Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 4

12. Ceza Dairesi 2020/5206 E. , 2021/4328 K.

"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi

Görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın
mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği
düşünüldü:
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, incelenen dosya kapsamına göre;

I
1- ...Anayasasının 141 ve 5271 sayılı CMK'nın 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca mahkeme

Ğ
kararlarının karşıoy da dahil olmak üzere gerekçeli olarak yazılması zorunlu olup, hüküm; başlık, sorun,
gerekçe ve sonuç (hüküm) bölümlerinden oluşmalıdır. “Başlık” bölümünde, hükmü veren mahkemenin

LI
adı, mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hakimin, ... savcısının ve zabıt katibinin, katılanın,
mağdurun, vekilinin, kanuni temsilcisinin ve müdafiin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği, beraat

AN
kararı dışında suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi, sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve
süre ile halen tutuklu olup olmadığı belirtilmeli, “sorun” bölümünde, iddia ve savunmada ileri sürülen
görüşler ortaya konulmalı, “gerekçe” kısmında mevcut deliller tartışılıp değerlendirildikten sonra,
ŞK
hükme esas alınan ve reddedilen deliller belirlenmeli, delillerle sonuç arasındaki bağ üzerinde
durularak, niçin bu sonuca ulaşıldığı anlatılmak suretiyle hukuki nitelendirmeye yer verilmeli ve sonuç
bölümünde açıklanan uygulamaların dayanaklarına değinilmeli, “sonuç (hüküm)” kısmında ise CMK'nın
BA

230 ve 232. maddeleri uyarınca aynı Kanunun 223. maddesine göre verilen kararın ne olduğu, 5237
sayılı TCK'nın 61. ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre uygulanan kanun maddeleri ve
hükmolunan ceza miktarı, yine aynı Kanun'un 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkumiyet
Y

yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbiri, cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli
A

para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya
bu hususlara ilişkin taleplerin kabul veya reddine ait dayanaklar, kanun yollarına başvurma ve tazminat
IT

talep etme imkanının bulunup bulunmadığı, kanun yoluna başvurma mümkün ise kanun yolunun ne
olduğu, şekli, süresi ve mercii tereddüte yer vermeyecek biçimde açıkça gösterilmelidir. Ayrıca
RG

duruşmada tefhim olunan kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunmamalı, diğer bir ifadeyle
gerekçe ile sonuç (hüküm) kısmı infazda karışıklığa neden olabilecek nitelikte olmamalıdır.
Öte yandan, bir karar bozulmakla tamamen ortadan kalkacağından, yerel mahkeme tarafından CMK'nın
YA

34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca yeniden usulüne uygun olarak hüküm kurulmalı, tefhim edilen kısa
karara uygun yeniden gerekçeli karar yazılmalıdır.
Açıklanan şekilde hükmün gerekçeyi ihtiva etmemesi ise 1412 sayılı CMUK'un 308/7 ve 5271 sayılı
CMK'nın 289/1-g bendi uyarınca hukuka kesin aykırılık halini oluşturacaktır.
Yerel mahkemece, bu ilkelere uyulmadan, sanığın suç oluşturduğu kabul edilen eyleminin ve suçun
unsurlarının nelerden ibaret olduğu, hangi nedenle hangi delillere üstünlük tanındığı tartışılıp
değerlendirilmeksizin, “...Dosya evrak kapsamına göre; katılanın beyanı, sanığın savunması ve ... ilamı
birlikte değerlendirildiğinde sanığın gerçekleştirdiği eylemin özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu
oluşturduğu ve sanığın bu suçu işlediğinin sabit olduğu...” biçiminde, sanık hakkında yasal gerekçeden
yoksun şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
2- Sanık hakkında 17.07.2013 tarihli kararla kişisel verilerin kaydedilmesi suçundan kurulan

21/12/2021 15:18 Yargıtay Bilgi İşlem Merkezi Müdürlüğü Tarafından Oluşturulmuştur. Sayfa 1
mahkumiyet hükmünün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, ... 4. Ceza Dairesinin
28.03.2019 tarihli, 2014/50490-2019/5541 sayılı ilamı ile; “Sanığın, bir süre arkadaşlık yaptığı katılan
ile internette görüntülü sohbet yaptığı sırada, katılanın, rızası dışında çıplak görüntülerini kaydettiğinin
iddia ve kabul edildiğinin anlaşılması karşısında; katılanın cinsel ve fiziksel mahremiyetine ilişkin
görüntüleri yasal anlamda kişisel veri kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, eylemin TCK'nın 134/1-
2. cümlesine uyan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu gözetilmeden, nitelendirmede
yanılgıya düşülerek, aynı Kanunun 135/1. maddesi uyarınca mahkumiyet kararı verilmesi” nedenine
dayalı olarak bozulduğu ve bozma ilamına uyulduğu halde, sanığın eylemi, bozma ilamında açıklanan
TCK’nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesindeki görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle
YA

özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilip, TCK'nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 1.
cümlesinde, kişilerin özel hayatının gizliliği ihlal edildiği takdirde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya
adli para cezası, aynı madde ve fıkranın ikinci cümlesinde, gizliliğin görüntü veya seslerin kaydedilmesi
RG

suretiyle gerçekleşmesi halinde, bir yıldan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası öngörülmüş iken,
suç tarihinden sonra, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı
Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın
IT

Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 81. maddesi ile
yapılan değişiklikle TCK'nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesindeki ceza miktarı bir yıldan üç yıla
AY

kadar hapis cezası olarak belirlenmiş, aynı madde ve fıkranın ikinci cümlesi gereğince, gizliliğin görüntü
veya seslerin kaydedilmesi suretiyle gerçekleşmesi halinde verilecek cezanın bir kat artırılacağı
düzenlenmiş olup, TCK'nın 7/2. madde ve fıkrası gereğince, suçun işlendiği zamandaki kanun ile
BA

sonradan yürürlüğe giren kanunun ilgili tüm hükümlerinin somut olaya ayrı ayrı uygulanması ve her iki
kanuna göre hükmedilecek sonuç cezalar belirlendikten sonra sanığın lehine olan kanunun tespiti ile
lehe kanunun bir bütün halinde uygulanması ve bu durumun kararın gerekçesine yansıtılması suretiyle
ŞK

hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, sanık hakkında görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle
özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan açılmış bir dava bulunmadığı ve aksinin kabulü halinde de CMK'nın
226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilmesi gerektiği dikkate alınmadan, yasal, yeterli ve
AN

geçerli bir gerekçeye dayanılmaksızın, sanığın, TCK’nın 134. maddesinin 2. fıkrası gereğince
mahkumiyetine dair yazılı şekilde hüküm kurulması,
3- Kabul ve uygulamaya göre de:
LI

a) Sanık hakkında uzlaştırma kapsamında olmayan kişisel verilerin kaydedilmesi suçundan dava
açılmasından dolayı soruşturma evresinde uzlaştırma yoluna gidilmediği; ancak, kamu davası açıldıktan
Ğ

sonra kovuşturma konusu eylemin 5560 sayılı Kanunun 24. maddesi ile değişik CMK'nın 253/1-a
madde, fıkra ve bendi gereğince uzlaşma kapsamında olan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu
I

oluşturduğunun anlaşılması karşısında, CMK’nın uzlaşma başlıklı 253 ve 254. madde hükümleri
uygulanmak suretiyle sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, uzlaştırma
işlemleri tamamlanmadan yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
b) Sanık hakkında kişisel verilerin kaydedilmesi suçundan 28.03.2019 tarihli bozma ilamından önceki
17.07.2013 tarihli hükümde sanığın neticeten 10 ay hapis cezasından çevrilen 6.000,00 TL adli para
cezası ile cezalandırılmasına, hükmedilen adli para cezasının da 10 eşit taksit halinde ödenmesine karar
verildiği ve hükmün sadece sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi nedeniyle bu hususun 5320 sayılı
Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 326/son maddesi
gereğince sanık yönünden kazanılmış hak teşkil ettiği gözetilmeksizin, bozma ilamına uyularak yapılan

21/12/2021 15:18 Yargıtay Bilgi İşlem Merkezi Müdürlüğü Tarafından Oluşturulmuştur. Sayfa 2
yargılama sonunda, sanığın görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal
suçundan neticeten 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmesi suretiyle kazanılmış
hak ilkesinin ihlal edilmesi,
c) TCK'nın 134. maddesinin 2. fıkrasının 1. cümlesinde, kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya
seslerinin ifşası halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüş, aynı madde ve fıkranın 2.
cümlesinde, fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, cezanın yarı oranında artırılacağı
düzenlenmiş iken, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı
Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla
İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 81. maddesi ile TCK'nın

I
134/2. madde ve fıkrasında yapılan değişiklikle temel ceza miktarı iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası

Ğ
olarak belirlenmiş ve ifşanın basın ve yayın yoluyla gerçekleşmesi halinde de aynı cezaya
hükmolunacağının belirtilmiş olması karşısında, TCK'nın 7/2. madde ve fıkrası gereğince, suçun

LI
işlendiği zamandaki kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunun ilgili tüm hükümlerinin somut olaya
ayrı ayrı uygulanması ve her iki kanuna göre hükmedilecek sonuç cezalar belirlendikten sonra sanığın

AN
lehine olan kanunun tespiti ile lehe kanunun bir bütün halinde uygulanması ve bu durumun kararın
gerekçesine yansıtılması suretiyle hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, temel cezanın asgari
hadden uzaklaşılarak belirlendiği açıklandıktan sonra, sanık hakkında TCK'nın 134/2. madde ve fıkrası
ŞK
uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası tayin edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
4- Bozma ilamına uyulması halinde;
BA

Sanığa isnat edilen eylemin, 5237 sayılı TCK'nın 6352 sayılı Kanunun 81. maddesi ile yapılan
değişiklikten önceki 134. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde düzenlenen görüntü veya seslerin
kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçuna ilişkin olduğu, görüntü veya seslerin kayda
alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçu için temel ceza miktarının TCK'nın 6352 sayılı
Y

Kanunun 81. maddesi ile yapılan değişiklikten önceki 134. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde “bir
A

yıldan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası” olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK'nın, 17.10.2019
tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit
IT

Yargılama Usulü” başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; “Asliye ceza mahkemesince,
iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis
RG

cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki
düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan “01/01/2020 tarihi
itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme
YA

usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de;
Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 25.06.2020 tarihli
ve 2020/16 Esas-2020/33 Karar sayılı ve 16.03.2021 tarihli 31425 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan
14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas-2021/4 Karar sayılı iptal kararları ile “...kovuşturma evresine
geçilmiş..., ...hükme bağlanmış...” ibarelerinin, aynı bentte yer alan “...basit yargılama usulü...”
yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle;
Kovuşturma evresine geçilmiş veya hükme bağlanmış olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek
dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan kesinleşmiş hükümler
haricindeki düzenlemelerin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye
yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal
uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin

21/12/2021 15:18 Yargıtay Bilgi İşlem Merkezi Müdürlüğü Tarafından Oluşturulmuştur. Sayfa 3
3. fıkrasına göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.”
şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararlarının neticeleri itibariyle
maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan
düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7.
maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle, sanık lehine olan uygulamanın
belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, “Basit Yargılama Usulü” yönünden yeniden
değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sair
yönleri incelenmeksizin hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen
YA

uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA,
26.05.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
RG
IT
AY
BA
ŞK
AN
LI
Ğ
I

21/12/2021 15:18 Yargıtay Bilgi İşlem Merkezi Müdürlüğü Tarafından Oluşturulmuştur. Sayfa 4

You might also like