Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 85

,Aitos-J3oyut Yayınlan / Oyun Dizisi 396

oUŞAN KOVAÇEVic

BULUŞMA YERİ

Sırpça Aslından
Çeviren
Bilge Emin
Buluıına Y~ri 5

~ BULUŞMA YERi:
ı,ONYANIN ve YAŞAMIN ALGILAND
I(;
BiR YER MiDiR? J

Prof. Dr. Hülya NUTKU

n.,e 2n Ko vaç evic'in dilimize kazandırılan arı, .... neü oyunu


u.....-
l"c nıa ofe syonel ve lnti1ıarııı Genel p,..~vVası oyun-
B,ı .., Yeri ... Pr
n tiyatroya ba~ lamak yen,ne,
)arUUll sonucunda yaşananla .. ö
olduğuna ahf
yaz,.r burada p.n ah n, yaşamın bir provası
ta
iki gerçek... Yaşam
bu)unuyor. Yaşam ve ölüm vazgeçilmez
a bir şey başlıyor," ama
sonrası Einstein'ın dediği gibi, ''Başk
&ıemli olan "biz diğerinin neresi
ndeyiz?"
buluşma yerin-
Oyun iki diizlemde, yaşadığımız dünya ve
de yüzleşemedikleri­
de gelişiyor. Yaşayanlar ve kaybedip
, daha sonra da ger-
miz irdeleniyor. Oyun önce klinik ölümü •
rulu ... Burada yaza-
çek ölümü yaşayan Profesör üzerine ku
nlarında da oldu-
nn salt bu ikilemi ele almadığını, diğer oyu
ğu gibi, kendi yaşadığı toplum
sal sürecin hesaplaşması ve
izlerine de rastlıyoruz.
Yaşadığımız yüzyıl savaşların
ve suçluların tavan yapbğı
ık karşısında uygarlı­
bir yüzyıl... Savaşların yok ettiği insanl
ğın önemi, Profesörün "Anayurt Mü
zesi" kurma özleminde
yansıyor. Bu belki de yok oluşa 'du r'
demenin bir yolu ola-
rak karşımıza çıkıyor. Başı ve sağ kolu olm
ayan bronz h_e~-
ke) geçmişt~ günümüze uzanma
sı istenen ~ygarlık ~nhi-
- ki arkeoloJık ka-
nin bir simgesi olarak yansıhlma çabasıdır
a yerinin saygın arayışı
zılar hem bugünün hem de buluşm
da yakılan yı­
Ozerine kodlanır. (İntiharın Genel Provası'nda
msayalım)
kılan köprüler. tarihi yapılara göndermeleri anı ya~a
Bu dünyada ~vaşlarda duyulan postal
sesleri. öte diln
er karşısında, ış•
da varbğuu hissettirdiği gibi, yaşanan işgall

.- ,,açevıc
oı,ıan I\0
6 aıs-
• le uy um 5 t> layarak kurtulmaya çalışanı
gal güçleny taşmasının en yakınının hile •r fi
ıann bu uz son "
t,er) ile on . (Bundan yakı
·r ger çeğ ı.. .
nan kardeşi Simon) ul\tı ı
tireb1 ır b' i so ka klar .. 8\l it
kil ün sonu, a ve rilen ısımlerin taşıdı~ ""
öy n .. ·neızde düşündürüy 61 tıı
d rıneler uzerı or. "
e . lan öy le . .
Savaşınsan sin e yo k edıyor kı yaşamın ri~!
.ü 'kleri bile onların mezarl ~,ıqalı
arından çalınıyor. (Ruzıııı
~nnın
1
.~ kordeonunu çala
a n Bata' dır) Üstelik Ruzmarin
ken vunılmamak için burn . ya...
undan şarkı söylemek zoruıı.,cı.
kalmışbr. Fırıncının güzel ka
nsı, onun davet ettiği düıler
den uyanarak kaçıyor, çünk ın
ü artık yeterince renksiz bir Y
şam sürdüğünü düşünüyo
r. Oysa fınna gelip fırı
ncıya "pat
ron olmadığını fırının halkın
olduğunu" söyleyen ad
hem orayı kapattırıp hem de anı
fırıncının oğluna, kızını
ekmeğin dahi el değiştir ve~u.t
diğinin kanıh oluyor. Tı
pkı önce ek-
mekler bozuldu örneğinde
olduğu gibi, sosyal
darbe alıyor. Fınnanın Kans düzen de
ı küçük bir faizle Pr
evini almaya taliptir. Eski öğ ofesör'ün
retmen yeni arkeolog
toplanan objelerin yarattığ Petar hem
ı hayal kırıklığı hem
boyunca takip edilen kişi ol de yaşamı
masının yarattığı tra
cunda tedavi olmak istese de vma sonu-
kendisine konulan teşhis on
asosyal olmasıdır. İntihann ım
ın albnda yatan ne~en
zümsüzlüktür. (İntiharın Ge de bu çö-
nel Provası'ndaki mim
Öte yandan ölümünden so ar gıbi)
nra da saygıyla anılan dokt
kızı da doktor olmuştur. onın
(Dr. Yelena) Ama doktor ol
sına göre insanları iy an baba-
ileştirmenin yolu, tek
\anmaktan çok sözün önem nolojiden yarar·
i ve dokunmanın gücüdür.
Ömrünü meyhanelerde ge
çiren Yanko ise gerçeklerde
kaçmayı becerem n
eyen sağduyunun ve yaşamı • ~
mayı becerir. Yanko'nun Pr şlığın sesı 0
ofesör'le buluşma yerinde 1ca
laşhğında "akıllı birinin de öl r11·
mesinin zamanı geldiğini" st,r
lemesi belki de öte dünyan
ın sözcüye ihtiyacı o ld u ~ ~ ~
göstergesidir. Aslında bura
da Kovaçevic, kaybettikleriJn
iıit'
Buluıma Yırl 1

ardından onları giderek daha az anıp, yazdıklanmız da tü-


ğumuzu vurgu-
kenince onlann ikinci ölümüne neden oldu
erme yapmak-
layarak, toplumların belleksizliğine bir gönd
tadır.
an levhadadır,
Büyük sır belki de buluşma yerinde bulun
ından çıkan çukur,
Hepsinin çabasıyla kaldırılan levhanın alt
aşağıya doğru uzan~n basamakl
ar ve burayı aydınlatan ışık
a merkeze doğru
merkeze doğru gitmenin göstergesidir. Am
e- postal izleri, ya-
gidilse bile orada da -dünyanın geçmişind
unda medeniye-
ni savaşlar egemendir. Merkeze gidişin son
da yer almakta-
tin izi olan heykelin kaybolan parçaları ora
dır. (Bronz baş ve sağ kol) Bunda
n sonra yaşadığı anlaşılan
ör aslında güvence-
ve dünyaya dönüşü gerçekleşen Profes
a bu geriye dönüş hi-
siz bir geleceğe doğru yol alacaktır. Am
mı am aan a ula-
kayesi kısa sürecektir, buna karşın bilim ada .
arını iletme şansı bulacakhr
şır çünkü eski dostların mesajl
nu yinelese de onla-
Zaman zaman bu dostlarıyla buluştuğu
rı inandırmakta zorlanır ama
daha önemlisi onların o kişile­
ri unuttuğuna tanıklık ettiği için üzü
lür.
bir ülkesinde de ol-
Profesörün kızı Sonya dünyanın başka
sonra yaşadığını öğ­
sa önce ölüm haberi karşısında üzülür
menin acısını yaşar.
renip sevinir, ardından yine onu kaybet
geliş ve gidiştir. Her
Hayat da tıpkı bu iki çizgi arasındaki
şey eskisi gibidir sadece arh
k o yoktur.
n değeri buluşma yerinde
Yaşam gelir geçer ama yaşamı
anlaşılır. Birbirlerine gösterdik
leri fotoğraflar hayahn evrele-
rinin belgelenmiş halidir. Kimisinde
çocuk olan, yakışıklı çı­
da Yanko gibi çekilen
kan, yılların izini suratında taşıyan ya
fotoğrafta bile gözükmeyi becere
meyenler vardır araların­
bu dünyada, hastalı­
da... Bütün suç çamur ve sudan oluşan
arı için para verenlerdedir.
ğın ne olduğu konusunda susmal
r, siz olmasanız da
En büyük sorun açlıkbr. Hayat devam ede
sanatsal etkinliğidir
her şey eskisi gibidir. Buluşma yerinin
8 Duşan Kovaft\'ic

1 koro ve yaşamın olgunlaştırdığı insanların gru ,


1
ortaya çıkaran bır• çabanın ürü no· dü r. p dınaııııııı_
f
Oyunun kurgusundaki denge, hayranlık u
Oyun dört bölümden oluşuyor. Her iki perdenin~:~lltcı..,
lümiln arasındaki dengenin yanı sıra yazann bett Grtb6,
deki ustalığı, aksesuvarlan, giysileri ve dekor ,,.._,,"'lenıeıı;.
.1 1
.,, aarını ,..
nımlamadaki ustalığı ve ayrıntı titız iği dikkat çeki . -.
vaçevic yaşadığı ülkenin sorunlannı dert edinm~dftlo,
yansıtmada da tiyatronun büyüleyici güctınün en"~
aracı olduğunun bilincinde bir yazar... Bu anlamda .
8
Emin'in Du~n Kovaçevic'!n değerli oyunlannı dilirniı.e~
zandırmadaki çabası ve Mıtos-Boyut Yayınlan'nın okurıara
ulaşhrmadaki hizmetini önemsiyor ve kutluyorum.
Finalde evlerin avlusundan sızan müziğin kaynağının bi-
lincinde olan Profesör'ün ironik gülümsemesi, aslında yap.
mın ritmini ve gerçeğini algılayan bireyin ulaşbğı bilinçchl-
zeyidir. Yugoslavya'daki değişim sürecini oyunlannda brı
mizaha ve ironik yaklaşıma dayanarak yansıtan, K~
vic'in amacı da savaşın getirdiği kaos içinde yaşamın bili&
cine vanlma istemidir.
ıo
/)uııın Kovtıçevlt'

ı<tŞILER Evdeki Kişiler:


M!tlAYLO PAVLOVİÇ: Emekli profesör. Sessiz
Hayatının sonlarına doğru, "Anayurt Mo~~kr'deıı ı,ı. .
nı ktır wııı.
çalışır. illet,
ANGELINA TEYZE: Profcsör'iln evinde yaşar. lvan ve
bilyütilr. Soıı,.,,ı
tVAN PAVLOVİÇ: Profesör Mihaylo'nun oğlu. Her
sorunu olmuştur. Bu durum hiç değişmez. ~ .ıı.
GÜZEL FIRINCI (LEl'OSAVA): Karşı komşu. Fınna Marko-
SIMEUN SAVSI<İ: Ezelden beri berber. Tıraş bıçag1 ve k lllıııeıı
ma ustası. Profcsör'ün ilk sakal tıraşını, savaşön~lıııı.
pan adam. O zamandan beri dostu. Stevan Savılci ~
kardeşi. •
YELENA KATİÇ·POPOVİÇ: Doktor. Vicdanı olan, eneıfilcbirQ.
dın. Şehir Hastanesi' nin ünlil Müdürü. Aynı zamanda Dıı
tor Katiç' in kızı.
PETAR: Eski mesleği öğretmenlik. Aydınlanma unvanını hır.
kıp, "serbest arkeolog"luga geçiş yapar.
BATA: Akordeoncu. Bir zamanlar düğünlerde, Mesut Runnı­
rin'le birlikte çalmış.
Buluşma Yerindek i Kişiler:
MİLİTSA PAVLOVİÇ: Profesör Mihaylo'nun eşi. En gmeı.,.­
nnda ölür. Öyle de kalır.
STEVAN SAVSKİ KESER: Eski savaşçı, güçlü bir fiziğe ve ııt
lam düşüncelere sahip. Hayatı boyunca kendisinin islemf-
diği her şeyi yapan Yanko Savski'nin babası. .
YANKO SAVSKİ: ömrünü meyhane masalarında geçirmiıtiıİi
kez, havanın nasıl olduğuna bakmak için dışan ~ Oçlı-
cüsünde de ölür. Açıkgöz aylak. .
ARINO MARKO: "Küçük ölçekli işletmeler"in hayata st<Jilıı'...:-MIP.
sinin hayal olduğu yıllarda, fırını kapatılır. Bu . , _.,.
nu olur. Üzüntüden ölür. Hayatta olan eşine kızsın: _,.
DOKTOR KATIÇ: Yaşarken ünlü ve saygı duyula n:.
Ölümünden sonra da saygı duyulan biri olarak ,ı,,
MFSUT RUZMARJN: Hem yaşarken, hem öldükte n~ ......
deoncu. Düğünlerde akordeon çalarken, •Ruzıııariı"
bıru edinir.
Bıılıqma Yırl

t.BÖLOM

1
PROFESÖR MIHAYLO PAVLOVIÇ'IN ÖL0M0

Eski Roına i,nparatorlugu ',ıu,ı ''ırak taşraları "nda yap-


tığı, yirnıi yıllık sabırlı ve yorucı,ı kazı araştırmalarından
sonra Profesör Mihayloviç, topladıgı zengin ve farklı ar-
keolojik objeleri evinin lıer köşesine koyar, Aile evi gUn
geçtikçe bir arkeoloji nıUzesini andırmaya başlar. Bir za-
1nanlar, kitapların bıdıınduğu oturma odasındaki raflar-
da, Dobrava çevresindeki yllze yakın sahil kasabasından
topladığı, ölü küllerinin saklandığı kaplar... Bu kapların
altında, değerine göre, çeşitli silahlar ve farklı uygarlık­
lara ait günlük yaşa1na dair objeler... Ôzel olan camlı"
II

bölümde ise, ikinci ya da üçüncü yüzyılda yaşayan in-


sanlara ait, gü1nüş takılar ve kırılabilir sanat eşyalan bu-
lunmaktadır. Çoğu müzenin özelliği olan sessizlik" ve
11

"soğukluk evin ruhuna yansnnaya başlamıştır.


11

Beyaz renkte olan dokuma perdenin süslediği pencere-


den, akordeon sesleri gelir. Kutlama yapan birileri şarkı
söylemekte... Koridordan zil sesi duyulur. Odadan si-
yahlar içinde, ufacık tefecik, içinde Tann korkusu olan
yaşlı bir kadın belirir. Yetmiş yaşını çoktan doldunnuş
olan Angelina Teyze, telefona yönelir. Tam ahizeyi kal-
dırmışken, tekrar çalan zil, ona kapının olduguna işaret
eder. Teyze, kendinden utanır, yıllarca hep aynı hatayı
yapmaktan sıkılmış, sinirli bir şekilde ahizeyi kapatır ve
koridora dog,u yönelir. Üstünde, iki beden büyük gri el-
bise, orta yaşlarında, kumral bir ada1n olan Petar'ı se-
. lamlar. Petar'ın elinde bez bir torba vardır. Huzursuz bir
şekilde, oturma odasında dolaşmaya başlar. Teyze, o,ıun
oturmasını ister, o ise ret eder.
12 Dusan K<H'Oftl·lc

PETAR Hayır, hayır ... Teşekkür ederim. Profes·


ANGELİNA TEYZE Kötil, çok kötü. ör n~l?
PETAR Peki... Doktor çağırdınız mı?
ANGELİNA TEYZE Bu sabah geldi.
PETAR Ne dedi?
ANGELINA TEYZE Hastaneye yatması gerektiğini
Profesör istemiyor. ···'
PETAR Tanrı aşkına, nasıl istemez! Hastaneye Yatınaıc
runda. Ben kendisine söylerim... ıo-
(Petar, elindeki torbayı masaya bırakır ve bitişik
doğru hareket eder. Profesör'U, lıastane konusunı1ıı~
etmeye kararlıdır. Yaşlı kadın, onu kapının önUnı1t 4ıı,,.
durur)
ANGELİNA TEYZE Lütfen girmeyin. Doktoı; "Rahıtıız
edilmeyecek," dedi. Saat bir gibi geleceğini söyledil(a..
pı çaldığında, doktorun geldiğini sandım.
(Yaşlı kadın, pencereye dogru gider, perdeyi aralayıp 4,.
şarı bakar. Hayal rneyal şarkılarla, akordeon sesi duyu-
lur)
PETAR (Duvar saatine bakar) Saat iki olmak üzere. Doktm-
lan bilirim ben. Sizde numarası var mı?
(Teyze, cebinden bir kağıt parçası çıkartıp, uzatır. Pdır
sinirlidir. Numarayı çevirmeye başlar)
PETAR Alo! Şehir Hastanesi mi? Doktor... Lütfen... Birsa-
niye ... (Teyze'ye) Teyze, doktorun adı ne?
ANGELİNA TEYZE Yelena Katiç-Popoviç. Doktor I<ati(in
kızı ... Huzur içinde uyusun! •, • .
PETAR Alo... Yelena Katiç-Popoviç. Acil olduguıtu s6yle-
yin••. Evet? Yok mu? Nereye gitti?
ANGELINA TEYZE Buraya geliyordur.
PETAR Hastanenizde nöbetçi doktor var mı? Efen(liırl-·• 9-
ze değil de, kime soracağım? Sizi arayan jn.,ınJırl ~
şı daha saygılı olun lütfen, kimse sizi keyfindıft-
Buluınıa Yeri 13

yor. Rezalet!
Masanın yanı­
(Petar, sinirli bir şekilde telefonu kapatır.
ıyı aç-
na döner. Koridordan, zil sesi duyulur. Teyze, kap
mak için koşarak çıkar)
ANGELİNA TEYZE Kesinlikle odur
...
e çalı•
(Petar, dikkatlice torbasını bagladıgı ipleri çözmey
şır. Doktor yerine, ziyarete Berber
gelir. Savaştan önce bu
rak da
meslegi yapmış, bir ayagı sakat, profesyonel ola
bir çan-
mesleki deformasyona ugratılmış. Elinde, siyah
ta... Özür dilercesine konıışıır)
Profesör nasıl?
BERBER Biraz önce ... Juniç'ten duydum.
ANGELİNA TEYZE İyi değil.
en, kalbinden şi­
BERBER Kalp? Pazar günü, hraşını yapark
fına yata-
kayet ediyordu. Nefesinin hkandığını, sol tara
madığını söyledi. Neden hastan
ede değil?
ANGELİNA TEYZE Duymak bile
istemiyor.
lerim: "Eğer dü-
BERBER Akıllıca. Ben çıraklanma hep söy
şecek olursam, işimi hemen biti
rin," diye. Hastanelerde
dürüst bir
çürümek istemiyorum. Bu şehirde doğru
, Vlada Ka-
doktor vardı. O da, huzur içinde uyusun
'nın babası.
tiç'ten başkası değil. Bizim Doktor Yelena
Artık onlardan kalmadı. Kal
anlar, amatör doktorlar
koroları var. Akşam­
derneği. Düşünsenize, hastanede
lerimle gôr-
lan toplanıp şarkı söylüyorlar. Kendi göz
Doktorlar,
düm. Elim uyuşuncaya kadar haç çıkardım.
ar ... hepsi şarkı söy-
hemşireler, kapıolar, hasta bakıol
onlar alt sa-
lüyor. Yukarda insanlar aodan sayıklarken,
londa tepiniyorlar.
ü ne olabilir ki?
PETAR Doktorların şarkı söylemesinde köt
esi gerek.
Onlar da insan. Profesör'ün hastaneye gitm
arsınız bilmiyo-
BERBER Genç adam, kimsiniz ve ne iş yap
.
rum. Berber düW rum da sizi hiç görmedim
PE l~ Görmeyeceksiniz de...
14 Duıan Kovaçtvic

BERBER Size şunu söyleyebilirim, şu kavanozdak1


!erle şehirde ve civar köylerde birçok hayat k •Gl~
.. · Urtarcfı
Milşterilerimi tıraş sabunu ıçınde koltukta bıraJcı ııı.
topal halimle koşarak, elimden ne geldiyse yapturt' Ilı
verdim, yara sardım... Doktor geldiğinde ise ~
hep bağırır çağır~r~ı•. s~_dece ?oktor I<atiç, bu •1-ncıı
emekliliği hak ettığt~ı soylerdı. Tıp cerrahldit Olltuıcfı.
şında her şey kaderdır.
ANGELİNA TEYZE Buyunın, oturun ...
BERBER Teşekkürler... Sana şunu söylemek...
ANGELİNA TEYZE Pctar, Profesör'üiı meslektaşıdır.
PETAR Öğrencisi Angelina Teyze, öğrencisi. Meslekta,ı oı.
maktan çok uzağım.
BERBER Şunu söylemek istedim; elli yıldan fazladır Profe.
sör'ü ben braş ediyorum. Onu insan olarak çok iyi tanı­
yorum.
(Geveze Berber'in konuşmasını, kapı zili keser. Yıı,lı ı.
dın, odadan çıkar. Berber, sessizce Petar'a fısıldar)
BERBER Gördünüz mü, yine doktordan önce geldim.
(Odaya eglenceli, Uzerinde resmi kıyafet olan bir kııılm
girer. UstUndeki mavi "takımı", biberiye dalıyla saslt-
miş. Beyaz, dantelli gömlegi ve kıvır kıvır saçlarıyla, 1ıir
kutlamadan geldigi bellidir. Her şeyi, elli yaşındııki bit
kadına yakışır şekilde'::. Petar, onu azarlar bir.bifinıdt
karşılar)
PETAR Niye geciktiniz?
GÜZEL FIRINCI Efendim?
ANGELİNA TEYZE Bizim komşumuz, Bayan ıeposava­
PETAR •Özür dilerim, sizi doktor sandım.
GÜZEL FIRINO Nerede o şans! Beni çok korkuttunuz. O,
sa şu ana kadar en az iki üç kez taruşmışhğınUZ "-'
(Berber, ayaga kalkar ve samimiyetle elini uzııhr)
BERBER Tebrik ederim bayan. Oğlunuza ve geliı,irliJt dl
Bulııpna Yeri 15

iyi dileklerimi iletin.


GÜZEL FIRINCI TeşekkOr ederim ... Profesör nerede? Ben-
den kaçıyor galiba. Oysa, geleceğine söz vermişti.
ANGELİNA TEYZE Hasta. Hem de çok.
(Komşu kadın, bitişikteki odanın kapısına gider ve birka
ç
saniye içeri bakar)
GÜZEL FIRINO Profesör'e gideceğimi söylediğimde, her-
kes çok sevindi. Düğüne gelenlerin yansından fazlası
onun öğrencileri. Profesör'iln nesi var?
BERBER Kalp.
PETAR Siz nerden biliyorsunuz?
BERBER Biliyorum.
PETAR Sülükler mi söyledi? Bu evde, tahminlerin ve büyü-
lerin işi yok. Profesör yorgun düşmüş. Tüm bahar bo-
yunca, çalışanlarla birlikte kazıdaydı. Üşüdü, yağmura
tutuldu, ama dinlenmek istemedi.
ANGELİNA TEYZE Ben ona diyordum ki ...
PETAR Hepimiz ona bir şeyler söyledik. Dinlemek istemedi.
. (Komşu kadın, pencereye yanaşır ve kendi avlusunda bu-
lunan insanlara seslenir)
GÜZEL FIRINCI Sessiz olun! Sessiz! Profesör hasta! Gürül-
tü yapmayın! (Masanın yanına gelir) Sabahleyin, Mar-
ko'mun ölümünden on dokuz yıl sonra siyahlanmı üs-
tümden çıkardım. O an, Profesör'ün kansı Militsa aklı- ·
ma geldi. Militsa ve Marko, iki ay arayla öldüler... Üs-
tümdeki takımı giydim, Marko ise nikah resmimizden
bana bakıp, yüzünü ash ... Sadece bıyıklarıyla gülümse-
di. (Cebinden beyaz bir mendil çıkarıp, gözyaşlannı siler.
Ruh hali hızlı değişir) Ne yapabilirim? öyle değil mi?
Kendimi öldüremem, sağlıklı ve akıllı üç çocuğum var.
Kaderi oydu demek. Fırınını aldıklarında, inadına öldü.
Ona dedim ki, "Boşver fırını Marko, şeytan alsın götür-
sün, kendine bak, ne hale geldin". Fınndaki alevden,
16 Duşan Kovaçevic

her tarafı yanmış. "Herkes


.
ne yiyorsa bi
. ' ı de
riz," dedim. Ama nafile, her gün daha çok si . Orıtı tı.
du. Bir akşam da, "Bu gece öleceğim," ded· nır'
ı ••. te l'ıl.ı..
Hastanedeki doktorlar şaşkındı. Otopsi yapıld '"'1111.
bir şey bulamadılar. Sapasağlam öldü. ı••• ıtiç,
BERBER Yediğimiz ekmekler artık eskisi gibi detü
yumuşaok, akşam ise ekmekle duvar yapabuı 'fıbııı
kiloluk, altın sansı somun ekmeklerimiz yok.:'-
GÜZEL FIRINCI Oğlum ise bugün, bir zamanlar fınııa
lip, "Marko, bugünden itibaren burası halkın,--.rJ­
nno olarak kalabilirsin, patron değilsin artık,,, ~
adamın kızı ile evleniyor. Ben bu durumda ne yapıı,ıı
rim ki, çocuklar birbirini seviyor. Dünürüm ise, "Mado
yaşasaydı, tasarruf önergesinin hayata geçirildipıi g6-
rürdü. Tüm esnafın tekrar iş sahibi olacağı gfinleır,
Eğer Marko, akraba olBuğumuzu anlarsa, aynı anda c&-
rilir... Siz beni tanımadınız galiba ... bk ·1cez siyıla
içinde değilim, belki de ondan. Sabahleyin, korıııaıı
aynada kendime bakbm. Kendi kendime güldüm, pa-
pağana benzemişim.
(Akordeon sesi ve dUgün şamatası, yandaki bah{tyı •
dar uzanır. Hemen ardından, silah sesi duyulur. Koııı,ı
kadın, pencereden bağırır)
GÜZEL FIRINCI Ateş eden kim? Heyi Savo! Kimdi? (Br
ses, ona bir şeyler açıklamakta) Kesmelerini söyle! Yok·
sa eğlenceyi durdururum! Kırk üçlerde değiliz idi Bir
kez daha silah sesi duyarsam, eğlence biter! (A,t,Slld
döner ve kapıya dogru gider) Doktorunuz geliyor. Bell
grubu silahsızlandınnaya gidiyorum.
PETAR Güle gu.. le gı·d·ın.
af
GÜZEL FIRINCI Profesör kendini daha iyi ~
dakikalığına getirin. Onun sevdiği pastadan Y ~
(Pttar, bir tUrltl son cUmlesini siJyltyemtytn ıa,ıhıfltıl"
,,,,,,,,,,. ıtri 17

dan yolcu eder. Angelina Teyze, Doktor Ytlena Kııtiç-Po­


poviç'i içeri alır. Orta yaşlarında, dtlşUnceli ve ciddi bir
kadındır. Gri takım elbiseli, elinde Berber'in gttirdigi si-
yah çantaya benzer bir çanta. Petar, komşu kadını "yolcu
etmeyi" başarır, elini kolı,nıı sallayarak tekrar girer ve
pencereyi kapatır)
PETAR İçkili galiba!
BERBER Bugün içmeyecek de ne zaman içecek! Üç çocuk
yetiştirdi, üçü de üniversite bitirdi. Çocukları Bel-
grad'ta okurken, o sürekli dikiş dikti. Güzel Fırıncı tam
bir mucize.
(Yelena, ProfesiJr'iln odasından çıkar. Angelina Teyze, bir
gölge gibi onıı izler. Doktor, eline telefonu alır, bir yerleri
aramaya başlar)
YELENA Alo ... Doktor Papiç lütfen ... Evet, evet... Alo ...
Karacorceva 20 adresine hemen bir ambulans gönde-
rin ... Evet ... Teşekkür ederim.
(Yelena, masaya çantasını bırakır, tekrar Profesör'ün oda-
sına girer. Berber, masadan kalkarken, bez torbayı yere
düşürür. "Pat" diye bir ses duyulur. Petar, panik içinde,
Berber'i oradan uzaklaştınr ve torbayı açmaya başlar)
BERBER Özür dilerim, isteyerek olmadı.
(Petar, gri renkte olan bez torbadan, Roma savaşçısı for-
munda bronz bir heykel çıkanr. Yilksekligi 50 cm, kafası
ve sag kolu olmayan bir ftgUr. Berber korkar)
BERBER Şimdi mi parçalandı?
PETAR Hayır. Bu şekilde bulundu.
BERBER Özür dilerim, ama bu heykellerin kafalarını ve
kollarını kimler koparıyor?
(Petar, bir çocuk gibi, heykeli yukarı kaldınr. Onu elin-
den bir daha bırakmamaya niyetli görünür. Teyze, Profe-
sör'Un odasından ilzgUn bir ifadeyle çıkar)
ANGELİNA TEYZE Profesör beni tanımıyor. Sadece Milit-
18 Dıq,1n Kow1revlc

sa'yı sayıklıyor.
PETAR Elimdeki heykeli ona gösterebilir ın. .
hemen iyileşir. Sabah yaptığımız kazıda:ın? ~
(Yelena belirir. Yargım bir biçimde masan çıqrdııc.
ın Ya,,
ve otıırıır) '"-ırı,,
YELENA Profesör'ün çocuklarına haber verdfnJı
ANGELİNA TEYZE Verdim. İvan Belgrad'ta. OnrnJ?
söyledim. Sonya ise ailesiyle birlikte tatil 1.u~
ya'ya gitti. Ona nasıl haber vereceğimi blleın~lırı­
kart yollamış, ama adres yok. Bııe
BERBER Belki elçilik vasıtasıyla ...
(Teyze, raftan kartı alır ve Yelena'ya uzatır)
PETAR Ailenin toplanmasını gerektirecek kadar dunıındıl,
dimi?
YELENA Evet...
(Doktor çantayı alır, açar ve şaşkınlıkla sUlllkltrlt-,.
olan kavanozu eline alır. Berber, gUIUmstr vt ditt,~
tayı ona ıızatır)
BERBER O benim çantam ... Bu ise sizin...
YELENA Hala, insanları sülüklerle tedavi ettiğinize inanı­
mıyorum. Profesör'e yardım etmeye mi geldiniz?
(Yelena, iğrenerek kavanozu Berber'in çantasını gtrilı­
yar. Kendi çantasından sigara ve çakmak çıkarır)
BERBER Profesör'e sakal tıraşı yapmaya gelmişthıL
YELENA Biraz acele etmiş olmayasınız?
BERBER Siz doktorlar, nasıl hep zamanında geli,_ -.
ben de nadiren gecikirim.
(Yelena sigarasını yakar) drl/t
YELENA Neden benim "zamanında" geJmediğiııİ
(

nüyorsunuz?
BERBER Bilmem... .,_
YELE~A O zaman sussanız daha iyi edersinfı. s.ı::'­
n, on dört çağrım vardı. Yansı, adi du·rwndu.
Bııl,qma Yırl 19

şı etmeye benzemez. Çok zor koşullarda çalışıyonımf


BERBER Neden kızıyorsunuz?
YELENA Çünkü terbiyesizsiniz. Bu tarzdaki çirkin ve kötü
niyetli şakalara izin vermem. Görevimi dddi ve namus-
lu bir şekilde yapıyorum. Gece gündüz çalışıyorum, ye-
tişebildiğim kadarıyla ... Dahiyane şakalannızı ise, ber-
ber dükkAnınızdaki müşterilere saklayın.
BERBER Gereksiz yere kızıyorsunuz.
(Yele,ıa yeri,ıdc,ı kalkar, pencereyi açar ve dışarı dalar.
Akordeon ve şarkı sesleri, eskisi gibi gilrtllttllU defildir.
Berber, Teyze'ye ve Petar'a kendini ifade etmeye çalışır)
BERBER Ben sadece bir anımı anlatmak istedim. Profesör'ün
ilk sakal tıraşı hikayesini. Daha savaştan önce ... Bir gün
dükkanıma, Patron Lyubişa, siz onu hatırlarsınız ...
ANGELİNA TEYZE Evet, evet...
BERBER Huzur içinde uyusun. Güçlü, yakışıklı ve akıllı bir
adamdı. Dükkanıma, oğlu Mihaylo ile geldi. Mihaylo,
tarih ve coğrafya fakültesinden yeni mezun olmuştu. Ba-
bası onu, ilk sakal braşına getirmişti. Fransız konyağı
getirip, dükkAnda herkese ısmarlamışb. Şakalar yapıp,
gülmüştü. Sakal braşından sonra ise, hepimizi yemeğe
götürdü. Tam bir patron. Lyubişa, aynı zamanda halk-
tan biriydi. Oğlunu, birinin kesmesinden korkuyordu. O
günden itibaren, Profesör'ün sakal braşını ben yapbm.
Toplama kampında geçirdiği iki buçuk yıl dışında...
(Yelena, bir davacı gibi, davalının açıgını yakalamayı
beklemekte)
YELENA O zamanlarda da, çok meşguldünüz.
(Berber'in yüzü bembeyaz olur, sinirlenir ve kızgın bir
şekilde sandalyeden kalkar)
BERBER Anneniz gibi konuştunuz.
YELENA Onun size neler söylediğini bilmiyorum.
BERBER Savaş zamanında da sakal tıraşı yaphğımı.
- 'ı

J •
DUlan Kovarevıc
1 20
I YELENA Yapmadınız mı?
BERBER Yaptım.
i
! YELENA Kimlere yaptınız?
,1,
' BERBER Dükkanıma kim geldiyse.
r'a d
YELENA Daha net olun lütfen. AlmanJa a 1111 L.
ıa"il tı.
raşı yaptınız?
BERBER Evet, onlara da ...
n çıkan d
YELENA Daha sonra, toplama kampında
<lıfıııııı.
zu aynı bıçakla sakal tıraşı ettiniz.
BERBER Aynı bıçakla?
bıçakla.
YELENA Alman subaylarını tıraş ettiğiniz
gezeceklerdi
BERBER Ben yapmasaydım, tıraşsız mı
yorsun? Sizin de bildiğiniz gibi, Almanlar
disiplinli":;
millettir. •
bahsediyorsun?
YELENA Tanrı aşkına, hangi disiplinden
ANGELİNA TEYZE Lütfen ...
r terbiyesizlikecfi.
PETAR Nasıl kavga edebilirsiniz? Berbe
ım.
yor, ama sizin bu eve saygı duymanız laz
YELENA Özür dilerim.
ra konuşacağız. Ya-
BERBER Terbiyesizliğimle ilgili, daha son
boşalbn. Eğerce­
• hudi sıkınhruzı da lütfen başka_ yerde
saglam •amek•
saretiniz varsa, bu şehirde benden daha
lış bir şq yap-
ler'' var. Annenize de aynısını önerin. Yan
ımı kapatırdı
saydım, savaştan sonra hükümet düWn
YELENA Affedersiniz, ağabeyiniz sav
aştan sonra ne işle
meşguldü? .
• •
PETAR Ağabeyim mi?
Savski .Keserf7...
YELENA Evet, ağabeyiniz. Ünlü Stevan
(Orta yaşlarda, elin~e bavulla habersiz gtl
nı bi r:
"'1Şl6t, . ..ııı
~gayı böler. •A~gelina Teyze ag/Rmııya _ . .ı..ı,;ltfl bit r

van a sarılır. Ivan, yaşlı kadını öper, ~
l ,

atar ve babasının odasına dot,u yürür)


İVAN Babam nasıl?
Buluıına Yır/ 21

YELENA Çok kötü. Korkanın, yapacak bir şeyimiz kalma-


dı. Ambulans çağırdım, onu hastaneye kaldıracağız. Şu­
uru yerindeyken, hastaneye yatmak istemedi.
(İvan ve Yelena, lıastanı,ı odasına girer. Berber, pencere
kenarı,ıda dolaşır, deri,ı bir nefes alır, bir tar/il sakinleşe­
mez)
BERBER Savaş suçlusuymuşum gibi bana saldırıyor. Kalp
rahatsızlığı olan biri, bu hakaretler karşısında ölebilir.
Siz ise beni suçladınız. Kimim ve nasıl biriyim, sizinle
bunlan daha sonra konuşacağım. Utanın! Profesör'le
çalışıyorsunuz, ama ondan hiçbir şey öğrenmemişsiniz.
Benim, omurgamı ve bacağımı kırdılar.
(Yelena odadan çıkar. Masanın yanında durur ve gayet
sakin bir şekilde bildirir)
YELENA Profesör öldü.
(Angelina Teyze sanki ölümü engelleyebilecekmiş gibi
odaya koşar. Berber, haç çıkartır. Petar, doktorıın yanına
dogru yürümeye başlar. Bir şey sormak ister. Sandalyeye
dayanır ve yavaş yavaş yere yığılır. Heykel, masanın al-
tına yuvarlanır. Yelena çantasını alır ve bayılan adama
yardım etmeye çalışır. İvan, babasının odasından düşün­
celi bir şekilde çıkar. Petar'ı yerde görünce şaşınr)
İVAN Neoldu?
YELENA Bayıldı. Yardım edin, onu koltuğa taşıyalım.
(Berber ve İvan, onu geniş ve deri olan bir koltuğa taşır.
Angelina Teyze, elinde mendil ile masanın ön tarafında
oturur. Petar, kımıldamaya başlar, ama gözleri hala açık
değildir)
İVAN Bu adam kim?
ANGELİNA TEYZE Dobrava'mn oradaki Yavora köyünün
öğretmeni. Son yıllarda, Mihaylo'ya yardım etti. Aman
Tannın, vay bana ... vay bana ...
(Profasör'Un adını anınca, yaşlı laıdın aglamaya başlar.
22 •
Ouşan KO\'tlftvıc

Jva11'1, babasının ölilmll degil, yabaııcı bir ada


lığı şaşırtır. Bir tilrlil, bu adattıın neden b 1'ıı,ı Qı...
ayı1dıtı,ı -,.,.
,naz) 1
"1ılc.
lVAN Hasta olmasın?
YELENA Hayır, değil. .• Üzgilnilm lvan ...
BERBER Huzur içinde yatsın. Kardeşim gibiydi.
(ivan, taziyeleri saki,ı bir biçimde kabul eder. y;lttıa
fon etmeye gider. Nıımaraları çevirirken, Berber, '4
sör'iln öldilgil odanın kapısından içeri bakar) ' p"fe.
BERBER Şehrimizin en soylu insanını kaybettik. ~
en namuslu ve en akıllı. Yalnız kaldık. ıoy.,,
YELENA Alo ... Evet. .. Ambulansı gönderdiniz mi? Eı
et...
Profesör öldü...
(İvan, m_ııtfak dolabından cam şi~e ve birkaç rah bıırd.fı
çıkarır. ilkine rakı koyar ve Petar a ıızatır. Petar ist •
O
da, elleriyle yiiziinil ovuşturmakta, yıkar gibi...)
İVAN Buyurun. Yardımcı olur ... Neden bayıldmız? Hasta
mısınız?
(Petar, rakı bardağını alır ve sorudan hiçbir şey ımlııııı­
mış veya duymamış gibi İvan'a boş boş bakar. İvan w
ya gider, bardakları masaya koyar ve onlan rakı ilt dol4ı­
rur. Berber, doktorun telefon konuşmasını bitinntSİIIİ
bekler. Onun etrafında dolanmaktadır. Telefonu upılW
kapatmaz, sabırsızca sorar) •
• • •
BERBER Topal birisi olarak, bu şekilde savaşabileceğiın iDI
düşünüyordunuz? Koşmamı, silah taŞımamı mı t,eklef-
diniz? Hayatta kalan herkese küssünüz. ÇünkilA)n,lft9
lar, bütün akrabalarınızı toplama kampına götilıdO.
YELENA Herkesi toplama kampına götürmedi~ sı,lli
b_urada da toplama kampının bir parçasıydııUZ- sııdl'
BE ncam, lütfen arbk konuşmayalım. Tek bir söZ bilt- O'I"'
RBER Bazen, kendimi kötü bir adam olarak dilfGn ,.-
rum, ki bu da namuslu insanlann özelliğidit ~
Buluıına Yırl 23

daha güzel ve akıllıca yaşamadığımdan çok, sizin beni


yargılamanıza üzülüyorum.
(Berber, sinirli bir şekilde masaya dogru gider, çantasını
Dalıa sonra,
alır, tıraş bıçagını çıkartıp bileıııeye başlar,
bile11ıc aletini yeriııe koyar ve doktoru izler
. lvan, kadelı
kal,lırır)
r Adet
!VAN Mihaylo'nun, babamın ruhuna,.,. Bir zamanla
böyleydi.
(Yelena, Berber ve Petar içkilerini içer. Teyze mum yakar.
Petar, nıasaııııı yanına gelir, bayıldıgı zan-ıan elinden da-
kla adamı
şen Jıeykeli nıasaııın altından alır. İvan, şaşkınlı
izler)
Bu adam nonnal mi?
İVAN (Berber'e)
her şey
BERBER Normal olduğunu söyleyemem. Onun için
konuşuluyor.
!VAN Alhn heykel mi o?
PETAR Alb n heykelden daha değerli.
ama-
YELENA Bu kadar şahane objelerin, kamuya açık olm
sı yazık. İlginç eserlerin olduğunu duydum
.
ında
PETAR Hepsi yukarıdaki sandıklarda, tavanda. Yak
-
tüm halk bunlan görebilecek. Profesör, evini müze yap
-
malan için belediyeye bağışladı. Diğer şehirlerde bulu
nan "Anayurt Müzeleri" gibi. ..
eşine nasıl haber
ANGELİNA TEYZE İvan, oğlum, kız kard
vereceğiz? O şu anda ...
kla bakar)
(İvan, yaşlı kadını duymaz. Petar'a şaşkınlı
İVAN Ne müzesi?
Bakın,
PETAR Güzel, büyük, cam kapılan olan bir müze.
k,
plan burada ... Babanız çizdi... Ara duvarlar yıkılaca
böylece kocaman bir sergi salonuna sahip olacağız.
Ba. .
kın, maliyeti burada yazıyor. Elli sekiz
milyon eski di-
şı
nar... Başlangıç için. Babanızın ve annenizin bu bağı
en
çok değerli. Anneniz, Dobrava'daki kazıda çalışırk
24 Duşan Kovaçevic

ölmüştü. Bu sadece bizim şehrin tarihi de ,


bu topraklarda yaşayanların tarihi. İki bi M, tıı~
he dokunabileceğiz. Romalılar, Hunlar, S~ Yıllı1tbııt-.ı,:
tVAN Bir dakika ... size bir şey sormak istty avıar•. t·

PETAR Buyurun. orurn



1VAN Evin, belediyeye nasıl bağışlandığını ve bu
zenin nasıl açılacağını sorabilir miyim? harıdııııı.
anlatın. 0
a ~
PETAR Merak etmeyin. Her şey halledildi. Siz, bu
gili bir dakikanızı bile kaybetmeyeceksiniz. p~lllııılı 1
tediyeye gidip, oradakilerle her şeyi konuştu. eıcırıı..
iVAN Onlar ne dedi?
PETAR MiMettar olduklarını ve her şeyin babaruzuı­
ği gibi olacağına söz verdiler. Belediye başkanıist
.eııı
ön cephesine bir anı levhasının asılmasını ve bMıL
"Anayurt Müzesi-Militsa ve Mihaylo Pavloviç'lertn&.
ğışı" diye yazılmasını önerdi.
İVAN Şahane.
YELENA Gerçekten şahane.
İVAN Kendi vatanına.
PETAR Efendim?
İVAN Siz ise küratör olarak çalışacaksınız?
PETAR Daha sonra ... Anıtları Koruma Enstitüsü, ma.ıil
sorumluluğunu aldıktan sonra.
İVAN Mükemmel. Peki, şu Anıtlar Koruma Em ti~
maddi durumu nedir?
PETAR I<ötü. On yıl~r yardım sağlayacaklannı ~
lar. Şu anda ise onlar için daha önemli kazı yeded
I<olovrat-Priyepolye, Tomolava-Şabats, - ~
kalma Stalaç, Kastalyan, Mediyana ve v~~~:
Naisus-Niş...
ı,f
YELENA Bu şehrin de müzesi olsun arblc. ()zeDika •
nalda hayata geçirilecekse...
Bııhıpııı, Y•rl 25

IVAN Tabii ki. Yakında, siz de kendi evinizi, ilk yardım ya


da sağlık dispanseri olması için belediyeye bağışlaya­
cak mısınız?
(Doktor adama bakar, soruyu hayretle dinler)
YELENA Nasıl yani?
İVAN Az kaynakla ... ön duvarları yıkıp, oturma odasından
beklen,e salonu, yatak odasından ise ofis yaparsınız.
Duvarlan ahşapla kaplayıp; yerlere de halı serersiniz.
YELENA Bildiğiniz gibi ben o evde, kocamla, iki çocuğum­
la ve annemle yaşıyorum.
İVAN Biliyorum. Peki, siz benim Belgrad'ta, karımla ve iki
~ğumla üç odalı küçük bir evde yaşadığımı biliyor
musunuz?
YELENA Bilmiyordum.
İVAN Siz biliyor muydunuz?
PETAR Hayır... Sorunun ne olduğunu da anlamıyorum.
İVAN Teyze, size bunları anlatbm.
ANGELİNA TEYZE Evet oğlum. Sık sık, küçücük "üç oda-
lı evin" hakkında konuştun. İvan oğlum, bunları daha
sonra konuşalım. Günahbr...
İVAN Neden o zaman, müze fikrini hayata geçirmesine izin
verdiniz? Neden bana sormasını söylemedin, en azın­
dan fikrimi sorsaydı.
ANGELİNA TEYZE Onun işine ne zaman kanşbm ki ben?
Sadece, kız kardeşinle iki ay önce konuştuğunu biliyo-
rum.
İVAN Sonya buraya mı geldi?
ANGELİNA TEYZE Hayır, telefonda konuştular.
. İVAN Beni.arayamadı ... Eeee, Sonya ne dedi?
ANGELİNA TEYZE Anladığım kadarıyla kabul etti. Ona
yazdı ...
IVAN Lütfen, odadaki tüm objeleri, tavanda ve bodrumda
bulunan tüm sandıklan, bahçedeki taş levhalan bura-
Duıan Kov aft" ic
26
dan götürün~
pETAR Ama ... Nereye götüreyim? Nereye?
,,
!VAN Götürecek y~rinlz m~. y~k? O ~aman Roı
na
a geri götürün ve. gomiln. Evımden me-~arı I
1
'l
~ın - ~ k
İnsan bıı)'ıp.
1
b
mışsınız! Ev kili, kem ık ve baltalarla dolu.
başka 1dı
1
olm akta n korkar . Ben de yar ın, belediye
dip, anı levhasını kendi. evine asmasını söytey,
nııı._,,_
İki katlı evi var ya, hangı kata koyacağını &e çe b~
kasının hesabına_ hayı_~sever_ ~e ~?manist ol ma k~
ma ~ ! •
PETAR Hollanda BıyoloJt Enstitüsü nden uz
sonu geleceklerini bildirdiler. Babanız, onlann
get·Jlıiı
kadar müzenin açılmasını planlıyordu ama...
~
tVAN Onları iyi karşılayın. Mezarlıkları gör
sünl~ bu
arbk kimse gelmeyecek. Belediye, müze yap
mak:
n alsın.
yorsa, yeni bir yapı inşa etsin ya da bu evi sab
ç hane-
Belediye, benden daha zengin herhalde. Pavlovi
danlığı hesabını iyi yapamamış. Bab
am, avluya da b.ı­
di bronz aruhrun dikilmesini, vasiyetname
olarak bırak­
ilde olmaz. Scıı­
b mı? Hala anlamıyor musunuz, bu şek
geliyo,
ya Avrupa'da dolaşırken, yıllardır buraya ben
dinan
rum. Ne yapıyorum peki? Çatıyı tamir edip, her
Müzesi!
bu ev için harayorum. Ve sonunda ... Anayurt
O kadar evden, kala kala burası mı kaldı?
(Dışarıdan, ilk yardım arabasının sesi
duyulur. Ydtııı
çantasını alır ve dışarıya yönelir)
YELENA (Çıkarken İvan'a) Babanız öldü.
bır"
(Yelena çıkar. Angelina Teyze onu yolcu eder. Btr
Petar masaya otururlar)
BERBER (Çekinerek masadan kalkar) İzin verirse
niz, tırııet­
mek istiyorum.
İVAN Tabii tabii ...
(Berber, çantasını alıp Profosl1r'Un odasına gittt ıı,ı
ı,­
nun bahçesinden hafif bir mUzik sesi gtlir. Aıı,ıJıi
W' 'B't
u, elinde yanm pasta ta,ıyan atlayan komıu kıulını iç,-
ri alır. Kadın, lvan 'ın yanına yaklaşır, başsatlıt, dllır)
GÜZEL FIRINCI Çok üzgünüm. inanamıyorum. Daha iki
gün önce, evimin önünde sohbet etmiştik.
IVANA Oturun ... Yapılacak bir şey yok.
(Berber odadan endişeli çıkar. Pencerenin kenarına gider)
BERBER Doktor gitti mi?
• (Evdeki insanlar Berber'e bakar)
ANGELİNA TEYZE Gitti.
BERBER Nasıl yapabildi?
1VAN Ne oldu ki?
BERBER Kendi çantasını bırakmış, benimkini almış. Hadi
ben yaşlıyım, dalgınım ... Dükkana gidip yeni bir takım
almam lazım. Doktor çantaya bakınca, sülükleri görüp
kesin çöpe atacak. Çabuk dönerim.
ANGELİNA TEYZE Lütfen ...
(Komşıı kadın ağlarken, Teyze ve Berber fısıldayarak ko-
nuşur)

ANGELİNA TEYZE Kiliseye uğrayın. Papaz Miçi'ye Profe-


sör'ü söyleyin. İvan bunu istemez, ama siz mutlaka ya-
pın.

BERBER Sakin olun ... Sadece size şunu söylemek istedim.


Eğer İvan evi satar ve sizi unutursa, bir dost olarak her
zaman yanınızdayım. Kapım size her zaman açık. Sizi
ne kadar saydığımı ve değer verdiğimi bilirsiniz.
ANGELİNA TEYZE Teşekkür ederim. Gerek kalmayacak.
BERBER Lütfen beni geçirin.
(Yaşlı kadın İvan'a bakar. İvan ise' bütün zaman yaşlı ka-
dın ve Berber 'i izlemekte. Sanki ona bir tuzak hazırlaya­
caklamıış gibi. Komşu kadın, iki yaşlının odayı terk etme-
sini bekler. Terk ettikleri anda, g~aşlarını siler ve gayet
sakince lvan 'a şunları söyler)
GÜZEL FIRINQ Geçen yaz yaptığımız konuşmayı hahrlı-
!

\ 28 Ouşan Kovaçevic

yor musunuz? Şu anda bun.un ne. yeri ne de lant


li orum ama eğer karar verırsenız, benirn ço
y irler. Evlerim b. ·b· d' h ııllıhı,
}en iz ır gı ıy ı er zaman... tukJır Ogı.
tVAN ı<onuşunız.
GÜZEL FIRINCI Dün akşam geçmişten konuşu
rke .
cul<lann, "Çitleri yıktırıp ortak büyük bir ba ~
llı\'O..
hm," dediğinizi hatırladım. Masadan ilk önce p
Yııp..
kalkb ve eline kazmayı alarak kapının oraya bi

rufeıer
dikti. Benim Marko'nun ışt en eve gelirken, ''Tüm •aıı.ı
r
tarım boşa gitti," şarkısını söylediği zamanlarc!L us:;
başına gelecekleri biliyordu. Yaa, şu düğ
üne geleıııeıı
bir türlü sakinleştiremiyorum. Bahçeden çıkbğu
n ııı.
hemen şamataya başlıyorlar.
(Komşu kadın pencereye dogru gider
ve yUksek Stslt ,.,.
kı söyleyen i,ısanlara bagırır)
GÜZEL FIRINCI Sessiz olun! Profesör öldü! Ses
siz!
PETAR Lütfen, ben geri gelene kadar evdeki
hiçbir.. şeye do-
kunmayın. Onlan nereye bırakabil
eceğime bir gidip ba-
kayım.
(Petar, elinde kınk heykelle evden ayrılır~ Kom
şu kalıı
eliyle selam verir)
GÜZEL FIRINO Şu gençler inanılmaz! öyle
adetler edin-
mişler ki, Tann hepimizi korusun! Bu
sabah aralaMlan
biri yüzüne bir şeytan maskesi geçirmiş, koştur
up duru-
yordu. Diğerleri de onu yakalayıp, "Şeytan, evim
izden
defoL" diye şarkı söyleyerek çocuğu bir güzel pata
klıdt
lar. Çiçekleri koparmasınlar diye, onlan zor ı.ap
tettİ"
Sonya, evin ona düşen kısmını satmak isteyecek
ıni?
lVAN_ Kesinlikle... Buyurun... Profesör'e...
<lvan, iki bardaga rakı koyar. Komşu kıulııt ttkrtıt ,,,
-,
oturur ve satın alma işlerinden konuşur. K on
~
dUfiln konvoyundan gelen sesler ve şıırlcılatdo
'
nııımaya başlar. Ardırtdan da kili~ çaıtlan. •.J
Bııluıma Yırl 29

GÜZEL FIRINCI Biz ailecek anlaşbk, eğer ıiz de evet der•


seniz, anlaşmayı imzaladıktan hemen sonra, yansını
döviz olarak, kalanını da eğer izin verirseniz yeni yıla
kadar dinarla, banka kredisiyle ödemeyi düşünüyoruz.
Yüzde on faizle.
(iva,ı cevap vermez, sadece kafasını sallar ve içki içmeye
deva"' eder. Dışarıdan lıdld şarkı sesleri duyulur. Atmos-
fere hiç de ııy111ayan, "Uzakta bir yerlerde" şarkısı söyle-
nir. Kottışu kadın sessizce bir şeyler söyleyip, lvan içkisi-
ni yudutnlarken, Profesör Milıaylo'nun ruhu buradaki
evini terk edip, ''uzaklara bir yere" Bııluşma Yeri'ne gi-
der. 8'ulıış"ıa Yeri, bu kilçilk şelırin insanlarının, öldük-
ten sonra birlikte oldukları yerdir)

2
BULUŞMA YERİ

Bir kumsal ... Şeffaf mavi bir ışık ... Beş erkek ve genç bir
kadın bir şeyler yapmaktalar. Herkes, eski "meslek" kıya-
fetlerini giymiş, kendine bir şey inşa etmektedir. Genç ve
güzel kadın, kızgın bir biçimde erkekleri izler. Özenle ka-
zıdan çıkardıgı tüm arkeolojik objeleri ve taş levhaları, er-
kekler bir yerlere götürmekteler. Gizli bir öfkeyle, elips
şeklindeki bir taşı kaldırmaya çalışan adamı izler. Taşı
kaldırırken, beyaz büyükçe bir akordeon onu rahatsız
~der. Her egilişinde, akordeonun körükleri bir gevşer, bir
sıkışır. Akordeoncu Rıızmarin, sinirli bir şekilde tozlu el-
leriyle akordeonun körüklerine vurur.

RUZMARİN Oysa söylemiştim. Beni, "akordeonumla"


gömmeyin diye. Körüklere sıçayım, hayattayken ömrü-,
mil yediniz, yetmedi bir de bur~da başıma bela oldu-
nuz. Yıne de kan kardeşim Cure aklıma gelince, şükre-

You might also like