Professional Documents
Culture Documents
i̇slam Tari̇hi̇ Ve Medeni̇yeti̇ i
i̇slam Tari̇hi̇ Ve Medeni̇yeti̇ i
i̇slam Tari̇hi̇ Ve Medeni̇yeti̇ i
Yazarlar
Doç.Dr. Mustafa S. KÜÇÜKAfiCI (Ünite 1, 4, 8)
Doç.Dr. Casim AVCI (Ünite 2, 3, 7)
Prof.Dr. Mustafa FAYDA (Ünite 5)
Prof.Dr. ‹smail Y‹⁄‹T (Ünite 6)
Doç.Dr. Birsel KÜÇÜKS‹PAH‹O⁄LU (Ünite 9)
C. Ersin ADIGÜZEL (Ünite 10)
Editör
Doç.Dr. Mustafa S. KÜÇÜKAfiCI
ANADOLU ÜN‹VERS‹TES‹
Bu kitab›n bas›m, yay›m ve sat›fl haklar› Anadolu Üniversitesine aittir.
“Uzaktan Ö¤retim” tekni¤ine uygun olarak haz›rlanan bu kitab›n bütün haklar› sakl›d›r.
‹lgili kurulufltan izin almadan kitab›n tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kay›t
veya baflka flekillerde ço¤alt›lamaz, bas›lamaz ve da¤›t›lamaz.
Genel Koordinatör
Prof.Dr. Levend K›l›ç
Ö¤retim Tasar›mc›s›
Yrd.Doç.Dr. Alper Tolga Kumtepe
Kapak Düzeni
Prof. Tevfik Fikret Uçar
Dizgi
Aç›kö¤retim Fakültesi Dizgi Ekibi
ISBN
978-975-06-1037-0
1. Bask›
‹çindekiler
Önsöz ............................................................................................................ ix
Habeflistan’a Hicret........................................................................................ 38
Kureyfl’in Boykotu......................................................................................... 39
Ebû Tâlib ve Hz. Hatice’nin Vefat› .............................................................. 40
Tâiflileri ‹slâm’a Davet .................................................................................. 40
‹srâ ve Mi’râc ................................................................................................. 41
Akabe Biatlar› ................................................................................................ 41
Medine’ye Hicret ........................................................................................... 42
Özet................................................................................................................ 47
Kendimizi S›nayal›m...................................................................................... 48
Okuma Parças› .............................................................................................. 49
Kendimizi S›nayal›m Yan›t Anahtar› ............................................................ 49
S›ra Sizde Yan›t Anahtar› .............................................................................. 50
Yararlan›lan Kaynaklar.................................................................................. 51
6. ÜN‹TE Hulefâ-yi Râflidîn Dönemi-II (Hz. Osman ve Hz. Ali) .......... 122
HZ. OSMAN DÖNEM‹................................................................................... 123
Hz. Osman’›n Halife Seçilmesi ve ‹lk ‹craatlar›........................................... 124
‹ran, Horasan ve Azerbaycan Fetihleri .................................................. 125
Kuzey Afrika ve Nûbe Bölgesindeki Fetihler........................................ 125
Müslümanlar›n Akdeniz’e Aç›lmalar› ve K›br›s’›n Fethi ........................ 125
Zâtü’s-savârî Savafl›.................................................................................. 125
Kur’an-› Kerim’in Ço¤alt›lmas›................................................................ 126
‹Ç KARIfiIKLIKLAR VE ‹SYAN ...................................................................... 126
‹ç Kar›fl›kl›klar›n Vilayetlerdeki Yans›mas› .................................................. 128
‹syanc›lar Hakl›m›yd›? ............................................................................. 129
Olaylar›n ‹syana Dönüflmesi ve Hz. Osman’›n Katledilmesi ...................... 130
HZ. AL‹ DÖNEM‹ .......................................................................................... 133
Hz. Ali’nin Halife Seçilmesi ve ‹lk ‹craatlar›................................................ 133
Hz. Ali’ye Karfl› Oluflan Muhalefet ve Cemel Vakas› .................................. 134
S›ffîn Savafl› ve Hakem Olay› ....................................................................... 137
Hâricîli¤in Ortaya Ç›k›fl› ve Nehrevan Savafl›........................................ 138
Hz. Ali’nin Vefat› ve fiahsiyeti ...................................................................... 139
HZ. HASAN DÖNEM‹ ................................................................................... 140
Özet ............................................................................................................... 142
Kendimizi S›nayal›m ..................................................................................... 143
Kendimizi S›nayal›m Yan›t Anahtar› ............................................................ 144
S›ra Sizde Yan›t Anahtar› .............................................................................. 145
Yararlan›lan ve Baflvurulabilecek Kaynaklar ............................................... 145
Özet................................................................................................................ 215
Kendimizi S›nayal›m...................................................................................... 216
S›ra Sizde Yan›t Anahtar› .............................................................................. 217
Kendimizi S›nayal›m Yan›t Anahtar› ............................................................ 217
Yararlan›lan Kaynaklar.................................................................................. 218
Önsöz
‹slâm’dan önce Arabistan’da genellikle göçebe ve yar› göçebe hayat› yaflayan
kabile toplulukla¬r›n›n kayda de¤er önemli bir tarihleri yoktu. Atalar›ndan dolay›
geçmifllerine ba¤l› olan Araplar, tarihî bilgileri kayda geçirmeyip haf›zalar›nda
yaflat›rlard›. Daha çok sözlü kültüre dayanan bu tarih anlay›fl› Hz. Muhammed’in
tebli¤ etti¤i son dinin kitab› Kuran-› Kerim'in de etkisiyle gerçek anlamda tarihsel
niteli¤i ön plana geçerek, geçmifle yeni bir bak›fl aç›s›n›n ortaya ç›kmas›na sebep
oldu. Çünkü tarihî malzemeyi insan› terbiye etmek ve dünyadaki medeni hayat›n
gidiflat›n› ö¤retmek için kullanan Kuran-› Kerim, baflta geçmifl olmak üzere insan
hayat›n›n çeflitli yönlerine geniflçe yer vererek, son peygamber Hz. Muhammed’e
kadar peygamberlerin birbirlerinin takipçisi olduklar›n› vurgulayarak evrensel bir
tarih anlay›fl› getirmifltir. Ayr›ca dünyan›n gidiflat› ve insanlar›n yarat›l›fl gayesine
uygun anlat›lan çeflitli k›ssalarda herhangi bir ›rk veya milletin tarihine odaklan›p
övülmeden, insan›n do¤ufltan günahs›z oldu¤u ve bütün insanl›k tarihinin bir
bütünlük içerisinde düflünülmesi gerekti¤i vurgulanarak, dünya tarihine yönelip
ilgilenme sal›k verilir. Bütün bunlarda insano¤lunun tan›d›¤› ve bildi¤i olaylardan
daha fazla etkilendi¤inin üzerinde durularak tarih fluurunun önemine iflaret edilir.
‹slâm tarihi, kültür ve medeniyeti zaman, mekân ve etki bak›m›ndan olmak
üzere üç boyutlu olup dünya tarihinin önemli bir parças›d›r. Dünya tarihinin VII.
yüzy›ldan günümüze önemli bir bölümünü ‹slâm tarih, kültür ve medeniyeti kap-
samaktad›r. Bu süreçte ‹slâmiyet, do¤du¤u Mekke ve Medine'den itibaren
Arabistan’›; Anadolu, Irak, Suriye, Filistin, M›s›r ve Kuzey Afrika'y›; Sicilya, Endülüs
ve Balkanlar'›; Mâverâünnehir ve Do¤u Türkistan'›; ‹ran, Afganistan ve Hindistan'›
içine alan genifl bir co¤rafyan›n en belirleyici unsuru olmufltur. Bu genifl co¤rafya-
da Hz. Peygamber ve Hulefâ-yi Râflidîn döneminden sonra çok say›da devlet ve
hanedan ortaya ç›kt›. Siyaset ve hukuk baflta olmak üzere sosyal hayat›n bütün
yönlerinden, mimari yap›lara, sanat ve edebiyat eserlerine kadar bütün hayat›
kuflatan ve bu co¤rafyay› dönüfltüren bu yeniden yap›lanmaya en büyük etkiyi
‹slâmiyet yapt›. Özellikle VII. yüzy›ldan bafllay›p XIII. yüzy›la kadar devam eden
dönemde dünya medeniyet tarihinin ekseninde ‹slâm medeniyetinin a¤›rl›¤› daima
hissediliyordu. Uygarl›klar›n do¤ufllar›nda ve geliflme süreçlerinde bir baflka
medeniyetten do¤rudan veya dolay› bir flekilde olumlu veya olumsuz anlamda
etkilenmeleri do¤al ve kaç›n›lmaz bir gerçektir. Bu bak›mdan uygarl›klar aras›nda
çat›flma ve z›tl›klar olsa bile, içte bir tak›m uzlaflmalar ve karfl›l›kl› etkileflmeler
hep olagelmifltir. Ancak her medeniyet kendini di¤erlerinden ay›ran bir tak›m
temel özelliklere sahiptir. Bu ba¤lamda ‹slâm medeniyeti de Kuran ve Sünnet'e
dayanmaktad›r. Müslüman toplumlar›n sosyal yap›lar›nda, kültürel karakterlerinde,
siyasi, idari, adli, askeri ve iktisadi kurumlar›nda bu iki kayna¤›n damgas› vard›r.
Do¤ufl sürecindeki bu iki temel kayna¤a, geliflme sürecinde yaz›l› literatür, arfliv
belgeleri, sanat eserleri, di¤er medeniyetlerin yaflayan unsurlar› ve onlardan
yap›lan tercümeler gibi daha baflka kaynaklar da eklenmifltir.
x Önsöz
‹slâm Tarihi ve Medeniyeti I adl› bu kitab›n ilk alt› ünitesini ‹slâm öncesinden
bafllayarak Hz. Peygamber ve Râflid halifeler dönemi oluflturmaktad›r. Hz. Peygamber
dönemi, onun hayat› ve flahsiyetiyle tek bafl›na bir olay gibi telakki edilmeyip, dünya
ve insanl›k tarihinin bir parças›, Hz. Adem’den itibaren gönderilen peygamberler sil-
silesinin son halkas› olarak ele al›nm›flt›r. ‹slâm öncesi ve sonras› bir bütünlük
içerisinde ele al›narak Hz. Peygamber'in öncülü¤ünde gerçeklefltirilen de¤iflim ve
dönüflümün daha iyi anlafl›lmas›na çaba gösterilmifltir. Hz. Peygamber döne-
minden sonra ilk dönem ‹slâm tarihinin en önemli zaman dilimi Hulefâ-yi
Râflidîn’dir. Zira Hz. Peygamber’in terbiyesinde yetiflen halifelerinin icraat ve
uygulamalar› sonraki dönemlerde Müslüman devlet ve toplumlarda daima en
önemli referans kayna¤› olmufltur. Kitab›n son dört ünitesi Emevîler ve Endülüs
tarihinden oluflmaktad›r. Bu bölümde a¤›rl›kl› olarak siyasi tarihe yer verilmifl ve
medeniyet tarihiyle ilgili geliflmeler ‹slâm Tarihi ve Medeniyeti II adl› kitaba
b›rak›lm›flt›r.
Kitaptaki 1, 4 ve 8. üniteler Doç. Dr. Mustafa S. Küçükaflc›, 2, 3 ve 7. üniteler
Doç. Dr. Casim Avc›, 5. ünite Prof. Dr. Mustafa Fayda, 6. ünite Prof. Dr. ‹smail Yi¤it,
9. ünite Doç. Dr. Birsel Küçüksipahio¤lu ve 10. ünite ise C. Ersin Ad›güzel taraf›ndan
kaleme al›nm›flt›r. Bu vesileyle projenin bafl›ndan itibaren uyumlu ve özverili bir
çal›flma sergileyen k›ymetli hocalar›ma teflekkür etmek yerine getirilmesi gereken
bir ödevdir. Hocalar›m›z›n y›llar süren araflt›rmalar neticesinde elde ettikleri bilimsel
birikim ve tecrübenin ürünü olan bu kitab›n oluflumunda Türkiye Diyanet Vakf›
‹slâm Ansiklopedisi maddelerinin de önemli katk›s›n›n oldu¤u belirtilmesi gereken
bir husustur. Bu çerçevede ad› geçen ansiklopedinin haz›rlanarak bilim dünyas›n›n
hizmetine sunulmas›na katk›da bulunanlara teflekkür etmeyi bir vazife telakki ediy-
orum. Bu çal›flman›n ö¤rencilerimiz baflta olmak üzere ilgilenen herkese faydal›
olmas›n› umuyorum.
Editör
Doç.Dr. Mustafa S. KÜÇÜKAfiCI
1
‹SLAM TAR‹H‹ VE MEDEN‹YET‹-I
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
N
Arabistan’›n co¤rafi durumunu tan›mlayabilecek,
N
Arabistan’›n kuzey ve güneyinde kurulan devletleri s›n›fland›rabilecek,
N
Hicaz bölgesi ile Mekke’nin önemini aç›klayabilecek,
‹slâmiyet’in ortaya ç›kt›¤› dinî ve sosyo-kültürel zemini anlatabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
‹çindekiler
• ARAB‹STAN’IN CO⁄RAF‹
ÖZELL‹KLER‹
• GÜNEY ARAB‹STAN’DA KURULAN
‹slam Tarihi ve ‹slamiyet Öncesi DEVLETLER
Medeniyeti-I Arabistan • KUZEY ARAB‹STAN’DA KURULAN
DEVLETLER
• ARAB‹STAN’IN KALB‹: H‹CAZ
BÖLGES‹
‹slamiyet Öncesi Arabistan
D Ü fi Ü N E L ‹ M
önemli bölgesi olan Arap yar›madas› Suudi Arabistan, Yemen Cumhuriyeti, Uman,
D Ü fi Ü N E L ‹ M
Birleflik Arap Emirlikleri, Katar, Bahreyn ve Kuveyt ile Irak ve Ürdün’ün bir k›sm›-
n›n s›n›rlar› içinde kald›¤› bölge olup yüzölçümü 3 milyon kilometrekareden biraz
S O R U fazlad›r. S O R U
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
fiekil 1.1
Arabistan Fizikî
AMAÇLARIMIZ
Haritas› AMAÇLARIMIZ
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
‹NTERNET ‹NTERNET
Arabistan tamamen susuz, bitkisiz ve çöllerle kapl› bir alan de¤ildir. Binlerce
y›ld›r ziraat yap›lan ve bol ürün elde edilen k›s›mlar› vard›r. Vadilerde çeflitli ürün-
ler yetifltirirlir. Hicaz hurma, Yemen bu¤day, As›r zamk, Tâif de üzüm üretimiyle
meflhur olup Yemâme bölgenin tah›l ambar›d›r. Tarih boyunca Mezopotamya ile
Akdeniz’in güney ve do¤u sahillerinde bulunan ülkelerin kültürlerinde daima
önemli bir yer iflgal eden hurman›n anavatan› Arap yar›madas›d›r. Hurma Arabis-
tan üzerinde bulunan bütün vahalar›n en önemli a¤ac›d›r. Bu bak›mdan Arabis-
tan’›n yerleflik ve göçebe nüfusunun temel g›da maddeleri aras›nda birçok türü
olan hurma en baflta gelir. Hurman›n meyvesinin yan›nda odunundan ve lifinden
yararlan›l›r. Tar›m türleri bak›m›ndan yar›madan›n en önde gelen bölgesi olan Ye-
men’de hurmadan baflka çeflitli meyveler, hububat ayr›ca bir tür uyuflturucu elde
edilmesine yarayan kat bitkisi, tütsü ve kahve yetifltirilir. Kahve Arabistan’›n güney
ucunda 1000-2000 m. aras›nda kalan platolar üzerinde yayg›n olarak üretilir.
1. Ünite - ‹slamiyet Öncesi Arabistan 5
Arabistan’daki tar›m ürünlerinden hurman›n özel bir yere sahip olmas› gibi ev-
cil hayvanlardan devenin de ayr› bir yeri vard›r. Çünkü s›cak ve kurak iklimin ya-
fland›¤› bölgelerde uzak mesafeler aras›ndaki tafl›mac›l›¤a uygun yap›s›yla deve
çöllerde yaflayan göçebeler için büyük bir öneme sahiptir. Araplar eti, sütü, derisi,
yünü, gübresinin yan›nda yük ve binek arac› olarak kulland›klar› deveye ‘çöl ge-
misi’ derler. Göçebeler sadece ihtiyaçlar› için de¤il vahalardaki yerleflik insanlara
satmak için de deve yetifltirirler. ‹lkça¤dan beri sadece develerle bafltanbafla geçi-
lebilen yar›maday› günümüzde genifl asfalt yollar katetmektedir. Araplar için ata
sahip olmak üstünlük ve zenginlik belirtisiydi. Bununla birlikte at hiçbir zaman gö-
çebelerin hayat›nda deve kadar önemli olmad›. Daha çok Umman Denizi’nin yo-
¤un bal›kç›l›k alan› oldu¤u Arap yar›madas›ndaki denizlerin hepsi bal›kç›l›k bak›-
m›ndan önem tafl›maz. Basra körfezi bal›kç›l›¤›n yan›nda di¤er bir deniz aktivitesi
olan mercan ve inci avc›l›¤›na elverifllidir.
Arabistan’›n Sakinleri
Yar›madan›n esas sakinleri günümüzde dünyan›n en kalabal›k Sâmî kavmi Arap- Hz. Nûh’un büyük o¤lu
lard›r. Araplar›n tarihin eski devirlerinde yaflayan daha sonra çeflitli sebeplerle yok Sâm’a nispet edilen
kavimlerdir. Esasen kültürel
olan k›sm› Arab-› bâide hakk›nda çok fazla bilgi yoktur. Kur’an-› Kerim’de adlar› ge- çevreyi ifade eden Sâmî
çen Âd, Semûd baflta olmak üzere Medyen, Casîm, Amâlika vb. bunlardand›r. kavram› Arabistan, Afrika,
Irak ve Suriye’nin çeflitli
Araplar›n soylar› devam eden k›sm› Arab-› bakiye ise Arab-› âribe ve Arab-› bölgelerindeki benzer
musta’ribe olmak üzere iki ana kola ayr›l›r. Bu ayr›m dil ve kültürden kaynaklan›r. özelliklere sahip diller
konuflan Akkadlar, Ârâmîler,
Kahtânîler ve Adnânîler veya güney ve kuzey Araplar› da denilen bu iki kol ara- Bâbilliler, Asurlular,
s›nda sosyal hayat, lehçe, din, ahlâk ve gelenek bak›m›ndan farkl›l›klar mevcuttur. Süryânîler, Nabatîler,
‹brânîler, Habefller,
Bu bak›mdan Arabistan’›n tarihi, bu ülkenin sahip oldu¤u çok genifl s›n›rlar, farkl› Fenikeliler, Ken’ânîler,
co¤rafi flartlar ve bu ayr›m sebebiyle, güney ve kuzey olarak ele al›nmal›d›r. Gü- Amurîler ve Araplar gibi
ney Araplar› yerleflik hayat› benimsemiflken Kuzey Araplar›n›nSIRA
KureyflS‹ZDEhariç büyük SIRA S‹ZDE
kavimleri kapsar.
k›sm› göçebe veya yar› göçebeli¤i ye¤lemifllerdir. Araplar›n bu flekilde ikiye ayr›l-
malar›na ra¤men tarihin çeflitli zamanlar›nda siyasi ve iktisadiDsebeplerle
Ü fi Ü N E L ‹ M
güneyli- D Ü fi Ü N E L ‹ M
ler kuzeye, kuzeyliler de güneye göç ederek birbirleriyle kar›flt›lar. Bu iki büyük
kola mensup Arap kabileleri Câhiliye döneminde oldu¤u gibi ‹slâmiyet’ten sonra
S O R U S O R U
da birbirleriyle sürekli mücadele ettiler.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
yap›lm›fl evlerde yerleflik hayat yaflayanlara ise ehlü’l-meder ad› verilir. ‹lk defa Kur’an-›
Kerim’de, yerleflik hayat yaflayan Araplarla bedevî Araplar birbirinden ayr›larak bedeviler
a’râb olarak adland›r›lm›flt›r. Böylece bir ›rk›n ad› olmakla birlikteAMAÇLARIMIZ
yar›madan›n köy ve fle- AMAÇLARIMIZ
hirlerinde yaflayanlar›na arap, çölde göçebe olarak yaflayanlara ise bedevî anlam›nda a’râb
denilmifltir.
K ‹ T A P K ‹ T A P
Arab-› Âribe
Kahtânîler ad› verilen bu kabileler grubunun anavatan› Yemen’dir. Bu sebeple Gü-
ney Araplar› olarak da bilinirler. Cürhüm ve Ya’rub olmak üzere T E L E V ‹önce
Z Y O N iki büyük TELEV‹ZYON
kola ayr›l›r. Ya’rub’dan da Kehlân ve Himyer ad›nda iki ayr› koldan birçok alt kol
meydana gelmifltir. Bu kabileler de¤iflik zamanlarda de¤iflik sebeplerle anavatanla-
r›n› terk ederek Arabistan’›n çeflitli bölgelerine yerlefltiler. Bunlar aras›nda Yesrib’e
‹NTERNET ‹NTERNET
yerleflen Evs ve Hazrec, Mekke’ye yerleflen Cürhüm, Hîre’ye yerleflen Lahm ve Cü-
zam say›labilir.
6 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Arab-› Müsta’ribe
Aslen Arap olmay›p sonradan Araplaflan kabilelerden meydana gelir. Kuzey
Araplar› ad›yla da bilinen bu kabilelerin soyu Hz. ‹brahim’in o¤lu Hz. ‹smail’e
dayand›¤› için ‹smailîler veya soyundan uzak torunlar›na nispetle Adnânîler,
SIRA S‹ZDE Meaddîler,SIRA
Nizârîler
S‹ZDE diye de an›l›r. Hz. ‹smail Mekke’ye geldi¤inde babas› gibi
Ârâmîce, Keldânîce veya ‹brânîce konufluyordu. Hz. ‹smail ve soyu Arapça’y›
Mekke’de ö¤renip Cürhümlülere kar›flarak Araplaflt›¤› için Arab-› müsta’ribe
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
ad›yla an›lm›flt›r. Hz. Peygamber’in yirmi birinci göbekten atas› olan Adnan’a
mensup olan Adnânîler nüfuslar› ço¤al›nca anayurtlar› Mekke’den çeflitli yerle-
S O R U S O R U
re da¤›ld›lar.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Kadim tarihleri Arabistan’›n tarihiyle iç içe olan Araplar›n ilk devirleri hakk›nda
çok fazla bilgi yoktur. Arap yar›madas›n›n co¤rafî ve fizikî flartlar›n›n arkeolojik
AMAÇLARIMIZ araflt›rmalara çok elveriflli olmamas› Araplar hakk›ndaki en eski bilgilerin komflu
AMAÇLARIMIZ
kavimlerin yaz›l› belgelerinden ö¤renilmesine sebep olmaktad›r. Kökeni hakk›nda
farkl› görüfllerin oldu¤u Arap kelimesine ilk defa Asur Kral› III. Salmanasar’›n y›l-
K ‹ T A P K ‹ T A P
l›klar›n›n, 853 y›l›ndaki büyük bir ayaklanman›n bast›r›lmas›n› anlatan k›sm›nda
rastlan›r. Bu tarihten milattan önce VI. yüzy›la kadar Asur ve Bâbil kitabelerinde
Aribi, Arabu ve Urbi adlar› s›kça yer al›r. Herodotos’tan itibaren de eski Yunan ve
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
Latin kaynaklar›nda Arabia ve Arap kelimeleri geçer.
Büyük ‹skender’in Perslere karfl› baflar›yla sonuçland›rd›¤› Asya seferinde Suri-
ye ve M›s›r ile Kuzey Arabistan’› da hâkimiyeti alt›na alm›fl olmal›d›r. ‹skender’den
‹NTERNET sonra Helenistik
‹ N T E R Nkrallar
ET aras›ndaki iktidar mücadelesinde Araplar az da olsa rol üst-
lendiler. Ancak gerek Selevkoslar gerekse Ptolemaioslar yar›madan›n içlerine nü-
fuz edemediklerinden Araplar egemenliklerini sürdürdüler. Roma ‹mparatorlu¤u
da M›s›r, Filistin ve Suriye’ye hâkim olunca temasa geçti¤i Arap Nabatî ve Palmira
krall›klar›yla iyi münasebetler kurmas›na ra¤men Arabistan’›n içlerine nüfuz ede-
medi. Nitekim Roma ‹mparatorlu¤u, Arap yar›madas›nda kurulan devletlerle daha
ziyade iyi iliflkiler kurarak vahfli çöl ile kendi aras›nda bir tampon bölge olufltur-
may› benimsedi. En eski yerleflim yerlerinden olan Arap yar›madas›n›n güney ve
kuzeyinde ‹slâm öncesi dönemde çeflitli devletler kuruldu. Orta Arabistan’daki Hi-
caz ‘da ise ‹slâmiyet’e kadar herhangi bir devlet kurulmad› ve bölgedeki insanlar
kabileler halinde yerleflik veya göçebe olarak her hangi bir otoriteye ba¤l› olma-
dan yaflad›lar.
SIRA S‹ZDE Adnânî Araplar›n atas› ile meflhur kabile ve kollar›n› araflt›r›n›z.
SIRA S‹ZDE
1
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
S O R U S O R U
D‹KKAT D‹KKAT
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
1. Ünite - ‹slamiyet Öncesi Arabistan 7
fiekil 1.2
ADNAN
ADNÂNÎLER
Ak Ma’ad
Nizar
Rebia Mudar
‹yat
Eset Dubey’a ‹lyas
Tab›ha Müdrike
Aneze Cedile Ahmes Gatafan Aylan
Üd Hüzeyl Huzeyme
Du’mi Kays Dabbe Abdümenat Müzeyne Mür Lihyan Sa’d
Elsa Cedile Hasfe Sa’d Temim Esed
Abdülkays Himb Zeydümenat Kinane
‹krime Amr
Kas›t Anber Abdümenat Nadir
Mansür Malik Sa’d
Ta¤lib Bekr Bekr Mürre
Hevazin Süleym Hanzale
Ali Yeflkür
Bekr Malik Yerbü Damre Leys Dü1 Malik
Sa’b
Darim Müleyl F‹HR (KUREYfi)
Lücem Ukabe Muaviye Sa’d Münebbih
Hanife ‹cl Sa’lebe G›far Muharib Galib
Sa’sa’a Nasr Sakif
Lüey
fieyban Zühl Kays Amir
Ka’b
Rebia Nümeyr Hilal Yusuf Adi Hüsays Mürre
Ka’b Kilab Haccac Amr
Kufleyr Ukayl Ca’de Sehm Cumah
Hattab Teym Yakaza Kilab
Ömer Mahzüm Zühre Kusay
Ebu Kuhafe
Ebu Bekir
Abdüddar Abdüluzza Abdümenaf
Abdümenaf Esed
Kelde Nevfel Huveylid
Alkame Varaka
Haris Hatice Avvam
Nadr Zübeyr
Urve Abdullah
KAHTÂNÎLER
Abdüflems Haflim
Ümeyye Abdülmuttalib
Harb Ebul-As Abdullah EbuTalib Abbas
KAHTAN
Ya’rub Ebu Süfyan Affan Hakem Hz.MUHAMMED Ali Abdullah
Yeflcüb Muaviye Yezid Osman Mervan
Himyer Sebe Kehlan Yezid Abdülmelik
Malik Hümeysa Zeyd Malik
Zeyd Arib
H›yar Nebt
Mürre Hadramut Yeflcüb
Rebia Gavs
Amr Zeyd
Malik Amr Ezd
Malik Üded
Hemdan Elhan Erafl
Kuda’a Mürre Tay Mezhic Enmar
Hafi Haris Rühm Amr Has’am Becile Abkar
Eslem Amr ‹mran Malik Bevlan Nebhan Sü al Nasr Abdullah Mazin
Behra Beli Ya’für Amr
Malik Osman
Cüheyne Meafir Havlan Adi
Abdullah
Cüzam Ufeyr Lahm Ka’b
Hulvan
Kinde Cezile Nümare Haris Amir Maussema
Ta¤lib Salih
Ezd-i flenüe Amr Muzeyk›ya
Vebere Ans Murad Sa’d Celd
Esed Nemr Kelb ‹mran Harise Cefne Sa’lebe
Naciye Cu fi Amr
Teymullah Hacr Huzaa Harisetü’l-Anka
Neha Ka b
Tenuh Kinane Eslem Evs Hazrec
Haris
Maîn Devleti
Merkezi San’a’n›n do¤usunda harabeleri bulunan Maîn flehridir. Maîn Krall›¤› m.
ö. 1400-650 y›llar› aras›nda Yemen’de hüküm sürdü. Yedi tabakadan oluflan Ma-
în hükümdarlar›n›n say›s› yirmi ikidir. Günümüze ulaflan Maînlilere ait paralar
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
hangi hükümdar taraf›ndan bas›ld›¤›n› gösteren ön yüzü d›fl›nda Büyük ‹sken-
der’in darp ettirdi¤i paralar›n ayn›s›d›r. Ekonomik bak›mdan çok geliflmifl olan
Maînliler Arabistan ürünleriyle Hindistan ve Çin’den gelen ticaret mallar›n› Suriye,
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
Filistin ve M›s›r’a satarak büyük gelir elde ederlerdi. Baflkent Maîn’in d›fl›nda Be-
râk›fl, Athlula, Beycan, el-Beydâ, Nestum, Nesca, Lûk Maînliler’in meflhur flehirle-
S O R U S O R U
ri aras›nda say›labilir.
Sebe Devleti
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Güney Arabistan’da Maîn Devleti’nden sonra hüküm süren devletlerin ikincisi Se-
be Devleti’dir. Baflkenti San’a’n›n do¤usunda ticaret yollar›n›n kavfla¤›nda yer alan
AMAÇLARIMIZ Me’rib’dir.AMAÇLARIMIZ
Kurulufl tarihi bilinmeyen Sebe Devleti’nin m.ö. X. yüzy›l öncesinden
itibaren mevcut oldu¤u tahmin edilmektedir. Tarihçiler Sebe Devleti’ni Mukarrib-
ler Dönemi (m.ö. ? -m.ö. 650) ve Melikler Dönemi (m.ö. 650-115) olmak üzere iki
K ‹ T A P devreye ay›r›r.
K ‹ TMukarribler
A P döneminde Sebe Devleti’nin baflkenti S›rvâh idi. Kur’an-›
Kerim’de de iflaret edildi¤i gibi Sebe toplumu son derece geliflmiflti. Verimli toprak-
lara sahip olan Sebeliler ziraat ve ticaret alan›nda önemli geliflme kaydettikleri gi-
TELEV‹ZYON bi güzel kokulu
T E L E V ‹ Zbitkiler
YON yetifltirmekle de ünlüydüler. Ticari faaliyetleri Kuzey Ara-
bistan ve Akdeniz ülkeleriyle Afrika’n›n k›y›, hatta iç bölgelerine kadar uzan›yor-
du. Ülkeleraras› ticaretteki baflar›lar› ve meflhur barajlar› sayesinde gelifltirdikleri zi-
raatç›l›kla büyük servetler edinen Sebe hükümdarlar› baflta Me’rib olmak üzere
‹NTERNET ‹NTERNET
Necran, S›rvâh, Gurâb ve Nakbülhucre gibi büyük flehirlerde kal›nt›lar› günümüze
ulaflan çok say›da saray, köflk, mabet ve kale infla ettiler. fiehirlerin etraf›n› surlar-
la çevirdiler. Sebelilerin mühendislik alan›ndaki geliflmiflli¤inin bir sembolü olan
Sebe Devleti’nin eski merkezi Me’rib Baraj› çok meflhurdur.
olan Me’rib flehri yak›n›ndaki Kur’an-› Kerim’in otuz dördüncü suresinin ad› Sebe’dir. Bu sürede tevhid ilke-
su seddidir. Sebe Seddi veya
Arim Seddi olarak da bilinir. sini pekifltirmek için s›kça çok tanr› inanc› tenkit edilir. Allah’›n dünya hayat›na lut-
Kur’an-› Kerim’de ‘Seylü’l- fetti¤i hükümranl›k ve refah gibi nimetlerin geçicili¤ine dikkat çekilir. Hz. Süley-
arim’ ad›yla yer alan sel
bask›n›n›yla ortadan man’›n peygamberlik ve hükümdarl›¤› Neml suresinde anlat›l›r. Süleyman Peygam-
kalkm›flt›r. ber zengin ve güçlü bir ülke olan ve halk› günefle tapan Sebe melikesine bir elçi
göndererek onu ve halk›n› tevhid inanc›na davet eder. O da Kudüs’e giderek Sü-
leyman Peygamber’le bizzat görüflür, onun peygamberli¤ini ve tevhid inanc›n› be-
nimser. Hz. Süleyman ile görüflen Sebe melikesinin kim oldu¤u hususu aç›k de¤il-
dir. Tevrat’ta da yer alan bilgilerden yola ç›k›larak burada kastedilenin ünlü Sebe
kraliçesi Belk›s oldu¤u yorumu yap›l›r. Bu ba¤lamda onun milattan önce X. yüz-
y›lda yaflam›fl, Hz. Süleyman’›n ça¤dafl› bir Arap kraliçesi oldu¤u söylenebilir. An-
cak onun kraliçesi oldu¤u Arap kavminin Sebeliler mi, yoksa onlardan daha önce
ayn› bölgede yaflayan Maînliler mi oldu¤u belli de¤ildir.
1. Ünite - ‹slamiyet Öncesi Arabistan 9
Güney Arabistan’da milattan önce V. yüzy›ldan sonra Hemdân kabilesi etkili ol-
maya bafllad›. Hanedan mensuplar› aras›ndaki uyuflmazl›klar yüzünden ç›kan iç
savafllar s›k›nt›lar› daha da artt›rd›. Sebelilerin akrabalar›ndan olan Himyerî kabile-
sinin lideri Yeflerha b. Yahdup Sebe’yi ele geçirdi; Melikü Sebe ve Zû Reydân un-
van›yla Himyerî Devleti’ni kurdu (m.ö. 115). Böylece Sebe Devleti tarihe kar›flt›.
Himyerî Devleti
Araplar›n Kahtânîler koluna mensup olan Himyerîler k›sa zamanda bütün Yemen’i
ele geçirdiler. Devletin baflkenti Reydân daha sonra Zafâr ad›yla meflhur oldu.
Himyerîler Maîn ve Sebe devletlerinin aksine yay›lmac› bir politika izleyerek s›n›r-
lar›n›, milattan sonra III. yüzy›l›n sonlar›na do¤ru Hadramut ve Orta Arabistan’a ka-
dar genifllettiler. Böylece askerî bak›mdan Arap yar›madas›n›n en güçlü ve nüfus
bak›m›ndan en kalabal›k devleti haline gelen Himyerîler, Habeflliler ve Perslerle
mücadeleye girifltiler. Çevredeki çöller bölgeye do¤al bir koruma sa¤l›yordu. Him-
yerîlerin birinci hâkimiyet devri IV. yüzy›l›n bafl›na kadar devam eden feodalite
dönemidir. Bu dönemde hükümdar bir derebeyi olarak görülür ve kalede oturur-
du. ‹kinci hâkimiyet dönemi ise IV. yüzy›l›n bafl›ndan 525 y›l›na kadar devam eder;
hükümdarlara “tübba” denilmesinden dolay› “tebâbia devri” ad›yla an›l›r. Ancak
Hadramut’a da sahip olduklar› takdirde bu unvan› alabilen tübbalar›n say›s› do-
kuzdur. Güney Arabistan’›n ‹slâm öncesi en uzun ve en parlak medeniyetini tem-
sil eden Himyerî Devleti, Akdeniz havzas› ile Uzakdo¤u aras›ndaki kara ve deniz
ticaret yolu üzerinde bulundu¤undan hareketli bir iktisadi yap›ya sahipti. Güney-
den ve kuzeyden gelen bütün yollar›n kavflak noktas›nda yer alan San’a en önem-
li ticaret merkeziydi. Debâ, Mehre, Aden, Sebâ ve Râhiye’de kurulan panay›rlar
Arabistan’›n yan›nda Akdeniz ve Çin-Hint ülkelerinden gelen tüccarlar için bulufl-
ma noktas›yd›. Bununla birlikte zenginlikleri daha çok lüks maddelere dayanan
Himyerîlerin zamanla savaflç› iradeleri zay›flad›. H›ristiyan Bizans ile Ateflperest
‹ran’›n takip ettikleri dinî ve ekonomik politikalar› ile Habefl sald›r›lar› bölgedeki
huzur ve istikrar›n giderek kaybolmas›na sebep oldu. SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Arabistan’da H›ristiyanl›kla Yahudili¤in rekabet etti¤i IV. yüzy›lda Himyerîler
Yahudileri, Habeflliler ile Bizansl›lar ise H›ristiyanlar› destekliyordu. Yahudili¤i ka-
bul eden son Himyerî hükümdar› Zû Nüvâs, H›ristiyanlar› Yahudili¤i D Ü fi Ü N E L ‹kabul
M etme- D Ü fi Ü N E L ‹ M
ye zorlad›. Kabul etmeyen birçok Necranl› H›ristiyan› “uhdûd” ad› verilen atefl çu-
kurlar›nda diri diri yakarak cezaland›rd›. Kur’an-› Kerim’de bu olaya S O R iflaret
U edilerek S O R U
yapanlar fliddetle k›nan›r (el-Burûc 85/4-9). Himyerîlerin zulmüne u¤rayan H›risti-
yanlar›n yard›m ça¤r›s› üzerine Habefl Aksum Kral› Kaleb ela-Asbaha, Zûnüvâs’›
D‹KKAT D‹KKAT
ma¤lûp ve katledip Himyerî Devleti’ne son verdi (m. 525). Bundan sonra Yemen
yaklafl›k yar›m yüzy›l Habefllilerin elinde kald›. Habeflistan’›n Yemen valisi Ebrehe
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
baflta olmak üzere Habefllilerin kötü idaresi Yemen’de memnuniyetsizli¤i art›rd›.
Himyerî hükümdar ailesinden Seyf b. Zû Yezen Sâsânî hükümdan Enûflirvân’›n
yard›m›yla Habefl egemenli¤ine son verdi. Onun bir suikast sonucu AMAÇLARIMIZ öldürülmesiy- AMAÇLARIMIZ
le Yemen’de ‹slâm dönemine kadar sürecek Sâsânî dönemi bafllad›.
‹NTERNET ‹NTERNET
10 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Nabatî Devleti
Milattan önce IV. yüzy›l›n sonlar›nda kuruldu. Filistin’in güneyinde Akabe körfezi
ile Lût gölü aras›nda hüküm sürdü. Devletin merkezi Akabe körfezinin biraz kuze-
yindeki Petra’d›r. Bir ara F›rat nehri ile K›z›ldeniz aras›nda genifl bir alana yay›lan
Nabatîler Kuzey Hicaz’a da hâkim oldu. Nabatî Krall›¤› Büyük ‹skender’in halefle-
ri aras›nda meydana gelen mücadelelerde önemli roller üstlendi. Roma ‹mparator-
lu¤u ile çöl arasmda tampon devlet görevi üstlenen Nabatîler kuzey ve güney Ara-
bistan aras›ndaki kervan ticaretine hâkimdiler. Milattan önce 25-24’te Romal› Ku-
mandan Aellus Gallus, ‹mparator Augustus’un emriyle Hindistan ticaret yolunu
emniyete almak için ç›kt›¤› Yemen seferinde Nabatî Krall›¤›’n› üs olarak kulland›.
Nabatîler bir süre Roma ‹mparatorlu¤u ile iyi iliflkilerini sürdürdü. Zamanla siyasi
ve ekonomik sebepler iliflkilerin bozulmas›na sebep oldu. Milattan sonra 106 y›l›n-
da ‹mparator Traianus Nabatî Devleti’ni ortadan kald›rd›. Büyük ço¤unlu¤u bede-
vî olan Nabatîler yerleflik hayata çok s›cak bakmad›lar ve içlerine yabanc›lar›n gir-
mesine izin vermediler. Bir k›sm›n›n yerleflik hayata geçmesi ancak bak›r ve demir
madenlerini kullanmay› ö¤renmeleriyle birlikte gerçekleflti.
Tedmür Devleti
Kuzey Arabistan devletlerinin ikincisi Tedmür Krall›¤›’d›r. Palmyra ad›yla da an›lan
uluslaras› ticaretin önemli merkezlerinden birisi olan Tedmür flehri Suriye çölünün
ortas›ndaki bir vahada, fiam’›n 260 km. kuzeydo¤usunda yer al›r. Kurulufl tarihi ke-
sin olarak tesbit edilemeyen ve Palmirliler ad› da verilen Tedmür Devleti’nin, mev-
cut kitâbelerden I. yüzy›ldan itibaren mevcut oldu¤u tahmin edilmektedir. II. ve II-
I. yüzy›llarda en parlak dönemini yaflayan Tedmür Devleti’nden günümüze kitabe-
leriyle birlikte harabeleri ulaflan çok say›da ihtiflaml› yap› kald›. Tedmür Kral›
Üzeyne (Odenathus) III. yüzy›lda Sâsânî ve Roma imparatorluklar› aras›ndaki mü-
cadeleyi f›rsat bilerek Tedmür de ba¤›ms›z bir Arap devleti kurdu. Roma ‹mpara-
toru Valerianus’u yenen Sâsânî Hükümdar› fiâpûr’a karfl› koyamayaca¤›n› anlayan
Uzeyne’nin bar›fl teklifi kabul görmedi. Bunun üzerine Üzeyne, Valerianus’un da-
¤›lm›fl olan kuvvetlerini toplayarak Sâsânîlerin baflflehri Medâin üzerine yürüdü;
fiâpûr ma¤lûp oldu, kar›s› ve çocuklar› esir edildi. Ancak k›sa bir süre sonra Üzey-
ne, muhteris kar›s› Zeynep’in (Zenobia veya Zebbâ) bir tertibiyle öldürüldü. O¤lu
ad›na idareyi ele alan Zeynep, hayallerini gerçeklefltirmek amac›yla Roma’n›n elin-
de bulunan M›s›r’› zapt ederek Anadolu’ya bir sefer yapt›; ancak Roma kuvvetleri-
ne yenildi. Tedmür Devleti 272’de Roma ‹mparatoru Aurelien’in Tedmür’ü ele ge-
çirip kraliçe Zeyneb’i esir al›p Roma’ya götürmesiyle sona erdi. Bizans ‹mparator-
lu¤u döneminde Tedmür’de H›ristiyanl›k yay›ld›, flehri imar eden I. Iustinanos
(527-565) burada bir kilise infla ettirdi. Tedmür Hâlid b. Velid’in sulh yoluyla fethi-
ne kadar (634) Bizans idaresinde kald›.
1. Ünite - ‹slamiyet Öncesi Arabistan 11
Gassânî Devleti
Araplar›n Kahtânîler koluna mensup olan Gassânîler III. yüzy›lda Yemen’den Su-
riye’ye göç ederek Cefne b. Amr liderli¤inde D›maflk merkezli bir devlet kurdular.
Hem kendi hem de Bizans ‹mparatorlu¤u lehine Sâsânîler ve Hîre’de devlet kuran
Lahmîler ile mücadele ettiler. Gassânîler Suriye’de ana dilleri Arapça’y› korudukla-
r› gibi burada konuflulan Ârâmî dilini de ö¤rendiler. Bizans ‹mparatorlu¤u’nun vas-
sâl devleti olarak H›ristiyanl›¤› kabul ettiler ve Bizans kültürünün etkisi alt›na gir-
diler. Cefne’nin yerine o¤lu Amr, onun ölümü üzerine o¤lu Sa’lebe hükümdar ol-
du. Sa’lebe’den sonra bir Bizans valisi gibi hareket eden Gassânî hükümdarlar›n-
dan II. Haris b. Cebele zaman›nda (529-569) hanedanl›k en parlak dönemini yafla-
d›. Bizans’la iliflkiler bu dönemde zirveye ulaflt›. Haris, 528’de Sâsânîlerin destekle-
di¤i Hîre Hükümdar› Münzir’i ma¤lûp etmesi, ertesi y›l da Filistin’deki isyan› bas-
t›rmas› üzerine Bizans imparatoru taraf›ndan “Basileus” unvan›yla taltif edildi. Da-
ha sonra bazen Bizans’la ciddi gerginlikler yaflanmakla birlikte Gassânîler genel iti-
bariyle Bizans müttefiki olarak kald›lar. VII. Yüzy›l bafl›nda Bizans-Sâsânî mücade-
lesi sürecinde ciddi güç kayb›na u¤rayan Gassânîler, ‹slâm dönemindeki Suriye fe-
tihlerinde Bizans saflar›nda savaflt›lar. Gassânîler, 613’te Sâsânîlerin Suriye ve Filis-
tin ile merkezleri Bostra’y› ele geçirmeleri üzerine siyasi ba¤›ms›zl›klar›n› kaybetti-
ler. Hz. Ömer zaman›ndaki Yermük Savafl›’nda (636) Gassânî emirlerinden Cebele
b. Eyhem 12.000 kiflilik bir ordunun komutan› olarak Bizans’a destek verdi. Bölge-
nin fethiyle Gassânîlerin hâkimiyeti sona erdi. Gassânîler, Yemen ve Sebe ile Suri-
ye ve Bizans medeniyetlerini birbirleriyle kaynaflt›r›p önemli mimarî eserler yapt›-
lar. Saray ve evler, zafer taklar›, su kemerleri, kilise, hamam ve tiyatrolar infla etti-
ler. Kasrü’l-Müflettâ ve Kasrü’l-Ebyaz saraylar›n›n harabeleri günümüze ulaflm›flt›r.
Kinde Devleti
Kuzey ve Orta Arabistan’da hüküm süren Kindelilerin genellikle Kahtânîlerden ol-
duklar› yayg›n kanaattir. Sürekli bir yerde oturmamalar›ndan dolay› Kahtânî ve Ad-
nânî Araplar›n bir kar›fl›m› olarak da kabul edilirler. Kindeliler III. yüzy›ldan itiba-
ren Kuzey ve Orta Arabistan’a, özellikle Necid bölgesine geçtiler. Mezopotamya,
Filistin ve Suriye’yi içine alan genifl bir alana yay›ld›lar. Kinde Devleti 480 y›l› civa-
r›nda Necid’de Bekir b. Vâil’e üstünlük sa¤layan Âkilü’l-mürâr lakapl› Hucr b. Amr
taraf›ndan Himyerîlere tabi olarak kuruldu. Kinde Devleti’nin ilk baflflehri Karyetül-
fâv’d›r. Hucr’un ölümünden sonra Benî Âkilü’l-mürâr ad› verilen ve Kindetü’l-mü-
lûk fleklinde de an›lan hanedan›n bafl›na önce o¤lu Amr, ard›ndan da onun o¤lu
Haris geçti (490-528). VI. Yüzy›l›n bafl›nda Himyerîlerden özerklik kazanarak geli-
flen Kinde hanedan›n›n bafl›nda bulunan Haris b. Amr Bizans ‹mparatoru Anasta-
sios ile 502’de bir antlaflma imzalad›. 525’te Bekir ve Ta¤lib kabilelerinin deste¤iy-
le Hîre’yi hâkimiyeti alt›na alan Haris’in 528’de Hîre Kral› III. Münzir’e yenilmesi,
Kinde ve müttefiklerinin oluflturdu¤u konfederasyonun da¤›lmas›na yol açt›. Bu
ma¤lûbiyetten sonra tahttan çekilen Haris, Kinde topraklar›n› dört o¤lu aras›nda
paylaflt›rd›. Kindeli ünlü Câhiliye flairi ‹mruü’l-Kays (‹bn Hucr), babas›ndan sonra
hükümdar oldu ve Esedo¤ullar› ile mücadeleye giriflti. Sasânî ve Lahmîlerin Esedo-
¤ullar›’n› desteklemesi üzerine yard›m için ‹stanbul’a giderek ‹mparator I. Iustinia-
nos’la (527-567) görüfltü. Dönüflte Ankara’da öldü.
Önceleri Yemen hükümdarlar›na ba¤l› olan ve muhtemelen yar›madadaki Bi-
zans ve Sâsânî güçlerini dengeleyen Kinde Devleti, V. yüzy›l›n sonu ve VI. yüzy›-
l›n bafl›nda özerklik kazanarak geliflmesine ra¤men manevi kuvvet ve iç dayan›fl-
madan yoksunlu¤u sebebiyle s›n›rlar›na kadar ulaflt›¤› Bizans ve Sâsânîlere karfl›
herhangi bir üstünlük elde edemedi. Yemen’in Habeflliler taraf›ndan iflgali Kin-
de’nin çöküflünü h›zland›ran sebeplerdendi. ‹çlerinde putperestlerden baflka H›ris-
tiyanl›k, Yahudilik ve Mazdek dinini benimseyenlerin oldu¤u Kindeliler VI. yüzy›-
l›n ikinci yar›s›ndan itibaren belirgin ölçüde güç kayb›na u¤ramakla birlikte ‹slâm
fetihlerine kadar Bizans’›n müttefiki olmay› sürdürdüler.
D Ü fi Ü N E L ‹ M ARAB‹STAN’IN
D Ü fi Ü N E L ‹ M KALB‹: H‹CAZ BÖLGES‹
Arap Yar›madas›n›n ‹slâm tarihi bak›m›ndan en önemli bölgesi Hicaz’›n da yer al-
S O R U d›¤› Orta Arabistan’d›r.
S O R U Sözlükte ‘iki fleyi birbirinden ay›ran s›n›r, engel’ anlam›na
gelen Hicaz’a bu ad iki bölgeyi birbirinden ay›rd›¤› için verilmifltir. Hicaz K›z›lde-
niz’in do¤usunda, kuzeyde Ürdün’ün liman flehri Eyle’den (Akabe) güneyde Ye-
D‹KKAT D‹KKAT
men s›n›r›ndaki Asîr’e ve do¤uda Necid çöllerinden Irak’a kadar uzan›r. Kuzey ve
do¤u s›n›rlar›n›n nerede bitti¤i ise ihtilafl›d›r. Tarihin ilk dönemlerinden itibaren
N N
SIRA S‹ZDE Yemen’denSIRA S‹ZDE ticaret yolu Mekke ve Yesrib’den geçerek Akabe körfezinden
bafllayan
Akdeniz limanlar›na ba¤lan›yordu. Bu güzergâh üzerinde Hicaz’›n birbirinden
farkl› özellikler tafl›yan flehirleri Mekke, Medine ve Tâif’in yan›nda mîkât yerleri de
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
yer al›r. Arabistan’da Mekke ile boy ölçüflebilecek bir durumda olmayan hayat›n›
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
1. Ünite - ‹slamiyet Öncesi Arabistan 13
tar›mla kazanan Yesrib’de iki Arap ve üç yahudi kabilesi oturuyordu. Tâif ise Mek-
ke’nin âdeta bir sayfiyesi durumundayd›. Mekke Afrika çöllerini temsil ederken,
Medine ›l›k ülkelerin bereketlili¤ine sahipti; Tâif ise Avrupa’n›n güneyinin iklim
özelliklerini göstermekteydi. ‹slâm’dan önce Hicaz’›n en önemli flehri Mekke’nin
dinî ve ticarî öncülü¤ü üç flehri birbirine ba¤lam›flt›. ‹slâm’dan önce Orta Arabis-
tan’›n tarihini Eyyâmü’l-Arab denilen kabileler aras›ndaki savafllar teflkil eder. Câhiliye döneminde ve
‹slâmiyet’in ilk
zamanlar›nda Arap
Mekke’nin fiehir Olarak Ortaya Ç›k›fl› kabileleri aras›nda cereyan
Sadece ‹slâm tarihi bak›m›ndan de¤il dünya tarihi bak›m›ndan da Hicaz’›n en eden savafllar›n ad›d›r.
Bazen siyasi, iktisadi sosyal
önemli flehri Mekke’dir. fiehir hayat› için elveriflli bir iklimi olmamas›na ve iskân› ve psikolojik sebeplerden
zor bir vadinin üzerinde yer almas›na ra¤men, Mekke’nin yerleflim birimi olarak dolay› meydana gelirse de
genellikle sürüler, otlaklar,
seçilip plânlanmas›nda belirleyici en mühim unsur merkezinde yer alan Kâbe’dir. su kaynaklar› gibi çok basit
Ortaça¤ co¤rafyac›lar› eserlerine, genel olarak Arap yar›madas›n›, özel olarak da sebepler yüzünden ç›kard›.
fiah›slar veya kabileler
Kur’an-› Kerim’de ‘flehirlerin anas› (ümmülkurâ)’ olarak vas›fland›r›lmas› ve bünye- aras›nda ç›kan bir tart›flma
sinde Müslümanlar›n k›blesi Kâbe’yi bar›nd›rmas›ndan dolay› Mekke’yi anlatarak ile bafllar, daha sonra
bafllarlar. Mekke’de flehir hayat› Kâbe’nin yap›m›yla bafllam›flt›r. Bu bak›mdan savafla dönüflürdü. Bazen
y›llarca devam eden
Mekke ile Kâbe’nin tarihi iç içe olup birini di¤erinden ay›rmak mümkün de¤ildir. Eyyâmü’l-Arab’›n en meflhur
Kur’an-› Kerim’de yer alan “fiüphesiz âlemlere bereket ve hidayet kayna¤› olarak mücadeleleri Ficar
savafllar›d›r.
insanlar için kurulan ilk ev (mâbed) Mekke’deki -Kâbe-dir” (Âl-i ‹mrân 3/96) flek-
lindeki ayet Kâbe’nin dünyan›n yarat›l›fl›yla birlikte var oldu¤una iflaret etmektedir.
Bununla birlikte baz› kaynaklarda Kâbe’yi ilk yapanlar›n Hz. Âdem yahut o¤lu fiît,
hatta onlardan daha önce melekler oldu¤una dair rivayetlere ra¤men Hz. ‹bra-
him’den önceki varl›¤› hakk›nda bilgi yoktur.
Üç semavî dinin (Yahudilik, H›ristiyanl›k ve ‹slâm) en büyük peygamberlerden
SIRA S‹ZDE
biri kabul etti¤i Hz. ‹brahim, Allah’tan ald›¤› emir üzerine efli Hacer ile ilk çocu¤u SIRA S‹ZDE
‹smail’i Mekke’ye Kâbe’nin bulundu¤u yere götürerek b›rakt›. Hacer, o s›rada ta-
mamen ›ss›z olan Mekke vadisinde ‹brahim’in b›rakm›fl oldu¤u az miktardaki su ve
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
erzak›n tükenmesi üzerine ‹smail’in susuzluktan ölmesinden korkarak telaflland›.
Çaresizlikten Safa ile Merve tepeleri aras›nda yedi defa gidip gelirken o¤lunun bu-
lundu¤u yerden bir suyun f›flk›rd›¤›n› gördü. Zemzem ad›n› alan S O kayna¤›n
R U ortaya S O R U
ç›kmas›yla birlikte kervanlar Mekke’de daha çok konaklamaya bafllad›lar. Bu kafi-
lelerden Yemenli Cürhümlüler Hacer’den Mekke’ye yerleflerekD Zemzem’den ‹KKAT fay- D‹KKAT
dalanmak için izin istediler. Hacer de su üzerinde mülkiyet hakk› iddia etmemele-
ri flart›yla müsaade etti. Cürhümlüler’den Arapça ö¤renen ‹smail bu kabileden bir
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
k›zla evlendi. Böylece Cürhüm kabilesinin baz› kollar›n›n da göç etmesiyle Mek-
ke’de sürekli ikâmet bafllad›. Bu flekilde Mekke’ye iskân›n h›zlanmas›na sebep
olan Zemzem, Hz. ‹brahim ve Hz. ‹smâil taraf›ndan temelleriAMAÇLARIMIZ
yükseltilen Kâbe ile AMAÇLARIMIZ
bütünleflerek en önemli mekânlardan birisi oldu.
‹slâm’dan önce Hicaz ve flehirleri hakk›nda daha genifl bilgi için M.K Hamidullah’›n
‹ T A P ‹slâm K ‹ T A P
Peygamberi ile M. S. Küçükaflc›’n›n Cahiliye’den Emevîler’in Sonuna Kadar Haremeyn
adl› eserlerinin ilgili bölümlerine baflvurabilirsiniz.
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
Filistin’de yaflayan Hz. ‹brahim zaman zaman Hacer ile ‹smail’i ziyarete gelirdi.
Mekke’yi üçüncü ziyaretinde Allah’›n emri do¤rultusunda o¤lu ‹smail ile birlikte
Kâbe’yi infla etmesi Kur’an-› Kerim’de flöyle ifade edilir: “Bir zamanlar ‹brahim, ‹s-
mail ile beraber Beytullâh’›n temellerini yükseltiyor -ve flöyle ‹diyorlard›-:
NTERNET
Ey Rab- ‹NTERNET
bimiz! Bizden bunu kabul buyur; flüphesiz sen iflitensin, bilensin. Ey Rabbimiz! Bi-
zi sana boyun e¤enlerden k›l; neslimizden de sana itaat eden bir ümmet ç›kar; bi-
14 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
ze ibadet usûllerimizi göster ve tevbemizi kabul et. Zira tevbeleri çokça kabul eden
ve çok merhametli olan ancak sensin. Ey Rabbimiz! Neslimiz aras›ndan, senin ayet-
lerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hikmeti ö¤retecek, onlar› temizleyip
ar›nd›racak bir peygamber gönder. Muhakkak ki sen Azîz ve Hakîmsin.” (el-Baka-
ra 2/127-129). Kâbe’nin inflas›n› tamamlayan Hz. ‹brahim hacc›n menâsikini tespit
ederek her y›l ziyaret edilmesini sa¤lad›. Daha sonra da o¤lu ‹smail ve annesini
burada b›rakarak Filistin’e döndü. Böylece Mekke’de tevhid dini gelene¤i bafllad›.
Hz. ‹brahim’den sonra gelen peygamberler ve ümmetleri Kâbe’yi ziyaret ettiler.
Zaman içerisinde flirk unsurlar› kar›flmas›na ra¤men Hz. Muhammed’in peygamber
olarak gönderilmesine kadar Kâbe ziyareti sürdü.
Yeryüzünde Allah’a kulluk maksad›yla yap›lm›fl ilk mabet olan Kâbe, infla edil-
di¤inden günümüze kadar Kur’an-› Kerim’de de ifade edildi¤i gibi Allah’›n evi ola-
rak bilinen en kutsal ve en güvenilir mekând›r. Ayn› flekilde Kâbe’nin bulundu¤u
Mekke ve çevresi de Hz. ‹brahim’in duas›nda diledi¤i üzere Yüce Allah taraf›ndan,
insanlar›n manevi olarak temizlenip ar›nd›¤› her türlü tecavüzden korunmufl kut-
Sözlükte ‘yasaklanm›fl, sal ve güvenli bir yer, harem ilân edilmifltir. Mekke’nin meflhur adlar› aras›nda el-
korunmufl, dokunulmaz’ Beledü’l-emîn (güvenli belde), el-Beledü’1-harâm (kutsal ve dokunulmaz toprak-
manas›nda olup haram ile
efl anlaml› olan harem lar), k›saca Harem say›labilir. Bu çerçevede Kâbe de, el-Beytü’1-harâm (kutsal ve
Mekke ve Medine’nin dokunulmaz ev), el-Beytü’l-atîk (eski veya flanl› ev); çevresindeki mescit ise el-
s›n›rlar› Hz. Peygamber
taraf›ndan çizilen çevresi Mescidü’l-harâm (kutsal ve korunmufl ibadet yeri) gibi adlarla an›l›r. Zira Mekke ve
için kullan›lan bir terimdir. Kâbe ilahî övgüye mazhar olmufl, Allah taraf›ndan himaye ve dokunulmazl›¤› ilân
Bu bölgelere harem ad›n›n
verilmesi, zararl›lar edilmifl en kutsal mekânlard›r. Bu sebepledir ki, Mekke’nin idaresi yan›nda Kâ-
d›fl›ndaki canl›lar›n› be’ye ve bu kutsal topraklan ziyarete gelen hac›lara yönelik hizmetler özel bir an-
öldürülmesi ve bitki
örtüsüne zarar verilmesinin
lam ve önem kazanm›fl, çeflitli dönemlerde belli bafll› flah›slar ve kabileler aras›n-
yasaklanm›fl olmas›ndand›r. da yar›fl ve mücadeleye konu olmufltur.
Amr, bahîre, vasîle, sâibe ve hâmî adlar›yla baz› vesilelerle belirli hayvanlar›n
putlara kurban edilmesi veya putlar ad›na serbest b›rak›lmas› gelene¤ini de bafllat-
t›. Buna göre deve ve koyun gibi baz› evcil hayvanlar putlara SIRA S‹ZDE
adand›ktan sonra SIRA S‹ZDE
serbest b›rak›l›r; böylece kutsal bir mahiyet kazand›¤›na inan›lan bu hayvanlardan
baz› istisnalar d›fl›nda bir daha faydalan›lamazd›. Bu uygulama Kur’an-› Kerim’de
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
flöyle tenkit edilir: “Allah bahîre, sâibe, vasîle ve hâm diye bir fley meflru k›lmam›fl-
t›r. Fakat kâfirler kendi uydurduklar› yalanlar› Allah’a yak›flt›rmaya çal›fl›yorlar. On-
S O R U S O R U
lar›n ço¤u ak›llar›n› kullanm›yor” (el-Mâide 5/103).
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Câhiliye döneminde hac en yayg›n, köklü ve düzenli bir ibadetti. Amr b. Lu-
hay’dan sonra hac ibadetine putperestlik unsurlar› kar›flt›. Mekkeliler edindikleri
putlar› Kâbe’nin içine ve çevresine yerlefltirmekte, putlar›n önünde fal oklar› çeke-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
rek yapacaklar› ifller konusunda karar vermekteydiler. Mekkeliler hac için Kâbe’yi
ziyarete gelen kabilelerden azami derecede istifade etmek ve onlar›n ilgilerini çek-
mek için say›lar› 360’a kadar ulaflan putlar› Kâbe ve çevresine Kdikmifllerdi.
‹ T A P Her ka- K ‹ T A P
bilenin kendisine mahsus putu oldu¤u gibi baz› kabileler ortak putlara sahiptiler.
Araplar haccederken her kabile kendi putunun önünde sayg›yla durur, dua eder
ve telbiye okurdu. Böylece Kâbe ve çevresi çeflitli kabilelerinT Etap›nd›klar›
L E V ‹ Z Y O N putlar›n TELEV‹ZYON
muhafaza edildi¤i Arabistan’›n en önemli dinî merkezi hâline geldi. Araplar günefl
ve ay takvimi farkl›l›¤›ndan kaynaklanan sebeplerle nesî yaparak, yani ihtiyaç ha-
linde y›la bir ay ilave ederek hac mevsimim her sene ilkbahar veya yaz aylar›na
‹NTERNET ‹NTERNET
denk getirirlerdi. Hac mevsimi savafl›n haram kabul edildi¤i eflhürü’l-hurum’da Savafl›n haram kabul
edildi¤i dört kutsal ay›n
oldu¤u için bir bar›fl ve esenlik dönemiydi. ad›d›r. Haram aylardan
Kur’an-› Kerim putperestli¤i flirk, Allah’a ortak koflanlar› da müflrik olarak nite- zilkade on birinci, zilhicce on
lendirir. Putperestli¤e meyletmenin en önemli sebebi, putperestlerin Allah’› flan›na ikinci, muharrem birinci ay
olmak üzere üçü birbirini
yarafl›r biçimde tan›yamamalar›ndan dolay› (el-En’âm 6/91) tevhid inanc›n› koru- takip ederken yedinci ay
yamamalar›d›r. ‹slâm’dan önce Araplar tek tanr› düflüncesine sahiptiler ve putlar›n receb tekdir. Kur’an-›
Kerim’de ço¤ul ve tekil
kendilerini Allah’a yaklaflt›raca¤›na ve O’nun nezdinde flefaatçi olaca¤›na inan›yor- flekliyle alt› kere yer alan bu
lard›. Câhiliye Araplar› aras›nda çok tanr›c›l›k ve putperestli¤in tamamen yayg›n aylara, savafl›n haram
k›l›nmas› baflta olmak üzere
hale geldi¤i dönemlerde bile Hanîfler diye an›lan baz› kiflilerin Hz. ‹brahim’in di- y›l›n di¤er aylar›ndan farkl›
nini yaflatmaya çal›flt›klar›, Yahudilik ve H›ristiyanl›ktan uzak kald›klar› bilinmek- bir önem ve sayg›nl›¤a sahip
bulunmalar› sebebiyle bu ad
tedir. Nitekim bunlar Kur’an-› Kerim’de putperestlikten, yalanc›l›ktan ve Allah’a verilmifltir. ‹lgili hükümleri
flirk koflmaktan sak›nan dindarlar olarak övgüyle an›lm›fl, Ehl-i kitap’›n dinlerinin Hz. ‹brahim taraf›ndan
asl›n›n da Hanîflik oldu¤u belirtilmifltir. Yemen ile k›smen Yesrib ve Hayber ile konulan bu aylar zamanla
temel amac›ndan
çevreleri istisna edilirse ‹slâm’dan önceki Araplar aras›nda Yahudili¤in fazla bir il- uzaklaflm›fl, ancak
gi gördü¤ü söylenemez. ‹slâm’dan önceki Araplar üzerinde Necran, Hîre, D›maflk ‹slâmiyet’le yeniden aslî
hüviyetine kavuflmufltur.
flehirleri baflta olmak üzere Arabistan’›n çeflitli bölgelerinde H›ristiyanl›¤›n etkisi ise
daha güçlü olmufltur.
D‹KKAT D‹KKAT
tan torunu ve Hz. Peygamber’in beflinci kuflaktan dedesi Kusay b. Kilâb’›n (ö. 480)
Mekke tarihinde çok önemli bir rol üstlendi¤i görülür. Kureyflliler Kusay’›n önder-
li¤inde Kinâne ve Kudâa kabilelerinin de yard›m›yla Mekke’ye hâkim olan Huzâ-
ao¤ullar› ile mücadele ederek onlara üstünlük sa¤lad›lar. Bundan sonra Mekke hâ-
kimiyeti Kâbe ile ilgili hizmetlerle birlikte Kureyfl kabilesine geçti. Mekke’de yerle-
flim Kusay’a kadar flehrin d›fl›nda geliflmiflti. ‹nsanlar Kâbe ve Mekke Haremi’ne
sayg›lar›ndan dolay› gündüzleri flehirde, geceleri ise harem bölgesi d›fl›nda ikamet
ediyorlard›. Kusay da¤›n›k halde yaflayan Kureyfl kollar›n› birlefltirerek Kâbe çev-
resinde yerlefltirdi. Kâbe civar›ndan bafllayarak Mekke topraklar›n› on parçaya
ay›rd› ve Kureyfl’in on kolu aras›nda paylaflt›rd›. Mekke ve civar›nda etkinli¤i artan
Kureyfllilerden Kâbe’nin çevresinde iskân edilenlere Kureyflü’l-bitah, flehrin kenar
mahallelerine yerlefltirilenlere de Kureyflü’z-zevâhir denildi.
Kureyfl kabilesini Mekke’ye yerlefltiren Kusay, flehrin yönetimi yan›nda Kâbe
hizmetleri ve idaresiyle ilgili bir tak›m düzenlemeler yapt›. Kâbe ve Mekke ile ilgi-
li hizmetlerin tamam›n› elinde toplayarak flehrin yönetimini üstlendi. Kâbe’yi tamir
ederek hac ibadeti s›ras›nda yap›lmas› gereken menâsiki düzenledi. Cürhümlü-
ler’in gömdükleri Hacerülesved’i Kâbe’deki eski yerine koydu. Baz› Arap kabilele-
rinin elinde bulunan dinî vazifeleri, de¤ifltirilmemesi gereken gelenekler olarak
gördü¤ü için onlarda b›rakarak Mekke’ye ba¤l›l›klar›n›n devam›n› sa¤lad›. Ku-
say’dan sonra da devam eden bu hizmetlerden baz›lar› flöyle s›ralanabilir:
Dârünnedve
Kureyfl kabilesinin önemli meseleleri görüflüp karara ba¤lad›¤› toplant› yeri olan
Dârünnedve ilk defa Kusay taraf›ndan oluflturuldu. Kusay yaklafl›k 440 y›l›nda Kâ-
be’nin kuzeyine tavafa bafllanan yerin arka taraf›na kap›s› Kâbe’ye do¤ru aç›lan
Dârünnedve’yi yapt›rd›. Esas itibar›yla bir asiller (mele’) meclisi olan Dârünned-
ve’ye Kusayo¤ullar›’ndan baflka Mekke’deki Kureyfl boylar›n›n k›rk yafl›ndan bü-
yük reisleri kat›labilirdi. Her türlü savafl ve bar›fl karar›n›n al›nd›¤›, bütün önemli
ifllerin görüflüldü¤ü Dârünnedve siyasi, ekonomik, dinî, hukuki ve sosyo-kültürel
çok yönlü fonksiyon ifa etmekteydi. Emevî ve ilk Abbasî halifeleri döneminde mi-
safirhane olarak kullan›lan Dârünnedve 897 y›l›nda sütunlar eklenerek Mescid-i
Haram’a kat›ld›. Bugün Dârünnedve’nin yerinde müezzin mahfili bulunmaktad›r.
K›yâde
Sözlükte ‘reislik, önderlik ve kumandanl›k’ gibi anlamlara gelen k›yâde, Câhiliye
döneminde Mekke’de ordu kumandanl›¤› ve kafile baflkanl›¤›n› ifade etmek için
kullan›l›yordu. ‹slâm’dan önce bedevî ve yerleflik Araplar›n fleyh ad› verilen kabi-
le reisleri seferde ordu kumandan›, hazarda ise kabile baflkan› olmak üzere her iki
vazifeyi de üstlenirlerdi. Kusay’dan sonra bu vazife o¤lu Abdüddâr’a veraset yoluy-
la intikal etti. ‹slâm’dan sonra Mekke’nin reisi Ebû Süfyân fethe kadar k›yâde gö-
revini üstlendi.
Hicâbe
Sözlükte ‘örtmek, birinin bir yere girmesine engel olmak’ anlam›ndaki hicâbe Kâ-
be’nin bak›m›, kap›s›n›n ve anahtarlar›n›n muhafazas› görevi için kullan›lan bir te-
rimdir. Hicâbe kaynaklarda ‘Kâbe’ye hizmet etmek’ anlam›ndaki sidâne (sedâne)
ile birlikte yer al›r. Hâcib veya sâdin ad› verilen görevli, Kâbe’nin anahtarlar›n›
elinde bulundurur, belirli zamanlarda ziyaretçilere açar, ondan izinsiz kimse Kâ-
be’ye giremezdi. Ayn› zamanda Makam-i ‹brahim’in, Kâbe’ye hediye edilen k›y-
1. Ünite - ‹slamiyet Öncesi Arabistan 17
metli eflya ile iç ve d›fl örtülerin korunmas› ve bak›m› gibi hizmetler de bu görevli
taraf›ndan yürütülürdü. Hz. ‹smail’den beri devam eden hicâbe görevi en büyük
fleref vesilesi idi. Kusay’›n vasiyetine uygun olarak yerini o¤ullar›ndan Abdüddâr
ald› ve soyundan gelenlerce sürdürüldü. Mekke’nin fethi s›ras›nda hicâbe görevi
Osman b. Talha’n›n uhdesindeydi. ‹slâm’dan sonra kald›r›lmayan görevlerden olan
hicâbe günümüzde de fieybeo¤ullar› taraf›ndan üstlenilmektedir.
Rifâde
Sözlükte ‘yard›m etmek, desteklemek’ gibi anlamlara gelen rifâde, ‹slâm’dan önce
hac günlerinde Kâbe’yi ziyaret için gelenlerin yemek ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas› ve
a¤›rlanmas› demektir. Mekke idaresi ve Kâbe hizmetlerine yönelik düzenlemeler
yapt›¤› s›rada Kusay Kureyfllileri toplay›p bir konuflma yapt› ve onlar› hac›lara su
ve yiyecek temini gibi hizmetlere ortak olmaya ça¤›rarak flöyle seslendi: “Ey Ku-
reyflliler! Sizler Allah’›n komflular›, Kâbe ve harem ehlisiniz. Hac›lar ise Allah’›n mi-
safirleri ve O’nun kutsal evinin ziyaretçileri olup ikram edilmeye en lây›k misafir-
lerdir. fiu halde hac mevsiminde hac›lar buradan ayr›l›ncaya kadar onlara yiyecek
ve içecek ikram edin. fiayet bunlar›n hepsini yapmaya yetecek gücüm olsayd›, bu-
na sizi dâhil etmeden bizzat kendim yerine getirirdim.” Kusay bu hizmetlerin yü-
rütülebilmesi için bütün Kureyfllilerden gücüne göre para ve mal toplayarak bu
maksatla bütçe oluflturulmas› gelene¤ini de bafllatt›. Hacc›n ilk günlerinde Mekke
yollar›nda ve flehrin belli yerlerinde oluflturdu¤u özel mekânlarda develer kestirip
haz›rlatt›¤› yemekleri hac›lara ikram eden Kusay, yafllan›nca o¤lu Abdüddâr’a ha-
c›lara yemek yedirme hizmetini sürdürmesini vasiyet etti. Bu görev Hz. Peygam-
ber’in büyük dedesi Hâflim’den itibaren Hâflimo¤ullar›’na geçti. Hâflim Kureyflli-
ler’den mal toplama gelene¤ini sürdürdü; rifâde ve sikaye görevleri için harcanan
paran›n dörtte birini kendi mal›ndan karfl›lad›. Bu alanda yapt›¤› hizmetlerle Mek-
ke ve çevresindeki Arap kabileleri aras›nda büyük itibara sahip olan Hâflim, k›tl›-
¤›n hüküm sürdü¤ü bir y›l fiam’dan getirtti¤i ekmekleri et suyunda tirit yaparak ha-
c›lara ikram etti. Bundan dolay› as›l ad› Amr oldu¤u halde, ufalayan, k›ran, parça-
lara ay›ran anlam›ndaki ‘Hâflim’ lakab›yla meflhur oldu. Rifâde hizmetini Hâflim’den
sonra küçük kardefli Muttalib üstlenmifl, ondan da Hz. Peygamber’in dedesi Abdül-
muttalib’e geçmifltir. Abdülmuttalib’den sonra rifâde görevi o¤lu Ebû Tâlib’e, onun
mali durumu bozulmas› üzerine kardefli Abbas’a intikal etti. Hz. Peygamber, Mek-
ke’nin fethinden sonra rifâdeyi flah›slar›n uhdesinden al›p bir kamu görevi haline
getirdi. 631 y›l›nda hac emiri olarak görevlendirdi¤i Hz. Ebû Bekir’e hac›lara ye-
mek haz›rlanmas› için bir miktar mal veren Resûl-i Ekrem Vedâ Hacc›’nda bu gö-
revi bizzat üstlendi. Bu görev Hulefâ-yi Râflidîn’den itibaren Hicaz’da egemen olan
halife ve devlet baflkanlar› taraf›ndan yürütüldü.
Sikâye
Sözlükte ‘sulamak, su kab›, sulama yeri, suculuk’ gibi anlamlara gelen sikâye, te-
rim olarak Mekkelilerin ve hac günlerinde Kâbe’yi ziyaret için gelenlerin su ihti-
yaçlar›n›n karfl›lanmas› görevi demektir. Önceleri flehrin ve Kâbe’yi ziyaret edenle-
rin su ihtiyac› halktan toplanan yard›mlarla karfl›lan›yordu. Daha sonra sikâye gö-
revini bunu bir itibar ve fleref vesilesi olarak gören zenginlerle Mekke ve Kâbe’nin
yönetiminde etkin olan kabile reisleri üstlendi ve bu görev Kusay b. Kilâb taraf›n-
dan kurumsallaflt›r›ld›. Mekke halk›n›n ve misafirlerin su ihtiyac›n› karfl›lamak için
kuyular kazd›ran Kusay, Kâbe’nin etraf›na koydurdu¤u deriden havuzlara su dol-
durtarak sikâye hizmetini bafllatt›. Bazen hac›lara süt ikram› da yap›l›yordu. Kusay
18 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
yafllan›nca sikaye görevini o¤lu Abdüddâr’a vasiyet etti. Bu görev Hz. Peygam-
ber’in büyük dedesi Hâflim’den itibaren Hâflimo¤ullar›’na geçti. Hâflim’in ölümün-
den sonra bu görev önce kardefli Muttalib’e, ard›ndan o¤lu ve Hz. Peygamber’in
dedesi Abdülmuttalib’e intikal etti. Zemzem Kuyusu’nu yeniden ortaya ç›kararak
SIRA S‹ZDE
MekkelilereSIRA
ve S‹ZDE
Kâbe’yi ziyaret edenlere tahsis eden Abdülmuttalib, sikâye görevi-
ne bu kuyunun ifllerini de ilâve etti. Mekke’nin fethi s›ras›nda Abbas b. Abdülmut-
D Ü fi Ü N E L ‹ M talib bu görevi
D Ü fi Ü Nüstlendi.
EL‹M Bu hizmet Abbas’tan sonra o¤lu Abdullah’a geçti ve ard›n-
dan onun soyundan gelenler taraf›ndan yerine getirildi. Mekke’nin fethinden son-
ra sikâye görevi sadece zemzemle ilgili hale geldi ve bunu üstlenen görevli için
S O R U S O R U
Zemzem Kuyusu’nun yak›n›nda Sikâyetü’l-Abbâs ad›yla özel bir yer infla edildi.
N N
SIRA S‹ZDE
Savafl malzemelerinin korunmas› ‘kubbe’, d›fl iliflkilerde siyasî temsilcilik de ‘sifâre’ gö-
revlisi taraf›ndan üstleniliyordu.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
Kusay’›n vasiyetine uygun olarak nedve, k›yâde, hicâbe, livâ, sikaye ve rifâde
görevleri o¤lu Abdüddâr’a geçti. Ancak bu durum Mekke’de yaflayan Kureyfl’in di-
K ‹ T A P ¤er kollar› Karas›nda
‹ T A P ihtilafa sebep oldu ve görevlerin taksimi konusunda Mekkeli-
ler üç gruba ayr›ld›. Ayn› görüflte olan kabileler, kendi aralar›nda birbirlerini sonu-
na kadar desteklemek ve yaln›z b›rakmamak üzere yemin ettiler. Sonunda uzlafl-
TELEV‹ZYON madan yana T E L Eolanlar
V ‹ Z Y O N a¤›r bast›. Sikaye, rifâde ve k›yâde Abdümenâfo¤ullar›’na hi-
câbe, livâ ve nedve Abdüddâro¤ullar›’na verildi. Böylece Kureyfl kabilesi kanl› bir
iç savafltan kurtulmufl oldu. Bu taksimat Mekke’nin fethine kadar kal›tsal olarak
‹NTERNET
devam etti.‹ NHz.
TERNET
Peygamber Mekke’nin fethi ile Veda hutbesinde sikâye ve hicâbe
d›fl›ndaki bütün Cahiliye dönemi görevlerini kald›rd›¤›n› flu sözleriyle ilan etmifltir:
“Dikkat edin! Kâbe’nin hizmeti (sidânetü’l-beyt) ve hac›lara su temini (sikâye) d›-
fl›nda geçmifle ait bütün mefâhir iddias›, kan ve mal davalar› flu iki aya¤›m›n alt›n-
dad›r.”
di¤er yandan da hac merasimlerinden ekonomik bak›mdan daha çok getiri elde et-
meye çal›fl›yorlard›.
Mekke ticareti, flehrin co¤rafi ve dinî konumunun sa¤lad›¤› avantajlar›na ek
olarak ‘ilâf’ ve buna ba¤l› olarak geliflen ‘rihleteyn’ mekanizmalar›yla desteklene-
rek geliflimini sürdürdü. Hz. Peygamber’in büyük dedesi Hâflim b. Abdümenâf ka-
bilesi ad›na Sâsânîler, Himyerîler, Habeflîler, Gassânîler ve Bizansl›lar baflta olmak
üzere baz› devlet ve kabilelerle diplomatik ve ticari iliflkiler kurdu. Hâflim’in Bi-
zans’la ticarî anlaflma yapmas›ndan sonra kardefllerinden Muttalib Yemen’e, Ab-
düflflems Habeflistan’a ve Nevfel de ‹ran’a giderek bu ülkelerden benzer imtiyazlar
elde ettiler. Böylece Mekke ve çevresiyle s›n›rl› olan ticaretlerini daha genifl alan-
lara yayan Kureyflliler gerek bu imtiyazlar, gerekse Harem bölgesinde oturup Kâ-
be hizmetlerini yürütmenin getirmifl oldu¤u itibar sayesinde k›fl›n Yemen ve Habe-
flistan’a, yaz›n da Suriye ve Anadolu’ya kadar uzanan ticari amaçl› yolculuklar yap-
maya bafllad›lar. Bu ticarî seferler sayesinde bir yandan ekonomik durumlar› düze-
len Kureyflliler, di¤er yandan da çeflitli medeniyet ve kültürleri tan›ma imkân› bul-
dular. Mekke’nin sald›r› korkusu bulunmaks›z›n gelinebilecek ve s›¤›n›labilecek
kutsal bir yer oluflu flehrin ticaret merkezi olarak h›zla geliflmesine imkân verdi.
Mekke çevresinde yaflayan ve bedevî bir hayat tarz›n› benimseyen ehâbîfl kabile-
leriyle yap›lan ittifak anlaflmalar› da ekonomik geliflmeye katk› sa¤layan di¤er bir
etken oldu. Böylece Arap yar›madas›n›n ekonomisi Mekke’nin öncülü¤ünde mer-
kezîleflti
Kur’an-› Kerim’de Kureyfl suresinde Mekke’nin ticari hayat›na iflaret edilir ve Al-
lah’›n Kureyfl kabilesine lütuflarda bulundu¤u hat›rlat›larak kabile imana ve tevhid
inanc›na davet edilir. Mekke ve çevresi tar›ma elveriflsiz bir bölge iken Hz. ‹bra-
him’in duas› ve Kâbe sayesinde Kureyfllilerin bolluk içerisinde yaflad›klar› ve yine
bu dua sayesinde o bölgede meydana gelmesi muhtemel açl›ktan yaz ve k›fl dö-
nemlerindeki ticarî seferler sayesinde korunduklar› vurgulan›r.
lar ile hac mevsimi d›fl›nda Arafat, Hubâfle, Mina gibi yerlerde kurulan panay›rla-
r›n önemli rolü vard›. ‹slâm öncesinde Arabistan’›n çeflitli bölgelerinde kurulan pa-
nay›rlar›n en önemlisi Ukâz’d›r. Mekke’nin güneydo¤usunda Tâif ile Nahle aras›n-
da hac mevsiminde zilkade ay›n›n bafl›ndan yirmisine kadar süren Ukâz Fuar› ay-
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
n› zamanda edebî bir kongreydi. fiairler en güzel fliirlerini burada okurdu. Câhili-
ye döneminin meflhur yedi (veya on) flairine ait bu fliirler ‘el-Muallâkâtü’s-seb’a’
D Ü fi Ü N E L ‹ M (Yedi Ask›)D Üad›yla
fi Ü N E L ‹ Mbilinir. Ukâz’dan sonra zilkâde ay›n›n sonuna kadar Zülmecâz
panay›r› aç›l›rd›. Zilhicce ay›n›n ilk sekiz gününde Mecenne’de kurulan panay›rdan
sonra Arafat’a ç›k›l›rd›. Mekke’nin fethinden sonra hac ile ba¤lant›s› kesilen bu pa-
S O R U S O R U
nay›rlar tedricî olarak ortadan kalkt›.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
N N
SIRA S‹ZDE kim olan Eryât SIRA S‹ZDE
ile Ebrehe aras›nda ç›kan anlaflmazl›k çat›flmaya dönüfltü. Halk›n
‹NTERNET ‹NTERNET
deste¤ini sa¤layan Ebrehe Eryât’› öldürerek Yemen’de idareyi ele geçirdi (537).
Habefl Necâflîsi taraf›ndan valili¤i onaylanan Ebrehe Yemen’i müstakil olarak ida-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
re etmeye bafllad›. Ard›ndan taassup derecesinde benimsemifl oldu¤u H›ristiyanl›k
dinini yaymak için harekete geçti. Araplar›n Mekke’yi ziyaretlerini engellemek için
K ‹ T A P
San’a’da Kâbe’nin
K ‹ T A P
bir benzerini yapt›rmaya karar verdi. San’a’da yap›lan bu kilise
Îslam kaynaklar›nda Yunanca ekklessia kelimesinin Arapçalaflm›fl flekliyle Kalîs
(Kulleys) fleklinde yer al›r. Arabistan’daki bütün kabilelere elçiler göndererek Kâ-
be’nin yerine bu kilisenin ziyaret edilmesini istedi. San’a’y› dinî ve ticari bir mer-
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
kez haline getirmek isteyen Ebrehe Mekkeli tüccarlar›n giderek geliflen ticari faali-
yetlerini engellemeyi de hedeflemiflti. Böylece kuzeye ulaflmas› önündeki en bü-
yük engel olan Mekke’yi saf d›fl› b›rakarak Sâsânîlerle savaflan Bizans’a yard›m et-
‹NTERNET mesi mümkün ‹ N T E Rolacakt›.
NET
Araplar Ebrehe’nin beklentisinin aksine davetine ciddî bir ilgi göstermediler.
Hatta Kinâne kabilesinden birinin kiliseyi pislemesi gibi sayg›s›zca davran›fllar yap-
maya bafllad›lar. Bunun üzerine Ebrehe Kinâneliler’den San’a’ya gelerek kiliseyi zi-
yaret etmelerini istedi. Ancak onlar›n bu teklifi reddederek elçisini öldürmeleri
üzerine Kâbe’yi y›kmaktan baflka seçene¤inin olmad›¤›n› anlad›. ‹çinde Mahmûd
adl› filin de bulundu¤u büyük bir ordu ile Mekke’ye do¤ru yola ç›kt›. Kâbe’yi y›k-
ma teflebbüsünden vazgeçirmek isteyenleri en sert tedbirlerle bertaraf ederek Ta-
if’e kadar geldi. Ebrehe ile Tâif halk› ad›na konuflan Mes’üd b. Muatteb Lât Mâbe-
di’ne dokunulmamas›na karfl›l›k itaat etmeyi, erzak ve k›lavuz vermeyi teklif etti.
Talepleri kabul edilen Tâifliler Ebû Rigâl ad›nda bir kifliyi k›lavuz olarak verdiler.
Ebrehe’nin ordusu Mekke yak›nlar›nda Mugammes ad› verilen yere kadar gelip
1. Ünite - ‹slamiyet Öncesi Arabistan 21
konaklad›. Bu s›rada Mekke’ye do¤ru gönderdi¤i öncü süvari birlikleri flehir yak›-
n›nda yay›lan develeri ordugâha getirdi. ‹zinsiz el konulan develerden iki yüzü Hz.
Peygamber’in dedesi Abdülmuttalib’e aitti. Ebrehe, Mekke’ye elçi göndererek he-
definin sadece Kâbe oldu¤unu, kendisine karfl› gelinmedikçe kimseye dokunma-
yaca¤›n› bildirerek flehrin liderini karargâh›na davet etti. Mekkeliler ad›na Abdül-
muttalib bir heyetle ordugâha geldi. Ebrehe Abdülmuttalib’in Kâbe’nin y›k›lmama-
s›n› rica etmek yerine develerini istemesini garipsemiflti. Bunun üzerine Abdülmut-
talib kendisinin develerin sahibi oldu¤unu, Kâbe’yi de sahibinin koruyaca¤›n› söy-
ledi. Develerini alarak Mekke’ye dönen Abdülmuttalib, Kâbe’ye giderek Beyt’ini
korumas› için Allah’a niyaz ettikten sonra halka flehrin d›fl›na ç›kmalar›n›, da¤lara
ve vadilere çekilmelerini tavsiye etti.
Kâbe’yi y›kmaktan vazgeçmesi için yap›lan teklifleri reddeden Ebrehe, ordusu-
na ertesi sabah hücum emrini verdi. Fakat ordusunun önünde bulunan Mahmûd
adl› büyük fil yerinden k›m›ldamad› ve Mekke Haremi’ne girmedi. Sonunda ordu-
nun büyük bir k›sm›, Kur’an-› Kerim’de de belirtildi¤i gibi, ak›n ak›n gelen ve te-
pelerine tafl ya¤d›ran ebâbîl kufllar› taraf›ndan mahvedildi. Böylece planlar› bofla
ç›kan ve ordusu periflan olan Ebrehe kendisi gibi kurtulabilen askerleriyle birlikte
Yemen’e dönmek zorunda kald›; k›sa bir süre sonra da öldü.
Ebrehe’nin ordusuyla Kâbe’ye sald›r›s› ve helak oluflu Fîl suresinde flöyle anla-
t›l›r:”Görmedin mi Rabbin neler etti fil sahiplerine? Onlar›n kötü planlar›n› bofla ç›-
karmad› m›? Onlar›n üstüne sürü sürü kufllar sald›. O kufllar onlar›n üzerlerine pifl-
kin tu¤ladan yap›lm›fl tafllar at›yorlard›. Böylece onlar› yenilip çi¤nenmifl ekine çe-
virdi.”(Fîl 105/1-5). Burada Fil Vak’as› hakk›nda bilgi vermekten daha çok, Mekke
müflriklerine bildikleri bir olay›n ac› sonucu hat›rlat›larak ‹slâm’a ve Hz. Peygam-
ber’e karfl› düflmanca tav›r sergilemeyi sürdürmeleri halinde kendilerinin de böyle
bir cezaya çarpt›r›labileceklerine dikkatleri çekilmektedir. Bu olaya Fil Vak’as›,
meydana geldi¤i y›la da Fil y›l› ad› verilmifltir. Ebrehe’nin girifliminin baflar›s›zl›kla
sonuçlanmas› Araplar›n Kâbe’ye ve hac ibadetine daha önce görülmemifl derece-
de de¤er vermeye bafllamalar›na yol açt›. Mekke ve Kureyfl’in yar›mada içerisinde-
ki itibar› daha da artt›. Kureyflliler Mekke’de oturduklar› ve Kâbe’nin hizmetinde
bulunduklar› için kendilerine bir tak›m dinî-iktisadi imtiyazlar (hums) tan›y›p ku-
rallar koyarak flehir ekonomisinin daha da geliflmesine imkân verecek faaliyetlere
girifltiler. Ayr›ca Yemen’e karfl› üstünlü¤ü tescil edilen Hicaz’da H›ristiyan hâkimi-
yetinin kurulmas› da önlendi.
22 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Özet
N
A M A Ç Arabistan’›n co¤rafî durumunu tan›mlayabilmek N
A M A Ç
Hicaz bölgesi ile Mekke’nin önemini aç›klaya-
1 3 bilmek
Arabistan Asya, Afrika ve Avrupa k›talar›n›n ke-
Arabistan’›n sadece ‹slâm tarihi bak›m›ndan de-
siflme noktas›nda yer al›r. Do¤uda Basra Körfezi
¤il dünya tarihi bak›m›ndan da en önemli bölge-
ve Uman Denizi, Güneyde Arap Denizi ve Aden
si Hicaz’d›r. Zira buras› son peygamber Hz. Mu-
Körfezi, Bat›da K›z›ldeniz ve Akabe Körfezi ile
hammed’in dünyaya geldi¤i, yaflad›¤›, peygam-
çevrilidir. Genellikle Tihâme, Hicaz, Necid ve
ber olarak görevlendirildi¤i ve görevini tamamla-
Yemen olmak üzere dört bölüme ayr›l›r. ‹slâmi-
d›ktan k›sa bir süre sonra vefat etti¤i yerdir. Mek-
yet’in hemen öncesinde Arap Yar›madas›’ndaki
ke’nin yerleflim birimi olarak seçilip plânlanma-
meflhur flehirleraras›nda Mekke, Tâif, Yesrib,
s›nda belirleyici en mühim unsur merkezinde yer
Yenbû, Cürefl, San’a, Hicr, Hayber, Suhâr, Debâ,
alan Kâbe’dir. Bunun yan›nda hac ibadetinin ya-
Dûmetülcendel, Fedek, Teymâ, Vadilkura ve
p›ld›¤› Mescid-i Harâm, Arafat, Mina, Müzdelife
Maknâ say›labilir.
ve mîkat yerleri de Mekke ve çevresinde yer al-
N
maktad›r.
Arabistan’›n kuzey ve güneyinde kurulan devlet-
N
A M A Ç
2 leri s›n›fland›rabilmek
‹slâmiyet’in ortaya ç›kt›¤› dinî ve sosyo-kültürel
Arabistan’›n as›l sakinleri günümüzde dünyan›n A M A Ç
4 zemini anlatabilmek
en kalabal›k Sâmî kavmi olan Araplard›r. Bölge-
‹slâm öncesinde Arap toplumunda kabile asabi-
de Yontma Tafl ve Cilâl› Tafl devirlerinden itiba-
yeti genel kurallar› belirliyordu. Yerleflik ve gö-
ren hayat oldu¤u bilinmektedir. Arap kelimesine
çebe olarak yaflayan Arap kabileleri Kahtânî ve
ilk defa Asur Kral› III. Salmanasar’›n y›ll›klar›nda
Adnânî olmak üzere iki ana koldan gelir. Y›l›n
rastlan›r. Bu tarihten milattan önce VI. yüzy›la
belirli mevsimlerinde belirli yerlerde kurulan pa-
kadar Asur ve Bâbil kitabelerinde s›kça geçer.
nay›rlar ekonomik hayat›n canl›l›¤›n› sa¤lard›.
Herodotos’tan itibaren de eski Yunan ve Latin
Dinî ve sosyal hayat telakkileri Câhiliye gelenek-
kaynaklar›nda yer al›r. Arap Yar›madas›’n›n gü-
lere dayanan Araplarda genel anlamda putpe-
ney ve kuzeyinde ‹slâm öncesi dönemde çeflitli
restlik hâkimdi. Bununla birlikte Araplar tek tan-
devletler kurulmufltur. Orta Arabistan’daki Hicaz
r› düflüncesine sahiptiler ve putlar›n kendilerini
bölgesinde ise ‹slâm dönemine kadar herhangi
Allah’a yaklaflt›raca¤›na ve O’nun nezdinde flefa-
bir devlet kurulmam›fl, bölgede insanlar kabile-
atçi olaca¤›na inan›yorlard›. Ayr›ca çok tanr›c›l›k
ler halinde yerleflik veya göçebe olarak yaflam›fl-
ve putperestli¤in tamamen yayg›n hale geldi¤i
lard›r. Güney Arabistan’da Maînliler, Sebeliler ve
dönemlerde bile tevhid inanc›na ba¤l› Hanîfler
Himyerîler hüküm sürmüfl, ard›ndan bölge Ha-
diye an›lan baz› kiflilerin varl›¤› bilinmektedir.
beflliler ve Sâsânîler’in eline geçmifltir. Kuzey Ara-
Bu dönemde hac en yayg›n, köklü ve düzenli bir
bistan’da ise Nabatîler, Tedmürlüler, Gassânîler,
ibadetti. Hacc›n yap›ld›¤› Kâbe ve çevresi çeflitli
Lahmîler ve Kindeliler devlet kurmufllard›r.
kabilelerin tap›nd›klar› putlar›n muhafaza edildi-
¤i Arabistan’›n en önemli dinî merkeziydi.
1. Ünite - ‹slamiyet Öncesi Arabistan 23
Kendimizi S›nayal›m
1. Afla¤›dakilerden hangisi Kuzey Arabistan’da kurulan 6. Arabistan’a putperestli¤i sokan flah›s afla¤›dakiler-
devletlerden biri de¤ildir? den getirmifltir?
a. Kinde Devleti a. Ebû Cehil
b. Himyeri Devleti b. Seyf. b. Zû Yezen
c. Nabatî Devleti c. Kusay b. Kilâb
d. Hîre Devleti d. Ebrehe
e. Gassâni Devleti e. Amr b. Luhay
2. Zemzem Kuyusu’nun aç›lmas›ndan sonra Mekke’ye 7. Afla¤›daki görevlerden hangisi do¤rudan Mekke’nin
afla¤›daki topluluklardan hangisi yerleflmifltir? yönetimiyle ilgilidir?
a. Huzâao¤ullar› a. Hicâbe
b. Haflimo¤ullar› b. Rifâde
c. Cürhümo¤ullar› c. Sidâne
d. ‹smailo¤ullar› d. Darünnedve
e. Abdülmuttalibo¤ullar› e. Sikâye
3. Afla¤›daki ifadelerden hangisi yanl›flt›r? 8. Afla¤›daki flehir gruplar›ndan hangisi Hicaz bölge-
a. Mekke’ye putperestlik Huzâao¤ullar›’ndan Amr sindedir?
b. Luhay taraf›ndan sokulmufltur. a. Mekke-Yesrib-San’a
b. Ebrehe Kâbe’yi y›kmak için Mekke’ye sefer dü- b. Ba¤dat-Medine-fiam
zenlemifltir. c. Yesrib-D›maflk-Medine
c. Hz. Peygamber’in dedesi Abdülmuttalib Cür- d. Mekke-Yesrib-Tâif
hümlüler taraf›ndan kapat›lan Zemzem kuyusu- e. Tedmür-Palmyra-Hîre
nu açm›flt›r.
d. Mekke ve Kâbe’nin yönetimiyle ilgili görevler 9. Kur’ân-› Kerim’de Fîl suresinde afla¤›daki tarihi olay-
Hâflim b. Abdümenâf taraf›ndan oluflturulmufl- lardan hangisine iflaret edilmifltir?
tur. a. Amr b. Luhay’›n Mekke’ye putperestli¤i getirme-
e. Kur’an-› Kerim’de Sebe Devleti’nden bahsedilir. sine
b. Huzâa kabilesinin Cürhümlüler’i Mekke’den ç›-
4. Mekke ticaretinin d›fla aç›lmas›n› afla¤›dakilerden karmas›na
hangisi gerçeklefltirmifltir? c. Habeflistan’›n Yemen valisi Ebrehe’nin Kabe’yi
a. Hâflim b. Abdümenâf y›kma teflebbüsüne
b. Kusay b. Kilâb d. Hz. ‹brahim’in efli Hacer ve o¤lu ‹smail’i Mek-
c. Amr b. Luhay ke’ye getirmesine
d. Seyf. b. Zû Yezen e. Abdülmuttalib’in Cürhümlüler taraf›ndan kapat›-
e. Osman b. Talha lan Zemzem kuyusunu yeniden açmas›na
S›ra Sizde 3
Câhiliye özel olarak Araplar›n ‹slâm’dan önceki inanç,
tutum ve davran›fllar›n›, genel olarak da kiflilerin ve top-
lumlar›n günah ve isyanlar›n› ifade eden bir terimdir.
‹slâm öncesi Araplar› Allah’› hakk›yla bilmedikleri, O’na
fleksiz ve ortak koflmadan iman etmedikleri, gerek fer-
dî gerekse sosyal hayat itibariyle bilgiden, düzenden,
sulh ve sükûndan uzak olduklar›, güçlü ve asil say›lan-
lar› daima hakl› kabul ettikleri ve adaletten yoksun bir
1. Ünite - ‹slamiyet Öncesi Arabistan 25
Yararlan›lan Kaynaklar
hayat yaflad›klar› için bu döneme Câhiliye denilmifltir. Cevad Ali (1968-1978). el-Mufassal fî târîhi’l-Arap
‹slâmiyet tevhid inanc›n› getirerek putperestli¤e karfl› kable’l-‹slâm, I-X, Beyrut.
kesin tav›r alm›fl, bu inan›fl›n eseri olan ve insan flerefi- Hamidullah, M. (2003). ‹slâm Peygamberi (çev. Salih
ne yak›flmayan bütün olumsuz âdetleri ortadan kald›r- Tu¤), I-II, ‹stanbul.
m›flt›r. Bununla birlikte Hz. Peygamber Câhiliye devri Hitti, P. (1980). Siyâsî ve Kültürel ‹slâm Tarihi (çev.
Araplar›n›n kültürel yap›s›n›, de¤erlerini, telakkilerini Salih Tu¤), I, ‹stanbul.
tamam›yla reddetmemifl, ‹slâm’›n temel hükümlerine ‹bn Hiflâm, (1987). es-Sîretü’n-Nebeviyye (nflr. Ömer
ayk›r› olmayan misafiri a¤›rlamak, yetimi korumak gibi AbdüsselâmTedmürî), I, Kahire.
güzel uygulamalar›n devam›na izin vermifltir. ‹bn Sa’d, (1990). et-Tabakâtü’l-kübrâ (nflr. M. Abdül-
kâdir Atâ), I, Beyrut.
S›ra Sizde 4 Küçükaflc›, M. S. (2003). Cahiliye’den Emevîler’in So-
Arabistan’›n çeflitli yerlerinde genifl kat›l›ml› panay›rlar nuna Kadar Haremeyn, ‹stanbul.
kurulurdu. Rebîülevvel ay›n›n bafl›ndan on befline ka- TDV ‹slâm Ansiklopedisi, “Adnân”, “Arap”, “Arabis-
dar süren Suriye-Hicaz kervan yolu üzerinde yer alan tan”, “Bedevî”, “Câhiliye”, Gassânîler”, “Hicaz”,
Dûmetülcendel bunlardand›. Bu panay›ra Hicaz ve Ye- “Himyerîler”, “Hîre”, “Lahmîler”, “Rifâde”, “Sâmî”,
men’den gelerek kat›lan tüccarlar, Kureyflli muhaf›zlar “Sebe”, “Sebe Sûresi”, “Sikâye”, maddeleri.
taraf›ndan korunurdu. Buradan Hasâ’daki Muflakkar’a
gidilir ve Cemâziyelâhir ay›n›n tamam›nda aç›k olan bu
panay›ra deniz yoluyla gelen ‹ranl›lar da kat›l›rd›. Re-
ceb ay›n›n ilk günü buradan Uman’daki Suhâr’a hare-
ket edilir ve 20-25 Receb günleri burada kurulan fuarda
al›flverifl yap›l›rd›. Daha sonra Uman sahilinde Hint ve
Afrika’ya aç›lan Debâ’ya geçilirdi. Receb ay›n›n son gü-
nünde bafllayan bu panay›ra sadece Arap yar›madas›n-
dan de¤il Hindistan ve Çin’den tüccarlar kat›l›rd›. De-
bâ’dan Güney Arabistan’›n Mehre flehrindeki fiâban ay›-
n›n on beflinde kurulan fi›hr panay›r›na gidilirdi. Bunun
ard›ndan Ramazan ay›n›n ilk on gününde kurulan Aden
ile ayn› ay›n on befli ile yirmisi aras›nda San’a panay›r›-
na ifltirak edilirdi. Bunun ard›ndan Kâbe ziyaretiyle ta-
mamlanacak olan süreç bafllard›.
2
‹SLAM TAR‹H‹ VE MEDEN‹YET‹-I
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
Hz. Muhammed’in peygamberlik öncesi hayat›n›n ana safhalar›n› tan›mla-
N
yabilecek,
Hz. Peygamber’in Câhiliye toplumunda sergiledi¤i erdemli davran›fllar› de-
N
¤erlendirebilecek,
Hz. Peygamber’in ‹slâm’› tebli¤e bafllamas› ve ‹slâmiyet’in Mekke dönemi
N
üzerine fikir yürütebilecek,
Hicretin sebep ve sonuçlar›n› tart›flabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Abdullah, Abdülmuttalib, Ebû Tâ- • Vahiy, Tebli¤, Kureyfl Müflrikleri,
lib, Âmine, Halime, Hz. Hatice Sosyal Boykot, Dârülerkam
• Ficâr Savafllar›, Hilfü’l-fudûl, el- • Habeflistan, Tâif, ‹srâ ve Mirâc,
Emîn Akabe Biatlar›, Hicret
‹çindekiler
• HZ. MUHAMMED’‹N
PEYGAMBERL‹K ÖNCES‹ HAYATI
‹slam Tarihi ve ‹slâm’›n Do¤uflu ve
Mekke Dönemi • HZ. MUHAMMED’‹N
Medeniyeti-I
PEYGAMBERL‹⁄‹ VE ‹SLÂM’IN
MEKKE DÖNEM‹
‹slâm’›n Do¤uflu ve Mekke
Dönemi
Hz. ‹brahim’den sonra uzun Abdullah gençlik ça¤›na ulaflt›¤›nda kendisine gelen birçok evlilik teklifini ka-
müddet ay takvimi kullanan
Araplar, umre için receb, bul etmemifl, nihayet babas›n›n teflebbüsüyle Vehb’in k›z› Âmine ile evlenmifltir.
hac için zilhicce ay›n› esas Abdullah’›n bu s›rada on sekiz yafl›nda oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Abdullah ticaret
al›yorlar, ayr›ca umrenin için gitti¤i Suriye’den dönerken Yesrib’e (Medine) u¤ram›fl ve orada babas›n›n da-
yap›ld›¤› receb ay› ile hacc›n
yap›ld›¤› zilhicce ve onun bir y›lar› olan Adî b. Neccâr o¤ullar›n› ziyaret etmiflti. Ancak bu s›rada hastalan›p ak-
öncesi zilkade ile bir sonras› rabalar›n›n yan›nda bir ay kadar hasta yatt›ktan sonra vefat etmifl ve Medine’de
muharrem aylar›n› haram
aylar olarak kabul
defnedilmifltir. Abdülmuttalib Abdullah’›n hastal›¤›n› haber al›nca büyük o¤lu Hâ-
ediyorlard›. Zamanla haram ris’i Yesrib’e göndermifl, ancak Hâris flehre ulaflmadan kardefli vefat etmifltir. Bun-
aylar›n yerlerini de¤ifltirmek dan dolay› Hz. Peygamber yetim olarak dünyaya gelmifltir.
veya hacc›n sabit bir
mevsimde yap›lmas›n› Hz. Muhammed büyük atas› Hz. ‹brahim’in duas› (el-Bakara, 2/128) ve kendin-
sa¤lamak amac›yla nesî den önceki peygamber Hz. ‹sa’n›n müjdesi (es- Saf, 61/6) olarak Arap yar›madas›-
uygulamas›na baflvurmaya
bafllad›lar. Birbirinin pefli
n›n bat›s›ndaki Hicaz bölgesinde yer alan Mekke’de dünyaya geldi. Araplar aras›n-
s›ra gelen üç haram ayda da kullan›lan belirli bir takvimin olmamas› ve ay takviminin günefl takvimine uyar-
savaflman›n yasak olmas› lanarak takvime yap›lan müdahale demek olan nesî uygulamas›ndan dolay› do-
Araplar›n hayat›n›
zorlaflt›r›yor, hacc›n sonunda ¤um tarihi ihtilafl›d›r. Genel kabule göre Hz. Peygamber Fil Vak’as›’ndan 50-55
savafl yapmak isteyen gün sonra Rebîülevvel ay›nda Pazartesi günü sabaha do¤ru dünyaya gelmifltir.
kabileler muharrem ay›n›n Farkl› hesaplamalara göre Hz. Peygamber’in do¤um tarihi 20 Nisan (9 Rebîülevvel)
haraml›¤›n›n ertelenmesini
istiyorlard›. Ayr›ca ay 571 veya 17 Haziran (12 Rebîülevvel) 569 Pazartesi fleklinde belirlenmektedir.
takvimine göre hac zaman› ‹slâm kaynaklar›nda Hz. Muhammed’in ana rahmine intikalinden do¤umuna
y›l›n bütün mevsimlerini
dolafl›yordu. Bu durum kadar geçen zaman içinde baz› ola¤anüstü olaylar›n meydana geldi¤ine dair bilgi-
panay›rlardaki ticari hayat› ler yer al›r. Âmine Hz. Peygamber’e hamile oldu¤u s›rada bir rüya görmüfl, rüyada
olumsuz yönde etkiliyor ve kendisine önemli bir kifliye hamile oldu¤una iflaret edilerek do¤acak çocu¤a Mu-
ticaretten beklenen kar elde
edilemiyor, yaz aylar›nda hammed veya Ahmed ad›n› vermesi söylenmifltir. Âmine’nin do¤um sanc›s› çek-
seyahat daha zor oluyordu. medi¤i de bu kay›tlar aras›ndad›r. Hz. Peygamber sünnetli olarak do¤mufl ve me-
Araplar bu sak›ncalar›
ortadan kald›rarak ticari
lekler taraf›ndan y›kanm›fl ve s›rt›na peygamberlik mührü vurulmufltu. Abdülmut-
faaliyetlerini rahatça talib torununun dünyaya geldi¤i müjdesini al›nca onun flerefine bir ziyafet vermifl,
yapmak, yar›madan›n iklim ziyafette ona Muhammed ad›n› koymufl, Allah’›n ve insanlar›n onu hay›rla anmas›
flartlar›na uygun tar›m
ürünlerini panay›rlarda için bu ismi verdi¤ini söylemifltir.
pazarlamak ve kendileri için Hz. Muhammed do¤umunun ard›ndan bir süre annesi Âmine’nin yan›nda kal-
uygun mevsimde seyahat
etmek amac›yla hac
m›fl, daha sonra âdet oldu¤u üzere sütannesine verilmifltir. Çocuklar›n sütannesine
mevsimini sabitlemek için verilmesinde temel sebep onlar›n flehir yerine daha sa¤l›kl› olan çöl havas›nda bü-
ay takvimini günefl yümelerini sa¤lamak, ayr›ca konuflma ça¤›nda fasih Arapça ö¤renmelerine imkân
takvimine uyarlay›p nesî
uygulamas›na vermekti. Mekke’nin küçük çocuklara uygun olmayan iklimi bu husustaki etken-
baflvuruyorlard›. Bir ay lerdendi. Hz. Peygamber de bu gelene¤e uyularak Hevâzin kabilesinin Sa’d b. Be-
eklenmesiyle ay takviminde kir koluna mensup Halime bint Ebû Züeyb’e verildi. Halime, sütanneli¤i yaparak
aylar on üçe ç›k›yordu. Hz.
Peygamber aylar›n say›s›n›n geçimini sa¤layan di¤er bedevî kad›nlarla ve kocas› Hâris ile birlikte bir k›tl›k y›-
on iki ve nesî yapman›n l›nda Mekke’ye gitmifl, ancak genellikle tercih edildi¤i üzere zengin bir aile çocu-
yasak oldu¤unu bildiren
ayetleri Vedâ Hutbesi’nde ¤u bulamam›flt›. Hz. Muhammed’in yetim oldu¤unu ö¤renince de onu almakta te-
tekrarlayarak bu Câhiliye reddüt göstermifl, bununla birlikte Mekke’den eli bofl dönmemek için yan›nda gö-
adetini ortadan kald›rd›. türmeye raz› olmufltu. Hz. Muhammed iki y›l sonra Halime taraf›ndan Mekke’ye
getirilmifl, ancak Âmine, çöl havas›n›n çocu¤una yarad›¤›n› gördü¤ü, baz› rivayet-
lere göre ise o s›ralarda Mekke’de veba salg›n› oldu¤u için bir müddet daha Hali-
me’nin yan›nda kalmas›n› istemiflti. Hz. Muhammed dört veya befl yafl›na kadar sü-
tannesinin yan›nda kald›ktan sonra Mekke’ye getirilerek annesine teslim edildi.
Hz. Peygamber’in sütbabas› Hâris b. Abdüluzza, sütkardeflleri de Abdullah, Üney-
se ve fieymâ idi. Halime ve Hâris, Muhammed’i yanlar›na ald›ktan sonra bolluk ve
berekete kavufltular; deve ve koyunlar› eskisinden çok daha fazla süt vermeye bafl-
lad›. Ayr›ca sütannesinin yan›nda bulundu¤u dönemde ‘flakk-› sadr’ ad› verilen
olay›n meydana geldi¤i bilgisi de kaynaklarda yer al›r. Buna göre iki melek gelip
Hz. Muhammed’in gö¤sünü yarm›fl, kalbini ç›kararak kötülüklerden ar›nd›rm›fl, se-
2. Ünite - ‹slâm’›n Do¤uflu ve Mekke Dönemi 29
mâvî bir suyla y›kad›ktan sonra yerine yerlefltirmifltir. Bu olaydan haberdar olan
Halime ve Hâris’in bafltan beri birçok ola¤anüstü yönüne flahit olduklar› Hz. Mu-
hammed hakk›nda, olup biteni izah edememekten kaynaklanan bir endifle yafla-
d›klar› ve çocu¤u ailesine iade etmenin daha do¤ru olaca¤›n› düflünmeye bafllad›k-
lar› kaydedilir.
N N
mü Eymen taraf›ndan Mekke’ye getirilip dedesi Abdülmuttalib’e SIRAteslim
S‹ZDE edildi. SIRA S‹ZDE
Hz. Peygamber daha sonra hicretin alt›nc› y›l›nda (milâdî 628) Ebvâ’ya
D ‹ K u¤ray›p
KAT annesinin D‹KKAT
mezar›n› ziyaret etmifltir. Kabri eliyle düzelten, Hz. Peygamber buAMAÇLARIMIZ
arada annesinin flefkat AMAÇLARIMIZ
ve merhametini hat›rlayarak gözyafl› dökmüfltür.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
30 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Resim 2.1
Mudar
‹lyas
Müdrike
Huzeyme
Kinâne
Nadr
Mâlik
F‹HR (KUREYfi)
Gâlib Muhârib
Lüey
Kâ’b
Yezîd Abdülmelik
Kâs›m Zeyneb Ruk›yye Ümmü Külsûm Fât›ma Abdullah (Tayyib) Tâhir (?) ‹brâhim
N N
SIRA S‹ZDE bir taraftan
hatta Habeflistan’a gitti¤i tahmin edilmektedir. Bu seyahatler sebebiyle flairler en güzel SIRA S‹ZDE
fliirlerini
okurlard›.
ticari hayat›n gereklerini ö¤renirken, di¤er taraftan Arabistan’›n muhtelif yerlerinde
yaflayan insanlar› yak›ndan tan›ma, onlar›n dil ve lehçelerini, dinî, siyasî ve sosyal
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
durumlar›n› ö¤renme imkân›n› elde ediyordu. Câhiliye döneminin yayg›n kötülük-
lerinin hiçbirine bulaflmaks›z›n temiz bir hayat yaflayan Hz. Muhammed çevresin-
de iffeti, mertli¤i, merhameti ve hak severli¤inin yan› s›ra ticaret hayat›nda da do¤-
K ‹ T A P K ‹ T A P
rulu¤u ve güvenilirli¤i sebebiyle “Muhammedü’l-Emîn” veya sadece “el-Emîn” un-
van›yla bilinmekteydi.
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
Kus b. Sâide el-‹yâdî’nin Ukâz fuar›nda yapt›¤› konuflman›n muhtevas› hakk›nda bilgi
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
edininiz. 3
D Ü fi Ü N E L ‹ M
Hz. Hatice ile Evlili¤i ‹NTERNET D‹ N
Ü fiT ÜE NR ENLE‹ M
T
Hz. Hatice, Kureyfl’in ileri gelenlerinden Huveylid b. Esed’in k›z› olup soyu, dedele-
rinden Kusay’da Hz. Muhammed’in nesebiyle birleflir. Hz. Peygamber’denS O R U önce iki S O R U
defa evlilik yapm›fl olan Hz. Hatice soylu, güzel ve zengin bir han›md›. ‹kinci koca-
s›n›n ölümünden sonra Kureyfl’in ileri gelenlerinden evlilik teklifleri almakla birlikte
D‹KKAT D‹KKAT
olumlu cevap vermemekteydi. Güvenilir buldu¤u kimselerle ticaret yaparak yaflam›-
n› sürdüren Hz. Hatice, bu s›ralarda bir tavsiye üzerine çevresinde üstün ahlâk sahi-
N N
bi ve güvenilir bir genç olarak tan›nan Hz. Muhammed’le ortakl›k SIRA S‹ZDE
antlaflmas› yapt› SIRA S‹ZDE
ve kölesi Meysere ile birlikte ticaret için Suriye’ye gitmesini istedi. Hz. Muhammed’in
bu yolculu¤u ticarî aç›dan oldukça baflar›l› geçti. Bu sonuçtan memnun kalan Hz.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
Hatice Hz. Muhammed’in dürüst ve do¤ru sözlü oldu¤unu gördü. Meysere’nin Hz.
Muhammed’in ahlâk› ve davran›fllar› hakk›nda hayranl›k uyand›ran övgü dolu söz-
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
32 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
leri de dinleyen Hz. Hatice, Hz. Muhammed’e daha çok güven duydu ve ona karfl›
takdir hisleri gün geçtikçe artt›. Bizzat kendisi veya Nefîse bint Ümeyye (Münye) ad-
l› bir kad›n arac›l›¤›yla Hz. Muhammed’e evlilik teklifinde bulundu. Beklemedi¤i bir
durumla karfl›laflan Hz. Muhammed biraz düflündükten sonra teklifi kabul etti. Ebû
Tâlib ve di¤er amcalar›, babas› vefat etmifl oldu¤u için Hz. Hatice’yi amcas› Amr b.
Esed’den istediler ve al›nan olumlu cevapla evlilik gerçekleflti. Hz. Muhammed Ebû
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Tâlib’in evinden Hz. Hatice’nin evine tafl›nd›. Bu s›rada Hz. Peygamber’in yirmi befl,
Hz. Hatice’nin de k›rk veya yirmi sekiz yafl›nda oldu¤u kaydedilir. Medine dönemin-
de Hz. Mâriye’den do¤an ‹brahim d›fl›nda Hz. Muhammed’in bütün çocuklar›n›n an-
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
nesi Hz. Hatice’dir. Hz. Peygamber ve Hz. Hatice’nin bu evlili¤inden Kas›m, Zeynep,
Ruk›yye, Ümmü Külsûm, Fât›ma veAbdullah adl› çocuklar› dünyaya geldi. Hz. Pey-
S O R U S O R Kas›m
gamber, ilk o¤lu U dolay›s›yla “Ebü’l-Kas›m” künyesini alm›flt›r.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
karfl›laflan amcas› Ebû Tâlib’e destek olmak üzere yan›na ald›¤› ve o s›ralarda befl yafl›nda
oldu¤u rivayet edilen Ali b. Ebû Tâlib’dir.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
Hz. Hatice yirmi befl y›la yak›n bir süre evli kald›¤› Hz. Peygamber’i maddi ve
manevi aç›dan daima destekledi. Hz. Peygamber’e ilk inanan kimse olup en s›k›n-
K ‹ T A P t›l› zamanlarda
K ‹ T yan›nda
A P yer ald›. Hz. Peygamber onun iyilikleri ve vefas›n› hiçbir
zaman unutmad›. Onu her zaman hay›rla anan Hz. Peygamber bir defas›nda flöy-
le demifltir: “Allah bana ondan daha hay›rl›s›n› vermemifltir: Herkes benim pey-
TELEV‹ZYON gamberli¤imi
T E L Einkâr
V ‹ Z Y O ederken,
N o bana inand›. Herkes beni yalanlarken o tasdik etti.
‹nsanlar mallar›n› esirgerken o mal›yla bana destek oldu. Allah bana ondan çocuk-
lar nasip etti”.
‹NTERNET ‹NTERNET
Kâbe Hakemli¤i
Hz. Muhammed’in otuz befl yafllar›nda iken gerçeklefltirilen Kâbe tamiri s›ras›nda
Kureyflliler aras›nda yapt›¤› hakemlik önemli bir mahiyet tafl›maktad›r. Kureyflliler,
605 y›l›nda yang›n ve sel bask›nlar›ndan zarar gören Kâbe’yi yeniden infla etmek is-
tediler. O s›rada bir Bizans gemisinin Cidde yak›nlar›ndaki fiu’aybe liman›nda kara-
ya oturdu¤u haberi Mekke’ye ulaflt›. Rivayete göre gemi Habeflistan’daki bir kilise ta-
mirinde kullan›lmak üzere mermer, kereste ve demir yüklü olup Bizans ‹mparatoru-
nun emriyle M›s›r’dan gönderilmiflti. Velid b. Mugîre ve arkadafllar› fiu’aybe’ye gide-
rek geminin kerestelerini sat›n ald›klar› gibi gemide bulunan marangoz ve inflaat us-
tas› Bâkûm er-Rûmî’yi de Kâbe’nin tamiri için Mekke’ye davet ettiler. Hz. Peygam-
ber’in de amcas› Abbas’la birlikte tafl tafl›y›p yard›mc› oldu¤u tamir s›ras›nda Kâbe
yeniden infla edildi; ancak Hacerülesved’in yerine yerlefltirilmesi hususunda anlafl-
mazl›k ç›kt›. Bu flerefli görevi hiçbir kabile di¤erine b›rakmak istemedi, hatta bu yüz-
den savaflmay› bile göze alanlar oldu. Nihayet Kureyfl’in ileri gelenlerinden Ebû
Ümeyye b. Mugîre, “Benî fieybe kap›s›ndan Kâbe’ye ilk giren kimsenin verece¤i ka-
rara uyulmas›n›” teklif etti; Kureyflliler bu teklifi benimseyip beklemeye bafllad›lar.
Kap›dan Hz. Muhammed’in girdi¤i görülünce orada bulunanlar “‹flte el-Emîn, iflte
Muhammed geldi!” diyerek memnuniyetlerini ifade ettiler. Hz. Muhammed, bir örtü
getirterek Hacerülesved’i onun üzerine koydu, bütün kabile reislerinin ifltirakiyle ör-
tüyü kald›rd›, konulaca¤› hizaya gelince de tafl› kendi elleriyle al›p yerine yerlefltirdi.
Böylece Kureyflliler aras›nda ç›kmak üzere olan bir çat›flman›n önüne geçilmifl oldu.
D‹KKAT D‹KKAT
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Resim 2.2
Hira Ma¤aras›
‹lk vahyin ard›ndan bir süre vahiy kesintiye u¤rad›. ‹lk vahyin a¤›rl›¤› ve zorlu-
¤u henüz tam ortadan kalkmam›flken vahyin kesilmesi Hz. Peygamber’i endifleye
sevk etti. S›k s›k Hira ma¤aras›na giderek Cebrâil’in gelmesini gözlüyor, fakat gün-
ler geçti¤i halde melek gelmiyordu. Hz. Peygamber bu dönemde rabbinin kendisi-
ni terk etti¤i zann›na kap›larak endifleli günler geçirdi. Kaynaklarda “fetretü’l-vahy”
ad› verilen bu devrenin müddeti hakk›nda birkaç aydan bafllay›p üç y›la kadar va-
ran süreler zikredilir. Bir süre sonra Allah’›n Hz. Peygamber’i terk etmedi¤ini belir-
ten Duhâ suresi indi. Bu s›ralarda Cebrâil Hz. Peygamber’e abdesti ve namaz› da
ö¤retmifl, o da Hz. Hatice’ye ö¤retip birlikte namaz k›lmaya bafllam›fllard›r.
N N
SIRA S‹ZDE sürdü. Hz. SIRA S‹ZDE ard›ndan yak›n dostu Ebû Bekir, Ali b. Ebû Tâlib ve Zeyd b.
Hatice’nin
Hârise, k›zlar› Zeyneb, Ruk›yye ve Ümmü Külsûm Müslüman oldu. Gizli davet s›-
ras›nda, Hz. Ebû Bekir’in yak›n dostlar› Osman b. Affân, Zübeyr b. Avvâm, Abdur-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
rahman b. Avf, Talha b. Ubeydullah, Sa’d b. Ebû Vakkas, Osman b. Maz’ûn, Said
b. Zeyd, Ayyâfl b. Ebû Rebîa ve han›m› Esmâ bint Selâme, Ebû Ubeyde b. Cerrâh,
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
2. Ünite - ‹slâm’›n Do¤uflu ve Mekke Dönemi 35
Erkam b. Ebü’l-Erkam, Ebû Seleme, Ca’fer b. Ebû Tâlib ve Ubeyde b. Hâris gibi
flahsiyetler de ‹slâm’› kabul ettiler. Bu dönemde Hz. Peygamber evinde, ›ss›z da¤
eteklerinde, ö¤le tenhal›¤› s›ras›nda Mescid-i Harâm’da namaz k›l›yor, bazen de
ibadetlerini Müslümanlarla birlikte yapabiliyordu. Bu arada inen Kur’an ayetlerini
onlara okuyor, tek tanr›ya iman ve itaati esas alan tevhid inanc›, insanlar›n dünya-
da yapt›klar›n›n hesab›n› verecekleri ahiret günü ve iyi ahlâk üzerine sohbetler ya-
p›yordu. Müflriklerin toplu halde bulunduklar› yer ve zamanlarda bir arada olma-
maya ve toplu ibadet etmemeye özen gösteriyordu. Gizlilik devresinde Hz. Pey-
gamber ile Müslümanlar, genç yaflta ‹slâm’› benimseyen Erkam b. Ebü’l-Erkam’›n
Safâ tepesinin eteklerindeki evinde bir araya geliyorlard›. Hac ve umre amac›yla
Mekke’ye gelenlerle rahatça görüflülebilecek bir yer olmas› yan›nda, Müslümanla-
r›n dayan›flma içinde bulunmalar›n› ve Hz. Peygamber’le bir arada olmalar›n› sa¤-
layan bu evdeki faaliyetler, Ömer b. Hattâb’›n Müslüman olmas›na kadar sürdü.
Dârülerkam ad›yla ünlü olan bu ev sahabelerin ‹slâmiyet’i benimseyifllerini tarih-
lendirmek için kullan›lm›fl ve ‹slâm’›n yay›l›p gönüllere yerleflmesi hususunda
önemli rol üstlenmifltir.
nuflmas› esnas›nda onu takip etmifl, söylediklerini yalanlam›fl, onun bir sihirbaz
oldu¤unu ve kabilesini birbirine düflürdü¤ünü söylemifltir. Bu sebeple Kur’an’da
ad›n›n geçti¤i bir sure nazil olmufl ve kar›s›yla birlikte cehennemlik oldu¤u ifade
edilmifltir (et-Tebbet 111/1-5).
Mekkelileri Davet
Hz. Peygamber bir gün Safâ tepesine ç›karak bütün Mekkelilere ‹slâmiyet’i tebli¤
etmeye karar verdi ve orada toplananlara flöyle seslendi: “ Ey Kureyflliler! Size flu
da¤›n arkas›nda bir düflman birli¤i var desem inan›r m›s›n›z?”, “Evet, senin yalan
söyledi¤ine flahit olmad›k” cevab›n› al›nca konuflmas›na flöyle devam etti: “Öyley-
se ben büyük bir azaba duçar olaca¤›n›z› size haber veriyorum... Allah bana en ya-
k›n akrabam› uyarmam› emretti. ‘Allah’tan baflka ilâh yoktur’ demedikçe size ne bu
dünyada ne de âhirette bir faydam dokunur ...”.
Kureyfl ileri gelenleri Hz. Peygamber’in ‹slâm’a davetine önceleri pek karfl›
ç›kmad›lar. Ancak ‹slâm Peygamberi puta tap›c›l›¤› elefltiren ayetleri okumaya,
putperestlerin cehennemlik olduklar›n› ilân etmeye bafllay›nca mesaj›n› büyük
bir tehlike olarak görmeye, düflmanca tav›r almaya, davetini engellemek için el-
lerinden geleni yapmaya bafllad›lar. Ayr›ca onlar, bir tek yarat›c›n›n varl›¤›na da-
yanan tevhid ilkesinin hâkim olmas›, dolay›s›yla putperestli¤in y›k›lmas› halinde
Arap kabileleri nezdindeki üstünlüklerinin, ticari imkân ve menfaatlerinin kaybo-
laca¤›ndan da endifle ediyorlard›. Di¤er taraftan kabile asabiyetinin tabii bir so-
nucu olarak atalar kültüne sahip bulunan Kureyflliler, atalar›ndan intikal eden
geleneklere büyük de¤er atfediyordu. Onlar için putperestlik mutlaka korunma-
s› gereken bir külttü. Onlar bu hususu s›kça dile getirerek atalar›n›n inanç ve iba-
detlerinden ayr›lmayacaklar›n› söylüyorlard›. Kureyfllilerin ahlâkî durumlar› da
son peygamberin davetini kolayca kabul edebilecek bir seviyede de¤ildi. Câhili-
ye zihniyetinin hâkim oldu¤u Mekke toplumunda içki, kumar, zina, yalan söyle-
mek gibi kötü al›flkanl›klar›n yan›nda maddî güç ve kabile asabiyetine dayanan
üstünlük anlay›fl›n›n besledi¤i haks›z kazanç, insanlar› sömürme ve ezme zihni-
yeti egemen durumdayd›. Kur’an-› Kerim bu çirkin davran›fllar› elefltiriyor, insan-
lar aras›nda üstünlü¤ün ancak yaratana sayg›, yarat›lm›fllara flefkatle oluflabilece-
¤ini bildiriyor (el-Hucurât 49/13), aksi davran›fl sergileyenlerin ahirette cezaya
çarpt›r›laca¤›n› haber veriyordu.
Hz. Peygamber’in gittikçe taraftar toplad›¤›n›, inanç ve davran›fllar›n› elefltirdi-
¤ini gören Kureyflliler onu küçümsemeye ve ona hakaret etmeye bafllad›lar; bir sü-
re sonra da fliddete baflvurmaktan çekinmediler. Kaynaklar müflriklerin Hz. Pey-
gamber’e ve Müslümanlara uygulad›klar› ac›mas›z eza, cefa ve iflkencelerden ay-
r›nt›l› olarak bahseder. Özellikle Ebû Cehil, Ebû Süfyan, Ebû Leheb, Ümeyye b.
Halef, Velid b. Mugîre, Ukbe b. Ebû Mu’ayt ve Hakem b. Ebü’l-As gibi az›l› müfl-
riklerin yapt›¤› iflkenceler insanl›k ad›na utanç vericiydi. Onlar›n yapt›klar›ndan en
çok etkilenenler Mekke’ye d›flar›dan gelmifl aileler ile köle ve cariyelerdi. Bunlar
aç b›rak›l›yor, k›zg›n kumlara yat›r›l›yor, üzerlerine kaya parçalar› konularak iflken-
ceye tabi tutuluyordu. Bu iflkencelerin en a¤›r›n› Yâsir ailesi yaflad›. Kaybolan kar-
deflini aramak için Mekke’ye gelen Yâsir burada Benî Mahzûm kabilesinden Ebû
Huzeyfe’nin himayesine girmifl ve onun Sümeyye adl› cariyesiyle evlenmiflti. Bu
evlilikten meflhur sahabe Ammâr b. Yâsir dünyaya geldi. Yâsir, Sümeyye ve Am-
mâr, ilk Müslümanlardan olup müflriklerin iflkencelerine sab›rla karfl›l›k verdiler.
2. Ünite - ‹slâm’›n Do¤uflu ve Mekke Dönemi 37
Sonunda Sümeyye, Ebû Cehil’in ac›mas›z iflkenceleri alt›nda can vererek ‹slâm ta-
rihinde ilk flehit unvan›n› kazand›. Yâsir de ayn› gün iflkence ile flehit edildi. Sa¤
kalan Ammâr, müflriklerin a¤›r iflkencelerine tahammülü kalmad›¤› bir s›rada Lât
ve Uzza lehinde, Hz. Peygamber’in de aleyhinde konuflmak zorunda kald›. Müfl-
riklerin elinden kurtulur kurtulmaz Hz. Peygamber’in yan›na giderek durumu an-
latt›. Ammâr’›n büyük bir s›k›nt› yaflad›¤›n› gören Hz. Peygamber ona bu sözleri
söylerken neler hissetti¤ini sordu. Ammar da iman dolu kalbinde her hangi bir de-
¤ifliklik olmad›¤›n› söyledi. Bunun üzerine Hz. Peygamber iman›n› korudu¤u süre-
ce zor durumda kald›¤› için böyle davranmas›nda bir sak›nca bulunmad›¤›n› belir-
terek, ayn› durumda kal›rsa yine ayn› flekilde davranmas›n› tavsiye etti. Bilâl-i Ha-
beflî, Suheyb-i Rûmî, Habbâb b. Eret ve Ebû Fükeyhe gibi köleler ile Zinnîre, Üm-
mü Übeys, Nehdiye ve Lübeyne gibi cariyeler de inançlar› u¤runa büyük s›k›nt›lar-
la karfl› karfl›ya kald›lar. Köleler içerisinde ‹slâm’› kabul eden ilk kifli olan Bilâl-i
Habeflî, özellikle efendisi Ümeyye b. Halef taraf›ndan a¤›r iflkencelere tabi tutuldu.
Boynuna ip tak›l›p çocuklar›n eline verilmek suretiyle Mekke sokaklar›nda dolafl-
t›r›ld›. Ümeyye b. Halef onu ö¤le vakti s›cak kumlar›n üzerine yat›r›p gö¤süne k›z-
g›n ve büyük tafllar koyar, tek Allah’a imandan vazgeçmesini, Lât ve Uzzâ putlar›-
na iman etmesini isterdi. Bütün bunlara karfl› Bilâl ise zor nefes al›r bir vaziyette
“ahad!” “ahad!” (Allah birdir) diyerek iman›ndaki kararl›l›¤› vurgulard›.
Varl›kl› Müslümanlar da çeflitli eza ve cefalara maruz b›rak›ld›lar. Meselâ, Hz.
Osman’a amcas› Hakem b. Ebü’l-As taraf›ndan bask› yap›ld› ve malî harcamalar›na
k›s›tlama konularak dinden döndürülmek istendi. Sa’d b. Ebû Vakkas annesinin di-
renifli ile yüz yüze geldi. Hatta bu sebeple, Allah’› inkâra zorlayan anne-babalara
itaat etmek gerekmedi¤ine dair ayet indi (Lokman 31/15). Ebû Ubeyde b. Cerrah
Müslüman olduktan sonra babas›n›n büyük düflmanl›klar› ile karfl›laflt›. Abdullah b.
Mes’ûd Kâbe avlusunda Allah’›n ayetlerini aç›kça okudu¤u için bay›l›ncaya kadar
dövüldü; her taraf› kanlar içinde kald›. Mus’ab b. Umeyr zengin bir ailenin refah
içinde yetiflmifl bir o¤lu iken Müslüman oldu¤u için ailesinin fliddetli tepkisi ile kar-
fl›laflm›fl, hiçbir maddi ihtiyac› karfl›lanmad›¤› gibi elbiseleri bile elinden al›nm›flt›.
Gifâr kabilesinden Ebû Zer, Müslüman oldu¤unu aç›klad›¤›nda müflrikler taraf›n-
dan üç kere bay›lt›l›ncaya kadar dövüldü. Mekke’de itibar sahibi olan Hz. Ebû Be-
kir, aç›kta namaz k›lmas› ve duyulacak flekilde Kur’an okumas› yasakland›¤› için,
evinin bahçesine kal›n duvarlarla örülü bir mescid yapt›rarak ibadetlerini orada
yapmaya bafllam›flt›. Bunlar›n ötesinde bizzat Hz. Peygamber’in geçti¤i yollara pis-
likler ve dikenler at›lm›fl, evi tafllanm›fl, hatta namaz k›larken üzerine deve iflkem-
besi at›larak secdede bo¤ulmak istenmiflti. Bilhassa amcas› Ebû Leheb ile Ebû Süf-
yân’›n k›z kardefli olan kar›s› Ümmü Cemîl, Hz. Peygamber’e çok s›k›nt› verdiler.
Ümmü Cemîl, Hz. Peygamber’in k›zlar› ile evli olan iki o¤luna bask› yaparak bo-
flanmalar›n› sa¤lad›.
Müflriklerin bask› ve tehditleri, eza, cefa ve iflkenceleri Müslümanlar› dinlerinden
çevirmek flöyle dursun, imanlar›n› daha da kuvvetlendiriyordu. Allah yolunda Müs-
lümanlar›n katland›klar› s›k›nt›lar, mücadele azimlerini art›rmakta ve iman›n ne ka-
dar k›ymetli bir hazine oldu¤unu göstermekteydi. ‹nsan›n zihnine ve gönlüne hitap
eden Kur’an’›n etkileyicili¤i karfl›s›nda ne yapacaklar›n› flafl›ran Kureyflliler aleyhte
bir tak›m sözler yaymaya bafllad›lar. Hz. Muhammed’in kâhin, mecnun veya flair ol-
du¤unu, getirdi¤i bir büyü veya eskilerin masal› olan Kur’an’› bir H›ristiyan’dan ö¤-
rendi¤ini iddia etmeye bafllad›lar. Fakat Hz. Peygamber’e indirilen ayetler ve ilâhî
beyanlarla sürekli olarak müflriklerin bu gerçek d›fl› iddialar› çürütüldü.
38 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Habeflistan’a Hicret
‹slâmiyet Mekke’de yavafl yavafl yay›l›rken müflriklerin Müslümanlara karfl› tav›rla-
r› da sertleflti, sözlü tepkilere fiilî müdahaleler de eklendi. Ashab›n›n mâruz kald›-
¤› zulüm ve iflkencelere son derecede üzülen fakat engellemeye gücü yetmeyen
2. Ünite - ‹slâm’›n Do¤uflu ve Mekke Dönemi 39
Kureyfl’in Boykotu
Kureyflliler, Hamza ve Ömer’in ‹slâmiyet’i benimseyifli ile güç kazanan Hz. Pey-
gamber’i etkisiz hale getirmeye karar verdiler. Bunu gerçeklefltirinceye kadar Hâ-
flimo¤ullar› ve Muttalibo¤ullar›yla mevcut olan akrabal›¤a ve hukuka riayet etme-
yeceklerini söyleyip bu iki zümreyi düflman ilân ettiler. Onlarla konuflmamaya, k›z
al›p vermemeye ve al›flverifl yapmamaya karar verdiler. Boykotun flartlar›n› bir ka-
¤›da yaz›p Kâbe’nin duvar›na ast›lar. Bu sosyal boykot karfl›s›nda Ebû Tâlib, ye¤e-
nini ve mensuplar›n› emniyet alt›na almak amac›yla fii’bü Ebû Tâlib’de (Ebû Tâlib
Mahallesi) toplad›. Müflrikler saf›nda yer almay› tercih eden Ebû Leheb ve o¤ulla-
r› hariç, Müslüman olsun olmas›n bütün Hâflimîler ve Muttalibo¤ullar› bu mahalle-
de üç y›la yak›n bir süre (616-619) boykot alt›nda yaflamak zorunda kald›lar. Hz.
Hatice ile Ebû Tâlib bu s›k›nt›l› günlerde bütün servetlerini tükettiler. Ticarî faali-
yetlerde bulunmak, hac mevsimi ve haram aylar d›fl›nda d›flar› ç›k›p al›flverifl yap-
mak mümkün olmuyordu. Müflrikler al›flverifl yap›labildi¤i günlerde de zorluk ç›-
kar›yor, fiyatlar› art›r›yordu. Sonunda aralar›nda Ebû Tâlib’in k›z kardeflinin o¤lu
40 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
¤ini söyledi, melek de yan›ma geldi. Bense, “Hay›r, istemem; ben, Allah’›n bu müfl-
riklerin soyundan yaln›z Allah’a kulluk eden, O’na hiçbir fleyi ortak koflmayan kim-
seler meydana getirmesini arzu ederim” diye cevap verdim (Buhârî, “Bed’ü’l-halk”,
7; Müslim, “Cihâd”, 111).
‹srâ ve Mi’râc
Yüce Allah son peygambere, kendisini destekleyen yak›nlar›n›n vefat› ve Tâiflile-
rin eziyetlerinin ard›ndan, manevî âlemlere seyahat etme mazhariyetini lütfetti.
Bir gece Hz. Peygamber Cebrâil eflli¤inde Mekke’deki Mescid-i Harâm’dan Ku-
düs’teki Mescid-i Aksâ’ya götürüldü; oradan da yine Cebrâil ile birlikte Sidretü’l-
müntehâ ad› verilen yüce makama yükseltildi. Bundan sonra Hz. Peygamber za-
man ve mekân söz konusu olmaks›z›n Yüce Allah’›n huzuruna ç›kart›ld›. Bu mu-
cize ile ‹slâm’›n, on y›ldan beri mahsur kald›¤› Mekke flehrinden ç›k›p uzak me-
kânlara ve ülkelere yay›laca¤›n›n iflareti verilmekteydi. Çünkü Hz. Peygamber bu
manevi seyahatinde, kendi döneminde ve bugün mensuplar› bulunan veya bu-
lunmayan di¤er semavî dinlerin peygamberlerine imaml›k yaparak namaz k›ld›r-
d›. “‹srâ ve mi’rac” ad› verilen seyahatin Mescid-i Harâm’dan Mescid-i Aksâ’ya ka-
dar olan birinci k›sm› bu adla nazil olan on yedinci surenin ilk ayeti, mi’rac ise
Necm suresinin ilk ayetleri (53/1-18) ve birçok hadisle sabittir. Mi’rac olay› hicret-
ten bir y›l önce Receb ay›n›n 27. gecesi gerçekleflmifltir. Mi’rac, Hz. Peygamber’in
maneviyat›n› yükseltmifl, müminlerin iman›n› kuvvetlendirmifl, müflriklerin ise
düflmanl›klar›n› artt›rm›flt›r.
Bu gece befl vakit namaz farz k›l›nm›fl, Bakara suresinin son ayetleri (285-286)
indirilmifl, Allah’a ortak koflmayanlar›n affedilece¤i müjdesi verilmifltir. Bu gece ile
ilgili olan ‹srâ suresinde emredilen flu prensipler ‹slâm’›n baz› hususlardaki temel
yaklafl›m›n› göstermesi bak›m›ndan önemlidir: Allah’tan baflkas›na kulluk etme-
mek, Ana-babaya iyi davranmak, Akrabaya, yoksula, yolda kalm›fla hakk›n› ver-
mek, Cimri olmamak ve israf etmemek, Yoksulluk endiflesi ileSIRA S‹ZDE öldürme-
çocuklar› SIRA S‹ZDE
mek, Fuhufl ve zinaya yaklaflmamak, Cana k›ymamak, Yetim mal›na el uzatma-
mak, Verilen sözü yerine getirmek, Ölçü ve tart›da do¤rulu¤aDdikkat etmek, Hak-
Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
k›nda bilgi sahibi olunmayan bir konunun pefline düflmemek, Yeryüzünde gurur
ve kibirle yürümemek, büyüklük taslamamak (el-‹srâ 17/22-29).
S O R U S O R U
Hz. Peygamber isrâ ve mirâc olay›n› Mekkelilere anlatt›¤› zaman onlar D ‹ Kgerçek
K A T d›fl› bulup D‹KKAT
inkâr etmifller, Hz. Peygamber’e Kudüs ve Mekke’ye dönmekte olan bir kervan›n yeri hak-
k›nda sorular sorup do¤ru cevap almalar›na ra¤men bunu sürdürmüfllerdir. Müflrikler
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
alayl› bir flekilde olay› Hz. Ebû Bekir’e de anlat›p onu zor durumda b›rakmak istemifllerse
de o: “Bu söylediklerinizi Muhammed mi anlat›yor? O söylüyorsa do¤rudur” diyerek tasdik
etmifl ve böylece “S›ddîk” lakab›n› alm›flt›r. AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
Akabe Biatlar›
Hz. Peygamber hac ve umre için d›flar›dan Mekke’ye ve ticaretK için ‹ T panay›rlara
A P ge- K ‹ T A P
lenlere ‹slâm davetini ulaflt›rmak amac›yla peygamberli¤inin ilk y›llar›ndan itibaren
gayret gösteriyordu. Peygamberli¤in 11. y›l› (620) hac mevsiminde Yesrib’den ge-
T E Lkarfl›laflt›
len alt› kiflilik bir grupla Mina’n›n tenha bir yeri olan Akabe’de E V ‹ Z Y O N ve kendi- TELEV‹ZYON
lerine ‹slâmiyet’i tebli¤ etti. Hazrec kabilesine mensup bu kifliler Müslümanl›¤› be-
nimsediler. ‹çlerinden Es’ad b. Zürâre Yesrib’e dönüp yeni dini hem kendi kabile-
‹NTERNET ‹NTERNET
42 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
sine hem de Evslilere anlat›p bir y›l sonra yeniden Akabe’de Hz. Peygamber’le bu-
luflma sözü verdi. ‹slâm dinine büyük hizmetler ifa eden ensar zümresinin çekir-
de¤ini oluflturan bu alt› Yesriblinin faaliyetleri sonucunda birçok kifli Müslüman ol-
du. Ertesi y›l (Temmuz 621) onu Hazrecli, ikisi Evsli olmak üzere on iki kifli Hz.
Peygamber’le gizlice Akabe’de bulufltular. Yesribliler, “Hiçbir flekilde Allah’a ortak
koflmayacaklar›na, h›rs›zl›k ve zina yapmayacaklar›na, çocuklar›n› öldürmeyecek-
lerine, birbirlerine iftira etmeyeceklerine, Hz. Peygamber’in emirlerine uyacaklar›-
na” söz verip kendisine biat ettiler. Buna ‘Birinci Akabe Biat›’ denir.
Hz. Peygamber Yesrib halk›na Kur’an’› ve ‹slâm’› ö¤retmesi, henüz Müslüman
olmayanlar› dine davet etmesi ve namaz k›ld›rmas› için Mus’ab b. Umeyr’i onlarla
birlikte gönderdi. Es’ad b. Zürâre’nin evinde misafir olan Mus’ab’›n bir y›l içindeki
faaliyetleri, Evs kabilesinin reisleri Sa’d b. Muâz ile Üseyd b. Hudayr da dâhil ol-
mak üzere Yesrib ileri gelenlerinin Müslüman olmas›n› ve flehrin hicret yurdu ha-
line gelmesini sa¤lad›. Nitekim peygamberli¤in 13. y›l›n›n (622) hac mevsiminde,
ikisi kad›n yetmifl befl Yesribli Müslüman, henüz Müslüman olmayanlar›n da yer al-
d›¤› hac kafilesiyle birlikte Mekke’ye gelerek hacdan sonra Akabe’de, Hz. Peygam-
ber’le gizlice bulufltu. Hz. Peygamber henüz Müslüman olmayan amcas› Abbas’la
oraya gelmiflti. Yesriblilerin kendisini flehirlerine davet etmeleri üzerine, Hz. Pey-
gamber önce Kur’an-› Kerim’den baz› ayetler okudu, kendilerini ‹slâm’a kuvvetli
bir flekilde ba¤lanmalar› gerekti¤i hususunda teflvik edici sözler söyledi. Sonra
‹kinci Akabe Biat›’n›n flartlar›n› flöyle s›ralad›:
Hicret etti¤i takdirde kendisini ve Mekkeli bütün Müslümanlar› kendi canlar›n›,
çocuklar›n›, kad›nlar›n› ve mallar›n› koruduklar› gibi koruyacaklar›na, iyi günlerde
de s›k›nt›l› zamanlarda da kendisine itaat edeceklerine, bollukta da darl›kta da ma-
lî yard›mda bulunacaklar›na, iyili¤i emredip kötülü¤e engel olacaklar›na, kimse-
den korkup çekinmeden hak üzere bulunacaklar›na dair söz verip biat etmelerini
söyledi. Yesriblilerin hepsi flartlar› kabul edip biatta bulundu. Hz. Peygamber, ken-
disiyle irtibat sa¤layabilmeleri için aralar›ndan on iki temsilci (nakîb) seçmelerini
istedi. Onlar da dokuzu Hazrecli, üçü Evsli olmak üzere nakîblerini seçtiler. Hz.
Peygamber Hazrec’ten Neccâro¤ullar›’n›n temsilcisi Es’ad b. Zürâre’yi ayn› zaman-
da di¤er onbir temsilcinin de baflkan› tayin etti. ‹kinci Akabe Biat› savaflla ilgili hu-
suslar› da kapsad›¤› için “bey’atül-harb” (savafl biat›) diye de an›lm›flt›r.
Medine’ye Hicret
Hz. Peygamber ‹kinci Akabe Biat›’ndan sonra ashab›na Yesrib’e hicret için izin
verdi. Bunun üzerine ilk defa Âmir b. Rebîa ile han›m› Leylâ bint Hasme buraya
göç ettiler; daha sonra da di¤er sahabeler kafileler halinde Mekke’den ayr›lmaya
bafllad›lar. Bu arada iflaret etmek gerekir ki, daha önce Mekke’den Medine’ye git-
mifl birkaç sahabe vard›. Bunlar Akabe biatlar›ndan önce Medine’ye hicret eden
Ebû Seleme el-Mahzûmî ve han›m› Ümmü Seleme ile Hz. Peygamber’in Medine’ye
‹slâm’› tebli¤ için gönderdi¤i Mus’ab b. Umeyr ve Abdullah b. Ümmü Mektûm idi.
Hicret umumiyetle gizlice yap›l›yordu. Çünkü Kureyflli müflrikler Müslümanla-
r›n Mekke’den ayr›lmalar›na dahi müsaade etmek istemiyor, çeflitli zorluklar ç›kar-
t›p ellerinden geldi¤ince hicreti engellemeye çal›fl›yor, hatta baz› Müslümanlar›
hapsediyorlard›. Meselâ, Ebû Seleme ile han›m› Ümmü Seleme Habeflistan’dan
Mekke’ye döndükten sonra çocuklar› Seleme’yi de yanlar›na alarak Medine’ye hic-
ret için yola ç›kt›klar›nda Ümmü Seleme’nin ailesi gitmesine izin vermedi. Bu se-
beple Ebû Seleme han›m› ve çocu¤unu Mekke’de b›rakarak Medine’ye yaln›z git-
2. Ünite - ‹slâm’›n Do¤uflu ve Mekke Dönemi 43
mek zorunda kald›. Öte yandan Ebû Seleme’nin ailesi de Ümmü Seleme’nin aile-
sinin yapt›klar›na karfl›l›k olarak Seleme’yi annesinin elinden ald›lar. Hem kocas›n-
dan hem de o¤lundan ayr› kalman›n verdi¤i derin üzüntüyle Ümmü Seleme bir y›l
boyunca gözyafl› döktü. Sonunda akrabalar› insafa gelerek Medine’ye gitmesine
izin verdiler. Ebû Seleme’nin ailesi de Seleme’yi annesine teslim etti. Ümmü Sele-
me çocu¤unu yan›na alarak Medine’ye gitmek üzere tek bafl›na Mekke’den ayr›ld›.
Yolda karfl›laflt›¤› Osman b. Talha’n›n refakatinde Kubâ’ya ulaflt› ve Ebû Seleme
ile bulufltu. Hiflâm b. Âs, hicret için haz›rl›k yapm›fl, ancak babas› Âs b. Vâil bafl-
ta olmak üzere müflrikler taraf›ndan zincire vurulup hapsedilmiflti. Ayyâfl b. Ebû
Rebîa hicret için yola ç›k›p Kubâ’ya kadar gelmifl, ancak burada kendisine yetiflen
kardeflleri Ebû Cehil ve Hâris b. Hiflâm yafll› annesinin onun ayr›l›¤› yüzünden pe-
riflan hale geldi¤ini ileri sürüp Mekke’ye dönmesini sa¤layarak hapsetmifllerdi. Hi-
flâm b. Âs ve Ayyâfl b. Ebû Rebîa 629 y›l›nda müflriklerin elinden kurtulup Medi-
ne’ye gidebilmiflti. Suheyb b. Sinân er-Rûmî’nin hicret edece¤inden haberdar olan
Mekkeliler ona olan borçlar›n› ödemedikleri gibi mal varl›¤›na da el koymufllar,
Suheyb o güne kadar elde etti¤i bütün kazanc›n› Mekkelilere b›rakarak hicret
edebilmiflti. Hz. Ömer Kâbe’yi tavaf edip iki rekât namaz k›ld›ktan sonra müflrik-
lere aç›kça meydan okuyarak yola ç›kan belki de tek muhacirdir. Hicret izninden
sonra k›sa denilebilecek bir sürede ashab›n büyük bir k›sm› Yesrib’e göç etmifl;
geride Hz. Peygamber ile Hz. Ebû Bekir ve aileleri, Hz. Ali ve annesi, ayr›ca hic-
ret etmeye gücü yetmeyenler ile gidiflleri engellenmifl olanlar kalm›flt›. Bu arada
Hz. Ebû Bekir Hz. Peygamber’e müracaat ederek hicret için izin istiyor, o da her
defas›nda “Acele etme! Umulur ki, Yüce Allah sana bir yol arkadafl› ihsan eder”
cevab›n› veriyordu.
Müslümanlar›n inançlar› u¤runa görülmemifl bir fedakârl›k anlay›fl› içinde evle-
rinden, mal ve mülklerinden vazgeçip Yesrib’e hicret ettiklerini gören Kureyfl müfl-
rikleri, Hz. Muhammed’in de bir gün oraya giderek ashab›yla birlikte kendilerine
karfl› tehlike ve tehdit oluflturaca¤›ndan endifle etmeye bafllad›lar. Geliflmeler kar-
fl›s›nda nas›l bir yol takip edeceklerini belirlemek üzere Dârünnedve’de topland›-
lar. Hz. Peygamber’in mensup oldu¤u Hâflimo¤ullar›ndan kimsenin al›nmad›¤›
toplant›da Hz. Muhammed’in sürgüne gönderilmesi veya hapsedilmesi gibi görüfl-
ler ileri sürüldü. Sonunda Ebû Cehil’in teklifiyle onu öldürmeyi, Hâflimo¤ullar›n›n
kan davas› gütmesini önlemek için de bu iflin bir kifli taraf›ndan de¤il, bütün kabi-
lelerden birer kiflinin kat›laca¤› bir topluluk taraf›ndan yerine getirilmesini karar-
laflt›rd›lar. Bu suikast karar›n› vahiy yoluyla ö¤renen Hz. Peygamber, hemen hare-
kete geçip Hz. Ebû Bekir’in evine giderek hicret haz›rl›¤›na bafllad›. Kendilerine k›-
lavuzluk yapmak üzere Abdullah b. Urayk›t ile anlaflt›lar. Abdullah müflrik olmak-
la birlikte güvenilir ve mert bir kifliydi. Hz. Ebû Bekir hicret için önceden haz›rla-
d›¤› iki deveyi k›lavuza verdi ve üç gün sonra Sevr da¤›n›n ete¤inde buluflmak
üzere onunla sözleflti. Hz. Peygamber, evinden ayr›ld›¤›n› müflriklere fark ettirme-
mek ve kendisine b›rak›lan emanetleri sahiplerine vermek üzere Hz. Ali’yi görev-
lendirdi. Gece yar›s› yola ç›kan Hz. Peygamber ve Hz. Ebû Bekir Mekke’nin gü-
ney-bat›s›nda bulunan Sevr da¤›ndaki bir ma¤araya var›p gizlendiler. Burada kal-
d›klar› üç gün boyunca Hz. Ebû Bekir’in o¤lu geceleri gelip flehirdeki geliflmeleri
onlara haber veriyordu. Ayr›ca Hz. Ebû Bekir’in koyunlar›n›n çobanl›¤›n› yapan
Âmir b. Füheyre de sürüsünü ma¤araya do¤ru sürerek süt ve yiyecek getirmifl, da-
ha sonra da onlarla birlikte hicret etmiflti.
44 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Resim 2.3
Sevr ma¤aras›
(D‹A, XXXVII, 6).
Kureyfl müflrikleri Hz. Peygamber’in evinde onun yerine Hz. Ali ile karfl›lafl›n-
ca flaflk›na döndüler. Hz. Ali’ye nerde oldu¤unu sordularsa da cevap alamay›nca
onu dövüp bir süre tutuklad›ktan sonra serbest b›rakt›lar. Ard›ndan Hz. Ebû Be-
kir’in evine gidip k›z› Esma’dan bilgi almaya çal›flt›lar. Ondan da istedi¤i bilgiyi
alamayan Ebû Cehil onu tartaklamaktan çekinmedi. Hz. Peygamber’i Mekke’de
bulamayan ve flehirden ayr›ld›¤›n› anlayan müflrikler bütün çevreyi taramaya, et-
rafa haberciler göndermeye bafllad›lar. Bir ara Sevr ma¤aras›n›n önüne kadar gel-
diler. Allah’›n emriyle ma¤aran›n giriflinin örümcek a¤›yla kaplanm›fl oldu¤unu
görünce içeride kimsenin bulunmad›¤›n› düflünerek geri döndüler. Müflrikler ma-
¤aran›n önünde iken, fark edilecekleri korkusuna kap›lan Hz. Ebû Bekir’i Hz.
Peygamber Kur’an’da ifade edildi¤i üzere: “Korkma! Elbette Allah bizimledir” (et-
Tevbe 9/40) buyurarak teskin etti. Ma¤arada geçirilen üç günün sonunda daha
önce kararlaflt›r›ld›¤› flekilde k›lavuz Abdullah b. Urayk›t, develerle birlikte Sevr’e
geldi. Buradan Yesrib’e do¤ru sahil istikametinde yola ç›k›ld›. Bir tehlikeye maruz
kalmamak için kafile, bilinen ifllek ve al›fl›lm›fl yollar yerine farkl› bir güzergâh›,
zaman zaman sarp da¤ geçitlerini veya çölün ortas›n› tercih etti. Hz. Muhammed’i
bulmak için çeflitli yollara baflvuran Kureyflliler onu yakalayana 100 deve ödül va-
at ettilerse de hiçbir sonuç elde edemediler. Kureyfllilerin koydu¤u ödülü kazana-
bilmek için Hz. Peygamber’i aramaya koyulan ve iz sürmekte maharetli olan Sü-
râka b. Mâlik kafileye ulaflt›; ancak bir mucize eseri devesinin ayaklar› kuma gö-
müldü. Kurtulmaya çal›flt›kça batan Sürâka Hz. Peygamber’den eman diledi ve ta-
kipten vazgeçti¤i gibi yolda karfl›laflt›¤› di¤er takipçileri de vazgeçirdi. Benzer bir
tehlike Eslem kabilesinin topraklar›ndan geçerken yafland›. Kabile reisi Büreyde
b. Husayb kafilenin önünü kesti; ancak Hz. Peygamber ile yap›lan k›sa sohbetten
sonra, kendisi ve kabilesi Müslüman oldu. Büreyde, kendi topraklar›ndan ayr›l›n-
caya kadar kafileye efllik etti. Hicret yoluyla kervan yolunun kesiflti¤i Cuhfe adl›
mevkie gelince, Hz. Peygamber Mekke yolunu hat›rlad› ve flehre duydu¤u özlem-
le hüzünlendi. Bunun üzerine, u¤rad›¤› zulümden dolay› hicrete mecbur b›rak›l-
d›¤› Mekke’ye, düflmanlar›na üstünlük sa¤lay›p tekrar döndürülece¤ini müjdele-
2. Ünite - ‹slâm’›n Do¤uflu ve Mekke Dönemi 45
yen ayet nazil oldu (el-Kasas 28/85). Hicret kafilesi Kudeyd’de yiyecek bir fleyler
almak üzere Ümmü Ma’bed Âtike bint Hâlid’in çad›r›na u¤rad›. Burada Hz. Pey-
gamber, sürüye kat›lamayacak kadar zay›f, sütten kesilmifl bir keçiyi besmele çe-
kerek sa¤maya bafllad›. Keçi oradakilere yetip artacak kadar süt verdi. Ümmü
Ma’bed daha sonra çad›ra dönen kocas›na olay› anlat›p onun iste¤i üzerine Hz.
Peygamber’i edebî bir dille tavsif etti. Onun ifadeleri hilye edebiyat›na konu ol-
mufl ve günümüze kadar gelmifltir.
Yesrib’de bulunan Müslümanlar Hz. Peygamber’in Mekke’den ayr›ld›¤›n› ö¤-
renmifl, gecikmesinden de endiflelenmifllerdi. Her sabah Harre mevkiine ç›k›p s›-
ca¤›n fliddetlendi¤i vakte kadar yolunu gözlüyorlard›. Yine 8 Rebîülevvel (20 Ey-
lül 622) pazartesi günü de böyle yapm›fl ve evlerine dönmüfllerdi ki, üç katl› bir
evin dam›nda bulunan bir Yahudi k›z› yaklaflmakta olan kafileyi görünce, bunun
beklenen misafir oldu¤unu anlad› ve ba¤›rarak durumu ilân etti. Bunun üzerine
Müslümanlar Hz. Peygamber’i karfl›lamak için Harre’ye kofltular. Hz. Peygamber,
Yesrib’e bir saatlik mesafede bulunan Kubâ’da Külsûm b. Hidm’in evine misafir
oldu. Birkaç gün kald›¤› bu kasabada bir mescid yapt›rd›. Bu arada Hz. Peygam-
ber’in kendisine b›rakt›¤› emanetleri sahiplerine iade edip yine onun emri do¤-
rultusunda Mekke’den ayr›lan Hz. Ali, gündüz gizlenip gece yol almak suretiyle
Kubâ’ya gelerek Hz. Peygamber’le bulufltu. Hz. Ali ile birlikte annesi Fât›ma bint
Esed, Hz. Peygamber’in han›m› Sevde bint Zem’a, k›zlar› Hz. Fât›ma ve Ümmü
Külsûm ve Hz. Ebû Bekir’in ailesi de Kubâ’ya geldi. Hz. Peygamber beraberin-
dekilerle birlikte 12 Rebîülevvel 1 (24 Eylül 622) Cuma günü Kubâ’dan Yesrib’e
hareket etti. Cuma namaz› vakti girince Rânûnâ vadisinde Sâlim b. Avf kabilesi-
ne u¤rad›; burada ilk Cuma hutbesini okudu ve namaz›n› k›ld›rd›. Namazdan
sonra Medine’ye hareket eden Hz. Peygamber flehir halk› taraf›ndan büyük bir
coflkuyla karfl›land›. Medine’de görülmemifl bir flenlik ve bayram havas› yaflan›-
yordu. Yolun iki taraf›nda s›ralanan yediden yetmifle herkes, kad›nlar ve çocuk-
lar büyük bir sevinç içerisinde Allah’›n yüce elçisini karfl›l›yordu. Bu s›rada def-
ler çal›n›yor ve “Veda tepelerinden ay do¤du üzerimize/Allah’a davet sürdükçe
flükretmek vacip bize/Ey gönderilen kutlu elçi/Sana itaat etmek düfler hepimi-
ze/Aram›za hofl geldin, fleref verdin flehrimize” fleklindeki m›sralarla duygular di-
le getiriliyordu. Hemen herkes Hz. Peygamber’in kendi evlerine misafir olmas›n›
istiyor, davette bulunup ›srar ediyordu. Hz. Peygamber Kasvâ adl› devesinin üze-
rinde halk› selamlay›p kendilerine teflekkür ederken, devesinin çöktü¤ü yere en
yak›n eve misafir olaca¤›n› söyleyerek flehre girdi ve Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin
evine misafir oldu. Böylece çile ve ›st›rap dolu Mekke dönemi sona ermifl, ‹slâm
tarihinde yeni bir dönem bafllam›fl oldu.
Kaynaklarda Hz. Peygamber’in Mekke’den ç›k›fl›, Kubâ’ya var›fl› ve Medine’ye
girifli hakk›nda farkl› tarihler yer al›r. Hz. Peygamber’in, Mekkelilerin suikast kara-
r› ald›klar› 26 Safer (9 Eylül 622) Perflembe gecesi flehirden ayr›larak Sevr ma¤ara-
s›na gitti¤i, 27-29 Safer (10-12 Eylül 622) günleri ma¤arada kald›¤›, 1 Rebîulevvel
(13 Eylül 622) Pazartesi günü buradan yola ç›kt›¤›, 8 Rebîulevvel (20 Eylül 622) Pa-
zartesi günü Kubâ’ya vard›¤› ve 12 Rebîulevvel (24 Eylül 622) Cuma günü Medi-
ne’ye girdi¤i anlafl›lmaktad›r.
46 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Resim 2.4
Akik
Hz. Peygamber’in Zatülceyfl MED‹NE
hicret güzergah› Zülhuleyfe Kuba
(D‹A, XVII, 458) Seniyyetül’asir Batn›r›’m Melel Hafir
Arc Seyale
Kaha Rüveyse
Münsarif Sicsic
Safra
Medlicetüti’hin
Zuselm
Cedacid ve’l-ecred
Batn›zikeflr
Mercih (Zülgadveyn)
Mercihmicac
Medlicetümicac
Medlicetülek›f
Seniyyetülmere
Bedir
K
Cuhfe
I
Rabigurreml
Rabigulbahr
Z
Külleyye
I
Müflellel
Kudeyd
L
D
Huleys
Emec
E
Ravza
N
Kedid
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
‹
Gadirülefltat
Seniyyetülgazal
Z
C‹DDE MEKKE
H‹CRET YOLU
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
S O R U S O R U NORMAL YOL Sevr Ma¤aras›
S O R U S O R U
D‹KKAT D‹KKAT
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Peygamber’in terbiyesinde yetiflen Müslümanlar, vefat›ndan k›sa bir süre sonra o gün bili-
nen dünyan›n önemli bir bölümüne ‹slâm mesaj›n› ulaflt›rmay› baflard›lar. ‹lk Müslüman-
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ lar, Hz. Ömer
AMAÇLARIMIZ hicreti tarih bafllang›c› yaparak, onun hak ile bat›l›n aras›n› ay›-
döneminde
ran bir dönüm noktas› olma özelli¤ini tescil ettiler.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P Hz. Peygamber’in
K ‹ T AYesriblilerle
P karfl›laflmas›, hicret esnas› ve öncesinde Medine hakk›nda
daha genifl bilgi için M. Hamidullah’›n ‹slâm Peygamberi ve M. S. Küçükaflc›’n›n Câhiliye’den
K ‹ T A P Emevîler’in KSonuna
‹ T A Kadar
P Haremeyn adl› eserlerinin ilgili bölümleriyle Türkiye Diyanet
TELEV‹ZYON Vakf› ‹slâmT Ansiklopedisi’nden
ELEV‹ZYON “Hicret” ve “Muhammed” maddelerine baflvurabilirsiniz.
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
‹NTERNET ‹NTERNET
‹NTERNET ‹NTERNET
2. Ünite - ‹slâm’›n Do¤uflu ve Mekke Dönemi 47
Özet
N
A M A Ç
Hz. Muhammed’in peygamberlikten önceki ha- NA M A Ç
Hz. Peygamber’in ‹slâm’› tebli¤e bafllamas› ve ‹s-
1 yat›n›n ana safhalar›n› tan›mlayabilmek 3 lâm’›n Mekke dönemi üzerine fikir yürütebilmek
Hz. Peygamber 569 y›l›nda Mekke’de do¤du. Ba- Hz. Peygamber ilk vahiy geldikten sonra bir sü-
bas› Abdullah b. Abdülmuttalib olup Hz. Pey- re ‹slâm davetini gizli yürüttü. Daha sonra aç›k-
gamber do¤madan önce vefat etti. Annesi, Âmi- tan davete bafllad›. Mekkelilerin önemli bir ço-
ne bint Vehb’dir. Dört veya befl yafl›na kadar sü- ¤unlu¤u kabile asabiyeti, atalar›n›n dinine ve ge-
tannesi Halime’nin yan›nda kald›. Alt› yafl›nda lene¤e olan ba¤l›l›klar›, yeni dinin Mekke’nin
babas›n›n Medine’deki mezar›n› ziyaretten Mek- ekonomik hayat›nda önemli bir yere sahip olan
ke’ye dönerken Ebvâ denilen yerde annesini kay- ticarete zarar verebilece¤i gibi sebeplerle Hz. Mu-
bederek öksüz kald›. Sekiz yafl›nda dedesi Ab- hammed’in getirdi¤i dini kabul etmediler. Hz.
dülmuttalib vefat edince amcas› Ebû Tâlib hima- Peygamber müflriklerin bütün engellemelerine
yesini üstlendi. Bu s›ralarda çobanl›k yapt› ve ti- ra¤men ‹slâm’› tebli¤e devam etti. Getirdi¤i dinin
caretle meflgul oldu. Mekke’de haks›zl›klar›n temel inanç ilkelerinden taviz vermedi¤i gibi,
önüne geçmek için kurulan Hilfü’l-fudûl cemiye- müflriklerin bu anlamdaki uzlaflma önerilerini
tine üye oldu. Ticaret amac›yla Arap yar›madas›- reddetti. Mekke’de birçok kifli Müslüman oldu.
n›n çeflitli yerlerinde düzenlenen fuarlara kat›la- Mekkelilerin bask›s› karfl›s›nda Hz. Peygamber’in
rak de¤iflik ülke ve yörelerin insanlar›n› ve kül- tavsiyesi üzerine yüzden fazla Müslüman Habe-
türlerini tan›ma imkân› buldu. Yirmibefl yafl›nda flistan’a hicret etti. Mekkeli müflrikler Hz. Pey-
Hz. Hatice ile evlendi. Bu evlilikten Kâs›m, Ab- gamber, akrabalar› ve Müslümanlara sosyal ve
dullah, Zeynep, Ruk›yye, Ümmü Gülsüm ve Fâ- ekonomik boykot uygulad›larsa da amaçlar›na
t›ma adlar›nda iki erkek dört k›z çocuklar› dün- ulaflamad›lar. Hz. Peygamber en büyük iki des-
yaya geldi. Otuz befl yafl›nda Kâbe hakemli¤i tekçisi amcas› Ebû Tâlib ile efli Hz. Hatice’nin ve-
yapt›. Milâdî 610 y›l›nda k›rk yafl›nda kendisine fat›ndan sonra Taif’e gidip Sakîf kabilesi ileri ge-
peygamberlik verildi. lenlerini ‹slâm’a davet etti. Taif yolcu¤undan um-
du¤unu bulamayan Hz. Peygamber, Mekke’ye
N
A M A Ç
Hz. Peygamber’in Câhiliye toplumunda sergile- tekrar döndükten sonra özellikle d›flar›dan hac
2 di¤i erdemli davran›fllar› de¤erlendirebilmek ibadeti için gelen kabileler aras›nda davet faali-
Mekke’de Allah’›n birli¤ine dayanan tevhid inan- yetine devam etti. Bu çerçevede baz› Medineliler
c›n›n yerini flirk alm›fl, tevhidin merkezi olan Kâ- Müslüman oldular ve Akabe’de Hz. Peygamber’e
be putperestli¤in merkezi haline gelmiflti. Sosyal biat ederek hicret yolunu açt›lar.
hayat›n tamam›nda Câhiliye gelenekleri hâkimdi.
‹yilik, do¤ruluk, adalet ve hukuk gibi kavramlar NA M A Ç
Hz. Peygamber’in hicretinin sebep ve sonuçlar›-
bilinmekte ve az da olsa bu hususlara riayet eden 4 n› ö¤renebilmek
insanlar var olmakla birlikte bu de¤erler toplum- Mekke’de ‹slâm’› tebli¤ için bütün imkânlar›n› kul-
da etkin konumda de¤ildi. Hz. Peygamber k›rk lanan Hz. Peygamber burada yapaca¤› bir fley kal-
yafl›na kadar yaflad›¤› bu toplumda hak, hukuk, may›nca hicrete karar verdi. Müslümanlar› Mek-
adalet, iyilik do¤ruluk, emanet ve emniyet gibi ke’de karfl› karfl›ya kald›klar› zor durumdan kur-
evrensel de¤erleri benimsedi. Etraf› kötülüklerin tarmak ve ‹slâm’› daha serbest bir ortamda yafla-
sard›¤› bir ortamda örnek bir insan olarak yafla- mak için Medine’ye hicret gerekliydi. Hicret hem
d›. Tek bafl›na da kalsa haktan ve do¤ruluktan Müslümanlar, hem Medineliler, hem de Mekkeli-
ayr›lmamas› toplumda Muhammedü’l-Emin ad›y- ler aç›s›ndan önemli sonuçlar do¤urdu. Müslü-
la an›lmas›n› sa¤lam›flt›. manlar izzetli bir flekilde dinlerini yaflama imkân›
bulduklar› gibi tebli¤in önündeki engeller ortadan
kalkt›. Hz. Peygamber’in Medine’ye gelifliyle fle-
hirde bar›fl ortam› sa¤land›, Mekkelilerin Suriye
taraflar›na yapt›klar› ticaretleri tehlikeye girdi.
48 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Kendimizi S›nayal›m
1. Hz. Muhammed’e peygamberlikten önce Mekke top- 6. “Hüzün y›l›” tamlamas› afla¤›dakilerden hangisi için
lumunda sergiledi¤i dürüst ve güvenilir kiflili¤inden do- kullan›l›r?
lay› verilen ad afla¤›dakilerden hangisidir? a. Hz. Peygamber’in amcas› Ebû Tâlib ile efli Hz.
a. Ebü’l-Kâs›m Hatice’nin vefat etti¤i y›l
b. el-Emîn b. Hz. Peygamber’in dedesi Abdülmuttalib’in vefat
c. Tâhir y›l›
d. Hanif c. Hz. Peygamber’in annesi Âmine’yi kaybetti¤i y›l
e. Tâcir d. Hz. Peygamber’in Tâif’te taflland›¤› y›l
e. Hz. Peygamber’in vefat etti¤i y›l
2. Hz. Peygamber’in Hilfü’l-fudûl antlaflmas›na kat›l-
ma nedeni afla¤›dakilerden hangisinde verilmifltir? 7. Müslümanlar›n Habeflistan’a hicret sebebi afla¤›daki-
a. Maddî gelir sa¤lama lerden hangisinde verilmifltir?
b. Kabile dayan›flmas› a. Hz. Peygamber’in Habeflistan’da bir örgüt kur-
c. ‹nsanlar›n k›namas›ndan çekinme mak istemesi
d. Haktan, do¤rudan ve mazlumdan yana olma b. Müslümanlar›n Habeflistan’da ticaret yapmak is-
erdemi temesi
e. Toplumda öne ç›kma iste¤i c. Mekke’de Müslümanlara yap›lan bask›lar›n gi-
derek artmas›
3. Hz. Muhammed’in peygamberlik öncesi Ukâz pa- d. Müslümanlar›n Habeflistan’da daha zengin ve ra-
nay›r›nda dinledi¤i, tevhid inanc›na vurgu yapan ve hat bir hayat yaflamak istemesi
bir peygamberin gelece¤ini müjdeleyen konuflma e. Habefl hükümdar›n›n Müslümanlar› davet etmesi
afla¤›dakilerden hangisine aittir?
a. Hassân b. Sâbit 8. Mekkeli müflriklerin Hâflimo¤ullar›na yönelik ambar-
b. Varaka b. Nevfel gosunun en önemli hedefi afla¤›dakilerden hangisi dir?
c. Kus b. Sâide el-‹yâdî a. Mekke ticaretinin tümünü ele geçirmek
d. ‹mru’l-Kays b. Hucr b. Müslümanlar›n hicret etmesini engellemek
e. Zeyd b. Amr c. Di¤er Arap kabilelerine gözda¤› vermek
d. Hâflimo¤ullar›n› Hz. Peygamber’e verdikleri des-
4. I. Hz. Peygamber’in Hz. Hatice ile evlenmesi te¤i b›rakmaya zorlamak
II. Ebû Tâlib’in vefat› e. Hâflimo¤ullar›’n›n hac ibadetinden ald›klar› pay›
III. ‹srâ ve mirâc vermemek
IV. Habeflistan’a hicret
Yukar›daki olaylar›n kronolojik olarak do¤ru s›ralan- 9. Hz. Ömer’in Müslüman olufluna kadar Hz. Peygam-
mas› nas›l olmal›d›r? ber ‹slâm’› tebli¤ faaliyetini afla¤›dakilerden hangisinin
a. I, III, II, IV evinde yürütmüfltür?
b. I, IV, II, III a. Ebû Eyyûb el-Ensârî
c. II, III, I, IV b. Erkam b. Ebü’l-Erkam
d. III, I, II, IV c. Hz. Ebû Bekir
e. IV, II, III, I d. Mus’ab b. Umeyr
e. Osman b. Affân
5. Hz. Peygamber, Birinci Akabe Biat›ndan sonra ‹slâm’›
tebli¤ için Yesrib’e afla¤›dakilerden hangisini göndermifltir? 10. Cuma namaz› ne zaman farz k›l›nm›flt›r?
a. Ebû Seleme el-Mahzûmî a. Mirâc gecesinde
b. Es’ad b. Zürâre b. Boykot y›l›nda
c. Erkam b. Ebü’l-Erkam c. Peygamberli¤in onuncu y›l›nda
d. Ca’fer b. Ebû Tâlib d. Hz. Peygamber Tâif’e giderken
e. Mus’ab b. Umeyr e. Medine’ye Hicret s›ras›nda
2. Ünite - ‹slâm’›n Do¤uflu ve Mekke Dönemi 49
Yararlan›lan Kaynaklar
Ahmed Cevdet Pafla (2006), Peygamber Efendimiz
Sallallâhü Aleyhi ve Sellem, (nflr. M. E. Düz-
da¤), ‹stanbul.
Algül, H. (2006). Âlemlere Rahmet Hz. Muhammed,
Ankara.
Apak, A. (2006). Anahatlar›yla ‹slâm Tarihi I: Hz.
Muhammed (s. a. v.) Dönemi, ‹stanbul.
Avc›, C. (2008). Muhammedü’l-Emin: Hz. Muham-
med’in Peygamberlik Öncesi Hayat›, ‹stanbul.
Fayda, M. (2005) “Muhammed -Hayat›-”, TDV ‹slâm
Ansiklopedisi, XXX, 408-423, ‹stanbul.
Hamidullah, M. (2003). ‹slâm Peygamberi (trc. Salih
Tu¤), I, ‹stanbul.
‹bn Hiflâm, (1955). es-Sîretü’n-Nebeviyye (nflr. Musta-
fa es-Sekâ v. D¤r.), I-II.
‹bn Sa’d, (1968). et-Tabakâtü’l-kübrâ (nflr. ‹hsan Ab-
bas), I, Beyrut.
Köksal, M. A. (1987), ‹slâm Tarihi, I-II, ‹stanbul.
Küçükaflc›, M. S. (2003). Cahiliye’den Emevîler’in So-
nuna Kadar Haremeyn, ‹stanbul.
Türkiye Diyanet Vakf› ‹slâm Ansiklopedisi “Abdul-
lah”, “Abdülmuttalib”, “Âmine”, “Ebû Tâlib”, “Emîn”,
“Fât›ma bint Esed”, “Ficâr”, “Halime”, “Hatice”, “Hic-
ret”, “Hilfü’l-fudûl”, “Mi’rac”, “Muhammed”, “Nesî”
maddeleri.
3
‹SLAM TAR‹H‹ VE MEDEN‹YET‹-I
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
Hz. Peygamber’in Medine’deki dinî, siyasi ve sosyo-kültürel faaliyetlerini
N
de¤erlendirebilecek,
Müslümanlar›n Mekke müflrikleri, Yahudiler, H›ristiyanlar ve komflu devletlerle
N
iliflkileri hakk›nda fikir yürütebilecek,
Hz. Peygamber’in Veda Hutbesi’nde vurgulad›¤› ve hem Müslümanlar hem
N
de bütün insanl›k için önem tafl›yan evrensel ilkeleri tan›mlayabilecek,
Hz. Peygamber’in vefat› s›ras›nda Arap yar›madas›nda ‹slâm’›n durumu
hakk›nda de¤erlendirmelerde bulunabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Muhacirler ve Ensar, Gazve ve • Benî Kaynukâ, Benî Nadîr ve Be-
Seriyye, ‹slâm’a Davet Mektupla- nî Kurayza, Bizans ‹mparatorlu¤u,
r›, Elçiler Y›l› • Hudeybiye Antlaflmas›, Mekke’nin
• Medine, Hayber, Tâif, Bedir, Fethi, Veda Hutbesi
Uhud, Hendek, Huneyn, Mûte,
Tebük
‹çindekiler
• HZ. PEYGAMBER’‹N MED‹NE’DEK‹
‹LK FAAL‹YETLER‹
• KUREYfi MÜfiR‹KLER‹YLE ‹L‹fiK‹LER
VE MEKKE’N‹N FETH‹
• D‹⁄ER MÜfiR‹K ARAP
KAB‹LELER‹YLE ‹L‹fiK‹LER
‹slam Tarihi ve ‹slâm’›n Medine
• YAHUD‹LERLE ‹L‹fiK‹LER
Medeniyeti-I Dönemi
• B‹ZANS ve D‹⁄ER BAZI
DEVLETLERLE ‹L‹fiK‹LER
• ARAB‹STAN’DA S‹YAS‹ B‹RL‹⁄‹N
SA⁄LANMASI: ELÇ‹LER YILI
• VEDA HACCI VE HZ.
PEYGAMBER’‹N VEFATI
‹slâm’›n Medine Dönemi
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
ma izni verilmifltir ve flüphesiz Allah onlara yard›m ulaflt›racak güçtedir. Onlar ki, sadece”
“bizim rabbimiz Allah’t›r” dedikleri için yurtlar›ndan ç›kar›ld›lar...” (el-Hac 22/39-40).
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
Hz. Peygamber hicretten yedi ay sonraki (Mart 623) dönemden bafllamak üze-
re bir y›la yaklaflan bir süre içinde, Medine’ye s›¤›nm›fl bulunan Müslümanlar› Ku-
K ‹ T A P K ‹ T A P
reyfllilerin tehdidinden korumak, Müslümanlar›n bir güç oldu¤unu onlara göster-
mek amac›yla Sîfülbahr Seriyyesi, Buvât Gazvesi, Ebva Gazvesi, Ufleyre Gazvesi
vb. gibi sekiz kadar askerî operasyon gerçeklefltirdi. Ço¤una kendisinin kumanda
TELEV‹ZYON T E L E V ‹birlikler
etti¤i bu askeri ZYON Kureyfl kervanlar›n›n güzergâhlar› civar›nda dolaflm›flsa da
herhangi bir bask›n düzenlememifl, di¤er kabile ve gruplara ait kervanlar› da rahat-
s›z etmemifltir. Bu askerî hareketlerle esasen mücadele halinde olan Medine ile
‹NTERNET
Mekke, savafl hükümlerinin yürürlükte bulundu¤u bir dönemi yaflamaya bafllam›fl
‹NTERNET
ve bu durum Hudeybiye Antlaflmas›’na kadar sürmüfltür. Hicretten on yedi ay son-
ra (Ocak 624) Abdullah b. Cahfl kumandas›nda Batn-› Nahle’ye gönderilen seriyye
Yemen’den dönen bir Kureyfl kervan›na, Mekke’nin güneyinde bask›n yapm›fl, bir
kifli öldürülmüfl, iki esir al›nm›fl ve baz› ganimetler ele geçirilmifltir. Baz› rivayetler-
de as›l hedefinin istihbarat oldu¤u bildirilen bu seriyye ile Hz. Peygamber Kureyfl-
li müflriklere gözda¤› vermeyi hedeflemifltir.
Bedir Gazvesi
Baflta Hz. Peygamber olmak üzere Mekkeli Müslümanlar›n, on y›l boyunca zulüm
ve iflkencelerine maruz kald›¤›, nihayet canlar›n› kurtarmak için tafl›nabilir hafif
birkaç parça eflyalar›n› alarak kendilerinden kaçt›¤› Kureyflliler Müslümanlar›n
mallar›n› da servetlerine katarak yar›madan›n güney ve kuzey istikametlerine do¤-
ru ticaret kervanlar› düzenliyordu. Hz. Peygamber, Ebû Süfyân’›n idaresinde Ku-
reyfllilerden birçok kimsenin kat›ld›¤› büyük bir ticaret kervan›na Suriye’den dö-
3. Ünite - Hicretten Sonra Medine 55
nerken Bedir’de bask›n düzenlemeyi düflünerek harekete geçti. Ancak Ebû Süfyân Medine’nin 160 km. kadar
güneybat›s›nda, K›z›ldeniz
Hicaz topraklar›na girince Hz. Muhammed’in bask›n teflebbüsünü ö¤rendi, yard›m sahiline 30 km. uzakl›kta,
istemek üzere Mekke’ye adam gönderdi, kendisi de Bedir’den uzak kal›p az kulla- Medine-Mekke yolunun
Suriye kervan yoluyla
n›lan sahil yolunu takip etti. Kureyflliler, daha sonra kervan›n kurtuldu¤unu ö¤ren- birleflti¤i yerde bulunan
melerine ra¤men, Ebû Cehil kumandas›nda 1000 kiflilik bir kuvvetle Bedir’e do¤ru küçük bir kasabad›r.
hareket ettiler. Bedir’de her y›l zilkade
ay›n›n bafl›ndan itibaren
Hz. Peygamber ve arkadafllar› Kureyfl ordusunun Mekke’den ç›k›p Bedir’e gel- sekiz gün devam eden büyük
di¤ini henüz bilmiyorlard›. Kur’an-› Kerim’de Bedir’deki karfl›laflman›n, iki taraf›n bir panay›r kurulurdu.
Halk›n›n büyük bölümü
beflerî planlar›n›n ötesinde Allah’›n kudret ve iradesiyle gerçekleflti¤ine iflaret edi- burada konaklayan
lerek Müslüman ordusuyla müflrik ordusunun birbirinden habersiz oldu¤u, ticaret kervanlara hizmet eden ve
hayvanc›l›kla geçinen
kervan›n›n ise ikisinden de uzak bir yerde, sahil yolunda bulundu¤u haber verilir bedevîlerdi.
(el-Enfâl 8/7, 42). 13 Mart 624 Cuma sabah›, 305 kiflilik Müslüman kuvvetiyle, 1000
kiflilik müflrik ordusu aras›ndaki savaflta Ebû Cehil dâhil yetmifl müflrik öldürüldü,
yetmifli esir al›nd›. Müslümanlar ise on dört flehid verdi. Kur’an’da elde edilen za-
ferin Allah’›n yard›m›yla gerçekleflti¤i ve Müslüman ordusunun meleklerle destek-
lendi¤i ifade edilmektedir (el-Enfâl 8/8-12; krfl. Âl-i ‹mrân 3/123-127). Esirlere kar-
fl› iyi davran›lmas›n› emreden Hz. Peygamber onlardan sadece ikisini, Ukbe b. Ebû
SIRA S‹ZDEkarfl›l›k ölü-
Muayt ile Nadr b. Hâris’i vaktiyle Müslümanlara yapt›klar› iflkenceye SIRA S‹ZDE
me mahkum etti, di¤er esirlere yap›lacak muamele konusunda da ashab›n görüflü-
nü ald›. Hz. Ebû Bekir’in teklifini benimseyerek esirler fidye karfl›l›¤›
D Ü fi Ü N E L ‹serbest
M b›ra- D Ü fi Ü N E L ‹ M
k›ld›. Baz› esirler karfl›l›ks›z, okuma yazma bilenler ise on Müslümana okuma yaz-
ma ö¤retmeleri flart›yla serbest b›rak›ld›. Müflriklerden elde edilen ganimetler bir
S O R U S O R U
araya toplanarak savafla kat›lanlar aras›nda eflit flekilde bölüflüldü.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Bedir’in intikam›n› almak için yemin ettiler. Münaf›klar, Müslümanlardan
gözüktükleri halde gerçekte
Müslüman olmayan ve her
Uhud Gazvesi AMAÇLARIMIZ f›rsatta ‹slâm AMAÇLARIMIZ
aleyhine
bozgunculuk yapan
Bedir’de a¤›r bir yenilgiye u¤rayan Kureyflliler Müslümanlardan intikam almak için kimselerdir. Kur’an-› Kerim’de
münaf›klara dair Münâfikûn
reisleri Ebû Süfyân’a savafl haz›rl›klar›na hemen bafllamas› hususunda bask› yap›- adl› müstakil bir sûre yer
K ‹ T A P muhafaza
yorlard›. Bedir Gazvesi’ne sebep olan kervan›n mallar› Dârünnedve’de ald›¤› gibi çeflitli
K sûrelerde
‹ T A P
onlarla ilgili birçok ayet
ediliyordu ve Müslümanlara karfl› kullan›lmak üzere Ebû Süfyân’›n emrine veril- bulunmaktad›r.
miflti. ‹ntikam hisleri yan›nda, Müslümanlar›n Suriye-M›s›r ticaret yolunu kesmele- Hz. Peygamber’in Medine’de
karfl›laflt›¤› büyük
ri ve kervanlar›na bask›nlar düzenlemeleri de onlar› endifleye T E Lsevkediyordu.
EV‹ZYON Ku- problemlerdenT biri
E L EdeVnifak
‹ZYON
reyflliler, çevredeki dost ve akraba kabilelerden de yard›m alarak 3.000 kiflilik bir hareketiydi. Bu grubun bafl›n›
çeken Abdullah b. Übey b.
ordu toplad›lar ve Bedir Gazvesi’nden bir y›l sonra Medine’ye do¤ru yürüdüler. Selûl, Hazrecliler’in reisi olup
Evs ve Hazrec kabileleri
Hz. Peygamber, Câhiliye döneminin kin ve nefret duygular›yla Bedir’in intikam›n› aras›ndaki savafllar›n
‹NTERNET sonunda Yesrib’in‹ N Tidaresi
ERNET
almak isteyen Kureyfl ile Medine d›fl›nda savaflmak istemiyordu. Ancak Bedir Gaz- kendisine verilmek üzere
vesi’ne kat›lmam›fl baz› gençler ile düflman ordusunun ekili arazi ve bahçelerini anlaflmaya var›lm›flken Hz.
Peygamber’in hicretiyle bu
tahrip etmesine k›zan ensardan baz›lar›n›n ›srar› üzerine Uhud’a gitmeye karar ver- gerçekleflmemifl ve bu sebeple
hayat›n›n sonuna kadar ona
di. Yolda, münaf›klar›n reisi Abdullah b. Übey b. Selûl 300 kadar adam› ile or- karfl› düflmanl›k beslemifltir.
dudan ayr›l›p flehre geri döndü. fiehirde yaflayan Yahudiler ile
Mekke’deki müflrikler de onun
Yan›nda kalan 700 sahabesiyle Uhud da¤› eteklerine gelen Hz. Peygamber, ar- bu düflmanl›¤›n› tahrik
ediyordu. Abdullah b. Übey’le
kas›n› emniyete almak için Ayneyn tepesine elli okçu yerlefltirdi ve onlara, savafl›n birlikte di¤er münaf›klar,
hemflehrilerine muhacirlere
seyrine bakmaks›z›n kendisinden bir emir gelmedikçe yerlerinden ayr›lmamalar›n› hiçbir flekilde destek
emretti. ‹ki ordu 23 Mart 625 Cumartesi günü karfl›laflt› ve Müslümanlar bafllang›ç- olmamalar›n› tavsiye ederek
onlar›n flehirden ayr›lmalar›n›
ta Kureyfllileri püskürtüp çekilmeye mecbur b›rakt›lar. Düflman›n bozulup kaçma- sa¤lamak istiyordu.
56 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
lar› daha canl› bir flekilde yaflamaya devam edecek, mesela Hudeybiye Antlaflmas›’n›n sa¤-
lad›¤› imkânlar gerçekleflmemifl olacakt›.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
Uhud Gazvesi’nden Medine’ye dönen Hz. Peygamber ertesi gün, Kureyfllilerin
geri dönüp Medine’ye bask›n düzenleyeceklerine dair bir haber ald›. Bunun üze-
K ‹ T A P K ‹ T A P bir bask›n› önlemek hem de Müslümanlar›n zay›f düflmedi¤i-
rine hem muhtemel
ni göstermek üzere Kureyfl ordusunu takip etmeye karar verdi ve Uhud’a kat›lan-
lardan 500 kiflilik bir kuvvetle, Medine’ye 8 mil uzakl›ktaki Hamrâülesed’e kadar
TELEV‹ZYON T E L E ö¤renen
gitti. Durumu V ‹ Z Y O N Kureyflliler Medîne’ye dönmekten vazgeçip Mekke’ye gitti-
ler. Burada befl gün kalan Hz. Peygamber 2 Nisan 625 tarihinde Medine’ye döndü.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
le oluflturulan müttefik güçlerin say›s› 10.000-12.000, kumandan› da Ebû Süfyân’d›.
Durumdan haberdar olan Hz. Peygamber ashab›yla yapt›¤› istiflare sonucunda sa-
AMAÇLARIMIZ vunma savafl› yapmaya ve Selmân-i Fârisî’nin tavsiyesiyle Medine’nin, süvari birlik-
AMAÇLARIMIZ
lerinin sald›r›s›na aç›k bulunan kuzey k›sm›nda hendek kaz›lmas›na karar verdi.
Yaklafl›k 5,5 km. uzunlu¤undaki hendek, 3000 kiflilik ‹slâm ordusu taraf›ndan bir
K ‹ T A P haftal›k süre K içinde
‹ T A Ptamamland›. Düflman askerinin say›ca üstünlü¤ünü göz önüne
alan Hz. Peygamber, kan dökülmesini de istemedi¤i için bir meydan savafl› yap›l-
mas›n› do¤ru bulmad›. Kad›n ve çocuklar›n kale ve hisarlara yerlefltirilmesini em-
TELEV‹ZYON retti, ordunun
T E L E arkas›
V ‹ Z Y O Nda¤a, ön taraf› da hende¤e bakacak flekilde Sel’ da¤›n›n etek-
lerine karargâh›n› kurdu. Hende¤in derin olmayan zay›f noktalar› ile baz› geçifl
‹NTERNET ‹NTERNET
3. Ünite - Hicretten Sonra Medine 57
‹slâm tarihinde bir dönüm noktas› olan Hendek Gazvesi’nde alt› Müslüman D ‹ K K Aflehid
T oldu; se- D‹KKAT
kiz düflman askeri öldürüldü. Müslümanlar Hendek Gazvesi’nde büyük s›k›nt›lara maruz
kalm›fl, kalabal›k düflman ordusu karfl›s›nda endifleye kap›lm›fllard›.SIRA
Hz. Peygamber’in
N N
S‹ZDE ku- SIRA S‹ZDE
flatma s›ras›nda bir gün ö¤le, ikindi, akflam ve yats› namazlar›n› geceleyin hep birden k›l-
mak zorunda kalmas› onun ve ashab›n›n çok zor flartlar alt›nda mücadele verdiklerini gös-
terir. Bu savafla ad›n› veren Ahzâb sûresinde Müslümanlar›n müttefik AMAÇLARIMIZ
ordular karfl›s›nda AMAÇLARIMIZ
kap›ld›klar› korkudan bahsedilerek bunun bir iman s›nav› oldu¤u belirtilmifl, Allah’›n
Müslümanlar› görünmeyen ordularla destekledi¤i ifade edilmifltir (el-Ahzâb 33/9-12, 25).
K ‹ T A P K ‹ T A P
Hendek Gazvesi ile müflriklerin Hz. Peygamber’i ve Müslümanlar› ortadan kal-
d›rmaya yönelik son teflebbüsleri de baflar›s›zl›kla sonuçland›. Düflman›n baflar›s›z
olmas›nda Hz. Peygamber’in Yahudiler ile onlar›n müttefi¤i Tolan E L E V Arap
‹ Z Y O N kabileleri- TELEV‹ZYON
nin aras›n› açmak üzere uygulad›¤› siyaset ve diplomasinin yan›nda derin bir istih-
barat çal›flmas› yapmas›n›n da önemli rolü olmufltur. Hz. Peygamber’in bu savafl s›-
ras›nda düflman ittifak›n› bozmak için baflvurdu¤u tedbirlerden ‹ N T E Rbiri
N E T Nu’aym b. ‹NTERNET
Mes’ûd ile ilgilidir. Benî Eflca kabilesinin reisi olan Nu’aym yeni Müslüman olmufl,
ancak bunu henüz kimse duymam›flt›. Nu’aym, Hz. Peygamber’in iste¤i üzerine
ayr› ayr› Benî Kurayza ve Kureyfl’e giderek birbirleri aleyhine k›flk›rtt›. Böylece
düflman saflar›nda ortaya ç›kan ihtilaf Benî Kurayza Yahudilerinin saf d›fl› kalma-
lar› sonucunu do¤urdu.
Hendek Savafl›’ndan sonra Hz. Peygamber savafl stratejisini gözden geçirdi.
Müslümanlara sald›r› haz›rl›¤› içinde olan düflman kuvvetlerine onlardan erken
davran›p hücum etmenin gerekli oldu¤u görüldü. Bu do¤rultuda Benî Kurayza
üzerine sefer düzenlendi.
58 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Harita 3.1
Kaynak: Mahmudov, E. (2010). Sebepleri ve Sonuçlar› Aç›s›ndan Hz. Peygamberin Savafllar›, s. 496.
Hudeybiye Antlaflmas›
Hac ve umre için Kâbe’yi Hz. Peygamber ve Mekkeli Müslümanlar, dinlerini korumak ve canlar›n› kurtarmak
ziyaret etmek isteyen amac›yla ayr›lmak zorunda kald›klar› vatanlar›n› çok özlüyor, inen çeflitli ayetlerin
Müslümanlar›n Mekke’ye
belirli mesafede bulunan ve de vurgulad›¤› gibi tevhid inanc›n›n yeryüzündeki mâbedi Kâbe’yi ziyaret etmeyi
mîkat ad› verilen baz› fliddetle arzu ediyorlard›. Hz. Peygamber rüyas›nda Kâbe’yi tavaf etti¤ini görünce
noktalarda ihrama girmeleri
gerekir. Medinelilerin mîkat› Mekke’ye gitmeye ve umre ziyareti yapmaya karar verdi, ashab›na da umre için
flehrin güneybat›s›nda haz›rlanmalar›n› emretti. Medine’nin mîkât yeri Zülhuleyfe’de ihrama girerek yan-
Mescid-i Nebevî’ye 11 km.
mesafedeki Zülhuleyfe olup lar›na sadece yolculuk silâh› alan 1400-1500 kadar sahabeyle Mart 628 tarihinde
Mekke’ye en uzak mîkat Medine’den hareket etti. Mekke’ye 17 km. uzakl›ktaki Hudeybiye’de konaklad›.
yeridir. Di¤er yerler ise fiam,
M›s›r ve Ma¤ribliler için Durumdan haberdar olan Kureyflliler, niyetlerini ö¤renmek ve kendilerine engel
Cuhfe, Necidliler için olmak maksad›yla Halid b. Velîd’in kumandas›nda 200 kiflilik bir süvari birli¤ini
Karnülmenâzil ve Yemenliler
için de Yelemlem’dir. bölgeye sevketti. Hz. Peygamber de gelifl amac›n› anlatmak üzere Kureyfllilere H›-
Karnülmenâzil hizas›nda râfl b. Ümeyye’yi elçi olarak gönderdi. Ancak elçi çok kötü bir flekilde karfl›land›;
bulunan Zâtü›rk ise Irak
yönünden gelenlerin hatta öldürülmek istendi. Bunun üzerine Hz. Peygamber baflta Ebû Süfyân olmak
mîkat›d›r. üzere Kureyflliler aras›nda birçok akrabas› bulunan Hz. Osman’› gönderdi. Kureyfl-
liler Osman’a, Müslümanlar›n Mekke’ye girmelerine izin vermeyeceklerini, ancak
isterse kendisinin Kâbe’yi tavaf edebilece¤ini söylediler. Osman “Hz. Peygamber
tavaf etmeden ben asla tavaf etmem” diyerek bu teklifi reddedince onu tutuklad›-
lar. Bu geliflme, Hz. Peygamber’e, Osman’›n öldürüldü¤ü fleklinde ulaflt›. Habere
son derece üzülen Hz. Peygamber, müflriklerle savaflmadan oradan ayr›lmayacak-
lar›na dair ashab›ndan biat ald›. Bu biata Fetih süresinde belirtildi¤i üzere (48/18)
3. Ünite - Hicretten Sonra Medine 59
Allah’›n raz› oldu¤u biat anlam›nda Bey’atürr›dvan, ‘semure’ denilen bir çeflit çöl
a¤ac›n›n alt›nda yap›ld›¤› için ‘el-Bey’atü’fl-flecere’, biat eden sahabelere de a¤aç al-
t›nda biat edenler anlam›nda ‘Ashâbü’fl-flecere’ ad› verilmifltir.
Kureyflliler, Müslümanlar›n Hz. Muhammed’e ba¤l›l›klar›n› ve onun emriyle
ölümü göze alacaklar›n› ortaya koyan kararl›l›klar›n› ö¤renince telâfla kap›ld›lar.
Önce Hz. Osman’› serbest b›rakt›lar, sonra da Süheyl b. Amr baflkanl›¤›nda bir he-
yeti bar›fl yapmak üzere Hz. Peygamber’e gönderdiler. Yap›lan müzakerelerden
sonra bir antlaflma kaleme al›nd›. Söz konusu antlaflmaya göre Müslümanlar o y›l
Mekke’ye girmeden geri dönecekler, umre için ertesi y›l gelecek ve flehirde üç gün
kalabileceklerdi. Mekkeli biri Medine’ye kaçarsa iade edilecek, Medine’den biri
Mekke’ye kaçarsa iade edilmeyecekti. Bar›fl on y›l sürecek, taraflardan biri bu itti-
faka dâhil olmayan herhangi bir kabile ile savafla girerse di¤eri pasif kalacak, iki
taraf hâkimiyeti alt›ndaki topraklar› ticaret kervanlar›n›n geçifli, hac ve umre için
emniyet alt›nda tutacakt›. Di¤er Arap kabileleri istedikleriyle ittifak yapabilecek, bu
flartlara taraflar›n d›fl›nda kendileriyle müttefik olan kabileler de uyacakt›. ‹lk ba-
k›flta Müslümanlar›n aleyhine gibi görünen ve bu yüzden ashab›n tepki gösterdi¤i
antlaflmada Hz. Peygamber’in hedefi Hendek Gazvesi’nde Medine’yi muhasara
eden düflman ittifak›n› parçalamakt›. Nitekim o, bu antlaflma ile Kureyfl’in Hayber
Yahudileri ve Gatafân kabilesine karfl› tarafs›zl›¤›n› sa¤lam›fl, Hudeybiye dönüflün-
de Hayber üzerine yürüme imkân›n› elde etmifltir. Di¤er taraftan o güne kadar
Müslümanlar› tan›mayan, onlar› muhatap saymayan Kureyflli müflrikler, bu antlafl-
ma ile Müslümanlar› kendileriyle denk bir taraf olarak kabul etmifl oldular. Bu so-
nuç hem müflrik hem de Müslüman olan kabilelerin Hz. Peygamber’le temas kur-
malar›n› kolaylaflt›rm›fl, ‹slâm davetinin kendilerine kolayca ulaflmas›n› sa¤lam›flt›r.
Nitekim ‹slâmiyet Arap yar›madas›nda h›zla yay›lmaya devam etti; öyle ki Hudey-
biye anlaflmas›ndan Mekke’nin fethine kadar geçen iki y›l içinde Müslüman olan-
lar›n say›s›, o güne kadar geçen on sekiz y›l içindeki say›y› aflt›. Ayr›ca çevre ülke-
lerin devlet baflkanlar›na ‹slâm’a davet mektuplar› gönderilmesi mümkün hale gel-
di. Bu münasebetle inen Kur’an-› Kerim’in 48. sûresi Fetih sûresi ad›yla an›lm›fl ve
sözü edilen antlaflma Allah’tan gelen bir fetih ve ilahî yard›m olarak nitelendirilmifl-
tir (el-Feth 48/1, 3).
N N
SIRA S‹ZDE
Muhammed’e ve onun tebli¤ etti¤i dine bafllang›çtan itibaren s›cak bakm›fl, Müslü- SIRA S‹ZDE
manlara özellikle istihbarat alan›nda önemli yard›mlar› olmufl ve Hudeybiye Ant-
laflmas›’na kadar onlar›n tamam› ‹slâmiyet’i benimsemiflti. Hz. Peygamber Kureyfl-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
lilere bir mektup yollayarak Benî Bekir ile ittifaktan vazgeçmelerini veya öldürü-
len Huzâal›lar’›n diyetini ödemelerini istedi. Aksi takdirde antlaflman›n ihlâl edilmifl
olmas› sebebiyle kendilerine savafl açabilece¤ini bildirdi. Kureyflliler
K ‹ T A P
hem diyet K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
‹NTERNET ‹NTERNET
60 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
m›ndaki ‘nasr’ kelimesi bütün Araplara üstün gelmeye, ayn› sûredeki ‘feth’ kelimesi
de Mekke’nin fethine iflaret etmektedir. Ayn› flekildeHadîd sûresinin 10. âyetindeki
fetih kelimesi de Mekke’nin fethine iflaret etmekte, ‹brâhim sûresinin 13-14. ayetle-
rinde de Mekke’nin fethedilere Müslümanlar›n oraya dönece¤i haber verilmektedir.
Fetih sûresi de Hudeybiye’ye, dolay›s›yla Mekke’nin fethine iflaret etmektedir.
Hz. Peygamber Mekke’de kald›¤› süre içinde baz› sahabeleri flehrin çevresinde-
ki kabilelere ait putlar› y›kmak üzere görevlendirdi. Y›k›lan putlar aras›nda Menât,
Süvâ’ ve Uzzâ da bulunuyordu. Ard›ndan yine flehre yak›n baz› kabileleri ‹slâmi-
yet’e davet etmek için seriyyeler düzenledi.
SIRA S‹ZDE
Mekke’nin fethinin ‹slâm fetihleriyle iliflkisinin olup olmad›¤›n› araflt›r›n›z. SIRA S‹ZDE
3
Hz. Ebû Bekir’in Hac Emîri Tayin Edilmesi ve Müflriklere
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
Son Ça¤r›
Mekke’nin fethiyle flehrin ve Kâbe’nin idaresi Müslümanlar›n eline geçmifl ve bir-
çok müflrik Arap kabilesi ‹slâm’a girmifl olmakla birlikte putperestS O R inançlar›n›
U de- S O R U
vam ettirenler hâlâ mevcuttu. Bu müflrik kabilelerin bir k›sm› Müslümanlar›n müt-
tefikiydi. Mekke fethinden sonra, Hz. Peygamber, hicretin 1. y›l›ndan
D ‹ K K A T itibaren iyi D‹KKAT
münasebetler kurdu¤u Medine’ye komflu Damre, G›fâr, Cüheyne ve Eflca’dan bafl-
ka Huzâa ve Müdlic gibi müflrik kabilelerle, hac ve umre amac›yla Kâbe’yi ziyare-
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
te gelenlere engel olunmayaca¤›na ve haram aylar›nda kimsenin korku içinde bu-
lunmayaca¤›na dair antlaflmalar yapm›flt›. Tebük Seferi’nden döndükten sonra
Mekke’de hâlâ müflriklerin bulunaca¤›n› ve baz›lar›n›n âdetleri oldu¤u üzere ç›p-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
lak bir flekilde Kâbe’yi tavaf edece¤ini bildi¤inden, bu y›l içinde farz olan hacca
bizzat gitmeye gönlü raz› olmad›. Hz. Ebû Bekir’i hac emîri tayin ederek 300 ka-
dar sahabe ile Mekke’ye gönderdi. Ard›ndan müflriklerin genel K ‹konumu
T A P ve onlar- K ‹ T A P
la Hz. Peygamber aras›ndaki antlaflmalar hakk›nda Tevbe sûresinin bafl›ndan itiba-
ren yirmi sekiz ayet nâzil oldu. Hz. Peygamber, bu ayetlerin hükümlerini tebli¤
T E L E V ‹ Z Y O N üzerinde
için Hz. Ali’yi görevlendirdi. Çünkü Arap gelene¤ine göre antlaflmalar TELEV‹ZYON
baflkan veya ailesinden biri söz sahibi olabilirdi. Hz. Ali, Mekke’ye gitmekte olan
Ebû Bekir’e yolda ulafl›p durumu anlatt› ve kendisine emîr-i hac olarak vazifeye
devam edece¤ini bildirdi. Hz. Ali, 10 Zilhicce yani bayram›n birinci
‹NTERNET
günü Mina’da ‹NTERNET
toplanan insanlara, Tevbe sûresinin müflriklere ‘ihtar’ mahiyetindeki ilk ayetlerini
okudu ve flu hususlar› aç›klad›: “Kâfirler ebedî kurtulufla eremeyecek ve cennete
giremeyecektir. Bu y›ldan sonra müflrikler haccedemeyecek ve Mescid-i Harâm’a
yaklaflamayacakt›r; kimse Kâbe’yi ç›plak tavaf edemeyecektir. Hz. Peygamber’le
antlaflmalar› bulunanlar, antlaflman›n süresi nihayete erinceye kadar haklar›n› kul-
lanabilecekler, daha sonra Müslüman olmad›klar› takdirde can güvenlikleri kalka-
cakt›r”. Bu bildiri etkisini göstermifl, orada bulunan müflriklerin bir k›sm› itiraz et-
miflse de ard›ndan “Kureyfl bile Müslüman oldu” diyerek dört ay beklemeye gerek
duymaks›z›n hemen hepsi Müslüman olmufltur. Böylece Arap yar›madas›ndaki
putperestlik ortadan kald›r›lm›fl, Kâbe Hz. ‹brâhim ile Hz. ‹smâil’in kurdu¤u esasa
uygun olarak yaln›zca tevhid inanc›na sahip müminlere tahsis edilmifl oldu. Ayn›
sûrenin 29. ayetiyle baflta Ehl-i Kitap (Yahudi ve H›ristiyanlar) olmak üzere di¤er
din mensuplar›na cizye ödemeleri flart›yla can ve mal güvencesi sa¤lanmas› ve
kendi dinlerinde kalma hürriyeti verilmesi fleklindeki temel ‹slâmî anlay›fl uygula-
maya konuldu.
62 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Recî’ Vak’as›
Uhud Gazvesi’nden birkaç ay sonra Adal ve Kâre kabilelerinden bir heyet Medi-
ne’ye gelip Hz. Peygamber’tan kendilerine ‹slâmiyet’i ö¤retecek sahabeler gönder-
mesini istediler. Hz. Peygamber’in gönderdi¤i on kiflilik heyet Mekke ile Usfân ara-
s›nda Recî’ suyu yan›nda konaklad›. Bu s›rada Lihyâno¤ullar›’ndan 100 kadar silâh-
l› bir grup, Müslümanlara bask›n düzenledi (Temmuz 625). Yedi sahabe flehid edil-
di, kalan üç kifliden Abdullah b. Târ›k yolda öldürüldü, Hubeyb b. Adî ile Zeyd b.
Desine Kureyfl’e sat›ld›. Mekkeli müflrikler bir müddet sonra bu iki sahabiyi de ifl-
kenceyle flehid ettiler. Bir savafl sebebi teflkil eden bu sald›r› ve katliam dolay›s›y-
la Hz. Peygamber 200 kiflilik bir kuvvetle Lihyano¤ullar› üzerine sefer düzenledi.
Ancak ‹slâm ordusunun geliflini haber alan Lihyano¤ullar› da¤lara çekilmifl olduk-
lar›ndan Hz. Peygamber iki gün onlar›n topraklar›nda kald›ktan sonra geri döndü.
Bi’rimaûne Facias›
Recî’ Vak’as›’ndan k›sa bir süre sonra (Temmuz 625) Âmir b. Sa’saa kabilesinin rei-
si Ebû Berâ Âmir b. Mâlik Medine’ye gelerek Hz. Peygamber’den ‹slâmiyet hakk›n-
da bilgi ald›. Kendisi Müslüman olmamas›na ra¤men kabilesine ‹slâm’› anlatacak
baz› kimselerin gönderilmesini istedi. Hz. Peygamber, gönderilecek kimselerin can
güvenli¤i konusunda kesin söz ald›ktan sonra Kur’an’› iyi bilen ço¤u ensar ve ehl-
i Suffe’den 70 (veya 40) kiflilik bir grubu Münzir b. Amr el-Hazrecî baflkanl›¤›nda
gönderdi. Baflka bir rivayete göre ise bu heyet, Müslüman oldu¤unu söyleyen Zek-
vân, Usayye, Ri’l ve Lihyân kabilelerinin düflmanlar›na karfl› Hz. Peygamber’den
yard›m istemeleri üzerine gönderilmifltir. Heyet, Medine-Mekke yolu üzerindeki
Bi’rimaûne’ye gelince hayatlar›n› garanti eden Âmir b. Mâlik’in öldü¤ünü haber
al›nca orada bir süre bekledi. Müslümanlara karfl› kin duyan Âmir b. Mâlik’in ye-
¤eni Âmir b. Tufeyl’in k›flk›rtmas›yla civardaki kabilelerden meydana gelen bir
grup, üç kifli hariç heyet mensuplar›n› öldürdü. Kurtulanlardan Münzir b. Muham-
med de bir süre sonra flehid edildi. Bu çok ac› olay› vahiy yoluyla ö¤renen ve as-
hab›na haber veren Hz. Peygamber, hiçbir felaket karfl›s›nda hissetmedi¤i derece-
de elem duymufl ve otuz veya k›rk gün süreyle sabah namaz›nda bu faciaya yol
açanlara beddua etmifltir. Bi’rimaûne facias›na sebep olan Benî Âmir’in cezaland›-
r›lmas› amac›yla Hz. Peygamber, fiücâ b. Vehb komutas› alt›nda yirmi dört kiflilik
bir kuvveti Temmuz 629’da onlar›n üzerine gönderdi. Ani bir gece bask›n›yla bir-
çok kad›nla beraber çok say›da hayvan ele geçirildi. Ancak kad›nlar ve onlar› iste-
meye gelen kabile mensuplar› Müslüman olduklar› için serbest b›rak›ld›.
san yan›nda çok say›da mal ve hayvan ganimet olarak al›nd›. Hz. Peygamber esir
ve ganimetleri paylaflt›rd›. Bu esnada kabile reisinin k›z› Cüveyriye Müslüman ol-
du. Hz. Peygamber azat etti¤i Cüveyriye ile evlendi. Bu evlilik üzerine bütün Müs-
lümanlar ellerindeki esirleri serbest b›rakt›. Geliflmelerden çok memnun olan Mus-
taliko¤ullar›, baflta kabile reisi Hâris olmak üzere topluca ‹slâm’a girdiler.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
düflmanl›k, Kureyfl kabilesinden olan Hz. Peygamber’e ve onun getirdi¤i ‹slâm’a
da yönelmiflti. Kabilenin baz› kollar› Hudeybiye Antlaflmas›’n›n yol emniyetiyle il-
gili hükümlerini ihlâl ettiklerinden Hz. Peygamber onlar üzerine baz› küçük seriy-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
yeler göndermiflti. Ancak kin ve düflmanl›klar› artarak devam etti¤i için Hevâzinli-
ler, Mekke fethi s›ras›nda Hz. Peygamber’›n Kureyfl’ten sonra en önemli hedefle-
rinden biri haline gelmiflti. Mekke’de bulundu¤u s›rada Hz. Peygamber,
K ‹ T A P ele geçiri- K ‹ T A P
len bir casustan Hevâzinliler’in kad›n, çocuk, mal ve hayvanlar›n› yanlar›na alarak
top yekün bir savafla giriflmek üzere topland›klar›n› ö¤rendi. Di¤er taraftan Sakîfli-
ler de, Tâif yolu üzerindeki Uzzâ putunun y›kt›r›lmas› üzerine T E Lkendi
E V ‹ Z Y putlar›
ON Lât’›n TELEV‹ZYON
da tahrip edilece¤inden korkup Evtâs’ta toplanan Hevâzinliler’e kat›ld›lar. Hevâzin
ordusunun kumandanl›¤›n› otuz yafllar›ndaki Mâlik b. Avf en-Nasrî yap›yordu.
Hz. Peygamber, Mekkeli Müslümanlardan yeni kat›lan 2.000 kifli ile birlikte as-
ker say›s› 12.000’e ulaflan ordusuyla 27 Ocak 630 tarihinde yola ‹ N T ç›kt›.
E R N E T1 fiubat 630 ‹NTERNET
Perflembe günü Evtâs’a yönelen Müslümanlar›n Halid b. Velîd kumandas›ndaki
öncü birli¤ini Huneyn vadisinde pusu kuran Hevâzinlilerin oka tutmas›yla savafl
fiilen bafllad›. Havan›n karanl›k olmas› yüzünden pusudaki düflmanlar›n yerini tes-
bit etmek mümkün olmad›. Bunun yan› s›ra ürken atlar›n ve develerin meydana
getirdi¤i kar›fl›kl›k ve panik havas› öncü birli¤in da¤›lmas›na, merkezdeki birlikle-
rin de düzensiz bir flekilde geri çekilmesine sebep oldu. Öyle ki, Hz. Peygamber’in
etraf›nda çok az say›da asker kald›. Kur’an-› Kerim’de bozgunun sebebi, Müslü-
manlar›n say› bak›m›ndan kendilerini üstün görmesine, dolay›s›yla Allah’a tevek-
külün tam gerçekleflmemesine ba¤lanm›fl, fakat ac› tecrübeden sonra Allah’›n ma-
nevî deste¤iyle zaferin kazan›ld›¤› ifade edilmifltir (et-Tevbe 9/25-26). Da¤›lan or-
du Hz. Peygamber’in uyar›s›, cesur ve kararl› müdahalesiyle k›sa zamanda topar-
land›, fliddetli bir savafltan sonra zafer kazan›ld›. Hevâzinlilerin büyük bir k›sm› ku-
mandanlar›yla birlikte Tâif’e, bir k›sm› da Evtâs’a s›¤›nd›, geri kalanlar› Nahle’ye
kaçt›. Bu savaflta dört Müslüman›n flehid olurken, düflman askerinden de meflhur
flair ve cengâver Düreyd b. Simne’nin de aralar›nda bulundu¤u 70 kiflinin öldü.
Tâif Kuflatmas›
Huneyn Savafl› Müslümanlar taraf›ndan kazan›lm›flsa da savafltan kaçanlar ‹slâm
karfl›t› baflka kabilelerle birleflerek yeni bir tehlike arz etmeye bafllam›flt›. Bunlar›n
bafl›nda Tâifliler geliyordu. Tâif halk› ‹slâm’a karfl› olan tavr›n› zaman zaman küs-
64 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
16). Benzer bir durum Tebük Gazvesi s›ras›nda da olmufltur (bk. et-Tevbe 9/90,
97, 101, 120). Bedevî Gatafâno¤ullar›’n›n çeflitli kollar› 624 y›l›ndan itibaren Medi-
ne çevresinde çeflitli ya¤malama ve öldürme olaylar›na kar›flm›fl, bu kabilenin ‹s-
lâmlaflmas› ancak elçiler y›l›nda (9/630-631) sathî bir flekilde gerçekleflmifltir. Nite-
kim Hz. Peygamber’in vefat›ndan sonra Fezâre kolunun reisi Uyeyne b. H›sn irti-
dad ederek peygamberlik iddias›nda bulunan Tuleyha b. Huveylid el-Esedî ile bir-
leflti. Büyük ço¤unlu¤u bedevî hayat› yaflayan Benî Hanîfe de ‹slâmiyet’ten uzak
durmaya çal›flt›. Bu kabilenin Seleme b. Hanzale baflkanl›¤›ndaki heyeti 631 y›l›n-
da Medine’ye gelerek Müslüman oldu. Ancak siyasî ve ekonomik emellere sahip
bu kabile mensuplar›, Hz. Peygamber’in rahats›zl›¤› esnas›nda, Hz. Muhammed’in
peygamberli¤e kendisini de ortak etti¤i yalan›n› ileri sürerek peygamberlik iddi-
as›nda bulunan Müseylimetülkezzâb’›n etraf›nda toplanarak irtidat ettiler.
Öte yandan Benî Esed Uhud Gazvesi’nden sonra Hz. Peygamber ve Müslüman-
lar›n güç kaybettiklerini düflünerek Medine’ye ani bir sald›r› yapmay› tasarlad›¤› gi-
bi Hendek Gazvesi esnas›nda da Tuleyha b. Huveylid kumandas› alt›nda bir birlik-
le düflman gruplar›n ittifak› içinde yer ald›. 630 y›l›nda ise aralar›nda Tuleyha’n›n
da bulundu¤u bir heyetle Medine’ye gelerek Müslüman görünmek zorunda kald›-
lar ve k›tl›k sebebiyle malî yard›m talebinde bulundular, Zekâtlar›n› kendi aralar›n-
da toplay›p da¤›tmak için izin istediler. Onlar›n bu görüflmeleri esnas›nda kaba tu-
tum ve davran›fllar sergilemeleri, menfaatlerine düflkün olmalar›, iman etmedikleri
halde öyle görünüp Hz. Peygamber’i minnet alt›nda b›rakmak istemeleri üzerine
Hucurât sûresindeki ayetler indi (49/14-18). Hz. Peygamber’in rahats›zl›¤› günle-
rinde Tuleyha peygamberli¤ini ilân etti, ard›ndan kendi kabilesinin d›fl›nda Fezâ-
re, Zübyân, Tay ve Abs gibi bedevî kabilelerinden baz› kimselerin deste¤ini alarak
Hz. Ebû Bekir döneminde irtitat etti.
YAHUD‹LERLE ‹L‹fiK‹LER
gün devam eden kuflatma sonunda Yahudiler teslim oldu. Hz. Peygamber’in esir-
lerden, say›lar› 700 civar›nda olan savaflç› erkeklerin öldürülmesine karar vermesi
üzerine Hazrec kabilesinin reisi Abdullah b. Übey b. Selûl, Kaynukâo¤ullar›’n›n
kendilerinin müttefiki olduklar›n› belirterek ba¤›fllanmalar›n› istedi. Hz. Peygam-
ber, münaf›klar›n bafl› oldu¤unu bilmesine ra¤men onun ›srar›yla kabile mensup-
lar›n›n tamam›n›n Medine’den sürülmesini emretti. Ayr›ca onlara flehirden ayr›lma-
lar› için üç gün süre tan›nd› ve alacaklar›n› tahsil etmelerine izin verildi. Medi-
ne’den ayr›lan Kaynukao¤ullar›, bir ay kadar Vâdilkurâ’da kald›ktan sonra Suriye
taraflar›na gidip Ezriât’a yerlefltiler.
Hayber’in Fethi
Hz. Peygamber Hudeybiye Antlaflmas›’ndan döndükten sonra, Medine’den ç›kar›-
l›fllar›n›n ard›ndan Hayber’e yerleflen Nadîro¤ullar›’n›n arzetti¤i tehlikeyi düflünme-
ye bafllad›. Çünkü sözü edilen Yahudiler Hayber’deki soydafllar›yla birlikte Medi-
3. Ünite - Hicretten Sonra Medine 67
ne’ye karfl› büyük bir düflmanl›k faaliyeti içine girmifl, Mekkeli müflriklerin yan› s›-
ra baz› Arap kabileleriyle de anlaflarak genifl bir ittifak oluflturmufllard›. Nihayet Hz.
Peygamber 1500 kiflilik bir kuvvetle Medine’den ayr›larak Hayber’e üzerine yürü-
dü (Haziran 628). Hayber’deki yedi müstahkem kalenin dördü savaflla, üçü de sulh
yoluyla ele geçirildi. Hz. Ali’nin büyük kahramanl›k gösterdi¤i savaflta Yahudiler
doksan üç ölü, Müslümanlar ise on befl flehid verdi. Hz. Peygamber Yahudileri
Hayber’den göndermeyi düflünüyordu. Ancak onlar›n, mühim bir hurma merkezi
olan yerlerinde yar›c›l›k usulüyle kalmalar› fleklindeki teklifleri kabul edildi. Hay-
ber’den sonra Vâdilkurâ ve Fedek halk›yla da benzer anlaflmalar yap›ld›.
N N
SIRA S‹ZDE
tehdit eden veya küçük düflüren ifadelere yer verilmemifl, tek Allah’a ve Hz. Muhammed’in
O’nun kulu ve elçisi oldu¤una inanmaya davet edilmifltir. Özellikle kabile reislerine gön-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Allah’a ve resulüne itaat etmeleri, namaz k›lmalar› ve zekât vermeleri gerekti¤i özellikle
zikredilmifltir. 630 y›l›nda inen olan cizye ayetinden (et-Tevbe 9/29) sonra yaz›lan mek-
AMAÇLARIMIZ tuplarda iseAMAÇLARIMIZ
Müslümanlar›n egemenli¤ini tan›makla birlikte ‹slâm’a girmeyi kabul etme-
yen Yahudi, H›ristiyan ve Mecûsîler’den cizye al›naca¤›na yer verilmifltir.
K ‹ T A P Hz. Peygamber’in
K ‹ T diplomatik
A P iliflkileri ve ‹slâm’a davet mektuplar› konusunda uzun arafl-
t›rmalar› bulunan Muhammed Hamidullah’›n ‹slâm Peygamberi adl› eserinden ilgili k›sm›
okuyunuz.
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
Mûte Savafl›
Hz. Peygamber 8. y›l›n bafl›nda (629) Hâris b. Umeyr el-Ezdî’yi ‹slâm’a davet mek-
tubuyla birlikte Bizans’a ba¤l› Busrâ valisine gönderdi. Medine’ye hicretinden iti-
‹NTERNET ‹NTERNET
baren Hz. Peygamber’e düflmanl›kta elinden geleni yapan Ebû Âmir er-Râhib’in
telkinleri alt›nda bulunan H›ristiyan Gassânî Emîri fiürahbîl b. Amr kendi toprakla-
r›ndan geçen elçiyi öldürttü. Hâris b. Umeyr Hz. Peygamber’in öldürülen ilk ve tek
elçisidir. Di¤er taraftan Hz. Peygamber ayn› y›l içinde (Temmuz 629) on befl kifli-
lik bir heyeti ‹slâm’a davet amac›yla Belka’ya bir günlük mesafedeki Zâtuatlah’a
yollad›. Ancak heyet üyeleri oka tutularak flehid edildi; içlerinden yaln›zca Kâ’b b.
Umeyr el-G›fârî yaral› olarak Medine’ye dönebildi. Hz. Peygamber devletleraras›
örfün aç›k ihlaline karfl› mukabelede bulunmak üzere Zeyd b. Hârise kumandas›
alt›nda 3.000 kiflilik bir orduyu bölgeye sevketti. ‹slâm ordusu, Belka’n›n köylerin-
den olan Mûte’de, o s›rada bölgede bulunan Bizans ordusu ile H›ristiyan Arap ka-
bilelerinin de kat›ld›¤› fiürahbîl b. Amr kumandas›ndaki büyük bir orduyla (100.000
veya 200.000 kifli) karfl›laflt› (Eylül 629). Yap›lan savaflta Müslümanlar›n kumanda-
n› Zeyd b. Hârise ile yine Hz. Peygamber’in önceden tayin etmifl oldu¤u di¤er iki
kumandan Ca’fer b. Ebû Tâlib ve Abdullah b. Revâha flehid oldu. Bunun üzerine,
Mûte Savafl›’nda gösterdi¤i bu y›l›n safer ay›nda Medine’ye gelip Müslüman olan Halid b. Velîd kumandanl›-
kahramanl›k ve baflar›
sebebiyle Halid b. Velîd ¤a getirildi ve onun taktikleriyle Müslümanlar âni bir sald›r›dan sonra en az zayi-
Allah’›n k›l›c› anlam›nda atla çöle çekildi, sonra da Medine’ye döndüler. Hz. Peygamber, kumandanlar›n›n
‘Seyfullah’ lakab›yla
an›lm›flt›r.
arka arkaya flehid düfltüklerini a¤layarak ashab›na anlatm›fl, sonra da sanca¤› Ha-
lid’in ald›¤›n› ve kendisine fetih müyesser oldu¤unu söylemifltir.
Tebük Gazvesi
Hicretin 9. y›l› Receb ay›nda (Ekim 630) Bizans ‹mparatoru Herakleios’un, H›risti-
yan Arap kabilelerinin de deste¤ini alarak Müslümanlara karfl› savafla haz›rland›¤›-
na dair haberlerin gelmesi üzerine Hz. Peygamber, kurakl›k ve k›tl›k hüküm sür-
mesine ra¤men savafl haz›rl›klar›na bafllad›. Genellikle sefer için gidece¤i yeri giz-
li tuttu¤u halde bu defa hedefin Bizans ordusu oldu¤unu aç›kça belirtti. Çünkü gi-
dilecek yol uzun, düflman güçlü ve büyüktü. Ayr›ca mevsim çok s›cak ve ürün top-
lama zaman›yd›. Sefer haz›rl›klar› s›ras›nda Hz. Osman baflta olmak üzere birçok
zengin sahabe ‹slâm ordusunun donat›m› için ciddî katk›larda bulundu. Hz. Pey-
gamber haz›rlad›¤› 30.000 kiflilik ordusuyla Medine’ye 700 km. kadar uzakl›ktaki
Tebük’e kadar ilerleyip orada karargâh kurdu. On befl-yirmi gün burada kal›nd›,
ancak Bizans ordusuna rastlanmad›. Tebük’te bulundu¤u s›rada Hz. Peygamber ‹s-
lâmiyet’e davet amac›yla bat› istikametinde çok genifl bir sahaya yay›lan, ço¤unlu-
3. Ünite - Hicretten Sonra Medine 69
¤u H›ristiyan ve bir k›sm› da Yahudi olan Cerbâ, Eyle, Ezruh, Maknâ ve Maan’a bir-
likler gönderdi. Onlar›n temsilcileri gelip ‹slâmiyet’i kabul etmeyeceklerini ancak
cizye ödeyeceklerini bildirerek ‹slâm devletinin tebaas› olmay› kabul ettiler. Hz.
Peygamber bu yerleflim merkezlerinin her biri için antlaflma metni yazd›r›p kendi-
lerine verdi. Bu arada Halid b. Velîd’in kumandas› alt›ndaki askerî birlik Irak yolu
üzerinde önemli bir merkez olan Dûmetülcendel halk›n›n da cizye ödemek sure-
tiyle ‹slâm devletinin hâkimiyetini kabul etmesini sa¤lad›.
Müslümanlar için ciddi bir s›nav olan Tebük seferinin ‘sâ’atü’l-usra’ yani zor bir
zamanda yap›ld›¤›na iflaret eden ayetten (et-Tevbe 9/117) hareketle, sefere kat›lan
orduya zor zamanlar›n ordusu anlam›nda ‘ceyflü’l-usra’ denilmifltir. Kur’an-› Ke-
rim’de bu sefere kat›lan veya mazeretine binaen ya da mazeretsiz kat›lamayan
Müslümanlar ile savafla destek vermedikleri gibi kat›lmak isteyenleri de vazgeçir-
meye çal›flan münaf›klar›n tavr› hakk›nda birçok ayet yer almaktad›r (bk. et-Tevbe
9/38-106, 117-118).
Veda Hacc›
Özellikle Ramazan ay›n›n Hz. Peygamber’in ramazan aylar›nda her gece Cebrâil ile bulufltu¤u ve o zamana
son on gününde baz› zaruri kadar nâzil olan ayetleri okudu¤u bilinmektedir. Hicretin 10. y›l› Ramazan ay›nda
durumlar hariç cami ve
mescitlerde kalarak ibadet ise (Aral›k 631) Cebrâil kendisine Kur’an-› Kerim’i iki defa tilavet ettirdi. Hz. Pey-
ve tefekkürle meflgul gamber bunu ecelinin yaklaflt›¤›na iflaret olarak gördü ve bu hususu k›z› Fât›ma ile
olmakt›r.
de paylaflt›. Di¤er taraftan her y›l ramazan ay›nda on gün itikâfa giren Hz. Pey-
gamber yine hayat›n›n bu son ramazan ay›nda yirmi gün itikâfta kald›.
Daha sonra Hz. Peygamber hacca gitmek için haz›rl›¤a bafllad› ve bütün Müs-
lümanlar›n kat›lmas›n› istedi. 26 Zilkâde 10 (23 fiubat 632) günü yan›nda han›mla-
r› ve k›z› Fât›ma da oldu¤u halde, muhacirler, ensar ve Medineye gelen kabileler-
den oluflan Müslümanlarla birlikte buradan hareket etti, Zülhuleyfe’de ihrama gir-
di. Yolda kendisine kat›lanlarla birlikte 4 Zilhicce’de (2 Mart) Kasvâ (Kusvâ) adl›
devesinin üzerinde oldu¤u halde Mekke’ye ulaflt›; umre yapt›ktan sonra Ebtah
mevkiinde kendisi için kurulan çad›rda kald›. 8 Zilhicce Perflembe günü Mek-
ke’den ayr›l›p Mîna’ya gitti ve orada geceledi; 9 Zilhicce Cuma günü günefl do¤-
duktan sonra, Müzdelife yoluyla Arafat’a hareket etti ve kendisi için Nemire’de ku-
rulmas›n› emretti¤i çad›ra yerleflti. Ö¤le üzeri Arafat vadisinde say›lar› 120.000’i
aflan ashab›na Vedâ Hutbesi diye an›lan konuflmas›n› yapt›. Konuflmas›nda Allah’a
hamd ü senâdan sonra bütün insanlar›n Allah’›n kulu olup ayn› anne-babadan tü-
rediklerini hat›rlatt›; ›rk, renk, dil ve s›n›f fark› gözetilmeksizin bütün insanlar›n eflit
oldu¤unu, Allah kat›nda üstünlük ölçüsünün ‘takvâ’ oldu¤unu belirtti. Genellikle
insan haklar› üzerinde duran Hz. Peygamber can, mal ve ›rz güvenli¤ine vurgu ya-
parak kul hakk› konusunda dikkatli davran›lmas›n›, zulümden ve haram lokmadan
kaç›n›lmas›n›, emanete riayet edilmesini, efller aras›nda karfl›l›kl› hak, görev ve so-
rumluluklar›n gözetilmesini istedi. Bütün Müslümanlar›n kardefl oldu¤unu ifade
ederek birlik ve beraberli¤in önemine dikkat çekti. Kur’an ve Sünnet’in vazgeçil-
mez hidayet kayna¤› oldu¤unu belirten Hz. Peygamber namaz, oruç, zekât ve hac
gibi dinî ibadetlerin yerine getirilmesi ve ahlâk kurallar›na uyulmas› konusunda
hassasiyet gösterilmesini istedi. Hz. Peygamber Câhiliye dönemine ait baz› anlay›fl
ve geleneklere de iflaret ederek ribân›n ve kan davas›n›n yasakland›¤›n›, hac›lara
su temini vazifesi olan ‘sikâye’ ile Kâbe’nin perdedarl›¤› ve anahtarlar›n›n muhafa-
zas› olan ‘hicâbe’ (sidâne) d›fl›nda kalan, baflta aylar›n yerlerini de¤ifltirmek ‘nesî’
olmak üzere Mekke ve hac idaresine dair Câhiliye ça¤› kurumlar›n› ve uygulama-
lar›n› kald›rd›¤›n› ilân etti. Kendisini dinleyen ashab›na s›k s›k “Tebli¤ ettim mi?”
diye sorup onlara tasdik ettiren Hz. Peygamber, “fiâhid ol yâ Rab! fiâhid ol yâ Rab!”
diyerek konuflmas›n› tamamlad›. Hz. Peygamber Arafat’tan ayr›lmadan önce nâzil
olan ayette de dinin kemâle erip tamamland›¤› ve Hakk’›n r›zas›na uygun düflen
dinin ‹slâm oldu¤u aç›kça zikredilmektedir: “Bugün size dininizi kemâle erdirip ni-
metimi tamamlad›m ve sizin için din olarak ‹slâm’› seçtim” (el-Mâide 5/3).
Hz. Peygamber’in Arafat’ta yapt›¤› konuflmada, “bu y›ldan sonra sizinle burada
belki de bir daha buluflamayaca¤›m” buyurmas› ve bir süre sonra da vefat etmesi
dolay›s›yla onun bu hacc›na ‘Vedâ Hacc›’, hutbeye de ‘Vedâ Hutbesi’ denilmifltir.
Esasen Hz. Peygamber’in bu hac s›ras›nda çeflitli yer ve zamanlarda birden fazla
konuflma yapt›¤›n› da belirtmek gerekir.
Özet
NA M A Ç
Hz. Peygamber’in Medine’deki dinî, siyasi ve sos- Müslüman olduklar›n› bildirdiler. Benî Ta¤lib ve
1 yo-kültürel faaliyetlerini de¤erlendirebilmek Necran H›ristiyanlar› gibi baz› guruplar da eski
Hz. Peygamber Medine’ye hicretinden sonra dinlerinde kalmakla birlikte ‹slâm devletinin ege-
Müslümanlar›n hem kendi aralar›nda hem de menli¤ini tan›d›lar.
N
müflrik Arap ve Yahudilerle birlikte yaflayabile-
ce¤i bir sosyal yap›y› oluflturmaya çal›flt›. Ensar A M A Ç
Hz. Peygamber’in Veda Hutbesi’nde vurgulad›¤›
ve muhacirleri kardefllefltirdi. Yahudiler ve Müs- 3 ve hem Müslümanlar hem de bütün insanl›k için
lüman olmayan Araplar flehri d›fl tehditlere karfl› önem tafl›yan evrensel ilkeleri tan›mlayabilmek
birlikte savunmalar› için Medine toplumunun or- Hz. Peygamber’in Veda hutbesinde vurgulad›¤›
tak paydas› hâline getirildi. Mescid-i Nebevî’yi birçok husus sadece Müslümanlar için de¤il, bü-
inflâ ediler flehrin fiziki ve sosyal yap›s›n›n en tün insanl›k için önem tafl›maktad›r. Can ve mal
önemli belirleyicisi oldu. Hz. Peygamber Medine dokunulmazl›¤›, Câhiliye adetlerinden olan ribâ
pazar›n› kurdu. Müslümanlar›n mal, can ve iman- ve kan davalar›n›n kald›r›lmas›, suçun flahsili¤i,
lar›na yönelik tehlikeleri bertaraf edebilmek için kar›-koca aras›nda karfl›l›kl› haklar ve sorumlu-
mücadele etti. Medine’de Hz. Peygamber ‹slâm’› luklar›n gözetilmesi, emanetlere riayet edilmesi,
insanlara tebli¤ etmeye devam etmifl, ayn› za- bütün insanlar›n temelde ayn› anne ve babadan
manda bir devlet baflkan›, aile reisi, e¤itimci, hâ- gelmesi dolay›s›yla ›rk, renk ve s›n›f üstünlü¤ü-
kim ve kumandan olarak hayat›n çeflitli alanla- nün söz konusu olmamas›, üstünlü¤ün takvada
r›nda örnek bir kiflilik sergilemifltir. aranmas›, zulmetmemek ve zulme boyun e¤me-
N
mek, borçlar›n ödenmesi ve kul hakk›na dikkat
Müslümanlar›n Mekke müflrikleri, Yahudiler, H›- edilmesi gibi hususlar, her zaman ve her yerde
A M A Ç
2 ristiyanlar ve komflu devletlerle iliflkileri hakk›n- geçerli temel ilkelerdir. Öte yandan Hz. Peygam-
da fikir yürütebilmek ber Veda hutbesinde Müslümanlar›n kardefl ol-
Hz. Peygamber ve Müslümanlar hicretten sonra du¤unu hat›rlatarak birlik ve beraberli¤e vurgu
da Mekke müflriklerinin hedefi olmaya devam yapm›fl, namaz, oruç, zekât ve hac gibi temel iba-
ettiler. Kureyfl müflrikleri Medine ileri gelenlerine detlerin yerine getirilmesini istemifl, Müslüman-
mektuplar yazarak Müslümanlar› himayeden vaz- lar›n Allah’›n kitab› Kur’an-› Kerim’e ve Sünneti-
geçmelerini istediler. Müslümanlarla Mekke müfl- ne s›ms›k› sar›lmalar›n› tavsiye etmifltir.
N
rikleri aras›nda Bedir, Uhud ve Hendek gibi ‹s-
lâm tarihi aç›s›ndan çok önemli savafllar yafland›. Hz. Peygamber’in vefat› s›ras›nda Arap yar›ma-
A M A Ç
Medine’de yaflayan Yahudi kabileleri de Hz. Pey- 4 das›nda ‹slâm’›n durumu hakk›nda de¤erlen-
gamberle imzalad›klar› Medine vesikas›na ayk›r› dirmelerde bulunabilmek
olarak Müslümanlara ihanet edip Kureyfl müflrik- Hz. Peygamber’in vefat›nda Arap yar›madas›n›n
leriyle ittifak yapt›klar› için cezaland›r›ld›lar. Be- baz› bölgelerinde Yahudi ve H›ristiyanlar yafla-
nî Kaynukâ ve Benî Nadir flehirden sürgün edi- makla birlikte onlar da ‹slâm devletinin hâkimi-
lirken Benî Kurayza ölüm cezas›na çarpt›r›ld›. yetini tan›m›flt›. Dolay›s›yla bu dönemde ‹slâm
Medine’ye hicretten alt› y›l sonra Müslümanlar›n bütün Arabistan’a yay›lm›fl bulunuyordu. Câhiliye
Hz. Peygamberle birlikte Mekke ve Kâbe’yi ziya- dönemine damga vuran putperestlik baflta olmak
ret etmek istemeleri Müflrikler taraf›ndan engel- üzere gayrî ahlakî ve insanî âdetlerin egemen ol-
lendi. Bu s›rada imzalanan Hudeybiye Antlaflma- du¤u bir ortamda do¤an ‹slâm dini Hz. Peygam-
s› ile Mekkeliler Medine ‹slâm devletini resmen ber’in ve onun yolundan giden sahabelerin gay-
tan›m›fl oldular. Antlaflmayla sa¤lanan bar›fl orta- retleri neticesinde yirmi üç y›l gibi k›sa bir sürede
m›nda ‹slâm’›n yay›l›fl› h›zland›. Hz. Peygamber Arap yar›madas›n›n tümüne hâkim olmufltur. Böy-
Bizans, Sâsânî ve Habeflistan baflta olmak üzere lece Mescid-i Harâm ve Kâbe putlardan temizle-
dönemin hükümdarlar›na ‹slâm’a davet mektup- nerek yeniden tevhid inanc›n›n merkezi oldu. Hz.
lar› gönderdi. Müslümanlar›n Mekke müflrikleriy- Peygamber’in ve sahabelerin temelde Kur’an ›fl›-
le mücadelesi 630’da Mekke’nin fethiyle sona er- ¤›nda oluflturduklar› toplum düzeni ‹slâm tarihin-
di. Mekkelilerin ve ard›ndan Huneyn Gazvesi’nde de Mutluluk Ça¤› anlam›nda ‘Asr-› Saadet’ olarak
ma¤lup olan Hevâzinlilerin ‹slâm’› kabul etme- de¤erlendirilmifl ve daha sonraki Müslümanlar ta-
sinden sonra Arap yar›madas›ndaki di¤er müflrik raf›ndan örnek gösterilmifltir.
Arap kabileleri Medine’ye heyetler göndererek
3. Ünite - Hicretten Sonra Medine 73
Kendimizi S›nayal›m
1. Müslümanlarla Mekkeli müflrikler aras›nda yap›lan 5. I. Hendek Gazvesi
ilk büyük savafl afla¤›dakilerden hangisidir? II. Hudeybiye Antlaflmas›
a. Uhud III. Benî Kurayza Gazvesi
b. Bedir IV. Mekke’nin fethi
c. Hendek V. ‹slâm’a davet mektuplar›
d. Huneyn Yukar›daki olaylar›n kronolojik olarak do¤ru s›ralan-
e. Benî Kaynuka mas› nas›l olmal›d›r?
a. I, II, V, III, IV
2. Muâhat terimi ile afla¤›dakilerden hangisi ifade edil- b. I, III, II, V, IV
mektedir? c. II, V, IV, III, I
a. Hz. Peygamber’in Medine Yahudileri ve burada d. III, I, IV, II, V
yaflayan müflrik Araplarla yapt›¤› antlaflma e. III, I, V, II, IV
b. Hz. Peygamber’in Medine’ye gelen Necran H›-
ristiyanlar›yla antlaflmas› 6. Hudeybiye Antlaflmas› ile ilgili olarak afla¤›daki
c. Hz. Peygamber’in Mekke müflrikleriyle imzala- ifadelerden hangisi do¤rudur?
d›¤› antlaflma a. Antlaflma Hz. Peygamber ile Yahudiler aras›nda
d. Hz. Peygamber’in baz› muhacirleri ensardan ba- imzalanm›flt›r.
z›lar›yla kardefl ilân etmesi b. Antlaflma maddeleri Müslümanlar›n aleyhine gö-
e. Savafl bafllamadan önce iki taraf›n temsilcileri zükmekle birlikte Müslümanlar›n lehine sonuç-
aras›nda yap›lan teke-tek mücadele lar vermifltir.
c. Antlaflma maddelerinden biri Medine’deki Müs-
3. Hz. Peygamber Uhud Savafl›’n›n ertesi günü hangi lümanlardan eski dinine dönüp Mekke’ye gi-
gazve için sefere ç›km›flt›r? denlerin iade edilmesini ön görmektedir.
a. Bedir d. Antlaflma taraflar›n di¤er Arap kabileleriyle itti-
b. Benî Nadîr fak kurmas›n› engelleyici mahiyettedir.
c. Hamrâü’l-Esed e. Antlaflma ile Müslümanlar›n Kâbe’ye ziyareti sü-
d. Benî Müstalik (Müreysî) resiz olarak ertelenmifltir.
e. Hayber
7. Mûte savafl›nda flehid düflen sahabe afla¤›dakilerden
4. Afla¤›dakilerden hangisi Hz. Peygamber’in Medine Ya- hangisinde verilmifltir?
hudilerine savafl açmas›n›n sebeplerinden biri de¤ildir? a. Abdullah b. Revâha
a. Yahudilerin Hz. Peygamber’e cizye ödemekten b. Mus’ab b. Umeyr
kaç›nmas› c. Abdullah b. Cübeyr
b. Yahudilerin Medine Vesikas›’na ayk›r› davran- d. Halid b. Velîd
mas› e. Hubeyb b. Adî
c. Yahudilerin Hz. Peygamber’e suikast girifliminde
bulunmas› 8. Hz. Peygamber ‹slâm’a davet mektubu ile birlikte
d. Yahudilerin müslümanlar aleyhine Mekke müfl- Sâsânî hükümdar› II. Hüsrev’e elçi olarak afla¤›dakiler-
rikleriyle ittifak yapmas› den hangisini göndermifltir?
e. Yahudilerin müslümanlarla ortak diyet ödemek- a. Amr b. Ümeyye ed-Damrî
ten kaç›nmas› b. Dihye b. Halife el-Kelbî
c. Abdullah b. Huzâfe es-Sehmî
d. Hât›b b. Ebû Beltea
e. Hâris b. Umeyr el-Ezdî
74 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Okuma Parças›
9. Tebük Gazvesi için afla¤›dakilerden hangisi söyle- VEDA HUTBES‹
nemez? Hz. Peygamber’in Veda Hacc› s›ras›nda ashab›na yapt›-
a. Hz. Peygamber’in, sa¤l›¤›nda en büyük orduyla ¤› konuflmalar Veda Hutbesi ad›yla bilinmektedir. Özel-
gerçeklefltirdi¤i seferdir. likle Arefe günü Arafat’ta say›lar› 120.000’i aflan Müslü-
b. ‹slâm ordusu Tebük’te Bizans ordusu ile karfl›- mana hitap etmifltir. Sahâbileriyle vedalaflt›¤› bölümler
laflm›fl ve savafl Müslümanlar›n zaferiyle sonuç- dolay›s›yla “Vedâ Hutbesi” olarak isimlendirilen ve ‹s-
lanm›flt›r. lâm dîninin temel prensiplerini özet bir flekilde sunan
c. Baz› Müslümanlar herhangi ciddi bir mazereti hutbe, temel insan haklar› bak›m›ndan eflsiz bir vesika-
olmad›¤› halde sefere kat›lmam›flt›r. d›r. Bu hutbenin kaynaklardan yap›lan bir derlemesi
d. Kur’an-› Kerim’de Tevbe sûresindeki birçok ayet flöyledir:
Tebük seferiyle ilgilidir. “Hamd ve flükür Allah’a mahsustur; O’na hamdeder ve
e. Sefer çok s›cak ve kurak geçen bir mevsimde O’ndan yard›m isteriz. Allah kime hidayet nasip eder-
düzenlenmifltir. se, art›k onu kimse sapt›ramaz, sap›kl›¤a düflürdü¤ünü
de kimse hidayete ulaflt›ramaz. fiehadet ederim ki, Al-
10. Mekke fethinde Hz. Peygamber’in en çok öne ç›kan lah’tan baflka ilah yoktur, tektir, efli orta¤› ve dengi ben-
ahlâkî özelli¤i hangisi olabilir? zeri yoktur. Yine flehadet ederim ki, Muhammd O’nun
a. Kahramanl›k ve cesareti kulu ve resûlüdür.
b. Cömertli¤i Ey insanlar! Sözlerimi iyi dinleyiniz. Bilmiyorum, belki
c. Yard›mseverli¤i bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluflama-
d. Af ve merhameti yaca¤›m. Ey nas! Bu günleriniz nas›l mukaddes bir gün
e. Do¤ruluk ve dürüstlü¤ü ise, bu aylar›n›z nas›l mukaddes bir ay ise, bu flehriniz
Mekke nas›l mübarek bir flehir ise, canlar›n›z, mallar›-
n›z, ›rzlar›n›z da öyle mukaddestir, her türlü taarruz-
dan korunmufltur.
Ashâb›m! Yar›n Rabbinize kavuflacak ve bugünkü her
hal ve hareketinizden muhakkak sorguya çekileceksi-
niz. Sak›n benden sonra eski sap›kl›klara dönüp de bir-
birinizin boynunu vurmay›n. Bu vasiyetimi burada
bulunanlar bulunmayanlara bildirsin. Olabilir ki bil-
dirilen kimse, burada iflitenden daha iyi anlayarak itâ-
at eder.
Ashâb›m! Kimin yan›nda bir emanet varsa onu sahibi-
ne iade etsin. Faizin her türlüsü kald›r›lm›flt›r, aya¤›-
m›n alt›ndad›r. Ancak borcunuzun asl›n› vermeniz ge-
rekir. Ne zulmediniz ne de zulme boyun e¤iniz. Allah’›n
emriyle faizcilik art›k yasakt›r. Câhiliyeden kalma bu
çirkin âdetin her türlüsü aya¤›m›n alt›ndad›r.
Câhiliye devrinde güdülen kan davalar› da tamamiyle
kald›r›lm›flt›r.
Ey insanlar! Kad›nlar›n haklar›na riayet etmenizi ve
bu hususta Allah’tan korkman›z› tavsiye ederim. Siz
kad›nlar›n›z› Allah emaneti olarak ald›n›z. Onlar›n
namus ve iffetlerini Allah ad›na söz vererek helâl edin-
diniz. Sizin kad›nlar üzerinde hakk›n›z oldu¤u gibi,
onlar›n da sizin üzerinizde haklar› vard›r.
Ey mü’minler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi muhafaza
ediniz. Müslüman Müslüman›n kardeflidir ve böylece
3. Ünite - Hicretten Sonra Medine 75
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
N
Hicretten sonra Yesrib’deki medeni geliflmeleri tan›mlayabilecek,
N
Muhacir ve ensar kardeflli¤in sosyal hayattaki yans›malar›n› fark edebilecek,
N
Mescid-i Nebevî’nin Medeniyet Tarihi bak›m›ndan önemini kavrayabilecek,
Hz. Peygamber’in maddi ve manevi özelliklerini aç›klayabilecek,
Anahtar Kavramlar
• Medine ve fiehirleflme
• Medine Vesikas› ve Muâhât
• Mescid-i Nebevî, Bak›¯, Medine Çarfl›s›
• fiemâil ve Hilye
‹çindekiler
Hicret s›ras›nda Yesrib’deki unsurlar hakk›nda bilgi veriniz. SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
1
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
S O R U S O R U
D‹KKAT D‹KKAT
80 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Yesrib’den Medine’ye
Medine’nin bilinen en eski ad› flehre ilk yerleflen kifli kabul edilen Yesrib b. Vâ-
il’den gelir. Bu isim önceleri kuzeyde ilk yerleflmenin gerçekleflti¤i tahmin edilen
Curf ile Kanât vadileri aras›nda kalan alan için kullan›l›rken daha sonra flehrin ta-
mam›n› kapsad›. Yesrib, Kur’an-› Kerim’de Medine’nin ad› olarak bir yerde geçer.
Medine ise on yerde geçmekte, bunlar›n dördünde bizzat flehrin kendisi kastedilir-
ken di¤erlerinde flehir anlam›nda cins isim olarak yer al›r. ‹skenderiyeli Batlamyus
ve Bizansl› Stephanus gibi yabanc› kaynaklarda ise Lathrippa fleklinde yer al›r. Kö-
tü, zararl› ve fesat gibi olumsuz anlamlar tafl›yan Yesrib’e hicretten sonra Hz. Pey-
gamber hofl ve güzel anlam›na gelen Tâbe, Taybe gibi adlar verdi. Bunun yan›nda
Dârülhicre, Dârülîmân, Dârüssünne, Medînetürresûl, Medînetünnebî gibi flehrin
kutsall›¤›, hicret yurdu, baflflehir olmas› ve hicretten sonra gerçekleflen medenilefl-
meye vurgu yapan say›s› doksan yediye kadar ç›kan adlar da kullan›ld›. Medenî-
leflmeye paralel olarak hicretten önce adeta bir köy olan Yesrib yerine flehir anla-
m›na gelen el-Medîne en meflhur ad› oldu. Türkler aras›nda nurlu flehir anlam›nda
el-Medînetü’l-münevvere kullan›m› yayg›nd›r.
Mekke ve Medine flehirlerine Haremeyn flehirlerinden biri olan Medine, hicret yurdu olmas› ve halk›n›n her-
iki harem anlam›nda
Haremeyn denilir. Bu terim
hangi bir zorlama olmaks›z›n ‹slâm benimsemesinden dolay› ‘Kur’an’la fethedilmifl’
Osmanl› yaz›l› belgelerinde kabul edilir. Hicretten sonra ‹slâm Peygamberi, “Hz. ‹brahim Mekke’yi harem yap-
daha çok Haremeyn-i t›¤› gibi ben de Medine’yi harem yapt›m” sözleriyle flehri harem ilan etti. S›n›rlar›
flerifeyn fleklinde geçer.
Mescid-i Haram ve Mescid-i iflaretlerle belirlenen Medine haremi, güneydeki Âir ve kuzeydeki Küçük Sevr
Nebevi’den sonra en kutsal da¤lar› ile do¤uda Vâk›m, bat›da Vebere harreleri aras›nda kalan yaklafl›k 22 km.
mekân kabul edilen ve
Müslümanlar›n ilk k›blesi yar›çap›ndaki bir daireden ibarettir. Mekke gibi kendine has bir ibadet veya kur-
olan Mescid-i Aksâ’n›n ban› olmayan Medine’nin harem ilan› flehrin tabii güzelli¤inin korunmas›yla da il-
bulundu¤u Kudüs, baz›
peygamberlerin ve gilidir. Medine vesikas›yla kay›t alt›na al›nan flehrin haremli¤i Hendek ve Hayber
ailelerinin mezarlar›n› seferlerinden sonra bütün Arap kabileleri taraf›ndan benimsendi.
bar›nd›ran Halîl flehri de
bilhassa Haçl› seferlerinden
itibaren Haremeyn-i flerifeyn Medine Vesikas› ve ‹ç Düzenlemeler
ad›yla an›lm›flt›r. Ortaça¤da Hicretin ard›ndan göçün ortaya ç›kard›¤› ilk problemler çözülerek baz› iç düzenle-
Haremeyn’de ad›na hutbe
okunan halife veya sultan meler yap›ld›. ‹lk olarak flehri d›flar›dan gelecek tehditlere karfl› güvence alt›na al-
buran›n resmen hâkimi mak ve gayri Müslim unsurlar›n Medine d›fl›nda yaflayanlarla ifl birli¤ini engelle-
say›l›rd›.
mek için harekete geçildi. Hz. Peygamber’in nihai söz sahibi kabul edildi¤i, flehir-
deki bütün unsurlar›n›n kat›l›m›yla Medine vesikas› kaleme al›nd›. Böylece Hz.
Peygamber’in hicretle birlikte bafllayan dinî rehberli¤i yan›nda siyasi önderli¤i de
tart›flmas›z hâle geldi. ‹slâm’›n yay›lmas› için uygun bir zemin oluflturan belgedeki
flartlar ayn› zamanda iç huzuru sa¤layacak her türlü düzenlemeyi kabule elveriflli
bir ortam da oluflturdu. Böylece bir taraftan Medine’nin iç huzuru sa¤lan›rken, di-
¤er taraftan da d›fl düflmana karfl› birlikteli¤i sa¤layacak siyasi bir yap›lanma hedef-
leniyordu. ‹lk dönem kaynaklar›n›n tamam›nda ‘Sahîfe’, ‘Kitâb’ ve ‘Müvâdea’ adla-
r›yla yer alan, 47 veya 52 madde olarak düzenlenen Medine vesikas›nda Evs ve
Hazrec kabilelerinin kollar› ve onlar›n Yahudi müttefikleri hakk›nda ayr›nt›l› bilgi
vard›r. Medine belgesi daha önce siyasi bir birlikteli¤in oluflmad›¤› flehirdeki un-
surlar›n birbirleriyle ve yabanc›larla olan iliflkilerini, adli ve idari yap›lar›n›, birey-
lerin sahip olduklar› din ve vicdan hürriyetini belirli esaslara ba¤lad›. Bundan do-
lay› baz› araflt›rmac›lar belgeyi flekil aç›s›ndan günümüzdekilerden hayli farkl› olsa
da maddi aç›dan anayasa olarak nitelendirir.
Taraflar Medine’ye sald›ranlara birlikte karfl› koymakla yükümlüydüler. Vesika-
n›n ilk maddesinde aç›kça Yahudilerin Mekke müflriklerine veya onlar›n iflbirlikçi-
lerine bir yard›m yahut himaye hakk› vermeleri yasaklan›yordu. Bir düflman sald›-
4. Ünite - Hz. Peygamber ve Medine 81
r›s› hâlinde flehrin savunulmas› için Müslümanlarla Yahudiler ittifak yapacak, yap›-
lan masraflar taraflarca karfl›lanacakt›. Fakat Medine d›fl›nda yap›lacak bir savaflta
hiçbir topluluk di¤erine yard›mda bulunma sorumlulu¤u tafl›m›yordu. Hz. Pey-
gamber ve Müslümanlar Medine vesikas›n›n içeri¤ine ayk›r› davranmad›lar. Yahu-
diler, belgedeki flartlar› her ihlâl edifllerinde uyar›ld›lar. Vefas›zl›klar›, hileleri, Hz.
Peygamber’e suikast tertiplemeleri, Evs ve Hazrec’in aralar›n› bozmaya çal›flmala-
r›, Kureyfllileri tahrik etmeleri gibi davran›fllar›yla önce Kaynukâo¤ullar›, sonra da
Nadîro¤ullar› Medine’yi terk etmeye mecbur oldular.
Hicretten sonra Medine’de Müslümanlar muhacir ve ensar olmak üzere iki
gruptan olufluyordu. Medine’de toplumun iç dinamiklerini harekete getiren icraat-
lar›ndan birisi de, bu iki grup aras›nda kardefllik ba¤› kurulmas›d›r. Mekke döne-
minde sahabelerin kendi aralar›nda, hicretten sonra da ensardan baz› kimselerle
kardefl ilan edilmesine “biriyle kardefl olmak, birini kardefl edinmek” anlam›nda
‘muâhât’ denilir. Hz. Peygamber hicretten yaklafl›k befl ay sonra muhacirlerle en-
sardan k›rk befler kifliyi Enes b. Mâlik’in evine ça¤›rd›; ‹slâm dininde hilf yoktur, Sözlükte akit, yemin ve
antlaflma gibi anlamlara
din kardeflli¤i vard›r diyerek aralar›nda kardefllik akdetti. Mekke ve Medine’de gelen hilf (ço¤ulu ahlâf),
gerçeklefltirilen bu uygulamayla Câhiliye döneminde kabile asabiyetine dayanan terim olarak ‹slâm öncesi
antlaflma ve ittifaklar›n yerini ‹slâm kardeflli¤i ald›. Böylece bir Müslüman putpe- Araplarda kabilelerin veya
flah›slar›n yard›mlaflma,
rest akrabas›yla iliflkisini kesip, aralar›nda kan ba¤› bulunmayan, baflka kabile ve- dayan›flma ve himaye
ya ülkeyle iliflkili ya da köle olan bir sahabeyle maddi ve manevi dayan›flma içine amac›yla yapt›klar›
antlaflma ve ittifaklar
giriyordu. demektir.
Muâhât, ‹slâm toplumunda bütünleflmeyi sa¤lad›¤› gibi o günkü sosyo-kültürel
ve ekonomik problemlerin çözümüne büyük katk› sa¤lad›. Bütün varl›klar›n› Mek-
ke’de b›rakarak yurtlar›ndan ayr› düflen muhacirlerin yaln›zl›k ve mahzunlu¤unu
gidererek yeni vatanlar›na intibaklar›n› ve Medinelilere ›s›nmalar›n› kolaylaflt›rd›.
Her iki zümre ortak bir paydada buluflarak zihniyet beraberli¤i içinde müflrik, mü-
naf›k ve Yahudi fitnelerine karfl› birlik oldular. Geçici mal ortakl›¤›n› da içine alan
bu uygulama muhacirler ile ensar› birbirine daha da yak›nlaflt›rd› ve kardefller bir
süre birbirlerine mirasç› da oldular. Bedir Gazvesi’nin ard›ndan bu uygulamaya
son verilerek miras sadece nesep yönünden yak›nl›¤› olanlara mahsus k›l›nd›. En-
sar›n kardefllefltirme çerçevesinde muhacirlere karfl› yard›mlar›, destek ve feragat-
leri Müslümanlar›n Medine’nin iktisadî hayat›nda söz sahibi olmas›na da yol açt›.
Hz. Ömer ile ‹tbân b. Mâlik örne¤inde görüldü¤ü gibi, kardefller ifl yo¤unluklar›na
göre Hz. Peygamber’i nöbetlefle takip ederek sohbetlerinden daha çok istifade et-
meye çal›fl›yorlard›.
Hicretten sonra ilk problemler ve çözümleri hakk›nda bilgi veriniz.SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
2
Medine’nin ‹dari Yap›s› ve Nüfusu
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
Hicretten önce Medine’de idari yap›yla ilgili her hangi bir düzenleme yoktu. Her
grup kendi içinde ba¤›ms›z ve kendi kurallar›na göre yafl›yordu. fiehrin ekonomik
hayat›n› ellerinde bulunduran Yahudiler zaman zaman idari alana S Ogiren
R U baz› husus- S O R U
larda Araplar› kendilerine tâbi k›l›yorlard›. Hz. Peygamber’in Yesrib ile ilgili ilk dü-
zenlemesi hicrete kadar buradaki Müslümanlar›n hayatlar›n› belliD bir nizam içerisin-
‹KKAT D‹KKAT
de sürdürebilmeleri için Evs ve Hazrec kabilesinden on iki nakib seçmesidir. Hic-
retten sonra bu iki kabile aras›nda sürüp giden düflmanl›k ortam›n› geleneksel ka-
N N
bile kurallar›n›n yerine Hz. Peygamber’in otoritesiyle bertarafSIRA S‹ZDE
edildi. Daha sonra SIRA S‹ZDE
birtak›m idarî düzenlemeler yap›ld›. Oluflan yeni siyasi-hukuki yap› içinde sosyal,
askerî ve ekonomik teflkilatlanma gerçeklefltirildi. Medine devletin baflflehri oldu.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
82 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Medine’nin hicret öncesi nüfusu hakk›nda fazla bilgi yoktur. Hicretten sonra ilk
nüfus say›m› olarak nitelendirilebilecek, muhacirler ile ensar aras›nda gerçekleflti-
rilen kardefllefltirmeden 1500 Müslüman›n varl›¤› anlafl›lmakta ve gayri Müslim un-
surlar buna ilâve edildi¤inde, nüfus 10.000’i aflmaktad›r. Hicretin ard›ndan sürekli
büyüyen ve Müslümanlar için Mekke’nin fethine kadar bir zorunluluk olan göçten
dolay› flehrin nüfusu sürekli artt›. Hz. Peygamber vefat etti¤inde Medine’de 30.000
sahabenin yaflad›¤›, Yahudilerin buradan ayr›lmas›na ra¤men flehir ve çevresiyle
birlikte bunun 60.000’e ulaflt›¤› tahmin edilmektedir.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Hz. Peygamber’in Medine’ye gidifline kadar namaz vakitlerini bildirmek için bir
AMAÇLARIMIZ yol düflünülmemiflti.
AMAÇLARIMIZ Hicretten sonra Medine’de Müslümanlar bazen bir araya top-
lanarak namaz vaktinin girmesini topluca bekliyorlar, bazen de namaz vakti gel-
di¤inde Bilâl-i Habeflî sokaklarda haydi namaza anlam›nda ‘es-salâh es-salâh’ di-
K ‹ T A P K ‹ Tmescide
yerek insanlar› A P davet ediyordu. Her iki uygulama yeterli olmad› ve namaz
vakitlerinin girdi¤ini belirten bir iflarete olan ihtiyaç özellikle Mescid-i Nebevî’nin
inflas›ndan sonra daha da artt›. Bu ihtiyac› gidermek için yap›lan görüflmelerde
TH›ristiyanlarca
E L E V ‹ Z Y O Ngünümüzdeki nâküs çal›nmas›,
T E L E V ‹ Z Y Oboru
N öttürülmesi, atefl yak›lmas›, bayrak dikilmesi gibi çeflitli
çan yerine kullan›lan,
üzerine bir çomakla
teklifler yap›ld›. Ancak bu teklifler nâküs H›ristiyanlar›n, boru Yahudilerin, atefl de
vurularak ses ç›kar›lan Mecusîlerin âdeti oldu¤u için Hz. Peygamber taraf›ndan kabul görmedi. Bu s›rada
tahta parças›d›r. sahabeden Abdullah b. Zeyd b. Sa’lebe’ye rüyada ezan ö¤retilmifl, o da ertesi gün
‹NTERNET ‹NTERNET
Hz. Peygamber’e gelerek durumu haber vermiflti. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem
sesi güzel olan Bilâl’e ezan cümlelerini ö¤reterek ezanda ikifler, ikamette ise birer
defa okumas›n› emretti. Onun, Medine’deki en yüksek yer olan Neccâro¤ulla-
r›’ndan bir han›m›n evinin dam›na ç›karak ilk sabah ezan›n› okumas› ve ilk ikame-
ti yapmas›yla uygulama bafllad›. Daha sonra Mescid-i Nebevî’nin arka taraf›na
ezan okumak için özel bir yer yap›ld›.
Hicretin ikinci y›l› fiaban ay›nda (fiubat 624) ramazan orucu farz k›l›nd›. Ayn›
y›l›n Ramazan Bayram›’ndan bir iki gün önce (Mart 624) Hz. Peygamber f›t›r sada-
kas›yla ilgili hükümleri aç›klad›. 1 fievval 2’de (27 Mart 624) ilk ramazan bayram›
ve 10 Zilhicce 2’de (3 Haziran 624) ilk Kurban Bayram› kutlanmaya baflland› ve ilk
bayram namazlar› k›l›nd›. Hicretin ikinci y›l›nda (624) zekât farz oldu.
4. Ünite - Hz. Peygamber ve Medine 83
Kaynak: Küçükaflc›,
M. S. (2003), s. 347.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
84 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
mescitten biri olan Mescid-i Nebî Medine’deki bütün faaliyetlerinin merkezinde yer
alarak fonksiyonlar› bak›m›ndan sonraki dönemde kurulan camilere örnek teflkil
etti ve inflas›yla birlikte Mekke’deki Mescid-i Harâm gibi flehir hayat›n›n merkezi
oldu. Hulefâ-yi Râflidîn döneminden itibaren geniflletilmesi ve çevresinin düzen-
Mekke’deki Mescid-i Haram lenmesiyle ilgili yap›lan faaliyetler sadece Harem-i flerif ile s›n›rl› kalmad›; flehrin
gibi Mescid-i Nebevi ve
Kudüs’teki Mescid-i Aksa fizikî yap›s›nda önemli de¤iflikliklere sebep oldu. Mescid-i Nebevî’nin ad› Kur’an-›
için de Harem-i flerif tabiri Kerim’de do¤rudan geçmemekle birlikte “ilk günden takva üzerine kurulan mes-
kullan›l›r.
cit” (et-Tevbe 9/108) fleklinde dolayl› olarak yer al›r. Mescid-i Nebevî fazilet bak›-
m›ndan Mescid-i Harâm’dan sonra gelir. Baz› bilginlere göre Hz. Peygamber’in
kabri burada oldu¤undan Mescid-i Nebevî daha faziletlidir.
Akabe’de Hz. Peygamber’e ilk biat eden Es’ad b. Zürâre, hicretten önce Medi-
ne’de bir hurma kurutma yerinin etraf›n› duvarla çevirerek mescit haline getirmifl-
ti. Hz. Peygamber 24 Eylül 622 Cuma günü Medine’ye girdi¤inde kendisini davet
edenleri k›rmamak için devesinin serbest b›rak›lmas›n› ve onun çöktü¤ü yere en
yak›n evde konaklayaca¤›n› söyledi. Kasvâ’n›n Mâlik b. Neccâro¤ullar›’n›n evleri-
nin önünde hurma kurutulan bir düzlükte çökmesi üzerine Resûl-i Ekrem buraya
Hazrec kabilesinin en yak›n evin sahibi Ebû Eyyûb el-Ensârî’ye misafir oldu. Hz. Peygamber Sehl
Neccâro¤ullar› kolundan
olup hicretten iki y›l kadar ve Süheyl adlar›nda iki yetim çocu¤a ait olan Kasvâ’n›n çöktü¤ü arsay› mescit
önce efli Ümmü Eyyûb ile yapmak üzere sahiplerinden Hz. Ebû Bekir taraf›ndan ödenen 10 dinar karfl›l›¤›n-
birlikte ‹slâm’a girdi. ‹kinci
Akabe Biat›’nda bulundu. da sat›n ald›. Mescit alan› olarak seçilen arsan›n zemin düzenlenmesi yap›ld›ktan
Hicretten sonra evinde sonra temeli törenle at›ld› (Eylül 622). Temeline ilk harc› Hz. Peygamber’in koy-
misafir etti¤i Hz.
Peygamber’in yan›ndan hiç du¤u Mescid-i Nebevi yaklafl›k 1022 m2’lik bir alan› kaps›yordu. Tafl, kerpiç, hur-
ayr›lmad›. Sa¤l›kl› olan ma kütük ve dallar›n›n malzeme olarak kullan›ld›¤› inflaatta Hz. Peygamber as-
herkesin Allah yolunda
gazaya kat›lmas› gerekti¤ine
hapla birlikte çal›flm›fl, bu faaliyet ensar ve muhacirin kaynaflmas› için iyi bir f›r-
inanan Ebû Eyyûb el-Ensârî, sat olmufltu. Nisan 623’te tamamlanan ilk bina, tafl temel üzerine tek s›ra kerpiç-
ihtiyarl›k döneminde bile her ten, bir adam boyu kadar yükseklikteki çevre duvar› ile kuflat›larak üstü aç›k bi-
y›l bir savaflta bulunmaya
gayret etti. Kat›ld›¤› çimde sade bir yap› olarak tasarlanm›flt›. K›blesi bizzat Hz. Peygamber taraf›ndan
seferlerin sonuncusu Kudüs’e yönelik olarak yap›lan ve üç kap›s› bulunan mescidin do¤u duvar›n›n
Müslümanlar›n ilk ‹stanbul
kuflatmas› oldu. Kuflatma güney k›sm›na Resûl-i Ekrem’in eflleri Hz. Âifle ve Sevde için iki adet oda yap›l-
devam ederken d›. Daha sonra say›lar› dokuza ç›kan bu odalar›n bir kap›s› mescide aç›l›yordu.
hastalanarak 669 y›l›nda
vefat etti. Vasiyeti üzerine K›ble hicretten on alt› veya on yedi ay sonra Kudüs’ten Mekke’deki Kâbe’ye çev-
bir askerî birlik surlara yak›n rilince güneyde bulunan yeni k›ble taraf›na gelen kap› kapat›larak kuzey duva-
bir yere defnetti. Latinler
1204’te Konstantinopolis’i r›nda yeni bir kap› aç›ld›. Basit ve sade, ancak son derece fonksiyonel olan Mes-
istilâ ettiklerinde cid-i Nebevi Müslümanlar›n say›s›n›n artmas›yla ihtiyaca cevap veremeyince Hay-
Ortodokslara ait kilise ve
kutsal yerleri yak›p y›karken
ber Seferi dönüflü (Haziran 628) yeni ilâvelerle geniflletildi. Çevresinde baz› yer-
Ebû Eyyûb’ün kabri de tahrip lerin kamulaflt›r›lmas›yla k›ble taraf› hariç üç taraf›na ilave yap›lan Mescid-i Nebe-
oldu; zamanla da ortadan vi, yaklafl›k 2433 m2 ebad›nda kare planl› bir hâle geldi. Bafllang›çta üstü örtül-
kalkt›. ‹stanbul’un fethinden
sonra kabri ortaya meyen Mescid-i Nebevî’nin k›ble taraf›nda Hz. Peygamber’in namaz k›ld›rd›¤› ye-
ç›kar›larak türbe haline re ya¤mur ve güneflten korunmak için hurma kütü¤ünden alt› direk üzerinde bir
getirildi. Bundan k›sa süre
sonra da Eyüp Sultan sundurma yap›ld›. K›ble Kâbe’ye çevrilince bu sundurma k›smen korunarak Suf-
Külliyesi infla edilerek bu fe ehlinin bar›nd›¤› bir yer oldu. Daha sonra güney duvar›na paralel dokuzar adet
yörenin manevi yap›s›n›n
temelleri at›ld›. hurma kütü¤ünün üç s›ra halinde dizilip ahflap sütunlar üzerine oturtuldu¤u bir
çat› yap›ld›. Aralar› 4,44 m. olan sütunlar, hurma a¤ac›ndan kirifllerle birbirine
ba¤lan›p hurma dal› ve yapraklar›, izhir ve semer otlar›yla örtülerek toprakla ka-
pat›ld›. Çok sade biçimde yap›lan tavan gölgelenmeyi sa¤lamakla birlikte ya¤-
murdan koruyam›yordu.
4. Ünite - Hz. Peygamber ve Medine 85
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
86
AMAÇLARIMIZ
‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P Medine’nin flehirlemesi
K ‹ T A P ve Mescid-i Nebevî hakk›nda daha genifl bilgi için M. S. Küçükafl-
c›’n›n Cahiliye’den Emevîler’in Sonuna Kadar Haremeyn adl› eserinin ilgili bölümlerine
baflvurabilirsiniz.
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
Mescid-i Nebevî’nin Bölümleri
Hücre-i Saadet
‹NTERNET ‹ N T E R NHz.
Hz. Peygamber, E T Âifle’nin odas›na defnedilmesinden sonra buras› hücre-i saa-
Hücre-i saadetin üzerine det ad›yla an›lmaya baflland›. Mescid-i Nebevî ile ilgili bütün onar›m faaliyetlerin-
yapt›r›lan kubbe, ‘kubbetü’l-
hücre’ veya ‘kubbetü’n-nûr’
de hücre-i saadete öncelik verildi ve buras› daima Hz. Peygamber’in minberiyle
ad›yla meflhurdur. Haremeyn bütünleflerek mescidin en önemli bölümü oldu. Hz. Ömer ve Hz. Osman Mescid-
ifllerine büyük önem veren i Nebevî’yi geniflletirken hücre-i saadet ile di¤er odalar› oldu¤u gibi b›rakt›lar. Hüc-
Sultan II. Mahmud’un
emriyle hücre-i saadetin re-i saadetin d›fl›ndaki di¤er odalar Velid zaman›ndaki geniflletmede mescide dâhil
üzerine tafltan yeni bir edildi. Memlûk Sultan› Kalavun zaman›nda Hz. Peygamber’in kabri üzerine ilk de-
kubbe yap›ld›, kurflunla
kaplanarak yeflile boyand›. fa ahflap bir kubbe infla edildi. Sultan Kay›tbay hücre-i saadetin kubbesini yenile-
Günümüze kadar gelen ve yerek Mescid-i Nebevî’de baz› düzenlemeler yapt› ve hücre-i saadetin kubbesinin
Mescid-i Nebevî’nin simgesi
olan bu kubbeye renginden yerine daha büyük bir kubbe ile Bâbüsselâm taraf›na iki kubbe yap›ld› (1476).
dolay› yeflil kubbe
anlam›nda ‘Kubbetü’l-
hadrâ’ denilir.
Ravza-i Mutahhara
Mescid-i Nebevî’nin Hz. Peygamber’in kabriyle minberi aras›nda kalan yaklafl›k
330 m2’lik alan›n› kapsayan bölümüne, ‘tertemiz bahçe’ anlam›nda Ravza-i Mutah-
hara denilir. Ravza’da her biri ‹slâmiyet’in ilk döneminden ayr› bir hat›ray› tafl›yan
Elçiler, Âifle, Muhallaka, Mushaf, Tövbe, Muhâf›z gibi adlarla an›lan sütunlar yer al-
maktad›r. Mescid-i Nebevî’de en büyük yenileflmeyi gerçeklefltiren Osmanl› Padi-
flah› Sultan Abdülmecid’in imar›nda bunlar›n üzerine adlar› ve Hz. Peygamber’in
mescitle ilgili sözleri yaz›larak di¤er sütunlardan farkl› olduklar› belirtilmifltir.
Minber
Hz. Peygamber Mescid-i Nebevî’de cemaate hitap ederken ilk zamanlarda hurma
a¤ac›ndan bir kütü¤e dayan›yordu. Sahabelerin Hz. Peygamber’in yüzünü göreme-
meleri ve sesini iflitememeleri üzerine 628 veya 629 y›l›nda ›lg›n a¤ac›ndan 50 cm.
eninde 1,25 m. uzunlukta, 1 m. yükseklikte, arkas›nda üç sütunu bulunan üç ba-
samakl› ilk minber konuldu. ‹lk halifeler Resûl-i Ekrem’e sayg›lar›ndan dolay› bir
tahta parças›yla kapat›lan üçüncü basama¤› kullanmad›lar. Hz. Osman zaman›nda
Hz. Peygamber’in minberinin üzerine kubbe yap›ld›, kumaflla örtüldü ve basamak-
lar› abanoz a¤ac›yla kapland›. Muâviye b. Ebû Süfyân devrinde minbere alt› basa-
mak daha eklendi. Mescid-i Nebevî’ye en son III. Murad’›n yollad›¤› mermer min-
ber konuldu (1590). Osmanl› selâtin camilerinde benzerleri görülen, üzerinde za-
rif alt›n tezyinatl› kubbenin yer ald›¤›, yaklafl›k 7 m. yüksekli¤indeki bu minber
süsleme ve tezyinat bak›m›ndan bir flaheser olup halen Ravza-i Mutahhara’n›n ba-
t›s›nda Hz. Peygamber’in mihrab›n›n sa¤›nda ve minberinin yerindedir.
Mihrap
Bafllang›çta Mescid-i Nebevî’nin bir mihrab› yoktu. Hz. Peygamber’in namaz k›ld›r-
d›¤› yer belliydi. Ömer b. Abdülaziz Mescid-i Nebevî’yi imar ederken ön duvara
oyulmufl nifl tarz›nda bir mihrap ilâve etti. Bu daha sonra Resûl-i Ekrem’in mihra-
b› olarak meflhur oldu. Velid b. Abdülmelik ve Mehdî-Billâh dönemlerinde yap›lan
4. Ünite - Hz. Peygamber ve Medine 87
düzenlemelerde mihraba giden revak›n tezyinat›na özel bir önem verildi. Çok den-
geli çizgiler tafl›yan, sa¤›nda imam›n girmesi için bir kap›s› bulunan mihrab›n üstü
alt›n tezyinatl› bir kubbe ile örtüldü. Mescid-i Nebevî’de Hz. Peygamber’in mihra-
b›ndan baflka mihraplar da vard›. Hz. Osman’›n mihrab› olarak bilinen maksurenin
kuzeyinde Hz. Peygamber’in gece namaz› k›ld›¤› yerde Sultan Kay›tbay ve Sultan
Abdülmecid devirlerinde yenilenen “mihrâbü’t-teheccüd” yer al›r. Mushaf konulan
ahflap dolab› d›fl›nda bugün de mevcut olan bu mihrab›n üzerinde alt›n süsleme-
ler ve teheccüd âyetleri yaz›l›d›r. Gece namaz› mihrab›n›n önünde ve hücre-i sa-
adetin arkas›nda maksure içinde Hz. Peygamber’in mihrab›na benzer flekilde süs-
lenen Hz. Fât›ma’n›n mihrab› yer al›r. Mescid-i Nebevî’de farkl› mezhepler için ay-
r› ayr› mihraplar da konulmufltur.
Resim 4.2
sütunu
kabri 431.
RAVZA-‹ MUTAHHARA
Hücreler
(Hz. Âifle Elçiler
kap›s›) sütunu
Hz. Ömer’in
kabri
Hz.Fât›ma
kap›s› Hz. Fât›ma’n›n
evi
Teheccüd
kap›s›
Kuzey
Mahfil
Mescid-i Nebevî’ye ilk mahfili (maksure) Hz. Ömer’in namaz k›ld›r›rken flehid edil-
mesini dikkate alan Hz. Osman yapt›rd›. Mescid-i Nebevî’de Resûl-i Ekrem’in min-
berinin kuzeyinde Bilâl-i Habeflî’nin müezzinlik yapt›¤› yerde bulunan müezzin
mahfili ‘makberiyye’ ad›yla meflhurdur. ‹lk zamanlarda basit ve sade yap›da ahflap
olan mahfil, Memlük Sultan› Kay›tbay taraf›ndan kare planl› ince ve zarif dört di-
rekten bir kaide üzerine tamam› mermerden yap›ld›. Ard›ndan baz› tamir ve tadi-
lâttan geçirilen müezzin mahfilinin en son tamirat› 1983’tedir.
Minare
Hz. Peygamber döneminde Mescid-i Nebevî’nin k›ble taraf›nda, Bilâl-i Habeflî’nin
ezan okumak için iple t›rmanarak ç›kt›¤› ‘üstüvane’ denilen bir yer vard›. Minare-
nin ilk flekli olarak düflünülebilecek silindir biçimindeki bu yerin d›fl›nda ezan
okumak için mescidin çevresindeki baz› yüksek yerler de kullan›l›yordu. Ömer b.
Abdülaziz, Mescid-i Nebevî’yi geniflletirken dört köflesine yaklafl›k 26 m. yüksek-
likte dört minare yapt›rd›. 716’da Emevîlerden Süleyman b. Abdülmelik’in güney-
bat› köflesindeki minareyi flerefesinin mesken mahremiyetine zarar verdi¤i gerek-
çesiyle y›kt›rmas›yla, Mescid-i Nebevî yüzy›llar boyunca üç minareli olarak kald›.
88 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Kap›lar
Mescid-i Nebevî’nin ilk yap›m›nda bat› taraf›nda Bâbürrahme (Bâbüâtike), do¤u
taraf›nda Bâbücibrîl (Bâbüosman) ve güney taraf›nda Bâbülcenûbî adlar›yla üç ka-
p›s› vard›. K›blenin de¤iflmesinden sonra güneydeki kap› kapat›larak kuzey duva-
r›nda yeni bir kap› aç›ld›. Hz. Peygamber, hastal›¤› s›ras›nda Hz. Ebû Bekir’in ka-
p›s› d›fl›nda mescidin avlusuna aç›lan bütün kap›lar›n kapat›lmas›n› istedi¤inden
bu kap› geniflletmelerde korunarak mescit d›fl›na yer alt›ndan bir geçit konuldu.
Hz. Ömer zaman›nda kap› say›s› alt›ya ç›kar›ld›. Mescid-i Nebevî’nin kap›lar›, ge-
niflletmeler s›ras›nda daha ileriye al›nmalar› d›fl›nda Mehdî zaman›ndaki imara ka-
dar herhangi bir de¤iflikli¤e u¤ramad›. Bu dönemde do¤u ve bat› duvarlar›nda se-
kizer, güney ve kuzey duvarlar›nda dörder olmak üzere kap› say›s› yirmi dörttü.
Kanunî Sultan Süleyman devrinde yenilenen Bâbürrahme’nin sa¤ ve sol taraf›na
Hz. Peygamber’in âlemlere rahmet olarak gönderildi¤ini belirten âyetten sonra Ka-
nûnî’den Osman Bey’e kadar bütün Osmanl› padiflahlar›n›n adlar› yaz›ld›. Günü-
müzde Mescid-i Nebevînin k›rk bir ana girifl ve ç›k›fl noktas› bulunmaktad›r.
Di¤er Bölümleri
‹nflas›ndan itibaren Mekke’deki Mescid-i Haram gibi flehrin gündelik hayat›n›n
merkezi olan Mescid-i Nebevî’nin ortas›nda kum ve çak›l dökülmüfl, iki taraf›na
hurma a¤açlar›n›n dikildi¤i, daha sonra ‘kumluk’ ad›yla meflhur olan üzeri aç›k bir
avlusu vard›. Halk›n toplant› ve buluflma yeri olan bu avluda ikindiden sonra bafl-
layan hareketlilik yats› sonuna kadar devam ederdi. Hulefâ-yi Râflidîn döneminde
mescidin arka taraf›nda kad›n ve erkeklere ait birer sofa bulunuyordu. Hz. Ömer,
mescidin do¤u taraf›ndaki avlusunun kuzeyine Butayha ad› verilen bir mekân yap-
t›rarak, sohbet etmek, serbest konuflmak ve fliir okumak isteyenlere tahsis etti.
Mescid-i Nebevî’nin çeflitli yerlerine erken dönemden itibaren su getirilmifltir.
1326’da Medine’yi ziyaret eden ‹bn Battûta hücre-i saadetin kuzeyinde mermer bir
havuz bulundu¤unu, Bâbüsselâm’in yan›ndaki Aynüzzerkâ kayna¤›ndan gelen
çeflmeye de bir merdivenle inildi¤ini kaydeder. Memlûk Sultan› Kalavun çeflmenin
yan›na bir flad›rvan infla ettirmifl, bu flad›rvan 1837’de yenilenmifltir. Ayn› y›l Bâbür-
rahme civar›nda I. Ahmed taraf›ndan yapt›r›lan sebil ve f›skiye de onar›lm›flt›r.
Mescid-i Nebevî ilk zamanlarda hurma dallan yak›larak ayd›nlat›l›yordu. Ashap-
tan Temîm ed-Dârî, Suriye’den Medine’ye gelirken beraberinde kandil ve ya¤ ge-
tirmesiyle mescit ayd›nlat›lmaya baflland›. Hz. Ömer zaman›nda Mescid-i Nebe-
vî’ye büyük kandiller as›larak buhurdanl›klar konuldu. Daha sonra kandil, fener,
mum ve meflale gibi ayd›nlatma araçlar› kullan›larak bunlar için özel tahsisatlar ay-
r›ld›. Mescid-i Nebevî’de ilk defa 1908 y›l›nda elektrik kullan›ld›.
4. Ünite - Hz. Peygamber ve Medine 89
Adlar›
Muhammed, Hz. ‹slâm Peygamberi, Muhammed, Ahmed, Mâhî, Haflir ve Âk›b olmak üzere kendi-
Peygamber’in en çok bilinen ne özgü befl ad›n›n bulundu¤unu ve bunlar›n daha önce kullan›lmad›¤›n› söyle-
ad› olup “övgüye de¤er
bütün güzellikleri ve iyilikleri mifltir. Hz. Peygamber’in Muhammed’den sonra en çok kullan›lan ikinci ismi Ah-
kendinde toplayan kifli” med’dir. Bu ad da ‘hamd’ kökünden türemifl olup “Allah’› herkesten daha iyi ve da-
anlam›ndad›r. Kur’an-›
Kerim’de k›rk yedinci sürenin ha çok öven; herkesten daha çok övülen” anlamlar›na gelir. Kur’an-› Kerim’de bir
ismi de olan Muhammed yerde geçmekte ve burada, Hz. ‹sa’n›n ‹srâilo¤ullar›’na kendisinden sonra gelecek
dört yerde geçer.
Ahmed ad›ndaki peygamberi müjdeledi¤i belirtilmektedir. Yuhanna ‹ncili’ndeki
Parakletos kelimesiyle de Ahmed ad›n›n kastedildi¤i ifade edilmektedir. Mâhî ad›
küfrün onun eliyle yok edilece¤ini, Haflir k›yamet gününde insanlar›n onun ard›n-
dan giderek haflrolaca¤›n›, Âk›b da kendisinden sonra hiçbir peygamberin gelme-
yece¤ine iflaret etmektedir. 300’ü aflk›n isim ve s›fat› müstakil kitaplarda bir araya
getirilen Hz. Peygamber’in yayg›n adlar›ndan biri de seçilmifl anlam›nda bir s›fat
olan Mustafa’d›r.
Fiziki Özellikleri
Hz. Peygamber’in fiziksel özelliklerini, özel hayat›n› ve ahlak›n› anlatan eserlere
huy, tabiat, ahlak gibi anlamlara gelen flemâil denilir. Hz. Peygamber’in fiziki özel-
liklerini anlatan edebî eserlerle ayn› konuda hüsn-i hatla yaz›lm›fl levhalar›n ad› ise
hilyedir. Hilyenin özellikle Türk edebiyat ve sanat›nda en güzel örnekleri verilmifl-
tir. Peygamber sevgisini her fleyin üstünde tutan Türklerin bu sevgiyi di¤er millet-
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
lerde görülmeyen bir flevkle edebiyat ve sanatlar›na aktarm›fl olmalar› bunun en
önemli sebebidir. Divan edebiyat›nda hemen her flair Hz. Peygamber’i öven bir na-
at kaleme alm›flt›r. Sahabelerin Hz. Peygamber’in fiziki özelliklerini kendi bilgi, an-
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
lay›fl ve yetiflmifllik dereceleri nispetinde tespit etmeye çal›flmalar› hilye konusunda
de¤iflik rivayetlerin ortaya ç›kmas›na sebep olmufltur. Buna göre, Hz. Peygamber iri
S O R U S O R U
yap›l› ve heybetliydi. Uzuna yak›n orta boylu, büyükçe bafll›, bazen kulak memesi-
ni geçen saçlar› hafif dalgal›yd›. Beyaz tenli, aln› aç›k, kafllar› hilâl gibi ince ve s›k-
D‹KKAT t›. Burnu ince D ‹ ve
K K Ahafifçe
T kavisliydi. Sakal› s›k ve gür, yanaklar› düzdü. Bütün organ-
lar› birbiriyle uyumlu olup ne zay›f ne de fliflmand›. Gö¤sü ile iki omzunun aras› ge-
niflçe, mafsallar› kal›ncayd›. Bilekleri uzun, avucu geniflti. Yürürken ayaklar›n› yere
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
sert vurmaz, sakin fakat h›zl› ve vakarl› yürürdü. Hz. Peygamber güler yüzlüydü ve
ilk bak›flta insana güven veren bir görünümü vard›. Medine’ye hicret esnas›nda onu
AMAÇLARIMIZ ilk defa gören Yahudi bilginlerden Abdullah b. Selâm bu yüzün sahibinin yalanc›
AMAÇLARIMIZ
olamayaca¤›n› söyleyerek ailesiyle birlikte Müslüman olmufltu.
K ‹ T A P Hz. Peygamber’in
K ‹ T maddi
A P ve manevi özellikleri hakk›nda daha genifl bilgi için A. Yard›m’›n
Peygamberimiz’in fiemâili adl› eserine baflvurabilirsiniz.
TELEV‹ZYON Eflleri ve
T E LÇocuklar›
EV‹ZYON
Hz. Peygamber’in ikisi Mâriye ve Reyhâne adl› câriyeler olmak üzere de¤iflik za-
manlarda on iki efli oldu. Hz. Peygamber’e ilk inanan kad›n olan ve ‹slâmiyet u¤-
runda bütün servetini ortaya koyarak eflini destekleyen Hz. Hatice ilk efli ve ‹bra-
‹NTERNET ‹NTERNET
him d›fl›ndaki bütün çocuklar›n›n annesidir. Onun vefat›ndan sonra Hz. Peygam-
ber ilk Müslümanlardan befl çocuk annesi Sevde ile evlendi ve üç y›l boyunca yal-
4. Ünite - Hz. Peygamber ve Medine 91
n›z onunla evli kald›. Hz. Peygamber’in bakire olarak ald›¤› tek efli 624 y›l›nda ev-
lendi¤i Hz. Aifle’dir. Hz. Peygamber 625’den itibaren Hz. Ömer’in yirmi yafl›nda dul
kalan k›z› Hafsa, Zeyneb bint Huzeyme, Ümmü Seleme, Cüveyriye bint Hâris, Zey-
neb bint Cahfl, Reyhâne bint fiem’ûn, Ümmü Habîbe, Saf›yye bint Huyeyy, Meymû-
ne bint Haris ve Mâriye ile evlendi. Hatice, Zeyneb ve Reyhâne kendisinden önce
vefat etti.
Hayat›n›n yaklafl›k son on y›l›na kadar tek evli olarak yaflayan Hz. Peygam-
ber’in sonraki evliliklerinin her biri özel sebeplere dayan›r. Kocas›n›n ölümü üze-
rine dul ve desteksiz kalan ve ‹slâm’a ba¤l›l›kta sebat eden han›mlar› himayesine
alarak onlar› ödüllendirme, Araplar›n içinde yerleflmifl yanl›fl anlay›fllar› de¤ifltirme-
ye fiilen öncülük etme, ashab›n ileri gelenleriyle, köklü Arap kabileleri ve komflu
topluluklarla akrabal›k kurarak ‹slâm toplumunun bütünleflmesini sa¤lama ve pey-
gamberlik konumunu güçlendirme gibi amaç ve sebepler say›labilir. ‹slâm Pey-
gamberi’nin getirdi¤i yeni vahiy flüphesiz erkekler kadar han›mlar› da ilgilendiri-
yordu. Onlara yönelik tebli¤lerde Hz. Peygamber’in eflleri e¤itici ve ö¤retici göre-
vi ifa ediyorlard›. Özellikle kad›nlara has olup erke¤e sormaktan kaç›nacaklar› fley-
ler hususunda Resül-i Ekrem’in han›mlar› birer bilgi ve fetva mercii olarak hizmet
görüyordu. Âifle, ensâb ilmini ve Arap edebiyat›n› iyi bilen Hz. Ebû Bekir’in k›z›
olarak ilim ve kültür atmosferinde yetiflti. Müminlerin anneleri say›lan Peygamber
eflleri aras›nda O’nun özel hayat›n›n bilinmesine en büyük katk›y› yaparak en çok
hadis rivayet eden yedi sahabe aras›nda yer ald›. ‹lim bak›m›ndan Hz. Âifle’den
sonra gelen ve han›mlar›ndan en son vefat eden Ümmü Seleme’nin rivayet etti¤i
hadis üç yüz yetmifl sekizdi. Sevde befl, Hafsa altm›fl, Cüveyriye yedi, Zeyneb yir-
mi, Ümmü Habîbe altm›fl befl, Safiyye on, Meymûne yetmifl alt› hadis rivayet ede-
rek han›mlar›n ilimle u¤raflmalar›n›n da öncüsü oldular.
Hz. Peygamber’in dördü erkek, dördü k›z olmak üzere sekiz çocu¤u vard›.
Peygamberlikten önce do¤an ve kendisinin Ebü’l-Kâs›m künyesiyle an›lmas›na se-
bep olan ilk o¤lu ve ilk vefat eden çocu¤u Kas›m’›n ne kadar yaflad›¤› belli de¤il-
dir. Kas›m’dan sonra s›ras›yla Zeyneb, Ruk›yye, Ümmü Külsûm SIRA veS‹ZDE
Fât›ma do¤du. SIRA S‹ZDE
Tayyib ile Tâhir peygamberlikten önce vefat etti. Tayyib ile Tâhir’in iki ayr› çocuk
de¤il Abdullah’›n lakaplar› oldu¤u da ileri sürülür. Cariyesi Mâriye’den
D Ü fi Ü N E L ‹ M
630’da do-
D Ü fi Ü N E L ‹ M
¤an o¤lu ‹brahim on sekiz ay yaflad›ktan sonra vefat etti. Hz. Peygamber’in soyu
kendisinden alt› ay kadar sonra vefat eden küçük k›z› Fât›ma’dan olma torunlar›y-
S O R U S O R U
la sürmektedir.
Hz. Peygamber’in k›z› Hz. Fât›ma ile damad› Hz. Ali’nin çocuklar› Hz.DHasan‹ K K A T ve Hz. Hüse- D‹KKAT
yin adl› torunlar›yla onlar›n soyundan gelenlere seyyid ve flerif denir. Hz. Peygamber’in so-
yundan geldi¤ini iddia eden sahte seyyid ve fleriflere ise müteseyyid denilir. Seyyyid ve fle-
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
riflere yönelik baz› hizmetler için nakîbüleflrâf adl› görevliler tayin edilmifltir. Bunlar sey-
yid ve fleriflerin flecerelerini kaydederek toplumda statü ve asaletlerinin görünürlük ka-
zanmas› için çaba gösterirlerdi. AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
‹NTERNET ‹NTERNET
92 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Arap dilinde “ümm” ana, “ümmi” de anas›ndan do¤du¤u gibi kalan okuyupD ‹ K K Ayazmas›
T olma- D‹KKAT
yan kimse demektir. Ümmilik s›radan kimseler için bilgi eksikli¤ini ifade eden bir s›fat-
t›r. Hz. Peygamber’e nispet edildi¤i zaman ise bir eksiklik de¤il yetkinlik ve eksiksizlik
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
anlam›ndad›r. Onun bütün bilgi ve görgüsü Allah taraf›ndan verilmifl bir mevhibe-i ilahi-
yedir. ‹slâm Peygamberi’nin önemli mucizelerinden olan bu hususu ünlü flâir Fuzûlî flöy-
le özetler: AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
Bâkî mucizeler ne hâcet vasf-› hak isbât›na,
Câhil iken el, senin ilmin yeter burhân sana.
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
94 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
S O R U S O R U
4. Ünite - Hz. Peygamber ve Medine 95
Özet
N
A M A Ç
Hicretten sonra Yesrib’deki medeni geliflmeleri N
A M A Ç
Mescid-i Nebevî’nin Medeniyet Tarihi bak›m›n-
1 tan›mlayabilmek 3 dan önemini kavrayabilmek
Hicret esnas›nda tam anlam›yla flehirleflmemifl, ‹slâm medeniyet tarihi bak›m›ndan en önemli
tar›ma dayal› bir ekonomik yap›ya sahip olan müesseselerden olan Mescid-i Nebevî’nin inflas›
Medine’de kentleflme teflvik edilerek flehrin ‹s- hicretten sonra Medine’de gerçeklefltirilen en
lâmlaflmas› ile medenîleflmesi aras›nda paralellik önemli faaliyetlerden olup flehirleflmenin dönüm
kuruldu. Olumsuz anlamlar ifade eden Yesrib noktalar›ndan birisidir. Medine’deki bütün faali-
ad› medenîleflmeye vurgu yapan Medine ile de- yetlerinin merkezinde yer alan Mescid-i Nebevî
¤ifltirildi. ‹dare ve savunma, ekonomi ve pazar, fonksiyonlar› bak›m›ndan sonraki dönemde ku-
dinî hayat gibi medenî hayat›n en önemli üç fonk- rulan camilere örnek olmufltur. Hulefâ-yi Râflidîn
siyonu s›ras›yla düzenlendi. Hz. Peygamber’in li- döneminden itibaren geniflletilmesi ve çevresi-
derli¤inde birtak›m idarî düzenlemelerin yap›ld›- nin düzenlenmesiyle ilgili yap›lan faaliyetler fleh-
¤› Medine devletin baflkent oldu. fiehir plan› Mes- rin fizikî yap›s›nda önemli de¤ifliklikleri berabe-
cid-i Nebevî merkez olmak üzere planland› ve rinde getirmifltir. Baz› bilginler Hz. Peygamber
baz› yap›lar korundu. Su flebekesi, kamu ve çev- buraya defnedildi¤inden yeryüzündeki en fazi-
re sa¤l›¤› ile flehir içi ulafl›m›n sa¤lanmas› yolun- letli mescit olarak saymaktad›rlar.
N
da sürekli tedbirler al›narak flehrin fizikî yap›s›na
sosyal ve kültürel çok amaçl› binalar ilave edildi. Hz. Peygamber’in maddi ve manevi özelliklerini
A M A Ç
Türkler aras›nda Cennetü’l-bakî ad›yla meflhur 4 aç›klayabilmek
olan Baki mevkii mezarl›k olarak flehir plan›na Hz. Peygamber iri yap›l› ve heybetliydi. Bütün
kat›ld›. organlar› birbiriyle uyumlu olup ne zay›f ne de
N
fliflmand›. Yürürken sakin fakat h›zl› ve vakarl›
Muhacir ve ensar kardeflli¤inin sosyal hayattaki yürürdü. Güler yüzlüydü ve ilk bak›flta insana
A M A Ç
2 yans›malar›n› fark edebilmek güven veren bir görünümü vard›. Gönlü, flefkat
Medine’de toplumun iç dinamiklerini harekete ve merhamet doluydu. Çocuklar› çok sever, genç-
getiren icraatlar›ndan birisi de muhacir ile ensar lerle ilgilenir, yafll›lara, han›mlara ve özürlülere
aras›nda kardefllik ba¤› kurulmas›d›r. Kardefllefl- son derece nazik davran›rd›. Hz. Peygamber, sa-
tirme toplumda bütünleflmeyi gerçeklefltirmifl ve dece bir kat›r, birkaç silah ve sadaka olarak ay›r-
sosyo-kültürel ve ekonomik problemlerin çözü- d›¤› birkaç parça araziden baflka maddi bir miras
müne büyük kolayl›klar getirmifltir. Her iki züm- b›rakmam›flt›r. Onun en büyük miras› Kur’an ve
renin ortak bir paydada buluflarak zihniyet bera- Sünnet’tir. Liderli¤inde Arap yar›madas›ndaki si-
berli¤i içinde müflrik, münaf›k ve Yahudi fitnele- yasi yap› çeyrek as›r içinde de¤iflmifl, kabileler
rine karfl› birlikteli¤ini sa¤lam›flt›r. Müslümanla- fleklinde yaflayan Araplar onun sayesinde ilk de-
r›n Medine’nin iktisadi hayat›nda söz sahibi ol- fa birleflip bir millet haline gelmifltir. Vefat›ndan
mas›na yol açm›flt›r. Hz. Peygamber’i nöbetlefle sonra takipçileri davetini daha genifl alanlara ulafl-
takip ederek sohbetlerinden daha çok istifade t›rd›; Medine’de bafllayan medeniyet hamlesi tüm
edilmifltir. dünyaya yay›ld›.
96 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Kendimizi S›nayal›m
1. Yahudilerin Yesrib’e yerleflmelerinin afla¤›dakiler- 6. Mescid-i Nebevî’ye ilk defa minare afla¤›dakilerden
den hangisiyle ilgisi yoktur? hangisi taraf›ndan yapt›r›lm›flt›r?
a. Bâbil Kral› Buhtunnasr’›n Süleyman Mâbedi’ni a. Hz. Osman
y›kmas› b. Ömer b. Abdülaziz
b. Filistin’in Romal›lar taraf›ndan iflgal edilmesi c. Velid b. Abdülmelik
c. Yesrib’in ekonomik bak›mdan geliflmemifl olmas› d. Hz. Ömer
d. Suriye’nin Yunanl›lar taraf›ndan iflgal edilmesi e. Mehdî-Billah
e. Tevrat’ta gelece¤i bildirilen peygamberin Yes-
rib’e hicret edece¤inin kaydedilmesi 7. Afla¤›dakilerden hangisi Mescid-i Nebevî’nin fonksi-
yonlar›ndan biri de¤ildir?
2. Afla¤›dakilerden hangisinin hicretten önce kendileri- a. Spor
ne ait çarfl›lar› vard›? b. E¤itim
a. Amâlika c. Adalet
b. Evs d. Sa¤l›k
c. Hazrec e. Askerlik
d. Kurayzao¤ullar›
e. Kaynukao¤ullar› 8. Afla¤›dakilerden hangisi Hz. Peygamber’in çok evli-
li¤inin sebeplerinden biri de¤ildir?
3. Buâs Savafl› afla¤›dakilerden hangisi aras›nda olmufl- a. Baz› Arap kabileleri ve komflu topluluklarla ak-
tur? rabal›k ba¤› kurmak
a. Kurayzao¤ullar› ile Nadiro¤ullar› b. Baz› Müslüman han›mlar› himaye alt›na alarak
b. Evs ile Kurayzao¤ullar› onlar› ödüllendirmek
c. Hazrec ile Kaynukao¤ullar› c. Dinî hükümlerinin bir k›sm›n›n eflleri vas›tas›yla
d. Evs ile Hazrec topluma aktarmak
e. Nadiro¤ullar› ile Kurayzao¤ullar› d. Araplar›n içine yerleflmifl yanl›fl anlay›fllar› de¤ifl-
tirmek
4. Afla¤›dakilerden hangisi hicretten hemen sonraki fa- e. O dönemde kad›n say›s›n›n erkeklerden fazla
aliyetlerden biri de¤ildir? olmas›
a. Muahât yap›lmas›
b. Çarfl› yerinin belirlenmesi 9. Hz. Peygamber’in kendisinden sonra vefat eden ço-
c. Mescid-i Nebevî’nin inflas› cu¤u afla¤›dakilerden hangisidir?
d. Mezarl›k yerinin belirlenmesi a. Ümmü Gülsüm
e. Befl vakit namaz›n farz olmas› b. ‹brahim
c. Fat›ma
5. Afla¤›dakilerden hangisi zaman›nda Mescid-i Nebevî d. Kas›m
her hangi bir de¤iflikli¤e u¤ramam›flt›r? e. Zeynep
a. Mehdî-Billâh
b. Hz. Osman 10. Afla¤›dakilerden hangisi Hz. Peygamber’in geçim
c. Hz. Ebû Bekir vas›talar›ndan biri olmam›flt›r?
d. Hz. Ömer a. Bar›fl yoluyla ele geçirilen arazilerden elde edi-
e. Velid b. Abdülmelik len gelir
b. Zekat
c. Kendisine takdim edilen hediyeler
d. Çobanl›k
e. Ticaret
4. Ünite - Hz. Peygamber ve Medine 97
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
N
Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer’in Müslüman olufl süreçlerini anlatabilecek,
N
Hilafet kurumunun oluflum süreci hakk›nda bilgi sahibi olabilecek,
N
Ridde olaylar›yla ilk ‹slâm fetihlerini özetleyebilecek,
‹lk iki halife devrinde devlet organlar›n›n geliflim sürecini anlatabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Halifelik, S›ddîk, Emîru’l-mümi- • Fetih, Yermûk, Ecnâdeyn,
nîn, Fârûk Kâdisiye, Nihavend
• Ridde Olaylar›, Mütenebbî • Divan, Haraç, Ticaret Mallar›
Vergisi, Fey
‹çindekiler
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
nin yerine geçen, onu temsil eden kimse” anlam›nda olup devlet baflkan› için kul-
lan›lan halife kelimesinin ço¤uludur. Râflidîn ise “do¤ru yolda olan, do¤ruya ve
hakka s›ms›k› sar›lan, kemale ermifl” anlam›ndaki râflid kelimesinin
AMAÇLARIMIZço¤uludur. Hz. AMAÇLARIMIZ
Peygamber bir hadisinde kendisinden sonra yaflayacaklara hitaben, “Herhangi bir
ihtilâfla karfl›laflt›¤›n›zda size düflen görev, benim sünnetime ve hulefâ-yi râflidînin
sünnetine uymakt›r” demifltir. Hadiste geçen ‘hulefâ-yi râflidîn’ Kifadesinden,
‹ T A P ilk dört K ‹ T A P
halifenin kastedildi¤i yayg›n kanaattir. Öte yandan yine Hz. Peygamber’e nisbet
edilen, gerçek anlamda hilafetin otuz y›l sürece¤i ve daha sonra saltanata dönüfle-
ce¤i yolundaki hadisten hareketle baz› bilginler, Hz. Hasan’›, babas› Hz. Ali’nin
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
ölümünden hilafeti Muâviye b. Ebû Süfyân’a b›rakt›¤› (661) güne kadar geçen sü-
re için râflid halifelerin beflincisi saym›fllard›r.
N N
SIRA S‹ZDE S‹ZDE
Hz. Ebû Bekir’in nas›l Müslüman oldu¤u hususunda da kaynaklarda fazla bilgi
AMAÇLARIMIZ yoktur. ‹lkAMAÇLARIMIZ
Müslümanlardan olan Hz. Ebû Bekir’in Hz. Muhammed’in peygamber
oldu¤unu haber al›nca yan›na giderek ‹slâm’a girdi¤i kabul edilir. Nitekim Hz. Pey-
gamber onun üstünlü¤ünden söz ederken kendisini herkesin yalanlad›¤› bir s›ra-
K ‹ T A P da inand›¤›n› K ‹ veT A‹slâmiyet
P için her fleyini feda etti¤ini belirtmifltir. ‹slâmiyet’in özel-
likle Kureyfl ileri gelenleri aras›nda yay›lmas›nda önemli rol üstlenen Hz. Ebû Be-
kir, peygamberlik görevi bafllamas›ndan itibaren daima Resûl-i Ekrem’in yan›nda
TELEV‹ZYON yer ald›. Her
T E L Ezaman
V ‹ Z Y O N müflriklerden gelebilecek tehlikelere karfl› onu korumak için
büyük çaba gösterdi. Kureyflli müflriklerin a¤›r iflkenceleriyle karfl›laflan Müslüman
kölelerle yabanc›lardan erkek, kad›n, zay›f ve güçsüz pek çok kimseyi efendileri-
ne büyük paralar ödeyerek sat›n al›p azat etti. Onun servetini bu flekilde harcama-
‹NTERNET ‹NTERNET
s›ndan rahats›z olan babas› Ebû Kuhâfe, güçsüz ve zay›f köleler yerine güçlü kuv-
vetli kimseleri sat›n almas›n› tavsiye edince, yapt›klar›n› onlardan faydalanmak için
de¤il sadece Allah’›n r›zâs› için yapt›¤›n› söyleyerek ‹slâm’a ba¤l›l›¤›n› göstermifltir.
Hz. Peygamber Mekke’ye gelen farkl› kabilelerden insanlar› ‹slâmiyet’e davet
ederken ensâb ilmini iyi bilen Hz. Ebû Bekir onun yan›nda bulunarak onlarla ko-
layca dostluk kurmas›nda kendisine yard›mc› olurdu. Kureyfllilerin Müslümanlara
iflkenceyi artt›rmas› ve özellikle kendisinin yüksek sesle Kur’an okumas›na engel
olmalar› üzerine day›s›n›n o¤lu Haris b. Halid ile Habeflistan’a gitmek üzere Mek-
ke’den ayr›ld›. Yolda karfl›laflt›¤› dostu ‹bnü’d-Dü¤unne Kureyfllilerle konuflarak
dinini kimseye aç›klamamas› flart›yla Mekke’de kalmas›n› sa¤lad›. Ancak Ebû Be-
kir gizlice ibadet etmeye ve Kur’an-› sessiz okumaya uzun süre dayanamay›p Ku-
reyfllilerle yapt›¤› anlaflmay› bozdu. Bunun üzerine ‹bnü’d-Dü¤unne’nin eman›n›
geri ald›¤›n› ilan etmesi üzerine sadece Allah’›n himayesine s›¤›nd›¤›n› söyleyerek
Mekke’de oturmay› sürdürdü.
Medine’ye hicret bafllay›nca Hz. Ebû Bekir de göç için Hz. Peygamber’den izin
istedi. Resûl-i Ekrem ona acele etmemesini, Allah’›n kendisine bir arkadafl bulaca-
¤›n› söylemesi üzerine, Hz. Peygamber ile birlikte hicret etme flerefine nail olaca-
¤›n› anlayarak beklemeye bafllad›. Kureyflliler kendisini öldürmeye karar verince
Hz. Peygamber bu konuflmadan dört ay sonra Hz. Ebû Bekir’e gelerek birlikte hic-
ret edeceklerini müjdelemesinden sonra birlikte Sevr ma¤aras›na do¤ru hareket et-
tiler. Hz. Ebû Bekir bu özel durumu sebebiyle Türk ve ‹ran edebiyatlar›nda ma¤a-
ra dostu, can yoldafl› anlam›nda ‘yâr-› gâr’ fleklinde nitelendirilmifltir.
5. Ünite - Hulefâ-yi Râflidîn Dönemi-I (Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer) 101
Mekke döneminde Hz. Peygamber Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer aras›nda kar-
defllik ba¤› kurdu. Medine’de ise evinde misafir oldu¤u Hârice b. Zeyd ile aras›n-
da kardefllik ba¤› kuruldu. Hârice’nin, servetini kendisiyle paylaflma teklifini kabul
etmeyip hicret ederken yan›na ald›¤› paradan artakalan 5000 dirhemle Medine’de
ticarete bafllad›. Fakat flehrin havas› sa¤l›¤›na iyi gelmedi ve s›tmaya tutuldu. O¤lu
Abdullah’a mektup yazarak Mekke’de kalan ailesini Medine’ye getirmesini istedi.
Abdullah da k›z kardeflleri Esma ve Âifle ile annesi Ümmü Rûmân, Hz. Ali, Hz. Pey-
gamber’in han›m› Sevde ile k›zlar› Fât›ma ve Ümmü Külsüm ile birlikte Medine’ye
hicret etti.
Hz. Ebû Bekir’in Medine’deki ilk faaliyeti Mescid-i Nebevî’nin arsas›n› sat›n al-
mas›d›r. Mekke döneminde oldu¤u gibi, Medine döneminde kat›ld›¤› seriyyeler ve
631 y›l›nda emîr-i hac tayin edildi¤i günler d›fl›nda Hz. Peygamber’in yan›ndan hiç
ayr›lmad›. Kumandanl›¤›n› Hz. Peygamber’in üstlendi¤i bütün savafllarda, Hudey-
biye Antlaflmas›, Umretü’1-kazâ ve Veda Hacc›’nda bulundu. Mekke’nin fethinde
‹slâm ordusu flehre girdi¤i zaman do¤ruca babas›n›n yan›na gitti, onu Hz. Peygam-
ber’in huzuruna getirerek Müslüman olmas›n› sa¤lad›. Böylece sa¤l›¤›nda annesi,
babas› ve bütün çocuklar› ‹slâmiyet’i kabul eden yegâne sahabe oldu. Tebük Gaz-
vesi haz›rl›klar› yap›l›rken bütün servetini Hz. Peygamber’in emrine tahsis eden
Hz. Ebû Bekir kendisine verilen en büyük sanca¤› tafl›d›.
Hicretin 11. y›l› Safer ay›n›n son haftas›nda (May›s 632) rahats›zlanan Hz. Pey-
gamber, Hz. Ebû Bekir’in kap›s› d›fl›nda mescidin avlusuna aç›lan bütün kap›lar›n
kapat›lmas›n› emretti. Mescide ç›kamayacak kadar rahats›zl›¤› art›nca namazlar›
Hz. Ebû Bekir’in k›ld›rmas›n› istedi. Hz. Peygamber pazartesi günü kendini iyi his-
sederek sabah namaz› için mescide giderek Hz. Ebû Bekir’in yan›nda namaza du-
rarak ona uydu. Hz. Peygamber’in vefat etti¤i haberini al›nca baflta Hz. Ömer ol-
mak üzere flaflk›nl›k içinde bulunan ve bu olaya inanmak istemeyen sahabeleri ik-
na etme görevi de Hz Ebû Bekir’e düflmüfltü.
Ömer ile Ebû Ubeyde b. Cerrâh’› halifeli¤e aday gösterdi. Ancak onlar, “Allah’a an-
dolsun ki sen sa¤ken bu görevi üzerimize alamay›z. Çünkü sen ilk muhacirlerin en
meziyetlisi, hicret s›ras›nda ma¤arada bulunan iki kifliden birisi ve namaz k›ld›r-
makta Resûlullah’›n halifesisin; uzat elini sana biat edece¤iz” diyerek ona do¤ru
yürüdüler. Bu s›rada ensardan Beflîr b. Sa. d onlardan önce davranarak Hz. Ebû
Bekir’e biat etti. Onun arkas›ndan Sa’d b. Ubâde hariç orada bulunanlar›n hepsi,
ertesi gün de Mescid-i Nebevî’de Medine’deki Müslümanlar›n büyük bir k›sm› biat
etti. Hz. Ali ile di¤er baz› sahabeler ise daha sonra biat ettiler. Medine’deki Müslü-
manlar›n büyük bir ço¤unlu¤unun biat etmesiyle halife seçilen Hz. Ebû Bekir, ta-
kip edece¤i siyasetin genel esaslar›n› ortaya koyan meflhur hutbesinde Müslüman-
lar›n en iyisi olmad›¤› halde onlara baflkan seçildi¤ini, do¤ru hareket ederse ken-
disine yard›m etmelerini, yanl›fl davran›rsa do¤rultmalar›n›, Allah’a ve Resulü’ne
itaat etti¤i müddetçe kendisine itaat etmelerini istedi.
n›n do¤ru olmayaca¤› görüflünü ileri sürerken baz› sahabeler de o y›l zekât toplan-
mas›ndan vazgeçilmesini teklif ettiler. Hangi sebeple olursa olsun isyan edenlerle
mücadelede kararl› olan Hz. Ebû Bekir namaz ile zekât› birbirinden ayr› düflünme-
nin do¤ru olmayaca¤›n› ve zekât vermekten kaç›nanlarla da savaflman›n flart oldu-
¤unu belirtti.
Hz. Ebû Bekir, 632 y›l› A¤ustos ay›nda 100 kiflilik bir süvari birli¤inin bafl›na ge-
çerek Fezâre kabilesinin zekât›na el koyan ve Medine’ye sald›rmak isteyen Hârice
b. H›sn el-Fezârî’nin üzerine yürüdü. Zülkassa’daki k›sa bir çarp›flman›n ard›ndan
isyanc›lar da¤›ld›. Daha sonra Medine çevresinde yaflayan kabilelerden gelen yar-
d›mc› güçlerle birleflip peygamberlik iddias›nda bulunan Tuleyha b. Huveylid el-
Esedî’nin üzerine yürümeye karar verdi. Baflta Hz. Ömer ve Hz. Ali olmak üzere
ileri gelen sahabeler kendisinin Medine’de kalmas› gerekti¤i hususunda ›srar edin-
ce 4000 kiflilik ordunun bafl›na Halid b. Velid’i getirerek Medine’ye döndü. Halid’e
Tuleyha’y› bertaraf etmesini, arkas›ndan Secâh ile zekâtlar›n› vermeyen Temîm ka-
bilesinin, daha sonra Müseylimetülkezzâb’›n üzerine gitmesini emretti. Ayr›ca Ye-
men, Hadramut, Bahreyn ve Uman’daki isyanc›larla mücadele etmeleri için valile-
re emir vererek destek kuvvetleri gönderdi.
Halid b. Velid, 19 Eylül 632 tarihinde Zülkassa’dan Tuleyha’n›n karargâh›n› kur-
du¤u Büzâha’ya do¤ru harekete geçti. Yolda Adî kabilesi ve kollar›n›n irtidat etme-
sini önleyerek bu kabileden 1000 kiflilik bir birli¤in kendisine kat›lmas›n› sa¤lad›.
Ard›ndan Benî Fezâre’den Uyeyne b. H›sn 700 kifliyle destekledi¤i Tuleyha’n›n or-
dusuyla karfl›laflt›. Yap›lan savaflta isyanc›lar›n bir k›sm› öldürüldü; Tuleyha kar›s›y-
la birlikte Suriye taraflar›na gidip Kelb kabilesine s›¤›nd›. Uyeyne esir al›n›p Medi-
ne’ye gönderildi. Savafltan sonra Esed ve Gatafân kabileleri tekrar ‹slâm’a döndü-
ler. Hz. Ebû Bekir tövbe eden Uyeyne’yi cezaland›rmad›. Tuleyha da Hz. Ömer dö-
neminde Medine’ye gelip halifeye biat ederek Irak fetihlerine kat›ld›. Büzâha sava-
fl›ndan sonra Temîm kabilesinin topra¤› olan Bütâh’a hareket eden Halid b. Velid
orada kimseyi bulamay›nca bölgenin çeflitli yerlerine müfrezeler gönderdi. Bunlar-
dan biri Hz. Peygamber’in vefat› üzerine toplad›¤› zekât develerini sahiplerine ia-
de eden Mâlik b. Nüveyre ile yan›ndaki on bir kifliyi yakalay›p Halid’e getirdi. Mâ-
lik’i yakalayan Müslümanlar onun dinden ç›k›p ç›kmad›¤› hususunda ihtilâfa düfl-
tüler. Mâlik’in dinden ç›kt›¤›na inanan Halid onu öldürttü.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
ne dönen Secâh, Muâviye zaman›nda Müslüman olarak öldü.
Halid b. Velid, zekât vermeyi reddeden ve Secâh’› peygamber kabul eden Te-
AMAÇLARIMIZ mîmlileri itaat alt›na ald›ktan sonra Hz. Ebû Bekir’in sevk etti¤i birliklerin bir bafla-
AMAÇLARIMIZ
r› sa¤layamad›¤› Müseylimetülkezzâb ile savaflmak için Yemâme’ye hareket etti.
Halid Yemâme’de her iki taraf›n çok a¤›r kay›plar verdi¤i fliddetli bir savafltan son-
K ‹ T A P ra Müseylime’yi
K ‹ T ortadan
A P kald›rd› (May›s-Haziran 633); Hanîfeo¤ullar›yla anlaflma
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
5. Ünite - Hulefâ-yi Râflidîn Dönemi-I (Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer) 105
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
N N
SIRA S‹ZDE lar hakk›nda,SIRA Müslümanlar›n
S‹ZDE gayri Müslimlerden gerçeklefltirdikleri toprak kazançlar›n›
tarihte ve günümüzde bilinen di¤er iflgal ve sömürü savafllar›ndan ay›rmak amac›yla kulla-
n›l›r. Fetih öncelikle, kalbi ve akl› ‹slâm gerçe¤ine açmak, ikinci olarak da ‹slâm mesaj›-
AMAÇLARIMIZ n›n önündekiAMAÇLARIMIZ
engelleri kald›rmak, insan›n kalbine ve akl›na ulaflmay› mümkün k›lacak or-
tam› haz›rlamak demektir. ‹slâm fetihlerinin esas gayesi i’lâ-yi kelimetullaht›r. Nitekim
Hz. Peygamber’e, “Allah yolunda olan kimdir? Ganimet kazanmak için harp eden mi, cesa-
K ‹ T A P K ‹ T A P
retiyle flöhret kazanma amac›nda olan m›, yoksa kabilesiyle dayan›flma halinde bulundu-
¤unu göstermek isteyen mi?” diye soruldu¤unda flu cevab› vermifltir: “Hiçbiri de¤ildir. Sa-
dece Allah’›n ad›n› yüceltmek için savaflan kimse Allah yolundad›r”. ‹slâm fütuhat tarihin-
TELEV‹ZYON de önemli Tbir
E L Eyere
V ‹ Z Ysahip
O N olan Türklere O¤uz Destan›’nda hedef gösterilen, ‘büyük nehirle-
re ve büyük denizlere varma’ fleklindeki k›z›lelma da bu milletin Müslüman olmas›ndan
sonra yeni bir flekle dönüflerek i’lâ-yi kelimetullah halini alm›flt›r.
‹NTERNET ‹NTERNET
Fetihler için ilk önce Arabistan ile Sâsânî ve Bizans imparatorluklar› aras›nda
kalan Irak topraklar›n› hedef alan Hz. Ebû Bekir, Sâsânîlerin elinde bulunan F›-
rat’›n afla¤› taraflar›ndaki bölgelere ordu göndermeye karar verdi. Bekir b. Vâil ka-
bilesinin önemli bir kolu olan fieybânîlerin reisi Müsennâ b. Hârise Medine’ye ge-
lerek ‹ranl›larla savaflmak üzere kabilesine kumandan tayin edilmesini istedi. Hz.
Ebû Bekir yapt›¤› istiflareler ve Hz. Ömer’in tavsiyesinden sonra Halid b. Velid’i Sâ-
sânîlerle yap›lacak savafla baflkumandan tayin ederek Müsennâ’ya destek vermesi-
ni istedi. Nibâc’da Müsennâ ile buluflan Halid Basra körfezindeki önemli yerleflim
merkezlerini fethetti. Daha sonra bar›fl yoluyla teslim ald›¤› Hîre’de bir süre kald›.
fiehrin çevresine ve F›rat’› geçerek Sevâd bölgesinde bulunan baz› yerlere ak›nlar
düzenledi. Bu arada Bân›kyâ ve Bârüsmâ ile F›rat’› Dicle’ye ba¤layan iki büyük ka-
nal›n içinden geçti¤i, Sâsânîlerin mühim bir erzak ve silâh ambar› Enbâr’› bar›fl yo-
luyla, ticaret kervanlar›n›n u¤rad›¤› çok önemli bir menzil olan, Suriye-Arabistan
çölünün birleflti¤i yerde kurulu Aynüttemr’i savaflarak fethetti. Böylece Basra kör-
fezinden Aynüttemr’e F›rat nehri boyunca uzanan topraklar ‹slâm devleti s›n›rlar›-
na kat›ld›. Hz. Ebû Bekir Hîre’de bulunan Halid’e yazd›¤› mektupta, Dûmetülcen-
del’e giderek Hz. Peygamber ile yapt›¤› antlaflmay› bozan Ükeydir b. Abdülme-
lik’in üzerine yürümesini, oradan da Suriye’ye geçmesini emretti. Halid Irak’ta ye-
rine Müsennâ b. Hârise’yi b›rak›p Dûmetülcendel’e giderek buray› ikinci defa fet-
hetti ve Ükeydir’i öldürdü.
‹slâm fetihlerinden önce Suriye’de Bizans’›n vassâl› Gassânîler hüküm sürüyor-
du. Sâsânîler, 613 y›l›nda Gassânîler’i yenerek D›maflk’› ele geçirip bölgeye hâkim
oldular. Ancak Herakleios uzun süren savafllar›n sonunda 628’de Suriye’yi geri al-
may› baflard›. Müslümanlar›n Bizans ‹mparatorlu¤u ile Hz. Peygamber zaman›nda
Mûte Savafl›’yla (Eylül 629) bafllayan askerî mücadelesi, Tebük Seferi’yle (Ekim
630) devam etti. Do¤u Roma ile yap›lan bu savafllar›n hedefi bölgenin güvenli¤ini
sa¤lamak, orada yaflayanlar›n u¤rad›¤› haks›zl›k ve zulme son vermekti. Hz. Ebû
Bekir bu amaçla 633 y›l› sonbahar›nda her biri 3000 kifliden oluflan üç ayr› birli¤i
Suriye’nin güney ve güneydo¤u s›n›rlar›na göndermeyi kararlaflt›rd›. Yezid b. Ebû
Süfyân ile fiürahbil b. Hasene’yi Tebük-Maan istikametinde Suriye ve Ürdün’e, Amr
b. Âs’› Eyle üzerinden sahil istikametinde Filistin’e do¤ru yola ç›kard›. K›sa bir
müddet sonra ordular›n mevcudu 7500’e ulaflt›. Baflkumandanl›¤a önce Amr b. Âs,
daha sonra da Ebû Ubeyde b. Cerrah getirildi; Vâdilarabe, Filistin’deki Kaysâriye
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
5. Ünite - Hulefâ-yi Râflidîn Dönemi-I (Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer) 107
S O R U S O R U
ve Gazze flehirleri fethedildi. Halifenin emriyle Suriye’ye do¤ru yola ç›kan Halid b.
Velid, H›ristiyan Gassânîler’in D›maflk yak›nlar›ndaki askerî karargâhlar›
D‹KKAT Mercirâ- D‹KKAT
hit’e sald›rarak ma¤lûp etti (23 Nisan 634). Daha sonra D›maflk’›n güneyine do¤ru
ilerleyerek di¤er kumandanlarla birleflmesiyle Busrâ’n›n da içinde bulundu¤u Hav-
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
ran bölgesi fethedildi. Halid in komutas›nda birleflen ‹slâm ordusu kuzeye do¤ru
ilerleyerek Amr b. Âs ile Ecnâdeyn’de bulufltu. Bizans ‹mparatoru Herakleios’un
kardefli Theodoros kumandas›ndaki 80.000 kiflilik orduya karfl› kazan›lan Ecnâ-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
deyn Savafl›’yla ile Müslümanlara Filistin ve Suriye kap›lar› aç›ld› (30 Temmuz 634).
Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ali sahabeler aras›nda en güzel konuflan iki hatipD ‹olarak
K K A T tan›n›r. On- D‹KKAT
lar›n çok tesirli konuflmalar› fesahat ve belagat bak›m›ndan oldu¤u kadar muhtevalar›n›n
güzelli¤iyle de ünlüdür.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
108 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
SIRA S‹ZDE Kur’an-› Kerim’in toplanmas› hangi halife döneminde olmufltur? Araflt›r›n›z.
SIRA S‹ZDE
2
HZ. ÖMER DÖNEM‹
D Ü fi Ü N E L ‹ M
Hz. Ömer DFil Ü fi Ü N E L ‹ M
Vakas›’ndan on üç y›l kadar sonra (582) veya Büyük Ficâr savafl›n-
dan dört y›l kadar önce (585) Mekke’de do¤du. Annesi Mahzûm kabilesinden Han-
S O R U teme bint Haflim,
S O R Ubabas› Kureyfl kabilesinin elçilik görevi olan sefâret ifllerine ba-
kan Adî b. Kâ’b kabilesinden Hattâb b. Nufeyl’dir. Soyu Kâ’b b. Lüey’de Hz. Pey-
gamber’in nesebiyle
D‹KKAT
birleflir. Çocuklu¤u, gençli¤i ve Müslüman olmas›ndan önce-
D‹KKAT
ki hayat› hakk›nda kaynaklarda fazla bilgi bulunmayan Ömer’in en meflhur lakab›
hak ile bat›l› birbirinden ay›ran anlam›ndaki “Fârûk”tur. Çocuklu¤unda babas›n›n
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
develerini otlatan, zaman zaman çok sert ve haflin bir flahsiyete sahip olan baba-
s›yla problemler yaflayan, içkiye ve kad›na düflkün olan Ömer’in çok iyi ata ve de-
AMAÇLARIMIZ
veye bindi¤i, iyi silah kulland›¤›, kuvvetli ve pehlivan yap›l› oldu¤u için gürefl mü-
AMAÇLARIMIZ
sabakalar›na kat›ld›¤› bilinmektedir. Arap fliirine çok merakl› olan Ömer, çok say›-
da fliiri ezbere okurdu. Kabilesinin elçilik görevi dolay›s›yla güzel konuflan Ömer
K ‹ T A P ensâb konusunda
K ‹ T A uzman P olup, di¤er Kureyflliler gibi ticaretle meflguldü.
Baz› Kureyflliler gibi putperestli¤e ba¤l› kalarak önceleri Hz. Peygamber’e ve ‹s-
lâm’a karfl› düflmanl›k gösteren, bilhassa kabilesinden Müslüman olanlara iflkence
TELEV‹ZYON yapan Ömer T E L bi’setin
E V ‹ Z Y O N 6. y›l›nda (616) Müslüman oldu. Hz. Ömer’in Müslüman olu-
flu Hz. Peygamber’in, “Yâ rabbi! ‹slâmiyet’i Ömer b. Hattâb veya Amr b. Hiflâm ile
teyit et’’ duas›n›n bir tezahürüdür. Ömer’in ‹slâm’› kabulüyle az da olsa rahatlayan
Müslümanlar ilk defa Kâbe’de toplu olarak namaz k›ld›lar. Medine’ye hicret baflla-
‹NTERNET ‹ N T E R Nde
y›nca Hz. Ömer E T yan›nda a¤abeyi Zeyd, kar›s› ve o¤lu Abdullah baflta olmak
üzere akraba ve arkadafllar›ndan oluflan yirmi kiflilik bir kafileyle Mekke’den ayr›-
l›p Kubâ’ya giderek Rifâa b. Abdülmünzir’in evine misafir oldu. Hz. Peygamber bir
evde toplanan ensar›n erkeklerinden biat al›rken kad›nlardan kendisi ad›na Hz.
5. Ünite - Hulefâ-yi Râflidîn Dönemi-I (Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer) 109
Ömer’in biat almas›n› emretti. ‹slâm Peygamberi, Ömer’i Mekke’de Ebû Bekir, Me-
dine’de Benî Sâlim kabilesinden ‹tbân b. Mâlik ile kardefllefltirdi.
Kat›ld›¤› seriyyeler d›fl›nda Resûl-i Ekrem’in yan›ndan hiç ayr›lmayan Hz. Ömer, Hz. Ömer’in büyük bir
bütün gazvelerde, Hudeybiye Antlaflmas›, Umretü’l-kazâ ile Vedâ hacc›nda bulun- sezgiye sahip oldu¤unu
gösteren bu ayetler aras›nda
du. Medine döneminde Hz. Peygamber’in yan›nda çok aktif olarak yer alan Hz. flarab›n kesin olarak haram
Ömer’in baflka konularda da görüfllerini ifade etti¤ini ve bunlar›n bir k›sm›n›n da k›l›nmas› (el-Bakara 2/219),
Hz. Peygamber’in evine
nazil olan Kur’an ayetleriyle teyit edilmifltir ki, buna Muvâfakât-› Ömer denir. Hu- gelen kimselerle
deybiye Antlaflmas›’n›n Fetih suresinde ‘feth-i mübîn’ olarak nitelendirilmesini an- han›mlar›n›n perde
arkas›ndan konuflmalar›n›n
lamakta güçlük çeken Medine’ye dönme karar›n› bir türlü kabul edemeyen Hz. daha uygun olaca¤› (el-
Ömer daha sonra antlaflman›n sonuçlar›n› görünce bu tavr›ndan dolay› piflmanl›k Ahzâb 33/55), Kâbe’de
bulunan Makâm-› ‹brahim’in
duydu. Mekke’nin fethinden sonra Hz. Peygamber ad›na Kureyflli kad›nlardan bi- namazgâh ittihaz edilmesi
at ald›. Ayr›ca Kâbe’deki resimleri imha vazifesini de üstlendi. (el-Bakara 2/125) ve
Hz. Peygamber, hastal›¤› fliddetlenince k⤛t ve kalem getirilip söyleyecekleri- münaf›klar›n reisi Abdullah
b. Übey b. Selûl’ün cenaze
nin kaydedilmesini istedi. Baz› sahabelerle, Hz. Ömer buna gerek olmad›¤›n› Al- namaz›n›n k›l›nmamas›
lah’›n kitab› ile Hz. Peygamber’in sünnetinin kendilerine yeterli oldu¤u görüflünü gerekti¤i (et-Tevbe 9/80)
gibi hususlar örnek olarak
ileri sürdü. Tarihe ‘Vasiyetnâme’ veya ‘K›rtâs Vakas›’ diye geçen bu olay özellikle say›labilir.
fiiîler taraf›ndan Hz. Ömer aleyhine kullan›l›r. Üsâme b. Zeyd komutas›nda olufltu-
rulan orduda görevlendirildi. Ancak Hz. Peygamber’in rahats›zl›¤›, arkas›ndan da
vefat› üzerine Medine’den ayr›lamad›. Bütün olaylara karfl› net ve tavizsiz tav›r
koymakla tan›nan Hz. Ömer, bundan sonraki olaylarda tarihî roller üstlendi.
Irak Cephesi
Hz. Ömer Bizans ve Sâsânîler ile Hz. Ebû Bekir zaman›nda bafllayan mücadeleyi ke-
sintiye u¤ratmadan sürdürdü. Halife, biat al›rken Halid b. Velid’in Suriye cephesine
110 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
intikali üzerine fethedilen bölgeleri geri almak için harekete geçen Sâsânîlere karfl›,
halk› Irak cephesinde savaflanlara yard›ma davet etti. Medine halk›n›n çekingen
davrand›¤› bu davete dördüncü gün ilk icabet eden Ebû Ubeyd es-Sekafî 1000 kifli-
lik gönüllüler birli¤inin kumandanl›¤›na getirildi. As›l kuvvetlere Nemâr›k’ta kat›lan
Ebû Ubeyd, Câbân ve Merdânflah kumandas›ndaki Sâsânî ordusuna karfl› ilk zaferi-
ni burada kazanarak bu iki komutan› esir ald›. Ard›ndan Kesker, Sakatiye ve Hîre
yak›nlar›ndaki Sâsânî birliklerini yenerek bol miktarda ganimet ele geçirerek bölge-
yi itaat alt›na ald›. Müslümanlar› durdurmak isteyen Kumandan Rüstem yeni kuvvet-
ler ve birkaç fille takviye etti¤i Sâsânî ordusunu Ebû Ubeyd’in üzerine gönderdi. Or-
dusunu F›rat nehri üzerindeki daha sonra ad›yla meflhur olan bir köprüden düflma-
n›n bulundu¤u tarafa geçirmeye karar veren ve bu karara muhalefet edenleri de
korkakl›kla suçlayan Ebû Ubeyd, ordu karfl› yakaya geçtikten sonra köprüyü y›kt›r-
d›. ‹ki ordu aras›nda fliddetli bir çarp›flma bafllad›. Müslüman süvariler fillerden ür-
ken atlar›na hâkim olamad›lar. Savafl meydan›n›n darl›¤› ve köprünün y›k›lm›fl olma-
s› gibi sebeplerle manevra imkân› kalmay›nca çarp›flma Müslümanlar›n aleyhine ge-
liflti. Ebû Ubeyd askerlerinin mühim bir k›sm›yla birlikte flehit oldu (634). Köprü Sa-
vafl› denilen bu olay ‹slâm kuvvetlerinin Irak cephesinde ilk yenilgisidir.
Geliflmelerden haberdar olan Hz. Ömer Irak’ta bulunan ordusuna takviye kuv-
vetlerin toplanmas›n› emredip bizzat kendisi ordunun kumandanl›¤›n› üstlenmek
istedi. Ancak ileri gelen sahabelerin ›srar› üzerine Medine’de kalmaya karar vere-
rek baflkomutanl›¤a Sa’d b. Ebû Vakkâs’› tayin etti. Sa’d beraberindeki kuvvetlerle
yola ç›karak Zerûd ve fierâf denilen yerlerde konaklayarak halife taraf›ndan görev-
lendirilen çeflitli kabilelere mensup yeni birliklerin kat›lmas›n› bekledi. Yaklafl›k üç
ay süren bir haz›rl›ktan sonra ‹slâm ordusu 636 ilkbahar›nda Kûfe’nin 30 km. gü-
neyinde bulunan Sâsânîlerin en önemli s›n›r flehri Kadisiye’ye ulaflt›. ‹slâm ordusu
yaklafl›k 9.000-10.000 iken Müslümanlar için ciddi bir tehlike teflkil eden otuz civa-
r›nda file sahip Sâsânîler ise 70-80.000 kiflilik bir kuvvetten olufluyordu. Üç gün sü-
ren çok fliddetli çarp›flmalar›n cereyan etti¤i Kâdisiye Savafl›’n›n kazan›lmas›, Müs-
lümanlara büyük bir moral ve üstünlük hissi vermifl, Irak’›n kap›lar› aç›lm›fl, ‹ran’›n
düflüflünün bafllang›c› haz›rlanm›fl, Sâsânîlerin baflflehri Medâin’in fethi gerçeklefl-
miflti (Mart 637).
Kadisiye Savafl›’nda yenilerek Medâin’i Müslümanlara teslim etmek mecburiye-
tinde kalan Sâsânî kuvvetleri, Hulvân’a s›¤›nan Kisrâ Yezdicerd’in teflvikiyle Celû-
lâ’da topland›lar. fiehri etraf›na hendek ile siperler kazarak ve barikatlar kurarak
tahkim ettiler. Ordunun bafl›na Kadisiye Savafl›’nda öldürülen baflkumandan Rüs-
tem’in kardefli Hurrezâd’› getiren Kisrâ, Hulvân ve Cibâl’den asker ve silâh gönder-
mek suretiyle ordusuna destek sa¤lamaya çal›fl›yordu. Sa’d b. Ebû Vakkâs, Hz.
Ömer’den ald›¤› talimat üzerine onlar›n üzerine bizzat kendisi yürümedi ve ye¤e-
ni Haflim b. Utbe’nin kumandas› alt›nda 12.000 kiflilik bir orduyu sevk etti. Çok flid-
detli çarp›flmalardan sonra Müslümanlar büyük bir hamle ile Sâsânî ordusunu
ma¤lûp ederek birçok ganimet ele geçirdiler (637). Ordusunun savafl› kaybetti¤ini
ö¤renen Yezdicerd Hulvân’dan ayr›larak Rey’e gitmek mecburiyetinde kald›. Kadi-
siye’den sonra Celûlâ Savafl›’yla Sâsânîlere büyük bir darbe daha vuran Müslüman-
lar Dicle Sevâd›’ndaki bölgelerin fethini tamamlad›lar. Cerîr b. Abdullah el-Becelî
kabilesiyle birlikte kat›ld›¤› Celûlâ savafl›ndan sonra buraya yerleflti. Buras› sonra-
ki dönemlerde Sâsânîler ile Müslümanlar aras›nda tampon bölge oldu.
Fetihlerin bu aflamas›nda Hz. Ömer, Sa’d b. Ebû Vakkas’a Hîre yak›nlar›nda Kû-
fe’yi, Utbe b. Gazvân’a da Basra’y› ordugâh flehir olarak kurmalar›n› emretti. Utbe,
birçok ‹ran flehrini içine alan Ahvaz bölgesini fethetti (638). Ancak bir y›l sonra
5. Ünite - Hulefâ-yi Râflidîn Dönemi-I (Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer) 111
Suriye Cephesi
Hz. Ömer, Bizans ‹mparatorlu¤u’na karfl› Suriye cephesindeki savafllara da ara ve-
rilmeden devam edilmesini emretti. Hz. Ebû Bekir döneminde kazan›lan Ecnâdeyn
zaferinin üzerinden çok geçmeden yap›lan Fihl Savafl›’nda Müslümanlar Bizans
kuvvetlerine a¤›r kay›plar verdirdiler (23 Ocak 635). Fihl’den sonra kazan›lan Mer-
cüssuffer Savafl›’ndan (635) sonra D›maflk’›n fethi için herhangi bir engel kalmad›.
Halid b. Velid, Mercüssuffer’den kaçan Bizans birliklerinin pefline düflerek s›¤›n-
d›klar› D›maflk’› fethetti (Eylül 635). Ayn› y›l gerçekleflen Mercürrûm Savafl›’n› da
kaybeden Bizansl›lar çok a¤›r kay›plar verdiler. Bu s›rada Suriye Baflkumandanl›¤›
taraf›ndan sevk edilen çeflitli birlikler taraf›ndan Ba’lebek, Humus ve Hama flehir-
leri de fethedildi.
Müslümanlar›n bu baflar›lar› üzerine Bizans ‹mparatoru Herakleios H›ristiyan
Araplar ve Ermeniler destekli Theodoros Trithurios kumandas›nda 50.000-100.000
kiflilik büyük bir ordu haz›rlad›. Bizans’›n yapt›¤› bu haz›rl›klar› ö¤renen Halid b.
Velid, Humus ve D›maflk’taki birlikleri de ça¤›rarak 25.000’i aflk›n bir kuvvetle Yer-
mûk vadisine geldi. 636 y›l› yaz s›ca¤›nda iki ordu üç ay herhangi bir savafl olmak-
s›z›n bekledi. Buraya büyük ümitlerle gelen Bizans ordusu 20 A¤ustos 636 günü
cereyan eden savaflta a¤›r bir yenilgiye u¤rad›. Bizans ordusunun kumandan› The-
odoros öldürüldü; kurtulan askerler Filistin, Antakya, el-Cezîre ve ‹rminiyye’ye
kaçt›lar. Mücadeleyi önce Humus daha sonra Antakya’da cephe gerisinden bizzat
yöneten Herakleios, Yermük Savafl›’ndan sonra Antakya’dan Urfa ve Samsat’a gi-
SIRA S‹ZDE
derek da¤›lan ordusunu toparlamaya çal›flt›ysa da baflar›l› olamad›. Kaçanlar›n bir SIRA S‹ZDE
k›sm›n› takip etmekle görevlendirilen Iyâz b. Ganm Malatya’ya kadar ilerledi ve fle-
hir halk›yla cizye ödemek üzere bir antlaflma yaparak geri döndü. O s›ralarda An-
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
takya’da bulunan Bizans ‹mparatoru, Malatya’ya asker gönderip flehri yakt›rd›; “Ey
Suriye! Sana selâm olsun. Buras› düflman için ne güzel bir ülkedir” diyerek çaresiz-
lik içinde ‹stanbul’a döndü (Eylül 636). S O R U S O R U
Hz. Ebû Bekir’in son günlerindeki Ecnâdeyn ile Hz. Ömer’in hilafetinin D ‹ K K Ailk
T y›llar›ndaki D‹KKAT
Yermûk savafllar›ndan sonra Suriye’deki Bizans hâkimiyetine son verildi ve bölgenin fle-
hirleri de çok kolay bir flekilde ‹slâm’a aç›ld›. 637’de fieyzer, K›nnesrîn, Halep, ard›ndan
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Antakya, Urfa, Rakka ve Nusaybin k›sa aral›klarla Müslümanlara teslim oldu ve ‹slâm dev-
letinin s›n›rlar› Toroslara dayand›.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
112 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
N N
SIRA S‹ZDE SIRA intihar
daha yaralay›p S‹ZDE etti. A¤›r yaral› iken kendisini yerine geçecek kimseyi aflere-
i mübeflerreden hayatta olan alt› kiflilik fluraya havale eden Hz. Ömer, Resûl-i Ek-
AMAÇLARIMIZ
rem’in ayakucuna
AMAÇLARIMIZ
defnedilmek için Hz. Âifle’den izin istedi. Hz. Aifle’nin kendisi
için düflündü¤ü yeri vermesinden çok mutlu oldu ve yaraland›ktan üç gün sonra 3
Kas›m 644 Çarflamba günü vefat etti. Cenaze namaz›n› devlet ifllerini yürütmek ve
K ‹ T A P mescitte namaz
K ‹ T k›ld›rmak
A P için vekil b›rakt›¤› Suheyb b. Sinan er-Rûmî k›ld›rd›.
Kaynaklarda uzun boylu, koyu bu¤day benizli, elleri ve ayaklar› güçlü, iki eli-
ni de kulland›¤›ndan solak diye bilinen, yürürken ad›mlar›n› h›zl› atan, gür sesli ve
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
‹NTERNET ‹NTERNET
5. Ünite - Hulefâ-yi Râflidîn Dönemi-I (Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer) 113
etkileyici bir kifli olarak tasvir edilen Hz. Ömer ilk evlili¤ini Zeyneb bint Maz’un el-
Cumahiyye ile yapt›. Abdullah ve Hafsa bu evlilikten do¤an çocuklar›d›r. ‹slâm ön-
cesinde evlendi¤i Müleyke bint Amr ve Kureybe bint Ebû Ümeyye’yi Müslüman ol-
mad›klar› için müflrik kad›nlarla evlenmenin yasaklanmas› üzerine (el-Mümtehine
60/10) boflad›. Hz. Ömer son evlili¤ini 638 y›l›nda Hz. Peygamber’le kan ba¤› kur-
mak amac›yla Hz. Ali ile Hz. Fât›ma’n›n k›zlar› Ümmü Külsûm ile yapt›. Aflere-i
mübeflflereden olup vahiy kâtiplerinden olan Hz. Ömer, Hz. Peygamber’e en ya-
k›n sahabelerdendi. K›z› Hafsa’n›n Hz. Muhammed ile evlenmesi (625) dostlukla-
r›n› daha da pekifltirdi. Sert mizaçl› olan Hz. Ömer’in bu özelli¤ini Hz. Peygamber,
‘’Ümmetimin içinde onlara en merhametli olan Ebû Bekir, Allah’›n emri konusun-
da en fliddetli olan da Ömer’dir’’ sözüyle dile getirmifltir. Ancak Allah’tan korkma-
s› ve öbür dünyada yapt›klar›ndan hesap verece¤ine dair kesin inanc› kiflisel özel-
likleri aras›nda mesuliyet duygusunu ön plana ç›karm›flt›r. ‹man›ndan kaynaklanan
bu duygu onu sert ve k›r›c› davran›fllardan uzak tutmufltur. Hz. Ömer’in di¤er bir
özelli¤i de kul hakk›na riayet hususunda çok hassas olmas›d›r. Halifeli¤i süresince
devlet hazinesinden ihtiyac› d›fl›nda hiçbir fley almam›fl; s›radan bir Kureyflli gibi
yaflam›flt›r. Kur’ân-› Kerim’in Mushaf haline getirilmesi hususunda Hz. Ebû Bekir’i
ikna eden Hz. Ömer, hilafeti müddetince Müslümanlar›n onu çokça anlayarak
okumalar›n› ve ezberlemelerini isterdi. Hz. Ömer hadislerin rivayetine çok dikkat
ederdi. T›pk› Hz. Ebû Bekir gibi, Hz. Peygamber’den bizzat duymad›¤› bir hadisi
rivayet edenlerden flahit getirmelerini isterdi. Meflhur alt› hadis kitab›nda yer alan
onun rivayet etti¤i hadis say›s› 539’dur.
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
çal›flma ve teliflere konu olmufltur. Merkezden gönderilen mektup ve emirname-
lerden birer nüshan›n saklanmas›n› istedi¤inden Dîvânü’l-inflâ’n›n kurucusu kabul
S O R U S O R U
edilir.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
geçtikçe oldu¤unu hisseden Hz. Ömer 637 y›l› nisan ay›nda Hz. Ali’nin teklifiyle Mekke’den
Medine’ye hicreti takvim bafl› olmas›n› kararlaflt›rd›. Hac dönüflü birinci ay muharremden
AMAÇLARIMIZ bafllamak üzere Hicrî Takvim kullan›lmaya baflland›.
AMAÇLARIMIZ
Medine’de merkezî bir idare kurmufl olan Hz. Ömer, fetihlerden sonra flehirle-
K ‹ T A P K ‹ T A P hâkimiyeti alt›nda kalabilmesi için tedbirler ald›. Ele geçirilen
rin Müslümanlar›n
yerleflim merkezlerinde, t›pk› Hz. Peygamber’in Yesrib’i Medine-i Münevvere hali-
ne dönüfltürürken ilk yapt›¤› bina olan Mescid-i Nebevi ve plan›n› örnek alarak,
TELEV‹ZYON öncelikle Tcami
E L E V ‹yapt›rmalar›n›
ZYON valilerinden istedi. Bundan dolay› fethedilen yerlere
yap›lan ilk binalar hep camiler oldu. Fethedilen flehirlerde bazen eski mabetler ta-
mamen veya k›smen camiye çevrildi. Bar›fl yoluyla ele geçen yerlerdeki eski ma-
betlere hiç dokunulmad› ve Mescid-i Aksâ’n›n yeri tespit edilerek buraya büyük bir
‹NTERNET ‹NTERNET
cami yapt›r›ld›. Camilerin yan›na emir evi ve çarfl› yap›ld›¤› gibi, Arabistan’›n muh-
telif yerlerinden gelerek fetihlere kat›lan çeflitli kabilelere mensup askerlerin aile-
leri getirilerek yerlefltirildi¤i mahalleler kuruldu ve buralara vakit namazlar› için
mescitler yap›ld›. Bu plana uygun olarak Irak’ta Basra ve Kûfe ile M›s›r’da Füstât
flehirleri kuruldu. Ziraata elveriflli topraklar› sulanmas› için bentler yap›larak tar›-
m›n geliflmesi için tedbirler al›nd›. Kanallar aç›larak yerleflim merkezlerine su geti-
rildi. Firavunlar›n yapt›rd›¤› eski kanal› yeniden açt›rarak Nil nehri k›y›s›ndaki Ba-
bilon ile K›z›ldeniz sahilindeki Kulzüm (Süveyfl) Liman›’n› birbirine ba¤lad›. “Halî-
cü emîri’l-mü’minîn” ad› verilen bu suyoluyla M›s›r-Medine aras›nda karayolu ya-
n›nda deniz yolu ba¤lant›s› da kuruldu. Böylece M›s›r ve Haremeyn ile Yemen ve
Hindistan aras›ndaki deniz ticareti yap›lmas› sa¤land›. Mekke-Medine ve fiam-Hi-
caz güzergâh›nda ve Medine’de misafirhaneler yapt›rd› ve buralarda yeni kuyular
açt›rd›. Hilafeti döneminde ‹slâm’a aç›lan topraklar›n bugün de ‹slâm ülkeleri ola-
rak kalmas› flüphesiz Hz. Ömer’in yönetimdeki baflar›s›n›n bir göstergesidir.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
ya¤ma edilmemeleri de garanti alt›na al›nm›flt›r. Bu dönemde fethedilen bu genifl
topraklarda bugün bile varl›klar›n› devam ettiren gayri müslim unsurlarla onlar›n
AMAÇLARIMIZ mabetleri, AMAÇLARIMIZ
Müslümanlar›n baflka din mensuplar›na ve onlar›n mabetlerine göster-
dikleri sayg›n›n aç›k bir delilidir. Hz. Ömer, gayri Müslimlerin, Müslümanlar›n top-
lu bulundu¤u yerlerde, mescitlerin yan›nda haç ç›karmamalar›n› ve haçlar›n› do-
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
5. Ünite - Hulefâ-yi Râflidîn Dönemi-I (Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer) 115
flitli dillerin konufluldu¤u, ayn› zamanda F›rat, Dicle, Âsî ve Nil gibi nehirlerin su-
lad›¤› ziraata elveriflli bu büyük co¤rafyan›n ne yap›laca¤› ve nas›l idare edilece¤i
hususu, ilk fetihlerden itibaren büyük bir problem olarak Halife Ömer’in önüne
ç›kt›. Di¤er taraftan, kendi topraklar›n› i’lâ-y› kelimetullah aflk›yla terk edip muhte-
lif ülkelere sefere ç›kan ve oralarda yerleflen Müslümanlar›n siyasî, iktisadî ve me-
denî hayatlar›n›n tanzim edilmesine de ihtiyaç duyuluyordu. Çünkü çok süratli bir
flekilde gerçekleflen bu fetihlerin, tarihte Müslümanlardan önce ve sonra befleriye-
tin bildi¤i ve saman alevi gibi parlay›p sönen k›sa süreli Atilla, ‹skender ve Mo¤ol
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
istilalar›n›n aksine, kal›c› olmas›n›n sa¤lanmas›na ihtiyaç vard›. Gerek Müslüman-
lar›n, gerekse gayri Müslimlerin ortaya ç›kan çeflitli mesele ve ihtiyaçlar›n› gören
D Ü fi Ü N E L ‹ M Hz. Ömer,D Übunlar›n
fi Ü N E L ‹ M halledilmesi yolunda çeflitli düzenlemelere teflebbüs ederek
birçok yeni müessesenin kuruluflunu gerçeklefltirmeye çal›flt›. Halife ifle, kazan›lan
ganimetlerle ‹slâm’a aç›lan bu çok büyük co¤rafyada yaflayan baflka dinden olan
S O R U S O R U
insanlar ve onlar›n sahip olduklar› topraklar› ele alarak bafllad›.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA
nin ise Medine’ye beytülmâle gönderilmesi uygulamas› sürdürüldü.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
Fethedilen yerlerdeki insanlar e¤er savafls›z antlaflma yapmay› kabul etmifller-
se, sözlerine sad›k kald›klar› sürece esir ve köle muamelesine tabi tutulmayacakla-
r› teminat alt›na al›nd›. fiayet ‹slâm’› kabul ederlerse Müslümanlarla ayn› haklara
K ‹ T A P K ‹ T Aeski
sahip olacaklar, P dinlerinde kal›rlarsa cizye ödemek flart›yla zimmî statüsüne
girerek can ve mal güvenli¤ine kavuflacaklar› gibi, kendilerine din ve vicdan hür-
riyeti tan›n›p mabetlerine dokunulmayacak, ibadetlerine de kar›fl›lmayacakt›. Buna
TELEV‹ZYON T E L E Vkabul
karfl›l›k bar›fl› ‹ Z Y O Netmeyenlerle savafl yap›lm›fl, bazen esir düflen baz› savaflç›lar
öldürülmüfl, tafl›n›r mallar› ganimet olarak al›nm›flt›r. Bununla birlikte Hz. Ömer,
savaflarak ele geçirilen yerlerde yaflayanlar›n da t›pk› sulh yoluyla ele geçirilenler
‹NTERNET gibi zimmî‹ Nstatüsüne
T E R N E T dâhil edilmesini, kendi dinlerinde kalmak istedikleri takdirde
cizye ödemelerini; ayr›ca ziraata elveriflli topraklar›n›n ödeyecekleri haraç vergisi
karfl›l›¤›nda kendilerine b›rak›lmas›na karar verdi. Bu topraklarda tar›ma devam
edilmesini, arazilerin ekilip verimli hale getirilmesini, üç y›l üst üste topra¤›n› ek-
meyenlerin ellerinden al›nmas›n› da kararlaflt›rd›. Ölü bir topra¤› ekip canland›ran
kimsenin bu topra¤a sahip olaca¤›n› da ayn› maksatla yürürlü¤e koydu. Fethedil-
mifl topraklar› savaflanlar aras›nda ganimet gibi da¤›tmay›p haraç vergisi karfl›l›¤›n-
da ziraat› iyi bilen eski sahiplerine b›rakan Hz. Ömer, böylece tecrübesiz kimsele-
rin mülkiyeti alt›nda ortaya ç›kabilecek verim düflüflünü engelledi¤i gibi, toplana-
cak haraç vergisini Müslümanlara, di¤er fey gelirleriyle birlikte da¤›tarak adil bir
gelir da¤›l›m› sa¤lam›flt›r. Haraca tabi ürünlerin cinsleri ve vergi miktarlar›n›n belir-
lenmesinde, topraklar›n verimlili¤i, sulanabilirli¤i, tüketim merkezleriyle pazarlara
olan yak›nl›¤› ve ürünün cinsi gibi unsurlar dikkate al›n›yordu.
Hz. Ömer, fetihlerden sonraki baz› geliflmeler üzerine yine ‹slâm Tarihi’nde ilk
defa zimmîlerden ve ‹slâm topraklar› d›fl›nda yaflayanlar harbîlerden ticaret malla-
r› vergisi olan ‘uflûr’ al›nmas›n› kararlaflt›rd›. Basra valisi Ebû Musa el-Efl’arî, Müslü-
man tüccarlar›n gayri Müslimlerin yaflad›¤› yerlere ticaret için gittiklerinde kendile-
rinden onda bir oran›nda vergi al›nd›¤›n› haber verdi. Bunun üzerine Hz. Ömer,
mütekabiliyet esas›na göre, onun da harbîlerin tüccarlar›ndan onlar›n ald›klar› on-
da bir miktar› kadar vergi almas›n›, ayr›ca ayn› vergiyi, yirmide bir miktar› nispe-
S O R U S O R U
D‹KKAT D‹KKAT
5. Ünite - Hulefâ-yi Râflidîn Dönemi-I (Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer) 117
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Hz. Ömer feyden hisse alacak Medine halk›n›, fetihlere önce ve sonra kat›lm›fl
kuvvetler ile onlar›n, önceleri sütten kesilince, sonradan annelerin erken sütten
kestiklerini görünce do¤ar do¤maz çocuklar› dâhil bütün ailelerini AMAÇLARIMIZdivan defterle- AMAÇLARIMIZ
rine kaydettirirken, bunlara Arap as›ll› olmayan bir k›s›m mevâliyi de yazd›rtt›. Di- Ortaça¤ ‹slâm dünyas›nda
van defterlerine, köleler hariç, flah›s isimleriyle birlikte y›lda bir defa verilecek at›y- kullan›lan hem alan hem de
hacim ölçü birimidir.
K ‹ T A P kararlaflt›r›-
ye miktarlar› ile köleler dâhil herkese ayn› miktar ve her ay verilmesi K ‹ Emevîler
Hulefâ-yi Râflidîn, T A P
lan iki cerîb erzak›n da kaydedilmesi sa¤lanm›flt›r. Hz. Ömer 30 kifliyi toplayarak ve Abbasîlerin ilk
dönemlerinde haraç vergisi
bir günde ne kadar yiyece¤e ihtiyaçlar› olaca¤›n› tespit için iki vakit yemek yedir- yan›nda özellikle halife ve
dikten sonra, bir kifliye her ay verilecek olan erzak miktar›n›T Ebelirledi.
L E V ‹ Z Y O NYiyecekle- TELEV‹ZYON
emirlerin iktalar›n›n
miktar›n›n belirlemesinde
rin saklanaca¤› dârürr›zk ad›yla hususi yerler yapt›rd›. Y›ll›k at›yye miktarlar›n›n alan ölçüsü olarak
tespitinde ‹slâmiyet’e geçmiflte yap›lan hizmetlerle Hz. Peygamber’e yak›nl›k göz kullan›l›yordu. Hz. Ömer
önüne al›nd›. Hz. Peygamber’in han›mlar›ndan hayatta olanlar›n her birine 10.000 zaman›ndan itibaren cerîbin
‹NTERNET hacim (a¤›rl›k)‹ Nölçüsü
T E R Nolarak
ET
dirhemle en yüksek miktar›n verilmesini istedi. Bundan sonra en fazla hisse 5.000 da kullan›ld›¤› görülür.
dirhem olarak Bedir Gazvesi’ne kat›lanlara verildi. Bedir’e kat›lmamalar›na muka- Hacim ölçüsü cerîbin 29,5
litre ile 138 litre aras›nda
bil Hz. Peygamber’in torunlar› olduklar› için Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e de 5.000 de¤iflen çeflitli miktarlar›
bin dirhem uygun görüldü. Esma bint Umeys ve Esma bint Ebû Bekir gibi ilk mu- ifade etti¤i bölgelere göre
de¤ifliklik gösterdi¤i ileri
hacir kad›nlara 1000 veya 3000 dirhem verilirken en az hisse ise çocuklara 100 dir- sürülür. Cerîb hacim ölçüsü
hem fleklinde belirlendi. Müslümanlarla bütünleflmeyen ve cihada davet edildi¤in- olarak Hz. Ömer zaman›nda
yaklafl›k 132 litreye
de ifltirak etmeyenlere ise, flehir veya çölde yaflamas›na bak›lmaks›z›n, fey ve ga- eflde¤erdi. ‹slâm dünyas›nda
nimetten hisse verilmedi. O dönemde daha fazla vergi almak amac›yla yap›lan nü- kullan›lan di¤er ölçü
fus say›m› ve defterler düzenleme iflini Hz. Ömer, fey gelirlerini haklar› oldu¤una birimlerinde oldu¤u gibi
cerîb de çeflitli devirlerde
inand›¤› Müslümanlara vermek için bu orijinal teflkilat› kurarak bizzat kendisi Me- bölgelere göre de¤iflik
dine’de, taflrada ise valiler veya görevlendirdikleri amiller, y›ll›k at›yyeleri ve ayl›k miktarlar› ifade etmifltir.
yiyecekleri da¤›t›m iflini üstlendiler.
118 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Özet
N
A M A Ç
Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer’in Müslüman olufl N
A M A Ç
Ridde olaylar›yla ilk ‹slâm fetihlerini özetleye-
1 süreçlerini anlatabilmek 3 bilmek
Hz. Ebû Bekir’in Hz. Muhammed’in peygamber Hz. Ebû Bekir halife seçilince peygamberlik iddi-
oldu¤unu haber al›nca yan›na giderek ‹slâm’a as›nda bulunanlar ile irtidat eden kabilelerle u¤-
girdi. Nitekim Hz. Peygamber onun üstünlü¤ün- raflmak zorunda kald›. Ridde olaylar›n›n dinî ol-
den söz ederken kendisini herkesin yalanlad›¤› du¤u kadar siyasi sebepleri de vard›. Hz. Ebû
bir s›rada inand›¤›n› ve ‹slâmiyet için her fleyini Bekir hangi sebeple olursa olsun isyan edenlerle
feda etti¤ini belirtmifltir. ‹slâmiyet’in özellikle Ku- kararl› bir flekilde mücadele ederek tehlikenin
reyfl ileri gelenleri aras›nda yay›lmas›nda önemli büyüyerek daha büyük sosyal olaylara dönüfl-
rol üstlenen Hz. Ebû Bekir, peygamberlik görevi mesini engelledi. Hz. Ebû Bekir irtidat hareketle-
bafllamas›ndan itibaren daima Resûl-i Ekrem’in rini bast›r›p Arabistan’›n birli¤ini sa¤lad›ktan son-
yan›nda yer ald›. Baz› Kureyflliler gibi putperest- ra, Hz. Peygamber taraf›ndan hedef gösterilenBi-
li¤e ba¤l› kalarak önceleri Hz. Peygamber’e ve zans ve Sâsânîlerle mücadeleyi bafllatt›. Hz. Ebû
‹slâmiyet’e karfl› düflmanl›k gösteren, bilhassa ka- Bekir taraf›ndan bafllat›lan fetihleri iktidar› süre-
bilesinden Müslüman olanlara iflkence yapan since devam ettiren Hz. Ömer zaman›nda Sâsânî
Ömer 616 y›l›nda Müslüman oldu. Hz. Ömer’in ‹mparatorlu¤u’na tabi Irak, ‹ran ve Azerbaycan
Müslüman oluflu Hz. Peygamber’in, ‘’Yâ rabbi! ile Bizans ‹mparatorlu¤u’na tabi Suriye, el-Cezî-
‹slâmiyet’i Ömer b. Hattâb veya Amr b. Hiflâm ile re, Filistin ve M›s›r ‹slâm ülkesine kat›ld›.
N
teyit et’’ duas›n›n bir tezahürüydü.
N
A M A Ç
‹lk iki halife devrinde devlet organlar›n›n geliflim
Hilafet kurumunun oluflum süreci hakk›nda bil- 4 sürecini özetleyebilmek
A M A Ç
Kendimizi S›nayal›m
1. Afla¤›daki isimlerden hangisi Hulefâ-yi Raflidîn ara- 6. Hz. Muhammed’in Mekke döneminde ‹slâmiyet’i ka-
s›nda say›lmaz? bul etmesini temenni etti¤i flah›s afla¤›dakilerden hangi-
a. Hz. Hasan sidir?
b. Hz. Ömer a. Ömer b. Hattâb
c. Muâviye b. Ebû Süfyan b. Ebû Ubeyde b. Cerrâh
d. Hz. Ali c. Amr b. Âs
e. Hz. Osman d. Muâviye b. Ebû Süfyân
e. Halid b. Velid
2. Hz. Peygamber rahats›zlan›nca Mescid-i Nebevide
afla¤›dakilerden hangisi vekil olarak görev yapm›flt›r? 7. Hz. Ömer döneminde hangi savafl Müslümanlara Irak
a. Hz. Hasan kap›lar›n› açm›flt›r?
b. Hz. Ömer a. Cemel
c. Hz. Ali b. Ecnadeyn
d. Hz. Ebû Bekir c. Köprü
e. Hz. Osman d. Yermûk
e. Kâdisiye
3. Üsâme b. Zeyd kumandas›ndaki orduyu kimin gö-
revlendirdi¤i ve kimin gönderdi¤i afla¤›dakilerden 8. M›s›r ve Filistin fetihlerinde rol oynayan sahabe afla-
hangisinde s›rayla ve birlekte verilmifltir? ¤›dakilerden hangisidir?
a. Hz. Peygamber Hz. Ebû Bekir a. Halid b. Velid
b. Hz. Ömer Hz. Ebû Bekir b. Üsâme b. Zeyd
c. Hz. Osman Hz. Hüseyin c. Talha b. Ubeydullah
d. Hz. Ali Hz. Ömer d. Abdullah b. Ömer
e. Hz. Osman Hz. Hasan e. Amr b. Âs
4. Afla¤›dakilerden hangisi Ridde olaylar›n›n sebeple- 9. Afla¤›daki savafllardan hangisinde Sâsânîler Müslü-
rinden biri de¤ildir? manlara üstün gelmifltir?
a. Hz. Muhammed’i taklit etmek a. Kâdisiye
b. Zekât ödemeyi istememek b. Ecnadeyn
c. Asabiyet duygusuna sahip olmak c. Köprü
d. Yahudili¤e girme iste¤inde olmak d. Cemel
e. ‹slâmiyet’i tam anlam›yla benimseyememek e. Yermûk
5. Afla¤›daki savafllardan hangisi Hz. Ebû Bekir zama- 10. Afla¤›dakilerden hangisi fey gelirlerinden biri de¤il-
n›nda olmufltur? dir?
a. S›ffin a. Cizye
b. Ecnadeyn b. Zekât
c. Celûla c. Haraç
d. Kadisiye d. Ticaret mallar› vergisi
e. Zâtüssavârî e. Humus
120 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
S›ra Sizde 3
Kâdisiye’nin kazan›lmas›yla Irak’›n kap›lar› aç›larak
‹ran’›n düflüflünün bafllang›c› haz›rland› ve Sâsânîlerin
baflflehri Medâin fethedildi. Nihâvend zaferiyle Irak, Hz.
Ömer’in hilafetinin son y›l›nda tamamlanan Horasan fe-
tihleriyle ateflperest Sâsânî ‹mparatorlu¤u tarihe kar›flt›.
Hz. Ebû Bekir’in son günlerindeki Ecnâdeyn ile Hz.
Ömer’in hilafetinin ilk y›llar›ndaki Yermûk savafllar›n-
dan sonra Suriye’deki Bizans hâkimiyetine son verildi
ve akabinde Filistin ve M›s›r fethedildi. Bizans ve Sâsâ-
nîlerden yüzy›llard›r haks›zl›klara maruz kalm›fl büyük
halk kitleleri Müslümanlara kucak açarak eski yönetim-
leri tasfiye etti.
S›ra Sizde 4
Yeni kurulan Basra, Kûfe ve Füstât flehirleri Arap yar›-
madas›ndan fetihler için gelmifl Müslüman Araplar›n
kabilelerine göre yerlefltirilikleri mahallelere ayr›ld›. Fet-
hedilen Kudüs, D›maflk, Antakya, Medâin ve ‹skenderi-
ye gibi gayri Müslimlerin de yaflad›klar› flehirler ise di-
ne göre mahallelere bölündü.
5. Ünite - Hulefâ-yi Râflidîn Dönemi-I (Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer) 121
Yararlan›lan Kaynaklar
Fayda, M. (1989), Hz. Ömer Zaman›nda Gayr-i Müs-
limler, ‹stanbul.
Fayda, M. (1992), Allah’›n K›l›c› Halid b. Velid, ‹stanbul.
‹bn Sa’d, (1990). et-Tabakâtü’l-kübrâ (nflr. M. Abdül-
kâdir Atâ), I-VIII, Beyrut.
Küçükaflc›, M. S. (2003). Cahiliye’den Emevîler’in So-
nuna Kadar Haremeyn, ‹stanbul.
Taberî, (ts.). Târîhu’r-rusûl ve’l-mülûk, (thk. Muham-
med Ebü’1-Fazl ‹brahim), I-XI, Beyrut.
TDV ‹slâm Ansiklopedisi, “Devlet”, “Ebû Bekir”, “Fe-
tih”, “Halid b. Velîd”, “Hulefâ-yi Râflidîn”, “Ridde”,
“Ömer”, maddeleri.
Vâk›dî, (1984). Kitâbü’l-Me¤âzî, (thk. Marsden Jones),
I-III, Beyrut.
6
‹SLAM TAR‹H‹ VE MEDEN‹YET‹-I
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
N
Hz. Osman’›n flahsiyetini de¤erlendirip halife seçiliflini anlatabilecek,
N
Hz. Osman’›n katledilmesiyle sonuçlanan isyan›n sebeplerini s›ralayabilecek,
N
Hz. Ali’nin flahsiyetini de¤erlendirip halife seçildi¤i ortam› anlatabilecek,
Hz. Ali dönemindeki iç savafllar›n sebeplerini s›ralayabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Hasan, • Cemel Vakas›, S›ffîn Savafl›, Tah-
Hz. Âifle kîm, fiûra, Hâricîler, Büyük Fitne,
• Muâviye b. Ebû Süfyân, Hakem • Rûme Kuyusu, Erîs Kuyusu, Am-
b. Ebü’l-Âs, Mervan b. Hakem, mar b. Yâsir, Zübeyr b. Avvâm,
Amr b. Âs Ebû Zer
‹çindekiler
D‹KKAT D‹KKAT
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Medine’nin güneybat›s›nda Rûme Kuyusu’nu sat›n alarak Müslümanlar›n istifadesine sunan Hz. Osman, Te-
yer alan Akîk vadisinin afla¤›
k›sm›nda yer alan bir
AMAÇLARIMIZ
bük Seferi AMAÇLARIMIZ
haz›rl›klar› s›ras›nda da, ordunun donat›lmas› için yürütülen kampanya-
kuyudur. Hicretten sonra da en büyük yard›m› yapt›.
Müslümanlar›n su Hz. Osman, Hz. Ebû Bekir’in halifeli¤i döneminde kâtipli¤ini yapt› ve müflavir-
s›k›nt›s›yla karfl›laflmalar›
üzerine
K ‹ T Hz.A Osman
P leri aras›nda K yer
‹ T Aald›.
P En yak›n dan›flmanlar› aras›nda yer ald›¤› Hz. Ömer’in Suri-
taraf›ndan sat›n al›narak ye yolculu¤una ç›kmas›na ve M›s›r fethine izin vermesine karfl› ç›karken fethedilen
sebil haline getirilmifltir. Hz.
Osman’›n ‹slâm’da ilk vak›f arazilerin savaflanlar aras›nda taksim edilmeyip fey olarak sahiplerinin elinde b›ra-
örneklerinden olan bu
Tdavran›fl›
E L E V ‹ ZHz.
Y OPeygamber
N
k›lmas› görüflünü
TELEV‹ZYON
destekledi. Ebû Lü’lü taraf›ndan hançerlenerek yaralanan Hz.
taraf›ndan ö¤ülmüfltür.
Ömer, Hz. Osman’›n da aralar›nda bulundu¤u aflere-i mübeflflereden hayatta olan
alt› kifliyi içlerinden birini üç gün içinde halife seçmeleri için görevlendirdi.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
re alt›flar y›ll›k iki döneme ayr›labilir.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
6. Ünite - Hulefâ-yi Râflidîn Dönemi-II (Hz. Osman ve Hz. Ali) 125
N N
SIRAde
rini Tohâristan’a kadar ulaflt›rd›. Basra valisi Abdullah b. Âmir S‹ZDE
Nîflâbûr’u ele SIRA S‹ZDE
geçirerek burada Horasan’›n ilk mescidini yapt›rd›. Bu iki komutan›n hoflgörülü
tutumlar›, Sâsânî valilerinin ve mahallî hükümdarlar›n ‹slâm hâkimiyetini kabul
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
etmelerine zemin haz›rlad›. Afganistan s›n›rlar› içinde kalan Belh, Herat, Bûflenc
ve Tûs gibi önemli flehirler de fethedildi. Di¤er tarafta Gürcistan, Da¤›stan, Azer-
baycan, Arrân bölgesi ve Tiflis ‹slâm hâkimiyetine girdi. Azerbeycan
K ‹ T A Erdebil
P mer- K ‹ T A P
kez olarak vilayet haline getirildi.
Zâtü’s-savârî Savafl›
650’de Suriye sahillerine yak›n Arvad (Cyzikus) adas› al›nd›. 652’de Sicilya ve Ro-
dos üzerine seferler düzenlendi. ‹skenderiye’ye ç›kartma teflebbüsünde bulunan
126 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
‹Ç KARIfiIKLIKLAR VE ‹SYAN
‹lk fetihler dolay›s›yla gelirlerin büyük ölçüde artmas›, maddi refah seviyesini çok
yükseltmiflti. Bu zenginleflme, halk›n yeme, içme ve giyinme al›flkanl›klar›n› da
önemli flekilde de¤ifltirdi. Ganimet gelirlerinin bol oldu¤u bu y›llarda, halk genel-
de Hz. Osman’›n yönetiminden memnundu. Hatta bu y›llarda Hz. Ömer’den daha
çok sevildi¤i söylenir. Bu dönemde, yönetimin aleyhinde baz› flikâyetler görül-
mekle beraber bunlar probleme dönüflmeden halledilebiliyordu. Halk aras›nda
ciddi bir huzursuzluk yoktu. Ancak Kar›fl›kl›k Dönemi’nin bafllang›c› say›lan 650
y›l›ndan itibaren, yönetim ile halk aras›nda ciddi anlaflmazl›klar ortaya ç›kmaya
bafllad›. Halife ve valilerinin baz› icraatlar› flikâyet konusu yap›ld›. Bu flikâyet ve
elefltiriler sonunda ‹slâm âlimlerinin Müslümanlar›n içine düfltü¤ü ilk büyük fitne
olarak kabul etti¤i, etkilerini hâlâ sürdüren kanl› isyan hareketine dönüfltü.
Müslümanlar›n gruplara bölünmesinin temelini teflkil eden bu isyan hareketi,
‹slâm tarihinin çözülmesi en zor meselesi olma özelli¤ini devam ettirmektedir. Bu-
nun en önemli sebebi, iç savafllar dönemini bafllatan bu kar›fl›kl›klar›n, ‹slâm tari-
hi kaynaklar›na çok çeliflkili bir flekilde yans›mas›d›r. Rivayetler aras›nda, birbiriy-
le ba¤daflt›r›lmas› mümkün olmayan ciddî çeliflkiler bulunmaktad›r. Bu haberlerin
ilk râvileri ço¤u kere tarafs›z davranamam›fllar, fikrî yap›lar›n›, siyasi tercihlerini,
kabilevî ve dünyevî temayüllerini bu anlat›mlara canl› bir flekilde yans›tm›fllard›r.
Dolay›s›yla önemli bir k›sm› tarafl› olan bu haberler, olaylar›n gerçek mahiyetini
perdelemifl, gerçeklerin anlafl›lmas›n› neredeyse imkâns›z hâle getirmifltir.
Hz. Osman ve valilerinin baz› uygulamalar›na yönelik flikâyetler halifeli¤inin
ikinci yar›s›nda giderek artt›. Muhalefet hareketi, Hz. Osman’›n halifeli¤inin son
6. Ünite - Hulefâ-yi Râflidîn Dönemi-II (Hz. Osman ve Hz. Ali) 127
Benî Hâflim rekabeti yeniden gündeme geldi. Daha da önemlisi, Kureyfl d›fl›ndaki
kabilelerin liderleri yönetimi Kureyfl’in kendilerine üstünlük ve tahakkümü olarak
gösteremeye ve Kureyfl’e karfl› kabilecilik ateflini tutuflturmaya çal›flt›lar. Nitekim
yönetime karfl› ilk ciddi muhalefet, Bekir, Rebîa, Ezd, Kinde, Temim, Kudâa gibi
fetihlerde büyük katk›s› olan güçlü kabile mensuplar›n›n bir arada yaflad›¤› Kû-
fe’de ortaya ç›km›flt›.
Hz. Ömer, ileri gelen muhacirlerin Medine d›fl›ndaki flehirlere yerleflmelerini
yasaklam›flt›. Hz. Osman bu yasa¤› kald›rd›. Bunun üzerine onlardan baz›lar›, Fus-
tat, Kûfe ve Basra gibi yeni kurulan vilayetlere giderek oralarda mal-mülk sahibi
128 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
d›r›lmas›n› sa¤lad›lar. Yeni vali Said b. Âs, “Sevâd-› Irak Kureyfl’in bahçesidir” di-
yerek, kabile liderlerinin duygular›n› tahrik etti. Bulunduklar› toplant›larda, valiyi
elefltirmeye ve halk› yönetime karfl› isyana teflvik etmeye bafllad›lar. ‹htilaf büyü-
yünce, halifenin emriyle Eflter en-Nehaî ve di¤er on iki flah›s, halk› isyana teflvik
yüzünden sürgün cezas›na çarpt›r›l›p, ›slah için D›maflk’a gönderildiler (33/653-
654). Muâviye b. Ebû Süfyan onlar› iddialar›ndan vazgeçiremeyince, halifenin ona-
y›yla Humus’a nakledildiler. Orada bir plan yaparak, piflmanlar›n› ve iddialar›ndan
vazgeçtiklerini bildirip Kûfe’ye dönmek için izin almay› baflard›lar. Ancak Kûfe’ye
geldikten sonra yönetim aleyhindeki faaliyetlerini daha da h›zland›rd›lar. Yahudi
as›ll› Abdullah b. Sebe’nin bir süre burada kalmas› da, bunda etkili oldu. Hz. Os-
man’›n temsil etti¤i Kureyfl hâkimiyetini hedef alan bu kabilecilik hareketi, Irak’›n
di¤er büyük merkezi Basra’da da yank› buldu. Basra, Kûfe ve M›s›r’›n yan›s›ra is-
yanc›lar›n üçüncü merkezi haline geldi.
Kar›fl›kl›klar›n di¤er önemli merkezi M›s›r’da da, Hz. Osman ve M›s›r valisi Ab-
dullah b. Sa’d b. Ebû Serh a¤›r bir flekilde elefltiriliyordu. Abdullah b. Sebe’nin gel-
mesiyle M›s›r muhalefetin ana merkezi haline geldi. Hz. Osman zaman›nda Hi-
caz’da ortaya ç›kan “el-emr bi’l-ma’rûf ve’n-nehy ani’l-münker” slogan›n› kullana-
rak gizli ve y›k›c› bir davet bafllatan ‹bn Sebe, Basra, Kûfe ve Suriye’den kovulduk-
tan sonra M›s›r’a gelmiflti. Muhalif gruplar›, buradan organize SIRA
etmeye S‹ZDEbafllad›. Asi- SIRA S‹ZDE
ler onun talimat›yla, Hz. Osman’› ve valilerini a¤›r bir flekilde elefltiren mektuplar
yazarak birbirlerine göndermeye bafllad›lar. Mektuplarda Hz. Osman ve valilerinin
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
dinin kurallar›n› çi¤neyip zulme baflvurduklar›n› söylüyor ve halk› yönetime karfl›
isyana ça¤›r›yorlard›. Kalabal›klar›n huzurunda okunmas›n› sa¤lad›klar› bu mek-
S O R U S O R U
tuplar, baflflehir Medine’ye de gönderiliyordu.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
geçirilmesi gerekiyordu.
cephelere daha ziyade ganimet için koflan askerlerin say›s› artm›flt›. Fetihlerin dur-
mas›yla gelir kaynaklar›n› kaybeden bu bedevi Araplar, önceki ganimet gelirleri ve
fethedilen araziler konusunda ileri geri konuflarak Müslümanlar›n zihinlerini kar›fl-
t›rd›lar. Valiler ve baz› sahabelerin büyük servetler edinmesi, onlar›n k›skançl›¤›n›
kamç›lad›. Bunun neticesinde Câhiliye dönemi kabilecilik anlay›fl› yeniden ortaya
ç›kt›. Bu isyan›n Hz. Osman’›n miras olarak devral›p de¤ifltiremedi¤i geliflmelerin
bir sonucu oldu¤u ve birinci derecede di¤er kabilelerin Kureyfl’e isyan›n› semboli-
ze etti¤i de ileri sürülü. Çünkü Kureyfl’i hilâfeti tekeline almakla suçlayan bu kabi-
leler, vergi gelirinin büyük k›sm›n›n hâlâ Medine’ye gönderilmesine karfl› ç›k›yor-
lar ve Müslümanlar›n ortak mal› olan fey gelirlerinin eyaletlerde da¤›t›lmas›n› isti-
yorlard›. Bütün bunlar, Müslümanlar› bölmek için gizli ve y›k›c› bir davet bafllatan
‹bn Sebe ve arkadafllar›n›n iflini kolaylaflt›rm›fl olmal›d›r.
N N
SIRA S‹ZDE
durum karfl›s›nda Hz. Osman 655 y›l› hac mevsiminde valileriyle Medine’de bir
toplant› yapt›. Toplant›ya kat›lan Suriye, Kûfe, Basra ve M›s›r valileri, yay›lan ha-
AMAÇLARIMIZ berlerin birAMAÇLARIMIZ
tertip oldu¤unu dolay›s›yla endifle edilecek bir durum bulunmad›¤›n›
söylediler. Bu hareketin önlenmesi için, taraftarlar›n›n savafla gönderilmesi, eleba-
fl›lar›n›n idam edilmesi, onlarla mücadelenin valilere b›rak›lmas›, mal ile gözlerinin
K ‹ T A P doyurulmas› K gibi
‹ T Açözüm P teklifleri getirdiler. Onlar› dinleyen Hz. Osman netice ola-
rak, fitne elebafl›lar›n›n askere al›nmas›n›, Kûfe’deki baz› flah›slar›n maafllar›n›n ke-
silmesini emretti. Olaylara Allah’›n emirleri çerçevesinde çözüm arayaca¤›n› belir-
TELEV‹ZYON T E L de,
tip valilerine E V ‹ Zinsanlar›
YON fitneden uzak tutmaya çal›flmalar›n›, onlara karfl› adil ve
itidalli davranmalar›n› tavsiye etti. Fitne hareketinin tehlikeli bir hal ald›¤›n› gören
Suriye valisi Muaviye b. Ebû Süfyân, fitne atefli sönünceye kadar Hz. Osman’› Su-
‹NTERNET
riye’ye götürmek
‹NTERNET
istemiflti. Bunu kabul etmeyince, Suriye’den asker göndermeyi
teklif etti. Ancak Hz. Osman gelecek askerlerin Medinelileri rahats›z etmesinden
duydu¤u endifle sebebiyle buna da raz› olmad›.
‹syanc›lar ilk ciddi eylemlerini Kûfe’de gerçeklefltirdiler. Eflter en-Neha-
î ve arkadafllar›, Hz. Osman’la yapt›klar› toplant›n›n ard›ndan Kûfe’ye dönmekte
olan vali Said b. Âs’›n yolunu kesip Kûfe’ye girmesini engelleyerek, yerine önceki
valilerden Ebû Musa el-Efl’arî’nin tayin edilmesini istediler. Hz. Osman, olaylar› ya-
t›flt›rmak için onlar›n iste¤ini kabul etti. Ancak muhaliflerin tehditlerine boyun e¤-
me fleklinde geliflen bu tayin, Kûfe’nin merkezî yönetimin kontrolünden ç›kmas›-
na yol açt›¤› gibi M›s›r ve Basra’daki muhaliflere de cesaret verdi. Hz. Osman ve
valilerini aç›ktan elefltirmeye bafllad›lar. Baz› hatalar›n› abartmakla kalmay›p, onla-
ra haks›z isnatlarda bulunmaktan çekinmediler. Ayr›ca Hz. Ali baflta olmak üzere
ileri gelen sahabelerin a¤z›ndan mektuplar yazarak onlar› da bu iflin içinde göster-
meye çal›flt›lar. Bütün flehirlere gönderdikleri mektuplarda, halk› cihad için Medi-
6. Ünite - Hulefâ-yi Râflidîn Dönemi-II (Hz. Osman ve Hz. Ali) 131
ne’ye ça¤›rd›lar. Büyük yank› yapan mektuplar Medine’de de etkisini gösterdi. Hz.
Osman’a yönelik kiflisel k›rg›nl›klar da, Medine’deki muhaliflerin say›s›n›n artmas›-
na zemin haz›rlad›.
‹syanc›lar›n faaliyetlerine h›z verdi¤i bu günlerde M›s›r’dan bir heyet, valilerin-
den flikâyet için Medine’ye geldi (Ocak-fiubat 656). Hz. Osman, Hz. Ali’nin de
içinde bulundu¤u kalabal›k bir heyetle birlikte onlar› dinledi. Kendisine yönelttik-
leri tenkit ve ithamlara cevaplar verdi. Ganimet mallar›n›n taksimiyle ilgili baz› is-
teklerinin yerine getirilece¤ini söyleyip geri dönmelerini sa¤lad›. Ancak iki ay ka-
dar sonra, bu defa M›s›r’›n yan› s›ra, Kûfe ve Basra’dan say›lar› 600-1000 aras›nda
oldu¤u söylenen üç grup, hac› kafilelerinin aras›na kar›flarak bölgeye geldi. Yap›-
lan plana göre, önce Medine’ye yönelen heyetler flehrin d›fl›nda ayr› mevkilerde
konaklad›lar. Ard›ndan iki kifliyi halifeyle görüflmek üzere temsilci olarak Medi-
ne’ye gönderdiler. Ancak onlar›n as›l niyeti, Medine’de kendilerine karfl› koyabi-
lecek bir askerî birli¤in bulunup bulunmad›¤›n› ö¤renmekti. Bu iki flah›s, Hz. Ali,
Hz. Talha, Hz. Zübeyr ve Hz. Peygamber’in eflleriyle görüfltü. M›s›r valisi hakk›n-
daki flikâyetlerini aktar›p onlardan kendilerini halife ile görüfltürmelerini istediler.
Hiç birinin tekliflerini kabul etmemesi üzerine, konaklama yerlerine geri döndü-
ler. Bu s›rada onlar›n Hz. Osman’a bir kötülük yapmalar›ndan endiflelenen Hz.
Ali, onu durumdan haberdar etti ve o¤lu Hasan’› halifeyi korumak üzere gönder-
di. Ashab›n di¤er büyükleri de o¤ullar›n› gönderince, evinin önünde halifeyi sa-
vunacak bir topluluk olufltu.
Hz. Osman’› halifelikten indirmekte kararl› olan asiler, onu savunmak için top-
lananlar›n da¤›lmas›n› sa¤lamak için bir plan yapt›lar. Konaklad›klar› yerlerden ay-
r›l›p, geldikleri flehirlere do¤ru yola ç›kt›lar. Baz› rivayetlerde ise, onlar›n Hz. Os-
man ile görüflüp M›s›r valili¤ine Muhammed b. Ebû Bekir’i tayin ettirdikten sonra
yola ç›kt›klar› kaydedilmektedir. Onlar›n geri döndükleri duyulunca Hz. Osman’›n
evini savunmak için toplananlar evlerine gittiler. Ancak isyanc›lar, farkl› istikamet-
lere gittikleri halde, hep birlikte ans›z›n geri geldiler. Tekbir sesleriyle Medine’ye
girip Hz. Osman’›n evini kuflatt›lar. Dönüfl yolunda Hz. Osman taraf›ndan M›s›r’›n
eski valisine yaz›lan ve yeni vali Muhammed b. Ebû Bekir ile baz› liderlerinin
ölümle cezaland›r›lmas›n› emreden bir mektup ele geçirdiklerini söylediler. Hz.
Osman böyle bir mektup yazmad›¤›n› ve böyle bir mektuptan haberinin olmad›¤›-
n› bildirse de, onun sözlerine ald›rmadan evini kuflatt›lar ve stratejik noktalarda
mevzilendiler. Medine’de say›lar› oldukça artm›fl olan köleler ve iflsiz güçsüz baz›
bedevîler de isyanc›lara kat›ld›. Önceden haz›rlad›klar› senaryonun bir parças› ol-
du¤u anlafl›lan bu mektubun, halifenin kâtibi Mervan taraf›ndan yaz›l›p, hilafet
mührüyle mühürlendi¤ini bildiren rivayetler de vard›r. Hz. Osman, evini kuflatan
asilerin bu tavr› karfl›s›nda, vilayetlere gizlice haber göndererek valilerinden yar-
d›m birlikleri göndermelerini istedi. Di¤er taraftan muhasaran›n ilk günlerinden iti-
baren evlerine kapanan Medinelilerin ço¤u, mecbur kalmay›nca d›flar› ç›kmad›.
Bunun sebebi, isyanc›lar›n tehditlerinden ziyade halifenin öldürülebilece¤i ihtima-
lini düflünememifl olmalar›yd›.
‹syanc›lar yirmi gün ile iki ay aras›nda devam etti¤i söylenen muhasaran›n son
on gününe kadar, Hz. Osman’›n Mescid-i Nebevî’ye ç›k›p imaml›k yapmas›na izin
verdiler. Hz. Osman, bu günlerde defalarca isyanc›larla konufltu. Öldürülmeyi ge-
rektirecek bir suç ifllemedi¤ini söyledi, yöneltilen elefltiri ve ithamlara cevaplar ve-
rerek pek çok konuda onlar› ikna etti. Hz. Peygamber’in kendisini cennetle müj-
deledi¤i durumlar› ve Müslümanlara yapt›¤› yard›mlar›n› hat›rlatt›. Bir defas›nda
Hz. Ali’nin tavsiyesine uyup baz› uygulamalar›n›n hatal› oldu¤unu kabul etmifl,
132 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Kur’an ve Sünnet’e uyma hususunda daha dikkatli davranaca¤›na söz vererek sü-
kûneti sa¤lam›flt›. Ancak kâtibi Mervan, bunun yönetim için büyük bir taviz oldu-
¤unu, isyanc›lar›n daha cür’etkar davranmalar›na yol açaca¤›n› söyledi. Hz. Os-
man’dan d›flar› ç›k›p onlara karfl› sert bir konuflma yapmas›n› istedi. Hz. Osman’›
ikna edemeyince, onun izniyle d›flar› ç›k›p isyanc›lara afla¤›layan sert bir konuflma
yaparak ortal›¤› yeniden alevlendirdi. Bundan itibaren isyanc›lar muhasaran›n son
on gününde kuflatmay› fliddetlendirdiler. Evinden d›flar› ç›kmas›na izin vermedik-
leri halifeden hilâfeti b›rakmas›n› istediler, aksi takdirde öldüreceklerini söylediler.
Evine içme suyu gönderilmesini bile yasaklad›lar. Hz. Ali ve Hz. Peygamber’in ha-
n›mlar›ndan Ümmü Habibe’nin su ulaflt›rma teflebbüslerini sert bir flekilde engelle-
diler. Bu s›rada asilerin sadece kendisini öldürmek istediklerini anlayan Hz. Os-
man, halifeli¤i b›rakmaya yanaflmad›. Evinde ve kap›s›n›n önünde kendisini sa-
vunmak için bekleyenlereri de tehlikeye atmak istemedi ve silah kullanmalar›na
izin vermedi ve bu konuda onlardan söz ald›. Bu esnada çevresinde bulunan 700
kiflilik kuvvet izin verilmesi durumunda isyanc›lara üstünlük sa¤lamas› mümkün-
dü. Kendisi hakk›ndaki “bir musibetten sonra flehit edilece¤i” hadisini bilen Hz.
Osman’›n, Hz. Peygamber’i rüyas›nda gördü¤ü ve onun birlikte iftar müjdesinden
de etkilenerek, isyanc›lara boyun e¤meden onuruyla ölmeyi göze ald›¤› belirtilir.
Hac mevsiminin sona ermesi dolay›s›yla Mekke’den gelecek kalabal›klar asi-
leri endiflelendiriyordu. Di¤er taraftan halifenin talimat› üzerine eyaletlerden
gönderilen askeri birliklerin yaklaflt›¤› da duyulmufltu. Bu yüzden acele ederek
kuflatman›n son gününde halifenin evinin kap›s›n› yakarak buradaki genç saha-
belere sald›rd›lar. Akflam saatlerinde birkaç M›s›rl› bitiflikteki evden Hz. Os-
man’›n evine geçerek Kur’an okumakta olan halifeyi katletti (17 Haziran 656).
Onu korumak isteyen efli Naile’nin parmaklar› kesildi. Beytülmali ya¤malayan
asiler, Hz. Osman’›n defnedilmesini de engellediler. Bu yüzden onun cenazesi,
ancak akflam ile yats› aras›nda çok az kifli taraf›ndan gizlice kald›r›labildi. 82 ya-
fl›nda olan halife, Cennetü’l-Baki’ mezarl›¤› bitifli¤indeki Haflflü Kevkeb denilen
yere defnedildi. Muâviye b. Ebû Süfyân, halifeli¤i zaman›nda buray› Cennetü’l-
Baki’ye dâhil etti.
Cennetle müjdelenen on sahabeden biri olan Hz. Osman, halim, selim, nazik,
çok merhametli, cömert ve engin bir hayâ duygusuna sahip bir flahsiyetti. Hz. Pey-
gamber’in onun hakk›nda, “Kendisinden meleklerin hayâ etti¤i bir kimseden ben
hayâ etmeyeyim mi?” buyurdu¤u bildirilmektedir (Müslim, Fedâilü’s-sahâbe”, 26).
Hz. Osman Kureyfl içinde sevilen biriydi. Özellikle akrabalar›yla yak›ndan ilgilenir-
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
di. Onlar› himaye eder, kendi mal›ndan yard›m yapard›. Ev halk›na karfl› çok na-
zik davran›rd›. Hz. Peygamber’in s›r kâtiplerinden olan Hz. Osman, vahiy kâtipli¤i
D Ü fi Ü N E L ‹ M yan›nda baz›D Ü firesmî
Ü N E L ‹ Mvesikalar› da kaleme alm›flt›r. Hz. Osman, ilmî bak›mdan da ile-
ri bir seviyedeydi. Kur’an’› ezberleyen ve Hz. Peygamber’in sa¤l›¤›nda fetva veren
bir kaç sahabeden birisiydi. Hadisleri tam olarak rivayet etmeye çok önem veren
S O R U
Hz. Osman, SHa. O R U
Peygamber’den 146 hadis rivayet etmiflti.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
s›nda Hz. Ali vard›. Hz. Osman’›n öldürülmesiyle Müslümanlar aras›ndaki birlik ve bera-
berlik sona erdi; Hz. Ali zaman›nda Cemel ve S›ffîn gibi iki önemli iç savafl yafland›.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
6. Ünite - Hulefâ-yi Râflidîn Dönemi-II (Hz. Osman ve Hz. Ali) 133
mek istemedi. Ancak ›srarlar karfl›s›nda, ortaya ç›kan krizin daha da büyümesin-
den endifle ederek, Mescid-i Nebevî’de aç›k bir flekilde biat edilmesi flart›yla hali-
feli¤i kabul etmeyi uygun gördü. Baz› rivayetlerde, Hz. Ali’nin seçilmesinde isyan-
c›lar›n etkili oldu¤una baz› sahabelerin onlar›n tehdidiyle biat etti¤ine dair bilgiler
yer al›r. Neticede muhacirlerin ve ensar›n büyük bir k›sm› do¤al ve en uygun aday
konumunda olan Hz. Ali’ye biat ettiler.
Hz. Ali’nin ilk icraat›, Hz. Osman zaman›ndaki olaylar›n en önemli sebeplerin-
den sayd›¤› valileri görevlerinden al›p yerlerine yenilerini tayin etmek oldu. Vali
tayinlerini bir süre ertelemesini ve özellikle Suriye valisi Muâviye’yi azilde acele et-
memesini tavsiye edenleri dinlemedi. Ancak bu tayinler dolay›s›yla önemli s›k›nt›-
larla karfl›laflt› ve vilayetlerdeki valiler ilk üç halifede oldu¤u gibi Medine’de yap›-
lan biate sad›k kalmad›lar. Basra valili¤ine gönderilen Osman b. Huneyf el-Ensârî,
küçük bir grubun Hz. Osman’›n katilleri cezaland›r›lmadan biat etmeyeceklerini
söylemesiyle birlikte idareyi teslim ald›. M›s›r valili¤ine gönderilen Kays b. Sa’d da
duruma hâkim oldu. Ancak Hz. Osman’›n katillerinin cezaland›r›lmas›n› flart koflan
bir grup ona biat etmedi. Kays, kendisinin azlinden sonra yönetimle mücadeleye
giren bu muhaliflere karfl› müsamahakâr davrand› ve onlar› biat etmeye zorlama-
d›. Amcas› Hz. Abbas’›n o¤ullar›ndan Ubeydullah’› Yemen’e Kusem’i de Mekke va-
lili¤ine tayin etti ve bu iki merkezde de problem ç›kmad›. Ancak Kûfe valili¤ine ta-
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
yin edilen Umâre b. fiihâb, önceki valileri Ebû Mûsâ el-Efl’arî’den baflkas›n› isteme-
diklerini söyleyen bir grup taraf›ndan yolunun kesilmesi üzerine Medine’ye dön-
D Ü fi Ü N E L ‹ M
mek zorunda kald›. Bu problem, Ebû Mûsâ’n›n Hz. Ali’ye biat etmesiyle çözüldü.
D Ü fi Ü N E L ‹ M
Suriye valili¤ine tayin edilen Sehl b. Huneyf el-Ensârî de geri dönmek zorunda kal-
d›. Çünkü Hz. Osman’›n valisi Muâviye b. Ebî Süfyân’›n gönderdi¤i birlikler Kul-
S O R U züm’de yolunu S O Rkeserek
U onun Suriye topraklar›na girmesine izin vermediler.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
man’›n yak›n akrabas› s›fat›yla onun kan›n› dava ederken di¤erleri de bulunduklar› flehrin
beytülmalini boflaltarak muhalefetin merkezi Mekke’ye gittiler.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
Hz. Ali’nin Hz. Osman döneminde oluflan tepkileri azaltmaya yönelik önemli
bir icraat› da, Hz. Ömer taraf›ndan bafllat›lan ve Hz. Osman döneminde de sürdü-
K ‹ T A P rülen, at›yyelerin
K ‹ T Ahak
P sahiplerinin ‹slâm’a girifl önceli¤i ve hizmetlerine göre dere-
celendirilmesi sistemini de¤ifltirerek eflit bir flekilde da¤›tmaya bafllad›. Ayr›ca Hz.
Osman’›n baz› flah›slara tahsis etti¤i arazileri geri ald›.
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
Hz. Ali’ye Karfl› Oluflan Muhalefet ve Cemel Vakas›
Hz. Ali’nin karfl›laflt›¤› ilk problem Hz. Osman’›n katilleri meselesiydi. Ancak or-
tada belirli bir veya birkaç katil yerine, katillerin içinde bulundu¤u, o s›rada Me-
‹NTERNET ‹NTERNET
dine’ye hâkim olan isyanc› bir topluluk söz konusuydu. Dolay›s›yla isyanc›larla
hemen bafla ç›k›lamayaca¤› aç›kt›. Hz. Ali bu durumda ortal›¤›n yat›flmas›n› bek-
lemeyi uygun gördü. Kendisine gelerek katillerin derhal ortaya ç›kar›l›p cezalan-
d›r›lmalar›n› isteyen Zübeyr b. Avvâm ve Talha b. Ubeydullah’a bunu kendisinin
daha fazla istedi¤ini, ancak flartlar›n müsait olmad›¤›n›, bunun için ortal›¤›n yat›fl-
mas›n› ve istikrar›n sa¤lanmas›n› beklemek gerekti¤ini söyledi. Talha ve Zübeyr,
aral›klarla gelerek tekliflerini tekrarlad›lar. Hz. Ali halife seçildikten k›sa süre son-
ra, bu mesele yüzünden iki güçlü muhalefetle karfl›laflt›. Biri, Hz. Âifle, Talha b.
6. Ünite - Hulefâ-yi Râflidîn Dönemi-II (Hz. Osman ve Hz. Ali) 135
almak için elçi gönderdi. Hz. Ali’den gelecek cevaba göre hareket edece¤ini aç›k-
lad›. Hz. Ali, valisine gönderdi¤i mektubunda Talha ile Zübeyr’in kendisine biatle-
ri s›ras›nda zor kullan›lmad›¤›n› bildirdi. Bunun üzerine Osman, Hz. Âifle grubu-
nun flehre girmesine izin vermedi. Ancak bir bask›nla flehir ve beytülmal ele geçi-
rildi. Yakalanan vali a¤›r hakarete maruz kald›.
Hz. Ali, Kûfe’nin deste¤ini sa¤lamak maksad›yla flehre arka arkaya üç heyet
gönderdiyse de, tarafs›z kalmay› tercih eden vali Ebû Mûsâ el-Efl’arî’nin deste¤ini
temin edemedi. Bunun üzerine Mâlik el-Eflter Kûfe’ye giderek kontrolü ele geçir-
di. Hz. Ali kuvvetlerini Kûfe d›fl›nda toplayarak Basra’ya do¤ru hareket etti ve fleh-
rin d›fl›nda Zâviye mevkiinde konaklad›. Bundan sonra iki taraf aras›nda elçiler va-
s›tas›yla do¤rudan müzakereler bafllad›. Hz. Ali’nin elçisi Ka’ka’ b. Amr, Basra’ya
giderek Hz. Âifle, Talha ve Zübeyr ile görüfltü. Hz. Ali’ye kat›ld›klar› takdirde Hz.
Osman’›n katillerini cezaland›rman›n daha kolay olaca¤› hususunda onlar› ikna et-
ti. Hz. Âifle ve taraftarlar› katillerin cezaland›r›lmas› flart›yla bar›fl› kabul edebilecek-
lerini bildirmifllerdi. ‹ki taraf›n Basra önlerinde Hureybe mevkiinde karfl› karfl›ya
gelmesinin ard›ndan görüflmeler devam etmifl, Hz. Ali’nin Talha ve özellikle Zü-
beyr ile bizzat görüflmesi ittifak ihtimalini kuvvetlendirmiflti. Her iki taraf karfl›dan
bir sald›r› olmadan kesinlikle çat›flmaya girmemelerini taraftarlar›na emretmifllerdi.
Geliflmeleri dikkatle takip eden ve durumun aleyhlerine dönece¤ini hisseden
katillerin haz›rlad›klar› bir komplo neticesinde, ertesi gün iki taraf aras›nda ani bir
çat›flma bafllad›. Hz. Osman’›n katline ifltirak eden grubun elebafllar›n›n talimat›y-
la, sabah›n alaca karanl›¤›nda bafllayan sald›r›, durumun ne oldu¤u anlafl›lmadan
toplu bir çat›flmaya dönüfltü. Hz. Âifle ile Hz. Ali çat›flmay› durdurmaya çal›flsalar
da bunu baflaramad›lar. K›sa sürede fliddetlenen savafl özellikle Hz. Âifle’nin deve-
sinin etraf›nda cereyan ediyordu. ‹çinde bulundu¤u hevdece oklar ya¤arken onu
korumaya çal›flan yaklafl›k yetmifl kifli burada can verdi. Hz. Âifle’nin bindi¤i deve-
nin ayak sinirlerinin kesilip çökertilmesiyle bir anlamda savafl da sona ermifl oldu.
Hz. Âifle, devesinin çöktü¤ü anda yan›na koflan Hz. Ali taraftar› kardefli Muham-
med taraf›ndan kalabal›ktan uzaklaflt›r›ld›.
Ad›n› Hz. Âifle’nin bindi¤i deveden (cemel) alan Cemel Vakas› k›sa sürede Hz.
Ali’nin galibiyetiyle sonuçland› (Aral›k 656). Talha ve Zübeyr dâhil olmak üzere
pek çok Müslüman hayat›n› kaybetti. Hz. Peygamberin vefat›ndan sonra ortaya ç›-
kan ilk iç savafl olan Cemel Vakas›, etkilerini günümüze kadar devam ettirmifltir.
Bu savaflta karfl› taraftan ölenlere de çok üzülen Hz. Ali, defin ifllerini bizzat yürüt-
tü. Hem Hz. Âifle’ye hem de onun yan›nda savafla kat›lanlara son derece iyi dav-
rand›. Savaflta ölenler aras›nda ay›r›m yapmadan bizzat gömdürdü. Askerlerine
ya¤madan sak›nmalar›n› ve kimseye dokunmamalar›n› emretti. Ebû Hanîfe’nin de
belirtti¤i gibi Hz. Ali, muhaliflerini kendisine karfl› isyan eden kardeflleri olarak gö-
rerek onlara mürted muamelesi yapmad›. Hz. Ali, Medine’ye dönmek üzere yola
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
ç›kan Hz. Âifle’yi bizzat u¤urlad›. Kendisine refakat edecek heyete ileri gelen Bas-
ral›lardan k›rk kad›n, k›rk kadar da erkek memur edildi. Bu s›rada Hz. Âifle, yafla-
D Ü fi Ü N E L ‹ M nan olaylardan
D Ü fi Ü Ndolay›
EL‹M müminlerin birbirlerini incitmemelerini, kendisiyle Ali ara-
s›nda flahsi herhangi bir k›rg›nl›k bulunmad›¤›n›, onun iyi ve seçkin bir kifli oldu-
¤unu söyledi. Hz. Âifle bu olaydan sonra siyasetten uzak bir hayat yaflad›. Onun
S O R U S O R U
Cemel Vakas›’ndan duydu¤u piflmanl›k ve üzüntüyü s›kça ifade etti¤i anlat›l›r.
N N
SIRA S‹ZDE S‹ZDE
karfl› ç›k›fllar› da ‹slâm âlimlerinin caiz gördü¤ü ictihadlar›n›n bir sonucudur.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
6. Ünite - Hulefâ-yi Râflidîn Dönemi-II (Hz. Osman ve Hz. Ali) 137
Hz. Âifle’nin Hz. Ali’ye karfl› ç›k›fl sebeplerini araflt›r›n›z. SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
3
S›ffîn Savafl› ve Hakem Olay›
Cemel Savafl›’ndan sonra Kûfe’ye dönen Hz. Ali, Muâviye b. DEbû Ü fi Ü N E L ‹ M
Süfyân’a tekrar D Ü fi Ü N E L ‹ M
elçi gönderip kendisine itaat etmesini istedi. Ancak Muâviye, ona biat etmeyi red-
dederek önceki cevab›n› tekrarlad›. Bu arada Hz. Osman’›n katilleri S O R U kendilerine S O R U
teslim edilirse Hz. Ali’ye biat edeceklerini bildiren bir mektup gönderdi¤i de riva-
yet edilir. Savafl›n kaç›n›lmaz hale geldi¤ini gören Hz. Ali, haz›rl›klar›n› tamamla-
D‹KKAT D‹KKAT
d›ktan sonra, Cemel Vakas›’ndan sonra hilâfet merkezi yapt›¤› Kûfe’den Suriye’ye
do¤u yürüdü. Muaviye de 36 y›l› sonlar›nda (May›s-Haziran 657) ordusuyla Irak’a
N N
do¤ru yola ç›kt›. Rakkal›lar taraf›ndan kurulan köprü sayesinde SIRAF›ratS‹ZDE nehrini geçti. SIRA S‹ZDE
‹ki taraf savafl›n yap›ld›¤› bölgeye ulafl›nca karfl›l›kl› elçilik heyetleri gidip geldi.
Muâviye’nin, Hz. Osman’›n katillerinin kendisine teslimi hususundaki ›srar› yüzün-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
den görüflmelerden sonuç al›namad›. Sonunda iki taraf aras›nda Rakka ile Balis
aras›nda F›rat nehrinin sa¤ k›y›s›nda yer alan S›ffîn ovas›nda çat›flmalar bafllad›.
Küçük birlikler aras›nda yaflanan k›smî çat›flmalar, Zilhicce ay›Kbitene‹ T A kadar P devam K ‹ T A P
etti (Haziran 657). Muharrem ay›n›n girmesi (19 Haziran 657) bar›fl ihtimalini tek-
rar gündeme getirdi, iki taraf aras›nda ateflkes yap›larak elçilik heyetleri tekrar gi-
dip gelmeye bafllad› Muaviye’nin, Hz. Ali’nin halifeli¤i terk etmesi
T E L E Vve‹ Z YMüslümanla-
ON TELEV‹ZYON
r›n flûrâ ile bafllar›na bir emir seçmeleri flartlar›n› da gündeme getirmesiyle, anlafl-
ma ihtimali ortadan kalkt›. Safer ay›n›n ilk günü (19 Temmuz 657) toplu çat›flma-
lar bafllad›. 27 Temmuz Perflembe günkü çat›flmalar s›ras›nda Ammâr b. Yâsir öl-
dürüldü. Hz. Ali’nin ordusu, ayn› gün Suriye birliklerine karfl›‹ NkesinT E R N E birT üstünlük ‹NTERNET
sa¤lad›. Çat›flmalar, k›l›ç kalkan seslerinin ç›kard›¤› sesler nedeniyle ‘Leyletü’l-he-
rîr’ ad›yla meflhur olan 27-28 Temmuz gecesi sabaha kadar devam etti. En fazla can
kayb›n›n verildi¤i bu gecenin sabah›nda Hz. Ali’nin ünlü kumandan› Eflter en-Ne-
haî, Muâviye ordusuna son ve öldürücü darbeyi indirmek üzereydi. Ancak bu s›-
k›nt›l› s›rada Amr b. Âs Muâviye’nin imdad›na yetiflti. Ona karfl› taraf›, savafl› b›rak-
maya ve aralar›ndaki ihtilâf› çözmek için Kur’an-› Kerim’in hakemli¤ine davet et-
mesini tavsiyesi etti. Onun emriyle askerleri yanlar›nda bulunan Kur’an sayfalar›n›
m›zraklar›n›n ucuna ba¤layarak, “Ey Irakl›lar! Savafl› b›rakal›m; aram›zda Allah’›n
kitab› hakem olsun!” diye ba¤›rmaya bafllad›lar. Bu hareket Amr’›n bekledi¤i tesiri
icra etti. Irakl› askerleri birbirine düflürdü. Büyük bir k›sm›, bilhassa kurrâ, derhal
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
savafl›n durdurulmas›n› istedi. Hz. Ali, bunun bir hile oldu¤unu söylese de asker-
lerine söz dinletemedi ve onlar›n tehditleri karfl›s›nda hakem karar›na baflvurulma-
s› teklifini kabule mecbur kald›. Her biri 90.000 bin civar›nda askere
D Ü fi Ü N E Lsahip
‹M oldu¤u D Ü fi Ü N E L ‹ M
söylenen iki ordunun savafl alan›na geliflinden itibaren 110 gün geçmiflti. Büyük
bir k›sm› Leyletü’l-herîr denilen gecede olmak üzere iki taraf çok say›da kay›p ver-
S O R U S O R U
di. Tarih kaynaklar›nda iki taraf›n kay›plar› hakk›nda farkl› rakamlar verilmektedir.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
138 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Tahkimnâmede hakemlerin istiyordu. Ancak savafl›n durdurulmas›nda etkin olan Kinde kabilesi liderlerinden
Allah’›n kitab›na göre karar
vermeleri, Kur’an’da hüküm Efl’as b. Kays ve taraftarlar›n›n bask›s›yla, bafltan beri insanlar› bu çat›flmalar›n d›-
bulamad›klar› takdirde Hz. fl›nda kalmaya ça¤›ran Ebû Mûsâ el-Efl’ari’yi hakem tayin etmeye mecbur kald›.
Peygamber’in sünneti ile
hükmetmeleri, verilen karara
Ard›ndan iki taraf aras›nda hakemlerin uyaca¤› kurallar›n belirlendi¤i metin de-
iki taraf›n da uyaca¤›, mek olan tahkimnâme haz›rland›. Tahkimnâmenin okunmas›ndan sonraki iki
hakemlerin ne zaman ve gün içinde ölüler defnedildi. Ard›ndan Hz. Ali ordusuyla Kûfe’ye, Muâviye de
nerede toplanacaklar›,
görüflmeleri takip edecek Suriye’ye dönüfl emrini verdi.
heyetlerle ilgili kararlar yer ‹ki hakem ilk toplant›lar›n› fiubat 658 tarihinde Suriye-Irak yolu üzerindeki Dû-
al›yordu.
metülcendel’de yapt›lar. Görüflmelerinde Hz. Osman’›n haks›z yere öldürüldü¤ü
hususunda görüfl birli¤ine vard›lar. Ocak 659’da Ezruh’ta tekrar buluflmak üzere
birbirlerinden ayr›ld›lar. ‹kinci toplant›lar›nda yapt›klar› uzun görüflmelerinde ise,
kurulacak flûra taraf›ndan, Hz. Ali ve Muâviye d›fl›nda birinin halife seçilmesi kara-
r›n› ald›lar. Rivayetlerde bu karar›n önce Ebû Mûsâ taraf›ndan aç›kland›¤›; ondan
sonra söz alan Amr b. Âs’›n ise al›nan karar yerine, müvekkili Muâviye’yi hilâfet
makam›na tayin etti¤ini bildirdi¤i zikredilir. Tarihçi Mes’ûdî’nin nakletti¤i bir riva-
yete göre iki hakem ald›klar› karar› aç›klamadan birbirlerinden ayr›lm›fl, Suriye’ye
giden Amr b. Âs, Muâviye’nin tehdidi karfl›s›nda onu halife ilan etmifltir.
Hakem olay›, hilâfet meselesini bir ç›kmaza götürmekten baflka bir ifle yarama-
m›flt›r. Günümüz tarihçilerinin önemli bir k›sm›, hakemler aras›ndaki toplant›n›n,
oluflturulacak flûra taraf›ndan yeni bir halife seçilmesi karar›n›n al›nmas›yla sona
erdi¤ini, bu karar›n ard›ndan hakemlerin birbirlerinden ayr›ld›klar›n›, dolay›s›yla
Amr’›n Ebû Musâ’y› kand›rmas› fleklinde nakledilen karar aç›klama safhas›n›n son-
radan uyduruldu¤unu düflünürler. Baz› rivayetlerde, hakemlerin bir toplant› yap-
t›klar›ndan bahsedilmektedir. Hakem olay› neticede ifli daha karmafl›k hale getirdi.
Hz. Ali Allah’›n kitab›na ve Resulü’nün uygulamalar›na uygun olmad›¤›n› söyledi-
¤i karar› tan›mad› ve Muâviye ile mücadeleye devam etme karar› ald›. Muâviye ise
bunu f›rsat bilerek Suriye’de kendisini halife ilan edince ‹slâm ülkesi ikiye bölün-
dü. Ard›ndan iki taraf yeni bir mücadele için tekrar haz›rl›klara bafllad›lar. Bu ara-
da Hâricîler de Hz. Ali’ye karfl› isyanlar›n› devam ettiriyorlard›. Hâricîler ile u¤rafl-
mak zorunda kalan Hz. Ali, Muâviye karfl›s›nda güç kayb›na u¤rad›.
ticede onlar›n ancak yar›s›n› ikna etmeyi baflard›. Geride kalanlar Abdullah b.
Vehb er-Râsibî’yi kendilerine emîr seçtiler ve Dicle’nin sol k›y›s›nda Ba¤dat ile
Vâs›t aras›ndaki Nehrevan kasabas›na gittiler (30 Mart 658). Hz. Ali, Suriye üzeri-
ne gitmek için askeri haz›rl›klara bafllam›flt›. Ancak Nehrevan’daki Hâricîler, tu-
tumlar›n› gittikçe sertlefltirdiler ve s›rf kendi görüfllerini paylaflmad›¤› için ashap-
tan Abdullah b. Habbâb b. Eret’i ve hamile eflini öldürdüler. Hz. Osman ve Hz.
Ali’yi tekfir etmeyenin kâfir oldu¤unu ve bu sebeple öldürülmesi gerekti¤ini ilân
ederek, Haricî olmayan Müslümanlar› öldürmeye bafllad›lar. Bunun üzerine Hz.
Ali, onlar›n üzerine yürümek zorunda kald›. ‹ki taraf aras›nda yaflanan fliddetli ça-
t›flmada Hâricîlerin tamam›na yak›n› öldürüldü (17 Temmuz 658). SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Hz. Ali Nehrevan savafl›ndan sonra Suriye üzerine gitmek istedi; ancak asker
toplamakta güçlüklerle karfl›laflt›. Bu arada Hâricîler, Nehrevân D Ü fi savafl›
Ü N E L ‹ M yüzünden D Ü fi Ü N E L ‹ M
Hz. Ali’ye düflmanl›klar›n› daha da art›rd›lar. Hz. Ali, bu defa Nuhayle’de toplanan
Haricî toplulu¤unun üzerine gitmek zorunda kald›. ‹ki taraf aras›ndaki çat›flmada
S O R U S O R U
onlar›n pek ço¤u öldürüldü.
Hz. Ali’nin 658’de Kays b. Sa’d’in M›s›r valili¤inden alarak yerine Muhammed
D ‹ K K A T b. Ebû Be- D‹KKAT
kir’i atamas›ndan sonra burada ifller kar›flt›. M›s›r’daki Hz. Osman taraftarlar› onun kan›-
n› dava iddias›yla yönetime karfl› savafl ilan ettiler. Mevcut durumu SIRA
f›rsatS‹ZDE
bilen Amr b. Âs,
N N
SIRA S‹ZDE
M›s›r üzerine yürüyerek buray› ele geçirdi (658). Muâviye, M›s›r’›n ard›ndan Hz. Ali’nin
hâkimiyetindeki Irak, el-Cezîre, Hicaz ve Yemen bölgelerine birlikler sevk etti. Bu sald›r›-
larda istedi¤i sonucu alamasa da, Hz. Ali’yi bunaltmay› baflard›. AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
N N
SIRA S‹ZDE S‹ZDE
‹NTERNET ‹NTERNET
6. Ünite - Hulefâ-yi Râflidîn Dönemi-II (Hz. Osman ve Hz. Ali) 141
laflarak Müslümanlar aras›nda kan dökülmesini önlemifl ve insanlar›n k›sa bir süre
için de olsa bar›fl ve huzur içinde yaflamalar›na vesile olmufltur. Hz. Hasan daha
sonra ailesiyle birlikte Medine’ye gitti ve hayat›n›n geri kalan k›sm›n› orada geçir-
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
di. 7 Nisan 669 tarihinde vefat etti ve Cennetü’l-Baki’de annesinin yan›na defnedil-
di. Hz. Peygamber ile akrabal›k kurmak amac›yla çok say›da evlilik talebini karfl›-
lamak zorunda kalan Hz. Hasan’›n Yezîd b. Muâviye ile evlendirilmekD Ü fi Ü N E L ‹ M vaadiyle D Ü fi Ü N E L ‹ M
kand›r›lan efllerinden Ca’de bint Efl’as b. Kays taraf›ndan zehirlendi¤i rivayet edilir.
Hz. Hasan halim selim, cömert, sakin, vakarl›, siyaset ve fitneden S O R U
kaç›nan bir ya-
S O R U
rat›l›fla sahipti. Hulefâ-yi Râflidîn’in beflincisi ve sonuncusu kabul edilir.
D ‹ K K Abu
Hz. Hasan vefat etmeden önce kardefli Hüseyin’e Hz. Peygamber’in yan›na, T mümkün ol- D‹KKAT
mad›¤› takdirde Cennetü’l-Baki’de annesinin yan›na gömülmesini vasiyet etmiflti. Hz. Hü-
N N
seyin’in dedesinin yan›na defnedilmesine Hz. Âifle’den izin almas›na
SIRAra¤men,
S‹ZDE Mervân b. SIRA S‹ZDE
Hakem’in öncülü¤ünde Emevîler ve taraftarlar›n›n buna karfl› ç›kmalar› üzerine Cennetü’l-
Baki’ye defnedilmiflti.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
Hz. Hasan’›n Muâviye ile bar›fl yapmas›n›n sebeplerini araflt›r›n›z. SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
4
K ‹ T A P K ‹ T A P
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
T E SL EOV R‹ Z UY O N T E SL EOV R‹ Z UY O N
D‹KKAT D‹KKAT
‹NTERNET ‹NTERNET
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
‹NTERNET ‹NTERNET
142 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Özet
NA M A Ç
Hz. Osman’›n flahsiyetini de¤erlendirip halife se- N
A M A Ç
Hz. Ali’nin flahsiyetini de¤erlendirip halife seçil-
1 çiliflini anlatabilmek 3 di¤i ortam› anlatabilmek
lk Müslümanlardan olan Hz. Osman, Hz. Peygam- Hz. Peygamber’in yan›nda ve terbiyesinde yeti-
ber’in iki k›z›yla evlenip onun takdir ve sevgisini flen, onun ahlâk›yla ahlâklanma flerefine ulaflan
kazanm›flt›. Mal›n› Allah yolunda cömertçe harca- Hz. Ali, Hz. Osman’›n öldürülmesinin ard›ndan,
maktan çekinmeyen Hz. Osman ahlâk›, ibadet ha- isyanc›lar›n Medine’de kontrollerini devam et-
yat›, flahsiyeti ve ‹slâm’a hizmetleriyle aflere-i mü- tirdi¤i günlerde, Medine’deki sahabelerin tama-
beflflere aras›nda yer alm›flt›r. Hz. Ebû Bekir ve m›na yak›n› taraf›ndan halife seçildi. O s›rada
Hz. Ömer’in halifelik dönemlerinde önemli gö- neredeyse tek halife aday› durumundayd›, bafl-
revler üstlenmifltir. Bundan dolay› Hz. Ömer’den ka birinin halife seçilmesi neredeyse imkâns›z-
sonra halife seçimi için yap›lan istiflarelerde Müs- d›. Seçim ifline asilerin de kar›flt›¤› fleklindeki ri-
lümanlar›n ço¤unun e¤ilimi ondan yana olmufl ve vayetler do¤ru olsa bile, bu gerçe¤in görmez-
ittifakla hilâfet makam›na gelmifltir. den gelinmesi mümkün de¤ildir. Bu zor flartlar-
N
da halifeli¤i kabul etmek, Hz. Ali için büyük bir
Hz. Osman’›n katledilmesiyle sonuçlanan isya- fedakârl›kt›.
A M A Ç
N
2 n›n sebeplerini s›ralayabilmek
Hz. Osman’›n halifeli¤inin ikinci yar›s›nda yafla- Hz. Ali dönemindeki iç savafllar›n sebeplerini
A M A Ç
Kendimizi S›nayal›m
1. Hz. Osman ile ilgili olarak afla¤›daki ifadelerden han- 5. Hz. Osman’a yap›lan isyan ile ilgili olarak afla¤›daki
gisi yanl›flt›r? ifadelerden hangisi yanl›flt›r?
a. ‹lk Müslümanlardand›r. a. Fetihlerin devam etmesi isyan› etkilemifltir.
b. Zinnûreyn lakab›n› alm›flt›r. b. ‹syan›n önemli sebeplerinden biri ülkede yafla-
c. Benî Ümeyye’ye mensuptur. nan ekonomik s›k›nt›d›r.
d. Üstün bir haya duygusuna sahiptir. c. ‹syan›n ortaya ç›k›fl›nda kabilecilik hareketi rol
e. Bedir Savafl›’na kat›lm›flt›r. oynam›flt›r.
d. Askeri s›n›fta yap›lan de¤ifliklikler, isyan hareke-
2. Hz. Osman dönemindeki geliflmelerden hangisinin, tini etkilemifltir.
yeni Müslüman olan kiflilerin ‹slâmiyeti as›l kayna¤›n- e. Abdullah b. Sebe örne¤inde oldu¤u gibi Müslü-
dan ö¤renmelerine katk›da bulundu¤u savunulabilir? manlar› bölmeye çal›flanlar vard›r.
a. K›br›s adas›na Müslüman ailelerin yerlefltirilmesi
b. ‹dari ve askeri görevlere Ümeyye ailesine men- 6. Hz. Ali’nin uygulamalar›na iliflkin olarak
sup kiflilerin getirilmesi afla¤›dakilerden hangisi do¤ru kabul edilemez?
c. Kur’an-› Kerim’in ço¤alt›larak önemli vilayetlere a. Hz. Osman’›n atad›¤› valileri görevden almak
gönderilmesi b. Hz. Osman’›n katillerinin cezaland›r›lmas›n›
d. Kuzey Afrika, Horasan ve Kafkaslar’da fetihler ertelemek
yap›lmas› c. Kûfe’yi siyasî merkez yapmak
e. Do¤u Akdeniz’de hakimiyetin Müslümanlar›n d. At›yyeleri eflit bir flekilde ödemek
eline geçmesi e. M›s›r valili¤ine Abdullah b. Abbas’› getirmek
4. Afla¤›dakilerden hangisi Hz. Osman’a karfl› isyan›n 8. Afla¤›dakilerden hangisi S›ffîn Savafl›’n›n sonuçlar›n-
sebepleri aras›nda yer almaz? dan biri de¤ildir?
a. Hz. Peygamber’e ait yüzü¤ü Eris kuyusuna dü- a. ‹slâm toplumundaki bölünmenin derinleflmesi
flürmesi b. Halifelik meselesinin hakeme havale edilmesi
b. Kureyfl’in ileri gelenlerine Medine’den ayr›l›p di- c. Hâricîler’in ortaya ç›kmas›
¤er flehirlere yerleflme izni vermesi d. Muâviye’nin bir daha Hz. Ali’ye karfl› toparla-
c. ‹dari ve askeri görevlere Benî Ümeyye mensup- namamas›
lar›n› getirmesi e. Hz. Ali’nin ordusunun kendi içinde bölünmesi
d. Bedir Savafl›na kat›lmamas›
e. Medine’deki baz› arazileri koru ilan etmesi
144 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
S›ra Sizde 3
Hz. Âifle’nin niyeti, Hz. Osman’›n katillerini cezaland›-
r›lmas›n› sa¤lamak suretiyle Müslümanlan içinde bu-
lunduklar› fitneden kurtarmakt›. Hz. Âifle’nin, iki mü-
min grup aras›nda savafl ç›karsa sald›rgan taraf Allah’›n
emrine dönünceye kadar onlarla savaflmay› ve sonunda
taraflar›n aras›n› bulup adalet dairesinde uzlaflt›rmay›
emreden ayetin (el-Hucurât, 49/9) hükmüne uyarak
olaylar karfl›s›nda ilgisiz kalmad›¤› ve sadece iç savafla
son vererek Müslüman kan›n›n haks›z yere ak›t›lmas›n›
önlemek gayesiyle yola ç›kt›¤› bildirilmektedir.
S›ra Sizde 4
Hz. Hasan, ordusundaki kar›fl›kl›klar ve askerler aras›n-
daki isteksizlik yüzünden, bu mücadeleden sonuç al›-
namayaca¤› kanaatine vard›. Ona gore bu askerle mü-
cadeleyi kazanmak mümkün de¤ildi ve can kayb›n› art-
t›rmaktan baflka bir ifle yaramayacakt›. Neticede bar›fl
yaparak iç savafl› durdurmaya yöneldi. Önceki olaylara
kar›flanlar›n cezaland›r›lmamas›n› flart koflarak Muâvi-
ye’ye biat etti.
7
‹SLAM TAR‹H‹ VE MEDEN‹YET‹-I
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
Emevî Devleti’nin kurulufl sürecini ve Muâviye b. Ebû Süfyân’›n bu süreçte-
N
ki rolünü tan›mlayabilecek,
N
Hilâfetin saltanata dönüflmesini tart›flabilecek,
Abdülmelik b. Mervan dönemine kadar gerçeklefltirilen fetihleri de¤erlendi-
N
rebilecek,
Emevîlerin ilk döneminde yaflanan olaylar›n ve baz› uygulamalar›n devletin
y›k›l›fl sürecindeki etkisi üzerinde fikir yürütebileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Muâviye b. Ebû Süfyân, I. Yezid, II. Muâviye, Mervan b. Hakem,
Abdülmelik b. Mervan, Hz. Hüseyin, Abdullah b. Zübeyr
• Süfyânîler, Mervânîler, Ehl-i Beyt, Haricîler, Tevvâbûn
• D›maflk, Vâs›t, ‹stanbul, Kayrevan, Suriye
• Hucr b. Adiy, Muhtâr es-Sekafî, ‹bnü’l-Efl’as, Mugîre b. fiu’be, Ziyâd b.
Ebîh, Ubeydullah b. Ziyâd, Haccâc b. Yûsuf es-Sekafî, Ukbe b. Nâfi
• Kerbelâ Vakas›, Harre Savafl›, Mercirâhit Savafl›, Deyrülcemâcim Savafl›,
Deyrülcâselik Savafl›
‹çindekiler
Muâviye’nin Suriye valili¤i s›ras›ndaki icraatlar›n› araflt›r›n›z. SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
1
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
S O R U S O R U
D‹KKAT D‹KKAT
148 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Muâviye, Hz. Osman’›n yerine Medine’de halife seçilen Hz. Ali’ye, Hz. Os-
man’›n katillerini bulup cezaland›rma konusunda yetersiz kald›¤› gerekçesiyle biat
etmedi ve mücadeleye bafllad›. Sonuçta Hz. Ali ve Muâviye’nin ordular› S›ff›n’de
karfl› karfl›ya geldi ise de kesin bir netice al›namad› ve meselenin çözümü hakem-
lere havale edildi (657). Bafllang›çta Hz. Ali’nin ordusunda iken Hakem tayinini ka-
bul etti¤i için ondan ayr›lanlar Haricîler ad› verilen muhalefet grubunu oluflturdu.
Hz. Ali’nin Haricîlerle mücadelesini f›rsat bilerek M›s›r baflta olmak üzere halifeye
ba¤l› baz› önemli yerleflim merkezlerini hâkimiyeti alt›na alan Muâviye, Hz. Ali’nin
SIRA S‹ZDE 661 y›l›ndaSIRA bir S‹ZDE
Haricî taraf›ndan flehit edilmesinden sonra Suriye halk›ndan ‘’emî-
rü’l-mü’minîn’’ unvan›yla biat ald›. Kûfe’de Hz. Ali’nin yerine halife seçilen Hz. Ha-
san Irak ordusuna güvenememesi ve ‹slâm toplumunda daha fazla kan dökülme-
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
mesi gibi sebeplerle mücadeleden vazgeçerek halifelikten çekildi ve Muâviye’ye
biat etti (29 Temmuz 661). Böylece Muâviye ‹slâm dünyas›n›n tamam›n› hâkimiye-
S O R U ti alt›na ald›Sve O Ryaklafl›k
U doksan y›l sürecek olan Emevî Devleti’ni kurdu.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Muâviye’nin fiahsiyeti
Kendisiyle birlikte “Araplar’›n dâhileri’’ denilen Amr b. Âs, Mug›re b. fiu’be ve Zi-
yâd b. Ebîh’e büyük yetkiler vererek kurdu¤u devletin temellerini onlar›n yard›-
m›yla sa¤lamlaflt›ran Muâviye muhaliflerine anlayacaklar› dilden konuflarak yaklafl-
maya çal›fl›rd›. Nâdir yetiflen bir diplomat, çevresini iyi tan›yan ve ileriyi gören bir
150 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
idareci olarak hilim ve teenniyi ilke edinmiflti; mecbur kalmad›kça kuvvete baflvur-
mazd›. Düflmanlar›n›n en a¤›r hakaretleri karfl›s›nda dahi kendini tutar ve so¤uk-
kanl›l›¤›n› korurdu. ‹hsanlar›n›n fazlal›¤› dolay›s›yla hayrete düflenlere bir savafl›n
bundan çok daha fazlas›na mal olaca¤›n›, paran›n ifl gördü¤ü yerde konuflmaya,
konuflman›n ifl gördü¤ü yerde k›rbaca, k›rbac›n ifl gördü¤ü yerde k›l›ca ihtiyaç
duymad›¤›n› söylerdi. ‘’Dilimle, Ziyâd’›n k›l›c›yla kazand›¤› baflar›dan daha fazlas›-
n› elde ettim’’ derdi. Ancak valilerinin sert davran›fllar›na göz yummay› tercih eder-
di; hatta Haricîlere ve fiiîler’e karfl› ›l›ml› tutumu yüzünden flikâyetlere mâruz kalan
Mugîre’yi valilikten almay› bile düflünmüfltü. ‹nsanlarla ba¤lar›n› koparmamak için
âzami gayret gösterir ve özellikle kabile reislerine büyük önem verirdi. Onlar›n
üzerinde kurdu¤u nüfuz sayesinde o¤lu için biat almakta zorlanmad›. Fakat kendi
kabilesinin etkisi alt›nda kalmamaya dikkat etmifl, bunun için eyaletlere baflka ka-
bilelerden, bilhassa Sakîf kabilesinden valiler göndermifltir. Tâif, Mekke ve Medine
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
valilikleriyle hac emirli¤inde ise akrabalar›n› görevlendirirdi.
Muâviye, valili¤inin ilk y›llar›ndan itibaren Bizans idarecileri gibi giyinmeye ve
D Ü fi Ü N E L ‹ M onlar gibi Dyaflamaya
Ü fi Ü N E L ‹ M bafllam›flt›. fiam’a gelen Hz. Ömer k›yafetini yad›rgay›p kendi-
sini hükümdarlara benzetince cihad ruhunu kaybetmedi¤ini, ancak düflmana yak›n
olduklar› için heybetli görünmek gerekti¤ini söyleyerek halifeyi ikna etmeyi baflar-
S O R U S O R U
m›flt›. Devletini Bizans müesseselerinden faydalanarak kurmaya çal›flan Muâviye
zaman›nda merkez ve saray teflkilat›nda düzenlemeler yap›ld›. Muâviye sald›r›lar-
D‹KKAT dan korunmak D ‹ K Kiçin
A T özel muhaf›zlar görevlendiren ilk halifedir. Gayri müslimlere
karfl› iyi davranan Muâviye, müflavirlerinden Sercûn b. Mansûr ve özel doktoru ‹bn
Üsâl gibi baz› H›ristiyanlar› saray›nda görevlendirmiflti. Bilginler, edipler ve flairler-
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
le sohbeti sever, onlardan yararlanmaya çal›fl›rd›. Tarihe de büyük ilgi duyard›. Ye-
menli tarihçi Ubeyd b. fieriyye’yi D›maflk’a ça¤›rarak kendisinden Arap ve Acem
AMAÇLARIMIZ meliklerinin hayatlar›n› anlatan bir kitap yazmas›n› istemiflti. Hz. Peygamber’den
AMAÇLARIMIZ
rivayet etti¤i 163 hadis çeflitli hadis kaynaklar›nda yer almaktad›r.
K ‹ T A P Muâviye dönemi
K ‹ T hakk›nda
A P ayr›nt›l› bilgi için ‹. Aycan’›n Saltanata Giden Yolda Muâviye
b. Ebî Süfyan adl› eserine baflvurabilirsiniz.
TELEV‹ZYON
I. YEZ‹D DÖNEM‹
TELEV‹ZYON
Yezid, Muâviye’nin Suriye valisi iken bölgenin en güçlü kabilesi olan Benî Kelb’den
Meysûn bint Bahdal el-Kelbî ile evlili¤inden 647 veya 648 y›l›nda D›maflk’ta do¤-
du. Çocukluk ve gençlik dönemini akranlar›na nazaran çok iyi flartlar alt›nda ge-
‹NTERNET çirdi. Bedevî
‹ N T bir
E R Nkabileden
ET olmas› sebebiyle fiam’daki flehir hayat›na ayak uydura-
mayan Meysûn, kabilesi ve çöle olan hasretini fliirleriyle dile getirince Muaviye,
onu s›k s›k çöldeki ailesine gönderdi. Yezid de annesiyle birlikte gitti ve çöl flart-
lar›nda yetiflti. Burada at›c›l›k, binicilik, savafl sanat› ve yüzme, fasih Arapça ve fli-
ir ö¤rendi. Bunlardan baflka içki ve e¤lence gibi al›flkanl›klar da edindi. O¤lunun
gelece¤i için çöldeki e¤itimi yeterli görmeyen Muaviye, Yezid’i s›k s›k fiam’a getir-
tip e¤itimiyle yak›ndan ilgilendi. Ancak Yezid yetiflme ça¤›nda edindi¤i al›flkanl›k-
lar›n› terk edemedi.
Babas›n›n hilafete geçti¤i dönemde de söz konusu kötü al›flkanl›klar›n› sürdü-
ren Yezid’in toplumda kötü bir imaj› vard›. Muaviye, o¤lunu bu imajdan kurtara-
rak veliahtl›¤a haz›rlamak için baz› tedbirler ald›. ‹ki defa hac emiri olarak görev-
lendirdi. ‹lk ‹stanbul kuflatmas› için destek kuvvetleri bafl›nda görevlendirdi ve
Anadolu seferlerine gönderdi. Muâviye, o¤lu Yezid’i sa¤l›¤›nda kendisinden sonra
halife olmak üzere veliaht tayin etti. Yukar›da anlat›ld›¤› gibi bu hususta Muâviye
ciddi tepkilerle karfl›laflt›ysa da çeflitli yollarla muhalifleri etkisiz hale getirdi.
7. Ünite - Kuruluflundan Abdülmelik B. Mervan’a Kadar Emeviler 151
Kerbela Vakas›
Muâviye’nin Nisan 680’de ölümü üzerine fiam’da halifelik makam›na geçen Yezid’i
bekleyen en önemli problem, muhaliflerin biatlerinin al›nmas› meselesiydi. Yezid
babas›n›n vefat›n›n duyulmas›ndan önce muhaliflerin biatlerini almas› için Medine
valisine talimat verdiyse de Abdullah b. Zübeyr ve ard›ndan Hz. Hüseyin bir baha-
ne ile biat etmeden Medine’den Mekke’ye geçerek Yezid ve Emevîler aleyhindeki
faaliyetlerini sürdürdüler. Onlar›n bu tutumu üzerine Muâviye zaman›nda kontrol
alt›nda tutulan muhalefet harekete geçti. Bu iflin bafl›n› da Kûfeliler çekiyordu. Kû-
feliler Mekke’ye s›¤›nan Hz. Hüseyin’e elçi ve mektuplar göndererek kendisini Kû-
fe’ye davet ettiler. Davetlerini kabul edip flehirlerine geldi¤i takdirde kendisini ha-
life ilan edeceklerini ve bayra¤› alt›nda Yezid’e karfl› savaflacaklar›n› bildirdiler.
Hz. Hüseyin, Yezid’e karfl› bir harekete kalk›flmadan önce hem durum tespiti
hem de kendisine olan ba¤l›l›¤›n güçlendirilmesini temin için amcas›n›n o¤lu Müs-
lim b. Akîl’i Kûfe’ye gönderdi; kendisi ise hac mevsiminden de istifade ederek
Mekke’de muhalefetini sürdürdü. Müslim, Kûfe’de, vali Nu’man b. Beflîr’in müsa-
mahal› tutumu sayesinde Hz. Hüseyin nam›na önemli faaliyetlerde bulunup halk-
tan biat ald› ve ard›ndan da Hz. Hüseyin’i Kûfe’ye ça¤›rd›. Durumdan haberdar
olan Yezid, Numan b. Beflîr’in yerine sertlik ve fliddet yanl›s› Basra valisi Ubeydul-
lah b. Ziyad’› Kûfe valili¤ine tayin ederek isyan› önlemekle görevlendirdi. Ubey-
dullah göreve bafllad›ktan hemen sonra Müslim b. Akîl ve arkadafllar›n› öldürttü.
Di¤er taraftan Kûfe’deki geliflmelerden habersiz durumun hala kendi lehinde
oldu¤unu düflünen Hz. Hüseyin, gitmemesi yönündeki görüfl ve tavsiyelere ra¤-
men az say›daki taraftar› ve aile efrad›yla birlikte Mekke’den yola ç›kt›. Yolda Kû-
fe’de kontrolün Ubeydullah’›n eline geçti¤ini ö¤rendiyse de karar›ndan vazgeçme-
di. Di¤er taraftan Hz. Hüseyin baflkanl›¤›ndaki grubun Kûfe’ye gelmekte oldu¤u-
nu ö¤renen Ubeydullah, 1000 kiflilik bir kuvvetle onlar›n flehre girerek Kûfelilerle
buluflmalar›n› engellemeye çal›flt›. Hz. Hüseyin’in beraberindekilerle Kerbela mev-
kiine ulaflt›¤›n› (2 Ekim 680) ö¤renince onlar›n Kûfelilerle buluflmalar›n› veya geri
dönmelerini engellemek için Ömer b. Sa’d’› 4.000 kiflilik bir kuvvetle bölgeye gön-
derdi. Kerbelâ’da etraf› kuflat›lan Hz. Hüseyin, Kûfelilerin vaat etti¤i deste¤in bir
türlü gelmemesi üzerine bir ç›k›fl yolu bulmak maksad›yla Ömer b. Sa’d’a Mek-
ke’ye geri dönmek, s›n›r flehirlerinden birine giderek cihatla meflgul olmak veya
fiam’a giderek Yezid’le görüflmek istedi¤ini teklif ettiyse de Ubeydullah teklifler-
den hiç birisini kabul etmedi. Nihayet 10 Muharrem 61 (10 Ekim 680) Cuma günü
Kerbela’da gerçekleflen ve birbirine denk olmayan kuvvetlerin çarp›flmas› sonu-
cunda Hz. Hüseyin ve beraberindekilerden 72 kifli flehit edildi. Cesetleri çeflitli ha-
karet ve iflkencelere maruz b›rak›ld›klar› gibi baflta Hz. Hüseyin’inki olmak üzere
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
baz›lar›n›n kafalar› kesilerek önce Kûfe’deki valiye, sonra da fiam’daki halifeye
gönderilerek muhaliflere gözda¤› verildi. Kerbela’daki elim olaylar› ifliten Yezid’in
Hz. Hüseyin’in öldürülmesine raz› olmad›¤›, böyle bir fleyi emretmedi¤ini
D Ü fi Ü N E L ‹ M söyleye- D Ü fi Ü N E L ‹ M
rek a¤lad›¤›, böylesi bir sonuçta rolü olan Kûfe valisi Ubeydullah’a sitemde bulun-
du¤u ve Hz. Hüseyin’in hayatta kalan di¤er yak›nlar›na iyi muamelede bulunarak
S O R U S O R U
onlar› Medine’ye gönderdi¤i rivayet edilmektedir.
‹slâm tarihinin en ac› olaylar›ndan biri olan Kerbela Vakas›, Yezid’inD nefretle
‹ K K A T an›lmas›n- D‹KKAT
da, ‹slâm dünyas›n›n siyasi ve itikadî aç›dan bölünmesinde, önceden nazarî bir siyasî gö-
rüfl durumunda olan fiiîli¤in bir akide halini almas›nda etkili olmufl SIRA
ve pek çok isyan›n te-
N N
S‹ZDE SIRA S‹ZDE
mel sebeplerinden birini teflkil etmifltir.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
152 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
D Ü fi Ü N E L ‹ M
Medine’deki
D Ü fi Ü N E LMuhalefetin
‹M Bast›r›lmas›: Harre Savafl›
Yezid, Kerbela sonras› Hicaz’da aleyhinde oluflan muhalefetin sempatisini kazana-
S O R U bilmek için Medine
S O R U valisi arac›l›¤›yla Medine’nin ileri gelenlerinden oluflan bir he-
yeti fiam’a davet etti; onlar› ikramlar›yla memnun etmeye çal›flt›. Ancak heyetteki-
ler Medine’ye dönünce Yezid’in e¤lence ve sefahate dald›¤›n›, haramlarla meflgul
D‹KKAT D‹KKAT
oldu¤unu anlatarak ona isyan›n dinen farz oldu¤unu ileri sürdüler. Anlat›lanlar
Medine’de infiale sebep oldu. Halk, Yezid’e olan biat›n› bozarak Abdullah b. Han-
N N
SIRA S‹ZDE zala’ya biatSIRA
etti. S‹ZDE
Sonra da Medine’de yaflayan ve say›lar› 1000’i bulan Ümeyye aile-
si mensuplar›n› ailenin en yafll› ve ileri geleni Mervan b. Hakem’in malikânesinde
AMAÇLARIMIZ
kuflatma alt›na ald›lar. Geliflmelerden Yezid’i haberdar eden Mervan ondan acilen
AMAÇLARIMIZ
yard›m istedi. Yezid, Müslim b. Ukbe el-Mürrî kumandas›nda 12.000 kiflilik bir or-
du görevlendirdi. A¤ustos 683’te Medine yak›nlar›na gelerek Müslim, as›l maksad›-
K ‹ T A P n›n Mekke’deki
K ‹ T Yezid’e
A P biat etmeyen ‹bn Zübeyr oldu¤unu, kendilerine dokunma-
yaca¤›n›, isyandan vazgeçmeleri için üç gün mühlet verece¤ini söylediyse de on-
lar› raz› edemedi. fiehrin sald›r›ya müsait olan kuzey k›sm›na hendek kazarak sa-
TELEV‹ZYON vunma haz›rl›klar›n›
T E L E V ‹ Z Y O Ntamamlayan Medineliler, dört gruba ayr›larak her grubun ba-
fl›na kendi kabilesinden birisini geçirdiler. Medinelilerin oluflturduklar› birlikler dü-
zenli ve disiplinli kuvvetlerden oluflmad›¤› gibi aralar›nda tam bir birliktelik de
yoktu. Di¤er taraftan bafl›nda tecrübeli komutan Müslim b. Ukbe’nin bulundu¤u
‹NTERNET Emevîlerin ‹ düzenli
N T E R N E Tordusu, muhasara sonras›nda Medine’den ç›kmalar›na izin ve-
rilen Ümeyyelilerin verdi¤i savafl taktikleriyle sabah güneflini arkalar›na alacak fle-
kilde flehrin kuzeydo¤usundaki Harretü Vâk›m mevkiinde karargâh kurdu. Medi-
nelilere isyandan vazgeçmeleri için verilen üç günlük mühletin sonunda sald›r›ya
geçti (26 A¤ustos 683). Savafl Medineliler’in yenilgisiyle sonuçland›. Abdullah b.
Hanzale ve çok say›da meflhur flahsiyet öldürüldü. Yezid’in emri do¤rultusunda
Emevî ordusu Medine’yi üç gün boyunca ya¤malad›. Yezid döneminde Kerbe-
la’dan sonra gerçekleflen ve ço¤u sahabe olmak üzere pek çok Müslüman›n ölme-
sine yol açan Harre Savafl› ve sonras›nda Medine’nin Emevî ordusunca üç gün bo-
yunca ya¤malanmas›, kutsal flehrin ahalisinin öldürülme, iflkenceye tabi tutulup te-
cavüze maruz b›rak›lmas› ‹slâm tarihinin en feci olaylar›ndand›r. Söz konusu faci-
a Yezid döneminde ve onun emriyle gerçekleflti¤i için gerek o dönemde gerekse
sonras›nda onun nefretle an›lmas›na yol açt›.
sonra as›l hedefi olan Abdullah b. Zübeyr üzerine, Mekke’ye yöneldi. Ancak Mek-
ke’ye varmadan yakaland›¤› hastal›k sebebiyle Müflellel mevkiinde komutay› Ye-
zid’in verdi¤i emir do¤rultusunda Husayn b. Numeyr’e devrettikten sonra öldü. Hu-
sayn b. Numeyr Eylül 683’te Mekke’yi kuflatt› ve flehrin etraf›ndaki tepelere yerlefl-
tirdi¤i manc›n›klarla flehri tafl ya¤muruna tuttu. At›lan tafllar ve yanmakta olan ya¤-
l› paçavralar hem Kâbe’nin büyük oranda y›k›lmas›na hem de Kâbe etraf›nda karar-
gâh kuran ‹bn Zübeyr’in taraftarlar›n›n zor anlar yaflamas›na yol açt›. ‹ki ay devam
eden kuflatma Yezid’in ölüm haberinin Mekke’ye ulaflmas›ndan sonra kald›r›ld›.
Kerbelâ olay›n›n bir baflka sonucu olarak ortaya ç›kan Tevvâbûn hareketini araflt›r›n›z.
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
3
Yezid döneminde iç savafllar sebebiyle fetihler nerdeyse durmufltur. Sadece ku-
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
zey Afrika’da Muaviye taraf›ndan azledildikten sonra göreve iade olunaca¤›na da-
ir teminat verilen ve Yezid’in emriyle tekrar bölgeye gönderilen Ukbe b. Nâfi’, Bi-
zans ve Berberî kuvvetlerinden baz›lar›n› ma¤lup etmifltir. Ancak S O bu R U galibiyet ka- S O R U
l›c› olmam›fl, Ukbe’nin Berberî reisi Küseyle’nin toparlamaya muvaffak oldu¤u Bi-
zans kuvvetlerine yenilip flehit düflmesiyle fethedilen yerler tekrar ‹slâm hâkimiye-
D‹KKAT D‹KKAT
tinden ç›km›flt›r. Yezid döneminde Bizans üzerine Muaviye’nin iktidar› boyunca
senede iki defa düzenlenen yaz ve k›fl seferlerine ara verildi¤i gibi fetihten sonra
N N
SIRA S‹ZDE
K›br›s ve Rodos adalar›nda iskân edilen Müslümanlar geri çekilmifltir. SIRA S‹ZDE
SIRA S‹ZDEpolitikalar›-
Yezid idari alanda fazla bir de¤ifllik yapmam›fl, babas› Muaviye’nin SIRA S‹ZDE
n› devam ettirmifltir. Özellikle babas› döneminde idarede yer AMAÇLARIMIZ
alan ve baflar›l› bulu- AMAÇLARIMIZ
nan kiflileri görevde tutmufl, o da Muaviye gibi valilerine çok genifl yetkiler vermifl-
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
tir. Ziraatla ilgilenip bilhassa fiam civar›nda kanallar açt›rarak bölgede tar›ma daya-
l› üretimin art›r›lmas›na katk› sa¤lam›flt›r. Yezid 11 Kas›m 683’teK D›maflk
‹ T A P yak›nlar›n- K ‹ T A P
daki Huvvârîn’de ölmüfl ve Bâbussa¤îr mezarl›¤›na defnedilmifltir. S O R U S O R U
Devlet ifllerini ço¤unlukla valilerine havale eden Yezid, e¤lence ve sefahate
düflkün olup zaman›n büyük bir k›sm›n› flair ve musikiflinaslarla T E LD E‹ VKgeçirmifltir.
‹KZAYTO N ‹çki T E DL E‹ KV ‹KZAYTO N
içen ilk halife olarak bilinir. Döneminde gerçekleflen ve etkileri günümüze kadar
gelen olaylar sebebiyle Müslümanlar›n zihninde çok olumsuz bir yer edinmifltir. ‹s-
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
lâm tarihinde hilafetin saltanata dönüflmesi onunla bafllam›fl, Hz Hüseyin ve yak›n-
‹ N T E R N çok
lar›n›n Kerbela’da feci flekilde katledilmesi, Medinelilerin isyan›n›n E T kanl› bir ‹NTERNET
flekilde bast›r›l›p flehrin ya¤malanmas›, kutsal Mekke ve Kâbe’nin AMAÇLARIMIZ muhasara alt›na AMAÇLARIMIZ
al›n›p yak›l›p y›k›lmas› onun iktidar›nda gerçekleflmifltir.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
7. Ünite - Kuruluflundan Abdülmelik B. Mervan’a Kadar Emeviler 155
Henüz yirmi yafllar›nda iken veliaht belirlemeden ölen II. Muâviye’nin o s›rada
yönetimi üstlenebilecek yaflta kardefli de bulunmad›¤›ndan, bu flartlarda Emevî ai-
lesinin liderli¤ine en uygun kifli ailenin Ebü’l-Âs kolunun büyü¤ü Mervân b. Ha-
kem idi. Ailenin söz sahipleri, idare merkezinin tekrar Hicaz’a geçmesinden kork-
maya bafllayan Suriye ileri gelenleri ve özellikle Yemen as›ll› Kelb kabilesi liderle-
riyle durumu görüflmek üzere Câbiye’de topland›lar. K›rk gün sürdü¤ü bildirilen
görüflmelerin sonunda II. Muâviye’nin kardefli Hâlid b. Yezid’in yafl›n›n küçük ol-
mas›, ‹bnü’z-Zübeyr’e karfl› iktidar mücadelesinde baflar›s›z kalaca¤› fleklinde de-
¤erlendirildi. Onu destekleyen day›s› Hassân b. Mâlik’in ikna edilmesiyle Mer-
vân’›n halife olmas› kararlaflt›r›ld›. Hâlid b. Yezid birinci, baz› liderlerce destekle-
nen Efldak da ikinci veliaht tayin edildi (22 Haziran 684); birincisi Humus, di¤eri
de D›maflk valisi olarak görevlendirildi.
Câbiye’de Mervan’›n halifeli¤i konusunda sa¤lanan ittifak D›maflk’ta durumun
istikrara kavuflmas›na yetmedi. Câbiye görüflmelerine kat›lmaktan son anda vazge-
çen Dahhâk b. Kays, ‹bnü’z-Zübeyr’i destekledi¤ini a盤a vurarak emrindeki kuv-
vetlerle Mercirâhit denilen yerde karargâh kurdu. Toplant›n›n uzamas›ndan istifa-
de edip K›nnesrîn, Humus ve Filistin ordugâhlar›ndan temin etti¤i yard›mla gücü-
nü artt›rd›.
Câbiye’den dönen Mervân b. Hakem, Dahhâk’› ikna edemeyince Mercirâhit’te
iki taraf aras›nda yirmi gün süren çok kanl› bir savafl cereyan etti. Mervân, özellik-
le Dahhâk’›n D›maflk’tan ayr›lmas›n›n ard›ndan bafllatt›¤› isyanla flehirde kontrolü
eline geçiren Yezid b. Ebü’n-Nims’in erzak ve asker deste¤i sayesinde kesin bir za-
fer kazand› (Muharrem 65/ A¤ustos-Eylül 684). Böylece Mervân bir taraftan Emevî
saltanat›n›n devam›n›, di¤er taraftan halifeli¤in Mervânî koluna geçmesini sa¤lam›fl
oldu. Bundan sonra halifelik Emevîler’in y›k›l›fl›na kadar onun soyunda kald›.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
yollad›. Hicaz’a Hubeyfl b. Delce kumandas›nda gönderdi¤i ordu, Medine yak›nla-
r›nda Rebeze’de ‹bnü’z-Zübeyr’in ordusu karfl›s›nda a¤›r bir yenilgiye u¤rad›. Irak’a
gönderdi¤i ordunun bafl›na geçirdi¤i Ubeydullah b. Ziyâd, el-Cezîre’ye
AMAÇLARIMIZ ulaflt›¤› s›- AMAÇLARIMIZ
rada Mervân’›n ölüm haberini ald›.
I. Mervân, Câbiye görüflmelerinde halifeli¤i ele geçirebilmek u¤runa veliahtl›k-
lar›n› kabul etmek zorunda kald›¤› Hâlid b. Yezid ile Amr b. KSaîd ‹ T el-Efldak’›
A P veli- K ‹ T A P
ahtl›ktan vazgeçmeye zorlam›fl ve sonunda bunu baflarm›flt›r. Kendisinden sonra
pefl pefle halifeli¤e geçmeleri flart›yla o¤ullar› Abdülmelik ve Abdülazîz’i veliaht
olarak tayin etmifltir. Kaynaklarda ölümünün, veliahtl›ktan ayr›lmas›
T E L E V ‹ Z Y Oiçin
N toplum TELEV‹ZYON
önünde horlay›p küçük düflürdü¤ü Hâlid b. Yezid ile annesinin bir komplosu so-
nucu gerçekleflti¤i kaydedilmektedir. Buna göre Hâlid’in, babas› I. Yezid’in vefa-
t›ndan sonra Mervân ile evlenmifl olan annesi o¤luna yap›lan bu hakarete taham-
mül edememifl ve uyudu¤u bir s›rada kocas›n› yast›kla bo¤arak ‹ N Töldürmüfltür.
ERNET An- ‹NTERNET
156 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Abdülmelik’in Mus`ab’a karfl› ilk askerî harekât› 689 y›l› yaz›nda oldu. Ancak,
D›maflk’tan ayr›lmas›ndan k›sa bir süre sonra geri dönmek mecburiyetinde kald›.
Zira onun ayr›lmas›n› f›rsat bilen Amr b. Saîd el-Efldak, baflflehirde tehlikeli bir is-
yan ç›kartm›flt›. Derhal D›maflk’a dönen halife, isyan› bast›rd› ve Efldak’› idam etti.
691 y›l›nda el-Cezîre bölgesini itaat alt›na almaya bafllayan ve bu arada y›llardan
beri Karkîsiyye’de direnen Züfer b. Hâris’i ortadan kald›ran Abdülmelik, Mus`ab’a
karfl› art›k kesin sonucu alma karar›nda idi. Abdülmelik K›nnesrîn yak›n›ndaki But-
nân Habîb, Mus`ab ise Tekrit yak›n›ndaki Bâcümeyrâ’da karargâh kurdular. Mü-
helleb b. Ebû Sufre ve Abdullah b. Hâz›m gibi de¤erli kumandanlar Haricîlerle mü-
cadele ettiklerinden Mus`ab’›n yan›nda bulunmuyorlard›. Di¤er taraftan Mus`ab’›n
kuvvetleri aras›nda yer alan Irakl› birlikler savafl taraftar› de¤illerdi. Savafl bafllama-
dan önce Abdülmelik üstün durumda idi. Nihayet iki ordu Deyrülcâselik mevkiin-
de karfl›laflt›. Savafl›n ilk anlar›nda ‹brâhim b. Mâlik el-Eflter’in öldürülmesi Mus`ab
için büyük kay›p oldu. Baz› Irakl› birlikler savafla bafllamadan kaçt›lar. Mus`ab
harp meydan›nda pek az bir kuvvetle kalmas›na ra¤men kahramanca savaflt›; an-
cak savafl meydan›nda can vermekten kurtulamad› (Ekim 691).
Abdülmelik zaferden sonra Kûfe’ye gidip halktan biat ald›. Ard›ndan Basra hal-
k› da onun halifeli¤ini tan›d›. Böylece 691 y›l›nda Hicaz d›fl›ndaki bölgelerde Ab-
dülmelik’in halifeli¤i tan›nm›fl oldu. Art›k s›ra Mekke’de bulunan Abdullah b. Zü-
beyr’e gelmiflti. Abdülmelik daha Kûfe’den ayr›lmadan, Irak’a karfl› giriflti¤i hare-
kâtta kendini göstermifl olan Haccâc b. Yûsuf’u 2.000 kiflilik bir Suriyeli birli¤in ba-
fl›nda Mekke üzerine gönderdi. Tâif’te karargâh kurarak Mekke üzerine küçük
çapta ak›nlar yapmaya bafllayan Haccâc, halifeden kesin emir al›r almaz Mekke’yi
kuflatt›. Muhasara alt› ay kadar sürdü. Abdullah b. Zübeyr daha fazla dayanamad›
ve yapt›¤› huruç hareketi sonunda birkaç sad›k adam›yla birlikte öldürüldü (1
Ekim 692). Böylece Abdülmelik ‹slâm devletindeki iç kar›fl›kl›klara son vermifl ve
birli¤i sa¤lam›fl oldu.
Emevîlere karfl› isyanlar›n
merkezi haline gelen Irak
Haricî ‹syanlar›n›n Bast›r›lmas› valili¤ine tayin edilince
Kûfe’ye giren Haccâc, Kûfe
Abdullah b. Zübeyr tehlikesinin ortadan kald›r›lmas›ndan sonra Abdülmelik’in kar- Camii’ne gidip yüzünü bir
fl›s›nda önemli bir muhalefet kalmam›flt›. Ancak ‹ran, Irak ve el-Cezîre bölgelerin- örtüyle kapatm›fl bir flekilde
de Haricîler büyük huzursuzluk kayna¤› idiler. Kûfe ve Basra kuvvetleri Necdiyye minbere ç›kt› ve camide
toplanan halka tarihe geçen
Haricîlerini Yemâme’nin Muflahhar mevkiinde 73’te (692-93) ma¤lûp ettiler. Hicaz flu meflhur konuflmas›n›
Valisi Haccâc b. Yûsuf’un s›k› tedbirleri, bölgede sükûnetin sa¤lanmas›na yard›m- yapt›: “Ben kopma zaman›
gelmifl olgun kelleler
c› oldu. Bu arada Haccâc, Mekke kuflatmas› s›ras›nda tahrip edilmifl olan Kâbe’yi görüyorum. Onlar› koparacak
tamir ettirdi (694). Abdullah b. Zübeyr’in ölümünden sonra Abdülmelik taraf›na olan da benim. Ben difl
söken yi¤it o¤lu yi¤it,
geçen ve Haricîlere karfl› baflar›l› mücadeleleriyle flöhret kazanan Mühelleb b. Ebû bafl›mdaki sar›¤› ç›kar›rsam
Sufre, Irak valisi ve halifenin kardefli Biflr b. Mervân’dan istedi¤i deste¤i alamad›¤› kim oldu¤umu anlars›n›z. Ey
Irakl›lar! Ey nifak ve
için Haricîler karfl›s›nda baflar›l› olam›yordu. Irak’›n bu kar›fl›k durumuna son ver- ayr›l›kç›lar, bozguncular!
mek için Abdülmelik 75 (694) y›l›nda Haccâc b. Yûsuf’u Irak valili¤ine tayin etti. Emîrülmü’minîn Abdülmelik
Burada Emevîlere karfl› isyan halinde olan Haricîler küçük askerî birlikleriyle Eme- oklu¤undaki bütün oklar›
ç›kar›p tek tek yoklad› ve
vî ordular›n› ma¤lup ediyorlar, Hz. Ali taraftarlar› da yöneticileri u¤raflt›r›yorlard›. beni en kuvvetli olarak
Haccâc ald›¤› sert tedbirlerle bir taraftan Kûfe ve Basra’da k›sa sürede sükûne- görünce size yollad›. Yolda
gelirken kamç›m› düflürdüm;
ti sa¤larken di¤er taraftan da Mühelleb’e takviye kuvvetleri gönderdi. Mühelleb bu sebeple sizi terbiye için
böylece, Fars bölgesinde Kâzerûn yak›n›nda Ezrakîler ile yapt›¤› savafl› kazand› k›l›c›m› kullanaca¤›m. Sizler
azg›nl›k, muhalefet, tefrika
(12 Ocak 695). Yenilen Haricîler do¤uya çekildiler, Ezrakîler’in reisi Katarî b. Fü- ve bozgunculukta çok ileri
câ` el-Mâzinî, 77’de (696-97) Mühelleb ile yapt›¤› savaflta öldürüldü; taraftarlar› da gittiniz. Ya do¤ru yola gelip
itaat edersiniz ya da
da¤›ld›. Ezrakîler’le savafl devam ederken di¤er bir Haricî grubu olan Sufrîler el-Ce- kellenizi kopart›r›m...”
zîre bölgesinde isyan ç›kard›lar. ‹ki defa Kûfe’ye girmeye muvaffak olan Haricî rei- (Taberî, VI, 202-204).
158 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
‹bnü’l-Efl’as ‹syan›
‹bnü’l-Efl’as Haccâc’›n ilerleme emri karfl›s›nda kumandanlar›n› toplayarak onlarla
görüfltü. Irakl›lar Haccâc’dan nefret ediyorlard›; ayr›ca uzak ülkelerde uzun ve zor
bir savafl onlar›n ifline gelmiyordu. Sonunda Haccâc’a karfl› isyan bayra¤›n›n aç›l-
mas›na karar verildi. Abdurrahman, Irak’a dönmeden önce Rutbil ile bir anlaflma
yapt›. Sîstan’›n (Sicistan) önemli flehirleri olan Büst ve Zerenc’e kendi ad›na valiler
tayin etti. Haccâc’› Abdülmelik’ten ay›rman›n mümkün olamayaca¤›n› bilen âsiler,
Abdurrahman’a halife olarak biat ettiler. Emevî hilâfetine cephe alan fiiî, Haricî ve
di¤er gayri memnunlar kitlesi Abdurrahman’›n bayra¤› alt›nda toplan›yordu. Bu is-
yan› bast›rmada Irakl›lar’a güvenmeyen Haccâc’›n yan›nda ise halifenin gönderdi-
¤i az say›da Suriyeli asker vard›. Kuvvetlerinin azl›¤›na ra¤men Hûzistan bölgesin-
de onlar› durdurmaya çal›flt›ysa da baflaramad›. Basra âsilerin eline geçti. Geri çe-
7. Ünite - Kuruluflundan Abdülmelik B. Mervan’a Kadar Emeviler 159
kilmektense ma¤lûp olmay› tercih eden Haccâc, Basra yak›n›nda Zâviye mevkiin-
de karargâh kurdu (6 fiubat 701). Haccâc’›n Süfyân b. Ebred el-Kelbî kumandas›n-
daki kuvvetleri bir ay müddetle Abdurrahman’a mukavemet etti ve hatta 14 Mart
701 tarihinde yap›lan çetin savaflta âsileri yenilgiye u¤ratt›. Abdurrahman bundan
sonra Kûfe’ye giderek flehri ele geçirdi ve Haccâc’›n Suriye ile irtibat›n› kesti. Hac-
câc bu tehlikeli durumda pani¤e kap›lmad›; F›rat’›n sa¤ sahilini takip ederek Suri-
ye ile kolayl›kla irtibat sa¤layabilece¤i Kûfe yak›n›ndaki Deyrikurrâ’da karargâh
kurdu. Irakl›lar da flehri terkederek Suriyeliler’in karfl›s›nda Deyrülcemâcim’de
müstahkem bir ordugâha yerlefltiler (Nisan 701). ‹ki ordu aras›nda bafllayan küçük
çaptaki çarp›flmalar aylarca devam etti. Suriye’de çok zor durumda bulunan Abdül-
melik’i, pefline her gün yüzlerce kiflinin kat›ld›¤› Abdurrahman’›n baflar›lar› büsbü-
tün korkutuyordu. Bir taraftan Haccâc’a yard›mc› kuvvetler gönderirken di¤er ta-
raftan Irakl›lar’a akla gelmedik tâvizler veriyordu. Ancak Haccâc’›n azledilmesine
kadar varan bu tâvizler bir sonuç vermedi ve meselenin halli tekrar k›l›çlara kald›.
Tarihe Deyrülcemâcim Savafl› diye geçen savaflta sonucu yine Süfyân b. Ebred’in
kuvvetli bir süvari hücumu tayin etti. Abdurrahman’›n birlikleri say›ca çok üstün
olmalar›na ra¤men Suriyelilerin fliddetli mukavemetlerine dayanamayarak a¤›r bir
yenilgiye u¤rad›lar (Temmuz 701). Haccâc, galip s›fat›yla Kûfe’ye girdi; orada silâ-
h›n› b›rakanlar›n biat›n› kabul etti. Biat merasiminde, öldürülmekten korkan Kûfe-
liler Haccâc’›n arzusuna uyarak, isyan ettikleri için ‹slâmiyet’ten ç›km›fl olduklar›n›
itiraf etmek zorunda b›rak›ld›lar. Pek az kifli böyle bir itiraftan kaç›nma cesaretini
gösterebildi.
Bundan sonra Irakl›lar yavafl yavafl toparlanmaya bafllad›lar. Abdurrahman,
Basra’y› ele geçiren Ubeydullah b. Abdurrahman el-Abflemî’nin yan›na gitti. Fakat
burada fazla kalmay›p Düceyl ›rma¤› kenar›ndaki Meskin’e geçti ve her taraftan
kendisine kat›lan birliklerle tekrar Haccâc’›n karfl›s›na ç›kt›. Günlerce çok kanl› bir
flekilde devam eden savafl bir Suriyeli birli¤in, bölgeyi iyi bilen bir kiflinin rehber-
li¤inde batakl›klar aras›ndan geçerek Irakl›lara arkadan sald›rmas› üzerine Abdur-
rahman’›n ma¤lûp olmas›yla sonuçland›. Kaçanlar›n büyük bir k›sm› batakl›klarda
bo¤ularak can verdiler. Abdurrahman ise Kirman üzerinden Sîstan’a kaçt›. Fakat
Büst’teki valisi onu Haccâc’a teslim etmek üzere tutuklad›. ‹flte tam bu s›rada, da-
ha önce kendisiyle anlaflma yapm›fl oldu¤u Rutbil onu kurtard› ve Kâbil’e götürdü.
Da¤›lan Irakl› birlikler Ubeydullah b. Abdurrahman el-Abflemî ile Abdurrahman b.
Abbas el-Hâflimî’nin kumandas› alt›nda toplanarak ‹bnü’l-Efl`as’› Sîstan’a ça¤›rd›lar.
‹bnü’l-Efl`as Sîstan’a döndü, fakat Umâre b. Temîm el-Lahmî kumandas›ndaki bir
Suriyeli birli¤in yaklaflmas› üzerine tekrar Rutbil’e iltica etti. Umâre bütün Sîstan’›
itaat alt›na ald› (702). Haccâc, Rutbil’i çeflitli vaad ve tehditlerle Abdurrahman’›
kendisine teslim etmeye ikna etti. Haccâc’›n elinde iflkence ile ölmektense intihar
etmeyi tercih eden Abdurrahman yolda kendisini bir uçuruma atarak can verdi.
Böylece birkaç y›ldan beri devam eden ve Emevî hilâfetini ciddi bir flekilde tehdit
eden son büyük isyan da bast›r›lm›fl oldu (704).
Anadolu Seferleri
Abdülmelik halife oldu¤u zaman, iç kar›fl›kl›klar sebebiyle Bizans ‹mparatorlu¤u ile
bar›fl yapmak mecburiyetinde kalm›fl, Çukurova bölgesinde Masisa’ya (Misis) kadar
ilerlemifl olan Bizans’›, her y›l büyük miktarda vergi vermekle durdurabilmiflti. Bu
ilk anlaflmadan birkaç y›l sonra Bizans ‹mparatoru ile Merdeîler (Cerâcime) yüzün-
den yeni bir anlaflma yapmak zorunda kalm›flt› (70/689-90). Muâviye zaman›nda ‹s-
lâm devletinin hâkimiyetini tan›makla beraber huzursuzluk ç›karmaktan da geri
durmayan Merdeîler, Abdülmelik’in bulundu¤u güç durumdan faydalanarak Suri-
ye’ye ak›n düzenliyorlard›. Bizans ile yap›lan ikinci anlaflma bu ak›nlar› durdurmak
içindi. ‹çerde sükûnet sa¤land›ktan sonra Abdülmelik’in kardefli Muhammed b.
Mervân kumandas›ndaki ordu Anadolu’ya karfl› yeniden seferlere bafllad›. 73 (692-
93) y›l›nda Bizans ordusu Sivas yak›nlar›nda a¤›r bir yenilgiye u¤rat›ld›. Ayn› za-
manda Osman b. Velîd kumandas›ndaki ikinci bir ordu da Bizans kuvvetlerini bu-
lunduklar› bölgeden ç›kartm›fl ve bu bölge yeniden Müslümanlar›n idaresine geç-
miflti. Bu s›rada S›mbat adl› bir gayri müslim reisi ‹slâm devletine karfl› isyan etti.
Bizans ‹mparatoru II. Iustinianos, daha sonra kendisini tahttan indirecek olan Le-
ontios kumandas›nda S›mbat’a yard›mc› bir kuvvet gönderdi. Müslümanlar bafllan-
g›çta baflar›l› olamad›lar ve Abdülmelik vergi vermek flart›yla Bizans ile yeniden
antlaflma imzalad›, fakat bu antlaflma da uzun sürmedi. Bir müddet sonra Müslü-
7. Ünite - Kuruluflundan Abdülmelik B. Mervan’a Kadar Emeviler 161
manlar büyük bir zafer kazanarak Marafl bölgesini hâkimiyetleri alt›na ald›lar (695).
Bu tarihten itibaren ‘Bizans gazâlar›’ bafllad›. 79’da (698-99) Suriye’deki veba salg›-
n›n›n verdi¤i flaflk›nl›ktan faydalanan Bizans ordusu deniz yoluyla Antakya’ya bir
ak›n yapt›. Ertesi y›l Velîd b. Abdülmelik Anadolu’ya baflar›l› bir sefer düzenledi. 81
(700-701) y›l›nda Abdülmelik’in o¤lu Abdullah Erzurum’u fethetti. Ertesi y›l ise Bi-
zansl›lar, el-Cezîre Valisi Muhammed b. Mervân’›n ‹bnü’l-Efl`as’›n isyan› sebebiyle
Irak’ta bulunmas›n› f›rsat bilerek Samsat’a kadar ilerlediler. ‹syan›n sona ermesinin
ard›ndan Abdullah b. Abdülmelik Dârende’yi kuflatt› ve uzun bir muhasaradan son-
ra 702 y›l›nda buras›n› fethetti. Ertesi y›l Misis Müslümanlar taraf›ndan geri al›nd›.
selelerini tart›flt›¤› bilinmektedir. Bilginleri daima himaye ederdi. ‹lme olan sayg›s›
sebebiyle ‹bn Ömer, Hasan-› Basrî ve Enes b. Mâlik’i devrin meflhur valisi Haccâc’a
karfl› korumufl ve öldürülmelerine engel olmufltu. Abdullah b. Zübeyr ile mücade-
lesi s›ras›nda D›maflk’ta kendisini ziyaret eden Zührî’nin bütün borçlar›n› ödeyerek
onu s›k›nt›dan kurtarm›flt›.
Abdülmelik devrinde imar faaliyetlerine de önem verilmifl, art›k büyük bir im-
paratorluk haline gelen ‹slâm devletinin her taraf›nda yollar ve köprüler yap›lm›fl,
birçok eser meydana getiril mifltir. Bunlar›n bafl›nda, ‹slâm dünyas›ndaki ilk büyük
camilerden biri olan Kudüs’teki Kubbetü’s-sahra’n›n inflas› gelmektedir. Irak’›n
Basra ve Kûfe’den sonra üçüncü ordugâh flehri Vâs›t, Haccâc taraf›ndan onun za-
man›nda kurulmufltur. Haccâc, ayn› zamanda valisi bulundu¤u bölgelerde ziraata
da büyük önem vermifl, sulama kanallar› açt›rm›fl ve halk›n refah seviyesini yük-
seltmifltir.
‹slâm devletinin örgütlenmesi halife Ömer zaman›nda bafllam›fl, Muâviye gü-
nün flartlar›na göre bu teflkilât› daha da gelifltirmiflti. Fakat devletin siyasî ve iktisa-
dî bünyesi süratle de¤iflti¤i için teflkilât› da buna uydurmak gerekiyordu. Bu ba¤-
lamda Halife Abdülmelik, geliflen ihtiyaçlara göre devletin idari ve mali bünyesin-
de bir tak›m düzenlemeler yapt›.
Abdülmelik b. Mervân Emevî halifelerinin en büyüklerinden biridir. Halife ol-
du¤u s›rada iç mücadeleler sebebiyle ‹slâm devleti parçalanm›fl oldu¤undan, hük-
mü ancak Suriye ve M›s›r’da geçiyordu. Halifeli¤i döneminde iç kar›fl›kl›klar› orta-
dan kald›rarak ‹slâm dünyas›nda birli¤i sa¤lam›fl, Kuzey Afrika’y› yeniden hâkimi-
yet alt›na alm›fl ve Bizans’a üstünlü¤ünü kabul ettirmifltir. Öldü¤ü zaman o¤lu Ve-
lîd’e Atlas Okyanusu’ndan Ceyhun nehrine kadar uzanan siyasî, askerî ve idarî ba-
k›mdan sa¤lam bir devlet b›rakm›flt›.
Resim 7.1
Abdülmelik b.
Mervan döneminde
infla edilen
Kubbetü’s-sahra
7. Ünite - Kuruluflundan Abdülmelik B. Mervan’a Kadar Emeviler 163
Özet
N
A M A Ç
Emevî Devleti’nin kurulufl sürecini ve Muâviye b.Ebû sistem uygulanm›flt›r. Emevî halifelerinin bu ma-
1 Süfyân’›n bu süreçteki rolünü tan›mlayabilmek kama gelifl yöntemi yan›nda flahsî hayatlar›nda
Hz. Osman’›n halifeli¤inin ikinci yar›s›nda baflla- Müslümanlar›n tepkisini çeken davran›fllar› ve
yan fitne hareketleri ve iç kar›fl›kl›klar Hz. Os- kuvvete dayanarak muhalifleri sert tedbirlerle
man’›n katledilmesiyle sonuçland›. Ard›ndan ha- sindirmeleri de tenkide konu olmufltur.
N
lifeli¤e getirilen Hz. Ali döneminde iç kar›fl›kl›k-
lar artarak devam etti. Hz. Osman’›n katillerini Abdülmelik b. Mervan dönemine kadar gerçek-
A M A Ç
bulup cezaland›rmada yavafl davrand›¤› gerek- 3 lefltirilen fetihleri de¤erlendirebilmek
çesiyle ilk müslümalardan bir grubun muhalefe- Emevîler döneminde çeflitli iç kar›fl›kl›klar yaflan-
tiyle karfl›laflt›. Hz. Ali bu grupla Cemel Sava- makla birlikte fetih harekât›na devam edilmifl ve
fl›’nda karfl› karfl›ya geldi ve savafl Hz. Ali’nin ga- önemli bölgeler ‹slâm topraklar›na kat›lm›flt›r.
libiyetiyle sonuçland› (656). Öte yandan Suriye Muâviye döneminde Suriye ordular› Bizans hâki-
valisi Muâviye Hz. Osman’›n öldürülmesinden miyetindeki Anadolu ve Ermenistan, Irak ordula-
sonra Hz. Ali’ye biat etmeyi reddedip önce Hz. r› Horasan. Mâverâünnehir ve Sind, M›s›r ordula-
Osman’›n katillerinin bulunup cezaland›r›lmas›n› r› da Kuzey Afrika topraklar›nda savaflt›lar. Ana-
istedi. Ayr›ca Hz. Osman’›n yak›n akrabas› oldu- dolu’ya yap›lan seferler yaz ve k›fl aylar›nda ol-
¤u gerekçesiyle kan›n› dava etti. Muâviye’nin ha- mak üzere y›lda iki defa düzenleniyordu. Emevî-
lifelik iddias›yla muhalefetini gittikçe art›rmas› ler döneminde gerçekleflen üç ‹stanbul kuflatma-
üzerine iki taraf Irak-Suriye s›n›r›ndaki S›ffîn’de s›ndan ikisi Muâviye döneminde yap›lm›flt›r. I.
karfl› karfl›ya geldi (657). Savafl›n fliddetlenip Hz. Yezid döneminde Ukbe b. Nâfi Kuzey Afrika’y›
Ali’nin üstünlük sa¤lad›¤› bir s›rada Muâviye ta- bafltanbafla geçmifl ve Atlas Okyanusu’na kadar
raf›ndan gelen teklif üzerine halifelik meselesi- ulaflm›flt›r. Abdülmelik b. Mervan döneminde Ku-
nin çözümü hakemlere havale edildi, ancak so- zey Afrika’da Bizans kuvvetleri ve Berberîlere
mut bir sonuç elde edilemedi. Hz. Ali’nin bir sui- karfl› baflar›l› mücadeleler verilmifl bölgede ‹slâm
kast sonucu yaralanmas› ve birkaç gün sonra da ordusunun hâkimiyeti yeniden sa¤lanm›flt›r. Ana-
vefat etmesi üzerine Kûfe’de o¤lu Hz. Hasan’a dolu’da da Bizans’a karfl› seferlere devam edil-
halife olarak biat edildi (661). Muâviye onun ha- mifl, Irak valisi Haccâc b. Yûsuf es-Sekafî’nin Ho-
lifeli¤ini de tan›mad› ve ona karfl› caphe ald›. So- rasan valili¤ine tayin etti¤i Mühelleb b. Ebû Suf-
nuçta Hz. Hasan hem Kûfeliler’e güveni kalma- re bölgede itaat› yeniden sa¤lad›. Abdülmelik b.
d›¤› hem de Müslümanlar aras›nda daha fazla Mervan’dan sonraki Emevî halifeleri döneminde
kan dökülmesinin önüne geçmek için Muâviye de fetihler devam ederek daha genifl bölgeler hâ-
ile bar›fl antlaflmas› imzalayarak onun lehine ha- kimiyet alt›na al›nm›flt›r.
N
lifelikten çekildi. Muâviye b. Ebû Süfyan’›n hali-
fe olmas›yla Hulefâ-yi Râflidîn devri sona erdi ve Emevîlerin ilk döneminde yaflanan olaylar›n ve
A M A Ç
doksan y›l sürecek Emevî Devleti kuruldu (661). 4 baz› uygulamalar›n devletin y›k›l›fl sürecindeki
N
etkisi üzerinde fikir yürütebilmek
A M A Ç Hilâfetin saltanata dönüflmesini tart›flabilmek Muâviye b. Ebû Süfyan’›n Hz. Ali ve Hz. Hasan’a
2 karfl› güç kullanarak halifeli¤e gelmesi öteden
Muâviye b. Ebû Süfyan’›n halifeli¤inde ‹slâm ta-
rihinde yeni bir dönem bafllad›. Bu, hilâfetin sal- beri ‹slâm toplumunda elefltirilen bir husus ol-
tanata dönüflmesidir. Muâviye’den önceki halife- mufltu. Muâviye’nin sa¤l›¤›nda o¤lu Yezid’i veli-
ler ilk Müslümanlardan ve Hz. Peygamber’in ya- aht tayin ederek hilâfetin saltanata dönüfltürmesi
k›n arkadafllar›ndan yönetime ehliyetli olup isti- de ciddi tepkilere sebep oldu. Muhaliflerin kuv-
flare yolu ile halife seçilmifllerdi. Muâviye ise si- vet kullan›larak susturulmaya çal›fl›lmas›, kabile
yasi mücadele sonunda k›l›ç zoruyla hilâfet ma- asabiyetine dayal› ›rkç› politika izlenmesi, Ehl-i
kam›n› iflgal etti. Öte yandan kendisinden sonra Beyt mensuplar› ve taraftarlar›n›n bask› alt›nda
halife olmak üzere o¤lu Yezid’i veliaht tayin etti tutulmas›, hükümdarlar›n takip etti¤i fliddet poli-
ve sahabelerden önemli bir k›sm›n›n muhalefeti- tikas› yüzünden Hucr b. Adiy, Hz. Hüseyin ve
ne ra¤men sa¤l›¤›nda o¤lu için biat almaya çal›fl- Abdullah b. Zübeyr gibi önemli flahsiyetlerin öl-
t›. Böylece halifeli¤in intikalinde ifltiflare ve seçi- dürülmesi, Harre Vakas›, Kâbe’nin kuflat›l›p tah-
me dayal› ehliyet prensibi ihmal edilerek veraset rip edilmesi gibi olaylar ‹slâm toplumunun vic-
esas oldu. Sonuçta hilâfet saltanata dönüflmüfl ve dan›nda derin yaralar açm›fl ve devletin ayakta
daha sonra kurulan ‹slâm devletlerinde de bu kal›fl süresini azaltm›flt›r.
164 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Kendimizi S›nayal›m
1. Muâviye b. Ebû Süfyân Hz. Ali’ye karfl› cephe ald›- 6. Hz. Hüseyin’in flehit edildi¤i Kerbelâ hadisesinin ta-
¤›nda afla¤›daki görevlerden hangisini yürütüyordu? rihi afla¤›dakilerden hangisinde verilmifltir?
a. Kuzey Afrika valili¤i a. 10 Ekim 680
b. Suriye valili¤i b. 29 Temmuz 661
c. M›s›r valili¤i c. 24 Eylül 683
d. Irak valili¤i d. 11 Kas›m 683
e. Basra valili¤i e. 22 Haziran 684
2. Muâviye’nin ‹slâm siyasi tarihinde kal›c› iz b›rakan 7. II. Muâviye’nin halifeli¤i nas›l sona ermifltir?
en belirgin uygulamas› afla¤›dakilerden hangisidir? a. Muhalifleri taraf›ndan öldürülmüfltür.
a. Stratejik öneme sahip cephelerde baflar›l› ku- b. Muhalifleri taraf›ndan tahttan indirilip hapsedil-
mandanlar tayin etmesi mifltir.
b. Yeni kurdu¤u bir devlete yeni bir baflkent seç- c. Kendi arzusuyla halifelikten çekilmifltir.
mesi d. Halife iken eceliyle ölmüfltür.
c. O¤lu Yezid’i veliaht tayin ederek hilâfeti salta- e. Halifelik süresi bitince yerine baflkas› seçilmifltir.
nata çevirmesi
d. ‹craatlar›n› be¤enmedi¤i yönetime karfl› ayak- 8. Mercirâhit savafl› afla¤›dakilerden hangisi aras›nda
lanmas› gerçekleflmifltir?
e. Saray teflkilat›n› kurmas› a. Yezid b. Muâviye ile Hz. Hüseyin aras›nda
b. Muâviye ile Hz. Hasan aras›nda
3. Afla¤›dakilerden hangisi Muâviye’nin hükümdarl›k c. II. Muâviye ile Abdullah b. Zübeyr aras›nda
dönemi olaylar›ndan biri de¤ildir? d. Mervan b. Hakem ile Dahhâk b. Kays aras›nda
a. K›br›s’›n feth edilmesi e. Abdülmelik b. Mervan ile Muhtâr es-Sekafî ara-
b. Hucr b. Adiy ve arkadafllar›n›n öldürülmesi s›nda
c. Mugîre b. fiube’nin Kûfe valili¤ine tayin edilme-
si 9. Afla¤›dakilerden hangisi Emevîlere karfl› isyan eden
d. Haricî isyanlar›n›n bast›r›lmas› liderlerden biri de¤ildir?
e. Divânü’l-berîd’in kurulmas› a. Abdullah b. Zübeyir
b. Muhtâr es-Sekafî
4. Bizans baflkenti ‹stanbul, Emevî hükümdarlar›ndan c. ‹bnü’l-Efl’as
hangisi döneminde iki defa kuflat›lm›flt›r? d. Dahhâk b. Kays
a. Yezid b. Muâviye e. Mugîre b. fiu’be
b. Abdülmalik b. Mervan
c. Hiflâm b. Abdülmelik 10. Afla¤›dakilerden hangisi Abdülmelik b. Mervan’›n
d. Süleyman b. Abdülmelik icraatlar› aras›nda yer almaz?
e. Muâviye b. Ebû Süfyan a. Bizans baflkenti ‹stanbul’u kuflatmak üzere ordu
sevk etmesi
5. Kuzey Afrika’da Kayrevan flehrini Ma¤rib fetihleri b. Mahallî dillerde tutulan divanlar› Arapça’ya ter-
için üs olarak kurup ‹slâm topraklar›n› Atlas Okyanu- cüme ettirmesi
su’na kadar geniflleten kumandan afla¤›dakilerden han- c. Haccâc b. Yûsuf es-Sekafî’yi Irak valili¤ine getir-
gisidir? mesi
a. Amr b. Âs d. Bizans’a karfl› askerî seferler düzenlemesi
b. Muâviye b. Hudeyc e. ‹lk ‹slâm paras›n› bast›rmas›
c. Müslim b. Ukbe
d. Ukbe b. Nâfi
e. Târ›k b. Ziyâd
7. Ünite - Kuruluflundan Abdülmelik B. Mervan’a Kadar Emeviler 165
1. b Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “Muâviye b. Ebû Süfyan bölge halk›n›n gönlünü kazand›. 27 (648) y›l›nda K›b-
Dönemi” bafll›¤›n› yeniden okuyunuz. r›s’a bir donanma gönderilmesi hususunda Hz. Osman’›
2. c Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “Muâviye b. Ebû Süfyan ikna eden Muâviye, yollad›¤› 1700 parçal›k filo ile ada-
Dönemi” bafll›¤›n› yeniden okuyunuz. y› kan dökmeden y›lda 7200 alt›n haraca ba¤lad›; befl
3. a Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “Muâviye b. Ebû Süfyan y›l sonra da ikinci bir sefer düzenleyip buraya 12.000
Dönemi” bafll›¤›n› yeniden okuyunuz. kiflilik bir ordu yerlefltirdi.
4. e Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “Muâviye b. Ebû Süfyan
Dönemi” bafll›¤›n› yeniden okuyunuz.
5. d Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “Muâviye b. Ebû Süfyan S›ra Sizde 2
Dönemi” bafll›¤›n› yeniden okuyunuz. Hz. Peygamber’in sevgili torunu Hz. Hüseyin’in Kerbe-
6. a Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “I. Yezid Dönemi” lâ’da siyasi amaçlar u¤runa hunharca flehit edilmesi
bafll›¤›n› yeniden okuyunuz. Müslüman kamuoyunun vicdan›nda derin yaralar açm›fl
7. c Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “II. Muâviye Dönemi” ve ilk günlerden itibaren konuyla ilgili çok say›da eser
bafll›¤›n› yeniden okuyunuz. kaleme al›nm›flt›r. Bunlar›n bafl›nda “maktelü’l-Hüse-
8. d Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “Mervan b. Hakem yin” (Hz. Hüseyin’in flehit edilifli) ad›n› tafl›yan eserler
Dönemi” bafll›¤›n› yeniden okuyunuz. yer al›r. Özellikle Arap, Fars ve Türk edebiyat›nda bu
9. e Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse ilgili bafll›klar› yeniden türün çok say›da örne¤i mevcuttur. Arap edebiyat›nda
okuyunuz. Ebû Mihnef’in (ö. 157/773-74) Maktelü’l-Hüseyn adl›
10. a Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “Abdülmelik b. Mervan eseri, Fars edebiyat›nda Hüseyin Vâiz-i Kâflifî’nin (1504)
Dönemi” bafll›¤›n› yeniden okuyunuz. Ravzatü’fl-flühedâ’s› ve Türk edebiyat›nda Fuzûlî’nin
(1556) Hadîkatü’s-süadâ’s› en meflhur eserlerdir. Ayr›ca
çok say›da müstakil mersiye de kaleme al›nm›flt›r.
S›ra Sizde 3
S›ra Sizde Yan›t Anahtar› Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’da flehit edilmesinin sonuçlar›n-
S›ra Sizde 1 dan biri de Tevvâbûn hareketidir. Tevvâbûn, piflman
Muâviye, 17 (638) y›l›nda Hz. Ömer taraf›ndan Ürdün, olanlar, tevbe edenler demektir. Emevî yönetimine kar-
ertesi y›l da D›maflk valili¤ine tayin edildi. 19 (640) y›- fl› mücadele için Hz. Hüseyin’i ›srarla Kûfe’ye davet
l›ndan sonra halifenin emriyle Filistin’in sahil flehirlerin- edip giyab›nda biat ettikleri halde daha sonra onu yal-
den Kaysâriye, Askalân ve Trablusflam’› ald›, sahillere n›z b›rakan ve böylece en yak›nlar›yla birlikte Kerbe-
karakollar kurup asker yerlefltirdi. Bu arada Bizans’tan lâ’da ac›mas›zca öldürülmesine sebep olan Kûfeliler,
kalma tersanelerden yararlanarak ‹slâm donanmas›nda yapt›klar›na piflman olup büyük bir günah iflledikleri
ilk deniz birliklerini teflkil etti. Arkas›ndan sahillere ya- kanaatiyle suçluluk duygusu içinde Hz. Hüseyin’in ka-
k›nl›¤› dolay›s›yla tehlike oluflturan K›br›s’a sefer dü- tillerinden intikam almak ve bu u¤urda ölmek üzere
zenlemek için halifeden izin istediyse de alamad›. Hz. muhalefet hareketi bafllatt›lar. Kendilerine Tevvâbûn
Osman döneminde Filistin, el-Cezîre, Humus ve K›n- ad›n› veren gurubun liderli¤ini Süleyman b. Surâd adl›
nesrîn’in de uhdesine verilmesiyle Suriye genel valili¤i- sahabe yürütmekteydi. I. Yezid’in ölümüne kadar (683)
ne getirilen Muâviye yeni halife ile olan akrabal›¤› saye- faaliyetlerini gizli olarak yürüten gurup Mervân b. Ha-
sinde daha rahat hareket etmeye bafllad›. ‹slâm önce- kem döneminde ayakland›. Ancak Ubeydullah b. Zi-
sinde Suriye’ye yerleflmifl bulunan Benî Kelb’den bir yâd’›n gönderdi¤i Emevî kuvvetleriyle yap›lan Aynü’l-
kad›nla evlenip bölgenin en büyük kabilesini arkas›na Verde Savafl›’nda büyük bir yenilgiye u¤rad›. Süleyman
ald› ve birkaç y›l sonra halifenin de ayn› kabileden bir b. Surâd öldürüldü (685).
kad›nla evlenmesini sa¤layarak aralar›ndaki yak›nl›¤›
pekifltirdi. Böylece Kelbîler’e ve halifeye dayand›rd›¤›
güç ve itibar›n› gittikçe artt›rd›; kendisine çok ba¤l› di-
siplinli bir ordu kurman›n yan›nda baflar›l› yönetimiyle
166 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Yararlan›lan Kaynaklar
Akyüz, V. (1991). Hilâfetin Saltanata Dönüflmesi, ‹s-
tanbul.
Algül, H. (1987). ‹slâm Tarihi, II, ‹stanbul.
Apak, A. (2008). Anahatlar›yla ‹slâm tarihi (3): Eme-
vîler Dönemi, ‹stanbul.
Avc›, C. (2003). ‹slâm-Bizans ‹liflkileri, ‹stanbul.
Aycan, ‹. (1990). Saltanata GidenYolda Muâviye bin
Ebî Süfyan, Ankara.
Aycan, ‹.-Sar›çam, ‹. (1993). Emevîler, Ankara.
Hammâfl, N. (1980). el-‹dâre fi’l-’asri’l-Ümevî, D›-
maflk.
Hitti, P. H. (1980). Siyasi ve Kültürel ‹slâm Tarihi
(çev. Salih Tu¤), II, ‹stanbul.
‹bnü’l-Esîr (1979). el-Kâmil fi’t-târîh, I-XIII, Beyrut.
K›l›ç, Ü. (2001). Tart›flmalar›n Oda¤›ndaki Halife Ye-
zid b. Muâviye, ‹stanbul.
Küçükaflc›, M. S. (2003). Cahiliye’den Emevîler’in So-
nuna Kadar Haremeyn, ‹stanbul.
Küçükaflç›, M. S. (2000). “Anadolu’da Arap-Bizans Mü-
cadelesi ve “Sâife” Seferleri”, Türk Kültürü ‹ncele-
meleri Dergisi, II, ‹stanbul, s. 9-30.
Ostrogorsky, G. (1991). Bizans Devleti Tarihi (Çev.
Fikret Ifl›ltan), Ankara.
Shaban, M. A. (1971). Islamic History: A New Inter-
pretation A. D. 600-750, Cambridge.
Taberi (1972). Târîhu’l-ümem ve’l-mülûk (nflr. Ebu’l-
Fazl ‹brahim), I-XI, Beyrut.
Theophanes (1997). The Chronicle of Theophanes
Confessor, Byzantine and Near Eastern History
AD. 284-813 (Trans. Cyril Mango and Roger Scott),
Oxford.
Uçar, fi. (1990). Anadolu’da ‹slâm-Bizans Mücadele-
si, ‹stanbul.
Wellhausen, J. (1963). Arap Devleti ve Sukutu (çev.
Fikret Ifl›ltan), Ankara.
Yi¤it, ‹. (1995). “Emevîler”, Türkiye Diyanet Vakf› ‹s-
lâm Ansiklopedisi, XI, 87-92.
Türkiye Diyanet Vakf› ‹slâm Ansiklopedisi “Abdül-
melik b. Mervan”, “Harre Savafl›”, “Mervan b. Ha-
kem”, “Muâviye b. Ebû Süfyan”, “Muâviye II” ve “Sa-
vâif” maddeleri.
‹SLAM TAR‹H‹ VE MEDEN‹YET‹-I
8
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
N
I. Velid zaman›ndaki fetihleri ve medeni geliflmeleri tan›mlayabilecek,
N
Ömer b. Abdülaziz’in ‹slâm tarihindeki yerini aç›klayabilecek,
N
Abbasî ihtilalinin oluflum süreci hakk›nda bilgi sahibi olabilecek,
Emevîlerin y›k›l›fl süreci ve sebeplerini anlatabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• I. Velid • Nasr b. Seyyâr
• Süleyman b. Abdülmelik • Mevalî
• Ömer b. Abdülaziz • Abbasî Daveti
• II. Yezid • Aynülcer Savafl›
• Hiflâm b. Abdülmelik • Zapsuyu Savafl›
• II. Velid • Battal Gazi
• III. Yezid • Emeviyye Camii
• ‹brahim b. Velid • Remle
• II. Mervan • Rusâfe
• Mesleme b. Abdülmelik • Harran
• Musa b. Nusayr • Humeyme, Horasan
• Kuteybe b. Müslim
‹çindekiler
bölgeyi egemenli¤i alt›na alarak döndü. Ard›ndan Semerkant için harekete geçen
Kuteybe ilk olarak iç kar›fl›kl›klar sebebiyle kargafla ortam›n›n egemen oldu¤u Hâ-
rizm’i bar›fl yoluyla fethetti (712). Daha sonra bar›fl› bozan So¤d hükümdar›n›n
üzerine yürüdü; fiâfl ve Fergana meliklerinin destek birliklerinin yolunu kesip
So¤d’un merkezi ve Mâverâünnehir’in en müstahkem flehri olan Semerkant’› kuflat-
t›. Çaresiz kalan So¤d hükümdar› Emevî hâkimiyetini tan›maya ve vergi ödemeyi
kabul etmeye mecbur oldu. Kuteybe böylece bir y›l içinde Hârezm’in merkezi Fîl
ve So¤d’un merkezi Semerkant’› fethedip Merv’e döndü (712). Bölgedeki fetihlere
devam eden Kuteybe ertesi y›l Ceyhun’u tekrar geçerek fiâfl ve Fergana’y› ‹slâm
egemenli¤ine soktu. Böylece So¤d’un Buhara ve Semerkant d›fl›nda Pencikent, Va-
rahfla, Kobudan, ‹fltihan, Maymurg, Kefl, Beykend gibi önemli flehirleri de ‹slâm
hâkimiyetine girdi.
Kuteybe Orta Asya’ya do¤ru fütuhat›n› sürdürürken en büyük destekçisi Hac-
câc’›n vefat haberini al›nca (Haziran 714) seferlerini durdurdu. Askerinin bir k›sm›-
n› terhis edip hilâfet merkezinden gelecek emirleri beklemek üzere Merv’e döndü.
Halife Velid gönderdi¤i mektupta hizmetlerini övdü ve kendisini Irak valili¤inden
ay›rd›¤› Horasan valili¤inde b›rakt›¤›n› bildirerek seferlerine devam etmesini iste-
di. Kuteybe’nin son seferi Çin s›n›rlar›na en yak›n flehir olan Kâflgar’d› (715). Elçi-
ler vas›tas›yla yap›lan karfl›l›kl›kl› görüflmelerde Çin hükümdar› cizye vermeyi ka-
bul etti. Merv’e dönerken Halife Velid’in ölmesi ve yerine Süleyman b. Abdülme-
lik’in geçmesiyle Kuteybe’nin buradaki faaliyetleri sona buldu (715).
Haccâc Fars bölgesinin merkezi fiîraz’daki öncü kuvvetlerinin bafl›na getirdi¤i
akrabas› Muhammed b. Yusuf es-Sekafî’yi daha sonra Sind’in fethiyle görevlendir-
di. Muhammed Suriyeli askerlerden oluflan kuvvetleriyle ve takviye birliklerini de-
niz yoluyla Deybül’e gönderdikten sonra Mekrân’a do¤ru yola ç›kt›. Mekrân’a ula-
fl›nca (711) Kannezbûr ve Ermâil’i fethetti; daha sonra da kendisine kat›lan müstak-
bel Sind valisi Muhammed b. Harun’un ordusuyla birlikte Ermâil’den Deybül’e gi-
dip flehri kuflatt›. Üç ay süren kuflatman›n sonunda Müslümanlar taraf›ndan Hindis-
tan’da ilk defa kullan›lan manc›n›kla ünlü kulenin y›k›lmas›yla flehir fethedildi
(712). Muhammed emniyeti sa¤lad›ktan sonra Deybül’de bir cami yapt›rd›; merkez-
den gönderilen 4000 kifliyi burada iskân edip Sind’deki di¤er flehirlere yöneldi; Nî-
rûn, Sivîstan ve Ba¤rûr’a bar›fl yoluyla hâkim oldu. Ard›ndan Rûr, Brahmanâbâd ve
Mültan çok say›da esir ve bol miktarda ganimetle birlikte ‹slâm egemenli¤ine girdi.
Böylece 711-715 y›llar› aras›nda gerçeklefltirilen fetihlerle bugünkü Belûcistan’dan
Hindistan’daki Kathiavar’a kadar bütün ‹ndus vadisi ‹slâm devleti s›n›rlar› içine al›n-
d›. Bölge halk›na can ve mallar›n›n emniyet alt›nda oldu¤unu bildirildi; Budist ve
Hindulara din hürriyeti tan›narak tap›naklar›na dokunulmad›. Mültan’›n fethinden
etkilenen Bailman racas› da kendi arzusuyla ‹slâmiyet’i benimsedi. Muhammed b.
Kas›m, Kannevc Krall›¤›na karfl› yürümek amac›yla haz›rl›k yapt›¤› s›rada Haccâc’›n,
ard›ndan da I. Velid’in ölümü üzerine bu plan›n› gerçeklefltiremedi.
Kuteybe b. Müslim ile Muhammed b. Yusuf’un Süleyman b. Abdülmelik ile aralar›n›n bo-
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
zuk olmas›n›n sebebi neydi? Sonlar› ne oldu? Araflt›r›n›z. 1
Anadolu Seferleri D Ü fi Ü N E L ‹ M Abdülmelik b.DMervan’›n
Ü fi Ü N E L ‹ M
o¤ludur. Sar› çekirge
Velid zaman›nda Anadolu’ya yap›lan seferlerde özellikle Mesleme b. Abdülmelik lakab›yla tan›n›r. Dört
kardefli halifelik yapm›fl,
ad› öne ç›kar. Babas›n›n sa¤l›¤›nda Bizans cephesine kumandanS Otayin
R U edilen (705) S O Rdaha
di¤er kardefllerinden U
Mesleme, Misis bölgesinde baz› seferler yapt›. Ard›ndan Kafkaslar›n kuzeyinde lây›k olmas›na ra¤men
annesi bir cariye oldu¤u için
Müslümanlar›n rakibi durumundaki Hazar Devleti ile mücadeleye giriflti. K›smi ba- halifeli¤i söz konusu
D‹KKAT olmam›flt›r. D ‹ K K A T
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
172 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
esnada Musa b. Nusayr, büyük k›sm› Araplardan oluflan 18.000 kiflilik bir ordunun
bafl›nda ‹spanya’ya geçmiflti. Musa karaya ç›kt›ktan sonra baflka bir güzergâh› izle-
yerek Latin harfleriyle yaz›lm›fl ad›n› tafl›yan ilk alt›n sikkeyi bast›rd›¤› Sevilla, Car-
mona, Niebla, Merida flehirlerini alarak Tar›k b. Ziyâd’la Toledo’da bulufltu (713).
‹ki kumandan bundan sonra fetih faaliyetini ‹spanya’n›n kuzeyine do¤ru iki kol-
dan sürdürdü. Musa’n›n nihai hedefi Avrupa üzerinden ‹stanbul’a ulaflmakt›.
Kuzeydeki da¤l›k bölge d›fl›nda ‹spanya’n›n tamam›na yak›n›n› fetheden Musa
b. Nusayr ve Tar›k b. Ziyâd, (Temmuz-A¤ustos 714) Halife I. Velid’in emriyle D›-
maflk’a gitmek üzere Endülüs’ten ayr›ld›lar. Musa, yaklafl›k iki y›ld›r idare merkezi
edindi¤i ‹flbîliye’de vali olarak o¤ullar›ndan Abdülaziz’i, ‹frîk›ye’de Abdullah’› ve
Ma¤ribi Aksâ’da Abdülmelik’i b›rakt›. Beraberinde, aralar›nda benzeri görülmemifl
mücevherat›n da bulundu¤u bol miktarda ganimet ve ‹spanya eflraf›ndan çok sa-
y›da esir vard›. D›maflk’a yaklaflt›¤›nda önce Halife Velid’in hastaland›¤› haberi ar-
d›ndan da Veliaht Süleyman’›n mektubu geldi. Süleyman, D›maflk’a Velid’in ölü-
münden sonra girmesini, getirmekte oldu¤u ganimet ve esirleri kendisine verme-
sini istiyordu. Ancak Musa bu emre uymad› ve Velid’in vefat›ndan SIRA üç S‹ZDEgün önce D›- SIRA S‹ZDE
maflk’a girdi. Bu yüzden Süleyman halife olur olmaz Musa’y› bütün görevlerinden
azledip zindana att›rd›; ayr›ca büyük miktarda para ödemekle yükümlüD Ü fi Ü N E L ‹ Mtuttu. Ömer D Ü fi Ü N E L ‹ M
b. Abdülaziz’in araya girmesi ve Yezid b. Mühelleb’in ödeyece¤i paraya kefil olma-
s›yla iflkence alt›nda ölmekten kurtuldu. 717’de kendisini affeden Süleyman ile
S O R U S O R U
hacca giden Musa Medine’de vefat etti.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
fiekil 8.1
AMAÇLARIMIZ Emevîler AMAÇLARIMIZ
Zaman›ndan
Günümüze Ulaflan
fiam Emeviyye
K ‹ T A P Camii (C. KTomar
‹ T A P
Arflivi)
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
‹NTERNET ‹NTERNET
174 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
‹stanbul Kuflatmas›
Haccâc taraf›ndan hapsedilmifl binlerce tutuklu için genel af ç›karan, sürgünlerin
yerlerine dönmesine izin veren, esirleri serbest b›rakan ve halk aras›nda flikâyet
konusu olan namazlar›n vaktinde k›l›nmas› için emirler ç›karan Süleyman b. Ab-
dülmelik döneminin en önemli olay› kardefli Mesleme b. Abdülmelik taraf›ndan
gerçeklefltirilen ‹stanbul kuflatmas›d›r. Süleyman’›n belki de I. Velid’in siyasetini
sürdürdü¤ü tek olay, Mesleme’nin Anadolu’da nihai hedef olan ‹stanbul’un fethi-
ne yönelik çabalar›d›r. Di¤er taraftan özellikle Bizans’›n 711’den itibaren içine düfl-
tü¤ü ve uzun y›llar devam eden saray ihtilallerinin meydana getirdi¤i siyasi karga-
fla ve istikrars›zl›k fethi cazip hâle getirmiflti. Bütün bunlar› dikkate alan Süleyman
iktidara gelince I. Velid zaman›nda bafllat›lan sefer haz›rl›klar›n› h›zland›rd›. Haz›r-
l›klar› yerinde görmek ve orduyu yolcu etmek için Bizans’a yönelik seferlerde üs
olarak kullan›lan Halep yak›nlar›ndaki Dâb›k’a geldi. Ard›ndan yaklafl›k 100.000
kiflilik ordunun bafl›na Bizans cephesinin ünlü kumandanlar›ndan kardefli Mesle-
me’yi getirerek Eylül 715’te buradan yola ç›kard›. ‹stanbul’u fethetme kararl›l›¤›n›
göstermek için ‹slâm ordusu Bizans baflkentine girinceye kadar Dâb›k’tan ayr›lma-
yaca¤›na yemin etti; Mesleme’ye de fethi gerçeklefltirmeden veya kendisinden ye-
ni bir emir almadan geri dönmemesini hat›rlatt›.
Mesleme, Marafl üzerinden Afik’e geçip k›fl› orada geçirdi. Baharda Ammûriye ‹ç Anadolu’nun bat›s›nda
‹stanbul’dan Çukurova’ya
üzerinden yoluna devam ederek Sardes ve Bergama’y› fethetti. Abydos (Nara) Bur- giden eski Bizans askerî yolu
nu’na yönelip Çanakkale Bo¤az›’ndan Trakya’ya geçerek ‹stanbul’u kuflatt› (A¤us- üzerinde günümüze
tos 716). Bir ay sonra da 1800 gemiden oluflan donanmayla Haliç’in a¤z›n› kapa- harabeleri ulaflan tarihî bir
flehir ve kalenin ad›d›r. ‹lk
tan zincirlerin karfl›s›nda demirleyerek Süleyman’›n vefat›na kadar (14 A¤ustos defa 669’daki ‹stanbul
717) kuflatmay› sürdürdü. Bizans baflkenti 717’de tahta ç›kan III. Leon’un gayretiy- kuflatmas›nda fethedilen bu
flehrin kesin olarak ‹slâm
le, özellikle Grek atefli ve flehir surlar›n›n dayan›kl›l›¤› sayesinde bu büyük tehlike- egemenli¤ine girmesi
yi atlatt›. Çetin k›fl flartlar› ve Grek atefline bir çare bulunamamas› Mesleme’yi ve Abbasîler dönemindedir
(838).
ordusunu çaresiz b›rakm›flt›. Ömer b. Abdülaziz halife olunca (A¤ustos 717) ilk
olarak durumu tahkik ettirdi. ‹stanbul önlerinde periflan durumda olan ‹slâm ordu-
sunun Bizans taraf›ndan tamamen imha edilebilece¤i endiflesiyle seferi kald›rd›.
Dikkat: Kaynaklarda Mesleme’nin Bizans makamlar›n›n izniyle bir cami SIRA S‹ZDE
ve esirler için bir SIRA S‹ZDE
bina yapt›rd›¤› kaydedilir. Bat›l› kaynaklarda Mesleme’nin ‹stanbul kuflatmas›na dair ay-
r›nt›l› bilgi vard›r ve III. Leon Bizans baflkentini kurtaran kahraman olarak övülür. Zira II-
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
I. Leon’un iktidara gelmesiyle sadece ‹stanbul’u de¤il, Anadolu’daki Bizans topraklar›n›n
da önemli bir k›sm›n› Müslüman Araplar›n tehdidinden kurtarm›flt›r. ‹lk kuflatmada IV.
Konstantin Müslüman Araplar› ‹stanbul surlar› önünde durdurmuflS (669), O R U III. Leon ise S O R U
bunlar› kesin olarak tardetmifltir.
D‹KKAT D‹KKAT
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Abbasî Daveti’nin Bafllamas›
Hz. Peygamber’in amcas› Abbas ve o¤lu Abdullah siyasal olaylar›n içinde yer al-
mayarak bilimsel faaliyetlerde bulunmay› benimsemifllerdi. Abdullah’›n
AMAÇLARIMIZo¤lu Ali de AMAÇLARIMIZ
babas›n›n siyasetini takip etmifl, ancak I. Velid taraf›ndan bask›ya u¤ray›nca D›-
maflk’› terk ederek, Suriye hac yolu üzerinde bulunan Humeyme’ye gitmeye mec-
bur olmufltu (714). Ali b. Abdullah’›n Humeyme’ye gelmesi Emevîlere K ‹ T A Pkarfl› olufla- K ‹ T A P
cak en büyük muhalefet hareketinin önemli bir ad›m› oldu. Di¤er taraftan Hora-
san’da kuvvetli bir güç olan Hz. Ali taraftarlar› da faaliyet halindeydiler Hz. Mu-
hammed’in ailesinden birinin halife olmas›n› isteyen ve k›saca T E L Efiiîler
V ‹ Z Y Odenilen
N bu TELEV‹ZYON
grup mensuplar›n›n büyük bir k›sm› Hz. Ali’nin o¤lu Muhammed b. Hanefiyye’nin
o¤lu Ebû Hâflim’in etraf›nda toplanm›flt›. Ebû Hâflim de ikametgâh›n› Humeyme’ye
naklederek Abbasîler ile temasa geçti. Hatta bir rivayete göre, 98’de (716-717) ve-
‹NTERNET ‹NTERNET
fat› esnas›nda imâmeti Muhammed b. Ali b. Abdullah’a vasiyet etmiflti. Böylece Ab-
basîler henüz davetin ilk aflamas›nda Hz. Ali taraftarlar›n›n deste¤ini sa¤lad›lar.
Bununla birlikte Abbasî propagandas› ve yer alt› faaliyetlerinin merkezi Hz. Ali
zaman›ndan itibaren Emevîlere karfl› zaman zaman sert tedbirlerle susturulan cid-
di bir muhalefet hareketinin olufltu¤u Küfe’ydi. fiam ile Horasan’›n ortas›nda yer al-
mas› hareketin buradan yönlendirilmesini kolaylaflt›r›yordu. Emevîlere karfl› muha-
lefet hareketlerinin öncüsü olan ve çeflitli faaliyetleri yürüten teflkilât 718’de kurul-
du. Arap’tan Arap’a yap›lan propagandayla bafllayan ve ilk zamanlarda a¤›r darbe-
lere u¤rayan Abbasî taraftarlar› hiçbir flekilde faaliyetlerinden vazgeçmedi. Abbasî
ihtilalinin haz›rl›k safhas›nda daveti yürüten yetmifl dâîden on ikisi nakib tayin
edildi; bunlar büyük bir gizlilik içinde Abbasî davetini yürütüyordu. Abbasî nakîb
ve dâîleri kendilerini bir iktidar isteklisi olmaktan çok, Allah taraf›ndan istenilen
de¤iflikli¤in arac›lar› olarak tan›t›yorlard›. Biat kendileri için de¤il, ileride Peygam-
ber ailesinden, üzerinde sonradan ittifak edilecek bir flah›s ad›na al›n›yordu.
Abbasî davetinin propoganda sahas› ise halifelik merkezine oldukça uzak olan
Horasan’d›. Burada hareketin fitilini ateflleyen Hidafl adl› bir propagandac›d›r. Afl›-
r› fikirlere sahip olan Hidafl, etraf›na k›sa sürede kalabal›k bir grup toplad›. Merv’de-
ki fiiîler de ona kat›ld›lar. Hidafl bafllang›çta baz› baflar›lar kazanmas›na ra¤men
736’da yakalanarak idam edildi. Ayn› y›l, Hidafl’›n isyan›ndan önce Abbasî ailesin-
den Ali b. Abdullah b. Abbas ölmüfl, yerine o¤lu Muhammed b. Ali geçmiflti. Mu-
hammed, Abbasî hareketinin kuvvetlenmesinde babas›ndan çok daha fazla çaba
gösterdi. Muhammed Hidafl’› tan›mad›; bütün kötülükleri ve olumsuzluklar› ona
yükleyerek Emevî karfl›t› fikri ayakta tuttu ve taraftarlar›n›n heyecan›n› korudu. ‹lk
defa 124’te (741-742) Abbasî davetçileriyle irtibat kur’an Ebû Müslim, Muhammed
180 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
b. Ali’nin vefat›yla (743) yerine geçen o¤lu ‹mam ‹brahim taraf›ndan ‘Emîr-i Âl-i
Muhammed’ unvan›yla ihtilâl hareketini yönetmek üzere Horasan’a gönderdi (745).
Böylece Abbasî hareketi yeni bir döneme girdi.
leti’ne üstün hizmetler vermifl olan Mühelleb b. Ebû Sufre o¤ullar› k›l›çtan geçiril-
di. Bundan sonra güney ve kuzey Araplar› aras›ndaki mücadele ve rekabet Emevî
Devleti’nin temellerini sarsan bir flekilde artarak sürdü. Yezid b. Mühelleb’in Irak’ta-
ki isyan›, Maveraünnehir ve Türkistan’daki fetihlerin h›z›n› kesti¤i gibi bu bölgede
bulunan ‹slâm varl›¤›n›n da zay›flamas›na neden oldu; Türgifl Ka¤an› Sulu Han,
Horasan ve ‹ran içlerine kadar ulaflan ak›nlara bafllad›.
II. Yezid döneminde fetihten ziyade ülke içi kar›fl›kl›klardan istifade ederek ‹slâm
hâkimiyetine bafl kald›ranlar› yeniden merkezî otoriteye ba¤lamak için askerî se-
ferler düzenlendi. Bunlar Maveraünnehir, Anadolu ve Hazar bölgesinde yo¤unlafl-
m›flt›. Kuzey Afrika’dan Sicilya’ya yönelik seferler yap›l›rken, Endülüs’te fetih hare-
ketini Avrupa içlerine götürme teflebbüsleri bu dönemde de sürdü.
II. Yezid’in yönetim anlay›fl› ve siyasal tercihleri sadece Yemenli kabilelerin de-
¤il, baflta Haricîler olmak üzere çeflitli gruplar›n Emevîlere karfl› muhalefetin olufl-
mas›na zemin haz›rlad›. Irak’ta süratle yay›lan Haricî isyanlar› ancak Mesleme b.
Abdülmelik’in müdahalesiyle bast›r›labildi. Bundan sonra Haricîler devlet otorite-
sinin daha az hissedildi¤i Kuzey Afrika ve Ma¤rib’e gittiler. Kuzey Afrika’da Ömer
b. Abdülaziz zaman›nda kald›r›lan Müslüman olanlardan vergi al›nmamas›n›n ipta-
li Berberîlerin isyan›na ve Haricîlerle birliktelik oluflturmalar›na sebep oldu.
II. Yezid’in birçok bak›mdan geçmiflteki Emevî halifelerinden farkl› bir yaflam
tarz› vard›. O ülkeyi genifl yetkilerle donatt›¤› valileri vas›tas›yla yönetmeyi ye¤le-
mifl ve zaman›n›n ço¤unu saray›nda Habbâbe ve Sellâme adl› iki flark›c›yla birlik-
te geçirmeye ay›rm›flt›. Sarayda s›kça düzenlenen içkili iflret meclisleri Yezid’e kar-
fl› toplumda ve hatta bizzat Emevî ailesi içinde protestolar›n yükselmesine sebep
olmufltu. Ömer b. Abdülaziz zaman›nda gerçeklefltirilen bütün ›slahat hareketleri
tersyüz edilmifl, adeta aksine uygulamalar›n yürülü¤e sokulmas›na çaba gösteril-
mifltir. Özellikle Habbâbe II. Yezid’i derinden etkilemifl ve bürokrasideki birtak›m
tayinler ve görevden almalar› bizzat belirler hâle gelmiflti. Yezid, Habbâbe’nin ölü-
müne çok üzülmüfl ve günlerce defnine izin vermemiflti. Ondan k›sa bir süre son-
ra rahats›zlanarak Ürdün yak›nlar›nda vefat etti (26 Ocak 724). Cenaze namaz› kar-
defli Hiflâm’dan sonra veliaht olarak belirledi¤i o¤lu Velid taraf›ndan k›ld›r›ld›ktan
sonra fiam’da defnedildi.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
kan ad›nda bir Türk’tü. Bu heyetin ne amaçla Çin’e gönderildi¤i ve nas›l bir sonuç ald›¤›
hakk›nda kaynaklarda bilgi yoktur.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
734’te Cüneyd el-Mürrî’nin Horasan valili¤inden azledilerek yerine As›m b. Ab-
dullah’›n getirilmesi esnas›ndaki otorite bofllu¤undan istifade eden Mürcie mezhe-
K ‹ T A P K ‹ T A Hâris
bi tan›t›c›lar›ndan P b. Süreyc Arap olmayan Müslümanlar›n haklar›n› savun-
mak için ayakland›. ‹kinci s›n›f insan muamelesi gören ve Müslüman olmalar›na
ra¤men kendilerinden gayri Müslimler gibi vergi al›nan mevalî bunun bir f›rsat ol-
T‹slâm’›n
E L E V ‹ ilk
Z Ydönemlerinde
ON T E L E V ‹ Z Y O NHâris’in etraf›nda topland›. Su¤ran’da harekete geçen Hâris da-
du¤unu düflünerek
ortaya ç›k›p, ›l›ml› ve ha sonra Fâryâb, Belh, Merverrûz ve Herat’› ele geçirerek Tohâristan’›n tamam›na
uzlaflmac› fikirleriyle
tan›nan gruplar›n ortak hâkim oldu. Vali As›m, Hâris’i iki defa yendiyse de ortadan kald›ramad›. Bunun
ad›d›r. Mürcie’nin ortaya üzerine Irak valisi kardefli Esed b. Abdullah el-Kasrî’yi Hâris’le mücadele etmesi
‹ N T E Retki
ç›k›fl›na N E Teden sebepler ‹NTERNET
aras›nda Haricî zihniyeti, için görevlendirdi (735). Esed’in kuvvetleri karfl›s›nda tutunamayaca¤›n› anlayan
Emevî-Hâflimî çekiflmesi, Hâris Türk Hakan› Sulu’dan yard›m ald›; ancak yine de Cûzcân’da yap›lan savafl›
Emevîlerin muhaliflerine
karfl› ac›mas›z davran›fllar›,
kaybetti (737). Halife Hiflâm, Esed b. Abdullah’›n ölümünden (738) k›sa bir süre
mevâliyi küçük görmeleri ve sonra, bölgeyi iyi bilen Nasr b. Seyyâr’› Horasan valili¤ine getirdi. Emevîlerin Ho-
flehirleflme sürecinin ortaya rasan’daki son valisi olan Nasr bölgedeki kar›fl›kl›k ve isyanlar› önleyerek Mavera-
ç›kard›¤› toplumsal
problemler say›labilir. ünnehir’de geçici bir sürede olsa devlet egemenli¤ini pekifltirdi.
8. Ünite - I. Velid’den Y›k›l›fl›na Kadar Emeviler 183
N N
görevden al›nd›. Hanzale b. Safvân’›n M›s›r’da ikinci defa valilik SIRAyapt›¤›
S‹ZDE s›rada or- SIRA S‹ZDE
taya koydu¤u sert tutum dolay›s›yla tekrar ayaklanan K›btîler yine bast›r›ld› (739).
‹frîk›ye ve Ma¤rib fethedildikten sonra buradaki yerli halk ‹slâmlaflarak yap›lan
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
her savaflta Müslümanlar›n yan›nda yer ald›. Berberîler, Ma¤rib’in fethinde Arapla-
ra k›lavuzluk ettikleri gibi ‹spanya’n›n fethinde de önemli rol oynad›lar; bu hizmet-
lerin karfl›l›¤›nda ganimetlerden eflit pay almalar› gerekirken gayriK ‹ TMüslim
A P muame- K ‹ T A P
lesi gördüler. Bu durumu içlerine sindirememekle beraber Arap idarecilerine de
karfl› gelemiyorlard›. Hiflâm tahta ç›kt›¤›nda ‹frîk›ye ve Ma¤rib valisi kardefli II. Ye-
zid’in göreve getirdi¤i Biflr b. Safvân el-Kelbî idi. Hiflâm taraf›ndan
TELEV‹ZYON
yerinde b›rak›- TELEV‹ZYON
lan Biflr, bir yandan içteki kar›fl›kl›klar› önlemeye çal›fl›rken bir yandan da Korsika,
Sardinya ve Sicilya adalar›na seferler düzenledi. Arap ve mevalî aras›nda dengeli
bir yönetim kurararak Haricî propagandalar›n› önlemeye çal›flt›. Ancak bu arada
Kaysîlere karfl› Kelbîlerden yana bir siyaset takip ederek kendisine ‹ N T E R Nba¤l›
E T valilikle- ‹NTERNET
184 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Bizans’la ‹liflkiler
Hiflâm zaman›nda Bizans sald›r›lar› belirgin bir flekilde artmaya bafllad›. Buna mu-
kabil Hiflâm, s›n›rlardaki garnizonlar› güçlendirerek Anadolu’ya her y›l yaz aylar›n-
da düzenli seferler yap›lmas›n› sa¤lad›. Genellikle halifenin iki o¤lu Muâviye ve
Süleyman ile kardefli Mesleme b. Abdülmelik’in kumanda ettikleri bu seferlerde
pek çok yer fethedildi; Güneydo¤u Anadolu’ya çeflitli Arap kabileleri yerlefltirildi.
726’da Kayseri’ye ulaflan Mesleme, bir y›l sonra ‹znik civar›na kadar ulaflt›. Bu se-
ferlere Hiflâm’›n o¤ullan Muaviye ve Süleyman da kat›ld›lar. Hatta 737’de Muaviye
baz› seferleri bizzat yöneterek Kapadokya’daki Harflana’y› ele geçirdi. 740’da Eme-
vî ordular›n›n Akroinon mevkiinde Bizans ‹mparatoru III. Leon’un kuvvetleriyle
yapt›klar› savafl a¤›r bir yenilgiyle sonuçland›. 717’den sonraki Anadolu seferlerin-
de kahramanl›¤›yla ünlü olan Battal Gazi bu savaflta flehit düfltü.
S O R U S O R U
D‹KKAT D‹KKAT
8. Ünite - I. Velid’den Y›k›l›fl›na Kadar Emeviler 185
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
vergi yükünden dolay› toplumda fazla sevilmedi. Bunda Ali evlâd› baflta olmak
üzere muhaliflerine karfl› tak›nd›¤› sert ve bask›n tutumu da etkili oldu. Asl›nda
Emevîlerin mülk-devlet anlay›fl›n› temsil eden halifelerin sonuncusu
AMAÇLARIMIZ olan Hiflâm AMAÇLARIMIZ
döneminin sonlar›na do¤ru devletin temelleri derinden sars›lmaya bafllam›flt›.
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
‹NTERNET ‹NTERNET
186 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Velid b. Yezid
Hiflâm’da sonra Emevî taht›na Yezid b. Abdülmelik’in o¤lu Velid ç›kt›. Annesi II.
Yezid’in siyasi hayat›nda etkili olan Ümmü’l-Haccâc bint Muhammed olan Velid 90
(708-709) y›l›nda fiam’da do¤du. Çocuklu¤u ve gençli¤i hakk›nda fazla bilgi olma-
yan Velid’i babas› Yezid 102 (720-721) y›l›nda kardefli Hiflâm’dan sonra ikinci ve-
liaht olarak belirledi. Yezid, ölümünden önce on befl yafl›na ulaflan Velid’i birinci
veliaht olarak tayin etmedi¤ine piflman olmufltu. Velid Hiflâm döneminin ilk y›lla-
r›nda günlerini hilâfet saray›nda amcas›yla birlikte geçirdi. Ancak zaman›n› içki
âlemleri ve av partileriyle geçirmesi, halk aras›nda bu davran›fllar›n›n dedikodula-
ra sebep olmas› üzerine Hiflâm önce Velid’e baz› nasihatlarda bulundu. Daha son-
ra halk içinde itibar›n› art›rmas› için 735’te emîr-i hac olarak görevlendirdi. Velid
Mekke’de oyun ve e¤lenceye dalarak vazifesini yerine getirmedi. Haçtan dönüflün-
den sonra Velid’i bir veliahta yak›flmayan davran›fllar›ndan vazgeçirmeye çal›flt›ysa
da baflar›l› olamad›. Bunun üzerine Ümeyye ailesinin ileri gelenleriyle yapt›¤› gö-
rüflmelerden sonra o¤lu Mesleme ad›na biat almaya bafllayarak Velid’in veliahtl›k-
tan ayr›lmas›n› istedi. Bu teklifi kabul etmeyen Velid fiam’dan ayr›larak bafl›na buy-
ruk bir flekilde yaflamaya bafllad›. Bu esnada Velid ile Hiflâm karfl›l›kl› mektuplafla-
rak birbirlerini suçlad›lar ve davalar›nda hakl› olduklar›n› iddia ettiler.
Hiflâm’dan sonra Velid on birinci Emevî halifesi olarak tahta ç›kt› (6 fiubat 743).
‹ktidara geldikten sonra ilk ifl olarak Irak valisi Yusuf b. Ömer es-Sekafî ve Hora-
san valisi Nasr b. Seyyâr d›fl›nda kendisinin veliahtl›ktan azledilmesinin destekle-
yen Hiflâm’›n valilerini görevden alarak onlar› çeflitli iflkencelere tabi tuttu. Day›s›
Yusuf b. Muhammed’i Hicaz valili¤ine atad›. Hiflâm ve yak›nlar›n›n mallar›na el ko-
yarak halka kendini sevdirmek için genifl ihsanlarda bulundu. Hiflâm’›n dolu b›rak-
t›¤› beytülmali alt› ayda boflaltt›. Bizans ile kara ve denizde küçük çapl› mücadele-
ler olmuflsa da, Velid döneminde askerî alanda kayda de¤er bir geliflme olmad›.
Hiflâm döneminde ortadan kald›r›lan Zeyd b. Ali’nin o¤lu Yahya hapisten kaçarak
Niflabur, Belh, Serahs gibi flehirlerde etraf›nda Emevîlere karfl› ciddi bir topluluk
olufltu. Bunun üzerine harekete geçen Horasan valisi Nasr b. Seyyâr Cüzcan’da flid-
detli bir savafltan sonra Yahya’y› ortadan kald›rd› (744). Bu dönemde özellikle Ebû
Müslim el-Horasanî’nin Abbasî ihtilalinin bafl›na geçmesinden sonra özellikle Ho-
rasan’daki propoganda faaliyetleri h›zland›.
Her türlü kötülü¤e uygun bir yap›da oldu¤u ve kutsal de¤erlerle alay etti¤i nak-
ledilen Velid, k›sa bir süre sonra Emevî ailesinden pek çok kiflinin de yer ald›¤›
kuvvetli bir muhalefetle karfl›laflt›. Emevî ailesi ilk defa kendi içerisinde parçalan-
d›. Öte yandan Irak’ta Yemenli unsuru destekleyen Halid b. Abdullah el-Kasrî’nin
yeni Irak valisi Yusuf b. Ömer es-Sekafî taraf›ndan öldürülmesi, Yemen as›ll› kabi-
lelerin Velid’e düflman olmas› sonucunu do¤urdu. Velid’e karfl› gittikçe yayg›nla-
flan bu hoflnutsuzluk, Emevî ailesinden Yezid b. Velid b. Abdülmelik’in liderlik et-
ti¤i bir isyana sebep oldu. Kendi üzerine Yezid b. Velid’in ye¤eni Abdülaziz komu-
tas›nda iki bin kiflilik bir birli¤in üzerine do¤ru geldi¤ini haber alan Velid berabe-
rinde az say›da kifliyle birlikte s›¤›nd›¤› Filistin’deki Bahrâ Saray›’nda yakalan›p öl-
dürüldü (17 Nisan 744). Emevî halifelerinin fliire en çok merakl› olanlar›n bafl›nda
gelen Velid Emevî saraylar›n›n en önemlisi olan Muflattâ’y› infla ettirmifltir.
8. Ünite - I. Velid’den Y›k›l›fl›na Kadar Emeviler 187
fiekil 8.3
I. Velid veya II.
Velid’in Yapt›rd›¤›
Tahmin Edilen
Kusayru Amre
Saray› (C. Tomar
Arflivi)
Yezid b. Velid
Aile içi mücadele sonunda iktidar› ele geçiren Yezid b. Velid annesi So¤d Prense-
si fiahferend adl› bir cariye olan ilk Emevî halifesidir. Yezid Kisrâ, Kayser, Hakan
ve Mervan’›n torunu oldu¤unu söyleyerek bununla övünürdü. II. Velid’den sonra
halife olan III. Yezid biat törenindeki konuflmas›nda Ömer b. Abdülaziz’i örnek al-
d›¤›n›, yönetim tarz›n› ve politikas›n› buna göre belirleyece¤ini ilan etti. Zorla in-
flaat yapt›rmayaca¤›n›, kanal açt›rmayaca¤›n›, ödenemeyecek vergi yüklemeyece-
¤ini, bir yerin gelirini baflka yere harcamayaca¤›n›, askerleri gere¤inden fazla aile-
lerinden uzak tutmayaca¤›n›, baflta zay›flar olmak üzere herkesi dinleyece¤ini ve
zimmîlere iyi davran›p haklar›n› koruyaca¤›n› vaat etti. Tamam› gündelik hayat›
iyilefltirmeye ve iç bar›fl› sa¤lamaya yönelik olan bu vaatler, Ömer b. Abdülaziz ha-
riç di¤er Emevî halifelerine s›kça yöneltilen ortak flikâyet konular›yd›. III. Yezid bu
vaatlerini yerine getiremezse cezaland›r›lmas› ve azledilmesinin istenebilece¤ini
söyleyerek iktidar ile halk aras›ndaki kopuklu¤u gidermede kararl› oldu¤una her-
kesi inand›rmaya çal›flt›. Çeflitli sebeplerle yurtlar›ndan ayr›lmak zorunda kalanla-
r›n geri dönmelerine izin vererek ifle bafllad›. Ancak daha iflin bafl›nda kabilelera-
ras› dengeyi sa¤layamad›¤› gibi Kelb kabilesinin öne ç›kmas›n› da engelleyemedi.
Halk›n durumunu iyilefltirmek için reform vaatlerine ra¤men Humus, Filistin, fiam,
Yemame ve Irak gibi bölgelerdeki kargafla ve istikrars›zl›k ortam› gittkçe derinlefl-
ti. Benzer bir durum devlet otoritesinin tamamen yok oldu¤u Kuzey Afrika için de
söz konusuydu. Horasan valisi Nasr b. Seyyâr ile ‹rmîniyye ve Azerbaycan valisi
Muhammed b. Mervan III. Yezid’e biat etmeyi reddederek krizi daha da derinlefl-
tirdiler. Yezid bütün çaba ve gayretine ra¤men iç bar›fl› sa¤lamaya ve devlet otori-
tesinin yeniden tesis etmeye güç yetiremedi. Bürokratik yap›ya da tam anlam›yla
hükmetmeye f›rsat bulamadan ve vaatlerini gerçeklefltiremeden vefat etti (25 Eylül
744). Befl aydan biraz fazla iktidarda kalan Yezid, II. Velid’in bozdu¤u bütçe den-
gelerini sa¤layabilmek için maafllarda kesintiye gitti¤i için halk aras›nda eksilten,
azaltan anlam›nda ‘Yezîd en-Nâk›s’ ad›yla an›l›yordu.
‹brahim b. Velid
‹brahim b. Velid’de kardefli Yezid gibi bir cariyenin o¤luydu. Halife olmadan ön-
ceki hayat› hakk›nda bilgi yoktur. Ancak kaynaklarda yer alan baz› bilgilerden
188 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
özellikle hadis ilmiyle u¤raflt›¤› anlafl›lmaktad›r. ‹brahim’in siyaset hayat› Halife II-
I. Yezid taraf›ndan Ürdün’e vali tayin edilmesiyle bafllad› ve veliaht ilân edilmesiy-
le sürdü. ‹brahim, Yezid’in ölümünden sonra on üçüncü Emevî halifesi olarak tah-
ta ç›kt›. ‹lk ifl olarak III. Yezid’in kendisinden sonra ikinci veliaht tayin etti¤i Abdü-
laziz b. Haccâc b. Abdülmelik’in veliahtl›¤›n› onaylad›. Ancak ‹brahim de kardefli
Yezid gibi meflruiyet kriziyle karfl›laflt›. Baz› bölgelerde halifeli¤i tan›mad›¤› gibi
baflflehir D›maflk’a yak›n Humus halk› dahi kendisine itaat etmedi. Öldürülen II.
Velid’in intikam›n› almak ve onun çocuklar›n›n haklar›n› korumak için harekete
geçen ‹rmîniyye ve Azerbaycan valisi Mervan b. Muhammed ile ‹brahim’i tan›ma-
yan valiler en büyük sorunlar› oluflturuyordu. Üç ay kadar bir süre halifelik maka-
m›nda kalabilen ve kardefli gibi Kelb kabilesine dayanmak isteyen ‹brahim’in bü-
tün zaman› kargafla ve istikrars›zl›k içinde geçti. Ülkenin her taraf›nda iç kar›fl›kl›k-
lar ve ayaklanmalar h›z kazand›. II. Velid’in öldürülmesinden sonra fliddetlenen fit-
neyi bast›rmaktan âciz kalan ‹brahim’in döneminde ülkedeki kar›fl›kl›klar giderek
artt› ve sars›lm›fl olan merkezî idarenin otoritesi daha da zay›flad›. Bu arada as›l
amac› hilâfeti ele geçirmek olan Mervan b. Muhammed harekete geçerek el-Cezî-
re halk›n›n biat›n› ald›ktan sonra Suriye üzerine yürüdü. K›nnesrîn’e yönelerek ‹b-
rahim’in kardefli olan Vali Biflr’in ordusunu bozguna u¤ratarak valiyi ve yak›n çev-
resini esir ald›. Ard›ndan halk› biat etmedi¤i için ‹brahim’in gönderdi¤i ordu tara-
f›ndan kuflatma alt›nda tutulan Humus üzerine giderek flehri iflgal etti. Humus hal-
k›n›n biat›n› ald›ktan sonra 80.000 kiflilik ordusuyla D›maflk’a do¤ru ilerledi, bunun
üzerine ‹brahim de ona karfl› Süleyman b. Hiflâm komutas›nda büyük bir ordu
gönderdi. ‹ki ordu Ba’lebek-D›maflk yolu üzerindeki Aynülcer’de karfl›laflt› (18 Ka-
s›m 744). Savafl› kaybeden ‹brahim’in kumandan› Süleyman D›maflk’a s›¤›nd›. fie-
hirden kaçmak zorunda kalan ‹brahim ise bir süre gizlendikten sonra Mervan’a bi-
at edece¤ini aç›klayarak ondan eman istedi. II. Mervan bu iste¤i kabul ederek onu
yak›n çevresine ald›. ‹brahim, Emevî hilâfetinin sona erdi¤i Zap Suyu Savafl›’nda
(25 Ocak 750) nehirde bo¤ularak ölenler aras›ndayd›. Onun daha önce II. Mervan
veya Abbasîlerden Abdullah b. Ali taraf›ndan öldürüldü¤ü de rivayet edilir.
ye’den ayr›l›p el-Cezîre’ye geldi. Ancak Derbend’de vekil b›rakt›¤› Sâbit b. Nuaym
ve emrindeki Suriyeli Yemenlilerin III. Yezid’e biat etti¤ini duyunca geri dönmek
zorunda kald›. Suriye’ye götürmek vaadiyle itaatlerini sa¤lad›¤› isyanc› birliklerle
Harran’a gitti ve onlar› terhis ederek Suriye’ye gönderdi. Ard›ndan Suriye üzerine
gitmek için haz›rl›klar›n› tamamlad›¤› s›rada III. Yezid’in kendisini el-Cezîre, ‹rmî-
niye, Musul ve Azerbaycan valili¤ine getirmek istedi¤ini bildiren mektubunu ald›.
Teklifi kabul edip isyandan vazgeçerek Yezid’e biat etti.
Mervan, III. Yezid’in ölümünden sonra halife olan ve sadece Suriye’nin güne-
yindeki Yemenli kabilelerce tan›nan ‹brahim b. Velid’e biat etmedi. Ard›ndan ‹b-
rahim’in ordusuyla karfl›laflt›¤› Aynülcer Savafl›’n› kazanarak (18 Kas›m 744), Ve-
lid’in öldürülmesine ad› kar›flan iki kifli hariç di¤erlerini Velid’in o¤ullar› ad›na bi-
at al›p serbest b›rak›p D›maflk’a gitti. Savafltan sa¤ kurtulan Süleyman b. Hiflâm, ‹b-
rahim ve baz› yak›nlar›, halifeli¤in II. Velid’in o¤ullar›na kalmas› durumunda baba-
lar›n›n katillerinden intikam alacaklar›n› düflünerek Mervan D›maflk’a ulaflmadan
Velid’in hapiste bulunan iki o¤lunu öldürmeyi kararlaflt›rd›lar. Süleyman bu kara-
r›n uygulanmas›n›n ard›ndan beytülmaldeki mallar› askerine da¤›tt› ve ‹brahim’i
al›p Kelbîlerin merkezi Tedmür’e kaçt›. Mervan ordusunun bafl›nda D›maflk’a gir-
di¤inde iki kardeflin öldürüldü¤ünü ö¤rendi. Bu geliflme Mervan’› halifeli¤e bir
ad›m daha yaklaflt›rd›. Emevî ailesinden Ebû Muhammed es-Süfyânî, öldürülmele-
rinden az önce iki kardeflle birlikte oldu¤unu ve kendisine Mervan lehine vasiyet-
te bulunduklar›n› söyleyerek ona biat› gündeme getirdi. Bunun üzerine orada bu-
lunanlar Mervan’› halife ilân ettiler (7 Aral›k 744). Gücünü Kuzey Arabistan köken-
li kabilelerden alan II. Mervan, hilâfet merkezini fiam’dan bunlar›n ço¤unlukta ol-
du¤u Harran’a tafl›mak zorunda kald›. Böylece Suriye iki parçaya ayr›ld›.
Haricîlerle Mücadele
II. Mervan Suriye’deki isyanlarla u¤raflt›¤› s›rada Irak’ta kargafla vard›. III. Yezid’in
Irak valisi Abdullah b. Ömer b. Abdülaziz, Mervan’›n halifeli¤ini kabul etmeyip
Irak valili¤ine tayin edilen Nadr b. Said’e karfl› bir mücadele bafllatt›. Yine ayn› s›-
ralarda Irak’ta Haricîlerden Sufriyye, Dahhâk b. Kays efl-fieybânî liderli¤inde isyan
etmiflti. Mervan Irak’a gitmek için yola ç›kt›¤›nda da yeni bir isyanla karfl›laflt›. Or-
dusundaki Suriyeli askerler K›nnesrîn’den geçerken orada ikamet eden Süleyman
b. Hiflâm’a biat etmifllerdi (745). Mervan, k›sa sürede etraf›nda büyük bir kuvvet
toplayan ve üzerine gönderdi¤i öncü birliklerini yenen Süleyman’› Hufaf denilen
yerde a¤›r bir yenilgiye u¤ratt›; al›nan esirlerin büyük k›sm›n› k›l›çtan geçirdi. ‹s-
yanc›lar›n eline düflen Humus’a giderek befl ay kadar süren bir kuflatmadan sonra
buray› ele geçirdi. Ard›ndan muhtemel isyanlar› önlemek amac›yla Humus, Ba’le-
bek, D›maflk, Kudüs ve di¤er Suriye flehirlerinin surlar›n› y›kt›rd›. 746 yaz›nda Su-
riye’yi itaat alt›na ald›. Bu s›rada Irak’taki isyanc›lar da güçlerini iyice artt›rd›lar.
fiehrizor, ‹rmîniye ve Azerbaycan Haricîlerinin deste¤ini alan Dahhâk b. Kays, bir-
likte hareket eden Abdullah b. Ömer ve Nadr b. Said’i yenerek Nisan 745’te Kü-
fe’yi ele geçirdi; bir süre sonra da Musul’a hâkim oldu. Bu s›rada Humus muhasa-
ras›yla meflgul olan Mervan Dahhâk’›n üzerine o¤lu Abdullah’› gönderdi. Abdul-
lah’›n Nusaybin civar›nda Haricîlere yenildi¤ini duyunca bizzat harekete geçti ve
Kefertûsâ’da liderleri Dahhâk’›n da öldürüldü¤ü büyük savaflta Haricîleri bozguna
u¤ratt› (746). ‹syanlar›n› sürdüren Haricîlerle fliddetli savafllar yapt›ktan sonra s›¤›n-
d›klar› Musul’u kuflat›. Dokuz ay süren bu kuflatman›n ard›ndan flehre girerek Ho-
rasan’a kaçanlar› takip ettirdi. Liderleri fieybân b. Abdülaziz’i ve pek çok askerini
ortadan kald›r›p Irak’taki Haricî problemini halletti (747).
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
N N
SIRA S‹ZDE S‹ZDE
lard›. 747’de davet için Mekke’ye gelen Ebû Hamza flehri kontrol alt›na ald›ktan sonra ay-
n› y›l›n ekim ay›nda Medine’yi de ele geçirdi. Bunun üzerine Mervan taraf›ndan Medine’ye
AMAÇLARIMIZ gönderilenAMAÇLARIMIZ
ordu, Ebû Hamza’y› hezimete u¤ratarak Mekke’yi de geri ald› (748).
bayra¤› açarak Abbasî isyan›n› bafllatt›. Ebû Müslim, II. Mervan ve Irak valisinden
ciddi bir yard›m alamayan Nasr b. Seyyâr’›n bar›fl tekliflerini reddetti. ‹ki taraf ara-
s›ndaki çat›flmalar sürekli Nasr’›n ma¤lûbiyetiyle sonuçland›. Nasr 15 Ocak 748’de
Horasan valilik merkezi Merv’i, Haziran ay›nda Nîflâbur’u terk etmek zorunda kal-
d›; Irak’tan gönderilen kuvvetler ulaflamadan s›¤›nd›¤› Kumis’i de kaybetti. 749 y›-
l› sona ermeden Abbasîler Horasan’›n tamam›n› kontrol alt›na ald›lar.
Bir süre sonra Küfe’yi ele geçiren Abbasî ihtilalinin önderleri Ebü’l-Abbas es-
Seffâh’› halife ilân ettiler (28 Kas›m 749). Abbasîlerin ilk halifesi olarak biat alan
Seffâh amcas› Abdullah b. Ali’yi Mervan’a karfl› gönderdi. Savafl haz›rl›klar›n› ta-
mamlay›p Harran’dan Musul’a hareket eden Mervan, Büyük Zap suyunun sol sahi-
linde Abbasî ordusunu karfl›s›nda buldu. 16 Ocak 750’de bafllayan ve gün geçtik-
çe fliddetini artt›ran savafl 25 Ocak Cumartesi sabah› Mervan’›n a¤›r yenilgisiyle so-
nuçland›. Askerî kabiliyetine ve daha büyük bir orduya sahip olmas›na ra¤men
ma¤lûbiyeti, onun ordusundaki Mudarî ve Yemenî kabileler aras›ndaki rekabete,
özellikle de Suriyeli askerlerin kendisine olan k›rg›nl›klar›na ba¤lan›r.
Mervan, kumandan olarak girdi¤i savafllarda ald›¤› bu ilk ma¤lûbiyetin ard›n-
dan emrindeki kuvvetlerle Harran’a çekildi, ancak orada da tutunamad›. Kendisini
takip eden Abdullah b. Ali’nin önünden kaçarak K›nnesrîn, Humus ve D›maflk
üzerinden Filistin’e geçti. Kaç›fl›n› M›s›r istikametinde devam ettirdi ve düflman as-
kerinin yararlanmas›n› önlemek için geçti¤i yerlerdeki ekinleri yakt›rd›. Yukar› M›-
SIRA S‹ZDE
s›r’›n Bûsîr köyünde kendisine ulaflan Abbasî kuvvetleriyle girdi¤i çat›flma s›ras›n- SIRA S‹ZDE
da öldürüldü (5 A¤ustos 750). Vâs›t’ta direnen eski Irak valisi Ebû Halid ‹bn Hü-
beyre’nin de teslim olmas›yla Emevî Devleti tarihe kar›flt›. Emevî
D Ü fi Üailesi
N E L ‹ Mmensupla- D Ü fi Ü N E L ‹ M
r›n›n tamam›n› ortadan kald›rmak isteyen Abbasîler, Kuzey Afrika’ya kaç›p oradan
Endülüs’e geçerek Endülüs Emevî Devleti’ni kur’an Abdurrahman b. Muâviye b.
S O R U S O R U
Hiflâm d›fl›ndakileri katlettiler.
Halifeli¤i befl y›l on ay süren II. Mervan, Harran Büyük Camii’ni (Firdevs D ‹ KCamii)
K A T genifllete- D‹KKAT
rek burada büyük bir saray yapt›rd›. el-Cezîre eyaletinin merkezi haline getirip ayr› bir di-
van tahsis etti¤i Musul flehrini geniflleterek caddeler açt›rd›, etraf›n› SIRA
surlarla çevirerek bü-
N N
S‹ZDE SIRA S‹ZDE
yük bir cami infla ettirdi.
II. Mervan halife olunca II. Velid’in çocuklar›n›n katilleri baflta olmak üzere
SIRA muhaliflerine
AMAÇLARIMIZ
S‹ZDE AMAÇLARIMIZ
SIRA S‹ZDE
nas›l davrand›? Araflt›r›n›z. 4
Emevî Devleti’nin Çöküfl Sebepleri DK Ü ‹fi ÜTN EAL ‹PM DKÜ fi‹Ü NT E AL ‹ MP
Emevî Devleti’nin çöküflünü haz›rlayan ve y›k›lmas›na sebep olan nedenleri son
dönem halifelerine, özellikle de II. Mervan’a ba¤lamak do¤ru de¤ildir.S O R U Çünkü 661- S O R U
750 y›llar› aras›nda hüküm süren Emevî hanedan›n›n uzun ömürlü T E L E V ‹ Zolmamas›,
YON ku- TELEV‹ZYON
ruluflundan itibaren ortaya ç›kan geliflmelerle do¤rudan iliflkilidir. Genel kabul gö-
D‹KKAT D‹KKAT
ren ve Emevîlerin tenkit edildikleri hususlardan da olan sebepler flu flekilde mad-
delefltirilebilir:
‹NTERNET ‹NTERNET
N N
1. Emevîler istiflare temeline dayanan, ehliyeti esas alan, SIRA flûra S‹ZDE
ve biat esaslar› SIRA S‹ZDE
etraf›nda kurumlaflan hilâfet sistemini de¤ifltirdiler. Yerine kuvvete dayanan
ve babadan o¤la veya aileden birine intikal eden saltanat uygulamas›n› ge-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
tirdiler. Böylece ‹slâm’›n ön gördü¤ü devlet reisli¤i, Arap asil s›n›f›na daya-
nan hükümdarl›¤a dönüflerek, evrensel ‹slâm devleti gitgide etnik unsura
dayal› bir hâle geldi. Böylece resmen olmasa da, fiilen Kmutlak‹ T A P
verasete da- K ‹ T A P
yal› bir hükümdarl›¤a dönüflen Emevî hilâfetinin meflruiyeti tart›fl›lan bir ko-
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
‹NTERNET ‹NTERNET
192 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
N N
SIRA S‹ZDE
deleSIRA S‹ZDE
Emevîler döneminde bir dönüm noktas›d›r. Bu olayla, y›llardan beri
Emevîlerin egemen oldu¤u ve iktidarlar›n›n en büyük destekçisi Suriye iki-
AMAÇLARIMIZ ye bölündü.
AMAÇLARIMIZBunun üzerine II. Mervan D›maflk’›n yerine Harran’› hilâfet
merkezi yapt›.
K ‹ T A P Emevîler hakk›nda
K ‹ T A ayr›nt›l›
P bilgi için ‹. Aycan-‹. Sar›çam’›n Emevîler adl› eserine baflvura-
bilirsiniz.
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
‹NTERNET ‹NTERNET
8. Ünite - I. Velid’den Y›k›l›fl›na Kadar Emeviler 193
Özet
N
A M A Ç
I. Velid zaman›ndaki fetihleri ve medeni geliflme- rak bütün Müslümanlar› eflit hale getirdi. Gayri
1 leri tan›mlayabilmek Müslimlerin hukukuna da riayet ederek haklar›-
Babas›n›n yönetim politikas›n› sürdürmek iste- n› vermeye çal›flt›. Ülkede yaflayan di¤er din men-
yen Velid, baflta Irak valisi Haccâc olmak valileri suplar› aras›nda ‹slâm dinini yaymak için büyük
görevlerinde b›rakt›. Ard›ndan ‹slâm tarihinin çaba gösterdi. Bu çal›flmalar sayesinde bilhassa
ikinci büyük fetih harekât›n› bafllatt›. Velid döne- Berberiler ve Türkler aras›nda ‹slâmiyet h›zla ya-
mi, Mâverâünnehir fâtihi Kuteybe b. Müslim, Sind y›ld›. Beflinci râflid halife olarak kabul edilen
ve civar›n›n fâtihi Muhammed b. Kas›m es-Seka- Ömer’in halifeli¤i yaklafl›k iki buçuk y›l sürdü.
fî, Anadolu gazalar›n›n meflhur ismi kardefli Mes- Halifeli¤e ehil olan›n istiflare yoluyla seçilmesi
leme b. Abdülmelik, ‹spanya fâtihleri Târik b. Zi- sistemini yeniden bafllatmak istiyordu; ancak bu-
yâd ve Mûsâ b. Nusayr gibi ünlü kumandanlar›- nu gerçeklefltiremedi.
n›n fetihleriyle dopdolu geçti. Ülkenin s›n›rlar›
Türkistan’dan Fransa içlerine, Anadolu’dan Hin-
distan s›n›rlar›na kadar geniflledi. Müslümanlar
N
A M A Ç
Abbasî ihtilalinin oluflum süreci hakk›nda bilgi
sahibi olabilmek
3
dünya hâkimiyetine do¤ru önemli mesafe katet- Abbasîler hilâfet makam›n› ele geçirmek için
tiler. Ülkenin imar›na büyük önem veren I. Ve- oluflan bütün flartlar› kendi lehlerine ustaca kul-
lid, Kudüs’teki Mescid-i Aksa ile D›maflk’taki land›lar. Ülke çap›nda yayg›n olan memnuniyet-
Emeviyye Camii baflta olmak üzere camiler yap- sizlikten faydalanan Abbasîler, k›sa zamanda
t›rd›, köprüler infla ettirdi ve yeni yollar açt›rd›. Emevîlere karfl› bafllat›lan harekete yön vermeye
Sa¤l›kla ilgili her türlü ihtiyac›n karfl›land›¤› çok bafllad›lar. Hz. Peygamber’in amcas› Abbas’›n to-
amaçl› tesisler yapt›rd›. runu Ali babas› ve dedesi gibi siyasi olaylarla il-
N
gilenmeyip ilimle meflgul oluyordu. Ancak I. Ve-
Ömer b. Abdülaziz’in ‹slâm tarihindeki yerini lîd’in bask›s› üzerine D›maflk’› terk ederek 714’de,
A M A Ç
NA M A Ç
Emevîlerin y›k›l›fl süreci ve sebeplerini anlatabil-
4 mek
Hilâfetin saltanata dönüflmesi kabilecilik anlay›-
fl›n›n yeniden ortaya ç›kmas›n› beraberinde ge-
tirdi. Askerî teflkilât›n kabile temeli üzerine otur-
mas›, kabile asabiyetiyle hareket eden halifelerin
kabileleri kullanmalar›, toplumun Kuzeyli-Gü-
neyli ya da Mudarî-Yemenî diye bölünmesine se-
bep oldu. Hilâfetteki bu dönüflüm Emevî iktida-
r›n›n meflruiyetinin tart›fl›lmas›na sebep oldu¤u
gibi muhalefet hareketlerine de zemin teflkil etti.
Emevîler hilâfeti Arap asil s›n›f›na dayanan hü-
kümdarl›¤a dönüfltürerek devleti etnik unsura
dayal› bir hâle getirdiler. Araplar giderek imti-
yazl› bir sosyal s›n›f durumuna gelirken ‹slâmi-
yet’i kabul eden Arap olmayan unsurlar ise ikin-
ci s›n›f vatandafl muamelesi görüyorlard›. Bu tu-
tum iktidara karfl› kuvvetli bir muhalefetin do¤-
mas›na zemin haz›rlad›. Emevî yöneticilerinin
Müslümanlar›n haf›zalar›nda derin izler b›rakan
ve toplumu rahats›z eden baz› olaylar›n içinde
yer alm›fl olmalar› da, halk›n idareden so¤umas›-
n› beraberinde getirdi. II. Velîd’in halifelikten
hal`edilmesinde aile aras›nda ortaya ç›kan iç mü-
cadele sonunda Suriye’nin ikiye bölünmesi Eme-
vîlerin sonu anlam›na geliyordu. Bu arada, son
Emevî halifelerinin beceriksiz ve vizyon sahibi
olmad›klar› da unutulmamal›d›r. Bütün bunlar›n
yan›nda di¤er bir y›prat›c› güç de Abbasîler idi.
Abbasîler hilâfet makam›n› ele geçirmek için bü-
tün bu flartlar› kendi lehlerine ustaca kulland›lar.
8. Ünite - I. Velid’den Y›k›l›fl›na Kadar Emeviler 195
Kendimizi S›nayal›m
1. Orta Asya’da Türklerin yo¤un yaflad›¤› yerlerdeki 6. Hiflâm b. Abdülmelik hilafet merkezini fiam’dan ne-
mücadelesiyle öne ç›kan komutan afla¤›dakilerden reye nakletmifltir?
hangisidir? a. Harran
a. Musa b. Nusayr b. Rusâfe
b. Mesleme b. Abdülmelik c. Ba¤dat
c. Kuteybe b. Müslim d. Niflabur
d. Muhammed b. Yusuf e. Medine
e. Tar›k b. Ziyâd
7. ‹slâm’›n yay›l›fl› afla¤›dakilerden hangisi döneminde
2. ‹spanya’ya ilk keflif birli¤i afla¤›dakilerden hangisi h›zlanm›flt›r?
kumandas› alt›nda gönderilmifltir? a. Yezid b. Muaviye
a. Tar›k b. Ziyâd b. Süleyman b. Abdülmelik
b. Tarîf b. Mâlik c. Ömer b. Abdülaziz
c. Kuteybe b. Müslim d. Yezid b. Abdülmelik
d. Mesleme b. Abdülmelik e. Hiflâm b. Abdülmelik
e. Musa b. Nusayr
8. Afla¤›daklerden hangisi Emevî taht›na ç›kamama-
3. Afla¤›dakilerden hangisi Ömer b. Abdülaziz’in yöne- m›flt›r?
tim anlay›fl›n› benimsememifltir? a. Yezid b. Abdülmelik
a. Haricîler b. Velid b. Abdülmelik
b. Hz. Ali taraftarlar› c. Süleyman b. Abdülmelik
c. Zimmîler d. Mesleme b. Abdülmelik
d. Emevîler e. Hiflâm b. Abdülmelik
e. ‹bâzîler
9. Abbasî ihtilalinin haz›rl›klar› afla¤›daki flehirlerden
4. Afla¤›dakilerden hangisi Süleyman b. Abdülmelik hangisinde bafllam›flt›r?
döneminde etkin rol oynam›flt›r? a. Mekke
a. Yezid b. Mühelleb b. Harran
b. Haccâc b. Yusuf c. fiam
c. Kuteybe b. Müslim d. Fustât
d. Ubeydullah b. Ziyad e. Kufe
e. Musa b. Nusayr
10. Afla¤›daki olaylardan hangisi Emevî Devleti’nin y›-
5. Afla¤›dakilerden hangisinin annesi bir cariyedir? k›l›fl sebepleri aras›nda say›lamaz?
a. Abdülmelik b. Mervan a. Kâbe kuflatmalar›
b. Yezid b. Muâviye b. Hz. Hüseyin’in flehit edilmesi
c. Hiflâm b. Abdülmelik c. Harre savafl›
d. Ömer b. Abdülaziz d. Hz. Hasan’›n hilafeti Muâviye’ye b›rakmas›
e. ‹brahim b. Velid e. Abdullah b. Zübeyr hareketi
196 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
S›ra Sizde 4
II. Mervan tahta ç›k›p biat ald›ktan sonra, II. Velid’in öl-
dürülmesinden sorumlu tuttu¤u Kaderiyye mezhebi
mensuplar› hariç önceden karfl›s›nda yer alan muhalif-
lerinin tamam›n affetti. Kendisi aleyhine birleflen Ab-
dülmelik evlâd›na da dostça davranarak akrabal›k hu-
kukunu koruyaca¤›n› gösterdi. Halifelikten vazgeçti¤ini
aç›klayan ‹brahim b. Velid ile kumandan› Süleyman b.
Hiflâm’› da ba¤›fllayarak biatlerini kabul etti.
8. Ünite - I. Velid’den Y›k›l›fl›na Kadar Emeviler 197
Yararlan›lan Kaynaklar
Apak, A. (2008). Anahatlar›yla ‹slâm tarihi (3): Eme-
vîler Dönemi, ‹stanbul.
Atçeken, ‹. H. (2001). Devlet Gelene¤i Aç›s›ndan Hi-
flam b. Abdülmelik, Ankara.
Avc›, C. (2003), ‹slâm-Bizans ‹liflkileri, ‹stanbul.
Aycan, ‹.-Sar›çam, ‹. (1993). Emevîler, Ankara.
‹bnü’l-Esîr (1979), el-Kâmil fi’t-târîh, I-XIII, Beyrut.
Küçükaflc›, M. S. (2003). Cahiliye’den Emevîler’in So-
nuna Kadar Haremeyn, ‹stanbul.
Ostrogorsky, G. (1991), Bizans Devleti Tarihi (çev.
Fikret Ifl›ltan), Ankara.
Taberi (1972), Târîhu’l-ümem ve’l-mülûk (nflr. Ebu’l-
Fazl ‹brahim), I-XI, Beyrut.
Uçar, fi. (1990), Anadolu’da ‹slâm-Bizans Mücadele-
si, ‹stanbul.
Wellhausen, J. (1963). Arap Devleti ve Sukutu (çev.
Fikret Ifl›ltan), Ankara.
Türkiye Diyanet Vakf› ‹slâm Ansiklopedisi “Abbasî-
ler”, “Battal Gazi”, “Cüneyd el-Mürrî”, “Emevîler”,
“Haccâc b. Yusuf”, “Halid b. Abdullah el-Kasrî”, “Hi-
flam b. Abdülmelik, “‹brahim b.Velid”, “Kuteybe b.
Müslim”, “Musa b. Nusayr”, “Mürcie”, “Ömer b. Ab-
dülaziz”, “Savâif” ve “Süleyman b. Abdülmelik” mad-
deleri
9
‹SLAM TAR‹H‹ VE MEDEN‹YET‹-I
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
‹spanya’n›n fetihden önceki durumunu ve Endülüs’ten önce Kuzey Afri-
N
ka’daki ‹slâm fetihlerini aç›klayabilecek,
‹spanya’n›n fethinde rol oynayan sebepleri de¤erlendirerek fethin seyri hak-
N
k›nda bilgi sahibi olabilecek,
N
Endülüs Emevî devleti hakk›nda genel bir de¤erlendirmede bulunabilecek,
Endülüs’ün emîrlikten hilafete geçifl sürecini tahlil edebileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
‹çindekiler
• MÜSLÜMANLAR ‹SPANYA’DA
• ENDÜLÜS’TE VAL‹LER DÖNEM‹
Endülüs’te ‹slâm (714-756)
‹slam Tarihi ve
Hâkimiyeti I (Fetihten • ENDÜLÜS’TE EMÎRL‹K DÖNEM‹
Medeniyeti-I 1031’e Kadar) (756-929)
• ENDÜLÜS’TE H‹LAFET DÖNEM‹
(929-1031)
Endülüs’te
‹slâm Hâkimiyeti I
(Fetihten 1031’e Kadar)
MÜSLÜMANLAR ‹SPANYA’DA
Hulefâ-yi Râflidîn döneminde bafllayan fetih hareketleri iç siyasi olaylar sebebiyle
ara s›ra kesintiye u¤rasa da durmaks›z›n sürdü. Sonuçta Müslümanlar taraf›ndan
Sâsânî ‹mparatorlu¤u’na tâbi Irak, ‹ran ve Azerbaycan ile Bizans ‹mparatorlu¤u’na
ait Suriye, el-Cezîre ve Filistin ele geçirildi. Bu dönemde hâkimiyet sahas›n› Kuzey
Afrika’y› da içine alacak flekilde geniflleten Müslümanlar daha Hz. Ömer zaman›n-
dan itibaren 640 y›l›nda Feremâ ve Bilbays, 641’de Babilon, 642 y›l›nda ‹skenderi-
ye ve ard›ndan 643’te Trablusgarb’› fethetmifl; Hz. Osman zaman›nda Bizans’›n Ku-
zey Afrika bölgesi yöneticisi Georgios’un merkezi Sübeytula’y› ele geçirerek Tu-
nus’a kadar uzanan oldukça genifl bir alan›n zaptedilmesini sa¤lam›fllard›. Hulefâ-
yi Râflidîn döneminden sonra Emevîler zaman›nda fetih hareketleri yine devam et-
ti. Kartaca’n›n ele geçirilmesinden sonra Halife Abdülmelik b. Mervan taraf›ndan
Ifr›kiyye Valili¤ine getirilen Musa b. Nusayr’›n çabalar› ile Ma¤rib-i Evsat (Tunus ve
Cezayir) ele geçirildi ve ‹slamiyet bu bölgede h›zla yay›lmaya bafllad›. Ayn› zaman-
da Ma¤rib-i Aksâ’y› da (Fas ve Moritanya) fethetmek için çal›flmalara bafllayan Mu-
sa, Abdülmelik’ten sonra Velid b. Abdülmelik döneminde de (705-715) görevine
devam etti. Septe ve birkaç yer hariç Kuzey Afrika’n›n tamam›n› hâkimiyeti alt›na
alan Musa b. Nusayr, ayr›ca Tunus’ta yapt›rd›¤› tersane ile donanman›n güçlenme-
sini sa¤lad› ve bu sayede Sardinya, Mayurka ve Minorka adalar›n› fethetti. Musa
Berberîlerin merkezi olan ve Afrika ile Avrupa aras›nda geçifl konumunda bulunan
Tanca’y› ele geçirmek için komutan› ve azatl› kölesi Berberî as›ll› Tar›k b Ziyad’›
gönderdi ve flehir 708 y›l›nda Müslümanlar›n eline geçti. Bundan sonra Müslüman-
lar›n gözü o dönemde ‹berik yar›madas›n›n tümünü kapsayan baflka bir co¤rafya-
ya ‹spanya’ya çevrildi. Buras› Müslümanlar›n fethiyle birlikte Endülüs olarak adlan-
d›r›lm›fl; Müslümanlar bu ismi bölgede yönetimleri alt›nda bulunan bütün toprak-
lar için kullanm›fllard›r. Ancak H›ristiyanlar›n Müslümanlara ait topraklar› yeniden
ele geçirmek için bafllatt›klar› Reconquista hareketi sonucu bu ad zamanla Müslü-
manlar›n elinde kalan daha az bir bölgeyi ifade eder hâle gelmifltir. Bölge bat›dan
Atlas Okyanus’u, do¤udan Akdeniz ile çevrilmifl, Pirene Da¤lar› ile Avrupa’dan,
Cebel-i Tar›k Bo¤az› ile de Afrika’dan ayr›lm›fl son derece önemli bir konumdad›r
ve Müslüman fethi sayesinde ‹slâm Medeniyeti’nin bat›daki temsilcisi olacakt›r.
200 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
hip olabilmek için çal›flma yapmaya bafllad›lar. Rodrigo’ya Septe (Ceuta) valisi Ju-
lianus da karfl›yd› ve bunu sonuna kadar devam ettirdi. Gerek Julianus gerekse
AMAÇLARIMIZ Witiza’n›nAMAÇLARIMIZ
o¤ullar› bundan sonra bafllayacak olan ‹slâm fethinde mühim roller üst-
leneceklerdi.
de edilen Tarîf b. Mâlik komutas›nda 500 kiflilik bir birli¤i ‹spanya’ya yollad›. ‹s-
panya’n›n güneyinde Yeflil Ada’ya (Ceziretü’l-Hadra) Temmuz 710’da ç›kan bu bir-
lik durumun fetih için gayet müsait oldu¤unu gördü ve geri döndükten sonra izle-
nimleri hakk›nda Musa b. Nusayr’a bilgi verdi. Gelen bu haberlerle cesaretlenen
Musa b. Nusayr esasl› bir fetih harekât› için haz›rl›klara bafllad› ve kumandanl›¤a
Tanca Fatihi Tar›k b. Ziyad’› getirdi. Tar›k, 7000 kifliden meydana gelen ve genel-
de Berberîlerden oluflan ordusunu kendi gemileri ve muhtemelen Julianus’un da
yard›mlar› ile karfl›ya geçirmeyi baflard›. Ordu ‹spanya’n›n en güney ucu Calpe’ye
(Cebel-i Tar›k veya Gibraltar) Nisan 711’de ç›karak karargâh›n› kurdu. Buradan
Yeflil Ada’ya kadar olan bölgeyi kontrol alt›na alan Tar›k ve askerleri süratle ülke-
nin içlerine do¤ru ilerlemeye bafllad›. Rodrigo Müslümanlar›n harekât› esnas›nda
kuzeyde Pamplona ve Beflkens bölgesinde Franklarla mücadele halindeydi ve
Müslümanlar›n ülkesine girdi¤ini kendisine gönderilen bir haberci vas›tas›yla ö¤-
renebildi. Hemen buradaki ifllerini b›rak›p Müslümanlara karfl› koyabilmek için
baflkent Toledo’ya gitti ve süratle ordu haz›rl›¤›na bafllad›. Bu esnada düflman ad-
detti¤i eski kral Witiza’n›n çocuklar›ndan bile yard›m istedi. Onlar bu iste¤e kendi
gayeleri için olumlu cevap verdiler. Rodrigo tahminen 40 bin veya çok daha üze-
rinde oldu¤u ifade edilen bir orduyla Müslümanlar›n karfl›s›na ç›kt› ve ordunun sa¤
ve sol kanatlar›n›n komutas›n› Witiza’n›n o¤ullar›na verdi. Bu esnada Müslümanla-
r›n gücü Musa b. Nusayr’›n gönderdi¤i 5000 kiflilik takviye ile 12.000 olmufltu. ‹ki
taraf fiezûne yak›nlar›nda bulunan Rio Guadalete veya Rio Barbate Nehri civar›n-
da Lekke Vadisi’nde (Vâdi Lekke) karfl› karfl›ya geldi. Muhtemelen 19 Temmuz
711’de bafllayan ve bir günden yedi güne kadar sürdü¤ü konusunda de¤iflik ra-
kamlar verilen savaflta sa¤ ve sol kanada komuta eden Witiza’n›n o¤ullar› orduyu
terketti. Bu davran›fllar› Müslümanlara yard›m etmekten ziyade Rodrigo’ya b›rak-
mak zorunda kald›klar› tahtlar›na yeniden kavuflabilmek içindi. Ama hiçbir fley on-
lar›n istedi¤i gibi gerçekleflmedi ve çok fliddetli geçti¤i söylenen savafl›n galibi Ta-
r›k b. Ziyad ve askerleri oldu. Vizigot ordusunun neredeyse tamamen imha edildi-
¤i, bu arada Rodrigo’nun da hayat›n› kaybetti¤i savafl›n bitiminde ‹spanya’n›n ka-
p›lar› ard›na kadar Müslümanlara aç›ld›. Vizigot yönetiminden memnun olmayan
fakir halk ve Yahudiler, Müslümanlar› sevinçle karfl›lad›. Zaten Yahudiler fetihten
sonra Vizigotlar döneminde kaybettikleri sivil ve dini haklar› yeniden kazand›lar.
Resim 9.1
‹lk ç›karma yap›lan
Tarifa’dan bir
görünüm (C. Ersin
Ad›güzel
koleksiyonu)
202 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Tar›k b. Ziyad bu zaferi Musa b. Nusayr’a bildirerek önlerinde art›k hiçbir en-
gelin kalmad›¤›n› söyledi. Bundan sonra Tar›k, H›ristiyanlar›n yeniden bir araya
gelerek kendileriyle mücadele etmesinden çekindi¤i için Julianus’un da tavsiyesiy-
le ordusunu üç gruba ay›rarak ülke içinde ilerleyiflini sürdürdü. Bizzat bafl›nda bu-
lundu¤u ana ordu Vizigotlar›n baflkenti Toledo’ya giderek buraya hâkim olurken,
di¤er iki birli¤i Kurtuba ve Elvira (‹lbire) flehirlerini ele geçirdi. Tar›k’›n bu fetih ha-
rekât› sürerken sürekli haberleflti¤i ve kendisini bilgilendirdi¤i Musa b. Nusayr,
Arap ve Berberîlerden müteflekkil 18.000 kiflilik bir orduyla durumu yerinde gör-
mek ve fethin devam›n› sa¤lamak için 712 y›l›nda ‹spanya’ya geçti. Tar›k b. Zi-
yad’dan farkl› bir güzergâh izlemeye karar veren Musa güçlü surlarla çevrili Kar-
mûne’yi ele geçirdikten sonra Roma ‹mparatorlu¤u zaman›nda eyalet baflkenti
olan ‹flbiliyye’yi ve ard›ndan Maride’yi zapt etti. Musa b. Nusayr bundan sonra Ta-
r›k b. Ziyad ile buluflmak üzere Toledo’ya gitti. Musa’n›n geliflinden haberdar olan
Tar›k onu daha Toledo’ya varmadan yolda karfl›lad›. Bundan sonra her ikisi de En-
dülüs’ün fethini tamamlamak için birlikte harekete geçti. ‹ki komutan Saragossa
flehrini ve civar›n› birlikte ele geçirdikten sonra büyük bir ihtimal ayr›larak fetihle-
rini sürdürdü. Musa b. Nusayr ülkenin fethedilmemifl kuzey bölgelerine do¤ru yö-
nelerek Galicia (C›ll›kiye) bölgesine gitti ve ulafl›lamaz yerleri hariç buray› ele ge-
çirdi. Ard›ndan Beflkens, Elbe (Alava), Kastilla (Kafltâle), Pamplona (Benblûne) ve
Barselona fethedildi. Bundan sonra Musa, Narbone (Arbûne) ve muhtemelen Avig-
non’u da ‹slâm hâkimiyeti alt›na ald›. Fetih harekât›na devam etmek niyetinde
olan, hatta rivayete göre hilafet merkezi D›maflk’a bat›dan do¤uya do¤ru ilerleyip
Bizans ‹mparatorlu¤u’nun baflkenti ‹stanbul’u ele geçirerek inme hedefinde olan
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Musa, Halife Velid’in kendisini ça¤›rmas› üzerine dönme karar› ald›. Tar›k b. Ziyad
ile bir araya gelen ve onunla Endülüs’ü terk etmeye haz›rlanan Musa dönmeden
D Ü fi Ü N E L ‹ M önce Endülüs’te
D Ü fi Ü N Eidari
L ‹ M düzenlemeler yapt›. O¤lu Abdülaziz’i vali tayin etti. Musa ve
Tar›k 714 y›l› sonlar›nda D›maflk’a gitmek için Endülüs’ten ayr›ld›lar. Onlar›n gay-
retleri ile bilinmeyen bir co¤rafyada gerçekleflen fetihlerle ‹spanya art›k Endülüs
S O R U S O R U
olma yoluna girmifl ve yerleflme süreci bafllam›flt›.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
SIRA S‹ZDE Vâdi Lekke Savafl› sonras› Musa b. Nusayr ve Tar›k b. Ziyad aras›ndaki iliflkilerin mahiye-
SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ 1 tini araflt›r›n›z.
AMAÇLARIMIZ
D Ü fi Ü N E L ‹ M
ENDÜLÜS’TE
D Ü fi Ü N E L ‹ M VAL‹LER DÖNEM‹ (714-756)
K ‹ T A P K ‹ T Adevam
756 y›l›na kadar P eden bu süreçte say›lar›n›n yirmi veya daha fazla oldu¤u
S O R U ifade edilen Svaliler
O R U göreve geldi ve Endülüs ilk bafllarda Kayrevan merkezli Ifr›kiy-
ye valili¤ine ba¤l› olarak yönetildi. Valiler genelde Ifr›kiyye valisi veya Endülüs’te-
TELEV‹ZYON ki askerler,T E Lbazen
E V ‹ Z Y OdeN D›maflk’taki Emevî halifesi taraf›ndan seçilmekteydi. Endü-
D‹KKAT D‹KKAT
lüs’ün ilk valisi Musa b. Nusayr’›n o¤lu Abdülaziz’di. Babas›n›n da yönlendirmesi
ile ‹flbiliyye’yi yönetim merkezi olarak seçen, fetih hareketini sürdüren ve Rodri-
N N
SIRA S‹ZDE go’nun efli ‹ SIRA
Egilona S‹ZDE ile evlenen Abdülaziz 716’da vefat etti. Onun ölümünün ard›n-
‹NTERNET NTERNET
dan haleflerinden Hürr b. Abdurrahman es-Sekafî veya Eyûb b. Habîb el-Lahmi za-
man›nda ‹flbiliyye yerine Kurtuba Endülüs’ün idare merkezi oldu. Semh b. Malik
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
döneminde de Endülüs, hilafet merkezi D›maflk’a ba¤l› bir eyalet haline geldi ve
Semh ilk resmi vali oldu. Fetih hareketini Pirenelerin ötesine götürmek isteyen
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
9. Ünite - Endülüs’te ‹slâm Hâkimiyeti I (Fetihten 1031’e Kadar) 203
204
D Ü fi Ü N E L ‹ M
‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
D Ü fi Ü N E L ‹ M
N N
SIRA S‹ZDE SIRA
Müvelled yani Müslüman olmufl ‹spanyollar ile Sakalibe’den oluflmaktayd›. Sakleb kelime-
sinin ço¤ulu olan Sakalibe, köle tacirleri veya korsanlar taraf›ndan Avrupa’n›n do¤u ke-
AMAÇLARIMIZ simleri baflta olmak üzere Lombardia ve baz› bölgelerden Endülüs’e getirilen Slav as›ll›
AMAÇLARIMIZ
kölelerdi. Bunlar küçük yaflta geldiklerinden Müslüman terbiyesi ile yetifltirilmekte ve ile-
ride azad edildikten sonra önemli görevlerde ve orduda yer almaktayd›. III. Abdurrahman
K ‹ T A P döneminde Kordu ‹ T halifenin
A P bunlara duydu¤u güven sebebiyle Sakalibeden meydana gel-
mekteydi. Bu s›n›f ilerleyen zamanlarda Endülüs siyasi hayat›nda etkin rol oynam›fl, hatta
XI. yüzy›lda aralar›nda Turtûfle’nin de oldu¤u Meriyye, Denia, Belensiye gibi flehirler Saka-
TELEV‹ZYON T E L E komutanlar
libe’ye mensup V‹ZYON taraf›ndan idare edilmifltir. Arap kültürünü benimsemekle bir-
likte ‹slâmiyet’i kabul etmeyenler de vard› ki bunlar Mustarib veya Mozarab olarak an›l-
maktayd›. Her türlü haklar› devletin garantisi alt›nda olan, aralar›ndan aday gösterdikleri
ve emîrin seçti¤i bir temsilci (kûmis) vas›tas› ile devlette temsil edilen Mozarablar, Endü-
‹NTERNET ‹NTERNET
lüs Emevî devletine y›ll›k cizye vermekte olup, içlerinden devletin üst kademelerine kadar
ç›kanlara da rastlanmaktayd›. Vizigotlar zaman›nda çok zor flartlarda yaflam mücadelesi
veren ve onlar›n ç›kard›¤› pek çok kanunla din de¤ifltirme ve köle olarak kabul edilme da-
hil insanl›k d›fl› muamelelere maruz kalan Yahudiler ise Müslümanlar›n gelmesine en çok
sevinen taraf oldu. Zira onlar sayesinde hayatlar› de¤iflerek Vizigotlar zaman›nda kaybet-
tikleri bütün haklar›na yeniden kavufltular. Bunlar›n aras›ndan da devlete üst düzey görev-
lerde hizmet edenler ç›kt›. Yahudiler özellikle IX. Yüzy›ldan itibaren kuyumculuk ve ipek
üretiminde söz sahibi oldular.
D Ü fi Ü N E L ‹ M ENDÜLÜS’TE
D Ü fi Ü N E L ‹ M EMÎRL‹K DÖNEM‹ (756-929)
Endülüs, 756 y›l›nda I. Abdurrahman’›n Endülüs Emevî devletini kurmas›yla siya-
S O R U si bir teflekkül
S O oldu
R U ve 929 y›l›na kadar ‘emîr’ ad› verilen idareciler taraf›ndan yö-
netildi. Endülüs’ün ilk emîri Abdurrahman b. Muaviye Emevî Halifesi Hiflam’›n to-
runuydu ve küçük yaflta babas›n› kaybetti¤i için dedesi taraf›ndan yetifltirilmiflti.
D‹KKAT D‹KKAT
Emevî Devleti’nin 750 y›l›nda Abbasîler taraf›ndan y›k›lmas› ve onlar taraf›ndan
Emevî hanedan›n› hedef alan düflmanca takip ve katliamdan Abdurrahman b.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Muaviye azadl› kölesi Bedr ile kaçmay› baflararak Suriye, Filistin üzerinden Ku-
zey Afrika’ya geldi. Buran›n kendi gelece¤i için uygun olmad›¤›n› anlamas› üze-
rine hem Abbasîlerin kendisini bulamayacaklar› hem de ideallerini gerçeklefltire-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
bilece¤ine inand›¤› Endülüs’e geçmeye karar verdi. Çünkü burada mensubu ol-
du¤u Emevî hanedan›na ba¤l› ve kendisine her konuda yard›m edebilecek pek
K ‹ T A P çok kimse Kbulunmaktayd›.
‹ T A P Bunun için Abdurrahman Endülüs’e gitmeden önce
durumu tetkik etmesi ve kendi lehine çal›flmalar yapmas› için azadl› kölesi Bedr’i
bir mektupla Endülüs’e gönderdi. Bedr 754 y›l›nda Endülüs’e gelerek önemli ki-
TELEV‹ZYON
flilerle görüflmeler
TELEV‹ZYON
yapmaya bafllad›. Bunlara mektupta belirtildi¤i gibi pek çok s›-
k›nt›lara ve katliamlara maruz kalan Emevî hanedan›n›n burada halife torunu Ab-
durrahman ile yeniden bafllayabilece¤ini ve bu nedenle onu desteklemenin do¤-
ru olaca¤›n› belirtti.
‹NTERNET ‹NTERNET
9. Ünite - Endülüs’te ‹slâm Hâkimiyeti I (Fetihten 1031’e Kadar) 205
Resim 9.3
Kurtuba Ulu
Camii’nin içerisine
eklenen katedral
(C. Ersin Ad›güzel
koleksiyonu)
Hiflam’dan farkl› bir karakter olarak beliren I. Hakem dönemi isyanlar›n çok s›k
görüldü¤ü bir dönem olarak kay›tlara geçti. Amcalar› da dâhil olmak üzere hemen
herkesin otoriteye karfl› oldu¤u bu dönemde en büyük tepki hiç flüphesiz âlimler-
den geldi. Hiflam zaman›nda gördükleri de¤eri ve elde ettikleri imtiyazlar› Ha-
kem’in tahtta ç›k›fl›yla birlikte kaybeden bu s›n›f hükümdar› çok a¤›r elefltirmeye,
onu hedef göstermeye ve halk nezdinde küçük düflürmeye bafllad›. Sonunda on-
lar›n destek ve teflvikiyle Hakem’e karfl› 805 y›l›nda isyan için çal›flmalar bafllat›ld›.
Ancak bu teflebbüsün daha haz›rl›k safhas›nda yanl›fl insanlarla temasa geçilmesi
gizli plânlar›n a盤a ç›kmas›yla sonuçland› ve Hakem plânda yer alanlar›n cezalan-
d›r›lmas›n› emretti. ‹syan bafllamadan sona eren bu teflebbüs çok fazla zarar ver-
meden halledildi ancak 13 y›l sonra 818 y›l›nda yine âlimlerin tahrikiyle ç›kan is-
yan bu kadar kolay atlat›lamad›. Halk›n bir k›sm›n›n içinde oldu¤u isyan Kurtu-
ba’n›n Rabaz Mahallesi’nde meydana geldi. ‹syanc›lar Hakem’in haks›z yere ken-
dilerinden fazla vergi ald›¤›n› bu nedenle ona savafl açt›klar›n› ancak onun tahttan
inmesi ile isyan› bitireceklerini ifade ediyorlard›. Hakem evleri ve dükkânlar› ate-
fle verdirerek son derece ciddi isyan›n üstesinden gelmeyi baflard›. Bu esnada çok
say›da insan öldü ve Rabaz Mahallesi’nin tamam› y›k›ld›. Bundan dolay› Hakem’in
lakaplar› aras›na er-Rabazî de eklendi. Hakem isyanda yer alanlar›n flehri terk et-
melerini istedi. Bunlardan bir k›sm› Kurtuba d›fl›ndaki Endülüs flehirlerine gider-
ken, ço¤unlu¤u Kuzey Afrika’ya gitmeyi tercih etti. Kuzey Afrika’da ‹skenderiye’yi
tercih edenler daha sonralar› Girit’e giderek burada yerleflti. Hakem döneminde
Saragossa, Maride ve Toledo flehirlerinde de isyanlar görüldü. Özellikle Toledo Vi-
zigotlar›n baflkenti oldu¤undan dolay› ‹slâm hâkimiyetini kabullenememekte ve
her zaman isyan etmekteydi. Hakem bu duruma çare olsun ve flehir halk›n›n mer-
kezi otoriteye karfl› sürekli bafl gösteren isyanlar› sona ersin diye aslen ‹spanyol
olan ancak Müslümanl›¤› kabul etmifl birini flehre vali tayin ederek halletme yolu-
na gitti. Bu kiflinin ald›¤› tedbirlerle Toledo’da bir süre isyan olmad›. Hakem döne-
minde kuzeydeki H›ristiyanlarla mücadele sürdü ve Asturias ile Galicia bölgeleri-
ne baflar›l› seferler yap›ld›. Ancak Franklar taraf›ndan Barselona kenti 801’de iflgal
edildi. Kararl› ve disiplinli yap›s›yla dikkat çeken Hakem 822 y›l›nda hayat›n› kay-
betti.
I. Hakem’in ölümüyle yerini o¤lu el-Evsat olarak tan›nan II. Abdurrahman ald›.
Kendisine bu isim muhtemelen daha sonralar› I. Abdurrahman ve III. Abdurrah-
man’dan ay›rt edilebilmek için verilmiflti. II. Abdurrahman, babas›ndan siyasi, dâ-
hili ve ekonomik yönü çok güçlü bir devlet alm›flt›. O bu devleti çok daha ileri gö-
türerek ülkesine dü¤ün günleri (eyyamu’l-arus) olarak tarihe geçen huzur, refah ve
mutluluk dolu bir dönem yaflatt›. Tar›m, dokuma, infla ve iktisadi alanlarda ülke
genelinde büyük at›l›mlar›n gerçekleflti¤i bu süreçte ilmi ve kültürel hayatta görü-
len canl›l›k, emîrin âlimlere gösterdi¤i sayg› ve hürmet ile daha da pekiflti. Bizans
‹mparatorlu¤u baflta olmak üzere Kuzey Afrika’da bulunan Salihîler ve Rüstemîler-
le diplomatik iliflkiler kuruldu. Endülüs medeniyetinin tam anlam›yla olufltu¤u II.
Abdurrahman zaman›nda H›ristiyan halk aras›nda ‹slâmiyet’in h›zla yay›ld›¤› tespit
edildi. Bununla birlikte bu dönemde de önceki devirlerde oldu¤u gibi isyanlar ve
d›fl tehditlerin yafland›¤› da oldu. Maride ve Toledo gibi flehirlerde ç›kan isyanlar
bast›r›l›rken, valiler döneminde yaflanan kabileler aras› mücadelelerin yeniden
bafllamas› dikkat çekiciydi. Kays ve Yemen kabilelerinin çat›flmas› yüzünden Tud-
mir’de ç›kan isyan devletin bütün çabas›na ra¤men ancak yedi y›lda bast›r›labildi.
II. Abdurrahman zaman›nda ilk kez Normanlar›n 844 y›l›nda Endülüs’e sald›rd›kla-
r› görüldü. Bu sald›r› devletin özellikle donanma ve tersane aç›s›ndan haz›rl›ks›z
208 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
oldu¤u bir zamana rastlamas›na ra¤men II. Abdurrahman’›n çabas› sayesinde ber-
taraf edilebildi. Bundan sonra süratle donanma ve tersane yap›m›na baflland›. Ab-
durrahman kuzeydeki H›ristiyanlara karfl› seferlere de devam etti. Özellikle Asturi-
as ve Galicia bölgelerine yap›lan seferler çok baflar›l› geçti. 840 y›l›nda emîrîn ba-
fl›nda oldu¤u ordu Asturias Kral› II. Alfonso üzerine yürüdü ve bölgedeki kalelerin
bir k›sm›n› ele geçirdi. Yine ayn› dönemde Franklara karfl› da baflar›lar kazan›ld›y-
sa da Barselona kenti al›namad›.
II. Abdurrahman, Endülüs’ün filozofu olarak an›lan Abbas b. Firnas’a, Endü-
lüs’e giyim tarz›n›, yeme içme al›flkanl›klar›n› getiren ve bu konularda halka ör-
nek olan flark›c› Ziryab’a ve flair ayn› zamanda edip Yahya el-Gazzal’a de¤er ver-
mekte ve bunlar› her zaman yan›nda bulundurmaktayd›. 852’de hayat›n› kaybe-
den Abdurrahman’›n yerine o¤lu Muhammed geçti.
Muhammed ile bafllayan ve III. Abdurrahman’›n Endülüs’ün bafl›na geçmesine
kadar devam eden süreç Endülüs’ün en kar›fl›k, en huzursuz ve devlet otoritesi-
nin zay›flad›¤› dönemlerdi. Muhammed zaman›nda özellikle emîrin kendisinin se-
bep oldu¤u ayaklanmalar görüldü. Zira o Suriyeli Araplar› desteklemekte di¤er
Arap kabileleri, Berberî ve yeni Müslüman olmufl gruplar› d›fllamaktayd›. Böylece
Suriyeli Araplar emîrin yanlar›nda oldu¤unu bildiklerinden kendilerinden olma-
yanlara farkl› gözle bakmaya ve onlar› her fleyden uzak tutmaya bafllad›. Bu da
toplum düzeninin bozulmas›na ve mevcut bütünlü¤ün zedelenmesine yol açt›. Bu
dönemde Toledo baflta olmak üzere ülkenin pek çok kentinde isyanlar ç›kt›. To-
(
ledo isyan›nda asiler H›ristiyan kral Ordo n o’dan yard›m istemekten bile çekinme-
(
di. Ordo n o ise zaten Endülüs’e sald›rmak için bahane arad›¤›ndan bunu iyi kul-
(
land› ve bir ordu yollad›. Ancak Emîr Muhammed’in karfl›s›nda hem Ordo n o hem
de Toledo halk› baflar›s›z kald›. Norman tehdidinin II. Abdurrahman’dan sonra
yeniden ortaya ç›kmas› bu döneme denk geldi. Normanlar 859 y›l›nda ikinci kez
Endülüs’e sald›rd›. Fakat bu sefer öncekinden ders al›nd›¤›ndan devlet haz›rl›kl›y-
d›. Bu sebeple Norman tehdidi kolayl›kla atlat›labildi. Kuzeydeki ‹spanyol krall›k-
larla mücadele her zaman oldu¤u gibi yine devam etti. 800’lü y›llardan itibaren
oluflmaya bafllayan ve merkezi Pamplona olan Navarra Krall›¤›’na ve Galicia böl-
gesine yönelik seferler gerçeklefltirilerek baflar›lar kazan›ld›.
886 y›l›nda hayat›n› kaybeden Muhammed’in yerini ancak 2 y›l tahtta kalabile-
cek olan o¤lu Münzir ald›. Bu k›sa süren emîrli¤i döneminde Münzir babas› zama-
n›ndan bafllayarak devletin bafl›na sorun olan asi Ömer b. Hafsun ile u¤raflt›. As-
l›nda Ömer sadece Muhammed ve Münzir de¤il bunlar›n ard›ndan gelen Abdullah
ve III. Abdurrahman’› da fazlas›yla meflgul edecekti. Ömer b. Hafsun’un isyan›n›n
bu kadar uzun sürmesi ve ›srarc› olmas›n›n temel sebebi devlet yönetiminden kay-
naklanmaktayd›. Çünkü Ömer b. Hafsun, Emevîlerin yönetim tarz›ndan flikâyet et-
mekte, emîrlerin bütün güzellikleri al›p kendilerini ac› çekmeye zorlad›klar›n› be-
lirtmekte ve bu nedenle adaletli davranmaktan baflka hedefi olmayan kendi dava-
s›n›n etraf›nda toplan›lmas›n› istemekteydi. Emîr Muhammed’den itibaren baflla-
mak üzere merkezi otorite her defas›nda onun üzerine ordu göndermifl hatta za-
man zaman kendisini yakalam›fl ve eman vererek Kurtuba’da emîrin yan›nda yafla-
mas›na müsaade etmiflti. Ancak o bir süre sonra kaçarak yine isyan hareketine kal-
d›¤› yerden devam ederek Emevî devletini u¤raflt›rmaya devam etti. Ömer b. Haf-
sun, Emevîlerle mücadelede o kadar inatç›yd› ki bunun için menfaat gördü¤ü yer-
lere yaklaflmaktan, Emevîlerin düflman› olan devletlerle temasa geçmekten çekin-
medi. Mesela Abbasîlere yak›nlaflarak onlar›n davas›n› benimsedi¤ini, idaresi alt›n-
daki yerlerde Abbasîler ad›na hutbe okuttu¤unu belirterek sözde onlara ba¤l› kal-
9. Ünite - Endülüs’te ‹slâm Hâkimiyeti I (Fetihten 1031’e Kadar) 209
mak suretiyle ba¤›ms›z bir emîrlik kurmay› düflündü ama baflaramad›. Yine kuzey-
de Galicia bölgesindeki H›ristiyanlarla irtibata geçerek yard›m istemifl hatta onlara
yaranmak ad›na ‹slâmiyet’i b›rakarak H›ristiyan oldu¤unu söylemifl ve ismini bile
de¤ifltirmiflti. Bundan baflka Fat›mîlerle de müttefik olma yolunda çal›flmalarda bu-
lundu¤u gibi Endülüs’teki di¤er asilerle iflbirli¤i yapmaktan da çekinmedi. Münzir
zaman›nda ailesiyle birlikte Kurtuba’da yaflamas›na izin verilmesi kofluluyla teslim
olaca¤›n› belirten ve bu iste¤i devlet taraf›ndan kabul edilen SIRA
Ömer S‹ZDEyine sözünde SIRA S‹ZDE
durmayarak ayakland› ve daha uzun bir süre devlete karfl› gelmeye devam etti.
Münzir’in 888 y›l›nda hayat›n› kaybetmesinden sonra kardefli Abdullah Endülüs
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
taht›na ç›kt›. Endülüs’ün en kar›fl›k dönemine denk gelen Abdullah zaman›nda
devlet otoritesi ülke genelinde kalmam›fl, hemen her bölgede Arap, Berberî ve ye-
ni Müslüman olmufl her kesimden insan›n kar›flt›¤› çok say›daS isyan O R U görülmüfltü. S O R U
‹syanc›lar bu kargafla ortam›n› f›rsat bilerek ba¤›ms›zl›klar›n› ilan etmeye bafllad›.
Böylece merkezi idareye sözde ba¤l› veya tam müstakil çok say›da D ‹ K K Aküçük
T devlet- D‹KKAT
çik kuruldu. Bu dönem halk taraf›ndan büyük fitne ‘el-fitnetü’l-kübra’ olarak ad-
land›r›ld›. ‹bnü’l-Hatib’in deyimiyle “...emîrin Kurtuba’da hutbede okunan ad›ndan
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
baflka hiçbir otoritesi kalmam›flt›.” Devlet genelinde pek çok sorunun olmas› onun
kuzeye ‹spanyol devletlerine karfl› kapsaml› bir sefere ç›kmas›n› engelledi. Emîr
unvan›n› kullanan son Endülüs hükümdar› olan Abdullah ülke yönetimini torunu
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
III. Abdurrahman’a b›rakt›.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
lüs’ü birlik ve bütünlü¤ü kalmam›fl çok kötü bir durumdayken ald›. Ülkenin he-
men hepsi isyanc›lar›n eline geçmifl, iç kar›fl›kl›klar bütün ülkeye hâkim olmufltu.
D›fl düflmanlar ise Endülüs’ün bu durumundan istifade etmek için beklemekteydi.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
Yeni emîr bu kötü duruma son vermek için hemen çal›flmalara bafllad›. Yerel ha-
nedanlar ve isyanc›larla mücadele etti. Ömer b. Hafsun ülke için hala çok büyük
tehditti ve y›k›c› faaliyetlerine bu dönemde de devam etmekteydi.K ‹ T AAncak P önceki- K ‹ T A P
lerden fark› bu yeni dönemde karfl›s›nda genç, dinamik ve oldukça kararl› bir yö-
neticinin bulunmas›yd›. Kendisi de hem yafll› oldu¤undan hem de sa¤l›k sorunlar›
yaflad›¤›ndan daha fazla direnmenin sonuçsuz kalaca¤›n› düflünerek
T E L E V ‹ Z YIII.
O N Abdurrah- TELEV‹ZYON
man’dan kendisini ba¤›fllamas›n› istedi. Emîr taraf›ndan da bu istek kabul edildi ve
aralar›nda bir anlaflma yap›ld›. Ömer b. Hafsun ölünceye kadar bu anlaflmaya ba¤-
l› kald›. Onun ölümünden sonra merkezi otorite ile çocuklar› u¤raflacaklard› ama
sonunda galip gelen devlet oldu. ‹NTERNET ‹NTERNET
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
man 919 y›l›nda Cafer taraf›ndan idare edilen isyan merkezi Bobastro’yu (Bübeflter) kuflat-
t›. Cafer direnemeyece¤ini anlay›nca bar›fl istedi, bu istek Kurtuba’ya rehin göndermesi ve
AMAÇLARIMIZ haraç vermeyi kabul etmesi flart›yla kabul edildi. Ayn› y›l Ömer b. Hafsun’un di¤er o¤lu Ab-
AMAÇLARIMIZ
durrahman da, hezimete u¤rat›larak Kurtuba’ya getirildi. Bobastro’da bulunan Cafer’in
920 y›l›nda öldürülmesi ile yerine kardefli Hafs geçtiyse de o bu görevi di¤er kardefli Sü-
K ‹ T A P K ‹ T Bununla
leyman’a b›rakt›. A P birlikte Süleyman’›n, III. Abdurrahman’›n kuvvetleri ile 927 y›-
l›nda yapt›¤› çat›flmada öldürülmesi üzerine liderlik tekrar Hafs’a geçti. III. Abdurrahman
bu duruma son verilmesi için Bobastro’yu kuflatt›. Hafs direnemeyece¤ini anlay›nca 928 y›-
TELEV‹ZYON l›nda emanTdileyerek
E L E V ‹ Z Y O teslim
N oldu ve ailesi ile birlikte Kurtuba’ya gönderildi. III. Abdurrah-
man onu ba¤›fllad› ve Hafs orada yaflamaya bafllad›. Böylece Emîr Muhammed’den bu tara-
fa y›llard›r devleti u¤raflt›ran isyan III. Abdurrahman zaman›nda tamamen bast›r›lm›fl ol-
‹NTERNET
du. Bu durum emîrin nüfuz ve itibar›n›n daha da artmas›n› sa¤lad›.
‹NTERNET
III. Abdurrahman döneminin en önemli iki d›fl tehdidi Kuzey Afrika’da beliren
Fat›mî devleti ile kuzeydeki ‹spanyol krall›klar›yd›. fiii Fat›mîler kendilerini ‹slâm
dünyas›n›n meflru halifeleri görmekte ve kendi davalar›n› yeryüzüne hâkim k›lma-
ya çal›flmaktayd›. Bu sebeple aralar›nda Endülüs’ün de oldu¤u bir geniflleme poli-
tikas› takip etmeye bafllad›lar. III. Abdurrahman onlar›n tehdidine karfl› donanma-
s›n› güçlendirerek 927 y›l›nda Melila’y› ard›ndan 931 y›l›nda Septe’yi ele geçirdi.
Deniz üssü olarak kullanaca¤› bu flehirlerden özellikle Septe’nin al›nmas› Abdur-
rahman’›n itibar›n› art›rd›. ‹ki taraf aras›ndaki bu mücadele Fat›mî Halifesi Muiz za-
man›nda en fliddetli dönemini yaflad› ve Fat›mîler Endülüs’ün Meriyye k›y›lar›na
sald›rd›. Limanda bekleyen bütün gemileri atefle veren Fat›mîlere karfl› III. Abdur-
rahman daha fazla insan ölmesin diye önce bar›fl içerikli mektuplar göndererek
durumun daha vahim bir hale gelmesini engellemeye çal›flt›. Ancak sonuç al›na-
may›nca donanmas›n› komutan› Galib’in idaresine vererek Fat›mî k›y›lar›n›n vurul-
mas›n› istedi. ‹lk sald›r›da çok baflar›l› olmasa da 956 y›l›nda gerçekleflen ikinci sal-
d›r› esnas›nda Sus, Tabarka bölgeleri yak›l›p y›k›ld›. Buna karfl›l›k Muiz 958 y›l›n-
da Cevher isimli kumandan›n› görevlendirerek tüm Magrib’i ele geçirme emrini
verdi. Cevher, Tahert, Sicilmase ve Fas’› ele geçirerek III. Abdurrahman karfl›s›nda
Fat›mîlerin üstün konuma gelmesini sa¤lad›.
Kuzeydeki ‹spanyol krall›klar› bu dönemde ülke için yine ciddi sorunlar teflkil
etmekteydi. Asturias Kral› III. Alfonso’dan sonra yerine geçen o¤lu Garcia ile bir-
likte krall›k Leon Krall›¤› olarak flekillendi ve Endülüs’e yönelik düflmanca duygu-
lar bu süreçte de devam etti. Leon Kral› Garcia’n›n ölümü ile yerine kardefli II. Or-
( (
do n o geçti. Ordo n o’nun Endülüs’e yönelik sald›r› giriflimlerine karfl› Abdurrah-
man bir ordu göndermifl ancak iki taraf aras›nda 917 y›l›nda yap›lan savafl› Müslü-
manlar kaybederek kumandan Ahmed. b. Muhammed flehit düflmüfltü. III. Abdur-
rahman bu yaflanan duruma çok üzüldü ve bundan sonra H›ristiyanlara karfl› daha
(
kararl› olarak mücadeleyi ele ald›. II. Ordo n o, Müslümanlardan çekindi¤i için Na-
varra Kral› I. Sancho Garces ile anlaflarak birlikte hareket etme karar› ald›. Ancak
III. Abdurrahman’›n gönderdi¤i ordu karfl›s›nda önce 918 y›l›nda, ard›ndan bizzat
emîrin ç›kt›¤› sefer sonucunda 920 y›l›nda büyük bir bozguna u¤rad›. Bu yenilgiyi
Leon ve Navarra krallar›n›n birlikte, yine emîrin kumandas›ndaki Müslüman ordu-
su karfl›s›nda ald›klar› Muez yenilgisi takip etti. III. Abdurrahman üst üste kuzeye
9. Ünite - Endülüs’te ‹slâm Hâkimiyeti I (Fetihten 1031’e Kadar) 211
karfl› ordular göndermeyi ihmal etmedi ve hayat›n›n sonuna kadar H›ristiyanlarla Kurtuba’n›n 8 km.
kuzeybat›s›nda, Cebel-i Arus
mücadeleyi sürdürdü. Ayr›ca H›ristiyan krall›klar içinde görülen anlaflmazl›klarda (Sierra Morena) da¤›n›n güney
eteklerinde kurulan
yard›m›na baflvurulan bir kifli oldu. Mesela 958 y›l›nda tahttan indirilen Leon Kral› Medînetüzzehrâ ‹slâm
Sancho’nun yeniden hükümdar olabilmesi için III. Abdurrahman’a baflvurulmufl ve mimarisinin en önemli
eserlerinden biridir. III.
o da Sancho’nun yeniden tahta ç›kmas›n› sa¤lam›flt›. Abdurrahman’›n cariyesi
Zehra’n›n iste¤i üzerine infla
III. Abdurrahman’a kadar Endülüs hükümdarlar› emîr unvan›yla yetinmifller, ettirilen bu eser, saray ve bu
baflka herhangi bir unvan kullanmam›fllard›. Ancak III. Abdurrahman’dan itibaren saray›n etraf›nda geliflen bir
flehirden ibarettir. 936’da
bu durum de¤iflti. Zira o fiii Fat›mîlerin halifelik iddias›yla ortaya ç›kmas›n›, Abba- yap›m›na bafllanan
sî Halifesi Muktedir’in (908-932) Fat›mîlere karfl› bir fley yapamamas›n› da düflüne- Medînetüzzehrâ’n›n inflas› II.
Hakem döneminde 976 y›l›nda
rek hilafet kurumuna sahip ç›kmaya karar verdi. Zaten ülkesindeki durumu da bitirilmifltir. fiehir, el-‹drîsî’ye
göre üç kademeli olarak infla
kendisinin halifeli¤i ilan etmesi için uygundu. Bu sebeplerle III. Abdurrahman 16 edilmifl olup; flehrin üst
Ocak 929’da kendisini halife ilan etti. Yay›nlad›¤› ve etrafa gönderdi¤i fermanlarla k›sm›nda halifenin saray›,
harem dairesi ve kale; orta
da bunun kendi haklar› oldu¤unu belirtti. k›sm›nda bahçe ve yeflil alanlar;
Halife III. Abdurrahman zaman›nda tar›m, ticaret ve sanayide ülke en üst nok- en alt k›sm›nda ise Büyük Camii
ile köle ve hizmetçilere mahsus
talara yükseldi. Bu sayede çok zengin ürünlerin Endülüs’te yetiflmesine imkân ve- evler bulunmaktad›r. fiehrin üst
k›sm›n›n taban› orta flehrin,
rilirken, ihtiyaç fazlas› olanlar›n da ihraç edilmesi sa¤land›. Ayr›ca a¤›rl›¤›n› Saka- bunun da taban› afla¤› flehrin
libe s›n›f›n›n oluflturdu¤u çok güçlü bir ordu kuruldu¤u gibi donanma da güçlen- çat›lar› düzeyine düflmektedir.
Halife 6.250.000 dinar oldu¤u
dirildi. E¤itime önem verilerek, edebiyat, tarih ve di¤er sahalarda yap›lan çal›flma- anlafl›lan vergi gelirlerinin üçte
birini buraya harcad›¤› gibi
lar desteklendi ve ilim insanlar› himaye edildi. Döneminin en karakteristik yap›s› döneminin bütün imkânlar›n›
olan Medinetüzzehrâ saray› ve flehri her gün 10 bin kifli, 1500 yük hayvan›n›n ça- kullanmaktan çekinmemifltir. III.
Abdurrahman 13.750 genç, 6314
l›flmas› ve Abdurrahman’›n gelirlerinin üçte birini buraya aktarmas› ile uzun u¤rafl- kad›n ve k›z çocu¤u, 3750
lar sonucu infla edildi. Bu dönemde Endülüs dünyan›n en dikkat çekici ülkeleri kifliden oluflan kuzeyden
devflirilmifl muhaf›z k›tas›yla
aras›na girdi. Bu sebeple Bizans ‹mparatoru VII. Konstantinos baflta olmak üzere birlikte Medînetüzzehrâ’da
yaflamakta ayr›ca say›s›
önemli devlet hükümdarlar› elçi heyetleri göndererek Abdurrahman ile dost ol- 100.000’i bulan ordusu da
mak isteklerini belirtti. Endülüs’te en uzun süre yöneticilik yapan III. Abdurrah- kendisine efllik etmekteydi.
Çeflitli ülkelerden gelen elçiler
man arkas›nda muazzam bir devlet b›rakarak 961 y›l›nda hayat›n› kaybetti. Yerine bu flehirde a¤›rlan›rlard›.
o¤lu Hakem geçti.
Resim 9.4
Medinetüzzehra’n›n iç
k›sm›ndan bir
görünüm
(www.greatmirror.com)
212 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Medînetüzzehrâ’n›n en önemli 961-976 y›llar› aras›nda hüküm süren II. Hakem, babas›ndan her yönü ile mü-
k›sm› saray›d›r. Burada bulunan
4300 sütunun 1013’ü Kartaca ve kemmel bir devlet devrald›¤› için bu durumun devam etmesi gerekti¤ini bilmek-
Tunus’tan, 140’› ‹stanbul’dan,
19’u Frenk krall›klar›ndan teydi. Sade ve bar›fl yanl›s› bir halife olmas› sebebiyle tahta ç›kar ç›kmaz onun bu
getirilmifl, di¤er sütunlar iyi halinden istifade etmeye çal›flan d›fl düflmanlarla karfl›laflt›. Bunlardan ilki Leon
Endülüs topraklar›ndan temin
edilmifltir. Sarayda resim, Kral› Sancho idi. Zira o Leon Krall›¤›’n›n devam›n› ve kendi tahta ç›k›fl›n› III. Ab-
süsleme ve heykel sanatlar› göze
çarpmakta hatta Zehra’n›n bir
durrahman’a borçlu olmas›na ra¤men bunu tamamen unutmufl, yapt›¤› anlaflmay›
heykeli de saray›n giriflinde ihlal etmeye bafllayarak Hakem’e tav›r alm›flt›. Halife onun bu davran›fl›na karfl›l›k
bulunmaktad›r. Saraydaki (
15.000 direk alt›n kaplama olup, muhalifi olan ve onu tahttan indirmek için u¤raflan eski kral IV. Ordo n o’yu des-
(
zümrüt, yakut, mermer ve inciyle tekleme karar› ald›. Ordo n o ile yap›lan anlaflma Sancho’yu tedirgin edince hemen
süslenmifltir. Medînetüzzehrâ II.
Hiflam ve hâcibi ‹bn Ebû Âmir II. Hakem’e elçiler göndererek III. Abdurrahman zaman›nda yapt›¤› anlaflmaya sa-
döneminde de¤erini yitirmeye (
bafllad›. 1010 y›l›nda Berberîler d›k kalaca¤›n› bildirdi. Fakat bu esnada Ordo n o’nun ölümüyle fikrinden vazgeçe-
taraf›ndan ya¤malanan flehir, rek Endülüs’e tekrar tav›r almaya bafllad›. Hatta müttefikleri Navarra Kral› Garcia,
Murâb›tlar ve Muvahhidiler
zamanlar›nda tahrip olmaya Kastilya Kontu Gonzales ile birlikte II. Hakem’e karfl› harekete geçti. Bu yaflanan-
devam etti. H›ristiyanlar lar karfl›s›nda Hakem onlar›n üzerine giderek büyük bir zafer kazand›. Sonunda
taraf›ndan 1236 y›l›nda Kurtuba
ele geçirildi¤inde buras›n›n Sancho ve müttefikleri elçiler gönderip bar›fl talebinde bulunmak zorunda kald› ve
harabe halinde oldu¤u ifade
edilir. Hakem’in de kabul etmesi üzerine onlarla bar›fl yap›ld›.
II. Hakem döneminde Kuzey Afrika’da Fat›mî yanl›s› ‹drisîlerle mücadele edil-
di. Bunlar liderleri Hasan b. Gannun liderli¤inde Endülüs’e karfl› faaliyetlerde bu-
lunmaktayd›. 972 y›l›nda Hakem’in gönderdi¤i ilk ordu ‹drisîleri zor durumda b›-
rakt› ama sonuç al›namad›. Bunun üzerine Hakem en önemli komutanlar›ndan bi-
ri olan Galib komutas›nda donan›ml› bir orduyu Kuzey Afrika’ya gönderdi. Galib,
‹drisî reisleri ve ordu komutanlar› aras›nda para da¤›tarak onlar› kendi taraf›na
çekmeye çal›flt› ve baflar›l› da oldu. Onlar Hasan b. Gannun’u b›rakarak Endülüs
saflar›na kat›lmaya bafllad›. Bu yaflananlar karfl›s›nda Hasan bir süre daha Endülüs
ile mücadeleye devam etti fakat daha fazla direnemeyece¤ini anlad›¤›ndan aff›n›
isteyerek teslim oldu. Yine bu dönemde Normanlar›n Endülüs’e yönelik üçüncü
sald›r›s› gerçekleflti. 971 y›l›ndaki sald›r› kolayca bertaraf edildi.
Endülüs’ün en parlak devirlerinden biri olan bu dönemde Kurtuba Cami genifl-
letilmifl ve baflkent Kurtuba dünyan›n say›l› baflkentlerinden biri olmufltu. ‹lim tut-
kusu ve kitap sevgisiyle tan›nan Hakem’in ‹slâm dünyas›n›n önemli merkezlerinde
ad›na kitap sat›n alan görevlileri bulunmaktayd›. Bu nedenle halifenin saray›ndaki
kütüphane çok de¤erli kitaplarla doluydu. Âlimleri koruyan ve onlara de¤er veren
Hakem Endülüs’te herkesin e¤itim almas›n› istedi¤inden özellikle maddi durumla-
r› iyi olmayan ailelerin çocuklar›n›n okuyabilmesi için yat›l› okullar yapt›rd›. Bu sa-
yede Endülüs’te herkesin okuma yazma ö¤renmesini sa¤lad›. Ömrünü ülkesinin
refah› ve mutlulu¤una adayan Hakem daha sa¤l›¤›nda o¤lu Hiflam’›n tahta ç›kma-
s›n› istedi¤inden devletin ileri gelenlerini bir toplant›ya ça¤›rarak bu iste¤ini iletti
ve onlara bunu kabul ettiklerine dair bir belge imzalatt›. Ard›ndan imzalanan bu
belgenin ço¤alt›larak ülkenin dört bir yan›na gönderilmesini ve herkesin o¤lu Hi-
flam’› kabul etmesini sa¤lad›. Hakem, Ekim 976 y›l›nda vefat etti¤inde yerini sa¤-
lamlaflt›rd›¤› o¤lu 12 yafl›ndaki II. Hiflam Endülüs’ün bafl›na geçti. Asl›nda onun
tahta ç›kmas›nda Hakem döneminden itibaren itibar› artan Muhammed ‹bn Ebû
Âmir ve II. Hakem’in veziri Mushafi’nin çok büyük pay› bulunmaktayd›. Zira onlar
Hiflam’a karfl› olan baflta saray›n önde gelen görevlileri olmak üzere herkesi berta-
raf etmeyi baflararak Hiflam’›n mevkiini güçlendirdiler. Endülüs’teki bu kaos orta-
m› her zaman oldu¤u gibi yine kuzeydeki ‹spanyol krall›klar›n ifline yarad› ve on-
lar›n Müslüman topraklar›na yönelik sald›r›lar›n› tetikledi. H›ristiyanlar›n bu sald›-
r›lar›na mani olabilmek için ‹bn Ebû Âmir 977 y›l›nda son derece büyük yetkilerle
onlara karfl› sefere ç›kt›. Çok baflar›l› geçen bu sefer H›ristiyanlar› öylesine korkut-
9. Ünite - Endülüs’te ‹slâm Hâkimiyeti I (Fetihten 1031’e Kadar) 213
tediler. Toledo’ya kaçm›fl olan el-Mehdi yeniden Endülüs taht›na ç›kabilmek için
mücadelesine devam etti hatta H›ristiyan krallardan bile yard›m istemekten çekin-
medi. Bu sayede 1110 y›l›nda tekrar Endülüs’ün yönetimini üzerine alsa da bu du-
rum uzun sürmedi ve kendisine karfl› yap›lan bir darbe ile görevden al›narak yeri-
ne Temmuz 1010’da II. Hiflam tahtta ç›kar›ld›. Fakat bu sefer de Berberîler Hiflam’›
istemediler ve onu görevden alarak el-Mustaîn’i yeniden halife olarak seçtiler. An-
cak bu halifelik k›sa sürdü. Zira Hz. Ali soyuna mensup olduklar›n› iddia eden fiii
Hammûdîler 1016 y›l›nda bu kargafladan faydalanarak el-Mustaîn’i azledip taht› ele
geçirdiler. Ali b. Hammûd, II. Hiflam’›n öldü¤ünü ileri sürerek kendisini halife ilan
etti. Fakat Hammûdîler fiii olmalar› sebebiyle halk taraf›ndan istenmediler. Bu se-
beple bunlara karfl› III. Abdurrahman’›n torunu oldu¤u ifade edilen IV. Abdurrah-
man, el-Murtazâ unvan›yla Nisan 1018’de halife ilan edildi. Ali b. Hammûd siyasi
otoriteyi kaybetmemek için el-Murtazâ ve onu destekleyenlere karfl› sert davran›fl-
larda bulundu fakat birdenbire ölümü bu hareketi bitirdi. Yerine kardefli Kas›m, el-
Me’mûn unvan›yla geçti ve adaletiyle ön plana ç›karak insanlar›n sevgisini kazan-
d›. IV. Abdurrahman ise bu yaflananlar karfl›s›nda her geçen gün kendisine kat›lan
taraftarlar›yla birlikte Kas›m b. Hammûd’u destekleyenlerle mücadele etmeye bafl-
lad›. Fakat bu mücadele esnas›nda onu destekleyen en yak›n dostlar›n›n bile ken-
disini terk ettikleri görüldü. Hatta dostlar› onun karfl›s›nda olanlarla birlikte hare-
ket etme karar› ald›lar. Sonuçta Abdurrahman bir savafl esnas›nda öldürüldü ve
yönetim do¤rudan Kas›m b. Hammûd’a kald›. Ancak onun zamanla Berberîlere
karfl› olumsuz yaklafl›m› ve ailesi içindeki taht kavgalar› Endülüs’teki durumuna
darbe indirdi. Zamanla Kurtuba halk› da onlar›n bu halinden flikâyetçi olmaya bafl-
lad› ve 1023 y›l›nda Hammûdîlere karfl› büyük bir isyan bafllat›ld›. ‹syan karfl›s›nda
hiçbir baflar› gösteremeyen Hammûdîler, Kurtuba’dan uzaklaflt›r›ld›lar. Devletin
ileri gelenleri, kumandanlar ve halk yeni halifeyi seçmek için Kurtuba Ulu Cami-
i’nde topland›klar›nda ço¤unlu¤un arzusuyla Abdurrahman b. Hiflam’›n halife ol-
mas›na karar verdiler. Kas›m 1023 y›l›nda el-Müstazhir unvan›yla yönetimi devra-
lan V. Abdurrahman, kendisine muhalif gruplar›n halk› k›flk›rtmas›yla ç›kan isyan-
da tahta ç›kal› iki ay bile olmadan 1024 y›l›nda feci bir flekilde öldürüldü. Abdur-
rahman’a karfl› bafllat›lan muhalefet cephesinde yer alan Emevî ailesinden Muham-
med b. Abdurrahman, el-Müstekfi unvan›yla halife oldu fakat yanl›fl uygulamalar›,
ald›¤› isabetsiz kararlarla herkesin tepkisini üzerine çekmekte gecikmedi ve böyle-
ce kendi sonunu haz›rlad›. Muhammed’in öldürülmesiyle art›k Endülüs sonu gö-
rünmeyen bir çözümsüzlü¤e do¤ru süratle gitmeye bafllad›. Alt› veya yedi ay bafl-
s›z kalan devlet bu süre içinde bir dan›flma meclisi taraf›ndan idare edildi. Halk›n
iste¤i yeni bir halifenin seçilmesi ve halife ile yönetimin devam› yönündeydi. So-
nunda IV. Abdurrahman’›n a¤abeyi Hiflam’›n halife olmas›na karar verildi.
III. Hiflam’›n halk›n istedi¤i bir yönetici olmad›¤› k›sa sürede anlafl›ld›; zira e¤-
lenceden, hofllanan, hiçbir iflten anlamayan, karars›z bir yap›ya sahipti ve sonun-
da tahttan indirildi. Bundan sonra Kurtuba’n›n önde gelenleri halifeli¤in ülkeye za-
rar verdi¤ine dair görüfl belirterek bunun ilga edilmesine ve ülkenin flura ile yöne-
tilmesine karar verdiler. Böylece Endülüs Emevî devleti 1031 y›l›nda y›k›lm›fl oldu.
711 y›l›nda büyük heyecan ve umutla bafllayan, 756 y›l›nda devlet teflekkülü ile da-
ha da belirginleflen, X. yüzy›lda dünyan›n say›l› ülkelerinden biri olan Endülüs ne
yaz›k ki bu flekilde sona erdi. Her ne kadar 1492 y›l›na kadar Endülüs’teki Müslü-
man varl›¤› devam etse de bu eskisi gibi olmayacakt›.
SIRA S‹ZDE Halife II. Hakem döneminde nüfuzu artmaya bafllayan Muhammed ‹bn Ebû Âmir ve onun
SIRA S‹ZDE
4 temsil etti¤i Âmiriler kimdir?
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
S O R U S O R U
D‹KKAT D‹KKAT
9. Ünite - Endülüs’te ‹slâm Hâkimiyeti I (Fetihten 1031’e Kadar) 215
Özet
N
A M A Ç
‹spanya’n›n fetihden önceki durumunu ve Endü- lid b. Abdülmelik’den ald›¤› izinle önce Tarîf b.
1 lüs’ten önce Kuzey Afrika’daki ‹slâm fetihlerini Mâlik komutas›nda 500 kiflilik bir birli¤i ard›n-
aç›klayabilmek dan da Tanca Fatihi Tar›k b. Ziyad komutas›nda
V. Yüzy›ldan itibaren Vandal, Alan, Suev ve Vizi- 7000 kifliden meydana gelen orduyu ‹spanya’ya
got gibi Germen kavimlerinin Roma ‹mparator- yollad›. Vizigot Kral› Rodrigo tahminen 40 bin
lu¤u’nun egemenli¤indeki bölgeye nüfuz etme- veya çok daha fazla bir askerî kuvvetle Müslü-
ye bafllad›klar› görülür. Bunlardan Vizigotlar 468 manlar›n karfl›s›na ç›kt›. Musa b. Nusayr’›n gön-
y›l›nda Euric’in liderli¤inde bölgeye hâkim oldu- derdi¤i 5000 kiflilik takviyeyle Müslümanlar›n gü-
lar. Bizans ‹mparatoru Iustinianos zaman›nda cü 12.000’e ulaflt›. ‹ki taraf fiezûne yak›nlar›nda
bölgenin güneyi 554 y›l›nda yeniden Bizans ege- bulunan Rio Guadalete veya Rio Barbate Nehri
menli¤ine girdi. Fakat k›sa bir süre sonra bu top- civar›nda Lekke Vadisi’nde karfl› karfl›ya geldi.
raklar›n önemli bir k›sm›n› geri alan Kral Leovi- Yap›lan savaflta galip gelen Tar›k b. Ziyad ve as-
gild zaman›nda Toledo merkezli Vizigotlar, ‹s- kerleri oldu. Vizigot ordusunun neredeyse tama-
panya’n›n neredeyse tamam›na sahip oldular. Vi- m› imha edildi ve Rodrigo hayat›n› kaybetti. Böy-
zigotlar›n, adaletsiz yaklafl›m ve haks›z uygula- lece ‹spanya’n›n kap›lar› ard›na kadar Müslüman-
malar› ayr›ca ald›klar› yanl›fl kararlar kendi halk› lara aç›ld›.
N
baflta olmak üzere herkesin tepki duymas›na ne-
den oldu. III. Toledo Konsili’nde mensubu ol- Endülüs Emevî devleti hakk›nda genel bir de¤er-
A M A Ç
duklar› Arius mezhebini b›rak›p Katolikli¤i seç- 3 lendirmede bulunabilmek
melerine ra¤men ülkede kar›fl›kl›k, isyan ve taht 756 y›l›nda I. Abdurrahman taraf›ndan kurulan
kavgalar› hiç dinmedi ve günden güne istikrar- Endülüs Emevî Devleti, 929 y›l›nda III. Abdur-
s›zl›k artt›. Hz. Ebubekir ile birlikte bafllayan fe- rahman’›n ‘halife’ unvan›n› almas›yla emîrlikten
tih harekât› sonra gelen halifeler zaman›nda da hilafete geçti. Böylece 1031 y›l›na kadar sürecek
devam ederek Suriye, Filistin, M›s›r, ‹ran ve Ku- halifelik dönemi bafllad›. Merkezi otoritenin güç-
zey Afrika’y› içine alacak flekilde geliflti. Hz. Os- lü oldu¤u dönemde ülkede istikrar ve huzur ol-
man zaman›nda M›s›r Valisi Abdullah b. Sa’d b. du¤undan bu durum ekonomik, sosyal ve kültü-
Ebu Serh Bizans’›n Kuzey Afrika bölgesi yöneti- rel her alana yans›maktayd›. Ancak merkezi yö-
cisi Georgios’un merkezi Sübeytula’y› ele geçire- netimin zay›f oldu¤u durumlarda kaos ve kar›-
rek Tunus’a kadar uzanan oldukça genifl bir alan fl›kl›k ülke geneline hâkim oldu¤undan içte is-
zapt edildi. Dört Halife döneminde bafllayan fe- yanlar kendini göstermekte ve devlet bütün gü-
tihleri Emevîler de sürdürdüler. Halife Muavi- cüyle bunlar› bast›rmakla u¤raflmaktayd›. Bu da
ye’nin Kuzey Afrika’n›n fethiyle görevlendirdi¤i baflta kuzeydeki H›ristiyan ‹spanyol krall›klar ol-
Ukbe b. Nafi, 670 y›l›nda askeri bir karargâh ola- mak üzere d›fl güçlere Endülüs’e sald›rma imkâ-
rak düflünülen Kayrevan flehrini infla ettirirken, n› sa¤lamaktayd›. Bu yüzden devlet iç tehdit yü-
haleflerinden Hasan b. Numan Kartaca’y› ele ge- zünden d›fl güçlere karfl› kapsaml› bir mücadele-
çirdi. Ifr›kiyye valili¤ine atanan Musa b. Nusayr ye girmekte zorlanmaktayd›.
N
ise Septe ve birkaç yer hariç hemen hemen Ku-
zey Afrika’n›n tamam›n› fethetti. Endülüs’ün emîrlikten hilafete geçifl sürecini tah-
N
A M A Ç
4 lil edebilmek
‹spanya’n›n fethinde rol oynayan sebepleri de- III. Abdurrahman’a kadar Endülüs hükümdarlar›
A M A Ç
2 ¤erlendirerek fethin seyri hakk›nda bilgi sahibi emîr unvan›yla yetinerek baflka bir unvan kul-
olabilmek lanmad›lar. III. Abdurrahman, fiiî Fat›mîlerin ha-
Musa b. Nusayr, Kuzey Afrika’n›n fethinden son- lifelik iddias›yla ortaya ç›kmas›, Abbasî Halifesi
ra ‹spanya’n›n fethedilmesi gerekti¤ini düflünme- Muktedir’in Fat›mîlere karfl› bir fley yapamamas›-
ye bafllam›flt›. Çünkü Müslümanlar için ‹span- n› düflünerek, ‹slâm dünyas›n›n siyasi ve manevi
ya’dan baflka gidilecek co¤rafi ve ayn› zamanda alandaki zor durumunu dikkate alarak hilafet ku-
elveriflli bir bölge bulunmamaktayd›. ‹spanya’n›n ruma sahip ç›kmaya karar verdi. Baflta Endülüs
o an içinde bulundu¤u otorite bofllu¤u ve kaos olmak üzere ‹slâm dünyas›n›n tamam›ndaki et-
ortam› yani Vizigotlardan kaynaklanan yanl›fl uy- kin nüfuzu kendisinin halifeli¤i üstlenmesi için
gulama ve adaletsizlikler Müslümanlar›n lehiney- uygundu. Bu sebeple 16 Ocak 929 tarihinde ken-
di. Ayr›ca Kral Witiza’n›n o¤ullar› ve Septe hâki- disini halife ilan etti. Yay›nlad›¤› ve etrafa gön-
mi Julianus da kendisini fetih için ‹spanya’ya da- derdi¤i fermanlarla da bunun haklar› oldu¤unu
vet etmekteydi. Bu sebeple Musa b. Nusayr, Ve- sebepleriyle aç›klad›.
216 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Kendimizi S›nayal›m
1. Katolikli¤i seçme karar› alan Vizigot kral› afla¤›daki- 6. ‹lim tutkusu, kitap sevgisi ve kütüphane zenginli¤i
lerden hangisidir? afla¤›dakilerden hangisi ile iliflkilendirilebilir?
a. Rodrigo a. I. Hiflam
b. Recaredo b. Muhammed
c. Euric c. II. Hakem
d. Witiza d. II. Hiflam
e. Leovigild e. Abdullah
2. 711 y›l›nda Endülüs’ü fetheden komutan afla¤›daki- 7. I-Üçüncü Abdurrahman’›n halife olmas›
lerden hangisidir? II-Abdurrahman b. Muaviye’nin Endülüs’e geçmesi
a. Tar›k b. Ziyad III-Endülüs Emîri Münzir’in ölümü
b. Tarif b. Malik IV-Endülüs’te Valiler döneminin bafllamas›
c. Velid b. Abdülmelik Yukar›daki olaylar›n kronolojik s›ralamas› nas›l ol-
d. Musa b. Nusayr mal›d›r?
e. Abdülaziz b. Musa a. I, III, IV, II
b. II, I, III, IV
3. Müslümanlar›n Avrupa’da ilerlemelerine engel olan c. II, III, I, IV
savafl afla¤›dakilerden hangisidir? d. III, II, I, IV
a. Vâdi-Lekke e. IV, II, III, I
b. Toulouse
c. Poitiers 8. Afla¤›dakilerden hangisi I. Hiflam döneminde Endü-
d. Musârra lüs’ün resmi mezhebi olmufltur?
e. Muez a. Evzai
b. Hanbeli
4. Endülüs emirlerinden hangisi zaman›nda âlimlerin c. Hanefi
isyan hareketinde rolü olmufltur? d. Maliki
a. I. Abdurrahman e. fiafii
b. I. Hakem
c. Muhammed 9. Afla¤›dakilerden hangisi III. Abdurrahman dönemi-
d. Abdullah nin olaylar› içinde yer almaz?
e. II. Hakem a. Fat›mîlerle kapsaml› bir mücadeleye giriflmesi
b. Dedesi taraf›ndan veliaht gösterilerek tahta ç›k-
5. Ömer b. Hafsun’la ilgili olarak afla¤›daki ifadelerden mas›
hangisi do¤rudur? c. Emîrlikten hilafete geçifl sürecinin onun zama-
a. Ömer b. Hafsun, III. Abdurrahman zaman›nda n›nda olmas›
isyan hareketine son vermifltir. d. Devletini dünyan›n en önemli ülkelerinden biri
b. Ömer b. Hafsun, sadece Emîr Muhammed za- haline getirmesi
man›nda isyan etmifltir. e. Medinetüzzâhire Saray›’n› infla ettirmesi
c. Ömer b. Hafsun, Emîr Abdullah zaman›nda is-
yan hareketine bafllam›flt›r. 10. Ülkesine “dü¤ün günleri (eyyamu’l-arus)” olarak
d. Ömer b. Hafsun’un isyan› k›sa sürmüfltür. an›lan bir dönem yaflatan Endülüs emîri afla¤›dakiler-
e. Ömer b. Hafsun hiç isyan etmemifltir. den hangisidir?
a. I. Abdurrahman
b. II. Abdurrahman
c. I. Hakem
d. II. Hiflam
e. III. Abdurrahman
9. Ünite - Endülüs’te ‹slâm Hâkimiyeti I (Fetihten 1031’e Kadar) 217
S›ra Sizde 4
S›ra Sizde Yan›t Anahtar› Halife II. Hakem döneminin en önemli flahsiyetlerin-
S›ra Sizde 1 den ve o¤lu II. Hiflam’›n hâcibi olan Muhammed ‹bn
Musa b. Nusayr’›n azadl› kölesi Tar›k b. Ziyad ile ara- Ebû Amir 939 y›l›nda do¤du. Ailesi taraf›ndan çok iyi
s›ndaki iliflkiler rivayete göre Vâdi Lekke Savafl› sonras› yetifltirildi. Kâtip olarak bafllayan kariyeri II. Hakem za-
Tar›k’›n Musa’n›n sözünü dinlemeyerek fetihlere de- man›nda yükselmeye bafllad›. 967 y›l›nda II. Hakem’in
vam etmesi yüzünden sars›lm›flt›. Ancak Musa’n›n En- 5 yafl›ndaki o¤lu Abdurrahman’›n mallar›n›n idaresin-
dülüs’e geçmesi ve Tar›k’›n onu Toledo’ya gelmeden den sorumlu oldu. Ard›ndan devlet kademelerinde
daha yolda iken sayg›l› ve nazik bir flekilde karfl›lamas› önemli görevlerde bulunduktan sonra ‹flbiliye ve Septe
ile bu iliflkiler düzelmifltir. Her ne kadar onlar›n bu kar- kad›l›¤›na tayin edildi. II. Hakem’in o¤lu Abdurrah-
fl›laflmas›nda Musa’n›n Tar›k’a a¤›r sözler sarf etti¤i ve man’›n ölümünden sonra veliaht gösterilen Hiflam’›n
sert muamelede bulundu¤una dair görüfller bulunsa da mallar›n› idare etmekle görevlendirildi ve sonras›nda
ikisinin fetih harekât›n› bundan sonras› için birlikte de- 972 y›l›nda flehrin asayiflle ilgili birime atand›. Kuzey
vam ettirme gayretleri ve sonras›ndaki geliflmeler bu Afrika’da ‹drisîlere yönelik harekât›n masraflar›n›n çok
düflüncelerin aksini ispatlamaktad›r. olup olmad›¤›n› teftifl için II. Hakem taraf›ndan buraya
gönderildi ve bu durum onun daha da yükselmesine
S›ra Sizde 2 vesile oldu. Nitekim Halife Hiflam zaman›nda önce ve-
Franklar, Roma ‹mparatorlu¤u’nun kuzey ve do¤u s›n›r zir ard›ndan hâcib oldu. Muhammed ‹bn Ebû Âmir ile
bölgelerinde yaflayan, bununla birlikte Roma hâkimiye- bafllayan ve kendisinden sonra o¤ullar› Abdülmelik ve
tini kabul etmeyen Germen as›ll› kavimlerdendi. Bunla- Abdurrahman ile devam eden bu süreç Âmiriler döne-
r›n III. Yüzy›l›n ikinci yar›s›nda Roma topraklar›na gir- mi olarak adland›r›ld›. ‹bn Ebû Âmir’in o¤ullar›ndan
di¤i, Galya bölgesi ile ‹spanya’y› istila ettikleri ve za- Abdülmelik de babas› gibi devlete büyük hizmetlerde
manla Merovenjiyen Frank Krall›¤›’n› kurduklar› bilin- bulundu. Ancak onun 1008 y›l›nda ölümünden sonra
mektedir. Müslüman fetihleri bafllad›¤› zaman Mero- yerini alan kardefli Abdurrahman babas› ve a¤abeyi ka-
venjiyen Krall›¤› kendi içindeki nüfuzlu ailelerin yöne- dar baflar›l› olamad›.
timi ele geçirmek için u¤raflt›klar› bir sürece tan›k ol-
218 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Yararlan›lan Kaynaklar
Chejne, A. (1974), Müslim Spain its History and
Culture, Minneapolis.
Dozy, R. (1972), Spanish Islam, London.
Hitti, P. (1980), Siyasî ve Kültürel ‹slâm Tarihi, (trc.
Salih Tu¤), III, ‹stanbul.
______ (1970), Islam, A Way of Life, London, Bombay,
Karachi.
‹bn ‹zârî, (1951), el-Beyânü’l-Mu¤rib fî Ahbâri’l-
Endelüs ve’l-Ma¤rib, (nflr. G.S. Colin-E.Levi
Provençal), Leiden.
‹bnü’l-Kûtiye, (1982), Târîhu ‹ftitâhi’l-Endelüs (nflr.
‹brahim Ebyârî), Kahire.
‹mamüddin, M. (1990), Endülüs Siyasi Tarihi, (trc.
Yusuf Yazar), Ankara.
Küçüksipahio¤lu, B. (1996), III. Abdurrahman
Dönemi Endülüs Tarihi (912-961), (Bas›lmam›fl
Yüksek Lisans Tezi), ‹stanbul.
O’Callaphan, J. F. (1975), A History of Medieval Spain,
New York.
Özdemir, M. (1994), Endülüs Müslümanlar›-I, Ankara.
____________(1997), Endülüs Müslümanlar›,
Medeniyet Tarihi, Ankara.
Provençal, L., (1950), Histoire de L’Espagne
Musulmane, Leiden-Paris.
___________, (1932), L’Espagne Musulmane Au Xeme
Siecle, Paris.
Reilly, B. (1993), The Medieval Spains, Cambridge.
fieyban, L. (2003), Reconquista: Endülüs’te
Müslüman-H›ristiyan ‹liflkileri, ‹stanbul.
TDV ‹slâm Ansiklopedisi “Abdullah b. Muhammed b.
Abdurrahman”, “Abdurrahman I”, “Abdurrahman
II”, “Abdurrahman III”, “Abdurrahman IV”,
“Abdurrahman V”, “Belâtüflflühedâ”, “Emevîler”,
“Endülüs”, “Franklar”, “Hakem I”, “Hakem II”,
“Hiflam I”, “Hiflam II”, “Hulefâ-yi Râflidîn”, “Kurtuba
Ulu Camii”, “Medinetü’z-Zehra”, “Mûsâ b. Nusayr”,
“Ömer b. Hafsun” maddeleri.
10
‹SLAM TAR‹H‹ VE MEDEN‹YET‹-I
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
Endülüs Emevî Devleti’nin y›k›l›fl›ndan sonra ortaya ç›kan siyasi parçalanma-
n›n yan›nda Reconquista sürecinde Müslüman-H›ristiyan iliflkileri hakk›nda
N
bilgi sahibi olabilecek,
‹spanyol krall›klar› karfl›s›nda zor durumda kalan Endülüs Müslümanlar›n›n
N
Kuzey Afrika ile iliflkilerini de¤erlendirebilecek,
Endülüs’te son ba¤›ms›z ‹slâm devleti olan Nasrîlerin ‹spanyol krall›klar› ve
N
Kuzey Afrika ile iliflkilerini aç›klayabilecek,
1492-1614 y›llar› aras›nda ‹spanyol krall›klar›n hâkimiyeti alt›nda yaflayan En-
dülüs Müslümanlar›n›n durumu ve buradan sürgün edilmeleri hakk›nda bil-
gi sahibi olabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Mülûkü’t-tavâif • G›rnata
• Murâb›tlar • Kastilya Krall›¤›
• Muvahhidler • Aragon Krall›¤›
• Nasrîler • Leon Krall›¤›
• Osmanl› • Navar Krall›¤›
• Müdeccen • Katalonya Kontlu¤u
• Morisko • Zellâka Savafl›
• Kuzey Afrika • el-Erek Savafl›
• Fransa • ‹kâb Savafl›
• Venedik • Reconquista
• Tuleytula • VI. Alfonso
• Kurtuba • Yusuf b. Tâflfîn
• ‹flbîliye
‹çindekiler
• MÜLÛKÜ’T-TAV‹F DÖNEM‹
(1031-1091)
• MURÂBITLAR DÖNEM‹ (1091-1147)
‹slam Tarihi ve Endülüs’te ‹slâm • MUVAHH‹DLER DÖNEM‹
Hâkimiyeti II (1147-1229)
Medeniyeti-I (1031-1492) • NASRÎLER (BENÎ AHMER DEVLET‹)
DÖNEM‹ (1232-1492)
• 1492-1614 ARASINDA ENDÜLÜS
MÜSLÜMANLARI
Endülüs’te
‹slâm Hâkimiyeti II
(1031-1492)
Cehverîler (1031-1070)
Cehverîler’in kurucusu olan Cehver b. Muhammed, Endülüs Emevîleri döneminde
vezirlik görevini üstleniyordu. Endülüs’te artan kar›fl›kl›klar karfl›s›nda çözüm bula-
mayan Emevîler flehir halk› taraf›ndan Kurtuba’dan ç›kar›l›p Endülüs Emevî Devleti
resmen ortadan kalk›nca, vezirli¤i dönemine halk›n menfaatleri ve huzuru do¤rultu-
sunda verdi¤i isabetli kararlardan dolay› halk›n güvenini kazanan Cehver b. Mu-
hammed, Kurtuba halk›n›n destek ve ›srar› üzerine yönetimi üstlendi. Böylece Kur-
tuba merkezli baz› yak›n flehirleri de içine alacak olan Cehverîler kuruldu. Cehver b.
Muhammed, ilk olarak Endülüs’teki siyasi kar›fl›kl›klardan dolay› oldukça istikrars›z
bir hale gelen Kurtuba’da huzur ve asayiflin tekrar temin edilmesi için harekete geç-
ti. Bunun için Kurtuba’n›n önde gelen kiflilerini bir araya getirerek bir flûra heyeti
oluflturdu ve politikalar›n› bu heyetin görüflleri do¤rultusunda flekillendirdi. Cehver
b. Muhammed, sadece Kurtuba’da de¤il, Endülüs’ün tamam›nda bar›fl›n hâkim ol-
mas› için emîrlikler aras›nda arabuluculuk yaparak otoritesini geniflletmeye çal›flt›.
1043’te ölen Cehver b. Muhammed, idarenin ehil kifliler taraf›ndan yürütülmesi-
ni istedi¤inden kendisinden sonra o¤ullar›ndan birini veliaht tayin etmemiflti. Fakat
onun yönetiminden memnun olan Kurtubal›lar, yerine o¤lu Muhammed’i getirdi-
ler. O da babas›n›n siyasetini takip etti. Muhammed’den sonra Cehverîlerin bafl›na
geçen o¤lu Abdülmelik b. Muhammed’in, babas› ve dedesinin halka yak›n idare
tarz›n› terk etmesi halk aras›nda huzursuzlu¤a neden oldu. Bunun üzerine Abdül-
melik, iflleri vezir ‹brahim b. Sekkâ’ya b›rakt›. ‹brahim’in baflar›l› idaresiyle Kurtu-
ba’da huzur yeniden tesis edildi. Fakat bu durumu kendi menfaatleri aç›s›ndan hiç
istemeyen Abbâdîler, ‹brahim b. Sekkâ’n›n Cehverîleri kendi hâkimiyeti alt›na al-
mak istedi¤i yönünde Abdülmelik’e as›ls›z bir haber ulaflt›rd›lar. O da vezirini
1063’te idam ettirdi. Böylece Abbâdîlerin öncülü¤ünde bu yetenekli vezir ortadan
kald›r›ld›. Bu esnada Zünnûnîlerin Kurtuba’y› kuflatmas› üzerine Cehverîler Abbâ-
dîlerden yard›m istediler. Daima Kurtuba’y› ele geçirmek arzusunda olan Abbâdî-
ler bunu bir f›rsat olarak gördüler. Zünnûnîlere karfl› Cevherîlere yard›ma gelerek
Kurtuba’y› istila yoluyla ele geçirdiler (1070). Abdülmelik b. Muhammed ve ailesi-
nin flehirden ç›kar›larak sürgün edilmesiyle Cehverîlerin siyasi hayat› sona erdi.
Resim 10.1
Kurtuba Ulu
Camii’nin mihrab›.
(C. Ersin Ad›güzel
koleksiyonu)
10. Ünite - Endülüs’te ‹slâm Hâkimiyeti (1031-1492) 223
Resim 10.2
Tuleytula Bâbü
Merdüm Camii. (C.
Ersin Ad›güzel
koleksiyonu)
Abbâdîler (1023-1091)
‹flbîliye merkezli bir emîrliktir. Kurucusu Muhammed b. Abbâd Arap as›ll› olup ‹fl-
bîliye kad›s› idi. Kendisinden sonra o¤lu Mu’tadid ve onun o¤lu Mu’temid emîr ol-
dular. Kurulufl y›llar›nda ‹flbîliye, Karmûne ve Kâdis’i hâkimiyetleri alt›na alan Ab-
bâdîler, ilerleyen y›llarda topraklar›n› geniflleterek Kurtuba, Bâce (Beja), Cezîretül-
hadrâ (Algeciras) ve Mürsiye’yi (Murcia) topraklar›na katarak mülûkü’t-tavâif içeri-
sinde en güçlü emîrliklerden birisi oldular. Eftasîler ile uzun süre mücadele eden
Abbâdîler, 1091’de Murâb›tlar taraf›ndan ortadan kald›r›ld›.
Eftasîler (1022-1095)
Endülüs’ün bat›s›nda, Batalyevs (Badajoz) merkezli bir emîrlik olan Eftasîlerin ku-
rucusu Berberî as›ll› bir aileye mensup olan Abdullah b. Muhammed’dir. Emîrli¤i-
nin ilk y›llar› huzur içinde geçmiflse de, özellikle Abbâdîlerin topraklar›n› genifllet-
mek istemeleri, Eftasîler ile Abbâdîleri s›k s›k karfl› karfl›ya getirdi. Abbâdîler
1030’da Eftasîleri Bâce’de a¤›r bir yenilgiye u¤ratt›lar; 1034’te ise H›ristiyanlar›n da
deste¤ini sa¤layan Eftasîler Abbâdîleri ma¤lup ettiler.
1045’te ölen Abdullah b. Muhammed’in yerine “el-Muzaffer” lakab›n› alan o¤lu
Muhammed geçti. Muhammed döneminde de Eftasî-Abbâdî mücadelesi sürdü.
1047’de Eftasî topraklar›na sald›ran Abbâdîler yenilgiye u¤rad›lar, fakat sonraki y›l-
larda Eftasîlere ait baz› kale ve flehirleri ele geçirdiler. Müslümanlar›n kendi arala-
r›ndaki mücadelelerin verdi¤i zarar›n fark›nda olan Cehverîler, iki emîrlik aras›nda
bar›fl sa¤lanmas› için arabuluculuk yapt›lar ve bar›fl sa¤land›.
Topraklar›n› geniflletmek isteyen bir di¤er emîrlik olan Zünnûnîlerin Eftasîlere
ait topraklara sald›rmalar›, Eftasîlerle Zünnûnîleri karfl› karfl›ya getirdi. ‹ki Müslü-
man emîrlik aras›ndaki mücadeleleri f›rsat bilen Kastilya Kral› Ferdinand, Eftasîle-
re ait fienterîn (Santarem) flehrini kuflatt›. fiehri savunacak gücü bulunmayan Mu-
hammed el-Muzaffer bar›fl istemek zorunda kald› ve Kastilya’ya y›ll›k 5.000 dinar
vergi ödemeyi kabul etti. Aradaki bar›fl anlaflmas›na ra¤men, k›sa bir süre sonra
Kastilya bu anlaflmay› bozarak 1064’te Kulumriye’yi (Coimbra) ele geçirdi.
224 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
1068’de ölen Muhammed’in yerine ‘el-Mansûr’ lakab›n› alan o¤lu Yahya geçti.
Fakat Yahya’n›n ani ölümü üzerine ‘el-Mütevekkil’ lakab›n› alan kardefli Ömer Ef-
tasî emîri oldu. Müslümanlar›n kendi aralar›ndaki mücadelelerden yararlanarak
Müslümanlara ait flehirleri ele geçiren Kastilya, Endülüs’ün en önemli flehirlerinden
biri olan Tuleytula’y› iflgal için harekete geçti. Tuleytula emîri Kâdir-Billâh’›n yar-
d›m ça¤r›s›na sadece Eftasî emîri Ömer el-Mütevekkil kat›ld›. Fakat onun da yard›-
m› neticeyi de¤ifltirmedi ve Endülüs’ün en büyük flehirlerinden Tuleytula, Kastilya
Krall›¤›’n›n eline geçti. ‹lerlemesine devam eden Kastilya Kral› VI. Alfonso, baz› fle-
hirlerin kendisine teslim edilmesini talep ederek Eftasîleri s›k›flt›rmaya bafllad›.
Ömer el-Mütevekkil bu istekleri kabul etmedi, Müslümanlar›n H›ristiyan tehlikesi
karfl›s›nda birlikte hareket etmesi için de meflhur bilgin Ebu’l-Velîd el-Bâcî’yi En-
dülüs’ün önemli emîrlerine gönderdi. Fakat bu giriflimden bir sonuç al›namad›. Bu
esnada Kastilya’n›n Abbâdîleri de s›k›flt›rmaya bafllamas› üzerine Müslümanlar kar-
fl›lar›ndaki tehlikenin ciddiyetinin fark›na vard›lar ve çareyi Kuzey Afrika’da o dö-
nemde güçlü bir devlet tesis etmifl olan Murâb›tlar’dan yard›m istemekte buldular.
Eftasîler, 1094’te Murâb›tlar taraf›ndan ortadan kald›r›ld›.
Zîrîler (1025-1090)
Kuzey Afrika’n›n do¤u kesimini hâkimiyetleri alt›nda bulunduran Zîrîlerin bir ko-
lu XI. yüzy›l›n bafllar›nda Endülüs’e geçmifl ve Endülüs Emevî Devleti’nin y›k›lma-
s›n›n ard›ndan Zâvî b. Zîrî’nin liderli¤inde G›rnata’y› kontrolleri alt›na alm›flt›. Zâ-
vî’nin 1025’te yeniden Kuzey Afrika’ya dönmesi üzerine Zâvî’nin ye¤eni Habbûs b.
Maksân, ‘Seyfü’d-devle’ lakab›n› alarak Zîrîlerin lideri oldu. Onun ölümünden son-
ra yerine geçen Bâdis b. Habbûs’un döneminde Arap as›ll› emîrler güçlerini iyice
art›rm›fllar, bunlar›n karfl›s›nda tek güç olarak Zîrîler kalm›fllard›. Abbâdîlerle mü-
cadele eden Zîrîler pek baflar›l› olamad›lar. Bâdis’in ölümünden sonra iki torunu
Zîrîlerin hâkim olduklar› bölgeyi idare etti. Temîm Mâleka’ya, Abdullah ise G›rna-
ta’ya hâkimdi. 1090’da Endülüs’e geçen Yusuf b. Tâflfîn’in ilk ele geçirdi¤i yerler
Zîrîlerin topraklar›yd›.
Hûdîler (1039-1146)
Sarakusta merkezli bir emîrlik olan Hûdîlerin kurucusu, Arap as›ll› bir Emevî komu-
tan› olan Süleyman b. Hûd’dur. Turtûfle (Tortosa), Tutîle (Tudela) ve Veflka (Hues-
ca) gibi topraklar› ele geçirerek s›n›rlar›n› geniflletmifl olan Süleyman b. Hûd, H›ris-
tiyanlarla anlaflma yaparak Zünnûnîlerle savaflt›. Süleyman b. Hûd’un ölümünden
sonra o¤ullar› aras›nda taht kavgas› yafland›, neticede Ahmed b. Süleyman kardefl-
lerine üstünlük sa¤layarak hâkimiyeti eline geçirdi. Murâb›tlar Endülüs’e geçince
Hûdîler ile bir anlaflma yapt›lar ve ortadan kald›r›lan di¤er emîrliklerin aksine Hû-
dîler varl›klar›n› devam ettirdiler. Son Hûdî hükümar› olan Ahmed el-Mustans›r’›n
Murâb›tlara karfl› 1146’da ç›kan bir isyanda ölmesiyle Hûdî hanedan› sona erdi.
Zünnûnîler (1037-1097)
Tuleytula ve çevresinde hüküm sürmüfltür. ‹smail b. Zünnûn’un uzun emîrli¤i dö-
neminde (1037-1074) baz› yerleflim birimlerine hâkim oldular. ‹smail’in ölümün-
den sonra yerine geçen torunu Yahya el-Kâdir artan Kastilya Krall›¤›’n›n sald›r›la-
r›na karfl› koyamad›. Zünnûnîler, Murâb›tlar taraf›ndan 1097’de ortadan kald›r›ld›.
S O R U S O R U
D‹KKAT D‹KKAT
10. Ünite - Endülüs’te ‹slâm Hâkimiyeti (1031-1492) 225
Resim 10.3
Tuleytula’dan bir
görünüm. (C. Ersin
Ad›güzel
koleksiyonu)
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
S O R U S O R U
D‹KKAT D‹KKAT
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
Endülüs tarihi hakk›nda genel hatlar›yla bilgi sahibi olmak için W.K Montgomery
‹ T A P Watt-P. K ‹ T A P
Cachia’n›n Endülüs Tarihi ile Mehmet Özdemir’in Endülüs Müslümanlar› I, II ve III ad-
l› eserlerine baflvurabilirsiniz.
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
MURÂBITLAR DÖNEM‹ (1091-1147)
Murâb›tlar, XI. yüzy›lda Kuzey Afrika’da ortaya ç›km›fl ve k›sa sürede güçlü bir
devlet tesis etmifllerdi. Özellikle 1085’te Tuleytula’n›n kaybedilmesinden sonra ‹s-
‹NTERNET ‹NTERNET
panyol krall›klar karfl›s›nda zor duruma düflen Endülüslü on üç emir, imzalad›kla-
r› davet mektubunu Murâb›tlar›n hükümdar› Yusuf b. Tâflfîn’e gönderdiler. Yusuf
b. Tâflfîn, Cezîretülhadrâ’n›n kendisine verilmesi flart›yla 1086’da Endülüs’e geçti.
Endülüs ordular›n›n da kendisine kat›lmas›yla kalabal›k bir orduyla, ayn› y›l Kas-
tilya Krall›¤›’na karfl› Zellâka’da (Sagrajas) parlak bir zafer kazand›. Bu zafer, Endü-
lüs Emevî Devleti’nin y›k›lmas›ndan sonra ‹spanyollara karfl› Müslümanlar›n ka-
zand›klar› ilk önemli zaferdi. Devletinin baflflehri Merâkefl’te yerine vekil b›rakt›¤›
o¤lunun ölümü üzerine Endülüs’ten ayr›larak Kuzey Afrika’ya döndü. Yusuf b.
Tâflfîn’in Endülüs’ten ayr›lmas›n›n ard›ndan Endülüslü emîrler yeniden aralar›nda
mücadeleye bafllad›lar. Bu arada Endülüs üzerinde Kastilya bask›s› da sürekli ola-
rak art›yordu. Bunun üzerine Yusuf b. Tâflfîn iki y›l kadar sonra yeniden Endülüs’e
geçti; Kastilya ile mücadelenin ard›ndan Kuzey Afrika’ya döndü. Endülüs’teki siya-
si durum ise oldukça çalkant›l›yd›; emîrler, kendi siyasal ç›karlar› için H›ristiyan
krall›klar›yla ittifaklar yap›yorlard›. 1090 y›l›nda üçüncü defa Endülüs’e geçen Yu-
suf b. Tâflfîn Endülüs’ü kendi topraklar›na katmak için harekete geçti. Tuleytula’y›
kuflatt›ysa da almaya muvaffak olamad›. Kuflatmay› kald›rarak Zîrîlerin hâkimiye-
tindeki Mâleka ve G›rnata flehirlerini ele geçirdikten sonra Kuzey Afrika’ya döndü.
Endülüs’te b›rakt›¤› ordular ise Abbâdîlerden Kurtuba ve ‹flbîliye’yi, Eftasîlerden
Batalyevs’i, Zünnûnîlerden ise Belensiye’yi (Valencia) ald›. Kendileriyle anlaflma
yap›lan Hûdîler d›fl›nda bütün Endülüs topraklar› Murâb›tlar›n hâkimiyetine geçti.
Böylece Endülüs’te Murâb›tlar dönemi bafllad›.
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
1103 y›l›nda o¤ullar› Ebû Tâhir Temîm ve Ali ile birlikte Endülüs’e geçen Yusuf
AMAÇLARIMIZ b. Tâflfîn, Kurtuba’da
AMAÇLARIMIZ kumandan, vali ve kabile reislerini toplayarak o¤lu Ali’yi ve-
liaht tayin etti¤ini ilan ederek biat etmelerini istedi. Beraberindeki orduyu da En-
dülüs’ün önemli flehir ve kalelerine da¤›tt›ktan sonra Kuzey Afrika’ya döndü.
K ‹ T A P 1106’da öldü.K ‹ Babas›n›n
T A P ölümünün ard›ndan devlet idaresini eline alan Ali b. Tâfl-
fîn, Kastilya’ya karfl› 1108’de Uklifl (Uclés) zaferini kazand›. Kastilya taraf›nda ölen-
ler aras›nda çok say›da komutan›n yan› s›ra Kastilya Kral› VI. Alfonso’nun o¤lu
TELEV‹ZYON Sancho daT Ebulunuyordu.
LEV‹ZYON Bu zafer Murâb›tlar› Endülüs’te çok güçlü bir konuma ge-
tirdi, bir süre önce elden ç›kan Üflbûne (Lizbon) ve fienterîn (Santarem) 1111 y›l›n-
da geri al›nd›. 1112’de Tuleytula da kuflat›ld› fakat ele geçirilemedi. Bir süre önce
Müslümanlar›n elinden ç›kan Mayurka (Mallorca), Minorka (Minorca) ve Yâbise
‹NTERNET ‹NTERNET
(Ibiza) adalar› 1116’da geri al›nd›. Bir y›l sonra Sarakusta, Aragon Krall›¤›’na s›¤›n-
m›fl olan Sarakusta emîri Abdülmelik ‹mâdüddevle ve Aragon ordular› taraf›ndan
iflgal edildi. Sarakusta’ya gönderilen Murâb›t ordusu Aragon kral› taraf›ndan boz-
guna u¤rat›ld›. Müslümanlar›n Tuleytula’dan sonra kaybettikleri ikinci büyük flehir
Sarakusta oldu. Sarakusta’n›n kayb› üzerine harekete geçen Murâb›t ordusu, Ke-
tunde (Cutanda) mevkiinde Aragon ordusuyla karfl›laflt›. fiiddetli savafl›n sonunda
Aragon ordusu Murâb›t ordusunu bozguna u¤ratt›; bu savaflta Murâb›tlar maddi ve
manevi aç›dan büyük kayba u¤rad›lar.
Kurtuba’da 1121’de ç›kan isyan üzerine Endülüs’e geçen Ali b. Yusuf, ayn› y›l
Kuzey Afrika’da ç›kan Muvahhid isyan› üzerine Endülüs’ten ayr›lmak zorunda kal-
d›. Ali b. Yusuf 1143’te öldü ve yerine o¤lu Tâflfîn geçti. Onun iki y›l süren hüküm-
darl›k dönemi Muvahhidlerle savaflmakla geçti. Fakat bütün gayretlerine ra¤men
Muvahhidlere karfl› duramad› ve devletini y›k›lmaktan kurtaramad›. 1145’te Mu-
vahhid kuvvetleri taraf›ndan s›k›flt›r›l›nca kaçarken uçurumdan düflerek öldü. Ye-
rine küçük yafltaki o¤lu ‹brahim’e biat edildi, fakat amcas› ‹shâk b. Ali bunu tan›-
mad› ve Murâb›tlar içinde taht mücadelesi bafllad›. Murâb›tlar bu sorunla u¤rafl›r-
ken, Muvahhidler Fas, Miknâse ve Selâ flehirlerini ele geçirdiler. Ard›ndan Murâb›t-
lar›n merkezi Merâkefl’e de hâkim olan Muvahhidler ‹shâk b. Ali ve ‹brâhim b. Tâfl-
fîn’i öldürerek 1147’de Murâb›tlara son verdiler.
Ayn› dönemde Endülüs’te yaflanan kar›fl›kl›klardan istifa etmek isteyen ‹span-
yol krall›klar harekete geçtiler. Do¤u’ya gitmek üzere hareket etmifl olan Haçl› do-
nanmas›n›n da deste¤ini alan Portekiz Krall›¤›, 1147’de Üflbûne ve fienterîn’i ele
geçirdi. Ayn› y›l, Kastilya kral› VII. Alfonso’nun bafl›n› çekti¤i ve Katalonya, Navar,
Pisa, Cenova ve Frank kontluklar›n›n da kat›ld›¤› bir Haçl› ordusu, kara ve deniz-
den yürüttü¤ü üç ayl›k fliddetli bir kuflatman›n ard›ndan Meriye (Almería) flehrini
teslim olmak zorunda b›rakt›. Katalonya Kontlu¤u da 1148’de Turtûfle ile 1149’da
Lâride’yi (Lérida) ele geçirdi. Böylece Murâb›tlar›n son günlerinde Müslümanlar
baz› önemli flehirlerini de kaybettiler.
Endülüs’te mülûkü’t-tavâif döneminin çalkant›l› bir döneminde Endülüs Müslü-
manlar›n›n yard›m›na giden Murâb›tlar, bir süre sonra Endülüs’ü Kuzey Afrika’ya
ba¤l› bir eyalet haline getirdiler ve buradaki ilk y›llar›nda H›ristiyanlara karfl› bafla-
r›l› mücadeleler verdiler. Ancak zamanla Murâb›tlar›n Endülüs’te gördükleri deste-
¤in azalmas› ve özellikle 1121’de Kuzey Afrika’da Muvahhidler taraf›ndan ç›kar›lan
10. Ünite - Endülüs’te ‹slâm Hâkimiyeti (1031-1492) 227
isyan, sadece Murâb›tlar›n sonunu getirmekle kalmad›, ayn› zamanda Endülüs için
de büyük kay›plar›n yaflanmas›na ve iç dengelerin bozulmas›na sebep oldu. Kuzey
Afrika’daki isyan› bast›rmak için Endülüs’ün çeflitli flehirlerine yerlefltirilmifl olan
Murâb›t ordular›n›n geri çekilmesi, bu flehirleri H›ristiyan krall›klar›n iflgaline aç›k
hale getirdi. Bu durumun neticesinde baz› önemli Endülüs flehirleri Aragon, Porte-
kiz ve Katalonya’n›n hâkimiyetine geçti.
N N
için harekete geçtiler. 1157 y›l›nda G›rnata’n›n MuvahhidlereSIRA S‹ZDEedilmesiyle
teslim SIRA S‹ZDE
S O R U S O R U
Endülüs’te Murâb›t varl›¤› sona ererek Muvahhidler dönemi bafllad›.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
Muvahhidler, Murâb›tlar›n yanl›fl bulduklar› baz› dinî uygulamalar›n›Ddurdurmak
‹KKAT amac›y- D‹KKAT
la yeni bir ›slah hareketinin temsilcisi olarak Kuzey Afrika’da ortaya ç›kan, Kuzey Afrika
ve Endülüs’te hüküm süren Berberi hanedan›d›r.
N N
KSIRA
‹ T S‹ZDE
A P K ‹ TS‹ZDE
SIRA A P
ran Benî Gâniye’yi cesaretlendirdi. Benî Gâniye, Kuzey Afrika’da Muvahhidlere ait
baz› topraklar› ele geçirdi. Mansûr 1187’de Tunus’u geri ald›ysa da Benî Gâniye’yi
bölgeden tamamen ç›karmaya muvaffak olamad›.
Mansûr’un Benî Gâniye meselesi ile u¤raflmas›n› f›rsat bilen Kastilya Krall›¤›,
Endülüs topraklar›na düzenledi¤i ak›nlar› günden güne fliddetlendirmeye bafllad›.
Durumu Mansûr’a bildiren Muvahhidlerin Endülüs valileri, ‹flbîliye’ye kadar varan
sald›r›lar›n ciddiyeti konusunda Muvahhid hükümdar›n›n dikkatini karfl›lar›ndaki
tehlikeye çektiler. Bunun üzerine Mansûr 1195’te kalabal›k bir orduyla Endülüs’e
geçti. Haz›rl›klar›n› tamamlad›ktan sonra ‹flbîliye’den hareket ederek ordusunu ha-
rekete geçirdi. Bu esnada Kastilya Kral›
Harita 10.1
VIII. Alfonso da ordusunu o dönemde
‹ber Müslüman-H›ristiyan s›n›r›n› oluflturan
Yar›madas›’nda el-Erek (Alarcos) mevkiine yerlefltirmifl-
el-Erek Savafl›’n›n
yap›ld›¤› yer ti. el-Erek’e gelen Mansûr, ordusunu
ikiye ay›rarak öncü birlikleri Kastilya
Kaynak: kuvvetleri üzerine sürdü. Bir süre son-
(http://www.truekn
owledge.com). ra ordusunun esas kuvvetiyle birlikte
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
kendisi de hücuma geçti. fiiddetli bir
savafl›n ard›ndan Mansûr, Kastilya or-
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M dusunu a¤›r bir yenilgiye u¤ratt›. Bu ye-
nilginin ard›ndan Kastilya bar›fl istemek
zorunda kald›. Mansûr 1199’da öldü,
S O R U S O R U
yerine o¤lu Muhammed geçti.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Resim 10.4
‹flbîliye
Alkazar›’ndan bir
detay (C. Ersin
Ad›güzel
koleksiyonu)
Resim 10.5
‹kâb Savafl›’n›
temsil eden bir
resim
Kaynak:
(http://en.wikipedia
.org)
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Reconquista Sürecinde ‹spanyol Krall›klar›n Hâkimiyetinde
Müslümanlar›n Durumu
AMAÇLARIMIZ Endülüs’teAMAÇLARIMIZ
Müslümanlara ait bir flehrin H›ristiyanlar›n eline geçifli, yeni birçok sos-
yal meseleyi de beraberinde getirdi. Endülüs’te ‹slâm hâkimiyetinin devam etti¤i
dönemde H›ristiyan krall›klara teslim edilen flehirlerde yaflamaya devam eden Müs-
K ‹ T A P lümanlara K‘müdeccen’
‹ T A P ad› ve statüsü verilmiflti. fiehrin teslimi s›ras›nda yap›lan an-
laflmalarla, o flehirde yaflayan Müslüman ve Yahudi halk›n haklar› yaz›l› olarak gü-
vence alt›na al›nmaktayd›. Fakat zaman içinde H›ristiyan krall›klar vermifl oldukla-
TELEV‹ZYON T E L E Vdurmad›lar
r› bu sözlerde ‹ZYON ve anlaflma maddelerini aç›k bir flekilde ihlal ettiler. Özel-
likle XII ve XIII. yüzy›llarda müdeccenler yo¤un bir misyonerlik faaliyetine tâbi tu-
tuldular. Bu faaliyetler öyle bir boyut kazanm›flt› ki, Müslümanlara H›ristiyanl›¤›n
‹NTERNET
daha iyi ö¤retilebilmesi
‹NTERNET
amac›yla H›ristiyan rahipler için Arapça kurslar› aç›lm›flt›.
1492 y›l›nda Müslümanlar›n elinde kalan son toprak parças› olan G›rnata’n›n Kas-
tilya taraf›ndan ele geçirilmesiyle reconquista sona ermifltir. 1085-1492 y›llar› ara-
s›ndaki dönemde baz› Müslümanlar yaflad›klar› flehirlerde kalm›fl, baz›lar› ise flehir-
lerinden ayr›larak Endülüs’te Müslümanlar›n hâkim oldu¤u baflka bir flehre yerlefl-
mifllerdi. Endülüs’ten ayr›larak Kuzey Afrika’ya göç edenler de bulunmaktayd›.
fiekil 10.6
Muvahhidler
döneminde ‹flbîliye
Camii’nin minaresi
olarak yap›lan ve
daha sonra çan
kulesine
dönüfltürülen “La
Giralda” (C. Ersin
Ad›güzel
koleksiyonu).
10. Ünite - Endülüs’te ‹slâm Hâkimiyeti (1031-1492) 231
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
galine u¤rad›. Bunun üzerine Ebü’l-Cüyûfl Nasr bar›fl istemek zorunda kald› ve
Kastilya’ya vergi ödemeyi kabul etti. Bu ise Nasrî hanedan mensuplar› aras›nda
isyana neden oldu ve Ebü’l-Cüyûfl Nasr tahttan indirilerekAMAÇLARIMIZI. ‹smail Nasrî hü- AMAÇLARIMIZ
kümdar› oldu.
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
‹NTERNET ‹NTERNET
232 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Resim 10.7
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
S O R U S O R U
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
V. Muhammed’in ölümünden sonra yerine II. Yusuf geçti, onun k›sa süren
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
saltanat›n›n ard›ndan yerine geçen o¤lu III. Yusuf taht›n› kardefli VII. Muham-
med’e kapt›rd›. VII. Muhammed bir yandan Kastilya Krall›¤› ile savafl›rken, di-
¤er yandan Aragon Krall›¤› ile iliflkilerini gelifltirdi. VII. Muhammed’in
D Ü fi Ü N E L ‹ M ölümü- D Ü fi Ü N E L ‹ M
nün ard›ndan 1408’de ikinci defa tahta ç›kan III. Yusuf baz› merkezleri istilâ
eden Kastilya ile bir bar›fl anlaflmas› imzalad› ve saltanat›n›n son y›llar›nda is-
S O R U S O R U
tikrar› sa¤lad›.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
III. Yusuf’un 1417’de ölümünden sonra iç isyanlar ve taht kavgalar› artt›. O¤-
lu VIII. Muhammed, saltanat›n›n ikinci y›l›nda ye¤eni IX. AMAÇLARIMIZ
Muhammed’e b›rak- AMAÇLARIMIZ
mak zorunda kald›¤› taht›n› 1427’de geri ald›. IX. Muhammed Tunus’taki Hafsî-
lere s›¤›nmak zorunda kald›. ‹ki y›l sonra Hafsî hükümdar›n›n verdi¤i birlikler-
K ‹ T A P
le Endülüs’e geçip taht›n› geri alan IX. Muhammed, taht mücadelesinde kendi- K ‹ T A P
sini destekleyen Kastilya kral›n›n yard›m›n›n karfl›l›¤›nda a¤›r bir masraf fatura-
s› ç›karmas› karfl›s›nda isteklerini kabul etmedi. Bunun üzerine Kastilya kral›
T E L E V ‹ Z YIV.
flartlar› kabul eden IV. Yusuf’un 1432’de tahta geçmesini sa¤lad›. O N Yusuf’un TELEV‹ZYON
alt› ay sonra ölmesiyle IX. Muhammed üçüncü defa tahta ç›kt› ve on üç y›l da-
ha hüküm sürdü. 1445’te amcas›n› tahttan indiren X. Muhammed Nasrî taht›na
ç›kt›, fakat taht›n› 1446’da Kastilya’n›n himayesindeki V. Yusuf’a‹NTERNET
kapt›rd›. Her ‹NTERNET
ne kadar taht›n› k›sa sürede geri alm›flsa da 1447’de amcas› IX. Muhammed ta-
raf›ndan taht›ndan uzaklaflt›r›ld›. Dördüncü defa tahta oturan IX. Muhammed’i
1453’te bu defa da hanedan mensuplar›ndan Sa’d b. Ali el-Müstaîn-Billâh tara-
f›ndan taht›ndan indirildi. Bu dönemde Nasrî topraklar› üzerine sald›r›lar›n› flid-
detlendiren Kastilya 1462’de Cebelitâr›k’› ele geçirdi. Müslümanlar›n Kuzey Af-
rika ile ba¤lant›s›n› sa¤layan bu stratejik flehrin kayb› G›rnata için a¤›r bir darbe
oldu. Ayn› y›l içinde V. Yusuf ikinci defa Nasrî taht›na geçti. K›sa bir süre son-
ra taht› geri alan Sa’d b. Ali, ülkesini savunacak durumda olmad›¤›ndan Kastil-
ya Kral›’n›n hâkimiyetini tan›may› ve ona y›ll›k vergi ödemeyi kabul etti. Sa’d b.
Ali, 1465’te o¤lu Ebü’l-Hasan Ali taraf›ndan tahttan indirildi. Bu dönemde Ebü’l-
Hasan Ali ile kardefli XII. Muhammed aras›nda yaflanan taht kavgas› ülkenin
paylafl›lmas›yla sonuçland›. G›rnata ve civar› Ebü’l-Hasan’da, Mâleka ve civar›
Zagal’da kald›.
Kastilya Kraliçesi Isabella ile Aragon Kral› Ferdinand 1469’da evlenip on y›l
sonra da krall›klar›n› birlefltirdikten sonra, Nasrîlerin hâkim oldu¤u flehirleri birer
birer ele geçirdiler. 1478 Nasrî ülkesine genel bir taarruz bafllatt›lar. Bu arada
Ebü’l-Hasan Ali’nin o¤lu Ebû Abdullah, vergi oranlar›n› afl›r› derecede yükselt-
mesi ve özel hayat›ndaki baz› hatalar› yüzünden halk› k›zd›ran babas› Ebü’l-Ha-
san Ali’ye karfl› 1482’de bir isyan bafllatt›. Devlet adamlar› ve G›rnata halk› ara-
s›nda büyük destek bulan isyan sonunda Ebü’l-Hasan o¤lu Ebû Abdullah ile mü-
cadeleyi göze alamad› ve taht› b›rak›p Mâleka’ya giderek kardefli Zagal’a s›¤›nd›.
Bu s›rada Zagal, Ferdinand’›n Mâleka’ya gönderdi¤i bir orduyu 1483’te a¤›r bir
yenilgiye u¤ratt›. Bunun üzerine G›rnata’n›n son sultan› Ebû Abdullah (XI. Mu-
hammed), amcas›n›n zaferinden de cesaret alarak saltanat›n›n ikinci y›l›nda Kas-
tilya’ya ait Lûsinâ’ya (Lucena) sald›rd›, fakat Kurtuba yak›n›nda yenilip esir düfl-
tü. Ferdinand ve Isabella, ellerindeki Ebû Abdullah’› hâkimiyetlerini tan›mas› flar-
234 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
t›yla bir ordunun bafl›nda amcas› Zagal’a karfl› gönderdiler. G›rnata’n›n do¤usun-
daki baz› kaleleri ele geçiren Ebû Abdullah 1486’da kendisini Nasrîlerin meflrû hü-
kümdar› ilân etti. Ebû Abdullah Kastilya Krall›¤› ile bar›fl ve sald›rmazl›k anlaflma-
s› imzalad›¤› yönünde haberler yayarak kendisine taraftar toplamaya çal›fl›yordu.
Nasrîlerin kendi içlerinde bölünmesini bekleyen ‹spanyollar, Kastilya Krall›¤› için
tehlike olarak gördükleri Zagal’›n gücünü k›rmak için onun elinde bulunan mer-
kezlere sald›r›ya geçtiler ve Levfle’yi (Loja) ald›ktan sonra Mâleka’y› kuflatt›lar. Ku-
zey Afrika’daki Müslüman hükümdarlardan ve Memlüklerden bekledi¤i yard›m›
alamayan Zagal devlet adamlar›, kumandanlar ve bilginlerin görüflünü ald›ktan
sonra 1487’de flehri teslim etti.
Böylece 1490 y›l› bahar›na kadar G›rnata hariç di¤er flehirlerin tamam› Nasrî-
lerin elinden ç›km›fl oldu. Ferdinand ve Isabella sonunda, tahta bizzat oturttuk-
lar› Ebû Abdullah’tan bütün Müslümanlar›n s›¤›nd›¤› G›rnata’y› kendilerine tes-
lim etmesini istediler. Devlet ricâli, din adamlar› ve kumandanlar›yla görüflen
sultan bu teklifi reddederek savaflmaya karar verdi. 1490’da harekete geçen ‹s-
panyollar civardaki yerleflim merkezlerini ve ekinleri tahrip edip G›rnata surlar›-
na dayand›lar. Beklemedikleri kuvvetli bir direniflle karfl›lafl›nca geri çekildiler ve
1491 bahar›nda toplar›n deste¤indeki büyük ordular›yla flehri tekrar kuflatt›lar.
Bütün zorluklara ra¤men kendilerini k›fl mevsimine kadar savunan Müslümanlar
büyük kay›plar verdiler. Son göçlerle nüfusu muhtemelen 100.000’in üzerine ç›-
kan flehirde erzak s›k›nt›s› dayan›lamayacak boyutlara ulaflt› ve salg›n hastal›klar
bafl gösterdi. Nihayet halk›n can›na, mal›na ve dinine dokunulmamas› flart›yla
flehrin teslimine karar verildi. 25 Ekim 1491 tarihli antlaflma gere¤i ‹spanyollar 3
Ocak 1492’de G›rnata’ya girdiler. Böylece Müslümanlar›n Endülüs’teki son ba-
¤›ms›z devleti ortadan kalkt›.
SIRA S‹ZDE Nasrîlerin komflu devletlerle olan iliflkilerini belirleyen temel etkenler hakk›nda neler
SIRA S‹ZDE
3 söyleyebilirsiniz?
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
Resim 10.8
1485’te
S O R U S O R U
Müslümanlar›n
elinden ç›kan
Runde’de (Ronda)
D ‹ K K A Tçevrilen
kiliseye D‹KKAT
caminin iç
k›sm›ndan bir
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
görünüm. Ma¤rib
hatt›yla ‹hlâs Sûresi
yaz›l› (C. Ersin
Ad›güzel
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
koleksiyonu)
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
‹NTERNET ‹NTERNET
10. Ünite - Endülüs’te ‹slâm Hâkimiyeti (1031-1492) 235
Bu olaylar, Müslümanlar için zor bir dönemin de bafllang›c› oldu. Bu isyan mal
ve can kayb›yla neticelendi¤inden, Müslümanlar›n affedilmeleri konusunda ya sür-
gün edilmeleri ya da H›ristiyan olmay› kabul etmeleri fikri benimsendi. ‹darecileri
buna Jimenez ikna etmiflti. Müslümanlar›n zorla H›ristiyanlaflt›r›lmas› sürecini h›z-
land›rmak için kendisi de bizzat gayret Ferdinand, Granada’da el-Büflürât (Alpujar-
ras) ismiyle bilinen da¤l›k kesimlere çekilmifl ve isyan haz›rl›¤› yapan Müslüman-
lara gönderdi¤i mektupta, zorla din de¤ifltirmenin söz konusu olmad›¤›n› kraliyet
üzerine yemin ederek yazm›flt›. Fakat kendilerine daha önce verilen sözlerin hiç-
birinde durulmad›¤›n› gören Müslümanlar, Ferdinand’›n bu mektubuna inanmad›-
lar. Ferdinand, oldukça kalabal›k bir orduyla Müslümanlara karfl› sald›r›ya geçti. ‹s-
yan› sona erdirip asileri din de¤ifltirmeye zorlad›, ayr›ca para cezas›yla da cezalan-
d›rd›. ‹spanya’n›n çeflitli yerlerinde zorla din de¤ifltirme hadiseleri devam etti. Ba-
z› yerlerde 11 yafl›n üzerindeki bütün Müslümanlar kölelefltirilirken, 11 yafl›n alt›n-
daki çocuklar inançl› birer insan olarak yetifltirilmek üzere dindar H›ristiyanlara
emanet ediliyordu.
Müslümanlar›n içinde bulunduklar› flartlar, zaman ilerledikçe daha da a¤›rlaflt›.
Engizisyon, özellikle bu dönemde Müslümanlar›n H›ristiyanlaflt›r›lmas› için bir
kontrol mekanizmas›yd›. Vaftiz olarak H›ristiyanl›¤› kabul etti¤ini göstermifl olsa da
‘Yeni H›ristiyanlara’ güvenilmedi ve H›ristiyanl›klar›ndan hep flüphe duyuldu. Çün-
kü moriskolar gizlice ‹slâm inanc›n› ve gerekliliklerini yerine getiriyorlard›. Özel-
likle flarap içmeme ve domuz eti yememeye büyük hassasiyet gösteriyorlard›. Ye-
ni do¤an çocuklar›n kilisede vaftiz zorunlulu¤u vard›, fakat vaftizden hemen son-
ra evlerinde vaftizin tesirinden çocuklar›n› korumak için tekrar y›k›yorlar veya da-
ha önceden vaftiz edilmifl bir baflka çocu¤u götürüyorlar, H›ristiyan usullerine gö-
re evlenme merasimi yap›ld›ktan sonra evlerinde ‹slâm inanc›n›n kabul etti¤i flekil-
de nikâh k›y›yorlard›. Bu flekilde kendi inançlar›n› sürdürmeye devam ettiklerin-
den moriskolar üzerindeki bask› ve kontroller de art›yordu. Moriskolara evlerinin
kap›lar›n›n aç›k tutulma zorunlulu¤u getirilmifl, evlerinde dahi Arapça konuflmala-
r› yasaklanm›flt›. Arapça konufltu¤u tespit edilenler cezaland›r›l›yorlar, ayn› suçun
tekrar›nda ceza daha da a¤›rlaflt›r›l›yordu. Cuma günleri çal›flma, Ramazan ay›nda
gündüzleri yemek yiyip yemediklerine dikkat etme, flarap içme, domuz eti yeme
gibi konularda yeni H›ristiyanlar hep takip ediliyorlard›. Bu takiplerde flüphesiz
esas olan onlar›n eski inançlar›n› terk edip etmediklerinin aç›kça görülmek isten-
mesiydi. fiüpheli görülenler engizisyonda yarg›lan›yordu.
Moriskolar üzerindeki bask›s›n› günden güne art›ran Kastilya, 1567’de ç›kard›-
¤› kanunlarla moriskolar›n Arapça konuflmalar›n› yasaklam›fl, Cuma ve bayram
günleri evlerin kap›lar›n›n aç›k olma zorunlulu¤u getirilmifl, çocuklar›n H›ristiyan
okullar›na gönderilme mecburiyeti getirilmiflti. Bunun sonucu olarak Müslümanla-
r›n en ciddi isyan› 1568-1570 y›llar› aras›nda Granada’da görüldü. Alpujarras ‹sya-
n› olarak bilinen isyan fliddetle bast›r›ld›, isyanc›lar›n elebafllar› ve isyana kat›lan
çok say›da kimse idam edildi. Kastilya’ya moriskolar›n silahland›klar› yönünde bil-
giler gelmekte, ayr›ca Valencia moriskolar›n›n Osmanl› ile bir muhabere a¤› olufl-
turduklar› ve Osmanl› deste¤ini alarak bir isyan haz›rl›¤›nda olduklar› biliniyordu.
Hatta Osmanl› ile haberleflme halinde olup da bir isyan haz›rl›¤›nda oldu¤u anla-
fl›lan çok say›da morisko öldürüldü. Osmanl› kuvvetlerinin bu y›llarda ‹spanya k›-
y›lar›n› vurmas› ve ‹spanya karfl›s›nda Osmanl›-Frans›z ittifak›n›n oluflturulmaya ça-
l›fl›lmas› da ‹spanyol krall›klar› tedirgin ediyordu. Uzun y›llardan beri morisko me-
selesiyle u¤raflan ‹spanyol krall›klar, bir türlü üstesinden gelemedikleri bu mesele-
de kesin çözümün moriskolar›n sürgün edilmesi yoluyla olaca¤› fikrine vard›lar.
10. Ünite - Endülüs’te ‹slâm Hâkimiyeti (1031-1492) 237
N N
SIRA S‹ZDEs›kça yafla-
rüldü. Kad›n ve çocuklar›n kölelefltirilmesi bu dönemde moriskolar›n SIRA S‹ZDE
d›klar› bir durumdu. Salg›n hastal›klar ve deniz yolculu¤u esnas›nda gemilerin
batmas› sonucu ölen binlerce morisko bulunmaktayd›. 1614 y›l›ndan sonra da ‹s-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
panyol krall›klar›nda kimliklerini gizleyerek yaflamaya devam eden moriskolar›n
varl›¤› da bilinmektedir. Zamanla say›lar› azalsa da, ‹spanyol belgelerinin verdi¤i
bilgilerden moriskolar›n XVIII. yüzy›l›n sonuna kadar Kastilya’daK ‹ T gizlice
A P yaflama- K ‹ T A P
ya devam ettikleri anlafl›lmaktad›r.
istemifllerdi. Bunun üzerine 1505 y›l›nda Kemal Reis’in bafl›nda bulundu¤u donan-
ma yeniden gönderilerek ‹spanya k›y›lar› vuruldu. Bu sefer dönüflünde Kemal Re-
is çok say›da moriskoyu Kuzey Afrika ve ‹stanbul’a tafl›d›. Bununla birlikte Osman-
l›’n›n Endülüs Müslümanlar›na daha büyük yard›m›, Osmanl› hizmetindeki Hay-
reddin (k›z›l sakall› oluflundan ‹spanyollar taraf›ndan “Barbaros” olarak adland›r›-
lan) ile olmufltur. Onun 1529 y›l›nda 70.000 moriskoyu Cezayir’e nakletti¤i bilin-
mektedir. Barbaros Hayreddin Pafla’n›n bu yard›mlar› dolay›s›yla moriskolar 1541’de
Kanuni Sultan Süleyman’a gönderdikleri bir mektupla teflekkürlerini bildirmifller-
dir.
Osmanl›’n›n moriskolar›n iskân› konusundaki yard›mlar›, onlar›n sadece Kuzey
Afrika’ya nakledilmelerini sa¤lamak için olmad›. Fransa üzerinden Avrupa’n›n çe-
flitli bölgelerine yerleflmifl olan moriskolar›n Osmanl› topraklar›na ve Kuzey Afri-
ka’ya yerlefltirilmesi için de gayret edildi. Özellikle I. Ahmed zaman›nda elçiler
gönderilerek Fransa ve Venedik’teki moriskolar›n güvenli bir flekilde ‹slâm toprak-
lar›na tafl›nmalar› sa¤land›. ‹stanbul, Selanik, Bursa, Adana ve Anadolu’nun di¤er
flehirlerine yerlefltirildiler. Moriskolar›n yerlefltikleri bölgelerin idarecilerine fer-
manlar gönderilerek befl sene boyunca moriskolardan vergi al›nmamas› emri gön-
derildi. Bu uygulamayla moriskolar›n maddi aç›dan kendilerini toparlamalar›n›n
sa¤lanmas› hedefleniyordu. Son olarak, Osmanl› Devleti’nin sadece Müslümanlara
de¤il, ayn› zamanda Endülüs Yahudilerine de topraklar›na yerleflme izni verdi¤ine
iflaret edilmelidir. II. Bayezid döneminde Osmanl› taraf›ndan kabul edilen Endülüs
Yahudileri, özellikle ‹stanbul, ‹zmir ve Selanik gibi flehirlere yerlefltiler. O dönem-
de di¤er ülkeler Yahudileri kabul etmek istemezken, ‹spanya’dan sürülen Yahudi-
lere Osmanl›lar kap›lar›n› açt›. Endülüs Yahudileri büyük bask› gördükleri ‹span-
ya’dan sürüldükten sonra Osmanl› topraklar›nda tam bir hürriyet içinde yaflad›lar.
10. Ünite - Endülüs’te ‹slâm Hâkimiyeti (1031-1492) 239
Özet
N
A M A Ç
Endülüs Emevî Devleti’nin y›k›l›fl›ndan sonra or- Murâb›tlar ve Muvahhidler döneminden farkl›
1 taya ç›kan siyasî parçalanman›n yan›nda Re- olarak Merînîler Endülüs’e hâkim de¤illerdi, fa-
conquista sürecinde Müslüman-H›ristiyan iliflki- kat Nasrîlerle kurduklar› ittifaklar sonucunda as-
leri hakk›nda bilgi sahibi olabilmek kerî destek sa¤l›yorlard›.
N
Endülüs Emevî Devleti’nin y›k›l›fl›ndan sonra
sadece bir veya ise birkaç flehre hâkim olan ve Endülüs’te son ba¤›ms›z ‹slâm devleti olan Nas-
A M A Ç
say›lar› yirmi kadar olan devletçik ortaya ç›kt›. 3 rîlerin ‹spanyol krall›klar› ve Kuzey Afrika ile ilifl-
Bunlar›n nihaî gayeleri Endülüs’te siyasi birli¤i kilerini aç›klayabilmek
sa¤lamak oldu¤undan, bütün güçlerini birbirle- ‹ber Yar›madas›’n›n güney k›sm›nda uzun bir sü-
riyle mücadele etmek için harc›yorlard›. Bunun re varl›¤›n› sürdürme mücadelesi veren Nasrîler,
sonucu olarak Müslümanlar günden güne zay›f- bu amaca ulaflabilmek için bazen Kastilya’ya kar-
lad›lar, karfl›lar›ndaki tehlikenin fark›na ise an- fl› Merînîler veya Aragon ile Merînîler karfl›s›nda
cak Tuleytula’n›n kaybedilmesinden sonra va- Kastilya ile ittifaklar kurmufllard›r. Öyle anlafl›l›-
rabildiler. Tuleytula’n›n al›nmas›, Müslümanla- yor ki, Nasrî hükümdarlar› yaflanan dönemin flart-
r›n elinde bulunan di¤er flehirlerin de geri al›- lar› kendileri için hangi politikan›n takip edilme-
nabilece¤i düflüncesine ‹spanyol krall›klar›n sinin uygun olaca¤›n› düflünmüfllerse o yönde
inanmalar›n› sa¤lad›. Sonraki y›llarda h›z kaza- ad›m atarak ittifaklar kurmufllard›r.
nan reconquista hareketinin yeniden parlamas›
mülûkü’t-tavâif döneminde gerçekleflti. Recon- N
A M A Ç
1492-1614 y›llar› aras›nda ‹spanyol krall›klar›n
quista sürecinde H›ristiyanlar›n hâkimiyetine 4 hâkimiyeti alt›nda yaflayan Endülüs Müslüman-
geçmifl olan flehirlerde yaflamaya devam eden lar›n›n durumu ve buradan sürgün edilmeleri
Müslümanlar olan müdeccenler, önceleri kendi- hakk›nda bilgi sahibi olabilmek
lerine tan›nan haklar dolay›s›yla yaflad›klar› fle- 1492’den sonra H›ristiyan krall›klar›n hâkimiye-
hirlerde yaflamaya devam etmifllerse de, verilen tinde yaflayan Müslümanlar olan moriskolar, ken-
teminatlar›n ve sözlerin ihlal edilmesi üzerine dilerine taahhüt edilen güvencelerin ihlal edil-
büyük ço¤unlu¤u ya Endülüs’ün Müslümanla- mesi ve zorla H›ristiyanlaflt›r›lmaya çal›fl›lmalar›
r›n hâkimiyetindeki bir flehrine ya da Kuzey Af- üzerine baz› isyan hareketlerinde bulundular.
rika’ya göç etmeye mecbur oldular. Moriskolar›n zorla da ‹slâmiyet’i terk etmeyecek-
lerini düflünen Kastilya Krall›¤›, 1609’da ç›kar›lan
N
A M A Ç
‹spanyol krall›klar› karfl›s›nda zor durumda ka- fermanlarla ülkedeki bütün moriskolar›n sürgün
2 lan Endülüs Müslümanlar›n›n Kuzey Afrika ile edileceklerini ilan etmifltir. Bunun üzerine yüz
iliflkilerini de¤erlendirebilmek binlerce morisko Kuzey Afrika ve Osmanl› top-
Tuleytula’n›n 1085 y›l›nda Kastilya Krall›¤› tara- raklar›na yerlefltirilmifltir.
f›ndan ele geçirilmesi ve ard›ndan Endülüs’teki
Müslüman emîrleri tehdit etmesi sonucunda Müs-
lümanlar Kuzey Afrika’daki Murâb›tlardan yar-
d›m istemek zorunda kald›lar. Murâb›tlar›n En-
dülüs’e geçiflleri, Endülüs Müslümanlar›n› H›risti-
yan krall›klar›n bunaltan sald›r›lar›ndan bir süre
kurtard›. Murâb›tlar›n y›k›lmas›n›n ard›ndan on-
lar›n yerini alan Muvahhidler de ayn› flekilde En-
dülüs Müslümanlar›n›n koruyucular› oldular. Fa-
kat ‹kâb savafl›n›n ard›ndan Endülüs’te güçten
düfltükleri aç›kça göründü. Nasrîler döneminde
de Kastilya Krall›¤› karfl›s›nda Endülüs Müslü-
manlar›n›n en büyük destekçileri Merînîler oldu.
240 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
Kendimizi S›nayal›m
1. Murâb›tlar›n Endülüs’e ilk geçifl sebebini afla¤›daki- 4. Mülûkü’t-tavâif döneminin en öne ç›kan özelli¤i
lerden hangisi aç›klamaktad›r? afla¤›dakilerden hangisidir?
a. Murâb›tlar›n, Endülüs Emevî Devleti’nin y›k›l›fl›- a. Müslümanlar›n Endülüs’te bir süredir bozulmufl
n›n hemen sonras›nda bu topraklar› ele geçir- olan birli¤i yeniden sa¤lamalar›
mek istemeleri b. Her bir emîrli¤in, topraklar›n› geniflletmek arzu-
b. Murâb›tlar›n, mülûkü’t-tavâif aras›nda ç›kan mü- suyla di¤er emîrliklerle sürekli mücadele halin-
cadeleri f›rsat bilerek toprak kazanma istekleri de olmas›
c. Tuleytula’n›n Kastilya taraf›ndan ele geçirilmesi- c. Endülüslü idarecilerin ittifak kurarak Kastilya
nin ard›ndan Endülüslü idarecilerin Murâb›tlar- Krall›¤›’na karfl› mücadele etmeleri
dan yard›m talep ederek onlar› Endülüs’e davet d. Murâb›tlar›n Endülüs Emevî Devleti topraklar›na
etmeleri sahip olma arzular›
d. Devletinin topraklar›n› geniflletmek isteyen Yu- e. Do¤u ‹slâm dünyas›ndan Endülüs’e gelen ilim
suf b. Tâflfîn’in Endülüs’e sefer düzenlemesi adam› say›s›nda görülen art›fl
e. Murâb›tlar›n Eftasîler’e karfl› Abbâdîlerle ittifak
kurmas› 5. ‹slâm hâkimiyeti döneminde, H›ristiyanlar›n eline
geçen flehirlerde yaflamaya devam eden Müslümanlara
2. ‹kâb Savafl› afla¤›dakilerden hangisi aras›nda yap›l- ne ad verilir?
m›flt›r? a. Müvelled
a. Murâb›tlar ile Kastilya Krall›¤› b. Müdeccen
b. Muvahhidler ile Kastilya öncülü¤ündeki Haçl› or- c. Müsta’rib
dusu d. Morisko
c. Murâb›tlar ile Muvahhidler e. Sakâlibe
d. Murâb›tlar ile Aragon Krall›¤›
e. Muvahhidler ile Navar Krall›¤› 6. Endülüs’te “morisko” olarak isimlendirilen grup afla-
¤›dakilerden hangisinde tan›mlanm›flt›r?
3. ”Reconquista” teriminin Endülüs tarihi aç›s›ndan an- a. Müslüman olduktan sonra tekrar eski inançlar›-
lam› afla¤›dakilerden hangisidir? na dönen ‹beryal›lar
a. ‹ber Yar›madas›’n›n yerli H›ristiyan halk›n›n En- b. Endülüs’e Yemen’den getirilerek iskan edilen
dülüs’ü Müslümanlardan geri almas› Müslümanlar
b. Endülüs’te Müslüman, H›ristiyan ve Yahudilerin c. H›ristiyan olmakla birlikte Müslümanlardan etki-
bir arada huzur içinde yaflamalar› lenerek ve onlara benzeyerek yaflayan halk
c. 1236’da Kurtuba’n›n düflmesinden sonra Müslü- d. Orta ve Do¤u Avrupa’dan Endülüs’e gelen halk
manlar›n güçlerini birlefltirip kaybettikleri top- e. 1492’den sonra H›ristiyan krall›klar›n hâkimiye-
raklar› H›ristiyanladan geri almaya çal›flmalar› tinde yaflamaya devam eden Müslüman halk
d. Kastilya ile Aragon Krall›klar› aras›nda devam
eden siyasî ve askerî mücadeleler 7. Mülûkü’t-tavâif dönemi afla¤›dakilerden hangisiyle
e. Kastilya Krall›¤›’na karfl› Nasrîler’in Aragon Kral- sona ermifltir?
l›¤› ile kurmufl oldu¤u ittifak a. Murâb›tlar›n Endülüs’e hâkim olmas›yla
b. Muvahhidlerin Endülüs’e hâkim olmas›yla
c. Nasrîler’in kurulmas›yla
d. Abbâdîler’in di¤er devletçikleri ortadan kald›ra-
rak tek kalmas›yla
e. Katalonya Kontlu¤u’nun Pamplona bölgesini ele
geçirmesiyle
10. Ünite - Endülüs’te ‹slâm Hâkimiyeti (1031-1492) 241
Okuma Parças›
8. Elhamra Saray›’n›n yap›m›na afla¤›daki dönemlerin Mancebo de Arevalo adl› ‹spanyol Müslüman, ziyaret
hangisinde bafllanm›flt›r? etti¤i bir han›mefendinin tavsiyesi üzerine G›rnatal› aris-
a. Murâb›tlar tokrat bir Müslüman›n ziyaretine gider. Hesapta olma-
b. Muvahhidler yan bu ziyaret -zira kendisi hac haz›rl›¤› yapmaktad›r-
c. Nasrîler yaklafl›k iki ay sürer. Bu süre zarf›nda Mancebo ile G›r-
d. Mülûkü’t-tavâif natal› ev sahibi aras›nda konuflman›n bir k›sm› flöyledir:
e. Endülüs Emevî Devleti “Bayram› kutlamak için gitti¤im G›rnata’da, zilhicce ay›-
n›n bafl›nda, veda etmek için (bayan) Mora de Ube-
9. G›rnata’n›n düflmesinden önce Osmanl›’dan yard›m da’n›n yan›na gittim. Bana dedi ki: “fiimdi bize veda
isteyen Endülüs Müslümanlar›na Sultan II. Bayezid’in ediyorsun; birbirimizi bir daha haflir gününe kadar gö-
cevab› ne olmufltur? remeyece¤iz. O yüzden bu levhay› (Kur’ân-› Kerimi
a. Osmanl›’n›n iç sorunlar› nedeniyle yard›m edile- kastediyor) al ve onu kalbinde muhafaza et; çünkü onu
memifltir bereketli k›lan ve Muhammed’e (selam ve salavât) onun
b. Nasrîlere yard›m için Kuzey Afrika’dan Endü- üzerine olsun) veren Cebrâil’dir. E¤er Allah’›n izniyle
lüs’e bir ordu gönderilmifltir. Mekke’ye var›rsan, orada Peygamber Efendimizin kab-
c. Kastilya’y› durdurmak için Osmanl› hâkimiyeti rinde benim için de dua et. Burada son günlerini geçir-
alt›ndaki H›ristiyan halka iflkence yap›lm›flt›r di¤ini biliyorum ama, senden bir ricam var: Gidip yüce
d. Sorunun çözümü için Papal›k ve Kastilya nez- Benegas’› ziyaret et, zira kendisi s›ra d›fl› bir insand›r.
dinde diplomatik giriflimde bulunulmufl, ayr›ca Benegas, Ali Sarmiento gibi bir dil uzman› de¤ildir ama,
Kemal Reis komutas›nda bir donanma gönderi- büyük bir Arap âlimidir (muhtemelen kiflinin dinî ilim-
lerek ‹spanya k›y›lar› vurulmufltur lerde yetkin oldu¤u kastediliyor). Onun ziyaretine o
e. Memlük ve Osmanl› askerlerinden oluflan bir or- kadar çok insan gider ki flafl›r›rs›n. Hayal k›r›kl›¤›na u¤-
du haz›rlanarak Kastilya’ya savafl aç›lm›flt›r ramayaca¤›ndan emin olabilirsin; tersine sana söyledi-
¤imden daha fazlas›n› göreceksin. Kendisi G›rnata’n›n
10. Baflpiskopos Talavera’n›n moriskolar için izledi¤i d›fl›nda Cuesta de la Higuera’da yaflar ve orada Vega ci-
yol afla¤›dakilerden hangisidir? var›nda muhteflem bir çiftli¤i var. Onan benim selamla-
a. Zor kullanarak moriskolar›n H›ristiyan olmalar› r›m› ilet; zira o hem bir dost hem de akrabam›zd›r.
için çal›flm›flt›r Orada daha fazla zaman geçirmeyi düflünmedi¤im hal-
b. H›ristiyan olup olmamalar›n›n, onlar›n kendi ter- de, Mora’n›n dedi¤ini yapt›m. Zilhicce ay›n›n son günü,
cihine b›rak›lmas› gerekti¤ini düflünmüfltür yüce Benegas’›n evine vard›m. Beni ancak asil bir in-
c. ‹yilik yoluyla moriskolar›n H›ristiyanl›¤› benim- sandan beklenecek flekilde karfl›lad›. Karfl›l›kl› selam
semeleri için gayret etmifltir al›flveriflinde bulunduk. Üçüncü gün, bana bir Kur’ân
d. Moriskolar›n ‹ber Yar›madas›’ndan sürülmeleri verdi ve ondan iki cüz okuttu. Cüzleri bitirince Kur’ân’›
için rapor vermifltir ald› ve bana flöyle dedi: “Yüce Mevla seni muhafaza et-
e. Moriskolar için ayr› yerleflim yerleri kurdura- sin ve seni felaha ulaflt›rs›n.” Fakat benim hatalar›m›
rak moriskolar›n flehirlerden ç›kar›lmalar›n› düzeltmekten de geri durmad›. Ben de bu tashihleri
sa¤lam›flt›r memnuniyetle kabul ettim. Birkaç gün sonra, birbirimiz
biraz daha yak›ndan tan›y›nca, bir Cuma günü beni çift-
li¤ine götürdü. Küçük bir derenin kenar›nda oturduk
ve bana flöyle dedi: “Evlad›m, senin G›rnata’da olup bi-
tenlerden haberdar olmad›¤›n› biliyorum. fiimdi baz›
fleyleri hat›rlay›p sana anlat›rsam, flafl›rma. Bunlar her
saniye benim yüre¤imde yank›lan›p duruyor. Olanlar›n
sanc›s›n› kalbimde hissetmedi¤im tek bir an, tek bir sa-
at yok. Ben Yahudilerin Timola’s›n›, putperestlerin Fa-
raida’s›n› ve y›k›m ve ac›yla dolu daha baflka hikâyele-
ri okudum. Bunlar›n hepsi çok a¤›rd› ve herkes kendi
242 ‹slam Tarihi ve Medeniyeti-I
kayb› için gözyafl› döktü. Fakat benim kanaatime göre fl›nda, söylediklerine yahut yapt›klar›na hiçbir itiraz›m
G›rnata’n›n evlatlar›n›n çekti¤i ac›lar için kimse gözyafl› olmad›. Kur’ân, Arapça ve ‹branice tefsileri (‹branice
dökmedi. Söylediklerimden flüphen olmas›n; zira ben tefsirlerle ne kastedildi¤i aç›k de¤il) onun kadar iyi oku-
onlardan biriyim ve olanlar›n flahidiyim. Evli yahut be- yup aç›klayan baflka birini görmedim. Sesi de mükem-
kar, asil Müslüman kad›nlar›n afla¤›land›¤›n› ve üç yüz- meldi. K›z› ise biraz farkl›yd›. Çok e¤itimliydi, hâf›z-›
den fazla bakirenin pazarda aç›k artt›rma ile sat›ld›¤›n› Kur’ân’d› ve muttaki bir hayat› vard›. Böylesi pür bir ali-
bizzat gözlerimle gördüm. Sana daha fazlas›n› söyle- cenapl›¤› görmek, büyük bir teselli idi. Bu baba ve k›-
mek istemiyorum çünkü yüre¤im dayanm›yor. Dinleri- za veda etti¤imde, iki taraf da gözyafllar›n› tutamad›. K›-
ni kurtarmak için mücadele ederken üç o¤lumu, iki k›- z› bana bir yüzük, babas› da küçük bir mücevher verdi
z›m› ve eflimi kaybettim. Hayatta kalan k›z›m, benim ve flöyle dedi: “Evlad›m, sana baflka hediyeler vermek
tek tesellim. O zaman bu k›z›m dört ayl›kt›. ‹flte ailemi isterdim; fakat varl›¤›m›z art›k tükeniyor. Bu mücevhe-
böyle kaybettim. Her fley Allah’›n iradesiyle olur. Allah ri al. A¤›rl›¤› on bin maravedidir. 100 bin maravedi de
beni affetsin. olsa, onu yine sana verirdim.” (Kal›n, (2007), s. 87-89.)
Evlad›m, ben geçmifle a¤lam›yorum; zira art›k geriye
dönüfl yok. Ben as›l bundan sonras› için a¤l›yorum; ta-
bii e¤er sana hayat›n› ba¤›fllarlar da ‹spanya Yar›mada-
s›nda olanlar› görebilirsen. Kur’ân’›n yüzü suyu hür- Kendimizi S›nayal›m Yan›t Anahtar›
metine duam o ki, bu sözlerim bofla ç›ks›n. Hiçbiri be- 1. c Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “Murâb›tlar Dönemi
nim tahmin etti¤im gibi olmas›n. Buna ra¤men, dini- (1091-1147)” konusunu yeniden okuyunuz.
miz öylesine zay›flayacak ki insanlar “Müezzinin sesi- 2. b Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “Muvahhidler Dönemi
ne ne oldu?” diye soracaklar. Atalar›m›z›n dini nereye (1147-1229) konusunu yeniden okuyunuz.
gitti, diyecekler. Kalbinde ac›ma hissi olan insanlar için 3. a Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “Mülûkü’t-tavâif Döne-
bu o kadar a¤›r ve ac›mas›z bir fley ki... Beni en çok mi (1031-1091)” konusunu yeniden okuyunuz
endiflelendiren fley, bir gün Müslümanlar, H›ristiyanlar- 4. b Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “Mülûkü’t-tavâif Döne-
dan ay›rt edilemez hale gelecekler; onlar gibi giyine- mi (1031-1091)” konusunu yeniden okuyunuz
cekler ve onlar›n yediklerinden içtinap etmeyecekler. 5.b Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “Muvahhidler Dönemi
Allah’tan niyaz›m o ki, Müslümanlar en az›ndan H›ris- (1147-1229) konusunu yeniden okuyunuz.
tiyanlar›n yapt›klar›n› yapmas›nlar ve onlar›n dinlerini 6. e Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “1492-1614 Aras› Dö-
kalplerine tafl›mas›nlar... nemde Endülüs Müslümanlar›” konusunu yeni-
Bütün bunlar› hadiselerden çok etkilendi¤i için söyledi- den okuyunuz.
¤imi düflünebilirsin. Cenab-› Hak sonsuz rahmet ve sev- 7. a Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “Murâb›tlar Dönemi
gisi ile bu söylediklerimi gerçek olmaktan uzak tutsun; (1091-1147)” konusunu yeniden okuyunuz.
zira böylesi bir ac›y› bilmek istemem. E¤er ‹srâilo¤ulla- 8. c Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “Nasrîler Dönemi (1232-
r› gözyafl› döktü diyorsak, bizim de gözyafl› dökmemiz 1492)” konusunu yeniden okuyunuz.
büyük bir mesele midir?... Fakat e¤er biz bu kadar k›sa 9. d Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “1492-1614 Aras› Dö-
bir sürede ayaklar›m›z› yere sa¤lam basam›yorsak, ge- nemde Endülüs Müslümanlar›” konusunu yeni-
lecek nesiller ne yapacak? E¤er babalar› dinlerini ihmal den okuyunuz.
ederlerse, torunlar o dini tekrar nas›l yükseltebilirler? 10. c Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “1492-1614 Aras› Dö-
E¤er fetihler sultan› iman›n› muhafaza etmezse, onun nemde Endülüs Müslümanlar›” konusunu yeni-
haleflerinden ne beklenir? Sana diyorum, evlad›m, bi- den okuyunuz.
zim çöküflümüz devam edecek. Yüce Mevla rahmetini
bize yöneltsin ve bizi ilahî bereketiyle korusun.
Akflam namaz›n›n vakti gelmemifl olsa, Benegas konufl-
maya devam edecekti. Onun yan›nda iki ay kald›m. Ye-
min ederim, bu iki ay bana iki saat gibi geldi; zira hiç
kimse onun kadar ince bir anlay›fla sahip de¤ildi. Za-
man zaman beni azarlamas› yahut emîrler vermesi d›-
10. Ünite - Endülüs’te ‹slâm Hâkimiyeti (1031-1492) 243