tahyîr k›l›nm›fl olmalar›yla iflbu ka‘ide-i cedîde hükmünce bedelât-› flah-
siyyenin teflvîkat-› mahsûsa ile müddet-i mu‘âfiyyetleri zarf›nda kur‘adan
müstesnâ olan efrâd-› muhâcirînden ahz› Anadolu havâlîsince ‘asker veren ef-
râd-› Müslime hakklar›nda fâ’ideyi ve bedel yaz›lacak olanlar›n hidmet-i nizâ-
miyyelerini ikmâl ettikleri zamân ellerinde bulunacak bedel akçeleri sermâye-
i ta‘ayyüfllerinin tevessü‘ünü mûcib olaca¤› misillü müddet-i mu‘âfiyyetleri hi-
tâm›nda esnân-› ‘askeriyye erbâb›ndan bulunacak muhâcirînin kur‘aya idhâl-
leri bu tarîk ile flimdiden teshîl ve ‘askerli¤in flân ü flerefi kendilerine bilfiil
irâ’e ve tefhîm edilmifl bulunaca¤›ndan ve muhâcirînin ahvâl-i ‘umûmiyyesin-
ce flâyân-› dikkat olan mevâdd›n biri dahi ümerâ-› kabâ’ilin teftîfl-i hâl ve ha-
reketleriyle içlerinde devletin kavânîn ve evâmirini icrâya fiilen muhâlefet
edenlerinin kabîleleri nezdinden ç›kar›l›p efkâr-› müstakime eshâb›ndan olan-
lar›n dahi hâlisâne te’mîn ve te’lîfi ve bu s›rada efrâd-› muhâcirînin silâh tafl›-
malar›n›n bir sûret-i hakîmâne ile tedrîcen men‘i kaziyyesi olup çünki müstag-
nî-i ‘arz ve ta‘rîf oldu¤u üzere ümerâ-› muhâcirîn kendilerine mensûb olan ka-
bâ’il halk›n› memleketlerinde istedikleri gibi isti‘mâle al›flm›fl ve bu hâl ve
usûlü memâlik-i Devlet-i ‘Âliyye’de dahi bozmamak efkâr›nda bulunmufl ol-
duklar› efrâd-› kabâ’ili aras›ra menâfi‘-i nâmeflrû‘a-i flahsiyyelerini muhâfaza
yolunda hükûmete karfl› hareket ettirmeleriyle müsbet ve zâhir olarak e¤erçi
bu hâlin en bafll›[ca] sebebi muhâcirînin ekser yerde müctemi‘an iskân edilme-
leri mâddesi ise de öyle birkaç sene evvel iskân edilen bir kabîle halk›n›n flim-
di tefrîk-i cem‘iyyetleri tarîkini aramak nâ-kabil ve h›rz-› cân mesâbesinde ef-
râd›n›n tafl›d›klar› eslihay› birdenbire zabt ve ahza kalk›flmak dahi hudûs-›
gavâ’ile sebeb verecek derecede müflkil oldu¤u cihetiyle bu iki mes’elenin
mülkçe en ziyâde mümkin-ül-icrâ olabilen tedâbîr-i ›slâhiyyesi hakk›nda ba‘z›
suver-i teshîliyye tahattur olundu¤undan gerek bunlar› ve gerek sâ’ir lüzûmu
görünen ›slâhât› icrâ eylemek ve hükûmât-› mahaliyyeye husûsât-› mukteziy-
yeyi hemân ihtâr etmek üzere Trabzon ve Hüdâvendigâr ve Sivas ve Adana vi-
lâyetleri i‘tibâr›yla Bâb-› ‘Âlî’den ve binbafl› rütbesinde olarak Bâb-› Seraske-
rî’den dört cihet üzerine birer me’mûr gönderilmesi muktezî göründü¤üne ve
fiûrây-› Devlet mu‘âvinlerinden ‘izzetlü Fahrî Bey ile Sâ’ib ve Besîm ve Meh-
med Efendiler bu iflleri hüsn-i icrâya ehil ve muktedir olduklar›na binâen ge-
zecekleri mahallerin mesâfesi ve mesâlih-i mebhûsenin ehemmiyyeti i‘tibâr›y-

440
CHOCHIEV Kuzey Kafkas Göçmenlerinin Toplumsal Uyarlanmas›

la kendilerine evvel-be-evvel gidecekleri vilâyet merkezlerine vüsûllerinden


i‘tibâren befler bin gurufl ma‘âfl ve buradan hareketlerinde yine ol mikdâr har-
c›râh verilmek üzere mûmâileyhimden Fahrî Bey’in Adana ve Besîm Efen-
di’nin Trabzon ve Sâ’ib Efendi’nin Hüdâvendigâr ve Mehmed Efendi’nin Sivas
havâlîsine me’mûriyyetleri ve terfîk olunacak zâbitân›n dahi ol mikdâr harc›-
râh ve ma‘âfllarla intihâb olunmas›n›n taraf-› hazret-i Seraskerîye ve ma‘âflât-
› mezkûrenin tahsîsi husûsunun Mâliyye Nezâret-i Celîlesine havâlesi tezek-
kür olunmufl ve me’mûrîn-i mûmâileyhümün vezâ’if ve harekât›na dâ’ir kale-
me al›nan ta‘lîmât›n müsveddesi ve her birinin dâ’ire-i me’mûriyyetleri dâhi-
linde bulunacak elviyenin pûsulas› leffen ‘arz ve takdîm k›l›nm›fl olma¤›n ta‘lî-
mât-› mezkûrenin medlûl ve ifâdesi muvâf›k-› re’y-i ‘âlî buyurulur ise bi-t-teb-
yîz mûmâileyhüme i‘tâs›yla hemân kendilerinin savb-› me’mûriyyetlerine gön-
derilmesi ve Hüdâvendigâr vilâyeti cihetine mûmâileyh Sâ’ib Efendi’nin i¤râm
olunaca¤›na nazaran el-hâleti hâzihi ‹zmid havâlîsinde mesâlih-i muhâcirîn
ile meflgul olan Muhtâr Efendi’nin me’mûriyyetine mahal kalmayaca¤›ndan
ma‘âfl›n›n kat‘›yla kendisinin i‘âdesi husûsunun dahi Hüdâvendigâr vilâyetine
tavsiye ve teblîg buyurulmas› ve müteferri‘ât-› ma‘rûza-i maslahat›n îfâ-i
muktezâs› bâb›nda emr ü fermân hazret-i men-lehü’l-emrindir.
Fî 16 fievvâl sene 286 ve fî 6 Kânûn-› sânî sene 285
[6 a‘zân›n mühürleri mevcut, 4 a‘zâ bulunamam›flt›r]

7. Sadaret. Divan-› Hümayun Kalemi. No 166/52 ( tarihsiz)


1. Ma‘lûm-› âflinâyân-› ‘âlem oldu¤u vech üzere âlât-› harbiyyenin nok-
sân ve mühimmât-› ‘askeriyyenin fikdân›yla berâber ahâlî-i Çerâkisenin müd-
det-i medîde harben Rusya devlet-i kaviyyü’fl-flevketine mukavemet ve lâ-
yu‘add ve lâ-yuhsâ mihen ve meflakkatlere olan sebât ve tahammülleri ancak
vikaye-i dîn ve nâmûs ve muhâfaza-› vatan-› ‘azîz için idi ve bu u¤urda bir de-
receye kadar fedâkârl›k göstermiflizdir ki “Min el-hâz eviddâ’ü’l-mücâhidîn ilâ
eshâbü’l-gayret ve-fl-flecâ‘at ve-d-dîn hüm ehl-i Çerkesistân-› sagirhüm ve ke-
bîrhüm ecma‘în” fehvâs›nca sigar ve kibâr ve ba‘zen nisvânlar›m›za kadar kâf-
fe-i esbâb-› ma‘îflet ve hiref ve sanâyi‘den keff-i yed ve hâb ü râhat› ferâmûfl ve
hattâ “... okunamad› ...” zemzemesince fliddet-i ihtiyâc ve zarûretimizden nâflî
çâker köflemiz makam›nda olan etfâl ve ebnâ-› cinsimizi memâlik-i ‹slâmiyye-
ye geçirip minel-kadîm cinsimize meyl ve ra¤bet gösteren ‘Osmânlu kibârlar›-
na kem-bahâ ile fürûht ve mukabelesinde dest-res olabildi¤imiz mikdâr-› cüz’î
ile mümkin mertebe def‘-i zarûrete kadar k›llet ve zilleti ihtiyâr etmifl idik.
2. Encâm-› kâr birçok esbâb-› ma‘lûmeden dolay› peyderpey terk-i vatan
ve diyâr birle fevc fevc zîr-i cenâh-› müstelzimü’l-felâh-› Saltanat-› Seniyyeye

441
kebikeç / 23 • 2007

dehâlet ve âflûb-› k›yâmet tezâhüm eyledi¤imiz hengâmda el-hakk hükûmet-i


‘âdile-i ‹slâmiyyenin deryâ-› merhameti cûfl ü hurûfla gelerek kemâl-i derece
flefakat ve gurebâ-nevâzîye mazhar buyurularak iskân ve istirâhat›m›z için
milyonlarca altun kîselerinin fedâ buyuruldu¤u bir emr-i âflikâr ise de ne çâ-
re ki ol vakit ekser me’mûrîni “Mesâ’ib kavm ‘ind kavm fevâ’idu(?)” farziyyesi-
ni tamâm›yla f›rsat ittihâz ve bir taraftan hazîne-i devleti hasâr ve dî¤er cihet-
ten muhâcirîni bütün bütün perîflân ve târumâr eylediler.
3. Rûmili’nde sa‘âdetlü Nusret Pafla hazretleri ve Anadolu’da ba‘z› dirâ-
yetkâr me’mûrlar ma‘rifetiyle iskân olunan muhâcirîn sâye-i ‘ömrü’l-vâye-i ce-
nâb-› z›llullahîde kesb-i temevvül ederek muhâcirîn hakk›nda te’sîs buyurulan
nizâmât iktizâs›nca tekâlif-i meflrû‘a-i mîriyyeyi s›ras›yla ve ma‘ü’l-iftihâr îfâ
eylemektedirler.
4. Ve bir tak›m hâ’in ve dirâyetsiz me’mûrlar dâ’imâ menâfi‘-i flahsiyye-
lerini ebnâ-› cinsinin mazarrat›nda müteneffizân-› ahâlî-i kadîme mürtekible-
riyle bil-ittifâk arâzî-i hâliyye-i mîriyyeyi hükûmet-i seniyyeden ahza yok yok
‘âdetâ sirkat ve ancak üzerinde k›rk nihâyet elli hâne zerrâ‘›n ta‘ayyüfl edebi-
lece¤i bir mahalde gûyâ ordu çad›r› kurarcas›na üç dört yüz hâne birlefltirdi-
ler. ‹flte muhâcirîn kullar›ndan her ne dürlü uygunsuzluk zuhûr eder ise men-
fle’-i aslîsi budur. Ez-cümle Tekfurda¤› sanca¤› dâhilinde kâ’in Mand›ra nâm
mahalde tâmm üç yüz hâne iskân olundu. Hâlbuki mahal-i mezkûrde k›rk ni-
hâyet elli hâne rencberin ta‘ayyüfl edebilece¤i ednâ bir tahkik ile anlafl›l›r bir
keyfiyyettir.
5. Ve muhâcirînden daha pek çok fukarâ mevcûddur ki cânib-i devletten
kendilerine ihsân olunmas› mukadder olan öküz ve hâne pahâs› ve âlât-› zi-
râ‘iyye ve ta‘yînât› hâlâ dest-res olamad›lar. Cây-› flikâyet fluras›d›r ki bu
me’mûrlar muhâcirînin kâffesi ber-vefk-i dilhâh-› devlet iskan olundu ve hak-
lar›nda te’sîs buyurulan nizâmât mûcibince ber-vech-i matlûb eksikleri kal-
mad› diye Bâb-› ‘Âlîyi i¤fâl etmektedirler.
6. Ve içimizden flimdiye kadar Der-sa‘âdete gelip takdîm-i ‘arz-› hâl eden-
lere befl alt› ay hân köflelerinde bin dürlü sefâlet çektirdikten sonra Muhâcirîn
‹dâresinin i‘lâm› üzerine makam-› ‘âlî-i sadâretten “Bu âdemin ifli dedi¤i gibi
ise siz yine bildi¤iniz gibi edin” me’âlinde sudan bir emirnâme verilmekte. O
bîçâre de emirnâmeyi al›p mahalline ‘avdet vâlî yâhûd mutasarr›f pafla haz-
retlerine mürâca‘at eyledi¤inde mezkûr emr-i ‘âlînin kuvvet-i me’âline göre
havâle-i sem‘ ve i‘tibâr olunmay›p minder alt›na h›fz olunduktan baflka geti-
ren zavall› bir de bu yüzden mazhar-› zahme ve tahkir olmaktad›r.
7. Cemî‘-i akvâm ve kabâ’il ve milel-i mütemeddinede bile nîk ü bed ve
mü’eddeb ve edebsizlerin mevcûd bulunmas› muktezâ-› kanûn-› tabî‘at bulun-

442
CHOCHIEV Kuzey Kafkas Göçmenlerinin Toplumsal Uyarlanmas›

du¤u misillü muhâcirîn-i Çerâkiseden dahi ânifen zikr olunan me’mûrlar›n


mu‘âmelât-› ‘unfiyyelerinden dûçâr-› ye’s olan ba‘z› sebük-magzân›n fazâhat-›
sirkati irtikâb etmekte olduklar›n› ma‘at-te’essüf görüyoruz.
8. Biz ki ‘umûm Çerâkiseyiz dîn ve nâmûsumuz u¤urunda bâlâda zikr
olunan fedâ-kârl›klar› ihtiyâr edegelmifliz. Elbette o fazâhat› bir vechle hazm
ve kabûl edemeyiz ve mütecâsirlerini derhâl hükûmet me’mûrlar›na ihbâr
ederiz. Me’mûrîn ise o misillü erâzîl ile bizi ‘alenen meydân-› muhâkemeye çe-
ker ve eflhâs-› deniyyenin sârik oldu¤unu fler‘an isbât etmemizi teklîf eder.
Hâlbuki bu takdîrde mu‘teberân ve ehl-i ‘›rzlar›m›z›n her biri kâr ü kisbini
terk ve bir de berâberlerine ikifler flâhid alarak hîn-i iktizâda fler‘an isbât ede-
bilmek için rûz-› fleb h›rs›zlar›n arkas›nda dolaflmak lâz›m gelir. Bu ise dâ’ire-
i imkândan bîrûn olup bizim ancak bu husûsta yapabilece¤imiz budur ki kar-
yemiz ahâlîsinden bir gûne kâr ü kisbi olmad›¤› sahîh ve fakr-› çâre der-kâr
iken refâh-› hâlde geçinmekte olanlar›n h›rs›z ve eflhâs-› muz›rradan oldukla-
r›n› lây›k›yla hiss ederiz, meselâ bu gün bir fley’e mâlik olmayan bir âdemin
dest-i tasarrufunda ferdâs› birkaç hayvân görülür ise o âdemin sârik oldu¤u-
na aslâ flübhemiz kalmaz ve tutar hükûmete teslîm ederiz. Hükûmet ânlar›
mücâzât etmek flöyle dursun birkaç günden sonra her ne esbâba mebnî ise
mültefiten kendi hâllerine koyuverir ve daha bed-terler olur ve sâ’ir edânî da-
hi âna bakar tarîk-i flekavete sülûk eder.
9. Belâ-› mübrem fluras›d›r ki vatan-› ‘azîz ve mâl ve emlâk›m›z› terk ile
yaln›z dîn ve nâmûs-› bendegânemizi imâm-ül-müslimîn ve muktedâ-› cemî‘-
ül-mü’minîn ve halîfe-i rûy-i zemîn ve vekîl-i resûl-i emîn pâdiflâh-› flerî‘at-pe-
nâh efendimiz hazretleriyle ‘Osmânl› kar›ndafllar›m›za s›¤›nd›rm›fl iken zikr
olunan me’mûrînin sû-i idâre ve mu‘âmelât-› ‘unfiyyeleri nâmûs-› ‘âciz-ânemi-
zi hetk ve hukuk-› milliyyemizi pâymâl ediyor.
10. Ve ber-minvâl-i muharrer bu me’mûrlar›n müsâmaha ve müsâ‘adele-
riyle zuhûra gelen edebsizlikleri bilâ-istisnâ ‘umûm muhâcirîn kullar›na ‘azv
ve isnâd ve bütün Çerkesler h›rs›z ve haydûdtur diyerek dâ’imâ mihmândâr›-
m›z bulunan ahâlî-i kadîme vatandafllar›m›z miyânemize ilka-› nefret ve bü-
rûdetden geri durmuyorlar ve ‘âdetâ kendilerinin nazarlar›nda oldu¤umuz gi-
bi ahâlî-i kadîmeye bizden alçak ve ednâ bir millet dünyâda daha mevcûd ol-
mad›¤›n› iflrâb etmektedirler.
11. Muhâcirîn kullar› ise haydûdluk ve h›rs›zl›¤› hîç bir vakit kabûl etme-
yiz. Fîl-vâki‘ vatan-› ‘asliyyemizde iken elden geldi¤i kadar bi-gayr-› hakk bi-
ze musallat olan düflmenimizin ›zrâr›na sa‘y ü gayret ve buna müdâvemet
eder idik. Lâkin vatan›m›z içinde h›rs›zl›k ve ebnâ-› vatan› ›zrâra ictisâr eden-
leri bilâ-müsâmaha ber-muceb-i fler‘-i flerîf fledîden te’dîb ve terbiye ve her dür-

443
kebikeç / 23 • 2007

lü umûr ve husûsât›m›zda ‘ulemâ ve ümerâm›z vâs›tas›yla hudûd-› fler‘iyyeyi


bilâ-noksân icrâ eder idik.
12. fiimdiye burada ya‘nî Anadolu ve Rûmilinde vatan›m›zda iken icrâ-›
ahkâm-› fler‘iyye için teflmîr-i sâk gayret edegelen rü’esâm›z hôr ve hakir ve bir
tak›m fürû-mâye ve edânîmiz kâmrân ve emîr oldu.
13. Bir de taflra me’mûrlar› muttas›l muhâcirîn hakk›nda silâh tafl›mak
memnû‘dur diye çâr-nâçâr terk-i silâh ettirmekte ve bilâ-silâh kendi mesâlih-
i meflrû‘alar› için öteye beriye âmed flüd olan ehl-i ‘›rz âdemlerimizden pek çok
bî-günâhlar›n esnâ-› râhta orman ve balkanlardan geçer iken katl olundu¤u
lây›k›yla tahkik olunur ise anlafl›l›r.
14. Lâkin bizim bu husûsta as›l cây-› esef ve ›zt›râb›m›z fluras›d›r ki, bü-
tün muhâcirîn kullar› yedi yafl›ndan yetmifl yafl›na kadar hîn-i iktizâda dîn ve
devletimiz u¤ur-› meyâmin-i mevfûrunda meyâdîn-i hurûb ve vegada fedâ-›
ser ü cân etmekli¤e her ân hâz›r ve muntaz›r-› fermân bulunmak iktizâ-› âmâl
ve ârzûmuz iken yaz›k ki minel-kadîm bâ’is-i fahr ve mübâhât›m›z olan fenn-
i flerîf-i silâhflôrîyi külliyyen ferâmûfl edece¤iz eyvâh.
15. Eyvâh›m›za sebeb budur ki, Ruslar cidden vatan›m›za musallat olup
biz de elden geldi¤i kadar müdâfa‘a ve mukavemette sâbit oldu¤umuz için ta-
bî‘î düflmenimiz bulundu¤u der-kâr iken esliha ve elbise ve silâhflôrlu¤umuzu
evvel derece pesend ve kabûl ederek ekserî süvârîsi elbise ve eslihaca t›bk›
Çerkesler k›yâfetine koymufl ve ümerâ ve ceneral ve ordu kumandanlar› bile
bu hey’ete girmifl ve el’ân bu hey’ette olan süvârîsi tezyîd edilmektedir.
16. Cânib-i hükûmet-i seniyyeden irâ’e buyurulan arâzî el’ân beynlerince
nâ-mahdûd olup bu dahi bâ’is-i izmihlâl-i muhâcirîn olma¤la e¤er arâzî-i mez-
kûre muhâcirîn kullar›na hakikaten temlîk ve ihsân buyurulmufl ise her kar-
yenin iskân olundu¤u arâzînin flâmil oldu¤u tarla ve mer‘âlar› me’mûrîn-i
mahsûsa ta‘yîniyle nizâmî vechile beynel-ahâlî hâne ve nüfûslar›na göre bi’t-
taksîm iktizâ eden koçan ve tapu senedlerinin yedlerine i‘tâ buyurulmas›.
17. Ve hattâ ekser muhâcirîn yedlerinde bir sened ve hüccet olmad›¤› için
me’mûru ma‘rifetiyle kendilerine verilen arâzîyi ma‘mûr ederek birkaç sene
ekip biçtikten sonra ahâlî-i kadîme mütegallibleri ba‘z› mürtekib me’mûrlarla
uyuflup bir tak›m hiyel ve desâ’isle istirdâd olunmaktad›r.
18. Ekser muhâcirîn karyelerinde cevâmi‘ ve mekâtib sûret-i kifâyede
mevcûd bulunmad›¤› misillü ‘Osmânl› lisân›na lây›k›yla âflinâ hôca ve mu‘al-
lim bulunmad›¤›ndan etfâl-i muhâcirîn câhil kalmakta ve mekâtib-i ‘askeriy-
yeye kayd ve tahrîrini istirhâm eyledi¤imiz evlâd›m›zdan ancak yigirmiden bi-
ri ekâbirden ba‘z› zevât›n ilkas› üzerine al›n›p kusûru redd olunmakta oldu¤u
cihetle “el-ihsân bi-t-tamâm” fehvâs›nca zikr olunan cevâmi‘ ve mekâtib ve

444
CHOCHIEV Kuzey Kafkas Göçmenlerinin Toplumsal Uyarlanmas›

mu‘allimlerimizi ikmâl ve mekâtib-i ‘askeriyyeye takdîm eyledi¤imiz etfâlden


nizâmen flâyân-› kabûl derecede s›hhat-i beden ve tenâsüb-i a‘zâya mâlik olan
zâdegân-› bendegânemizin redd k›l›nmamas›.
19. Akvâm-› Çerâkisenin minel-kadîm üserâ-› meflrû‘am›z olup ve bu biz-
de olan esâret mukaddemâ Amerika ve Avrupa ve Afrika’n›n ba‘z› mahallerin-
de oldu¤u misillü esâret-i kahriyye ve dürlü dürlü insâniyyete yak›flmaz hak-
kaniyyete s›¤maz mu‘âmelât-› fledîde-i ‘unfiyye ile bir millet-i mütegallibe mi-
lel-i za‘îfe-i ma¤lûbeyi tahtel-cebr kulland›¤› gibi olmay›p fleri‘at-› garrâ-› Ah-
mediyyenin tecvîz ve tahdîd buyurdu¤u vech üzere mu‘âmelât-› nevâzifl-gârâ-
ne ile istihdâm ve “El-‘abd ve mâye mülkü’l mevla(?)” ka‘ide-i hikmet-‘âde-i
fler‘iyyenin hâricinde olarak bu kölelerimize pek çok müsâ‘adât edegelmifliz.
Hâs›l› bizde olan esâret ecnebîlerin i‘tirâz eyledikleri esâret de¤ildir.
20. Ve minel-kadîm üserâm›z ile miyânemizde cereyân eden usûlümüze
tatbîkan ânlara zirâ‘at edecek yer irâ’e ve çift sürecek öküz ve sâ’ir âlât-› zi-
râ‘iyye ve levâz›mât-› s›nâ‘iyyeyi i‘tâ eder ve taht-› nezâret ve himâyet ve
mu‘âvenetimizde çal›flt›r›r›z ve meydâna getirilen mahsûlât-› arziyyeden evve-
lâ a‘flâr-› fler‘iyyeyi ihrâc ve sâniyen tohumlu¤u ifrâr ve ba‘de ne kal›r ise bi’l-
münâsefe taksîm ederiz.
21. Bundan mâ‘adâ havâyic-i asliyyemizin tedârükünden sonra yine bizim
ânlara i‘tâ eyledi¤imiz esbâb ve levâz›mât› kendi menâfi‘-i flahsiyyelerinde is-
ti‘mâl ve ne kazan›rlar ise kendi mülk-i sahîhleri gibi tasarruf ederler. Hattâ
efendilerinin müsâ‘ade ve mu‘âvenetleriyle a¤alar›ndan daha ziyâde nâ’il-i
servet olan birçok kölelerimiz vard›r.
22. Ve bizim kölelerimizden bekâr bulunanlar sâ’ir köle familyalar›ndan
kimin k›z›n› be¤enir ve tarafeynin hüsn-i r›zâs› husûle gelir ise memleketimiz
‘âdetince maktû‘ olan k›ymet-i mukarreresini kendi mâl›m›zdan îfâs›yla ahz
ve sünnet-i seniyye-i nebeviyye üzere ‘akd ve izdivâc eder ve bizim kölelerimi-
zin k›zlar›n› dahi bu minvâl üzere kendi be¤endiklerine verir ve biz de gider
k›ymetini al›r ve ‘âdetimiz vechile ebeveyne mahsûs olan ‘avâ’idi i‘tâ ve kusû-
runu keyfe-mâ-yeflâ‘ tasarruf ederiz.
23. Ve bu köle familyalar›ndan baflka bir de ev içi câriyesi ma‘nâs›nda
olan lisân›m›zca “wunaflfa ut” ta‘bîr olunan bir tak›m üserâm›z daha vard›r ki
bunlar zikr olunan usûl ve flerâ’itten müstesnâ olunup ‘âdetâ ‘Osmânl› gulâm
ve câriyeleri hükmündedir.
24. ‹flte bizde olan esâret bunlardan ‘ibâret olup memâlik-i mahrûsa-› ‘Os-
mâniyyede dahi bu yolda yaflamak ve flurût-› mezkûreye tamâm›yla ri‘âyet
olunmak emel-i ‘âcizânemizle bütün emlâk›m›z› terk ve nukûd-› mevcûde ve
meksûbemizi bu kölelerimiz için sarf ederek dârü’l-âmân-› hilâfet-i ‘aliyyeye

445
kebikeç / 23 • 2007

dehâlet eyledik. Esnâ-› muhâceretimizde hükûmet-i seniyye usûl-i kadîmemi-


zin kemâkân ibka ve icrâs› flart›n› kabûl ve va‘d buyurmufl i‘tikad-› kavîsinde-
yiz.
25. fiimdi bir tak›m ecnebî muvazzaf ve yerli görünen bî-gâne mesnedleri-
nin igvâs› ve ba‘z› gûyâ kendi zu‘m-› fâsidelerince Avrupakârî ve âsâr-› mede-
niyyet gösteren dirâyetsiz ve kavânîn ve nizâmât ve mukteziyât-› mesâlihten
bî-haber me’mûrlar›n bu köleler gâh ü bî-gâh kâr ü kisb ve zirâ‘atlar›m›z› yüz
üstüne b›rak›p vâdî-i ‘isyâna pûyân ve bizler dahi ânlar›n arkas›na düflerek
serserî ve ser-gerdân ve bu yüzden dûçâr-› hasâr ve ziyân olmaktay›z ve hükû-
met-i seniyyeye âid olan a‘flâr-› meflrû‘a-› mîriyyece dahi külliyyetli noksân zu-
hûr etmektedir.
26. fiuras›n› da söylemekli¤e cesâret ederiz ki haylî müddetten beri esâ-
retin la¤v re’yini ve esîr satmakl›¤›n memnû‘ oldu¤unu iflitmekte isek de
esîr almakl›¤›n mümâna‘at›n› aslâ göremiyoruz. Hattâ geçen sene sâb›k se-
rasker Hüseyin ‘Avnî Pafla muhâcirîn-i Çerâkiseden fioloh’un yedine kimes-
ne taraf›ndan mümâna‘at olunmamak üzere bir emirnâme-i seraskerî i‘tâ
ve ‘Azîziyye sanca¤›na i¤râm ederek kendi dâ’ireleri için befl on tâne câriye
götürtmüfl ve bunun emsâli daha pek çok ise de biz bu kadarla iktifâ eyle-
dik.
27. ‘Adem-i istitâ‘a yâhûd ba‘z› mesâlihinin tesviyesi için vatan-› asliyye-
mizde atefl-i hicrân ile sûzân kalan ve bizler de burada muhâceret ve muvâsa-
latlar›yla çeflm-i hasretle nigerân bulundu¤umuz anababa ve kar›ndafl ve et-
fâl ve ›yâl ve ta‘allükat›m›z olan kâffe-i mütebâk›yye-i Çerâkisenin memâlik-i
mahrûsa-i flâhâneye fledd-i rahle eylemelerine mümâna‘at olunmamas› Rusya
devlet-i fahîmesine al›nmamas› buyurulmas› afl›r› mertebede sûz ü güdâzla ni-
yâz etmekteyiz.
28. “... okunamad› ... (?)” fehvâ-› hikmet ihtivâs›nca zikr ve tafsîliyle tas-
dî‘-i ser-i hâkipây-› cenâb-› vekâletpenâhîlerine ictisâr olunan esbâb-› istikân-
› bendegânemizin çâre-i indifâ‘› husûsunda efledd-i ihtiyâc ile muhtâc bulun-
du¤umuz tedâbîr-i sâ’ibe-i hakîmânelerini bî-dirî¤ evvelâ Muhâcirîn ‹dâresi
me’mûriyyeti yine ebnâ-› cinsimizden olup ahvâl-i ‘âciz-ânemize âflinâ ve dev-
letçe dahi isbât-› liyâkat ve sadâkat ve sâye-i füyûzâtvâye-i cenâb-› pâdiflâhî-
de rüteb-i fâhireyi ihrâz eden zevâta ihâle ve sâniyen sâ’ir milel-i müttehîde-i
‘Osmâniyyede oldu¤u misillü sâkin bulundu¤umuz elviye kazâhâ meclislerin-
de içimizden okur yazar ve söz anlar âdemlerden a‘zâ bulundurmak ve sâlisen
umûr-› zâb›tada dahi mu‘teberân-› muhâcirînin kefâlet-i kaviyyesiyle te’mîn-i
nefse muktedir olan kimesnelerimizden istihdâm›na müsâ‘ade ve bu yüzden
ahâlî-i kadîme ile miyânemizde farz-› ‘ayn olan ünsiyyet ve emniyyetimizin

446
CHOCHIEV Kuzey Kafkas Göçmenlerinin Toplumsal Uyarlanmas›

te’yîd ve te’bîdine himmet buyurulmak bâb›nda ve her hâlde emr ü fermân


hazret-i men-lehü’l-emrindir.

8. Y›ld›z Perakende Evrak›. Arzuhal ve Jurnaller. No 23/80 ( 19 B 1310)


Bitlis, Van ve Erzurûm vilâyetlerinde bulunan cümle muhâcirîn-i Çerâkise
ve Çeçen ve Lezgi ümerâ ve rü’esâs› cânib-i ‘âlîsine,

Elkab›m cümleniz hakk›nda derkâr olan hürmet-i mahsûse-i ‘acizânemdir.


Tahrîrâtlar›n›z› kâffeten ald›m. Cevâblar›mda zann edersem beyân etti¤im
mütâla‘ât sizlerce de tecvîz olunan efkâr de¤ildir. ‘Umûmumuza âid bahse gi-
riflmezden evvel flimdiye kadar size karfl› ketm etti¤im hâlde bu kerre beyân›-
na mecbûr oldu¤um ahvâl-i esef-ifltimâlden bahs edece¤imden bu bâbta beni
ta‘yîb etmemenizi ve “Elinden ifl gelmiyor da odur” dememenizi ricâ ederim.
Zîrâ biz oradan bak›p da zann etti¤imiz gibi de¤ilmifl. Dersa‘âdet’de birisi yâ
büyük hâmîye ya‘nî vükelâdan birisine mensûb olmal› veyâhûd birçok pâraya
mâlik olmal› da kendisini ol sûretle bildirmeli. Ve illâ hânedân ve zâdegân ol-
mak. Ve dîn ve devlet u¤runda pederim muhârebede ma‘iyyetine kumanda
ederken flehîd olmufl. Ve iki def‘a terk-i vatan ile hâk-i Saltanat-› Seniyyeye il-
ticâ vuku‘ bulmufl. Ve nihâyetinde de Ermenî fesâd komitesine dâhil olan Re-
ji me’mûrlar›yla Kürdistân ve Ermenistân ahvâlini tahkike gelen ve fikri ihâ-
netten ‘ibâret olan Reji müfettiflleri ‘aleyhinde hasb-es-sadâkat bunlar›n emel-
lerini icrâya mâni‘ oldu¤umdan dolay› ma¤dûr oldum. Binâen‘aleyh “sâ’ir zâ-
degân ve emsâlim misillü hakk›m ne ise ân› veriniz, hidmet-i devlette buluna-
y›m, sadâkatla îfâ-i hidmet ederim” sözlerimi ve bu yoldaki feryâdlar› hîç bir
makam ve hîç bir kimse iflitmiyor. Herkes kendisinin bir günlük râhat›n› ara-
maktan baflka bir fley’ yoktur desem beni techîl etmezsiniz ümîdindeyim. Yal-
n›z zât-› hazret-i pâdiflâhî hakikaten ‘adâlet ve merhametle mutasarr›f oldu¤u
gibi ihyâ-› dîn-i mübîn ve i‘mâr-› memâlik için gece ve gündüz çal›flmakta ve
her ferd ve fukarân›n refâh›na himmet ve sarf-› merhamet eylemekte oldu¤u-
na ve vekîl-i Resûl-i kibriyâ ve halîfe-i rûy-i zemîne lây›k olan s›fât-› ‘âliyye
her ne ise o ‘âlî s›fatlar ile mutasarr›f oldu¤una aslâ ve kat‘â ve dünyâda hîç
bir kimse i‘tirâz edemez. Velhâs›l izdiyâd-› ‘ömr-i flâhânelerine ve dâ’imâ mu-
vaffak›yyet-i hümâyûnlar›na cümlemiz leyl ü nehâr du‘â etmeliyiz. Lakin di-
yecek olursunuz ki öyle bir ‘âlî pâdiflâh›n merâhiminden ve eltâf-› hümâyûn-
lar›ndan nas›l oldu da hisse-mend olamad›n›z. Nas›lsa derdimi ve ahvâlimi
sem‘-i hümâyûnlar›na îsâl edemedim. Çünki yukar›da beyân etti¤im gibi bî-
kes olan bir kimsenin sedâs› sem‘-i hümâyûna ne ile vâs›l olur? Baflka makam-
lar gibi de¤ildir ki elin ile istid‘ân› veresin veyâhûd hâlini flifâhen ifâde edesin.

447
kebikeç / 23 • 2007

O makam-› ‘âlî-i mukaddese ifâde-i hal etmek bir tak›m flerâ’it ve kavâ‘id tah-
t›ndad›r ki herkes muvaffak olamaz. Muvaffak olmak eltâf-› ilâhiye ve takdîr-
i Hudâya vâbestedir.
Ne kadar hidmet etti¤imi biliyorsunuz. Hudâ bilir ki insâna ye’s geliyor
flimdi. Dost düflmâna karfl› husûsuyla Ermenîler ne kadar sevindiler! fiimdi de
sadâkat›ma karfl› hîç bir fleye muvaffak olamadan gidilirse fikirlerinde ne di-
yeceklerini tahattur ve mülâhaza ettikçe dünyâdan vâz geçmek ârzûsu hâs›l
oluyor. fiimdiye kadar ya ka’immakam silkine duhûle muvaffak olurum veyâ-
hûd zâdegâna lây›k olan bir me’mûriyyete nâ’il olurum ümidinde bulundu¤um
cihetle netîceye kadar iflimden bir fley’ yazmad›m. Hâlbuki Allah insaf versin
yâhûd Allah müstehaklar›n› versin evliyâ-› umûr öyle fley’lere ehemmiyyet
vermiyor. Herkes kendi râhat›yla mesgul olup bir fley’ vermeyecekler, çünki
esbâb›n› yukar›da zikr ettim. Bu def‘al›k kendi hâlimden bu kadar bahs etmek
kâfîdir. Gelecek hafta daha ziyâde tafsîlât vermek tabî‘îdir. Gelelim kavâ’id ve
menâfi‘-i ‘umûmiyyemiz bahsine. ‘Aflâ’ir-i Ekrâd ve ‘Urbân ‘asâkir-i cedîdesi
nas›l olur ve ne olaca¤› ve bizim ne yolda mu‘âmele ve hareket etmekli¤imiz
lâz›m gelece¤ini su’âl ediyorsunuz. Kürdler ve ‘Urbân ‘aflâ’iri hakikaten büyük
bir imtiyâza nâ’il oldular ve emr-i teflkîlâtlar› hitâm bulan alaylar›n ümerâs›-
n›n fermânlar› yaz›ld› ve kendilerine verilmek üzere oldu¤u muhakkakt›r. Ni-
zâmât›n› su’âl etmek fazlad›r. Çünki ta‘lîmâtlar› neflr olundu¤undan mütâla‘a
ediniz, tafsîlât›n› anlars›n›z. Ekrâd ve ‘Urbân›n nâ’il olduklar› imtiyâza Çerâ-
kisenin nâ’il olmamas› ne demek oldu¤unu tebeyyün ettiniz. Çerâkisenin de
‘asâkir-i Hamîdiyye alaylar›na kayd ü kabûlü zât-› hazret-i pâdiflâhînin âmâ-
linden idiyse de buna muhâlefet ve fliddetle i‘tirâz eden makam-› seraskerî ol-
du. fiöyle ki gûyâ Çerkeslerden al›nacak kur‘a efrâd›n› süvârî nizâmiyye alay-
lar›na kayd etmekte olduklar›ndan Çerkeslerin cündîlikte olan mahâretleri
sâyesinde dî¤er ‘asâkirin de süvârîlikte terakki etmifl ve etmekte bulunmufl ol-
duklar› cihetle bunlar›n Hamîdiyye alaylar›na kayd› câ’iz olamayacak ve bu-
na mümâsil birçok mütâla‘ât-› vâhiyyeden ‘ibâret imifl. fiimdi beyhûde muhâ-
berâtla vakit geçirmeye gelmez. Serî‘an ‘atebe-i hazret-i pâdiflâhîye ta‘rîf olun-
du¤u üzere telgrafla mürâca‘at ve istid‘â-› ma‘delet ediniz. Sivas ve sâ’ir ma-
hallerde olan Çerkesler ile muhâbere olunuyor. Sivas cihetinin istid‘âs› geldi
takdîm olundu. Netîcesi bekleniyor. fiâyed ‘adem-i kabûlü yoluna gidilecek
olursa yine durmayacaklard›r. Uzun uzad›ya sözler ne lâz›md›r. Bu ifli icrâ et-
mek da‘vâ ve mürâca‘at etmekle olur. Öyle vakit geçmek ve geçirmek câ’iz de-
¤ildir. Bu bâbda teflebbüsât› nizâmât-› Devlet-i ‘Âliyyeye tatbîk ve tevfîk-i ic-
râ etmeli. Zinhâr barbarl›k filan vuku‘a gelmemesine dikkat ediniz. Dâ’ire-i
itâ‘attan hîç bir vakit nükûl etmeyiniz. Fakat ittifâk ile te’sîr edecek sûrette
bilâ-te’hîr istid‘â ediniz. Yazaca¤›n›z istid‘â sûretlerini ilk posta ile bana yetifl-

448
CHOCHIEV Kuzey Kafkas Göçmenlerinin Toplumsal Uyarlanmas›

tiriniz ki buraca îcâb edenlere irâ’e edeyim de dî¤er Çerâkise de âna göre her
bir fley’e vâk›f olarak ifl ehemmiyyetini bulsun. Ne demek oluyor ki ‘Urbân ile
Kürdler imtiyâzâta nâ’il olsunlar ve Hamîdiyye alaylar› teflekkül etsin ve
ümerâ kâmilen def‘aten ka’immakam, kola¤as›, mülâz›m filan gibi rütbelere
nâ’il olsunlar da Çerkesler bir fley’ olmas›n. E¤er flecâ‘at ise Çerkesler her ‘aflî-
retten cesâretli ve flecî‘ ve daha ziyâde sâd›kt›r. Hidmetleri de her kavimden
ziyâdedir. Cündîlik diyorlar. ‘Acebâ cündîli¤e gelirse Çerkeslerle tekabül ede-
cek bir cündî kavim var m›d›r? Hâs›l-› kelâm cümle kavmimize ‘ay›bt›r ki
Kürdler ile ‘Urbân›n nâ’il olduklar› imtiyâza nâ’il olmayal›m. Buralar›n› ta‘rî-
fe lüzûm yok ise de söz sözü celb ediyor da uzan›yor. Zann ederim ki dâ’ire-i
itâ‘at ve îfâ-› s›dk ü sadâkat meziyât›n› Çerkesler kadar bilen yoktur. Öyle ol-
du¤u hâlde ne için Kürdler kadar bile olamas›nlar? Bitlis ve Van ve Erzurûm
vilâyetlerinde bulunan Çerkeslere oralardaki ‘aflâ’ir-i Ekrâd flimdiye kadar ne
nazarla bak›yorduysa flimdiden sonra o nazar bakmaz. Demek oluyor ki bizler
ânlardan alçak bir kavim ve ‘aflîret bulunuyoruz ve hem de do¤rusu budur ki
flimdiden sonra mâdem ki ânlar ‘asâkir-i Hamîdiyye oldular biz olamad›k içle-
rinde idâre dahi edemeyece¤iz. Ân›n için ve nâmûs için teflebbüsât›n›z› ta‘kib
etmeli. Do¤rusu size beyân edeyim ki e¤er bizim ‘aflâ’irimiz yan‘î Çerkesler de
emsâlleri misillü Hamîdiyye alaylar›na iltihâk etmezler ise ve bu cihetle nâ-
mûsumuz yerinde kalmaz ise nâmûssuzluk ile yaflamaktan ise yaflamamak
daha evvelâ oldu¤una hükm ederek yine Hudâ-negerde s›dk ü sadâkat-› Dev-
let-i ‘Âliyyeden ç›kmamak flart›yla ve fikriyle baflka sûretle vatan tedârüküne
mecbûr olaca¤›m. Mâdem ki Hamîdiyye alaylar›na iltihâk›n›z ve iltihâk›m›z
husûslar›ndaki müsted‘iyât›n›z› ta‘kib ve tervîc ettirmek için bizler gibi mü-
te‘ahhidleriniz vard›r ve edece¤iniz müsted‘iyât ise Devlet-i ‘Âliyyenin ‘aley-
hinde olmay›p lehindedir, zîrâ Çerkesler ‘asâkîr-i Hamîdiyye alaylar›na ilti-
hâk ederler ise hem devlete hay›rl›d›r ve hem de Çerkeslere hay›rl›d›r, art›k
bu bâbta ne için utanmal›? Evvelce yaz›ld›¤› üzere ta‘lîmâttan zerre kadar ay-
r›lmayarak serî‘an semere-i teflebbüsât›n›z› ve iflbu mektûbumun vüsûlüyle
yap›lacak mazbatan›z› bekliyoruz. Bâki Allah hâdim-i dîn-i mübîn ve hare-
meyn-i flerîfeyn olan pâdiflâh-› ‘âlem-penâh efendimiz hazretlerinin hidmetle-
rinden cümlemizi ay›rmas›n ve-s-selâm.
Fî 25 Kânûn-› sâni sene 308
Kubati-zâde ‹smâ‘îl, sâb›k Bitlis Reji müdîri
‹smâ‘îl Hakk› [mühür]
‹flbu mektûbu evvelce müsvedde yerinde b›rakmak niyyetinde tanzîm etti-
¤im hâlde sonra nas›lsa ‘aceleye tesâdüfle tebyîz edemeyip ‘aynen göndermek
üzere temhîr etti¤imden kusûruma bakmay›n›z.
[imzâ]

449
kebikeç / 23 • 2007

9. Sadaret. Mektubi Kalemi. Deavi. No 205/74 ( 9 R 1278)


Ma‘rûz-› çâker-i kemîneleridir ki,
Bu kullar› Çerkes Kubarti muhâcirlerinden olup bundan evvel zevcem Hâc-
ce Meryem Han ve k›zkardeflim Hâcce Melek ve k›z›m Hâcce Piki(?) ve dâmâ-
d›m Kurban Gâzî ve çocu¤u ‘Abdülvahâb ile o¤lum Mecîd ve k›z›m Ka‘asa(?)
Adana taraf›na gidilmifl ve oran›n havâs› pek sefîl bir mahal oldu¤undan bun-
dan böyle bu nüfûsumuz ol tarafta helâk olaca¤› bedîdâr idü¤ünden ve Sivas
taraf›nda cemâ‘at›m mevcûd olup ânlar bendenizi ve bendeniz ânlar› ârzû et-
mekte bulundu¤umuzdan gidecek ve ânlar›n orada namâzlar›n› k›ld›racak
isem de Adanada olan sekiz nüfûsun Sivas taraf›na getirilmesine ‘aslâ taham-
mülüm olmad›¤›ndan pâdiflâh bafl› için flu yedi nüfûsum cânib-i mîrî taraf›n-
dan Sivas taraf›na nakl olunmas› ve hicret edeli iki buçuk sene olup bir buçuk
aydan baflka ‘aslâ yevmiyyem verilmedi¤i rehîn-i ‘ilm-i dâverîleri buyurulduk-
ta amân olsun efendim. Mezkûr nüfûsumun Adanadan Sivasa ve verilmemifl
olan yevmiyyemin bu muhâcir defterinden ihrâc olmayan kullar›na i‘tâs› bâ-
b›nda emr ü fermân efendimindir.
Fî 2 Receb sene 78
Bende Hâcî U¤urlu kullar›

Muhâcir Komisyonu riyâset-i celîlesinden iktizâs›na himmet olunmas›.


Fî 23 Receb sene 278
[imza]

‹flbu ‘arz-› hâlin me’âli sâhib-i istid‘â Hâcî U¤urlu nâm kimesnenin Adana-
ya gönderilmifl olan familyas›n›n oran›n âb ü havâs›yla ‘adem-i imtizâc cihe-
tiyle Sivasa nakli ve terâkim etmifl olan yevmiyyelerinin i‘tâs› husûslar›ndan
‘ibâret bulunmufl ve merkum celb ile keyfiyyet lede-s-su’âl Adanada muhâcirî-
nin kesretinden ve âb ü havâs›yla ‘adem-i imtizâclar›ndan nâflî haylî nüfûs te-
lef olup birço¤u dahi Trabzon ve Sinob ve Anadolu taraflar›na çekilip gitmifl
olduklar›ndan bahsle kendisinin dahi Sivasa nakline müsâ‘ade buyurulmas›-
n› istid‘âya mecbûr olaca¤›n› ifâde etmifl olma¤la hakikat-› hâl Adana muta-
sarr›f› sa‘âdetlü pafladan isti‘lâm ile icrâ-› îcâb› mücerred re‘y-i ‘aliyye-i haz-
ret-i vekâletpenâhîlerine mütevakk›f olma¤›n ol bâbta emr ü fermân hazret-i
men-lehü’l-emrindir.
Fî 28 Rebî-ül-evvel sene 278
[mühür]
............... Fî selh-i Receb sene 278

450
CHOCHIEV Kuzey Kafkas Göçmenlerinin Toplumsal Uyarlanmas›

10. Sadaret. Mektubi Kalemi. Deavi. No 205/74 ( 9 R 1278)


Adana mutasarr›f› Ahmed Pafla’ya,
Çerkes muhacîrlerinden Hâcî U¤urlunun takdîm eyledi¤i ‘arz›hâlde Ada-
naya gönderilmifl olan familyas› oran›n âb ü havâs›yla imtizâc edemedi¤inden
ve kendileriyle berâber ol tarafa i¤râm k›l›nan familyalar›n ekserîsi dahi
Trabzon ve Sinop ve Anadolu taraflar›na gitmekte idü¤ünden bahsle kendile-
rinin dahi Sivasa nakli ve terâkim etmifl olan yevmiyyelerinin i‘tâs› husûsu is-
tid‘â olunmaktan nâflî keyfiyyet Muhâcirîn Komisyonu riyâset-i celîlesine le-
del-havâle ba‘de iktizâs›na bak›lmak üzere evvel emirde hakikat-› hâlin isti‘lâ-
m› îcâb edece¤i bâ-i‘lâm ifâde ve beyân olunmufl olunan keyfiyyetin bi’t-tahkik
i‘flâr› husûsuna himmet eylemeniz sibâk›nda flukka.

11. Sadaret. Mektubi Kalemi. Umum Vilayat. No 525/25 ( 13 C 1278)


Kütahya ka’im-makam› Nebîl Pafla hazretlerine,
Muhâcirîn-i Çerâkiseden ve ‘Abbâs Bey tak›m›ndan olup Kütahya sanca¤›
dâhilinde vâki‘ Eskiflehir kazâs›na tâbi‘ Çukurhisârda meskûn otuz befl hâne
nüfûs için muktezî hânelerin henüz inflâ ve öküz ve tohumluklar› i‘tâ olunma-
d›¤› ve bu husûs kendilerinin mûcib-i sefâletleri oldu¤u vekîlleri taraf›ndan
Muhâcir Komisyonuna i‘tâ k›l›n›p bâ-tezkire irsâl olunan varaka ve ‘arz›hâli-
nin me’âllerinden istifâde olunmufl ve bunlar›n sâye-i flevket-vâye-i hazret-i
mülûkânede husûl-i esbâb-› refâh ve râhatlar› matlûb ve müstelzim oldu¤u
hâlde bil‘akis böyle hâl-i sefâlete düflürüldükleri vâki‘ ise tecvîz olunamayaca-
¤› derkâr bulunmufl olma¤la ta‘lîmât-› ahîre hükmüne tevfîkan iktizâ-› hâlin
sür‘at-i icrâs›yla merkumlar›n kayd-› zarûretten kurtar›lmas› ve keyfiyyetin
ifl‘âr› husûsuna himmet olunmas› lâz›m gelece¤i beyân›yla flukka.
Muhâcir Komisyonu riyâset-i celîlesine,
Me’âl-i ifl‘âr-› behiyyelerine nazaran ka’im-makam-› müflârünileyh hazret-
lerine tastîr k›l›nan bir k›t‘a tahrîrât li-ecli’l-irsâl leffen isbâl olunmufl oldu¤u
beyân›yla terkim-i zeyle ibtidâr k›l›nd›.

12. Sadaret. Mektubi Kalemi. Umum Vilayat. No 529/37 ( 29 C 1278)


Taraf-› eflref-i hazret-i müflîr-i ekremî-i eyâlet-i ‹zmir’e,

Muhâcirînden Hôca Sa‘îd ve Arslan’›n otuz iki hâneden ‘ibâret olan kabîle-
leriyle iskânlar›na karâr verilen Saruhan sanca¤›nda Güzelhisâr kazâs›n›n âb
ü havâs›yla imtizâc edemeyip telef olunmakta olduklar›ndan kendilerinin
Uzunyayla ve-yâhûd Erzurûm cânibine nakl ve iskânlar› husûsu istid‘â olun-
mufl ve sûret-i istid‘â mukarin-i s›hhat oldu¤u hâlde tebdîl-i meskenleri îcâb›-

451
kebikeç / 23 • 2007

na bak›lmak üzere evvel emirde keyfiyyetin isti‘lâm› lâz›m gelece¤i komisyon-


› mahsûs taraf›ndan ifâde ve i‘lâm olundu¤u beyân-› ‘âlîsiyle ol bâbta fleref-vü-
rûd eden fermânnâme-i sâmî-i hazret-i vekâletpenâhînin ihrâc ve inhâc buyu-
rulan bir k›t‘a sûret-i seniyyesiyle mûcibince emirnâme-i sâmî-i cenâb-› h›dî-
vîleri müfâd-› ‘âlîsi karîn-i îkan-› ‘âcizânemiz olmufl. Mukaddemce komisyon-›
mezbûr riyâset-i behiyyesi taraf›ndan vuku‘ bulan isti‘lâmnâmeye cevâben fî
25 Cemâzî-el-evvel sene 78 târîhiyle müverrah takdîm k›l›nan mazbatada be-
yân ve ifl‘âr k›l›nd›¤› vechile tahkikat-› vâk›‘a ve buna dâ’ir mahallinden tevâ-
rüd eden mazbata me’âline nazaran merkumlar›n fîlhakika oran›n âb ü havâ-
s›yla vâki‘ olan ‘adem-i imtizâclar›ndan nâflî haylîce vefeyât vuku‘ buldu¤u an-
lafl›lm›fl ve flu hâl ve tereddüdlerine binâ’en bir gûne ifle ve güce yap›flmad›k-
lar›ndan her-bâr gelip de nüfûs bafl›na yevmiyye birer gurufl talep ve ›srâr›y-
la s›zlanmakta bulunmufl olduklar› muhât-› ‘ilm-i ‘âlem-ârâ-› h›dîvîleri buyu-
ruldukta ol bâbda emr ü fermân hazret-i men-lehü’l-emrindir.
Fî 29 Cemâzî-el-evvel sene 78
[Saruhan sanca¤› meclisinin üyelerinin mühürleri]

13. Sadaret. Mektubi Kalemi. Umum Vilayat. No 529/37 ( 29 C 1278)


Makam-› celîl-i sadâret-i ‘uzmâya,

Marûz-› çâker-i kemîneleridir ki,


Saruhan sanca¤› dâhilinde vâki‘ Güzelhisâr kazâs›nda iskân edilmifl olan
muhâcirîn-i Çerâkise oran›n âb ü havâs›yla imtizâc edemediklerinden Uzun-
yayla veyâhûd Erzurûm cânibine nakl olunmalar›na dâ’ir muhâcirîn-i merku-
me taraf›ndan vâki‘ olan istid‘âya mebnî isti‘lâm-› keyfiyyeti mutazamm›n fî
22 Rebî‘-ül-âhir sene 78 târîhiyle müverrahan Umûr-› Dâhiliyye Dâ’iresi
ma‘rifetiyle fleref-tastîr buyurulan emirnâme-i sâmî üzerine keyfiyyet livâ-›
mezbûrdan lede-s-sû’al cevâben vârid olan mazbata leffen pîfl-gâh-› âsafânele-
ri k›l›nm›fl ve icrâ-› muktezâs› her hâlde mütevakk›f-› re’y-i hidîvîleri bulun-
mufl olma¤la ol bâbda emr ü fermân hazret-i men-lehü’l-emrindir.
Fî 11 Cemâzî-el-âhir sene 1278
Bende vâlî-i eyâlet-i ‹zmir Mehmed Reflîd [mühür]

14. Sadaret. Mektubi Kalemi. Umum Vilayat. No 529/37 ( 29 C 1278)


Bâb-› ‘Âlî
Dâ’ire-i Umûr-› Dâhiliyye
Muhâcirîn Komisyonu riyâset-i celîlesine,

452
CHOCHIEV Kuzey Kafkas Göçmenlerinin Toplumsal Uyarlanmas›

Devletlü efendim hazretleri,


Güzelhisâr kazâs›nda olan muhâcirînin Uzunyayla veyâhûd Erzurûm câni-
bine nakilleri hakk›nda vuku‘ bulan istid‘âlar› üzerine isti‘lâm› hâvî gönderi-
len tahrîrâta cevâben ‹zmir vâlîsi devletlü pafla hazretlerinin tevârüd eden
tahrîrât› melfûf mazbata ile berâber manzûr-› vâlâlar› buyurulmak üzere lef-
fen isbâl k›l›nm›fl olma¤la îcâb›n›n icrâ ve ifâdesi husûsuna himmet buyurma-
lar› siyâk›nda tezkire-i senâverî terkimine ibtidâr k›l›nd›.
Fî 24 Cemâzî-el-âhir sene 1278

Ma‘rûz-› çâker-i kemîneleridir ki,


Hâme-pîrâ-› ta‘zîm ve tekrîm olan iflbu [ka¤›t y›rt›k] rehîn-i îkan-› çâkerî
olmufltur. Muhâcirîn-i merkume mahall-i mezkûrün âb ü havâs›yla ‘adem-i
imtizâclar›ndan bahisle Uzunyaylaya nakllerine dâ’ir [ka¤›t y›rt›k] hâvî Saru-
han ka’immakam› cânibine tastîr ve tesyîr olunan tahrîrâta cevâben akdemce
livâ-› mezbûr meclisinin vârid olup leffen makam-› mu‘allâ-i [ka¤›t y›rt›k] fîl-
hakika mahall-i mezkûrün âb ü havâs›yla imtizâc edemeyip telef olmakta ol-
duklar› ifl‘âr olundu¤una ve bunlar›n nüfûslar› dahi cüz’î bulundu¤una binâen
[ka¤›t y›rt›k]dan sarf-› nazarla Sivas cânibine irâ’e-i ruhsat olunmas›n› âmir
lîvâ-› mezkür ka’immakam›na emir-nâme-i sâmî tastîr ve tesyîr k›l›nm›fl oldu-
¤u beyân›yla ictisâr [ka¤›t y›rt›k].
Fî [ka¤›t y›rt›k] Cemâzî-el-âhir sene 278
Bende ‘‹zzet
15. Cevdet. Dahiliye. No 6832 ( tarihsiz)
Devletlü ‘inâyetlü merhametlü efendim sultan›m hazretleri devlet ve ikbâl
ile sa¤ olsun.
‘Arz›hâl-i kullar›d›r ki sâye-i hazret-i zillullahîde âsûde-niflîn etmek üzere
Çerâkis ve Kabarta fukarâlar› terk-i vatan ve hâne-ber-dûfl olduklar›ndan câ-
nib-i Anadolu taraf›na geçilip Samsun ve ol havâlî ile Merzifon taraflar›nda
haylî göçtükleri Çoruma vusûl bularak iflbu geçen sene-i mübâreke k›fl›nda tev-
kîf ve ârâm edilmifl ise de kabâ’il-i mezkûr hasbel-kader vatanlar›ndan dûr ola-
rak ve kendileri Türkçe lisân bilemediklerinden tak›m tak›m bu havâlîlerde pe-
rîflân-ül-ahvâl olduklar› Çorum sanca¤›nda Emlâk nâhiyesinde Kadîköyü de-
mekle ma‘rûf yüz elli senedenberi hâlî ve mu‘attal kalm›fl olan arâzî ile nefs-i
Karahisâr’da Demirli’de ve sâ’ir münâsib mahallerde befl alt› yüz hâne birleflip
iskân etmek mümkin oldu¤u ve bir üç dörd yüz hâne mikdâr› Çorum sanca¤›n-
da ‘aflâ’ir ve kabâ’il misillü olduklar› cem‘i husûsu bâ-fermân-› ‘âlî olduklar›
mahallerden kald›r›l›p Çorum’a iskân edilmek iktizâ eden evâmir-i flerîfe ›sdâ-
r› inflâllahü-te‘âlâ sâye-i hazret-i mülûkânede memâlik-i mahrûsa gün-be-gün

453
kebikeç / 23 • 2007

ma‘mûr olunmakta ise de birkaç sene fukarâya ruhsat olunup vakt-› zamân›y-
la hâne bafl›na ‘asâkir-i süvâr-› nizâma idhâli ile dîn-i Devlet-i ‘Aliyyeye bir
‘asâkir-i nizâm olunaca¤› husûsu vuku‘-› keyfiyyet-i hâli kazâ-› mezkûr hâkimi
taraf›ndan ledel-merhâle bir k›t‘a i‘lâm olunmufl olma¤la merâhim-i ‘âliyyeniz-
den mercûdur ki ‘arz-› hâlimden ve gerek ‘arza nazaran keyfiyyet-i hâl ma‘lûm-
› rahîmâneleri buyuruldukta Çorum sanca¤›nda Emlâk nâhiyesinde Kadîköyü
arâzîyle Karahisâr ve Demirli’de ve sâ’ir münâsib mahallerde kabâ’il-i Çerkes
ve Kabarta fukarâlar› iskân›na hâlâ Çorum sanca¤› mütesellimine hitâben bir
k›t‘a fermân ›sdâr› ve derd-i inhâf olunan kabâ’il-i mezkûrlar› bulunduklar›
mahalden cem‘i için kazâ-› mezkûr mütesellimlerine hitâben bir k›t‘a fermân
dahi ›sdâr› yed-i kullar›na i‘tâs› niyâz› bâb›nda bâki emr ü fermân devletlü ‘inâ-
yetlü merhametlü efendim sultan›m hazretlerinindir.
Bende Hatozuko¤lu Çolak Mehmed Bey, mîr-i kabâ’il-i mezkûr

16. ‹rade. Dahiliye. No 38018 ( 17 L 1282)


Lef 6
Kürdüstân vâlî-i vâlâ-flân› devletlü pafla efendimiz hazretlerine,
Erzurûm vâlî-i vilâyeti cânibinden iskân›m›za me’mûr ta‘yîn buyurulan re-
dîf mîr-alay ‘izzetlü Ahmed Bey efendi taraf-› ‘âlî-i müflîrîlerinden gönderilen
me’mûrlar ile birleflerek kâffe-i husûsât›m›z›n ber-vefk-i merâm hüsn-i tesvi-
yesiyle Diyârbekir sanca¤› dâhilinde ve ba‘z› kurrâ ve mahallerde istedi¤imiz
vechile bizleri muvakkaten iskân eyledi. Cenâb-› Hakk hazretleri pâd-flâh›m›z
efendimiz hazretlerine tükenmez ‘ömrler ihsân buyursun. Bu bâbta nâ’il oldu-
¤umuz ni‘met ve gördü¤ümüz merhametin teflekkürünü edâ’ edemeyiz. Fakat
bizler birkaç kabîleden ‘ibâretiz. ‹skân ve ikbâl oldu¤umuz mahallerin arâzîsi
zirâ‘ata elverir derecede ise de ol mahallerin arâzîlerinin a‘lâs› ahâlî yedlerin-
de ve tapular› dâhilinde olup kendileri ekip biçeceklerinden bu arâzîlerden ge-
riye kalsa dahi pek fenâlar› kalaca¤›ndan ve flimdi iskân oldu¤umuz mahaller
birbirlerine uzakça oldu¤u ve kabâ’ilce birbirimizde karâbet ve ta‘allükumuz
olarak böyle uzak düflüldü¤ü hâlde flefkat›m›z tahammül edemeyecektir. Mar-
din sanca¤› civâr›nda vâki‘ çölün her vechile güzel ve zirâ‘ata her mahalden zi-
yâde elveriflli oldu¤u zât-› ‘âlî-i müflîr-i ekremîlerinden ve me’mûr mîralay be-
yefendi taraf›ndan beyân buyurulmas›yla vâki‘ olan tahkikât-› ‘âcizânemize
göre mahall-i mezkûre sâ’ir mahallerden ziyâde münbît ve güzel oldu¤u her
bir taraflardan mesmû‘ât-› ‘âcizânemiz olmas›yla cümlemizde yakin hâs›l ola-
rak orada iskân›m›z› cân ü dilden taleb etmekte oldu¤umuzdan ve flimdi flitâ
mevsimi olarak bi-lütfi’l-mevlâ evvelbâharda çölde kabîlelerimizle orada isti-
râhat ederek zirâ‘atla meflgûl olup velini‘metimiz pâdiflâh›m›z efendimiz haz-

454
CHOCHIEV Kuzey Kafkas Göçmenlerinin Toplumsal Uyarlanmas›

retlerine gece gündüz du‘âlar etmek üzere evvelbâharda mezkûr çölde iskân›-
m›z› efendimizden ricâ eyledi¤imizi mübeyyin flimdiden istid‘â-i çâkerânemi-
zin terkim ve takdîmine cesâret k›l›nd›. Fermân efendimizindir.
[Çeçen muhacirlerinin ileri gelenlerinden 27 kiflinin isim ve mühürleri var]

17. Y›ld›z. Perakende Evrak›. Arzuhal ve Jurnaller. No 2/60 ( 20 M 1296)


Hakk-› sübhâne ve te‘alâ hazretleri flevketlü kudretlü mehâbbetlü velî-
ni‘met-i bî-minnet-i ‘âlem-i flehriyâr manzûrü’l-‘ilm efendimiz hazretlerini mâ-
te‘âkab-el-melevân erîke-pîrâ-› saltanat ü flân buyursun âmîn sümme âmîn.
Bu kullar› Vize kazâs›nda Sûfîler karyesinde meskûn Abzah kabîlesinden Du-
¤u cinsinden Bedik(?) nâm kimesnenin köle cinsinden gulâm› bulundu¤um
hâlde bundan akdemleri mûmâileyhin vefât› vuku‘uyla ‹zmid sanca¤›nda Ada-
bâzâr› kazâs›nda Sö¤ütlü nâm Çerkes karyesinde meskûn fiaps›¤ kabîlesin-
den Mehmed Bey gelerek müteveffâ mîr-i mûmâileyhin zevce-i metrûkesini
tenkîh ve tezvîc ederek mezbûreyi ve kerîmesini ve bu bendelerini ve hemflîre-
mi istishâben ve emlâk-› mevcûdeyi dahi âhere bey‘en karye-i mezkûreye gö-
türmüfl ve ba‘de bürheten min-ez-zamân zevcesi mezbûrenin vefât› vuku‘uyla
sekiz yafl›nda kerîmesini dört befl sene mukaddem sarây-› hümâyûn-› cenâb-›
mülûkânelerine bedel-i misliyle fürûht edip bu kullar›n›n hemflîremi dahi ceb-
ren ve hâsiren kendi kölesine tenkîh ve tezvîc etmifl ve bu kullar›n› dahi âhe-
re satmak efkâr-› fâsidesinde bulunmufl ise de kullar› ber-takrîb Band›rma ta-
raf›na savuflup orada ârâm etmekte oldu¤umdan ve hemîfle arkam›z› b›rakma-
y›p oradan oraya ko¤alamakta oldu¤undan ve sarây-› hümâyûnlar›na satm›fl
oldu¤u veliyyemizin ism-i mu’ahhar› Lûrândil kalfa oldu¤u hâlde bundan iki
üç mâh mukaddem ya‘nî mâh-› s›yâmdan az sonraca vefât› vuku‘ bulmufl ve bu
kullar› ve büyük birâderim Batuk ve köleye tenkîh edilen hemflîremiz mezbû-
re ancak müteveffiyye-i mezbûrenin memlûkesi oldu¤umuz hâlde vefât›yla
cümlemiz ancak zât-› hümâyûn merhâmet ve flefkat ve ‘adalet-nihûn-› flâhâne-
lerinin köle ve câriye ve memlûkesi bulundu¤umuzdan lütfen ve merhameten
iki birâderin ve hemflîremiz mezbûrenin ve ikisi o¤lan ve biri k›z üç çocu¤unun
cümlemizin merkum Mehmed Beyin zulm ü te‘âdîsinden ve taht-› esâretinden
rehâm›z husûsuna emr ü fermân-› celîlü’l-‘ünvân-› cenâb-› hüsrevânîleri erzân
ü flâyân buyurulmas› niyâz ü istirhâm›na cür’et k›l›nd›. Ol bâbda ve kat›be-i
ahvâlde emr ü fermân-› hümâyûn flevketlü kudretlü velîni‘met-i bî-minnetimiz
pâdiflâh›m›z efendimiz hazretlerinindir.
Fî 2 Kânûn-› sânî sene 94
Bende Abzah kabîlesinden ‹smâ‘il
Bende birâderi Batuk

455
kebikeç / 23 • 2007

Özet: Kuzey Kafkasya halklar›ndan önemli miktarda insan 19. yüzy›l›n ikinci yar›s›n-
dan itibaren Osmanl› ülkesinde göç etmek zorunda kalm›fllar ve yeni yurtlar›nda iskân edil-
meleri için Osmanl› yetkililerden yard›m görmelerine karfl›n, ekonomik, sosyal, kültürel bir
çok sorun yaflam›fllard›r. Bu çal›flma, Osmanl› arflivlerindeki belgelerden hareketle Kuzey
Kafkasyal›lar›n bu sorunlar karfl›s›ndaki dilek ve istekleriyle Osmanl› yetkilileriyle iliflkile-
rini ve yerli toplumla bütünleflme sürecini incelemektedir.

Anahtar Sözcükler: Kuzey Kafkasya halklar›, Çerkesler, Osmanl› ‹mparatorlu¤u, göçler,


iskân, toplumsal uyum.

Abstract: During the second half of the 19th century a great number of people of the
Northern Causasia were pushed to emmigrate to the lands of the Ottoman Empire. Despite
the fact that the Ottoman authorities helped these immigrants during their resettlement,
they faced many economic, social and cultural problems. Based on Ottoman archival mate-
rial, the present study examines the requests and claims of the North Caucasians towards
those problems that reveal certain aspects of their relations with the Otoman authorities
and the natives, providing insights into the process of their adaptation into their new envi-
ronment.

Keywords: North Caucasian peoples, Circassians, the Ottoman Empire, migration, sett-
lement, social adaptation.

456
kebikeç / 23 • 2007

Türk-Yunan Nüfus Mübadelesine Giden


Siyasal Süreç

Konstantinos SVOLOPOULOS

457
24. say›m›z›n dosya konusu

“Tar›m Tarihi”
Okurlar›m›zdan ve yazarlar›m›zdan
katk›lar›n› bekliyoruz.
YAZI KURALLARI

Kebikeç’te yay›nlamak üzere gönderilen yaz›lar›n daha önce baflka bir


yerde yay›nlanmam›fl olmas› gerekmektedir.
Yaz›lar bilgisayar ç›kt›s› ve PC uyumlu bilgisayar ile MS Word veya
text format›nda kaydedilerek disket ile birlikte gönderilmelidir. Yaz›
içerisinde transkripsiyon fontlar› kullan›lm›fl ise bu font dosyalar› da diskete
eklenmelidir.
Dergiye gönderilecek yaz› ve makalelerde kullan›lacak belge, resim ve
foto¤raf varsa, belgeler için siyah-beyaz, resim ve foto¤raf için renkli ve
ikifler nüsha fotokopileri yaz›yla birlikte gönderilmelidir.
Makalelerde uyulmas› gereken yaz›m teknikleri afla¤›daki gibidir:
Yaz›larda yap›lacak göndermeler parantez içinde yazar soyad›, bas›m
tarihi ve at›fda bulunulan sayfa numaras› fleklinde verilmeli (Kocabaflo¤lu,
1989: 132), eserlerin tam künyesi, makale sonundaki kaynakçada, yazar
soyad› ve ad›ndan sonra parantez içinde bas›m y›l› yaz›larak gösterilmelidir
(Kocabaflo¤lu, Uygur (1989) Kendi Belgeleriyle Anadolu’daki Amerika
19. Yüzy›lda Osmanl› ‹mparatorlu¤u’ndaki Amerikan Misyoner
Okullar›, ‹stanbul: Arba Y.) Yazar ad› metin içinde geçiyorsa, parantez
içinde yaln›zca at›fda bulunulan eserin yay›m y›l› ve sayfa numaras›n› vermek
yeterlidir (1989: 132). Bu tür göndermeler d›fl›nda gerekli görülen bütün
aç›klamalar asterisk (*) ile sayfa alt›na konulacakt›r.
Tarih araflt›rmalar›nda s›kça baflvurulan arfliv kaynaklar› ilk geçti¤i yerde
tam künye ile dipnotta gösterilmeli, müteakip at›flarda k›saltma fleklinde
verilebildi¤inde metinde parantez içinde yer almal›d›r (BOA, Mühimme,
72: 35).
Kaynakçada yaln›sca at›fta bulunulan eserler yer almal›, e¤er
kullan›lm›flsa arfliv kaynaklar› ayr› bir bafll›k alt›nda belirtilmelidir.
Örnek için Kebikeç’in 10 (2000) say›s›ndan itibaren kullan›lan sisteme
bak›n›z.
kebikeç / 23 • 2007

460

You might also like