Professional Documents
Culture Documents
deneme 4
deneme 4
E) A. glutea inferior
E) Zona orbicularis
E) N. Vagus
A) M. Brachialis B) M. coracobrachialis
C) M. Supinator D) M. Brachioradialis
E) M. biceps brachii
E) Truncus sympathicus
A) Arcus aortae
B) Truncus brachiocephalicus
E) A. subclavia sinistra
7. Şekilde "X" ile gösterilen bölgenin duyusu hangi sinir ile tanır?
B) N. suralis
D) N. plantaris lateralis
E) N. plantaris medialis
B) M. palatopharyngeus
D) M. salpingopharyngeus
E) M. stylopharyngeus
A) Sinus cavernosus
D) Sinus sphenoparietalis
E) Sinus rectus
A) Tractus spinoreticularis
B) Tractus spinoolivaris
E) Tractus spinotectalis
A) Anterior lob
B) Posterior lob
C) Flocculonoduler lob
D) Nucleus dentdatus
C) Arterioller D) Kapillerler
E) Terminal venler
A) Heparin
B) Plazminojen
C) Kininojen
D) Trombin
E) Protrombin
14. Aşağıdaki reseptörlerden hangisi, deri yüzeyine yapılan kararlı bir basının
şiddetinin ölçümünden sorumludur?
A) Pacini korpüskülü
B) Rutini sonlanması
C) Merkel diski
D) Meisner cisimciği
E) Krause soğanı
A) Stigma B) Atrum
E) Teka interna
A) Özefagus B) Mide
C) Duodenum D) Jejenum
E) Kolon
A) Laminin
B) Fibronektin
C) Hyalüronik asit
D) Kondroitin sülfat
E) Kollajen
A) Makula densa
B) Henle kulpu
C) Distal tübül
D) Toplayıcı kanal
E) Proksimal tübül
A) Glutamat dehidrogenaz
B) Asit fosfataz
C) Glukoz 6-fosfataz
D) 5' nükleotidaz
E) Laktat dehidrogenaz
C) NADPH D) FADH2
E) Süksinil fosfat
E) Alanin
D) Hiperürisemi görülür
A) ADP
B) Asetil KoA
C) Biotin
D) NADPH
E) Sitrat
C) Apo Al D) Apo E
E) Apo A2
28. Tek karbonlu yağ asitlerinin beta oksidasyonu sonucu oluşan hangi
substrat ile krebs döngüsü arasında bir bağ oluşur?
E) Malat
29. Alkol tüketimi ile oluşan karaciğer yağlanmasının başlıca sebebi nedir?
D) Hiperürisemi
30. Kolesterol sentezi sırasında oluşan ilk aktif izopren bileşeği hangisidir?
C) Lanastorol D) Skualen
E) izopentil profosfat
A) Arginin B) Histidin
E) Sistein
C) Kreatin D) Porfirin
E) Epinefrin
33. Süt sindirimi için önemli olup, kazeini parakazeine çeviren ve kalsiyum
tarafından aktiflenen sindirim enzimi hangisidir?
A) Pepsin B) Elastaz
C) Tripsin D) Rennin
E) Kimotripsin
A) Arginin-Histidin B) Arginin-Metionin
C) Serin-Metionin D) Glisin-Ornitin
E) Glutamin-Metionin
A) Glukokinaz
B) Sitratliyaz
D) Pürivat kinaz
E) Glukoz 6-fosfataz
A) Karboksilasyon
B) Transaminasyon
C) Non-oksidatif deaminasyon
D) Kondansasyon
E) Amioasitlerin dekarboksilasyonu
40. Glutatyon redüktaz hem pürin hem de pirimidin nükleotidlerin sentezi için
öncülleri sağlayan ve bir metabolik döngüden türeyen bir substrata
gereksinim gösterir. Bu döngü aşağıdakilerden hangisidir?
B) Krebs döngüsü
C) Üre döngüsü
D) Glikolitik yol
41. Aşağıdakilerden hangisi Gram (-) bakterilerin duvar yapısında yer almaz?
A) Peptidoglikan tabaka B) Dış membran C) Teikoik asid D) Lipopolisakkarid
E) Lipoprotein
A) Protein yapısındadırlar
B) Dezenfektanlara dirençlidirler
A) HIV B) HBV
C) RSV D) Adenovirus
E) Creutzfeld-Jakop etkeni
D) Hastalık oluşturmaları
A) S.aureus B) S.epidermidis
C) S.pneumoniae D) H.influenzae
E) S.pyogenes
A) S.aureus B) E.coli
C) P.aeruginosa D) Enterokok
E) Mikst Nefelyon
47. Protez kapak takılan bir hastada protez kapakta ilk 6 ayda endokardit
gelişmişse en olası etken aşağıdakilerden hangisidir?
A) Viridans streptokoklar
B) Staphylococcus epidermidis
C) Enterokoklar
D) E.coli
E) S.pyogenes
48. Clostridium difficile hangi mekanizma ile ishal oluşumuna neden olur?
A) cAMP artışı
D) GS blokajı
E) Asetilkolin blokajı
49. Hastanede yatmakta olan bir hastanın hemokültüründe Gram (-), oksidaz
(-) glikozu fermente etmeyen çomaklar üremiştir. Hasta 5 gündür imipenem
kullanmaktadır. Bu hastada en olası etken aşağıdakilerden hangisidir?
A) Pseudomenas aeroginosa
B) Klebsiella pneumonia
C) E.coli
D) Acinetabacter baumanii
E) Stenotraphomonas maltophıla
A) HIV B) Parvovirus
C) EBV D) Rotavirus
E) VZV
51. Hücrelerde füzyon yoluyla dev hücre oluşumuna neden olan virus
aşağıdakilerden hangisidir?
C) Kızamık D) Polivirus
E) Kızamıkçık
A) Rotavirus B) Paramiksovirusler
C) Poliovirus D) Rabdovirus
E) Flavivirus
A) Candida'lar
B) Dermatotifler
C) Cryptococcus neoformans
D) Aspergillus
E) Zigomikoz
A) C.tropicalis B) C.parapsilosis
C) C.krusei D) C. dubliniensis
E) C.lusitanae
56. Antibiyotik tedavisi altında ateşi düşmeyen ve akciğerinde halo bulgusu
saptanan infiltrasyonlar belirlenen hastada en olası etken aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Candida albicans
B) Aspergillus fumigatus
C) Malassiae furfur
D) Cryptococcus neoformans
E) Trichophyton interdigitale
E) Trichinella spiralis
A) Schistosoma haematobium
B) Dracunculus medinensis
C) Necatar americanus
D) Ascari lumbricoides
E) Enterobius vermicülaris
59. İnterlökin-12 reseptör kusuru olan bir hastada en önemli infeksiyon etkeni
hangisidir?
E) S.pneumaniae
61. Beyinde, damar tıkanıklığı sonucu oluşan ani iskemide, hangi nekroz tipi
oluşur?
A) Karyoreksis
B) Piknoz
C) Karyolizis
E) Koagulatif nekroz
C) Endotel hücresi
A) Medülloblastom B) Osteoblastom
C) Nöroblastom D) Retinoblastom
E) Hepatoblastom
A) Skiröz B) Anaplazik
E) Metaplazik
C) Kemik kistleri
D) Yaygın nörofibromlar
A) Hepatoselüler karsinom
B) Metastatik tümör
C) Kolanjiokarsinom
D) Hepatoblastom
E) Anjiosarkom
A) Psödopolip oluşumu
C) Fistül oluşumu
E) Tromboanjiitis obliterans
A) Makrofajlar
C) Plazma hücreleri
D) Lenfositler
E) Fibroblastlar
E) Pick cisimciği
A) Mesane karsinomu
B) Nefrolitiazis
C) Poststreptokoksik glomerülonefrit
A) SLE
B) B Hepatiti
C) Goodpasture sendromu
D) Poststreptokoksik glomerülonefrit
E) Sifilis
A) Osteokondrom B) Osteoblastom
E) Kondrom
C) Malign melanom
A) Seröz kistadenom
B) Müsinöz kistadenom
C) Brenner tümörü
E) Endometrioid tümör
79)Aşağıdakilerden hangisi seminomun özellikleri arasında yer almaz?
E) Radyosensitiftir
E) Verruka vulgaris
A)Faz 0 B) Faz 1
C)Faz 2 D)Faz 3
E)Faz 4
A) İki farklı preparatın aynı etken maddenin aynı miktarn aynı veya benzer farmosötik şekiller içerisinde
içermesi
E) Bir ilacın diğer bir ilaçla aynı maddeyi içermesi ve aynı etkinlik ve güvenliği göstermesi
A) Intramusküler B) İntravenöz
C) İnhalasyon D) Transdermal
E) Rektal
B) Klerens
E) Doz
A) Fenobarbital B) Propiltiourasil
C) Varfarin D)Ampisilin
E) Efedrin
D) Prostatta kasılma
A) Amfetamin B) Tiramin
C) Fenilefrin D) Adrenalin
E) Dopamin
B) Fenilalanin hidroksilaz
C) Tirozin hidroksilaz
E) Dopa dekarboksilaz
89. Aşadakilerden hangisi beta blokör kullanan bir hastada görülen bir yan
etki değildir?
A) Bulantı B) Bronkokonstrüksiyon
C) Hipoglisemi D) Bradikardi
E) Hiperlipidemi
A) Neostigmin B) Distigmin
C) Ambenonyum D) Ekotiofat
E) Edrofonyum
A) Prazosin B) Terazosin
C) Uradipil D) Tamsulosin
E) Doksazosin
A) Amlodipin B) Nifedipin
C) Nikardipin D) Lasidipin
E) Verapamil
93. Diabet ve hipertansiyonu olan bir hastanın tedavisinde en uygun ilk tercih
antihipertansif aşağıdakilerden hangidir?
C) Furosemid
D) Propranolol
E) Prazosin
A) Amidaron B) Flekainid
C) Lidokain D) Kinidin
E) Verapamil
A) Niasin B) Probukol
C) Fluastatin D) Fenofibrat
E) Neomisin
C) Ketamin D) Sevofluran
E) Fentasil
A) Prokain B) Bupivakain
C) Dibukan D) Tetrakain
E) Kokain
A) Tübokürarin B) Süksinilkolin
C) Pankuronyum D) Mivakuryum
E) Gallamin
E) Modülatör
A) Mependin B) Buprenorfin
C) Alfentanil D) Kodesin
E) Pentazosin
C) S. pnömonia
D) S. aureus
E) S. viridans
A) Uzamış doğum eylemi B) Sezaryan ile doğum C) Düşük apgar skoru D) Diyabetik anne çocuğu
E) Kız cinsiyet
E) Tanı konmaz
A) İmmatürite
B) Oksijen toksisitesi
C) Barotravma
E) Hipoksi
B)Akrodermatitis enteropatika
C)Pellegra
D)Kistik fibrozis
E)Atopik dermatit
B) Glukoz-6-fosfataz eksikliği
C) Alfa-1,4-glukosidaz eksikliği
109.Yirmi dört saatlik bir çocukta, doğumdan beri devam eden siyanoz (Pa02
22 mmHg) mevcuttur. Belirgin takipne ve taşikardisi olan hastada dinlemekle
sabit çiftleşme (ikinci seste) ve pulmoner odakta 2° sistolik üfürüm var.
Akciğer grafisinde kalbin küçük olduğu ve pulmoner venöz konjesyona bağlı
olarak akciğerlerde yaygın buzlu cam görünümü olduğu saptanıyor. PGE1
infüzyonuna da cevap vermiyor.Bu hastada en muhtemel tanı aşağıdakilerden
hangisidir?
C) Pulmoner atrezi
E) Trunkus arteriozus
A) Takipne B) Öksürük
E) Poliüri
111. Akut romatizmal ateşin majör kriterlerinden hangisi tek başına tanı
koydurur?
A) Kardit
B) Korea
C) Artrit
D) Eritema marginatum
E) Subkütan nodüller
112. Bir yaşında erkek hastada inguinal herni ameliyatından sonra uzun süre
kanama gözleniyor. Hastanın hiç kardeşi yok ve ailede hiç kanama diyatezi
hikayesi bulunmuyor. Trombosit sayısı, kanama zamanı, PT ve PTT normal
bulunuyor.Bu hastada en muhtemel tanı aşağıdakilerden hangisidir?
E) Protein S eksikliği
A) Lenfomalar B) Osteosarkom
E) Willms tümörü
115. Nöroblastomda idrarda aşağıdakilerden hangisi artar?
A) Vanil MandelikAsit
B) 17 ketosteroid
C) 21 Hidroksi Steroid
D) 11 Hidroksi ketosteroid
A) Kolokolik B) İleoçekal
C) ileoileal D) Jejunoileal
E) Duodenojejunal
117. Bir yaşından beri şiddetli rekürren reaktif havayolu hastalığı tanısı ile
takip edilen 14 yaşındaki bir kız hasta, 2 haftadır süren öksürük ve ateş
şikayeti ile getiriliyor. Hastanın muayenesinde pürülan balgam çıkarttığı,
bilateral krepitan railerinin ve vvheezingin olduğu, fakat belirgin bir solunum
sıkıntısının olmadığı görülüyor. Vücut ağırlığı 5 persentilin altında olan
hastanın sekonder seks karakterlerinin gelişmediği ve parmaklarda
çomaklaşma olduğu görülüyor. Bu hastada en muhtemel tanı aşağıdakilerden
hangisidir?
B) Kostmann hastalığı
C) Siklik nötropeni
E) AİDS
B) Nonpürülan konjuktivit
D) Polimorfik döküntü
E) Jeneralize lenfadenopati
A) 3. ventrikülün astrositoması
B) Pinealoma
C) Kraniofaringeoma
D) Kromofob adenoma
E) Hand-Schüller-Christian hastalığı
A) Bı vitamini B) Niasin
C) B6 vitamini D) B7 vitamini
E) B12 vitamini
123)Dört yaşındaki bir hastanın serum kreatinin seviyesi 5.1 mg/dl, serum
kalsiyum seviyesi 10.1 mg/dl ve fosfor seviyesi 8.2 mg/dl olarak bulunuyor.
E) Dihidrotaşisterol
B) Glomeruler skleroz
C) Mezengial proliferasyon
D) Multisistemik hastalıklar
E) Membranoproliferatif glomerulonefrit
E) Taşikardi
126. 39 °C ateşi olan, ishal veya kusma hikayesi olmayan 2 aylık bir çocukta,
ileri derecede dehidratasyon mevcuttur. Aşırı su içme isteği ve kabızlığı olan
hastanın serum sodyum düzeyi 167 mEq/L ve idrar dansitesi 1001 olarak
bulunuyor.Bu hastada en muhtemel tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Enfeksiyon
C) Furosemid kullanımı
D) Hiperkalemi
B) Wilson hastalığı
C) Kartegener sendromu
D) Akrodermatitis enteropatika
E) Kistik fibrozis
A) Suçiçeği B) 6. Hastalık
C) Kızamıkçık D) Hepatit
E) Enfeksiyöz mononükleoz
A) Necator americanus
B) Ancylostoma duodenale
C) Ascaris lumbricoides
D) Entamoeba histolytica
E) Leishmania donovani
E) Klaritromisin kullanımı
E) Atrial fibrilasyon
C) Hipotiroidi D) idiyopatik
E) Üremi
134.54 yaşında bir erkek hasta, nefes darlığı şikayeti ile başvuruyor. Nefes
darlığının 1 yıldır olduğu, son 1 ay içerisinde şikayetlerinin artığı, geceleri 2
yastıkta yattığı, gece 3-4 kez idrara çıkan hastanın idrar yaparken herhangi
bir zorlanmasının olmadığı öğreniliyor. Fizik muayenede TA: 110/60 mmHg
Nabız: 108/dk, ritmik, kalpte dinlemekte sumasyon galo saptanyor. Akciğer
muayenesinde bazallerde krepitan railer alınıyor. Karaciğer 3 cm büyük. Alt
ekstremitede (++) ödemi var. EKG'de sinüs taşikardisi, V1 V4'de ST çökmesi
var. Telede kardiotorasik indeks 1/2'den büyük olarak saptanıyor. EKO'da
Ejeksiyon fraksiyonu %50'nin altında tesbit ediliyor.Bu hastaya aşağıdaki
tedavi yöntemlerinden hangisinin verilmesi uygun değildir?
A) Aldacton
B) Enalapril
C) Amlodipin
D) Furosemid
E) Labetolol
C) Enterokoklar D) S. viridans
E) Sifiliz
136.50 yaşında bayan hasta 2 yıldır hipertansiyon tanısı ile takip ediliyor.
Hastada 2 ay önce skleroderma saptanmış. Hastanın hipertansiyonu
indapamid ile regüle iken son zamanlarda yapılan ölçümlerde diastolik kan
basıncı 100-120 mmHg arasında seyrettiği tesbit ediliyor.Bu hastaya bu
durumda aşağıdaki antihipertansif ilaçlardan hangisinin birinci tercih olarak
verilmesi en uygundur?
A) AT II antgonistleri
B) a blokerler
C) p blokerler
B) Aort yetmezliği
C) Geçirilmiş by pass
E) Aort koarktasyonu
138.23 yaşında bayan voleybolcu, nefes darlığı ve zaman zaman olan göğüs
ağrısı nedeniyle başvuruyor. Fizik muayenesinde aort odağında 3° sistolik
üfürüm alınıyor. Üfürüm oturmakla azalıyor, ayağa kalkmakla artıyor. Bu
hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mitral Valv Prolapsusu (MVP)
B) Multifokal
D) Bigemine
A) Hiperporatroidi B) Hipoparatiroidizm
A) kalkaneus B) falanks
E) vertebra
E) Hipoparatiroidi
143.Serum demiri düşük, demir bağlama kapasitesi düşük, ferritin düzeyi
yüksek olan bir hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Demir eksikliği
C) Sideroblastik anemi
D) Hemokromatozis
E) Thalasemi trait
C) Ateş D) Trombositopeni
E) Lökopeni
A) Ürat nefropatisi
B) Hiperkalsemi
A) Faktör 8 eksikliği
B) Faktör 9 eksikliği
C) Faktör 11 eksikliği
D) Faktör 12 eksikliği
E) Faktör 13 eksikliği
E) Polisitemia vera
A) Sarkoidoz B) SLE
E) Whipple hastalığı
A) Sifıliz B) Bruselloz
C) Tüberküloz D) Lepra
E) Lyme hastalığı
Membranöz glomerülonefrit
Membronoproliferatif glomerülonefrit
E) Hastalığın gücü
A) Parkinsonizm B) Bradikinezi
C) Akatizi D) Katatoni
E) Tardiv diskinezi
A) Düşünce B) Algılama
C) Oryantasyon D) Bellek
E) Duygulanım
B) Miyastenia gravis
D) Gullian-Barre sendromu
E) Miyotonik distofi
A) Psöriazis
B) Liken planus
C) Molluskum kontagiozum
E) Pemfigus vulgaris
A) Kist B) Nodül
C) Komedon D) Vezikül
E) Püstül
E) Aldolaz
A) USG B) BT
C) MRG D) Sintigrafi
B) Hipertansiyon
C) Bulantı-Kusma
D) Ajitasyon
A) Kadın hastalar
B) Anorektal cerrahi
D) Genel anestezi
163. Periferik arteriyel yetmezliği olan bir hastada hangisi cerrahi tedavi
endikasyonu değildir?
E) Klaudikasyon
164.Kan basıncı düşük, nabız bradikardik, santral venöz basınç düşük ve kalp
debisi düşük, sistemik vasküler direnci azalmış olan bir hastada hangi tip bir
şok mevcuttur?
A) Histolojik grade
B) Histopatolojik tip
C) Boyun
E) Distal yerleşim
A) 250 ml / saat
B) 500 ml / saat
C) 1000 ml / saat
D) 1500 ml / saat
E)2000 ml/saat
A) Yaş B) Menapozadurum
A) Hormonoterapi B) Kemoterapi
C) Radyoterapi D) Cerrahi
E) immünoteropi
E) Amibik kolit
A) Mide B) Karaciğer
C) Bronş D) Mesane
E) Endometirum
E) Pellegra
173.0ral olarak verilen glukoz, Intravenöz olarak verilen aynı miktar glukoza
göre daha fazla insülin salınımına neden olur. Bu olaya neden olan hormon
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Somatostatin
C) Sekretin
B) Süpüratif kolanjit
C) Pasoniter hastalık
D) Biliyer enterik fistül
C) Somotostatin D) Glipressin
E) Venopressin + nitrogliserin
A) Propilthiourasil B) Metimazol
C) Karbimazol D) Fenobarbital
E)iyot
179.Multiple endokrin neoplazi (MEN) tip 2 sendromu olduğu bilinen bir kadın
hastanın 14 yaşındaki kızının tiroidi bezinde bir kitle saptanıyor. Bu hastanın
cerrahi tedavisinin planlanmasında aşağıdaki testlerden hangisi en
önemlidir?
D) Akciğer filmi
E) Indirekt laringoskopi
C) Putamen D) Serebellum
E) Paryetal lob
A) S. aureus B) Mycoplazma
C) Aspergillus D) P.aeroginoza
E) catarhalis
A) Kondroblastom B) Osteoblastom
E) Obturatuar test
B) HIV testi
C) HbAıC saptanması
E) Bakteriyal vajinozis
A) Ödem B) Follikülizasyon
E) Vakolizasyon
Kontraendikedir
183.AFP yüksekliği olan bir hastada hangi tip testis tümörü ekarte edilebilir?
A) Seminom B) Teratom
C) Yolk saik tümörü D) Embriyonel karsinom
E) Serebellar tümör
E) Fe eksikliği
A) Kötü hijyen
B) Multipl hamilelik
C) Brenner tümörü
D) Endometrioid tümör
E) Mezenefroid tümör
B) Kanama
C) Akciğer metastazı
D) 6 ay önceki gebelik
E) Stafilokokus aureus
E) Nörojenik mesane
C) Bromokriptin D) Simetidin
E) Ketokonazol
B) Servikal stenoz
D) Oligospermi
1.(Cevap A)
Foramen ischiadicum majus'tan geçen anatomik yapılar: Bu açıklıktan geçen en büyük anatomik yapı, m.
piriformis'tir. Bu kasın üstünde ve altında birer açıklık kalır.
glutea inferior ve n. gluteus inferior, n. ischiadicus, n. cutaneus femoris posterior, n. pudendus ve a.v.
pudenda interna.
Foramen ischiadicum minus'tan geçen anatomik yapılar: N. pudendus, a.v. pudenda interna ve m.
obturatorius internus'un tendonu ve siniri.
2. (Cevap B)
N. pudendus ile a.v. pudenda interna her iki delikten de geçen yapılardır.
Art. coxae; art. spheroidea tipi eklemdir. Labrum articulare'si (labrum acetabulare) vardır. Eklem
kapsülünün en zayıf yeri, arka-alt bölümü olup, lig. pubofemorale ile lig. ischiofemorale arasındadır.
Lig. iliofemorale (Bigelow ligamenti); eklemin en güçlü ligamentidir. Uyluğun aşırı ekstansiyonunu
önleyen esas ligamenttir. Ayrıca aşırı addüksiyon ve dış rotasyonunu da kısıtlar. Eklemin stabilitesinden
sorumlu en önemli ligamenttir.
Zona orbicularis; negatif hava basıncından sonra femur başının acetabulum'dan çıkmasını önleyen en
önemli ligamenttir.
Foramen venae cavae; 8. ve 9. torakal vertebralar arası discus intervertebralis seviyesinde, centrum
tendineum'un üzerindedir. Bu açıklıktan v. cava inferior ve sağ n. phrenicus'un terminal dallan geçer.
Hiatus oesophageus; 10. torakal vertebra seviyesindedir. Açıklıktan; oesophagus, sağ ve sol n. vagus'lar,
a.v. gastrica sinistra'ların özofageal dalları ve özofagus'un alt 1/3 kısmından gelen lenf damarları geçer.
3. (Cevap A)
Vagina carotica içinde bulunan anatomik yapılar; a. carotis communis, a. carotis interna, v. jugularis
interna, n. vagus, ansa cervicalis, derin boyun lenf düğümleri, r. sinüs carotici (Hering siniri) ve sempatik
sinirler. A. carotis externa kılıf içinde bulunmaz
4. (Cevap E)
M. biceps brachii; ön kolun kuvvetli ve hızlı supinator kasıdır. Lacertus fibrosus (aponeurosis bicipitalis)
denilen aponörotik tendonunun altından a. brachialis ile n. medianus geçer. Bu kasın uzun başının
tendonu, sulcus intertubercularis'ten ve omuz eklemi içinden geçer.
6. (Cevap D)
Hiatus aorticus; 12. torakal vertebra gövdesinin önündedir. Bu açıklıktan; aort ve ductus thoracicus geçer.
Bazen v. azygos ile v. hemiazygos'da geçer.
Timus - V. brachiocephalica'lar - V. cava superior'un üst yarımı - Arcus aortae ve dalları (truncus
brachiocephalicus, a. carotis communis sinistra, a. subclavia sinistra) - N. vagus'lar - N. phrenicus'lar -
Trachea - Oesophagus - Ductus thoracicus
7. (Cevap C)
8. (Cevap E)
motor çekirdeğidir. Bulbus'da iokalizedir. Bu çekirdekten çıkan motor lifler sadece m. stylopharyngeus'u
uyarır.
9. (Cevap E)
Sinus rectus; Faix cerebri ile tentorium cerebelli'nin birleşme yerindedir. Beynin en büyük veni olan v.
magna cerebri (Galen veni) ve sinus sagittalis inferior bu sinüse açılır.
Sinus cavernosus; içinden a. carotis interna ve n. abducens geçer. Sinüs'ün dış duvarından ise; n.
oculomotorius, n. trochlearis, n. ophtalmicus ve n. maxillaris geçer.
ophtalmica superior ve inferior, v. centralis retina ve sinus sphenoparietalis'dir. Sinus cavernosus; sinus
petrosus superior, sinus petrosus inferior ve plexus venosus pterygoideus'a açılır.
10. (Cevap D)
Tractus spinothalamicus anterior: Kaba dokunma ve basınç duyusunu taşır. İkinci nöronları medulla
spinalis'te cornu posterius'tadır. ikinci nöron uzantıları commissura alba anterior'da çapraz yapar ve karşı
tarafa geçip talamus'taki üçüncü nöronlarına gider.
Tractus spinothalamicus anterior'un bilateral lezyonlarında gıdıklanma ve kaşınma gibi duyular
kaybolabilir.
11. (Cevap C)
12. (Cevap C)
Kan basıncı (P): Dakika volümü (Vm) ve periferik direncin (R) çarpımına eşittir. Kalbin hızlanması, atım
volümünün artması ya da vazokonstriksiyon kan basıncında artışa neden olur. Yaşlanma ile damar
elastisitesinin azalmasıda kan basımcını arttırır. Kan basıncında en büyük düşme arteriollerde görülür
çünkü en fazla rezistans buradadır. Kan basıncı kontrolünde sinirsel ve hormonal düzenleme vardır.
13. (Cevap D)
Damar duvar zededelenmesine ilk yanıt vazokonstrüksiyondur. Zedelenmiş endotel hem trombositlerin
yapması için zemin görevi görür hem de pıhtılaşmayı başlatan doku faktörünü sentezler. Doku faktörü
faktör VII ile birleşir ve pıhtıyı oluşturur. Doku faktörü-faktör Vila kompleksi hem faktör X'u doğrudan
hem de faktör IX yoluyla dolaylı olarak aktive eder.
14. (Cevap D)
Meissner korpuskülü dermişte papillalar içine yerleşmiştir. Esas olarak avuç içi, ayak taban, parmak ucu,
dudak ve meme başında bulunurlar. Buradaki kararlı bir basının şiddetinin ölçümünden sorumludurlar.
Meissner korpüskülü serbest sinir sonlanmaları ve Schwann hücreleri ve bunların etrafını saran
fibroblastlar ile kalın kollagen fibrillerden oluşmuştur.
15. (Cevap B)
VIP: 28 aminoasitlidir ve yapısı sekretine benzer. Gast-rointestinal sistemdeki sinir hücrelerinden salınır.
Pankreas D1 hücrelerinden de salınır. GİS'de düz kas gevşemesinden sorumludur. VIP salgılayan
tümörlerde bol sıvı sekresyonu olur. Buna Verner Morrison Sendromu (pankreatik kolera) denir.
16. (Cevap C)
17. (Cevap A)
Primer oositler büyür ve çevresindeki yassı hücreler kübik granülosa hücrelerini oluşturur. Bunun
etrafındaki stroma hücreleride teka tabakasını oluşturur. Bu oluşuma primer folikül denir. Teka hücreleri
ve granülosa hücreleri arasında bazal membran vardır. Granülosa hücreleri ve oosit beraber zona
pellusida denen tabakayı yapar. Teka hücreleri teka interna ve teka eksterna olarak iki tabakaya farklanır.
İlerleyen dönemlerde granülosa hücrelerinde çoğalma olur ve granülosa tabakası içinde folikül sıvısı (likör
folliculi) olan boşluklar oluşur. Bunlar daha sonra birleşirler ve antrumu oluştururlar. Bu foliküle sekonder
folikül denir. Sekonder foliküller genital siklusun 4. gününde maksimum büyüklüğe erişir. Bu foliküle graf
folikül denir. Graf folikül, ovaryum yüzeyinde çıkıntı oluşturur.
Ovulasyondan hemen önce primer oosit I. mayoz bölünmesini tamamlar. Sonuçta sekonder oosit ve I.
polar cisim oluşur. Sekonder oosit hemen 2. mayoz bölünmeye girer. Ovulasyon sırasında överin
apeksinde oluşan avasküler yapıya da stigma adı verilir.
18. (Cevap A)
Özefagus duvarı mukoza, submukoza, muskularis propria ve en dışta adventisya tabakasından oluşur.
Mukoza nonkeratinize çok katlı yassı epitel ile döşelidir. Epitelin altında lamina propria vardır. Lamina
propria, muskularis mukoza ile submukozadan ayrılır. Submukozada müköz glandlar, Meissner sinir
pleksusu, muskularis propriada içte sirküler, dışta longitudinal olan kas lifleri arasında Auerbach
(myenterik) sinir pleksusu bulunur. Serozası yoktur. Üst 1/3 özefagusta, istemli yutma hareketine katılan
çizgili kas bulunur.
Özefagusun diğer GİS bölgelerinden en önemli farkları epitelin yassı epitel olması, submukozada müköz
glandların varlığı ve seroza yerine en dışta adventisya tabakasının bulunmasıdır.
25-30 cm. uzunlukta kastan yapılmış bir tüptür. 1/3 üst kısım çizgili kas, 1/3 alt kısım düz kas, orta 1/3
kısım ise geçiş zonu denen çizgili ve düz kastan oluşur.
19. (Cevap C)
1. Glikozaminoglikan
2. Glikoprotein
Glikozaminoglikanlar amorf ara maddedeki suyun hemen hemen tamamının tutulmasından sorumludur.
Glikozaminoglikanlar, suda eriyen bir çok maddenin bağ dokusu içine diffüzyonunu sağlar.
1. Sülfatlı glikozaminoglikanlar
- Kondroitin - 6 sülfat
- Keratohyalin
2. Sülfatsız glikozaminoglikanlar
- Hyaluronik asit (snoviyal sıvı, kıkırdak): Bu tabaka bakteriyel invazyona karşı koruyucu rol oynar.
- Kondroitin
Amorf maddedeki sıvı doku sıvısıdır. Patolojik durumlarda bu sıvı artar ve ödem oluur.
NEFRONUN KISIMLARI:
Glomerülüs: Afferent arteriolün yaptığı 20-40 kapiller arterden oluşur. Kapiller özel pencereli kapillerdir.
Bazal membran kesintisiz değildir. Bu sayede protein ve hücreler hariç tüm kan süzülür.
Süzücü membranda Bazal membran, endotel, mezengium hücreleri, podosit yer alır.
Bowman Kapsülü: Glomerülü saran yapıdır. Viseral ve paryetal yaprakları vardır. Glomerülleri kaplayan
viseral tabakası özelleşmiş bir yapıya sahiptir ve podositlerden oluşmuştur.
Henle Kulpu: Kalırı ve ince segmentleri vardır, inen ve çıkan kolu vardır.
21. (Cevap C)
Organel işaretleyicileri;
Mitokondri:Glutamat dehidrogenaz
Lizozom:Asit fosfataz
22. (Cevap E)
NADPH'ların kullanılması;
4. Fagositoz
Süperoksit anyonu ise, süperoksit dismutaz enzimi ile hidrojen perokside dönüşür ve bu reaksiyonda
NADPH kullanılmaz.
23. (Cevap B)
Krebs döngüsü mitokondri matriksinde gerçekleşen tüm metabolik yakıtların asetil KoA'ya kadar
katabolize edilmesi sonucu asetil KoA ve okzaloasetatın sitrata kondansasyonu ile başlayan çok önemli bir
döngüdür. 3 tane hız kısıtlayıcı basamak vardır; sitrat sentetaz, izositrat dehidrogenaz ve alfa ketaglutarat
dehidrogenaz.
Alfa ketaglutarat dehidrogenaz tarafından alfa ketoglutarat süksinil KoA'ya dönüşür ve açığa Co2 ve
NADPH çıkar. Bu reaksiyonu takiben süksinat kinazın etkisiyle süksinil KoA süksinata dönüşür. Substrat
düzeyinde fosforilasyona örnektir (Bilindiği gibi hücrede ATP subtrat düzeyinde fosforilasyon ve oksidatif
fosforilasyonula elde edilir). Açığa enerjisi ATP ile aynı olan GTP çıkar. Burada çeldirici şık NADH'tır, çünkü
alfa ketaglutarat dehidrogenaz tepkimesi sırasında açığa çıkar. Ancak NADH'ın enerji üretebilmesi için
muhakkak solunum zincirine girmesi gerekir.
24. (Cevap C)
ATP, asetil KoA ve alanin pürivat kinaz basamağını inhibe ederler. Fruktoz 2-6 bifosfat ise fruktoz 6-
fosfattan fosfofruktokinaz 2 (PFK-2) etkisiyle oluşur. Reaksiyon çift yönlü olup, fruktoz bifosfataz (FBPa2)
ile tekrar fruktoz 6-fosfat oluşur. PFK2 ve FBPa2 aynı enzimin düzenlebilir komponentleridir.
Enzimin fosfo ve defosfo olmak üzere iki formu vardır. Defosfo halinde PFK2 aktif, FBPa2 inaktiftir.
Beslenme sonrası fruktoz 2, 6 bifosfat düzeyi yükselir ve PFK-1 aktif olup glikoliz uyarılır (insülinin
yükselmesine bağlı, fosfotazlar uyarılır).
Fruktoz 1,6 bifosfat ise fosfofruktokinaz 1 (PFK1) tarafından yine fruktoz 6-fosfattan oluşur. Fruktoz 1,3
bifosfat glikoliz yolağındaki bir ara üründür ve glikolizdeki geri dönüşümsüz son basamağı katalizleyen
pürivat kinazın en güçlü aktivatörüdür.
25. (Cevap C)
Yüksek fruktozlu beslenme fruktoz metabolizma bozukluklarından biridir. Aşırı fruktoz alındığında
fruktokinaz hızlı çalışıp substratı fruktoz 1-fosfata çevirir ancak aldolaz b enzimi fruktokinaz kadar hızlı
çalışamaz (esas mekanizma bu) hücre içi fruktoz 1-P1 düzeyi artar ve inorganik fosfat seviyesi azalır.
Bilindiği gibi ATP, ADP, ve inorganik fosfatın kenetlenmesinden oluşur. İnorganik fosfat azalmasına bağlı
ADP ve inorganik fosfatın kenetlenmesi bozulur ve ATP sentezlenemez. Hücre içi ADP ve AMP seviyesi
artar. Bunların katabolizması sonucu hiperürisemi oluşur.
26. (Cevap B)
- Endergonik bir reaksiyonu katalizler. Reaksiyonun okzaloasetat (OAA) oluşturmak için devam
edilebilmesi için ortama enerji eklenmelidir. (ATP gibi) ADP, pürivat karboksilazı inhibe eder.
- Pürivat karboksilazın katalizlediği reaksiyonla elde edilen OAA, asetil KoA ile birleşerek sitratı oluşturur.
Sitrat, yağ asidi sentezinden hız kısıtlayıcı basamak olan asetil KoA karboksilazı aktive eder, glikolizdeki hız
kısıtlayıcı basamak fosfofruktokinaz-1 (PFK1) inhibe eder.
NADPH ise pentoz fosfat yolundan ve yağ dokusunda malik enzimin katalizlediği reaksiyondan elde edilir
ve yağ asidi sentezinde kullanılır.
27. (Cevap C)
LCAT plazmada kolesterolün esterleşmesine olanak sağlar. Fosfotidil kolinden bir yağ asidi koparıp
kolesterolü esterleştirir. Aktivatörü ApoAl'dır.
28. (Cevap D)
Yağ asidi beta oksidasyonu yağ asidi 3 karbonlu kalıncaya dek sürer ve propionil KoA oluşur. Propionil
KoA, karboksilasyonu ile metil malonil KoA'ya dönüşür. Metil malonil KoA mutaz enziminin katalizi ile
süksinil KoA dönüşür ve TCA siklusunu girer.
29. (Cevap A)
Alkol, alkol dehidrogenaz enzimi ile sitoplazmada asetaldehide dönüşür ve açığı NADH çıkar. Artan
NADH/NAD oranı TCA siklusu aktivitesinde azalma yapar. Böylece yağ asidi oksidasyonu azalır ve
trigliserit sentezi artar.
Ayrıca artan NADH/NAD pürivat / laktat oranını azaltarak laktik asit miktarında artışa yol açar. Bunun
sonucunda ürik asit atılımı azalır ve bu nedenle alkol alınımından sonra gut krizleri görülebilir.
30. (Cevap E)
Kolesterol sentezi asetil KoA'dan başlar. 3 asetat ünitesi kondonse olarak 6 karbonlu metabolitten olan
mevelonat oluşur. Mevelonattan C02 kaybı ile aktif izopren bileşikleri oluşur. İlk oluşan izopentil
profosfattır.
31. (Cevap B)
Histidin, bazik aminoasitlere örnektir. Yan zincrinde imidazol halkası bulunur ve fizyolojik pH'da en güçlü
tampon histidin aminoasididir.
Bikarbonat tampon sistemi ve hemoglobin tampon sistemi bulunur. Eritrositlerin başlıca tamponu
hemoglobindir.
Böbrekler:
1. Bikarbonat reabsorbsiyonu
2. Hidrojen sekresyonu
3. Amonyum sekresyonu: Hidrojen iyonlarının başlıca atılım yoludur. Glutamit asidi aminasyonu ile
oluşur.
32. (Cevap E)
1 Protein sentezi
3 Porfirin sentezi
4 Kreatin sentezi
6 Glutatyon sentezi
7 Glisinin, glisin oksidaz enzimi ile glioksalata dönüşümü, bu yol baskın olursa organizmada taş oluşumu
görülür.
33. (Cevap D)
34. (Cevap B)
Üre siklusunda argininden oluşan ornitin, ornitin ise dekarboksilaz enzimi ile putresine dönüşür. Putresin
iki kez S-adenozil metionin (SAM) ile metilasyona uğrayıp sırasıyla spermidin ve spermini oluşturur.
35. (Cevap E)
İnsülin anabolik bir hormondur. Toklukta artar, glukokinaz pürivat kinaz glikolitik döngünün enzimleridir
ve insülin tarafından indüklenir. Sitrat şeklinde asetil KoA mitokondriden sitoplazmaya taşınır. Sitrat liyaz
enzimi sitratı asetil KoA ve okzaloasetata parçalar. Asetil KoA yağ asidi sentezinin öncül maddesidir. Asetil
KoA karboksilazda yağ asidi sentezinde hız kısıtlayıcı basamaktır. Glukoz 6-fosfataz ise glukoneogenezde
yer alar ve glukagon tarafından indüklenir.
36. (Cevap D)
İkincil haberci olarak, cAMP'yi kullanmazlar, dolayısıyla adenilat siklazı aktive etmezler.
37. (Cevap E)
FSH ön hipofizden salınan glikoprotein yapısıda bir hormondur. FSH etkisi ile östrojenler oluşur.
38. (Cevap A)
Karboksilasyon reaksiyonlarında biotin koenzimdir. Pridoksal fosfat (B6 vitamininin aktif formu)
transaminasyon, non-oksidatif deaminasyon, kondansasyon ve aminoasitlerin
39. (Cevap E)
Adenozin deaminaz (ADA) adenozinin inozine ve deoksiadenozinin deoksi inozine dönüşümünü katalizler.
ADA eksikliği olan hastaların lenfositlerinde yüksek derişimde dATP bulunur. dATP'de ribonükleotid
redüktazı inhibe eder ve DNA sentezi inhibe olur. Lökositlerinde ise proliferasyon buna bağlı olmaz.
40. (Cevap A)
Hem pürin hem de pirimidin sentezinde riboz 5- fosfata gereksinim vardır. Riboz 5-fosfat üretimi ise
pentoz fosfat yolunun non-oksidatif basamağından elde edilir. Glutatyon redüktazın süperaktif varyantını
taşıyan kişiler redüktazın kullanacağı NADPH'ı sağlamak için daha çok pentoz fosfat yolunu kullanır. Sonuç
olarak, riboz 5-fosfat üretimi artar ve fosforibozil pirofosfat (PRPP) fazlalığı ortaya çıkar. PRPP'de ürik
aside katabolize olacak pürin nükleotidlerin aşırı derecede sentezlenmesine yol açar.
41. (Cevap C)
Gram (+) bakteri hücre duvarında kalın bir peptidoglikan tabaka ve teikoik asid yapıları bulunur. Gram (-)
bakterilerde ise dış membran, lipoprotein ve lipopolisakkarid yapısı ve bir periplazmik aralık bulunur.
Ayrıca en içte ince bir peptidoglikan yapı bulunur. Teikoik asit sadece Gram (+) bakterilerde bulunur.
42. (Cevap E)
Prionlar bulaşıcı protein yapıları olarak tanımlanabilirler. Çok küçük yapılar oldukları için antijenik uyarı,
antikor sentezi ya da inflamasyona neden olmazlar. Dezenfektanlara, UV, nukleazlara dirençlidirler.
Hayvanlarda scrapie, deli dana hastalığı, insanlarda kuru, Creutzfeld-Jakup, fatal insomnia, GSS
hastalıklara yol açarlar. Tüm hastalıklarda tablo spongioform ansefatopati şeklindedir. Spongioform
(süngerimsi) görünüm ve protein birikimi en belirgin özellikleridir. Progresif multifokal lökoansefalopati
ise polyomavirüsler ile oluşan bir latent virüs infeksiyonudur.
43. (Cevap D)
Prionlar (CJ etkeni) dezenfektanlara en dirençli yapıdır. Fakat viruslardan ayrı bir gruptadırlar. Viruslar
içinde zarflı viruslar dezenfektanlara oldukça duyarlı iken zarfsız viruslar dezenfektanlara daha dirençlidir.
Poliovirus ise tüm virüsler arasında dezenfektanlara en fazla direnç gösteren virüstür. Bu şıklar arasında
adenovirus yegane zarfsız virüs olarak göze çarpmaktadır.
44. (Cevap C)
Ökaryotlar ile prokaryotları primer olarak ayıran yapı nükleus zarı olmamasıdır. Ayrıca ökaryatlarda
bulunan organeller prokaryotlarda bulunmaz. Riketsiyalar da bu açıdan bakıldığında nükleusun
olmaması, organeller içermemesi, bakteri duvarı içermesi ile ökoryatlardan ayrılıp prökoryatlar arasına
sokulmuştur. Hem DNA hem RNA içermesi virüslerden ayıran önemli bir özelliktir.
45. (Cevap A)
Haşlanmış deri sendromu eksfolyatif toksinle oluşan klinik bir tablodur. Bu ise bir S.aureusdan salgılanır.
Büller gelişmesine yol açan Yenidoğanda yaygın (Ritter hastalığı) erişkinlerde lokalize (büllöz impetigo)
hastalık oluşabilir.
46. (Cevap C)
Malign otitis eksterna diabetik hastalarda gelişen hızlı, dekstrüktif tarzda ilerleyen ağır bir kulak
infeksiyonudur. Etken P.aeroginosadır.
47. (Cevap B)
Protez kapak endokarditinde ilk bir yıl içinde en sık etken S.epidermidis, sonra S.aureus iken bir yıl
sonunda streptokoklar daha sık rastlanan etkendir.
48. (Cevap C)
C.difficile antibiyotiğe bağlı ishal, nozokomiyal ishalin en sık nedenidir. Toksinleri ile hastalık oluşturur ve
bu toksinler saptanarak tanı konulabilir.
49. (Cevap E)
Hastanede yatarken gelişen bakteriyemilerde en sık o hastane florasına bağlı olarak farklı bakteriler
görülebilir. Karbapenemlere direnç nedeniyle bu durumda öncelikle Stenotraphnem
50. (Cevap D)
HIV ve İnfluenzavirus hariç tüm RNA virusları ve Poxvirus hücre sitoplazmasında, DNA virusları hücre
nukleusunda repllke olurlar.
51. (Cevap C)
Zarflı bazı virüsler füzyon oluşturarak hücrelerde yayılabilirler. Bunların sonunda multinükleer dev
hücreler oluşur. Tanıda kullanılabilir özellikle HIV, herpes virüsler (HSV, VZV) paramiksovirusler bu gruba
örnektir.
52. (Cevap C)
Geçmişte Hantavirüsler "arboviruslar" grubuna sınıflanmış olsalarda günümüzde ayrı bir gruba
alınmışlardır. Burada bulaş kemirgenlerin çıkartıları ile temas nedeniyle direk olarak meydana
gelmektedir. Diğer seçenekler arbovirus ailesi içinde yer almaktadır.
53. (Cevap A)
Rotavirüsler çift sarmallı RNA taşıyan ve segmentli RNA içeren yegane virüslerdir. Diğer virüsler arasında
ortomiksovirüsler,
54. (Cevap C)
Mantarlar arasında C. neoformans HIV (+) bir hastada hemen akla gelebilecek kapsüllü bir mayadır.
BOS'da kapsül antijen tayini oldukça uygun bir tanı olarak da belirtilmektedir.
55. (Cevap D)
C.dubliniensis özellikle HIV (+) olgularda belirlenen klamidospor, germ tüp oluşumları ile C.albicans ile
karışabilen bir mayadır. C.krusei flukonazol, C.lusitanae ise amfoterisin B'ye doğal dirençli bulunabilen
türler olarak dikkat çekmektedir.
56. (Cevap B)
Antibiyotik tedavisi ile ateşi düşmeyen ve akciğerde infiltrasyon saptanan bir nötropenik hastada
öncelikle mantar infeksiyonu ve özellikle invazif aspergillusu düşünmek gereklidir. Radyolojide periferlk
nodüller ve halo belirtisi gibi bulgular ise özellikle aspergillus infeksiyonlarda görülür.
57. (Cevap B)
gondii (çiğ et) T. saginata (sığır), T. solium (domuz), T.spiralis (domuz) et ile bulaşan hastalıklardandır.
58. (Cevap C)
Nematodlar içinde çengelli solucanlar (Necatar, Ancylostoma), S.stercoralis deriyi delerek insanı infekte
edebilir. Schistosoma serkaryaları da suda insan derisini delerek bulaşır fakat bir trematodun
D.medinensis deriyi delerek hastalık tablosunu yaratsa da bulaş sindirim sistemden larvaların alınmasıyla
olmaktadır.
59. (Cevap C)
Interferon-gama, immünmodulatör olarak görev alır ve özellikle Thı yanıtı ile tüberküloza ait sorunların
önlenemediği ve sistemik tabloların geliştiği belirlenmiştir. Hatta gama interferon kusuru olan çocuklarda
BCG uygulaması bile sistemik infeksiyona yol açar.
60. (Cevap B)
Termofilik aktinomiçeslerin solunması Arthus reaksiyonu benzeri bir tablo ile çiftçi akciğerine yol açar.
Hemolitik anemiler sitotoksik (II) bir reaksiyonla lateks allerjisi ise tip I aşırı duyarlılık arasındadır.
61. (Cevap E)
Apoptoz tek hücre veya küçük hücre gruplarının ölümü ile karakterli olup hücre nüvesinde gen
aktivasyonu ile oluşur. p53 veya bax geni apopitoza yol açarken bcl-2 geni apopitozu engeller. Fizyolojik
ve patolojik olabilir. Akut viral hepatitte görülen Councilman cisimciği apopitotikdir. SSS dışında tüm
vücutta hipoksi ve iskemi koagulasyon nekrozuna yol açar. Myokard enfarktüsü ve tümör nekroza örnek
verilebiir. Kazeifikasyon nekrozu ise tüberküloz ve derin mantar enfeksiyonlarının karakteristiğidir. Yağ
nekrozu akut pankreatit de, likefaksiyon nekrozu ise beyinde hipoksi ve iskemi ile, ayrıca apse odaklan ve
diğer süpüratif inflamasyon odaklarında görülür.
62. (Cevap D)
Hipoksi ile oluşan hücre zedelenmesinde ilk etkilenen organel mitokondridir.ATP yapımı azalır. Na-K
pompası bozulur. Sodyum hücre içinde birikip dışarıdan su çeker ve hücre şişer.ilk ultrayapısal bulgu
endoplazmik retikulum şişmesi, ilk ışık mikroskobu bulgusu hücre şişmesidir (Bulanık şişme). Anaerobik
glikoliz başlar, laktik asid birikir ve pH düşer. Bu da nükleer kromotinde kümelenmeye yol açar.
Mitokondride küçük birikimler ve hafif şişme görülür. Sitoplazmik membranda köpük oluşur. Buraya kadar
oluşan değişiklikler geri dönüşümlü zedelenme bulgularıdır. Zedeleyici etken uzun süreli ve güçlü ise geri
dönüşümsüz zedelenme (hücre ölümü) gerçekleşir. Geri dönüşümsüz zedelenmede hücre nüvesinde
karyoliz, piknoz ya da karyoreksis görülür. Koagulatif nekroz ise hipoksi-iskemi sonucunda oluşan hücre
ölümünün morfolojik görünüme verilen ismidir. Geri dönüşümsüz zedelenmede endoplazmik retikulum
erir, mitokondri belirgin şiş, vakuollü olup büyük kalsiyum birikintileri içerir. Membranda kalıcı hasar
olşumu hücre ölümünün önemli nedenlerinden biridir. Lizozomal membranları hasar ile otoliz başlar.
63. (Cevap C)
Yassı epitel hücreleri, gastrointestinal sistemi döşeyen yüzey epitel hücreleri, mesanenin transsisyonel
epiteli, glandüler organların duktus epiteli, endometrial hücreler ve kemik iliği hücreleri sürekli çoğala
hücrelerdir. Çizgili kas hücreleri (kalp- iskelet kası) ve nöronlar çoğalmayan kalıcı hücrelerdir. Çizgili kas
dokusu dışındaki bağ dokunun hücreleri (düz kas, endotel, kemik, kıkırdak, yağ dokusu hücreleri,
fibroblastlar), gland epitel hücreleri, karaciğer parankim hücreleri, böbrek tübül epitel hücreleri, glial
hücreleri, gerektiği zaman çoğalan stabil hücrelerdir.
64. (Cevap B)
Medülloblastom, nöroblastom, retinoblastom ve hepatoblastom çocukluk çağında özellikle 0-5 yaş arası
görülen çocukluk çağı malign tümörleridir. Kendi haline bırakıldığında hızla yayılarak öldürücü olan bu
tümörler; erken tanı ve uygun tedavi ile tamamen iyileşme şansına sahiptirler. Osteoblastom ise en sık
10-20 yaşlan arasında, vertebrada yerleşen, kemik üreten benign tümörüdür. Osteoblast denilen, osteoid
üreten hücrelerden köken alır.
65. (Cevap A)
Bağ dokusu stroması belirgin olan desmoplazmik tümörlere skiröz tümör denir. Epitelial tümörlerde bağ
dokusu stroması belirgindir ve makroskobik olarak daha sert kıvamlıdır. Skiröz tümörlere en iyi örnek
invaziv duktal karsinomdur. Sarkomlarda bağ dokusu stroması belirgin değildir. Makroskobik olarak elastik
kıvamda ya da balık eti kıvamında diye tarif edilir.
66. (Cevap A)
Tip I Nörofibromatozis (von Reckhinghouse hastalığı) OD geçiş gösteren kanser sendromudur. Ciltte Cafe
au lait lekeleri, pigmente iris hamartomları (Lysch nodülleri), yaygın nöral tümörler, feokromasitoma,
kemik kist ve defektleri görülebilir. Malign periferik sinir kılıfı tümörü riski vardır. Böbrek kistleri görülmez.
Von Hippel Lindau sendromu ise OD geçiş gösteren bir kanser sendromu olup beyin sapı ve serebellumda
damar tümörleri (hemanjiom- hemanjioblastom) böbrek gibi iç organlarda kistlerle karakterlidir. Renal
hücreli karsinom riski artmıştır.
67. (Cevap B)
Karaciğerde en sık görülen malign tümör metastatik tümörlerdir. Kolon, akciğer, meme karsinomları,
lösemi ve lenfomalar karaciğere en sık metastaz yapan tümörlerdir.Primer tümörleri içerisinde en sık
görülen malign tümör hepatoselüler karsinom. ikinci olarak kolaniiokarsinomdur. Anjiosarkom nadir
görülür. Hepatoblastom ilk 4 yaş içinde görülen nadir bir çocukluk çağı tümörüdür.
68. (Cevap D)
Otoimmün gastritte pariyetal hücre membranları, intrinsik faktör ve gastritin reseptörlerine yönelik
antikorlarla asit salgılayan mukoza zedelenir. Hipo- aklorhidri gelişir. Pernisyöz anemi ile sıklıkla birliktedir.
Olay korpus ve fundusta sınırlıdır. Atrofi ve intestinal metaplazi gelişebilir. Antropilorik bölge sağlamdır,
olaya katılmaz.
69. (Cevap C)
Kolitis ülserozada inflamasyon mukoza ve submukozada sınırlı olup uzun eksene paralel lineer yüzeyel
ülserler görülür. Fissür ve fistül oluşumu görülmez. Crohn hastalığında ise fistül oluşturan fissürler ve
sinüs oluşumu görülebilir.
70. (Cevap B)
Takayasu arteriti aort ve ana dallarını, bazen de pulmoner arterleri tutar. Temporal arterit ise baştaki
büyük arterleri, özellikle karotid arter dallarını tutar. PAN ve tromboanjiitis obliterans orta çaplı arterleri
etkiler. Hipersensitivite vaskülit ise kapiller, venül ve arteriollerin inflamasyonudur. Hipersensitivite
vaskülitlerine klinikte verilebilecek en iyi örnek
Henoch Schönlain Purpurası (HSP)dır. Nontrombositopenik palpable purpuralar ile karekterize olan bu
vaskülit çocukluk çağının en sık görülen vaskülitidir. HSP'da prognozu belirleyen asıl faktör böbrek
tutulumudur ve ölümünde en sık nedeni böbrek yetersizliğidir.
71. (Cevap B)
Nötrofiller, myokard enfarktüsünde 5-6 gün boyunca en fazla görülen hücrelerdir. Makrofajlar 4.günden
itibaren görülmeye başlar ve zamanla artar. 4-7 günde granülasyon dokusu kenarlarında belirginleşir.
10.gün belirgin fagositoz ve granülazyon dokusu mevcuttur. 7-8 haftada enfarktüs odağı fibrozis ile
iyileşmeyi tamamlar.
72. (Cevap D)
Herpetik enfeksiyonlarda Covvdry tip A cisimciği görülür. Negri cisimciği kuduzda nöron sitoplazmasında
yerleşir. Lewy cisimciği parkinsonlu hastalarda, nöron sitoplazmasında görülen konsantrik lameller dizilen
eozinofil cisimciktir. Hirano cisimciği ise Alzheimer'da görülür. Pick hastalığında nöron sitoplazmasında
Pick cisimciği görülür.
73. (Cevap E)
işaretlemişseniz yanlıştır. Çünkü mezotelyomanın en sık sebebi asbest maruziyetidir. Bu doğru ama
asbestin etkisi ile vücutta en sık gelişen malign tümör akciğer adenokarsinomudur. İkinci olarak
mezotelioma, üçüncü olarakta kalınbarsak tümörleri başta olmak üzere GİS tümörleri görülür. Asbest
ayrıca larinks, böbrek ve mesane kanserlerinde de suçlanmaktadır.
74. (Cevap E)
Minimal lezyon hastalığı (lipoid nefroz) nefrotik sendrom olup proteinüri, hipoalbuminemi ve ödem
gelişimi ile karakterlidir. Poststreptokoksik glomerülonefrit ise nefritik sendromdur ve hematüri, bir
miktar oligüri ve azotemi ile hipertansiyon görülebilir. Renal hücreli karsinom, mesane karsinomu ve
nefrolitiazis de hematüri görülür.
75. (Cevap C)
Egzojen antijenlerden streptokok, HBV, sıtma ve sifilis etkenleri immün kompleks oluşumu sonucunda (tip
III hipersensitivite) glomerülopati oluşumuna yol açarlar. SLE'de endojen antijenlere yönelik antikorlarla
immün kompleks oluşumunda aynı etkiye yol açar. Goodpasture sendromu ise anti glomerüler bazal
membran (anti GBM) antikorlarının bazal membran boyunca lineer tutulumu ve bu şekilde oluşan tipli
hipersensitivite reaksiyonudur.
76. (Cevap A)
Kemiğin en sık görülen primer benign tümörü osteokondromdur. 10-30yaş arası, en sık uzun kemik
metafizlerinde yerleşen, kıkırdak takkesi olan kemik çıkıntılardır. Osteoblastom ve osteoid osteom en sık
10-20 yaş arasında görülür. Osteoblastom en sık vertebrada, osteoid osteom femur-tibia metafizinde
yerleşir. Osteom 40-50 yaş arası yüz kemiklerinde görülür ve histolojisi normal kemiğe benzer. Kondrom
30-50 yaş arası el-ayak küçük kemiklerinde yerleşen, kıkırdak üreten benign kemik tümörüdür.
4-77. (Cevap B)
Rabdomyosarkom çizgili kas dejenerasyonu gösteren malign tümör olup en sık ilk 10 yaş içerisinde
görülür. En sık görülen tipi embriyoner varyanttır. Baş- boyun bölgesi, genitoüriner sistem ve retroperiton
sık yerleşir. Mesane, vajen gibi boşluklu organlarda üzüm salkımına benzer kitle oluşturduğundan
bortroid sarkomda denilir.
78. (Cevap B)
Endoservikal kanalı döşeyen hücreler müsinöz tipte kolumnar epitel hücreleridir çölomik epitel
(mezoderm) kökenlidir. Överin yüzey epitelide aynı kökenden olduğu için, yüzey epitel hücreli tümörler
endoservikal dejenerasyon gösterebilir ve bu şekilde müsinöz tümörler oluşur. Tuba uterina tipi epitelle
seröz tümörler, endometriol dejenerasyon ile endometrid tümör ve Berrak hücreli tümör oluşur. Brenner
tümörü ise transisyonel (değişici) epitel diferansiasyonu gösterir.
79. (Cevap D)
Seminom 30-50 yaş arasında sık görülen testis tümörüdür. Malign germ hücre tümörü olup, hücreler
plasental alkalen fosfataz (PLAP) üretebilir ve %10-15 olguda serumda HCG yükselebilir. Bu prognozu
etkilemez. Tümör tam anında genellikle sınırlı olup radyosensitiftir. Alfa feto protein (AFP) ise saik
tümörünü başta olmak üzere nonseminomatöz germ hücre tümörlerinde yükselebilir. Seminomda AFP
yüksekliği görülmez.
80. (Cevap B)
Solar (aktinik) keratoz yaşlı hastalarda, el-yüz, kol gibi güneş gören bölgelerde yerleşen, 1 cm çapı
aşmayan lezyondur. Güneş ışığı etkisi ile hiperkeratoz, epitel bazal tabakasında displazi ve dermişte soiar
elastoz ile karakterlidir. Yerinde bırakılırsa bu zeminden skuamöz hücreli karsinom gelişebilir.
81. (Cevap E)
Bu soruda cevabın tahmin edilmesi için en önemli ipucu "Ruhsat izni almış ilaç" ifadesidir. Faz4'de ruhsat
alınmıştır.
82. (Cevap A)
83. (Cevap B)
84. (Cevap D)
Biyoyararlanımı gösteren parametreler eğri altndaki alan (EAA), maksimum plazma konsantrasyonu (C
max) ve ilacın maksimum plazma konsantrasyonuna ulaşması için gereken süre (T max)'dır.
85. (Cevap E)
Bazik ilaçlarda meydana gelen zehirlenmelerde idrarı asitleştirmek yararlıdır. Bu soruda efedrin bazik,
diğer ilaçlar asidiktir.
86. (Cevap C)
kaslarda kasılmaya yol açar. Bu soruda belirtilen insülin salgısında azalma Alfa-2 adrenerjik reseptörlerin
uyarılmasına bağlı olarak meydana gelen bir etkidir.
Alfa-1 blokörlerin benign prostat hiperplazili hastalarda hipertansiyon tedavisinde ilk seçenek olduğunu
hatırlarsak D şıkkı eleriz. Alfa-1 adrenerjik reseptörler periferik vazokonstriksiyon yaparlar. Afterloada
arttırdıkları için indirek olarak kalbin kasılma gücü artar.
87. (Cevap A)
Tiramin adrenerjik sinir ucundan noradrenalin salıverilmesini arttıran indirekt etkili bir
sempatomimetikdir.
88. (Cevap A)
Dopamin IJ hidroksilaz dopamini noradrenaline dönüştüren enzimdir. Bu enzim adrenerjik sinir ucunda
veziküller içinde yerleşmiş olan tek enzim olup, vücuttaki sempatik aktivitenin bir göstergesidir.
89. (Cevap C)
Beta adrenerjik reseptör blokörleri pankreasta beta hücrelerinden insülin salgısını inhibe ederek
hiperglisemiye yol açar.
90. (Cevap D)
Bu soruyu okuyan biri muhtemelen distigmin en uzun etkili geri dönüşlü inhibitör ve ekotiofat (geri
dönüşsüz inhibitör) arasında kalacaktır. Geri dönüşsüz inhibitörlerin etki süresi, geri dönüşlü
inhibitörlerin hepsinden daha uzundur.
91. (Cevap E)
92. (Cevap A)
Kalsiyum kanal blokörleri içerisinde en uzun etkili olan amlodipin, en kısa etkili olansa nimodipindir.
93. (Cevap A)
Anjiotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri böbrekte efferent arteriyolü gevşetip glomerül içi basıncı
düşürür. Bu nedenle özellikle proteinüriyi engellemesi nedeniyle diabetli hastalarda tedavide kullanılır.
94. (Cevap E)
Bu soruda verapamil dışındaki tüm ilaçlar ventrikül kaynaklı aritmilerin tedavisinde kullanılır.
95. (Cevap B)
Probukol HDL düzeyini düşüren tek antihiperlipidemiktir. Neomisin HDL düzeyini etkilemez, diğerleri
yükseltir.
96. (Cevap A)
Etomidat ile anestezi oluşturulan hastalarda ACTH'ye iyi yanıt vermeyen adrenal korteks yetmezliği
gelişmektedir.
97. (Cevap B)
Bupivakain ve Etidokain amid yapılı anesteziklerdir ve etki süreleri diğer ilaçlara göre daha uzundur.
98. Cevap B
99. Cevap B
Beta karbolinler endojen maddeler olup, benzodiazepin reseptörleri için ters agonisttir. Bu maddelerin
reseptöre bağlanması anksiyeteye neden olur.
100. Cevap C
101. (Cevap A)
APT testi kanın fetüs veya anne kaynaklı olup olmadığını ayırt etmede kullanılır. Eş miktarda kanlı
materyal ve su karıştırılıp santrifüj edilir. Üzerine NaOH eklenir. Renk değişikliği olmazsa kan fetal
kaynaklıdır (pembe renk). Eğer renk sarı-kahverengi olursa maternal kaynakldır. Bu testin ana
mekanizması yenidoğan döneminde en fazla bulunan Hb F'in alkaliye direncinin erişkin Hb A 'dan fazla
olmasına dayanmaktadır.Burada bilinmesi gereken en önemli nokta yenidoğanda üst gastrointestinal
kanamalarında en sık nedenin anne kanını yutulması olduğudur..
102. (Cevap B)
Yenidoğanda sepsise en sık B grubu streptokok, 2. sıklıkta E. coli ve sonra Listeria sebep olmaktadır.
103. (Cevap B)
Yenidoğanın geçici takipnesi için en sık risk faktörü sezaryandır. Bebek doğum kanalından geçerken göğüs
kafesinin uğradığı basınç olmadığından sezaryan sonrası akciğerlerdeki sıvı tam olarak boşalamadığından
yenidoğanın geçici takipnesi ortaya çıkar.
104. (Cevap B)
Gonokokal oftalminin en iyi tanısı eksudadan yapılan gram boyama ile konur.
105. (Cevap E)
Wilson Mikity sendromu: Ventilator tedavisi uygulanmayan ve yüksek konsantrasyonda oksijen almayan
prematüre bebeklerde bronkopulmoner displaziye benzer tablodur. Akciğerler immatürdür ancak fibrozis
ve bronkovasküler kas hipertrofisi yoktur.
Bronkopulmoner displazili bebekler ilk birkaç yıl viral akciğer enfeksiyonu (en sık RSV) riski altındadır.
Nedenleri:
-oksijen toksisitesi
-immatürite
-barotravma
-hava kaçakları
-enfeksiyonlar
-İUGR
106. (Cevap A)
Soruda biotin eksikliği tariflenmiş ve A şıkkına da "biotin eksikliği" var denmiş. Yani cevap çok açık... Ama
bu tür sorularda "bu kadar da kolay sorulmazki" bu şık çeldirici olmalı" Diye düşünerek çoğu
meslektaşlarımız diğer şıkları işaretleyebilir. Biotinidazın yokluğu, biotin yetersizliğine yol açar.
Karboksilazların aktif şekle dönüşmesi için serbest biotine ihtiyaç vardır. Biotinin bu yetersizliği bütün
karboksilazlarda işlev bozukluğuna neden olarak alopesi, dermatit ve ataksik nöbetlerle immün yetmezlik
tablosu oluşturabilir.
107. (Cevap E)
MSUD,valin, lösin, izolösin dekarboksilasyonun de defekt sonucu oluşur. Hastalık vücut sıvılarında
özellikle idrarda bulunan akça ağaç şurubu kokusu nedeniyle bu adı almaktadır. Bütün tipleri O.R geçer.
Antenatal tanı konabilir.Doğumdan önce lökosit ve fibroblastlarda dekarboksilaz aktivitesi ölçülerek tanı
yapılır.
108. (Cevap C)
Alfa-1.4-glukosidaz eksikliğinde ortaya çıkan tabloya Pompe hastalığı denir. Sitoplazmik enzim kusurlarıyla
ilgili diğer glikogenozların aksine lizozomal enzim kusuruna bağlı tek depo hastalığıdır.
109. (Cevap B)
Total PV dönüş anomalisinde pulmoner venler sağ atriuma açılır. Bu nedenle ASD'de olduğu gibi sağ
yüklenme bulguları vardır. Basitçe düşünülürse AS D dinleme bulguları olan Yenidoğanda siyanoz varsa ve
çekilen PA grafide kardan adam veya 8 görüntüsü varsa tanı TPVDA'dır.
110. (Cevap E)
Bu testte sırasıyla Pediatri, Dahili Bilimler, Cerrahi Bilimler, Kadın Hastalıkları ve Doğum cevapları
bulunmaktadır
KKY'de miyokardın performansının bozulması sonucu, kardlyomegali, taşikardi, gallop ritmi, soğuk
ekstremiteler, pulsus paradoksus veya
alternans ve büyüme geriliği görülür. Pulmoner konjesyon bulguları olarak takipne, wheezing, railer
siyanoz dispne ve öksürük mevcutken sistemik venöz konjesyon bulgusu olarak da hepatomegali, boyun
venlerinde distansiyon ve periferal ödem bulunur. Dikkat !!! Kalp yetersizliği olan olgularda efektif böbrek
perfüzyonu sağlanamadığı için poliüri değil oligüri beklenir.
111. (Cevap B)
Korea hastalık başlangıcından itibaren 1-6 ay sonra görüldüğü için diğer kriterler kaybolmuş olacağından
tek başına tanı koydurucudur.
112. (Cevap C)
Faktör XIII eksikliği ailesel ya da akkiz olabilir ve ciddi kanamalara yol açar. Bu hastalıkta PTZ, PTT, kanama
zamanı ve trombosit sayısı normaldir.
113. (Cevap C)
Koagülasyon testleri hemostatik bozuklukların tanısında ve antikoagülan tedavinin monitorizasyonunda
kullanışlıdır. PT ekstrinsik yolu dolayısıyla genel pıhtılaşmayı test eder ve faktör VII eksikliğinde, DİC'de,
karaciğer hastalığında, Warfarin tedavisi alan hastalarda anormal sonuç verir. PTT intrensek yolu ve genel
yolu test eder. Hemofili, DIC, bazı karaciğer hastalıkları ve Heparin tedavisindeki kişilerde anormal sonuç
verir. Trombin zamanı pıhtılaşmanın son basamağını test eder. Hipofibrinojenemili, fibrinolizisli
hastalarda ve heparin tedavisi alanlarda anormal sonuç verebilir.
114. (Cevap A)
Lösemiden sonra 2 sıklıkta lenfomalar ve beyin tümörleri yer alır.Ülkemizde en çok görülen ikinci
malignite lenfomalar olmasına rağmen gelişmiş ülkelerde ise SSS tümörleri 2. sıradadır.
115. (Cevap A)
Nöroblastoma sempatik ganglionların veya adrenal medullanın nöral krest hücrelerinden köken alan bir
tümörüdür.
Nöroblastomalı hastaların %60'ında kronik hastalığa veya kemik iliği infiltrasyonuna bağlı anemi vardır.
Trombositopeni veya trombositoz görülebilir.
Nöroblastoma tanısında tümör markerleri önemli yer tutarlar. LDH ve ferritin seviyeleri artmıştır. Nöron
spesifik enolaz ve serum gangliozid diğer önemli tümör markerleridir. Nöroblastomada vakaların
%90'ında idrarda katekolamin metabolltlerinin (vanil mandelik asit ve homovalinik asit) seviyesi artmıştır.
116. (Cevap B)
İnvajinasyon; bir barsak segmentinin, hemen distaldeki barsak içine teleskopik olarak geçmesi veya
girmesidir. Bir kısmı spontan olarak redükte olabilirse de birçoğu ilerleyerek intestinal obstrüksiyona yol
açar. En sık idiopatiktir. İki yaşın altındaki çocuklarda en sık akut karın sebebidir, ilk bulgu çocuğun ağrıya
bağlı olarak aniden bağırmaya başlamasıdır. Sonra bulantı ve kusma olur. Çilek reçeli şeklinde rektal
kanama olur. FM'de göbek etrafında sosis şeklinde kitle ele gelir. Direkt karın grafisinde hava sıvı seviyesi,
USG'de yalancı böbrek görüntüsü, kesin tanı için yapılan baryumlu grafide yarım ay şeklinde dolma
defekti vardır. Tedavi konservatif veya cerrahi olabilir.
117. (Cevap C)
Kistik fibrozis, bütün ekzokrin bezlerin fonksiyon bozukluğu ile giden otozomal resesif geçiş gösteren bir
hastalıktır. Hastalık çok erken dönemde mekonyum ileusu ile kendini gösterebilir. Hastaların çoğu,
büyüme gelişme geriliği ile birlikte olan sık tekrarlayan veya devamlı akciğer enfeksiyonları ile tanınır.
Hastalık bazı vakalarda sinsi başlarken, bazı vakalarda psödokrup veya hafif astım tarzında nöbetlerle
dikkati çekebilir. En sık rastlanan bulgu, geçici siyanoz ile birlikte paroksismal öksürüktür. Hastalık
ilerledikçe pürülan balgam çıkarma, amfizem, kor pulmonale ve çomak parmak gelişir. Bazı vakalarda
malabsorbsiyon nedeniyle kötü kokulu dışkı, abdominal distansiyon, gelişme-büyüme geriliği ve
pübertede gecikme görülebilir. Hastalar solunum yetersizliği ile kaybedilir. Kor pulmonale gelişmiş ise
terminal dönemde kalp yetersizliği bulunabilir.
118. (Cevap B)
Kostmann hastalığı, otozomal resesif olarak geçen ve agranülositozun şiddetli infantil formu olan bir
hastalıktır. Bu hastalıkta, persistan nötropeni (<200) ve şiddetli rekürren ve öldürücü enfeksiyon atakları
görülür.
119. (Cevap E)
Kawasaki hastalığı (mukokutanöz lenf nodülü sendromu), en az 5 gün süren yüksek ateş, nonpürülan
konjunktivit, mukozal lezyonlar (stomatit), el ayaları ve ayak tabanlarında eritem ve soyulma,
lenfadenopati, eritema multiforme biçiminde döküntü ile karakterizedir. Myokardit, perikardit, artralji ve
hepatit gelişebilir. Koroner arterlerde vaskülit olabilir. Kawasaki hastalığında jeneralize lenfadenopati
görülmez. Genellikle servikal tek ve 1.5 cm'den büyük lenfadenopati vardır.
120. (Cevap C)
121. (Cevap B)
Niasin (Vitamin B3), oksidasyon-redüksiyon reaksiyonlarında NAD koenzimi olarak fonksiyon görür.
Eksikliğinde 4D bulgusu (Demans, Diare, Dermatit, Death) ile birlikte fotosenstivite ile karakterize olan
pellegra hastalığı görülür. Niasin triptofandan sentezlenebilir. Bir başka önemli nokta; redüktazların
NADP'yi, dehidrogenazların ise NAD'yi kullandığıdır.
122. (Cevap D)
Kwashiorkor primer olarak bir protein malnütrisyonudur. Marasmus ise kalorik bir malnütrisyondur.
123. (Cevap D)
Kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda yüksek fosfat düzeyini normale getirmede en etkili olan
kalsiyum karbonattır.
124. (Cevap D)
Multisistemik hastalıklar nefrotik sendrom nedenlerinden değildir. Diğer seçeneklerin hepside nefrotik
sendroma neden olabilir. Çocukluk çağında en sık görülen neden ise minimal change hastalığıdır.
125. (Cevap D)
Hipertiroidi, tiroid bezinden aşırı hormon salgılanmasıyla ilgili bir durumdur. Sinirlilik, irritabilité,
emosyonel labilite, tremor, aşırı iştahlılık, yumuşak ve sıcak cilt, aşırı terleme ve sıcak intoleransı
mevcuttur. Konstipasyon ise genellikle hipotiroidinin bir bulgusudur.
126. (Cevap B)
Diabetes insipidus (Dİ), kardinal belirtileri poliüri ve polidipsi olan bir hastalıktır. ADH eksikliği sonucu
gelişen santral Dİ ve ADH'a duyarsızlık sonucu gelişen nefrojen Dİ olmak üzere iki tipi vardır.
Polidipsi ve poliüri en önemli semptomlardır. Süt çocuklarında aşırı ağlama ve ancak su verilince
rahatlama dikkati çeker. Hipertermi, kilo kaybı, kusma, kabızlık ve büyümede duraklama olur. Eğer yeterli
su verilmezse, oluşacak hipernatremik dehidratasyon sonucu idrar miktarı azalır ve poliürisiz bir
hiperozmolar dehidratasyon tablosu gelişir.
127. (Cevap D)
Sirozlu hastalarda hepatik ensefalopatiyi presipite eden faktörler; enfeksiyon, GIS kanamaları,
hipokalemi, azaotemi, sık yapılan parasentez, yüksek proteinli diyet, diüretik tedavi (özellikle aşırı
furosemid kullanımı hipokalemiyi ağırlaştırır), narkotik, sedatif ve trankilizan kullanımıdır.
128. (Cevap E)
Kistik fibrozislilerin çoğunda hayatın ilk yıllarında egzokrin pankreas yetmezliği ve bunun sonucunda
steatore vardır. %7-10 hasta mekonyum ileusu ile doğar. Akciğer tutulumu %90 oranında ve çoğunlukla
bronşiolit tablosu görülür. Rezidüel volüm artar. Vital kapasite azalır. Sık enfeksiyonlar olur. (S.aureus,
H.influenza ve S.pnomokok)
129. (Cevap B)
Human herpes virüs tip 6'nın neden olduğu 6. hastalık sıklıkla 6 ay-3 yaş arası çocuklarda görülür. Kuluçka
dönemi 10-17 gündür. 3-4 gün kadar süren bir prodrom dönemi vardır. Bu dönemde hastada yüksek ateş
ve irritasyon dışında semptom genellikle yoktur. Bazen ateşe bağlı konvülziyonlar görülebilir. Ateş
genellikle lizis ile düşer ve generalize pembe renk döküntü belirir. Bazen göz kapağında ödem,
lenfadenopati görülebilir. Kan tablosunda lökositoz ve polimorf nüveli lökosit artışı, döküntü evresinde
lökopeni ve lenfomonositoz gözlenir. Komplikasyon olarak ensefalit gözlenebilir. Tedavi, ateşin ılık banyo
ve antipiretiklerle düşürülüp konvülziyon varsa sedatiflerle kontrol altına alınmasını kapsar.
130. (Cevap C)
Ascarisin akciğerden geçişi sırasında ateş yükselmesi, öksürük, hırıltılı solunum, eozinofili ve akciğerde
infiltrasyonlar şeklinde görülen tabloya Löffler pnömonisi denir. Ayrıca Ancylostoma ve Nekatorda da
benzeri tablo görülür. Yine Ascarisde apandisit, karın ağrısı ve bağırsak tıkanmaları görülebilir. Tedavide
pirantel pamoat ya da mebendazol verilir.
131. (Cevap B)
Bu bir ezber sorusudur. QT mesafesinde kısalma yapan 3 neden vardır. Bu üç neden bilinirse soru yapılır.
QT kısalması; Hiperkalsemi, digital intoksikasyonu ve metabolik asidozda görülür. Bunun dışındaki
durumlarda QT uzaması olur.
132. (Cevap E)
Mitral stenoz, triküspid stenozunda, kısa PR sendromlarında ve hiperkinetik kalp hastalıklarında S1'in
şiddeti artar. Atrial fibrilasyonda S1 şiddeti değişkendir.
133. (Cevap A)
Perikard yaprakları arasında sıvı birikimi tamponada neden olabilir. Akut sıvı birikimlerinde 100-150 ml
sıvı tamponada neden olurken, kronik birikimlerde 2-3 litre sıvı birikimi bile tamponada neden
olmayabilir. Perikardda sıvı birikimine neden olan her olay tamponada neden olabilir. Tamponadın en sık
nedeni tümörlerdir. Tümörlerdende en sık yapan akciğer kanseridir.
134. (Cevap C)
Soru basit kalp yetmezliği olan bir hastada aşağıdaki ilaçlardan hangisi verilmez yerine klinik olarak
konjestif kalp yetmezliği tanımlanmış ve bu hastaya aşağıdaki ilaçlardan hangisini vermek uygun değildir
diye sorulmuştur. Vakada dispne, ortopne, noktüri, taşikardi, sumasyon galo, akciğerde krepitan railer ve
sağ kalp yetmezliği bulguları verilmiş. Yani kalp yetmezliğinin tüm bulguları verilmiş. Tanı oldukça kolay.
Kalp yetmezliği olan hastalarda NSAİİ, grup la, Ic, III antiaritmik ilaçlar ve kalsiyum kanal blokerlerinin
kullanımı önerilmemektedir.
135. (Cevap B)
Eğer soru dikkatli okunmazsa A şıkkı işaretlenebilir. Halbuki koksakie grubu myokarditlerin en sık
sebebidir. Fakat soruda bakteriyel etken sorulmuştur. Myokarditin en sık nedeni koksaki virüs B'dir ama
bu bir virüstür. Bakteriyel ise en sık S. aureustur.
136. (Cevap A)
Sklerodermalı hastalarda hipertansiyon sık görülür. Hipertansif krizlere bağlı böbrek yetmezliği gelişebilir.
Sklerodermalı hastalarda daha önceki yıllarda ölümler genellikle hipertansif krize bağlı gelişen böbrek
yetmezliğine bağlı idi. ACE inhibitörlerinin kullanıma girmesi ile sklerodermada hipertansif krizlere bağlı
ölümler azalmıştır. AT II antagonistlerinin kullanıma girmesi ile birinci tercih AT II antagonistleri olmuştur.
Şıklarda her ikiside varsa AT II antagonistlerini işaretleyin. ATII antagonistleri yoksa o zaman ACE
inhibitörlerini işaretleyebilirsiniz.
137. (Cevap C)
Sekundum tipi ASD, bypass cerrahisi, cerrahi metalik materyal kullanılmadan gerçekleştirilen kardiak
cerrahilerde infektif endokardit profilaksisi yapmaya gerek yoktur.
138. (Cevap B)
Aort odağında sistolik ejeksiyon üfürümü AS ve IHSS'de duyulur. AS üfürüm boyna yayılır. IHSS'de
yayılmaz. AS'da ekspiryumda üfürümün şiddeti artar. Bunun dışında aort stenozunda venöz dönüşü
artıran manevralar üfürümün şiddetini artırır. IHSS'de ise venöz dönüşü artıran izometrik eksersiz ve
çömelme gibi hareketlerde üfürümün şiddeti azalır. Bunun nedeni IHSS'de üfürümün oluş mekanizması
ile ilişkilidir. IHSS'de üfürüm kalın septum ile mitral ön yaprak arasından geçen kanın oluşturduğu darlığa
bağlıdır. Venöz dönüş artar ise sol ventrikül çapı genişler. Bu durumda mitral ön yaprak ile kalın septum
arasındaki mesafe genişler. Üfürüm bundan dolayı azalır.
139. (Cevap C)
VES'de R on T, bigemine, salvo yapmış ve multifokal ise tedavi edilir. R on T ektopik atımın normal sinüs
ritmindeki T dalgasının üzerine düşmesine denir. Bu durumda ani ölüm riski en yüksektir.
140. (Cevap B)
Hipoparatiroidide kalsiyum düşük, fosfor yüksek, PTH düşük, ALP normaldir. Hiperparatiroidide ise
kalsiyum yüksek, fosfor düşük, ALP ve PTH yüksektir. Psödohipoparatiroidide ise PTH yüksek diğer
bulgular hipoparatroidi ile uyumludur. Paget hastalığında ALP yüksek calsiyum,fosfor, PTH genellikle
normaldir. Osteomalazide ise PTH yüksek, ALP yüksek, fosfor düşük, kalsiyum normal veya düşük olabilir.
141. (Cevap B)
142. (Cevap E)
Hiperprolaktinemi yapan tüm durumlarda galaktore görülür. Hipoparatroidide prolaktin artışı olmaz.
143. (Cevap B)
Kronik hastalık anemisi: Kronik hastalıklarda doku makrofajlarından normoblastlara demir transferi
bozulur. Yani makrofajlar normoblastlara demiri vermez. Bunun sonucunda hastada demir olduğu halde
demiri kullanamaz. Demiri kullanamadığı içinde sanki demir eksikliği anemisi varmış gibi hipokrom
mikrositer anemiye neden olur. Demiri normoblastlar alamadığı için serum demiri düşüktür. Fakat
hastalarda depo demiri ve ferritin yüksektir. Bu yüzden demir bağlama kapasitesi düşüktür. Hem demir
düşüklüğü hem de demir bağlama kapasitesi düşüklüğü ile karakterize tek anemi kronik hastalık
anemisidir.
144. (Cevap E)
Hemolitik üremik sendromun tanı kriterleri üremi, hemolitik anemi ve trombositopenidir. Eğer hemolitik
üremik sendromdaki bu üç bulguya ateş ve nörolojik bulgular ilave olmuş ise tanı TTP'dir. Lökopeni TTP
kriteri değildir.
145. (Cevap C)
MM'da böbrek yetmezliği, hiperkalsemi, hiperürisemi, infeksiyonlar, kullanılan ilaçlar, Ig hafif zincirlerinin
oluşturduğu tübüler ve glomerüler hasara bağlıdır. Fakat bunlar içerisinde en önemli neden Ig hafif
zincirlerinin oluşturduğu tübüler hasardır.
146. (Cevap E)
Çok zor ve detay soru. INH'nın nadir yan etkilerinden birisi soruluyor. INH Faktör 13 eksikliğine benzer
kanamaya neden olabilir. FXIII eksikliğinde klinikte kanama vardır. Fakat tüm testler normaldir. Bu hastada
klinikte kanama var. Tüm testler normal. Bu yüzden tanı Faktör XIII eksikliği ile uyumludur. Eğer hastada
klinikte kanama olmasa sadece APTT uzun olsaydı ozamanda cevap faktör XII eksikliği olurdu.
147. (Cevap D)
148. (Cevap C)
Bu da zor bir soru. Elde sadece 2. ve 3. MKF'lerde artrit yapan tek hastalık hemokromatozdur. SLE elin
küçük eklemlerini tutar, Sarkoidozda daha çok büyük eklem tutulumu vardır. Lyme ise diz, dirsek gibi
büyük eklemleri tutar. VVhiplIe'de tutulum lyme benzer.
149. (Cevap C)
Ezber ve zor bir soru. Detay bir soru. Poncet's hastalığı tüberküloz seyrinde görülen reaktif artrittir. Basil
yoktur. Tüberküloz tedavisi ile düzelir.
150. (Cevap B)
Kolay ve eski tus sorusu. Yetişkinlerde nefrotik sendroma en sık neden olan membranöz glomerülonefrit,
çocuklarda ise minimal lezyon hastalığıdır.
151. (Cevap D)
Atfedilen risk ile korunabilirlik hızı halk sağlığı uygulamalarında önemlidirler. Şüphe edilen etyolojik faktör
(etken) ortadan kaldırıldığı zaman ne kadar yarar (hastalığa yakalanma, ölüm vb. önlenmesi)
sağlanabileceğini tahmin etmeye yarayan ölçütlerdir.
Bu retrospektif (geriye doğru) yani eski kayıtlara dayanarak yapılıyor ise Odds ratio, prospektif (ileriye
doğru), yani planlanarak takip edilen hastaların kayıtlarına dayanır ise de Rölatif risk olarak adlandırılır)
152. (Cevap E)
Perinatal Ölüm Hızı: Ana sağlığı düzeyini iyi gösteren ölçütlerden birisidir. Doğum öncesi ve
doğum sırasında sağlık hizmetlerinin yeterli olup olmadığını gösterir. Şöyle hesabedilir.
153. (Cevap E)
154. (Cevap A)
Şizofrenide belirtiler:
• Bilişsel yetiler: Bilinç açık, bellek ve oryantasyon normaldir. Ancak ilgi azlığına bağlı öğrenme yeteneği
azalmıştır. Algılamada önemli bozukluklar olur. Halusinasyonlar (varsam) ve yanılsamalar vardır.
Şizofrenide tipik olarak işitme varsanıları vardır. Yanılsamalarda kişi dış uyaranları yanlış algılar. Gerçeği
değerlendirme yetisi bozulmuştur (psikoz).
• Düşünce (çağrışım): Düşünce akımındaki bozukluklar: blok, clang çağrışım (şiirsel konuşma), neolojizm
(sözcük uydurma), enkoherans (karışık konuşma), kelime salatası, regresif (çocuksu) düşünce, dereistik-
otistik düşüncedir. Düşünce içeriğindeki bozukluklar: sanrılar (delüzyon) en önemlisidir.
• Hareket: Stereotipi (kalıplaşmış hareketler), katatoni (dona kalma), eylem azlığı, ekopraksi (taklit),
ambivalans (bir şeye karşı karşıt duyguları birarada bulundurma), otizm (içe kapama)'dır.
155. (Cevap D)
Columna vertebralis'in kırık dislokasyonları, tümör vb. nedenlerle olabilir. Hastalarda spinal şoku takiben
şu belirtiler görülür.
•Lezyon segmentinde ipsilateral alt motor nöron paralizisi ve musküler atrofi. Kesi segmentinde hasara
uğrayan cornu anterius'daki alt motor nöronlar nedeniyledir.
•Lezyon segmentinde ipsilateral bant şeklinde tüm duyuların kaybı. Medulla spinalis'e giren afferent
liflerin (radix posterior) harabiyeti nedeniyledir.
•Lezyon seviyesinin altında kalan tüm segmentlerle ilgili ipsilateral üst motor nöron felci belirtileri
(spastik paralizi, Babinski belirtisi, yüzeyel karın refleksleri ile cremaster refleksinin kaybı). Tr.
corticospinalis lateralis'in kesisi nedeniyledir.
•Lezyon seviyesinin bir segment altından itibaren ve karşı tarafta tüm segmentlerle ilgili ağrı ve ısı
duyusunun kaybı.
•Lezyon seviyesinin altında kalan tüm segmentlerle ilgili, ipsilateral proprioseptif, vibrasyon ve iki nokta
ayırımı duyularının kaybı.
•Eğer kesi üst torakal segmentlerden geçiyorsa tüm bunlara Horner sendromu da eşlik eder.
156. (Cevap C)
Myastenia gravis
Kavşak hastalığıdır.
* Eaton-Lambert sendromu ile myastenia gravisi ayırt etmek için EMG kullanılır. Eaton- Lambert
sendromunda aksiyon potansiyel genliği ilk uyarandan sonra artarken m.gravisde azalır.
3 tipi vardır:
* Oküler: %50 hastalıkta ilk bulgu çift görme, extraokuler kaslarda tutulum, pitozis
Otoimmun progresif assenden paralizi ile karakterize bir hastalıktır. Solunum kasları tutulumu fatal
seyreden bir kliniğe neden olmaktadır.
Myotonik
Frontal kellik, pitozis, çene düşüklüğü, çökük yanak, boyun ve omuz kuşağı kaslarda atrofi vardır.
• Amyotrofik lateral sklerozda lateral kordon alt ön boynuz motor nöronunu tutar.
Dilde atrofi ve fasikulasyonlar olur. Yutma güçlüğü olur. 40-60 yaşlarında görülür.
Atrofi, patolojik refleksler oluşur. 5 yıl içinde ölüm olur.
157. (Cevap E)
P. Vulgaris:
■ Alttaki deri normaldir, eritem-inflamasyon yoktur. Kaşıntı yoktur. Mukoza tutulumu hemen her hastada
vardır.
Eğer soruyu dikkatli okumazsak a şıkkını işaretleyebiliriz. Ama sorunun son kısmındaki "değildir" ifadesi
sorunun cevabının e şıkkı olduğunu gösteriyor. Psöriaziste koebner fenomeni tipiktir.
158. (Cevap C)
Akne vulgaris:
■ Enfektif ajanlar lipaz salgılayarak trigliseridleri hidrolize edip serbest yağ asitlerine çevirerek
Komedon'lar oluşur.
159. (Cevap B)
Polimiyozit dermatomiyozit otoimmün kaynaklıdır. Subakut başlar. Proksimal kaslar tutulur. % 15'inde
neoplazm vardır. Dermatomiyozitde 40 yaş üstündeki hastalarda bu birliktelik %60'lara çıkar. Tanıda
kreatinin fosfokinaz artışı önemlidir. Ayrıca sedimentasyon artar. Miyotonik EMG bulguları vardır ve kas
biyopsisi karakteristiktir. Tedavi de steroid ve immünsüpresifler verilebilir. Sjögren ve SLE eşlik edilebilir.
160. (Cevap A)
Yenidogan ve 1 yaş altğndaki infantta primer beyin inceleme yöntemi USG'dir. USG noninvaziftir,
sedasyon gerektirmez, kısa sürdüğü için hipotermiye neden olmaz, taşınabilir, radyasyon içermez. USG ile
hidrosefali, intrakranial hemorajiler büyük hassasiyet ve doğrulukla saptanabilir. Holoprozensefali,
porensefali gibi konjenital anomaliler ve ventrikülit tanısında da sıklıkla kullanılmaktadır. 1 yaş üstünde
fontaneller kapandığı için USG kullanılmaz.
161. (Cevap E)
Nörojenik şok değişik nedenlere bağlı damarlarda ortaya çıkan vazodilatasyon sonunda periferik vasküler
direncin azalması sonucu kanın vasküler yatakta göllenmesi ve kalbe dönüşün azalması nedeni ile gelişen
şoktur.
162. (Cevap B)
1- Erkekler
2- Anorektal cerrahi
3- Spinal anestezi
4- Ağrı
5- Stres
163. (Cevap E)
İstirahat ağrısı, ülserasyon veya gangren ateroembolik olaylar cerrahi tedavi endikasyonu oluştururken
tek başına kladikasyonun olması tartışmalıdır. Genellikle endikasyon olarak kabul edilmez. Mesleğini
yürüyerek yapanlarda, genel durumda uygunsa yapılabilir.
164. (Cevap C)
Tüm sokaklarda hipotansiyon olduğu için nabız taşikardiktir. Sadece nörojenik şokta bradikardi olan
vazodilatasyon nedeni ile sistemik vasküler dirençte azalmıştır.
165. (Cevap A)
Sarkomlarda prognoz açısından önemli olan histolojik tipinden çok boyut, histoloji grade ve sınır
özelliklerinden Histolojik grade prognozu belirleyen en önemli göstergeddir.
166. (Cevap D)
Yanık hastasına verilecek sıvı miktarı parkland formülü ile hesaplanır. Parkland formülüne göre hastaya ilk
24 saatte verilmesi gereken sıvı= 4x100x45=18000 ml.
Buna göre yarısı ilk 8 satte verilmelidir. Olayın üzerinden 2 saat geçtiğine göre 8000 ml sıvının verilmesi
için 6 saat kalmıştır. 9000 / 6=1500 ml
167. (Cevap E)
Adjuvan hormon hormonoterapi kararını belirleyen temel kriter tümör hücrelerinin reseptör durumudur.
Meme kanseri hücreleri Östrojen ve progesteron reseptörleri içerebilir. Reseptör pozitifliği tümörün
tedaviye daha iyi cevap vereceğini ifade eder.
168. (Cevap A)
Reseptör pozitif metastatik meme kanserinin tedavisinde ilk seçenek endokrin tedavi olmalıdır.
Genç, Reseptör negatif ve visseral organ metastazı olan hastalara kemoterapi verilir.
Radyoterapi metastatik hastalıkta sadece palyatif amaçlı kullanılabilir. Cerrahi tedavisinin metastatik
hastalıkta yeri yoktur.
169. (Cevap C)
Sigmoido vezikal fistüllerin en sık nedeni divertikülittir. İkinci sırada sigmoid karsinom gelir. Erkeklerde
kadınlara göre daha sık gelişir.
170. (Cevap E)
Lynch sendromu (Ork kanser sendromu otozomal) dominant geçişli, kolateral, endometrial, över, mide,
üriner ve hepatobiliyer kanserlerin görüldüğü bir sendromdur.
171. (Cevap A)
172. (Cevap E)
Crohn hastalığında baryumlu grafilerde segmenter tutulum duvar kalınlaşması, lümen daralması (ip
belirtisi), duvar rijiditesi fıstüller gözlenebilir. Kurşun boru manzarası ülseratif kolite özgü bir radyolojik
bulgudur. Crohn hastalığında gözlenmez.
173. (Cevap D)
GIP salimini glukoz ve yağlar tarafından stimüle edilir. Aynı miktar glukozun oral alınımından sonra,
intravenöz alımına göre daha fazla insilün salgılanmasından sorumlu olduğu kabul edilir.
174. (Cevap D)
3- Sfinkterotomi
5- Amfizematöz kolesistit
175. (Cevap B)
Varis kanamasının profilaksisinde propranolol ilk yapılan çalışmadır. Çelişkili sonuçlar vermiştir. Bazı
çalışmalarda varis kanama olasılığını %40 oranında azalttığı gösterilmiştir, diğer ilaçlar varis kanamasının
kontrolünde bir dereceye kadar etkili olmalarına rağmen varisli hastaların uzun dönemli tedavilerinde
yerleri yoktur.
Varis tedavisi planlamasındaki basamakları Profilaksi —► Beta blokörler İlk basamak—» Endoskopi ve
farmakolojik tedavi
176. (Cevap C)
Koledok kistlerinin 5 tipi vardır. Tipi: Ana safra kanalının kistik dilatasyonu Tip II: Tek, koledok divertikülü
Tip III: Ana safra kanalının duodenum duvarı içindeki kistik dilatasyonu ((koledokosel)
Tip V: intrahepatik safra yollarında çok sayıda yaygın kist (Caroli hastalığı)
177. (Cevap D)
Fenobarbital hariç diğer ilaçlar ise hormon sentezini bloke ederek tiroid hormon düzeylerini düşürürler.
178. (Cevap D)
Folliküler tiroid karsinomalarında uzak metastazın olması, kadınlarda 50 erkeklerde 40 yaşın üzerinde
olması, ekstratiroidal invazyon veya majör vasküler invazyon olması tümörün 4 cm'den büyük olması kötü
prognostik faktörlerdir.
179. (Cevap B)
Sorudaki çocukta medüller tiroid karsinom riski nedeniyle tiroidektomi yapılmalıdır. Ancak MEN-2'li
hastalarda beraberinde feokromasitoma da bulunma olasılığı nedeni ile 24 saatlik idrardaki katekolamin
metabolitlerinin düzeylerini ölçmek önemlidir. Çünkü saptanamayan feokromasitoma durumunda genel
anestezi çok tehlikeli olabilir. Ultrason eşliğinde TÜAB tiroid kitlesinin değerlendirilmesinde uygun bir
yöntem olmasına rağmen medüller tiroid kanserinde %100 doğruluk oranına sahip değildir.
180. (Cevap A)
Primer hiperparatiroidizm %90 tek bez adenom %8 multiglandüler hastalık (hipeplazi), %2 iki bez
adenomun %1'den az olguda paratiroid kanserine bağlı gelişir.
181. (Cevap C)
2- Lober kanama ise o loba ait bulgular, konfuzyon, başağrısı ile kendini belli etmektedir.
4- Talamik kanama rigidite, vulpian belirtisi, otonomik belirtiler, hiperaljezi ve hiperesteziye yol
açmaktadır.
5- Pons kanaması derin ani koma, kranial sinir felçleri, quadripleji ve pin point pupillaya neden olur.
6- Serebellar kanaması ise vertigo, kusma, ataksi ve hızlı ilerleyen komaya neden olur.
* En sık kanamalar putaminal daha sonra lober daha sonra talamik olur
182. (Cevap B)
* Büllöz mirinjit. İnfluenza grubu ya da mikoplazma tarafından oluşturulur. Dış kulak yolu ve zarda
hemorajik mor renkli büllerle karakterizedir.
183. (Cevap A)
Seminom: İnmemiş testiste en sık görülen tümördür. Germ hücreli tümörlerin ve testis tümörlerinin en
sık görülenidir. En sık semptomu: Ağrısız testikülomegalidir. %98 unilateraldir. HCG salgılarlar. En iyi
prognozlu olandır. Bilateral en sık görülen, en radyosensitif testis tümördür. Seminomda %10 orannda
beta hCG artışı görülebilir. AFP artışı görülmez. Diğer şıklardaki hastalıklarda AFP artışı görülebilir.
184. (Cevap D)
Ewing Sarkom
Radyosensitiftir.
185. (Cevap A)
Torasik outlet sendromunun en sık sebebi servikal kostadır. Sekonder olaylardan en sık sebep 1. kosta ve
clavicula kırıklarıdır. Adson testi torasik outlet sendromunda pozitiftir.
186. (Cevap C)
• Rutin
1- CBC
2- Tam idrar
3- İdrar kültürü
4- Kan Grubu, Rh
7- HbsAg
8- PAPS
Şıklardaki yer alan HbA1c kan şekerinin 3 aylık dönem içindeki regülasyonunu değerledirmek amacıyla
bakılmaktadır. Gastasyonel diyabette HbA1C düzeyi normaldir. Bu nedenle rutin laboratuar testleri
arasında yer almaz.
187. (Cevap C)
Trichomonas vaginalis vajiniti:
menstruasyondan hemen sonra ya da gebelik sırasnda şiddetlenmeye eğilimlidir, inatçı lökore (miktarı
bol, köpüklü, yeşilimsi, ve şiddetli olgularda kötü kokulu olur, kronik infeksiyonlarda akıntının miktarı
azalabilir ve rengi griye dönüşebilir) esas semptomdur, vulvar pruritus de görülebilir. Vajen pH'sı 5.0 in
üstündedir. Vajen mukozasında peteşiler (çilek noktalar) görülebilir.
188. (Cevap B)
Salgı bezi mitozu proliferasyon olduğunu gösterir. Menstruasyon esnasında hücre onarımı nedeni ile artış
gösterir.
Predesidual reaksiyon ön ve arteriollerin etrafında başlar ve menstruasyona kadar tüm stromaya yayılır.
189. (Cevap A)
Varicella zoster aşısı canlı viral aşıdır. Gebelikte canlı viral aşılardan sadece adenovirüs tip 4 ve 7 ve
poliomyelit (saik) aşısı uygulanabilir. Canlı virüs aşılarından kızamık, kızamıkçık, kabakulak ve varicella
aşılarının uygulanması kontrendikedir. Gebelikte inaktif virüs aşılarından hepatit A, hepatit B, influenza ve
kuduz uygulanabilir.
4-190. (Cevap A)
Hidrosefali
Serebrospinal sıvının artışına bağlı olarak beyin lateral ventriküllerindeki genişlemeye denmektedir.
USG'de koryoid pleksus yapıları sarkmış yüzer halde izlenir. Buna dangling bulgusu denir.
191. (Cevap B)
Preeklampsi, fetoplasental üniteyide içermek üzere tüm organlarda kötü perfüzyon ile giden
vazokonstrüksiyon ve hipervolemi ile karakterize sistemik bir hastalıktır. Generalize vazospazm vardır.
Sinsityotrofoblastların desidua basalise migrasyonu gerçekleşen spiral arterler etrafında bariyer görevini
üstlenir. Bu migrasyondaki patolojiler preeklampsinin fizyopatolojisinde suçlanmaktadır.
- Gebelikte renin - anjiotensin - aldosteron sisteminde değişiklikler meydana gelir. Plazma renin aktivitesi
artar, renin konsantrasyonu artar, anjiyotensin 2 artar, aldosteron artar, katekolaminler artar, bu
değişikliklere bağlı olarak damarlarda jeneralize vazospazm gelişir.
192. (Cevap E)
• Irk : Zencilerde iki kat. Amerikan yerlilerinde ve ispanyol kökenlilerde daha sık.
193. (Cevap E)
Mezonefroid tümör (clear celi Ca) unilatéral yerleşim olup en fazla hiperkalsemi ve hiperpireksi yapan
tümördür. %25 endometriozis ile birlikte bulunur. Histopatolojiiik olarak hobnail (kabara çivisi) hücreleri
görülür.
194. (Cevap D)
Leiomyosarkom olgularnda preoperatif tanı genellikle mümkün olmaz ve tan ancak histerektomi
materyalinin histopatolojik incelenmesi ile konulur.
Mitotik sayı ve histolojik atipi utérus mezenkimal tümörlerinin davranışını belirlemede en önemli
kriterlerdir. >10 mitoz/10HPF ve grade 1-3 atipi varlığında tanı leiomyosarkomdur. Nekroz da malignité
ayrımında önemli bir kriterdir.
195. (Cevap D)
Kötü prognoz kriterleri ise 1Son gebelik oluşalı 4 aydan uzun süre geçmişse, term gebelik sonrası hastalık
gelişmişse
•Malign GTN en sık akciğere hematojen yoldan yayılır. (%80). Daha sonra vajen (%30), pelvis (%20), beyin
(%10), karaciğer (%10) gelişir.
196. (Cevap E)
Puerperal mastit postpartum dönemde memelerin uni ya da bilateral infeksiyonudur. Etken bebeğin
orofarenksinden anneye geçen S. aureus ya da streptokok türleridir. Ancak en sık etken S. aureus'dur.
197. (Cevap D)
Stress inkontinansı intraabdominal basınç artışı olan durumlarda (öksürme, gülme, hapşırma, fiziksel
aktivite) istemsiz olan idrar inkontinansına denmektedir. Sebebi intraabdominal basınç artşında
mesaneye oranla üretrada daha az artışın olmasıdır. Tanı amaçlı yapılan testler bonney ve marchetti
testleridir. Bonney ve Marchetti testleri; stress inkontinansta, üretranın desteklenmesi ile hastanın
kontinansını sağlama yeteneğini test etmede kullanılırlar.
198. (Cevap B)
Siproteron asetat;
LH düzeyini düşürür
Periferde androjen etkisini antagonize eder
Bromokriptin;
Cimetidin
H2 blokeridir
4-199. (Cevap D)
Koital fonksiyon bozukluğu, anatomik bozukluk, anormal semen analizi, kötü postkoital test (PCT) ve
açklanamayan infertilite varlığında intra uterin inseminasyon (IUI) yapılabilir. Bu uygulamanın servikal,
tubal, intraperitoneal ve intrafolliküler tipleri vardır. Anormal semen analizi astenozoospermi,
oligozoospermi, azospermi, teratozoospermi, astenooligozoospermi, aspermi, hipospermi, lökospermi
olarak sıralanabilir.
4-200. (Cevap D)
CEVAP ANAHTARI
TEMEL BİLİMLER KLİNİK BİLİMLER