Vergi Hukuku Notlarım

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 115

Vergi Hukuku Notlarım

Dersin Hocası: Erdem Utku Çakır


Ders Hakkında: https://ebs.sakarya.edu.tr/Ders/Detay/581663
Araştırma Görevlileri: Sinan Can AVCI
Kaynak: ŞENYÜZ-YÜCE-GERÇEK Vergi Hukuku ve yine aynı yazarların Türk Vergi
Sistemi kitapları, Nihal Saban- Vergi Hukuku, Yusuf Karakoç-Vergi Hukuku
Kanun: Vergi Usul Kanunu, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Kanunu
Hazırlayan: Ayşe Sueda Demir

1. hafta / 07.10.22
VERGİ HUKUKU
A) TANIM VE GENEL AÇIKLAMALAR
• Dar anlamda vergi; Devletin veya vergilendirme yetkisine sahip kamu tüzel kişilerinin,
kamu hizmetlerini karşılamak üzere kişilerden mali güçlerine göre karşılıksız, cebri, kanunilik
ilkesi çerçevesinde aldığı parasal yükümlülüklerdir.
• Vergi, kişilerin harcanabilir değerlerinin elinden zorla alınması anlamına gelir. Bireyler
elindeki parasal değerleri daha iyi yerde kullanabilecekken istemeyerek de olsa Devlete veya
vergi tahsil yetkisi olan kurum/kuruluşa vermektedir.
• Geniş anlamda vergi hukuku, vergi dışında bazı kamu gelirlerini kapsar. Bunlar harçlar,
resimler ve benzeri mali yükümlülüklerdir.
• Mali Hukuk; Devletin kamu hizmetlerini görebilmesi için gelir elde etme (gelir-vergi
hukuku) ve bunları harcama (gider-harcama-bütçe hukuku) konularını düzenleyen hukuk
kurallarının bütünüdür. Mali hukuk mevcut yapısıyla kamu hukuku içerisinde yer alır.

MALİ HUKUK
Gelir Hukuku (Vergi Hukuku) Harcama Hukuku (Bütçe Hukuku)
• Devlet ile kişiler arasındaki “vergi • Toplanan kamu gelirlerinin sarfıyla ilgili kamu
ilişkisi” niteliği taşıyan kurallardan hukuku dalıdır.
doğan hak ve ödevleri inceleyen sosyal • Anayasa hukukuna yakın bir alandır.
bir bilim dalıdır.

• Özel hukukta görülen borç ilişkilerindeki eşitlik vergi hukukunda mümkün değildir. Devlet,
mükellefe göre ağır basan taraftır, kamu gücü kullanma yetkisine sahiptir.
• Vergilerin genel karşılığı (kamu hizmetlerinin finanse edilmesi) vardır.
• Harç; belirli bir kamu hizmetinin karşılığında alınan paradır. Harçta özel karşılık söz
konusudur.
• Resim; Bir faaliyetin yerine getirilebilmesi için ilgili kamu kuruluşunun yetki ve izin
vermesi karşılığında aldığı ödemedir. (kamusal bedel)

Devletin ekonomiye el atması neden gereklidir? Devletin vergi almasında temel amaç
nedir?
• Devlet, sosyal adaleti, gelir dağılımında dengeyi sağlayabilmek; tekelleşmeyi
engelleyebilmek amacıyla kamu gücünü kullanır.
• Dışsallık; bir üretim veya tüketim faaliyetinin olumlu veya olumsuz olarak dış dünyada
meydana getirdiği tepkidir.
Özel ekonominin karşılayamayacağı büyüklükte bazı altyapı yatırımları vardır.
Örnek: elektrik, su, doğalgaz
Bu alanlarda Devlet doğrudan üretim faaliyetleri gerçekleştirerek piyasa ekonomisine
müdahale etmiş olur.
• Devlet, erdemli mal üretir. Devletin ekonomiye müdahalesi şarttır.

1
• Devletin ekonomiye müdahalesi ile yönetim biçimlerinin de ne olduğu ortaya çıkar.
Örnek: kapitalizm, liberalizm
• Tam kamusal mal; milli güvenlik, adalet gibi kamu hizmetleri bu kapsama girer. Tam
kamusal malların tamamı, fiyatlandırılamadığı için vergi ile finanse edilir.
• Yarı kamusal mal; eğitim, sağlık gibi faydanın bölünebildiği kamu hizmetleri bu kapsama
girer.
GENEL BİLGİLER
A) VERGİ HUKUKUNUN KONUSU, KAPSAMI VE HUKUK SİSTEMİ İÇİNDEKİ
YERİ
I) Vergi Hukukunun Konusu ve Kapsamı (yukarıda bahsedildi)
II) Vergi Hukukunun Hukuk Sistemi İçindeki Yeri (yukarıda bahsedildi)
• Vergi hukuku nispeten yeni bir hukuk dalı olduğundan, bağımsızlığı konusunda tartışmalar
vardır. Ancak son yıllarda vergi hukukunun diğer hukuk dallarından ayrı ve bağımsız bir
hukuk dalı olduğu genel kabul görmüştür.

B) VERGİ HUKUKUNUN DİĞER HUKUK DALLARIYLA İLİŞKİSİ


I) Vergi Hukukunun Anayasa Hukukuyla İlişkisi
• Anayasa, “siyasi haklar ve ödevler” bölümünde, “vergi ödevi” başlığı altında, vergiyi, vergi
yönünden uyulması gereken kuralları ve vergilendirme ilkelerini düzenlemektedir.
• ✨TCA m.73/1 “Herkes, kamu hizmetlerinin karşılanması amacıyla vergi ödemekle
yükümlüdür. (....)”
• Anayasa hukuku insan haklarını da güvence altına aldığı ve temel hak ve özgürlüklerin
sınırlamasına ilişkin düzenlemeler yaptığı için vergiye ilişkin temel hak ve ödevlerin ihlali de
Anayasada düzenlenmektedir. (kanuna dayanan, kamu yararı amacı taşıyan, ölçülü müdahale)
• Vergilendirme doğrudan kişilerin “mülkiyet hakkına” anayasal ve yasal çerçevede yapılan
meşru bir müdahaledir. (TCA m.35)
• Yüksek verginin yer aldığı bir ülke sisteminde bireylerin bir iş kurması, girişim yapması da
zorlaşacağından vergi alınması çalışma ve iş hürriyetine de etkide bulunmaktadır.
• Özel hayatın gizliliği ilkesine aykırı durumlar da söz konusu olabilir. Zira vergi vermeyen
kişilere dair arama yapılması, delillere ulaşılması amacıyla kişilerin özel hayatına müdahale
edilebilmektedir.
• 1215 Magna Carta Sözleşmesi hukuk tarihi bakımından önemli bir yere sahiptir. Kralın
yetkilerini sınırlandırma özelliğini taşır. Bugüne kadar gelen “temsilsiz vergi olmaz
(vergilerin kanuniliği) ilkesi” bu sözleşme ile hukukta yer almıştır. Bu sözleşme ile keyfi
olarak vergi almanın önüne geçilmek amaçlanmıştır. (kitap syf 19-22)
• Türk hukuk tarihindeki Magna Carta ise “Sened-i İttifak’tır.” Sened-i İttifak’ta da
vergiye ilişkin sınırlamalar, düzenlemeler mevcuttur.
• Tarihte vergiye isyan parlamentonun doğmasına sebep vermiştir.

II) Vergi Hukukunun İdare Hukukuyla İlişkisi


• Vergilendirme işlemi bir idari işlemdir. Bu nedenle bir idari işlemin sahip olması gereken
unsurlara (yetki,şekil,konu,amaç,sebep) sahip olması gerekir.
• İdari teşkilat içerisinde yer alan ve vergiyi tahsil etme yetkisine sahip olan makamlar da
vergi hukukunun idare hukuku ile olan ilişkisinden biridir.
• Vergileme işlemi bir idari işlem olması sebebiyle, tüm idari işlemlerden doğan
uyuşmazlıklarda olduğu gibi bu konulardaki uyuşmazlıklar da idari yargının görev alanına
girer.

2
• Ülkemizde vergileme konusundaki idareler; devletin tahsil yetkisi bakımından Hazine ve
Maliye Bakanlığı, gümrük vergisi bakımından gümrük idareleri ve yerel nitelikteki vergiler
bakımından Belediyeler ve İl Özel İdareleridir.

III) Vergi Hukukunun Ceza Hukukuyla İlişkisi


• Vergi kanunlarının hükümlerine aykırı davranma halinde mükellefler ihlalin ağırlığına göre
ya “vergi kabahati” ya da “vergi suçu” işlemiş duruma düşerler.
• Vergi hukuku ile ceza hukukunun kesiştiği ve sıkı bir ilişkinin ortaya çıktığı böyle bir alanın
varlığı vergi hukukunun altında “vergi ceza hukuku” adı altında bir bölüm oluşmasına sebep
olmuştur.
• Vergi suçları; sahte belge düzenleme, vergi kaçakçılığı suçu, vergi mahremiyetinin ihlali
• Ceza hukuku ve ceza muhakemesi ile ilgili bütün ilkeler vergi suçları için de geçerlidir.
Suçların muhakemesi asli ceza mahkemelerinde yapılır.

IV) Vergi Hukukunun Yargılama Hukukuyla İlişkisi


• Diğer uyuşmazlıklar gibi vergi hukukunda da yargı yoluna gitmeden uyuşmazlığın çözümü
için geliştirilmiş çözüm yolları vardır. Bu yollar ihtiyari yollardır.
• Mükellef vergi uyuşmazlığını mahkemeye götürerek de çözüme kavuşturabilir.
• Ülkemizde vergiye ilişkin idari işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi İYUK’a göre
“idari yargı” çerçevesinde gerçekleştirilir.
• Vergi suçlarının yargılanma süreci CMK’ya göre yapılır ve burada “adli yargı” usul ve
kuralları uygulanır.
• Vergi kanunlarının Anayasa’ya uygunluğunu denetlemede kullanılan yargı koluna ise
“anayasa yargısı” denir. Anayasa Mahkemesi, Anayasa’ya aykırılık bakımından; “dava
yolu” (soyut norm denetimi) veya “itiraz yolu” (somut norm denetimi) olmak üzere iki farklı
şekilde kendisine yapılan iptal başvurusu üzerine yargısal denetimini gerçekleştirir. Anayasa
Mahkemesi’ne “bireysel başvuru yoluyla” da gidilir.

V) Vergi Hukukunun Uluslararası Hukukla İlişkisi


Vergilendirme yetkisinin sınırları, devletin sadece kendi sınırları içinde meydana gelen
olayları mı kapsamakta, yoksa ülke sınırlarını aşacak şekilde genişlemekte midir?
• Uluslararası çifte vergilendirme problemi; Ülkeler egemenlik hakkına dayanarak kendi
siyasi sınırları içinde gerçekleşen olayları kaynak ilkesi (mülkilik) gereği vergilendirirler.
Şahsilik ilkesine göre ise ülkeler, vatandaşlık bağıyla bireylerle iletişim kurmaları nedeniyle,
bu kimselerin yurt dışında elde ettiği kazançları da vergilendirebilir. Böyle bir durumda ilgili
kişinin hem bulunduğu ülkede (yurt dışında) hem de vatandaşı olduğu ülkenin vergi
kanunlarıyla vergilendirildiği halde ortaya çifte vergilendirme problemi çıkar.
• Ülkeler arasında yapılan bilgi paylaşma anlaşmaları nezdinde ülkeler mükellefleri ile ilgili
bilgileri diğer ülkelerle paylaşabilirler.

C) VERGİ HUKUKUNUN ÖZEL HUKUK DALLARIYLA İLİŞKİSİ


I) Vergiyi Doğuran Olay ve Özel Hukuk İlişkisi
• Bir vergi borcunun ortaya çıkmasına neden olan “vergiyi doğuran olay” birçok durumda
özel hukuk ilişkisine dayanır.
Örnek: kira sözleşmesi gereği kira gelirinin vergilendirilmesi
• Vergi hukuku ile özel hukuk dalları arasındaki vergiyi doğuran olay eksenindeki ilişki vergi
hukukunun gıdasını özel hukuktan, otoritesini kamu hukukundan aldığını göstermektedir.
• Vergiyi doğuran olayın meydana gelmesi sırasında özel hukuk ilkeleriyle vergi hukukunun
kendi düzenlemeleri arasında bir çatışma meydana geldiğinde öncelikle vergi hukukunun
ilke ve kuralları uygulanır.

3
Örnek: Kanuna, ahlaka aykırı hukuksal işlemler, özel hukukta batıl işlemler kabul edilip
herhangi bir sonuç̧ doğurmazlarken (uyuşturucu satışı), vergiyi doğuran olayla ilişkilendirmek
koşuluyla pekala vergi yükümlülüğü doğurabilmektedir. Benzer şekilde özel hukukta borca
ehil olabilmek için fiil ehliyeti şart iken vergi mükellefi veya sorumlusu olabilmek için kanuni
ehliyet aranmamaktadır. (vergisel ehliyet) (VUK m. 9/1)
• Özel hukukun kişi olarak saymadığı topluluklar da vergiye tabidirler.

II) Vergi Hukuku ile Özel Hukuk Arasındaki İlişki Şekilleri


a) Atıf Yapma b) Kullanma
• Atıf kanunların belli bir konuda hüküm • Özel hukuk ile vergi hukuku arasında bir ilişki de özel
getirmediği durumlarda diğer bir kanun hukuka ait kavramların vergi hukukunda kullanılması
hükmüne göndermede bulunmasıdır. halinde karşımıza çıkar. Kullanma hali de doğrudan ve
• Bazı durumlarda vergi hukuku alanındaki dönüştürerek kullanma olarak iki şekilde ele alınabilir.
düzenlemelerin açıkça özel hukuk alanına atıf
yaptığı görülür. Bu durumda özel hukuk 1) Doğrudan Kullanma 2) Dönüştürerek Kullanma
kurum ve kavramları vergi hukukunda da • Vergi hukukunda özel • Vergi hukukunda özel
geçerli olur. hukuk kavramlarının hukuk kavramlarının
doğrudan kullanılmasıdır. dönüştürülerek
Örnek: yerleşim yeri, kullanılmasıdır.
evlilik, eş, intifa hakkı vs. Örnek: gayrimenkul (GVK
m.70), hisse değişimi (KVK
m.19/c) , emsal kira bedeli
(GVK m.73)

D) VERGİ HUKUKUNA İLİŞKİN AYRIMLAR


I) Genel Vergi Hukuku - Özel Vergi Hukuku Ayrımı
a) Genel Vergi Hukuku b) Özel Vergi Hukuku
• Tüm vergiler için geçerli • Her bir verginin ayrı ayrı ele alınıp incelendiği bölümdür.
ortak hükümlerin ele 1) Gelir Vergileri 2) Harcama Vergileri Servet Vergileri
alınıp açıklandığı • Gelir vergisi • Katma Değer Vergisi • Emlak Vergisi
bölümdür. • Kurumlar vergisi • Özel Tüketim Vergisi • Değerli Konut
1) Vergi Usul Hukuku • Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi Vergisi
2) Vergi Ceza Hukuku • Özel İletişim Vergisi • Motorlu
3) Vergi Yargılama • Şans Oyunları Vergisi Taşıtlar Vergisi
Hukuku • Damga Vergisi • Veraset ve
4) Vergi İcra Hukuku • Gümrük Vergisi İntikal Vergisi
5) Uluslararası Vergi • Dijital Hizmet Vergisi
Hukuku • Konaklama Vergisi
• Belediye Vergileri (Bazıları)

4
II) Maddi Vergi Hukuku - Şekli Vergi Hukuku Ayrımı
a) Maddi Vergi Hukuku b) Şekli Vergi Hukuku
• Vergi alacaklısı olan devlet ile borçlusu durumunda • Vergi ilişkisine ait hak ve yükümlülüklerin
bulunan mükellefler arasındaki verginin miktarına ve gerçekleştirilmesine yönelik takip edilecek yolu
bunların içeriğine ilişkin kuralların ele alındığı içerir.
bölümdür.
• Maddi vergi hukuku, mükelleflerin ödeyeceği vergi • Şekli vergi hukuku, ödenecek vergiye
yükünü ortaya çıkarmaya, vergi miktarını etkilemeye ve ulaşıncaya kadar vergilendirme süreci
vergi yükünün sona ermesine ilişkin kuralları içerir. kapsamında izlenecek yol, yöntem ve usulleri
gösterir.

VERGİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI


A) HUKUKİ NİTELİKLERİNE GÖRE KAYNAKLAR
BAĞLAYICI (Asli Birinci) KAYNAKLAR BAĞLAYICI OLMAYAN (Tali) KAYNAKLAR
I) Anayasa I) Açıklayıcı Genel Tebliğ̆
II) Kanun II) Genelgeler/Genel yazı
III) Uluslararası Vergi Anlaşmaları III) Sirküler
IV) Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi IV) Özelge/mukteza
V) Cumhurbaşkanı Kararı V) Yargı kararı
VI) Yönetmelik VI) Bilimsel öğreti (doktrin)
VII) Düzenleyici Genel Tebliğ̆
VIII) Anayasa Mahkemesi Kararı
IX) İçtihadı Birleştirme Kararı
X) Örf ve Adet

I) Bağlayıcı Kaynaklar
a) Anayasa (TCA m.73 ve TCA m.167)
• TCA m.73 “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle
yükümlüdür. (vergi ödevi)
(2) Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır.
(3) Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya
kaldırılır.
(4) Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle
oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik
yapmak yetkisi Cumhurbaşkanına verilebilir.”

✨Vergilendirmeye İlişkin Anayasal İlkeler ✨


I) Genel İlkeler II) Özel İlkeler
a) Hukuki Güvenlik İlkesi b) Belirlilik İlkesi a) Genellik İlkesi b) Karşılığın Genelliği İlkesi
c) Ölçülülük İlkesi. d) Eşitlik İlkesi c) Mali Güce Dayanma İlkesi d) Adalet İlkesi e)Kanunilik İ.

✨Anayasal Genel İlkeler


1) Hukuki Güvenlik İlkesi
• Hukuk kurallarının belirli, istikrarlı ve öngörülebilir olması, bireylerin bu kuralların
kendilerine uygulanması sırasında idarece gerçekleştirilen tüm işlem ve eylemlerde devlete
güven duymaları ve bu güvenin hukuk tarafından korunmasıdır.

5
2) Belirlilik İlkesi
• Yasal düzenlemelerin, hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya veya
kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net ve anlaşılabilir olmasıdır.
• “Vergi kanunları, hukuk nosyonuna sahip olmayan kimseler tarafından kaleme alındığı için
kanunun tekniği bakımından eleştirilmektedir.”

3) Ölçülülük İlkesi
• Amaca ulaşırken kullanılan araçların ölçülü olmasıdır. Devlet, vergilendirmeyi mülkiyet
hakkını ihlal edecek şekilde kullanabilir ancak bu durum Devlet’e mülkiyet hakkını tamamen
ortadan kaldırma yetkisi vermez. (ölçülülük = elverişli, zorunlu ve gerekli, orantılı)

4) Eşitlik İlkesi
• Adaletin özünde eşitlik düşüncesi yatar. “Herkes kanun önünde eşittir.” (TCA m.10)

✨Anayasal Özel (Vergileme) İlkeler


1) Genellik İlkesi (herkes)
• Vergide genellik ilkesi; ayrım gözetilmeksizin herkesin vergi ödemesidir. Buradaki herkes
bir ülkenin tüm vatandaşlarını veya ülkede yaşayanları değil, vergi kanunlarında yer alan
vergiyi doğuran olayla ilişki içine giren herkesi ifade etmektedir.

2) Karşılığın Genelliği İlkesi (kamu giderlerini karşılamak üzere)


• Vergi, devletin ekonomik ve sosyal amaçlarla. kamu yararına göre gerçekleştirdiği kamu
giderlerini karşılamak için alınır. (verginin genel karşılığı + verginin fiskal amacı)
• Verginin özel karşılığı yoktur. Özel karşılık karşısında kişinin kamu hizmeti alması durumu
başka kavramlarla açıklanabilir. (harç)

3) Mali Güce Dayanma İlkesi (mali gücüne göre)


• Verginin kişilerin ekonomik ve kişisel durumlarına göre alınmasıdır.
• TCA m.73/2 “Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal
amacıdır.”
• Vergiler; gelir, servet ve harcama vergileri olmak üzere 3 başlık altında incelenir. Bir
kimsenin gelirine, servetine ve harcamalarına bakarak o kimsenin mali gücünü tespit
edebiliriz.
• Verginin bir işlevi de vatandaşlar arasındaki gelir adaletsizliğini gidermektir.

4) Adalet İlkesi (vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı esas)


• Anayasamıza göre vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı esastır. Bu esas, güçsüzleri
güçlüler karşısında korumayı ifade eden sosyal devlet ilkesinin en etkin uygulama biçimini
gösterir. (dağıtıcı adalet = kısa boyluya uzun, uzun boyluya kısa sandalye)
• Vergi konuları açısından dağıtıcı adaletin esas alındığı görülmektedir. Vergide yer verilen
muafiyet ve istisnalar dağıtıcı adaleti hayata geçirmek bakımından önemli bir husustur.
• Vergilemede sermaye (faiz) gelirleri emek (ücret) gelirlerine göre daha fazla vergiye tabi
tutulur. Çünkü bir insanın sermayeden elde ettiği gelirle; çalışarak, emek sarf ederek elde
ettiği gelir arasında mutlak bir fark söz konusudur. Adalete ulaşırken bu durumların göz
önünde bulundurulması gerekir.
• Kanunu yaparken dağıtıcı adalet, uygularken denkleştirici adalet kurallarına uymak Devlet’e
yüklenmiştir.

6
2. hafta / 14.10.22
5) Kanunilik (Temsilsiz Vergi Olmaz) İlkesi
• Devletin vergilendirme yetkisini sadece kanun çıkararak ortaya koymasıdır.
• TCA m.73/3 “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur,
değiştirilir veya kaldırılır.” hükmü, vergi hukukunda kanunilik ilkesinin esas alındığını
vurgular.
• Bu ilkeye göre vergi yükümlülüğünü getirecek bir metin ortaya koyabilme yetkisi sadece
yasama organına aittir. Yasama organının bu yükümlülüğü başka bir organa/kuruma
devredebilmesi mümkün değildir.
• Bu ilke açıkça düzenlenmeseydi de verginin mülkiyet hakkına doğrudan sınırlandırma
yönünde müdahalesi söz konusu olduğundan sadece kanunla konulabileceği sonucuna
ulaşabilirdik.

Kanunilik İlkesinin İstisnaları


1. istisna (CB Kararları) TCA m.73/4 “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin
muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği
yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Cumhurbaşkanına verilebilir.”
• Kanun koyucunun maddede düzenlendiği üzere Cumhurbaşkanı’na değişiklik yapma yetkisi
vermesi takdir yetkisine bağlıdır.
• Cumhurbaşkanı’na verilebilecek bu yetki “kanunun belirtildiği aşağı ve yukarı sınırlar” ile
sınırlı ve koşullu değiştirici yetki niteliğindedir.
• Cumhurbaşkanı verilen bu yetkisini ancak Cumhurbaşkanı kararı ile uygular. (idari işlem)

2. istisna (Dış Ticaret Vergileri) TCA m.167 “Dış ticaretin ülke ekonomisinin yararına
olmak üzere düzenlenmesi amacıyla ithalat, ihracat ve diğer dış ticaret işlemleri üzerine
vergi ve benzeri yükümlülükler dışında ek mali yükümlülükler koymaya ve bunları
kaldırmaya kanunla Cumhurbaşkanına yetki verilebilir.”
• Bu düzenleme TCAm.73/4’e nazaran daha geniş yetkileri kapsar.
• Düzenlemeleri yaparken amaç dış ticaretin ülke yararına olmak üzere düzenlenmesi ve bu
konunun ithalat, ihracat ve diğer dış ticaret işlemleriyle sınırlı olmasıdır.
Örnek: Toplu Konut Fonu, Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu, Destekleme Fiyat İstikrar
Fonu vb.

3.istisna (OHAL CBK’ler) Cumhurbaşkanı, olağanüstü dönemlerde olağanüstü hali


ilgilendiren hususlarda CBK çıkarabilir. (TCA m.119) Cumhurbaşkanı’na vergiler konusunda
da Olağanüstü Hal Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkarabilme yetkisi verilmiştir.

Kanunilik İlkesinin Sonuçları


• Verginin kanunla alınması; keyfi, takdiri ve sınırsız ölçülere dayalı uygulamaları önlemesi
nedeniyle mükelleflere güvence sağlar. (belirlilik ve hukuki güven)
• Kanunilik ilkesi gereği kıyas yasağı denilen durum vergi hukuku bakımından da geçerlidir.
Kıyas yasağı nedeniyle, hakkında düzenleme bulunmayan bir durum, düzenleme bulunan bir
duruma benzetilerek, kıyas edilerek uygulanmaz.
Örnek: Motorlu taşıtlar vergisine göre hangi taşıtların bu vergiye tabi tutulacağı
belirlenmiştir. Traktörü bu düzenleme içerisinde yer almayan bir birey traktörün de motorlu
taşıtlara benzediğini, bu nedenle motorlu taşıtlara ilişkin vergilendirme düzenlemesinin
kendisine uygulanmasını ileri süremez.

7
b) Kanun
• Kanunlar, bir hukuk kuralı olarak, Anayasanın yetkili kıldığı organca (yasama) belirli usul
ve biçimlere göre hazırlanan soyut, sürekli ve yazılı hukuk kurallarıdır.
• Bir vergi düzenlemesinin şeklen kanunda yer alması yetmez; aynı zamanda bu düzenlemeler
verginin asli unsurlarını da kapsamalıdır.
Verginin asli unsurları; vergi mükellefi, verginin konusu, matrah, vergiyi doğuran olay,
muaflık ve istisnalar, oran, tahsil zamanı ve şekiller vb.
• Bir verginin kanunda yer alması o verginin toplanması için yeterli değildir; aynı zamanda
Bütçe Kanunu’nun C cetvelinde bu vergi ile ilgili izin verilmesi gerekir. (ön izin ilkesi)
Vergiye ilişkin izin, Bütçe Kanunu’nun C cetvelinde yer almazsa verginin o yıl toplanması
mümkün değildir.
Bütçe Kanunu, yıllık olarak kamu gelirlerinin toplanmasına “izin” ve kamu harcamalarının
yapılmasına “yetki” veren bir kanundur.

c) Uluslararası Vergi Anlaşması (TCA m.90)


• Özellikle “çifte vergilendirmeyi önleme” veya “uluslararası ilişkileri düzenleme”
amacıyla, devletlerin birbirleriyle anlaşma yapması söz konusudur.
• Mükelleflere ait bilgilerin paylaşılması konusunda da devletler birbirleriyle uluslararası
andlaşma akdedebilir.

d) Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (TCA m.104)


• Kanunlarla düzenlenmemiş ve Anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülmemiş olmak
kaydıyla yürütme yetkisine ilişkin konularda ve ayrıca Anayasada belirtilen münhasır
alanlarda, Cumhurbaşkanının doğrudan doğruya Anayasadan aldığı yetkiye dayanarak (olağan
ve olağanüstü dönemlerde) çıkardığı düzenleyici işlemlerdir.

1) Olağan Dönem Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri


• Her alanda CB kararnamesi çıkarılamaz. Çıkarılamayacak alanlar:
“(1) Anayasanın 2.kısmının 1. ve 2. bölümlerinde yer alan haklar, kişi hakları ve ödevleriyle
4. bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler,
(2) Anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular ile
(3) Kanunlarda açıkça düzenlenen konulardan” ibarettir.
• Vergi düzenlemesinin TCA’nın 4. bölümünde yer alan siyasi hak ve ödevler içinde
sayılması nedeniyle, olağan dönem CBKları ile vergi düzenlemesi yapılması söz konusu
değildir.

2) Olağanüstü Hal Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri


• Yukarıda açıklandı.

e) Cumhurbaşkanlığı Kararı
• Vergi hukukunun yürütme organından doğan kaynaklarındandır. Yukarıda açıklandı.

f) Yönetmelik (TCA m.124)


• Cumhurbaşkanı, bakanlıklar, kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanını ilgilendiren
kanunların ve CBK’ların uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla
çıkardıkları idari düzenleyici işlemlerdir.
• Hazine ve Maliye Bakanlığı vergi hukukuyla alakalı birçok yönetmelik çıkarmaktadır.
• Yönetmeliğin sebep unsuru kanunun kendisidir. Kanunda düzenlenmemiş bir konuda
yönetmelik çıkarmak mümkün değildir.

8
Örnek: Engelli İndiriminden Yararlanacak Hizmet Erbabının Engelli Derecelerinin Tespiti
Şekli ve Uygulaması Hakkında Yönetmelik (VUK m.31’e göre), Vergi Usul Kanunu
Uyarınca Vergi Mükellefleri Tarafından Kullanılacak Belgelerin Basım ve Dağıtımı Esasları
Hakkında Yönetmelik (VUK m.257’ye göre), Uzlaşma Yönetmeliği (VUK m.1’e göre)
• Genel düzenleyici işlem olan yönetmeliklerin yargısal denetimi idari yargıda yapılır.

g) Düzenleyici Genel Tebliğ


• Vergi hukukunun en çok kullanılan kaynakları arasındadır.
• Vergi kanunlarına aykırı olmamak üzere idareye bazı alanlara ilişkin düzenleme yapma
yetkileri vermektedir. Bu tebliğlerle getirilen düzenlemelerle idare, tek taraflı olarak
mükelleflerce uyulmasını istediği iradesini açıklar.
• Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından çıkartılır ve Resmi Gazete’de yayınlanır.
• Çıkarılma amacına bağlı olarak tebliğler (1) düzenleyici işlemler yapmak ve
(2) vergi kanunlarının uygulanmasına açıklık getirmek için çıkartılırlar.
• Konusuna göre tebliğler 1) düzenleyici genel tebliğler 2) açıklayıcı genel tebliğler
• Vergi hukuku açısından bağlayıcı olan tebliğler düzenleyici genel tebliğlerdir.
• Düzenleyici işlem olmaları nedeniyle düzenleyici genel tebliğler aleyhine Danıştay’da
hukuka aykırılık iddiasıyla dava açılabilir.

h) Anayasa Mahkemesi Kararı (TCA m.148)


• Anayasa Mahkemesi; kanunların, Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerin ve TBMM
İçtüzüğünün Anayasa’ya şekil ve esas bakımından uygunluğunu denetleyen mahkemedir.
• Uluslararası anlaşmalar ile olağanüstü CBK’ların Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülemez.
• AYM’nin kararları; yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve
tüzel kişileri bağlar.

j) İçtihatları Birleştirme Kararı


• Danıştay nezdinde bulunan “İçtihatları Birleştirme Kurulu” (Danıştay Kanunu m.18) aynı
hukuki sebebe dayalı olarak farklı yöndeki içtihatların birleştirilmesine veya değiştirilmesine
karar verir.
• İçtihatları birleştirme kararları genel olup; Danıştay’ın daire ve kurulları, idare ve vergi
mahkemeleri ile idare için bağlayıcıdır.
• Vergi kanunları açısından sonuç doğuran nitelikte olmaları halinde adli yargının yüksek
mahkemesi konumundaki Yargıtay İçtihadi Birleştirme kararları ve Vergi Dava Daireleri
Kurulu kararları da bağlayıcı kaynaklar arasında yer alır.

k) Örf ve Adet
• Örf ve adet, toplum içinde uyulması zorunluluk hissedilecek şekilde oluşan gelenek, görenek
ve davranış kalıplarıdır.
• Kanunilik ilkesi nedeniyle, vergi hukuku alanında örf ve adetin kaynak olma işlevi zayıftır.
• Kanun örf ve adete gönderme yapmamışsa, bu örf ve adet hukukun kaynağı olamaz.
Örnek: Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu m.4/c, VUK m.228, KDVK m.25/a

II) Bağlayıcı Olmayan Kaynaklar


• Açıklayıcı genel tebliğ, genelge/genel yazı, sirküler, özelge/mukteza, yargı kararı ile
bilimsel öğreti bağlayıcı olmayan kaynaklar arasında yer alır.

9
a) Açıklayıcı Genel Tebliğ
• Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından kanun hükümlerinin yorumlanması, açıklanması ve
uygulama birliğinin sağlanması amacıyla çıkarılan genel tebliğlerdir.
• Açıklayıcı genel tebliğlerin asıl amacı vergi kanunlarının uygulanmasında vergi daireleri
arasında uygulama birliğini sağlamakla birlikte mükelleflere de yol göstermektir.
• Hazine ve Maliye Bakanlığı açıklayıcı genel tebliğlerle ortaya koyduğu görüşlerinde
değişiklikler yapabilir. Bu durumda önceki görüşe göre uygulama yapmış olan mükelleflere
VUK m.369’daki düzenleme gereği ceza verilmez ve gecikme faizi hesaplanmaz.
• Bu genel tebliğler idari düzenleyici işlem niteliğinde olmadığından ve icrai karakteri
bulunmadığından mükellefleri ve yargı organlarını bağlamaz. Bu nedenle de iptal davasına
konu edilemezler.

b) Genelge / Genel Yazı


• Hazine ve Maliye Bakanlığının genellikle kendi örgütü düzeyinde uygulama birliğini
sağlamak üzere belli konulara ilişkin bağlı birimlerine yazılı emirler göndermesi durumudur.
• Genelgelerde belirtilen hususlara Bakanlık örgütü uymak zorunda olduğu halde, bunların
mükellefler veya yargı organlarını bağlayıcı hiçbir yanı olmaz. (davaya da konu olmazlar)

c) Sirküler (VUK m.413, VUK m.140/5)


• Mükelleflerin ve vergi sorumlularının vergi durumları ve vergi uygulaması bakımından
tereddüte düştükleri hususlar hakkında sordukları sorulara ilişkin ayrı ayrı yazı ile cevap
verilmesi yerine tüm mükelleflere yönelik olarak verilen anonim nitelikli cevabi yazılardır.
• VUK m.369 hükmü burada da uygulama alanı bulur.
• Sirkülerler, idareyi ve vergi inceleme elemanlarını bağlar, hakimi ve mükellefi bağlamaz.

d) Özelge (Mukteza)
• Mükelleflerin ve vergi sorumlularının vergi durumları ve vergi uygulaması bakımından,
kendilerince açık olmayan ve tereddüt ettikleri konular hakkında yazılı olarak açıklama
talebinde bulunmaları üzerine yetkili makamlarca kendilerine verilen yazılardır.
• Sirkülerden farklı olarak özelgede sadece soruyu soran mükellefe/ vergi sorumlusuna
yönelik olarak açıklama yapılır.
• VUK m.369 hükmü burada da uygulama alanı bulur.
• Mükelleflerin; (1) başkalarının vergi durumları hakkında bilgi ve izahat talepleri, (2) yargıya
intikal etmiş olaylara ilişkin izahat talepleri, (3) hakkında vergi incelemesi yapılmakta olan
mükelleflerce veya vergi sorumlularınca incelemeye konu olan işlemlerle ilgili izahat talepleri
ve (4) somut bir olaya dayanmayan, teorik hususlara ilişkin izahat talepleri özelge kapsamında
değerlendirilmez.

e) Yargı Kararı (İçtihat)


• Mahkemelerin dava sonucunda uyuşmazlık hakkında yaptığı yorumdur.
• Mahkemelerin hiçbiri diğer bir mahkeme kararını örnek almak zorunda değildir.

f) Bilimsel Öğreti (Doktrin)


• Üzerinde tartışma bulunan konularda genellikle bilim insanlarının, düşünür ve
uygulamacıların ileri sürmüş oldukları görüş ve kanaatlerdir.

• “Vergileme ile ilgili hükümlerde diğer ülkelerin Anayasalarına göre iyi bir sıradayız.”

B) KURALLARI KOYAN ORGANLARA GÖRE KAYNAKLAR (syf 47-48)


C) KURALLARIN GÖRÜNÜM BİÇİMİNE GÖRE KAYNAKLAR (syf 48)

10
VERGİ KANUNLARININ UYGULANMASI
A) VERGİ KANUNLARININ YER BAKIMINDAN UYGULANMASI
I) Genel Açıklama
• Devletler mümkün olduğu kadar çok yerde kendi kanunlarının uygulanmasını ister.
• Kanunların yer bakımından uygulanmasında esas alınan durum kanunu çıkartan devletin
egemenlik yetki alanıdır.

a) Mülkilik (Yersellik, Kaynak) İlkesi


• Bu ilkeye göre bir devletin siyasi sınırları içinde gerçekleşen vergiyi doğuran olaylar
bakımından o devletin vergilendirme yetkisi geçerli sayılır.
• Mülkilik ilkesinde, mükellefin ikametgahı veya vatandaşlığının bir önemi olmaksızın önemli
olan husus vergi kaynağının hangi devlette olduğudur.
Örnek: TR’de yaşayan bir Alman vatandaşının ikametgahı TR’de olmasa bile TR’de sahip
olduğu servet unsurları veya elde ettiği gelirler nedeniyle Türk vergi kanunlarına göre vergiye
tabi tutulması

b) Şahsilik (Kişisellik) İlkesi


• Bu ilke gereği; bir devletle şahsi ilişki (yerleşim yeri, vatandaşlık vb. kişisel özellikler)
içinde bulunan kişiler nerede olursa olsunlar bağlı oldukları devletin kanununa tabi tutulurlar.
Örnek: TR’de yerleşim yeri olan bir gerçek kişinin gelir vergisi kanunu bakımından tam
mükellef olması

II) Türk Vergi Kanunlarının Uygulanmasında Benimsenen İlkeler (syf 50-51)


• Tam mükellef olmanın sonucu hem Türkiye’den elde edilen gelirle alakalı hem de yurt
dışından elde edilen gelirlerle alakalı vergi ödeme yükümlülüğü altına girmektir.
Örnek: Kanuni veya iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumlar (kurum vergisi)
Tam mükelleflerde; kurum vergisi bakımından şahsilik ilkesini ikamet boyutunda sağlarken,
gelir vergisi bakımından şahsilik ilkesini vatandaşlık boyutunda sağlar.
• Dar mükellef sahipleri sadece Türkiye’de elde ettikleri gelirlerden vergi yükümlülüğü altına
girerler. (mülkilik ilkesi)
• Bireyler için emlak vergisi, değerli konut vergisi, motorlu taşıt vergisi gibi servet vergileri
için bulundukları ülkenin kanunları bakımından mükelleflik söz konusudur. (mülkilik)
• Harcama vergisi bakımından kaynak ilkesi esas alınır ve vergi harcamanın yapıldığı yer
kanunlarına göre tahsis edilir.

Vergi Kanunu Kullanılan Kriter Benimsenen İlke


Tam mükellef; mükellefin yerleşim yeri veya vatandaşlığı ŞAHSİLİK
Gelir Vergisi Kanunu Dar mükellef; kazanç elde edilen ülke KAYNAK
Tam mükellef; mükellefin kanuni veya iş merkezi ŞAHSİLİK
Kurumlar Vergisi Kanunu
Dar mükellef; kazanç elde edilen ülke KAYNAK
Harcama Vergileri Harcamanın yapıldığı ülke KAYNAK
(KDV, ÖTV, BSMV, DV vd.)
EV Servetin bulunduğu ülke KAYNAK
Servet MTV Aracın sicile kayıtlı olduğu ülke KAYNAK
Vergileri VİV Türkiye’de bulunan mallar KAYNAK
Türk vatandaşlarına ait yurt dışındaki mallar ŞAHSİLİK

KDV: Katma Değer Vergisi / ÖTV: Özel Tüketim Vergisi / DV: Damga Vergisi

11
BSMV: Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi / MTV: Motorlu Taşıtlar Vergisi
VİV: Veraset ve İntikal Vergisi / EV: Emlak Vergisi

B) VERGİ KANUNLARININ ZAMAN BAKIMINDAN UYGULANMASI


• Vergi kanunları, yürürlüğe girdikten sonra meydana gelen vergiyi doğuran olaylara
uygulanır.

I) Vergi Kanunlarının Yürürlüğe Girmesi


• Bir hukuk kuralının uygulanabilmesi, her şeyden önce onun yayınlanarak yürürlüğe
girmesine bağlıdır. Bu nedenle kural olarak vergi kanunlarının yürürlüğe girdiği tarihten
önceki vergiyi doğuran olaylara uygulanması düşünülemez ve geçmişe etkili olamaz. Buna
kanunların geriye yürümezlik ilkesi denir. Kanunların geçmişe yürümemesinin altında
“kazanılmış haklara saygı” ile “hukuki güvenlik” (TCA m.2) unsurları yatar.

• Bir kanun yürürlüğe girmeden önce meydana gelmiş işlemlere uygulanmaz.


• Vergi kanunlarının geçmişe yürümesi, “gerçek geriye yürüme” ve “gerçek olmayan
(görünürde) geriye yürüme” olarak ikiye ayrılır.

Vergi Kanunlarının Geçmişe Yürümesi


a) Gerçek Geriye Yürüme (yasak) b) Gerçek Olmayan Geriye Yürüme (mümkün)
• Yeni yürürlüğe giren kanunun, daha önce • Yeni kanunun yürürlüğe girmesinden önce başlamakla
başlamış, gerçekleşmiş ve tamamlanmış yani birlikte yeni kanun yürürlüğe girdikten sonra dahi
hukuki sonuçlarını doğurmuş bir vergiyi tamamlanmamış işlem ve olaylara yeni kanun
doğuran olaya/işleme uygulanmasıdır. hükümlerinin uygulanmasıdır.
Örnek: 2020 yılından sonra 2021 yılında • Kanunların geçmişe etkili olmaması kural olmakla
çıkartılan bir tarifenin 2020 yılı gelirlerine beraber vergi hukukunda gerçek olmayan geriye
uygulanması yürümeye izin verilmektedir.
• Dönem içinde yapılan değişikliklerin dönem başından
beri uygulanması, sanki değişiklik dönem başında
yapılmış gibi geriye yürür. (01.01.2022 - 15.05.2022
olayı)

II) Vergi Kanunlarının Yürürlükten Kalkması (Derste üzerinde durulmadı)


• Vergi kanunlarının yürürlükten kalktığı tarihin bilinmesi, vergi yükümlülüğü ile ilgili
hükümlerin uygulama gücünün hangi tarihte sona ereceğinin tespiti açısından önemlidir.
• Kanunun yürürlükten kalkma halleri çeşitli olup, şöyle belirtilebilir:
a) Yürürlükten Kaldırmanın Yürürlüğe Girerken Belirlenmiş Olması (geçici kanun)
b) Belirli Bir Süre Sonra Yürürlükten Kaldırılmak Üzere Yürürlüğe Koyma (1 yıl süre BK)
c) Çıkartılan Yeni Kanunla Yürürlükten Kaldırılmanın Belirlenmiş Olması (sarih ilga)
d) Kanunun Üstü Kapalı Şekilde Yürürlükten Kaldırılması (zımni ilga)
e) AYM’nin Anayasaya Aykırılık İddiasıyla Kanunu/Kanun Maddesini İptal Etmesi
f) Biçimsel Yürürlükte Kanunun Uygulamada Geçerliliğini Kaybetmesi (metrukiyet)

C) VERGİ KANUNLARININ ANLAM BAKIMINDAN UYGULANMASI (YORUM)


• Bir kanun hükmünün gerçekte ne demek istediğini belirlemek için yapılan çabalar genelde
yorumlama faaliyeti olarak nitelendirilir.
• Yorum yapılırken öncelikle mevzuat içinde ilgili ve doğru hükmün bulunup ortaya
çıkartılması gerekir. Sonra hükmün getirdiği normun yorumlanmasına geçilir.

12
• Yorumun kim tarafından yapıldığına bakılarak yorum çeşitleri, yorumun nasıl yapıldığına
bakılarak ise yorum yöntemleri belirlenir.

VERGİ HUKUKUNDA YORUM


I) Yorum Çeşitleri II) Yorum Yöntemleri
Yasama Y. İdare Y Yargı Y. Doktrin Y. Sözel Y. Sistematik Y. Amaçsal Yorum
Tarihsel Y. Güncel Y.

I) Yorumu Yapan Makama Göre Yorum Çeşitleri


a) Yasama Yorumu
• Bir kanun hükmünün yasama organı tarafından yorumlanmasıdır. (yorum kararı)
• Yasama organı tarafından böyle bir yorumun yapılabilmesi için Anayasa’da yetki verilmesi
gerekir. Çünkü yasama yorumu bir kanun değildir, ancak yapılan yorum kanun mertebesinde
bağlayıcı olur.
• 1924 Anayasası yasama yorumunu kabul etmişken, 1961 ve 1982 Anayasalarında yasama
yorumu kabul edilmemiştir.

b) İdare (Yürütme) Yorumu


• Vergi uygulamaları konusunda görevli bakanlığın (Hazine ve Maliye) vergi kanunlarının
nasıl uygulanması gerektiği konusunda yaptığı yorumdur.
• İdare kanun hükümlerine ilişkin yorumlarını daha çok genel düzenleyici işlem mahiyetinde
olan ikincil mevzuatı oluşturan yönetmelik, tebliğ vb. düzenlemelerle yapar.
• İdarenin yorumu yargı organlarını bağlamaz. Ancak, idare bilmelidir ki kendi yorumunun
tezahürü olarak oluşturduğu idari işlemler yargısal denetime tabidir.

c) Yargı Yorumu
• Yargının her kararı aslında bir yorum faaliyetidir. Yargıç yorum yapmadan karar veremez.
• İBK olmadıkça yargının yapmış olduğu bir yorum sadece o uyuşmazlığın taraflarını bağlar.

d) Öğreti (Doktrin, Bilimsel) Yorumu


• Başta akademisyenler olmak üzere uzmanlar ve uygulamacılar tarafından makale, tez, kitap,
rapor, konferans açıklamaları vb. suretiyle yapılan yorumlardır.

II) Yorum Yöntemleri (VUK m.3✨) (Yorum Yapılırken İzlenen Yol, Araç ve Usuller)
a) Sözel Yorum
• VUK m.3’ün “....Vergi kanunları lafzı ve ruhu ile hüküm ifade eder. Lafzın açık olmadığı
hallerde....” ifadesine yer vermiş olması, kanun koyucunun vergi kanunlarının
yorumlanmasında öncelikle sözel yoruma başvurulması ve bu yorum yönteminin yeterli
gelmediği durumda diğerlerine geçilmesi gerektiğini göstermektedir.
• Sözel yorum, cümle yapılarından, bu yapı içinde kelimelerin dizilişlerinden, dil bilgisi
kuralarından, kelimelerin sözlük anlamlarından veya ilgili bulundukları hukuk dallarındaki
anlamlarından hareketle yapılan yorumdur.

b) Sistematik Yorum
• VUK m.3 “....vergi kanunlarının hükümleri, ....hükümlerin kanunun yapısındaki yeri
ve diğer maddelerle olan bağlantıları göz önünde tutularak uygulanır.”
Örnek: Sayıştay’ın mahkeme sayılıp sayılmadığı konusunda yorum yapılırken TCA’da
“Yargı” başlığı altında düzenlendiğinin esas alınması

13
c) Amaçsal Yorum (syf 63)
1) Tarihsel Amaç Bakımından Yorum (Sübjektif Yorum Yöntemi)
• VUK m.3 “...Lafzın açık olmadığı hallerde vergi kanunlarının hükümleri, konuluşundaki
maksat ...”
• Kanunun konulduğu zamanki kanun koyucunun amacına yönelik yapılan yorumdur.
Kanun koyucunun kanunu ortaya çıkarırkenki düşüncesine; ancak o zaman yapılan
görüşmelere, ekonomik duruma, ülkenin içinde bulunduğu sosyal/siyasal duruma bakılarak
varılabilir.

2) Güncel Amaç Bakımından Yorum (Objektif Yorum Yöntemi)


• VUK m.3 “Vergi kanunları ... ruhu ile hüküm ifade eder.”
• Kanunun çıkartıldığı değil, uygulandığı zamanki kanun koyucunun amacına yönelik
yapılan yorumdur.
Örnek: geçmiş dönemdeki bir kanunda fotoğraf makinesine ilişkin bir düzenleme varsa fakat
yeni dönemde cep telefonu aslına görüntüleri dijital veya hareketli tespit etme özelliği
kazandırılmışsa o cep telefonunun şimdiki zamanda resim kayıt özelliği dikkate alınarak,
fotoğraf makinesi sayılarak buna ilişkin hükümlerin uygulanması

III) Vergi Hukukunda Yorum Kuralları


a) Ekonomik Yaklaşım✨
• VUK m.3/B-1’e göre “Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin
muamelelerin gerçek mahiyeti (içeriği, özü) esastır.”
• Ekonomik yaklaşımla vergiyi doğuran olaya yol açan ekonomik ilişkinin gerçek mahiyetine
ulaşılması amaçlanır.
• Mükellefler kendi lehine ve vergi idaresinin aleyhine vergisel sonuçlar doğacak şekilde
vergiyi doğuran olayın üzerini peçeleme ve muvazaalı işlemler kullanarak örtmeye çalışırlar.
Bu işlemlerin her ikisi de esasen kanuna karşı hile yapılmasını ifade eder. Ekonomik yorumla
olağan ve gerçek ilişkilere göre şekillenen vergisel sonuçlar ortaya çıkartılır.

1) Peçeleme
• Mükelliflerin vergi kaçırmak (vergi ziyaı yaratma) amacıyla özel hukuk ilişkilerini olağan
sayılmayacak şekilde kötü kullanmaları durumudur.
Örnek: A, B’ye bağışta bulunmak ancak veraset ve intikal vergisini ödemekten de kaçmak
ister. Bu nedenle B’ye bağışta bulunacağı 15.000 TL’yi aralıklı günlerle 5’er bin TL olmak
üzere 3 kısımda gönderir. Bu durumda A’nın gerçekleştirdiği işlem; vergi hukuku bakımından
peçeleme işlemidir.
Başkent GAS Şirketi - Kızılay arasında ortaya çıkan peçeleme işlemi
• Vergi hukukunun görevi, peçeleme sözleşmeleri ile gizlenen gerçek durumu ortaya
çıkarmaktır.

2) Muvazaa (syf 69)


• Peçeleme ile muvazaa birbirinden farklı kavramlar olmasına rağmen, bunların vergi hukuku
açısından özelliği, her ikisinin de vergiyi doğuran olayı gizlemek veya dolanmak için
kullanılmalarıdır.
• Peçelemenin amacı her zaman vergiyi doğuran olayla ilgili işlemleri gizlemek iken,
muvazaanın amacı her zaman vergiyi doğuran olayı gizlemek değildir. Muvazaa vergisel
amaç dışı işlemler için de yapılabilir.

14
b) Tipiklik ve Kıyas Yasağı
1) Tipiklik
• Tipleştirme kanun koyucunun vergi kanunlarını hazırlaması ve yasalaştırması sırasında
soyut hukuk kurallarını ortaya koyarken model kavramlar ve tipler kullanmasıdır.
• Tipiklik ise hukukta somut maddi olayın soyut hukuk kuralına uygun olmasıdır.

2) Kıyas Yasağı
• Hukukta kıyas, kanunda yer alan bir kuralın kanunda yer almayan fakat ona benzer bir başka
emsal gösterilerek uygulanmasıdır.
Örnek: sigara içmek yasaksa, puro içmek de yasak
• Vergilerin kanuniliği ilkesi karşısında kural olarak kıyas yer bulmaz. Çünkü vergi yükünü
değiştirici düzenlemeler sadece kanunla yapılabilir.

c) Yorumda Kullanılan Diğer Mantık Kuralları


1) Evleviyet
• Çoğun içinde azın da bulunacağı, bütün için geçerli olanın onun parçaları için de geçerli
olacağı mantığına dayanır.
2) Aksiyle Kanıt (Mefhumu Muhalif) İlkesi
• Karşıt kavramlardan sonuca ulaşma yoludur.

IV) Genel Kural ve Ayrık Kuralın Yorumu (syf 73-74) (Derste üzerinde durulmadı)
• Genel kural geniş, ayrık kural ise dar yorumlanır.

D) VERGİ HUKUKUNDA BOŞLUK DOLDURMA VE TAKDİR YETKİSİ


I) Vergi Hukukunda Boşluk Doldurma
• Vergi hukukunda kanunilik ilkesi ve kıyas yasağının egemen olmasından kural olarak
boşluk doldurmaya imkan vermemesini anlamak zor değildir.
• Her türlü vergisel düzenlemenin kanunlarla yapılması vergilendirme alanında örf ve adete
başvurulmasını da engeller.
• Vergi hukukunda, hakim, hukukta boşluk olduğu gerekçesi ile boşluğu doldurmak suretiyle
hukuk yaratamaz. Vergi hukuku alanında görülen boşluklar ile eksik düzenlemelerin yasama
süreci içinde doldurulması ve tamamlanması gerekir.

II) Vergi Hukukunda Takdir Yetkisi


a) İdarenin Takdir Yetkisi (syf 75-77)
• İdarenin bir işlemi yaparken sahip olduğu yetkiler bağlı yetki ve takdir yetkisi şeklinde
karşımıza çıkar.
Bağlı yetki; olay meydana geldiğinde idarenin şartlara uygun düşen işlemi yapmak zorunda
olması durumudur.
Takdir yetkisi; hukuk kurallarının bazı konularda idareyi uygun çözüm şeklini seçme
konusunda serbest bıraktığı durumdur.
• Kanunda idareye takdir yetkisi verildiği durumları; “yapabilir”, “verebilir”, “kanunda aksine
düzenleme bulunmadıkça”, “takdir edeceği”, “değerlendireceği”, “lüzum görüldüğü takdirde”
lafızlarından anlarız.

b) Hakimin Takdir Yetkisi (syf 77)


• Hakimin kanun (hüküm) içi boşluğu doldurmasına “hakimin takdir yetkisi” adı verilir.

15
E) VERGİLEMEDE İSPAT VE DELİL
I) İspatta Kural
• Hukukta olduğu gibi vergi hukukunda da kural olarak iddia sahibi iddiasını ispatla
yükümlüdür.
• VUK m.3/B “İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya, ilişkin
muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.
Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her
türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan
şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.
İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad
olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.”

• Vergi hukukunda hayatın olağan akışında gerçekleşen bir şeyi iddia eden mükellefin bunu
iddia yükümlülüğü yoktur.
Örnek: enflasyonun yüksek olduğu durumlarda bir kişinin parasını uzun süreli faizsiz olarak
vermesi iktisadi gereklere uygun görülmez, borç parayı faizsiz verdiğini iddia eden bunu ispat
etmelidir.
Örnek: tacirin nakliye aracında taşıdığı malların ticari mal olması ticari gereklerdendir, aksini
ispat tacire düşer
Örnek: bir kimse bir kişiyi gayrimenkulünde bekçi olarak oturttuğunu ve bu nedenle kira
almadığını iddia ediyorsa, bunu ispatla mükelleftir, bedava oturtmak adetten değildir.

II) Delil
• Maddi gerçeğe ulaşma bakımından kullanılan araçlara “delil” denir.
• Vergi hukukunda kural olarak “delil serbestisi ilkesi” geçerlidir. Bu kuralın 2 istisnası
vardır:
a) Yemin b) Vergiyi Doğuran Olayla Bağlantısı Açık ve Tabi Olmayan Şahit İfadesi
vergi hukukunda delil olarak kullanılamaz.
• Vergi hukuku açısından delil çeşitleri şöyle sıralanabilir:
a) Defter, belge, özel sözleşmeler, beyannameler
b) Vergiyi doğuran olayla ilgisi bulunan tanık beyanları
c) İdarece düzenlenen tutanaklar
d) Bilirkişi görüşleri
e) Keşif
f) Karineler

3. hafta / 21.10.22
VERGİYE İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR
A) VERGİ KAVRAMI
• Vergi, kamu giderlerini karşılaması yanında devletin ekonomik ve sosyal hayata
müdahalede kullandığı en etkin mali araçtır. Verginin fiskal (gelir) amacı, kamu giderlerini
karşılamak üzere alınmasıdır.
• İktisatçılar verginin sadece kamu maliyetini karşılaması amacıyla alınmasını, başka bir
amaçla alınmamasını savunmaktadırlar. (verginin tarafsızlığı)
• Verginin bireylerin tercihleri üzerindeki etkisi oldukça fazladır. Zira verginin
artması/azalması durumlarında bireylerin yatırım tercihleri de değişebilir.
• Verginin fiskal olmayan amacı ise olumsuz dışsallık yayan malların tüketiminin
azaltılmasında kullanılmasıdır. Örnek: sigaradan daha fazla vergi alınması
• Yönlendirici vergilendirme ise bireylerin tercihlerinin belirli bir eksene girmesine sebebiyet
vermektir. Yönlendirici vergilendirmenin amacı bireylerin tasarruf etmesine yönelik olabilir.

16
• Yukarıda sayılan unsurlardan hareketle vergi; devlet veya vergilendirme yetkisine sahip
kurumların kamu giderlerinin finansmanı ve/veya toplumun ihtiyaç gösterdiği alanlara hizmet
verebilmek için ödeme gücü olanlardan, bu güçleri ile orantılı olarak aldığı zorunlu,
karşılıksız ve nihai parasal ödemelerdir.

B) VERGİLENDİRME YETKİSİ
• Vergilendirme yetkisi; devletin egemenlik hakkına dayanarak vergi alma konusunda sahip
olduğu hukuki ve fiili güçtür. Devlet bu yetkisini istediği konuya vergi getirerek kullanabilir.
• Anayasamıza göre vergilendirme yetkisi, kanunla kullanılabilecek bir yetkidir.
• Dar anlamda vergilendirme yetkisi; devletin kamu gelirleri içinde sadece vergi almaya
ilişkin yetkisidir. Geniş anlamda vergilendirme yetkisi ise; devletin kamu harcamalarını
karşılamak üzere gerçek ve tüzel kişilerden her türlü mali yükümlülük getirmeye ilişkin
yetkisini kapsar.
• Belediye gelirleri adı altında alınan vergiler Belediyeler tarafından konulmamaktadır.
Belediyelerin ancak vergileri tarh ve tahsil etme yetkisi vardır.
• Tamamlayıcı vergi; kişinin örneğin gelirini vergilendirmeden ölmesi halinde veraset ve
intikal vergisi gelir vergisini tamamlayıcı özellik göstermektedir.

C) VERGİNİN KONUSU
• Verginin üzerinden alındığı fiili veya hukuki durumdur.
Örnek: gelir üzerinden alınan vergi (gelir vergisi)
• Türk vergi sisteminde verginin konusu, mali gücü temsil etmesi bakımından gelir üzerinden
alınan vergiler, servet üzerinden alınan vergiler ve harcama üzerinden alınan vergiler olarak
düzenlenmiştir.
• Yasamanın genelliği (yasamanın istediği konuda düzenleme yapabilmesi) ilkesi nedeniyle
yasama organı istediği konu üzerine vergi düzenlemesi yapabilir.
Örnek: İngiltere’deki pencere vergisi, Türk sisteminde eskiden alınan uşak vergisi
• Vergi konusu ve mükellef genel çerçeveyi çizerken istisna ve muafiyetler ilgili hususlardaki
daralmayı ifade eder.

D) İSTİSNA (Konu Bakımından Sınırlama)


• Tarafsız vergilemeyi savunan kimseler vergi tabanının mümkün olduğunca daraltılmamasını
söyler. Ancak vergi tabanı istisnalarla daraltılmaktadır.
• İstisna; Vergi Kanunu kapsamına giren bir konunun Vergi Kanunu kapsamından
çıkartılmasıdır. (verginin konu yönünden sınırlandırılması)
• Nelerin istisna kapsamında kalacağını kanun koyucu belirler. Ekonomik, sosyal, teknik vs.
çeşitli sebepler istisnaya sebep olabilir.
• İstisnalar verginin tahsilini azaltıcı bir etki gösterdiği için “vergi harcaması” olarak
değerlendirilir.
• Vergi cenneti olarak adlandırılan ülkeler “sermayeyi veya yatırımı” çekmek için istisnalara
fazla yer verirler.
Örnek: Belediyelere/Üniversiteler ait binalardan vergi alınmaması
• İstisna, geçici veya sürekli, kısmi veya tam, şartsız veya şarta bağlı olabilir.

E) MÜKELLEF (YÜKÜMLÜ)
• Mükellef VUK m.8’e göre “Vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu düşen gerçek
veya tüzel kişidir.”
• Mükellefin maddi ödevi kendisine tahakkuk edilen vergiyi ödemektir.
• Mükellefin beyanname vermek, belge almak, saklamak, kayıt tutmak, defter tutmak, işe
başladığını bildirmek, ibraz gibi şekli ödevleri söz konusudur.

17
I) Vergi Mükellefi Olmanın Şartları
a) Vergiyi Doğuran Olayın O Kimsenin Şahsında Gerçekleşmesi
b) Mükellefin Vergiyi Kendi Malvarlığından Ödemek Zorunda Olması

• Her vergi açısından mükellefin kim olduğu kanunlarda belirtilir.


Örnek: gelir vergisinde gerçek kişiler, kurumlar vergisinde kurum olarak belirtilen iktisadi
birimler, MTV’de sicilde adına motorlu taşıt kayıtlı olan gerçek veya tüzel kişiler, KDV’de
mal teslimi yapan, hizmet ifasında bulunan veya ithalat gerçekleştiren gerçek ve tüzel kişiler

• Vergi borçlusu (sorumlusu) sadece maddi ödevlerle yükümlü olan bireylerdir. Ayrıca vergi
sorumlusunda vergiyi doğuran olay sorumlunun kişiliğinde gerçekleşmediği gibi vergiyi
kendi malvarlığından değil, başkasının malvarlığından ödemek durumundadır.

II) Çeşitli Açılardan Vergi Mükellefi


a) Kişi Olup Olmamaya Göre Mükellef
• Medeni Hukuk anlamında kişi sayılmayan toplulukların da vergi hukuk mükellefi olarak
değerlendirilebileceği esas alındığı için “vergisel kişilik” denen daha geniş bir kavram söz
konusudur.
Örnek: iş ortaklıkları, yatırım fonları, adi şirketler de vergi mükellefi olabilir
• Tüzel kişi olmayan topluluklar hem maddi hem şekli anlamda ödevlerini yöneticileri
aracılığıyla gerçekleştireceklerdir.

b) Fiil Ehliyetine Sahip Olup Olmamaya Göre Mükellef


• Mükellef olmak için Medeni Hukuk anlamında fiil ehliyetine sahip olmak şart değildir.
Vergi hukukunda fiil ehliyetine sahip olmayan kişiler de mükellef olarak değerlendirilir. Bu
yeni doğmuş bir çocuk da akıl hastası da veya başka şekilde Medeni Kanun’da sayılan
sebeplerle kendisine yasal temsilci atanmış kişiler de olabilir.
• Gerçek kişi mükelleflerden fiil ehliyetine sahip olanlar vergilendirmeye ilişkin ödevleri
kendileri yerine getirirler. Ancak fiil ehliyetine sahip olmayan mükelleflerin vergi ödevlerini
yerine getirecek kişilerin vergiyi doğuran olayla bağlantı içine girmeleri halinde yasal
temsilcileri bu işlemleri yerine getirmektedir.
• Tüzel kişilerin mükellef olduğu durumlarda üzerlerine düşen şekli ve maddi vergi ödevleri
kanun veya CBK uyarınca oluşturulan kanuni organları tarafından yerine getirilir.

c) Vergiyi Doğuran Olayın Meydana Geldiği Yere Göre Mükellef


• Tam mükelleflerin hem yurt içinden hem de yurt dışından elde ettikleri kazançları
Türkiye’de beyan etmeleri beklenir. (şahsilik ilkesi)
• Dar mükellef ise sadece yurt içinde gerçekleşen vergiyi doğuran olaya ilişkin kısım için
ödevini yerine getirmekle mükelleftir. (kaynak ilkesi)

d) Vergi Yükünün Üzerinde Kalıp Kalmamasına Göre Mükellef


• Genelde mükellefler vergileri kendi malvarlığından öderler. Özellikle gelir vergisi, kurumlar
vergisi gibi dolaysız vergilerde mükellef vergiyi ödedikten sonra bunu başkasına yansıtmaz.
• Kanuni mükellef; vergi kanunları uyarınca adına vergi tarh olunan kimselerdir.
• Ancak bazı sebeplerle verginin kanuni mükellef üzerinde kalmaması benimsenmiştir.
Kanuni mükellef fiyat mekanizması yoluyla ödeyeceği vergiyi başka kimseler üzerinde
bırakmaktadır. Bu şekilde vergi yükü üzerinde kalan mükelleflere “iktisadi mükellef (vergi
yüklenicisi)” adı verilir.
• İktisadi mükellefin vergi dairesiyle bir ilişkisi yoktur ve durumu vergi dairesine karşı hukuki
değil, ekonomik anlam ifade eder.

18
Örnek: KDV’yi ödeyecek olan kişi malı teslim eden kimsedir; malı satın alan değil
• Daha çok gelir vergisi gibi dolaysız vergiler şahsileştirmeye uygundur.

F) MUAFİYET (Kişi Bakımından Sınırlama)


• İstisna verginin konusu bakımından getirilen bir sınırlamayı tanımlarken; muafiyet normalde
vergi kanunları kapsamına giren bir kişinin vergi kanunları kapsamından çıkarılmasını ifade
eder.
• Kanuni mükellefler, yükümlü olduğu ödevleri yapmayla ilgili yetkilerini başka bireylere
anlaşma yoluyla aktaramazlar.

• Muafiyet de istisna gibi vergi tabanını daraltan özellik gösterir.


Örnek: ticari faaliyetinin hacmi çok küçük olan kişilerin gelir vergisi bakımından esnaf
sayılmaları nedeniyle esnaf muaflığı kapsamında vergi vermemeleri
Örnek: diplomatik temsilcilerin Gelir Vergisi Kanunu’nda sayılan vergilerden, MTV
vergilerinden ve (gelecekte) konaklama vergisinden muaf olması, emeklilerin bazı
durumlarda vergiden muaf olmaları

• İstisna ve muafiyet kavramlarının birbirinden ayrılmasına ve farklarına dikkat etmek gerekir.


• Gelir Vergisi Genel Tebliği Mükerrer m.20 “... müstesna....” Kanun maddesinde bahsedilen
müstesnanın, istisna ve muafiyet arasında kalan karma bir niteliği vardır.

G) VERGİ SORUMLUSU
I) Vergi Sorumlusu Kavramı
• Özel hukuktaki sorumluluk ile vergi hukukundaki sorumluluk aynı şey değildir. Zira özel
hukukta çoğu zaman kişi sorumluluğunu kendi malvarlığından yerine getirmektedir.
• VUK m.8’e göre vergi sorumlusu, “Verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi
dairesine karşı muhatap olan kişidir.”
• Vergiyi doğuran olay vergi sorumlusunun şahsında gerçekleşmez. Mükellef sayılmadığı için
de vergi sorumluları vergi borcunu kendi malvarlığından değil, başkalarının malvarlığından
öderler.
• Vergi sorumlusu müessesesinin amaçları; vergi alacağını güvence altına almak, vergi
tahsilini kolaylaştırmak, tahsilat süresini kısaltmak ve vergi idaresinin yapacağı işlemleri
azaltmaktır.
• Vergi sorumluluğu; mükellef konumundaki bir kişinin vergisinin ödenmesinin veya bazı
biçimsel ödevlerinin onunla iktisadi veya hukuki ilişki içine giren bir başka kişiden
istenmesidir.

19
VERGİ HUKUKUNDA SORUMLULUK HALLERİ
Vergi Kesintisi Yapmaktan Kanuni Temsilci Başkalarının
Kaynaklanan Sorumluluk (syf 91-93) Olmaktan Kaynaklanan Vergi Ödevlerinden Kaynaklanan
Sorumluluk Sorumluluk
• Uygulamada “stopaj, tevkifat” da a) Gerçek Kişilerin a) Mirasçıların Ölenin Vergi Borçlarından
denmektedir. Kanuni Temsilcilerinin Sorumluluğu
• Vergiyi doğuran olay mükellefin Sorumluluğu
şahsında gerçekleşmekle beraber vergi b) Devralanların Sorumluluğu
sorumlusu bu kişi için hesapladığı b) Tüzel Kişilerin Kanuni 1) Kurumları Devralanların S.
vergiyi keserek vergi dairesine yatırır. Temsilcilerinin 2) Emlakları Devralanların S.
Bu durumun doğal sonucu olarak vergi Sorumluluğu
sorumlusu, mükellefe ödeme yaparken 1) Normal Dönemlerde c) İşlemlerden Sorumluluk
hak edişin tamamını ödemez. 2) Tasfiye Dönemlerinde 1) Motorlu Taşıtların İşlemlerinden
Kaynaklanan S.
Örnek: iş yeri kiralamalarında kiracı c) Türkiye’de 2) Harca Tabi İşlemlerden S.
(vergi sorumlusu) %20 oranında Bulunmayan
kiradan kesinti yapmak suretiyle ev Mükelleflerin d) Meslek Gruplarının Sorumluluğu
sahibinin (kanuni mükellef) adına Temsilcilerinin
Devlete vergi yatırmak ve geri kalanını Sorumluluğu e) Kefillerin Sorumluluğu
ev sahibine ödemekle yükümlüdür.
d) Tüzel Kişiliği f) Ortakların Sorumluluğu
• Vergi sorumluları GVK m.94 ve Bulunmayanların 1) Limited Ortakların S.
KVK m.15’te sayılmıştır. Buna göre; Temsilcilerinin 2) Tasfiyeden Ortakların S.
1) Kamu idare ve müesseseleri, Sair (İdarecilerinin)
kurumlar, Dernekler, Vakıflar Sorumluluğu g) Belgelerden Sorumluluk
2) Ticaret şirketleri, Kooperatifler, 1) İbraz Edenlerin S.
İktisadi kamu müesseseleri, İş • Aşağıda açıklandı. 2) Resmi Daire ve Noterlerin S.
ortaklıkları, Dernek ve vakıfların
iktisadi işletmeleri, Yatırım fonu ı) İlan ve Reklam İşleri Yapanların
yönetenler Sorumluluğu
3) Gerçek usulde vergiye tabi ticaret ve
serbest meslek erbabı ile çiftçiler j) Karnesiz Hizmet Erbabı Çalıştırılanların
vergi sorumlularıdır. Sorumluluğu

• Vergi sorumluları vergi kesintisi k) Alıcı Tarafın Sorumluluğu


yapmaktan kaçınırlar, bu ödevlerini
yerine getirmezlerse kendilerine 6183 • Aşağıda açıklandı.
Sayılı Kanun m.22’ye göre vergi ve
cezalar nedeniyle tarhiyatlar yapılır.

II) Vergi Hukukunda Sorumluluk Halleri


a) Vergi Kesintisi Yapmaktan Kaynaklanan Sorumluluk
• Yukarıdaki tabloda bahsedildi.

b) Kanuni Temsilci Olmaktan Kaynaklanan Sorumluluk


• Temsil, kısaca bir kişinin başka bir kişi adına işlem yapabilme konusunda olan yetkisidir.
Temsil ilişkisi kanundan (kanuni temsil) veya temsil edilenin iradesinden (iradi temsil)
kaynaklanabilir.
• Kanuni temsilde, gücünü ve yetkisini kanundan alan temsilciler, vergilendirmeden doğan
tüm ödevleri yerine getirmekten vergi dairesinin muhatabı olarak sorumludurlar.

20
• Kanuni temsilcinin vergisel sorumluluğu, temsil ettiği kişinin gerçek veya tüzel kişi
olmasına göre farklı esaslara bağlanmıştır.

1) Gerçek Kişilerin Kanuni Temsilcilerinin Sorumluluğu


• Bir gerçek kişinin kanuni temsilcisi olabilmek için, temsilci olacak kişinin tam ehliyetli
gerçek kişi olması gerekir.

Kanuni temsilcilerce vergilemeye ilişkin ödevlerin yerine getirilmemesi halinde


sorumluluk kime ait olacaktır?
Vergi Aslı Açısından
• İkinci derecede (fer’i) bir sorumluluktan bahsedilir. Alınmak istenen vergi için öncelikle
mükellefin malvarlığına başvurulur. Mükellefin malvarlığından alınamadığı takdirde kanuni
temsilcilerinin malvarlığına başvurulur. (VUK m.10/3 hükmü saklıdır.)
Vergi Cezaları Açısından
• Birinci derecede (asli) bir sorumluluktan bahsedilir. Öncelikle kanuni temsilciye başvurulur.
• VUK m.331 “Vergi kanunları hükümlerine aykırı hareket edenler, bu kitapta yazılı vergi
cezaları (vergi ziyaı cezası ve usulsüzlük cezaları) ve diğer cezalar ile cezalandırılırlar.”
Bu maddede kastedilen sorumluluk “kabahatlerden” kaynaklanan bir sorumluluktur.
Kabahatlerin cezası; genellikle idari para cezasıdır.
• Suçlar için ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesi gereği ceza doğrudan bu fiili işleyen kişiye
verilir.

2) Tüzel Kişilerin Kanuni Temsilcilerinin Sorumluluğu


• Tüzel kişiler temsil yetkisine sahip organlarını oluşturan gerçek kişilerce temsil edilirler.
Tüzel kişilerin üzerine düşen ödevleri bu organlar yerine getirmek durumundadır.
• Tüzel kişilerde kanuni temsilci olmaktan kaynaklanan sorumluluk, VUK m.10’da ve 6183
sayılı Kanun m.35’te düzenlenmiştir. Her iki maddede kanuni temsilciye yüklenen
sorumluluk temsilcinin tüm malvarlığı ile sorumlu olduğu sınırsız sorumluluktur.
VUK m.10’da sadece vergilere ilişkin sorumluluktan bahsedilir. Bu maddede düzenlenen
sorumluluk kusura dayanan sorumluluktur. “ödevlerini yerine getirmemeleri”
6183 sayılı K. m.35’te vergiler dışında da sorumluluktan bahsedilir. Bu maddede
düzenlenen sorumluluk kusursuz sorumluluktur. “malvarlığından tamamen veya kısmen
alınamayacağı anlaşılan”

Kanuni temsilcilerce vergilemeye ilişkin ödevlerin yerine getirilmemesi halinde


sorumluluk kime ait olacaktır?
a) Normal Dönemlerde Sorumluluk
• Tüzel kişilerin kanuni temsilcileri şekli ve maddi ödevlerini yerine getirmedikleri takdirde
hem vergi aslından ikinci derecede hem de vergi cezaları açısından ikinci derecede
sorumlu olurlar. (önce tüzel kişiliğe başvurulur)
• Vergi suçları bakımından suç failinin gerçek kişi olması nedeniyle tüzel kişiliğin cezai
sorumluluğu bulunmamaktadır. Ceza, doğrudan suç sayılan fiili işleyen gerçek kişiye verilir.

b) Tasfiye Dönemlerinde Sorumluluk (syf 98-99) (Üzerinde çok durmadık)


• Şirketlerin faaliyetlerine son vermeleri hususunda tamamlanması gereken hukuki ve
ekonomik sürece tasfiye denir.
• Tasfiye işlemleri şirketin devamı sırasında şirket sözleşmesiyle veya infisahtan sonra
ortakların oybirliği ile seçilen tasfiye memurları aracılığıyla gerçekleştirilir. Tasfiye halinde
bulunan şirketi kanunen tasfiye memuru temsil eder. (TTK m.219)

21
• Şirketlerin tasfiyesi durumunda, şirketin tasfiye dönemi vergi borçlarından tasfiye
memurları sorumlu tutulur.
• Tüzel kişilerin tasfiyeye girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye
giriş tarihinden önceki dönemlere ait borçlarından dolayı sorumluluklarını kaldırmaz.

3) Türkiye’de Bulunmayan Mükelleflerin Temsilcilerinin Sorumluluğu (syf 98-99)


Türkiye’de bulunmayan gerçek veya tüzel kişi mükellefleri, vergi dairesine karşı
Türkiye’deki temsilcileri temsil eder.
• Türkiye’de bulunmayan mükelleflerin dar mükellef olarak Türkiye’deki işletmesinin vergi
dairesine tescilinde daimi temsilci tayin edilmesi zorunluluğu vardır. (VUK m.8-10)

4) Tüzel Kişiliği Bulunmayanların Temsilcilerinin (İdarecilerimim) Sorumluluğu


• İş ortaklıkları, yatırım fonları ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan toplulukların veya
teşekküllerin vergi yükümlülüğü gerektirecek işlemde bulunmaları halinde bunlara düşen
ödevler teşekkülü idare edenler tarafından yerine getirilir.

c) Başkalarının Vergi Ödevlerinden Kaynaklanan Sorumluluk


• Bir kişi, kanun tarafından belirli ilişki içinde bulunduğu kişilerin vergilerinden de sorumlu
tutulabilir.
• Başkalarının vergi ödevlerinden kaynaklanan vergi sorumluluğu çeşitleri aşağıda
belirtilmiştir.

1) Mirasçıların Ölenin Vergi Borcundan Sorumluluğu


• Ölen kişinin tahakkuk etmiş ve ödemediği vergi borçları ölümle birlikte mirası
reddetmemiş mirasçılarına geçer.
• Mirasçılar, vergi borcundan “miras payları oranında” sorumludur. (VUK m.12)
• Mirasçılar, veraset ve intikal vergisi ödeme bakımından kanuni mükelleftirler. Bu bakımdan
vergi sorumlusu sıfatı taşımamaktadırlar.
• Cezalar, ceza sorumluluğunun şahsiliği gereği mirasçılara geçmez. (VUK m.372)
• Vergi aslına uğranan faiz veya gecikme zammı da mirasçılara geçmektedir.

Anayasa Mahkemesi Kararı İncelemesi


• Yaptık. Kağıttan tekrar et.

2) Devralanların Sorumluluğu
a) Kurumları Devralanların Sorumluluğu
• Kurumlar Vergisi Kanunu m.20’ye göre öngörülen şartlara göre yapılan devirlerde
devralan kurum devralınan kurumun tahakkuk etmiş veya edecek vergilerini ödemeyi taahhüt
ederse, vergiden sorumlu hale gelir. (iradi yolla sorumluluk)

b) Emlakları Devralanların Sorumluluğu


• EVK m.30/7’ye göre emlak vergisine tabi bir bina, arsa veya arazinin devredilmesi halinde
eski mükellefe ait ödenmemiş borçlardan devreden (eski mükellef) ve devralan (yeni
mükellef) birlikte sorumlu tutulurlar. (devralanın devredene rücu hakkı saklı)

3) İşlemlerden Sorumluluk
a) Motorlu Taşıtların İşlemlerinden Kaynaklanan Sorumluluk (syf 102)
• 197 sayılı MTVK’ya göre bazı kişi ve kurumlara işlem yapmadan önce, verginin ödendiğini
arama sorumluluğu getirilmiştir. Sorumluluğun 2 türü vardır:

22
Taşıtların Fenni Kontrollerinin MTV Ödendiğine İlişkin Belge Aramadan Yapılması
• MTVK m.13/a-d’ye göre fenni muayenelerini yapmadan, denize veya uçuşa elverişli
belgeleri vermeden önce, verginin ödenip ödenmediğini araştırmadan denetim yapan
yetkililer, mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuşlardır.
Taşıtlara İlişkin Devir İşlemlerinin MTV Ödendiğine İlişkin Belge Aramadan Yapılması
• MTVK m.13/c’ye göre motorlu taşıtların her türlü satış veya devir işlemlerini yapmadan
önce, bu taşıtlara ait o güne kadarki MTV ile gecikme zamları, gecikme faizleri ve vergi
cezalarının ödendiğini gösterir belge istemeyen yetkililer, bu fiilleri nedeniyle sebep oldukları
ödenmeyen vergi, ceza ve fer’ilerinden mükelleflerle birlikte müteselsilen sorumludurlar.

b) Harca Tabi İşlemlerden Sorumluluk (syf 102)


• Harçlar Kanunu m.128’e göre ödenmesi gereken harcın mükellefinden tahsil edilmesi
sağlanmadan harca konu işlemi yapan memurlar, harcın tamamen ödenmesinden mükellefle
birlikte sorumludurlar.

4) Meslek Gruplarının Sorumluluğu (syf 102-103)


• VUK mük.m.227/2’ye göre serbest muhasebeci mali müşavirler imzaladıkları
beyannamelerde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağı olan belgelere
uygun olmasından sorumludurlar. (uygunluk sorumluluğu)
• 3568 Sayılı Kanun m.12’ye göre yeminli mali müşavirler düzenledikleri tasdik
raporlarında kayıtların dayanağı olan belgelerin doğruluğundan sorumludurlar.(doğruluk
sorumluluğu)
• Meslek mensupları uygunluk ve doğruluk sorumluluğu kapsamında mesleki
yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmedikleri takdirde vergi kaybı ortaya çıkarsa; vergi
aslı, vergi ziyaına bağlı ceza ve gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve
müteselsilen sorumlu olurlar.

5) Kefillerin Sorumluluğu (syf 103)


• Kefalet sözleşmesiyle alacaklı vergi dairesine karşı kefil şahsi borç altına girer.
• AATUHK m.11’e göre kefalet ilişkisi mükellefin borçlu olduğu vergi dairesi ile kefil
arasında müşterek ve müteselsil kefalet şeklinde kurulur.
• Vergi dairesinin gösterilen kefili kabul etmesi halinde kefalet sözleşmesinden doğan bir
nedenle kefil durumuna giren kişi, kefalet miktarıyla sınırlı olarak mükellefin vergi
borcundan dolayı alacaklı vergi dairesine karşı sözleşmeden doğan bir sorumluluk
üstlenmiş olur.
• AATUHK m.57’ye göre kefiller aynen asıl borçlu gibi takip olunur. Kefil ödemiş olduğu
vergiler için asıl borçluya rücu hakkına sahiptir.

6) Ortakların Sorumluluğu
a) Limited Şirket Ortaklarının Sorumluluğu (syf 103-104)
• AATUHK m.35’e göre limited şirketten alınmayan ve alınamayacağı anlaşılan kamu
borçlarından her bir limited şirket ortağı sermaye payına göre sorumlu olur. (fer’i nitelikte)
• Limited şirket ortağının şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden veya
devralan kişiler devir öncesine ait devir tarihi itibarıyla ödenmemiş payına düşen şirket
borçlarından müşterek ve müteselsilen sorumludurlar.

b) Tasfiyeden Ortakların Sorumluluğu


• Limited şirket ortakları, tasfiye öncesi dönemlerle ilgili doğan amme alacaklarından şirkete
koydukları sermaye hisseleri oranında sorumlu olurlar.

23
• Tasfiye memurları kurumların vergileri ödenmeden veya karşılık ayırmadan ortaklara
paylaştırma yapamazlar.
7) Belgelerden Sorumluluk
a) İbraz Edenlerin Sorumluluğu (syf 105)
• Damga vergisine tabi bir kağıdın vergisinin mükellefi tarafından ödenmesi gerekir. Verginin
mükellefi kağıdı düzenleyendir.
• Damga Vergisi Kanunu m.24’e göre “Vergiye tabi kağıtların Damga Vergisinin
ödenmemesinden veya noksan ödenmesinden dolayı alınması lazım gelen vergi ve cezadan,
mükelleflere rücu hakkı olmak üzere, kağıtları ibraz edenler sorumludur.”

b) Resmi Daire ve Noterlerin Sorumluluğu (syf 105)


• Damga Vergisi Kanunu m.24/5’e göre resmi daire veya noterlerce düzenlenerek kişilere
verilen ya da daire veya noterde bırakılan kağıt için ödenmeyen veya noksan ödenen vergi
asıllarından mükellefler, cezalardan ise resmi daire veya noterler sorumlu tutulmuştur.

8) İlan ve Reklam İşleri Yapanların Sorumluluğu (syf 105)


• Belediye Gelirleri Kanunu m.13’e göre ilan ve reklamı kendi adına yapan veya yaptıran
gerçek ve tüzel kişiler ilan vergisinin mükellefidir.

9) Karnesiz Hizmet Erbabı Çalıştırılanların Sorumluluğu (syf 105)


• GVK m.64’te; karnesiz hizmet erbabı çalıştıranların sorumluluğu gelir vergisi itibariyle
“diğer usul”de vergilendirilen hizmet erbabının 2 grubunu kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.

10) Alıcı Tarafın Sorumluluğu (syf 106)


• Esas itibariyle kanuni mükellef tarafından ödenen vergi borcunun, mükellefin tespiti veya
mükellefe ulaşmanın mümkün olmadığı bazı hallerde; bazı işlemlerin ilgilisi veya tarafı
vergilerin ödenmesinden sorumlu tutulabilmektedir.
Örnek: KDVK m.9/2, VUK m.11

4. hafta / 28.10.22
• Ders işlenmedi.

5.hafta / 04.10.22
H) VERGİ ÖDEVLİSİ
• Vergi ödevlisi, mükellefi ve vergi sorumlusunu kapsayan daha geniş bir kavramdır. Vergi
ödevlisi, vergi ödenmesi (maddi ödev) yanında bazı şekli ödevleri de yerine getirmektedir.
• Vergi ödevlisi, vergi hukuku ilişkisi içindeki hak ve ödevlere sahip olan tüm kişilerdir.
Örnek: fırından bir adet ekmek alan nihai tüketici konumundaki kişinin bu işlemin belgesi
olan perakende satış fişini almak zorunda olması
• Görevleri dolayısıyla mükellefler hakkında öğrendikleri sırları saklamak zorunda olan
memurlar (VUK m.5), vergi mahkemesi yargıçları veya vergi inceleme elemanları (VUK
m.6), noterler, tapu sicil memurları, ticaret sicil memurları, muhtarlar, kiracılar, banka
müdürleri bu anlamda vergi ödevlisi sayılırlar.

J) VERGİ HUKUKUNDA EHLİYET (VUK m.9)


• Vergi hukukunda vergilendirilme yapabilme açsından kişinin medeni hukuk anlamındaki bir
ehliyetinin önemli olmadığı gibi yerli ve yabancı olmasının, yaşının, cinsiyetinin, renginin,
inancının vb. de önemi yoktur.
Vergilendirmeye Tabi Kişiler Örnek: gerçek kişiler, tüzel kişiler, tüzel kişiliği bulunmayan
topluluklar (adi şirket, yatırım fonu, iş ortaklıkları, cemaatler)

24
K) VERGİYİ DOĞURAN OLAY
• Mükellefle verginin konusu arasında kanunun öngördüğü biçimiyle meydana gelen ilişkidir.
• Vergiyi doğuran olay, mükellef yönünden vergi borcunun, idare yönünden (idari işlemin)
vergi alacağının sebebini oluşturur.
• VUK m.19 “Vergi alacağı, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın gerçekleşmesi
veya hukuki durumun tamamlanması ile doğar.”
• Vergiyi doğuran olay gerçekleştiğinde idare ile mükellef arasındaki borç ilişkisi de kurulmuş
olur. (soyut borç ilişkisi / miktarı belirli değil)
Örnek: emlak vergisinde ilgili emlağa sahip olunması, VİV’de intikalin meydana gelmesi

• Somut bir olayın vergi hukukuyla ilişkilendirilebilmesi, bu olayın belirli aşamalardan


geçmesine bağlıdır. Bu olaylar:
(1) Kanunda tanımlanan kuralın belirlenerek anlamlandırılması (soyut norm tespiti)
(2) Ekonomik hayatta gerçekleşen olayın meydana geldiğinin belirlenmesi (somut olayın
tespiti)
(3) Kanunda yer alan soyut norm şeklindeki vergiyi doğuran olay ile hayatta meydana gelen
maddi olayın tam olarak örtüştüğünün tespiti (tipikliğin sağlandığının tespiti)
• Verginin miktar itibariyle belirlenmesi, tarh işlemiyle gerçekleşir.

• Vergiyi doğuran olayın ne zaman gerçekleştiği önemlidir. Zira ilgili olaya, o dönemdeki
tarifeye göre oran uygulanacak, işlem yapılacaktır.
• Vergiyi doğuran olayın meydana geldiği dönemin doğru saptanması zamanaşımı yönünden
de önemlidir. Çünkü tarh zamanaşımı vergiyi doğuran olaya bağlanmıştır. (VUK m.114)
Örnek: tebliğ zamanaşımı süresi vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği takvim yılını takip eden
takvim yılının başından itibaren 5 yıl olması

L) YASAK FAALİYETLER
• VUK m.9 “Vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş bulunması mükellefiyeti ve
vergi sorumluluğunu kaldırmaz.”
Bu durumda yasak faaliyetler adeta yasak değilmiş gibi vergilendirilir. Yeter ki yasak faaliyet,
kanunda tanımlanmış gelir unsurlarına girmiş olsun.
Örnek: kanunlarca yasaklanan uyuşturucu ticareti çerçevesinde veya at ve eşek etinden sucuk
yapılıp satılması şeklinde gelir elde edilmesi halinde de bunlar üzerinden gelir vergisi
alınması
Yasak faaliyeti gerçekleştirenlerden neye göre tespit edilip vergi alınacak?
• Matrahın re’sen tespiti (tarhiyatı) yöntemiyle idare, defterlerde herhangi bir bilgi yoksa
matrah komisyonları tarafından re’sen tarhiyat yaparak yaklaşık takdir üzerinden bu kişileri
vergilendirme yoluna gideceklerdir.

M) ÖZEL SÖZLEŞMELER
Acaba mükellef, bir başkasıyla özel hukuk alanında sözleşme yaparak ödevleri ile ilgili
hususları başka bir kimseye aktarabilir mi? Vergi hukukunda özel sözleşmeler
yapılabilir mi?
• Sözleşme serbestisi gereği evet, mükellef bir başkasıyla özel hukuk alanında TBK m.27 ve
kanunun diğer emredici hükümlerine aykırı olmamak suretiyle sözleşme yaparak ödevleri ile
ilgili hususları başka birine aktarabilir.

• VUK m.8/3’e göre “Vergi kanunlarıyla kabul edilen haller müstesna olmak üzere,
mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna ilişkin özel sözleşmeler vergi dairelerini
bağlamaz.”

25
• Bu anlamda devredilen kişinin ilgili sorumluluklarını yerine getirmemesi halinde cezanın
muhatabı devredilen kişi değil, mükelleftir.
• Mükellefin, sözleşmeye aykırı davranış neticesinde devrettiği kişi ile ilgili rücuları saklıdır.
• Ancak vergi kanunlarının yapılmasına açık izin vererek tanıdığı özel sözleşmeler vergi
idaresine karşı geçerlidir. (KVK m.20)
• Taraflar arasında yapılan sözleşmeye ilişkin uyuşmazlık çıkması halinde görevli yargı kolu;
idari yargı değil, adli yargıdır.

N) VERGİ HUKUKUNDA TEMSİL (“Bu konuyu sorumluluk kapsamında anlattık.”)


• Temsil, bir kişi tarafından bir başka kişinin hukuk alanında sonuç doğuracak şekilde işlem
yapılmasıdır.
• Temsil konusu iş, yargı makamları huzurunda yapılan veya yargılamayı ilgilendiren bir işse,
kişiyi temsil edecek kişi her halükarda avukatıdır. (Avukatlık Kanunu m.35)
VERGİ HUKUKUNDA TEMSİL
I) Kanuni Temsil (syf 115 - 116) II) İradi Temsil (syf 116 - 118)
• Kişilerle kanuni temsilciler • Temsil yetkisinin, yetkiyi verenin iradesiyle oluştuğu halde iradi
arasındaki ilişki özel hukuk ilişkisi temsilden söz edilir.
olmakla beraber, kanuni temsilci ile • Vergi kanunlarında kanuni temsilci açısından özel düzenleme
vergi idaresi arasındaki ilişki kamu yapılmasına rağmen iradi temsil genel düzenlemelere bırakılmıştır.
hukuku ilişkisini oluşturur. (TBK’daki temsil/vekalet hükümleri)
• Bir kişinin başka bir kişi tarafından • Temsilcinin vergi idaresine karşı temsil yetkisine sahip olduğunu ispat
temsilinin kanundan kaynaklanması edebilmesi açısından verilen yetkinin yazıya bağlı olması gerekir.
halinde kanuni temsilden söz edilir. Vergilerle ilgili yetki verilirken özel vekaletnamenin noterden
Örnek: küçüğün velisi, akıl yapılması ve temsilciye (vekile) vergi konularıyla ilgili yetki
hastasının vasisi, tüzel kişilerin verildiğinin açıkça belirtilmesi gerekir. (özel yetki)
kanuni temsilcileri Özel Yetki Genel Yetki
• Temsil olunanın isteğine bağlı • Temsil olunanın temsil yetkisini
olarak getirdiği sınırlamalar verirken herhangi bir konu
çerçevesinde temsilciye verdiği sınırlaması öngörmeden verdiği
yetkidir. yetkidir.

TBK’da sayılan, özel temsil yetkisini gerektiren haller nelerdir?


• İradi temsilci dava açma, sulh olma, tahkim, kambiyo taahhüdü, bağışlama, taşınmaz devri,
taşınmazın hakla sınırlandırılması işlemlerini özel yetkisi olmadan gerçekleştiremez.
• Özel yetki kapsamında verilen temsil yetkisi, temsilciye temsil ettiği kişiyi vergi dairesine
karşı temsil etme hakkı verirken, temsilciyi yaptıklarından veya yapmadıklarından dolayı
vergi dairesine karşı sorumlu hale getirmez.
Vergi dairesine karşı sorumluluk her zaman iradi temsil yetkisi veren mükellefe aittir.

• Kanuni veya iradi yetki çerçevesinde olsun temsilcinin eylemi adli nitelikli bir vergi
suçunun işlenmesine sebep oluyorsa “cezaların şahsiliği” ilkesi nedeniyle ceza, suç fiilini
işleyen temsilcinin adına hükmolunacaktır.

O) VERGİDEN KAYNAKLANAN ÖZEL HUKUK UYUŞMAZLIKLARI (syf 118-120)


• Vergiden kaynaklanan özel hukuk uyuşmazlıkları, vergi borcunun tamamı ödenmiş
olmasına karşın mükelleflerin kendi aralarındaki özel sözleşmelerin açık olmamasından veya
kararlaştırılanın uygulanmamasından kaynaklanmaktadır.
• İç ilişki özel hukukun alanına girerken, dış ilişki vergi hukukunun alanına girer.

26
MÜKELLEFİN ÖDEVLERİ VE HAKLARI
• Tarhın eksiksiz ve zamanında gerçekleşmesi için kanunda, gerek mükelleflere gerek vergi
sorumlularına gerek vergi ödevlilerine belirli sorumluluklar ve ödevler getirilmiştir.
• Mükelleflerin üzerine düşen vergiyi ödemenin (maddi ödev) yanında vergi defteri tutmak,
belge düzenlemek, beyanname vermek, vergi levhası bulundurmak gibi vergilendirme ile
ilgili birtakım şekli ödevleri de bulunur.

A) MÜKELLEFİN ÖDEVLERİ
I) Bildirime İlişkin Ödevler
• Mükellefler, vergilendirme bakımından önem taşıyan bazı hususları vergi idaresine
bildirmek zorundadırlar. (beyan esasına dayalı sistem)
• VUK m.169’a göre “Bildirmeler yazılı olur; yalnız defter tutmaya mecbur olmayan
mükelleflerden okuma ve yazması olmayanlar, bildirmeleri sözle yapabilirler. Sözlü
bildirmeler tutanakla tespit olunur.”

a) İşe Başlamayı Bildirme (10 gün)


• Özellikle vergiye tabi ticaret ve sanat erbabı, serbest meslek erbabı, kurumlar vergisi
mükellefleri, kollektif ve adi şirket ortaları ile komandit şirketlerin komandite ortakları işe
başlandığını bildirmek zorundadırlar.
• İşe başlama konusunda VUK’da bazı karinelere yer verilmiştir.
Örnek: tüccarlar açısından; bir işyeri açmak, işyeri açmamış olsa bile mesleki bir kuruluşa
kaydolmak veya bilfiil işle uğraşmak
serbest meslek erbapları açısından; özel bir işyeri açmak, çalışan yere tabela veya levha
asmak, ilanlar yapmak veya mesleki bir kuruluşa kaydolmak
İşe Başlamayı Bildirme Süreleri
Gerçek Kişiler Şirketler Şirketler Dışında Kalan Tescile Tabi Kuruluşlar
• Gerçek kişiler veya • İşe başlama tarihinden • Kanuni temsilcileri tarafından işe başlama
onlar adına yetkili itibaren 10 gün içinde ticaret tarihinden itibaren 10 gün içinde yerine getirilir.
kılınmış avukat ya da sicili memurluğu tarafından Örnek: bir vakıf veya dernek iktisadi işletme
meslek mensuplarınca vergi dairesine bildirilerek kurmuşsa
işe başlama tarihinden yerine getirilir. (VUK m.153) • Kişiliği olmayanlar bakımından da bu 10 günlük
10 gün içinde, yerine süre geçerlidir.
getirilir.

• İşe başlamanın bildirilmesiyle birlikte idarelerin bilgi toplama içerisinde yoklama faaliyetini
yürütmesi önemlidir.

b) İşi Bırakmayı Bildirme (VUK m.160) (1 ay)


• İşi bırakanlar, işi bıraktıktan itibaren 1 ay içinde duruma bağlı oldukları vergi dairesine
bildirmek zorundadırlar.
• Ölüm işi bırakma hükmündedir. Mükellefin mirası reddetmemiş mirasçıları tarafından
vergi dairesine bildirilir. Mirasçılardan herhangi birinin ölümü bildirmesi diğer mirasçıları bu
ödevden kurtarır.
• Tasfiye ve iflas hallerinde, mükellefiyet vergi ile ilgili muamelelerin tamamen sona
ermesine kadar devam eder. Bu hallerde tasfiye memurları veya iflas dairesi; tasfiye veya iflas
kararları ile tasfiyenin veya iflasın kapandığını vergi dairesine ayrı ayrı bildirmeye
mecburdurlar.
• İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya

27
c) Diğer Bildirimler (“Bunların hepsini bilmenize gerek yok.” (syf 123)
• Mükellefin vergi dairesine bildirmesi gereken değişiklikler; adres değişiklikleri, iş
değişiklikleri, işletme değişiklikleri, mükellefiyet biçiminde değişiklikler ile bina ve arazi
değişiklikleridir.

II) Belge Düzenine İlişkin Ödevler


• Vergilendirme, vergiyi doğuran olayların belgelendirilmesi ve bu belgelerin de belli süreler
içerisinde kanunda sayılan defterlere kaydedilmesi esasına dayanır. (delil niteliği)

a) Fatura✨(VUK m.229)
• Hem Ticaret Kanunu açısından düzenlenen hem de Vergi Usul Kanunu açısından
düzenlenen ticari bir vesika, borçlandırıcı bir belgedir.
• Fatura, malın teslim edildiğini veya borcun ifa edildiğini ispat yerine geçen belge
olmamakla beraber tüccarın teslim ettiği malla / yerine getirdiği hizmetle ilgili bedelin
belirlendiği ticari vesikadır. Çünkü fatura alınmakla beraber mal ifa edilmemiş olabilir.
• Faturanın düzenlenme süresi; malın teslim edildiği veya hizmetin sunulduğu tarihten
itibaren en geç 7 gündür.
• Faturanın içeriğine itiraz süresi; esasında TTK’da düzenlenmiş bir meseledir. Mükellef,
fatura düzenlendikten itibaren 8 gün içinde o faturada düzenlenen malların teslimine/hizmetin
içeriğine itiraz etmezse, o malı/hizmeti kabul etmiş sayılır.
• Fatura içeriği malların teslim edildiği veya bedelinin ödendiğinin iddia edilmesi halinde,
iddia eden taraf iddiasını ispatla mükelleftir.

Hangi durumlarda fatura düzenlenmek zorundadır? Faturanın sınırı nedir?


Nihai Tüketicilere Yapılan Satışlarda
• Nihai tüketicilerin, fatura verebilecek durumdaki kişilerden satın aldıkları emtia veya hizmet
bedelinin KDV dahil (2022 yılı itibariyle) 2000 TL’yi geçmesi,
• Nihai tüketicilerin alımları yukarıda belirtilen parasal sınırın altında kalmakla beraber
nihai tüketicinin istemesi
halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi zorunludur.
• 2000 TL’yi aşan satımlarda mutlaka faturanın istenmesi ve karşı taraf tarafından
düzenlenmesi gerekir.
• Nihai Tüketiciler Dışındakilere Yapılan Satışlarda fatura zorunluluğu VUK m.232’de
düzenlenmiştir.

Fatura Çeşitleri (syf 126-127)


1) E- Fatura 2) E-Arşiv Fatura
• E-Fatura uygulamasına dahil olmak zorunda olan mükellefler; • E-Arşiv Fatura uygulamasına dahil
(1) Yıllık brüt satış hasılatı (2022 yılı itibariyle) 3 Milyon TL ve olmayan mükelleflerce, 01.01.2020
üzeri olan mükellefler, tarihinden itibaren düzenlenecek
(2) ÖTV Kanunu ek (I) ve (III) sayılı listedeki malları imal ve faturaların, vergiler dahil toplam
ithal eden mükellefler, tutarının (2022 yılı itibariyle) 5000
(3) Mal veya hizmetlerin alınması, satılması, kiralanması veya TL’yi (vergi mükelleflerine
dağıtımını internet ortamında kullanan mükellefler ve aracıları, düzenlenenler açısından 2000 TL’yi)
(4) Komisyoncu veya tüccar olarak sebze ve meyve ticaretiyle aşması halinde söz konusu faturaların “e-
iştigal eden mükellefler Arşiv Fatura” portalı üzerinden
düzenlenmesi zorunludur.

28
• Faturanın olması, ilgili alacağın tahsil edildiği anlamına gelmez. Fatura, ilamsız icra takibine
konu yapılabilir.

b) Gider Pusulası (VUK m.234)


• Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde
olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin vergiden muaf esnafa yaptırdıkları işler veya
onlardan satın aldıkları emtia için düzenleyip işi yapana veya emtiayı satana imza
ettirecekleri belgelerdir.
• Gider pusulası da elektronik ortamda düzenlenebilmektedir. Parasal sınır yok.
• En geç 7 gün içerisinde düzenlenmesi gerekir.

c) Müstahsil Makbuzu (VUK m.235)


• Gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçilerden yapılan alımlar karşılığında ödenen bedel
için düzenlenen bir belgedir.
• Gider pusulası da elektronik ortamda düzenlenebilmektedir. Parasal sınır yok.

d) Serbest Meslek Makbuzu (VUK m.236)


• Serbest meslek ücretinin/kazancının tahsil edildiğini gösteren, tahsilat belgesidir.
• Serbest meslek erbapları yaptıkları hizmetin karşılığı hak ettikleri kazancı tahsil ettiklerinde
2 nüsha halinde serbest meslek makbuzu düzenlemek zorundadırlar.

e) Perakende Satış Vesikaları (VUK m.233)


• Malı satın alanın, alınan malın başkasına satmak için almadığını ispat durumunda olduğunu
belirtmek için düzenlenen belgedir.

f) Sevk İrsaliyesi ✨
• Bir yerden başka bir yere ticari mal sevk edilmesi esnasında düzenlenecek bir belgedir.
• Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı halde
satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının,
sevk irsaliyesi düzenlenmesi ve bulundurulması şarttır. (VUK m.230/5)
• İrsaliyeli fatura düzenlenmişse onun dışında ayrı bir sevk irsaliyesinin düzenlenmesine
gerek yoktur.
• Nihai tüketicilerin (malı başkasına satmamak/ kullanmak üzere) araçlarında sevk irsaliyesi
bulundurmasına gerek yoktur.

g) Taşıma (Nakliye) İrsaliyesi (VUK m.240/A)


• Ücret karşılığında eşya nakleden bütün gerçek ve tüzel kişiler, naklettikleri eşya için VUK
m.209’daki yazılı bilgilerle, sürücünün ad ve soyadı ile aracın plaka numarasını ihtiva eden
seri numarası dahilinde teselsül eden irsaliye kullanmak zorundadırlar.

h) Günlük Müşteri Listesi (VUK m.240/C)


• Konaklama yerlerinde tutulan bir belgedir.

j) Yolcu Listesi
• VUK m.240/B “Şehirler arasında yapılan yolcu taşımalarında VUK m.233 gereğince yolcu
taşıma bileti kesmeye mecbur olan mükellefler, (T.C. Devlet Demiryolları hariç) .... iki nüsha
yolcu listesi düzenlerler ve bu listenin bir nüshasını sefer sonuna kadar taşıtta ve diğer
nüshasını işyerinde bulundururlar...”

29
k) Ücret Bordrosu (VUK m.238)
• İşverenlerin her ay çalıştırdıkları iş görenlere ödedikleri ücretler için düzenlemek zorunda
oldukları belgedir.

m) Muhabere Evrakı (VUK m.241)


• Tüccarların her nevi ticari muameleleri dolayısıyla yazdıkları ve aldıkları mektuplar, telgraf
vb. muhabere evrakını teşkil eder. Gönderilen ve gelen muhabere evrakının, işlerinin icabına
göre dosyada muhafaza edilmesi zorunludur.

n) Diğer Belgeler (syf 131)


Örnek: adisyon, reçete, ambar tesellüm fişi, döviz alım/satım belgesi, dekont...

o) Belgeye Bağlanması Gerekmeyen Haller


• Kayda geçirilen bazı işlemlerin belgeye bağlanma zorunluluğu yoktur.
• VUK m.228’e bunlar:
1) Örf ve teamüle göre bir belgeye dayandırılması alışık hale gelmemiş çeşitli giderler,
Örnek: lokanta ve benzeri yerlerde verilen bahşişler
2) Belgenin teminine imkan olmayan giderler,
Örnek: şehir içi yolcu taşımacılığı ile ilgili olarak otobüslere yapılan ödemeler
3) Vergi kanunlarına göre götürü olarak belirlenen giderler

III) Defter Tutma Ödevi


a) Defter Tutma Ödevinin Amacı
• VUK m.171 “Mükellefler bu kanuna göre tutacakları defterleri vergi uygulaması
bakımından aşağıdaki maksatları sağlayacak şekilde tutarlar:
1) Mükellefin vergi ile ilgili servet, sermaye ve hesap durumunu tespit etmek,
2) Vergi ile ilgili faaliyet ve hesap neticelerini tespit etmek,
3) Vergi ile ilgili muameleleri belli etmek,
4) Mükellefin vergi karsısındaki durumunu hesap üzerinden kontrol etmek ve incelemek,
5) Mükellefin hesap ve kayıtlarının yardımıyla üçüncü şahısların vergi karşısındaki
durumlarını (emanet mahiyetindeki değerler dahil) kontrol etmek ve incelemek.

• Vergi kanunlarına göre tutulan defterler her şeyden önce vergi açısından delil niteliği
taşırlar. Tutulan defter ve belgeler ve bunlarda yer alan bilgiler, aksi ispat edilinceye kadar
defter ve kayıtlar ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere ve iktisadi ticari icaplara
uygun olduğu kabul edilir. (doğruluk karinesi)

b) Defter Tutmak Zorunda Olanlar (syf 133)


• VUK m.172’ye göre “defter tutmak zorunda olanlar:
1) Ticaret ve sanat erbabı, 2) Ticaret şirketleri,
3) İktisadi kamu müesseseleri, 4) Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler,
5) Serbest meslek erbabı, 6) Gerçek usulde vergiye tabi çiftçiler.”
• VUK m.173’e göre “defter tutmak zorunda olmayanlar:
1) Gelir vergisinden muaf olan esnaf,
2) Gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler,
3) Gelir Vergisi Kanunu’na göre kazançları basit usulde tespit edilenler,
4) Kurumlar vergisinden muaf olan iktisadi kamu müesseseleri,
5) Kurumlar vergisinden muaf dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler.”

30
c) Tutulması Gereken Defterler
1) Genel Defterler (“Bu defterler önemli”)
• 1. sınıf tacirler tarafından TTK’da tutulması zorunlu sayılmış defterler:
(1) Yevmiye defteri (VUK m.183, tutulması ve tasdiki zorunlu)
(2) Defteri kebir (VUK m.184, tutulması zorunlu)
(3) Envanter defteri (VUK m.185, tutulması zorunlu ve tasdiki zorunlu)
• Diğerleri için bkz. kitap sayfa 133

2) Özel Defterler (syf 133-134)


• Derste üzerinde durmadık.

d) Tutulacak Defterlerin Tasdiki (syf 134)


• Defter tutmak kadar bu defterlerin tasdik edilmesi de önemlidir. Defter kayıtları her hesap
dönemi sonunda kapatılır ve ertesi hesap dönemi başında açılır.
• Takvim yılını esas alan hesap dönemi “normal hesap dönemi” iken, 12 aylık süreyi kapsayıp
da takvim yılından farklı olan hesap dönemi ise “özel hesap dönemi”dir.
Örnek: Ocak’ta başlayıp Aralık’ta sona eren hesap dönemi normal hesap dönemidir. Ancak
kişiler kendisine özel bir hesap dönemi de düzenleyebilir.

Tasdik Türleri
Yenileme Tasdiği Devam Tasdiği
• Öteden beri işe devam etmekte olanlar yeni dönemde yeni defter • Öteden beri işe devam etmekte
kullanacaklarsa defterin kullanılacağı yıldan önce (hesap döneminden olanlar yeni dönemde eski
önceki) son ayda tasdik ettirirler. (önceki) dönem defterlerinin
• Olağan hesap dönemini benimsenmiş mükellefler yenileme tasdiğini aralık dolmaması nedeniyle bunları yeni
ayında yapmalılardır. dönemde kullanacaklarsa defterin
• Özel hesap dönemi belirlenmiş kişiler ise belirledikleri döneme göre son kullanılacağı hesap döneminin ilk
ayda yenileme tasdiği yapmalıdırlar. ayında bunları tasdik ettirmelidir.

• VUK m.220’ye göre tasdiki zorunlu olan defterler:


(1) Yevmiye (günlük) ve envanter defterleri,
(2) İşletme defteri,
(3) Çiftçi işletme defteri,
(4) Nakliyat Vergisi defteri
(5) Yabancı nakliyat kurumlarının hasılat defteri
(6) Serbest meslek kazanç defteri
(7) Yukarıda sayılan defterlerin yerine, tutulması uygun görülen defterler

• Defteri kebir (büyük defter), tutulması zorunlu ancak tasdike zorunlu tutulmamış defterdir.

e) Defterlerin e-Defter Olarak Tutulması (VUK mük. m.242)


• Ülkemizde bilgi teknolojilerinden yararlanarak mükelleflerin vergi kanunlarına uyumlarının
artırılması ile kayıt dışılığın önlenmesi amacıyla e-defter tutma zorunluluğu getirilmiştir.
• Resmi Gazete'de yayınlanan tebliğe göre 2018, 2019 ve 2020 hesap dönemleri için 5 milyon
TL, 2021 için 4 milyon TL, 2022 ve sonrası hesap dönemleri için 3 milyon TL üzeri satış
gelirine sahip olan mükelleflerin e-Defter programına geçişleri zorunlu hale gelmiştir.

f) Defter Beyan Sistemi (syf 136)


• Vergilerin büyük bir kısmı beyan üzerine tarh olunan vergilerden oluşur.

31
• Defter beyan sistemi serbest meslek erbabı, işletme hesabı esasına göre defter tutan
mükellefler ile basit usule tabi olan mükelleflerin kayıtlarının elektronik ortamda tutulmasına,
vergi beyannameleri, bildirim ve dilekçelerin elektronik olarak verilebilmesine imkan tanıyan
sistemdir.

IV) Kayıt Düzenine İlişkin Ödevler (“Derste üzerinde durmadık.”) (syf 136-137)
• Kayıt düzenine ilişkin ödevler VUK m.215-219 arasında düzenlenmiştir.

V) Beyanname Verme Ödevi (syf 137-138)


• Türk vergi sisteminde bazı vergiler beyana tabi iken, bazıları değildir. Beyana tabi
vergilerde matrah, mükellefin beyanı üzerine tespit edildiğinden, beyanname verme ödevi
sistemin temel unsurunu oluşturmaktadır.
Örnek: gelir vergisi, kurumlar vergisi, katma değer vergisi, özel tüketim vergisi, damga
vergisi, muhtasar beyannameler...
• Günümüzde beyannamelerin hemen hemen tamamı elektronik ortamda verilmektedir.
• İnternet vergi dairesi sistemi, Türkiye’de mükelleflerin beyanname vermesi hususundaki
uygulamaları düzenlemek amacıyla var olan sistemdir. (Gelir İdaresi Başkanlığına bağlı)

VI) Saklama ve İbraz Ödevi


• Mükelleflere defter ve belgelerini belirli süre saklama ve bu süre içinde istendiğinde ibraz
etme ödevi getirilmiştir.

a) Saklama Ödevi
• VUK m.253 “Defter tutmak zorunda olanlar, tuttukları defterleri, aldıkları yazılı vesikaları
(belgeleri), ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak 5 yıl süre ile
muhafaza etmeye mecburdurlar.”
• VUK m.254’e göre defter tutmak zorunda olmayan mükellefler ise almak zorunda
oldukları fatura, gider pusulası ve müstahsil makbuzlarını düzenleme tarihlerini takip eden
takvim yılı başında başlayarak 5 yıl süre ile saklamak zorundadırlar.

b) İbraz Ödevi (“Yerine getirilmezse re’sen matrah takdiri”)


• Mükellefler esas itibariyle saklamak durumunda oldukları her türlü defter, belge ve
karneler ile vermek zorunda bulundukları bilgilere ilişkin mikro fiş, mikro film, manyetik
teyp, disket vb. ortamlardaki kayıtlarını ve bu kayıtlara erişim veya kayıtları okunabilir hale
getirmek için gerekli tüm bilgi ve şifreleri saklama süresi içinde yetkili makam ve
memurların talebi üzerine ibraz ve inceleme için arz etmek zorundadırlar.
• İbraz ödevinin yerine getirilmesinin istenebileceği son süre ilgili defter belge veya kaydın ait
olduğu takvim yılından başlamak üzere 5 yıldır.

VII) Levha Bulundurma Ödevi


• Vergi hukukunda mükelleflere, işletmelere ve kullandıkları bazı cihazlara yönelik bilgilerin
yer aldığı kimlik belgesi niteliğinde levhalar düzenlenir.

a) Vergi Levhası
• İşletmenin vergiye tabi kazancının yazıldığı ve bu kazanca bağlı olarak vergi matrahının yer
aldığı levhayı, mükellefler her yılın Mayıs ayının son gününe kadar almak ve bulundurmak
zorundadırlar. (VUK m.5/4)

32
b) Diğer Levhalar
• Vergi uygulamasında, vergi levhası yanında işletmede bulundurulması veya asılması
gereken başka levhalar da vardır.
Örnek: KDV dahildir levhası, belge basma yetkisi...
• Anlaşmalı olmayan matbaalar tarafından basılan belgeleri kullanmak da vergi hukuku
açısından suç hükmünde olan bir fiildir.

B) MÜKELLEF HAKLARI
• Mükellef hakları (idareden) vergi mükelleflerine olumlu ya da olumsuz talepte bulunma
yetkisi veren ve ihlal edildiğinde hukuki koruma sağlayan haklardır.

I) Mükellef Haklarının Dayanakları ve Açıklanması


• Birçok hukuk dalında zayıf tarafın haklarını koruyucu düzenlemeler vardır. Benzer şekilde
vergileme işleminin zayıf tarafını oluşturan mükellef hakları da bulunmaktadır.

a) Mükellef Haklarının Dayanakları


• Mükellef haklarını düzenleyen hukuksal dayanaklar, Anayasa, uluslararası anlaşma,
kanunlar, mükellef hakları bildirgesinde dağınık bir şekilde bulunmaktadır.

Mükellef hakları bildirgesi nedir?


• Mükellef hakları bildirgeleri mükellef haklarının açıklanması ve duyurulmasına yönelik bir
kaynaktır.

b) Mükellef Haklarının Açıklanması


• Birçok ülkede mükellef haklarının açıklanmasına ve duyurulmasına yönelik düzenlemeler
yapılmıştır.
Örnek: TR’de kanunlarla ve mükellef hakları bildirgesi ile

II) Türkiye’de Mükellef Hakları


a) Genel Haklar (Temel İnsan Hakları Çerçevesinde Tüm Mükelleflere Tanınan Haklar)
1) Adil, Eşit ve Saygılı Hizmet Alma Hakkı (syf 142)
• İdarenin bütün mükelleflere eşit davranması, aynı mesafede olmasıdır.

2) Bilgi Edinme Hakkı


• Mükelleflerin vergilendirme süreçleriyle ilgili bilgi sahibi olmasıdır. Bu bazen mükellef
istemeden, bazen de kendisinin talebi üzerine gerçekleşmektedir.
Örnek: sirküler, özelge/mukteza

3) Başvuru Hakkı (syf 142-143)


• Mükellefle idareler arasında ortaya çıkabilecek uyuşmazlıklarda mükelleflerin
başvurabilecekleri çeşitli çözüm yolları mevcuttur. Bu anlamda mükellef;
idari yollara (barışçıl yol), kamu denetçisine (ombudsman), uzlaşmaya, ceza indirim
müesseslerine, yargı yoluna başvurabilir.

4) Mükelleflere İlişkin Bilgilerin Gizliliği Hakkı


• Vergi kanunlarının uygulanması sırasında görevlilerin mükellefler hakkında edindiği
bilgiler, mükelleflerin özel hayatı veya işi ile ilgili sırlar olup; bunların başkaları tarafından
öğrenilmesi kişinin gizlilik alanını doğrudan ilgilendirir.

33
• Vergi mahremiyeti olarak sayılabilecek bilgilerin kullanılması, ifşası hem Vergi Kanunu’na
göre ihlal suçu, hem de Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun’a göre suç teşkil
etmektedir. (vergi yüzsüzleri / vergi şampiyonları)

5) Özel Hayatın Gizliliği Hakkı (TCA m.20)


• Özel hayatın gizliliği hakkı gereği, gelir idaresi mükelleflerinin işyerinde, evinde veya
üzerinde arama işlemini ancak kanuna dayanan haklı bir gerekçe ve yargıç kararı ile yapabilir.

6) Temsilci Kullanma Hakkı (syf 144)


• Mükellef veya vergi sorumlularının; (1) fiil ehliyetine sahip olmaması, (2) tüzel kişi olması
veya (3) kendi iradesiyle işlemleri gerçekleştirmek amacıyla temsilci kullanma hakkı
yasalarımızda ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

7) Belirlilik Hakkı
• Hukuki güvenlilikle bağlantılı bir durumdur. Kanunların net, açık ve anlaşılır olması
gerekliliğine dayanır.

b) Özel Haklar (Vergilendirme Süreciyle İlgili Mükelleflere Tanınan Haklar)


• Vergi kanunlarının uygulanması ve vergilendirme süreciyle ilgili mükelleflere tanınan
yetkilerdir.
1) Tarh - Tebliğ Sırasındaki Haklar
• Vergi sistemlerinde esas olan, mükellefin beyanına göre verginin tarh edilmesidir. Beyan
doğruluk karinesinden kaynaklanır.
• Mükelleflerin kendi beyanlarına karşı itirazda bulunamayacağı ve dava açamayacağı hüküm
altına alınmasına rağmen;
(1) ihtirazi kayıtla verilen beyannamelere ve
(2) hataların varlığı halinde düzeltme talebinin reddine ilişkin işlemlere
karşı dava açabilirler.
• Beyana dayanan vergilerde kanuna aykırı davranışını kendiliğinden haber veren mükellef,
pişmanlık ve ıslah hükümlerinden yararlanarak vergi kaybına ilişkin cezadan kurtulma
hakkına sahiptir. (VUK m.371)

• Mükelleflere bazı durumlarda cezalardan kurtulma imkanı tanınmıştır.


Örnek: yanılma (VUK m.369), mücbir sebebin varlığı (VUK m.13), zor durum (VUK m.17)

2) Tahsil Sırasındaki Haklar (syf 145)


• Mükelleflerin vergiyi yersiz veya fazla ödemeleri halinde bunların iadesini veya diğer kamu
borçlarına mahsup ve takas edilmesini isteme hakkı vardır. (AATUHK m.23)
• Şartları oluştuğu takdirde idareler, kamu alacaklarının teciline veya taksitlendirilmesine
karar verebilir. (AATUHK m.48)

3) Vergi Denetimi Sırasında Haklar


• Mükelleflerin, vergi denetimi yapanların yetkisini gösteren fotoğraflı kimlik belgesini
isteme ve gösterilmemesi halinde ibrazdan kaçınma hakları vardır. (VUK m.129 ve m.136)
• Mükellefin, vergi incelemesinin işyerinde yapılmasını talep etme hakkı vardır.
• Mükellefin vergi incelemesi sırasında işlerinin aksatılmamasını, kısmi incelemenin en fazla
6 ayda ve tam incelemenin en fazla 1 yılda tamamlanması ve incelemenin her aşamasında
bilgi talep etme hakkı vardır.

34
4) İdari Çözüm Yolları Sırasındaki Haklar (syf 145-146)
• Vergi hatası; vergiye ilişkin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden
haksız yere, fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınmasıdır.
VUK m.116’ya göre vergi hataları yapılması halinde mükellefler bu hataların düzeltilmesini
isteme hakkına sahiptirler.
• Mükelleflerin idari aşamada yararlanabileceği bir diğer hak da tarhiyat öncesi uzlaşma ve
tarhiyat sonrası uzlaşma müessesine başvurudur. (VUK m.124)

5) Yargılama Sırasındaki Haklar


• Yargılama sürecinde mükelleflerin sahip oldukları haklar; re’sen araştırmanın makul
sürede yapılması, delil serbestisinden yararlanılması, duruşma ve yürütmeyi durdurma
talebinde bulunulması şeklinde belirtilebilir.

• ✨Tarhiyat aşamasında, dava açıldığında mükellefin talebine gerek olmaksızın yürütme


kendiliğinden durmaktadır.✨Tahsil aşamasında bu geçerli değildir. Tahsil aşamasında
mükellefin yürütmenin durdurulmasını istemesi gerekir.

Vergi Hukuku Açısından Türkiye’de Mükellef Hakları


Genel Haklar Özel Haklar
1) Adil, Eşit ve Saygılı Hizmet Alma Hakkı 1) Tarh - Tebliğ Sırasındaki Haklar
2) Bilgi Edinme Hakkı 2) Tahsil Sırasındaki Haklar
3) Başvuru Hakkı 3) Vergi Denetimi Sırasında Haklar
4) Mükelleflere İlişkin Bilgilerin Gizliliği Hakkı 4) İdari Çözüm Yolları Sırasındaki Haklar
5) Özel Hayatın Gizliliği Hakkı 5) Yargılama Sırasındaki Haklar
6) Temsilci Kullanma Hakkı
7) Belirlilik Hakkı

DEĞERLEME VE AMORTİSMAN (“Okursunuz. Sınav sorumluluğuna dahil değil”)


syf 179’a geçtik
VERGİ İDARESİ VE VERGİ DENETİMİ
A) VERGİ İDARESİNİN GÖREVLERİ VE TEŞKİLAT YAPISI
I) Maliye Bakanlığı’nın Görevleri ve Teşkilat Yapısı
II) Gelir İdaresi Başkanlığı
• Buraları geçip direkt 167’den devam ettik.

B) VERGİ İDARESİNİN DENETİM VE BİLGİ EDİNME YOLLARI (syf 167)


• Vergi denetiminin amacı, vergi idaresinin kanunlara uygun çalışmasını sağlamak ve
mükelleflerin bildirim ve beyanlarının doğru olup olmadığını ortaya çıkartmaktır.
• Vergi idaresine başta vergiyi doğuran olayı tespit etmesi, vergilendirme ile ilgili diğer
hususları ortaya çıkarması ve sonuçta beyan edilen matrahların doğruluğunu araştırması
amacıyla; yoklama, vergi incelemesi, arama ve bilgi toplama gibi çeşitli hukuki imkan ve
müesseseler getirilmiştir.

I) Denetim Yolları (syf 168-176)


a) Yoklama (VUK m.127)
• Mükellefleri, mükelleflerle ilgili maddi olayları tespit etme, ortaya çıkarmadır.
• Yoklama, vergilendirmeyle ilgili işlemlerin şekli boyutuyla (tespitiyle, dış görünüşleriyle)
ilgilenir. Örnek: faaliyetin vergi dairesi bilgisi dahilinde yapılıp yapılmadığı, mükellefin
gerekli bildirimleri yerine getirip getirmediği, mükellefe yüklenen belge ve kayıt düzenine
ilişkin ödevleri yerine getirip getirmediği...

35
• VUK m.128’e göre yoklamaya yetkili olanlar “vergi dairesi müdürlükleri, yoklama
memurları, gelir uzmanları, yetkili memurlar tarafından yoklama işiyle
görevlendirilenler ve vergi incelemesine yetkili olanlar”dır.

• Yoklamada;
(1) günlük hasılatın tespit edilmesi
(2) düzenlenmesi gereken belgelerin düzenlenip/düzenlenmediği
(3) işletmede bulunması gereken defterin bulunup/bulunmadığı
hususları değerlendirilir.
Bu hususlar değerlendirildikten sonra yoklama fişi düzenlenir ve yoklama memurları tutanak
hazırlar. Yoklama tutanakları; idari işlem teorisi bağlamında kesin ve yürütülebilir işlem
niteliği taşımadığı için idari davalara konu olamazlar.
Bu yoklama tutanaklarında mükellefle ilgili yapılabilecek bir hususun cezayla
müeyyidelendirilmesi halinde cezai işleme karşı dava açılabilir. Çünkü yoklama tutanağı,
ceza verme işleminin sebebini oluşturur.
• Yoklama yapılmasına ilişkin herhangi bir zaman sınırlaması bulunmamaktadır. (m.130)
• Yoklama faaliyeti de elektronik alanda gerçekleştirilebilir. (e-yoklama)

b) Vergi İncelemesi
• Vergilerin doğruluğunun araştırılması faaliyetidir.
1) Vergi İncelemesinin Tanımı ve Amacı
• VUK m.134 "Vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu
araştırmak tespit etmek ve sağlamaktır.”
• Vergi incelemesi sırasında, verginin matrahını oluşturan unsurların gerçeği yansıtıp
yansıtmadığını araştırmak esastır.

2) İnceleme Yapmaya Yetkili Olanlar


• VUK m.135 “Vergi incelemesi; vergi müfettişleri, vergi müfettiş yardımcıları, ilin en
büyük mal memuru veya vergi dairesi müdürleri tarafından yapılır.
Gelir İdaresi Başkanlığının merkez ve taşra teşkilatında müdür kadrolarında görev yapanlar
her hal ve takdirde vergi inceleme yetkisini haizdir.”
• Yoklama uzmanlarının vergi incelemesi yapma yetkileri yoktur. Yaptıkları takdirde
yürütülen işlem hukuka aykırılık barındırır.
• Gelir Dairesi Başkanlığındaki bazı birimler, riskli mükellefleri tespit edebiliyorlar. Bu tespit
neticesinde vergi incelemesi yapma konusunda yetkili kimselere “incelenecek mükellefin
bilgilerinin” verilmesi söz konusu oluyor. (işe başlama)
• İşe başlamayla beraber vergi inceleme elemanları, söz konusu durumu çeşitli aramalar
yapma yükümlülüğü altına girmektedirler.
• Vergi incelemesi elemanları, incelenecek olan mükellefe hangi konuda inceleme yapacağını
bildirir, bu bildirme ile birlikte vergi incelemesine başlanmış olunur.

3) İnceleme Zamanı (VUK m.138)


• VUK m.138 “Vergi incelemesinin ne zaman yapılacağının evvelden haber verilmesi
mecburi değildir.
İnceleme, neticesi alınmamış hesap dönemi de dahil olmak üzere, tarh zamanaşımı süresi
sonuna kadar her zaman yapılabilir. (5 yıl)
Evvelce inceleme yapılmış veya matrahın re'sen takdir edilmiş olması yeniden inceleme
yapılmasına ve gerekirse tarhiyatın ikmaline mani değildir.”
• Aynı dönemle alakalı birden fazla inceleme yapılabilir.

36
4) Vergi İncelemesinin Yapılacağı Yer (syf 172)
• VUK m.139 “Vergi incelemeleri kural olarak dairede (ilgilinin işyerinde?) yapılır.”
• Dairede yapıldığı için de mükellefe defter ve kayıtlarını getirmesi için belli süre tanınması
(15 günden az olamaz) gerekir. Mükellefe gönderilen talebin yazılı olarak yapılması gerekir.
• Vergi incelemesinin işyeri dışında yapılması ancak belirli hallerde mümkündür.
Örnek: ölüm, işin terk edilmesi ve vergi sorumlusunun istemesi, işyerinin vergi incelemesi
yapmaya elverişli olmaması

5) Vergi İncelemesi Sırasında Uyulacak Kurallar


• Bu hususlar, VUK m.140 ve Vergi İncelemesi Esnasında Uyulması Gereken Usul ve Esaslar
Hakkında Yönetmelik’te açıklanmıştır.
İşe Başlama Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara önce ilgili mükelleflerin incelenmesi
görevi verilir. Bunlar en geç 10 gün içinde işe başlarlar.
Vergi İncelemesine Başlama İnceleme elemanları, mükellef nezdinde vergi incelemesine
başlanıldığı hususunu bir tutanağa bağlayarak bir örneğini nezdinde vergi incelemesi
yapılana verirler.
Vergi İncelemesini Bitirme Vergi incelemesinin yapılması sonucunda vergi inceleme
elemanları tarafından bir tutanak tutulur. Ancak vergi inceleme tutanağının yapılması, vergi
incelemesini sona erdirmez. Ayrıca bu raporun “rapor değerlendirme komisyonuna” intikal
ettirilmek üzere ilgili inceleme birimine teslim edilmesi gerekir.
• ✨Vergi incelemesinin bitirildiği tarih “vergi inceleme tutanağının rapor inceleme
komisyonuna gönderildiği” tarihtir.

6) Vergi İnceleme Raporu (syf 173) (“Üzerinde durmadık.”)


• Rapor değerlendirme komisyonunda mükellefin, “dinlenilmesini isteme hakkı” vardır.
• Vergi inceleme raporu, vergi idaresinin ikmalen veya re’sen yaptığı tarhiyatın sebebini
oluşturmakta ve ön işlem (hazırlık işlemi) niteliği taşımaktadır.
• Vergi inceleme raporu icrai nitelikte olmadığından tek başına vergi davasına konu edilemez.
Ancak mükellef, raporlara dayanarak yapılan tarhiyatlara, ceza ihbarnamelerine karşı
kendisine tebliğinden itibaren usul kuralları çerçevesinde dava açabilecektir.

II) Bilgi Edinme Yolları


a) Arama (VUK m.142) (syf 174-176)
• Bu bir zorla bilgi edinme yoludur. Mükellef her zaman kendisinden istenen bilgileri ibraz
etmeyebilir. Bu nedenle ilgili makamların, arayıp bu bilgileri edinmesi gerekir.
• Arama belirli şekli şartlara bağlanmıştır. Bunlar:
(1) “İhbar veya yapılan incelemeler dolayısıyla, bir mükellefin vergi kaçırdığına delalet eden
(ciddi) emarelerin bulunması,
(2) Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların buna lüzum göstermesi ve gerekçeli bir yazı
ile arama kararı vermeye yetkili sulh ceza hakiminden bunu istemesi,
(3) Sulh ceza hakiminin istenilen yerlerde arama yapılmasına karar vermesi” dir.

Mükellef istenen defter ve belgeleri ibraz etmiyorsa bunun hem kabahat hem de suç
teşkil etmesi nedeniyle ceza alması söz konusu olduğunda bu durumun TCA’da yer alan
susma hakkı kapsamında nasıl değerlendirilmesi gerekir?
• Şu anda bununla ilgili bir düzenleme bulunmamakla beraber Anayasa’daki susma hakkına
ilişkin hüküm de bu duruma ilişkin ceza öngören hükümler de yürürlüktedir.
• Engelleyici bir düzen getirilmesi ve kimi fiillerle sınırlı bir şekilde uygulanması neticesinde
Anayasaya uygun olduğu yönünde görüşler vardır.

37
b) Bilgi Toplama (VUK m.148)
• VUK m.148 “Kamu idare ve müesseseleri, mükellefler veya mükelleflerle muamelede
bulunan diğer gerçek ve tüzel kişiler, Hazine ve Maliye Bakanlığının veya vergi incelemesi
yapmaya yetkili olanların isteyecekleri bilgileri vermeye mecburdurlar.
Bilgiler yazı veya sözle istenilir. Sözle istenen bilgileri vermeyenlere keyfiyet yazı ile tekit ve
cevap vermeleri için kendilerine münasip bir mühlet tayin olunur. Bilgi istenmek üzere
ilgililer vergi dairesine zorla getirilemez.
Memleket dışı imtiyazlarından faydalanan yabancı Devlet memurları bilgi verme
mecburiyetine tabi olamazlar.”
• Kendisi hakkında başka yerlerden de bilgi toplanıldığını bilen mükellef, bilgi verme
konusunda daha dikkatli olacaktır.
• Kural olarak kendilerinden bilgi istenenler bilgi vermekten imtina edinemezler. Bu kuralın
bazı istisnaları VUK m.151’de düzenlenmiştir.
• Bilgi verme, talep üzerine ve sürekli halde bilgi verme şeklinde olabilir. (m.149-150)

✨Vergi incelemesi, yoklama, arama, bilgi toplama işlemleri (tarhiyata) hazırlık işlemi (ön
işlem) olarak değerlendirildiğinden idari davalara konu olamazlar.✨

6. hafta / 11.11.22
VERGİLENDİRME SÜRECİ
• TARH - TEBLİĞ - TAHAKKUK - TAHSİL
A) VERGİLENDİRME İŞLEMLERİ
• İdare, vergiyi bir zaman dilimi içerisinde, birden fazla işlem yaparak, aşamalar halinde
almaktadır. Bu zaman dilimine doktrinde “vergilendirme süreci” denmiştir.
• Vergiyi doğuran olay gerçekleşmediği sürece vergilendirme sürecinin başlaması da söz
konusu olmayacaktır. Mükellefle idare arasındaki borç ilişkisi, vergiyi doğuran olay ile başlar.
• Vergilendirmede arka arkaya gelen işlemlerin ortak amacı, asıl (temel) işlem olan tahsili
sağlayıp vergiyi almaktır.
• Vergilendirme süreci bir dizi işlemlerden meydana geldiğine göre konu, idari işlem teorileri
çerçevesinde zincir işlemler ve ayrılabilir işlemler yönünden ele alınmalıdır.
• Belirli ve nihai bir sonucu doğurmak amacıyla biri diğerinin hukuki sebebini oluşturarak,
süreklilik arz edecek şekilde birbirini takip eden ve tamamlayan işlemler bütününe zincir
işlemler denir. Zincir işlemler kuramında ara işlemlerde olan sakatlıklar ancak asıl işlemle
birlikte dava edilebilmektedir.

• Vergilendirme sürecinde soyut borç ilişkisinin, somut hale dönüştürülmesi gerekir.


✨Tarh işleminden mükellefin haberdar edilmesi gerektiği için, dava açılması tahakkuk
aşamasında olur. Tahakkuk aşamasında açılacak davada tarh ve tebliğdeki sakatlıkların yanı
sıra tarh işleminden önce gelen hazırlık işlemlerindeki sakatlıklar da ileri sürülebilir. ✨

I) Verginin Tarhı
a) Tarhın Hukuki Niteliği
• VUK m.20 “Verginin tarhı, vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler
üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibariyle tespit eden
idari muameledir.”
• Vergi borcu, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesiyle doğmakla beraber tarhiyat işlemi ile
miktar tespit edilir. Vergi borcu, ancak tarh işlemiyle somut bir borç ilişkisine dönüşür.
• Vergiyi doğuran olay meydana gelmişse, ilgili idare o olayı tarh etmek zorundadır. (bağlı y.)
• Tarh işlemi yeni bir hukuki durum ortaya çıkarmamakta, olan durumu tespit etmekte,
ortaya koymaktadır. (tespit edici, yükümlendirici değil)

38
• Tarh, idarenin alacağını miktar itibariyle tespit eden bir icrai idari işlemdir. Tarhın (tespit
edici ve birel,bireysel) idari işlem olması hasebiyle idari işlem teorisinde geçerli olan
“yetki,şekil,sebep,konu,amaç” unsurlarını taşıması gerekmektedir. Bu unsurlara ilişkin bir
aykırılık tarh işleminin de hukuka aykırı olmasına sebep olmaktadır.

Tarhın (İdari İşlem) Unsurları


Yetki Sebep Şekil
• Yetki, idari işlemi hangi makam veya • Sebep, idareyi işlem yapmaya • Şekil, iradenin açıklandığı kalıp
organın yapacağını gösteren unsurdur. yönelten etken (saik) olup olup iradenin maddi alemde
• Tarh işleminde yetki; kişi, yer, konu işlemin dayanağını oluşturur. ortaya çıkan görüntüsüdür. Başka
veya zaman yönünden ortaya çıkabilir. • İşlemin sebebi maddi (fiili) bir deyişle şekil, idari işlemin hukuk
• Tarhiyat, mükellefin bağlı olduğu veya hukuki olabilir. Maddi alanındaki varlığının ortaya
vergi dairesi tarafından gerçekleştirilir. sebepte bir maddi olayın varlığı konduğu araçtır.
• Yetki Açısından Ortaya Çıkan aranırken, hukuki sebepte başka • İdari işlemler aksi kanunda
Sakatlık Halleri: bir hukuki işlemin varlığı aranır. öngörülmedikçe kural olarak yazılı
fonksiyon gaspı; işlem yapan idare idari maddi sebep; objektif hukukun şekle tabidirler. İdari işlemin yazılı
hiyerarşinin dışında bulunmakta olup, ortaya koyduğu bir sebep ile ona olması idareyi bu konuda daha fazla
yürütme organının yasama ve yargı uygun gelen maddi bir olaydır. düşünmeye sevk eder.
organlarının görev alanına giren hukuki sebep; idari işlemin daha • Tarh işleminin şekil unsuru, vergi
konularda işlem yapması, önce yapılmış başka bir hukuki ihbarnamesi (vergi cezaları için
yetki gaspı yetkisi olmayan ast idari işleme dayandırılmasıdır. ceza ihbarnamesi) dediğimiz
birimin üst idari birime ait bir yetkiyi • Tarhın sebep unsurunu; vergiyi tarhiyatın gerçekleşmesinden sonra
kullanması doğuran olayın gerçekleşmesi mükellefin ne kadar vergi
yetki tecavüzü bir idari makamın, başka oluşturur. (maddi olay) ödeyeceğine ilişkin bilgininin
bir idari makamın yetkili olduğu alanda ihbarname belgesine işlenmesi
işlem yapması hususudur. (VUK m.34)
Konu Usul Amaç
• Konu, yapılan idari işlemle hukuk • Usul unsuru, idari işlemin • Amaç unsuru, idari işlemle
dünyasında yaratılmak istenen oluşumu ve tamamlanmasıyla ulaşılması amaçlanan nihai
değişiklikler, yaratılmak istenen ilgili olarak uygulanacak irade sonuçtur. İdari işlemlerde amaç, her
hukuki sonuçtur. açıklama biçimi, izlenecek yol, zaman kamu yararıdır.
Örnek: vergilendirme işleminin konusu yöntem çerçevesinde • Vergileme açısından tarh işleminin
mükelleflerden vergi adı altında alınan düzenlenecek belgelerin tümüdür. amacı, kamu hizmetlerinin
bir paranın mükelleflerin malvarlığından • Hazırlık işlemlerinin finansmanını sağlayacak gelirlerin
Hazinenin malvarlığına intikalidir. yapılması, tarhiyatın elde edilmesidir.
• Tarh işleminin konusu; meydana gelen gerçekleşmesi için izlenmesi • Verginin tarhiyatında da kamu
verginin Hazine’ye intikalidir. gereken yol, usuldür. yararı olduğu konusunda görüş
• İşlemin sebebi ile konusu arasında aşırı birliği vardır.
bir oransızlığın veya ölçüsüzlüğün • Bir idari makamın sahip olduğu
olması işlemi sakatlar. yetkiyi kanunun öngördüğü ve
yetkilerini kullanması gerektiği
amaçla değil, başka bir amaçla
gerçekleştirmesine “yetki
saptırması” denir.

b) Tarha Hazırlık İşlemleri


• İnsan tasarruflarının bir özelliği olarak bazı işlemler belirli bir sürece uygun olarak içinde
hazırlık aşamalı gerçekleştirilir. Nitekim, tarh işleminin de oluşum sürecinden önce
gerçekleştirilen hazırlık işlemleri bulunur.

39
• Verginin tarh edilebilmesi için matrahın bilinmesine ihtiyaç vardır. Bazı matrahlar
mükellefler tarafından tespit edilirken, bazıları ise idare tarafından tespit edilmektedir.
Hazırlık işlemleri, matrahın idare tarafından tespit edildiği durumlarda yapılması
gereken işlemlerdir.
• Tarhiyat işleminin yapılmasına önayak olan işlemler başlıca:
1) Vergi İncelemesi 2) Yoklama
3) Arama 4) Bilgi Toplama
• Tarha hazırlık işlemleri, icrai özellik taşımadıkları (hukuksal durum üzerinde etki
doğurmadıkları) için dava konusu edilemezler.
• Tarhiyata hazırlık işlemlerinin hukuka aykırılığı ancak tarhiyata karşı açılan davalarda
ileri sürülebilir.
Tarha Hazırlık İşlemleri ☞ İdari İşlem
Yoklama
Arama Vergi İncelemesi Matrah Tespiti Tarh
Bilgi Toplama

c) Matrah
• Vergi borcunun hesaplanabilmesi için üzerine vergi tarifesinin uygulandığı, verginin
hesaplanmasında esas alınan değer veya ölçülerdir.
• Bu değer eğer parasal bir değerse “ad valorem”, fiziki ölçüler (ölçü, ağırlık, hacim) ele
alınarak ifade edilen bir değerse “spesifik” matrahtan söz edilir. (maktu vergi)
Örnek: gelir vergisinde bir takvim yılı içerisinde elde edilen gelirin safi tutarı (ad valorem)
Örnek: motorlu taşıtlar vergisi, motorlu taşıtların ağırlığını esas almaktadır (spesifik)

Matrah nasıl ortaya çıkar?


• Modern vergicilik anlayışında “beyan” usulü geçerlidir. (beyanname verme ödevi) Matrah,
mükellef tarafından verilen beyanla veya vergi dairesi tarafından re’sen tespit
edilebilmektedir.

1) Matrahın Mükellef Tarafından Tespiti


• Beyanname verme ödeviyle yükümlü olan mükellef, verdiği beyanla matrahı tespit
etmektedir. “Doğru olan mükellefin kendisinin matrahı beyan etmesidir.”
• VUK m.378/2 “Mükellefler beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh
edilen vergilere karşı dava açamazlar.”
• Mükelleflerin kendi beyanları üzerine tarh edilen vergilere karşı dava açabilmeleri 2
halde mümkündür: (istisna)
(1) mükellefin ihtirazi kayıtla (İYUK m.27) beyanname vermesi
Örnek: “dava açma hakkımı saklı tutarak” beyanname veriyorum
(2) beyanda vergi hatasının bulunması (VUK m.116)
• İhtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine açılan davalarda yürütmenin kendiliğinden
durması söz konusu değildir. (İYUK m.27/4)

Türk vergi sisteminde başlıca beyana dayanan vergiler nelerdir?


• Gelir vergisi, kurumlar vergisi, katma değer vergisi, veraset ve intikal vergisi, özel tüketim
vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi bunlardan bazılarıdır.

• Beyannameler ihtirazi kayıtla verilse dahi yürütme kendiliğinden durmaz. Tarh işleminin
yürütülmesinin durması için açılacak dava üzerine mahkemenin bu yönde karar vermesi
gerekir.

40
2) Matrahın Vergi Dairesi Tarafından Tespiti
• Mükellefin idareye bildirdiği vergi matrahının kanunlara uygunluğu ve doğruluğu vergi
dairesi tarafından kontrol edilir. Vergi dairesinde yapılan denetimler sonucunda mükellefin
hiç beyanda bulunmadığı veya matrahı beyan dışında bıraktığı tespit edilirse, bu defa
vergi dairesi tarafından tarhiyat yapılır.
• Vergi idaresi, kendisine beyan edilmeyen matrahları ortaya çıkartmada vergi incelemesinden
(vergi denetim yolu) yararlanır. (VUK m.134)

Matrahın İkmalen Tespiti (İkmalen Tarhiyat)


• Vergi idaresinin; defter, belge, kayıt veya kanuni ölçülerden hareketle ek (ikmal,
tamamlama, eksikliği giderme) matrah ortaya çıkartarak yaptığı tarhiyat usulüdür.
• (1) Daha önce yapılmış bir tarhiyatın varlığı (beyanname verilmiş ve tarhiyat yapılmış) ve
(2) matrah farkının bulunması (defter, belge, kayıt ve kanuni ölçülerden hareketle) halinde
ikmalen tespit şartları gerçekleşmiş olur.
Örnek: mükellefin bir gideri 2 defa yazması, eşine ödediği ücreti giderleştirmesi vs.

Matrahın Re’sen Tespiti (Re’sen Tarhiyat) (VUK m.30)


• Önceden yapılmış bir tarhiyatın bulunmaması (beyanname hiç verilmemiş) veya
mükellefin beyanname vermekle birlikte matrahını belirtmemiş olması yahut mükellefin
defter tutmamış olması veya defter tutmakla birlikte ibraz etmemesi ya da defter
tutmakla birlikte tutulan defter üzerinden kanuna uygun şekilde ikmalen tarhiyat
yapılamaması halinde, matrahın, idare tarafından doğrudan takdir edilerek tespit
edilmesidir.
• Vergi idaresi bu defa vergi matrahını “takdir komisyonları” (VUK m.72) veya “vergi
inceleme elemanları” tarafından takdir edilen matrahlar şeklinde tespit yoluna gider.
• İdare, matrahı re’sen tespit ederken; amortisman ölçüleri ve değerleme ilkeleri gibi bazı
kanuni ölçütlerden yararlanacaktır.

Vergilerin re’sen tarhiyatı hangi durumlarda yapılır? • VUK m.30’a göre:


(1) vergi beyannamesi kanuni süresi geçtiği halde verilmemişse,
(2) vergi beyannamesi kanuni veya ek süreler içinde verilmekle beraber beyannamede vergi
matrahına ilişkin bilgiler gösterilmemiş bulunursa,
(3) VUK’a göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmı tutulmamış veya
tasdik ettirilmemiş olursa veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple
ibraz edilmezse,
(4) Defter ve kayıtları ve bunlarla ilgili vesikalar, vergi matrahının doğru ve kesin olarak
tespitine imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olması dolayısıyla ihticaca
salih (delil olmaya elverişli) bulunmazsa,
(5) Tutulması zorunlu olan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu
yansıtmadığına dair delil bulunursa,
(6) Serbest muhasebeci mali müşavirlere imzalattırma mecburiyeti getirilen beyanname ve
ekleri imzalattırılmazsa veya tasdik kapsamına alınan konularda yeminli mali müşaviri tasdik
raporu zamanında ibraz edilmezse,
önceden tarhiyat yapılmış olsun veya olmasın yukarıda sayılan sebeplerden herhangi birinin
varlığı halinde matrah, re’sen tespit yoluyla tarhiyata gidilir.

3) Matrahın Doğrudan Kanunda Belirtilmek Suretiyle Tespiti (İdarece Tarhiyat)


• Matrahın idare tarafından, kanunda yer alan hazır matrah ölçüleri belirlenerek ortaya
konmasıdır. (VUK mükerrer m.30)

41
• Mükelleflerin verginin tarhı için vergi kanunlarında belirlenen zamanlarda vergi dairelerine
başvurmamaları (müracaat etmemeleri) veya yüklenilen ödevleri yerine getirmemeleri hainde
vergi daireleri kendiliğinden harekete geçerek mükellefler için kanun hükmü olarak
belirlenmiş hazır matrahlardan yararlanma yoluna giderler.
Örnek: yeni bir emlak alındığında bağlı bulunan belediyeye bu emlakın alınması ile ilgili
bildirimde bulunulması gerekir. Bu bildirim üzerine belediyeler matrahı takdir edip ödenecek
emlak vergisini tarh etmektedir.
• Yapılacak tarhiyat bu konuda düzenlenecek “yoklama fişine” (VUK m.131) dayanılarak
gerçekleştirilir.
• İdarece tarhiyat için;
(1) Tarhiyat gerektiren sebeplerin ikmalen ve re’sen tarhiyat dışında kalan sebeplerden olması
(2) Mükelleflerin vergi tarhı için belirlenmiş zamanda müracaat etmemeleri veya kendilerine
yüklenilen mecburiyetleri yerine getirmemeleri
şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.
• İdarece tarhiyatın bazı uygulamaları şunlardır:
(1) Vergi Karnesi Esnasında Tarhiyat (syf 195). (2) Emlak Vergisinde Tarhiyat
Tarhiyat Türleri
Matrahın Mükellef Tarafından Tespiti Matrahın Vergi Dairesi Tarafından T. Matrahın Kanun Taraf.T.
• Beyana Dayalı Tarhiyat • İkmalen Tarhiyat / • Re’sen Tarhiyat • İdarece Tarhiyat

d) Oran
• Vergi borcunun hesaplanabilmesi için vergi matrahının yanında matraha uygulanacak
oranlara veya maktu vergi miktarlarına ihtiyaç duyulur.
• Matrah üzerinden alınan vergi miktarının, matrahın yüzdesi olarak ifadesi verginin oranını
verir. Matrahın farklı düzeylerine uygulanan değişik oranlardan meydana gelen oranlar
bütününe vergi tarifesi denir.
• Matrahın ad valorem olması halinde orana (veya matrah dilimlerine göre artarak uygulanan
artan oranlı tarifelere), spesifik olması halinde birim vergi miktarına ihtiyaç vardır.
• Vergi oranları farklı tarifeler şeklinde uygulanabilir. Bunlardan bazıları sadece matrahı
dikkate alarak artan oranlı veya sabit oranlı olabileceği gibi bazıları da değişik unsurlarına
göre farklı yapılar sergilemektedir.
Örnek: gelir vergisinde artan oranlı, kurumlar vergisinde sabit oranlı, katma değer vergisinde
sabit oranlı, motorlu taşıtlar vergisinde maktu şekilde

2022 GELİRLERİNE UYGULANACAK TARİFE (GVK m.103) ORAN


• 32.000 TL'ye kadar. %15
• 70.000 TL'nin 32.000 TL'si için 4.800 TL, fazlası için %20
• 170.000 TL'nin 70.000 TL'si için 12.400 TL (ücret gelirlerinde 250.000 TL'nin 70.000 TL'si için %27
12.400 TL), fazlası için
• 880.000 TL'nin 170.000 TL'si için 39.400 TL (ücret gelirlerinde 880.000 TL'nin 250.000 TL'si için %35
61.000 TL), fazlası için
• 880.000 TL'den fazlasının 880.000 TL'si için 287.900 TL (ücret gelirlerinde 880.000 TL'den fazlasının %40
880.000 TL'si için 281.500 TL), fazlası için
Örnek Oranlar
(1) Kurumlar Vergisi Oranı %20 (sabit oranlı)
(2) Veraset ve İntikal Vergisi değişen artan oranlı
(3) Emlak Vergisi emlak tiplerine göre farklı uygulanan sabit oranlı

42
(4) Katma Değer Vergisi farklı kapsamdaki mallar için %1, %8 ve %18’lik sabit oranlı
(5) Motorlu Taşıtlar Vergisi araç cinslerine göre belirlenmiş listeler şeklinde maktu

II) Verginin Tebliği


a) Tebliğin Niteliği ve Önemi
• Genel anlamda tebliğ, hukuki bir işlemden ilgili kimsenin haber almasını sağlamak için,
yetkili makamın kanuni şekilde ve yazı veya ilan ile yapacağı bilgilendirme işlemidir.
• VUK m.21 “Tebliğ, vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili
makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesidir.”
• Tebliğ uygulamaya ilişkin usul ve şekil işlemidir. Asıl işlem olan tarhtan ayrılarak tek
başına davaya konu edilemez.
• İşlemler tebliğ edilerek mükelleflerin bilgisine sunulmasıyla işlemin yargısal denetime tabi
tutulmasının yolu açılmış olur. Tebliğ işlemi süresinden sonra yapılırsa mükellef
zamanaşımını ileri sürebilir.
• Tebliğe gerek olup olmadığı, matrahın mükellef tarafından beyan edilmesi ve idare
tarafından tespit edilmesi durumlarına göre değerlendirilir.
• Beyan üzerine yapılan tarhiyatlarda tebliğ aşaması gizlidir. (gizlenmiş tebliğ)
• Tarhiyatın idare tarafından gerçekleştirilmesi halinde mükellefe yazı ile bildirilmesi
kanuni bir zorunluluktur. (bağlı yetki)
(1) vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususlar tebliğin konusunu oluşturur.
(2) tebliğin hüküm ifade edebilmesi için yetkili makamlar tarafından yapılması gereklidir.
(3) tebliğ, ilke olarak, mükellefe veya ceza sorumlusuna yapılmalıdır.

Tebligat Hükümlerinde Genel - Özel Kanun İlişkileri


• VUK’da yer alan tebliğ hükümleri, bu kanunda hüküm bulunmaması halinde ise Tebligat
Kanunu’ndaki hükümler uygulanacaktır.
• Vergi yargılaması sırasındaki tebliğlerde VUK’daki hükümler değil, İYUK’un yollaması
nedeniyle Tebligat Kanunu hükümleri uygulanır.
• Gümrük vergilerine ilişkin düzenlemeler Gümrük Kanunu’nda düzenlenmiştir. Gümrük
vergileri ile ilgili yapılan tebliğlerde Tebligat Kanunu hükümleri geçerlidir.

• Tebligatın bir başka önemi, idari ve yargısal sürelerin tebliğ ile işlemeye başlamasıdır.
Tebligat yapılmadan ya da geçersiz veya usulsüz yapılan tebligata dayanan vergilendirme
işlemi mahkemece iptal edilir.
b) Tarhiyat Çeşitleri Karşısında Tebliğin Yeri
1) Matrahın Mükellefin Beyanı Üzerine Yapılan (Beyana Dayanan) Tarhiyatlarda
Tebliğin Yeri (syf 198-199) (Gizli Tebliğ)
• Vergilendirme işlemi açısından mükellefin beyan ettiği matrahlar üzerinden yapılacak
tarhiyatlar için “tahakkuk fişi” düzenlenir. (VUK m.25)
Tahakkuk fişinde yer alan tüm hususlar esasen mükellefin rızası ve bilgisi dahilindedir.
• Tarh için düzenlenen tahakkuk fişinin mükellefe ayrıca tebliğ edilmesi anlamsız hale
geleceğinden beyan esasına dayanan vergilerde tebliğ ve tahakkuk birlikte sonuç doğurur.
Kısaca beyan esaslı vergilerde tarh, tebliğ ve tahakkuk aynı anda gerçekleşir.
• Bir kimsenin kendi beyanıyla çelişkiye düşmemesi nedeniyle beyana dayanan vergi
tarhiyatlarının davaya konu edilmesi de düşünülemez.
• Beyan edilen matrahlar üzerine yapılan tarhiyata ilişkin vergi dairesi tarafından düzenlenen
tahakkuk fişinin mükellefe gönderilmesiyle yetinilir, ayrıca tebliğ edilmez.

43
2) Matrahın İdarece Tespiti Üzerine Yapılan Tarhiyatlarda Tebliğin Yeri (syf 199-200)
• İdare tarafından tespit edilen matrahlar üzerinden yapılan tarhiyatlardan (ikmalen veya
re’sen) mükelleflerin kendiliğinden haberdar olmaları beklenemez. Mükelleflerin haberdar
olmadıkları tarhiyatların hukuki sonuç doğurması da söz konusu olamaz.
• İdarece tespit edilen matrahlar üzerine gerçekleştirilen tarhiyatın mükelleflerine tebliğ
edilmek için kullanılan belgeye “ihbarname” adı verilir. İhbarname ile vergi bildirilirse belge
vergi ihbarnamesi, (VUK m.34) ceza bildirilirse ceza ihbarnamesi (VUK m.366) adını alır.
• İhbarnamelerin düzenlenip mükellefe tebliğ edilmesi tarh işleminin şekil unsurunu
oluşturur.

3) Matrahın Kanundan Hazır Elde Edilmesi Üzerine Yapılan (İdarece) Tarhiyatlarda


Tebliğin Yeri (syf 200)
• İdarece yapılan tarhiyatlardan da mükelleflerin kendiliğinden haberdar olması beklenemez.
Bu nedenle idarece tarhiyat yapılması halinde de düzenlenen vergi ihbarnamesi veya
ceza ihbarnamesinin mutlaka mükelleflere tebliğ edilmesi gerekir.
• Yapılan idarece tarhiyata ait ihbarname mükellefin bilinen adresine posta ile yollanır ve
ayrıca vergi idaresinin ilan panosuna asılır.
c) Tebliğ Yapılacak Kişiler
Gerçek Kişilere Tebliğ Tüzel Kişilere Yapılacak Tebliğ
• VUK m.94 /1“Tebliğ mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, • VUK m.94/2 “Tüzel kişilere
umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılır.” yapılacak tebliğ, bunların başkan,
• VUK m.95 “Mükellef yerine geçen veli, vasi veya kayyım gibi vergi müdür veya kanuni temsilcilerine,
sorumlusu birden fazla olursa, tebliğ bunlardan yalnız birine yapılabilir. vakıflar ve cemaatler gibi tüzel
Şayet tebliğin mevzuu olan işe ayrı bir vasi veya kayyım bakmakta ise, kişiliği olmayan teşekküllerde
tebliğ bunlara yapılır.” bunları idare edenlere veya
• Tebligat kural olarak muhatap konumundaki ilgili kimseye yapılır. temsilcilerine yapılır. Tüzel
Tebligat sırasında kendisine tebligat yapılacak kimsenin orada bulunması kişilerin müteaddit müdür veya
halinde kendisine, bulunmaması halinde ikametgah adresinde temsilcisi varsa tebliğin bunlardan
bulunanlardan veya işyerlerinde çalışanlardan birine yapılır.(m.94/3) birine yapılması kafidir.”

d) Tebliğ Usulleri (Posta/Memur/Dairede ya da Komisyonda/Elektronik/İlan Yolu)


• Tebliğ usulleri; tebligatın muhatabına ulaşmasında kullanılan usul ve yöntemlerdir.
• VUK’ta posta yoluyla tebliğ, memur vasıtasıyla tebliğ, dairede ya da komisyonda tebliğ,
elektronik yolla tebliğ ve ilan yoluyla tebliğ olmak üzere 5 tebliğ usulü düzenlenmiştir.
• Kanunun mutlaka tebliğ yapmakla görevlendirdiği bir memur vardır.

1) Posta Yoluyla Tebliğ (PTT Genel Müdürlüğü) (syf 201-202)


• Posta yoluyla resmi tebligat PTT genel müdürlüklerince yapılır. Posta tarafından, ilgiliye
gönderilecek evrakları içeren bir zarf ve tebliğ alındısı (tebliğin kime ve ne zaman yapıldığı)
gönderilmektedir.
• Posta yoluyla tebligatta en önemli hususlardan biri adresin doğru olmasıdır. Tebligat
muhatabın bilinen yerleşim yeri veya işyeri adresine yapılır. (VUK mük. m. 30)
• VUK m.101/1’e göre “bilinen adresler:
(1) Mükellef tarafından işe başlamada veya adres değişikliğinde bildirilen işyeri adresleri,
(2) Yoklama fişinde veya ilgilinin imzası bulunmak şartıyla yetkili memurlar tarafından bir
tutanakla tespit edilen işyeri adresleri,
(3) Nüfus Hizmetleri Kanunu’na göre oluşturulan adres kayıt sisteminde (MERNİS) bulunan
yerleşim yeri adresi. (...)”

44
• VUK m.101/3 “İşyeri adresinde tebliğ yapılacak olanların bu adresinde bulunamaması, işin
bırakılması veya işin bırakılmış addolunması hallerinde tebliğ, gerçek kişilerde kendisinin,
tüzel kişilerde bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerinden birinin, tüzel kişiliği
olmayan teşekküllerde ise bunları idare edenler veya varsa temsilcilerinden herhangi birinin
adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde yapılır.”
• VUK m.101/4 “İşyeri adresi olmayanlara tebliğ, doğrudan adres kayıt sisteminde bulunan
yerleşim yeri adresinde yapılır.”

• VUK m.102/1 “Tebliğ olunacak evrakı içeren zarf posta idaresince muhatabına verilir ve bu
durum muhatap ile posta memuru tarafından tebliğ alındısına tarih ve imza konulmak
suretiyle tespit olunur.”
• Tebliğ evrakları tebliğ alındısı üzerinde yazılı olan tarihte tebliğ edilmiş sayılır.

Tebliğ Sırasında Karşılaşılan Özel Durumlar


(1) Muhatabın Tebliğ Evraklarını Almaktan İmtina Etmesi
• Bu halde tebliğ evrakının gönderildiği idareden alınabileceği şerhini içeren bir pusula
kapıya yapıştırılır. Posta memuru, durumu tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza ederek, tebliğ
olunacak evrakı tebliği yaptıran idareye teslim eder. Bu durumda tebliğ, pusulanın kapıya
yapıştırıldığı tarihte yapılmış sayılır. (VUK m.102/3)
(2) Muhatabın İşyeri Adresinde Bulunamaması
• Tebliğ yapılacak olanların bu adreste bulunamaması durumunda (bulunamama durumu o
adresten geçici ayrılmaları da kapsar.) durum, posta memuru tarafından tebliğ alındısı üzerine
şerh ve imza edilerek, tebliğ evrakı gönderildiği idareye iade edilir. Bu durumda tebliğ evrakı
muhatabın MERNİS üzerinden tespit edilen yerleşim yeri adresine gönderilir ve aynı işlemler
orada yapılır. (VUK m.102/4)
(3) Muhatabın MERNİS Kayıt Sisteminde Bulunan Yerleşim Yeri Adresinde Bulunmaması
• Tebliğ yapılacak kişinin adresinde bulunamaması durumunda (bulunamama durumu o
adresten geçici ayrılmaları da kapsar.) durum, posta memuru tarafından tebliğ alındısı üzerine
şerh ve imza edilerek, tebliğ evrakı gönderildiği idareye iade edilir. Bunun üzerine tebliği
çıkaran merci tarafından tayin olunacak münasip bir süre sonra yeniden tebliğ çıkarılır. İkinci
defa çıkarılan tebliğ evrakı da aynı sebeplerle tebliğ edilemezse, tebliğ evrakının gönderildiği
idareden alınabileceği şerhini içeren bir pusula kapıya yapıştırılır. Bu durum, posta memuru
tarafından tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza edilerek, tebliğ evrakı, gönderildiği idareye iade
edilir. Tebliğ evrakının pusulanın yapıştırıldığı tarihten itibaren 15 gün içerisinde muhatabı
tarafından alınması hâlinde alındığı günde, bu süre içerisinde alınmaması hâlinde ise 15’inci
günde tebliğ yapılmış sayılır. (VUK m.102/5)

(4) Muhatabın MERNİS’te Bulunan Yerleşim Yeri Adresinde Bulunmamasına Karşın


Beraber Oturanların Bulunması
• VUK m.94/3 “Tebliğ, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde
ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müsdahdemlerinden birine
yapılır. (Muhatap yerine bu şekilde kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran
18 yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması gerekir.)”

2) Memur Aracılığıyla Tebliğ


• Hazine ve Maliye Bakanlığı’na kendi memurları aracılığıyla da tebligat yapabilme yetkisi
vermiştir. (VUK m.107)
• Bu şekilde yapılan tebliğin sonuçları itibariyle posta yoluyla tebliğden hiçbir farkı yoktur.

45
3) Dairede veya Komisyonda Tebliğ
• Tebliğin muhatabı herhangi bir nedenle vergi dairesine (veya komisyona) gelmişse tebliğ
evrakını almayı kabul etmesi halinde dairede tebligat yapılabilir. (o gün tebliğ tarihi)
• Muhatabın tebligatı kabul etmemesi halinde tebligat adresi biliniyorsa posta veya memur
yoluyla, bilinmiyorsa ilanen yapılır.

4) Elektronik Tebliğ (syf 203-204) (E-Tebligat Sistemi)


• Tebligatın, elektronik ortamda, mükellefin elektronik posta adresine yapılmasıdır.
• Bu tebliğ, fiziki ortamda yapılan tebligat ile aynı sonucu doğurmaktadır.
• Mükelleflere e-tebligat yapıldığında, SMS veya e-posta ile ayrıca bilgilendirme yapılır.
• Elektronik Tebligat Sistemi aracılığıyla gönderilen elektronik imzalı tebliğ evrakı,
muhatabın elektronik ortamdaki adresine ulaştığı tarihi izleyen 5’inci günün sonunda tebliğ
edilmiş sayılır.

Kendilerine e-tebliğ yapılması zorunlu olanlar kimlerdir?


• Kurumlar vergisi mükellefleri ve gelir vergisi mükellefleridir.
• Zorunluluk kapsamına girmemekle birlikte isteğe bağlı olarak kendilerine e-tebligat
yapılmasını talep eden mükellefler de e-tebligat hizmetinden faydalanabilirler.

Tebliğe dava açılabilir mi?


• Tebliğ, tarh ve tahsil gibi kesin ve yürütülebilir şekilde ilgili kişinin hukuki durumunda
değişiklik meydana getirmediğinden tek başına davaya konu edilemez. Ancak tebliğ ile ilgili
bir hukuka aykırılığın tarh için açılacak davada ileri sürülebilmesi mümkündür.

5) İlan Yoluyla Tebliğ (syf 205-207) “Üzerinde çok durmayacağız, bilmenize de gerek yok.”
• İlanen tebligat, tebliğ evraklarının normal ve mutat yollarla tebliğinin yapılmasının mümkün
olmaması halinde son çare olarak başvurulan bir tebliğ yoludur. Diğer yolların hepsi
tüketildikten sonra ilan yoluyla tebliğe gidilebilir.
• Özellikle tebliğ edilecek hususun miktarına göre tebliğ hususu da değişmektedir.
• VUK m.103-106 arasında düzenlenmiştir.

e) Hatalı Tebliğ (syf 207-208) (Üzerinde durmadık.)


• Tebliğin hüküm ve sonuç doğurabilmesi, usulüne uygun bir şekilde yapılmasına bağlıdır.
Usulüne uygun yapılmayan tebliğ geçersiz sayılır.
• VUK m.108 “Tebliğ olunan belgeler, esasa ilişkin olmayan şekil hatalarından dolayı hukuki
kıymetlerini kaybetmezler (geçersiz olmazlar); yalnız vergi ihbarı ile ilgili belgelerde
mükellefin adının, verginin nevi veya miktarının, vergi mahkemesinde dava açma süresinin
hiç yazılmamış olması veyahut bu belgelerin görevli bir makam tarafından düzenlenmemiş
bulunması belgeyi hükümsüz kılar.”
• Hatalı tebliğe muhatap olanların idareye başvurma veya vergi mahkemesinde dava açma
yolları açıktır.

III) Verginin Tahakkuku (verginin ödenecek aşamaya gelmiş olması)


a) Tahakkukun Niteliği
• VUK m.22 “Verginin tahakkuku, tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir
safhaya gelmesidir.”
• Bu aşama idarenin herhangi somut adımı olmadan, kendiliğinden gerçekleşmektedir.
• Tahakkuk, tebliğ ile birlikte gerçekleşen bir olay değildir. Yani tarh edilen vergilerin tebliğ
edilmiş olması tahakkuk aşamasına gelindiğini göstermez.

46
Bir verginin tahakkuku ne zaman başlar?
• Beyan üzerine tarh edilen vergilerde tahakkuk fişinin kesilmesiyle vergi hem tarh hem
tahakkuk eder. MTV’de olduğu gibi bazen de vergi idaresi tarafından bir işlem yapılmadan
kanunda belirtilen olayların gerçekleşmesiyle vergi tarh ve tahakkuk etmiş sayılır. (m.378/2)
• Verginin ikmalen, re’sen ve idarece tarh edilmesi hallerinde;
(1) mükellef tebliğ aşamasından sonra “30 günlük” dava açma süresi içinde dava açmadıysa,
dava açma süresinin bitmesinden itibaren vergi tahakkuk etmiş olur.
(2) tarh edilen verginin tebliğinden sonra dava açılmış ve talep reddedilmişse (mükellef
aleyhine karar) o aşamadan itibaren de vergi tahakkuku meydana gelmiş olur.
• Açılan davada mahkeme tarhiyat işleminin iptaline karar vermiş yani dava kabul edilerek
mükellefin lehine sonuçlanmışsa, tahakkuk gerçekleşmez, tarh işlemi ortadan kaldırılır.
• Tarha karşı açılan dava, ilgili idari işlemin yürütülmesini kendiliğinden durdurmaktadır.

• Verginin tahakkuk etmesi, tahsil işleminin bir sebebidir.


• Bu aşama da tebliğ aşaması gibi tek başına dava konusu olamaz.
• Tahakkukun geciktirilmesine bağlı olarak ödeme süresinin de gecikmesi halinde vergi aslına
ilaveten gecikme faizi de hesaplanır.
b) Tahakkuk ve Kesinleşme Arasındaki Farklar
Tahakkuk Kesinleşme
• Verginin ödenmesi gereken • Dava açma süresi içinde dava açılmaması, yargı mercilerince nihai ve kesin
aşamaya gelmesidir. kararın verilmiş olması veya uzlaşmanın vaki olması gibi haller nedeniyle
• Dava yoluna gidilmesi vergiye itiraz edilemeyecek duruma gelinmesidir.
halinde tahakkuk, ilk derece • Kesinleşme durumunda işlem hiçbir şekilde itiraz edilemeyecek aşamaya gelir.
mah.nin mükellef aleyhine • Yargılama (usul) hukukuna ait bir kavramdır.
verdiği karar üzerine ortaya Verginin Kesinleşme Halleri
çıkan durumdur. (1) verginin itirazsız ödenmesi
• Tahakkukta işleme itiraz (2) vergide uzlaşmaya varılması
edilebilir durum (3) vergilerin dava açma süresi içinde dava konusu edilmemesi
korunmaktadır. (4) vergi mahkemesinin ret kararı üzerine kanun yollarına gidilmemesi
• Vergi hukukuna ait bir (5) vergi ve cezaya karşı, süresinde dava açılmış ve davanın reddedilmesi sonucu
kavramdır. kanun yoluna gidilmişse kanun yolunun verdiği kararın kesin olması veya kanun
yolundan vazgeçilmiş olması (6) davadan vazgeçme ve feragat halleri
• Tahakkuk etmiş bir vergi kesinleşmemiş olabilir. Ancak her kesinleşmiş vergi, tahakkuk etmiş olacaktır.
• Verginin tahsil edilebilmesi için kesinleşmesi şart değildir, tahakkuk etmesi yeterlidir.
• İlk derece mahkemelerinin kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilmesi için parasal sınır
2022 yılı itibariyle 9000 TL, bölge adliye mahkemesi kararlarına karşı temyiz yoluna
başvurulabilmesi için parasal sınır 261.000 TL
• Eğer idare, mükellef ile uzlaşmışsa, uzlaşmaya ilişkin belgenin verildiği tarih, verginin
kesinleştiği tarih olarak sayılmaktadır.
• Kanun yolundan vazgeçildiği takdirde de verginin kesinleşmesi mümkündür.
• Kişi, açılan davadan feragat ettiğine dair beyanda bulunuyorsa bu durumda da vergi
kesinleşmiş olur.

c) Tahakkuku Tahsile Bağlı Vergiler (syf 212-213) (Derste üzerinde durmadık.)


• VUK m.24 “Mahiyetleri itibariyle tahakkuku tahsile bağlı vergilerde, verginin tahsili
tahakkuku da içine alır.”
Örnek: belediyelerce tahsil edilen eğlence vergisinin biletin alınmasıyla tahsil edilmesi,
değerli kağıt sayılan kağıt ve belgelerin kullanılmak üzere satın alınması anında bedelinin
ödenmesiyle tahsil edilmesi

47
IV) Verginin Tahsili
a) Tahsil Aşamasının Kapsamı
• VUK m.23 “Verginin tahsili, kanuna uygun surette ödenmesidir.”
• Vergiyi doğuran olayla başlayan vergilendirme tahsil aşamasıyla son bulur. Verginin
tahsil edilebilmesi için tahakkuk etmiş olması gerekir.
• Verginin tahsili için tahakkuku yeterli olup, kesinleşmesi şart değildir.
• Tahsil aşamasının mükellef açısından görünümü “ödeme”dir. Ödeme ile mükellefin vergi
borcu ortadan kalkar ve mükellefle devlet arasındaki borç ilişkisi sona erer.
• Diğer aşamalardan farklı olarak tahsil aşaması, 6183 sayılı AATUHK’da düzenlenmiştir.

• Mükellefler tarafından verginin ne zaman ve kaç taksitle ödeneceği genel olarak kendi
kanunlarında belirtilmiştir.
Örnek: GVK m.117’na göre GV, “beyannamenin verildiği yılın mart ve temmuz aylarında
• Mükelleflerin vadelerinde ödemedikleri vergilerini, vadesinden sonra geç de olsa gönüllü
olarak ödemelerinde bir engel yoktur. Gecikerek ödeme yapılması halinde mükelleften
gecikme zammı alınır.
• Ödeme mükellefin rızasıyla gerçekleşmemişse bu durumda vergi dairesi ödeme emri
düzenleyerek harekete geçer ve böylelikle vergi alacağının cebren tahsili yolunu başlatır.
Ödeme emri, kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlem niteliğinde olduğundan iptal davasına
konu edilebilmektedir. Ancak ödeme emrine karşı dava açmak yürütmeyi kendiliğinden
durdurmaz.

b) Tahsil İşleminin Hukuki Niteliği / bağlı yetkiye dayalı


• Tahsilin hukuki niteliği idarenin irade açıklaması olan (bireysel, sübjektif) idari işlemdir.
• Tahsil, mükelleflere bu işlem sonucunda bir yükümlülük yüklediğinden yükümleyici
nitelikte bir idari işlemdir.
• Tahsil işleminin konusu ,verginin mükellef tarafından kendiliğinden ödenmesi veya
cebren tahsilidir.
• Tahsil işleminin amacı, kamu alacaklarının Hazineye intikalinin sağlanmasıdır.
• Tahsil işlemi, kanunda belirtilen şekil ve içeriğe uygun olarak yapılmak zorundadır.
• Tahsil işleminin sebep unsurunu tahakkuk aşaması oluşturur. Zorla tahsil işleminin hukuki
sebebi verginin kesinleşmiş veya tahakkuk etmiş olmasıdır.
• Tahsilin icrai (yürütülebilir) olması nedeniyle tahsile karşı dava açılabilmesi
mümkündür.
• Tahsil aşamasında dava açılması halinde tarhta olduğu gibi yürütme kendiliğinden durmaz,
davacının ayrıca yürütmenin durdurulması kararını talep etmesi gerekir.

B) VERGİ BORCUNU ORTADAN KALDIRAN HALLER


• Vergi borcunu ortadan kaldıran haller başlıca; ödeme, mahsup, takas, af, terkin (silme),
vazgeçme ve zamanaşımıdır.

I) Ödeme
• Vergi borcu bulunan mükellefin bu borcunu ortadan kaldırabilmesi için ödeme yapması, en
genel ve bilinen yoldur.
• Tahsil; mükellef bakımından ödeme, idare tarafından o ödemeyi tahsil etmeye çalışmaktır.
• Mükellef rızaen ödemede bulunmadığı takdirde cebri icra yoluyla borcun tahsili cihetine
gidilir. Vadesi geldiği halde vergi borcunu ödemeyen mükellefe “ödeme emri” çıkarılır.
Mükellef, ödeme emrine tebliğinden itibaren “15 gün” içinde vergi mahkemelerinde dava
açabilir.

48
a) Ödeme Yeri
• VUK m.110 “Vergi borcu, mükellefin bu bakımdan bağlı olduğu vergi dairesine ödenir.
Mükellef vergi borcunun vergi dairesinin bulunduğu belediye sınırlarının dışındaki vergi
dairelerine de yatırabilir. Bu takdirde ödemenin hangi vergi dairesi hesabına yapıldığının
bildirilmesi şarttır.”
• Mükellefin bağlı olduğu vergi dairesi, mükellefin kayıtlı olduğu ve beyanname verdiği;
verginin tarh, tahakkuk ve tebliğ işlemini yapan vergi dairesidir.
Örnek: gelir vergisinde, mükellefin yerleşim yerinin bulunduğu yer vergi dairesi

b) Ödeme Şekli
• AATUHK m.40 “Ödeme, tahsil dairelerinin yetkili ve sorumlu memurları tarafından
verilecek makbuz karşılığı yapılır.”
• AATUHK m.41’de vergi borcunun ödenmesinde kullanılan araçlar açısından esneklik
sağlamak amacıyla özel ödeme şekilleri düzenlenmiştir.

Tahsile yetkili kişiler kimlerdir?


• AATUHK’ye göre tahsile yetkili kişiler; yetkili ve sorumlu memurlar, veznedarlar,
tahsildarlar ve icra memurlarıdır.

c) Ödeme Zamanı (syf 216-218)


1) Normal Ödeme Zamanı 2) Özel Ödeme Zamanı
• İlgili vergi kanunlarında verginin ödenmesi için • Kanunlarımızda belirli hallerin varlığı halinde özel
belirlenmiş olan ödeme süreleridir. ödeme zamanları düzenlenmiştir.
• Bir verginin ödeme süresinin son günü o borcun • VUK m.112 ve VUK m.368
vadesi sayılır. Sürelerin mücbir sebep, zor durum ve • Kanundan okursun. Kitapta da syf 217
VİV’de ek süre verilmesi nedeniyle uzaması halinde
vade, uzayan sürenin bittiği gündür. (VUK m.111)

Gecikme zammı nedir?


• Verginin vadesinden, fiili olarak ödendiği tarihe kadar geçen zaman için alınan bedeldir.

II) Mahsup ve Takas


• Her iki durum da borcu ortadan kaldırmakla birlikte işleyiş sebep ve süreçleri birbirinde
farklıdır.
a) Mahsup (Tarh Aşamasında)
• Mükellefin ortaya çıkan borcunun bir kısmını önceden ödemesi durumunda (sonradan)
ödenen kısmın borcun bütününden düşülmesidir. (kısmi ifa, borcun denkleştirilmesi)
Örnek: ödenen geçici vergi (3 ayda bir alınıyor) ödenmesi gerekenden fazla olduğu
durumlarda mahsup gerçekleştirilmesi, tevkif edilen vergilerin mahsubu, yurt dışında ödenen
vergilerin mahsubu
• Hangi ödemelerin mahsuba konu olacağı kanunda belirtilir.
• Mahsup hususunda mükellef sürekli borçlu, Devlet ise sürekli alacaklıdır. (en önemli
fark)
• Mahsuba konu tutar - mahsup edilen tutar = ödenecek tutar

b) Takas (Tahsil Aşamasında)


• Takas (ödeşme), vergi dairesine borçlu bulunan birinin aynı zamanda vergi dairesinden
alacaklı olması durumunda başvurulabilecek karşılıklı ve iki yönlü sonuç doğuran bir
işlemdir. (bu durumda mükellef hem borçlu hem alacaklı)

49
• Takas (ödeşme), aynı cinsten olan karşılıklı ve muaccel 2 borcu, daha küçük olanı oranında
sona erdiren bir hukuki işlemdir.
• Vergi hukukundaki takasın borçlar hukukundan ayrılan kısmı takasın tek taraflı irade
beyanıyla ortaya konmasının yeterli olmaması, mükellefin takas yapmayı talep etmesinin
yazılı olarak ilgili idareye bilmesinin gerekli olmasıdır.
• AATUHK m.23’te, kamu idarelerince yükümlüden fazla tahsil edilmiş olan ve bu nedenle
ret ve iadesi gereken kamu alacaklarının, yükümlünün reddiyatı yapacak kamu idaresine olan
muaccel borçlarına “”mahsup edilmek” suretiyle reddolunacağı belirtilmektedir.
Mahsup kelimesini kullanmışsa da kanun koyucu hukuki anlamda mükellefin takas
yapmasından söz etmektedir.
Takas ve Mahsup Arasındaki Farklılıklar
Takas Mahsup
• Borçluluğu sona erdiren bir yoldur ve takasta • Bir borcun tutarının belirlenmesine yönelik bir
karşılıklı alacağın varlığı gerekir. matematik işlemidir ve mahsupta karşılıklı alacaklılık
yoktur.
• Kesinleşmiş ve karşılıklı 2 ayrı borç • Tek yönlü bir borç ilişkisi söz konusudur.
üzerine kurulmuştur.
• Kamu alacağının tahsil (ödeme) aşaması ile • Kamu alacağının tarh (hesaplaşma) aşaması ile
ilgilidir. ilgilidir.
• Yeni bir hukuki durum yaratmakta ve • Yeni bir hukuki durum yaratmayıp, sadece kamu
kamu borcunu ortadan kaldırmaktadır. borcunun gerçek miktarını belirlemektedir.
• Tahsil idaresine dilekçe ile talepte • Kendiliğinden yapılır ve talepte bulunulması
bulunulması gerekir. gerekmez.
• Dilekçenin tahsil idaresine verildiği tarih • Tarh sırasında yapılır ve kalan borç vadesinde
itibariyle yapılır. ödenir.
• Takasa konu olan alacak her zaman ayrı bir • Alacağın ayrı dava ile istenmesi mümkün değildir.
dava ile istenebilir.
• Kamu alacağını koruyan bir müessesedir. • Kamu alacağını korumakla ilgisi yoktur.

III) Terkin (syf 222-223)


• Sözlük olarak “bir şeyin kayıtlardan silinmesi” anlamına gelen terkin, vergi hukukunda
tarh ve tahakkuk etmiş olan bir verginin silinmesi, tahsil edilen bir verginin ise mükellefe iade
edilmesi yoluyla ortadan kaldırılmasıdır.
• Vergi borcunun tahakkuk aşamasında silinmesi VUK m.115’te, tahsil aşamasında silinmesi
AATUHK m.105’te düzenlenmiştir.
• Terkin işlemi “terkin fişi” ile yapılır.

IV) Vazgeçme
• Vergi ve cezanın tahsili ile elde edilebilecek menfaate göre bu menfaate ulaşmak için
yapılan masrafların daha fazla olabilmesi halinde parasal sınırları da belirtilerek idarelere
verilen bir yetkinin kullanımıdır.

50
Vazgeçme
a) Tahakkuktan Vazgeçme b) Tahsilden Vazgeçme
• İkmalen, re’sen veya idarece tarh edilen vergi ve • Yapılacak icra takip sonunda tahsili imkansız
bunlara ilişkin cezaların toplam miktarının 43 TL’yi veya tahsili için yapılacak giderlerin fazla olduğu
aşmaması ve tahakkukları için yapılacak giderlerin bu anlaşılması halinde 10 TL’yi aşmayan kamu
miktardan fazla olacağının tespiti halinde Hazine ve alacakları, amme idarelerinin de terkin yetkisine
Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslar haiz olanlar tarafından tahsil zamanaşımı süresi
dahilinde gerçekleştirilir. (VUK mük. m.115) beklenmeksizin terkin edilir. (AATUHK m.106)

V) Zamanaşımı
a) Tarh Zamanaşımı (VUK m.114) (vergiyi doğuran olay)
• Vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği takvim yılını izleyen takvim yılının başından
itibaren 5 yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar.
b) Tahsil Zamanaşımı (AATUHK m.102) (vade)
• Kesinleşen vergiler vadelerinin rastladığı takvim yılını takip eden yılın başından itibaren
5 yıl içinde talep ve tahsil edilmezlerse zamanaşımına uğrarlar.

• “Zamanaşımının kesilmesi veya durması hallerini vergi icra kısmında söyleyeceğim.”


• Mükellefin zamanaşımına uğramasına rağmen vergi borcunu ister öder ister ödemez
olması vergi borcunu eksik borç (doğal borç) haline dönüştürür.

VI) Af (syf 224-225) ve Vergi Aflarının Özellikleri


• “Bundan bahsettim. Bunların adı; toplumda tepki çekmemek için tahsilatların
yapılandırılması, alacakların yapılandırılması, varlık barışı adını alıyor.”

C) YERSİZ ÖDENEN VERGİLERİN İADESİ (VUK m.112/4-5) (syf 225-226)


I) Yersiz Tahsil Edilen Verginin İadesi (m.116) II) Fazladan Ödenmiş Verginin İadesi

7. hafta / 18.11.22
VERGİ HUKUKUNDA SÜRELER
A) SÜRELERİN ÖNEMİ
• “Bir olayın başı ile sonu arasında geçen zaman parçası veya zaman aralığı” olarak ifade
edilen sürelerin, hukukun tüm alanlarında olduğu gibi vergi hukukunda da önemli bir yeri
vardır.
• Vergilendirme işleminin her aşamasında (tarh,tebliğ,tahakkuk ve tahsil) sürecin işleyişinin
düzenlenmesine yönelik mükellefleri ve idareyi bağlayan süreler öngörülmüştür.
• Vergi hukuku açısından süre, vergileme ile ilgili işlemlerin yapılması için vergi
kanunlarınca ya da kanunun verdiği yetkiye dayanılarak vergi idaresi ve/veya yargı yerlerince
tayin edilen zaman aralığını ifade eder.
• Vergi hukuku açısından süreler ve esasları VUK m.14’te kanuni ve idari süreler olarak
ortaya koymuştur. Buraya İYUK’te yer alan yargısal süreleri eklemek mümkündür.

VERGİ HUKUKUNDA SÜRELER


I) Belirlenmelerine Göre Süreler II) Hukuki Niteliklerine Göre Süreler
a) Kanuni (Kesin) Süreler b) Takdiri Süreler a) Sonuçlarına Göre b) Fonksiyonlarına Göre
1) Genel Kanuni Süreler 1) İdari Süreler 1) Hak Düşürücü 1) Ödev Süreleri
2) Özel Kanuni Süreler 2) Yargısal Süreler 2) Zamanaşımı 2) Hoşgörü Süreleri
3) Düzenleyici Süreler

51
B) SÜRELERİN SINIFLANDIRILMASI
I) Belirlenme Şekline Göre Sınıflandırma
a) Kesin (Kanuni) Süreler
• Kanunda sınırları doğrudan belirlenmiş, takdire dayanmayan standart sürelerdir. Bu
süreler çoğu zaman kamu düzenindendir.
• Kanuni süreler kendiliğinden işlemeye başlar, uyulup uyulmadığı idare ve yargı organları
tarafından re’sen gözetilir.
• Kanuni süreler, kendi içerisinde genel ve özel kanuni süreler olarak ayrılmaktadır. VUK ile
genel idari yargılama kodu olan İYUK’da genel sürelere yer verilmişken, çeşitli kanunlarda
sadece o ilişki için geçerli olan özel sürelere yer verilmiştir.
Genel kanuni süre örnek: Vergi davasını açmadaki 30 günlük süre
Özel kanuni süre örnek: AATUHK m.58 / ödeme emrine karşı 15 günlük dava açma süresi

b) Takdiri Süreler
• Kanunda verilen yetkiye dayanarak, idare veya yargı organlarının tayin ettiği
sürelerdir.
• Kanun koyucu, takdiri süreler ile; sürenin ne kadar olacağının içini doldurup belirlemeyi
idarenin/yargı organının takdirine bırakmıştır.
• İdare ve yargı organları kendilerine tanınan takdir yetkisi çerçevesinde gereken süreyi
tayin ve takdir etmek durumundadırlar.

1) İdari Süreler
Bir sürenin idari süre sayılabilmesi için gereken şartlar nelerdir? (VUK m.14/2)
(1) verilen sürenin 15 günden aşağı olmaması
(2) sürenin mutlaka mükellefe veya ilgilisine tebliğ edilmesi
(3) kesin bir süre olarak belirlenmemiş olması (kanunda tayin edilmemiş süre)
Örnek: vergi incelemesinde mükellefe defter ve kayıtlarını ibraz etmesi için tanınan süre
(VUK m.139/4), banka veya postane yoluyla yapılan tahsilatların vergi idaresine gönderilmesi
için tayin edilecek süre (AATUHK m.41/4), KDVK m.46/5
• İdari süre, idarenin işleyişine ilişkin olması halinde “düzenleyici süre” olarak etki eder.
• İdari süre işlemin muhatabını korumak amacıyla ve onun lehine getirilmişse bu sürelere sıkı
sıkıya uyulması gerekir.
• Kanuni (kesin) sürelerden sonra ve bu sürelerden bağımsız olarak talep halinde ek süreler
verilebilir. İdare yetkisini kullandığında ek olarak belirlenen süre, idari süre olarak
değerlendirilir.
Örnek: VUK m.140 (vergi incelemesinde uyulacak esaslar)

2) Yargısal Süreler (HMK m.90)


• Kanunda kendilerine verilmiş yetkiye dayanarak yargı organlarının takdir yetkilerini
kullanmaları suretiyle süre belirlemesidir.
Örnek: cevap dilekçesinin tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde verilmemesi halinde İYUK
m.16/3’e göre mahkemenin 30 gün ek süre verebilmesi, bilirkişilerin görevlerini yerine
getirmeleri için mahkeme tarafından tanınan süre
• Mahkeme, resmi dairelerden veya özel kişilerden bazı bilgi ve belgeleri isteyebilir. Bu bilgi
ve belgelerin verilme süresi de yargısal süre olarak adlandırılır. (İYUK m.20)
• Yargısal sürelerin tebliğ edilmesi gerekir. Çünkü tebliğ edilmediği takdirde taraflar böyle
bir sürenin kendilerine verildiğinden haberdar olmazlar.

52
II) Hukuki Niteliklerine Göre Sınıflandırma
a) Sonuçlarına Göre
1) Hak Düşürücü Süreler (İtiraz)
• Sürenin sona ermesi kendiliğinden ve doğrudan doğruya hakkın özünün ortadan
kalkmasına sebebiyet veriyorsa, bu hak düşürücü süredir.
• Hak düşürücü süreler içerisinde idare veya mükelleften herhangi birisi gereğini yapmazsa o
hakkını kaybetmiş olur.
Mükelleflere Yönelik Örnek: 30 gün içinde dava açılması (İYUK m.7), 30 gün içinde
uzlaşmaya gidilmesi (VUK ek m.1), idare tarafından re’sen veya ikmalen tarhiyat yapılması
halinde bu tarhiyata itiraz edilmesine yönelik 15 günlük süre (VUK ek m.7)
İdareye Yönelik Örnek: idarenin belli bir süre içinde vergi ve cezaları tarh ve tebliğ
etmediği durumda bir daha tarh edemeyecek olması (VUK m.113)

2) Zamanaşımı Süreleri (Def’i)


• Alacağın doğumunu takip eden ve kanunla belirlenmiş süre içinde alacaklının alacağını
istememesi ya da alacağını tahsil etmek için borçluyu dava etmemesi nedeniyle alacak
hakkını isteme ve dava açma hakkının ortadan kalkmasıdır.
• Hakkı tamamen ortadan kaldırmamakla birlikte hakkı zayıflatan bir etkiye sahiptir.

Zamanaşımı Çeşitleri
Tarh Zamanaşımı (VUK m.114)
• Vergiyi doğuran olayın meydana geldiği yılı takip eden takvim yılının başından itibaren
5 yıl içerisinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar.
“Bu süre defter ve kayıtları saklama süresiyle uyumlu bir süredir. (VUK m.253)”
• Tarh zamanaşımı, niteliği itibariyle idare bakımından bir hak düşürücü süredir. Zira
idare, bu sürenin geçmesiyle birlikte tarh/tebliğ etme hakkını yitirmektedir.
• Vergi dairesinin tarh zamanaşımının dolduğunu kendiliğinden dikkate alıp, vergiyi tarh
etmekten kaçınması gerekir.

Tahsil Zamanaşımı (AATUHK m.102)


• Amme alacağı, vadesinin bulunduğu takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren
5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar.
Vade; verginin ödenmesi gereken son tarihtir.
• Tarh, tebliğ ve tahakkuk etmiş ve belki de kesinleşmiş bir verginin idarenin ya talep
etmemesi (ödeme emri göndermemesi) ya da tahsil etmek için gerekli işlemleri yapmaması
halinde vadeyi izleyen yılın başından itibaren 5 yıl geçtikten sonra tahsil yeteneği kaybolur;
borç eksik (ifa edilebilir, talep ve dava edilemez) borç haline gelir.

+ Ceza Kesme Zamanaşımı (syf 235) (Derste üzerinde durmadık.)


• Vergi ziyaı kabahatinde ceza kesme zamanaşımı, kabahatin bağlı olduğu vergi alacağının
doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından itibaren 5 yıldır.
• Özel usulsüzlük kabahatlerinde (damga vergisine ilişkin özel usulsüzlük kabahatleri hariç)
ceza kesme zamanaşımı, kabahatin işlendiği yılı takip eden yılın 1’inci gününden başlayarak
5 yıl, damga vergisine ilişkin özel usulsüzlük kabahatinde ise 2 yıldır.
• Genel usulsüzlük kabahatlerinde ise ceza kesme zamanaşımı, kabahatin işlendiği yılı takip
eden yılın 1’inci gününden başlayarak 2 yıldır.

53
+ Düzeltme Zamanaşımı (syf 236) (Derste üzerinde durmadık.)
• Vergi hatası varsa bunun vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından
başlamak üzere 5 yıl içinde düzeltilmesi gerekir. Bu 5 yıllık süre dolduktan sonra meydana
çıkartılan vergi hataları düzeltilemez. (VUK m.126) (istisnaları var)

✨ Zamanaşımının Durması ve Kesilmesi (syf 236)


• Zamanaşımının durması, işleyen bir sürenin kanunda öngörülen hallerin meydana gelmesi
ile tatile uğraması ve ilgili hal ortadan kalktıktan sonra sürenin kaldığı yerden tekrar
işlemeye başlamasıdır.
• Zamanaşımının kesilmesi, kanunda öngörülen hallerin meydana gelmesi ile o ana kadar
işlemiş olan sürenin yanarak, takip eden takvim yılı başından itibaren hiç işlememiş gibi
tekrar baştan başlamasıdır.

Zamanaşımını Durduran ve Kesen Haller (AATUHK m.103-104) (syf 237)


Zamanaşımı Türü Durduran Haller Kesen Haller
Tarh Zamanaşımı (1) Mücbir Sebep • Vergiler açısından öngörülmemiştir.
VUK m.114/2 ve (2) Takdir • Cezalar açısından “ceza ihbarnamesinin tebliğ edilmesi”
Komisyonuna Başvuru (VUK m.374)
Zamanaşımı Türü Durduran Haller Kesen Haller
Tahsil Zamanaşımı • Borçlunun; (1) Borçlunun kısmen ödeme yapması,
AATUHK (1) Yabancı bir ülkede (2) Borçluya haciz uygulanması,
m.103 ve m.104 bulunması, (3) Cebren tahsil ve takip işlemleri sonucunda yapılan her çeşit
(2) Hileli iflas etmesi, tahsilat,
(3) Terekesinin (4) Borçluya ödeme emri tebliği,
tasfiyesi dolayısıyla (5) Borçlunun mal bildiriminde bulunması,
hakkında takibat (6) Yukarıdaki işlemlerden herhangi birinin kefile veya yabancı
yapılmasına imkan kişi veya kurum temsilcilerine uygulanması veya bunlar
bulunmaması tarafından yapılması,
(7) Yargı organlarınca bozma kararının verilmesi,
(8) Yargı organlarınca yürütmenin durdurulmasına karar
verilmesi,
(9) Kamu alacağının teminata bağlanması,
(10) Alacaklı kamu idaresinin borçlu kamu idaresine borcun
ödenmesi için yazı ile başvurulması,
(11) Kamu alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere
ödeme planına bağlanması

b) Fonksiyonlarına Göre
1) Mükelleflere Yönelik Süreler
Vergi Ödevi Süreleri
• Mükellefler üzerine düşen ödevleri süresi içinde yerine getirmezlerse, süresinden sonra
bunları yerine getirmelerine engel yoktur. Mükellef süreyi geçirmekle bir hak kaybına
uğramaz ve ödevini yerine getirebilir. Ancak cezaya muhatap olur.
Örnek: işe başlamayı (10 gün) veya bırakmayı (1 ay) bildirme süresi
• Vergi ödevleri süreleri idarece re’sen dikkate alınması gereken sürelerdendir.

Hoşgörü (Müsamaha/Koruyucu) Süreleri (syf 238)


• Ödevini yerine getirmekte geç kalmış mükellefe bir hoşgörü tanınarak o ödevi yerine
getirmesinin sağlandığı sürelerdir.

54
• Bu süreler içinde ödevlerini yerine getirenlere genel olarak ceza verilmez.
Örnek: pişmanlık süresi / 15 gün (VUK m.371), VUK m.355/6

2) İdareye Yönelik (Düzenleyici) Süreler


• İdarenin işlemi yerine getirmesi/tamamlaması veya işlemin muallakta kalmaması için
idareye yönelik getirilmiş sürelerdir. Diğer bir deyişle vergi idaresinin yerine getirmek
durumunda olduğu vergisel süreçler bakımından uyması gereken sürelerdir.
• Düzenleyici süre, idari işlemlerin sürüncemede kalmasını önlemek, gecikmeye mahal
vermeden hızlı ve belirli bir düzen içinde işlemlerin tamamlanmasını sağlama amacına
yöneliktir.
Örnek: beyannamenin verildiği tarihten itibaren 7 gün içinde tarhiyat yapılması (GVK
m.132), izaha davet sonucu izahın değerlendirilme süresi (45 gün)

C) SÜRELERİN HESAPLANMASI (VUK m.18)


I) Sürelerin Hesaplanması Yöntemleri
“Vergi kanunlarında yazılı süreler aşağıdaki şekilde hesaplanır:
1) Süre gün olarak belli edilmişse başladığı gün hesaba katılmaz ve son günün tatil
saatinde biter;
• Sürenin ilk günü resmi tatile denk gelebilir. Önemli olan sürenin son gününün resmi tatile
denk gelmemesidir. “Resmi tatil süreye dahildir.”
2) Süre hafta veya ay olarak belli edilmişse başladığı güne son hafta veya ayda tekabül
eden günün tatil saatinde biter. Sürenin bittiği ayda, başladığı güne tekabül eden bir gün
yoksa süre o ayın son gününün tatil saatinde biter;
3) Sonu belli bir gün ile tayin edilen sürelerde, süre o günün tatil saatinde biter;
4) Resmi tatil günleri süreye dahildir. Şu kadar ki, sürenin son günü resmi tatile rastlarsa
tatili takip eden ilk iş gününün tatil saatinde biter.”
• Süre, yıl olarak belli edilmişse sürenin nasıl hesaplanacağına ilişkin bir hükme maddede
yer verilmemiştir. Ancak hafta ve ay hesaplamalarına kıyasen sürenin başladığı güne son
yılda karşılık gelen günün tatil saatinde biteceği söylenebilir.

II) Sürelerin Hesaplanmasına İlişkin Bazı Esaslar (syf 240) (Derste üzerinde durmadık.)

D) SÜRELERİN UZAMASI VE SEBEPLERİ


• Sürelerin uzamasına yol açan bazı durumlar vardır. Vergi kanunlarında; mücbir sebep, zor
durum, ölüm, mali tatil, adli tatil vb. durumların varlığı halinde sürelerin uzayacağı
öngörülmüştür.

I) Mücbir Sebep (syf 241-242)


• Mükellefin veya vergi sorumlusunun öngöremediği, öngörse bile karşı koyamadığı
durumlardır.
• Ortaya çıkan mücbir sebepten dolayı vergi ödevinin yerine getirilmemesi halinde ilgili
kişinin tabi olduğu süre uzayabilir, durabilir. (VUK m.15)
Örnek: vergi beyannamesini vermek için önünde daha 10 günü bulunan bir mükellef mücbir
sebebe maruz kalması nedeniyle beyannamesini veremezse, mücbir sebebin süreyi
durdurması ve ortadan kalktığı tarihe kadar sürelerin işlemesine engel olması nedeniyle,
mücbir sebep ne zaman ortadan kalkarsa 10 günlük süre o zaman işlemeye başlayacaktır.
• Belli bir vergilendirme ödevinin yerine getirilmesini engelleyen bir mücbir sebep, sadece o
ödevle ilgili süreyi durdurur.

55
• VUK m.13’te mücbir sebepler örnekleyici şekilde sayılmıştır. Buna göre mücbir sebep;
(1) vergi ödevlerinden, herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza,
ağır hastalık ve tutukluluk
(2) kişinin iradesi dışında vukua gelen mecburi gaybubetler,
(3) vergi ödevlisinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması
gibi afetler,
(4) sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikalarının elinden çıkmış
bulunması, gibi hallerdir.

Gibi haller kapsamına girebilecek nitelikte ve illiyet ilişkisi içinde olan durumlar
nelerdir?
• Gözaltına alınma, kasırga, salgın, heyelan, birinci derece yakının vefatı, grev, kargaşaya
sebep olan toplumsal hareketler, uçak seferlerinin iptali, hayvan saldırısına maruz kalınması
gibi haller kapsamında değerlendirilebilecek durumlardır.

• Mükellef nezdinde meydana gelmiş ve büyük ölçüde mükellef tarafından bilinen mücbir
sebeplerin vergi dairesine veya yargı organına karşı ispat ve tevsiki (belgelenmesi) gerekir.

II) Zor Durum / Beklenmeyen Hal (VUK m.17)


• Bu haller; mücbir sebep gibi ayan beyan durumlar değil, mükellefin kendi iç durumuna
yöneliktir. Hangi hallerin zor durum olup olmadığının takdiri somut olay bazında idareye
bırakılmıştır. (Mükelleften ödevini zamanında yerine getirmesi beklenemeyeceği durumlar)
• Zor duruma sebep olan haller meydana geldiğinde süreler kendiliğinden uzamaz. İlgilisinin
başvurusu ve bu başvuru sonucunda kendisine idarece süre verilmesi gerekir.
• Zor durumdan şekli vergi ödevine ilişkin süreler yararlanır. VUK m.153-mük. m.257’ye
göre vergi ödevi; defter tutma, bilgi verme, belge düzenleme...dir.
Mükellefin vergi ödemesi şekli ödev olarak sayılmadığından, zor durum halinde vergi ödeme
süresinin uzaması söz konusu değildir.
• ✨Zor durumu mücbir sebepten ayıran en önemli nokta, başvurunun olması ve mükellefin
daha çok iç durumuyla ilgili olmasıdır.
• Zor durumdan yararlanabilmek için şartlar;
(1) Mükellef kanuni sürenin bitmesinden önce ek süre talebiyle idareye başvurmalı
(2) Başvuru yazılı şekilde yapılmalı
(3) Sürenin verilmesi (VUK m.17) verginin tahsilini tehlikeye düşürmemeli
(4) Mükellefçe zor durum olarak ileri sürülen hal Bakanlık tarafından da zor durum olarak
kabul edilmeli ve uygun görülmeli,
(5) Zor durum ile vergi ödevlerinin yerine getirilmemesi arasında sebep-sonuç (illiyet bağı)
ilişkisi bulunmalıdır.
• Konuyla alakalı bkz. tecil nedir? (AATUHK m.48) (not syf 87)

56
MÜCBİR SEBEP ZOR DURUM
• Kişilerin iradesi dışındaki kaçınılamayan ve • Kişinin iradesi ve isteği dışında meydana gelen
karşı konulamayan haller olaylar
• Daha genel durumları ifade eder. • Vergi ödevlilerine yönelik özel durumları ifade eder.
• Mücbir sebep halleri kanunda örnekleyici • Zor durum halleri kanunda sayılmamış olup, açık
olarak sayılmıştır. uçlu bırakılmıştır.
• Mücbir sebebin vergi ödevini yerine • Zor durumun vergi ödevini yerine getirmeyi
getirmeyi engelleme etkisi mutlaktır. engelleme etkisi nispidir.
• Mücbir sebep meydana geldikten sonra • Zoru durumda hem sebep hem süre verme açısından
sürelere etkisinde idarenin takdir yetkisi idareye takdir hakkı verilmiştir.
yoktur.
• Mücbir sebep halinde uzayacak süre mücbir • Zor durumda kanuni sürenin en fazla 1 katı kadar ek
sebebin devamına bağlıdır. süre verilebilir.
• Mücbir sebep süreleri durdurur. Duran • Zor durum süreyi uzatır. Ödev, uzayan süre içinde
süreler kalan süreye eklenir. yerine getirilir.

III) Ölüm
• VUK m.164 “Ölüm işi bırakma hükmündedir. Ölüm mükellefin mirası reddetmemiş
mirasçıları tarafından vergi dairesine bildirilir. Mirasçılardan herhangi birinin ölümü
bildirmesi diğer mirasçıları bu ödevden kurtarır.”
• Ölüm hali; ölümden sonraki bir tarihe denk gelen beyanname verme süresini o sürenin
son gününden itibaren 3 ay uzatmaktadır. (VUK m.16)
Mükellefin ölümü haline uzayacak süre mirasçılara geçen;
(1) bildirim ve (2) beyanname verme ödevlerine ilişkin olan sürelerdir.
• Özel süre için bkz. GVK m.92/2 syf 245-246

IV) Mali Tatil (1 Temmuz - 20 Temmuz)


• Mali tatil, her yıl 1-20 Temmuz tarihleri arasında uygulanır. Haziran ayının son gününün
resmi veya idari tatil olması halinde, mali tatil, Temmuz ayının ilk iş gününü takip eden
günden başlar.
• Haziran’ın son günü resmi tatile denk gelirse mali tatil 3 Temmuz’dan itibaren başlar.

a) Mali Tatil Kapsamı Dışında Bırakılan Vergiler (syf 246)


b) Mali Tatil Kapsamındaki Süreler (MT Tebliğ No:1)
1) Mali Tatilde Uzayan Süreler (syf 247)
(1) Beyanname verme süresi (2) Uzlaşmaya başvuru süresi
(3) Cezalarda indirime başvuru süresi (4) Devamlı bilgi verme süresi
(5) Beyana dayanan ve beyanname verme süresi mali tatil nedeniyle uzamış olan vergilerde
ödeme süresi
(6) İkmalen, re’sen veya idarece yapılan tarhiyatlarda ödeme süreleri ile vergi cezaları ve
gecikme faizlerinin ödeme süresi
• Vergilendirmeye ilişkin süreler mali tatilin içinde denk gelirse; mali tatilin bittiği günü
izleyen 7. günün sonuna kadar (27 Temmuz) bu süre uzamış sayılır.
• Vergilendirmeye ilişkin sürenin son günü mali tatilin bittiği tarihten itibaren izleyen 5 güne
(21-25 Temmuz) denk gelmesi halinde süre, mali tatilin bitiminden itibaren 5 gün uzamış
sayılır.

2) Mali Tatilde Duran Süreler (syf 248-249)


(1) Muhasebe kayıt süreleri (2) Bildirim süreler ve (3) Dava açma süreleri

57
• Mali tatilin dava açma sürelerini durdurma etkisi vardır.

3) Mali Tatilde Yapılamayacak İşlemler (syf 250) (Derste üzerinde durmadık.)


• Mali tatilde bazı işlemler yapılamaz. Bu işlemler;
(1) mükellef nezdinde vergi incelemesi
(2) mükelleften defter ve belge ibrazının istenmesi, bilgi talep edilmesi
(3) tatil süresi içinde yapılan tebligat işlemlerinde sürenin, mali tatilin son gününden itibaren
işlemeye başlaması

E) ADLİ TATİL (syf 250-251) (20 Temmuz - 31 Ağustos)


• Dava açma sürelerinin son günü adli tatile denk gelirse, dava açma süresi adli tatilin sona
erdiği günü izleyen tarihten itibaren 7 gün uzamış sayılır. (İYUK m.8/3)

F) DİĞER NEDENLER (syf 251-252) (Derste üzerinde durmadık.)


I) Defter ve Belgelere El Konulması (VUK m.144/5)
II) 500’den Fazla Mükellefi Olan Vergi Dairelerine Para Yatırma İşlemleri (VUK m.111/5)
III) Uzlaşma (VUK Ek m.7)

9. hafta / 02.12.22
• Ders işlenmedi.

10.hafta / 09.12.22
VERGİ KABAHATLERİ VE SUÇLARI
A) KABAHAT VE SUÇ KAVRAMI (syf 253)
I) Kabahat ve Suç Tanımı
• Hukuk düzenini ihlal eden eylemlerin hafif sayılanları kabahat, ağır sayılanları suç olarak
nitelendirilmiştir.
• Vergi kabahatleri hakkındaki genel kanunumuz 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu, özel
kanunumuz Vergi Usul Kanunu’dur.
• Kabahatler Kanunu m.2 “Kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında idarî yaptırım
uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılır.”
• Kabahatler daha çok idari düzeni ihlal eden, daha hafif nitelikte fiillerdir. Vergi
kabahatlerinin konulma amacı, uyduğu menfaat; vergisel idari düzendir.
• Suçlar ise kamu düzenini ihlal eden, daha ağır nitelikte fiilerdir.

II) Kabahat ve Suç Arasındaki Farklar


Kabahat Suç
Amaçlar Açısından • Vergisel idari düzeni sağlamayı • Kamu düzenini korumayı amaçlar
amaçlar
Usul Açısından • Tespiti idari usullerle yapılır • Tespiti adli usullerle yapılır
Cezayı Veren Açısından • Ceza idareler tarafından verilir • Ceza, Ceza Mahkemelerince verilir
Yaptırımlar Açısından • İdari para cezası verilir • Hapis ve/veya adli para cezası verilir
Cezaya Karşı Gidilebilecek • İdari yargıya dava açılabilir • Adli yargıdaki üst mahkemelere
Yollar gidilebilir
Kastın Varlığı • Kastın varlığı aranmaz • Kastın varlığı aranır
Kişi (Fail) Açısından • Ceza gerçek veya tüzel kişilere • Ceza gerçek kişilere verilir
verilebilir
Kişiselleştirme Açısından • Kişiselleştirilmez • Kişiselleştirilir
Cezanın Niteliği Açısından • İdari işlemdir • Yargısal karardır

58
B) VERGİ CEZA HUKUKUNUN KAPSAMI (syf 254-255)
VERGİ CEZA HUKUKU
VERGİ KABAHATLERİ VERGİ SUÇLARI
Vergi Zıyaı Kabahati Usulsüzlük Kabahati I) Vergi Kaçakçılığı
I) Ağır Nitelikli VZK Genel Özel II) Vergi Mahremiyetini İhlal
• Verilecek ceza 3 katı Usulsüzlük Usulsüzlük III) Mükellefin Özel İşlerini Yapma
II) Hafif Nitelikli VZK 1. Derece IV) Ekim Sayım Beyanlarını
• Verilecek ceza 1/2 - 1/5 2. Derece Denetlememe
III) Orta Nitelikli VZK V) Haysiyet ve Şerefe Tecavüz Suçu
• Verilecek ceza 1 katı (Vergisel Hakaret)

• Vergi ceza hukuku kapsamına sadece vergiye ilişkin kabahat, suç ve cezalar değil, aynı
zamanda resim ve harçlara ilişkin kabahat, suç ve cezalar da girer.
• Vergi kabahatleri açısından korunan hukuki yarar hazine kaybının önlenmesi iken, vergi
suçları itibariyle korunan hukuki yarar kamu düzeninin korunmasıdır.
• VUK m.331’e göre “vergi cezası; vergi kanunlarına aykırı hareket edenlere verilen cezadır.”
• Bir hareketin kanuna aykırı olması ve bu hareketin ağırlığına göre kabahat veya suç
sayılması için bazı unsurları mutlaka taşıması gerekir. Bunlar:
(1) kanuni (tipiklik) unsur (2) maddi unsur (3) manevi unsur (4) hukuka aykırılık unsuru

C) VERGİ KABAHATLERİ VE CEZALARI


• Vergi kabahatleri; “vergi zıyaı kabahati” ve “usulsüzlük kabahati” olmak üzere temelde 2
kategoriye ayrılır.
• VUK m.364’e göre vergi kabahatlerinde ceza kesilmesini gerektiren olayların tespitinin
vergi daireleri, vergi inceleme elemanları veya yoklama elemanlarınca yapılması gerekir.
• Vergi kabahatlerine ilişkin ceza, mükellefin bağlı olduğu vergi dairesince kesilir. Ceza
“ceza ihbarnamesi” marifetiyle ilgilisine tebliğ edilir.

I) ✨Vergi Zıyaı Kabahati


a) Vergi Zıyaı Kavramı
• VUK m.341’e göre “Vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili
ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden, verginin
zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder.
Şahsi, medeni haller veya aile durumu hakkında gerçeğe aykırı beyanlar ile veya sair
suretlerle verginin noksan tahakkuk ettirilmesine veya haksız yere geri verilmesine
sebebiyet vermek de vergi ziyaı hükmündedir.
Yukarıdaki fıkralarda yazılı hallerde verginin sonradan tahakkuk ettirilmesi veya
tamamlanması veyahut haksız iadenin geri alınması ceza uygulanmasına mani teşkil etmez.”
• Vergi Zıyaı 3 grup şeklinde ortaya çıkabilir. Bunlar:
(1) verginin eksik tahakkuku
(2) verginin geç tahakkuku
(3) verginin haksız yere geri verilmesi
• Yukarıdaki hallerden verginin eksik tahakkuku veya verginin geç tahakkukuna bağlanan
vergi zıyaının “tahakkuk” aşamasında meydana geldiğini görürüz.
• ✨Vergi zıyaı kabahati, işlenen fiilin (yapılan veya yapılmayan hareketin) vergi zıyaına yol
açmasını unsur olarak arayan bir kabahattir. Bu nedenle vergi ziyaı, bir “netice kabahati”
olarak değerlendirilir.

59
b) Vergi Zıyaına Sebep Olan Fiiller
• Vergi zıyaı kabahatinin fiilleri, verilecek cezayı etkileyecek şekilde; ağır nitelikli fiiller,
orta nitelikli fiiller ve hafif nitelikli fiiller olarak üçe ayrılabilir.
• Ağır nitelikli fiiller ile hafif nitelikli fiiller, kanunda doğrudan sayılmıştır. Bu fiiller
bakımından vergi zıyaı kabahati “bağlı hareketli kabahat” niteliğindedir.
• Ağır ve hafif nitelikli fiiller kapsamına girmeyen ve vergi zıyaına sebebiyet veren her türlü
hareket orta nitelikli vergi zıyaı kabahati fiili olarak değerlendirilir. (serbest hareketli kabahat)

1) Ağır Nitelikli Fiiller (syf 257-259)


• Vergi zıyaının ağır nitelikli fiilleri aynı zamanda vergi kaçakçılığı suçunun da fiillerini
oluşturmaktadır.
Hesap ve Muhasebe Hileleri Yapmak
• Defter kayıtlarında muhasebe kuralları ve tekniğine aykırı işlemler yapılarak vergi
matrahının doğru şekilde tespitini zorlaştıran aldatmaya yönelik hareketlerdir.
Örnek: Defterdeki sayıların toplanmasında kasten yanlışlık yapılması

Gerçekte veya İşlemlerle İlgisi Olmayan Kişiler Adına Hesaplar Açmak


• Gerçekte olmayan bir kişiyi var ve yaşıyor gibi gösterip uydurma adlarla veya gerçekte var
olan fakat işlemlerle hiç ilgisi bulunmayanlar adına hesaplar açılarak işletmeyle ilgili bazı
hususların gizlenmesi ve daha az vergi ödenmesi amaçlanabilmektedir.

Vergi Matrahını Azaltacak Şekilde Çift Defter Tutmak


• Mükellef, hiç defter tutmuyorsa bu çift defter tutmak olarak değerlendirilmeyecektir. Çift
defter tutmak için mükellefin ayrıca kanunen tutması zorunlu defteri de bulundurması gerekir.

Defter, Kayıt ve Belgeleri Tahrif Etmek veya Gizlemek


• Tahrifat; defter, kayıt ve belgelerde yer alan ve esasen gerçeği ifade eden yazı veya
rakamların üzerinde ilave veya eksilme şeklinde oynamalar yapılarak gerçeğe uymayan
durumların yaratılmasıdır.
• Gizleme; varlığı noter kayıtları veya sair suretlerle sabit olan defter ve belgelerin inceleme
sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere ibraz edilmemesidir.
Örnek: belge ve kayıt üzerinde karalama yapmak, mükellefin ibraz ödevini yerine
getirmeyerek (noter vesair suretle kayıt altına alınmış) defter kayıt ve belgelerini gizlemesi

Yanıltıcı Belge Düzenlemek veya Kullanmak
• Belgenin yanıltıcılığı, ortaya çıkan ekonomik ilişkinin belgeye yanlış şekilde aksettirilmesi
halidir.
Örnek: A’nın malından 20 ton mal satılmasına rağmen belgesinde 10 ton göstermesi

Defter, Kayıt ve Belgeleri Yok Etmek


• Yok etmek eylemi bilgiye (veya bilgilere) ulaşmayı imkansız hale getirmektir.
Örnek: yakma, imha etme, yırtılıp parçalandıktan sonra bir daha ulaşılamayacak şekilde çöpe
atma...
• Defter ve belgeler yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi doğal afetler sebebiyle zıyaa
uğramışsa, ileri sürülen yok olma olayının öğrenilmesinden itibaren 15 gün içinde ticari
işletmenin bulunduğu yer mahkemesine başvurulur.

Defter Sayfalarını Kopartarak Yok Etmek


• Bu fiilde yok edilen defter değil, defterin sayfasıdır.

60
✨ Sahte Belge Düzenlemek ve Kullanmak
• Sahte belgenin konusu; gerçekte olmayan işlem veya olaylardır. (naylon fatura)
• Yargıtay’ın sahte belge düzenleme ve kullanma fiillerinin vergi zıyai kabahatini veya
belgede sahtecilik suçlarını oluşturması konusunda belirlediği bazı kriterler (karineler) vardır.
Bunlar: (1) mükellefin çalışanının olup olmaması (2) mükellefin şubesinin olup olmaması
• Sahte belge, aslında da suretinde de olabilir.

Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Anlaşmalı Olmayan Matbaalarca Basılan Belgeleri Bilerek
Kullanmak
• Söz konusu belgeleri bilerek kullanmak vergi zıyaı kabahatinin fiilini oluşturmaktadır.

2) Hafif Nitelikli Fiiller


• Vergi ziyaı kabahatinin hafifletilmiş haline ilişkin olarak 2 fiil düzenlenmiştir. Bu fiiller;
(1) Beyannamenin kanuni süresinden sonra kendiliğinden verilmesi (VUK m.344) (1/2)
(2) Beyannamenin izaha davet kapsamında verilmesi (VUK m.370) (1/5)
• Dolayısıyla hafif nitelikteki bu fiilleri sadece beyanname vermek durumunda olanlar
işleyebilir.

3) Orta Nitelikli Fiiller


• Kanunda orta nitelikli fiiller bağlı hareketli olarak belirtilmemiş olup ağır ve hafif nitelikli
fiiller dışında kalan tüm fiiller olarak düzenlenmiştir. (serbest fiiller)
Örnek: bir satış faturasının muhasebe kayıtlarına intikal ettirilmemesi

c) Vergi Zıyaı Kabahatinin Cezası (syf 259-260)


• VUK m.344/2’ye göre “m.341’de yazılı hallerde vergi zıyaına sebebiyet verildiği takdirde,
(orta nitelikli) mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin 1 katı tutarında vergi
ziyaı cezası kesilir.
Vergi zıyaına m.359’da yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde (ağır nitelikli) bu ceza 3
kat, bu fiillere iştirak edenlere ise (hafif nitelikli) 1 kat olarak uygulanır.
Vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra
verilenler hariç olmak üzere, kanuni süresi geçtikten sonra verilen vergi beyannameleri için
bu madde uyarınca kesilecek ceza 1/2 oranında uygulanır.”

II) Genel Usulsüzlük Kabahati


• VUK m.351 “Usulsüzlük vergi kanunlarının şekle ve usule ilişkin hükümlerine
uyulmaması halidir.”
• Bu yapısıyla genel usulsüzlük kabahati vergi mükellefiyetine bağlı olarak; bildirim, belge
bulundurma, defter tutma ve tasdiki vb. hususlara ilişkin aykırılıkları cezalandırmayı
amaçlar. (şekli ödev)
• Bu kabahatler, aynı zamanda, vergi kaybı ortaya çıkma tehlikesi yarattıkları için tehlike
kabahati olarak nitelendirilmektedir.
• Genel usulsüzlük kabahatinde de verilecek ceza esas itibariyle idari para cezasıdır.
• Özel usulsüzlük de şekli ödevleri cezalandırmakla birlikte vergi zıyaına yakın durum arz
ettiğinden genel usulsüzlüğe göre miktar olarak daha fazla cezalandırılmaktadır.
• Usulsüzlüğü vergi zıyaından ayıran nokta; ödevlinin usulsüzlük niteliğinde işlediği fiil
neticesinde bir zarar meydana gelmese bile cezalandırılmalıdır. (hareket kabahati)
• Kabahatin filleri birinci derece ve ikinci derece fiiller olmak üzere iki grupta ele alınmıştır.

61
a) Birinci Derecede Fiiller (“Bunları ezberlemenize gerek yok”)
(1) Beyannamelerin süresinde verilmemesi,
(2) Tutulması zorunlu olan defterlerin tutulmaması,
(3) Kayıt ve belgelerin noksan, usulsüz veya karışık olması
(4) Ekim-sayım beyanı davetine süresinde icabet edilmemesi
(5) Defterlere ilişkin kayıt nizamına uyulmaması
(6) İşe başlamanın zamanında bildirilmemesi
(7) Defter tasdikinin yaptırılmaması veya ek 1 aylık süreden sonra yaptırılması
(8) Diğer ücretlerin zamanında tarh edilmemesi
(9) Veraset ve intikal vergisi beyannamesinin birinci ek süreden sonra verilmesi

b) İkinci Derecede Fiiller (“Bunları ezberlemenize gerek yok”)


(1) Veraset ve intikal vergisi beyannamesinin birinci ek sürede verilmesi
(2) Ekim-sayım beyanlarının doğru bir şekilde yapılmaması
(3) Yazılı bildirimlerin zamanında yapılmaması
(4) Vergi karnesinin süresinden sonra 15 gün geçtiği halde alınmaması
(5) Defter tasdikinin ek 1 aylık süre içinde yapılması,
(6) Beyanname, bildirim ve belgelerin şekil ve içeriğe uymaması
(7) Bazı belgelerin bulunmaması veya ibraz edilmemesi

• Genel usulsüzlük kabahatinin cezası mükellef grupları itibariyle maktu para cezası olarak
belirlenmiştir. (VUK Gen. Teb. No:522) Mükellefler farklı ise farklı ceza uygulaması.

III) Özel Usulsüzlük Kabahati


• Özel usulsüzlük kabahati fiilleri, genel usulsüzlük kabahati fiillerinde olduğu gibi vergi
kanunlarınca öngörülen şekle ilişkin ödevlerin yerine getirilmemesine dayanır.
Aralarındaki fark özel usulsüzlük kabahatinin vergi yükümlülüğünü daha ağır noktalarda
ihlal etmesi ve buna bağlı olarak vergi ziyaı yaratma açısından daha elverişli ortam
yaratmasıdır.
ÖZEL USULSÜZLÜK KABAHATİNİN FİİLERİ (syf 263) (VUK m.353)
Belge Düzenine Bilgi Verme ve Bildirim İhbar Zorunluluğuna Muhasebe Diğer
İlişkin Zorunluluğuna Uymama Uymama Sistemine Aykırılık Aykırılıklar
(1) Belgeleri (1) İstek Üzerine Bilgi Vermeme (1) Defter, Belge ve (1) Hesap Planının 1)Elektronik
Vermemek, • Yetkililerin İsteğine Rağmen Diğer Kayıtları İbraz Uygulanması ve Ortamda
Almamak veya Bilgi Vermemek Etmemek Mali Tabloların Beyanname
Farklı Meblağlara • Rayiç Bedel Tespitinde Düzenlenmesinde Verme
Yer Vermek Kullanılacak Bilgileri Vermemek (2) Taşıtta Bulunması Aykırılık Yükümlülüğü
(2) Belgeleri • Zirai Kazanç Komisyonlarına Gereken Belgeleri ne Uymama
Kullanmamak, Bilgi Vermemek İbraz Etmemek (2) Muhasebe
Almamak, Standartlarına 2) Vergi
Bulundurmamak, (2) Sürekli Verilmesi Gereken Aykırı Bilgisayar İncelemesine
Aslı ile Örneğinde Bilgileri Vermemek Programları Elverişli
Farklı Meblağlara • Matbaaların Bastıkları Üretmek veya Şartları
Yer Vermek, Belgeleri Bildirmemeleri Kullanmak Sağlamamak
Gerçeğe Aykırı • Vergi Numaralı İşlemleri
Düzenlemek Bildirmemek 3-4-5-6-7-8
(3) Tahsilat ve • Bilgi Form ve Cetvelleri Verme syf 263’te
Ödemelerin Geçerli veya Gön. Yüküm. Uymamak yazılı
Belgeye • Ölüm ve İntikalleri Bildirmemek
Bağlanmaması

62
• Özel usulsüzlük cezaları; bazı fiiller için nispi, bazıları için maktu para cezası şeklinde
belirlenmiş olup, bunların tutarları syf 264-265’te yazıyor.

16 yaşındaki bir çocuk aldığı kulaklık karşılığında perakende satış fişini almazsa bu
çocuğa ona özel usulsüzlük kabahatine yönelik ceza kesilebilir mi?
• Kabahatlerde ehliyet yaşı 15 yaştır. Dolayısıyla 16 yaşındaki vergi ödevlisinin almadığı
belgeyle ilgili usulsüzlük cezası sorumluluğu doğacaktır.

IV) Vergi Kabahatlerinde Birleşme, Tekerrür ve İştirak


a) Vergi Kabahat ve Cezalarında Birleşme
• Birleşme, kabahatlerde ve cezalarda birleşme olarak ikiye ayrılır.
1) Kabahatlerde Birleşme
• Bir tek fiille kanunun çeşitli hükümlerinin ihlaline sebebiyle verildiği durum “görünürde
birleşme (fikri içtima)” kavramı ile ifade edilmektedir. Kabahatlerde birleşme ile çözülmesi
istenen husus, bir tek fiille meydana getirilen ihlaller sonucunda ortaya çıkan çeşitli (farklı)
kabahatlerin sadece bir kabahat teşkil edecek şekilde birleşip kaynaşmasıdır. (en ağır olan)

Birleşmesi Kabul Edilmeyen Kabahatler


• ✨Vergi kabahatleriyle TCK ve diğer kanunlarda yer alan suçlar birleşmez.
• Vergi kabahatleri ile VUK’da yer alan vergi suçları birleşmez.
• Vergi ziyaı ile özel usulsüzlük kabahatleri birleşmez. (VUK m.353)
• Tek bir fiil ile farklı vergiler itibariyle vergi ziyaı meydana gelirse birleşme olmaz. (VUK
m.335)

Birleşmesi Kabul Edilen Kabahatler


•✨Vergi ziyaı kabahati ile genel usulsüzlük kabahati birleşir.
Birleşme sonucunda hangi kabahatin cezasının verileceği kabahatlerin ceza miktarlarına
bakılarak karar verilir. (cezası fazla olandan)

2) Cezalarda Birleşme
• Vergi kabahatleri açısından cezalarda birleşmeye sadece özel usulsüzlük kabahati itibariyle
yer verilmiştir. Özel usulsüzlük kabahatine ilişkin birleşme hükmü ise, belge “vermeme ve
almama” ile “düzenleme ve bulundurmama” fiilleri ayrı ayrı düzenlenmiştir.
• VUK m.353/2 “Bir takvim yılı içinde her bir belge nev’ine ilişkin olarak tespit olunan
yukarıda yazılı özel usulsüzlükler için kesilecek cezanın toplamı 500.000 Türk lirasını
geçemez.”
• VUK m.353/2 devamı “(...) Ancak, her bir belge nev’ine ilişkin olarak kesilecek özel
usulsüzlük cezasının toplamı her bir tespit için 50.000 Türk lirasını, bir takvim yılı içinde ise
500.000 Türk lirasını geçemez.”

b) ✨Vergi Kabahatlerinde Tekerrür


• Bir kişi vergi kabahati işledikten sonra ikinci (veya daha fazla) defa kabahat işlerse, kişinin
verilen cezadan dolayı uslanmadığı dikkate alınarak sonraki kabahate verilen cezanın
artırılması yoluna gidilir.
• VUK m.339 “Vergi ziyaına sebebiyet vermekten veya usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve
cezası kesinleşenlere, vergi ziyaı cezasında cezanın kesinleştiği tarihi izleyen günden itibaren
5’nci yılın isabet ettiği takvim yılının sonuna kadar, usulsüzlükte cezanın kesinleştiği tarihi
izleyen günden itibaren 2’nci yılın isabet ettiği takvim yılının sonuna kadar tekrar ceza
kesilmesi durumunda, vergi ziyaı cezası %50, usulsüzlük cezası %25 oranında artırılmak
suretiyle uygulanır.

63
Şu kadar ki, artırım tutarı kesinleşen cezadan (kesinleşen birden fazla ceza olması durumunda
bunlardan tutar itibarıyla en yükseğinden) fazla olamaz. Birinci fıkrada yer alan 5 ve 2 yıllık
sürelerin hesabında, artırıma esas alınan cezaların kesinleşme tarihi dikkate alınır.”

Vergi Kabahatlerinde Tekerrürün Şartları


(1) Kabahat, vergi zıyai veya genel usulsüzlük kabahati olacak
(2) Tekerrür eden kabahatin niteliği önce kabahatle aynı olacak
• İlk kabahat vergi zıyai ise ikinci kabahatin de vergi ziyaı olması gerekir.
(3) Önceki kabahatin cezası kesinleşmiş olacak
(4) Sonraki kabahatin belirli sürede kesilmesi (cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın
başından başlamak üzere vergi ziyaı kabahatinde 5 yıl, genel usulsüzlük kabahatinde 2 yıl
içinde kesilmesi)
Tekerrür Cezasının Miktarı
• Vergi ziyaı kabahatinde %50 • Genel usulsüzlük kabahatinde %25
oranında arttırılmak suretiyle mükellefe bu ceza uygulanır.

c) Vergi Kabahatlerinde İştirak


• İştirak, bir kişi tarafından işlenebilen kabahatin birden fazla kişi tarafından birlikte
işlenmesidir. Kabahate iştirak, iştirak edenin belli bir işbirliğini ve irade varlığını gerekli kılar.
• VUK ve KK’da kabahatlere iştirak tek tip faillik (eşitlik sistemi) şeklinde düzenlenmiştir.
Tek tip faillikte kabahate katılanlar, birlikte faillik, azmettirme ve yardım olarak
ayrılmamakla birlikte iştirakin bu kavramların tümünü barındırdığı tartışmasızdır.

1) Faillik
• Kabahatin kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri fail
sayılır. Bir kabahatin işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak
sorumlu tutulur.
2) Azmettirme
• Azmettirme, belli bir kabahati işleme hususunda henüz bir fikri olmayan bir kişinin başkası
tarafından bunu işlemeye karar verdirilmesidir.
3) Yardım
• Yardım eden, fiil üzerinde hakimiyet sahibi olmamakla birlikte, fiilin işlenmesine yardımcı
olandır. Yardım şu şekillerde olabilir:
(1) kabahat işlemeye teşvik etmek, kabahat işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin
işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek,
(2) kabahatin nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan
araçları sağlamak,
(3) kabahatin işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını
kolaylaştırmak

• İştirakin var olabilmesi için; iştirak edilen kabahatin “vergi zıyaı” olması ve bu kabahatin de
“ağır nitelikli fiillerle” işlenmesi gerekir.
• Tüm iştirak biçimleri için geçerli olmak üzere iştirak çeşitleri arasında farklılık
gözetmeksizin aynı oranda yaptırım uygulanır.
İştirak edenlere verilecek ceza, yaratılan vergi ziyaının 1 katıdır. İştirak cezasını vergi ziyaı
cinsinden ifade etmek gerekirse, asıl fiili işleyenlere verilecek vergi ziyaı cezasının 1/3’ü
olduğu görülür. (VUK m.344/3)

64
V) Vergi Kabahatlerine İlişkin Cezalarından Kurtulma Yolları
a) Vergi Cezalarını Ortadan Kaldıran Haller b) Vergi Cezası Kesilmesini Engelleyen Haller
1) Ödeme 2) Mahsup ve Takas 1) Yanılma 2) Mücbir Sebep
3) Af 4) Terkin
5) Tahsil Zamanaşımı 6) Hata Düzeltme 3) Pişmanlık ve Islah 4) Ceza Kesme Zamanaşımı
7) Uzlaşma 8) Kanun Yolundan Vazgeçme
9) Dava 10) Ölüm (cezadan sonra) 5) İzahın Kabulü 6) Ölüm (cezadan önce)
11) Cezalarda İndirim

I) Vergi Cezalarını Ortadan Kaldıran Haller


a) Ödeme b) Mahsup ve Takas c) Af d) Terkin
e) Tahsil Zamanaşımı f) Hata Düzeltme
g) Uzlaşma
• Mükellef ve idarenin konuyu yargı yoluna taşımadan önce bir araya gelerek barışçıl yollarla
çözümledikleri bir çözüm yoludur. Özellikle vergi cezalarında karşılıklı olarak anlaşarak daha
az cezanın verilmesini kararlaştırabilirler.
h) Kanun Yolundan Vazgeçme j) Dava
k) Ölüm (Cezadan sonra)
• Ölüm, vergi cezalarını ortadan kaldıran bir nedendir. (VUK m.372) Ölümle birlikte
cezaların ortadan kalkması “cezaların şahsiliği” ilkesinin bir sonucudur.
l) ✨Cezalarda İndirim (syf 270)
• VUK m.376’ya göre uygulanan cezalarda indirim müessesesi ile cezanın bir kısmı ortadan
kaldırılır.
• Cezalarda indirimden yararlanmak isteyen kişi, cezanın tebliğ tarihinden itibaren 30 gün
içinde vergi dairesine başvurarak vergi zıyaı, genel usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarında
indirim talebinde bulunabilir.
• Cezalarda indirim oranı, duruma göre farklılaştırılmıştır. Buna göre:
(1) ikmalen, re’sen veya idarece tarh sonucu kesilen vergi zıyaı, genel usulsüzlük ve özel
usulsüzlük cezalarının yarısı,
(2) uzlaşmanın vaki olması ve uzlaşılan vergi ve zıyaı cezasının %75’i ödenmesi durumunda
uzlaşılan cezanın %25’i indirime konu edilmektedir.
• Vergi dairesine 30 gün içinde başvuruda bulunan kişinin cezalarını indirimi olarak 1 aylık
ödeme süresi içinde veya teminat göstererek vadenin bitiminden itibaren 3 ay içinde ödemesi
gerekir. Aksi takdirde cezalarda indirim imkanından yararlanamaz.

II) Vergi Cezası Kesilmesini Engelleyen Haller


a) ✨Yanılma (syf 272-273)
• Yanılma, mükellefin idarece yanıltılması hali olup vergi cezası verilmesini ve gecikme
faizini önleyen bir müessesedir. (VUK m.369)
Örnek: Gelir İdaresi Başkanlığı’nın verdiği özelgeye ve Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın
genel tebliği ve sirkülerlerine göre vergi uygulamasını gerçekleştiren mükellefe ceza
verilmesi ve gecikme faizi hesaplanması doğru olmaz.
• Yargı organlarının içtihat değişikliğine gitmesi halinde eski içtihatların geçerli olduğu
dönemde gerçekleştirilen fiiller, yeni içtihat dikkate alındığında kabahat olsa bile ceza
verilmez ve gecikme faizi hesaplanmaz.

b) Mücbir Sebep (Derste üzerinde durmadık.)

65
c) ✨Pişmanlık ve Islah (syf 270-272)
• Mükelleflerin bir vergi kabahati işledikten sonra kabahatini kendiliğinden vergi idaresine
haber vermeleri halinde ceza kesilmesini önlemek amacıyla “pişmanlık ve ıslah” müessesesi
düzenlenmiştir. (VUK m.371)

PİŞMANLIK VE ISLAH
1) Pişmanlık 2) Islah
• Pişmanlık, ihbar yapılmasından veya • İşlenilen kabahatten pişman olunduğunun ilgili makama
incelemeye başlanılmasından ya da takdir bildirilmesinden sonra hiç verilmemiş olan
komisyonuna başvurulmasından önce beyannamelerin verilmesi veya eksik ya da yanlış
işlenilen kabahatten pişman olunduğunun ilgili beyanların tamamlanması ve ödeme süresi geçmiş olan
makama bildirilmesidir. vergilerin pişmanlık zammı ile ödenmesidir.

• Pişmanlık ve ıslah müessesesi, beyana tabi olan vergilerde söz konusudur.


• Mükellefin dilekçe vermesi pişman olduğu, yapması gerekenleri yerine getirmesi de ıslah
olduğu aşamayı gösterir.
• MTV, EV veya üzerinde tarh olunmayan vergilerde pişmanlık yerine ıslah müessesesinin
uygulanması söz konusudur.
• Pişmanlık ve ıslah müessesesi vergi zıyaı cezası kesilmesi ile iştirak halinde işlenenler dahil
kaçakçılık cezalarının verilmesini önlemektedir. Bu nedenle, genel usulsüzlük ve özel
usulsüzlük cezaları pişmanlık ve ıslah hükümlerinden yararlanamaz.

• Pişmanlık ve ıslahın uygulanabilmesi için bazı şartlar öngörülmüştür. Bunlar:


(1) mükellefin kendiliğinden haber vermesi
• Mükellef hakkında bir ihbar verilmemiş, incelemeye başlanmamış veya takdir komisyonuna
başvurulmamış olmalıdır.
(2) beyanda bulunma
• Mükellefin dilekçe ile haber verme tarihinden itibaren 15 gün içinde hiç beyan etmemiş
veya eksik beyan etmiş olan vergilerini tamamlaması veya düzeltmesi için beyanda bulunması
gerekir.
(3) vergilerle birlikte pişmanlık zammını ödeme
• Pişman olduğunu belirten dilekçenin verilmesinden itibaren 15 gün içerisinde mükellef
yerine getirmediği ödevini, pişmanlık zammıyla (%2,5) beraber yerine getirmelidir.
• Pişmanlık zammında her gecikilen ay ve kıs (tamamlanmamış) ay hesaba katılır.
Pişmanlık Zammı = Pişmanlıkla Ödenen Vergi x Geciken Ay x Pişmanlık Zammı Oranı

d) Ceza Kesme Zamanaşımı


e) İzahın Kabulü
f) Ölüm (Cezadan önce)
• Ölüm, vergi cezalarını ortadan kaldıran bir nedendir. (VUK m.372) Ölümle birlikte
cezaların ortadan kalkması “cezaların şahsiliği” ilkesinin bir sonucudur.

D) VERGİ İHBAR İKRAMİYESİ (syf 273-274)


• Derste üzerinde durmadık.

66
E) VERGİ SUÇLARI VE CEZALARI (syf 274)
• Vergi suçlarına ilişkin cezalar ceza mahkemelerince yapılan yargılama sonucunda verilir.
Cumhuriyet Savcısı tarafından vergi suçu şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne
kadar geçen sürece soruşturma aşaması denir.
Soruşturma sonucunda fillerin suç oluşturduğu kanaatine ulaşırsa Cumhuriyet Savcısı ceza
mahkemesine kamu davası açar.
• Vergi suçlarının literatürde “mali suçlar” kapsamına girdiği söylenir. Ekonomik suç olup
olmadığı ise tartışılmaktadır.
• Vergi suçlarında ceza genel olarak asliye ceza mahkemeleri tarafından verilir. Dava
açılmasıyla hükmün kesinleşmesine kadar süren aşama ise kovuşturma aşamasını oluşturur.
• VUK’da düzenlenmiş olan vergi suçları; kaçakçılık suçu, vergi mahremiyetini ihlal suçu,
mükellefin özel işlerini yapmak suçu, haysiyet ve şerefe tecavüz suçu ile ekim sayım
beyanlarını denetlememe suçu olarak sayılabilir. (VUK m.367/5’e bak)

I) ✨Kaçakçılık Suçları
• Kaçakçılık suçu, kanunda sayılmış fiilerden birinin işlenmesiyle ortaya çıkar. Suç fiilleri
VUK m.359’te sayılmış olup, bunlar aynı zamanda 3 kat ceza kesilmesine sebep olan vergi
ziyaı kabahatinin “ağır nitelikli” sayılan fiilleridir.
Kaçakçılık Suçu Fiilleri Cezası
VUK (1) Hesap ve Muhasebe Hileleri Yapılması 18 aydan 5 yıla kadar
m.359/a (2) Gerçekte Olmayan Kişiler Adına Hesaplar Açılması hapis cezası
(3) Vergi Matrahını Azaltacak Şekilde Çift Defter Tutulması
(4) Defter, Kayıt ve Belgelerin Tahrif Edilmesi veya Gizlenmesi
(5) Yanıltıcı Belge Düzenlenmesi veya Kullanılması

VUK (1) Defter, Kayıt ve Belgelerin Yok Edilmesi 3 yıldan 8 yıla kadar hapis
m.359/b (2) Defter Sayfalarının Kopartılarak Yok Edilmesi
(3) Sahte Belge Düzenlenmesi veya Kullanılması

VUK (1) Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Anlaşmalı Olmayan Matbaaların 2 yıldan 8 yıla kadar hapis
m.359/c Belge Basması ve Bu Belgelerin Bilerek Kullanılması

• Bentler arasında gerçek içtima uygulanır. Zira bentler arasında ceza farklılıkları vardır.

✨Mütalaa ve Vergi Suçu Raporu✨


• Yukarıda sayılan fiiller için soruşturmanın başlatılması için kaçakçılık suçu raporunun (suç
duyurusunun) düzenlenmesi yeterli görülmemiş olup, rapor değerlendirme komisyonundan
mütalaa alınması şarttır. Mütalaa alınmadan soruşturma başlatılmayacak ve kovuşturma
yürütülemeyecek olması mütalaanın dava şartı olarak düzenlendiğini gösterir. (VUK m.367)

II) Vergi Mahremiyetini İhlal Suçu


VUK m.362 “Bu Kanunda yazılı vergi mahremiyetine uymaya mecbur olan kimselerden bu
mahremiyeti ihlal edenler, Türk Ceza Kanunu m.239 hükümlerine göre cezalandırılır.”
• Vergilendirme işleriyle uğraşan memurlar, vergi incelemesinde ve idari yargıda görev
yapanlar, komisyonlarda görev alanlar, bilirkişiler ve kendilerine bilgi verilen kişi ve
kurumlar, görevleri nedeniyle öğrendikleri sırları ve gizli kalması gereken diğer hususları;
(1) ifşa etmeleri veya
(2) kendilerinin veyahut üçüncü kişilerin yararına kullanmaları
halinde vergi mahremiyetini ihlal suçu işlemiş olurlar. (VUK m.362)

67
• Suçu belirli konumdaki kişiler işleyebildiği için bu suç mahsus (özgü) suç niteliği taşır.
• Kovuşturması şikayete bağlı bir suçtur. Şikayet hakkı olan kişi fiili ve failin kim olduğunu
öğrendiğinden 6 ay içinde şikayette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma
yapılmaz. Şikayet edilmesi, davanın açılması için şart değildir; Cumhuriyet Savcısı da
yargılama yapılmasını isteyebilir.
• Şikayetten hükmün kesinleşmesi anına kadar vazgeçilebilir. Şikayetten vazgeçilme
durumunda davanın düşmesi söz konusudur.
• Suça verilecek ceza TCK m.239 gereği 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve 5000 güne kadar
adli para cezasıdır. (seçimlik ceza)

III) Mükelleflerin Vergisel Özel İşlerini Yapma Suçu


• Vergi muameleleri ve incelemeleri ile vergi yargısında görevli olanlar “mükelleflerin vergi
kanunlarının uygulanması ile ilgili özel işlerini” yapamazlar. Aksine davranış suç olarak
düzenlenmiştir. (VUK m.363) (metruk bir hüküm)
• Mükelleflerin vergisel özel işlerini yapma suçu da özgü suç niteliğindedir.
Örnek: vergi dairesindeki görevli bir memurun herhangi bir mükellefin defterini tutması
• Bu suça yönelik ceza TCK m.257’ye göre 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıdır.

IV) Haysiyet ve Şerefe Tecavüz (Hakaret) Suçu


• Mükelleflerle ilgili olarak kamuoyuna ve ilgili kuruluşlara açıklanan veya verilen bilgilerden
dolayı mükelleflerin korunma ihtiyacı görülmüş ve bu ihtiyaç VUK m.5’te getirilen bir ceza
ile müeyyidesi giderilmeye çalışılmıştır.
• Suç; mükellefin vadesi geçtiği halde ödenmemiş vergi borcu ve cezalarına ilişkin açıklanan
bilgilere dayanılarak mükellefin şeref ve haysiyetine aykırı veya onu küçük düşürücü şekilde
kullanılmasıdır.
• Bu suça verilecek ceza, saldırıya maruz kalan kişinin şikayetine bağlıdır. Şikayet hakkı olan
kişi fiili ve failin kim olduğunu öğrendiğinden 6 ay içinde şikayette bulunmadığı takdirde
soruşturma ve kovuşturma yapılmaz.
• Bu suça verilecek ceza TCK m.125’e göre 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para
cezasıdır.

V) Ekim Sayım Beyanlarını Denetlememe Suçu (“Üzerinde durmadık”)


• GVK m.54’te belirlenen işletme büyüklüğü ölçüsünü aşacak şekilde zirai faaliyette bulunan
çiftçilere zirai işletmelerinin bulundukları köy veya mahallelerin muhtarlarına ekim sayım
beyanında bulunma mecburiyeti getirilmiştir. (VUK m.243-245) (cezası TCK m.257’ye göre)

VI) Vergi Suçlarında Birleşme, Tekerrür ve İştirak


a) Vergi Suçlarında Birleşme
• Failin fiili tek ve ortaya çıkan suç da tek ise, birleşme yapılmasını gerektiren bir durum
yoktur. Ancak tek fiille birden fazla kanun hükmü ihlal edilir ve birden fazla suç ortaya
çıkarsa fail sadece en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.
Örnek: VUK’ta düzenlenen kaçakçılık suçu ve SPK’da düzenlenen kaçakçılık suçu

b) Vergi Suçlarında Tekerrür (Güvenlik Tedbiri Olarak Tekerrür)


• Bir suçtan dolayı hüküm giyen bir kişi, kanunun belirlediği koşullar içinde 2. veya daha
fazla defa tekrar suç işlerse kendisine tekerrür hükümleri uygulanır.
• Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için, önceki ve sonraki suçların belirli süreler içinde
işlenmesi gerekir.

68
• Vergi suçlarına 5 yıl ve daha az hapis cezası verildiğinden, hapis cezalarının, infaz sona
erme tarihinden itibaren 3 yıl içinde yeni suç işlenmesi halinde tekerrür hükümleri devreye
girer.
• Suçlarda tekerrür halinde ceza artırımı yapılmamakta, bunun yerine infaz koşulları nispi
olarak ağırlaştırılmaktadır.

c) Vergi Suçlarında İştirak


• Bir tek kişi tarafından gerçekleştirilebilen bir suçu, birden çok kişi işbirliği içinde
gerçekleştirdiğinde suça iştirakten söz edilir.
• İştirak şekilleri, fiilin işlenişi üzerinde kurulan hakimiyet ölçü alınarak TCK m.37-41
arasında faillik, azmettirme ve yardım olarak düzenlenmiştir. İştirak edene verilecek ceza asıl
failin cezası kadardır.
• Eğer vergi kaçakçılığı suçuna iştirak eden kişinin bu suça iştirak etmesinde bir menfaati
yoksa, kendisine verilecek ceza yarısı oranında indirilir. (VUK m.360)

VII) Vergi Suçlarına İlişkin Cezalardan Kurtulma Yolları (syf 279-280)


a) İnfaz b) Ölüm c) Cezanın Ertelenmesi (18- ve 65+ için 3 yıl ve daha az süreli...)
d) Koşullu Salıverme e) Af f) Zamanaşımı (dava açma 8 yıl, ceza zamanaşımı 10 yıl)
g) Şikayetten Vazgeçme
h) Uzlaşma (ceza hukukundaki uzlaşma) j) Pişmanlık (etkin pişmanlık)
k) Ön Ödeme m) Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (2 yıl (-) süreli h./apc)
• Konuyla ilgili: https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/981433

11.hafta / 16.12.22
VERGİ UYUŞMAZLIKLARININ ÇÖZÜMLENMESİ
A) VERGİ UYUŞMAZLIĞI KAVRAMI
• Vergi uyuşmazlığı, vergi mükellefleri (ödevlileri) ile gelir idaresi arasında vergilendirme
işlemi veya uygulamaları dolayısıyla ortaya çıkan görüş farklılıkları ve anlaşmazlıklarıdır.

Vergi Uyuşmazlıklarının Çözüm Yolları


İdari Aşamada (Barışçıl) Çözüm Yolları Yargı Yolu
• Vergi sorunlarının hukuki uyuşmazlık haline getirilip, yargı yoluna gidilmeden • Vergi sorunlarının idari
taraflarca çözüme kavuşturulmasıdır. aşamada
• İdari aşamadaki çözüm yollarına başvurmak, yargı yollarına başvurmak için ön çözümlenememesi ya da
şart değildir. Mükellefin bu yollara başvurma zorunluluğu yoktur. Barışçıl bu yollara başvurulmadan
yollara gidilmeden de yargı yoluna başvurulabilir. (gümrük vergisi ayrık) doğrudan dava açma
İdari aşamada çözüm yolları: yoluna gidilmesi halidir.
1) Uzlaşma 2) Hataların Düzeltilmesi
3) İzaha Davet 4) Kanun Yolundan Vazgeçme
5) Karşılıklı Anlaşma Usulü olmak üzere 5 tanedir.

B) VERGİ UYUŞMAZLIĞININ İDARİ AŞAMADA ÇÖZÜM YOLLARI


I) Uzlaşma (VUK Ek m.1-12)
• Uzlaşma, mükelleflerin adlarına yapılan tarhiyatı yargıya intikal ettirmeden önce vergi
idaresi ile anlaşmak için başvurabilecekleri barışçıl çözüm yollarından biridir.
• Uzlaşma olumlu tamamlandığı takdirde mükellef açısından vergi aslı ve vergi cezalarının bir
bölümünden vazgeçilerek bir an önce tahsil edilmesi, diğer taraftan da mükellefin uzun bir
dava sürecinden kurtulması sağlanmaktadır.

69
• Uzlaşmaya başvurma, dava yoluna gitmeye engel değildir. Mükellef isterse doğrudan
uyuşmazlığı mahkemeye taşıyabilir.
• Uzlaşma uygulama biçimi olarak “tarhiyat öncesi” ve “tarhiyat sonrası” olmak üzere 2
şekilde gerçekleşebilmektedir.

a) Tarhiyat Öncesi Uzlaşma (syf 283-285)


• Tarhiyat öncesi uzlaşma, nezdinde “vergi incelenmesine” başlanmış mükelleflerin adlarına
tarhiyat yapılmadan önce kullanabilecekleri bir yoldur.

Tarhiyat öncesi uzlaşmanın kapsamına neler girer?


• Vergi incelemeleri sonucunda bulunan matrah veya matrah farkları üzerine salınacak
vergi, resim ve harçlar ile bunlara ilişkin olarak kesilecek vergi zıyaı (ağır nitelikli fiiller
hariç) cezası girmektedir. (genel usulsüzlük ve özel usulsüzlük bu kapsamda değil)
✨6800 TL’yi aşan genel usulsüzlük ve özel usulsüzlük kabahatleri için tarhiyat öncesi
uzlaşmaya başvurulması mümkündür. (7338 sayılı Kanunla VUK'da yer
alan uzlaşma hükümlerine eklenen hüküm, 26.10.2021)✨

1) ✨Tarhiyat Öncesi Uzlaşmaya Başvuru


• Vergi incelemesi devam ederken, mükellef ya yazılı olarak dilekçeyle veya vergi inceleme
elemanına tutanağa geçirilmek suretiyle tarhiyat öncesi uzlaşma talep ettiğini bildirebilir.
Bunun dışında vergi inceleme elemanı da mükellefi tarhiyat öncesi uzlaşmaya davet edebilir.
• Tarhiyat öncesi uzlaşmaya vergi incelemesinin başlangıcından, inceleme ile ilgili son
tutanağın düzenlenmesine kadar geçen süre içinde başvurulabilir.
• Davetin kabul edilmesi halinde belirli gün ve saatte uzlaşma günü ayarlanır. Mükellefe
uzlaşma gününün tarihi en az 15 gün önceden bildirilir. Mükellef isterse, daha önceki bir
tarihte de uzlaşma gerçekleştirilebilir.
• Uzlaşma günü ve saatinden mükellefin haberdar olması gerekir. Mükellefin, uzlaşma günü
tebliğ edilmesine rağmen uzlaşmaya gelmemesi “olumsuz” olarak anlaşılır.

2) Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Görüşmesi ve Sonuçları


• Uzlaşma, (vergi incelemesini yapan denetim elemanlarından oluşan) uzlaşma komisyonu
ve mükellef arasında yapılır. Uzlaşma komisyonu 1 başkan ve 2 üye olmak üzere 3 üyeden
oluşur. Vergi incelemesi sırasındaki vergi inceleme elemanı, uzlaşma sürecine katılamaz.
• Uzlaşma düzenlenir, uzlaşma tutanağı taraflarca imzalandığı takdirde uzlaşma sona erer.

3) Tarhiyat Öncesi Uzlaşmanın Sonuçlanması


Olumlu Sonuçlanma Olumsuz Sonuçlanma
• Uzlaşmanın olumlu sonuçlanması halinde mükellef • Uzlaşmanın olumsuz sonuçlanması halinde mükellef,
aynı konuyu yargı yoluna taşıyamaz hale gelir. daha sonra tarhiyat sonrası uzlaşmaya başvurma hakkını
• Uzlaşıldığı takdirde mükellef kendisine verilecek kaybeder.
cezalarda indirime başvuramaz. • Ancak mükellef, uzlaşmanın olumsuz sonuçlanması
• Uzlaşma sağlandıktan sonra kendisine uzlaşma durumunda vergi cezalarında indirime başvurabilir veya
tutanağının tebliğinden itibaren 1 ay içerisinde dava yoluna başvurarak hakkında yapılan tarhiyatı yargı
mükellef, tarh edilen vergileri belirlenen miktarda yoluna taşıyabilir. (30 gün)
ödemelidir. • Mükellefin hem cezalarda indirimden hem de dava
• VUK m.112’ye göre gecikme faizi de hesaplanır. yoluna başvurmadan aynı anda yararlanması mümkün
• Mükellefin uzlaşmanın olumlu sonuçlanması halinde değildir.
vergi aslının/cezasının ne kadarından kurtulabileceği • Mükellefin tarhiyat öncesi uzlaşma kurumuna
hususunda kanunda sınırlama bulunmamaktadır. başvurduğu halde dava açma süresi geçerse mükellefe 15
“pazarlık” “takdir yetkisi” günlük bir dava açma süresi tanınmaktadır.

70
• Mükellef uzlaşma görüşmelerine katılmasına rağmen “uzlaşma tutanağını imzalamaz”
veya “ihtirazi kayıtla imzalarsa” uzlaşma sağlanamamış sayılır.

b) Tarhiyat Sonrası Uzlaşma


• Tarhiyat sonrası uzlaşma, mükellefe yönelik tarhiyatlar yapıldıktan sonra gidilebilecek
idari bir yoldur. Tarhiyat sonrası uzlaşma kapsamına ikmalen, re’sen veya idarece tarh
edilen vergiler ile bunlara ilişkin olarak kesilen vergi ziyaı cezası (ağır nitelikli hariç)
girer. (genel usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları bu kapsamda değil)

1) Tarhiyat Sonrası Uzlaşmaya Başvuru


• Kendisine yapılan vergi ihbarnamesi/ceza ihbarnamesinin tebliğinden itibaren 30 gün
içerisinde mükellefin tarhiyat sonrası uzlaşma yoluna başvurduğuna dair dilekçeyi idareye
vermesi gerekir.
• Uzlaşma talebinin süresinde ve usulüne uygun şekilde yapıldığının ve komisyonun yetkisi
içinde bulunduğunun anlaşılması halinde belirli gün ve saatte uzlaşma günü ayarlanır.
Mükellefe uzlaşma gününün tarihi en az 15 gün önceden bildirilir. Mükellef isterse, daha
önceki bir tarihte de uzlaşma gerçekleştirilebilir.

Tarhiyat sonrası uzlaşmaya başvurulabilecek haller nelerdir?


• Tarhiyatta vergi hatalarının bulunması (1), mükellef veya ceza muhatabının yanılma hali
içinde olması (2), vergi zıyaına sebebiyet verilmesinin, kanun hükümlerine yeterince nüfuz
edilememesinden kaynaklanması (3) veya uyuşmazlık konusu olayda yargı ile idarenin görüş
farklılıklarının bulunması (4) halleri olarak sayılabilir.

• Uzlaşma komisyonu ve mükellef tarhiyat sonrası uzlaşma için görüşmeler gerçekleştirir.


3) Tarhiyat Sonrası Uzlaşmanın Sonuçlanması
Olumlu Sonuçlanma Olumsuz Sonuçlanma (syf 286-287)
• Uzlaşmanın olumlu sonuçlanması halinde • Uzlaşmanın olumsuz sonuçlanması halinde mükellef,
mükellef aynı konuyu yargı yoluna taşıyamaz hale vergi cezalarında indirime başvurabilir veya dava yoluna
gelir. başvurarak hakkında yapılan tarhiyatı yargı yoluna
• Uzlaşıldığı takdirde mükellef kendisine verilecek taşıyabilir. (30 gün)
cezalarda indirime başvuramaz. • Mükellefin hem cezalarda indirimden hem de dava yoluna
• Uzlaşma sağlandıktan sonra kendisine uzlaşma başvurmadan aynı anda yararlanması mümkün değildir.
tutanağının tebliğinden itibaren 1 ay içerisinde • Mükellefin tarhiyat sonrası uzlaşma kurumuna başvurduğu
mükellefin, anlaşılan vergi miktarını ödemesi gerekir. halde dava açma süresi geçerse mükellefe 15 günlük bir
• VUK m.112’ye göre uzlaşılan vergi üzerinden dava açma süresi tanınmaktadır.
gecikme faizi de hesaplanır.

• Mükellef uzlaşma görüşmelerine katılmasına rağmen “uzlaşma tutanağını imzalamaz”


veya “ihtirazi kayıtla imzalarsa” uzlaşma sağlanamamış sayılır.
• Mükellef, uzlaşma toplantısına davet edildiği halde katılmaz ise görüşmelerin başlaması ve
sürdürülmesi mümkün olmaz. Doğal olarak bu durumda uzlaşma toplantısı yapılamadığı için
uzlaşma temin edilememiş sayılır.

II) ✨Hataların Düzeltilmesi (syf 288-291)


• Vergilendirme sürecinde, mükellefe veya idarenin lehine veya aleyhine yapılan hataların
giderilmesi için VUK’da “düzeltme” uygulamasına yer verilmiştir. (VUK m.116-126)
• VUK m.116 “Vergi hatası, vergiye ilişkin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan
hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınmasıdır.”

71
• Hata hem idare tarafından ortaya çıkarılabilir hem de mükellef hatayı tespit ettiği takdirde
idareye başvurabilir.
VERGİ HATALARI
I) Hesap Hataları II) Vergilendirme Hataları
a) Vergi Matrahında Hata a) Mükellefin Şahsında Hata b) Mükellefiyette Hata
b) Vergi Miktarında Hata c) Konuda Hata d) Dönemde Hata
c) Mükerrer Vergilendirme
• Hataların düzeltme zamanaşımı içerisinde düzeltilmesi gerekir. Düzeltme zamanaşımı, tarh
zamanaşımıyla aynı olup “Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından
başlayarak beş yıldır.”✨

a) Vergi Hatalarının Çeşitleri


1) Hesap Hataları
• Vergi miktarını etkileyen maddi hatalarda veya aritmetiksel yanlışlıklardan kaynaklanan
hatalardır.
• VUK m.117 “Hesap hataları şunlardır:
1) Vergi Matrahında Hata: Vergilendirme ile ilgili belgelerde (beyanname, tahakkuk fişi,
ihbarname, vergi inceleme raporu, yoklama tutanağı, defter kayıtları...) matraha ait rakamların
veya indirimlerin eksik veya fazla gösterilmiş veya hesaplanmış olmasıdır. (matrah yanlış)
2) Vergi Miktarında Hata: Vergi oran ve tarifelerinin yanlış uygulanması, mahsupların
yapılmamış veya yanlış yapılmış olması, birinci bentte yazılı vesikalarda verginin eksik veya
fazla hesaplanmış veya gösterilmiş olmasıdır. (matrah doğru/oran yanlış)
3) Mükerrer Vergilendirme: Aynı vergi kanununun uygulanmasında belli bir vergilendirme
dönemi için aynı matrah üzerinden bir defadan fazla vergi istenmesi veya alınmasıdır.”
• Hesap hataları, mükellefin fark etmesi, vergi incelemesi sırasında, teftiş sırasında, vergi
inceleme elemanının kendisi tarafından ortaya çıkabilir.

2) Vergilendirme Hataları
• Vergilendirme hataları vergi mükellefiyetinin belirlenmesinde yapılan değerlendirme
yanlışlıklarıdır.
VUK m.118 “Vergilendirme hataları şunlardır:
1) Mükellefin Şahsında Hata: Bir verginin asıl borçlusu yerine başka bir kişiden istenmesi
veya alınmasıdır. (vergi istenen kişinin mükellefle alakası yok) (örn: isim benzerliği)
2) Mükellefiyette Hata: Açık olarak vergiye tabi olmayan veya vergiden muaf bulunan
kimselerden vergi istenmesi veya alınmasıdır.
Örnek, muaf kapsamına giren esnaftan vergi alınması
3) Konuda (Mevzuda) Hata: Açık olarak verginin konusu olmayan veya istisna kapsamında
bulunan konularda vergi istenmesi veya alınmasıdır. Diğer bir deyişle vergi mevzuuna
girmeyen veya vergiden müstesna bulunan gelir, servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler
üzerinden vergi istenmesi veya alınmasıdır.
Örnek: bir kişinin özel malvarlığında yer alan evindeki masayı ve sandalyelerini satması
halinde KDV istenmesi
4) Dönemde Hata: Vergilendirme döneminin yanlış gösterilmesinin sonucu olarak yanlış
dönem için vergi ödenmesidir. Bir diğer deyişle aranan verginin ilgili bulunduğu
vergilendirme döneminin yanlış gösterilmiş veya süre itibariyle eksik veya fazla hesaplanmış
olmasıdır.”

72
b) Vergi Hatalarının Düzeltilmesi (VUK m.120 vd.) (Düzeltme Fişi) (syf 290-291)
• VUK m.119 “Vergi hataları şu yollarla meydana çıkarılabilir:
1) İlgili memurun hatayı bulması veya görmesi ile,
2) Üst memurların yaptıkları incelemeler neticesinde hatanın görülmesi ile,
3) Hatanın teftiş sırasında meydana çıkarılması ile,
4) Hatanın vergi incelenmesi sırasında meydana çıkarılması ile,
5) Mükellefin başvurusu ile”
• İdare tarafından tespit edilmiş olup; tereddüt edilmeyen, açık ve mutlak vergi hatalarının
düzeltilmesi idarece re’sen yapılır.
• Hataların mükellefler tarafından tespit edilmesi durumunda, hataların düzeltilmesi yazılı
başvuru ile vergi dairesinden istenir. Mükellefin düzeltme başvurusu vergi dairesince
incelenir. İncelenen düzeltme talebi yerinde görülürse düzeltme gerçekleştirilir.
Vergi dairesinden olumsuz dönüt olan hata için başvuran mükellef ister dava yoluna isterse de
şikayet yoluna başvurabilir. (VUK m.124)
• Hata ister idarece ister mükelleflerce ortaya çıkartılmış olsun hatanın düzeltilmesine,
düzeltme yapmaya yetkili olan kişi duruma göre vergi dairesi müdürü veya vergi dairesi
başkanıdır.
• VUK m.120 “Vergi hataları, hatalı işlemin geri alınmasıyla ilgili düzenlenecek düzeltme
fişi aracılığıyla yapılır.”

III) İzaha Davet (“Burada bir şeyler var, gel anlat bakalım.”) (syf 291-293)
• İzaha davet, idarenin vergi ziyaa uğramış olabileceğine ilişkin ön tespitler yapıldığı
hallerde, haklarında vergi incelemesine veya takdir işlemlerine başlanılmamış
mükelleflerden yetkili merciler tarafından izahat talep edilmesidir. (VUK m.370)
• Mükellefin izaha davet edilebilmesi için, mükellef hakkında vergi incelemesine
başlanmamış olması, verginin takdir komisyonuna sevk edilmemiş olması veya ihbarın
olmaması; verginin ziyaa uğratıldığına dair emareler gerekir.

Mükelleflerin izaha davet edilmesini gerektiren karineler (emareler) nelerdir?


• Tapu daireleri ve banka kayıtları, Form Ba, ve Form Bs’ler, yapılan risk analizi bilgileri
veya sahte/muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanılmasıyla ilgili düzenlenen Vergi
İnceleme Raporları sayılabilir.

İzaha davet edilebilmesi için aranan şartlar nelerdir?


(1) Yetkili merciler tarafından verginin ziyaa uğradığına delalet eden emareler bulunduğuna
dair ön tespitin yapılmış olması,
(2) Vergi incelemesine başlanılmaması ve takdir komisyonuna sevk işleminin yapılmamış
olması
(3) Tespit tarihine kadar ihbarda bulunulmamış olması,
(4) Sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanma fiilinin işlenmiş olabileceği
durumlarda düzenlenen raporlara istinaden kullanılan sahte veya muhteviyatı itibarıyla
yanıltıcı belge tutarının; her bir belge itibariyle 100.000 TL’yi geçmemesi veya bu tutarı
geçse bile mükellefin ilgili yıldaki toplam mal ve hizmet alışlarının %5’ini aşmaması
(5) Vergi kaçakçılığı fiilleriyle verginin ziyaa uğratılmamış olmasıdır.

• Tüm şartların gerçekleşmesi halinde kendisine izaha davet edilmesinden (izah


değerlendirme komisyonu) itibaren 30 gün içerisinde herhangi bir açıklamada bulunmadığı
takdirde mükellefe ceza kesilmesi yoluna gidilecektir.
• Mükellefler izaha davet yazısını aldıktan sonra, davet konusu tespitle sınırlı olarak,
pişmanlık hükümlerinden yararlanamazlar.

73
IV) Kanun Yolundan Vazgeçme (VUK m.379) (syf 293-295)
• Mükellef kendisine karşı vergi idaresi tarafından verilen karar muhalifine; istinaf yoluna
veya bölge idare mahkemesinin vermiş olduğu ve temyize gidilebilecek kararlarına karşı
temyiz yoluna gitmekten vazgeçtiği takdirde ortaya çıkan uyuşmazlık “kanun yolundan
vazgeçme” yoluyla çözümlenir.
Kanun Yolundan Vazgeçmenin Şartları
(1) Vergi ve ceza ihbarnamesiyle tebliğ edilen vergi tarhı ve/veya ceza kesmeye ilişkin bir
idari işlem var olmalıdır. Ödeme emrinin tebliği ve haciz gibi işlemler dahil değildir.
(2) İdari işleme karşı açılmış bir dava bulunmalıdır. İhtirazi kayıtla verilen beyannamelere
karşı açılan davalar vazgeçme müessesesi kapsamında değildir.
(3) Mahkemenin verdiği karar kanun yoluna açık konu nihai ve kesinleşmemiş karar
olmalıdır.
(4) Mükellefin kanun yolundan vazgeçtiğine ilişkin beyanını 30 günlük istinaf/temyize
başvurma süreleri içerisinde vermesi gerekir.
(5) Vazgeçme için davacı mükellef tarafından davalı idareye yazılı talepte bulunulması
gerekir.
(6) Vazgeçme talebi, mahkeme kararının içeriğinin tamamını kapsamalıdır.

• Karar:
(1) mükellef lehine ise; vergi aslının bir miktarı, vergi cezasının hiç miktarı;
(2) idare lehine ise; vergi aslının tamamı, vergi cezasının bir miktarı mükellef tarafından
tahakkuk tarihine kadar 1 ay içinde ödenir.

V) Karşılıklı Anlaşma Usulü (kitapta yok)


• Bu çözüm yolunun getirilmesiyle birlikte, mükellef, kendisine bir vergilendirme işleminin
uygulanması ve bu işlemin mükellefin vatandaşı olduğu veya ikamet ettiği ülkenin tabi
olduğu çifte vergilendirme anlaşmasına aykırı olduğu kanaatine vardığı halde bu işleme karşı
itiraz başvurusunda bulunması haline uygulanmaktadır.
• Mükellefin bu yola kendisine işlem uygulandıktan itibaren 3 yıl içerisinde başvurması
gerekmektedir.
• Prensip olarak karşılıklı anlaşma usulünün 2 yıl içerisinde tamamlanması gerektiği kabul
edilmiştir.
• Mükellefin karşılıklı anlaşma usulüne başvurulmasıyla beraber dava açma süresi
durmaktadır.
• Başvuru tarihi itibariyle de mükellef lehine zamanaşımı süreleri durmaktadır.
• Tahakkuk eden verginin tahsilatı karşılıklı anlaşma usulü ile durdurulamaz.

C) VERGİ UYUŞMAZLIKLARININ YARGI YOLUYLA ÇÖZÜMÜ


I) Genel Çerçeve / Vergi Yargısı
• Vergi uygulamaları sırasında ortaya çıkan uyuşmazlıklar için mükellefler tarafından
doğrudan yargı yoluna gidilebileceği gibi önce idari yola gidilmesine rağmen sonuç
alınamaması halinde yargı yoluna da gidilebilir.
• Gidilebilecek yargı yolu uyuşmazlıkların niteliklerine göre farklılıklar arz edebilmektedir.
• Vergi yargılaması, esasen idari yargılama içerisinde yapılmaktadır. Ancak vergi suçları
dolayısıyla ortaya çıkan uyuşmazlıklar adli yargı içerisinde kalmaktadır.
• Vergi hukukunun anayasa yargısıyla da bağlantısı vardır. (somut/soyut norm denetimi,
bireysel başvuru yolu)

74
• Türkiye’deki idari işlemlerin hukuka uygunluk denetimi “idari yargı” çerçevesinde
gerçekleştirilir. Bu nedenle tüm idari makamların idare hukuku alanındaki faaliyetlerinden
kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümü idari yargı kolu içinde çözüme bağlanmaktadır.

Vergi Uyuşmazlıklarının Çözüm Yolları


İdari İşlemler
Bireysel İşlemin Hukuka Aykırılığı Düzenleyici İşlemin Hukuka Aykırılığı
• Vergi mükelleflerinden somut olarak sadece birinin • Yönetmelik, Genel Tebliğ gibi tüm vergi
kişisel ve özel durumlarını ilgilendiren özel ve mükelleflerini ilgilendiren, belli bir mükellefi hedef
sübjektif işlemlerdir. almayan, kişilik dışı, genel ve objektif işlemlerdir.
• 30 gün içinde ileri sürülebilir. (dava açma süresi) • 60 gün içinde ileri sürülebilir. (dava açma süresi)
• İlk derece yargı yeri vergi mahkemesinde karara • İlk derece yargı yeri olarak Danıştay tarafından
bağlanır. karara bağlanır.
• Vergi yargısı, vergi kanunlarının uygulanması sırasında vergi mükellefi veya sorumlusu ile
vergi idaresi arasında doğan, düzeltme ve uzlaşma yolları ile çözümlenemeyen
uyuşmazlıkların, taraflarca kanun yollarına başvurulması halinde, bağımsız ve tarafsız yetkili
yargı organlarınca yargısal tasarrufta bulunulmak suretiyle çözümlenmesi ve
sonuçlandırılmasıdır.

II) Türkiye’de Vergi Yargısı Organları (syf 297-299)


a) Vergi Mahkemeleri
• Vergi uyuşmazlıklarında genel yetkili birinci derece mahkemeleridir. Vergi mahkemeleri,
İçişleri Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın görüşü alınarak bölgelerin coğrafi
durumları ve iş hacmi dikkate alınarak Adalet Bakanlığı tarafından kurulur ve yargı çevreleri
tespit edilir.
• İdari yargı kolu içerisinde özel görevli mahkemelerdir.
• Vergi mahkemeleri görevlerini 1 başkan ve yeteri kadar üye tarafından kurul (toplu m.)
şeklinde yerine getirir.
• Vergi mahkemelerinin görevleri:
(1) Genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlarla benzeri
mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları,
(2) Yukarıda belirtilen konularda AATUHK’un uygulanmasına ilişkin davaları
(3) Diğer kanunlarla verilen işleri çözmek
• Kural olarak vergi mahkemeleri kurul halinde görev yaparlar. Ancak, dava konusu vergi,
resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler ve bunların zam ve cezaları toplamı 77.000 TL’yi
(her sene değişiyor) aşmayan işlemlere karşı açılan davalar, usul ve esas yönünden tek
hakimle çözülür.
• Vergi mahkemeleri bakımından dava konusu 9.000 TL’yi geçmeyen kararların bir üst kanun
yoluna taşınması mümkün değildir.

b) Bölge İdare Mahkemeleri (İstinaf Mahkemesi)


• Bölge idare mahkemelerinde biri idare diğeri vergi olmak üzere en az 2 daire bulunur.
Daireler 1 başkan ve yeteri kadar üyeden oluşmaktadır.
• Bölge idare mahkemelerinin görevleri:
(1) İstinaf başvurularını inceleyip karara bağlamak
(2) Yargı çevresindeki idare ve vergi mahkemeleri arasında çıkan görev ve yetki
uyuşmazlıklarını kesin karara bağlamak
(3) Diğer kanunlarla verilen görevleri yapmak
• Bölge idare mahkemesi tarafından verilen ve 261.000 TL’yi geçmeyen kararlar, temyize
konu olamazlar.

75
c) Danıştay (syf 298)
• Danıştay bir yüksek mahkemedir. (TCA m.155) 1 idari 9 dava olmak üzere 10 daireden
oluşur. (4’ü vergi dava dairesi) Vergilerle ilgili olarak dava daireleri dışında bir de vergi dava
daireleri kurulu bulunur.
• Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davalar: (DK m.24)
(1) Cumhurbaşkanlığı Kararı
(2) İdarenin çıkartmış olduğu genel düzenleyici işlemler
(3) Birden çok vergi mahkemesinin yetki alanına giren işler

III) Vergi Yargılamasına Egemen Olan İlkeler


a) Yazılılık İlkesi (syf 299)
• İYUK m.1/2 “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi
mahkemelerinde yazılı yargılama usulü uygulanır ve inceleme evrak üzerinde yapılır.”
• Davanın değerinin 77.000 TL’yi aştığı durumlarda tarafın talebi veyahut mahkemenin
kararıyla idari yargılamada da duruşmanın yapılabilmesi mümkündür. (+ İYUK m.17)
• Konuyla ilgili: https://rm.coe.int/vergi-mahkemeleri-sikca-sorulan-sorular-web-2775-3253-
8886-1/1680a865eb

b) Re’sen Araştırma İlkesi


• Vergi yargılamasında amaç, maddi gerçeğe (gerçeğin ta kendisine) ulaşmaktır. Bunun bir
sonucu olarak, vergi yargıcı, tarafların ileri sürdükleri delillerle bağlı değildir ve re’sen
araştırma yapma yetkisi ve hatta görevi ile donatılmıştır. (tahkik usulü)

c) Toplu Yargılama Usulü İlkesi


• İdari yargı yerleri kural olarak toplu yargılama yapmaktadırlar. Vergi mahkemeleri, bölge
idare mahkemeleri ve Danıştay, kurul halinde yargılama faaliyeti yapar.

d) Delil Serbestisi İlkesi


• Delil serbestisi, vergi yargılaması sırasında bir uyuşmazlıkta tarafların kendi iddialarını ispat
edebilmek için her türlü delili kullanabileceğini ifade etmektedir.
• VUK m.3 “....Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin
hariç her türlü delille ispatlanabilir.
Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama
vasıtası olarak kullanılamaz...”

e) Kıyas Yasağı İlkesi


• Kıyas, bir olay hakkında yer alan kuralın, nitelikleri ve şartları ona benzeyen fakat kanunda
düzenlenmemiş diğer bir olaya uygulanmasıdır.
• TCA m.73’te yer alan kanunilik ilkesi gereği vergi uygulamasında ve vergi yargısında kıyas
yasağı bulunmaktadır.

f) Ekonomik Yaklaşım İlkesi (syf 300)


• VUK m.3 “...Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya, ilişkin muamelelerin
gerçek mahiyeti esastır....”
• Vergiyi doğuran olayın ekonomik niteliği ve işlerliğine göre belirlenmesine ve
değerlendirilmesine “ekonomik iredeleme” adı verilir. Vergiyi doğuran olaya uygulanacak
hukuk kuralının ekonomik gerçekler göz önüne alınarak belirlenmesine ise “ekonomik
yorum” denilmektedir.

76
IV) Vergi Yargılaması Usulü
a) Vergi Davasının Niteliği ve Konusu (syf 301)
• İdari dava türleri iptal davaları ve tam yargı davaları olmak üzere 2’ye ayrılmaktadır.
• İptal davaları; idari işlemin yetki, şekil, sebep, konu ve amaç unsurlarının hukuka aykırı
olduğu gerekçesiyle iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalardır.
• Tam yargı davaları; idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar
görenlerin, bunların iptali ve zararın tazmini için açılan davalardır.
• Doktrindeki çoğunluklu görüş vergi davalarının iptal davası niteliğini taşıdığını esas
almaktadır.

Neler vergi davasına konu olabilir?


• Vergi hatası ve ihtirazi kayıt haricinde mükellef kendi beyanına yönelik idari işleme
ilişkin ilişkin iptal davası açamaz.
• Bir idari işlem olarak tarh-tahakkuk aşamasında,
(1) verginin ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilmiş olduğu durumda,
(2) cezanın kesildiği durumda,
(3) takdir ve tadilat komisyonu kararına dayanılarak vergi salınmasında,
(4) tevkif yoluyla alınan vergilerde ise istihkak sahiplerine ödemenin yapılması veya ödeme
yapan tarafından vergi kesilmiş olması halinde
vergi davasına başvurulabilir.
• Tahsil aşamasında vergi mahkemesine dava açabilmek için;
(1) ödeme emri tebliği,
(2) teminat istenmesi,
(3) ihtiyati haciz uygulanması
(4) haciz uygulanması gibi işlemlerin yapılması gerekir.

b) Vergi Davasının Tarafları


• Vergi yargılamasında çok büyük bir kısımda davacı her zaman mükelleftir; davalı tarafta
ise genellikle idare yer almaktadır.

c) Görevli ve Yetkili Mahkeme


• Görev kuralları, mahkemelerin sahip oldukları yargı yetkisini konu bakımından; yetki
kuralları ise coğrafi bakımdan sınırlar.
• İdari yargı sistemimizde vergi vb. mali yükümlülüklerden doğan uyuşmazlıkların
çözümünde asıl görevli yargı yeri olarak vergi mahkemeleri öngörülmüştür.
• Davaya bakmakta yetkili olan mahkeme;
(1) Uyuşmazlık konusu vergi, resim, harç vb. mali yükümlülükleri tarh ve tahakkuk ettiren,
zam ve cezaları kesen,
(2) Gümrük Kanunu’na göre alınması gereken vergilerle VUK gereğince şikayet yoluyla vergi
düzeltme taleplerinin reddine ilişkin işlemlerde; vergi, resim, harç vb. mali yükümlülükleri
tarh ve tahakkuk ettiren,
(3) 6183 Sayılı AATUHK’nın uygulanmasında ödeme emri düzenleyen,
(4) Diğer uyuşmazlıklarda dava konusu işleri yapan
vergi dairesinin bulunduğu yerdeki vergi mahkemesidir.

d) Dava Açma Süreleri


• Dava açma süresi, Danıştay’da ve idare mahkemelerinde 60 gün ve vergi mahkemelerinde
30 gündür. (İYUK m.7)
• Dava açma süresi;
(1) idari uyuşmazlıklarda, yazılı bildirimin yapıldığı,

77
(2) vergi, resim, harçlar vb. mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan
uyuşmazlıklarda, tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; tebliğ yapılan vergilerde
istihkak sahiplerine ödemenin; tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı ve idarenin dava
açması gereken konularda ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği
tarihi izleyen günden itibaren başlar.
• Ödeme emrine veya ihtiyati haciz kararına karşı açılacak davalar, tebliğini izleyen
günden itibaren 15 gün içerisinde açılmalıdır.
• Yukarıda bahsedilen süreler; hukuki açıdan hak düşürücü süre niteliğindedir. Davanın
süresi geçtikten sonra açılması halinde hakim, davanın reddine karar verir.

Dava Açma Sürelerini Durduran Sebepler


(1) Mali Tatil (1-20 T.) (2) Üst Makama Başvuru İYUK m.11 (3) Mücbir Sebep (tartışmalı)

Dava Açma Süresini Uzatan Sebepler


(1) Adli Tatil (20 Temmuz - 1 Ağustos)
(2) Görevli Olmayan Yargı Organına Başvurulması
• Görevsizlik kararı söz konusuysa bu karardan itibaren 30 gün içerisinde yeniden dava
açılabilir (dava süresinin uzaması) (davanın reddi kararı, dilekçenin değil)
(3) Açılan Davanın Şekil Şartlarını Taşımaması Sebebiyle Tekrar Dava Açılması
Örnek: avukat olmayan vekille dava açıldığı takdirde davacının 30 gün içerisinde tekrar dava
açması için süre verilmesi
(4) Uzlaşmanın Temin Edilememesi veya Sağlanamaması
• Uzlaşma temin edilemediği takdirde 15 günden az sürenin kalması veya dava açma süresinin
geçmesi dolayısıyla verilen 15 günlük süre

e) Davanın Açılması ve Sonuçları (syf 305-306)


• Dava dilekçesi, mükellefin bulunduğu yerdeki vergi mahkemesine karşı açılır.
• Tarh/tahakkuk aşamasındaki işlemlere karşı açılacak davalarda yürütme kendiliğinden
dururken; tahsil aşamasındaki işlemlere karşı açılacak davalarda yürütmenin durdurulmasının
talep edilmesi gerekir.

f) Davanın Görüşülmesi ve Karar


• Dava dilekçesi, görevli ve yetkili mahkemeye verildiğinde veya ulaştığında, mahkeme
dilekçe üzerinde ilk incelemesini görev, yetki, idari mercii tecavüzü, ehliyet, süre ve
husumet yönlerinden yapar.

78
VERGİ
MAHKEMESİ

• DAVACI (MÜKELLEF) • DAVALI (VERGİ İDARESİ)


• DOSYANIN TEKEMMÜLÜ
30 GÜN İÇİNDE 30 GÜN İÇİNDE
1) Dava Dilekçesi • KARAR (Tek Hakim / Heyet) 1) Birinci
Savunma
30 GÜN İÇİNDE 30 GÜN İÇİNDE
2) Cevap 2) İkinci Savunma

V) Vergi Mahkemesi Kararlarına Karşı Kanun Yolları


• Kanun yolu, mahkemelerce verilen nihai kararların üst derece yargı organları veya doğrudan
doğruya kararı veren yargı organı tarafından yeniden incelenmesi, hukuki denetimin
yapılması ve gerekli görülürse değiştirilmesi amacıyla kural olarak davanın taraflarına
tanınmış çeşitli başvuru yollarıdır.

Vergi Mahkemesi Kararlarına Karşı Kanun Yolları


Olağan Kanun Yolları Olağanüstü Kanun Yolları
İstinaf Temyiz Kanun Yararına Temyiz Yargılamanın Yenilenmesi
(Bölge Adliye M.) (Danıştay) (Danıştay’a) (Esas Kararı Veren Mahkemeye)

a) Olağan Kanun Yolları


• Kesinleşmemiş (nihai) kararlara karşı gidilen kanun yollarıdır.
1) İstinaf Yolu (9000 TL)
• İstinaf, ilk derece mahkemelerinin (vergi mahkemelerinin) henüz kesinleşmemiş nihai
kararlarının hem maddi hem hukuki yönlerden denetlenerek, hukuka aykırılıkları ortadan
kaldırmak için düzenlenmiş bir kanun yoludur.
• Vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, kararın tebliğinden itibaren 30 gün içinde
mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine hitaben yazılmış
dilekçeyle istinaf yoluna başvurulabilir. Dilekçeler vergi mahkemesine dava açmada geçerli
olan yerlere de verilebilir.
• İstinaf yoluna başvurulduğunda, vergi mahkemesinin kararıyla tahakkuk eden vergi ve
cezalara ilişkin süreç hakkında yürütme kendiliğinden durmaz. (talep gerekir.)

2) Temyiz Yolu (syf 308-311)


• Temyiz, istinaf yolunda konusu 261.000 TL’yi aşan uyuşmazlıklarla ilgili verilen kararların
usul ve maddi hukuka uygunluk yönünden Danıştay’ca denetimini sağlayan bir kanun
yoludur.
• İstinaf mahkemesinde uyuşmazlık konusu maddi olay tekrar incelenip yargılanırken,
Danıştay olayları değil istinaf mahkemesinin kararını (hukuki denetim) yargılamaktadır.

79
• Temyiz süresi, BİM’in vermiş olduğu kararın ilgiliye tebliğini izleyen günden itibaren 30
gündür.

• Danıştay’da yapılan temyiz incelemesi 3 açıdan yapılır: (İYUK m.49)


(1) görev ve yetki dışında bir işe bakılmış mı?
(2) usul hükümlerine uyulmuş mu?
(3) hukuka aykırı karar verilmiş mi?
• Danıştay, temyiz incelemesi sonucunda, dosyayı esastan ele alarak yeni bir karar vermez.
Danıştay aşağıdaki kararlardan birini verebilir:
(1) Bölge idare mahkemesinin kararının onanması
(2) Bölge idare mahkemesinin kararının bozulması
• Bölge idare mahkemesi yapılan yargılama sonucunda ya Danıştay’ın bozma kararına
“uygun” ya da aksi yönde “ısrar (direnme)” kararı verebilir.
• Bölge idare mahkemesinin vermiş olduğu direnme kararları, vergi dava daireleri kurulunda
incelenir ve karara bağlanır.

b) Olağanüstü Kanun Yolları


• Kesinleşmiş kararlara karşı gidilen kanun yollarıdır.
1) Kanun Yararına Temyiz (İYUK m.51)
• İYUK m.51 “İdare ve vergi mahkemeleri ile bölge idare mahkemelerinin kesin olarak
verdiği kararlar ile istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan
kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenler, ilgili
bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden (Danıştay) Başsavcı tarafından
kanun yararına temyiz olunabilir.
Temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, kanun yararına bozulur. Bu bozma kararı, daha
önce kesinleşmiş olan merci kararının hukuki sonuçlarını kaldırmaz.
(3) Bozma kararının bir örneği ilgili bakanlığa gönderilir ve Resmi Gazete'de yayımlanır.”
• Kanun yararına temyiz yolunun amacı yargı kararlarının hukuk düzeninde yaratmış olduğu
bozulmayı onararak hukukta ve uygulamada birliği; kanun, her yerde aynı şekilde
uygulanmasını sağlamaktır.

2) Yargılamanın Yenilenmesi (İYUK m.53)


• İYUK m.53 “Danıştay ile bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinden verilen kararlar
hakkında, aşağıda yazılı sebepler dolayısıyla yargılamanın yenilenmesi istenebilir.
a) Zorlayıcı sebepler dolayısıyla veya lehine karar verilen tarafın eyleminden doğan bir
sebeple elde edilemeyen bir belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması,
b) Karara esas olarak alınan belgenin, sahteliğine hükmedilmiş veya sahte olduğu mahkeme
veya resmi bir makam huzurunda ikrar olunmuş veya sahtelik hakkındaki hüküm karardan
evvel verilmiş olup da, yargılamanın yenilenmesini isteyen kimsenin karar zamanında bundan
haberi bulunmamış olması,
c) Karara esas olarak alınan bir ilam hükmünün, kesinleşen bir mahkeme kararıyla bozularak
ortadan kalkması,
d) Bilirkişinin kasıtla gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun mahkeme kararıyla belirlenmesi,
e) Lehine karar verilen tarafın, karara etkisi olan bir hile kullanmış olması,
f) Vekil veya kanuni temsilci olmayan kimseler ile davanın görülüp karara bağlanmış
bulunması,
g) Çekinmeye mecbur olan başkan, üye veya hakimin katılmasıyla karar verilmiş olması,
h) Tarafları,konusu ve sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir
kararın verilmesine neden olabilecek kanuni bir dayanak yokken, aynı mahkeme yahut başka
bir mahkeme tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş bulunması.

80
(ı) Hükmün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki
protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş
kararıyla tespit edilmiş olması veya hüküm aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme
kararı verilmesi

(2) Yargılamanın yenilenmesi istekleri esas kararı vermiş olan mahkemece karara bağlanır.
(3) Yargılamanın yenilenmesi süresi, (1) numaralı fıkranın (h) bendinde yazılı sebep için 10
yıl, (1) numaralı fıkranın (ı) bendinde yazılı sebep için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararının kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıl ve diğer sebepler için 60 gündür. Bu süreler,
dayanılan sebebin istemde bulunan yönünden gerçekleştiği tarihi izleyen günden başlatılarak
hesaplanır.”

VI) Bireysel Başvuru Yolu (syf 313-314)


• Bireysel başvuru yolu, TCA’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, AİHS
ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü
tarafından ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvurudur.
• Bireysel başvuruda bulunabilmenin şartları:
(1) Başvuruya konu edilen ihlal kamu gücü davranışı sonucu meydana gelmiş olmalıdır.
(2) Başvurucunun ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve
kişisel bir hakkı doğrudan ihlal edilmiş olmalıdır.
(3) Olağan kanun yolları tüketilmiş olmalıdır.
BİREYSEL BAŞVURU (1) Ön İnceleme (1) Yeniden Yargılamak
(2) Kabul Edilebilirlik Üzere Dosyanın İdaresi
(Olağan kanun
Aşaması (2) Tazminat
yollarının tüketildiği
(3) Esas Hakkında (3) Genel (1) Mahkeme
tarihten itibaren 30 ANAYASA (2) İdare
İnceleme KARAR Mahkemelerde Dava A.
gün içinde) MAHKEMESİ (3) Başvurucu

VII) Vergi Yargılamasında İspat ve Delil (syf 314-318)


a) İspat (syf 314-315)
• Dava konusu hakkın gerçekten var olup olmadığının anlaşılması için bu hakkın ve buna
karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıalar hakkında mahkemeye kanaat verilmesidir.
• Bir olayın kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği sorununa ispat yükü (beyine külfeti)
denir. TMK m.6’ya göre, aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını
dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. (ispat yükü öncelikle davacıda)
• Maliye literatüründe geçerli olan en önemli karine “hayatın olağan akışı” karinesidir.
Hayatın olağan akışı dışındaki olayların varlığını ispat yükü bunu ileri sürene aittir.

b) Delil (syf 315-318)


• Dava konusu hakka karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıalar hakkında mahkemeye
kanaat verilmesi işlemidir.
• Kural olarak taraflar iddialarını ispat etmek için her türlü maddi delile başvurabilirler.
Vergi yargılama hukukunda delil serbestisi benimsenmekle beraber 2 istisnaya yer
verilmiştir. Bunlar: (1) yemin ve (2) vergiyi doğuran olayla ilgisi tabi ve açık olmayan
tanık ifadesidir.
• Hakim, bilirkişi görüşleriyle bağlı değildir. Bilirkişinin verdiği kararın aksi bir karar da
verilebilir.

81
12.hafta / 23.12.22
• KDV’nin 26’sı akşamına kadar değil, 28’i akşamına kadar ödenebileceği hususu sirkülerle
değiştirilmiş. (Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği)

VERGİ ALACAĞININ TAKİBİ VE TAHSİLİ


VERGİ ALACAĞININ TAHSİLİ İLE İLGİLİ GENEL AÇIKLAMALAR
A) VERGİ ALACAĞI - KAMU ALACAĞI KAVRAMI VE KAPSAMI
• Verginin ödenecek aşamaya gelmesiyle birlikte idare, ödenecek aşamaya gelen (tahakkuk
eden) vergiyi tahsil etmekle yükümlüdür.
• Verginin tahsili 6183 sayılı AATUHK’da düzenlenmiştir.
• Amme; kamu anlamına gelir. Kamu, devlet veyahut toplumu oluşturan kişilerin olarak
bilinir.

I) Vergi Alacağı Kavramı ve Kapsamı


• VUK m.19’a göre vergi alacağı, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya
hukuki durumun tamamlanması ile doğmaktadır.
• Buradaki vergi kavramı; vergi, resim, harç ve benzeri türdeki diğer kamu alacaklarını da
kapsayan bir üst kavramdır.

II) Kamu Alacağı Kavramı ve Kapsamı


• Kamu alacağı içerisinde vergiyi de barındıran daha geniş bir kavramdır. Geniş anlamda
kamu hukukundan doğan “kamu gelirleri” tahakkuk aşamasından sonra tahsil edilebilecek
aşamaya gelerek “kamu alacağı” vasfını kazanmaktadır.
Kamu Alacağı - Özel Alacak Ayrımı
Kamu Alacağı Özel Alacak
• Kamu alacakları esas itibariyle kanunlardan doğar. (idari • Özel alacaklar; sözleşmeden,
sözleşmelerden de doğabilir.) haksız fiilden veyahut sebepsiz
• Kamu alacağı kamu hizmetlerinin sunulması için Devletin ihtiyaç zenginleşmeden doğmaktadır.
duyduğu bir kaynaktır. • Özel alacak, alacak hakkı sahibi
Dolayısıyla kamu alacaklarındaki menfaat, özel alacaklara nazaran olan kişinin menfaatine bir
daha geniş olan toplumsal yarar(menfaat)dır. “Kamu hizmetinde husustur.
devamlılık esastır.” • Özel alacaklarının tahsilinde İcra
• Kamu alacağının daha etkin ve hızlı tahsil edilebilmesi için Amme ve İflas Kanunu esas alınır.
Alacağının Tahsil Usulü Hakkında Kanun düzenlenmiştir. • Özel hukuk alacağının icra
• Kamu alacağında ortaya konan işlemlerin idari işlem olması daireleriyle tahsili ve çıkabilecek
nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıkların idari yargıda (vergi idaresi) uyuşmazlıkların adli yargıda
çözümlenmesi esas alınır. çözümlenmesi söz konusudur.

Kamu Alacağının AATUHK’ye Göre Sınıflandırılması


I) Asli Kamu Alacağı II) Fer’i Kamu Alacağı
• Vergi • Resim • Harç • Fon • Gecikme Faizi • Gecikme Zammı
• Ceza Tahkik ve Takiplerine Ait Muhakeme Masrafı • Pişmanlık Zammı • İzahat Zammı
• Vergi Cezaları • Para Cezaları • Tecil Faizi • Haksız Çıkma Zammı
III) Kamu Hizmetinin Uygulanmasından Doğan Kamu Alacakları
• Katılma Payları • Su Bedelleri • İmha Giderleri • Madenlerde Devlet Hakkı
IV) Kamu Alacaklarının Takip Giderleri
• İlan • Haciz • Taşıma • Muhafaza • Satış
V) Özel Kanunlarda 6183 sayılı Kanun’a Göre Tahsili Öngörülen Alacaklar
• Oda Aidatları • SGK Primleri • Ecrimisiller • Trafik Cezaları

82
Hangi alacaklar AATUHK kapsamındadır?
• AATUHK m.1 “Devlete, il özel idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza
tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme
zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin sözleşmeden, haksız fiil ve
sebepsiz zenginleşmeden doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit
olan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur.
Türk Ceza Kanunu’nun para cezalarının tahsil şekli ve hapse tahvili hakkındaki hükümleri
mahfuzdur.”
Buna Göre Kamu Alacağı
(1) Devlete, il özel idarelerine veya belediyelere ait olmalı
• Köylere ait alacaklar bu kapsamda değildir.

(2) Alacak asli veya fer’i kamu alacağı olmalı


• Kamu hizmetlerinin uygulanmasından doğan paylar da kamu alacağına dahildir.
Örnek: kaldırım katılma payı, muayene ücreti katılma payı, atık su bedelleri, imha bedeli,
maden hakkı, takip giderleri,
• Kendi özel kanunlarında 6183 sayılı Kanun’a göre tahsil edileceği belirtilen alacaklar da
vardır. Bunlar kamu alacağı niteliğinde değillerdir.
Örnek: oda aidatları (baro aidatı), SGK primleri trafik cezaları

(3) Devletin haksız fiilden, sözleşmeden veya sebepsiz zenginleşmeden doğan


alacaklarının dışındaki alacaklar söz konusu olmalı
• Devletin egemenlik hakkına dayanmadan yapmış olduğu girişimler sonucu ortaya çıkan
alacaklar, kamu alacağı kapsamı dışında tutulmuştur.
Örnek: idarenin imtiyaz sözleşmeleri, kamu istikrar sözleşmeleri, idarenin kendisine ait
gayrimenkulü kiraya vermesi ve bu kiradan elde edilen gelir

• Verginin diğer kamu alacakları ile arasında farklılıklar bulunmaktadır. Buna göre vergi,
genel yararın karşılanması amacıyla alınırken; harçlar özel yararın karşılanması amacını
güderler.
Vergi cezaları gelir elde etmek amacıyla alınırken; para cezaları ise kuralların ihlal
edilmesinin ıslahı amacıyla alınmaktadır.
• Kamu alacaklarının başlıca 2 özelliği vardır. Bunlar:
(1) kamu hizmetlerinin görülmesi amacıyla, kanunla ve zora dayanılarak alınırlar
(2) belli kanunlar gereği, devlet gücü ve memuru eliyle tahsil edilirler

B) TAHSİLAT KAVRAMI VE HUKUKİ NİTELİĞİ


I) Tahsilat Kavramı (VUK m.23)
• Tahsilat, tarh ve tahakkuk eden verginin kanunlara uygun bir şekilde ödenmesidir.
• Ödenmediği takdirde kişinin vergi ödemesi kendi inisiyatifine bırakılmamıştır. Vergi
borçlusunun ödemediği vergiler, idare tarafından cebren alınmaktadır.

II) Tahsilat İşleminin Hukuki Niteliği


• Tahsilat işleminin hukuki niteliği yükümlendirici ve bireysel (sübjetkif) bir idari işlem
olmasıdır.
• Tahsilat işlemi, kesin ve yürütülebilir (kişinin hukuksal durumunda değişiklik meydana
getiren) idari işlem niteliğinde olduğundan bu işleme karşı dava açılabilmesi de
mümkündür.
• Tahsilin sebep unsuru; verginin tahakkuk etmesidir. Tahakkuk etmeyen bir vergi tahsil
edilemez. Tahakkuku tahsile bağlı vergilerde tahsil işlemi en başta gerçekleşir.

83
• Tahakkuk işleminin yetki unsurunu; vergi dairelerinde yer alan ve mükellefin bağlı
bulunduğu tahsil dairesidir. (AATUHK m.5)
• Tahsilin konusu; belirli bir miktar paranın Hazine’ye ödenmesidir.
• Tahsilin şekli; makbuz (AATUHK m.40) veya ödeme emrinin (AATUHK m.55)
düzenlenmesidir.
• Tahsilin amacı; bütün idari işlemlerde olduğu gibi kamu yararıdır.

C) VERGİ ALACAĞININ TAHSİLİNDE TEMEL İLKELER


I) Borçlunun Menfaatlerinin Korunması ve Kolaylık Sağlanması İlkesi
• Kamu hizmetinin sunulmasına devam edilmesi için vergi alacağı önemlidir. Ancak bu
alacağın tahsilin borçlunun menfaatlerinin korunması ve borçluya kolaylık sağlanması
gerekir. “İdarenin kendi kaynağını kurutmaması gerekir.”
• İdarenin, borçlu bazı durumlara düştüğünde vergi borcunu ödeyememesi halinde ona bazı
kolaylıkları sağlaması gerekir. “Mümkün olduğu kadar kolaylık, gerektiği kadar sertlik”
Örnek: tecil, terkin, tahsilatı geri bırakma (3 gün), borçlunun acze düşmesi
• Borçluya çeşitli imkanlarla vergi borcunu ödemede kolaylık sağlanmalıdır.
Örnek: kredi kartıyla ödeme, çeşitli taksitler sunma

II) Alacağın Güvence Altına Alınması İlkesi


• Tahsilatın uzaması ve borçlunun borcunu ödemeyi istememesi durumunun gerçekleşmesi
halinde idarenin alacağını cebri olarak tahsilini beklemeden bazı uygulamalarla güvence
altına alması söz konusudur.
Örnek: teminat gösterme, ihtiyati haciz, ihtiyati tahakkuk, tasarrufun iptali davası...

III) Hapis Cezası Uygulanmaması İlkesi (TCA m.38/8)


• Kamu alacaklarının tahsilinde de borçluya, sırf borcundan kaynaklanan (borcunu
ödememesinden dolayı) hapis cezasının verilebilmesi mümkün değildir.
• Vergi hukukunda borcun ödenmemesinden kaynaklanmayan bazı hallerde hapis cezasının
verilebilmesi mümkündür
Örnek: mal beyanında bulunmayanlara 3 aya kadar tazyik hapsi

IV) Para Olarak Ödenme (Parayla Tatmin) İlkesi


• Borçlunun, alacağa yetecek kadar mallarına, hak ve menfaatlerine haciz konulduktan sonra
bunların satılması ve paraya çevrilmesi; bu paradan alacaklının tatmin edilmeye çalışılmasını
ifade eder.
• Bu ilke özel alacakların tahsilinde de söz konusudur.

V) Tahsilatta İktisadilik İlkesi (“Az masrafla hızlı sorumluluk”)


• Tahsilatta iktisadilik ilkesi; verginin mümkün olduğu kadar hızlı ve az masrafla tahsil
edilmesini ifade eder.
• Tahakkuku tahsile bağlı vergilerin artırılması (eğlence vergisi), e-haciz uygulamaları
tahsilatta iktisadilik ilkesinin uygulama alanını kolaylaştırmaktadır.

D) VERGİ ALACAĞININ TARAFLARI (VERGİ ALACAKLISI VE BORÇLUSU)


I) Vergi Alacaklısı ve Yetkileri
• Vergi alacaklısı idaredir. İdareden kasıt; vergi alacağının tahsilini sağlayacak olan
makamlardır.
• AATUHK m.3 “ (...) Alacaklı kamu idaresi: Devleti, il özel idarelerini ve belediyeleri
ifade eder. (...)” (Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı Gelir İdaresi Başkanlığı)

84
• AATUHK m.3 “ (...) Tahsil dairesi: Alacaklı kamu idaresinin bu yasayı uygulamakla
görevli idaresini, servisini, memur veya memurlarını ifade eder. (...)”
Örnek: vergi daireleri, gümrük idareleri, tekel idaresi, hazine saymanlıkları ile askeri mülki
saymanlıklar

II) Vergi (Kamu) Borçlusu ve Sorumlulukları


• AATUHK m.3 “(...) Kamu borçlusu veya borçlu terimi: Kamu alacağını ödemek
mecburiyetinde olan gerçek ve tüzel kişiler (asıl borçlu) ve bunların kanuni temsilci veya
mirasçılarını ve vergi mükelleflerini, vergi sorumlusunu kefili ve yabancı şahıs ve kurumlar
temsilcilerini (fer’i borçlu), ifade eder.(...)”

VERGİ ALACAĞININ RIZAEN ÖDENMESİ VE


BORÇLUYA SAĞLANAN KOLAYLIKLAR
A) VERGİ ALACAĞININ RIZAEN ÖDENMESİ (syf 327-328)
• Vergilerin kanunda öngörülen normal ödeme zamanlarında bunun dışında genel olarak 1
aylık (özel) ödeme zamanlarında borçlu tarafından bağlı bulunduğu vergi dairesine rızaen
ödenmesi söz konusudur. Ödeme süresinin son günü, vergi alacağının vadesi
günüdür.(AATUHK m.37)
• Özel kanunlarda ödeme yeri gösterilmemiş vergi alacağı, borçlunun ikametgahının
bulunduğu yer tahsil dairesine ödenir. (AATUHK m.39)
• Kural olarak ödeme, tahsil dairelerinin yetkili ve sorumlu memurları tarafından verilecek
makbuz karşılığında yapılmaktadır. (AATUHK m.40)
• Vergi borcunun ödenmesinde kullanılan araçlar açısından esneklik sağlamak amacıyla
AATUHK m.41’de özel ödeme şekilleri düzenlenmiştir.
Örnek: krediyle ödeme, taksitle ödeme, postaneler aracı kılınarak ödeme...

B) VERGİ ALACAĞININ GEÇ ÖDENMESİNDE ✨GECİKME ZAMMI✨


UYGULAMASI
• Vergi alacağının vadesinde ödenmediği takdirde kamu alacaklarının takibinde esas alınan
cebri sürecin başlaması ve vergi borçlusunun bu durumda sadece borcunu ödemekle kalmayıp
“gecikme zammı” adı altındaki fer’i borcunu da ödemesi gerekir. (hukuki nitelik)
• Gecikme zammı, Devletin, ödenmeyen sürede meydana gelen açığı kapatmak suretiyle
katlandığı alternatif maliyetlerin kamu borçlusuyla bölüştürülmesini ifade eder.
• Gecikme zammında, vadesi gelmiş kamu alacağından bahsedilir.
• Gecikme zammı, vadeden itibaren borcun fiilen ödendiği tarihe kadar geçen günün
hesaplandığı bir alacaktır.

85
II) Gecikme Zammı ile Gecikme Faizi Arasındaki Farklar (syf 330)
Gecikme Zammı Gecikme Faizi
• 6183 sayılı AATUHK’de düzenlenmiştir. • 213 sayılı VUK’ta düzenlenmiştir.
• Tahsil aşamasını ilgilendirir. • Tahakkuk aşamasını ilgilendirir.
• Cezalar dışındaki bütün kamu alacakları için söz • Yalnızca ikmalen, re’sen ve idarece tarh
konusu olabilir. edilen vergilere uygulanır.
• Tahakkuk etmiş ve vadesi geçmiş kamu alacaklarına • Tarhiyatın gecikmesi nedeniyle tahakkuk
uygulanır. etmemiş vergilere uygulanır.
• Normal vade tarihinden borcun fiilen ödendiği • Normal vade tarihinden tahakkuk tarihine
tarihe kadar geçen süre için alınan fer’i borçtur. kadar geçen süre için alınan fer’i borçtur.
• Tam ay ve ay kesirleri gün olarak dikkate alınarak • Sadece tam aylar dikkate alınarak hesaplanır.
hesaplanır. Ay kesirleri dikkate alınmaz.
• Vergi ziyaı hariç olmak üzere vergi cezalarına • Vergi cezalarına uygulanmaz.
uygulanmaz.
• Asgari tutarı (1 TL) vardır. • Asgari tutarı yoktur.
• Gecikme zammı durabilir. Gecikme zammının • Gecikme faizinin durması söz konusu
işlemesini sona erdiren haller (tecil, iflas, aciz hali, değildir. Gecikme faizini sona erdiren haller
ödeme) vardır. yoktur.
✨Tecil, kamu borçlusuna borcunu ödemesinde
müsamaha gösterilmesidir. Tecil, gecikme zammını
durdurur.

III) Gecikme Zammının Oranı ve Asgari Tutarı


• 2022 yılı itibariyle gecikme zammı oranı %2,5’tur.
• Gecikme zammı cezalar bakımından sadece vergi ziyaı cezasına uygulanmaktadır.
• Gecikme zammı ödeme emrine yazılmaz. Zira borçlunun vergi idaresi tarafından ne zaman
borcunu ödeyeceği bilinmemektedir.

IV) Gecikme Zammının Hesaplanması (Derste üzerinde durmadık.)


• Gecikme zammının uygulanmasında sürelerin tespiti önemlidir. (gerisi syf 330-331)

V) Gecikme Zammı Uygulama Süresi (syf 331-332)


• Derste üzerinde durmadık.

Gecikme Zammında Süreyi Durduran Haller Gecikme Zammında Süreyi Sona Erdiren Haller
(1) Ölüm (2) Mücbir Sebep (1) Ödeme (2) Tecil
(3) Yürütmenin Durdurulması (3) İflas (4) Aciz Hali

C) VERGİ BORÇLUSUNA SAĞLANAN KOLAYLIKLAR


• Devlet, vergi alacağının devamlılığını sağlamak için, alacağını tahsil ettikten sonraki
borçlunun ekonomik durumunu da düşünmek ve gözetmek zorundadır. Bu nedenle, borçlulara
kolaylık sağlanması ilkesi uyarınca; kanunlarda belirtilen koşulların varlığı halinde tecil,
terkin, tahsil zamanaşımı ve tahsilatın geri bırakılmasına yönelik müesseseler
düzenlenmiştir.

86
I) Tecil (AATUHK m.48)
• Vergi borçlusu, bazı hallerde borcunu vadesinde ödemesi, haciz uygulanması ya da
haczedilen malların paraya çevrilmesi halinde çok zor duruma düşebilir.
• Genel olarak tecil; tahsil edilebilir duruma gelmiş bulunan vergi alacaklarının ödenmesinin
veya cebri icra yoluyla takip ve tahsilinin, yetkili makam ve mercilerin icranın geciktirilmesi
kararına veya vergi kanunlarının buna ilişkin hükümlerine dayanılarak 36 aya kadar geri
bırakılması işlemidir.

Tecil kapsamına hangi kamu alacakları girer?


• AATUHK m.48’e göre vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait mahkeme masrafı,
vergi cezası, para cezası, gecikme zammı alacakları tecil kapsamına girmektedir.
• Ancak uygulamada gelir vergisi, kurumlar vergisi, gelir ve kurumlar vergisi stopajları,
katma değer vergisi, damga vergisi, motorlu taşıtlar vergisi, gecikme zammı, gecikme faizi ile
vergi cezaları tecil kapsamına alınmıştır.

a) Tecil İşleminin Şartları


(1) borçlunun çok zor durumda kalması
(2) borçlunun yazılı bir şekilde talepte bulunması
(3) borçlunun teminat göstermesi
(4) tecil faizi uygulanması (%24)
• 50.000 TL’yi aşmayan vergi borçları için teminat şartı aranmaz. Bu tutarın üstündeki vergi
alacağının tecilinde gösterilmesi gereken teminat tutarı ise, 50.000 TL’yi aşan kısmın
yarısıdır.
(5) borçlunun iyiniyetli olması

b) Tecil Şartlarına Uyulmaması ve Süreli Ret


• Tecil ve taksitlendirme talebi kabul edilen borçlunu, tecil şartlarından herhangi birini ihlal
etmesi halinde tecil hiç yapılmamış sayılarak tecil edilen borçların normal vade tarihinden
ödeme tarihine kadar hesaplanan gecikme zammı ile tahsiline gidilir.
• Diğer taraftan tecil talepleri reddedilen borçluların borçlarını reddin tebliğini takip eden
tarihten itibaren 30 güne kadar verilebilecek ödeme süresi içinde ödemeleri halinde, bu
borçların ödendiği tarihe kadar tecil faizi alınmak suretiyle tecile imkan tanınmıştır.

II) Terkin
• Ödenecek durumda olan vergi alacağının yasalarda belirtilen nedenlerle kısmen veya
tamamen kayıtlardan silinmesi, yani tahsilinden vazgeçilmesidir.
• Tecilde borç varlığını koruyacak şekilde ötelenirken, terkinde borç kısmen veya tamamen
ortadan kalkmaktadır.
• Cebri icra hukuku açısından AATUHK m.105-m.106’da bazı terkin türleri sayılmıştır.(doğal
afetler veya tahsil imkansızlığı sebebiyle terkin)
• Terkinden yaralanabilmek için felaketin meydana geldiği tarihten itibaren 6 ay içerisinde
talepte bulunulmuş olması gerekir. (re’sen terkin yapılamaz.)

III) Tahsil Zamanaşımı (AATUHK m.102)


• Kamu alacağı, vadesinin izlediği yılın başından itibaren 5 yıl içinde ödeme emri düzenlenip
borçluya tebliğ edilmezse zamanaşımına uğrar.
• Tahsil zamanaşımı süresi içerisinde tahsil olunamayan vergiler, eksik (doğal) borç haline
dönüşür. (ödenebilir ancak talep ve dava edilemez.)

87
IV) Tahsilatın Geri Bırakılması
• Tahsilat işleminin geri bırakılması; yürütmenin durdurulması, borçlunun aciz durumu
ve ölümü hallerinde söz konusudur.
• Tahsil aşamasında açılacak davada yürütme kendiliğinden durmaz; borçlunun mahkemeye
karşı talepte bulunması gerekir.

a) Yürütmenin Durdurulması (Tehir Etme) (syf 336)


• İdari işlemin uygulanması halinde;
(1) telafisi güç veya imkansız zararların doğması,
(2) idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması,
şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, genellikle teminat karşılığında, gerekçe
gösterilerek mahkeme tarafından yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir. (TCA m.125)
b) Aciz Hali (syf 336-337)
• AATUHK m.75 “Yapılan takip sonunda, borçlunun haczi mümkün malı olmadığı veya
bulunan malların satış bedeli borcunu karşılamadığı takdirde borçlu aciz halinde sayılır.
Yapılan takip safhalarıyla bakiye borç miktarı bir aciz fişinde gösterilerek aciz hali tespit
olunur.”
• Aciz hali; gecikme zammı süresini durduran sebeplerden biridir.
• Bir kimseye aciz fişi verilmesi, borcun ortadan kalkması sonucunu doğurmaz; o kimse
hakkında bir süre tahsilat işleminin yapılmaması sonucunu doğurur.
• AATUHK m.76 “Aciz halindeki borçlu hakkında teminat ve faiz aranmadan tecil hükmü
(m.48) tatbik olunabilir. Alacaklı tahsil dairesi aciz halindeki borçlunun mali durumunu
zamanaşımı süresi içinde devamlı olarak takip eder.”

c) Borçlunun Ölümü
• AATUHK m.50 “Karısı yahut kocası, kan ve sıhriyet itibariyle usul veya füruundan birisi
ölen borçlu hakkındaki takip ölüm günü ile beraber 3 gün için geri bırakılır.
Borçlunun ölümü halinde terekenin borçlarından dolayı ölüm günü ile beraber 3 gün için takip
geri bırakılır. 3 günün bitiminde terekenin borçları için takibata devam olunur.
Mirasçılar, mirası kabul veya reddetmemişlerse bu hususta Medeni Kanun’daki muayyen
müddetler geçinceye kadar takip geri bırakılır.”

VERGİ ALACAĞININ CEBREN TAHSİLİ


• Olağan olan borcun borçlusu tarafından rızaen ödenmesidir. Ancak ödenmezse, zora
dayanılarak (cebri) icra uygulamalarına başvurulur.
• İcra İflas Kanunu’ndan farklı olarak AATUHK, teminatlı alacakların takibi, haciz yolu ile
takip ve iflas yolu ile cebren tahsili gerçekleştirmektedir.

A) TEMİNATLI ALACAKLARIN TAHSİLİ


I) Teminatın Paraya Çevrilmesi (AATUHK m.74)
• Vergi alacağının teminata bağlanması halinde, teminata konu olan alacağın tahsil edilebilir
hale gelmesini takiben, tahsil dairesi öncelikle borcun 15 gün içinde ödenmesini, aksi halde
teminatın paraya çevrileceğini borçluya bir ödemeye davet (uyarı) yazısı ile bildirir.

II) Kefilin Takip Edilmesi


• Vergi borçlusu tarafından, borcuna karşılık olarak müteselsil kefil ve müşterek müteselsil
borçlu sıfatı ile şahsi kefil gösterilmiş ise, teminatlı alacakların 15 gün içinde ödenmesi aynı
zamanda kefilinden veyahut yabancı şahıs veya kurum temsilcilerinden de istenir.
• Bu durumda kefil veyahut yabancı şahıs veya kurum temsilcileri aynen asıl borçlular gibi
takip edilmektedir. (AATUHK m.57)

88
B) HACİZ (syf 338-343)
• Haciz yolu, vergi alacağının tahsil edilebilmesi amacıyla borçlunun o miktar ve değerdeki
malvarlığına idare tarafından el konulmasıdır.
• Haciz işleminin gerçekleşmesiyle birlikte mükellefin sahip olduğu mallarda mal sahibinin
tasarruf yetkisi sınırlandırılmış olur.

I) Ödeme Emri Düzenlenmesi ve Tebliği


• Haciz yolu ödeme emrinin tebliği ile başlar.
• Vergi alacağını vadesinde ödemeyenlere, ödeme emri tebliğ edilerek 15 gün içinde
borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gerektiği bildirilir.

II) Ödeme Emrine Karşı Dava Açılması


• Borçlu bu ödeme emrinin tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde ödeme emrine karşı dava
açabilir, itiraz edebilir.

Borçlu ödeme emrine ne şekilde itiraz edebilir?


(1) böyle bir borcun olmadığı iddiası
(2) borcunu kısmen ödediği iddiası
(3) borcun zamanaşımına uğradığı iddiası
(4) borcun henüz vadesinin gelmediği iddiası
(5) borcunun tecil veya terkin edilmiş olması ve bu nedenle borcunun bulunmadığı iddiası
Borçlu tarh ve tebliğ sürecinde

• Ödeme emrine karşı açtığı davada kısmen ya da tamamen kaybeden vergi borçlusu, ayrıca
haksız çıktığı miktarın %10’u oranında haksız çıkma zammı ödemek zorundadır.

III) Mal Bildiriminde Bulunma


• AATUHK m.59 “Mal bildirimi, borçlunun gerek kendisinde, gerekse üçüncü şahıslar elinde
bulunan mal, alacak ve haklarından borcuna yetecek miktarın, nev’ini, mahiyetini, vasfını,
değerini ve her türlü gelirlerini veya haczi kabil mal veya geliri bulunmadığını ve yaşayış
tarzına göre geçim kaynaklarını ve buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini yazı ile
veya sözle tahsil dairesine bildirmesidir.”
• Mal bildiriminde bulunmayan borçlu, mal bildiriminde bulununcaya kadar 1 defaya mahsus
olmak ve 3 ayı geçmemek üzere tazyik hapis cezasına çarptırılacaktır. (m.60)

IV) Haciz Uygulaması (AATUHK m.64)


• Ödeme emrinin kesinleşmiş olmasına rağmen, vergi borçlusu borcunu ödemezse, icra dairesi
sıfatıyla alacaklı idare, cebri tatbikata haciz işlemi ile başlamaktadır.

a) Haciz Uygulaması Sırasında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar


(1) Haczedilemeyecek mallar kapsamına alınmış mallar haczedilemez.
Haczedilemeyecek mallar nelerdir?
• Haczedilemeyen mallar; Devlet malları, borçlunun kendisi, ailesi ve mesleği için zaruri
mallar, vazgeçilmesi mümkün olmayan mutfak eşyası ve çok lüzumlu ev eşyası, çiftçilikle
uğraşan borçlu için zaruri olan mallar, hayvan yetiştiriciliğiyle uğraşan borçlu için zaruri olan
mallar, borçlu ve ailesi için temel ihtiyaç malları, güvenlik kuvvetleri mensuplarının hak
edişleri, yardım ödemeleri, zarar tazminatları, harp malullüğü ödemeleri, durumuna uygun
evi, ödenen yevmiye ve yolluklar, yaşlı aylıklarıdır.
(2) Kısmen haczedilebilecek gelirlerin de kanunun izin verdiği ölçüde haczedilmesi
mümkündür.

89
(3) Haczedilebilecek mallar seçilirken taşıması, muhafazası ve paraya çevrilmesi en kolay
olanlara öncelik verilir.
(4) Mülkiyeti tartışmalı olan ve istihkak iddiası ileri sürülen malların haczi en sona bırakılır.
(5) Tahsil dairesi, alacaklı kamu idaresi ile borçlunun menfaatlerini mümkün olduğu kadar
dengelemekle yükümlüdür.

• Haciz uygulanması bakımından menkul ve gayrimenkul mallar için farklı kurallara yer
verilmiştir.
b) Menkul Mallarda Haciz İşlemi (syf 342)
• Menkul malların haczi kural olarak iş günlerinde ve güneşin doğuşundan batışına kadar
geçen süre içinde haciz memuru tarafından yapılır.
• Menkul malların değeri, haczi gerçekleştiren haciz memuru tarafından takdiri olarak
biçilmektedir.
c) Gayrimenkul Mallarda Haciz İşlemi (AATUHK m.88)
• Gayrimenkul mallarda bilirkişinin görüşünün alınması ve değerin bu şekilde satış
komisyonu tarafından biçilmesi söz konusudur.

V) Haczedilen Malların Satışı (syf 342)


• Cebri icra hukukunda ana kural, alacaklının para ile tatmin edilmesidir. Haczedilen malları
“paraya çevirme prensibi” olarak adlandırılan bu kurala göre, borçluya ait mal ve haklar
haczedildikten sonra kanunda belirtilen usullere uygun olarak paraya çevrilir ve elde edilen
tutarlardan alacaklının tatmini yoluna gidilir.
a) Menkul Malların Satışı (3 ay / teminat miktarı %5)
• Malların satışında “açık artırma usulü” uygulanır. Malın satışı “en çok peyi ileri sürene”
karşı gerçekleştirilir.
b) Gayrimenkul Malların Satışı (teminat miktarı %7,5)
• Malların satışında “açık artırma usulü” uygulanır. Malın satışı “en çok peyi ileri sürene”
karşı gerçekleştirilir.

Teferruğ nedir?
• Gayrimenkul üzerindeki mülkiyet hakkının tescilden önce gayrimenkul sahibinden alınarak
Devletin ya da diğer vergi dairesinin üzerine geçmesi anlamına gelir.
• Teferruğ edilen gayrimenkul mallarını geri almak isteyen borçluya imkan tanınması
amacıyla, satış komisyonunun teferruğ kararı tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde tekrar satışa
çıkarılamaz veya herhangi bir başka tasarrufta bulunulamaz. (paraya çevirmenin istisnası)

C) İFLAS (Derste çok üzerinde durmadık.) (AATUHK m.100)


• İflas ile ilgili hükümler İcra ve İflas Kanunu hükümlerine bakılarak uygulanacaktır.
• İdarenin haciz yoluyla alamadığı vergi alacakları için iflas yoluna başvurabilmesi
mümkündür.
VERGİ ALACAĞININ GÜVENCE ALTINA ALINMASI
• Vergi alacağının korunması ve tahsilatın kolaylaştırılması amacıyla öngörülen önlemlerin
başında; teminat isteme, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk gelmektedir.
• Diğer koruma önlemleri ise; rüçhan hakkı, vergi alacağı ödenmeden yapılmayacak işlemler
ve iptal davası olarak sayılabilir.
Vergi Alacağının Güvence Altına Alınması
Genel Koruma Tedbirleri Özel Koruma Tedbirleri
(1) Teminat (1) Rüçhan Hakkı
(2) İhtiyati Haciz (2) Yapılması Yasak İşlemler
(3) İhtiyati Tahakkuk (3) İptal Davası

90
A) TEMİNAT İSTEME
• Teminat, genel olarak, tahsil edilememe riski taşıyan bir alacak için alınan güvence
önlemidir.

I) Teminat İsteme Nedenleri ve Yetkisi


(1) VUK m.344 uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesi gereken haller ve VUK m.359’da vergi
kaçakçılığı suçu sayılan fiillere ilişkin olarak vergi alacağının tarh edilmesi için gerekli
işlemlere başlanması,
(2) Türkiye’de ikametgahı bulunmayan vergi borçlusunun durumu, vergi alacağının tahsilinin
tehlikede olduğunu göstermesidir.

II) Teminat Olarak Kabul Edilen Değerler (AATUHK m.10-12)


• AATUHK m.10’a göre teminat olarak kabul edilen değerler;
(1) Para,
(2) Bankalar tarafından verilen süresiz teminat mektupları,
(3) Devlet iç borçlanma senetleri, (Hazine bonosu ve devlet tahvili)
(4) Hükümetçe belli edilecek milli hisse senetleri, (İMKB’de işlem gören tüm hisse senetleri.)
(4) İlgililer veya ilgililer lehine üçüncü kişiler tarafından gösterilerek alacaklı idare tarafından
haczedilen menkul ve gayrimenkul mallar,
teminat olarak kabul edilmektedir.
• Teminat gösterilmesi için kişiye 15 günden az olmamak üzere idare tarafından süre
verilmelidir.

B) İHTİYATİ HACİZ (syf 347-349)


• AATUHK m.13’e göre ihtiyati haciz, vergi alacağını güvence altına almak bakımından
uygulanan en etkili yollardan biridir.
• İhtiyati haczin amacı, ileride tahakkuk edecek ve ödeme vadesi gelecek ya da ödeme emri
gönderilecek bir vergi alacağının tahsil güvenliğini sağlamak amacıyla, vergi borçlusu
tarafından bazı malları kendi tasarruf alanından çıkarılması yoluyla cebri icradan
kaçırılmasına engel olmaktır.
• İhtiyati hacizden bahsedebilmek için kanunda ihtiyati haciz sebebi olarak belirtilen
sebeplerden birinin olması ve ilgili merciin bu yönde kararının olması gereklidir.

I) İhtiyati Haciz Sebepleri


(1) Teminat istenmesini gerektiren durumların mevcut olması,
(2) Borçlunun belli bir ikametgahının olmaması,
(3) Borçlu kaçmışsa veya kaçması, mallarını kaçırması ve hileli yollara sapması ihtimalleri
varsa,
(4) Borçludan teminat gösterilmesi istendiği halde belli sürede teminat veya kefil göstermemiş
olması veyahut gösterdiği kefilin kabul edilmemesi,
(5) Mal bildirimine çağrılan borçlunun belli süre içinde mal bildiriminde bulunmamış veya
eksik bildirimde bulunmuş olması,
(6) Hüküm verilmiş olsun ya da olmasın (adli) para cezasını gerektiren bir fiil dolayısıyla
kamu davasının açılmış olması
(7) Borçlunun iptal davasına konu olabilecek hükümsüz tasarruflarının olması

91
Hükümsüz tasarruf nedir?
• Amme alacağını ödemeyen amme borçlusunun malvarlığının borcunu karşılamaması
halinde, ödeme süresinin başladığı tarihten geriye doğru 2 yıl içinde veya ödeme süresinin
başlamasından sonra yaptığı ivazsız tasarruflar hükümsüzdür. Bir tasarrufun ivazsız olup
olmadığı, özel hukuk hükümlerine göre belirlenir.

İhtiyati haciz uygulanması yönündeki kararı kim verir?


• Kararı verecek kişinin mahalli en büyük memur olması gerekir. Vergi kanunlarında
mahallin en büyük mülki amirin bulunduğu atıflarda bu yetkinin vergi dairesi başkanlığı
tarafından kullanılacağına, vergi dairesi başkanlığının bulunmadığı durumlarda ise vergi
dairesi müdürleri tarafından kullanılacağına dair düzenleme yapılmıştır.

II) İhtiyati Haciz Süreci ve Sonuçları (syf 347-348)


• Derste üzerinde durmadık.
III) İhtiyati Hacze Karşı Dava Açılması
• İhtiyati haciz; dava açılabilecek kesin ve yürütülebilir bir idari işlemdir.
• Hakkında ihtiyati haciz uygulananlar, haciz uygulanması veya gıyapta yapılan hacizlerde
haciz tutanağının tebliği tarihinden itibaren 15 gün içinde alacaklı tahsil dairesinin görev
alanı içinde bulunan vergi mahkemesine dava açabilir. (AATUHK m.15)

✨ İhtiyati Haciz ile Kesin Haciz Arasındaki Farklar


İhtiyati Haciz (AATUHK m.13) Kesin Haciz (AATUHK m.62)
• Ödeme emri tebliğ edilmeyen alacaklarda • Ödeme emri çıkartılmış ve tebliğ edilmiş olması
kullanılır. gerekir.
• Haczedilen mallar paraya çevrilmez. • Haczedilen mallar paraya çevrilir.
• İleride tahakkuk edecek alacaklar için • Tahakkuk etmiş alacaklar olması gerekir.
uygulanabilir.
• Dava açma süresi 15 gündür. • Süre belli edilmediğinden dava açma süresi 30 gündür.
• Yetkili makam vali (kaymakam) veya vergi • Yetkili makam vali / kaymakam veya
dairesi başkanıdır. görevlendireceği memurdur.

C) İHTİYATİ TAHAKKUK (syf 349)


• Henüz tahakkuk etmemiş olan alacakların tahakkuk edilmesine ilişkin önceden verilmiş
bir karardan bahsedilir.
• Ortada net bir işlem olmadığından ihtiyati tahakkuka karşı dava açılamamaktadır.
• İhtiyati tahakkukun ihtiyati hacizle birlikte gerçekleştirilmesi dışında tek başına
uygulanması halinde herhangi hukuki sonuç doğmamaktadır.

I) İhtiyati Tahakkuk Sebepleri


(1) Teminat istenmesini gerektiren durumların bulunması,
(2) Borçlunun belli bir ikametgahı olmaması,
(3) Borçlu kaçmışsa veya kaçması, mallarını kaçırması ve hileli yollara sapması ihtimalleri
varsa,
(4) Mal bildirimine çağrılan borçlunun belli süre içinde mal bildiriminde bulunmamış veya
eksik bildirimde bulunmuş olması,
(5) Borçlunun kamu alacağının tahsiline engel olmaya veya zorlaştırmaya yönelik eylemlerde
bulunması,
(6) Teşebbüsün muvazaalı olduğu ve gerçekte başkasına ait olduğu hakkında deliller
bulunması

92
• İhtiyati tahakkuk sebeplerinin varlığı halinde vergi dairesi başkanı veya defterdar ihtiyati
tahakkuk kararı verebilir.

D) RÜÇHAN HAKKI (AATUHK m.21)


• Üçüncü bir kişi tarafından İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre haczedilen mallar paraya
çevrilmeden önce, o mal üzerine vergi alacağı için vergi dairesi de haciz koyabilir.
• Bu şekilde haciz konulduğu takdirde vergi alacağı da hacze iştirak eder. Haczedilen malın
satış bedeli, üçüncü kişi alacakları ile tahsil dairesi alacağı arasında garameten (eşit şekilde)
paylaşılır.
• Rehinli alacağın olması halinde rüçhan hakkından bahsedilmez. (AATUHK m.21/2)
• Malın aynından doğan alacağın genel bütçe geliri olması halinde (gümrük vergisi, MTV,
VİV) rehinli alacaklardan sonra gelmek üzere öncelik hakkına sahip olacaktır. Ancak malın
aynından doğan alacağın genel bütçe geliri olmaması halinde (EV gibi) bu alacağın rehninden
sonra öncelik hakkı bulunmamakta ve kamu alacakları ile birlikte tahsil edilmesi
gerekmektedir.

E) VERGİ BORCU ÖDENMEDEN YAPILMAYACAK İŞLEMLER (syf 351-352)


• Kanunda “vadesi geçmiş borcu yoktur.” yazısı yapılmadan yapılmayacak işlemler
sayılmıştır. Bunlar:
(1) kamu idareleri ile bu idarelere bağlı döner sermaye işletmelerinin kaynağına bakılmaksızın
hak sahiplerine 2.000 TL’nin üzerinde yapacakları ödemeler,
(2) kamu ihale kanunu kapsamına giren kurumlar ile kamu tüzel kişiliğini haiz kurum ve
kuruluşların mal veya hizmet alımları ile yapım işleri nedeniyle hak sahiplerine 2.000 TL’nin
üzerinde yapacakları ödemeler,
(3) kanun, kararname ve diğer mevzuatla nakdi olarak sağlanan Devlet yardımları, teşvikler
ve destekler nedeniyle kurumların 2.000 TL’nin üzerinde yapacakları ödemeler,
(4) harçlar kanununa ekli tarifelerde yer alan silah taşıma ve bulundurma ruhsatına konu
işlemler,
(5) belediye gelirleri kanununda yer alan bina inşaat harcı ve yapı kullanma izin harcına konu
işlemler,
(6) maden kanununda yer alan ruhsat birleştirme, izin alanı değişikliği, ihale, küçük alanların
ihalesi, devir talepleri, işletme ruhsatı ve süre uzatım talepleri ile ruhsat sahibi tarafından
sunulan projedeki eksikliklerin tamamlanması.

F) BORÇLUNUN BAZI TASARRUFLARININ İPTALİ İÇİN İPTAL DAVASI


AÇILMASI (AATUHK m.24)
• Borçlunun bazı tasarruflarının iptali için açılan iptal davasında davacı vergi idaresidir.
• Bu dava asliye hukuk mahkemesinde görülür. (adli yargı)
• Bu davada, borcun borçlu tarafından ödenmeyecek aşamada bulunduğunun, herhangi bir
tahsil imkanının kalmamış olduğunun ileri sürülmesi gerekir.
I) Davanın Konusu (AATUHK m.27-30)
II) Dava Açılması ve Sonuçları (syf 353)
• Hükümsüz sayılan işlemlerin iptali için zamanaşımı (dava açma) süresi 5 yıldır. Yapılan
işlemlerin üzerinden 5 yıl geçtikten sonra, artık iptal davası açılamaz. Bu nedenle buradaki
süre hak düşürücü süre niteliğindedir. (AATUHK m.26)

ULUSLARARASI VERGİLEME (Sınava dahil değil, işlemedik.)

93
13.hafta / 30.12.22
• Türk Vergi Sistemi (Özel Vergi Hukuku) kitabından devam edeceğiz.
• Vergiler özel vergi hukuku alanında tek tek incelenir. Bu vergilerin konusu, mükellefi,
muafiyet ve istisnalarından bahsedilir. “Bizim için önemli olan gelir vergisi ve gelir vergisinin
unsurlarıdır.”
TÜRK VERGİ SİSTEMİ
Gelir Üzerinden Alınan Vergiler Harcamalar Üzerinden Alınan V. Servet Üzerinden Alınan Vergiler
Gelir Vergisi Kurumlar V. Örnek: KDV, ÖTV, BSMV, ÖİV, 1) Emlak Vergisi
• Gelir vergisi için ŞOV, Damga Vergisi, Gümrük 2) Değerli Konut Vergisi
söylenecek çoğu şey, Vergisi, Dijital Hizmet Vergisi, 3) Motorlu Taşıtlar Vergisi
kurumlar vergisi için Konaklama Vergisi, Belediye 4) Veraset ve İntikal Vergisi
de geçerlidir. Gelirleri Kanununca Alınan Vergiler

GELİR ÜZERİNDEN ALINAN VERGİLER


GELİR VERGİSİ
A) GELİR VERGİSİNE İLİŞKİN BAZI KAVRAM VE AÇIKLAMALAR
• 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu (GVK)’nda düzenlenmiştir.
• Gelir vergisini anlamak için öncelikle gelir tanımına ve buna ilişkin teorilere bakmak
gerekir.

I) Gelir Kavramı
• Gelirin tanımı iktisadi anlamda ve hukuki anlamda incelenmelidir. Hukuki gelir tanımı
iktisadi teorilerin sonucu olarak şekillenmektedir.

a) İktisadi Anlamda Gelir Kavramı


1) Dar Anlamda Gelir (Kaynak) Teorisi
• Kişilerin sahip oldukları üretim faktörlerinin (emek, sermaye, doğal kaynaklar ve girişim)
çeşitli üretim faaliyetlerinde kullanılması sonucu elde ettikleri değerlerdir.
Örnek: ücret, faiz, rant ve kâr dar anlamda gelir içinde yer alır.
• Bu teoriye göre üretim faktörü sunulmaksızın elde edilen menfaatler ve kazançlar gelir
sayılmaz.
Örnek: piyangodan çıkan para, miras olarak elde edilen değer, yolda bulunan para

2) Geniş Anlamda Gelir (Safi Artış) Teorisi


• Kişilerin belli bir zaman dilimi içinde elde ettiği iktisadi kazançlar gelir olarak kabul edilir.
Gelir bir kişinin belirli bir zaman dilimindeki kaynağı ne olursa olsun tüketimi ile servetinde
meydana gelen net artışlardan oluşmaktadır.
Örnek: piyango, ikramiye, hibe, yolda bulunan para, hırsızlık, kumar, rüşvet vb.
• Gelir = Dönem içi tüketim + (Dönem Sonu Servet - Dönem Başı Servet)

b) ✨Gelir Vergisi Kanunu’na Göre Gelir Kavramı


• GVK m.1 “Gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tâbidir. Gelir bir gerçek kişinin bir
takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarıdır.”
• Gelir vergisi, gerçek kişileri vergilendirir. Her ne kadar tüzel kişiliğe sahip olsa da şahıs
şirketleri, adi komandit şirketler ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin
komandite ortakları gelir vergisine tabiidirler.
• ✨GVK m.2’ye göre gelirin unsurları (türleri) “Gelire giren kazanç ve iratlar şunlardır:
1) Ticarî kazançlar, 2) Ziraî kazançlar, 3) Ücretler,
4) Serbest meslek kazançları, 5) Gayrimenkul sermaye iratları, 6) Menkul sermaye iratları,
7) Diğer kazanç ve iratlar, (değer artışı kazançları ve arızi kazançlar)

94
Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, yukarıda yazılı kazanç ve iratlar gelirin tespitinde
gerçek ve safi miktarları ile nazara alınır.”

c) Gelir Getiren Faaliyetlerin Kanunlarca Yasaklanması


• VUK m.9 “Vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş bulunması mükellefiyeti ve
vergi sorumluluğunu kaldırmaz.”
• Buna göre faaliyetin suç sayılabilecek bir fiille ilgili olması vergi yükümlülüğünü ve vergi
sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır.
Örnek: diğer kanunlarca yasak olan uyuşturucu alım-satım faaliyeti (ticari kazanç)
• Tabi burada faaliyetin gelir vergisi unsurlarına uygun olması ve vergiyi doğuran olayın
gerçekleşmiş olması gerekir. Aksi takdirde yasaklanmış faaliyetin gelir vergisi açısından
vergilendirilmesi mümkün olmaz.
Örnek: kumar sonucunda kazanılan para, hırsızlık birer gelir unsuruna dayanmadığından,
gelir vergisi açısından vergilendirilmesi mümkün değil

II) Türkiye’de Gelirin Tanımlanmasında Belirlenen Teoriler


• Ticari, zirai ve serbest meslek kazançları, girişim, emek ve sermaye unsurlarının
bileşiminden oluşmaktadır.
• Sadece emek faktöründen elde edilen gelir ücret olarak, menkul ve gayrimenkul sermaye
unsurlarından elde edilen gelir ise irat olarak isimlendirilmektedir.
• İlk 6 gelir unsurunda dar anlamda gelir (kaynak) teorisi benimsenmişken, diğer kazanç ve
iratlarda ise geniş anlamda gelir (safi artış) teorisi benimsenmiştir.
• Böylece gelir vergisinde kısmi safi artış teorisi benimsenmiştir.

III) Vergiye Tabi Gelirin Özellikleri


• GVK m.1-2 gelirin tanımını ve unsurlarını düzenlerken, gelirin özelliklerini de belirlemiştir.
✨Buna göre:
(1) Gelirin gerçek kişilerce elde edilmiş olması (“gerçek kişilerin”)
(2) Gelirin yıllık olması (“bir takvim yılı içinde”)
(3) Gelirin elde edilmiş olması
(4) Gelirin kanundaki unsurlardan oluşması
(5) Gelirin gerçek olması
(6) Gelirin safi miktarlardan oluşması
(7) Gelirin genel olması

a) Gelirin Şahsi (Gerçek Kişilerce Elde Edilmiş) Olması


• GVK, gerçek kişilerin gelirlerini vergilendirmeyi amaçlamaktadır. Burada mükellefin
hukuki ehliyeti (hak ve fiil ehliyeti) aranmamaktadır.
• Gelir unsurlarının GVK çerçevesinde değerlendirilmesi için gerçek kişiler tarafından elde
edilmesi gerekir. Sermaye sorumluluğu esasına göre kurulan tüzel kişilerin gelirleri ise
kurumlar vergisine göre vergilendirilmektedir.
• Şahıs şirketleri her ne kadar tüzel kişiliğe sahip olsalar da sınırsız sorumluluk gereği gelir
vergisi mükellefi olarak kabul edilirler.
• Kollektif şirket ortakları, adi komandit şirket ortakları ile sermayesi paylara
bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortaklarının gelirleri şahsi gelir hükmünde
kabul edilerek gelir vergisine tabi tutulmaktadır.

b) Gelirin Yıllık Olması


(1) Normal Hesap Dönemi (Takvim Yılı)
• Gelir vergisi yönünden vergilendirme dönemi geçmiş takvim yılıdır. (1 Ocak - 31 Aralık)

95
(2) Özel Hesap Dönemi
• Normal hesap dönemi bazı faaliyetlerin sürdürülmesi için uygun olmayabilir.
Örnek: kış turizmi yapan bölgelerde dönem sonu işlemlerinin yapılmasında zorluklar
yaşanabilir. Bunlar faaliyetlerinin daha az olduğu yaz aylarında dönem sonu işlemlerini
yapmayı tercih ederler. Bu işlemler Hazine ve Maliye Bakanlığı’na başvurarak kendilerine 12
aylık özel hesap dönemi belirlenmesini isteyebilirler. Bu gelir hesap döneminin kapandığı
takvim yılının kazancı sayılır.
(3) Kısıt Hesap Dönemi
• İşe başlama, ölüm, iflas, işi bırakma gibi nedenlerle 12 aydan az sürelerde elde edilen
gelirler için söz konusudur.

c) Gelirin Elde Edilmiş Olması


• Gelirin elde edilmesinde tahsil esası (ücret, SMK, GMSİ ve MSİ) ile hem tahsil hem de
tahakkuk esası (ticari kazanç ile gerçek usulde zirai kazanç) farklı gelir unsurları için
uygulanır.
• Tahsil esası, gelirin nakit, ayın veya bir hak olarak kişinin malvarlığına katılması olup,
nakdi ve ayni tahsil olarak 2’ye ayrılır. 7.000 TL’yi geçen ödemeler bankalar aracılığıyla
gönderilerek satış bedeli hesaben tahsil edilir.
• Tahakkuk esasında, tahakkuk gelirin maliyet ve tutar itibariyle kesinleşmesi ve ödenmesi
gereken aşamaya gelmesidir. Bir gelirin tahakkuk etmesi o gelire alacaklı olmayı ifade eder.
Yapılan satışların karşılığı tahsil edilmese bile satışın gerçekleştiği tarihte gelir elde edilmiş
sayılır.

d) Gelirin Kanundaki Unsurlardan Elde Edilmiş Olması


• Gelirin gelir vergisine tabi tutulabilmesi için kanunda sayılan 7 unsurdan elde edilmiş
olması gerekir.
• Kanun koyucu vergi kanunlarında soyut hukuk kurallarını ortaya koyarken “tipleştirme”
yapar, eğer somut maddi olay soyut hukuk kuralına uygunsa “tipiklik” gerçekleşir. Bu
durumda vergiyi doğuran olay gerçekleşecektir.
Örnek: piyangodan elde edilen gelir herhangi bir gelir unsuruna girmediğinden gelir vergisi
açısından vergilendirilemeyecektir.

e) Gelirin Gerçek Olması


• Gelir vergisinde temel işleyiş gelirin gerçek miktarının defter kayıtlarına (muhasebe
sistemi) ve belgelere dayanılarak tespit edilmesidir.
• Kanunda ayrıca bunun bazı istisnalarına yer verilmiştir.
• Gerçek usulün uygulaması dışında “götürü gider”, “götürü gelir” usullerinin de
uygulanması söz konusudur.
• Götürü usulde vergilendirilen mükellefler bakımından ne kadar harcama yaptığı veyahut ne
kadar gelir elde ettiğine bakılmaz. Belirli oranlar uygulanır. Örnek: dolmuş şoförleri %15

f) Gelir Unsurlarının Safi Miktarlar Olması


• Gelirin safi miktarı, gayri safi hasılattan o hasılatı elde etmek için yapılan giderlerin
indirilmesi yoluyla bulunur.
• Safi tutarların bulunmasında gelir unsurları arasında farklılıklar söz konusudur.
Safi Gelir = Gayrisafi Hasılat - Giderler
g) Gelirin Genel Olması
• Gelir vergilendirilirken 2 farklı sistem uygulanır;
(1) Sedüler Sistem
• Bu sisteme göre geliri oluşturan her unsur ayrı ayrı vergilendirilir.

96
(2) Üniter Sistem
• Bu sisteme göre tüm gelir unsurları toplanarak, tek bir kalem halinde kişinin geliri olarak
kabul edilerek vergilendirilir.
• GVK’ya göre gelirin vergilendirilmesinde üniter sistem benimsenmiştir.
• Farklı gelir unsurlarından elde edilen gelirlerin safi tutarı beyanname üzerinde ayrı ayrı
gösterilecek fakat daha sonra toplanacaktır. Bu sebeple bir gelir unsurundaki zarar diğer gelir
unsurundan elde edilen kazanç ve iratlardan indirilir.
• Genel uygulama bu olmakla birlikte, bazı şartlar altında belirli gelirlerin beyanname dışında
bırakılmasına izin verilmiştir.

IV) Gelir Vergisinin Konusu


• Gelir vergisinin konusunu, gerçek kişilerin gelirleri oluşturur.
• Bununla birlikte kollektif şirket ortakları, adi ortaklık ortaklıkları, adi komandit şirket
ortakları ile sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortaklarının
gelirleri şahsi gelir hükmünde kabul edilerek gelir vergisine tabi tutulmaktadır.

V) Gelir Vergisinde Mükellef ve Mükellefiyet Çeşitleri


GELİR VERGİSİNDE MÜKELLEF
Tam Mükellef (Şahsilik-Kişisellik) Dar Mükellef (Mülkilik- Yersellik)
İkametgah (esas) Vatandaşlık • Dar mükellefler yalnızca Türkiye’de
• GVK’a göre Türkiye’de yerleşim yeri bulunanlar tam elde ettikleri kazanç ve iratlar
mükelleftir. bakımından vergilendirilecektir.
• KVK’ya göre Kanuni veya işyeri merkezi Türkiye’de
bulunan kurumlar tam mükelleftir.

a) Gelir Vergisinin Mükellefi


b) Gelir Vergisinde Mükellefiyet Şekilleri
1) Gelir Vergisinde Tam Mükellef
• Tam mükellefler bir takvim yılında Türkiye içinden ve dışından elde ettikleri kazanç ve
iratların tamamı üzerinden gelir vergisine tabi tutulan kişilerdir.

Yerleşim Yeri (İkametgah) Türkiye’de Olanlar


Türkiye’de oturanlar (bir takvim yılı içinde 6 aydan fazla)
• Öğrenim, tedavi, dinlenme, seyahat amacıyla gelenler, tutukluluk, hastalık vb. sebeple
kalanlar, görevli gelen belirli iş, ilim ve fen adamları, uzmanlar bu süre sınırlamasına tabi
değillerdir. (tam mükellef sayılmazlar)
• Bu özellikleri sayılmayacak dereceye ulaşan kimseler, sayılmadıkları andan itibaren 6 aylık
süre onlar için de başlar.
• 6 ayın kesintisiz olarak geçmesi şart değildir. Aynı takvim yılı içerisinde toplam 6 ay
geçmesi yeterlidir.

Yabancı memleketlerde oturan bazı Türk vatandaşları (resmi daire ve müesseselere bağlı
olarak kurumların işleri dolayısıyla yurtdışında oturanlar)
• Yurt dışında oturma veya çalışma izni olan Türk vatandaşları sadece vatandaşlık bağları
sebebiyle gelirleri açısından vergilendirilmeyecektir.
• Çifte vergilendirmeyi önlemek için yurt dışında ödenen gelir vergisinin Türkiye’de ödenen
gelir vergisinden düşülmesi (mahsubu) esası benimsenmiştir.

97
2) Gelir Vergisinde Dar Mükellef
• Türkiye’de yerleşmiş olmamakla birlikte 6 aydan az kalarak ülkemizden gelir elde eden
gerçek kişiler dar mükellef olarak kabul edilir.
• Bu kişiler sadece Türkiye’den elde ettikleri kazanç ve iratları üzerinden gelir vergisine
tabi olurlar.

Gelire giren kazanç ve iratlar nelerdir?


• Ticari kazançlar, zirai kazançlar, ücretler, serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye
iratları, menkul sermaye iratları, diğer kazanç ve iratlar; gelire giren kazanç ve iratlardır.

✨ dokümanlarda paylaşılan slaytta bu konu başlığına kadar bilgi paylaşılmış


B) GELİR UNSURLARININ TESPİTİ: TİCARİ KAZANÇLAR


I) Ticari Kazancın Tanımı
• Ticari kazanç; emek, sermaye, girişim ve doğal kaynakların bir araya gelmesiyle ortaya
çıkan faaliyetten elde edilmektedir. (GVK m.37) Bir diğer deyişle her türlü ticari ve sınai
faaliyetten doğan kazançlardır.
• Kanunda ticari kazanç genel olarak tanımlanmakla birlikte, kazancı doğuran ticari ve sınai
faaliyetlerin tanımları yapılmamıştır. Bu haliyle Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde
değerlendirilmesi kabul edilir.
• Ticari kazanç aşağıdaki unsurları kapsar:
(1) Ticari faaliyet (alım-satım)
(2) Sınai faaliyet (yapım-satım)
(3) Ticari kazanç sayılan diğer faaliyetler (hizmet)

a) Ticari Faaliyet Kavramı (Alım - Satım)


• ✨Ticari faaliyetin özellikleri şunlardır:
(1) emek ve sermayenin birlikte kullanımı
(2) devamlılık arz etmesi✨
(3) faaliyetin organizasyon dahilinde yapılması
(4) faaliyetin ticari (al-sat) ve sınai (yap-sat, üretim) müessese şeklinde olması

b) Sınai Faaliyet Kavramı (Yapım - Satım)


• Sınai faaliyet, imalat, üretim işleri sonucu artık değer yaratma faaliyetleridir.
• Vergi hukukunda imalat yeni bir madde yaratma, bitim işi ve tadilatı ifade eder. Yeni bir
madde yaratma ise; bir madde veya yardımcı madde kullanarak, birleşik bir madde meydana
getirme veya birleşik bir maddeyi ayrıştırarak yeni bir madde yaratmaktır. Bitim işi ise
“iktisadi değere sahip yeni bir şey elde etmektir.”

c) Ticari Kazanç Sayılan Diğer Faaliyetler (Hizmet)


• GVK’da ayrıca bazı faaliyetlerin ticari kazanç sayılacağı belirtilmiştir.
Örnek: maden, taş ve kireç ocaklarının işletilmesi, özel okul işletilmesi, gayrimenkul alım-
satım işiyle uğraşanlar, borsada kendi nam ve hesabına menkul kıymet alım-satımı yapanlar
(coberler), diş protezciliği vb.

II) Ticari Kazancın Tespit Şekilleri


a) Vergiye Tabi Olan Ticari Kazançlar b) Vergiye Tabi Olmayan Ticari Kazançlar
1) Gerçek Usul 2) Götürü Gelir Usulü 3) Muafiyet 4) İstisna
Bilanço Esası İşletme Hesabı E.

98
a) Vergiye Tabi Olan Ticari Kazançlar
1) Ticari Kazancın Gerçek Usulde Tespiti
• Gerçek usulde vergilendirilen ticari kazanç sahipleri birinci ve ikinci sınıf tüccar olmalarına
göre kazançlarını farklı devam sistemlerine göre tespit ederler.
• Birinci sınıf tüccarlar bilanço esasına ikinci sınıf tüccarlar işletme hesabı esasına göre
defter tutarlar.
• Tüccar sınıflarının tespitinde kullanılan yöntemler:
(1) İşletmenin Statüsü (2) İş Hacimleri (3) Mükellefin Tercihi

Tüccar Sınıflarının Tespitinde İşletme Statüsü


• Ticaret şirketleri hukuki statüleri gereği birinci sınıf tüccar olarak bilanço esasına göre defter
tutmak zorundadırlar. (VUK m.177)
• Ticaret şirketleri; şahıs (kollektif, adi komandit) ve sermaye şirketleri olmak üzere 2’ye
ayrılır. Şahıs şirketleri gelir vergisi mükellefi olarak birinci sınıf tüccar kabul edilir.
• Adi ortaklıklar bir ticaret şirketi değildir. Bu sebeple ortaklığın iş hacmine göre belirleme
yapılır.

• Yıllık alım-satım, hizmet sunumuna bağlı gayrisafi iş hasılatı veya bunların karmasına göre
değerlendirme yapılır. İçinde bulunulan yıllık rakamları bir sonraki yılın tüccar sınıflarının
belirlenmesinde kullanılır.
• Birinci sınıf ölçütlerinin altında kalanlar ve yeni işe başlayanlar ikinci sınıf tüccar
olarak kabul edilir.

(1) Yıllık
• Alış Tutarı 400.000 TL
• Satış Tutarı 570.000 TL
(2) Yıllık Gayrisafi İş Hasılatı (Hizmet) 200.000 TL
(3) Karma (Alım-Satım Dışındaki Gayrisafi Hasılatın 5 Katı İle Satışlar Toplamı 400.000 TL


Tüccar Sınıflarının Tespitinde İş Hacimleri ( Farka Dikkat Et)
• İkinci sınıftan birinci sınıfa geçiş (birinci sınıfa çıkış); Bu şartların gerçekleşmesini takip
eden hesap döneminden başlayarak birinci sınıfa geçerler:
(1) Bir hesap döneminde iş hacimlerinden herhangi biri kanunun belirlenen ölçüleri %20’yi
aşan bir oranda artış gösterirse,
(2) Arka arkaya 2 dönemin iş hacimlerinden biri kanunen belirlenen ölçüde %20’ye kadar
(%20’yi geçmeyecek) bir oranda fazlalık gösterirse.

• Birinci sınıftan ikinci sınıfa geçiş (ikinci sınıfa düşüş) Bu şartların gerçekleşmesini takip
eden hesap döneminden başlayarak ikinci sınıfa geçerler:
(1) Bir hesap dönemi iş hacminin kanunen belirlenen ölçülerin hepsinden %20’yi aşan bir
oranda düşük olması,
(2) Arka arkaya 3 dönemin iş hacmi kanunen belirlenen ölçülerin hepsinden %20’ye kadar
(%20’yi geçmeyecek) bir (hem alışta hem satışta) düşüklük gösterirse

99
ÖRNEK TABLOLAR (“Böyle bir şeyi size sormayız.”)
Yıllar Alışlar Değişim Değerlendirme
Birinci 460.000 + %15 (460.000 - 400.000 / 400.000) %20’den az fazlalık
İkinci 472.000 + %18 (472.000 - 400.000 / 400.000) %20’den az fazlalık

Yıllar Alışlar Sonuç Satışlar Sonuç


Birinci -%13 (348.000 - 400.000 / 400.000) %20’den az -%18 (467.000 - 570.000/570.000) %20’den az
İkinci -%8 (368.000 - 400.000 / 400.000) %20’den az -%17 (473.000 - 570.000/570.000) %20’den az
Üçüncü -%5 (380.000 - 400.000 / 400.000) %20’den az -%13 (495.000 - 570.000/570.000) %20’den az

Yıllar Alım Satım Sınıf ve Gerekçesi


2018 -3 -5 • İlk yıl 2.sınıf olarak başlanabilir.
2019 +15 +8 • 2.Sınıf devam edilebilir.
2020 -6 +12 • 1.Sınıf (2 yıl üst üstte %20’ye kadar fazlalık)
2021 -- -- • 2.Sınıf (Hepsi %20’den fazla düşüş)

Bilanço Hesabına Göre Ticari Kazancın Tespit Usulü “Bizi pek ilgilendirmiyor.”
• Bilanço esasına göre tutulacak defterler: tutulacak genel deflerler; yevmiye, defter-i kebir
ve envanterdir. Bunun dışında mükellefin durumuna göre tutulacak başka defterler vardır.
Ticari kazancın tespitinde izlenecek yollar:
(1) Dönem başı ve dönem sonu öz sermaye karşılaştırması
(2) Gelir tablosu ile tespit
• Enflasyon düzeltmesi, kazançları, bilanço usulüne göre tespit edilen mükellefler için
geçerlidir. Şartları (1) son 3 döneminde fiyat endeksinde %100’den fazla artış ve (2) içinde
bulunulan dönemde %10’dan fazla artış olmalıdır. 2003 yılında ilk kez uygulanmış, 2021
yılında şartları oluşmuş, 2023 yılında tekrar uygulanacaktır.

İşletme Hesabına Göre Ticari Kazancın Tespit Usulü


• İşletme hesabı esası, hasılat ve giderlerin ayrı ayrı ve tarih sırasıyla kaydedilmesini
gerektiren bir muhasebe sistemidir. Hasılat ve gider arasındaki olumlu fark ticari kazançtır.
• Kazancın tespiti için işletme hesabı defteri tutulur.
• Günümüzde işletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin kayıtlarının tutulmasında
Gelir İdaresi Başkanlığı veri tabanında yer alan Defter Beyan Sistemi’ni kullanmaları
zorunludur.

Safi Kazancın Tespitinde İndirilecek Giderler


• GVK m.40 ve başka kanunlardaki özel hükümlerle düzenlenmiştir.
• Giderler, işle ilgisi açık ve kazancın elde edilmesi ve sürekliliğin sağlanmasına yönelik
olmalıdır.
• Bazı giderlerin indirilmesi için tahakkuk yeterli görülmüşken, bazıları ise ödeme şartına
bağlanmıştır.

İndirilebilmesi Ödeme veya Tahakkuka Bağlı Giderler


(1) Ticari kazançların elde edilmesi ve sürekliliğinin sağlanması için yapılan genel giderler,
Örnek: tacirin yaptığı kırtasiye giderleri
(2) Sosyal giderler Örnek: işçilere çocukları için sağlanan kreş/barınma imkanı
(3) Tedavi ve ilaç giderleri,
(4) Giyim giderleri, Örnek: işin özelliğine göre giyilen kıyafetler
(5) Seyahat ve konaklama giderleri, (iş hacmini ilgilendiren bir gider olmalı)
(6) Taşıt giderleri,

100
• İşletmede kullanılan, işletmeye kayıtlı veya kiralanmış taşıtların giderleri düşülebilir. Binek
otomobillerin giderlerinin en fazla %70’i gider yazılabilir. Kiralanan binek otomobillerin
kira bedeli aylık 8000 TL’ye kadar satın alınan binek otomobillerin ÖTV ve KDV
toplamından 200.000 TL’ye kadarlık kısmı gider yazılabilir. Bu sınırlamalara faaliyetleri
binek otomobillerin kiralanması ve işletilmesi olan kişiler dahil değildir.
(7) KDV Kanunu’na göre indirilemeyecek KDV,
(8) Amortismanlar
• Amortisman iktisadi kıymetin belirli bir dönemde değerinde meydana gelen düşüşün belirli
esaslar çerçevesinde yıllar itibariyle gider olarak yazılması ve yıllar itibariyle kazançtan
düşülmesine imkan veren bir sistemdir.
• Amortisman ayırmada iktisadi kıymetlerin faydalı ömrü ve amortisman oranları Hazine ve
Maliye Bakanlığı tarafından belirlenir. (VUK Genel Tebliği NO: 333 ve 339)
İktisadi kıymetler için amortisman ayırma şartları:
(1) İktisadi kıymetin işletmeye dahil olması (aktife kayıtlı olması)
(2) İktisadi kıymetin birden fazla yıl kullanıma elverişi olması,
(3) İktisadi kıymetin aşınma, yıpranma ve değer kaybına uğramaya elverişli olması,
(4) İktisadi kıymetin belirli bir parasal tutarı aşması (2022 yılı için KDV hariç 2.000 TL)

• Amortisman ayırmak için öncelikle şartların varlığını değerlendirmek gerekir.


Örnek: yıpranmaya tabi olmadığı için boş arazi ve arsalar için amortisman ayrılmaz. Yine al-
satıma konu olan ticari mallar için de amortisman ayrılması mümkün değildir.
• Amortisman ayırmada normal, azalan bakiyeler ve karma yöntem kullanılır.

Amortisman ayırmada özellik gösteren haller:


(1) Sadece binek otomobillerde ilk yıl tamamı üzerinden değil, işletmede kullanıldığı aylar
itibariyle kıst amortisman ayrılır.
Örnek: 6 Ekim 2022 tarihinde alınan ve aktife kaydedilen bir binek otomobilin yıllık
amortisman tutarı 18.600 TL olsun. Bu durumda aracın yıl sonuna kadar kullanılacağı 3 ay
(Ekim, Kasım, Aralık) vardır. (18.600/12=1.550)*3 = 4.650 TL ilk yıl gider yazılabilir.
(2) Binek otomobillerde ÖTV ve KDV hariç 230.000 TL, ÖTV ve KDV dahil 430.000 TL
amortisman sınırı vardır.

İndirilebilmesi Ödeme Şartına Bağlı Giderler


(1) Ödenen sosyal güvenlik primleri
(2) Ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar
• Gider olarak gösterilebilmesi için; işle ilgili, verilen zarara karşılık olarak, bir kanun
hükmüne, ilama veya sözleşmeye dayalı bir zarar/ziyan/tazminat olmalıdır.
(3) İşletmeyle ilgili ödenen vergi, resim ve harçlar
• Bina, arazi, damga, belediye vergileri gibi vergiler gider yazılabilir. MTV için II sayılı
tarifeye göre minibüs, kamyon vb. gider olarak indirilebilir.
(4) İşverenlerce işveren sendikasına ödenen aidatlar
• 1 aylık tutar işçilere ödenen toplam günlük çıplak ücreti geçmeyecek.
(5) Bireysel emeklilik sistemine ücretliler adına ödenen katkı payları
• Ücretin %15’i ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşmayacak.
(6) Ödenen işsizlik sigortası primleri (işveren payı %2)
(7) Gider bankalarına bağışlanan malların maliyet bedelleri
Örnek: gıda, temizlik, giyecek, yakacak maddeler
(8) İşbaşı eğitim programlarından faydalananlara işverenlerce ödenen tutarlar

101
Gelir Vergisi Kanunu’na Göre Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler
(1) Kanunun kabul ettiği sınırları aşan tutarlar
(2) Teşebbüs sahibi ile eş ve çocuklarının işletmeden çektikleri paralar veya ayrı olarak
aldıkları sair giderler
(3) Teşebbüs sahibinin kendisine, eşine, küçük çocuklarına işletmeden ödenen aylıklar,
ücretler, ikramiyeler, komisyonlar ve tazminatlar,
(4) Teşebbüs sahibinin, eşinin ve küçük çocuklarının işletmedeki cari hesap veya alacakları
üzerinden yürütülecek faizler,
(5) Teşebbüs sahibinin işletmeye koyduğu sermaye için yürütülecek faizler
(6) Para ve vergi cezaları ile gelir vergisi, bazı gecikme zam ve faizleri ve teşebbüs sahibinin
suçlarından doğan tazminatlar
(7) Tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklam giderleri
(8) Bazı taşıtların gider ve amortismanları
(9) Alınan borçlara ilişkin finansman giderlerinin bir kısmı,
(10) Basın tazminatları,
(11) Diğer kanunlara göre kanunen kabul edilmeyen giderler (KDV, MTV, Bazı reklam ve
ilan bedelleri, ÖİV ve ŞOV)

Hasılat Esaslı Kazanç Tespiti (Hangi başlık altında incelenecek?)


• GVK m.113’te “Hasılat esaslı kazanç tespiti” adı altında düzenlenmiştir. Buna göre “Ticari
kazanç elde eden mükellefler şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetlerinden kaynaklanan
hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde etmeleri ve talep
etmeleri halinde söz konusu faaliyetlerden elde ettikleri gayrisafi hasılatlarının %10’u bu
faaliyetlerine ilişkin vergiye tabi kazanç olarak ele alınır.”
• İlgili faaliyetlere ilişkin giderler dikkate alınmaz, bu kazanca herhangi bir indirim veya
istisna uygulanmaz.
• 2 yıl geçmedikçe mükelleflerin bu usulden çıkmaları mümkün değildir.
• VUK m.353/1-2 uyarınca bir takvim yılı içinde 2 kez özel usulsüzlük cezası kesilen
mükellefler, takip eden iki takvim yılı boyunca bu uygulamadan yararlanamazlar.

2) Ticari Kazancın Basit Usulde Tespiti


• yaz slayttan. (slaytta yok, kitaptan bak) “Derste üzerinde durmadık.”

3) Ticari Kazancın Götürü Gelir Usulünde Tespiti


• Bu yöntemde gider ile ilişkilendirmeden gayrisafi gelirin belli bir oranı safi gelir olarak
kabul edilir. Bu yönüyle gerçek usulden farklıdır.
• Ticari kazançta götürü gelir 2 durumda ortaya çıkmaktadır:
(1) Şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetlerinde “hasılat esaslı kazanç tespiti”
(2) Dar mükellef ulaştırma faaliyetlerinde “ortalama emsal oran uygulanması suretiyle
kazancın tespiti”

b) Ticari Kazançlarda Muaflık ve İstisnalar


1) Ticari Kazançlarda Muaflıklar
Esnaf Muaflığı
• Esnaf muaflığı; Kanundaki tanımlara uyan esnaf vergiden muaftır, bu durum vergi
tevkifatına engel değildir.
• Genel şartlar: ticari, zirai ve mesleki kazanç dolayısıyla gerçek usulde gelir vergisine tabi
olmamak/faaliyetini gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine bağlılık gösterecek biçimde
yapmamak

102
• Özel şartlar: gezici perakende ticaret erbabı (motorlu taşıt kullanmayan), gezici küçük
sanatkarlar, köylerde çalışan küçük sanatkârlar, küçük nakliyeci esnaf (motorlu taşıt
kullanmayan), el sanatları ile uğraşanlar, kapı kapı dolaşarak hurda toplayanlar, geleneksel ve
kaybolmaya yüz tuttuğu belirlenen meslek kolları, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca muaf
tutulanlar
• Kapı kapı dolaşarak mal satanlar ile gezici milli piyango bileti satanlar şartlara bağlı
olmadan muaflıktan yararlanır.
• Gider pusulası: vergiden muaf esnafa yaptırılan işlerle ilgili olan ödemelerin
belgelendirilmesinde kullanılan belgedir. Tevkifat yapacak kişiler bu belgeyi düzenlerken
ayrıca kanunda belirtilen işlemlerle ilgili muaf esnafa yapacakları ödemeler üzerinden vergi
tevkifatı yaparlar.

İhracatçı Muafiyeti
• Dar mükellefler için geçerlidir.

Genç Girişimci Muafiyeti


• 29 yaşını doldurmamış gerçek kişilerden ilk defa gelir vergisi mükellefiyeti olan, 3
vergilendirme dönemi boyunca yıllık 75.000 TL’ye kadar muafiyetten yararlanır. Bunların
kendi işinde bilfiil çalışması veya işin kendisi tarafından idare edilmesi gerekir.

2) Ticari Kazançlarda İstisnalar


Örnekler
Özel Okul İstisnası • 5 vergilendirme dönemi boyunca uygulanacaktır.
Yazılım ve AR-GE İstisnası: • Teknoloji geliştirme bölgelerinde yapılan faaliyetlerden elde
edilen gelirler için 31.12.2028 tarihine kadar uygulanacaktır.
Serbest Bölgeler İstisnası • İmalat işi ile uğraşanlar için geçerlidir.
Sergi ve Panayır İstisnası • Dar mükellefler için geçerlidir.
PTT Acenteleri İstisnası • Acentelerden tevkifat yapılacaktır.
Uluslararası Gemicilik İstisnası
Ürün Senetlerinin Elden Çıkarılması İstisnası
Sınai Mülkiyet Haklarından Elde Edilen Kazançlara İlişkin İstisna
• Ar-Ge, yenilik ve yazılım faaliyetleri sonucunda üretilen patentli ve faydalı modelden elde
edilen gelirin %50’si
Sosyal İçerik Üreticiliği ile Mobil Cihazlar için Uygulama Geliştiriciliği Kazanç İstisnası
• 880.000 TL’ye kadar tevkifat yoluyla vergilendirilecektir. Oran %15

Basit Usulde Tespit Edilen Kazançlarda İstisna


• Kazancı basit usulde olanlar vergiden istisna tutulmuştur.
Örnek: bakkal, kasap gibi küçük ticaret erbabı, terzi gibi küçük sanat erbabı

• Basit usuldeki kişilerin farklılıkları:


(1) Gelir vergisinden istisnadır.
(2) Defter tutmazlar. (Defter beyan sisteminde elektronik ortamda defter tutma zorunluluğu
getirilmiştir. Belge, bildirim, muhafaza ve ibrazla ilgili diğer ödevler ikinci sınıf tüccarlar
hakkındaki hükümlere tabidirler.)
(3) KDV mükellefiyetleri yoktur.
(4) Vergi tevkifatı yapmazlar ve muhtasar beyanname vermezler.
(5) Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin alış ve satışları dikkate alınmaz.
(6) Sabit kıymetleri gider yazamazlar, amortisman ayıramazlar.

103
(7) Genellikle belgelerin saklanması ve diğer ödevleri bağlı oldukları meslek odaları
aracılığıyla yapılır.

Kişilerin basit usule tabi olabilmek için aşağıda sayılan şartları taşıması gerekir.
Basit Usule Tabi Olmanın Şartları
Genel Şartlar Özel Şartlar Mutlak Şart
1) Kendi işinde bilfiil çalışmak veya • Kanunda Basit usulde vergilendirme dışında olmamak:
bulunmak, belirtilen iş • Kanuna göre basit usul dışına çıkarılanlar (şahıs şirketi
(2) İş yerinin yıllık kira bedelinin hacimleri ortakları, borç verme işiyle uğraşanlar, sarraflar,
belirli sınırı aşmaması (Yıllık sınırının gayrimenkul ve gemi alım-satımı ile uğraşanlar,
Büyükşehirde 16.000, Diğer 10.000) aşılmamış olması şehirlerarası taşımacılık vb.)
(3) Ticari, zirai ve mesleki gerekir. • Cumhurbaşkanınca basit usul dışında çıkarılanlar (Basit
faaliyetleri dolayısıyla gerçek usulde usulde büyükşehir belediye sınırları içinde sadece hizmet
vergiye tabi olmamak sektörü yararlanabilir. Büyükşehir dışındaki diğer
yerlerde alım-satım, yapım-satım ve hizmet yararlanır.

III) Ticari Kazançlarda Tevfikat


a) Tevkifata İlişkin Genel Esaslar
• Tevkifat (kesinti, stopaj) mükelleflerle iktisadi ilişki içinde bulunan vergi sorumluları
tarafından vergi kanunlarında belirtilen işlemlere ilişkin ödemelerden yapılmaktadır.
• GVK m.94’e göre vergi tevkifatı yapacak vergi sorumluları:
(1) Devlet kurumları,
(2) Kurumlar vergisi mükellefleri,
(3) Gerçek usulde vergilendirilen ticari, zirai ve serbest meslek kazancı sahipleri

b) Tevkifata Tabi Olan Ticari Kazançlar


• Ödemeler ticari nitelikteki belirli alımlara yönelik olmalıdır.
Örnek: PTT acentelerine ödenen komisyon üzerinden %20, esnaf muaflığından
yararlananlara yapılan ödemelerden hurda alımlarında %2, havlu, kilim, örgü, dantel, tarhana,
erişte, mantı vb.%2, diğer mal alımları %5, hizmet alımları %10

C) GELİR UNSURLARININ TESPİTİ: ZİRAİ KAZANÇLAR


I) Zirai Kazancın Tanımı ve Niteliği
• GVK m.52/1 “Zirai faaliyetten doğan kazanç zirai kazançtır.”

a) Zirai Faaliyetin Niteliği


• GVK m.52/2 “Zirai faaliyeti arazide, deniz, göl ve nehirlerde, ekim, dikim, bakım,
üretme, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veyahut doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek
suretiyle bitki, orman, hayvan, balık ve bunların mahsullerinin üretimini, avlanmasını,
avcıları ve yetiştiricileri tarafından muhafazasını, taşınmasını, satılmasını veya bu
mahsullerden sair bir şekilde faydalanılmasını ifade eder. (..)”
• Zirai faaliyetlerin içinde yapıldığı işletmeye zirai işletme denir. Zirai işletmeleri işleten
gerçek kişilere (adi ortaklıklar dahil) çiftçi denir. Sadece gerçek kişiler çiftçi olur. Şahıs
şirketlerinin zirai faaliyetten elde ettiği kazançlar ise ticari kazanç sayılır.

b) Zirai Faaliyetin Sınırları


• Zirai işletmelerin kendi ürünlerinin değerlendirilmesi ve işlemesi zirai faaliyet olarak kabul
edilir. Ancak başka çiftçiden zirai ürün alarak bunları işleyen ve satan kişilerin
kazançlarında ticari kazanç unsuru ön plandadır.

104
• Çiftçiye ait makine, araç ve aletlerin başka çiftçilerin zirai üretiminde çalıştırılması zirai
faaliyet olarak kabul edilir. Bunun yanında kişinin kendine ait zirai araçları çiftçilik
yapmaksızın kiralaması ticari faaliyet olarak kabul edilir.
• Arazi sahibinin zirai faaliyete bilfiil katılmaksızın sadece üründen pay alınması
gayrimenkul sermaye iradı olarak kabul edilir.

1) Zirai ile Ticari Faaliyetin Sınırları


2) Zirai Kazançlarla Gayrimenkul Sermaye İradının Sınırları

c) Zirai İşletme, Çiftçi ve Mahsul Terimlerinin Tanımı

II) Zirai Kazancın Tespit Şekilleri


Zirai Kazanç
Vergiye Tabi Olma Vergiye Tabi Olmama
Gerçek Usul (Büyük Çiftçi) Gerçek Dışı Usul (Küçük Ç.) Muafiyet İstisna
(1) Bilanço Esası ve (2) İşletme Hesabı Esası

a) Vergiye Tabi Olan Zirai Kazançlar


• Gerçek usulde vergilendirilen çiftçiler bilanço veya işletme hesabı esasına göre
vergilendirilir. Tercih çiftçiye bırakılmıştır. Gerçek usulde vergilendirmede tahsil ve tahakkuk
esası geçerlidir.
• Gerçek usulde vergilendirilmesi için çiftçilerin kanunda belirtilen ölçüleri aşmamaları
gerekir. Bu 2 ölçü: işletme büyüklüğü ve zirai araç ölçüsüdür.
• İşletme büyüklüğü ölçüsü: GVK m.54’te 28 zirai ürün grubundan oluşan bir liste vardır.
Örnek: Ayçiçeği yüzölçümü 950 dönüm, buğday arpa vb. hububat taban arazide 900 dönüm,
armut, kiraz meyve ağaçları 2.000 ağaç, büyükbaş hayvan 150 adet, balık yetiştiriciliği 750m2
• İşletme büyüklüğü ölçüleri içerisinde yer almayan zirai faaliyetlerde bulunan çiftçiler zirai
mahsul ve zirai hizmet bedelleri üzerinden tevkifat suretiyle vergilendirilecektir.
• Aile reisi ile birlikte yaşayan eş ve küçük çocukların zirai ürünleri toplu olarak dikkate
alınır.
• Birden fazla ürün grubunda üretim yapılıyorsa, en fazla 2 gruba ait işletme büyüklükleri, bu
gruplar için tespit olunan hadlerin yarısını aşanlar gerçek usulde vergilendirilir.

Ekili Alan (Dönüm) Kanuni Had ve Yarısı Sonuç


Buğday 600 900/2 = 450 Aşılmış
Pancar 23 300/2 = 150 Aşılmamış
Ayçiçeği 50 950/2 = 475 Aşılmamış
Patates 18 200/2 = 100 Aşılmamış

• Zirai araç ölçüsü: gerçek usulde vergiye tabi olma açısından çiftçinin aşağıdaki 2 gruptaki
zirai araçlardan birine sahip olması yeterlidir:
(1) Biçerdövere veya bu mahiyette motorlu araca sahip olmak,
(2) 10 yaşından küçük ikiden fazla traktöre sahip olmak
• Aile reisi ile birlikte yaşayan eş ve çocuklara ait araçlar ayrı ayrı değerlendirilir.

• Zirai kazançların gerçek usulde vergilendirilmesinde öz tüketim hasılat unsuru sayılmaz.


• Zirai kazançların gerçek usulde vergilendirilmesinde çiftçinin kendisi, eş ve çocuklarına
yönelik ödemeler giderleştirilemez. Üretilen mahsullerden çiftçi, eşi ve çocukları tarafından
yapılan tüketimler gider olarak indirilebilir.

105
b) Zirai Kazançlarda Vergi Dışında Olanlar
• Genç çiftçi muafiyeti: ilk defa gelir vergisi mükellefi olanlardan 29 yaşını doldurmamış
kişiler 3 vergilendirme dönemi boyunca 75.000 TL’ye kadar olan kısmı vergiye tabi
değildir.
• Teşvik ödülü istisnası: tarım, hayvancılık ve diğer zirai faaliyetleri teşvik amacıyla verilen
ödüller vergi dışı tutulmuştur.

III) Zirai Kazançlarda Vergi Tevkifatı


• Derste üzerinde durmadık. Bak kitaptan.

D) GELİR UNSURLARININ TESPİTİ: SERBEST MESLEK KAZANÇLARI


I) Serbest Meslek Kazancının Niteliği ve Kapsamı
• GVK m.65 “Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek
kazancıdır.
Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye ilmi veya mesleki bilgiye veya
ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin iş verene tabi olmaksızın şahsi
sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.”

a) ✨Serbest Meslek Faaliyetinin Özellikleri


(1) Faaliyetin sermayeden çok mesleki bilgi ve uzmanlığa dayanması
(2) Faaliyetin bağımsız şekilde icra edilmesi,
(3) Faaliyetin devamlılık göstermesi

b) Mutlak Olarak Serbest Meslek Kazancı Sayılan Faaliyetler


• Mutlak olarak serbest meslek kazancı sayılan faaliyetler; tahkim işleri sebebiyle hakemlerin
aldıkları bedeller, serbest meslek faaliyetinin adi ortaklık veya şahıs şirketi şeklinde
yapılması, gümrük komisyoncuları, borsa acentaları, noterler, serbest meslek erbabını bir
araya getirip kazançtan pay alanlar, telif hakları sahibinin veya kanuni mirasçıların elde ettiği
gelirlerdir.

II) Serbest Meslek Kazancının Tespit Şekilleri


Serbest Meslek Kazancı
Vergiye Tabi Olma Vergiye Tabi Olmama
Gerçek Usul Götürü Gider Usulü Muafiyet İstisna
• Derste üzerinde durmadık. Bak kitaptan.
a) Serbest Meslek Kazancında Gerçek Usul
• Derste üzerinde durmadık. Bak kitaptan.

b) Serbest Meslek Kazancında Götürü Gider Usulü


• Dar mükelleflerden hasılatlarını biletle tahsil edenlerin, istemeleri halinde giderleri götürü
olarak belirleyebilirler.
• Biletle girilen yerlerde bilet bedelleri tutarından bu bedellere dahil resimler düşüldükten
sonra kalan miktarın yarısı safi kazanç sayılmak suretiyle vergilendirilir. (GVK m.67)

• Serbest meslek olarak kabul edilen faaliyetlerde mesleki bilgi, yetenek ve beceri ön
plandadır.
Örnek: avukat, doktor, mimar, mühendis, mali müşavir, diş hekimleri, konser veren müzik
sanatçıları, mankenler, ebe, rehber vb.

106
• Kazançları serbest meslek kazanç defteri üzerinden tespit edilir. Günümüzde bu defter de
Gelir İdaresi Başkanlığı veri tabanında yer alan Defter Beyan Sistemi’nde tutulmaya
başlamıştır.

Serbest Meslek Kazancında Hasılat


• Hasılat, faaliyet karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ile para ile temsil edilebilen
menfaatlerdir.
• Tahsil esası gereği, tahsilat hangi yılda yapılmışsa o yılın geliri sayılır.
Örnek: serbest çalışan avukatın 5.000 TL vekalet ücretinin 2.000 TL’lik kısmını hizmetin
yapıldığı 2022 yılında, kalan 3.000 TL’lik kısmını 2023 yılında aldığını kabul edelim. Avukat
2022 yılı kayıtlarında 2.000 TL, 2023 yılı 3.000 TL’yi hasılat olarak göstermek zorundadır.

Serbest Meslek Kazancında İndirilecek Giderler


(1) genel giderler
• Kira ile tutulan iş yerinin ikametgâh olarak kullanılması durumunda kiranın hepsi, elektrik,
su gibi diğer giderlerin yarısı gider olarak yazılır. Kiranın ait olduğu yıl ile ödendiği dönem
arasında fark varsa, ödendiği yıl dikkate alınır. Binek araçlar için getirilen sınırlamalar SMK
için de geçerlidir. Serbest meslek erbabının eş ve küçük çocuklarına yapılan ödemeler gider
olarak düşülebilir.
(2) sosyal giderler,
(3) gördürülen hizmetler için ödenen paralar,
(3) mesleki yayın bedelleri ve mesleki aidatlar,
(4) seyahat ve konaklama giderleri,
(5) alınan mal ve hizmet bedelleri,
(6) faaliyette kullanılan iktisadi kıymetlerin amortismanları,
(7) Sosyal Güvenlik Kurumu’na ödenen primler,
(8) kanun, ilam ve sözleşmeye göre ödenen tazminatlar

c) Serbest Meslek Kazançlarında Muafiyet


1) ✨Ebe, Arzuhalci, Mevlithan vb. Muaflığı
(1) Mesleğin Yapılma Ölçütüne Bağlı Durum: vergiden muaf olanlar; ebe, arzuhalci,
sünnetçi, rehber ve bunlara benzer hemşire, iğneci, mevlithan gibi mesleklerdir. Bunların
muafiyetten yararlanması için şu 4 şarttan birden fazlasının bir arada gerçekleşmemiş olması
gerekir: işyeri açmak, çalışılan yere tabela asmak, ilanla duyurmak, mesleki teşekküllere
kaydolmak.
(2) Faaliyetin Yapıldığı Yer Ölçütüne Bağlı Durum: köylerde ve nüfusu 5.000’i aşmayan
yerlerde mesleğini yapan söz konusu kişiler başka şarta bakmadan muafiyetten yararlanır.

2) Genç Meslek Erbabı Muafiyeti


• İlk defa gelir vergisi mükellefi olanlardan 29 yaşını doldurmamış kişilerin 3 vergilendirme
dönemi boyunca gelirlerinin 75.000 TL’ye kadar olan kısmı vergiye tabi değildir.

d) Serbest Meslek Kazançlarında İstisnalar


1) Telif Kazançları İstisnası: Fikir ve sanat ürünü olarak ortaya konan eserler üzerinden elde
edilen gelirler vergiden istisna edilmiştir. Bunlar üzerinden tevkifat yapılabilir.
• İstisnadan yazar, tercüman, heykeltıraş, hattat, ressam, bestekâr, bilgisayar programcısı ve
mucitlerin kendileri ve kanuni mirasçıları yararlanır. Eserin; edebi eser, bilimsel araştırma,
röportaj, karikatür, fotoğraf, film, video, radyo ve televizyon senaryosu gibi nitelikte olması
gerekir.

107
Gelirin satış veya kiralama şeklinde olması gerekir. Elde edilen kazançların toplamının gelir
vergisi tarifesinin 4. dilimini (2022 yılı için 880.000 TL) aşmaması gerekir.
2) Sergi ve Panayır İstisnası
• Dar mükellefler için uygulanmaktadır.
3) Teşvik Ödülü İstisnası
• İlim, fen ve güzel sanatların gelişmesi amacıyla uygulanmaktadır.

III) Serbest Meslek Kazançlarında Tevkifat


• Derste üzerinde durmadık. Bak kitaptan.

E) GELİR UNSURLARININ TESPİTİ: ÜCRETLER


I) Ücretin Tanımı ve Niteliği
• Ücret, üretim faktörlerinden emeğin üretime katılması sonucu elde ettiği gelir unsurudur.
• GVK m.61’e göre ücret “Ücret, işverene tabi belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara
hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen
menfaatlerdir.”

a) Ücretin Unsurları ve Özellikleri


✨Unsurları:
(1) Hizmet erbabının işverene tabi hizmet görmesi
(2) Belli bir işyerine bağlı olması
(3) Hizmet karşılığı ödemenin yapılması (tahsil esası)

b) Mutlak Olarak Ücret Sayılan Ödemeler


• Bununla birlikte;
(1) Türkiye’deki sigorta şirketleri tarafından ödenen emekli, maluliyet, dul ve yetim aylıkları;
(2) Gelecekte yapılacak hizmet karşılığı önceden ödenen para ve ayınlar veya sağlanan
menfaatler,
(3) TBMM, il genel meclisi ve belediye meclisi üyelerine ödenen veya sağlanan para, ayın ve
menfaatler;
(4) Yönetim ve denetim kurulları başkanı ve üyeleriyle tasfiye memurlarına bu sıfatları
dolayısıyla ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler;
(5) Bilirkişilere, resmi arabuluculara, eksperlere, spor hakemlerine ve her türlü yarışma jürisi
üyelerine ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler;
(6) Sporculara transfer ücreti veya sair adlarla yapılan ödemeler ve sağlanan menfaatler
ücret olarak kabul edilir.

II) Ücretin Tespit Şekilleri


Ücret
Vergiye Tabi Olma Vergiye Tabi Olmama
Gerçek Usul Muafiyetler İstisnalar

a) Ücretin Gerçek Usulde Vergilendirilmesi


• Gerçek usulde tespit edilen ücretin gayrisafi tutarı, hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar
ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler toplamıdır.
• Ücret kapsamı belirlenirken, tahsil edilen ücretle birlikte ücret niteliğindeki ödemeler, prim
ve ikramiyeler dikkate alınacaktır.
• Ücret ödemeleri: ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı),
tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka
adlar altında yapılabilir veya bir ortaklık ilişkisi niteliğinde olmamak şartıyla kazancın

108
belli bir yüzdesi şeklinde belirlenmiş olabilir. Bu durum ücretin mahiyetini
değiştirmemektedir.

Ücretin Safi Tutarının Tespiti (Derste üzerinde durmadık.)


• Ücretin gerçek ve safi değeri işveren tarafından verilen para ve ayınlarla sağlanan
menfaatler toplamından aşağıdaki indirimler yapıldıktan sonra kalan miktardır.
(1) Sosyal güvenlik kesitleri (%14)
(2) Özel sigorta primleri (hayat sigortasının %50’si, şahıs sigortasının tamamı, ücretin
%15’ini geçmeyecek ve asgari ücretin yıllık tutarını aşmayacak),
(3) Engelli indirimi (%40 ve üzerindeki engellilerin kendileri ve/veya bakmakla yükümlü
oldukları eş ve çocukları için yararlanılır.)
(5) İşsizlik sigortası primi (%1) %80 - %100 Birinci 2.000 TL
(6) Sendika aidatları, %60 - %79 İkinci 1.170 TL
(7) Bazı kurumlar için yapılan kesintiler %40 - %59 Üçüncü 500 TL

b) Diğer Usulde Vergilendirme


• Derste üzerinde durmadık.

c) Ücretin Vergilendirilme Şekli


• Kesintiye tabi ücretler: ücretlerin vergilendirilmesinde vergi sorumluları sıfatıyla işveren
tarafından verginin kaynakta kesilerek vergi dairesine yatırılması yolu esas alınmıştır.
• Kesintiye tabi olmayan ücretler: ücret gelirinde yıllık beyanname vermesi gerekenler;
ücretlerini yabancı bir ülkedeki işverenden alan hizmet erbabı, yabancı elçilik ve
konsoloslukların diplomat muaflığından yararlanmayan memur ve hizmetlilerin ücret
istisnasından yararlanmama durumunda olanlar, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından
zorunluluk görülenler ve ücreti kesinti yoluyla vergilendirilmeyen yukarıda sayılan hallerin
dışındakiler olarak kabul edilir. Bunun dışında toplamda 2022 yılı için 880.000 TL’yi aşan ve
birden fazla işverenden alınan ücretlerde birden fazlası 70.000 TL’yi aşan ücretler beyan
edilmelidir.

III) Ücretlerde Muaflık ve İstisnalar


a) Asgari Ücrete Düşen Vergiye Yönelik İstisna
• Tüm ücretlilerden asgari ücrete kadar alınan vergi tutarı vergi dışı bırakılmıştır.
b) Yemek Bedeli İstisnası
• İş yerinde verilen yemeğin hepsi, ödeme olarak verilen tutarın günlük KDV hariç 34 TL’si
c) Ulaşım Bedeli İstisnası
• Servisle toplu taşımanın hepsi, toplu taşıma kartı olarak verilen bedelin günlük 17 TL’si
d) Lojman İstisnası
• 100 m2’ye kadar
e) Sporcu Muafiyeti
• 880.000 TL’yi aşmayan gelirler için lig usulüne göre tevkifat yoluyla vergilendirme
vardır.Üst lig %20, alt lig %10, diğer %5
f) Diplomat, Kapıcı, Hizmetçi Muaflığı, Demirbaş Niteliğindeki Giyim Eşyası, Kıdem
Tazminatları, Evlenme ve Doğum Yardımcıları vb.

IV) Ücretlerde Vergi Tevkifatı


• Derste üzerinde durmadık. Bak kitaptan.

109
F) GELİR UNSURLARININ TESPİTİ: GAYRİMENKUL SERMAYE İRATLARI
I) Gayrimenkul Sermaye İradının Niteliği
• Gayrimenkul ya da gayrimenkul mallar, bir yerden bir yere taşınması olanaksız olan
mallardır.
• TMK m.704’e göre taşınmaz (gayrimenkul); arazi, tapu kütüğünde ayrı sayfaya
kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar, kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız
bölümlerdir.

a) Gelir Vergisi Açısından Gayrimenkul Kavramı


• GVK’da gayrimenkullerin kapsamı kendine özgü bir biçimde, gayrimenkullerin dışında bazı
mal ve hakları da içerecek biçimde düzenlenmiştir. Gayrimenkul sermaye iradı ise bu mal
ve hakların kiralanmasından elde edilen gelirdir.

b) Gayrimenkul Sermaye İradı Sağlayan Mal ve Haklar


• GVK m.70’e göre aşağıda belirtilen mal ve hakların kiraya verilmesinden elde edilen
gelirler gayrimenkul sermaye iradı sayılmaktadır:
(1) Gayrimenkuller,
(2) Gayrimenkul olarak tescil edilen haklar,
(3) Voli mahalleri ve dalyanlar,
(4) Gayrimenkullerin, ayrı olarak kiraya verilen mütemmim cüzileri ve teferruat ile demirbaş
eşya ve döşemeleri,
(5) Sınai ve ticari haklar,
(6) Sahipleri (yaratıcısı) veya bunların kanuni mirasçıları dışındaki kişilerin sahip olduğu telif
hakları,
(7) Gemi ve gemi payları ile yükleme ve boşaltma araçları,
(8) Motorlu nakil ve çekme araçları, her türlü motorlu araç, makine ve tesisat ile bunların
eklentileri,
(9) Zirai faaliyete bilfiil katılmaksızın zirai kazançtan pay alınması,
(10) Vakıf gelirlerinden hizmet karşılığı olmaksızın alınan hisseler

c) Gayrimenkul Sermaye İradı Elde Edenler


• Gayrimenkul sermaye iradı sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri (fiilen kullananlar), irtifak
hakkı ve intifa hakkı sahipleri ve kiracıları tarafından elde edilebilir.

d) Gayrimenkul Sermaye İradının Bazı Kazançlarla Sınırları


• Gayrimenkul olarak kabul edilen değer, eğer ticari veya zirai işletmeye kayıtlıysa o zaman
ticari veya zirai kazanç kabul edilir. GMSİ sayılması için gayrimenkulün özel
malvarlığına dahil olması gerekir.
• Zirai faaliyete katılmaksızın sadece üründen pay alınması gayrimenkul sermaye iradı olarak
kabul edilir.

II) Gayrimenkul Sermaye İradının Tespit Şekilleri


• bul kitaptan yaz, slaytı çekemedim.

a) Vergiye Tabi Olan Gayrimenkul Sermaye İratları


• GMSİ’de elde etme tahsil esasına bağlanmıştır. Geçmiş yıllara ait tahsil edilen kiralar,
tahsil edildiği yılın geliri kabul edilir. Peşin tahsil edilenler ise hangi yıla ait olarak verilmişse,
ilgili gelecek yılın hasılatı sayılır.

110
• Diğer bir durum ise emsal kira bedeli uygulamasıdır. Bu gayrimenkul sermaye iradı
sahipleri açısından elde edilen gelirin gerçeğe uygun biçimde beyan edilmesini sağlamak
amacıyla getirilmiş bir vergi güvenlik (otokontrol) müessesesidir.
Böylece GMSİ olarak elde edilen gelir için bir alt sınır belirlenmiştir. Emsal kira bedeli;
bina ve arazide vergi değerinin %5’i, diğer mal ve haklarda maliyet bedelinin
%10’udur.
✨Emsal kira bedeli kamu kurumlarına yapılan kiralamalar, altsoy, üstsoy ve kardeşlere konut
kiralamalarında ve bazı durumlarda uygulanmaz.✨

1) Gayrisafi İrat
2) Giderler
Gerçek Usulde Gayrimenkul Sermaye İradında Giderler
• Kiraya veren tarafından ödenen aydınlatma, ısıtma, su vb.
• Kiraya verilen mallar için yapılan yönetim giderleri
• Kiraya verilen mal ve haklara ilişkin sigorta giderleri ile ödenen vergi, resim, harç vb.
• Gayrimenkule ilişkin alınan borçların faizleri
• Kiraya verilen mal ve haklar için ayrılan amortismanlar
• Kiraya verenin yaptığı bakım ve onarım giderleri
• Kiraladıkları mal ve hakları kiraya verenlerin ödediği kiralar
Örnek: yıllık 10.000 TL’ye kiraladığı bir yeri başkasına 12.000 TL’ye kiraya verdiyse, geliri
2.000 TL olacaktır.
• Konutlarını kiraya verenlerin kira ile oturdukları başka konutun kira bedeli
Örnek: evini 15.000 TL’ye kiraya veren kişi kendi de kirada oturuyorsa ve kira olarak 10.000
TL ödüyorsa, net geliri 5.000 TL olur.
• Sözleşmeye, kanuna veya ilama dayanarak ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar
• Konut olarak kiraya verilen gayrimenkulün iktisap yılından itibaren 5 yıl süre ile iktisap
bedelinin %5’i
Gayrimenkul Sermaye İradında Götürü Gider
• Götürü gider usulünü seçen mükellefler, diledikleri takdirde yukarıda açıklanan giderlere
karşılık olmak üzere hasılatlarından herhangi bir belgeye dayanmaksızın gayrisafi hasılatın
%15’ini götürü olarak indirebilirler.
• Götürü gider usulünü kabul edenler 2 yıl geçmedikçe bu usulden dönemezler.
• Ayrıca hakları kiraya verenler götürü gider usulünden yararlanamazlar.

b) Gayrimenkul Sermaye İratlarında Konut İstisnası


1) Konut İstisnası
• GVK m.21’e göre binaların mesken olarak kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde elde
edilen hasılatın 2023 yılı için 21.000 TL’si gelir vergisinden istisna tutulmaktadır. İstisna
tutarı eş ve çocuklar için ayrı dikkate alınacaktır.

2) Konut İstisnasının Şartları


• Binaların konut olarak kiraya verilmesi
• Mükellefin ticari, zirai veya mesleki kazancını yıllık beyanname ile bildirmek zorunda
olmaması,
• Başka gelirlerinin belirlenen üst sınırı aşmaması: ücret, menkul sermaye iradı, gayrimenkul
sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlarının gayrisafi tutarları toplamı GVK m.103’te yer alan
tarifenin üçüncü diliminde ücret gelirleri için yer alan tutarı aşanlar (250.000 TL) bu
istisnadan faydalanamazlar.

111
III) Gayrimenkul Sermaye İratlarında Tevkifat
• Gayrimenkul olarak kabul edilen mal ve hakların vergi sorumluları tarafından kiralanması
halinde, bunlar kiraya verene ödeme sırasında kesinti yapmak zorundadır.
• Kira ödemelerinde tevkifat oranı %20’dir.
Örnek: 1.sınıf tüccar A’nın kiraladığı dükkan sebebiyle anlaştığı kira 1.000 TL ise bunun
%20’sini keserek (1.000-200= 800 TL) ödeme yapması gerekecektir.

G) GELİR UNSURLARININ TESPİTİ: MENKUL SERMAYE İRATLARI


I) Menkul Sermaye İradının Niteliği
a) Menkul Sermaye İradının Tanımı ve Unsurları
• GVK m.75’e göre “Sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye
veya para ile temsil edilen değerlerden oluşan sermaye dolayısıyla elde ettiği kar payı,
faiz, kira ve benzeri iratlar menkul sermaye iradıdır.”
• Gelirlerin MSİ sayılması için, unsur (1) kişinin özel malvarlığına dahil olmalı, (2) para
veya parayla temsil edilebilen değerlerden oluşmalıdır.

b) Mutlak Olarak Menkul Sermaye İradı Sayılan Gelirler


1) Kar Payları
• Hisse senetleri kar payı, iştirak hisseleri kar payı, kurumların yönetim kurulu başkan ve
üyelerine verilen kar payları, yatırım fonları katılım belgeleri kar payları

2) Faiz ve Benzerleri
• Her türlü tahsil faizleri, hazine bonoları, Eurobond ile TOKİ ile Kamu Ortaklığı ve
Özelleştirme İdaresi’nce çıkarılan menkul kıymet gelirleri, her türlü alacak faizleri, mevduat
faizleri, katılım bankalarının katılım payları geliri, repo gelirleri

3) Diğer Menkul Sermaye İratları


• Sermaye piyasası araçları, hisse senetleri ve tahvillerin vadesi gelmemiş kuponlarının satışı,
iştirak hisselerinin sahibi adına tahakkuk etmemiş kar payı devir bedelleri, senetlerin iskonto
bedelleri, emeklilik kurumları tarafından yapılan bazı ödemeler, bireysel emeklilik sistemi

c) Menkul Sermaye İradı Sayılmayan Gelirler


• Derste üzerinde durmadık. Bak kitaptan.

II) Menkul Sermaye İradının Tespiti


• Derste üzerinde durmadık. Bak kitaptan.

III) Menkul Sermaye İratlarında İstisnalar • Derste üzerinde durmadık. Bak kitaptan.
a) Kar Payı İstisnası (Yarım Kar Payı)
b) Bireysel Emeklilik Ödemeleri İstisnası
c) Gelir Ortaklığı Senetlerine Ödenene Gelirin İstisnası

IV) Menkul Sermaye İratlarında Vergi Tevkifatı


• Derste üzerinde durmadık. Bak kitaptan.

V) Menkul Sermaye İratlarında Giderler ve Tevkifat


(1) Menkul kıymet muhafaza giderleri,
(2) Kar payı ve faizlerin tahsil giderleri,
(3) Vergi, resim ve harçlar
gider olarak kabul edilir.

112
• Menkul sermaye iratları genel olarak tevkifat yoluyla vergilendirilmekte olup: GVK m.94’te
sayılan vergi sorumluları, ödeme yaptıkları sırada tevkifat yapmaktadırlar.
Örnek: kâr paylarında tevkifat oranı %15’tir, 6 aya kadar vadeli mevduat faizlerinde %15’tir.

H) GELİR UNSURLARININ TESPİTİ: DİĞER KAZANÇ VE İRATLAR (İşlemedik.)


I) Diğer Kazanç ve İratların Niteliği
• Diğer 6 gelir unsuru içine girmeyen ve 7. gelir unsuru olarak kanunda bentler halinde
sayılan gelirleri kapsamaktadır.
• Kanun sadece değer artış kazançları ve arızi kazançları diğer kazanç ve irat olarak kabul
etmiştir. Bunun dışında elde edilen kazançlar diğer kazanç ve irat kapsamında değildir.

II) Gelire Giren Diğer Kazanç ve İratlar


a) Değer Artışı Kazançları
• Elden çıkarılan mal ve haklardan doğan kazançlardır. Elden çıkarmak, artık ihtiyaç
duyulmayan, dolayısıyla çok fazla kullanılmayan şeyleri ucuza satmaktır.
• Bu kazançların gerçek kişilerin özel malvarlığı sebebiyle elde edilmesi gereklidir.
• Menkul kıymetlerden ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından
sağlananlar hariç, buradan elde edilen gelirin 25.000 TL’si vergi dışı tutulmuştur.
• 25.000 TL istisna tutarı her bir kazanç için ayrı ayrı değil, yıllık kazanca bir defa uygulanır.

1) Hisse Senedi ve Diğer Sermaye Piyasası Araçları (istisna uygulanmaz.)


BİST’te işlem görenler 1 yıl içinde elden çıkarılanlara tevkifat yoluyla vergilendirme vardır,
beyannameye dahil edilmez. 1 yılın üzerindeyse, değer artışı olarak kabul edilmez.

BİST’te işlem görmeyenler:


• Tam mükelleflerin 2 yıl içinde elden çıkarılması beyana tabidir. ÜFE ile endeksleme
yapılarak kalan gelir beyan edilir. 2 yılın üzerindeyse, değer artışı olarak kabul edilmez.
• Dar mükelleflerin süre sınırlaması yok, tevkifat yoluyla vergilendirme tevkifat oranı %0
• Eurobond: Tam mükellefler ÜFE ile endeksleme yapılarak kalan gelir beyan edilir.
Dar mükelleflerde beyanname verilmez, tevkifat yapılmaz.

2) Arama, İşleme Hakları, Ruhsatları, Marka, Unvan Gibi Belirli Hakların Elden
Çıkarılması (istisna uygulanır.)

3) Telif Hakları Sahibi 3. Kişilerin Yukarıda Sayılanları Elden Çıkarması (istisna


uygulanır.)

4) Ortaklık Haklarının / Hisselerinin Elden Çıkarılması (istisna uygulanır.)

5) Faaliyeti Durdurulan İşletmelerin Elden Çıkarılması (istisna uygulanmaz.)

6) Gayrimenkullerle Bazı Mal ve Hakların Elden Çıkarılması


• İstisna uygulanır. İvazsız iktisaplar hariç 5 yıl içinde elden çıkarılmasından kaynaklı gelir.
• Bu kapsamdaki gayrimenkuller; bina, arazi, gemi, motorlu yükleme ve boşaltma araçları vb.
sayılabilir.
✨TELİF KAZANÇLARININ VERGİSEL DURUMU✨
SATIŞ KİRALAMA
Telif Hakkı Sahibi Serbest Meslek Kazancı Serbest Meslek Kazancı
Kanuni Mirasçı Serbest Meslek Kazancı Serbest Meslek Kazancı
Üçüncü Kişi Değer Artış Kazancı Gayrimenkul Sermaye İradı

113
b) Arızi Kazançlar
• Devamlılık arz etmeyen faaliyetlerden elde edilen kazançlardır.
• Her bir kazanç için ayrı ayrı değil, yıllık kazanca bir defa uygulanacak istisna tutarı 58.000
TL’dir.
Örnek: kişi 100.000 TL’ye araç almış, 175.000 TL’ye satmışsa
175.000 - 100.000 - 58.000 = 17.000 TL safi kazanç
• Faaliyet devamlılık gösterecek şekilde yapılıyorsa, gelir başka bir unsurdan elde edilmiş
sayılacaktır.

J) GELİRİN BEYANI, GELİR VERGİSİNİN TARHI VE ÖDENMESİ


I) Yıllık Beyanname
a) Yıllık Beyannamenin Mahiyeti ve Gelirlerin Beyanı
1) Gelirlerin Yıllık Beyannamede Toplanması Esası
2) Beyanname Verilmeyen ve Beyannameye Dahil Edilmeyen Gelirler
Tam Mükellefiyette
Dar Mükellefiyette
3) Safi Gelirin Tespitinden Sonra Gelen Aşamalar
b) Yıllık Beyannamede Vergiye Tabi Gelirin (Matrahın) Belirlenmesi
1) Gelirden Yapılacak İndirimler
(1) Zararların İndirilmesi
(2) Özel Sigorta Primleri
(3) Eğitim ve Sağlık Harcamaları İndirimi
(4) Engelli İndirimi
(5) Bağış ve Yardımlar
(6) Sponsorluk Harcamaları
(7) Araştırma ve Geliştirme Harcamaları
(8) Girişim Sermayesi Fonu
(9) Yurtdışı Hizmetler Kazancı İndirimi
(10) Bireysel Katılım Yatırımcısı İndirimi
(11) Korumalı İşyeri İndirimi
(12) Basit Usul Kazancı İndirimi
c) Verginin Tarhı (Hesaplanması) ve Genel Vergi Tarifesi
d) Ödenecek Verginin Bulunması
1) Geçici Vergi
2) Tevkif Edilen Vergiler
3) Diğer Ücretlilerin Ödedikleri Vergiler
4) Yabancı Ülkelerde Ödenen Vergiler
5) Vergi İndirimi
e) Genel Örnekler
f) Beyannamenin Düzenlenmesi ve Verilmesi, Verginin Tarhı ve Ödenmesi
II) Münferit Beyanname
a) Münferit Beyannamenin Niteliği ve Münferit Beyannameyi Verecek Olanlar
b) Münferit Beyanname ile Bildirilecek Bazı Kazanç ve İratların Beyan Edileceği Yerler
c) Münferit Beyannamenin Verilme Süresi ve Verginin Ödenmesi
III) Geçici Vergi
a) Niteliği ve Amacı
b) Geçici Vergiye Tabi Olanlar
c) Geçici Verginin Hesaplanması
d) Geçici Vergiden Tevkifatların Düşülmesi
e) Geçici Verginin Mahsubu, Terkini ve İadesi

114
f) Geçici Verginin Eksik Beyanı
g) Geçici Verginin Hesaplanmasına İlişkin Örnek
IV) Muhtasar Beyanname
a) Muhtasar Beyannamenin Niteliği
b) Vergi Tevkifatı Yapmak Zorunda Olanlar
c) Tevkifata Konu Ödemeler
d) Vergi Tevkifatına Tabi Ödemeler ve Oranları
e) Vergi Tevkifatında Uyulacak Esaslar
f) Muhtasar Beyannamenin Verilmesi ve Yapılan Tevkifatların Ödenmesi

KURUMLAR VERGİSİ
• Kurumlar vergisi, gelir vergisinin kurumlara uygulanan kısmıdır.

Kıyı Köşe Bilgiler


• Senyoraj; paranın üretim maliyeti ile üzerinde yazılı değer arasındaki farktır. Orta Çağ'da
Avrupa'da hüküm süren derebeyler bu hakkı ellerinde tutup, kendi çıkarları için kullandıkları
için, bu terime senyoraj denmiştir. Modern ekonomik sistemlerde, teknik olarak bu hak sadece
merkez bankasınındır.
• Muhtasar beyanname; işveren ya da vergi tevkifatı yapan kişilerin vergi matrahlarını toplu
olarak vergi dairesine bildirmesi işlemidir. Bu işlemde verginin ödemesi vergi borçlusu
(mükellefi) tarafından değil vergi sorumlusu tarafından ödenir.
• Yönlendirici vergilendirme; vergiler aracılığıyla mükelleflerin belirli davranışlarının
özendirilmesi veya ödüllendirilmesi, bunun yanında bazı davranışların yapılmaması için
caydırılması yahut cezalandırılması yöntemlerinin uygulanmasıdır.
• Denkleştirici adalet; kanun karşısında herkese aynı ve eşit davranılmasıdır.
• Dağıtıcı adalet; toplumda bölüştürülebilir olan varlıkların kişilere toplumsal statülerine ya
da yetkinliklerine göre bölüştürülmesi gerektiği adalettir.
• Gümrük vergileri ve vergi tahsili Vergi Usul Kanunu dışında özel kanunla düzenlenmiştir.
• “VUK m.3 çok önemli” “Hukukun bütün alanlarında yorumun sınırı kıyastır.”
• Vergi hukuku açısından delil çeşitleri şöyle sıralanabilir:
(1) Defter, belge, özel sözleşmeler, beyannameler
(2) İdarece düzenlenen tutanaklar
(3) Vergiyi doğuran olayla ilgisi açık bulunan şahit beyanları
(4) Bilirkişi görüşleri
(5) Keşif, ikrar
(6) Karineler
Ayrılabilir İşlemler Kuramı
• Ayrılabilir işlem, karar alma sürecinde zincir işlem denen birden çok işlemin yapılması ile
aşamalı olarak gerçekleşen idari işlemlerden birinin, ondan ayrılarak başlı başına
“yürütülebilirlik” niteliği kazanıp, genellikle idari bir yargı önünde çözümlenecek türden bir
uyuşmazlığa konu olabilmesini anlatmak için kullanılır.
Örnek: tarh ve tahsil aşamaları, düzeltme, şikayet başvrusunun reddi, ihtiyati tahakkuk,
haciz, ihtiyati haciz gibi işlemler yarattıkları hukuki sonuca göre ayrı davaya konu edilebilir
• Ayrılabilir işlemler kuramı, ara işlemlerde meydana gelen sakatlıkların, asıl işlemi
beklemeye gerek olmaksızın, davaya konu edilerek ileri sürülebilmesini olanaklı kılmıştır.

Kitap ve Makale Önerileri


• Kemal Gözler - Profesör Doktor Mualla Öncel’e Armağan
• Çeşitli Ülke Anayasalarındaki Vergileme İlkelerinin Karşılaştırılması - Makale -AÜHF
Dergisi

115

You might also like