Gelişim Psikolojisi Notları

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 27

Gelişim Psikolojisi Ders Notları Gelişimin Temel İlkeleri

Gelişimle İlgili Temel Kavramlar 1. Gelişim Kalıtım ve Çevrenin Etkileşimi


Sonucunda Oluşur.
Büyüme: Bedenin boy ve ağırlık yönünden artışı, Kalıtımla anne ve babadan çocuğa bazı yetenek ve
organların belli bir düzeye gelinceye kadar özellikler geçer. Bu yetenek ve özellikler çevre
geçirdikleri biçim, hacim, ağırlıkla ilgili etkileri ile yeterliklere dönüşür. Çevre kavramı;
değişmelerdir. insanın gizil gücünü etkileyip geliştirecek her türlü
kalıtım dışı etkileri içerir.
O​lgunlaşma: İnsanın ya da bir organın belli bir
2. Büyüme ve gelişme, baştan ayağa ve içten
yaşta beklenilen, saptanmış bir devinimi
yapabilecek yetkinliğe ulaşmasıdır. dışa doğru gerçekleşir.
Baş gelişimi döllenmeden itibaren bedenin diğer
kesimlerine göre daha hızlıdır. Bu ilkenin sonucu
Öğrenme: İnsanın olgunlaşma sürecinde çevresiyle
olarak bebekler önce başlarını dik tutmayı, sonra
etkileşerek deneyim kazanmasıdır. Örneğin
yatar durumdayken başıyla birlikte göğsünü de
çocuğun parmak kasları kendi başına kaşıkla
yukarı doğru kaldırmayı, daha sonra emeklemeyi,
yemek yiyebileceği olgunluğa ulaşırken, büyüklerin
en sonunda da yürümeyi başarabilirler. Bunun
kaşığı nasıl tuttuğunu gözler, kaşığı tutmaya ve
yanında önce iç organlar ve beden daha sonra
kaşıkla yemek yemeye çalışır, kaşığı düşürür,
kollar ve eller gelişir.
yemeği döker. Bu davranışları ile kaşıkla yemek
yemeyi öğrenmeye çalışır.
3. Gelişim genelden özele doğru olur.
Döllenmeden sonra insanın genel görünümü ortaya
Hazır Olma: İnsanın belli bir gelişim görevini
çıkar; sonra alt sistemler, daha sonra da alt
olgunlaşma ve öğrenme yoluyla yapabilecek
sistemlerin ayrıntıları gelişir. Örneğin çocuk
düzeye gelmesidir.
doğduğunda genel görünümüyle ağzı, gözü, çenesi,
kolu ve eli vardır. Zamanla ağız, göz, çene, kol ve el
Gelişim Görevleri: İnsanın bir gelişim evresinde
işlevlerini yapabilir duruma gelir. Çocuk ağız ve
gerçekleştirmesi beklenen büyüme, olgunlaşma
çene kasları gelişince daha iyi emer; göz daha iyi
düzeyi ve davranışlardır.
görür; kol ve el bazı devinimlerde bulunabilir.

Gelişim: ​İnsanın beden yapısı, duygusal, sosyal ve


4. Gelişim süreklilik gösterir.
zihinsel özellikler bakımından düzenli bir biçimde
Gelişim döllenmeden ölüme kadar sürer.
büyümesi, değişmesi ve istenilen görevleri
yapabilecek bir duruma gelmesidir.
5. Gelişim belli evrelerde gerçekleşir.
Gelişimin sürekliliği her yaşta aynı hızda olmaz.
Gelişim olgunlaşma ve öğrenmenin etkileşimi
İnsanın gelişiminin bir yavaşlamadan öteki
sonucunda oluşur.
yavaşlamaya kadarki hızlı olduğu yaşların tümüne
evre denir. İnsanlar her gelişim evresinde diğer
Kavramları bir örnek üzerinde özetleyecek
gelişim evrelerinden daha değişik bir hızda gelişir.
olursak;
Örneğin, çocuk doğum öncesi dönemde çok hızlı
büyür. Doğumdan sonraki ilk altı aydaki büyüme
Çocuktan beklenen ​gelişim görevi​ , kendi başına
hızı, sonraki altı aydakinden daha fazladır.
makasla kağıt kesme olsun. Öncelikle çocuğun el
ve parmak kasları makası tutabilecek biçime
6. Gelişim değişik alanlarda nöbetleşerek
gelebilmek için ​büyür ​ve makasla kağıt kesebilecek
gerçekleşir.
olgunluğa ​ulaşır. Sonra, makasla kağıt kesen diğer
Bazı dönemlerde bir gelişim alanı hızlanırken, diğeri
insanları gözler; önce yetişkinlerin yardımı ile, sonra
duraklayabilir. Örneğin, doğumdan sonraki 1,5 yılda
kendi başına makasla kağıt kesmeye çalışır. Bu
bedensel gelişim, öteki gelişim alanlarına göre daha
etkinlikleri onun makasla kağıt kesmeyi
hızlıdır. Sonra dil gelişimi ön plana çıkmaya başlar.
öğrenmesini ​sağlar. Artık hem el ve parmak kasları
Çocukların bazen boy bazen de ağırlık gelişimi
olgunlaştığı hem de makasla kağıt kesmeyi
birbirine göre hızlı olabilir.
öğrendiği için bu gelişim görevini yapmaya ​hazırdır​.
Sonuçta çocukta bu gelişim görevi açısından bir
gelişim​olur.
7. Gelişim alanları birbiriyle ilişkilidir. Bunun yanında, anne ile baba arasındaki genetik ve
Gelişim fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal kan uyuşmazlıkları, annenin beslenme biçimi, aldığı
alanlarda bir bütün olarak ilerler. Bir alandaki ilaçlar, geçirdiği kazalar, çalışma ritmi, zararlı
gelişim öteki alanlardaki gelişimi de etkiler. Örneğin, alışkanlıkları (içki, sigara, vb.) ve duygusal durumu
çocuk bacak ve ayak kasları olgunlaşıp hazır da anne karnındaki bebeği olumlu ya da olumsuz
olduğu (bedensel gelişim) zaman yürüyebilir yönde etkilemektedir.
(devimsel gelişim). Yürüdüğü için mutlu olur
(duygusal gelişim). Mutluluğunu belirtmek için Doğum Sırası Etmenler
değişik sesler çıkarır (dil gelişimi). İnsanlarla onların
yanına giderek daha yakın ilişkiler kurabilir (sosyal Doğum sırasında bebeğin boynuna göbek
gelişim). Yürüyerek değişik uyarıcılara ulaşıp, onları kordonunun dolanması gibi nedenlerle oksijen
inceleyebilir (zihinsel gelişim). alamaması, forseps ve vakum gibi araçların uygun
biçimde kullanılmaması ve bebeğin başının çok
8. Gelişimde bireysel ayrılıklar vardır. fazla basınçla karşılaşması özellikle beyin gelişimini
Her bireyin gelişim süreci kendine özgüdür. olmak üzere bedenin tümünün gelişimini
İnsanların, aynı anne ve babadan doğan kardeşlerin engellemektedir.
(tek yumurta ikizleri dışında) bile, kalıtımla sahip
oldukları özellikler değişiktir. Bunun yanında, her
bireyin içinde yaşadığı çevrenin özellikleri de ayrılık Doğum Sonrası Etmenler
gösterir. Bunun sonucunda bireylerin gelişim
biçimleri de değişik olur. Örneğin, kimi çocuk 9 Çocuğun ilk yaşantıları, çevredeki uyarıcılar,
aylık, kimisi de 15 aylıkken yürüyebilir. beslenme, yorgunluk, hastalık, kazalar ve savaşlar,
iklimler ve mevsimler, aile, anne-çocuk ilişkisi,
Gelişimi Etkileyen Etmenler anne-babanın çocuğun davranışlarına karşı
Bireysel ayrılıklarda hem kalıtımın hem de çevrenin tutumları, çocukların doğum sırası, akran grupları,
etkisi vardır. sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel düzey ve kitle
Gelişim kalıtım ile çevrenin etkileşimi sonucunda iletişim araçları çocuğun doğum sonrası gelişimini
gerçekleşmektedir. etkileyen etmenler olarak görülmektedir.

Kalıtım Bedensel ve Devinsel Gelişim


Bireye anne ve babadan genler yoluyla geçen
özelliklerdir. Babadan gelen sperm ile anneden Bedensel ve devinsel gelişim öteki gelişim alanları
gelen yumurtanın döl yatağında birleşmesi ile için büyük bir önem taşımaktadır. Bunun yanında,
insanın ilk hücresi oluşur. bedensel gelişim, devinsel gelişim için ön koşul
niteliğindedir. Bireyin devinsel becerileri
Çevre yapabilmesi, öncelikle ilgili beden kısımlarının ya da
Çevre insanın gelişimine döllenmeden başlayarak organlarının olgunlaşmasına bağlıdır. Bedensel
tüm gelişim evrelerinde etki eden dış uyarıcıların gelişim doğum öncesi evreden başlayarak ölüme
tümüdür. Bireylerin kalıtımla getirdikleri gizil güçleri kadar süren bir süreçtir. Bedensel gelişim alanı
içinde yaşadıkları çevredeki uyarıcıların etkisi ile bedenin iskelet, kas, sinir, solunum, sindirim,
körelebilir ya da gelişebilir. dolaşım ve boşaltım sistemleri ile organlarındaki
değişimleri içerir.
Çevrenin gelişmeye etkisi genellikle doğum öncesi,
doğum sırası ve doğum sonrası olmak üzere üç Doğum Öncesi Evrede Bedensel ve Devinsel
devrede incelenmektedir. Gelişim

Doğum Öncesi Etmenler Gebelik süreci üç devrede incelenmektedir.


Doğum öncesi etmenlerin başında çocuğun
ortalama olarak dokuz ay içinde yaşadığı, başka bir 1. Zigot (Dölüt)
deyişle ilk evi olan dölyatağının niteliğidir. Dölüt 2. Embriyon
dölyatağı kendisi için uygun olmazsa gebeliğin ilk 3. Fetüs
günlerinde bile yaşamını yitirebilir. Bebeğin anne
karnında oksijen alışverişini sağlayan göbek
kordonundaki bozukluklar da gelişimi bozabilir.
Zigot (Dölüt) Devresi (0-2 hafta) Yenidoğan bebeğin bedensel özellikleri
Spermin yumurtayı döllemesiyle oluşan ilk hücreye
zigot denir. Zigot dört gün içinde bölünerek fallop Baş: ​Bebeğin başı doğuşta öteki organlarına oranla
borularında ilerler ve döl yatağına ulaşır. Dördüncü daha büyüktür. Bebeğin başının ölçüsü beyin
ve sekizinci günler arasında zigot döl yatağı gelişiminin önemli bir göstergesidir. ​Doğumda baş
duvarına yerleşmeye başlar. Bu yerleşme işlemi 13. çevresinin ​33-37 cm​. olması gerekir. Bebeğin baş
günde tamamlanır. kemikleri arasında, doğum sırasında kemiklerin
sıkışarak başın küçülmesini sağlayan dolayısıyla
Embriyon Devresi (2-8 hafta) doğumu kolaylaştıran boşluklar vardır. Doğumda
Bu devrede çocuğun temel yapısı oluşur. Embriyo altı tane olan bu boşluklara ​bıngıldak (fontanel)
evresinin ilk günlerinde plasenta, göbek kordonu ve denir. Bu bıngıldakların en büyüğü başın tepesinde
amniotik sıvı olgunlaşır ve işlevini yerine getirmeye bulunur ve eşkenar dörtgen biçimindedir. Bu
başlar. Plasenta, zigotun dölyatağına yerleşmesini, bıngıldağın çökük ya da kabarık olması bebeğin
bebeğin kan dolaşımını ve beslenmesini sağlar. beyin gelişimini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle,
Ortalama olarak 50 cm. uzunluğunda olan göbek bu durumlar görüldüğünde hemen bir doktora
kordonu plasenta ile bebek arasındaki besin, başvurulmalıdır.
oksijen ve atıkların geçişini sağlar. Amniotik sıvı ise,
bebeğin döl yatağına yapışmasını önler ve rahat Boy ve ağırlık: Y
​ apılan araştırmalar kız bebeklerin
hareket etmesine olanak tanır. doğuştaki boy uzunluğu ve ağırlığının erkek
bebeklere göre daha az olduğunu göstermiştir.
Gebeliğin 3. ve 4. haftalarında kalp ve sinir sistemi Bununla birlikte, yeni doğan bir bebek ortalama
oluşmaya başlar. 6. haftada kulaklar ve süt 48-53 cm​. uzunluğunda ​2,5-4,3 kg​. ağırlığındadır.
dişlerinin yerleri oluşmaya başlar. 6-8. haftalar
arasında cinsiyet ayrımı oluşur ve buna bağlı olarak Kemik ve dişler: ​Yeni doğan bebeğin kemikleri
üreme organları oluşmaya başlar. 8. haftanın kıkırdak biçimindedir. Kemiklerin kıkırdak dokusu
sonunda bebeğin temel organları (kalp, karaciğer, zamanla sertleşir. Bebeğin ​süt dişlerinin
sindirim sistemi) işlevini gerçekleştirmeye başlar. Bu kireçlenmesi gebeliğin ​4.-6. aylarda tamamlanır.
devrenin sonunda bebek insan görünümünü alır. Fakat yeni doğan bebeğin hiç dişi yoktur.
Doğduğunda dişi olan bebek çok ender olarak
Aynı zamanda, bu evrede üç ayrı hücre tabakası (1/2000) ​görülmektedir.
gelişir. En dıştaki tabakaya ​ektoderm​
, ortadaki
tabakaya ​mezoderm ve en içteki tabakaya Sistemler ve organlar:
endoderm​denir. Sindirim sistemi:
Yeni doğan bebeğin sindirim sistemi yalnızca anne
1. Ektodermden sinir sistemi ve deri sütü ve onun bileşimine yakın gıdaları sindirebilecek
2. Mezodermden iskelet ve kaslar durumdadır. Ayrıca, midesi küçük olduğu için sık sık
3. Endodermden sindirim sistemi ve yaşam beslenmesi gerekir.
için önemli olan organlar (akciğerler, sidik
torbası, karaciğer, pankreas vb.) oluşur. Solunum sistemi:
Bebeklerin solunum yolları, yetişkinlerinkinden daha
Fetüs Devresi (9-38 hafta) dar ve kısadır. Yeni doğan bir bebek dakikada
Doğum öncesi gelişimin en son ve en uzun ortalama olarak ​40-60 kez soluk alıp verir.
devresidir. 4. ve 5. aylarda fetusun ağırlığı 10 kat Yetişkinlerin dakikadaki solunum sayısı ise
artar. Göz kapakları, tırnaklar ve saçlar oluşur. ortalama 16-20’dir. Bu rakamdan anlaşıldığı gibi
Fetüs 20. haftadan sonra genellikle etkindir ve son bebekler yetişkinlere göre daha hızlı soluk alıp
aylarda ilk aylara göre daha çok kilo alır. Örneğin, 8. vermektedir.
ve 9. aylarda toplam 1.5-2 kg. alabilir. Ayrıca, 28.
haftada boşaltım sistemi olgunlaşır. Bu haftada Kalp ve dolaşım sistemi:
doğan çocukların döl yatağı dışında yaşama Yeni doğan bebeğin dolaşım sistemi doğum
olasılığı vardır. Fakat özel bir bakıma gereksinim öncesine göre değişiklik gösterir. Her şeyden önce
duyarlar. 38. haftadan sonra fetüs, artık döl yatağı göbek kordonu ve plasenta ile bağlantısı
dışında yaşayabilecek duruma gelir ve doğar. kalmamıştır. Bebeklerin kalbi de yetişkinlere göre
daha fazla atar. ​Yetişkinlerde dakikada 70-80 olan
kalp atış sayısı ​yeni doğan bebeklerde Tad Alma:
120-140​’dır. Bebeklerin tad alma duyusu doğduğunda iyi
gelişmiştir. 1-2 günlük bebekler bile değişik tatları
Beyin ve sinir sistemi: ayırt edebilirler. Bebekler tatlı besinleri ​ekşi ve acı
Merkezi sinir sistemi beyin, omurilik ve sinirlerden besinlere yeğlerler. Bunun anne sütünün inek
oluşur ve insanın neredeyse bütün işlevlerini sütüne göre daha tatlı olmasından bebeklerin doğal
denetler. Yeni doğan bebekte merkezi sinir sistemi olarak etkilenmesi sonucunda olabileceği
hızlı bir gelişim gösterir. ​Yeni doğan bir bebeğin sanılmaktadır. Tuzlu besinlere ise kayıtsızdırlar.
beyninin ağırlığı yaklaşık 350 gr’dır. Beyin tam
olarak olgunlaşmadığı için bebekler refleksleriyle ​ oku Alma:
K
hareket ederler. Sinir sistemi ve beyin geliştikçe Bebekler doğduklarında koku duyuları da
reflekslerin yerini bilinçli ve istemli hareketler alır. gelişmiştir. Örneğin, anne sütüyle beslenen
bebekler annelerinin kokusunu anne sütü veren
Bağışıklık sistemi: ​Yeni doğanda mikroplarla başka kadınların kokusundan ayırabilir.
savaşmasına yardımcı olacak antikor yapımı
yeteneği iyi gelişmemiştir. Bu nedenle, ​Dokunma:
enfeksiyonlar yenidoğanı ölüme kadar götürebilir. Yenidoğanlar dokunmaya karşı tepki verirler. Fakat
Bununla birlikte, plasenta yoluyla ve anne sütü ile bu tepki refleksler yoluyla olur. Örneğin yenidoğanın
anneden bebeğe geçen antikorlar birçok hastalığa yanağına dokunulduğunda emme hareketini
(kızamık, kızamıkçık, difteri vb.) karşı bir ölçüde yapmaya başlar. Bebekler doğumdan birkaç hafta
korunma sağlayabilir. sonra acı duymaya başlarlar. Örneğin, bir bebek iki
aylıkken yapılan aşıda, yeni doğduğunda yapılan
Boşaltım sistemi: ​Bu sistemin organlarından aşıda ağladığından daha çok ağlayabilir.
böbrekler doğuşta işlevini yapabilecek olgunlukta
iken, idrar torbası bu olgunluğa ulaşmamıştır. 0-6 Yaştaki Bedensel Gelişim
Bu yaşlar okulöncesi eğitim dönemine denk gelir.
Refleksler Bedensel gelişimin en hızlı olduğu yaşlardır.
Bebeklerin doğumdan sonraki ilk devinimleri
çevreye istemsiz olarak verilen bedensel tepkilerdir. Baş:
Bunlara refleks denir. Bebeklerde çoğunlukla ​göz Eşkenar dörtgen biçimindeki büyük bıngıldağın
kırpma, izleme, Moro, yakalama ve kavrama, 12.-15. ayda, en geç 18. ayda kapanması gerekir.
yürüme, yüzme, Babinski refleksleri görülür. Bu Bebeğin baş çevresi ise ​5-6 yaşlarına doğru
reflekslerin önemli bir işlevi bebeği ​istemli yetişkin insan başına ulaşır.
devinimlere ​hazırlamaktır. Örneğin, yürüme
refleksi ​bebeği istemli olarak yürümeye hazırlar. Boy ve Ağırlık:
Doğumdan sonra bebeğin boyu hızla artar. Bu hız,
Duyuların Gelişimi yaşın ilerlemesiyle gittikçe yavaşlar.
*İnsanlar çevrelerindeki uyarıcıları duyu organları
yoluyla algılarlar. Kemik ve Dişler:
Yeni doğan bebeğin kıkırdak biçimindeki kemikleri
Görme: kalsiyum ve fosfor içeren beslenmeyle hızla kemik
Yenidoğanın görme duyusu oldukça zayıftır. 2 dokusunu alır. Kemik dokusu baştan ayağa ve içten
haftalık yeni doğan, nesneleri 45-90º’lik açıda ve dışa ilkesine uygun gelişim gösterir. Kemik gelişimi
kısa sürede izleyebilir. 2-3 aylık olduklarında görüşü de özellikle doğumdan sonraki ilk bir yılda çok
bir yetişkinin ki kadar net olabilir. hızlıdır. Çocuğun birinci yılın sonunda ayakta
durabilmesi bunun en büyük göstergesidir.
İşitme: Bebeklerin normal olarak 5.-6. aya kadar hiç dişi
İşitme duyusu daha doğum öncesi devrede büyük yoktur. İlk çıkan dişlere süt dişleri denilmektedir.
oranda gelişir. Gebeliğin 6.-7. ayından itibaren fetüs Toplam 20 tane olan süt dişleri 2 yaşında
anne karnında yüksek seslere kol ve bacaklarıyla tamamlanır. Bu dişler 6-11 yaşlarında düşer ve bu
tepki verebilir. Yenidoğanın işitme duyusu dişlerin yerine sürekli dişler çıkar.
yetişkinlerinkine yakın bir gelişim gösterir. Bebekler
doğumdan hemen sonra insan seslerini ayırt
etmeye başlar.
Kaslar: *​Cinsiyet bezleri (gonadlar); ​kadınlarda alt karın
Bebeğin büyük kasları küçük kaslarından daha bölgesinde yumurtalıklar, erkeklerde testis
önce gelişir. Bunun sonucunda çocuklar büyük torbalarında testisler.
oyuncaklarla daha kolay oynayabilir ve büyük
nesneleri daha kolay tutabilir. Hipofiz Bezi
Hipofiz bezi çok önemli bir iç salgı bezidir. Çünkü,
Sistemler ve Organlar öteki iç salgı bezlerini etkileyen bazı hormonları da
Sindirim sistemi: salgılar. Hipofiz bezi uzun kemiklerin gelişmesini
Doğumdan sonra zamanla sindirmeye yardımcı sağlayarak bireyin boy uzunluğunu denetler.
olan salgıların miktar ve özellikleri değişir ve bebek Bedenin su dengesini sürdürmekle sorumludur ve
değişik gıdaları sindirebilir. Çocuklar 1 yaşından bedenin şeker ve nişasta kullanımını etkiler.
sonra yetişkinlerin yediği yemeklerin neredeyse Kadında yumurtlamayı ve östrojen hormonunun
hepsini yiyebilir. salgılanmasını ve erkekte sperm üretimini uyarır.
Süt salgılanmasını uyarır ve annelik davranışlarını
Solunum sistemi: etkiler.
Bebeğin doğuşta çok hızlı olan (dakikada 40-60
kez) solunumu giderek yavaşlar. 3 aylık bebeğin Hipofiz bezinin çok çalışması uzun kemiklerin
dakikadaki solunum sayısı 35-40 iken, 1 yaşında normalden fazla gelişmesine neden olur. Bu
30-35’dir. durumda yetişkinlerde, el, ayak ve yüz kemikleri
fazla gelişir. Hipofiz bezinin az çalışması
Kalp ve dolaşım sistemi: durumunda, genellikle, çocuğun büyüme ve
Kalp 5 yaşına kadar çok hızlı bir biçimde büyür. gelişmesinde yavaşlama gözlenir. Kemik yaşı,
Doğuştan altıncı haftaya kadar çok düşük olan kan kronolojik yaşına göre çok geride olur. Normal
basıncı çocuk büyüdükçe artar. çocuklar yılda 5-6 cm. büyürken, hipofiz bezi az
çalışan çocuklar yılda 2-3 cm. büyürler. Süt
Beyin ve sinir sistemi: dişlerinin çıkması ve düşmesi de gecikir.
Sinir sistemi doğumdan sonra hızlı bir gelişim
gösterir. Bu sistemin gelişiminin %80’i 4 yaşında Tiroid Bezi
tamamlanır, daha sonra gelişim hızı yavaşlar. 6 Tiroid bezi, bedensel büyüme oranı, zihinsel
aylık bir bebeğin beyin ağırlığı yetişkin beyin gelişim, cinsel olgunluk ve su ve tuzun bedende
ağırlığının %70’ine ulaşır. dağılımını ve değişimini düzenlemeye yardım eder.
Bedenin devinimlerini gerektiğinde artırabilir ya da
Bağışıklık sistemi: yavaşlatabilir. Tiroid bezi hücre metabolizmasının
Bu yaşlardaki çocukların bağışıklık sistemleri dengeli biçimde çalışmasında sorumludur.
enfeksiyon hastalıkları ile başa çıkabilecek güçte Tiroid bezinin fazla çalışması durumunda konuşma,
değildir. oturma, emekleme ve yürümede gecikme, zeka
geriliği, kısa kol ile birlikte geniş eller ve kısa
Boşaltım sistemi: parmaklar, ince ve kolaylıkla kırılan tırnaklar
Sidik torbasının gelişimi böbreklere göre daha geri görülür. Beden ısısı, nabız ve kan basıncı normalin
olduğu için, 4-6 aylık oluncaya dek, sidik torbada altındadır. Ayrıca, süt dişleri (3-4 yaşında) ve sürekli
birikmeden hemen dışarı atılır. Bebeklerin böbrek dişlerin (12-20 yaşları arasında) çıkması da gecikir.
işlevi iki yaşına kadar yetişkinlerin böbrek işlevi ile Dişlerin gelişimi de normal olmadığı için kısa sürede
karşılaştırılamayacak kadar yetersizdir. Çocuğun çürürler.
dışkı denetimini sağlayacak kasların olgunlaşması
ise 18. aya kadar sürer. Paratiroid Bezi
Pirinç tanesi büyüklüğünde dört küçük salgı bezidir.
İç Salgı Bezleri Troid bezine yapışık durumdadırlar. Kalsiyum ve
İnsan bedeninde önemli altı tane iç salgı bezi vardır. fosforun bedende kullanımını denetlerler.
1. Beynin altında ​hipofiz bezi Paratiroid bezlerinin fazla çalışması kandaki
2. Boyunda ​troid bezi kalsiyum miktarını artırarak, böbrek taşlarının
3. Troid bezinin yanında​ ​paratroid bezi oluşmasında etken olabilir. Kalsiyum ve fosfor
4. Midenin arkasında ​pankreas miktarının fazla olması, kemiklerin biçiminin
5. Her böbreğin üstünde birer tane olmak bozulmasına neden olabilir.
üzere iki tane​ ​böbrek üstü bezi
Böbrek üstü Bezleri 5. Dengesini yitirip düşmeden yerdeki bir
Böbrek üstü bezlerin salgıladığı hormonların oyuncağı alabilir
kandaki sodyum ve potasyumu böbrekler yoluyla 6. Basit (3 parçalık) yapbozları tamamlar
dışarı atımını hızlandırma, organların (özellikle 7. Sayfaları birer birer çevirebilir
kalbin) çalışmasını düzenleme, bedenin büyümesini 8. 4 – 6 blokla kule yapabilir
sağlama, kadınlarda cinsel etkinliği sağlama ve 9. El tercihini gösterir
bedeni duygusal baskılara karşı koruma işlevleri 10. Bağırsakların denetimini kazanır
vardır. Bu bezlerin fazla çalışması kemik ve diş
gelişimini hızlandırabilir. 2-3 Yaş
1. Atlar
Pankreas 2. Üç tekerlekli bisiklete binmeye başlar
İnsülin hormonu salgılayarak kandaki şeker 3. Topa tekmeyle vurabilir
düzeyini ayarlar. Bu hormonun fazla salgılanması 4. Topu iki eliyle atabilir
kandaki şeker düzeyini yükseltir, az salgılanması 5. Korkuluğa tutunmadan merdivenleri inip
ise kandaki şeker düzeyini azaltır. İki durum da çıkabilir
normal değildir. 6. Her bir ayağın üstünde dengede durur
7. Parmak uçlarıyla yürür
Cinsiyet Bezleri 8. Bardağı kendisi tutabilir, suyunu içebilir
Kadının cinsiyet bezi yumurtalıklarıdır ve yumurta, 9. Uzaktaki bir nesneye tek eliyle ulaşabilir
östrojen ve progesteronun salgılanmasını sağlar. 10. Oyun hamurunu evirip çevirebilir
Erkeğin cinsiyet bezi ise testislerdir. Cinsiyet bezleri 11. Sidik torbasının denetimini kazanır
kadına ya da erkeğe cinsiyet özelliklerini
kazandırmakla yükümlüdür. 3-4 Yaş
1. Düşmeden koşar, durabilir ve yeniden
0-6 Yaştaki Devinsel Gelişim harekete geçebilir.
0-6 yaşlar arasında bedensel gelişim çok hızlı 2. Kollarına atılan büyük bir topu tutabilir.
olduğu için, devinsel gelişim de hızlıdır.Aşağıda 0-6 3. Merdivenleri kolayca inip çıkabilir
yaş devinsel beceriler verilmiştir. 4. Büyük düğmeleri ilikleyebilir
5. Kalemi baş parmak ile ilk iki parmak
0-6 Ay arasında tutar
1. Birçok refleks davranış sergiler
2. Nesnelere ulaşır 4-5 Yaş
3. Sırtüstü yatar durumdayken yüzüstü 1. Hızlı koşabilir
duruma geçer 2. Denge tahtası üzerinde bir uçtan öteki uca
4. Yüzüstü yatarken başını yukarı kaldırır yürüyebilir
5. Biberonu tutabilir 3. Alçak bir duvarın üstünde yürüyebilir
4. Büyük oyuncaklarını taşıyabilir
6-12 Ay 5. Kendi kendine giyinebilir
1. Çok az refleks davranış gösterir 6. Bir nesneyi bir yere uzanarak yerleştirebilir
2. Desteksiz oturur 7. Yazma gereçlerini parmaklarıyla
3. Yerde sürünür ve yavaşça ilerleyebilir kavrayarak tutmaya başlar
4. Bir yere tutunarak ayağa kalkar 8. Kare ve üçgeni kopyalayabilir
9. Makasla belirli bir çizgi üzerinden kesebilir
12-18 Ay 10. İpi boncuklardan geçirebilir, fakat iğneden
1. Yürümeye başlar geçiremez
2. Merdivenlerden emekleyerek çıkabilir
3. Bir şeyler çiziktirir 5-6 Yaş
1. Tek ayağı üzerinde 8-10 kez zıplayabilir
18-24 Ay 2. Top oyunlarını oynayabilir
1. Koşmaya başlar 3. Yerde top zıplatabilir
2. Bir sandalye yada koltuğa tırmanabilir 4. İki tekerlekli bisiklete binebilir
3. Korkuluğa tutunarak merdivenleri çıkabilir 5. Bir nesneye ulaşırken baş, beden ve
4. Tekerlekli oyuncakları itip çekebilir kollarını eş güdümlü olarak çalıştırılabilir
6. Ayakkabı bağcıklarını bağlayabilir
7. Paltonun fermuarını birleştirebilir 18 yaşına doğru devinsel gelişimi tamamlamak
8. Küçük düğmeleri ilikleyebilir üzeredir. Fakat yine de devinsel beceriler açısından
yetişkinden biraz geridedirler. Yetişkinin devinsel
7-18 Yaştaki Bedensel Gelişim beceri düzeyine 20-25 yaşlarında ulaşabilirler.
7-8 yaşlarındaki gelişim hızı 0-6 yaştaki bedensel
gelişim hızına göre daha yavaştır. Bu evrede Bilişsel Gelişimi Açıklayan Kuramlar
çocukların sindirim, solunum, sinir, duyu, iskelet,
boşaltım gibi sistemleri gelişimini sürdürür. Baş, 1. Jean Piaget’nin Bilişsel Gelişim Kuramı
büyümesini ergenlik evresinde tamamlar. Çocuklar 2. Vygotsky’nin Sosyo-Kültürel Bilişsel
7 yaşındayken küçük kaslarını kullanımında yetersiz Kuramı
oldukları için bu kaslarını kullanmayı gerektiren 3. Bruner’in Bilişsel Gelişim Kuramı
öğrenme görevlerini yerine getiremezler. Bilek ve
parmak kemikleri de ince işleri yapabilecek Biliş kavramı,​ bireylerin dünyayı öğrenmelerini ve
olgunlukta değildir. İlköğretim birinci sınıftaki anlamalarını içeren zihinsel faaliyetler anlamına
öğrencilerin çoğu için kalemi uygun biçimde tutup, gelmekte ve algılama, kavrama, yorumlama,
düzgün çizgiler çizmek çok güç bir beceridir. karşılaştırma, değerlendirme, dikkat, analiz ve
sentez gibi süreçleri içine alan geniş bir kavram
7-18 yaşlar arasında, özellikle de 7-12 yaşlar olarak kullanılmaktadır.
arasında bel, kol ve bacak kemikleri ağır işleri
yapmaya hazır değildir. Ağır yükleri taşımak, bu Bilişsel gelişim ise, bu zihinsel faaliyetler
yaşlardaki çocukların kemik yapılarının gerçekleşirken ortaya çıkan değişim ve gelişimi
bozulmasına neden olabilir. Kız çocuklar 8-10 ifade etmektedir.
yaşlarında ergenlik evresine girdikleri için çok hızlı
bir gelişim gösterirler. Erkek çocuklar ise, daha Jean Piaget’nin Bilişsel Gelişim Kuramı
önceki yaşlarda kızlarla aynı ya da daha ileride bir
gelişim eğrisine sahipken ergenliğe geçiş evresinde Bilişsel gelişim ile ilgili temel kavramlar :
kızlardan bir süre geride kalırlar. Çünkü , onlar - Örgütleme,Uyum Sağlama (Özümseme
erinliğe 10-12 yaşlarında geçiş yapar. Buna karşın, ,Düzenleme) Dengeleme
ergenlik evresinin sonunda erkekler bedensel olarak
kızlardan daha çok gelişir ve daha güçlü duruma - Piaget’ye göre bütün çocuklar, zihinsel
gelir. gelişimin tüm aşamalarında etkin olduğunu
düşündüğü bu üç önemli temel ve
Ergenlik evresinde üreme sistemi öteki sistemlere değişmez işlevle dünyaya gelmektedirler.
göre daha çok gelişim gösterir. Ergenlik evresinde
kızlar ve erkeklerdeki bedensel değişiklikler oldukça Örgütleme: ​İnsan zihni kazandığı her bilgi, yaşantı
değişiktir. Kızlarda ergenliğin ilk belirtisi olarak ve davranışı, kendi içinde birbiriyle ilişkilendirme,
memeler büyür, sonra cinsel organlarda kıllanma sistemli, bütünsel ve örgütlenmiş bir hale getirme
başlar, daha sonra boy uzunluğunda ani bir artış çabası içindedir.
olur ve en son olarak ilk adet kanaması görülür.
Erkeklerde ise önce testisler büyür, sonra cinsel - Piaget’ye göre örgütleme, doğuştan gelen
organlarda kıllanma başlar, daha sonra boy ve yaşam boyu devam eden bir süreç olup;
uzunluğunda ani bir artış olur ve son olarak penisin uyumsanan yeni bilgilerin, özelliklerin belirli
büyümesi, sesin kalınlaşması ve sakalların çıkması bir sistematik ve düzen içerisinde koordine
değişiklikleri gözlenir. edilmesi ile ilgili eğilimdir.

7-18 Yaştaki Devinsel Gelişim - Çocuğun dünyayı anlamak için


Çocukların küçük kasları 7-8 yaşlarındayken hala yaşantılarını bilimsel olarak örgütlediğini
tam olarak değişmemiştir. Bu nedenle, daha çok belirten Piaget’e göre örgütleme,
büyük kaslarını kullanabileceği öğrenim görevlerini birbirinden ayrı davranış ve düşüncelerin
yapabilirler. Ortalama olarak kızlar 8, erkekler 10 daha üst bir sistemde gruplandırılmasıdır.
yaşından sonra erinlik evresine girdiklerinde,
bedenleri hızla ve değişik oranlarda büyüdüğü için - Piaget bu örgütlenmiş bilgi, düşünce ve
devinimleri dengeli biçimde yapamazlar. Hatta bu davranış kalıplarına «şema» adı vermiştir.
yüzden sakarlaşırlar ve sık sık düşerler. Çocuklar
- Bilgiler zihin yapıları olarak bilinen bu yönlendirir. Böylece rahatsızlık durumu ortadan
şemalarda saklanır ve saklanan bilgi, kalkabileceği gibi yeni bir denge kurulması ile daha
düşünce ve davranış kalıpları sürekli üst düzeyde bir denge durumu gerçekleşir.
olarak her yeni bilgi ve yaşantı ile yeniden
organize olur. Şema kavramı Piaget’nin *Dengeleme kavramına özel önem veren Piaget’e
kuramındaki en temel kavramlardan göre bilişsel gelişim, daha alt düzeyde dengenin
birisidir ve en önemli özelliği yaşam bozulması ve üst düzeyde yeniden denge kurulması
boyunca olgunlaşma ve öğrenmelerin ile gerçekleşen süreçtir. Piaget, bilişsel gelişimi,
etkisiyle değişip yenilenmesidir. dünyayı anlama yolunda bir denge, dengesizlik ve
yeni bir denge süreci olarak görmektedir.
Davranışsal Şemalar​:
Bilişsel Gelişim Dönemleri
Piaget’e göre bütün insanlar aynı aynı dönemlerden
aynı sıra ile geçerler.
Bilişsel gelişim kuramında dört temel kural vardır.
Bunlar;
1. Dönemler değişmez bir şekilde belli bir sıra
ile ortaya çıkarlar. Evrelerin sırasını
Zihinsel Şemalar değiştirmek mümkün değildir.
2. Dönemler arasında hiyerarşik bir sıralama
vardır. Her bir dönem kendisinden önceki
evrelerin kazanımlarını da içermektedir.
3. Bireysel farklılıklar söz konusudur. Her
birey kendisine göre bir gelişim gösterir.
4. Her dönem için tipik olan gelişim özellikleri
Uyum Sağlama: vardır.
Özümseme ve düzenleme (uyma) olmak üzere iki
ayrı süreçle gerçekleşmektedir. Piaget bilişsel gelişimi ​dört dönemde​incelemiştir.

Piaget’e göre organizmanın çevreye uyum sağlama 1.Duyu-devinim dönem (0-2 yaş arası)
işlevi tüm canlılar için var olan bir özelliktir ve Bebek kendini diğer nesnelerden ayırmaya başlar.
canlıların hayatta kalma olasılıklarını ve yaşam Bebekte nesne sürekliliği, ilkel düzeyde nedensellik,
niteliğini artırmaya yöneliktir. zaman ve yer anlayışı gelişir. Bebek, neden-sonuç
ilişkileri kurabilir, daha önce gördüğü karmaşık
Uyum Sağlama davranışları taklit eder, hayali oyunlar oynar.
Özümseme: ​Bilginin içselleştirilmesi, sindirilmesi Bebekte sembolik düşünce gelişir.
olarak ifade edilen özümseme ile yeni karşılaşılan
bilgi, olay yada durumların daha önce kendisinde 1. Evre (0-1 ay) Refleksleri Deneme
var olan bilişsel yapılara yerleştirilmelidir. ​At örneği 2. Evre (1-4 ay) Birincil Döngüsel Tepkiler
Uyum Sağlama : 3. Evre (4-8 ay) İkincil Döngüsel Tepkiler
Düzenleme: Yeni edinilen bilgi ile eski bilgi arasında 4. Evre (8-12 ay) İkincil Şemaların Amaçlı
fark olduğunda bilişsel çelişki yaşanmakta ve bu Eşgüdümü
çelişkiyi gidermek için şemalarda yaşanan değişim 5. Evre (12-18 ay) Üçüncül Döngüsel Tepkiler
için düzenleme yada uyma kavramı 6. Evre (18-24 ay) Mantıksal Çözümler
kullanılmaktadır.​Kaplan örneği
2.İşlem Öncesi Dönem (2-6 yaş arası)
Dengeleme: Sembolik düşünme işlemlerinde gelişim ve dilin
Bireyin özümleme ve uyma yoluyla çevresine uyum sembolik kullanımı. Sezgisel sorun çözme, tersine
sağlayarak dinamik bir dengeye ulaşma süreci dönüştürememe, odaklanma ve benmerkezci
olarak ifade edilmektedir. Organizmanın karşılaştığı düşünme. Sayı korunumu, sınıflama ve bu türden
yeni bilgi mevcut bilgi ile açıklanmadığında, zihinsel ilişkileri anlama yetisinin kazanılmaya başlaması.
olarak bir bilişsel çelişki durumu ortaya çıkar ve bu
rahatsızlık meydana getirir. Bu rahatsızlık bireyi
çelişki giderme yönünde çaba sarf etmeye
3.Somut İşlem Dönemi 7-11 yaş 3. Algıda seçicilik
Madde, uzunluk, ağırlık ve hacim korunumu.
Tersine Dönüştürebilme. Odaktan uzaklaşma ve 4. Bellek
diğerlerinin bakış açısını anlayabilme. Somut
işlemlere dayalı mantıksal düşünme. Sınıflama 5. Bellek Kapasitesi ve Depolama
(nesneleri sınıf hiyerarşisine göre gruplama) ve
sıralama (nesneleri ağırlık gibi belirli bir özelliğe 6. Duyusal Bellek
göre gruplama).
7. Kısa Süreli Bellek
4.Soyut İşlem Dönemi 11 yaş ve üzeri
Düşüncede esneklik, soyut düşünme, denenceleri 8. Uzun Süreli Bellek
zihinsel olarak sınama, karmaşık akıl yürütme ve
sorun çözmede olası seçenekleri dikkate alma. 9. Zeka

Vygotsky’nin Dil ve Bilişsel Gelişim Kuramı


Vygotsky’nin kuramı, bilişsel gelişimi incelerken
toplumsal çevre ile etkileşime büyük önem
vermektedir. Ona göre zihinsel gelişim, birincil
olarak olgunlaşmadan değil, sosyal ve kültürel
etkenlerden etkilenmektedir. Bilincin toplumsal
boyutları birincil, bireysel boyutlar ise ikincildir.
Vygotsky, zihinsel gelişimin ilk önce ve en çok
bireyin kendi içinde başladığını savunmak yerine
zihinsel sürecin zihinler arası bir düzlemde insanlar
arasında gerçekleştiğini vurgular.

Vygotsky’nin görüşüne temel olan kavram


‘Yakın Gelişim Alanı’ kavramıdır.

Yakın Gelişim Alanı (YGA): ​çocuğun problemleri


bağımsız olarak çözmesiyle belirlenen gerçek
gelişim düzeyi ile bir yetişkinin rehberliği altında ya
da daha yeterli yaşıtlarla işbirliği içinde problemleri
çözmesi aracılığıyla belirlenen gelişim düzeyi
arasındaki farktır.

Bilgiyi İşleme Kuramı


Çocukların bilgiyi elde etme, hatırlama, geri çağırma
süreçleriyle yine çocukların sorun çözerken bu
bilgiyi kullanmaları sürecini tanımlamaktadır.
-Bilgiyi işleme sık sık bir bilgisayarın hareketleriyle
karşılaştırılmaktadır.
Çocuk bilgiyi alır, düzenler, depolar, hatırlar,
üzerinde düşünür; karar vermek, sorun çözmek ve
soruları yanıtlamak için bilgileri bir araya getirir.

*Bilgiyi işleme kuramıyla ilgili temel öğeler aşağıdaki


gibidir.

1. Uyarıcı

2. Alışma
L. VYGOTSKY ve BİLİŞSEL GELİŞİM
3.Psikolojik etmenlerin kültür tarafından
–Vygotsky, bilişsel gelişimle ilgili sosyal bir kuram biçimlendirildiği unutulmamalı, kültürel değerlere
oluşturarak, Piaget`nin ​“​bilişsel gelişim çocuğun eğitim sürecinde yer verilmelidir.
neredeyse tek başına gerçekleştirdiği süreçtir”​
düşüncesine karşı çıkar. 4.Öğretmenler, öğrencilerini büyük ölçüde bağımsız
bırakmamalıdır.
–Vygotsky, bilişsel gelişimi açıklamada
içselleştirme, yakınsal gelişim alanı ve destekleyici 5.Vygotsky`nin eğitime yapmış olduğu önemli
kavramlarını kullanır. katkılardan biri de metakognisyon (üstbiliş)
kavramına değinmesidir.
–Ona göre yaklaşık 2 yaşına kadar çocukların
​ oğal çizgi​” ​hakimdir; ancak
bilişsel gelişiminde ​“d 6.Bilişle ilgili biliş
bu çizgi daha sonra yerini ​“​kültürel çizgiye”​
7.Kişinin kendi düşünme süreçlerinin farkında
bırakmaktadır. Yani bilişsel gelişim sadece çocuğun
olması ve bu süreçleri kontrol edebilmesi.
kendi keşiflerinin değil, aynı zamanda çevreden
edindiği yaşantıların da bir eseridir. 8.Vygotsky, Piaget`ye göre daha etkilenebilir bir
zihin gelişimi düşüncesine sahiptir. Ona göre
–Bilişsel gelişimin kaynağı kişisel psikolojik süreçler
çocuğun zihni dış etkilere daha açıktır.
değil, sosyal çevredir.

1.Yakınsal Gelişim Alanı (Zone of Proximal


Development)

1.Her çocuğun herhangi bir yetişkin yardımı


–Lev Vygotsky, (Ö.1934). Piaget ve Vygotsky asla
olmaksızın, bağımsız bir şekilde kendi kendine elde
karşılaşmamalarına rağmen aynı dönemlerde
edebileceği bilişsel gelişim düzeyi
birbirlerinin çalışmalarından haberdar olmuştur.
2.Çocuğun bir yetişkin rehberliğinde (sosyal çevre
etkisiyle) çalıştığında ortaya koyabileceği potansiyel –A) Zeka gelişiminin çocukların büyüdükleri
Vygotsky`e göre bu iki durum arasındaki fark, kültürel ve tarihi bağlamlar çerçevesinde
çocuğun yakınsal gelişim alanıdır. anlaşılabilir,

3.Öğretim süreci gerek çocukların her biri için –B) Gelişimin bireylerin gelişimlerini sağlayan
gerekse bir grup çocuk için potansiyel gelişim alanı sembol sistemlerine (insanların düşünmelerine,
içinde uygulamalar sağlamak üzere planlanabilir. iletişim kurmalarına ve problemleri çözmelerine
Örneğin, ön değerlendirme sürecinde çocuklara yardımcı olan dil, yazı sistemi veya hesaplama
yardımcı olan ipuçları ve yönlendirmeler öğretim sistemleri gibi semboller sisteminden) bağlıdır.
etkinliklerinin temelini oluşturabilmektedir.
–​Başkaları tarafından sağlanan girdiler
4.Bilişsel destek (John-Steiner & Mahn, 2003) farklı
düzeylerde ipuçları ve yönlendirmeler sağlar. –Zihinsel gelişim kendi başına gerçekleşen bir
Bilişsel destekte sadece yetişkin işi basite süreç değil, başkalarına da bağlıdır.
indirgemez; aynı zamanda öğrencinin rolü
öğretmenin ​aşamalı müdahalesi ​vasıtasıyla –Zihin doğası itibariyle sosyaldir. Zeka-kültür ilişkisi
kolaylaştırılmaktadır.
1.​KENDİ KENDİNE KONUŞMA
5.Farklı gelişim düzeyindeki çocukların bir araya
gelebileceği iş birliğine dayalı öğrenme etkinlikleri
– Vygotsky, çocukların başkalarıyla konuşmalarını
planlayabilirsiniz (Slavin, 2009;Webb, 2008).
içselleştirdiği ve bunlarla bütünleştiği ve daha sonra
Eğitim öğretim süreci, çocuğun yakınsal gelişim bu konuşmaların çocukların kendi kendilerine
alanını en iyi şekilde kullanmasına olanak problem çözerken onlara yardımcı olduğunu öne
vermelidir: sürmektedir.

1.Öğrenciler birbirleriyle işbirliği içerisinde çalışmalı –Çocukların sık sık, özellikle zor bir işle karşı
ve bu şekilde çalışmaya özendirilmelidir. karşıya geldiklerinde kendi kendilerine
konuştuklarını görmekteyiz
2.Sadece bireysel değil, grupla da değerlendirme
gerçekleştirilmelidir.
2.BİLİŞSEL DESTEK (Scaffolding) –​Telgrafik Konuşma Evresi (18-24 ay)​
–- Gramer kurallarına uygun sözcük geliştirebilme
–Daha yetenekli akran ya da yetişkin tarafından bu dönemdedir.
sağlanan yardım. –- 2 sözcük evresi de denir. Çocuk kendisini birkaç
kelimeyle ifade eder.
–Öğrenmenin ilk aşamalarında oldukça yoğun –-24 aya gelindiğinde ortalama 200 sözcük
biçimde destek verilmektedir ve daha sonra destek dağarcığı oluşur.
azalmakta ve yapabildiği andan itibaren çocuk –- İki kelime peş peşe söylenerek anlamlı sözcükler
artarak sorumluluğu üstlenmektedir.Kravat oluşturulur. ​Anne su, baba geldi​. Kelimeler
bağlama. arasında bağlaç kullanılmadan sözcükler kullanılır.

3.İŞ BİRLİGİNE DAYALl ÖGRENME –İlk Gramer Süreci(24-60 ay)


–- Merak ve keşfetme dil gelişimini etkiler.
–Çocuklar birbirlerinin potansiyel gelişim alanlarında –- Kız çocuklar daha erken konuşurlar. 5 yaşındaki
çalışmalarını gerçekleştirdiği için birbirleri için ileri bir çocuk 2500 kelime haznesi oluşur.
düzey düşünme süreçlerine yönelik model –- Cümleler ve gramer kuralları hızla öğrenilir.
olabilmektedirler. Aynı zamanda iş birliğine dayalı
öğrenme sürecinde çocuklar içsel konuşmalarını
birbirleriyle paylaşma imkanı bulabilmektedir bu Ahlaki Gelişim
yüzden de birbirlerinin muhakeme süreçleri
Kohlberg
hakkında iç görü kazanabilmektedirler.
•Kohlberg de tıpkı Piaget gibi ahlak gelişiminin
NOAM CHOMSKY bilişsel gelişime paralel olduğunu savunur.
Kohlberg’e göre birey, karşı karşıya kaldığı bir
Cümle yapısını öğreniriz, cümle yapılarını çeşitli durum hakkında ahlaki yargıda bulunurken, bir
yapılara dönüştürüp, daha önce hiç duymadığımız ikilem içindedir ve bu ikilemlere vereceği ahlaki
cümleler kurarız. tepkiler ile kendi ahlak anlayışını oluşturmaktadır.

Dil ediinim aracı (LAD) •Kohlberg, çalışmalarında ahlaki ikilem içeren


hikâyeler kullanmıştır. Bu hikâyeler, bireyi
Tüm dilleri bilerek doğar, çevremiz diğer dilleri hikâyedeki kişinin davranışlarıyla ilgili “doğru”-
unutturup, ana dil kalır. “yanlış” cevaplarına itmektedir. Ancak Kohlberg`e
göre bireyin içinde bulunduğu ahlaki gelişim dönemi
–​1. Okul Öncesi Dönemde Dil Gelişimi: verilen “doğru”-“yanlış” cevaplarıyla değil, bu
cevaplara yapılan açıklamalarla ortaya çıkmaktadır.
Agulama-Babıldama Evresi (0-6 ay) A) KOHLBERG’in AHLAK GELİŞİM İLKELERİ
–- ​Ağlama​(0-2 ay)
1.​Ahlaki gelişim evreleri kesin ve evrenseldir.
–- ​Babıldama​(3-6 ay).​ Buraya kadar evrenseldir.
–- Bebek çeşitli sesler çıkarır ihtiyaçları için ağlar. 2​.Ahlak gelişim evreleri düzenli bir sıra izler
Sesleri bilinçsizce çıkarır. (evrelerin sırası değişmez), fakat gerçekleşme
yaşları herkeste aynı değildir.
Heceleme Evresi(6-12 ay)
3​.Yaş her zaman ahlaki gelişimin göstergesi
–- ​Çağıldama, heceleme.
değildir.
–- Konuşma organları olgunlaşmıştır. Ses taklitleri
yapabilir bebek. 4​.Birey bir önceyi evreyi sindirdikten sonra bir
–- Örneğin; ​ba-ba, ma-ma, geh-geh.​ sonraki evreye geçer. Ahlak gelişiminde önemli olan
şey de bir sonraki evreye geçebilmektir.
Tek Sözcük Evresi(12-18 ay) 5.​Bireyin ahlaki yargısının yoğunlaştığı bir evre
–- Tek sözcükle kendisini ifade eder. 18 aya mevcuttur ve birey ağırlıklı olarak o evrenin
gelindiğinde kendisini 20 kelimeyle ifade edebilir. özelliklerini yansıtır.
Tek sözcüklerle çok şey anlatılmak istenir.
–- Konuşmada kritik dönemdir. Çocuk çevreyi 6​.Bireyin ahlaki gelişimi önceki evreye
keşfetmeye yönelmiştir. döndürülemez ama üst evreye yönlendirilebilir.
–- Çocuk tek sözcükte farklı anlam üretir buna 7.​Her bireyin ahlaki gelişimi farklı bir evrede
Morgem denir. Örneğin; kedi dendiğinde kedi sonlanabilir. İnsanların çoğu kanun ve düzen
burada, kedi gitti anlamları verilir. Yap, yer vb. evresinde takılı kalır. Kızların ahlak gelişimleri daha
geride kalır. Kızların çoğu Saf çıkarcı eğilim (kişiler
arası uyum) evresinde kalır.
8​.Bilişsel gelişim ahlaki gelişim için gereklidir ama b) Saf Çıkarcı Eğilim (Amaca yönelik araçsal
yeterli değildir. ilişkiler eğilimi) (Çıkarcı Bencil)

➔ Dönemin temel özelliği birey için her şeyin


karşılıklı olmasıdır. Yani çıkarcılık ön plandadır.
Ama hep kendisi ve çıkarları ön plandadır.

➔ Birey kendi çıkarları için en uygun olan kurallara


uyar.

➔ Temel güdü, bireyin kendi ihtiyaç ve isteklerinin


karşılanmasıdır.

➔ Birey bir davranışı kendi açısından yararlı


buluyorsa, o davranış doğrudur.

1-) Gelenek Öncesi (Bencil) Düzey: ➔ İhtiyacı karşılayan veya ödül getiren davranışlar
doğrudur. Ödüle ulaşmak için kurallara uyar.
•Piaget’in işlem öncesi dönemine denk düşer. Bu
dönemde çocuğun ahlaki yargılarında ➔ “Birine bir şey vermiş isem, onun da karşılığını
benmerkezcilik (bencillik) egemendir. vermesi gerekir” “Kaz gelecek yerden tavuk
esirgenmez” “Gör beni, göreyim seni” “Bana
•Ahlaki yargılarda dışa bağımlı dönemdir. Otoriteye değmeyen yılan bin yıl yaşasın” gibi anlayışlar
saygı vardır. egemendir.

•Olayları sonuçlarına göre değerlendirir. Cezadan ➔ •Örnek; Rüşvet alarak iş yapmak, bir bireye
kaçınır. zengin olduğu için yakınlık göstermek, kendisine
borç verdiği için birine borç vermek.
•Bencil güdülerine doyum arar ve “kuvvetli olan
kazanır” düşüncesi hâkimdir. 2-) Geleneksel Düzey

a) Ceza ve İtaat Eğilimi (Korkak Bencil) ➔ Benmerkezci düşünce yerini empatik düşünmeye
bırakır. Birey dış dünyayı başka kişilerin
➔ Temel özellik otoriteye uyma ve duygularını, düşüncelerini dikkate alarak, onların
cezalandırılmaktan kaçınmadır. gözünden dünyaya bakmaya çalışır.

➔ Bu dönemde otoriteye mutlak uyum söz ➔ Bu dönemde toplumsal beklentiler ve geleneksel


konusudur. Yani otoriteye körü körüne bağlılık kurallar belirleyicidir. Otoritenin kuralları ve
vardır. Otoritenin görüşü kendi görüşüdür. yargıları içselleştirilir; fakat sorgulanmaz.
Geleneksel toplum değerleri benimsenir ve
➔ Kurallar neyi gerektiriyor ve otorite nasıl istiyorsa
davranışın toplum düzenine etkisi düşünülür.
buna uygun davranmak gerekir. Uygun
davranılmadığında ceza kaçınılmazdır. Temel ➔ Sosyal düzenin korunması ve desteklenmesi,
hedef ceza görmemektir. kurum ve gruplarla özdeşleşmek önemlidir.

➔ Birey kurallara, doğruluğuna inandığı için değil, ➔ Başka kişilerin, grupların görüşleri ve beklentileri
cezadan kaçındığı için uyar. dikkate alınır. Birey, grubun beklentilerine ve
kararlarına uyar. Birey için ailenin, grubun,
➔ Davranışın sonucuna göre değerlendirme esastır.
toplumun beklentileri her şeyden daha önemlidir.
Niyet önemli değildir. Davranış cezalandırılmışsa
yanlış, cezalandırılmamışsa doğrudur. a) İyi Çocuk Olma Eğilimi (Kişiler arası uyum)

➔ İşlenen suçun büyüklüğüne yönelik algı da verilen ➔ Bu dönemin temel özelliği grup normlarına ve
zararın fiziksel sonuçlarıyla doğru orantılıdır. beklentilerine uygun davranma eğiliminin baskın
olmasıdır.
➔ Otorite göz önünde yoksa kurallar çiğnenebilir.
➔ Temel güdü grup tarafından kabul edilme, grubun
➔ Mesela; Kimse görmediğinde hırsızlık yapabilir,
iyi çocuğu olmadır.
trafik polisi yokken kırmızı ışıkta geçebilir.
➔ Birey yakınlarının ve diğer insanların kendisinden ➔ Doğru; toplumun temel hak ve değerlerini, temel
beklentilerini gerçekleştirmek için iyi niyetli olur ve hukuk kurallarını, grubun kanunlarıyla çelişse bile
başkalarına yardım etme eğilimini gösterir. korumaktır.

➔ Çevresinden onay almak ve takdir edilmek ister. ➔ Birey yasaların toplum yararına olarak, çoğunluk
tarafından konulması gerektiğine inanır.
➔ Başkalarının görüşü ve sosyal kabulü önemlidir.
➔ Kurallar toplumun yararına değilse, toplum
➔ Birey kendini diğer insanların yerine koyarak
tarafından yine toplum yararı göz önüne alınarak
onların beklentilerine uygun davranır. değiştirilebilir.
➔ Kurallara uyma ve​ i​yi insan olma​​altın kuraldır. ➔ Bireyler bir arada yaşamanın gerektirdiği kurallara
➔ Birey iyi vatandaş olma, iyi baba-anne olma, iyi ve davranış eğilimlerine uymayı sosyal bir uzlaşı
(sözleşme) olarak kabul eder ve buna göre
çocuk olma özelliklerine uymalıdır.
davranırlar.
➔ Örneğin; bir bireyin anne-babası kırılmasın diye
➔ Örnek; Bir kişi konuşurken sözü kesilmez. Bir kimse
hiç istemediği ve sevmediği biriyle evlenmesi. Bir
başkasının özel eşyasını izni olmadan alamaz.
gelinin kaynanası “Hamarat gelinim” desin diye
evini sürekli temizlemesi. İyi bir vatandaş vergi b) Evrensel Ahlak İlkeleri
vermelidir. İyi bir anne çocuklarına iyi bakmalıdır.
➔ Bu dönemde “tüm insanlar eşittir” düşüncesi
b) Kanun ve Düzen Eğilimi
temeldir. İnsanların cinsiyeti, dini, dili, ırkı ne olursa
➔ Toplumu, kurumları veya grupları korumak, olsun eşittir.
yasalara uymak ve yükümlülükleri yerine getirmek ➔ Birey kendi ahlak ilkelerini, başkalarından bağımsız
temeldir. olarak belirler.
➔ Sosyal sistemi sürdürme ve vicdan evresidir. ➔ Her koşul ve durumda insan hakları ön planda
➔ Temel güdü, toplumsal düzeni korumaktır. tutulmalıdır.

➔ İnsan hakları ve evrensel değerler temel ölçüdür.


➔ Resmi ve toplumsal kurallara uygun olma esastır.

➔ Kurallar varsa herkes uymak zorundadır. ➔ Kurallar insanca yaşamak için konulur. Bu kurallar
evrensel düzeydeki ölçütlere dayalı olmalıdır. Eğer
➔ Aşırı kuralcılık söz konusudur. kurallar bu evrensel ölçütlere dayalı değilse
kurallara uyulmama eğilimi vardır.
➔ Kanunlar, sosyal düzenin sürekliliğini sağladığı,
bireylerin sosyal çıkarlarıyla çelişmediği sürece ➔ Bu dönemdekilere göre “hiçbir şey insan hayatından
korunur. daha değerli değildir.”

➔ Örnek; Her vatandaş vergisini ödemelidir. Her ➔ Örnek; Savaş karşıtı olan birey “Savaş bir insanlık
sürücü kırmızı ışıkta durmalıdır. Kanunun kestiği suçudur, hiçbir şey insan hayatından daha önemli
parmak acımaz. değildir.” demesi. İdam cezası, suçu ne olursa olsun
hiçbir insana verilmez. “İyilik yap denize at, balık
➔ Vicdanımızla çelişse dahi kurallara uyulmalıdır. bilmezse Halik bilir” düşüncesi.
3-) Gelenek Sonrası (Ötesi) Düzey
● Bir iş yerinde ilk yardım kursuna çağrılan personelin
➔ Bu dönemde insan hakları gözetilerek konulmuş bu kursa karşı verdikleri aşağıdaki tepkilerden
kurallara, yasalara uygun davranma ve evrensel hangisi, Kohlberg’in ahlaki gelişim kuramına göre
değerlerin benimsenmesi vardır. Fakat bu gelenek ötesi düzeydeki bir gelişimi yansıtmaktadır?
dönemde insani değerlerle çatışan yasal
düzenlemeler sorgulanabilir, değiştirilebilir. A)Kursa gideceğim; çünkü bu sayede bir hayat
kurtarırsam kahraman olacağım.
a) Toplumsal (Sosyal) Sözleşme Evresi B)Aslında kursa gitmek istemiyorum; ama gitmezsem
uyarı alacağım için gideceğim.
➔ Yasalar tüm bireylerin haklarını korumalıdır. C)Bu kursa gitmek istememiştim; ama beni çağırdıkları
İnsanlara olabildiği kadar fayda sağlamalıdır. için zorunluyum.
D)İlk yardım öğrenmek umurumda değil; arkadaşlarımın
➔ Bireysel farklılıklar gözetilir ve bu farklılıklar doğal hepsi gittiği için ben de gideceğim.
E)Bu kursa gideceğim; çünkü öğreneceklerim
karşılanır.
sayesinde bir insanın yaşama şansını artırabilirim. +++
● Bir hasta bakıcı, hastalara bir yandan “Sıranızı bekleyin ● Kohlberg’in ahlaki gelişim kuramına göre, aşağıdakilerden
içeride hasta var!” deyip bekleyenleri doktorla hangisi gelenek öncesi ahlak anlayışını ​kesin​ yansıtır?
görüştürmemekte, diğer yandan da, fark ettirmeden
tanıdıklarını öncelikle muayene ettirmeye çalışmaktadır. A)Eğer camı kırdığımı itiraf etmeseydim tüm sınıf ceza
Bu hasta bakıcının tanıdıklarına ayrıcalık göstermesi, alacaktı.
Kohlberg’in ahlaki gelişim evrelerinden hangisinde B)Kopya çekmedim çünkü yakalanırsam okuldan
olduğunu gösterir? atılırım.+++++++
C)Hiçbir suç cezasız kalmamalıdır.
A) İtaat ve ceza eğilimi D)Elimden geleni yapmasaydım kendimi suçlu
B) Saf çıkarcı eğilim hissederdim.
C) İyi çocuk eğilimi ++++ E)Adaletli olmak merhametli olmaktan önemlidir.
D) Toplumsal anlaşma
E) Evrensel ahlak ilkeleri

● Burak arkadaşlarının oyunlarını bozan, aşırı hareketli bir Ahlaki (Törel) Gelişim
öğrencidir. Bu konuda diğer öğretmenlerden de sık sık
şikâyet duyan okul rehber öğretmeni Ayşe Hanım, Ahlak g ​ enelde; belli bir toplumun belli bir
Burak’la bir sözleşme yapmaya karar verir. Aralarında döneminde geçerli bireysel ve toplumsal davranış
yaptıkları sözleşmeye göre, Burak arkadaşlarıyla kavga kurallarının tümü olarak tanımlanmış, ahlak gelişimi
etmeyecek ve onları şikâyet etmeyecektir. Sözleşme ise, çocukların belirli davranışları doğru ya da yanlış
yapıldıktan bir hafta sonra okuldan eve döndüğünde, ailesi olarak değerlendirmelerine rehberlik eden ve kendi
Burak’ın bir dişinin kırıldığını fark eder. Ailesi ısrar
eylemlerini yönetmelerini sağlayan ilkeleri
etmesine karşın Burak, dişini kendisine saldıran bir
öğrencinin kırdığını söylemez. kazanmaları süreci biçiminde ele alınmıştır.
Burak’ın rehber öğretmenle yaptığı sözleşmeye
Jean Piaget’in Zihinsel Ahlak Gelişimi Kuramı
uyduğu için dişini kıran öğrencinin adını gizlemesi,
Kohlberg’in ahlaki gelişim evrelerinden hangisinde
Ahlaksal Gerçeklik Evresi
olduğunu gösterir?
Karşılıklılık/Özel Ahlaksal Gelişim Evresi
A)İtaat ve ceza eğilimi
B)Saf çıkarcı eğilim Lawrence Kohlberg’in Zihinsel Ahlak Gelişimi
C)İyi çocuk eğilimi ++++++
Kuramı
D)Kanun ve düzen eğilimi
E)Sosyal sözleşme eğilimi Birinci Düzey: Gelenek Öncesi Dönem
● Arkadaşına gitmek isteyen Seher, izin vermediği için
Birinci Evre: ​Uyma ve Ceza Eğilimi
annesine çok kızmış ve onunla tartışmıştır. Bu olaya şahit
Gelenek Öncesi Dönem, cezadan kaçmak için
olan babaannesi Seher’e “hanım kız’’ olması, öfkesini
kontrol etmesi ve annesine saygılı olması gerektiğini güçlü ve etkili kişilere genellikle anne babaya karşı
söyler. saygılı ve ince olma davranışını içermektedir. Bir
Bu olayda, babaannenin tavsiyesinde hangi ahlaki eylemin ahlaksal olup olmaması eylemin fiziksel
gelişim özelliği vurgulanmaktadır? sonuçları bağlamında tanımlanır.

A)Kanun ve düzene uyma İkinci Evre: ​Bireyselcilik ve araçsal araç eğilimi.


B)İyi çocuk olma +++++++
C)Sosyal sözleşme Bu evrede çocuk, kurallara ödül kazanmak için
D)Evrensel ahlak uyar. Karşılıklılık ve paylaşma davranışlarının
E)Toplum kurallarına uyma belirtileri varsa da bu davranışlar, gerçek bir adalet
duygusuna, cömertliğe, duygudaşlığa bağlı
● Ahmet Bey kendisinden borç para isteyen arkadaşının bu
olmaktan çok; belli bir amaca, çocuğun kendi
isteğini yerine getirmiştir. Eşinin “Neden borç verdin, bizim
başkalarına borç verecek kadar paramız yok.” demesi çıkarlarını gözetmesine dayalı bir karşılıklılık
üzerine eşine “Bir gün benim de ihtiyacım olursa o da taşırlar. Bu evreye uygun örnekler şunlar olabilir:
bana verir.” demiştir. Senin kamyonunla oynamama izin verirsen sana
Arkadaşına borç verme gerekçesi dikkate alındığında bisikletimi ödünç vereceğim.’ Eğer bu akşamki
Ahmet Bey, Kohlberg’in kuramına göre ahlak gelişiminin filmi izlememe izin verirsen bende ödevlerimi
hangi dönemindedir? şimdi yapacağım.’
A) Amaca yönelik araçsal ilişkiler eğilimi++++
B) İtaat ve ceza eğilimi
C) Toplum düzenini koruma eğilimi
D) İyi çocuk eğilimi
E) Evrensel ahlak ilkeleri eğilimi
soyut ilkelere göre verilir. Başkalarına saygı
İkinci Düzey: Geleneksel Dönem: Geleneksel
duymaya dayalı bir ahlak anlayışı vardır. Bu
Kurallara Uyma evredeki insanların sahip olduğu ahlaki inançlar,
Üçüncü evre: İ​yi çocuk eğilimi çoğu zaman toplumdaki çoğunluk tarafından kabul
edilen sosyal düzenle çatışma halindedir.
Bu evrede başkalarıyla iyi ilişkiler içinde olmak ve
onaylanmak, çocuk için iyi davranışın ölçütlerini
oluşturur. Çocuk, neyin doğru neyin yanlış olduğuna DUYGUSAL GELİŞİM
ilişkin yargılarında hala başkalarının tepkilerine
bağlı olmakla birlikte, kendi davranışlarının Duygu Nedir?
doğruluğu ya da yanlışlığı konusunda yargıda Belirli nesne, olay yada kişilerin bireyin iç
bulunurken, başkalarının fiziksel gücünden çok dünyasında uyandırdığı izlenimler olarak tanımlanır.
kendi davranışını onaylayıp onayladıkları ile ilgilenir.
İnsan, hayatı boyunca çevreden gelen uyarıcıların
Bununla birlikte, başkalarının toplumsal
etkisiyle çeşitli duyguları yaşar. Birey sosyal çevre
düzenlemelerini kabul etmeye başlayan çocuk,
ile etkileşim içindeyken az ya da çok haz ve elem
davranışın iyiliğini ya da kötülüğünü bu kurallara
duyguları içindedir. Çocukların fizyolojik ve
uymayan kişinin niyetini göz önünde bulundurarak
psikolojik ihtiyaçlarının karşılanması ya da
değerlendirir.
karşılanmaması onlarda bazı duyguların
Dördüncü evre: Otorite ve toplumsal düzeni oluşmasına neden olur.
sürdürme eğilimi

Bu evrede toplumsal gelenek ve kuralları körü Bebeklerin Duygu Tepkileri


körüne kabul eden birey, toplumca onaylanmama Yaşamın ilk günlerinde altı değiştirilen, karnı
durumundan kaçınmak için toplumsal kurallara doyurulan bebek haz duyar. Ancak büyümeyle
uymak gerektiğine inanır. Toplumsal birlikte sadece fiziksel ihtiyaçlarının karşılanması
düzenlemelerin sorgulanmadan kabul edildiği bir haz duyması için yeterli değildir. Çocuk; annesinin
kanun ve düzene uyma eğilimi ile tanımlanan bu kucağında olmak, sevilmek, okşanmak, annesinin
evrede iyi davranış, bir dizi katı kurala uymaktadır. sıcaklığını hissetmek ister.
Bununla birlikte toplumdaki bireylerin büyük bir
Görüldüğü gibi duygular, birey olmanın en önemli
çoğunluğu, geleneksel ahlak döneminin ötesine
unsurudur. Bütün insanların, yeni doğmuş
geçememektedirler.
bebeklerin bile duyguları vardır. Sosyalleşmenin
olabilmesi için duygular temel rolü üstlenir. Bu
yüzden duygular, yaşama uyum sağlama
Üçüncü düzey: Gelenek Ötesi Dönem: Kişisel fonksiyonlarıdır
olarak kabul edilen ahlak ilkeleri
Beşinci evre: ​Sözleşme ahlakı, bireysel haklar,
demokratik olarak kabul edilen yasalar. Duygu Türleri
Gülme, ilk duygusal tepkilerdendir. Bebeğin ilk
Daha önceki evrelerde eksik olan ahlaksal
günlerdeki gülümsemesi, yüz kaslarının belli bir
inançlarda esneklik bu evrede görülmektedir.
duruma gelmesidir ve bu gülümsemeler bir
Ahlaklı davranış, bireyin kurallara uymak üzere
reflekstir. 10-12 haftalık bir bebek, uyurken ten
yapılan anlaşmalara uyup uymamasına bağlıdır.
temasında bulunulduğunda gülerken daha ileriki
Uyulması gereken kurallar, toplumsal düzeni
zamanlarda birtakım uyarıcılara gülme tepkisi verir.
sürdürmek ve başkalarının haklarını korumak için
gereklidir. Bununla birlikte bu evrede kurallar, Bebek, ilk aylarda insan yüzüne gülümser. Daha
toplumsal sözleşme niteliği taşıdığından toplumdaki çok alışkın olduğu annesi, babası ya da kendisine
insanlar, çoğunluğun yararına olabilecek bakan kişiye güler. Sekiz haftalık bir bebek,
seçenekleri mantıksal olarak tartıştıklarında annesini gördüğü zaman mutluluk ifadesi verir.
ahlaksal ölçütler değiştirilebilir. Çünkü annesiyle arasında çok farklı bir duygusal
bağ kurulmuştur. Bu bağ, bebeğin güven
Altıncı evre: ​Bireysel İlkeler ve vicdan evresi duygusunun gelişmesine çok önemli katkıda
bulunur. Ayrıca bebeğin süt çağı döneminde olması
Bu evrede bireyler toplumsal ahlak kurallarına ve
annesi ile sürekli ten temasında bulunması
içselleştirilmiş ideallerin gerektirdiği davranış aralarındaki bağı daha da geliştirir.
biçimlerine başkalarının eleştirilerinden çekindikleri
için değil, kendilerini cezalandırmaktan ya da
suçluluk duymaktan kaçındıkları için uyarlar. 5-9 aylık olan bebekler, tanımadığı kişilere tepki
Kararlar adalet, eşitlik ve başkalarını anlama gibi gösterir. Çocuk, tanıdığı ve bildiği yüzlere olumlu
tepki verirken; tanımadığı yabancı insanlara karşı yüksek ses, gök gürültüsü, deprem, karanlık,
olumsuz tepki verir. dilenci, hayalinde canlandırdığı yaratıklar ve yalnız
Çocuk, büyüdükçe tepkileri de farklılık gösterir. kalmaktan korkarlar. Bu dönemde, somut şeylerden
Erken çocukluk döneminde çocuğun gülmesi olduğu kadar soyut düşünceden de korkarlar.
bilinçlidir. Bu dönemde çocuklar, en çok Erken çocukluk döneminin sonundan itibaren 12
başkalarının gülmesine, ani sevinçler, hayal kırıklığı yaşına kadar korkular azalır. Okul çağındaki
ve mahcubiyet gibi durumlarda güler. Erken çocuklar silah, kesici aletler, yangın, kendilerine
çocukluk döneminde çocuğun birtakım becerileri zarar verebilecek hayvanlardan korkarlar. Ayrıca
kazanmasında öğretmen, arkadaş ve yetişkinlerin sosyal ilişkilerinde küçük düşme, alay edilme,
olumlu tepkileri güven duygusunu geliştirirken; yaptığı herhangi bir işte başarısız olmaktan da
becerilerin kazanılmamış olması güven duygusunu korkarlar.
kaybetmesine neden olabilir. Çocuk, bu duyguyla Öfke, ​herhangi bir isteğin engele uğramasından
alay ederek gülebilir. dolayı ortaya çıkan olumsuz duygudur. Bu olumsuz
duygu karşısında çocuk gerilir, kendini sıkar,
Erken çocukluk döneminde gülme en çok çocukların dişlerini gıcırdatır, tepinir, ağlar etrafa saldırır veya
oyununda görülür. Bu durum, onlarda mizah küskünlük tepkisi gösterir.
duygularının gelişmiş olmasından kaynaklanır. Öfke, yaşla birlikte paralel olarak artmaktadır. Üç
Ergenlik dönemi öncesinde gülme, daha çok argo yaşına kadar çocuklar en çok oynadığı oyuncağın
konuşmalara, esprilere, cinsellik, aile ve okuldaki elinden alınması ya da oyunundan alıkonulması,
yasaklar üzerinedir. Duyguların yoğunluğundaki temizlik, yemek yeme, tuvalet eğitimi, odada yalnız
artış ve duygulardaki istikrarsızlıktan dolayı ani bırakmak, uyku, giyinme, soyunma gibi durumlarda
kahkahalar sessizliğe dönüşebilir. öfke tepkisi gösterir.

Korku, bir tehlike karşısında duyulan tepkidir. Erken çocukluk döneminden okul çağına geçişte
Organizmayı koruma içgüdüsüne bağlı olarak öfke uyandıran durumlar artar. Yaptığı herhangi bir
ortaya çıkar ve gelişir. Birey, organizmanın faaliyete son verdirilmesi, sürekli tenkit edilmesi,
tehlikede olduğunu hissettiği anda korkmaya başlar. akranlarıyla kıyaslanması, sık uyarı ve tembihlerde
Çocuk, korktuğu anda bazı tepkilerde bulunur. bulunulması çocuğu öfkelendirir. Bu tepkilerini
Bunlar korktuğu şeyden kaçma, çığlık atma, çevrelerine yansıtırken küçük çocuklara göre çok
gözlerini kapatma, olduğu yerde sinme veya daha fazla kontrollüdürler.
ağlamaktır. Korkuların temelinde yatan, güvensizlik Üç yaşından sonraki dönemde öfke küskünlükle
duygusudur. Bu nedenle çocuklar, korktuklarında ifade edilir. Öfke nedenleri daha çok sosyal
siner, kaçar ya da annelerine sarılırlar. Güveni olaylardır. Bu dönemde çocuklar arkadaşlarına,
çocuğa sağlayacak kişiler öncelikle anne-baba ve konulan kurallara, annesine, kardeşlerine öfkelenir.
çevredeki diğer yetişkinlerdir. Bu nedenle Böyle durumlarda anne-baba olarak sürekli yasaklar
anne-babanın çok sert olması ya da dayak atması koymak, nedenini açıklamadan her şeye kızmak
çocukta korku yaratır. Anne babadan ayrı düşme, çocuğu daha da fazla öfkelendirir. Öfkeyi ortaya
ortalıkta kalma korkusu çocuğun güvenini sarsar, çıkaran nedenler arasında anne-baba tutumları
tedirgin eder. önemli bir yer tutmaktadır.
Korkuların büyük çoğunluğu, öğrenme sonucu
ortaya çıkar. Öğrenme, yaşantı ve yanlış Duygusal Gelişimin Yaşlara Göre Aşamaları
yönlendirmelerle bağlantılıdır. Yetişkinin, çocuğun
1. aşama: duyularla öğrenme ( 0-3 Ay)
yanında korku ve kaygılarını belirtmesi çocuğun onu
hissetmesine neden olabilir. İlk gelişimsel aşama, bedenin tepkileri kadar
yaşamın mükemmel duyularını düzenlemeyi içerir
Korkunun oluşumu çevredeki koşullara, uyarıcının
verilme biçimine geçmiş yaşantılara o andaki İşitme, görme, koklama ve dokunma duyuları
fizyolojik ve psikolojik durumuna bağlıdır. Zekâ ortaya çıkmaya başlar.
cinsiyet sosyo ekonomik statü, sosyal ilişkiler, 2. aşama : bireysellik ve iletişim (2-7 Ay)
fizyolojik koşullar, kişilik yapısı korkunun çocukta
Bebeğe çevresinde olan durumlara dikkat etmesi
oluşmasını etkileyen faktörlerdir.
için fırsat verildiğinde sessiz kalma yeteneğini
Bebek; yabancı yüzlere, ani sese ve düşme kazanır.
tehlikesine tepki gösterir. Birinci yılın sonunda
3. aşama :amaçlı iletişim başlaması (3-10 ay )
çocuk, kendince birtakım nesnelerden, belli
kişilerden ve olaylardan korkar. Ebeveyn ve çocuk arasında kelimelerden çok,
jest ve mimiklerle kurulmuş olan diyaloglar
Yaşla birlikte çocukların korkularında artmalar
oluşmaya başlar.
görülür. 2-5 yaşları arasında çocuklar; ani ve
b. Anal Dönem​: Tuvalet eğitiminin ön plana
4. aşama :amaç ve etkileşim (9-18 ay) çıktığı bu dönemde, aşırı baskı veya aşırı gevşek
bir eğitim kişilik gelişimi üzerinde önemli etki
Çocuğun amaçlı eylemlerinde duyu ve duyguları yaratmaktadır.
birleştiğinde gelişimin dördüncü aşamasında
ilerleme görülür. c. Fallik Dönem: Cinsiyet farklılıklarının
öğrenildiği bu dönemde çocuk, karşı cins
ebeveynine aşırı yakınlık göstermektedir.
5. aşama : imgeler , düşünceler ve semboller d. Latent (Gizil) Dönem: Cinsel drtülerin
(18-36)
bastırıldığı bu dönemde çocuk, enerjisini oyun
İstekler ve arzular çoklu duygusal imgeler oynamaya ve ders çalışma gibi aktivitelere
tarafından betimlenebilir. yönlendirir.
e. Genital Dönem: ​Ergenlik sürecine denk gelen
6. aşama : duygusal düşünme : ( 38-40 ay ) bu dönemde, karşı cinsle kurulacak ilişkilerde
başarı sağlanması kişilik gelişimi açısından
Yetişkin günlük yaşamdaki değişimleri ve dramatik
oldukça önemlidir.
oyun arasındaki sembolik ifadeleri yanıtladığında
çocuk, kendisi ve diğerlerinin düşünceleri
arasında köprüler kurmaya başlar. ERİKSON’A GÖRE KİŞİLİK GELİŞİMİ
PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMI
DUYGUSAL GELİŞİM KURAMLARI 1
​ . Temel Güvene Karşı Güvensizlik ( 0-2 yaş )
Bebeklik dönemine denk gelen bu yaşlarda anne
FREUD’A GÖRE GELİŞİM SÜRECİ bebeğini yeterince besler,ona sevgi ve ilgi
gösterirse bebek kendini güvende ve rahat
PSİKANALİTİK KURAM
hissedecektir. Bu durumda bebekte temel güven
1.Topografik Kuram çekirdeği oluşacaktır.​Temel Güven Karşısında
a. Bilinç: Farkında olunan algı, düşünce, duygu Güvensizlik (0-1 Yaş) B ​ irinci gelişim evresi,
ve davranışların bulunduğu alandır. bebeğin ağız yoluyla (tadarak) öğrenme dönemini
kapsar. Yeni doğan bebeklerin birinci hedefi ağız
b. Bilinç Öncesi: Kısmen farkında olunan algı,
yoluyla anne memesini aramak ve emmektir. Oral
düşünce, duygu ve davranışların bulunduğu
dönemde anne-babalar çocuklarını periyodik
alandır.
aralıklarla ve düzenli olarak beslemelidirler.
c. Bilinç Dışı: Farkında olunması çok güç veya İhtiyaçları güvenle karşılanan bebek ilerleyen
imkansız olan algı, düşünce, duygu ve yaşlarda daha umutlu ve pozitif olur.
davranışların bulunduğu alandır.
Yaklaşık 6. Ayından sonra diğer motor becerileri
gelişmeye başlayan bebekler dokunmayı,
2. Yapısal Kuram tutmayı, ısırmayı öğrenirler. Bu da onlar için yeni
deneyimler demektir. Yavaş yavaş dişleri
a.İd: ​Doğuştan gelen dürtü ve arzuları
çıkmakta olan bebek kendi parmağını ısırmanın
kapsamaktadır. Haz ilkesine göre hareket eder.
acı verici bir deneyim olduğunu öğrendiğinde bir
b.Ego: Kişiliğin mantıklı düşünebilen ve gerçekçi daha parmağını ısırmaz.
değerlendirme yapabilen bölümüdür. İd ile
Çevresine verdiği etkilere (örn: ısırmak) karşı
süperegonun çatışan isteklerini uzlaştırmaya
tepki alan bebek, kişilik olgusu hakkında ilk
çalışır.
temellerini atar; kendi varlığını hisseder.
c.Süperego: ​Bireye aile ve toplum tarafından
İlgi, sevgi, yeme-içme ve rahatsızlık verici
aktarılan değerleri, ahlaki kuralları ve gelenekleri
durumların ortadan kaldırılmasıdır. Ebeveynler,
temsil eder.
bebeğin bu beklentilerini sağlıklı bir şekilde,
aksatmadan karşılarsa bebekte güven duygusu
gelişir. Gelişen güven duygusu, çocuğun ilerleyen
3​. ​Psikoseksüel Kuram yaşlarda hayata bakış açısını etkileyebilecek
düzeye ve öneme sahiptir. Bu dönemde
a. Oral Dönem: Haz odağının azğız bölgesi güvensizlik hisseden bebek ileride hayata
olduğu bu dönemde, bebeğin özellikle beslenme karamsar bakabilir.
ihtiyacının zamanında ve yeterince giderilmesi
Yine takip eden süreçte bebek ebeveynlerini
önemlidir.
göremediğinde bununla baş edebilir. Yani o an
anne-babası yanında değil diye terk edildiğini
düşünmez. Bu baş ediş, çocuğun ilk sosyal 3-6 yaş dönemi çocuğun, arkadaşlarıyla ilişkilerini
başarısı olarak kabul edilir. yapılandırabildiği dönemdir. Yaş itibariyle biraz
2. Özerkliğe Karşı Kuşku ve Utanç 2-4 yaş ) saldırganlık dürtüleri olabilir ancak bu isteği oyun
Bu dönemde çocuğun yürümeye ve konuşmaya veya oyuncaklarla tatmin edebilirler.
başlaması ile annesine olan bağımlılığında 4​. ​Çalışma ve Başarılı Olmaya Karşı Aşağılık /
azalma olur. Fiziksel olgunlaşmaya bağlı olarak Yetersizlik Duygusu ( 6-12 Yaş )
çocuk özerk bir biçimde davranmaya ve bu Bu dönemde okula başlayan çocuk için oyun
bağımsız eylemlerinden zevk almaya başlar. oynamak eski çekiciliğini yitirmiştir. Bunun yerini
Özerkliğe Karşı Kuşku ve Utanç (1-3 Yaş) bir şeyler üretmek, yaptığı işlerde başarılı olmak
Çocuğun bağırsak ve kas kontrolünü sağlamayı isteği almaya başlamıştır.​İlköğretim okul çağını
öğrendiği dönemdir. Bu sayede idrarını tutabilir, kapsayan dönemdir. Sosyal ilişkilerin geliştiği,
istediği zaman idrarını yapabilir. Çocuğun, öğrenme süreçlerine ​üretme süreçlerinin
zorunlu bir ihtiyaç üzerinde kendi kontrolünü eklendiği dönemdir. Bu dönemde çocuklar, rol
sağlayabiliyor olması kendisiyle artık anlaşma model belirlemeye eğilimlidir.
yapılabileceğini gösterir. Bu dönemde inatçılık da
Bir işi kendi başlarına başarabildiklerini, gerektiği
baş gösterebilir.
noktada nasıl yardım alabileceklerini ve
İkinci gelişim evresi olan anal dönemde tuvalet başkalarına nasıl yardımcı olabileceklerini
eğitiminin doğru yapılması oldukça önemlidir. öğrenirler. Başarma duygusunun en çok haz
Çocuğu korkutan, tehdit eden, aşırı baskı verdiği ve en çok ihtiyaç duyulduğu dönemlerden
uygulayan bir tuvalet eğitimi asla doğru değildir. biridir. Bu dönemi başarılı geçiren çocuklar
Bununla birlikte, aşırı koruyucu davranışlar da aşağılık kompleksleri geliştirmeden, kendileriyle
çocukların kendi davranışlarını, kendi isteğiyle barışık ve yeterlilik duygusu içerisinde olurlar.
kontrol etmesini engelliyor. Anne-babaların bu Tam tersi durumda ise (Örnek: Okulda
gibi hatalı davranışları, çocuğun ileride utangaç başarısızlık) kendilerini yetersiz bireyler olarak
ve şüpheci bir birey olmasına yol açabiliyor. görebilirler.
Bu dönemin diğer bir özelliği ise çocuğun
tercihlerinde artık kendi iradesini
kullanabilmesidir. Daha doğrusu, bu olması 5. Kimliğe Karşı Kimlik Kargaşası ( 12-18 yaş)
gerekendir. Eğer bu dönemde çocuğun düşe Ergenlik yıllarında yaşanan psikososyal karmaşa
kalka, deneye deneye tercihlerini ise kimlik kazanmaya karşı kimlik bocalamasıdır.
yapılandırmasına ve özgür iradesini kullanmasına Erikson, kimlik kazanmayı, kimliğe yönelik olumlu
müsaade edilmezse kişilik gelişimine olumsuz bir tutum geliştirme olarak tanımlamakta ve
etkilenir. İlerleyen yaşlarda utanç duyma, kendini psikososyal olarak kişinin kendini iyi hissetmesi
kötü bir birey olarak değerlendirme, fiziksel ve ile açıklamaktadır.K​ imlik Kazanımı Karşısında
zihinsel yönlerini kötü görme gibi durumlar Kimlik Karmaşası (12-20 Yaş) E ​ rgenliğin hemen
oluşabilir. Tüm bunlar, kuralcı ve katı bir kişiliğin öncesini ve ergenliği kapsayan evredir. Duygusal
oluşmasına yol açar. ve fiziksel olarak hızlı bir değişimin yaşandığı
3. Girişimciliğe Karşı Suçluluk ( 4-6 yaş ) 12-19 yaş aralığı a ​ dolesan dönemi olarak
adlandırılmıştır.
Bu dönemde çocuğun çevresinde olanlara
Bu dönemde bireyler kimlik edinme hedefiyle
duyarlılığı daha da artar.Çevresinde gelişen
hareket eder. O güne kadar edinilen alışkanlıklar,
olayları anlayabilmek için sık sık sorular sorar.
hayata bakış açısı, inanç ve düşünceler
Çocuğu sorduğu sorular yüzünden azarlamak,
değişebilir; sorgulanabilir. Bu dönemde aykırı
araştırma çabalarının önüne geçmek çocuktaki
davranışlar da görülebilir ancak zaman içerisinde
girişimcilik duygusunu köreltecek ve çocuğun
toplum normlarına uygun, sağlıklı ve doğru kabul
suçluluk duymasına neden olacaktır.G​ irişimcilik
edilen davranışlar oturmaya başlar.
Karşısında Suçluluk (3-6 Yaş) ​Çocuğun, kendini
daha rahat ifade edebildiği, dil ve motor Kendilerine kimlik arayan gençler bir takım
becerilerini daha iyi kullanabildiği evredir. gruplara dahil olarak aidiyet duygusunu
Dönemin en belirgin özelliklerinden biri cinsel hissetmek isteyebilirler. Bu gruplar, sosyal
konulara olan meraktır. Bunların tamamı sorumluluk amacı taşıyan gruplar olabileceği gibi
meraktandır. Bu dönemde, merakları yüzünden tamamen zararlı gruplaşmalar da olabilir. Gençler
aşağılanan, dövülen veya cezalandırılan çocuklar bunu güçlü görünmek için de tercih edebilirler.
adeta yıkım yaşarlar. Bunun faturası ilerleyen Örneğin, bir siyasi görüşün gençleri hedef alan
yaşlarda ortaya çıkar. Cinsel problemlerin ve gruplarına üye olmak gibi.Yine bu dönemin
baskılanmışlığın kökleri genellikle 3-6 yaş belirgin özelliklerinden biri de gençlerin fiziksel
dönemine dayanır. görünüşlerini aşırı önemsiyor olmalarıdır. Bazıları
kendine hayranlık duyarken bazıları da kendini geçmişte yaptıklarından pişmanlık duyan,
beğenmemekte ve genelde bu duygular uç depresif kişilerdir.
noktalarda yaşanmaktadır. Bu dönemin belirgin özelliklerinden biri de vicdani
Gelecek kaygısı, kendi ayakları üzerinde sorumlulukların geç kalınmış olsa da yerine
durabilme arzusu, evden ve ebeveynlerden getirilmesi çabasıdır. Örneğin ibadete yönelmek
ayrılma düşünceleri bu evrenin sonlarına doğru (artırmak) veya kendinden sonraki nesle bir
görülür. şeyler bırakabilmeyi arzu etmek gibi.
Bireyin kendini tanıması ve gelecekteki hayatını
şekillendirmesi adına önemli bir evredir.
DUYGUSAL GELİŞİMİN TEMELLERİ
​ akınlığa Karşı Yalıtılmışlık ( 18-30 Yaş )
6.​Y
Genç yetişkinlik döneminde başkaları ile yakın BAĞLANMA
ilişkiler kurabilme yeteneğinin kazanılmış olması Bağlanma kuramını ilk çalışanlardan biri Bowlbly '
gerekir. Genç bu yeteneği kazanmış ise karşı dir. Bağlanma davranışı , " bir kişinin korktuğunda ,
cinsle ilişkiler kurup bir aile sahibi olmaya doğru yorulduğunda ya da hasta olduğunda bir figürle ilişki
yönelir.Y​ akınlığa Karşı Yalıtılmışlık (20-40 Yaş) kurmak ya da yakınlık aramak için duyduğu güçlü
Artık tam yetişkinlik evresidir ve geniş bir zaman istek olarak " Bowlby (1973) tarafından
aralığını kapsar. Bu evreye erişkin dönemi de tanımlanmıştır. Ainsworth vd. göre, kendisi ve özel
denir. Kimlik kazanımı veya kimlik çatışması biri arasında ya da hayvan ve insan arasında
durumları önemini yitirmiş; kaynaşma, sosyal görünen bağdan etkilenmeyi bağlanma olarak
ilişkiler kurma ve ilişkileri sürdürebilme eğilimi tanımlamaktadır. Bağlanma davranışları başka bir
başlamıştır. Bu dönemde farklı fikir ve görüşteki bireyin diğer birey için yakınlık arama ve koruma
insanlarla kutuplaşmak yerine bir arada olarak tanımlanabilir. Bağlanmaya katkıda bulunan
yaşamayı, ilişkiler kurmayı öğrenmek, dönemin bağlanma davranışları örnekleri; emme, yapışma,
hedeflerinden bazılarıdır. Cinsel yaşam, iş, aile izleme, ağlama ve gülümsemedir.
kurma, statü kazanma gibi sorumluluğu yüksek
hedefler yine bu döneme aittir. Bağlanma kuramı Bowly'nin ismiyle çok sık
7. Üretkenliğe Karşı Durgunluk ( 30- 60 Yaş ) düşünülmesine rağmen, ilk araştırmacıların
çalışmalarından etkilendi. Bağlanma kuramı
Bu karmaşa ise yetişkinlik yıllarında
psikoanalitik, gelişim psikolojisi ve etolojiyi içeren
yaşanmaktadır. Yetişkin, gerek iş gerek aile
birkaç disiplinin harika bir uyumudur. Etologlar,
hayatında üreticilik işlevini yerine getiremeyecek
kuşlarda ve memelilerde doğduktan sonraki
olursa içine kapanarak durgunluğun hakim olduğu
hareketlerini, grup yaşamını, güçlü bağlanma
bir yaşam sürer.Ü ​ retkenliğe Karşı Durgunluk
mekanizmalarını, incelediler. Bağlanma teorisi,
(40-65 Yaş). T ​ am bir geçiş dönemidir. Bu
Darwin ve Lorenz 'in etoloji kuramı, Freud' un
dönemde kişi, üretmeye devam eder ancak
psikoanalitik kuramı ve Erikson 'un psiko-sosyal
genellikle üretim amacını eğitimsel yönde
kuramından etkilenmiştir.
gerçekleştirmeye başlar. Yeni neslin verimliliğini
artırıcı ve yol gösterici hedefler edinir. Bir yandan YABANCI DURUMU
monotonlaşma kaygısı öte yandan bununla Birey ile kendisine en yakın kişi arasındaki duygusal
mücadele isteği gelişir. Evcimen insanlar dahi bu bağlılık ilişkisi bağlanmadır. Güven duygusunu
dönemi ev dışında, çeşitli aktivitelerle geliştirip duygusal yaşantıların düzenlenmesine
değerlendirme gereği duyar. yardımcı olarak duyguların ifade edilmesidir.
Güvenli Bağlanma: Güven burada esastır. Sağlıklı
bir duygusal bağlanmadır. Bağlanan bir bireye
8. Ego (Benlik) Bütünlüğüne Karşı
bağlanılan kişi tarafından çeşitli sorumluluklar
Umutsuzluk ( 60 Yaş ve Sonrası )
verilmesi ve yabancı ortamları tanımasında onu
Benlik kişinin kendisinin farkında oluşudur. cesaretlendirmesi ile bu bağlılık sağlıklı bir şekilde
Erikson’a göre benliğe en uygun yaşam biçimini devam eder. Zaman zaman ayrı kalabilir çünkü
bulabilen yani kendisinin farkında olan yaşlı onun tekrardan geri geleceğini bilir.
bireyler bütünlük duygusuna sahip olurlar.
Psikososyal gelişimin son evresi olan 8. Evre
Güvensiz – Kaçınan Bağlanma: Dışarıdan
huzur ve pişmanlık arasında bir çatışmayı
oldukça bağımsız gözükürler. Anneleri onları
doğurur. Kendini tamamladığına inanan ve
bıraktığında bir tepki göstermezler ve sorun
bütünlük duygusu taşıyan kişiler geçmişinden
yaşamazlar. Anneleri tekrar ortama geldiğinde de
pişmanlık duymayan ve önceki evreleri sağlıklı
bir tepki göstermezler.
tamamlayan kişilerdir. Huzursuz ve umutsuz olan
kişiler ise “keşke”lerle yaşamaya devam eden,
Güvensiz–Çelişkili (Kuşkulu) Bağlanma:​ Yabancı deneylerde, doğumdan hemen sonra anne maymun
ortamlarda bağlandıkları kişiye sıkı sıkı sarılırlar, ayrılan yavru maymunlara her biri gerçek annenin
ondan ayrılmak istemezler. Bağlandıkları kimse farklı özelliklerinden bir tanesini sunan yapay anne
yanından ayrılırsa aşırı endişelenirler. Döndüğünde maymun modelleri sunulmuştur: Yumuşak ve tüylü
ise çeşitli tepkiler verirler ya ona sarılır ya da iterler, bir oyuncak maymun (süt verme ve hareket etme
onunla olmayı kabul etmezler. Düzensiz Dağınık kabiliyeti yok), metal tellerden yapılmış, bir süt
Bağlanma: Çocuğun aynı anda birbiriyle çelişen şişesi bağlanmış yapay maymun (süt, yumuşaklık,
davranışlar sergilemesidir. sıcaklık sunma kabiliyeti yok) ve hareket edebilen
fakat süt ve yumuşaklık-sıcaklık sağlayamayan
Güvenli bağlanma: ​Bu bağlanma tarzına sahip
maymun modeli. Yavru maymunların sadece besin
bireyler, hem kendilerin hem de başkalarını olumlu
sağlayan anne maymun modeline değil, hareket ve
görme eğilimindedirler. Yakın ilişkilere değer
yumuşaklık sunan anne maymun modellerine de ilgi
verirler, bu tür ilişkileri başlatmakta ve sürdürmekte
gösterip zamanlarını onlarla geçirdikleri
başarılıdırlar. Ancak bu ilişkiler sırasında kişisel
görülmüştür.
özerkliklerini yitirmemeyi de başarırırlar.
Besin sağlasa da, pasif olan anne maymun modeli
Kayıtsız bağlanma: ​Bu bağlanma tarzına sahip yavrularda güven hissi uyandırmamış, gerçek
bireyler, kendilerini ve başkalarını olumsuz görme anneyi modellemede tek başına yeterli olamamıştır.
eğilimindedirler. Kimse ile kolay kolay yakın ilişki Gerçek maymunlarla iletişim kurmadan yetişen
geliştirmezler. Başkalarına duydukları gereksinimi yavru maymunlar anormal davranışlar göstermiştir:
ve yakın ilişkilerin önemini reddederler.
Başka maymunlarla ilk karşılaşmalarında korkmuş
Bu yapi çocukluk yillarinda gelisir. Çocuk ihtiyaç ya da saldırganca davranmışlardır. Cinsel
duydugu güven, siginak ve şefkati anneden davranışlarında da anormallik görülmüştür. Bütün
göremeyince, bu ihtiyaç duygusunu içinde en düşük bunlar, erken yaşlarda anne ile kurulan bağın
dereceye indirmeyi basarir. Bu nedenle bu çocuklar yavruların sosyal gelişimi için önemini
sonraki yıllarda kimsenin ilgisine güvenemez ve de göstermektedir.
kimse ile kolay yakin ilişki geliştirmezler. Ne
baglanirlar ne de birilerinin kendilerine
bağlanmalara tahammül ederler. Vygotsky’nin Dil ve Bilişsel Gelişim Kuramı

Saplantılı bağlanma​ :Bu bağlanma türüne sahip Vygotsky’nin kuramı, bilişsel gelişimi incelerken
bireyler kendilerine güvenmezler iken başkalarına toplumsal çevreyle etkileşime büyük önem
güvenirler. Bunun nedeni ise başkalarının vermektedir.
kendinden daha üstün olarak ve kendilerini daha
değersiz görmeleridir. Ona göre zihinsel gelişim, birincil olarak
Korkulu/kaygılı bağlanma: B ​ u bağlanma tarzına olgunlaşmadan değil, sosyal ve kültürel etkenlerden
sahip olanlar, hem benlik hem de başkaları modeli etkilenmektedir. Bilincin toplumsal boyutları birincil,
olumsuz olan bireylerdir. Kendilerine de başkalarına bireysel boyutlar ise ikincildir. Vygotsky, zihinsel
da güvenmezler. gelişimin ilk önce ve en çok bireyin kendi içinde
başladığını savunmak yerine zihinsel sürecin
zihinler arası bir düzlemde insanlar arasında
Bireyin; çocukluk yıllarında annesine aşırı
gerçekleştiğini vurgular. Zihinsel gelişim, toplumsal
bağlılığından kaynaklanan psikolojik bir problemdir.
sürecin içselleştirilmesi ve üstün hale gelmesiyle
Çocuk annesinin sevgi, güven ve şefkatine ihtiyaç
ortaya çıkmaktadır.
duyduğu durumlarda annenin sabit ve sürekli bir
güven alani kuramadigindan kaynaklanir. Çocuk
annenin şefkatinden yoksun kalacak korkusuyla Zihinsel işlev, ikişerli ya da daha geniş gruplarca
annesine aşırı bağlılık duyar. gerçekleştirilen bir tür eylem olarak görülmektedir.
Vygotsky’nin görüşüne temel olan kavram «Yakın
Gelişim Alanı» (Zone of Proximal Development)
Güvenli Bağlanma - Secure Kayıtsız Bağlanma- kavramıdır.
Preoccupied Saplantılı Bağlanma - Dismissing
Korkulu Bağlanma – Fearfu
Yakın Gelişim Alanı (YGA)

BAĞLANMA KURAMI : ​1969’da Harlow ve Harlow çocuğun problemleri bağımsız olarak çözmesiyle
tarafından yavru maymunlar üzerinde belirlenen gerçek gelişim düzeyi ile bir yetişkinin
gerçekleştirilen bir dizi deney, bağlanmanın açlık ve rehberliği altında ya da daha yeterli yaşıtlarla
benzeri temel gereksinimleri karşılamaya yönelik işbirliği içinde problemleri çözmesi aracılığıyla
basit bir tepkiden ibaret olmadığını göstermiştir. Bu belirlenen gelişim düzeyi arasındaki farktır.
Yakın gelişim alanı kavramı, Vygotsky’nin Vygotsky’nin Araştırması
çocukların tek başına yapmaları çok zor olup, Vygotsky ve arkadaşları, çocukta kavram
başkalarının yardım ve rehberliğiyle başarabildikleri gelişiminin üç evrede gerçekleştiğini
görevleri anlatmak için kullandığı bir kavramdır. düşünmektedirler.
Kavram, çocuğun bireysel olarak sorun çözerken
ulaştığı kendi gerçek gelişim düzeyiyle daha yeterli İlk evre
yaşıtlarla işbirliği ya da yetişkin rehberliği altıda Belirsiz Rastlantısal Düzenleme Evresi
sorun çözerken ulaştığı gizil gelişim düzeyi Gelişimin ilk evresindeki çocuk, blokları hatırlanabilir
arasındaki farkı kapsar. belirgin bir sıra söz konusu olmaksızın bir araya
toplar; gruplamayı deneme yanılma yoluyla,
rastlantısal biçimde düzenleme ya da blokların
Vygotsky, çocuğun gizil gelişim düzeyini ölçmenin
yakınlığına göre yapar.
gerçek gelişim düzeyini ölçmek kadar önemli
olduğunu belirtmektedir. Çünkü çocuğa verilen İkinci Evre
yönergeler ya da öğretim, çocuğun gizil gelişim Karmaşıklık İçinde Düşünme
düzeyine sıkı sıkıya bağlı olmak durumundadır.
Bu evrede beş altı evre vardır: Blokların sınıflaması
Vygotsky için zihinsel işlevin gerçek düzeyi, bireyin
şunlara göre yapılmıştır.
kendi zihinsel yapısı içindeki süreçle ilgilidir. Gizil
işlev düzeyi, zihinler arasındaki süreçte ortaya
DİL GELİŞİMİ
çıkar. Amaç, karşılıklı öğretim yoluyla zihinsel işlevi
değiştirmek ve geliştirmektir.
DİL NEDEN ÖNEMLİDİR?

Vygotsky, dil gelişimiyle ilgili olarak da önemli Konfüçyus‘a sordular: "Bir ülkeyi yönetmeye
konulara değinmiştir. Dil ve düşünce başlangıçta çağrılsaydınız yapacağınız ilk iş ne olurdu?" Büyük
birbirinden bağımsız olarak gelişmekte fakat filozof, şöyle cevap verdi: "Hiç kuşkusuz dili gözden
sonuçta birleşmektedirler. Çocuklar konuşmayı geçirmekle işe başlardım. Şöyle ki: Dil kusurlu
öğrenirler; çünkü başkalarıyla iletişim kurmaları, olursa, sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz.
toplumsal ilişkiler oluşturmaları ve çevrelerindeki Düşünce iyi anlatılmazsa, yapılması gereken şeyler
kişileri etkilemeleri gereklidir. doğru yapıla​maz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa,
töre ve kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa,
adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa,
Üçüncü yaşın başlarında, çocuklar yavaş yavaş şaşkınlık içine düşen halk ne yapacağını, işin
dışsal konuşmadan içsel konuşmaya geçiş yaparlar. nereye varacağını bilmez. İşte bunun içindir ki dil,
İç konuşma çocuğun kendi kendine konuşmasıdır çok önemlidir!"
ve bu konuşmalar giderek onun düşünceleri haline
gelir. DİL GELİŞİMİNİ BİLMENİN ÖNEMİ
ÖRNEK OLAY?
Geçiş dönemi sırasındaki konuşma benmerkezci Kapı aniden açılır ve Burak kızarmış yüzü, faltaşı
konuşma olarak adlandırılmaktadır. Bu konuşmanın gibi açılmış göz​leriyle içeri dalar. Annesini,
amacı, kısmen toplumsal ilişki kurmak, kısmen de tutunacak bir etek ya da bir el aradığı besbell​idir.
içsel düşünceleri dile getirmektir. Çocuk, kendi Annesine çok önemli, çok heyecanlı bir şey
kendine ne kadar çok konuşursa düşünceleri de o söyleyeceği açıktır. Du​dakları devinime geçmişken
kadar çok kendi düşüncesi haline gelmektedir. aniden onu karşısında bulunca donakalır ve ancak
koluna dokunur.
" Aaa... Aaaaaa...Aaaaan... Aaaaaanneee!"'. Dört
Sonuç olarak benmerkezci konuşma içselleştirilir ve yaşındaki Bur​ak "Anne" demek için büyük çaba
içsel konuşma ya da çocuğun kendi düşünceleri göstermek zorundadır. Annesi bunu unlar ve yüzü
haline gelir. gergin, gözleri umutsuz öylece bakarak,
Vygotsky, içsel konuşmanın insanlara eylemlerini "Ne oldu Burak!" diye norm "Aaıııı, Auııııııtı"
planlayıp düzenleme olanağı sağladığını ve "Anne?«
çocuğun daha önce sözel olarak girdiği toplumsal Burak hırsla başını sallar. Gözleri öfkeli yaşlarla
etkileşimler sonucunda ortaya çıktığını iddia doludur.
etmektedir. "Aaaa... Aaaanne... Aaannee... Mine bbir yıyıyı...
yılan bul​du!".
Anne, çocuğu kucaklar ve hemen söze karışarak, DİLİN ÖNEMİ VE FONKSİYONU
çocuğun konuşm ​ asını daha da güçleştirmiş olmanın
pişmanlığıyla onu yatıştırmaya ve ı/ıhından İnsan sosyal bir varlıktır ve toplum içinde yaşar. Bu
korkmaması gerektiğini anlatmaya çalışır. Çocuk nedenle topl​umdaki d ​ iğer bireylerle ilişki içindedir.
ayrıntıları an​latırken onu dikkatle dinler ve Bu ilişkileri kurmak için belirli iletişim araçları
konuşmanın gittikçe akıcı olduğunu görür. Sonunda gereklidir.
yatışan Burak yeniden dışarı çıkar. Bebekler konuşma dilini kullanmadan önce de
Anne, telaşlanmıştır ve hemen dil güçlüğü çeken iletişim kurabilirler. Ağzını uyarıcıya doğru çevirme
çocuklara öğret​menlik yapan yeğenini telefonla refleksi bebeklerde emme ve yemeyle İlgili
arar. "Şerife, Burak kekelemeye başlıyor galiba" yeteneğin bir göstergesidir.
diyerek olayı anlatır. Çeşitli ağlama türleri acı ağrı, düş kırıkl​ığı ve
Şerife, " Meraklanma, Burak'ın konuşmasını sık sık yorgunluğun belirtisi olabilir.
duydum, hiç bir sorunu yok. Şu sıralar kendinden Sözel bir dil olmayan vücut dili; vücut duruşu, yüz
büyük çocuklar gibi düşünmeyi ve konuşmayı ifadeleri, düzgün ya da gergin kaslar, hareket,
öğreniyor. Asla kekeme değil" diyerek yatıştırıcı bir gözyaşları, terleme, titreme, sallanma gibi davranış
yanıt ver​ir. Kısa bir duraklamadan sonra "Henüz ve tepkileri içermektedir.
değil" diye ekler. Dil olmaksızın anlamlı insan ilişkileri geliştirmek
Şerife'nin açıklamasına göre, Burak, pek çok olanaksızdır.
çocuğun ara sıra kek​elediği bir yaştaydı. Uzmanlara
göre bu, normal ve akıcı olmayan ko​nuşma DİL VE DÜŞÜNCE
dönemidir ve çocuğun büyümesi ile ruhsal gelişmesi
arasındaki uyumsuzluktan kaynaklanır. Çocuk, Dil ve düşünce, dış dünyayı yöneten kuralları
bileşik sözcükleri ve cümle yapılarını çok hızlı anlama yeteneğini yansıtır; dünyadaki olaylar ve
öğrenmekte, bu nedenle de onları ardı ardına etkileşim sürecinde gelişmekt​edir. Etkileşimi
sıralamakta biraz güçlük çekmektedir. başlatma, sürdürme ve üründen yararlanma,
Konuşabildiğinden daha hızlı düşünmektedir. Hele insanların İletişim kurma, bilgileri anlama, üretme ve
iki dille büyüyorsa, bunlardan birinde daha yetkin ifade etme becerisine dayalı​dır. İletişim kurmanın
olurken diğerinde ifade güçlüğü çeker. Bu akıcı en önemli aracı dildir.
konuşma güçlükleri de, Burak'taki gibi kesintili Piaget'e göre dil gelişimi çocuğun bilişsel gelişiminin
iletişime yol açar. Anne- baba da bunun gerçek belirli bir aşamaya ulaşmasının doğal bir sonucudur.
kekeme olduğu düşünce​sine kapılır. Bilişsel gelişimin temelinde dil gelişimi değil, dil
Ama Şerife "Henüz değil' i" eklemekle ne demek gelişiminin temelinde bilişsel gelişim yatar.
istemişti? Düşünme ve iletişim aracı olan dil, aynı zamanda
Pek çok anne-babanın çocuklarının gelişimi bir öğrenme-öğretme mekanizmasının da aracıdır.
konusunda kuruntu​lara kapılıp, olayı büyüterek bir İnsanın duygu ve düşünce yapısını oluşturan ve
belirtiyi kalıp haline getirdikleri görülür. Dilsel şekillendiren dilin, insanoğlunun yaşadığı evreni
gelişimin bu doğal dönemi büyütülür ve sorun haline anlama ve bu anladıklarını diğerlerine anlatma
getirilirse, normal akıcı olmayan konuşma çabasıyla ortaya çıkmış bir olgu olduğu söylenebilir.
kekelemeye dönüşebilir. Bu yüzden ebev​eynler
gereksiz kuruntulara kapılmadan çocuklarını DİL VE İLETİŞİM
izleyerek durumu anlamalı ve ona göre önlem
almalıdırlar. "Dil" ve "iletişim" kavramları» birbirleriyle ilişkili
olmakla beraber eş anlamlı değildirler. Dil işaretten
DİL GELİŞİMİ NEDİR? kurulur ve bu işaretlerle bir kişi başkalarına bilgi
iletir. İletişim ise, bir organizmanın ürettiği, başka
Dil, insana özgü en güçlü iletişim aracıdır. or​ganizmalar için anlamlı olan ve böylelikle onların
Dil,düşünce ve duyguları anlatmada ve öğrenmede, davranışlarını etkileyen sinyallerden oluşur.
ilgi alanları, deneyimleri, bilgileri aktarmada; ​soru Hayvanlardaki iletişim sadece davranış ve
sor​mak, emir vermek, istekte bulunmak gibi işlevleri hareketl​erle olurken insanlarda, bunların yanı sıra,
gerç​ekleştirmede kullanılan bir araçtır. sözcüklerle, dil kullanarak yapılan bir iletişim de
Dil gelişimi ise, kelimelerin, sayıların, sembollerin vardır. Bunun için de heceler, sözcükler ve cümle​ler
kazanılması, sak​lanması ve dilin kurallarına uygun birbirleriyle belli bir ilişki ve sıralama düzeni içinde
olarak kullanılmasının gelişimi olar​ak tanımlanır. kullanılıp simges​el bir anlam taşırlar.
DİL GELİŞİMİNDEKİ İLKELER gerektiğini öğrenirler. Kullanım bilgisi aynı zamanda
anlamlı bir iletişim kurabilme, bir olayı
Çocuğun dil'i öğrenmesi ve kullanması için betimleyebilme, bir şeyi açıklayabilme yeteneği
aşağıdaki ilkelerin göz önünde tutulması gerekir: anlamına gelmektedir. Ancak sözcüklerin ve
1.Dil gelişimi, çocuğun olgunluğu ile yaşantılarının cümlelerin doğru kullanımını bilmek yeterli değil​ dir.
bir düzen içinde bulunmasına bağlıdır. Bu bilgileri belirli durumlara uygulayabilmek de
gerekir.
2.Dil gelişimi çocukların bir şeyler söyleyebileceği
ve çocukların bir şeyler söyleyebilmek için DİL GELİŞİM KURAMLARI
güdülendiği bir çevrede mümkündür.
Psikologlar dil kazanımıyla ilgili dört ayrı görüş ifade
3.Dil gelişimi, yalnız okul ya da aile içinde değil, etmişlerdir.
çocuğun hayatının bütünü içinde düşünülmelidir. Bunlar;
1. davranışçı,
4.Çocuğun konuşmasının, bir amaca ulaşmak için 2. sosyal öğrenmeci,
gerekli olduğu zamanlarda dil gelişimi daha iyi 3. bilişsel ve
olmaktadır. 4. biyolojik (psikolinguistik) kuramlardır.

5.Dil gelişimi her yönüyle bireyseldir, bireyin Davranışçı Kuram


kendine özgüdür. Davranışçı kuram, dilin pekiştireç aracılığıyla
öğrenildiğini savu​nur. Skinner'e göre konuşma tıpkı
DİLİN TEMEL BİLEŞENLERİ VE KURALLARI diğer davranışlarda olduğu gibi ko​şullanma yoluyla
kazanılmaktadır.
Her dilin kendine özgü kuralları ve temel bileşenler bebekler sesleri tekrar ederken çevrelerinde
bulunmakta​dır. Bunlar: Sesbirimler, biçimbirimler, kullanılan dildeki kelimelere benzer sesler
sözdizimi, anlam ve kullanımdır. çı​kardıklarında yetişkinler tarafından gülümseme,
Sesbirim ​(Phoneme):​ ​Bir dildeki en küçük birimdir. övgü sözleri ya da ku​cağa alma gibi davranışlarla
Dile bağlı ola​rak 20 ile 60 arasında sesbirim olabilir. pekiştirilirler. Böylece bebekler kendilerini İstedikleri
Sesbirimleri alfabedeki harflerden daha çoktur. sonuca götüren sesleri ayırt ederek tekrar ederler.
Çünkü bazı harflerin birleşimleri farklı sesbirimlerini Bu tekrarlar Sunucunda da konuşulan dili
oluş​turmaktadır. öğrenmeye başlarlar. Bebeklerin çıkardık​ları uygun
Biçimbirimler(Morp7ıemes): Bir dildeki en küçük sesler pekiştirildikçe tekrarlanma olasılıkları artar.
anlam birimleri​ dir. "Biçim" ya da "ifade" gibi tek Bu görüş dilin sadece çevreden verilen
sözcüklerden ya da "yaz-gülü" gibi başka pekiştireçlerle geliştiğini söyleyerek dil ka/anımında
biçimbirimlerin birleşiminden de üretilebilir. Bu biyolojik yapının etkisini göz ardı etmesi nedeniyle
birleşimlerin bir kurala göre ve belli bir sırada olması dil ge​lişimini bütün yönleriyle açıklamada yetersiz
gerekmektedir. kalmaktadır.
Sözdizimi ​(Syntax): ​Söz dizimi sesbirimler inin
biçimbirimler le, bi​
çimbirimlerin sözcüklerle, Sosyal Öğrenme Kuramı
sözcüklerin de kabul edilebilir bir anlatım Bandura, dilin taklit ve tekrar aracılığıyla
oluşturmak için sözcük öbekleri ve cümlelerle öğre​nildiğini savunmaktadır.
birleştiği kurallar sistemi​ dir Örneğin, "Selin okula Sosyal öğrenme kuramına göre çocuklar
başladı" şeklinde kurulmuş cümlede kurallı bir dizim çevrelerindeki insanların konuşmalarını duyar ve
söz konusudur. sesleri taklit eder. Ana babalar çocuklarına çeşitli
nesneleri gösterip onları adlandırırlar. Çocuklarda
DİLİN TEMEL BİLEŞENLERİ VE KURALLARI bu adları ebeveynlerin söylediği şekliyle tekrarlarlar.
Bir başka deyiş​le onların söylediklerini taklit ederler.
Anlam(Semantik):S ​ özcük ve cümlelerin Böylece dil, anne babanın model olması, çocuğun
anlamlarıyla ilgilidir. Sözcüklerin düzgün bir şekilde taklit etmesi, pekiştireçler ve düzeltici
kullanılmasını sağlar. Çocuk söylenişleri aynı ama geribildirimlerle kazanılır.
anlamları farklı olan kelimeleri öğrenir. Örneğin Örneğin, ​çocuğuna yemek yediren anne, yiyecekleri
çocuk, yaz sözcüğünün mevsimi mi yoksa yazma "süt", "ekmek" ve "peynir" diye adlandırarak
eylemini mi ifade ettiğini kavrar. çocuğuna tekrar ettirir. Çocuğun doğru kelimeleri
ödüllendirilir, yanlışlar ise doğru bir şekilde
Kullanım (Pragmatik): Dilin günlük kullanımı tamamlatı​larak tekrar ettirilir. Bu şekilde çocuk taklit
anlamına gelmek​ tedir. Çocuklar yetişkinlerle ve yoluyla öğrenmiş olur.
yaşıtlarıyla konuşurken hangi sözcükleri
kullanacaklarını ve ses tonlarının nasıl olması
Bilişsel Kuram 1. Agulama süreci
Bilişsel kuram, dilin dış dünyaya ilişkin bilişsel Ağlama evresi (0-2 ay)-
izlenimler yoluyla geliştiğini bu nedenle bilişsel geliş Babıldama evresi (3-5 ay)-
bir sonucu olduğunu vurgular. Çağıldama-
Piaget, dil ve düşüme arasında çok sıkı bir ilişki Heceleme evresi (6-12 ay)
olduğunu düşünür. Pİaget'ye göre dil bireyin biliş 2. Tek sözcük evresi
düzeyini yansıtır. 3. Telgrafik konuşma
Dil önemli bir iletişim aracıdır ama düşünmenin 4. İlk gramer süreci aşamalarından oluşur.
gelişimine katkı sağlamaz. Örneğin sağır bir insan
hiç konuşamayabilir ama kavramları geliştirir, Ağlama evresi (0-2 ay):
sorunlarını çözer. Sağır bir çocuğun mantığı, işiten Bu evrede ileriye temel teşkil edecek sesleri
bir çocuğun mantığıyla kıyaslanabilir ölçüde bilinçsizce çıkarır. Ağlama yeni doğanın çıkardığı ilk
gelişebilir. sestir. Ağlama ön​celikli olarak solunum refleksidir.
Piaget'ye göre, çocuğun duyu-devinim yoluyla Daha sonraları, sırasıyla gereksinimlerin (açlık,
düşünceleri gelişmekte, gelişen bu düşünceler rahatsızlık) ve duyguların (korku, huzursuzluk)
konuşmalara yansımakta​ dır. sessel anlatımı, oyun ve son olarak da doğal bir
tepkinin istemli kullanımı olarak karşımı​ za
Biyolojik (Psiko-Linguistik) Kuram çıkmaktadır.
Dil gelişimini biyolojik ve psikolojik temellerden yola Başlangıçla çocuğun ağlaması bir iletişim aracı, bir
çıkarak açık​ layan kuramcılara psiko-linguistik dil ola ı ak ortaya çıkmaz.
kuramcılar denmektedir. Bu kuram, insanların Ağlamanın bir dil olarak ortaya çıkmasını sağlayan
kalıtsal ve örtük bir dilbilgisel yapıyla doğduklarını, ve çocuğun bir iletişim aracı olarak algılamasına
çocukla​rın dili doğumdan sonraki belli bir yaş neden olan çocuğun çev​resinde bulunan kişilerdir.
döneminde öğrenebilmelerinin, bu kalıtsal ve örtük Çocuğun herhangi bir şekilde ve herhangi bir
yapıya bağlı olduğunu savunur. nedenle ağlaması durumunda annenin tepki
En çok kabul gören bu yaklaşım dil gelişimini göstermesi, jestleri ve mimik-leriyle onun
biyolojik temellere bağlar. Bu görüşün öncüle​ri, gereksinimlerini saptamaya çalışması, çocuğun bu
Chomsky ve Lenneberg gibi dil bilimcilerdir. bağırma işleminin bir ileti (mesaj) olduğunu
Bu bilim adamları dil gelişimini biyolojik ve psikolojik anlamasına neden olur.
temellere bağlayarak, çevrenin etkisini de göz ardı
etmemektedirler. Babıldama evresi (3-5 ay):
Babıldama bir ünlü ile bir ünsüzden oluşan heceleri
Chomsky (1980), ​bebeklerin dil edinimine olanak seslendirebildiği evredir. Örneğin; de, de; ba, ba;
veren bir donanımla dünyaya geldiklerini ve böylece da, da; ma, ma gibi. Bu evrede bebekler birçok ses
doğuştan getirdikleri dil edinimi yete​ neğinin çıkarmakta ve anne-babanın tepkisine göre onları
bebeklere konuşmaları dinleme, sesleri ve ses tekrar etmektedir. Babıldamaların çoğu anlamsız​dır.
örüntülerini taklit etme olanağı sağladığını ileri Sağır bebeklerin bile babıldamaları, babıldamanın
sürmektedir. ses taklidi yoluyla gerçekleşmediğini
Dil gelişimi, olgunlaşmaya dayalı olan nörolojik göstermektedir.Hatta Chomsky'ye göre bu
değişimlere koşut olarak gerçekleşmektedir. dönem​deki bebekler dünya dillerindeki tüm sesleri
Do​ğuştan dili öğrenmek için getirilen özel bir çıkarmaktadır.
mekanizma çocuğun çevre​ sinde konuşulan dili
içselleştirmesini, kuralları anlayarak öğrenmesini ve Çağıldama- Heceleme evresi (6-12 ay):
daha sonra da uygun dilbilgisi kuralları ile Konuşma organlarının ol​gunlaştığı evredir.
konuşabilmesini sağlar. Bu mekanizma sayesinde Kullanılmayan sesler giderek yok olur ve ailenin
tüm çocuklar aynı aşamalardan geçerek, biyolojik kul​landığı sesler iki yıl içinde ilk sözcükleri oluşturur.
olarak belli bir olgunluk düzeyine geldiklerinde, tıpkı Bebekler sıklıkla ba​ba, ma-ma gibi tekrarlanan
yürümeyi öğrenir gibi konuşmayı öğrenmektedirler. hecelerle birlikte tek hecelerden oluşan ilk
Chomsky'ye göre dilin derin ve yü​ zeysel olmak sözcüklerini de söylemektedirler. Bu süreç sırasında
üzere iki çeşit yapısı vardır. aile gülümseyerek, onu ödüllendirerek daha fazla
Derin yapı, y​azılı ve sözlü bi​ çimdeki bir cümlenin ses çıkarmasını sağlayabilir.
soyut anlamıyla ilgilidir ve konuşmanın söylemek Bir yaşına doğru ilk kelimeyi söylerler.
istediği anlamı, niyeti içerir. Konuşma ve yürüme birbirine eş ya da yakın
Yüzeysel yapı i​se, cümlenin gramer özellikleriyle zamanda olur (12-15 ay arası) Bir yaşından sonra
ilgili olup telaffuz edilen sözcükleri içerir. Çocuklar bebeklerin, yü​rümek için çaba göstermesi yüzünden
dil öğrenirken önce soyut olarak seslerin anlamlarını konuşmalarında duraklama görü​lür. Bu duraklama
kavrar, daha sonra onları yüzeysel yapılar haline geçicidir.
dönüştürülürler.
Tek Sözcük Evresi (12-18 ay): cümleleri kelimelerle ifade ederler; örneğin çocuk
Konuşma açısından kritik bir dönemdir. Bu "su" dediği zaman, "bana su ver" demektedir.
dö​nemde çocuğun ilgisi konuşmaktan çok çevreye
yöne​liktir. Telgrafik Konuşma, (İki Kelime/ Kelimelerin
Çocukların ilk başlarda çıkardıkları tek sözcük​ler Birleştirilmesi Dönemi 18-24 ay)
çok anlamlıdır ve bir sözcükle her şeyi anlatmaya Yaşamın ikinci yılında kelime haznesi hızla artar.
çalışırlar. Çocuklar özel sesleri tek bir sözcükle İki sözcüklü an​latımlar 18- 24 aylıkken başlar.
kullanarak anlamlı ünite​ ler oluşturacak şekilde İki yaş civarında çoğu bebek elli kelime kullanırken
birleştirirler. Bunlara ​morgem d
​ enilir. Morgemlerin bazıları daha fazla kullanabilir.
büyük bir kısmı günlük konuşmalarda kullanılan 1,5- 2 yaş arası iki kelimeyi peşpeşe söyleyerek
kelime​lerdir. Örneğin bir bebek "şeker" dediğinde cümlecikler oluşturur.
bunun "anne bana şeker ver" ya da "şeker 2 yaşından sonra iki kelimeyi birleştirerek basit
istiyorum" anlamında söylediği annesi tarafından cümleler kurmaya başlarlar. Sözcüklerin sonuna
an​laşılır. -yor veya -dı eki getirebilirler. "Baba gidiyor", "mama
Bir yaşlarında çocukların çoğu, bir ile üç arasında bitti" örneklerinde olduğu gibi kelimeleri
sözcük kulla​ narak anlaşılabilir bir biçimde birleştirmeye çalışıyorlar.
konuşurlar. Çocuklar bu dönemde genel​ likle "bay Telgrafik konuşma, telgraf iletilerinde olduğu gibi,
bay" gibi bazı durumla ilgili tek sözcükleri gereksiz sözcük ve bağlaçlara yer verilmeksizin iki,
kullanabilmektedirler. üç ya da daha farklı sayıda sözcüğün anlamlı bir
ileti oluşturacak biçimde kullanılmasıyla
Anne yada baba ilk söylenen sözcükler arasındadır. gerçekleşen konuşmadır. "Baba para ver Tuğçe",
18 aylık bir çocuğun ​sözcük dağarcığı 3 İle 90 "Anne su" örneklerindeki anlatımlar telgrafik
arasındadır. Bu sözcükler ​genellikle konuşma cümle​leridir.
Nesnelere (araba), hayvanlara (köpek), giysilere
(ayakkabı), vücut parçalarına (göz) ya da önemli İlk Gramer Süreci (24-60 ay/ 2-5 yaş)
kişilere (anne) ait adlardır. 2,5- 3 yaş civarında çocukların kelime dağ kelime
Çocuğun yeni sözcükler öğrenmesinde anne ve sa​yım yaklaşık olarak 1000'i bulur Gramer yapısı
babasıyla etkileşiminin rolü büyüktür. hızla gelişir. Konuşma çok akıcı olmasa da üç-dört
ya da daha fazla kelimeyle cümleler kurulur. D​aha
Anne Babalar Bu Durumda Neler Yapmalıdır? sonra konuşulan dilin tüm gramer özellikleri
Beynin sol yarım küresinde konuşma alanı vardır. kazanılır. Özne, fiil, sıfat​, ​uygun şekilde sıralanmaya
Bu .ilanda herhangi bir örselenme olursa konuşma başlar. Zamirler göreceli olarak daha geç 2,5
eylemi gerçekleşmez.Çocuklar öncelikle sesli yaşın​da ​"ben" ve "sen" zamirlerinin anlamlarını
harfleri kullanırlar. Temel gereksi​ nimleri için anlamaya başlar. Çocuklar ’’ben​" ​zamirini daha
konuşmak zorundadırlar. Bazı kelimelere duygusal önce ve daha çok kullanmaktadır. 3 yaşında da
anlamlar yükler. Çocuklar ilk kelimeleri 12-15 ay za​mirleri sürekli olarak kullanmaya başlar. "Sen ve
arasında kul​lanırlar ve devamlı olarak tekrarlarlar. o" zamirlerinin kullanı​lış​ı ​toplumsallaşma belirtisidir.
İlk kelimeler genellikle isimlerdir. Zamirler en sonra Her cümlenin özne ve yüklemi vardır ve çok az bir
ortaya çıkar başlangıçta cümleleri kelimelerle ifade dilbilgisi yanlışı görülür.
ederler; örneğin çocuk "su" dediği zaman, "bana su Çocuğun konuşması, söz dizimi açısından hala
ver" demektedir. yetişkin konuşmasından farklıdır. ​Örneğin, ​o güzel
bir bebek, ​oku kitabımı, baba nerede, beni bakkala
Anne Babalar Bu Durumda Neler Yapmalıdır? götür gibi.
Bazı aileler çocuklarına zaman ayırarak onlarla Çocuklar 3 yaşlarında ​büyüme hataları ​adı verilen
sürekli konuşurlar.Konuşma esnasında nesneleri kuralların yanlış genellemelerini
adlandırır ve tekrarlarlar.Çocuğa sorular sorup, kısa yapabilirler. Bu durum, aşırı kurallaştırma veya
cümlelerle iletişim kurmaya çalışırlar.Bütün bu eksik kurallaştırma şeklinde​ ​olabilir.
etkileşimler çocukların iki yaşından sonra şaşırtıcı Aşırı kurallaştırma, ​kuralları ilişkili olan ve olmayan
bir şekilde ürettikleri sözcüklerin artmasına neden bütün durumlara uygulama eğilimidir. Örneğin, anne
olur. uçakta çocuktan susmasını istemiştir. O sırada
Beynin sol yarım küresinde konuşma alanı vardır. çocuğa herhangi bir şey isteyip istemediğini soran
Bu .ilanda herhangi bir örselenme olursa konuşma hostese de cevap vermez.
eylemi gerçekleşmez.Çocuklar öncelikle sesli Eksik kurallaştırma, ​kuralları yalnızca öğrenilen
harfleri kullanırlar. Temel gereksi​ nimleri için örnekle sınırlı olarak kullanma eğilimidir. Örneğin,
konuşmak zorundadırlar.Çocuklar ilk kelimeleri bir çocuğun yal​nızıc​a evdekilere günaydın deyip,
12-15 ay arasında kul​ lanırlar ve devamlı olarak kreşteki öğretmenine günaydın dememesi.
tekrarlarlar. İlk kelimeler genellikle 4-5 yaşları arasında cümleler ortalama dört-beş
isimlerdir.Zamirler en sonra ortaya çıkar başlangıçta sözcükten oluşur. Üzerinde, altında, içinde,
üstünde, aşağı, burada gibi yer belirten kelimeleri üretebilirsiniz. Bir sözcüğün hangi sesle
ve edatları kullanabilirler. başladığının ya da bir sesle başlayan sözcüğün
5-6 yaşlarındaki çocuklar, altı-sekiz sözcükten bulunması gibi fonolojik farkında olmaya ilişin
oluşan cümleler kurarlarken, 6-7 yaşındaki aktiviteler.
çocukların konuşmaları yetişkinlerin konuşmalarına
benzemektedir. DİL GELİŞİMİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Yaşamın İlk Altı Yılındaki Dil Gelişiminde Öğrenme ve Olgunlaşma


Görülen Özellikler ve Önerilen Aktiviteler Genel olarak olgunlaşma ve öğrenmeyle ilgili
öğeler, ço​cuğun ilk dil gelişiminde önemli rol
1- 2 yaş: oynarlar. Çocuğun dili akıcı bir şekilde kullanabilir
İki kelime bilirler, tanıdıklarının ismini bilir, isteklerini bir hale gelmesi için bir olgunluk düzeyine gelmesi
rahatlıkla ifade edebilir. İkiden fazla komut alırlar ve ve nitelikli bir öğrenme sürecinden geçmesi gerekir.
yerine getirirler. 24.aya doğru 3 kelimelik cümleleri
de konuşur. Yaptığın aktiviteleri ve ne olduğunu Sosyo-Ekonomik Durum
tanımlayın. Birlikte bazı günlük aktiviteler yapın. Çeşitli araştırmalar, yüksek sosyo-ekonomik
Böylece konuşacak çok şey olacaktır. Çocuğun düzeydeki ailelerden gelen çocukların, fakir ailelere
oyun içinde gerçek nesnelerle oynamasını sağlayın. kıyasla, cümle uzunluğu, soru sayısı, ke​lime
Örneğin gerçek yiyecekler kullanarak bir çay partisi hazinesi bakımından daha üstün olduklarını
gibi. Resimli olay ya da nesne kartlarıyla grup göstermiştir.Bu fark kısmen, daha yüksek bir zeka
oyunları oynayın, bulmacalar çözün, geçmişten seviyesine bağlanabilir ise de, eşit zekaya sahip
günümüzden ve gelecekten söz edin, bugün ne çocuklarda bile, yüksek sosyo-ekonomik gruplardan
yaptınız? yarın büyükanne gelecek gibi. gelen çocuk​ların daha elverişli ortamlarda
yetiştikleri söylenebilir.Ana-babasıyla daha uzun
2-3 yaş: süre birlikte olan çocuk düzgün konuşur.
Tanıdığı yetişkinler ile rahatça sohbet Sosyo-ekonomik düzeyi daha yüksek olan aileler iyi
eder.Reddedebilir. Cümle yapıcı erişkin cümle konuşmaya daha çok önem verdikle​rinden
yapısına benzer. Vücudunun parçalarını rahatlıkla çocuklarına daha iyi model olurlar ve çocuklarının
yapar, komutları yerine getirebilir. Kelime hazinesi çabuk ve düz​gün konuşabilmesi için çaba harcarlar.
hızı artar Edatları konuşabileceğiniz oyunları
oynayın, topu içine atmak veya masanın üstüne Konuşmaya Teşvik
koymak gibi. Çocuğa….. a kadar saymayı öğretin, Kendileriyle konuşulan ve ilgi gösterilen çocuklar,
sayma oyunları oynayın. Yazmayı taklit edebilmesi konuşmak için cesaretlendirilirler. Okulöncesi
için boya kalemleri ve kağıt sağlayın. Diğer çocuğa kitap okunduğunda,TV seyret​mesine izin
çocuklarla oyun oynayarak iletişim sağlayabilmesi verildiğinde ve oyun guruplarına sokulduğunda
için fırsatlar yaratın. Kitap içinde bulunan eylemleri konuşmak için daha çok cesaretlenmektedir. Çocuk
tanımlayarak. Onları kısa cümlelerle anlatın. söylediği sözcük anlaşılmadığı ya da komik görülüp
Anlattığınız cümlelerle ilgili soru yöneltin. gülündüğü zaman konuşma cesareti kırılır. Bu
yüzden çocukların konuşmada yaptıkları hatalara
3-4 yaş: gülmemek, onlarla alay edilmesini önlemek gerekir.
Konuşma ve cümle kurma erişkine benzemeye
başlar. Kendine ait yaş soyadı gibi özellikleri bilir. Cinsiyet
Ezberlediği şarkı sözlerini rahatlıkla söyler. Bazı araştırmalar, ilk dil gelişiminde konuşma
Erişkinlerle sohbet edebilir. Büyük-küçük, miktarı, konuşmada kullanılan kelime çeşidi,
sert-yumuşak gibi zıtlıklar içeren oyunlar oynayın. cümlenin gramer yönünden doğruluğu gibi
Konuşmalarınıza zaman kavramlarını katın, Bugün, konularda kızların erkeklerden ilerde olduklarını
yarın sonra, gelecek hafta gibi. Çocukların hisleri ve göstermiştir.
duyguları hakkında konuşma fırsatı tanıyın ve
paylaşımda bulunun. Aile İlişkileri
Bakım Evlerinde büyüyen çocuklar, aile içinde
4-6 yaş: büyüyen çocuklara oranla daha çok ağlarlar ​fakat
Grup halinde olan konuşmalara katılır, hikaye ve daha ​az hecelerler. Bu çocukların konuş​mayı daha
masal anlatır. Sayı sayar kelime hazinesi iyice geç öğrenmeleri, göstermiştir ki, sıkı kişisel ilişkiler
artmıştır. Sıfatları rahat kullanmaya başlar. Cümle dil geli​şiminde önemli bir etkendir. Aile bireyleri
yapısı ve şekli erişkine hemen hemen benzer. (özellikle anne) ile çocuk arasdınaki ​sağlıklı ilişkiler
İsteklerini ayrıntıları ile anlatabilir. Kendinize ait dil gelişimini oldukça etkiler. Ailenin genişliği de
oyun,tekerleme ve hikayeler yaratın, Sözcük bulma önemlidir. Ailede tek olan çocuk daha çabuk, iyi ve
oyunları oynayın. Dil ötesi becerilere ilişkin oyunlar düzgün konuşma olanağına sahiptir. Çünkü tek
çocuk ailenin ilgi merkezidir, bu yüzden çocukla Gardner'ın çoklu zeka kuramında dil (sözel) zekası,
konuşmak için aile yeterince zaman ayırır. birçok boyuttan oluşan zekanın sadece bir boyutunu
oluşturmaktadır. Bu kurama göre tanımlanan sekiz
İki Dillilik zeka boyutundan biri olarak dil zekası gelişmiş
İki ayrı dilin konuşulduğu ortamlarda yaşayan ya da kişile​rin tamamında diğer zeka boyutlarının da aynı
iki dil öğrenmek zorunda kalan çocuklar başlangıçta düzeyde gelişmiş olaca​ğını söylemenin çok doğru
tek dili öğrenen çocuğa göre daha ​yavaş bir gelişim olmayacağı vurgulanmaktadır.
gösterirler.
Küçük çocukların yabancı dilin ses ve duyuş Oyun
özelliklerine karşı çok keskin bir kulakları olduğu, Çocuk için oyunun temel işlevi dünyaya uyum
daha ileri yaşlarda ​ise çocukların ve büyüklerin dil sağlamasını kolay​laştırmaktır. Çocuk gerçek
öğrenirken daha çok dil bilgisi, kavram ve anlam dünyanın ne olduğunu onunla oynayarak anlar.
üstünde durdukları ve bu nedenle ikinci bir dilin İstemediği durumlarda oyun oynayarak başa çıkar.
öğrenilmesinde küçük çocukların daha üstün bir Dil, Kavram v.b. Gelişimlerinin temel taşlarını oyun
durumda oldukları ileri sürülmektedir. yoluyla kurar. Çeşitli toplumsal rolleri oyun yoluyla
dener. Gerçek dünyada her zaman hazır
İkiz olma bulamadığı uyarıcıları oyun yoluyla bulur.
İkizlerin iki-beş yaşları arasında, tek çocuklardan
daha yavaş bir dil ​gelişimi gösterdikleri Davis (1937)
tarafından ortaya konmuştur, ikiz​ lerin, birbirleriyle
daha az kelime kullanarak anlaştıkları görülmüştür.
Aynı şeyleri anlatmak için daha çok kelime
kullanmaları gerekirken, kendi aralarında el-kol
işaretleri, jestler, tek kelimelerden kurulu cümle​​ler,
mırıldanmalar ve benzeri eylemler normal
konuşmalarda yer alan kelime ve cümlelerin yerini
kolayca alarak ikizlerin konuşmasını
gecik​tirmektedir.

Sağlık
Şiddetli ve uzun süreli hastalıklar çocuğun
konuşmasını, bir ya da iki yıl geciktirebilir. Hastalık
nedeniyle başkalarıyla iletişiminin kısıt​lanması da
konuşmanın gecikmesine neden olabilir. Ayrıca
böyle du​rumlarda, çocuk konuşmaya daha az teşvik
edilerek, her istediği hemen ​yapılır. ​Böylece ​bir
süre sonra daha bir ​şey söylemeden iste​diklerinin
yapıldığını gören çocuk, konuşma ihtiyacı
duymadığı için akranlarından geri kalabilir,
Dil, dudak ve çene yapısındaki yapısal problemler
de dil gelişimini olumsuz etkiler.

Zeka
Çeşitli araştırmacılar tarafından, dil yeteneği ile
zihin yeteneği ara​ sında doğrusal bir ilişkinin olduğu
kabul edilmektedir. Ancak, çocuk dili iyi bildiği için
mi zeka düzeyi yüksek çıkmaktadır, yoksa zeka
düzeyi yüksek olduğu için mi dili iyi bilmektedir
sorusuna kesin bir cevap veri​ lememektedir. Piaget
ise bu sorunun cevabını "dil gelişiminin temelini
bilişsel gelişim oluşturmaktadır" diyerek
yanıtlamaktadır. Düşünmek ile konuşmak arasında
çok sıkı bir ilişkinin bulunduğu; düşünmenin sessiz
konuşmak, konuşmanın ise düşünceleri
seslendirmek olduğu ileri sü​ rülmektedir. Erken
konuşan çocukların zekaca üstün oldukları ileri
sü​rülmüştür.

You might also like