Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 5

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/17237)

Karar Tarihi: 5/9/2023


Başvuru Numarası : 2020/17237
Karar Tarihi : 5/9/2023

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

Başkan : Hasan Tahsin GÖKCAN


Üyeler : Muammer TOPAL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
İrfan FİDAN
Muhterem İNCE
Raportör : Fatih ALKAN
Başvurucu : Dursun Müsavat DERVİŞOĞLU
Vekili : Av. Uğur POYRAZ

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, Yükseköğretim Kurumları Sınavının (YKS) yapılacağı tarihin öne


çekilmesi işlemine karşı açılan iptal davasında ileri sürülen yürütmeyi durdurma talebinin
reddedilmesi nedeniyle maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal
edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca (YÖK) yeni koronavirüs (COVID-19)


salgınına karşı alınan tedbirler kapsamında YKS'nin 20-21 Haziran 2020 tarihi yerine 25-26
Temmuz 2020 tarihlerinde yapılmasına ve sürecin takip edilerek gidişatla ilgili Sağlık
Bakanlığı tavsiyeleri çerçevesinde söz konusu sınav tarihlerinin yeniden gözden
geçirilmesine 25/3/2020 tarihinde karar verilmiştir. Söz konusu karar 26/3/2020 tarihli basın
açıklamasıyla kamuoyuna duyurulmuştur.

3. YÖK tarafından 28/4/2020 tarihinde Sağlık Bakanlığına gönderilen yazıyla


YKS'nin 27-28 Haziran 2020 günlerinde yapılmasının planlandığı bildirilmiştir. Sağlık
Bakanlığının 30/4/2020 tarihli görüş yazısında; salgın durumunun hâlen devam ettiği, salgına
yönelik gerekli tedbirlerin alınmasının önem arz ettiği, bu gibi faaliyetler esnasında alınacak
tedbirlerle ilgili Bilim Kurulunun önerileri doğrultusunda Sağlık Bakanlığınca yapılan
hazırlıkların ilgililere bildirileceği ve koruyucu tedbirlere hassasiyetle uyularak sınav
yapılmasında bir mahsur görülmediği bildirilmiştir.

4. Cumhurbaşkanı başkanlığında gerçekleştirilen 4/5/2020 tarihli toplantıda


YKS'nin Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından gerekli koruyucu
önlemler alınarak 27-28 Haziran 2020 tarihlerinde yapılmasına karar verilmiştir. Bunun
üzerine başvurucu; kızının YKS'ye gireceğini, ertelenen sınavın tarihinin bir ay öne
çekilmesinin pandemi sürecinden olumsuz şekilde etkilenen öğrencilerin psikolojisini daha

2
Başvuru Numarası : 2020/17237
Karar Tarihi : 5/9/2023

da bozduğunu, söz konusu işlemin tutarlı olmadığını, herhangi bir kamu yararı içermediğini,
öngörülebilir olmaması nedeniyle gençlerin mücadele kararlılığını ve gelecek hayallerini
yıprattığını belirterek YKS'nin yapılacağı tarihin öne alınmasına ilişkin idari işlemin iptal
edilmesi talebiyle 7/5/2020 tarihinde dava açmış ve davaya konu işlemin yürütmesinin
durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

5. ÖSYM ve YÖK tarafından sunulan savunma dilekçelerinde iptal davasının


velayet hakkına dayalı olarak açılmadığı ve 2020 yılı YKS adayı olmayan başvurucu
tarafından doğrudan kendisi adına açıldığı belirtilerek davanın ehliyet yönünden reddedilmesi
gerektiği ileri sürülmüştür. Ayrıca dava konusu edilen işlemin salgın süreci dikkate alınarak
Bilim Kurulu ve Sağlık Bakanlığının görüş ve önerileri doğrultusunda tesis edildiği, sınavın
uygun tedbirler alınarak gerçekleştirileceği belirtilmiştir.

6. Danıştay Sekizinci Dairesi; davalı idarelerin küresel etkileri olan salgın


hastalığın seyrine bağlı olarak süreci izlediklerini ve tedbirler aldıklarını, kararları
güncelleme noktasında takdir yetkilerini kullandıklarını ve takdir yetkisinin Sağlık
Bakanlığının da görüşü alınarak kamu yararı ve hizmet gerekleri gözönünde bulundurulmak
suretiyle hayata geçirildiğini belirterek koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle yürütmeyi
durdurma talebinin reddine 19/6/2020 tarihinde karar vermiştir.

7. Başvurucu tarafından 23/6/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.

8. Yürütmenin durdurulması talebinin reddine karşı başvurucu tarafından yapılan


itiraz Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 25/6/2020 tarihli kararıyla incelenmeksizin
reddedilmiştir. Başvuruya konu olan iptal davası ise işlemin kamu yararı ve hizmet gerekleri
ile hukuka uygun olduğu gerekçesiyle Danıştay Sekizinci Dairesinin 8/7/2020 tarihli
kararıyla reddedilmiştir.

9. Tedbir talebi başvurucunun yaşamına ya da maddi veya manevi bütünlüğüne


yönelen ve ortaya çıkmasının önlenmesi için hakkında acil tedbir kararı verilmesini
gerektiren ciddi bir tehlikenin bulunmadığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesince 25/6/2020
tarihinde reddedilmiştir. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

10. Başvurucu; kızının bu yıl YKS'ye gireceğini, yeni koronavirüs salgınının 2020
yılı Temmuz ayında daha belirsiz olacağına ilişkin bilimsel görüş bulunmadığını, yapılan
bazı sınavlar nedeniyle yeni vakaların ortaya çıktığını, YKS'ye girecek kişilerin sağlıklarının
bozulacağı konusunda büyük korku duyduğunu, iki milyondan fazla adayın gireceği YKS'nin
vaka sayısını arttırabileceğini ve toplumun büyük bir kesiminin hayatı ve maddi ve manevi
varlığı yönünden gerçek ve yakın bir tehlikenin bulunduğunu, tesis edilen işlemde kamu
yararı bulunmadığını belirterek yaşam hakkı ile maddi ve manevi varlığın korunması
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

11. Adalet Bakanlığının görüş yazısında; başvurucunun ihlal iddialarını soyut bir
şekilde ileri sürdüğü, başvuru konusu olaylarla ilgili olarak nasıl ve ne şekilde etkilendiği
hususunda yeterli açıklamalarda bulunmadığı, başvurucunun kendi kişisel durumuna ilişkin
herhangi bir somut bilgi paylaşmaksızın ileri sürdüğü hak ihlali iddiasını genel olarak
medyadaki spekülatif bilgilere dayandırdığı, bir ihlalden dolayı kişinin kişisel olarak ve

3
Başvuru Numarası : 2020/17237
Karar Tarihi : 5/9/2023

doğrudan etkilenmiş olması durumunda mağdur sıfatının bulunabileceği, somut olayda


başvurucunun mağdur sıfatının bulunmadığı ifade edilmiştir. Görüşte; devletin bireylerin
yaşama hakkının korunması noktasındaki pozitif yükümlülüklerini ve bireylerin üstün
menfaatlerine aykırı veya sağlığına ve gelişimine zarar verebilecek davranışlardan kaçınma
yükümlülüğünü yerine getirdiği, yükümlülükler kapsamında açık ve görünür bir ihlalin
bulunmadığı ileri sürülmüştür. Başvurucu, Bakanlık görüşüne cevap vermemiştir.

12. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama


Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar" kenar başlıklı 46.
maddesinde kimlerin bireysel başvuru yapabileceği sayılmış olup anılan maddenin (1)
numaralı fıkrasına göre bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi
için üç temel ön koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Bu ön koşullar, başvuruya konu
edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü eylem veya işleminden ya da ihmalinden
dolayı başvurucunun güncel bir hakkının ihlal edilmesi, bu ihlalden dolayı kişinin kişisel
olarak ve doğrudan etkilenmiş olması ve bunların sonucunda başvurucunun kendisinin
mağdur olduğunu ileri sürmesi gerekir (Onur Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, § 42).

13. Bireysel başvuruda mağdur kavramı, davada menfaat veya dava ehliyeti gibi
kurallardan bağımsız bir şekilde yorumlanır. Ayrıca mağdur kavramının yorumu, günümüzde
toplumun koşulları ışığında değişime tabi olup bu kavram aşırı biçimcilikten uzak bir şekilde
uygulanmalıdır (Tezcan Karakuş Candan ve diğerleri, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, § 20;
(Ayşe Sevtap Uzun, B. No: 2013/6260, 13/4/2016, § 34). Kendilerinin belirli bir işlemden
doğrudan etkilenme tehdidiyle ya da tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını ve dolayısıyla
potansiyel olarak mağdur olduklarını iddia eden başvurucular tarafından yapılan başvurular
ile yalnızca ulusal hukuk düzenlemelerini değiştirmeyi veya toplumun menfaatinin
korunmasını amaçlayan başvurular arasında dikkatli bir ayrım yapılmalıdır. Bu son
bahsedilen türdeki ve içtihatta halk davası (actio popularis) olarak isimlendirilen başvurular,
bireysel başvuru hakkı kapsamında kabul edilmemiştir. Dolayısıyla bireylerin, kendi bireysel
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmeksizin toplumun menfaatlerinin ihlal edildiği iddiasıyla
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunma hakları bulunmamaktadır (Tezcan
Karakuş Candan ve diğerleri, § 21; Ayşe Sevtap Uzun, § 35).

14. Somut olayda başvurucunun ihlale neden olduğunu ileri sürdüğü kamu gücü
işleminin tüm yurt genelinde gerçekleştirilecek YKS'nin 25-26 Temmuz 2020 tarihlerinde
yapılmasına ilişkin olarak 25/3/2020 tarihinde alınan idari kararın değiştirilmesine ve sınavın
27-28 Haziran 2020 tarihlerinde yapılmasına yönelik olduğu görülmektedir. Başvurucu,
kızının YSK'ya gireceğini beyan etmekle birlikte iptal davasını velayeten kızı adına açtığını
ileri sürmediği gibi sınava girecek adaylardan biri olduğunu da beyan etmediğinden öncelikle
başvurucunun mağdur statüsüne sahip olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.

15. Başvurucu; sınavın önceden açıklanan tarihten öne alınması nedeniyle YKS'ye
girecek adayların büyük endişe duyduğunu, YKS'nin söz konusu tarihte gerçekleştirilmesi
hâlinde vaka sayısının artacağını, toplum sağlığının önemli derecede zarar göreceğini, tesis
edilen işlemde kamu yararının bulunmadığını ileri sürmüştür. İşlemin hukukiliğini inceleyen
Danıştay tarafından söz konusu işlemin salgın hastalığın seyrine bağlı olarak Bilim Kurulu ve
Sağlık Bakanlığının görüşleri doğrultusunda tesis edildiği vurgulanmıştır.

16. Görüldüğü üzere başvuru, toplumun menfaatinin korunması amacı


doğrultusunda ve kamu yararı temeline dayandırılarak henüz ne şekilde bir zarar oluştuğu ya
da kuvvetle muhtemel biçimde oluşabilecek bir zarar bulunup bulunmadığı somut ve ikna

4
Başvuru Numarası : 2020/17237
Karar Tarihi : 5/9/2023

edici gerekçelerle açıklanmadan gerçekleştirilmiştir. Başvuruda, uyuşmazlık konusu edilen


işlem nedeniyle bireysel olarak doğrudan maruz kalınan maddi ve manevi varlığın korunması
hakkı, sağlık hakkı, yaşama hakkı gibi anayasal güvencelere yönelik somut etkilerden
bahsedilmemiştir. Başvurucu tarafından toplumun genelinin işlemden önemli şekilde mağdur
olacağı ileri sürülmüş, başvuru konusu işlemin maddi ve manevi varlığın korunması hakkı
üzerinde ihmal edilemeyecek bir etkide bulunma riski olduğunu ortaya koyan ve
gerçekleşmesi muhtemel olan müdahalelerin varlığı hakkında herhangi bir açıklama
yapılmamıştır. Ayrıca somut başvurunun koşullarında başvurucunun güncel ve kişisel
hakkının doğrudan ihlal edildiğini gösteren bir bağın veya objektif olarak anlaşılabilecek bir
durumun olmadığı görülmektedir. Yine işlemden doğrudan zarar görme ihtimali olan
başvurucunun kızı tarafından da herhangi bir dava açma yoluna gidilmemiştir.

17. Neticede YKS'nin öne alınmasına ilişkin işlemin başvurucuyu güncel ve kişisel
olarak doğrudan etkilediğinin başvurucu tarafından ortaya konulamadığı ve başvurunun
toplumun menfaatinin korunmasını amaçlayacak şekilde halk davası olarak gerçekleştirildiği
anlaşıldığından başvurucunun mağdur statüsünün bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

18. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden


incelenmeksizin kişi yönünden yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ


OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 5/9/2023


tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

You might also like