Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 17

"' _.

,
r. ·~
' \':/
' \

DİNLER TARİHİ DERNEGİ YA YlNLARI 13

Dinler Tarihi Araştırmaları - III


(Sempozyum, 09-10 Haziran 2001, Ankara)

2000. YILINDA HIRİSTİYANLIK

(DÜNÜ, BUGÜNÜ ve'GELECEGİ)

Ankara
2002
PAVUS'UN HIRİSTİYAN GELENEÖİNDEKİ
.MERKEZİLİÖİ!BELİRLEYİCİLİÖİ*
Doç. Dr. Şinasi GÜNDÜZ**

Hıristiyan geleneğinin doğup geliştiği dönemi kapsayan ilk yüzyıllar


üzerine yapılmış olan ve yapılacak çalışmalar, Hıristiyanlık tarihiyle teolo-
jisinin aniaşılıp daha iyi tahlil edilmesi açısından oldukça önemlidir. Zira bu
ilk dönem, günümüz Hıristiyan geleneğininfüz yüze olduğu teolojik, dokt-
rinel ve tarihsel sorunların irdelenip anlaşılmasında hayati bir önem taşı­
maktadır.

Hıristiyanlığın ilk dönemi birçok açıdan ele alınıp incelenebilir ve bu dö-


neme adeta damgasını vuran pek çok tartışma konusundan bahsedilebilir.
Belli başlı birkaç temel kategoride toplamak gerekirse bunlar, (i) isa'nın
şahsı ve kimliğine yönelik tartışmalt:ır, (ii) tanrı, hukuk, havarilik, Mesih,
bedenleşme (inkarnasyon), diriliş (resurrection) ve eskÇ'!_tolojik Mesih b~k­
lentisi (parousia) gibi doktrinel kavram ve yaklaşımlar-üzerine yapı@r: tar-
tışmalar, (iii) GentHe Hıristiyanlar, Yahudi-Hıristiyanlar, Doketikler, Gnos-
tikler ve benzeri gruplar çerçevesinde yapılan tartışmalar ve (iv) isa'nın
mesajı, müjdesi ya da ineili konusunda yapılan tartışmalar şeklinde sırala­
nabilir. Şüphesiz bu tq_rtışma noktalarını artırmak mümkündür. Bütün bu
tartışma konularını ele alıp değerlendirmenin, hatta bu tartışmalarla ilgili
sadece tanımlayıcı bilgi vermenin sınırlı bir araştırma metninin kapsamının
ötesinde olduğu aşikardır. Dolayısıyla bu tebliğ, görüş ve düşünceleriyle ilk
dönem Hıristiyanlık tarihinde çok önemli bir görev üstlenmiş olan ve bir-
çok ilk dönem tartışmalarında yer alan temel aktörlerden birisi (hatta en
önemlisi) olan Pavlus'u konu alacak; onun Hıristiyan geleneğindeki mer-
kezi konumunu ve Hıristiyan öğretilerindeki belirleyiciliğini tartışacaktır.
Teolojik doktrinlerini ve dogmalarını Mesih kavramı çerçevesinde şekil­
lendiren Hıristiyanlık, genellikle din bilimcileeince haklı olarak Kristosent-

* Bu yazının temeli, büyük oranda Ş. Gündüz, Pavlus: Hıristiyanlığın Mimarı (Ankara: Anka-
ra Okulu Yayınları 2001 ), 4. ve 5. bölümlerdeki tartışmalara dayanmaktadır.
** OMÜ Ilahiyat Fakültesi Dinler Tarihi Anabilim Dalı

39
rik (Mesih merkezli) bir din olarak adlandırılır. Çoğu Hıristiyan yazar, Hıris­
tiyan inanç ve öğretileriyle Hırfstiyanlıktaki Kristosentrik yapının kaynağı­
nın isa olduğunu, dolayısıyla MS 1. yüzyılda yaşamış olan isa'nın Hıristi­
yanlığın merkezi figürü olarak kabul edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Bu yazarlar, Hıristiyan öğretilerinin isa'ya (ya da yaygın ifadeyle "tarihsel
İsa'ya") dayanmadığı, isa sonrası döne!"I}de teşekkül ettiği fikrini savunan
ve bu nedenle Hıristiyanlıktaki merkezi figürün isa olamayacağını ileri sü-
ren görüşleri ise eleştirirler. Örneğin J. A. Fitzmyer ve H. Küng, Hıristiyan­
lıkta merkezi figürün Pavlus olduğunu dile getiren görüşlere karşı çıkmak­
ta, Hıristiyanlikta merkezi figürün Pavlus değil isa olduğunu, zira Pavlus'un
öğretilerinin de temelde isa'ya dayandığını ileri sürmektedirler. Küng'e gö-
re (Küng, 1995: 1 14), Pavlus'un mektupları da dahil Yeni Ahit'in tamamı­
na göre, çarmıha gerilen ve tekrar dirilen isa Mesih kurucu figürdür; onun
mesajı Hıristiyanlığın temelini oluşturmaktadır. Dolayısıyla Pavlus, Hıristi­
yanlığın kurucusu değil, ilk teoloğu ve Hıristiyanlığı insanlığın evrensel di-
ni haline getiren kişidir. Fitzmyer'e göre de (Fitzmyer, 1998: 1386) Pavlus,
Hıristiyanlık hareketinin kurucusu değil, bu hareketin bir misyoneri, bir te-
ologu olarak görülmelidir.
Diğer taraftan çeşitli araştırıcılar, Hıristiyanlık olarak adlandırılan dinsel
geleneğin tarihsel İsa'nın inanç ve öğretilerine dayanmadığını, dolayısıyla
tarihsel İsa'nın ne bu dinin kurucusu ne de merkezi figürü olduğunu ileri
sürerler. Bu araştırıcılar, Yahudi toplumu içerisinde yaşayan ve erdemin,
ahiakın üstünlüğünü vurgulayarak tanrısal hukuka riayet konusunda kişi­
lerden kaynaklanan bazı aşırılıklarla suiistimalleri eleştiren tarihsel İsa'nın
basit ve sade öğretisinin, kendisinden sonra terk edildiği ve yerine kendisi
adına kendisince temsil edilmeyen yabancı öğretilerin tesis edildiği kana-
atindedirler. Bu doğrultuda örneğin Alfred Rosenberg, İsa Mesih'in yüce ki-
şiliğinin ölümünden hemen sonra bozulduğu ve Ortadoğu, Yahudilik ve çe-
şitli Afrika ge·Jeneklerinin yaşam tarzına ait birçok yabancı unsurla özdeş­
Jeştirildiği düşüncesindedir (Bultmann, 1973: 217). Bu araştırıcılar, İsa'nın
mesajını değiştirerek bozan kişinin Pavlus olduğu konusunda da genellik-
le hemfikirdirler. Pavlus, İsa'nın inancına ihanet etmekle suçlanmış (Bow-
den, 1988: 47); "İsa'nın basit öğretilerini tahrip eden" (Reumann, 1991:
75) ve "Hıristiyanlık olarak tanıdığımız dini oluşturan" (Armstrong, 1993:
103) kişinin Pavlus olduğu ileri sürülmüştür. Buna göre, Mesih mistisizmi-

40
ne dayalıbir "sır dini" şeklinde Hıristiyanlık, Pavlus'un ellerinde şekillen­
miştir (Scott, 1927: 122). O, "Hıristiyanlığı Yahudilikten kurtarmış" (Har-
nack, 1901: 190); "paganist sır dinlerinin bir adaptasyonu olarak" Hıristi­
yan geleneğini oluşturmuştur (Howard, 1927: 72). Hatta bu bakış açısın­
dan hareketle bazı araştırıcılar, örneğin Adolf von Harnack, yaptıkları ça-
lışmalarda, sonraki katkılardan arındırılarak yalnızca isa'nın mesajı teme-
line dayalı bir dinin sınırlarını belirlemeye de çalışmışlardır (Bultmann,
1973: 218).
Peki, gerçekten de Pavlus, Hıristiyanlıkta tarihsel İsa'nın da ötesinde
merkezi yere sahip bir figür müdür? Bu problemi, geleneksel Hıristiyanlı­
ğın en çarpıcı karakteristik ozelliklerinden olan Kristosentrizm ve İsa'nın
tanrısallığı düşüncesi çerçevesinde tartışacağız.

Bilindiği gibi geleneksel Hıristiyan düşüncesi isa'nın tanrısallığı ve Me-


sihliği üzerine bina edilmiştir. Örneğin; MS üçüncü yüzyıldan itibaren yay-
gın olan ve Eski Roma Akidesi diye adlandırılan iman esaslarının bir uzan-
tısı olarak sekizinci yüzyıldan itibaren bilinen Havariler Akidesi'nde İsa'nın,
Baba'nın yegane Oğlu olduğu, Bakire Meryem'den doğduğu, Pontius Pila-
te zamanında acı çekip çarmıha gerilerek öldüğü,_ fakat ölümünün üçüncü
gününde tekrar dirilerek, göğe yükseldiği ve orada Baba Tanrının sağ ta-
rafına oturduğu belirtilir; ayrıca İsa'nın ileride ölüleri ve dirileri yargılamak
üzere tekrar yeryüzüne geleceği vurgulanır (Tappert, 1959: 18). 1 İznik ve
Athanasius Kredolarında da İsa'ya ilişkin aynı anlayış bir takım ilavelerle
devam ettirilir. Athanasius Akidesi'nde, diğer bütün nitelikleriyle birlikte
Oğul isa Mesih'in tanrılık, ebedilik, kudret ve benzeri her konuda Baba
Tanrı ile aynı olduğuna dikkat çekilir; ayrıca İsa'daki tanrısal ve insani ta-
biata değinilir (Tappert, 1959: 18-21 ).
Bu geleneksel iman formülasyonlarında tanımlanan isa, Kristosentriz-
me dayalı Hıristiyan imanının merkezini oluşturan Oğul Mesih İsa'dır. Bu
inanç, tarihsel açıdan belirgin şekilde en erken ifadesini Yuhanna İncilinde
bulmaktadır. Yuhanna ineili yazarı, Sinoptik İncillerle karşılaştırılamayacak
oranda İsa ile ilgili Kristolojik unvaniardan "Mesihlik" ve "Tanrı Oğullu­
ğu"nu vurgulamaktadır. Hatta bu bağlamda bu incilin, "İsa'nın, Tanrı Oğ-

' Havariler Akidesi, her ne kadar tarihsel olarak lsa'nın Havarilerine ait bir metin olmasa da
Hıristiyanlarca bunun kökeninin Havarilere kadar uzandığına inanılır.

41
T

lu Mesih olduğuna, insanların iman etmesi" amacıyla yazıldığının (Yuh.


20:31) altı çizilmektedir. Hem iç.eriği hem de ait olduğu tarihsel dönem iti-
barıy:la Kanonik İncillerin diğer üçünden ayrılan ve bu nedenle -diğerlerin­
den farklılığının vurgulanması bağlamında- genellikle "Dördüncü İncil" di-
ye adlandırılan Yuhanna İncilinde isa, varlık öncesi mevcut olan (pre-exis-
tent) bir tanrısal varlık olarak tanımlanır. "Başlangıçta Logos (Kelam) var-
dı ve Logos Tanrıyla birlikteydi ve Logos Tanrıydı" (Yuh. 1:1) ifadesiyle
başlayan bu ineile göre Logos, ete bürünerek aramızda yaşadı (Yuh. 1:14)
ve onun adı isa Mesih'ti (Yuh. 1:17). "Kendisi Tanrı olan ve Tanrının bağ­
rında bulunan Oğul (İsa Mesih)", böylelikle "Tanrıyı ifşa etti" (Yuh. 1:18).
Yuhanna'ya göre, henüz İbrahim yokken pre-existent bir varlık olarak ken-
disi var olan (Yuh. 8:58) isa, kendisini Oğul ya da bedenleşmiş ilahi Oğul,
Tamıyı ise Baba'sı olarak takdim eder: "Ben Tanrının Oğluyum .... Öyle ki
Baba'nın bende benim de Baba'da olduğumu bilesiniz. ve anlayasınız"
(Yuh. 10:36-38). 2 Yuhanna, "Oğul" ifadesini özel bir anlamda kullanmaya
dikkat gösterir. Tüm insanlar Tanrının çocuklarıdır, ama oğulları değil;
Oğul olan (Tanrının biricik/tek Oğlu) yalnızca lsa Mesih'tir. Dolayısıyla
3

P.M. Casey'in de haklı olarak vurguladığı gibi (1991: 23), Yuhanna'ya gö-
re lsa, Baba Tanrı ile ilişkisi yönünden diğer insanlardan yalnızca işlevsel­
lik açısından değil ontolojik açıdan da bir farklılık göstermektedir. Bu doğ­
rultuda isa, Baba ile kendisinin bir olduğunu (Yuh. 10:30) vurgulamakta-
dır; Yahudiler, "insan olduğu halde kendisinin Tanrı olduğunu ileri sürme-
si" (Yuh. 10:33) ve "Tanrının kendi Baba'sı olduğunu söyleyerek kendisi-
ni Tanrıyla eşit hale getirmesi" (Yuh. 5:18) nedeniyle onu yargılamakta­
dırlar. Yine Yuhanna, isa Mesih'in Baba Tanrı ile birliğini İncilindeki lsa ile
Filip arasında geçen şu konuşmada şöyle dile getirir: "Filip, 'Rab, bize Ba-
ba'yı göster; bu bizim için yeterli olacaktır' dedi. isa ona şöyle dedi:
Filip, bunca zamandır sizinle birlikteyim, daha beni tanıma­
dın mı? Beni görmüş olan Baba'yı görmüştür. Sen nasıl, Ba-
ba'yı bize göster, diyorsun? Benim Baba'da Baba'nın da ben-

2 Yuhanna Incilinde lsa, "Oğul" ve "Tanrı Oğlu" ifadelerini en az 23 kez kullanır.


3 "Tanrı dünyayı o kadar seviyordu ki biricik/tek (only-begotten) Oğlunu, ona iman edenle-
rin hiçbiri mahvolmasın hepsi sonsuz yaşama kavuşsun diye verdi. Tanrı, Oğlunu dünyayı
yargılamak için değil, dünya onun vasıtasıyla kurtulsun diye gönderdi" (Yuh. 3:16-17). Ay-
rıca bkn. Yuh. 1:14, 18; krş. Yuh. 1:12.

42
de olduğuna inanmıyor
musun? Size söylediğim sözleri kendi-
liğimden söylemiyorum, ama bende duran Baba kendi işlerini
yapıyor. Bana iman edin; ben Baba'dayım, Baba da bendedir
(Yuh. 14:8-11).
Geleneksel Hıristiyan düşüncesinin temelini oluşturan ve İncil metinle-
rinden Yuhanna'da açık ifadesini bulan, İsa'yla ilgili bu değerlendirmeler
(yani pre-existant bir varlık olan ilahi Oğul'un bedenleşmesi, acı çekmesi,
ölmesi, dirilmesi ve kurtuluş sürecini tamamlamak üzerine ileride yeniden
gelecek olduğuna inanılması) tarihsel İsa olarak adlandırılan şahsiyete mi
yoksa başka bir kaynağa mı dayanmaktadır?
İnciller arasında tarihsel İsa'nın kimliği ve mesajına ilişkin bilgileri en
fazla yansıttığı düşünülen Sinoptik lncillerle, Tomas ineili ve Luka ile Mat-
ta'nın Markus'la birlikte muhtemel ikinci kaynağı olduğu hipotezinden ha-

reketle derlenen Q ineili gibi metinlere bakıldığında, ne Kristosentrizmin ne


de pre-existant bir varlık olarak bedenleşen, ölen ve ölümden dirilen tanrı­
sal İsa figürünün İsa'nın bizzat kendisi tarafından savunulup dile getirildiği
görülür. Tarihsel İsa'nın teolojisi Teosentrik (Tanrı merkezli) bir yapıya sa-
hiptir. İsa'nın yaptığı çağrının özünde, insanları Tanrıya iman edip, kötü-
lükten uzak durmak suretiyle Tanrının egemenliğine girmeye davet etmek
bulunmaktadır. Dolayısıyla onun öğretilerinin merkezi unsuru; kötülüğün,
günahkarlığın ve zulmün ifadesi olan şeytanı(ı boyunduruğu altında olma-
ya karşı çıkarak halkı Tanrıya davet etmektir. Tanrı hem kozmogonik ve
kozmolojik düzlemde hem de insan yaşamında egemen olan yüce varlık­
tır. Bu egemenliğin farkında olmayan ya da günah ve kötülüğe meylede-

rek buna karşı çıkan insanları uyarmak İsa'nın görevidir. Dolayısıyla tarih-
sel lsa, Musa inancı doğrultusunda düşünen tam bir monoteisttir. Ona gö-
re Musa hukukundaki en önemli buyruk, Tanrının tek olduğunu ve ondan
başka Rab olmadığını belirten ("Tanrımız olan Rab tek Rabdir") ve Tamıyı

bütün varlığımızla sevmemiz gerektiğini vurgulayan emirdir (Mark 12:29-


32). Tanrı yaratan, öldüren, dirilten ve yargılayandır (Mark. 10:6); her şe­
ye gücü yetendir (Mark. 10:27); yerlerin ve göklerin Rabbidir (Mat. ll :25;
Luk. 10:21). Hesap gününün ne zaman olacağını yalnızca o bilir; ondan
başka hiçbir kimse, ne melekler ne de bir başkası bunu bilebilir (Mark.
13:32). Ona göre Tanrı en üstün alandır. Örneğin bu çerçevede isa bir de-

43
yişinde, Tanrının mutlak iyi olan olduğunu belirterek Tanrıdan başka hiç
kimsenin mutlak iyi olamaya·cağına dikkat çekmektedir (Mark. 10:18).
Her ne kadar Dördüncü İncil yazarı gibi Sinoptik İncil yazarları da onun
"Tanrı Oğlu" olduğu konusunda hemfikir olsalar da (Mark 1:1) İsa kendisi
ile ilgili tanımlamalarında asla "Tanrı" ya da "Tanrı Oğlu" ifadelerini kul-
lanmaz. Bu İncillerde İsa ile ilişkili olarak "oğul", "oğlum" ve "Tanrı Oğlu"
terimleri 35 kez geçer. 4 Sinoptik İncillerde oğul niteliğiyle ilgili en çarpıcı
ifadeye isa'nın vaftiz olması sahnesinde rastlanır. İncil yazariarına göre,
vaftiz olan İsa tam sudan çıkarken gökler yarılır, Ruh beyaz bir güvercin
şeklinde İsa'nın üzerine doğru iner ve gökten "sen benim sevgili oğlum­
sun" diyen bir ses duyulur (Mark. 1:9-11; Mat. 3:16-17; Luk. 3:21-22).
Bunun dışında Sinoptiklerde yer alan İsa ile ilgili kıssalarda İsç'yı bu şekil­
de adlandıranların ya da ona böyle hitap edenlerin, ya şeytan, kötü ruhlar
ve melek gibi metafizik varlıklar ya da isa'nın etrafında yer alan ve arala-
rında Petrus'un da yer aldığı bazı kişiler olması dikkati çekmektedir. An-
5

cak lsa kendisiyle ilgili bu niteliği kullanmayı uygun görmez. Nitekim, San-
hedrin'de yargılanırken kendisine "yüce olanın oğlu Mesih sen misin?" di-
ye soran başrahibe cevap verirken de kendisiyle ilgili "insan oğlu" kavra-
mını kullanmayı uygun görür (Mark. 14:61-62; Mat. 26:63-64).

Yine Sinoptiklerde yer aldığı kadarıyla, isa'nın kendisiyle ilgili bir diğer
önemli Kristolojik unvan olan "Mesih" ismini kullanmaması da dikkat çe-
kicidir. Sinoptik İncillerde, İsa'nın "Mesih" unvanıyla ilişkili en göze çarpı­
cı ifadelerden birisi olan ve en fazla tartışılan, "Petrus'un Mesih'i tanıması"
rivayetinde, İsa'nın "size göre ben kimim?" sorusuna, Petrus'un "sen Me-
sihsin" cevabını verdiği anlatılır (Mark. 8:27-30; Mat. 16:13-20; Luk. 9:18-
21 ). İsa'nın, kendisiyle ilgili Petrus'un bu cevabına tavrı, İncillerde farklı
ifadelerle yansıtılır. Örneğin, Markus bu cevap üzerine onun, "bu konuda
kimseye bir şey söylememeleri" uyarısında bulunduğunu aktarırken, Mat-
ta ise İsa'nın, bu sırrın (Mesih sırrının) Petrus'a açıldığını belirtip onu uzun
uzadıya övdüğünü ileri sürer. Diğer taraftan, Kanonik İnciller dışındaki me-
tinlerden Tomas'ta, Petrus'un lsa'yı "bilge bir filozofa", Ebionitler İncilinde

4 Bu terimierin Yeni Ahit metinlerinde kaç kez geçtiği konusunda Taylor, The Person of Christ
in New Testament Teaching, s.l47'deki tabloya bakılabilir.
5 Örneğin bkn. Mat. 4:3, 6, 8:29, 14:33, 16:16, 27:40, 27:54; Mark. 3:11, 5:7, 15:39; Luk.
ı :32, 35, 4:3, 9, 41; 8:28.

44
ise, havarilerin onu "bir meleğe" benzettikleri anlatılmaktadır (Tomas 13;
Ebionitler 6).
Diğer taraftan her ne kadar aktardıkları isa'nın bizzat kendisine ait ifa-
delerde konuya ilişkin bir muğlaklık bulunsa da gerek Markus'un gerekse
diğer Sinoptik İncil yazarlarının İsa'nın Mesih olduğundan emin oldukları
anlaşılmaktadır (Taylor, 1958: 4, 22).

Mesihlik niteliği ile ilişkili bir diğer dikkat çekici rivayet, tutuklanan
İsa'nın Sanhedrin önünde yargılanması sahnesinde yer alır. Konuya ilişkin
anlatısında Markus, yargılanmak amacıyla yüksek kurul önüne getirilen
İsa'nın, kendisine yönelik bütün karalama ve yalancı şahitliklere karşı sus-
kun kaldığını belirtir. Daha sonra susmaya devam eden İsa'ya başkahin,
"Yüce olanın oğlu Mesih sen misin?" diye sorduğunda İsa, "benim" yanıtı­
nı verir (Mark. 14:61-62). Markus'un bu rivayetinde, kendisinin Mesih olup
olmadığına yönelik sorulan soruya lsa'nın verdiği bu cevap da oldukça tar-
tışmalıdır. Burada "oğul Mesih sen misin?" sorusuna karşılık İsa'nın verdi-
ği "benim" cevabı, İsa'nın bunu kabul edip tasdik ettiği şeklinde anlaşıla­
bileceği gibi, bu soru karşısında şaşırıp bunu reddettiği tarzında da anlaşı­
labilir. Zira, M. Borg'un da belirttiği gibi ( 1987: 17-18, n.6), bu soruya "be-
nim" karşılığını veren İsa'nın bu cevabı, iki anlamda da yani hem "öyle-
yim" hem de "öyle miyim?" şeklinde de anlaşılabilir.
ı İsa'nın Mesih unvanını kullanmamış olmasına rağmen, erken dönem ki-
lisesinde İsa'nın Mesihliği düşüncesinin merkezi bir konum taşıdığı gerçe-
ği karşısında bazı İsa araştırıcıları, Mesihlik nitelemesiyle ilişkili olmayan
1 lsa'ya Hıristiyan cemaatin bir gecede Mesih payesini vermesinin düşünü­
ı lemeyeceğini, zira bunu için herhangi bir nedenin bulunmadığını tartışırlar
(Wenham, 1995: 108; Casey, 1991: 42). Nitekim bazı araştırıcılar, Sinop-
1
tik İncillerde bulunan kümülatif delillerin İsa'nın kendisini "İsrail'in Mesih
1 kralı" olarak gördüğü konusunda oldukça güçlü olduğu kanısını dile geti-
rirken, bazıları da İsa'nın, İsrail'in Mesih Kralı bağlamında Mesih tanımla­
masını kabul ettiğini, ama bu kavramı -Mesih inancına ilişkin Yahudi gele-
i neğine uygun tarzda- dikkatlice kullanmayı, Mesihlik iddiası konusunda

ı sessiz kalmayı, daha açık bir ifadeyle bunu gizlerneyi uygun gördüğünü
ileri sürerler (Taylor, 1958: 4; Wenham, 1995: 10-1 09). Benzer şekilde
C.H. Dodd da İsa'nın Mesihlik niteliğini üstlendiği konusunda emindir. Ko-
nuya ilişkin olarak Dodd, "İsa, Mesih olduğunu iddia etti mi?" sorusu yeri-

45
ne "0, ne tür bir Mesih olduğunu.düşündü?" sorusuna cevap aranması ge-
rektiğini düşünür (Dodd, 1971: 103). Bütün bu yaklaşımlarda ön plana çı­
kan bakış açısı, aslında İsa'nın kendisini Mesih olarak gördüğü, bunu dü-
. şündüğü; fakat bunu açıkça dışa yansıtmadığı ya da bir iddia şekline dö-
nüştürmediğidir. Bu bakış açısında ileri sürülen en önemli delil, yukarıda
ifade ettiğimiz gibi, erken dönem Hıristiyan cemaati arasında İsa'nın Me-
sihliği konusunda var olan yaygın kanaattir. Ancak erken dönem cemaatin
bu kanaate sahip olması, Sinoptiklerde lsa'nın kendisiyle ilgili bu unvanı
kullanmadığı ve ne kadar ve nasıl kullandıkları tartışmalı da olsa etrafın­
daki bazı insanların kendisiyle ilgili bunu kullanmalarını onayladığını gös-
teren açık bir delilin de bulunmadığı gerçeğini değiştirmemektedir.
Kendisiyle ilgili tanımlamalarında sonraki dönemlerin Kristolojik "Tanrı
Oğlu" ve "Mesih" terimlerini kullanmayan İsa'nın, diğer taraftan kendisiy-
le ilgili sıkça "insanoğlu" nitelemesini yapması da gözden kaçmamaktadır.
"İnsanoğlu" terimi Sinoptik Incillerde 69 kez geçerken Yuhanna Ineili'nde
de 13 kez yer alır. Sinoptik Incillerde lsa ile ilgili en sık kullanılan bir
isim/unvan olan bu terim neyi ifade etmektedir, ya da lsa neden kendisini
böyle nitelemektedir? Hıristiyanların genel kanaati, İsa'nın bu şekilde ken- ·..
di insani tabiatma atıfta bulunduğu yönündedir (Wenham, 1995: 110). Bir
başka ifadeyle, İsa'da hem insani hem de ilahi iki tabiatın bulunduğunu
varsayan Hıristiyan düşüncesine göre "insanoğlu" terimi lsa'nın insani yö-
nünün ifadesidir. Diğer taraftan Aramcada bar naşa (insan oğlu), deyimi-
nin, insanı tanımlamada yaygın şekilde kullanılan bir ifade olduğu bilin-
mektedir. Aynı şekilde Eski Ahit geleneğinde de "oğul" ya da "kız" terim-
leri, bir şeyin nitelik veya cinsini tanımlamada kullanılmaktadır. Bunda~ 6

başka, "oğullar" terimi yaratıklar anlamında da kullanılmaktadır. Bütün


bunlar dikkate alındığında lsa'nın kendisi için sık sık kullandığı insanoğlu
teriminin, kendisinin insan cinsine ait olduğunu gösteren bir ifade· olduğu
açıktır. J. Hick'in yerinde ifadesiyle "gerçek bir insan olduğunun farkında"
(Hick, 1973: 114) olan İsa, dolayısıyla kendisini en iyi tanımlayan bir ifa-
de olan insanoğlu terimini sıklıkla kullanmıştır.

6 Örneğin, bu çerçevede Eski Ahit'te buzağı için "sığır oğlu", cesaretlikişi için ise "cesaret ço-
cuğu" ifadeleri kullanılır (1 Sam. 14:52; Tek. 18:7).

46
İnsanoğlu ifadesinden başka İsa'nın kendisiyle ilgili ifadelerinde dik~at
çekici olan bir diğer isim/niteleme ise "peygamber" terimidir. İnsanoğlu te-
rimi kadar sık kullanılmamakla birlikte, peygamber ifadesinin gerek Si-
noptik İncillerde gerekse bazı Apokrif metinlerde lsa için kullanılmakta ol-
duğu görülmektedir. Halkın İsa'yı bir peygamber olarak değerlendirdiğini
gösteren çeşitli ifadeler Sinoptiklerde yer almaktadır. Örneğin, Kudüs'e
girdiğinde halk, onun için "Galilee'nin Nasıra kentinden lsa peygamber"
tanımlamasını yapmaktadır (Mat. 21:10-11 ). Onu tanımayan ve kim oldu-
ğunu soranlara kalabalıklar bu cevabı vermişlerdir. Kudüs'te bir dizi faali-
yette bulunan, tapınakta dersler veren ve Yahudi din adamlarıyla tartışan
İsa'nın bu faaliyetlerinden rahatsız olanlar onu tutukiatmak istemişler; ama
sonra bundan vazgeçmişlerdir. Matta bu vazgeçişin nedenini şöyle açıklar:
"... halkın tepkisinden korktular. Çünkü halk, onu peygamber sayıyordu"
(Mat. 21 :46). Yine Luka'nın aniatısına göre, İsa'nın mucizevi şekilde ölü bir
genci diriltmesine tanık olan halk, "aramızda büyük bir peygamber ortaya
çıktı" diye düşünmektedir (Luk. 7:16). Markus'a göre Sanhedrin'de yargı­
lanan İsa'ya ölüm cezası verilmesi üzerine bazı Yahudiler, İsa'ya saldırıp
onu yumruklamaya ve ona tükürmeye başlamışlar ve bir yandan da "hay-
di peygamberliğini göster bakalım" demişlerdir (Mark. 14:65). Benzer ifa-
deler Luka ve Matta Incillerinde de bulunmaktadır (Mat. 26:67 -68; Luk.
22:63-64). Bütün bu ifadeler lsa'nın halk tarafından bir peygamber olarak
bilinip algılandığını ortaya koymaktadır. Halkın dışında, kendisini izleyen-
Ierin de lsa'yı peygamber olarak nitelendirdiklerini gösteren bazı ifadelere
rastlanmaktadır. Örneğin, Luka 24:19'daki bir ifadeye göre7 ölümden diri-
lerek yanlarına yaklaşan lsa'yı tanımadan onunla konuşan İsa'nın iki öğ­
rencisi, Nasıralı lsa hakkında ona şu bilgiyi verirler: "O adam, Tanrının ve
bütün halkın önünde gerek sözlerinde gerek eylemlerinde güçlü bir pey-
gamberdi". Bundan başka Resul! erin İşlerinde Luka, Petrus ve Stefan'ın,
İsa'nın gelişinin daha önce müjdelendiğini belirtmek bağlamında, Tesni-
ye'de yer alan (Tes. 18:15-19) Musa'nın: "Tanrınız olanRab size kardeş­
leriniz arasından benim gibi bir peygamber çıkaracak. Onun size söyleye-
ceği her sözü dinleyin. O peygamberi dinlemeyen herkes Tanrının halkın­
dan koparılıp yok edilecektir" sözünü delil olarak kullandıklarını anlatır

7 Krş. Mark. 16: 12- 13.

47
(Res. iş. 3:22-23, 7:37). Bu da ge:ek Petrus gerekse Stafan'ın, isa'yı, "Mu-
sa gibi bir peygamber" olarak kabul ettiklerine işaret etmektedir.
Bütün bunların ötesinde isa'nın kendisi hakkında halkın kullandığı pey-
gamber niteliğine yönelik düşüncesini yansıtan iki önemli ifade Sinoptik-
lerde yer almaktadır. Bunlardan ilki Markus ineili 6: 1-4'te geçer. Buna gö-
re, kendi memleketine dönerek orada bir dizi mucizevi eylemde bulunan
ve havrada dersler veren isa'yı hemşehrileri hoş karşılamazlar; onu redde-
derler. Bunun üzerine isa, onlara şu dikkat çekici sözü söyler: "Bir pey-
gamber, kendi memleketinden, akrabalarının çevresinden ve kendi evin-
den başka yerde hor görülmez. "8 İkinci ifade ise Luka 13:32-35'te yer alır.
Buna göre Kudüs'e doğru yol alan İsa'ya bazı Ferisiler gelip, buradan
uzaklaşmasını zira Herod'un kendisini öldürmek istediğini söylerler. Bunun
üzerine isa onlara, "gidin o tilkiye söyleyin .... Yine de bugün yarın ve öbür
gün yoluma devam etmem gerek. Çünkü bir peygamberin Kudüs'ün dışın­
da ölmesi düşünülemez!" cevabını verir. Bu ifadelerde de anlaşılacağı gibi,
genellikle kendisini "insanoğlu" olarak niteleyen İsa, her ne kadar kendisi
hakkında açıkça "ben peygamberim" ifadesi kullanmasa da kendisiyle il-
gili halkın yaptığı "peygam~er" tanımlamasına katılıyor görüntüsü ver-
mektedir.
Gerçek bir insan olduğunun bilincinde olan ve dolayısıyla asla kendisi-
ni tanrısallıkla ilişkili bir pozisyonda görmeyen İsa'nın monoteizme dayalı
Tanrı merkezli din anlayışına karşılık, Pavlus'un öğretilerinde İsa'nın tanrı­
sallığı çerçevesindeki Kristosentrizm ya da Mesih merkezlilik düşüncesi ön
plana çıkar. Pavlus'un İsa anlayışında, sonraki dönem Hıristiyan Kristolo-
jisinde öne çıkan üç önemli unvan dikkati çeker. Bunlar, onun mektupla-
rında İsa ile ilgili olarak kullandığı Rab (Kyrios), Tanrı Oğlu ve Mesih kav-
ramlarıdır. C.A.A. Scott gibi bazı yazarlar (Scott, 1927: 6), Pavlus'un "so-
nuna kadar taviz vermez bir monoteist olarak kaldığını" ileri sürmektedir-
ler. Nitekim Pavlus'un kendisi de "birden fazla Tanrı olmadığını" (1 Kor.
8:4) ifade etmektedir. Ancak bunun, onun İsa gibi bir monoteist olduğunu
göstermesi şüphelidir. Zira Pavlus teolojisinde, İsa'nın teolojisinde görül-
medik şekilde, Baba Tanrı ve tanrısal Oğul olan Rab İsa Mesih ikiliği orta-
ya çıkar. Örneğin Pavlus, birden fazla Tanrı olmadığı vurgusundan sonra

8 Ayrıca bkn. Tomas 31; Mat. 13:57; Luk. 4:24; Yuh. 4:44.

48
şunu dile getirir: "... bizim için tek bir Tanrı Baba vardır. O, her şeyin kay-
nağıdır ve biz onun için yaşarız. Tek bir Rab vardır, o da İsa Mesih'tir. Her
şey onun aracılığıyla yaratıldı, biz de onun aracılığıyla yaşarız" ( 1 Kor. 8:5-
6).9 Koloselilere mektubunda ise Pavlus, Rab isa Mesih'le ilgili şu çarpıcı
ifadeleri kullanır: "Görünmez Tanrının görüntüsü, bütün yaratılışın ilk do-
ğanı odur. Nitekim gökte ve yeryüzünde, görünen ve görünmeyen şeyler,
tahtlar, egemenlikler, yönetimler ve hükümranlıklar, her şey onda yaratıl­
dı. Her şey onun aracılığıyla ve onun için yaratılmıştır. Her şeyden önce var
olan odur ve her şey varlığını onda sürdürmektedir" (Kol. 1:15-17). 10 Yine
Pavlus, Romalılara mektubunda (Rom. 9:5), Mesih'in "her şeyin üzerinde
hüküm süren Tann" olduğunu söylemektedir. 11 Bundan başka Titus 1a
mektubunda, "... yüce Tanrı ve Kurtarıcımız olan isa Mesih'in yücelik için-
de gelmesini bekliyoruz" (Tit. 2:ı3) demektedir. Pavlus'a göre isa Mesih,
tarihsel İsa'nın aksine varlık öncesi var olan (pre-existant) bir varlıktır (ı
Kor. 8:6; Filip. 2:6); Tanrı oğludur (Rom. 1:3, 5:10; Gal. 2:20, 4:4; ı Sel.
ı:ıO); Tanrının yüce kudreti ve ilahi maksadın bir açılımıdır. O, "Tanrının
gücü ve hikmetidir" (1 Kor. ı :24). Yüce Tanrı tarafından gönderilen bir
Kurtarıcı (Res. İş. ı3:23; Gal. 4:4) olan Rab İsa Mesih, insanlığın kurtulu-
şu için tanrısal yüceliğinden soyunmuş ve insan suretine bürünerek yeryü-
züne inmiştir (Filip. 2:6-7; Efes. 4:8-9). 12 Baba Tanrı insanlığı "karanlığın
hükümranlığından kurtarıp sevgili Oğlunun egemenliğine" aktarmıştır
(Kol. ı:I3). Ayrıca Pavlus'a göre Rab İsa, Baba Tanrıyla insanlar arasında
aracı bir varlıktır; zira o, "söyledikleriniz ve yaptığınız her şeyi Rab İsa'nın

9 Baba Tanrı ve Rab lsa Mesih ikilisi Pavlus'un mektuplarında başka yerlerde de geçer. Örne-
ğin bkn. 2 Sel. 1:1-2.

1O Pavlus'un bu ifadeleriyle Yuhanna Incilinin giriş kısmı (Prologue) arasındaki paralellik dik-
kat çekicidir. Krş. Yuh. 1:1 vd.
11 Pavlus'un sıkı bir monoteist olduğuna inanan Scott (1927: 273-274), bu ifadedeki "Tanrı"
teriminin Mesih'i değil Baba Tanrıyı kastettiğini ileri sürer ve Pavlus'un Mesih'ten Tanrı ola-
rak bahsetmediğini ancak Tanrının özelliğinin onda tezahür ettiğine inandığını belirtir. An-
cak, gerek Romahiara mektupta geçen bu ifadenin bağiarnı dikkate alındığında gerekse Ko-
loselilere mektupta Pavlus'un Mesih için "görünmez Tanrının görüntüsü" gibi nitelemeleri
göz önünde bulundurulduğunda, onun lsa Mesih'i tanrısal bir varlık olarak gördüğü kesindir.
Pavlus'un lsa'yı asla Tanrı olarak adlandırmadığı iddiası K. Armstrong ( 1993: 99) gibi ya-
zarlarca da iddia edilir.
12 F.C. Baur ve E. Lohmeyer gibi araştırıcılar, Filipililer 2:5-11 'deki Mesih ilahisinin Gnostik bir
protatip üzerine kurgulanmış olduğunu tartışırlar. Bkn. Yamauchi, I 973: 43-44.

49
adıyla, Onun aracılığıyla Baba Tanrıya şükrederek yapın" (Kol. 3:17) de-
mektedir.
Pavlus'a göre, insan suretinde yeryüzünde faaliyetlerini sürdüren İsa
Mesih, hukuk-günah-ölüm çemberinde tutsak olan insanlara kurtuluş yo-
lunu göstermek ve onların kurtuluşunu sağlamak amacıyla çile çekmiş,
hatta çarmıh üzerinde ölüme bile boyun eğmiştir (Filip. 2:8; Rom. 5:8-9). 13
İlahi Oğul İsa'nın, insanlığın kurtuluşu için yeryüzünde bedenleşen ve ölen
bir varlık olması Pavlus teolojisinde oldukça önemlidir. Cullmann'ın ifade
ettiği gibi (1959: 293), ona göre Tanrı Oğlu demek, bir bakıma ıstırap çek-
mek ve ölmek demektir. Tanrı, oğlunu insanları kurtarmak amacıyla yer-
yüzüne göndermiştir (Gal. 4:4). İnsanlığın kurtuluşu için Oğul, yeryüzünde
yaşamış, ıstırap çekmiş, günahkarlıkla suçlanarak çarmıha gerilmiş ve öl-
müştür. Ancak o, ölüm sonrası yeniden dirilerek ilahi aleme yükselmiş ve
Baba Tanrının sağına oturmuştur. İsa'nın kendi kutsal ruhu sayesinde
ölümden dirilişi, Tanrı Oğlu olduğunun kudretle ilan edilmesidir (Rom. 4).
Diğer taraftan bedenleşen ilahi Kurtarıcı İsa Mesih'in yeryüzü elbisesine ya
da insan suretine bürünmesi de bir zorunluluktur; zira kurtarıcılık görevini
ifa edebilmesi için süfli güçlerin onu tanımamaları gerekmektedir. Aksi
takdirde kötü güçler onun ilahi niteliğini anlar, bir taraftan insanlığın kur-
tuluşu diğer taraftan da kendilerinin yenilgisi için gerekli olan lsa Mesih'in
çile çekerek çarmıhta ölüm tecrübesini yaşamasını engelleyebilirlerdi ( 1
Kor. 2:8). Nitekim, Kurtarıcı lsa Mesih'in gerçek kimliğini süfli güçler kav-
rayamamış, yalnızca Ruh vasıtasıyla ilahi bilgiye sahip olanlar bunu ania-
yıp kavrayabilmişlerdir (1 Kor. 2:9-10). Bu yaklaşımıyla Pavlus'un, Gnos-
tik Redeemer motifini lsa'nın şahsında tarihselleştirdiği görülmektedir.
Çarmıh hadisesi Pavlus'un, İsa Mesih'le ilgili değerlendirmelerinde
önemli bir dönüm noktası ya da önemli bir kriter olarak alınır. Çarmıha ge-
rilen lsa'nın Mesih olduğu kanaatinde olan Pavlus, insanlara çarmıha geril-
miş olan Mesih'i tanıttığım vurgulamakta (1 Kor. 1:23), "Mesih'in çarmıhı­
na düşman" olanları kınamaktadır (Filip. 3:18}. Pavlus'un mektuplarında
sıkça geçen çarmıh ya da haç (1 Kor. 1:17-18; 2:2, 8; Gal. 6:14; Rom.
6:6) 14 , Pavlus için yalnızca basit birterimya da çarmıh olayı basit bir ta-

13 Ayrıca bkn. 2 Kor. 8:9.


14 Pavlus'un mektuplarında haç ve haça geritme gibi ifadeler 18 kez geçer.

50
rihsel hadise değildir. Çarmıh, ölüp dirilen İsa Mesih motifinde kullanılan
anahtar bir terimdir (Reumann, 1991: 82). Gerek haç gerekse haça geri-
len Mesih, Lüdemann'ın ifade ettiği gibi (1996: 75) yaşanılan zamana et-
kide bulunmakta, insanlığın kurtuluş tarihinde bir dönüm noktasını ifade
etmektedir. Nitekim Pavlus'a göre Tanrı, Mesih'in haçında dünyanın yargı­
lanmasını ilan etmiş ve böylelikle Mesih'te kurtuluş yolunu açmıştır. Dola-
yısıyla haç, kurtuluşun sembolüdür.

Pavlus'a göre, çarmıhta ölümü sonrası Rab isa Mesih, yeniden dirilip
hayat bularak ilahi aleme yükselmiştir (Efes. 4:10). Bu ilk misyonunda in-
sanlara hukuk, günah ve ölümün köleliği altında olduklarını göstermiş ve
kurtuluş yolunu öğretmiş olan İsa Mesih, kurtarıcı olarak yeniden yeryüzü-
ne gelecek (Filip. 3:20, 4:5), yeryüzünde tutsak olan ruhları kurtuluşa ile-
tecektir. Dolayısıyla İsa Mesih, Pavlus düşüncesinde birey açısından kişi­
nin kurtarıcısı olarak kozmik bir öneme sahiptir. İnananlar topluluğu için
ise o, cemaatin (kilisenin) başı, ruhu ve hayatı olarak bir önem taşır; ce-
maat Mesih'in vücudu olarak görülür (Manson, 1963: 14).
Pavlus, "ben artık yaşamıyorum, Mesih bende yaşıyor" (Gal. 2:20) ya
da "benim için yaşamak Mesih'tir" (Filip. 1:21) gibi sözleriyle Mesih kav-
ramının öğretilerinin temelini oluşturduğuna dikkat çekmektedir. Pavlus'a
göre dinsel öğretinin en önemli işlevi, kurtarıcı Rab lsa Mesih düşüncesini
açıklamasıdır. Bu çerçevede kurtuluş ve iman Mesih kavramı çerçevesin-
de açıklanmaktadır. Ona göre Tanrının öz oğlu olan Mesih, "günahkar in-
san suretinde günaha kurban olarak" gelip günahı insan benliğinde yargı­
lamış (Rom. 8:3), günahın gücünü kırabilmek amacıyla kendisinin hukuk
tarafından bir günahkar addedilip çarmıha g~rilmesine razı olmuş ve ölü-
müyle insanları tanrısal hukukun lanetinden kurtarmıştır (Gal. 3:14; 1 Kor.
15:3). Kurban kuzusu olan Mesih, insanların günahtan kurtuluşu için kur-
ban edilmiştir (1 Kor. 5:7). Mesih'in çarmıha çivilenip ölümüyle Tanrı, ku-
rallarıyla insanların aleyhine işleyen yazılı anlaşmayı (hukuku) da çarmıha
çivileyip ortadan kaldırmış, çarmıh sayesinde bu çağın yönetimlerinin ve
hükümranlıklarının elindeki bu en güçlü silahı ellerinden alarak onları yen-
miştir (Kol. 2: 14-15). Pavlus'a göre kurtuluşun yegane yolu, "Mesih'te"
olma ve "Mesih cemaatine" katılma suretiyle Mesih'e imandır. Pavlus, in-
sanlara Mesih sırrİnı açıklamaktadır. Pavlus'un Tanrıdan aldığı ve insanla-
ra ifşa ettiği bu Mesih sırrı, özetle iki hususu içermektedir: (i) Mesih'in çar-

51
mıha gerilmesiyle tanrısal hukuk işlevini tamamlamıştır ve kurtuluşun ye-
gane yolu Mesih ruhu hukukunuri ifadesi olan Mesih'e iman ve sevgi ilke-
sine bağlılıktır; (ii) bu bağlamdaki vaat ve kurtuluş GentHeleri de kapsamı­
na almaktadır.
Pavlus'a göre Rab İsa Mesih, Şam yolunda mucizevi şekilde gökte bu-
lutlar arasında kendisiyle görüşmüş ve kendisine konuşmuştur. "Şam vİz­
yonu" adı verilen bu aşkın tecrübede Pavlus, hem İsa Mesih tarafından se-
çilerek görevlendirilmiş, hem de bu ve sonraki vizyonlarda İsa tarafından
kendisine mesajın ne olduğuna ilişkin çeşitli esinlerde bulunulmuştur. Bu
nedenle Pavlus, kendisinin "insanlarcçı ya da insan aracılığıyla değil, İsa
Mesih ve onu ölümden diriltmiş olan Baba Tanrı aracılığıyla Havari atandı­
ğını" ileri sürer (Gal. 1:1-2). Ayrıca o, kendisinin daha ana rahmindeyken
seçilip görevtendirildiğine ve "Gentileler Havarisi" olduğuna işaret eder
(Gal. 1:15-16) ve "sünnetlilere (Yahudilere) tebliğ işi Petrus'a verildiği gi-
bi sünnetsizlere (Yahudi olmayanlara) tebliğ işi bana verildi" der (Gal. 2:7).
Pavlus, insanlara ilettiği mesajı herhangi bir kimseden, bir insandan alma-
dığını ve bunun insan uydurması olmadığını, bunu Rab'den (İsa Mesih'ten)
öğrendiğini de vurgular (1 Kor. ll :23; Gal. 1: 11-12); ayrıca bu mesajı
lsa'nın yetkisiyle tebliğ ettiğinin altını çizer (1 Sel. 4:2).
Dikkat edileceği üzere, Pavlus'un isa'sı MS birinci yüzyılda yaşayan ve
sıklıkla kendisinin insani tabiatma atıfta bulunarak kendini "insanoğlu" di-
ye niteleyen tarihsel İsa değil, Tanrının insanlığı kurtarma planında yer
alan ve varlık öncesi var olan tanrısal bir varlıktır. Yeryüzünde bedenleşen,
ölen, dirilen ve kurtarma işini tamamlamak üzere yeniden gelecek olan bir
Kurtarıcıdır. Bu özellikleriyle Pavlus'un İsa'sı, Hıristiyan teolojisinin Tes-
lis'inde yer alan Tanrı Oğlu Mesih'tir. Dolayısıyla Hıristiyan geleneğinin te-
melini oluşturan Kristosentrizm ve Rab İsa Mesih öğretisinin kaynağı da
Pavlus'un mektuplarında -dağınık şekilde de olsa- ifadesini bulan bu öğre­
tilerdiL Bu bağlamda, her ne kadar Kristosentrizm ve Mesih öğretisi İsa et-
rafında şekiliense de Hıristiyan teolojisinde belirleyici konumda olan unsur,
tarihsel İsa ve öğretileri değil Pavlus'un yorum ve düşünceleridir.
Son olarak, mektuplarında Pavlus'un, etrafında yer alan insanlara, ken-
disini örnek alma ve izleme çağrısı yapması da dinde merkezilik tartışma­
ları açısından göz önünde bulundurulması gereken bir husustur. Gerçi Pav-
lus, Efeslilere mektubunda geçen bir ifadesinde cemaatine "Tanrıyı örnek

52
alın" demektedir'. Ancak ifadenin devamında bunu kendi Mesih doktrini ile
irtibatlandırmakta ve Mesih'in insanları sevdiği ve bu yolda kendisini Tan-
rıyakurban olarak sunduğu gibi onların da (cemaatinin de) sevgi yolunda
yürümelerini istemektedir (Efes. 5: 1-2). Dolayısıyla burada kriter olarak
ön plana çıkardığı şey, kendi Mesih doktrinidir. Aynı durum 1 Sel. 1 :6'da-
ki ifadesi için de geçerlidir.
Pavlus'un kendisine ilişkin tanımlamalarında, kendi güçleri ve nitelikle-
rini ilahi kökenden kaynaklanan şeyler olarak değerlendirdiği dikkati çe-
ker; dolayısıyla bunlar herkesin ulaşabileceği özellikler olarak görülmez.
O, bir elçidir, havaridir, seçkindir; havariliği vahiyle gerçekleşmiştir (Gal
1: I, 15-16; 1 Kor. 1:1; Rom. 1:1). Onun yaydığı mesaj, tanrısal kökenlidir
(1 Kor. 11:23; Gal. 1:11-12) ve o bu mesajı, Mesih'in yetkisiyle insanlara
iletınektedir (1 Sel 4:2). Bu nedenle, bu mesaja karşı çıkmak ya da bunu
reddetmek Tanrıya karşı çıkınakla eşdeğerdir. Nitekim o, herhangi bir
kimse hatta "gökten bir melek bile" insanlara bildirdiği bu mesaja ters dü-
şen bir mesaj bildirse, ona lanet etmektedir (Gal. ı :8-9).

Bu çerçevede Pavlus, mektuplarında her zaman kendisinin örnek alın­


masınıısrarla vurgulamaktadır. Cemaatini "kendisini örnek almaya", "ken-
disi gibi olmaya" çağırmakta (ı Kor. 4:ı6; Gal. 4:12; Filip. 3:17; 2 Sel.
3:7) ve "ben Mesih'i örnek aldığım gibi siz de beni örnek alın" (ı Kor. ı1: ı)
demektedir. Burada dikkati çeken şey Pavlus'un "Mesih'i örnek aldığını"
vurgulamasıdır. Mesih, yukarıda söz ettiğimiz gibi tarihsel İsa değil, haç te-
olojisi bağlamında Pavlus'un kurguladığı kurtarıcı varlıktır. Pavlus, tarihsel
isa ve Mesih ayrımına mektupla.rında da yer vermekte ve bir ifadesinde
"biz Mesih'i bedene göre tanısak bile, artık onu böyle tanımıyoruz" (2 Kor.
5:16) demektedir. Ayrıca Pavlus, cemaatini kendi öğrettiği Mesih İsa anla-
yışı dışındaki isa anlayışları konusunda uyarmakta ve "kendi tanıttığından
değişik bir İsa'yı tanıtan" kişilerin varlığına dikkat çekerek, bu farklı anla-
yışları hoş karşılamadığını vurgulamaktadır (2 Kor. ı1 :4). Pavlus, kendisi-
nin örnek alınmasını isterken, bu örnek almanın yalnızca inanç bağlamın­
da değil yaşam tarzında da geçerli olması gerektiğini belirtmektedir. Örne-
ğin o, cemaatinden, kendisinden görüp öğrendikleri ya da işittikleri ne var-
sa hepsini yapmalarını istemekte ve ancak bu sayede Tanrının onlarla ola-
cağını ifade etmektedir (Filip. 4:9). Nitekim o, evlilik konusunda bütün in-
sanların kendisi gibi olmalarının iyi olacağını ifade etmektedir (ı Kor. 7:7).

53
Hatta Pavlus, kendi~inin kabul edilip örnek alınmasına o kadar vurgu yap-
maktadır ki cemaatinden yalnızca kendisinin örnek alınmasını istemekle
kalmamakta, "Tanrının bir meleğini" ya da "İsa Mesih'i" kabul ettikleri gi-
bi kendisini de o şekilde kabul etmeleri gerektiğini söylemektedir (Gal.
4:14).
Sonuç olarak, Pavlus, Mesih öğretisi ve İsa'nın tanrısallığına yönelik dü-
şünceleriyle, günümüz Hıristiyanlığının temel karakteristiklerinin teşekkü­
lünde önemli rol oynamış bir şahsiyettir; Hıristiyan geleneğinin oluşup şe­
killenmesinde merkezi bir yere sahiptir. Mektuplarında, kendi isa anlayışı­
nın ve Mesih öğretisinin kabullenilmesini ve bizzat kendisinin örnek alınıp
bağlanılmasını istemekle, Hıristiyan geleneğindeki bu merkezi konumunu
bizzat kendisi de vurgulamaktadır.

54

You might also like