Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 29

görünür.

E ğ e r notasyon doğruysa, kutuplar arasında bir temel fark


olduğunu sembollerin kendilerinden a n l a m a k olanaklı olmalıdır;
ve bu, gerçekte olanaksızmış gibi görünür.
Bir sembolizmin y o r u m u n u n , aynı tip sembollerin farklı bir
y o r u m u n u n verilmesine bağlı o l m a m a s ı gerekir.
Asimetri, bir "totoloji" olarak adlandırdığımız belirli bir
sembol biçiminin bir betimlemesini v e r m e k yoluyla ortaya
konulur. Yalnızca ab~sembolünün betimlemesi, a ve b ' y e göre
simetriktir; a m a b u b e t i m l e m e artı bir totoloji betimlemesini
sağlayan şeyin bir totoloji olması olgusu onlara göre asimetriktir.
(Bir betimlemenin iki s e m b o l e göre simetrik olduğunu söylemek,
birini bir diğerinin yerine koyabileceğimiz ve ancak betimlemenin
aynı kaldığı, yani aynı şeyi ifade ettiği anlamına gelir.)
p.q ve q ' y u ele alalım. p . q ' y u ab n o t a s y o n u n d a yazdığında,
q ' n u n kendisinden bir sonuç olarak çıktığını yalnız bu sembolden
g ö r m e k olanaksızdır, ç ü n k ü eğer doğru-kutbu yanlış olarak
yorumladıysan, aynı sembol, q ' n u n sonuç olarak çıkmadığı pvq
yerine geçecektir. A m a hangi sembollerin totolojiler olduğunu
söylediğin an, b u n u , onların oldukları olgudan ve q ' n u n sonuç
olarak çıktığı orijinal sembolden g ö r m e k derhal olanaklı hale
gelir.
E L B E T T E mantıksal önermelerin hepsi faklı bir şey gösterir:
onların hepsi, aynı şekilde, yani totolojiler o l m a l a n olgusuyla
gösterirler, a m a onlar farklı totoloj ilerdir v e b u y ü z d e n her bir şeyi
farklı gösterirler.
Sembollerimiz h a k k ı n d a istemli o l m a y a n şey, n e onlar, n e d e
b i z i m verdiğimiz kurallardır; a m a belirli kurallar vererek
ötekilerin sabitîendiği olgusu - mantıksal sonuç olarak çıkar.
[Krş., 3.342]
Böylece, bir çelişme biçimi olduğu kadar bir totoloji biçimi
olarak da ve tersine ele aldığımız biçimi y o r u m l a m a k olanaklı
olacaksa da, onlar mantıksal b i ç i m d e faridıdırlar, çünkü
sembollerin açık biçimi ajmıysa da, onlarda sembolleştirenler
farklıdır ve böylece bir y o r u m d a n semboller hakkında sonuç
olarak çıkan şey, başkasından sonuç olarak çıkandan farklı
olacaktır. A m a a ve b arasındaki fark bir mantıksal b i ç i m farkı
değildir, .şöyle ki, öteki sembollerin yorumları hakkında, tek
başına b u farktan hiçbir şey sonuç olarak çıkmaz. B ö y l e c e ,
örneğin p.q., p v q ab n o t a s y o n u n d a t a m a m e n aynı mantıksal
biçimin sembolleri olarak görünür. A n c a k onlar t a m a m e n farklı
bir şey söylerler; ve eğer n e d e n i n i sorarsanız, yanıt şöyle görünür:
bir d u r u m d a en üsteki çizgi b şekline sahiptir, bir başka d u r u m d a a
şekline. B u n u n l a birlikte, bir totoloji olarak totoloji y o r u m u , bir
mantıksal biçim'in bir yorumudur, belirli bir şeklin bir çizgisine
bir a n l a m verilmesi değildir. Ö n e m l i olan şey, s e m b o l i z m
biçiminin y o r u m u n u n , o n u n mantıksal niteliklerinin bir y o r u m u n u
v e r m e k yoluyla sabitleştirilmesi gerektiğidir, belirli çizgilere
y o r u m l a r v e r m e k yoluyla değil.
M a n t ı k s a l değişmezler, değişkenlere dönüştürülemez: ç ü n k ü
onlarda sembolleştiren şey aynı değildir. Bir değişkenin y e r i n e
geçebilen t ü m semboller, aynı şekilde semboUeştirir.
B i z bir s e m b o l ü betimler ve istemli olarak " B u b e t i m l e m e n i n
bir sembolü, bir totolojidir" deriz. V e sonra, h e m aynı
b e t i m l e m e y i yanıtlayan herhangi bir diğer sembolün bir totoloji
olduğu, h e m d e aynı b e t i m l e m e y i yanıtlamayan herhangi bir
s e m b o l ü n bir totoloji olmadığı d o ğ r u d a n sonuç olarak çıkar. Y a n i ,
bu b e t i m l e m e n i n herhangi bir s e m b o l ü n ü bir totoloji olarak
sabitledik; v e b u sabitleniş, artık h e r h a n g i bir b a ş k a s e m b o l ü n b i r
totoloji olup olmadığına göre istemli değildir.
Bir totoloji olan ve o l m a y a n şeyi b ö y l e c e sabitledikten sonra,
a-b bağıntısının geçişli o l d u ğ u n u istemli olarak y e n i d e n
sabitleyerek, b u iki gerçekten, " p = ~ ( ~ p ) " n i n bir totoloji o l d u ğ u
s o n u c u n a varabiliriz. Ç ü n k ü --(-p) = a-b-a-p-b-a-b. Söz k o n u s u
olan şudur: a-b-a-p-b-a-b'nin a-p-b'yle aynı sembol olduğu
s o n u c u n a ulaştığımız akıl y ü r ü t m e süreci, onun anlamının aynı
o l d u ğ u n u kendisiyle keşfettiğimiz, yani b-a-p-b-a ise, o z a m a n a-
p - b değil, a-b-a-p-b-a-b ise, o z a m a n b-a-p-b-a değil, öyleyse a-b-
a-p-b-a-b ise o z a m a n a-p-b şeklinde akıl yürüttüğümüz yerdekiyle
t a m a m e n aynıdır.
a - b ' n i n geçişli olduğu olgusundan, a-b-a'ya sahip o l d u ğ u m u z
yerde, birinci a ' n m , b ' y l e ikincisiyle aynı bağmtıya sahip olduğu
sonuç olarak çıkar. B u , tıpkı a-doğru, b-yanlışı i m a e d e r v e b -
yanlış, c-doğruyu ima eder gerçeğinden, a - d o ğ m n u n , c-doğruyu
ima ettiğine u l a ş m a m ı z gibidir. V e bir totoloji betimlemesini
sabitleyerek, p = ~ ( ~ p ) ' n i n bir totoloji olduğunu görebileceğiz.
Belirli bir kural verildiğinde, bir sembolün totolojik olması bir
mantıksal doğruluğu gösterir.

a\ - p - b

B u sembol ya bir totoloji ya da bir çelişme olarak


yorumlanabilir.
Onun bir çelişme olarak değil, bir totoloji olarak
yorumlanacağını kararlaştırmada, a ve b ' y e bir anlam
y ü k l e m i y o m m ; yani onların farklı şeyleri, a m a aynı tarzda
semboUeştirdiklerini söylüyorum. Y a p t ı ğ ı m şey, a-kutbunun t a m
sembolle bağlantılı olduğu tarzın, sembol bir çelişme olarak
yorumlansaydı semboUeştireceği tarzdan farklı bir tarzda
semboUeştirdiğini söylemektir. V e yalnızca bağlantının hangi
tarzlarda sembolleştirildiğini göstermek için, a ve b çizgilerini
ekliyorum; böylece aynı çizgi, başka bir sembolde mukabil yerin
neresinde bulunursa bulunsun, orada bağlantının aynı tarzda
sembolleştirmesi d e açık olabilir.
Elbette, herhangi bir ab-işlevini iki dış kutbu hiç
kullanmaksızm, örneğin yalnızca b-kutbunu atlayarak
semboUeştirebilirdik; ve b u r a d a sembolleştirecek olan şey,
önermelerin iç kutuplarının üç çiftinin, öteki kutuplar a-kutbuyla
bağlantılı değilken, a-kutbuyla belirli bir şekilde bağlantılı olması
olacaktır. V e böylece a ve b çizgileri arasındaki fark, onları
kullandığımız yerde, bir d u r u m d a ve diğerinde semboUeştiren
şeylerin farklı bir d u r u m u olduğunu gösterir: bir d u r u m d a belirli iç
kutuplar bir dış kutupla belirli bir tarzda bağlıdırlar, diğerinde
değilÛİYler.
ö r n e ğ i n , ya a-kutbunu atlayarak ya da b - k u t b u n u atlayarak,
hangi b i ç i m e k o y a r s a k k o y a l ı m bir totoloji sembolü, her z a m a n bir
ç e l i ş m e s e m b o l ü olarak kullanılabilecektir.
~ x ' i n anlamsız o l m a nedeni, basitçe s e m b o l ü n e hiçbir
a n l a m v e r m e m e m i z d i r . Y a n i , (|)x ve (|)p aynı tipe aitmişler gibi
g ö r ü n m e l e r i n e karşın, öyle değildirler, ç ü n k ü ~ x ' e bir a n l a m
v e r m e k için, bir niteliğine sahip olmanız gerekecektir. (j)^'de
semboUeştiren şey, (|)'nin bir özel ismin solunda yer alıyor
olmasıdır ve açıkça b u - p ' d e böyle değildir. İçinde bir niteliğin
ismi (kabaca s ö y l e m e k gerekirse) bulunan t ü m ö n e r m e l e r için
ortak olan şey, b u ismin bir isim-biçimmm solunda yer almasıdır.
Örneğin, " A b r a k a d a b r a vSokrates"in bir a n l a m a sahip olmasına
asla ihtimal verilmeyecekken, "Platon S o k r a t e s " i n bir anlamca
sahip olabilirmiş gibi g ö r ü n m e s i n i n nedeni, " P l a t o n " u n bir a n l a m a
sahip o l d u ğ u n u b i l m e m i z d e n ve b ü t ü n d e y i m i n bir a n l a m a sahip
olabilmesi için gerekli olanın, " P l a t o n " u n bir a n l a m a sahip
olabilmesi değil, a m a " P l a t o n " u n bir ismin solunda olmasının bir
anlama sahip olabilmesi o l d u ğ u n a dikkat etmememizden
dolayıdır.
" Y e ş i l o l m a m a n ı n niteliği yeşil değildir"in saçma olmasının
n e d e n i , yalnızca "yeşiF'in bir ismin sağında yer alması olgusuna
a n l a m v e r m e m i z d e n dolayıdır; ve "yeşil o l m a n ı n niteliği" açıkça
bu değildir.
(|), m u h t e m e l e n bir niteliğin s e m b o l ü n ü n solunda (ya da onunla
herhangi b a ş k a bir bağıntı içinde) yer alamaz. Ç ü n k ü bir niteliğin
sembolü, örneğin V|/x, \|/'nin bir isim biçiminin s o l u n d a yer alıyor
ve bir b a ş k a (|) s e m b o l ü n ü n , m u h t e m e l e n b u tür bir olgunmı
solunda yer alamıyor olmasıdır: b u olabilseydi, m a n t ı k dışı bir dile
sahip olabilirdik ki, b u olanaksızdır.
p yanlıştır = ~ ( p d o ğ r u d u r ) T a n .
V, Z) vb. g ö r ü n ü ş t e mantıksal b a ğ m t ı l a n n , ayraçlara, noktalara
g e r e k s i n i m d u y m a l a r ı , yani "sıra"lara sahip olmaları ç o k
önemlidir; ki b u k e n d i başına onların bağıntılar olmadıklarını
gösterir. B u gerçek, ç o k evrensel olduğu için g ö z d e n kaçırılmıştır
— o n u b u kadar ö n e m l i kılan t a m şey. [Krş., 5.461]
Bir ö n e r m e y l e bir diğeri a r a s m d a içsel bağmtılar vardu:; a m a
bir ö n e r m e bir diğer önermeyle, bir ismin oluşturucu öğesi olduğu
ö n e r m e y l e sahip olduğu ve b u ismin o ö n e r m e d e " b u l u n d u ğ u "
söylenerek ifade edilmesi gereken içsel b a ğ m t ı y a sahip olamaz.
B u a n l a m d a bir ö n e r m e bir diğerinde " b u l u n a m a z " .
îçsel bağıntılar, önermelerde dile getirilemeyen, a m a t ü m ü
kendilerini sembollerde gösteren ve sistematik olarak totoloj ilerde
sergilenebilen tipler arasındaki bağıntılardır. Onları "bağıntılar"
olarak adlandırmaya başlamamızın nedeni, mantıksal önermelerin
onlarla, uygun bağmtısal önermelerin bağıntılarla sahip
olduklarına b e n z e r bir bağıntıya sahip o l m a l a n d ı r . Ö n e r m e l e r
birbirleriyle ç o k farklı içsel bağıntılara sahip olabilirler. Bize bir
önermeyi bir diğerinden çıkarma olanağı kazandıran birisi şudur:
sözgeHmi, onlar (l)a ve (|)a D \|/a iseler, o z a m a n (|)a. (t)a 3 \|/a: Z): \|/a
bir totolojidir.
Özdeşlik sembolü, bir işlev ve onun kanıtı arasındaki içsel bağı
dile getirir: yani, (|)a = (3x). (|)x. x = a.
(3x). (|)x. X = a ' n m doğruluğunun koşulları, şöyle denilerek
sırayla dile getirilirse: örneğin, (3x). (|)x. x = a için ve sonra aynı
z a m a n d a (|)a için, eğer şöyle ve şöyle ise b u doğrudur; ve eğer
şöyle ve şöyle ise b u yine doğrudur, vb.; (3x). (])x. x = a : = : (l)a
önermesi bir totoloji olarak görülebilir. M e s e l e y i bu şekilde ifade
etmenin kendisi, ab n o t a s y o n u n u n daha düzgün bir çevirisi olan
kullanışsız bir notasyondur.
Bir s e m b o l d e sembolleştiren şey, mantık kuralları =
sembollerin m a n i p ü l a s y o n l a n n m sözdizimsel k u r a l l a n n a göre
o n u n yerine konabilen bütün semboller için ortak olandır. [Krş.,
3.344]
Bir ö n e r m e n i n bir m a n a y a {Sinn) sahip olup olmadığı sorusu,
onun bir oluşturucu öğesine ilişirin bir diğer önermenin
doğruluğuna asla bağımlı olamaz. Örneğin, (x) x = x ' i n m a n a y a
{Sinn) sahip olup olmadığı, (3x)x = x ' i n doğru olup olmadığı
sorusuna asla bağımlı olamaz. Bu, gerçekliği hiç betimlemez ve
bu yüzden yalnızca sembollerle ilgilidir; ve onların
sembolleşîirmelen gerektiğini söyler^ neyi semboUeştirdiklerini
değil.
N o k t a ve ayraçların semboller oldukları açıktır ve herhangi bir
bağımsız a n l a m a sahip olmadıkları açıktır. B u yüzden, sözde
"mantıksal değişmezler"i u y g u n b i ç i m d e ortaya k o y m a k için,
onların tüm olanaklı birleşimlerinin genel notasy o n u n u = bir
ö n e r m e n i n genel biçimini ortaya k o y m a n gerekir. B u şekilde, her
iki ab-işlevini, özdeşliği ve evrenselliği (üç temel değişmez) eş
zamanlı olarak ortaya koyarsın.
p 3 p değişken önermesi, ~(p.~p) değişken önermesiyle özdeş
değildir. B u n a tekabül e d e n evrenseller özdeş olacaktır. -(p.~p)
değişken önermesi, ~ ( p . q ) ' n u n dışında, - p ' y i q ' n u n yerine
k o y a r a k bir totoloji elde ettiğini gösterir, oysa diğeri b u n u
göstermez.
(a,b)R, (c,d)S iki farklı bağıntısına sahip olduğunda, b u n u n , a
ve c ve b ve d ya da a ve d ve b ve c arasında bir b a ğ l a ş ı m
kurmadığını k a v r a m a k ç o k önemlidir: n e olursa olsun b ö y l e
k u r u l m u ş hiçbir b a ğ l a ş ı m yoktur. Elbette, aynı bağıntıyla
birleştirilen iki t e r i m çiftinin b u d u r u m u n d a bir b a ğ l a ş ı m vardır.
B u , bir bağmtısal olgunun, bir bağ ( E 2) aracılığıyla birleştirilen
terimler ve bağıntılar içerdiğini k a b u l e d e n teorinin doğru
olmadığını gösterir.
B i r ö n e r m e n i n (ya d a işlevin) b a ş k a bir ö n e r m e d e nasıl
bulunabileceği sorusu ortaya çıkar. Ö n e r m e ya da işlevin kendisi
m u h t e m e l e n b a ş k a sembollerle bağıntı içinde b u l u n a m a z . B u
n e d e n l e işlevleri olduğu gibi isimleri d e aynı a n d a bir ö n e r m e y e
ait genel b i ç i m i m i z içinde ortaya k o y m a m ı z gerekir; isimlerin
işaretleri arasında^^ b u l u n m a s ı ve işlevin isimlerin solunda
b u l u n m a s ı olgusuna a n l a m y ü k l e m e k yoluyla neyin ifade
edildiğini açıklayarak.
Bir anlamda, mantıksal önermelerin "postülalar" oldukları
d o ğ r u d u r —^"talep ettiğimiz" bir şey; ç ü n k ü yeterli bir n o t a s y o n
talep ediyoruz. [Krş., 6.1223]
Bir totoloji (bir mantıksal ö n e r m e değil), örneğin içinde hiçbir
a n l a m a sahip o l m a y a n sözcükler yer alan bir ö n e n n e n i n s a ç m a
olmasıyla aynı m a n a d a s a ç m a değildir. O n d a ortaya çıkan şey.

Muhtemelen "Sheffer işaretleri arasmda".


145
onun t ü m yalm p a r ç a l a r m m anlama sahip olmasıdır, a m a bu,
bunlar arasındaki bağlantılar birbirlerini etkisiz kıldıkları ya da
ortadan kaldırdıkları, hepsi yalnız ilgisiz bir tarzda bağlı oldukları
içindir.

Mantıksal işlevlerin hepsi birbirini öngerektirir. Tıpkı p hiçbir


a n l a m a sahip değilse, - p ' n i n d e hiçbir a n l a m a sahip olmadığını
görebildiğimiz gibi, aynı zamanda, eğer ~ p hiçbir anlama sahip
değilse, p d e hiçbir a n l a m a sahip değildir diyebiliriz. (j)a ve a ' y a
ilişkin durum tamamen farklıdır; çünkü burada (|)a, a'yı
öngerektirdiği halde, a, (j)a'dan bağımsız olarak bir anlama
sahiptir.
Mantıksal değişmezler karmaşık semboller olarak görünür,
a m a öte yandan birbirleriyle değiştirilebilirler. B u yüzden
gerçekten karmaşık değildirler; semboUeştiren, basitçe onların
içinde bileştikleri genel tarzdır.
B i r totolojide sembollerin bileşimi, m u h t e m e l e n o n l a n n
anlamlarının her hangi tek bir tikel bileşimine tekabül e d e m e z
— h e r olanaklı bileşime tekabül eder; ve b u y ü z d e n semboUeştiren,
sembollerin bağlantısı olamaz.
Bir lekenin bir diğerinin bolunda olduğunu ya da bir rengin bir
diğerinden d a h a k o y u olduğunu g ö r m e m gerçeğinden, o n u n b ö y l e
olduğu sonucu ç ı k ı y o r m u ş gibi görünür; ve eğer böyleyse,
yalnızca ikisi arasında içsel bir bağıntı varsa, b u olabilir; ve biz,
ikincinin biçimlinin birincinin biçimlinin bir parçası olduğunu
söyleyerek b u n u ifade edebiliriz. V e böylece, mantıksal yasaların,
d ü ş ü n c e n i n biçimleri ve sezginin u z a m ve z a m a n biçimleri olduğu
iddiasına bir m a n a verebiliriz.
Farklı mantıksal tipler, n e olursa olsun ortak hiçbir şeye sahip
olamazlar. A m a n sayıda yerin bir bağıntısının olanağından ya da
bir ile iki yerleri ve bir ile dört yerleri arasında bir analojiden söz
edebileceğimiz gerçeği, farklı yer sayılarıyla bağıntıların ortak bir
şeye sahip olduklarını, b u yüzden farkın, tip farkı olmadığını, a m a
farklı isimler arasındaki farka — d e n e y i m e bağlı bir ş e y —
benzediğini gösterir. Bu, bir ö n e r m e n i n en genel biçimine
gerçekten ulaştığımızı nasıl bilebileceğimiz sorusunu yanıtlar.
B i z i m yalnızca h e r h a n g i bir yer sayısının t ü m b a ğ m t ı l a n için
neyin ortak o l d u ğ u n u ortaya k o y m a m ı z gerekir.
" B e n p ' y e i n a n ı y o r u m " u n " p " ile bağıntısı, " ' p ' , p ' y i söylüyor
(besagt)"un p ile bağmtısıyla karşılaştırılabilir: Ben'in, "p"nin
olabildiği gibi bir y a l m olabilmesi olanaksızdır. [Krş., 5.542]
EK m
WITTGENSTEIN'IN RUSSELL'A
MEKTUPLARINDAN SEÇMELER, 1912-1920

C a m b r i d g e , 22.6.12.
... M a n t ı k h e n ü z yerine oturmamıştır, a m a bir şey b a n a giderek
d a h a açık hale geliyor: Mantığın önermeleri yalnızca görüşünüşte
değişkenler içerir ve görünüşte değişkenlerin u y g u n açıklaması
olarak ortaya çıkabilen n e olursa olsun, sonuçlarının mantıksal
değişmezlerin olmadığı olması gerekir.
M a n t ı k , herhangi bir başka bilimden tümüyle farklı bir tür
olarak ortaya çıkmalıdır.

1.7.12.
... A ş a ğ ı d a k i öneriyi y a p s a m , b e n i m ç ı l d ı m u ş o l d u ğ u m u
d ü ş ü n e c e k misin?: "(x).(j)x" t a m bir sembol değildir, a m a yalnızca
şu türden bir çıkarsamada a n l a m a sahiptir: h ^x z>x\|/x.(l)(a)'dan,
\l/a sonuç olarak çıkar. Y a d a daha genel olarak: h (x).(|)x.Go(a)'dan
(l)(a) sonuç olarak çıkar. B e n — e l b e t t e — b u k o n u hakkında ç o k
kuşlculuyum, a m a b ö y l e bir şey gerçekten doğru olabilir.

Horchreit, Post H o h e n b e r g , A ş a ğ ı Avusturya. (Yaz, 1912.)


... Şu an b e n i en ç o k rahatsız e d e n şey, görünüşte değişken
meselesi değil, daha ç o k " v " , " D " v b . ' n i n anlamıdır. B u son
sözünü ettiğim sorun — s a n ı r ı m — d a h a da temeldir ve eğer
olanaklıysa, yine d e bir sorun olduğu halde d a h a az bilinir. Eğer
" p v q " g e n e l d e bir karmaşığı ifade ediyorsa — k i b u t a m a m e n
k u ş k u l u d u r — , o zaman görebildiğim kadannca, "v"mn d a h a ö n c e
ü z e r i n d e k o n u ş t u ğ u m u z şekilde bir bağın \m parçası olarak ele
alınması gerekir. Sanırım, b u hipotez altındaki t ü m olanaklı
ç ö z ü m yollarını d e n e d i m ve birisi yapacaksa, b u n u n şu gibi bir şey
olması gerektiği s o n u c u n a ulaştım:
" h p ve h q ' d a n h r sonuç olarak ç ı k a r " önermesini şu şekilde
yazalım: "i(p; q; r ) " . B u r a d a " i " , karmaşıkları bağlayan bir bağdır
( b u n a ç ı k a r s a m a adı verebiliriz).
O z a m a n " h G ı (x,y).v. G I ( U , Z ) " şunu ifade edecek:
" h ( G 1 (x,y), E 1 (z,u), p (x,y,z,u)). İ [ G I (x,y); e ı (z,u); (3 (x,y,z,u)]
h ( G 1 (x,y), (z,u), (x,y,z,u)). i[~G ı (x,y); G ı (z,u); p (x,y,z,u)]
h ( G 1 (x,y), (z,u), (x,y,z,u)). i[G ı (x,y); ~G ı (z,u); P (x,y,z,u)]
h ( G 1 (x,y), (z,u), (x,y,z,u)). i[~G ı (x,y); ~G ı (z,u); p (x,y,z,u)]
h P (x,y,z,u)".
E ğ e r p v q " bir karmaşığı ifade etmiyorsa, o z a m a n Allah biliı
neyi ifade ediyor!!

Ağustos, 1912.
... Şimdi ' p v q ' y a vb. gelince: son sekiz haftadan beri tekraı
tekrar şu olanağı — y a n i imlerin şeylerle Bağıntılarının farklı
türlerini varsayarak, t ü m sıkıntılarımızın giderilebileceğini—
d ü ş ü n d ü m ! ! ! A m a bu varsayımın bize hiç d e yardımcı olmayacağı
sonucuna vardım. Aslında bu tür bir teori hazırlarsan, sorunumuza
değinmediğini de göreceğini sanıyorum. Yakınlarda, b u güçlükten
yeni bir çıkış yolu (belki d e değil) buldum. B u yol, burada
açıklanamayacak kadar uzun, a m a sana şu kadarını söyleyeyim,
önermelerin yeni biçimlerine dayanıyor. Ö r n e ğ i n : - i - ( p , q ) ki bu, p
karmaşığının q ' n u n biçiminin karşıt biçimine sahip olduğunu ifade
edecektir. Bu, r.l-'(p,q)'nun, örneğin p , G ı (a,b) ve q, ~ G ı (c,d)
o l d u ğ u n d a elde edildiğini ifade eder. Yeni biçimlerin bir başka
örneği Y ( p , q , r ) ' d i r ki bu, şunun gibi bir şey ifade eder: "r
karmaşığının biçimi, 'ya d a ' tarzında p ve q ' n u n biçimlerinden
m e y d a n a gelir". Bu, V ( p , q , r ) ' n i n örneğin p , G ı (a,b) ve q, G ı (c,d)
ve r, G ı (e,f) v G ı (g,h) vb., vb. olduğunda elde edildiğini ifade
eder. Geriye kalanı senin hayal g ü c ü n e bırakıyorum.

1912.
Sorunlarımızın atomik önermelerle ortaya çıkanlabileceğini
sanıyorum. B u tür bir ö n e r m e d e B a ğ ' m n e tarz bir anlama sahip
olduğunu dikkatle açıklamaya çalışırsan b u n u göreceksin.
B e n b u n u a ç ı k l a y a m a m ve bu soruya açık bir yanıt verilir
verilmez, " v " ve görünüşte değişken sorununun, çözülmeseler bile
çözümlerine çok yaklaşılacağını düşünüyorum. Şu an, "Sokrates
insandır"ı d ü ş ü n ü y o r u m (Aslan Sokrates!).
IV Alleegasse 16. V i y a n a . 26.12Al.
... F r e g e ' y l e , genel hatlarını aşağı yukarı anladığını
d ü ş ü n d ü ğ ü m s e m b o l i z m teorimiz h a k k ı n d a uzun bir tartışma
yaptım. M e s e l e ü z e r i n d e düşüneceğini söyledi. K a r m a ş ı k sorunu
şu an b e n i m için d a h a açık v e o n u çözebileceğimden oldukça
umutluyum.

IV A l l e e g a s s e 16. O c a k 1 9 1 3 .
... " a t o m i k " karmaşıklar k o n u s u n d a k i görüşlerimi değiştirdim:
Şimdi, nitelikler, bağıntılar (sevgi gibi) vb. hepsinin bağlar
olduğunu d ü ş ü n ü y o r u m ! B u , b e n i m , örneğin bir ö z n e - y ü k l e m
önermesini, sözgelimi, "Sokrates insandır"ı, (karmaşık olmadığını
d ü ş ü n d ü ğ ü m ) " S o k r a t e s " v e " b i r şey insandır"da ç ö z ü m l e d i ğ i m
anlamına gelir. B u , ç o k temel bir n e d e n e dayanıyor: şeylerin farklı
tiplerinin o l a m a y a c a ğ ı n ı d ü ş ü n ü y o r u m ! B a ş k a bir deyişle, y a l m
bir özel isimle sembolleştirilen n e olursa olsun, tek bir tipe ait
olması gerekir. V e ayrıca: tipler teorisi, u y g u n bir s e m b o l i z m
teorisi tarafından gereksiz kılınmış olmalıdır: Örneğin Sokrates
ölümlüdür önermesini, Sokrates, ö l ü m l ü l ü k v e (3x,y) G ı ( x , y ) ' d e
ç ö z ü m l e r s e m b a n a " ö l ü m l ü l ü k S o k r a t e s ' t i r " i n saçma olduğunu
söyleyecek bir tipler teorisine g e r e k s i n i m duyarım, ç ü n k ü
ölümlülüğü bir özel isim olarak ele a l ı r s a m (biraz önce yaptığım
gibi), hiçbir şey b e n i yanlış y ö n d e yerine k o y m a d a b u l u n m a k t a n
alıkoyamaz. Ama (şimdi y a p t ı ğ ı m gibi) Sokrates ve (3x).x
ö l ü m l ü d ü r ' d e y a d a genel olarak x v e ( 3 x ) (|)x'de çözümlersem,
yanlış y ö n d e yerine k o y m a d a b u l u n m a k olanaksız hale gelir,
çünkü iki sembol şimdi kendileri farklı bir türe aittirler. E n e m i n
o l d u ğ u m şey, m e v c u t ç ö z ü m l e m e tarzırmn doğruluğu değil, a m a
t ü m tipler teorilerinin, farklı türden şeylermş gibi görünenlerin,
birbirlerinin yerine g e ç m e ihtimali olamayan farklı sembol
türleriyle sembolleştirildiğini gösteren bir s e m b o l i z m teorisiyle
kaldırılması gerektiği olgusudur. B u n u oldukça açık kıldığımı
umuyorum.
ö n c e d e n e 2 (a,R,b) s e k i m d e yazdığım önermeleri, şimdi
R(a,b) şeklinde y a z ı y o r u m ve o n l a n a,b ve (3x.y) R(x,y) Me
kaımaşık değil

çözümlüyorum.

Haziran 1913.
Şimdi senin yargı teorine itirazımı t a m olarak ifade e d e b i l i n m :
"A, a'mn ö ' y l e bir R bağıntısı içinde olduğu yargısında
b u l u n u y o r " önermesinden, eğer doğru olarak çözümlendiyse,
" a R b . v . - a R b " önermelerinin, herhangi bir b a ş k a önermenin
kullanımı olmaksızın d o ğ r u d a n sonuç olarak çıkması gerektiği
açıktır sanıyorum. Bu şart senin teorin tarafından yerine
getirilmiyor.
Hochreit, Post Hohenberg, Aşağı Avustur\'a, 22.7.13.
Çalışmam iyi gidiyor; şimdi sorunlarım her gün daha açık hale
geliyor ve kendimi d a h a ç o k umutlu hissediyorum. T ü m
ilerlemem, Mantığın tammlanamayanlarmm genel türden
olduklan (Mantığın sözde tanımlarmm genel olmasıyla aynı
şekilde) fikrinde ortaya çıkıyor ve bu da yine gerçek değişkenin
zorunluluğundan kaynaklcmıyor.
Yargı teorine itirazımın seni felce uğrattığını işitmekten çok
üzgünüm. Bunun, yalnızca doğru bir önermeler teorisi}ie
giderilebileceğini d ü ş ü n ü y o r u m .

Hochreit. Post Hohenberg, Aşağı AvTisturv'a.


(Bu mektup, 22.7.13 tariiıli mektubunkiiıe
yakın bir zamanda yazılmış gibi görünüyor)
Senin indirgenebilirlik a k s i y o m u n şudur:
I (3f) : (t)x ^ X fix:
şimdi, eğer (|)'yi bir görünüşte değişkene çevirebilirsek, bu,
yalnızca o z a m a n bu ö n e r m e bir a n l a m a sahip olacağından,
tümüyle saçma değildir. Çünkü eğer böyle yapabilirsek, senin
aksiyomundan asla genel yasalar çıkamaz. T a m aksiyom, şimdi
b a n a yalnızca bir g ö z b o y a m a ojomu gibi görünüyor. Eğer o n d a
daha fazla bir şey varsa bilmeliyim. Ö n e s ü r d ü ğ ü n ü z şekilde
a k s i y o m yalnızca bir çizelgedir ve gerçek P p şöyle olmalıdır:
h:.W:(3f):cî)(x)^,flx
ve bu n e r e d e k u l l a n ı l a c a k ? —

5.9.13.
B u r a d a güzel bir fiyordun yanında k ü ç ü k bir yerde o t u r u y o r u m
ve iğrenç tipler teorisi hakkında d ü ş ü n ü y o r u m . H â l â çözülecek
bazı ç o k güç sorunlar (ve yine çok temel sorunlar) var ve bunlara
bir tür ç ö z ü m b u l a n a kadar yazmaya b a ş l a m a y a c a ğ ı m . Y i n e de
bunun, b a n a hala kesinlikle anlaşılamazmış gibi g ö r ü n e n çift-
kutupluluk meselesini herhangi bir şekilde değiştireceğini
sanmıyorum.

c/o Draegni, Skjolden, Sogn, Norveç. 29.10.13.


Özdeşlik t a m bir baş belası ve gayet önemli;
d ü ş ü n d ü ğ ü m d e n çok d a h a fazla öyle. O, (başka her şey gibi)
doğrudan en t e m e l sorunlara, özellikle de bir işlevin farklı
yerlerinde aynı kanıtın bulunmasıyla ilgili sorunlara bağlıdır.
Sorunun bir ç ö z ü m ü için her tür fikre sahibim, a n c a k h e n ü z
tanımlı hiçbir şeye ulaşabilmiş değilim. Y i n e de, cesaretimi
yitirmedim ve d ü ş ü n m e y e d e v a m ediyorum.

30.10.
Bu^^ m e k t u b u d ü n yazdım. Sonradan aklıma yeni fikirler geldi;
moleküler ö n e r m e l e r teorisinde yeni sorunlar ortaya çıktı ve
çıkarsama teorisi yeni ve ç o k önemli bir g ö r ü n ü m aldı. Yeni
fikirlerimin s o n u ç l a n n d a n biri, sanırım, t ü m M a n t ı ğ ı n yalnız bir
tek P p ' d e n sonuç olarak çıktığı olacak!! Şu an b u n u n h a k h n d a
daha fazla şey s ö y l e y e m e m .

Yukandaki mektup; mevcut pasaj bir eklentidir, (ed.)


153
1913.
M e k t u b u n ve daktiloya çekilmiş nüsha için teşekkürler!^^
Olabildiğince s o r u l a n m cevaplayarak başlayacağım:
(1) Senin sorunun baskı hatasından kaynaklandığını s a n ı y o r u m
(f/^-kutupluluk yerine kutupluluk). S ö y l e m e k istediğim şey, bir
önermeyi yalnızca, hem o yanlışsa d u r u m u n n e olacağını ve hem
de o doğruysa d u r u m u n n e olacağını biliyorsak anlayacağımızdır.
(2) - p ' n i n sembolü a-b-p-a-b'dir. p önermesi iki kutba sahiptir
ve bu kutupların bulundukları bir k o n u m u n önemi yoktur, - p ' y i
şunun gibi d e yazabilirsin:

a —b
\
P
/
b —a

ya da b — a — p — b — a vb., vb. T ü m önemli olan, bu eski


kutuplar nerede bulunabilirlerse bulunsunlar, yeni a-kutbunun,
eski b-kutbuyla ve tersi bağlaşabilmesidir. Yalnızca - p ' n i n D Y
çizelgesini hatırlasaydm bu soruyu sormazdın (sanırım). Aslında
ab sembolizminin bütün kuralları doğrudan D Y çizelgesinin
özünden sonuç olarak çıkar.
(3) ab-işlevlerinin ve senin doğruluk-işlevlerinin aynı şey olup
olmadıkları h e n ü z kesin olamaz.
(4) " Y e n i kutupların bağlaşımı geçişli olabilir", bir kutbun
sembolleştirme yoluyla bir diğeriyle ve bu diğerinin üçüncüyle
bağlaşması sayesinde, birinciyi sembolleştirme yoluyla ü ç ü n c ü y e
vb. böylelikle bağladığımızı ifade eder. Örneğin a-b-a-bpa-b-a-b
içinde a ve b , b ve a ' y l a söz edildiği sırayla bağlaşıktırlar ve b u
s e m b o l ü m ü z ü n a-bpa-b'yle aynı şey olduğunu anlamına gelir.
(5) ( p ) p v - p , p v ~ q /^/6?vmden çıkarılır, a m a bu mesele y a l m z c a
özdeşlik açık olduğunda t a m a m e n açık olur (söylediğin gibi). Bir
başka zaman, sana b u mesele hakkında uzun uzadıya yazacağım.

Muhtemelen 1913 Mantık Üzerine Notlar, (ed.)


154
(6) Daktiloya çekilmiş nüsiıadaki açıklama.
(7) B e d e u t u n g ' u n " o l g u " o l d u ğ u n u d ü ş ü n d ü ğ ü n ü söylüyorsun,
b u t a m a m e n doğru, a m a olgular gibi şeylerin olmadığını ve b u
y ü z d e n b u ö n e r m e n i n kendisinin ç ö z ü m l e m e istediğini unutma,
" d i e B e d e u t u n g " d a n söz ediyorsak, özel isimli bir şeyden söz
e d i y o r m u ş gibi görünüyoruz. Elbette "bir o l g u " n u n sembolü bir
ö n e r m e d i r ve b u t a m - o l m a y a n bir sembol değildir.
(8) t a m a-b t a n ı m l a n a m a y a n ı m a n ü s k r i d e sunuluyor.
(9) Genel t a m m l a n a m a y a n l a r m bir açıklaması m ı ? A m a n
T a n r ı m ! B u çok can sıkıcı!!! B a ş k a bir z a m a n ! —^Samimiyetle—
Bir ara sana bu k o n u d a ydizacağım, şayet b u z a m a n zarfında
k o n u y a ilişkin her şeyi ö ğ r e n m e d i y s e n (çünkü, s a n ı n m t ü m bunlar
m a n ü s k r i d e t a m a m e n açık.) A m a şu an özdeşlikle b a ş ı m o kadar
dertte ki, gerçekten herhangi bir u z u n gevezelik y a z a m a y a c a ğ ı m .
... Aşağıdakiler, 25.10.13 tarihli m e k t u b u n d a b a n a sorduğun
soruların bir listesidir:
(1) " ' p . = . " p " d o ğ r u d u r ' u n içeriği n e d i r ?
(2) " ' a p b ' , p ' n i n s e m b o l ü y s e , ' b p a ' - p ' n i n sembolü m ü d ü r ve
eğer değilse n e d i r ? "
(3) "ab-işlevleri adını verdiğin, Principia'nm 'doğruluk
işlevleri' adını verdiği şeydir. ' D o ğ r u l u k işlevleri' ismine niçin
sadık k a l m a y a s m a n l a m ı y o r u m . "
(4) " ß ' l a r ve ö ' l e r hakkındaki k u r a l l a n m , yani 'yeni kutupların
bağıntısı geçişli olacaktır'ı a n l a m ı y o r u m . "
(5) ( M e k t u b u m d a açık) ( 6 ) ' d a öyle.
(7) " ' W e d e r der Sinn n o c h die B e d e u t u n g eines Satzes ist ein
D i n g . J e n e W o r t e sind unvollständige Zeichen.'* diyorsun.
İkisinin de bir şey olmamasını anlıyorum, a m a b e n B e d e u t u n g ' u n
olgu olduğunu d ü ş ü n ü y o r u m , hangisi kesinlikle t a m - o l m a y a n bir
sembolle gösterilmez?"
(7). Soruyu açık olarak yanıtlayıp yanıtlamadığımı
b i l m i y o r u m . Elbette yanıt şudur: Bir ö n e r m e n i n B e d e u t u n g ' u
—elbette t a m - o l m a y a n bir s e m b o l o l m a y a n — ö n e r m e tarafından

"Bir önermenin ne manası ne de anlamı bir şeydir. Tüm sözcükler tam-


olmayan sembollerdir." (ç.n.).
sembolleştirilir, ama "Bedeutung" sözcüğü tam-olmayan bir
semboldür.
(8) ve (9) açıktır.

K a s ı m 1913.
H e r n e kadar a b n o t a s y o n u n d a n sonuç olarak çıkan şeyde
yararlanacak o l s a m da, bu notasyonun anlamının gerekli
olmadığına dikkat e t m e n i diliyorum; yani, bu n o t a s y o n u n nihai
doğru notasyon o l m a y a c a ğ ı ortaya çıksa bile, eğer -—yapman
gerektiğine i n a n d ı ğ ı m g i b i — b u n u n olanaklı bir notasyon
olduğunu kabul edersen, söyleyeceğim şey geçerli olur. Şimdi
dinle! Ö n c e Principia Mathematica'nm ilk 8 b ö l ü m ü n d e içerilen
ya da içerilebilecek Mantıksal önermelerden söz edeceğim.
Onların t ü m ü n ü n bir tek ö n e r m e d e n sonuç olarak çıktığı açıktır,
çünkü bir tek sembolik kural o n l a n n her birini doğru ya d a yanlış
olarak kabul e t m e k için yeterlidir. V e bu bir tek kural şudur:
Önermeyi ab notasyonuna kaydet, (kutupların) tüm
bağlantıları(nı), dışarıdaki kutuplardan içerdekilere doğru izle:
Sonra eğer b-kutbu, yalnızca bir tek önermenin karşıt kutuplarını
içeren türden iç kutupların gruplarıyla bağlantılıysa, o zaman t ü m
ö n e r m e bir doğru mantıksal önermedir. Diğer yandan bu, a-
kutbuyla ilgili d u r u m s a , ö n e r m e yanlış v e mantıksaldır. Sonuç
olarak ikisi d e d u r u m değilse, ö n e r m e doğru ya d a yanlış olabilir,
a m a hiçbir d u r u m d a mantıksal değildir. Örneğin, ( p ) . - p — e l b e t t e
p uygun tipe d ö n ü ş t ü — asla mantıksal bir ö n e r m e değildir ve
onun doğruluğu, mantıksal önermelerden hareketle ne
kanıtlanabilir n e d e çürütülebilir. Aynısı —sayrıca— senin
indirgenebilirlik a k s i y o m u n l a ilgili durumdur, o, asla mantıksal
bir önerme değildir ve aynısı sonsuzluk ve ç a r p ı m aksiyomu için
de geçerlidir. Eğer bunlar doğru önermelerse, onlar "arızi
olarak" doğru ve "özsel olarak" doğru değil diyeceğimiz
şeylerdir. Bir ö n e r m e n i n arızi ya da özsel b i ç i m d e doğru olup
olmadığı, bu ö n e r m e y i ab notasyonuna k a y d e d e r e k ve yukarıdaki
kural uygulanarak görülebilir. —^Bu kuralı b e l i r l e m e d e —
" m a n t ı k s a l " ö n e r m e adını verdiğim, ya özsel olarak doğru ya da
özsel olarak yanlış bir önermedir. Arızi olarak ve özsel olarak
doğru ö n e r m e l e r arasmdaki b u ayrım, —^ayrıca— sonsuzluk
a k s i y o m u v e indirgenebilirlik a k s i y o m u k o n u s u n d a d a i m a sahip
olunan d ü ş ü n c e y i , eğer doğruysalar, şanslı bir rastlantı eseri b ö y l e
o l a c a k l a n d ü ş ü n c e s i n i d e açıklar.
E l b e t t e v e r d i ğ i m kural ilk ö n c e yalnızca senin temel ö n e r m e l e r
adını verdiğin şeyler için uygulanır. A m a b u kuralın t ü m ötekilere
de u y g u l a n m a s ı gerektiğini g ö r m e k kolaydır. Ç ü n k ü iki P p ' n i ,
*9.1 v e *9.11 g ö r ü n ü ş t e değişkenlerinin teorisinde d e düşün. O
z a m a n ^x'm yerine, (3y).(|)y.y = x ' i koy ve bu iki P p ' n i n özel
d u r u m l a n n m , eğer a b n o t a s y o n u n u uygularsan totolojik hale gelen
t ü m öncekilerinkiler gibi oldukları açık hale gelir. Özdeşliğin a b
N o t a s y o n u b u n u açıkça g ö s t e r m e k için yeterince açık değildir,
a m a bu tür bir N o t a s y o n u n oluşturulabileceği açıktır. Bir
mantıksal ö n e r m e n i n , özel durumları ya totolojik —^ve o z a m a n
ö n e r m e d o ğ r u d u r — ya da öz-çelişik (adlandırdığım şekliyle) —^ve
o z a m a n ö n e r m e y a n l ı ş t ı r — olan bir ö n e r m e olduğunu söyleyerek
özetleyebilirim. V e ab n o t a s y o n u basitçe doğrudan bunların
ikisinden hangisinin o olduğunu gösterir (eğer b u n l a r d a n biriyse).
B u , t ü m m a n t ı k s a l önermeleri kanıtlamanın y a d a ç ü r ü t m e n i n
tek bir m e t o d u olmadığı a n l a m ı n a gelir ve şudur: onları a b
notasy o n u n a k a y d e t m e k , bağlantılara b a k m a k ve yukarıdaki kuralı
u y g u l a m a k . A m a eğer tek bir s e m b o l i k kural yetecekse, yeterli
olacak tek bir P p ' n i n d e olması gerekir. T ü m b u n l a r d a n sonuç
olarak çıkan ç o k şey ve yalnızca örtük b i ç i m d e açıklayabildiğim
ç o k şey var, a m a eğer üzerlerinde d ü ş ü n ü r s e n haklı o l d u ğ u m u
göreceksiniz.

N o r v e ç , 1913.
S o n m e k t u b u m d a m a n t ı k h a k k ı n d a y a z d ı ğ ı m şeyi, farklı bir
şekilde ortaya koyarak tekrarlamak istiyorum: M a n t ı ğ ı n t ü m
önermeleri totoloj ilerin genellemeleridir ve totolojinin t ü m
genellemeleri mantığın önermeleridir. B u n l a r d a n b a ş k a mantıksal
ö n e r m e l e r yoktur. ( B u n u tanımlayıcı olarak d ü ş ü n ü y o r u m . )
Ö r n e ğ i n " ( 3 x ) x = x " gibi bir ö n e r m e , gerçekten bir fizik
önermesidir. "(x) : x = x.Z). (3y).y = y " önermesi, mantığın bir
önermesidir: herhangi bir şeyin varolup varolmadığını söylemek
fiziğin konusudur. Aynısı sonsuzluk aksiyomu için d e geçerlidir;
Ko şeylerin varolup varolmamasına, deneyimin karar vermesi
gerekir ( ve d e n e y i m b u n a karar veremez). A m a şimdi senin
indirgenebilirlik a k s i y o m u n a gelince: şeylerden ve sonsuz
sayıdaki bu şeyler arasında yer alan, a m a onların her biri ve her
diğeri arasında yer almayan, dahası sonlu sayıdaki şeyler arasında
asla yer almayan, yalnız bir tek bağıntıdan başka hiçbir şeyin
olmadığı bir d ü n y a d a yaşadığımızı düşün. İndirgenebilirlik
a k s i y o m u n u n bu tür bir d ü n y a d a kesinlikle yer almayacağı açıktır.
A m a aynı zamanda, içinde yaşadığımız dünyanın b u n u n gibi bir
d ü n y a olup olmadığına karar vermenin mantığa göre olmadığı da
b a n a göre açıktır. B u n u n l a beraber, ben k e n d i m totoloj ilerin
gerçekten n e olduklarını h e n ü z açıkça söyleyemem, ancak kaba
bir açıklama vermeye çalışacağım. Mmiıksal-olmayan
önermelerin tuhaf (ve en önemli) karakteristiği, onlann
d o ğ r u l u ğ u n u n ö n e r m e iminin kendisinde görülememesidir.
Örneğin, " M e i e r b u d a l a d ı r " dersem, bu önermenin doğru m u
yoksa yanlış m ı olduğunu, b u önermenin kendisine bakıp
söyleyemezsin. A m a mantığın önermeleri —^ve yalnızca onlar—-
kendi doğruluk ve yanlışlıklarını t a m imin kendisinde dile getirme
niteliğine sahiptirler. B u şartı sağlayacak bir özdeşlik notasyonu
hazırlamada h e n ü z başarı sağlayamadım; a m a b u tür bir
n o t a s y o n u n keşfedilebilmesi gerektiğinden kuşkum yok. Ç ü n k ü
bileşik önermeler (temel önermeler) için a b notasyonu uygundur.
S o n m e k t u b u m d a k i imler kuralını a n l a m a m a n a üzüldüm, çünkü
b u n u açıklamak tarif edilemez derecede canımı sıkıyor! E ğ e r biraz
d ü ş ü n e c e k olursan b u n a kendin ulaşabilirsin.
Bu, p = p ' n i n imidir; bu
i m totoloj iktir, çünkü b
^ yalnızca bir (p) önermesinin
^ karşıt kutuplarından
meydana gelen türden
kutupların parçalarıyla
bağlantılıdır; eğer b u n u 2
kanıttan daha fazlasıyla ilgili önermelere uygularsan, totoloj ilerin
kendisine göre kurulduğu genel kuralı elde edersin. Lütfen k o n u y u
kendin tekrar d ü ş ü n , ben, ilk defa en büyük gönülsüzlükle
verdiğim yazılı bir açıklamayı tekrarlamayı korkunç buluyorum.
Özdeşlik — d e d i ğ i m g i b i — b e n i m için h e n ü z açık değil. B u
yüzden başka bir zaman. E ğ e r İndirgenebilirlik A k s i y o m u n
geçersizse, çeşitli şeylerin başka türlü olması gerekecek. Niçin
aşağıdakini sınıfların bir tanımı olarak kullanmıyorsun:
F[ X ((|)x)] =: yx.3^,.F(\|/) T a n . ?
... Şimdi b ü y ü k soru şudur: H e r totoloj iyi bir ve aynı şekilde
bir totoloji olarak kabul edilebilir kılacak bir notasyon nasıl
kurulabilir? B u mantığın temel sorunudur.
... T a n ı m l a r Teorinin, tamamen kuşkusuz biçimde doğru
o l d u ğ u n u da s ö y l e m e k isterim; her n e k a d a r b u teoride bireysel
ilksel imler, senin sandığından t a m a m e n farklı olsa da.

Skjolden, 15.12.13
Özdeşliğin doğası sorunu totoloj ilerin doğası
a ç ı k l a n m a d ı k ç a yanıtlanamaz. A m a b u sorun, tüm mantığın temel
sorunudur.
Skjolden/Ocak 1914/.
... Şimdi bir b a ş k a soru: "Yeterli N e d e n ilkesi" (Nedensellik
Yasası) basitçe u z a m ve z a m a n ı n göreli o l d u ğ u n u m u söyler? Şu
an b u b a n a tamamen acıkmış gibi görünüyor; çünkü
gerçekleşmesini b u ilkenin dışladığı sanılan t ü m olaylar, genelde
yalnızca m u t l a k bir z a m a n ve m u t l a k bir u z a m d a bulunabilir.
(Elbette b u b e n i m varsayımımı t a m a m e n geçerli kılmaz.) A m a
d ü n y a d a k i biricik şey olan ve b ü t ü n sonsuzluktan itibaren
hareketsiz olan, ve sonra A zamanının bir anında ansızın hareket
e t m e y e b a ş l a y a n bir parçacığın d u r u m u n u d ü ş ü n ; ve benzer
d u r u m l a n : o z a m a n hiçbir a priori kavrayışın, uzam ve zamanın
göreli olması durumundaki dışında, bu tür olayların bize olanaklı
görünmesini s a ğ l a y a m a y a c a ğ ı m , göreceksin —^ya da b e n öyle
inanıyorum. Lütfen b a n a bu k o n u d a k i fikrini yaz.
C a s s i n o , 19.8.19.^^-
(1) ' T a t s a c h e * ve Sachverhalt** arasındaki fark n e d i r ? "
Sachverhalt bir Elementarsatz'a*** eğer o doğruysa tekabül e d e n
şeydir. T a t s a c h e temel önermelerin mantıksal çarpımına, eğer b u
ç a r p ı m doğru ise tekabül e d e n şeydir. Tatsache'yı Sachverhalt
ortaya k o n u l m a d a n ö n c e ortaya k o y m a m ı n nedeni uzun bir
açıklamayı gerektirecektir.
(2) " A m a bir Gedanke*** bir T a t s a c h e ' d i r : o n u n oluşturucu
öğeleri ve bileşenleri nelerdir ve onların resmedilen T a t s a c h e ' n i n
oluşturucu öğeleri v e bileşenleriyle bağıntıları n e l e r d i r ? " B i r
d ü ş ü n c e n i n oluşturucu öğelerinin neler olduğunu bilmiyorum,
a m a o n u n Dilin sözcüklerine tekabül e d e n bu tür oluşturucu
öğelere sahip olmasının gerekli olduğunu biliyorum. Y i n e
d ü ş ü n c e n i n oluşturucu öğelerinin bağıntı türü ve resmedilen
o l g u n u n oluşturucu öğelerinin bağıntı türü konu dışıdır. B u ,
araştırılması gereken psikolojik bir k o n u olacak.
(3) " B e n i m g ö r ü ş ü m d e , tipler teorisi d o ğ m sembolizmin bir
teorisidir: bir y a l m sembol k a r m a ş ı k herhangi bir şeyi dile
getirmek için kullanılamaz: d a h a genel olarak bir sembolün, k e n d i
anlamıyla aynı yapıya sahip olması gerekir." B u kesinlikle
s ö y l e n e m e y e c e k olan şeydir. Bir sembole, neyi dile getirmek için
]^\\2im\abileceğmı b u y u r a m a z s m . Bir sembol ifade edebileceği
her şeyi ifade edebilir. B u kısa bir yanıttır, a m a doğrudur.
(4) " B i r G e d a n k e sözcüklerden m i m e y d a n a g e l i r ? " H a y ı r !
A n c a k gerçeklikle, sözcüklerle aynı bağıntı türüne sahip
psikolojik oluşturucu öğelerden. B u oluşturucu öğelerin neler
o l d u ğ u n u bilmiyorum.

Wittgenstein, Tractatus'un bir kopyasını Keynes eliyle Russell'a gönderdi ve


aşağıdaki mektup Russell'm kitap hakkındaki sorularına bir yamttır. (ed.)
Olgu (ç.n.).
Şey-durumu (ç.n.).
Temel-önerme (ç.n.).
' Düşünce (ç.n.)
(5) " O , N c ' V ' d e n ^ ^ söz e d e m e y e c e k hantallıktadır". B u , bir
ö n e r m e y l e dile getirilebilen şey ve dile getirilemeyen ancak
yalnızca gösterilebilen şeye dair belli başlı soruna değinir. B u
konuyu b u r a d a uzun uzadıya açıklayamam. "2 şey v a r " açık
önermesiyle söylemek istediğim şeyin farklı anlamlara sahip iki
ismin olmasıyla (ya da iki a n l a m a sahip olabilecek bir tek ismin
olmasıyla) gösterildiğini iyice düşün. Bir önerme, örneğin (|)(a,b)
ya da (3(|),x,y).(j)(x,y) iki şey olduğunu söylemez, t a m a m e n farklı
bir şey söyler; ama onun doğru mu yoksa yanlış mı olduğunu sana
iki şey var diyerek dile getirmek istediğin şey gösterir,
(6) Elbette temel önermeler olumsuz değildir.
(7) " T ü m temel önermeler verilidir önermesinin de verili
olması zorunludur". B u zorunlu değildir, çünkü olanaksızdır da.
B u tür hiçbir ö n e r m e yoktur! T ü m temel önermelerin verili
olması, verili o l m a y a n bir temel m a n a y a sahip hiçbir temel
ö n e r m e n i n olmamasıyla gösterilir. Bu, 5 n u m a r a d a k i y l e aynı
hikayedir.
(8) Eski genellik n o t a s y o n u n d a , neyin doğruluk-işlevi
olduğunu ve neyin salt genellik olduğunu nasıl ayırdettiğimi
sanırım anlamadın. Bir genel ö n e r m e , belirli bir biçimin tüm
önermelerinin bir doğruluk-işlevidir.
(9) " N ( ^ ) " n i n , aynı z a m a n d a ~pv~qv'-'rv....'yi d e ifade
edebileceğini söylemekte t a m a m e n haklısın. A m a b u n u n ö n e m i
yok. S a n ı r ı m " ^ " n o t a s y o n u n u anlamadın. O, " ^ ... nin bütün
değerleri i ç i n " anlamına gelmez. A m a b u konu hakkındaki her şey
kitabımda söyledindi ve onun yeniden yazılamayacağını
düşünüyorum.

9.4.20.
Manüskrin^^ için çok teşekkürler. O n u n ç o ğ u n d a seninle
t a m a m e n u y u ş m u y o r u m : h e m beni eleştirdiğin yerlerde, h e m de

Russell'm sembolizminde, evrensel smıfm yani tüm nesnelerin asal sayısı,


(ed.)
Russel'm Tractatus'SL Giriş'i. (ed.)
yalnızca görüşlerimi açıklamaya çalıştığın yerlerde. A m a önemli
değil. G e l e c e k aramızda yargıda bulunacak. Y a da b u l u n m a y a c a k
—^ve eğer susarsa, b u da bir yargı olacak.

6.5.20
... B u n u n l a beraber, şimdi sana s ö y l e m e m gereken şeye
kızacaksın: G i r i ş ' i n yayınlanmayacak ve sonuçta galiba b e n i m
kitabım da. G i r i ş ' i n A l m a n c a çevirisini elime aldığımdan beri, her
şeyden önce, o n u n eserimle birlikte yayımlanması bir türlü aklıma
yatmadı. Senin İngilizce üslubunun inceliği — e l b e t t e — çeviride
t a m a m e n kayboldu ve geriye kalan şey yüzeysellik ve yanlış
anlamaydı. Şimdi, incelemeyi ve senin Giriş'ini R e c l a m ' a
g ö n d e r d i m ve ona. G i r i ş ' i n yayınlanmasını istemediğimi, a m a onu
yalnızca eserim hakkında kendisini yönlendirmede
kullanabileceğini yazdım. Şimdi, sonuçta R e c l a m ' m eserimi kabul
e t m e m e s i oldukça m u h t e m e l (her n e kadar h e n ü z ondan bir yanıt
a l m a d ı y s a m da).
Güç İstenci
F. Nietzsche
birey/Felsefe, 500 sh. ISBN: 975-8257-70-06
"Benim burada anlatacaklarım, önümüzdeki yüzyılın tarihidir. Ben ne­
yin geleceğini, neyin olacağmı anlatacağım, başka türlü bir şeyin olup bit­
meyeceğini: Nihilizmin Yükselişini. Bu tarih şimdiden anlatılabilir, çünkü
zomnluluğun kendisi burada harekete geçmiş durumdadır. Bu gelecek şim­
diden yüzlerce işaretle dile gelmektedir, bu yazgı her yerde kendini şimdi­
den haber vermektedir. Geleceğin bu müziği için zaten bütün kulaklar dik­
kat kesilmiş bulunmaktadır. Bizim bütün Avrupa kültürümüz uzun süreden
beri, on yıldan on yıla büyüyen gerilimin bir işkencesiyle, tıpkı bir felake­
tin doğrultusunda son hızla yol almaktadır. Tedirgin, cebren güç kullana­
rak, aşın acelecilikle: Tıpkı yolunun sonuna gelmek isteyen ve artık ken­
dini düşünmeyen ve kendi üzerine düşünmekten korkan bir ırmağa benzet­
mektedir."

Aforizmalar
F. Nietzsche
birey/Felsefe, 256 sh. ISBN: 975-8257-46-3

"Ben her türlü ahlaki hüküm vermeye, övmeye ve mahkum etmeye


karşı derin bir tepki duyarım. Alışılagelen ahlaki hükümlere karşı şunu so-
ranm:
Hükmü veren hüküm vermeye esas itibariyle haklı mıdır? O onun ye­
terli derecede üstünde midir?
Onun sağgörüsü, hayal taze, serin ve doğallığını yitirmemiş olarak tu­
tun! His dolu olanların ilik havası, duygusalların boğucu sıcak havası siz­
den uzak olsun!...
İradene inan ve hepimize şunu söyle: "Ben sadece bu olmak istiyo­
rum." Cezanın kendi yasasını kendi üzerine as. Biz olanların infazcısı ol­
malıyız!...
Erişilen mutluluğun mührü nedir? Kişinin kendisinden utanç duyması-
dır. Siz en yakınlarınızın çevresine sokuluyorsunuz ve bunun için özel söz­
leriniz var. Ama ben yine de şunu söylüyorum: Sizin en yakınınıza olan
sevginiz kendinize olan fena sevginizdir."
birey- Sosyal Bilimler

•Afarozdan Diyaloga
Roger Garaudy
•İleri Toplumlarm Smıf Yapısı
Anthony Giddens
•Sosyal Antropoloji
E. Evans Pritchard
•Üçüncü Yol
Anthony Giddens
•Sağlık Sosyolojisi Kadın ve Kendeşme
Nurşen Adak

birey- Türkiye İncelemeleri


• Türkiye'de Siyasal Fikir Hareketleri
H. Bayram Kaçmazoğlu
• Demokrat Parti Dönemi Toplumsal Tartışmaları
H. Bayram Kaçmazoğlu
• Türk Sosyoloji Tarihi Üzerine Araştırmalar
H. Bayram Kaçmazoğlu
• Türkiye'de Siyasal Sosyalleşme
M. Türkhahraman
• Bu Sistem Değişmeli
Recep Yazıcıoğlu
• Sıradışı Bir Vali:
Recep Yazıcıoğlu
• Türk Sosyoloji Tarihine Giriş I
H. Bayram Kaçmazoğlu
birey - Yakın Tarih
• Turgut Özal'ın Anıları
Mehmet Barlas
Türkiye'de Darbeler ve Kavgalar Dönemi
Mehmet Barlas
• Sosyo-Politik Bir Gerçek Olarak
Hocaefendi Sendromu
Mehmet Barlas
• Türkiye Üzerine Pazarlıklar
Mehmet Barlas
• Milli Nizam'dan 28 Şubat'a
Olay Adam Erbakan
Kenan Akın
• Yasaklı Umut
Recep Tayyip Erdoğan
Muhammed Pamuk
• Birinci Cumhuriyet Üzerine Notlar
Mehmet Barlas
• Bir Karaoğlan Hikayesi
-Bülent Ecevit-
Süleyman Kurt
• Liberal Öfkenin Adı
-Besim Tibuk-
M.Emin Kazcı
• Filistin Dramı ve
Yaser Arafat
Kenan Akın
birey - Felsefe

•Aforizmalar
E Nietzsche
• Bilginin Arkeolojisi
Michel Eoucault
• Psikoloji ve Ruhsal Hastalık
Michel Eoucault
• Yapısalcılık ve Post Yapısalcılık
Michel Eoucault
•Metafizik Nedir?
G. Marshal, Bergson, R. Guénon
• İslam Felsefesine Giriş
Dr Muhsin Gerviyani
• Felsefi Tasavvuf
Dr Muhammed Akil
•Albert Camus ve Başkaldırma Felsefesi
Doç. Dr Ali Osman Gündogan
• Sağduyu Eylem Felsefesi
Dr H. Mustafa Açıköz
• Güç İstenci
E Nietzsche
• Felsefede Bir Çıraklık - Gilles Deleuze
Michael Hardt
• Filozofların Tutarsızlığı - Tehafüt'ül- Felasife
Gazali
• Düşünmede Doğru Yöntem
Gazali
• E Nietzsche Hayatı ve Felsefesi
Ahmet Nehil - Baha Tevjik - Memduh Süleyman
• Deleuze ve Guattari
Ronald Boue

You might also like