Professional Documents
Culture Documents
Gelişim Psikolojisi Notları
Gelişim Psikolojisi Notları
Gelişim Psikolojisi Notları
Piaget’e göre organizmanın çevreye uyum sağlama 1.Duyu-devinim dönem (0-2 yaş arası)
işlevi tüm canlılar için var olan bir özelliktir ve Bebek kendini diğer nesnelerden ayırmaya başlar.
canlıların hayatta kalma olasılıklarını ve yaşam Bebekte nesne sürekliliği, ilkel düzeyde nedensellik,
niteliğini artırmaya yöneliktir. zaman ve yer anlayışı gelişir. Bebek, neden-sonuç
ilişkileri kurabilir, daha önce gördüğü karmaşık
Uyum Sağlama davranışları taklit eder, hayali oyunlar oynar.
Özümseme: Bilginin içselleştirilmesi, sindirilmesi Bebekte sembolik düşünce gelişir.
olarak ifade edilen özümseme ile yeni karşılaşılan
bilgi, olay yada durumların daha önce kendisinde 1. Evre (0-1 ay) Refleksleri Deneme
var olan bilişsel yapılara yerleştirilmelidir. At örneği 2. Evre (1-4 ay) Birincil Döngüsel Tepkiler
Uyum Sağlama : 3. Evre (4-8 ay) İkincil Döngüsel Tepkiler
Düzenleme: Yeni edinilen bilgi ile eski bilgi arasında 4. Evre (8-12 ay) İkincil Şemaların Amaçlı
fark olduğunda bilişsel çelişki yaşanmakta ve bu Eşgüdümü
çelişkiyi gidermek için şemalarda yaşanan değişim 5. Evre (12-18 ay) Üçüncül Döngüsel Tepkiler
için düzenleme yada uyma kavramı 6. Evre (18-24 ay) Mantıksal Çözümler
kullanılmaktadır.Kaplan örneği
2.İşlem Öncesi Dönem (2-6 yaş arası)
Dengeleme: Sembolik düşünme işlemlerinde gelişim ve dilin
Bireyin özümleme ve uyma yoluyla çevresine uyum sembolik kullanımı. Sezgisel sorun çözme, tersine
sağlayarak dinamik bir dengeye ulaşma süreci dönüştürememe, odaklanma ve benmerkezci
olarak ifade edilmektedir. Organizmanın karşılaştığı düşünme. Sayı korunumu, sınıflama ve bu türden
yeni bilgi mevcut bilgi ile açıklanmadığında, zihinsel ilişkileri anlama yetisinin kazanılmaya başlaması.
olarak bir bilişsel çelişki durumu ortaya çıkar ve bu
rahatsızlık meydana getirir. Bu rahatsızlık bireyi
çelişki giderme yönünde çaba sarf etmeye
3.Somut İşlem Dönemi 7-11 yaş 3. Algıda seçicilik
Madde, uzunluk, ağırlık ve hacim korunumu.
Tersine Dönüştürebilme. Odaktan uzaklaşma ve 4. Bellek
diğerlerinin bakış açısını anlayabilme. Somut
işlemlere dayalı mantıksal düşünme. Sınıflama 5. Bellek Kapasitesi ve Depolama
(nesneleri sınıf hiyerarşisine göre gruplama) ve
sıralama (nesneleri ağırlık gibi belirli bir özelliğe 6. Duyusal Bellek
göre gruplama).
7. Kısa Süreli Bellek
4.Soyut İşlem Dönemi 11 yaş ve üzeri
Düşüncede esneklik, soyut düşünme, denenceleri 8. Uzun Süreli Bellek
zihinsel olarak sınama, karmaşık akıl yürütme ve
sorun çözmede olası seçenekleri dikkate alma. 9. Zeka
1. Uyarıcı
2. Alışma
L. VYGOTSKY ve BİLİŞSEL GELİŞİM
3.Psikolojik etmenlerin kültür tarafından
–Vygotsky, bilişsel gelişimle ilgili sosyal bir kuram biçimlendirildiği unutulmamalı, kültürel değerlere
oluşturarak, Piaget`nin “bilişsel gelişim çocuğun eğitim sürecinde yer verilmelidir.
neredeyse tek başına gerçekleştirdiği süreçtir”
düşüncesine karşı çıkar. 4.Öğretmenler, öğrencilerini büyük ölçüde bağımsız
bırakmamalıdır.
–Vygotsky, bilişsel gelişimi açıklamada
içselleştirme, yakınsal gelişim alanı ve destekleyici 5.Vygotsky`nin eğitime yapmış olduğu önemli
kavramlarını kullanır. katkılardan biri de metakognisyon (üstbiliş)
kavramına değinmesidir.
–Ona göre yaklaşık 2 yaşına kadar çocukların
oğal çizgi” hakimdir; ancak
bilişsel gelişiminde “d 6.Bilişle ilgili biliş
bu çizgi daha sonra yerini “kültürel çizgiye”
7.Kişinin kendi düşünme süreçlerinin farkında
bırakmaktadır. Yani bilişsel gelişim sadece çocuğun
olması ve bu süreçleri kontrol edebilmesi.
kendi keşiflerinin değil, aynı zamanda çevreden
edindiği yaşantıların da bir eseridir. 8.Vygotsky, Piaget`ye göre daha etkilenebilir bir
zihin gelişimi düşüncesine sahiptir. Ona göre
–Bilişsel gelişimin kaynağı kişisel psikolojik süreçler
çocuğun zihni dış etkilere daha açıktır.
değil, sosyal çevredir.
3.Öğretim süreci gerek çocukların her biri için –B) Gelişimin bireylerin gelişimlerini sağlayan
gerekse bir grup çocuk için potansiyel gelişim alanı sembol sistemlerine (insanların düşünmelerine,
içinde uygulamalar sağlamak üzere planlanabilir. iletişim kurmalarına ve problemleri çözmelerine
Örneğin, ön değerlendirme sürecinde çocuklara yardımcı olan dil, yazı sistemi veya hesaplama
yardımcı olan ipuçları ve yönlendirmeler öğretim sistemleri gibi semboller sisteminden) bağlıdır.
etkinliklerinin temelini oluşturabilmektedir.
–Başkaları tarafından sağlanan girdiler
4.Bilişsel destek (John-Steiner & Mahn, 2003) farklı
düzeylerde ipuçları ve yönlendirmeler sağlar. –Zihinsel gelişim kendi başına gerçekleşen bir
Bilişsel destekte sadece yetişkin işi basite süreç değil, başkalarına da bağlıdır.
indirgemez; aynı zamanda öğrencinin rolü
öğretmenin aşamalı müdahalesi vasıtasıyla –Zihin doğası itibariyle sosyaldir. Zeka-kültür ilişkisi
kolaylaştırılmaktadır.
1.KENDİ KENDİNE KONUŞMA
5.Farklı gelişim düzeyindeki çocukların bir araya
gelebileceği iş birliğine dayalı öğrenme etkinlikleri
– Vygotsky, çocukların başkalarıyla konuşmalarını
planlayabilirsiniz (Slavin, 2009;Webb, 2008).
içselleştirdiği ve bunlarla bütünleştiği ve daha sonra
Eğitim öğretim süreci, çocuğun yakınsal gelişim bu konuşmaların çocukların kendi kendilerine
alanını en iyi şekilde kullanmasına olanak problem çözerken onlara yardımcı olduğunu öne
vermelidir: sürmektedir.
1.Öğrenciler birbirleriyle işbirliği içerisinde çalışmalı –Çocukların sık sık, özellikle zor bir işle karşı
ve bu şekilde çalışmaya özendirilmelidir. karşıya geldiklerinde kendi kendilerine
konuştuklarını görmekteyiz
2.Sadece bireysel değil, grupla da değerlendirme
gerçekleştirilmelidir.
2.BİLİŞSEL DESTEK (Scaffolding) –Telgrafik Konuşma Evresi (18-24 ay)
–- Gramer kurallarına uygun sözcük geliştirebilme
–Daha yetenekli akran ya da yetişkin tarafından bu dönemdedir.
sağlanan yardım. –- 2 sözcük evresi de denir. Çocuk kendisini birkaç
kelimeyle ifade eder.
–Öğrenmenin ilk aşamalarında oldukça yoğun –-24 aya gelindiğinde ortalama 200 sözcük
biçimde destek verilmektedir ve daha sonra destek dağarcığı oluşur.
azalmakta ve yapabildiği andan itibaren çocuk –- İki kelime peş peşe söylenerek anlamlı sözcükler
artarak sorumluluğu üstlenmektedir.Kravat oluşturulur. Anne su, baba geldi. Kelimeler
bağlama. arasında bağlaç kullanılmadan sözcükler kullanılır.
1-) Gelenek Öncesi (Bencil) Düzey: ➔ İhtiyacı karşılayan veya ödül getiren davranışlar
doğrudur. Ödüle ulaşmak için kurallara uyar.
•Piaget’in işlem öncesi dönemine denk düşer. Bu
dönemde çocuğun ahlaki yargılarında ➔ “Birine bir şey vermiş isem, onun da karşılığını
benmerkezcilik (bencillik) egemendir. vermesi gerekir” “Kaz gelecek yerden tavuk
esirgenmez” “Gör beni, göreyim seni” “Bana
•Ahlaki yargılarda dışa bağımlı dönemdir. Otoriteye değmeyen yılan bin yıl yaşasın” gibi anlayışlar
saygı vardır. egemendir.
•Olayları sonuçlarına göre değerlendirir. Cezadan ➔ •Örnek; Rüşvet alarak iş yapmak, bir bireye
kaçınır. zengin olduğu için yakınlık göstermek, kendisine
borç verdiği için birine borç vermek.
•Bencil güdülerine doyum arar ve “kuvvetli olan
kazanır” düşüncesi hâkimdir. 2-) Geleneksel Düzey
a) Ceza ve İtaat Eğilimi (Korkak Bencil) ➔ Benmerkezci düşünce yerini empatik düşünmeye
bırakır. Birey dış dünyayı başka kişilerin
➔ Temel özellik otoriteye uyma ve duygularını, düşüncelerini dikkate alarak, onların
cezalandırılmaktan kaçınmadır. gözünden dünyaya bakmaya çalışır.
➔ Birey kurallara, doğruluğuna inandığı için değil, ➔ Başka kişilerin, grupların görüşleri ve beklentileri
cezadan kaçındığı için uyar. dikkate alınır. Birey, grubun beklentilerine ve
kararlarına uyar. Birey için ailenin, grubun,
➔ Davranışın sonucuna göre değerlendirme esastır.
toplumun beklentileri her şeyden daha önemlidir.
Niyet önemli değildir. Davranış cezalandırılmışsa
yanlış, cezalandırılmamışsa doğrudur. a) İyi Çocuk Olma Eğilimi (Kişiler arası uyum)
➔ İşlenen suçun büyüklüğüne yönelik algı da verilen ➔ Bu dönemin temel özelliği grup normlarına ve
zararın fiziksel sonuçlarıyla doğru orantılıdır. beklentilerine uygun davranma eğiliminin baskın
olmasıdır.
➔ Otorite göz önünde yoksa kurallar çiğnenebilir.
➔ Temel güdü grup tarafından kabul edilme, grubun
➔ Mesela; Kimse görmediğinde hırsızlık yapabilir,
iyi çocuğu olmadır.
trafik polisi yokken kırmızı ışıkta geçebilir.
➔ Birey yakınlarının ve diğer insanların kendisinden ➔ Doğru; toplumun temel hak ve değerlerini, temel
beklentilerini gerçekleştirmek için iyi niyetli olur ve hukuk kurallarını, grubun kanunlarıyla çelişse bile
başkalarına yardım etme eğilimini gösterir. korumaktır.
➔ Çevresinden onay almak ve takdir edilmek ister. ➔ Birey yasaların toplum yararına olarak, çoğunluk
tarafından konulması gerektiğine inanır.
➔ Başkalarının görüşü ve sosyal kabulü önemlidir.
➔ Kurallar toplumun yararına değilse, toplum
➔ Birey kendini diğer insanların yerine koyarak
tarafından yine toplum yararı göz önüne alınarak
onların beklentilerine uygun davranır. değiştirilebilir.
➔ Kurallara uyma ve iyi insan olmaaltın kuraldır. ➔ Bireyler bir arada yaşamanın gerektirdiği kurallara
➔ Birey iyi vatandaş olma, iyi baba-anne olma, iyi ve davranış eğilimlerine uymayı sosyal bir uzlaşı
(sözleşme) olarak kabul eder ve buna göre
çocuk olma özelliklerine uymalıdır.
davranırlar.
➔ Örneğin; bir bireyin anne-babası kırılmasın diye
➔ Örnek; Bir kişi konuşurken sözü kesilmez. Bir kimse
hiç istemediği ve sevmediği biriyle evlenmesi. Bir
başkasının özel eşyasını izni olmadan alamaz.
gelinin kaynanası “Hamarat gelinim” desin diye
evini sürekli temizlemesi. İyi bir vatandaş vergi b) Evrensel Ahlak İlkeleri
vermelidir. İyi bir anne çocuklarına iyi bakmalıdır.
➔ Bu dönemde “tüm insanlar eşittir” düşüncesi
b) Kanun ve Düzen Eğilimi
temeldir. İnsanların cinsiyeti, dini, dili, ırkı ne olursa
➔ Toplumu, kurumları veya grupları korumak, olsun eşittir.
yasalara uymak ve yükümlülükleri yerine getirmek ➔ Birey kendi ahlak ilkelerini, başkalarından bağımsız
temeldir. olarak belirler.
➔ Sosyal sistemi sürdürme ve vicdan evresidir. ➔ Her koşul ve durumda insan hakları ön planda
➔ Temel güdü, toplumsal düzeni korumaktır. tutulmalıdır.
➔ Kurallar varsa herkes uymak zorundadır. ➔ Kurallar insanca yaşamak için konulur. Bu kurallar
evrensel düzeydeki ölçütlere dayalı olmalıdır. Eğer
➔ Aşırı kuralcılık söz konusudur. kurallar bu evrensel ölçütlere dayalı değilse
kurallara uyulmama eğilimi vardır.
➔ Kanunlar, sosyal düzenin sürekliliğini sağladığı,
bireylerin sosyal çıkarlarıyla çelişmediği sürece ➔ Bu dönemdekilere göre “hiçbir şey insan hayatından
korunur. daha değerli değildir.”
➔ Örnek; Her vatandaş vergisini ödemelidir. Her ➔ Örnek; Savaş karşıtı olan birey “Savaş bir insanlık
sürücü kırmızı ışıkta durmalıdır. Kanunun kestiği suçudur, hiçbir şey insan hayatından daha önemli
parmak acımaz. değildir.” demesi. İdam cezası, suçu ne olursa olsun
hiçbir insana verilmez. “İyilik yap denize at, balık
➔ Vicdanımızla çelişse dahi kurallara uyulmalıdır. bilmezse Halik bilir” düşüncesi.
3-) Gelenek Sonrası (Ötesi) Düzey
● Bir iş yerinde ilk yardım kursuna çağrılan personelin
➔ Bu dönemde insan hakları gözetilerek konulmuş bu kursa karşı verdikleri aşağıdaki tepkilerden
kurallara, yasalara uygun davranma ve evrensel hangisi, Kohlberg’in ahlaki gelişim kuramına göre
değerlerin benimsenmesi vardır. Fakat bu gelenek ötesi düzeydeki bir gelişimi yansıtmaktadır?
dönemde insani değerlerle çatışan yasal
düzenlemeler sorgulanabilir, değiştirilebilir. A)Kursa gideceğim; çünkü bu sayede bir hayat
kurtarırsam kahraman olacağım.
a) Toplumsal (Sosyal) Sözleşme Evresi B)Aslında kursa gitmek istemiyorum; ama gitmezsem
uyarı alacağım için gideceğim.
➔ Yasalar tüm bireylerin haklarını korumalıdır. C)Bu kursa gitmek istememiştim; ama beni çağırdıkları
İnsanlara olabildiği kadar fayda sağlamalıdır. için zorunluyum.
D)İlk yardım öğrenmek umurumda değil; arkadaşlarımın
➔ Bireysel farklılıklar gözetilir ve bu farklılıklar doğal hepsi gittiği için ben de gideceğim.
E)Bu kursa gideceğim; çünkü öğreneceklerim
karşılanır.
sayesinde bir insanın yaşama şansını artırabilirim. +++
● Bir hasta bakıcı, hastalara bir yandan “Sıranızı bekleyin ● Kohlberg’in ahlaki gelişim kuramına göre, aşağıdakilerden
içeride hasta var!” deyip bekleyenleri doktorla hangisi gelenek öncesi ahlak anlayışını kesin yansıtır?
görüştürmemekte, diğer yandan da, fark ettirmeden
tanıdıklarını öncelikle muayene ettirmeye çalışmaktadır. A)Eğer camı kırdığımı itiraf etmeseydim tüm sınıf ceza
Bu hasta bakıcının tanıdıklarına ayrıcalık göstermesi, alacaktı.
Kohlberg’in ahlaki gelişim evrelerinden hangisinde B)Kopya çekmedim çünkü yakalanırsam okuldan
olduğunu gösterir? atılırım.+++++++
C)Hiçbir suç cezasız kalmamalıdır.
A) İtaat ve ceza eğilimi D)Elimden geleni yapmasaydım kendimi suçlu
B) Saf çıkarcı eğilim hissederdim.
C) İyi çocuk eğilimi ++++ E)Adaletli olmak merhametli olmaktan önemlidir.
D) Toplumsal anlaşma
E) Evrensel ahlak ilkeleri
● Burak arkadaşlarının oyunlarını bozan, aşırı hareketli bir Ahlaki (Törel) Gelişim
öğrencidir. Bu konuda diğer öğretmenlerden de sık sık
şikâyet duyan okul rehber öğretmeni Ayşe Hanım, Ahlak g enelde; belli bir toplumun belli bir
Burak’la bir sözleşme yapmaya karar verir. Aralarında döneminde geçerli bireysel ve toplumsal davranış
yaptıkları sözleşmeye göre, Burak arkadaşlarıyla kavga kurallarının tümü olarak tanımlanmış, ahlak gelişimi
etmeyecek ve onları şikâyet etmeyecektir. Sözleşme ise, çocukların belirli davranışları doğru ya da yanlış
yapıldıktan bir hafta sonra okuldan eve döndüğünde, ailesi olarak değerlendirmelerine rehberlik eden ve kendi
Burak’ın bir dişinin kırıldığını fark eder. Ailesi ısrar
eylemlerini yönetmelerini sağlayan ilkeleri
etmesine karşın Burak, dişini kendisine saldıran bir
öğrencinin kırdığını söylemez. kazanmaları süreci biçiminde ele alınmıştır.
Burak’ın rehber öğretmenle yaptığı sözleşmeye
Jean Piaget’in Zihinsel Ahlak Gelişimi Kuramı
uyduğu için dişini kıran öğrencinin adını gizlemesi,
Kohlberg’in ahlaki gelişim evrelerinden hangisinde
Ahlaksal Gerçeklik Evresi
olduğunu gösterir?
Karşılıklılık/Özel Ahlaksal Gelişim Evresi
A)İtaat ve ceza eğilimi
B)Saf çıkarcı eğilim Lawrence Kohlberg’in Zihinsel Ahlak Gelişimi
C)İyi çocuk eğilimi ++++++
Kuramı
D)Kanun ve düzen eğilimi
E)Sosyal sözleşme eğilimi Birinci Düzey: Gelenek Öncesi Dönem
● Arkadaşına gitmek isteyen Seher, izin vermediği için
Birinci Evre: Uyma ve Ceza Eğilimi
annesine çok kızmış ve onunla tartışmıştır. Bu olaya şahit
Gelenek Öncesi Dönem, cezadan kaçmak için
olan babaannesi Seher’e “hanım kız’’ olması, öfkesini
kontrol etmesi ve annesine saygılı olması gerektiğini güçlü ve etkili kişilere genellikle anne babaya karşı
söyler. saygılı ve ince olma davranışını içermektedir. Bir
Bu olayda, babaannenin tavsiyesinde hangi ahlaki eylemin ahlaksal olup olmaması eylemin fiziksel
gelişim özelliği vurgulanmaktadır? sonuçları bağlamında tanımlanır.
Korku, bir tehlike karşısında duyulan tepkidir. Erken çocukluk döneminden okul çağına geçişte
Organizmayı koruma içgüdüsüne bağlı olarak öfke uyandıran durumlar artar. Yaptığı herhangi bir
ortaya çıkar ve gelişir. Birey, organizmanın faaliyete son verdirilmesi, sürekli tenkit edilmesi,
tehlikede olduğunu hissettiği anda korkmaya başlar. akranlarıyla kıyaslanması, sık uyarı ve tembihlerde
Çocuk, korktuğu anda bazı tepkilerde bulunur. bulunulması çocuğu öfkelendirir. Bu tepkilerini
Bunlar korktuğu şeyden kaçma, çığlık atma, çevrelerine yansıtırken küçük çocuklara göre çok
gözlerini kapatma, olduğu yerde sinme veya daha fazla kontrollüdürler.
ağlamaktır. Korkuların temelinde yatan, güvensizlik Üç yaşından sonraki dönemde öfke küskünlükle
duygusudur. Bu nedenle çocuklar, korktuklarında ifade edilir. Öfke nedenleri daha çok sosyal
siner, kaçar ya da annelerine sarılırlar. Güveni olaylardır. Bu dönemde çocuklar arkadaşlarına,
çocuğa sağlayacak kişiler öncelikle anne-baba ve konulan kurallara, annesine, kardeşlerine öfkelenir.
çevredeki diğer yetişkinlerdir. Bu nedenle Böyle durumlarda anne-baba olarak sürekli yasaklar
anne-babanın çok sert olması ya da dayak atması koymak, nedenini açıklamadan her şeye kızmak
çocukta korku yaratır. Anne babadan ayrı düşme, çocuğu daha da fazla öfkelendirir. Öfkeyi ortaya
ortalıkta kalma korkusu çocuğun güvenini sarsar, çıkaran nedenler arasında anne-baba tutumları
tedirgin eder. önemli bir yer tutmaktadır.
Korkuların büyük çoğunluğu, öğrenme sonucu
ortaya çıkar. Öğrenme, yaşantı ve yanlış Duygusal Gelişimin Yaşlara Göre Aşamaları
yönlendirmelerle bağlantılıdır. Yetişkinin, çocuğun
1. aşama: duyularla öğrenme ( 0-3 Ay)
yanında korku ve kaygılarını belirtmesi çocuğun onu
hissetmesine neden olabilir. İlk gelişimsel aşama, bedenin tepkileri kadar
yaşamın mükemmel duyularını düzenlemeyi içerir
Korkunun oluşumu çevredeki koşullara, uyarıcının
verilme biçimine geçmiş yaşantılara o andaki İşitme, görme, koklama ve dokunma duyuları
fizyolojik ve psikolojik durumuna bağlıdır. Zekâ ortaya çıkmaya başlar.
cinsiyet sosyo ekonomik statü, sosyal ilişkiler, 2. aşama : bireysellik ve iletişim (2-7 Ay)
fizyolojik koşullar, kişilik yapısı korkunun çocukta
Bebeğe çevresinde olan durumlara dikkat etmesi
oluşmasını etkileyen faktörlerdir.
için fırsat verildiğinde sessiz kalma yeteneğini
Bebek; yabancı yüzlere, ani sese ve düşme kazanır.
tehlikesine tepki gösterir. Birinci yılın sonunda
3. aşama :amaçlı iletişim başlaması (3-10 ay )
çocuk, kendince birtakım nesnelerden, belli
kişilerden ve olaylardan korkar. Ebeveyn ve çocuk arasında kelimelerden çok,
jest ve mimiklerle kurulmuş olan diyaloglar
Yaşla birlikte çocukların korkularında artmalar
oluşmaya başlar.
görülür. 2-5 yaşları arasında çocuklar; ani ve
b. Anal Dönem: Tuvalet eğitiminin ön plana
4. aşama :amaç ve etkileşim (9-18 ay) çıktığı bu dönemde, aşırı baskı veya aşırı gevşek
bir eğitim kişilik gelişimi üzerinde önemli etki
Çocuğun amaçlı eylemlerinde duyu ve duyguları yaratmaktadır.
birleştiğinde gelişimin dördüncü aşamasında
ilerleme görülür. c. Fallik Dönem: Cinsiyet farklılıklarının
öğrenildiği bu dönemde çocuk, karşı cins
ebeveynine aşırı yakınlık göstermektedir.
5. aşama : imgeler , düşünceler ve semboller d. Latent (Gizil) Dönem: Cinsel drtülerin
(18-36)
bastırıldığı bu dönemde çocuk, enerjisini oyun
İstekler ve arzular çoklu duygusal imgeler oynamaya ve ders çalışma gibi aktivitelere
tarafından betimlenebilir. yönlendirir.
e. Genital Dönem: Ergenlik sürecine denk gelen
6. aşama : duygusal düşünme : ( 38-40 ay ) bu dönemde, karşı cinsle kurulacak ilişkilerde
başarı sağlanması kişilik gelişimi açısından
Yetişkin günlük yaşamdaki değişimleri ve dramatik
oldukça önemlidir.
oyun arasındaki sembolik ifadeleri yanıtladığında
çocuk, kendisi ve diğerlerinin düşünceleri
arasında köprüler kurmaya başlar. ERİKSON’A GÖRE KİŞİLİK GELİŞİMİ
PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMI
DUYGUSAL GELİŞİM KURAMLARI 1
. Temel Güvene Karşı Güvensizlik ( 0-2 yaş )
Bebeklik dönemine denk gelen bu yaşlarda anne
FREUD’A GÖRE GELİŞİM SÜRECİ bebeğini yeterince besler,ona sevgi ve ilgi
gösterirse bebek kendini güvende ve rahat
PSİKANALİTİK KURAM
hissedecektir. Bu durumda bebekte temel güven
1.Topografik Kuram çekirdeği oluşacaktır.Temel Güven Karşısında
a. Bilinç: Farkında olunan algı, düşünce, duygu Güvensizlik (0-1 Yaş) B irinci gelişim evresi,
ve davranışların bulunduğu alandır. bebeğin ağız yoluyla (tadarak) öğrenme dönemini
kapsar. Yeni doğan bebeklerin birinci hedefi ağız
b. Bilinç Öncesi: Kısmen farkında olunan algı,
yoluyla anne memesini aramak ve emmektir. Oral
düşünce, duygu ve davranışların bulunduğu
dönemde anne-babalar çocuklarını periyodik
alandır.
aralıklarla ve düzenli olarak beslemelidirler.
c. Bilinç Dışı: Farkında olunması çok güç veya İhtiyaçları güvenle karşılanan bebek ilerleyen
imkansız olan algı, düşünce, duygu ve yaşlarda daha umutlu ve pozitif olur.
davranışların bulunduğu alandır.
Yaklaşık 6. Ayından sonra diğer motor becerileri
gelişmeye başlayan bebekler dokunmayı,
2. Yapısal Kuram tutmayı, ısırmayı öğrenirler. Bu da onlar için yeni
deneyimler demektir. Yavaş yavaş dişleri
a.İd: Doğuştan gelen dürtü ve arzuları
çıkmakta olan bebek kendi parmağını ısırmanın
kapsamaktadır. Haz ilkesine göre hareket eder.
acı verici bir deneyim olduğunu öğrendiğinde bir
b.Ego: Kişiliğin mantıklı düşünebilen ve gerçekçi daha parmağını ısırmaz.
değerlendirme yapabilen bölümüdür. İd ile
Çevresine verdiği etkilere (örn: ısırmak) karşı
süperegonun çatışan isteklerini uzlaştırmaya
tepki alan bebek, kişilik olgusu hakkında ilk
çalışır.
temellerini atar; kendi varlığını hisseder.
c.Süperego: Bireye aile ve toplum tarafından
İlgi, sevgi, yeme-içme ve rahatsızlık verici
aktarılan değerleri, ahlaki kuralları ve gelenekleri
durumların ortadan kaldırılmasıdır. Ebeveynler,
temsil eder.
bebeğin bu beklentilerini sağlıklı bir şekilde,
aksatmadan karşılarsa bebekte güven duygusu
gelişir. Gelişen güven duygusu, çocuğun ilerleyen
3. Psikoseksüel Kuram yaşlarda hayata bakış açısını etkileyebilecek
düzeye ve öneme sahiptir. Bu dönemde
a. Oral Dönem: Haz odağının azğız bölgesi güvensizlik hisseden bebek ileride hayata
olduğu bu dönemde, bebeğin özellikle beslenme karamsar bakabilir.
ihtiyacının zamanında ve yeterince giderilmesi
Yine takip eden süreçte bebek ebeveynlerini
önemlidir.
göremediğinde bununla baş edebilir. Yani o an
anne-babası yanında değil diye terk edildiğini
düşünmez. Bu baş ediş, çocuğun ilk sosyal 3-6 yaş dönemi çocuğun, arkadaşlarıyla ilişkilerini
başarısı olarak kabul edilir. yapılandırabildiği dönemdir. Yaş itibariyle biraz
2. Özerkliğe Karşı Kuşku ve Utanç 2-4 yaş ) saldırganlık dürtüleri olabilir ancak bu isteği oyun
Bu dönemde çocuğun yürümeye ve konuşmaya veya oyuncaklarla tatmin edebilirler.
başlaması ile annesine olan bağımlılığında 4. Çalışma ve Başarılı Olmaya Karşı Aşağılık /
azalma olur. Fiziksel olgunlaşmaya bağlı olarak Yetersizlik Duygusu ( 6-12 Yaş )
çocuk özerk bir biçimde davranmaya ve bu Bu dönemde okula başlayan çocuk için oyun
bağımsız eylemlerinden zevk almaya başlar. oynamak eski çekiciliğini yitirmiştir. Bunun yerini
Özerkliğe Karşı Kuşku ve Utanç (1-3 Yaş) bir şeyler üretmek, yaptığı işlerde başarılı olmak
Çocuğun bağırsak ve kas kontrolünü sağlamayı isteği almaya başlamıştır.İlköğretim okul çağını
öğrendiği dönemdir. Bu sayede idrarını tutabilir, kapsayan dönemdir. Sosyal ilişkilerin geliştiği,
istediği zaman idrarını yapabilir. Çocuğun, öğrenme süreçlerine üretme süreçlerinin
zorunlu bir ihtiyaç üzerinde kendi kontrolünü eklendiği dönemdir. Bu dönemde çocuklar, rol
sağlayabiliyor olması kendisiyle artık anlaşma model belirlemeye eğilimlidir.
yapılabileceğini gösterir. Bu dönemde inatçılık da
Bir işi kendi başlarına başarabildiklerini, gerektiği
baş gösterebilir.
noktada nasıl yardım alabileceklerini ve
İkinci gelişim evresi olan anal dönemde tuvalet başkalarına nasıl yardımcı olabileceklerini
eğitiminin doğru yapılması oldukça önemlidir. öğrenirler. Başarma duygusunun en çok haz
Çocuğu korkutan, tehdit eden, aşırı baskı verdiği ve en çok ihtiyaç duyulduğu dönemlerden
uygulayan bir tuvalet eğitimi asla doğru değildir. biridir. Bu dönemi başarılı geçiren çocuklar
Bununla birlikte, aşırı koruyucu davranışlar da aşağılık kompleksleri geliştirmeden, kendileriyle
çocukların kendi davranışlarını, kendi isteğiyle barışık ve yeterlilik duygusu içerisinde olurlar.
kontrol etmesini engelliyor. Anne-babaların bu Tam tersi durumda ise (Örnek: Okulda
gibi hatalı davranışları, çocuğun ileride utangaç başarısızlık) kendilerini yetersiz bireyler olarak
ve şüpheci bir birey olmasına yol açabiliyor. görebilirler.
Bu dönemin diğer bir özelliği ise çocuğun
tercihlerinde artık kendi iradesini
kullanabilmesidir. Daha doğrusu, bu olması 5. Kimliğe Karşı Kimlik Kargaşası ( 12-18 yaş)
gerekendir. Eğer bu dönemde çocuğun düşe Ergenlik yıllarında yaşanan psikososyal karmaşa
kalka, deneye deneye tercihlerini ise kimlik kazanmaya karşı kimlik bocalamasıdır.
yapılandırmasına ve özgür iradesini kullanmasına Erikson, kimlik kazanmayı, kimliğe yönelik olumlu
müsaade edilmezse kişilik gelişimine olumsuz bir tutum geliştirme olarak tanımlamakta ve
etkilenir. İlerleyen yaşlarda utanç duyma, kendini psikososyal olarak kişinin kendini iyi hissetmesi
kötü bir birey olarak değerlendirme, fiziksel ve ile açıklamaktadır.K imlik Kazanımı Karşısında
zihinsel yönlerini kötü görme gibi durumlar Kimlik Karmaşası (12-20 Yaş) E rgenliğin hemen
oluşabilir. Tüm bunlar, kuralcı ve katı bir kişiliğin öncesini ve ergenliği kapsayan evredir. Duygusal
oluşmasına yol açar. ve fiziksel olarak hızlı bir değişimin yaşandığı
3. Girişimciliğe Karşı Suçluluk ( 4-6 yaş ) 12-19 yaş aralığı a dolesan dönemi olarak
adlandırılmıştır.
Bu dönemde çocuğun çevresinde olanlara
Bu dönemde bireyler kimlik edinme hedefiyle
duyarlılığı daha da artar.Çevresinde gelişen
hareket eder. O güne kadar edinilen alışkanlıklar,
olayları anlayabilmek için sık sık sorular sorar.
hayata bakış açısı, inanç ve düşünceler
Çocuğu sorduğu sorular yüzünden azarlamak,
değişebilir; sorgulanabilir. Bu dönemde aykırı
araştırma çabalarının önüne geçmek çocuktaki
davranışlar da görülebilir ancak zaman içerisinde
girişimcilik duygusunu köreltecek ve çocuğun
toplum normlarına uygun, sağlıklı ve doğru kabul
suçluluk duymasına neden olacaktır.G irişimcilik
edilen davranışlar oturmaya başlar.
Karşısında Suçluluk (3-6 Yaş) Çocuğun, kendini
daha rahat ifade edebildiği, dil ve motor Kendilerine kimlik arayan gençler bir takım
becerilerini daha iyi kullanabildiği evredir. gruplara dahil olarak aidiyet duygusunu
Dönemin en belirgin özelliklerinden biri cinsel hissetmek isteyebilirler. Bu gruplar, sosyal
konulara olan meraktır. Bunların tamamı sorumluluk amacı taşıyan gruplar olabileceği gibi
meraktandır. Bu dönemde, merakları yüzünden tamamen zararlı gruplaşmalar da olabilir. Gençler
aşağılanan, dövülen veya cezalandırılan çocuklar bunu güçlü görünmek için de tercih edebilirler.
adeta yıkım yaşarlar. Bunun faturası ilerleyen Örneğin, bir siyasi görüşün gençleri hedef alan
yaşlarda ortaya çıkar. Cinsel problemlerin ve gruplarına üye olmak gibi.Yine bu dönemin
baskılanmışlığın kökleri genellikle 3-6 yaş belirgin özelliklerinden biri de gençlerin fiziksel
dönemine dayanır. görünüşlerini aşırı önemsiyor olmalarıdır. Bazıları
kendine hayranlık duyarken bazıları da kendini geçmişte yaptıklarından pişmanlık duyan,
beğenmemekte ve genelde bu duygular uç depresif kişilerdir.
noktalarda yaşanmaktadır. Bu dönemin belirgin özelliklerinden biri de vicdani
Gelecek kaygısı, kendi ayakları üzerinde sorumlulukların geç kalınmış olsa da yerine
durabilme arzusu, evden ve ebeveynlerden getirilmesi çabasıdır. Örneğin ibadete yönelmek
ayrılma düşünceleri bu evrenin sonlarına doğru (artırmak) veya kendinden sonraki nesle bir
görülür. şeyler bırakabilmeyi arzu etmek gibi.
Bireyin kendini tanıması ve gelecekteki hayatını
şekillendirmesi adına önemli bir evredir.
DUYGUSAL GELİŞİMİN TEMELLERİ
akınlığa Karşı Yalıtılmışlık ( 18-30 Yaş )
6.Y
Genç yetişkinlik döneminde başkaları ile yakın BAĞLANMA
ilişkiler kurabilme yeteneğinin kazanılmış olması Bağlanma kuramını ilk çalışanlardan biri Bowlbly '
gerekir. Genç bu yeteneği kazanmış ise karşı dir. Bağlanma davranışı , " bir kişinin korktuğunda ,
cinsle ilişkiler kurup bir aile sahibi olmaya doğru yorulduğunda ya da hasta olduğunda bir figürle ilişki
yönelir.Y akınlığa Karşı Yalıtılmışlık (20-40 Yaş) kurmak ya da yakınlık aramak için duyduğu güçlü
Artık tam yetişkinlik evresidir ve geniş bir zaman istek olarak " Bowlby (1973) tarafından
aralığını kapsar. Bu evreye erişkin dönemi de tanımlanmıştır. Ainsworth vd. göre, kendisi ve özel
denir. Kimlik kazanımı veya kimlik çatışması biri arasında ya da hayvan ve insan arasında
durumları önemini yitirmiş; kaynaşma, sosyal görünen bağdan etkilenmeyi bağlanma olarak
ilişkiler kurma ve ilişkileri sürdürebilme eğilimi tanımlamaktadır. Bağlanma davranışları başka bir
başlamıştır. Bu dönemde farklı fikir ve görüşteki bireyin diğer birey için yakınlık arama ve koruma
insanlarla kutuplaşmak yerine bir arada olarak tanımlanabilir. Bağlanmaya katkıda bulunan
yaşamayı, ilişkiler kurmayı öğrenmek, dönemin bağlanma davranışları örnekleri; emme, yapışma,
hedeflerinden bazılarıdır. Cinsel yaşam, iş, aile izleme, ağlama ve gülümsemedir.
kurma, statü kazanma gibi sorumluluğu yüksek
hedefler yine bu döneme aittir. Bağlanma kuramı Bowly'nin ismiyle çok sık
7. Üretkenliğe Karşı Durgunluk ( 30- 60 Yaş ) düşünülmesine rağmen, ilk araştırmacıların
çalışmalarından etkilendi. Bağlanma kuramı
Bu karmaşa ise yetişkinlik yıllarında
psikoanalitik, gelişim psikolojisi ve etolojiyi içeren
yaşanmaktadır. Yetişkin, gerek iş gerek aile
birkaç disiplinin harika bir uyumudur. Etologlar,
hayatında üreticilik işlevini yerine getiremeyecek
kuşlarda ve memelilerde doğduktan sonraki
olursa içine kapanarak durgunluğun hakim olduğu
hareketlerini, grup yaşamını, güçlü bağlanma
bir yaşam sürer.Ü retkenliğe Karşı Durgunluk
mekanizmalarını, incelediler. Bağlanma teorisi,
(40-65 Yaş). T am bir geçiş dönemidir. Bu
Darwin ve Lorenz 'in etoloji kuramı, Freud' un
dönemde kişi, üretmeye devam eder ancak
psikoanalitik kuramı ve Erikson 'un psiko-sosyal
genellikle üretim amacını eğitimsel yönde
kuramından etkilenmiştir.
gerçekleştirmeye başlar. Yeni neslin verimliliğini
artırıcı ve yol gösterici hedefler edinir. Bir yandan YABANCI DURUMU
monotonlaşma kaygısı öte yandan bununla Birey ile kendisine en yakın kişi arasındaki duygusal
mücadele isteği gelişir. Evcimen insanlar dahi bu bağlılık ilişkisi bağlanmadır. Güven duygusunu
dönemi ev dışında, çeşitli aktivitelerle geliştirip duygusal yaşantıların düzenlenmesine
değerlendirme gereği duyar. yardımcı olarak duyguların ifade edilmesidir.
Güvenli Bağlanma: Güven burada esastır. Sağlıklı
bir duygusal bağlanmadır. Bağlanan bir bireye
8. Ego (Benlik) Bütünlüğüne Karşı
bağlanılan kişi tarafından çeşitli sorumluluklar
Umutsuzluk ( 60 Yaş ve Sonrası )
verilmesi ve yabancı ortamları tanımasında onu
Benlik kişinin kendisinin farkında oluşudur. cesaretlendirmesi ile bu bağlılık sağlıklı bir şekilde
Erikson’a göre benliğe en uygun yaşam biçimini devam eder. Zaman zaman ayrı kalabilir çünkü
bulabilen yani kendisinin farkında olan yaşlı onun tekrardan geri geleceğini bilir.
bireyler bütünlük duygusuna sahip olurlar.
Psikososyal gelişimin son evresi olan 8. Evre
Güvensiz – Kaçınan Bağlanma: Dışarıdan
huzur ve pişmanlık arasında bir çatışmayı
oldukça bağımsız gözükürler. Anneleri onları
doğurur. Kendini tamamladığına inanan ve
bıraktığında bir tepki göstermezler ve sorun
bütünlük duygusu taşıyan kişiler geçmişinden
yaşamazlar. Anneleri tekrar ortama geldiğinde de
pişmanlık duymayan ve önceki evreleri sağlıklı
bir tepki göstermezler.
tamamlayan kişilerdir. Huzursuz ve umutsuz olan
kişiler ise “keşke”lerle yaşamaya devam eden,
Güvensiz–Çelişkili (Kuşkulu) Bağlanma: Yabancı deneylerde, doğumdan hemen sonra anne maymun
ortamlarda bağlandıkları kişiye sıkı sıkı sarılırlar, ayrılan yavru maymunlara her biri gerçek annenin
ondan ayrılmak istemezler. Bağlandıkları kimse farklı özelliklerinden bir tanesini sunan yapay anne
yanından ayrılırsa aşırı endişelenirler. Döndüğünde maymun modelleri sunulmuştur: Yumuşak ve tüylü
ise çeşitli tepkiler verirler ya ona sarılır ya da iterler, bir oyuncak maymun (süt verme ve hareket etme
onunla olmayı kabul etmezler. Düzensiz Dağınık kabiliyeti yok), metal tellerden yapılmış, bir süt
Bağlanma: Çocuğun aynı anda birbiriyle çelişen şişesi bağlanmış yapay maymun (süt, yumuşaklık,
davranışlar sergilemesidir. sıcaklık sunma kabiliyeti yok) ve hareket edebilen
fakat süt ve yumuşaklık-sıcaklık sağlayamayan
Güvenli bağlanma: Bu bağlanma tarzına sahip
maymun modeli. Yavru maymunların sadece besin
bireyler, hem kendilerin hem de başkalarını olumlu
sağlayan anne maymun modeline değil, hareket ve
görme eğilimindedirler. Yakın ilişkilere değer
yumuşaklık sunan anne maymun modellerine de ilgi
verirler, bu tür ilişkileri başlatmakta ve sürdürmekte
gösterip zamanlarını onlarla geçirdikleri
başarılıdırlar. Ancak bu ilişkiler sırasında kişisel
görülmüştür.
özerkliklerini yitirmemeyi de başarırırlar.
Besin sağlasa da, pasif olan anne maymun modeli
Kayıtsız bağlanma: Bu bağlanma tarzına sahip yavrularda güven hissi uyandırmamış, gerçek
bireyler, kendilerini ve başkalarını olumsuz görme anneyi modellemede tek başına yeterli olamamıştır.
eğilimindedirler. Kimse ile kolay kolay yakın ilişki Gerçek maymunlarla iletişim kurmadan yetişen
geliştirmezler. Başkalarına duydukları gereksinimi yavru maymunlar anormal davranışlar göstermiştir:
ve yakın ilişkilerin önemini reddederler.
Başka maymunlarla ilk karşılaşmalarında korkmuş
Bu yapi çocukluk yillarinda gelisir. Çocuk ihtiyaç ya da saldırganca davranmışlardır. Cinsel
duydugu güven, siginak ve şefkati anneden davranışlarında da anormallik görülmüştür. Bütün
göremeyince, bu ihtiyaç duygusunu içinde en düşük bunlar, erken yaşlarda anne ile kurulan bağın
dereceye indirmeyi basarir. Bu nedenle bu çocuklar yavruların sosyal gelişimi için önemini
sonraki yıllarda kimsenin ilgisine güvenemez ve de göstermektedir.
kimse ile kolay yakin ilişki geliştirmezler. Ne
baglanirlar ne de birilerinin kendilerine
bağlanmalara tahammül ederler. Vygotsky’nin Dil ve Bilişsel Gelişim Kuramı
Saplantılı bağlanma :Bu bağlanma türüne sahip Vygotsky’nin kuramı, bilişsel gelişimi incelerken
bireyler kendilerine güvenmezler iken başkalarına toplumsal çevreyle etkileşime büyük önem
güvenirler. Bunun nedeni ise başkalarının vermektedir.
kendinden daha üstün olarak ve kendilerini daha
değersiz görmeleridir. Ona göre zihinsel gelişim, birincil olarak
Korkulu/kaygılı bağlanma: B u bağlanma tarzına olgunlaşmadan değil, sosyal ve kültürel etkenlerden
sahip olanlar, hem benlik hem de başkaları modeli etkilenmektedir. Bilincin toplumsal boyutları birincil,
olumsuz olan bireylerdir. Kendilerine de başkalarına bireysel boyutlar ise ikincildir. Vygotsky, zihinsel
da güvenmezler. gelişimin ilk önce ve en çok bireyin kendi içinde
başladığını savunmak yerine zihinsel sürecin
zihinler arası bir düzlemde insanlar arasında
Bireyin; çocukluk yıllarında annesine aşırı
gerçekleştiğini vurgular. Zihinsel gelişim, toplumsal
bağlılığından kaynaklanan psikolojik bir problemdir.
sürecin içselleştirilmesi ve üstün hale gelmesiyle
Çocuk annesinin sevgi, güven ve şefkatine ihtiyaç
ortaya çıkmaktadır.
duyduğu durumlarda annenin sabit ve sürekli bir
güven alani kuramadigindan kaynaklanir. Çocuk
annenin şefkatinden yoksun kalacak korkusuyla Zihinsel işlev, ikişerli ya da daha geniş gruplarca
annesine aşırı bağlılık duyar. gerçekleştirilen bir tür eylem olarak görülmektedir.
Vygotsky’nin görüşüne temel olan kavram «Yakın
Gelişim Alanı» (Zone of Proximal Development)
Güvenli Bağlanma - Secure Kayıtsız Bağlanma- kavramıdır.
Preoccupied Saplantılı Bağlanma - Dismissing
Korkulu Bağlanma – Fearfu
Yakın Gelişim Alanı (YGA)
BAĞLANMA KURAMI : 1969’da Harlow ve Harlow çocuğun problemleri bağımsız olarak çözmesiyle
tarafından yavru maymunlar üzerinde belirlenen gerçek gelişim düzeyi ile bir yetişkinin
gerçekleştirilen bir dizi deney, bağlanmanın açlık ve rehberliği altında ya da daha yeterli yaşıtlarla
benzeri temel gereksinimleri karşılamaya yönelik işbirliği içinde problemleri çözmesi aracılığıyla
basit bir tepkiden ibaret olmadığını göstermiştir. Bu belirlenen gelişim düzeyi arasındaki farktır.
Yakın gelişim alanı kavramı, Vygotsky’nin Vygotsky’nin Araştırması
çocukların tek başına yapmaları çok zor olup, Vygotsky ve arkadaşları, çocukta kavram
başkalarının yardım ve rehberliğiyle başarabildikleri gelişiminin üç evrede gerçekleştiğini
görevleri anlatmak için kullandığı bir kavramdır. düşünmektedirler.
Kavram, çocuğun bireysel olarak sorun çözerken
ulaştığı kendi gerçek gelişim düzeyiyle daha yeterli İlk evre
yaşıtlarla işbirliği ya da yetişkin rehberliği altıda Belirsiz Rastlantısal Düzenleme Evresi
sorun çözerken ulaştığı gizil gelişim düzeyi Gelişimin ilk evresindeki çocuk, blokları hatırlanabilir
arasındaki farkı kapsar. belirgin bir sıra söz konusu olmaksızın bir araya
toplar; gruplamayı deneme yanılma yoluyla,
rastlantısal biçimde düzenleme ya da blokların
Vygotsky, çocuğun gizil gelişim düzeyini ölçmenin
yakınlığına göre yapar.
gerçek gelişim düzeyini ölçmek kadar önemli
olduğunu belirtmektedir. Çünkü çocuğa verilen İkinci Evre
yönergeler ya da öğretim, çocuğun gizil gelişim Karmaşıklık İçinde Düşünme
düzeyine sıkı sıkıya bağlı olmak durumundadır.
Bu evrede beş altı evre vardır: Blokların sınıflaması
Vygotsky için zihinsel işlevin gerçek düzeyi, bireyin
şunlara göre yapılmıştır.
kendi zihinsel yapısı içindeki süreçle ilgilidir. Gizil
işlev düzeyi, zihinler arasındaki süreçte ortaya
DİL GELİŞİMİ
çıkar. Amaç, karşılıklı öğretim yoluyla zihinsel işlevi
değiştirmek ve geliştirmektir.
DİL NEDEN ÖNEMLİDİR?
Vygotsky, dil gelişimiyle ilgili olarak da önemli Konfüçyus‘a sordular: "Bir ülkeyi yönetmeye
konulara değinmiştir. Dil ve düşünce başlangıçta çağrılsaydınız yapacağınız ilk iş ne olurdu?" Büyük
birbirinden bağımsız olarak gelişmekte fakat filozof, şöyle cevap verdi: "Hiç kuşkusuz dili gözden
sonuçta birleşmektedirler. Çocuklar konuşmayı geçirmekle işe başlardım. Şöyle ki: Dil kusurlu
öğrenirler; çünkü başkalarıyla iletişim kurmaları, olursa, sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz.
toplumsal ilişkiler oluşturmaları ve çevrelerindeki Düşünce iyi anlatılmazsa, yapılması gereken şeyler
kişileri etkilemeleri gereklidir. doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa,
töre ve kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa,
adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa,
Üçüncü yaşın başlarında, çocuklar yavaş yavaş şaşkınlık içine düşen halk ne yapacağını, işin
dışsal konuşmadan içsel konuşmaya geçiş yaparlar. nereye varacağını bilmez. İşte bunun içindir ki dil,
İç konuşma çocuğun kendi kendine konuşmasıdır çok önemlidir!"
ve bu konuşmalar giderek onun düşünceleri haline
gelir. DİL GELİŞİMİNİ BİLMENİN ÖNEMİ
ÖRNEK OLAY?
Geçiş dönemi sırasındaki konuşma benmerkezci Kapı aniden açılır ve Burak kızarmış yüzü, faltaşı
konuşma olarak adlandırılmaktadır. Bu konuşmanın gibi açılmış gözleriyle içeri dalar. Annesini,
amacı, kısmen toplumsal ilişki kurmak, kısmen de tutunacak bir etek ya da bir el aradığı besbellidir.
içsel düşünceleri dile getirmektir. Çocuk, kendi Annesine çok önemli, çok heyecanlı bir şey
kendine ne kadar çok konuşursa düşünceleri de o söyleyeceği açıktır. Dudakları devinime geçmişken
kadar çok kendi düşüncesi haline gelmektedir. aniden onu karşısında bulunca donakalır ve ancak
koluna dokunur.
" Aaa... Aaaaaa...Aaaaan... Aaaaaanneee!"'. Dört
Sonuç olarak benmerkezci konuşma içselleştirilir ve yaşındaki Burak "Anne" demek için büyük çaba
içsel konuşma ya da çocuğun kendi düşünceleri göstermek zorundadır. Annesi bunu unlar ve yüzü
haline gelir. gergin, gözleri umutsuz öylece bakarak,
Vygotsky, içsel konuşmanın insanlara eylemlerini "Ne oldu Burak!" diye norm "Aaıııı, Auııııııtı"
planlayıp düzenleme olanağı sağladığını ve "Anne?«
çocuğun daha önce sözel olarak girdiği toplumsal Burak hırsla başını sallar. Gözleri öfkeli yaşlarla
etkileşimler sonucunda ortaya çıktığını iddia doludur.
etmektedir. "Aaaa... Aaaanne... Aaannee... Mine bbir yıyıyı...
yılan buldu!".
Anne, çocuğu kucaklar ve hemen söze karışarak, DİLİN ÖNEMİ VE FONKSİYONU
çocuğun konuşm asını daha da güçleştirmiş olmanın
pişmanlığıyla onu yatıştırmaya ve ı/ıhından İnsan sosyal bir varlıktır ve toplum içinde yaşar. Bu
korkmaması gerektiğini anlatmaya çalışır. Çocuk nedenle toplumdaki d iğer bireylerle ilişki içindedir.
ayrıntıları anlatırken onu dikkatle dinler ve Bu ilişkileri kurmak için belirli iletişim araçları
konuşmanın gittikçe akıcı olduğunu görür. Sonunda gereklidir.
yatışan Burak yeniden dışarı çıkar. Bebekler konuşma dilini kullanmadan önce de
Anne, telaşlanmıştır ve hemen dil güçlüğü çeken iletişim kurabilirler. Ağzını uyarıcıya doğru çevirme
çocuklara öğretmenlik yapan yeğenini telefonla refleksi bebeklerde emme ve yemeyle İlgili
arar. "Şerife, Burak kekelemeye başlıyor galiba" yeteneğin bir göstergesidir.
diyerek olayı anlatır. Çeşitli ağlama türleri acı ağrı, düş kırıklığı ve
Şerife, " Meraklanma, Burak'ın konuşmasını sık sık yorgunluğun belirtisi olabilir.
duydum, hiç bir sorunu yok. Şu sıralar kendinden Sözel bir dil olmayan vücut dili; vücut duruşu, yüz
büyük çocuklar gibi düşünmeyi ve konuşmayı ifadeleri, düzgün ya da gergin kaslar, hareket,
öğreniyor. Asla kekeme değil" diyerek yatıştırıcı bir gözyaşları, terleme, titreme, sallanma gibi davranış
yanıt verir. Kısa bir duraklamadan sonra "Henüz ve tepkileri içermektedir.
değil" diye ekler. Dil olmaksızın anlamlı insan ilişkileri geliştirmek
Şerife'nin açıklamasına göre, Burak, pek çok olanaksızdır.
çocuğun ara sıra kekelediği bir yaştaydı. Uzmanlara
göre bu, normal ve akıcı olmayan konuşma DİL VE DÜŞÜNCE
dönemidir ve çocuğun büyümesi ile ruhsal gelişmesi
arasındaki uyumsuzluktan kaynaklanır. Çocuk, Dil ve düşünce, dış dünyayı yöneten kuralları
bileşik sözcükleri ve cümle yapılarını çok hızlı anlama yeteneğini yansıtır; dünyadaki olaylar ve
öğrenmekte, bu nedenle de onları ardı ardına etkileşim sürecinde gelişmektedir. Etkileşimi
sıralamakta biraz güçlük çekmektedir. başlatma, sürdürme ve üründen yararlanma,
Konuşabildiğinden daha hızlı düşünmektedir. Hele insanların İletişim kurma, bilgileri anlama, üretme ve
iki dille büyüyorsa, bunlardan birinde daha yetkin ifade etme becerisine dayalıdır. İletişim kurmanın
olurken diğerinde ifade güçlüğü çeker. Bu akıcı en önemli aracı dildir.
konuşma güçlükleri de, Burak'taki gibi kesintili Piaget'e göre dil gelişimi çocuğun bilişsel gelişiminin
iletişime yol açar. Anne- baba da bunun gerçek belirli bir aşamaya ulaşmasının doğal bir sonucudur.
kekeme olduğu düşüncesine kapılır. Bilişsel gelişimin temelinde dil gelişimi değil, dil
Ama Şerife "Henüz değil' i" eklemekle ne demek gelişiminin temelinde bilişsel gelişim yatar.
istemişti? Düşünme ve iletişim aracı olan dil, aynı zamanda
Pek çok anne-babanın çocuklarının gelişimi bir öğrenme-öğretme mekanizmasının da aracıdır.
konusunda kuruntulara kapılıp, olayı büyüterek bir İnsanın duygu ve düşünce yapısını oluşturan ve
belirtiyi kalıp haline getirdikleri görülür. Dilsel şekillendiren dilin, insanoğlunun yaşadığı evreni
gelişimin bu doğal dönemi büyütülür ve sorun haline anlama ve bu anladıklarını diğerlerine anlatma
getirilirse, normal akıcı olmayan konuşma çabasıyla ortaya çıkmış bir olgu olduğu söylenebilir.
kekelemeye dönüşebilir. Bu yüzden ebeveynler
gereksiz kuruntulara kapılmadan çocuklarını DİL VE İLETİŞİM
izleyerek durumu anlamalı ve ona göre önlem
almalıdırlar. "Dil" ve "iletişim" kavramları» birbirleriyle ilişkili
olmakla beraber eş anlamlı değildirler. Dil işaretten
DİL GELİŞİMİ NEDİR? kurulur ve bu işaretlerle bir kişi başkalarına bilgi
iletir. İletişim ise, bir organizmanın ürettiği, başka
Dil, insana özgü en güçlü iletişim aracıdır. organizmalar için anlamlı olan ve böylelikle onların
Dil,düşünce ve duyguları anlatmada ve öğrenmede, davranışlarını etkileyen sinyallerden oluşur.
ilgi alanları, deneyimleri, bilgileri aktarmada; soru Hayvanlardaki iletişim sadece davranış ve
sormak, emir vermek, istekte bulunmak gibi işlevleri hareketlerle olurken insanlarda, bunların yanı sıra,
gerçekleştirmede kullanılan bir araçtır. sözcüklerle, dil kullanarak yapılan bir iletişim de
Dil gelişimi ise, kelimelerin, sayıların, sembollerin vardır. Bunun için de heceler, sözcükler ve cümleler
kazanılması, saklanması ve dilin kurallarına uygun birbirleriyle belli bir ilişki ve sıralama düzeni içinde
olarak kullanılmasının gelişimi olarak tanımlanır. kullanılıp simgesel bir anlam taşırlar.
DİL GELİŞİMİNDEKİ İLKELER gerektiğini öğrenirler. Kullanım bilgisi aynı zamanda
anlamlı bir iletişim kurabilme, bir olayı
Çocuğun dil'i öğrenmesi ve kullanması için betimleyebilme, bir şeyi açıklayabilme yeteneği
aşağıdaki ilkelerin göz önünde tutulması gerekir: anlamına gelmektedir. Ancak sözcüklerin ve
1.Dil gelişimi, çocuğun olgunluğu ile yaşantılarının cümlelerin doğru kullanımını bilmek yeterli değil dir.
bir düzen içinde bulunmasına bağlıdır. Bu bilgileri belirli durumlara uygulayabilmek de
gerekir.
2.Dil gelişimi çocukların bir şeyler söyleyebileceği
ve çocukların bir şeyler söyleyebilmek için DİL GELİŞİM KURAMLARI
güdülendiği bir çevrede mümkündür.
Psikologlar dil kazanımıyla ilgili dört ayrı görüş ifade
3.Dil gelişimi, yalnız okul ya da aile içinde değil, etmişlerdir.
çocuğun hayatının bütünü içinde düşünülmelidir. Bunlar;
1. davranışçı,
4.Çocuğun konuşmasının, bir amaca ulaşmak için 2. sosyal öğrenmeci,
gerekli olduğu zamanlarda dil gelişimi daha iyi 3. bilişsel ve
olmaktadır. 4. biyolojik (psikolinguistik) kuramlardır.
Sağlık
Şiddetli ve uzun süreli hastalıklar çocuğun
konuşmasını, bir ya da iki yıl geciktirebilir. Hastalık
nedeniyle başkalarıyla iletişiminin kısıtlanması da
konuşmanın gecikmesine neden olabilir. Ayrıca
böyle durumlarda, çocuk konuşmaya daha az teşvik
edilerek, her istediği hemen yapılır. Böylece bir
süre sonra daha bir şey söylemeden istediklerinin
yapıldığını gören çocuk, konuşma ihtiyacı
duymadığı için akranlarından geri kalabilir,
Dil, dudak ve çene yapısındaki yapısal problemler
de dil gelişimini olumsuz etkiler.
Zeka
Çeşitli araştırmacılar tarafından, dil yeteneği ile
zihin yeteneği ara sında doğrusal bir ilişkinin olduğu
kabul edilmektedir. Ancak, çocuk dili iyi bildiği için
mi zeka düzeyi yüksek çıkmaktadır, yoksa zeka
düzeyi yüksek olduğu için mi dili iyi bilmektedir
sorusuna kesin bir cevap veri lememektedir. Piaget
ise bu sorunun cevabını "dil gelişiminin temelini
bilişsel gelişim oluşturmaktadır" diyerek
yanıtlamaktadır. Düşünmek ile konuşmak arasında
çok sıkı bir ilişkinin bulunduğu; düşünmenin sessiz
konuşmak, konuşmanın ise düşünceleri
seslendirmek olduğu ileri sü rülmektedir. Erken
konuşan çocukların zekaca üstün oldukları ileri
sürülmüştür.